44
AKÇAKALE GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ OKUL DERGİSİ YIL: 2 SAYI: 2 MAYIS 2016 TİGEM Müdür Yardımcısı ile Röportaj 11 Fedakârlık Abidesi Babalar 15 Ölüm 28

GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

  • Upload
    lecong

  • View
    279

  • Download
    7

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

AKÇAKALE

GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

OKUL DERGİSİ YIL: 2 SAYI: 2 MAYIS 2016

TİGEM Müdür Yardımcısı ile Röportaj

11

Fedakârlık Abidesi Babalar 15

Ölüm 28

Page 2: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Gap Mesleki ve TeknikAnadolu Lisesi Okul Dergisi

Yıl: 2, Sayı: 2 Şanlıurfa / Akçakale

Mayıs 2016

Fevzi DEMİR

Okul Müdürü

Yayın Sorumlusu

İbrahim GÜNEŞ

Yazı İnceleme Kurulu

İbrahim GÜNEŞ

Zuhal KAVURMACI

Sariye AYTEKİN

Ümmühan EMEKSİZ

Yayım Yeri

Gap Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Koruklu Mah.

Akçakale/Şanlıurfa

Telefon: +90 (414) 447 10 26

Web : www.gaptml.meb.k12.tr

Bu dergi, MilliEğitimBakanlığı Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinin (TD Şubat 2005 /2569)

“Yayınlar” başlıklı 24. Maddesi temel alınarak hazırlanmıştır.

Zühal KAVURMACI

Tarım Teknolojileri Öğretmeni

İbrahim GÜNEŞ Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Sariye AYTEKİN

Tarım Teknolji Öğretmeni

Ümmühan EMEKSİZ

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni

EDİTÖRLER

İÇİNDEKİLER

Page 3: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Değerli öğretmen arkadaşlar, sevgili öğrenciler;

“ İnsan doğru bildiklerini yaparsa, Allah (c.c) o insana bilmediklerini öğretir”, diye bir hadis-i şerifi bilmeyenimiz

yoktur. Biz okul olarak bu sözün tezahürünü gördük, görmeye de devam ediyoruz.

Hedefe ulaşmanın temelidir inanç. İnanıyorsanız ve doğru olanı gereğince yapıyorsanız başarırsınız. Bir yolda me-

safe kat etmenin yolu inanmadır. İnanıyorsanız üstün olan da sizsiniz, başaracak olan da sizsiniz. İnanç tam ise başarı

tamamdır. Biz okul olarak yakinen inanıyor ve bu inancın gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bunun sonuçlarını al-

dığımızı düşünüyorum.

Bir yılı aşkın idareciliğimizde hiç de azımsanmayacak işler gerçekleştirildi. Okulda yapılanları burada tek tek saya-

cak değilim. Fakat bu kadar kısa bir sürede okulda dokunulmadık bir yer bırakılmadı denirse, herhalde abartmış sayıl-

mayız. Yapılanlar okul idaresi, öğretmen, çalışan ve öğrencilerin emeğiyle gerçekleşti. Kimin hangi oranda emeği geç-

mişse, emekleri oranınca onlara en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Okulda geçen idari görevimizin önemli bir zamanını okulun fiziki şartlarını iyileştirmeye ayırma durumunda kal-

dık. Bu vesileyle önümüzdeki zamanlarda akademik başarının yükseltilmesi ve tarım meslek lisesi olan okulumuza

ait tarım arazisi olmamasına rağmen okulumuzun varlık sebebi olan tarımsal eğitim için daha fazla zamana sahip ola-

cağız. Sahip olduğumuz imkânlar, ufkumuz ve vizyonumuz ölçüsünde kısa bir sürede bu alanlarda da önemli mesa-

feler kat edeceğimize inancım tamdır.

Yapmayı düşündüğümüz işler çok. İnşallah iki günümüz birbirine eşit olmayacak. Her geçen gün kendimizi geliş-

tirerek doğru ve yararlı olduğuna inandığımız yolda, yorulmadan, sağdan soldan gelen engelleyici etkenleri önemse-

meden, pek de yavaş olmayan bir hızla mesafe kat edeceğimize inanıyorum.

Okul dergimizin ikinci sayısını çıkarmanın heyecan ve mutluluğunu yaşıyoruz. Dergimizin hayırlara vesile olması-

nı temenni ederken, başta editör arkadaşlar olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Fevzi DEMİROkul Müdürü

SUNUŞ

01

Page 4: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

MİSYONUMUZ

Ülkemiz tarımına ve tarımsal kuruluşlara doğayı ve çevreyi

kullanabilen, fikir üreten, teknolojiyi verimli kullanabilen

ziraat teknisyenleri yetiştirebilmektir.

Misyon ve Vizyon

VİZYONUMUZ

Ülke tarımının en çok tercih ettiği, yüksek öğretime kendi

alanında en çok öğrenci gönderen, çiftçimize rehberlik edebilen öğrenciler yetiştiren

okul olmaktır.

Temel Değerlerimiz

• İnanca ve inanç özgürlüğüne saygı

• İşbirliği ve paylaşımcılık

• Yaratıcılık ve yenilikçilik

• Biz bilincine sahip olmak

• Sevgi ve saygı

• Bilimsellik ve gerçekçilik

• İnsanlığa ve çevreye duyarlılık

• Öğrencilerimizle açık iletişim içinde olup,empati kurmak

• Tüm hizmetlerde etik kuralların geçerliliğini sağlamak

• Kendimize ve birbirimize güvenmek

• Tüm görevleri eşitlik ilkesi çerçevesinde paylaşma ve paylaştırma

• Görevlerin yapımında yardımlaşmayı sağlamak

02

Page 5: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Okulumuzun Tanıtımı

Gap Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine bağlı Ko-

ruklu köyünde, eski adıyla “Gap Tarım Meslek Lisesi“ olarak açılmıştır. Okulumuz Türkiye genelinde bulunan 20 tarım

meslek lisesinden biridir.

53 bin metrekarelik alanda kurulu olan okulumuz fiziki şartlarıyla, çevre düzeniyle ve sağladığı birçok imkanıyla

ön plana çıkmaktadır. Okulumuz bünyesinde 11 derslik, 2 tarım labrotuvarı, çok amaçlı salon, basketbol sahası, futbol

sahası ve 2 adet yüzme havuzu bulunmaktadır.

Gap Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, geleceğin tarım alanında en iyi şartlarda eğitim görmüş, en önemlisi tarımı

bilinçli şekilde icra eden başarılı öğrenciler yetiştirmek, yükseköğretimin ziraat fakültesinin çeşitli bölümlerine öğ-

renciler göndererek başarılı ziraat mühendislerinin eğitim-öğretim temellerini arttırmak amacındadır.

Okulumuzda eğitimini tamamlayan öğrencilerimiz tarım teknisyeni olarak mezun olurlar, yükseköğretimin tarım

bölümlerine 2 yıllık sınavsız geçiş haklarını kullanarak başvurdukları ve oradan mezun oldukları takdirde tarım tekni-

keri ünvanı kazanırlar. YGS ve LYS’ye girerek yükseköğretimin 4 yıllık ziraat fakültesini bitirdiklerinde ise ziraat mühen-

disi unvanı kazanırlar.

Bugün GAP projesi ile gelişen Şanlıurfa’da ziraatin birçok alanında kendini geliştirmiş insanlara ihtiyaç varken

tarım meslek lisesi mezunu olmak daha da bir önem kazanmaktadır. Diyebiliriz ki şu anda her bir öğrencimiz gelece-

ğin ziraat mühendisi adayıdır.

Sadece Tarım Teknolojileri alanı bulunan okulumuzda öğrencilerimize Tarla Bitkileri, Tarım Alet Makinaları ve Pey-

zaj ve Süs Bitkileri dallarında eğitim ve öğretim sunulmaktadır.

03

Page 6: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Okulumuzdan Kareler

04

Page 7: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

DERSLİKLERİMİZ

Okulumuzda 11 adet derslik bulunmakta olup derslikleri-

miz standart 30 öğrenci kapasitesindedir. Sınıflarımızın ısını-

mı kaloriferle sağlanmakta olup ayrıca her sınıfımızda klima

bulunmaktadır. Derslerimiz, Fatih Projesi kapsamında gelişti-

rilen akıllı tahtalarımızla işlenmektedir.

Birimlerimiz

ÇOK AMAÇLI TOPLANTI SALONUMUZ

Okulumuzda toplantı, seminer, hizmetiçi eğitim, konferans gibi etkinlikler çağdaş toplantı salonlarımızda yapılmaktadır. Etkileşimli tahta ve ses sistemleri ile donatılmış salonlarımızda, öğrencilerimize bilgilendirici toplantılar yapılmakta; velilerimiz için okulun işleyişi ile velilerimizi öğretim hakkında aydınlatma ve bilgilendirme etkinlikleri gerçekleştirilmektedir.

YEMEKHANEMİZ

Pansiyon binamızda bulunan yemekhanemizde öğrencilerimiz için 3 öğün yemek verilmektedir.

KÜTÜPHANEMİZ Kütüphanemiz yenilenerek faliyete girdi.

05

Page 8: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Fevzi DEMİROkul Müdürü

Mustafa ERENMüdür Başyardımcısı

Aydın ÖNCELMüdür Yardımcısı

Cansu YAVUZMüdür Yardımcısı

İbrahim GÜNEŞTürk Dili ve Edb. Öğrt.

Kadir ÇİFTÇİTürk Dili ve Edb. Öğrt.

Mahmut ARSLANBeden Eğitimi Öğrt.

Zuhal KAVURMACITarım Alanı Atölye Şefi

Sariye AYTEKİNTarım Alanı Öğretmeni

Remzi ÇELENTarım Alanı Şefi

Suphi Cem DİKTarım Alanı Öğretmeni

Gülnur PELİTTarım Alanı Öğretmeni

Selda KORUÇİTarım Alanı Öğretmeni

Yasemin KARADAĞLICoğrafya Öğretmeni

Dursun Mustafa YAZGANBiyoloji Öğretmeni

Abdulkerim ÇELİKFizik Öğretmeni

Fevziye FERDİŞMatematik Öğretmeni

Ahmet KÜÇÜKMatematik Öğretmeni

Müge GÜDENKimya Öğretmeni

Ebru KOÇİngilizce Öğretmeni

Leyla KESERTarih Öğretmeni

Esra TEMELOkul Rehber Öğretmeni

Kadriye SAYGINFelsefe Öğretmeni

Ümmühan EMEKSİZDin Kül. ve Ahlak Bil. Öğret.

Fatma TAVŞANDin Kül. ve Ahlak Bil. Öğret.

Fatma FİGENTarım Alanı Öğretmeni

Öğretmenlerimiz

06

Page 9: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

“40 HADİS” HEYECANI

Okulumuzun bu yıl ki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Etkinliği

“40 Hadis Ezberleme Yarışması” oldu. Öğrencilerimiz yarış-

maya yoğun ilgi gösterdi. Yarışmamızın nihâyete erdiği za-

mana kadar birçok heyecana da şahit olduk. Bir grup geldi

“Hocam biz Aişe (ra) annemizin bize haber verdiği Peygam-

berimiz' in (sav) kahkaha ile gülmediği bilgisini hiç duyma-

mıştık. Bu hadisi öğrendikten sonra kahkaha ile gülmeme-

ye dikkat etmek için söz verdik.” dediler. Bir öğrencimiz

geldi “Hocam ben akrebin ısırdığı sahabenin Peygamberi-

miz' den (sav) öğrendiği duayı birçok kişiye öğrettim.” müj-

desini verdi. Bir başkası gelip “Hocam ben ezberlediğim ha-

disleri rüyamda görmeye başladım.” dedi. Bir öğrencimiz

“Hocam ben dinimizin bu kadar geniş olduğunu, hayatımı-

zın her anını kapsadığını hiç düşünmemiştim.” dedi. Bazı öğ-

retmenlerimiz heyecanlandılar, “Hocam biz de yarışmaya

girebilir miyiz” diye yarışmanın takipçisi oldular. Yine bazı

öğretmenlerimiz yarışmaya katılım için bazı teşvikler sun-

dular öğrencilerimize.

Kısacası tatlı bir heyecan yaşadık ezberlenen her bir hadis-

le. Gönlümüz ister ki daha nice hadisler ezberleyelim, haya-

tımıza nakış nakış işleyelim.

Bu hayatı, Efendimiz' e layık bir ümmet olarak yaşamamız

duasıyla…

40 Hadis Ezberleme Yarışmasında birinciliği bütün hadisleri

ezberleyen ve soruların tamamına doğru cevap veren üç öğ-

rencimiz paylaştı. Onları tebrik ediyoruz.

Ümmühan EMEKSİZ

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni

07

Page 10: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Cittaslow, 1999 yılında İtalya'da kurulmuş uluslararası bir

belediyeler birliğidir. Kelime kökeni İtalyanca "Citta (Şehir)" ve

İngilizce "Slow (Yavaş)" kelimelerinin birleşmesiyle türetilen

Cittaslow, "Sakin Şehir" anlamında kullanılmaktadır. Yavaş Ha-

reketi'nin bir parçası olarak bilinmektedir. Birliğe üye olmak is-

teyen kentlerin üye olabilmeleri için birliğin belirlediği kriter-

ler üzerinden değerlendirilmesi ve Cittaslow felsefesine uy-

gunluğu denetlenmektedir. Birlik kurulduğu zaman 59 olan

bu kriterler 2013 yılında Uluslararası Bilim Komitesi tarafında

yapılan bir çalışmayla güncellenmiş ve sayısı 70'e çıkmıştır.

Kurulduğu ilk yıllarda İtalyan kentleri arasında yaygınlaşan ha-

reket, günümüzde 28 ülkede 182 üyeye sahiptir.

Cittaslow Hareketi doğaya zarar vermeden de kentlerin

gelişebileceğini savunmaktadır. Yavaş, Sakin Şehir olabilmek

demek; tarihsel kentsel öğeleri koruyacak, çanak antenleri,

baz istasyonlarını merkezi sistemlerde toplayabilecek, tele-

fon ve elektrik kablolarını yer altına alabilecek, havayı, suyu

kirleten etmenleri elimine edecek, alternatif ve yenilenebilir

enerji kaynakların kullanıldığı, çöp toplamadan ilaçlamaya

“özellikle çevre dostu” teknolojilerden en üst düzeyde yarar-

lanabilmek ve kenti katılımcı bir anlayışla yönetebilmek;

yerel ürünlerine, sanatlarına, yemeklerine ve kültürlerine

sahip çıkmak, tarihsel yapıyı, ekolojik ve çevresel özellikleri,

kentsel dokuyu koruyarak, daha insanca, daha yaşanabilir ve

sürdürülebilir bir geleceği katılımcı bir anlayışla tasarlamak;

“dingin bir ortamda, küreselliğin sıradan hale getirdiği binler-

ce kent içerisinden kendi özgün değerleriyle bir papatya saflı-

ğında sıyrılıvermektir”.

‘Sakin Şehirler’, metropollerin boğuculuğuna inat gele-

neksel yaşam biçimlerini ısrarla koruyor. Buralarda hız değil,

tam bir yavaşlık ve sükûnet hâkim.

Sakin Şehir tanımı, doğa ve kültür değerlerini koruyan, el

işlerinden mutfağa geleneksel özelliklerini yaşatan, modern

dünyanın hız saplantısına inat sakin kalmayı tercih eden yer-

leri ifade ediyor. Cittaslow Birliği birçok kriteri değerlendirerek

üye kabul ediyor. Daha çok Avrupa’dan başvuru alan bu özel

birliğe son yıllarda Türkiye’den de giderek artan bir talep var.

Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesi, geçtiğimiz günlerde Finlandi-

ya’da düzenlenen Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komi-

tesi toplantısında ‘Cittaslow’ (Sakin Şehir) unvanını aldı. Böy-

lece Türkiye’de bu ağa dahil yerleşim sayısı onbir oldu .

“Alelade otlar iki ay içinde, kırmızı gül ancak bir yılda yeti-

şir.”( Mevlana)

Türkiyede Sakin Şehirler ;

Türkiye'de şimdiye kadar İzmir Seferihisar, Aydın Yenipa-

zar, Muğla Akyaka, Çanakkale Gökçeada, Kırklareli Vize, Ispar-

ta Yalvaç, Sakarya Taraklı, Ordu Perşembe, Şanlıurfa Halfeti,

Artvin Şavşat ve Erzurum Uzundere "sakin şehir" kabul edildi.

Yerel, Sürdürülebilir Kalkınma Modeli: “Yavaş Şehirler”

Yavaş Şehir adaylık kriterleri incelendiğinde, hedeflen

şey kentsel yaşam kalitesinin artırılmasını amaçladığı görüle-

cektir. Örneğin belediye hizmetlerinde “güneş enerjili sokak

aydınlatmasına”, “elektrikli araçlardan ileri teknolojili arıtma

tesislerine” ve “yaygın elektronik iletişim ağına” kadar, mo-

dernliğin insani yaşam kalitesini artıran olanaklarından yarar-

lanmak teşvik edilmektedir . Yavaş Şehir Hareketi kenti yöne-

timini halkla paylaşmak; iyi yönetişimi gerçekleştirmek için

Sivil Toplum Örgütleri (STK) ile yakın işbirliği içerisindedir. Ör-

neğin Türkiye’nin ilk Cittaslow’u olan Seferihisar’da STK’lar-

dan oluşan Kent Konseyi belediye yönetimine katılmakta;

kadın, çocuk meclisleri kendi alanlarındaki hizmetleri etkin

olarak yönlendirmektedir. Yavaş Şehir yönetim konseptine

geçilmeden önce halk bu konuda iyice bilgilendirilmekte;

çevre, yerel, kültürel değerler ve yerel üretimin desteklenme-

si bağlamında yoğun halkla ilişkiler çalışmaları yapılmaktadır.

Böylece halkın tüketimden gelen gücünün de katkısıyla orta-

ya çıkan kentsel sinerji topyekûn Yavaş Şehir kriterlerinin ye-

rine getirilmesinde kullanılmaktadır. Örneğin ülkemizin ikinci

Yavaş Şehri olan Akyaka’da bu bilinçlendirme çalışmaları so-

nucu referanduma gidilmiş ve halkın % 93’nün desteğiyle

“Yavaş Şehir olunması” karara bağlanmıştır .

*Havası, suyu, toprağı temiz,

CİTTASLOW (YAVAŞ ŞEHİR)

08

Page 11: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

*Yiyecekleri organik,

*Yerel, karakteristik mimarisi, doğası ve kültürel değerleri

korunmuş,

*Herkesin birbiriyle dost olduğu insanca bir yaşam orta-

mına ulaşmayı,

*Organik ve/veya yerel gıdaların tüketilmesini destekle-

mekte

Yavaş Şehir ve Ekoturizm

Ekoturizm, etik ve çevresel değerler doğrultusunda

artan tüketici bilinciyle 1990’lı yıllardan bu yana hızla geliş-

mekte ve uluslararası alanda desteklenmektedir. Ekoturizm,

1992 Rio Çevre Zirvesi'nde yerel kalkınmada önemli bir ola-

nak olarak değerlendirilerek, sürdürülebilir bir dünya ve çevre

için kriterleri ortaya konulmuştur. Bu kriterler; çevreye zarar

vermeden, ondan yararlanma yöntemlerinin geliştirilmesi ve

tüm yerli halkların kültürlerini yok etmeden, onların turizm fa-

aliyetlerinden yararlanmalarının sağlanması şeklinde özet-

lenmektedir

Cittaslow kriterleri birlikte değerlendirildiğinde, Yavaş Şe-

hirlerin çok önemli ekoturizm koşullarını özünde barındırdığı

ortaya çıkmaktadır. Küçük kentlerin geleneksel yapılarını ko-

rumaları, arabaların şehir merkezlerinden çıkarılması, yerel

ürünler tüketilmesini sağlamak, teşvik etmek ve bununla bir-

likte sürdürülebilir enerji kullanımını desteklemek gibi kav-

ramlar alternatif turizm türlerine daha fazla yönelmeyi ve

yeni trendlerin oluşmasını sağlamıştır.

şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin

bozuk paraların insanı, sivicelerin (İSMET ÖZEL)

Sonuç ;

Özellikle sanayi devriminden sonrası sanayileşmenin

hızlı bir şekilde gelişmesiyle kırsaldan şehirlere doğru ortan

göç olgusu nedeniyle nüfusun büyük bir kısmı şehirlerde ya-

şamaya başlamıştır. Nüfusun hızlı artışıyla birlikte konut, sos-

yal hizmetler, sağlık hizmetleri, altyapı, ulaşım, istihdam gibi

birçok alanda önemli sorunlar ortaya çıkmıştır.

Yanlış şehirleşme neticesinde hem fiziki, hem doğal ve

hem de sosyal çevre sorunlarının varlık kazanmasına neden

olmuştur. Su kirlenmesi, hava kirliliği, gürültü , katı atıklar

(çöpler) ve tasfiyesi, trafik, yeşil alanların yetersizliği, sağlık ve

eğitim kurumlarının yetersizliği vb. bir çok sorunlar ortaya çık-

mıştır. İnsanlar ulaşım ve iletişim araçlarıyla birbirine ne kadar

yaklaşmışsada insan ilişkileri noktasında bir o kadar uzaklaş-

mıştır. Çok katlı beton yığınlarında yaşayan modern insan ge-

leneksel komşuluk ilşkilerinden uzaklaşarak belki kapı kom-

şusunun kim olduğunu bilmeyen asansörde karşılaştığı kom-

şusuna selam bile vermekten imtina eden bir hale gelmiştir.

Çağımızın bir başka ana sorunu ise, insanı topraktan, do-

layısıyla gerçek hayattan koparan engellerin kaldırılmasında

düğümlenmektedir topraktan ve doğal ortamdan koparılan

çocukların doğayla olan bağları kopmuştur. İlginçtir insan bü-

yürken, etrafında ne tür doğal olayların gerçekleştiğini ve in-

sanlığa hizmet etmek için ekosistemin ne gibi mücadeleler

verdiğini fark edememektedir. Böyle olunca, tüketim ekono-

misinin sürekli devrede tuttuğu yönlendirme politikaları ve

çalışmalarının da yardımıyla, insan durmaksızın tüketen bir

makina konumuna düşmektedir. Aşırı tüketim, her dönemde

israfı da doğurduğundan, artan tüketim miktarları ve israf

doğal kaynakların geometrik bir biçimde azalmasına ve yok

olmasına öncülük etmektedir. Böyle olunca bir taraftan tabiat

can çekişirken, dünyanın diğer tarafındaki insanlar, çeşitli

uluslararası ekonomik ve sosyal politikaların da katkısıyla aç-

lıkla ve ölümle karşı karşıya gelmektedir.

Şüphesiz ki şehirler medeniyetlerin doğduğu yerlerdir.

Ne varki gelinen noktada metropol diye tabir edilen Büyük şe-

hirler insanlığı adeta bir değirmen misali öğütür hale gelmiş-

tir. Emim ki şehir insanlarının çoğunun hayali şehrin tüm sı-

kıntılarından kaçıp sessiz sakin bir coğrafyada geri klan ömrü-

nü tamamlamaktır. Bunu gerçekleştirmek çok mümkün ol-

mamakla beraber, yapılması gereken şehirden kaçmak yeri-

ne şehirleri daha insanca yaşanabilir birer coğrafyalar haline

getirebilmek olmalıdır. Bunun için hepimize çok iş düşüyor.

Hayatın hızlı gidersek erken varacağımız bir varış noktası yoktur,

önemli olan hayatımızı nasıl yaşadığımızdır, her geçen anın değerini bilmemizdir.

Aydın ÖNCELMüdür Yardımcısı

09

Page 12: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Teknik Geziler

Dünyanın sayılı çiftliklerinden olan Şanlıurfa Ceylanpınar Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne teknik gezi düzenlendi.

10

Page 13: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Soru 1: Kurumunuzun kuruluş amaçları neler-

dir?

Cevap: Çiftçiye kaliteli ve döl kademesi yüksek

tohum, fide, fidan ve damızlık hayvan temin etmek, ge-

lişen tarım teknolojisini yakından takip ederek deği-

şen çiftçi ihtiyacını tam ve zamanında karşılamaktır.

Soru2: Kurumunuzda hangi birimler var?

Cevap: Kurumumuzda bitkisel üretim, hayvansal

üretim, tarımsal yapılar ve sulama, tarımsal mekani-

zasyon, gen kaynaklarının korunması ve diğer idari bi-

rimler bulunmaktadır.

Soru3:Kurumunuzun ülke ekonomisine yaptı-

ğı katkılar nelerdir?

Cevap: Ülkenin tohumluk, damızlık ve hammadde

ihtiyacını karşılaması.

Soru4: Kurumunuzda üretilen ürünleri bölge-

sel olarak mı yoksa ulusal olarak mı değerlendiri-

yorsunuz?

Cevap: Üretimimiz doğal olarak bölgemizde yetiş-

tirilebilen ürünler üzerinedir. Yetiştirdiğimiz ürünler

herkese arz edildiğinden farklı bölgelerden de zaman

zaman talepleri karşılamaktayız. Sadece bölgemize

değil tüm ülkemize hizmet etmektedir.

Soru5: Bizzat kurumunuz tarafından yetiştiril-

miş özel bir ürününüz var mı?

Cevap: Yeni bir ürün üzerine yapılan çalışmalar ta-

rımsal araştırmalar tarafından yürütülür. Kurumumuz-

da ise mevcut ürünlerin üretimi konusunda çalışmalar

yapılmaktadır.

Soru6: Sizce ülkemizde tarıma gereken önem

veriliyor mu ?

Cevap: Tarıma verilen önem her geçen yıl artmak-

tadır. Bunun en iyi göstergesi 90’lı yıllarda ziraat mü-

hendisi fazla değilken günümüzde her branşta çiftçi-

lerimize danışmanlık yapmak ve tarımsal araştırma fa-

aliyetlerinde bulunmak üzere gittikçe artan bir oranda

ziraat mühendisi alımının yapılmasıdır.

Soru 7: Kurumunuzda tarım meslek lisesinden

mezun olan bir öğrencinin çalışabilme imkanı var

mı? Ya da işe girme şansı diğer öğrencilere göre ne

kadar fazladır?

Cevap: Kurumumuzda hem lise hem yüksek okul

hem de lisans düzeyinde tarım alanında eğitim almış

olanlar çalışabilmektedir. İşe giriş şartları diğer kamu

kurumlarında olduğu gibi belirli sınav aşamalrını geç-

meleri gerekir.

Soru8: Bizlere ülkemiz tarımıyla ilgili son ola-

rak neler demek istersiniz, tavsiyeleriniz neler-

dir?

Cevap: Tarımsal faaliyetler bir ülkenin ihtiyaç duy-

duğu önemli unsurlardan biridir. Hayat devam ettiği sü-

rece tarıma olan ihtiyaç da devam etmektedir. Sizlere

tavsiyem bu gerçeği akılda tutarak mesleğinizi sevme-

niz ve eğitiminizi sadece lise değil yüksek okul ve li-

sans düzeyinde de tamamlayarak ülkemizin gelece-

ğinde söz sahibi olabilmenizdir.

Ahmet Hamdi YÜCEL

Müdür Yardımcısı

TİGEM Müdür Yardımcısı ile Röportaj H. Hatemi YILDIZ

11/A

11

Page 14: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

TARIMSAL ÜRETİMDE HASSAS TARIM (Precision Agriculture)UYGULAMALARI

Son yıllarda tartışmala-

ra konu olan açlık ve aşırı

nüfus artışının yanında, üze-

rinde çok durulan ekosis-

temdeki bozulmalar ve

doğal kaynakların tüketil-

mesi “sürdürülebilirlik” ve

“sürdürülebilir büyüme” ko-

nularında küresel bir farkın-

dalık ve endişe oluşmasına

neden olmuştur. Her endişe sonucunda oluşan arayış

çabaları tarım alanında da sürdürülebilir tarımı günde-

me taşımış ve sürdürülebilir tarımın gereklerini yerine

getirebilmek amacıyla, son yıllarda özellikle tarım dışı

alanlarda (sanayi, ulaştırma, haberleşme, tıp v.b.) görü-

len bazı teknolojik gelişmelerden tarımsal üretimde

de yararlanılması düşünülmüştür. Bu teknolojiler

şöyle sıralanabilir;

• Kişisel bilgisayarlarda işletim hızı ve performans

artışı ve ayrıca boyutsal gelişim,

• Uydular ile Küresel Konum (Koordinat) Belirleme

Sistemlerinin (GPS-Global Positioning System)

gelişimi,

• Uydu ve hava fotoğrafları yardımıyla Uzaktan Al-

gılama ve Coğrafik Bilgi Sistemlerinin (CBS-GIS) gelişi-

mi,

• Otokontrol ve robot teknolojilerinin gelişimi,

Yapay Zeka, Uzman Sistemler ve Patern Algılama Ça-

lışmalarındaki gelişmeler,

• Uydu haberleşme sistemlerinin gelişimi.

İşte bu teknolojilerin tarımsal üretimde ekonomik

ve ekolojik etkinliğin artırılmasına yönelik olarak kulla-

nımına yönelik çalışmalar genel olarak “Hassas Tarım”

olarak adlandırılmaktadır. Genel anlamda Hassas

Tarım; ileri teknolojilerin kullanılması suretiyle, tarla-

nın bütününe yapılan alışılagelmiş sabit düzeyli uygu-

lama yöntemleri yerine, çok daha küçük kısımlarına ait

toprak ve bitki özelliklerinin (toprak nemi, topraktaki

bitki besin elementlerinin düzeyi, toprak bünyesi,

ürün koşulları, verim, v.b.) belirlenmesi sayesinde de-

ğişken düzeyli uygulamayı esas alan (her bir kısma

kendi ihtiyacı kadar gübre veya ilaç uygulanması, farklı

derinlikte toprak işleme, farklı normlarda ekim, farklı

düzeylerde sulama ve drenaj) ve bütün bunların sonu-

cu olarak daha ekonomik ve çevreye duyarlı üretimi he-

defleyen bir işletmecilik ve tarımsal üretim yöntemi-

dir.

Özetle, Hassas Tarım bitkisel ve hayvansal üretim-

de, populist davranış biçiminden bireysel davranış bi-

çimine geçişi amaçlayan bir üretim yöntemidir.

Hassas Tarım’ın yararları arasında (Ardolino, 1998);

• Gübre maliyetlerinin azaltılması,

• İlaç uygulama maliyetlerinin azaltılması,

• Gereğinden fazla ve düzensiz ilaç uygulamaları

sonucu ortaya çıkan çevre kirliliğinin en aza indirilme-

si,

• Ürün veriminde artış,

• Daha sağlıklı bilgi üretimi sayesinde daha doğru

işletmecilik kararlarının verilebilmesi,

• Satış ve satış sonrası üretim periyotları için gerek

duyulan işletme kayıtlarının daha sağlıklı bir şekilde tu-

tulabilmesi,

gelmektedir.

Hassas tarım, tarımsal üretimin bütün aşamalarını

kapsamaktadır. Burada önemi olan husus, bütün aşa-

malarda, gerçek bilgilerin gerekliliğidir. Gerçek bilgi de

ancak zamansal ve mekânsal değişkenliği belirlemek-

ten geçmektedir.

Hassas tarımın adaptasyon aşaması önemlidir. Bu-

rada da işletme büyüklüğü belirleyici olmakta ve de-

ğişkenlik açısından alan olarak eşik değerinin bilinme-

si gerekmektedir. Ayrıca hassas tarımın yatırım gerek-

tirmesi nedeniyle ekonomiklik analizlerin yapılması

da önemlidir. Çiftçiler için ekonomik getiri, çevresel ge-

tiriden önce gelmektedir. Yaygınlaşma ve sürdürülebi-

lirlik açısından Çevre-Kâr dengesinin kurulması şarttır.

12

Page 15: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Hassas tarımın yüksek ve ileri teknoloji gerektirmesi

ve bunun getireceği yüksek maliyetler etkinlik açısın-

dan önemlidir.

Verim haritalarının yorumlanması sonucu, gübre-

de %25, yabancı ot ilacı kullanımında %20 oranında ta-

sarrufun mümkün olabileceğini ve dünyada hassas

tarım teknolojileri ile çevresel etki bakımından sağla-

nacak kazancın yanında hektarda sağlanan 30 dolarlık

bir kazancın önemli olduğunu araştırma sonuçları gös-

termektedir.Yapılan ekonomik değerlendirmeler so-

nucu değişken oranlı uygulama sistemlerinin maliyet-

lerinin geri dönüşümü için 160 hektarlık bir alanın ye-

terli olduğunu ortaya koymaktadır (Güçdemir ve

ark.2010). Hassas tarımda kullanılan makineler gele-

neksel tarım makinelerine göre çok daha gelişmiş ve

teknolojik düzeyi yüksek makinelerdir. Bu tür makine-

lerin tasarımı ve imalatı için Ar-Ge çalışmalarına ve

farklı alanlardan mühendis istihdamına ihtiyaç vardır.

Hassas tarım uygulamaları sadece bitkisel üretimle sı-

nırlı olmayıp aynı zamanda hayvansal üretimde de kul-

lanılmaktadır. Hayvancılıkta “kimlik” uygulaması buna

en tipik örnektir. Kimlik belirleme sistemi hayvanların

sağlık, yem tüketimi, süt verimi bilgilerinin, davranışla-

rın gözlenmesi ve sürü yönetimi konularında da uygu-

lanır.

Ülkemizin üstün tarım potansiyeli ve yetişmiş iş

gücü, hassas tarım uygulamaları açısından önemlidir.

Öte yandan, hassas tarım, tarım makineleri imalat sa-

nayi açısından da önemli imkânlar sunmaktadır. Has-

sas tarım alanındaki uygulamaların yaygınlaştırılması,

çevrenin

korunması ve girdi azaltılması yoluyla maliyetlerin

düşürülmesi yanında, ülkemiz ekonomisine yurt dışı

pazarlarda da önemli katkılar sağlayacaktır.

Gülnur PELİT

Tarım Alanı Öğretmeni

13

Page 16: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

TARSİM'in düzenlediği tarım sigortaları ile ilgili öğrencilerin de davet edildiği bilgilendirme toplan�sına ka�ldık.

14

Page 17: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Babalar en kutsal varlıklar olan Annelerin gölgesinde

kalan gizli kahramanlardır!

Evin en öksüzü babalardır, en yalnız, en kimsesizi, her-

kese kimse olurken. Evin direği olurken kendisi direksizdir,

dayanacağı kimsesi pek yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak

zorundadır. O zayıf olamaz çünkü o kahramandır, o güçsüz

olamaz çünkü o kahramandır, o ağlayamaz çünkü o kahra-

mandır, hep kahraman olmak, öyle kalmak zorundadır.

Yoksa silebilir herkes onu. Küçümser, erkekten bile saymaz.

Batan gemiyi en son terk eden baba iken uçan bir ba-

londa, fazla ağırlıkların atılması aksi halde balonun düşme

ihtimalinin olduğu anlarda, aileden ilk atılacak kişi babadır.

Hayatını ailesine adasa da, ne eşine ne de çocuklarına yara-

nabilir tam anlamıyla. Kimsesi kalmaz zaten memleketi

belli olduğunda. Hani sormuşlar ya adama nerelisin diye. O

da demiş henüz evlenmedim diye. Ne ilk ailesine ne de yeni

ailesine yaranamaz, arada kalır.

Aile içi yetmez gibi, hep annelik yüceltilir, onun yanına

ayıp olmasın diye babalık da eklenir. Anneler gününün

bütün ihtişamına, şatafatına, her yerde vurgulanması ve in-

sanları harekete geçirmesine rağmen, babalar günü unutu-

lur ya da babalar gününde hatırlanır ve öylesine geçiştirilir.

Evin dış kapı mandalı gibidir çoğu zaman. Evin en yalnı-

zıdır. Bu yüzden en son babalar duymaz mı? Ya saklanır, ya

yalan söylenir ya da paylaşma gereği duyulmaz.

Babanın aile de en sevdiği birey kadındır, eşidir. Eşinin

ise en sevdiği çocuklarıdır, kendisi değil. En büyük aşk evli-

liklerinde bile, sevgilisi doğum yaptığında bir anda artık sev-

gilisi değil, anne olur, kendine biçtiği en büyük rolü olur sev-

gilisi. Baba en çok anneyi sever, anne en çok yavrusunu

sever, yavrusu ise en çok eşini sever. Bu böyle devam eder

durur, hayatın kanunu gereği. Bir yeri acıyan çocuğun hiç

babam dediğini duydunuz mu? Babası yanındayken bile

anam demez mi?

İyi bir işi olması gerekir, zengin olması gerekir. Çocuklar

bile birbirlerini heyecanlandırmak için, iki kişinin omuzla-

rında daha fazla ileri gitmek için, bakalım kimin babası daha

zengindir, derler.

Anne ya da çocuklar işsiz olabilir, kimse bunu çok gör-

mez onlara. Ama baba işsiz olamaz. Düşünün erkek çalışır

kadın ev hanımı ise sorun yok ama tersi durumda erkekten

bile sayılmaz. Evin geçimini karşılamak zorundadır, hem de

şartlar ne olursa olsun. Evin şerefini, evin namusunu koru-

mak zorundadır.

Kızının ilk aşkı kendisi olsa da, büyüyünce kızı artık al-

datır babasını ve başka gençlere kayar gönlü. Babasına bin

bir naz yapan o kız ise sevgilisinin, eşinin her dediğini yapar.

Değil birinin ona dokunması yan gözle bile bakmasına da-

yanamayan baba, teslim eder bir başkasına elleriyle. Üstelik

bir de düğün dernek yapmak zorundadır, oynamak zorunda

kalır sanki eğlenirmiş gibi. Evde yıllarca babası ile çatışan, öz-

gürlüklerini elde etmeye çalışan oğlu ise eşinin yanında

muma döner. Yıllarca dışarıda deli gibi çalışırken, bebekken

hiç büyümeyeceğini düşündüğü yavrularının değiştiğini

bile fark edemez. Ona bağımlı iken onlar, bir anda bağımsız-

lıklarını ilan etmeye başlarlar, küçük bir hayal kırıklığıyla kar-

şılar, yapacak bir şey yoktur.

Bizim gibi toplumlarda, bilinenin aksine erkek evladın-

dan çok kızına değer veren, her şeye rağmen onun için her

şeyini feda eden babaların önünde saygıyla eğiliyorum. Siz-

ler büyük insanlarsınız. Bunca zorluğuna rağmen Baba ola-

bilmiş tüm özel insanlara ithaftır.

İbrahim GÜNEŞ

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Fedakârlık Abidesi Babalar

15

Page 18: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

17

Öğrencilerimizle birlikte İlimizde düzenlenen Gıda Tarım ve Hayvancılık Fuarını ziyaret ettik. Fuarda Tarım sektöründe yaşanan yenilikleri,

son teknolojiyi görme şansımız oldu.

16

Page 19: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

17

Page 20: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Harran ovasında seracılığın başlaması ova tabanında mevcut

jeotermal kaynakların 1993 yılında bulunmasından sonra ger-

çekleşmiştir. Harran ovasının doğusunda yer alan Karaali köyün-

deki jeotermal kaynakları değerlendirilerek, ova için yeni bir tarım

kültürü olan seracılık faaliyetleri başlamıştır. Bugün ovada top-

lam 104 dekar alanda seralar kurulmuş olup, tarımsal üretim ger-

çekleştirilmektedir.

Herhangi bir yerde seracılık faaliyetlerinin yapılması için o

yerin seracılık faaliyetleri bakımından uygun ekolojik koşullara

sahip olması gerekmektedir. Seracılığın yapılacağı alanlarda: Son-

bahar, kış ve ilkbahar mevsimlerinde güneşlenme oranlarının yük-

sek olması, kış aylarının ılık geçmesi, nemin az olması gerekir. Ay-

rıca seralar için gerekli enerjinin ucuza sağlanması, tuz oranı

düşük sulama suyuna sahip olması, ulaşım imkanlarının gelişmiş

olduğu ve en önemlisi üretilecek ürünlerin pazarlanacağı alanla-

rın bulunması da oldukça önemli koşullardır. Bu söz konusu ko-

şullar Harran ovası ölçeğinde değerlendirildiğinde, ovanın seracı-

lık faaliyetleri için oldukça uygun ekolojik koşullara sahip olduğu

görülür..

Jeotermal kaynağın bulunduğu alan Şanlıurfa İl Özel İdaresi

tarafından kamulaştırılmış ve 1996 yıllında ilk sera kurma çalış-

maları başlamıştır. İlk olarak 9,5 dekar alanda bir cam sera kurul-

muştur. Daha sonra yine her biri bir dekar olan ve birbirine bitişik

üç adet cam sera ilave edilerek kurulmuş olan toplam sera alanı

12,5 dekara çıkarılmıştır. Jeotermal enerjiden faydalanılarak GAP

Bölgesi’nde kurulan bu serada 1997 yılı Nisan-Mayıs-Haziran ay-

larında ilk kez salatalık üretimi yapılmış olup dekar başına 22 ton

ürün elde edilmiştir. Serada sebze üretiminin gerçekleşmesi ta-

rımsal faaliyetlerde önemli gelişmeler meydana getirmiştir.

Enerjinin ucuz olması, ekolojik koşullarının uygunluğu nedeniyle

üretim koşullarının önemli avantajlar sağlaması bu bölgeyi yatı-

rımcıların ilgi odağı haline getirmiş ve 12,5 dekar olarak kurulan

bu sera 1999 yılında on yıl süreyle Doğuş Holdinge kiralanmıştır.

Serada başlangıçta salatalık, domates ve biber yetiştiriciliği yapıl-

mıştır. Ancak daha sonra sebze üretiminden vazgeçilmiş 2000 ve

2001 yıllarında süs bitkilerinin üretimine başlanmıştır. Bu ilk ku-

rulan serada üretimine başlanan süs bitkilerinin çelikleri Hollan-

da’dan getirtilmekte, serada köklendirilip yetiştirilmektedir.

Yetiştirilen süs bitkilerinin bir kısmı toptan olarak büyük şe-

hirlerdeki çiçekçilere, bir kısmı da yurt dışına ihraç edilmektedir.

Seralardaki süs bitkilerinin üretim kapasiteleri daha da artırılmalı-

dır. Özellikle inceleme alanına komşu olan Ortadoğu ülkeleri süs

bitkileri için önemli bir pazar olarak değerlendirilebilir. Harran ova-

sındaki ikinci bir sera kurma çalışması ise İl Özel İdaresi, Dönüş Hol-

ding ve Fransa Tarım Bakanlığı işbirliği ile 45 dekar olarak kurul-

muştur. Bu sera ülkemizde tek parça halinde kurulmuş olan en

büyük seradır.. 45 dekar olarak inşa edilen bu sera tek parça sera sı-

ralamasında dünyada dördüncü sırada olduğu da belirtilmekte-

dir. Projesi bir Hollanda firması, inşası ise Fransız bir firma tarafın-

dan yapılan sera, çift katlı plastik örtülerle kaplanmıştır. Bu serada

ısıtma ve havalandırma donanımı çok iyi bir şekilde yapılmış olup,

sera tümüyle bilgisayar kontrollü bir teknolojiye sahiptir.

Dönüş Holdinge kiralanan bu sera 45 dekar tek parça ve bir

dekarlık fide serasıyla birlikte toplam 46 dekardır. Bir dekarlık sera

tamamen sebze fidesi yetiştirmek için kurulmuştur. Seraların fide

ihtiyacını bu bir dekarlık seradan sağlanmakta ve ihtiyaç fazlası fi-

deler ise çiftçilere satılmaktadır. Yine bu sera alanında İl Özel İda-

resi tarafından 3,5 dekar alanda bir cam sera kurularak ilave edil-

miştir.

Seralarda dekara biber verimi 20 tondur. Yani seralarda bir ye-

tiştirme döneminde 970 ton biber üretimi elde edilmektedir.

Biber üretilen bu seralarda damla sulama sistemi kullanılmakta-

dır. Seralarda üretilen ürünler soğutma donanımına sahip araçlar-

la Mersin’e gönderilmektedir. Mersin’de ambalajlanan bu ürünler

; başta Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerine ihraç edilmekte-

dir.

Harran ovasındaki Karaali’de Doğuş ve Dönüş işletmeleri dı-

şında başka girişimciler de sera kurmak için çalışmalara başlamış-

lardır. Bunlardan bazılarının inşası tamamlanmış olup, üretime ge-

çilmiş durumdadır. Bazı seraların ise henüz inşası bitmemiştir.

Harran ovasında gerçekleşen ve her gün gelişme eğilimi gös-

teren seracılık faaliyetleri bölge tarımı bakımından son derece

olumlu gelişmelerdir. Harran ovası gerek jeotermal enerjinin var-

lığı gerekse kendine has mikro klimasıyla seracılık için oldukça

uygun koşullar oluşturmakta ve yakın bir gelecekte sera merkezi

veya bir “sera kenti “ haline gelebilecektir.

Harran ovasındaki bu seracılık gelişimi gerek GAP Bölgesi ge-

HARRAN OVASINDA

SERACILIK FAALİYETLERİ VE SORUNLARI

18

Page 21: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

rekse Türkiye seracılığı bakımından son derece önemli bir geliş-

medir. Özellikle inceleme alanında kurulan seralar son derece

yeni teknolojilerle donanımlı olup , dünya seralarıyla rekabet

etme şansına sahiptir. Harran ovasındaki seracılık faaliyetleri Tür-

kiye’de jeotermal enerjiden faydalanarak kurulan önemli seralar-

dır. Buradaki seralar hem GAP Bölgesi’nin diğer alanları hem de

Türkiye’deki diğer jeotermal alanlar için iyi bir örnek oluşturmuş-

tur.

SONUÇ:

GAP kapsamında sulamalı ziraate yönelen Harran ovasında,

zirai faaliyetler bakımından önemli değişimler gerçekleşmiştir.

Sulamalı tarımın yanında ovada yeni bir tarımsal kültür olan sera-

cılık faaliyetlerinde de önemli gelişmeler olmuştur. Harran ovası

sahip olduğu ekolojik koşullar nedeniyle önemli bir seracılık po-

tansiyeline sahiptir. Ekolojik koşulların yanında jeotermal kay-

nakların varlığı da hem seracılığın başlamasına hem de önemli bir

“termal seracılık” potansiyeline neden olmuştur.

Harran ovası seracılık tarımı bakımından önemli bir potansi-

yele sahip olmasına rağmen, bugünkü koşullarda seracılığın

henüz tam gelişmediği, alt yapı eksikliklerinin ve bir takım sorun-

ların olduğu da görülmektedir. Özellikle seracılık bölge çiftçisi

için çok yeni bir gelişmedir. Seracılığın bölge tarım kültürüne

iyice yerleşebilmesi için zamana ihtiyaç vardır. Bugün inceleme

alanında Türkiye’nin en modern seraları kurulmuş olmasına kar-

şın, seralarda çalışan üreticiler, seracılık konusunda henüz yeterli

deneyim ve bilgiye sahip değil-

dir. Özellikle seralarda üretimi

gerçekleştiren üreticilerin sera-

cılık konusunda gerekli eğitim-

leri sağlanmalıdır. Ayrıca bölge

çiftçisine seracılığın eğitimini

ve tanıtımı konusunda bilgi ve-

recek ve seracılığın gelişmesi

ve araştırılması konusunda bir

Sera Eğitim ve Araştırma Mer-

kezi’ne ihtiyaç vardır.

Harran ovasında kurulan

seralarda henüz yeterli alt yapı

gelişmiş değildir. Burada üreti-

len ürünler ambalajlanma işle-

mi için Mersin’e gönderilmek-

tedir. Oysa modern tarım işlet-

melerinde, üretilen ürünlerin

ambalajlanmasını gerçekleşti-

recek ünitelerin mutlaka önce-

den tesis edilmiş olması gerek-

mektedir.

Seracılık faaliyetlerinde önemli alt yapı sorunlarından biri de

ulaşımdır. Şanlıurfa-Karaali ulaşımını sağlayan yol oldukça kötü

durumdadır. Modern tarım işletmelerinde ulaşım en önemli ko-

nulardan biridir. Çünkü üretilen ürünlerin bir an önce tüketici pa-

zarlarına ulaşması gerekir. Bu ulaşımın gerçekleşmesi için mo-

dern araçlara ve yollara ihtiyaç vardır. Bu nedenle Karaali Köyü’nü,

Şanlıurfa-Akçakale karayoluna bağlayan yolun biran önce yapıl-

ması gerekir.

Seracılık faaliyetlerinin yapıldığı alanlarda önemli sorunlar-

dan biri de plansız yapılaşmadır. Jeotermal kaynağın çevresinde

termal turizm amaçlı tesisler yapılmaktadır. Ayrıca jeotermal kay-

naklarda ve seralarda çalışan insanlara ait konaklama yapılarının

yer seçiminde oldukça dikkatli olunması gerekmektedir. Gerek

termal turizm amaçlı gerekse işçi barınakları gelişi güzel yerlere

değil, belirli bir plan içerisinde inşa edilmelidir. Çünkü plansız yer-

leşmeler tarım alanlarının kullanım dışı kalmasına neden olmak-

tadır.

Seracılık faaliyetlerindeki mevcut sorunlar biran önce çözül-

melidir. Bu sorunların çözülmesi Harran ovasındaki seracılığın ge-

lişimi ve geleceği bakımından oldukça önemlidir

Remzi ÇELEN

Tarım Alanı Şefi

19

Page 22: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

İslam Öncesi Dönem'de Arap Edebiyatı

İslam Öncesi Dönem'de Arap edebiyatında şiirin özel bir yeri

vardı. Devesinin sırtında uzun çöl yolculuklarına çıkan Bedevi-

ler'in söyledikleri türküler Arap şiirinin kaynağını oluşturur. Yiğitli-

ği, sevgiyi, çöl yaşamını anlatan bu türkülere "deveci türküsü" an-

lamına gelen hida denir. Göçer çöl insanının söylediği bu türküler

kentlerde söylenmeye başlanınca belli değişikliklere uğrayarak

kesin ölçüler kazanmıştır.

İslam öncesi Arap şiirinden günümüze kalan en önemli

örnek Muallakatü'sSeb'a'dır (Yedi Askı). Bu şiirler Ukaz panayırın-

da düzenlenen bir şiir yarışmasında beğenilerek Kabe'ye asılmış-

tı. Hidalarla benzer konulan işleyen bu şiirlerde gelişmiş bir dil ve

anlatım görülür. Hangi yıllarda yazıldığı kesin olarak bilinmeyen

Yedi Askı şiirlerini İmruü'l Kays (ölümü 550), Tarafe ibnü'l Abd

(539-564), Haris bin Hilliza (ölümü 570), Antere bin Şeddad

(ölümü 600), Lebid (ölümü 661) adlı şairler yazmıştır...

İslam'ın İlk Dönemi ve Emeviler

İslamiyet'in kurucusu Hz. Muhammed'in döneminde, ölçülü

ve uyaklı bir dili olan Kuran' in özel bir yeri vardı. Seci denen uyaklı

Kuran dili özellikle ilk surelerde şiir düzeninde, çok duygulu ve et-

kileyicidir. Önceleri şairlere karşı bir tavır içinde olan Hz. Muham-

med daha sonra toplumdaki etkilerini görerek onlarla iyi ilişkiler

içine girmiş, İslamiyet'in savunuculuğunu yapan şairlerle dostluk

kurmuştur. Bunlardan Hassan bin Sabit "Peygamber'in şairi" sanı-

nı almıştır.

Emeviler döneminde şiir dinsel konuların dışına çıkarak gün-

delik yaşamla da ilgilenmeye başladı. Ömer bin Abdullah (ibn Ebi

Rabia), Haris bin Halid, Abdullah bin Ömer el Arci, Kays bin Zerih

(ölümü 710), Ahtal, Cerir (yaklaşık 650-729) ve Ferezdak (641-

728 ya da 730) gibi şairler günlük yaşamla ilgili şiir ve yergileriyle

ün kazandılar.

Abbasiler Dönemi

Abbasiler döneminde Bağdat bir kültür ve sanat merkezi

oldu. Arapça çok geniş bir alana yayılarak kültür dili haline geldi.

Halife ve zenginler bilgin ve sanatçıları desteklediler. Şairlerin bir

araya gelerek aralarında yarışmalar düzenlemeleri de şiirin geliş-

mesine katkıda bulundu. Beşşar bin Bürd (ölümü 873) ve Ebu

Nuvas (747-813) zevk ve eğlenceyi konu alan şairlerin önde

gelen temsilcileridir. Halid ve Sibeveyhi gibi dilciler Arapça'nın dil-

bilgisi kurallarını saptadılar.

Bu dönemde, Bağdat dışında da önemli şairler yetişti. Çoğun-

lukla geleneğe bağlı olan bu şairlerden Mütenebbî (905-965) şan

ve şöhret duygularını dile getiren şiirler yazdı. Ebu Temmam (804-

845), kendinden önceki şairler üzerine Hamse adlı büyük bir der-

leme hazırladı.

Araplar'ın en gözde şairlerinden biri olan Ebu'l Âlâ el Maarri

(973-1057) Suriye'de yaşadı; saray şiirine karşı bir şiir anlayışı ge-

liştirdi. Şiirlerinde dönemin toplumsal adaletsizlik, acı ve ölüm

gibi sorunlarını ele aldı. Bilgiye ulaşmanın yolu olarak iman yerine

aklı savundu. İslam'ın cennet-cehennem anlayışını yergi diliyle

eleştirdi ve saray şairlerini "cennet-cehennem bekçileri" diyerek

alaya aldı.

Abbasiler döneminde seci denen ölçülü, uyaklı düzyazı ya-

pıtları da hızla çoğaldı. Öncelikle Kuran ayetlerini ve hadisleri yo-

rumlamak amacıyla yazılan düzyazı, savaşları anlatan yapıtlarla

gelişti. Bu dönem yazarlarının en tanınmışları Ebubekir el Harizmi

(935-993) ve Hemedanî'dir (969-1008). Harirî (1054-1122) ma-

kame (küçük öykü) türünün Arap edebiyatına girmesini sağladı.

Bu dönemde Basra ve Küfe okulları ile Nizamiye medreselerinde

dilbilim çalışmaları yapıldı. İlk Arapça dilbilgisi kitabı bu dönemde

yazıldı.

Arap-İslam dünyasında parçalanmaların başlaması ve yeni

odakların oluşmasıyla Bağdat, Nişabur, Kahire, Kurtuba (Cordoba)

ayrı birer kültür merkezi durumuna geldi. Tuğrai (Ölümü 1119), Ba-

haeddin Züheyr (1186-1258) gibi şairler, gezgin İbn Battuta

(1304-69) ve büyük bir İslam tarihçisi olan İbn Haldun (1332-

1406) bu dönemin ünlü yazarlarındandır. Arap düzyazı edebiyatı-

nın en tanınmış yapıtı Binbir Gece Masalları'nın da ilk kez 14.16.

yüzyıllarda derlendiği sanılmaktadır.

Uyanış Dönemi

ARAP EDEBİYATI TARİHİ

20

Page 23: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Araplar'ın el Nahda dedikleri uyanış dönemi 19. yüzyılda baş-

ladı. Arap ülkeleri arasında Mısır, batı uygarlığının ürünlerine yö-

nelen ilk ülke oldu. Modern okullar açıldı, kitaplıklar kuruldu, çe-

şitli yapıtlar Arapça'ya çevrildi. Mısır'da Batılılaşma akımını başla-

tanlar Lübnanlı ve Suriyeli Hıristiyan Araplar'dı. 16. yüzyıldan beri

batı okullarında eğitim görmüş bir Hıristiyan aydın kuşağı yetiş-

mişti. Halep Hıristiyanları arasında 17. yüzyıl sonuna doğrudan

Arapça akımı gelişmeye başladı. 1725'te Halep’te Cebril bin Fer-

hat, kendi çevresinde bir edebiyat okulu kurarak Arapça dili üzeri-

ne araştırmalara girişti. Lübnan'da şairler ve yazarlar yeni bir ede-

biyat dili oluşturmaya başladılar. Mecma'el Bahreyn (1850) adlı

yapıtıyla Nazif bin Abdullah (1800-71) bu şairlerin öncülerinden-

dir. Mısır'da Ahmad Şavki (1868-1932) Mısır'ın kurtuluş savaşını

yansıtan şiirleriyle, Suriyeli Zeydan (1861-1914) tarihsel roman-

lanıyla bu akımın öncülüğünü yaptılar. Arap edebiyatı rönesansı

olarak da bilinen bu dönemdeki gelişmelere karşın Arap edebi-

yatçıları çok zengin bir birikime dayanan eski edebiyatının etki-

sinden kurtulamamışlardı.

Çağdaş Edebiyat

İlk çağdaş edebiyat örnekleri I. Dünya Savaşı sonrasında gö-

rülmeye başladı. Bu dönemin yazarları daha çok İngiliz ve Fransız

edebiyatının etkisinde kalarak Romantizm'i benimsediler. Bunun

yanı sıra, Mısırlı Muhammed Teymur (1892-1921) ile kardeşi Mah-

mud Teymur (d. 1894) ve Tahir Laşin gibi kısa öyküler yazan yazar-

lar ortaya çıktı. Mahmud Teymur yapıtlarında Mısır'ın toplumsal

yaşamını, paşaların egemenliği altındaki ülkesinin insan ilişkileri-

ni, düzenin bozukluklarını gerçekçi bir bakışla yansıttı.

Lübnan'dan ABD'ye göçen bir grup aydın, ABD'de ingilizce ve

Arapça dergiler, kitaplar yayımladılar. Eski edebiyat geleneğini

yadsıyıp yeni bir anlatım biçimi oluşturmaya çalışan bu aydınların

en ünlüsü Halil Cibran'dır. Cibran, 1883 yılında Lübnan'da doğdu.

Eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandırdı. Şiir-

leri yirmiden fazla dile çevrilmiş olan Cibran aynı zamanda başarılı

bir ressamdı.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra, yurtları İsrail'ce işgal edilen Filis-

tin halkının direnişi edebiyatı da etkiledi. Halkının acılarını yansı-

tan Filistinli şair ve yazarlar özellikle 1967'den sonra adlarını du-

yurmaya başladılar. Çağdaş Filistin şiirinin ilk öncüleri olan İbra-

him Tukan, Fatva Tukan, Ebu Salma gibi şairlerin açtığı yolu, günü-

müzde Mahmud Derviş (1941), Salim Sabran (1938), Ahmed Dah-

bar (1946) ve Remi Derviş (1941) gibi şairler izlemektedir. Bunun

yanında yakın dönemde Miryam al Saifi gibi önemli kadın şair ve

yazarlar yetismiştir.

Günümüzde Arap edebiyatı, her ülkenin ulusal özelliklerine

göre gelişmektedir. Arap şair ve yazarlann ürünleri ülkelerinin top-

lumsal ve kültürel özellikleriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Bu edebiyatçı-

ların başında Mısırlı Necip Mahfuz gelir. 1988'de Nobel Edebiyat

Ödülü' nü kazanan Mahfuz 1911'de Kahire'de doğdu. İlk romanla-

rında tarihsel konuları işledi. El Kahira el cedide (1945; "Yeni Kahi-

re"), Han el Halili (1946) ve Arka Sokak (Sokak el Midak; 1947) gibi

romanlanyla ün kazandı. Mahfuz romanlannda kent yaşamını ay-

rıntılarıyla betimler ve kahramanlannın ruhsal yapılarını ustalıkla

anlatır.

Kadir ÇİFTÇİ

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

21

Page 24: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Okulumuz 2015-2016 öğretim yılında tarım alanında kendisine yüklenen misyonunun

da getirdiği sorumluluk bilinciyle bir yeniliğe daha imza atmış ve “Çöpler Hayat Olsun” slo-

ganıyla yola çıkarak yeni bir proje başlatmıştır. Projemiz genel hatlarıyla; okulumuz yemek-

hanesinde kullanılan meyve ve sebze kabukları, çay atığı; ayrıca dal, yaprak, biçilmiş çim gibi

tüm bitkisel atıklar, kullanılmayan kâğıtlar ile yumurta kabukları ve okulumuz dışından

temin ettiğimiz hayvan gübrelerinin bir araya getirilerek çürütülmesinden meydana gelen

doğal bir gübre üretmek olarak tanımlanabilir. Hazırlanan bu gübreye tarım dilinde Kompost

denir. Bu yöntemle hazırlanan kompostun faydaları ise;

1- Toprağın fiziksel yapısını düzeltir.

2- Hava ve suyun toprağın içine geçmesini kolaylaştırarak toprağın geçirgenliğini artırır.

3- Organik madde toprak içinde sünger görevi görür.

4- Su ve besin maddelerinin toprak içinde daha faydalı ve etkin tutulması sağlanır.

5- Solucan gibi toprak içinde faydalı organizmaların beslenmesini sağlar.

Çöpler Hayat Olsun Projesinin amaçları ise genel olarak şöyle sıralanabilir:

1- Organik atıkların geri dönüşümünü sağlamak.

2- Uzun vadede organik, sağlıklı ve temiz bir tarım yapmak.

3- Genelde ülke ekonomisine, özelde okulumuza katkıda bulunmak.

4- Okulumuzun eğitim amaçlı uygulama alanlarında yapılan üretim için ihtiyaç duyduğu gübreyi üretmek.

5- Çöp toplama maliyetini azaltmak.

6- Çevre kirliliğinin önlenmesine katkıda bulunarak sağlığa zararlı mikroorganizmaların üremesini önlemek.

Sariye AYTEKİN

Tarım Alanı Öğretmeni

ÇÖPLER HAYAT OLSUN PROJESİ

22

Page 25: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

12 Mart İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma programı yapıldı

18 Mart Çanakkale Şehitlerimizi Anma Gününde Şehitlerimiz için anma programı düzenlendi.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlandı

Etkinliklerimiz

23

Page 26: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Başarılarımız

ÇANAKKALE

Birinci Dünya Savaşı ile başlayan Çanakkale Savaşı

Türk milletinin Kurtuluş Savaşı olarak bilinmektedir. Ça-

nakkale’de yapılan bu savaş sayesinde Türk gücünü

tüm dünya görmüştür. Çünkü bu savaşta her şeyi göze

almıştık ölümü bile. Amaç sadece zaferdi ve bunu da

başardık. Çünkü kimsede olmayan azim ve hırs vardı.

Bu savaşta öyle çaba gösterildi ki analar, babalar, ço-

cuklar bile başarmak istiyorlardı. O insanların, askerle-

rin aç, susuz çabaları ve ondan öte esirgenmeyen du-

alar sayesinde bütün halkın fedakarlıkları, yardımları

bizi bu zafere ulaştırdı.

O zamanlarda evinde bir çuval buğdayı, unu olan-

lar evindeki malzemenin çoğunu askerlere gönderirdi.

Bu fedakarlık karşısında o askerlerin savaşı kazanma-

ma ihtimali olabilir miydi? Bu savaşta asıl büyüklüğü-

müzü, insanlığımızı karşı cephe

askerlerine yaptık. Düşman deyip

geçmedik. O da insandır anlamı-

na gelen yardımlar yapıldı. Yaralı-

lara yardım etmek için analar, ba-

balar seferber olmuştu.

Bu savaşta ülkemiz 250 bin-

den fazla şehit verdi. Ama amaç

zaferdi, vatandı dediler. Arap’ı

Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı hepsi Türk or-

dusu için savaşıyordu birlik vardı

beraberlik vardı insanlık vardı bu

savaşta. Zaten bu birliktelik bizi

zafere götürdü. Bu savaşta amaç

Türk ordusunu yok etmekti ama

beceremediler. Bilmiyorlardı ki

“Çanakkale Geçilmez Vatan Bö-

lünmez.” Ve askerlerimizin, milletimizin azim ve hırsını

ortaya koyunca neler yapabileceğini. Ve yaptılar da.

Canı pahasına bile olsa vatanı için milleti için savaştılar.

Ter döktüler. Çanakkale boğazında bütün şehitlerimiz,

gazilerimiz ve savaş sonuna gelince epeyce güç kay-

betmişlerdi. Ama mucize denilen olay gerçekleşti,

Koca Seyit inanılması güç olan top mermileri taşıması

ve bizi vatanımızı zafere taşıyan bir çaba göstermişti ve

başardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri bu fedakar

insanlarla atılmıştır.

Bizlere düşen ise “Çanakkale Geçilmez Vatan Bö-

lünmez” dedikleri o zafer gününü anma ve birlik ve be-

raberlikten asla vazgeçmemek ve de yapılan onca fe-

dakarlıkları unutmamak.

Çanakkale Geçilmez Vatan Bölünmez.

Okulumuz 11/A sınıfı öğrencilerinden Abdullah AYGÜN Çanakkale Şehitlerini Anma yarışmasında yazmış olduğu kompozisyonla üçüncü oldu.

24

Page 27: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Okulumuza, çevre okullardan, ortaokul öğrencilerine yönelik okulumuzu tanıtım ve öğrencileri

okulumuzdaki farklı bölümlere yönlendirme amacıyla gezi düzenlendi.

Okulumuz Futbol Takımı

25

Page 28: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Şanlıurfa ili, coğrafi

bölge ayırımında Güney-

doğu Anadolu Bölge-

si’nin Orta Fırat Bölü-

mü’nde yer almaktadır.

Kapladığı alan itibariyle,

Güneydoğu Anadolu Böl-

gesi’nin en geniş ve Gü-

neydoğu Anadolu Proje-

si’nin (GAP) merkezi ko-

numundadır. Batısında

Gaziantep, kuzeybatısın-

da Adıyaman, kuzey ve kuzeydoğusunda Diyarbakır, doğu-

sunda Mardin illeri ve güneyinde ise, 223 km uzunluğunda

Türkiye-Suriye devlet sınırı ile çevrilidir.

Şanlıurfa ilinin idari sınırları fiziki coğrafya açısından in-

celendiğinde, genel olarak batı ve kuzeybatısı (Fırat nehri),

kuzey ve kuzeydoğusu (Karacadağ’ın su bölümü çizgisi) ve

doğu (Büyükdere suyu) sınırları doğal, güneydeki Türkiye-

Suriye devlet sınırı ise, siyasi niteliktedir. Güneydoğu Ana-

dolu Bölgesi'nin Dicle bölümünde, yıllık ortalama yağış mik-

tarı 500 mm'dir. Yüksek sıcaklığa bağlı olarak meydana

gelen şiddetli buharlaşma yaz mevsiminde kuraklığa

neden olur. Bölümde karasal iklim tipi görülür. Bölümün

tabii bitki örtüsü ise bozkırdır. Orta Fırat Bölümü, Gazi Antep

ve Şanlı Urfa platoları önemli yer kaplar. Fırat Nehri ve kolla-

rı platoları ikiye ayırır. Fırat Nehri plato içerisine 200 m gö-

mülmüş olarak akar. Orta Fırat Bölümü'nde yazları sıcak ve

kurak, kışları serin ve yağışlı olan Akdeniz iklimi görülür.

Tarım ürünü olarak tahıl, mercimek, antepfıstığı yetiştirilir.

Ayrıca bağlar, bahçeler ve zeytinlikler yer alır. Bunun yanı

sıra pamuk, çeltik ve susam da ekilir. Şanlıurfa ilinde genel

olarak tarım alanlarının dağılışına bakıldığında, yer şekille-

rin oluşumuna bağlı olarak plato yüzeyindeki düzlüklerde

ve güneydeki ovalarda kuzeybatı-güneydoğu yönünde uza-

nan yoğunlukları itibariyle doğu, orta ve batı olmak üzere

üç kuşak şeklinde sıralanmaktadır.

Şanlıurfa ili, genel arazi bölünüşü içerisinde tarım alan-

ları bakımından hem Türkiye’deki tarım alanlarına (% 36),

hem de GAP Bölgesi’ndeki tarım alanlarına (% 43) göre

daha avantajlı bir orana (% 64,1) sahiptir. Bu bakımdan il,

mevcut tarım potansiyeli itibariyle zengin ve elverişli bir

durum arz etmektedir. Faal nüfusun % 70’i tarımla uğraşır.

Tarıma elverişli geniş düzlüklerin bulunması ve ayrıca top-

rağın verim gücünün fazla olması üretimi artırmaktadır.

Ekili - dikili alanlar bakımından % 20 ile dördüncü sıradadır.

Şiddetli yaz kuraklığı bir çok ürünün yetişmesini engeller.

Bu bölgeden daha fazla ürün elde edebilmek için sulamaya

ihtiyaç vardır. Sulama imkânlarının daha da gelişmesine

bağlı nadas yöntemi terk edilerek, bir yılda birden fazla ürün

elde edilmesine olanak sağlayacaktır. Bölgenin doğal şart-

ları tahıl ekimine elverişlidir. Bununla birlikte buğday,

keten, pamuk, pirinç, nohut ve susam yaygındır. Antepfıstı-

ğı, zeytin ve üzüm Gazi Antep Plâtosu'nda oldukça geliş-

miştir. Bölge, Antep fıstığı ve kırmızı mercimek üretiminde

birinci sıradadır. Siirt'te menengiç (sakız) ağacının aşılan-

ması ile antepfıstığı üretimi artmıştır. Dicle ve Fırat kenarla-

rında sulama ile sebze ve meyve yetiştirilir.

Şanlıurfa da Tarım ve Potansiyeli

Şanlıurfa ilinde tarımsal ürünler ve bu ürünlerle ilgili fa-

aliyetlerinin ekonomik potansiyeli, gerek GAP ve gerekse

Şanlıurfa ili için hammadde sektörünün temelini oluştur-

maktadır. Şanlıurfa ilinin hâlen ekonomisinin % 60’ı bitki

üretimi ve % 40’ı hayvancılığa dayanır. Yağışı az ve sulama

imkânı sınırlı olan ilde verim düşüktür. Fakat Güneydoğu

Anadolu Projesi gerçekleşmesi ile bölgenin çehresi değiş-

tirmiştir. Harran, Ceylânpınar ve Mardin ovalarında sulu tarı-

ma geçilerek verim artmıştır. Ceylanpınar hâlen dünyânın

sayılı çiftliklerindendir. Başlıca tarım ürünleri mercimek,

burçak ve pamuktur. Ayrıca aşağıda verilen tarım alanı ve

diğer alanlarda mevcut üretim ve potansiyel sıralanmıştır.

Sebzecilik ve meyvecilikte Şanlıurfa; Sebzecilikte sula-

ma imkânı az olduğu için gelişmemiştir. Tektek Dağlarında

yabânî fıstık ağaçları aşılanmaktadır. 80 bin hektarlık bağ-

lardan yaklaşık 100 bin ton üzüm elde edilir. Halfeti ve Bire-

cik ilçelerinde zeytincilik yapılır. Gün geçtikçe zeytinin yeri-

ŞANLIURFA VE ŞANLIURFA' NIN TARIM POTANSİYELİ

26

Page 29: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

ni daha kârlı olan fıstık ağaçları almaktadır.

Hayvancılık: Bitki tarımından sonra en önemli gelir kay-

nağı hayvancılıktır. 60 köyde hayvancılık birinci derecede

gelir kaynağıdır. 375 köyde ise ikinci derecede gelir kayna-

ğıdır. İlde sığır, koyun, kıl keçisi ve hindi beslenir. Arıcılık ge-

lişmektedir. Urfa’nın tereyağı çok meşhurdur. Siverek’te

yağcılık bir sanâyi koludur. Türkiye’nin en iyi yarış atları bu

ilde yetiştirilir.

Ormancılık: İlde orman yok denecek kadar azdır. Tektek

Dağlarında yabânî fıstık ormanları, Karacadağ’da yeryer

meşe, iğde palamut korulukları bulunur.

Mâdenleri: Şanlıurfa mâdencilik bakımından zengin sa-

yılmaz. Başlıca mâdenler asfaltit, fosfor tuzu, kurşun ve mer-

merdir.

Sanâyi: Başlıca sanâyi kuruluşları; Un fabrikaları, tuğla-

kiremit fabrikaları, Urfa Pamuk İpliği Sanyii A.Ş., Çimento

Fabrikası, Hilvan Yem Fabrikası, Siverek Tereyağ Fabrikası,

Tarım Âletleri ve Makinası Fabrikası, Et ve Balık Kurumu Et

Kombinası ve Yapağı Yıkama ve Yün İpliği fabrikasıdır.

Ulaşım: Şanlıurfa, karayolu ağının önemli kavşakların-

dan biridir. Gaziantep-Şanlıurfa-Nusaybin-Cizre-Habur yo-

luyla ülkenin güneydoğu ve güneybatısına bağlandığı gibi

Gaziantep’ten ayrılan kollarla Batı ve İç Anadolu’ya da bağ-

lanır. Adıyaman ve Diyarbakır yönlerinden gelerek Hilvan’ın

kuzeydoğusunda birleşen yol Urfa’dan geçer ve güneye,

sınır kapısına inerek Suriye’ye ulaşır. Bu yol transit taşımacı-

lık açısından çok önemlidir. Bütün bu özellikleri göz önüne

alarak Şanlıurfa’da tarıma yatırım yapmak için 10 neden sı-

ralanacak olursa:

1. Genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahip olması (15-

65 yaş arası nüfus oranı %54) sebebiyle iş gücü maliyetinin

düşük olması,

2. Tarihi ipek yolu üzerinde bulunması ve Ortadoğu pa-

zarına yakın olması,

3. Tarımsal anlamda önemli bir potansiyele sahip olma-

sı (Türkiye’nin pamuk ve mercimek üretiminde birinci,

Antep Fıstığı üretiminde ise ikinci sıradadır),

4. Hayvancılığın kalkınmasını ve gelişmesini etkile-

yecek yem bitkileri üretimi potansiyeline sahip olması,

5. Büyüklüğü acısından dünyanın sayılı bölgesel kalkın-

ma planları içerisinde yer alan GAP’ın merkezi konumunda

olması gerekçesiyle GAP olanaklarından faydalanması,

6. Tarım alanlarının önemli bir kısmının sulanabilir ol-

ması,

7. Organik tarıma elverişli toprak varlığı (organik pamuk

üretiminde Türkiye’de birinci sırada yer almaktadır),

8. Yenilenebilir enerji kaynaklarının zenginliği,

9. Jeotermal kaynaklara sahip olması, güneşli gün sayı-

sının ve güneşlenme süresinin yüksek olması gibi sebepler-

le birlikte seracılığa uygun bir bölge olması,

10.Bölgesel teşviklerin olması

Şanlıurfa ili, mevcut tarım potansiyeli itibariyle zengin

ve elverişli bir durum arz etmektedir. Ancak, modern tarım

açısından ele alındığında, bu zengin tarım potansiyelinin ye-

terli ve bilimsel olarak değerlendirilmemesinin bir sonucu

olarak çok ciddi temel yapısal sorunlarının ortaya çıktığı dik-

kat çekmektedir. Bu temel sorunlarının başında sulama, ser-

maye, kredi kullanımı, çiftçi örgütlenmesi, makineleşme,

kaliteli tohumluk kullanımı, gübre ve tarımsal ilaç kullanı-

mı, pazarlama ve kalifiye insan gücü konularındaki yetersiz-

likler ve mülkiyet sorunu gelmektedir. Şanlıurfa ilinde ve do-

layısıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde birinci derecede

tarım üzerinde olumsuz etki yapan kuraklık durumunu gi-

dermek ve tarım sektörünün temel yapısal sorunlarını orta-

dan kaldırmak veya en aza indirebilmek için gerekli çalış-

malar yapılarak, yöre çiftçilerinin bilgi düzeyi artırılmalıdır.

Tarım üreticilerinin bilgi ve eğitim düzeyleri arttıkça, yörede

ekonomik ve sosyal yapı hızlı bir kalkınma sürecine girile-

cektir.

Selda KORUÇİ

Tarım Alanı Öğretmeni

27

Page 30: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Korkma canım ölüm dediysek öyle hemen değil

Vakti var onun da her şey gibi saniyesi saniyesine belli

Olmaz öyle her istediğin istediğin gibi

Ölüm bile öyle bazen bir düşe dalmak gibi

Bazen ani ve sinsi

Bazen tatlı bir rüyaya bazen acılarla dolu

Bir dünyaya dalmak gibi

Ama her şey gibi nedeni bir sebebi var belli

Şöyle sağlam bir nedeni

Azrail görevini yaparken bile

Kendinden nefret ettirmez kimseyi

Bir sebeple alır seni

Gidersin belki de gittiğini bilmeden

Bir uyku mu uyanış mı bilinmez

Bir son mu başlangıç mı

Bir tohum mu olursun toprak altına yeşersin diye bırakılan

Bir yığın mı olursun üstü örtülüp kokmasın diye saklanan

Vakit geldi gitmeliyim diyebilse insan

Geride bıraktıklarına üzülmeden

Geride bıraktıklarını üzmeden

Üç günlük beş günlük belki kırk günlük ağlamalar mıdır

Ölümün ardından geriye kalan

Hiç sayıldı mı gelen göçen yiten giden

Ama hatırlandı kimileri yıllar geçse de üzerinden

Kimileri unutuldu daha bedeni çürümeden

İki kapılı dünyadan gelip giderken

Geçtiğin yerlerde derin bir iz bırak hiç silinmeyen

Ölüm tatlı bir rüya olsun

Uyandığında canını acıtmayan anılarla dolsun buradaki dünyan

Ölüm

28

Page 31: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Zühal KAVURMACITarım Alanı Atölye Şefi

Kur’an-ı Kerim

Haddim olmadan bir meseleye girdim

Size Kuran-ı Kerim'den biraz bahsedeyim dedim

Yok, ben bilirim yanlış anlamayın bunu demedim

Ben sadece içimde kalanı dökeyim

Bir gençle karşılaştım bir dertten muzdarip

Söylediği sözler biraz garip biraz beklendik

Dedi

Ben Arap değilim Arapçayı bilemedim

Okudum anlamadım ama kimseye diyemedim

Hatmettim ezberledim

Nerden bileyim

Her satırında bir anlam yüklüymüş o yaşta bilemedim

Ben çocuktum sen büyük hiç bana söylemedim

Ben peki bunu bilmediğini nerden bilebilirdim

Aslı budur olayın

Okuduğunu anlamama

Normal eğitimde de var bu tür bir uygulama

Okusan onu mealinden bir defa

Çözersin bu hayatın anlamını yüzlerce defa

Kalmaz ne psikologla işin ne falla

Hayatın anlamı da yaratılışın mantığı da

Çözülmüş birer birer her satırın başında sonunda

Sana sadece anlamak okuduğunu anlamak kalmış

Yüce yaradan öyle bir kolaylık yapmış

Yoksa kaybolup giderdi insan

Yaratılışın gizeminden korkusundan

Aklının yettiği ilminin ulaştığı her bir konuda

Oku sen de anlayarak bir defa istersen çok defa

Kalmasın aklında ne dert ne tasa

Kuran kurmuş hayatın her bir saniyesini

Senin de göreceğin belli benimki ta ezelden beri

Ne aranırsın hala her şey yazılmışken mealde

Sen takılıp kalma kuru kuruya ezberde

Okuma demem asla aslından

Ama bir de bu tarafından olaya baksan

Söylenecek daha çok söz var ama anlayan anladı

Yaradan yarattığına her şeyi bir bir anlattı

29

Page 32: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Öğrencilerimiz 12. Sınıfta Okul ve İşyeri arasında yapılan sözleşme şartlarına bağlı kalarak staj yapmaktadır. Tarım

Teknolojileri Dalı öğrencileri olarak sözleşme şartlarını kabul eden kurum (Toprak Mahsülleri Ofisi, Belediyeler vb.),

tohum ilaç alım satımı yapan bayiler ve tarım alet ve makineleri ile ilgili yetkili servislerde staj yapabilmektedir. Staj dö-

nemi 2 gün okulda 3 gün staj yerinde olacak şekilde bir yıllık eğitim öğretim süresince devam etmektedir. Bu süre

içersinde belirlenen ücret işyeri tarafından karşılanmaktadır. Bu şekilde öğrencilerimize Öğretmen ve işyerinde yetki-

li Eğitici Personel işbirliği ile mesleki deneyim ve tecrübelerini artırma imkanı sağlanmaktadır.

STAJ GÜNLERİ

30

Page 33: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Okulumuz sadece ‘’Tarım Tekno-

lojileri’’ Alanında eğitim öğretim ver-

mektedir. Öğrencilerimiz okulumuz-

dan mezun oldukları takdirde 2 yıllık

tarımla ilgili olan bölümlere sınavsız

geçiş hakkına sahiptir. Okulumuz öğ-

rencileri aşağıdaki bölümlere sınavsız

olarak yerleşebilirler.

MEZUN OLDUKTAN SONRA ÜNİVERSİTE VE İŞ İMKANLARI

-Bahçecilik -Çay

Teknolojisi -Genel Ziraat

-Makine (Tarım Meslek

Lisesi)

-Makine-Tarım

Teknolojisi

-Peyzaj

-Süs Bitkileri

-Tarım

-Tarım Teknolojisi

-Zeytin Teknolojisi

-Ziraat

-Seracılık

-Sulama Teknolojisi

-Arıcılık -Bağcılık

-Bahçe Tarımı

-Bitki Koruma

-Endüstriyel Bitkiler

Yetiştiriciliği

-Endüstriyel

Tavukçuluk

-Et ve Ürünleri

Teknolojisi

-Fındık Eksperliği

-Ormancılık ve Orman

Ürünleri

--Süs Bitkileri

Yetiştiriciliği

Pazarlama

Fidan Yetiştiriciliği -Kesme Çiçek

Yetiştiriciliği

-Kuruyemiş Üretimi ve

Teknolojisi

-Kümes Hayvanları

Yetiştiriciliği

-Mantarcılık

-Organik Tarım

-Süt ve Besi

Hayvancılığı

-Şarap Üretim

Teknolojisi

-Tarım Makineleri -Tarımsal İşletmecilik -Tarımsal Ürünler Muhafaza ve Depolama Teknolojisi -Tarla Bitkileri -Tıbbi ve Aromatik Bitkiler -Tohumculuk -Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi-Peyzaj ve Süs Bitkileri

ZİRAAT FAKÜLTESİ 4 YILLIK LİSANS BÖLÜMLERİ

BİTKİ KORUMA

BAHÇE BİTKİLERİ

TARLA BİTKİLERİ

PEYZAJ MİMARLIĞI

TARIM MAKİNALARI VE TEKNOLOJİLERİ MÜHENDİSLİĞİ

TARIM EKONOMİSİ

SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLİĞİ

SÜT TEKNOLOJİSİ BÖLÜMÜ

TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA

TOPRAK BİLİMİ VE BİTKİ BESLEME BÖLÜMÜ

ZOOTEKNİ BÖLÜMÜ

ZİRAAT FAKÜLTESİ ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ BULMA ALANLARI

Devletin tarım politikasına göre İSTİHDAM azalmakta veya artmaktadır. Mezunlar bitirdikleri alt programa göre

Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi kamu kuruluşlarında ve mantarcılık, fidancılık, to-

humculuk, seracılık, tarım ilaçları ile ilgili firmalar, yem fabrikaları, hayvancılık işletmeleri, tarım alet ve makinaları üre-

tim fabrikaları, su ürünleri yetiştirme tesisleri, süt fabrikaları gibi özel sektörde çalışabilirler. Ayrıca tarım alanında faali-

yet gösteren proje, işletme, pazarlama ve ihracat ithalat şirketlerinde danışmanlık ve yönetim hizmetleri verebilirler.

Bunun yanında meslekte kendini iyi yetiştirmiş, girişimcilik ruhuna sahip olan kişiler kendi çiftliklerini kurmak suretiy-

le bağımsız olarak çalışma olanağına sahiptirler. Çalıştıkları yerler genel olarak açık araziler, köyler olduğu için işe ele-

man alınırken erkekler tercih edilmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onaylanan eğitim kurumların-

dan eğitim alıp, eğitim sonunda “Eğitim Katılma Belgesi” ile Bakanlıkça açılan İş Güvenliği Uzmanlığı Sınavında 70 ve

üzeri puan alanlar İş Güvenliği Uzmanı Belgesi almaya hak kazanarak, İş Güvenliği Uzmanı olarak da çalışabilirler.

Esra TEMELOkul Rehber Öğretmeni

31

Page 34: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Matematik ve Hayat Üzerine

Birçoğumuzun matematikle alakası sadece tahsil hayatımızda

gördüğümüz derslerle sınırlı kalmıştır. Bir kısmımız mecbur olduğu

için bir kısmımız da ilgi duyduğu ya da kabiliyeti olduğu için matemati-

ği sevmiş olabilir. Fakat büyük çoğunluk matematiğin hayatlarında

pek kullanılmadığını veya kabiliyetlerinin ve çalışma alanlarının farklı

olduğunu bahane edip matematiğe çekingen bir tavırla yaklaşır.

Hatta bir kısmımız matematiği pek sevmez.

Ama aslında matematik bize yabancı bir bilim değildir. Mesela 780

yılında Özbekistan’ın Karizmi şehrinde dünyaya gelen ve “cebrin ba-

bası olarak anılan Müslüman bilim admı el–Harezmi’nin bugün tüm

dünyanın kullandığı rakamları bulduğunu kimse bilmez. Fakat bugün atalarımızın icat ettiği matematiği oturup çalış-

maktan bile aciz durumdayız ne yazık ki…

Peki gerçekten de hep söylendiği gibi matematik günlük hayatta kullanılmayan gereksiz bir şey mi ? Kesinlikle

hayır. Matematiğin temeli kabul edilen sayılar hayatımızın her alanında kullanılır hem de doğumdan ölüme kadar. Ör-

neğin doğarken 9 ya da 7 aylık doğar insanoğlu. Hemen kilosu söylenir anneye. İlk 6 ay anne sütü önemlidir. Boyu

uzar, kilosu artar, ayakkabı numarası vardır artık. Ve 7 yaş okul zamanını simgeler. Artık ismiyle değil okul numarasıyla

çağrılır. Notlar havada uçuşur. Cep telefonu alınır bir süre sonra. Artık bir de telefon numarası vardır. Sınavlara girilir pu-

anlar alınır. İş sahibi olduktan sonra da peşini bırakmaz rakamlar. Artık net bir maaşı vardır bir de brüt… Emekli olmak

için bile belli sayıda prim ödememiz gerekmektedir. Ve nihayet öldükten sonra bile kurtulamaz sayılardan insanoğlu.

2 metre kefene sarılır, 1 metre derine konur ve 3 gün yası tutulur. Yani kısacası insanlar eşya ve hadiseleri yorumlarken

hayat karşısında ki duruş ve düşüncelerini yenilerken aslında hep matematiğin verileri ile hareket eder.

Sonuç olarak matematik, tüm önyargıları bir kenara bırakarak çalışıldığında birçok sözel derse nazaran çok zevkli

bir derstir. Hatta matematiğin bir alt bilim dalı olan geometrinin bulmaca gibi olduğu söylenebilir.

Ahmet KÜÇÜK

Matematik Öğretmeni

32

Page 35: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

11 Nisan Şanlıurfa'nın kurtuluşu kutlandı, halaylar çekildi çiğ köfte yarışması yapıldı.

Büyük Risk YarışmasıSınıflararası Bilgi Yarışması

33

Page 36: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Dünyanın hızla gelişmesi nüfusun artması taleplerin artmasına dolayısıyla tüketi-

min hızlanmasına neden oluyor. Teknolojinin de gelişmesiyle biyoteknoljik çalışma-

larla elde edilen ürünlerden verim artışı sağlanmaya çalışılıyor. Genetik mühendisli-

ğinin sonucu olarak geliştirilen “ Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” kısaca GDO ola-

rak anılıyor. GDO, bir organizmadan diğerine DNA aktarımı yapılması ya da bir organiz-

maya ait DNA’nın biyoteknolojik olarak değiştirilmesi anlamına gelmektedir. (Bir or-

ganizmanın genetik bilgileri DNA ve RNA’da bulunur. Bu nedenle DNA’da yapılan her-

hangi bir değişiklik o canlının genotip ve fenotipini etkiler.)

Bugün ABD, Kanada, Arjantin başta olmak üzere birçok dünya ülkesinde gen akta-

rımı yapılmış tarım bitkileri(mısır, soya, pamuk, domates, salatalık) üretiliyor ve eko-

nomik sebeplerden dolayı da kullanım her geçen gün artıyor.

GDO’nun Faydaları:

Gen aktarımı sayesinde besinler daha cazip ve kaliteli hale getirilebilir. Ve daha fazla miktarda ürün alınabilir. Mey-

velerin olgunlaşma süreci değiştirilebilir, besin ögeleri geliştirilebilir. Ayrıca hastalıklara karşı daha dayanıklı ve geliş-

me bakımından ideal bitki ve hayvanlar elde edilebilmiştir. Örneğin; Antartika’daki bir balığın soğuğa direnç geni bir çi-

leğe aktarıldığında soğuğa daha dayanıklı çilek elde edilmiştir. Tıp alanında da GDO’lardan yararlanılabilir. Örneğin;

İnsülin hormonu diyabet(şeker) hastalığında tedavi amaçlı kullanılan bir ilaçtır. İnsanda bu hormonun üretilmesini

sağlayan gen izole edilerek hızlı bir şekilde üreyebilen bakterilere aktarılarak kısa zamanda daha çok insülin hormonu

elde edilebilmektedir.

GDO’nun Zararları:

Dünyada yaşayan tüm canlılar belirli bir ekosistem içerisindedir. Ve tüm canlılar zincirleme şeklinde birbirlerine

bağlıdır. ( Buna en uygun örnek besin zincirini verebiliriz.) Bu nedenle tarımda meydana gelen tahribat sadece bitkileri

değil, onlarla etkileşim halinde olanhayvanları, insanları, havayı, suyu kısacası tüm doğayı etkilemektedir. Örneğin;

GDO’lu tohumları toprağa ektiğiniz zaman topraktaki bakteri populasyonunu bozar, böylece çevredeki bitkiler üze-

rinde tür değişimlerine yol açarsınız. Ayrıca bir kısım GDO’lu organizmalar hayvan yemi olarak kullanıldığından bü-

yükbaş hayvanlarda ve bu hayvanların etiyle sütüyle beslenen insanlarda birçok sağlık sorunlarına neden olur.

Sonuç olarak bizler artık doğallıktan yoksunuz ve yoksun olmaya da devam ediyoruz. Diğer bir deyişle doğallıktan

çıkıp yapaylığa doğru ilerlemekteyiz. Maalesef kış mevsiminin meyve sebzesi ile yaz mevsiminin meyve sebzesi ayrı-

mını yapamayan bir nesille karşı karşıyayız.

Dursun Mustafa YAZGAN

Biyoloji Öğretmeni

GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR

34

Page 37: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Okulumuzu tercih etme nedeniniz nedir?

Okulumuz beklentilerinizi yeterince karşıladı mı?

Çocuğunuzun geleceği ile ilgili planlarınız nelerdir?

Bu okula gönderdikten sonra çocuğunuzda ne gibi değişikler gözlediniz?

• Kendim ziraat mühendisiyim. Bölgede teknik ve danışmanlık hizmeti vermekteyim. Tüm çalışmalarımda kardeşim sürekli yanımdaydı. Bu işi severek yorulmadan yaptığımı görünce meslekten etkilendi. Kendisi de ziraat mühendisliğini okuyup aynı çalışmaları yapmayı istedi.

• Kardeşimin okuluna rutin olarak ziyarete giderim. Gerek derslerde gerekse pansiyonda okul öğretmenlerinin fedakar çalışmalarını bizzat yerinde gözlemleme imkanı buldum. Beklentilerimi karşıladığını düşünüyorum.

• Tabi ki öncelikle kendini tarım alanında geliştirip ziraat mühendisliği bölümünü kazanmasını isterim. Üniversitede elde ettiği bilgi birikimini yaşadığı çevreye aktarmasını ve böylece tarımın merkez şehri olan Şanlıurfa'ya hizmet etmesini isterim.

• Bizzat arazide çalışma yaparken kardeşimin tarıma olan ilgisinin arttığını yerinde gördüm. Benimle birlikte arazide çalışırken kendince kısa notlar aldığını gördüm. Bana ürünlerin ekim dikim hasat hastalık vb. ile ilgili sorular sorduğunu gördüm. Bu da bende ileriye dönük bir umut olduğu hissiyatını oluşturdu. Okulunuzu tercih etmemizin sebebi yakın çevremden duyduğum kadarıyla disiplinli bir okul olması, eğitime gerçekten hassasiyetle önem verilmesi ve çocuğumun ilerde ziraat mühendisi olmasını istemem etkili oldu.

• Tarım lisesine gitmesini çok isterdim. Ve böyle bir okulun bölgemizde bulunması gerçekten bizleri mutlu etmiştir. Ben kendim tarımla uğraştığım için çocuğumun da bu alanda uzmanlaşıp çevresine faydalı bir birey olmasını istediğim için bu okula gönderdim.

• Evet kesinlikle karşıladı. Ve okulun bizlerin de desteğiyle şimdiki durumundan daha da ileri seviyede bir yere geleceğinden eminim.

• Çocuğumun tarım alanında güzel bir üniversiteye gitmesini istiyorum.• Bahçede çalışmayı daha çok sevmeye başladı. Benim tarımla uğraştığımı görünce kendisi de bana yardım etmeye başladı. Bana

bitkiler konusunda sorular sorduğunu ve kendince bazı konularda açıklamalar yaptığını gözlemledim. Umarım daha da güzel şeyler olacaktır.

• Oğlumu tarım alanında çekirdekten yetişerek bu konuda daha da bilinçlenip bu alanda güzel bir üniversiteye gitmesi için bu okula gönderdim.

• Oğlumun okuyup eğitim ve ahlaki açıdan topluma faydalı bir insan olmasını isterdim. Bu okula gönderdikten sonra ahlaki açıdan daha da güzel bir seviyeye geldiğini gördüm. Derslerine ilgisinin arttığını gözlemledim. Yani beklentilerimi karşıladı diyebilirim.

• Bölgemizin tarım bölgesi olması hasebiyle oğlumun da bu alanda bilinçli bir birey olarak kendisi geliştirip şehrine faydalı bir insan olması öncelikli isteğimdir. Ben de bu konuda elimden gelenin en iyisini yaparak çocuğumun arkasında durmaktayım.

• Her konuda gelişme gördüm diyebilirim. Gerek tarıma olan ilgisinin artması gerekse davranışlarında eskiye oranla düzelmenin olmasını görmek beni mutlu etti. Bunun devam etmesi tek temennimdir.

• Oğlumun iyi bir şekilde eğitim alması için gönderdim.• Öğlumun davranışlarında düzelme olduğunu gördüm. Öğretmenleri tarafından sürekli kontrol edildiğine şahit oldum.• Ziraat bölümünü okuması ve tarım bölümünde halkına hizmet etmesi• Çocuğumun tarıma olan ilgisi daha da arttı.

Abdulkadir GÜNEŞ

VELİLERİN OKULUMUZ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ

Mehmet ARSLAN

Nuri AĞAR

Mehmet EFE

35

Page 38: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

ATÖLYE VE ARAZİ ÇALIŞMALARIMIZ

Tarım Makineleri ile ilgili derslerin uygulamasını yapabileceğimiz bir atölyemiz tarım alet ve ekipmanlarımız bulunmaktadır. Bir bahçe birde tarla traktörümüz mevcuttur.

36

Page 39: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Okulumuzda Tarla Peyzaj dersleri uygulamalı olarak yapılabilmektedir.

37

Page 40: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

K u ş k u s u z k i N o b e l

Ödülleri verildiği dallarda ça-

lışma yapan her bilim insanı-

nın, her yazarın hayali. 1895

tarihinden bu yana insanlığa

katkı sağlamış çalışmaların

ödüllendirildiği Nobel Ödül-

leri, verilen kişi ve çalışma-

dan öte ülkeler için de

büyük anlam taşıyor. Türk in-

sanı olarak ise ulaşılması nispeten zor gibi görülen bir başa-

rı…

Bu başarıya ulaşmayı ilk olarak 2006 yılında Edebiyat

dalında Orhan Pamuk gerçek kılmıştı. Türk Bilim adamları

için ise bu gururu yaşamak için 2015 yılını beklemek gerek-

ti.

Türk Profesör Aziz Sancar, İsveç’in başkenti Stock-

holm’de düzenlenen törenle Nobel Kimya Ödülü’nü İsveç

Kralı 16’ıncı Gustaf’ın elinden aldı.

Sancar ödülünü almaya, İsveç Akademisi Daimi Sekre-

teri Prof. Dr. Claes Gustafsson tarafından, "Sayın Sancar,

İsveç Akademisi adına sizi kutluyorum ve Majesteleri Kralın

elinden Nobel Edebiyat Ödülü’nü almanızı rica ediyorum"

Sancar, yaptığı açıklamada, "Memleketim adına sevin-

dim, Mardin adına sevindim. Memleketim için hayırlı uğurlu

olsun. İnşallah bundan sonra daha büyük övgüler kazanır-

lar. Türkiye'de bilime çok büyük katkıda bulunurlar" ifadele-

rini kullandı.

Sancar, Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile birlikte

Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı.

AZİZ SANCAR KİMDİR?

Prof. Dr. Aziz Sancar 1946'da Mardin Savur'da 8 karde-

şin 7'ncisi olarak dünyaya geldi. Ailesinin okuma yazma bil-

mediği ancak çocuklarının eğitimine çok önem verdiği be-

lirtiliyor. İlk eğitimini Mardin'de tamamladı. İyi bir öğrenci ol-

masının yanısıra lise futbol takımında kalecilik de yaptı ve

Genç Milli Futbol takımın denemelerine çağrıldı.

Sancar, 1963'te girdiği İstanbul Tıp Fakültesi'ni 1969'da

bitirdikten sonra Savur'da iki yıl sağlık ocağında hekimlik

yaptı. Daha sonra Dallas'a giderek Dallas Texas Üniversite-

si'nde Moleküler Biyoloji dalında doktora yaptı. Yale Üniver-

sitesi'nde DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı.

Daha sonra DNA onarımı, hücre dizilimi, kanser tedavisi ve

biyolojik saat üzerinde çalışmalarını sürdürdü.

1997 yılından bugüne Amerika Birleşik Devletleri

North Carolina-Chapel Hill'de North Carolina Üniversitesi Bi-

yokimya ve Biyofizik Bölümü'nde görev yapan Prof. Sancar,

gerçekleştirmiş olduğu 400’den fazla bilimsel makale ve

bu makalelere yapılan 12 binden fazla atıfla, bilimsel araş-

tırmada eşine az rastlanır bir başarıya imza attı. İstanbul Tıp

Fakültesi'ni bitirdikten sonra yurtdışında yaptığı çalışmalar-

la Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne kabul edilen San-

car, buraya kabul edilen üç Türk'ten biri olmuştu.ABD'deki

Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü

Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser tedavisinde 'rit-

mik saat' buluşuna imza atarak dünyaca çapında üne ka-

vuşmuştu. Sancar, 'DNA tamiri' ve 'hücre döngüsü kontrol

noktası' gibi konularda yaptığı çalışmalarla da adını duyur-

muştu.

Ödülleri ve başarıları

-ABD Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation)

Genç Araştırmacı Ödülü (1984)

-Amerikan Fotobiyoloji Derneği (American Society for

Photobiology) Ödülü (1990)

-ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institutes of He-

alth) Ödülü (1995)

-TÜBİTAK Bilim Ödülü (1997)

-ABD Fen ve Sosyal Bilimler Akademisi (American Aca-

BAŞARIYA GİDEN YOL

38

Page 41: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

demy of Arts and Sciences) Ödülü (2004)

-ABD Ulusal Bilimler Akademisi üyesi (2005)

-TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) üyesi (2006)

-Vehbi Koç Ödülü (2007)

-Nobel Kimya Ödülü (2015)

Kendisi gibi biyokimya profesörü ve öğretim üyesi olan

Gwen Boles Sancar ile evlidir. Eşiyle birlikte ABD'de okuyan

Türk öğrencilerine yardım etmek ve Türk-Amerikan ilişkile-

rini geliştirmek amacıyla Aziz&Gwen Sancar Vakfı'nı kur-

muştur. Vakfın ABD'nin Kuzey Carolina eyaletinde "Carolina

Türk Evi" isimli bir öğrenci misafirhanesi de bulunmaktadır.

Prof. Aziz Sancar 2014 yılında kendisine Nobel kazan-

dıran çalışmaları ile ilgili AA'ya konuşmuştu. Kanser tedavi-

sindeki 'sirkadiyen saat' (Ritmik saat) buluşunu anlatmıştı.

Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser konusunda önemli çalış-

malar yapıldığını belirtirken, kanser mekanizmasının 10 yıl

içinde çözüleceğine inandığını söylemişti. Ancak kanserin

nasıl olduğunu çözümlemenin onu tedavi etmek anlamına

gelmediğine işaret eden Sancar, tedavi konusunda bir şey

söylemek için erken olduğunu belirtmişti.

Kanserle ilgili olarak ''DNA onarımı'' konusunda çalışma

yaptığını bildiren Sancar, şunları kaydetmişti;

''Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu DNA'yı

tahrip ediyor ve vücutta bulunan DNA onarım mekanizma-

ları, o kanser hücrelerinin yaşamasını sağlıyor. Biz bu meka-

nizmayı anlamak, aydınlatmak için bir çalışma başlattık. Bu

mekanizmayı anlayınca onu "inhibe" edip, kanser hücrele-

rinin normal hücrelerden daha önce öldürülmesini sağla-

maya çalışacağız. DNA onarımı mekanizmasını aydınlat-

mak, kanser tedavisi noktasında çok önemli. Gayemiz bu

mekanizmayı açıklamak.''

DNA ONARIMININ MİNİMUM OLDUĞU ZAMAN

TESPİT EDİLECEK

Sirkadiyen saat (günlük ritm) konusunda önemli bir

buluş yaptıklarını bildiren Sancar, sirkadiyen saatin DNA

onarımını kontrol ettiğini ifade etti. Sancar, DNA onarımının

günün belli saatlerinde arttığını, belli saatlerde de mini-

mum seviyeye indiğini söyledi.

Amaçlarının vücuttaki DNA onarımının minimum oldu-

ğu zamanı tespit edip, kanser hücrelerine ilaç verip, bu hüc-

relerin ölmesini sağlamak olduğunu belirten Sancar, ''He-

defimizDNA onarımının ne zaman minimum ne zaman

maksimum olduğunu belirleyerek, DNA onarımı potansiye-

linin en az olduğu zaman ilaç tedavisi uygulayarak, hem ila-

cın etkisini çoğaltmak, hem de yan etkileri azaltmak'' şek-

linde konuştu. Bu kapsamda çalışmayı öncelikle kalın ba-

ğırsak kanseri üzerinden başlatacaklarını anlatan Sancar,

''Kalın bağırsağın biyolojisi ve DNA onarımı saatleri konu-

sunda daha çok bilgi sahibi olmamız nedeniyle bu kanser

çeşidinden çalışmalarımızı başlatacağız. Araştırma çalış-

malarına 2-3 ay içinde başlıyoruz'' dedi.

DERİ KANSERİNİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLECEK

Sirkadiyen saat konusundaki çalışmalarının deri kanse-

rini önleme noktasında da faydalı olacağına dikkati çeken

Sancar, bu şekilde hangi saatlerde güneşlenildiğinde kan-

ser riskinin arttığının, hangi zamanlarda azaldığının tespit

edilebileceğini ifade etti. Fareler üzerinde yaptıkları bilim-

sel çalışmalarda, UV ışınlarına maruz kalan farelerde kanser

riskinin akşam saatlerinde daha az olduğunu tespit ettikle-

rini belirten Sancar, şöyle devam etti:

"Fareler üzerinde yaptığımız araştırmalarda sabah saat-

lerindeki UV maruziyeti sonucu kanser riskinin akşamüstü

saat 4'teki tespit ettiğimiz oranlara göre 5 misli daha yüksek

olduğunu gördük. Yani farelerde deri kanseri riskinin akşam

saatlerinde daha az olduğunu belirledik. Farelerde ortaya

çıkan sonuçlar insanlarda tam tersidir. Buna dayanarak, in-

sanlar için sabah saatlerinin deri kanseri riski açısından

daha düşük olacağını söyleyebiliriz. Yani sabah saatlerinde

güneşlenmek, öğlen ve akşamüstüne göre daha az risk ta-

şıyor. Ancak bunu kesin olarak söylemek için öncelikle in-

sanlar üzerinde deney yapmamız lazım''

Bu konuda çalışmalara başladıklarını ve Amerikan Sağ-

lık Bakanlığından izin aldıklarını anlatan Sancar, ilk etapta

gönüllüler topladıklarını ve gönüllülerin derilerindeki DNA

onarımlarını gün boyu nasıl olduğunu ölçmek için çalışma

yapacaklarını söyledi.

Sancar, "Yani DNA onarımı konusunda kalın bağırsakta

yapacağımız çalışma kanserin tedavisini, cilt üzerinde ya-

pacağız çalışma da kanseri önlemeyi amaçlıyor" ifadelerine

yer verdi.

Müge GÜDEN

Kimya Öğretmeni

39

Page 42: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Okulumuzun ilk mezunlarından üniversite kazanan gençlerimiz.

Temennimiz bundan sonraki yıllarda mezun olan öğrencilerimizin

hepsinin amaç ve hedefleri doğrultusunda ilerlemelerine şahit

olmak ve onlarla gurur duymak.

GURUR TABLOMUZ

Cansu YavuzMüdür Yardımcısı

40

Page 43: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

reklam

Page 44: GAP MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ