216
1 GİRİŞ Genel anlamıyla duvar yazıları, kamu alanlarına izinsiz olarak yazılan bireysel ya da kişisel nitelikteki yazılardır. Bu yazıların, haksızlığın, adaletsizliğin, nizamsızlığın, güvensizliğin, uyuşmazlığın hüküm sürdüğü yerde güçsüzlerin savunma mekanizmalarından biri olarak meydana geldiği görülmektedir. Graffiti susan insanın çığlığıdır. Çaresizliğin, razı olunmazlığın, iç sızısının, bıkkınlığın… insana özgü başkaldırışı, kabullenilmezliği; ideolojilerin, aşkın, fanatizmin, inancın, dileklerin… ifade edilme arzusu harflerle kodlanmış ve duvara yansımıştır. Çoğu zaman insanlar birileri için yaşam kavgası anlamına gelen bu çağrıları önemsiz, basit, silik kişilerin; kıymetsiz, kulak vermeye deymez bir fısıltısı sayar. Ama yine de okumayı ihmal etmediği gibi zihninde ona cevabı yapıştırır, kimi zaman bu da yetersiz kalır, boyayı ya da kalemi eline alıp tepkisini hemen bitişiğe nakşeder. Duvar yazıları sosyal hayatın ve insani ilişkilerin kaçınılmaz sonuçlarından biridir, tıpkı insanlar gibidir: sevecen, hoşgörülü, saygılı, arkadaşça olabildiği gibi hakaret edici, küçültücü, edepsiz, tehdit edici, hain, tahammülsüz, kızgın olanları da vardır. Burada kısaca tarifini yaptığımız duvar yazılarını tezin birinci bölümü olan “Graffiti Nedir?” de değişik yönlerden tanımaya ve tanıtmaya çalıştık. Bu yazıların ilgili olan kesimden soyutlanamayacağı, gerilim gideren bir savunma mekanizması olduğu, toplumsal hayattaki değişikliğin bu dışavuruma zemin hazırladığı bu bölümde işlenen konular arasındadır. Grafitinin başlangıcı çok eskilere dayanır. Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki 183” yazısı tüm Newyork sokaklarında görülmeye başlanmış. Bu yazılara o zamanlar çok ilgi gösterilmiş, bir gazete manşetten “Kim Bu Taki?” haberini yayınlamış, böylece Taki dilden dile dolaşan bir şehir efsanesi oluvermiş. Taki’den sonra insanlar meşhur olmak için duvarlara kendi isimlerini yazmışlar. Zaman içinde farklı tarzlar, farklı çizimler geliştirilmiş ve graffiti artık her yerde görülür duruma gelmiş. Bizim halkımızın graffiti ile tanışması ise 1960’lara kadar gider. O zamanlar siyasi ve ideolojik çatışma olarak başlamış ve 1980’lerden sonraki göç dalgasıyla meydana gelen kültür karmaşası nedeniyle inanılmaz bir ivme kazanmıştır. Bu konular üzerine detaylı bilgi tezimizin ikinci bölümü

GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

1

GİRİŞ

Genel anlamıyla duvar yazıları, kamu alanlarına izinsiz olarak yazılan bireysel ya da kişisel nitelikteki yazılardır. Bu yazıların, haksızlığın, adaletsizliğin, nizamsızlığın, güvensizliğin, uyuşmazlığın hüküm sürdüğü yerde güçsüzlerin savunma mekanizmalarından biri olarak meydana geldiği görülmektedir.

Graffiti susan insanın çığlığıdır. Çaresizliğin, razı olunmazlığın, iç

sızısının, bıkkınlığın… insana özgü başkaldırışı, kabullenilmezliği; ideolojilerin, aşkın, fanatizmin, inancın, dileklerin… ifade edilme arzusu harflerle kodlanmış ve duvara yansımıştır.

Çoğu zaman insanlar birileri için yaşam kavgası anlamına gelen bu

çağrıları önemsiz, basit, silik kişilerin; kıymetsiz, kulak vermeye deymez bir fısıltısı sayar. Ama yine de okumayı ihmal etmediği gibi zihninde ona cevabı yapıştırır, kimi zaman bu da yetersiz kalır, boyayı ya da kalemi eline alıp tepkisini hemen bitişiğe nakşeder.

Duvar yazıları sosyal hayatın ve insani ilişkilerin kaçınılmaz

sonuçlarından biridir, tıpkı insanlar gibidir: sevecen, hoşgörülü, saygılı, arkadaşça olabildiği gibi hakaret edici, küçültücü, edepsiz, tehdit edici, hain, tahammülsüz, kızgın olanları da vardır.

Burada kısaca tarifini yaptığımız duvar yazılarını tezin birinci

bölümü olan “Graffiti Nedir?” de değişik yönlerden tanımaya ve tanıtmaya çalıştık. Bu yazıların ilgili olan kesimden soyutlanamayacağı, gerilim gideren bir savunma mekanizması olduğu, toplumsal hayattaki değişikliğin bu dışavuruma zemin hazırladığı bu bölümde işlenen konular arasındadır.

Grafitinin başlangıcı çok eskilere dayanır. Dünya literatürü ise bu

gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki 183” yazısı tüm Newyork sokaklarında görülmeye başlanmış. Bu yazılara o zamanlar çok ilgi gösterilmiş, bir gazete manşetten “Kim Bu Taki?” haberini yayınlamış, böylece Taki dilden dile dolaşan bir şehir efsanesi oluvermiş. Taki’den sonra insanlar meşhur olmak için duvarlara kendi isimlerini yazmışlar. Zaman içinde farklı tarzlar, farklı çizimler geliştirilmiş ve graffiti artık her yerde görülür duruma gelmiş.

Bizim halkımızın graffiti ile tanışması ise 1960’lara kadar gider. O

zamanlar siyasi ve ideolojik çatışma olarak başlamış ve 1980’lerden sonraki göç dalgasıyla meydana gelen kültür karmaşası nedeniyle inanılmaz bir ivme kazanmıştır. Bu konular üzerine detaylı bilgi tezimizin ikinci bölümü

Page 2: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

2

olan “Graffitinin Ortaya Çıkışı Ve Geleneğe Dönüşmesi” bölümünde ayrıntılı olarak verildi.

“Derlediğimiz Duvar Yazılarının Tematik Analizi” başlığı altındaki

üçüncü bölüm için zemin teşkil eden graffiti metinlerini derlemek ve sistemleştirmek çok sabır ve emek isteyen bir işti. Duvar yazıları bir muhatabını bulabileceği her yerde, açık alanlarda bulunan yazılar ise daha çok okul çevrelerinde ve gettolarda(kenar mahallelerde) bulunmaktaydı. Daha çok yazıya ulaşabilmek için tüm imkânlarımızı kullanarak insanların ayak bastığı her yeri, özellikle üniversiteleri ve liseleri gezdik ve bir not, bir harf, bir sayı ne olursa olsun -insana ait olsun yeter ki- ayırmadan, göz ardı etmeden kaydettik. Tabi liselerden yazı derlemek o kadar kolay değildi. Belli resmi kuralların konduğu ve bundan dolayı özgürlüklerin kısıtlı olduğu yerlerde tedirginliğin, güvensizliğin daha yoğun yaşandığına tanık olduk. İdarecilerin bilime yardımcı olma gayreti içine girmemeleri bununla ilgili sanıyoruz. Buralardaki yazıları toplama çabalarımızı öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz yardımıyla sürdürdük. Araştırmayı yaşadığımız ve tanıdığımız bölgede yapmamız bu açıdan birçok kolaylık sağladı.

Üçüncü bölümde derlediğimiz duvar yazılarını öncelikle bir

kümelemeye tabi tuttuk. Bu vesile ile insanlardaki bu eğilimlerin hangi kaynaklardan beslendiğini irdelemeye çalıştık. Kümelemede hangi konuların ağırlık kazandığını oranlarıyla birlikte verdik ve bunların ne gibi çıkarımları mümkün kıldığını belirttik. Tematik analizin akabinde duvar yazılarında sık rastladığımız iki konuyu –aşkı ve bunalımlı ruh halini- Freud’un görüşleri doğrultusunda inceledik.

Sonraki bölüm “Freud’çu Yaklaşım Işığında Duvar Yazılarının

Değerlendirilmesi”dir. Freud’a göre insan davranışları öylece, tesadüfi yapılmış değil, aksine daha karmaşıktır ve ‘psikolojik nedensellik’ uyarınca kaynağını çocukluk döneminden alır ki insan yaşamının ilk yıllarında kişiliğin tamamına yakınının oluşması hasebiyle çocukluk evresindeki deneyimlerin ve yaşantıların önemi büyüktür.

Freud’un psikanaliz metoduna göre insanlardaki tatminsizlik ve

çatışmaların, bireyin onu bastırma isteğine rağmen bir çıkış yolu bularak yüzeye çıkması, saldırgan ya da olağan dışı tavırlarla sunulması doğal ve kaçınılmazdır. Bundan hareketle denilebilir ki duvar yazıları insanın denetim altına alamadığı istekleri ve davranışlarının yüzeye çıkma şekillerinden biridir.

Beşinci bölümde “Durkheim’cı Yaklaşım Işığında Duvar Yazılarının

Değerlendirilmesi” nde öncelikle Durkheim’in görüşlerini özetledik. Şöyle ki Durkheim’e göre insanları diğer bireylerden ve onlarla olan ilişkilerinden

Page 3: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

3

soyutlayarak ele almak yanıltıcı olur. Olaylar ve nedenler psişiğe indirgenemezler. Çünkü bireylerin yarattığı birliğin kendine özgü özellikleri vardır ve o birlik artık bambaşka bir şeydir. Yine Durkheim fikir ve eğilimlerimizin kendi isteğimizle oluşmadığını, bize dışarıdan, kendi isteğimiz dışında nüfuz ettiklerini söylemiştir. Toplum içinde yaşayan birey zamanla kendi kişiliğini ortak yaşam içinde unutur. Bu nedenle sosyoloji soyut kuramlardan ve psikolojik olgulardan sıyrılmalı, gözlemle ilgilenmeli ve toplumsal olguları incelemelidir.

Tezimizin altıncı bölümü olan “Duvar Yazılarını Derlendiği

Mahalleler ve Sosyo-Kültürel özellikleri”nin oluşumu esnasında öncelikle Van ili mahallelerinde yaptığımız incelemelerde ulaştığımız yazıları fotoğraf makinesiyle kaydettik. Bulduğumuz yazıların içeriklerinin, bulunduğu mekânda ikamet edenlerin hususiyetleriyle bağdaştığını tespit edince, mahalle muhtarlarıyla görüşmeyi ve genel özellikleriyle mahalle sakinlerini tanımayı istedik. İlgili mahallelerde yaşayan insanların etnik ve kültürel yapıları, ekonomik koşulları ve siyasi eğilimleri mahalle muhtarlarından alınan bilgiler doğrultusunda tahlil edilmiştir. Çünkü sosyal yaşam dâhilinde toplum ve insanlar karşılıklı bir etkileşim içindedirler ve ortaya çıkan yazılar, orda ikamet edenlerden ayrı bir biçimde ele alınamazlar.

Tezimizin yedinci bölümünü “Anketler ve Değerlendirme” teşkil

etmektedir. Duvar Yazıları konusunda daha çok kişinin fikrine ve düşüncesine ulaşmak için (lise düzeyinde M. E. B. ’in de izniyle) anket yapmayı uygun bulduk. Bu anketler değişik yaş gruplarını kapsadı, bu sayede daha çok gençlerin ilgi duyduğu bir tarz olduğunu fark ettik. Anketleme yoluyla insanımızın graffiti ve graffiti yapanlarla ilgili görüşlerini, graffiti yapanların bu eğilime kaynaklık eden durumlarını, graffitilerin insanı ve toplumu tanımadaki rolünü … bir çok ayrı bakış açısıyla inceledik.

Tezin sekizinci bölümünü “Röportajlar ve Değerlendirilmesi”

oluşturmaktadır. Graffitileri graffiti yapanlardan soyut bir biçimde ele alıp yorumlamaktansa bizzat onlarla görüşmeyi yeğledik. Tabi bu bizim için pek kolay olmadı, bu kişileri bulmak hele de konuşmaya ikna etmek için çok çaba sarf ettik. Nihayetinde zorlukları aşıp onlara ulaştık, söyleşimiz sonucu onları az-çok tanıdık ve duygu-düşüncelerini bu şekilde tepkilemelerinin arkasında yatanları öğrendik.

Diğer röportajlarımız Van’da çeteleşen graffiticileri tanıyan Cengiz

Ertaş’a, farklı bir yaklaşımla stres duvarı hazırlanan bir lisede böyle bir girişimi destekleyen ve ona öncülük edenlerden biri olan Abdullah Keleş Bey’e, dini öğrenim gören (bu yönüyle dini inanışların duvar yazılarına

Page 4: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

4

bakış tarzını tahlil ettiğimiz) Hatice Kaya’ya, insan psikolojisine dayanarak duvar yazıları ve duvar yazarlarıyla ilgili görüşlerini aktardığımız Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Sayın Faruk Kurtcebe’ye ve konu ile ilgili düşüncelerini aldığımız bir öğrencimize aittir.

“Batıda özellikle 80’li yıllardan beri graffitiler toplanıyor,

kitaplaştırılıyor. Hurlo Thrumbo adlı girişken bir İngiliz yayıncısı 18. YY. İngiltere’siyle ilgi bir graffiti koleksiyonu yayınlamış, bunu yapabilmek için vatandaşlardan bulduklarını kendisine yollamalarını rica etmiştir. Bir grup Alman Sosyologu 20 YY. başlarında ülkelerinden derledikleri duvar yazılarını yayınlamışlardır. Wetti Himmlisch adlı bir tuvalet bakıcısı müşterilerinin entelektüel düzeylerine hayranlık duyduğu için bazı yazıları duvardan kendisi kopya etmiş, sonra otobiyografisine almıştır. Kinsey araştırmacıları, kadın ve erkeklerin seks alışkanlıklarını incelerken duvar yazılarına büyük önem vermişlerdir. Dr. Allen Walker Read de kuzey batı Amerika’dan ilk öncü derlemeyi yapmış ve yayınlamıştır. ” 1

Graffiti üzerine internet ortamında özelliklede batı kaynaklı bir çok

araştırmaya rastladık. Amerika’da 1973-1979 yıllarında bu minvalde (American Graffiti, American More Graffiti) filmler bile yapılmış. Bunlardan biri (American Graffiti) Harrison Ford’un oynadığı, George Lucas’ın iyi bir yapımı.

Elimizde bulunan bir çalışma (. Stocker Terrance L., Dutcher Linda

W., Hargrove Stephen M., and Cook Edwin A., Social analysis Of Graffiti) kültür, tutum ve gelenekleri açıklamada graffitiyi ölçü olarak kullanan bir makale. Makalede üç üniversitede bulunan yazılar değerlendirilmiş bu yolda çıkarımlar ve tespitler yapılmıştır. Üniversitelerden alınan yazılar tasnif edilmiş, hangi tür yazıların, hangi üniversitede ağırlıkta olduğu veya arka planda kaldığı belirlenmiştir. Bu yazıların boşuna yazılmadığı, bulunan üniversite ve buna bağlı olarak çevre ile ilişki içinde olduğu kanıtlanmıştır. Araştırmada kadın ve erkek tuvaletlerindeki yazılar da incelenmiş ve cinsiyet açısından farklılıklar gözlenmiştir.

Bizim de çalışmamızda faydalandığımız bir eser de (Reisner Robert,

Weschler Loraine, Dünya Tosunlarından Duvar yazıları Antolojisi, Türk. :Çorakçı Belkıs, Türk Bölümü: Erdoğan Tokmakçıoğlu, Yılmaz Yay., İstanbul 19990) alındığı mekanlar da belirtilerek duvar yazıları örnekleri verilmiş, bunlardan sosyal ve psikolojik anlamda değerlendirmeler de yapılmış bilimsel, nitelikli bir eser.

İnternet ortamında yaptığımız araştırmada graffitiler konusunda

1 Robert Reisner ve Lorrana Wechsler Yılmaz Yay. Güldürü Mizah Dizisi S.9

Page 5: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

5

yapılan çalışmaların ve bu konuya ilginin tahminimizin çok üstünde olduğunu gördük. Fakat bu ilginin daha çok işin espritüel boyutuyla alakalı olduğunu, portallarda duvar yazıları başlığı altında genellikle mizah boyutu ağırlıkta olan duvar yazılarının sunulduğunu gördük.

Ülkemizde konu üzerine bilimsel çalışmalar insanımızın o zamanın

koşulları altındaki eğilimlerinin bir yansıması olarak 1980’lerde yapılmıştır. Bu yüzden bu alandaki kitapları ancak İstanbul’da eski kitap satan kitapçılardan bulabildik. Bunlardan biri (Kutay Gülay, Biz Duvar Yazısıyız, Metis Yayınları İstanbul 1998, 124 s. ) karikatürlerle süslenmiş, yurt içinden ve dışından bir çok duvar yazısı eklenmiş, faydalanılabilecek özgün, bilimsel bir eser.

Diğer bir kitabımız “Bizim Duvarlar” (Fidan, Ahmet Emin, Bizim

Duvarlar, Timaş Yay., İstanbul, 1997 3. Baskı, 196 s. ), güzel deyişler, duvar yazıları kalıbında sunulmuş, politik, sosyal eleştiriler mevcut, renkli, eğlenceli bir eser.

Bunlar dışında (Köşk Sait-Usluer Zekeriya, Bizim Duvar Yazıları,

Anahtar Yay. İstanbul, 1997, 94 s. ) serinin beşinci kitabını gördüğüm, sadece özlü sözlerin, vecizelerin bulunduğu, genelde duvar yazılarında esprili örneklerin oluşturduğu eğlendirici yönü ağırlıkta olan bir kitap. Bunlar haricinde www. araf. net/arafiyan/bilkent/03/0932. html uzantılı elektronik adresten ulaştığımız, Bilkent Üniversitesince hazırlanmış, toplumumuzun ve yönetimimizin duvar yazısına karşı bakış açısını ve duruşunu yansıtan bir araştırma mevcuttur.

Günümüzde süreli yayınlarda, özellikle dergilerde duvar yazılarına

eğilim bir hayli arttı. Fakat ülkemizde tüm alanları veya en azından geniş alanları kapsayarak toplanmış graffiti arşivi mevcut değil ve dolayısıyla bunlarla ilgili verilmiş, sınıflanmış bilgi ve birikimler de yok. Bu tabii bu konudaki çalışmaları derinden etkileyen büyük bir eksiklik.

Page 6: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

6

1. GRAFFİTİ (DUVAR YAZILARI) NEDİR?

“Graffiti, kayalara, normal duvarlara, tuvalet duvar ve kapılarına, kaldırımlara ve benzeri yerlere ya alçıdan, taştan ya da kilden yapılmış kap kacak üzerine çizilmiş resim, desen ya da kelimelerdir. Tekil hali graffitodur. İtalyanca graffo çizgi kelimesinin küçültmesi olup, Latince graphium, Yunanca graphein (yazmak) sözcüklerine dayanır. ”1

“İtalyanca kökenli bir kelime olan graffiti, eski Roma, Yunan, Mısır

medeniyetlerinde anıtların duvarlarına yazılan veya çizilen ve genellikle hiciv, karikatür niteliği taşıyan yazı ya da resimlere verilen bir addı. Resim çizmek, iz bırakmak, karalamak, resim çizmek ile verilen mesaj anlamını taşıyor graffiti. Bu günün dünyasında ise, özellikle farklı etnik ve kültürel kökenli grupların yoğun olarak yaşadığı şehirlerde, yazım ve çizim aracı; tekniği, içeriği eski anıtların duvarlarında kine benzemese de mesaj verme amacı taşıyan, hatta politik içeriği olan estetik graffitiler de sık rastlanan türden. Bunun dışında herkesin görebileceği yerlere yazılan bireysel sloganlar, argo içerikli kelime veya cümleler de yine en sık rastlanan basit graffiti türlerindendir. Kişinin adını veya takma adını kullandığı tag’ler ise yine en yaygın graffiti çeşitlerindendir. ”2

Duvar yazılarını duvarlardan ayrı bir şekilde yorumlamak

imkansızdır. Duvarlar insanları, aileleri, ülkeleri birbirinden ayırır. İnsanların, ailelerin, özel mülkiyetin, ülke sınırlarının belirleyicisidir. Bazı şeyleri saklama, koruma, bazı şeylerdense saklanma vasıtasıdır. Bu anlamda bir ayrılığın, bir farklılığın simgesidir.

Graffitiler her şeyin hızla değiştiği, yok olduğu dünyamızda bir

varoluş kavgası, “ben de varım” tercümesinde harflerin haykırışıdır. Taş devrinde insanın elini mağara duvarına koyup parmaklarının etrafını çizmesi de aynı düşüncenin ürünüdür.

Yaşadığımız yerde duvarlarda, tuvaletlerde her gün

karşılaşabileceğimiz yazılarının satır aralarında kimin ya da kimlerin imzası olduğunu net olarak bilmek imkansız; fakat toplumla yakından alakalı bu insani ve doğal durumun yazan kişi ve yaşanılan toplum hakkında izler taşıdığı kuşkusuz. Bir toplumdaki graffitileri incelediğimizde o toplumla ilgili genel yargılara varmamız mümkündür. Bu yazılar, ilgili olduğu kesimin kültürel yapısını, dinsel, politik, etnik, cinsel ve ahlaki değerlerini, bununla birlikte zaaf ve hastalıklarını anlatır.

1 Reisner –Weschler, s.7,

2 Jöntürk, Bir Gençlik çığlığı/Hiphop Kültürü, Akyüz Yay., Grubu, İstanbul, 2003

Page 7: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

7

Graffitiler toplumsal yapının değişmesiyle ortaya çıkmıştır. Kırsal

alandan şehir hayatına geçiş buna uygun ortam sağlamıştır. Bilindiği gibi köy hayatında umumi olarak kullanılan yer sayısı azdı. Cami böyle yerlerden biri olmasına karşın insanların inançları dolayısıyla bu tür amaçlarla kullanılmıyordu. Evler birbirinden duvarlar değil, çitler vasıtasıyla ayrılıyordu. Bu yüzden duvar yazılarının ülkemizdeki geçmişi batı toplumlarına kıyasla uzun değildir.

Duvar yazıları iletişim kurma isteğini yansıtır. İnsanoğlunun

sevgilerini, sevinçlerini, nefretlerini, üzüntülerini, dileklerini, propogandasını, eleştirilerini, sıkıntılarını, hayallerini çoğu zaman baskı altına aldığı, içe tıkılmış duygu ve isteklerini aktardığı, boşaldığı ve içindeki gerilimi giderdiği bir vasıtadır.

İnsan psikilojisi daima bir denge kurma çabasıyla hareket eder. Aşırı

stres, protesto, korku, üzüntü, tehdit, nefretten doğan gerilimin aksedildiği bir küfür ya da aykırı bir söz; daha fevri, ciddi ve yıkıcı bir eylemin yerine geçerek saldırganlığı ve şiddeti engelleyici bir rol üstlenir. Bu yüzden graffitilerin çoğunun bünyesinde anarşizm belirgindir ve bu mevcut otoriteye ve yönetimi oluşturan birimlere yasadışı şekilde karşı çıkma tarzında kendini gösterir.

“Dünya tarihinin büyük bir kısmı hakim sınıfların ve aristokratların

ağzından yazılmıştır. Graffiti ise kabul görmeyen bir medya aracılığıyla bize seslenir. Kurulu toplumların gazeteleri, magazinleri, kitapları, sanat müzeleri ve reklam büroları var. Duvarlarsa herkese açık. “3 “Böylece tarihin bir başka versiyonu ortaya çıkmaktadır. Bu türlüsünü ayıran nitelik, baskı altında kalma ve resmi görüşlere aykırı olma şeklinde kendini gösterir. Resmi açıklamalara uymayacak kadar duyarlı, öfkeli, çarpık ve çarpıcı konular bu alanın konularıdır. ”4

“Graflar bu gün mal sahibi ile gelip geçenler, yetişkinlerle gençler,

yerleşiklerle göçenler arasında bir süreli çekişme gibi görünüyor. Sanat bir ifade hürriyetini içerir ve bir ihtiyaca cevap verir. Kurumlar ifade hürriyetini kısıtlar. Elbette konuşma hakkı gürültü hakkı değildir. Susanın da hakkı önemlidir. Herkesin yazmak ve görüşünü belirtme hakkı vardır. Gerçekte ise söyleneni kağıt üzerine bastırmak ve yayınlamak herkesin hakkı değildir. Müesseseler, mal sahipleri, parası olanlar, siyasi partiler duvarları ve vitrinleri yazı ile doldururlar. Gelip geçenler ve kiracılar pasif bir role itilir; bunları destekleme rolüne. Duvar yazıları hakkı da basın hakkı gibi önemli. Çünkü bunların profesyonel bir organizasyonları, destekleyicileri yok. Onlar 3 Gülay Kutal Biz Duvar Yazısıyız, Metis Yayınları, İstanbul 1998, s.9 4 Reisner –Weschler, s.8

Page 8: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

8

sadece bize de bir duvar köşesinde kendimizi ifade için küçük bir yer verin diyorlar. ”5

Graffitiler toplumun duygu ve düşüncelerini ifade ederken marjinal bir noktada bulunmaktadır. Toplum içerisinde hoş karşılanmayan sözlerin tuvalet kapılarına yazılması, yönetim tarafından bastırılmak istenen ideolojilerin duvarlara yazılması bize baskının duvar yazılarının oluşmasının en büyük nedeni olduğunu gösterir. Bu bastırma graffitilerin marjinal olmasına neden olur.

İnsanlar sahip oldukları şeyler üzerinde tasarruf etmeyi sever, kendince o nesneye bir yön verir, onu değiştirir, düzeltir. Duvar yazıları da insanların yaşadıkları mekanı kendilerine ait hissettiklerinden ya da hissetmek istediklerinden yazılmıştır. Ayrıca duvar yazısı yazmak bir hünerdir, yetenek ister, çabukluk ister. Hele bir marifet gösterip bir eser meydana getirmenin zevki bambaşkadır. İşte bu yazarların her gün kendi eserlerini görmelerinden mutluluk duydukları şüphesizdir.

Şehirlere olan göçlerden dolayı metropollerin oluşması ve bu yolla

merkezi otoritenin daha fazla hissedilmesi, geleneklerin yozlaşması, insanları söylemeye aciz kaldığı, buna fırsatının olmadığı, dönemin otoritesinin izin vermediği ya da ahlak sınırlarının dışına çıkıp yadırganabileceği ve toplumdan dışlanabileceği endişesi gibi nedenlerle insanların bastırdığı duygularını alenen dile getirememesi duvar yazılarının ortaya çıkmasına ortam hazırlamıştır.

Graffitilerin bazılarında acıtan, insanın yüzünü kızartan bir yan var.

Çünkü graffiti caddelerin, arka sokakların sanatı. Betonların şiiri de denebilir graffitiye. Bu yüzden insan graffitiye temiz hislerle yaklaşmamalı, hazırlıklı olmalı. Her an bir saldırıya uğrayabilir, her an acımasızca eleştirilebilirsiniz. Suçsuz olduğunuzu, ya da düşüncenizi söylemeninse tek bir yolu vardır; o da kalemi ya da fırçayı kapıp, o absürd ya da absürd olmayan, haklı ya da haksız sözlere “cevap vermek”6

“Graffitinin cüretkar, belki de utanmaz yanı aslında bir tür ilaç, birbirinden gün geçtikçe uzaklaşan, iletişimleri giderek azalan, uygar olmak kılıfı altında, birbirine gerçek duygularını söylemeyen batı toplumuna sunulmuş bir ilaç”7

5 Jean-Marie Marconot.Le Langage des murs. Du graffe au graffiti.Les Presses du Languedoc/Rires 1995 6 Kutal s:9

7 A.g.e. s:9 8 Kutal, s: 10

Page 9: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

9

Duvar yazısının yaşadığı çağı hesaba katacak olursak, yazılan

mesajların ortak değerleri ve tutumları yansıttığı, toplumun duygu, düşünce, eğilim ve tercihlerini anlamakta çok önemli ip uçları verdiğini görürüz. Kendilerini en iyi ve en açık ifade edebilme ve farklı herhangi bir kimliğe bürünme ihtiyacı duymadan düşüncelerini aktarabilme imkanı duvar yazılarıyla mümkün olduğundan ait oldukları toplumu ve bireylerini tanımada iyi birer ölçüttürler.

Graffiti mekanları ve konuları, özgür ülkelerde ve özgür olmayan ülkelerde farklılıklar gösterir. Özgürlükler arttıkça saklı, gizli yerlerdeki yazılara açık alanlardaki yazılar eklenmektedir. Bunlar bir nevi yer altından yer üstüne çıkmakta ve konular özgürlüğe paralel hareketle çeşitlenmektedir.

“Batıda otoriteler tarafından bazen duvar yazıları için özel duvarlar yerler ayrılıyor. Metro istasyonlarında graffiti yazılıp çizilmesine izin vermek, böylece yasal olmayan graffiticiliği önlemeye ve aynı zamanda çevreyi de böylece daha güzel kılmaya çalışmak yaygın uygulamalardan bir tanesidir. “8

“Bazı özel ilgi grupları, graffitinin kendi çalışma alanlarına yepyeni bir ışık tuttuğunu fark edebilirler. Sosyologlar için graffiti sosyal değişikliğin ve tedirginliğin en doğrudan habercisidir. Psikologlar ve psikiyatristler için dileklerle, hayallerle, yalnızlıklarla dolu mesajlar teşhise yardımcı olabilir. Politikacılar için graffiti, gizli bir oy yoklaması gibidir. Seçmenlerin aslında ne istediğini ortaya serer. Normal talep yollarının bir işe yarayamayacağını düşünen kimseler bu isteklerini duvarlarda duyurmaktadırlar. Siyasal bilimciler ve devlet adamları bu duvar yazılarına bakmakla, çeşitli halk gruplarının isteklerini daha iyi anlayabilmektedirler. Çünkü bu yazılarda genellikle belli konular tutku halindedir. Sahne mesleğindekiler ve konferansçılar için graffiti çok özlü espirilerin kaynağıdır. Entelektüel meraklılara da graffiti bir hayli acı, tatlı duygular getirir, çünkü bu düşünce ve diyalog parçalarını insanlık komedisinin bir parçası olarak görürler“ 9

Peki ne tip insanlar graffiti yapar? Bu sorunun cevabını verebilmek

için mesajın yazıldığı yer, mesajın içeriği, bulunduğu ülke vs…. çerçevesinde bilgi sahibi olmak gerek; fakat bu bilgiler bilinse dahi bu konuda söylenebilecek az şey vardır. Belki el yazısından bir teşhis elde edilebilir. Bunun dışında bizce her tipte insan graffiti yapabilir. (İleride röportajlarımızda bu sorumuza daha ayrıntılı ve net cevaplar bulacaksınız)

9 A.g.e, s: 10

Page 10: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

10

Duvar yazarları yazdıkları onca şeye rağmen kendilerini gizleme

ustasıdırlar. Yazdıkları bazen sadece kendilerine ait ufak bir iz, yakınma, bazen bir öğüt, bazen tavsiye, bazen bir itiraf şeklinde ortaya çıkan, şahsını ifade etme isteğinin duvara yansımış şeklidir. Fakat bu ifade istem de bile gizemli davranırlar. Yazılarını kimi zaman sadece kendilerinin saptayabileceği, kimi zaman ise mesajı gönderdikleri kişinin anlayabileceği tarzda yazarlar. Yani bu yazılar onların hem titizlikle gizlenmesine, hem de bir merak unsuru uyandırarak açığa çıkmalarına hizmet eder.

Bazen yolda yürürken ufak bir not, belirsiz birkaç harf, bir rumuz

karşımıza çıkar. Belki bunu yazanların beyninde şimşekler çaktırırcasına ehemmiyet verdikleri bu işaretler bizim için pek anlaşılır olmayabilir.

Duvar yazarları bir yandan geçtikleri yerlere kendilerini simgeleyen

imzaları atarlar, bir yandan da bunu açıklığa kavuşturması için okuyucudan çağrışımsal ve yorumsal çaba göstermelerini isterler.

İnsanların bazı zamanlar tamamen denetim altına aldığı ve bazı

zamanlarda ise kendileriyle yüz yüze kaldığı duygular, hırs, büyüklük sevdası ve özellikle sosyal bakımdan pek üstün konumdaki bir aileden gelmeyiş gibi bazı özellikler bu açığa vurumun esasını oluşturuyordu. Bu yazılar içi yakıp kavuran isteklerin, baskıların, tutkuların dışa vurumuydu demek yerinde olacak sanırım.

Toplumsal mekanizmanın sıhhatle işleyebilmesi için silik, uyumlu

tipler gereklidir. Sistem bu tipte insanlar üretir. Fakat bu insanlar zamanla kendilerine yabancılaşmış olduklarını, cesaretsizliklerini fark edip bunalımlı ruh haline düşerler. Düştükleri bu halden çıkmak için tatmin olmaları gerekir. Bunların bazılarının yaşam öykülerinden hareketle idealleştirme eğilimli kişiler olduklarını saptadığımızda bu çabanın ne kadar yerinde olduğunu anlamamız mümkündür. Davranışlardaki bazı değişiklikler, günlük hayatın biraz dışına çıkmak, faklı heyecanlar, farklı bir çevre ile ilişkileri farklılaştırmak, aldatıcı bir doyum ve mutluluk görüntüsü verebilir. Ama içten içe neler yaşandığını müphemdir.

Freud bu gerçeği şöylece ifade etmiştir: “Bir tür geri gitmeyle

sonuçtaki kararlar yerine, değişen eylemler geçer, düşünce eylemin yerini tutar, eylemin düşüncesine ilişkin herhangi bir ön adım zorlayıcı güçler temsilci eylemin yerini alır. Bu gerçek zorlayıcı eylemler, bir birleriyle çarpışan itkilerin yerini doldurma biçimlemelerinde bir tür uzlaşmaya girmesiyle olanak kazanırlar. ”10

10 Sigmund Freud, Psikanaliz ve Uygulama, Say Yay., İstanbul 1998 s.255

Page 11: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

11

2. DUVAR YAZILARININ ORTAYA ÇIKIŞI VE GELENEĞE DÖNÜŞMESİ

“Graffitiler 1970’li yıllarda Taki 183 yazısı ile tüm Newyork sokaklarında görülmeye başlanmış ve 1971 yılında Newyork Times Gazetesi manşetten “Kim bu Taki” haberini yayınlamış. Böylece taki bir şehir efsanesi haline gelmiş. Taki Demetrius diye adlandırılan Washington Heights da bir Yunanlı genç. Taki’den sonra insanlar meşhur olmak için kalemlerle duvarlara isimlerini yazmaya başlamışlar. Daha sonra kalemler yerini spreylere bırakmış. Zaman içinde herkes kendi tarzını belirlemeye başlamış. Önceleri çeşitli hikayelerin karakterlerinin resimlerinin çizildiği duvarlara sonraları kafalarında şapkaları, ellerinde spreyli bol pantolonlu tam bir rapçiyi yansıtan resimler çizilmeye başlanmış. Bu resimler daha çok illegal bir biçimde yapılıyor. Tren istasyonlarına, metrolara, kısacası boş bulunan her yere… En çok sevilen graffiti grubu ve ilk oluşan gruplardan biri Exvandalst’tir. Graffiti bombing Movement 60’lı yıllarda Philly, Pa, Cornbread ve Cool Earl tarafından başlandı. 1974 yılında Newyork’ta graffiti artık her yerde görülebilir duruma geldi. 1976’lı yıllarda Lee Quinones metrolara çizdiği resimlerden dolayı en iyi bilinen graffiti artisti oldu. Bir çok graffiti grubu oluştu. Bununla birlikte yeni graffiticilerin ortaya çıkması için programlar organize ediliyordu. 1995 yılında graffiti manzaraları eskisinden daha güçlüydü. Fakat ilk graffiti yazarları yeni nesil için çok etkiliydi. İlk graffiti Writerların doğal yeteneklerini bu gün bile şehirlerin duvarlarında olan graffitiler kanıtlamaktadır. ”1

“Örneğin Berlin’deki graffitici gençlerin, çocukların sayısı 10 ile 12 bin arasında tahmin edilmekte. Arkadaş çevresi içinde olduğu kadar, sıkı örgütlenmiş gruplara dahil olan graffiticiler geceleri graffiti eylemlerine girişmekte. Renk kutularının tedarikinde hırsızlık ve soygun sözkonusu. Graffiticilerin sayısının gitgide artması yüzünden, Berlin Polisi yaklaşık 30 memurdan oluşan graffiti soruşturma birimi oluşturmuş bulunuyor. 1996 yılında Berlin’de 5846 olay için tahkikat açıldı. Tahkikat konusu olayların % 68’inde failler saptanmış, mahkemedeki hakimler graffiticinin hakkında karar verirler. Bir veya daha fazla graffiti yapıldığına dair delil varsa, ceza söz konusu olabilir, o zaman genellikle adli ihtar, boş zamanlarda çalışma veya hapis cezası verilir. Ceza hukukunun yanında bir de medeni hukuka göre bir takım sonuçlar ortaya çıkar ve ortaya çıkan zararın ödenmesi,

1 Anonim : http://www.Turkrock.com/ftopic334.html

Page 12: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

12

graffitinin temizlenmesi için gereken masrafların üstlenmesi söz konusu olabilir. Durum binanın durumuna göre değişir, rahat temizlenmesine veya tamir gerekmesine göre lüzumlu para miktarının suçlu graffitici tarafından ödenmesi gerekebilir. Çünkü metre kare başına tamir büyük meblağda paraya mal olabilir. Vagonların temizlenmesi de pahalıya mal olabilir. Bazı graffitileri temizlemek kolaydır, bazılarının ise temizlenmesi bütün bir vagonun yeniden boyanmasıyla mümkün olabilir. Medeni hukukun kişisel sorumluluk prensiplerine göre bu masrafların graffitici tarafından karşılanması zorunludur. Anne ve babası için velilik görevlerini yerine getirmiş olmaları kaydıyla böyle bir zorunluluk yoktur. ”2

Bizim halkımız Duvar yazıları ile ilk kez 60’lı yıllarda siyasi gerilimin tırmanması ile ideolojik kutuplaşmanın sokaklara yansıması biçiminde karşılaştı. Ellerinde boya bidonu ve fırçalarla gecenin zifiri karanlığında sokaklarda beliren gençler öfkelerini, tepkilerini, umutlarını yazdılar duvarlara. 80 darbesinden sonra yakalanan, göz altına alınan belli bölgelere mahkum edilip sesi soluğu kesilen gençler siyasi varlıklarının sürdüğünü göstermek için varoşlarda yazmaya devam ettiler. 90’lı yıllarda bu yazılara sanatsal özellik de taşıyan siyasi görüş içermeyen spreyler ile yazılmış rengarenk yazılar da katılınca halk ve polis tedirginleşti. Bu yazıların siyasi propagandacılar tarafından yazıldığına inanan polis her yerde bu yazıları yazan gençleri arayıp soruşturma ve göz altına almaya başladı. Ama bir süre sonra bu kişilerin hiçbir siyasi niyetleri olmadığı fark edilince serbest bırakılıyordu. Her şeye rağmen sivil itaatsizliğin bu örnekleri yılmadı, farklı stiller süslemeye devam etti her yeri. “Özellikle 60’lı yıllarda ivme kazanan, 80 sonrasında ise inanılmaz bir hız bulan yurdun dört bir yanından, farklı kültürlerden, farklı etnik kökenlerden kopup gelen, feodal ahlak ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı göç dalgası özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerin kentsel tüm kültürel yapısını allak bullak etmişti. Şehrin ekonomik, kültürel ve sosyal yapısı gereği, yeni gelenlere dayatılan kentsel ahlak ve kültürel yapıya karşın, yeni gelenler de kendi geleneksel ve feodal sosyal ve kültürel yapısını şehre dayattı. Oluşan bulanıklık içinde ezilen, yok sayılan ve yalnızlığa etilen öfkeli gençlik, kendine yeni bir sosyal çevre, yeni yaşam alanı açmak için sistemi temsil ettiğini düşündüğü her yeri bombalayarak, karalamaya başladı. Şehrin merkezinde boş duvarları, otobüsleri, otobüs durakları, trenleri, tren istasyonları, alt geçitleri, bankamatikleri, parıltılı vitrinleri, apartman girişleri, lüks binaları yazılara, resimlere boğdular. Çizdikleri bu yazı ve resimler ertesi gün silinmesine veya karalanmasına karşın, bıkmadan usanmadan yenilerini çizdiler gençler. Gerçekte, (kendini bilmez bir avuç piç kurusunun yazıp çizdiğine inanılan) siyasal ve ideolojik özelliği 2 Anonim:http://www.senbjs.berlinde/…/gewaltPraeventiun/graffiti

Page 13: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

13

olmadığı düşünülen bu yazılar, sistemin dişlileri arasında ezilip kalan günümüz gençliğin, sisteme karşı kustukları öfkenin bir dışa vurumuydu. Özellikle 1983 yılından sonra Turgut ÖZAL’ın önderliğinde, devletçilikten liberalizme geçişle, parası olanın parasına para kattığı, olmayanın ise daha çok dibe battığı, sermayenin yüceleştirilmesi karşısında özelleştirmelerle sokaklara atılan binlerce işçinin emeğinin değerinin ayak altına alındığı, devletin çevresine çöreklenen küçük bir çıkar grubunun vampir gibi tüm kaynakları yağmaladığı, göçle, işsizlikle orta sınıfın çöktüğü, on milyonlarca fakir ve mutsuz insanların yaratıldığı, insanların bireysel özgürlük adı altında geleneksel bağlarından koparılarak yalnızlaştırıldığı, parçalandığı, yerine alternatif bağların konulmadığı sonsuz karanlıkta, gençlerin artık onlarca yıl sonra umudunu yitirdiği bir dönemin sonunda, tek çözüm yolu olarak sisteme kalemlerle spreylerle saldırarak öfkenin kusulması kalmıştı. ”3 “Ekonomik alanda çok iyi sergilenen liberalizmin, kültürel ve sosyal alanda faşizmi aratmayacak kadar gençler üzerinde evde, okulda, işyerinde estirilen tek tip insan dayatması, zaten dört duvar arasına sıkıştırılmış gençliğin patlamasını sağladı. Özgürlüğünü, bireysel kimliğini kazanmak isteyen gençler kendilerini ifade etmek için özellikle S2K’den Turbo’nun öncülüğünde, Bombings/TWC, Kopik-WYNE/ABC, Crow/T6M, Dose/60PS, Hakim/S2K, Misero, Rob2/Ai gibi yüzlerce genç yeni alanlar yaratmaya çalıştı kendine, hip hop ve graffiti ise, bu alanın yaratılmasında denk düşen bir araç oldu onlar için. ”4 “Türkiye’de graffiti yapmak oldukça zor bir iştir. Çünkü graffiti Türkiye’de yeterince tanınmıyor ve üzerine kanunlar yok. Eğer graffiti yaparken yakalanırsanız normal suçlu muamelesi görürsünüz. Yani sizi katil ve hırsızların bulunduğu hapishaneye atabilirler. 1989 yılında REZ graffiti yaparken yakalanmış ve 1, 5 sene hapis cezası yemiştir. (Yine TURBO 1989’da yakalanmış sabıkası olmadığı için sadece para cezası ödemiştir. 04. 10. 2003 tarihli Milliyet Gazetesinden alınmıştır. ) Bu buradaki olaylar için güzel bir örnektir. İllegal politik gruplar sloganlarını duvarlara yazdıkları için polis bunlarla graffiticileri aynı ayarda tutuyor. Boya ve malzeme bulmak da ayrı problem. Burada satılan boyaların çoğunluğu Türk Malı ve suluboyalar, burada sparvar belton ve montana gibi markalar satılmıyor. CAP bulmak da zor ancak arkadaşlarımız sayesinde Almanya’dan getirebiliyoruz. Her ne kadar burada işler zorda olsa herkes yılmadan graffiti yapmaya çalışıyor. “5

Graffiti gelişi güzel bir karalama mı, yoksa bir kültür, bir yaşam 3 Anonim:http//:www. turkishrap.com/barikaturk.htm+%22graffiti+v+taglarla%22&rhl=tr 4 Anonim:http//:www. turkishrap.com/barikaturk.htm+%22graffiti+v+taglarla%22&rhl=tr,

Page 14: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

14

biçimi mi? Yaptığımız anketlere bakıldığında otuzlu yaşlar ve üstündekilerin graffitiyi pek ciddiye almadığını ve anlayışla karşılamadığını söyleyebiliriz. Amerikan kökenli bu gençlik modasına karşı olanlar bunun bir sanat eseri olamayacağı, basit ve anlamsız olduğu, bunun yanı sıra çığırtkan ve saldırganca olduğu görüşünde. İşin aslına bakarsanız, duvar yazıları ister güzel, ister çirkin, ister sanat eseri, ister anlamsız ve aptalca karalamalar olsun, yasaları ilgilendiren bir olay. Yasadışı graffiti yapmak mala zarar verdiğinden ceza yasalarının kapsamına girer ve anlayış gösterilecek bir eğlence değildir. Duvar yazılarının açtığı zarar ise bayağı yüksek.

Page 15: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

15

3. DERLEDİĞİMİZ DUVAR YAZILARININ TEMATİK ANALİZİ

Duvar yazılarını tematik olarak sınıflandırmanın yoruculuğu elbette ortadadır. Bu bir anlamda yazarlarının bilinç altının ve iç dünyalarının sınıflandırılması demektir. Duvara yazı yazmak duvara ruhunu dökmek manasına geldiğinden, ruhun ise çok kompleks bir yapıda olmasından dolayı, böyle bir çözümleme ister istemez bazı yanlışları içinde barındıracaktır. Çünkü her insanın anlama ve anlatma üslubu kendi zekasından, duygularından, yaşam tarzından, kültüründen ve daha bir çok şeyden iz düşümler taşır. Bu minvalde verilen mesaj ile alınan mesaj birbirinden farklı noktalarda bulunabilir. Ülkemizde graffitiler üzerine yapılan momografik araştırma mevcut değildir. Çok daha objektif veriler elde edilebilecek böyle bir çalışma için daha geniş bir zaman, daha geniş olanaklar ve daha farklı bir zihniyet gerekmektedir. Nitekim “hassas’’konular denilebilecek, insanların emniyetlerini tehdit edebileceğini düşündürüp endişelendiren veya tabu altına aldıkları gerçekler, özgürlüklerin az geliştiği ülkelerde insanların, özellikle idarecilerin, bazı taleplere ve düşüncelere temkinli yanaşmalarına neden olmuştur kanısındayız. Tabi bu bizim bulgularımızı olumsuz yönde etkilemiştir. Elinizdeki bu çalışmada yaklaşık iki yıl içerisinde imkanlarımız nispetinde duvar yazılarının en geniş mekanlarını taradık. Sokaklarda, kaldırımlarda, parklarda, ilan ve afişlerde, üç üniversitenin (Gaziantep Üniversitesi, Yüzüncü Yıl üniversitesi, Batman Meslek Yüksek Okulu)dersliklerinde, sıralarında, kantinlerinde, tuvalet duvarı ve kapılarında, bahçelerinde, liseleri çevreleyen duvarlarda, koridorlarda tuvalet kapısı ve duvarlarında, binaların ön-arka yüzlerinde, tünellerde, ağaçlarda, işyerlerinde, şehirlerin genel tuvaletlerinde…….. kısacası insanoğlunun soluk aldığı her yerde rastlayabildiğimiz bu yazıları kaydedip, objektif ve nitelikli bir kaynak oluşturma yönünde çaba gösterdik. Gözlem ve gezilerimizde fotoğraf makinemiz, küçük not kağıtlarımız ve ses kayıt cihazımız en büyük yardımcımızdı. Açık alanlardaki yazıları toplamak daha kolaydı. Buralara yazı yazmak cesaret, çabukluk ve yetenek isteyen bir işti. Bunlarda pratikliği nedeniyle sprey boya daha çok kullanılan bir teknik olduğundan iri harflerle yazılmışlardı. Bunları fotoğraflarla kaydettik, kapalı alanlarda, halka açık yerlerde, özellikle üniversite kampusündeki mesajlar (yazılardan daha çok gençlerin

Page 16: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

16

sorumlu olduğunu gösteriyordu.) ise daha ayrıntılı ve bolcaydı. Bunları ise kağıtlara not ederek topladık. Böylece yaklaşık 2000 yazıdan oluşan bir grafitti arşivi meydana getirdik ve bunu tezin sonunda okuyucuya sunduk. Duvar yazıları ile yazılan mesajlar yaşadığı çağ açısından ortak değerleri, tutumları, kültürü, davranışları da içerdiğinden graffitiler ait olduğu kesimin yapısı hakkında çok önemli ip uçlarıdır. Diğer taraftan kişisel olarak üretilmiş anonim bu ürünleri sadece göründüğü kadarıyla değerlendirip, sınıflandırmanın ve buna binaen duvar yazısı yazanların amaçlarının ve niyetlerinin içeriğini anlamanın zorluğu açık ve bunun yanında kesin bir tarzda doğruluğu tartışılır niteliktedir. Bunları belirterek derlediğimiz yaklaşık 2000 yazının aşağıda tasnifini yapıyoruz. KONULAR ADET % Sevgi-Aşk 230 14, 61 İsim-Lakap 225 14, 29 Karşıt-Aykırı-Küçültücü 106 6, 73 Felsefi 94 5, 97 Kelime-Tekil Yapı 78 4, 95 Beyanat ve Yorum 60 3, 81 Mizah 59 3, 74 Politik 54 3, 43 Tavsiye, Salık Verme 53 3, 36 Sosyal 50 3. 17 Bunalım, Ümitsizlik 47 2, 98 Mesaj 47 2, 98 İlan, Reklam, Haber 44 2, 79 Futbol 41 2, 60 Manevi, Dinsel 40 2, 54 Dilek, Temenni 39 2, 47 Tanımlama 33 2, 09 Çizim 18 1, 14 (Irkçı Toplam 12 0, 76) Irkçı Elemeleri /Ayrımcılığı 8 0, 50 Irkçı Düşmanlı 2 0, 12 Irkçı Aşağılamaları 2 0, 12 (Wc Toplam 36 2, 28) Wc Atıklarla İlgili 10 0, 63 Wc Talep-Tavsiye 13 0, 82 Wc Mizah 13 0, 82 (Hetero Seksüel Toplam 38 2, 41) Talepler ve Davetler 13 0, 82 Diğer Davranış Suçlamaları 4 0, 25 Dişi Genital Çizimi 4 0, 25

Page 17: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

17

İç İlişki Çizimi 2 0, 12 Mizahi 4 0, 25 Cümleler 5 0, 31 Saldırgan 6 0, 38 (Homoseksüel Toplam 5 0, 31) Talepler ve Davetler 2 0, 12 Suçlama 3 0, 19

Duvarlara yansıyan aşk-sevginin tamamı karşı cinse duyulan türden

ve bunların oranı bayağı yüksek (% 14, 6). Bu oranın bu denli yüksek olmasının temel nedeni, insanlarımızın gerek aile içinde gerekse sosyal hayatında tatminini gerçekleştiremediği duygulardır kanısındayız. Bu konuyu daha ileride detaylandırmak üzere şimdilik kısa kesiyoruz.

Bazen duvarlar ilan-ı aşk aracı oluyor. Bunlardan bir kaçı şöyle;

— Zehra seni seviyorum ve bir ömür boyu seveceğim (Van’da bir duvar üzerinde) — Serseri seni çok seviyorum (Gaziantep te bir lise merdiveninde) — Kalbim senin ( Gaziantep te bir lise koridorunda) — Mühür gözlüm seni seviyorum beni affeder misin? (İstanbul’da bir hane duvarının üzerinde) — Gözlerinin hastasıyım (Batman’da M. Y. O dersliğinde) — Sorsan bana izah edemem nereni sevdim. Bildiğim var ise yalnız seni sevdim. (Van’da bir parkta) — Memedim Dür-i siyahım Yüreğim sana mahkum Müebbed verdin Zalim nerde insafın (Y. Y. Ü dersliğinde) — Seni burada bile düşünüyorsam, bil ki seni seviyorumdur. (Batman MYO tuvaletinde) — Aşkın benden öte Bir yere gidemem ki Sen benim kalbimsin yar Alma yaşayamam ki (Y. Y. Ü Dersliğinde) — Yıldızlar en parlak olur da gökyüzü bana bir şans tanırsa seni dilerim (Y.

Page 18: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

18

Y. Ü Dersliğinde) — Uzaktan seveceğim haberin olmayacak İnan ki şu kalbime başka aşk dolmayacak (Gaziantep Ü. Dersliğinde) Bazı graffittilerimizde aşk duygusunun tarifi şöyle yapılmıştır; — Aşk karşılıklı bir yanlış anlamadır. (Van’da otogarda) — Aşk köprü kurmaktır, insanlar köprü kurmak yerine, duvar ördükleri için yalnız kalırlar (Y. Y. Ü dersliğinde) — Sevda ne demek Sevda vuslatın olmamasıdır. (Batman’da M. Y. O dersliğinde) — Sevmek bin defa ölmek demektir. (Y. Y. Ü dersliğinde) — Aşk şiddetli muhabbettir. (G. Ü. Dersliğinde) — Aşk karşındakinin bulunmaz hint kumaşı olduğunu zannetmekle aslında hıyarın teki olduğunu anlamak arasında geçen süredir. (G. Ü. Dersliğinde) — Hissetmediğin hisleri hissettiğin anda hissettiğin his aşktır. (G. Ü. dersliğinde) — Aşk bir eşkiyanın hayata itirazıdır. (G. Ü. Dersliğinde) Bazı yazılarımıza bu duygulardan şikayet yansımıştır; — Aşkın buysa üstü kalsın (Y. Y. Ü dersliğinde) — Sana aşık olmak enayiliktir (Y. Y. Ü dersliğinde) — Her şey yalan vazgeç gönlüm sen bu aşktan (Van’da bir duvarın üzerinde) — Aşk gibi kin de insanı aptallaştırır. (Batman M. Y. O koridorunda) — Aşk maviye düştü. Mavi zaten bir düştü (Y. Y. Ü dersliğinde) — Kampus yolunda vurulmuş uzanırım. Ben o puştun sesini nerde olsa tanırım Bu yolda gençliğim cayır cayır yanarken Aşk vurur sineme ben sınıfta kalırım (Y. Y. Ü dersliğinde)

Page 19: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

19

Konu ile ilgili diğer bazı graffitilerimiz şunlardır;

— Aşk öğrenilmez, kendiliğinden doğar (Van’da bir parkta) — Bir kusursuz aşk büyüttüm sana, pişman değilim. (Y. Y. Ü. koridorunda) — Aşkımız olay olacak (Y. Y. Ü dersliğinde) — Seni sevip başkasıyla çıkıyorum (Y. Y. Ü dersliğinde) — İlle de sen (Van’da bir parkta) — Gözlerime bakıp durma beni eritiyorsun Beni seviyor musun diye sorma Sevdiğimi biliyorsun (Y. Y. Ü. dersliğinde) — Hayatta en acı şey severek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılmasıdır. (Gaziantep’te bir lise koridorunda) — Bir bakış bir bakışa ne anlatır. Bir bakış bir bakışı ömür boyu ağlatır. (Gaziantep’te bir lise dersliğinde) — Seni ben değil, gözlerim seçti Gidersen onlar ağlasın (Batman M. Y. O. koridorunda) — Amaç sevgi uğrunda ölmek değil, uğrunda öleceğin sevdayı bulmaktır. (G. Ü. Dersliğinde) — Yapamam yaşayamaz bu kalbim sensiz Her şeyim dur gitme Saklatıp gözlerini gönlüme Bizi böyle bitirme (G. Ü. dersliğinde) — Seni dün hiç sevmedim Çünkü dünler geride kaldı Seni bu gün de sevmedim Çünkü bu günler de geride kalacak Seni yarın hep seveceğim Çünkü yarınlar hiç bitmeyecek (Gaziantep’te bir parkta) — Aramıza öyle bir ayrılık koydun ki geri dönüşümüz imkansız, ama ben hep ve tek seni seveceğim hakanım (G. Ü. dersliğinde) — Yüreğindeki sesi dinle, dudaklarımı okurcasına okuduğun gibi defalarca,

Page 20: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

20

dinlediğin gibi şarkılarımı, yaz sen de bir defacık utangaçlığımı. Luuza/Been (G. Ü. dersliğinde) — Gözlerim gözlediği gibi gözlerini Gözlerin gözlerimi gözleseydi mutlu olan bir olurduk. (Y. Y. Ü dersliğinde) — Aşıklarla arzu sahipleri vardır. Kimi faydalanmak ister kimi feda olmak Bazıları canlar için ister cananı Bazıları da cananları için verir canı (Batmanda bir parkta) — İnsan güzel sevmez, sevdiğini güzel bulur. (Y. Y. Ü dersliğinde) — Aşkın benden de öte Bir yere gidemem ki Sen benim kalbimsin yar Alma yaşayamam ki (Y. Y. Ü dersliğinde) — Nerde o eski aşıklar, Ferhat dağ yerine kulağını deldirmiş, Şirin feminist olmuş (Y. Y. Ü. dersliğinde)

Grafitilerimizde ikinci büyük oran (% 14, 2) sadece isim ya da lakapların bulunduğu yazılardır. Herhangi bir duygu ya da görüşün belirtilmediği bu yazıların ortaya çıkmasında temel neden bir iz bırakma, hayatını sürdürdüğü çevreye kendisinin yaşadığını haykırma yani kısaca bir varolma davasıdır. Bunlardan bazı örnekler de şöyle; — Nusaybinli (Y. Y. Ü dersliğinde) — Rüzgarın oğlu Ömer (Gaziantep te bir duvarın üstünde) — Karacakız (Y. Y. Ü koridorlarında, dersliklerinde) — Aşık Tunahani (Y. Y. Ü dersliğinde) — Elif 1984 (Y. Y. Ü dersliğinde) — Mazinin efendisi (Y. Y. Ü dersliğinde) — Erdal (Y. Y. Ü dersliğinde) — Pegasus M. K. E (G. Ü. koridorunda) — Babaların babası Emrah (Van’da bir duvarın üzerinde)

Page 21: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

21

— GS’li Emo (Van’da bir duvarın üzerinde) — Kara Davut (Batman’da bir parkta) — Jasmin (G. Ü dersliğinde) — Hakkarili — Dağkentli — Kayıp kentli (Y. Y. Ü dersliğinde) — Mekansız (Batman da bir harabenin üzerinde) — Gladyatör (Batman da bir harabenin üzerinde) — Blade Veysi (Batman da bir harabenin üzerinde) — Baba Hüseyin (Batman da bir harabenin üzerinde) — Dahi çocuk Tahsin (G. Ü. dersliğinde) — Birindaro Erdo (Van’da bir duvarın üzerinde) — Kıvırcık Mensur (Van’da bir duvarın üzerinde) — Azat Baba benn (Van’da bir duvarın üzerinde) — İmparator Fero (Van’da bir duvarın üzerinde) — Zeyno (Van’da bir duvarın üzerinde) — Mucit Ümit (Gaziantep te bir lisenin merdivenlerinde) — İsyankar (G. Ü. koridorunda) — Vanlı Murat (Batman M. Y. O dersliğinde)

Derlediğimiz graffitiler arasında bu yüzdelik dilim kapsamına almadığımız ama yine insanoğlunun imza atma ve bir iz bırakma, mevcudiyetini kanıtsama maksadını simgeleyenler şunlardır; — Duygu was here (G. Ü. dersliğinde)

Page 22: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

22

— Çuçi buradaydı. (G. Ü. dersliğinde) — C. E was here (G. Ü. dersliğinde) — Ben buradayım ya sen (Y. Y. Ü koridorunda)

Bunlardan sonra % 6, 7 ile “Karşıt, aykırı, küçültücü” graffitilerimiz

gelmektedir. İnsanımız var olduğundan beri tasvip etmediklerine karşı bir düzeltme çabası içinde olmuş, tepkisini farklı tarzlarda dışa vurmuştur. Duvar yazıları da geçmişte ve günümüzde bu tepkilerden birini oluşturmuştur. Bu yazılarda insanlara, hayata, kadere, eğitim sistemine, toplumsal düzene ve daha bir çok şeye karşı hoşnutsuzluk ve eleştiri dile getirilmiştir. Zaman zaman bu hoşnutsuzluk hakaretvari bir tavır içinde sunulmuştur. Aşağıda bunlardan bazı örnekler bulunmaktadır.

— Afyonun kaymağı, konyanın manyağı (Y. Y. Ü koridorunda) — Rize şerefsizlerin memleketi (Y. Y. Ü koridorunda) — Yalakalıkla ilerleyen kariyerli ayılara bak İçinde bazıları müstesna (Y. Y. Ü koridorunda) — En Profesyonel atıcılar politikacılardır. (Batman M. Y. O dersliğinde) — Mumlar söndüğü zaman bütün kadınlar eşittir. (Batman M. Y. O dersliğinde) — Edebiyat mı? İstemediklerinin hepsi (Y. Y. Ü dersliğinde) — Azraille belediye otobüslerinin ortak yanı şudur, ikisinin de ne zaman geleceği belli olmaz (Van’da bir durakta) — Okusaydı adam olacaktı, o şimdi bir milyarder. (Y. Y. Ü. dersliğinde) — Yüzüncü yıl cem evi (Y. Y. Ü. dersliğinde) — Dış görünüşü insanın aynasıdır, açıl kızım açıl bu devrin modasıdır. (Y. Y. Ü. dersliğinde) — Tarih bölümü Tufan Tozlu’dan kurtulmadığı sürece özgür değildir. (Y. Y. Ü. koridorunda) —Katil Amerika (Batman MYO Koridorunda)

Page 23: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

23

—Kız arkadaşınız ile karınız arasında ne fark vardır?cvp:20 kilo( Van’da bir lise duvarında) —Biz sahip olduklarımızı nadiren, fakat muhtaç olduklarımızı daima düşünürüz. (Batman M. Y. O Dersliğinde ) —P. şt (Y. Y. Ü Dersliğinde) —İsrail, Amerika hepsi zulüm. (İstanbul’da bir duvarın üstünde) —Ağzı olan konuşuyor. (Van’da bir lise dersliğinde) —İkinci el veysi bulundu, ama kullanılmaz halde. (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Paki hoca büte 30 öğrenci bıraktın. 150 milyon için değer miydi? (Y. Y. Ü. koridorunda) —Ala koşum yayılır Çirkin kaynana uyanır Çıkma kaynana kapıya Gören olur bayılır. (Y. Y. Ü dersliğinde) —B.. tan bölüm(Y. Y. Ü. koridorunda) —P. ç Yakup (G. te bir lise merdiveninde) —Zikzak Gökhan (G. te bir lise merdiveninde) —Bütün erkekler sahtekar(Batman M. Y. O dersliğinde) —Zulüm kapısı, dehşet kapısı (Batman M. Y. O derslik kapısının üstünde) —Şerefsiz hocalar (Batman M. Y. O derslik kapısının üstünde) —Bilenler görmez, görenler bilmez Bilmeyenler Gaziantep üniversitesinde ders verir. (G. Ü dersliğinde) —Camlar kırılıyor çığlık atıyorsunuz, insanlar ölüyor susuyorsunuz(G. Ü dersliğinde) —Düşünmüyorum, öyleyse YÖKÜM ( G. Ü dersliğinde) —Öğrenci yöke baka baka kararır(G. Ü dersliğinde)

Page 24: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

24

—Ah yök vah yök sen neymişsin sen, acınacak haldeyiz senin yüzünden(Gaziantep Ü. Dersliğinde) —I dislike from you, you are stupid person (Gaziantep Ü. Dersliğinde) —Esra senden nefret ediyorum.. (Gaziantep Ü. Dersliğinde) —Pişkin ümit (G. Ü dersliğinde) —Değeri güzelliğinden uzun süren pek az kadın vardır. ( Batman M. Y. O dersliğinde) —Nato defol (İstanbul’da bir afişin üstünde)

Felsefe içerikli graffitilerin % 5, 9 ile dördüncü sırada olduğunu görmekteyiz. Bu konulu yazıların tamamına yakınının yüksek okullarda olması tesadüf değildir tabi. Bu durum yüksek okul tahsili yapanların felsefeye daha eğilimli olduklarını, düşüncelerini değişik fikir ve imajlarla süsleyerek anlatma yetilerinin olduğunu ve bu anlatım yollarından hoşlandıklarını göstermektedir. Bu graffitilerin bazıları şunlardır; —Her pencere büyüklüğüne göre ay ışığı olur. (Batman M. Y. O. koridorunda) —Mertebe kıymete göre olsaydı, kaş gözün üstünde yerleşemezdi. (Batman M. Y. O. dersliğinde) —İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken, başları havadadır, doldukça eğilirler. (Gaziantep’te bir lise dersliğinde) —Bıçak açtığı yarayı unutmaz. (Y. Y. Ü. Koridorunda) —Yaratılış özgürlüğe mahkumiyettir. (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Boş çuvalın dik durması zordur. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Direniş zafere götürür, ihanet teslimiyete. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Bazıları ışığın, bazıları gölgenin peşine düşerler. ( Batman M. Y. O dersliğinde) —Kaybedenlerin elbet bir kazanma öyküleri vardır. ( Y. Y. Ü. dersliğinde)

Page 25: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

25

—Hiç kimse duymak istemeyen kadar sağır, görmek istemeyen kadar kör değildir. ( Y. Y. Ü. dersliğinde ) —Köpek olarak doğandan değil, sonradan köpek olandan korkulur. (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Denizde bulunan kimse rüzgarın emrine tabidir. (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Bilmez misin satrançta piyon, seferde vezirdir. (G. Ü. dersliğinde) —Manasız sözdense horoz sesi daha güzeldir, o manasını bilmese de hiç olmazsa öteceği zamanı bilir. ( Batman M. Y. O dersliğinde) —Fakir insan malı az olan değil, arzusu çok olandır. (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Bin bahar yeşerse, taş yeşermez.. (Y. Y. Ü. Koridorunda) —Ceviz kabuğunu kırıp da özüne inmeyen hepsini kabuk zanneder. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan yelkenlerini ona göre uzat.. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Başkalarını bilen kimse bilgili, kendini bilen kimse akıllıdır.. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Akıl noksanlığı iki türlü olur; biri delilikten öbürü cahillikten. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —İçinde bulunduğun durumun farkında değilsen, hiçbir şeyi kontrol altına alamazsın.. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Boşluk uyku getirir. Uyku da ölümü. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Kazanmaya aday birinin, kaybedilmiş bir davaya saplanması kadar içler acısı bir durum olamaz. (Van’da bir parkta) —Asil insan idare eder, aciz insan şikayet eder, basit insan iftira eder. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Kuş değilsen, uçurum kenarlarına yuva kurma.. ( Y. Y. Ü. dersliğinde) —Çile kadınları güçsüzleştirirken, erkekleri hayata hazırlar. ( Batman M. Y. O dersliğinde)

Page 26: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

26

Graffitilerimizi incelediğimizde bir kısmın herhangi bir duygu ve

düşünce içinde belirtilmeden, tek kelime halinde olduklarını görmekteyiz. Kelime ve tekil yapılı duvar yazıları olarak isimlendirdiğimiz bu yazıların oranı % 4. 9 bu kapsamdaki graffitileri incelediğimizde çoğunun il isimleri olduğunu görüyoruz ki bu da muhtemelen insanın memleket hasretini yansıtmakta. Bunun dışındakilerin ne tür duyguları ifade ettikleri pek anlaşılır değil; bu tekil yapılar insanımızın duygularını açık ve net anlatmaktan hoşlanmadığını kendini ve düşüncelerini kısa ve kolay yoldan anlatmayı tercih ettiğini göstermektedir. Bazı örnekleri şunlardır; —İstanbul (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Stres (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Hatay (Y. Y. Ü. dersliğinde —Dolma (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Eşkıya (Van’da bir duvarın üstünde) —Bakırköy (Gaziantep te bir lise tuvaletinde) —Bukaçiya (Van’da bir duvarın üstünde) —Diyarbakır (Batman M. Y. O. dersliğinde) —İlk gün (Batman M. Y. O. dersliğinde) — Deli (G. Ü. dersliğinde) — Dostum (G. Ü. dersliğinde) — Gençlik (G. Ü. dersliğinde) — Vatan sever (G. Ü. dersliğinde) — 5439 (G. Ü. dersliğinde) — Urfa (G. Ü. dersliğinde)

Bunlardan sonra bazı konulara açıklama ve yorum getiren graffitilerimizi “beyanat ve yorum yazıları” başlığı altında % 3, 8 ile görmekteyiz. Bu konuda bazı örnekler şunlardır;

Page 27: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

27

— Erkeğin de kadının da terbiyesi tartıştıkları zaman belli olur (Y. Y. Ü Dersliğinde) — Edipler edepli olmalı (Y. Y. Ü koridorunda) — Güzellik geçicidir. (bembeyaz kara bir kalbin pislenmesi gibi) Aslolan samimi hislerdir benimki gibi. ( Y. Y. Ü Dersliğinde) —Gamzesiz güzel olmaz. (G. Ü. Dersliğinde) —Yaratılanı severiz, yaradandan ötürü ( Y. Y. Ü koridorunda) —Duvar yazıları hüzün verir yazmayın derken bile yazdığıma aldanmayın(Y. Y. Ü Dersliğinde) —İnsanlar iki yüzlü( G. Ü. Dersliğinde) —Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. ( G. Ü. Dersliğinde) —Ağzı olan konuşuyor. (Batman’da bir duvarın üstünde) —Miras değil, alın teri. ( Batman’da bir duvarın üstünde) —Kopya çekmeyen öğrenemez. ( Y. Y. Ü Dersliğinde) —Öğrenciyi öğrenci yapan cebindeki kopyadır. (Y. Y. Ü Dersliğinde) —We don’t take copy, were not Iying (The möös) (Y. Y. Ü Dersliğinde) —Biz elleri nasırlı annelerin evlatlarıyız. Bizde sevmek vardır, affetmek de var yalvarmak asla. (Y. Y. Ü Dersliğinde) —Sahtekar dostum olacağına, mert düşmanım olsun daha iyi. (Van’da bir ilköğretim dersliğinde) —Babalar ölmez, ölse de gömülmez. (Van’da bir ilköğretim dersliğinde) —Canım yok olmak istiyor, ne ölmek ne yaşamak, sadece olmamak. ( G. Ü. Dersliğinde) —Birini beğensem çıkar evlenirim. ( Gaziantep’te bir lise Dersliğinde) —Bir kişiyi affetmek, yaptığı hatayı onaylamak değildir. (Y. Y. Ü

Page 28: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

28

Dersliğinde) —İnsanlar her şeyin fiyatını biliyor, hiçbir şeyin değerini bilmiyor (Y. Y. Ü Dersliğinde) —İlim servetten üstündür, çünkü serveti sen korursun. ilim ise seni korur. ( Y. Y. Ü Dersliğinde) —Tembellik dünyada en büyük israftır(. Y. Y. Ü. Koridorunda) —Gençler yaşlıları budala sanırlar, fakat yaşlılar gençlerin budala olduklarını bilirler. Y. Y. Ü Dersliğinde) —Elli elli yüz Müslümcüyüz biz. Müslüme selam, jilete devam(Van’da bir ilköğretim duvarında)

Diğer bir konu grubumuz olan “mizahi yazılar’’ derlediğimiz graffitiler içinde % 3. 7 gibi bir oran teşkil etmektedir. Bu yazılara baktığımızda çoğunun zeka mahsulü, nükteli olduğunu görmekteyiz ki bu da toplumumuzun pratik zekasının, yeteneğinin ve kültür birikiminin bir yansımasıdır. Konu ile ilgili birkaç örnek şunlardır; —Bir kurşunla vurulda, bir kadına vurulma(Batman M. Y. O dersliğinde ) —Ev alma komşu kızını al.. ( Y. Y. Ü Dersliğinde) —Kaynanamı kaybettim, görenler görmemezlikten gelsin. (Batman'da bir parkta) —İlahi Azrail sen adamı öldürürsün. (Y. Y. Ü Dersliğinde) —Şunu oku da gör ebenin, şinasi şu son şansın senin (Y. Y. Ü. koridorunda) —Erkeğin kalbine nasıl girersin?cevap:Bir bıçakla sol göğsünün içine doğru. (Van’da bir lise duvarında) —İstikbal göklerdedir, o halde gelecek kargalarındır. (Y. Y. Ü Koridorunda) —Karı ile kocanın mesut olabilmesi için kocanın sağır, kadının kör olması gerekir( Y. Y. Ü Koridorunda) —Azraille belediye otobüslerinin ortak yanı şudur ; ikisinin de ne zaman geleceği belli olmaz. (Van’da bir durakta )

Page 29: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

29

—Koca evde değil, genel evinde bulunur. (Gaziantep'te bir lise tuvaletinde) —Kahrolsun kahrolsun diyenler. (G. Ü. Koridorunda) —Çimleri basma çimleri eziyorsun, kusura bakma b. a benziyorsun( G. Ü. Koridorunda) —Zayıfsız karne meyvesiz kasaba benzer. ( G. Ü. Koridorunda) —Okusaydı adam olacaktı, o şimdi bir milyoner. ( G. Ü. dersliğinde) —Eskiler mağaraya kaçırırlardı sevdiklerini, sonra şartlar değişince dağa kaçırmış olurlar, senin kız kaçırma yöntemin ise bambaşka, hepsini elinden kaçırıyorsun. ( G. Ü. Koridorunda) —Yazmış adını duvarlara, silmek çok zor geliyor bana ne olur naz etme, gel ahıra seveyim seni doya doya (Gaziantep bir lise koridorunda)

Diğer bir kategorimiz de % 3. 4 ile “politik yazılardır. ’’Politik yazıların bulunduğu yerlerde birbirine zıt görüşler ortaya çıkmakta, bir hükmün hemen altında ona muhalif bir hüküm belirmektedir. Bu da insanımızın kendi düşüncesinin haricindekilere karşı ne kadar hoşgörüsüz ve tahammülsüz olduğunun emaresidir. Ayrıca politik yazıların çoğunda mevcut düzene, iktidar partiye eleştiri (bazen de)hakaret yansıdığını, ona muhalif partilerin ya da oluşumların desteklendiğini görmekteyiz. Bazı örneklerimiz şunlardır. —En profesyonel atıcılar politikacılardır. (Batman M. Y. O dersliğinde) —Başka çare yok B. B. P (İstanbul’da bir duvarın üstünde) —B. B. P (İstanbul’da bir duvarın üstünde) —Alkışlar ve oylar Dehap ’a (Van’da bir duvarın üstünde) —M. H. P (Van’da bir levhanın üstünde) —Tek yol Devrim (İstanbul’da bir duvarın üstünde) —İmralı ya bin selam (Van’da bir duvarın üstünde) —Gençlik Apo’ nun fedaisidir (Van’da bir duvarın üstünde) —Bıji Kadek (Yaşasın Kadek ) (Batman’da M. Y. O dersliğinde)

Page 30: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

30

—Kahrolsun PKK’liler (Y. Y. Ü dersliğinde) —Biratiyan gella (Halkların kardeşliği)(Y. Y. Ü dersliğinde) —Özgür kadını yaratana bin selam (Van’da bir duvarın üstünde) — Geleceğin milli devleti MHP. (Batman M. Y. O. dersliğinde) — Kürdistanın başkenti Amed (Batman M. Y. O dersliğinde) — PKK (Gaziantep’te bir lise tuvaletinde) — Abdullah Öcalan iyi adamdır. (Gaziantep te bir lise tuvaletinde) — AKP p…(Gaziantep te bir lise tuvaletinde) — Merak etmeyin lamba yanacak (G. Ü. dersliğinde) — Kahrolsun faşizm (Y. Y. Ü dersliğinde) — Hepimiz başkurttan geldik (altında) O halde uluyalım. (Batman da bir parkta) — AKP cinayet işliyor, açlıktan öleceğim (Batman da otogarda) — Ecevit varlığın yeter (Gaziantep’te bir afişin altında) Bunları takiben % 3, 3 ile “tavsiye ve salık veren yazılar” gelmektedir. II tekil veya II çoğul şahıslara yönelmiş, daha çok emir kipinde çekimlenmiş bu yazıların bazı örnekleri şunlardır; — Her yüzüne güleni dost sanma (G. Ü koridorunda) — Ölsen de namerde muhtaç olma (G. Ü koridorunda) — Kırma kalbi ustası yoktur. (Gaziantep’te bir parkta) — İnsan ol evlat (Batman M. Y. O. dersliğinde) — Sorumluluğunu taşıyabileceğin fikrin adamı ol (Y. Y. Ü dersliğinde) — Sen daima mutlu olmaya çalış, hüzün nasıl olsa gelip seni bulur. (Batman M. Y. O dersliğinde)

Page 31: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

31

— Bir kurşunla vurul da bir kadına vurulma (Batman M. Y. O dersliğinde) — Ne anlatırsın renkleri nice ince köre Konuş insanlarla akıllarına göre (Y. Y. Ü dersliğinde) — Kışın güneşine, kızın gülüşüne aldanma (Y. Y. Ü dersliğinde) — Yolunuzu doğru çizin, dünya size yol versin (Y. Y. Ü dersliğinde) — Günün adamı değil, hakikatin adamı ol (Y. Y. Ü koridorunda) — Güller göreceksin dikenlerin arasında Gülleri dermeye bak dikenlerle uğraşma (Y. Y. Ü dersliğinde) — Ummanlar gibi olsun, inançla geril, insana saygı duy. Kalmasın el uzatmadığın bir mahsun gönül (Gaziantep’te bir lise bahçesinde) — Ahmakla dost olma, çünkü çok zaman sana faydalı olmak isterken zararlı olur. (G. Ü koridorunda) — Yitirmeli ne varsa, başlamalı yeniden (Y. Y. Ü dersliğinde) — Atalardan sana kalanı hak etmeye bak, yoksa senin olmazlar (Y. Y. Ü dersliğinde) — Sizi gidi tembeller, ders çalışın (Y. Y. Ü dersliğinde)

Daha sonra % 3, 1 oranı ile “sosyal yazılar” gelmektedir. Bu graffitilerimizde yoksunluk, adaletsizlik, insanlığa sitem, bazı mevzularda tavır ve yargılar… konu edilmiştir. İlgili bazı duvar yazılarımız şunlardır; — Adalet sahibi zulmetmez (G. Ü kampusünde) — Eğitime yüzde yüz destek ((Y. Y. Ü koridorunda) — Savaşa hayır (Van’da bir duvarın üstünde) — Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul (G. Ü. koridorunda) — Money is the power Power is the Money (Para güçtür, güç paradır. ) (G. Ü. dersliğinde) — Camlar kırılıyor çığlık atıyorsunuz.

Page 32: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

32

İnsanlar ölüyor susuyorsunuz. (G. Ü. dersliğinde) — Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır. (Batman M. Y. O koridorunda) — Tembellik dünyada en büyük israftır. (Y. Y. Ü koridorunda) — Dostu olmayan insan yoksul insandır. (Gaziantep’te bir duvarın üstünde) — İş arıyorum. Ne olursa No…… (Batman’da bir afişin altında) — Cinayete ses çıkarmayan, caninin suç ortağıdır. (Y. Y. Ü koridorunda) — Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak bu arada çok basit bir şeyi unuttuk, kardeş olarak yaşamayı (Y. Y. Ü dersliğinde)

Derlediğimiz yazılarda bunalımlı ruh halini, ümitsizliği yansıtan yazılar % 2, 9 oranında. Duvar yazılarını daha çok gençlerin yazdığını hesaba katacak olursak gençliğin bu karamsar bakış açısı dikkatimizi çekmektedir. Bizce bu bakış açısı aksaklıkların (Özellikle sosyal ve ekonomik anlamda) yoğun yaşandığı ülkemizde, gençliğin henüz kimliğini oluştururken kendine toplumda yer edinme gayreti ile birlikte bir çatışma sürecine girmesinin ruh hallerinde bozulmalara yol açmasının sonucudur. (Daha sonra tekrar dönmek üzere bu konuyu burada kısa kesiyoruz. )Bu ruh hali içinde, bir denge kurma çabasıyla yazılan yazılardan bazı örnekler şunlardır; —Yaşamak buysa üstü kalsın. (Batman M. Y. O koridorunda) —Yaşamak içimden gelmiyor, öylesine dertli öylesine üzgünüm. (Y. YÜ Dersliğinde) —Neden bu eza, bu cefa niçin? (Y. Y. Ü koridorunda) —Çilekeş başım (Van’da bir ilköğretim duvarında) —İsyankar alemin tövbekarı. (Van’da bir ilköğretim Dersliğinde) —Ne sevgide, ne aşkta, ne hayata gülmüşüm, ızdırabım doğuştan, ben yaşarken ölmüşüm. (G. Ü. dersliğinde) —Yorgun, ümitsiz, kırgın bir gün daha.. (G. Ü dersliğinde) —Elveda mutluluklar, elveda tüm umutlar. (Van’da bir duvarın üstünde)

Page 33: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

33

—Ömür biter dert bitmez. (Batman M. Y. O dersliğinde) —Kırık kalp (Batman M. Y. O dersliğinde) —Öyle bıkmışım ki kendimden (Y. Y. Ü Dersliğinde) —Dünya güzel olsa doğarken ağlamazdık. ( G. Ü dersliğinde) —Celladımsın ey zaman, zaman zaman hayatım boyunca ne kazandın, hep çaldın, acılarıma merhem bile olmadın. (Y. Y. Ü Dersliğinde) —Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı. (Y. Y. Ü Dersliğinde) —Eller kadir kıymet bilmiyor anne. (Van’da bir ilköğretim bahçesinde )

Bunlardan sonra % 2, 9 ile “mesaj “kategorisi’ne aldığımız genellikle direk II şahıs nezdinde ilgili kimseye veya izleyicisine yönelmiş, bazen istek bildiren bazen duygularını açıklayan, bazen üstü kapalı bir çağrıya dönüşmüş yazıların bazı örnekleri şunlardır; —Hüsna gurban seni özledim. (Y. Y. Ü Dersliğinde) —Üzülme anam (Van’da bir duvarın üstünde) —Ayılar matoyu uyarıyor (İstanbul’da bir duvarın üstünde) —Sen farklısın. (Van’da bir duvarın üstünde) —Seni sevmiyorum. (İstanbul’da bir duvarın üstünde) —Dost dediğin yanında olduğunda huzur bulduğun o seçkin kişidir. O da bil ki sensin. (Y. Y. Ü Dersliğinde) —Lütfen boş bırakmayın. (Y. Y. Ü Koridorunda) —Dont break my leart Give me your love (Kalbimi kırma sevgini bana ver) (Y. Y. Ü koridorunda) —Sus (Y. Y. Ü Kantininde) —Gideceğim buralardan artık elveda. (Y. Y. Ü Koridorunda) —Sevgili güzel kız beni neden terk ettin. ( Y. Y. Ü Koridorunda)

Page 34: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

34

—Ben sana fazla iyiyim. (G. Ü dersliğinde) —Dönme sakın çok gülerim. (G. Ü dersliğinde) —Pes etmek için sevmedik biz Ya vuslat ya Ece Gözlerinden sürgün etme gel Sigaram bitmek üzere. ( Y. Y. Ü dersliğinde) —Ben hırçın bir çocuğum. Yıllar geçse bile sadece senle mutluluğum.. ( Y. Y. Ü dersliğinde)

Daha sonra bunları 2. 7 oranı ile “ilan, reklam, haber’’ içerikli duvar

yazıları takip etmektedir. Bazen mizahi bir söyleyiş ile dile getirilen bu yazılarda graffitilerin iletişimsel boyutu net olarak belirmektedir. Bazı örneklerimiz şunlardır.

—Arkadaş hattı no (Y. Y. Ü Koridorunda) —Adı temiz gönlü temiz İsmail ben. (Y. YÜ Koridorunda) —Öğrenimler yatırılmış. (Y. Y. Ü dersliğinde ) —Sahibi tarafından az kullanılmış, yemek pişirebilen bayan ev elemanı aranıyor. ( Y. Y. Ü dersliğinde) —Dikkat satanist var (Van’da bir duvarın üstünde) —Alemin kıralı 0536 (G. Ü koridorunda) —Cemo okulu bıraktı. (G. Ü koridorunda) —Mehmet kalemini muhasebe bölümüne getir. ( G. Ü koridorunda) —Ali ihsan okulda. 28 10 2004 (G. te bir lise koridorunda) —Burçin benimle çıkar mısın? (G. te bir lise koridorunda) —O şimdi asker. (Batman M. Y. O dersliğinde) —East or west. Melihcan is the best since 2001 (Doğu veya Batı Melihcan en iyisi. 2001 den beri. )( Batman M. Y. O duvarında)

Page 35: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

35

—İşte bittiğim gün 21 04 2004 (G. Ü koridorunda) —Beni aramak ister misin, adım Hakan ( G. Ü koridorunda) —10. 05. Dayanamadı yeminini bozdu ( G. Ü koridorunda) —Bu alemde başka rakip tanımam ( G. Ü dersliğinde) —Satanist mekanı akşam saat 6 da herkesi bekliyorum yazan: satanist smal (Van’da bir duvarın üstünde) —Birini beğensem çıkar evlenirim (G'te bir lise dersliğinde) —Her şeyin sonu geliyor. (Y. Y. Ü dersliğinde)

Bunları takiben 2. 6 oranı ile “futbol”un gelmesi, ülkemizde futbolun

önemsenen bir spor olduğunu, hatta spordan üstün bir hüviyet kazanarak insanların zihninde ve yaşamında yer etmiş bir mevhum olduğunu göstermektedir. Çoğunu futbol takımı isimlerinin oluşturduğu yazılarımızın bazıları şunlardır;

— G. S (Van’da bir duvarın üstünde) — F. B (Van’da bir duvarın üstünde) — GS’li Emo (Van’da bir duvarın üstünde) — Fenerbahçe (Y. Y. Ü. koridorunda) — BJK (Y. Y. Ü. koridorunda) — Yaktın beni Cimbom (Y. Y. Ü. koridorunda) — Şampiyon Fenerbahçe (Van’da bir duvarın üstünde) — Şahbağı gençlik spor (Van’da bir duvarın üstünde)— Real Madrid’in genç yıldızları (Van’da bir duvarın üstünde) — Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak, ama 365 gün Galatasaraylı (G. Ü. dersliğinde) — Galatasaray şampiyon oldun, durduramaz kimse seni, en büyük sensin Cimbom (Y. Y. Ü dersliğinde)

Page 36: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

36

— Florya aslanları % 100 anti fenerli, katıksız Galatasaraylı (Y. Y. Ü dersliğinde) — Karakartal (G. Ü. koridorunda) — Anakara gücü (G. Ü. koridorunda) — Samsun spor (G. Ü. koridorunda)

Manevi-dinsel graffitilerimizin oranı ise 2, 5’e tekabül ediyor.

Halkın çoğunun Müslüman olduğu bir toplum için bu oran küçük gibi görünüyor. Dini eğitim ve prensiplerin kamuya veya başkalarına ait bir mala zarar vermeyi hoş karşılamaması, duvar yazılarına bakış tarzını da etkilediğini düşündüğümüzü söyleyerek bu konuyu burada kesiyor ve bazı örnekleri aşağıya aktarıyoruz. — Başında tac bulunan hiçbir imparator, kendi eliyle yamanmış bir hırka giyen Hz. Muhammed kadar saygı görmemiştir. (Batman M. Y. O dersliğinde) — Cehennem içinde hiç ateş yoktur herkes ateşini kendi götürür (G. Ü. dersliğinde) — Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi merhametsiz azap çekmektir. (Y. Y. Ü dersliğinde) — Cehennem zulüm eden zalimler içindir (Y. Y. Ü dersliğinde) — Gerçek sizi kurtaracaktır. (Yuhanna) (G. Ü. dersliğinde) — Dün geçti yarın var mı, gençliğine güvenme ölen hep ihtiyar mı? (Y. Y. Ü dersliğinde) — Vicdanın ziyası din ilimleridir. Aklın nuru fen ilimleridir. Bu ikisinin birleşmesinden hakikat tecelli eder. Bunlar bir birinden ayrıldığı vakti, Birinden taassup diğerinden ise şüphe ve hile tevellüt eder (Y. Y. Ü dersliğinde) — İki şeyi unutma; Allah’ı ve ölümü (Y. Y. Ü dersliğinde) — Fani olan değil, ebedi olan değerlidir. Ruh ebedi zevkleri adi zevklere tercih eder. (Y. Y. Ü dersliğinde)

Page 37: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

37

— Yüreğinde hüzün gözlerinde gam Bir kalbi doymamış gibi yaşlısın Çevren pırıl pırıl güzellik te tam Mesut olmak için inanmalısın (Y. Y. Ü dersliğinde) — Düşmanı yenen değil, nefsini yenen güçlüdür. (Y. Y. Ü dersliğinde)

Dilek ve temenniler bildirilen duvar yazılarının oranı % 2, 4’tür bu

konulu yazılardan bazı örnekler şunlardır;

— Burası Van gülüm günü gününden kara Her şeye hasretim, bir sana bir de gelmeyen şu bahara (Y. Y. Ü dersliğinde) — Kız babası erkek babası, kalksın başlık parası, (Vanda bir ilk öğretim bahçesinde) — Çevremizi temiz tutalım (Vanda bir duvarın üstünde) — Sizi seviyoruz, bizi unutmayın (Vanda bir duvarın üstünde) — Babalığınızı yitirmeyin evlatlarım (Vanda bir duvarın üstünde) — Mutlu ol yeter ki (G. Ü. dersliğinde) — İnşallah giderim bu lanet yerden. Bandırmalı Özge (G. Ü. koridorunda) — Baharın gülleri senin olsun Hazanın yelleri benim Benim için ağlama Umarım mutlu olursun (Y. Y. Ü. Dersliğinde) — Gün ışıkları yüreğini mutlulukla doldursun (G. Ü. koridorunda) — Kendine iyi bak, beni düşünme, su akar yatağını bulur (G. Ü. koridorunda)

Duvar yazılarımızın bazılarında “tanımlama” yapan yazılar

bulunmaktadır ki bunların oranı % 2, 0’dır. Bu konuda bazı örnekler şunlardır;

— Hayat bir reklam arasıdır (Y. Y. Ü koridorunda) — İdeal denen şey yıldıza benzer, ona hiçbir zaman yetişemeyiz, ama tıpkı

Page 38: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

38

denizcilere olduğu gibi bize de yolumuzu gösteren odur. (Y. Y. Ü dersliğinde) — Orijinal olmak farklı olmak değil, öz olmaktır. (Y. Y. Ü dersliğinde) — Olgun insan sözlerinde ağır, davranışlarında ise acelecidir. (Batman M. Y. O dersliğinde) — Dans, yatay isteklerin dikey limitidir. (Y. Y. Ü koridorunda) —Hayat, yarınları hayal ederken başına gelendir. (G. Ü. dersliğinde) —Sabır suskunluk değil, işitilmemiş feryattır. ( G. Ü. dersliğinde) —Hatada ısrar etmek ahmaklıktır. (Y. Y. Ü koridorunda) —Kaybetmeyi göze almak kazanmaya atılan ilk adımdır. (Van’da bir parkta)

Bunlar dışında % 1, 1 oranında çizimler (Dokuz kalp, iki beden, üç

sima. bir çiçek, bir ağız, bir böbrek, bir mide)mevcuttur. Irkçı elemeleri/ayrımcılığı, ırkçı düşmanlığı ve ırkçı aşağılamaları

şeklinde üç gruba ayırdığımız ırkçı yazıların oranını (% 0. 7 ) genel itibari ile değerlendirdiğimizde ilgili konunun büyük bir oran teşkil etmediğini bu minvalde araştırma yaptığımız bölgede öncelikli konulardan biri olmadığını görmekteyiz. Fakat belirtilmesi gereken ayrı bir durum da bazı ırk desteklemelerinin yapıldığı partilerle ilgili yazıların ırkçı yazılar kapsamına alınmadığıdır. Böyle bir kapsam genişlemesi durumunda ırkçı yazılar oranın artacağı şüphesizdir. Bazı örneklerimiz şöyledir;

—Ne mutlu türküm diyene. (Van’da bir parkta) —Türk’ çü hareket engellenemez. (G. te bir bayan tuvaletinde) —Kürdüz gururluyuz. ( G. te bir bayan tuvaletinde) —Tüm yolar turan’a gider. (G. Ü. Bahçe duvarında) —Köpekler ölün pis Fasiştler. ( Y. Y. Ü dersliğinde) —Hepimiz baş kuttan geldik.. ( Y. Y. Ü dersliğinde) —Kürtler Türkiye size mezar olacak. (Batman M. Y. O Bahçe duvarında)

Page 39: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

39

—Ne kadar kürt varsa... (Gaziantepte bir lise tuvaletinde) —Türk kafalı sende. ( Y. Y. Ü bayan tuvaletinde. ) —Karadeniz de Lazlar, Van’da hanzolar. (Y. Y. Ü bayan tuvaletinde)

Duvar yazılarında yine nonseksüel grup içinde değerlendirdiğimiz

fakat tamanının Wc’lerde bulunması yönüyle konu itibariyle farklılık arz eden yazılar bulunmaktaydı. Oranı % 2, 2 olan bu yazılara insanın farklı bir boyutu yansımaktadır. Çok göz önünde olmayan, bir yönüyle kuytu bu yerlerdeki yazılar insanların karanlık yönlerini açığa çıkarmakta, rahatlamalarına araç olmaktadır. Bundan da anlaşılacağı gibi bazı insanlar tuvaletleri bedensel ve ruhsal anlamda rahatlamak için kullanıyorlar. Bir diğer göze çarpan husus, buradaki yazılarda mizahi aktarımın fazlalığı, konu üzerine yoğunlaşmış, zeka mahsulü diyebileceğimiz espirilerin bolca olmasıdır. Bu da bizce söylemi kabul edilebilir kılan bir yoldur. Konu ile ilgili örnekler şunlardır;

— Ne yersen ye sonu budur (G. Ü. tuvaletinde) — Burnunu tutacağına temiz tut (Y. Y. Ü tuvaletinde) —Ateşle yaklaşma gaz kaçağı var. (Y. Y. Ü tuvaletinde) — Kokuyu çekmek istemiyorsan sifonu çek (Y. Y. Ü. tuvaletinde) — Acele işe bende işeyeceğim (G. Ü. tuvaletinde) — İşiyorum o halde varım (Batman M. Y. O. tuvaletinde) — Gel artık yoksa şamar geliyor (Y. Y. Ü tuvaletinde) — Tuvaletten sonra sifonu çekme, insanlığa yaptığın katkıyı herkes görsün (G. Ü tuvaletinde) — Bulduğun gibi bırak (Y. Y. Ü tuvaletinde) — Lütfen kapının ağzına yapmayınız. (Y. Y. Ü tuvaletinde) — İster yaz ister oku Düğünümüzde bir kilim doku Senin için getirdim bu b. ku (Y. Y. Ü tuvaletinde)

Page 40: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

40

— Elektrik tasarrufu yap, karanlıkta hedefe indirmeyi öğren (G. Ü. tuvaletinde) — Fazla koku çıkarma (Y. Y. Ü tuvaletinde) — Tutuğun altın olsun (Y. Y. Ü tuvaletinde) — Y.. lenmeden s. çana 57 ekran tv bedava (Y. Y. Ü. tuvaletinde) — Ayakkabıyla içeri girmek yasaktır. (Y. Y. Ü. tuvaletinde) — Sağ ayakla girilir sol ayakla çıkılır (Y. Y. Ü. tuvaletinde) — Lütfen k. çınızı temiz tutun, molped kullanın (Gaziantep’te bir lise tuvaletinde)

Yine daha çok tuvaletlerde rastladığımız bir diğer konu grubu da

“seksüel graffitiler”. Bir ayırıma gitmeden seksüel graffitilerin oranının % 2, 7 olduğunu görmekteyiz. Bu oranın küçük görünmesinin nedeni graffiti mekanlarını çeşitli yerlerden seçmiş olmamızdır. Konuyu daha çok açacak olursak örneğin yazıların tamamını W. C. lerden almış olsaydık seksüel yazıların miktarı hayli yüksek çıkardı. Bu yazıların çoğunun davet ve talep içerikli olması bize cinsel doyumsuzluğun ve cinselliğe karşı ilginin gündemde olduğu fikrini verdi.

Yaptığımız araştırmada gördük ki, cinsel içerikli yazıların çoğunun

hatta bütününe yakın bir kısmının tuvaletlerde bulunması, yine insanların karanlık yönünü, yani gizli saklı duygularını, genelde açığa vurmadıkları hislerini ve isteklerini ortaya koymak için yine ücra ve fazla göz önünde olmayan yerleri yani tuvaletleri tercih etmeleri arasında bağlantı vardır. İlgili bazı örnekler şunlardır;

— Bana karı lazım (Van’da genel bir erkek tuvaletinde) — Testislerim ağrıyor, duyurulur. (G. Ü. koridorunda) — Bol paralı erkekler arasın (Batman’da genel bir bayan tuvaletinde) — Dünya fani ölüm ani Versen ne olur yani. (Y. Y. Ü. erkek tuvaletinde) — Tatminsizliğe iyi gelirim (Van’da genel bir erkek tuvaletinde) — Savaşma seviş benle (Batman M. Y. O tuvaletinde)

Page 41: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

41

— The best on the sex (G. Ü tuvaletinde) — Fuck of king (G. Ü tuvaletinde) — Aşk öyle bir hastalıktır ki iki kişiyi birden yatağa düşürür (G. Ü tuvaletinde) — Napolyon azmış, karı, karı, karı, (G. Ü. tuvaletinde) — Sex ilaçtır. (Gaziantep’te genel bir bayan tuvaletinde) — Tel… bu yosmayı arayın (Batman M. Y. O tuvaletinde) — Bu okulda ne kadar kız varsa…. (G. te bir lise tuvaletinde) — Ey cinselliği sevgiyle öldüren aptallar (Y. Y. Ü dersliğinde) — Levent (bu toptur) (Batman M. Y. O koridorunda) — Oğlan Cemal (G. Ü. tuvaletinde) — Tüm lezbiyenlere kapım açık (Y. Y. Ü bayan tuvaletinde) —…. İsteyen erkeklere sizi bekliyorum (Y. Y. Ü erkek tuvaletinde

Sınıf, etnik şartlar ve kültür farklılıklarına bağlı olarak duvar

yazılarının miktarında büyük bir orantısızlık vardı. Öyle ki gelişmişlik düzeyi az olan semtlerde graffitilerin çokluğu dikkat çekiciydi. Bunlara ilerde tekrar dönmek üzere şimdilik konuyu burada kesiyoruz. Genelde açık alanlardaki yazılar bir veya birkaç kelimeden oluşan, daha büyük, direk izleyicisine yönelmiş birçok ifade ile dile getirilmişti.

—Sessizce bağırıyorum. (Yüzüncü Yıl Üni. dersliğinde) —Nusaybinli (Yüzün Yıl Üniversitesi dersliğinde) —Şafak 845 (Yüzüncü Yıl Üniversitesi dersliğinde) —Sus (Y. Y. Ünv. Üniversitesi Kantininde ) —Nato defol (İstanbul’da alt geçitte) —Elif 1984 (Y. Y. Ü. dersliğinde)

Page 42: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

42

—Şov yapma (Batman’da bir parkta) —Devam (Gaziantep’te bir parkta ) —Selam (Gaziantep’te bir parkta) —Mazinin Efendisi (Y. Y. Ü. dersliğinde) —Gözlerim gözlerine (Van’da bir okul duvarında) —Katil Amerika (Batman Meslek Yüksek Okulu Koridorunda) —Sensiz olmuyor (İstanbul'da bir parkta) —Savaş yapma kek yap (Batman’da bir parkta) —Meğer bir yalandan ibaretmiş (İstanbul’da bir parkta) —İşemek hürriyet (İstanbul’da bir evin duvarında) —Tek yol devrim (İstanbul’da bir evin duvarında) —Eşkıya gibi (Van’da bir bahçe duvarı üzerinde)

Özellikle kenar mahallelerde daha farklı bir durum, çeteleşme izleri,

çetelerle ilgili mesajlar ve çetelerdeki kişilerle ilgili karakteristik semboller veya isimler dikkat çekiciydi. Bazı yazılar özel bir grubun imzasını taşıyor gibi görünüyor, bu grupların kod veya kısaltılmış adları kullanılabiliyor, bazı duvarlar bu tür çeteler arasındaki diyalog ve söz düellolarını sergiliyordu.

— Ayılar mato’yu uyarıyor (İstanbul’da bir duvarda) —Vazgeç Haci yorgun (Van’da bir binanın duvarında) — Baba yorgun, iş durgun (İstanbul’da bir duvarda) — Savaşa hayır (Öküz Yunus) (Van’da bir binanın duvarında) — Seni öldüreceğim (Kirli Silo) (Van Otogarda) — Dam Kedo (Batman’da bir harabede)

Page 43: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

43

— Kara Davut (Batman’da bir parkta) — 7GRRGK (Y. Y. Ü. Dersliği) — 8E9A (Y. Y. Ü. Dersliği) — E8RG (Y. Y. Ü. Dersliği) — Ben buradayım ya sen (Y. Y. Ü. Koridorunda) — Rüzgarın oğlu Ömer (Gaziantep’te bir duvarın üstünde) — H. Y. S (Van’da bir bahçe duvarında) — A. A (Van’da bir bahçe duvarında) — S. D (Van’da bir bahçe duvarında) — Çekirge (Van’da bir duvarın üzerinde) — Vikçi Erko (Van’da bir duvarın üzerinde) — Kahrolsun Micco (Gaziantep Üniversitesi koridorunda) — Mon key Ergun (Gaziantep Üniversitesi koridorunda) — Pegasus MKE (Gaziantep Üniversitesi koridorunda) — Nicolas (Gaziantep Üniversitesi duvarlarında) koridorunda — Azat baba ben (Van’da bir binanın duvarında) — Ayhan babanın evlatları (Van’da bir binanın duvarında) — Kara Haro (Van’da bir binanın duvarında) — Kara Fato (Van’da bir binanın duvarında) — İspanyol Bilo (Van’da bir binanın duvarında) — Testere baro (Van’da bir binanın duvarında) — Bıçakçı Faro (Van’da bir binanın duvarında)

Page 44: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

44

— Kıt Nizo (Van’da bir binanın duvarında) — Laz Zanno (Van’da bir binanın duvarında)

Yaptığımız araştırma duvar yazıları arasında tag dediğimiz isim ve

lakap yazımlarının bolluğu, bir işaret, bir iz bırakma maksatlı da olabildikleri teorisini kanıtlamaktadır.

Bulduğumuz graffitilerin bazıları birbirinin benzeri ve birkaç

kelimeden oluşan küfür diye niteleyebileceğimiz cümlelerden ya da siyasi sembollerden oluşuyordu. Bu sözlerin sloganik ifadelerden meydana gelmesi ve kalıplar halinde daha önce de söylenmiş olması, bunları yazan kişilerin bu sözler, kavramlar ve meselelerle ilgili oldukları fakat bu ilginin yüzeysel olduğu anlamındaydı. Derin bilgi ve düşünce gerektirmeyen, basma kalıp, birbirinin tekrarı ya da benzeri yazılar, bize bunların belli bir düzeyin üzerine çıkmadığı ve bu bireylerin avami duygu ve düşünceler içinde oldukları izlenimini vermektedir.

Derlediğimiz yazıları biçimsel olarak ele aldığımızda bir kısmının

bize hiç yabancı olmadığını, atasözlerinden, vecizelerden, şiir ve şarkı sözlerinden esinlenerek yazıldığını söyleyebiliriz. Bunların ritim ve kafiye unsurlarıyla zenginleştirildiğini, böylece estetik unsurlarla sunulduğunu görürüz. Ayrıca bunlarda mecazi anlatım ve argo ağırlıklı ifadeler de çokça bulunmaktadır.

Duvar yazılarını cinsel farklılık açısından değerlendirecek olursak,

anketlerimizde 28 bayanın ve 28 erkeğin duvar yazısı yazıp yazmadığını ölçtük. Bayanlarda 9 kişi evet duvar yazısı yazdım, 19 kişi hayır yazmadım dedi. Erkeklerde ise buna çok yakın bir oranla karşılaşıyoruz. 8 kişi evet yazdım, 20 kişi hayır yazmadım cevabını verdi. Bu rakamlar çerçevesinde değerlendirdiğimizde cinsiyet farklılıkları üzerine graffitilerde bir fark olmadığı sonucuna varmaktayız. Fakat, bayan ve erkeklerin ayrı kullanması itibariyle, tuvaletlerdeki yazılara baktığımızda aradaki uçurumun varlığı ortaya çıkar. Erkek tuvaletlerinde yazıların çokluğu dikkat çekicidir, bunun yanında açık-saçık dil, küfürler, argo tabirler, seksüel içerik bayan tuvaletlerine göre hayli fazladır. Bu durumu batıdaki araştırmacılar fark etmiş ve konu üzerine açıklamalar yapmışlardır. “Alan Dundes bunun nedenini kadınların aynı uyarıcalar tarafından erkekler kadar uyarılmaması, yani hamilelik eksikliği, olarak değerlendirmekte, Horton çoğu belgelenen çalışmalarında erkek ve kadın davranışlarındaki farklılıkların değişik çocukluk sosyalleşme uygulamasının bir sonucu olduğuna bağlamaktadır. 20 gözlemsel ve deneysel çalışmanın 16’sı erkeklerin kızlardan daha agresiv olduğu sonucuna varmıştır. (Araştırmada graffiti de agresif tutumlardan biri

Page 45: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

45

olarak düşünülmüştür. )Bu yüzden erkeklerin daha çok graffiti ürettikleri sonucuna varılmıştır. ” 1

Duvar yazılarına baktığımızda bunlarda ana temalardan birinin de

sevgi olduğunu görmekteyiz. Yazılarda bu denli yoğunlukta olan bu duyguya konumuzda yer verelim ve ilk olarak Freud’un sevgiye bakış açısını değerlendirelim:

“Freud’a göre sevgi bir nesneye bağlı olan cinsel bir enerjidir. Yani

bir nesneye yönelmiş, fizyolojik kökenli bir iç güdüden başka birşey değildir. İnsan soyunun devamını sağlayan bir biyolojik zorunluluğun artığıdır. Freud erkeğe ve kadına göre sevgiyi ayırır. Erkekler için sevgi, onların yeme - içme gibi ihtiyaçlarını da giderdikleri için değerli olan kişilere karşı duyulan bir bağlılıktır, yani yetişkinlerin sevgisi çocuklarınkinden hiç de farklı değildir; ikisi de kendilerini besleyenleri severler. Kadınlar ise “ narsist “ bir sevgi biçimine sahip oldukları, yani başkalarını severken bile aslında yine kendilerini sevdikleri için yüksek bir düzeye erişemezler. ”2

“Bu görüşleri ile Freud sevginin anlamını çok basite indirgemiş

erkeğin sevgisini onları besleyip koruyanlara bir şükran hissinden ibaret saymış; kadını ise doğası gereği yalnızca kendini seven, bu açıdan aslında sevme yeteneği olmayan soğuk bir varlık olarak değerlendirmiştir. Birinci dünya savaşından sonra Freud’un sevgiye bakış açısı farklılık kazanmıştır. Önceleri haz alma ilkesine bağımlı, karşılıklı çıkar ilgisine dayalı bencilce duygulardan oluşuyordu. Freud’un farklılık arz eden yeni anlayışına göre canlı maddelerin her hücresinde bulunduğu varsayılan eros (*)un küçük birimleri birleştirip bir etmek amacına yönelik bir işlevi vardır. Bu anlayışa göre Freud cinsel olmayan sevginin de farkına varmıştı ve yaşam içgüdüsünü sevgi içgüdüsü olarak tanımlıyordu. Freud’un bu yeni teorisindeki en önemli nokta sevgiyi, yaşam ve evrim ile özdeşleştirerek, ölüm iç güdüsüne karşı verilen savaşta, sevginin insan varlığının korunmasından yana olduğunun ortaya konulmasıdır. Böylelikle insan varlığının bir kutbu yıkıcılık, diğer kutbu ise yıkıcılıkla sürekli bir savaş içinde olan eros oluyordu. Yani yaşamı var eden erosun karşısına, yaşamın en eski bir değer olgusunu, yıkıcılığı, yerleştiriyordu. Bu düşünüş biçiminde artık insan tek başına ve bencil bir makine değildir. O şimdi yaşam iç güdüsünün etkisiyle, başka insanlarla birleşmenin ve bir araya gelmenin yollarını arayan bir varlıktır. Yaşam, sevgi ve evrim bir ve aynı şeydir ve de insanin cinsellik ve haz duygularından çok daha derin, çok daha temel

1Stocker, Dutcher, Hargrove and Cook 2 Fromm, Erich, Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve sınırları, terc.:Aydın Arıtan, Arıtan Yayınları, İstanbul, 1997s. 33 * Eros:yunan mitolojisinde aşk tanrısı.Freud kendi teorisinde, cinsel eğilimler ve bunlardan doğan isteklerin tümü anlamında kullanmıştır.

Page 46: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

46

özelliklerdir. ”3 Freud insanı kapalı bir sistem olarak ele almaktaydı. Ona göre bu

kapalı devre sistem iki farklı güdü tarafından yönetilir. Bunlardan biri, yaşamda kalma mücadelesini sürdüren benlik iç güdüsü, diğeri ise içsel gerginlikleri giderebilmek için gösterilen çabadan doğan hazza ulaşma içgüdüsüdür. Bu ikincisi bedenin zevk alan bölgelerinde ve özellikle cinsel organlarda yoğunlaşmıştır. Hazza ulaşma bedendeki bazı kimyasal değişmeler yolu ile sağlanır. Bu anlayış içerisinde insan, önce tek başına ve soyutlanmış bir halde bulunur. Daha sonra karşı cinse duyduğu yakınlık nedeniyle, haz ihtiyacını tatmin etmek için onlarla ilişki kurar. Freud, iki karşıt cins arasındaki ilişkileri tıpkı insanların pazarda ya da mal piyasasındaki davranışlarına benzetir. Her iki durumda amaç insanın ihtiyaçlarını gidermesidir. Freud, insanlar arası ilişkilerin böyle doğduğuna inanırdı. Bu inanca göre, kişi ihtiyaç duyduğu şeyleri ona sunanlara doğru yönelirken, onda kendi ihtiyaçlarının tatminini görenler de, ona gelirler. ”4

Freud; sevgi, nefret, ihtiras, güçlü olma hırsı, cinsellik, kötümserlik

ile bağımsızlık ve özgürlük gibi insanda yer etmiş büyük tutkuları, değişik libido türleri içinde açıklamıştır ve sevginin biyolojik kökenli olduğunu, insanın doğuştan getirdiği bir iç güdü olduğunu savunur.

Freud’a göre sevmek ve özlem duymak ve yokluğunu hissetmek,

benlik duygusunu azaltır, ama sevilmek ve sevgisine karşılık bulmak, hele sevilen nesneye sahip olmak, onu yine yükseltir. Sevgi özlemi doğurur, ulaşamamak ve yokluğunu hissetmek ise benlik duygusunu, yani kendine güveni azaltır. Sevilmek ise sevilen nesneye sahip olmaktır. Sahip olmak ve denetim altında tutmak mutluluğa götürür. Bunun mal ya da kadın olması bu gerçeği değiştirmez. ”5

Bu bilgiler ışığında duvar yazıcılığı yapanları değerlendirecek olursak eğer, bize göre bu insanlar tarifini yapamadığı ve nedenini bilmediği bir boşluk içindedir. Bu boşluk ailenin ilgisizliğinden ve toplum içinde kendilerini bir yere sığdıramamış olup, kimlikleriyle olan çatışmadan ileri gelmektedir. Bu çatışmaların temeli kalıtımsal özelliklerin dış çevreden gelenlerle çelişip, onlara ters bir eğilime girmeleri ; çoğu kez, çocukların kendilerini, ailelerinin arzularını ön plana almaya zorlamaları ve bu yüzden de kendi eğilimlerini bastırmalarıdır. Kişilikte bir zayıflık oluşturan bu boşluklar güzel, güçlü, asil, adeta kusursuz görünümlü bir karşı cinse hayranlık hislerini doğurur. Adresini şaşırmış bu sevgi sayesinde kişinin zayıf yanlarını hayranı olduğu bir kişiye meylederek tatmin etmesi söz konusudur. Karşı cinsten umduğu sevgi beklentisine karşılık bulması 3 Fromm, s : 213 4 A.g.e, s : 213 5 Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları s:33

Page 47: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

47

onun bu sorunlu kişiliğini kapatacak, onunla özdeşleşip güçlenecek, böylece kendine güveni artacaktır. Fakat aksi bir durumda kişi düş kırıklığıyla yüz yüze gelecek, çözemediği bir yığın sorunla birlikte böyle bir yıkım kendine güvensizliği, değersizlik duygusunu getirecek ve melankolik bir hal kaçınılmaz olacaktır.

Fakat insanların sevgisel yaşamını tanımlarken şunu da eklemek

isteriz ki insanlardaki ruhsal ve bedensel fonksiyonlar, karmaşık bir biyolojik yapıya ve ilişkilere sahiptir. Mesela sevgi, kendini adamak, görev duygusu gibi şeyler tarafından bazı davranışlar doğrultusunda motive edildiğimizi düşünürüz, ama gerçekte, güçlü olma arzusu, mazoşizm ve bağlılık ihtiyacı tarafından etkilenip yönlendirilmiş olabiliriz. Yani her insanı aynı tanım altında toplamak, onların aynı özelliklerde olduğunu söylemek çok yanıltıcı olur. Bir de insan psikolojisinin karmaşası ve bilince çıkmayan duygular düşünüldüğünde kesin bir yargıya varmak yanlış olabilir.

Röportaj yaptığımız kişilerde ve derlediğimiz yazıların bir kısmında

bunalımlı hale rastladık. Bu kişilerin hayatı boş vermiş, hiç kimseden ve hiçbir şeyden pek bir beklentisi kalmamış, geleceğin kaygısını içinde hissetmeyen, hiçbir şeye önem vermeyen, yaşamını akışına bırakmış genel bir halet-i ruhiye içerisinde olduklarını fark ettik. Bu ruh hali üzerine Freud’un yorumları şöyledir:

Bunaltı duygusal bir durumdur, yani haz-hazsızlık dizisinden bir

takım duyguların, onlara uygun gelen boşalmaların birleşimidir. Bununla birlikte onların algılanması kuşkusuz ki kalıtsal bir iletimle bazı önemli olayların kalıntısını temsil eder. Bunaltı dış tehlikeye yani herhangi bir muhtemel acı algılanmasına karşı tepkidir. Bu tepkiye iki çıkar yol sunuluyor; Ya gerçekten bunaltının oluşması yalnızca bir sinyaldir ve bu durumda tepkinin kalan bölümünü ya kaçmaya ya savunmaya, ya da yeni tehlikeli duruma karşı koymaya yarar; ya da eski travmatik eylem bütün gücünü elinde tutar, o zaman bunaltı, tepkisinin tümünü oluşturur ve kötürümleştirici duyguyu sonunda güncel koşullar içinde uygunsuz olarak ortaya çıkarır. ”6

Bunaltının başlıca sorumlusu bize göre içe tıkılma sürecidir diyelim;

içe tıkılmaya ayrılmış fikri ile bu fikri yüklenmiş olan libidoyu ayrı ayrı incelemekle bu süreci eskiden daha iyi anlatabileceğimizi düşünüyoruz. İçe tıkılarak fikrin tanınmaz hale geliş noktasında biçimi bozulabilir. Fakat duygu dolgunluğu, şekli ne olursa, olsun ister saldırma, ister sevgi olsun şaşmaz biçimde bunaltıya çevrilir. Bunaltı duygusal bir hal, oldukça geçmiş

6 Sigmund Freud, Psikanaliz Üzerine, Türk.:A.Avni Öneş, Say Yayınları, İstanbul 1998, s:102

Page 48: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

48

ve tehlikeli bir olayın yeniden üretilmesidir; korunma iç güdüsünün hizmetinde kalır ve yeni tehlikelere işaret etmeye yarar. Bir tür kullanılmaz hale gelmiş olan libidodan da ileri gelir ve içe tıkma süreci içinde ürer. ”7*

Freud’un bunaltıya ilişkin yorumunu özetleyelim: Freud’a göre bunaltı bir takım duygulara karşılık olarak gelen bir

tepki oluşumudur. Öncesinde bir acı algısının hissedilmesinden kalan izler vardır. Üzüntü, hayal kırıklığı gibi insanı derinden etkileyen olaylar akabinde meydana gelebilen bu oluşum sonrasında organizma böyle bir tehlikeye karşın kendini koruma ihtiyacı içine girer, bu koruma bazen kaçma ya da savunma olarak kendini gösterir. Bunaltının bu şekli kısa ömürlü ve faydalıdır. Fakat bazen de bunaltı tepkinin tamamını oluşturur, bu haliyle ise bunaltı uzun süreli olarak psişikte kalır. Kişi bunu bilinç altına atabilir ve nedeninin bile yeterince farkında olmadan bu ruhi hali çok yoğun bir şekilde yaşayabilir.

Kısaca değindiğimiz bu bilgiler dahilinde duvar yazıcılığı yapanları

psişik olarak değerlendirdiğimizde gördüğümüz hayata karşı ilgisizlik, bu bunalımlı ruhi hallerinin bir sonucuydu, bu hal dinledikleri müziğe de yansıyor ve çoğunluk itibariyle arabesk müzikte ve daha da özele inecek olursak Müslüm Gürses’te odaklanıyordu. Biz buna en başında anlam vermedik, fakat bu kadar ortak paydaya rastlayınca şaşırdık bir o kadar da üzüldük, biz onları anarken delikanlı tabirini uygun görmüştük, onların tavırlarının ise bu tanımla yakından uzaktan hiçbir alakası yoktu. Gencecik olmalarına inat geçen zaman heyecanlarını da ardınsıra götürmüştü. Yaşadıkları ya da yaşayamadıklarının arkasındaydı onları bu umutsuzluğa, bu bezmişliğe iten neden, belki aile kurumunun ya da eğitimin sisteminin boşluklarında aranmalıydı.

7 Freud, Psikanaliz Üzerine, s:105 *Libido; Dar anlamında cinsel tatmin aranması.Freud’a göre ben ile nesneler arasında bölüştürülen yaşam iç güdülerinin enerjisi. Geniş

anlamda aşk, cinsellikte doğan ve normal yetişkinlerde üreme amacıyla birleşen enerji. Tanım: Fromm, s:280

Page 49: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

49

4. FREUD’ÇU YAKLAŞIM IŞIĞINDA DUVAR YAZILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

4. 1. FREUD VE İNSAN PSİKOLOJİSİ

Duvar yazılarını bütün itibariyle incelediğimizde insan psikolojisinin ana temalarını yansıttığını görüyoruz. İnsanın yaşam öyküsünün evrelerinde psikolojik yapısına yön veren ve hatta bu yapının temelini oluşturan korkuları, istekleri, şikayetleri , sevgisi, ilgisi, yaşantısı, üzüntüsü, kırgınlığı, bunaltısı, saldırganlığı, öfkesi, şiddeti kısaca insana ait olan her şeyi bu yazıların yansıyan yönünde bulmak mümkündür. Bir de madalyonun öbür yüzü olarak düşünebileceğimiz yazıların arka planında, bir anlamda bu dışa vuruma önayak olmuş, son derece doğal ve bir o kadar insani yönü bulmak mümkündür. Biz bu yönü incelerken Freud’dan yararlanmayı uygun gördük. Çünkü Freud, bastırma ve bilinç dışı olguları ile insanın kendi bilgisi ve bilinci dahilinde olmayan güdülerin etkisinde kalabileceği ve insanların söyledikleri ve inandıkları ile onların davranışlarını belirleyen gerçek nedenlerin birbirinden farklı olabileceğini ortaya koymuştur. Bu minvalde Freud’un insanlığa büyük hizmeti dokunmuştur. Onun buluşlarının büyüklüğü, gerçek sanılanların ötesinde gizli ve üzeri örtülmüş olarak duran asıl gerçeğe nasıl varılacağının yöntemini göstermesinden kaynaklanır. Belki bilinç dışı ve bastırma olayından ilk söz eden olmayabilir, fakat bastırma olayını, bunun etkilerini, bunlara bağlı olarak insanın ortaya koyduğu aklileştirme sürecini keşfeden Freud’tur. O, insanı bir aysberge benzetir ve buzdağının görülmeyen kısmının, görülenden ve anlaşılandan çok daha büyük olduğunu söyler.

“Fromm’a göre Freud, gerçek kavramını epeyce genişletmiş ve

özgün buluşları ile bilimde yepyeni bir çığır açmıştır. Freud’un gerçek hedefi, insana özgü tutkuları anlayabilmekti. O güne dek filozoflar, oyun yazarları ve romancılar böylesi tutkularla ilgilenmişler, ama psikologlar ve nörologlar hiç oralı olmamışlardı. Oysa Freud psişe üzerindeki hormonal etkiler konusunda pek az şey bilindiği bir dönemde, fizyolojik ve psikolojik ilişkinin en belirgin olduğu bir olayı gözlemlemişti:Cinselliği. O, cinselliğin insana özgü tüm tutkuların kaynağı olduğunu kanıtlayabilmek iddiasındaydı. ”1

Fromm’un görüşleri şöyle devam eder :

1 Fromm, s:26

Page 50: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

50

“Freud’un geliştirdiği terapinin ana hedefi denetlenemeyen güdüleri, benliği güçlendirerek baskı altına almak ve denetleyebilmektir. Onun bu psikolojik kavrama verdiği anlam, toplumsal bir gerçeğe karşılıktır. Nasıl ki toplumda güce sahip olan azınlık, bu güce sahip bulunmayan çoğunluğu denetleyip, yönetiyorsa psişeyi de benlik ve üst benliğin otoritesi ile denetim altına almak mümkün olabilirdi. Bilinç altı içeriğinin ortaya çıkması, toplumda sosyal bir devrim tehlikesini de birlikte getirir. Denetlemek ve bastırmak iç ve dış statükoyu korumak için kullanılan ezici otoriter yöntemlerdir. Freud’un bu tipik üçlü düzeninde ‘üst ben’ ya da ‘süper ego’ denilen şey, benliği denetler, eleştirir, dayatmalar ve yasaklamalar yapar, kısaca vicdan diye tanımlanabilir. En altta ise ‘es’ ya da Latince adıyla ‘id’ bulunur, orası denetlenemeyen ve hayvansı her türlü güdünün yer aldığı bir bölgedir. Tek amacı isteklerini tatmin etmek olan ve bu uğurda hiçbir engel dinlemeyen’’es’ vicdan ile kendisi arasında yer alan ‘benlik’ veya ‘ben’ile denetlenip engellenir. ‘Ben’ in görevi, bilinçli çalışmayla organizmanın dış gerçeğe uydurulması ve ‘es’ten gelen aşırılıkların vicdan ve ahlak açısından denetlenmesidir. (Bu tanım aynı eserin çevirmenine aittir. )

‘Üst ben, ben, es’ ten oluşan düşünce şeması, hiyerarşik bir düzen taşır. Böylelikle ruhsal yaklaşım ve anlayış, sömürmeyen ve sömürülmeyen özgür insanlardan oluşan ve uyum içinde yaşayan bir topluma ulaşılması imkanını ortadan kaldırıp, kendini yaygın toplumsal sisteme uydurmuş olur. ’’2 Freud’un bu üçlü düşünce şeması, insanı nesnel farz edip parçalara ayırması olarak algılanmış ve tartışılmıştır. Bu tartışmaların haklılık payı da yok değildir. Nitekim, bir insanı bütünlüğü ve canlılığı içinde gözlemlemek ile kişiliğinin bazı bölümlerini onun toplam kişiliğinden ayırarak tek başlarına incelemek arasında büyük fark vardır. Bütünden ayrılarak incelenen özellikler bize hatalı olarak yansıyacaktır. Çünkü insan denen sistemin bölümleri birbiri ile sürekli bir alışveriş içindedir. Kişiliğin belirli bir yönünü tüm kişilikten ayırmak onu zedelemek ve bozmak anlamına gelir. Böyle yapıldığında ölü bir madde gibi ele alınan insanın parçalarını araştırmakla, canlı bir organizmayı doğru olarak anlamayı hiçbir zaman başarmak mümkün olmaz.

Freud’un sık sık üzerinde durduğu bir kavram olan bilinçdışının tarifi şöyledir:

“Şuanda olduğunu kabul ettiğimiz, fakat aynı anda hakkında başka bir şey bilmediğimiz her sürece bilinç dışı diyoruz. Bunlar içimizde bizim

2 Fromm, s:29

Page 51: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

51

farkına varamadığımız eğilimler ve düşüncelerdir. Nitekim Freud, insan psikolojisinin bu bilinçsizliğin de neden olduğu karmaşasını fark etmiş ve buna dikkat çekmiştir. Herhangi bir olayın göründüğü gibi olabileceğini, yani dışa yansıyan anlamının aynısını taşıyabileceğini, bunun yanında bazen de görülen anlamın bir maske olup gerisindeki gerçek anlamı gizleyebileceğini söylemiştir. Bu savını her sevgi belirtisinin ardında bastırılmış bir nefretin bulunabileceği, güvensizliğin gurur, korkunun ise saldırganlık maskeleri ile gizlenmiş olabileceği gibi örneklerle sürdürmüştür. ”3

Freud’un önemli buluşlarından bir diğeri de, erken çocukluk döneminin insan yaşamındaki etkileri konusudur. Burjuva düşüncesindeki “günahsız” çocuk tanımının, yanlışlığını gören Freud, çocuklukta da cinsel (libidosal) güdülerin bulunduğunu ilk ortaya koyan kişidir. Ancak bu cinsel eğilimler daha cinsel organlar (genital) bölgesine inmemiştir. Freud’un “genital dönem öncesi” diye adlandırdığı bu çağda cinsellik; ağız, makat ve deride yoğunlaşmıştır.

“Freud’un yaşadığı dönemlerde hala suçsuz, günahsız, tertemiz ve cinsellikten habersiz çocuk mitosu yaygındı. Küçük bir çocuğun yaptığı deneylerin, gözlemlerin ve yaşadıklarının onun karakterinin ve geleceğinin belirlenmesinde ne derce etkili, hem de önemli olduğu pek bilinmiyordu. Freud’un bulguları, bu inançları kökünden değiştirmiştir. Yaptığı klinik araştırmalar onu, erken dönemlerde yaşanılanların ve özellikle de rüyaların, çocukların karakterinin biçimlenmesinde etkili oldukları sonucuna vardırmıştı. Bu biçimlenme öylesine önemliydi ki, daha çocuk ergenlik çağına gelmeden tüm geleceğini belirleyen karakter yapısına ulaşmakta ve bunu değiştirmek, bazı örnekler dışında imkansız olmaktaydı. Yine Freud, çocukların ne denli ince duygulu, duyarlı ve yetişkinlerin pek umursamayacakları bir olaydan bile aşırı etkilenebilecek durumda olduklarını açıklamıştı. Hatta bunlar karakterin gelişmesinde önemli yer alıyorlar ve gelecekteki bazı nevrotik belirtilerin de kaynağı olabiliyorlardı. Böylelikle insanlar ilk kez çocuğu ve onun dünyasını ciddiye almaya başlamışlardır. ’’4

4. 2. PSİKANALİZ METODU

Freud şuur altı kargaşalıklarından ileri gelen ruh bozukluklarını incelerken psikanaliz metodunu geliştirmiştir. Psikanalizin tarifine gelince; ruhsal aygıtın dış dünyaya yönelik ve bilinçle donatılmış bir “ben” ve iç güdüsel gereksinmelerin egemenliği altında bilinçsiz bir “es” diye ikiye ayrımı benimsenirse psikanalizi “es” in ve onun “ben” üzerindeki etkilerinin 4 A.g.e., s : 136 5 Yaşamım ve Psikanaliz, s : 264

Page 52: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

52

bir psikolojisi olarak niteleyebiliriz. Psikanalizin geçirdiği evre ve bu evrede kaydettiği gelişmeler çocukluk yıllarındaki yaşantı ve maceraların bireyin gelişimini umulmadık ölçüde etkilediğini ve geride ergenlik dönemi için bir çok yatkınlıklar bıraktığını ortaya koydu. Böylece şimdiye kadar bilimin görmezden geldiği bir gerçek gün ışığına çıkmıştı. En körpe yaşlardan başlayarak gerek bedensel tepkiler, gerekse ruhsal yönelimlerde kendini açığa vuran çocuk cinselliği. Bu arada gerçekleştirilen bulgulama cinsel isteklerin ruhsal yaşamda ne büyük rol oynadığını gözler önüne serdi. Cinsel iç güdünün karakter ve gelişiminin enine boyuna incelenmesine yol açtı. Psikanaliz kuramının içerdiği öğeleri kısaca özetleyelim: “İç güdüsel yaşamın ve ruhsal dinamizmin vurgulanması, görünürdeki en karanlık, en keyfi ruhsal olayların bile her vakit bir anlam taşıdığı ve bir nedensellik ilkesi uyarınca gerçekleştiği üzerinde ısrarla durulması, ruhsal çatışmaya ve geriye itimlerdeki patojen karaktere ilişkin öğreti, hastalık belirtilerine yerdeş duyumlar gözüyle bakılması, cinsel yaşamın özellikle çocuk cinselliğindeki ilk dışa vurumların hastalığın etiolojisindeki öneminin ortaya çıkarılması psikanalizin özüdür. Felsefi açıdan bu kuram, ruhsal yaşamın bilinçli yaşam anlamına gelmediği, ruhsal olayların aslında bilinç dışında geçtiği ve ancak özel birtakım mekanizmaların çabasıyla bilinçli duruma sokulabildiği gibi bir görüşü savunur. Yukarıda saydıklarımıza katılması gereken birkaç şey daha var: Çocukluğun duygusal dışa vurumları arasında anne ve babaya karşı davranışın, yani Odipus kompleksinin hepsinden çok önem taşıması, her nevrotik rahatsızlığın temelinde Odipus kompleksinin çekirdeğinin saklı yattığının giderek daha açık seçik anlaşılması. ’’5 Burada Freud’un üstünde ısrarla durduğu, bir çok psikolojik sıkıntının temelinde olduğunu iddia ettiği Odipus kompleksini kendi teorisini doğrulamak ve küçük erkek çocuğun arzuları ile babasını rakip olarak görüşünü belirtmek için kullandığı Odipus mitosunu kısaca anlatmak istiyoruz: Freud, Sophokles’in Kral Odipus ile ilgili yazdığı üçlemesinin ilk bölümünü kendi açıklamalarına temel alır. Trajedinin bu bölümünde olay şöyle gelişir: “Thebai Kralı Laios’a kahinler, doğacak çocuğu erkek olursa, ileride bu çocuğun babasını öldürerek, annesi Lokaste ile evleneceğini söylerler. Doğan çocuğun erkek olması üzerine Lokaste, bu acı kaderden kurtulabilmek için oğlu Odipus ‘u bir çobana verir. Çobanın Odipus’u,

Page 53: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

53

ayakları bağlı olarak ormanın en ıssız yerine bırakması gerekmektedir. Böylece vahşi hayvanlarca parçalanarak öldürülmesi sağlanacaktır. Çoban Odipus’a acır ve onu Korinth kralının adamlarından birine teslim eder. Onu oğluymuş gibi büyüten Korinth kralının yanında kendini kralın oğlu sanarak yetişir. Delphi şehri kahini, onun kaderinde babasını öldürüp, annesiyle evleneceğinin yazılı olduğunu söyleyince, kaderinden kaçabilmek için anne ve babası olduklarını sandığı Korinth kralı ve kraliçesinden ayrılır. Delphi’den uzaklaşırken, yolda yaşlıca bir adamla kavgaya tutuşur. Kendine hakim olamayan Odipus, bu adamı ve uşağını öldürür. Öldürdüğü bu adam gerçek babası olan Thebai Kralı Laios’tur. Yolculuğu onu Thebai’ye dek götürür. Orada genç erkekleri ve kızları yutan bir sfenks herkese dehşet saçmaktadır. Sorduğu bilmeceye doğru cevap verecek biri çıkana kadar da şehri terk etmeyeceğini bildirmiştir. Odipus , “önce dört, sonra iki, son olarak ta üç ayağının üzerinde yürüyen şey nedir?” sorusuna “insandır” cevabını verir. “Çocukken dört, gençken iki, yaşlığında ise(bastonuyla birlikte)üç ayak üzerinde yürür. ” Bunun üzerine sfenks denize düşüp ölür. Thebai şehri sakinleri aralarında almış oldukları karar uyarınca sfenks belasını defeden kimsenin, Kraliçe Lokeste ile evlenmesini ön görmüşlerdir. Böylece Odipus, annesi olduğunu bilmeden Lokeste ile evlenip, Thebai şehrinin kralı olur. Odipus bir süre mutluluk ve başarı ile şehri yönettikten sonra, birden bir veba salgını başlar. Vatandaşların çoğu ölür. Theiresias adlı medyum, bu salgının Odipus’un işlediği ikili günahın sonucu olduğunu bildirir. Hem babasını öldürmüş, hem de annesi ile evlenerek, aile içi cinsel ilişki yasağına karşı gelmiştir. Bu gerçeğe direnmek isteyen Odipus, önce bu kehanete inanmaz, ama zor durumda kaldığını görünce, kendi gözlerini kör eder, Lokeste ise intihar yolunu seçer. Trajedi, Odipus’un bilmeden işlediği, hem de engellemek için çaba gösterdiği bir suçun cezasını çekmesiyle sonuçlanır. ’’6 “Freud bu trajediyi kendi teorisini desteklemekte kullanışında haklı mıydı? “, “Bilinçsiz incest(aile içi cinsel ilişki) eğilimlerin varlığını ve bunun sonucunda baba ile oğul arasında bir nefretin ve bir rekabetin izlerini, her küçük erkek çocukta bulmak mümkün mü?“ gibi sorulara verilen cevapların doğruluğu ve netliği tartışılır. Fakat psikanalatik kuram bu durumuyla ortadaki egemen görüş ve eğilimlere aykırı düşerek, psikanalizin uzağındaki kimselerde yadırgama, antipati ve inançsızlık duygularının uyanmasına yol açmakta, bilinçdışı karşısındaki tutumu, çocuk cinselliği diye bir şeyin varlığını benimsemesi, kısaca ruhsal yaşamda cinsel etkenlere 6 Fromm, s:77

Page 54: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

54

ağırlık vermesi gibi davranışları psikanalizi adı geçen duygularla karşı karşıya bırakmaktadır. Bunun dışında şunları söylemek gerekir sanırım, insanı anlayabilmek için onu tüm özelliği içinde ele almak gerekir. İnsan ancak yaşayan bir bütün olarak ve kendi canlılığı, yani sürekli değişim süreci içinde oluşuyla kavranırsa, anlaşılabilir. Her insanın duygu evreni başkasından farklı olduğundan bu gözlemleri tüm insanlık için genellemek yanıltıcı olabilir. Her ne kadar bireyler içinde bazı genel eğilimler bulunsa da bu geçerli kılmalar konusunda dikkatli olmak gerekir. Psikanaliz, vardığı sonuçlarla yalnız ruhsal yaşam için geçerlik taşımakla kalmamış, normal ruhsal işlevlerin kavranabilmesi için de göz ardı edilemeyecek bir başarı ortaya koymuştur. Salt patolojik karakter taşıyanların değil, daha başka ruhsal etkinliklerin de anlaşılmasında işe yararlığını psikanaliz, daha çok iki olay üzerinde ortaya koymuştur: “Bunların birincisi günlük yaşamda pek sık rastlanan yanılgılar, unutmalar, dil sürçmeleri, bir yerden alınan eşyayı yanlışlıkla başka yere koymalar vb., ikincisi ise sağlam ve ruhsal bakımdan normal insanların gördükleri düşlerdir. Genellikle bilinen özel isimlerin kimi zaman akıldan çıkması, dil ve kalem sürçmeleri vb. küçük çapta yanılgıların nedenlerini araştırmak konusunda o zamana kadar hiçbir çaba gösterilmemiş ya da bunlar yorgunluk ve dalgınlık gibi nedenlerle açıklanmak istenmiştir. Freud bu çeşit olayların bir anlam taşıdığını göstermiş ve bilinçli bir isteğin amacına ulaşmasının çoğu vakit doğrudan doğruya bilinç dışındaki baskılanmış diğer bir istek tarafından engellendiğini ve bunun da ilgili olayların doğmasına yol açtığını kanıtlamıştır. Üzerinde biraz derinliğine düşünülür ya da kısa bir analizden geçirilirse, yanılgının nedeni anlaşılır. Dil sürçmelerinin sıklığı karşısında kendi üzerinde gözlemlere başvuracak herkesin bilinçsiz ruhsal olayların varlığını ve bilinç dışında bulunmalarına karşı yine de etkilerini sürdürdüklerini, hiç değilse bireyin amaçladığı öbür eylemleri köstekleyerek ya da değiştirerek seslerini duyduklarını benimsemesi kolaylaşacaktır. Düş geriye itilmiş bir isteğin kılık değiştirmiş bir gerçekleşimidir. Küçük çocukların düşlerini ve bedensel gereksinimlerin zorlayıcı etkisiyle görülen düşleri saymazsak, söz konusu gizli istek düşlerde asla tanınabilir bir kılıkta açığa vurmaz kendini ; önce düş görenin "ben"inde sınırlayıcı ve sansür edici güçlerin yol açtığı bir biçim değişikliğine çaresiz boyun eğer. Ancak bu yoldan, uyanıkken anımsadığımız açık düş doğup ortaya çıkar; düş sansürüne verilen ödüller sonucu tanınmayacak gibi bir deformasyona uğramıştır. Ama düş yorumu, açık düş içeriği üzerindeki maskeyi

Page 55: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

55

kaldırarak, bunun bir doyum sağlama, bir isteği gerçekleştirme, iki grup ruhsal eğilim arasında bir uzlaşma ürünü sayılacağını ortaya çıkarır. Düş normal ruhsal yaşamın bir ürünüdür. Gerçekleşmiş gösterdiği istekler ise, geriye itim konusu yapılan isteklerden başkası değildir. Doğup ortaya çıkabilmelerini, insanın devinim mekanizmasını felce uğratan uykunun geriye itim gücünü azaltıp bir düş sansürüne dönüştürmesine borçludur. “7

4. 3. GERİYE İTİMLER VE BİLİNÇDIŞI

“Psikanalizin nevrozlar öğretisindeki temel direklerinden birinin “geriye itme” kuramının doğması bilinçli düşüncelerin bastırılmasından sonra, kişinin aklına gelecek düşüncelerin bilinçsiz malzemece belirleneceği görüşünden hareketle olmuştur. Sorunlu kimsede yerini belirtilerin aldığı yaşantı ve iç tepkiler durup dururken ya da bir bireşim yetersizliğinden unutulmuyor, daha başka ruhsal güçlerin etkisiyle geriye itime uğruyordu. Bunun sonucu da bilinç alanından uzakta tutulmaları, anımsamalar dışında bırakılmalarıydı. Söz konusu yaşantı ve iç tepkiler patojen karakterlerini bu geriye itimden alıyor, yani normal dışı yollar izleyerek çeşitli belirtiler kılığında kendilerine dışa vurum sağlıyorlardı. Geriye itimin, dolayısıyla her nevrotik (*) hastalık nedeninin iki grup ruhsal eğilim arasındaki çatışmada aranması gerekmekteydi. Derken deneyimler birbiriyle boğuşan ruhsal güçlerin iç yüzüne ilişkin büsbütün yeni ve şaşırtıcı bir gerçeğin ele geçirilmesini sağladı ; geriye itim, her vakit hastanın bilinçli kişiliği tarafından gerçekleştiriliyor, etik ve estetik faktörlere dayanıyordu. Geriye itime uğrayan duygularda genellikle kötü diye nitelenecek olan bencillik ve gaddarlık duyguları ama en başta olabildiğine yalın ve yasak biçimiyle cinsel iç güdülerdi. Buna göre semptomlar (hastalık belirtileri)yasaklanmış doyumların yerini tutuyor ve hastalık hasta içindeki ahlaka aykırı durumlarla düşüncelerin denetim altında alınmasındaki bir yetersizlik anlamını taşıyordu. ’’8 (Nevroz: Bir çeşit akıl hastalığı, hasta ruhsal bir çalışmanın varlığını açıkça hisseder ve bundan acı duyar. Buna karşı bir savunma süreci geliştirir. Bu arada kişiliğinde hafif bir bozulma olur. Freud’a göre nevroz, hastayı cinsel hayatın ilkel evrelerine geri götüren iç güdüsel baskılar üzerine ortaya çıkan bunalıma karşı, kişinin savunma araçlarını harekete geçirmesinden sonra oluşur. Aslında nevroz, iç güdüler ile savunma mekanizmaları arasındaki çatışmaya dayanabilmek için, kişinin bir 7 Freud, Yaşamım ve Psikanaliz, s: 265_266,

8 Freud, Yaşamım ve Psikanaliz, s : 263

9 Tanım: Fromm, s:281

Page 56: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

56

denge kurma çabasıdır. )9 “İç güdüsel çatışmalar, geriye itimler de hesaba katıldığında insanın karşılaştığı güç durumlar insanı realiteyle savaşmaya zorlamış, bazen onun bu realiteye uyum sağlamasını, bazen de realiteyi egemenliği altına almasını gerektirmiştir. İçinde yaşadığı şartlar insanın kendi gibi başka bireylerle birlikte bir yaşam ve çalışma ortaklığı kurmasına neden olmuştur. Bu toplu yaşamayla sosyal bakımdan doyurulamayacak kimi iç güdüsel isteklerden vazgeçme zorunluluğu benimsenmiştir. Buna karşın uygarlığın ilerlemesine bağlı olarak geriye itim mekanizması da gücünü arttırmıştır, çünkü uygarlık iç güdülerden el çekme zorunluluğu üzerine kurulmuştur. Her birey çocukluktan erginliğe götüren yolda ilerlerken insanlığın bu iç güdüsel vazgeçi aşamasına varıncaya kadar geçirdiği gelişim sürecini kendi üzerinde yineleyecektir. Psikanaliz özellikle cinsel iç güdülerin uygarlık baskısına kurban gittiğini ortaya koymuştur. Bu iç güdülerin bir bölümü kimlik değiştirerek amacından sapar ve enerjilerini insanlık hizmetine sunarlar. Diğer bölümü doyurulmamış olarak kalır ve bilinç dışında varlığını sürdürür. Psikanaliz kuramına göre anormal belirtiler, içindeki birtakım karşı koymalar sonucu doyuma karşı koymaktan alıkonulmuş cinsel iç güdü birleşenlerinin kendilerine sağladığı kılık değiştirmiş yerdeş doyumlardır. ”10 Freud çok sayıdaki hasta üzerindeki deneyimlerinden yararlanarak bir kuram geliştirmiştir. İlgili kurama göre ruhsal bir olaydaki güçlü duygu yükünün normal bilinçli işlemden uzak tutulup ters bir yola iletilmesi, taşkınlık belirtilerini doğurur. Söz konusu diğer dönüşüm yolunu izleyerek olağan üstü bir bedensel innervasyon kılığında kendini açığa vurmakta, böylece aynı duygunun başka bir akış izlemesi ve enerji yükünün bir boşaltıma kavuşabilmesi sağlanmaktadır. ”11 “Freud aynı eserinde edebiyat ve sanat yapıtlarının da bilinç dışının bir eseri olduğunu iddia etmektedir. Freud’a göre kendini açığa vuran davranış ve belirtilerden her biri bir anlam taşımaktadır. Bir içtepinin eylemsel amaca ulaşamadığı ve bir takım nedenlerden ötürü baskılandığı durumlarda patlak vermelerinin söz konusu olduğu, yani önlenen eylemlerin yerini söz konusu davranışların aldığı kanısındadır Freud. Böylece günlük yaşamda ortaya çıkan söz konusu davranışların doğuşu duygusal yaşama ve ruhsal güçlerin etkinliğine bağlanmıştır.

10 Freud Yaşamım ve Psikanaliz s : 288

11 A.g.e, s : 261

12 A.g.e, s : 276

Page 57: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

57

Ruhsal çabanın özellikle üstün değerde bir başka parçası, isteklerin gerçekleşmesini, herkesin ruhunda çocukluk yıllarından başlayarak bir doyuma kavuşmaksızın varlığını sürdüren geriye itilmiş isteklerin yerdeş bir doyuma kavuşturulmasını sağlamaya yönelir. Kavranılamaz bir bilinç dışıyla ilişkisi öteden beri sezilen bu amaca yönelik çabaların ürünleri arasında çeşitli mitler, edebiyat ve sanat yapıtları da yer almaktadır. ”12 Başlangıçta sadece patolojik (hastalık bilgisiyle ilgili) ruh durumlarının oluşumuyla ilgilenen psikanalizin kazandığı başarı normal ruh yaşamıyla kurduğu ilişkiye bağlıdır. Başlangıçta olduğu gibi sadece psikiyatri için tedavi maksatlı bir mekanizma olarak kalsaydı entelektüel dünyanın dikkatini bu denli üstüne çekemez ve 21. asırda bile adından söz ettiriyor olmazdı. Psikanalizin kendi yolundaki çabaları boşa çıkmadı ve adeta bir ruh bilim yaratmasını ve “derinlik psikolojisi’ olarak çağımızda kendine yer edinmesini sağladı.

5. DURKHEİM’CI YAKLAŞIM IŞIĞINDA DUVAR YAZILARININ

Page 58: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

58

DEĞERLENDİRİLMESİ

5. 1. BİREY VE TOPLUM

Bireyleri tek başlarına ve yalnız olarak değil, diğer insanlarla olan ilişkileri içinde ele alıp değerlendirmek gerekir. Bireysel psikoloji, insanı tek başına araştırır ve onun güdülerini nasıl tatmine ulaştırdığını inceler. Ama onları diğer insanlarla olan ilişkilerinden soyutlayarak ele almak bizi yanlış sonuçlara götürür. Bir yanda biyolojik olarak doğumla birlikte gelen açlık ve cinsellik gibi bireylerin hayatta kalabilmeleri için gerekli tutkular öte yanda ise toplumsal koşulların biçimlediği tutkular vardır. Toplum iyi işleyebilmek için ve varlığını sürdürebilmek için bireyleri kendi karakter biçimine göre yoğurmak ister. Farklı ekonomik, coğrafik, tarihsel ve genetik koşullar farklı toplum karakterlerinin oluşumunda söz sahibidir. Bu karakterin içerikleri o toplumun doğru olarak işleyip, ayakta kalabilmesi için gerekli zorunluluklardan oluşur. Bu amaçla toplumlar üyelerini öyle biçimler ki onlar yapmak zorunda oldukları şeyi istemek durumunda kalırlar. Yani yapmayı arzuladıkları şeyler, belirli toplumsal sistemlerin ihtiyaç ve zorunluluklarına göre biçimlendirilmiş olan karakterlerinin ya da tutkularının doğrultusunda olur. Bu noktada insanı sadece bireysel açıdan ele almak eksik ve yanıltıcı olur. Buna bağlı olarak çalışmamızı ülkemizde geniş ölçüde tanınan ve sosyoloji alanında bir etkiye sahip olan Fransız sosyolog Emile Durkheim ‘ in görüşleri ışığında sürdüreceğiz. Onun doktrini ve sosyolojik metodu bir çok düşünürümüzün fikir dünyasında kendine yer edinmiş ve ülkemizin eğitim kurumlarında benimsenerek adeta resmi bir hüviyet kazanmıştır.

5. 2. TOPLUMSALLIK VE TOPLUMSAL YAPTIRIMLAR

Öncelikle "toplumsal olgu" nedir, "toplumsallığın sınırı" nedir? sorularına Durkheim ile birlikte cevap arayalım:

“Her toplumda diğer doğa bilimlerinin incelediği fenomenlerden

farklı karakterlerle ayrılan belirli bir fenomenler kategorisi vardır. Kardeşlik, eşlik ya da yurttaşlık görevlerini yaptığım ve taahhütlerini yerine getirdiğim zaman, benim ve fiillerimin dışında, hukukta ve gelenek göreneklerde belirlenmiş olan yükümlülükleri yerine getirmekteyim. Bu ödevler kendi öz duygularımla uyum halinde bulunsa ve onların realitesini içimden hissetsem bile bu realite nesnel olmaktan geri kalmaz. Çünkü onları * Toplum karakteri deyince o toplumun üyelerinin çoğunda ortak olan karakter yapısı anlaşılmalıdır.

Page 59: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

59

ben meydana getirmedim, eğitimle benimsedim. Düşüncemi dile getirmek için yararlandığım işaretler sistemi, borçlarımı ödemek için kullandığım para sistemi, ticari ilişkilerde başvurduğum kredi araçları, mesleğimde izlediğim pratikler ve benzeri… onları kullanışımdan bağımsız olarak fonksiyonlarını yerine getirirler. Görülüyor ki bütün bunlar bireyin dışında varolmak gibi dikkate değer bir özellik taşıyan davranış, düşünüş ve duyuş tarzlarıdır.

Bu davranış ve düşünüş tipleri bireysel bilinçlerin dışında

bulunmakla kalmayıp sahip oldukları emredici ve zorlayıcı güç sayesinde, birey istese de istemese de kendilerini ona empoze ederler. Şüphe yok ki kendi rızamla uyuduğum zaman gereksiz hale gelen bu zorlayıcı güç kendisini ya hissettirmez ya da pek az hissettirir. Böyle olmakla birlikte zorlayıcı güç bu olguların özünde yer alan bir karakter olmaktan geri kalmaz. Bunun kanıtı ise, ben ona karşı direnmeye kalkıştığım anda onun kendisini teyit etmesidir. Örneğin hukuk kurullarını ihlale kalkışacak olursam, bu kurallar, eğer henüz vakit varsa eylemimi engelleyecek tarzda, eğer eylemim gerçekleşmiş olduğu halde düzeltilebilmesi mümkün ise, onu geçersizleştirip normal biçimine sokacak tarzda, yok eğer eylemim başka türlü düzeltilemeyecek halde ise cezalandıracak tarzda tepki gösterirler bana karşı.

Hukuk kuralları değil de tamamen ahlaki düsturlar mı söz

konusudur?Kamu vicdanı bu düsturları hiçe sayan her eylemi, yurttaşlarına uyguladığı gözetime ve özel cezalara başvurarak bastırır. Hukuk ve ahlak dışındaki durumlarda bu zorlayıcı güç daha az şiddetli olmakla birlikte varolmaktan geri kalmaz yine de. Eğer toplum kurallarına bağlılık göstermez de, örneğin giyinişimde gerek ülkenin, gerekse de sınıfımın göreneklerini hiçe sayarsam, yol açtığım olaylar ve insanların benden uzaklaşması, daha hafif olmakla birlikte, gerçek bir cezanın meydana getirdiği sonuçların aynısını meydana getirirler. Zaten, baskı dolaylı da olsa daha az etkili değildir. Eğer bu zorunluluğun dışına çıkmaya kalkışacak olursam yaptığım bu girişim feci bir başarısızlığa uğrar. Diyelim ki bir sanayici olarak geçen yüzyılın yöntem ve metotlarıyla çalışmamı engelleyecek hiçbir şey yoktur, ama böyle yapacak olursam iflasa sürükleneceğim kesindir. Aslında bu kuralların dışına çıkma gücünü gösterip onları başarıyla ihlal etsem bile, bunu hiçbir zaman onlara karşı mücadele yürütmek zorunda olmaksızın yapamam. Bu kurallar sonunda yenilgiye uğrasalar da gösterdikleri dirençle taşıdıkları zorlayıcı gücü yeterince hissettirirler. Ne kadar başarılı olursa olsun hiçbir yenilikçi yoktur ki girişimleri bu gibi engellerle karşılaşmış olmasın.

İşte size son derece özel karakterler gösteren bir olgular kategorisi;

bunlar bireyin dışında bulunan ve sahip oldukları zorlayıcı güç sayesinde

Page 60: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

60

kendilerini bireye empoze eden davranış, düşünüş ve duyuş tarzlarından ibarettirler. Bundan ötürü bu olgular organik fenomenlerle karıştırılamazlar; çünkü tasavvur ve aksiyonlardan ibarettirler; keza bunlar psişik fenomenlerle de karıştırılamazlar; çünkü psişik fenomenler ancak bireysel bilinç içinde ve onunla var olan fenomenlerdir. Demek ki bu olgular yeni bir tür meydana getirmektedirler ve toplumsal adının bunlara verilmesi ve tahsis edilmesi gerekir. Bu niteleme bu olgulara uygun düşmektedir; çünkü bunların dayanağı birey olmadığa göre, toplumdan başka bir dayanaklarının olmayacağı açıktır; bu dayanak bir bütün olarak siyasi toplum olabileceği gibi onun içermekte olduğu dini mezhep, edebi ekol vb…gibi parçasal topluluklardan biri de olabilir. Öte yandan, toplumsal sıfatı sadece onlara uygun düşmektedir; çünkü bu sözcük yalnızca daha önce sınıflandırılmış ve adlandırılmış olan fenomenlere dahil olmayan olguları belirtmek kaydıyla belirli bir anlam taşıyabilir. Demek ki bu fenomenler sosyolojinin kendi öz alanını teşkil ederler. ”1

“Fikir ve eğilimlerimizin bizim tarafımızdan kotarılmayıp bize dışardan geldikleri bu fikir ve eğilimlerin kendilerini empoze ederek bize nüfuz ettikleri artık itiraz götürmez bir tarzda kabul görmüştür. Bununla birlikte zikrettiğimiz örnekler(hukuk ve ahlak kuralları, dinsel doğmalar, mali sistemler vb. )yerleşik inanç ve pratiklerden ibaret olduklarına göre yukarıda söylediklerimize bakarak ancak belirli bir organizasyonun bulunduğu yerde toplumsal olgunun varolduğu düşünülebilir. Oysa başka bazı olgular vardır ki, bunlar billurlaşmış formları göstermeksizin aynı nesneliğe ve aynı nüfuza sahiptirler. ’Toplumsal olgular’ adı verilen olgulardır bunlar. Örneğin bir toplulukta meydana gelen büyük coşkunluk, öfke ve acıma hareketlerinin kaynağında hiçbir tekil bilinç yer almaz. Bu hareketler bizim her birimize dışardan gelirler ve bizi bize rağmen alıp sürükleyebilirler. Şüphe yok ki kendimi bu hareketlere kayıtsız şartsız olarak bıraktığım zaman üzerimde icra ettikleri baskıyı hissetmeyebilirim. Fakat onlara karşı koymaya kalktığım anda baskı kendisini gösterir. Demek ki aksi hallerde de biz farkında olmasak da varlığını korumaktadır. O zaman bizler bir ilizyonun oyununa gelerek bize dışardan kendisini empoze eden şeyi doğrudan doğruya kendimizin oluşturduğumuzu sanırız. Fakat kendimizi hoşnutlukla vehme kaptırmamız karşı karşıya kaldığımız baskıyı maskelese de, onu ortadan kaldırmaz. Örneğin hava, biz basıncını hissetmesek de basınçlı olmaktan geri kalmaz. Toplulukta duyulan ortaklaşa heyecana kendi hesabımıza hiç zorlanmaksızın katılmış olsak bile hissettiğimiz şey yalnız başımıza olmamız halinde hissedeceğimizden tamamen başkadır. Nitekim topluluk dağılıp da üzerimizdeki toplumsal baskılar ortadan kalktığı ve yalnız başımıza kaldığımız zaman daha önce kapılmış olduğumuz duygular benimseyemediğimiz yabancı bir şey izlenimi

1 Emile Durkheim, Sosyolojik Metodun Kuralları, Çev.: Enver Aytekin, sosyal yay., İstanbul, 1986, s:35 ve sonrası

Page 61: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

61

bırakır üzerimizde. O zaman anlarız ki biz onları meydana getirmiş olmaktan çok kendimizi onlara kaptırmışızdır. Hatta kimi zaman yapımıza öyle aykırı düşerler ki bizde nefret uyandırırlar. Nitekim çoğunlukla tamamen zararsız bazı bireyler topluluk halindeyken, canavarca eylemlere sürüklenebilirler. Bu geçici patlamalara ilişkin olarak söylediklerimiz gerek bütün toplum alanında gerekse daha sınırlı çevrelerde, dinsel, siyasal, yazınsal, sanatsal v. b alanlarda çevremizde aralıksız olarak meydana gelen daha sürekli fikir hareketleri için de aynı derecede geçerlidir.

Hayatın daha ilk günlerinden itibaren çocuğu belirli saatlerde yemeğe, içmeye, uyumaya zorlarız; daha sonraları ise başkalarını hesaba katmaya, gelenek ve göreneklere saygılı olmayı öğrenmeye, çalışkan olmaya v. b zorlarız. Eğer bu baskı zamanla hissedilmez hale geliyorsa bunun nedeni onu gereksizleştiren fakat sırf ondan kaynaklanmış oldukları için onun yerine geçebilen bir takım alışkanlıkların, iç eğilimlerin çocukta yavaş yavaş şekillenmesidir. Bu olguları eğitici kılan şey eğitimin kendi objesini doğrudan doğruya toplumsal varlıktan almasıdır. Çocuğun üzerinde her an hükmünü icra eden baskı, onu tıpkı kendi imajına göre şekillendirmeye yönelik toplumsal çevrenin baskısıdır ki, bunun temsilci ve araçları öğretmenler, anne ve babalardır. ’’2

Bunlara bağlı olarak tanımımızı şöylece yapabiliriz; “ Birey üzerinde dış bir baskı icra etmeye muktedir olan ya da ayrıca, bireysel tezahürlerinden bağımsız, kendine özgü bir varlığı olup, belirli bir toplum çerçevesinde genellik taşıyan, sabit ya da sabit olmayan her yapma tarzı toplumsal olgudur. ”3 “Toplumsal, insan eylemlerinden ya da davranışlarından oluşur, insan yaşamının bir olgusudur, ancak insan yaşamı herkesin kendi yaşantısıdır. Bireysel ya da kişisel yaşantıdır, ve herkesin olduğu ben’in belli bir ortamda varolmak durumunda bulunması, o anda var olduğu güvencesinden yoksun bulunması, o var oluşunu güvence altına alabilmek için hep bir şeyler yapar durumda bulunmasıdır. O uğraşların eylemlerin ya da davranışların tamamı bizim yaşamımızdır. Çünkü, ancak kendim için ve kendi amaçlarım doğrultusunda yaptığım şey dar ve ilkel anlamıyla insani sayılabilir; Başka bir deyişle, insani olay her zaman kişisel bir olaydır. Ama toplumsal olay yalnızlık içinde insani yaşamımızın bir davranışı değildir, öbür insanlarla ilişki içinde bulunduğumuz ölçüde ortaya çıkar. Yani dar ve ilkel anlamda insan yaşamı değildir. Toplumsal olay insan yaşamından değil, insanların birlikte yaşamalarından doğan bir olaydır. Birlikte yaşamak dediğimizde iki bireysel yaşantı arasındaki ilişki ya da karşılaşmayı 2 Durkheim, s:42 3 A.g.e, s:49

Page 62: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

62

anlıyoruz. Örneğin ana-baba ile çocuklar, arkadaşlar, sevgililer diye andıklarımız bir şekilde birlikte yaşayan kimselerdir. Ortak yaşamda bir bireyin kendisi ile aynı özelliğe sahip başka bir bireyi etkilemesi söz konusudur. Ancak ortak yaşam olayları, kendi başlarına ele alındıklarında toplumsal olay sayılmazlar. ’’birliktelik ya da iletişim’’diye adlandırılması gereken şeyi oluştururlar; bir bireyler arası ilişkiler dünyasını.

Ama bambaşka bir dizi olayı ele alalım, selam verme, trafik memurunun belli anlarda karşıdan karşıya geçmemizi engellemesi gibi. O olaylarda insan, eylemi –karşılaştığımız tanıda elvermemiz, ya da memurun yolumuzu kesme hareketi –kendi tasarladığı ya da içinden geldiği için, yani sorumluluğunu üstlenerek yapıyor değildir, insan o tür eylemleri özgün iradesi olmaksızın, çoğu kez de isteğine aykırı olarak yapar, hatta selamda açıkça görüldüğü gibi yaptığımız şeyi, elvermeyi, açıkça anlamayız, bizim için bir anlamı yoktur, bir tanıdığa rast geldiğimizde yapmamız gereken niçin başka şey değildir de budur, bilmeyiz çünkü o eylemlerin kaynağı biz değiliz, biz onların salt uygulayıcısı oluruz, tıpkı konulan plağı seslendiren gramofon ya da belli mekanik hareketlerini uygulayan robot gibi.

O eylemlerin kaynağındaki asıl özne kimdir peki?Ne kendi icadımız

ne de irademizin ürünü olduklarına göre, neden yaparız onları?Bir tanıdığa rastladığımızda elveririz, çünkü öyle yapılır, polisin karşıya geçmemizi engellemesi aklına öyle estiğinden ya da kendi isteğine uyduğundan değildir, öyle buyruk aldığındandır, ama o yapılanların kaynağındaki sorumlu özne kimdir? İnsanlar, ötekiler, herkes, topluluk yani belirgin olarak hiç kimse.

İşte bunlar öyle eylemlerdir ki, bir yandan insanidirler, çünkü

zihinsel tavırlardan ya da insana özgü davranışlardan oluşturmaktadırlar, öte yandan kişide ya da bireyde oluşmadıkları gibi kişi ya da birey onları istiyor değildir, sorumluluklarını taşımamaktadır. Çoğu zaman onları anlıyor bile değildir.

O olumsuz nitelikleri gösteren, kişilikten yoksun, belirlenmesi

olanaksız, hem “herkes’’hem “hiç kimse’’olan herkes, topluluk, toplum diye adlandırdığımız bir özne hesabına yaptığımız o eylemler; işte bireysel yaşantıya indirgenemeyen, gerçek anlamda toplumsal olaylardır. O olaylar ortak yaşam çerçevesinde ortaya çıkarlar, yine de salt olarak yaşam olayları değildirler. ”4

Oluşum hususunda toplumun mu bireyi, bireyin mi toplumu izlediği, bu minvalde toplumun, fertlerin davranış ve ilişkilerinin basit bir birleşimi

4 Anonim:http//www.metiskitap.com/scripts/catalog/Text.asp?ID=1083

Page 63: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

63

mi, yoksa bu ilişki ve davranışlar çerçevesinde bağımsız olarak var olan farklı bir gerçeklik mi olduğu tartışıla gelmiştir. Durkheim bu konuda bireyin hareketlerinin, düşüncelerinin, yaşayış biçimi ve tercihlerinin, kendi isteği dışında, içinde bulunduğu toplum yapısı tarafından belirlendiğini ileri sürmüştür. Durkheim’ e göre toplumsal yaşam kendine özgü bir olgudur, sadece bireylerin toplamından oluşmaz ve ondan ibaret de değildir. Toplumsal gerçeğin temeli toplumsal bilinçtir, bireysel bilinçlerin toplamı toplumsal bilinci oluşturur, o da bireyleri yönlendirir.

“Durkheim’e göre toplumsal hayatın iki kaynağı vardır; bilinçlerin birbirine benzerliği ve toplumsal iş bölümü. Birbirine benzeyen varlıkların dayanışması tam bir birleşme ve uyum şeklinde ortaya çıkar. Dayanışma, insanlar bireysel kimliklerini kaybedip kolektif varlığın bir parçası oldukları zaman söz konusudur. Durkheim, bunu mekanik dayanışma olarak adlandırır.

Buna karşılık toplumsal işbölümü geliştikçe bireyler arasındaki

farklılaşma da çoğalır. İhtisaslaşma bireyler arası farklılaşmayı doğurur. İşbölümü sonucunda artık başkaları bizi tamamlar hale gelir. Böylece insan ve toplum birbirlerinin ayrılmaz parçalar olur. Bu dayanışmanın nedeni de mekanik dayanışmanın tersine benzerlik değil, farklılıktır. İnsan kendisini diğer bireylerden ayıran bireysel etkinliklere sahiptir. Bu dayanışmaya da Durkheim organik dayanışma adını vermiştir.

Bu ilişkilerin miktarı, onları düzenleyen hukuk kuralları ile

orantılıdır. Mekanik dayanışmada bilinçlerin benzerliği, bastırıcı kanunların herkese aynı inanç ve davranışları empoze etmesine yol açar. İşbölümünün artması ise farklılaşmış fonksiyonların bünye ve ilişkilerini saptayan eski hale getirici kanunları ortaya çıkarır. Organik dayanışma halinde bireylerin adalet fikri ve meslek ahlakı son derece gelişmiş olup, bireyleri bir arada tutar ve kolektif bilincin meydana çıkmasına yol açar.

İşbölümünün gelişmesi nüfus artışı ile doğru orantılıdır. Nüfus az ve

işbölümü yokken mekanik dayanışma söz konusudur. Topluma gelenekler egemendir ve bireycilik görülmez. Nüfusun artması ile yani organik dayanışmanın başlamasıyla, ihtisaslaşma artar, din evrenselleşir, yerel bağ zayıflar, evrensel değerler gelişir.

Bütün toplumsal olayların nedenini Durkheim başka toplumsal

olgularda arar. Bir toplumsal olgunun belirleyici nedeni bireysel bilinçte değil, ondan önce gelen toplumsal olguda aranmalıdır. Toplumsal olgu, bireyin üzerine dış bir baskı uygulayan ve aynı zamanda, bireysel görüntüden bağımsız olan her davranış şeklidir. Toplumsal değişmenin kaynağı da toplumsal olgudur. Toplumsal olgunun duyurduğu toplumsal

Page 64: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

64

baskı kendisini manevi yollarla belirttiği için bireye kendisinin dışında bir ya da birden çok kuvvetin bulunduğu fikrini verir. Toplumun peşinden koşan birey kendi kişiliğini ortak amaç içinde unutur. İnsanların birbirleri ile etkileşimleri arttıkça kaynaşma oranı yükselir. Yeni idealler ortaya çıkar. ”5

5. 3. DURKHEİM METODUNUN ESASLARI

“Durkheim, toplumsal olguları gözlerken uyulması gereken kurallar belirlemiştir. Bunlardan ilk ve en temel kural, toplumsal olguları ‘şeyler’ gibi ele almaktır. Yeni bir fenomenler kategorisi bilimin objesi haline gelmeye başlamadan önce, bu fenomenler insan zihninde yalnız belirgin imajlar halinde değil fakat kabaca şekillenmiş kavramlar halinde tasarlanmış bulunmaktaydı. Yani bundan anlaşılacağı gibi tefekkür bilimden önce gelir. Bilimin yaptığı şey bu tefekkürden daha metotlu bir biçimde yararlanmaktır. İnsanoğlu şeylerin ortamında davranışını kendilerine göre düzenlediği fikirler meydana getirmeden yaşayamaz. Ne var ki nosyonlar(*) tekabül ettikleri realitelere oranla bize daha yakın ve elimizin altında oldukları için bizler doğal olarak bu nosyonları realitelerin yerine koyma eğilimi gösteririz. O zamanda şeyleri gözlemlemek, tasvir etmek, kıyaslamak yerine, fikirlerimizin bilincine erişmek, onları analiz etmek ve birleştirmekle yetiniriz. Bu nosyonları ya da onlardan çıkarılan sonuçları doğrulamak amacıyla olgulara başvurulabilir. Fakat bu durumda olgular ancak ikinci derecede yani örnek ya da doğrulayıcı kanıtlar olarak işin içine girerler; bilimin objesi değildirler. Bilim fikirlerden hareketle şeylere gider. Şeylerden hareketle fikirlere değil. ”6 *

“Bir diğer nokta, toplumsal hayatın ayrıntılarının insan bilincini her bakımdan aşmakta olması nedeni ile bu bilincin toplumsal hayat realitesini hissetmeye yetecek derecede güçlü bir kavrayışa sahip bulunmamasıdır. Bütün bunlar bizde yeterince sağlam ve yeterince sıkı bağıntılar meydana getiremediklerinden, boşlukta sallanan, yarı yarıya gerçek dışı ve sonsuz derecede biçim değiştirebilen şeyler hissini verebilirler kolaylıkla. Fakat, bizler, ayrıntıları yani somut ve tekil formları gözden kaçırmakla birlikte, kolektif hayatın en genel görünümlerini kabaca ve yaklaşık olarak tasavvur edebilmekteyiz. Hiç değilse ve hayatın günlük ihtiyaçları bakımından yararlandığımız o önnosyonları meydana getiren şey bu şematik ve kestirme tasavvurlardır. Şu halde bizler onların varlığını kendi varlığımızla aynı anda algılamakta olduğumuza göre onların varlığından şüphe edemeyiz. Bunlar

5 Anonim:http//www.yunus.hacettepe.edu/tr/~ergen/eğitim_sosyolojisi/toplum_birey_ilişkileri.htm

6 Durkheim, s:52 * Nosyon:Kavram, bir şeyin nitelikleri hakkında taşınılan genel fikir. 7 A.g.e, s:55-56

Page 65: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

65

bizde olmakla kalmayıp, tekrarlanan deneyimlerin bir ürünü olmaları nedeniyle tekrarlanmaktan ve bunun sonucu olan alışkanlıktan ötürü bir çeşit nüfuz ve otorite kazanırlar. Nitekim bunlardan kurtulmak istediğimizde direnişlerini hissederiz derhal. Ne var ki bize karşı direniş gösteren bir şeyi gerçek bir şey olarak görmememiz mümkün değildir. ”7

Buraya kadar kısaca özetlememiz gerekirse; Toplumsal fenomenler birer “ şey” dirler. Şeyler olarak ele alınmaları gerekir. Bunlar sosyolojinin verileridir. Ve bu veriler kendisini gözleme sunan her şeydir. Fenomenleri şeyler olarak ele almak onları bilimin hareket noktasını meydana getiren veri niteliğinde ele almaktır. Ayrıca bir diğer husus toplumsal fenomenleri özgül olarak ele almak, onları tasavvur eden bilimi öznelerden ayırıp kendi kendileri olarak incelemek, böylece dışsal şeyler olarak dıştan değerlendirmek gerekir. Ancak bu şekilde nesnel ve bilimsel metotla hareket etmiş ve realiteye ulaşma yolunda bir adım atmış oluruz.

Durkheim’e göre bir sosyolojik incelemede sıkı bir disiplin anlayışı

lüzumludur. Bu hususa gerekli önem verilmezse hatalara düşmek kaçınılmaz olacaktır. Durkheim’in sosyolojik araştırmalarında öngördüğü bu metodun kurallarını formüle ettiği disiplinini kısaca anlatalım:

Bütün önnosyonlar sistematik bir biçimde tasfiye edilmelidir. Bu

kuralda daha önce kabul edilmiş bütün fikirlerden şüphe duyma, onlara mesafeli yaklaşma vardır. Araştırmacı, avamın zihnine hükmeden sahte kesinliklerden kurtulmalı, uzun süren alışkanlığın çok kere sabitleştirdiği amprik ( bir akıl teorisine değil de yalnız görgüye dayanan ) kategorilerin boyunduruğunu kırmalıdır. 8

Her bilimsel araştırma, aynı bir tanıma uyan belirli bir fenomenler

gurubuna dayanır. O halde sosyoloğun ilk işi, ele aldığı şeyleri tanımlamak olmalıdır, ta ki söz konusu olan şeyin ne olduğu hem kendisi hem de başkaları tarafından iyice anlaşılsın. Bu her kanıtın ve her gerekçelemenin ilk ve en vazgeçilmez şartıdır; bir teori gerçekten de açıklamak zorunda olduğu olguların teşhis edilebilmeleri halinde kontrol edilebilir ancak. 9

Bir diğer kural, sadece yeterli bir nesnellik derecesi gösteren verileri

muhafaza etmek, gözlemci için pek kişisel olma tehlikesi duyulan verileri tasfiye etmektir. Araştırmacı araştırmalarının objesini belirlerken baş vurduğu dış karakterlerin mümkün olduğu kadar nesnel olması gerekir. İlke olarak ortaya konulabilir ki, toplumsal olgular kendilerini açığa vuran bireysel olgulardan ne kadar tam olarak yalıtılabilirlerse nesnel olarak 8 Durkheim, s : 71 9 A.g.e, s : 74

10 A.g.e, s : 87

Page 66: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

66

tasarımlanmaya o kadar elverişlidirler. (Durkheim-Sosyolojik Metodun Kuralları s:86) O halde sosyolog, toplumsal olguların herhangi bir kategorisini araştırmaya girişeceği zaman, bu olguları bireysel tezahürlerinden yalıtılmış olarak, kendilerini gösterdikleri bir yönden ele almaya çaba sarf etmelidir. 10

5. 4. DURKHEİM’A GÖRE NORMAL VE PATALOJİK OLGULAR

Yapılan gözlem sonrasında iki çeşit toplumsal olgu karşımıza çıkar. Bunlar tamamen olması gerektiği gibi olanlar ve olduğundan başka türlü olması gerekenler; yani normal fenomenler ile patolojik (hastalıkla ilgili) fenomenler.

“Bireyler için olduğu gibi, toplumlar için de sağlık iyi ve arzu edilen

bir şey, hastalık ise tam tersine kötü ve kaçınılması gereken bir şeydir. Biz eğer çeşitli fenomen kategorileri içinde, hastalığı sağlıktan bilimsel olarak ayırmamıza imkan veren, bizzat olgularda saklı bir nesnel ölçüt bulursak, bilim kendi öz metoduna sadık kalarak, pratiği aydınlatacak duruma gelmiş olur. Şüphe yok ki, bilim halen bireye erişemediğinden ötürü, bize özel olan durumla yakından temasa girilmesi halinde, yeterince farklılaştırılabilecek genel endikasyonlardan başka bir şey veremez. Bilimin tanımlayabileceği tarzdaki sağlık hali, bireysel hiçbir sürece tastamam uymaz, çünkü, o, ancak bütün herkesin kendisini az ya da çok dışladığı ortaklaşa hal ve şartlara oranla tespit edilebilir. ”11

“Sağlık, hayati kuvvetlerin mutlu bir gelişiminden ibaret olup,

organizmanın kendi ortamına tam uyumuyla kendisini gösterir. Bu uyumu bozan şeye ise hastalık diyoruz. Fakat, organizmanın her halinin herhangi bir dış hale tekabül ettiğini gösteren hiçbir şey yoktur. Dahası bu ölçüt sağlık halinin gerçekten ayırt edici ölçüt olsa da, kabul edilebilir olması için bizzat kendisi de başka bir ölçüte ihtiyaç gösterir. Falanca intibak tarzının, falanca intibak tarzından daha mükemmel olduğuna hangi ilke uyarınca karar verilebileceğinin söylenmesi gerekir. ”12

“Sırf bireysel hastalık hallerinde bu ispat çok kere mümkün olmakla birlikte, sosyolojide uygulanması tümüyle imkansız bir şeydir. Çünkü, örneğin bir biyolojistin sahip bulunduğu işaret noktasına, sosyolojide sahip değiliz. Biyolojide açık bir biçimde çözüme yatkın bulunan problemler, sosyoloji için üstü esrarla örtülüdür. Sosyolojide her toplumsal tür 11 Durkheim, s : 92

12 A.g.e, s : 93

13 A.g.e, s : 97

Page 67: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

67

bireylerin ancak küçük bir miktarını ihtiva ettiğinden mukayese alanı bu türden grupların kanıtlayıcı olabilmesi için pek dardır. ”13

Durkheime göre her sosyolojik fenomen biyolojik fenomen gibi zaman ve şartlara göre değişik formlara bürünme istidadındadır. Bu formlar ikiye ayrılır;

Bunların ilki türün bütün kapsamı içinde geneldir. Bütün bireylerde

olmasa bile bireylerin çoğunda görülürler. Gözlemlendiklerinde bir süjeden ötekine bütün hallerde aynı olmasa da bu değişiklikler son derece yakın sınırlar içinde kalır. Diğerleri ise istisnadırlar, kendilerini gösterdikleri bireylerde bile bireyin bütün hayatı boyunca devam etmezler. Bunlar hem zaman hem de mekan içinde istisnadırlar. İşte genel formları arz eden olgular normal olgular, diğerleri ise patolojik olgulardır. Belirtilmesi gereken bir diğer nokta bu sağlık ya da hastalık halini tüm toplumsal tipler için uygulamanın hatalı oluşudur. Çünkü olgular yaşadığı toplumun karakterine göre farklılık arzeder. Onları farklı bir toplumun değer yargılarının süzgecinden geçirmek yanlışlıklar dizisinin başlangıcı olacaktır.

5. 5. DURKHEIM’E GÖRE İNTİHARLAR Durkheim’in çokça üzerinde durduğu ve bir dışa vurum olarak

değerlendirdiği intihar konusundaki görüşlerine de değinmeden geçmeyelim. Durkheim toplumsal nedenleri dikkate alarak, intihar olaylarını bir sınıflamaya tabi tutar ve toplumsal nedenlere göre intiharları üçe ayırır:(Aşağıda bulunan intiharlar ile ilgili bilgiler Anonim:http//stu. inonu. edu. tr/~iyucedag/odev. html uzantısından alınmıştır. )

Bencil (Egoistic) İntiharlar Bireyin bağlı olduğu din, politik zümre, aile vb. tarafından

korunulmamış olmasından kaynaklanır. Yani, toplumsal bağlar gevşek olduğu, birey kendini yalnız hissettiği zaman belirir. Bireyin bağlı olduğu grup bağları zayıfladıkça ve gruba bağımlılığı azaldıkça, birey, kendi özel ilgileriyle baş başa kalır; yalnızlık hisseder. Kişi için hayat anlamını yitirir; oysa, o topluma bağlı olarak yaşamak ihtiyacındadır. Avrupa toplumlarının intihar istatistiklerine bakıldığında Katolik toplumlarda intihar oranı düşük, Protestan toplumlarda ise yüksektir.

Elcil (Altruistic) İntiharlar Birey sadece toplumdan koptuğu, kendini yalnız hissettiği zaman

Page 68: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

68

değil, topluma çok bağlı olduğu zaman da intihar eder. Durkheim buna örnek olarak, Hindistan’da eşi ölen kadınların, eşlerinin cenazesinde kendilerini yakmalarını (suttee) gösterir. Bu intihar türünde kendini öldüren kişi, toplumsal bir ödevi yerine getirmek amacıyla bu eylemi gerçekleştirir. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kimse onursuzlukla suçlanır, çoğu zaman da dinsel cezalara çarptırılır. Kısaca, bu gibi kişilerin üzerine toplum bütün ağırlığı ile çökmekte, baskı yapmakta, onu intihara sürüklemeye çalışmaktadır. Elcil intiharlarda kişi için, hayat anlamını yitirmemiş, hayatından daha üstün gördüğü bir amaç için hayatını feda etmiştir.

Anomik (Anomic) intiharlar Bu tür intiharlar, bir takım toplumsal bunalımlar sonucu, toplumun

yapısında meydana gelen değişikliklerle bireyin yaşam biçiminin, değerlerinin alt-üst olması sonucu gerçekleşen intiharlardır. Bazı görüşlerin tersine Durkheim, sefaletin tek başına intiharlara neden olmadığını belirtir. Çünkü yoksulluk düşük intihar oranları ile birlikte bulunmuştur. Ekonomik krizlerin intihara neden olduğunu belirten Durkheim, bunun nedeninin zenginlik ya da fakirlik değil, toplumsal yapıdaki değişiklik olduğunu belirtir. Meydana gelen bu değişiklik toplum için yararlı ya da zararlı olsun, bunun hiçbir önemi yoktur. Önemli olan toplumda meydana gelen değişikliğin bireyin yaşam koşullarını alt-üst etmiş olmasıdır. İşte intiharın nedeni bu anomi (kargaşalık) halidir. İntiharı arttıran kargaşalık halleri, sadece ekonomik bunalım, düzensizlik değil aynı zamanda aile yaşamında meydana gelen kargaşalıklar da bu oranı artırmaktadır. Çeşitli aile bunalımları arasında en önemlilerinden ikisi, kuşkusuz, dullukla, boşanma ya da mahkeme kararıyla ayrı yaşamadır. Gerçekten karı-kocadan biri ölünce aile düzeni alt-üst olur, geriye kalan karı ya da koca bu yeni duruma kendini uyduramaz, bu yüzden de bu gibilerde kendi kendini öldürme eğilimi kolaylaşır. Dul erkek ya da kadınlarda intihar oranı evlilerdeki intihar oranından çok yüksektir. Hemen hemen her toplumda boşanmalarda intihar oranı değil evlilerden, dullardan, bekarlardan bile fazladır.

“İntiharlar hususunda bizim toplumumuzda ve batı toplumunda

yapılan araştırmalar mevcuttur. Fransız sosyolog Emile Durkheim, kişinin kendi hayatına kendisinin son vermesi konusunda temel öğelerden biri olarak kişinin sosyal bir gruba bağlanamamasını görmektedi. Daha geleneksel kuramlarsa umutsuzluk ve çaresizlik gibi duyguları öne çıkartıyorlar. Bu doğrultuda Amerikalı araştırmacı Texas Üniversitesinden Jomes W. Pennebaker ve Pennsylvania üniversitesinden Shannon Wiltsey Stirman, bir bilgisayarlı analiz programı kullanarak bu kurumların geçerliliğini sınamak istemişlerdir. Araştırmacılar, intihar etmiş dokuz Amerikalı Rus ve İngiliz şairle, bunlarla yaşadıkları çağ, milliyet, eğitim ve cinsiyet açısından uyuşan ama intihar girişiminde bulunmamış dokuz şairin

Page 69: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

69

şiirlerini karşılaştırmışlar. 300 kadar şiir üzerinde yapılan araştırmada kelimelerin kullanım sıklığını ve anlamlarını nicelleştiren bir yazılım kullanılmış. Araştırmacılar Durkheim’ in teorisini sınamak için şairin kendisiyle başkalarına ve iletişim kavramına yaptığı atıfları saymışlar. İntiharı umutsuzluğa bağlayan kuram içinde ölüm ve olumsuz duyguları betimleyen sözcükleri araştırmışlar, sonuçta görülmüş ki, kontrol grubundaki şairler depresyon ve benzer duygu bozukluklarını intihar etmiş meslektaşları ile paylaşıyorlar. Olumlu ve olumsuz duyguların belirtilmesinde iki grup arasında fark yok. Ancak araştırmacılara göre yaşamlarına son veren şairler edebi yaşamları boyunca şiirlerinde “ben’’ sözcüğünü dikkat çekici bir sıklıkla kullanırken “konuşmak“ ya da “paylaşmak “gibi iletişim çağrıştıran sözcüklerden kaçınmışlardır. Pennebaker, 1963 yılında intihar eden şair Sylvia Plath ‘ın şiilerinin hemen tümünde “ben” sözcüğünün baskın olduğuna dikkat çekiyor. İntihar etmiş şairlerin bir başka özelliği de, yaşamlarının sonuna doğru şiirlerindeki “biz’’ sözcüğünün giderek azalması araştırmacılar bunu giderek artan bir izolasyonun işareti olarak yorumluyorlar. Ayrıca umutsuzluk duyguları çağrıştırabilecek “nefret’’ya da “değersiz’’ gibi sözcüklerde de herhangi bir artış gözlenmemiş. Bunlar değerlendirilerek Durkheim’in teorisinin haklılık payının yüksek olduğu belirtilmiştir. ” 14

14 www.biltek.tubitak.gov.tr/haberler /psikoloji /2001 -09-7.pdf

Page 70: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

70

6. DUVAR YAZILARININ DERLENDİĞİ MAHALLELER VE SOSYO-KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ

Duvar yazılarını içinde bulunduğu mekandan soyutlamak elbette yanlış olacaktır. Çünkü bir birey olarak insan sürekli bir etkileşim içinde olup, çevresini biçimler ve çevresi tarafından biçimlenir. Toplum ve birey arasındaki ilişki karşılıklı ve neden-sonuç ilişkisine bağlıdır. İnsanlar arasındaki kültür, yaş, etnoloji, cinsiyet, zeka, mizaç ve ahlak gibi özellikler farklı olabileceği gibi, aynı mekan dahilinde bir özdeşlik olması durumunda, birlikler, topluklar arasında birtakım farklılaşmalar olacak, birbirlerine kıyasla bazı özelliklerin öne çıktığı, bazılarının ise daha gizli kaldığı gözlenecektir.

Mahalleler insanları bir araya getiren, farklı kültürel, etnik, sınıfsal… özelliklere sahip olabilen, kentten küçük bir kimlikle karşımıza çıkmaktadır. Biz fotoğrafını çektiğimiz duvar yazılarını konumlandığı yer itibariyle değerlendirdik, mahalleler ile ilgili sunduğumuz bilgiler mahalle muhtarlarına aittir.

6. 1. HACI BEKİR MAHALLESİ

Aşağıdaki bilgileri Hacı Bekir Mahallesi Muhtarı İsa AŞAN Bey’den alıyoruz.

Mahallede 30 Bin üzerinde kişi yaşıyor. —Etnik Yapı: Mahallenin yaklaşık %95’i göçmen. Mahalle Siirt,

Şırnak, Hakkari, Bitlis ilçeleriyle beraber bu illerden, bunun dışında Gürpınar, Bahçesaray, Çatak’tan göç almış. Kalan kısım ise Van’ın köylerinden uzun süre önce gelip yerleşmiş olduğundan yerli sayılıyor. Buradaki halkın tamamına yakını kürt kökenli.

—Ekonomik Durum: Mahalle sakinlerinin %99’u açlık sınırının altında, %1’i ise normal bir yaşantı içinde. Çalışan kişilerin 6 tanesi belediyede memur, geri kalanlar ise hamallık, meyve-sebzecilik gibi düzensiz işlerde çalışıyor.

—Siyasi Tercihler: Mahallede 10. 800 seçmen var. Son seçimde seçmenlerin %70’i Dehap’a, kalanlar ise diğer partilere oy vermiş.

—Kültürel Yapı: Halkın çoğu okuma-yazma bilmiyor, bunun başlıca nedeni parasızlık tabi, 1995’ten sonra teşvik programları yardımıyla eğitim seviyesi yükseltilmeye çalışılmış. Bugün okur-yazar oranı %10 civarı. Yüksek öğretimde eğitimine devam edenler ise 8-9 kişi.

Page 71: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

71

Mahallenin genel görünümüne bakıldığında, ihmal edildiği gözden kaçmıyor. Haneler genelde tek katlı, beş tane iki katlı ev mevcut.

Muhtar Bey’e bir dokunduk bin ah işittik. Almanya’daki Berlin Duvarı gibi sanki araya bir duvar ördüklerini, yatırımlarda ve hizmetlerde farklılıkların gözden kaçmadığını, bunun da ayrımcılığın bir resmi olduğunu ve buna bir an önce bir son verilmesi temennisini dile getirdi.

Hacı Bekir Mahallesinde bulunan yazıların büyük bir kısmı siyasi içerikli. Bunun nedenlerinden bazıları burada ikamet edenlerin çoğunun göçmen olması, halkın büyük bir kısmının etnik kökenlerinin aynı olması. Bu durum siyasi tercihlere de yansımış. Ve buradaki seçmenin %70’inin oyunu mevcut düzenle bazı sorunlar yaşayan bir partiden yana kullanıyor. Ayrıca diğer yazıların çoğu acı ve sıkıntı kaynaklı yazılar. Bunun birçok nedeni var tabii ki, bunlardan biri kırsaldan kente göç eden insanların özellikle kültürel ve ekonomik anlamda kente uyum problemi çekmesi, böylece mevcut düzenle, iktidarla ve kentle ilgili yabancılaşmanın giderek artmasıdır. Ayrıca buraların altyapısı ve bakımı ile ilgili ihmalin böyle bir tepki oluşumunu doğurabileceği kanısındayız.

“serok (başkan) Apo”

Page 72: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

72

“Brindaro(yaralı) Erdal”

“Babalığınızı yitirmeyin evlatlarım. –Babanız Mehmet Alıcı-

Page 73: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

73

“Biji (yaşasın) Kadek

“Gençlik Apo’nun fedaisidir”

Page 74: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

74

6. 2. İSTASYON MAHALLESİ Muhtar Yusuf ÇOBAN Bey’den aşağıdaki bilgileri aktarıyoruz. İstasyon Mahallesi, Devlet Demir Yollarına kadar uzanan geniş bir

mekan. 35. 000 nüfusa yakın insan burada yaşıyor. —Ekonomik Yapı: Buradakilerin çoğu hayvancılıkla meşgul (%80),

maddi durumları çok kötü, gittikçe de daha kötüye gidiyor. Özalp yolu üzerinde gece kondulaşma çok. Halkın %60’ı fakir, memur olarak çalışan yok denecek kadar az.

—Kültürel Yapı: Mahallenin içinde ilköğretim bulunduğundan ilköğretime gidiliyor, liseye devam edenler ise az. Son 2-3 senedir 15-20 kadar öğrenci üniversiteye gidiyor.

—Etnik Yapı: Hakkari’den, Çaldıran’dan gelen göçmenler çoğunlukta. Halkın %100’e yakını Kürt kökenli.

—Siyasi Tercihler: Bu civarda 7. 500 seçmen var. Son seçimde buradaki halkın %60’ı Ak Parti, %40’ı Dehap yönünde oy kullandı.

Burada çektiğimiz fotoğrafların tamamı burada futbol oynayan

gençlerin oynadıkları takımların isimleri. Fakat yazılan bir çok yazının ( bunlar siyasi içerikli sanıyoruz ) üzeri kireçle kapatılmış. Mahallenin bakımsız, köhne, ihmal edilmiş görüntüsüne inat bunları silme konusunda hiç de ihmalkar davranılmamış. Mahalle sakinlerinin tamamına yakını Kürt kökenli ve bunun yanında göçmen olduklarından ekonomik durumları çok zayıf, bu nedenle üzeri kapatılan yazıların mevcut sisteme aykırı olduğu düşüncesindeyiz.

“Şahpağı Gençlik Spor”

Page 75: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

75

“Lider Şahpağı Gençlik Spor”

“Real Madrid’in Genç Yıldızları”

Page 76: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

76

6. 3. ŞEREFİYE MAHALLESİ

Aşağıdaki bilgileri Mahalle Muhtarı Şükrü İNAN Bey’den alıyoruz. Muhtarlık Kültür Sarayı, İrfan Baştuğ İlköğretim Okulu’nu, Atatürk

İlköğretim Okulu’nu, Endüstri Meslek Lisesi ve civarını kapsıyor. Devlet Hastane’sinin sağından başlıyor Ayaz 4’e kadar uzanıyor. Atatürk Caddesi de buraya ait. 16. 000 civarı kişi burada yaşıyor. Bakımsız caddeleri de var.

—Ekonomik Yapı: Fakirin en çoğu Tarlabaşı, Seher 1-2, Veteriner Sokak’ta ve Ayazlar’da var. 35-36 aile yiyeceği ekmeği bile zorluklarla temin edebilen kimseler. 55 haneye yakını fakir, zenginler de çok. Burada ikamet edenlerin çoğu memur ve esnaf kesimi.

—Etnik Yapı: 6 Aile Hakkari’den göçmen. Başkale ve Yüksekova’dan göçenler de çoğunlukta. Halkın %60 civarı Kürt kesimi, bunlar çevre illerden ve Van’ın ilçelerinden göçenler. Bunlar dışında ekseriyet Van’ın yerli halkı. Kuruluş itibariyle çok eskiye dayanıyor. Hacıbekir, Serhat ve Şerefiye Mahalleleri Van’ın kurulduğu dönemlerde varolan mahalleler. Önceleri bir tarafı Ermeni diğer tarafı Müslüman idi.

—Siyasi Tercihler : Mahallede 7000 seçmen var, bu seçmenler daha çok sağ parti eğilimli, son seçimlerde % 70’i Ak parti yönünde oy verdi.

—Kültürel Yapı : Burada ikamet edenlerin % 80’inin okur-yazarlığı var. Memur kesimi de buralara yerleştiğinden eğitim seviyesi ve yüksek öğrenim oranı düşük değildir. Fakat halkımızın ekonomik sıkıntısı eğitim oranını olumsuz yönde etkileyen en önemli faktör.

Buradaki duvar yazılarında çeşitlilik göze çarpıyor, mahallenin bir

yanı çarşı merkezinde, diğer yanı şehrin varoşları diyebileceğimiz yerler ile sınır olması buradaki yazılara da yansımış durumda. Mahalle İrfan Baştuğ İlk Öğretim Okulunu, Atatürk İlköğretim okulunu ve Endüstri Meslek Lisesini de içine aldığından bu civarda okul önlerinde daha çok ilan-ı aşk yazılarına rastlıyoruz. Aşk konulu yazıların okulların çok yakınına yazılmalarının nedeni ise muhtemelen yazıların ithaf edildiği kişinin aynı okulun öğrencisi olup, bu yazıları görmesi, belki de bu vasıta ile kendi duygularına karşılık bulma isteği. Rastladığımız duvar yazıları arasında (burada göçmenler de bulunduğundan) Kürtçe yazılmış yazılar, futbolla ilgili yazılar ve “tag” dediğimiz sadece ismin bulunduğu yazılar da mevcuttur.

Page 77: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

77

“Bukaçiya(dağ gelini)”

“Kötülük, hoş geldiniz”

Page 78: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

78

“Yaşasın x”

“Murat”

Page 79: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

79

“Murat Korkmaz 1986”

“Aşk budur”

Page 80: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

80

“Deli”

“Eşkıya”

Page 81: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

81

“Ayhan Baba’nın Evlatları”

.

4. HALİL AĞA MAHALLESİ

Aşağıdaki bilgileri Halil Ağa Mahallesi Muhtarı Mehmet Guri Kar Bey’den aktarıyoruz.

Bu alanda 25-30. 000 kişi yaşıyor. Araştırma Hastanesinin altında İki Nisan caddesinde, eski Erek yoluna, Sofubaba caddesine kadar devam ediyor.

Ekonomik Durumu: Mahallenin % 60’ı zengin, ticaretle uğraşanlar,

işçisi, memuru, esnafı, işletmecisi de var. % 20 ekmeğini zorluklarla elde ediyor, gerisi ise idaresini yapabilecek tarzda para kazanıyor.

Etnik Yapı : Buralara tayinle gelen memurlar var, her bölgeden

insan var. Çoğunlukla ise, Bahçesaray, Gevaş, Çatak, Gürpınardan gelenler, Van’ın çevre illerinden gelip buralara yerleşenler de mevcut. Son zamanlarda siteleşme olduğundan verilerde değişiklikler gözlenebilir.

Siyasi Tercihleri : % 60-65 Ak partili, ikinci parti Dehap, geri kalanlar ise diğer partilere bölünmüş durumda.

Page 82: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

82

Kültürel Yapı : % 90-95 okur-yazar, bunların dışındakiler de

okuma-yazma kurslarına katılıyor. Lise mezunları % 60 civarı, yüksek okul tahsilini yapmış ve yapıyor olanların oranı ise takriben % 10 olduğu tahmin ediliyor.

Şehrin farklı kesimlerinden insanları kapsayan bir mahalle İki Nisan

caddesinin bir kısmını da içine alıyor, bu nedenle muhteva olarak çeşitlenme söz konusu. Buralarda dini içerikli, (göçmenlerinde bulunması gibi nedenlerle) siyasi içerikli, aşkın ve bunların dışındaki duyguların, duyuruların, isim ve lakapların kaleme alındığı duvar yazıları mevcut.

“Satanist mekanı”

“Hakyol İslam”

Page 83: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

83

“Kahrol İsrail”

Page 84: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

84

“İmralı’ya bin selam”

“Şehit Namırın(şehitler ölmez)”

Page 85: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

85

“Mhp”

“Bizi unutmayın çiftçiler”

Page 86: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

86

“Elveda mutluluklar elveda tüm umutlar”

6. 5. SELİM BEY MAHALLESİ

Aşağıdaki bilgileri Selim Bey Mahallesi Muhtarı Hüsnü AVCI Bey’den aktarıyoruz.

Migros dolaylarından başlayıp, Koç İlk Öğretim okuluna kadar devam ediyor. 30-35000 nüfusa sahip, bayağı eski bir mahalle.

Etnik Yapı : Burada her kesimden halk var. Türk’ü var, Kürt’ü var. Göç fazla olmaz, çünkü arsa fiyatları yüksek, çok önceden yerleşenler mevcut.

Ekonomik Yapı: % 30’u devlet dairesinde çalışan memur ve işçiler, % 25’i esnaf, geri kalanlar ise serbest çalışanlar ve işsizler, işsizlik büyük bir problem.

Siyasi Tercihleri : 11. 000 seçmen var. Her türlü görüş var, % 60-65 civarı Ak partili, geri kalanlar ise Dehap ve kalan partilere bölünmüş durumda.

Kültürel Durum: Okur-yazarların oranı % 70 civarı, okuma-yazma bilmeyenlerin tamamına yakını ihtiyar, yeni nesil tahsilli, üniversiteye gidenler de yaklaşık 150 kişi.

Page 87: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

87

Burada okullar bulunduğundan duvar yazılarının tamamına yakını sevgi-aşk konulu. Bu kesimlerde hayatı devam ettirmek pahalıya mal olduğundan, arsa ve kira fiyatlarının yüksek olduğundan göç de fazla değil. Bunun yanı sıra ekonomik sıkıntı bulunmakla birlikte Van’ın bazı mahalleleriyle kıyaslandığında çok ciddi bir problem değil. Bu gibi nedenlerle sanıyoruz ki siyasi içerikli yazılara rastlamadık.

“Elveda Sınaron”

“Gecelerin yargıcı”

Page 88: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

88

“Sevda sokağı”

“Ya sen ya hiç, ağır yaralı “

Page 89: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

89

“Senin hasretin varken bu şehirde yaşanmaz. ”

“Her şey senin için”

Page 90: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

90

“Bu inadın ben ölmeden son bulsun”

“Kıyamam sana civcivim, seni çok seviyorum aşkım”

Page 91: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

91

6. 6. VALİ MİTHAT BEY MAHALLESİ

Aşağıdaki bilgiler Vali Mithat Bey Mahallesi Muhtarlığından

alınmıştır.

Muhtarlığın kapsadığı alan Sıhke caddesinde M. Altaylı parkının sağ tarafından başlıyor, Atatürk Lisesinin bulunduğu cadde, Ak köprünün su kenarından Yalım Erez mahallesinin altına kadar uzanıyor.

Ekonomik Yapı: % 80 civarı zengin kesimi, ama her türlü insan burada yaşıyor. Memurlar, öğrenciler de buralarda yaşıyor.

Etnik Yapı : Etnik yapısı karışık, yeni sitelerden dolayı her kesimden insana kucak açıyor. Göç olayı fazla yaşanmıyor. % 80’i Van’ın yerli halkı (Van’ın ilçesi ve köylerinden gelmiş olup, uzun süre önce buralarda ikamet edenler) Devlet hastanesinin yukarılarında ise Erciş, Patnos, Çatak, Hakkari, Muş’tan göç eden halk çoğunlukta. (takriben % 90)

Kültürel Yapı: Halkın % 80 civarı eğitimli, kültürlü insanlar. Yüksek öğrenime devam edenlerin oranı da oldukça fazla.

Siyasi Tercihler: Burada yaşayan halkımızın siyasi tercihleri de farklılıklar arz ediyor. Fakat genel eğitim sağ partiler ve özellikle AKP yönünde.

Buralar genelde kültürlü, eğitimli, aristokrat kesimin ikamet ettiği bir

mahalle. Burada yerleşme pahalı olduğundan göç olayı fazla yaşanmamış, siyasi eğilim de şu anki yönetime paralel olduğundan aykırı yazılara rastlamadık. Burada Atatürk Lisesi bulunduğu için ilan-ı aşk yazıları çoğunlukta, bunun dışında sadece ismin bulunduğu yazılar mevcut.

Page 92: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

92

“İmparator Fero, Ejder Kaso”

“Zeyno”

Page 93: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

93

“İlle de sen”

6. 7. ALİ PAŞA MAHALLESİ Aşağıdaki bilgileri Ali Paşa Mahallesi Muhatarlığından aktarıyoruz) Mahallede yaklaşık 24000 kişi oturuyor. Ali Paşa Mahallesi

muhtarlığı Sıhke caddesinden başlıyor, aşağıda Ak köprü mezarlığına kadar, sağda M. Altaylı parkından, Oğuzlar sokak, İpek yoluna kadar devam ediyor. Buralar merkez olduğu için mahallede her yer asfaltlı, toplu yerleşmeler var.

Etnik Yapı : Buradaki kimseler genelde Van’ın yerlileri, ¼’ü ancak

kürt kökenli, Azerbaycan’dan, İran’ın Azerbaycan’a yakın kısmından gelenler var. Mahallenin çoğu Türk kökenli, arsa fiyatları yüksek olduğundan göçmen çok az, on haneyi geçmez. Bunun yanında kooperatifleşme olduğundan kiracı çok.

Kültürel Yapı : Buradaki halkın çoğu okumuş, kültürlü insanlar. Yüksek öğrenim görmüş kimseler de yoğunlukla bulunuyor. Halk kültürel faaliyetlere ilgili ve bizzat katılımcı.

Page 94: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

94

Ekonomik Durum: Buralar İki Nisan caddesinin bir kısmını da kapsıyor. Şehrin elit kesimi diyebileceğimiz varlıklı kesim buralarda, Cumhuriyet caddesinin altından, karayollarına kadarki kısımlarda ikamet ediyor. Maddi durumları yüksek, çok zengin var, fakirler oldukça az (35-36 hane) Memur kesimin yaşamak için tercih ettikleri yerler, kooperatifleşme yoğun yaşanıyor.

Siyasi Tercihleri : 54. Hükümet döneminde % 70 oy Mhp’ye çıkmış. Bu seçim döneminde ise % 98 AKP’ye çıktı. Genelde sağ eğilimli bir kesim.

Şehrin elit kesimi diyebileceğimiz kimseler buralarda yaşıyor. Mahallenin çoğunluğu kültürlü, eğitimli. Burada ikamet etmek pahalı olduğundan göçmenler yok veya yok denecek kadar az. Bu civarda bulduğumuz yazıların tamamı isimlerden ibaret.

”Azat Baba Benn”

Page 95: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

95

“Hakan”

“Zeynep Sevda”

Page 96: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

96

“Dayı senin”

Page 97: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

97

7. DUVAR YAZILARI ÜZERİNE YAPILAN ANKETLER VE

DEĞERLENDİRİLMESİ

7. 1. İLKÖĞRETİM ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARA YAPILAN ANKETLER ÜZERİNE DEĞERLENDİRME

Konumuz üzerine daha detaylı bilgi toplamak ve insanımızın duvar yazıları ile ilgili düşüncesi hakkında fikir sahibi olmak için Van ve Mardin illerinde anketler yaptık. Bu anketler hem ilköğretim çağındaki çocukları, hem lisedeki gençleri, hem de üniversite ve meslek hayatındaki genç ve yetişkin bireyleri kapsadı.

Bu anketleri genel itibari ile değerlendirecek olursak, ilköğretim çağındaki çocuklarda yaptığımız anketlerde duvar ve sıralara yazı yazma oranının yüksek olduğunu gördük. Bu oranı sayısal değerlerle ifade edecek olursak eğer % 20 gibi bir rakam ile karşılaşıyoruz. Daha önce yazıp bu işlemi devam ettirmeyenlerin oranı % 15, bunlardan % 5’lik bir kısım devam ettirmemelerinin gerekçesini bildirmiş ve bu gerçekçe de ‘büyümek ve büyümekle birlikte bu işin çocukça olduğunu anlamak’şeklinde ifade edilmiş, diğer % 5’i ise yazmaya devam ediyor.

Duvar yazısı yazma yaşına gelince bu yaş anketimize bakılırsa 10-13 yaşına kadar iniyor ve 13. yaşta yoğunlaşıyor. Duvar yazısı yazanlara, onları bu yazıları yazmaya iten neden /nedenler soruldu; % 10’u bu işin kendilerine keyif verdiğini, % 5’i bu şekilde oyalandığını, kalan % 5’i sıkıntı ve sinirden bu şekilde uzaklaştığını söyledi. Anketimizde duvar yazısı yazanlara genellikle ne tür yazılar yazdıkları soruldu; % 5’i adını ve soyadını yazdığını, % 5’i unutmamak istediği şeyleri, diğer % 10’u ise futbolla ilgili (maç skoru, oyuncu isimleri…) yazılar yazdığını söyledi. Anketörlerimize “duvara yazı yazarken ve yazdıktan sonra ruh halinizde bir değişim hissediyor musunuz? Şeklinde bir soru yönelttik;

Page 98: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

98

% 5 yazı yazmanın ona keyif verdiğini ve mutlu olduğunu, % 5 yazdığını tekrar tekrar görmenin ona hoşnutluk kazandırdığını, % 5 yazdıktan sonra pişmanlık ve utanç duyduğunu (kirliliğe neden oldukları için), kalan % 5’i ise rahatladığını ve sıkıntılardan kurtulduğunu beyan etti.

Anketörlerimizden “ bu işin yasa dışı olması onu daha ilgi çekici yapıyor mu?” şeklindeki sorumuza % 10’u ‘evet yapıyor, hem zevk veriyor hem haykırışlarımı duyabiliyorum’ dedi, % 90’ı ise ‘hayır böyle bir çekicilik söz konusu olamaz’ dedi. Bunların bir kısmı (%5) oyalanma, bir kısmı (% 5) düşünce aktarımı olarak değerlendirirken, geri kalan kısım ise yorum yapmadı. Anketlerimize başka duvar yazarlarıyla ilgili bilgileri veya onlarla bağlantıları olup olmadığını sorduk; % 75 bu konuda bilgi sahibi olmadığını, % 5 genellikle bu yazıları sevgililerin, takım taraftarlarının ve görüş açısı başka olanların (sisteme ve gidişata muhalif olanların) yazdıklarını, % 5 bazı insanların özgürlüklerinin kısıtlı olduğunu anlatabilmek için duvar yazısı yazdıklarını düşündüklerini ifade ettiler. Anketimizdeki bir diğer soruda anketörlerimize duvar yazıları ve bunları yazanlar hakkındaki görüşlerini sorduk; % 35 hiç görüş belirtmedi, % 15 bu işin anlamlı bir şey olduğunu, düşüncelerin dile getirilmesinin güzel olduğunu, onlara hak verdiğini ifade etti, % 15 onlar için olumsuz düşünceler içinde olduğunu, kendilerini ifade etmenin başka yollarının bulunduğunu söyledi. % 10 gereksiz ve faydasız bir iş olarak görüp, bunları yazanların ilgi çekmek istediklerini ilave etti. % 25’lik oranda bulunan kişiler duvar yazılarının (çevreyi kirlettiğinden) geleceğe zarar verdiğini düşündüklerini, böyle bir olaya şahit olurlarsa uyarıda bulunacaklarını ve bunları kınadıklarını açıkladırlar. Anketörlerimize bu yazıların insanı ve toplumu tanımada yardımcı olup olmadığı soruldu; % 30 bu konuda görüş belirtmedi, diğer % 30 insanın duygu ve düşüncelerini yansıttığını, toplumun ne tür sıkıntılar içinde olduğunu anlattığını söyledi, % 40 ise insanı ve toplumu tanımada yardımcı olmadığını, aksine her anlamda topluma zarar verdiğini söyledi, bunlardan % 5 bu yazıların bilinçsiz hareketten doğduğunu ekledi.

Page 99: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

99

7. 2. LİSE DÜZEYİNDEKİ GENÇLERE YAPILAN ANKETLER

ÜZERİNE DEĞERLENDİRME

Bu anket Şehit Koray AKOĞUZ Lisesi’nde yapılmıştır. Yaptığımız ankette lise çağındaki gençlerimizde duvar yazısı yazma oranının ilk öğretim düzeyine göre daha yüksek olduğunu gördük. Şöyle ki;

Bu çağdaki anketörlerimizden % 56’sı duvar yazısı yazmış. Bunlardan % 12’si devam etmiyor, kalan %44 ise devam ediyor. Yazı yazma yaşına bakacak olursak % 28’lik kısım ilk okulda, % 16’lık kısım yazmayı öğrendiklerinden beri, geri kalanlar ise 13-17 yaşlar arasında duvar yazısı yazmaya başladığını söylüyor.

Duvar yazısı yazanlara, onları bu yazılar yazmaya iten neden-nedenler soruldu;

% 24’ü can sıkıntısından dolayı, % 12’si aşk duygularını ve sevgisini haykırmak için, % 4’ü öfkesini ve sinirini boşaltmak için, % 8’i ailede yaşadığı sıkıntılar nedeniyle yazdığını söyledi. Kalan % 4 yazı yazarken mutluluk duyduğu için yazdığını söylerken, % 4 de ‘hiçbir nedeni yok ve öylesine yazıyorum’ dedi.

Anketimizde duvar yazısı yazanlara genellikle ne tür yazılar yazdıkları soruldu;

% 8 adını, soyadını yazdığını, % 20 aşkla ilgili yazılar (aşk şiirleri, seni seviyorum, sevgili ismi, aşkım v. s. ) yazdığını, %12 genelleme yapamayacağını, her türden yazılar yazabileceğini, o an içinden ne gelirse onu yazdığını, % 4 şiirler, % 4 kazanmak istediği üniversite ismini yazdığını söyledi.

Anketörlerimize “Duvara yazı yazarken ve yazdıktan sonra ruh halinizde ne gibi değişimler oluyor? şeklinde bir soru yönelttik;

% 20 içini döktüğünden rahatladığını, % 8 bu işin kendilerine keyif verdiğini ve hoşnutluk kazandırdığını, % 4 can sıkıntısının daha da arttığını (konu üstüne yoğunlaştığından), % 24 ise duvar yazısı yazarken hiçbir değişiklik hissetmediğini belirtti.

“Duvara yazı yazma işinin yasa dışı olması onu daha ilgi çekici yapıyor mu?” Sorumuza anketörlerimizden % 16’sından “evet, daha eğlendirici oluyor”, % 32’sinden “hayır, böyle bir çekicilik olmaz” yanıtını

Page 100: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

100

aldık. Geri kalanlar (yasadışı sözcüğünden ürkmüş olacaklar ki) yorum yapmamayı tercih ettiler.

Anketörlerimize başka duvar yazarlarıyla ilgili bilgileri veya onlarla bağlantıları olup olmadığını sorduk; % 40 bu konuda bilgi sahibi olmadığını belirtti, geri kalanlar ise yorum yapmadı. Anketimizdeki diğer bir soruda tahsil gördükleri okuldaki ’’stres duvarı’’ ile ilgili görüşlerini sorduk; Öğrencilerimizden %24’ü okuldaki bu uygulamadan memnun olduklarını, bu duvara yazı yazmanın stres ve can sıkıntısına iyi geldiğini, % 8’i stres duvarını görüntü kirliliği olarak değerlendirdi. %28’i bu uygulamanın çok saçma olduğunu, böyle bir şeyi onaylamadıklarını belirtti. % 12’si oraya hiç gitmemiş, % 8’i böyle bir uygulamadan tamamen ha0bersiz, % 4’ü orayı sigara içmek için kullanıyormuş, geri kalanlar ise yorum yapmamayı tercih edenlerden. Stres duvarının okulun arka tarafında, küçük bir alan olduğunu gördük ve anketimizde öğrencilere stres duvarının daha geniş alanlara (koridorlara vb. yerlere) yayılmasını ister misiniz? şeklinde bir soru sorduk; % 20 ‘si böyle bir şeyin daha güzel olacağını, düşüncelerini açıklamak için daha çok imkan yaratılmasının daha faydalı olacağını düşünüyor.

% 52’si böyle bir şeyden hoşlanmayacaklarını belirtiyor, gerekçe bildirenler de şöyle; %8 çevreyi kirlettiği düşüncesinde, % 4 duvara yazı yazmanın kötü bir alışkanlık olduğu kanısını taşıyor, % 4 duvara yazı yazmanın (hiçbir şeyi çözemediğinden)anlamsız ve yararsız olduğu iddiası içinde, % 4 ise (çirkin şeyler yazıldığından )bunları görmek istememe temennisini taşıyor.

Anketimizde bir diğer soru ise şu idi. “Stres duvarına mı yazı yazmayı, yoksa bunun dışındaki (sınıf duvarları, sıraları, tuvalet duvarı ve kapıları.. ) yerlere mi yazı yazmayı tercih ediyorsunuz?Neden?” Anketörlerimizden % 16’sı stres duvarına yazı yazmayı tercih ettiğini, % 20 si hiçbir yere yazmadığını, % 12 si böyle bir ayırım yapmadığını, % 4 ü daha çok kişiye ulaşabilmek için sınıf duvarlarını kullandığını, %4’ü elinin altında olduğu için sıralara yazdığını söyledi. Geri kalanlar ise herhangi bir görüş belirtmedi.

Page 101: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

101

Diğer bir soruda anketörlerimize duvar yazıları ve bunları yazanlar hakkındaki görüşlerini sorduk; Öğrencilerden % 8 i duvar yazısı yazanların psikolojik sıkıntılar içinde olduklarını düşündüklerini, % 16 sı bu işin can sıkıntısı giderme yolarından biri olduğunu, yapan kişileri saygıyla karşıladıklarını, % 12 si duvar yazılarını yazanların boş ve anlamsız bir iş yaptıklarını, sergiledikleri davranışın bir saygısızlık olduğunu (kirliliğe yol açtıkları ve topluma maddi anlamda zarar verdikleri için)bu yüzden onlara saygı duymadıklarını, % 12 si bu kişilerin cahil ve zeka geriliği içinde olduklarını tahmin ettiklerini belirttiler. Geri kalanlar ise bir yorumda bulunmadı. Anketörlerimize duvar yazılarının insanı ve toplumu tanımada yardımcı olup olmadığı soruldu; % 28 lik oranda bulunan öğrenciler, böyle bir ilginin kurulamayacağı, can sıkıntısından doğan bilinçsiz bir hareketin gerçek bir bilgi veremeyeceği, bu yazıların saçma olduğu kanısında. % 32 lik oranda bulunan öğrenciler ise ‘İnsanların ne tür duygular içinde olduklarını, neler hissettiklerini ve nasıl sıkıntılar yaşadıklarını duvar yazılarından anlayabilir, böylece onları tanıyabiliriz’şeklinde konuştu. 7. 3. ÜNİVERSİTE VE MESLEK HAYATINDAKİ GENÇ VE YETİŞKİN

BİREYLERLE YAPTIĞIMIZ ANKETLER ÜZERİNE DEĞERLENDİRME

Bu kez üniversite tahsiline devam eden ve meslek hayatına girmiş olup, çeşitli dallarda çalışan bireylerle konumuz üzerine anketler yaptık. Bu anketlerde farklı alanlara yayılmış olabildiğince çok kişiye (üniversite öğrencisi (7), Öğretmen (9), ev kadını (2), inşaat teknikeri (2), mühendis (5), eczacı, muhasebeci, lokantacı, daktilograf, şoför, kuaför, subay, topograf, elektrik tesisat ustası, haritacı, mimar, elektrik teknikeri, öğretim üyesi bunların dışında kamuya bağlı çalışan işçi ve memurlar ….. ) ulaşmaya ve onların düşüncelerini almaya yöneldik. Yüz kişiye ulaştık ve bu kişilerin duvar yazılarına bakış açısını aşağıda değerlendireceğiz. Anketimizde “ Bu güne kadar duvarlara, sıralara v. b. yerlere bir şeyler karaladınız mı?” Sorumuza anketörlerimizden % 29’u ‘hayır’ cevabını, % 24’ü ise “evet yazdım” cevabını verdi, % 10’u yazma işlemini devam ettiriyor, % 11’i bırakmış, geri kalanlar ise bu sorumuza hiç cevap vermemiş.

Page 102: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

102

Duvara yazı yazmaya başlama yaşına gelince kişilerin 5. ve 10. yaşlarda başlayabildiğini (%6), başlama yaşının 12. -17. yaşlarda yoğunluk kazandığını (%14), 18-22 yaşlar arasında ise yazmaya başlayanların az oranda da olsa bulunduğunu (%3) gördük. Duvar yazısı yazan anketörlerimize onları bu yazıları yazmaya iten neden veya nedenler soruldu; (Duvar yazısı yazan % 24 içinde bu yüzdelik oran değerlendirilmiştir. ) % 5 hiçbir şey dedi, % 4 sıkıntı ve stres atmak maksadıyla, % 3 kendini etrafına daha iyi tanıtmak için, % 2 sinirlilik, öfke, mutluluk gibi heyecan uyandıran ruhi hallerini yansıtmak için, % 2 eğlence olsun diye ve felsefe yapmak amacıyla, %1 siyasi sebeplerle, % 1 baskı olduğu için, % 3 aşkını ilan etmek, % 2 yazmayı bir ihtiyaç olarak gördüğünden, içinde saklı olanı söyleyip rahatlamak için, %1 duvarları dost kabul ettiğinden duvar yazısı yazdığını söyledi. Anketimizde duvar yazısı yazanlara genellikle ne tür yazılar yazdıklarını soruldu; (Duvar yazısı yazan % 24 içinde bu yüzdelik oranı değerlendirilmiştir. ) Anketörlerimizden % 5’i aşk sözleri, % 4’ü adını, soyadını, % 2’si şarkı sözleri, şiirler, %4’ü felsefe içerikli yazılar, % 2’si moda olan slogan ve sözler, % 2’si siyasi ve mizahi yazılar, % 1’i isyan yazıları, % 2’si bilimsel yazılar, % 2’si ise ruh haline göre değişen güncel konulu yazılar yazıyor. Anketörlerimize “Duvar yazısı yazarken ve yazdıktan sonra ruh halinizde bir değişiklik oluyor mu? “ şeklinde bir soru sorduk; (duvar yazısı yazan % 24 içinde bu yüzdelik oran değerlendirilmiştir. ) % 7’si içini dökmenin verdiği huzur ve rahatlığı hissettiğini, % 2’si görenleri düşündürdüğünden onlara ulaşabilmekten hoşnut olduğunu, % 2’si yaşadığı yeri kendine ait hissettiğinden mutlu olduğunu, % 2’si eğlendiğini, % 2’si güç ve hakimiyet hissettiğini, % 4’ü yaşadıklarının ve hissettiklerinin çok farklı olmadığını, küçük kırıntılar mahiyetinde olduğunu, % 2’si ise hiçbir şey hissetmediğini söyledi. Anketörlerimizden “Bu işin yasadışı olması onu daha ilgi çekici yapıyor mu? “ şeklindeki sorumuza; % 10’u hayır, % 9’u ise evet dedi. Diğerleri ise bu konuda yorum yapmadı. Anketörlerimize başka duvar yazarlarıyla ilgili bilgileri veya onlarla bağlantıları olup olmadığını sorduk;

Page 103: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

103

% 12’si bu konuda bilgi sahibi olmadığını, % 7’si yüzeysel de olsa bir takım bilgilerinin olduğunu söyledi, fakat bilgilerini paylaşmamayı tercih etti. Geri kalan anketörlerimiz de herhangi bir şey söylemedi. Anketimizde bir diğer soruda anketörlerimize duvar yazıları ve bunları yazanlar hakkındaki görüşlerini sorduk; Duvar yazılarını tasvip etmeyenler çoğunlukta, % 14 duygularını “hiç hoş bir davranış değil” şeklinde özetlemiş, % 7 çevre kirliliğine yol açtığını ve göz estetiğini bozduğunu söylüyor, % 6 gayri ahlaki olarak değerlendirip, milli servete zarar verdiğini ekliyor, % 7 eğitimsizlik kaynaklı olduğunu, % 5 toplumdaki uçurumdan, iletişimsizlikten doğduğunu, %4 saçma ve anlamsız yazılar olarak değerlendirdiğini, % 2 kötü bir alışkanlıktan ibaret olduğunu, % 1 asi gençliğin yasaklara bir başkaldırısı niteliğinde ortaya çıktığını düşünüyor. %7 duvar yazılarının yaşanan baskıların bir tezahürü şeklinde oluştuğu, %5 kendini ifade etmenin başka bir yolu olduğu, içten içe yaşanan duyguların dışarıya bir yansıması olduğu, %1 insanlar arasında iletişimi sağlayan, dialoğu devam ettiren bir yöntem olarak varlığını sürdürebileceği, %1’i bu yazıların ekmek su gibi ihtiyaç olduğu kanısında. Anketörlerimizden %5’i duvar yazısı yazanların ruh durumları konusunda endişe duyarak, psikolojik sorunları olan, %9’u görüşlerini açıkça dışa vuramayan, dışlanmış, %4’ü ilgi çekme düşüncesi içinde hareket eden, %2’si aciz, %2’si cesaretsiz, %1’i kötü niyetli, %1’i mert, özel kişiler olarak tanımladılar. Anketörlerimize bu yazıların insanı ve toplumu tanımada yardımcı olup olmadığı sorusu soruldu; Anketörlerimizden %20’sinden hayır cevabını aldık, bunlardan %4’ü birkaç kişinin yazdığı yazının belirleyici niteliğinin bulunmayacağını, %2’si anlık hislerin taşmasından doğan yazılar şeklinde ortaya çıkması hasebiyle genellenemeyeceğini söyledi. %3’ü yardımcı olsa dahi yeterli olamayacağı görüşünde. %31’i duvar yazılarının tanımada bir adım olduğu, bunlardan %7’si toplumu tanımada yardımcı olabileceği ( kültür, eğitim, sosyal, ruh yapısı açısından… ) %13’ü ise bireysel olarak değerlendirip, onları yazanlar hakkında ipuçları olduğu, insanlara birçok yönden ayna tuttuğu ( iç dünyaları, psikolojik yapıları, düşünceleri, hayata bakış açıları… ) görüşünde.

Page 104: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

104

8. ROPORTAJLAR VEDEĞERLENDİRİLMESİ

Konumuz duvar yazıları üzerinde çalışırken mümkün olduğu kadar çok yazıya ulaşmaya çalıştık. Gaziantep’te, Batman’da, İstanbul’da ve özellikle Van’da sokak sokak dolaşıp bulduğumuz yazıları kayıt altına aldık, fotoğraflar çektik. Tabi duvar yazılarını onları yazanlarla görüşmeden değerlendirmek eksik olurdu. Bunun için bu yazıların bulunduğu yerde bekleyip, o mahalle civarında oturanlara sorup soruşturduk. Tabi konunun hassas bir konu olması itibariyle sorduğumuz herkese dil döküp etraflıca anlatmamız gerekti. İnsanlar bu konuda güvenlikleri açısından çekingen davranıyorlardı. Çetin mücadelelerimiz sonucunda bu insanlara ulaşabildik. Konuşma için ikna etme ise bizim için hiç de kolay olmadı. Fakat nihayetinde konuşmaya ve fotoğraf çektirmeye ikna ettik. Bu kişilerin fotoğrafları da bizim için değer taşıyordu ve çalışmamızda fotoğraflarını görmek okuyanlara daha çok ip ucu olacaktı.

Röportaj yaparken ses kayıt cihazı da kullandık ve

kaydettiklerimizi defalarca dinledik. Duvar yazarlarıyla konuşmamız esnasında onların yaptıkları işe ne kadar değer verdikleri, konuşurken ne kadar duygu yoğunluğu yaşadıkları gözümüzden kaçmadı ve bunları en ince ayrıntısına kadar değerlendirdik. Zaten bu kişilerin yaptıkları işten gurur duymaları, yazı yazdıkları yerleri adeta mekan edinmelerinden belliydi. Öyle ki bir yazıya rastladığımızda bir çok kez bunları yazanları da yazıların hemen yakınında bulduk.

Çalışmamızı çok titiz bir şekilde yürütmeye çalıştık. Örneğin duvar yazarlarıyla görüşürken bu yazarların kendi çevrelerinde ün yapmış, bazen de özenilen kişiler olduğunu gördük. Bu yüzden yazanları sorduğumuzda ‘ben yazdım’ diyen kişiye itimat etmeyip, ya başka kişilere teyit ettirdik, ya da başka kanıtlar aradık. Misalen İskele Caddesinde Atatürk Lisesinin duvarında kocaman bir kalbin iki yanına çizilmiş C ve P harfleri vardı. Bu yazıyı yazan kişiyi soruşturduk, yazıyı yazdığını iddia eden kişi duvarın az uzağındaydı. Kendisine tam inanmadığımızı fark edince cebinde Cengiz ve Pınar ismine ithaf edilmiş bir dolu şiir çıktı. Baş harflerin tutması bir delildi bunun üzerine aynı lisenin başka birkaç talebesine daha sorunca da tam anlamıyla güvendik ve söyleşimize başladık. Aşağıda duvar yazısı yazan kişilerle yapılmış röportajlar mevcuttur. Bunun dışında duvar yazısına bakış tarzını değerlendirdiğimiz bir kaç söyleşimiz ve duvar yazarları hakkında söz sahibi olabilecek bir kişiyle yaptığımız sohbet bulunmaktadır.

Page 105: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

105

8. 1. DUVAR YAZISI YAZANLARLA ROPÖRTAJLAR

-İsmin ne? -… -Bize kendini kısaca tanıtır mısın? -15 yaşındayım, sekiz kardeşiz, İrfan Baştuğ İlköretim Okuluna , sekiz inci sınıfa gidiyorum. -Baban çalışıyor mu?Geçiminiz nasıl ? -Evet çalışıyor, babamın durumu pek kötü değil, normal -Burada gördüğümüz yazıları sen mi yazdın? -Evet ben yazdım -Ne yazılar yazdın onları bize söyler misin ? -Yaşasın kötülük Hoş geldiniz Güle güle x Şampiyon Fenerbahçe Bejiko Beşiktaş 0, Fenerbahçe 15 -Niçin yazıyorsun peki? -İçimden geçenleri yansıtmak, hem de kötülüğü yansıtmak, geçenlere kendimizi tanıtmak için, bunun dışında evin içine (harabeyi andıran boş bir evi göstererek )köpek resimleri çizdik -Bu köpek resimlerini neden çizdiniz ? -Önceden bu evin içinde köpek besliyorduk. Sonra bu köpeklerin resimlerini çizdik, tiplerini, kuyruklarının sıfır olduğunu çizdik. -Neden ‘yaşasın kötülük’ yazdın? -Kötülük taraftarı değilim, fakat biz takımlarla maç falan yapıyoruz. Bizden biraz çekiniyorlar. -Korkutma amacıyla yazdın öyle mi?

Page 106: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

106

-Evet bir de televizyonda Amerikan güreşi diye bir program var, ondan etkilendiğim için (yaşasın kötülük)yazdım. -Bunun dışında ne tür yazılar yazıyorsun? -Bu evin içine çok yazdık (aynı harabeyi göstererek) -Oylar Apo ya. yaşasın a ç Ak partiye son Dehap Oylar MESUT ÖZTÜRKe Seçimde Ak partiye oy verenleri aramızdan kovuyorduk. Buraya da bundan dolayı ; p.. Ak partili Sıddık. O çocuğun da zoruna gidiyordu, bunlar dışında ; Çilekeş Ahmet Psikopat Yolların ustasıyım Müslümün hastasıyım Yazılarını da yazacaktım Allah kısmet etmedi. Duvar da yetmedi, adamlar bizi kovaladı. - Bir duvar yazısında (Müslümün hastasıyım) demişsin çok mu seviyorsun? -Evet. -Neden? Müslüm’ün hangi yönü sana hitap ediyor? -Onun şarkılarından etkileniyor insan, büyüdükçe Müslüm’ü sevmeye başlıyor, Bayhan’ı; müslüm’ü.. -Bunun dışında ne dinliyorsun? -Kürtçe şarkılar -Duvar yazısı yazan başka arkadaşların ya da tanıdıkların var mı? -Var Aytaç var, Osman var, İsmail var -Sana onlar mı öğretti bu işi? -Evet onlar öğretti. Onlar olmasa belki biz bu yaşantımıza gelmezdik. Bu mahalleye geldiğime pişman değilim, çok sevdim bu mahalleyi. -Daha önce nerede oturuyordunuz? -İrfan Baştuğ İlköğretimin arkasındaydık. Evimiz yıkılacak gibiydi. Buraya, 2 katlı bir eve geldik. 10 yıldır biz bu evdeyiz. Arkadaşlarımızla kan kardeşiz. Bu mahalle bizi düzene koydu. Biz daha önce herkesten korkuyorduk, ; diğer evde iken hiç kimseye ses çıkaramıyorduk. Şimdi ise Okulda, mahallede, herkes bizi tanıyor, çevremiz gittikçe büyüyor -Bu yazıları yazmayı öğreten kişiler size sahip mi çıktı? -Evet bize karışanları engelledi. Bize Müslüm’den şeyler öğretti, bizi her yere götürdü, mezarlığa gitmeyi, kuş öldürmeyi. her şeyi onlar bize öğretti. Şimdi onlar çıktı gitti; sıra ise bizde. -Nasıl kişiler bunlar? -Bunlar evlerinden sürekli kaçarlardı. Kuşçuluk yaparlar, güvercin beslerler. Bir ara İstanbul’a kaçmışlardı, sigara içiyorlar, kendilerine Müslüm dinledikçe jilet atıyorlardı.

Page 107: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

107

-Evleri, oturdukları yerler yakın mı onların ? -Aytaç’ın evi ordaydı (yakın yıkık bir yeri göstererek). Durumları iyi değildi. Evleri taşındı. -Gecekonduda mı oturuyorlardı? -Evet, Taner vardı. Dört katlı evde oturuyorlardı, şimdi çarşının içine gittiler. Mahallenin düşmanlarını yakalayıp, dövüyorlardı. Bir ara burada düğün oldu, Aytaç denen çocuk birisini bıçakladı, hastaneye kaldırdılar, polis 3 gün bu çocuğu aradı. -Aileleri bu konuda nasıl bir tutum içinde, bir bilgin var mı? -Ailelerinin durumları kötü; aileleri gece gündüz onların peşindeydi, kaçmasınlar diye. Ne deseler tersini yapıyorlardı. Birinin babası eline ağaç alıp, sigara içmesin diye dövüyordu. Yine de ertesi sabah evden kaçıyordu. -Sorularım bitti teşekkürler. -Bir şey değil abla.

Page 108: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

108

-Merhabalar, nasılsın? -Sağol, teşekkür ederim. -Öncelikle seni tanıyalım. -Adım Erdal, 21 yaşındayım, lise 2 de okulu bıraktım. -Niçin bıraktın? -Hastalığım var, böbrek hastasıyım, şu an diyalize gidiyorum. İki günde bir 3, 5 saat diyalizde kalıyorum. -Sizin mahallede dolaştık, orada bir çok yazılar gördük, özellikle birkaçı dikkatimizi çekti ve bunların sana ait olduğunu öğrendik, bu yazıların ne olduğunu hatırlıyor musun? - Evet iyi hatırlıyorum Brindaro Erdal Brindarın mekanı 100 metre ilerde Brindarın anlamı yaralı, bende yaralı olduğum için o şekilde yazdım.

Page 109: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

109

-Kendini yaralı olarak görüyorsun. Niçin? -Mesela masrafım çok oluyor, babamlar eziyet çekiyorlar. İyi olsaydım, sağlığım yerinde olsaydı, o acıları çekmesem o yazıları oraya yazmam gerekmezdi, daha güzel şeyler yazardım. -Brindarın mekanı 100 metre ilerde yazmışsın, sanki bir esprisi var. -Oradan yüz metre yürüdüğünüzde kime sorarsanız, beni sizle tanıştırır. Ölçtüm gerçekten 100 metre, o yüzden öyle yazdım. -Yazdığın yazı devamlı gözünün önünde. Gördükçe ne hissediyorsun? -O yazının anlamını düşündükçe, kendimden nefret ediyorum. Çok acı çekiyorum. -Yazarken yakalanmaktan korktun mu? -Tabi cesaret toplayıp öyle yazdım. -Yazıda bir şey dikkatimizi çekti; sanki hissederek ve özenerek yazmışsın. -Benim için anlamı çok derin, çektiğim sıkıntıları düşündüm, yazınca elim, ayağım titredi. -Yazdıktan sonra biraz rahatlama hissettin mi? -Evet o an için rahatladım. Sonradan durumum yine aynı oldu, şimdi o yazıyı görmek bile istemiyorum. -Erdal mutlu olsaydın, güzel bir yaşantın olsaydı yine yazar mıydın? -Evet acımı oraya yansıttığım gibi mutluluğumu da yansıtmak isterdim. -Yani mutluluğunu veya acını olsun yansıtmak istiyorsun. Peki bunda başkalarının da senin acından ya da mutluluğundan haberdar olması isteği mi var? -Tabi var. -Müzik dinliyor musun? -Evet genelde duygusal olduğum için duygusal türküler dinliyorum. -Soracaklarım bu kadar teşekkür ediyorum. -Ben teşekkür ederim.

Page 110: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

110

-Merhaba. Öncelikle bize kendinden bahseder misin? -Adım Cengiz. 18 yaşındayım. Atatürk Lisesi’ne gidiyorum. 9. sınıftayım. Van’lıyım. -Babanın mesleği nedir? -Devlet su işlerinde şef -Kaç kardeşsiniz? -6 kardeşiz -Duvara yazı yazıyorsun, gördüğümüz yazıyı da sen mi yazdın? -Evet ben yazdım, kız arkadaşımın isminin baş harfi, kendi ismimin baş harfi bir de kalp var ortada. -Bunun dışında ne tür yazılar yazdın. -Cengiz, Pınar, ölümüne aşk, ille de sen gibi yazılar. -Yazarken sprey boya kullanıyorsun sanırım. -Evet -Yazarken ruh halinde bir değişiklik oluyor mu?Ne tür şeyler hissediyorsun? Onlardan biraz bahseder misin bize? -Oluyor, yazıları gördüğüm zaman kız arkadaşımı hatırlıyorum. O da beni hatırlıyor. Her koşulda oluyor, şiir olsun isim olsun sevgimi anlatıyorum. Başkaları da görünce mutlu oluyorum. -Duvar yazısı yazanlardan tanıdıkların var mı? Onlar hakkında bize ne söyleyebilirsin? -Var evet onlar da benim gibi yazı yazıyor, çoğu kız karşılık vermediğinden, teklifini kabul etmediğinden dağılmış, kimisi hayata küsmüş depresyona girmiş, bunalımda. -Nasıl insanlar bunlar, giyim tarzları nasıl, ne tür müzik dinliyorlar?

Page 111: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

111

-Yas tutar gibi hep siyah giyiniyorlar, arabesk şarkılar dinliyorlar, Müslüm gürses, Hakan Taşıyan, İbrahim Sadri, içki içiyorlar. -Bu yazıları yazmak sana bir şeyler kazandırdı mı? -Evet, sevdiğim kızı elde ettim, benimle arkadaş oldu, birbirimizi seviyoruz, ilerde de evlenmeyi düşünüyoruz. Rahatladım, her koşulda mutlu oldum. Arkadaşlarım kız arkadaşıma kendi bacıları gibi baktılar, yenge dediler. Her koşulda bana ve kız arkadaşıma saygı gösterdiler. -Yazdığın yazı tam okul kapısının girişinde, büyük harflerle yazmışsın, bu yüzden kötü muamele gördün mü? -Şikayette bulunanlar oldu, disipline verildim, okuldan atıldım. Sonra araya girenler oldu. Tekrar olmaması koşuluyla, okula alındım. -Yazmaya devam ediyor musun? -Evet yazıyorum. -Nerede yazıyorsun ? -Dağlarda, mahallede, benzeri yerlerde….. -Artık okulda yazmayı bırakmışsındır. -Yok yazıyorum fakat fazla büyük, abartılı şekilde değil -Soracaklarımız bu kadar, senin söylemek istediğin bir şey var mı ? -Yok -Teşekkür ederim

Page 112: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

112

-Bize kendini tanıtır mısın? -Ben Baki. 16 yaşındayım. Atatürk Lisesi’ne gidiyorum. Lise 1. sınıfta bıraktım. Van’lıyım. -Baban ne iş yapıyor ? -Bayındırlıkta çalışıyor -Kaç kardeşsiniz -10 kardeşiz -Duvarlara yazı yazıyorsun, bu yazıların fotoğraflarını da çektik zaten bu güne kadar ne tür yazılar yazdın? -Meltemle yani sevdiğim kızla ilgili yazılar yazdım, genellikle batem yazıyorum, bunun dışında şiirler de yazıyorum -Bu yazıları yazarken ne hissediyorsun, onlardan bahseder misin ? -Sevdiğim kızın o yazıları görmesini istiyorum, belki görünce biraz olsun bizi hatırlar. -Bu yazıların ilham kaynağının yani sevdiğin kızın bu yazılardan haberi var mı?“Bak bu yazıları senin için yazdım” dedin mi ? -Haberi var, haberi olduğu için yazıyorum. -O ne hissediyor peki? -Bilmiyorum hiç konuşmadım valla. -Bu yazıları yazmak sana okulda ya da mahallede bir şey kazandırdı mı? Tanıyorlar mı seni ?

Page 113: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

113

-Hayır bir şeyler kazandırmadı, okuldaki herkes bu yazıların bana ait olduğunu biliyor, fakat çok önemsemiyorlar. -Yazdığın yazılarda kullandığın takma bir isim var mı?Batem yazmışsın örneğin, bu senin takma ismin mi? -Batem benim takma ismim. Benim (Baki) ve sevdiğim kızın (Meltem) isimlerinin bir parçasından oluşuyor. -Bize biraz kendinden bahseder misin, ne tür müzik dinlersin? -Okul vardı, artık yok, boşum, arabesk dinliyorum, özellikle Müslüm Gürses bir de özgün müzik dinliyorum -Sigara ya da içki kullanıyor musun? -İçki değil fakat sigara içiyorum. -Çok teşekkür ederim -Bir şey değil hocam.

Page 114: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

114

-İsim neydi? -Aydın -Aydın kaç yaşındasın? -23 yaşındayım. -Yaşını göstermiyorsun, fiziğin de fazla gelişmemiş, bir hastalığın var mı? -Çok acı çektiğim için çok sigara içtiğim için yaşımı göstermiyorum dertleniyorum, bir de sara hastalığım var, bazen düşüp bayılıyorum. -Tedavi görüyor musun ? -Hayır, maddi imkansızlıklar var, hayatta kimsem yok, yalnızım. -Okul okudun mu? -Orta okulda sigaraya başladığım için atıldım. -Vanlı mısın? -Van’lıyım.

Page 115: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

115

-Hayatta kimsem yok demiştin, ailene ne oldu? -Annem ile babamı iki sene önce kaybettim. -Şuan kiminle yaşıyorsun? -Tek yaşıyorum. -Nerede yaşıyorsun? -Akköprü’de yıkık bir evde yaşıyorum. -Kardeşlerin var mı ? -Dört kardeşiz. -Onlardan biraz bahseder misin, nerdeler, neler yapıyorlar, seninle ilgilenmiyorlar mı? -Onlardan bir tanesi evli İstanbul’da diğeri de askerde, bana bakmıyorlar. -Seni biraz da olsa tanıdık, şimdi konumuza dönelim istersen, duvar yazıları yazıyormuşsun, bunu arkadaşlarından öğrendik, ne tür yazılar yazdın bir de senden duyalım. -Hep aşk üstüne yazdım, sevdiğim kızın lakabını yazdım, adını yazdım, seni seviyorum yazdım. -Bunları yazarken bir takma isim kullandın mı? -Evet çilekeş ismini kullandım. -Nerelere yazıyorsun? -Devamlı okul duvarlarına, öğrencilere ibret olsun diye, okul köşelerine yazıyorum. -Ne konuda ibret alsınlar diye yazıyorsun? -Yani dedim sevip de sevgisinin karşılığını alan iki aşkın sonu birisi mezara birisi sürünmeye. Sevdiğim kız kan kanserinden öldü, o mezara gitti, bense sürünüyorum. -Bu yazıları yazarken ne hissediyorsun onları anlatır mısın ? -Acı çekince, sıkıntıya girdiğimde tek başıma otururum, sigaramı yakarım duvarlara yazı yazarım. ‘Sensiz yaşamak önemli degil’ ‘Seni seviyorum’ yazarım, zaten yaşamak bizim için önemli degil, o tür şeyler yazarım. -Rahatlıyor musun yazınca? -Evet içimi boşaltınca rahatlıyorum, ondan sonra bir iki saat sonra tekrar sıkılıyorum, ondan sonra aşık olan bir arkadaşımla dertleşiyorum, sonra da gidip harabemde yatıyorum. -Yaşantın nasıl, arkadaşların var mı? -Arkadaşlarım var, samimiler, bana onların anneleri bakıyor, bazen arkadaşlarım eve yemek getirir, bazen de aç yatıyorum. Genelde yalnızım ; bu yüzden arkadaşlarım bana “tek tüfek” adını taktılar. -Müzik dinliyor musun ? -Evet arabesk dinliyorum: Müslüm Gürses, Hakkı Bulut, Ahmet Kaya… -Bir gün içinde neler yaptığını anlatır mısın bize ? -Sabah evden çıkarım okulun önüne gidip kızlara bakarım, arkadaşlarımdan para isterim, sigaramı alırım, kahvede oturur film izlerim, biraz gezerim,

Page 116: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

116

sonra tekrar okulun önüne gider arkadaşlardan para alır karnımı doyururum, sigaramı alırım ve akşam bir yerde yatarım. -Bizim soracaklarımız bu kadar, senin söylemek istediğin herhangi bir şey var mı? -Sevip de sevgisinin karşılığını alanlara mutluluklar dilerim. -Teşekkürler.

Aşağıda görüşme yaptığımız iki şahısın fotoğraflarını vermemenin kendi emniyetleri açısından daha doğru olduğunu düşündüğümüzden yayınlamıyoruz. ) -Öncelikle bu konuştuklarımız gizli kalacak o yüzden rahatça olabilirsiniz. Yaşınız kaç? -17 -Kaçıncı sınıfa gidiyorsunuz? - Lise 2 -Vanlı mısınız? -Hakkariliyiz. -Aileniz nerde oturuyor? -Hakkari’de oturuyor. -Bazı yazılar yazmışsınınız, onların kayıtları bizde var, bu yazıların ne olduklarını söyler misiniz? -Tabi söylerim ‘İmralı’ya bin selam’ İmralı’da baş önderimiz tutuklu, onun için binlerce selam gönderiyoruz İmralı’ya, bir de sadece Türk askerleri ölmüyor, biz Kürtlerin de şehitleri dağ başında ölüyor, onların da anneleri var, onlar da ağlıyor şehitleri için. Onlar da can, bunları bilsinler ki bizim de şehitlerimiz var. -Bu düşüncelerini anlatmak için ne yazdın? ‘Şehit namırın’ (Türkçe karşılığıyla şehitler ölmez. ) -Bunlar dışında yazdığınız yazılar var mı? -Evet var. ‘Özgürlüğümüzü istiyoruz’ Kendi kimliğimizde yaşamak istiyoruz, kendi okullarımızda kendi ana dilimizi öğrenmek istiyoruz. -Duvar yazıları yazarken neler düşünüyorsun? -Kendi özgürlüğümüzü, kendi topraklarımız üzerinde kendi dilimizi konuşmamızı …bunun gibi hisler hissediyorum. Bunlar da güzel şeyler bence. -Peki başka duvar yazarlarıyla ilgili bilgin ya da bağlantın var mı ? -Evet var onlar da bizim gibi Kürt olan kardeşlerimiz. -(Diğer arkadaşa yönelerek)Bu yazıları beraber yazıyorsunuz zaten, seninle pek konuşamadık, senin söylemek istediğin bir şey var mı ?

Page 117: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

117

-Bunları duvarlara yazmaya mecbur kalıyoruz. Meydanlara çıkıp söyleyecek olsak polisler bizi tutuyor, bizi lal ediyor, isteklerimizi bu şekilde dile getiriyoruz, daha çok özgürlük istiyoruz. -Teşekkür ederim.

-Bize kendini tanıtır mısın? -Adım Şefik Özaplıyım. 14 yaşındayım, 8 kardeşiz, öğrenciyim, 8 sınıfı okuyorum. -Arkadaşlarından öğrendiğimiz kadarıyla sıralara, evinin duvarına ve daha bir çok yere defarlarca deli yürek yazmışsın, bunun nedenini söyler misin bize? -Seviyorum onu. -Neden seviyorsun? -İyi işler yapıyor.

Page 118: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

118

-Deli Yürek denince aklına ne geliyor? -Efsane geliyor, Deli Yüreğin efsanesi. -Sen Deli Yürek olmak ister miydin? -Evet -Neden? -… - Yakışıklı bir adam o yüzden mi? -(Gülümseyerek)Evet -Teşekkür Ederim. -Mehmet kaç yaşındasın? -13 -Kaça gidiyorsun -orta 1 -Vanlı mısın ? -Evet -Baban ne iş yapıyor ? -Mütahit -Duvarlara sıralara yazılar yazıyor musun? -Evet -Neler yazıyorsun? -Aklıma gelen her şeyi, maç skoru, şiir, doğa şiirleri, aşk(mahçup bir şekilde gülerek) şiirleri… -Neden yazıyorsun ? -Eğlence için, yazınca mutlu oluyorum. -Yazarken kullandığın bir takma isim var mı ? -Yok. -Teşekür ederim. -Sağolun

-Adnan öncelikle seni tanıyalım. Kaç yaşındasın?

Page 119: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

119

-16 -Kaçıncı sınıfa gidiyorsun? -6 -Nerde oturuyorsun? -Şahbağı’nda. -Burada bir yazı var; (“Real Madridin Gen Yıldızları)kim yazdı bu yazıyı? -Bizler, grup olarak yazdık bu yazıları. -Ne tür duygularla yazdınız? -Takımımız daha ileri gitsin diye yazdık, takımımız bu yazıyla daha gururlanıyor, gelip gönderenler soruyor, ilgilerini çekiyor. -Neden Real Madrid? -Büyük bir takım olduğu için biz de takımımızı büyütmek istediğimiz için yazdık. -Bu yazıyı yazdığınız duvar bir evin bahçe duvarı, ev sahibinin görmesi sizi korkutmadı mı? -Hayır, sahipleri sevindi, izin isteyip öyle yazdık. -Ne kadar süre oldu yazıyı yazalı ? -4 ay oldu. -Bu yazıyı gördükçe ne hissediyorsun ? -Heyecanlık(muhtemelen heyecan demek istedi) -Merhaba. Kendinden bahseder misin? -17 yaşındayım, okula gidiyorum, lise 3. sınıftayım. -Nerde oturuyorsun? -Şahbağı’nda -Görünürde bazı yazılar var. Bize senin yazdığın söylendi. -Bu yazıları arkadaşlarla yazdık, takım ismi olarak yazdık bunu, mahalle olarak herkes kendine bir isim yazdığı için biz de kendimize bu ismi uygun gördük. -Bu yazı hem sizi temsil ediyor, hem de aranızda bir rekabet var, onlar da yazı yazıyorlar. Bu rekabet duygusuna hizmet ediyor. Rakip takım ne yazmış? -“Şahbağı Gençlik Spor” yazmışlar “İskele Spor” yazmışlar biz de “Real Madrid’in Genç Yıldızları” yazdık. -Real Madrıd büyük bir takım ismi. -Evet büyük bir isim, biz de kendimizi büyük gördüğümüz için bu yazıyı yazdık. -Bu yazıları yazarken ne tür duygular içindeydin? -Arkadaşlarla onlara inat olsun diye yazdık. Onlar bizim mahalleye yazdığı için biz de dedik kendimize bir isim bulalım, onun için biz de bu ismi yazdık. -Tamam Sağol. -Bir şey değil hocam.

Page 120: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

120

8.2. DİĞER RÖPORTAJLAR

Grafiti yapan kişilere ulaşmaya çalışırken bir arkadaşımız vasıtasıyla bazı duyumlar aldık, duyduğumuz şeyler bizi hem çok şaşırttı, hem de çok ürküttü. Van’ da çetelerin varlığını özellikle bu çete elemanlarının duvar yazısı yazdığını öğrendik. Uzun çabalar sonucu ulaştığımız bu kişilerden biri yaptığı iş ile böbürlenerek, göğsünü gere gere “biz yazdık bu yazıları, az geliyorsa sokağın hepsini başka yazılarla süsleriz” şeklinde konuştu. Bu yazıları yazmanın ona sokağı süslemek anlamına geldiği dikkatimizden kaçmadı tabi. Arkadaşlarını da getirip gelmesini ve hep birlikte bir yerlerde oturup sohbet etmek istediğimizi belirttik “hay hay” dedi. Fakat daha sonra bu konuda çekingen davranıp söz verdiği halde bir çok kez randevumuza gelmedi. Biz konudaki tedirginliğini, yaşadığı hayat tarzına ve birlikte kararı verdiği insanlarla bu hususta anlaşamamasına bağladık, bu yüzden çok üzerlerine gitmeyip, onları yakından tanıyan başka bir kişi ile görüşmeyi uygun bulduk. Bu konuşmayı Türkçenin kalıplarına koymadan konuşulduğu gibi aktarıyoruz.

-Cengiz Bey biz bahsettiğim gibi arkadaşlarla görüşemedik, belki de çekindikleri için söz verdikleri halde gelmediler, fakat sizin bu kişileri yakından tanıdığınızı biliyoruz, onları bize anlatır mısınız ? -Onlara gelmedikleri için kızmayacaksın, annesini babasını döven kişidir, babasını dinlemi, seni hiç dinlemez, aileden kopmuştur. Bunun nedenleri var, bir neden yokluktur ama ilk neden değil, yokluk son nedendir. Birinci neden bunlar hep ailenin şamar oğlanı, hep suç yüklenen, basite alınan, yok sayılan, umursamayan kişisidir, ne oli; kendini dışa vurmak için özgür, kopuk yaşamak için piyasada güçlü gözüken çeteye katılıyor, bunlarla her şeyi hallederim anlamında yavaş yavaş ortama ayak uyduruyor ; sigara

Page 121: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

121

içiyor oysaki evin kuzusudur, herşeye evet diyen kişisidir. Kendini ‘ben büyüdüm’ hesabına getiriyor, evden kaçmaya başlıyor. Bu ona hoş geliyor, ev sorumluluğu kalmıyor, eve önce 6 da giderken şimdi 12 de gitse bir şey diyemiyor, deseler karşı çıkıyor, kavga ediyor, kavga döğüş derken kendini güçlü görmeye başlıyor ve artık dışarıya diş bilemeye başlıyor dışarıya diş bileyince bu sefer mahalle olayları çıkıyor. Sözde işte televizyona özeniyor, mesela Kurtlar Vadisi, Deli Yürek…mafya filimlerinden etkileniyor. Orda devlet olayı yok, suça ceza yok, suç yerinde kalıyor, polis yok. Polis olayı geçici bir görüntü orda. Bizde yaparız, ederiz, ilerde mafya oluruz, istediklerimizi yaparız, zengin oluruz. -Bu çete aynı zamanda duvar yazıları yazıyormuş bu konuda ne dersiniz? -Asıl mesele tutumdur, tutum devam ettikçe davranışları da devam eder. Asıl mesele bir varlığın kendini ‘ben varım, ben de yaşıyorum’ hesabına getirmesidir. Biz de aşık olduk, yazılar yazdık, bir yere patlaması lazım birine söylemesi lazım. O da bir gün görürdü, anlardı hesabıyla boş gördüğü yere çizer. Televizyonda görüyor millet aşkını duvara yazmış, bunda çiçek olacak para da yok, duvara yazıyor. -Bu kişilerin çoğu arabesk dinliyor özellikle de Müslüm Gürses’i, bu bir teseduf değil sanırım. -Müslüm’ü araç olarak görüyorlar, Müslüm, Hakan Taşıyan bunlar hep araç. Biz de dinledik. Müslüm olmasa Orhan Gencebay olur. Kendilerini dışa vurmak için başkalarını araç olarak kullanıyorlar. Mesela Amerika toplumundaki dövme olayı bizimkilerde jilettir, omuzlarındaki çizikler onları, kopuk yaşamı temsil eder. Burada bir hikaye aklıma geldi: Zamanın birinde bir evden iki çocuk istanbul’a gidiyor. Bir süre sonra geri dönüyorlar. Bu çocuklardan biri diyor -Baba İstanbul’u gör ne var ne var. Baba diyor -Oğlum ne var?Diyor: -Camiler var, medreseler var, kitaplar var. Diğer oğluna soruyor -Oğlum orda ne gördün? -Orispi mi yoktur genel evimi yoktur. Müslüm önemli değil onun içinde aradığın şey önemlidir. -Bu insanlar haraç toplayarak geçiniyorlarmış. -Haraç pek olmaz ; çünkü doğu kesimidir. Aşiret memleketi olduğu için en azından çevrede on tane akrabası vardır. Subay, astsubay, memur kesmiş olur onlardan belki alır. O da bakar para verip dayak yiyi(yiyor)oda başka bir çeteye giri(giriyor) karşı çıkmak için, o oni sözde kolli. (kolluyor) -Siz yoklukla ilgisi çok az dediniz ama bu kişiler genellikle yoksul insanlar.

Page 122: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

122

-Yarısı boştur, takililer(takılıyorlar). Bunların parayla alakası yok içlerinde her çeşit insan bulunuyor. Her şeyi göze almışlardır. Okumaktan, çalışmaktan haz duymayan insanlardır.

Bazı örnekler vardır göz önünde bulundurur mesela Van’da isim yapmış ‘Kara Kelleler’ vardı eskiden Mustafa Bayram vardı Bu tarz insanlar olmak, varlığa öyle ulaşmak istiyorlar. Baliyle başlıyor sonra hap içiyor satıyor, böylece büyüyeceğini sanıyor. Bu insanlarla devlet başa çıkamıyor. Ceza evine girmekten de korkusu yok, onun için etikettir, kıdemdir. Bir de harama alışan devam eder, haram tatlıdır ; bu hırsızlık olur hap olur fark etmez. Her grubun kendine göre kuralı var, girince de çıkamıyor. -Bir çok çete elemanı şehri terk etmiş İstanbul’a Antalya’ya gitmiş -Bunlar burada deşifre olmuşlar, iş yapamıyorlar. İstanbul bir nevi üniversitedir, gidenler aynı yaşama orda devam eder, mesela badigart olur -Anlıyorum. -Anlısan daha ne beklisen ? -Sağol -Bir şey değil. *** *** *** Yaptığımız anketlerde bir duyum üzerine Şehit Koray Akoğuz Lisesine gittik burada farklı bir uygulamanın mevcut bulunduğunu gördük ; okulda öğrencilerin gelip bir şeyler karalamalarını için bir stres duvarı hazırlatılmış. Van’da rastladığımız gibi okullar duvar yazılarıyla dolu. Stres duvarı aracılığıyla hem öğrenciler seslerini özgür bir biçimde duyurabilecekler hem de okulun diğer kısımları daha temiz kalacaktır. Bir diğer önemli nokta bu duvarın okulun arka tarafında olması. Bu konuda sanıyoruz ki öğrencilerin burayı daha rahat kullanabilmeleri için düşünülmüş. Bu konuda daha detaylı bilgi için değerli hocamız Abdullah Keleş Beyle görüştük, şimdi bu görüşmeği aktaralım: -Hocam öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? -Abdullah Keleş Şehit Koray Akoğuz Lisesi Okul Müdürü, 2000 senesinde açılmış bir okul, adını bir asker şehidimizden almış, ilk mezunumuzu geçen yıl verdik, bu yıl 2. mezunlarımızı vereceğiz -Hocam bizim tez konumuz duvar yazıları, sizinle sohbet edelim istedik ; çünkü konu ile ilgili okulunuzun bir ayrıcalığı var; stres duvarı hazırlanmış. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir? -Açılan duvar okulun uzak bir köşesinde, öğrencimiz kendi düşüncesini, bakışını ya da aklından geçenleri özgürce yazabilsin, denetimden uzak olsun, boşalabilsin, içini döke bilsin düşüncesi ile yaklaştık zaman zaman haftada bir siliyoruz, temizliyoruz duvarı, yeniden yazılıyor. Bu zamana kadar itham edici, kültür niteliğinde bir yazı ile karşılaşmadık.

Page 123: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

123

- Bu biraz da işi meşrulaştırmanın, yasaklamamanın bir getirisi herhalde, peki hocam öğrenciler bu duvarın varlığına rağmen başka yerleri de kullanıyorlar mı ? -Evet, okulun içine, özellikle tuvaletlere zaman zaman yazılıyor. Yasak koyduğumuz yerlerde yazılan yazılarla serbest olan yani stres duvarına yazılan yazılar çok farklı. Yasak koymadığımız zaman daha içten yazılar yazılıyor, hoş olmayan şeyler çıkmıyor. Yasak koyduğumuz kısımlardaki yazılar genelde küfür niteliğinde yazılar. -Okulda stres duvarının bulunmasının sağladığı yararlar var mı ? -O açıdan bakmadık, çocuğumuz kızdığı sinirlendiği ya da içine kapanıp da açılamadığı zaman kendini yazsın, çizsin, bir şeyler söylesin, boşalıp deşarj olsun düşüncesi ile yaklaştık. Zaman zaman okuyoruz yazıları, okulumuzda bir stres duvarının, olduğunu da kimseye söylemiyoruz, öğrencinin kendiliğinden ilişiyor ve kendiliğinden yaklaşıyor. -Okuduklarımızı da ‘şöyle yazılmış, böyle yazılmış’ şeklinde çocuklara. iletmiyoruz. -Böyle davranmaktaki düşünceniz nedir? -Daha özgür olsunlar yazdıklarından bizim bilgimiz olmasın, onlar içlerini boşaltsınlar ya da böyle bir şey oldugunu söylediğimiz zaman daha çok tepki topluyor; örneğin ‘okulun içindeki tuvalete, salona, sınıfa yazı yazmak yasak’ dediğimiz zaman daha çok yazılıyor. Böyle bir şey söylemiyoruz ki çocuklar içlerinden geldikleri gibi hareket etsinler düşüncesi ile yaklaştık. -Benim sormak istediklerim bu kadar. Sizin eklemek istedikleriniz var mı? -Teşekkür ediyorum, bu çalışmanızdan dolayı sizi kutluyorum. Van’da belki de Türkiye’de bir ilki yapıyorsunuz. -Teşekkürler hocam. *** *** *** -Adın ne? -Semra -Kaç yaşındasın ? -15 -Kaçıncı sınıftasın ? -8. sınıfa gidiyorum -Şu ana kadar hiç duvar yazısı yazdın mı? -Hayır yazmadım. -Peki yazanlar hakkında ne düşünüyorsun? -Yazanlara hak vermiyor değilim. Bence duygularını aktarmaları güzel bir şey. -Yazılan yazılar insanı ve toplumu tanımada yardımcı mı sence? -Tabi ne tür sıkıntılar içinde olduklarını anlamamıza yardımcı oluyor. -Bu konuda senin söylemek istediğin bir şey var mı?

Page 124: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

124

-Benim söylemek istediğim eğer yazsaydım, dünyaya sevginin barışın hakim olmasını isteyen biriyim, insanları buna davet edecek bir şeyler yazardım. Yani yararlı yazılar yazmak isterdim -Teşekkür ederiz. *** *** *** -Bize kendinizi tanıtır mısınız? -Adım Hatice kaya, Ağrılıyım, ilahiyat 4 sınıf öğrencisiyim, Van’da okuyorum -Peki Hatice siz duvar yazısı yazıyor musunuz ? -Açıkçası yazmayı hiç düşünmüyorum. -Bu konudaki görüşlerinizden bahseder misin? -Duvar yazısı yazmak toplumsal değer olarak insanların görme netliğini kirletmek gibi geliyor, nihayetinde devletin malıdır, bize ait bir şey değildir, bizim kendi evimizdeki eşyaları o şekilde kirlettiğimize inanmıyorum, ben kirletmiyorum kirletmem de. -Sizin okuduğunuz ilahiyat fakültesini gezdik, bu açıdan çok farklı olduğu gözümüzden kaçmadı, hemen hemen hiç yazı yok, olanları da kayda aldık zaten, siz bu konuda ne söylemek istersiniz? -Okulumuzu gezdiğinizden bahsediyorsunuz siz de görmüşsünüzdür çok az yazılmıştır. Duvarlar ve sıralar tam temiz olmamakla birlikte diğer fakültelere nazaran temizdir. Bence bunun sebebi kul hakkıdır, yazılmaması gerekiyordur, emanettir, ‘Emanete hıyanet edilmez’ düsturuyla yazılmamıştır. O yüzden yazmadım ben de. -Ben sormak istediklerimi sordum. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? -Yazılması daha iyi olur, yazanların da hangi sebeple yazdıklarını anlamış değilim. Evet insanların içerisinden gelenleri duygusal veya fiziksel anlamda tepkilemeleri zorunluluktur. Bu ağlama ya da anlatma ile olur. Bence bir şeyleri karalamaktan ziyade daha kalıcı kendi taraflarında kalıcı olan bir şeyleri kullanmaları daha mantıklı gibi geliyor. Etrafı kirletmektense, insanların göz estetiğini bozmaktansa kendilerine ait eşyaları karalamaları daha uygundur. -Peki Hatice çok teşekkür ederiz.

Page 125: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

125

DUVAR YAZILARI ÜZERİNE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA

MERKEZİNİN AÇIKLAMALARI

Mardin Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Sn. Faruk Kurtcebe ile söyleşimizi aşağıya aynen aktarıyoruz. —Bize kendinizi tanıtır mısınız? —Ben Faruk Kurtcebe Mardin Rehberlik ve Araştırma Merkezinde çalışıyorum. 1978 doğumluyum. Mardinliyim. Lisans eğitimi İzmir Ege Üniversitesi psikoloji bölümünde tamamladım. Dört yıldır Mardin de Rehberlik ve Araştırma Merkezinde görev yapmaktayım. —Bahsettiğimiz gibi bizim tez konumuz duvar yazıları, bu konuda hem sizin çalıştığınız alan açısından hem de şahsi olarak görüşleriniz nelerdir? —Duvar yazıları, yaşadığımız alanlarda sık sık karşılaşıp duyduğumuz bir olgu. Bazen ilginç gelebiliyor bazen bizi kızdırıp sinirlendirebiliyor. Çok spesifik ve dar bir konu olduğu için bu alanla ilgili özel bir araştırmamız yok. Ancak üniversitede aldığımız lisans eğitimine dayandırarak bir iki yüzeysel şey söyleyebilirim. Ben duvar yazılarına olumlu bakıyorum. Bazıları başka insanları, düşünceleri, rencide edici hakarete varacak düzeyde olabiliyor, ama insan doğasına bakıldığı zaman, insan psikolojisi bir denge kurma çabası içinde, bu anlamda insanın kendini ifade etmesinin en temel ihtiyaçlarından ve haklarından biri olduğu, ilkesinden hareketle, düşündüğünü, söylemek istediklerini söyleyemeyen, ifade edemeyen bireylerin bunu farklı bir şekilde anlatma tekniği olarak değerlendirilebilir. —İnsanları bu yazıları yazmaya sevk eden nedenler nelerdir? —Tekbir ana nedene bağlamak zor, fakat bunlardan birkaçını söyleyecek olursak daha önce söylediğim gibi ifade edemeyip baskı gördükleri konularda o boşalımı sağlamak için, baskı ve otorite, yasakların cazibesi, bazı şeylerin yolunda gitmemesi, işin eğlence yanı, estetik yanı…. Estetik yanı derken güzel bir söz olabilir, o sözü paylaşmak isteyen olabilir. Bunun dışında özellikle siyasi ve ideolojik yazılarda kendi düşüncesini başkasına empoze edip, kabul ettirmek veya karşı tarafı aşağılamak, küçümsemek amaçlı da olabiliyor. —Duvar yazısı yazmayı bir boşalma ve denge kurma çabası olarak değerlendirdiniz. Sizce bunu yazan kişilerde yazı yazarken ve yazdıktan sonra ne gibi değişiklikler gözlenebilir? —Tabi bu boşalma dediğim olayın bir boyutu sadece. Ayrıntıya girildiğinde sadece boşalma boyutuyla açıklamak yetersiz. Çünkü insan davranışı komplekstir, tek bir nedenle açıklanamayacağı gibi, tek bir sonucu da olmayabilir. Bu işi yalnızca zevk için veya cezbedici bir yönü olduğu için, (Yasakları delmek, gerçi çok sağlıklı bir düşüncenin ürünü değil)bu tarzda yaklaşıp duvar yazısı yazanlar var. Ama en azından kendini ifade ettiğini hissettiği anda kendini değerli bir insan olarak görüyor. Çünkü insan aynı

Page 126: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

126

zamanda sosyal bir varlık olduğundan, o görüşünün diğerleri tarafından okunacağını tahmin ettiğinden, onu amaçladığından, aslında yine kendisinin sosyal boyutuna atıfta bulunuyor kendince. Bunun dışında iletişimi sağladığını düşünüyor, çünkü isteğini başkasına aktarma arzusu var ve bunu yerine getirdiğini, veya sorumluluğunu, yerine getirdiğini, bir misyona hizmet ettiğini düşünüyor, o açıdan bir rahatlama bir boşalma olabilir diye düşünüyorum. —Duvar yazıları insanı ve toplumu tanımada yardımcı olabilir mi? —Tamamen değil, böyle bir genelleme bilimsellikten çok uzak bir şey olur. Ama tabi referans noktası olabilir. Bunların içeriğine bakıldığında çoğunlukla siyasi duvar yazısı bulunan bir toplumun biraz daha siyasi ve politik olduğu, mizahi duvar yazısı bulunan bir toplumun biraz daha mizahi yönünün geliştiği söylenebilir. Bunlar dışında yazıların içeriğinde küfür, hakaret, nahoş şeyler yoğunluktaysa o toplumun iletişim kanallarında bir kopukluk olduğunu, şiddet sorunu yaşadıklarını, bireylerde çatışma ve rahatsızlıkların bulunduğunu düşünebiliriz. —O halde duvar yazıları bir iletişimsizliğin sonucudur diyebilir miyiz? —Öyle de söyleyebiliriz, üzerine başka şeyler de ekleyebiliriz. Bir iletişimsizliğin sonucu, ama yine de iletişimi sağlama aracı, çelişkili gözükse de aslında birbirini tamamlayan bir bütün. —Duvar yazısı yazmak zor bir iş, ya kamuya ait ya da başkasına ait bir mal kullanılacak. Bu açıdan bakıldığında tehlike de arz edebilir. Bu minvalde duvar yazılarının zorlukları ve sakıncaları ona bir cazibe katabilir mi? —Tamamen o yönelimin analizi olarak algılanamaz. Ama dediğim gibi her insan farklıdır, davranışlar da farklıdır. Kimisinde ana etken olabiliyor, kimisinde boşalım olabiliyor, kimisi ifadesini, iletişimini bu yöntem olarak görüyor. Bu kişiden kişiye değişir tabi, genel bir şey söylemek zor.

Açıkçası ben bunun ayıplanan birşey ya da yasadışı olarak kalmasını değil de, gerekli mercilerin ya da yetkililerin insanların bu düşüncelerini, duygularını ifade edebilecekleri, yansıtabilecekleri alanlar yaratmasını dilerdim. Çünkü terapide, özellikle psikolojik terapide, insanların kendi düşünce ve duygularının farkındalığını sağlamak için hissettiklerini yazmaları istenir mesela. Bu özellikle rahatlama ve farkındalık düzeyini arttırmak için seçilen yollardan bir tanesidir. Dolayısıyla eğer insanlar, o boşalımı, o rahatlığı sağlıyorlarsa, bu yöntemle kendilerini ifade edebildiklerini düşünüyorlarsa desteklenmesi gereken bir şey tabi ki. — Sizin gördüğünüz kadarıyla memleketimizde ne tür yazılar çoğunlukta ve bu çoğunluk uygun bir şekilde mi ortaya çıkıyor? — Uygun bir şekilde ortaya çıktığını söyleyemem. O yazıların içeriğine baktığımda tamamen baskı altında hisseden bireyin normalde başkasına aktaramadığı düşüncelerini açıklayabileceği bir platform olarak gördüğünü, toplumumuzun baskıcı yönünü, iletişim çatışmalarını görüyorum. İletişim

Page 127: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

127

çatışmaları derken özellikle bu siyasi yazıların içeriğinde gösteriyor kendini. Her görüşün propagandası olacak mutlaka, fakat bu propagandalarda düşünce genellikle küçümseyici ve aşağılayıcı yönde ortaya çıkıyor. — Biz araştırma yaparken özellikle bir arada olan yazılarda zıt görüşlerin ortaya çıktığı mesela, bir yazının hemen altında ona karşıt söylenmiş olumsuz bir düşünce veya hakaret göze ilişiyor. İnsanımızın bir biriyle bu kadar zıtlaşmasının aksi görüşe tahammül göstermemesinin nedeni ne olabilir? —Her ne kadar Avrupalı olduğumuzu iddia etsek de doğu toplumu ve kültürüne ait özelikleri kaybetmeyiz. Doğu toplumu ve doğu kültürü olarak ele aldığımız zaman, doğu insanının çok duygusal ve tepkisel olduğunu, sabırlı ve soğukkanlı olmadığını, bu yönüyle herhangi bir uyarıcıya çok fazla sorgulamadan, işin mantığını çok fazla irdelemeden o an aklından geçenlerle cevap verdiğini söyleyebiliriz. Kısacası bunu duygusal olmamıza bağlıyorum. —Duvar yazılarında bazı konuların öne çıktığını, daha yoğun bir şekilde işlendiğini görmekteyiz. Aşk sevgi konusundaki yazıların çokluğunu siz neye bağlıyorsunuz? —Hem insanda, hem toplumda bütünselliğine, en ufak değişimli bir hareketin değişkenliğe, yönelime sebep olduğunu düşünen bir insanım. Türkiye’de özellikle 80’den sonra gençlerin apolotize edilmesi, siyasi yasakların konulması, bu nedenle düşüncelerin ifade edilmemiş olması bunda etkili. Hakeza sevgi ve aşk boyutuna geldiğimizde toplumumuzdaki kadın erkek ilişkilerinin veyahut ergenlerin kız –erkek ilişkilerinin çok fazla tabu olarak görüldüğü, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir kızın erkek arkadaşının olmasının ailesi tarafından onun öldürülme sebebi bile olması düşündürücü, bir o kadar üzücü. Tabi bunlar rastlantısal değil, belli bir toplumsal gerçeğin, gün yüzüne çıkmış, ifade edilmiş biçimi.

Toplumumuz sevginin en iyisini, en doğrusunu yaşayan bir toplum, sıcak bir toplum. Tabi o sevgi ortaya çıkarken nasıl bir yol çizdiği önemli. Kadın-erkek ilişkilerinde çok baskıcı ve otoriter bir yapıyla karşı karşıyayız. Bu yetişme kültüründe lisede ortaokulda kaç erkeğin kız arkadaşı olmuştur. Üniversitede de durum farklı değildir. Evlilikte kaç eş birbirine ilan-ı aşk eder, veya kaç anne-baba çocuğuna sevgisini ifade eder?Potansiyel çok, fakat doyurulmadığı için bu şekilde ortaya çıkıyor. —Duvar yazısı yazma yaşı hakkında ne söylenebilir, hangi yaşlarda yoğunluk kazanır? —Bu konuda ergen psikolojisinden hareketle şunları söyleyebiliriz; ergen tepkiseldir, hayatı yeni yeni anlamaya ve kavramaya başlama dönemleridir, otoriteye karşı asidir, sabırsızdır. Buna bağlı olarak ergenlerde, genç nesilde çoğunlukta olduğu, daha tepkisel, daha duygusal, daha coşkun oldukları için onların tercih ettiği bir yöntem olduğu görüşündeyim. —Duvar yazıları ve öğrenim durumu arasında bir ilişki kurabilir miyiz?

Page 128: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

128

—İçeriği yönünde bir ilişki kurabiliriz sanıyorum. Arabesk öğelerinde bir çözümsüzlüğün, bir isyanın izleri vardır, bazı yazılarda da bu şekilde bir düşünce tarzı mevcut ki onları yazanlar genellikle eğitim seviyesi düşük olanlardır. Buna karşın daha felsefi, daha entelektüel diyebileceğimiz yazıları üniversite ve iyi bir lise eğitimi almış kişiler yazarlar. — Duvar yazıları ile ekonomik durum arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? — Başta bir eksen koymuştuk ve kendini kanıtlama, kendini gerçekleştirmekten kaynaklandığını söylemiştik. Tabi sosyo-ekonomik seviyesi düşük ailelerde ilgisizlik, sevgisizlik, şefkat eksikliği, toplumdan bir saygınlık görememe ve bunların açtığı boşluğun daha fazla olmasından kaynaklanan bir fazlalık vardır diyebiliriz. — Duvar yazısı yazanlardan ulaşabildiklerimizde genel bir bunalımlı ruh haline rastladık. Bu dinledikleri müzikte de arabesk olarak kendini gösteriyordu. Gençliğin bu halet-i ruhiyesini neye bağlıyorsunuz? — Öncelikle intiharlarla ilgili bir araştırmadan bahsetmek istiyorum. Bu araştırmada Avrupa ve Türkiye karşılaştırılıyor. Avrupa’da intihar eden ve intihar için risk unsuru oluşturan insanların genelde 40 ve üstü yaşlarda, Türkiye’de ise 15-24 yaş grubu yani daha çok genç kesim olduğu saptanmıştır. Bu aslında bize çok şey anlatıyor. Eğitim, sosyal, ekonomik, siyasal çarpıklığın etkisinin de hissedildiği bu dönemde gençler daha fazla etkileniyor. O anlamda bu uyum devresinde hem ailelerin, hem devletin onların yanlarında olup, onları desteklemeleri gerekir. Ama maalesef aile ve devlet boyutunda bu eksiklik çok fazla. Gençler daha yetenekleri ortaya çıkmadan, hayatla mücadele etmenin yollarını öğrenmeden yenilgiyi kabul ediyorlar. Onunla ilgili diye düşünüyorum. Biz de orta okul yıllarında arabesk dinlerdik. Ergenlikle ilgili bir şey, Avrupada da ergenlerin gençlik döneminde bunalım takılması doğal ve sık rastlanan bir durumdur. Türkiye’de daha derin yaşanabiliyor veya daha uzun bir sürece yayılabiliyor. — Bizim toplumumuzda bu bunalımın derinliğinin ve uzun sürecinin arkasındaki neden yaşadıkları veya yaşayamadıkları mıdır sizce? —Ben yaşayamadıklarına bağlıyorum. Siyasette ekonomide, kültürde, sanatta bu kadar boşluğun olduğu bir toplumda, gençliğin kendini var etme sürecinde, değişim döneminde zaten kendi kendine bir çatışması var. Kişiliği otururken böyle şeylerle de karşılaşması sağlıklı bir şekilde yaşayamamasıyla daha çok bağlantılı. — İnsanımızda mizah anlayışı gerçekten gelişmiş. Bu duvar yazılarında da dikkati çekiyor, günlük yaşamda da bir kaç kişi bir araya geldiğinde bunlardan en az birini espiritüel diye tabir edebiliriz. Neden bizim toplumumuzda mizah bu denli yoğunlukta? — Bence bizim toplumun pratik zekasıyla, yaratıcı olmasıyla, kültürümüzün eğitimimizin ona yatkın olmasıyla, insanımızın zor şartlarda yaşamak zorunda olmasıyla ilgili bir şey. Bir de zeka kalıtsal bence, bilimsel olarak

Page 129: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

129

da öyledir zaten. Her bölgenin kendine ait fıkraları var, orta oyunu, karagöz burdan kaynaklanıyor. Binlerce yıldan gelen bir kültür. — Sizce cinsiyet farkının duvar yazısı yazmada bir farklılığı var mıdır? Erkek ya da bayanların daha çok duvar yazısı yazdıkları söz konusu olabilir mi? — Erkeklerin daha çok başvurdukları bir ifade aracı gibi görünüyor. Bence de öyle. Bir boşalım aracı, ifade etmekten yoksun insanlar için bir yöntem; fakat baskıyı en çok bayanlar yaşıyor. Yasaklar, tabular daha çok onlarla ilgili, ama erkeklerin sosyal hayata daha çok katılmaları, toplumda daha rahat gezmeleri yönüyle yazmaları daha kolay. Genelde dışarıdaki yazılar yasak olduğundan veya bir ayıplama söz konusu olabileceğinden geç saatlerde yazılır. Bu saatler bayanların tek başlarına dolaşabilmeleri için tekin saatler değildir. Bayanlar daha çok yazmış olsa işin estetik boyutunu düşünüp daha güzel şekilli yazılar ortaya çıkarırlardı, içerik biraz daha değişirdi. — Türkiye’de tuvalet yazıları çok konuşuldu, tartışıldı, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? — Bu yerlerde küfür, erotizm, cinsellik olan yazılar daha çok, çünkü yazan tanınmıyor, bilinmiyor. Belki de bu Freud’un insanın iyi ve kötü tarafına işaret ederek ikiye ayırdığı İd dediğimiz arzularının, isteklerinin, sosyalleşememiş yönünün yansımasıdır. Bunun için de tuvaletin seçilmesi dediğim gibi tanınmama isteği iledir. Sık sık seyahat ettiğim için dinlenme tesislerinde gözüme çarpıyor. Tabi bu tuvaletlerin herkese açık olması, yazanın kimliği hakkında bir fikrimizin olmaması, belki de ikinci kez yolunuzun düşmeyeceği düşüncesiyle yazılıyor. Böyle yerlerde isim ve soy isme de sıklıkla rastlanabiliyor. Kullananların az çok belli olduğu tuvaletlerde kişisel bilgilere daha ender rastlanıyor. — İngilizce yazılmış duvar yazılarına rastladık. Neden insanlar ana dilleri yerine farklı bir dilde yazılar yazmayı tercih ediyorlar? — Bir farklılık katma olabilir. Başkaları Türkçe yazıyor, o İngilizce yazarak bir farklılık sunmak isteyebilir ya da İngilizce biliyorum tarzında bir ego tatmini olabilir veya o yazıların içeriğine bakmak lazım. Belki yasak ve özel bir şey ise herkes anlamasın, bilmesin tarzında bir yaklaşım olabilir ya da bir özenti olabilir kökeninde, farklı bir dil nezdinde farklı bir yaşantıya. — Bizim sormak istediklerimiz bu kadar, sizin eklemek istedikleriniz var mı? — Ben sizi çalışmanızda yüreklendirmek isterim, umarım başarılı olursunuz. Temennimiz ortaya çıkan şeyin bizimle paylaşılması. — Tabii teşekkürler.

Page 130: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

130

9. SONUÇ

Duvar yazıları genellikle kendilerini alenen ifade etmeye imkân

bulamayan kişilerin başvurdukları bir yöntemdir. Yasaların ve geleneklerin yasaklarının çok olduğu toplumlarda bireyler baskı altında olduklarından dolayı duygu ve düşüncelerini dışarıya ilan edecekleri özgür platformlar bulamayabilirler. Ailedeki ve toplumdaki içine kapanık yaşantı tarzı, fikir ve konuşma hürriyeti eksikliği içteki duyguların ifade edilebileceği başka yollar aratır. Bu, insanların söylenmeyenleri, bilinmeyenleri, umursanmayanları açıklama, haykırma yoludur.

Çalışmamız vasıtasıyla graffitilerin bir iletişim kurma isteğinden

doğduğunu, sosyal hayattan uzak, içine kapanık, eleştirilen, baskı altında büyüyen, duygularını ve kendisini açıkça ifade edemeyen kişilerin ortaya koyduğu davranış şekillerinden biri olduğunu gördük.

Araştırmamız sonucunda şunu söyleyebiliriz ki ne insan yaşadığı yerden soyutlanabilir, ne de yaşadığı çevre insanın etkilerinden uzaktır. Bu yönüyle duvar yazıları insanı ve toplumu tanımada büyük ipuçlarıdır ki ilgili olduğu bireyin ve toplumu koşullarını anlamamızı ve genel anlamda onları tanımamızı sağlar, bulunduğu bölge insanının gündemi hakkında bizi fikir sahibi yapar. Bulduğumuz yazılar kapsamında o yazıların ait olduğu kesimin ortak değerlerini yansıttık kanısındayız.

Türkiye’nin doğusu esas alınarak yapılan bu araştırma ile derlenen metinler, toplandığı bölgenin hususiyetlerini, sorunlarını, sıkıntılarını, ilgi duyduğu, meşgul olduğu meseleleri, siyasi tavrını, kültürünü… gözler önüne serdi. Biz bu metinleri öylece sunmaktansa kavramlardan ve soyut düşüncelerden hareketle elde ettiğimiz bulguları inceledik ve bunların bizi ne gibi çıkarımlara götürebileceğini tesbit ettik. Bu bölümün farklı çalışmalara zemin oluşturabileceğini de düşünerek tezimizin özünü teşkil eden metinleri tezin sonuna derc ettik.

Duvar yazılarıyla günümüz şartlarında insanların duygularını, düşmanlıklarını, sevgilerini, isteklerini… aktarırken kullandıkları kalıpları ve üslupları dikkate almak böylece değişen ve gelişen dil özelliklerini incelemek mümkündür. Bir milletin var olmasında en önemli unsurlardan birinin dil olduğu ve zaman içinde değişen değer yargılarıyla dilde de aşınma meydana geldiği düşünülürse milli birlik ve beraberliğimizin temelini oluşturan bu tür çalışmaların devamı ve desteklenmesi temennimizdir.

Page 131: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

131

10. KAYNAKLAR A) KİTAPLAR : 1. DURKHEİM, Emile, Sosyolojik Metodun Kuralları (Çev.: Enver Aytekin), Sosyal Yay., İstanbul, 1986 2. FREUD, Sigmund, Psikanaliz Üzerine, (Türk. : A. Avni Öneş, Say Yay., İstanbul, 1998 3. FREUD, Sigmund, Psikanaliz ve Uygulama, (Terc. : A. Avni Öneş) Say Yay., İstanbul, 1998 4. FREUD, Sigmund, Yaşamım ve Psikanaliz, (Türk. : Kamuran Şipal) Say Yay., İstanbul 1998) 5. FROMM, Erich, Freud Düşüncesinin Büyüklüğü Ve Sınırları, (Terc. : Aydın Arıtan) Arıtan Yay., İstanbul, 1997 6. JÖNTÜRK, Bir Gençlik Çığlığı/ Hiphop Kültürü, Akyüz Yay. Grubu, İstanbul, 2003 7. KUTAL, Gülay, Biz Duvar Yazısıyız, Metis Yay., İstanbul, 1998 8. REISNER, Robert- WESHLER, Lorraine, Dünya Tosunlarından Duvar Yazıları Antolojisi, (Türk. : Çorakçı Belkıs, Türk Bölümü: Erdoğan Tokmakçıoğlu) Yılmaz Yay., İstanbul, 1990 B)MAKALELER- BİLDİRİLER- SÜRELİ YAYIMLAR: 1. AKYOL, Tuba, Milliyet Gazetesi, 04. 10. 2003 (ERİŞİM: http//www. milliyet. com. tr/print/print. asp) 2. MARCONOT, Jean Marie, Langage Des Murs, Du Graffe Au Graffiti, Les Presses Du Languedoc/ Rires 1995 3. STOCKER, Terrance L. - DUTCHER, Linda W. - HARGROVE, Stephen M. And COOK, Edwin A., Social Analysis Of Graffiti, Jaf, V. 85, 1972 C)SANAL KAYNAKLAR: 1. Anonim: http//www. araf. net/arafiyan/Bilkent/03/0932. html 2. Anonim: http//www. biltek. tubitak. gov. tr/haberler/psikoloji/2001-09-7. pdf 3. Anonim: http//www. inonu. edu. tr/~iyucedag/odev. html 4Anonim:http//www. metiskitap. com/scripts/catalog/text. asp?ID=9609& BID=1083 5.Anonim:http//www.turkishrap/barikatturk. htm+%22graffiti+ve+taglarla% 22&rhl=tr 6. Anonim: http//www. Turkrock. com/ftopic334. html 7. Anonim: http//www. senbjs. berlinde/…/gevalt praevention/graffiti 8.Anonim:http//www. yunus. hacettepe. edu. tr/~ergen/eğitim_sosyolojisi/toplum_birey_ilişkileri. htm

Page 132: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

132

11. ÖZET

Duvar yazıları kamu alanlarına izinsiz bir şekilde yazılan yazılardır.

İnsanoğlunun zamanının hengamesi içinde kendine bir yer edinmek ve varlığını pekiştirmek için seçtiği anlatım araçlarında biridir. Grafitinin menşei 1970’li yıllara dayandırılır, Türkiye’de ise 60’lı yıllarda başlar, 80 darbesinden sonra inanılmaz bir ivme kazanır, ve sivil itaatsizliğin bir örneği olarak günümüze kadar varlığını sürdürür.

Tezimiz 2, 5 yılı kapsayan geniş bir gözlem ve araştırmanın ürünüdür. Bu zaman süresince yazıların çokça bulunduğu okulları ve çevrelerini, ender de olsa yazıların bulunduğu sokakları, parkları, kısaca insanların ayak izlerinin olduğu her yeri gezip mümkün olduğunca çok grafiti topladık. Bu anonim yazılar, taşıdığı fikir ve verdiği mesaj açısından değerlendirildiğinde bir birinden çok farklı ve bağımsız fikirlerin bulunduğu fark edilir. Bu yazılar ait olduğu kesimin ortak değerlerini, kültürünü, yaşam biçimini, hayata bakışını, tutumlarını, bireysel ve sosyal tercihlerini yansıtmaktadır. Yapılan anket sorgulamalarında halkımızın duvar yazılarına olan ilgisinin tahminimizin çok üstünde olduğunu gördük. Peki “Neden sanların bazıları kendilerini ifade ederken böyle bir anlatım metodunu tercih ediyorlar?” şeklinde bir soru akla gelebilir ki insan ruhunun karanlıkları ve müphemiyeti kolay anlaşılır nitelikte olmadığından, çoğu zaman insan kendi içinde olup bitenlerden habersizdir ve yapmak istediği eylemleri çok ayrı kimliklere büründürerek dışa vurur. Böyle bir davranış, yapmak istediğinin aynısı olmasa da onu deşarj eder, rahatlatır.

Page 133: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

133

THE SUMMARY

Graffiti is the writings written to the public places without permission. It is a way that homen beings choose to take a place in the time’s uproar and to develop (consolidate) his existance The origin of Graffiti goes back to 1970s, but in Turkey it begins in 1960s İt has a great accelavation after the revolution of 198, and survives till our time as a sample of civi disobedience. Our thesis is a production of a 2, 5- year oloservation and inquiry. In this period of time, we wandered schools and their enviroments, where there were a great deal of these writings, streets, even there were a little writings, parks, in brief every places where human footprints exist and we collected graffitis as much as possible İf these an anonymous writings are evalated on the basis of the idea they have and the message they give, it is realized that they are very different and independent of each other. These writings reflect the common values, culture, life style, the point view to life, attitude, personal and social choices of the group they belong to. In the survey we saw that our people’s concern to the graffiti was more ower than we’d estimated. Than, a question “Why some people choose such a method to Express themselves? May come to the mind, that is the darkness and secrecy of mankidis soul isn’t easy to be understood, so many tımes man is unaware of the happenings around him and express the thing he wants to do in many other ways. Such a behaviour, even not just the the thing he wants to do, decharge and relax him.

Page 134: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

134

EK: DERLEDİĞİMİZ DUVAR YAZILARI

_Hüsna, gurban seni özledim _Zehra sen kendini ne zannediyorsun _Aşk maviye düştü Mavi zaten bir düştü _Bir kişiyi affetmek yaptığı hatayı onaylamak değildir. _Malazgirtli Nurdan da buradan geçti. _Zehra seni seviyorum ve bir ömür boyu seveceğim. bir dost _Türkiye’nin en seçkin kızları Zehra, Tuba, Esma, Selma _Yaşamak mı zor, ölmek mi? _Dostluk ayrılınca değil, unutulunca biter _Ben(dürüst ama yalnız) _Ben buradayım, ya sen _Sessizce bağırıyorum _Bugünün hakkını ver, yarını yarın düşün _Sevmek ölmekle başlar _Bir sevmek bin defa ölmek demektir _Üzülme Anam _Mesela yani _Uçak! Babama selam söyle _Sevmek birbirimize bakmak değil, birlikte aynı yöne bakmak demektir _Dost dediğin yanında olduğunda huzur bulduğun o seçkin kişidir. O da bil

Page 135: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

135

ki sensin _Kaybedenlerin elbet bir kazanma öyküleri vardır. _Yitirmeli ne varsa başlamalı yeniden _Boş çuvalın dik durması zordur. _Bir kapının kapalı olup olmadığı onu iterek anlaşılabilir. _Bizi mutlu eden bir şeye sahip olmak değil onun tadına varmaktır. _Aşkımsın _Sensiz hayata merhaba _Pes etmek için sevmedik biz. Ya vuslat ya Ece, gözlerinden sürgün etme gel sigaram bitmek üzere _Ben Nurettin'i hiç sevmiyorum _Adem(bekle) bekle geliyorum _Hade çabuk ol Ademim _Burası Van gülüm günü günümden kara, Her şeye hasretim bir sana bir de gelmeyen bu bahara _Hastayım gözlerine _Vefasız yürekler _Seni sevmeyen ölsün. _Hayatta neye inanacaksan gerçekleşir _İdeal denen şey yıldıza benzer, ona hiçbir zaman yetişemeyiz ama tıpkı denizcilerde olduğu gibi bize de yolumuzu gösteren odur. _Zorba karanlık uykusunda kaldırdığı adamın eğildi savunmasız kulağına -Uyan diye bağırdı bütün saatleri durduran bir sesle -Uyan gece geldi ve gitmeyecek bir daha Kendinden başka kimseyi görmeyen adam irkildi oturduğu iskemleden, kuşaktan kuşağa geçen birikimi taşıyan yılların bilediği sesinde -Gücü

Page 136: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

136

yetmez diye karşılık verdi -Ne şimdi ne de sonra gücü yetmez hiç bir karanlığın sürekli kılmaya geceyi Ve bütün saatler başladı yeniden işlemeye _Nedir bu çilem Hesap bilmem Muhasebede memurum En sevdiğim yemek imam bayıldı Dokunur Bir kız sevdim çilli Ben onu severim O beni sevmez _Sen değilsen kim, şimdi değilse ne zaman _Ağlama yar Ağlama Anam Mavi yazma bağlama Mavi yazma tez solar Anam yüreğimi dağlama. _Ben ve Elif _Sevdiğim güzel kız beni neden terk ettin _Ne vardı cesaretin aşkın gölgesi azıcık gönlüne vursaydı yoksa buna da mı cesaretin yok _Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik Ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk kardeş olarak yaşamayı _Karşılıksız sevgi, yanmış bir evin elde kalmış kilidi gibidir _Atalardan sana kalanı hak etmeye bak, yoksa senin olmazlar _Bazı şeyler hayatınıza siz küçükken girer ve hiç çıkmaz. _Sana kıyamam _Saim ulaş s. s fikriye _Bir köşede gülüşün sırtımda kanlı bıçağın, hiçbir zaman duyamayacağın duysan da anlayamayacağın bir çığlıkla sana birikiyorum.

Page 137: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

137

_Menzilime yanaş bebeğim _Ekmek derdi yetmezmiş gibi bir de sen _Sessizce git gideceksen ayrılığın izi sessizlikte kalsın _Ayrılığın gürültüsü sevdiğinin gönlünde koparken bütün çığlıkları ardında koy ve git _Aşk ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçaların birleştirilmesidir. katmir. _Nerde o eski aşıklar Ferhat dağ yerine kulağını deldirmiş Şirin feminist olmuş _Hiç kimse duymak istemeyen kadar sağır, görmek istemeyen kadar kör değildir. _İçinde bulunduğu durumun farkında değilsen hiçbir şeyi kontrol altına alamazsın. _Yaratılış özgürlüğe mahkumiyettir. _Sevda gemileri battı gönlümde Felç olmuş bir kuşum simdi kafeste Anlımdan vursaydın gitmeden önce Ha kıyamet kopmuş ha sen gitmişsin _Musti hala seni seviyorum. _Gülüm _Gülüm _Meleğim _Yeliz Fatih _Canımsın _f-g _Ela gözlüm

Page 138: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

138

_Gizli gözler _Tek aşkım _Dünyanın bütün nimetlerini alınız _Bana Amed'imi veriniz _Kürdistan'ın başkenti Amed _Hiçbir zaman kurulmayacaktır. Kurtlar varken çakallara hayat yok _Biji Kadek _Kötü söz sahibine aittir _Unutmayın Allah katında ırklar eşittir. _Biji Kürdistan biji kaledar _Apo _Köpekler ölün pis faşistler _Atatürkçü _Katil Amerika _İsrail Amerika hepsi zülüm _Nato defol _Toprak uğrunda ölen varsa vatandır _Başka çare yok BBP _BBP(4kez) _09. 05. 2002. Per. _31. 12. 2003. çar.

Page 139: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

139

_Sensiz olmuyor _Mühür gözlüm s. s beni affeder misin? _Endamın yeter _Kavgamın çiçeği _Tı gülemi sori _Sevgilimden ayrıldım ama önemli olan katılmaktı _Yüreğimdeki sesi dinle dudaklarımı okurcasına okuduğun gibi defalarca ve dinlediğin gibi şarkılarımı yaz sen de yaz bir defacık utangaçlığımı. luuza benn _Onu hep seveceğime yemin ediyorum _Üşüyorum kapama gözlerini _Seni uzaktan sevmek en güzel şey _Seni seviyorum hayvan anlasana _Man I adare you _I m here baby come one _All the man that I need _Gome ınto my life I got go much love to show you Come into my life _Ey benim tatlı yarim yüzünde göz izi var sana kim baktı yarim _Ey sevgili sana gönlümü verdim bilsen ne hazine verdim _Dediler ki yar ile hoş musun hoş olayım olmayayım o yar benim kime ne _ Ben çok yalnızım bir vefasıza kapıldım gidiyorum. _Gecelerin inadına hep ışıgım olacaksın.

Page 140: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

140

_ Yıllar sonrada uyanırsam bir hazan sabahında bir sarkı daha yazacağım sana. _Seviyorum dedi, kimi dedim, seni dedi, ne kadar dedim, öldü enayi _Ulaşılabilecek miyim gökyüzüne semalar kadar Tadabilecek miyim aşkını ey vefasız yar Bu yol benim için epeyce zor. Pek sanmıyorum bu aşk yaşasın Ama yine de bir ihtimal _Güzel yüzün görünmezdi Bu aşk bizde dirilmezdi. Güle kıymet verilmezdi Aşık ve maşuk olmayınca _Mazinin efendisi _Sakla zamanı aç kalsın inekler _Bay nikilis, süslü diriş _Bombalı mülayim _Biz dünyanın en çılgın insanıyız _Ya çobanı olacaksın bu sürünün ya da en baştaki olacaksın _Somut varlıklarda kendini hissettiren gizli bir mana _Kaybetmeyi göze almak kazanmaya atılan ilk adımdır _Şafak31 .. şafak23 .. fakat yaranın kanı artık durmuyor yeni şafak gelse de karanlık gelecek _Gördün mü edebiyat okumayı gördün mü aldın mı aldın mı edebiyatın güzelliğini aldın mı _Bu sınıfa uyuz oldum _Hoca geldik bulamadık gidiyoz. _Ne olur yapma hoca derslerden geçir uğraştırma

Page 141: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

141

_Şafak1140 _Hocam bizi erken bırak. _Hocam bize müsade _Biz beşi bir yerde _Bat dünya bat sonunda okul da mı bitecekti _Antakya _Zalim Adanalı _Adanalı Adanalı yandım Adanalı... _Petrol kent Batman _Van _Giresun-28 _Gaziantep-27 _Bingöl _İdil _Muş _Burası Vandır kardaş Zulüm edene vardır savaş _Memphistop heles (it means satan) _Diyarbakırlıymış adı bahtiyar _Hatay _Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarından oluşur. _Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?

Page 142: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

142

_Elif 1984 _Sibel _Emine _İpek, Fatma, zekiye _Elif 1984 _Çekirge (isim anası Zuhal) _Dede _Merci _Dilek _Zalim _Adem _Hıyar _Ahmet _Cenk _Ayşe _Selam _Kıl recep _Pislik _Pu. t _Yiğit sandım p.. t çıktı _Yiğitliğin nesli tükenmiş meydan p.. tların _B.. Halil

Page 143: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

143

_O.. pu _Dünyada iki o.. pu tanıdım biri sen diğeri öldü _Ummanlar gibi olsun inançla geril insana sevgi duy Kalmasın el uzatmadığın bir mahsun gönül _Saçmalama _Zalimler için yaşasın cehennem _Kimsenin dinine ve inancına hakaret etmemeli. Bu ülkede herkes istediği inanca inanma fikrine sahiptir. _Gideceğim buralardan artık elveda _Ben ancak ruhum bedenimle birleştiğinde mutlu olurum _Dolma _Soylamış Karacakız(13) _Kızlar bizi iyi tanıyacak _Arkadaşça susun razıyım _Deli Tuncer, pis Tuncer Demirel _Yüzüncü yıl hastanesi !. akıllılara duyurulur _Saat:5 te can paralı, ölü fiyatına yaralı _Ayılar matoyu uyarıyor _Yok loo _Şakacı _Baretsiz dolaşma, kamerini tak _Tarihsiz kapı _........... Bu numaradan 12:00, dan sonra arayınız

Page 144: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

144

_İngiliz edebiyatı fıstıklarına mucuklar _Abaza gençlik be _Buradan bir atlı geçti _Sitem gazındır gaz yap rahatlarsın _Lamba(basmadan açılmaz) (altında) _Nasıl bildin _Umudumu yitirmek istemiyorum _Kitap çaldık kimseye söylemeyiniz _Matematikçi kazazedelerden sevgiler _Tarihi gün Aziz'e üç kalem sigara verdim _Tarihi gün 3 Nisan 2002 İbo bana çay ısmarladı _Musti show _Heyecan yok panik var _İz bırakmadan yok etmeyin _Hiçbir zaman _Erdal _Vartolu Şener _Şener _Kendisine benzeyen yok _Adilcevazlı İbrahim _Ümit, solaman, erte _Mardin

Page 145: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

145

_Tekin _Kahta-Adıyaman _Sensiz bir hayat yerin dibine batsın _Memedim Dür-i siyahım Yüreğim sana mahkum Müeebbet verdin Zalim!.. nerede insafın _Ağladım gözyaşlarım aktı ateşe Yine de bu yangını söndüremedim _Herşey yalan vazgeç gönlüm sen bu aşktan _Seni çok seviyorum Bilocum benim Sonsuza dek _E be kızım seviyorum da ne oluyor _P.. çıkıyor dumura uğruyoruz _Anam sevme demişti _Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim _Seni sabah uykusu kadar sevdim _Bu okul kolay kolay bitmez _Of sınıf _He doğru diyisen kolay kolay bitmez _Of ki ne of _Bunu bize yapmayacaktın Oflaz Hoca(altında) _Yaptı nolucak _İki şeyin elden gitmeden değerini anlamak zordur biri sağlık diğeri

Page 146: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

146

gençliktir _İlim servetten üstündür çünkü serveti sen korursun, ilim seni korur. _Karı kocanın mesut olabilmesi için kocanın sağır kadının ise kör olması gerekir _Kendi kusurunu görmeyen başkalarının kusurunu büyük sanır. _Manasız sözdense horoz sesi daha güzeldir, o manasını bilmese de hiç olmasa öteceği zamanı bilir. _En profesyonel atıcılar politikacılardır _Kapanmayan tek yara vicdan yarasıdır _İtiraf ediyorum Şalterleri az kapatmadım sizler dersteyken _Hop hop hocam ders bitti _Tek dersi de geçtim hoşçakalın az gelişmiş ülkenin taze soğanları _Tarih bölümü Tufan Tozlu'dan kurtulamadığı sürece özgür değildir(iki defa) _Makarnacılar(anlaşılır herhalde) _Babalar kafa koparır. _Dünya hainler için varsa _Hainler _Ev alma komşu kızını al _Aşk öğretilmez kendiliğinden doğar _Bin kurşuna vurul da bir kadına vurulma _Karanlık hırsızın, ışık gerçeğin dostudur. _Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır.

Page 147: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

147

_Mertebe kıymete göre olsaydı, kaşa gözün üstünde yer verilmezdi. _Paralar vakitle kazanılır, ama vakitler parayla kazanılmaz. _Tanrı+çam(altında) _Ne zaman çam oldu i…etme _Düşünüyorum o halde varım(altında) _Sen düşünemezsin salak(altında) _Adını sarmadım ki(altında) _Yazabiliyorsun o halde salaksın _Gezi paramız 100 milyon yedin için rahat mı? _Tufan _Bay bilmiş _İyi bir kadın kocasını etkiler, zeki bir kadın onda ilgi uyandırır, güzel bir kadın onu büyüler, anlayışlı bir kadın ona sahip olur. _Bazıları ışığın bazıları gölgenin peşine düşerler _Acemi avcıların oltasına takılacak ahmak balıklar çoktur _Orijinal olmak farklı olmak değildir öz olmaktır _Cahil sual sormaz _Yapılmış küçük işler planlanmış büyük işlerden daha iyidir _Hatada ısrar etmek ahmaklıktır _Ahmakla dost olma çünkü çok zaman sana faydalı olmak isterken zarar verir. _Dünyadan vazgeçtim ama (altında) _Aması ne (altında)

Page 148: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

148

_Seni yalnız komak var(altında) _Bir ay sonra unutur _Boşluk uyku getirir Uyku da ölümü _Minnet Hüdaya devleti dünya buluş. Baki kalış sahife-i alemde adınız 2005 _Dünya bir yana eser Senin gönlün nerde eser Bir yol vardır gidilmez Seninki de çekilmez , _Islak güverteler _Medeniyet dediğin açmak ise bedeni Afrika’daki bedevi senden dahamedeni mazlumder _ Eller kadir kıymet bilmiyor anne _Sorumluluğunu taşıyacağın fikrin adamı ol _Şüphe duyguların değil zekanın bir kusurudur. _Tembellik dünyada en büyük israftır. _Her pencere kendi büyüklüğüne göre ay ışığı alır. _İnsanlar arzuladığını yapamadı mı, yapabileceğini arzu etmeli _Kendini aşmayan etrafına taşamaz _ Fazla güvendiğiniz takdirde aldatılacağınız muhakkaktır fakat güvenmezseniz hayatınız cehennem azabından farksız olur _Güneş doğar batar ama insan uyumaz bazen üzme kendini _Bizler elleri nasırlı anaların evlatlarıyız sizde sevmek vardır affetmek vardır yalvarmak asla _Ah sen olabilmek sen kalarak

Page 149: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

149

_Sensiz hayat yerin dibine batsın _Vazgeçtim bu dünyadan _Seni anlatabilmek seni üşüyorum kapama gözlerini _Kenate azadiya mine(altında) _Kelimeke zaaf rınde ki nıfısıbe helal bevira _Ez delalım _Gözlerim gözlerine _Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur _And Iam loking for friend pls dont think body can ve contact? May be be wepcan phone, I(wait your answer) pls dont forget!.. _Sevda ne demek sevda vuslatın olmamasıdır _Adına ıslanıyor saçlarım Serseri yağmurlar altında _ Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kurmak yerine duvar ördükleri için yalnız kalırlar _ Aşk birbirine bakmak değil birlikte aynı yöne bakmaktır _ Erkek az fakat sık sever, kadın ise çok ama ancak bir kez sever _İnsanlar her şeyin fiyatını biliyor, hiçbir şeyin değerini bilmiyor _ Belli bir şeyler var aramızda _Gözlerime bakıp durma Beni eritiyorsun Beni seviyor musun diye sorma Sevdiğimi biliyorsun

Page 150: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

150

_Aşk başa vurunca _Ez pir hes te dıkim _Bu aşk burada biter Ve ben çekip giderim _Biliyor musun kimler geldi kimler geçti Bir sen ama sen ne geldin ne geçtin _Zira çok tatlı çok tatlı birisidir Aşık Tunahani _Gönül alıcı bir söz, kışı yaza çevirir _Günah arıya benzer onun gibi ağzı ballı, fakat kuyruğu zehirlidir _Hedefsiz bir gemiye hiç bir rüzgar yardım edemez _Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır _Herkes dünyanın düzene girmesini ister fakat gayreti başkalarından bekler _İki şeyi unutma ; Allahı, ölümü _Demedim mi sana bensiz olamazsın Demedim mi sana kanat veren benim Demedim mi sana bensiz uçamazsın. Bensiz olamazsın demedim mi _Yaraydın gönül yaraydın Her yer karanlık yar aydın Hem ilaçtın hem yaraydın Sırrımı deşip yaraydın _Tamam değil evladım sevgisiz ne yapacan _Rüzgarın oğlu Ömer _Didem _Karacakız taklitlerinden şiddetle sakınınız _P.. Esma

Page 151: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

151

_Soylamış karacakız _Kitap kurdu Tolstoy Cavit _ Aşık Tunahani _ Elli elli yüz Müslümcüyüz biz Müslüme selam Jilete devam _ Asırlık bir çınarsın bunu da aşarsın _ Gün ışıkları yüreğini mutlulukla doldursun _ Gayri meşru bir muhabbetin neticesi merhametsiz azap çekmektir _ İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Yıldız gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar. _ İstikbal göklerdedir. O halde gelecek kargalarındır _Akıl noksanlığı iki noktadan oluşur: Biri delilikten öbürü cahillikten _Başkalarını bilen kimse bilgili, kendini bilen kimse akıllıdır. _Fakir insan, malı az olan değil arzusu çok olandır _Gece ne kadar karanlıksa yıldızlar o kadar parlaktır , _Sen daima mutlu olmaya çalış, hüzün nasıl olsa gelip seni bulur _Bir deli rüzgar eser Kırar gönül dalını Sonra geri döner Anlar ya hatasını Dal rüzgarı affetse de Kırılmıştır bir kere _Bıçak açtığı yarayı unutmaz _Kumru _Sarılık geçirdi ve sarılıktan geberdi

Page 152: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

152

_P… zamanların p.. özlemleri aldı gençliğimi _Sus _Bir sonraki hafta _Sigara sağlığa zararlıdır _Yaşamak adın için (adalet asalet, emanet) _Çiçek resmi _Kahrolsun kibarlık _Kahrolsun genel kültür _Kitapları anlama önem ver _Libasın ipek olup, namusun bez olacağına _İki sima resmi _Köpek olarak doğandan değil sonradan köpek olandan korkulur. _Dış görünüşü insanın içinin aynasıdır açıl kızım açıl bu devrin modasıdır _Dünyada hiçbir menfaat verdiğin sözden vazgeçmene deymez _Hocam iftar vakti bırak da eve gidelim _100. yıl cem evi _Edebiyatçı dediğin biraz olgun olmalıdır _Gençler yaşlıları budala sanır, fakat yaşlılar gençlerin budala olduğunu bilir _İnsanı yükselten iki şey vardır: korku ve merak _ Bir yol açın, ya bir yol bulun, ya da yoldan çekilin _Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan yelkenlerini ona göre uzat

Page 153: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

153

_Aşk karşılıklı bir yanlış anlamadır _Ne bu saçma yazılar _Osmanlıca _Edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter terbiyeli olalım _Sen bir meleksin dağda gezen ineksin _Y. Y. Ü gün yüzü görmeyesin lanet olası _Paki hoca büte 30 öğrenci bıraktın yüz elli milyon için değer miydi? _Rahmetli de Osmanlıca yazardı Yaşasaydı şimdi mezun olacaktı belki diploma alacaktı _İlhan gibiler _ Hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı olsun _ Kendine iyi bak beni düşünme su akar yatağını bulur _ Ertelemek yaşamı kaçırmaktır _ Ölmek nedir ki ben yaşamayı göze almışım _ Başkasına itimat etmeyen kendisi teşebbüs eder _ Başkaları gibi düşünürsek, sonra başkalarına benzeriz _ Gerçek sizi kurtaracaktır (yuhanna) _Kısa kes hoca _Hababam sınıfı _Bunu bize yapmayacaktın, Oflaz hoca _Tarih bölümü tekerrür etti ve tarih bölümü tarih oldu. _ Kız arkadaşınız ve karınız arasında ne fark vardır? cevap :20 kilo _ Erkeğin kalbine nasıl girersiniz ?

Page 154: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

154

cevap:Bir bıçakla sol göğsünün içine doğru _ Kazanmaya aday birinin kaybedilmiş bir davaya saplanması kadar içler acısı bir durum olamaz _ Boş çuvalın dik durması zordur _ Küçük hataların itiraf edilmesi büyük hataları saklamak içindir _ İnsanlar başaklara benzerler. İçleri boşken başları havadadır doldukça eğilir _Zalimin zulmu varsa öğrencinin de Allahı var _2001=2007 de gel de bit _Yıl 2001 medeniyet tarihi _Şafak 1845 97’lere tewle _Acayip ansiklopedi _Çalışın çalışın başka şansınız yok _Kampus yolunda vurulmuş uzanırım Ben o p.. sesini nerde olsa tanırım. Bu yolda gençliğim cayır cayır yanarken Bu aşk vurur sineme ben sınıfta kalırım _Kopya istiyorum _Hocam biz çalışıp geçtikten sonra sizin mertliğiniz nerde? _Neden bu eza, bu cefa niçin? _Hocam dünya işleri Biraz da öbür tarafa çalışın _Kısa kes hoca _Edebiyat mı istemediklerinin hepsi _Kopyacılar sizi seviyorum

Page 155: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

155

_Halka açık kopya bağışına davet ediyorum _Sizi gidi tembeller ders çalışın _ İhtiraslı insan özgür ve mutlu olamaz; o, ona hükmeden şeylerin kölesidir _Akıllı adam aklını kullanır daha akıllı adam başkaların da aklını kullanır. _Erkeğin ve kadının terbiyesi tartıştıkları zaman belli olur _Bir erkek bildiğini söyler, bir kadın ise hoşuna giden şeyleri _Aşıkların sağırdan farkı yoktur _Olgun insan sözlerinde ağır, davranışlarında acelecidir _Akıllı olan bir adam hiçbir zaman içkiyi ve kadını tecrübeye kalkışmaz. _Salaklar dangalaklar _Spastik İsma _Sahibi tarafından az kullanılmış, yemek pişirebilen bayan ev elemanı aranıyor (altında) _Şerefsizden not düşümü _Müracaat içeriye _Orçeke _Ne haber !!! _İlkler bizde tutturma fenerde _Türkçeyi iyi bilmeyen Veysi hoca ile Ecevit türkçesini kullananlar _Kahta Adıyaman Bingöl city _Dersim _Osmaniye _Mustafa Van

Page 156: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

156

_Diyarbakırlı Amedli gözümsün _Nusaybinli _Türkiye de Türkçeyi sulandıran kimdir kim Berrak dil kaynağını bulandıran kimdir kim Olanak koşul sorun seçenek neyin nesi Halkı kurak çöllerde dolandıran kimdir kim (A. KARAKOÇ) _Duvarlara yazı yazdıran zihniyet, mantıkla hep çelişiyor ama nafile. _Küçük kardeşlerim bu yazıları okuyarak büyüyecekler _Lütfen boş bırakmayın _Karalamak bugün ayıp değil ayıpsa duvarların hakkını verin _Biz gideriz ama şanımız kalır _Başında taç bulunan hiçbir imparator kendi eliyle yamanmış bir hırka giyen Muhammed(s. a. v. )kadar saygı görmemiştir. _Bir insanı avucunuza almanın en güzel yolu kalbini kazanmaktır _Ceviz kabuğunu kırıp da özüne inmeyen, hepsini kabuk zanneder _Cehennem içinde hiç bir ateş yoktur, herkes ateşini beraberinde götürür. _Bin bahar yeşerse bir taş yeşermez _Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. _Bir dahaki gelişimde görüşürüz _Yaşasın Pkk lılar _Kahrolsun y… _Kız resmi çizimi _Sorsan bana izah veremem nereni sevdim Bir bildiğim var ki ben yalnız seni sevdim

Page 157: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

157

_Beni özleyin anacım _Üniversite kitap evi _Yüzünü keder ile asma anam yiğitler bitmez bize _Ben kimim(altında) _Sen dünyanın en çirkin kızısın. (şüphesiz) _Müjde kızlar evlendim sapık(altında) _Bizimkini de evlendir. _ Ben hırçın bir çocuğum, yıllar geçse de sadece senle mutluluğum. _ Aklı başında olan insan ne dünya işlerinden kazandığına mesrur ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira durmuyor gidiyor sen de yolcusun _Öfkeli adam daima zehir doludur _ Biz sahip olduklarımızı nadiren, fakat muhtaç olduklarımızı daima düşünürüz _ Bir adım atabilmek için bin adımı göze alanlar, yolların hükümdarıdır. _Alkışlar ve oylar Dehap’a _Ne mutlu Türküm diyene _Çilekeş başım _İsyankar alemin tövbekarı _Vazgeç Haci yorgun _Dünya kazansa ben kepçeyim _Devletin malı deniz yemeyen keriz _Çilemse çekerim kaderimse gülerim _Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine deli ol dünya senin kahrını çeksin

Page 158: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

158

_Of of canım sıkıldı bu dünyanın başka kanalı yok mu? _Kuru kuru nohut ye _Biz acayibiz _Cebrail bile beni tutamaz _Deli çoban _Böyle hayat yerin dibine batsın _Ak köprü köyü o kadar _Arama çilenin içinde bahane Benim gönlüm serseri ise sana ne _Her yüze güleni dost sanma _Hayat bir nehir önünde durulmaz _Hayatta en hakiki mürşit ilimdir _Temizlik imandan gelir _Sahtekar dostum olacağına mert düşmanım olsun daha iyi _Düşmanı yenen değil nefsini yenen güçlüdür _Gençlik Allah’ın fedaisidir _Hain dostum olacağına mert düşmanım olsun _ Son tutku _Hülya ve Hakan _Seni çok seviyorum _Sibel ile Ömer _Alemin gülü

Page 159: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

159

_Aşk bir……….. yemeyen yoktur _Edalım _Kırılan kalbin tamircisi yoktur _Aşkımız olay olacak _Sensiz hayat bir roman _Gitme gülüm yüreğim dayanmaz _Sen bir meleksin dağda gezen ineksin _Hıyar babası Emrah _Baba yorgun iş durgun _Yaşamak buysa üstü kalsın _Mutatalib _Ömür biter dert bitmez _Şov yapma _Savaş yapma kek yap _Kaynanamı kaybettim görenlerin görmemezlikten gelmesi rica olunur _Kırma kalbi ustası yoktur _O şimdi Asker _Sen benim için farklısın _Yıllarıma yanarım _Ahmet’in gülü _Bitanem _Kırık kalp

Page 160: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

160

_Her kuşun eti yenmez _Bir çiçekle bahar olmaz Ne sevdalar gördük be usta _Seni sevip başkasıyla çıkıyorum _Sen bir ceylan olsan ben br avcı _Aşkım _Hayat tatlı sen de gül _Adı bende saklı _Sana aşık olmak enayiliktir _Sen farklısın _Seni sevmiştim be zalim _Gözlerinin hastasıyım _Seni seviyorum(otuz kez ) _Sen yaşadıkça ben kahrolayım _Lütfen kapının ağzına yapmayınız (wc) _Sağ ayakla girilir sol ayakla çıkılır (wc) _Lütfen tuvaletten çıktığınızda ellerinizi yıkayınız (wc) _Ağaya beleş (wc) _Fazla koku çıkarma (wc) _Ateşle yaklaşma (wc) _Yellenmeden … 57 ekran TV bedava (wc) _Ayakkabıyla içeri girmek yasaktır (wc) _Burnunu tutacağına temiz tut (wc)

Page 161: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

161

_Bulduğun gibi bırak (wc) _Tuvalet arızalıdır acayip kokuyor (wc) _Buraya çöp döken eşektir _Çöp dökmeyiniz (çöp bidonunun üzerinde) _Buraya çöp dökmek yasaktır _Çevremizi temiz tutalım _Çöpler çöp kutusuna _Bu bidona kimse çöp atamaz (çöp bidonunun üzerinde) _Çöp dökmeyin kalın kafalılar Çök döken kalın kafalıdır _Allah rızası için bu çöpe çöp dökme _Kız babası erkek babası kalksın başlık parası _Savaşa hayır Öksüz Yunus _Babaların babası Emrah _Ayşe _Seni öldüreceğim kirli sülo _Babalar ölmez ölse de gömülmez _Beni affet _Seni sevmiyorum _Mühür gözlüm _Sensiz olmuyor be gülüm _Aşkın buysa üstü kalsın

Page 162: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

162

_Seviyorum _Savaşa hayır _Eğitime yüzde yüz destek _TCDD rüzgarına kapılma boğulursun (TCDD: Türkiye Cum. Dev. Demir Yolları) _Ağzı olan konuşuyor _Yıldız gözlüm _Miras değil alın teri _Dikkat şeytan var _Dikkat satanist var _Dikkat köpek var, yaklaşmayın ısırabilir _Ferdi _Gözde _Recep _Sinem _Kara Davut _Demirci _Dam kedo _Dam vedo _Hakan Şükür Allah’a şükür, Fatih Terim Allah kerim _GS _FB _GS’li emo

Page 163: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

163

_Emel eve gel yemek ye _Ali ata bak _Bakacak kadar çocuk yapmalı _İlahi Azrail sen adamı öldürürsün. (altında) _Seni komik sen kimsin lannnnnnnnn! _Paki hoca bizi seviyorsun mu ne? _Paki hoca: arkadaşlar sizin iyiliğiniz için yaptım yoksa paralar sizin köpeğiniz olsun _Paki hoca büte 30 öğrenci bıraktın 150 milyon için değer miydi (altında) _30+8 _Resul de Osmanlıca yazardı ama şimdi Bursalı. (altında) _Hadi lannnnnnnnn! _Şafak 12. 18. 05. 2002 _Tarihi tarih yapan sürekli yazılmasıdır. Geleceğimizi teminat altına almak için hep beraber yazalım. (altına) _Evet yazalım gerekir çünkü _76RRGK _8E9A _E8RG _Güzellik geçicidir. (Bembeyaz kara bir kelbin pislemesi gibi ) Asıl olan samimi hislerdir benimki gibi. _Balık baştan kokar sonra alta sıçrar _Burada böyle büyük sıpalar adam olmaz Öğrenciler de öyle olur. İlim hayaldir, marifet kısmında değil

Page 164: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

164

_Edipler edepli olmalı. (altında) _Edebiyat edepsizlik yeridir. Ne yaparsan mübahtır. _Eğitim geldi karizma gitti _Edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter. (Fen-Edb. öğrencileri) _Dans yatay isteklerin dikey limitidir _Soframda ekmeğimdin dudağımda yemindin Hani yıllar geçse bile sen yalnızca benimdin _Gözlerime bakıp durma beni eritiyorsun, Beni seviyor musun diye sorma sevdiğimi biliyorsun _Ali’nin gençliğe hitabesi. Hayatınızın en hakiki mürşidi kızlardır. Birinci vazifeniz kız tavlamak, onları kullanmak ve ilelebet imha etmektir. _Eti senin kemiği benim (Bilal kemikli) _İkinci el Veysi bulundu ama kullanılmaz halde aslında hiç kullanılmadı ki çünkü kullanılmaya el verişli değil. _Resul seni özledik Bursa’dan çabuk gel. _Recep hoca seni özledik sensiz olmuyor _Ben yandım siz yanmayın iki damla gözyaşıyla satıldım pazarlarda, kırdılar yüreğimi kırdılar azarlarla. _Beni hatırlayıp ağlarsın diye kapına kırmızı bir gül bıraktım _15 milyon içinse biz size verirdik o para için sizin şerefinizi ayaklar altına almanıza gerek yoktu. (altında) _Ben de para verirdim(altında) _Ben zırnık koklatmazdım. _Baharın gülleri senin olsun Hazanın yelleri benim Benim için ağlama

Page 165: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

165

Umarım mutlu olursun. _Yalakalıkla ilerleyen kariyerli ayılara bak, içinde bazıları müstesna _Çalışın başka şansınız yok. (altında) _Var var….. _Şunu oku da gör ebenin Şinasi şu sen şansın senin. _Yıl:2001= mezuniyet tarihi _Şafak 1847 _Salı günü cumadan çıkarken akşam yağmuruna tutuldum birden önümde Paki hoca, hocam nereye oğlum unuttun mu ödev vermeye. _Bir gün gelecek bir gün kalacak _Yaradılanları severiz yaradandan ötürü _Beni asil insanların basit sevgileri ile değil basit insanların asil sevgileriyle sev (altında) _Bayatladı kardeşim değiştir şu sloganı _Haluk aşk, kılıç yarası gibidir Yara kapansa da izi mutlaka kalır. _Adı temiz gönlü temiz İsmail ben _Cehennem zulüm eden zalimler içindir _Osmanlıcadan bırak ki adam olayım _Sana bayılıyorum _Arkadaş hattı no …alo sohbet arayın en canlı ve heyecanlı sohbetleri dinleyin hadi arayın ne bekliyorsunuz. _Direniş zafere götürür, ihanet teslimiyete _Celladımsın ey zaman

Page 166: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

166

Zaman zaman hayatım Ömrün boyunca ne kazandın Hep çaldın Acılarıma bile merhem olmadın _Elveda _Sefamsa sürerim kaderimse çekerim _Babanın malıymış gibi kullan _Duvar gazetesi sayı 22. 10. 2001 _Zaman her şeyi halleder _Vefasız yürekler ölüm düşer ardına _Afyon’un kaymağı Konya’nın manyağı _Rize şerefsizlerin memleketi _Giresun-28 _Van _Yusufeli _Allahına kurban olduğum gakko _Elazığ _Hatay _Çağdaşlaşmaya çalışmadım ne yapabilirim Cevap: üzerine oturabilirsin _Saçların değişmiş böyle kız tavlayacağını mı sanıyorsun. Bir iki yıllıkçı seni _Duvar yazıları hüküm verir _Aramızda hain var _Kayıp aranıyor hapisten kaçmış

Page 167: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

167

_Öğrenimler yatırılmış _Kapıyı kapatınız (kapının üstünde) _Her şeyin sonu geliyor _Hayvan olmak kolay, insan olmak zordur _Oku _G. S. (on üç defa) _Ankaragücü _Babanız Ankaragücü _B. J. K _Fenerbahçe (on üç defa) _Yaktın beni cimbom _Karaca kız (on dört defa ) _Ersin _Direx _Oscar _Didem _Dağlar _Baba _Mustafa _Dilan _Mekansız _Gladyatör

Page 168: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

168

_Alpaslan _Didem _Baba Hüseyin _Serdar _Evrim _Yeliz _Nazlı _Blade Veysi _Sema _Pala Aliş _Nine Veysi _Rex (iki defa) _Piys _Dağlara talan olur mu Dosta hiç yalan Ölürsem duyan olur mu Şu feleğin işine bak _Ala koşum yazılır Çirkin kaynana uyanır Çıkma kaynana kapıya Gören olur bayılır _Gencecik bir ihtiyar tahta bir taşın üstünde oturarak yaşamakta olan oğlunun cesedinin üzerine kahkahalarla ağlıyordu _Dersler berbat _Bu bölüm biter mi.

Page 169: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

169

_Gel tezkere gel, gel ki bu bölüm bitsin biz bitmeden. _Şafak ikinci dönem. _Hocam acıktım gidelim. _De yeter lo ne disen sile _Hocam sizin renginiz biraz sararmış. Hasta falan olmayasınız. İsterseniz dersi birakıp eve gidelim. _Majestıes and exellances I listen to İstanbul eyes wide shut ersin. (legolas) _Güzel bülüm tarih (altında) _Diyosan sen bir yalakasın _... bölüm _Bu sınıfta 4 yıl gelmez _Yanık torpööm. _Yine bize şafak görünmüyor niye mi?. (altında) _Çünkü 4 sene var hıyar _Edebiyat duayeni benden öğrendi her şeyi _Öyle bıkmışım ki kendimden. _Serok Apo _MHP _Biji Apo _Biji Apo _Adem _İsmail

Page 170: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

170

_Vikçi erko _Kıvırcık mensur _Fikret _Ayaz Gökan+Teksazli yasin _Topoklu serdo _Birindarın mekanı 100 metre ileride _Serkan _Teksas _Çilekeş Erdo _Birindaro Erdo _Elif _Bizi unutmayın çiftçiler _Sizi seviyoruz bizi unutmayın _Elveda mutluluklar elveda tüm umutlar _Elif Allah senin canını alsın _Satanist mekanı _Akşam saat:6. 00’da herkesi bekliyorum yazan satanist _Deniz _Sergün tuba _Selo _Selo _Selo

Page 171: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

171

_Yakup _Serkan _S. D _H. Y. S _A. A _C. P _Batem _I love you mle _I am the for you mle _Meğer bir yalandan ibaretmişsin _Aldanma çocuksu mahsun yüzüne _You are my fire the one desire _Seni seviyorum aşkım _Aşığım _Aşk budur _Seni seviyorum _Tekyol devrim _İşemek hüriyet _MHP _Bukaçiya _Eşkiya _Özgür kadini yaratana bin selam

Page 172: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

172

_Gençlik apo’nun fedaisidir _İmraliya bin selam _Allahını seven çöp atmasın _Çöplük degil çöp döken insan degil hayvanlar sokağı pisletir. _Çöp atan top olsun _Elini ayağını yıkayım çok atma _Yeter ne olur çöp atma _Allah rızası için çöp atma _Genç FB _Galatasaray _Şampiyon Fenerbahçe _Beşiktaş:0 fener:10 _FB _Şahbağı Gençlik Spor _Lider Şahbaği Gençlik Spor _ Real Madrid’in Genç Yıldızları _S. A _İlle de sen _Sevgilim benim _Özay çetesi _Kara fato _İspanyol bilo _Testere boro

Page 173: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

173

_Bıçakçi boro _Kıt nizo _Laz zanno _Doğa _Kado _Yavzo _Erco _İmparator fero _Dayı senin _Azat baba benn _Babalığınızı yitirmeyin evlatlarım babanız Mehmet alıcı _Murat kokmaz:1996 _Ayhan babanın evlatları _Deli _Murat _Hakan _Zeynep _Sevda _Zeyno _Güle güle _Yaşasın x _Kötülük

Page 174: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

174

_Hoşgeldiniz _Hakyol İslam _Kahrol İsrail _Karanlık doğrudan yalan doğrudan kaçar Güneş yalnız da olsa etrafına ışık saçar Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık Kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar _Yaşamın büyük bir değeri yoktur, fakat ondan başka şeyimiz de yoktur _Eskiler mağaraya kaçırmışlar sevdiklerini sonra şartlar değişince dağa kaçırır olmuşlar, senin kız kaçırma yöntemin ise bambaşka, hepsini elinden kaçırıyorsun. _Hayatta en acı şey Severek birleşen ellerin Elveda diyerek ayrılmasıdır. _Düşünüyordum düşüncenin En güzeli seni ben düşündüğümü Düşünürken düşündüğünü Düşünmektir diye Düşünüyorum. _Gidiyorum diyorsun Ama dönsen ağlıyorsun Gitmek kolay bebeğim Gitmek kolay Kasıp da sevmek olay Yemin ettik be aşk üstüne Biz birbirimizi Affetsek de Allah affeder mi? Affeder mi? _Mavzer _Ayak _Seni Seviyorum

Page 175: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

175

_Semra Murat _Diyarbakır _Baba Yasin _Yazmış adını duvarlara _ Silmek çok zor geliyor bana Ne olur naz etme Gel ahıra seveyim seni Doya doya _Sensizliğin yari _Ellerim bomboş _Etme gel gel gel Seviyorum seni gülüm _Zik zak Gökhan _Mahmut KILINÇ _Soner _P.. Yakup _Seviyorum seni, ekmeği tuza batırır gibi _Mucit Ümit _Jöleli _Serseri seni çok seviyorum _Canım Aşkım _Kubar _Yakup _Seni Seviyorum

Page 176: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

176

_Dallık kırmızı _Çatöş Ali _Bitanem _Şükrü _Rojan – Rojin _P... Mahmut _Öküz _Fatih _Sevgilim _Bülent _Sırılsıklam aşık _Seher can kurban _Yücel _Adem-Özlem _G. S. _Seni Seviyor … _Yetme Mehmet Yılmaz _İlhan sen ve ben _Fatih Mihal _Çöl gülüm = deli kız _Mavzer _İlayda

Page 177: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

177

_Gözde sever _Yakup -Burçin benimle çıkar mısın? _Bülent alaş _Seher _Sevgi _Canım kurban seher _İrem _Özlem _Ferit _Cengiz _Tepside tepside fındıklar Ayşe veli ağamı saygılar _Emine _Ertan _Mustafa canım bitanem _Mehmet ve Müjde _Seni seviyorum _Selçuk _Alev _Fatoş _K. H ve E _Canım aşkım Hüseyin seni çok seviyorum

Page 178: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

178

_Seviyorum seni Ekmeği tuza banıp Banıp banıp yer gibi Geceleyin ateş içinde Uyanarak ağzını dayayıp Musluğa su içer gibi _Ahmet çakır _Kalbim Senin _Doğan seni seviyorum _Bilal-Eda _Serseri aşkın Eyüp _Fatoş-Kenan _İmparator _Serseri _Burçin benimle çıkar mısın?(altında) _Çıkarım _Zeynep _Yarınlar her zaman güzel Olacak derler Ama bu günler de Dünlerin yarınları Değil midir? _Seviyorum seni deli gibi Görmez gözlerim kimseyi Bu öyle bir aşk Ne Leyla ne Mecnun gibi _Cuma _Aşığım sana kıyamıyorum

Page 179: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

179

Ne de güzelsin bakamıyorum _Gülom _Kadir _Çerçi _İbrahim _Aşk perest _Expres _Cuma _Kadir E. _Hakan _İlhan _Kesme !! _İşte sende o _Hemo _Ne oluyo _Sevmi _Hakan _Seni Seviyorum _Doğan ile Elif _Seni çok seviyorum aşkım _O … çocuğu _Şehit Şahin Lisesi Olarak bu kelimeleri yazan arkadaşlarımızı lanetliyoruz

Page 180: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

180

_Aykut _Lütfen k.. temiz tutun Molped kullanın _Sizde kendi evinizin duvarlarına yazın da aileniz okusun _Birini beğensem çıkar evlenirim. _Levent ve Melek adası _Aşktan yana şansım yok _Hakan _Hasan ile Çelen _Bir bakış bir bakışa ne anlatır Bir bakış bir bakışı ömür boyu ağlatır. _Çeleni seviyorum. _Çapur _Pilin bitti _İlhan seni seviyorum. _Senin de ….. _P... Efe _İlhan _Kahve felek _Seviyorum seni deli gibi Görmez gözlerim kimseleri Bu öyle bir aşk ki Ne Leyla ne Mecnun gibi _Ayı Yılmaz _Seviyorum

Page 181: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

181

_F – i –l – i – z – i – m _Dereceye girmek için çok çalıştım ama hasta oldum _Zeynep _Kalbim seninle _Çopuroğlu _İmparator _Serseri _Erkekler bol bol ye… rahatlayın(wc) _Bunu yazan aptal, öküz olduğunun farkında değil. _İlhan _Seni Seviyorum _Sevmek o.. değil sevmek ölmek demektir. _Or.. çok _Aşkım _Aşkım _Doyamıyorum sensizliğe _O… _Koca okulda değil, genel evinde bulunur. _Çekmeyin ha kızlar _Aha gördüm _P... Vedat _PKK

Page 182: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

182

_Akp yi … yaşasın dehap _Sahurda açığız _Elveda _Ne kadar kürt varsa … _Salak Veli _Akp P….. _Bakırköy _Pide bulunur _Salak Orhan _O.. Ali _Başbakanın ….. _Abdullah Öcalan iyi adamdır. _Bu okulda ne kadar kız varsa … _Salak ve manyak bu okulda çok _Mesut hala burada, inşallah çok parası olan bir iş adamı olur _Hilal _Dilek _Battal ilk defa calculusa girdi Ve dünya Battalın sonunu gördü _We’re in limbo _İnşallah giderim bu lanet yerden Bandırmalı Özge _Yalancıyı … beli yerden kalkmaz

Page 183: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

183

_You don’t forget me Because I Love you forever _Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak Ama 365 gün Galatasaraylı _Seveni s.. S. severler _ Cem okulu bıraktı _Yansın i …lerin alayı Bir tas su dökeni … _Mehmet kalemini Muhasebe bölümüne getir _O… 0544 ….. _Gerçek _Alemin kralı 0536 …. _Hayat her şeye rağmen güzel _ Eğer Hayattaysan _Bütün kızlar benim _İsyankar _Çilekeş çocuğu _I miss you _Her türlü sorunlar için bu numaradan arayabilirsiniz. 0535….. _Kara Davut _Baba metin _Bjk _Kayseri

Page 184: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

184

_İ ileri bak F. Fikir yakala İ. İşaretler K. Katil A. Anlat N. Not tut _Seni seviyorum gülbebeğim _Bütün erkekler sahtekar _Bütün kızlar kancık _Kız dediğin İstanbul gibi olmalı Fethi zor, fatihi tek _Seni ben değil, gözlerim seçti Gidersen onlar ağlasın Özkan _Crazy Ferda _Mutluluk mavi çocuk Oynardı bahçemizde _Osman (Bu lezbiyendir. ) _Levent (bu toptur) _Ah be gülüm Sevmek çok güzel biliyorum ama Menfaat beklemeden Sevmek güzeldir. _Aşkım _Haydarım _Mesut, Hakan, Ahmet _Diyarbakır _Aşkım benimsin

Page 185: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

185

_Sensiz hayat yerin dibine batsın _Yakup _Amaç sevgi uğruna ölmek değil, Uğrunda öleceğin sevdayı bulmaktır _Sugar was here … _East or west, melihcan is the best since 2001 _Ölüm tehlikesi (sınıf kapısının üstünde) _Zulüm kapısı (sınıf kapısının üstünde) _Dehşet kapısı (sınıf kapısının üstünde) _Zalim yıldo _Vay baba _Alper _Güler _Ben çok kötüyüm _İlk gün _Ölüm varsa(altında) _Ölüm var (altında) _Ölümden mi korkuyorsun _Antepli Murat _Şaban _Günaydın Anneciğim Günaydın babacığım Yine sabah oluyor Orda sabah olmasa

Page 186: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

186

İçim kan ağlıyor _Grosmar Kayseri _Seni seviyorum aşkım _Hatay _Şerefsiz hocalar _My life is your image _İnsan ol evlat _Sos _Monkey Ergün _Ben nerde yanlış yaptım(altında) _Buraya gelmekte _Dolar 1. 420. 000 _Dolar 1. 500. 000 _Boşver boşver _Ali İhsan okulda _Huri misin ey afet i derman yoksa beşer mi? _Dünya delikanlı olsaydı yuvarlak olmazdı. _Boşver _Seni dün hiç sevmedim Çünkü dünler geride kaldı Seni bugün de sevmiyorum Çünkü bu günler de geride kalacak Ama seni yarın hep seveceğim Çünkü yarınlar hiç bitmeyecek _Deli

Page 187: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

187

_Harun _Haşim _Ali _Laiklik din ve dünya işlerinin tam ortadan ayrılmasıdır. _Ruhuna fatiha _Hepsine ders olsun _İnadın bedeli ağır olacak _Sus yavrum _Dostum Fener seni yener _I love you _Oğlan Cemal _We love cadcassia _Sezen Aksu _Aşk karşındakini bulunmaz hint kumaşı olduğu zannetmenle aslında hıyarın teki olduğunu anlaman arasındaki geçen süredir. _Şimdi uzaklardasın Gönül hicranla dolu Hiç ayrılamam derken Kavuşmak hayal oldu _Aşkta seçme şansı yoktur. _Duvarı karalamayın(altında) _Tamam _07 Gençlik _27 Gençlik

Page 188: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

188

_Öz gençlik _Sıkıldım artık her şeyden be, yeter yeter(altında) _Haklı _Bu sınıfta hiç ders almadım _Bir anektod. Ben artık bu şehirden gittim Zümrüt-ü Anka misali sen hala o kalabalık evde misin melek misali, misafirleriniz çok mu bari üzgünüm dünyanın hali(altında) _Bunu ne zaman yazdın peki? _Zalim kurda acımak, kuzuya zulümdür. _Seni sevdim P….. _Adalet sahibi zulmetmez _Burnunu göstermeye çekinirdi süt ninem Kızına gösterdiği kefen bezine mahrem _Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul _Bu taksimi kurt yapmaz be, kuzulara şah olsa _Yasasın kefenimin kefili _Yemin et yalancının _Sana ne hıyar _İşte bittiğim gün(altında) _Muhabbet aynı sıktınız ama _Ben şahsen bizzat kendim _The best one the sex ! _Testislerim ağrıyor duyrulur. _Hani benim hani benim olacaktın ya

Page 189: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

189

İki bahar önce bana varacaktın _Hissetmediğin hisleri hissettiğin anda hissettiğin his aşktır. (altında) _Hissiktir. _Aferin _Bence de _Hayat yarınları hayal ederken başına gelendir. _Ne varsa söylenmiş bizden önce sevda üzerine Bize düşen aşkı yalansız yaşamak _42 Konya _Yeşil-Beyaz şimşekler _Arkadaşlar niçin tuvalete yazı yazmıyorsunuz? _Jasmin _Elif _Bursalı _Ayşe _Duygu was here _Duygu was fucked there _Oh Oh Oh _Not any more … _Bu okul biter mi dersin?(altında) _Zannetmem _Dağları aşmam gerekse de annem Geleceğim sana anneciğim Bu ayrılık türkümüz

Page 190: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

190

_Leyl-i dara durun nedametin Envarı mevc-i şahametin Lacri _Ez his tedikim (Gülamın) _Hayat her şeye rağmen devam ediyor _Zehram _Alttan ısıtmalı, damsız binilmez tlf. 0342 ….. _Yeni otogar … _İnanmayın da.. _Bende seni _Muğla 48 _I will always love you forewer _Ara beni boya beni _Sen seni bil _Tabakamda son sigaram Tabancamda son mermim Alın terim, ekmek param Yarın namusumsun _Bu dağ ne kar gördü Ne yağmur ne çığlar gördü Beni tanımamışsın _Kimseye değerinden fazla değer vermeyeceksin _Go _Bi kar tanesi ol eri ağzımda _İster öp okşa, ister öldür

Page 191: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

191

_Antep bir liman Bense bir gemi Bir daha uğrarsam bu liman …… beni _Ben sana fazla iyiyim _Apollo kemal _Ara beni hülya _M. Emin _Leyla için dağları deldi kerem _Dost dost dediklerim canımı aldı _Urfa _Canım dost ise yeter bana Canım düşman ise bu cihan dert bana _Bilmez misin satrançta piyon seferde vezirdir. _Ben seni sevmekten başka ne yaptım _Hey benimle yazışmaya ne dersin(altında) _Oğlum dersine çalış ne yapacan yazışmayı(altında) _Benimle yazışacağına karşılıklı yatmaya ne dersin(altında) _Tamam _Zayıfsız karne meyvesiz kasaba benzer _Beni aramak istemez misin Adım Hakan? _Ayrılmak ve senden kurtulmak _Dönme sakın çok gülerim _Bekleyecem seni bir ömür boyu Saçların rengi biraz koyu Bilemem uzun mudur boyu

Page 192: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

192

Utanırım söylemeye kimseye ben onu _Bilenler görmez Görenler bilmez Bilmeyenler Gaziantep üniversitesinde ders verir _Yüreklere ateş düşürmek kolay Asıl savaşçılar mücadele edenlerdir. _Hande Cenki seviyor. _C. E. was here _Samsunspor _Ankaragücü _Kopye ayıp _Sezen _Ahiret asıl memleket _İslambol _Salla gitsin dertlerini _Tayfun _Nihal _Özlem _Beton raziye _Bence salak _Malatya _Kırşehir _Kahrolsun nicco _Kahrolsun kahrolsun diyenler

Page 193: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

193

_Aşkta seçme şansı yoktur. _Ben yandım eller yanmasın Kimse burada okumasın _Şeref _Pastırma _Moyenis the power Power is the Money I m the man _0 544 …. Kızlar için _Aşk şiddetli muhabbettir. _Beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır. _Görülmese de, güneş kayba uğramaz Ama görmeyenin dünyası kararır. _Aşk bir eşkiyanın hayata itirazıdır. _Seni sana bıraktım. _Helinamın _Bave Helin _Rüchan _Gökhan _Ergun beni sevmeni istiyorum. _Fuck of king _Soner _I love you _İsa

Page 194: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

194

_Zenci kara _Ela gözlü Urfalı _Dahi çocuk Tahsin _Yasmin _Beklemek çok sıkıcı _Sana katılıyorum(altında) _Önce can sonra canan _Adana demir spor _Ne sevgide ne aşkta Ne hayatta gülmüşüm Iztırabım doğuştan Ben doğarken ölmüşüm(altında) _Way arabesk way _Tuvaletin lambalarını luzumsuz yere açık bırakmayalım _Theched me sex _Evet evet. l am a sexy _Siz bir daha bakın _Düşünmüyorum öyleyse Yök’ üm _Öğrenci yöke baka baka kararır _Mit Osman _Dilek Çakmak _Number one _İnsanlar iki yüzlü

Page 195: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

195

_Sevdacan _Bir gün biri güneşe kar taneleriyle seni seviyorum yazarsa, belki o seni benden daha çok seviyordur. _Ehehe _Gamzesiz güzel olmaz _Canlar kırılıyor çığlık atıyorsunuz İnsanlar ölüyor susuyorsunuz _Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar(altında) _Sen beklemeye devam et _Kaldıramazsan kaldırırlar canım _İstanbul _Mustafa d. _Fatoş _Night _Aganın _Bu alemde başka rakip tanımam _Bu adem dedikleri el ayakla baş değil Adem manaya derler suret ile kaş değil _I wanna die… _Bana kazık attı _Sedat _Levent

Page 196: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

196

_Ne var lan _Yakup was here in 1978 _Look at me _Yakup _Halilcik _Ayhan _Sercan seni çok seviyorum bi tanem Songül _Hakan asıl ben seni seviyorum aşkım Sevilay _MNB aseksüel _Arkadaşlar kopyaya ara verin Biraz duvar yazısı yazın _Nerdesin diğer yarım?(altında) _Salak bir soruyorsun buradayım işte _Ahmet _Emine _Adanalı _I need you smoking _Ebru _Murat-Sevil _Yasin yılmaz _Vatansever

Page 197: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

197

_Türkiye _Ah yök vah yök sen neymişsin sen Acınacak haldeyiz senin yüzünden _Yaşasın faşizm öldü _Şükrü seni çok seviyorum(altında) _Hadi len _Bu bana ait canım _Biji azadi _Eee ne dek _Çuçi buradaydı _Halfetili M. kurt _2 peçete _Uçan sincap _En güzel duygularla yuvamızı kurmuştuk Toz pembe hayallerle karı-koca olmuştuk Birimiz peri kızı birimiz padişahtık Bir masal dünyasında ne güzel yaşamıştık(altında) _Bir İstanbul masalı olmasın(altında) _Düzmece canım siz de hemen inandınız. _Geçti ömür Soldu dalında tül Gençlikte kar ateştim Şimdilerde kül _Sabır suskunluk değil, işitilmemiş feryattır. _Gule neçe _No goverment

Page 198: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

198

_Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgilim _Dünya güzel olsa doğarken ağlamazdık _Yıldırım _9. 11. 2004 08:50 bu saate kadar İngilizce öğretmenimin hiçbir işkencesine maruz kalmadım _10:05 dayanamadı yeminini bozdu. _Fuzuli _Bir namazlık saltanatın olacak Taht misali şu musalla taşında _Sensiz gelen sabaha günaydın _Salih _En güzel yazı yaşadık beraber Seni unutmayacağım ilk aşkım _Antep halkının … _Antep çocukları hepinizi deverler … _I hate this lesson _Aramızda öyle bir ayrılık Koydun ki geri dönüşümüz İmkansız ama ben hep ve tek Seni seveceğim hakanım _Pegasus MKE _Bozkırlı _Yapamam yaşamaz bu kalbim sensiz Her şeyim dur gitme Saklayıp gözlerini gönlüme Bizi böyle bitirme

Page 199: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

199

_Vazgeçtim _Sımsıcak damlıyor yanaklarımdan ayrılık _Mutlu ol yeterki _Delal _5439 _Selam yalnızlık ben geldim _Yarın elbet bizim elbet bizimdir Gün doğmuş gün batmış ebet bizimdir _Ay değil mevsim değil Bir ömür geçti sensiz Keşke böyle sevmeseydim Ağlıyorum çaresiz _Ya sözlerin aklımda Ya gözlerim karşında Ya ben deliriyorum Ya çok özlüyorum Ya özlemek çok güzel Ya özlenen çok özel _Küt küt atıyor kalbim Bitmedi gitti şu harbim Liseli kızlar gibi pır pır Uykusuz gecelere talim _Aydın Taner _Gülümse _Türkçe Öğretmenliği(altında) _İşe yarar tek bölüm(altında) _Tıp hariç tabiki -42

Page 200: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

200

_Sezen _Çimlere basma çimleri eziyorsun Kusura bakma b.ka benziyorsun _Bjk _Şampiyon Bjk _Kadirili Erdal _Kahtalı mıçı _Are you ready _Nicolas _Sefam olsun _Tilki _I dislike from you You are a stupid person _Fatih seni çok seviyorum _Tuba (Türkçe Öğretmenliği) _Yalanını … _Çuçi buradaydı _Pis _Lanet olsun Fatma sana _Tetom seni çok seviyorum _Final _Ama sen bana uzun uzun seni seviyorum de _Benden gayrısına yoksan(altında)

Page 201: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

201

_Korsam _Beklenen gün yakınsa çekilen acılar kutsaldır. (altında) _Ama o acılar öldürürcesine can yakıyorsa _Gülin _Hahaha finale giriyorum belli oluyor mu? _Gülümse ve gel he mi ? _Aşkım _Berna _Mehmet _Esra senden nefret ediyorum _Canına yandığım kavanoz dipli dünya _Behzat=Fatoş _Aşkım _SÇÖA _Beco _Crazy _Kaan _Weel done _Akçaabatlı melek _Ümit _Eda _Güzel bir gün ölmek için

Page 202: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

202

_Bitti Buraya kadarmış dedim Unuttum bile dedim Unuttum kendimi sözle Ama yine de akıyor göz yaşlarım Islatıyor yastığımı Seni özlediğim gecelerde _Canım yok olmak istiyor Ne ölmek, ne yaşamak Sadece olmamak _Pişkin Ümit _Ben+sen=biz _Berivan _Yeminim olsun bitti _Unutmak zor olsa da unutmazsam namerdim _Ölsen de namerde muhtaç olma _Yorgun, ümitsiz, kırgın bir gün daha _Ulan ben kopya çekecek adam mıyım lavuk _İzin ver boynuna sarılayım _Cemo vahşi bayırların maralı _Fırat _Düzceli _Tombişim _Al yazmalım _15. 10. 2002 _Tuğba

Page 203: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

203

_Karakartal _Başar _Seni aramıyorsam, seni soramıyorsan, senle beraber değilsem de seni sevmiyor değilim _Kimileri buna sevda dedi Aşk dedi, güç dedi, Kimileri buna olmaz dedi unut dedi _Bjk _Haberin yok ölüyorum(altında) _Geber _Gitmem gerek bu şehirden _Ali baba _Sayın birinci sınıf sana en içten küfürlerimi sunarım _Seher _Yıldızlar en parlak olur da gökyüzü bana bir şans tanırsa seni dilerim. _Vazgeçtim bu dünyadan ama seni sensiz koymak var. _Soframda ekmeğimdin Dudağımda yemindin Hani yıllar geçse bile Sen yalnızca benimdin. _Toprak olmaz bende tenden başkası Seni bunca sevmez benden başkası Ölürsem sen ağla ardımdan yeter Gelmesin kabrime senden başkası. _Öleceksin kapanıp yollar geriye Mezarında sırdaş olur beklerim Varılmaz hayale işaret diye Toprağında bir taş olur beklerim. (Civan)

Page 204: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

204

_Gül bahçesini neyleyeyim sen içinde olmadıkça. _Gözlerim gözlediği gibi gözlerini Gözlerin gözlerimi gözleseydi mutlu olan biz olurduk. _Senin yüzünü gören başka bir şey görmemeli. _Seveceksen ölümüne sevileceksen yine ölümüne Ama sevip sevilmiyorsan bir şeyler sor yüreğine _Ey paralıların kenti ışıklarını söndür, Bugün yarimin öldüğü gündür. Tufanını gönderde yüreğimi söndür. _Bir diyeceğim vardır senle bana dair Can ciğerim kanlım benim Zifiri gecede sövesim, ölesim, öldüresim gelir Zira olunmamış aşktan intikamım vardır. (Motkanli) _Uzaktan seveceğim haberin olmayacak İnan ki şu kalbime başka aşk dolmayacak. _Aşklarla arzu sahipleri vardır. Kimi faydalanmak ister, kimi feda olmak Bazıları canlar için ister cananı, Bazıları da cananları için verir canı. _En güzel söz söylenmemiş söz, En güzel aşk söylenmemiş aşktır. _Aşkın benden de öte bir yere gidemem ki, Sen benim kalbimsin yar alma yaşayamam ki. _Aşkın tuzağına tutsak oldum senden vefa görmedim. (Esiri) _Bir gün kim güneşe kar taneleriyle seni seviyorum yazabilirse o benden daha çok seviyor demektir. _Nereden sevdim o zalimi. _Senin yüzünden perişan oldum. Bir halimi sormadın. Senin yüzünden derde düştüm bir deva bulamadım. Ne dersin güzel sultanım bütün ömrüm böyle mi geçsin. _Bizi ölüm bile ayıramaz. (altında)

Page 205: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

205

Ayrıldık. (altında) Allah rahmet eylesin. _Ben seninle var olmuşum. _Seni seviyorum. (Altında) _Sakla sevgini acıkınca yersin. _Özleminle sarardım, yaprağa döndüm. _Seni burada bile düşünüyorsam bil ki seni seviyorumdur. _Ona kalbimi verdim saklasın diye salak dolaba koymuş kokmasın diye. _Her şey yalan, vazgeç gönlüm bu sevdadan _Dont bireak my leart Give me your lowe (Kalbimi kırma sevgini bana ver) _Ne anlatırsın renkleri ince ince köre Konuş insanlarla akıllarına göre _Asil insan idare eder. Aciz insan şikayet eder. Basit insan iftira eder. _Zalime ses çıkarmayan zulümkârdır. (Özgür ses) _Oturarak başarıya ulaşan tek varlık tavuktur. _Kışın güneşine, kızın gülüşüne aldanma. _Gam tuzağıdır varlık _Hür olmak yokluktadır. _Kuş değilsen uçurum kenarlarına yuva kurma. _Güller göreceksin dikenlerin arasında Gülleri dermeye bak dikenlerle uğraşma. _Çille kadınları güçsüzleştirirken erkekleri hayata hazırlar.

Page 206: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

206

_Vicdanın ziyası din ilimleridir. Aklın nuru ise fen ilimleridir. Bu ikisinin birleşmesinden hakikat tecelli eder. Bunlar birbirinden ayrıldığı vakit Birinden taassup diğerinden ise şüphe ve hile tevellüt eder. _Yolunuzu doğru çizin dünya size yol versin. _Edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter. _İş arıyorum. Ne iş olursa No:................ _78/2 şafak 323 _O yerden kurtuldum şafak geldi. _Hayat bir reklam arasıdır. _Hürriyet güzel, esaret çirkindir. Hürriyet ulvi esaret şüphedir. Hürriyet insanın özüyle birdir. _Fani olan değil ebedi olan değerlidir. Ruh ebedi zevkleri adi zevklere tercih eder. _Dün geçti yarın var mı, gençliğine de güvenme ölen hep ihtiyar mı? _Yüreğinde hüzün gözlerinde gam Bir kalbi doymamış gibi yaşlısın Çevren pırıl pırıl güzellik de tam Mesut olmak için inanmalısın _Kavgalardan küslüklerden İki yüzlü dostluklar Yalanlardan dolanlardan Yoruldum artık anne. _Yaşamak buysa üstü kalsın. _Edebiyat mı istemediklerinin hepsi _Kuş tüyü yastıklarda uyuyanların rüyalarının kaldırımlarda uyuyanlardan farklı olmadığını bildikten sonra hayatın adaletine olan inancımdan neden şüphe edeyim.

Page 207: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

207

_Azrail’le belediye otobüslerinin ortak yanı: ikisinin de ne zaman geleceği belli değil. _Medya hitabesi: ilk hedefin milleti kör, sağır ve düşünemez hale getirmektir. _Okusaydı adam olacaktı, o şimdi milyarder. _Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı. _Dostlar deniz kenarındaki taşlara benzer. Taşları topla bazılarını at gitsin hepsi hain. _Üç derdim var birbirinden ayrılmaz. Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm. _Florya aslanları % 100 anti Fenerli katıksız Galatasaraylı. _G. Saray şampiyon oldun, durduramaz kimse seni en büyük sensin cimbom _Fizik yedim seni. _Böbrek, mide, kalp çizimi _Hoşap kalesinde düşürdüm peyniri İnsaf et hoca geçeyim bu dersi Geçemezsem bu dersi Babam döver ikimizi (Ruhi) _Beden son senem- ayrılıyorum üniversiteden _İşte geldik gidiyoruz. _Geliş gidiş hatırası. Hatıramdır. Tatlı Betüş. (Osmanlıca) _Said’in tatlı borcu var unutturma! Tarih: 16. 12. 2003 _Herkes vahşi ben yaman. Herkes buğday ben saman. _Öğrenciyi öğrenci yapan cebindeki asil kopyadır. _Biz kopya çekmeyiz, yalan söylemiyoruz. (İnekler) _We dont take copy, We’re not Lying (The möös)

Page 208: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

208

_Kopya çekmeyen öğrenemez. _Vazgeç hoca benden, başka nereden yazacağım. _Müjde kızlar evlendim (Sapık) _Sahibi tarafından az kullanılmış yemek pişirebilen bayan ev elemanı aranıyor. _Amerika’da yapılan bir araştırmada kedisi olan bir evdeki farenin daha çaresiz ve acı çektikleri için kedisiz bir evde yaşayan farelerden ömürlerinin daha fazla olduğu ispatlanmıştır. _Duvar Gazetesi _Eserlerimiz RTÜK’ten muaftır. _Kim demiş duvara yazılmazmış diye. _Herkes sevdiğini öldürür. (Oskar Wilde) _Ah bu ben kendimi nerelerde bulsam Saklasam sahillerde hayallerde bulsam. _29. 10. 2003 en iyi dostumla beraber yalnızdık. _Düşünüyorum o halde varım, düşünemiyorum o halde yok muyum? _Hayat sana inat her şeyi sil baştan yaşayacağım. _Düşünüyorum varım düşünemiyorum o halde Gamze asistanım. _Mehmet Çelik = Baba adam _Yaşamak içimden gelmiyor, öylesine dertli, öyle üzgünüm. _Dostlarım toplanın öldüğüm zaman rüyayı o günlük bir yana atın. Tutunuz tabutun bir kenarından bir derin çukura beni fırlatın. _Olur mu gecemi yeşile çalmak Yıldız çivilemek parmak uçlarıma Ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak Hiç doğmamayı isterdim ama

Page 209: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

209

Bir kere doğmuşum ölmek yasak. _Selam olsun tüm direnişçilere, tarihi yeniden yazacak kişilere. _Tarihi tarih yapan sürekli yazılmasıdır. Geleceğimizi teminat altına almak için hep beraber yazalım. (Fuzuli) _Fuzuli değil (Gerekli) _Fuzuli’ye inat (Ruhi) _Sende ruh gibisin (Daimi) _İkiniz de medeniyetsizsiniz (Medeni) _Aslında sen de atıyorsun (Atakan) _Canınızı alırım susun (Azraili) _Azrail geleceğin varsa göreceğin de var. (Deli Dumrul) _Dünya fani ölüm ani versen ne olur yani. _Ey cinselliği sevgiyle öldüren aptallar. _Savaşma seviş benle. _S......... ilaçtır. _Bol paralı erkekler arasın tel:........ _Tatminsizliğe iyi gelirim. _Kahrolsun sutyenler m... lere özgürlük _Bana karı lazım _Tel:................ bu yosmayı arayın _Düzen değişir, düzülen aynı. _Tüm lezbiyenlere kapım açık. _........ isteyen erkekler sizi bekliyorum.

Page 210: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

210

_Ne yersen ye sonu budur. (wc) _Ateşle yaklaşma gaz kaçağı var. (wc) _Gel artık yoksa şamar geliyor. (wc) _İster yaz, ister oku Düğünümüze bir kilim doku Senin için getirdim bu....... (wc) _Hepimiz başkurttan geldik (altında) O halde uluyalım. _Nalan seninleyken devlet meselelerini düşünmüyorum ama ne olacak bu memleketin hali. _Merak etmeyin lamba yanacak. _Solcular uyanıyor siz uyumaya devam edin. _Kahrolsun faşizm _Ecevit varlığın yeter. _Yaşasın komünizm. _Geleceğin milli devleti MHP. _CHP _PKK. (iki defa) _MHP. (iki defa) _MHP. _PKK. _Tüm yollar Turan’a gider _Türkçü hareket engellenemez. _Kürtler Türkiye size mezar olacak.

Page 211: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

211

_Kürt öğün çalış güven. _Kürt’üz gururluyuz. _Karadeniz’de Lazlar Van’da hanzolar. _Türk kafalı sende. _Antep _İstanbul _Ankara _Muhammed _Dadaş, gakkoş, yoldaş _Ankaragücü _Fener _Stres _Van yalnız cumhuriyet, dağlarla çevrili gidiş yolları kapalı kent, yol ver gidelim _Hakkarili Dağkentli Kayıpkentli _Muş _Çalışmak kolay demiştin Çalışırsın demiştin Öyleyse sen çalış, Yeter ki benden isteme _Ellerimde nahvu’l vade Önümde kamus Çalışamadım çalışamadım Ne olur anla beni

Page 212: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

212

_İnsanlar yorgun doğarlar Ve dinlenmek için yaşarlar Oturma, mümkünse ayakta durma Yatman mümkünse oturma _Hocalar mı kota koydu Vicdanlar mı sükut buldu Bak son finaller de okundu Neredesin 90 100’üm Sensiz olmuyor 25-30 damlıyor Notun yüksekse gel de sen dayan Nerdesin 90 100 ‘üm _Uyuz gıcık bir fakültedeyim Okuyorum gündüz gece Nerden geldim bilmiyorum Sürünüyorum gündüz gece _Jakaup damdan atladı Apandisi patladı Bunu duyan öğrenciler Sevinçten çığlık attı. _Hocalar cahildir O halde hocalar zalimdir _Yatsın bu fakülte bitsin bu Arapça Ağlatıp da gülene yazıklar olsun Geçemediklerin, altta kalmış dersler Benim mi olsun Ben ne yaptım Jakaup sana Mahkum ettin beni sana Her derste bin i’rap var Şikayetim Dekan beye _Artık bir internet sitemiz var Virretul vaizin. com Kader var mıdır? Kazık yenir mi? Köpek necis mi? Kedilere güvenilir mi?yakında tr uzantısı ile hizmetinizde _Allahım bizi bu fakülteden kurtar ve bu zalimler eline hiçbir mazlumu düşürme, Bu hocalardan zalim olanları ıslah eyle, onlara merhamet ver, eğer

Page 213: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

213

ıslah olmuyorlarsa “nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanı hakkı kötektir’’ diyen Ziya Paşa’nın eline ver onları bir güzel sevsin. _Sana ben stresler sivilceler büyüttüm Sana ben çekemediğim kopyalar büyüttüm Senden ben anlamsız sözler işittim Sen neymişsin be ilahiyat.

Page 214: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

I

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ.......................................................................................................................................II KISALTMALAR .................................................................................................................... III GİRİŞ ......................................................................................................................................... 1 1. DUVAR YAZILARI NEDİR?............................................................................................... 6 2. DUVAR YAZILARININ ORTAYA ÇIKIŞI VE GELENEĞE DÖNÜŞMESİ.................. 11 3. DERLEDİĞİMİZ DUVAR YAZILARININ TEMATİK ANALİZİ ................................... 15 4. FREUD’ÇU YAKLAŞIM IŞIĞINDA DUVAR YAZILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ......................................................................................................... 49 4.1. FREUD VE İNSAN PSİKOLOJİSİ ................................................................................ 49 4.2. PSİKANALİZ METODU ............................................................................................... 51 4.3. GERİYE İTİMLER VE BİLİNÇ DIŞI............................................................................ 55 5. DURKHEIM’CI YAKLAŞIM IŞIĞINDA DUVAR YAZILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ......................................................................................................... 58 5.1. BİREY VE TOPLUM ..................................................................................................... 58 5.2. TOPLUMSALLIK VE TOPLUMSAL YAPTIRIMLAR............................................... 58 5.3. DURKHEIM METODUNUN ESASLARI .................................................................... 64 5.4. DURKHEIM’E GÖRE NORMAL VE PATALOJİK OLGULAR ................................ 66 5.5. DURKHEIM’E GÖRE İNTİHARLAR .......................................................................... 67 6. DUVAR YAZILARININ DERLENDİĞİ MAHALLELER VE SOSYO-KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ................................................................................... 70 6.1. HACIBEKİR MAHALLESİ ......................................................................................... 70 6.2. İSTASYON MAHALLESİ ............................................................................................ 74 6.3. ŞEREFİYE MAHALLESİ ............................................................................................. 76 6.4. HALİL AĞA MAHALLESİ .......................................................................................... 81 6.5. SELİM BEY MAHALLESİ........................................................................................... 86 6.6. VALİ MİTHAT BEY MAHALLESİ............................................................................. 91 6.7. ALİ PAŞA MAHALLESİ .............................................................................................. 93 7. DUVAR YAZILARI ÜZERİNE ANKETLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ ................... 97 7.1. İLKÖĞRETİM ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARA YAPILAN ANKETLER ÜZERİNE DEĞERLENDİRME................................................................................................................ 97 7.2. LİSE DÜZEYİNDEKİ GENÇLERE YAPILAN ANKETLER ÜZERİNE DEĞERLENDİRME................................................................................................................ 99 7.3. ÜNİVERSİTE VE MESLEK HAYATINDAKİ GENÇLER VE YETİŞKİN BİREYLERLE YAPTIĞIMIZ ANKETLER ÜZERİNE DEĞERLENDİRME.................... 101 8. RÖPORTAJLAR VE DEĞERLENDİRİLMESİ ............................................................... 104 8.1. DUVAR YAZISI YAZANLARLA RÖPORTAJLAR ................................................. 105 8.2. DİĞER RÖPORTAJLAR ............................................................................................. 120 9. SONUÇ .............................................................................................................................. 130 10. KAYNAKLAR................................................................................................................. 131 11. ÖZET................................................................................................................................ 132

12.THE SUMMARY ............................................................................................................. 133

13.EK...................................................................................................................................... 134

Page 215: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

II

ÖNSÖZ

Ülkemiz ekseninde değerlendirecek olursak duvar yazılarının özellikle 80’lerde ve sonrasında yaygınlık kazanmasına rağmen bu konuda yapılmış kapsamlı derlemeler ve bilimsel çalışmalar bulunmamaktadır. Toplumun duygu,düşünce ve görüşlerinin ifade edildiği duvar yazılarını içeren kapsamlı bir çalışmanın bulunmayışını bir eksiklik telakki etmiş ve yaklaşık iki bin duvar yazısını içeren bu tezi hazırlamış bulunmaktayız.

Bu konuyu seçmemizin nedeni, graffiti yapanların kimlik belirsizliği

rahatlığıyla,herhangi bir yadırganma veya yargılanma endişesine girmeden görüşlerini,ideoloji ve duygularını açık ve samimi bir tarzda ifade etmeleri ve bu minvalde graffitilerin kamuoyu yoklaması özelliği taşımasıdır.

2003-2004 yıllarında Van, Gaziantep, Batman ve çevrelerinde derlediğimiz graffiti

örnekleri temelinde hazırlanmış yüksek lisans tezimiz, toplumumuzu ve insanımızı tanımada bir nebze de olsa faydalı olabilmişse kendimizi mutlu sayacağız. Bütün eksikliklerine rağmen tezimizin bundan sonra yapılacak araştırmalara kaynak ve metodoloji bakımından zemin teşkil etmesi ve bu konuda bilgi edinmek isteyenlere mütevazi bir kaynak olması dileğimizdir.

Bizi bu konuyu araştırmaya sevk eden ve bilimsel inceleme metodu açısından

yardımlarını esirgemeyen değerli Hocam ve danışmanım Prof. Dr. İlhan Başgöz’e, eserin membaını teşkil eden duvar yazılarının derlenmesi aşamasında bizi yalnız bırakmayan, ilgi ve destekleriyle bizle birlikte olan aileme, dostlarıma,çalışmamız süresince katkılarını sağlayan herkese teşekkürü bir borç bilirim.

Nurhilal Kavşut 2005

Page 216: GİRİŞ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Dünya literatürü ise bu gençlik modasının menşeini 1970’lere götürür. O yıllarda “Taki

III

KISALTMALAR A.g.e : Adı geçen eser A.y : Aynı Yazar Çev : Çeviren G : Gaziantep G.Ü : Gaziantep Üniversitesi M.Y.O : Meslek Yüksek Okulu s :Sayfa Sn : Sayın Terc : Tercüme Eden Türk : Türkçeleştiren v.b : Ve benzeri yay :Yayınları Y.Y.Ü :Yüzüncü Yıl Üniversitesi