Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
HAFTALIK RAPOR 02 Mart 2016
Merkez Bankaları Politikalarında Yükselen Trend: Negatif Faiz
Küresel kriz sonrasında dünya ekonomilerinde istenilen toparlanmanın hala sağlanamamış olması nedeniyle
Merkez Bankaları alternatif önlemler aramaya başladı. Uygulanan parasal genişleme programlarının ardından
“negatif faiz” uygulamasının ekonomiyi canlandırmak için merkez bankalarının umut bağladığı yeni araç
olduğunu görüyoruz. Ancak her politika aracının olduğu gibi negatif faizin de piyasalar açısından hem olumlu hem
de olumsuz yönleri var. Bu haftaki raporumuzda negatif faiz uygulamasını değerlendireceğiz.
1929 yılındaki Büyük Buhrandan sonra dünyanın karşılaştığı en büyük ikinci kriz olan 2008 Mortgage krizi Amerika ve Avrupa’daki şirket iflaslarının ardından Asya ve diğer dünya ülkelerine de sıçrayarak finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalarla dünya ekonomisinin yavaşlamasına neden olmuştu. 2008 küresel krizi sonrasında küresel ekonominin resesyona girmekten kurtulabilmesi için gelişmiş ülke merkez bankaları geleneksel politikaların yetersiz kaldığı düşüncesiyle yeni politika araçlarına yönelmeye başladılar. Büyük Buhran’dan çıkarılan derslerle merkez bankaları ve hükümetler para arzını artırma amacı güden politika izlediler. Parasal genişleme politikasına ek olarak sözlü yönlendirme politika aracı olarak kullanılmaya başlandı. Ancak söz konusu para politikaları yeterince etkin olmayınca merkez bankalarının yeni politika arayışlarına girmeleri ile negatif faiz uygulaması gündeme geldi. Özellikle son dönemlerde düşük seyreden enflasyonla mücadele eden gelişmiş ülke merkez bankaları, petrol fiyatlarının sert düşüşü ile birlikte deflasyon tehdidini daha fazla hissederek negatif faiz politikasına yakın durmaya başladılar. Negatif faiz uygulamasında, merkez bankaları, bankaların tuttukları cari hesaplardan faiz alınması yoluyla tasarrufların azaltılmasını ve kredi hacminin genişletilmesini hedefliyor. Bu çerçevede, İsviçre, Danimarka ve İsveç Merkez Bankaları uzun bir süredir politika faiz oranlarını sıfırın altında tutuyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) da söz konusu uygulamayı mevduat faiz oranını 2014 yılı Haziran ayında sıfırın altına çekerek başlattı. Negatif faiz uygulamasına geçen son ülke ise Japonya oldu. Japonya, 2016 Ocak ayında aldığı karar ile politika faiz oranını sıfırın altına çekerek negatif faiz oranı uygulayan ülkeler arasına katıldı. Enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde reel faizin sıfırın altına inmesi normal iken, merkez bankalarınca faiz oranlarının sıfırın altına çekilmesi çok sık rastlanan bir durum değil. Peki, ülkeleri negatif faiz uygulamasına iten nedenler neler? Negatif Faize Geçilmesini Tetikleyen Nedenler
Deflasyon riski ve zayıf seyreden büyüme
İsveç, İsviçre, Danimarka, Japonya ve Euro Bölgesi’nde 2008 yılı küresel krizi sonrasında büyüme hızlarının belirgin bir şekilde yavaşladığı dikkat çekiyor. Kriz öncesi dönemdeki büyüme oranlarına kriz sonrası dönemde merkez bankalarınca atılan adımlara rağmen ulaşılamadığı görülüyor. Büyüme hızına ve iç talep yetersizliğine yönelik endişelerin yanı sıra deflasyonist risk de merkez bankalarını tedirgin eden bir diğer önemli konu. Merkez bankaları
-2
0
2
4
6
8
10
12
14
20
00
20
01
20
02
20
03
20
04
20
05
20
06
20
07
20
08
20
09
20
10
20
11
20
12
20
13
20
14
20
15
Enflasyon Oranları (y-y,%)
İsviçre İsveç Danimarka Euro Bölgesi Japonya
Kaynak: Bloomberg
-10
-5
0
5
10
15
20
09
.20
06
03
.20
07
09
.20
07
03
.20
08
09
.20
08
03
.20
09
09
.20
09
03
.20
10
09
.20
10
03
.20
11
09
.20
11
03
.20
12
09
.20
12
03
.20
13
09
.20
13
03
.20
14
09
.20
14
03
.20
15
09
.20
15
GSYH Büyüme Oranları (y-y,%)
İsviçre İsveç Danimarka Euro Bölgesi Japonya
Kaynak: Bloomberg
2
negatif faiz politikasıyla ekonomiyi canlandırarak deflasyonu önlemeyi amaçlıyorlar. İsveç, ECB ve Japonya Merkez Bankası ise İsviçre ve Danimarka’nın ardından deflasyonu önleme ve enflasyonda hedeflenen %2’lik seviyeyi yakalamak için negatif faiz uygulamasına geçtiler.
Düşük seyreden petrol fiyatları ve küresel belirsizliklerin artması
Küresel kriz döneminin ardından emtia fiyatlarının belirgin bir şekilde geri çekilmeye başladığı görülüyor. Özellikle petrol fiyatlarındaki düşüş ekonomik aktiviteye ilişkin belirsizlik ortamı yaratarak yatırımları olumsuz yönde etkiliyor. Petrol fiyatlarının son dönemdeki düşüşünün üretimde yavaşlamaya işaret ettiğinin düşünülmesi nedeniyle küresel ekonomiye ilişkin yeni bir kriz habercisi olabileceği değerlendiriliyor. Petrol fiyatlarının sert düşüşü yeniden küresel resesyon korkularını da canlandırıyor. Bununla birlikte Çin ekonomisine yönelik endişeler de söz konusu risk algısını yoğunlaştırıyor. Piyasalardaki risk algısının ölçülmesi açısından önemli bir gösterge olan VIX endeksinin 2014 yılının ikinci yarısından itibaren tekrar yükselişe geçtiği görülüyor. Yükselen risk algısı deflasyon sınırında bulunan ülkeleri yeni önlemler almaya itiyor. Negatif Faiz Uygulamasının Hedefleri
Deflasyon riskinin azaltılması ve büyümenin canlandırılması: Dünya ekonomisinde durgunluğu ve deflasyon korkusunu yenmek için merkez bankalarının negatif faiz uygulamaları yaygınlaşıyor. Merkez Bankaları fiyatların bir çıkmaza girerek düşmesini engellemeyi ve bu durumun ekonomik toparlanmayı geciktirmesini önlemeye çalışıyor.
Ticarette rekabet gücünün artırılması: Negatif faiz uygulamasına geçen ülkeler ulusal para birimlerinin
değerini düşük seviyelerde tutmayı amaçlıyor. Negatif faiz uygulamasına geçen yukarıda saydığımız beş
ülkenin merkez bankalarının negatif faiz kararı almasının ardından ulusal para birimlerinin dolar
karşısında değer kaybettiği görülüyor. İsviçre ve Danimarka Merkez Bankaları ulusal para birimlerinin
değerini yönetmek için negatif faiz politikasına geçen öncü ülkeler arasında yer alıyor. Ulusal para
biriminin değerini düşürmekle amaçlanan ise, ülkenin ihracatını yükselterek ticarette rekabet gücünün
artmasını sağlayarak ülkenin büyüme hızına katkıda bulunmak.
Tasarrufların azaltılması ve kredi hacminin genişlemesi: Negatif faiz uygulamasının bankaları kredi
vermeye yönelteceğine dair görüşler hâkim. Bankaların paralarını negatif faizden dolayı merkez
bankalarında tutmayıp kredi olarak piyasaya sürecekleri düşünülüyor. Aynı zamanda, bankaların
müşterilerine negatif faizi yansıtmaları durumunda ise yatırımcıların paralarını bankaya yatırmak yerine
başka yatırımlara yönelteceği ve bu durumun yatırımları hızlandıracağına dair beklentiler ağırlık
kazanıyor.
10
15
20
25
30
35
40
45
10
.20
06
05
.20
07
12
.20
07
07
.20
08
02
.20
09
09
.20
09
04
.20
10
11
.20
10
06
.20
11
01
.20
12
08
.20
12
03
.20
13
10
.20
13
05
.20
14
12
.20
14
07
.20
15
02
.20
16
VIX Endeksi
Kaynak: Bloomberg
20
40
60
80
100
120
140
160
180
200
11
.20
10
02
.20
11
05
.20
11
08
.20
11
11
.20
11
02
.20
12
05
.20
12
08
.20
12
11
.20
12
02
.20
13
05
.20
13
08
.20
13
11
.20
13
02
.20
14
05
.20
14
08
.20
14
11
.20
14
02
.20
15
05
.20
15
08
.20
15
11
.20
15
02
.20
16
ABD Ham Petrol Fiyatları (dolar/varil)
Emtia Fiyat Endeksi
Kaynak: Bloomberg
3
Negatif Faizin Finansal Piyasalar Üzerindeki Olası Yan Etkileri
Banka karlılıklarında yaşanan aşınmalar: Negatif faiz uygulaması, bankaların net faiz marjlarının
(borçlanma ve mevduat faizi arasındaki fark) daralmasına sebep olarak bankaların karlılıklarında bir
erozyona sebep olabiliyor.
Banka dışı finansal kesim üzerindeki baskılar: Negatif faiz, emeklilik ve hayat sigortası şirketleri gibi bazı
banka dışı finans kurumlarının uzun dönemli yükümlülükleri üzerinde baskı yaratabilir. Özellikle
Avrupa’daki bazı hayat sigortası şirketleri 10 yıllık devlet tahvilleri üzerinde bir seviyede ödeme yapmayı
garantilediği ve bu garantilemeyi o anki nominal faiz üzerinden sabitleme yöntemine göre yaptığı için
zararla karşı karşıya kalabiliyor.
Getiri değerlemesi ve nakit akımındaki bozulmalar: Faiz oranları sıfıra yaklaştıkça nakit akımlarının
bugünkü değer hesaplaması daha fazla hassaslaşacağından, negatif faiz süreci varlık ve yükümlülük
değerlemesinde belirsizliklere sebep olabilir.
Aşırı risk alma: Yapılan çalışmalara göre kısa dönem faiz oranları ile bankaların risk almaları arasında
negatif bir ilişki olduğu düşünüldüğünde, negatif faiz ortamında bankalar daha fazla kar elde edebilmek
amacıyla aşırı risk alabilir, bu durum ise bankacılık sektöründe varlık balonlarının oluşumunu
tetikleyebilir.
Bankaların yeni alternatif varlıklara yönelmesi: Negatif faiz ortamı bankaları aynı parasal değeri taşıyan
bono, tahvil gibi başka parasal varlıkları satın almak için cesaretlendirebilir. Ancak bu yönelim bazı varlık
fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratırken, devlet getirileri ve borçlanma maliyetleri üzerinde ise
daha fazla aşağı yönlü baskıya sebep olabilir.
Negatif faiz uygulamasının müşteriye yansıtılma ihtimali: Merkez bankaları tarafından uygulanan
negatif faizin müşteriye yansıtılması durumunda, bankadan faiz alamayacağını bilen tasarruf sahipleri
paralarını nakit olarak tutma isteği ile sistem dışına çıkabilir.
Kur savaşını tetiklemesi: Karar alma mekanizmaları tarafından suni bir şekilde yaratılan düşük faiz
ortamı ülkelerin para birimlerinde değer kaybına yol açarak ülke para birimleri arasında küresel bir “kur
savaşı”nı da beraberinde getirebilir.
Euro Bölgesi Bankalarının Net Faiz Marjları
Oca
.20
14
Nis
.20
14
Haz
.20
14
Eki.2
01
4
Haz
.20
15
Nis
.20
14
Kaynak: Dünya Bankası
4
ABD’de kısa vadede negatif faiz oranı söz konusu olabilir mi?
2007 Aralık’ta başlayan ve 2009 Haziran’da sona eren son kriz döneminde ve krizin yarattığı tahribatı düzeltmek
için sonraki dönemde ABD Merkez Bankası (Fed) faiz oranlarını %0-0.25 bandına kadar indirdi ve bu süreçte üç
adet parasal genişleme (QE) programı uyguladı. Üçüncü parasal genişleme programının Ekim 2013’te
sonlandırılmasının ardından ise ABD’de faiz artırımı tartışmaları başladı. ABD’nin ilk faiz artırımını ne zaman
yapacağı piyasaları uzun süre meşgul etti ve nihayetinde 2015 Aralık’ta Fed ilk faiz artırımını gerçekleştirdi. 0.25
puanlık ilk faiz artırımının ardından Fed, faiz artırımlarının yavaş ve kademeli şekilde devam edeceğini açıkladı. İlk
etapta oluşan beklentiler Fed’in 2016 yılında dört faiz artırımı yapacağı yönündeydi. Ancak emtia fiyatlarındaki
düşüş, Çin ekonomisine ilişkin artan endişeler, Euro Bölgesi ve Japonya gibi diğer gelişmiş ülkelerde ekonomide
toparlanmanın henüz başlamamış olması ve Fed’in Ocak ayı toplantısında küresel ekonomik belirsizliklere yaptığı
vurgu Fed’in faiz artırımlarının beklenenden daha yavaş olacağı, hatta faiz artırımlarının erteleneceği
beklentilerine neden oldu. Bunun yanı sıra Fed’in faiz artırımlarını ertelemekle kalmayıp yeniden faiz indirimine
başlayacağı beklentileri bile oluştu. Küresel ekonomideki olumsuzluklar ABD ekonomisini de olumsuz
etkileyebilecek olmakla birlikte mevcut görünümün Fed’in tekrar faiz indirimine başlamasına neden olacağını
düşünmüyoruz. Bunda etkili olan iki önemli faktör var. Birincisi ekonomik göstergeler, ikincisi ise Fed’in geçmiş
tecrübeleri.
1. Ekonomik göstergeler
Fed, ekonomik iyileşmeye ilişkin istihdam
piyasası ve enflasyon olmak üzere iki önemli
veriyi takip ediyor. ABD istihdam piyasasındaki
düzelme dikkat çekici ve Fed’in faiz artırımlarına
devam etmesi için de yeterli bir görünüm
çiziyor. Son verilere göre işsizlik oranı Fed’in %5
olan hedefinin altına geriledi. Tarımdışı
istihdam ise son 10 aydır Fed’in sürdürülebilir
olarak tanımladığı 100 bin rakamının üzerinde
artış gösteriyor. Diğer yandan, enflasyon Fed’in
%2 olan hedefinin altında kalsa da emtia
fiyatlarındaki düşüşe rağmen Ocak ayında
%1.4’e yükselerek olumlu bir görünüm çizdi.
Doların aşırı değerli olması ABD ekonomisi için
risk oluşturan unsurlardan biri olarak görülüyor.
Aşırı değerli dolar, enflasyon üzerinde aşağı
yönlü baskı oluşturmak ve dış ticarette rekabet
avantajını azaltmak gibi etkileri olduğu için
istenen bir durum değil. Euro Bölgesi ve Japonya
gibi diğer gelişmiş ülkeler parasal genişleme
programı ve negatif faiz uygularken, Fed’in faiz
artırımına gitmesinin dolarda daha fazla
değerlenmeye neden olacağı düşünülüyor.
Ancak dolardaki değerlenmenin 2014 yılı ikinci
yarısından itibaren hızlandığını görüyoruz. Bir başka ifade ile Fed’in faiz artırımına başlaması dolar üzerinde
fazladan bir değerlenme baskısı oluşturmadı. Bunun yanı sıra doların dünyada rezerv para olarak en çok kullanılan
para birimi olması ve güvenli para olarak görülmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye gittiği bir
ortamda, ABD’de parasal genişleme politikası uygulansa bile dolarda değer kaybı görülmesini engelleyecektir.
0
50
100
150
200
250
300
350
400
01
.20
11
05
.20
11
09
.20
11
01
.20
12
05
.20
12
09
.20
12
01
.20
13
05
.20
13
09
.20
13
01
.20
14
05
.20
14
09
.20
14
01
.20
15
05
.20
15
09
.20
15
01
.20
16
Tarımdışı İstihdam (a-a, bin kişi)
Kaynak: Bloomberg
65
75
85
95
105
115
125
1
2
3
4
5
6
05
.20
01
04
.20
02
03
.20
03
02
.20
04
01
.20
05
12
.20
05
11
.20
06
10
.20
07
09
.20
08
08
.20
09
07
.20
10
06
.20
11
05
.20
12
04
.20
13
03
.20
14
02
.20
15
01
.20
16
ABD 10 Yıllık Tahvil Getirisi (%)
Dolar Endeksi (Sağ Eksen)
Kaynak: Bloomberg
5
Ekonomide öncül göstergeler arasında istihdam
verilerinin yanı sıra borsa endeksleri de yer
alıyor. Hisse senedi fiyatlarının şirketlerin
kazanç beklentilerine göre şekillendiği
düşünüldüğünde, güçlü bir hisse senedi piyasası
şirket kazançlarının artacağı anlamına gelirken,
hisse senetlerinin düşmesi şirket kazançlarının
düşeceği ve ekonominin resesyona gideceği
algısı yaratabilir. Ancak borsa her zaman iyi bir
öncül gösterge olmayabilir. Hisse senedi
endekslerinin manipülasyona açık olmasının
yanı sıra ekonominin iyi gittiği konusunda yanlış
algı yaratabilme ihtimali barındırması balon oluşumuna müsait bir ortam yaratabilir. 2008 krizinden önceki
dönemde de ABD’de borsa endekslerinden çıkış yaşandığı ve ardından konut sektöründeki balon ile birlikte hisse
endekslerinin sert bir şekilde aşağıya indiği görülüyor. Daha sonrasında da ABD’de borsa endekslerinde 2009
yılından bu yana yükselişin devam etmesi, balon endişelerini de beraberinde getirmişti ancak son dönemde
borsaların tarihi yüksek seviyelerinden bir miktar aşağıya indiğini de gözlemlemekteyiz. Öte yandan, halihazırda
ABD borsalarında geri çekilme yaşandığı görülse de geçmiş dönem borsa çöküşleri ve ardından gelen resesyon
süreçlerine teknik olarak baktığımızda ABD borsalarında görülen geri çekilmelerin geçmişe kıyasla çok daha sınırlı
olduğu dikkat çekiyor.
ABD’de ekonominin durumunu gösteren bir
diğer önemli veri olarak konut satışları karşımıza
çıkıyor. Ekonominin iyiye gittiği dönemde konut
satışları yükselirken, resesyon dönemlerinde ise
geri çekildiği görülüyor. Bu bağlamda, konut
satışlarında görülen hali hazırdaki seviyelerin
2008 krizi sonrasında gördüğü dip seviyelerden
itibaren yükselmeye başladığı ve henüz aşağıya
doğru bir dönüşün olmadığı dikkat çekiyor. Özet
olarak, yukarıda bahsettiğimiz koşullar itibarıyla
hem ABD borsalarının hem de konut piyasasının
görünümü bize resesyon konuşmaları için henüz
erken olduğuna işaret ediyor.
Konut piyasasına ilişkin verilerin yanı sıra
ABD’de ekonominin muhtemel gidişatı hakkında
fikir veren bir diğer veri ise The Conference
Board tarafından hesaplanan “Öncü Göstergeler
Endeksi (LEI:Leading Economic Index)”. Öncü
göstergeler endeksinin ekonomideki
daralmalardan önce aşağı yönlü,
genişlemelerden önce ise yukarı yönlü hareket
ettiği biliniyor. 1985’den bu yana öncü
göstergeler endeksinin hareketine baktığımızda
da resesyon dönemlerinde endeksin aşağı yönlü
hareket ettiğini görmekteyiz. 2009 yılından
itibaren ise endeksin çıkış trendinde olduğu
görülüyor. Bu nedenle ABD ekonomisinin veriler
bakımından kötü bir tablo çizdiğini söylemek pek
70
80
90
100
110
120
130
02
.19
85
02
.19
86
02
.19
87
02
.19
88
02
.19
89
02
.19
90
02
.19
91
02
.19
92
02
.19
93
02
.19
94
02
.19
95
02
.19
96
02
.19
97
02
.19
98
02
.19
99
02
.20
00
02
.20
01
02
.20
02
02
.20
03
02
.20
04
02
.20
05
02
.20
06
02
.20
07
02
.20
08
02
.20
09
02
.20
10
02
.20
11
02
.20
12
02
.20
13
02
.20
14
02
.20
15
02
.20
16
LEI (Öncü Göstergeler Endeksi)
Kaynak: Bloomberg
Kriz dönemleri
100
400
700
1000
1300
1600
1900
2200
2500
1000
3000
5000
7000
9000
11000
13000
15000
17000
19000
02
.19
85
08
.19
86
02
.19
88
08
.19
89
02
.19
91
08
.19
92
02
.19
94
08
.19
95
02
.19
97
08
.19
98
02
.20
00
08
.20
01
02
.20
03
08
.20
04
02
.20
06
08
.20
07
02
.20
09
08
.20
10
02
.20
12
08
.20
13
02
.20
15
Dow Jones
S&P 500 (Sağ Eksen)
Kaynak: Bloomberg
200
400
600
800
1000
1200
1400
01
.19
85
01
.19
86
01
.19
87
01
.19
88
01
.19
89
01
.19
90
01
.19
91
01
.19
92
01
.19
93
01
.19
94
01
.19
95
01
.19
96
01
.19
97
01
.19
98
01
.19
99
01
.20
00
01
.20
01
01
.20
02
01
.20
03
01
.20
04
01
.20
05
01
.20
06
01
.20
07
01
.20
08
01
.20
09
01
.20
10
01
.20
11
01
.20
12
01
.20
13
01
.20
14
01
.20
15
01
.20
16
ABD Yeni Konut Satışları (Bin Adet)
Kaynak: Bloomberg
6
mümkün görünmüyor. Öncü göstergeler endeksi gelecek dönemlerde ekonominin gidişatını gösteren 10 farklı
değişkenden oluşuyor:
1. Ortalama haftalık toplam çalışma saatleri
2. Haftalık işsizlik sigortası başvuruları
3. Tüketici ürünleri siparişleri (aylık)
4. ISM imalat endeksi (yeni siparişler kalemi)
5. Yatırım malları siparişleri (savunma kalemi hariç, aylık)
6. Yeni konut inşaat izinleri (aylık)
7. Hisse senedi fiyatları (S&P 500 endeksi)
8. Öncü kredi endeksi
9. Faiz farkı (ABD 10 yıllık tahvil getiri ve Fed gecelik borçlanma faizi arasındaki fark)
10. Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi
2. Fed kararları
ABD’de son 30 yılın para politikası kararları incelendiğinde politika faizindeki artırım ve indirimlerin birer döngü
biçiminde gerçekleştiği ve her döngünün arasında faizin sabit bırakıldığı bir dönem olduğu görülüyor. Faiz artırım
dönemlerinin ise ortalama 15.7 ay, en az ise 11 ay sürdüğünü görüyoruz. Son 30 yıllık dönemde faiz indirim
dönemleri ise çok daha uzun süreli, ortalamada 26.5, en az ise 17 ay sürmüş. Bunun yanı sıra Fed’in daha önceki
faiz kararlarında da kademeli bir yaklaşım anlayışı olduğunu görüyoruz. Bir başka ifade ile ekonomik koşullar 75
baz puan indirim gerektirse de Fed bunu 3 toplantıda 25 baz puanlık indirimler şeklinde gerçekleştiriyor. Son 30
yıllık süreçte sadece 1995-1999 arası dönemde uzun süreli bir faiz artırım veya indirim dönemi yaşanmıyor. Kısa
süreli bir faiz indirimi ve tek seferlik bir faiz artırımının ardından tekrar kısa süreli faiz indirimi dönemine giriliyor
ancak faizler bir önceki artırım döneminin altına inmiyor. Fed’in geçmiş tecrübeleri uzun süren faiz indirimlerinin
ardından faizlerin bir süre sabit bırakıldığını ve ardından indirim süreci kadar uzun olmasa da yine de devamlı bir
artırım dönemine girildiğini gösteriyor. Bu nedenle Fed’in tek seferlik bir faiz artırımı yaptıktan sonra tekrar faiz
indirimine başlaması olasılığının yüksek olmadığını düşünüyoruz. Mevcut durumda Aralık 2007’de başlayan
finansal kriz sonrasında 16 ay süren bir indirim sürecinin ardından 83 ay boyunca faizlerin sabit bırakıldığını
görüyoruz. Bir başka ifade ile Fed son faiz artırım kararını oldukça uzun bir süreden sonra, yukarıda da
değindiğimiz ekonomik göstergeleri ve iyileşmeyi göz önünde bulundurarak aldı. Merkez bankaları böyle
durumlarda kredibilite kaybına uğramamak amacıyla da para politikasında hemen aksi yönde bir değişikliğe
gitmeyi tercih etmezler. Ayrıca son faiz artırımdan önceki dönemde Fed, piyasaları sözlü yönlendirme ile faiz
artırımına hazırlamıştı. Bu nedenle para politikasında tersi yönde bir değişiklik olacaksa, Fed yine öncelikle
piyasaları sözlü yönlendirme ile bu duruma hazırlamayı tercih edecektir. Bu durumda da faiz artırımları devam
etmese bile uzunca bir süre politika faiz oranı %0.25-0.50 bandında sabit tutulacaktır.
0
2
4
6
8
10
01
.19
85
12
.19
85
11
.19
86
10
.19
87
09
.19
88
08
.19
89
07
.19
90
06
.19
91
05
.19
92
04
.19
93
03
.19
94
02
.19
95
01
.19
96
12
.19
96
11
.19
97
10
.19
98
09
.19
99
08
.20
00
07
.20
01
06
.20
02
05
.20
03
04
.20
04
03
.20
05
02
.20
06
01
.20
07
12
.20
07
11
.20
08
10
.20
09
09
.20
10
08
.20
11
07
.20
12
06
.20
13
05
.20
14
04
.20
15
ABD Politika Faiz Oranı (%)
Kaynak: Bloomberg
Artırım Dönemleri
İndirimDönemleri
7
Uzun süre uygulanan düşük faiz ve tahvil alım programları yoluyla piyasaya sürülen bol likiditenin ekonomilerde
istenen canlanmayı sağlayamaması, bankaların verdikleri kredilerin düşük kalması, iç talebin artmaması ve
enflasyonun da istenen düzeylere çıkmaması sonucu merkez bankaları ekonomiyi canlandırmak amacıyla negatif
faize yöneldi. Negatif faiz uygulaması ile deflasyon riskinin azaltılması, büyümenin artırılması, para biriminin
değerinin düşürülmesi ve böylece ticarette rekabet gücünün artırılması hedefleniyor. Ancak negatif faiz
uygulamasının banka karlarını azaltması, bankaların daha fazla kar getirmesine karşın riskli araçlara yönelmesine
neden olması ve kur savaşını tetiklemesi gibi olumsuz etkileri de ortaya çıkabilir. Ayrıca, Japonya’nın da negatif
faize geçmesiyle birlikte şu anda altı ülke negatif faiz uyguluyor. Buna karşın son dönemde hem emtia fiyatlarının
düşmesi hem de Çin’le ilgili endişelerin artması küresel büyüme endişelerini artırırken başka ülkelerin de negatif
faiz uygulamasına geçebileceği beklentilerini doğuruyor. Bu ülkelerin başında ise ABD geliyor. ABD’nin henüz faiz
artırımına başlamış olmasına karşın küresel ekonomideki bozulmanın etkisiyle yeniden faiz indirimine
geçebileceği tartışılıyor. Fakat ABD’de verilerin nispeten olumlu bir görünüme işaret etmesi, Fed’in geçmiş
kararları ve kredibilite endişeleri nedeniyle ABD’de negatif faiz ihtimalinin şu an için düşük olduğunu
düşünüyoruz. Diğer yandan, ABD geçmiş dönemlerden farklı olarak ilk defa Avrupa ve Japonya başta olmak üzere
diğer merkez banklarının para politikasından ayrışarak negatif faiz yerine faiz artırımı politikası uyguluyor.
Bununla birlikte petrol fiyatlarındaki geri çekilmenin 2014 yılı ikinci yarısından bu yana hala devam etmesi bu
durumun sadece arzla ilgili değil taleple de ilgili bir sıkıntı olabileceğine işaret ediyor. Bu sebeple Fed’in faiz
artırımına geçmişteki kadar sert gitmeme ihtimali bulunuyor. Ancak ABD’de faiz artırımının 2017 yılında durması
hatta yükselen trend olarak negatif faize geçilme ihtimali o zamanki koşullar için oluşsa bile, negatif faizin para
politikası açısından sürdürülebilirliğinin sorgulanması gelecek dönemlerde maliye politikalarını öne çıkarabilir.
8
Tarih Ülke Açıklanacak Veri Önceki Beklenti
29.02.2016 Türkiye Dış Ticaret Dengesi (Ocak) -6.18 Milyar $ -3.8 Milyar $
(açıklandı)
ABD Dallas Fed Aktivite Endeksi (Şubat) -34.6 -30.0
Chicago PMI Endeksi (Şubat) 55.6 52.5
Bekleyen Konut Satışları (Ocak, y-y) %3.1 %4.1
Euro Bölgesi TÜFE (Şubat, y-y, öncül) %0.3 %0.0
Almanya Perakende Satışlar (Ocak, y-y) %2.5 %1.8
İtalya TÜFE (Şubat, y-y, öncül) %0.4 %0.1
İngiltere M4 Para Arzı (Ocak, y-y) %0.2 --
Japonya Sanayi Üretimi (Ocak, y-y, öncül) -%1.9 -%3.8
01.03.2016 Türkiye TCMB Toplantı Özeti (Şubat) -- --
İmalat PMI (Şubat) 50.9 50.3 (açıklandı)
ABD İmalat PMI (Şubat) 51.0 51.2
ISM imalat (Şubat) 48.2 48.5
Euro Bölgesi İmalat PMI (Şubat) 51.0 51.0
İşsizlik Oranı (Ocak) %10.4 %10.4
Almanya İşsizlik Oranı (Şubat) %6.2 %6.2
İmalat PMI (Şubat) 50.2 50.2
Fransa İmalat PMI (Şubat) 50.3 50.3
İtalya İmalat PMI (Şubat) 53.2 52.2
İşsizlik Oranı (Ocak, öncül) %11.4 %11.4
GSYH (2015, y-y) -%0.4 %0.6
Bütçe Dengesi (Şubat) 4.6 Milyar Euro --
İngiltere İmalat PMI (Şubat) 52.9 52.3
Japonya İşsizlik Oranı (Ocak) %3.3 %3.3
İmalat PMI (Şubat) 50.2 --
02.03.2016 ABD ADP Özel İstihdam (Şubat) 205 Bin Kişi 185 Bin Kişi
ISM Newyork endeksi (Şubat) 54.6 --
Fed Bej Kitap Raporu -- --
Euro Bölgesi ÜFE (Ocak, y-y) -%3.0 -%2.9
03.03.2016 Türkiye TÜFE (Şubat, a-a) %1.82 %0.30
ABD Haftalık İşsizlik Maaşı Başvuruları 272 Bin Kişi 270 Bin kişi
Hizmet PMI (Şubat) 49.8 50.0
ISM Hizmetler Endeksi (Şubat) 53.5 53
Fabrika Siparişleri (Ocak) -%2.9 %2.1
Dayanıklı Mal Siparişleri (Ocak) %4.9 --
Euro Bölgesi Hizmet PMI (Şubat) 53.0 53.0
Perakende Satışlar (Ocak, y-y) %1.4 %1.3
Almanya Hizmet PMI (Şubat) 55.1 55.1
Fransa Hizmet PMI (Şubat) 49.8 49.8
İşsizlik Oranı (4.çeyrek) %10.6 %10.5
İtalya Hizmet PMI (Şubat) 53.6 52.7
İngiltere Hizmet PMI (Şubat) 55.6 55.1
Japonya Hizmet PMI (Şubat) 52.4 --
04.03.2016 Türkiye Reel Efektif Döviz Kuru (Şubat) 99.25 --
ABD Dış Ticaret Dengesi (Ocak) -43.36 Milyar
Dolar -43.80 Milyar
Dolar
Tarımdışı İstihdam (Şubat) 151 Bin Kişi 193 Bin Kişi
İşsizlik Oranı (Şubat) %4.9 %4.9
İtalya GSYH (4.çeyrek, Takv. Arınd., y-y) %1.0 %1.0
Haftalık Veri Takvimi (29 Şubat – 04 Mart 2016)
9
TÜRKİYE
Türkiye Büyüme Oranı
Sektörel Büyüme Hızları (y-y, %)
Harcama Bileşenlerinin Büyüme Hızları (y-y, %)
Sanayi Üretim Endeksi
-5
-3
-1
1
3
5
7
-5
0
5
10
15
20
Ara
.12
Nis
.13
Ağu
.13
Ara
.13
Nis
.14
Ağu
.14
Ara
.14
Nis
.15
Ağu
.15
Ara
.15
Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (y-y, %)
Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi ÜretimEndeksi (a-a, %) (Sağ Eksen)
Kaynak: TÜİK
0
10000
20000
30000
40000
50000
60000
70000
Oca
.03
Tem
.03
Oca
.04
Tem
.04
Oca
.05
Tem
.05
Oca
.06
Tem
.06
Oca
.07
Tem
.07
Oca
.08
Tem
.08
Oca
.09
Tem
.09
Oca
.10
Tem
.10
Oca
.11
Tem
.11
Oca
.12
Tem
.12
Oca
.13
Tem
.13
Oca
.14
Tem
.14
Oca
.15
Tem
.15
Oca
.16
Toplam Otomobil Üretimi (Adet)(12 aylık Har. Ort.)
Kaynak: OSD, VakıfBank
Toplam Otomobil Üretimi
Sanayi Ciro Endeksi
70
90
110
130
150
170
190
210
230
Eyl.1
1
Ara
.11
Mar
.12
Haz
.12
Eyl.1
2
Ara
.12
Mar
.13
Haz
.13
Eyl.1
3
Ara
.13
Mar
.14
Haz
.14
Eyl.1
4
Ara
.14
Mar
.15
Haz
.15
Eyl.1
5
Ara
.15
Aylık Sanayi Ciro Endeksi (2010=100)
Kaynak:TÜİK
-20
-15
-10
-5
0
5
10
15
20
05Ç
12
005
Ç3
20
06Ç
12
006
Ç3
20
07Ç
12
007
Ç3
20
08Ç
12
008
Ç3
20
09Ç
12
009
Ç3
20
10Ç
12
010
Ç3
20
11Ç
12
011
Ç3
20
12Ç
12
012
Ç3
20
13Ç
12
013
Ç3
20
14Ç
12
014
Ç3
20
15Ç
12
015
Ç3
Reel GSYH (y-y, %)
Kaynak:TÜİK
-10
0
10
20
30
40
50
20
11-I
20
11-I
I
20
11-I
II
20
11-I
V2
012
-I
20
12-I
I
20
12-I
II
20
12-I
V2
013
-I
20
13-I
I
20
13-I
II
20
13-I
V
20
14-I
20
14-I
I
20
14-I
II2
014
-IV
20
15-I
20
15-I
I
20
15-I
II
Harcama Bileşenleri Büyüme Hızları (%)
Tüketim Devlet Yatırım İhracat İthalat
Kaynak: TÜİK
-10
-5
0
5
10
15
20
11-I
I
20
11-I
II
20
11-I
V
20
12-I
20
12-I
I
20
12-I
II
20
12-I
V
20
13-I
20
13-I
I
20
13-I
II
20
13-I
V
20
14-I
20
14-I
I
20
14-I
II
20
14-I
V
20
15-I
20
15-I
I
20
15-I
II
Sektörel Büyüme Hızları (y-y, %)
Tarım Sanayi İnşaat Ticaret Ulaştırma
Kaynak:TÜİK
10
Kapasite Kullanım Oranı
Beyaz Eşya Üretimi
700000900000
110000013000001500000170000019000002100000230000025000002700000
Beyaz Eşya Üretimi (Adet)
Kaynak:Hazine Müsteşarlığı
PMI Endeksi
50.30
30
35
40
45
50
55
60
Şub
.06
Ağu
.06
Şub
.07
Ağu
.07
Şub
.08
Ağu
.08
Şub
.09
Ağu
.09
Şub
.10
Ağu
.10
Şub
.11
Ağu
.11
Şub
.12
Ağu
.12
Şub
.13
Ağu
.13
Şub
.14
Ağu
.14
Şub
.15
Ağu
.15
Şub
.16
PMI Imalat Endeksi
Kaynak:Reuters
55
60
65
70
75
80
85
Ara
.07
Tem
.08
Şub
.09
Eyl.0
9
Nis
.10
Kas
.10
Haz
.11
Oca
.12
Ağu
.12
Mar
.13
Eki.1
3
May
.14
Ara
.14
Tem
.15
Şub
.16
Kapasite Kullanım Oranı (%)
Kaynak:TCMB
11
ENFLASYON GÖSTERGELERİ
100120140160180200220240260
30
.06
.200
9
30
.11
.200
9
30
.04
.201
0
30
.09
.201
0
28
.02
.201
1
31
.07
.201
1
31
.12
.201
1
31
.05
.201
2
31
.10
.201
2
31
.03
.201
3
30
.08
.201
3
31
.01
.201
4
30
.06
.201
4
31
.11
.201
4
30
.04
.201
5
30
.09
.201
5
29
.02
.201
6
5007009001100130015001700190021002300
UBS Emtia Fiyat Endeksi (sağ eksen)BM Dünya Gıda Fiyat Endeksi
Kaynak: Bloomberg
-5.0
0.0
5.0
10.0
15.0
20.0
25.0
Oca
.05
Tem
.05
Oca
.06
Tem
.06
Oca
.07
Tem
.07
Oca
.08
Tem
.08
Oca
.09
Tem
.09
Oca
.10
Tem
.10
Oca
.11
Tem
.11
Oca
.12
Tem
.12
Oca
.13
Tem
.13
Oca
.14
Tem
.14
Oca
.15
Tem
.15
Oca
.16
ÜFE (y-y, %)
Kaynak: TCMB
-5
0
5
10
15
20
Oca
.09
Tem
.09
Oca
.10
Tem
.10
Oca
.11
Tem
.11
Oca
.12
Tem
.12
Oca
.13
Tem
.13
Oca
.14
Tem
.14
Oca
.15
Tem
.15
Oca
.16
Gıda Enerji TÜFE
Kaynak: TCMB
Gıda ve Enerji Enflasyonu (y-y, %)
Dünya Gıda ve Emtia Fiyat Endeksi
5.5
6
6.5
7
7.5
8
12 Ay Sonrasının Yıllık TÜFE Beklentisi (%)
24 Ay Sonrasının Yıllık TÜFE Beklentisi (%)
Kaynak: TCMB
Enflasyon Beklentileri
Reel Efektif Döviz Kuru
99.25
90
95
100
105
110
115
120
125
130
135
Oca
.10
Tem
.10
Oca
.11
Tem
.11
Oca
.12
Tem
.12
Oca
.13
Tem
.13
Oca
.14
Tem
.14
Oca
.15
Tem
.15
Oca
.16
TÜFE Bazlı (2003=100)
Kaynak: TCMB
TÜFE ve Çekirdek Enflasyon
ÜFE
9.58
9.63
0
2
4
6
8
10
12
14
Oca
.05
Tem
.05
Oca
.06
Tem
.06
Oca
.07
Tem
.07
Oca
.08
Tem
.08
Oca
.09
Tem
.09
Oca
.10
Tem
.10
Oca
.11
Tem
.11
Oca
.12
Tem
.12
Oca
.13
Tem
.13
Oca
.14
Tem
.14
Oca
.15
Tem
.15
Oca
.16
TÜFE (y-y, %)
Çekirdek-I Endeksi (y-y, %)
Kaynak: TCMB
12
İŞGÜCÜ GÖSTERGELERİ
7.0
8.0
9.0
10.0
11.0
12.0
13.0
14.0
Mevsimsellikten Arındırılmış İşsizlik Oranı (%)
İşsizlik Oranı (%)
Kaynak: TÜİK
İşgücüne Katılım Oranı
7001,2001,7002,2002,7003,2003,7004,2004,7005,2005,700
Kurulan-Kapanan Şirket Sayısı (Adet)
Kaynak: TOBB
Kurulan-Kapanan Şirket Sayısı
İşsizlik Oranı
35373941434547495153
İşgücüne Katılma Oranı (%)
İstihdam Oranı (%)
Kaynak: TÜİK
13
DIŞ TİCARET GÖSTERGELERİ
TÜKETİM GÖSTERGELERİ
İthalat-İhracat
Dış Ticaret Dengesi
Tüketici Güveni ve Reel Kesim Güveni
-11000
-9000
-7000
-5000
-3000
-1000
1000
3000
-84000-74000-64000-54000-44000-34000-24000-14000
-40006000
Cari İşlemler Dengesi (12 Aylık-milyon dolar)
Cari İşlemler Dengesi (milyon dolar-sağ eksen)
Kaynak: TCMB
Cari İşlemler Dengesi
0
5000
10000
15000
20000
25000
May
.04
Kas
.04
May
.05
Kas
.05
May
.06
Kas
.06
May
.07
Kas
.07
May
.08
Kas
.08
May
.09
Kas
.09
May
.10
Kas
.10
May
.11
Kas
.11
May
.12
Kas
.12
May
.13
Kas
.13
May
.14
Kas
.14
May
.15
Kas
.15
İhracat (milyon dolar)
İthalat (milyon dolar)
Kaynak: TCMB
-12000
-10000
-8000
-6000
-4000
-2000
0
Oca
.04
Tem
.04
Oca
.05
Tem
.05
Oca
.06
Tem
.06
Oca
.07
Tem
.07
Oca
.08
Tem
.08
Oca
.09
Tem
.09
Oca
.10
Tem
.10
Oca
.11
Tem
.11
Oca
.12
Tem
.12
Oca
.13
Tem
.13
Oca
.14
Tem
.14
Oca
.15
Tem
.15
Oca
.16
Dış Ticaret Dengesi (milyon dolar)
Kaynak: TCMB
40
60
80
100
120
140
55.0
65.0
75.0
85.0
95.0
105.0
Tüketici Güven Endeksi
Reel Kesim Güven Endeksi (sağ eksen)
Kaynak: TCMB
-20000
-10000
0
10000
20000
30000
40000
50000
60000
Doğrudan Yatırımlar (12 aylık-milyon dolar)
Portföy Yatırımları (12 aylık-milyon dolar)
Diğer Yatırımlar(12 aylık-milyon dolar)
Kaynak: TCMB
Sermaye ve Finans Hesabı
0
5000
10000
15000
20000
25000
Oca
.04
Oca
.05
Oca
.06
Oca
.07
Oca
.08
Oca
.09
Oca
.10
Oca
.11
Oca
.12
Oca
.13
Oca
.14
Oca
.15
Oca
.16
İhracat (milyon dolar)
İthalat (milyon dolar)
Kaynak: TCMB
14
KAMU MALİYESİ GÖSTERGELERİ
-60000
-50000
-40000
-30000
-20000
-10000
0
10000
Oca
.10
Tem
.10
Oca
.11
Tem
.11
Oca
.12
Tem
.12
Oca
.13
Tem
.13
Oca
.14
Tem
.14
Oca
.15
Tem
.15
Oca
.16
Bütçe Dengesi (12 aylık toplam-milyar TL)
Kaynak: TCMB
Bütçe Dengesi
30.5
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
20
01
20
02
20
03
20
04
20
05
20
06
20
07
20
08
20
09
20
10
20
11
20
12
20
13
20
14
Türkiye'nin Net Dış Borç Stoku/GSYH (%)
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
Türkiye’nin Net Dış Borç Stoku
İç ve Dış Borç Stoku
Faiz Dışı Denge
-3
7
17
27
37
47
57
Faiz Dışı Denge (12 aylık-milyar TL)
Kaynak:TCMB
60
110
160
210
260
310
200
250
300
350
400
450
500
İç Borç Stoku (milyar TL)Dış Borç Stoku (milyar TL-sağ eksen)
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
15
LİKİDİTE GÖSTERGELERİ
Reel Büyüme (y-y,%)
Enflasyon (y-y,%)
Cari Denge/GSYH (%)*
Merkez Bankası Faiz
Oranı (%)
Tüketici Güven
Endeksi
ABD 1.9 1.4 -2.25 0.50 92.2
Euro Bölgesi 1.5 -0.2 2.04 0.05 -8.80
Almanya 1.3 -0.20 7.40 0.05 94
Fransa 1.40 -0.10 -0.93 0.05 -16.30
İtalya 0.93 -0.20 1.91 0.05 114.50
Macaristan 3.20 0.90 3.98 1.35 -20.20
Portekiz 1.30 0.70 0.56 0.05 -13.30
İspanya 3.50 -0.80 0.80 0.05 -1.40
Yunanistan -0.80 -0.10 0.93 0.05 -66.80
İngiltere 1.90 0.30 -5.90 0.50 0.00
Japonya 0.50 0.00 0.53 -0.10 42.50
Çin 6.80 1.80 2.12 4.35 103.70
Rusya -4.10 9.80 3.20 11.00 --
Hindistan 5.30 5.91 -1.40*** 6.75 --
Brezilya -4.45 10.71 -4.42 14.25 98.60
G.Afrika 1.00 6.20 -5.80** 6.75 -13.80
Türkiye 3.96 9.58 -5.83 7.50 66.64
Kaynak: Bloomberg. *: Cari denge verileri IMF’den alınmaktadır ve 2014 yılı verileridir. ** 2013 verileri. ***2015 verileri.
TCMB Faiz Oranı
Reel ve Nominal Faiz
0
5
10
15
20
25
Şub
.07
Ağu
.07
Şub
.08
Ağu
.08
Şub
.09
Ağu
.09
Şub
.10
Ağu
.10
Şub
.11
Ağu
.11
Şub
.12
Ağu
.12
Şub
.13
Ağu
.13
Şub
.14
Ağu
.14
Şub
.15
Ağu
.15
Şub
.16
Borç Alma Faiz Oranı (%)
Borç Verme Faiz Oranı (%)
Kaynak:TCMB
Kaynak:Hazine Müsteşarlığı
Kaynak:TCMB
Dünya Piyasalarında Son Açıklanan Ekonomik Göstergeler
-5
0
5
10
15
20
Ağu
.04
Şub
.05
Ağu
.05
Şub
.06
Ağu
.06
Şub
.07
Ağu
.07
Şub
.08
Ağu
.08
Şub
.09
Ağu
.09
Şub
.10
Ağu
.10
Şub
.11
Ağu
.11
Şub
.12
Ağu
.12
Şub
.13
Ağu
.13
Şub
.14
Ağu
.14
Şub
.15
Ağu
.15
Şub
.16
Reel Faiz Nominal Faiz
Kaynak:TCMB, VakıfBank
16
2013 2014 En Son Yayımlanan
2016 Yılsonu
Beklentimiz
Reel Ekonomi
GSYH (Cari Fiyatlarla, Milyon TL) 1 567 289 1 747 362 518 637 (2015 3Ç) --
GSYH Büyüme Oranı (Sabit Fiyatlarla, y-y%) 4.2 2.9 4.0 (2015 3Ç) 4.0
İşsizlik Oranı (%) 9.0 9.9 10.5 (Kasım 2015) 10.50 2014 2015 En Son Yayımlanan
Reel Ekonomi
Sanayi Üretim Endeksi (y-y, %)(takvim etk.arnd) 2.5 4.5 4.5 (Aralık 2015) --
Kapasite Kullanım Oranı (%) 74.6 75.8 73.5 (Şubat 2016) --
Fiyat Gelişmeleri
TÜFE (y-y, %) 8.17 8.81 9.58 (Ocak 2016) 7.50
ÜFE (y-y, %) 6.36 5.71 5.94 (Ocak 2016) --
Parasal Göstergeler (Milyon TL)
M1 251,991 312,309 309,927 (19.02.2016) --
M2 1,018,546 1,206,005 1,219,251 (19.02.2016) --
M3 1,063,151 1,249,183 1,262,387 (19.02.2016) --
Emisyon 77,420 94,464 95,210 (19.02.2016) --
TCMB Brüt Döviz Rezervleri (Milyon $) 106,314 95,703 92,870 (19.02.2016) --
Faiz Oranları
TCMB O/N (Borç Alma) 7.50 7.25 7.25 (26.02.2016) --
TRLIBOR O/N 11.25 11.28 11.28 (26.02.2016) --
Ödemeler Dengesi (Milyon $)
Cari İşlemler Dengesi -43,552 -32,192 -5,073 (Aralık 2015) -30,500
İthalat 242,177 207,199 13,358 (Ocak 2016) --
İhracat 157,610 143,882 9,596 (Ocak 2016) --
Dış Ticaret Dengesi -84,567 -63,316 -3,761 (Ocak 2016) -52,000
Borç Stoku Göstergeleri (Milyar TL)
Merkezi Yön. İç Borç Stoku 414.6 440.1 443.0 (Ocak 2016) --
Merkezi Yön. Dış Borç Stoku 197.5 237.5 242.8 (Ocak 2016) --
2013 2014 En Son Yayımlanan
Kamu Net Borç Stoku 197.7 187.1 187.1 (2014) --
Kamu Ekonomisi (Milyar TL)
2014 Ocak 2015 Ocak
Bütçe Gelirleri 37.908 40.109 46.720 (Ocak 2016) --
Bütçe Giderleri 36.001 36.342 42.521 (Ocak 2016) --
Bütçe Dengesi 1.907 3.767 4.199 (Ocak 2016) --
Faiz Dışı Denge 6.923 8.782 9.811 (Ocak 2016) --
Türkiye Makro Ekonomik Görünüm
Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar
Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar [email protected]
Cem Eroğlu Müdür [email protected] 0212-398 18 98
Fatma Özlem Kanbur Uzman [email protected] 0212-398 18 91
Bilge Pekçağlayan Uzman [email protected] 0212-398 19 02
Elif Engin Uzman [email protected] 0212-398 18 92
Sinem Ulusoy Uzman Yardımcısı [email protected] 0212-398 19 05
Ezgi Şiir Kıbrıs Uzman Yardımcısı [email protected] 0212-398 19 03
Bu rapor Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan sağlanan bilgiler kullanılarak hazırlanmıştır. Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu bilgi ve verilerin doğruluğu hakkında herhangi bir garanti vermemekte ve bu rapor ve içindeki bilgilerin kullanılması nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak oluşacak zararlardan dolayı sorumluluk kabul etmemektedir. Bu rapor sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir konuda yatırım önerisi olarak yorumlanmamalıdır. Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu raporda yer alan bilgilerde daha önceden bilgilendirme yapmaksızın kısmen veya tamamen değişiklik yapma hakkına sahiptir.