60

ICSG Istanbul 2013

  • Upload
    vannhan

  • View
    225

  • Download
    3

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ICSG Istanbul 2013
Page 2: ICSG Istanbul 2013

T.C. B

İLİM,

SAN

AYİ V

E TEK

NOLO

Jİ BA

KANL

IĞI -

VER

İMLİL

İK G

ENEL

MÜD

ÜRLÜ

ĞÜ -

VERİ

MLİLİ

K DE

RGİS

İ - 2

012/

1. S

AYI

ISSN

1013

-138

8 Verim

lilik D

ergis

iTam Zamanında Üretim Ortamında Tedarikçi

İlişkilerine Dair Bir Uygulama

Yrd.Doç.Dr. Mustafa ÖZTÜRK

Yrd.Doç.Dr. Hüseyin ŞENKAYAS

Öğr.Gör. Zekiye ÇAMLICA

İşletme Performansının Ölçümü: TOPSIS Çok Kriterli

Karar Verme Yöntemi Üzerine Bir Uygulama

Yrd.Doç.Dr. Erhan DEMİRELİ

Yrd.Doç.Dr. N. Mine TÜKENMEZ

Yazılım Pazarlaması ve Yazılım Sektörünün

Pazarlama Zekalarının İncelenmesi

Doç.Dr. Abdullah OKUMUŞ - Feride MUTLU

Satış Geliştirme Çabalarının Öğretim Elemanlarının

Satın Alma Davranışları Üzerindeki Etkilerini

Ölçmeye Yönelik Bir Araştırma

Öğr.Gör. Şükran KARACA

Doç.Dr. Mustafa GÜLMEZ

Bir Performans Değerlendirme Yöntemi Olarak

Uyum Yüzeyi Kuramı: Bankacılık Örneği

Eray Kağan ŞİMŞEK - Dr. H. Kemal İLTER

2008 Krizi’nin Uşak Tekstil Sektörüne Etkilerinin

İncelenmesi (Üretim - Maliyet - Fiyatlandırma ve

İhracat Süreçleri Açısından)

Yrd.Doç.Dr. İsmail AYDEMİR

2012/1Türkiye’nin Verimlilik MerkeziT.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA

Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79

e-posta: [email protected] - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr

T.C. B

İLİM,

SAN

AYİ V

E TEK

NOLO

Jİ BA

KANL

IĞI -

VER

İMLİL

İK G

ENEL

MÜD

ÜRLÜ

ĞÜ -

VERİ

MLİLİ

K DE

RGİS

İ - 2

012/

2. S

AYI

ISSN 1013-1388

Etkin ve Verimli Yönetim İçin Değişim Mühendisliği

Uygulamaları

Doç. Dr. M. Akif ÖZER

Toplam Kalite Yönetimi (TKY)’nin Kurumsal İmaj

Üzerine Etkileri: Yönetici Görüşleri Üzerine Bir

Araştırma

Öğr. Gör. Enis Baha BİÇER

Yrd. Doç. Dr. Hasan EKİNCİ

Öğr. Gör. Ümit NALDÖKEN

İşgörenlerin Organizasyonda Çalışma Süresi ve İş

Değiştirme Sıklığının Örgütsel Bağlılık Düzeylerine

Etkisi

Dr. Derya KARA

Balanced Scorecard Performans Değerlendirme

Yönteminin Türkçe Yazındaki Tercüme Problemi

Yrd. Doç. Dr. Ali ERBAŞI

Fast Food İşletmelerinde Mal ve Hizmet Kalitesinin

Artırılması İçin Kalite Fonksiyon Yayılımı

Uygulaması

Utku KARPUZ

Doç. Dr. Murat Caner TESTİK

Doç. Dr. Fatma PAKDİL

Hazır Giyim Tüketicilerinin Vitrin Tasarımlarından

Etkilenme Durumları

Öğr. Gör. Arzu ARSLAN

Esra ARĞILLI

2012/2Türkiye’nin Verimlilik MerkeziT.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA

Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79

e-posta: [email protected] - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr

T.C. B

İLİM,

SAN

AYİ V

E TEK

NOLO

Jİ BA

KANL

IĞI -

VER

İMLİL

İK G

ENEL

MÜD

ÜRLÜ

ĞÜ -

VERİ

MLİLİ

K DE

RGİS

İ - 2

012/

3. S

AYI

ISSN 1013-1388

Verimlilik Yönetiminde Ölçme ve Teşhis: Bir KOBİ

Uygulaması

Umut DEMİRTAŞ

Yrd. Doç Dr. Ekin TOKAT

Türkiye Sanayiinde (1987-2007) İşgücü Verimliliği

ve Yatırımlar İlişkisi (Doğrusal Bağıntı Çözümlemesi)

Dr. Halit SUİÇMEZ

Risk Yönetimi ve İşletmelerde Uygulanabilirliği

Demet BARLİN HARMANKAYA

Yönetsel Muhasebe Kararlarının Verilmesinde Bir

Araç Olarak Promethee Sıralama Yöntemi ve Bir

Uygulama

Yrd. Doç. Dr. Nilgün KUTAY

Yrd. Doç. Dr. Fatma TEKTÜFEKÇİ

Banka Çalışanlarının Performansını Etkileyen

Örgütsel Stres Faktörlerinin ve Memnuniyet

Düzeylerinin Tespiti

Yrd.Doç. Dr. Ali ERBAŞI

Öğr.Gör. Osman ÜNÜVAR

Tugay ARAT

Kamusal Kalkınmada Proje Yönetimine Yönelik

Modelsel Bir Yaklaşım

Yrd.Doç. Dr. Aydın USTA

2012/3Türkiye’nin Verimlilik MerkeziT.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA

Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79

e-posta: [email protected] - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞIVERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Page 3: ICSG Istanbul 2013

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN

AYLIK YAYIN ORGANIDIRŞUBAT 2013 YIL: 25 SAYI: 290

Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır.ISSN: 1300-2414

Yayın Türü: Yerel Süreli Türkçe - İngilizce

SAHİBİ T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR Anıl YILMAZ

GENEL KOORDİNATÖR Dilek BİRBİL

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Cangül TOSUN

YAZI KURULU Cangül TOSUN - Bahadır AVŞAR

İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU Gülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU

FOTOĞRAFLAR Hakan CANBAKIŞ

Cüneyt OLGAÇABONE

Mehtap EMRE (312) 467 55 90 / 331

[email protected] Dergisi’nin PDF dosyalarının

her ay düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız, konu alanına

“Anahtar” yazıp [email protected] adresine boş bir e-posta atabilirsiniz.

Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.

YÖNETİM YERİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5

Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)

Faks: (312) 427 30 22 Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: [email protected]

internet: http://vgm.sanayi.gov.tr http://anahtar.sanayi.gov.trGRAFİK TASARIM ve UYGULAMA

Torna TASARIM

BASKIKORZA YAYINCILIK

BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27

BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi’nin Şubat 2013 sayısı

01.02.2013 tarihinde basılmıştır.

İnsanoğlu yaratıldığı günden itibaren karmaşadan kurtulma ve bir düzen oluşturma güdüsü ve isteği içinde olmuştur. Standart ve standardizasyon olgusu da bu çaba ve isteğin sonucu olarak ortaya çıkmış olup aslında doğanın kendi içinde de yaratılışından gelen

standartlardan bahsetmek mümkündür. Birçok canlının yapısında altın oran olarak adlandırılan standardı görebilmekteyiz.

Standardizasyon konusunda ekonomik ve sosyal hayatın tümünü içine alacak şekilde uluslararası uygulamalar ise, toplumların kalite, verimlilik ve ekonomiklik arayışları ile küresel ticaretin gelişmesine paralel olarak son yüzyılda gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla, standardizasyon kavramının bilinçli bir şekilde ortaya atılması ve yasal düzenlemelere gerek duyulması, görece yakın dönemlere denk düşmektedir.

Üreticiler açısından standardizasyon; üretimin belli bir plan ve program dahilinde yapılmasında ve çalışan verimliliğini yükseltmede, kayıp ve artık seviyesini düşürmede, standart ürünlerin üretilmesiyle hammaddenin verimli kullanılmasında, mamul ve yarı mamul kayıplarını azaltma ve hatta ortadan kaldırmada, üretim süreci de standartlaştırıldığından gereksiz besleme ve yığılmaları önlemede, taşıma ve depolamayı da olumlu yönde etkileyerek kayıpları ve maliyetleri azaltmada, özetle, topyekûn kaliteyi ve verimliliği artırmada çok önemli bir faktördür. Kullanıcılar açısından ise standartlara uygun ürün ve hizmetlere erişim temel bir hak olup, haklarını arama konusunda duyarlı olan, organize bir şekilde üreticiler ve hizmet sağlayıcılar üzerinde baskı oluşturabilen bilinçli bir tüketici kitlesi, standartlara uygun, kaliteli mal ve hizmet üretiminin güvencesidir.

İster tüketici, ister üretici açısından olsun hemen her konuda olduğu gibi standartların odağındaki faktör de insandır. Standardizasyon uygulamalarının en temel amacının insan can ve mal güvenliğini korumak olduğundan hareketle, standardizasyona verilen önemin ve standartlara uyumun artırılması, bir ölçüde kurallar, yasalar ve yaptırımlarla sağlanabilirken, asıl önemli faktörün toplumsal bilinç ve sahiplenme olduğu unutulmamalıdır.

Standartlar temalı bu sayımızla çok boyutlu ve analitik bakış açısıyla, bir yandan konunun önemine ilişkin güncel ve teknik bilgileri aktarmayı, bir yandan da Bakanlığımız Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü’nün faaliyetlerini tanıtmayı amaçladık. Bu vesileyle, konuya ilişkin değerlendirmeleri için Müsteşarımız Sayın Prof. Dr. Ersan ASLAN’a, Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürü Sayın Bayram TEK’e, TSE Standard Hazırlama Merkezi Başkanı Sayın Ramazan USTA’ya, makaleleriyle destek veren uzmanlarımıza ve Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü yönetici ve çalışanlarına teşekkür ediyoruz.

Anıl YILMAZ Genel Müdür

Page 4: ICSG Istanbul 2013

İçindekilerOCAK 2013 YIL: 25 SAYI: 289

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞIVERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARATel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79

e-posta: [email protected] - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr

KALK

INM

ADA A

NAHT

AR VE

RİM

LİLİK

OCAK

201

3

YIL:

25 S

AYI: 2

89

T.C.

BİLİ

M, S

ANAY

İ VE T

EKNO

LOJİ

BAKA

NLIĞ

I V

ERİM

LİLİK

GENE

L MÜD

ÜRLÜ

ĞÜ

ISS

N 13

00-2

414

Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit BİNGÖL’ün Değerlendirmesi

Başkentin Potansiyeli Harekete Geçiyor

Bilgi Odaklı Sanayi ile Sürdürülebilir Kalkınma

Kalkınma Ajansı Desteklerinin KOBİ’lere Etkisi

4 47

4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN'ın Değerlendirmesi

6 Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürü Bayram TEK ile Röportaj

10 Standardizasyon / Ramazan USTA

14 Akıllı Şebeke ve İleri Ölçüm AltyapısıErkut KIRMIZIOĞLU

16 Metrolojide Ölçüm Belirsizliği / Onur ESEN

18 Global Dünyada Hızla Gelişen Hazır Ambalaj Sektörü / Murat TAŞÇI

22 Takograf ve Taksimetrelerle İlgili Son Yıllarda Yapılan Uygulamalar ve Yenilikler

24 Metroloji ve Standardizasyon ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

26 Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Sergisi (ICSG İstanbul 2013)

27 Dünya Metroloji Günü

Page 5: ICSG Istanbul 2013

28 Kamu Çalışanlarının Verimliliğinde İşe Yönelik Tutumlar, Örgütsel Adalet Algısı ve Algılanan Sosyal Desteğin Önemi / Elif SANDAL ÖNAL - Şirin Müge KAVUNCU

34 Sürdürülebilir Bir Kentsel Yaşam Örneği“Yavaş Şehirler” / Ferda HEKİMCİ

38 2012 Nobel İktisat Ödülü “Kaynak Dağılımında Verimliliğe” Verildi… / Dr. Halit SUİÇMEZ

40 Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Hazırlıkları Sürüyor

42 Bulut Bilişim Uygulamaları ve Bilgi Toplumuna Etkileri – 2 / Dr. Mustafa Kemal AKGÜL

46 “Türkiye'nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi” Projesi…BTYK Kararları Açıklandı…

47 Üniversite-Sanayi İşbirliği Bölgesel ToplantısıAnkara’da Gerçekleştirildi

48 Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Açıklandı

49 Elektrik ve Elektronik Sektörü Strateji Belgesi Açıklandı

50 Anahtar Dergisi Web Sitesi Hizmete AçıldıPiyasa Gözetimi ve Denetimi (PGD) Mevzuat Eğitimi Antalya’da Yapıldı

51 Temiz Üretim Bilgi Platformu Açıldı

52 Standards

54 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators 55 Bilim ve Teknoloji GöstergeleriScience and Technology Indicators

56 Ulusal ve Uluslararası Verimlilik İstatistikleriNational and International Productivity Statistics Ulusal Verimlilik İstatistikleriNational Productivity Statistics

3ŞUBAT 2013

Sayı 290ŞUBAT 2013

50

Page 6: ICSG Istanbul 2013

4 ŞUBAT 2013

Metroloji ve standardizasyon hizmetleri endüstriyel alanda en önemli hizmetlerden birisidir. Metroloji, sözlük anlamıyla ölçüm bilimi olarak tanımlanmakta olup, bir niceliğin değerini tespit etmek amacıyla yapılan işlemlerin tümüdür. Standardizasyon ise belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere bütün ilgili tarafların yardım ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir.

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılı hedeflerimiz doğrultusunda kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere, Bakanlıkların organizasyonunda ve görev dağılımında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu çerçevede, Bakanlığımızın 08/06/2011 tarihli ve 635 sayılı Kanun

Hükmünde Kararname ile “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı” olarak yapılandırılmıştır. Bu bağlamda; ülkemizde bilimin, teknolojinin ve sanayinin birbiri ile olan ilişkilerindeki verimliliği artırabilmek için Bakanlığımızın teşkilat yapısı, görev ve sorumlulukları yeniden düzenlenmiştir. Bu çerçevede; “Metroloji politikasını hazırlamak, metroloji alanında stratejiler geliştirmek ve uygulanmasını sağlamak, muayene, belgelendirme ve doğrulamaya ilişkin düzenlemeleri yapmak, metrolojiye dair denetimleri yapmak veya yaptırmak, uygulamaya konulması gerekli olan standartları ve hazır ambalajlamaya ilişkin teknik düzenlemeleri hazırlamak ve uygulanmasını sağlamak Bakanlığımızın temel görevleri arasında yer almaktadır.

Metroloji ve StandardizasyonunSanayi ve Teknolojideki Yeri ve Önemi

Prof. Dr. Ersan ASLANBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı

Page 7: ICSG Istanbul 2013

5ŞUBAT 2013

Bu temel görevler Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.

Metroloji ve standardizasyon; ürünlerin kalite düzeyinin yükseltilmesi, standartlara uygunluğunun sağlanması, etkili bir kalite kontrol sisteminin kurulması ve dış pazarlarda rekabet gücünün artırılması bakımından son derece önem arz etmektedir. Hızla gelişen üretim teknolojilerinin, metroloji ve standardizasyona ilişkin önemli ihtiyaçları da beraberinde getirdiği görülmektedir. Sağlıklı bir ölçüm yapılamadan ürün kalitesi ve üretim teknolojisinin standartlara uygunluğunun sağlanması düşünülemez. Dolayısıyla kaliteli ürün elde etmede ve ürün kalitesini muhafaza etmede ölçme cihazlarının hassaslığı, bakımları ve düzenli kalibrasyonu gerekmektedir.

Dünya Ticaret Örgütünün (WTO) ortaya koyduğu küresel anlayış, metroloji ve ölçüm tekniklerinde bazı standartlaştırmaları ve düzenlemeleri ön plana çıkarmıştır. Bu teknik düzenlemelerin ortak yönü, üretimde ve ticarette kullanılan kontrol mekanizmalarının uluslararası sisteme uygunluğunun sağlanmasıdır. Bu çerçevede, ürüne ait uygunluk değerlendirme işlemlerinin, ürünün pazarlandığı ülke tarafından da tanınması ve kabul edilmesi gerekmektedir. Ülkelerin karşılıklı olarak birbirlerini tanımasına dayanan düzenlemeler, organize bir metroloji ve standardizasyon sisteminin önemini gün geçtikçe daha da artırmaktadır.

Metroloji, standardizasyon ve akreditasyon; teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler karşısında toplumsal ihtiyaçların karşılanması kadar, uluslararası ticarette rekabet şartlarına uyum sağlanması açısından da önemlidir. Rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu dünya pazarlarında yer almak; metroloji, kalite, standardizasyon ve akreditasyon ile mümkün olabilmektedir. Üretimde verimlilik artışı ve yüksek kaliteyi sağlayan standartlar pek çok üretim için teknolojide aynı dili konuşmayı beraberinde getirmektedir.

Metroloji ve standardizasyon; gerek bilimsel ilerlemelerin gerek endüstriyel tekniklerin gerekse ülkeler arasındaki ilişkilerin sürdürülmesinde ve geliştirilmesinde son derece önemli bir yere sahiptir. Ülkemizin üretim yeteneklerinin dünyadaki her pazarda ekonomik başarılar kazanabilmesi, sahip olduğumuz potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek rekabet gücümüzün artırılmasına bağlıdır. Bu sürecin altyapısı metroloji, standardizasyon, kalite ve akreditasyon olgusuna dayanmaktadır. Bakanlığımız görev ve sorumlulukları kapsamında üretimin ve tüketimin sağlıklı olması için metroloji alanındaki gerekli tüm adımları atmaktadır.

Ölçemediğimiz bir büyüklüğün kalitesinden de söz edilemeyeceği için, her büyüklüğü ölçtüğümüz, kalitesinden de emin olduğumuz ürünlerin var olduğu bir geleceğe sahip olmamızı temenni ederim.

Page 8: ICSG Istanbul 2013

6 ŞUBAT 2013

Sayın Bayram Tek, öncelikle Genel Müdürlüğünüzün kuruluşu, yapısı ve görevleri hakkında bilgi verir misiniz?

Genel Müdürlüğümüz, ilk önce 03.11.1989 tarihli ve 384 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ölçüler ve Kalite Kontrol Genel Müdürlüğü adı altında kurulmuş, 09.09.1993 tarihli ve 494 sayılı KHK ile görevlerinde değişiklikler yapılmış, adı da Ölçüler ve Standardlar Genel Müdürlüğü olarak değiştirilmiştir. Bakanlığımızın; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak yeniden yapılandırılmasına ilişkin 03.06.2011 tarihli ve 635 sayılı KHK ile de Genel Müdürlüğümüzün adı; “Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü” olarak değiştirilmiş ve görevleri ise şu şekilde yeniden belirlenmiştir:

• Metroloji politikasını belirlemek ve metroloji alanında stratejiler geliştirmek, uygulanmasını sağlamak ve izlemek,

• Yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında teknik düzenlemeler ile ilgili standart listelerini hazırlamak ve uygulamaya koymak, bu alanda piyasa gözetimi ve denetimi yapmak veya yaptırmak,

• Yasal metroloji kapsamına alınacak veya kapsamdan çıkartılacak ölçü aletlerini belirlemek, yasal metroloji alanında izlenebilirliği sağlamak için gerekli teknik ve idari altyapıyı oluşturmak,

• Ulusal ölçü etalonlarının bulundurulma ve kontrol esaslarını belirlemek,

• Türk Standardları Enstitüsünce hazırlanan ve Bakanlıkça gerekli görülen standartlara ilişkin düzenlemeler yapmak ve uygulanmasını sağlamak,

• Yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında teknik düzenlemesi ve standardı bulunmayan ürünlerin denetimine esas olacak özellikleri tespit etmek veya ettirmek,

• Metroloji, standardizasyon, akreditasyon ve uygunluk değerlendirmesi alanlarında stratejiler belirlemek, bunların uygulanmasında ilgili kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak,

• Laboratuvarlar kurmak veya kurdurmak, kurulan laboratuvarların belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde çalışmalarını sağlamak ve kontrol etmek,

• Yasal metroloji alanında uluslararası gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek; bu alanda faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlara katılmak ve işbirliği yapmak,

• Yasal metroloji alanında yetkilendirilecek uygunluk değerlendirme kuruluşları ile teknik

Bayram TEKMetroloji ve Standardizasyon Genel Müdürü

Metroloji ve standardizasyon hizmetleri günlük hayatımızda en çok faydalandığımız hizmetlerdendir

hizmet kuruluşlarının taşıması gereken nitelikleri belirlemek, bunları görevlendirmek, gerektiğinde görevlendirmeyi geçici olarak durdurmak veya iptal etmek,

• Yasal metroloji alanında yetkilendirilecek uygunluk değerlendirme kuruluşları ile teknik hizmet kuruluşlarının taşıması gereken nitelikleri belirlemek, bunları görevlendirmek, gerektiğinde görevlendirmeyi geçici olarak durdurmak veya iptal etmek,

• Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

Genel Müdürlüğünüzce gerçekleştirilen temel hizmetler nelerdir?

Genel Müdürlüğümüz hizmetleri esas itibariyle;

− Standardizasyon hizmetleri

− Yasal metroloji hizmetleri ve

Page 9: ICSG Istanbul 2013

7ŞUBAT 2013

− EPDK ile yapılan protokol çerçevesinde gerçekleştirilen hizmetler

olmak üzere üç ana başlık altında toplanabilir.

Standardizasyon hizmetleriniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?

Bilindiği üzere, ülkemizde standart hazırlama faaliyetleri Türk Standardları Enstitüsü (TSE) tarafından yürütülmektedir. TSE tarafından hazırlanan standartlar, uyulması zorunlu olmayan ihtiyari dokümanlardır. Bu standartlardan öncelikle can ve mal güvenliğini ilgilendiren standartlar başta olmak üzere Bakanlığımızca uygulamaya konulması gerekli görülenler mecburi uygulamaya konulmakta; güncelliğini yitirenlerin tadil ve revizyonları yapılmaktadır. Bu şekilde mecburi uygulamaya konulan standartlar uyulması zorunlu teknik düzenlemelerdir. Şu anda Bakanlığımız sorumluluğunda mecburi uygulamaya konulmuş standart sayısı 380’dir. Bunlar genelde ürün standartlarıdır.

Genel olarak metroloji ne anlama gelmektedir, bu hizmetler ülkemizde hangi kuruluşların sorumluluğunda yürütülmektedir?

Metroloji, köken olarak metre kelimesine dayanmakta olup sözlük anlamıyla “ölçme bilimi” olarak tanımlanmaktadır. Metroloji, genel olarak farklı seviyelerde doğruluk ve karmaşıklık içeren üç kategoride ele alınmaktadır: Bunlar; bilimsel metroloji, endüstriyel metroloji ve yasal metrolojidir.

Bilimsel metroloji; ölçüm standartlarının (en üst seviyede) organizasyonu, geliştirilmesi ve sürdürülmesiyle ilgili faaliyetleri kapsamakta olup bu faaliyetler Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) sorumluluğunda yürütülmektedir.

Endüstriyel metroloji; endüstri, üretim ve testlerde kullanılan ölçü aletlerinin olması gerektiği gibi çalışmasını garanti altına alan faaliyetler olup bu faaliyetler başta Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) ve TSE olmak üzere uygunluk değerlendirme kuruluşları ve diğer kalibrasyon laboratuvarlarının sorumluluğunda yürütülmektedir.

Yasal metroloji ise; yasal gereklerden kaynaklanan, ölçüleri, ölçü birimlerini, ölçü aletlerini, ölçü yöntemlerini ilgilendiren ve yetkili kuruluşlar tarafından yürütülen faaliyetler ile ilgili metroloji alanıdır. Yasal metrolojinin kapsamı ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Ülkemizde yasal metrolojiye ilişkin hizmetler Bakanlığımız sorumluluğunda yürütülmektedir.

Yasal metrolojiye ilişkin hizmetleriniz nelerdir?

Yasal metrolojiye ilişkin hizmetler, 3516 sayılı “Ölçüler ve Ayar Kanunu” ile 4703 sayılı “Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun” hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir. Bu hizmetler, il müdürlüklerimiz ile belediyelerin gruplaştırılmaları suretiyle oluşturulan ve Bakanlığımızca belgelendirilen Grup Merkezi Belediye Ölçüler ve Ayar Memurlukları tarafından yürütülmektedir.

3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu, ölçü aletlerine münhasır bir kanun olup amacı milli ekonominin ve ticaretin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak Türkiye hudutları içinde her türlü ölçü ve ölçü aletinin doğru ayarlı ve uluslararası birimler sistemine uygun olarak imali ve kullanılmasını sağlamaktır.

Söz konusu mevzuat kapsamında ölçü ve ölçü aletlerinin ilgili teknik düzenlemesine

uygun olarak piyasaya arzı, kullanıma sunulması ve muayenelerine ilişkin işlemler yürütülmektedir.

Ölçü ve ölçü aletlerinin piyasaya arzına ilişkin işlemler, 17.10.2008 tarihli ve 27027 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ölçü ve Ölçü Aletleri Tip Onay Yönetmeliği ile düzenlenmiştir. Söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre; ölçü ve ölçü aleti imal veya ithal edilebilmesi için ilgili teknik düzenlemesi uygun olarak tip onayının alınması gerekmektedir.

Bu çerçevede;

• Yeni yaklaşım direktiflerinden uyumlaştırılan yönetmelikler kapsamındaki ölçü aletlerinin, ilgili teknik düzenlemesine göre tip onayları alınmış, muayene işlemleri, muayene işaretleri ve/veya damgalama işlemleri yapılmış ve onaylanmış kuruluş ile işlemleri tamamlanmış olarak piyasaya arz edilmesi,

• Klasik yaklaşım direktiflerinden uyumlaştırılan yönetmelikler kapsamındaki ölçü aletleri için AT tip onay belgesi alınması,

• AB mevzuatından uyumlaştırılan yönetmelikler kapsamına girmeyen diğer ölçü ve ölçü aletleri için ise, Bakanlığımızdan ulusal tip onay belgesi alınması gerekmektedir.

10.2.2004 tarihinde yapılan protokol ile Türk Standardları Enstitüsü, Bakanlığımızca Muayene ve/veya Laboratuvar Hizmet Kuruluşu olarak görevlendirilmiştir. Bu çerçevede Bakanlığımızca verilen tip onay belgelerinde, Muayene Kuruluşu olarak TSE’nin verdiği muayene ve deney raporları esas alınmaktadır.

Hassas elektronik terazi (1200 gr)F2 sınıfı kütle seti Hacim ölçerler

Page 10: ICSG Istanbul 2013

8 ŞUBAT 2013

Yasal metroloji uygulamaları ile ilgili olarak AB ile ülkemiz uygulamaları arasında fark var mıdır? Bu konuda genel bir bilgi verebilir misiniz?

Bahsettiğiniz konuya ilişkin Avrupa Birliği’nde iki temel direktif bulunmaktadır. Bunlar; “Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Direktifi (2009/23/EC)” ile 11 klasik yaklaşım direktifini tek bir yeni yaklaşım direktifi haline getiren “Ölçü Aletleri Direktifi”dir (2004/22/EC)”. Söz konusu her iki direktif de yönetmelik olarak uyumlaştırılmıştır. Böylece yasal metroloji mevzuatımız AB mevzuatı ile tam uyumlu hale getirilmiştir. AB’deki uygulamalar ile ülkemizdeki uygulamalar arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.

Yukarıda bahsettiğiniz uyumlaştırma çalışmalarının tamamlanmasından sonra Bakanlığınız faaliyetlerinde bir değişiklik oldu mu?

Bahsi geçen bu yönetmelikler kapsamındaki ölçü aletlerinin tip onay işlemleri daha önce Bakanlığımızca yürütülürken, söz konusu uyumlaştırma çalışmalarından sonra onaylanmış kuruluşlar tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Bakanlığımız, onaylanmış kuruluşların atanması ve izlenmesi ile piyasa gözetimi ve denetimi (PGD) faaliyetlerine yoğunlaşmaya başlamıştır. Yine bu yönetmelikler kapsamındaki ölçü ve ölçü aletlerinin ilk muayene ve doğrulama işlemleri imalatçıların seçtiği modüle göre onaylanmış kuruluşlar veya onaylanmış kuruluşlarca yetkilendirilen imalatçılar tarafından yapılmaktadır. Tip onay işlemleri Bakanlığımızca yürütülen ölçü ve ölçü aletlerinin ilk muayene ve damgalama işlemleri ise, il müdürlüklerimiz veya Bakanlığımızdan özel damga yetkisi alan imalatçılar tarafından yapılmaktadır.

Söz konusu uyumlaştırma çalışmalarının tamamlanmasından sonra, imalatçıların karşılaştıkları en önemli sorunlardan biri, ölçü aletleri konusunda ülkemizde faaliyet gösteren yerli bir onaylanmış kuruluşun bulunmaması olmuştur. Bu durum; imalatçılarımızı AB’de faaliyet gösteren onaylanmış kuruluşlara bağımlı kılmış, iş ve zaman kaybı yanında önemli ölçüde döviz kaybına neden olmuştur. Ancak,

2008 yılından bu yana gösterilen yoğun çabalar sonucunda Türk Standardları Enstitüsü, Avrupa Komisyonu tarafından 1783 kimlik kayıt numarasıyla; Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Yönetmeliği (2009/23/AT-eski 90/384/AT) konusunda; EK-B AT Tip İncelemesi, EK-D Üretim Kalite Güvencesini Esas Alan AT Tipe Uygunluk Beyanı, modüllerinde onaylanmış kuruluş olarak görevlendirilmiştir. Benzer şekilde, Kalibra International Metroloji Ltd. Şti. Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Yönetmeliği AT Doğrulama (F Modülü) uygunluk değerlendirmesi modülü kapsamında onaylanmış kuruluş olarak görevlendirilmiştir.

Ölçü aletlerinin kullanıma sunulmasından sonra Bakanlık olarak yaptığınız işlemler nelerdir, bunlar nasıl yürütülmektedir?

Kullanıma sunulan ölçü aletleri, 24.7.1994 tarihli ve 22000 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Ölçü ve Ölçü Aletleri Muayene Yönetmeliği ”ne göre, ilk muayene, periyodik muayene, şikâyet muayenesi, ani muayene, stok muayenesine tabi tutulmaktadır. Bu muayeneler, Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlükleri ile Grup Merkezi Belediye Ölçüler ve Ayar Memurluklarınca yürütülmektedir. Bu hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini teminen bölgesel esasa dayalı olarak hizmet vermek üzere; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Konya, Samsun, Gaziantep, Erzurum, Diyarbakır ve Malatya’nın dahil olduğu 10 ilde bölge laboratuvarı kurulmuştur.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’yla (EPDK) birlikte yürüttüğünüz çalışmalar var mı?

Bakanlığımız ile EPDK arasında yapılan protokol kapsamında akaryakıt ve LPG istasyonlarında, lisans ve ulusal marker kontrolleri yapılmaktadır. Bu amaçla il müdürlüklerimizde ulusal marker ölçüm cihazları ile teçhiz edilmiş 50 adet denetim aracı bulunmaktadır. Bu araçlarla petrol istasyonları ve dolum tesisleri sürekli olarak denetlenmektedir.

Sayın Bayram Tek, söz konusu denetimler hakkında ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?

Bakanlığımızca tüketicinin korunması, haksız kazancın önlenmesi ve akaryakıt kaçakçılığından doğan vergi kaybının engellenmesi amacıyla yurt içinde pazarlanan akaryakıt ve LPG piyasasında denetimlere büyük önem verilmektedir. Bu kapsamda, akaryakıt ve LPG sayaçlarında öncelikle sayaçların damga kontrolleri yapılmakta, şayet damgaları sağlam ve sayaca herhangi bir müdahale de yapılmamış ise miktar kontrolüne geçilmektedir. Yapılan bu kontroller sonucunda mevzuata aykırı bir durum tespit edilirse gerekli yasal işlemler yapılmaktadır.

Söz konusu denetimlerin daha etkin ve daha verimli bir şekilde yapılmasını teminen 2008 yılından itibaren çapraz denetimlere başlanılmıştır. Bu denetimler, Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda, denetimin gerçekleştirileceği ilin kendi teşkilatı

Akaryakıt denetim araçları

Page 11: ICSG Istanbul 2013

9ŞUBAT 2013

dışında diğer Çevre İl Müdürlüklerinin personel ve araçlarından faydalanmak suretiyle yapılmaktadır.

2012 yılı içerisinde; Kocaeli-Sakarya Yol Güzergâhı ile Mersin, Antalya, İstanbul, Bartın, Yalova, İzmir, Sivas, Elazığ, Kırıkkale, Karaman, Bilecik, Balıkesir, Konya, Adıyaman, Amasya, Kastamonu, Rize, Mardin, Isparta, Tekirdağ, Osmaniye, Kütahya, Trabzon, Denizli, Uşak il ve ilçelerinde bulunan akaryakıt ve LPG istasyonlarının tamamı denetlenmiştir.

Yapılan denetimlerde;

− Mevcut 12 bin 432 lisanslı akaryakıt istasyonunun yüzde 36,9’ u ve bu istasyonlarda bulunan 168 bin 668 adet akaryakıt sayacının yüzde 48,4’ü,

− Mevcut 9 bin 789 lisanslı LPG istasyonunun yüzde 34,3’ ü ve bu istasyonlarda bulunan 20.111 adet LPG sayacının yüzde 44,1’ i denetlenmiştir.

Söz konusu denetimler;

− 89 adet akaryakıt ve LPG sayacı muayene aracı,

− Denetçi kimlik kartına sahip 500 denetim personeli,

− Ulusal marker denetimlerinde kullanılan 38 akaryakıt denetim aracı,

− LPG piyasası denetimlerinde kullanılan 10 adet denetim aracı ve

− 117 adet ulusal marker saha kontrol cihazıyla yürütülmektedir.

Bu denetimlere paralel olarak, Genel Müdürlüğümüz koordinatörlüğünde;

− Akaryakıt istasyonlarıyla ilgili olarak, 81 ilde bulunan 213 dolum ve depolama tesis ve rafinerilerinde kalite ve standart denetimleri yapılmıştır.

Bu denetimlerde; toplam 641 ürün denetlenmiş olup 38 üründe aykırılık tespit edilmiştir.

− LPG istasyonlarıyla ilgili olarak, 55 ilde bulunan 197 LPG dolum ve depolama tesis ve rafinerilerinde kalite ve standart denetimleri yapılmıştır. Bu denetimlerde; toplam 133 numunenin 60’ı standartlara aykırı bulunmuştur.

Aykırı bulunan ürünlerle ilgili işlemler EPDK tarafından yürütülmektedir.

Hazır ambalajlı mamullere ilişkin faaliyetlerinizi anlatır mısınız?

Bakanlığımızın önemli faaliyetlerinden biri de hazır ambalajlı mamullere ilişkin olarak yürütülen faaliyetlerdir. Konuyla ilgili olarak AB mevzuatından uyumlaştırılmış üç yönetmelik bulunmaktadır.

Bunlar;

− Hazır Ambalajlı Mamullerin Ağırlık ve Hacim Esasına Göre Net Miktar Tespitine Dair Yönetmelik (76/211/AT),

− Hazır Ambalajlı Mamullerin Nominal Dolum Miktarı ile İlgili Kuralların Belirlenmesine Dair Yönetmelik (2007/45/AT),

− Ölçü Kabı Olarak Kullanılan Ölçü Şişelerine Dair Yönetmelik (75/107/AT)’tir.

Bu yönetmelikler kapsamında söz konusu ürünlerin etiket ve nominal dolum miktarları kontrol edilmektedir.

Bu kapsamda, 2012 yılında 3 bin 505 adet hazır ambalajlı mamul denetlenmiş, bunlardan 583’ü aykırı bulunmuş olup, toplam 89 bin 696 TL para cezası uygulanmıştır.

Bakanlığınızca takograf cihazları konusunda verilen hizmetlerden de bahsedebilir misiniz?

Bakanlığımızca;

− Dijital ve analog takograf cihazlarının tip onay işlemleri,

− Dijital takograf cihazlarında kullanılan sürücü, denetim, şirket ve servis kartlarının tip onay işlemleri,

− Söz konusu cihazların montajı, muayenesi, aktivasyonu, kalibrasyonu ile tamir hizmetini verecek servisler

ve burada çalışacak teknik personelin belgelendirilmesine ilişkin işlemler yürütülmektedir.

Konuyla ilgili olarak; “Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Yapan Araçlarda Kullanılan Takograf Cihazları Hakkında Yönetmelik” 27587 sayılı ve 21/5/2010 tarihli,“Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliği” 28171 sayılı ve 12/02/2012 tarihli, “Takograf Cihazları Servis Hizmetleri Hakkında Yönetmelik” 28204 sayılı ve 14/02/2012 tarihli, “Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ise 28290 sayılı ve 12/5/2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Sayın Tek, yürütmüş olduğunuz çalışmalara ilişkin Bakanlığımızın üyesi olduğu uluslararası kurum/kuruluşlardan bahseder misiniz?

Bakanlığımız; Uluslararası Ölçüler ve Ağırlıklar Bürosu’nda (BIPM), Uluslararası Yasal Metroloji Teşkilatı’nda (OIML) ve Karayolu Nakliye Uygulama Kuruluşları Konfederasyonu’nda (CORTE) asil üye sıfatıyla, Avrupa Yasal Metroloji İşbirliği Teşkilatı’nda (WELMEC) ise gözlemci üye sıfatıyla temsil edilmektedir. Söz konusu kuruluşların toplantılarına da düzenli olarak katılım sağlanmaktadır.

Son olarak okuyucularımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Günlük hayatımızda metroloji ve standardizasyon hizmetleri en çok kullandığımız hizmetlerdendir. Bu hizmetler; tüketicilerin korunması, haksız kazancın önlenmesi ve ülkemizde serbest piyasa ekonomisinin düzenli bir biçimde yürütülmesi için büyük önem arz etmektedir. Vatandaşlarımızın da bu konularda bilinçli ve duyarlı olması önemlidir. Ölçü ve ölçü aletlerine ilişkin her türlü başvurular Bakanlığımıza yapabilir. Yapılan tüm bu başvurular en kısa sürede incelenerek ilgili taraflar bilgilendirilmektedir.

Metroloji ve standardizasyon hizmetlerinin ülke genelinde etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi açısından Bakanlık olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü gayret gösterilmeye devam edilecektir.

Akaryakıt ölçeği (1,2,5,10,20 lt)

Page 12: ICSG Istanbul 2013

10 ŞUBAT 2013

Dünyanın bugünkü konjonktüründe gerek bölgesel ve gerekse uluslararası bir güç haline gelen, yükselen değer Türkiye’nin, sahip olduğu güç paralelinde Türk sanayicileri; artık başkaları tarafından kendi ülke veya kuruluş menfaatleri dikkate alınarak hazırlanan standarlara uygun üretim yapma gayreti içerisinde olmak yerine, üretmekte olduğu ürün ve hizmetlerle ilgili uluslararası standartları hazırlama çalışmalarını yürüten teknik komitelerin çalışmalarına aktif olarak katılmalı, üretim/hizmet alanlarıyla ilgili standartların hazırlanmasında belirleyici olmalıdır.

Kabul etmemiz gerekir ki, günümüz dünyasında, dışa kapalı ekonomik sistemler yerine, serbest rekabetin olduğu, dışa açık ekonomiler ve küresel bir piyasa söz konusudur. Bu piyasada var olabilmek, ürün ve hizmetlerin güvenilir, emniyetli ve iyi kalitede olduklarının güvence altına alınması atık ve hataların asgari düzeye indirilmesi,

Standardizasyon

Türk Standardları Enstitüsü (TSE); uluslararası standart kuruluşları olan Uluslararası Standardlar Kuruluşu (ISO) ve Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC) ile Avrupa standart kuruluşları Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi’nin (CENELEC) tam üyesi ve ülkemizdeki tek temsilcisidir. Dolayısıyla gerek uluslararası ve gerekse Avrupa standardının hazırlanması çalışmalarına katılım TSE aracılığı ile gerçekleşmektedir. TSE, küreselleşen ticaretteki teknik engellerin kaldırılması açısından kritik öneme sahip standartlar bağlamında, gerek uluslararası ve gerekse Avrupa standartlarının sanayicilerimizin menfaatleri doğrultusunda hazırlanması hususunda uzun yıllardan beri büyük bir gayret göstermektedir. Avrupa standardizasyon kuruluşlarına tam üyelikle birlikte bu çabalar daha da artırılmış olmakla birlikte bu konuda sanayicilerimize ve diğer ilgili taraflara da önemli görevler düşmektedir.

Ülkemiz için gerekli olan her türlü ürün, hizmet ve sistemlerle ilgili milli standart çalışmalarını ilgili tarafların katılımları ve görüşleri doğrultusunda yürütmekte olan TSE aynı zamanda Avrupa ve uluslararası standart çalışmalarını yakından takip etmekte yeni hazırlanan, revize veya iptal edilen standartlarla ilgili her türlü gelişmeyi vakit geçirmeksizin ilgili taraflara iletmektedir.

Bu çalışmalara ilave olarak TSE, bölgesel ve uluslararası standartların hazırlanması veya revizyonu aşamalarında sanayicilerimizin görüşlerinin ülkemiz menfaatleri

Ramazan USTA Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Standard Hazırlama Merkezi Başkanı

doğrultusunda ilgili standartlarda yer alması için büyük gayret sarf etmektedir.

Uluslararası ticarette var olabilmenin ve rekabet edebilir bir kuruluş olmanın ön şartlarından birinin, uluslararası standartlara uygun mal ve hizmet üretmek olduğu bir gerçektir.

Standartların zaman zaman ticarette teknik engel olarak kullanıldığı da dikkate alındığında standartların önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Diğer taraftan hızla gelişmekte olan Türk sanayisi ve Türk sanayicilerinin yaptıkları ihracat dikkate alındığında uluslararası standartlara uygun üretim yapmanın önemi de ortadadır.

Uluslararası ticaretten önemli bir pay almakta olan ve ihracat hedefini her yıl daha da yükselten Türk sanayicileri bu hedef doğrultusunda ilerleyebilmek için, standartların hazırlanmasında, ürünler/hizmetlerle ilgili uluslararası kuralların belirlenmesinde öncü olmalıdır.

Page 13: ICSG Istanbul 2013

11ŞUBAT 2013

ve uluslararası standardizasyon kuruluşları oluşturulmuştur. Uluslararası alanda standardizasyon çalışmalarını yürüten 30 civarındaki kuruluşlardan en aktifleri; Uluslararası Standardlar Kuruluşu (ISO), Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC), Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’dir (ITU).

1947 yılında kurulan ISO’nun merkezi Cenevre’dedir. 161 ülkenin üyesi olduğu bu kuruluşun hazırlamış olduğu uluslararası standart sayısı 18 bini geçmiş durumdadır. Çalışma konuları, IEC’nin sorumluluğuna giren elektrik ve elektronik konuları dışında sınırlandırılmamıştır.

IEC, 1906 yılında kurulmuş ve merkezi Cenevre’de olup 79 üye ülkesi bulunmaktadır. 5 bin 600’e yakın uluslararası standart hazırlamış olan bu kuruluş elektrik, elektronik ve ilgili teknolojiler alanlarında görev yapmaktadır.

verimliliğin artırılarak maliyetlerin düşürülmesi uluslararası standartlara uygunlukla mümkün olmaktadır.

Bu durum, sanayicilerimizin standardizasyon faaliyetlerine, özellikle de uluslararası standardizasyon faaliyetlerine, her zamankinden çok daha fazla önem vermelerini gerektirmektedir.

Sanayicilerimiz, küresel pazara girebilmek için standartlara uygun üretim yapmalı, küresel pazarda başarılı olmak için ise standartlara uymakla kalmayıp, standartları belirleyen olmalıdırlar.

Sanayicilerimizin standartları belirleyen olmaları için yani ulusal görüşün uluslararası standartlara yansıması amacıyla kurulan ve bütün sanayicilerimizin katılımını beklediğimiz Ayna Komite çalışmaları; 20 farklı sektörde, 83 ayna komite ve bu komitelerde gönüllülük esasına dayalı olarak çalışan bin 150 uzmanla yürütülmektedir.

Ancak, bu rakamların Türkiye gibi 75 milyonluk nüfusa sahip bir ülke için çok yetersiz olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Örnek olması açısından 8,5 milyonluk bir nüfusa sahip Avusturya’da, standardizasyon çalışmalarına katılan uzman sayısının 5 bin 903, Almanya'da yaklaşık 35 bin olduğunu dikkate aldığımızda ülkemizdeki rakamın ne kadar az ve üzücü olduğu görülmektedir.

Üretim ve tüketim yapılarında meydana gelen önemli değişimler ve bunlara paralel olarak gelişen ticari faaliyetler standardizasyona verilen önemin artmasına sebep olmuş, bunun sonucu olarak da ulusal, bölgesel

ITU, 1865 yılında Paris’te Uluslararası Telgraf Birliği olarak kurulmuş, bugünkü ismini 1934 yılında almış, 1947 yılında da Birleşmiş Milletler’in özel bir organı haline gelmiştir. 191 üye ülkesi bulunan ITU, telekomünikasyon alanında ISO ve IEC ile birlikte çalışarak uluslararası standart hazırlamakla yükümlüdür.

Belirli bir coğrafi alanda görev yapan bölgesel standardizasyon kuruluşlarının en aktifleri Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN), Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (CENELEC) ve Avrupa Telekomünikasyon Standardları Enstitüsü’dür (ETSI). ISO, IEC ve ITU’nun benzeri kuruluşlar olan CEN, CENELEC ve ETSI sadece Avrupa Bölgesini kapsayan kuruluşlardır.

CEN, 1961 yılında altı AB ve yedi EFTA ülkesinin standardizasyon kuruluşları tarafından kurulmuş olup günümüzde AB ülkelerinden 27, EFTA ülkelerinden üç, Hırvatistan ve Türkiye olmak üzere toplam 32 üyesi bulunmaktadır.

Sanayi Kamu

Odalar ve borsalar

Standardizasyonun demokratik meşruiyeti,tüm paydaşların katılımına bağlıdır

Sivil ToplumÖrgütleri

İş dünyasıTüketiciler

KOBİ’ler

Araştırma vedeney

kuruluşları

STANDARDİZASYON

Page 14: ICSG Istanbul 2013

12 ŞUBAT 2013

CENELEC, 1973 yılında kurulmuş olup AB ülkelerinden 27, EFTA ülkelerinden üç, Hırvatistan ve Türkiye olmak üzere toplam 32 üyesi bulunmaktadır.

Bir başka bölgesel standardizasyon kuruluşu da “Bölgelerarası Standardizasyon Birliği”dir (BASB). 09-11 Eylül 1991 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen uluslararası bir konferansa katılan Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Moğolistan, Moldova, Özbekistan, Tataristan ve Türkiye’nin standart teşkilatları temsilcileri arasında yapılan görüşme ve müzakerelerden sonra, ülkeler arasındaki ekonomik ve sosyal faaliyetlerin geliştirilmesi amacıyla bölgedeki ülke standart teşkilatları arasında, bir birliğin kurulması karalaştırılmış ve teşkilat temsilcilerinin imzaladığı bir protokol ile 11 Eylül 1991 tarihinde Bölgelerarası Standardizasyon Birliği kurulmuştur.

Daha sonraki yıllarda Tacikistan (1992), Türkmenistan (1992), Arnavutluk (1992), Başkurdistan Cumhuriyeti (1997), Dağıstan Cumhuriyeti (1992), Kabardino-Balkarya Cumhuriyeti (1992), Adıgey Cumhuriyeti (1997), Krasnodar (1998), Rusya Federasyonu (2003) ve Gagavuzya’nın (2009) üye olmasıyla BASB’ın toplam üye sayısı günümüzde 20’ye çıkmıştır.

TSE, Uluslararası Standardizasyon Kuruluşu (ISO), Uluslararası Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (IEC), Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi’ne (CENELEC) tam üyedir. Bu teşkilatların Genel Kurullarına ve İdari Kurullarına katılmakta ve Yönetim Organlarında yer almaktadır.

TSE, uluslararası standardizasyon kuruluşu ISO’nun yürütme organı olan ve 20 üyeden oluşan ISO Konsey’in üyesidir. TSE ayrıca Avrupa standardizasyon kuruluşları olan CEN ve CENELEC’in Yönetim Kurulu ve Teknik Kurulu’na da üye olarak katılmaktadır.

10 yıldır üyesi olmak için beklediğimiz Avrupa Standardizasyon kuruluşları CEN ve CENELEC’e tam üyeliğimiz, Ocak 2012’de sonuçlanmış ve “tam üyeliğimiz” onaylanmıştır. Elde ettiğimiz CEN/CENELEC tam üyelikleri ile gücümüzün farkına varıp kış uykusundan uyanmamız gerekmektedir. Çünkü Avrupa standardizasyon çalışmalarının yürütüldüğü CEN/CENELEC üyelerinin oy dağılımlarına baktığımız zaman Türkiye ilk beşte yer almakta ve İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya ile aynı ağırlıkta oy kullanmaktadır.

Tablo 1. CEN/CLEC karar mekanizmasında üyelerin ağırlıklı oyları

Bu şu demektir; herhangi bir standardın gündeme alınması, kabul edilmesi, reddedilmesi için yapılacak oylamalarda Türkiye, ilk beşte yer alan diğer ülkeler gibi 29 oranındaki oy ağırlığı ile en küçük sekiz ülkenin oy toplamına denk oy hakkına sahiptir. Bu da gündemdeki kararların kabul veya reddi için önemli bir orandır. Bu oran CEN/CENELEC’in idari kurullarında alınan kararlarda da geçerli olduğundan bu gücü etkin olarak ülkemiz menfaatleri doğrultusunda kullanmamız yönündeki gayretimiz daim olacaktır.

Ne yazık ki CEN/CLEC oylamalarındaki bu gücümüzü CEN/CLEC’in ve ISO’nun Teknik Komitelerinde yakalayamıyoruz. Şu anda, üç adet ISO teknik komitesinin sekretaryalığı TSE tarafından yürütülmekte olup ayrıca iki adet ISO ve bir adet CEN çalışma grubu başkanlığı da TSE’nin aday gösterdiği uzmanlar tarafından yürütülmektedir. Ancak bu durum, ISO ve CEN/CLEC’deki diğer üye ülkelerin üstlendikleri teknik komite sekretaryalıkları ve başkanlıklarına bakıldığında diğer ülkelerden çok çok aşağılarda olduğumuzu göstermektedir. Ülkemiz, bütün bu imkânlara rağmen standartları hazırlayan teknik komiteleri yöneten ve yönlendiren konumunda değildir.

• Bu durumda iyice düşünüp aşağıdaki soruların cevabını çok geç kalmadan net bir şekilde vermemiz gerekiyor;

• Standart kullanıcısı mı yoksa standart hazırlayıcısı mı olacağız?

• Teknoloji üreten ülke mi olacağız yoksa ithal eden, taklit eden ve tüketen ülke mi olacağız?

ÜLKE OY ORANI ÜLKE OY

ORANI

İngiltere 29 İsviçre 10

Fransa 29 İsveç 10

Almanya 29 Hırvatistan 7

İtalya 29 Danimarka 7

Türkiye 29 Finlandiya 7

Polonya 27 İrlanda 7

İspanya 27 Litvanya 7

Romanya 14 Norveç 7

Hollanda 13 Slovakya 7

Belçika 12 Kıbrıs 4

Çek Cumhuriyeti

12 Estonya 4

Yunanistan 12 Letonya 4

Macaristan 12 Lüksemburg 4

Portekiz 12 Slovenya 4

Avusturya 10 İzlanda 3

Bulgaristan 10 Malta 3

Page 15: ICSG Istanbul 2013

13ŞUBAT 2013

• Standartların hazırlanmasında yöneten ve yönlendiren mi olacağız yoksa sömürülmeye devam mı edeceğiz?

Tablo 2. ISO’daki Teknik Komite Sekretaryalıkları ve Başkanlıklarının

Ülkelere Göre Dağılımı

TSE olarak; standartlar, standartların hayatımızdaki yeri ve önemi hususunda ülke genelinde bilgi düzeyini ve farkındalığı artırmak, başta sanayicilerimiz olmak üzere ilgili tüm tarafları standart hazırlama çalışmalarına dahil etmek temel amacımızdır.

Ülkemizin üretim gücü ve teknolojisinin yanı sıra bilgi birikiminin de standardizasyon alanında değerlendirilmesini sağlayarak uluslararası standart hazırlama çalışmalarında daha etkin, daha fazla uzmanla uluslararası standart hazırlama çalışmalarına katılan, daha fazla uluslararası teknik komite başkanlığı ve sekretaryalığını üslenen bir kuruluş olmak temel hedeflerimizdir. Bunlara ilave olarak;

ÜLKE KOMİTE BAŞKANLIĞI

KOMİTE SEKRETARYALIĞI

ANSİ (USA) 117 509

DİN (ALMANYA) 130 352BSI (İNGİLTERE) 70 355AFNOR (FRANSA) 69 212

JISC (JAPONYA) 67 193SA (AVUSTRALYA) 19 76

ASI (AVUSTURYA) 3 16

SNZ (YENİ ZELLANDA) 1 8

DSM (MALEZYA) 5 6

TSE(TÜRKİYE)

3 2

• Ülke içinde ve dışındaki çok değerli beyin gücünün standardizasyon çalışmalarına aktif katılımlarının sağlanması yönünde daha etkin adımlar atmayı,

• Kuruluş ziyaretleri, yazılı bilgilendirmeler, toplantı, seminer ve sempozyumlar düzenleyerek ayna komite çalışmalarına katılımı artırma, insanımızın potansiyelinden en üst düzeyde faydalanma, standardizasyonun önemi hakkında ülke genelinde bilgi düzeyini ve farkındalığı artırma gayreti içerisinde olmayı,

• Ülkemize has ürünlerimize yönelik ulusal standartların yanında uluslararası standartların da hazırlanması için ISO ve CEN bünyesinde sektör temsilcilerimizin katkı ve katılımlarıyla girişimlerde bulunmaya öncelik vermeyi,

• Standartların ilgili sektörlerce hazırlanması için azami gayret göstermeyi,

• Bunun için de; sektörlerin ağırlıklı olduğu bölgelerde sektör toplantıları yaparak bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerimize ağırlık vermeyi,

• Standart hazırlama faaliyetlerinde, üniversite öğrencilerimize de yer vererek, öğrencilerimizin daha öğrenciyken, standartların ulusal ve uluslararası alandaki önemini kavramalarına, onların bu alanlara teşvik edilmesine ve bu bilinçle yetişmelerine katkı sağlamayı,

• Standartların, uygulayıcılar tarafından daha anlaşılır olması için, uygulama kitapçıkları hazırlamayı

ve uygulamaya yönelik eğitimler vermeyi, planlamaktayız.

Dünyamız, hızlı nüfus artışı ve sanayileşmenin getirdiği;

• Doğal kaynakların hızla tükenmesi,

• Atıkların artması,

• Ozon tabakasının tahribi,

• Sera etkisi nedeniyle iklim dengesizlikleri,

• Yağmur ormanlarının yok olması,

• Zehirli atıkların doğaya verilmesi

gibi giderek artan ve çeşitlenen tehditler karşısında hepimizden bilinçli bir ilgi beklemektedir.

Bu konuda üretici ve tüketici olarak, herkese büyük sorumluluklar düşmektedir. Kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sonsuzdur.

Sorunlar oluşmadan, gerekli önlemler “standartlarla” alınmalıdır.

Dünyada bir arada yaşanıldığı gerçeği, sorumlulukların eşit bir şekilde paylaşılmak durumunda olunduğu, kısa dönemli çıkar hesapları yüzünden ortaya çıkacak sorunların, problemlerin ve başarısızlıkların sonucunun, gelecek nesiller tarafından daha ağır bir bedelle ödeneceği gerçeği unutulmamalıdır. Dünyayı bütün sorunlarla gelecek nesillere devretmek haksızlık olacağı gibi, gelecek nesillerin daha iyisine layık olduğu, onlara aydınlık bir gelecek bırakmak gerektiği göz ardı edilmemelidir.

Bu bilinç ve anlayışla, dünyayı ve gelecek nesilleri “standartlara” emanet etmeli ve sorunsuz bir dünya için anahtarların “standartlarda” gizli olduğu unutulmamalıdır.

Page 16: ICSG Istanbul 2013

Makale AKILLI ŞEBEKE VE İLERİ ÖLÇÜM ALTYAPISI

14 ŞUBAT 2013

Erkut KIRMIZIOĞLU / Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı (Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü)

AKILLI ŞEBEKE VE İLERİ ÖLÇÜM ALTYAPISI

Mevcut Şebeke YapısıGünümüzün güç sistemleri, 1883 yılında Tesla’nın dizayn esaslarına göre kurulmuştur. O günler için merkezi üretimler, talep kontrolü ve tek yönlü iletim sistemleri mantıklı olmasına karşın, günümüz ihtiyaçlarına artık yeterince cevap verememektedir. Ülkemizde ve dünyanın birçok ülkesinde elektrik şebekesi; enerji santrallerinin birbirlerine uzun iletim hatları ile enterkonnekte sistemi oluşturacak şekilde bağlandığı bir yapıdadır. Enterkonnekte şebeke alternatif akım ile işletilmekte olup herhangi bir kısmında sistemin çökmesi durumunda meydana gelen dengesizlik bütün sistemin çökmesine ve dolayısıyla ülkede hatta bağlantılı olduğu diğer ülkelerde de enerji kesintisine yol açmaktadır (Tanrıöven ve diğerleri, 2011). 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen enerji kesintisi nedeni ile ABD’de yaklaşık 55 milyon kişi enerjisiz kalmıştır. Birbirini takip eden zincirleme olaylar sonucu oluşan büyük çökme, yedi dakika gibi bir sürede oluşmuş ve komşu ülke Kanada’da enerji kesintisine yol açmıştır. Güç eksikliklerini şebekedeki sensörler vasıtasıyla anında tespit etmek, kesinti olmadan beslemek, iletim ve dağıtım hattındaki kayıp enerjinin azaltılması, verimin arttırılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretilebilmesi için mevcut elektrik şebekelerinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Akıllı ŞebekeSürekli değişim ve gelişim içinde bulunan dünyamızda, enerjiye duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Enerji talebinin yüksek oranda artışına rağmen, dünyadaki enerji kaynaklarının sınırlı olması, bu kaynakların daha verimli kullanılmasını gerektirmektedir. Günümüzde günlük hayatın sürdürülebilmesi için gerekli olan ısınma,

üretim, ulaştırma vb. aktivitelerde enerji kaynağı olarak büyük oranda fosil kökenli yakıtlar kullanılmaktadır. Kömür, petrol, doğal gaz vb. fosil kökenli kaynakların kullanılması ile atmosfere insan sağlığına zararlı gazlar salınmaktadır. Enerji üretmek ne kadar önemli ise enerjinin doğru ölçülmesi, verimli kullanılması, kayıp kaçağının az olması, çevre dostu olması ve yeni teknolojilerin sisteme entegre edilebiliyor olması da o kadar önemli hale gelmiştir. Bu beklentileri karşılamak için elektrik şebekelerinin akıllı şebeke haline getirilmesi gerekmektedir.Akıllı şebeke, sistemdeki paydaşların çift yönlü olarak birbirleri ve kontrol merkezi ile haberleşebildiği, enerjinin anlık olarak takip edildiği ve dinamik olarak yönetildiği bir sistemdir. Bunun yanında akıllı şebeke teknolojileri sayesinde rüzgâr, güneş, jeotermal vb. yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriğin şebekeye aktarımı kolayca yapılabilmekte, böylece çevre dostu enerji üretilerek karbon salınımı azaltılmaktadır. Akıllı şebekenin bir diğer avantajı da tüketiciye tercih ettiği dağıtım şirketinden elektriği satın alma şansı sunmasıdır. Tüketici farklı enerji tarifelerinden yararlanabilmekte, elektriği ucuz olduğu saatte satın alırken, evinde, işyerinde ya da otomobilinde yenilenebilir enerji kaynaklarından ürettiği fazla enerjiyi

enerjinin pahalı olduğu saatlerde şebekeye satabilmektedir. Böylece tüketici üretici konumuna geçmektedir.Dünyada ve Türkiye’de Akıllı Şebeke UygulamalarıAvrupa Birliği’nin belirlemiş olduğu 20-20-20 hedefine (2020 yılında enerjinin yüzde 20’sinin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi, CO2 emisyonunun yüzde 20 azaltılması, enerji verimliliğinin artması ile enerji tüketiminin yüzde 20 azaltılması) ulaşmak için AB ülkeleri akıllı şebeke altyapısı kurma çalışmalarını devam ettirmektedir. 2000 yılında başlayıp 2005 yılında tamamlanan Telegestore projesi kapsamında İtalya akıllı şebekeler konusunda ilk adım atan ülke olmuştur. Bu proje ile yaklaşık 29,8 milyon sayaç, uzaktan okunabilen akıllı sayaçlar ile değiştirilmiştir. 2,1 milyar Euro’ya mal olan bu projeden yıllık 500 milyon Euro kazanç beklenmektedir (Giordano ve diğerleri, 2011). 2009 yılında Amerika Birleşik Devletleri, ülkedeki iletim şebekesine akıllı şebeke teknolojilerini ekleyerek tüm şebekeyi baştan sona modernize edecek yeni yatırımlar için 3,9 milyar Dolar’lık bütçe tahsis edildiğini açıklamıştır. ABD ve Avrupa haricinde Çin, Güney Kore, Kanada ve Avustralya da akıllı şebekeler ile yakından ilgilenmeye başlamıştır. Ülkemizde nüfus artışı, şehirleşme, sanayileşme ve teknolojik ilerlemeler nedeniyle sürekli artan enerji ihtiyacı, orta ve uzun vadede en ciddi sorunlardan biri olarak önümüzde durmaktadır. Bu kritik dönemde enerjiyi üreten, dağıtan ve kullanan taraflar; enerjinin verimli, kayıpsız ve rasyonel kullanımı, yenilenebilir enerji kaynaklarının sisteme entegre edilmesi ve sera gazı emisyonlarının azaltılması ile daha esnek, güvenilir ve ekonomik bir şebeke altyapısı için çözümler aramaktadır. Bilgi ve iletişim

Akıllı Şebeke (EPRI, 2012).

Page 17: ICSG Istanbul 2013

Makale AKILLI ŞEBEKE VE İLERİ ÖLÇÜM ALTYAPISI

15ŞUBAT 2013

teknolojileri ile akıllı şebeke gibi gelişmiş teknoloji çözümlerinin var olmasıyla enerji tüketimine ve üretimine dair problemlerin zamanla ortadan kalkacağı öngörülmektedir. Bu sebeple mevcut şebeke sistemlerinin, bu sisteme entegre olabilmesi için bir değişim geçirmesi kaçınılmazdır.İleri Ölçüm Altyapısıİleri ölçüm altyapısı, akıllı şebeke altyapısı üzerinden dağıtılan, iletilen, üretilen ve yönetilen enerji miktarını anlık ölçmek ve merkeze iletmek üzere kurulmuş akıllı bir sistemdir. Bu altyapılarda tüketici ve üretici arasında çift yönlü veri aktarımı söz konusudur. Bu altyapı ile mevcut ölçüm sistemlerindeki gibi sadece enerji tüketim verileri değil, aynı zamanda şebekeye iletilen enerji verileri de kontrol merkezine aktarılır. Sistemde kullanılan sayaçlar yoluyla uzaktan enerji kesme ve açma ya da farklı enerji tarifelerinden yararlanma vb. özellikler tüketicilere sağlanmaktadır. İleri ölçüm altyapısının üç ana bileşeni bulunmaktadır: 1. Akıllı SayaçlarAkıllı şebekelerde mevcut şebekelerde kullanılan analog sayaçlar yerine anlık tüketimi kayıt eden akıllı sayaçlar kullanılmaktadır. Akıllı sayaçlar, tüketilen enerjinin miktarını kısa aralıklarla kaydederek yönetim merkezine faturalama, inceleme ve denetleme yapması için ileten sayaçlardır. Akıllı sayaçlar, tüketiciyi şebekeye bağlayarak elektrik üretim tesislerinden prizlere kadar uzanan bir iletişim ağı kurmaktadır. Enerji, akıllı sayaçlar ile evdeki bir kontrol ekranı, bilgisayar ya da cep telefonu ile kontrol edilebilmektedir. Akıllı sayaçlar ile otomasyon sistemlerini uzaktan kontrol etmek mümkün olmuştur. Tüketici elektrik fiyatının yüksek olduğu saatlerde uzaktan tek tuş hareketi ile klimanın gücünü kısabilecek, buzdolabını akşam soğutmaya almak için kurabilecek, açık elektronik eşyaları hazır hale geçirebilecektir. Bu durum tüketicilerin faturalarına yansırken, elektrik üreticilerinin de gereksiz yüklerden kurtulmasını sağlayacaktır.

2. Haberleşme ÜniteleriHaberleşme üniteleri akıllı sayaçlardan belli periyotlarla aldığı tüketim verilerini kontrol merkezine gönderen iletişim ve depolama birimleridir. Herhangi bir şekilde kontrol merkezi ile iletişim problemi olduğunda haberleşme üniteleri kısa dönemli veri depolama görevi de görür. Haberleşme modülleri sayacın içine monte edilebileceği gibi sayaca sonradan eklenen ayrı bir parça da olabilir.3. Kontrol MerkeziKontrol merkezi; haberleşme üniteleri vasıtasıyla akıllı sayaçlardan aktarılan tüketim bilgilerini veri tabanında depolayan, kullanıcıların analiz ve planlanmasına uygun tablo ve grafik haline dönüştüren bir yerdir.Uzaktan Sayaç Okuma Sistemleri İleri ölçüm altyapısının önemli bir bileşeni olan otomatik sayaç okuma sistemi; sayaç verilerinin otomatik olarak uzaktan okunabilmesi, verilerin merkezi bir sisteme aktarılması, doğrulanması, eksik verilerin doldurulması, verilerin saklanması ve ilgili taraflara istenen formatta sunulması amacıyla, kurulacak olan gerekli yazılım, donanım ve iletişim altyapısını kapsayan sistemdir (T.C. Resmi Gazete, 27901). Sistem, sayaçlar ile ana kontrol merkezi arasında çift yönlü haberleşmeyi sağlayarak, sayaç verisini sahadan ana merkeze güvenilir iletişim yöntemleriyle iletir ve merkezde bu veriyi işleyerek raporlar, ilgili taraflarla paylaşır ve saklar.Uzaktan Sayaç Okuma Sisteminin Paydaşlarına Sağladığı YararlarUzaktan sayaç okuma sisteminin paydaşlarına sağladığı avantajlar şu şekilde özetlenebilir:Şirketler, İdareler• Abone tüketimlerinin maksimum

yüzde 1 hata oranı ile hassas olarak ölçülebilmesi,

• Sayaçlar üzerinde yapılacak müdahalelere bağlı kayıp/ kaçağın azaltılması,

• Faturaya yanlış endeksin girmesi veya abone faturalarının yanlış okunması

gibi durumların ortadan kaldırılması,• Sayaç tüketim değerlerini okumak

için sahaya personel gönderme zorunluluğunun olmaması,

• Gerçek zamanlı tüketim/talep bilgileri idarenin kullanımına sunulması ile veri analizi.

Kamu• Enerji verimliliğinin artırılması ile

ulusal boyutta enerji tasarrufu sağlanması,

• Enerji piyasasının etkin denetimi, sağlıklı bir rekabet ortamının oluşması,

• Herhangi bir doğal afet durumunda, sayaç açma kapama modülünün devreye sokularak insanların zarar görmesinin önüne geçilmesi.

Tüketiciler• Günün belli saatlerinde, elektriğin

ucuz olduğu dönemlerde, fazla elektrik tüketen cihazların kullanılması durumunda tüketicinin yüzde 50’ye yakın oranlarda tasarruf edebilmesi,

• Hizmet kalitesinde artış sağlanması,• Uzaktan verilen komutlarla evdeki

diğer cihazların yönetiminin sağlanması.

Sektör• Sayaç sektörünün teknolojik açıdan

gelişerek yazılım donanım, altyapı güçlendirme gibi konularda da aktif rol alması ile yeni pazar olanaklarının ortaya çıkması, ekonomide canlılık yaratılması, istihdam artışı.

Kaynakça • Tanrıöven, K. Yararbaş, S. Cengiz, H. (2011).

Geleceğin Elektrik Dağıtım Şebekesi Smart Grid. Fırat Üniversitesi, Elazığ.

• Giordano, V. Gangale, F. Fulli G. Jiménez S. (2011). Smart Grid Projects in Europe, European Commission, Reference Report by the Joint Research Centre, Publications Office of the European Union.

• T.C. Başbakanlık Resmi Gazete (2011). Otomatik Sayaç Okuma Sistemlerinin Kapsamına ve Sayaç Değerlerinin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar. 10 Nisan 2011 gün, 27901 sayılı.

Page 18: ICSG Istanbul 2013

Makale METROLOJİDE ÖLÇÜM BELİRSİZLİĞİ

16 ŞUBAT 2013

Onur ESEN / Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı(Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü)

METROLOJİDE ÖLÇÜM BELİRSİZLİĞİ

Ölçüm bilimi anlamına gelen metrolojide, temel unsurlardan biri de ölçümün ne kadar doğrulukta

yapıldığının bilinmesidir. Ölçüm sonuçlarının doğru değerlendirilmesi sonuçların güvenilirliğine bağlıdır. Ölçülen aynı büyüklüğün değeri ölçümden ölçüme farklılık gösterir. Her ölçümün sonucunda verilen sayı mutlaka belli bir şüphe içerir. Bu sebeple ölçüm sonucu verilirken ölçülen veya hesaplanan değerin belirsizliği her zaman verilmelidir. Genel anlamda ölçüm sonucu, ölçülen bir büyüklük için yaklaşık bir değer veya tahmindir. Dolayısıyla ölçüm sonucu ancak belirli bir güven seviyesindeki ölçüm belirsizliği ile beraber verildiğinde tamamlanmış olur. Uluslararası Temel ve Genel Metroloji Terimleri Sözlüğü’nde ölçüm belirsizliği için; “ölçülen büyüklüğe mantıklı bir şekilde atfedilebilecek bütün değerlerin dağılımını karakterize eden ve ölçüm sonucuyla ilişkili olan bir parametredir” denilmektedir. Belirsizliğin bu tanımı ölçülen büyüklüğü mantıklı bir şekilde içereceğine inanılan bütün değerlerin içinde bulunduğu aralığa vurgu yapmaktadır. Böylelikle belirsizlik, ölçüm sonucunun doğruluğuna olan güveni artırmaktadır.Ölçüm belirsizliği, izlenebilirliğin ve kalibrasyonun temelini oluşturur. Bilimsel metrolojinin temel görevlerinden biri, ölçü veya ölçü aletinin ölçüm belirsizliğinin ölçü aletinin kullanım yerine bağlı olarak izin verilebilir hata sınırları içerisinde tutulmasıdır. Bu da izlenebilirlikle sağlanır ve izlenebilirlikte asıl amaçlanan ölçüm belirsizliğinin aktarılmasının kontrolüdür. Her bir izlenebilirlik geçişi ölçüm belirsizliği

daha düşük olan ölçü veya ölçü aletiyle ölçüm belirsizliği daha fazla olan ölçü veya ölçü aletinin kıyaslanması işlemine dayanır. Bunu şu şekilde açıklamak mümkündür. Kütle birimi kilogram, en yüksek doğrulukta BIPM’de (Uluslararası Ölçüler ve Ağırlıklar Bürosu) bulunur ve uluslararası kilogram prototipi olarak adlandırılır. Bilimsel metrolojiden sorumlu kuruluş olan Ulusal Metroloji Enstitüsü’nün (UME) organizasyonu ile BIPM tarafından ülkemize verilen ulusal kilogram prototipi ile uluslararası kilogram prototipi kıyaslanır ve prototipin belirsizlik değerlerinin, izin verilen hata sınırlarının içerisinde olup olmadığının kontrolü yapılır. Aynı işlem ulusal kilogram prototipinden başlayarak piyasada kullanılan kütlelere kadar uygulanarak izlenebilirlik zincirinin her adımında hata ve ölçüm belirsizliği kontrolü sağlanır. Yapılan işlemler dizisinin sonucunda ölçü veya ölçü aletine kalibrasyon sertifikası düzenlenir ve belirsizlik değeri kalibrasyon sertifikasında yer alır.

Şekil. İzlenebilirlik zincirinde ölçüm belirsizliği

Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere aslında her ölçümün bir belirsizlik değeri vardır ve her ölçü veya ölçü

aletinin yaptığı ölçümlerdeki hata ve belirsizliklerinin kendisinden daha yüksek doğruluğa sahip bir başka ölçü veya ölçü aleti ile belirlenmesi gerekir. Ancak bu şekilde ölçülen büyüklüğün uluslararası standartlarda belirtilen izin verilebilir hata değerlerinin içerisinde olup olmadığı, hata değerinin yanında ölçüm belirsizliğinin de hesaba katılmasıyla bulunabilir. Ölçüm belirsizliğini hesaplamak için belirsizlik parametrelerini doğru saptamak gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, her ölçü veya ölçü aletinin belirsizlik parametrelerinin kendisine özgü olduğudur. Örnek vermek gerekirse, kütlede belirsizlik parametrelerinden biri komparatör terazinin belirsizliği iken akaryakıt sayacındaki belirsizlik parametrelerinden biri debimetre çözünürlüğünden gelen belirsizliktir. Bu belirsizlikler, temel belirsizlik kavramlarının içerisinde değerlendirilerek hesaplanır. Belirsizlik hesabının öncesinde belirsizlik parametreleri, temel belirsizlik kavramları ile ilişkilendirilmelidir. Temel belirsizlik kavramlarını kısaca şu şekilde açıklayabiliriz:• Sistematik Ölçüm Hatası, analiz

sonucunu sabit ve belirli düzeyde değiştiren, nedeni bilinen ve ölçülebilen kesin değerlere sahip hatalardır.

• Rastgele Ölçüm Hatası, her fiziksel ve kimyasal ölçümde bulunan, düzeltilemeyen ve kontrol edilemeyen birçok değişkene bağlı hatalardır. Odanın sıcaklığı, basıncı ve nemindeki hafif oynamalar, titreşimler, cihaz okumasının her defasında farklı açılardan yapılması gibi faktörler rastgele hata kaynaklarıdır.

Page 19: ICSG Istanbul 2013

Makale METROLOJİDE ÖLÇÜM BELİRSİZLİĞİ

17ŞUBAT 2013

• Standart Sapma (s), aynı ölçülen büyüklüğe ait n adet değerin (xi) ortalama değerden uzaklıklarının matematiksel ifadesidir. Standart sapma ortalamadan sapmaların karelerinin toplamının serbestlik derecesine (n-1) bölümünün kareköküdür. n>30 ise (n-1) yerine n alınır.

Yukarıda verilen formülle s parametresi deneysel sapmadır ve sonuçların dağılımını karakterize eder.• A Tipi Ölçüm Belirsizliği

Değerlendirmesi; bu gruba giren belirsizlik bileşenleri standart sapma olarak nitelendirilir. Tekrarlanan ölçümlerden elde edilen bir dizi sonuç rastgele hata sebebi ile birbirinden az da olsa fark gösterir. Her bir değerin ortalamadan farklarının dağılımı kabaca ölçümün belirsizliğini verir. Dağılım ne kadar büyükse belirsizlik de o kadar fazladır. Standart sapma (s) büyüdükçe dağılım yaygınlaşır. Standart belirsizlik (u(x)), ortalamanın standart sapmasına (standart hata=s/√n) eşittir.

• B Tipi Ölçüm Belirsizliği Değerlendirmesi; bu gruba giren belirsizlik bileşenleri ilgili standart sapmaya yaklaşık olduğu düşünülen uj olarak nitelendirilir. Önceden hesaplanmış bir belirsizlik değeri, sonra bunu kullanan kişi tarafından bir belirsizlik hesabına eklenirken Tip B belirsizlik olarak değerlendirilir.

• Standart-Bileşik Standart ve Genişletilmiş Ölçüm Belirsizliği;

toplam belirsizliği hesaplarken öncelikle tek tek bütün belirsizlik kaynaklarından gelen belirsizliği irdeleyip ayrı ayrı katkılarına değer biçmek gerekir. Her bir bileşenden gelen belirsizlik standart dağılım olarak ifade edilir ve buna “standart belirsizlik” denir. Bütün belirsizlik bileşenlerinin birleştirilmesiyle “birleşik standart belirsizlik” hesaplanır. “Genişletilmiş belirsizlik”, birleşik standart belirsizliğin k faktörü ile çarpılmasından elde edilir ve böylelikle %68 olan birleşik standart belirsizliğin güven aralığı artırılmış olur. Yaklaşık %95’lik bir güven aralığı için k=2 alınır.

Birleşik standart belirsizlik;

Genişletilmiş belirsizlik; U= k u(y) formülleriyle hesaplanır. Belirsizlik parametreleri temel belirsizlik kavramlarıyla ilişkilendirilmesi ile birlikte belirsizlik hesabı yapılırken aşağıdaki işlemler dizisi sırasıyla yerine getirilir: 1. Ölçülen Büyüklüğün Tanımı: İlk

olarak ölçülen büyüklük tanımlanır. Ölçülenin ne olduğu açıkça belirtilip ölçümde kullanılan denklem ortaya konulur.

2. Belirsizlik Kaynaklarının Tespiti: Denklemde yer alan parametrelerden gelen belirsizlikler başta olmak üzere bütün belirsizlik kaynakları tespit edilir. Belirsizlik kaynakları bir neden–sonuç grafiği üzerinde gösterilir.

3. Standart Belirsizliklerin Hesabı: Her bir belirsizlik bileşeninden gelen belirsizlik standart belirsizlik (u(x)) olarak hesaplanır.

4. Birleşik Belirsizliğin Hesaplanması: A veya B tipi değerlendirme sonucunda birleşik belirsizlik formülü kullanılır.

5. Genişletilmiş Belirsizliğin Hesaplanması: Rastgele etkilerin değerlendirilmesi için yapılan ölçümlerde yeterli serbestlik derecesi (=n-1; n:gözlem sayısı) sağlanmış ise yaklaşık %95 güven seviyesi için k faktörü 2 alınır. Birleşik belirsizlik k=2 ile çarpılarak genişletilmiş belirsizlik (Ux) bulunur.

6. Belirsizliğin Raporlanması: Hesaplamalar sonunda bulduğumuz Ux (genişletilmiş belirsizlik) birimsizdir. Herhangi bir sonuç rapor edilirken sonuç = x ± (Ux)x şeklinde rapor edilir. Böylece önceden yöntem için hesaplanmış birimsiz (rölatif; ortalamaya oranlı) genişletilmiş belirsizlik, x sonucu ile çarpılarak o sonuca ait genişletilmiş belirsizlik bulunmuş olur.

Kaynakça • Akselli, B. (2012). Akaryakıt Sayaçları

Çalıştayı Ölçüm Belirsizliği Akaryakıt Sayaçlarının Kalibrasyonları ve İzlenebilirliği-Antalya.

• Çoban, T. (2009). Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Makine Laboratuarı 1 Ders Notları-Ölçme. İzmir: Ege Üniversitesi.

• Güngör, M. (2008). Klinik Biyokimyada Ölçüm Belirsizliği. Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi. T.C. Sağlık Bakanlığı.

• National Institute of Standards and Technology. (NIST). (2012) Evaluating uncertainty components: Type B. NIST international database. http://physics.nist.gov/cuu/Uncertainty/typeb.html. Erişim Tarihi: Kasım 2012

• Ulusal Metroloji Enstitüsü. (UME). (2011) G2KU-30, Temel Kütle ve Terazi Eğitim Notları 2011, Gebze.

s2 (xi ) =1n−1

(xi − xi=1

n

∑ )2

 

(𝑥𝑥)

Page 20: ICSG Istanbul 2013

Makale GLOBAL DÜNYADA HIZLA GELİŞEN HAZIR AMBALAJ SEKTÖRÜ

18 ŞUBAT 2013

Murat TAŞCI / Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı(Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü)

GLOBAL DÜNYADA HIZLA GELİŞEN HAZIR AMBALAJ SEKTÖRÜ

Gelişen dünya ile birlikte yaşam tarzımız ve beslenme alışkınlıklarımız da hızla

değişmeye başlamıştır. Artık iş, okul, ev, toplantılar, randevular derken zamanın çok ama çok kıymetli olduğu bilinciyle toplum olarak daha çok tüketim odaklı bir hayata entegre olmaya başladık. Doğal olarak da hazır ve paketlenmiş ürünler hızlı bir şekilde hayatımıza girmiş oldu. Ülkemizin son yıllardaki sanayi üretim artışları dikkate alındığında ambalaj ve sanayi sektöründeki gelişmelerin sektöre etkisinin yadsınamaz bir gerçek olduğu açıktır. Dolayısıyla plastik sanayi, ambalaj sektörü ve üreticiler ile bir bütün olan hazır ambalaj sektörü, ürün pazarlama stratejileri, perakende teknikleri ve diğer teknolojik gelişmeler ile birlikte değişen tüketici ve pazarlama algısıyla sürekli ilerlemektedir.

Özellikle son yıllarda reklamların pazarlamadaki etkin rolünü bilmeyen yoktur. Toplumumuzda, bilhassa çocuklar ile genç ve yetişkin tüketicilerin alışveriş sırasında dikkat ettikleri kriterler arasında görselliğin çok büyük bir öneme sahip olduğunun farkında olmayan yoktur.

Diğer taraftan, insanlar çoğu zaman istedikleri gibi görürler veya öyle bakarlar ve nasıl inanmak istiyorlarsa öyle düşünürler. Görmek inanmak değildir aslında. Bizler sadece inandığımız şeyleri görüyoruz veya fark ediyoruz. Bundan dolayıdır ki aynı şeylere bakarken farklı düşüncelere sahip olmamız da çok normaldir. Yani “görmek inanmaktır” deyimi tam da bunu ifade etmektedir. Bu bağlamda, hazır ambalajlı ürünlerin ambalajları üzerinde kullanılan resimler, semboller,

işaretler ve ikonlar ile renkli ambalajlar tüketicileri cezbeden noktalardır. Bilindiği üzere, tüketicileri etkilemedeki görsellik kelimelerden daha çok öne çıkmaktadır. Alışveriş firmalarının internet sitelerinde, büyük mağazalar ve marketlerin raflarında sergilenen ürünlerde renkli renkli ambalajlar, işaretlemeler ve resimler hepimizi satın almaya yöneltmektedir.

Ülkemizin son yıllardaki krizlere rağmen büyüme trendinin süreklilik kazanmasıyla birlikte kişi başına düşen ortalama gelirdeki artışlar yaşam standartlarında hızlı değişimlere neden olmaktadır. Ortalama insan ömrünün uzaması, kadınların iş hayatında daha fazla rol alması, tüketici alışkanlıklarında yaşanan değişmeler, sayıları sürekli artan büyük alışveriş merkezleri gibi birçok faktör hazır ambalajlı ürünlere olan talebi artırmaktadır. Dolayısıyla, hazır ambalaj sektörü sürekli büyüyen ve gelişen bir sektör durumuna gelmiştir. Aşağıda sunulan Türkiye’deki 2011 yılı verilerine göre alışveriş merkezlerinin artış grafiği bu durumu oldukça net bir şekilde ispatlamaktadır (Arıkan ve Tüzel, 2012).

Peki Ama Hazır Ambalajlı Mamul Nedir?

Yasal metrolojinin bünyesinde değerlendirileceğimiz hazır ambalaj sektörü 5 g veya 5 ml’ den daha az 10 kg veya 10 L’ den daha fazla olmayan nominal dolum miktarına sahip, bir ürün ile bu ürünü içinde taşıyan ambalajdan oluşan, içerisinde belirli miktarlarda ürün bulunan, dolum işletmesinden çıkışlarında önceden belirlenmiş belirli değerleri taşıyan, üzerlerine ağırlık ve/veya hacim birimleri basılmış olan, satın alanın bulunmadığı bir yer ve zamanda ambalaj içerisine doldurulan ve ambalajı değiştirilemedikçe bu değerin değiştirilemediği paketlenmiş ve/veya kapatılmış ambalajlar içerisinde bulunan ürünleri kapsamaktadır. Bu çerçevede, çikolata, zeytinyağı, süt, salam, boya, deterjan, sabun ve kozmetik ürünleri gibi birçok ürünü hazır ambalajlı mamul olarak düşünebiliriz. Dolayısıyla her gün iş yerlerimizde, evlerimizde, okullarda ihtiyaç duyduğumuz ve sürekli kullandığımız birçok ürün hazır ambalajlı mamul olarak nitelendirilerek hayatımızda vazgeçemediğimiz birer unsur olmuştur.

Türkiye’de AVM’lerin Gelişimi (GLA - m2)

Kaynak; Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği 2010 Faaliyet raporu

8.000.000

7.000.000

6.000.000

5.000.000

4.000.000

3.000.000

2.000.000

1.000.000

0

1998

1989

1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

Page 21: ICSG Istanbul 2013

Makale GLOBAL DÜNYADA HIZLA GELİŞEN HAZIR AMBALAJ SEKTÖRÜ

19ŞUBAT 2013

Bakanlığımızın Etkin RolüTam da bu noktada, haksız rekabetin ve kazancın önüne geçmek, tüketici haklarının korunması ve üretimde kalite standardının yükseltilmesini sağlamak, piyasada güvenin sağlanması ile sanayinin geliştirilmesi ve sınırlı kaynakların verimli kullanılması için devletin düzenleyici ve denetleyici rolü önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa Birliği mevzuatından uyumlaştırılarak yürürlükte olan ve Bakanlığımız sorumluluğunda bulunan üç yönetmeliğimiz vardır. Bunlar; “Hazır Ambalajlı Mamullerin Ağırlık ve Hacim Esasına Göre Net Miktar Tespitine Dair Yönetmelik( 76/211/AT )”, “Ölçü Kabı Olarak Kullanılan Ölçü Şişelerine Dair Yönetmelik (75/107/AT)” ile “Hazır Ambalajlı Mamullerin Nominal Dolum Miktarı ile İlgili Kuralların Belirlenmesine Dair Yönetmelik (2007/45/AT)”tir. Ayrıca, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sorumluluğunda bulunan “Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği” ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın sorumluluğunda bulunan “Etiket, Tarife ve Fiyat Listeleri Yönetmeliği” piyasayı düzenleyici yönetmeliklerdir.

Söz konusu 76/211/AT Sayılı Yönetmelik, hazır ambalajlı mamullerin etiketlenmesi, işaretlenmesi ve miktar kontrolleriyle ilgilidir. Unutulmaması gereken en önemli şeylerden biri üreticinin bu Yönetmelik’te belirtilen etiketleme ve miktar gerekliklerini karşılamakla sorumlu olduğudur. Ayrıca, hazır ambalajlı ürünlerin üretiminden tüketiciye ulaşana kadar dağıtım zincirinde görev yapan bütün üretici, dolum işletmecisi, tedarikçi ve ithalatçı Yönetmelik’te belirtilen gerekliliklere karşı sorumludur.

TarihçePiyasaya arz edilen hazır ambalajlı ürünlere ilişkin olarak, “76/211/AT sayılı Hazır Ambalajlı Mamullerin Ağırlık ve Hacim Esasına Göre Net Miktar Tespitine Dair Yönetmelik” 2002 yılında yayımlanmış ve 2005 yılı sonuna kadar ilgili sektöre geçiş süresi verilmiş olup bu tarihten sonra yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle beraber denetimlere başlanmıştır.

Metrolojik Kontrol Nedir?Hazır ambalajlı mamul denetimlerimiz; dolum işletmecisinin tesislerinden veya ithalatçının tesislerinden numune alınarak tahribatlı ve tahribatsız muayene yöntemlerinden biri seçilerek parti büyüklüğü, ölçüm belirsizlikleri ve örnekleme sayıları dikkate alınarak istatistiksel metotlarla yapılmaktadır.

76/211/AT sayılı Yönetmeliğimizde bir hazır ambalajlı mamul partisinin metrolojik kontrolü başarıyla geçmesi için sağlaması gereken üç gereklilik vardır. Şimdi bunları kısaca açıklamaya çalışalım:

1. Kontrolü yapılan hazır ambalajlı mamullerin gerçek dolum miktarlarının ortalaması, nominal dolum miktarından az olamaz. Burada bahsedilen nominal dolum miktarı “anma ağırlığı veya anma hacmi” olarak da bilinen mamulün ambalajının üzerinde belirtilen ve bu hazır ambalajın ağılık veya hacim olarak içermek zorunda olduğu mamul miktarıdır.

2. 76/211/AT sayılı Yönetmelik Tablo 1’de belirtilen müsaade edilebilir negatif hatalar dikkate alınarak hesaplanan Toplam Negatif Hata’ya (TNE) sahip veya daha büyük hataya sahip olan hazır ambalajların oranı, Yönetmelik EK II’ de belirtilen deney şartlarını sağlayan hazır ambalaj partisinden yeterince küçük olmalıdır.

3. Aşağıda sunulan ve Yönetmeliğin Tablo 1’inde belirtilen müsaade edilen negatif hatanın iki katından daha fazla negatif hataya sahip hiçbir hazır ambalajlı ürün olmamalıdır.

Hazır ambalajlı ürün paketleme cihazı

Page 22: ICSG Istanbul 2013

Makale GLOBAL DÜNYADA HIZLA GELİŞEN HAZIR AMBALAJ SEKTÖRÜ

20 ŞUBAT 2013

Tablo 1. Hazır ambalajlı mamullerin dolum miktarında müsaade edilen eksik

dolum miktarları

Örneğin; 500 gram nominal dolum miktarı olan bir hazır ambalajlı ürün için;

1. gereklilik incelenirse, örnekleme yapılacak numunelerin (30 adet ürün) gerçek dolum miktarlarının ortalaması 500 gramın altında olmamalıdır.

2. gereklilik incelenirse, öncelikle Tablo 1’e bakarsak,

- Müsaade Edilen Eksik Dolum Miktarı (TNE) : 15 g

- TU1: Nominal Dolum Miktarı - TNE = 500-15=485 g

- TU2: Nominal Dolum Miktarı - 2*TNE = 500-2*15=470 g

olarak bulabiliriz. Aşağıda sunulan Tablo 2’ye göre, 100-500 arası parti büyüklüğü için ilk seferde üretim aşamasından veya o an üretim yoksa firmanın deposundan rassal olarak seçilmiş 30 adet numune için en fazla 1 tane TU1 sayısına sahip hazır ambalajlı ürüne müsaade edileceği görünmektedir. Ancak 2 tane TU1 çıkarsa ilave olarak yine rassal olarak

seçilmiş 30 adet numune daha alınır ve en fazla 4 tane TU1 sayısına sahip hazır ambalajlı ürüne müsaade edilir. Eğer 5’e eşit veya 5’ten daha fazla TU1’e sahip ürün çıkarsa, parti testi geçmemiş kabul edilir .

Tablo 2. Tahribatsız Muayene İçin İkili Numune Alma Miktarı

3. gereklilik incelenirse, TU2’ye eşit veya TU2’den daha fazla miktara sahip hiçbir hazır ambalajlı ürün piyasaya arz edilemez.

Eğer tüm bu şartlar sağlanırsa denetimi yapılan partideki ürün miktar yönünden başarılı sayılır. Burada, denetçinin gözden kaçırmaması gereken bir husus ise partinin başarılı bir dağılım oranında üretime sahip olması için söz konusu partinin standart sapmasının da hesaba katılmasına bağlıdır. Çünkü parti, testleri geçebilir ancak uygun bir dağılıma sahip olmayabilir.

Duyusal Kontrol Ne Anlama Gelmektedir?Hazır ambalajlı mamullere ilişkin gerçekleştirilen duyusal kontroller, ambalaj üzerinde belirtilmesi zorunlu olan nominal dolum miktarı ve bunu takip eden birim işaretinin yazı yüksekliği büyüklükleri ile üretici firmaya ait iletişim bilgilerinin iyi görünebilecek, açıkça okunabilecek ve silinmeyecek bir

şekilde gösterilmesine ilişkin kurallara istinaden yapılan kontrollerdir. Burada özellikle şunu ifade etmekte fayda görüyorum ki; bir hazır ambalaj üreticisi ürünün ambalajına kendi inisiyatifinde bulunan ve yazılması ihtiyari olan küçük bir “℮” işareti yerleştirebilir. Dolayısıyla, söz konusu “℮” işaretli hazır ambalajlı mamul 76/211/EEC direktifinin gerekliliklerini karşıladığını teyit ettiği için AB üyesi bütün ülkelerde rahatlıkla satışa sunulabilir.

Ayrıca, hazır ambalajlı mamuller için söz konusu bütün bilgiler Avrupa Yasal Metroloji İşbirliği Teşkilatı’nın (WELMEC) kılavuz dokümanlarında, Uluslararası Yasal Metroloji Teşkilatı (OIML) rehber dokümanlarında ayrıntılı olarak verildiğini belirtmekte yarar görüyorum.

Peki Ama Denetim Sonuçları Nasıl?2012 yılı içerinde Bakanlığımız Merkez Teşkilatı koordinasyonunda büyükşehir kapsamında bulunan sekiz ilde (Ankara, Eskişehir, Adana, Adapazarı, Antalya, Kayseri, Bursa, Erzurum) üretici ve ithalatçı nezdinde çapraz denetimler gerçekleştirilmiştir. Bu illerde yapılan denetimler neticesinde; 875 firmaya gidilerek 484 firmada 501 ürün denetlenmiş olup çeşitli nedenlerden dolayı (firma üretiminin kapsam dışı olması, kapanması, üretim ve stok olmaması, iş kolunun değişmesi) 391 firmada denetim yapılamamıştır. Yapılan denetimlerde 25 firma ürününde miktar eksikliği tespit edilirken, 177 firmanın ürününde ise ambalaj üzerindeki yazı ve birim işareti bilgilerinin eksik/yanlış gösterildiği tespit edilmiş ve toplam 33 bin 950 TL para cezası kesilmiştir.

Hazır ambalajlı mamul üreten firmalarda, 81 il genelinde yapılan

Parti Büyüklüğü

Numuneler Hatalı Hazır Ambalajlı Mamul Sayısı

Sırası AdediToplam

Numune Kabul Kriteri

Ret Kriteri

(adet)

100 – 5001 inci2 nci

3030

3060

14

35

501 – 32001 inci2 nci

5050

50100

26

57

3201 ve Üstü

1 inci2 nci

8080

80160

38

79

Nominal dolum miktarı (Qn) gram

veya mililitre

Müsaade edilen eksik dolum miktarı

% Qng veya

ml

5 – 50 9 -

50 – 100 - 4,5

100 – 200 4,5 -

200 – 300 - 9

300 – 500 3 -

500 – 1 000 - 15

1 000 – 10.000 1,5 -

Page 23: ICSG Istanbul 2013

Makale GLOBAL DÜNYADA HIZLA GELİŞEN HAZIR AMBALAJ SEKTÖRÜ

21ŞUBAT 2013

toplam denetimlerde ise 3 bin 505 üründen 2 bin 922’si uygun 583’ü aykırı bulunmuştur. Söz konusu aykırılıklar çok düşük oranda görülen miktar eksikliği ile etiket bilgilerindeki yazılar ve birim işaretlerindeki hatalardan oluşmaktadır. 2012 yılı denetimlerinde, bir önceki yıla göre aykırılık tespit edilen hazır ambalajlı ürünlerde yüzde 8,3’lük bir azalma görülmüş ve toplam kesilen ceza miktarı 89 bin 696 TL olmuştur.

Sektör ile İşbirliğiHazır ambalajlı mamullere ilişkin olarak 2005 yılında Bakanlığımız başkanlığında, sektörün karşılaştığı sorunları çözmek, tüketici haklarının korunmasında toplumsal bir bilinç oluşturmak, haksız rekabeti ve haksız kazancı önlenmek, üretimde kalite standardını yükseltmek amacıyla yedi kamu kurumu ve 21 özel sektör temsilcisi olmak üzere toplam 28 üyeden oluşan Hazır Ambalaj Teknik

Komitesi (HAZTEK) kurulmuştur. Bu doğrultuda, komite her yıl düzenli olarak toplantılarını gerçekleştirmektedir.

Uluslararası Faaliyetlerimiz Ne Durumda?Avrupa Yasal Metroloji Teşkilatı’na (WELMEC) yardımcı üye ve Uluslararası Metroloji İşbirliği Teşkilatı’na tam üye olan Bakanlığımız, AB mevzuatlarından uyumlaştırılan yönetmeliklerimiz kapsamında her yıl düzenli olarak uluslararası toplantılara da katılım sağlamaktadır.

Bakanlığımız, 5-6 Haziran 2012 tarihlerinde 21 ülkenin katılımıyla ülkemizin ev sahipliğinde İstanbul’da WELMEC WG6 Hazır Ambalaj Çalışma Grubu Toplantısı düzenleyerek ülkemizin gelişen dünya düzeninde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca Bakanlığımız,

27-28 Kasım 2012 tarihlerinde Bosna Hersek’in Başkenti Saraybosna’da düzenlenen WELMEC WG6 Hazır Ambalaj Çalışma Grubu Toplantısına da katılarak hazır ambalajlar ile ilgili son gelişmeler, proje çalışmaları, kılavuz ve rehber dokümanların geliştirilmesi gibi birçok alanda etkin bir rol üstlenmektedir.

Tüketiciler İçin Pratik BilgilerAlışverişlerimizde acaba nelere dikkat edebiliriz? Öncelikle, üzerinde miktarı belirtilmeyen hazır ambalajlı ürünlerin alınmamasına özen gösterilmelidir. Ayrıca, hazır ambalajlı mamullerin etiketi üzerinde belirtilen bütün bilgiler ile özellikle ürünün net miktar bilgisi ve firma adres bilgilerinin iyi görünebilecek, açıkça okunabilecek ve silinmeyecek bir şekilde gösterildiğinden emin olmalıyız.

Diğer taraftan ambalajı yırtılmış veya tahrip edilmiş, net miktarı ambalajı üzerinde gösterilmeyen hazır ambalajlı ürünlerin Bakanlığımıza bildirilmesi hususunda gerekli hassasiyet ve bilinçte olmamız dileğiyle…

Kaynaklar • Metroloji ve Standardizasyon Genel

Müdürlüğü, WELMEC WG6 Hazır Ambalaj Çalışma Grubu Toplantı Raporu, Ankara 2012.

• Aslıhan ARIKAN, Nihan TÜZEL, Türkiye Ambalaj Sanayi Raporu (İstanbul 2012) http://www.ambalaj.org.tr/images/Türkiye%20Ambalaj%20Sanayi%202012%20Yılı%20Raporu%20-%2022%20Ekim%202012.pdf, Ankara 2013.

• Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü, Hazır Ambalajlı Mamuller Bilgi Notu, Ankara 2012.

• http://www.sanayi.gov.tr

13. HAZTEK Toplantısı, ASO Toplantı Salonu, 16 Şubat 2011, Ankara.

Page 24: ICSG Istanbul 2013

22 ŞUBAT 2013

Takograf Cihazı

Takograf cihazı, karayolu araçlarının hareketinin ve sürücülerinin belirli çalışma sürelerinin detaylarını otomatik veya yarı otomatik olarak göstermek ve kaydetmek için bu tür araçlara monte edilmesi tasarlanan kayıt cihazıdır. Takograf cihazları analog, dijital ve elektronik olarak üç çeşit olarak sınıflandırılabilir.

Takograf Sistemi ile İlgili Yapılan Çalışmalar

2006 yılında takograf cihazlarının Ölçüler ve Ayar Kanunu kapsamına alınması ile bu cihazlarla ilgili tip onayları, periyodik muayeneler vb. hizmetler Bakanlığımız sorumluluğuna girmiştir. Bu tarihten itibaren takograflarla ilgili mevzuatın düzenlenmesi ve ülkemizde yeteri kadar önem verilmemiş takograf sisteminin doğru ve güvenilir bir yapıya kavuşması için Bakanlığımız tarafından büyük çaba sarf edilmiştir. Bakanlığımız tarafından yayımlanan mevzuat tamamen AB’deki uygulamalara paralel olarak düzenlenmiş ve 15 Mart 2012 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanmıştır. 15 Mart 2012 tarihinden itibaren takograf cihazları ile ilgili

Takograf ve Taksimetrelerle İlgili Son Yıllarda Yapılan Uygulamalar ve Yenilikler

hizmetler sadece yönetmeliklerle belirlenen kriterleri sağlayan ve Bakanlığımızdan yetkilendirilmiş kişiler tarafından verilebilmekte, bu kişilerin teknik eğitimleri yine Bakanlığımız kontrolünde yapılarak güncellenmektedir. Bu çerçevede Bakanlığımız tarafından 70 ilde 260 takograf servisi ve bu servislerde çalışan 774 teknik personel yetkilendirilmiş durumdadır.

Teknik Personel Eğitimleri

Takograf sisteminin uygulanmasında karşılaşılacak sıkıntıları asgari düzeye çekmek için Bakanlığımız tarafından yetkili takograf servislerinde çalışan teknik personelin periyodik olarak teknik ve idari eğitimlere katılması mevzuat ile hükme bağlanmıştır. Düzenlenen teknik eğitimler Bakanlığımızdan izin alınarak ve Bakanlığımız gözetim ve denetimi altında verilmektedir. İdari eğitimler ise Bakanlığımız tarafından düzenlenmekte ve takografla ilgili mevzuatın daha iyi anlaşılması için bir platform oluşturmaktadır.

Dijital Takografa Geçiş

1 Ocak 2014 tarihinden itibaren yeni tescil edilecek olan ve takograf kullanması zorunlu araçlarda dijital takograf kullanımı zorunlu hale gelecektir. Aynı tarihten itibaren, ülkemizde kullanılan takograf cihazlarının daha güvenli olduğu bilinen dijital takograf cihazları ile belirli şartlarda değişimi de öngörülmektedir. Bu değişim süreci sonucunda yol güvenliği ve taşımacılıktaki standartlar da yükselecektir. Dijital takografa geçiş

sürecinin öngörülmesi neticesinde ülkemizde dijital takograf üretimi de dahil olmak üzere konuyla ilgili yenilikçi girişimler de başlamıştır.

Takografla İlgili Kurumlar Arası İşbirliği

Avrupa Birliği’ndeki takograf uygulamaları incelendiğinde birçok kurumun bu sistemin uygulanmasında birlikte etkin görevler üstlendiği görülmektedir. Dolayısıyla bu süreç Bakanlığımız tarafından henüz tamamlanmış olarak kabul edilmemektedir. Zira ülkemizde ilgili diğer kurumların da bu sürece destek olmalarını sağlamak ve takograf uygulamasını daha iyi noktalara getirmek için ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği amacıyla çalışmalarımız da devam etmektedir.

Taksimetrelerle ilgili yasal düzenlemeler

Bilindiği üzere taksimetreler 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu kapsamında olup muayeneleri 24/07/1994 tarihli ve 22000 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ölçü ve Ölçü Aletleri Muayene Yönetmeliği hükümlerine göre yapılmaktadır.

Taksimetrelerin piyasada hileli kullanımının önlenmesi, uygulamada kolaylık sağlanması ve denetimlerin

Page 25: ICSG Istanbul 2013

23ŞUBAT 2013

daha etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla; 02/02/2012 tarihli ve 28192 sayılı Resmi Gazete’de söz konusu Muayene Yönetmeliği'nin taksimetrelere ilişkin bölümünde değişiklik yapılarak, piyasada kullanımda olan ve ilk muayenesi veya periyodik muayenesi yapılan taksimetrelere Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlükleri tarafından taksi ve taksimetreye ait bilgileri içeren bir adet “Taksimetre Sicil ve Muayene Kartı” düzenleme zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu kart bilgileri, il müdürlüklerince Bakanlığımız elektronik veri tabanına düzenli olarak işlenmektedir. Bu düzenlemeyle piyasada Sicil ve Muayene Kartı düzenlenmemiş ve Bakanlık denetim ağının dışında taksi/taksimetre kalmaması hedefi gerçekleşmiş olacaktır.

Ücret hesaplama yöntemi ve tarife kriterleri

Ayrıca aynı Yönetmeliğin taksimetrelere ilişkin bölümünde, 30/11/2012 tarihli ve 28483 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikle, taksimetrelerin ücret hesaplama yöntemi ve ücret tarifesi belirlemeye yetkili kurum/kuruluşlar tarafından belirlenecek taksi tarife değerlerinin neler olması gerektiğine dair hükümlere yer verilmiştir.

Bugüne kadar ücret tarifeleri belirlemeye yetkili kurum/kuruluşlar tarafından açıklanan taksimetre fiyat tarifeleri; açılış ücreti, mesafe ücreti ve bekleme zaman ücretini içermekte olup birim mesafe ve birim zaman değerlerini içermemektedir. Bu durum da ülkemizde farklı uygulamalara yol açmaktadır. Bu çerçevede 01/06/2013 tarihine kadar taksimetre fiyat tarifesi

belirlemeye yetkili kurum/kuruluşların; fiyat tarifelerinde taksimetre teknik düzenlemelerine uygun bir şekilde açılış ücreti, zaman ve mesafe ücreti ile birim zaman ve birim mesafe değerlerini içeren beş temel değeri açıklaması gerekmektedir.

Bununla birlikte taksimetre açılış ücretine ilaveten teknik düzenlemelerine uygun olarak mesafe ve zaman aralıkları kendi içlerinde eşit artışlar kaydedecek şekilde ücret hesaplaması yapması zorunlu hale getirilmiş olup böylece başlangıç mesafesi ile müteakip mesafe aralıkları arasındaki oranın başlangıç zamanı ile müteakip zaman aralıkları arasındaki orana eşit olması sağlanarak mevcut uygulamadaki teknik düzenlemesine uygun olmayan farklı uygulamaların önüne geçilmiş olacaktır.

Bu değişikliklerle ülkemizde kullanımda olan yaklaşık 100 bin takside kullanılan taksimetreler için ücret hesaplama yöntemine ve fiyat tarifelerine bir standart getirilmiş olup böylece uygulama birliğinin sağlanması, denetimlerin daha etkin yürütülmesi ve oluşabilecek tüketici mağduriyetlerinin önlenmesi hedeflenmiştir.

Takograf Servisi Belgelendirme ve Denetleme Süreci Eğitimi, 30 Ocak – 4 Şubat 2012.

Page 26: ICSG Istanbul 2013

24 ŞUBAT 2013

1) Ölçüler ve ayar hizmetlerini düzenleyen temel kanunlar hangileridir?Ölçüler ve ayar hizmetleri; 21.01.1989 tarihli ve 20056 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu ile 11.07.2001 tarihli ve 24459 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun çerçevesinde yürütülmektedir.2) Ölçü ve ölçü aletleri hangi muayenelere tabi tutulmaktadır? Ölçü ve ölçü aletleri 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu’nun 9. maddesine göre;

- İlk muayene, - Periyodik muayene,- Ani muayene,- Şikâyet muayenesi,- Stok muayenesine tabi tutulmaktadır.

3) Kullanımdaki ölçü ve ölçü aletlerin muayeneleri kimler tarafından yapılmaktadır?Kullanımdaki ölçü ve ölçü aletlerin muayeneleri Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlükleri ile Grup Merkezi Belediye Ölçüler ve Ayar Memurluklarınca yapılmaktadır.4) Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerince hangi ölçü aletlerinin muayeneleri yapılmaktadır?Hassas kütle ölçüleri, 5 kg’dan yukarı kütle ölçüleri, hassas mekanik tartı aletleri, okuma, çıktı verebilme veya başka elektronik cihazlarla bağımlı çalışabilme özelliğine sahip elektronik tartı aletleri, maksimum kapasitesi 2000 kg'dan fazla olan tartı aletleri, hububat muayene aletleri, demir yolu yük ve sarnıçlı vagonları, taksimetre, naklimetre, akaryakıt ölçek ve sayaçları ile likit petrol gazı (LPG) sayaçlarının, elektrik, su ve gaz sayaçlarının periyodik muayeneleri Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerince yapılmaktadır.

Metroloji ve Standardizasyon ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

5) Grup Merkezi Belediye Ölçüler ve Ayar Memurluklarınca hangi ölçü aletlerinin periyodik muayeneleri yapılmaktadır?Aşağıda belirtilen ölçü aletlerinin muayeneleri Grup Merkezi Belediye Ölçüler ve Ayar Memurluklarınca gerçekleştirilir:a) Uzunluk ölçüleri (tek parçalı ağaç

metreler), b) Akıcı maddeler için hacim ölçüleri, c) Kuru taneli maddeler için hacim

ölçüleri, d) 5 kg’a kadar (5 kg dahil) hassas

olmayan kütle ölçüleri, e) Yay ve elektronik tertibatı bulunmayan

maksimum kapasitesi 2000 kg'a kadar (2000 kg dahil) mekanik tartı aletlerinden; 1) Masa terazileri,2) Asma teraziler,3) Tek kollu kantarlar,4) İbreli teraziler,

f) Maksimum kapasitesi 2000 kg'a kadar (2000 kg dahil) elektronik tartı aletleri.

6) Ölçü ve ölçü aletlerinin periyodik muayeneleri için kimler, ne zaman, hangi kurumlara başvuracaktır? Ölçü ve ölçü aletlerinin periyodik muayenelerinde 4. soruda yer alan ölçü ve ölçü aletleri için Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerine, 5. soruda yer alan ölçü ve ölçü aletleri için bağlı bulunulan Grup Merkezi Belediye Ölçüler ve Ayar Memurluklarına ilgililer tarafından her yıl Ocak ayının başından Şubat ayının son gününe kadar bir dilekçe ile başvurulması gerekmektedir.7) Ölçü ve ölçü aletlerinin muayene süreleri nasıl takip edilmektedir? Ölçü ve ölçü aletlerinin muayene süreleri damgalandığı yılın son iki rakamıyla yıl olarak izlenmektedir. Bu çerçevede, muayenesi yapılarak damgalanmış bulunan ölçü aletindeki damganın üzerinde, muayenenin yapıldığı yılın son iki rakamı yer almaktadır.

8) Ölçü ve ölçü aletlerinin muayene ve damgalama işlemlerinden ne kadar ücret alınmaktadır?Ölçü ve ölçü aletlerinin muayene ve damgalama ücretleri her yıl Bakanlığımızca yeniden belirlenerek Resmi Gazete’de yayımlanmaktadır. Bu çerçevede, 2013 yılında alınacak muayene ve damgalama ücretleri, 14.12.2012 tarihli ve 28497 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ölçü ve Ölçü Aletlerinden Alınacak Muayene ve Damgalama Ücret Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile elektrik, su ve gaz sayaçları tamir ve ayar ücretleri ise aynı Resmi Gazete’de yayımlanan Su, Elektrik ve Doğalgaz Sayaçlarının Tamir ve Ayar Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ (TEBLİĞ NO: MSGM-2012/40) ile belirlenmiştir.9) Ölçü aletleri kaç yılda bir periyodik muayeneye tabi tutulmaktadır?Elektrik, su ve gaz sayaçlarının 10 yılda bir, bunun haricindeki ölçü aletlerinin ise iki yılda bir periyodik muayeneye tabi tutulması zorunludur.10) Ölçü ve ölçü aletlerinin (elektrik, gaz ve su sayacı, kuyumcularda ve marketlerde kullanılan teraziler vb.) hatalı çalışmasından şüphe edildiği durumlarda hangi mercilere başvurulacaktır? Ölçü ve ölçü aletlerinin hatalı çalışmasından şüphe edilmesi veya yeniden muayeneye tabi tutulmasının istenilmesi halinde bir dilekçe ile bağlı bulunan Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerine veya Grup Merkezi

Marker cihazı

Page 27: ICSG Istanbul 2013

25ŞUBAT 2013

Belediye Ölçüler ve Ayar Memurluklarına başvuru yapılması gerekmektedir.11) Ölçü aletlerinin piyasaya arzına ilişkin işlemler hangi kurum/kuruluş tarafından düzenlenmektedir?Avrupa Birliği’nin yeni yaklaşım direktiflerinden uyumlaştırılan Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Yönetmeliği (2009/23/AT) ile Ölçü Aletleri Yönetmeliği (2004/22/AT) kapsamındaki ölçü aletlerinin piyasaya arzına ilişkin işlemler Onaylanmış Kuruluşlar tarafından, diğer ölçü aletlerinin piyasaya arzına ilişkin işlemler ise Bakanlığımız tarafından düzenlenmektedir.12) Ölçü ve ölçü aletlerinin tamir ayar işlerini yapan yetkili servislere/tamir ve ayar istasyonlarına nasıl ulaşılabilir? Ölçü ve ölçü aletlerinin tamir ayar işlerini yapan yetkili servislere/tamir ve ayar istasyonlarına Bakanlığımız web sayfasının Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü’nün hizmetler bölümünden ulaşılabilmektedir. 13) Ticarette kullanılmayan ölçü ve ölçü aletleri için nasıl bir işlem yapılması gerekmektedir? Ticarette kullanılmayan ölçü ve ölçü aletleri için 3516 sayılı Kanunun 3. maddesine göre, ticarette kullanılabilecek nitelikte olanların üzerine “ALIM VE SATIM İŞLERİNDE KULLANILAMAZ” deyiminin yazılması gerekmektedir.14) Takograf cihazları ile ilgili Bakanlığımızın sorumluluğu nedir?Bakanlığımızca, takograf cihazlarının teknik özellikleri ve muayenelerine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir. Bu kapsamda;

- Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Yapan Araçlarda Kullanılan Takograf Cihazları Hakkında Yönetmelik, - Takograf Cihazları Servis Hizmetleri Hakkında Yönetmelik, - Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliği Bakanlığımız tarafından yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Hangi araçlarda takograf cihazı bulundurulması gerektiği İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenmektedir.

15) Dijital takograf cihazı kullanma zorunluluğu bulunmakta mıdır?Yurt içinde, 1/1/2014 tarihinden itibaren yeni tescil edilerek trafiğe çıkacak olan ve takograf kullanması zorunlu olan araçlarda dijital takograf kullanılması zorunlu hale gelecektir. Aynı tarihten itibaren, kademeli olarak eski araçlardaki diğer takografların da dijital takograf ile değiştirilmesine ilişkin süreç yönetmeliklerle belirlenmiştir. Avrupa Birliği ve AETR Antlaşmasına taraf ülkelere taşımacılık yapan yeni tescil araçlarda ise 1/1/2011 tarihinden itibaren dijital takograf kullanma zorunluluğu bulunmaktadır. 16) Takograf cihazı kullanıcılarınca nelere dikkat edilmelidir?Takograf cihazı kullanıcısı öncelikle bugüne kadar takograf cihazının muayenesini yaptırmamış ise en kısa sürede Bakanlığımızdan yetki almış bir takograf servisine başvurarak cihazının muayene ve damgalama işlemini yaptırmalı ve aldığı kalibrasyon belgesini denetimlerde gösterilmek üzere aracında muhafaza etmelidir. Daha sonraki süreçte araçla ilgili herhangi bir değişiklik olmadığı (şanzıman tamiri, lastik değişimi, lastiğin çok eskimesi vb.) durumda kalibrasyon belgesinin geçerliliği bitmeden, tekrar yetkili takograf servisinde bu işlemi tekrarlamalıdır. Araçta değişiklik olması durumunda ise muayene süresi beklenilmeden yetkili takograf servislerine başvurularak tekrar muayene ve damgalama işlemlerinin yaptırılması gerekmektedir.17) Bakanlık’tan yetki almış takograf servisleri bilgilerine nasıl ulaşılabilir?Yetkili takograf servislerine ilişkin bilgilere Bakanlığımız web sayfasının Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü’nün hizmetler bölümünden ulaşılabilmektedir. 18) Yetkili bir takograf servisi tüm takograf cihazlarına hizmet verebilir mi?Bakanlığımız tarafından takograf servisleri analog ve/veya dijital takograflar için yetkilendirilmektedir. Örneğin analog takograf cihazı için yetkilendirilmiş bir takograf servisi bu türde tüm markalara tamir dışında hizmet verebilir. Ülkemizde üretilen elektronik takograf cihazlarına ise yine sadece yetkili takograf servisleri hizmet verebilmektedir.

19) Hazır ambalajlı ürünler hangi kontrollere tabi tutulmakta ve ne tür cezai işlem uygulanmaktadır? Hazır ambalajlı ürünler etiket bilgileri ve nominal dolum miktarı açısından kontrol edilmektedir. Bu kapsamda, etiket bilgilerinin aykırılığı durumunda, 4703 sayılı Kanunun; Cezalar başlıklı 12/a maddesine göre, nominal dolum miktarı eksikliği durumunda ise 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunun; Yasaklar başlıklı 14/f maddesi ve İdari Cezalar başlıklı 15/f maddesine göre cezai işlem uygulanmaktadır. 20) Hazır ambalajlı ürünlere ilişkin etiket bilgilerinden ve bu ürünlerin nominal dolum miktarlarından şüphe edilmesi halinde hangi mercilere başvurulmaktadır?Hazır ambalajlı ürünlere ilişkin etiket bilgilerinden ve bu ürünlerin nominal dolum miktarlarından şüphe edilmesi halinde bir dilekçe ile bağlı bulunan Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerine başvuru yapılması gerekmektedir.21) Akaryakıt ve LPG istasyonlarından alınan akaryakıt ve LPG miktarından ya da kalitesinden şüphe edilmesi halinde hangi mercilere müracaat edilecektir?Akaryakıt istasyonlarından alınan akaryakıt ve LPG miktarından ya da kalitesinden şüphe edilmesi durumunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerine müracaat edilmesi gerekmektedir.

Hazır ambalajlı ürünlerin metrolojik kontrolleriyle ilgili kullanılan ekipmanlar

Mobil akaryakıt ölçeği

Page 28: ICSG Istanbul 2013

26 ŞUBAT 2013

Akıllı şebekelerde amaç; durum analizi yapılarak, otomatik ölçüm sistemleriyle enerji kesintisini önlemek, aşırı yük ve arıza durumlarını kontrol altına alarak şebeke güvenilirliğini sağlamak, yenilenebilir enerji kaynaklarını sisteme dâhil etmek ve yönetilemeyen, izlenemeyen tüketimi ve enerji kayıplarını bu sistem sayesinde kontrol altına almaktır. Ülkemizde de nüfus artışı, şehirleşme, sanayileşme ve teknolojik ilerlemeler nedeniyle sürekli artan enerji ihtiyacı, orta ve uzun vadede en ciddi sorunlardan biri olarak önümüzde durmaktadır. Bu kritik dönemde enerjiyi üreten, dağıtan ve kullanan taraflar; enerjinin verimli, kayıpsız ve rasyonel kullanımı, yenilenebilir enerji kaynaklarının sisteme entegre edilmesi ve sera gazı emisyonlarının azaltılması ile daha esnek, güvenilir ve ekonomik bir şebeke altyapısı için çözümler aramaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri ile akıllı şebeke gibi gelişmiş teknoloji çözümlerinin var olmasıyla enerji tüketimine ve üretimine dair problemlerin zamanla ortadan kalkacağı öngörülmektedir. Bu sebeple mevcut şebeke sistemlerinin, bu sisteme entegre olabilmesi için bir değişim geçirmesi kaçınılmazdır. Akıllı şebeke sistemlerinin en temel öğesi olan akıllı sayaçlar, mevcut şebeke sistemlerinde yer alan klasik sayaçlardan farklı olarak, sahip olduğu haberleşme altyapısıyla çift yönlü veri akışına imkân sağlamakta, böylece sayaçlarla

ilgili talep ve şikâyetler zamanında tespit edilerek çözümlenebilmektedir. Yaklaşık 70 milyon su ve elektrik ile 10 milyon doğal gaz abonesi bulunan, Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre elektrik üretiminde ve tüketiminde dünya ülkeleri arasında 20. sırada yer alan ülkemizde, elektrik ve gaz dağıtım şirketlerinin yanı sıra belediyelerin su idareleri de akıllı sayaç sistemine geçiş sürecindedir. Önümüzdeki dönemde mevcut enerji şebeke sisteminin, akıllı şebeke yönetim sistemine kayacağı ve uluslararası alanda daha yaygınlaşacağı beklenmektedir.Türkiye’nin içinde bulunduğu bu süreçte, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, 9-10 Mayıs 2013 tarihleri arasında İstanbul’da “Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Sergisi”ne ev sahipliği yapacağız. Bu kongrenin; dünyada giderek artan enerji talebinin daha rasyonel kullanılmasına, akıllı sayaç politika ve stratejileri ile akıllı binalar ile otomasyon sistemlerine büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu organizasyon ile ülkemizin 2023 stratejik vizyonu doğrultusunda akıllı sayaç sistemine geçerek Türkiye’nin küresel platformda daha etkin, daha güçlü ve saygın bir konuma sahip olmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz. Sonuç olarak, bu kongre; katılımcıların bütün paydaşlar ile bir arada olması, sorularına cevap bulması, akıllı şebekeler hakkındaki son yenilikleri öğrenmesi, örnek uygulamaları görmesi ve yatırım stratejilerini belirlemesi için uluslararası bir platform sağlayacaktır. Kongre boyunca akıllı şebekelerin mevcut ve gelecekteki durumu detaylı bir biçimde tartışılarak stratejiler belirlenecek, ayrıca elektrik, su ve doğal gaz sayacı sektörleri için paneller düzenlenecektir. Sektörde

faaliyet gösteren firmalar ise eş zamanlı olarak fuar alanında ürünlerini sergileyecekler. Kongreye ilgili kamu kurumları, uluslararası metroloji ve standardizasyon kuruluşları, uluslararası akıllı şebeke dernekleri, elektrik, su ve gaz sayacı üretici ve ithalatçı firmaları, elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketleri, organize sanayi bölgeleri, belediyeler, uygunluk değerlendirme kuruluşları, otomasyon firmaları, muayene deney ve kalibrasyon kuruluşları, Ar-Ge firmaları, enerji üretim/iletim/dağıtım firmaları, GSM operatörleri, akıllı bina firmaları, yazılım firmaları ile ilgili sektör temsilcileri katılım sağlayacaktır.Kongre hakkında detaylı bilgiye http://www.icsgistanbul.com/ adresinden ulaşılabilir.

Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Sergisi (ICSG İstanbul 2013)

Page 29: ICSG Istanbul 2013

27ŞUBAT 2013

Metrolojinin, hayatımıza kattığı anlam ve önemin toplumda farkındalığının vurgulanması amacıyla, bu yıl düzenlenecek olan Dünya Metroloji Günü etkinliklerinin 20 Mayıs 2013 tarihinde yapılması planlanıyor.

“Dünya Metroloji Günü”, 20 Mayıs 1875 tarihinde imzalanarak kabul edilen “Metre Konvansiyonu” sebebiyle her yıl belirlenen farklı temalar çerçevesinde 20 Mayıs günü kutlanıyor. 2013 yılı ana teması “Günlük Hayatta Metroloji” olarak belirlenen Dünya Metroloji Günü’nde farklı alanlarda düzenlenecek faaliyetlerle geniş kitlelere ulaşılması amaçlanıyor.

Dünya Metroloji Günü

Geçen yılki teması “Güvenlik İçin Metroloji” olan Dünya Metroloji Günü kutlamaları, 20 Mayıs tarihinin pazar günü olması sebebiyle, 21 Mayıs 2012 tarihinde gerçekleştirildi. Bahse konu etkinlikler çerçevesinde ortaöğretim seviyesinde “Doğru Ölçmeseydik Güvenliğimiz Ne Olurdu?” konulu resim yarışması düzenlendi. Söz konusu resim yarışmasının birincisi Ordu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’nden Sibel Karacür tablet bilgisayar, ikincisi Kahramanmaraş Atatürk Anadolu Lisesi’nden Okan Gülyüz dizüstü bilgisayar ve üçüncüsü Rize Türk Telekom Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’nden Özkan Alpertunga Kırçiçek dijital fotoğraf makinesi ile ödüllendirildi. Dereceye giren öğrencilere ödülleri ile birlikte plaketlerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan Aslan ile Müsteşar Yardımcıları Hüseyin Rahmi Çetin ve Ramazan Yıldırım verdiler.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) tarafından Gebze Yerleşkesi’nde düzenlenen sportif aktiviteler çerçevesinde; 1530 metre koşusunda, masatenisi kadınlar ve erkekler kategorilerinde; dereceye giren dokuz kişiye plaket ve madalyaları yine Dünya Metroloji Günü etkinlikleri kapsamında yapılan törenle verildi.

Bakanlık Yöneticileri, etkinlik kapsamında kurulan Ölçüm Parkı’nı gezdiler.

Dereceye giren öğrencilere ödüllerini, Müsteşar Prof. Dr. Ersan Aslan ile Müsteşar Yardımcıları Hüseyin Rahmi Çetin ve Ramazan Yıldırım verdiler.

Törende Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan Aslan bir konuşma yaptı.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Naci Ekem’in “Güvenlik İçin Metroloji” konusunda yaptığı konuşmadan sonra TÜBİTAK UME tarafından Gebze’den getirilen Ölçüm Parkı gezildi ve Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Resim Yarışması’nda, sergilenmeye değer bulunan eserlerden oluşan resim sergisinin açılışı yapıldı. Ayrıca Dr. Muhsin Mazman ve Fatma Mete tarafından sahnelenen “Teknolojik Devrimin Dâhileri; Edison ve Tesla” başlıklı gösterileri ile etkinlikler sona erdi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın üst düzey yöneticileri, birim amirleri, il müdürlerinin yanı sıra Bakanlığın bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarından, diğer Bakanlıklardan, derneklerden, farklı kurum ve kuruluşlardan, üniversitelerden ve 75. Yıl Anadolu Lisesi’nden öğrenci ve öğretmenlerin katılımıyla kutlanan Dünya Metroloji Günü etkinliğinin, “Günlük Hayatta Metroloji” teması ile bu yıl daha geniş etkinliklerle kutlanması planlanıyor.

Page 30: ICSG Istanbul 2013

Makale KAMU ÇALIŞANLARININ VERİMLİLİĞİNDE İŞE YÖNELİK TUTUMLAR, ÖRGÜTSEL ADALET ALGISI VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN ÖNEMİ

28 ŞUBAT 2013

Elif SANDAL ÖNAL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Bilim, Sanayi ve Teknoloji İstanbul İl Müdürlüğü)Şirin Müge KAVUNCU / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

KAMU ÇALIŞANLARININ VERİMLİLİĞİNDE İŞE YÖNELİK TUTUMLAR, ÖRGÜTSEL ADALET ALGISI VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN ÖNEMİ

Mal veya hizmet üretimindeki kaynakların etkin kullanımı, verimlilik kavramının en

çok kabul edilen tanımlarından biridir. Bu tanım verimlilik kavramının yalnızca belirgin sektörlere özgü değil, üretimin söz konusu olduğu tüm alanlarda geçerli olduğunu ortaya koymaktadır. Genelde kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda (Büyükkılıç, 2004), daha özelde ise kamu kurum ve kuruluşlarında verimlilik ölçülebilmektedir. Kamu kuruluşlarında üretilen hizmetlerin ortaya çıkarılmasında kullanılan kaynakların içerisinde insan kaynağı başta gelmektedir. Bu nedenle genellikle özel sektöre özgü olarak nitelendirilen insan kaynakları yönetimi, kamu kurum ve kuruluşlarının amaçlarını en iyi biçimde yansıtabilecek personel durum ve faaliyetlerini ortaya koymak amacıyla buralarda uygulanabilmektedir (Dinçer ve Öngel, 2004). Kamu çalışanlarının verimliliğinde, tıpkı diğer sektörlerde olduğu gibi; çalışanların işlerine yönelik tutum ve beklentileri ile iş davranışları önemli yer teşkil etmektedir. Ancak işe yönelik tutum ve beklentilerle işgücü verimliliği arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar, kamu çalışanları ile çok seyrek yapılmaktadır (Wright, 2001). Yapılan çalışmalarda ise ağırlıklı olarak kamu çalışanlarının motivasyonu ile kamu yöneticilerinin bu motivasyonu sağlamadaki becerileri konu olmaktadır (Wright, 2001, 2007), ancak bu çalışmanın değişkenleri arasında yer alan iş tatmini, örgütsel bağlılık, örgütsel adalet algısı gibi kavramlar kamu çalışanları arasında çok fazla araştırılmamıştır.

Genel olarak örgütlerin amaçlarına ulaşmaları, bu organizasyonları oluşturan bireylerin performanslarına bağlıdır. Bu performansların toplu etkisinin, organizasyon performansını ortaya çıkarması beklenir ki bu durumda, örgütlerdeki bireylerin performanslarını etkileyen faktörlerin göz önünde bulundurulması süreç açısından önemlidir. Çalışanların örgütlerin performanslarını artırabilecek davranışları ortaya koyabilmelerini sağlamak; onların ihtiyaçlarının karşılanması ve davranışı sergileyebilmeleri için gerekecek ortamın, çoğunlukla yöneticiler tarafından hazırlanması ile gerçekleşebilir. Örgütlerde yer alan insan kaynağının, kendilerinden istenen davranışları sergileyebilmeleri için, örgüte ve onun unsurlarına yönelik olumlu değerlendirmelere sahip olması, örgütteki kaynakların doğru biçimde dağıtıldığını, örgütün ihtiyaç duyduklarında kendilerine destek olabileceğini bilmeleri gerekmektedir. Bu durum kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için de geçerlidir. Kurumların amaçlarının gerçekleştirilmesinde, çalışanların istihdamı, planlama ve organizasyonun yanı sıra çalışan tutum ve davranışlarının da, söz konusu amaçlar üzerindeki etkisi büyüktür. Kamusal hizmetlerin üretiminde insan kaynağının etkili biçimde kullanılmasının rolü, bu faktörlerin göz önünde bulundurulması ile ilişkilidir.

Bu çalışmanın amacı, kamu kurum ve kuruluşlarının genel performanslarında etkili olduğu düşünülen insan kaynağının verimliliği ile, bazı tutum,

beklenti ve davranışların ilişkilerini ortaya koyabilmektir. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmakta olan kişilerin işgücü verimliliklerinin belirleyicisi olarak işe yönelik tutumlarının olumlu olmasının kritik olduğu; çalışanların iş yerlerinde adil bir muamele gördüklerine ve birlikte çalıştıkları arkadaşları ve yöneticilerinin gerek duyduklarında kendilerine destek olacaklarına inanmalarının, onların işe yönelik tutumlarını etkileyeceği; bu durumun da performanslarını artırabileceği ileri sürülmektedir. Dolayısıyla çalışanların örgütsel adalet algılarının ve iş yerlerinde algıladıkları desteğin, onların iş tatminlerini, çalıştıkları kurumlara yönelik bağlılıklarını ve motivasyonlarını artıracağı; bunların da çalışanın performansı üzerinde olumlu etkiye sahip olacağı varsayılmaktadır. Bu çalışmada spekülatif olarak belirtilen söz konusu ilişkilerin, ampirik biçimde ortaya konacak şekilde formülize edilmesi, çalışmanın bir diğer amacını oluşturmaktadır.

İşe Yönelik Tutumlar ve İçsel Motivasyon

İşe yönelik tutumlar, kişilerin çalışmakta oldukları işleri değerlendirmeleri sonucunda ortaya çıkan eğilimler olarak tanımlanabilir. Bu tutumlar, çalışanların ihtiyaçları, işe yönelik beklentileri, bu ihtiyaçların ve beklentilerin gerçekleşme durumu, çalışanların değerleri, inançları, geleceğe yönelik kurguları, kişilikleri, ve benzeri dinamiklerle ilgili olabilir. Çeşitli ihtiyaç ve beklenti teorileri ile veya duygusal boyutları ile kavramsallaştırılan bu tutumların en

Page 31: ICSG Istanbul 2013

Makale KAMU ÇALIŞANLARININ VERİMLİLİĞİNDE İŞE YÖNELİK TUTUMLAR, ÖRGÜTSEL ADALET ALGISI VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN ÖNEMİ

29ŞUBAT 2013

bilinen ve üzerinde en fazla çalışılanları ise iş doyumu ve örgütsel bağlılıktır.

İş doyumu en genel anlamı ile çalışanların işlerinde ulaştıkları tatminin derecesini ortaya koymaktadır. İş doyumu oldukça genel bir kavram olmasına karşın, bu tutumu ortaya çıkaran süreçlerin bireyler arasında büyük değişim gösterebilmesi, bu tutumla ilgili evrensel bir neden-sonuç formüle edilmesini imkânsız kılmış; bununla birlikte iş doyumunu artıran faktörlerle ilgili sayısız teori ortaya konmuştur. Örneğin Judge (2003), iş doyumunun, çalışanların işlerinden elde ettikleri çıktı ile elde etmeyi bekledikleri veya hak ettiklerini düşündükleri çıktı ile karşılaştırmaları sonucunda ortaya çıkan bir tutum olduğunu belirtmektedir. Locke (1969) ve Connolly ve Viswesvaran (2000), bireylerin işleri ile ilgili değerlendirmelerinin olumlu duygu durumu ve hoşnutlukla sonuçlanmasının iş doyumunu ortaya çıkaracağını belirtirken, iş doyumunu etkileyebilecek bireysel ve örgütsel değişkenlerin pek çok noktada birbirleri ile örtüştükleri ve etkileşime girdikleri açıktır. En önemli etkileşim noktalarından biri de bireysel bir değişken olan beklentiler ile örgütsel bir değişken olan örgüt kaynaklarının dağıtımıdır. İş doyumu ile ilgili olarak gerçekleştirilen çalışmalarda, kişilerin aldıkları ücretten memnun olup olmadıkları sıklıkla yöneltilen sorulardan biridir. Ücretin tek başına iş doyumunu açıklayan bir faktör olmadığı; iletişim, fiziksel koşullar, kariyer imkânı gibi faktörlerle bir arada değerlendirildiği; bunlarla birlikte ücretin matematiksel değerinden ziyade çalışanın aldığı ücret yolu ile kendisine adil davranılıp davranılmadığını algılamasının daha önemli olduğu belirtilmektedir (Yıldırım, 2007). Diğer bir deyişle;

çalışanların yaptıkları işe karşılık gelebilecek ücreti alma beklentileri bulunmaktadır ve az veya fazla ücretten çok adil ücretin iş doyumunu açıklayan bir faktör olduğu ortaya çıkmaktadır. Burada bahsi geçen “adalet” çerçevesi, yalnızca ücret konusunda değil; iş ortamındaki tüm kaynakların dağıtılmasında (ücret, ödüller, cezalar, vb) iş doyumunu etkileyen bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.

İş doyumu ile birlikte üzerinde çokça araştırma yapılmış olan bir diğer işe yönelik tutum, örgütsel bağlılıktır. Örgütsel bağlılık en genel anlamı ile çalışanların, çalıştıkları örgüte olan bağlılıklarını simgelemektedir (Mowday, Porter ve Steers, 1982) ve bu bağlılık; genellikle çalışanın örgütte kalma isteği ve örgüte yönelik olumlu duygu durumu ile açıklanmaktadır. Örgütsel bağlılığı yüksek olan çalışanların örgütün hedeflerine ve değerlerine, bu hedefler ve değerlerle ilişkili kendi rolüne ve salt araçsal değerin yanı sıra, örgütün kendisine karşı da duygusal olarak bağlı olması beklenmektedir. Buchanan (1974) tarafından yapılan tanımda örgütsel bağlılığın kurumun değer yargıları ve hedefleri ile özdeşleşmek, aynı zamanda kurumdan karşılık beklemeksizin bu hedefleri gerçekleştirmek için hissedilen bir sorumluluk olduğu belirtilmektedir. Allen ve Meyer (1990) ve Meyer, vd. (1993), örgütsel bağlılığın üç bileşeni olduğunu belirtmektedirler. Bunlar, devam bağlılığı, duygusal bağlılık ve normatif bağlılıktır. Diğer bağlılık türlerine göre, iş doyumu ve işle ilgili diğer süreçlerle en fazla ilişkisi kurulan, duygusal bağlılıktır. Duygusal bağlılık, kişinin örgütle özdeşleşmesi, örgüte katılımı ve örgütle arasında duygusal bir bağ hissetmesidir (Allen ve Meyer, 1990; Meyer, vd. 1993). Bu türden bağlılıkta kişi, kendini örgütün bir

parçası olarak gördüğünden örgüt onun için büyük anlam ve önem taşır. Buna göre çalışan, çalıştığı kurum veya kuruluşun değer ve amaçlarını benimsediği oranda örgütü ile duygusal bağlılık kurar. Doğan ve Erdoğmuş (2006) örgütsel bağlılığın iş doyumu, işe bağlılık, moral, vb. iş tutumları üzerinde etkili olabileceği, son olarak bu değişkenin özerklik, sorumluluk, katılım, görev anlayışı gibi çalışanın işi ve rolüne ilişkin özelliklerle ve yaş, cinsiyet, hizmet süresi ve eğitim gibi demografik ve sosyo-ekonomik değişkenlerle ilişkili olabileceğini ortaya koymaktadırlar. Bununla birlikte örgütsel bağlılığın en göze çarpan sonuçları performans ve örgütte kalma; bağlılığın azalması durumunda ise devamsızlık, işi yavaşlatma ve işgücü devri olarak ortaya çıkar (Mowday vd., 1982). Örgütsel bağlılığı yüksek olan çalışanlar örgütsel hedeflere ulaşılmasında daha fazla katkı sağlarlar. İşten ayrılma oranı gibi hayati sayılabilecek örgütsel sorunları kontrol etmek isteyen örgütlerin, yüksek örgütsel bağlılığa neden olan faktörleri tanıması oldukça önemlidir.

İşe yönelik tutum ve davranışlarda en fazla araştırılan kavramlardan biri olan motivasyon, en genel anlamı ile belirli bir amaca yönelik olarak ortaya çıkan, belirli bir hedefe doğru yönelen davranışların ortaya çıkmasını sağlayan gücün yerine kullanılmaktadır. İş ortamında çalışanların kendilerinden beklenen iş davranışlarını gerçekleştirebilmeleri, optimal performanslarını sergileyebilmeleri için; bu hedeflere yönelik motivasyona sahip olmaları gereklidir. Motivasyonun ortaya çıkması sürecinin, bir etkene (içsel veya dışsal) bağlı olduğu göz önüne alındığında, ödüllendirmenin önemli bir faktör olduğu görülmektedir Ödül kavramının, kişinin performans sergilediğinde hissettiği başarma

Page 32: ICSG Istanbul 2013

Makale KAMU ÇALIŞANLARININ VERİMLİLİĞİNDE İŞE YÖNELİK TUTUMLAR, ÖRGÜTSEL ADALET ALGISI VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN ÖNEMİ

30 ŞUBAT 2013

duygusu ve ilgili olumlu duygulanımlar çerçevesinde ele alındığında (Eren, 2000) içsel motivasyonu tetiklediği; dışarıdan gelen herhangi bir etken biçiminde olduğunda ise (ücret, takdir, vb); dışsal motivasyonu tetiklediği bilinmektedir. Özellikle dışsal ödüllerin verilmesi süreci; yukarıdaki motivasyon kuramlarından en fazla hakkaniyet kuramının alanına girmekte ve örgütsel adalet algısı ile motivasyon kavramlarının ilişkisini de ortaya koymaktadır. Çalışanların performanslarının değerlendirildiği ve ödüllendirildiği sistemlerde, özellikle dağıtım adaleti ile algılarının harekete geçtiği ortaya konmaktadır (Bartol vd., 2001). Çalışanlar değerlendirme ve ödüllendirme sistemlerinin adil olup olmadığına dair yargılarını geliştirdikten sonra, bu onların sonraki motivasyon durumları açısından da belirleyici olmaktadır; öyle ki herhangi bir değerlendirmenin adaletli veya adaletsiz olduğuna ilişkin algı, tüm değerlendirme sistemlerine genellenebilmektedir (Dalal ve Hulin, 2008).

Örgütsel Adalet Algısı

Çalışma ortamında, çalışanların işe dair tutumlarını ve ilgili davranışlarını en fazla etkileyen faktörlerden biri de, iş ortamındaki süreçlerin adil olup olmadığıdır. Bu durumun kavramsallaştırılmış biçimi olan örgütsel adalet, örgütlerde elde edilen kazançların, ödüllerin ve cezaların nasıl yönetileceğine ve dağıtılacağına dair kurallar ve normlar olarak tanımlanmaktadır (Yıldırım, 2003; 2007). Örgütsel adaletin en belirleyici değişkeni, kaynakların, kazançların, ödül ve cezaların nasıl paylaştırılacağını belirten dağıtım değişkenidir. Bu değişken, çalışanların örgütlerinden beklentileri ile örgütten elde ettikleri arasında kurdukları ilişkide en belirleyici olan unsurlardan

bir tanesidir. Örgütsel adalet genellikle örgütlerdeki işbirliğine dayanması gereken iş davranışlarının temel esaslarından biri olarak (Barnard, 1938’den akt. Eker, 2006) ele alınmakta ve başlı başına bir sosyal yapı olarak değerlendirilmektedir. Buna göre adaletin tanımı da, söz konusu işbirliği ve dayanışma içerisinden çıkarılarak “bir davranış çoğu kişi tarafından adil olarak algılanıyorsa, adildir” ilkesi çerçevesinde öznel bir niteliğe bürünmekte (Colquitt, vd. 2001) ve örgütsel adaletin tanımı da iş ortamında adaletin çalışanlar tarafından nasıl algılandığı ve çalışanların bu duruma gösterdiği tepkiler çerçevesinde yapılmaktadır (Ployhart ve Ryan, 1997).

Örgütsel adalet algısının temelde dayandığı dinamik hakkaniyet algısıdır. Buna göre hakkaniyet; kişinin diğer kişilerle ilişkili olarak kendisine adil bir şekilde davranıldığına inanması, hakkaniyetsizlik de kişinin diğer kişilerle ilişkili olarak kendisine adil olmayan bir şekilde davranıldığına inanmasıdır (Greenberg, 1987). Çalışanlar kurumlarına yaptıkları katkıların karşılığını almayı beklerken, söz konusu katkı ve karşılığında aldıkları ödül veya cezaları; diğer çalışanların katkı ve aldıkları ödül/cezalarla karşılaştırarak değerlendirmektedirler. Çalışanlar bu karşılaştırmaları yaparken, yöneticilerinin davranışlarının adil, ahlaki ve rasyonel olduğunu varsayma eğilimi göstermekte, adil ve ahlaki uygulamaların ve işlemlerin örgüt içerisinde egemen kılınmasını tercih etmektedirler (İşcan ve Naktiyok, 2004).

Çalışanların adalet algıları, örgüt içerisindeki üç temel sürece odaklanmaktadır. Bunların ilki, örgütsel adaletin en önemli bileşeni olan ve örgüt içerisindeki kaynakların

dağıtımının veya bölüşümünün adil olup olmadığına dair algının kavramsallaştırıldığı dağıtım adaletidir (Colquitt, vd., 2001). Dağıtım adaleti, çalışanların örgütlerinden elde etmiş oldukları kazanımların (ücret, terfi, takdir gibi) veya maruz kaldıkları olumsuz çıktıların (ceza, olumsuz geribildirim gibi) dağıtımı ile ilgili yönetim kararlarının adil olup olmaması ile ilgilidir (Dailey ve Kirk, 1992). İkinci süreç, dağıtım kararlarının alındığı mekanizmaların adil olup olmadığının sorgulandığı ve işlemsel adalet olarak adlandırılabilecek süreçtir (Colquitt, vd., 2001). Buna göre çalışanların adalet algısında yalnızca örgütsel kaynakların ne şekilde dağıtıldığı değil, dağıtımın esaslarını belirleyen süreçlerin (Colquitt vd., 2001) ve sonuçlara ulaşılması için izlenen yolların da adil olarak değerlendirilmesinin önemli olduğu vurgulanmaktadır. Örgütsel adalet algısının odaklandığı son süreç ise örgütlerdeki kişiler arası ilişkilerdir. Etkileşimsel adalet olarak adlandırılan bu boyutta, çalışanların örgüt yetkililerinin kendilerine doğru, tam bilgiler sundukları ve verdikleri kararlar için haklı nedenler gösterdikleri takdirde kendilerine adil olarak davranıldığına inandıkları (Beugre, 2002) ve kişilerin adalet algılayışlarının büyük oranda karar verme sürecinin yapısı yerine, örgüt içindeki kişiler arası ilişkilerin kalitesinden etkilendiğini belirtilmektedir.

Çalışanların iş süreçlerinin, çıktılarının ve dağıtımlarının adil olup olmadığına dair algılarının, onların iş ile ilgili pek çok davranışı üzerinde etkili olabileceği çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur. İş süreçleri dahilindeki pek çok koşul, kural, norm veya ortam; çalışanlar tarafından adil ve adaletsiz olarak algılanmakta ve bu durum da onların çalışma istekleri üzerinde etkili olabilmektedir. Yapılan araştırmalar

Page 33: ICSG Istanbul 2013

Makale KAMU ÇALIŞANLARININ VERİMLİLİĞİNDE İŞE YÖNELİK TUTUMLAR, ÖRGÜTSEL ADALET ALGISI VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN ÖNEMİ

31ŞUBAT 2013

sonucunda dağıtım adaleti ve işlemsel adaletin farklı davranışlar üzerinde etkili olabildiği saptanmıştır. Genel olarak, dağıtım adaleti ücret doyumu gibi kişisel kazanımlar üzerinde etkilidir. İşlemsel adalet ise, örgütsel bağlılık, yönetime güven gibi örgüt veya yetkililere karşı oluşan davranışlar üzerinde güçlü etkilere sahiptir. Çalışanların tepkileri esas aldıkları kazanım ve işlemlere dayanarak farklılaşabilmesine rağmen, her ikisi de kişilerin örgütsel adalet algılayışlarına etki etmektedir (Lee, 2000). Dağıtım adaletinin ücret artışı veya performans değerleme ile oluşan doyum gibi insan kaynaklı sonuç değişkenlerine daha fazla etkisinin olduğu iddia edilmiştir. Buna karşın, işlemsel adaletin de daha çok örgüt ve yetkililerin genel değerlendirilmeleri üzerinde etkisi vardır (Greenberg, 1990). Bu anlayışla tutarlı olarak, McFarlin ve Sweeney’e göre (1992) dağıtım adaletinin iki kişisel sonuç değişkeniyle (ücret doyumu ve iş doyumu), işlemsel adaletin ise iki örgütsel sonuç değişkeniyle (örgütsel bağlılık ve astın yöneticiyi değerlendirmesi) güçlü ilişkileri vardır. Benzer şekilde Tang ve diğerleri (1996), dağıtım adaletinin ücret, terfi, performans değerlendirme sonuçlarından memnuniyet ve örgütsel bağlılıkla anlamlı biçimde ilişkili olduğunu belirtirken, işlemsel adaletin yöneticiden memnuniyet, kişisel performans değerlendirme oranı, performans değerlendirme, bağlılık ve işe katılım gibi faktörlerle ilişkili olduğunu, bununla birlikte her iki boyutun da çalışanın kişisel doyumunun ve örgüte bağlılığının sağlanmasında önemli bir etken olduğunu belirtmektedirler. İş doyumu ve örgütsel bağlılıkla örgütsel adalet algısı arasındaki olumlu ilişki pek çok çalışmada net biçimde ortaya konmaktadır (Detaylı literatür için bkz. Yıldırım, 2003 ve 2007).

Örgütsel adalet algısının yalnızca iş doyumu ve örgütsel bağlılık değil, motivasyonla da ilişkili olduğu çalışmalarda belirtilmektedir. Özellikle çalışan motivasyonunun artırılması için kullanılan değerlendirme çalışmalarının adil olup olmadığına dair algının, çalışanın hem içsel hem de dışsal motivasyonunu etkilediği açıktır (Bartol vd., 2001; Dalal ve Hulin, 2008; Johnson vd., 2010). Kamu çalışanlarının motivasyonlarının sağlanmasında, finansal ödüllendirmeye dayanan ve dışsal motivasyonu harekete geçiren değerlendirme sistemlerinden ziyade, çalışanın amaçları ile kurum ve kuruluşların amaçları arasında bağ kuran ve içsel motivasyona odaklanan sistemlerin kullanıldığı göz önünde bulundurulduğunda (Wright, 2007), kamu çalışanlarının örgütsel adalet algılarının içsel motivasyonla olan ilişkisinin sorgulanmasının işgücü verimliliği açısından daha etkili olacağı düşünülmektedir.

Algılanan Örgütsel Destek

Çalışanların örgütlerinin kişisel olarak katkılarına ne kadar değer verdiğine ve refahlarıyla ne ölçüde ilgilendiğine dair geliştirdikleri genel inançlar örgütsel destek olarak adlandırılmaktadır (Eisenberger vd.,1986; 1990). Algılanan örgütsel destek, bireyin örgütten hissettiği ilgiyi temsil eden bireysel düzeyde bir olgudur; dolayısıyla, örgütsel adalet algısında olduğu gibi, söz konusu desteğin gerçekte var olup olmadığı değil, çalışanın bu destekle ilgili sübjektif çıkarımı ile ilgilidir. Algılanan örgütsel destek, bireylerin çalıştıkları örgütün katkılarına ne derece değer verdiğine ve refahlarını ne derece önemsediğine dair geliştirdikleri inançtır. Çabalarının ödüllendirildiğini ve duygusal ihtiyaçlarının örgüt tarafından içtenlikle giderildiğini hisseden kişiler, bu olumlu muameleye,

örgütün faaliyetlerine katılımlarını, örgütün hedeflerine ulaşmasına dair istekliliklerini ve örgütte kalma arzularını artıran ait olma ve özdeşleşme hissi ile, yani duygusal bağlılık ile karşılık verirler. Algılanan örgütsel destek, çalışan tarafından, işini etkili olarak yapabilmesinde ve stresli durumlarla başa çıkabilmesinde ihtiyaç duyacağı yardımın örgüt tarafından sağlanacağına ilişkin bir garanti olarak değerlendirilir (George vd., 1993). Çalışanların örgütlerinden alabilecekleri destekler arasında, kendisine gösterilebilecek olumlu davranışlar, örgütsel adaletin olabileceğine dair inancı kuvvetlendirebilecek uygulamalar, ödüller ve olumlu iş koşulları bulunabilir. Algılanan örgütsel destek, çalışanlar açısından işyerinde iş doyumunun artması ve olumlu ruh halinin devam etmesini sağlarken, örgüt açısından bakıldığında ise çalışanların performanslarının ve örgüte olan duygusal bağlılıklarının artması ve işten ayrılma davranışlarının azalması gibi işyeri için olumlu kazanımlar sağlar. Algılanan örgütsel desteğin yüksek olması çalışanların onaylanma, itibar ve sosyal kimlik ihtiyaçlarını karşılar ve çalışanlarda örgüt için gösterilen iş başarımının ve rol dışı davranışın tanınacağı ve ödüllendirileceği beklentisini oluşturur (Eisenberger, vd., 1986). Sosyal kimliğin olumlanması çalışanların kendilerinden beklenen iş davranışlarını sergileyebilmeleri için gereken motivasyonu sağlayacaktır. Ayrıca algılanan örgütsel destek, örgütte, çalışanların kişisel büyüme ve başarı arzularını gerçekleştirmeye yardımcı olacak kaynakların temin edilmesi konusunda bir isteklilik uyandırmaktadır (Armeli, vd., 1998).

Algılanan örgütsel destek çalışanlarda, örgütün refahına katkıda bulunmaya ve örgütün hedeflerine ulaşmasına

Page 34: ICSG Istanbul 2013

Makale KAMU ÇALIŞANLARININ VERİMLİLİĞİNDE İŞE YÖNELİK TUTUMLAR, ÖRGÜTSEL ADALET ALGISI VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN ÖNEMİ

32 ŞUBAT 2013

İş doyumu, motivasyon ve örgütsel bağlılık, yapılan araştırmalarda genellikle ilişkili oldukları ortaya konan değişkenlerdir (Roos, 2005). Örgütsel adalet algısı ve iş doyumu arasındaki ilişki, Yıldırım (2007) tarafından da ortaya konmaktadır. Yıldırım (2007), çalıştıkları örgütlerde kendilerine veya başkalarına haksızlık yapıldığını gören çalışanların, örgütlerine ve işlerine yönelik olumsuz tutumlar geliştirdiklerini belirtmektedir. Çalışanlar, örgütlerine yönelik beklentilerinde yalnızca maddi veya maddi olmayan motivasyon araçları veya herhangi bir getiriyi değil, aynı zamanda emeklerinin karşılığını alabilecekleri bir sistemin içerisinde yer almayı da beklerler. Örgütsel adalet ile olumlu ilişkisi çıkan diğer iki kavram, motivasyon ve örgütsel bağlılıktır. Buna göre çalışanlar, örgütlerinde adaletin olduğunu algıladıklarında daha fazla motive olup örgütlerine daha fazla bağlanırken, motivasyonu yüksek ve örgütlerine bağlı çalışanlar da çalıştıkları yeri daha adil olarak algılamaktadırlar. Motivasyon ve örgütsel bağlılık; örgütsel adaletin iki alt boyutu olan işlemsel ve etkileşimsel adalet ile de ilişkilidir. Diğer taraftan çalışanların iş ortamlarında algıladıkları destek arttıkça, iş doyumları, motivasyonları, örgüte bağlılıkları da artmakta; ayrıca destek gördüğüne inanan çalışan örgütü daha adil bir yer olarak algılamaktadır. Tansky ve Cohen (2001) de örgütsel bağlılık ve örgüsel destek arasındaki ilişkiye dikkat çekmiş, Eisenberger vd. (2001) bunu örgütsel bağlılıkta hissedilen olumlu duygu durumuna bağlamışlardır.

Yukarıda da belirtildiği gibi bu değişkenlerin tamamının yer aldığı bir çalışma olmamasına rağmen, literatürdeki çalışmalarda elde edilen ilişkilerle kurgulanacak varsayımsal bir model; örgütsel adalet algısı ve desteğin işe yönelik tutumlar ve

yardım etmeye dair bir zorunluluk hissi yaratır ve çalışanların bunu örgüte daha fazla duygusal bağlılık ve işlerinde daha fazla çaba göstererek ödemeleri beklenir (Mowday et al., 1982; Schein, 1980; Wayne vd., 1986; Eisenberger vd., 1986). Bununla birlikte; algılanan örgütsel destek; duygusal bağlılık, itibar, onaylanma, yakın ilişki gibi duygusal ihtiyaçları da tatmin eder (Eisenberger vd., 1986; Armeli vd., 1998). Bu duygusal tatmin ise, çalışanların duygusal anlamda örgüte bağlanmasına yardımcı olarak, çalışanların üyeliğinin ve rol durumunun sosyal kimliklerine dahil edilmesi ile sonuçlanır. Son olarak; algılanan örgütsel destek çalışanların rahatına ve algıladıkları yeterliliklerine katkıda bulunan tecrübeler yaratır; öyle ki, örgüt tarafından destekleniyor ve değer veriliyor olma hissi çalışanlarda olumlu bir ruh hali oluşturur.

Kamu Çalışanlarının Verimliliğinde Örgütsel Adalet Algısı, Algılanan Örgütsel Destek ve İşe Yönelik Tutumlar

Yukarıda kavramsal çerçeveleri ortaya konan adalet, destek, tutum ve motivasyon değişkenlerinin birbirleri ile olan ilişkileri, literatürde yer alan çalışmalarda ortaya konmaktadır. Her ne kadar bu kavramların tamamının yer aldığı ampirik bir çalışma yapılmamış olsa da mevcut çalışmalar; çalışanların örgütsel adalet algısı (özellikle dağıtım adaleti) ve algıladıkları örgütsel desteğin artmasının onların iş doyumunu, içsel motivasyonlarını ve örgütsel bağlılıklarını artırdığını göstermektedir. Özellikle iş doyumu ve duygusal bağlılığın işgücü verimliliği üzerindeki olumlu etkisi (Judge vd., 2001) göz önünde bulundurulduğunda, örgütsel adalet algısı ve algılanan örgütsel desteğin dolaylı biçimde işgücü verimliliğini artırdığı iddia edilebilir.

motivasyonla olan ilişkisini ortaya koyarak; bunların işgücü verimliliğine yönelik katkısını ortaya koyabilir (Şekil.1). Söz konusu değişkenlerin birbirleri ile olan ilişkilerinin ve işgücü verimliliğine katkısının test edilebileceği ölçme araçları, literatürde sıklıkla kullanılmaktadır. Bu araçların kamu çalışanlarına uygun biçimde adapte edilerek kullanılması; kamuda işgücü verimliliğinde işe yönelik tutum, beklenti ve davranışların etkilerinin ortaya çıkarılmasını sağlayabilecektir.

Şekil.1. Değişkenlerin birbirleri ve işgücü verimliliği ile olan varsayımsal ilişkileri

Wright’ın (2007) belirttiği gibi kamu çalışanlarının performanslarının, özel sektörde olduğu gibi finansal ödül ve ceza mekanizmalarından ziyade, içsel motivasyon ve diğer psiko-sosyal süreçlerle artırılma şansının daha fazla olduğu göz önünde bulundurulduğunda; kamudaki işgücü verimliliğinde bu değişkenlerin etkisinin ampirik olarak test edilmesinin önemi açıkça görülebilecektir. Söz konusu çalışmanın kamu çalışanlarının her kesiminin katıldığı, heterojen ve yüksek sayıda bir örneklem ile gerçekleştirilmesi ve bu çalışmanın işgücü verimliliği çalışması ile eşgüdümlü yapılması, değişkenlerin performans ile olan ilişkilerinin spekülatif olmasını engelleyerek daha anlamlı bir model elde edilmesini sağlayarak, sonuçların yalnızca ilişkisel değil; neden-sonuç bazlı olarak da ortaya konmasını sağlayabilecektir.

Kaynakça • Allen, N., J. & Meyer, J., P. (1990). The

Measurement and Antecedents of Affective, Continuance and Normative Commitment to Organizations. Journal of Occupational Psychology, 63, 1-18.

Örgütsel Adalet Algısı İşe Yönelik Tutumlar

İçsel Motivasyonİşgücü Verimliliği

Algılanan ÖrgütselDestek

Page 35: ICSG Istanbul 2013

Makale KAMU ÇALIŞANLARININ VERİMLİLİĞİNDE İŞE YÖNELİK TUTUMLAR, ÖRGÜTSEL ADALET ALGISI VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN ÖNEMİ

33ŞUBAT 2013

• Armeli, S., Eisenberger, R., Fasolo, P. & Lynch, P. (1998). Perceived organizational Support and Police Performance: The Moderating Influence of Socioemotional Needs. Journal of Applied Psychology, 83, 288-297.

• Beugre C., D. (2002). Understanding Organizational Justice and Its Impact on Managing Employees: An African Perspective. Journal of Human Resource Management,13: 7, 1091-1104.

• Buchanan, B. (1974). Building Organizational Commitment: The Socialization of Managers in Work Organizations. Administrative Science Quarterly, 19, 533-546.

• Büyükkılıç, D., (2004). Kar Amacı Gütmeyen Örgütlerde Verimlilik. Ankara: Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları.

• Colquitt, J., A. (2001). On the Dimensionality of Organizational Justice: A Construct Validation of a Measure. Journal of Applied Psychology, 86(3), 386-400.

• Connolly, J. J. ve Viswesvaran, C. (2000). The Role of Affectivity in Job Satisfaction: A Meta-Analysis. Personality and Individual Differences, 29, 265-281.

• Dailey, R., C. & Kirk, D., J. (1992). Distributive and Procedural Justice As Antecedents of Job Dissatisfaction and Intent to Turnover. Human Relations, 45(3), 305-317.

• Dalal, R.S. ve Hulin, C.L. (2008). Motivation for What? A Multivariate Dynamic Perspective of the Criterion. İçinde Kanfer, R., Chen, G., ve Pritchard, R.D. (Eds). Work Motivation: Past, Present and Future. Routledge: New York. s.63-100.

• Dinçer, A.Z. ve Öngel, Ö. (2004). Kamuda Verimlilik için İnsan Kaynaklarına Yönelik Yönetsel ve Organizasyonel Değişim. 3. Endüstri Mühendisliği Bahar Konferansları, TMMOB Makine Mühendisleri Odası, 07-09.10.2004. http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/70a8eab7fb03a39_ek.pdf, 28.12.2012.

• Doğan, Ö. & Erdoğmuş, N. (2006). Örgütsel Değişimler ve Yeni Kariyer Yaklaşımları, http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=247, erişim tarihi 11.03.10.

• Eisenberger, R., Huntington, R., Hutchison, S & Sowa, D. (1986). Perceived Organizational Support. Journal of Applied Psychology, 71, 500-507.

• Eisenberger, R., Fasolo, P. & Davis-LaMastro, V. (1990). Perceived Organizational Support and Employee Dilligence, Commitment, and Innovation. Journal of Applied Psychology, 75(1), 51-59.

• Eisenberger, R., Armeli, S., Rexwinkel, B., Lynch, P. D., & Rhoades, L., (2001). Reciprocation of Perceived Organizational Support. Journal of Applied Psychology, 86(1), 42-51.

• Eren, E. (2000). Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi. İstanbul: Beta Basım Yayın Dağıtım.

• George, J. M., Reed, T.F., Ballard, K. A., Colin, J., & Fielding J. (1993). Contact with AIDS Patients as a Source of Work-Related Distress: Effects of Organizatioanl and Social Support. Academy of Management Journal, 36, 157-171.

• Greenberg, J. (1987). A Taxonomy of Organizational Justice Theories. The Academy of Management Review. 12(1), 9-22.

• Greenberg, J. (1990). Organizational Justice: Yesterday, Today and Tomorrow.Journal of Management, 16:2, 399-432.

• İşcan, Ö. F., Naktiyok A. (2004). Çalışanların Örgütsel Bağdaşımlarının Belirleyicileri Olarak Örgütsel Bağlılık ve Örgütsel Adalet Algısı. 1-14. www.politics.ankara.edu.tr/dergi, erişim tarihi: 07.11.2011.

• Johnson, R.E., Chang, C.H. and Rosen, C.C. (2010). “Who I Am Depends on How Fairly I’m Treated”: Effects of Justice on Self-Identity and Regulatory Focus. Journal of Applied Social Psychology, 40(12), 3020–3058.

• Judge, T. A., Thoresen, C. J., Bono, J. E., & Patton, G. K. (2001). The Job Satisfaction-Job Performance Relationship: A Qualitative and Quantitative Review. Psychological Bulletin, 127(3), 376-407.

• Lee, Hyung-Ryong. (2000). An Empirical Study of Organizational Justice As A Mediator of The Relationships Among Leader-Member Exchange and Job Satisfaction, Organizational Commitment

and Turnover Intentions in the Lodging Industry. Unpublished dissertation, Faculty of the Virginia Polytechnic Institute and State University.

• McFarlin, D., B. & Sweeney, P. D. (1992). Distributive and Procedural Justice As Predictors of Satisfaction with Personel and Organizational Outcomes. Academy of Management Journal, 35(3), 626-637.

• Mowday, R. T., Steers, R. M., & Porter, L. W. (1982). Employee-Organization Linkages: The Psychology of Commitment, Absenteeism and Turnover. New York: Academic Press.

• Ployhart, R., E. & Ryan, A., M. (1997). Toward an Explanation of Applicant Reactions: An Examination of Organizational Justice and Attribution Frameworks. Organizational Behavior and Human Decision Processes, 72(3), 308-335.

• Roos, W. (2005). The Relationship between Employee Motivation, Job Satisfaction and Corporate Culture. Unpublished Thesis Manuscript, University of South Africa.

• Tang, T., Baldwin, L., P. & Sarsfield, J., L. (1996). Distributive and Procedural Justice as Related to Satisfaction and Commitment. S.A.M. Advanced Management Journal, 61(3), 25-31.

• Tansky, J.W. ve Cohen, D.J. (2001): The Relationship between Organizational Support, Employee Development, and Organizational Commitment: An Empirical Study”, Human Resource Development Quarterly, 12(3), 285-300.

• Wright, B.E. (2001). Public Sector Work Motivation: Review of Current Literature and a Revised Conceptual Model. Journal of Public Administration Research and Theory, 11(4), 559 – 586 .

• Wright, B. E. (2007). Public Service and Motivation: Does Mission Matter?. Public Administration Review, 67(1), 54-64.

• Yıldırım, F. (2007). İş Doyumu ve Örgütsel Adalet İlişkisi. Ankara SBF Dergisi. 62(1), 25-278.

Page 36: ICSG Istanbul 2013

Makale SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR KENTSEL YAŞAM ÖRNEĞİ; “YAVAŞ ŞEHİRLER”

34 ŞUBAT 2013

Ferda HEKİMCİ / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR KENTSEL YAŞAM ÖRNEĞİ“YAVAŞ ŞEHİRLER”*

Günümüz ekonomik konjonktürü büyük endüstriyel şirketlerin yüksek miktarlardaki üretimini

ve aynı büyüklükteki tüketimi zorunlu kılmaktadır. Bu aşırı tüketim ve üretim sonucu yeryüzündeki kaynaklar da hızla yitirilmekte; ek olarak mevcut konvansiyonel üretim yöntem ve teknolojileri ile bilinçsiz, dengesiz aşırı tüketim, kalan doğal kaynakların da kirlenerek kullanılamaz hale gelmesine neden olmaktadır. Bu durum, bir yandan gelecek kuşakların gereksinimlerinin karşılanabilmesini olanaksız kılarken, diğer yandan da küresel ısınma ve iklim değişikliği yaşadığımız çağın en büyük sorunu olarak insanlığı tehdit etmektedir. İşte tüm bu kaygılar günümüzde “sürdürülebilirlik” kavramını gündeme getirmektedir. Diğer yandan dünya kentleştikçe, şehirlerdeki yaşam kalitesi küreselleşmenin güncel sorunu haline gelmiştir. İnsanlar artık yaşamlarını sürdürdükleri kentlerde de daha sürdürülebilir kentsel yaşam ve kent

hizmetlerinin beklenti ve arayışında bulunmaktadırlar. Günümüzde bu arayış ve beklentiler “Bugünün ve geleceğin sağladığı olanaklar sayesinde geçmişin mirası ile bilgi birikiminden ve çevre dostu son teknolojilerden yararlanarak, yaşam kalitesini ve performansı artırıcı kentsel ortamlar” yaratmayı amaçlayan Yavaş (Sakin) Şehir (Cittaslow) Hareketini gündeme getirmektedir (Babaoğul, Hekimci, 2011:1060-1079).

“Yavaş” FelsefesiGeleneksel toplumlarda binlerce yıldır bilgelerin savunduğu “Yavaş” felsefesinin bizim yaşam kültürümüzde de önemli bir yeri vardır. Ata sözlerimize kadar girmiş bu anlayış Türkçe’de “Acele işe şeytan karışır”; “Sabreden derviş muradına ermiş”; “Ağır giden yol alır, hızlı giden yolda kalır”; “Sabır ile koruk helva olur” vb. biçiminde ifade bulmaktadır. Özellikle de tasavvuf felsefesinde önemli bir yer tutan bu anlayışa örnek olarak ünlü düşünür Mevlana’nın; “Sabırlı olun, zira bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl gülebilir? Aceleci olmayın, maksada sabırla erişilir, acele ile değil. Alelade otlar iki ay içinde, kırmızı gül ancak bir yılda yetişir. Tencerede bile yavaş ve ustaca kaynayan yemek, delice kaynayandan daha lezzetlidir!” sözü ile anlamını bulur (http://www.yenikalite.com). Batı uygarlığının temellerini atan ünlü düşünürlerden Eflatun’a atfedilmiş bir söz vardır: "Aklın gerektirdiğinden daha hızlı gidenler yarışın sonunu getiremezler." (http://www.philological.bham.ac.uk/speude/, Latin).

Japonların “Kaizen” anlayışı ile Toplam Kalite Yönetimi (TKY) Kuramı arasında da büyük bir ilişki kurulabilir. Özellikle Japonlar iş hayatında Kaizen'i kullanarak TKY çalışmalarıyla önemli başarılara imza atmışlardır. Kaizen “az ama sürekli adımlarla ilerlemek” demektir. İsteklerimizin, hedeflerimizin gerçekleşmesinde çoğu zaman acele ederiz. Bir anda tepeye çıkacağımızı sanırız. Ama başarının sırrı ağır ağır acele etmemekte, sabırla ve kesinlikle vazgeçmeden devam etmekte yatar (http://kaizen.nedir.com). Floistad, yavaş, sakin felsefesini şu şekilde özetlemektedir: “Yaşama tutunmak istiyorsanız acele etseniz iyi olur”. Günümüzün mesajı bu. Ancak herkes anımsamalı ki, temel ihtiyaçlarımız asla değişmedi. Başkaları tarafından görülme ve takdir edilme ihtiyacı. Aidiyet ihtiyacı. Yakınlık ve itina, birazcık sevgi ihtiyacı. Bu, sadece insan ilişkilerindeki yavaşlıkla verilebilir. Değişimlere hakim olmak için yavaşlığı, tefekkürü ve birlikteliği yeniden edinmek zorundayız. Nitekim, modern toplumda rekabetçi yapı ve ilerlemeci perspektifin etkisiyle oluşturulan yeni taleplerle tatminsiz, yüksek stres düzeyi batı toplumlarında “hız”ın sorgulanmasıyla sonuçlanmıştır. Farklı kültürlerin hayat anlayışı daha derinlemesine öğrenildikçe ve modern hız toplumunun sakıncaları bir bir görüldükçe geleneksel toplumlarda binlerce yıldır bilgelerin savunduğu ve Abraham Maslow gibi modern psikologların “zirve deneyim” olarak

“Bir grup düşünceli ve idealist insanın dünyayı değiştirebileceğinden kuşkunuz olmasın…”Anita Roddick

* Daha geniş bilgi için bakınız: “Babaoğul, M., Hekimci, F. (2011). “Daha İnsanca ve Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin; Etik Tüketicilik ve Yavaş Şehirler” 16. Dünya Verimlilik Kongresi ve Avrupa Verimlilik Konferansı Bildirileri, Cilt 2. S.1060-1079, Ankara”.

Page 37: ICSG Istanbul 2013

Makale SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR KENTSEL YAŞAM ÖRNEĞİ; “YAVAŞ ŞEHİRLER”

35ŞUBAT 2013

adlandırdığı “an'ı yaşama” deneyiminin önemi tekrar anlaşılmaya başlanmıştır (http://tr.wikipedia.org).

Yavaş Şehirlerin Tarihsel Gelişimi“Bir şeylere doğru koşmak mıdır aslolan;/ Bir şeylerden kaçmak mı? /Kaçan kendinden kaçar/Koşan yine kendine. /O halde acele etmeden; Festina Lente…” (http://nedir.antoloji.com/festina-lente). İşte bu şiirde de eski Romalıların “Festina Lente” sözcükleriyle ifade ettikleri yaşam felsefeleri ifade edilmektedir. “Festina Lente” Latince “yavaşça acele et” anlamına geliyor. Felsefik olarak açıklanırsa; “Hız insanı kendinden uzaklaştırır ve yavaşlık kendine yaklaştırır”; yani Festina Lente, (uygulaması becerildiğinde) bir yaşama sanatıdır “(http://sozluk.sourtimes.org/). Romalıların torunları olan bugünkü İtalyanlar da bu felsefi köklerinden hareketle olsa gerek, İtalyanca’ da “citta (şehir)” ve İngilizce’ de “slow (yavaş)” kelimelerinden oluşan “Cittaslow”, “Yavaş Şehir” ya da “Sakin Şehir” anlamına gelmektedir. Cittaslow Hareketi ise 1999 yılında İtalya’nın Tuscany bölgesinde bulunan küçük bir kasaba olan Greve in Chianti’nin belediye başkanı Paolo Saturnini’nin yavaş yiyecek felsefesini tüm bir kente yayma öngörüsüne dayanır (http://www.cittaslow.net/). 1986 yılında İtalya’da Amerikan sitili “Hızlı Yiyecek (Fast Food)” zincirlerinin istilasına karşı çıkılmasıyla başlayan “Yavaş Yiyecek (Slow Food)” hareketine kadar uzanır. Bu tarihte hareketin önderleri tarafından İtalya’nın Barolo kentinde Yavaş Yiyecek Birliği kurulmuştur. Birlik, insanlar arasındaki “İletişimi, duygu paylaşımını, huzuru ve haz almayı” esas alan bir yaklaşımla; bunu engelleyen en önemli öğe olarak görülen Hızlı Yiyecek akımına karşı bir oluşumu örgütlemiştir. Saturnini’nin çağrısıyla Greve in Chianti’ de bir araya gelen Yavaş Yiyecek Birliği üyeleri, Yavaş Şehir Hareketi’ni başlatan bir bildirge yayınlamışlardır. 30 kentin katıldığı bu ilk

bildirgede; “Küreselleşmenin insanlar arasındaki iletişimi, kaynaşmayı ve değişimi kolaylaştırmasına karşılık farklılıkların törpülenerek, tek bir model insan oluşturmaya doğru gittiği ve sonunda sıradanlığın hakim olacağı bir düzenin yaratılacağı konusunda endişeler bulunduğu” dile getirilmiştir. Yerel değerlere sahip çıkılması, bu değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla Yavaş Şehirler kavramı çerçevesinde bir ağ oluşturulmuştur (http://www.cittaslow.net).

Yavaş Hareketi Yavaş Şehir Hareketi (Slow Movement); havası, suyu, toprağı temiz, yiyecekleri organik, yerel, karakteristik mimarisi, doğası ve kültürel değerleri korunmuş, herkesin birbiriyle dost olduğu insanca bir yaşam ortamına ulaşmak amacıyla başlatılmıştır. Yavaş Şehir Hareketine göre “iyi yaşamakla yavaş yaşamak arasında bir fark var: İyi yaşamak vatandaşların kasabalarında kolay ve rahat bir biçimde hizmet ve sorun çözümlerinden faydalanarak yaşaması” demek. Ama yavaş yaşamak başka bir şey; “Yavaşça acele etmek” yani Latincesiyle “Festina Lente”... Bundan kastedilen, bugünün ve geleceğin sağladığı imkânlar sayesinde geçmişin mirasını ve bilgi birikiminden faydalanmak… Tabii ki bu yolla anlatılmak istenen, daha az çılgın, daha yavaş, ama daha insani, daha çevreci, geçmiş ve gelecek nesillere daha saygılı olmaktır (Güney, 2008) . Bunları gerçekleştirirken de; tarihsel kentsel öğeleri koruyacak, çanak antenleri, baz istasyonlarını merkezi sistemlerde toplayabilecek, telefon ve elektrik kablolarını yer altına alabilecek, havayı, suyu kirleten etmenleri elimine edecek, alternatif ve yenilenebilir enerji kaynakların kullanıldığı, çöp toplamadan ilaçlamaya “özellikle çevre dostu” bugünün son teknolojilerden en üst düzeyde yararlanabilmek ve kenti katılımcı bir anlayışla yönetebilmektir.

Kısaca Yavaş Şehir olmak; “teknolojiyi de yadsımadan, yerel kültürleri, tarihsel yapıyı, ekolojik ve çevresel özellikleri, kentsel dokuyu koruyarak, daha insanca, daha yaşanabilir, sürdürülebilir bir geleceği katılımcı bir anlayışla tasarlamak; dingin bir ortamda, küreselliğin sıradan hale getirdiği binlerce kent içerisinden kendi özgün değerleriyle bir papatya saflığında sıyrılıvermektir (Hekimci, 2010:34-39)”.

Yavaş Şehir Ölçütleri Yavaş Şehir Bildirgesi 59 ölçütten oluşmaktadır. Bu ölçütler doğrultusunda Yavaş Şehirlerin sağlaması gereken şartlar ise şu şekilde özetlenebilir: Kent halkının yönetime katılımı esastır. “Şehrin ve çevresinin ayrıcalıklı özelliklerini ortaya çıkartacak, geri dönüşümü ve yeniden kullanımı teşvik edecek çevresel politikalar uygulamak”; “Toprağın çevre dostu kullanımını destekleyecek alt yapı oluşturmak”; “Kent içinde ve dışında şehir yaşamının ve havanın kalitesini yükseltmek için çevre dostu teknolojileri desteklemek”; “Çevrenin tarihini, kültürünü önemli yapılarını ve ören yerlerini korumak, yeni yerleri bulmak, tarihini ortaya çıkartmak ve koruma altına almak”; “Organik gıdaların üretimini ve tüketilmesini desteklemek”; “Yerel üretimi desteklemek ve bunların kullanımını teşvik etmek”; “Yerel üreticiler ile tüketiciler arasında ilişkiler kurmak ve bunun için ortamlar ve mekanlar yaratmak”; “Kökleri eskilere dayanan yöresel ürünleri korumak ve desteklemek”; “Yöresel gıdaların

Ordu, Perşembe.

Page 38: ICSG Istanbul 2013

Makale SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR KENTSEL YAŞAM ÖRNEĞİ; “YAVAŞ ŞEHİRLER”

36 ŞUBAT 2013

tanınmasını sağlamak ve bunların tarihini araştırmak”; “Ziyaretçilere gerçek konukseverliğin gösterilmesini sağlamak ve konukseverliğin kalitesini artırmak (Eskicioğlu, 2009), (Güney, 2008).Yavaş Şehir olabilmek için kent nüfusunun elli bini geçmemesi gerekmektedir. Yavaş Şehir olma kararı kent halkının birlikte vereceği bir karar olup ilk iş olarak konu ile ilgili bir referanduma gidilir. Daha sonra yukarıdaki ölçütler doğrultusunda hazırlanan projeler ile başvuru yapılır. Cittaslow Türkiye Ağı tarafından incelenen ve yeterli puanı alan dosya son incelemeden geçmek üzere İtalya’daki Genel Merkeze gönderilir. Dosya Genel Merkez tarafından onaylanırsa aynı sene içerisinde bir uluslararası etkinlikte aday kentin üyeliği ilan edilir ve sertifika verilir (http://www.cittaslowturkiye.org).

Yavaş Şehirlerin Ülkemizdeki Durumu İzmir’in Seferihisar ilçesi, 28 Kasım 2009 tarihinde İtalya’da gerçekleştirilen Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi toplantısında, Türkiye’nin ilk Yavaş/Sakin Şehri olarak Sakin Şehrin simgesi olan “salyangoz” logosunu almaya hak kazanmıştır.Seferihisar örneğinden sonra potansiyelinin farkına varan Akyaka, Yalvaç, Gökçe Ada, Taraklı, Vize, Yeni Pazar ve son olarak da Ordu’nun Perşembe ilçesi Yavaş Şehir sıfatı kazanan kentler arasına katılmıştır (http://www.cittaslowturkiye.org).

Sürdürülebilir Kalkınma, Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim“Sürdürülebilir Kalkınma” anlayışı çok çeşitli tanımları arasından, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (Bruntland Komisyonu) tarafından; “Günümüz gereksinimlerinin gerektirdiği kalkınmanın gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde gerçekleşmesi” biçiminde ortaya konulmaktadır (Bruntland, 1987). Bu durum, Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim (STÜ) kavramını gündeme getirmektedir. STÜ, çevresel kaygıların yanısıra; doğal kaynakların korunması, yoksullukla mücadele, endüstriyel verimlilik, ekonomik kalkınma, sağlık, eğitim ve yaşam kalitesi gibi pek çok farklı alana hitap etmektedir (UNEP, 2005) . Bu bağlamda “sürdürülebilirlik”, toplumdaki tüm öğelerin işbirliğini özellikle de üretici ve tüketicilerin ortak hareket etmelerini gerektirmektedir. Bireylerin bilinçli bir şekilde kaynakları yönetebilmeleri ve sürdürülebilirliği sağlamaları için "3-R" den söz edilmektedir. Bunlar; Azaltmak (Reducing) ,Yeniden Kullanma (Reusing), Geri dönüşüm (Recycling) olarak açıklanmaktadır (Gönen, Özmete,2006:50-55). Bu yaklaşım ile “kaynakların bir yaşam döngüsünün olduğu” kabul edilmektedir. Bu yaklaşım üretimde “eko-verimliliğin” olduğu kadar; tüketimde ise “bilinçli”, “etik, “çevre dostu” ve “yeşil” tüketimin kodlarını da oluşturmaktadır. Temiz (Sürdürülebilir)Tüketicilik ise “Tüketicilerin, sosyal sorumlu, etik ve bilinçli tüketicilik ilkeleri kapsamında, çevresel davranışları benimseyerek, çevre dostu ürünleri tercih edip, özel tüketim davranışlarında ekolojik yurttaşlık temellerinde yapacakları politik ve çevreci seçimlerle, tüketimlerinin ekolojik etkilerini azaltmayı ilke edinerek, doğal kaynakların, toksik maddelerin, atık salınımlarının, çevreyi kirletici maddeler ile ürünlerin kullanımını en

aza indirgeyen ve dünya üzerindeki dengesiz tüketimi ve gelecek kuşakların gereksinimlerini dikkate alan tüketim anlayışıdır” şeklinde ortaya konulabilir (Hekimci, 2012:9-15).Çoğu kez de STÜ etkinlikleri, “sürdürülebilir tüketim” kavramı altında birleştirilmektedir (McLaren, 2007). Sürdürülebilir tüketim hakkında, 1992 yılında Rio’da düzenlenen Dünya Zirvesinin Sürdürülebilir Gelişme Eylem Planı çerçevesinde yer alan Gündem 21 belgesi; “Sürdürülebilir gelişmeyi sağlamak ve insan eylemlerinin ekolojik çevreye karşı olumsuz etkilerini en aza indirmek için tüketim kalıplarını değiştirmek, insanoğlunun en büyük mücadelelerinden biridir” denilmiştir (UN, 1992). “Sürdürülebilir Yaşam Biçimi” ise, çevreyi öbür yaşam biçimlerine oranla daha az incitecek davranışları sergileyen ve toplumsal eşitsizliklere daha az bağlı olacak biçimde tüketim davranışlarının sergilenmesi sonucu oluşmaktadır” (Hertwich, 2002:2).

Yerel Bir Sürdürülebilir Kalkınma Modeli Örneği; “Yavaş Şehirler”Yavaş Şehirler, öncelikle kent halkının birlikte karar verdiği Sürdürülebilir Yaşam Biçimi ve hizmet anlayışını öngörmektedir. Bu çerçevede Yavaş Şehir uygulamalarının iki önemli yönü ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki kent hizmetlerinin tüketicisi olan kent halkının taleplerini karşılamakla ilgilidir. Yavaş Şehir halkı; havası, suyu, toprağı temiz, yiyecekleri organik, yerel, karakteristik mimarisi, doğası ve kültürel değerleri korunmuş, herkesin birbiriyle dost olduğu insanca bir yaşam ortamına ulaşmayı ve organik, yerel gıdaların tüketilmesini istemekte ve desteklemekte; bundan da öte, böylesi bir yaşam ve tüketim tarzına ulaştıracak yönetime kendi iradesiyle karar vermektedir. Bu uygulamanın diğer yönünü ise bu yaşam ve tüketim tarzına uygun bir yerel yönetim modeli ile bu tür bir belediyecilik hizmetini kent

Sakarya, Taraklı

Page 39: ICSG Istanbul 2013

Makale SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR KENTSEL YAŞAM ÖRNEĞİ; “YAVAŞ ŞEHİRLER”

37ŞUBAT 2013

halkına sağlamak oluşturmaktadır. Bu ise, tüm belediyecilik iş ve hizmetlerinde katılımcı bir anlayışla; geri dönüşümü ve yeniden kullanımı özendirmek; toprağın çevre dostu kullanımı, havanın kalitesini yükseltmek için çevre dostu teknolojileri desteklemek; yerel üreticiler ile tüketiciler arasında ilişkiler kurarak yerel üretimi desteklemek ve organik gıdaların tüketimini özendirmek, yöresel ürünleri korumak, tanıtmak ve desteklemek; yöresel gıdaların ve mutfak kültürünün tanınmasını sağlamak ve bunların tarihini araştırmak biçimindeki cittaslow kriterlerini yaşama geçirmektedir.Soyer’e göre,“Cittaslow Hareketi sürdürülebilir bir kente kavuşmak isteyen yerel yönetimler için yol haritası işlevini görmektedir” (Soyer,2012). Hemşerilerine yavaş yaşam olanaklarını sunan Sakin Şehirler; hem belediyecilik hizmetleri açısından yerel hizmetlerde sürdürülebilir (temiz) üretim, hem de hizmet sağladığı kent halkının yerel, çevreci, etik talebini yanıtlamasıyla sürdürülebilir (temiz) tüketimi içermektedir. İşte bir de bunlara “yavaş” markasını taşıyan Sakin Şehirlerin, aynı zamanda dünya çapında “yavaş tatil yöreleri” olarak akredite çekim merkezleri olması da eklendiğinde, Yavaş Şehirlerin, STÜ’ye endeksli “sürdürülebilir bir yerel kalkınma modeli” örneği olarak önemle değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Son Olarak;Yavaş/Sakin Şehir Hareketi; kentleri “sürdürülebilir yaşamın gerçekleştirildiği platformlar” olarak kabul etmekte ve değerlendirmektedir. Tüm dünyada Yavaş Şehirlerin çoğaltılmasından, üretim ve tüketimde etik değerlerin başa alınmasından, önce insan olmak üzere tüm canlılar ve sonuçta çevre kazanacak; gelecek kuşaklara, onların gereksinimlerini sağlayabilecek daha yeterli ve temiz kaynaklar bırakılabilecek, böylece daha sürdürülebilir ve daha insanca

bir geleceğin yolu açılmış olacaktır . Türkiye’de ise, ülkemizin batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine, tarihi, mimari, kültürel özgünlüklerini vurgulayacak onlarca kentsel yörenin bulunması ve bu özelliklerin Yavaş Şehirler konseptiyle dünya çapında akredite edilme olanağı, önemli bir sürdürülebilir yerel kalkınma potansiyeli olarak değerlendirilmeyi beklemektedir. Son tahlilde, etik, çevresel ve insancıl tercihleri yapmak kendini sosyal olarak sorumlu hisseden “insan”ın elindedir. Nitekim, The Body Shop’un Kurucusu ve Onursal Başkanı Anita Roddick, şirketinin Sosyal Sorumluluk yaklaşımın ana fikrini; “Bir grup düşünceli ve idealist insanın dünyayı değiştirebileceğinden kuşkunuz olmasın. Aslında dünyayı değiştirenler hep bu bir grup insan olmuştur” (Roddick,2007) sözleriyle vurgulularken aslında aynı şeyi söylemiyor mu?...

Kaynakça • Babaoğul, M. ve Hekimci, F. (2011). “Daha

İnsanca ve Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin; Etik Tüketicilik ve Yavaş Şehirler” 16. Dünya Verimlilik Kongresi ve Avrupa Verimlilik Konferansı Bildirileri, Mayıs 2011, Ankara Cilt 2. S.1060-1079.

• Brunland, (1987). “Bruntland Komisyon Raporu”, Our Common Future, Oxford University Press.

• Eskicioğlu H. (2009), “Modern Yaşam İle Geleneksel Yaşam Arasında Kaliteli Bir Yaşam Biçimi – Yavaş Şehirler”, http://www.izmirdesanat.org/yavas-sehirler#more-2225, Erş. Tr.:15.01.2010.

• Gönen, E. Özmete, E. (2006).”Aile ve Tüketici Bilimlerinin Sürdürülebilirlik Perspektifi” I.Uluslar arası Ev Ekonomisi Kongresi, s.50-55.

• Güney Z. (2008). “Yavaş şehirler (2)”, www.ekohaber.com.tr/Ziya,Guney,Yavas,sehirler,2-ekohaber-5-haberid-8977.html, Erş.Tr.: 16.01.2010.

• Hekimci, F. (2012).” Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve Enerji Verimliliği”, Anahtar Dergisi, 2012/24-277, s.9-15, Ankara.

• Hekimci, F. (2010). “Daha İnsanca ve Sürdürülebilir Bir Yaşam İçin;“Yavaş

Şehirler…”, Anahtar Dergisi, Nisan/2010, s.35-39, Ankara.

• Hertwich, E. (2002). “Life-Cycle Approaches to Sustainable Consumption”, Workshop Proceedings Interim Report, International Institute for Applied Systems Analysis,Laxenburg, Austria.

• Mc Laren, S.J. (2007), Defining a Role for Sustainable Consumption Initiatives In New Zealand, 2nd International, Conference on Sustainability Engineering and Science,Auckland, New Zealand.

• Roddick, A. (2007). “Aile İçi Şiddete Sessiz Kalma” Kampanyası, www.thebodyshop.com.tr/sosyal. Erişim Tarihi: 17.5.2007.

• Soyer,T.(2012).”Cittoslow:Sürdürülebilir Bir Kentsel Kalkınma Modeli”,http://www.afd.fr/webdav/site/afd/shared/PORTAILS/PAYS/TURQUIE/Evenements/mustafa_tunc_soyer%20TR.pdf. Erişim Tarihi: 19.1.2003.

• UNEP, (2005:b). “Advancing Sustainable Consumption in Asia”, A Guidance Manual,Unep, Europeaıd, Asıa Proeco. Erişim Tarihi: 22.1.2012.

• United Nations Conference on Environment & Development Rio de Janerio, Brazil, 3 to 14June 1992 AGENDA 21, http://www.un.org/ esa/sustdev/documents/agenda21/english/ Agenda21.pdf, Erişim Tarihi: 9.1.2012.

• http://www.yenikalite.com/index.php?topic=3898.0;prev_next=next#.UPeyhqwXqlR, Erişim Tarihi: 1.12.2012.

• http://www.philological.bham.ac.uk/speude/, Latin. Erişim Tarihi: 6.1.2013.

• http://kaizen.nedir.com/#ixzz2I9RfRyhk. Erişim Tarihi: 9.1.2013.

• http://www.cittaslow.net/. Erişim Tarihi: 14.1.2013.

• http://tr.wikipedia.org/wiki/Yava%C5%9F_Hareketi. Erişim Tarihi: 18.1.2013.

• http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=festina%20lente. Erişim Tarihi: 20.1.2013.

• http://nedir.antoloji.com/festina-lente. Erişim Tarihi: 1.8.2010.

• www.cittaslowturkiye.org. Erişim Tarihi: 22.1.2013.

Page 40: ICSG Istanbul 2013

38 ŞUBAT 2013

2012 Nobel İktisat Ödülü “Kaynak Dağılımında Verimliliğe” Verildi…

Dr. Halit SUİÇMEZ / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

Bu tür konularda piyasaları belirleyen tek etken olarak fiyata bakıldığında, ekonomistlerin "piyasa başarısızlığı" olarak tanımladığı durum ortaya çıkmaktadır.Amerikalı ekonomistler işte bu durumun engellenmesi, yani her iki taraf için de en uygun sonucu verecek "istikrarlı eşleştirme"nin yapılabilmesi için Gale-Shapley algoritmasını yazmışlardır.Bunu yaparken de rasyonel bireylerin nasıl olup da işbirliğini tercih ettiği sorusuna cevap arayan oyun teorisinden faydalandıkları belirtilmiştir.1980'lerin başlarında Alvin Roth yeni mezun doktorlar için piyasanın nasıl oluştuğunu ve istikrarlı eşleştirmenin gerçek hayatta nasıl işlediğini incelemiştir.1940'larda doktor açığı ABD'de önemli bir sorundu ve hastaneleri giderek daha genç stajyer doktorlar almaya itiyordu; yani doktorların becerilerinin kanıtı olacak diplomalarını almasından çok önce yapılan bir eşleşme söz konusuydu.Tıp öğrencileri ile doktor açığı olan hastaneler arasında daha iyi eşleştirme yapmak amacıyla bir sistem oluşturuldu.1984'te yayınladığı makalesinde Roth bu denkleştirme kurumunun kullandığı algoritmayı inceleyerek bunun

2012 yılının Nobel Ekonomi Ödüllerini Alvin Roth ve Lloyd Shapley isimli iki ABD’li ekonomist kazandı.

1.2 milyon Dolar’lık ödülü paylaşan iktisatçıların konusu; “Dengeli dağıtım ve piyasa modeli uygulamaları teorisi” dir. (The theory of stable allocations and the practice of market design). Biz buna kısaca ve bir anlamda, “kaynak dağılımında etkinlik-verimlilik” diyebiliriz.

Çalışmalarının özünde” eşleştirme” konusu bulunmaktadır.

Yazarların ekonomik değişkenlerin eşleştirilmesine yönelik çalışmasının, organ bağışında bulunanların hastalarla eşleştirilmesi ya da öğrencilerin üniversitelerle eşleştirilmesi gibi alanlarda kullanılabileceği belirtilmiştir.

Nobel Komitesi, ekonomistlerin birbirinden bağımsız çalıştıklarını ancak çalışmanın başarısının Shapley’in teorik sonuçlarının Roth’un pratikte elde ettiği bilgilerle birleşmesi sonucu ortaya çıktığını açıklamıştır.

İsveç'teki Nobel Komitesi iki iktisatçının 1 milyon 200 bin Dolar'lık ödülü, piyasaların en iyi nasıl işleyeceğini inceleyen tasarımları dolayısıyla aldıklarını açıklamıştır.

İki iktisatçının yaptığı çalışmalar "istikrarlı tahsisat ve piyasa tasarımı pratiği teorisi" başlığıyla bilinmektedir.

Profesör Alvin Roth, Harvard Üniversitesi'nde öğretim üyesi, Lloyd Shapley ise Los Angeles'teki California Üniversitesi'nde onursal profesördür.Shapley iki piyasada iki ilgili tarafı eşleştirmenin farklı yollarını incelemek ve karşılaştırabilmek için "işbirliğine dayalı oyun teorisi"ni kullanmıştır.Oyun kuramı, her bir tercihin kâr ve maliyetinin diğer bireylerin kararlarına bağlı olduğu durumlarda en uygun davranışın seçilmesini inceler.Eğer bir karar, diğer oyuncular ne yaparsa yapsın en iyi kararsa ona oyun teorisi lisanında baskın strateji denir. Her baskın strateji çözümü bir Nash çözümüdür ama tersi doğru değildir. Teori basit şekilde şöyle özetlenebilir: Oyuncuların hepsi aynı hedefe yönlenirse, bu oyuncuların elde etme olasılıklarını azaltacak; farklı hedeflere yönelim ise artıracaktır. Özellikle ekonomide ve oligopol piyasalarda geçerlidir.Shapley ve çalışma arkadaşı David Gale, 1962'de bir teori geliştirerek etik ve yasal bakımdan karmaşık konularda (örneğin ABD'de devlet okullarına öğrenci alımında) piyasada arz-talep uyumu konusuna eğilmişlerdir.

Page 41: ICSG Istanbul 2013

39ŞUBAT 2013

Gale-Shapley algoritmasına çok benzediğini ve gerçek durumlara uygulanabildiğini gösterdi.Shapley ile ödülü paylaşmaktan mutluluk duyduğunu belirten Roth, "Lloyd Shapley'in ödülü kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu; kazanmasaydı büyük bir hata olurdu" demiştir.Ödül komitesi, "İki araştırmacının birbirinden bağımsız çalışmalarına rağmen, Shapley'in temel teorisi ile Roth'un gözlemsel araştırma, deney ve pratik tasarımları, serpilmekte olan bir araştırma sahası açmış ve birçok piyasanın performasını geliştirmiştir." dedi.Nobel Komitesi ödül nedenini şöyle özetliyor: “İstikrarlı kaynak dağılımları teorisi ve piyasa tasarımı pratiği”. Literatürde eşleşme teorisi diye adlandırılıyor. Pek çok mal ve hizmetin üretiminde fiyat mekanizması etkin çalışıyor. Yani fiyat hareketleri kaynaklarla ihtiyaçlar arasında dinamik uyumu sağlıyor. Ancak, bazı durumlarda ahlaki ya da başka nedenlerle fiyat kullanılamıyor.Shapley, teoriyi geliştirirken evlilik örneğinden yola çıkıyor. Bir kadın-erkek eşleşmesi öne sürülüyor. Soru şu: Nasıl bir mekanizma kimsenin değişiklik istemeyeceği bir eşleşmeyi sağlar? İstikrar sözcüğü bunu ifade ediyor.Roth, tıp fakültelerinde stajyer (entern) seçimine bakıyor. Hem okulun hem öğrencinin değiştirmek istemeyeceği bir dağılım amaçlıyor. Yöntemi fiilen ABD’de uygulanıyor. Ardından ortaöğretimde okul-öğrenci dağılımına ve böbrek naklinde donör-hasta dağılımına eğiliyor. Gene başarılı bir uygulamalara imza atıyor.Bu teori acaba Türkiye’nin üniversite tercih sistemi düzeninde nasıl kullanılabilir?Üniversite tercih sisteminin mevcut hâli ile ciddi kaynak israfına yol açtığı çok iyi bilinmektedir. Öğrenci kitlesinin önemli bir çoğunluğunun sonuçtan mutsuz olduğu öne sürülmektedir. Sınav sistemi devam etse bile daha iyi bir yerleştirme yapılabileceği çok açıktır. Sonuç olarak; bu yılın Nobel ekonomi ödülleri kimlere, ne amaçla verilmiştir sorusuna döndüğümüzde şu söylenebilir:

Amerikalı ekonomistler Alvin Roth ve Lloyd Shapley, "Alfred Nobel Anısına Ekonomi Bilimleri Ödülü"ne, ekonomide temel sorun olarak bilinen, "değişik aktörleri en iyi şekilde bir araya getirme" konusuna yoğunlaşarak, örneğin, doktorların hastanelere, öğrencilerin okullara ve hatta bağışlanan organların hastalara dağıtımını kapsayan "istikrarlı tahsisat" teorileri ve piyasa tasarımı uygulamalarından dolayı aldıkları belirtilmiştir.Bu çalışmalardan yola çıkarak iktisattaki temel bir yaklaşımı da ayrıca sorgulayabiliriz. O da şudur; kaynaklarla ihtiyaçlar arasındaki uyum nasıl sağlanacak?Piyasa sistemi bu soruya, fiyat mekanizmasıyla yanıt verir. Fiyat mekanizması ancak tam rekabet koşullarında mükemmel bir şekilde işler. Oysa gerçek hayatta tekelci, oligopollü ve aksak rekabet yapıları daha çok görülmektedir. Bu da kaynakların israfına yol açmaktadır.Bu bağlamda “verimlilik ekonomisini” gündeme getirmeliyiz.Verimlilik ekonomisi, her alandaki potansiyellerin tam ve etkin kullanılmasını gerektirir. Bu alanların başlıcaları; işgücü, insan, sermaye, doğal kaynaklar, para, zaman, enerji, madde, hammadde, bilgi birikimi, fikir, teknoloji gibi üretimin,

yaşamın devam ederek değişmesini sağlayan maddi-manevi varlıklar ve değerlerdir.Potansiyellerin tam kullanımı demek; hiçbir potansiyelin boşta kalmaması, yani atıl konumda olmaması durumunu ifade etmektedir.Potansiyellerin etkin kullanımı demek ise, her kaynağın yerinde, zamanında, doğru ve akılcı kullanılması-değerlendirilmesi anlamına gelmektedir.Hem Nobel İktisat Ödülü vesilesiyle, hem de “verimlilik ekonomisi” yaklaşımıyla Türkiye’deki kaynakların kapsamlı bir envanterinin çıkarılması, ardından da tüm potansiyellerimizin ne ölçüde tam ve etkin kullanıldığının araştırılması, atıl durumda olan ve kötü kullanılan değerlerimizin nitel ve nicel olarak belirlenmesi, gerekli mukayeselerin yapılması ve sonuçta da verimlilik ekonomisine nasıl geçebileceğimiz üzerine gerçekçi ve geçerli önerilerin oluşturulması gerekmektedir.Üretken bir Türkiye’nin oluşturulmasında bu çalışmalara daha da hız verilmesi artık bir zorunluluktur.Hem toplumsal dönüşüm hem de kişisel gelişim açısından “verimlilik ilkelerini” içselleştirerek yaşamak, refah ve mutluluğa yönelmede en sağlam dayanaklarımız olacaktır.

Page 42: ICSG Istanbul 2013

40 ŞUBAT 2013

Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Hazırlıkları Sürüyor

Bu bağlamda katılımcılığı sağlamaya yönelik olarak dışarıdan içeriye doğru kademe kademe yoğunlaşan bir yaklaşım benimsenmiş durumda. Bir diğer ifadeyle ilk aşamada hazırlanacak belgenin hedef kitlesinin, yani sanayicilerin, ikinci aşamada görüşleri belirleyicilik taşıyan diğer oluşumların (kamu kurum ve kuruluşlarının, üniversitelerin, sanayi bölgelerinin, ilgili diğer sivil toplum kuruluşlarının) ve nihai olarak da belgenin hazırlanması, uygulanması ve uygulama sonuçlarının izlenmesinde öncelikli görev ve sorumlulukları üstlenecek olan tarafların hazırlık sürecine katılımları sağlanıyor.

Bu bağlamda, hedef kitlenin beklentilerinin alınmasına yönelik olarak 11 ilde gerçekleştirilen 13 çalıştayda, ciro büyüklüğü açısından Türkiye’de ilk binde yer alan 352 firmadan, üst ve orta kademe yönetici düzeyinde 404 temsilcinin katkıları alındı. Kamudan, sivil toplum kuruluşlarından ve akademik camiadan 100’ü aşkın temsilci ise Ankara’da iki ayrı tarihte bir araya geldi ve hazırlanacak strateji belgesinin ana çerçevesini oluşturmaya yönelik birer günlük toplu oturumlar gerçekleştirdi. Küçük ve orta ölçekli sanayicilerimizin verimlilikle ilgili sorunlarını ve hazırlanacak belgeden beklentilerini almaya yönelik olarak ise, bir anket uygulanmasına yönelik hazırlıklar devam ediyor.

Çalıştaylar Kapsamında Öne Çıkan Alanlar

İller bazında sanayicilere yönelik olarak düzenlenmiş olan Hedef Kitle Çalıştaylarında ortaya konan tespit ve öneriler her ne kadar illere göre kimi farklılıklar içerse

Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) kapsamında, “verimlilik politika ve stratejisinin oluşturulması” yönünde alınan karar ve belgede konuya ilişkin tanımlanan eylem doğrultusunda 2012 Nisan ayında başlatılan Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) (VSEP) hazırlık çalışmaları, Verimlilik Genel Müdürlüğü bünyesinde sürdürülüyor.

Genel koordinatörlüğünü Verimlilik Politikaları ve Araştırma Dairesi Başkanlığının üstlenmiş olduğu VSEP belgesiyle, ülkemizin son dönemde yakalamış olduğu ekonomik performansın sürdürülebilir kılınmasında ve yüksek katma değerli teknoloji üretimine dayalı sanayi yapısının oluşmasında, verimlilik artışlarıyla elde edilecek kazanımları azami ölçüye çıkarma kaygısı belirleyici bir nitelik taşıyor. Ulusal düzeyde belirlenen politika ve stratejiler ile yine bu bağlamda ortaya konan plan, program ve strateji belgeleri temel alınarak sürdürülen VSEP hazırlıkları kapsamında, gerek şeffaflığı artırmak gerekse belgenin niteliğini ve uygulanabilirlik düzeyini yükseltmek açısından katılımcılığın en yoğun düzeyde sağlanmasına özen gösteriliyor.

VSEP’in Kapsamı ve Genel Amaçları

Ağırlıklı olarak imalat sanayi bünyesinde verimlilik düzeyinin yükseltilmesine odaklanan VSEP kapsamında geliştirilecek politika ve stratejiler ile bu doğrultuda belirlenecek amaç ve hedeflerin ise, verimliliği bütün boyutlarıyla kuşatması öngörülüyor. Bir başka ifadeyle, işgücü ve sermayenin verimlilik düzeylerine ilişkin parametrelerin yanı sıra, yatırım ortamının, doğal kaynaklar ile

çevresel faktörlerin, teknik birikimin, bilgi - veri altyapısının ve bilhassa da teknolojinin temel birer bileşen olarak söz konusu belgede yer alması amaçlanıyor. Bu doğrultuda VSEP, sözü edilen konularda tüm paydaşların üstleneceği eylemlerle dört yıllık dönemde, kayıtlı ve sürekli bir istihdamın sağlanması gereğini gözeterek işgücü verimliliğinin yükseltilmesini, yatırım ortamının iyileştirilmesini, sermaye verimliliğinin artmasını, teknolojik gelişmelerin üretime yansımasını hızlandırarak “toplam faktör verimliliği”nin büyümeye katkısının artırılmasına ve bunların yanında ekonomik performansın çevresel performansla bütünleştirilmesine odaklanan bir perspektif içinde hazırlanıyor.

Katılımcılığın Sağlanması

VSEP hazırlıkları kapsamında, katılımcılığın en yoğun ve en etkin biçimde sağlanmasına büyük önem atfediliyor ve hazırlıklar uygulayıcıların ve yararlanıcıların talep ve beklentilerini en kapsayıcı şekilde dikkate alan, çok boyutlu ve her şeyden önemlisi, uygulanabilirlik düzeyi son derece yüksek bir belge olması kaygısıyla sürdürülüyor.

İşgücüVerimliliği

SermayeVerimliliği

Teknoloji

Verimlilik Artışı Eko-verimlilik

Page 43: ICSG Istanbul 2013

41ŞUBAT 2013

de, belirli hususların sıklıkla ön plana çıktığı dikkat çekti. Ankara’da düzenlenmiş olan İlgili Taraflar Çalıştaylarında da, sanayicilerin görüşlerine paralel biçimde, kimi sorunlar etrafında yoğunlaşıldığına tanık olundu. Ayrıntıları çalıştaylar bazında hazırlanan raporlarda gözlemlenebilecek bu sorunlar, gelinen aşamada maddeler hâlinde şu şekilde özetlenebilir:

• İşgücü planlamasındaki eksiklikler nedeniyle ülkemizin mevcut insan kaynakları potansiyelinden etkin bir biçimde yararlanılamaması; kimi alanlarda ihtiyaçtan fazla eleman varken -meslek liselerine yönlendirmenin de yetersiz olması nedeniyle- özellikle teknik ara eleman temininde büyük sıkıntılar yaşanması,

• İşletmelerin finansal kaynaklara ulaşmakta güçlüklerle karşılaşması; söz konusu bürokratik süreçlerin zaman ve emek kaybına yol açması,

• Teşvik sisteminin çok sayıda kurum eliyle yürütülüyor olmasının teşviklerden yararlanmanın yanı sıra tanıtımı, koordinasyonu ve etki izleme - değerlendirme yönündeki uygulamaları da sekteye uğratması; etkin bir izleme ve denetim mekanizmasına ihtiyaç duyulması,

• Çalışma koşulları vb. faktörler nedeniyle niteliksiz işgücünün de sanayiden ziyade hizmet sektörüne yönelmesi; bunun yanında yatırımların da büyük oranda hizmet sektörüne kayması; imalat sanayini cazip kılacak yönde tedbirlerin yetersiz olması,

• Bölgeler ve sektörler bazında, hangi alanlarda ne düzeyde yatırım ihtiyacı olduğunun bilinmemesi; yatırımcıların gereksinim ve kapasite kriterleri doğrultusunda yönlendirilmeye ihtiyaç duyması,

• İşbirliği ve ortaklık kültürünün -özellikle de küçük işletmelerde- gelişmemiş olması ve bu yöndeki

teşviklerin yetersizliği; firmalar arası rekabetin bölgesel ya da sektörel düzeydeki işbirlikleriyle sağlanabilecek büyük çaplı kazanımların önünü tıkaması,

• Enerji maliyetlerinin yüksekliği; bu durumun üretim ve lojistik süreçlerde sürekli bir ek maliyete ve rekabet dezavantajına yol açması,

• Türkiye’nin mevcut kaynaklarından enerji elde edilmesine ve özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasına yönelik yatırımların ve teşviklerin yetersiz olması; bu yöndeki mevzuatın da büyük belirsizlikler taşıması,

• Kayıtdışılığın önlenmesine yönelik çok sayıda tedbire başvuruluyor olsa da, bu doğrultuda umulan ölçüde bir iyileşmenin gerçekleşmemiş olması,

• İş sağlığı ve güvenliği, çevre vb. alanlarda mevzuatla getirilen zorunlulukların Türkiye sanayi yapısının koşulları ve dinamikleriyle örtüşmemesi; bu yöndeki denetimlerin tabana yeterince yayılmamış olması ve kimi işletmeleri de kayıtdışılaşmaya sevk ediyor olması,

• Üniversite sayısındaki hızlı artışa karşın, mevcut üniversitelerin yetkinliğini ve yüksek öğrenim sisteminin üretkenliğini artıracak tedbirlerin yetersiz kalması

• Ar-Ge ve inovasyon konusunda bilinç ve kültür eksikliği; bu yöndeki çalışmaların neredeyse tamamıyla ürün geliştirmeye odaklanması ve geliştirilen ürünlerin ticarileştirilememesi,

• Üniversitelerin sahip olduğu teknik donanım ile işletmelerin pratik yönündeki ihtiyaçlarının uzlaştırılamaması; bu yöndeki işbirliklerinin yetersiz kalması, her iki tarafın konuya ilişkin temel motivasyondan yoksun olması,

• Teknoloji Geliştirme Bölgeleri vb. oluşumların yapılarında teknik, idari ve hukuki açıdan belirsizlikler olması; mevcut yapıların inovasyon süreçlerini desteklemekten uzak olması

• Fikri ve sınaî mülkiyet alanlarında diğer ülkelerin geldiği noktadan halen uzak olunması; bu doğrultudaki bilinçlendirme ve yönlendirme çalışmalarının yetersiz kalması.

Sonuç

Burada belirtilmiş olan genel nitelikteki ve sıklıkla dile getirilmiş kimi sorunların yanı sıra, oturumların hemen her birinde, spesifik alanlara ilişkin de önemli değerlendirme ve öneriler ortaya kondu. VSEP hazırlıklarının ileriki aşamalarında da, yalnızca sıklıkla dile getirilen sorunlar değil, tekil kişiler bazında dahi belirtilen sorunlar ve sunulan öneriler, aynı ölçüde dikkate alınacak, belgenin bütüncüllüğünü zedelememek koşuluyla, değişik tarafların çeşitli alanlara ilişkin fikirleri, oluşturulacak politika ve stratejilere yansıtılmaya çalışılacak. Bunun yanında kısa vadede, özellikle de sanayicilerimizin tespit ve beklentileri doğrultusunda, belirli alanlarda daha derinlemesine analizler yapılması, bu bağlamda konuların uzmanlarıyla mülakatlar yapılması, literatürdeki gelişmelerin incelenmesi ve ülkemizin verimlilik performansının çok sayıda faktör ekseninde, veri ve istatistiklerle ortaya konması gerekliliği kendini göstermiş durumda. Bu çerçevede VSEP kapsamındaki Durum Analizi çalışmalarının, ayrıntılandırılmasına ve genişletilmesine yönelik çalışmalar da diğer hazırlıklarla eşzamanlı olarak yürütülüyor.

Page 44: ICSG Istanbul 2013

42 ŞUBAT 201342 ŞUBAT 2013

Hazırlayan: Dr. Mustafa Kemal AKGÜL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı

hizmetlerin sunulması 24 saat kesintisiz olarak sağlanabilmektedir. Bulut Bilişim konusunda başladığımız yazımızın bu bölümünde biraz bilim kurgu –fütürist- yaklaşımlar gibi düşünülebilecek uygulamalar açıklanacaktır. Aslında bilişim teknolojileri uygulamalarında bugün geldiğimiz noktayı, bundan 20 yıl önce 1990’lı yıllarda konuşulan bilgi toplumu olmanın keskin dönüşümünü yaşadığımız dönem olarak tanımlamak uygun olacaktır. Bulut Bilişim Uygulamaları, Kullanıcılarına Ne Tür Yenilikler Sunmakta?Bilgi teknolojilerinin getirdiği sanallaşma rüzgârlarının buluta dönüşmesi ile kullanıcıların hayatında bugünden başlayan önemli değişmeler olmaktadır. Ancak burada bilinmesi gereken bulut bilişimden yararlanmanın ön şartının internet erişimini sağlayan altyapının bant genişliğinin oldukça hızlı olması gerektiğidir. Bulut Bilişim oldukça hızlı veri iletişiminin sağlandığı altyapılarda çalışabilen bir düzenek olarak düşünülmelidir. Değilse, düşük bağlantı hızlarında bulut bilişimin gereğince kullanılması olanak dışındadır. Hızlı internet (geniş bant) kullanımına sahip kullanıcılar son 10 yıldan bu yana bir yönüyle bulut bilişimden yararlanmaktadırlar. Örneğin Microsoft'un SkyDrive, Piccasa, Google doc. Facebook bugün itibarıyla bulut bilişim uygulamalarından yararlanmaya başlamıştır. Günümüzdeki bulut bilişim uygulamalarından başlıcaları aşağıda yer alan hizmet sunumları ile ortaya çıkmış bulunmaktadır (1).İnternet ortamında yer alan birçok yazılım firması, uygulama programlarının bütünüyle yüklenmesi yerine sadece

program erişim ve uygulama yönetim yordamları yüklenmektedir, çoklu ortamlarda yürütülen film ve müzikler bilgisayarlara indirilmeden internet üzerinden akan bilgiler biçiminde izlenmektedir, oyun programları da benzer biçimde bilgisayarlara yüklenmeden, internete bağlı olarak kullanılabilmektedir. Bulut Bilişim uygulamalarının BT kullanıcılarına getirdiği yenilikler ve sunduğu kolaylıklar şu başlıklar altında özetlenebilir: BT Uygulamaları İçin Düşük Donanım MaliyetiWeb tabanlı uygulamaları çalıştırmak için netbookların sahip olduğu cihaz işlem gücü bile fazlasıyla yeterli görülebilmektedir. Çünkü birçok uygulama artık bulutta çalıştırılabilmektedir. Dolayısıyla minimum kaynak kullanımıyla günümüzün en güçlü kişisel bilgisayarlarının performanslarına erişim imkânları sağlanmış bulunmaktadır. Bu yüzden bulut bilişim ortamı kullanan bilgisayarların düşük kapasiteli sabit diske, belleğe ve işlemciye sahip olması, performans kaybı yaşanmasına neden olmamaktadır. Düşük donanım yapılanmasının tercih edilmesi de

Bulut Bilişim Uygulamaları ve Bilgi Toplumuna Etkileri – 2:Bulut Bilişim Uygulamaları Neler Getirmekte?

Bulut Bilişim Mimarileri Nelerdir? Hayatımızı Nasıl Etkileyecektir?

GirişDeğerli okuyucular; geçen sayımızda Bulut Bilişim konusuna başlamış ve bu sayıda da yer vereceğimizden söz etmiştik. Geçen sayıda Bulut Bilişim Nedir? Bilişim Rüzgârı Nasıl Bulut Oluşturdu? Uygulama Bileşenleri Nelerdir? alt başlıklarını açıklamıştık. Yazımızın bu bölümünde Bulut Bilişim uygulamalarının bileşenlerinin neler olduğunu, kullanıcılara ne tür yeni hizmetler sunduğu, bu teknolojinin günlük hayatı nasıl etkileyeceğinden bahsedeceğiz. Önceki sayımızda belirttiğimiz gibi, bu sayfalarda size aktaracağımız konuları; okuma akıcılığını sağlamak için olabildiğince teknik ayrıntılara ve terimlere girmeden güncel anlatım dili kullanarak yapmaya çalışacağız. Konuların anlaşılması için vereceğimiz örnekleri de hayatın akışı içinde hepimizin yaşadığı olaylardan çıkartmaya çalışacağız.Bulut Bilişim uygulamaları bize yeni olarak neler sunmaktadır? Bunun cevabını verirken bir süre için yaşadığımız hayatın hareketliliğini, olayların değişim hızını, insan etkileşimlerini düşünelim hatta hayal kurma sınırlarında dolaşalım. Aslında göreceğimiz o ki günümüzde teknolojinin sınırları, bizlere hayal ile gerçek arasında bir noktada düşünmemize yol açmaktadır, dün hayal olarak algıladığımız kavramlar bugün gerçek hayatın içinde yer alabilmektedir. Bilindiği gibi dünyamızda büyük metropol olarak adlandırılan kentlerden söz edilirken, uyumayan, 24 saat yaşayan kentler olarak tanımlanır. Bu tanımın ortaya çıkması başlangıçta magazin anlamı yüklenerek yapılmışsa da günümüzde hizmetlerin sunulması yönüyle, kent, kasaba, köy ayrımı yapılmaksızın bütün yerleşimlerde bazı

BİLİŞİM, BİLİM VE TEKNOLOJİ

Page 45: ICSG Istanbul 2013

43ŞUBAT 2013 43ŞUBAT 2013

kullanıcının yararına olarak düşük donanım maliyetini beraberinde getirmektedir (3).Sistem Uygulamalarında Gelişmiş PerformansBulut Bilişim uygulamaları, klasik programlara oranla çok daha az sistem kaynağı tükettiği için bilgisayar sistemlerinde herhangi bir performans kaybı yaşanmamaktadır. Gerekli tüm veri erişimi, analizi, hesaplamalar vb. işlemler bulutta sanal makine ortamlarında yapılmaktadır.Düşük Yazılım MaliyetiBulut Bilişim uygulamalarında her bilgisayar için ayrı ayrı yazılım paketleri almak yerine sadece kullanıcıların ihtiyaç duyduğu uygulamalara erişim sağlanabilmektedir. Ayrıca büyük işletmelerde programların yüklenmesi ve yönetimi de ayrı bir maliyettir. Bulut bilişim ortamında program yüklenmesine ihtiyaç duyulmadığı için herhangi bir maliyeti yoktur. BT kullanıcıları, kullandıkları paket programları satın almak yerine kiralayabilmekte, istedikleri sürelerde kullanabilmekte ve paket programlar için kullandıkları süreler kadar ücret ödeyebilmektedirler. Örneğin, kurumsal kaynak planlaması (ERP), müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) veya bilgisayar destekli tasarım (CAD) programı kullanmak isteyen kullanıcılar programları bulut ortamından bilgisayarlarına geçici olarak indirerek belirli sürelerde kullanabilmektedirler. Anında Yazılım GüncellemeBT kullanıcılarının üzerinde çalışmakta olduğu web tabanlı uygulamanın yeni sürümü çıktığında veya bazı açıkları kapatmak için güncelleme yayınlandığı anda kullanıcı da en güncel sürümü edinmiş olmaktadır. Bunun için ayrıca ücret ödenmesine gerek kalmaz ve/veya bu güncellemelerin yüklenmesi için herhangi bir yazılım uzmanından destek alınmasına gerek kalmamaktadır. Sınırsız Depolama / Yedekleme KapasitesiBulut Bilişim uygulamalarının sunduğu depolama kapasitesini tanımlamak için “sınırsız” kelimesi biraz iddialı gibi görünse de kişisel bilgisayarlar için

üretilmiş 1,5 TB’lık sabit diskler PB’lık (1Peta Byte=1milyon GB) depolama kapasiteli sunucuların kapasiteleriyle boy ölçüşemez. Bu duruma en güzel örnek yerli bir firmanın put.io adlı çözümüdür. put.io servisine aylık belirli bir miktar ödeme yapılması koşuluyla kullanıcılara GB'larca hacimde depolama alanı sunulmaktadır.Artırılmış Veri GüvenliğiBirçoğumuzun sabit diski en az bir kez arıza yapıp kullanılamaz olmuş ve içerdiği tüm veriler ulaşılamaz hale gelmiştir. Bulut Bilişim ile verilerimiz internette depolandığından dolayı herhangi bir veri kaybı söz konusu değildir. Çünkü buluttaki her verinin bir kopyası otomatik olarak başka bir sunucuya da kopyalanmaktadır.Farklı İşletim Sistemleri Arasında Geliştirilmiş Arayüzler ve UyumWindows yüklü bir bilgisayarda bulunan dosyaların Mac veya GNU/Linux yüklü bir bilgisayarın arasında ağ bağlantısı kurmak her zaman kolay değildir. Bulut Bilişim uygulamalarında veriler sunucuda bulunduğu için herhangi bir işletim sistemiyle bu dosyalara sorunsuz bir şekilde ulaşmak artık kolaylaşmaktadır. Artırılmış Dosya Formatı UyumuBulut Bilişim sayesinde oluşturulan bir belgenin diğer bilgisayarlarda nasıl görüneceği, açılıp açılmayacağı gibi sorunlar bütünüyle ortadan kalkmış olmaktadır. Örneğin Google’ın doküman hizmeti ile oluşturulan bir döküman her bilgisayarda aynı şekilde görünür ve çalışır. Oysaki Microsoft Office 2007’de oluşturulan bir belgenin Microsoft Office 2003’te açılmasını sağlamak oldukça zordur.Kullanıcılar Arasında Grup ÇalışmasıBulut Bilişim’in en büyük avantajlarından biri aynı belge üzerinde aynı anda birden çok kişinin düzenleme yapabilmesidir. Örneğin Google Docs’un hesap tablosu uygulaması aynı belge üzerinde aynı anda birden çok kişinin çalışmasına imkân vermektedir. Bunun yanında dosyalar kişisel bilgisayarlar yerine bulutta depolandığı için kullanıcılar, internet bağlantısına sahip olan herhangi bir bilgisayar ile belgenin en güncel haline her an ulaşabilmektedir.

Gizlilik ve GüvenlikEğer kullanıcı, bilgilerini bulutta saklıyorsa, bilgilerini yanında taşımasına gerek kalmaz. Dizüstü sisteminin düşüp bozulması, kaybolması ya da çalınması, kullanıcı bilgilerinin kaybı ile sonuçlanmaz zira önemli her şey buluttan geri yüklenebilir. Bulut sayesinde kayıtlı bütün bilgiler, ticari sırlar sanal ortamda ‘gizlenebilmektedir’ (5).Bulut Bilişim İnsanların Günlük Hayatını Nasıl Etkileyecek? Bulut Bilişim uygulamalarının insanların günlük hayatlarını nasıl etkileyeceği sorusuna bilim kurgu gözü ile de bakılabilir, ancak içinde bulunduğumuz bugünlerde bile bulut bilişimin insanların hayatını ne kadar kolaylaştırdığına bakacak olursak, bunun en belirleyici olanlarının; güncel kullanılan hizmetlerin mobil uygulamalarının yaygınlaşmış olmasıdır. Özellikle i-pad ve akıllı telefonlar olarak adlandırılan mobil cihazların kullanıma sunulması ile birlikte bu sistemlerin kullandığı 3. ve 4. Nesil (3G, 4G) geniş band haberleşme standartlarının da hizmete alınması, kullanıcılara gerçek zamanlı görüntülü haberleşme, video seyretme, yazılım uygulamaları yapabilme imkanlarını sunmaktadır. Öyle ki; birçok insan artık sinema filmlerini bile masaüstü, dizüstü bilgisayarlarına indirmeden izleyebilmektedir. Benzer şekilde ülkemizde son yıllarda başlatılan TVyo ve benzeri uygulamalarla hem anlık TV akışları hem de geçmiş TV kayıtları izlenebilmektedir. Benzer şekilde, ulaşım, konaklama, belediye hizmetleri vb. uygulamalarının mobil bilgisayarlarda sunulmasının yaygınlaşması ile bilişim kentleri –akıllı kentler- ile artırılmış gerçeklik (Augmented Reality) uygulamalarının kullanıcıların

Page 46: ICSG Istanbul 2013

44 ŞUBAT 201344 ŞUBAT 2013

hizmetlerine sunulması gerçekleşmiş olmaktadır. Diğer yandan, bulut bilişim uygulamalarının en temel özelliklerinden birisinin de kullanıcılara BT uygulamalarında ölçeklenebilir yapılar sunabilmesidir. İnternet erişim imkânlarının hız ve güvenliğinden başlayarak, medya kullanımı ve web tabanlı tüm uygulamalara varıncaya kadar kullanıcı; veri tabanı yönetimi, ePosta kullanımı, istatistiksel/matematiksel çözümlemeler, paket uygulama programlarının kullanımını istediği ölçeklerde yürütebilmektedir. Burada ölçeklendirme ile anlatılmak istenen şunlardır;• Yazılım güncellemesi ile yazılım alt veya

yardımcı programlarını kullanabilme seçeneklerini belirleme,

• Yazılımların kullanım sürelerini belirleme,

• Veri depolama/yedekleme hacimlerini ve depolama sürelerini belirleme,

• Sanal makine edinmede, makine kapasitesi ve hızlarını belirleme (analiz ve çözümleme işlemleri vb. uygulamalar),

• Çevrim içi (online) uzman/bakım desteği alabilmeyi belirleyebilme.

Bulut Mimarilerinin Oluşumu ve Günümüzde Öne Çıkan Çeşitleri Genel kullanıcıya yönelik hizmet sunumlarının yanı sıra kullanıcı ihtiyaçlarına göre özel bulut mimarileri de oluşturulabilmektedir. Sayısı artmakta olan birçok işletme için, bulut bilişim kullanımı Özel Bulut mimarisi ile başlamaktadır. Özel Bulut, BT kaynaklarını toplayarak bunları işletme birimlerine dinamik bir şekilde tahsis eder. Böylelikle hizmetler hızlı bir şekilde kullanılabilmekte ve iş ihtiyaçlarına göre ölçeği ayarlanabilmektedir.

Bulut mimarilerinin tanımlanması şüphesiz önümüzdeki yıllarda daha da çeşitliliğe uğrayabilecek ve farklı isimler alabilecektir. Bugünkü tanımlamalar içinde en çok söz edilen bulut mimarileri olarak aşağıdaki tanımlamaları verebiliriz.Özel Bulut MimarisiBüyük şirketler ve veri güvenliği önemli her boyuttaki şirketler için sunulan bir hizmettir. Şirketler kendi bulut sistemlerini kurar ve bu sistem, sadece şirket içerisinde ortak bir kullanıma açık, dışarıya kapalıdır. Karma Bulut Mimarisiİki veya daha fazla bulut yapısının birleştirilmesiyle oluşan bir hizmettir. Esnek bir yapısı olup güvenliğin önemli olduğu alanlarda özel bulut, güvenliğin önemli olmadığı alanlarda ise genel bulut yapısı kullanılmaktadır. Topluluk Bulut MimarisiBulut teknolojisine ait hizmetlerin, belirli bir toplulukla paylaşılan hizmet türüdür. Bu yapıyı kullanan firmalar, kendi taraflarında bu hizmeti paylaşımlı bir şekilde kullanırlar ve aynı yapıya sahip firmalar tarafından desteklenirler (6). Bulut Bilişim Uygulamalarına Bazı ÖrneklerGünümüzde birçok bilgisayar yazılım ve donanım, hatta iletişim firmaları bulut bilişim uygulamaları gerçekleştirmekte, hizmet sunmaya başlamış bulunmaktadır. Yıllar öncesinde dünyanın en büyük bilgisayar donanım firması olarak bilinen IBM, AT&T firmalarından başlayarak yazılım alanında yer alan Microsoft, Oracle, CA, ve benzeri birçok firmalarla birlikte ülkemizde de Türk Telekom ile mobil iletişimi servisi veren Turcell, Avea ve Vodafone gibi firmalar kendi bulut bilişim çözümlerini hizmete açmış veya açmaktadırlar. Bununla birlikte öncü sayılabilecek bulut bilişim uygulamalarından başlıcalar aşağıda yer almaktadır. Windows Azure Windows Azure, Microsoft tarafından yönetilen veri merkezlerinin küresel bir ağ üzerinden hızlı bir şekilde uygulamalar oluşturmak, dağıtmak ve yönetmek için sağlayan açık bir bulut platformudur. Herhangi bir dil, araç veya çerçeve kullanan uygulamalar inşa edilebilmektedir.

SQL AzureMicrosoft® SQL Azure™, Microsoft'un veri merkezlerinde barındırılan ve SQL Server ile Windows Server teknolojileri üzerine inşa edilmiş, ilişkisel bir bulut veritabanı hizmetidir.Ölçeklenebilir web uygulamaları. Herhangi bir ölçekte web uygulamasına sahip ilişkisel bir veritabanına ihtiyaç duyan küçük müşteriler, amatörler ya da girişimciler düşük başlangıç maliyetleriyle SQL Azure kullanmaya başlayabilirler.Satın alınmış paket ve özel iş kolu uygulamaları: Geleneksel SaaS yazılım satıcıları ve özel geliştiriciler, ürünlerini genişletebilir ya da bulutta barındırılan paket veya özel yazılımlar sunabilirler. Bölüm, birim uygulamaları: İşletmeler, kuruluşlar hızlıca departman veya çalışma grubu uygulamaları inşa edebilir, hiçbir yapılandırma ve fiziksel yönetime gerek kalmadan yüksek kullanılabilirlik ve ölçeklenebilirlik sunabilirler. Bunun yanında, merkezi IT bu uygulamalar için ilkeler oluşturabilir, yönetebilir ve zorlayabilirler. Veri Hub'ları: Şirketler çok sayıda veri kaynağını bulutta birleştirmek ve çeşitli konum ve aygıtlardan güvenli erişim sağlamak için SQL Azure'u kullanabilir.Office 365, Windows 365 Birlikte çalışmanın en kolay yolunu sağlamaktadır. Microsoft 365 e-postalara, belgelere, ortak takvimlere, anlık iletilere ve video konferansa her yerden güvenli erişim sağlar.Windows Intune • Bulut PC Yönetimi ve Güvenlik ,• Web tabanlı konsol, uzaktan güvenlik

ve yönetim görevleri gerçekleştirilebilir,• Uç nokta koruması ile kötü amaçlı

yazılım ve virüs tehditlerine karşı güvenli PC'ler yardımcı olur,

Page 47: ICSG Istanbul 2013

45ŞUBAT 2013 45ŞUBAT 2013

• Bulut ile en güncellemeleri ve iş uygulamaları doğrultusunda dağıtın,

• Windows 7 Enterprise güncelleme ile daha yüksek performans ve güvenlik.

Windows Server Hyper-VWindows Server, Hyper-V and System Center üzerinde inşa edilen Özel Bulut Microsoft çözümleri, bulut bilişimine yaklaşımımızın önemli bir parçasıdır ve ekiplerin BT hizmetlerini işletmenize sunma şeklini değiştirmek için size Özel Bulut ortamı inşa etme olanağı sağlamaktadır.Özel Bulut Bilişim Çözümleri Kuruluşlara, İşletmelere Neler Sağlamaktadır?BT Kullanma ÇevikliğiÖzel Bulut teknolojisi, pazarlama için ihtiyaç duyulan süreyi hızlandırır ve çalışma gruplarına değişen iş ihtiyaçlara hızlı şekilde yanıt verme gücü verir. Özel Bulut ile, her ihtiyaç duyulduğunda ek ölçek ve etkililik için bulut platformunun gücünün tamamını kontrol edilebilmektedir. EsneklikSelf-servis, otomasyon ve özel bulut altyapısı sayesinde kolaylıkla kaynak kullanımını yükseltilebilmekte veya azaltılabilmektedir. Uçtan Uca YönetimBulut Bilişim uygulamalarında bir anlamda sahip olunan BT gücü komuta merkezinin de gücü sayılabilmektedir. Bulut bilişimin gücü bulut ortamı tesisleri içinde ve dışında ve uygulamaların derinliklerinde fiziksel ve sanal yönetim anlamına gelmektedir - hepsi tek bir pencere ortamından sağlanabilmektedir. Kurumsal BT Yönetimi HizmetleriBT Yönetimi hizmetlerinin uzak uç bağlantıları ile çevrim içi (online) verilmesi, sistem uygulamalarının ve veri depolamaların sanallaştırılması.BT Veri Merkezi Etkinliği ve Azalan MaliyetlerBulut bilişimin gücü, veri merkezi kaynaklarının yönetimini otomasyona kavuşturarak ve hangi kaynakların nerelerde kullanılacağını kesin olarak bilerek işletme masraflarının düşürülmesi anlamına gelmektedir.

• Daha düşük toplam mülkiyet maliyeti,• BT donanımı, yazılım ve/veya hizmetleri

maliyetlerini azaltma,• Veri merkezi tesisi maliyetlerini azaltma.Beceri ve Güvenilirliği Geliştirme• Daha hızlı pazarlama süresi sağlama,• Kullanılabilirlik ve ölçeklenebilirliği

geliştirme,• Olağanüstü durumdan kurtarma ve

veri yedeklemeyi geliştirme.

Üretkenlik Araçları ve Uygulama GeliştirmeE-posta Ekip işbirliği ve web siteleri Anlık ileti ve video konferans Belgeler, elektronik tablolar, sunumlar, vb. dahil olmak üzere içerik oluşturma uygulamaları, uygulama geliştirme ve barındırma.DenetimFiziksel denetim Veri bağımsızlığı Günlük yönetim Finansal - varolan yatırımlar ve taşınma/entegrasyon maliyetleri desteği güvenlik veri bütünlüğü veri gizliliği veri erişimi düzenleyici uyumluluğu.Bulut Bilişimin Standartları Nasıl Olacak? Var Olan Bilgi Teknolojileri Standartları Değişecek mi?Bulut Bilişim uygulamaları bugün itibarı ile, var olan BT donanım, yazılım ve hizmet standartları temel alınarak biçimlenmektedir. Örneğin BT uygulamalarında güvenlik standartları (ISO 27000, Donanım standartları v.b.) ancak çok yakın gelecekte bu standartların gözden geçirilmesi gerekebilecektir. Bulut bilişim uygulamalarında geçerli olacak standartlarda özellikle değişmesi öngörülen konu alanlarının;

• Kullanıcı bilgilerinin saklanması şartları,• Bulut bilişim alt yapısını sağlayan

donanım ve yazılımların, 99999 mertebesinde kesintisiz çalışması,

• Akıllı sistemler (yazılım yüklü her türlü bilgisayar benzeri cihazlar) arasındaki veri iletişiminin uyumlu olması olarak sıralanabilir.

Bununla birlikte verilerin paylaşılması, verilerin değiştirilmesi, biçimlendirilmesi konularında da yeni standartların oluşturulması kaçınılmaz olarak görülmektedir (2).Gelecek sayımızda; Bulut Bilişimin Yaygınlaşması İle Bilişim Teknolojilerindeki Yarışın Yönü Nasıl Olacak? Bulut Bilişim Bilgi Toplumunu Nasıl Etkileyecek? Bulut Bilişimin yağmuru olacak mı? Başlıkları ile Bulut Bilişim konusunu tamamlamış olacağız. Bu bölümün hazırlanmasında başvurulan kaynaklar:1. http://www.universite-toplum.org/text.

php3?id=265 )Erişim tarihi: Ekim 2012.2. http://www.tubisad.org.tr/Tr/Library/

Analizler/bulut_bilisim_dosyasi.pdf Erişim tarihi Ekim 2012.

3. http://gokselakpinar.com/blog/?p=516 Erişim tarihi Ekim 2012.

4. http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulut_bili%C5%9Fim Erişim tarihi Aralık 2012.

5. www.bilisimlive.com/internet Erişim tarihi Aralık 2012 .

6. www.ab.org.tr/ab13/bildiri/212.pdf,Mobil Bulut Bilişim ve Geleceği; E.U. KÜÇÜKSİLLE, F. ÖZGER Erişim tarihi Ocak 2013.

Başvurulacak diğer kaynaklar:1. www.tubitak.gov.tr/tubitak.../Korkmaz_

Bulut_Bilisim.ppt2. http://bilisimlive.com/bulut-bilisim-nedir-

dropbox-google-drive-icloud-ubuntu-one-10054

3. www.bilgiguvenligi.gov.tr/...bulut-bilisim.../download.htm

4. www.bulutbilisimi.com

Page 48: ICSG Istanbul 2013

46 ŞUBAT 2013

“Türkiye'nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi” Projesi…

BTYK Kararları Açıklandı…

Toplantıda konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, raporun insan kaynağı ile ilgili tüm paydaşlara yardımcı olacağını belirterek, sanayi strateji belgesinin önemli unsurlarından bir tanesinin “insan kaynakları” olduğunu, bu sebeple böyle bir rapor hazırlatmaya ihtiyaç duyduklarını söyledi. Ergün, bazı bölgelerde nitelikli çalışanın yanı sıra, niteliksiz çalışan bile bulamayan sanayi kuruluşlarının bulunduğuna işaret ederek, bu sebeple de konuyu gözden geçirmek için raporu hazırlattıklarını dile getirdi. Türkiye'nin 800 milyar Dolar’ın üzerinde üretim yapan bir ülke durumuna geldiğini belirten Ergün, bu dinamizmi daha ilerilere taşımak ve orta gelir seviyesinden, üst gelir seviyesine geçmek gerektiğinin altını çizdi. Ergün, bunu, alelade ürünlerle değil, yüksek teknoloji ile üretilen ürünlerle yapabileceklerini ifade ederek, “Türkiye üretimde yüzde 70'ler seviyesinde orta teknoloji seviyesine odaklandı. Gelir seviyesinde orta seviyede olduğumuz gibi teknolojide de orta seviyedeyiz. İleri teknolojik ürünlerin üretim içerisindeki payı henüz yüzde 5'ler seviyesinde. Bunu da önümüzdeki süreçte yüzde 25'ler seviyesine çıkarmamız gerekiyor. Buna göre de bir insan kaynağı yapısına sahip olmak lazım diye konuştu.

Bakan Ergün, sanayi işletmelerini dolaştıklarında Bakanlık'tan taleplerini öğrendiklerini belirterek, bu talepler için birtakım adımlar attıklarını söyledi. Eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması için yapılan çalışmalarda yer aldıklarını dile getiren Ergün, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokolle Organize Sanayi Bölgesi içerisinde Meslek Lisesi kurma dönemini başlattıklarını da sözlerine ekledi.

Bakan Nihat Ergün, e-devlet çalışmalarının tek merkezden yürütüleceğini, vatandaşların yakında tüm işlerini e-devlet kapısından yapabileceğini bildirdi. Bakan Ergün, yaptığı yazılı açıklamada, BTYK’da alınan kararla e-devlet kapısının yeni uygulamalarla zenginleştirilmesi ve vatandaşların memnuniyetinin artırılması amacıyla yeni bir dönemin başlatıldığını açıkladı. Toplantıda “e-devlet uygulamaları” ve “üstün yetenekli bireyler”le ilgili önemli kararlar alındığını belirten Ergün, Türkiye’nin kalkınmasına, refahına,

vatandaşın mutluluğuna en çok ve en hızlı etki edecek konularda yapılan çalışmalara TÜBİTAK aracılığıyla Ar-Ge kaynağı ayırdıklarını bildirdi. E-devlet uygulamalarının yaygınlaştırılmasıyla verimlilik artışı sağlanacağını, zamandan ve maliyetten tasarruf edileceğini belirten Ergün, “e-devlet ile ilgili koordinasyonu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yürütecek. Tek merkezden yürütülecek e-devlet çalışmaları tamamlandığında vatandaşlarımızın yaşam kalitesini artıracağız” ifadelerini kullandı. Bakan Ergün, toplantıda e-devlet uygulamalarında TÜBİTAK ve TÜRKSAT gibi kurumların teknik danışmanlık vermesine ancak e-devlet projelerinin özel sektör eliyle yürütülmesine karar verildiğini bildirdi. Bakan Ergün, toplantıda ayrıca tasarrufu ve kamu kurumları arasında veri paylaşımını artırmak, siber tehditlere karşı daha güçlü bir yapılanma sağlamak için Ulusal Veri Merkezi çalışmalarının başlatılmasına karar verildiğini de açıkladı. Ergün, “Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planı”nın da toplantıda ele alındığını, bu konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın birlikte bir çalışma yürüteceğini de bildirdi.

Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına gerçekleştirilen "Türkiye’nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi'' başlıklı projenin

sonuç raporunun tanıtımı amacıyla 3 Ocak 2013 tarihinde basın toplantısı düzenlendi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında 15 Ocak 2013 tarihinde yapılan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun (BTYK)

25. Toplantısı'nda alınan kararları açıkladı.

Page 49: ICSG Istanbul 2013

47ŞUBAT 2013

Üniversite-Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı Ankara’da Gerçekleştirildi

sağlık teknolojilerindeki çalışmalara da yoğun Ar-Ge desteği verilmesi planlanıyor” dedi. Her teknopark için performans kriterleri oluşturuyoruzBakan Ergün, Türkiye’nin son yıllarda çok fazla üreten ve katma değer oluşturan bir kimlik kazanmaya başladığına dikkati çekerek, 10 yıl önce Türkiye’nin sanayi ürünlerinin yüzde 50’sinin düşük teknolojili ürünler olduğunu, 10 yılda alınan yol ile Türkiye’nin orta teknoloji seviyesine geldiğini bildirdi. İleri demokrasiye ve ileri teknolojiye geçmek için atılması gereken önemli adımlar olduğunu ifade eden Ergün, “Bir sıçrama yapmamız lazım” dedi. Şimdiye kadar 49 teknopark kurulduğunun altını çizen Ergün, şimdi yeni bir aşamaya geçildiğini anlattı. Ergün, teknokentleri farkındalık oluşsun diye desteklediklerini belirterek, “Şimdi nitelik aramaya başladık. Şimdi yeni bir düzenleme ile her teknopark için performans kriterleri oluşturuyoruz” diye konuştu.Bakan Ergün, Patent Kanunu’nda değişiklik yapmak için çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, üniversitelerin kurumsal olarak patent sahibi olabileceklerini, lisans sahibi olduğunda gelir elde edebileceğini, buluşu yapan öğretim üyesinin patent haklarından en az yüzde 30 pay alabileceğini de belirtti.

Ankara Sanayi Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Binası’nda 17 Ocak 2013 tarihinde düzenlenen Üniversite-Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı'nda konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Ankara'da köklü üniversitelerin ve organize bir sanayinin olduğunu belirterek, Başkent'te diğer şehirlere göre daha yüksek bir farkındalık olduğunu, Ankara'nın üniversite-sanayi işbirliği konusunda da Başkent olma yolunda ilerlediğini söyledi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı’nda sağlık teknolojilerindeki çalışmalara yoğun Ar-Ge desteği verilmesinin ele alındığını söyledi. Bakan Ergün, bazı illerde sanayi-üniversite işbirliğinin “Sen bize fakülte yap, biz sana 'fahri doktor' unvanı verelim” şeklinde algılandığını ve bunun yüzeysel bir işbirliği olduğunu belirterek, daha derinlemesine bir işbirliğine ihtiyaç olduğunun altını çizdi.Yeni YÖK Kanunu Taslağı’nda üniversite-sanayi işbirliği ile ilgili önemli maddeler olduğuna dikkati çeken Ergün, hem sadece “bilim” olsun diye hem de toplumun refah düzeyini artırmak için bilim araştırmaları yapılması gerektiğini söyledi. Ergün, yeni YÖK Kanunu Taslağı'nın araştırmacı öğretim üyesi konusunu ele aldığını belirterek, şöyle konuştu: “Bugünkü sistemde eğitim-öğretim ağırlıklı bir model işliyor, araştırmacıya çok fazla zaman kalmıyor. Gençler, üniversiteyi dereceyle bitirmiş, dereceyle mezun olmuş, yurt içinde, yurt dışında çok yüksek maliyetlerle yüksek lisans, doktora yaptırmışız, şimdi mecburi hizmet için bir üniversiteye gelmiş, orada 5-6 sene görev yapacak. Doçent olmuş, yardımcı doçent olmuş, kaç para maaş alıyorsun- 2 bin 300 Lira alıyorum. Nasıl yapıyorsun peki? Bir de ikinci öğretim var. İkinci öğretimden de biraz para geliyor. 4 bin Lira'ya maaşımı çıkarmaya çalışıyorum. Ne zaman araştırma yapacaksın- Yapmıyorum. Araştırmasını ne zaman yapacak- Yapamaz ki, böyle bir şey olmaz. Kime ne vereceğimizi de iyi hesap yapmamız lazım. Kamuda akşama kadar hiç bir iş yapmayan insanlar var. Ona 4-5 bin Lira maaş veriyoruz. Gece gündüz çalışan adama da bir şey vermiyoruz. Bu dengesizlikleri gidermemiz lazım. Hem üniversitelerin içinde gidermemiz lazım hem kamuda

gidermemiz lazım. İş yapanla yapmayan belli olmayacaksa, o zaman biz ne zaman ilerleyeceğiz- Marifet iltifata tabidir. Biz kötü adamı taltif ediyoruz, iyi adamın yüzüne bile bakmıyoruz, olmaz ki böyle bir şey. Adeta işe yaramayan adamı ödüllendiriyoruz.” Bakan Ergün, ikinci öğretim konusunun da YÖK Kanunu'nda ele alınması gerektiğini belirterek, özellikle de teknik konulardaki bölümlerin ikinci öğretiminin olmaması gerektiğini söyledi. İkinci öğretimin alanının daralması, bazı üniversiteler ve bazı bölümlerle sınırlı olması gerektiğine dikkati çeken Ergün, öğretim üyelerine daha çok araştırma yapabilmesi için zaman verilmesinin gerektiğini söyledi. Ergün, iyi yönetim, gelecek vizyonu oluşturmak, yeni sektörleri öğrenmek için üniversite sanayi işbirliğine ihtiyaç olduğunu belirterek, üniversiteleri de bu konuda bir yarışa soktuklarını söyledi.Girişimcilik ve yenilikçilik konusunda üniversiteleri değerlendirerek ilk 50 üniversiteyi sıralayacaklarını belirten Ergün, öğrencilerin üniversite tercihlerinden önce bu listeyi ilan etmeyi düşündüklerini ve öğrencilerin tercihlerini buna göre yapmasını sağlamayı planladıklarını kaydetti. Bakan Ergün, Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı’nda daha önce belirlenen yoğun Ar-Ge desteği verilecek öncelikli alanlar konusunun ele alındığını belirterek, “Sağlık sektörünü de bu konuya dahil ettik. Şimdi

Page 50: ICSG Istanbul 2013

48 ŞUBAT 2013

Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Açıklandı

ulusal meslek standartları ve yeterlilikleri hazırlanacaktır. Mesela bu konuda bir ustalık ve kalfalık belgelendirmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. En iyi seramik bile ne yazık ki kötü ustaların elinde estetik değerini yitiriyor. Bir diğer eylemle Seramik Endüstrisi Hammadde Stratejik Planı oluşturulacaktır. Bu plan, hammadde avantajımızı sürdürülebilir hale getirmemiz için büyük önem taşımaktadır. Yine hammadde havzalarının korunması ve başta kil olmak üzere hammadde araştırmalarının yaygınlaştırılması için çalışmalar yapılacaktır. Bu çalışma, Şile kil madenleri dışında alternatif bir hammadde merkezi oluşturma ihtiyacını karşımıza koyuyor. Çünkü Şile'deki kil madenlerinin bir süresi var. Süre bittiğinde sektör sıkıntıya girmemeli. Sektörün stratejik hedeflerine ulaşabilmesi için sıkıntı yaşamaması lazım. Hem ulusal hem uluslararası düzeyde hammadde araştırmaları yapacağız.'' Bakan Nihat Ergün, TSE aracılığıyla, geleneksel ve teknik seramikte sektörün ihtiyaç duyduğu standartlar oluşturulacağını da sözlerine ekledi.Kalitesiz mutfak ürünlerine izin vermeyeceğizİkinci hedefin, “İç ve Dış Pazarda Ticaret ve Rekabet Şartlarının Korunması ve İyileştirilmesi” olduğunu ve bu başlığın altında 14 eylem belirlediklerini anlatan Bakan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Piyasa gözetim ve denetim faaliyetleri etkinleştirilecektir. Özellikle Uzakdoğu'dan gelen son derece kalitesiz mutfak ve süs eşyalarının pazarımızda dolaşmasına izin vermeyeceğiz. Seramik sektöründe yerli ürün kullanımını özendirecek faaliyetler yapılacaktır. Türkiye'de aynı kalitede ve aynı standartlarda üretiliyorsa bunu kullanmayı bir görev saymalıyız. Türkiye'de üretilen ürünleri tercih konusunda bir farkındalık getirmemiz gerekiyor. Sektörün ihtiyaçları doğrultusunda, nakliye maliyetlerinin azalmasında büyük rol oynayacak demiryolu ağları yapılacaktır. Ana demiryolu ağlarına belirli bir mesafede bulunan fabrikaların bu ağlara bağlantısı sağlanacaktır. Sektöre yönelik ihtisas gümrüklerinin kurulması yönünde çalışmalar yürütülecek. Eximbank ihracat kredi miktarlarının artırılması ve kredi kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yapılacak. Enerji yoğun bir sektör olan seramik sektöründe enerji verimliliğini artırıcı projeler geliştirilecek ve yaygınlaştırılacak. Sektördeki firmaların Turquality Marka Destek Programına katılımı özendirilecektir.”Bakan Ergün, strateji belgelerinin, izleme ve değerlendirme toplantılarının önemine işaret ederek, bu strateji ve eylem planının oluşturulmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Konuşmasının ardından Bakan Ergün'e, Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından seramik tabak hediye edildi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 21 Ocak 2013 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, demir, cam ve seramiğin binlerce yıl öncesinde bulunduğunu belirterek, 2050 yılında dünya nüfusunun 9,5 milyara ulaşacağını ve insanların bunları daha fazla kullanacağını kaydetti. Türkiye'de seramiğin endüstriyel bir boyut kazanmasının 20. yüzyılın ortalarına denk geldiğini ve genç sayılabilecek bu sektörde dengelerin henüz oturmadığını, parametrelerin değişmeye devam edeceğini ifade eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, şunları kaydetti: “Seramik sektörü, firmalarımızın üstün başarıları sayesinde ülkemizin en hızlı yükselen sektörlerinden biri olmayı başarmıştır. Sektör, özellikle 1990 yılından sonra yaptığı yatırımlar ile bugün dünya seramik karo üretiminde söz sahibidir. Üretim kapasitesi, modern teknoloji yatırımları ve yüksek kalite avantajları sayesinde artan rekabet gücümüzle bugün 60 ülkeye ihracat yapıyoruz. 2012 yılı itibariyle, sektörün ihracatı 900 milyon Dolar barajını aşmıştır. 1 milyar Dolar seviyesine ulaşmıştır. Burada çok daha önemli bir husus, ihraç ettiğimiz ürünler içinde yerli katkı oranı yüksek olması önemlidir. Bu yönüyle seramik, yerli kaynakları en çok kullanan ve ithal ürünlere bağımlılığı en az olan sektörlerden birisidir. Dolayısıyla, bu sektörü ileriye taşıyacak adımlar, ekonomi için ayrı bir önem taşımaktadır.”“2016 sonuna kadar uygulayacağımız Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı, bu sektörün yol haritasıdır. Kim üzerine ne düşüyorsa onu yapacak ve yakından takip edilecek” diyen Bakan Ergün, seramik

sektöründe İtalya’nın tasarım ve kalitede, İspanya’nın ise teknoloji konusunda dikkati çektiğini belirterek, ABD, Almanya ve Kuzey Avrupa ülkelerinin ise seramiğin kullanım alanını daha da genişletecek çalışmalara ağırlık verdiğini kaydetti. Türkiye'nin de bu yarışın içinde olması, fiyat yerine, kalite, tasarım, Ar-Ge’de rekabet yarışına girmesi gerektiğini ifade eden Ergün; “Genç nüfusumuzu, coğrafyamızı, teknoloji yatırımlarımızı, sektördeki tecrübemizi ve güçlü ekonomik yapımızı düşününce, böyle bir yarışta ön sıralara geçebileceğimizi görmemiz lazım. Sektör için 2000'li yıllar, bu konularda iyi bir başlangıç dönemi olurken, şimdi ise bu çabalarımızı olgunluk düzeyine erdireceğimiz yeni bir süreç başlatıyoruz. 2016 sonuna kadar uygulayacağımız Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı işte bu süreci en doğru şekilde yönetebilmek için hazırladık. Herkes ne yaptığını, ne yapacağını bilmelidir. Hepimiz bir yol haritasına sahip olmalıyız ki gideceğimiz yolu bilelim. İşte bu Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı, bu sektörün yol haritasıdır” diye konuştu.Sektöre yönelik ulusal meslek standartları hazırlanacakSeramik Sektörü Strateji Belgesi’nde, iki farklı hedef için 27 eylem belirlediklerini ifade eden Ergün, şunları aktardı: “Birinci hedefimiz, sektörde kalite ve verimliliğin artırılmasıdır. Kalite ve verimlilik arttığı sürece sektörün imajı yükselecektir. ‘Kalite ve Verimliliğin Artırılması’ başlığı altında 13 eylem belirledik. Bu kapsamda, sektörün ihtiyaç duyduğu alanlarda, Ar-Ge ve inovasyon bilincini yaygınlaştıracak ve bu alanlarda kaynakları artırmaya yönelik çalışmalar yapılacaktır. Sektöre yönelik

Page 51: ICSG Istanbul 2013

49ŞUBAT 2013

Elektrik ve Elektronik Sektörü Strateji Belgesi Açıklandılamba üretimine henüz başlamadık. Ancak artık kompakt lamba üretimini atlamamız ve elektrik tüketimini düşüren LED aydınlatma konusunda yatırımlar çekmemiz daha rasyonel olacaktır. Bu konuda, kamu kurumlarının aydınlatılmasında led aydınlatmaların zorunlu hale getirilmesi gibi çalışmalar yapacağız.''Bakan Ergün, üçüncü hedefin, “Altyapıyı ve İnsan Kaynaklarını Geliştirmek” başlığı altında; OSB'lerde ve sanayide kullanılan elektrik enerjisinin kesintisiz ve kaliteli olarak sağlanabilmesi için gerekli altyapı tamamlanacağını ifade ederek, ''Orta kademe nitelikli eleman eksikliğinin giderilmesi için ulusal meslek standartları ve eğitim programları devreye alınacaktır. Kümeleşmenin olduğu yörelerde, mesleki ve teknik öğretim veren okulların açılması sağlanacaktır'' dedi. OSB'lerde kurulan özel meslek liselerinin desteklendiğini anımsatan Ergün, şunları kaydetti: ''Dördüncü hedefimiz olan ‘Pazarlama, Dış Ticaret ve Finansal Araçları Geliştirmek’ başlığı altında ise, sektörde faaliyet gösteren KOBİ niteliğindeki kuruluşlara yönelik kredi finansman imkânları geliştirilecektir. Dış pazarlara, özellikle de komşu ülkelere yapılacak olan ihracatı kolaylaştıracak ve teşvik edecek önlemler alınacaktır. İhracatta riskli pazarlarla ilgili önlemler üzerinde çalışacağız. Riskli pazarlarda güçlü şekilde yer alması için sigortalanması, risklerin paylaşılması gerekiyor. Bu eylemler, üretimde yerli girdi oranını artıracak, katma değeri yüksek ürünlerin ağırlıklı olarak yerli üretimden karşılanmasını sağlayacak ve dış ticaret dengemizi olumlu yönde geliştirecek eylemlerdir.”Küresel çapta marka bu sektörden çıkabilir2023 yılında küresel çapta en az 10 marka oluşturulacağının ve 500 milyar Dolar ihracat yapılacağının hedeflendiğini anımsatan Bakan Ergün, “Bu markalardan birkaç tanesinin elektrik-elektronik sektöründen çıkması için çok büyük imkân var. 10 markanın 2-3 tanesini bu sektörden çıkarabileceğimizi düşünüyorum. Markalaşma politikalarımızı gözden geçirmeye ihtiyacımız var. Turquality ile markalaşmanın sağlanabileceğini düşünmek eksik bir düşüncedir. Yine sektörün 2023 yılında 45 milyar Dolar ihracat yapmasını hedefliyoruz. Bugün açıkladığımız Strateji Belgesi’ndeki eylemler, bu hedefler için gerekli altyapıyı oluşturacaktır. Biz, bu önemli sektörü geliştirmek adına çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Elektrik ve Elektronik Sektörü Strateji Belgesi’nin başarıya ulaşması için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Belge'nin hazırlık aşamasında olduğu gibi, uygulama aşamasında da sektörle işbirliğimizi sürdüreceğiz” diye konuştu.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 29 Ocak 2013 tarihinde düzenlenen “Türkiye Elektrik ve Elektronik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı” Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, elektrik-elektronik stratejisinin vizyonunun, bu sektörde Türkiye’yi Ar-Ge ve üretim üssü haline getirmek olduğunu belirterek, “2016 sonuna kadar uygulanacak bu stratejideki temel amacımız, ana ürün ve temel bileşenlerin ülkemizde tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesidir” diye konuştu. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye Elektrik Elektronik Sektörü Strateji Belgesi ile enerji verimliliğine sahip elektrik motorların, klimaların, buzdolaplarının, ısı pompalarının ve benzeri ürünlerin kullanımının özendirilmesine ve yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yürütüleceğini belirterek, “Sensör, mikrodalga tüp ve özel yarı iletkenler gibi stratejik bileşenlerin ülkemizde üretilmesi ve Ar-Ge çalışmaları teşvik edilecektir. Bu konuda, kamu kurumlarının aydınlatılmasında led aydınlatmaların zorunlu hale getirilmesi gibi çalışmalar yapacağız” dedi. Sektörle ilgili birinci hedefin, her sektörde olduğu gibi hukuki ve idari bir engel olmamasını sağlamak olduğunu ifade eden Ergün, şunları söyledi: “Öyle hukuki, idari düzenlemeler var ki kimsenin ilerlemesi mümkün değil. O duvarları kaldırmamız lazım. Çalışmalar sırasında belki yeni engeller de tespit edeceğiz. Eylemler çerçevesinde; yenilenebilir kaynaklara yönelik enerji tesisi kurulması, bu alandaki Ar-Ge çalışmaları ve malzemelerin üretiminin teşvik edilmesi için çalışmalar yapılacaktır.”Enerji verimliliğine sahip ürünlerin kullanımı yaygınlaştırılacakBakan Ergün, Bakanlığın ve TÜBİTAK bünyesinde sağlanan Ar-Ge desteklerinin artırılacağını ve prosedürlerin kolaylaştırılacağını belirterek, şunları kaydetti: “Yazılım sektörünün rekabet gücünün artırılmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir. Bu konuda özellikle Bilişim Vadisi’nin faaliyete geçmesi bir dönüm noktası olacaktır. Bir başka eylemle enerji verimliliğine sahip elektrik motorları, klimalar, buzdolapları, ısı pompaları ve benzeri ürünlerin kullanımının özendirilmesine ve yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir. Ar-Ge yapılmış, enerji verimliliği sağlanmış ama insanlar eski motorlarla çalışmaya devam ediyor. Ülkemizde son yıllarda klima ve buna bağlı olarak enerji kullanımı ciddi şekilde artıyor ve hatta bazı bölgelerde buna bağlı olarak elektrik kesintileri yaşanabiliyor. Bugün ülkemizdeki klimalar, hava sensörlü olsa, yıllık 700 milyon Lira’ya yakın bir tasarruf sağlamak mümkün olacak. Son beş yıllık klima üretimini

düşündüğümüzde, sağlanacak elektrik tasarrufu, Atatürk Barajı'nın yüzde 30'una ulaşabilirdi. Biz bu konuda, TSE bünyesinde bir test merkezi oluşturmayı planlıyoruz. Bu düzenlemeler neticesinde 2016 yılına kadar aşamalı olarak zorunlu hale getirilecek az elektrik tüketen klimaların üretimi ile birlikte Türkiye'de klimaların tükettiği elektriğin yüzde 25 azalacağını öngörmekteyiz. Yine bu eylemle birlikte, sanayide kullanılan elektriğin yüzde 60'ını tüketen elektrikli motorların daha tasarruflu modellerle değiştirilmesini amaçlıyoruz. Bu eylemlerimiz ileride ses getirecektir.”Enerji konusunda önemli kararlar alınacağını göreceğizBakan Ergün, gelecek süreçte en büyük zenginlik kaynaklarından birinin, belki de birincisinin enerji tasarrufu olduğunu belirterek, ''Hepimiz enerji tüketimindeki tasarrufa odaklanmış durumdayız ve bu iyi bir gelişme. Ancak artık merceklerimizi biraz da elektrik üreten ve dağıtan şirketlerin verimliliği noktasına çevirmemiz gerekiyor. Bakanlık olarak, önümüzdeki süreçte, bu konuyla ilgili çalışmalar yapmayı da planlıyoruz. Altı ayda bir Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu toplanmaktadır. Önümüzde tek bir konu var; enerji. Burada önemli kararların alınacağını göreceğiz'' diye konuştu. Belge’deki ikinci hedefin sektörün Ar-Ge, inovasyon ve markalaşma becerisini geliştirmek olduğunu ifade eden Ergün, şunları söyledi: “Sektör için büyük önem arz eden krom nikel paslanmaz çelik saç, silisyumlu çelik, süper alaşımlar gibi ara ürünlerin ülkemizde üretimine yönelik çalışmalar yapılacaktır. Madenlerden sanayide kullanılacak yeni malzemeler üretilmesi konusundaki yerimiz, madenlerimiz kadar iyi değil. Birçok madeni rafinaj işlemlerin yapıldığı yerlere gönderiyoruz. Sonra aynı ürünü bir malzeme olarak geri alıyoruz. Donanım ve yazılımda yerli ürünlerin teşvik edilmesine yönelik faaliyetler yürütülecektir. Mesela FATİH projesini bu kapsamda değerlendirmek gerekmektedir. Türkiye'de sadece eğitimin içeriğini değiştiren bir proje değil. Sektörü derinden etkileyecek olan bir projedir. Akıllı elektrik enerji şebekeleri, bunların yazılımları ve bu şebekelerde kullanılan teçhizat ile ölçme, izleme, koruma ve kontrol amaçlı kullanılan akıllı elektronik cihazların tasarımı, üretimi ve Ar-Ge çalışmaları desteklenecektir. Bakanlık olarak, mayıs ayında bu önemli konuda düzenlenecek uluslararası bir kongreye de ev sahipliği yapacağız. Sensör, mikrodalga tüp ve özel yarıiletkenler gibi stratejik bileşenlerin ülkemizde üretilmesi ve Ar-Ge çalışmaları teşvik edilecektir. Mesela ülkemizde kompakt

Page 52: ICSG Istanbul 2013

50 ŞUBAT 2013

Anahtar Dergisi Web Sitesi Hizmete Açıldı

Piyasa Gözetimi ve Denetimi (PGD) Mevzuat Eğitimi Antalya’da Yapıldı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın aylık yayını olan Anahtar Dergisi, yayın hayatına başladığı 1989 yılından bu yana ülke genelinde on binlerce okuyucuyla buluşmaya devam ediyor. 2013 yılının Ocak sayısından itibaren baskı adeti 6 bin 500’e, sayfa sayısı ise 56’ya çıkarılan dergi, matbu dağıtımının yanında 2012 yılından itibaren her ay düzenli olarak e-posta yoluyla da binlerce kişiye ulaşıyor. “Bilim, sanayi, teknoloji, verimlilik, temiz üretim (eko-verimlilik), rekabet edebilirlik, sürdürülebilirlik, kümelenme, girişimcilik” gibi ülkemiz adına son derece önemli konuların detaylı bir şekilde ele alındığı dergiye artık “http://anahtar.sanayi.gov.tr” adresinden de kolaylıkla ulaşılabilecek. Derginin son sayısının yanında 2012 ve 2011 yıllarında yayımlanan sayılarının da yer aldığı sitede; okuyucular, dergilerin PDF dosyalarını “download” edebilecekleri gibi, sitenin sol üst kısmında yer alan “yeni üye” kısmında karşılarına çıkacak formu doldurduklarında talepleri doğrultusunda derginin düzenli bir şekilde kendilerine ulaştırılmasını sağlayacak “e-posta aboneliği”ni de başlatabilecekler.Sitede, derginin Türkçe sayfalarının yanında her ay ilgili sayının temasının özetlendiği İngilizce sayfalarına da ulaşılabilmektedir.

Piyasa Gözetimi ve Denetimi mevzuatında yapılan değişiklikler ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın sorumluluğunda bulanan teknik mevzuat kapsamında ilk kez yürürlüğe konan veya mevcut teknik mevzuatta değişiklik yapan düzenlemeler çerçevesinde gerçekleştirilen eğitim, Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlükleri ile Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü’nden toplam 517 katılımcıyla gerçekleştirildi. Söz konusu eğitim ile Bakanlığın İl Müdürlüklerinde görev yapan denetim personeli ve Genel Müdürlük personelinin mevzuat bilgilerinin güncellenmesi amaçlandı.

Eğitimin açılış konuşmasını yapan Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Muhsin Dere, PGD faaliyetlerinin sadece vatandaşların can ve mal güvenliğini, çevreyi korumak için değil ekonomik bir enstrüman olarak adil bir piyasa düzeninin oluşturulması, mevzuatına uygun olmayan ithal ürünlerin ülkemize girişinin önlenmesi, Türk ürünlerinin dünya piyasalarında güvenilirliğinin artırılması ve marka imajının güçlendirilmesi bakımından da büyük önem taşıdığını belirterek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yürütülen piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetlerinin giderek etkinleştirileceğini ve yaygınlaştırılacağını ifade etti.PGD faaliyetlerinin sürekli gelişim ve değişim gösteren dinamik bir alan olduğuna ve nitelikli işgücünün önemine dikkat çeken Dere, gerek merkez teşkilatında gerekse il müdürlüklerinde sektörel uzmanlaşma sağlanacağını, bu nedenle hizmet içi eğitimlerin önemli olduğunu, denetim personeline teknik alanda ve mevzuatla ilgili konularda gerekli eğitimlerin verileceğini ve bu kapsamda 2013 yılında yoğun bir eğitim programı uygulanacağını dile getirdi. Dere son olarak, personelin sürekli araştırma yapmasının, kendisini geliştirmesinin ve bilgilerini güncellemesinin işini iyi yapması için şart olduğuna değindi.

Yayın hayatına 25 yıldır kesintisiz bir şekilde devam eden Anahtar Dergisinin, daha geniş bir kitleye ulaştırılması amacıyla hazırlanan “http://anahtar.sanayi.gov.tr” adlı web sitesi

16 Ocak 2013 tarihinde okuyucuların hizmetine açıldı.

Güvensiz ürünleri piyasadan silmeyi hedefleyen Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “PGD Mevzuat Eğitimi” 14-20 Ocak 2013 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi.

Page 53: ICSG Istanbul 2013

51ŞUBAT 2013

Temiz Üretim Bilgi Platformu Ocak ayı başında www.temizuretim.gov.tr adresi üzerinden yayına başladı.

Temiz Üretim Bilgi Platformu Açıldı

Verimlilik Genel Müdürlüğü, ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesine yönelik olarak verimlilik politika ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve temiz üretim projelerini desteklemek amacıyla çalışmalarını yürütmektedir. Bu doğrultuda, sanayi ve ilgili tüm çevrelerde temiz üretime yönelik bilgi ve bilincin artırılması amacıyla oluşturulan Temiz Üretim Bilgi Platformu, 24 Aralık 2012 tarihinde http://www.temizuretim.gov.tr adresinde kullanıma açılmıştır.

Platformda, temiz üretim kavramsal çerçevesi aktarılmakta ve ilgili mevzuat hakkında bilgi verilmektedir. Konu ile doğrudan ve dolaylı olarak ilgili mevzuat; üst politika metinleri, çevre mevzuatı ve enerji verimliliği mevzuatı başlıklarında sınıflandırılarak sunulmaktadır.

Temiz Üretim Bilgi Platformunda, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından temiz üretimi teşvik etmek ve yaygınlaştırmak amacıyla sağlanan desteklere de yer verilmektedir. Bu bölümde; Kalkınma Ajansları, TTGV ve konu ile ilgili faaliyet gösteren diğer kurum ve kuruluşlar tarafından, çevre ve enerji kaynaklarının etkin yönetilmesi, yenilenebilir enerji kaynakları, üretim süreçlerinde asgari enerji, su, hammadde tüketimi ve atık üretimi için sanayide uygulanabilir ve ekonomik değeri olan temiz üretim teknolojilerinin uygulanmasına yönelik projelerin teşvik edilmesi gibi konularda ilan edilen mali destek programları sunulmaktadır.

Platformda yer verilen diğer bir konu da temiz üretim iyi uygulama örnekleridir. Bu bölümde Türkiye’de ve dünyada kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının temiz üretim alanında gerçekleştirdikleri iyi uygulama örneklerine ulaşmak mümkündür.

Temiz Üretim Bilgi Platformu; referans belgeler bölümünde konu ile ilgili çalışmalar yürüten çeşitli kuruluşların (TTGV, Asya Verimlilik Örgütü (APO), Bölgesel Çevre Merkezi (REC), OECD gibi) yayınları aracılığıyla bu alandaki bilgi ve kaynak paylaşımına hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Platformda, terimler sözlüğüne de yer verilmekte ve temiz üretim ile ilgili kavramlar açıklanmaktadır.

Ayrıca Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının aylık yayını olan Anahtar Dergisinin temiz üretim sayfalarına da platformda yer verilmektedir. Türkiye’de ve dünyada temiz üretimle ilgili faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar ile üniversitelere ilişkin bilgilere bağlantılar kısmından ulaşılabilmektedir.

TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)

Page 54: ICSG Istanbul 2013

52 FEBRUARY 2013

The Place and Importance of Metrology and Standardization in Industry and

TechnologyMetrology and standardization services are one of the most crucial services in industrial sector. The dictionary meaning of metrology is the science of measurement and the term includes all the processes to account for the value of a numerical quantity. Standardization, on the other hand, means making and practicing rules for a specific activity to benefit economically with the help and cooperation of all the interested parties.

Metrology and standardization have an important place in developing and sustaining scientific progress, industrial techniques and relations between countries. The success of our country’s production power in world markets depends on raising our competitive power by using our potential under the best conditions. The infrastructure of this process lies in facts of metrology, standardization, quality and accreditation. Our ministry takes the all necessary steps in the scope of its duties and responsibilities in the area of metrology in terms of healthy production and consumption.

Metrology, standardization and accreditation are not only important for responding social needs in view of fast technological progress but also for adaptation to competitive conditions in international trade. With metrology, quality, standardization and accreditation; it has been possible to take place in world markets in which free market economy depending on competition is valid.

StandardizationTurkish Standards Institution (TSE) is full member of International Organization for Standardization (ISO), International Electrotechnical Commission (IEC), European Committee for Standardization (CEN) and it is the sole representative of these organizations in Turkey.

Standards

The fundamental purpose of Turkish Standards Institution is to raise the awareness about importance of standards and their role in our lives nationwide and to include all parties to standard preparation studies, particularly industrialists. TSE aims to be more effective in international standard studies by exercising chairmanship in technical committee or undertaking secretariat and participating with more experts.

Smart GridsSmart grid is a system in which energy can be followed instantly and managed dynamically and shareholders can communicate duplex between themselves and control centre. Furthermore, electricity derived from renewable energy resources such as wind, sun, geothermal can be transferred easily to network by smart grid technologies and by the way environment-friendly energy with less carbon footprint is produced. Another advantage of smart grid is that it offers consumers a chance to buy electricity from the

Page 55: ICSG Istanbul 2013

53FEBRUARY 2013

distribution company that they prefer. Consumers can benefit from different energy tariffs, can buy electricity at the time it is cheaper and can sell excess energy that they have produced from renewable energy resources in their offices or cars to network at the time it is expensive. Thus, consumer can move on to producer position.

Prepackaged Goods Sector Develops Globally

Our lifestyle and nutrition habits change in a faster way at this moment. From now on, we have adopted a consumption focussed lifestyle with the consciousness that time is so valuable in our everyday routine (work, school, meetings..etc). Naturally, readymade and pre-packaged goods have come into our lives rapidly. When industrial production increase in recent years taken into consideration, the effect of the developments in pre-packaged goods to industrial sector cannot be underestimated. Therefore, pre-packaged goods sector, which contains plastic industry, package and producers, has been experiencing a rapid growth with the developments in product marketing strategies, retail techniques and other technological progress that shape the changing consumer and marketing perception.

International Congress and Gallery of Smart Grid (ICSG Istanbul 2013)

Republic of Turkey, Ministry of Science, Industry and Technology hosts ‘International Congress and Gallery of Smart Grid’ at May 9-10, 2013 in Istanbul. This congress has been considered to give support to rational use of rising energy demand, to smart meters politics and strategies and to smart building automation systems. With this organization, our ministry aims to make a contribution to Turkey’s having a more effective, strong and respectable position on global platform in the direction of 2023 Strategic Vision by passing to smart meters system. As a result, this congress would provide an international platform to participants in terms of being together with all the stakeholders, finding answers to their questions,

learning latest advances in smart meters, observing case studies and determining investment strategies.

2012 Nobel Prize in Economy Has Been Awarded to ‘Productivity in Resource

Distribution’...Alvin Roth and Lloyd Shapley, two American economists, won 2012 Nobel Prize in economy. The theme of the two economists, who share 1.2 million dollars, is ‘the theory of stable allocations and the practice of market design’. In other words, their study can be considered as ‘productivity-efficiency in resource distribution’ briefly. The essence of their study is ‘matching’. Their study, which is about matching economic variables, has been regarded to be used in matching patients and givers in organ transplantation or matching students with universities.

World Metrology DayThe activities of World Metrology Day have been planned to be arranged at May 20, 2013 in an effort to emphasize the place and importance of metrology in our life and to increase social awareness. World Metrology Day, with the acceptation of ‘Meter Convention’ to be signed at May 20, 1875, has been celebrated in accordance with designated different themes since that date. The main theme of the World Metrology Day 2013 has been defined as ‘Metrology in Daily Life’ and activities in different areas have been organized with a view to reach to a large group of people.

Page 56: ICSG Istanbul 2013

54 ŞUBAT 2013

72,5

75,4

74,7

72,9 73,1

74,7 74,7 74,6

74,8

74,3

74,0

74,9

74,0

73,6

71,0

71,5

72,0

72,5

73,0

73,5

74,0

74,5

75,0

75,5

76,0

2010 Ortalama

2010

Average

2011 Ortalama

2011

Average

Ocak 2012

January

2012

Şubat 2012

February

2012

Mart 2012

March 2012

Nisan 2012

April 2012

Mayıs 2012

May 2012

Haziran 2012

June 2012

Temmuz 2012

July

2012

Ağustos 2012

August

2012

Eylül 2012

September

2012

Ekim 2012

October

2012

Kasım 2012

November

2012

Aralık2012

December

2012

İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%) Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%)

100,0

107,3

114,8 114,2

102,9

116,4

126,8

120,2 118,5

131,4

125,4

134,7 132,6 132,8

117,2

135,5 130,8 141,0

100,0 107,2

114,4

112,7

99,9

114,3

124,8

115,5 115,1

128,9 124,6

134,3 130,2

127,9

111,0

133,6 130,4

141,3

90

95

2005 Orta

lama - 2005 Avera

ge

2006 Orta

lama - 2006 Avera

ge

2007 Orta

lama - 2007 Avera

ge

2008 Orta

lama - 2008 Avera

ge

2009 Orta

lama - 2009 Avera

ge

2010 Orta

lama - 2010 Avera

ge

2011 Orta

lama - 2011 Avera

ge

Ocak 2012 - January

2012

Şubat 2012 - F

ebruary

2012

Mart 2012 - M

arch 2012

Nisan 2012 - April

2012

Mayıs 2012 - May 2012

Haziran 2012 - J

une 2012

Temmuz 2012 - July 2012

Ağustos 2012 - A

ugust 2012

Eylül 2012 - S

eptember 2

012

Ekim 2012 - O

ctober 2

012

Kasım 2012 - N

ovember 2012

100

105

110

115

120

125

130

135

140

145

150

Sanayi Üretim Endeksi

İmalat Sanayi Üretim Endeksi

Sanayi Üretim Endeksi (2005 Ort.=100) - İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2005 Ort.=100) Industrial Production Index (2005 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2005 Avg.=100)

SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS

Kaynak: TÜİK- Source: TURKSTAT

Kaynak: Merkez Bankası- Source: Central Bank of the Repuclic of Turkey

Page 57: ICSG Istanbul 2013

55ŞUBAT 2013

0,0

0,5

1,0

1,5

2,0

2,5

3,0

3,5

4,0

4,5

5,0

Ora

n - Pe

rcen

tage

( %

)

OECD Ülkelerinde Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2011) R&D Expenditures as a Percentage of GDP in OECD Countries (2011)

0,48

0,54 0,53 0,48

0,52

0,59 0,60

0,72 0,73

0,85 0,84 0,86

0,0

0,1

0,2

0,3

0,4

0,5

0,6

0,7

0,8

0,9

1,0

2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

Ora

n - P

erce

ntag

e ( %

)

Yıl - Year

Türkiye’de Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2000 – 2011) R&D Expenditures as a Percenta ge of GDP in Turkey (2000 – 2011)

Kaynak: OECD, MSTI - Source: OECD, MSTI

Kaynak: TÜİK- Source: TURKSTAT

BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS

Page 58: ICSG Istanbul 2013

56 ŞUBAT 2013

85

90

95

100

105

110

115

120

125

1.Ç

- - - - - - - - - - - - - Q1

2.Ç

Q2

3.Ç

Q3

4.Ç

Q4

1.Ç

Q1

2.Ç

Q2

3.Ç

Q3

4.Ç

Q4

1.Ç

Q1

2.Ç

Q2

3.Ç

Q3

4.Ç

Q4

1.Ç

Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012

Yıllık Çalışan Kişi Başına Katma Değer Endeksi (2005=100) / Annual Value Added Per Person Worked

Üç Aylık İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2005 Ort.=100) / Quarterly Index of Manufacturing Production Per Person Worked

Eğilim; Üç Aylık İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2005 1.Ç -2008 2.Ç) / Trend; Quarterly Index of Manufacturing Productin Per Person Worked (2005 1.Q - 2008 2.Q)

Eğilim; Üç Aylık İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2009 1.Ç - 2012 3.Ç) / Trend; Quarterly Index of Manufacturing Production Per Person Worked (2009 1.Q - 2012 3.Q)

-2%

0%

2%

4%

6%

8%

10%

12%

14%

16%

18%

-20

0

20

40

60

80

100

120

140

160

180

200

Rom

anya

- Ro

man

ia

Litv

anya

- Li

thua

nia

Leto

nya

- Lat

via

Esto

nya

- Est

onia

Polo

nya

- Pol

and

Mal

ta -

Mal

ta

Çek

Cum

. - C

zech

Rep

.

Mac

arist

an -

Hun

gary

Bulg

arist

an -

Bulg

aria

Dan

imar

ka -

Den

mar

k

Finl

andi

ya -

Finl

and

TÜRK

İYE

- Tur

key

Birle

şik K

rallı

k - U

K

Belç

ika

- Bel

gium

Avus

tury

a - A

ustr

ia

İsveç

- Sw

eden

Mak

edon

ya -

Mac

edon

ia

Alm

anya

- G

erm

any

Port

ekiz

- Po

rtug

al

Hırv

atist

an -

Croa

tia

Fran

sa -

Fran

ce

İspan

ya -

Spai

n

Lüks

embu

rg -

Luxe

mbo

urg O

rtal

ama

Yıllı

k Ve

rimlil

ik D

eğiş

im O

ranl

arı (

2005

I - 2

012

III) /

Ave

rage

Rat

e of

Ann

ual P

rodu

ctiv

ity C

hang

e (2

005

I -20

12 II

I)

İmal

at S

anay

i Son

Dör

t Çey

rek

(201

1 IV

- 20

12 II

I) Ça

lışan

Kiş

i Baş

ına

Üre

tim

Ende

ksi (

2005

Ort

.=10

0) O

rtal

amal

arı

/ Man

ufac

turin

g In

dust

ry In

dex

of P

rodu

ctio

n Pe

r Per

son

Empl

oyed

Ave

rage

of L

ast

Four

Qua

rter

s (2

011

III -

2012

III)

(200

5 A

ve.=

100)

İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalama Yıllık Verimlilik Değişim Oranı

ULUSAL ve ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSLİKLERİNATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS

İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data

Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey

Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey

Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları / Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries

Page 59: ICSG Istanbul 2013

Çalış

an Ki

şi Ba

şına Ü

retim

Ende

ksi (2

005 O

rt.=1

00) /

Inde

x of P

roduc

tion P

er Pe

rson E

mplo

yed (

2005

Ave.=

100)

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

1.

Ç.1st Q.

2012

2. Ç.

2nd Q.

2012

3. Ç.

3rd Q.

Topl

am S

anay

i / To

tal I

ndus

try

104,

510

7,7

107,

410

7,0

115,

811

9,8

114,

411

9,3

116,

0

Sana

yini

n Kı

sım

ları

Se

ctio

ns o

f Ind

ustr

y

Mad

enci

lik v

e Ta

şoca

kçılı

ğı /

Min

ing

and

Qua

rryi

ng97

,095

,010

1,3

105,

710

2,7

102,

794

,310

1,0

116,

9İm

alat

/ M

anuf

actu

ring

104,

510

7,6

106,

310

4,6

117,

911

7,9

110,

911

8,0

111,

7El

ektr

ik, G

az, B

uhar

ve

İklim

lend

irme/

Ele

ctric

ity, G

as, S

team

And

Air

Cond

ition

ing

Supp

ly11

9,0

128,

413

6,5

136,

513

0,8

155,

715

6,9

140,

615

6,6

Ana

San

ayi G

rupl

arı

Mai

n In

dust

rial

Gro

ups (

MIG

s)

ARM

- A

ram

alı /

IG -

Inte

rmed

iate

Goo

ds10

4,6

106,

210

4,3

104,

811

7,2

117,

211

0,5

119,

611

4,8

DLT

- D

ayan

ıklı

Tüke

tim /

DCG

- D

urab

le C

onsu

mer

Goo

ds10

1,4

106,

011

0,7

116,

113

0,1

130,

111

9,1

126,

312

7,2

DZT

- D

ayan

ıksı

z Tük

etim

/ U

CG -

Non

-Dur

able

Con

sum

er G

oods

104,

910

6,7

105,

711

1,0

114,

711

4,7

109,

011

2,8

111,

3EN

J – E

nerj

i / E

- Ene

rgy

102,

910

7,0

112,

711

2,9

135,

313

5,3

141,

513

0,2

147,

7SE

M -

Serm

aye

Mal

ı / C

G -

Capi

tal G

oods

102,

110

8,5

106,

290

,611

6,6

116,

610

6,9

116,

398

,1G

ıda

ürün

lerin

in im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f foo

d pr

oduc

ts10

1,0

98,5

97,5

95,1

97,5

99,6

91,0

84,2

88,1

İçec

ekle

rin im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f bev

erag

es10

2,0

109,

211

7,1

116,

110

3,1

99,9

86,8

119,

912

1,0

Tütü

n ür

ünle

ri im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f tob

acco

pro

duct

s11

7,4

127,

215

5,9

137,

314

6,2

137,

015

2,2

160,

915

8,4

Teks

til ü

rünl

erin

in im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f tex

tiles

103,

998

,894

,597

,110

2,9

98,8

95,0

100,

391

,7G

iyim

eşy

alar

ının

imal

atı /

Man

ufac

ture

of w

earin

g ap

pare

l10

1,3

107,

199

,010

5,4

111,

910

8,6

103,

310

9,4

111,

1D

eri v

e ilg

ili ü

rünl

erin

imal

atı /

Man

ufac

ture

of l

eath

er a

nd re

late

d pr

oduc

ts10

9,3

95,1

92,7

95,8

104,

710

4,1

100,

810

1,5

95,2

Ağa

ç, a

ğaç ü

rünl

eri v

e m

anta

r ürü

nler

i im

alat

ı …

Man

ufac

ture

of w

ood

and

of p

rodu

cts o

f woo

d an

d co

rk…

115,

613

1,2

153,

718

4,7

212,

724

7,3

230,

328

4,9

346,

2

Kağı

t ve

kağı

t ürü

nler

inin

imal

atı /

Man

ufac

ture

of p

aper

and

pap

er p

rodu

cts

105,

710

6,7

105,

611

4,7

117,

212

1,9

122,

513

0,0

123,

4Ka

yıtlı

med

yanı

n ba

sılm

ası v

e ço

ğaltı

lmas

ı / P

rintin

g an

d re

prod

uctio

n of

reco

rded

med

ia10

7,2

114,

311

6,0

127,

412

6,8

139,

912

4,2

134,

315

4,5

Kok

köm

ürü

ve ra

fine

edilm

iş p

etro

l ürü

nler

i im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f cok

e an

d re

fined

pet

role

um p

rodu

cts

107,

410

6,2

99,4

82,3

85,9

95,8

86,5

87,5

103,

0Ki

mya

salla

rın v

e ki

mya

sal ü

rünl

erin

imal

atı /

Man

ufac

ture

of c

hem

ical

s and

chem

ical

pro

duct

s11

2,6

116,

610

9,3

112,

912

2,9

123,

711

9,7

125,

312

0,1

Tem

el e

czac

ılık

ürün

lerin

in v

e ec

zacı

lığa

ilişk

in m

alze

mel

erin

imal

atı

Man

ufac

ture

of b

asic

pha

rmac

eutic

al p

rodu

cts a

nd p

harm

aceu

tical

pre

para

tions

109,

311

9,4

123,

512

9,1

127,

913

1,1

136,

716

1,1

135,

4

Kauç

uk v

e pl

astik

ürü

nler

in im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f rub

ber a

nd p

last

ic p

rodu

cts

98,4

100,

695

,694

,810

4,0

108,

298

,810

2,1

97,2

Diğ

er m

etal

ik o

lmay

an m

iner

al ü

rünl

erin

imal

atı /

Man

ufac

ture

of o

ther

non

-met

allic

min

eral

pro

duct

s10

3,1

102,

210

3,0

104,

011

3,4

116,

896

,912

1,0

113,

1A

na m

etal

sana

yi /

Man

ufac

ture

of b

asic

met

als

109,

811

3,5

107,

310

0,1

105,

710

4,0

105,

810

8,5

107,

0Fa

brik

asyo

n m

etal

ürü

nler

i im

alat

ı (m

akin

e ve

teçh

izat

har

iç)

Man

ufac

ture

of f

abric

ated

met

al p

rodu

cts,

exc

ept m

achi

nery

and

equ

ipm

ent

102,

410

8,5

100,

591

,910

3,7

112,

511

0,5

118,

310

8,6

Bilg

isay

arla

rın, e

lekt

roni

k ve

opt

ik ü

rünl

erin

imal

atı

Man

ufac

ture

of c

ompu

ter,

elec

tron

ic a

nd o

ptic

al p

rodu

cts

80,1

74,3

69,9

64,7

84,7

91,5

78,0

90,4

74,5

Elek

trik

li te

çhiz

at im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f ele

ctric

al e

quip

men

t10

7,2

107,

210

0,0

102,

911

9,9

130,

612

2,0

125,

311

6,5

Başk

a ye

rde

sını

fland

ırılm

amış

mak

ine

ve e

kipm

an im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f mac

hine

ry a

nd e

quip

men

t n.e

.c.

104,

810

5,2

95,6

85,4

107,

211

4,5

112,

712

0,1

93,1

Mot

orlu

kar

a ta

şıtı,

trey

ler (

röm

ork)

ve

yarı

trey

ler (

yarı

röm

ork)

imal

atı

Man

ufac

ture

of m

otor

veh

icle

s, tr

aile

rs a

nd se

mi-t

raile

rs10

2,4

103,

710

2,8

90,4

113,

311

7,8

110,

011

3,2

95,7

Diğ

er u

laşı

m a

raçl

arın

ın im

alat

ı / M

anuf

actu

re o

f oth

er tr

ansp

ort e

quip

men

t11

0,1

188,

519

7,7

122,

512

6,1

162,

312

5,5

221,

021

2,4

Mob

ilya

imal

atı /

Man

ufac

ture

of f

urni

ture

92,4

116,

013

3,6

137,

013

6,4

154,

113

0,4

141,

113

8,1

Diğ

er im

alat

lar /

Oth

er m

anuf

actu

ring

126,

611

9,4

141,

814

9,2

171,

117

4,28

159,

218

2,5

181,

0M

akin

e ve

eki

pman

ların

kur

ulum

u ve

ona

rımı /

Rep

air a

nd in

stal

latio

n of

mac

hine

ry a

nd e

quip

men

t91

,412

8,8

95,0

91,8

99,1

89,4

585

,990

,487

,3Ka

ynak

: Ulu

sal V

erim

lilik

İsta

tistik

leri

Sour

ce: N

atio

nal P

rodu

ctiv

ity S

tatis

tics o

f Tur

key

ULUS

AL VE

RİM

LİLİ

K İST

ATİS

TİKL

ERİ /

NAT

IONA

L PRO

DUCT

IVITY

STAT

ISTICS

Page 60: ICSG Istanbul 2013