137

Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Bilim kurgu

Citation preview

Page 1: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk
Page 2: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

BİRİNCİBÖLÜM

PSİKO-TARİH UZMANLARI - HARI SELDON - ...Galaksi Çağının 11 988'inciyılındadoğmuşve12069'daölmüştür.Genelliklebu tarihleryerine şimdikullanılanVakıf Çağına uygun yıllar verilmektedir: 79 -1 V.Ç. gibi. Arcturus BölümündeHelicon'da dünyaya gelmiş olan Hari Seldon, orta tabakadan bir ailenin oğludur.(Doğruluğu kuşku götürür bir efsaneye göre, babası bu gezegenin hidroponikseralarında tütün yetiştirmiştir.) Seldon daha küçük yaşlarda matematik konusundaşaşılacakbirbaşarıgöstermiştir.Buyeteneğiyleilgilisayısızhikâyevardır...

HiçkuşkusuzSeldon'unbilimebüyükkatkısıpsiko-tarihalanındaolmuştur.Seldonbukonuylailgilendiğisırada,bubilimhemenhemenbelirsizbirtakımvarsayımlardanoluşuyordu. Ama sonra Seldon geride çok derin, istatistiğe dayalı bir bilimbırakmıştır...

Seldon'unyaşamınınayrıntılarınıaçıklayaneniyikaynak,GaalDornicktarafındanyazılmışolanbiyografidir.DornickgençbiradamkenSeldon'la,bilgininölümündenikiyılöncetanışmıştır.Butanışmanınhikâyesi...GALAKSİANSİKLOPEDİSİ

AdıGaalDornick'diveTrantor'uogünedekhiçgörmemişolantaşralıbirdelikanlıydı.Yanikentigerçekten görmemişti. Yoksa Trantor'u birçok kez hiper-video'da seyretmişti. Arada sırada da birimparatorun taç giymesi töreni ya da bir Galaksi Konseyinin açılmasıyla ilgili o görkemli, üç-boyutlu haber yayınlarını izlemişti. Gaal Dornick hayatını Mavi Birikintinin sınırındaki Synnaxgezegeninde geçirmişti. Ama bu, uygarlıkla bütün ilişkisinin kesilmiş olduğu anlamına dagelmiyordu.ZatenosıradaGalaksidehiçbiryeruygarlıktankopmuşdeğildi.

O çağdaGalakside insanların yaşadıkları yaklaşık yirmi beşmilyongezegenvardı.Vebunlarınhepsi de merkezi Trantor'da bulunan İmparatorluğa bağlıydılar. Böyle kesin bir açıklamanınyapılabileceği son yarım yüzyıldı buGaalDornick için yolculuk hiç kuşkusuz öğrencilikle geçenyaşamınınenönemliolayıydı.Buyolculuktanöncedeuzayaaçılmıştı.Buyüzdenbuseyahatyalnızbaşına onun için pek de önemli sayılmazdı, Gaal daha önce meteor sürüklenmesi mekaniğikonusunda bilgi edinmek için Synnax'ın tek uydusuna kadar gitmişti.Bu bilgi, tezi için gerekliydiona. Ama insan ister yarımmilyonmillik bir uzaklığı aşsın, ister bir o kadar ışık yılı süren birseyahatyapsın,uzayyolculuğudaimaaynıydı.

Gaal, hiper-uzaydaki "sıçrama" için kendisini birazhazırlamaya çalışmıştı.Bu, gezegenler arasıbasit yolculuklarda görülmeyen bir şeydi. Fakat yıldız sistemleri arasında yolculuk yapmanın enpratikyöntemi"sıçrama"ydı.Vebelkidesonsuzakadardaböyleolacaktı.Normaluzaydahiçkimseışıkhızındandahasüratleilerleyemezdi.(Buinsanlıktarihininşafakzamanındanberibilinenbirkaçbilimsel gerçekten biriydi.) Bu yöntemle insanların yaşadığı en yakındaki güneş sistemlerine bileyapılacakbiryolculukyıllarcasürerdi.Amainsanhiper-uzaydaGalaksininbirucundandiğerinebiranda gidebilirdi. Hiper sistem hayal edilemeyecek bir bölgeydi. Ne zamandı, ne de mekân. Ne

Page 3: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

maddeydi,nedeenerji.Ne"hiç"di,nedebir"şey".

Gaalbu"sıçrama"lardanilkinibeklerkenmidekaslarıhafifbirkorkuylabüzüldü.Ama"sıçrama"sadecehafifbirsarsıntıylasonaerdi.Gaal'iniçindebiryerevuruldusanki.Amagençadamdahaneolduğunuanlayamadanbudasonaerdi.Hepsiokadar.

Gaal de ondan sonra diğer konularla ilgilendi. Örneğin, İmparatorluğun 12 000 yıl boyuncagösterdiği gelişmenin başarılı sonucu olan büyük ve ışıltılı gemiyle ilgilendi. Kendisini düşündü.Matematikalanındadoktorasınıyeniyapmıştıveünlü,uluHariSeldononuTrantor'adavetetmişti.Bilgin,Gaal'inopekgenişvebirazdaiddialıSeldonprojesinekatılmasınıistiyordu.

Gaal ilk "sıçrama" yüzünden düş kırıklığına uğramıştı. Şimdi Trantor'u ilk göreceği anıbekliyordu. Seyretme odasındaydı genç adam. Çelik panjur kapaklar bildirilen zamanlardaaçılıyordu. Gaal bu fırsatı kaçırmıyor, yıldızların ışıltılarını seyrederek bir yıldız kümesininoluşturduğu inanılmayacak sis bulutunun zevkini çıkarıyordu. Bu yıldız kümeleri, tam uçarkendondurulan, dev bir ateşböceği bulutunu andırıyorlardı. Gaal bir keresinde gemiden beş ışık yılıuzaktakisoğuk,mavimsibeyazbirdumanabenzeyengazlıbirnebulayıgördü.Penceresinindışındasankisütgibiyayılıyor,buzgibiışıltısıodayıdolduruyordu.Nebulaikisaatsonrayinebir"sıçrama"sonucugözdenkayboldu.

Trantor'un güneşi ilk görüldüğü zaman sert beyaz ışıltılı bir toz zerresinden farksızdı. Böylemilyonlarca benekçiğin arasındakaybolmuşgibiydi.Gaal güneşi geminin rehberi işaret ettiği içingörebildi.Galaksininmerkezindeyıldızlarpeksıktı.Ancakgüneşher"sıçrama"sonucudahaparlakbirhalaldı.Işıltısıyladiğerleriniboğaraksönükleştirdi.

Sonrabirgemisubayıiçengirerek,"Seyretmeodasıyolculuğunsonunadekkapalıkalacak,"diyeaçıkladı."İnişehazırlanın."

Gaal,üzerindeİmparatorluğun"UzayGemisiveGüneş"işaretibulunanbeyazbirüniformagiymişolan adamın peşinden gitti. Onu kolundan yakaladı. "Odada kalmammümkün değilmi? Trantor'ugörmekistiyorum."

SubaygülümseyinceGaaldehafifçekızardı.Herhaldetaşraaksanıylakonuşuyorum,diyedüşündü.Subay,"Trantor'ayarınsabahineceğiz,"dedi."Kentiuzaydangörmekistediğimikasdettim."

"Ah,çoküzgünüm,delikanlı.Bubiruzayyatıolsaydıbu isteğiniyapabilirdik.Amagemigüneştarafında döne döne iniyor. Aynı anda vücudunda radyasyon yaralan açılmasını, kör olmayı vekavrulmayıherhaldeistemezsin."

Gaaluzaklaşmakiçindöndü.

Subay arkasından seslendi. "Zaten Trantor'u ancak gri bir leke gibi görürsün, oğlum. Trantor'aeriştiktensonrabiruzayturuyaparsınolurbiter.Oturlarucuzdur."Gaaladamabaktı."Çokteşekkürederim."Düşkırıklığınauğramakçocukçabirşeydi.Amabirerkekdeçocuklukedebilirbazen.VeGaal'in de boğazına bir yumruk tıkandı sanki. Trantor'un inanılmayacak bir şekilde, bir dev gibiyayıldığınıhiçgörmemişti.Dahafazlabeklemesigerekeceğideaklınagelmemişti.

Gemi türlügürültülerarasında indi.Atmosfergemininmadenkaplamalarınınüzerindenkayarak

Page 4: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

geçerkenuzaklardanbirhışırtıduyuldu.Sürtünmeninnedenolduğusıcaklıklasavaşanhavalandırmaaygıtlarıuğuldayarakçalışıyorlar,hızıazaltmayaçalışanmakinelerhomurdanıyorlardı.İnişodasınatoplananerkeklerlekadınlarıngürültüleribunlarakarışmaktaydı.Vinçlergıcırdayarakbagaj,postave yükleri geminin uzun ekseni üzerine doğru kaldırıyorlardı. Bunlar daha sonra bir boşaltmaiskelesinegötürüleceklerdi.

Gaal geminin artık bağımsızca hareket etmediğini belirten o hafif sarsıntıyı hissetti. Gemininyerçekimi saatlerden beri azalarak yerini gezegeninkine bırakıyordu. Binlerce yolcu sabırla inişodalarında oturuyorlardı.Bu odalar yerçekimi kuWetlerinin değişen yönlerine uyacak şekilde güçalanlarıüzerindekolaylıkladönüyorlardı.

Sonrayolcularkavislirampalardanaçık,büyükkapılaradoğruağırağırindiler.Gaal'infazlabirbagajı yoktu.Genç adamkontuarın önündedurdu.Eşyaları ustalıkla ayrıldı, sonra toplandı.Vizesiincelendivedamgalandı.Gaalbuişlerleilgilenmedibile.İşteburasıTrantor'du!HavagençadamınvatanıolanSynnaxgezegeninegöredahayoğun,yerçekimidebirazdahafazlaydı.AmaGaalbunlaraalışacaktı.Onudüşündürenkentinbüyüklüğünealışıpalışamayacağıydı.

İnişbinasıuçsuzbucaksızbiryerdi.Yüksekliğiyüzündendamıneredeysegözükemeyecekti.Gaalbu geniş damın aşağısında bulutlar oluşabileceğini düşündü. Karşıdaki duvarı bile göremiyordu.Salonda sadece insanlar,kontuarlarvedaralarakuzanan, sonradaadeta sislerinarasındakaybolanbir zemin vardı.Kontuardaki adamyeniden konuşmaya başlamıştı. Sinirlenmiş gibi bir hali vardı."İlerleyin,Dornick."Gençadamınadınıhatırlayabilmekiçinvizebelgesinitekraraçmasıgerekmişti.Gaalkekeledi."Nereye...nereye..."

Kontuarın arkasındaki adam başparmağıyla işaret etti. "Sağ ve soldaki üçüncü kapılardançıkarsanıztaksibulursunuz."

Gaal ilerledi. Kıvrılıp bükülen gazlardan oluşan ışıklı harfler sanki havada duruyorlardı. "Hertarafa taksi". Gaal uzaklaşırken kalabalığın arasından sıyrılan bir adam kontuara yaklaştı. İlgilimemur başını kaldırdı ve kafasını usulca, "Evet," der gibi salladı. Yabancı da başını sallayarakkarşılıkverdivegençgöçmeninpeşindengitti.

TamGaalnereyegideceğiniaçıklarkenonayetişerekgençadamınsözleriniduydu.

Gaalbirparmaklığadayanıpkalmıştı.

Küçük bir levhanın üzerinde "Kontrolör" yazılıydı. Bu levhanın işaret ettiği adam başını bilekaldırmadanGaal'e, "Nereye?" diye sordu.Gaal bir an nereye gitmesi gerektiğini düşündü.Ancakbirkaç saniyelik duraklaması bile arkasında bekleyenlerden bir kuyruk oluşmasına yol açtı.Kontrolörbaşınıkaldırdı."Nereye?"

Gaal'in parası pek azdı. Ama ona sadece bu gece için bir yer gerekiyordu. Ertesi gün işinebaşlayacaktı.Kayıtsızbirtavırlakonuşmayaçalıştı."İyibirotele."

Amabu sözler kontrolörü etkilemedi. "Otellerinhepsi de iyidir.Lütfenbir otel adı verin."Gaalçaresizce,"Enyakındaki,lütfen,"dedi.

Kontrolör bir düğmeye bastı. Zeminin üzerinde ışıktan ince bir çizgi belirdi. Bu, parlaklaşıp

Page 5: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

sönükleşen,renkvetondeğiştirenışıklarınarasındankıvrılarakuzandı.Adam,Gaal'inelinebirbiletsıkıştırdı.Budahafifçeparlıyordu.Kontrolör,"Bir-yirmi,"dedi.

Gaalcebinikarıştırarakparaçıkardı."Nereyegideceğim?"

"Şuışığıizleyin.Uygunyöndeilerlediğinizsürecebiletinizışıldayacaktır."

Gaal doğruldu ve yürümeye başladı. Pek geniş zeminde kıvrıla büküle ilerleyen yüzlerce ışıkvardı. Bunlar kendi yollarını izliyor, hedeflerine erişebilmek için kesişme noktalarını aşmayaçalışıyorlardı.Gaal'inışığınihayetsonaerdi.Leketutmayanplastotekstildenyepyeni,pırılpırıl,çiyrenkli,mavili sarılı üniforma giymiş bir adam,Gaal'in iki çantasına uzandı. "Luxor'a direkt yol,"dedi.

Gaal'iizlemişolanadambusözlerideduydu.Gençadamın,"Çokgüzel,"diyecevapvererekkütburunlutaşıtabinmesinideseyretti.

Taksi dik eylenmesine havalandı.Gaal kavisli, saydampencereden bakıyordu.Küçük, kapalı birtaşıtın içinde uçmak onu garip bir biçimde etkilemişti. Farkına varmadan şoförün kanepesininarkasını sıkıca yakalamıştı. O koskocaman terminal yavaş yavaş küçüldü, insanlar gelişigüzeldağılmışkarıncalaradönüştüler.Sahnedahadaufaldı,sonrageriyedoğrukaymayabaşladı.

İleridebirduvarvardı;yukarıda,havadabaşlıyor,sonrayükselerekgözdenkayboluyordu.Sürüyledelikvardıbunda.Aslındabunlartünellerinağızlarıydı.Gaal'intaksisibunlardanbirinedoğrugitti,sonra da tünele daldı. Gaal bir an dalgın dalgın, şoför bu kadar çok tünelden hangisini seçmesigerektiğininasılbiliyor,diyedüşündü.

Etraf kapkaranlıktı şimdi. Sadece renkli işaret ışıkları bir an belirip karanlığı yarıyor, sonra dagözdenkayboluyorlardı.

Gaalhızınazalmasıyüzündenönedoğrueğildivetaksidetünelindiğerucundandışarıfırladı.Vetekraryereindi.

Şoförgereksizyere,"LuxorOteli,"diyeaçıkladı.Gaal'inbavullarınıindirmesineyardımetti.Gençadamınverdiği"ondabirkredilikbahşişicidditavırlakabuletti.Oradabekleyenbirmüşteriyialaraktekrarhavalandı.

BütünbusüredeGaal,Trantor'aindiğindenberigökyüzünühiçgörmemişti.

TRANTOR ...Yüzlerce kuşak boyuncaTrantor İmparatorlukHükümetininmerkeziolarak kalmıştı ve Galaksinin orta bölümünde, nüfusun en yoğun olduğu, endüstriaçısındançokilerlemişdünyalarınarasındaydı.Buyüzdendeinsanırkınınozamanadekgördüğünüfusbakımındanenyoğunvezenginbirkenthalinialmasıkaçınılmazbir şeydi. Trantor'da düzenli olarak gelişen kentleştirme çalışmaları, sonunda enyükseknoktasınaerişti.Trantorgezegeninin75milyonkaregenişliğindekiyüzeyibirtek kent halini aldı. Kentin en parlak günlerinde nüfusu kırkmilyarı geçiyordu. Bumüthiş nüfus hemen hemen sadece İmparatorluğun yönetimiyle ilgileniyor ve buinsanlar bu karmaşık iş için sayılarının pek az olduğunu düşünüyorlardı. (Galaksi

Page 6: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

İmparatorluğunun çökmesine, bu pek büyük bir alana yayılmış olan devletin sondönemlerindeki imparatorların başarısız yönetiminin de neden olduğuunutulmamalıdır.)Hergünonbinlercegemidenoluşanfilolaryirmitarımdünyasınınürünlerini Trantor'un sofralarına getiriyorlardı. Trantor'un yiyecek, hatta yaşamakiçin gerekli her şey bakımından dış dünyalara bağlı olması, bu gezegenin birkuşatmaya karşı çok zayıf ve kolaylıkla ele geçirilebilecek bir hale gelmesine de yolaçtı. İmparatorluğun son milyon yılında ortaya çıkan sayısız ayaklanmalar, birçokimparatorun birbiri ardına bu zayıflığı fark etmesine neden oldu. Ve İmparatorlukpolitikası,Trantor'unnazikşahdamarınıkorumayıbaşamaçedindi...

GALAKSİANSİKLOPEDİSİ

Gaalhavanıngüneşliolupolmadığınınfarkındadeğildi.Hattagecemi,yoksagündüzmüydü,bunubile bilemiyordu. Sormaya da utanıyordu. Sanki bütün gezegen bir maden tabakasının altındayaşamaktaydı.Birazönceyediklerinden"öğleyemeği"diyesözetmişlerdi.Amagecevegündüzgibideğişikliklerihesabakatmayanbirstandartzamanölçüsünegöreyaşayanpekçokgezegendevardı.Gezegenlerindönmehızlarıbirbirindenfarklıydı.Gaal,Trantor'unhızınıdabilmiyordu.

Genç adam önce "Güneş Odası'nın yolunu gösteren işaretleri heyecanla izledi. Ancak sonraburasınındayapayışıktayüzenbirodaolduğunugördü.OradabirikidakikakaldıktansonraLuxor'unanalobisinedöndü.

Otelkâtibine,"Gezegenturuiçingereklibiletineredenalabilirim?"diyesordu."Buradan."

"Turkaçtabaşlayacak?"

"Taşıtbirazöncekalktı.Yarıntekrarturvar.Şimdibiletalınki,sizedeyerayırtalım."

Yarın Gaal için çok geçti. Genç adamın ertesi gün üniversitede olması gerekiyordu. "Etrafıseyretmekiçinkuleyebenzerbiryervarmı?Yaniaçıkhavada?"

"Tabii. İsterseniz size bunun için de bir bilet satabiliriz. Ama izin verin de önce yağmur yağıpyağmadığınıöğreneyim."Kâtipdirseğinindibindekibirkoluindirdi.Buzlubirekrandanhızlageçenyazılarıokudu.Gaaldeaynışeyiyaptı.

Sonrakâtip,"Havaiyi,"diyeaçıkladı."Ah,şimdiaklımageldi.Yanılmıyorsamkurakmevsimbu."Sonradalafolsundiyeekledi."Benşahsendışarısıylapekilgilenmiyorum.Sonkezüçyılönceaçıkhavaya çıktım. Etrafı bir kere görmek yetiyor. Görecek fazla bir şey yok ki... İşte biletiniz. Özelasansör dipte. Üzerinde 'Kuleye' yazılı. Ona binin." Asansör yerçekimi itme gücüyle çalışan yenitürdebirşeydi.Gaalbunabindi.Birinsanselideonuizledi.Asansörcübirdüğmeyebastı.YerçekimisıfırainerkenGaalbirankendisiniboşluktaasılıgibihissetti.Sonraasansörhızlayükselirkenbirazağırlıkkazandı.BunusüratazalmasıizlediveGaal'inayaklarıdayerdenkesildi.Gençadamelindeolmadanhafifçebağırdı.

Asansörcü,"Ayaklarınızıparmaklığınaltınasokun,"dedi."Levhayıokuyamıyormusunuz?"

Diğerleri öyle yapmışlardı. Gaal asansörün yan bölmesine tutunarak boş yere aşağıya inmeye

Page 7: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

çabalarkengençadamabakarakgüldüler.Hepsinindeayakkabılarınınüstlerizemindealtmışsantimaralıklarla paralel şekilde uzanan alçak parmaklıkların altına dayanmıştı. Gaal asansöre bindiğizamanbualçakparmaklıklarıgörmüşamaaldırmamıştı.

Sonrabireluzandıvegençadamıaşağıyaçekti.

AsansördururkenGaalinlercesinekurtarıcısınateşekküretti.Sonraaçıkbirbalkonaçıktı.Burayıgözlerinikamaştıranbembeyazbir ışıkaydınlatıyordu.Gaal'easansördeyardımedenadamhemenonunarkasındaydı.

Yabancı,Gaal'edostçabirtavırla,"Yerbol,"dedi.

Gaal ağzının bir karış açık olduğunu fark ederek hemen dudaklarını büzdü. Manzarayabakakalmıştı."Gerçektendeöylegözüküyor..."Düşünmedenoturulacakyerleredoğrubirkaçadımattı, sonradadurakladı."İzninizle.Birkaçdakikaparmaklığınönündedurmak istiyorum.Et...etrafıbirazseyredeceğim."

Yabancı uysalca bir tavırla, "Gidebilirsiniz," der gibi elini salladı. Gaal omuz hizasına kadaryükselen parmaklığın üzerinden eğilerek manzaranın zevkini çıkarmaya çalıştı. Gaal toprağıgöremiyordu. Yer, insan elinden çıkmış, gitgide daha karmaşık bir hal alan yapıların altındakaybolmuştu. Gökyüzüne doğru yükselen maden şekillerden başka bir ufuk da yoktu. Bu madenyapılarhemenhemenaynıgrilikteydiveetrafafazlayayılıyorlardı.Gaalgezegeninbütünyüzeyindedurumun aynı olduğunu biliyordu. Etrafta fazla bir hareket de yoktu. Sadece zevk için kullanılanbirkaçözelgemi,havada tembel tembeldolaşıyorlardı.Amagençadammilyarlarca insanı taşıyantrafiğindünyanınmadenderisininaltındaakıpgittiğininfarkındaydı.

Etraftahiçbiryeşillikgözeçarpmıyordu.Neyeşillik,netoprak,nedeinsanlarınkindenbaşkabirhayat vardı. Gaal bu gezegende ağaçlarla yeşillenmiş, gökkuşağı gibi renk renk çiçekli, yüzlercekilometrelik bir alanın ortasında İmparatorun sarayı olduğunu biliyordu. Bu saray çelik birokyanusunortasındakiküçükbiradagibiydi.FakatGaal'indurduğuyerdendegözükmüyordu.Belkidesaraybinlercekilometreuzaktaydı.Gençadambunudabilmiyordu.

Çokgeçmedenbir turaçıkmalıyım,diyedüşünenGaalgürültülügürültülü içiniçektiveancakozamanTrantor'da olduğunu da kavrayabildi.BütünGalaksininmerkezi olan gezegende, insanlığınçekirdeğini oluşturan yerdeydi. Gaal, Trantor'un zayıflıklarının hiçbirinin farkında bile değil.Yiyecekdolugemilerinindiğinigörmüyordu.Trantor'dayaşayankırkmilyarinsanıGalaksiningerikalanbölümünebağlayanonazikşahdamarınıbilmiyordu.O,sadeceinsanlığınenmüthişveenulueserinin farkındaydı.Gaal parmaklı ktanuzaklaşırkenbirazdaboşboşbakıyordu.Asansördedostolduğuadamyanındakiyeriişaretetti.Gaaldeorayaoturdu.Yabancı,"AdımJerril,"diyegülümsedi."BuTrantor'ailkgelişinizmi?""Evet,BayJerril."

"Bunuanlamıştım.Jerrilbenimküçükadım.EğerşairruhlubirinsansanızTrantorsiziçoksarsar.Ama Trantorlular bu kuleye hiç çıkmazlar. Burası hoşlarına gitmez. Manzara sinirlerini bozar.""Sinirlerinimibozar?Ha,sahi,benimadımdaGaal.Sinirlerininedenbozuyor?Şahanebirmanzarabu!""Bugörüşaçısınabağlıbirşey,Gaal.Birküpüniçindedoğar,birkoridordabüyür,birhücredeçalışırsınız, tatilinizi kalabalık bir Güneş Odasında geçirirseniz, o zaman tepenizde sadece

Page 8: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

gökyüzününbulunduğubiryereçıkmaksinirkrizigeçirmenizenedenolabilir.Çocuklarbeşyaşınıdoldurduktan sonra onları yılda bir kez bukuleye çıkarıyorlar.Bilmiyorumbununbir yararı olurmu? Aslında açıklığa yeterince çıkmıyorlar sanırım. İlk birkaç kez avaz avaz haykırarak krizgeçiriyorlar.Benceçocuklarınsüttenkesilirkesilmezhemenburayaçıkarılmalarıvebununhaftadabir tekrarlanması iyiolur."Birandurdu, sonrasözlerini sürdürdü."Tabiiaslındabuönemlideğil.Burayahiççıkmasalarneolur?Aşağıdamutlularveİmparatorluğuyönetiyorlar.Söyleyin,sizcenekadaryükseklikteyiz?"

Gaal,"Yediyüzellimetre,"dedi.Sonradabununpeksafdilcebircevap,olupolmadığınıdüşündü.Galiba cevap gerçekten safdilceydi. Jerril usulca güldü. "Hayır. Sadece yüz ellimetre." "Ne?Amaasansörünçıkışı..."

"Biliyorum. Uzun süren asansörün yüzeye çıkması. Yeraltından yüzeye, Trantor'a bir buçukkilometreden daha derin tüneller açılmıştır. Burası bir buzdağına benzer.Onda dokuzu gözükmez.Hatta kent kıyılarda okyanusun dibine doğru da birkaç kilometre uzanır. Aslında kent öylederinlerdedir ki, gereken bütün enerjiyi elde etmek için yüzeyle birkaç kilometre aşağıdaki ısılararasındakifarktanyararlanılır.Bunubiliyormuydunuz?"

"Hayır. Ben atom jeneratörlerinin kullanıldığını sanıyordum." "Bir zamanlar öyleydi. A ma budahaucuz." "Herhalde." "BütünBunlarhakkındanedüşünüyorsunuz?"BiranJerril' inuysallığınınyerinikurnazlıkaldı.Adamınhalisinsiceydihatta.

Gaaluygunbirşeylersöylemeyeçalıştı."Olağanüstü!"

"Buraya tatile mi geldiniz? Yolculuğa mı çıktınız? Etrafı dolaşıp her şeyi görmeye miçalışıyorsunuz?"

"Pekdedeğil.AslındaTrantor'ugörmeyidaimaistedim.Amaşimdiburayaişiçingeldim."

"Ya?"

Gaal sözleriniaçıklamakzorundakaldı. "TrantorÜniversitesindeDr.Seldon'unprojesiüzerindeçalışacağım."

'"BaykuşSeldon'unmu?"

"Hayır, hayır. BenHari Seldon'u kasdettim. Psiko-tarih uzmanı Seldon'u. Baykuş Seldon adındabirinitanımıyorum."

"Ben de Hari'yi kasdettim. Ona 'Baykuş' adını taktılar. Argo yani. Adam hep felaketle ilgilikehanetlerdebulunuyorda."

"Öylemi?"Gaal'inhayretigerçekti.

"Bunubilmenizgerekir."Jerrilgülmüyorduartık."Burayaonunlaçalışmakiçingelmedinizmi?""Şey, evet. Ben matematikçiyim. Seldon neden felaketlerle ilgili kehanetlerde bulunuyor? Nasılfelaketlerbunlar?""Nasılfelaketlerdersiniz?"

"Korkarımbu konuda en ufak bir fikrimbile yok.Dr. Seldon'la grubununyayınladıkları tezleriokudum.Bunlarmatematikteorileriyleilgiliydi.""Evet,tabii.Sadeceonlarıyayınlıyorlar."

Page 9: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Gaalsinirlendi."Artıkodamadönsemiyiolacak.Sizinletanıştığımamemnunoldum."Jerril,"Gülegüle"dergibikayıtsızcaelinisalladı.

Gaal odasına girdiği zaman bir adamın kendisini beklediğini gördü.Bir an dilinin ucuna kadargelen malum sözleri söyleyemeyecek, yani, "Burada ne işiniz var?" diyemeyecek kadar şaşırdı.Yabancıayağakalktı.Yaşlıbiradamdı.Saçlarıiyicedökülmüştü,topallayarakyürüyordu.Amamavigözleripırılpırıldı.

Gaal'inkarmakarışıkolankafası sürüyle resminigördüğübuçehreyi tanımadanbir saniyeönceyabancı,"BenHariSeldon'u,"diyeaçıkladı.

PSİKO-TARİHBİLİMİ...GaalDornickmatematikkavramlarkullanmadanpsiko-tarihbilimini tanımlamıştır.Onagörebubilim, insankümelerininsabit toplumsalveekonomikdürtülerekarşıgösterdikleritepkilerleilgilenenbirmatematikdalıdır.

...Bugünbutanımlamalar,ilgilenileninsankümesininistatistikaçısındansağlambirşekildeelealınabilecekkadargenişolduğuvarsayımındankaynaklanmaktadır.Böylebir kümenin büyüklüğü Seldon'un Birinci Kuramıyla saptanabilir. Diğer gerekli birvarsayım da şudur: İncelenen insan kümesinin tepkilerinin gerçekten gelişigüzelolabilmeleri için bu topluluğun psiko-tarih analizinin farkında olmamasıgerekmektedir. Sağlam bir psiko-tarih biliminin temeli Seldon Fonksiyonlarınıngeliştirilmesine bağlıdır. Bunlar toplumsal ve ekonomik özelliklere uygun niteliklergösterirler.Örneğin...GALAKSİANSİKLOPEDİSİ

Gaal,"Hoşgeldiniz,"diyekekeledi."Ben...ben..."

"Yarından önce tanışacağımızı sanmıyordun, değil mi? Aslında öyle olacaktı. Ama sendenyararlanacağımıza göre, çalışmaya hemen başlamamız gerekiyor. Gönüllü bulmak gitgide dahazorlaşıyor."

"Anlayamadım,efendim?"

"SeyretmeKulesindebiradamlakonuştun,değilmi?"

"Evet.KüçükadıJerril'miş.Onunhakkındabundanbaşkabirşeydebilmiyorum."

"Adı önemli değil.O,KamuGüvenliğiKomisyonununbir ajanı.Uzay limanındanburayakadarpeşindengeldi."

"Ama neden? Korkarım aklım iyice karıştı." "Kuledeki adam sana benim hakkımda bir şeysöylemedi mi?" Gaal durakladı. "Sizden, 'Baykuş Seldon' diye söz etti." "Bunun nedenini açıkladımı?"

"Felaketlerle ilgili kehanetlerde bulunduğunuzu söyledi." "Tabii. Trantor'un senin için değerinedir?"

Hari Seldon her rastladığı genç adama Trantor hakkındaki fikrini soruyordu. Gaal bir tekkelimedenbaşkasöyleyecekbirsözbulamadı."Olağanüstü!"

Page 10: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Bunudüşünmedensöyledin.Psiko-tarihneolacak?"

"Psiko-tarihi bu konuya uygulamak aklıma gelmedi." "Benimle işin sona ermeden psiko-tarihibütün problemlere uygulamak sende bir alışkanlık halini alacak, delikanlı. Şimdi bak." Seldonkemerindekibirkesedenküçükhesapmakinesiniçıkardı.Onunuyandığızamankullanabilmek içinyastığının altında bir hesap makinesiyle yattığını söylüyorlardı. Makinenin gri parlak cilasıkullanılmaktan biraz matlaşmıştı. Seldon yaşlılıktan benek benek lekelenmiş parmaklarını aygıtınplastik çerçevesinin üzerinde hızla dolaştırdı. Gri yüzeyde parlak kırmızı ışıklı işaretler belirdi.Seldon,"Bu,İmparatorluğungünümüzdekidurumumu?"dedi.Vesonrabekledi.Gaalsonunda,"Amabutambirformülolamazki!"diyeitirazetti.

Seldon,"Öyle,"dedi."Butamdeğil.Sözlerimikörükörünekabuletmemenesevindim.Fakatbudayaklaşıkbirformül.Kuramımıaçıklamamiçindeyeterli.Bukadarınıkabulediyormusun?"Gaalbirtuzağa düşmemeye çalıştı. "İleride temel formülün doğruluğunu öğrenmem koşuluyla, evet." "İyi.Şimdibunabilinenbütüntahminleriekleyelim.İmparatorunsuikastekurbangitmesi,genelvalilerinbaşkaldırmaları,zamanzamangörülenekonomikbunalım,gezegenlerinaraştırılmalarındangitgidevazgeçilmesi..."Seldonherolasılığısayarkenparmaklarınınbirdokunuşuylayenisembollerortayaçıktı.

Temelformüldeğişipgelişti.

Sonunda Seldon durdu. "İşteTrantor'un bundan beş yüzyıl sonraki hali. Şimdi bu formülü nasılyorumlayacaksınbakalım?"Başınıyanaeğerekbekledi.

Gaal gözlerine inanamıyormuş gibi, "Tümüyle mahvolacak!" dedi. "Ama bu... bu imkânsız!Trantorhiçbirzaman..."

Seldon sadece bedeni yaşlanmış bir insanın o yoğun heyecanını duyuyordu. "Haydi, haydi! Busonucanasılvardığımızıgördün.Şimdibunusözlerleaçıkla.Biraniçinsembolizmiunut."

Gaal,"Trantoruzmanlıkalanlarınıçoğalttıkça,dahasavunmasızbirhalegelecek,"dedi."Kendisinisavunmayı daha az başarabilecek. Ayrıca İmparatorluğun yönetim merkezi olma konusunda ısrarettikçe,düşmanlariçinelegeçirilecekdahabüyükbirhazineolacak.İmparatorluktahtınınvârislerigitgide kesinliğini kaybeder ve büyük aileler arasındaki kavgalar daha da artarken, toplumsorumluluğuortadankaybolacak."

"Yeter.BubeşyüzyıliçerisindeTrantor'untümüylemahvolmasıoranınekadar?""Bunusöyleyemem.""Herhaldebiretkialanıdiferansiyelinihesaplayabilirsin."

Gaalkendisinibaskıaltındaymışgibihissetti.Seldononahesapmakinesinivermedi.Gaaltelaşlahesapyaptı.Alnınınterdensırsıklamolduğununfarkındaydı.Gençadamsonunda,"Yüzdeseksenbeşmi?"dedi.Seldonaltdudağınısarkıttı."Fenadeğil.Amapekiyidesayılmaz.Tamsayıyüzde92.5."

Gaalmırıldandı. "Ve size bu yüzden 'BaykuşSeldon' diyorlar, öylemi?Amabenbütünbunlarahiçbirdergiderastlamadım!"

"Tabii rastlamazsın. Bunlar basılıp yayınlanacak şeyler değil. İmparatorluk ne kadar zayıf birdurumdaolduğunubuşekildeilanedermi?Bupekbasitbirpsiko-tarihgösterisi.Ancakvardığımız

Page 11: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

bazısonuçlarsoylularasızdırıldı."

"İştebukötü."

"Öyle olması şart değil. Her şey hesaba katıldı." "Ama benimle bu yüzden mi ilgileniyorlar?""Evet.Projemleilgiliherşeyiaraştırıyorlar.""Tehlikedemisiniz,efendim?"

"Ah, evet. İdam edilmem olasılığı yüzde 1.7. Ama tabii bu, projeyi engellemeyecek. Bunu dahesabakattık.Neyse...Yarınüniversitedebenigöreceksinsanırım..."Gaal,"Evet,göreceğim,"dedi.

KAMUGÜVENLİĞİKOMİSYONU-...Soylularsınıfı,Entun'larınsonuncusuolanBirinciCleon'unsuikasteuğramasındansonraçokgüçlendi.Temeldeİmparatorluğunyüzyıllarca süren karmaşa ve dengesizlik devrelerinde düzeni sağladılar. GenellikleChen ve Divart adlı iki büyük ailenin kontrolünde olan düzen, sonunda durumuolduğu gibi koruyacak kör bir araç halini aldı... Sonuncu güçlü İmparator İkinciCleon tahta çıktığı zaman da bu aileler nüfuzlarını tümüyle kaybetmediler.Komisyonun ilk genel başkanıBir bakıma Komisyonun çöküşünün başlangıcı HariSeldon'unVakıfÇağınınkabulündenikiyılönceyargılanmasınakadargötürülebilir.BudavaGaalDornick'inyazdığıHariSeldon'unbiyografisindeanlatılmıştır...

GALAKSİANSİKLOPEDİSİ

Gaalverdiği sözü tutmadı.Gençadamertesi sabahboğukbir zil sesiyleuyandı.Telefonacevapverdiğizamanotelkâtibiolayauygun,hafif,nazikbirseslevesankidurumuönemsemiyormuşgibibirtavırlaGaal'eKamuGüvenliğiKomisyonununemriüzerinetutuklanmışolduğunubildirdi.Gaalkapıyadoğruatıldı,amaartıkaçılmıyordu.Gençadamıngiyinipbeklemektenbaşkayapabileceğibirşeyyoktu.

Gaal'igelipaldılarvebaşkabiryeregötürdüler.Ancakgençadamyinetutukluydu.Onapeknazikbirtavırlasordular.Çok,amaçokuygarcadavranıyorlardı.Gaal,Synnax'lıbirtaşralıolduğunu,şuokullara gittiğini, şu şu tarihlerdematematik doktorasını verdiğini açıkladı.Dr. Seldon'un yanındaçalışmak için başvurmuş ve kabul edilmişti. Gaal tekrar tekrar bu ayrıntıları anlattı. Adamlar datekrar tekrar onun Seldon Projesine katılması konusuna döndüler. Bu projeyi nereden ve nasılduymuştu?Görevlerineolacaktı?Onagizlinetalimatverilmişti?

Gaal bu konularda hiçbir şey bilmediği yanıtını verdi. Ona gizli talimat verilmemişti. O, biröğrencivematematikçiydi.Siyasetkendisiniilgilendirmiyordu.

Sonundanazikadamlardanbiri,"Trantornezamanmahvolacak?"diyesordu.Gaalkekeledi."Bukonudakendimeözgübirfikrimyok.""Yabaşkalarınınfikri?"

"Başkalarıadınanasılkonuşabilirim?"Gaal'inheryanınaateşbasmıştı.Müthişbirateş.

Adam, "Biri size böyle bir mahvolmadan söz etti mi?" dedi. "Bunun tarihini verdi mi?" Gaalduraklarken sözlerine devam etti. "Sizi izledik. Trantor'a geldiğiniz zaman uzay limanındaydık.Randevu saatinin gelmesini beklediğiniz Seyretme Kulesinde de öyle. Ve tabii Dr. Hari Seldon'layaptığınızkonuşmayıdinlemeyidebaşardık."

Page 12: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Gaal,"OhaldeDr.Seldon'unbukonudakifikirlerinibiliyorsunuz,"dedi.

"Belki.Amabunlarısizdendeöğrenmeyiistiyoruz."

"Dr.Seldon,Trantor'unbeşyüzyılsonramahvolacağınıdüşünüyor."

"Bunu...öhhö...matematikyoluyladakanıtladı,öylemi?"

Gaalmeydanokurcasına,"Evet,öyle,"dedi.

"Herhalde bu... öhhö... hesapların geçerli olduğunu da iddia ediyorsunuz?" "Dr. Seldon hesabıdoğruladığınagöre,bugeçerli.""Pekâlâ...Biztekrargeleceğiz."

"Birdakika!Biravukattutmayahakkımvar.Buİmparatorluğunbirvatandaşıolarakhaklarımdanyararlanmakistiyorum.""Yararlanacaksınız."Öyledeoldu.

Bir süre sonra içeriye uzun boylu bir adam girdi. İnce yüzü dikey çizgilerle doluydu. Suratı okadarufaktıki,insanonungülmekiçinyüzündeyerbulamayacağınıdüşünüyordu.

Gaal başını kaldırdı.Kafası karmakarışıktı.O kadar çok şey olmuştu ki...Oysa Trantor'a geleliaradanancakotuzsaatgeçmişti.

Adam,"BenLoraAvakim'im,"dedi."Dr.Seldonbendenavukatlığınızıalmamıistedi."

"Öylemi?Ohaldebenidinleyin.Hemenİmparatorabaşvurmanızı istiyorum.Benigereksizyereburada tutuyorlar. Ben hiçbir suç işlemedim. Hiçbir suç!" Ellerini hızla öne doğru uzattı."İmparatorunhemenbenidinlemesinisağlamalısınız."

Avakim ince bir çantanın içindekileri yere boşaltıyordu. Eğer Gaal bu eşyalarla ilgilenecekdurumda olsaydı, aralarında küçük bir kapsüle sığacak kadar ince, şeride benzer selomet hukukformülerleribulunduğunufarkederdi.Bircepteybide...

Gaal'in bağırmasına aldırmayan Avakim sonunda başını kaldırdı. "Tabii Komisyon bukonuşmamızı bir casus ışınla dinliyor. Yasalara aykırı bir şey ama yine de kullanıyorlar." Gaaldişlerinisıktı.

Avakimağırağıroturdu."Ancakmasayakoyduğumşuteybebirbakın.Bugörünüştediğerlerindenfarksız.

Onların işinigörüyor.Amaayrıcacasus ışınınıengellemegücüdevar.Onlarbudurumuhemenfarkedemeyecekler."

"Ohalderahatlıklakonuşabilirim."

"Tabii."

"Öyleyseİmparatorunkarşısınaçıkarılmakistiyorum."

Avakim soğuk soğuk güldü. Ve böylece ince yüzünde gülmek için yer olduğu da ortaya çıktı.Gülümsemeyeyeraçmakiçinyanaklarıiyicekırıştı."Siztaşralısınız."

"Ama yine de İmparatorluğun bir vatandaşıyım. Siz ya da Kamu Güvenliği Komisyonununadamlarıkadariyibirvatandaş."

Page 13: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Mutlaka, mutlaka. Sadece bir taşralı olduğunuz için Trantor'daki hayatı anlamanız imkânsız.İmparatorkimseyiyargılamaz."

"OhaldeinsanbuKomisyonukimeşikâyeteder?Başkabiryolyokmu?"

"Hiçyok.Pratikbakımdanbaşkayolyokdenebilir.Hukukibakımdanİmparatorabaşvurabilirsinizamaosizikabuletmez.GünümüzdekiİmparatorEntunhanedanındanolanhükümdarlarabenzemez.Trantor soylu ailelerin elindedir. Bu ailelerin -28- üyeleri de Kamu Güvenliği Komisyonunuoluşturur.Bugelişmeyipsiko-tarihdeöncedenhabervermiştir."Gaal,"Öylemi?"dedi."OhaldeDr.Seldon,Trantor'unbeşyüzyılsonraalacağışeklisöyleyebildiğinegöre...""O,binbeşyüzyılsonraolacaklarıdatahminedebilir."

"İsterseonbeşbinyılsonraolacaklarısöylesin.Nedendün,busabaholacaklarıtahminetmedivebeniuyarmadı?Ah...Bağışlayın..."Gaaloturarakbaşınıterliavuçlarınınarasınaaldı."Psiko-tarihinistatistikleilgilibirbilimdalıolduğunuçokiyibiliyorum.Birtekinsanıngeleceğiniaçıklamasınınimkânsızolduğunudabildiğimgibi.Bensadecefazlasarsıldım."

"Amayanılıyorsunuz,Dr.Seldonsizibusabahtutuklayacaklarınıtahminediyordu.""Ne?"

"Neyazıkki,doğrubu.Komisyon,Dr.Seldon'unçalışmalarınakarşıgitgidedahadüşmancabirtavır takınıyordu.Gruba yeni üyelerin katılması engellenmeye başlanmıştı. İstatistikler olayın kriznoktasına kadar erişmesinin amaçlarımıza daha uygun olacağını gösterdi. Komisyon biraz ağırhareket ediyordu. Dr. Seldon onları harekete zorlamak için dün size mahsus geldi. Başka nedenyoktu."Gaalsoluğunututtu."Amabuayıp..."

"Ricaederim.Böyleolmasıgerekiyordu.Sizikişiselnedenlerleseçmedik.Dr.SekJon'unplanlarıon yıldan fazla bir süreden beri gelişmiş matematiğin yardımıyla oluşturuldu. Ve bu plan bütünönemli olasılıkları da kapsıyor. Bu da onlardan biri. Beni buraya sadece size korkmanız için birnedenolmadığınısöylememiçinyolladılar.Olayiyibirşekildesonuçlanacak.Özellikleproje için.Sizin de kurtulma olasılığınız çok fazla." Gaal sordu. "Orantı nedir?" "Proje için yüzde 99.9'danfazla.""Yabenimiçin?"

"Banabuoranınyüzde77.2olduğunusöylediler."

"Yanihapseatılmamyadaidamedilmemolasılığıbeştebirdenfazla."

"İdamolasılığıbeştebirdenaz."

"Öylemi?Birtekkişiyleilgilihesaplarınhiçbirönemiyoktur.LütfenDr.Seldon'ubanayollayın.","Korkarımbuolanaksız.Dr.Seldondatutuklandı."

Gaal ayağakalkarakhaykırdığı sırada kapı hızla açıldı.Bir gardiyan içeri girerekmasayagitti.Teybialıphertarafınıinceledi,sonradacebinesoktu.

Avakimusulca,"Oaygıtbanagerekli,"dedi.

"Sizestatikbiralanyayınlamayanbirteypvereceğiz,sayınavukat."

"Öyleysekonuşmamızsonaerdi."

Gaal,Avakim'inodadançıkışınıseyretti.Yineyalnızkalmıştı.

Page 14: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Davauzun sürmedi. (DahadoğrusuGaalbununbirdavaolduğunudüşündü.Yoksaolanlargençadamınokuduğuoayrıntılıdavatekniklerinehukukaçısındanhiçbenzemiyordu.)Gaal'iüçüncügünyargıladılar.Fakatonu fazla sıkıştırmadılar.Ağır toplarDr.HariSeldon'açevrilmişti.HariSeldontanıkyerindesakinsakinoturuyordu.Gaaliçindünyadatekdengelivesabitşeydebuyaşlıadamdı.Dinleyicipekazdı.Onlarda

İmparatorluğunprensleriarasındaseçilmişlerdi.Halkvebasınsalonaalınmamıştı.ÇokkimseninHariSeldon'unyargılandığındanhaberiolduğudakuşkugötürürdü.Salondaikisanığakarşımüthişdüşmancabirhavavardı.

KamuGüvenliğiKomisyonununüyeleri kürsüdeoturuyorlardı.Arkalarında sırma süslü kırmızıgiysiler, başlarında da yargı görevlerini belirten kepler vardı. Komisyonun genel başkanı LingeChenortadaydı.Gaaloanadeköylebüyükveönemlibirsoyluylakarşılaşmamıştı.BuyüzdenChen'eilgiyle bakıyordu. Chen ise dava boyunca hemen hiç konuşmadı. Fazla söz söylemenin vakarınayakışmayacağınıdüşündüğü,bunatenezzületmeyeceğibelliydi.

KomisyonunavukatınotlarınıinceledivetanıkyerineoturanSeldon'unsorguyaçekilmesidevametti.

S.Şimdi,söyleyin,Dr.Seldon.Buprojeninüzerindekaçkişiçalışıyor?

C.Ellimatematikçi.

S.BunaDr.GaalDornickdedahilmi?

C.Dr.Dornickellibirincioluyor.

S.Ah,demekgrupellibirkişi?BelleğiniziiyiceyoklayınDr.Seldon.Belkidegrupelliikiyadaelliüçkişi.Hattabelkidedahakalabalık.

C. Dr. Dornick kurulumuza henüz resmi şekilde katılmadı. Katıldığı zaman üye sayısı elli bireçıkacak.Şimdigrubumuzdemindesöylediğimgibiellikişidenoluşuyor.

S.Yüzbinkişidenoluşmuyormu?

C.Yüzbinmatematikçidenmi?Hayır.

S.Benmatematikçidemedim.Başkagörevleriolanyüzbinkişiyokmu?

C.Bütünalanlargözönünealındığıtakdirdebusayınızdoğruolabilir.

S.Olabilirmi?Benbunundoğruolduğunusöylüyorum.Projenizüzerindedoksansekizbinbeşyüzyetmişikikişiçalışıyor.

C.Yanılmıyorsamkadınlarlaçocuklarıdasayıyorsunuz.

S. (Sesini yükselterek)Projeüzerindedoksan sekizbinbeşyüzyetmiş iki kişi çalışıyor, kelimeoyunlarınagerekyok.

C.Busayıyıkabulediyorum.

S. (Notlarına bakarak) Şimdi bunu bir tarafa bırakalım ve uzun uzun incelediğimiz diğer bir

Page 15: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

konuyageçelim.Trantor'ungeleceğiyleilgilidüşüncelerinizitekrarlarmısınız,Dr.Seldon?

C.Trantor'unönümüzdekibeşyüzyıl içindebirharabehalinialacağınıdaimasöyledim.Yinedesöylüyorum.S.Buaçıklamayıbirsadakatsizliksaymıyormusunuz?

C.Hayır,efendim.Bilimselgerçeklerinsadakatlede,sadakatsizlikledeilgileriyoktur.

S.Buaçıklamanızınbilimselbirgerçeğibelirttiğindeneminmisiniz?

C.Eminim.

S.Buiddianıntemelinedir?

C.Psiko-tarihleilgilimatematik.

S.Bumatematiğingeçerliolduğunukanıtlayabilirmisiniz?

C.Başkabirmatematikçiyekanıtlayabilirim.

S. (Gülümseyerek)Yanibugerçeğinizinsıradanbir insanınkavrayamayacağıkadarözelbir şeyolduğunu iddia ediyorsunuz.Bencebir gerçekbundandahakolay anlaşılır, dahaaz esrarlı olmalı,herkafabunukavrayabilmelidir.

C.Bunuanlamakbazıkafalariçinhiçzordeğil.Termodinamikdiyebildiğimizenerjitransferininfizikkuralları,oefsaneleşmişilkçağlardanberibütüninsanlıktarihiboyuncabilinenşeylerdir.Amabazıkimselerbirgüçmotoruoluşturmaktazorlukçekebilirler.Üstelikçokzekikimselerdeolabilirbunlar.BilgiliKomisyonüyelerinin...

TamosıradaKomisyonüyelerindenbiriavukatadoğrueğildi.Söyledikleriduyulmadıamaıslığabenzersesindeöfkevardı.AvukatkızardıveSeldon'unsözünükesti.

S.Buradakonferansdinlemekiçin toplanmadık,Dr.Seldon.Nedemekistediğiniziaçıkladığınızıkabuledelim.Sizeşunuhatırlatmakistiyorum.Felaketleilgilikehanetlerinizi,özelbazıamaçlarınızyüzündenkamununİmparatorlukHükümetineolangüveninisarsmakiçinkullanıyorolabilirsiniz.

C.Budoğrudeğil.

S.Trantorsözümonamahvolmadanönceçeşitlihuzursuzluklarladolubirdönemgeçirileceğinideiddiaetmektesiniz.

C.Budoğru.

S. Böylece kehanette bulunarak bunların gerçek olmasını sağlayacağınızı umursuyorsunuz. Osıradayüzbinadamınızdaeğitilmişolacak.

C. Bir kere bu doğru değil. Doğru olsaydı soruşturmalarınız sonucu bu insanlardan ancak onbinininsavaşacakçağdaolduğunu,onlarındabukonudahiçbirzamaneğitilmedikleriniöğrenirdiniz.

S.Birbaşkasınınajanıolarakmıçalışıyorsunuz?

C.Benhiçkimseninparalıadamıdeğilim,bayavukat.

S.Buiştenhiççıkarınızyokmu?Sadecebilimemihizmetediyorsunuz!?

Page 16: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

C.Evet,öyle.

S.Ohaldebilimenasılhizmetettiğiniziinceleyelim.Gelecekdeğiştirilebilirmi,Dr.Seldon?

C. Değiştirilebileceği belli bir şey. Bu mahkeme salonu bundan sonraki birkaç saat içerisindehavayauçabilirde,uçmayabilirde.Uçtuğutakdirdehiçkuşkusuzgeleceğinönemsizbazıayrıntılarıdadeğişir.

S.Kaçamaklıkonuşuyorsunuz,Dr.Seldon.İnsanlığınbütüntarihideğiştirilebilirmi?

C.Evet.

S.Kolaylıklamı?

C.Hayır.Büyükbirzorlukla.

S.Neden?

C. Bir gezegen dolusu insanın psiko-tarihi müthiş bir süre-durumu kapsar. Bunundeğiştirilebilmesiiçinbenzerbirsüredurumasahipolanbirşeylekarşılaşmasıgerekir.Örneğin,buolaylaaynısayıdainsanilgilenmelidir.İnsansayısıbirölçüdedahaazsa,ozamandeğişiklikiçinpekuzunbirzamanaşımınaizinverilmelidir.Anlıyormusunuz?

S.Anladığımısanıyorum.Trantor'unmahvolmasışartdeğil.ÇokkimseTrantor'unmahvolmamasıiçinhareketegeçmeyekararverirsebufelaketengellenebilir.

C.Doğru.

S.Bununiçinyüzbinkişimigerekiyor?C.Hayır,efendim.Bupekaz.

S.Eminmisiniz?

C.Trantor'unnüfusununkırkmilyarınüstündeolduğunudüşünün.Aynışekildemahvolmayadoğrugiden eğilimin sadece Trantor'a değil, bütün İmparatorluğa yayılmış olduğunu da unutmayın.İmparatorluktamilyarkeremilyarinsanyaşadığınıdahatırlayın.

S. Anlıyorum. O halde yüz bin insan, kendileri ve torunları beş yüzyıl çalıştıkları takdirde bueğilimideğiştirebilirler.

C.Korkarımbumümkündeğil.Beşyüzyılçokkısabirsüre.

S.Ah!OhaldeDr.Seldon,açıklamalarınızdanşusonucuçıkarmakzorundayız.Projeniziçinyüzbin kişi topladınız. Bu insanların sayısı Trantor'un kaderini beş yüzyıl içerisinde değiştirmeyeyetecek kadar değil. Yani bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar Trantor'un mahvolmasınıönleyemeyecekler.

C.Neyazıkki,haklısınız.

S.Öteyandanoyüzbinkişiyiyasalaraaykırıbirşeyyapmakiçindebirarayagetirmediniz?

C.Evet,tabii.

S. (Ağır ağır, büyük birmemnunlukla)O haldeDr. Seldon, lütfen şimdi beni dikkatle dinleyin.Cevabınızıdüşünerekvermeniziistiyoruz.Peki,buyüzbinadamınedentopladınız?

Page 17: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Avukatın sesi tizleşmişti. Tuzağı başarılı olmuş, Seldon'u bir köşeye kıstırmıştı. Zekice birmanevraylaonucevapveremeyecekbirdurumadüşürmüştü.

Salonda soyluların oluşturduğu sıralardan mırıltılar yükseliyordu. Komisyon üyelerininkürsüsünde de aynı şey oluyordu. Sırmalı kırmızı elbiseli üyeler birbirlerine doğru eğiliyorlardı.Sadecegenelbaşkanlarıdurumdanetkilenmemişgibioturuyordu.

HariSeldondahiçkımıldamıyor,gürültününkesilmesinibekliyordu.

C.Oyıkılışınetkileriniazaltmakiçin.

S.Busözlerlenedemekistiyorsunuz?

C. Açıklaması kolay. Trantor'un gelecekteki yıkılışı tek başına bir olay değil. Bu mahvolmuşyüzyıllaröncebaşlayanvehızınıgiderekartırankarmaşıkbirdramanındoruknoktasınıoluşturacak.Ben, baylar, Galaksi İmparatorluğunun çökme ve yıkılmasından söz ediyorum. Mırıltılar bu kezboğuk bir kükreme halini aldı. Avukat, "Yani siz açıkça..." diye haykırıyordu, ama onu dinleyenyoktu.Sonraadamdurakladı.Çünküdinleyicilerin,"İhanet!"diyebağırmalarından,fazlauğraşmadanişincanalacaknoktasınıbelirtmişolduğunuanlamıştı.

Komisyongenelbaşkanıelindekitokmağıbirdefahavayakaldırdı.Sonraindirdi.Birgongunkinebenzer tatlıbir sesduyuldu.Yankılar sonaererken, seyircilerde sessizleşti.Avukatderinbirnefesaldı.

S.(Melodramakaçanbir tavırla)Dr.Seldon,kuşaklarboyuncameydanaçıkanbütünolaylaraoniki bin yıl dayanmış olan bir İmparatorluktan söz ettiğinizin farkında mısınız? Bu İmparatorluğumilyarlarcainsanınsevgisiveiyidilekleriayaktatutuyor.'

C. İmparatorluğun şimdiki durumunu da, tarihini de biliyorum. Saygısızlık etmek istemiyorum,amabukonudabusalondakilerinhepsindenfazlabilgimvar.

S.Veİmparatorluğunyıkılacağıkehanetindebulunuyorsunuz,öylemi?

C. Bu kehanette bulunan matematik bilimi. Ben ahlak bakımından hiçbir yargıya varmıyorum.İmparatorluğunkötübiryönetimtarzıolduğuitirafedilsebilekibenimböylebirşeyyaptığımyok,bununyıkılışını izleyenanarşidahadakötüolacak.Benimprojeminamacıbuanarşiyle savaşmak.Birİmparatorluğunçöküşüdevbirolaydır,baylar.Vebununlakolaykolaybaşaçıkılmaz.Buçöküşebürokrasininartması,inisiyatifinazalması,sınıflarındondurulması,bilimselmerakınengellenmesi...ve daha yüzlerce etken yol açar. Demin de söylediğim gibi, bu olay yüzyıllardan beri gelişiyor.Durdurulmayacakkadardaheybetlivedevbirhareket.

S.İmparatorluğuneskisikadargüçlüolduğununfarkındadeğilmisiniz?

C. Etrafınız bir güç görüntüsüyle sarılı. Bu gücün sonsuza dek devam edebileceği de sanılıyor.Fakatbayavukat,içindençürümüşbirağaçgövdesidebirfırtınabunuikiyeböleceğianadekeskisikadar ulu gözükebilir. Şimdi bile İmparatorluğun dalları arasında fırtına ıslık çalarak dolaşıyor.Bunupsiko-tarihbilimininkulaklarıyladinlersenizağacıngıcırdadığınıdaduyarsınız.

S.(Kararsız)Bizburayaböyleşeyleridinlemeye...

Page 18: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

C. (Kesin bir tavırla) İmparatorluk ortadan kalkacak. Onunla birlikte bütün iyi tarafları da.Biriktirmiş olduğu bilgiler çürüyecek.Kurduğu düzen bozulacak.Yıldız'lar arasında sayısız savaşçıkacak. Yıldızlararası ticaret bozulacak. Nüfus azalacak. Dünyaların Galaksinin ana bölümüyleilişkilerikesilecek.Vedurumböylekalacak.

S.(Derinsessizliktealçaksesle)Sonsuzakadarmı?

C.Bir çöküşüöncedenhaberverebilenpsiko-tarihbunu izleyecekkaranlıkçağlarkonusundadakehanettebulunabilir.Demindesöylendiğigibi,baylar,İmparatorlukonikibinyıldanberiyaşıyor.Amaçöküşünüizleyecekkaranlıkçağonikideğil,otuzbinyılsürecek.Sonraikincibirİmparatorlukyükselecek.Ancakonunlabizimuygarlığımızarasındabininsankuşağııstırapçekecek.İştebununlasavaşmalıyız.

S. (Kendisini biraz toparlar) Sözleriniz çelişkili. Daha önce Trantor'un mahvınıengelleyemeyeceğinizi söylediniz. O halde İmparatorluğun çöküşünü de önleyemeyeceksiniz. Ohayaliyıkılışıyani.

C.Bençöküşüengelleyebileceğimizisöylemiyorum.Amaaradakikaranlıkçağıkısaltmakiçinçokgeç kalmış sayılmayız. Anarşi süresini bin yıla indirmekmümkün, baylar. Tabii grubumun şimdiçalışmasınaizinverildiğitakdirde.Tarihinnazikbirnoktasındayız.Hızlayaklaşandevolaykitlesininyolubirazdeğiştirilmeli.Biraz...Bunun fazlasıyapılamaz.Amayapılacakkadarıda insan tarihininıstıraplarladoluyirmibinyılınısilmeyibaşarabilir.

S.Bununasılyapmayıdüşünüyorsunuz?

C.İnsanırkınıntopladığıbilgilerisaklayarak.İnsanbilgisinintoplamıbirkişininöğrenebileceğibir şey değildir, bin kişinin de. Toplumumuz yıkılırken bilim de milyonlarca parçaya bölünecek.Kişilerbuküçücükparçalarlailgiliherşeyiöğrenecekler.Amatekbaşlarınabirişeyaramayacakveacizkalacaklar.Anlamsızbilgikırıntıcıklarıdiğerkuşaklaraaktarılmayacak.Nesillerdeğişirkenbubilgilerdekaybolacak.Ama şimdibütünbilginindevbirözetini hazırladığımız takdirde, bilimdekaybolmaz. Gelecek kuşaklar bunu temel olarak kullanır ve üzerine eklemeler yaparlar. Her şeyiyenidenkeşfetmekzorundakalmazlar.Birbinyılda,otuzbinyılınişiyapılmışolur.

S.Bütünbunlar...

C. Bütün bunlar benim projemin ayrıntıları. Otuz bin adamın karıları ve çocukları bir GalaksiAnsiklopedisinin hazırlanması işinde çalışıyorlar. Tabii bunu tamamlamaya ömürleri yetmeyecek.Hatta ben bunun başladığını bile göremeyeceğim. Fakat Trantor mahvolduğu sırada ansiklopeditamamlanmışolacak.Galaksidekiherbüyükkitaplıktabuansiklopedidenbulunacak.Komisyongenelbaşkanıtokmağınıkaldırıpindirdi.HariSeldontanıkyerindeninereksessizceGaal'inyanınaoturdu.

"Gösteriyinasılbuldun?"diyegülümsedi.

Gaal, "Başrolü diğerlerinden çaldınız," dedi. "Peki, şimdi ne olacak?" "Dava ertelenecek vebenimleözelbirşekildeanlaşmayaçalışacaklar.""Neredenbiliyorsunuz?"

Seldon, "Seninle dürüst konuşacağım," dedi. "Bilmiyorum. Her şey Komisyon genel bakanınabağlı.Onuyıllardanberiinceliyorum.Çalışmalarınıanalizeçalıştım.Amabildiğingibi,birkişinin

Page 19: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

kaprislerinipsiko-tarihformüllerinekatmakdaimatehlikelidir.Amayinedeumutluyum."

Avakim yaklaştı. Gaal'e başıyla selam verdikten sonra Seldon'a doğru eğilerek ona bir şeylerfısıldadı. Davanın ertelendiğini açıklayan sözler salonda yankılandı. Muhafızlar Seldon'la Gaal 'iayırdılar.Gaal'ialıpgötürdüler.

Ertesi günkü celse ilkinden tümüyle farklı oldu. Hari Seldon'la Gaal Dornick, Komisyonunkarşısına yalnız başlarına çıkarıldılar. İki sanığı bir masaya oturttular. Komisyon üyeleriylearalarında fazla bir uzaklık yoktu. Hatta sanıklara yanardöner plastik bir kutudan sigar da ikramettiler. Kutu durmadan akan bir suya benziyordu. İnsana parmakları bunun sert ve kuru olduğunuhabervermesinekarşın,gözlerionuyinedeşaşırtıyorvekutuyuakarsugibigörüyordu.Seldonbirsigaraldı,Gaalistemedi.Seldon,"Avukatımburadadeğil,"dedi.

Bir Komisyon üyesi, "Artık yargılanmıyorsunuz, Dr. Seldon," diye cevap verdi. "Burayaİmparatorluğungüvenliğinigörüşmekiçintoplandık."

Linge Chen, "Ben konuşacağım," dedi. Diğer üyeler arkalarına yaslanarak onu dinlemeyehazırlandılar.Chen'in etrafında sessizlikten bir göl oluştu sanki.Adam sözlerini bunun içine birerküçük taş gibi atacaktı. Gaal soluğunu tuttu. Olduğundan daha yaşlı gözüken Chen aslında bütünGalaksininİmparatoruydu.İmparatorunvanınıtaşıyançocuksa,Chen'inyarattığıbirsimgeydi.

Chen,"Dr.Seldon,"dedi."İmparatorunülkelerindehuzurubozuyorsunuz.Galaksidekiyıldızlardayaşayan milyar kere milyar insan bundan yüzyıl sonra hayatta olmayacaklar. O halde neden beşyüzyılsonrakiolaylarlailgilenelim?"

Seldon,"Benbundanonyılsonrabilehayattaolmayacağım,"diyeaçıkladı."Amabumeselebeniçokilgilendiriyor.Bunuidealizmdiyetanımlayabilirsiniz.Yadamistikbirengellemeyle'insan'diyetanımladığımız varlığa çok bağlı olduğumu da söyleyebilirsiniz." "Mistisizmi anlamak zahmetinekatlanacak değilim. Sizi bu gece idam ettirerek sizden ve hiçbir zaman görmeyeceğim beş yüzyılsonrakigereksizveiçsıkıcıbirgelecektenkurtulmamiçinbirnedenvarmı?"Seldonkayıtsızca,"Birhaftaönce,"dedi."Bunuyapabilirdinizveyılınsonunasağsalimerişmeniziçindeondabirşansınızolurdu.Amabugünbuolasılıkonbindebirbiledeğil."

Diğerleri endişeylekımıldanarak soluklarını tuttular.Gaal ensesindeki tüylerindimdikolduğunuhissetti.Chengözlerinihafifçekıstı."Bunasıloluyor?"

Seldon, "Akla gelebilecek hiçbir çaba Trantor'un mahvolmasını engelleyemez," dedi. "Ama bukolaylıkla çabuklaştırılabilir. Yargılanmanın yarıda kesildiği hikâyesi bütün Galaksiye yayılacak.Felaketi hafifletmek için yaptığım planların engellenmesi, insanları geleceğin onlara iyi bir şeygetirmeyeceğine inandıracak. Zaten hepsi de büyükbabalarının hayatlarını özlemle hatırlamayabaşladılar bile. Bu insanlar siyasi ayaklanmaların ve ticaretteki durgunluğun daha da artacağınıanlayacaklar. Bütün Galaksiye 'Herkes şimdi ne kaparsa kârdır,' düşüncesi egemen olacak. Hırslıinsanlar beklemeyecekler.Namussuzkimseler çekinmeyi bir yanabırakacaklar.Vebu insanlar herhareketleriyledünyalarınmahvolmasınıçabuklaştıracaklar.Beni idamedersenizTrantorbeşyüzyıldeğil,elliyıliçindeçöker.Sizsebiryıldaölüpgidersiniz."

Chen,"Busözlerleancakbirçocukkorkutulabilir,"diyemırıldandı."Amabizimemnunedecektek

Page 20: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

çözümyolu idamınızdeğil." İnceellerinidayadığıkâğıtlarınüzerindenkaldırdı. İkiparmağıylaenüsteki kâğıda hafifçe dokundu. "Şimdi söyleyin... Siz sadece sözünü ettiğiniz o ansiklopedininhazırlanmasıylamıuğraşacaksınız?""Tabii."

"BuçalışmanınTrantor'dayapılmasışartmı?"

"İmparatorlukkitaplığıTrantor'da,efendimiz.TabiiTrantorÜniversitesininbilgikaynaklarındandayararlanıyoruz."

"Amabaşkabir yere yerleşmeniz dahayararlı olmazmıydı?Örneğin, İmparatorlukMerkeziningürültüvetelaşınınbilgincedüşünceleriengelleyemeyeceğibiryere.Adamlarınızoradakendilerini,bütünkafalarınıtamanlamıylaişlerineverirlerdi...""Bununancakönemsizyararlarıolurdubelki."

"Sizin için böyle bir dünya seçildi, doktor. Yüz bin adamınızla orada bildiğiniz gibiçalışabilirsiniz. Bütün Galaksi de sizin çalıştığınızı ve çöküşle savaştığınızı bilir. Hatta onlarayıkılmayıönleyeceğinizbilesöylenebilir."Chengülümsedi. "Bençokşeye inanmam.Onun içinbuçöküşe inanmamak benim için çok zor bir şey değil. O arada siz de Trantor'dakileri rahatsızetmeyeceksiniz,doktor.İmparatorunhuzurudabozulmayacak.Yabunukabuledersinizyadaölümü.Siz ve adamlarınızdan gerektiği kadarı idam edilirsiniz. Daha önceki tehditlerinizi dikkatealmıyorum.Sizeölümyadasürgünüseçmeniziçinbirsüretanıyorum.Busüreşimdibaşlıyorvebeşdakikasürecek."Seldonsordu."Bizimiçinhangidünyaseçildi,efendimiz?"

Chen,"OdünyanınadıTerminussanırım,"dedi.ParmaklarınınucuylakâğıtlarıkayıtsızcaSeldon'adoğruçevirdi. "Orasıboş ama insanların rahatlıklayaşayabilecekleri biryer.Terminusbilginlerinihtiyaçlarınıkarşılayacakdurumagetirilebilir.Tabiigezegenbiraztenhabiryerde..."

Seldononunsözünükesti."Galaksininsınırında,efendimiz.""Söylediğimgibi,gezegentenhabirbölgede.Haydi,ikidakikanızkaldı."

Seldon, "Böylebir yolculuğahazırlanmak için zamana ihtiyacımızolacak," dedi. "Bu işle yirmibinaileilgileniyor."

"Sizezamanverilecek."

Seldonbirandüşündü.Sondakikadahızlageçiyordu."Kabulediyorum."

Gaal'inkalbibirandurdusanki.Aslındamüthişbirsevinçduyuyordu.Ölümdenkurtulduğunakimsevinmezdi?Amagenç adam çok rahatlamış olmasına karşın yine deSeldon'un yenilmesine birazüzülüyordu.8

Taksi yüzlerce kilometre uzunluğundaki solucana benzer tünellerden iniltiyi andıran bir sesçıkararaküniversiteyedoğrugiderken,Seldon'laGaaluzunbir sürehiçkonuşmadılar.Sonragençadam kımıldandı. "Komisyona söyledikleriniz doğru muydu? İdam edilmeniz çökmeyi gerçektenhızlandırırmıydı?"

Seldon,"Psiko-tarihbulgularıkonusundahiçbirzamanyalansöylemem,"dedi."Zatenbuolaydayalanınbanabiryararıdadokunmazdı.Chengerçeğisöylediğimibiliyordu.O,sonderecezekibirpolitikacıdır. Ve politikacılarda işlerinin gereği psiko-tarihin açıkladığı gerçekleri sezme gücüvardır."Gaalşaşırdı."Ohaldesürgünükabuletmenizenegerekvar?"Seldoncevapvermedi.

Page 21: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Bütün üniversite ışık içerisindeydi. Gaal güneşin varlığını hemen hemen unutmuştu. Aslındaüniversite açık bir yerde değildi. Ama kampus, cama benzeyen bir maddeden yapılmış dev birkubbeyleörtülmüştü.Bukubbepolarizeedilmişolduğu içinGaalyukarıdaalevalevyanangüneşerahatlıklabakabiliyordu.Güneşışıklarıgözalabildiğineuzananmadenbinalardanyansıyordu.

ÜniversiteyapılarıTrantor'dakidiğerbinalargibisertbirçelikgrisideğil,dahaçokgümüşümsübirrenkteydiler.Madeniışıltıhemenhemenfildişitonunadönüşmüştü.

Seldon,"Bizibeklediklerianlaşılıyor,"diyemırıldandı.

"Ne?" Gaal gökyüzüne bakmaktan vazgeçerek dikkatini alana verdi ve ileride bir nöbetçininbeklediğinigördü.

Yaşlıadamlanöbetçininönündedurdular.Ozamanyakındakikapının içindenyumuşakseslibiridahaçıktı."DoktorSeldon?""Evet."

"Biz de sizi bekliyorduk. Bundan sonra siz ve adamlarınız göz hapsine alınacaksınız. Bana,Terminus'agitmehazırlıklarınıziçinsizealtıaylıkbirsüretanındığınıbildirmememredildi."

Gaal,"Altıay..."diyebaşladı,amaSeldonusulcagençadamınkolunusıktı.

Yabancı,"Banabunubildirmememredildi,"dedi."Talimatböyle."Sonradönerekuzaklaştı.

GaaldeSeldon'adöndü."Altıaydaneyapılabilirki?Ağırağırişlenenbircinayettenbaşkabirşeydeğilbu!""Yavaşol,heyecanlanma.Öncebüromagidelimde..."

Büro pek büyük değildi. Ama casus ışınlarıyla içeriyi dinlemek olanaksızdı. Üstelik bu farkedilmeyecek bir şekilde sağlanmıştı. Odaya çevrilen casus ışınları ne şüphe uyandıracak birsessizliklekarşılanıyorlardı,nededahakuşkuvericibirparazitle.Onunyerinebüyükbir zararsızcümle parçacıkları hazinesinden gelişigüzel seçilmiş olan ve çeşitli tonlarda seslerin söylediklerisözleridinliyorlardı.Seldonrahatbirtavırla,"Şimdi,"dedi."Altıaybizeyeter.""Nasılolur?"

"Çünküoğlum, bizimki gibi bir planda başkalarının hareketlen bizim ihtiyaçlarımıza uydurulur.Sanadahaöncesöyledimya,Chen'inkişiliğitarihtekiherhangibirinsanınkindendahaçokincelendi.Davanın başlamasına da zaman ve koşullar istediğimiz sonucun alınmasına uygun oluncaya kadarizinvermedik.""Amasiz..."

"Terminus'a sürülmemi sağlayabilir miydim? Öyle mi? Neden olmasın?" Seldon parmağınımasasındabiryerebastırdı.Arkasındakiduvarınküçükbirbölümüyanadoğrukaydı.BunuancakSeldon'unparmağısağlayabilirdi.Çünküyalnızcayaşlıadamınparmakizialttakiincelemeaygıtınıçalıştırmayıbastırırdı.

Seldon,"Oradabirkaçmikrofilmbulacaksın,"dedi."Tişaretliolanınıal."

Gaalbuisteğiyerinegetirdi.Seldonfilmibiraygıtayerleştirirkenbekledi.YaşlıadamGaal'ebirgözlükuzattı.Gençyardımcıbunuayarladıvegözlerininönündengeçenfilmiseyretmeyebaşladı."Ama..."

Seldon,"Senişaşırtannedir?"diyesordu.

"Buradanayrılmakiçinikiyıldanberihazırlıkmıyapıyorsunuz?"

Page 22: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"İki buçuk yıldan beri. Tabii Chen'in Terminus'u seçeceğinden kesinlikle emin olamazdık.Amaonunbugezegeniseçeceğiniumuyorduk.Butahminegöreçalıştık."

"Ama neden, Dr. Seldon? Bu sürgün cezasını neden kendiniz sağladınız? Olaylar burada,Trantor'dadahaiyikontroledilemezmi?"

"Sürgünüseçmeninizinbazınedenlerivar.Terminus'taçalışırkenİmparatorlukbizidestekleyecek.İmparatorluğungüvenliğinitehlikeyedüşüreceğimizdendekorkmayacaklar."

Gaal, "Ama siz o korkuları," dedi. "Sizi sürgüne göndermelerini sağlamak için uyandırdınız.Doğrusu meseleyi hâlâ anlamış değilim." "Belki yirmi bin aile kendi isteğiyle Galaksinin ta birucunagitmezdi..."<"AmaonlarıTerminus'agitmeyenedenzorladınız?"Gaalbirandurdu."Buişiniçyüzünübanasöylemezmisiniz?"

Seldon, "Her şeyi hemen açıklayamam," diye cevap verdi. "Ama Terminus'ta bilginlerinsığınabilecekleribiryerhazırlanmışolduğunubilmeksanaşimdilikyeter.Galaksinindiğerucundada yine öyle bir yer kurulacak." Gülümsedi. "Örneğin, Yıldızın Ucu'nda. Gerisine gelince... Benyakındaöleceğim.Hayır,hayır.Okadarsarsılmavebanayaşayacağımdandasözetme.Doktorlarımbana en fazla bir, iki yıl yaşayabileceğimi söylediler. Ama ben bir ömür boyu istediğim şeyibaşardım. Bu koşullarda insanın ölmesi daha iyi olmaz mı?" "Siz öldükten sonra ne olacak,efendim?"

"Yerimebaşkalarıgeçecek.Hattabelkisenbileolabilirsinbu.Hedeflerimplanınsonayrıntılarınıda tamamlayacaklar. Ve uygun zamanda ve uygun şekilde Anacreon'da bazı olayların çıkmasınısağlayacaklar.Ondansonraolaylarbildiklerigibigelişecekler.""Hiçbirşeyanlayamıyorum!"

"Anlayacaksın." Seldon'un kırışık yüzünde hem yorgun, hem de huzur dolu bir ifade belirdi."YardımcılarımdançoğuTerminus'agidecek.Amabazılarıburadakalacaklar.Bunusağlamakkolayolacak."Sözlerinifısıltıylatamamladı.BuyüzdenGaalonunsöylediklerinizorlukladuyabildi."Banagelince...Benimişimbittiartık..."

Page 23: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

İKİNCİBÖLÜMANSİKLOPEDİ UZMANLARI TERMİNUS ... Gezegenin yeri, Galaksi tarihinde

oynanmasıistenilenrolegörebirazgaripti.Ancakbirçokyazarınısrarlaişaretettiklerigibi, Terminus'un seçilmesi de kaçınılmaz bir şeydi. Terminus, Galaksi helezonununtamkenarındakiyalnızbirgüneşin tekgezegeniydi.Kaynakbakımındanyoksulduveekonomik açısından da pek bir değeri yoktu. Gezegen bulunduktan sonraki beşyüzyıllık sürede, Terminus'a Ansiklopedi Uzmanlarının gelişlerine kadar hiç kimseyerleşmemişti. Yeni bir kuşak yetişirken, Terminus'un Trantor'daki psiko-tarihbilginlerinin bir kolundan daha başka bir nitelik kazanması da kaçınılmaz birsonuçtu.AnacreonolaylarıveSalvorHardin'iniktidaragelmesiylebirlikte...

GALAKSİANSİKLOPEDİSİ

Lewis Pirenne odanın iyi aydınlatılmış bir köşesindeki masasında harıl harıl çalışıyordu.Çalışmalardüzenesokulmalı,ipliklerörülerekortayabirşekilçıkarılmalıydı.

Aradanelliyılgeçmişti...GezegeneyerleşmeleriveBirinciAnsiklopediVakfınıdüzenliçalışırbirbirim haline sokmaları için elli yıl. Malzeme toplamak için elli yıl. Hazırlanmak için elli yıl.Düşünülenlerin hepsi de yapılmıştı. Beş yıl sonra Galaksinin gördüğü en dev eserin birinci cildiyayınlanacaktı.Sonraonyılarayla-birsaatdüzeniyle-ciltbirbirleriniizleyecekti.Bunlarlabirlikteekciltlerdeyayınlanacaktı.

Masasındaki boğuk sesli zil çalarken Pirenne endişeyle homurdandı. Randevusunu neredeyseunutacaktı.Kapıyıaçarakdüğmeyebastı.Vegözününucuylakapınınaçıldığınıgördü.GençvetıknazbiradamolanSalvorHardiniçerigirdi.Pirennebaşınıkaldırmadı.

Hardinbıyıkaltındangüldü.Acelesivardı.AmaPirenne'ninçalışırkenkendisinirahatsızedenherşeye ve herkese kaba davrandığını biliyordu. Bu yüzden de alınacak değildi. Masanın diğertarafındakikoltuğagömülerekbekledi.

Pirenne'nin kâğıdın üzerinde hızla kayan sivri uçlu kalemi hafif bir hışırtı yapıyordu. Odadabundanbaşkanebirhareketvardı,nedebirses.SonraHardinyeleğinincebinden iki"kredilikbirparaçıkararakhavaya fırlattı.Parayeredoğrudüşerkenpaslanmazçelikyüzeyleri ışıktaparıldadı.Hardin parayı yakalayarak tekrar attı. Işığın yansımasını tembelce seyrediyordu.Bütünmadenlerinithal edilmelerinin gerektiği bir gezegende paslanmaz çelik, para basmaya gerçekten uygundu.Pirennebaşınıkaldırarakgözlerinikırpıştırdı.Öfkeyle,"Yapmaşunu,"diyesöylendi.

"Efendim?"

"Şu lanet olasıca parayı atıp durma." "Ah..." Hardin madeni diski cebine soktu. "Hazır olduğunzaman bana haber ver. Kemerli suyolu projesi oylamaya konulmadan önce Encümen toplantısına

Page 24: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

döneceğimesözverdim."

Pirenne içini çekerek masadan biraz geriledi. "Ben hazırım. Ama beni kentin işleriyle rahatsızetmeyeceğiniumarım.Lütfenonlarladasenilgilen.Bütünzamanımıansiklopedialıyor."

Hardinsakinsakin,"Haberiduydunmu?"diyesordu.

"Hangihaberi?"

"Terminus kenti ultra dalga aygıtının iki saat önce aldığı haberi.Anacreon İmparatorlukValisi,'Kral'unvanınıalmış.""Ee,neolmuşyani?"

Hardin, "Bu İmparatorluğun bütün iç bölgeleriyle ilişkimizin kesildiği anlamına gelir," diyeaçıkladı."Tabiiböylebirşeyibekliyorduk.Amabu,durumurahatlıklakarşılamamızıdasağlamıyor.Anacreon, Santinni, Trantor, hatta Vega'ya giden ticaret yolumuzun tam üzerinde! Madenlerimizineredengetirteceğiz?Altıaydanberiçelikyadaalüminyumithaletmeyibaşaramıyoruz.Artıkhiçbirşeygetiremeyeceğiz.TabiiAnacreonKralılütfederlerseobaşka."

Pirennesabırsızcahomurdandı."İyiya!Madenlerionunaracılığıylaalın."

"Bakalım almayı başarabilecek miyiz? Dinle Pirenne, bu Vakfın kurulmasını sağlayanİmparatorluk izni, bütün yönetim haklarınıAnsiklopediKomitesiMütevelliHeyetine veriyor.Ben,Terminuskentininbelediyebaşkanıyımveancakkendiburnumusilecekkadaryetkimvar.Birdeizinkâğıdını senin de parafe etmen koşuluyla belki aksırabilirim. Her şey sana veMütevelli Heyetinekalıyor.SanarefahıGalaksiyleyaptığısürekli ticaretebağlıolankentadınaricaediyorum.Hemenacilbirtoplantıyap!""Dur,dur!Seçimnutkununsırasıdeğil.Şimdidinle,Hardin.MütevelliHeyetiTerminus'da belediyece yönetilen bir hükümet kurulmasını engellemedi. Buna gerek olduğunubiliyorduk.Vakıfelliyılöncekurulalıberinüfusarttı.Ayrıcaansiklopediyle ilgiliolmayan işlerleuğraşankimselerindesayısıçoğaldı.Amabu,Vakfınilkvetekamacınınbütüninsanlığınbilgisiniiçeren bir ansiklopedi olmasını engellemiyor. Biz, devletin desteklediği bir bilim kurumuyuz,Hardin. Yerel politikaya karışamayız. Karışmamalıyız!" "Yerel politika! İmparatorun sol ayağınınbaşparmağı aşkına, Pirenne! Bu bir ölüm kalım meselesi! Terminus gezegeni kendi başınamakineleşmişbiruygarlığıyaşatamaz.Budünyadamadenyok.Yüzeydekikayalardademir,bakırvealüminyumunizinebilerastlanmıyor.Başkacevherlerdepekyokzaten.ŞuAnacreonKralıdenilenadamyollarımızıkestiğitakdirdeansiklopediyenelerolurdersin?""Yollarımızımıkesecek?Bizimdoğrudan doğruya İmparatorun kontrolünde olduğumuzu unutuyorsun galiba? Biz Anacreonbölgesindedeğiliz,başkabiryerdede.Bunukafanaiyicesok!Bizİmparatorunkişiseltopraklarınınbirbölümünüoluşturuyoruz.Vekimsebizedokunamaz.İmparatorlukkendiadamlarınıkorur."

"OhaldeİmparatorluknedenAnacreonValisininbağlarıkoparıpatmasınıengellemedi?BusadeceAnacreon'da mı oldu? Galaksinin sınırında en aşağı yirmi bölge kendi bildiklerini okumayabaşladılar. Hatta bütün Galaksi çevresinde durum böyle. Açıkçası İmparatorluğa da, onun bizikorumagücünedepekgüvenemiyorum."

"Saçmalama! İmparatorluk Valileri ya da Krallar... Arada ne fark var ki? İmparatorlukta daimasiyasi oyunlar oynanır. Değişik kimseler yöneticileri şu ya da bu şekilde etkilemeye çalışırlar.Valilerinbaşkaldırdıklarıçokgörüldü.İmparatorlardadahaönce tahttan indirildileryadasuikaste

Page 25: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

kurbangittiler.Amabütünbunlarınİmparatorluğunkendisiyleneilgisivar?Zatenbuolaylarbizimüzerimize vazife değil. Unut bunları, Hardin. Biz her şeyden önce birer bilim adamıyız. Ve bizisadeceansiklopediilgilendiriyor.Ah,azkalsınunutuyordum,Hardin!""Neyi?"

"Seninşugazetenkonusundabirşeyleryapartık!"

"TerminusKentiGazetesikonusundamı?Ogazetebenimdeğil.Özelbirinin.Gazeteneyaptıki?""Haftalardan beri Vakfın kuruluşunun ellinci yıldönümünün bayram sayılmasını ve uygunsuzbirtakımtörenlerdüzenlenmesiniistiyor."

"Neden olmasın? Radyumlu saat üç ay sonra Birinci Mahzenin kapısını açacak. Bence bu çokönemlibirolay.Öyledeğilmi?""Amabu,gülünçeğlencelerdüzenlenecekbirgündedeğil.BirinciMahzen ve bunun açılışı sadeceMütevelli Heyetini ilgilendiriyor.Önemli bir şey olduğu takdirdehalkadabildirilecek.Sonsözümbu.Lütfenbunugazeteyedeaçıkaçıkanlat."

"Çoküzgünüm,Pirenne,amakentyönetimibasınözgürlüğüdiyebilinenönemsizbirşeyigüvencealtınaalıyor."

"Olabilir. Ama Mütevelli Heyeti bunu güvence altına almıyor! Ben İmparatorun Terminus'dakitemsilcisiyimvebubakımdantambiryetkimdevar."

Hardin'inyüzündekiifadedenyasabırçektiğianlaşılıyordu.Sonrasertçe,"İmparatoruntemsilcisiolaraksanasonbirhaberimvar,"dedi.

"Yine Anacreon 'la mı ilgili?" Priene'nin dudakları gerildi. Sinirlenmeye başlıyordu. "Evet.Anacreon'danözelbirelçigönderiyorlar.Adamikihaftasonraburadaolacak.""Birelçimi?Burayamı?Anacreon'danmı?"Pirennebirandüşündü."Neden?"Hardinayağakalkarakkoltuğunumasayadoğruitti."Bunukolaylıklatahminedebilirsin."Vebaşkahiçbirşeysöylemedenhemenodadançıktı.

Anacreon Kralının özel elçisi ve Pleume bölgesi vali yardımcısı Anselmhaut Rodric'in bunabenzeraltıunvanıdahavardı.Ardındaki"haut"ekideonunsoylubiriolduğunugösteriyordu.SalvorHardin,AnselmhautRodric'iuzayterminalindegörkemlibirresmitörenlekarşıladı.

Özel elçi dudaklarını gererek hafifçe güldü ve yerlere kadar eğilerek silahını mahfazasındançıkardı. Kabzasını Hardin'e doğru tutarak belediye başkanına uzattı. Hardin de o tören için ödünçaldığısilahıuzatarakbu iltifatakarşılıkverdi.Böylecedostlukve iyiniyetbelirtildi.BelkiHardin,Rodric'in omzundaki hafif kabarıklığı farketti ama ihtiyatlı davranarak bu konuda da bir şeysöylemedi. Yerden giden bir taşıta binerek yola çıktılar. Önlerinden, arkalarından ve yanlarındandahaönemsizmemurlardanoluşangruplarilerliyordu.Ağırağır,gösterişlibirşekildeAnsiklopediAlanı'nagiderlerkenyollardaki heyecanlı kalabalıklar onları alkışladı.Vali yardımcısıAnselmhautalkışlarıbirsoylununhoşgörüsüylekarşıladı.SonradaHardin'e,"Bütündünyanızbukentmi?"diyesordu.

Hardinogürültüdesözleriniduyurabilmekiçinsesiniyükseltti."Bizimkigençbirdünya,ekselans.Kısa tarihimiz boyunca yoksul gezegenimizi ancak birkaç yüksek soylu ziyaret etti. İşte halk buyüzdenheyecanlı."

"Yükseksoylu"nungizlialaylarıpekfarketmediğianlaşılıyordu.Düşüncelibirtavırla,"Burasıelli

Page 26: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

yıl önce kuruldu, değil mi?" diye mırıldandı. "Hım... Burada işlenilmemiş çok geniş alanlar var,başkan.Butopraklarımalikânelerveçiftliklerhalindebölmeyihiçdüşünmedinizmi?"

"Bunahenüzgerekyok.Sonderecemerkezileştirilmişbiryerburası.Budagerekli.Ansiklopediyüzündentabii.Belkiileride,nüfusumuzarttığızaman...""Pekgaripbirdünyabu!Buradahiçköylüyokmu?"

Hardin, ekselansınbeceriksizce ağzımı aradığını anlamak için fazla zeki olmayahiç gerekyok,diye düşündü. Sonra da kayıtsızca cevap verdi. "Hayır. Soylu sınıfı da yok." Anselmhaut Rodrickaşlarınıkaldırdı."Pekiyalideriniz?Şugörüşeceğimkişi?"

"DoktorPirenne'yimikastediyorsunuz?Evet,kendisiMütevelliHeyetininbaşkanı.İmparatorundakişiseltemsilcisi."

"Doktormu?Başkaunvanıyokmu?Yalnızcabirbilimadamıöylemi?VeDoktorPirennesivilmemurlarındandahaüstünsayılıyorgaliba?"

Hardinnaziknazik,"Ah,tabii,"dedi."Hemenhepimizbilimadamısayılırız.Sonuçtabizbirdünyadeğil,dahaçokbilimselbirvakıfız.Vedoğrudandoğruyaİmparatorunkontrolündeyiz."

Hardinbusonsözleriüzerlerinebasabasasöylemişti.Rodric'ietkilemişgibiydibusözler.OndansonraAnsiklopediAlanı'navarıncayadekhiçkonuşmadı.

Belki o gün öğleden sonra ve akşamHardin çok sıkıldı. Fakat hiç olmazsa birbirlerine yükseksesle,karşılıklıdostluk,değervesaygıdansözedenPirenne'yleRodric'inbirliktebulunmaktanhiçhoşlanmadıklarınısezmekzevkinedeerişti.

Anselmhaut Rodric, Ansiklopedi Binasının dolaşılması sırasında Pirenne'nin konferansınıcamlaşmış gözlerle dinledi. Referans filmleri dolu pek büyük depolardan ve çok sayıdakiprojeksiyonodalarındangeçerlerken,ansiklopediuzmanınınhızlıhızlıanlattıklarınazikveanlamsızbir gülümseyişle karşılandı. Elçi Rodric kat kat inerek dizgi, düzenleme, baskı ve filme çekmebölümlerinidolaştıktansonrailkanlaşılırsözlerinisöyledi."Bütünbunlarçokilgiçekici.Amaolguninsanlar için pek garip bir uğraşı. Bütün bunların ne yararı var?"Hardin, Pirenne'nin bu söze bircevap bulamadığını farketti. Ama uzmanın yüzündeki ifadeden neler düşündüğü öyle iyianlaşılıyorduki.

O akşamki yemek daha önceki saatlerin hemen hemen eşiydi. Anselmhaut Rodric durmadankonuştuvebaşkalarınaağzınıaçmafırsatıvermedi.ElçiAnacreon'lakomşusuyenikurulanSmyroKrallığıarasındakisonsavaştakibaşarılarını inanılmayacakbirzevkleveen inceayrıntısınakadaranlattı.

Vali yardımcısının başarı hikâyesi yemek bitinceye ve daha önemsiz memurlar birer birersalondan uzaklaşıncaya dek sona ermedi. Elçi Rodric, Pirenne ve Hardin'le balkona çıkarak yazakşamına özgü ılık havada koltuğa yerleşirken, son olarak parçalanmış uzay gemilerini zaferleanlattı.

Sonradatatsızbirneşeyle,"Şimdiciddişeylerdensözedelim,"dedi.

Hardin,Vegatütünündenyapılmışuzunsigarınıyakarak,"Tabii,tabii,"diyemırıldandı.Artıkfazla

Page 27: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

sigarıkalmadığınıdüşünüyordu.Koltuğunuikibacağınınüzerindearkayadoğruyatırdı.

Galaksi gökyüzünde yükseklerdeydi. Bu sisli, mercek biçimi topluluk bir ufuktan diğerineuzanıyordu.

EvreninbusınırındakibirkaçyıldızınışıltısıGalaksininyanındaçoksönükkalıyordu.

HautRodric,"Tabii,"dedi."Bütünresmigörüşmeler...belgelerinimzalanmasıvebütündiğersıkıcıteknikayrıntı.,sahi,grubunuzununvanıneydi?"

Pirennesoğuksoğuk,"MütevelliHeyeti,"diyecevapverdi.

"Pekgaripbiradbu!NeysebütünbunlarHeyetlegörüşülecek.Amayarın.Bizşimdikihaldeerkekerkeğekonuşarakdahaönemsizsorunlarıhalledebiliriz.Öyledeğilmi?"Hardinonukonuşturmayaçalıştı."Yani...""Meseleşu:BuradaGalaksininbuçevresindebazıdeğişiklikleroldu.Gezegeninizinstatüsüdekesinliğinibirazkaybetti.Durumunneolduğukonusundaanlaşmamızınbüyükyararıvar.Ha, aklıma gelmişken... başkan, sizde o sigarlardan daha var mı?" Hardin irkildi ve istemeyeistemeyebirsigarçıkardı.

AnselmhautRodrick sigarı kokladı vememnunmemnun dilini usulca şaklattı. "Vega tütünü!Busigarıneredenaldınız?"

"Son şileple gelmişti. Ama artık pek sigarımız kalmadı. Bilmiyorum artık nereden tütünbulacağız...Tabiibulabileceksek..."

Pirenne kaşlarını çattı. Sigar içmez, hatta tütünün kokusundan da nefret ederdi. "Durumu iyiceanlamakistiyorum,ekselans.Görevinizsadecedurumunberraklığakavuşmasınısağlamakmı?"

Rodricsigarızevkleiçmeyebaşlarkendumanlarınarasındabaşınısalladı."Evet."

"Ohalde görevinizi çabucak yerine getirebilirsiniz.BirNumaralıAnsiklopediVakfının durumuherzamankigibi."

"Ah!Vakfınherzamankidurumuneydi?"

"Sadece şu:Vakıf devletin desteklediği bir kurumdur ve daimaMuhteşemMajesteleri İmparatorHazretlerininkişiselmülküolarakkalacaktır."

Busözlervaliyardımcısınıpeketkilemişebenzemiyordu.Dumandanhalkalarüfleyerek,"Bugüzelbirvarsayım,Dr.Pirenne,"dedi."Amaasıldurumnedir?YaSmyrokonusundakitavrınız?Bildiğinizgibi,Smyro'nunbaşkentindenelli 'parsek'kadarbileuzaktadeğilsiniz.SonraKonomveDaribow'udaunutmayın."

Pirenne, "Bizim hiçbir vilayetle ilişkimiz yok," diye açıkladı. "İmparatorun... " Rodric, "Oralarıartıkvilayetdeğil,birerkrallık,"diyeanımsattı."İyiya,krallıklar.Onlarlabirilişkimizyok.Bilimselkurumolarak..."

Valiyardımcısıatmosferiiyonlaştıranbirküfürsavurdu."Lanetolsunbilime!Bunungerçekleneilgisi var? Smyro'nun Terminus'u her an işgal edebileceği gerçeğiyle?" "Ya İmparator? O birkenarda oturup bu olaya seyirci mi kalacak dersiniz?" Elçi Rodric sakinleşti. "Dr. Pirenne, sizinİmparatorun malına mülküne saygınız var. Anacreon'un da öyle. Ama Smyro aynı saygıyı

Page 28: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

göstermeyebilir. Unutmayın, İmparatorla daha geçenlerde bir anlaşma imzaladık. Yarın bunun birkopyasınısizinheyetesunacağım.Buanlaşmayagöre,eskiAnacreonvilayetininsınırlarındaasayişiİmparatoradınakorumasorumluluğudabizedüşüyor.Görevimizçokbellideğilmi?"

"Evet.AmaTerminus,Anacreonvilayetisınırlarıiçerisindedeğil.""VeSmyro..."

"Terminus,Smyro'dadadeğil.Burasınınhiçbirvilayetleilişkisiyok!""Smyrobunubiliyormu?"

"Smyro'nunbildikleriyadabilmedikleribenihiçilgilendirmiyor."

"Ama bizi ilgilendiriyor. Smyro'yla giriştiğimiz savaş yeni sona erdi. Bizim olan iki yıldızListemi hâlâ Smyro'lularm elinde. Terminus bu iki ülke arasında çok stratejik bir yerde." Hardinsıkılmıştı.Konuşmayakarıştı."Öneriniznedir,Ekselans."

Vali yardımcısının açık açık konuşmayı söz düellosuna tercih ettiği belliydi. Hemen, "Durumortada,"dedi. "Terminuskendisini savunacakdurumdadeğil.BuyüzdenAnacreonkendigüvenliğiiçinbugöreviyüklenmekzorunda.Tabii iç işlerinizekarışmakgibibirniyetimizhiçyok."Hardinalaylıalaylımırıldandı."Ah,orasıkesin."

"AmaAnacreon'unbugezegendebirüskurmasınınikitarafiçindeiyiolacağınainanıyoruz."

"Bütün istediğiniz bu kadarmı?Bomboş, geniş topraklarımızda bir üs kurmak.Her şey buradabitecek mi?" "Şey, tabii, koruyucu güçlerin masraflarının karşılanması sorunu da var. Hardıniskemlesininikiönayağınıdagürültüyleyereindirdi.Dirseklerinidizlerinedayadı.'Hah,şöyle.

Sonunda işin can alacak noktasına geldik. Şunu açık açık söyleyelim: Terminus, Anacreon'unyönetiminegirerekonuntarafındankorunacakveharaçödeyecek."

"Haraçdeğil,vergi.Bizsizikoruyacağız.Sizdebununbedeliniödeyeceksiniz."

Pirenne ani bir öfkeyle elini koltuğunun dirsek dayanacak yerine vurdu. "İzin ver de benkonuşayım,Hardin.Ekselans,Anacreon,Smyro,bütünyerelsiyasetinizveönemsizsavaşlarınızbanavızgeliyor.

Burasıdevletindesteklediği,vergidenmuafbirkurum."

"Devletin desteklediğimi?Ama devlet biziz,Doktor Pirenne.Ve sizi desteklemiyoruz." Pirennehiddetleayağakalktı."Ekselans,ben..."AnselmhautRodrickonunsözünütamamladı.

"Biliyorum,sizHaşmetliMajesteleriİmparatorHazretlerinintemsilcisisiniz.DoktorPirenne,bendeAnacreonKralınıntemsilcisiyim.VeAnacreonburayaçokdahayakın,DoktorPirenne."Hardin,"Şumeseleyedönelim,"diyeısraretti."Vergidediğinizşeyinasılalacaksınız,Ekselans?Bubirtakasmıolacak?Buğday,patates,sebzevesığırmıistiyorsunuz?"

Vali yardımcısı belediye başkanına hayretle baktı. "Ne, ne? Bizim bunlara ihtiyacımız yok ki.Ürünlerimizbizeyetiyorda artıyorbile.Tabii altın istiyoruz.Kromvevanadyumudahada tercihederiz.Sizdebumadenlerdençokbulunmasıkoşuluyla."

Hardin bir kahkaha attı. "Bol bulunması mı? Bizde bol miktarda demir bile yok. Altınmış! Şuparamızabirbakın."Elçiyebozukbirparayıattı.

Page 29: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

AnselmhautRodrickparayıyerevurup sıçrattı.Sonradahayretlemadenebakakaldı. "Nedirbu?Çelikmi?""Evet."

"Anlamıyorum..."

"Terminus hemen hiçmadeni olmayan bir gezegen.Bütünmadenleri ithal ediyoruz.Bu yüzdenvergileri ödemek için altınımız da yok, başka madenimiz de. Ama birkaç bin küfe patatese razıolursanızobaşka.""Şey...işlenmişmalzeme..."

"Maden olmadan eşya yapılırmı?Makinelerimizi yapmak için elimizde ne kalır?"Bir sessizlikoldu.

Pirennetekrarçabaladı."Bütünbukonuşmanınasılkonuylabirilgisiyok.Terminusbirgezegendeğil, büyük bir ansiklopedi hazırlayan bir vakıf aslında. Sizin bilime hiç saygınız yok mu?""Savaşları bilim kazanmaz." Elçi Rodrick'in kaşları çatılmıştı. "Bu dünya hiçbir şey üretmiyor ohalde.Veaslındabomboşda sayılır.Eh,öyleyse,vergileri topraklaödersiniz."Pirenne sordu. "Nedemekistiyorsunuz?"

"Bu dünya hemen hemen bomboş sayılır ve herhalde toprakları da verimli.Anacreon'da birçoksoylumalikânelerineilaveleryapılmasındanhoşlanabilirler.""Böylebirşeyinasıl..."

"Okadartelaşlanmanıziçinbirnedenyok,DoktorPirenne.Buradahepimizeyetecekkadartoprakvar. Anlaştığımız ve siz de bizimle işbirliği yaptığınız takdirde sorunu bir kaybınız olmayacakşekilde çözümleriz sanırım. Tapular hediye edilir, arazi bağışlanır. Beni anladığınızı sanıyorum."Pirenne alay etti. "Teşekkürler." Sonra Hardin saf saf. "Anacreon bize atom gücüyle çalışanfabrikalarımız içinyeterinceplütonyumsağlayabilirmi?"dedi. "Depodaancakbirkaçyılyetişecekkadarmadenvar."

Pirenneinliyormuşgibibirsesçıkardıvederinbirsessizlikoldu.Bubirkaçdakikasürdü.SonraAnselmhautRodrickkonuşmayabaşladı.Tavırları tümüyledeğişmişti. "Sizde atomgücümüvar?""Tabii.Buçokolağanüstübirşeymi?Atomgücüartıkellibinyaşındasanırım.Nedenbizdedebugüçtenolmasın?Amatabiiplütonyumeldeetmektezorlukçekiyoruz."

"Evet...Evet..."Elçibiransustu,sonradasıkıntıylaekledi."Ehbaylar,bukonuşmayayarındevamederiz.Şimdiizninizle..."

Pirenne elçinin arkasından bakarak dişlerinin arasından, "Çekilmez yaratık!" diye homurdandı."Kafasızherif!Bu..."

Hardinonunsözünükesti."Hiçdedeğil.Osadeceçevresininbirürünü.Adam'Benimsilahımvar,seninyok,'sözlerindenbaşkabirşeyipekanlamıyor."

Pirenne öfkeyle belediye başkanına döndü. "Korumaüsleri ve vergilerden ne demeye söz ettin?Çıldırdınmısen?"

"Hiç de değil.Onu konuşturmaya çalıştım. Sonunda adamAnacreon'un gerçek niyetini açıkladı.Öyledeğilmi?Terminus'ugüzelcemalikâneveçiftliklerebölecekler.Tabiibenböylebirşeyeizinvermekniyetindedeğilim."

Page 30: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Sen böyle bir şeye izin vermek niyetinde değilsin demek? Sen kim oluyorsun? Ayrıca atomgücüyle çalışan fabrikalarımızdan neden söz ettin?Bu bizi tam bir hedef haline sokacak."Hardin,"Evet,"diyegüldü."Yaklaşılmamasıgerekenbirhedefhaline.Okonuyunedenaçtığımıanlayamadınmı?Buçokgüçlübirkuşkumunhiçdeyersizolmadığınıbanakanıtladı.""Neymişo?"

"Anacreonekonomisiartıkatomgücünedayanmıyor.EğerAnacreon'lulardaatomgücüolsaydı,dostumuz da artık fabrikalarda plütonyum kullanılmadığını bilirdi. Çok eskiden böyle yapılırmış.Durum böyle olduğuna göre, Galaksinin bütün dış çevresinde de artık atom gücü bulunmadığıanlaşılıyor.Smyro'daatomolmadığıkesinzaten.YoksaAnacreonosavaşlarıkazanamazdı.Çokilgiçekicideğilmi?""Öf!"Pirennemüthişbiröfkeyleyürüyüpgitti.

Hardin usulca gülümsedi. Sigarını atarak göğe yayılmış olan Galaksiye baktı. "Demek tekrarpetrolvekömüredöndüler?"diyemırıldandı.Amaondansonrakidüşünceleriniaçıklamadı.

Hardingazeteninkendisininolmadığınısöylediğizamanbelkiteknikbakımdanhaklıydı.Amaişteokadar.Hardin,Terminus'unözerkbirbelediyehalinegetirilmesiçabalarınaönayakolmuştu.Kentinilkbelediyebaşkanıolarakdaonuseçmişlerdi.OnuniçinTerminusKentiGazetesininbirtekhissesenedibileonunadınadeğildi.Amaadamhisselerinyüzdealtmışınıkarmaşıkyollardankontrolünealmıştı.Budaşaşılacakbirşeydeğildi.

İnsanbirçokyöntemebaşvurabilirdi.

İştebuyüzdenHardin,Pirenne'yeMütevelliHeyetinin toplantılarınakatılmasına izinverilmesinisöylemeyebaşladığısırada,gazetenindeböylebirkampanyayagirişmesibirrastlantıdeğildi.Vakıftarihinde ilk önemli toplantı yapılacağı zaman belediye başkanı bu "ulusal" hükümette kentin detemsiledilmesikonusundaısraretti.

SonundaPirenneistemeyeistemeye,öfkeylebunarazıoldu.

MasanınenucundaoturanHardindalgındalgın,fizikçilerinkötüyöneticiolmalarınedendiracaba,diyedüşünüyordu.Belkideneden,onlarınkatıgerçeklerealışıkolmaları.Esnekinsanlarahiçalışıkdeğiller."Her neyse...Hardin'in solundaTomazSutt ve JordFara, sağındadaLundinCrast'laYateFulham vardı. Pirenne toplantıya başkanlık ediyordu. Tabii Hardin onların hepsini de tanıyordu.Onunkanısıncauzmanlarsırfbutoplantıiçindahadaazametlitavırlartakınmışlardı.

Hardin başlangıçtaki formaliteler sırasında biraz uyukladı. Sonra Pirenne konuşmasına hazırlıkolmak üzere önündeki bardaktan birkaç yudum su içerken belediye başkanı da canlandı. Pirenne,"Heyete son toplantıdan sonra aldığım bir müjdeyi verebileceğim için çok mutluyum," dedi."İmparatorluk Şansölyesi Lord Dorwin iki hafta sonra Terminus'da olacak. İmparator durumuöğrenir öğrenmez Anacreon'la olan ilişkilerimizin bizi çok memnun edecek bir şekildedüzeleceğindeneminim."GülümseyerekmasanınöbürucundakiHardin'ebak'ti."Bukonudakibilgigazeteyede verilmiştir."Hardin bıyık altındangüldü.Pirenne'nin bupekkutsal yere girmeme izinvermesinin asıl nedeni, bu haberi kurumla bana açıklamak isteğiydi anlaşılan, dedi kendi kendine.Sonra sakin sakin, "Belirsiz sözleri bir yana bırakalım," dedi. "Lord Dorwin'in ne yapacağınısanıyorsun?"OnaTomazSuttcevapverdi.Uzmanınenazametlizamanlarındakarşısındakineüçüncüşahısmışgibihitapetmemerakıvardı.Kötübiralışkanlıktıbu.Sutt,"BaşkanHardin'inprofesyonel

Page 31: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

birkuşkucuolduğukesin,"diyefikriniaçıkladı."Yoksaİmparatorunkişiselhaklarınaeluzatılmasınahiçbir zaman izin vermeyeceğini onun da bilmesi gerekir." "Haklarına el uzatıldığı takdirde neyapabilirki?"Uzmanlaröfkeliöfkelikımıldandılar.

Pirennebirdenbireaklınagelmişgibi,"Usuleaykırıdavranıyorsun,"dedi."Ayrıcavatanhainliğisayılacaksözlerdesöylüyorsun."

"Yanisorumacevapalmışmıoldum?"

"Evet.Söyleyecekbaşkabirsözünyoksa..."

"O kadar acele etme. Bir soru sormak istiyorum. Bu diplomatça kurnazlık dışında, Anacreontehlikesini önlemek için elle tutulur bir şey yapıldı mı? Tabii diploması oyunlarının yararlı olupolmayacağıdabellideğil,odabaşka."

Yate Fulham eliyle dik kızıl bıyığını düzeltti. "Demek Anacreon'u tehlikeli görüyorsun?" "Sengörmüyormusun?"

"Hiçgörmüyorum."Fulhamhoşgörüylekonuşuyordu."İmparator..."

"Ah,Galaksi!"Hardinsinirlenmeyebaşlıyordu."Neoluyor?Zamanzamanbiri 'İmparator'yada'İmparatorluk'tan söz ediveriyor. Sanki bunlar sihirli sözcüklermiş gibi. İmparator elli bin 'parsek'ötede.Onunbizealdırdığınıdapeksanmıyorum.Bizeönemversebileneyapabilir?Bubölgelerdeİmparatorlukgüçlerivardı.AmaşimdibütünouzaygemileriDörtKrallığınelinde.Anacreondaofilolardan payına düşeni almış. Beni dinleyin. Silahlarla savaşmak zorunda kalacağız, kelimelerledeğil. Şunu kafanıza iyice yerleştirin. İki aylık oldukça rahat bir süre geçirdik.Bunun baş nedeni.Anacreon'lularm atom silahlarımız olduğunu sanmalarını sağlamamızdı. Hepimiz de bunun küçükbeyazbiryalanolduğunubiliyoruz.Atomgücümüzvar.Amabunuticariişlerdekullanıyoruz.Bugüçdeöyle fazlabir şeydeğil.Anacreon'lulardabunuyakındaöğrenecekler.Eğeronlarınkendileriniböyleoyalamamızdanmemnunkalacaklarınısanıyorsanızyanılıyorsunuz.""Sayınbaşkan..."

"Bir dakika! Sözlerim henüz bitmedi." Hardin gitgide açılıyordu. Bu tartışma hoşuna gitmeyebaşlamıştı."BuişeŞansölyelerikarıştırmakiyide...Amaişeatombombalarıtakılmışbirkaçbüyükkuşatmatopunukarıştırmakçokdahaiyiolurdu.İkiaykaybettik,baylar.Vebelkiartıkkaybedecekikiayımızdayok.Şimdineyapmayıdüşünüyorsunuz?"

UzunburnuöfkesindenkırışmışolanLundinCrast,"Vakfıbirsavaşahazırlamayıteklifediyorsan,bunudinlemembile,"dedi."Bubizimaçıksiyasetalanınagirdiğimizeişareteder.Biz,sayınbaşkan,bilimselbirvakıfız.Başkabirşeydeğiliz."

Sutt da ekledi. "Hardin, silah yapmanın bazı kimseleri... değerli elemanları ansiklopediyle ilgiliçalışmalardanuzaklaştırmakolacağının farkındabiledeğil.Neolursaolsunbuyapılmaz."Pirennebaşınısalladı."Çokdoğru.Herşeydenönceansiklopedigelir.Daimaöyleolacak."Hardiniçiniçininledi.MütevelliHeyetininansiklopedi illetine tutulmuşolduğuanlaşılıyordu.Belediyebaşkanıbuzgibi bir sesle, "Acaba Mütevelli Heyeti Terminus'un ansiklopediden başka şeylerle deilgilenebileceğinihiçdüşündünmü?"diyesordu.

Ona Pirenne cevap verdi. "Vakfın ansiklopediden başka bir şeyle ilgileneceğini aklım almıyor,

Page 32: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Hardin."

"Ben ansiklopedi demedim. Terminus dedim! Korkarım siz durumu anlayamıyorsunuz.Terminus'dabirmilyoninsanyaşıyor.Bunlardanancakyüzellibiniansiklopediüzerindeçalışıyor.Geri kalanlar için Terminus yuvaları, dünyaları. Biz burada doğduk. Burada yaşıyoruz.Çiftliklerimiz, evlerimizve fabrikalarımızınyanındaansiklopedininbizim içinhiçönemiyok.Bizbütünbunlarınkorunmasınıistiyoruz..."

Üyelerbağırarakonususturdular.

Crast, "Her şeyden önce ansiklopedi gelir!" diye homurdandı. "Yerine getirmemiz gereken birgörevimizvar!"

Hardin, "Ne görevi?" diye bağırdı. "Belki bu elli yıl önce doğruydu.Ama şimdi yeni bir kuşakyaşıyor."Pirenne,"Bununkonuylabirilgisiyok,"dedi."Bizbilimadamlarıyız."

Hardinbufırsattanyararlandı."Gerçektenöylemisiniz?Bugüzelbirhayaldeğilmi?Sizingrubabakanlar, bütün Galaksinin binlerce yıldan beri ne yönden aksadığını hemen anlarlar. Yıllardırburada oturmuş son milyon yıl boyunca yaşamış olan bilim adamlarının eserlerinisınıflandırıyorsunuz. Ne biçim bilim bu?Dışarıya açılmayı, bu bilimleri yaymayı, onlara ilaveleryapmayıhiçdüşündünüzmü?Hayır!Yosuntutmaksizimutluediyor!BütünGalaksiyideöyleya!İştebu yüzden çevrede ayaklanmalar oluyor! İşte bu yüzden bağlantılar kesiliyor, durmadan önemsizsavaşlar çıkıyor! İşte bu yüzden bütün sistem atom gücünü unutuyor! Ve kimyasal güçtenyararlanmak gibi barbarca tekniklere geri dönüyor!" Sesini daha da yükselterek haykırdı. "BanasorarsanızGalaksimahvoluyor!"Susaraksolukalmak için iskemlesineçöktü.Aynıandakendisinecevap vermeye çalışan iki ya da üç üyeyle de ilgilenmedi. Sonunda Crast söz aldı. "İsterikçeaçıklamalarınla neyi elde etmeye çalıştığını bilmiyorum, Hardin. Ama bu görüşmeye yararlı birkatkıda bulunmadığın kesin. Sayın başkan, Hardin'in bu sözleri tutanağa geçirilmesin. Görüşmeyebununkesildiğinoktadandevamedelim."

JordFara ilkkezyerindekımıldadı.Oanadek tartışmaya enkızıştığı anlardabilekatılmamıştı.Ama şimdi yüz kilo ağırlığındaki vücuduna çok uyan kalın bas sesiyle konuşuyordu. "Bir şeyiunutmadıkmı,baylar7"Pirenneaksiaksisordu."Neyi?"

"Bir ay sonra ellinci yıldönümümüzü kutlayacağımızı," Fara en bayatlamış sözleri söylerkenbunlaraderinbiranlamkazandırmayıbaşarırdı."Ee,neolmuş?"

Fara sakin sakin sözlerini sürdürdü. "O yıldönümünde Hari Seldon'un Mezarı açılacak. OMahzendenelerolabileceğinihiçdüşündünüzmü?"

"Bilmem ki herhalde Seldon malum konudan söz edecek. Belki de bir konuşma yaparak bizikutlayacak.BenceMahzenefazlaönemvermemeliyiz.Tabiigazete..."Pirenne,Hardin'eöfkeylebaktı.Belediyebaşkanıdaonagülümsedi."Tabiigazetebukonuyudaönemlibirmeselehalinesokmayaçalıştı.Amabenbunabirsonverdim."

Fara, "Ah," dedi. "Belki de yanılıyorsun. Durumun farkında değil misin?" Parmağını küçükyuvarlakburnunadayadı."Mahzeninpekuygunbirzamandaaçılacağınınfarkındadeğilmisin?"

Page 33: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Fulham homurdandı. "Pek uygunsuz bir zamanda açılacak. Düşünmemiz gereken başka önemlisorunlarımızvar."

"HariSeldon'unbirmesajındandahaönemlibirşeyolabilirmi?Hiçsanmıyorum."Faragitgidedaha azametli bir tavır takınıyordu. Hardin ise düşünceli bir tav ırla uzmanı süzmeye başlamıştı.Kendikendine,Faranedemekistiyor,diyesoruyordu.

Faramutlubirtavırla,"AslındaSeldon'unzamanımızınenbüyükpsikolojiuzmanıveVakfımızındakurucusuolduğunuunutmuşabenziyorsunuz,"dedi."HerhaldeSeldon'ungeliştirdiğibilimi,yakıngeleceğin izleyebileceği yolu kararlaştırmak için kullanıldığını düşünmek mantıksızca bir şeyolamaz. Seldon'un bilimden yararlandığından eminim. Öyleyse bizi tehlikeye karşı uyarmanın vebelkidebirçözümgetirmenin

yolunudabuldu.Bildiğinizgibi,Seldoniçinansiklopediçokdeğerliydi."Üyelerkuşkuyla,şaşkınşaşkınbakıştılar.

Pirennekararsızca."Şey...bilmemki,"dedi."Tabiipsikolojiönemlibirbilim.Amayanılmıyorsambugünaramızdabirpsikologdayok.Banabilmediğimizbirkonuyagirmişizgibigeliyor.".

Fara,Hardin'edöndü."SenAlurin'inyanındapsikolojieğitimiyapmadınmı?"

Hardınyarıdalgınbirtavırlacevapverdi.<'Evet.Amaçalışmalarımıhiçbirzamantamamlamadım.Kuramlardansıkıldım.Birpsikolojimühendisiolmakistiyordumamaöylebirfakülteyoktu.Ozamanbendebunaenyakınolanalanıseçtim.Yanisiyasethayatınaatıldım.Buikikonuhemenhemenbirbirininaynıdır.""Mezarhakkındanedüşünüyorsun?"

Hardinihtiyatla,"Bilmemki..."dedi.

Ondansonratoplantısonaerinceyekadarbirtekkelimebilesöylemedi.HattaİmparatorlukŞansölyesindentekrarsözaçıldığızamanbile.

AslındaHardin'inüyeleridinlediğibileyoktu.Onayenibiripucusağlamışlardı.Bazışeylerbirazbiraz anlaşılır bir hal almaya başlıyor, bir iki ayrıntı birbirine uyuyordu. Kuşkusuz bilmeceninanahtarıpsikolojiydi.Hardinemindibundan.

Belediyebaşkanıvaktiyleöğrendiğibirpsikolojikuramınıanımsamakiçinçabalıyordu.Sonundahatırladıvedahaişinbaşındabirşeyianladı.

Seldongibibüyükbirpsikologinsanduygularınıvetepkilerinigelecekteolacaklarıanahatlarıylatahminedebilecekkadarinceleyebilirdi.Vebuda...

LordDorwin enfiye kullanıyordu. Berber tarafından kıvrıldığı belli olan uzun, lüle lüle saçlarıvardı.Bunlarakabarıksarı favorilerdeeklenmişti.Adamzamanzamanfavorileriniadetasevgiyleokşuyordu. Lord Dorwin ayrıca pek kesin bir tavırla konuşuyor ve 'r' harflerini de ağzındayuvarlıyordu. O sırada Hardin'in neden soylu Şansölyeden daha ilk görüşte nefret ettiğini fazladüşünecek zamanı yoktu. Ah evet, Hardin, Lord Dorwin'in konuşurken bir elini zarif bir tavırlasallamasına ve en basit bir, "Evet," cevabı verirken bile sanki bir lütufta bulunuyormuş gibidavranmasına da sinirleniyordu. Ama şimdiki halde sorun Şansölyeyi bulmaktaydı. Lord DorwinyarımsaatöncePırenne'ylebirlikteortadankaybolmuştu.Lanetolasıcaadamsankiyeryarılmışda

Page 34: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

dibinegeçmişti!Pirenne'yibubölüktevebukattagörmüşlerdi.Artıkherkapıyıaçıpiçeribakmaktanbaşkaçarekalmıyordu.Hardinkoridorunortasındabirkapıyıaraladıve"Tamam,"diyerek içeriyegirdi.Odakaranlıktı.Ama ışıklıekranınönündeduranLordDorwin'inkarmaşıksaçbiçimini farketmemekolanaksızdı.

LordDorwinbaşınıkaldırarak,"Ah,Hardin,"dedi."Herhaldebiziağıyoğsunuz?"Pekdeiyibirustanınelindençıkmadığıanlaşılanfazlasüslüenfiyekutusunubelediyebaşkanınauzattı.

Hardinbuikramınezaketlereddetti.Dorwinburnunabirtutamenfiyeçekereknezaketlegülümsedi.Pirennekaşlarınıçattı.Hardinkayıtsızbirtavırlaveifadesizbiryüzleonabaktı.

Derin bir sessizlik oldu. Lord Dorwin enfiye kutusunun kapağını şıkırdatarak kapattı. Sonra dacebinekoydu."Sizinşuansiklopedinizbüyükbirbaşağı,Hağdin,"dedi."Gelmişgeçmişçağlağınengöğkemlibaşağılağmaeşitbirzafer."

"Çoğumuzdaöyledüşünüyoruz,efendim.Amabuzaferhenüztamamlanmışdeğil."

"Vakfınızınnebüyükbirbaşağıylaçalıştığınıgöğdüm.Onuniçinbubakımdanhiçbirendişemyok."

BaşıylaPirenne'yiselamladı.

Uzmandasevinçleyerlerekadareğildi.

Hardin,amannedostlar,nedostlar,diyedüşündü.Sonrada,"Benuzmanlarınçalışkanvebecerikliolmadıklarından şikâyet etmiyorum," dedi. "Benim şikâyetim Anacreon'lulardan. Onlar haddindenfazlabecerikli.Amabaşka,zararlıbirkonuda."

"Ah,evet,Anacğeon."LordDorwinelinikayıtsızcasalladı."BendebuğayaAnacreon'dangeldim.Pekilkelveberbatbirgezegeno.Açıkçasıinsanlağınbuğada,çevğedenasılyaşayabildikleğiniaklımalmıyoğ.Kültüğlübiğiiçingeğekenenbasitşeyleğbileyok.Konfoğusağlayacakağaçvegeğeçleğdeöyle.Böyleşeyleğiçoktanunutmuşlağ..."

HardingizlibiralaylaŞansölyeninsözünükesti."Amaneyazıkki,Anacreon'lularmsavaşaçmakiçinbütünilkelaraçvegereçleri,hertarafımahvetmekiçingerekentemelsilahlarıvar.""Evet,evet."Lord Dorwin sinirlenmişe benziyordu. Belki de bunun nedeni sözünün kesilmiş olmasıydı. "Amaşimdi iş göğüşmek istemiyoğum. Geğçekten de şu ağa başka biğ şeyle ilgilenmiyoğum. DoktoğPiğenne,banaikincicildidegösteğmeyecekmisiniz?Lütfengösteğim."

Işıklar söndü ve ondan sonraki yarım saat boyunca Şansölyeyle uzman, Hardin'le hiçilgilenmediler. Sanki belediye başkanı o sırada Anacreon'daydı. Ekrandaki kitaptan pek bir anlamçıkaramadıHardinAslındayazılarıizlemeyedeçalışmadı.AmaLordDorwinzamanzamansıradanbir insangibi heyecanlandı.Hardinoheyecan anlarındaŞansölyenin 'r' harflerini dedoğrudürüstsöylediğini farketti. Işıklar tekraryandığı zamanLordDorwin, "Şahane,"dedi. "Geğçektenhağika.Sizağkeolojiyleilgileniyoğmusunuz,Hağdin?'"

"Efendim?"Hardindaldığıdüşüncelerdenuyandı."Hayır,efendim,ilgilendiğimipeksöyleyemem.

Başlangıçtapsikologolmakistedim.Sonundadapolitikacıolmayakararverdim."

Page 35: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Ah, hiç kuşkusuz bunlağ da ilgi çekici konulağ. Ben, kendim de..." Dorwin bolca bir tutamenfiyeyiburnunaçekti."Ağkeolojiylebiğazuğğaşıyoğum."

"Öylemi?".

Pirenneatıldı."Sayınlordbukonuyuçokiyibiliyorlar."

Sayın Lord memnun memnun, "Belki öyle, belki öyle," diye mırıldandı. "Bu bilim alanındageğçekten çok...pek çok çalıştım.Hatta bu konudaki bütün eseğleği okuduğumuda söyleyebiliğim.Jağduh, Obijasi ve Kğomill'in bütün kitaplağını inceledim... Bütün uzmanlağın eseğleğini, bütünuzmanlağın..."

Hardin,"Onlardansözedildiğiniduydumtabii,"dedi."Amaeserlerinihiçokumadım."

"İleğidebiğgünokumalısın,azizdostum.Bununödülünüdegöğüğsünüz.BenLameth'ineşeğininbukopyasıgöğebilmeminkalkıptaÇevğeyekadağgelmemedeydiğinidüşünüyoğum.İnanığmısınız,kitaplığımda bu eseğ yok. Ha, aklıma gelmişken, Doktoğ Piğenne, ben buğadan ayğılmadan öncebanakitabınbiğkopyasınıçıkattığacağmızasözveğdiniz.Bunuunutmadınızya?"

"Kopyayımemnunluklaçıkarttıracağım."

Şansölye azametli bir tavırla, "Biliyoğ musunuz," dedi. "Lameth, 'Köken Soğusu' konusundakibilgimeyeniveçokilgiçekicibirkatkıdabulundu.",Hardin,"Hangisorukonusunda?"diyesordu.

"KökenSoğusukonusunda. İnsan ığkınınbaşlangıcıyani.Heğhaldeeskiden insan ığkınınsadecebirtekgezegensistemindeyaşadığınınsanıldığınıbiliyoğsunuz.""Şey,evet,bunubiliyorum."

"Tabii hiç kimse bu sistemin hangisi olduğunu bilmiyoğ. Bu eski çağlağın sisleği ağasındakaybolmuş biğ bilgi. Bazılağı insanlağın oğtaya ilk kez Siğiüs gezegeninde çıktıklağını iddiaediyoğlağ.DiğeğleğiAlphaCentauğiveyaSolyada61Cygni'de.TabiibütünbugezegenleğdeyineSiğiüsbölgesindeleğ.""PekiyaLamethnediyor?"

"O tümüyle yeni bir yola sapıyoğ. Lameth, Ağctuğus sistemindeki üçüncü gezegende bulunankalıntılağın insanlığın dahauzayyolculuğundanönce oğadayaşadıklağını gösteğdiğini söylüyoğ.""Bundandainsanlarınçıkışyeriningezegenolduğumuanlaşılıyor?"

"BelkiKesinbirşeysöylemedenönceeşeğidikkatleokumamvekanıtlağıincelememgeğekiyoğ.

Lameth'ingözlemleğininnekadağsağlamolduğunuanlamaksağt."

Hardinbirsürebirşeysöylemedi.Sonra,"Lamethbueserinezamanyazmış?"diyesordu.

"Ah...sekizyüzyılöncesanığım.TabiitemeloiağakGleen'indahaönceyayınlananbiğkitabındançokyağağlanmış."

"OhaldeLameth'inkitabınanedengüveniyorsunuz?NiçinArcturus'agiderekokalıntılarıkendinizincelemiyorsunuz?"

Lord Dorwin kaşlarını kaldırdı ve burnuna telaşla enfiye çekti. "Ama neden, aziz dostum?""İstediğinizbilgiyikendinizeldeetmekiçintabii.""Arnabunanegeğekvağ?Buileğlemekiçinpekkağmaşıkbir yol ve saçmasapanbiğyöntem.Şimdi beni dinleyin.Bendebütüno eski uzmanlağın

Page 36: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

eseğleği vağ. Geçmişin en büyük ağkeologlağmın kitaplağı. Ben bu eseğleği biğbiğleğiylekıyaslıyoğum.Anlaşamadıklarınoktalağıdengelıyoğum.Biğbiğinezıtaçıklamalağıtahliledıyoğum.Bunlağdan hangisinin doğğu olabileceğine kağağ veğiyoğum.Ve böylece biğ sonuca vağıyoğum.Bilimsel biğ yöntem bu." Lord Dorwin bir an durdu, sonra da Hardin'i aşağı görüyormuşçasınaekledi. "Hiç olmazsa ben böyle düşünüyoğum.Öğneğin, Ağttuğus'a ya da Sol'a gitmek ve etğaftadolaşıp duğmak ne kadağ kabaca biğ şey oluğdu. Dayanılamayacak kadağ kaba biğ şey. Eskiuzmanlağ bu konuyu bizim yapamayacağımız kadağ ustalıkla incelemişleğken böyle uğğaşmayadeğeğmi?"

Hardinnaziknazik, "Anlıyorum,"dedi.Sonrada içinden ekledi.Bilimselyöntemha?Sevsinler!TevekkeliGalaksimahvoluyor!

Pirenne,"Gelin,efendim,"dedi."Artıkdönmemizgerekiyorsanırım.""Ah,evet.Galiba."

OdadançıkarlarkenHardinbirdenbire,"Efendim,"dedi."Sizebirsorusorabilirmiyim9"

LordDorwingülümseyerekcevabınıgüçlendirmekiçinelinizarifbirtavırlasalladı."Tabii,azizdostum, tabii. Sizememnunlukla yağdım edeğim. Pek yoksul olan bilgi dağağcığımın yağdımıylasize..."

"Sizesormakistediğimşeyarkeolojiyleilgilideğil,efendim."

"Ya?"

"Evet. Mesele şu: Geçen yıl biz Terminus'lular, Gamma Andromeda'da V Gezegende bir güçsantralindebirpatlamaolduğuhaberinialdık.Bizesadecekazanınanahararınıbildirdiler.Ayrıntılarıöğrenemedik.Banaolayınnasılolduğunuanlatabilirmisiniz?"

Pirenne'nin dudakları büküldü. "Sayın Lordu böyle ilgisiz konularla neden rahatsız ettiğinianlayamıyorum." Şansölye araya girdi. "Gica edeceğim, ğica edeğim. Biğ sakıncası yok. Zaten okonudaanlatılacakfazlabiğşeyolduğudasöylenemez.Geğçektendegüçsantğalindepatlamaoldu.Büyükbiğfelakettibu.Yamlmıyoğsambirkaçmilyoninsanöldüvegezegeninyağısıdamahvoldu.Aslındahükümetimizatomgücününkeyfibiğşekildekullanılmasınıyasaklamayıdüşünüyoğ.Tabiibuhenüzkamuyaaçıklanmışdeğil."Hardin,"Anlıyorum,"dedi."Amasantraldeneoldu?"

Lord Dorwin kayıtsızca, "Kim biliğ?" diye karşılık verdi. "Biğkaç yıl önce santğalde ciddiağızalağ olmuştu. Kazadan sonğa yeni makineleğin ve onağım çalışmalağmın yeteğsiz olduğudüşünüldü. Tamiğat pek de ustaca yapılmamıştı sanığım. Aslında son zamanlağda güçsistemleğimizinçalışmasıylailgiliteknikayğıntılağıgeğçektenanlayankimseleğbulmakçokzoğ."Üzgün üzgün enfiye çekti. Hardin, "Çevredeki bağımsız krallıkların artık atom gücünü hiçkullanamadıklarınıherhaldebiliyorsunuz,"dedi.

"Öyle mi? Buna hiç şaşmadım. Bağbağlağa yakışacak gezegenleğ onlağ. Ama azız dostum,onlağdan'bağımsız'diyesözetmeyin.Hiçbığidebağımsızdeğil.Onlağlayaptığımızanlaşmalağdabunukanıtlıyoğ.Bugezegenleğ İmpağatoğunhükümğanlığmıkabulediyoğlağ.Tabiibunuyapmakzoğundalağ. Yoksa onlağla anlaşamazdık." "Olabilir. Ama onlar büyük bir bağımsızlıkla hareketedebiliyorlar."

Page 37: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Evet,heğhalde.Büyükbirbağımsızlıkla.Amabudapekönemlideğil.Çevğeninbiğbakımakendikaynaklağmdanyağağlanmasıİmpağatoğlukiçinçokdahaiyibiğşey.Onlağınbizehiçbiğyağağlağıyok.Bağbağlağayakışacakgezegenleğonlağ.Uygağbilesayılmazlağ."

"Ama geçmişte uygarmışlar. Çevredeki en zengin vilayetlerden biri Anacreon'muş. Hatta bugezegeni Vega'yla kıyaslarlarmış. Anacreon, Vega'nın yanında sönük de kalmazmış." "Ah ama,Hağdin, bu yüzyıllağ önceymiş. Buna bakağak sağlam biğ sonuca vağamazsınız. O eski, şahanegünleğdeheğşeyçok fağklıymış.Sonuçtabizdeeski insanlağgibideğiliz...AmaHağdin, sizçokısğağcı bir adamsınız. Size bugün ciddi meseleleğden söz etmeyeceğimi söyledim. Ama DoktoğPiğennesizdensözedeğekkulağımıbüktü.Benisıkıştığmayaçalışacağınızısöyledi.Amabenböyleoyunlağa gelmeyecek kadağ tecğübeli biğ adamım. Bu konuyu yarına bığakalım." Konu böylecekapandı.

BuHardin'inMütevelliHeyetitoplantısınaikincikatılışıydı.Tabii,üyelerinartıkgitmişolanLordDorwin'leyaptıklarıresmiolmayankonuşmalarhesabakatılmadığı takdirde.AmabelediyebaşkanıMütevelliHeyetininbir,hattaiki,üçkeztoplandığındanvebunlarakendisiniçağırmadıklarındandakesinlikleemindi.

Hardin,oültimatomgelmeseydi,diyedüşündü.Benibuseferki toplantıyadaçağırmayacaklardı.Evet,gelenbelgeaslındabirültimatomsayılırdı.Tabiivizigrafaalınmışbelge,ilkbakıştaikidevletbaşkanıarasındateatiedilendostçabirselamlaşmasanılabilirdi.

Hardin usulca belgeye dokundu. Bu, "Majesteleri Anacreon Kralının Bir Numaralı AnsiklopediVakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, dostu ve kardeşi Doktor LeWis Pirenne'ye" yolladığı selamıaçıklayansüslücümlelerlebaşlıyordu.Mesajpekkarmaşıkbirsembolizmeseriolançokrenkli,devbirmühürlesonaeriyordu.

Amabubelgeyinedebirültimatomdu.

Hardin,"Sonundafazlazamanımızolmadığıortayaçıktı,"dedi."Meğersadeceüçayımızvarmış.Ve biz bu kısacık süreden de yararlanmayarak zamanı ziyan ettik. Şimdi bu belge bize sadece birhaftasüretanındığınıaçıklıyor.Şimdineyapacağız?"

Pirenne endişeyle kaşlarını çattı. "Bir kaçamak yolu olmalı. Lord Dorwin İmparatorluğun veİmparatorun bu konudaki tavırlarını açıkladı ve bu bakımdan garanti verdi. Bu durumdaAnacreon'lularınbukadarilerigitmeleriinanılmayacakbirşey."

Hardin canlandı. "Anlıyorum. DemekAnacreonKralına. İmparator ve İmparatorluğun takındığısöylenilenbutavrıhaberverdin?"

"Tabii. Ama önce bunu Heyete teklif ettim. Teklif oylamaya kondu. Herkes tarafından kabuledilincededurumuAnacreon'abildirdim."

"Buoylamanezamanyapıldı?"

Pirenne çareyi vakarlı bir tavır takınmakta buldu. "Sana hesap vermek zorunda olduğumusanmıyorum,BaşkanHardin."

"Pekâlâ. Bu mesele beni o kadar ilgilendirmiyor zaten. Ama ben bu dostça yazılmış küçük

Page 38: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

pusulaya..."Hardinağzınıçarpıtarakhafifçegüldü."LordDorwin'inbudurumapekdeğerlikatkıdabulunarak açıkladığı şeyi, Anacreon'a diplomatça bir şekilde bildirmenin neden olduğundan daeminim. Belki Anacreon'lar saldırıyı biraz daha geciktireceklerdi. Fakat kazanılacak zamanın daTerminus'abiryararıolmazdı.ÇünküMütevelliHeyetinintakındığıtavırortada."YateFulham,"Buolağanüstüsonucanasılvardın,BaşkanHardin?"dedi.

"Pek basit bir yoldan. Bunun için pek ihmal edilen o özelliği, sağduyumu kullanmam yetti.Anlayacağınız insanların topladıkları bilgiler arasında 'sembolik mantık' diye bilinen bir dal davardır. Bu bilim in san dilini boğan bütün o gereksiz ayrıntıların temizlenmesini sağlar." Fulhamhomurdandı."Ne,neolmuş?"

"Bendesembolikmantıktanyararlandım.Bubilimişudeğerlibelgeyedeuyguladım.Aslındabunakendiaçımdanhiçihtiyaçyoktu.Çünkübendurumunasılolsabiliyordum.Amadurumubeşfizikçiyesözlerdençoksimgelerledahakolaylıklaaçıklayabileceğimidüşündüm."

Hardin koltuğunun altındaki ince çantadan birkaç kâğıt çıkararak masanın üzerine yaydı. "Ha,aklıma gelmişken... O bilimi ben kendim uyguladım. Gördüğünüz gibi, analizin altında MantıkBölümündeMullerHook'unimzasıvar."Pirennekâğıtlarıdahaiyigörebilmekiçinmasanınüzerinedoğrueğildi.

Hardin konuşmasını sürdürdü. "Anacreon'dan gelen haber basit bir problemdi aslında. Bu danormaldi. Çünkü bunu yazanlar sözlerden çok hareketlerle ilgilenen insanlardı. Belge, mantıkyoluyla kolaylıkla ve düzgünce özetlenebildi. İşte sonuç burada simgelerle gösterilmiş. Bunukelimelere dökersek, belge aşağı yukarı şu anlama geliyor: 'İsteklerimizi bir hafta içerisinde bizeverin.Vermezsenizcanınızaokurveistediklerimiziyinedeelegeçiririz.'"

Beşüyesimgeleriincelerkensalonaderinbirsessizlikçöktü.AyağakalkmışolanPirennetekraryerineoturarakendişeylehafifçeöksürdü.Hardin,"Hiçbirkaçamakyoluyok,"dedi."Öyledeğilmi,DoktorPirenne?""Evet,öylegözüküyor."

"Pekâlâ."Hardin kâğıtları tekrar çantasına koydu. "İşte bu da İmparatorluklaAnacreon arasındaimzalanan anlaşmanın bir kopyası. Ha, aklıma gelmişken... Bu anlaşmayı geçen hafta burada olanLord Dorwin'in İmparator adına imzaladığını da açıklamalıyım. İşte bu da anlaşmanın sembolikanalizi." Sık yazılmış anlaşma beş sayfayı dolduruyordu. Analiz ise yarım sayfa bile tutmuyordu."Gördüğünüz gibi, beyler, analiz sırasında anlaşmanın yüzde doksanı anlamsız bulunarak atıldı.Geriyekalanıysa,ilgiçekicibirşekildeşöyleözetleyebiliriz:Anacreon'unİmparatorluğakarşıolansorumlulukları:Hiçyok.imparatorluğunAnacreonüzerindekinüfuzu:Hiçyok."Beşuzmanyinebumantıkdizisiniendişeyleincelediler.Zamanzamananlaşmayabaktılar.

BuişdesonaerincePirenne,"Sonucundoğruolduğuanlaşılıyor,"diyemırıldandı.

"O halde gerçeği kabul ve itiraf ediyorsunuz. Yani anlaşmanın, Anacreon'un tam anlamıylabağımsızolduğunuveİmparatorluğundabunukabulettiğinibelirttiğini...Öylemi?"

"Öylegözüküyor."

"Anacreon'unbununfarkındaolmadığını,bağımsızlığınıiyicekanıtlamakiçinbahanearamadığınımı sanıyorsunuz? Anacreon'lular tabii ki İmparatorluğun tehditlerine kızacaklardı. Hele

Page 39: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

İmparatorluğun bu tehditlerini yerine getiremeyeceğinin çok iyi bilindiği bir sırada. İmparatorlukgüçlüolsaydıAnacreon'unbağımsızlığınıilanetmesinehiçbirzamanizinvermezdi."

Sutt söze karıştı. "O halde belediye başkanı Lord Dorwin' in İmparatorluğun bizi desteklediğikonusundakigarantilerininasılaçıklayacak?"

Hardinkoltuğundahızlaarkasınayaslandı."Biliyormusunuz,buolayınenilgiçekiciyanıdabu,baylar.Ben sayın lordla ilkkarşılaştığımzamanonunahmakbiri olduğunudüşündüm.Bunu itirafediyorum.Amaonunçokustabirdiplomatvesonderecedezekibirinsanolduğuanlaşılıyor.Ben,LordDorwin'inbütünsöylediklerinikaydetmekcüretinigösterdim."

Uzmanlartelaşlandılar.Pirenne'ninağzı,duyduğudehşettenbirkarışaçıkkaldı.

Hardin, "Ee, ne olmuş yani?" diye homurdandı. "Bunun bir 'centilmene' yakışacak bir hareketolmadığını, konukseverliğe de hiç uymadığını biliyorum. Tabii sayın lord durumu farkta etseydihoşa gitmeyecek şeyler olabilirdi. Ancak neyseki fark etmedi. Ve bende şimdi o konuşmalarınkayıtlarıvar.İşteokadar.Benokayıtlarındakopyalarınıçıkarttırdım.VeanalizyapmasıiçinHook'agönderdim."

LundinCrastsordu."Oanaliznerede?"

Hardin,"İşteişinenilgiçekiciyanıdabu,"diyecevapverdi."BuüçbelgearasındaHookençokDorwin'insözlerinesembolikmantığıuygularkensıkıntıçekti.İkigündurmadanuğraştı.Vesonundaanlamsızaçıklamaları,belirsizsaçmalıkları,yararsıziddialarıayıklamayıbaşardı.Yanibütünoipesapa gelmez sözleri bir tarafa ayırdı. Ve o zaman ne oldu biliyor musunuz? Geriye hiçbir şeykalmadı.Birtekkelimebile...Anlayacağınız,beyler,LordDorwinobeşgünlükgörüşmelersırasındaişeyarayacakbirtekşeybilesöylemedi.Amabunusizinfarketmeyeceğinizbirşekildeyapmayıdabaşardı.İşteopekdeğerliİmparatorluğunuzunverdiğigarantibu!"

Hardinmasanınüzerinekötükokuçıkaranbirbombaatsaydıbelkidebusonsözlerikadarkargaşayanedenolamazdı.Belediyebaşkanıgürültününkesilmesiniyorgunvebıkkınbirsabırlabekledi.Ondansonrasözlerini,"İşteböylece,"diyetamamladı."Anacreon'agönderdiğinizohaberKralısinirlendirdi.Aslındasizinkibirtehdittenfarksızdı.İmparatorluğunAnacreon'ucezalandıracağındansözediyordunuz.AmaKraldurumunhiçdeöyleolmadığınıbiliyordu.Tabiibutehditgururunadokunduveoyüzdendehemenhareketegeçmeyekararverdi.Vebununsonucuolarakdasizebuültimatomugönderdi.ArtıksadecebirhaftamızvarŞimdineyapacağız?"Sutt,"Anacreon'unTerminus'daüslerkurmasınaizinvermektenbaşkaçaremizyoksanırım,"dedi.Hardinbaşınısalladı."Bubakımdanbendeseninleaynıfikirdeyim.Amailkfırsattaonlarıburadankovmakiçinneyapacağım,banaonusöyle."

Yate Fulham'ın bıyığı titredi. "Bu sözlerinden deAnacreon'lulara karşı şiddet göstermeye kararvermişolduğunanlaşılıyor."

Hardin, "Şiddet beceriksizlerin en son başvurdukları bir çaredir," diye söylendi. "Ama açıkçasısokaklara 'Hoşgeldiniz,'yazılıdövizlerasmak,onları rahatettirmekiçinyoğunhazırlıklaryapmakgibibirniyetimdeyok."

Fulham ısrar etti. "Amademinki sözlerinvebunları söyleyiş tarzınyinedehoşumagitmedi.Bu

Page 40: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

tehlikelibirtavır.Sonzamanlardahalkınbüyükçoğunluğununbütünönerilerinikayıtsızşartsızkabulettiğininfarkındayız.Onuniçinbutavırlarınçokdahatehlikeli.BelediyeBaşkanıHardin,sanaşunuda söylemem doğru olacak: Bu Heyetin üyelerinin son zamanlardaki faaliyetlerinin farkındaolmadıklarını da sanma." Diğerleri de aynı fikirde olduklarını belirtmek için başlarını salladılar.Hardinsadeceomuzsilkti.

Fulhamkonuşmasını sürdürdü. "Kenttekileri kışkırtır ve şiddet hareketlerinebaşvurulmasınayolaçarsan,sadecemüthişbirintiharakalkışmışolursun.Vebizbunaizinvermekniyetindededeğiliz.Bizimsiyasetimizinbirtekanailkesivardır,budaansiklopedidir.Neyapmamızyadayapmamamızgerektiğinebizkararvereceğiz.Çünküansiklopedininkorunmasıiçinneleryapılmasıgerektiğinibizbiliyoruz."

Hardin, "O halde," dedi. "Hiçbir şey yapmama konusundaki bu yoğun kampanyamızısürdüreceğiz."Pirenneacıacı,"İmparatorluğunbizehiçbirzamanyardımedemeyeceğinisenkendinkanıtladın,"diyeanımsattı."Açıkçasıbununnedenini,durumunniçinböyleolduğunuanlayabilmişdedeğilim.Amaödünvermekgerekiyorsa..."

Hardinbirankâbusgörüyormuşgibibirduyguyakapıldı.İnsanınkoşmayaçabaladığı,bacaklarınıindirip kaldırmasına rağmen bir adım bile atamadığı o kâbuslardan birini. "Ödün verilecek birdurum yok ki! Üslerle ilgili o saçma sapan sözlerin aslında hiçbir önemi ve değeri yok! Bununfarkında değil misiniz? Elçi Rodrick bize Anacreon'un asıl amacını pekâlâ açıkladı. Anacreon bugezegeni ilhak etmek niyetinde. Terminus'u geniş topraklara bölecekler. Bize kendi feodalsistemlerini ve soylu-köylü ekonomilerini zorla kabul ettirecekler.Geriye sadece atomgücümüzleilgili blöfümüz kalıyor. Belki bu yüzden yavaş yavaş harekete geçecekler. Ama yine de burayagelecekler."

Hardinkonuşurkenöfkeyleayağafırlamıştı.Diğerlerideonunlabirliktekalkmışlardı.SadeceJordFarayerindenkımıldamamıştı.

Hardin'in sözlerini izleyen derin sessizlikte Jörd Fara konuşmaya başladı. "Lütfen hepiniz deoturun. Yeterince ileri gittik sanırım. Haydi, haydi, Başkan Hardin, o kadar öfkelenmen yersiz.Hiçbirimizinvatanımızaihanetettiğiyok.Etmedikde.""İştebenibunaiknaetmenizgerekiyor!"

Farausulcagülümsedi."Aslındabusözlerindeciddideğilsin.Bunusendebiliyorsun,izinverdekonuşayım."Zekibakışlıküçükgözleriyarıkapalıydı.Düzgünçenesindeterdamlacıklarıbelirmişti."Bence Heyetin verdiği kararı artık gizlemek yersiz olur. Mütevelli Heyeti, Anacreon sorununungerçek çözümününSeldon'unMezarında bulunacağına inanıyor.Ve böyle karar verdi.Mahzen altıgünsonraaçıldığızamançözümyolunudaöğreneceğiz.""Meseleyekatkınızbukadarmı?""Evet."

"Yani hiçbir şey yapmayacağız, öyle mi? Sadece huzurlu bir sakinlikle ve müthiş bir inançlaMezardanbirmucizeninfırlayıvermesiniveherşeyihalletmesinibekleyeceğiz!"

"Duygularınyüzündenseçtiğinkelimeleriayıklarsak,bumeseleböyleyorumlanabilir."

"Hiçdeinceolmayanbirkaçışyolubu!DoktorFara,bubudalalık,bayağıdâhilikkokuyor.Seninkikadargüçlüolmayanbirkafabumucizeyibaşaramazdı."

Fara hoşgörüyle gülümsedi. "Nükteli sözler ve vecizeler seçme konusundaki zevkin insanı

Page 41: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

eğlendiriyor, Hardin. Ama şimdi bunun yeri değil. Aslında üç hafta önce Seldon'un Mezarıkonusundabazısözlersöyledim.Bunlarıhatırlamangerekir."

"Evet,hatırlıyorum.Bununsadecetümdengelimi!mantıkbakımındanhiçdebudalacasayılmayacakfikirolduğunuitirafediyorum.Ozamanşöylebirşeysöyledin.Yanıldığımbirnoktaolursa lütfenbenidurdur.HariSeldonsisteminenbüyükpsikolojiuzmanıydı.Buyüzdendahaogünlerdeşimdidüştüğümüz bu zor ve sıkıcı durumu tahmin edebilirdi. Ve bize çıkış yolunu göstermek için oMahzenihazırlattı.""Fikrinruhunukavramışsın."Şusonhaftalardabukonuyuuzunuzundüşündüm.Bunuduymaksenişaşırtıyormu?""Gururumuçokokşuyor.Peki,nesonucavardın?"

"Salttümdengeliminyeterliolmadığınakararverdim.Bukonudadayinebirazsağduyuyaihtiyaçvar.""Sözgelişi?""Sözgelişi...diyelimki,HariSeldonbuAnacreonbelasınıöncedentahminetti.Ohalde bizi neden Galak si merkezlerine daha yakın bir gezegene yerleştirmedi? Seldon'unTrantor'dakiKamuGüvenliğiKomisyonuüyeleriniVakfınTerminus'takurulmasınıemretmeleriiçinoyunagetirdiğinibilmeyenyok.Peki,amaSeldonbununedenyaptı?Mademiletişimbağlantılarınınkesileceğini, Galaksinin diğer merkezlerinden uzakta kalacağımızı, komşularımızın bizi tehditedeceklerini ve Terminus'ta maden olmadığı için aciz duruma düşeceğimizi önceden biliyordu, ohaldeniçinbugezegeniseçti?ÖzelliklenedenTerminus'tamadenolmamasınaaldırmadı?Enönemlisorun bu değil miydi? Evet, diyelim ki, Seldon bütün bu olacakları önceden tahmin etti. ÖyleyseTerminus'ailkyerleşenlerinedenuyarmadı?Onlaradurumuaçıklasaydı,buinsanlardahazırlanmakiçinzamanbulurlardı.NiçinSeldon,bizuçurumunkenarınagelinceye,hattaaşağıyayuvarlanmamızaramakkalıncayakadarbekledi?..Şunudaunutmayın:BelkiSeldondahaogünlerdesorunuöncedensezdi. Biz de şimdi bunun ne olduğunu gayet iyi görüyoruz. Sonuçta Seldon bir sihirbaz değildi.Onun gördüğü, bizim fark edemediğimiz bir dertten kurtulmanın hileli yollan yoktur ki!" Farahatırlattı."AmaHardin,bizimtehlikeyitamanlamıylagöremediğimiziunutma.""Hiçbirinizelinizdengeleni yapmadınız ki! Bir tek çabada bile bulunmadınız. Önce bir tehlike olduğunu kabuleyanaşmadınız. Sonra İmparatora güvenmekte ısrar ettiniz! Şimdi de İmparatorun yerine HariSeldon'u geçiriyorsunuz. Olayın başından beri daima kaçınılmaz bir şekilde bir yetkiliye ya dageçmişe güvendiniz. Ama kendinize? Asla!" Farkına varmadan yumruklarını sıkıp sıkıp açıyordu."Bence bu anormal bir tavır. Koşullanmışsınız ve bir yetkiliye karşı koyma sorunu ortaya çıktığızaman refleksleriniz hemen kafanızın bağımsız yanını geri plana itiveriyorlar. İmparatorun sizdençok daha güçlü olduğuna kesin bir şekilde inandığınız belli. Hari Seldon'un da sizden daha akıllıolduğuna.Ve işte bu yanlış bir davranış. Bunu anlayamıyormusunuz?"Nedense kimse ona cevapvermekzahmetinekatlanmadı.

Hardinsözlerinisürdürdü."Böyleolansadecesizdeğilsiniz.BütünGalaksiaynıdurumda.Pirenne,LordDorwin'inbilimselaraştırmalarkonusundakifikirleriniduydu.LordDorwin iyibirarkeolojiuzmanı olmak için bu konuda yazılmış bütün kitapları okumanın yeterli olacağını düşünüyor.Yüzyıllarönceölmüşolanbazıuzmanlarıneserlerini...Dorvinarkeolojiyleilgiliesrarlınoktalarınkarşıtgörüşteolanikiuzmanıneserlerinikarşılaştırmayoluylaaydınlanabileceğin!sanıyor.Pirenneadamın bütün bu sözlerini dinledi ve ağzını açıp bir kez olsun itiraz etmedi. Bunun hatalı bir şeyolduğunun farkında değil misiniz?" Hardin'in sesinde yalvarışa benzer bir anlam belirmişti. Amabelediyebaşkanıyinebircevapalamadı.Hardinkonuşmasınadevametti."SizveTerminus'unyarısı

Page 42: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

da aynı kötü durumda. Burada oturuyor ve en önemli şeyin ansiklopedi olduğunu düşünüyoruz.Bilimin en önemli görevinin geçmişten kalma bilginin sınıflandırılması olduğunu düşünüyoruz.Evet,bütünbunlarönemli.Amabaşkayapılmasıgereken şeylerdeyokmu?Geriliyorveher şeyiunutuyoruz, bunu anlayamıyor musunuz? Burada, Çevrede atom gücünü unuttular. GammaAndromeda'da onarım sırasında yapılan beceriksizler yüzünden bir güç santrali havaya uçtu. VeİmparatorlukŞansölyesiatomteknisyenlerininpekenderbulunduğundanyakındı.Peki,yaseçtikleriyeni çözümyolu?Yeni teknisyenlermi yetiştirecekler?Nemünasebet!Onunyerine atomgücününkullanılmasınıkısıtlamayıdüşünüyorlar."

Hardin üçüncü kez tekrarladı. "Anlamıyor musunuz? Bütün Galaksiye yayılmış bir dert bu.Geçmişetapmak.Gerilemek.Yosuntutmak!"

Üyelere teker teker baktı. Uzmanlar da Hardin'i sabit bakışlarla süzüyorlardı. Kendisini öncetoplayan Fara oldu. "Eh,mistik felsefesinin bu durumda bize bir yararı olamaz.Yapıcı önerilerdebulunalım.Hardin,HariSeldonbasitpsikolojikbir teknikle tarihinyönünüpekâlâhesaplayabilirdi.Bunuinkâredebilirmisin?"

Hardin, "Tabii edemem!" diye haykırdı. "Ama sorunu çözümlemesi için ona güvenemeyiz ki!Seldonyapsayapsabelkisorunuaçıklayabilir.Amabununbirçözümüvarsa,ozamanbuhalçaresinibizimbulmamızgerekir.Seldonbuişibizimadımızayapamaz."

Fulham birdenbire konuşmaya başladı. "Ne demek istiyorsun? 'Sorunu bize açıklayabilir,' nedemek?Hepimizdebununneolduğunubiliyoruz."Hardinhızlaonadoğrudöndü."Ah,bildiğinizisanıyorsunuz! Hari Seldon'un sadece Anacreon yüzünden endişeleneceğini düşünüyorsunuz. Bensizinleaynı fikirdedeğilim,beyler.Beni iyidinleyin.Gerçekte,olanlardanhiçbirinizinhaberiyok.Bunları kavrayamıyorsunuz bile." Pirenne düşmanca bir tavırla, "Ama sen kavrıyorsun, öylemi?"diyesordu.

"Kavradığımı sanıyorum!"Hardinyineayağa fırlayarak iskemlesinigeriye itti.Bakışları sertvesoğuktu. "Kesinolan tekbir şeyvarsaoda şu:Bütünbumesele çokgarip!Burnumapisbirkokugeliyor.Bencebumesele tartıştıklarımızdançokdahabüyükveönemli.Kendikendinizeşusoruyusormanız yeter:NedenVakıf için buraya gönderilen ilk gruptaAlurin dışında bir tek birinci sınıfpsikolog yoktu?VeAlurin de öğrencilerine sadece psikolojinin temellerini öğretiyor, onları dahafazlaeğitmemeyeözellikledikkatediyordu."

Kısabirsessizlikoldu.

SonraFara,"Pekâlâ,"dedi."Neden?"

"Çünkübelkidebirpsikoloğunbu işin içyüzünüanlaması,sezmesiolasılığıvardı.HemdeHariSeldon'unişinegelmeyecekkadarçabucak.Öylebirşeyolmadığıiçinbizlersendeleyerekyolumuzadevamediyor,zamanzamangerçekdenilenşeyisislerinarasındabirangörürgibioluyoruz.İşteokadar.VeHariSeldon'unistediğidebuydu!"

Hardinsertbirkahkahaattı."İyigünler,beyler!"

Öfkeylesalondançıktı.

Page 43: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Belediye Başkanı Hardin sigarının ucunu çiğniyordu. Sigar sönmüştü ama Hardin bunu farkedecek halde değildi. Gece uyuyamamıştı. Bu gece de gözüne uyku girmeyeceğini biliyordu.Gözlerindengeceyiuykusuzgeçirdiğianlaşılıyordu.

Yorgunyorgun,"Demekhepsibukadar?"dedi.

"Öylesanıyorum."YohanLeeeliniçenesinegötürdü."Ee,nediyorsun?"

"Fenadeğil...Bununküstahçabir şekildeyapılmasıgerekiyor,anlıyormusun?Yanikararsızlıkladuraklamakyok.Onlaradurumukavramalarınısağlayacakkadarzamantanınmamalı.Emirverecekduruma geldiğimiz zaman da sanki doğduğun günden beri öyle yapıyormuş gibi davranmalısın.Onlarbutavraalışıkolduklarıiçinhemenitaatederler.Tepedeninmeninözelliğibudur.""MütevelliHeyetiozamandakararveremezse..."

"MütevelliHeyetimi?Onları hiç hesaba katma.Yarından sonra o grubunTerminus'un işlerindehiçbirsözhakkıkalmayacak."

Leeağırağırbaşınısalladı."AmaMütevelliHeyetininşuanakadarbiziengellemekiçinhiçbirşeyyapmamasıdagarip!Onlarınbazışeylerinfarkındaolduklarınısöyledin..."

"Farabir rastlantı sonucubazı şeyleri sezdi sanırım.Bazenobeniendişelendiriyor.Pi renne isebelediye başkanlığına seçildiğimden beri benden kuşkulanıyor. Ama açıkçası, aslında MütevelliHeyetiüyelerigerçektenelerolduğunuanlayacakdurumdadeğiller.Onlardabuyetenekyok.Onlarıbir otoriteye boyun eğecek şekilde eğitmişler. İmparatorun son derece güçlü olduğundan eminler.Çünkü o İmparator! İmparator adına çalışan Mütevelli Heyetinin de emirler veremeyeceğineinanıyorlar.ÇünküobirMütevelliHeyeti!Onlarınbazışeylerekarşıkonulacağınıkavrayamamalarıengüçlüsilahımız."

Hardinağırağırkoltuğundankalkaraksoğuksuaygıtınagitti."Aslındaonlarhiçdekötüinsanlardeğiller,Lee.Yanisadeceansiklopedileriyleuğraştıklarızamanzararsızlar.İlerideonlarınsadeceoişleilgilenmelerinidesağlayacağız.AmaişTerminus'unyönetiminegelince,ouzmanlarsonderecebeceriksizler. Haydi, git işe başla bakalım. Artık yalnız kalmak istiyorum." Hardin masasınınköşesineilişerekgözlerinielindekisudolubardağadikti.

Ah, Galaksi, diye düşünüyordu. Keşke kendime göründüğüm kadar güvenebilseydim.Anacreon'lular ikigünsonraTerminus'a inecekler.Benimelimdeonlarakarşıkullanabileceğimnevar?HariSeldon'unelliyıldanberineyikastettiğiyle ilgilibazıyarı tahminlervebirtakımfikirler.Üstelikbentamvegerçekbirpsikolojiuzmanıdadeğilim.Birazpsikolojieğitimigördüm.Veşimdibeceriksizce bu çağın en büyük kafalarının neler düşündüğünü tahmin etmeye çalışıyorum... Farahaklıysa, yani Hari Seldon'un tahmin ettiği tek sorun Anacreon'sa ve onu sadece ansiklopedininkorunmasıilgilendiriyorsa,ozamanbutepedeninmeneolacak?

Hardinomzunusilkereksuyunuiçti.Mahzenealtıdançokdahafazlasayıdakoltukkonmuştu.Sankidahakalabalık bir grupbekleniyormuşgibi.Hardin bunu far kedince, yüzündedüşünceli bir ifadebelirdi.SonraMütevelliHeyetininbaşüyesindenuzaktakibirköşeyeyerleşti.

Mütevelli Heyeti üyelerinin de buna itirazları yoktu anlaşılan. Aralarında fısıldaşarakkonuşuyorlardı. Sonra bu konuşma ıslığa benzer tek heceler halini aldı. Sonunda da uzmanlar

Page 44: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

sustular. İçlerinde sadece Jord Fara oldukça sakindi; bir saat çıkarmış, ciddi bir tavırla bunabakıyordu.

Hardindeöncekendisaatinebirgözattı,sonradaodanınyarısınıkaplayan,camduvarlı,bomboşhücreye.Odadakiilgiçekentekşeydebuydu.Çünkübunundışında,birradyumzerreciğiningitgideazalarak o belirli anı yaklaştırdığını, bir kolun inmesiyle bağlantının kurulacağını gösteren başkahiçbirşeyyoktu.Ve...

Işıklarsönükleştibirdenbire!

Büsbütün sönmediler. Sadece Hardin'in sıçramasına yol açan bir hızla sarılaşıp sönükleştiler.Belediyebaşkanışaşkınşaşkıntavandakilambalarabaktı.Başınıeğerekgözlerinitekrarcamhücreyeçevirdiğinde,artıkoodacığınboşolmadığınıgördü.

Şimdibucamduvarlıhücredebirinsanvardı.Tekerleklisandalyedeoturanbiri.

Bu insan birkaç dakika bir şey söylemedi. Kucağındaki kitabı kapayarak parmaklarını dalgındalgınkapağınasürdü.Sonradagülümsediveyüzübirdenbirecanlandısanki.

Adam,"BenHariSeldon'un,"dedi.Sesiyaşlıveyumuşaktı.

Hardinazkalsınbutanıtmayacevapvermekiçinayağakalkıyordu.Tamzamanındakendinituttu.HariSeldonsankibirsohbetedevamediyormuşgibikonuşmasınısürdürdü."Gördüğünüzgibi,buiskemleye bağlanıp kaldım. Sizi selamlamak için ayağa kalkmam imkânsız. Büyükbabalarınız veninelerinizbenimçağımda,birkaçayönceTerminus'adoğruyolaçıktılar.Ondansonradurumumugüçleştiren bir felç geçirdim. Tabii sizi göremediğimi de biliyorsunuz. Onun için adlarınızısöyleyerek sizi selamlayacağım.Hatta şimdi burada birkaç kişi olduğunuzu da bilmiyorum.Onuniçinbukonuşmayı resmiolmayanbir şekilde sürdürmemgerekiyor.Ayaktaduranınızvarsa lütfenotursun. Sigar da içebilirsiniz. Bunun bana zararı dokunmaz. Usulca, neşeyle güldü. "Nedendokunsun?Benaslındaburadadeğilimki!"Hardinsigarçıkarmakiçinfarkınavarmadanelinicebinesoktu,amasonravazgeçti.

HariSeldonkitabınıyanabıraktı.Sankioradakibiryazımasasınınüzerinekoyuyormuşgibi.Veeliniçekerçekmezdekitapgözdenkayboldu.

Seldon, "Bu Vakıf kurulalı tam elli yıl oldu," dedi. "Bu Vakfın üyeleri tam elli yıl hangi amaçuğruna çalıştıklarını bilmeden uğraşıp durdular. Fakat onların bu amacı bilmemeleri şarttı. Ancakartıkbuşartortadankalktı.

"Birkere...AnsiklopediVakfıaslındauydurmabirşey!Daimadaöyleydi'"

Hardin'inarkasındabirikikişiusulcaboğukboğukbağırdılar.Birileriyerlerindenfırladılar.Amabelediyebaşkanıdönüpbakmadı.

Tabii bu durumHari Seldon'u daha doğrusu onun görüntüsünü etkileyecek değildi. Yaşlı adamkonuşmasını sürdürdü. "Bu, şu bakımdan uydurma bir proje: Ne ben, ne de iş arkadaşlarımansiklopediye aldırıyoruz. Ansiklopedinin bir tek cildi bile yayınlanmasa bu yine de bizietkilemeyecek.Vakıfistediğimizşeyisağlamamızayardımetti.Ansiklopedisayesindeİmparatordanizin almayı başardık.Onun yardımıyla planımız için gerekli yüz bin insanı toplayabildik.Ve yine

Page 45: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

ansiklopedininyardımıylaonlarınçalışmayadalmalarınısağladık.Osıradaolaylargeliştiler.VebukimselerdeVakıftanayrılmaktaçokgeçkaldılar."Buuydurmaprojeüzerindetamelli'yılçalıştınız.Durumuyumuşatmaya,naziksözcükler seçmeyehiçgerekyok.Gerçekbu.Elliyılboyuncasizbuuydurma işle uğraşırken geri çekilme yollarınız kesildi.Artık daha önemli olan bir proje üzerineçalışmaktanbaşkayapabileceğinizbirşeyyok.Veiştegerçekplanımızdabuydu."

"İştebuamaçlasizibelirlibirzamanda,belirlibirgezegeneyerleştirdik.Böyleceelliyılsonundaserbestçe hareket edemeyecek bir şekilde köşeye sıkıştırıldınız. Bundan sonra ve önümüzdekiyüzyıllar boyunca çizilen yoldan ilerlemek zorunda kalacaksınız. Arka arkaya birtakım ivedisorunlar ve tehlikelerle de karşılaşacaksınız. Bazı krizlerle. Bugünlerde bunlardan ilkiyle karşıkarşıya geldiniz. Böyle durumların her birinde hareket serbestliğiniz aynı şekilde kısıtlanacak.Vetabiibuyüzdendebirtek,sadecebirtekyoluseçmekzorundakalacaksınız."

"Buyolupsikolojibilimimizçizdi.Vetabiibununbirnedenidevar.Galaksiuygarlığıyüzyıllardanberidurgunlaşmıştıveağırağırçöküyordu.Amaancakbirkaçkişibununfarkındaydı.ŞimdiyseartıkÇevre merkezden ayrılıyor. İmparatorluğun siyasi bütünlüğü parçalanmaya başladı. Geleceğintarihçileri geçen şu elli yılın bir noktasına gelişigüzel bir çizgi çekecek ve 'İşte Galaksiİmparatorluğuşuradayıkılmayabaşladı,'diyecekler.Bundahaklıdaolacaklar.AmaGalaksidekilerbuyıkılmayıancakbirkaçyüzyılsonrafarkedebilecekler."Çökmedensonrahiçkuşkusuzbarbarlıkdönemi başlayacak. Psiko-tarih bilimimiz bize bu sürenin normal koşullarda tam otuz bin yılsüreceğinibildiriyor.Çökmeyiönleyemeyiz.Bunuistediğimizdeyok.Çünküİmparatorlukkültürüoeski değerini ve canlılığını yitirdi. Fakat çökmeyi izlemesi kesin olan barbarlık döneminikısaltabiliriz.Bunusadecebinyılaindirebiliriz."

"Bukısaltmanınnasılyapılacağını,ayrıntılarınısizesöyleyemeyeceğiz.ElliyılönceVakıflailgiligerçeği size açıklayamadığımız gibi. Bu ayrıntıları keşfettiğiniz takdirde planımız başarısızlığauğrayabilir. Ansiklopediyle ilgili hileyi de daha önce sezseydiniz yine aynı şey olurdu. Çünkü bubilgi yüzünden hareket özgürlüğünüzün sınırları genişler ve olasılıkların sayısı psikolojimizinuğraşamayacağı kadar artardı. "Sözünü ettiğim bu ayrıntıları öğrenemeyeceksiniz. ÇünküTerminus'dapsikologyok.Alurindışındahiçbirzamandaolmadı.VeAlurindebizdenbiriydi."

"Ama size şunu söyleyebilirim: Terminus ve bunun Galaksisinin öbür ucunda olan eşi, birRönesansın tohumlarını oluşturuyorlar. Onlar gelecekte İkinci İmparatorluğu kuracaklar. ŞimdikiivedidurumdaTerminus'unoamacadoğruilerlemeyebaşlamasınısağlayacak."

"Ah, aklıma gelmişken... aslında şimdiki basit, karmaşık olmayan acil bir durum. İleridekarşılaşacaklarınızdançokdahabasit.Budurumunanahatlarınıçizmekgerekiyorsa:GezegeninizinGalaksininhâlâuygarolanmerkezleriyleilişkisikesildi.Veşimdidahagüçlüolankomşularınızsizitehditediyor.Etrafınızıgenişvegitgidebüyüyenbarbarülkelerinsardığıbilimadamlarındanoluşanküçük bir dünyasınız. Giderek genişleyen bir ilkel enerji okyanusunda atom gücü olan bir adagibisiniz.Fakatbunakarşınyinedeacizdurumdasınız.Çünkügereklimadenlerinizyok."

"Onuniçingüçdurumdasınız.Vehareketegeçmeyedezorlanıyorsunuz.Buhareket,yanisorununçözümyolutabiikiçokbelli."

HariSeldon'ungörüntüsüelinihavayauzattıveparmaklarınınarasındatekrarkitapbelirdi.Yaşlı

Page 46: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

adam kitabı açarak, "Geleceğiniz çok karmaşık ve dönemeçli bir yol izleyebilir," dedi. "Fakat neolursa olsun torunlarınıza daima bu yolun önceden çizilmiş olduğunu ve sonunda da yeni, dahabüyükbirİmparatorluğunbeklediğiniöğretin!"

Hari Seldon kitabın üzerine doğru eğilirken birdenbire ortadan kayboldu. Işıklar da tekrarparlaklaştı.Hardinbaşınıkaldırdı.Pirennekarşısındaduruyordu.Uzmanıngözlerindeçoküzgünbirifadevardı.Dudaklarıtitriyordu.

MütevelliHeyetibaşkanıkesin,amaifadesizbirsesle,"Haklıolduğunanlaşılıyor,"dedi."BugeceHeyetlegörüşürmüsün?Ozamansendenneyapmamızgerektiğinedairfikiralacağız."

Üyelerinherbiritekertekerbelediyebaşkanınınelinisıktıvesonraodadançıktılar.Hardinusulcagüldü.Aslındauzmanlarsağlamkarakterlivedürüstinsanlardı.Çünküyanıldıklarınıitirafvekabuledecekkadariyibirerbilimadamıydılar.Amauzmanlariçinçokgeçtiartık.Hardinsaatinebaktı.Artıkherşeyolupbitmiş,Lee'ninadamlarıkontrolüelealmışlardı.BundansonraMütevelliHeyetiemirveremeyecekti.

ErtesigünAnacreon'lularınilkuzaygemileriTerminus'aineceklerdi.Amabudaönemlideğildi.Çünküaltıaysonraonlardaemirveremeyecekbirdurumadüşeceklerdi.

Hari Seldon'un söylediği, Salvor Hardin'in de Anselmhaut Rodrick'in Anacreon'da atom gücüolmadığınıaçıkladığıgün,sezdiğigibi,busorununçözümyolubelliydi.İyicebelliydihemde!

Page 47: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

ÜÇÜNCÜBÖLÜM

BELEDİYE BAŞKANLARI DÖRT KRALLIK - ...Bu ad Vakıf Çağının başlarındaAnacreon vilayetinin Birinci İmparatorluktan ayrılarak bağımsız ve kısa ömürlükrallıklar halini alan bölgelerine verilmiştir. Bu krallıkların en büyük ve güçlüsüAnacreon'du.

...Hiç kuşkusuz Dört Krallığın tarihçesinin en ilgi çekici yanı, Salvor Hardinyönetimi sırasında bu ülkelere geçici olarak zorla kabul ettirilen garip kurumdur...GALAKSİANSİKLOPEDİSİ

Birheyet!

Salvor Hardin'in durumu önceden tahmin etmesi bunu daha hoş bir hale sokmuyordu. Tersinebelediyebaşkanıbubekleyişefenahaldesinirleniyordu.

YohanLeeonunsertönlemleralmasınıöneriyordu."Zamankaybetmemizenegerekvar,Hardin?Onlargelecekseçimekadarhiçbirşeyyapamazlar.Yaniyasalbirşey.Dahabiryılımızvar.Onlarıdefetgitsin."Hardindudaklarınıbüzdü."Lee,şuişihiçbirzamanöğrenemeyeceksin.Senikırkyıldanberi tanıyorumvebusürede 'arkadanusulcasokulma'denilengüzelsanatıbir türlüöğrenemedin."Leesöylendi."Benöylesavaşamam."

"Evet, bunu biliyorum.Belki de güvendiğim tek insan olmanın nedeni de bu."Belediye başkanıduraklayarakbirsigaraldı."Ansiklopedicilere tepedeninmeyaptığımızgündenberiçokyolaldık,Lee. Artık yaşlanıyorum. Altmış iki yaşındayım. Şu son otuz yılın ne kadar çabuk geçtiğini hiçdüşündünmü?"Leedudakbüktü."Benkendimiyaşlıhissetmiyorum.Vebenaltmışaltıyaşındayım.""Evet,amabendeseninosindirimsisteminyok."Hardintembeltembelsigarınıtüttürdü.GençliğindeiçtiğioyumuşakVegatütününeözlemduymaktançoktanvazgeçmişti.TerminusgezegenininGalaksiimparatorluğununher tarafıylaalışverişyaptığıogünlerçoktansonaermişti.Bütüno"EskiGüzelGünler"gibi!Galaksi İmparatorluğudaaynıyolunyolcusuydu.Hardin,yeni İmparatorkimacaba,diye düşündü. Tabii yeni bir imparator varsa... Galaksi! Otuz yıldan beri, yani burada,Galaksininsınırında iletişim bağları koptuğundan beri Terminus için bütün evren kendisi ve etrafındakiDörtKrallıktanoluşuyor!Bukrallıklareskidenaynıvilayetinbölgeleriydiler.Vilayetdebirsektörünbirbölümünüoluşturuyordu.Sektördebirkadrantın,yaniçeyrekdairenin.Kadrantsahertarafayayılmışolan Galaksi İmparatorluğunun bir parçasıydı. Fakat artık İmparatorluk Galaksinin uzak sınırlarıüzerindeki egemenliğini kaybetmişti. Gezegenlerdeki bölgeler krallıklar halini almışlardı.Başlarında da komik operalara yakışacak krallar ve soylular vardı. Önemsiz, anlamsız savaşlarbirbirini izliyor ve hayat yıkıntılar arasında acı bir şekilde sürüyordu.Bir uygarlık yıkılmaktaydı.Atomgücüunutulmuştu.Bilimzayıflıyorvebirmitolojihalinialıyordu.AmasonraVakıfişekarıştı.

Page 48: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

HariSeldon'unburadaTerminus'ta saltbuamaçlakurduğuVakıf.HardinpencereninönündeduranLee'ninsesiniduyarakdaldığıdüşüncelerdenuyandı.Adam,"Geldiler,"dedi."Ensonmodelbiryertaşıtıyla. Köpek yavruları!" Kararsızca kapıya doğru birkaç adım attı. Sonra da dönerek Hardin'ebaktı.

BelediyebaşkanıgülümsediveLee'yegeridönmesiiçinelinisalladı."Onlarıburayagetirmeleriiçinemirverdim."

"Burayagetirmeleriiçinmi?Amaneden?Onlarınkendilerinipekönemlisaymalarınayolaçacakbu." "Belediyebaşkanının resmibir kabulüyle ilgili bütüno seremonilere negerekvar?Ben artıkbürokrasiyleuğraşamayacakkadaryaşlıyım.Ayrıcagençlerleuğraşırkeniltifatındaimayararıolur.Özellikle bu konuda kesin bir söz vermen gerekmiyorsa." Hardin göz kırptı. "Otur, Lee. Ve benivarlığınladestekle.BugençSermakbakımındanbunaihtiyacımolacak."

Leeağırağır,"OSermakdenilengenç,"diyehomurdandı."Çoktehlikeli.Etrafınabirsürüadamtopladı. Sermak'ı önemsememek gibi bir hata yapma. Hardin!" "Ben şimdiye dek kimiönemsemedim?""OhaldeSermak'ıtutuklat.Dahasonraonuelbetbirşeylesuçlarsın."

Hardinbusonöneriyealdırmadı."İştegeldiler,Lee."Birışığınyanmasıüzerinebelediyebaşkanımasasınınaltındakibirpedalabasıncaadamınkapısıyanakayarakaçıldı.

Dört kişilik heyetin üyeleri teker teker içeri girdiler. Hardin nazik bir tavırla elini sallayarakonlara masasının önüne yarım daire şeklinde dizilmiş koltuklara oturmalarını işaret etti. Üyelerbelediyebaşkanınabaşlarıylaselamverdiler,sonradaonunkonuşmasınıbeklediler.

Hardin kapağı acayip bir şekilde işlenmiş olan sigar kutusunu açtı. Kutu çoktan sona eren"Ansiklopedi Uzmanları Çağı'nda yaşamış olan eski Mütevelli Heyeti üyesi Jord Fara'nındı birzamanlar. Santanni'de yapılmış gerçek bir İmparatorluk eseriydi. Ancak şimdi içine Terminus'tayapılmış sigarlar konulmuştu.Heyetin dört üyesi teker teker, ciddi tavırlarla birer sigar aldılar vebunlarısankibirtörenyapılıyormuşgibitavırlarlayaktılar.

Sermak sağdan ikinci koltukta oturuyordu. Gençlerden oluşan bu grubun üyelerinin yaşça enküçük olanıydı. En ilgi çekicisi de.Dik sarı bıyıkları özenle düzeltilmişti, çukura batık gözlerininrengi pek belli değildi. Hardin, diğer üç üyeyle ilgilenmekten vazgeçti. Onlar hiç de önemlideğillerdi.BelediyebaşkanıbütündikkatiniSermak'averdi.GençadamilkkezBelediyeEncümenineüyeseçilmişveociddigrububirkaçdefadafenahaldesarsmıştı.

Hardin yine Sermak'a, "Geçen ayki harika konuşmanızdan sonra ben de sizinle görüşmeyi çokistiyordum,sayınencümenüyesi,"dedi."Hükümetindışpolitikasınayaptığınızsaldırıçokustacaydı."

Sermak'ın gözleri ateş saçıyordu sanki. "İlginiz bana onur veriyor. Bilmiyorum saldırı ustacamıydı,yoksadeğilmiydi?..Amabukonudahaklıolduğumkesindi."

"Belki...Tabiifikirlerinizkendiniziilgilendirir.Fakathenüzçokgençsiniz."

Sermak alayla, "İnsanların çoğu hayatlarının belirli bir çağında bu suçu işlerler," dedi. "Kentinbelediyebaşkanlığınailkseçildiğinizzamanşimdikiyaşımdanküçükmüşsünüz.İkiyaşdahagenç."

Hardin bıyık altından güldü. Çok soğukkanlı, diye düşündü. Sonra da, "Herhalde şimdi sizi

Page 49: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Encümendeçoksinirlendirenoaynıdışsiyasetiçinbenigörmeyegeldiniz?Üçişarkadaşınızadınadakonuşuyormusunuz?Yoksahepinizitekertekerdinlememmigerekecek?"

Dörtgençadambirbirlerineçabucakbirgözattılar.Gözkapaklarıhafifçetitreşti.

Sermaksertbirsesle,."BenTerminushalkıadınakonuşuyorum,"diyeaçıkladı."BuhalkKomitedenilenvekişiliksizkimselerdenoluşanogruptalayıkıylatemsiledilmiyor."

"Anlıyorum.Konuşun,dinliyorum."

"Meseleşu,sayınbaşkan.Bizmemnundeğiliz..."

"'Biz'sözüylehalkıkastediyorsunuz,değilmi?"

SermakdüşmancabakışlarlaHardin'i süzdü.Onunbir tuzakkurduğunudüşünerek soğuk soğuk,"DüşüncelerimiziTerminus'takiseçmenlerinçoğunluğununfikirleriniyansıttığınainanıyorum,"diyecevapverdi."Böylesisizcedahauygunmu?"

"Ah,böylebiraçıklamanınkanıtlanmasıtabiikidahaiyiolur.Amaneyse,sizyinededevamedin.Demekmemnundeğilsiniz...""Evet.OtuzyıldanberiTerminus'usoyarakonubirdışsaldırıyakarşısavunmasız hale sokan bu siyasetten memnun değiliz. Ve gezegenimizin saldırıya uğrayacağı dakesin."

"Anlıyorum.Veonuniçinde...Haydi,devamedin,devamedin."

"Söyleyeceklerimi önceden tahmin etmeniz daha iyi. Ve onun için de yeni bir siyasi partikuruyoruz.BupartiTerminus'unyakıngeleceğiyleilgilenecek.Gelecektekibirİmparatorluklailgilimistik bir 'kader'le değil. Sizi ve uzlaşma yanlısı dalkavuklarınızı defedeceğiz. Hem de yakında.""Ama...Böylecümlelerdensonradaimabir'ama1gelir."

"Bubakımdansöyleyecekbaşkabirşeyyok.Tabiihemen,şimdi istifaedersenizobaşka.Sizdensiyasetinizideğiştirmeniziistemiyorum.Sizeokadargüvenemem.Verdiğinizsözlerinhiçbirdeğeriyok.Sadeceistifanızıkabuledebiliriz."

"Anlıyorum."Hardinayakayaküstüneattıveiskemlesiniikibacağınınüzerindearkayadoğrueğdi."Demek ültimatomunuz bu... Beni uyarmanız büyük nezaket. Ama korkarım buna pekaldırmayacağım." "Bunun bir uyarı olduğunu sanmayın, sayın belediye başkanı.Bu bir prensip vehareketinaçıklanmasıydı.Yenipartikuruldubile.Yarınresmençalışmayadabaşlayacak.Uzlaşmayıneistiyoruz,nedebunugerekligörüyoruz."

Açıkçası kente yaptığınız hizmetleri göz önüne aldığımız için size bu kolay çıkış yolunugöstermek istedik.Tabii sizinbunukabuletmeyeceğinizibiliyordum.Amaartık içimrahat.Vicdanazabıdaçekmeyeceğim.Bundansonrakiseçimlerdeistifanıngerekliolduğunusizedahaşiddetlevekaçınılmazbirbiçimdekanıtlayacak."

Sermakayağafırladı.Arkadaşlarınadakalkmalarınıişaretetti.Hardinelinikaldırdı."Birdakika.Oturun!"Sermakkoltuğunapekçabukyerleşti.Hardincidditavırlarakarşıniçiniçingülüyordu.Sermakbütünbusözlerinerağmenyinedebendenbirteklifbekliyor,diyedüşündü.Birteklif.

Sonrakonuşmayabaşladı."Dışpolitikamızınkesinolarakneşekildedeğiştirilmesiniistiyorsunuz?

Page 50: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Dört Krallığa şimdi, hemen saldırılması gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Dördüne birden, aynızamanda?""Benimböylebiröneridebulunduğumyok,sayınbelediyebaşkanı.Bizimteklifimizçokbasit:Bütünbuödünvermehemensonaerdirilsin.Yönetiminizboyuncakrallıklarabilimselyardımyapmasiyasetini izlediniz.Onlaraatomgücünüverdiniz.Topraklarındakigüçsantralleriniyenidenyapmalarınayardımettiniz.Tıpklinikleri,kimyalaboratuvarlarıvefabrikalarkurdunuz.""İtirazınıznedir?"

"Bütün bunları onların bize saldırmalarını engellemek için yaptınız. Bunlar düşmana verilenrüşvetlerdi. Ve siz dev bir şantaj oyununda budala durumuna düştünüz. Düşmanların Terminus'usömürerek kupkuru bırakmalarına izin verdiniz. Sonunda ne oldu?Artık o barbarların elindeyiz!""Nebakımdan?"

"Onlaraatomgücünüverdiniz.Silahlarda.Hatta filolarındakigemilerinbakımlarınıdayaptınız.Şimdibuülkeleryıllaröncekindençokdahagüçlüler.Budüşmanlarıntaleplerigüçgeçtikçeartıyor.SonundayenisilahlarıylazorkullanarakTerminus'uilhakedecekler.Veböylecebütünisteklerinibirseferde elde etmiş olacaklar. Şantajlar genellikle böyle sonuçlanmazmı?" "Peki, önerdiğiniz çarenedir?"

"O rüşvetleri hemen kesin. Daha fırsat varken. Bütün kaynaklarımızı Terminus'un kendisinigüçlendirmesiiçinharcayın.Veilksaldırandasizolun."

Hardin genç adamın ince, sarı bıyığını adeta marazi bir merakla inceliyordu. Bir yandan da,Sermak kendisine çok güveniyor, diye düşünüyordu. Yoksa böyle konuşmazdı. Sözlerinin, halkınönemlibirbölümünündüşünceleriniyansıttığıkesin.Önemlibirbölümünün...

Ama konuşmaya başladığı zaman sesinden kafasından endişeli düşüncelerin geçtiği hiçanlaşılmıyordu.Adetaumursamazca,"Sözlerinizbittimi?"diyesordu."Şuaniçin,evet."

"Pekâlâ.Şuarkamdakiduvaraasılı,çerçeveli levhayıgördünüzmü?Lütfenüzerindeyazılıolanıokuyun."Sermak'ındudaklarıbüküldü."Levhada,'Şiddetbeceriksizlerinbaşvurduğuensonçaredir,'yazılı.Buyaşlıbiradamagörebirprensip,sayınbaşkan."

"Benoprensibigençbiradamkenuyguladım,sayınencümenüyesi.Osıradasizdünyayagelmeküzereydiniz.Amabelkiokuldaykenoolayıkitaplardaokudunuz."

Hardin,Sermak'ıdikkatlesüzereksözlerinedevametti."HariSeldon,Vakfıburadakurduğuzamangörünüşte amacı büyük bir ansiklopedinin hazırlanmasını sağlamaktı. Biz de elli yıl o hayalinpeşindenkoştuk.AncakondansonraSeldon'unasılamacınıanladık.Osıradaartıkçokgeçkalmıştık.Eski imparatorluğun merkezleriyle olan bağlantılarımız kesildiği zaman bir tek kente toplanmışbilim adamlarından oluşan bir dünyaydık. Endüstrimiz yoktu. Etrafımızı yeni kurulan krallıklarsarmıştı Bu ülkeler bize düşmandılar ve barbar insanlarla da doluydular. Biz bu barbarlıkokyanusunda küçücük bir atom gücü adası gibiydik. Bu yüzden de son derecede değerli bir avsayılıyorduk."

"Anacreon şimdi olduğu gibi o zaman da bu krallıkların en güçlüsüydü. Terminus'ta üs kurmahakkınıistedivebunudaeldeetti.Kentinozamankiyöneticileri,yaniAnsiklopediUzmanlarıbununbütün gezegenin ele geçirilmesi planının ilk parçası olduğunu anladılar. Ben hükümetin başına

Page 51: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

geçtiğim sırada durum böyleydi. Siz benim yerimde olsaydınız ne yapardınız?" Sermak omzunusilkti."Buakademikbirsoru.Neyaptığınızıbiliyorum."

"Ama ben bunu yine de tekrarlayacağım. Belki de önemli noktayı kavrayamadınız. O zamanmümkünolduğukadar güç toplayarak savaşmak için adeta önünegeçilemezbir istekduyuyorduk.Ancakaslındaböylebirşeyenkolayyoldur.İnsanıngururuvekendisineolansaygısıbakımındandaen tatmin edici çaredir. Ama hemen her zaman en budalaca yol da sayılır. Aslında siz bunuyapardınız.Demin 'İlk saldıranda siz olun,' demenizdende bu anlaşılıyor...Amaben savaşmadım.Onun yerine birer birer diğer krallıkları ziyaret ettim.Onlara atomgücünün sırrınınAnacreon'unelinegeçmesine izinvermelerininkendigırtlaklarınıkesmek içinençabukyokolacağınıanlattım.Onlarausulcaoakıllıca işiyapmalarını salıkverdim.Hepsiokadar.AnacreongüçleriTerminus'aindikten bir ay sonra onlara üç komşuları bir arada bir ültimatomverdiler.Yedi gün içinde bütünAnacreon'lular Terminus'tan ayrıldılar... Şimdi bana söyleyin. Şiddete başvurmak için neden varmıydı?"

Gençencümenüyesisigarınınizmaritinedüşüncelidüşüncelibaktı.Sonradayakmamakinesininborusunaattı. "Açıkçasıbenbugünküdurumlaaradabirbenzerlikgöremiyorum.Ensülinbir şekerhastasının ameliyat olmadan normal hale gelmesini sağlar. Buna karşılık apandisitin ameliyatedilmesigerekir.Başkaçareyokturçünkü.Bütündiğeryollarbirişeyaramadığızamansonçareyebaşvurulur.Başkatürlüolabilirmi?Amabizibunazorladığınıziçinsuçluyinesizsiniz."

"Benmi?Ah, şu taviz politikam!Durumumuzun gerektirdiği ana ihtiyaçları hâlâ kavrayamamışolduğunuz anlaşılıyor. Terminus'un dertleri Anacreon'lularm çıkıp gitmeleriyle sona eriniyordu.Tersinesorunlaryenibaşlıyordu.DörtKrallıkbizeeskisindendahadadüşmandı.Çünkübudörtülketekertekeratomgücünüistiyordu.Amaherbiridediğerüçündenkorktuğuiçinbizesaldıramıyordu.Aslındabizçokkeskinbirkılıcınüzerindedengededuruyorduk.Biryönedoğruhafifbirsallanmadurumunkötüyegitmesinenedenolacaktı...Örneğin,bir krallık çokgüçlendiği takdirde.Yada ikiülkeanlaştıklarızaman...Anlıyormusunuz?""Tabiianlıyorum.İştetamosıradasavaşmakiçinbütüngücünüzlehazırlanmalıydınız."

"Tam tersine. Savaşı tümüyle önlemeye çalışmanın tam zamanıydı. Ben krallıkları birbirlerinedüşürdüm."

Herbirinesıraylayardımettim.Onlarabilim,ticaret,eğitim,tıpsundum.Terminus'uonlariçinbiraydançok,gelişenbirdünyaolarakdahadeğerlibirhalesoktum.Busiyasetotuzyıletkilioldu."

"Evet,amabubilimselarmağanlarıçokrezilcemaskaralıklarlasüslemekzorundakaldınız.Buişiyarıdin,yarıpalavrahalinesoktunuz.Birrahiplerhiyerarşisivekarmaşık,anlaşılmazbirdiniayinyarattınız." Hardin kaşlarını çattı. "Ee, ne olmuş? Bunun şimdiki tartışmayla ne ilgisi olduğunuanlayamadım! Bu işe önce o şekilde başladım. Çünkü o barbarlar bilimimizi bir tür sihirli büyüsayıyorlardı.Bilimi onlara bu şekilde kabul ettirmek daha kolaydı.Rahiplik kendi kendine gelişti.Belkionlarayardımediyoruz.Çünkübuenkolayyol.Amabuönemsizbirmesele."

"Fakatgüçsantrallerininbaşlarındabu rahiplervar.Buysahiçdeönemsizbirmeselesayılmaz.""Doğru ama o rahipleri de biz eğittik. Ellerindeki araç gereçler konusundaki fikirleri tümüyledeneysel.Vebunlarınetrafınısaranooyunlaradatamanlamıylainanıyorlar."

Page 52: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Amayabiribuoyununötesinigörürdedeneyselliğinibiryanaitmedehasınıgösterirse?Onunasıltekniğiöğrenmesinivebilgisinienfazlaparaverentarafasatmasınıneengelleyebilir?Ozamankrallıklar için ne değerimiz kalır?" "Böyle bir olasılık çok zayıf. Olayların fazla derinineinmiyorsunuz, Sermak. Krallıkların bulundukları gezegenlerde yetişen en uygun insanlar her yılburaya, Vakfa gönderiliyor ve birer rahip olarak eğitiliyorlar. Onların içinden en kafalılarıaraştırmacı olarak burada kalıyor. Buradan ayrılanların bilimin ana temelleri konusunda hemenhiçbir fikirleri yok. Daha da kötüsü, onlara çarptırılmış bir bilgi veriliyor. Eğer bu insanlardanbirinin bir çırpıda atomun, elektroniğin ve hiper-eğrinin sırrını çözeceğini sanıyorsanız, o zamanbilim konusunda çok budalaca ve pek de romantik bazı fikirleriniz var demektir. O kadarilerleyebilmekiçinolağanüstübirkafaveömürboyusürenbireğitimgereklidir."

Bu konuşma sırasında Yohan Lee birdenbire ayağa kalkarak odadan çıkmıştı. Hardin'in sözlerisona ererken tekrar içeri girdi. Belediye başkanına doğru eğildi. İki adam aralarında fısıldaştılar.Lee,Hardin'ekurşundanyapılmışbirsilindirverdi.Sonragruptakileredüşmancabirtavırlabakarakyerinegeçti.Hardinsilindirielindeçevirirkenkirpiklerininaltındanheyetebaktı.Sonradasilindirinucunubirdenbiresertçe,hızlaçevirerekaçtı.GruptansadeceSermaksilindirdendüşenrulohalindekikâğıdaçabucakbirgözatmakakıllılığınıgösterdi.

Hardin,"Kısacası,beyler,"dedi."Hükümetneyaptığınıbildiğigörüşünde."

Konuşurkenbiryandandakâğıdıaçarakokumayabaşladı.Sayfakarmaşıkveanlamsızbirşifreyledoluydu.Asılhaberseüçkelimeliktivekâğıdınbirköşesinekurşunkalemleyazılmıştı.Hardinbunaçabucakgözgezdirdiktensonrakâğıdıyakmamakinesininborusunakayıtsızcaattı.

Hardin,"Korkarımgörüşmemizböylecesonaeriyor,"diyeekledi."Hepinizletanıştığımiçinçokmemnunum.Geldiğiniziçinteşekkürler."Üyelerinherbirinineliniçabucaksıktı.Veheyetodadançıktı.Hardingülmeyihemenhemenunutmuştu.AmaSermak'lasessizüçyardımcısıonaduyamayacakkadaruzaklaştıktansonrahafifhafifbirkahkahaattı.SonraneşeyleLee'yebaktı.

"Bublöflersavaşınınasılbuldun,Lee?"

Leeaksiaksihomurdandı."Sermak'ınblöfyaptığındanpekdeemindeğilim.Eğeronakarşıuysaldavranırsan, gelecek seçimi, kendisinin de iddia ettiği gibi kolaylıkla kazanır." "Ah, bumümkün...olabilir.Tabiidahaöncebirşeyolmazsa."

"Bu kez ters bir şey olmamasına özellikle dikkat et,Hardin. Bu Sermak'ın yandaşları olduğunusana söyledim. Ya bundan sonraki seçime kadar beklemezse? Şiddetle ilgili görüşüne karşın, birzamanlarsenvebendebazışeylerizorlakabulettirmiştik."

Hardintekkaşınıkaldırdı."Bugünkötümserliğinüzerinde,Lee.Aksiliğinde.Yoksaşiddettensözetmezdin.O küçük tepeden inmemiz kimsenin hayatınamal olmadı, bunu unutma.Uygun bir andaalınangereklibirönlemdio.Herşeyıstırapvermedenvefazlauğraşmadanhalledildi.AmaSermak'agelince... O, bambaşka bir durumla karşı karşıya. Lee, sen ve ben o eski Ansiklopedi Uzmanlarıdeğiliz.Bizhazırlıklıyız.Adamlarını budelikanlılarınpeşlerineusulca sal, azizdostum.Tabii gözhapsindeolduklarınıfarketmesinler.Amaadamlarındagözlerinidörtaçsınlar,olurmu?"

Leeburukbirneşeylegüldü."Bukonudakiemirlerinibekleseydim,çokiyiolurdu,öyledeğilmi,

Page 53: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Hardin?Sermakveyardımcılarıbiraydanberigözhapsindeler."

Belediyebaşkanıdahafifçegüldü."Bendenöncedavrandın,öylemi?Pekâlâ..."Birandurdu,sonrada usulca ekledi. "Ha, aklıma gelmişken... Elçi Verisof, Terminus'a dönüyor. Burada fazlakalmayacağınıumarım."

Birazdadehşetdolukısabirsessizlikoldu.

Sonra Lee, "Gelen haber bumuydu?" diye sordu. "Kriz noktası yaklaşıyor mu?" "Bilmiyorum.Verisof'unanlatacaklarınıdinlemedikçebukonudabirşeysöyleyemem.Amatehlikeanıyaklaşıyorolabilir.Zatenbununseçimdenönceolmasıdagerekiyor.Neo?Pekdehşetekapılmışgibibirhalinvar."

"Bu işin sonunun nereye varacağını bilmiyorum da ondan. Kolay anlaşılamayan bir adamsın.Elindekikozlarıinsanagöstermiyorsun."

"Yani bu senin de Sermak'ın yeni partisine gireceğin anlamına mı geliyor?" Lee istememesinekarşın güldü. "Pekâlâ, sen kazandın. Artık öğle yemeğine gidelim mi?" Hardin'e atfedilen birçoknüktelisözveözdeyişvardı.Belediyebaşkanıgerçektendeböylesözleremeraklıydıvebunlardanbiri de, belirli bir olayda, "Açık açıkdavranmanınyararları vardır, özellikle adınız 'ince zekâlıya'çıkmışsa,"deyişidir.

Poly Verisof da birçok kez bu ilkeye uygun olarak davranmıştı. Çünkü Anacreon'daki çiftegörevinebaşlayalıtamondörtyılolmuştu.Butürbirgörevinyerinegetirilmesi,Verisofasıksık,hiçdehoşolmayanbirşekilde,kızgınmadenibirzemindeçıplakayakladansetmeyideanımsatmıştı.

Verisof, Anacreon'luların başrahibiydi. O barbarlar için son otuz yılda Hardin'in yardımıylayarattıklarıdininmerkeziolanVakfıntemsilcisiydi.Buyüzdenadamartıkkendisinemüthişbıkkınlıkverenbirsaygıgörüyordu.ÇünküVerisofetrafınısaranbutörenveayinlerdenbütünkalbiylenefretetmekteydi. AmaVerisof, AnacreonKralı için hem korkulan, hem de ele geçirilmek istenilen birgücünelçisiydi.Öleneskiyaşlıkraliçinde,tahtaçıkantorunuiçindeböyleydibu.

GenelolarakVerisof'unkisıkıcıbirgörevdi.ElçiüçyıldanberiilkkezVakfagitmesinenedenolansarsıcıolayakarşınbuyolculuğuyinedebirtatilsayıyordu.

Verisof ilk olarak büyük bir gizlilik içinde yolculuk yapmak zorunda kalmıyordu. Bu kez deHardin'inaçıkaçıkdavranmamaklailgiliprensibindenyararlandıyine.

Elçisivilelbiselerinigiydi.Buda tekbaşınayinebir tatilyadabayramsayılırdı.Verisof,Vakfagidenbiryolcugemisindeikincimevkideseyahatetti.Terminus'aerişirerişmezdeuzaylimanındakikalabalığın arasından geçip, genel vizitelefonla belediyeyi aradı. "Adım Jan Smite," dedi. "Bugünöğledensonrabaşkanlarandevumvardı."

Karşısındakiifadesizsesli,amabecerikligençbirkızbiryeriaçarakbirkaçkelimekonuştu.SonradaVerisof'açabucak,"BelediyeBaşkanıHardinsiziyarımsaatsonragörecek,efendim,"diyebilgiverdiveekrankarardı.

Terminus'un Anacreon elçisi gazetenin son sayısını alarak ağır ağır belediye parkına gitti. İlkgördüğüboşbankaoturarakbaşyazıyı,sporsayfasını,çizgiromanlarıokuyarakzamanıngeçmesini

Page 54: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

bekledi. Yarım saatin sonunda Terminus Kenti gazetesini koltuğunun altına sıkıştırarak belediyebinasınagirip, bekleme salonunagitti.Bütünbu sıradahiçkimseonu tanımadı.Çünküortada açıkaçıkdolaştığıiçinkimsedönüpkendisinedikkatlebakmadı.

Verisofiçerigirerken,Hardindemasasındanbaşınıkaldırarakgülümsedi."Birsigariç.Yolculuknasılgeçti?"Verisofkutudanbirsigarseçti."İlgiçekicigeçti.Yanımdakikamaradabirrahipvardı.Radyoaktifsentetiklerkonusundaözelbirkursgörmekiçinburayageliyordu.Şukansertedavisiyleilgilikursiçin..."

"Ah,herhalderahipkurstan'radyoaktifsentetikler'diyesözetmedi?"

"Nemünasebet!Omalzemelerrahipiçin'KutsalYiyeceklerdi."

Başkangülümsedi."Devamet."

"Beniteolojikbirtartışmayasoktuzorla.Vebeniiğrençmaddeciliktenkurtarıpyüceltmekiçindeelindengeleniyaptı."

"Vebaşrahibinitanımadı,öylemi?"

"Arkamdakırmızıcüppemolmadığıiçinnasıltanıyabilirdi?AyrıcaobirSmyro'luyduzaten.Amaotartışmabenimiçinilgiçekicioldu.Bilim-dinininyayılıpköksalmasışaşılacakbirşey,Hardin.Bukonuda bir tez bile yazdım. Sırf eğlenmek için. Bunun yayınlanması hiç de hoş olmaz. Konuyasosyolojiaçısındanbakıldığızamanşusonucavarılıyor:İmparatorluksınırlardaçökmeyebaşladığısıradabilimdesaltbilimolarakdışdünyalardabaşarıyaerişemedi.Biliminkendisiniyenidenkabulettirebilmesi için başka bir kılığa girmesi gerekiyordu. O da bunu başardı. Sembolik mantığauyguladığın zaman sorun kolaylıkla hallediliyor." "Çok ilgi çekici!" Hardin ellerini ensesindekenetledi,sonrabirdenbire,"Anacreon'dakidurumuanlatmayabaşlabakalım,"dedi.

Elçikaşlarınıçatarakdudaklarınınarasındakisigarıçekti.Bunatiksintiylebakaraksigarıtablayakoydu."Durumoldukçakötü."

"Yoksakalkıpburayagelmezdinzaten."

"Tabii gelmezdim. Anacreon'da kilit mevkiindeki adam Naip Prens Wİenis. Kral Lepold'unamcası..." "Biliyorum. Fakat Kral Lepold gelecek yıl reşit olacak. Öyle değil mi? Yanılmıyorsamşubattaonaltısınıdolduracak."

"Evet." Elçi bir an duraksadıktan sonra alayla ekledi. "Tabii o zamana kadar yaşayabilirse.Lepold'unbabasıkuşkuuyandıracakşekildeöldü.Biravsırasındabiriğne-kurşungöğsünesaplandı.Bununbirkazaolduğuaçıklandıtabii."

"Mıh...Anacreon'daykenWienis'ledekarşılaştımsanırım.Anacreon'luları,Terminus'tandefettiğimogünlerde.Senosıradaelçideğildintabii.Durbakayım...TanıştığımoWienis,eğeryanılmıyorsam,esmerbirgençti.Siyah saçlıydıve sağgözüde şaşıydı.Burnudabirazacayipbiçimdeydi.Çengelgibi." "Ta kendisi. Gözü hâlâ şaşı, burnu da kanca gibi. Ama saçları artık kırlaştı. Oyununu dakalleşçe oynuyor. Neyse ki, gezegenin en ahmak insanı da o. Tabii kendisini şeytan kadar kurnazsanıyor.Buyüzdendeahmaklığıdahabelirginbirhalalıyor.""Genellikleöyleolur."

Page 55: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Wienisbiryumurtayıkırmakiçinonaatomtabancasıylaateşedeninsanlardan.Yaşlıkralikiyılönceöldüğüzamannaibintapınakmülkünekoymayakalkıştığıvergidebunukanıtlıyorzaten.Bunuhatırlıyormusun?"

Hardindüşüncelibir tavırla, "Evet,"dergibibaşını salladı.Sonradagüldü. "Rahipleravazavazbağırıştılardı."

"Hemdeöylebağırıştılarki, sesleriniLucreza'daduyabilirdin.Wienisogündensonra rahiplerekarşı daha ihtiyatlı davranmaya başladı. Ama hâlâ her işi en zor yoldan halletmeye çalışıyor. Birbakımabizimiçinkötübirşeybu.PrensWienis'inkendinesonsuzgüvenivar."

"Herhalde bunun kökeninde müthiş bir aşağılık kompleksi gizli. Kralların küçük oğullarındagenelliklegörülürbu."

"Amaaynıkapıyaçıkıyorbu.Wienis,Vakfasaldırmak içinçıldırıyor.Ağzıköpürüyoradeta.Buisteğini gizlemeye de pek çalışmıyor. Ayrıca silah gücü açısından da bunu yapabilecek durumda.Yaşlı kral çok iyi bir uzay filosu kurmuştu. Wienis de şu son iki yılı uyuyarak geçirdi aslında.Tapınağa da vergiyi yeni silahlar alabilmek için koymaya kalkıştı. Bunu başaramayınca da gelirvergisiniikikatınaçıkardı.""Bunakızanolmadımı?"

"Oldu ama önemli sonuçlar doğuracak kadar değil. Krallıkta ondan sonraki haftalar boyuncabaştaki yöneticilere itaat etme konulu vaazlar verildi. Tabii Wienis bu yüzden rahiplere minnetduymadıodabaşka."

"Pekâlâ.Geneltabloyukavradım.Şimdibananelerolduğunuanlat."

"İki hafta önce bir Anacreon ticaret gemisi eski İmparatorluk filosundan kalma bir savaşkruvazörüylekarşılaştı.Herhaldebugemienaşağıüçyüzyıldanberiuzaydadolaşıyordu.Hardin'ingözlerindeilgidolubirifadebelirdi,yerindedoğruldu."Evet,bendebundansözedildiğiniişittim.SeferBölümübanabaşvurarakogemiyielegeçirmemiistedi.Kruvazörüincelemekniyetindelerdi.Anladığımagöre tekne iyidurumdaymış."Verisofalayla,"Hemdeçok iyidurumda,"diyekarşılıkverdi. "Wienis geçen hafta gemiyi Vakfa vermek istediğini öğrendiği zaman az kalsın krizgeçiriyordu.""Banahenüzcevapvermedi."

"Verecek de değil. Daha doğrusu sana silahlarla cevap vermek niyetinde. Yani... öyle sanıyor.Anacreon'dan ayrıldığım gün Prens Wienis bana geldi ve Vakfın bu savaş kruvazörünü tamiretmesini istedi. Gemi onarıldıktan sonra Anacreon filosuna teslim edilecekmiş.Wienismüthiş birküstahlıkla, geçen haftaki başvurudan Vakfın, Anacreon'a saldırmayı planladığının anlaşıldığınısöylemekcüretinigösterdi. 'Vakıfsavaşkruvazörünüonarmayayanaşmadığıtakdirdekuşkularımdahaklıolduğumuanlayacağım,' dedi. 'OzamanAnacreon'u savunmak içingerekenönlemleri almakzorundakalacağım.'Aynenbukelimelerikullandı.Zorundakalacakmış!İştebendebuyüzdenkalkıpburayageldim."Hardinusulcabirkahkahaattı.

Verisof da gülümsedi ve konuşmasını sürdürdü. "Tabii senin geminin onarımını reddetmenibekliyor. O zamanWienis içinmükemmele bir bahane olacak bu. Prense göre hemen Terminus'asaldırmakiçinşahanebirbahane!"

"Bunu anlıyorum, Verisof. Neyse, en aşağı altı ayımız var. Onun için gemiyi tamir ettir ve

Page 56: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

saygılarımlabirliktePrensesun.Hattagemiyesevgivesaygımızınbirişaretiolarak'Wienis'adınıdakoy."Hardınyinegüldü.Verisofdahafifçegülümseyerekonakarşılıkverdi."Herhaldebumantıklıbiradım,Hardin.Amaendişeliyim."

"Neden?"

"Harika bir gemi bu.O günlerde gemi yapmasını gerçekten iyi biliyorlarmış. Büyüklüğü bütünAnacreon filosununkinin yarısına eşit. Gemide bir gezegeni uçuracak güçte atom topları var.Korunma perdesiyse Q ışınlarına dayanacak gibi. Hem de radyasyon oluşmadan. Gemi çok iyi,Hardin." "Görünüşte öyle, Verisof, görünüşte. Aslında Wienis'in şimdi elinde olan silahlarlaTerminus'ukolaylıklayenebileceğiniikimizdebiliyoruz.Hemdebunukruvazörükendifilomuzdakullanmak için tamir edemeden başarır.O halde kruvazörü de Prense hediye etmemizin ne önemiolur?AslındaAnacreon'lahiçbirzamansavaşmayacağımızıbiliyorsun."

"Evet,herhalde...tabii."Elçibaşınıkaldırdı."AmaHardin...""Evet?Nedensustun?Devametsene."

"Dinle. Aslında bu beni ilgilendiren bir konu değil, ama gazeteyi okudum." Verisof, TerminusKentigazetesinimasayabırakarakbaşsayfayıişaretetti."Neoluyor?"

Hardingazeteyekayıtsızcabirgözattı."BirgrupEncümenüyesiyenibirsiyasipartikuruyorlar.""Gazetede de öyle yazıyor." Elçi sıkıntılı sıkıntılı kımıldandı. "İç meseleleri benden çok daha iyibildiğininfarkındayım.Fakatbuadamlarsanaheryoldansaldırıyorlar.Birşiddetebaşvurmadıklarıkalıyor. Bu kadar güçlüler mi?" "Ne yazık ki öyle. Belki de bundan sonraki seçimde BelediyeEncümeninitümüylekontrollerialtınaalacaklar."

"Bunudahaönceyapmalarıimkânsızmı?"Verisof,belediyebaşkanınayanyanbaktı."Kontrolüelegeçirmekiçinseçimlerdışındadabazıyollarvardır."

"SenbenimWienisolduğumumusanıyorsun?"

"Hayır. Ama o geminin onarımı aylar alacak. Kruvazör onarılır onarılmaz da Anacreon'larsaldıracaklar. Bu kesin. Boyun eğerek gemiyi tamir etmeyi kabullenmemizi korkunç ve feci birzayıflık olarak alacaklar. İmparatorluk kruvazörü de Wienis'in gücünün hemen hemen iki katınaçıkmasınısağlayacak.Başrahipolduğumdannekadareminsem,PrensinTerminus'asaldıracağındanda öylesine eminim. Neden kendini tehlikeye atıyorsun? Bence iki yoldan birini seçebilirsin. YaEncümeneplanınıaçıklayadaAnacreon'ubusorunuşimdihalletmeyezorla."

Hardin kaşlarını çattı. "Acanreon'u şimdi mi zorlayayım? Tehlike anı gelmeden mi? İşte enyapmamamgerekenşeydebu.HariSeldon'uveplanıunutma."

Verisof bir an kararsızca duraladıktan sonra, "Demek bir plan olduğundan kesinlikle eminsin?"diyemırıldandı.

Hardin soğuk bir tavırla cevap verdi. "Bu konuda en ufak bir kuşku bile olamaz. ZamanMahzenininaçılışındabendevardım.Seldon'ungörüntüsüplanıaçıkladı."

"Ben bunu kastetmedim, Hardin. Ben sadece bin yıl ilerisinin önceden tahmin edilebileceğineinanamıyorum.Bumümkünmü?BelkideSeldonkendisinifazlaönemsedi."

Page 57: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Hardin alayla gülünce,Verisof durakladı bir an. Sonra da telaşla ekledi. "Neyse... Ben psikologdeğilim." "Evet, öyle.Hiçbirimiz de değiliz.Ama gençliğimde bir süre psikoloji eğitimi gördüm.Yani psikoloji biliminin neleri başarabileceğini öğrenecek kadar. Fakat ben psikolojinin buniteliklerindenyararlanamıyorum,odabaşka.Seldon'uniddiaettiğişeylerinhepsinideyaptığıkesin.Vakıf,Seldon'unda söylediğigibi bilimselbir sığınakolarakkuruldu.Bununaracılığıylaölmekteolan İmparatorluğun kültür bilimleri yeni başlayan ve yüzyıllarca sürecek olan barbarizm çağıboyunca korunup saklanacak. Barbarlık çağının sonunda da yeniden canlandırılacak İkinciİmparatorluğunkurulmasısağlanacak."

Verisofbirazdakuşkuylabaşınısalladı."Herşeyinböyleolmasıgerektiğinibilmeyenyok.Amatehlikeyi göze alabilecek durumda mıyız? Belirsiz bir gelecek uğruna şimdiyi tehlikeye atabilirmiyiz?""Bunamecburuz.Çünkügelecekbelirsizdeğil.Seldongeleceğihesapladıveplanınıdaçizdi.Tarihimizdeki her krizli anı önceden hesapladı. Bunların her biri de bir dereceye kadar bir acildurumunbaşarıylasonuçlandırılmasınabağlı.Şimdikideikinciacildurum.Yoldan,plandanenufaksapmanınnelereyolaçacağınıdaGalaksibiliri""Bunlarboştahminler."

"Hayır!HariSeldon,ZamanMahzenindeherkrizliandahareketserbestliğimizinkısıtlanacağınıvebizeaçıkbirtekyolkalacağınısöyledi."

"Öncedenkararlaştırılanodarveçetinyoldailerleyeceğizyani."

"Evet,koşullaroyoldansapmamızıengelleyecekşekildegeliştirildi.Şimdi...bununtersinidüşün.Seçebileceğimiz birden fazla yol olduğu sürece henüz kriz anına erişmemişiz demektir. Her şeyieldengeldiğisüreceolurunabırakmalıyız.Bendeböyleyapmakniyetindeydim."

Verisofcevapvermedi.Öfkelibirsessizlikiçindealtdudağınıdişleyipduruyordu.Hardinsorunuonunla konuşalı sadece bir yıl olmuştu. YaniAnacreon'un düşmanca hazırlıklarına karşılık vermesorununu.AmaHardinbunudaVerisof,Anacreon'lularadahafazlaödünvermeyeyanaşmadığıiçinyapmakzorundakalmıştı.Hardinelçisininkafasındangeçendüşünceleriokumuşgibiydi."Bukonuyusanahiçaçmamışolmayıyeğlerdim."

Verisofhayretle,"Nedenböylesöylüyorsun?"diyebağırdı.

Çünküartıkileridenelerolabileceğinibirazbilenaltıkişivarşimdi.Senveben.DiğerüçelçiveYohanLee.Seldon'unbunukimseninbilmesiniistemediğinisanıyorum.Hattabundankorkuyorum.""Neden?"

"ÇünküSeldon'un ileripsikolojibilimininbile sınırlarıvardı.Bubilimbirbirinebağlıolmayanbirçokdeğişkenihesabakatamazdı.Seldonbirtekkişininyakınyadauzakgeleceğinidepektahminedemiyordu. Sonuçta sen de gazlarla ilgili kinetik teoriyi tek tek moleküllere uygulayamazsın.Seldonkalabalıklarlaçalışıyordu.Kitlelerle,Gezegenlerdolusuinsanla.Üstelikkendihareketlerininnesonuçlarvereceğiniöncedentahminedemeyenkörkitlelerle.""Bunupekanlayamadım!"

"Dahaanlaşılırbiraçıklamayapmamimkânsız.Psikolojikonusundameseleyibilimselbirşekildeaçıklayacak kadar bilgim yok. Ama şu kadarını sen de biliyorsun: Terminus'da eğitim görmüşpsikoloji uzmanları bulunuyor. Bu bilim konusunda yazılmış matematiksel kitaplar da. Seldon'unTerminus'da geleceği tahmin edebilecek birinin bulunmasını istemediği kesin. Seldon bizim körü

Page 58: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

körüne ilerlememizi amaçlıyordu. Böylece kitle psikoloji yasalarına göre doğru yoldailerleyecektik. Sana vaktiyle de söyledim. Anacreon'luları buradan ilk kovduğum zaman nereyedoğru gittiğimizi hiç bilmiyordum.Bütün isteğim güç dengesini korumaktı, hepsi o kadar.Ancaksonradanolaylarınbir aradabir şekiloluşturduklarınıgördüğümüsandım.Ancakbubilgiyegöredavranmamak için elimden geleni de yaptım. Durum önceden sezildiği için işe karışılması planıaltüstederdi."

Verisofdüşüncelidüşüncelibaşınısalladı."Anacreon'daki tapınaklardadabununkadarkarmaşıkiddialarduydum.Hareketiçinenuygunolananıngeldiğininasılanlayacaksın?"

"Bunu farketti bile. Savaş kruvazörünü tamir ettiğimiz an artık Wİenis'i hiçbir şeyindurduramayacağınıitirafediyorsun.Obakımdanikincibiryololamayacak."

"Evet."

"Pekâlâ. Bu dış işlerimizle ilgili bir sorun. Şimdi... gelecek seçimlerde yeni ve düşman birEncümeninyönetimi ele alacağınıdabiliyorsun.BuyeniEncümenAnacreon'lulara savaş açılmasıiçinbenizorlayacak.Bubakımdandaikincibirçıkışyolubulunamayacak.""Doğru."

"Olasılıklar azaldığı ve bir tek çare kaldığı zaman kriz anı da gelmiş demektir. Ama yine de...endişeleniyorum."Hardinsustu.Verisofbekledi.

Hardin ağır ağır, adeta istemeye istemeye ekledi. "Bana iç ve dış baskılar aynı anda en güçlünoktalarınaerişecekşekildeplanlanmışgibigeliyor.Tabiibusadecebir fikir...Amaşimdi ikiacildurumarasındazamanfarkıvar.Wienisherhaldebahardanöncesaldırıyageçecek.Yeniseçimlersebiryılsonra.""Bupekönemliyebenzemiyor."

"Bilmemki...Belkibusadecehesaplamadayapılankaçınılmazhatalarlailgili.Belkidebenimfazlabilgimolmasınabağlıbir şey.Önsezileriminhareketlerimi etkilememesinedikkat ettimhep.Fakatbunu başarıp başaramadığımı nereden bilebilirim? Bu aradaki farkın ne etki yapacağını nasılsöylerim?Herneyse..."Hardinbaşınıkaldırdı."Birtekşeyekararverdim."Nediro?"

"Tehlike anı yaklaştığı zaman kalkıp Anacreon'a gideceğim. Olay yerinde bulunmam daha iyiolur... Ah, şimdilik bu kadarı yeter, Verisof. Gel çıkıp bu gece iyice eğlenelim. Biraz gevşememgerekiyor." "O halde burada oturup gevşemeye çalış.Kenttekilerin beni tanımalarını istemiyorum.Tanıdıkları takdirde senin şu sevimli Encümen üyelerinin neler diyeceklerini tahmin edebilirsin.Haydi,konyakgetirtbakalım."SonraHardiniçkigetirtti.Amafazladeğil...

Galaksi İmparatorluğunun bütün evreni kucakladığı ve Anacreon'un Çevredeki vilayetlerin enzengini sayıldığı günlerde, kaç hükümdar debdebe ve tantanayla Valilik Sarayına gelmişti. Buİmparatorlarınhepsideuzaysüratmotoruveiğne-tüfeklerleavcılıktakiustalıklarınıNyakkuşudiyebilinentüylübiruçancanavarakarşıdenemeyeçalışmışlardı.

Zaman aşımıyla Anacreon'un da o eski ünü sönmüştü. Kraliyet Valilik Sarayı artık soğuk,cereyanlı bir harabe yığını halindeydi. SadeceVakıf işçilerinin tamir ettikleri bölük sağlamdı. İkiyüzyıldanberiAnacreon'ahiçbirİmparatoruğramamıştı.

Ama Nyak avı hâlâ krallara özgü bir spordu. Anacreon krallarının baş becerilerinin de iğne-

Page 59: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

tüfekleustalıklaateşedebilmekolmasıgerekiyordu.AnacreonKralıBirinciLepoldhenüzonaltısınıdoldurmamış olmasına karşın bu ustalığını kaç kez kanıtlamıştı. Anacreon Kralından söz edildiğizaman bu unvana daima ve gerçeğe aykırı bir şekilde "Dış Sömürgelerin Efendisi" sözlerinineklenmesideâdetti.

Birinci Lepold ilk Nyak kuşunu henüz on üç yaşındayken vurmuştu. Onuncu Nyak'ıysa tahtaçıkışındanbirhaftasonraöldürmüştü.ŞimdidekırkaltıncıNyak'ınıavlamış,geridönüyordu.

Neşeyle, "Reşit olmadan ellinci Nyak'ımı da vuracağım," diyordu. "Benimle iddiaya girmekisteyenvarmı?"Amasaraylılarbirkrallaustalığıkonusunda iddiayagiremezler,çünkübu iddiayıkazanmak gibi öldürücü bir tehlikeyle karşılaşabilirlerdi. Bu yüzden kimse Lepold'la iddiayagirmeyeyanaşmadı.Kraldaelbisesinideğiştirmekiçinneşeyleonlarınyanındanayrıldı."Lepold!"

Kralınayağıhavadakalakaldı.Onudurdurabilecekteksestiduyduğu.Sonrasomurtkanbirtavırladöndü.Wienis dairesinin kapısında duruyor, kaşlarını çatmış yeğenine bakıyordu. Sabırsızca elinisalladı."Gönderbuadamları."

Kral sert bir tavırla başını salladı ve yanındaki iki mabeyinci yerlere kadar eğilerek onuselamladılar.Gerigerigiderekmerdivendenindiler.Lepolddaamcasınındairesinegirdi.

Kralın avcı kılığına sıkıntıyla baktı Wienis. Pek yakında Nyak avından daha önemli işlerleuğraşacaksın."Arkasınıdöndüveayaklarınıyerevuravurayazımasasınagitti.Yaşıilerlediğiiçinbuspora da düşman olmuştu. Havada hızla ilerleyecek, Nyak'ın kanat vuruşuyla tehlikeli bir şekildedalışyapacak,motorunyalpaveyükselişinedayanacakkadargençdeğildiartık.

Lepolddaamcasınındurumunun"kediulaşamadığıciğeremundardermiş"sözüneçokuyduğununfarkındaydı.Buyüzdendegizlibirkinleheyecanlıheyecanlı,"Ah,bugünsendebizimleolmalıydın,amca," diye anlatmaya başladı. "Samia'nın vahşi ovalarında bir Nyak'a rastladık. Bir devdi adeta.Üsteliksonderecededekurnazvecesurdu.Onuikisaat,enaşağıotuzbeşkilometrekarelikbiralandakovaladık.Sonrabengüneştarafınageçtim..."Sankihâlâhızmotorundaymışgibielleriyleişaretleryapıyordu."Vehelezonlarçizerekyeredoğrupikeyegeçtim.TamyükselirkenNyak'ısolkanadınınhemenaltındanvurdum.Bu,onuçılgınaçevirdi.Kuşdiğeryanadoğruyattıbiraz.Onunbumeydanokumasına karşılık vererek motoru sola doğru çevirdim. Kuşun da dalışa geçmesini bekledim.GerçektendeNyakpikeyaptı.Aramızdabirkanatboyukadaruzaklıkkaldığızaman...""Lepold!"

"Şey...Nyak'ıvurdum."

"Bundaneminim.Şimdibenidinlermisin?"

KralomzunusilktivebüfeyedoğrugiderekoradanbirLeracevizialıpbirkralahiçyakışmayacakbir somurtkanlıkla kemirmeye başladı. Amcasıyla göz göze gelmeye cesareti yoktu.Wienis girişolarak,"Bugüngemiyegittim."dedi."Hangigemiye?"

"Sadece bir tek gemi var. O gemi! Vakfın bizim filo için tamir ettiği tekne. Eski İmparatorlukkruvazörü.Nedemekistediğimianlatabildimmiacaba?"

"Ha, o gemimi?SanaVakıftan istediğin takdirde gemiyi hemen tamir edeceklerini söylemedimmi? Onların bize saldırmak istedikleriyle ilgili hikâyen pek saçmaydı. Bize saldırmak niyetinde

Page 60: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

olsalardı kruvazörü onarırlar mıydı hiç? Çok mantıksız bir şey olurdu." "Lepold, sen ahmağınbirisin."

Lerakabuğunuatarak,ikincibirceviziağzınagötürenkralkıpkırmızıkesildi.Hırçınlıktanpekdeöteye geçmeyenbir öfkeyle, "Buraya bak, amca," dedi. "Bana böyle şeyler söylememelisin.Bazenkendinikaybediyorsun.İkiaysonrareşitolacağımıunutma."

"Evet. Doğrusu sen krallık sorumluluklarını yüklenmeye de pek hazırsın. Nyak avına ayırdığınzamanın yarısını devlet işlerine verirsen, ben de gönül rahatlığıyla naiplikten istifa ederim." "Bulaflar beni ilgilendirmiyor. Nyak avının bu sorunla bir ilgisi yok. Evet, sen benim amcamsın venaipsin.Ama ben yine de senin kralınım ve sen de benim uyruğumsun. Bana 'ahmak' diyemezsin.Ayrıcahuzurumdageçipkoltuğadaoturmamalısın.Bendenbunun için izin istemedin.Banakalırsadikkatlidavranmançokiyiolur,amca.Yoksabukonudabirşeyleryapabilirim.Hemdepekyakında."Wienisbuzgibibakışlarlayeğeninisüzdü."Sana'Majeste'diyemihitapedeyim?""Evet."

"PekâlâMajeste.Sizahmağınbirisiniz."

Wienis'inkırçılkaşlarınıngölgelediğigözleriöfkesindenateşsaçıyordu.

Lepold ağır ağır bir koltuğa oturdu. Naip Prensin yüzünde bir an alaylı ve memnun bir ifadebelirdi,amasonraçabucakkayboldu.Wienis'inkalındudaklarıbirgülümseyişlearalandı.PrensbireliniKralınomzunakoydu."Aldırma,Lepold.Okadarsertkonuşmamalıydım.İnsanbazıolaylarınbaskısıyüzündenuygunbirşekildedavranmaktazorlukçekiyor..."Lepoldkararsızca,"Evet,"dedi."Bildiğingibidevlet işleripekzor."Biryandandaendişeyle,şimdi tutupbanaSmyro'ylabiryıllıkticaretimizkonusunda iç sıkıcı, anlamsız ayrıntıları açıklayacak, diyedüşünüyordu.YoksaKırmızıKoridordaki pek az insanın yaşadığı gezegenlerle ilgili uzun, tartışmalı görüşmeleri mi sayıpdökecek?

Wienis yeniden bu kez daha yumuşak bir sesle konuşmaya başladı. "Sana bu konuyu daha önceaçmayı düşündüm, oğlum. Belki böyle yapmam daha doğru olurdu. Ama kanı kaynayan birdelikanlısın. Devlet işlerinin ilgi çekici olmayan ayrıntılarından sıkıldığını da biliyorum." Lepoldbaşınısalladı."Neyse,önemlideğil..."

Amcası kesin bir tavırla onun sözünü keserek konuşmasını sürdürdü. "Ama iki ay sonra reşitolacaksın.Üstelikyaklaşanoçetindönemdeönemliveetkinbirroldeoynayacaksın.Ogündensonratambirkralolacaksın,Lepold."

Genç kral yine başını salladı, ama yüzü ifadesizdi. "Savaş çıkacak, Lepold." "Savaş mı? AmaSmyro'ylaanlaşmayaptık...""Smyro'yladeğil,Vakıflasavaşacağız."

"Neden,amca?Vakıfgemiyitamirerazıolduya..."Wienisdudakbüküncekraldasustu."Lepold..."Naibin sesindeki o dostça ifade biraz kaybolmuştu. "Seninle erkek erkeğe konuşacağız. Gemionarılsın onarılmasın, Vakıfla savaşılacak. Hatta gemi tamir edildiği için savaş daha da çabukçıkacak. Vakıf güç ve' kudret kaynağı. Anacreon'un ululuğu, gemileri, kentleri, halkı ve ticaretiVakfın istemeye istemeye verdiği güç artıklarına bağlı. Anacreon kentlerinin petrol ve kömüryakılarak ısıtıldığıgünlerihatırlıyorum.Bugünlerigördüm.Neysebukonuyubiryanabırakalım.Bununnedemekolduğunukavrayamazsın."Gençkralçekineçekine,"BenceVakfaminnetduymamız

Page 61: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

gerekiyor..." diyecekoldu.Weinis, "Minnet duymakmı?"diyekükredi. "Bizeufacıkkırıntıları bileistemeye istemeye verdikleri için mi minnet duyacağız? Kimbilir kendilerine neler saklıyorlar?Bunun nedenini hiç düşündün mü? Vakıf ileride bir gün bütün Galaksiyi yönetimi altına almakistiyor." Elini yeğeninin dizine kaydırdı ve gözlerini de kıstı. "Lepold, sen Anacreon Kralısın.Çocuklarınveonlarıntorunlarıevreninhükümdarıolabilirler.TabiiVakfınbizevermediğiogüçlerielegeçirebildiğintakdirde."

"Bubakımdanhaklısın."Lepolddikleşti.Gözlerideparlamayabaşlamıştı. "O sırları kendilerinesaklamayanehaklarıvar?Haksızlıkbu!Anacreondaönemlibirülke."

"Ah, bak gördün mü, artık durumu anlamaya başlıyorsun. Şimdi beni iyi dinle, oğlum. Smyrokendi adına Vakfa saldırır ve bütün o güç kaynaklarını eline geçirirse ne yaparız? Smyro'nunsömürgesihalinegirmemekiçinnekadardayanabilirizdersin?Sentahtındanekadarkalabilirsin?"Lepold heyecanlandı. "Galaksi, anlıyorum! Biliyor musun? Çok haklısın, çok. İlk darbeyi bizindirmeliyiz.Sonuçtakendimizikorumamızgerekiyor."

Wienis'in gülümseyişi hafifçe yayıldı. "Bundan başka şeyler de var. Vaktiyle, büyükbabanınhükümdarlığınınbaşlarındaAnacreon,VakfıngezegeniTerminus'tabirüsdekurmuştu.Anacreon'unkorunmasıaçısındanyaşamsalönemiolanbirüstübu.Vakfınbaşkanınınentrikalarıyüzündenoüssüterketmekzorundakaldık.Oadamsinsiköpeğin tekidir.Eğitimgörmüştür, amadamarlarındabirdamlabilesoylukanıyoktur.Anlıyormusun,Lepold?Buaşağılıkadambüyükbabanıküçükdüşürdü.Onuçokiyihatırlıyorum!Anacreon'ageldiğizamanbendenpekbüyükdeğildi.İblisgibigülüyordu.Kafası da şeytanınkinden farksızdı. Diğer üç krallık onu destekliyorlardı. Anacreon'un gücü veululuğukarşısındakorkakçabirleşmişlerdi."

Lepold kızardı. Gözlerindeki parlaklık yerini öfkeli bir kıvılcıma bıraktı. "Ben büyükbabamınyerindeolsaydımVakıflayinedesavaşırdım."

"Hayır, Lepold. Biz beklemeye, bu hakaretin hesabını daha uygun bir zamanda sormaya kararverdik.Babanbunukendisininyapabileceğiniumuyordu.Amasonrazamansızöldü...Neyse,neyse..."Wienis bir an başını çevirdi. Sonra da sanki duygularını baskı altında tutmaya çalışıyormuş gibiekledi."Oağabeyimdibenim.Amatabiionunoğlu..."

"Evet, amca, babamı utandırmayacağım. Kararımı verdim. Anacreon'un o durmadan meseleçıkaraninsanlarınyuvasınıortadankaldırmasıçokuygun.Buişhemenyapılmalı."

"Hayır, hemen olmaz. Önce savaş gemisinin tamirinin sona ermesini beklemeliyiz. Vakfınkruvazörü onarmaya razı olması bile onların bizden korktuklarını kanıtlıyor. O budalalar biziyatıştırmayaçalışıyorlar.Fakatkararımızdandönecekdeğiliz.Öyledeğilmi?"

Lepold yumruğunu diğer elinin avucuna vurdu. "Ben Anacreon Kralı olarak kaldıkça,kararımızdanhiçbirzamandönmeyeceğiz."

Wienis'indudaklarındaalaylıbirgülümseyişuçuştu."AyrıcaSalvorHardin'inburayagelmesinidebeklemeliyiz."

"SalvorHardin'inmi?"Kralıngözleriirileşipyuvarlaklaştı.Taze,sakalsızyüzündekiosertifadedehemenhemenkayboldu."Evet,VakfınBaşkanısenindoğumgünündekalkıpAnacreon'agelecek.

Page 62: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Herhalde yine tatlı sözlerle bizi yatıştırmaya çalışacak. Ama o sözlerinin kendisine hiçbir yararıolmayacak.""SalvorHardin..."Lepold'unsesihafifbirmırıltıhalinialmıştı.

Wienis'in kaşları çatıldı. "Bu isim seni korkutuyor mu? Daha önceki gelişinde gururumuzuayaklarınınaltındaçiğneyenaynıSalvorHardinbu.OnunKraliyetailesineettiğiöldürücühakaretiunutmuyorsunya?Üstelikobirsoyludeğil,halktanbiri.Birsokaksüprüntüsü."

"Hayır.Sanmıyorum.Hayır,unutmayacağım.Unutmayacağım.Onayaptıklarınıödeteceğiz.Ama...biraz...korkuyorum..."

Naip ayağa kalktı. "Korkuyor musun? Neden? Neden korkuyorsun? Seni genç..." Sözleriningerisiniyuttu."Vakfasaldırmak...şey...birtürgünahsayılır.Birtürküfür.Yani..."Lepolddurakladı."Devamet."

Kral şaşkın şaşkın, "Yani... aslında gerçekten bir Galaksi Ruhu varsa o... şey... o, bu saldırıdanhoşlanmayabilir.Sendeaynıfikirdedeğilmisin,amca?"

Wİenissertsert,"Hiçdedeğilim,"diyecevapverdi.Sonratekraryerineoturduvedudaklarıgaripbir gülümsemeyle çarpıldı. "Demek Galaksi Ruhunu sık sık düşünüyorsun? Bu konunun kafanıkurcaladığıanlaşılıyor.İştesenibaşıboşbırakmanıncezası.GalibaVerisof'ufazladinliyorsun."

"O,banabirçokşeyiaçıkladı..."

"GalaksiRuhukonusundamı?"

"Evet."

"Senisüttenkesilmemişköpekyavrusu!Verisofooyunlarabenimkadarbileinanmıyor.Bendeotörenlere hiç inanmadığımı kesinlikle söyleyebilirim. Sana bütün o lafların saçma sapan şeylerolduğunukaçkezsöyleyeceğim?"

"Bütün bunları biliyorum. Fakat Verisof'un söylediğine göre..." "Verisof'un canı cehenneme! Osözlertümüylesaçma!"Kısabirsessizlikoldu.

KralLepold'unisyanedecekmişgibibirhalivardı.Azsonra,"Amaherkesyinedebütünbunlarainanıyor," dedi. "Özellikle PeygamberHari Seldon'la ilgili sözlere. O emirlerini yerine getirmesiiçin Vakfı görevlendirmiş. Böylece ileride bir gün yeryüzündeki cennete dönülecek. Seldon'unemirlerine uymayanlar da mahvolacak ve sonsuza dek ıstırap çekecekler. Herkes bütün bunlarainanıyor.Benbayramlarda,eğlencelerdebulundum.Halkınbütünbunlarainandığındandaeminim."

"Evet, halk bütün bunlara inanıyor. Ama biz inanmıyoruz. Böyle olduğu için de sevinmeli veminnetduymalısın.Çünkübubudalaca iddialaragöre, kral olmak seninkutsal hakkın.Sendeyarıkutsalbirvarlıksayılıyorsun.İşeyarayanbirinançbu.Böylecebütünayaklanmaolasılıklarıortadankalkıyor. Herkesin sana tam anlamıyla itaat etmesi de sağlanıyor. İşte bu yüzden Vakfa savaşaçılmasınınemredilmesikonusundaetkinbiryoloynamalısın.SenKralsın.Kuşkusuzhalkiçinyarıtanrıgibibirvarlıksın.Hattayarıtanrıdandahadaönemlibiri."

Lepolddüşüncelibirtavırlamırıldandı."Amagalibaaslındahiçdeöyledeğilim."

Wienisalayla,"Hayır,değilsin,"diyecevapverdi."AncakVakıfüyeleridışındaherkesseninöyle

Page 63: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

bir varlık olduğuna inanıyor. Anlıyor musun? Vakıf dışında herkes! Vakıf ortadan kaldırıldığıtakdirde artık hiç kimsebir tanrı olmadığını iddia edemeyecek.Bunubu düşün!O savaştan sonra,yaniVakıfortadankalktığızamantapınaklardakigüçkutularınıbizmikullanacağız?İçlerindeinsanolmadanuçanuzaygemilerinidemi?Kansereiyigelenokutsalyiyeceklervediğerşeylerdebizimelimize mi geçecek? Verisof onları sadece Galaksi Ruhuyla kutsanmış olan kimselerin... " "Evet!Verisof tabii öyle söyleyecek! Salvor Hardin'den sonra en büyük düşmanın Verisof. Yanımdanayrılma, Lepold ve adamlar için hiç endişelenme. Seninle birlikte bir imparatorluk yaratacağız.Sadece Anacreon krallıklarını değil, Galaksideki milyarlarca güneş sisteminin tümünü içine alanİmparatorluk.OsüslüsözlerleanlatılanyeryüzündekiCennettendahaiyibirşeydeğilmibu?""Evet..."

"Verisofsanabundandahafazlasınıvaatedebilirmi?""Hayır."

"Pekâlâ." Wienis emir verir gibi bir tavırla konuşmaya başladı. "Artık bu meseleye hallolmuşgözüyle bakabiliriz sanırım." Yeğeninin cevap vermesini bekleyerek ekledi. "Haydi, git artık. Bendahasonraaşağıinerim.Ha,birşeydahavar,Lepold."Kapıyaerişmişolangençkraleşiktedöndü.

Wienistatlıtatlıgülümsüyordu,amagözlerindesoğukbirifadevardı."Nyakavınaçıktığınzamandikkatliol,oğlum.Babanouğursuzkazayauğrayalıberiönsezilerimbanabazenseninleilgilipekgarip şeyler fısıldıyor.Okargaşada, etrafa iğne-kurşunlar yağarkenneler olacağını kimsebilmez.Bundan sonra dikkatli davranacağını umarım.Vakıf konusunda da söylediğim gibi davranacaksın,değilmi?"Lepold'ungözleriirileşti.Sonraçocuksubakışlarınıamcasındankaçırdı."Evet...tabii."

"İyi."Naip uzaklaşan yeğeninin arkasından boş gözlerle baktı, sonra da tekrarmasasının başınageçti. Lepold, amcasının dairesinden ayrılırken ciddi ve biraz da korku uyandıran düşünceleredalmıştı. Belki Vakfı yenmek ve Wienis'in sözünü ettiği gücü ele geçirmek daha iyi olur, diyegeçiriyorduiçinden.Amadahasonra...savaşbittiğivetahttakiyerimiyicesağlamlaştığızaman..."

LepoldkendisiöldüğütakdirdeWienis'inkralolacağınıanımsadı.Ondansonradasıraamcasınınoikiküstahoğlunagelecekti.

Amabenkralım,dedikendikendine.Kuşkusuzkrallarbazıkimselerinvurulmasınıemredebilirler.Hattaamcalarınınvekuzenlerininvurulmalarınıbile!

Sermak'tan sonra LeWis Bort muhalifleri bir araya toplanmakta çok başarılıydı. Şimdi bunlarbirleşmiş ve gürültücü Eylem Partisini kurmuşlardı. Ama hemen hemen altı ay önce Hardin'igörmeye giden grubun arasında LeWis Bort yoktu. Bunun nedeni adamın çabalarının takdiredilmeyişideğildi.TersineBortosıradaAnacreon'unmerkeziolangezegendebulunduğuiçinheyetekatılmamıştı. Bort gezegene sıradan bir ziyaretçi olarak gitmişti. Hiçbir resmi görevliylekonuşmamış,önemlibirişdeyapmamıştı.İnsanlarındurmadançalıştığıogezegeninücraköşeleriniincelemiş,kütburnunutozluçatlaklarasokmuştu.

Bort,Terminus'akapalıbirhavaylabaşlayanvekarlasonaerenkısabirkışgünüdöndü.BirsaatsonraysaSermak'ınevinde,sekizköşelimasanınbaşındaydı.

İlk sözleri dışarıdaki karlı alacakaranlık yüzünden iyice sıkılan grubun keyfini yerine getirecekgibideğildi.Bort,"Korkarım,"dedi."Durumumuzumelodramakaçanbirterimle,'İşişdengeçmiş,'

Page 64: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

diyetanımlayabilirim."

Sermaksıkıntılısıkıntılısordu."Öylemidüşünüyorsun?"

"Artıkdüşünmekiçindeçokgeç,Sermak.Durumbaşkatürlüyorumlanamaz."

DoktorWaltobirazdaişgüzarcabirtavırla,"Silahlar..."diyebaşladı.

"Unutonu.Bueskibirhikâye."Bortetrafındakileretekertekerbaktı."Benhalktansözediyorum.Başlangıçta Anacreon'da saraya karşı bir ayaklanma sağlamayı düşündüğümü itiraf ediyorum.ŞimdikiKralınyerine,Vakfakarşıdahadostçaduygularbesleyenbirinigeçirebilirdik.Bugüzelbirfikirdi.Hâlâdaöyle.Amabirtekönemsizkusuruvar.Uygulamasıimkânsız.UluSalvorHardinbunusağlamış."Sermakasıksuratla,"Bizeayrıntılarıaçıklarsan,Bort,"dedi.

"Ayrıntılarmı?Hiçbir ayrıntıyokki!Meseleokadarbasitdeğil.Her şeyAnacreon'dakio lanetolasıcainançlailgili.ŞuVakfınkurduğudinle.Odinçoketkili."

"Ee?"

"Bunu iyice kavrayabilmemiz için dinin etkisini görmemiz gerek. Burada bütün bildiğimizrahiplerineğitimiiçinkurulmuşbüyükbirokulolduğu.Bazendehacılarınonurunakentinücrabirköşesindeyapılanözelgösteriyiizliyoruz.Amahepsibukadar.Bütünbunlargeneldebizihemenhiçetkilemiyor.FakatAnacreon'da..."

Lem Tarki parmağını dikkatle düzeltilmiş küçük, sivri sakalında gezdirdi ve hafifçe öksürerekboğazını temizledi. "Ne biçim bir din bu? Hardin her zaman bunun Anacreon'luların bilimimizisorgusuz sualsiz kabul etmeleri için uydurulmuş birtakım oyunlar olduğunu söyler. Hatırlıyormusun,Sermak?Ogündebizeyine..."Sermak,"Hardin'inaçıklamalarınıngenelliklehiçbirdeğeriyoktur,"diyeanımsattı."Sencebunasılbirdin,Bort?"

Bortdüşündü."Ahlakbakımındanhiçdefenadeğil.Eskiİmparatorluğunçeşitlifelsefelerindendehemenhiç farklı sayılmaz.Yüksekahlakölçüleri filan...Buaçıdandinineleştirilecekbiryanıyok.Din,tarihinenbüyükuygarlaştırıcıetkenlerindenbiridir.Bubakımdangörevlerini..."

Sermaksabırsızcaarkadaşınınsözünükesti."Bunubiliyoruz.Konuyagirartık."

"Pekâlâ.Dinleöyleyse."Bortbiraz sinirlenmişti, fakatbunubelli etmemeyeçalışıyordu. "Vakfınbeslediğiveteşvikettiğidinintemelindeotoriteyatıyor.Anacreon'averdiğimizbütünbilimselaraçgereçlerin kontrolü tümüyle rahiplerin elinde.Ama rahipler de onları sadece deneysel bir şekildekullanmayıbiliyorlar.

Budinetamamıylainanıyorlar.Şeye...ellerindekigücünruhsaldeğerinedeöyle.Örneğin,ikiayöncebudalanınbiriThessalekTapınağındakienerjisantraliyleoynamayakalkmış.Obüyüksantrallerdenbiriyle.Tabiikentinbeşbloğunubirdenhavayauçurmuş.Rahiplerdedahilolmaküzereherkesbunuilahibirintikamsaymış."

"Şimdi hatırladım. Gazeteler o sırada olaydan karışık bir şeklide söz etmişlerdi. Ama doğrusuşimdineyianlatmayaçalıştığınıkavrayamıyorum."

"Ohaldedinle.Rahiplerbirhiyerarşioluşturuyorlar.Birpiramit.Bununentepesindekralvar.Kral

Page 65: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

birbakımaikinciderecedebirtanrısayılıyor.Kutsalbirhaklarınedeniylemutlakbirhükümdar.Halkbunatümüyleinanıyor,rahiplerdeöyle.Odurumdakibirkralıdatahtındanindiremezsin.Şimdinedemek istediğimi anladın mı?" Walton atıldı. "Bir dakika, bir dakika! Bütün bunları Hardin'insağladığınısöylediğinzamannedemekistedin?Onunbuişleneilgisivar?"

Bortonaacıacıbaktı."Vakıfbuinancıdikkatlebesledi.Buoyunubütünbilimimizledestekledik.Kralın katıldığı hiçbir bayramyokki, hükümdarın etrafında radyoaktif bir ışık olmasın!Bubütünvücudu sarıyor, başının üzerinde bir taç gibi parlıyor. Krala dokunmaya kalkışanlar ciddi şekildeyanıyorlar.Kralönemlianlardahavadabiryerdenbiryereuçuyor.Tabiibunuilahiruhunsağladığınısanıyorlar. Kral elinin bir işaretiyle tapınağın içine incininkini andıran bir ışıltının dolmasınısağlıyor. Hükümdarın adına yaptığımız bu basit oyunların sonu yok. Ama rahipler bütün bunlarısağlarken,biryandandabu'mucizelere'inanıyorlar."Sermakdudağınıısırdı."Kötü!"

Bort heyecanla, "Kaçırdığımız fırsatı düşündüğümzaman içimden ağlamakgeliyor," diye cevapverdi."GözyaşlarınBelediyeParkındakifıskiyeyianımsatacakbirşekildeetrafafışkıracak.Otuzyılöncekidurumudüşünün.Hardin'inVakfıAnacreon' lulardankurtardığıogünleri.Anacreon'lularosırada İmparatorluğun çökmekte olduğunun pek farkında değillerdi. Zeonia ayaklanmasından berihemenhemenkendikendileriniyönetmekteydiler.Amamerkezlebağlantılarkesildikten,Lepold'unbir korsan olan büyükbabası krallığını ilan ettikten sonra bile imparatorluğun aslında yıkılmışolduğunubirtürlükavrayamadılar.İmparatorunbirazcesaretiolsaydı,ikikruvazörünveyenikralakarşıayaklanmalarıkesinolangruplarınyardımıylaAnacreon'u tekrarelegeçirebilirlerdi.Yabiz?Biz de aynı şeyi yapabilirdik. Ama hayır! Hardin halkın krala tapmasını sağlayan bir din kurdu.Açıkçası ben bunun nedenini anlayamıyorum. Neden? Neden? Neden," Jaim Orsy birdenbire,"Verisofneyapıyor?"diyesordu."Birzamanlarodaheyecanlıbir'Eylemciydi.Verisof,Anacreon'daneyapıyor?Odamıköroldu?"

Bort sert sert, "Bilmiyorum," dedi. "Verisof, Anacreon'lular için önemli biri. Yani başrahip.Anladığımkadarıyla, teknikayrıntılarkonusundarahipleredanışmanlıkediyorsadece.Obirkukla.Lanetolsun,birkuklao!"

Birsessizlikoldu.BütüngözlerSermak'adikilmişti.Gençpartiliderisinirlisinirlitırnağınıkemiriyordu.

Sonra,"Bunubeğenmedim,"dedi."İşiniçindebirişolmalı."Etrafınabakınarakdahadayüksekbirsesleekledi."Hardingerçektenbukadaraptalmı?"Bortomzunusilkti."Öylegözüküyor."

"Asla!Buişiniçindebirişolduğundaneminim.Kendigırtlaklarımızıböylebüyükbirbaşarıylaveumutkalmayacakkadarkesinliklekesmemiziçingerizekâlıolmamızgerekir.Hardinnekadaraptalolursaolsunyinedebudenlibudalacadavranamaz.Kaldıki,Hardin'inaptalolduğunadahiçbirgüçbeni inandıramaz. Bir yandan bütün, iç karışıklıkları engelleyecek bir din kuruyor, bir yandan daAnacreon'ugereklibütünsavaşsilahlarıyladonatıyor.Doğrusuanlayamıyorum"

Bort,"Evet,meseleninkolaylıklaanlaşılacakbirşeyolmadığınıbendeitirafediyorum,"dedi."Amagerçeklerböyle.Başkanedüşünebilirizki?"

Waldokesikkesik,"Vatana...ihanet,"diyefikriniaçıkladı."Hardin,Anacreon'lulardanparaalıyor.

Page 66: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Onlarınadamı."

AmaSermakbaşınısabırsızcasalladı."Bunadaihtimalveremiyorum.Bütünbumaceraanlamsız,aklahayalesığmayacak,çılgıncabirşey...Söyle,Bort,AnacreonfilosunakatılmasıiçinVakfıntamirettiğibirsavaşkruvazöründensözedildiğiniduydunmu?""Savaşkruvazörümü?""İmparatorluğuneskibirkruvazörü..."

"Hayır,böylebirşeydensözedildiğiniduymadım.Ancakbunundaönemiyok.Uzayüsleridedinibölgelersayılıyor.Onlarahalktankimselergiremiyor.Bukesinlikleyasak.Buyüzdendekimseninfilokonusundafazlabirbilgisiyok."

"Amaetrafabazı söylentiler yayıldı.Parti üyelerindenbazıları konuyuEncümenedegötürdüler.Hardindebunuinkâretmedi.Sadecesözcüsüdedikodumeraklılarınıyerenbirkonuşmayaptı.Başkabirşeydesöylemedi.Buönemliolabilir."

Bort,"Buhaberdediğerlerineuygun,"dedi."Eğerdoğruysabudamüthişbirçılgınlıktanbaşkabirşeydeğil.Fakatdiğerlerindendahakötüdesayılmaz."

Orsy,"AcabaHardingizlibirsilahmıhazırlattı?"diyemırıldandı."Eğeröyleyse..."

Sermakkinle,"Evet,hazırlattıya,"diyehomurdandı."Devbirkutuhazırlattı.BununiçindekikuklaenuygunandakutudanfırlayarakWienis'inödünüpatlatacak.Naipdesinirkrizlerigeçirecek.Vakıfgizlibirsilahagüvenmekzorundaysa,ozamanTerminus'uuçursunvebukaygıdolubekleyişedebirsonversin!"

Orsytelaşlakonuyudeğiştirdi.Şimdisorunşu:"Nekadarzamanımızvar?EeeBort?"

"Pekâlâ...Sorungerçektenbu.Amabendencevapbeklemeyin.Çünkübunubilmiyorum.AnacreonbasınıVakıftanhiçsözetmiyor.Şuarabütüngazeteleryaklaşantörenlerveeğlencelerinhaberleriyledolu.Bildiğinizgibi,Lepoldgelecekhaftareşitolacak."

"Ohaldedahaaylarvar..."Waldooakşamilkkezgüldü."Evet,zamanımızolduğuanlaşılıyor..."Bort sabırsızca, "Ya ne demezsin?" diye bağırdı. "Zamanımız varmış! Demin de söyledim ya!Anacreon'lular için kral bir tanrı. Onun halkı savaşmak için galeyana getirmeye çalışması, birpropaganda kampanyasına başlaması gerektiğinimi sanıyorsun?Bizi saldırganlıkla suçlayacak veucuzbirhileye saparakhalkınduygularıylamıoynayacak?Buna ihtiyacıyokki!Saldırmazamanıgelince Lepold emir verecek, halk da savaşacak. İşte sistemin en korkunç yanı da bu. Kimse birtanrıyasorusoramaz,onakarşıçıkamaz.KimbilirbelkideLepoldyarınsavaşemriverebilir.Ondansonrabizistediğimizkadarçırpınalım!"

Herkesbirağızdankonuşmayabaşladı.Sermakonlarısusturmakiçinelinimasayavurdu.Tamosırada sokak kapısı açılarak Levi Norast gürültüyle içeri girdi. Sırtında paltosu, telaşlamerdivenlerdençıktı.Arkasındakardanbirizbırakıyordu.

LeviNorastkartanelerininışıldadığıbirgazeteyimasayafırlatarak,"Şunabakın!"diyehaykırdı."Vizi-haberlerdesadecebundansözediyorlar."Gazeteaçıldıvebeşkişiüzerineeğildiler.

Sermak alçak sesle, "Galaksi diye mırıldandı. "Hardin. Anacreon'a gidiyormuş! Anacreon'agidiyormuş!" Tarki, ani heyecan ve ince, tiz bir sesi, "Bu vatana ihanet demektir!" diye bağırdı.

Page 67: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Lanetolsun'MeğerWaldohaklıymış!HardinbiziAnacreon'lularasattıveşimdideücretinialmakiçinorayagidiyor."

Sermak ayağa kalkmıştı. "Artık başka çare kalmadı. Yarın Encümenden Hardin'in resmensuçlanmasınıisteyeceğim.Eğerbunundabiryararıolmazsa..."

Kardinmişti.Fakather tarafkalın,beyazbir tabakaylaörtülüydü.Zarifbiçimlibiryer taşıtıboşsokaklardaağırağırilerliyordu.Yaklaşanşafağınbulanıkışığısoğuktu.Yalnızedebianlamdadeğil,gerçektende.Vakıftakisiyasalyaşamınçalkantılıolmasınakarşın,EylemPartisiyadaHardinyanlısıhiç kimse o sokaklarda herhangi bir harekette bulunacak kadar bir ateş ve istek duymuyordu. BudurumYohanLee'ninhoşunagitmiyor,homurtularıgitgidedahaduyulurbirhalalıyordu."Bunuçokkötü bir şekilde yorumlayacaklar, Hardin. Senin usulca Terminus'tan kaçtığını söyleyecekler.""Söylerlerse söylesinler. Anacreon'a gitmek zorundayım. Bunu da ortalığı velveleye vermedenyapmak istiyorum.Artık yeter,Lee."Hardin yumuşakkanepede arkasına yaslanarakhafifçe titredi.İyiceısıtılantaşıniçisoğukdeğildi.Ancakcamdangörülenkarlakaplıbirdünyanıninsanıniliklerinititretenbirgörünümüvardı.

Belediye başkanı düşünceli düşünceli, "İleride bir gün fırsat bulduğumuz zaman Terminus'unikliminidebirdüzenesokmalıyız,"diyemırıldandı."Buyapılabilir."

Leehemen cevapverdi. "Bendahaöncebazı şeylerin halledilmesini tercih edeceğim.Sözgelişi,Sermak'ın iklimini bir düzene sokmaya ne dersin? Bütün yıl boyunca ısısı yirmi beş derece olanşöylekuru,güzelbirhücreonaçokuygun."

Hardin, "İşteozamanbenimdegerçektenmuhafızlara ihtiyacımolur,"dedi. "Sadece şu ikisideyetmez."Lee'ninönde,şoförünyanındaoturanikikabadayısınıişaretetti.

Adamlarsertbakışlıgözlerisokaklarda,ellerideatomtabancalarındatetiktebekliyorlardı.Hardinekledi."Sengalibaiçsavaşateşiniyakmakistiyorsun."

"Öyle mi? Açıkçası ocağa başka çeşitli dallar da atılmış durumda. Ateşi fazla karıştırmaya dagerekyok."YohanLeekütparmaklarıylasaymayabaşladı."Bir,SermakdünEncümentoplantısındakıyametikopardıveseninresmensuçlanmanıistedi."

Hardinsakinsakin,"BirEncümenüyesiolarakböylebirşeyyapmayahakkıvardı,"dedi."Ayrıcabuisteğide206'yakarşı184oylareddedildi."

"Tabii. Yani çoğunluk yüzde yirmi ikiydi.Oysa biz bunun yüzde altmışı bulacağını sanıyorduk.İnkâretme.Bunuumduğunubiliyoruz."

Hardinaçıkladı."Evet,yenilgidenkılpayıkurtuldum."

"Pekâlâ...İki,oylamadansonraEylemPartisininellidokuzüyesimüthişöfkelendilerveEncümensalonundanhiddetleçıktılar."Hardinsesiniçıkarmadı.

Leekonuşmasınısürdürdü."Veüç,Sermak,Encümensalonundançıkmadanönceseninbirvatanhainiolduğunuhaykırdı. 'Belediyebaşkanı ihanetininbedelinialmak içinAnacreon'agidiyor,'diyeuludu. 'Encümenin çoğunluğu lehte oy vermemekle bu vatana ihanet suçuna katıldı. Biz partimizeEylem adını boşuna vermedik!' Eee, bütün bunlardan ne anlam çıkarıyorsun?" "Başımız dertte

Page 68: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

sanırım."

"Şimdişafakvaktibirsuçlugibiburadankaçıyorsun.Aslındaonlarınkarşısınadikilmengerekir,Hardin.

Hattagerekiyorsabazıönlemlerdealmalısın."

"Şiddetbeceriksizlerin..."

"Başvurdukları en son çaredir. Haydi oradan!" "Pekâlâ. Bakalım göreceğiz. Şimdi beni dikkatledinle,Lee.ZamanMahzeniotuzyılönceaçıldı.YaniVakfınkuruluşununellinciyıldönümünde.HariSeldon'ungörüntüsübelirdiveuzmanbizeilkdurumunneolduğukonusundabirfikirverdi."

Lee hafifçe gülümseyerek başını salladı. "Bunu hatırlıyorum. O gün duruma el koymuştuk.""Öyle... Karşılaştığımız ilk önemli ivedi durumdu bu. Şimdikiyse ikinci tehlikeli durum.BugünkündenüçhaftasonraVakfınkuruluşununsekseninciyıldönümükutlanacak.Busanaanlamlıgelmiyormu?""Yani...HariSeldontekrargözükecekmidemekistiyorsun?"

"Sözlerimdahabitmedi.HariSeldonhiçbirzamanbizegözükeceğindensözetmedi.AmabencebuSeldon'unplanınınbirparçası.Uzmanolaylarıöncedensezmememiziçindaimaelindengeleniyaptı.Radyum kilidinin ileride tekrar açılmak üzere ayarlanıp ayarlanmadığını anlamak için Mahzeniyıkmaktanbaşkayolyok.BöylebirşeyyapmayakalkıştığımıztakdirdebütünMahzeniuçuracakbirmekanizmayerleştirilmişolmalı.HariSeldon'unilkgözüküşündensonraVakfınheryıldönümündeMahzenegittim.Neolurneolmazdiye.AncakHariSeldonbirdahagözükmedi.Ancakogündenberiilkkezgerçekbirtehlikeylekarşıkarşıyayız.""ÖyleyseSeldontekrargözükecek."

"Belki. Bilmiyorum... Ama önemli olan şu: Bugünkü Encümen toplantısında benim Anacreon'ahareket ettiğimi bildirdikten sonra resmi bir açıklama daha yapacaksın. 14Martta Hari Seldon'untekrar gözükeceğini ve uzmanın başarıyla çözümlenen son sorunla ilgili çok önemli bir açıklamayapacağını söyleyeceksin. Bu çok önemli, Lee. Sana ne kadar soru sorarlarsa sorsunlar sakın buaçıklamayabaşkabirşeydeekleme."

LeehayretleHardin'ebaktı."Banainanacaklarmıdersin?"

"İnanıpinanmamalarıönemlideğil.Buaçıklamaakıllarınıkarıştıracak.Benimbütünistediğimdebu.Hepside,budoğrumu,diyedüşünecekler.DoğrudeğilseHardin'in amacınedir?Sonundaherşeyi martın on dördünden sonraya ertelemeye karar verecekler. Bende o zamana kadar çoktandönerim."Leekararsızca,"Amao'başarıylaçözümlenen'sözleri..."diyemırıldandı."Uydurmabu!""Akılkarıştırıcıbiruydurma.Neyse,uzaylimanınageldik."

AlacakaranlıktaHardin'ibekleyenuzaygemisibirheyulayabenziyordu.Hardinkarlarınarasındanayaklarını vura vura gemiye doğru gitti. Açık kapının önünde dönerek elini arkadaşına uzattı."Hoşçakal,Lee.Seniböyle'yağmurda'bırakmakistemezdim.Amagüvenebileceğimbaşkahiçkimseyok.Lütfen'doluyatutulmamaya'çalış."

"Sen hiç merak etme. 'Yağmurdan' yeterince rahatsız oluyorum zaten. Emirlerini yerinegetireceğim."Leegerilediveuzaygemisininkapısıkapatıldı.

SalvorHardinkrallığaadınıverenAnacreongezegeninegitmedihemen.Krallıktakidahabüyük

Page 69: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

sekiz güneş sistemine kısa ziyaretler yaptı. Bu yerlerde Vakfın oradaki temsilcileriyle görüşecekkadarkaldı.Anacreon'aKralıntaçgiymetörenindenbirgünöncevardı.

Hardin yolculuk sırasında krallığın ne kadar büyük olduğunu fark ederek fena halde de sıkıldı.TabiibirzamanlarönemlibirparçasınıoluşturduğuGalaksiİmparatorluğuyanındabirtozzerresi,bir sinekpisliğikadarönemsizkalıyordu.Amasadecebirgezegeni,üstelikkalabalıkolmayanbirdünyayı düşünmeye alışmış bir insan içinAnacreon'un toprak genişliği ve nüfusu sersemletici birşeydi. Eski Anacreon vilayetinin sınırlarını yakından izleyen krallık, yirmi beş güneş sisteminikapsıyordu.Bunlardan altısının birden fazla yaşanabilir gezegeni vardı.Nüfus on dokuzmilyardı.Bu, İmparatorluğun doruk noktasına eriştiği günlerdekinden azdı, ama Vakfın sağladığı bilimselgelişmeilerlerkennüfusdahızlaartıyordu.

Hardinancakşimdibugörevinnekadarmuazzambirşeyolduğunukavrıyorveşaşıyordu.O,otuzyıllıksüredebilesadecemerkezgezegenegüçsağlayabilmişlerdi.Dıştakivilayetlerdeatomgücününyenidenöğretilmesigerekenbüyükbölgelervardıhâlâ.Üstelikİmparatorlukçökerkengeridekalanaraçvegereçlerolmasaydı,bukadarilerlemebilegörülemeyecekti.

Hardinmerkezgezegeneulaştığısıradabütünnormalişlerdurmuştu.Dışvilayetlerdedetörenlerve eğlenceler düzenlenmişti. Bunlar hâlâ sürüyorlardı. Ama Anacreon gezegeninde herkes tanrı-kralları Lepold'un reşit oluşunu müjdeleyen o karmaşık dini gösterilerde heyecanla rol alıyordu.Hardin yorgun ve bıkkın Verisof'la ancak yarım saat konuşulabildi. Sonra elçi yine bir tapınaktöreninekatılmak içinonunyanındanayrılmakzorundakaldı.Fakatbuyarımsaatlikkonuşmaçokyararlıolmuştu.Hardingecekiolaylaramemnunmemnunhazırlandı.

Belediye başkanı sadece bir seyirci gibi davranacaktı.Kimolduğu anlaşıldığı takdirde bazı dinigörevleriyüklenmekzorundakalırdı.Hardinöyleşeylerehiçgelemezdi.İştebuyüzdensarayınbalosalonukrallığınenyüksekvesaygıdeğersoylularındanoluşanışıltılıbirkalabalıkladolduğuzaman.Hardin kendisini bir duvarın dibinde buldu. Onunla pek az ilgileniyorlar, bazılarıysa Hardin'infarkındabiledeğillermişgibidavranıyorlardı.

Hardin, Lepold'e takdim edilen kimselerin oluşturduğu sıraya da yine önemsiz bir insan gibikatılmışveKralıuzaktangörmüştü.ÇünküetrafınıradyoaktifışınlarınöldürücüparıltısısarmışolanLepoldyalnızbaşınaveetkileyicibirhaşmetlebirazaçıktaduruyordu.BirsenttenazbirsüresonraKral mücevher kakmalı altın süsleri olan radyum-iridyum alaşımından yapılmış büyük tahtaoturacaktı.Sonraovetahtyerdenhavalanacak,zeminyukarısındanuçarcasınaağırağırilerleyecekvebüyükpencereninönündeduracaktı.Böylecehalkkrallarınıgörecekveavazavazbağırarakonuselamlayacaktı.Tahtınokadarbüyükolmasınınnedeni,içinebiratommotorununkonulduğuözelbirbölmeyapılmasıydı.Saatonbirigeçiyordu.Hardinsıkıntıylakımıldandıvedahaiyigörebilmekiçinayaklarının ucunda yükseldi. Bir sandalyeye çıkıp bakmamak için kendini zor tutuyordu. SonraWİenis'inkalabalığınarasındangeçerekkendisinedoğrugeldiğinigörüncerahatladı.

Wienis yavaş yavaş ilerliyordu. Naip Prens hemen her adım başı, Lepold'un büyükbabasınınkrallığıçalmasınayardımedenvebuyüzdendebirdukalığakavuşanbirsoyluyabirkaçnazikkelimesöylemekzorundakalıyordu.

WienissonuncususüslüsoylununelindendekurtularakHardin'inyanınaerişti.Prensindudakları

Page 70: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

çarpılarak gülüşü bir sırıtma halini aldı. Kırçıl kaşlarının gölgelediği siyah gözlerindememnunluğunubelirtenbirpırıltıvardı.

Alçak sesle, "Azizim Hardin," dedi. "Kim olduğunuzu açıklamaya yanaşmadınız. Onun içincanınızınsıkılmasınakızmayın."

"Canım sıkılmıyor, altes. Bütün bunlar çok ilgi çekici. Bildiğiniz gibi, Terminus'da bununlakıyaslanacaktörenleryapılmıyor."

"Herhalde...Acabaözeldairemegelirmiydiniz?Sizinleoradadaharahat,kimseduymadan,uzunuzunkonuşabiliriz."

"Tabii."

İki adam kol kola merdivenden indiler. En aşağı birkaç yaşlı düşes saplı gözlüklerini hayretlegözlerinegötürerekNaipPrensinböyleşerefbahşettiği,kılığıdikkatiçekmeyen,kendisidepekilgiuyandırmayanbuyabancınınkimolduğunukendikendilerinesordular.

Hardin,Wienis'in dairesinde rahat bir tavırla bir koltuğa oturdu ve Prensin kadehe kendi eliylekoyduğuiçkiyiteşekkürederekaldı.

Wienis,"BuLocrisşarabı,Hardin,"dedi."Sarayınmahzenlerindengetirildi.Gerçekbirşarap.Tamiki yüzyıllık. Şişeler Zeonia ayaklanmasından on yıl önce mahzene konmuş." Hardin nazik nazikbaşınısalladı."Gerçektendekrallaralayıkbiriçki.AnacreonKralıBirinciLepold'unşerefine."

Şaraplarınıiçtiler.

Sonra bir sessizlik oldu veWienis tatlı tatlı ekledi. "Kuşkusuz o yakında Çevre İmparatoru daolacak.Sonra...kimbilir?BelkiileridebirgünGalaksitekrarbirleşir.""Orasıkesinde,bunukimleryapacak?Anacreon'lularmı?"

"Nedenolmasın?VakfınyardımıylabilimbakımındanÇevredekidiğerülkelerdenkesinlikledahaüstünbirhalegeliriz."

Hardinboşkadehinimasayabıraktı."Evet,evet.AmatabiiVakıfbilimselyardımisteyenherülkeyeeliniuzatmakzorunda.HükümetimizinyüksekideallerivekurucumuzHariSeldon'unahlakaçısındanoçokönemliamacıdolayısıylakimseyeayrıcalıktanımamızolanaksız.Bubizimelimizdeolanbirşeydeğil,altes."Wienis'ingülümseyişiyayıldı."HalkıninandığıouydurmaGalaksiRuhukendisineyardım edenleri destekler. Her şey Vakfa bırakıldığı takdirde onun bizimle hiçbir zaman işbirliğiyapmayacağınıbiliyorum.""Bupekdedoğrudeğil.İmparatorlukkruvazörünüsiziniçintamirettik.OysaSeyirBölümüaraştırmayapılmasıiçingemininuzmanlaraverilmesiniistiyordu."

Naip, Hardin'in sözlerini alayla tekrarladı. "Araştırma yapılması için... Evet! Ancak sizi savaşlatehditetmeseydim,gemiyihiçbirzamanonaramazdım."

Hardinbukonuyuküçümsüyormuşgibibirişaretyaptı."Bilmemki..."

"Benbiliyorum.Hepotehditlekarşıkarşıyaydınız."

"Şimdidemi?"

Page 71: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Artık tehditlerden söz etmek için çokgeç."Wienisyazımasasındaki saatebir göz attı. "Burayabakın,Hardin.SizdahaöncedeAnacreon'ageldiniz.Ozamanlargençtiniz.İkimizdegençtik.Amaozamanbileolaylara tümüylefarklıaçılardanbakıyorduk.Siz 'barışçıbir insan'diye tanımlananbirkişisiniz sanırım." "Galiba öyleyim. Ben bir şeyi elde etmek için şiddete başvurulmasını pek deekonomik olmayan bir yol sayarım. Şiddetin yerini daima daha iyi çareler alabilir. Ancak bunlarşiddetkadarçokvebelirliolmayabilir,odabaşka."

"Evet.Oünlüsözünüduydum.'Şiddetbeceriksizlerinensonbaşvurduğuçaredir.'Fakatyinede..."Naip sanki düşüncelere dalmış gibi bir tavırla bir kulağını usul usul kaşıdı. "Beceriksiz bir insanolduğumupeksanmıyorum."

Hardinnaziknazikbaşınısalladı,amabirşeydesöylemedi.

Wieniskonuşmasınısürdürdü."Benbirinsanınişinidolambaçlıolmayanyollardanhalletmesiningerekli olduğuna inanırım. Doğrudan doğruya amaca giden dümdüz bir yol çizdim ve bunu daizledim.Böyleceçokşeybaşardım.Dahabaşkaşeylerbaşarabileceğimdendeeminim."

Hardin, Prensin sözünü kesti. "Biliyorum. Şimdi de kendiniz ve çocuklarınız için böyle yolçizdiğinizdeneminim.Buyoldoğrudandoğruyatahtadoğrugidiyor.Eh,kralınbabasınınoşanssızölümünüveBirinciLepold'unbozuksağlığınıdüşünecekolursak...Kralınsağlığıçokbozuksanırım.Öyledeğilmi?"Hardin,Wienis'itamcanalacaknoktasındanvurmuştu.Naibinkaşlarıçatıldıvedahasertbirsesle,"Bazıkonularıaçmamaksiziniçindahaakıllıcabirşeyolur,Hardin,"dedi."Terminusbelediye başkanısınız. Bu yüzden..', şey... akılsızca sözler söylemeye hakkınız olduğunu dadüşünebilirsiniz.Eğeröyleyselütfenbudüşünceyikafanızdanatın.Benisözcüklerlekorkutamazsınız.Zorluklarınüzerinegidersenizortadankalkarlar.Benimfelsefembudur.Şimdiyedekhiçbirgüçlükkarşısındagerileyipyolumdandönmedim."

"Bundan hiç kuşkum yok. Şu anda hangi güçlük karşısında gerileyip yolunuzdan dönmeyeyanaşmıyorsunuzaltes?"

"Vakfı işbirliği yapmaya ikna etme güçlüğünden söz ediyorum, Hardin. Anlayacağınız, barışsiyasetiniz yüzünden pek ciddi birkaç hata yaptınız. Çünkü hasmınızın cesaretini önemsemediniz.Herkessizingibidosdoğruilerlemektenkorkmaz."Hardin,"Negibihatalarbunlar?"diyesordu.

"Örneğin, Anacreon'a tek başınıza geldiniz. Benimle yine yalnız başınıza daireme girdiniz."Hardinetrafınabakındı."Bununnesakıncasıvar?"

Prens,"Hiçbirsakıncasıyok,"dedi."Sadecekapınındışındabeşnöbetçibekliyor.Tepedentırnağakadarsilahlıveateşehazırlar.Buradançıkabileceğinizisanmıyorum,Hardin."

Terminusbelediyebaşkanıkaşlarınıkaldırdı. "Buradanhemençıkmayı istediğimyokki!Demekbendenbukadarkorkuyorsunuz?"

"Sizdenhiçkorkmuyorum.Amaenazındanbuolay sizenekadarkararlı olduğumuöğretebilir.Bunubir'jest'diyetanımlayabilirmiyiz?"

Hardinkayıtsızca,"Bunuistediğinizgibitanımlayabilirsiniz,"diyekarşılıkverdi."Sizbunaneadverirsenizverin,buolayyüzündencanımısıkacakdeğilim."

Page 72: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Butavrınızızamanladeğiştireceğinizdeneminim.Amabirhatadahayaptınız,Hardın.Dahaciddibirhata.Terminusgezegenininhemenhemensavunmasızolduğuanlaşılıyor."

"Tabii.Korkacaknevarki?Bizhiçkimseninçıkarınıtehditetmiyoruz.Herkesedeaynıderecedeyardımaçalışıyoruz."

Wienis sözlerine devam etti. "Aciz durumdaydınız ama bize silahlanmamız için yardım ettiniz.Özellikleuzayfilosukurmamızkonusunda.Devbirfilo.Hattabu,İmparatorlukkruvazörünülütfedipverdiğinizdenberikarşıkoyulamayacakbirgüçhalinialdı."

"Altes, boşuna zaman kaybediyoruz."Hardin sanki koltuktan kalkacakmış gibi bir hareket yaptı."Savaş ilan etmek niyetindeyseniz ve şimdi bunu bana bildiriyorsanız, o halde lütfen hükümetimlehementemasageçmemeizinverin."

"Oturun, Hardin. Ben savaş ilan etmiyorum. Siz de hükümetinizle hiçbir şekilde temasageçmeyeceksiniz.Savaşyapıldığızaman...ilanedildiğideğil,yapıldığızaman,Hardin!BuuygunbirandaVakfabildirilecek.HemdeAnacreonfilosununatombombardımanıyla.Ofiloyuoğlumkomutaediyor.KendisiWienisadlıamirallikgemisindeşimdi.Şubirzamanlarİmparatorlukfilosundanolankruvazörükastediyorum."Hardinkaşlarınıçattı."Bütünbunlarnezamanolacak?"

"Busizigerçekten ilgilendiriyorsasöyleyeyim:FiloAnacreon'danonbeşdakikaönce,yanisaattamonbirdeayrıldı.Terminusgörülürgörülmezbombardımanbaşlayacak.Yaniyarınöğleyedoğru.Kendinizibirsavaştutsağısayabilirsiniz."

Hardin'inkaşlarıhâlâçatıktı."Bendekendimigerçektenöylesayıyorum,altes.Amayinededüşkırıklığınauğradım."Prensonuaşağıgördüğünübelirtenbirtavırlagüldü."Hepsibukadarmı?"

"Evet.Filonuntamtaçgiymetörenisırasında,yanigeceyarısıhareketegeçeceğinisanıyordum.Budahamantıklıolurdu.Fakatsavaşınaipliktenayrılmadanöncebaşlatmakistediğinizanlaşılıyor.Tabiiötekitürlüsüçokdahadramatikolurdu."

Naip,belediyebaşkanınahayretlebaktı."Nedensözediyorsunuzsiz?"

Hardin usulca, "Hâlâ anlayamadınız mı?" diye sordu. "Ben de karşı darbeyi tam gece yarısıindirmeyiplanlıyordum."

Wienis koltuğundan fırladı. "Blöfünüze kanacağımı sanıyorsunuz ya? Karşı darbe filanhazırlamadınız. Diğer krallıkların sizi destekleyeceklerini sanıyorsanız bunu da unutun. Onlarınbütünuzaygemileribirarayagelse,yinedebizimfilomuzlabaşaçıkamazlar."

"Bunubiliyorum.Zatenbirtekelateşedilmesinibileistemiyorum.SadecebirhaftaöncehertarafahabergönderildivebugeceyarısıAnacreon'a'yasaklamauygulanacağıbildirildi.""Yasaklamamı?"

"Evet. Anlayamadınızsa açıklayayım. Ben emri geri almadığım takdirde Anacreon'daki bütünrahiplergrevyapacaklar.Amabuodadakapalıolduğumvekimseyledebağlantıkuramadığımiçinoemrigerialmamimkânsız.Budurumdadaolmasaydım,oemriyinedegerialamazdım!"Önedoğrueğilerek ani bir heyecanla ekledi. "Vakfa saldırmanın pek büyük bir günah ve küfür olduğununfarkındamısınız,altes?"Wienis'inkendisinehâkimolmayaçalıştığıokadarbelliydiki,"Bırakınbulafları,Hardin.Osözlerikalabalıkgüruhasaklayın.""AzizimWienis,osözlerikimleresakladığımı

Page 73: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

sanıyorsunuz?ŞusonyarımsaatsüresinceAnacreon'dahertapmağadoluşmuşolanhalk,rahiplerinonlarabukonudakiöğütveteşviklerinidinliyordusanırım.ArtıkAnacreon'dakadın,erkek,herkeshükümetlerinin dinmerkezlerine durup dururken kötü bir şekilde saldıracağını biliyor. Ama geceyarısına dört dakika var. Olayların gelişmesini seyretmek için balo salonuna inmeniz daha doğruolur.Benburadagüvendeyim.Nasılolsadışarıdabeşnöbetçibekliyor."HardinkoltuğundaarkasınayaslanarakkadehinetekrarLocrisşarabıdoldurdu.Sonradagözlerinikayıtsızcatavanadikti.

Wienis boğuk bir sesle havayı adeta elektriklendiren bir küfür savurdu, sonra da dışarı fırladı.Balosalonundatahtıngeçmesiiçingenişbiryolaçılırkenseçkindavetlilersusmuşlardı.Lepoldtahttaoturuyorduşimdi.Ellerinigüvenledirsekdayanılacakyerlerekoymuş,başınıdikleştirmişti.Yüzündedonmuşbir ifadevardı.Tavandansarkanbüyükavizelerin ışıkları sönükleşmişti.Kubbeşeklindekitavanaserpiştirilmişgibiduranatomo-ampullerininçokrenkli,yaygınışığındaKralınetrafınısaranışınlarparıldıyor,Lepold'unbaşınınüzerinedoğruyükselerekoradagözkamaştırıcıbir taçhalinialıyordu.Wienismerdivendedurdu.Kimseonu farketmedi.Herkesgözlerini tahtadikmişti.Prensyumruklarınısıkarakyerindenkımıldamadı.Hardin'inblöfüyüzündengülünçbirşekildedavranacakdeğilim,diyedüşünüyordu.

Tahtkımıldadı.Sessizceyükseldi...veuçarcasınailerlerdi.Sahneyebenzeyenyerden,basamaklarınyukarısından ağır ağır indi. Sonra yerden on beş santim yükseklikte yatay bir şekilde, kanatlarıaçılmışolanbüyükpencereyedoğrugitti.

Geceyarısıolduğunuhaberverenboğukbirçansesietraftayankılandığızamantahtdapencereninönündedurdu.Ve...Kralınışıltısıkayboluverdi.

Uzun bir an Kral Lepold hiç kımıldamadı. Yüz hatları hayretinden çarpılmıştı. Işık saçmayan,sıradanbirinsandışimdi.

Sonratahtyalpaladı.Onbeşsantimyüksekliktengürültüylezemineindi.Aynıandasaraydakibütünışıklardasöndü.

ÇığlıklarvekargaşaarasındaWienis'inbirboğanınböğürmesiniandıransesiduyuldu."Meşalelerigetirin!Meşalelerigetirin!"

Kalabalıkta sağa sola yumruğunu sallayarak kendisine yol açtı ve zorlukla kapıya kadar gitti.Karanlıktasaraymuhafızlarıtelaşlaiçeriyegiriyorlardı.

Sonundameşaleleribalosalonunagetirmeyibaşardılar.Aslındabunlartaçgiymetörenindensonrakentinsokaklarındakidevfeneralaylarındakullanılmaküzerehazırlanmışlardı.Muhafızlarellerindemeşalelerlebalosalonunadağıldılar.Bunlarınmavi,yeşilvekırmızı ışıklarıdavetlilerinhayretvekorkudoluyüzleriniaydınlattı.

Wienis, "Kötü bir şey olmadı," diye haykırdı. "Yerlerinizden kımıldamayın. Güç biraz sonragelecek."Hazır olda bekleyen birmuhafız subayına döndü. "Ne var, yüzbaşı?"Genç adam hemencevap verdi. "Kentliler sarayın etrafını sardılar, altes." Wienis öfkeyle dişlerini sıktı. "Neistiyorlarmış?"

"Başlarında bir rahip var. Onun Başrahip Poly Verisof olduğunu öğrendik. Verisof, BelediyeBaşkanıSalvorHardin'inhemenserbestbırakılmasınıveVakfakarşıaçılansavaşındurdurulmasını

Page 74: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

talepediyor."

Wienisbağırdı."Ogüruhbahçekapılarındaniçeriyegirmeyekalktığı takdirdeateşedin.Hepsinigebertin.Şimdilikbukadar.Bırakınulusunlardursunlar.Yarınhepsindendehesapsoracağım."

Artıkmeşaleleretrafadüzenliolarakdağıtılmışvebalosalonutekrariyiceaydınlatılmıştı.Wienishâlâ pencerenin önünde duran tahta doğru koştu. Yüzü balmumu gibi olan Lepold'u kollarındantutarakzorlaayağakaldırdı.

"Benimlegel."Penceredendışarıyabirgözattı.

Kent zifiri karanlıktı. Aşağıdan kalabalığın boğuk bağırışları geliyordu. Sadece sağda, ArgolidTapınağınınbulunduğutaraftaışıkvardı.

WienisöfkeylehomurdanarakKralısürüklercesinegötürdü.

Prens peşinde beş nöbetçiyle dairesine hızla daldı. Lepold da peşindeydi. ÇocukKralın gözleriiyiceirileşmiş,korkusundanadetadilitutulmuştu.

Wienis,"Hardin,"diyebağırdı."Başaçıkamayacağıngüçlerleoynuyorsun."

Belediye başkanı onunla ilgilenmedi bile. Yanına koyduğu cep atomo-ampulünün sedefimsiışığında sakin sakin oturuyordu. Alayla hafifçe gülümsemekteydi. Lepold'e, "Günaydın, majeste,"dedi."Taçgiymenizdolayısıylasizikutlarım."

Wienisyinebağırdı."Hardin!Rahiplerineişlerininbaşınadönmeleriniemret."

Hardinsakinsakinbaşınıkaldırdı."Onlarabunusenemret,Wienis.Ozamangörelimbakalımkimbaşa çıkamayacağı güçlerle oyun oynuyor! Şu anda Anacreon'da bir tek çark bile dönmüyor.Tapınaklar dışında hiçbir yerde ışık yanmıyor. Tapınaklardakiler dışında hiçbir musluktan suakmıyor.Gezegeninkışmevsiminiyaşayanyarısındatapınaklardışındahiçbiryerdebirkalorilikısıbileyok.Hastanelerartıkhastakabuletmiyor.Güçsantralleridurdu.Bütünuzaygemilerialanlardabekliyor. Bu durum hoşuna gitmiyorsa rahiplere işlerinin başına dönmelerini emret,Wienis. Benbunuyapmak istemiyorum." "Galaksi adına!Bunuyapacağım,Hardin.Çarpışmaanı geldi demek...Öyle olsun! Bakalım rahiplerin adamlarıma karşı koyabilecekler mi? Bu gece gezegendeki hertapınağı kontrolüm altına alacağım." "Çok güzel.Amaonlara nasıl emir vereceksin?Gezegendekibütün haberleşme yolları kesildi. Radyo çalışmıyor, televizörler de. Ultra dalga da. Banainanmıyorsanbirdene.Aslındabütüngezegende,tapınaklardakilerdışındabirtekaygıtçalışıyor.Odabuodadaki.Fakatbendeonusadecebir'alıcı'halinesoktum."

Wienisboşyererahatlıklanefesalmayaçalışıyordu.

Hardin sözlerini sürdürdü. "İstiyorsan adamlarına sarayın hemen dışındaki Argolid Tapınağınagirmelerini emredebilirsin. Tapınaktaki ultradalga aygıtlarını kullanarak gezegenin diğerbölgeleriyle bağlantı kurabilirler.Ama bunu yaparsan, o kalabalık adamlarını paramparça eder.Ozamansarayınıkimlerkorur,Wienis?Yahayatlarınızı?"

Naipboğukboğuk,"Buradaonlarakarşıdayanacağız!"dedi."Bütüngün!Ogüruhistediğikadarulusun,güçkesilirsekesilsin,bizdayanacağız!Vakfınelegeçirildiğihaberigeldiğizamandasenino

Page 75: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

değerli ayaktakımın dinlerinin ne kadar uydurma bir şey olduğunu öğrenecek. Rahiplere düşmanolacak ve onlara saldıracaklar. Sana yarın öğleye kadar süre veriyorum, Hardin. ÇünküAnacreon'daki gücü kestirebilirsin, ama filomu durduramazsın!" Sevincinden çatallaşmış bir seslehaykırdı."Onlaryolaçıktılarbile,Hardin.Başlarındadaonarılmasınıemrettiğinobüyükkruvazörvar." Hardin neşeyle cevap verdi. "Evet, kruvazörün onarılmasını ben emrettim. Ama istediğimşekilde onarılmasını! Söyle,Wienis, sen hiç ultradalga nakledicisinden söz edildiğini duydunmu?Hayır,yüzündekiifadedenduymamışolduğunanlaşılıyor.Neyse...İkidakikasonraböylebiraygıtınneleryapabileceğiniöğreneceksin."Okonuşurkentelevizörünekranıaydınlandı.Hardindeozamancümlesinidüzeltti."Hayır,ikisaniyesonra.Otur,Wienisvedinle."

Theo Aporat, Anacreon'un en önemli rahiplerinden biriydi. Sadece hiyerarşi açısından Wienisamiralgemisininbaşrahibisayılmasıgerekirdi.

Amamesele sadece hiyerarşi ve önemle de ilgili değildi.Aporat gemiyi tanıyordu.KruvazörüntamirindeVakıftangelenkutsaladamlarınemrindeçalışmış,onlarınkontrolündemotorlarıgözdengeçirmişti. Televizörlerin kablolarını değiştirmiş, haberleşme sistemini yenilemiş, delik tekneyebölmeler takmış, kirişleri takviye etmişti. Hatta Vakıftan gelen hikmet sahibi insanlar gemiye biraygıttakarlarken,Aporat'ınyardımetmesinedeizinvermişlerdi.Buaygıtöylesinekutsaldıki,dahaöncehiçbirgemiyetakılmamıştı.

Buultradalganakledicisisadecebuşahane,devgibigemiiçinayrılmıştı.

BuşahanegemininşeytanayakışırişlerealetedilmesiyüzündençeküzgündüAporat.Bunadaşaşmamakgerekirdi.Rahip,Verisof'unkendisineaçıkladığıgerçeğe,yanigemininkorkunçbirkötülükiçinkullanılacağınahiçbirzamaninanmayıistememişti.KruvazörüntoplarınınVakfadoğruçevrileceğine.Gençliğindeeğitimgördüğü,etrafayayılanbütünkutsallığınkaynağıolanoVakfa!

Ama filoyu yöneten Prens Wienis'in oğlunun kendisine yaptığı açıklamadan sonra artıkinanmamasıiçinbirnedenkalmamıştı.

Aporat, ilahi şekilde kutsanmışKral bu iğrenç harekete nasıl izin veriyor, diye düşündü.YoksabununKrallabirilgisiyokmu?Belkidebu,lanetolasıcaNaipWienis'inişi.BelkideKralabirşeysöylemedenhareketegeçti.SonuçtabanadurumubeşdakikaönceaçıklayandayineWienis'inoğluPrensLefkin." Lefkin gerçekten de beş dakika önceAporat'a, "Sen ruhlar ve kutsamalarla ilgilen,rahip,"demişti."Kruvazörümledebenilgileneceğim."

Aporatağzınıçarpıtarakgüldü."Evet,benruhlarvekutsamalarlailgileneceğim.Amabeddualarvelanetlerle de. Prens Lefkin pek yakında sızlanmaya, ağlayıp inlemeye başlayacak." Aporat genelhaberleşmeodasınagirdi.Yardımcısıöndengidiyordu.OdadakigörevlilerAporat'ıengellemekiçinhiçbirharekettebulunmadılar.Başrahipyardımcısınıngemideheryeregirmeyehakkıvardı.

Aporat, "Kapıyı kapatın," diye emrettikten sonra kronometreye baktı. On ikiye beş vardı. Tamzamanındadavranmıştı.

Rahip bu işe alışık olduğunu belirten hızlı, ustaca hareketlerle küçük kolları indirerek bütünbağlantıların kurulmasını sağladı. Artık üç kilometre boyundaki uzay gemisinin her köşesindensesiniduyacakveekrandakigörüntüsünügörebileceklerdi.

Page 76: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Wienis kruvazöründeki bütüngörevliler, beni dinleyin!Konuşanbaşrahip yardımcınız."Aporatsesinin kıçtaki atom toplarından, burundaki seyir masalarına kadar her tarafta yankılandığınıbiliyordu.Aporat, "Geminizbirgünah işlemeküzere!"diyehaykırdı. "Herbirinizin ruhunuuzayınsonsuz karanlığına mahkûm edecek bir plan uygulanıyor. Sizin bundan haberiniz yok. Dinleyin!PrensLefkinbugemiyiVakfagötürmek,bütünokutsallıklarvemutluluklarınkaynağını,günahkârcaisteklerine boyun eğinceye kadar bombalamak niyetinde. PrensLefkin'in niyeti bu olduğuna göre,GalaksiRuhunadınaonugörevindenalıyorum.GalaksiRuhununkutsanmasınınkaybolduğuyerdeyönetmedeolamaz.İlahiKraldaRuhunonayıolmadıkçahükümdarlığınısürdüremez."

Yardımcısıonuhuşuyla,ikigörevlidegitgideartanbirkorkuyladinlerlerken,Aporat'ınsesidahadakalınlaştı."Bugemişeytanınişinigörmeyeçıktı.BuyüzdenbuteknedendeRuhunkutsamasıgerialındı." Ciddi bir tavırla kollarını kaldırdı. Anacreon'lular rahipleri konuşurken gemideki bintelevizörekranınınönündedehşetleolduklarıyerdebüzüldüler.

"GalaksiRuhuvePeygamberiHariSeldonveonunemirleriniyorumlayanVakfınkutsaladamlarıadınabugemiyi lanetliyorum.Bugeminingözleriolan televizörlerkörolsunlar.Yumruklarıolanatom-topları güçlerini kaybetsinler. Kalbi olanmotorlar dursunlar. Sesi olan haberleşme aygıtlarıdilsizleşsinler.Ciğerleriolanhavalandırmasistemleribozulsunlar.Ruhuolanışıklarıdasönüpbirerhiçhalinialsınlar.İşteben,GalaksiRuhuadınabugemiyiböylelanetliyorum!"

Aporatsözlerinisonaerdirirkentamgeceyarısıydı.Işıkyıllarıötede,ArgolidTapınağındabirelbir ultradalga nakledicisinin kolunu indirdi. Bu da ultradalganın o anlık müthiş hızıyla Wİeniskruvazöründeki başka bir aygıtı çalıştırdı. Ve gemi öldü: Çünkü bilim dininin ana özelliği etkilioluşuydu. Aporat'ınkiler gibi lanetlemeler de gerçekten öldürücüydü. Aporat geminin karanlığagömüldüğünü gördü ve uzaklarda hafif mırıltılar çıkararak çalışan hiperatom motorlarınındurduklarını işitti. Büyük bir sevinçle cüppesinin cebinden kendi kendine çalışan bir atom ampulüçıkardı.Sedefliışıkodayadoldu.

Aporatbaşınıeğerekikigörevliyebaktı.Aslındacesurinsanlardıonlar.Amaşimdiöldürücübirdehşetinetkisiyleyeredizüstüdüşmüşkorkuylakıvranıyorlardı.

Görevlilerdenbiri,"Ruhlarımızıkurtar,saygıdeğerefendimiz,"diyeinledi."Bizlerzavallıinsanlarız.Başımızdakilerinişlediklerisuçlardandahaberimizyok."

Aporatsertbirtavırla,"Oğlum,"dedi."Ruhunhenüzmahvolmuşdeğil."

Gemidekaranlıktabirkargaşabaşlamıştı.Müthişkorkuneredeyseelletutulacakbirhalalacakvebataklığınkini andıran pis bir korku da yükselecekti bu dehşetten. Aporat elindeki ışıkla gemideilerlerken,Anacreon'lularonunetrafınısarıyor,cüppesinineteğinedokunmayaçalışıyor,kendilerineacımasıiçinyalvarıyorlardı.

Rahipherseferindede,"Peşimdengelin,"diyecevapveriyordu.

Aporat,PrensLefkin'ikendidairesindebuldu.Gençadamkamarasındaelyordamıylailerliyorveküfrederek ışıkların takılması için bağırıyordu.Aporat'ı görüncebaşrahipyardımcısınamüthiş birnefretlebaktı.

"Demekgeldin?"Lefkinmavigözleriniannesindenalmıştı.Amaçengelgibiburnuveşaşıgözü

Page 77: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

onun Wienis'in oğlu olduğunu açıklıyordu. "Bu bir vatan hainine yakışacak hareketinin hesabınısonra soracağım. Şimdi gemiye güç sağla! Bu filonun komutanı benim."Aporat ciddi bir tavırla,"Artıkdeğilsin,"dedi.

Lefkindeligibietrafınabakındı."Buadamıyakalayın.Onututuklayın.Yoksasesimiduyabilecekuzaklıktakiheradamıkapaklardançırçıplakuzayasalıveririm."Birandurdusonrada tizbir sesleekledi."Sizeemrediyorum!Onututuklayın!"

DiğerlerikımıldamayıncaLefkindekendinibüsbütünkaybetti."Buşarlatanın,bupalyaçonunsizikandırmasınaizinmivereceksiniz?Bulutlarveayışıklarındanoluşanbirdindenmikorkuyorsunuz?Buadambirsahtekâr.SözünüettiğiGalaksiRuhudauydurma.Busırfsizi...."

Aporat öfkeyle Prensin sözünü kesti. "Bu küfürbazı yakalayın. Onu dinlerseniz ruhlarınızı datehlikeyeatmışolursunuz."

Onkadaradam,soyluLefkin'euzanırkenPrensyereyığıldı.Aporat,"Peşimdengelin,"dedi."Onudagetirin."Döndü.

Lefkin'i onun peşinden sürükleyerek getirdiler. Aporat haberleşme odasına giderken koridorlararkasındangelenadamlarlatıklımtıklımdoldu.RahiphaberleşmeodasındaPrensLefkin'eçalışantektelevizör'ün önüne geçmesini emretti. "Diğer gemilere de yollarına devam etmemelerini söyle.OnlaraAnacreon'adönmekiçinhazırlanmalarınıemret."

Yüzü gözü kan içinde, kalmış, üstü başı yırtılmış, yenilgiyi kabullenmiş ve sersemleşmiş olanLefkin,Aporat'ınbuisteğiniyerinegetirdi.

Rahip, "Şimdi," diye sözlerine devam etti. "Anacreon'la ultra-dalgayla bağlantı halindeyiz. Sanaemrettiğimgibikonuşacaksın."

Lefkinbunuyapmayacağınıbelirtmekistergibielinisalladı.Ozamanodayavekoridoradoluşmuşolan kalabalıktan korkunç bir homurtu yükseldi. Aporat, "Konuş!" dedi. "Haydi, başla! Anacreonfilosu..." Lefkin konuşmaya başladı. Prens Lefkin'in hayali televizörün ekranında belirdiği zamanWienis'in dairesine derin bir sessizlik çöktü. Naip Prens, oğlunun yırtılmış elbiselerini ve bitkinyüzünügörüncehayretlehafifçe inledi.Sonradabirkoltuğaçöktü.Yüzhatlarıkorkuveendişeyleçarpılmıştı.

Hardin ellerini kucağında gevşekçe birbirlerine kenetleyerek ifadesiz bir yüzle dinlemeyehazırlandı.Yeni taç giymiş olanKral Lepold ise odanın en karanlık bir köşesine büzüldü. Sık sıkkolununyenindekisırmalı süsleridişliyordu.Muhafızlarınbileoeski, sakin tavırlarıkaybolmuştu.Atom silahları ellerinde, kapının dışına dizilmişlerdi, ama usulca televizör ekranındaki görüntüyebakıyorlardı.Lefkinistemeyeistemeye,yorgunbirseslekonuşmayabaşladı.Zamanzamankendisinihiçdenazikolmayanbirşekildedürttüklerinibelirtecekbirtavırladuraklıyordu.

"Anacreon filosu... görevinin ne anlama geldiğinin farkındadır... İğrenç bir günaha... katılmayıistemediği için... Anacreon'a geri dönmektedir. Filo bütün kutsamaların kaynağı olan.. Vakfa veGalaksiRuhunakarşı...kirlibirgüçkullanmakcüretin:gösteren...bütünoküfürbazgünahkârlara...şuültimatomugöndermektedir...Gerçek inancakarşı açılan savaşhemendurdurulacaktır...Bizi temsileden...BaşrahipyardımcımızTheoAporat'a...şanımızayakışacakbirşekilde...ilerideböylebirsavaş

Page 78: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

açılmayacağına dair... garanti verilecektir.." Burada uzun bir sessizlik oldu. Sonra Lefkinkonuşmasına devam etti. "Naip PrensWiens... hapsedilecek ve... suçu yüzünden... din adamlarındanoluşanbirmahkemede...yargılanacaktır.Bütünbunlaryapılmadığıtakdirde...Anacreon'adönenfilo...sarayıyerlebiredecektir...Bundanbaşkainsanlarınruhunumahveden...günahkârlarınyuvalarını...veküfürbazlarıninlerini...ortadankaldırmakiçin...gerekenherşeyi...yapacaktır."

Seshafifbirhıçkırıklasusarken,ekrandakarardı.

Hardinparmaklarınıçabucakatomo-ampulününüzerindedolaştırdı.Aygıtınışığıiyicesönükleşti,Naip,Kralvemuhafızlarsonundasiluetleribelirli,bulanıkgölgelerhalinialdılar.İlkkezozamanHardin'inetrafınıbirışığınsarmışolduğugörüldü.

Belediye başkanı bir saat önce savaş tutsağı olduğunu ve Terminus'un ortadan kalkacağınısöyleyen, şimdiyse ezilmiş, mahvolmuş, ikibüklüm bir gölgeye benzeyen Wienis'le konuşurkenyumuşaksesindehafifbiralayseziliyordu.

Hardin,"Eskibirhikâyevardır,"dedi."Belkideinsanlıkkadareskidirbu.Çünkübumasalınyazılıolduğukayıtlardahaeskitarihlerinbirerkopyasıdır.Buhikâyeninseniilgilendireceğinisanıyorum.Hikâye şöyle: Bir atın çok güçlü ve tehlikeli bir kurt düşmanı varmış. Bu yüzden at daima korkuiçinde yaşıyormuş. Çaresiz durumda kaldığı için kendisine güçlü bir müttefik bulmayı düşünmüş.Böyleceinsanayanaşarakbiranlaşmayapmalarınıteklifetmiş.Adamakurduninsanlarındadüşmanıolduğunuhatırlatmış. İnsan bu anlaşmayı hemenkabul etmiş ve 'Benimkinden çok daha fazla olanhızındanyararlanmamısağlarsan,kurtuhemenöldürürüm,'demiş.Atbunarazıolmuş.İnsanınsırtınaeyer vurmasına ve kendisine gem takmasına izin vermiş. Adam atın sırtına binerek kurtu arayıpbulmuş ve onu öldürmüş. Rahatlayan ve sevinen at, insana teşekkür etmiş. Sonra da, 'Artıkdüşmanımız öldü,' demiş. 'Şu eyerle gemi çıkar ve bana özgürlüğümügeri ver,'Bu sözleri duyaninsan gürültülü bir kahkaha atmış. 'Haydi, oradan! Deh, aslanım, deh!' Atı bütün gücüylemahmuzlamış."Odayatekrarderinbirsessizlikçöktü.Wienisadlıgölgehiçkımıldamadı.

Hardin, usulca konuşmasını sürdürdü. "Aradaki benzerliği farkettiğini umarım. Dört Krallığınhükümdarları ülkelerindeki halka tam anlamıyla egemen olabilmek isteğiyle, kendilerine ilahi birnitelikkazandıranbilim-dininiheyecanlakabulettiler.Odinonlarıneyerivegemiydiaynı,zamanda.Çünkübuülkelerincandamarıolanatomgücünürahiplerinkontrolüneverdiler.Orahiplerinsendendeğil, bizden emir aldığını da unutma. Sen kurtu öldürdün, ama rahipleri başından atamadın, azizdostum..." Wienis ayağa fırladı. Çukura kaçmış gözlerinde çılgınca bir ifade olduğu gölgelerinarasında bile farkedih'yordu. Sesi boğuklaşmıştı, ne dediği pek anlaşılmıyordu. "Ama seni demahvedeceğim.Kaçamayacaksın.Çürüyüpgideceksin.İsterlersehepimizihavayauçulsunlar.Herkesihavaya uçursunlar. Seni mahvedeceğim." Sonra deli gibi haykırdı. "Muhafızlar! Bu iblisi vurun!Gebertin onu! Gebertin!" Hardin Koltuğunda muhafızlara doğru dönerek gülümsedi. Adamlardanbiri atom tabancasıyla ona nişan aldı, sonra da silahı indirdi. Diğerleri kımıldamadılar bile.Karşısında Anacreon'un bütün gücünün bir hiç halini aldığı, etrafı tatlı bir ışıkla sarılı olan vegüvenle gülümseyenTerminusBelediyeBaşkanı SalvorHardin'le başa çıkamazlardı.Biraz gerideçığlıkçığlığabağıranmanyağınemriniyerinegetiremezlerdi.

Wienis haykırarak küfretti ve sendeleyerek en yakındaki muhafıza doğru gitti. Adamın elinden

Page 79: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

çılgın gibi atom silahını kaptı. Hardin'e nişan aldı. Belediye başkanı kımıldamadı bile. Naip tetiği'devamlıateş'noktasınagetirdiveateşetti.

UçukrenkliışınTerminusBelediyeBaşkanınınetrafınısarangüçalanınaeriştiveemilereketkisizhalegetirildi.Wienistetiğiçekerkenacayipkahkahalaratıyordu.

Hardin ise hâlâ gülümsüyordu. Etrafını saran güç alanı atom silahının enerjisini emerken fazlaparlaklaşmadıbile.Lepoldbüzüldüğüköşedegözlerinikapayarakinledi.

Wienisumutsuzcabirferyatladahayukarıyanişanalaraktekrarateşetti.Sonrayereyığıldı.Kafasıuçupparamparçaolmuştu.

Hardinbusahnekarşısındayüzünüburuşturarak,"Sonunakadar 'dosdoğruyolu'tercihetti,"diyemırıldandı."Ve'sonçare'yebaşvurdu."

Zaman Mahzeni tıklım tıklım doluydu. Mezarda oturulacak yerden fazla insan vardı. Bazılarıodanındibindeüçsırahalindedizilmişlerdi.SalvorHardinbukalabalıkla,HariSeldonotuzyılönceilk gözüktüğü zamanmezara toplanmış olanküçükgrubukıyasladı.O zamanMahzene sadece altıkişigelmişti.ArtıkölmüşolanbeşAnsiklopediUzmanıvehiçbiryetkisiolmayan,göstermelikgençbelediyebaşkanı,yanikendisi.HardinogünYohanLee'ninyardımıylamevkiinesürülmüşolanbulekeyitemizlemişti.Bu"adıyar,sanıyok,"lekesini.Şimdidurumçokfarklıydı.Herbakımdanfarklı.BelediyeEncümenininbütünüyeleriHariSeldon'ungörünmesinibekliyorlardı.Hardinhâlâbelediyebaşkanıydı. Ama artık çok güçlüydü.HeleAnacreon tam bir yenilgiye uğratıldığından beri tekrarherkesin gözüne girmişti. Wienis'in ölüm haberiyle Anacreon'dan döndüğü ve tir tir titreyenLepold'layenibiranlaşmaimzaladığınıaçıkladığında,bütünüyeleronagüvenoyuvermişlerdi.Helebuolayıdiğerüçkrallıklaçabucakimzalanananlaşmalarizleyince,Terminus'unhersokağındaayrıfener alayları düzenlenmişti. Yeni anlaşmalar Vakfa yapılacakAnacreon' unkine benzer saldırılarıtümüyle önleyecek güçler sağlıyordu. Herkes çok sevinmişti. Hari Seldon'u bile kimse böylesinealkışlamamışt. Hardinin dudakları titredi. O ilk tehlikeyi atlattığımız zaman da herkes beni çoksevmişti, diye düşünüyordu. Odanın karşı tarafında Sermak'la Lewis Bort aralarında heyecanlıheyecanlıkonuşuyorlardı.Sonolaylarınonlarıutandırmadığıverahatsızetmediğibelliydi.Onlardagüvenoyuvermişvekonuşmalaryapmışlardı.Bukonuşmalar sırasındayanıldıklarınıaçıkça itirafetmiş ve daha önceki tartışmalarda belirli bazı sözcükler kullandıkları için özür dilemişlerdi.Yargılarına ve vicdanlarına göre hareket ettiklerini ileri sürerek davranışlarını nezaketle haklıçıkarmayaçalışmışlardı.Hemensonradayenibir"Eylemci"kampanyayagirişmişlerdi.YohanLee,Hardin'inkolunadokunarakanlamlıanlamlısaatiniişaretetti.

Hardinbaşınıkaldırdı."Merhaba,Lee.Hâlâöfkelimisin?Bukezneoldu?"

"O,beşdakikasonragözükecek,değilmi?"

"Öylesanırım.Geçenseferdetamöğlezamanıgözüktü."

"Yabudefagözükmezse?"

"Bütünhayatınboyuncabeniendişelerinletüketecekmisin?Gözükmezsegözükmez,neyapayım?"Lee kaşlarını çatarak başını ağır ağır salladı. "EğerHari Seldon bugün gözükmezse başımız yinederde girer. Seldon yaptıklarımızı desteklemediği takdirde Sermak da rahatlıkla her şeye yeniden

Page 80: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

başlar. Sermak şimdi Dört Krallığı açık açık ilhak etmemizi istiyor. Vakıf hemen genişlemeye,yayılmayabaşlamalıymış.Gerekirsezorkullanarakhemde."

"Biliyorum.Ateşekörüklegidenkimsebir alevgöremezseyangınıkendisi çıkarır.Sende,Lee,mutlakabirşeyiçinendişelenmekistersin.Böylebirşeyyoksaendişelenecekbirsorunyaratırsın."Leecevapverecekti,amabirdenbiresankisoluğukesildi.

Çünkü ışıklar sarararak sönükleştiler. Lee elini kaldırıp odanın yarısını kaplayan cam duvarlıhücreyiişaretetti.Sonradaderinderinnefesalarakbirkoltuğaçöktü.

Hardin hücredeki hayali görünce yerinde doğruldu. Tekerlekli sandalyede oturan bir insanıngörüntüsüydü bu. O, kalabalığın içinde sadece Hardin bu hayalin yıllar önce ilk gözüktüğü günühatırlıyordu.Belediyebaşkanıozamanlargençti.HariSeldoniseyaşlı.Amahayalogündenberihiçyaşlanmamıştı. Buna karşılık belediye başkanı şimdi yaşlı bir adam sayılırdı. Hayal ilerideki birnoktaya bakıyor, parmaklarını kucağındaki bir kitabın kapağına sürüyordu. Sonra, "Ben HariSeldon'um,"diyeaçıkladı.Sesiyumuşakveyaşlıydı.Odayaderinbir sessizlikçöktü.Herkessolukalmayakorkargibiydi.

Hari Seldon sanki sohbet ediyorlarmış gibi sözlerini sürdürdü. "Bu karşınıza ikinci çıkışım.İçinizdenbazılarıilkindedeburadamıydılarbilmiyorum.Aslındabuodadabazıkimselerinbulunupbulunmadıklarını da anlamam olanaksız. Ama bu önemli değil. Eğer ikinci acil tehlike başarıylaortadan kaldırıldıysa, o zaman buradasınız demektir. Başka çaresi yok. Fakat burada değilseniz,ikincikrizlebaşaçıkamadığınızanlaşılır."Seldonşirinşiringülümsedi."Amaöyleolduğunudapeksanmıyorum. Çünkü formüllerim bana ilk seksen yıllık sürede plandan önemli bir sapmaolmayacağınıgösteriyor.Planınuygulanmasıolasılığıyüzde98.4..."HesaplarımızagöreartıkVakfınetrafını sarmış olan barbar krallıklarına boyun eğdirdiniz. İlk acil durumda onları güç dengesiyledurdurmuştunuz. Bu kez de dünyevi güçlere karşı manevi kuvvetlerden yararlanarak başarıyaeriştiniz.

"Ancaksiziuyarmamdagerekiyor.Kendinizehaddindenfazlagüvenmeyin.Bugörüşlerimlesizeilerideolacakları açıklayacakdeğilim.Ancak size şimdi elde ettiğiniz şeyin sadeceyeni bir dengeolduğunuaçıklamamdabirsakıncayok.Dünyevigüçleripüskürtmekiçinyeterliolanmanevikuvvetsaldırıyageçmenizisağlayamaz.Bununiçinyeterlideğildir.Çünküeyaletlerebölünmeisteğiyadamilliyetçiliğin kaçınılmaz bir şekilde gelişmesini manevi güç etkileyemez. Size yeni bir şeysöylemediğimden de eminim. "Ha, aklıma gelmişken... Sizinle böyle belirsiz konuştuğum içinkusurumabakmamalısınız.Kullandığımterimlersonuçtasadecetahminlerleilgili.Hiçbirinizpsiko-tarih biliminin gerçek sembollerini anlayacak şekilde eğitilmediniz. Onun için elimden geleniyapmayaçalışıyorum."

"Şimdi... Vakıf İkinci İmparatorluğa giden yolun sadece başlangıcıdır. Komşu krallıklar, güç vekaynak bakımından size oranla hâlâ çok kuvvetlidirler. Onların dışında barbarlık denilen o geniş,karmaşık orman uzanıyor ve bütün Galaksinin etrafını sarmış durumda. Bu Çerçevenin içindeyseGalaksiİmparatorluğununkalıntılarıvar.Buda,zayıflamışveçökmüşolmasınakarşınyinedehiçbirülkeylekıyaslanmayacakkadargüçlü."

HariSeldonkitabıkaldırarakaçtı.Yüzündeciddibirifadevardışimdi."Seksenyılönceikincibir

Page 81: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Vakıf kurulduğunuda hiçbir zamanunutmayın.Galaksinin diğer ucunda bu. 'YıldızınUcu' denilenyerde. O Vakıf daima orada olacak. Bunu düşünün. Önünüzde planın dokuz yüz seksen yıllık birbölümüuzanıyor.Sorunuçözümlemeksizedüşüyor.Çalışın."

Seldongözlerinikitabadiktiveışıklarparlaklaşırkengörüntüortadankayboldu.

BunuizleyenkonuşmalararasındaLee,Hardin'inkulağınaeğildi."Tekrarnezamangözükeceğinisöylemedi."

Hardin, "Bilmiyorum," diye karşılık verdi. "Ama onun, sen ve ben ölünceye kadargözükmeyeceğiniumarım."

Page 82: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

DÖRDÜNCÜBÖLÜM

TÜCCARLAR - ... Tüccarlar her zaman Vakfın siyasi hegemonyasının bir adımönündeydiler. Çevredeki o birbirinden çok uzak sistemlerde güçsüzce tutunmayaçalışıyorlardı. Terminus'a ancak aylar, hatta yıllar sonra dönebiliyorlardı. Çoğuzamanteknelerinikendilerigelişigüzel tamirettikleri içingemileribiryamalıbohçayabenziyordu. Bu tüccarların son derece dürüst oldukları da söylenemezdi... Bu süreboyuncaDört Krallığın sahte-dini despotluğundan daha dayanıklı bir İmparatorlukkurdular. Bu ulu ve yalnız insanlar hakkında sayısız hikâye anlatılmaktadır. Butüccarlar yarı şaka yarı ciddi bir şekilde Salvor Hardin'in özdeyişlerinden birinikendilerine ilke edinmişlerdi. "Ahlak kavramınızın doğru olan bir şeyi yapmanızıengellemesine izin vermeyin!" Artık hikâyelerin hangilerinin gerçek, hangilerininuydurma olduğunu ayırt etmek imkânsızdır. Herhalde bunların hepsi de zamanlaabartmalıbirbiçimesokulmuştur...GALAKSİANSİKLOPEDİSİ

HaberLimmarPonyets'inalıcısınaeriştiğisıradagençadamınvücudusabunköpüğüiçindeydi.Buda insanı tele aygıtlarla tam banyodayken aradıklarıyla ilgili klişeleşmiş sözün GalaksininÇevresinde,karanlıkvesoğukuzaydabilegeçerliolduğunukanıtlıyordu.

Neyse ki, bağımsız bir ticaret gemisinin çeşitli eşyalar yüklenmemiş olan bölümü son dereceküçüktü. Hatta sıcak su musluğuyla duş yapılan altmış santim eninde ve yüz yirmi santimgenişliğindekiküçücükhücredekontrolpanosundanancaküçmetrekadarötedeydi.Ponyetsdebuyüzdenalıcınınkesiktıkırtılarınıkolaylıkladuydu.Küfrederekköpükleriçindeduşyerindençıktıveses düğmesini ayarladı.Üç saat sonraysa teknesine ikinci bir ticaret gemisi yaklaştı. Bir delikanlıgülümseyerekikiteknearasındakihavaborusundanPonyets'ingemisinegeçti.

Ponyetsenrahatkoltuğunugürültüyleönedoğruçekti.Kendisidedönerpilotkoltuğunailişti.

Öfkeyle,"Yineneişlerkarıştırıyorsun,Gorm?"diyesordu."Vakıftantaburayakadarpeşimdenmigeldin?" Leş Gorm paketinden bir sigara alırken kesin bir tavırla başını da salladı. "Benmi? Nemünasebet!

SadecebenpostagemisiuğradıktanbirgünsonraGlyptalIV'einenbirahmağım.Buyüzdenbunusana vermem için beni peşinden yolladılar."Küçücük, ışıltılı bir küreyi Ponyets'e verdi. Sonra dausulcaekledi."Sonderecegizli.Esiraltıdalgalarlasanabildirilmeyecekkadarönemli.Dahadoğrusubenöyleolduğunutahminettim.Hiçolmazsabu'kişiselbirkapsül'.Bunusendenbaşkahiçkimsedeaçmayı başaramaz." Ponyets kapsüle adeta nefretle baktı. "Orası belli. Ben şimdiye dek bukapsüllerdeniyibirhaberçıktığınıdahiçgörmedim."

Page 83: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Küreelindeaçıldıveiçindekisaydam,ince,sertbantrulosugevşedi.Ponyetsşeridiaçarakhaberiçabucakokudu.Bandınsonunageldiğisıradabaştarafıburuşarakkahverengiyedönmüştübile.Birbuçukdakikasonraysabütünşeritkapkarakesildivemoleküllerineayrılıverdi.

Ponyetsboğukbirsesle,"Ah,Galaksi!"diyehomurdandı.

LeşGormusulca,"Sanayardımedebilirmiyim?"dedi."Yoksaçokmugizli?"

"Loncadanolduğunagöre,sanaaçılmamdabirsakıncayok.Askone'agitmemgerekiyor."

"Oberbatyeremi?Amaneden?"

"Bir Tüccarı hapse atmışlar. Fakat sakın bundan kimseye söz edeyim deme."Gorm'un yüzündeöfkelibirifadebelirdi."Hapsemiatmışlar?Amabuanlaşmayaaykırı!""Yerelsiyasetekarışmakdaanlaşmaya aykırı." "Ah, Tüccar böyle mi yapmış?" Gorm bir an düşündü, "Kim bu adam? Bentanıyormuyum?"Ponyetssertsert,"Hayır,"dedi.

Gormonunimasınıanlayarakbukonudabaşkasorusormaktankaçındı.Ponyetsyerindenkalkmışviziekrana bakıyordu. Sisli, büyüteç biçimi Galaksiye bakarak usulca küfür ardına küfür sıraladı.Sonradasesiniyükselterek,"Nedert,"diyesöylendi."Kotamıhâlâdolduramadım."Gormozamandurumukavradı."Ah,arkadaşım,Askonekapalıbölgede."

"Tabii ya. Askone'da bir çakı bile satamazsın. Atomlu hiçbir eşyayı almıyorlar. Kotam dahadolmamışkenkalkıporayagitmekintihardanfarksızolacak.""Buişiatlatamazmısın?"

Ponyets dalgın dalgın başını salladı. "Hapse attıkları Tüccarı tanıyorum. Bir dostumu çaresizdurumdabırakıponasırtçeviremem.Neyse...BenGalaksiRuhununelindeyimveonunişaretettiğitarafadoğrudailerleyeceğim."

Gormşaşkınşaşkın,"Ha?"dedi.

Ponyetsdelikanlıyabaktı,sonradabirkahkahaattı."Unuttum...Sen'RuhlarKitabı'nıhiçokumadın,değilmi?"

Gorm,"Adınıbileduymadım,"dedi.

"Dinieğitimgörseydin,okitabınadınıdaduyardın."

"Dinieğitimmi?Rahipolmakiçinmi?"Gormçokşaşırmıştı.

"Korkarımöyle.İştebudabeniçokutandıranokarasırrım.Amamuhterempederlerbenimlebaşaçıkamayacaklarınakararverdiler.Beniokuldanattılar.İlerisürdüklerinedenler,Vakfınhimayesindedinleilgiliolmayanbireğitimgörmemisağladı."

Gorm sigarasını söndürerek kasketini düzeltti. "Son yükümü götürüyorum. Kotam dolacak."Ponyetssıkıntılısıkıntılı,"Çokşanslısın,"diyemırıldandı.GençadamLeşGormgittiktensonradabirkaç dakika hiç kımıldamadan düşünceli düşünceli oturdu. Demek Eskel Gorov, Askone'da... vehapiste,diyedüşünüyordu.İştebuçokkötü.hemdeçok...

Tacir Eskel Gorov'un aslında tüccar olmadığını bilen birkaç kişiden biriydi Limmar Ponyets.EskelGorov'un ticaretle bir ilgisi yoktu.O,Vakfın bir ajanıydı! İki hafta geçmişti. Ziyan olan iki

Page 84: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

hafta.

Ponyets,Askone'aancakbirhaftadaulaşabilmişti.Gezegeninsınırlarınınyakınındangençadamıtetikte bekleyen savaş gemileri karşılamıştı. Uzaya yayılmış olan ve sayıları gitgide artan savaşgemileri.ButeknelerdenetürdedektörlerkullanıldığınıbilmiyorduPonyets.Amabunlarınçokişeyaradıkları belliydi. Savaş gemileri hiçbir işaret vermeden ağır ağır, yan yan Limmar Ponyets'inteknesine yaklaştılar. Aralarında belli bir uzaklık bırakmaya dikkat ediyorlardı. Genç adamıngemisiniAskone'unmerkezgüneşinedoğruçevirmeyezorladılar.

Aslında Ponyets onlarla başa çıkabilirdi. O gemiler yıkılmış ve ortadan kalkmış olan Galaksiİmparatorluğundan kalma araçlardı. Aslında savaş gemisi değil, gezinti tekneleriydi bunlar. Atomsilahlarıdayoktu.Sadeceuzaydadolaşanilgiçekici, işeyaramaz,ovalbiçimişeylerdi.AmaEskelGorov bu adamların elindeydi, hapsedilmişti. Gorov elden kaçırılmaması gereken bir rehine desayılıyordu.HerhaldeAskone'lulardabunubiliyorlardı.

Ponyets'ingezegeneinmesindensonrabirhaftadahageçti.BüyükEfendiyledışdünyaarasındabirtampon görevi yapan önemsiz memurlardan oluşan kalabalığın arasından sıyrılmaya çalışmaklageçen yorucu bir hafta. Her küçük sekreter yardımcısının gönlünün alınması ve övülmesigerekiyordu.Birdereceyüksekbirmemuraerişebilmekiçingerekliolansüslüimzayıalmakuğrunabuadamlardandikkatlevemidebulandırıcıbirşekildeyararlanmakşarttı.

PonyetshayatındailkkezTüccarolduğunuaçıklayanbelgelerinbirişeyaramadığınıgörüyordu.Neyse şimdi Büyük Efendi, önünde muhafızların beklediği,, altın yaldızlı kapının arkasındaydı.Aradandaikihaftageçmişti.

Gorovhâlâhapisteydi.Ponyets'inbirişeyaramayanmallarıdagemisininambarlarındaçürüyordu.BüyükEfendiufaktefek,saçlarıiyiceseyrelmiş,yüzükırışkırış,kısacıkboylubiradamdı.Vücudusankiboynundakipekgeniş,parlakkürkyakanınaltındaeziliyorvebuyüzdenkımıldayamıyordu.

Büyük Efendi iki elinin parmaklarını açtı. Silahlı adamlar geri geri giderek iki sıra halindedizildiler.Ponyetsonlarınarasındabaşkanlıkkoltuğunadoğruyürüdü.

BüyükEfendi,"Konuşmayın,"diyehomurdandı.

AğzınıaçmışolanPonyetshemendudaklarınısıkıcabüzdü.

"Tamam..." Askone hükümdarının rahatladığı anlaşılıyordu. "Yersiz gevezeliklere hiç gelemem.Beni tehditedemezsiniz.İltifata isehiç tahammülümyoktur.Haksızlığauğramışbir tavırlaşikâyetekalkışmanızın da bir işe yaramayacağını söylemeliyim. Siz gezgin satıcılara, şeytan işimakinelerinize Askone'un hiçbir yerinde ihtiyaç olmadığını kaç defa bildirdiğimi, sizi kaç kezuyardığımıbendeunuttum."

Ponyets usulca, "Efendimiz," dedi. "Söz konusu Tüccarı haklı çıkarmaya kalkışacak değilim.İstenmedikleriyeregitmekTüccarlarınprensiplerinehiçuymaz.AmaGalaksiuçsuzbucaksızbiryer.BirTüccarındahaöncedefarkınavarmadanbirsınırıaştığıgörülmüştür.Buüzüntüuyandıracakvekınanacakbirhatadır."BüyükEfendicırlaksesiyle,"Gerçektenkınanacakbirşey,"diyecevapverdi."Ama bir hata olduğunu sanmıyorum. Glyptal IV'deki adamlarınız o aşağılık günahkâr yaratıkyakalandıktanikisaatsonragörüşmemiziçinricayabaşladılar.Sizinburayageleceğinizidebirkaç

Page 85: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

kezhabervererekbeniuyardılar.Bencebuçokiyidüzenlenmişbirkurtarmakampanyasınabenziyor.Birçokolayınöncedentahminedildiğibelli.Özelliklekınanmasıgerekenbazıhatalarınyapılacağı..."Askone'lununsiyahgözlerindeküçümseyenbirifadevardı.Yaşlıadamhızlasözlerinisürdürdü."SizTüccarlar küçük, çılgın kelebekler gibi o dünyadan buna uçuyorsunuz. Siz Askone'un en büyükgezegenine, sisteminmerkezine inecek ve bunu farkına varılmadan yapılmış bir sınırı aşma olayısayacakkadardelimisinizgerçekten?Haydi,haydi,buna imkânvarmı?"Ponyets için için irkildi,amayüzündenanlaşılmıyordubu.İnatla,"Oarkadaşbilereksatışyapmayakalktıysa,"dedi."OzamanLoncamızın en ciddi kurallarına karşı gelmiş demektir, efendimiz. Bu Tüccar pek akılsızcadavranmış."

Askonesertsert,"Evet,pekakılsızca,"diyeaçıkladı."Hemdeokadarakılsızcaki,arkadaşınızınbuhatasınınbedelinihayatıylaödemesiolası."

Ponyets'in mide kasları büzülüverdi. Büyük Efendinin çok kararlı olduğu belliydi. Genç adam,"Efendimiz," dedi. "Ölüm çok kesin ve düzeltilmesi imkânsız bir olaydır.Onun için başka bir yololmalı."Birsessizlikoldu.Sonrayaşlıadamihtiyatla,"Vakfınçokzenginolduğunuduydum,"diyemırıldandı.

"Zengin mi? Bu doğru. Fakat bizim servetimizi almayı kabul etmediğiniz şeyler oluşturuyor.Atomlueşyalarımızındeğeri..."

"Eşyalarınızın hiçbir değeri yok.Çünkü atalar tarafından kutsanmamış şeyler bunlar.Atalarımızonlarıyasakladılar.Buyüzdendehepsikötüvelanetli."BüyükEfendininbusözleriadetaşarkısöylergibi tekrarlanmasından hepsini çoktan ezberlemiş olduğu anlaşılıyordu. Yaşlı adam, gözlerinikapayarakanlamlıanlamlıekledi."Değerlibaşkabirşeyinizyokmu?"

Amatüccaronunnedemekistediğinikavrayamadı."Anlayamadım.İstediğiniznedir?"Askone'luelleriniikiyanınaaçtı."Sizinleyerdeğiştirmemi,ihtiyaçlarımısizeaçıklamamıistiyorsunuz.Buolamaz.ArkadaşınızıgünahişlediğiiçinAskoneyasalarınagörecezalandırmaktanbaşkaçareolmadığıanlaşılıyor.Gazlaölüm.Bizadilinsanlarız.Aynıdurumdakiyoksulbirköylüdedahafazlaıstırapçekmezdi.Ben,kendimdeöyle."Ponyetsumutsuzcadenedi."Efendimiz,mahkûmlagörüşmemeizinvarmı?"

BüyükEfendisoğukbirtavırla,"Askoneyasalarıbirölümmahkûmununbaşkalarıylakonuşmasınaizinvermez,"diyeaçıkladı.

Ponyets pes etmedi. "Efendimiz, bir insanın vücudunu kaybetmek üzere olduğu bu saatte onunruhuna acımanızı diliyorum. Hayatı tehlikeye girdiği andan beri manevi teselliden yoksun kaldı.ŞimdibileherşeyiyönetenRuhunyanınahazırlanmadangitmesitehlikesivar."

BüyükEfendikuşkuyla,"SizbirRuhHizmetkârımısınız?"diyesordu.

Ponyetsalçakgönüllübirinsantavrıylabaşınıeğdi."Oşekildeeğitildim.BomboşuzaydadolaşanTüccarların benim gibi birine ihtiyaçları oluyor. Ticaret ve dünyevi işlere adanan bir yaşamınmaneviyanıylailgilenecekbirine."

Askone'lu hükümdar düşünceli düşünceli alt dudağını emdi. "Her insan ruhunu atalarının yanınayapacağıyolculuğahazırlamalıdır.Amaaçıkçası,sizTüccarlarıninançsahibikimselerolduğunuhiç

Page 86: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

sanmıyorum."LimmarPonyets çok sağlamgörünenkalın kapıdan içeri girerken,EskelGorovdayatağında kımıldanarak tek gözünü açtı.Kapı Ponyets'in arkasındanmüthiş bir gürültüyle kapandı.Gorovhayretlebağırarakayağakalktı.

"Ponyets?Seniyolladılardemek?"

Gençadamacıacı,"Busadecebirrastlantı,"dedi."Belkidebenimkötüciniminişi.Bir,Askone'dabaşını belaya sokuyorsun. İki, Ticaret Odası sen tam içeri tıkıldığın sırada benim işim gereği busisteminelli'parsek'ötesindengeçeceğimibiliyor.Üç,seninledahaöncedebirlikteçalıştıkvetabiiOdanınbundandahaberivar.Eh,bupektatlı,kaçınılmazbirşey,değilmi?Birdüğmeyebasıyorsunvecevapçıkıveriyor."Gorovheyecanla,"Dikkatliol,"diyeonuuyardı."Bizimutlakadinliyorlardır.AlanÇarpıtıcınvarmı?"Ponyetsbileğindekisıkı,süslübileziğiişaretetti.Gorovrahatladıozaman.Ponyetsetrafınabakındı.Hücredefazlaeşyayoktu,amaoldukçagenişsayılırdı.İçerisiaydınlıktıvepisdekokmuyordu.Ponyets, "Hiç fenadeğil,"dedi. "Sanakarşıdikkatlidavrandıklarıanlaşılıyor."Gorov bu sözlere aldırmadı. "Dinle. Buraya nasıl gelebildin? Hemen hemen iki haftadan berikimseylegörüşmemeizinvermiyorlar."

"Yani ben gezegene eriştiğimden beri, öylemi?Buradakilerin patronu olan o ihtiyarın da zayıftaraflarıolduğuanlaşılıyor.Adamdinisözlereçokmeraklı.Bendeboşatıpdolututmayaçalıştımvebunu başardım.Ben şimdi buraya sana dini öğüt vermeye geldim.BüyükEfendi gibi aşırı bağnazadamlar böyledir işte. İşine geliyorsa gözünü kırpmadan gırtlağını keser, ama öte yandan varlığıkuşkugötüren,önemsizruhunungeleceğinitehlikeyeatmaktankaçınır.Ampirikbirpsikolojibu.BirTüccarınherkonudabirazfikriolmasıgerekir."

Gorov alayla güldü. "Tabii sen teoloji okuluna da gitmiştin. İşini iyi biliyorsun, Ponyets. Senigöndermiş olmalarına seviniyorum. Ama Büyük Efendinin ilgilendiği sadece benim ruhum değil.Sanafidyedensözettimi?"

Ponyets'ingözlerikısıldı."Bunubellibelirsizbirşekildeimaetti.Ayrıcasenigazlaöldürteceğinisöyleyerek tehditler savurdu. Ben ihtiyatlı davranarak gafil avlanmaya çalıştım. Adam beni fakabastırmayaçalışıyorolabilirdi.İhtiyarınistediğinedir?"

"Altın."

"Altınmı?"Ponyets'inkaşlarıçatıldı."Yanimadeninkendisinimiistiyor?Amaneden?"

"Alışverişlerinialtınlayapıyorlar."

"Sahimi?Peki,benaltınıneredenbulacağım?"

"Bilmem.Amabulmanşart.Benidinle.Buçokönemli.BüyükEfendialtınkokusualdığı sürecebenimbaşımadabirşeygelmez.Onaaltınvereceğinisöyle.İstediğikadaraltın!Sonraaltınbulmakiçingerekiyorsa taVakfakadargit.Hapistençıkınca ikimizi savaşgemilerinineşliğindesistemdenuzaklaştırırlar.Ondansonradabirbirimizdenayrılırız."

Ponyets arkadaşını hoşnutsuzca süzdü. "Sen tekrar buraya döner ve yeni bir girişimde dahabulunursun.""BanaAskone'lularaatomlueşyalarsatmagöreviverildi."

"Sendahauzaydabir'parsek'ilerlemedenonlarınelinedüşersin.Bunubiliyorsunherhalde..."

Page 87: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Gorov,"Öyleolacağınıkesinliklebilsembile,durumyinededeğişmez.""İkincikezseniöldürürler."Gorovomuzsilkti.Ponyetsusulca,"BüyükEfendiyletekrarpazarlığaoturacaksam,"dedi."Herşeyibilmemgerekir.Şuanadekelyordamıylaçalıştım.TabiibuyüzdendesöylediğimbirkaçsözEfendimizinsinirkrizigeçirmesinenedenoldu."

Gorov,"Meseleçokbasit,"diyecevapverdi."Burada,Çevrede,Vakfıngüvenliğinisağlamanıntekyolu, dinin kontrolü altında olan bir ticaret imparatorluğu kurmaktır. Sistemleri zorla siyasikontrolümüz altına alamayacak kadar zayıf henüz. Ancak Dört Krallığı elimizde tutabiliyoruz."Ponyetsbaşınısalladı."Bunubiliyorum.Atomlueşyalarıkabuletmeyenbirsistemhiçbirzamandinikontrolümüzaltınagiremez"

"Buyüzdendebirbağımsızlıkvedüşmanlıkmerkezihalinialabilir."

Ponyets, "Pekâlâ," dedi. "Şimdi varsayımları bir yana bırakalım. Satışı engelleyen nedir? Diniinançlarmı?BüyükEfendiböylebirimadabulundu."

"Onlarındiniatalara tapma temelinedayanıyor.Törelereveefsaneleregöreonları felaketlerdengeçmişkuşaklardanyetişenbasitvenamuslukahramanlarkurtarmış.Tabiibuyüzyılöncesi anarşidöneminin çarpıtılmış bir yorumu. O sırada İmparatorluk güçleri püskürtülmüş ve bağımsız birhükümet kurulmuş. Askone'lular dehşetle hatırladıkları eski İmparatorluk rejimiyle ileri bilim veatomgücünübirsayarolmuşlar."

"Öylemi?Amaonlarınbeniikiparsekötedenfarkedenpekgüzelgemilerivar.Banabuiştebiratomkokusuvarmışgibidegeliyor."

Gorov omzunu silkti. "O gemilerin İmparatorluk devrinden kaldığı kesin. Herhalde teknelerdeatomgücüdevar.Askone'lular ellerindeki şeyleri saklıyorlar.Fakatmesele şu:Yenilikler yapmakniyetinde değiller. İç ekonomileri atom gücüne dayanmıyor. İşte değiştirmemiz gereken de bu.""Bununasılbaşaracağız?"

"Birnoktadadayanmagüçlerinikırarak.Yanikısacasıbirsoyluyagüçalanıolanbirçakısattığımtakdirde, adam bunu kullanmasını sağlayacak yasaların çıkarılması için yöneticileri zorlayacak.Böyleözetlendiğizamanbuiddiainsanapekgülünçgeliyor.Amaaslındapsikolojibakımındançoksağlam.Stratejiknoktalarda,stratejiksatışlaryapılırsasaraydaatomyanlısıbirgrupoluşur."

"Senideburayabuamaçlayolladılar.Benidefidyeveripsenikurtarmam,sonradaçıkıpgitmemiçin.Sen tabii yeni girişimlerdebulunacaksın.Bubiraz ters değilmi?"Gorov ihtiyatla sordu. "Neaçıdan?"

Ponyets'intepesiattıbirden."Benidinle.Senbirdiplomatsın,birTüccardeğil.SanaTüccar'adınıvermeleridebugerçeğideğiştirmez.ÖyleşıpdiyebirTüccarolamazsın.Aslındabugörevi,mesleğisatılıkolanbirinevermelerigerekirdi.Vebenburadayım.Gemininambarlarındakieşyalarçürüyor.Kotamıdolduramayacağımdakesin."

Gorov hafifçe güldü. "Yani sence üzerine vazife olmayan bir şey için hayatını tehlikeye miatıyorsun?"Ponyets, "Bununvatanseverlikle ilgiliolduğunumusöylemek istiyorsun?"dedi. "TabiiTüccarlardavatanseverdeğillerdir,öylemi?"

Page 88: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Bubakımdanadlarıçıkmıştır.Öncülerinvatanseverolduklarıpekiddiaedilemez."

"Pekâlâ,kabul.BenuzaydaVakfıkurtarmakyadabunabenzerişlerbaşarmakiçindolaşmıyorum.Amabenparakazanmakniyetindeyim.Budabenimiçiniyibirfırsat.BununaynızamandaVakfadayararıolacaksa,çokdahaiyi.Benhayatımıdahacılızumutlaruğrunakaçkeztehlikeyeattım."

Gorovayağakalktı.Ponyetsdeonuizledi.

Gorov,"Neyapacaksın?"diyesordu.

Tüccar gülümsedi. "Bunubende henüzbilmiyorum,Gorov.Fakat önemli olanmal satmaksa, ozamanbendendaha iyisinibulamazsın.Bengenelliklepekövünmem.Amadaimabir şeyigüvenlesöyleyebilirim:Şimdiyedekkotamıdoldurmazlıketmedimhiç."

Genç adam hücrenin kapısına vurur vurmaz hemen açıldı. Muhafızlar Ponyets'in iki yanınageçtiler. BüyükEfendi öfkeyle, "Bir gösteri," dedi.Kürküne iyice sarılarak baston gibi kullandığıdemirçubuğunsapınısıkıcakavradı."Altın,efendimiz."

BüyükEfendikayıtsızcabaşınısalladı."Altın."

Ponyets elindeki kutuyu yere bırakarak güven dolu bir tavır takınmaya çalışarak kapağını açtı.Sankibirsürüdüşmanlakarşıkarşıyaydı.Uzayailkçıktığıyıldabunabenzerbirduyguyakapılmıştı.SakallıKomiteüyelerikarşısındabiryarımdaireoluşturmuşlar,onupispissüzüyorlardı.AralarındaBüyük Efendinin en önem verdiği adamı Pherl de vardı. Sıska suratlı saraylı, Büyük Efendininyanında soğuk ve düşmanca bir tavırla oturuyordu. Ponyets, Pherl'le daha önce de karşılaşmış veonunbaşdüşmanlarındanbiri olduğunuhemenanlamıştı.BuyüzdenPherl'i başkurbanı olarakdaseçmişti. Dışarıda, holde bir grup muhafız olayların gelişmesini bekliyordu. Ponyets'ı kesin birbiçimdeuzaygemisindenuzaktatutuyorlardı.Gençadamıngiriştiğirüşvetvermeçabalarındanbaşkabirsilahıdayoktu.Gorovhâlâhapisti.Ponyetsuğrundabirhaftaçalışıpçabaladığıbiçimsizvehantalaletinsonayarlarınıdayaptı.Tekrarkurşunastarlıkuvarstıngücedayanabilmesiiçinduaetti.BüyükEfendi,"Bunedir?"diyesordu.

Ponyetsbiradımgeriledi."Ufakbiraygıt.Bunukendimyaptım."

"Orasıbelli.Amabenimöğrenmekistediğimbudeğil.Busizindünyanızınokarabüyüyle ilgiliiğrençaletlerindenbirimi?"

Ponyets ciddi ciddi itiraf etti. "Bu da atomla çalışıyor. Ama içinizden birinin buna dokunması,aygıtla ilgilenmesi gerekmiyor ki.Bunu kendim için yaptım.Eğer kirliyse, pisliği de sadece banabulaşacak."BüyükEfendidemirbastonunutehditdolubirtavırlaaygıtadoğrusalladı.Günahlardanarındırıcıbirduaokurkendudakları sessizcevehızlakıpırdadı.Sağındaoturansıskayüzlüsaraylıona doğru eğilerek seyrek kızıl bıyıklı ağzını yaşlı adamın kulağına yaklaştırdı. Büyük EfendisomurtkanbirtavırlaomzunusilkerekPherl'denuzaklaştı.

"Vatandaşınınhayatınıkurtaracakaltınlabukötülükdolualetinneilgisivar?"

Ponyets elini orta bölmeye doğru usulca indirerek sert ve yuvarlak yanlarını okşadı. "Bumakineyle,"diyesözebaşladı."Attığınızdemirparçalarınıaltınadönüştürebilirim.Eniyicinsaltına.İnsanlarınbildiğivedemirialtınhalinesokantekaygıtbu,efendimiz.Bualetoturduğunuzkoltuğun

Page 89: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

ayaklarını,bubinanınduvarlarınıoluşturanoçirkindemirialıyorvebunuparlak,ağır,sapsarıaltınhalinesokuyor.Bubir'değiştirmeişlemi'sorunusadece."

Ponyets bir yandan da, pek beceriksizce konuşuyorum, diye düşündü. Başarılı olamayacağım...Aslında satış yapacağı zaman düzgün, rahat, karşısındakini ikna edecek şekilde konuşurdu. Amaşimdisözleribozukbiruzayaracındanfarksızdı.Nevarki,BüyükEfendiyisözlerinnasılsöylendiğideğil,anlamıilgilendiriyordu.

"Ya? 'Değiştirme işlemi,' demek? Şimdiye kadar bunu başarabildiklerini iddia eden birtakımbudalalar ortaya çıktı. Boylarından büyük işlere kalkışarak günah işlemenin cezasını çektiler.""Başarılıolabildilermi?"

"Hayır."BüyükEfendisoğukbirneşeylegüldü."Altınyapmakaffedilmeyideberaberindegetirenbirsuçsayılır.Amabunakalkışmakveüstelikdebaşarılıolamamaksadeceölümeyolaçar.İşte,bubastonumlaneyapabileceksinizbakalım?"Demirçubuğuyerevurdu.

"Özür dilerim, efendimiz. Aygıtım küçük bir model. Demin de söylediğim gibi, bunu kendimyaptım.Sizinbastonunuzsaçokuzun."

BüyükEfendi, küçük, parlak gözleriyle etrafına bakındı. Sonra birinin üzerinde durdu. "Randel,tokalarınıver.Haydi,haydi,gerekirsesanaikiçifttokaalırız."

Tokalar elden ele dolaşa dolaşa sonunda Büyük Efendiye erişti. Yaşlı adam tokaları elindedüşünce.!!düşüncelitarttı."İşte!"Tokalarıyereattı.

Ponyets bunları yerden aldı. Silindiri, kolu zorla çekerek açtı. Gözlerini kırpıştırıp duruyordu.Tokaları dikkatle anot ekranınortasınayerleştirdi.Daha sonra işi dahakolayolacaktı.Amabu ilkdenemeydi.Başarısızlığa uğramamalıydı. Ponyets'in yaptığımaden değiştirici on dakika kötü kötüçatırdadı.Etrafahafifbirozonkokusuyayıldı.Askone'lularhomurdanarakgerilediler.Pherl tekrarBüyük Efendinin kulağına telaşlı telaşlı bir şeylermırıldandı. Ama yaşlı adamın yüzünde sert birifadevardı,kararındandönmekniyetindeolmadığıanlaşılıyordu.

Sonundademirtokalaraltınhalinialdı!

Ponyetstokalarıyaşlıadamauzatarak,"Efendimiz,"diyemırıldandı.

AmaBüyükEfendi kararsızca durakladı, sonra da Ponyets'e tokaları uzaklaştırmasını işaret etti.Amagözlerinimadendeğiştirenaygıttanalamıyordu.

Ponyetsçabucak,"Baylar,"dedi."Bualtın.Hemdesomaltın.Butokalarabilinentümfizikselvekimyasal deneyleri uygulayabilirsiniz. Tabii bunların altın olduklarını kanıtlamak gereğiniduyuyorsanız.Bunu,doğadabulunanaltındanayırtetmekde imkânsızdır.Her türdemirbuşekildealtınadönüştürülebilir.Pas,işlemiengellemez.Azmiktardaalaşımmaddeleride..."

Ponyetsyalnızsessizliğidoldurmakiçinkonuşuyordu.Tokalarhâlâileriyedoğruuzatmışolduğuelindeydi.Aslındagenç adamadınabu altınlar konuyu tartışıyorlardı. SonundaBüyükEfendi eliniağırağıruzattı.

OzamansıskasuratlıPherldayanamayarakyükseksesle, "Efendimiz,"dedi. "Bualtınınkaynağı

Page 90: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

zehirli."Ponyetshemenatıldı."Çamurdadabirgülyetişebilir,efendimiz.Komşularınızlayaptığınızticaret sırasında akla gelebilecek her türden mal satın alıyorsunuz. Onlara bu eşyaları neredenbulduklarını sormuyorsunuz. Bunları iyiniyetli ve hayırlı atalarınızın kutsadıkları bilinenmakinelerden mi elde ediyorlar, yoksa uzayın doğurduğu iğrenç aygıtlardan mı? Bunubilmiyorsunuz.Yapmayın...Sonuçtabenmakineyivermeyiteklifetmiyorum.Vermekistediğimaltın."

Pherl,"Efendimiz,"dedi."Sizinizninizyadabilginizolmadançalışanyabancılarıngünahlarındansiz sorumludeğilsiniz.Amahuzurunuzdave izninizledemirdengünahkârcaeldeedilenbuyalancıaltın,kutsalatalarımızınyaşayanruhlarınabirhakaretsayılır."

Büyük Efendi kararsızca, "Ama altın yine de altındır," diye mırıldandı. "Bunu ölüme mahkûmedilmişbir dinsizekarşılıkolarakveriyorlar.Sende fazla titizsin,Pherl."Yinede elini geri çekti.Ponyets,"Sizaklınsimgesisiniz,efendimiz,"dedi."Amadüşünün.Odinsizigeriverdiğiniztakdirdeatalarınızbakımındanbirkaybauğramışsayılmazsınız.Onakarşılıkalacağınızaltınladaatalarınızınkutsalruhlarıiçinyapılantürbelerisüsleyebilirsiniz.Altınkendibaşınakötüolsaydı,böylekutsalbiriştekullanılmazdı.Altınkendibaşınakötüdeğildir."

BüyükEfendişaşılacakbirheyecanla,"Atalarımınkemikleriadına!"diyebağırdı.Dudaklarıaralanaraktizbirkahkahaattı."Bugençadamanediyorsun,Pherl?Sözlerigerçek.Atalarımınsözlerikadardoğruhemde."Pherlsıkıntılısıkıntılı,"Öylegözüküyor,"diyecevapverdi."Bugerçeğin,KötüRuhunbiroyunuolmamasınıdileyelim."

Ponyets birdenbire, "Daha iyi bir teklifim var," dedi. "Altını rehin alın.Bunları bir adak olarakatalarınızın mihraplarına koyun. Beni de otuz gün hapsedin. Bu sürenin sonunda atalarınızhoşnutsuzluklarınıaçıklamazlarsa...birfelaketolmazsa,herhaldeozamanonlarınbuadaklarıkabulettikleri anlaşılır.Bundan daha fazla ne söyleyebilirim?"BüyükEfendi bu teklifi beğenmeyen biriolupolmadığınıanlamakiçinayağakalktığızamansaraylılarınhepsidetelaşla,"Evet,evet,"dergibibaşlarını salladılar. Ponyets için için gülerek dini eğitimin yararlarını düşündü. Ponyets ancak birhafta sonra Pherl görüşmeyi başarabildi. Genç adamın bütün sinirleri gerilmişti. Ama o fizikselçaresizlikduygusuna artık alışmayabaşlıyordu.Ponyetskenttenmuhafızların arasında çıkarılmıştı.ŞimdiPherl'inkentindışındakivillasındagözhapsindeydi.Ponyets'inbütünbunlarısakinsakinkabuletmektenbaşkayapabileceğibirşeydeyoktu.

Pherl,Ponyets'e,"Sizçokgaripbiradamsınız,"dedi.Birbirineyakınküçükgözlerititreşiyorlardısanki."Şusonhaftaveözellikleşuikisaatboyuncaaltınaihtiyacımolduğunuimaetmektenbaşkabirşeyyapmadınız.Benceboşunayoruluyorsunuz.Sonuçta altına ihtiyacı olmayanvarmı?Nedenbiradımdahailerlemiyorsunuz?"

Ponyets ihtiyatla, "Sadece altın değil," diye mırıldandı. "Sadece altın değil... Asıl önemli olanaltınıngerisindekiler."

Pherl dudaklarını aşağıya doğru bükerek, Ponyets'i sıkıştırdı. "Altının arkasında ne olabilir ki?Herhaldeyinebeceriksizcebirgösteriiçinbirgirişyapmıyorsunuz?"Ponyetskaşlarınıhafifçeçattı."Beceriksizcemi?"

"Ah,tabii,kesinlikle."Pherlellerinikavuşturarakçenesinedayadı."Sizieleştirdiğimyok.Mahsus

Page 91: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

beceriksizcedavrandığınızdaneminim.Efendimizebunuaçıklayarakonuuyarabilirdim.Amabununnedenindenpekemindeğilim.Bensizinyerinizdeolsaydım,altınıgemimdeyaparvebunuyalnızkenteklifederdim.Ozamanbizebirgösteriyapmanızaveherkestedüşmancaduygularuyandırmanızagerekkalmazdı."

Ponyets,"Doğru,"diyeitirafetti.Fakatsizbendeğilsiniz.Bendeodüşmanlıklarasırfsizinilginiziçekmekiçinkatlandım.""Nedenbumuydu?Sadecebu?"Pherl,Ponyets'iaşağıgördüğünüveonunlaalay ettiğini gizlemiyordu. "O otuz günlük deneme süresini de daha işinize gelecek bir şeylerbaşarabilmekiçinönerdinizöylemi?Yaaltınınkirliolduğuanlaşılırsa?"

Ponyets de usulca, alayla güldü. "Altın konusunda onun temiz çıkmasını çok isteyen kimselerinkararvereceğiniunutmayalım."

PherlbaşınıkaldırıpgözlerinikısarakTüccarısüzdü.Hemşaşırmış,hemdememnunolmuşgibibir hali vardı. "Mantıklı bir düşünce... Şimdi dikkatimi neden çekmek istediğinizi bana söyleyin.""Bunuyapacağım.Buradakaldığımkısasüredesizinleilgilivebenimdedikkatimiçekenbazıyararlışeyl eri fark ettim. Örneğin, genç bir adamsınız. Komite üyesi olmak için çok gençsiniz hem de.Ayrıcayenisayılacakbirailedensiniz.""Ailemedilmiuzatıyorsunuz?"

"Hayır,nemünasebet!Atalarınızuluvekutsalkimseler.BunuherkesdekabulederAmasizinBeşKabileninbirindenolmadığınızısöyleyenlervar."

Pherlarkasınayaslandı."BeşKabiledenolanlarasaygımvar."Sesikindoluydu."Amaonlarınkanısulandıveverimlilikleriazaldı.GünümüzdeoKabilelerdenellikişibileyaşamıyor."

"AncakbazıkimselerhalkınKabilelerdenolmayanbiriniBüyükEfendiliğe layıkgörmeyeceğinisöylüyorlar. Büyük Efendinin yeni yeni gözüne giren, çok genç birinin ülkenin ileri gelenleriarasında güçlü düşmanlar edineceği de kesin. Yani bazı kimselerin iddiası böyle. Büyük Efendiyaşlanıyor.Oöldüğüansizikorumagücüdesonaerecek.TabiiBüyükEfendininRuhununsözleriniyorumlamagöreviyinedüşmanlarınızdanbirineverilecek."

Pherl kaşlarını çattı. "Bir yabancı olmanıza karşın çok şey duymuşsunuz.Böyle keskin kulaklarkesiliverir.""Bunabelkiileridekararverilir."

"Teklifinizi tahmin edebiliyorum." Pherl koltuğunda sabırsızca kımıldandı. "Bana servet ve güçönereceksiniz.Tabiibunugeminizdetaşıdığınızoküçük,kötümakinelersağlayacak.Öyledeğilmi?""Öylediyelim.Bunane itirazınız olabilir?Sadece iyi vekötüölçütünüzmü?"Pherl başını salladı."Hiç de değil. Buraya bakın, yabancı. Siz bir dinsiz ve kâfirsiniz. Hakkımızdaki fikirlerinizi debiliyorum.Fakatbendekendimitolojimin tutsağıdeğilim.Görünüşteöyleolabilir amagerçekbudeğil. Ben eğitim görmüş bir insanım. Bir aydın olduğumu sanıyorum. Dini inançlarımız, ahlakdeğil, ama gelenekler bakımından sadece kitlelere uygun şeylerdir." Ponyets usulca ısrar etti. "Ohalde itirazınız nedir?" "İşte bu. Halk kitleleri. Ben sizinle iş yapmayı isteyebilirim. Ancak küçükmakinelerinizin yararlı olabilmeleri için kullanılmaları da gerekiyor. Siz neler satıyorsunuz?Örneğin,birusturadiyelim.Benbuusturayıgizlice, titreyerekkullanmakzorundakaldıktan sonranasılzenginolabilirim?Çenemdahakolaylıkla,temizcetraşolsabilebubananasılbirservetsağlar?Usturayı kullanırken yakalandığım takdirde gaz odasında ölmekten ya da bir güruh tarafından

Page 92: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

parçalanmaktannasılkurtulabilirim.

Ponyets omzunu silkti. "Bu bakımlardan haklısınız. Tabii çarenin şu olduğunu söyleyebilirim:Halkaişlerininkolaylaşmasıiçinatomluaraçvegereçlerikullanmasınıöğretir,onlarıeğitirseniz.Oarada siz de kendinize müthiş bir kazanç sağlamış olursunuz. Bu çok büyük ve zorlu bir çabayıgerektirir.Bunu saklamıyorum.Ama sonuçtaki kazançda o ölçüdebüyükolur.Tabii bütünbunlarsadecesiziilgilendirir.Benideğil.Özellikleşuara.Çünküsizeneustura,nebıçak,nedeçöperitmemakinesiteklifediyorum.""Ohaldebanateklifettiğiniznedir?"

"Altının kendisi. Doğrudan doğruya. Geçen hafta gösteri yaptığımmakine sizin olabilir." Pherlkaskatıkesildi.Alınderisihafifçeseğiriyordu."Madendeğiştiricimi?"

"Evet, o. Ne kadar demiriniz varsa, o kadar da altınınız olur. Yanılmıyorsam bu, da bütünihtiyaçlarınıza yeter. Gençliğinize ve düşmanlarınıza karşın Büyük Efendi olmanızı sağlar. Ayrıcabunungüvenlibiryololduğunudasöylemeliyim.""Nebakımdan?"

"Makinenin gizlice kullanılması şart. Demin atomlu makinelerin gizlice kullanılabileceklerinisöylüyordunuz ya! Bu da aynı şey. Maden değiştiriciyi en uzaktaki malikânenizin mahzenine degömseniz,omakinesiziyinedeçabucakzengineder.Dakikadahemde.Çünküsizmakineyideğil,altını satın alacaksınız. Altının üzerindeyse bunun nasıl elde edildiğini belirtecek hiçbir işaretbulunmayacak. Çünkü bu altını doğada bulunandan ayırt etmek imkânsız." "O makineyi kimçalıştıracak?"

"Siz tabii. Onun nasıl kullanılacağını beş dakikada öğrenirseniz.Makineyi istediğiniz her yerdekurabilirim.""Bunakarşılıkneistiyorsunuz?"

"Şey..."Ponyetsihtiyatlakonuşmayabaşladı."Bunakarşılıkbirücretisteyeceğim...Hatırısayılacakbir bedel. Sonuçta ben bir Tüccarım. Makine çok değerli. Buna karşılık demirden elde edilmişaltındanotuzsantimbüyüklüğündebirküpistediğimisöyleyelim."Pherlbirkahkahaattı.

Ponyets kızardı ve soğuk bir tavırla ekledi. "Verdiğiniz bu bedeli iki saat içinde tekrarkazanabileceğinizihatırlatmamaizinverirmisinizefendim?"

"Doğru.Ama bir saat sonra sizAskone'dan ayrılırsınız vemakinem de birdenbire işe yaramazolur.Banabirgarantivermelisiniz.""Sizesözveriyorum."

"Sözünüze güvenebileceğimden eminim." Pherl alayla eğildi. "Ama yanımda olmanız daha dasağlambirgarantisayılır.Makineyiçalışırhaldeteslimetmenizdenbirhaftasonraistediğinizücretialacaksınız.Sizesözveriyorum.""imkânsız!""İmkânsızmı?Banabirşeysatmayıteklifettiğiniziçinölüm cezasına çarptırılabilirsiniz. Ya sözümü kabul edersiniz ya da yarın kendinizi gaz odasındabulursunuz."

Ponyets'in yüzü ifadesizdi. Belki usulca gözlerini bir iki kez kırpıştırmıştı. Genç adam, "Buhaksızlık," dedi. "Beni zor duruma düşürdünüz. Bu verdiğiniz sözü bir kâğıda da yazarmısınız?""Benideidametmeleriiçinmi?Yokcanım."Pherlmemnunmemnungüldü."Olmazöyleşey.Sadecebirimizdenbiriaptal."

Tüccarhafifsesle,"Pekâlâ,"dedi."Anlaştık."

Page 93: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Gorov'u otuzuncu gün serbest bıraktılar.Makine iki yüz elli kilo sapsarı altın yarattı.Gorov'undokunmayacaklarına söz verdikleri o kirli ve iğrenç uzay gemisini de teslim ettiler. Askonesistemlerinegirdiklerizamanolduğugibioradanayrılırlarkendeikiarkadaşasilindirbiçimi,ince,küçükgemilereşlikettiler.

Ponyets uzaydaki güneş ışınlarının hafifçe aydınlatıldığı beneğe bakıyordu.Gorov'un gemisiydibu.Sonragençadamarkadaşınınsesiniduydu.Çarpıtılaraksıçratılanesir-ışınınınnaklettiğibusesberrakfakatbiraztizdi.

Gorov, "Ama istenilenbudeğilki,Ponyets,"diyordu. "Birmadendeğiştiricine işeyarar?Sahi,senomakineyineredenbuldun?"

Ponyets sabırlı sabırlı cevap verdi. "Bulmadım. Onu kendim yaptım. Bir yemek ışınlamakutusundan.

Aslındapekdeişeyarayacakbirşeydeğil.Büyükçaptaaltınüretilmeyekalkışıldığızamanfazlagüç harcıyor. Yoksa Vakıf bütün Galakside ağır madenlerin peşinden koşmaz, bu makinelerdenyararlanırdı.AslındabubütünTüccarların başvurduklarımalumoyunlardanbiridir.Amaaçıkçası,şimdiye dek demiri altına hiç çevirmemiştim. Nedense bu işlem herkesi etkiliyor. Makine deçalışıyor,amabir süre için.""Pekâlâ.Amabuoyunhiçbir işeyaramadı.""Senikötübirdurumdankurtardı."

"Önemli olan bu değil. Sonuçta bu nazik refakatçilerimizin elinden kurtulur kurtulmaz tekrarAskone'adönmekzorundakalacağım."

"Neden?"

"Bunu senin o politikacıya da anlatmışsın ya." Gorov'un sesi sinirliydi. "Bütün o satışkonuşmasının temeli maden değiştiricinin bir amaca erişmek için bir araç olduğu gerçeğinedayanıyordu.Aslındamakinenintekbaşınabüyükbirdeğeriyoktu.YaniPherlaltınısatınalıyordu,makineyi değil. Psikoloji bakımından sağlam bir oyundu bu. Etkili de oldu ama..." Ponyets sordu."Amane?"

Gorov'unalıcıdanyükselensesidahadatizleşti."Amabizonlarakendideğeriolanbirmakineyisatmak istiyorduk. Açık açık kullanmayı isteyecekleri bir aygıtı. Askone'luları sırf kendi çıkarlarıiçinatomtekniklerinikabulezorlayacakbirşeyi."

Ponyets usulca, "Bütün bunları anlıyorum," dedi. "Meseleyi bana daha önce de anlattın. Amasatışımınnelereyolaçacağınıbirdüşün.MadendeğiştiricidayandığısürecePherlaltıneldeedecek.Bundansonraki seçimikazanmasını sağlayacakkadaraltınıolacak.ŞimdikiBüyükEfendinin fazlayaşayacağınısanmıyorum."Gorov,"Pherl'inminnetinemigüveniyorsun?"diyesöylendi.

"Hayır. Onun zekâsına ve çıkarlarını koruma yeteneğine güveniyorum. Pherl maden değiştiricisayesindeseçimikazanacak.Diğermakineler..."

"Hayır,hayır.Çıkışnoktanhatalı.Pherlbaşarısınımakineyedeğil, eskisindenberideğerverilenaltınaborçluolduğunainanacak.Demindenberisanabunuanlatmayaçalışıyorum."

"Ponyetsgülerekkoltuğunadaharahatçayerleşti.Pekâlâ,diyedüşündü.ZavallıGorov'layeterince

Page 94: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

eğlendim.Bizimkineredeyseçıldıracak...Sonra,"Okadaraceleetme,Gorov,"dedi."Sözlerimhenüzsonaermedi.Buişebaşkaaraçvegereçlerdekarıştı."

Kısabirsessizlikoldu.

SonraGorovihtiyatlasordu."Hangiaraçvegereçler?"

Ponyetsgörüntünakledicisiolmamasınakarşınfarkınavarmadaneliyleişaretetti."Şurefakatçilerigörüyormusun?"

Gorovkısaca,"Tabii,"dedi."Banaoaraçvegereçlerianlat."

"Eğerdinlersenanlatırım.BizeeşlikedenPherl'inözel filosu .BüyükEfendibuözel şerefionalütfetti.

Pherl,ihtiyardanbunukoparmayıbaşardı."

"Ee?"

"Filonunbizi nereyegötürdüğünü sanıyorsun?Biz şimdiPherl'inAskonedışındakimadenlerinegidiyoruz. Anladın mı? Dinle!" Ponyets birdenbire öfkelendi. "Sana bu işe para kazanmak içingirdiğimi söyledim, dünyaları kurtarmak için değil. Pekâlâ!Omaden değiştiriciyi bedava verdim.Karşılığında bir şey almadım. Daha doğrusu bu yüzden gaz odasına gönderilme tehlikesiylekarşılaştım.Budakotamıdoldurmamısağlayacakbirşeydeğildi."

"Senbanaşumadenlerdensözet,Ponyets.Onlarınbuişleneilgisivar?"

"Kazançla ilgisi var. Teneke depo edeceğiz, Gorov. Bu eski püskü uçurtmanın her tarafınıtenekeyle dolduracağız. Ondan sonra da seninkinin ambarlarını. Ben madeni almak için Pherl'lebirlikteaşağıyaineceğim,dostum.Sendegemindekibütünsilahlarınlabenikoruyacaksın.Neolurneolmaz.Pherl iddia ettiğikadar sportmencedavranmayabilir.O tenekebenimkazancım." "Tenekeyimadendeğiştiriciyekarşımıalıyorsun?"

"Hayır.Gemimdekibütünatomlumakinelerekarşılıkalıyorum.Onlarınhepsinideikimislifiyatasattım. Ayrıca üzerine biraz ilave de yaptım." Penyets özür diler gibi omzunu silkti. "Pher'likazıkladımtabii.Bunuitirafediyorum.Amakotamıdoldurmamgerekiyordu.Öyledeğilmi?"Goroviyicesersemlemişti."Banaşuişiiyiceanlatırmısın?"

"Anlatılacaknevar?Herşeyortadadeğilmi,Gorov?Anlayacağın,ozekiköpekbenikurtulmasıimkânsızbirtuzağadüşürdüğünüsandı.SonuçtaBüyükEfendibenimdeğil,onunsözüneinanacaktı.Pherl maden değiştiriciyi aldı. Askone yasalarına göre ölümle cezalandırılacak ağır bir suçtu bu.AmaPherl istediğizamanbenivatanseverceamaçlarla tuzağadüşürdüğünü iddiaedebilirdi.Benimyasakşeylerisattığımıherkeseaçıklardı.""Bubellibirşey."

"Tabii.Ancak iş 'Benimkine karşı Pherl'in sözü' olmaktan çoktan çıkmıştı. Çünkü Pherl 'mikro-filmkaydedicisi'diyebirşeyolduğunuduymamıştı.Böylebiraygıtolabileceğiaklınınköşesindenbilegeçmiyordu."Gorovbirdenbirebirkahkahaattı.

Ponyets,"Tabiigülersin,"dedi."ÖncesavaşıPherlkazanmışgibidavrandım.Dersimialmışımgibibirtavırtakındım.Dayakyemişbirköpektavrıylamadendeğiştiriciyikurarkeniçinekayıtaygıtını

Page 95: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

da yerleştirdim. Aygıtı ertesi gün altınları çıkarırken gizlice aldım. Böylece Pherl'in o herkesingiremediğiözelodasındaneleryaptığınıkaydetmişoldum.Zavallımakineyiheyecanlaçalıştırdı.İlkaltınıgördüğüzamanyeniyumurtlamışbirtavukgibigıdakladı.""Onafilmigösterdinmi?"

"İkigünsonra.Zavallıahmakhayatıboyuncaüç-boyutlurenk-sesgörüntüsühiçgörmemişti.Pherlbatıl inançları olmadığını söylüyor. Fakat olgun bir insanın böylesine dehşete kapıldığına şimdiyedek hiç tanık olmamıştım.Ona kentteki alana bir aygıt yerleştirdiğimi ve bunun tam öğle zamanıçalışmayabaşlayacağınısöyledim.MilyonlarcaAskone'lubağnaz,filmiseyredecek,ondansonradakendisini parçalayacaklardı. Pherl yarım saat sonra neredeyse dizlerime kapanacaktı. Saçma sapanbirşeylersöyleyipduruyordu.Artıkbenimleheristediğimanlaşmayıyapmayahazırdı.

"Sahiöyleyaptınmı?"Gorovkahkahalarlagülmemekiçinkendinizor tutuyordu. ."Yanikenttekialanagerçektenbiraygıtyerleştirdinmi?"

"Hayır, ama bu önemli değildi. Pherl benimle anlaştı.Gemideki bütün araç ve gereci satın aldı.Senin teknedekilerideBütünbunlarakarşılık taşıyabileceğimizkadar tenekevermeye razıoldu.Osıradabenimherşeyyapabilecekkarakterdebirinsanolduğumainanıyordu.Anlaşmamızınkoşullarıbir kâğıda yazıldı.BenPherl'le aşağıya inmedenönce sana bununbir kopyasını vereceğim.Budayinebirönlem,neolurneolmazdiye."Gorov,"Amaadamıngururunukırmışsın,"diyeanımsattı."Artıkbundansonraoaletlerikullanırmı?""Nedenkullanmasın?Ancakosayedeuğradığıkayıplarıgiderebilir.Buiştenparakazanırsagururundakiyaradakapanır.Pherl'inbundansonraBüyükEfendiolacağındaneminim.Bubizimiçinçokiyiolur.BizimaçımızdanenuygunadayPherl."

Gorov, "Evet," dedi. "İyi bir satış yapmışsın. Ama açıkçası, satış tekniğin insanı korkutuyor.Tevekkeliseniteolojiokulundankovmamışlar.Sendeahlakyokmu?"

Ponyets kayıtsızca karşılık verdi. "Bu o kadar önemli mi? Salvor Hardin'in ahlak kavramıkonusundanesöylediğinibiliyormusun?"

Page 96: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

BEŞİNCİBÖLÜM

TİCARETKRALLARITÜCCARLAR

...Vakfınkontrolalanı,psiko-tarihbilimininkaçınılmazolduğunubelirttiği şekildegenişledi.Tüccarlarzenginoldular.Servetlebirliktegüçdeeldeettiler...

BazenHoberMallow'unhayatasıradanbirtüccarolarakatıldığıpekhatırlanamaz.Ama onun sonunda ilk Ticaret Kralı durumuna geldiği hiç unutulmaz... GALAKSİANSİKLOPEDİSİ

Jorane Sutt dikkatle manikür yapılmış parmaklarını birbirine dayadı. "Bu durum insanı birazşaşırtıyor.

HattabuHariSeldon'unacildurumlarındanbirideolabilir.Tabiilafaramızda."

Karşısında oturan genç adam sigara çıkarmak için elini kısa Smyro ceketinin cebine soktu."Orasını bilmem,Sutt.Genellikle politikacılar her belediye başkanı seçiminde, 'Seldon krizi,' diyehaykırmayabaşlarlar."

Sutt hafifçe güldü. "Ben şimdi seçim konuşması yapmıyorum, Mallow. Atom silahlarıyla karşıkarşıyayız.Onlarınneredengeldiğinidebilmiyoruz."

TecrübeliTüccar,Smyro'luHoberMallowsigarasınısakinsakin,hattakayıtsızcatüttürdü."Devamet.Başkasöyleyecekbirşeyinvarsaonudaaçıkla."Mallow,Vakıftanbirinegereğindenfazlanezaketgöstermekgibibirhatayapmazdıhiçbirzaman.Kendisibir 'Yabancıydıbelki.Amayinedetambirerkekti. Suttmasadaki üç boyutlu yıldız haritasını işaret etti.Kontrolleri ayarladı ve altı kadar sıkgüneşsistemibirdenbirekırmızıbirışıklaaydınlandı.Suttusulca,"İştebuKorellCumhuriyeti,"diyeaçıkladı.Tüccarbaşınısalladı."Orayagittim.Piskokulubirbulaşıkçukuru.Orayı'Cumhuriyet'diyetanımlayabilirsin belki.Ama nedense her seferinde deArgo ailesinden biri Başkan seçilir. Sen budurumdan hoşlanmazsan... başına bazı felaketler gelir." Dudaklarını bükerek ekledi. "Oraya gittimben." "Ama geri de döndün. Bu her zaman olmuyor. Ayrıca anlaşmalara göre dokunulmamasıgerekenüçticaretgemisidegeçenyılülkeninsınırlarındangeçtiktensonraortadankayboldular.Ogemilerde her zaman olduğu gibimalum nükleer patlayıcılar ve savunmayı sağlayan güç alanlarıvardı.""Ogemilerdengelensonhaberlerdenelerbildirildi?""Herzamankişeyler.Gemilerbaşkabirhabervermediler.""Korellbudurumkonusundanesöyledi?"

Sutt'ungözlerinde alaylı bir pırıltı belirdi. "Onlara bumeseleyi sormadık.VakfınbütünÇevreyietkilemesinin nedeni güçlü olduğunun düşünülmesidir. Üç gemiyi kaybettikten sonra onlarıbirbirlerindenisteyebilirmiyizsanıyorsun?""Pekâlâ,ohaldebendenneistediğinisöyle?"

Page 97: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Jorane Sutt sinirlenerek zaman kaybetmedi. Bu, onun için bir lüks sayılırdı. Sutt belediyebaşkanının sekreteriydi. O güne kadar muhalif Encümen üyeleri, işsizler, reformcular ve HariSeldon'un yolundan giderek bütün geleceği öğrendiklerini iddia eden delilerle başa çıkmayıbaşarmıştı.Böylebireğitimdensonrainsankolaykolaysinirlenmezdi.

Sutt, "Bunu biraz sonra söyleyeceğim," dedi. "Anlayacağın aynı yıl, aynı sektörde üç gemikayboldu.Bubirrastlantıolamaz.Atomgücünüancakdahaüstünbiratomgücüyleyenebilirsin.Buyüzden şimdi ortaya bir soru çıkıyor: Korell'de atom silahları varsa, bunları nereden alıyorlar?""Peki,nereden?"

"İkiolasılıkvar.YaKorell'lileratomsilahlarınıkendileriyapıyorlar...""Buuzakbirolasılık."

"Evet, uzak. Fakat diğer olasılık daha kötü. Yani içimizde bir vatan haini var." "Öyle midüşünüyorsun?"Mallow'unsesibuzgibiydi.

Sekretersakinsakin,"Buolmayacakbirşeydeğilki,"dedi."DörtKrallıkVakıfAnlaşmasınıkabuledeliberiherülkedekalabalıkmuhalifgruplarıylauğraşmakzorundakaldık.Hereskikrallıktatahtüzerinde hak iddia eden birtakım adamlar ve Vakfı pek de sevdiklerini söyleyemeyeceğimiz eskisoylularvar.Belkionlardanbazılarıfaaliyetegeçti."Mallow'unyüzüdonukbirkırmızılığabüründü."Anlıyorum.Banasöylemekistediğinbirşeyvarmı?Bildiğingibi,bendeSmyro'luyum."

"Biliyorum. Sen Smyro'lusun. Eski Dört Krallıktan biri olan Smyro'da doğmuşsun. Eğitimindolayısıyla bir Vakitli sayılıyorsun. Doğum bakımından bir yabancısın. Eski bir krallıktansın.Herhalde Anacreon ve Loris'le yapılan savaşlar sırasında büyükbaban bir soyluydu. Sermaktopraklarıpaylaştırdığısıradaaileninmalikânelerinedeelkoydular."

"Hayır!KaraUzayadına,hayır!Büyükbabamyoksulbiruzaygemicisininoğluydu.Vakıftanönceazbirücretkarşılığıkömür taşırkenölenbirinin.Benimeski rejimehiçbirborcumyok.AmabenSmyro'da doğdum.Galaksi adına! Smyro'dan da, Smyro'lulardan da utanmıyorum.Vatana ihanetleilgiliküçük,sinsiceimalarınyüzündenpaniğekapılıpVakfınayaklarınıyalamakniyetindedeğilim.Şimdiistediğinemriveryadabenisuçla.Bunlarınhangisiniyaparsanyap,banavızgelir.""BabanSmyro Kralı ya da gezegenin en yoksul adamı olabilir. Fakat bu beni hiç ilgilendirmiyor, benimsaygıdeğer Tüccarım. Doğumun ve ailenle ilgili o yersiz sözleri onların beni ilgilendirmediğinigöstermekiçinsöyledim.Amanedemekistediğimianlamadığınbelli.Onuniçintekrarbaşadönelim.Sen Smyro'lusun.Diğer gezegenleri biliyorsun.Ayrıca bir Tüccarsın. Hem de en iyilerinden biri.Korell'egitmişsinveKorellileritanıyorsun.İşteşimdiyineorayagitmengerekiyor."Mallowderinbirsolukaldı."Bircasusolarakmı?"

"Ne münasebeti Bir Tüccar olarak. Ama gözlerini dört açacaksın. Atom silahlarının neredengeldiğini öğrenmen çok iyi olur... Ha, aklıma gelmişken... Smyro'lu olduğuna göre sana şunuaçıklamamdayararvar.KaybolanoticaretgemilerininikisindetayfalarınhepsideSmyro'luydu."

"Yolanezamançıkacağım?"

"Geminnezamanhazırolacak?"

"Altıgünsonra."

Page 98: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"O halde altı gün sonra yola çıkarsın. Amirallik Dairesi sana bütün ayrıntıları açıklayacak.""Pekâlâ."Mallow ayağa kalktı. Sutt'la sertçe el sıkıştıktan sonra hızla yürüyerek odadan çıktı. Suttbekledi. Usulca parmaklarını açarak Mallow'un sıktığı yerleri ovuşturdu. Sonra omzunu silkerekbelediyebaşkanınınodasınagirdi.

Belediyebaşkanıvizi-levhayıkapatarakarkasınayaslandı."Ee,nediyorsun,Sutt?"

Sekreter,"Oiyibiraktörolabilir,"diyemırıldanarakgözleriniileridekibirnoktayadikti.

AynıgününakşamıPublisManila, JoraneSutt'unHardinBinasınınyirmibirincikatındakibekârdairesindeşarabınıyudumluyordu.

Yaşlı, ufak tefek bir adam olanManlio, Vakfın iki büyük görevini yerine getiriyordu. Belediyebaşkanınınkabinesindedışişleribakanıydı.Bundanbaşka,Vakıfdışındabütüngüneşsistemleri içinTapınağınBaşpiskoposu,KutsalYiyecek Sağlayıcısı, Tapınakların Efendisiydi. Bunun dışında akılkarıştıran tantanalı birçok unvanı daha vardı. Publis Manlio, "Ama anlaşılan oraya gitmeye razıetmişsin,"diyordu."Budaönemlibirnokta."

Sutt,"Pekdeönemlideğil,"diyecevapverdi."Mallow'unorayagitmesiyleelimizehemenbirşeygeçeceğini sanma.Bütün bunlar pek kaba bir strateji.Çünkü işin sonunu görmemiz olanaksız.Bizşimdiipiusulusulsalıveriyoruzvebununucundabiryerdebirilmekolduğunuumuyoruz."

"Doğru.Mallowbeceriklibiradamdır.Yaonukolaylıklakandırmakmümkünolmazsa?"

"Bu göze alınması gereken bir tehlike. Eğer biri vatana ihanet ediyorsa, bu yine becerikliinsanlarınişidemektir.Eğerböylebirşeyyoksaozamandagerçeğiöğrenmekiçinyinebeceriklibirine ihtiyacımızolacaktır.SonraMallow'ukoruyacağız...Ah,kadehinboşalmış." "Artık istemem,teşekkürederim."

Suttkendikadehinidoldurdu.Berikininendişelidüşüncelerinisonaerdirmesinisabırlabekledi.Budüşüncelerkararsızlıklasonaerdi.Başpiskoposbirdenpatladı. "Sutt,aklındannelergeçiyoryine?""Bunu sana söyleyeceğim, Manlio." Sekreterin ince dudakları aralandı. "Yine bir Seldon krizininiçindeyiz."ManliohayretleSutt'abaktı.Sonradausulca,"Neredenbiliyorsun?"diyesordu."SeldonZamanMahzenindetekrargözüktümü?"

"Okadarınahiçgerekyok,dostum.Olaylarımantığavurarakdabusonucaerişebilirsin.Galaksiİmparatorluğu Çevreyi terk ettiğinden ve bizi de başımızın çaresine bakmamız için yalnızbıraktığından beri, atom gücü olan hiçbir düşmanla karşılaşmadık. Şimdi ilk kez böyle bir güçlekarşı karşıyayız.Buolay tekbaşınabile çok anlamlı.Amabubir tekolaydadeğil.Yetmişyıldandahauzunbirsüredenberiilkolarakiçeridedeçokönemlibirsiyasalbunalımatanıkoluyoruz.İçvedışkrizlerinaynızamanaisabetetmesibencedurumuhiçkuşkugötürmeyecekbirşekildeaçıklıyor."

Manlio'nungözlerikısıldı."Hepsibukadarsa,hiçdeyeterlideğil.ŞimdiyedekikiSeldonkriziylekarşılaşıldı.İkiseferindedeVakıfyıkılmatehlikesigeçirdi.Otehliketekrarbelirmedikçehiçbirolayüçüncübirkrizsayılmaz."

Suttaslasabırsızlandığınıbellietmezdi."Otehlikedeyaklaşıyor.Krizbaşladığıanbunuenbudalakişibileanlar.İnsanındevletehizmetedebilmesiiçinbutehlikeyidahaoluşumhalindeykensezmesi

Page 99: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

gerekir. Dinle Manlio, biz planlanmış, tarihi bir yolda ilerliyoruz. Hari Seldon'un gelecekteolabilecek ihtimalleri hesapladığını biliyoruz. İleride bir gün Galaksi İmparatorluğunu yenidenkuracağımızı biliyoruz. Çabalamanın bin yıl kadar süreceğini biliyoruz. Bu sürede bazı belirli vekesin krizlerle karşılaşacağımızı da biliyoruz... İlk tehlikeli durumla Vakfın kuruluşundan elli yılsonra karşılaşıldı. İkinci krizle ise bundan otuz yıl sonra. O günden sonra aradan hemen hemenyetmişbeşyılgeçti.Artıküçüncükrizinvaktigeldi,Manlio,vaktigeldi."Manliokararsızcaburnunuovuşturdu."Senbukrizikarşılamak içinbazıplanlaryaptın,öylemi?"Sutt,"Evet,"dergibibaşınısalladı.

Manlioekledi."Bendebuplandabirrolalacağım,değilmi?"

Sutttekrarbaşınısalladı."Atomgücüolandıştakidüşmanlakarşılaşmadanönce,içişlerimizibirdüzenesokmalıyız.Butüccarlar..."

"Ah!"Başpiskoposdikleşti.Gözlerindedikkatlibirifadebelirmişti.

"Evet,öyle.Butüccarlar!Onlarişeyarıyorlar.Amafazlagüçlüler.Kontrolaltınaalınmalarıdapekmümkündeğil.Onlarbaşkadünyalardangelmeyabancılar.Dineğitimigörmemişler.Başkaşekildeyetiştirilmişler. Bir yandan onlara bilgi sağlarken, öte yandan da üzerindeki en büyük etkimizikaybetmişoluyoruz."

"Onlarınvatanaihanetettiklerinikanıtlayabilirsek..."

"Bunukanıtlayabilirsekdoğrudandoğruyahareketegeçeriz.Bukolayveyeterliolur.Fakataslındabunun da pek önemi yok. Eğer tüccarlar bize ihanet etmiyorlarsa bile toplumumuzda ne yapacağıbelliolmayanbirgrupoluşturuyorlar.Onlarıbizebağlayanhiçbirbağdaolamaz.Nevatanseverlik,neaynıatalardangelmişolmak,hattanededinihuşu.Onlarındinlebirilişkisiolmayanliderliğiyle,Hardin'in zamanından beri bize kutsal gezegen gözüyle bakan dış vilayetler Vakıfla ilişkilerinikesebilirler.""Bütünbunlarıanlıyorum,amaçare...""Seldonkrizidoruğaulaşmadanbudurumabirçare bulunması gerekiyor.Dışarıda atom silâhları, içeride de hoşnutsuzlukla karşı karşıyaysak, busorunla başa çıkamayız belki de." Sutt elindeki boş kadehimasaya bıraktı. "Bunun, senin görevinolduğudabellibirşey.""Benimgörevimmi?"

"Buişibenyapamam.Benbugörevetayinlegeldim.Yönetimbakımındandahiçbiryetkimyok.""Belediyebaşkanı... " "İmkânsız!Belediyebaşkanısadecesorumluluklardankaçmakonusundaçabagösteriyor. Ama yeniden seçilmeyi tehlikeye düşürebilecek yeni bir parti kurulduğu takdirde,belediyebaşkanıdakendisineyolgösterilmesineizinverebilir."

"AncakSutt,bendepratikpolitikayıkavrayacakyetenekyokki!"

"İşinoyanınısenbanabırak.Kimbilir,Manlio?SalvorHardinzamanındanberibaşpiskoposluklabelediye başkanlığı aynı kişiye verilmedi. Ama şimdi böyle bir şey olabilir. Tabii işini güzelcebaşardığıntakdirde."KentindiğerucundaHoberMallowdabirrandevuyagitmişti.Buevineşyalarıdahasadeydi.HoberMallowkarşısındakininuzunkonuşmasınıdikkatledinledi.

Sonra da ihtiyatla, "Evet Encümende Tüccarların doğrudan doğruya temsil edilmeleri içingiriştiğinkampanyayıduydum,"dedi."Amanedenbeniseçtin,Twer?"

Page 100: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

JaimTwergülümsedi.KendisinesorulsunsorulmasınherzamanVakıftadinle ilgiliolmayanbireğitimgören ilkyabancıolduğunuhatırlatırdı.Twer, "Benneyaptığımıbiliyorum,"dedi. "Seninlegeçenyılnasılkarşılaştığımızıhatırlıyorsun,değilmi?""Evet.Tüccarlartoplantısındakarşılaştık."

"Evet.Toplantıyısenyönetiyordun.Önceokırmızıenseliadamları iskemlelerineçiviledinadeta.Sonradahepsinietkiledin.Onlarıheristediğiniyerinegetirebilecekleribirhalesoktun.AyrıcaVakfabağlı topluluklarla da ilişkin iyi. Göz kamaştıran bir insansın ya da hiç olmazsa maceralaraatılıyorsunvehalkbunlarıilgiyleizliyor.Budaaynıkapıyaçıkar."Mallowalayla,"Çokgüzel,"dedi."Fakatnedenbuanıseçtin?"

"Çünkü beklediğimiz fırsat şimdi elimize geçti. Eğitim bakanının istifasını verdiğini biliyormusun?Buhenüzaçıklanmadı,amayakındakamuoyunabildirilecek.""Sennasılöğrendin?"

"Bu... neyse, neyse, bunu bırak şimdi." Twer elini öfkeyle salladı. "Durum böyle. Eylem Partisiparçalanıyor. Biz Tüccarlar için eşit haklar'meselesiyle onları yerle bir edebiliriz. Daha doğrusudemokrasininsağladığıhaklardansözederek."

Mallowarkasınayaslanarakkalınparmaklıelinebaktı."Anlıyorum...Çoküzgünüm,Twer.Ancakgelecekhaftaişiçinburadanayrılacağım.Benimyerimebirbaşkasınıbulmangerekecek."

Tweronahayretlebakakaldı."İşiçinmi?Nasılbirişiçin?"

"Çok,çokgizlibirkonubu.Bugünbelediyebaşkanınınsekreteriylekonuştum."

"YılanSutt'lamı?"Twerheyecanlandı."Biroyunbu.Oaşağılıkherifseniburadanuzaklaştırmayaçalışıyor,Mallow..."

"Yavaşol!"MalloweliniTwer'insıktığıyumruğununüzerinekoydu."Hementepenatmasın.EğerbubiroyunsaileridebirgünSutt'ahesapsormakiçinburayadönerim.Eğerbiroyundeğilseseninyılan Sutt avucumuza düşmüş demektir. Beni dinle. Yakında bir Seldon kriziyle karşılaşılacak."Mallow,Twer'inbir tepkigöstermesinibekledi.Amaadamsadeceonahayretlebaktı."Seldonkrizidenedir?"

Bu önemli açıklamanın böyle karşılanması Mallow'u fena halde öfkelendirdi. Genç Tüccarhiddetle, "Galaksi!" diye patladı. "Okula gittiğin zaman ne lanet olasıca şeyler okudun sen?Böyleaptalcasorusormaktakiamacınnedir?"OndanyaşçadahabüyükolanTwer'inkaşlarıçatıldı."Eğermeseleyiaçıklarsan..."Uzunbirsessizlikoldu.

SonraMallow,"Açıklayacağım,"diyemırıldandı.Kaşlarınıçatarakağırağırkonuşmayabaşladı."GalaksiİmparatorluğusınırlardayıkılmayaveÇevredekigezegenlerbarbarlığadönerekmerkezleilişkilerini kesmeye başladıkları zaman, Hari Seldon ve psikologlardan oluşan grubu tam okarmaşanınortasınabir kolonikurdular.Vakfı yani.Böylecebiz sanat, bilim, teknoloji konusundaadetakuluçkayayatacakvesonundadaİkinciİmparatorluğukuracaktık.""Ah,evet,evet..."

Tüccar,"Sözlerimbitmedi,"dedisoğukbirtavırla."Vakfıngeleceğiosıradaçokgeliştirilmişolanpsiko -tarih biliminin yardımıyla planlandı. Koşullar bir dizi kriz oluşturacak şekilde ayarlandı.Böylece biz gelecekteki İmparatorluğa giden en kısa yola sapmak ve hızla ilerlemek zorundakalacaktık.Herkriz,herSeldonkrizitarihimizdekibirdönemiişaretediyor.Şimdideböylebirkriz

Page 101: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

noktasınayaklaşıyoruz.Üçüncükrize."

"Ah tabii!" Twer omzunu silkti. "Bunu hatırlamamgerekirdi.Ama ben okuldan çıkalı çok oldu.Seninkindençokdahauzunbirsüregeçtiaradan."

"Herhalde.Neyse,bunubiryanabırakalım.Şimdiönemliolanşu:BenitambirkrizgeliştiğisıradaTerminus'tan gönderiyorlar. Kim bilir geri döndüğüm zaman neler öğrenmiş olacağım? Her yılEncümenseçimlerideyapılıyor."

Twerbaşınıkaldırdı."Biripucumuyakaladın?""Hayır."

"Kesin bir planın var mı?" Mallow, "Burada alışveriş için uygun malzeme var," diye yineledi."Korelliçin'bakirbiryer'diyebiliriz."JaimTwersabırsızcabaşınıkaldırarakelindekikâğıtlarıbirkenaraattı."Lanetolsun!Neyapmakniyetindesin,Mallow?Tayfalarhomurdanıyor.Gemisubaylarıendişeli.Bendedüşünüyorum.""Düşünüyormusun?Neyidüşünüyorsun?""Budurumu.Seni...Senneyapıyorsun?""Bekliyorum."

Orta yaşlı tüccar söylenmeye başladı. Kıpkırmızı kesilmişti. "Bu işi körcesine yapıyorsun,Mallow,"diyehomurdandı."Bualanınetrafındanöbetçilerbekliyor.Yukarıdadagemilerdolaşıyor.Yabizihavayauçurmayahazırlanıyorlarsa?""Bunuyapmakiçinbirhaftabeklemezlerdi."

"Belki de takviye güçlerini bekliyorlar." Twer'in kurnaz bakışlı gözlerinde sert bir ifade vardı.Mallowbir koltuğaoturdu. "Evet, bunubendedüşündüm.Böyleceortayagüzel bir sorun çıkıyor.Bir,burayabaşımızderdegirmedeneriştik.Amabuönemliolmayabilir.Sonuçtageçenüçyüzdenfazla gemide sadece üçü kaybolmuş.Yani yüzde düşük. Fakat bu,Korelllilerin atom gücüne sahipgemilerinin sayılarınınazolduğuanlamınadagelebilir.Buyüzden sayıları artmadıkçabugerçeğibelli etmekten kaçınıyorlar. Öte yandan da buKorell'lilerde hiç atom gücü olmadığı anlamına dagelebilir ya da atom silahları var ve bir şey bildiğimizden korktukları için bu gerçeği gizlemeyeçalışıyorlar. Farkına varmadan sınırı aşan, hafif silahlı bir tüccar gemisini korsanlıkla yakalamakkolaybirşeydir.Vakfıngereklibelgeleriolanbirelçisinesaldırmakbunabenzemez.ElçininkalkıpKorell'e gelmesi, Vakfın kuşkuların aya başladığının bir işareti de olabilir. Bundan başka..." "Birdakika Mallow, bir dakika!" Twer ellerini kaldırdı. "Bu kelime selinde neredeyse boğulacağım.Aradakişeyleribırakdasonucagel."Aradakiayrıntılarıbilmemgerekiyor,Twer.Yoksahiçbirşeyianlayamazsın. İki taraf da bekliyor. Korell'liler de, biz de. Korell'liler burada ne yaptığımızıbilmiyorlar.Bendeonlarınneleriolduğunubilmiyorum.Amabendahazayıfdurumdayım.Çünküben bir tek kişiyim. Karşımdaysa bir gezegen dolusu insan var. Üstelik onların atom silahları daolabilir.Fakatbenzayıflıkgösteremem,çünkübubanapahalıyamalolur.Durumtehlikelitabii.Belkide bizi gerçekten havaya uçurmaya hazırlanıyorlar. Ama biz bunu zaten başından beri biliyoruz.Başkaneyapabilirizki?""Bilmemki...Budanesi?"

Mallowsabırlabaşınıkaldırdıvealıcıyıaçtı.Vizi-levhadanöbetçigemisubayınınserthatlıyüzübelirdi."Evet?"

Subay,"Özürdilerim,efendim,"dedi.MürettebatVakıftanbirmisyoneringemiyegirmesine izinvermiş.""Ne?Ne?"Mallowmosmorkesildi.

"Birmisyoner,efendim.Onunhemenhastaneyekaldırılmasıgerekiyor..."

Page 102: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Bu hata yüzünden sadece o değil, başka çok kimse hastaneye kaldırılacak. Herkesin savaşyerlerinegeçmeleriniemret."

Mürettebatsalonuhemenhemenboştu.Emirdenbeşdakikasonranöbetibitmişolantayfalarbilesilahlarının başına geçmişlerdi.Çevrenin yıldızlar arası boşluklarındaki anarşi dolu bölgelerde enönemli yetenek, hızlı davranabilmeyi yaşarmaktı. Bir ticaret gemisinin mürettebatı da en çok hızbakanındanüstündü.Mallowağırağırsalonagirdi.Misyoneritepedentırnağakadar,hattaetrafındadolaşarakuzunuzunsüzdü.SonrabakışlarıSubayTinter'ekaydı.Gençadamendişeyleyanaçekildi.Mallownöbetçisubayınadabirgözattı.SubayifadesizbiryüzlehiçkımıldamadanTinter'inyanındaduruyordu. Tüccar, Twer'e dönerek düşünceli bir tavırla durdu. "Pekâlâ... Subayları usulca burayatopla. Koordinatörler ve yörünge uzmanları dışındakileri. Mürettebat ikinci bir emre kadaryerlerinden ayrılmayacak." Ondan sonraki beş dakika içerisinde Mallow tuvaletlerin kapılarınıtekmeleyerekaçtı,barınarkasınabaktı,kalıncamlılumbozlarınperdelerinikapattı.Yarımdakikaiçinsalondançıktı.Tekrardöndüğüzamandalgındalgınbirşarkımırıldanıyordu.

Mürettebatsalonagirdi.PeşlerindedeTwervardı.Adamkapıyısessizcekapattı.

Mallow,"Şimdi,"dedi."Önceşunuöğrenelim.Buadamıbenimiznimolmadangemiyekimaldı?"

Nöbetçisubayıönedoğrubiradımattı.TayfalargözleriniMallow'dankaçırdılar.

Nöbetçisubayı,"Özürdilerim,efendim,"dedi."Bubelirlibirkimseninişideğil.Buişhepbirlikteanlaşılarakyapıldı.Sonuçtamisyonerbizdenbiriydi.Buradakioyabancılar..."

Mallowadamınsözünükesti."Sanahakveriyor,duygularınıanlıyorum.Buadamlarseninemrindemiydiler?""Evet,efendim."Aysonaerdiğizamanhepsidekamaralarınakapar.Tambirhafta.Senidebütünkontrolgörevlerindenalıyorum.Yinebirhaftaiçin.Anlaşıldımı?"

Nöbetçi subayının yüzündeki ifade hiç değişmedi, ama omuzları hafifçe düştü. Çabucak, "Evet,efendim,"dedi.

"Gidebilirsin.Silahınınbaşınageç."

Kapı nöbetçisi subayının arkasındankapanırkendiğerleri hepbir ağızdankonuşmayabaşladılar.Twer atıldı. Onları neden cezalandırıyorsun, Mallow? Korelli'lerin yakaladıkları misyonerleriöldürdüklerinibiliyorsun.""Emirlerimeaykırıdavranılmasıbilekendibaşınakötübirşey.Lehtenekadar ayrıntı olursa olsun bu böyle. Ben iznim olmadan gemiye kimsenin girip çıkamayacağınısöyledim." Tinter isyanla, "Yedi gün hiçbir şey yapmadık," diye mırıldandı. "Disiplin bu şekildesağlanamaz." Mallow buz gibi bir sesle, "Ben sağlayabilirim," dedi. "Normal koşullarda disiplinsağlanmasınınövülecekbiryanıyoktur.Benölümtehlikesikarşısındadisiplinliolunmasınıisterim.Yoksa hiçbir işe yaramaz. Nerede o misyoner? Onu karşıma getirin." Tüccar bir koltuğa oturdu.Kırmızıpelerinlimisyoneridikkatleönedoğrugetirdiler."Adınnedir,saygıdeğerpeder?"

"Efendim?"Kırmızıcüppeliadamhızla,bütünvücuduylaMallow'adoğrudöndü.İrileşmişgözleriboşboşbakıyordu.Bir şakağıçürümüştü.Başlangıçtanberinekonuşmuş,nedeMallow'unbildiğikadarıylayerindenkımıldamıştı."Saygıdeğerpeder,adınnedir?"

Misyoner birden heyecanla canlandı. Kollarını herkesi kucaklayacakmış gibi açtı. "Oğlum...

Page 103: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

çocuklarım.DaimaGalaksiRuhununkoruyucuelleriolarakkalmanızıdilerim."Twerönedoğrubiradımattı.Gözlerindeendişelibirifadevardı.Sesiboğuklaşmıştı."Buadamhasta.Birionugötürüpyatırsın.Mallowonayatmasınıemret.Birdoktordaçağırt.Fenayaralanmış..."MallowkalınkolunuuzatarakTwer'igeriitti.'"İşimekarışma,Twer.Yoksaseniodadanattırırım.Adınnedir,saygıdeğerpeder."

Misyoner birdenbire sanki ona yalvarıyormuş gibi ellerini birbirine kenetledi. "Siz aydınlığaerişmiş insanlarsınız. Beni dinsizlerden koruyun." Artık telaşlı telaşlı konuşuyordu. "PeşimibırakmayanvecinayetleriyleGalaksiRuhunuyaralamak isteyenbukarakalplihayvanlarınelindenbeni kurtarın. Ben Anacreon dünyalarından Jord Parma'yım. Vakıfta eğitildim. Vakfın kendisinde,evlatlarım.BenRuhunbütünesrarlarıöğretilmişolanbirrahibiyim.İçimdenbirsesbeniçağırdığıiçinkalkıpburayageldim."Kesikkesiksoluyordu."Ruhlarıaydınlanmamışinsanlarınelindeıstırapçektim.SizRuhunÇocuklarısınız.Ruhadınabeniodinsizlerdenkoruyun."

Birden acil durumlarda kullanılan alarm aygıtının madeni, tiz sesi yükselerek rahibin sözlerinikesti."Düşmanbirliklerigörüldü!Talimatbekliyoruz."Bütüngözleraygıtadikildi.

Mallowhiddetleküfretti.Sonradüğmeyi"konuşma"noktasınadoğruçevirerek,"Nöbetisürdürün,"dedi."Hepsibukadar."Aygıtıkapattı.

Sonraayağakalkaraklumbozagitti.Perdelerbirdokunuşuylahışırdayarakyanlaradoğruaçıldılar.

Tüccarhiddetledışarıbaktı.

Düşmanbirlikleri!DışarıdabirKorellgüruhutoplanmıştı.Birkaçbinkişivardıorada.Kalabalıkayaktakımı hava limanına bir uçtan bir uca doluşmuştu. Magnezyum meşalelerinin soğuk ve sertışığındaöndekilerinağırağıryaklaştıklarıgörülüyordu.

"Tinler!"Tüccardönmedi,amaensesikıpkırmızıkesilmişti."Dışmikrofonuçalıştırvebugüruhaneistediklerinisor.Aralarındayasalarınbirtemsilcisininbulunupbulunmadığınısor.Nebirsözver,nedeonlarıtehditet.Yoksaseniöldürürüm!"Tinterdönereksalondançıktı.

Mallowkababirelinomzunukavradığınıhissetti.Elinintersiylebunuitti.YanınasokulanTwer'di.Adam, Tüccarın kulağına öfkeden ıslığa dönen bir sesle, "Mallow, bu adamı korumalısın," diyefısıldadı."Yoksamertliğinide,şerefinideayaklaraltınaalmışolursun.OVakıftanvebirrahip.Şudışarıdakivahşiler...Nedediğimiduyuyormusun?"

"Duyuyorum, Twer!"Mallow'un sesi çok sertti. "Benim burada yapmam gereken birçok iş var.Bunlar bir misyoneri korumaktan daha önemli. Ben, uygun bulduğumu yapacağım. Seldon veGalaksi adına yemin ediyorum! Beni engellemeye kalkışırsan, o pis gırtlağını parçalarım! Beniengellemeyekalkışma,Twer,yoksabuseninsonunolur."

Mallow dönerek salonda ilerledi. "Sen! Peder Parma! Anlaşmalara göre, VakıfmisyonerlerininKorelltopraklarınagirmesininyasakolduğunubiliyormusun?"

Misyonertitriyordu."BensadeceRuhungösterdiğiyeregirebilirim,oğlum.Ruhlarıkarainsanlarışığıreddediyorlar.Budaonlarınyardımaihtiyaçlarıolduğununenbüyükkanıtısayılmazmı?"

"Bununkonumuzlabirilgisiyok,sayınpeder.SenbirVakıf,hemdeKorellyasalarınakarşıgeldin.

Page 104: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Kalkığburayagelmeklebirsuçişledin.Yasalarkarşısındasenikoruyamam."

Misyoner tekrar ellerini kaldırdı. O eski şaşkınlığı kaybolmuştu. Geminin dış bağlantı sistemiçalışmayabaşlamıştı.Bundancırlakbirsesyükseliyor,dışarıdakigüruhunöfkelicevaplarıdazamanzamanhafifçeduyuluyordu.

Misyoner, "Onları duyuyor musun?" diye bağırdı. "Neden bana yasalardan söz ediyorsun?İnsanların yaptıkları yasalardan! Onlardan daha yüksek yasalar var. Galaksi Ruhu, 'Hemcinslerinezarar verilirken bir kenarda sakin sakin durmayacaksın,' diye emretmedi mi? 'Alçakgönüllü vekorumasız insanlaranasıldavranırsan,sanakarşıdaöyledavranılacak,'demedimi?Silahlarınyokmu?Bugemi senin değilmi?Vakıf seni desteklemiyormu?Yukarıda ve etrafında evreni yönetenRuhbulunmuyormu?"Parmasolukalmakiçindurdu.

SonraUzakYıldız'ındışarıdayankılanansesikesildi.DerkenSubayTinteriçerigirdi.Çokendişeliolduğubelliydi.

Mallowkısaca,"Konuş,"dedi.

"JordParma'yıonlarateslimetmemiziistiyorlar,efendim.""Onuvermediğimiztakdirde?"

"Çeşitli tehditler savuruyorlar, efendim.Sözlerini anlamakpekmümkündeğil.Çokkalabalıklar,çıldırmışgibibirhallerivar.İçlerindenbiribubölgeyiyönettiğinivepolisyetkilisiolduğunuiddiaediyor.Amadiğerlerininonaistedikleriniyaptıracaklarıbelli."

Mallowomzunusilkti."Onlarınistedikleriniyapsınyapmasın,yasalarıotemsilediyor.Onlarabuyönetici,polisyadaneyinnesiyseoadamınyalnızbaşınagemiyeyaklaşmasınısöyle.OzamanPederJordParma'yıkendisinevereceğimizibildir."

Tweryumruklarınısıkarak,"Bunuyapamazsın!"diyeMallow'unüzerineyürüdü.Mallow'unelindebirdenbire bir tabanca belirdi. Genç Tüccar sert bir sesle, "Ben itaatsizliğin ne olduğunubilmiyorum," dedi. "Şimdiye dek böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım.Ancak burada bana bunun neolduğunuöğretebileceğin!düşünenbirisivarsa,ozamanbendekendisineböyledurumlardahangiçareyebaşvurduğumugösteririm."TabancayıağırağırçevirerekTwer'enişanaldı.Ortayaşlı,eskiTüccar kendisini zorlayarak yumruklarını gevşetti ve ellerini indirdi. Yüzündeki gergin ifade dekayboldu.Burnundanhışırtılıhışırtılısolukalıyordu.Tintersalondançıktı.Beşdakikasonraçelimsizbir adam kalabalığın arasından çıktı. Ağır ağır, duraklaya duraklaya gemiye yaklaştı. Korku veendişeyletitrediğibelliydi.Adamikikezgeridönecekoldu.Herikiseferindedegüruhdenilençokbaşlı ejderhanın tehditleri yüzünden gemiye doğru yaklaşmak zorunda kaldı.Mallow tabancasıylaişaret etti. "Pekâlâ...Grun,Upshur,misyoneri dışarı çıkarın."Misyoner tiz bir çığlık attı.Kollarınıhavaya kaldırarak kaskatı parmaklarını açtı. Geniş yenleri aşağıya doğru kayarken sıska, damarlıkolları ortaya çıktı.Bir anhafif bir ışıltı görülüpkayboldu.Mallowgözlerini kırpıştırdı ve tekrarişaretetti.Rahipikitayfanınelindenkurtulmayaçalışırkenavazavazbağırdı."Hemcinsinikötülüğeveölümeterkedenbirhainelanetolsun!Acizbirinsanınyalvarışınıduymayanokulaklarsağırlaşsın'Saflığıgörmeyengözlerkörolsun.Karanlıklarladostlukedenburuhsonsuzadekkararsın..."

Tweravuçlarınıkulaklarınasıkıcabastırdı.

Mallow tabancasının emniyetini kapayarak mahfazasına soktu. Kelimelere basa basa, "Dağılın,"

Page 105: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

diyeemretti."Yerlerinizialın.Kalabalıkdağıldıktansonradaaltısaatnöbettebekleyeceksiniz.Ondansonradahersavunmanoktasında ikişer ikişerbulunulacak.Bukırksekizsaatsürdürülecek.Ondansonratekraremirvereceğim.Twer,senbenimlegel."

Mallow'un özel dairesine gittiler. Tüccar bir koltuğu işaret etti. Orta yaşlı adam koltuğa çöktü.Tıknazvücuduzayıflayıpbüzülmüşgibiydi.

Mallowbaşını eğerekonualaylı bakışlarla süzdü. "Twer,benidüşkırıklığınauğrattın.Üçyıllıksiyaset hayatı sana tüccarlık günlerinde edindiğin alışkanlıkları unutturmuş anlaşılan.Unutma, benVakıftaykenbirdemokratsayılabilirim.Amabirgemiistediğimşekildeancakdespotçayönetilebilir.Şimdiyedekadamlarımasilahçekmekzorundahiçkalmadım.Eğersenhaddiaşmasaydın,bugündebunagerekkalmazdı.Twersenin resmibirgörevinyok.Senibendavetettiğim içinbugemidesin.Sanaherzamannezaketledavranacağım.Ancakyalnızken.Bundansonraadamlarımınönündebana,'Mallow,'değil, 'Siz,efendim,'diyehitapedeceksin.Benbiremirverdiğimzamanüçüncüsınıfbirmiçodandahaçabukhareketedeceksin.Yoksasenibendahadahızlıbirşekildeortadankaldırırım.Anlaşıldı mı?" Ağzı kurumuş olan Twer yutkunmaya çalıştı. Sonra da istemeye istemeye, "Özürdilerim,"diyemırıldandı."Bunukabulediyorum.Elsıkışalımmı?"

Twer'in eli, Mallow'un iri avucunda kayboldu. Sonra orta yaşlı, eski Tüccar, "Ben iyiniyetledavrandım," diye açıkladı. "Bir insanı linç edilmeye göndermek çok zor bir şey. O ürkek polisgörevlisimisyonerikurtaramaz.Bircinayetbu.""Bubenimelimdeolanbirşeydeğil.Amaaçıkçasıolayburnumapekkötükoktu.Durumufarketmedinmi?"

"Neyifarkedecektim?"

"Bu uzay limanı kentin dışında, tenha bir bölgenin ortasında. Birdenbire bir misyoner kaçıyor.Ama nereden? Misyoner buraya koşuyor. Niçin? Bu bir rastlantı mı? Sonra müthiş bir kalabalıktoplanıyor.Obinlerce kişi nereden çıkıp geliyor?Büyükçebir kent bile buradan en aşağı yüz ellikilometreötede.Amagüruhyarımsaatiçerisindeuzaylimanınadoluveriyor.Nasıloluyorbu?"Twertekrarladı."Nasıl?"

"Eh,misyoneriburayagetiripyemgöreviniyapması içinsalıvermişolabilirler.DostumuzPederParma'nınaklıpekkarışıktı.Buradabulunduğusürededesankikendisinipektoplayamadı."Tweracıacı,"Onuitipkakmışlar,"diyemırıldandı.

"Belki! Ama belki de Korell'liler şövalyece davranmaya, misyoneri bir budala gibi korumayakalkışacağımızıumuyorlardı.RahipburayagelmekleKorellveVakıfyasalarınıçiğnemişti.Onugerivermeye yanaşmadığım takdirdeKorell'le karşı savaş açmış sayılacaktım.Vakıf da bizi savunmakiçinhukukibiryolbulamayacaktı.""Bu...bupekuzakbirolasılık."

Hoparlörden cırlak bir ses yükselerekMallow'un arkadaşına cevap vermesini engelledi. "Resmibirmesajaldık,efendim.""Onuhemenverin."

Aygıtınaltındakiyarıktabirşıkırtıolduveparlakbirsilindirbelirdi.Mallowbunuaçarakiçindekigümüş içirilmiş kâğıdı alıp baş ve işaret parmaklarıyla yokladı. "Başkentten doğrudan doğruyagönderilmiş.BuKomdor'unkendiözelkâğıdı."

Tüccarmesajıçabucakokuduktansonrahafifbirkahkahaattı."Demekaçıkladığımpekuzakbir

Page 106: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

olasılıktıha?"KâğıdıTwer'eatarakekledi."Misyoneriteslimettiktenyarımsaatsonrapeknazikbirdavetiye alıyoruz. Muhteşem Komdor'un huzuruna çıkacağız. Hem de daha önce tam yedi günbeklediktensonra.Bencebirsınavıgeçtikbiz."

KomdorAsperkendi iddiasınagörehalktanbiriydi.Adamınbaşıkabaktı;ensesindekalmışolankırsaçlarıcansızcaomuzlarınadüşüyordu.GömleğikirliydiveKomdorkonuşurkenburnunuçekipduruyordu.KomdorAsper, "Bizgösteriştenhoşlanmayız,TüccarMallow,"dedi. "Sahtegösterilerisevmeyiz. Ben sadece bu ülkenin bir numaralı vatandaşıyım, işte o kadar. Zaten Komdor da buanlamageliyorvebenimbaşkabirunvanımyok."Bütünbunlarpekhoşunagidiyormuşgibibirhalivardı."HattabenbununKorell'leülkenizarasındakiengüçlübağlardanbiriolduğunudüşünüyorum.Anladığımagöre,sizinhalkınızdabizimkilergibicumhuriyetinnimetlerindenyararlanıyormuş."

Mallow için için iki ülke arasında hiçbir benzerlik olmadığını tekrarlayarak ciddi ciddi, "Çokdoğru, Komdor," dedi. "Hükümetlerimiz arasındaki barış ve dostluğun devamı için pek güçlü birneden bu bence." "Barış!Ah!"Komdor romantik tavırlarla yüzünü buruşturup kırıştırırken seyrekkırçılsakalıtitreşti."Çevredebarışidealinebenimkadardeğerverenhiçkimseolamaz.Saygıdeğerbabamın yerine devlet başkanlığına seçildiğimden beri barışın hiçbir zaman bozulmadığınıdürüstlükle söyleyebilirim. Belki bunu açıklamamam gerekir, ama...." Usulca öksürdü. "Banauyruklarımın,dahadoğrusubenimleeşitolanvatandaşlarımınbirisimtaktığınısöylediler.Halkbeni'ÇokSevilenAsper'diyeçağırıyormuş."Mallowbakışlarınıbakımlıbahçededolaştırdı.Belkideçoköldürücüoldukları anlaşılangaripbiçimli silahlarkuşanmışolanouzunboylu adamlarköşelerdesırf kendisine karşı bir önlem olarak bekliyorlardı. Mallow bunu normal bulacaktı. Ama sarayınetrafını saran çelik putreli, yüksek duvarların yakın bir zamanda sağlamlaştırılmış olduğu daanlaşılıyordu.Bu 'ÇokSevilenAsper'e yakışmayacak bir işti.Mallow, "Ohalde sizinle görüşmemgerektiği içingerçektençokşanslıyım,Komdor,"dedi."Bubölgedeaydınbiryöneticileriolmayandünyalardaki despotlar ve hükümdarlarda genellikle bir başkanın çok sevilmesini sağlayacaközellikleryok.""Örneğin?"Komdor'unsesiihtiyatlıydı.

"Örneğin, onlar halkın çıkarlarıyla yakından ilgilenmiyorlar. Ama öte yandan, siz durumuanlayacaksınız."Mallow 'laKomdor bahçede ağır ağır ilerlerken,Asper gözlerini çakıl dökülmüşyola dikti. Ellerini arkasında kavuşturmuş, ovuşturup duruyordu Tüccar nazik nazik konuşmasınadevam etti. "Bugüne dek ülkelerimiz arasındaki ticaret hükümetinizin tüccarlarımız konusundakoyduğukısıtlamalaryüzündenzarargördü.Herhaldesızdeçoktanbensonsuzticaretin..."Komdormırıldandı."Serbestticaret."

"Serbest ticaret, olsun. Bu durumun düzelmesinin iki taraf için de yararlı olacağının herhaldefarkındasınız. Sizde bizim istediğimiz bazı şeyler var. Bizde de size gereken şeyler. Zenginliğinartması için alışveriş yapılması yetecek. Sizin gibi aydın bir yöneticiye, ulusun dostu olan birbaşkana, hatta halktan birine bu konunun uzun uzun anlatılmasına hiç ihtiyaç yok. Böyle bir şeyekalkışarakzekânızahakaretedecekdeğilim."

"Doğru.Bendebudurumunfarkındayım.Amaneyapabilirimki?"Asper'insesişikâyetdolubirsızlanmahalinialdı."Vakıflardaimamantıksızcadavrandılar.Benekonomimizinkaldıracağıorandaticaretyapılmasınataraftarım.Fakatsizinkoşullarınızıdakabuledemem.Sonuçtabugezegenintek

Page 107: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

efendisi değilim." Sesi yükseldi. "Ben sadece kamunun bir hizmetkârıyım.Halkım sırmalı kırmızısüsleriolanbirticaretikabuledemez."

Mallowdikleşti."Dininzorlakabulettirilmesindenmisözediyorsunuz?"

"Daimaböyleolmadımı?Askone'unyirmiyılöncekidurumunuherhaldehatırlıyorsunuz.Önceonlara sizin mallarınızdan bazıları satıldı. Sonra Vakıftılar aygıtların uygun şekilde işlemesi içinmisyonerliğinserbestbırakılmasınıistediler.SağlıkTapınaklarıkurulmasınıtalepettiler.Sonradiniokullaraçıldı.Dingörevlilerininözerkliklerivebazıhaklarıkabuledildi.Sonundaneoldu?AskoneşimdiVakıfSistemininbirüyesiveBüyükEfendiiççamaşırlarınınbilekendisineaitolduğunuiddiaedebilecekdurumdadeğil.Ah,hayır!Ah,hayır!

Özgür insanların gururu böyle bir şeye gelemez." Mallow atıldı. "Ben bu saydıklarınızdanhiçbiriniteklifetmiyorumki!""Öylemi?"

"Öyle ya! Ben birinci sınıf bir Tüccarım. Benim dinim para. Misyonerlerin bütün o mistikhokkabazlıkları beni sinirlendiriyor. Onlara katlanmayı reddetmenizse beni sevindiriyor. Böylecesizintambanagörebirinsanolduğunuzuanlıyorum."

Komdor tiz bir sesle, kesik kesik güldü. "Çok güzel söylediniz! Vakıf şimdiye dek sizin gibiyeteneklibirinigöndermeliydi."ElinidostçabirtavırlaTüccarıngenişomzunakoydu."Amasizbanadurumun sadece yarısını anlattınız. Yani sadece bityeniği olmayan yanlarını. Şimdi de bityeniğiniaçıklayın bakalım." "Bu işin içinde sadece bir iş var, Komdor. Korkarım müthiş bir servetinizolacak."Asperburnunuçekti."Sahimi?Fakatbenservetineyapayım?Gerçekservetinsanınhalkınınonaduyduğusevgidir.Bendebunasahibim.""Herikisidesizinolabilir.Nedemişler,birellealtıntoplarkendiğeriyledebiriniokşamakmümkündür."

"Ah,budoğruolsaydıgerçektendeilgimiuyandırırdı,delikanlı.Bununasılbaşaracağız?"

"Ah,bubirkaçyoldansağlanabilir.İşinzoryanıbunlardanbiriniseçebilmekte.Şimdi...Sözgelişi,lüks eşyalar. Şuna bir bakın...Mallow iç ceplerinin birinden usulca parlak birmadenden yapılmış,yassıbirzincirçıkardı."Evet,sözgelişibu."

"Onedir?"

"Bununneolduğunugöstererekanlatabilirim.Bizkızçağırabilirmisiniz?Herhangibirgençkızolabilir.Ah,evet,birdebirboyaynasıgerekiyor.""Hım...Ohaldeiçerigirelim."Komdoroturduğuyerden,"Evim,"diyesözediyordu.Amaherhaldehalkburaya"Saray"adınıtakmıştı.

Mallow'unayrıntılarakanmayangözleriTüccaraburasınınbirkaledenfarksızolduğunuaçıkladı.Saray kente bakan bir tepenin üzerine yapılmıştı. Duvarları kalındı ve tahkim edilmişti. Girişyollarında nöbetçiler bekliyor, yapılış tarzı da burasının savunmaya elverişli bir yer olduğunubelirtiyordu.

Mallow,tamÇokSevilenAsper'egörebir"ev"diyedüşündü.

GençbirkızkarşılarındadurduveyerlerekadareğilerekKomdor'uselamladı.

Komdor,"BuKomdora'nınhizmetkârlarındanbiri,"diyeaçıkladı."İşinizeyararmı?"

Page 108: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Hemdeçok."

Mallow zinciri kızın beline takarak gerilerkenKomdor onu dikkatle seyretti. Sonra da burnunuçekerek,"Ee?"dedi."Hepsibukadarmı?"

"Perdelerikapatırmısınız,Komdor?Küçükhanımtokanınhemenyanındaufakbirçıkıntıolacak.Lütfen onu yukarıya doğru kaldırın. Haydi, yapın bunu. Size bir şey olacak değil." Kız istenileniyaptı.Sonrasoluğunututarakellerinebaktı.Sonunda,"Ah..."diyeinledi.,Kızınbelindenyukarısınıuçuk tonda, rengi sık sık değişen, durmadan hareket eden bir ışık sarmıştı. Bu, kızın başınınyukarısındatoplanıyorvesıvıateştenbirtaçhalinialıyordu.Sankibirikuzeyışıklarınıgökyüzündenalmışvebunlarıbirpelerinhalinesokmuştu.Kızaynayayaklaşarakhayalinebüyülenmişgibibaktı.Mallowonadonukçakıllardanyapılmışbirgerdanlığıuzattı."Şunudaalın.Boynunuzatakın."Gençkız,Tüccarınbuisteğiniyerinegetirdi.Işıklıalanagirenherçakılbireralevhalinialdı.Kırmızıvealtınımsıalevlertitreşerekyükseliyorlardı.Mallowsaraylıkıza,"Bunanediyorsunuz?"diyesordu.

Kız cevap vermedi, ama gözlerinde hayranlık dolu bir ifade vardı. Komdor işaret etti. Kız daistemeye istemeye kemerdeki çıkıntıyı aşağıya itti. Işıklar birdenbire kayboldu. Hizmetkâr da oşahanesüslerinanılarıylaodadançıktı.

Mallow, "Bunlar sizin, Komdor," dedi. "Komdora'ya vermeniz için. Bunları Vakfın gönderdiğiufakarmağanlarsayın."

"Hım..."Aspersankiağırlıklarınıhesaplıyormuşgibibirtavırlakemerlegerdanlığıellerindetarttı."Buişnasılbaşarılıyor?"

Mallowomzunusilkti."Bubizimteknisyenlerincevaplayabileceğibirsoru.Amabunlarrahiplerinyardımı olmadan... dikkat edin, rahiplerin yardımı olmadan, diyorum... da çalışacak veışıldayacaklar.""Eh,bunlarkadıncasüsler.İnsanbunlarıneyapar?Böyleşeylerparagetirirmiki?""Balolar,resepsiyonlar,ziyafetlerdüzenleniyor,değilmi?""Evet,tabii."

"Kadınlarınbutürziyneteşyalarınanekadarparavereceklerinibiliyormusunuz?Enaşağıonbinkredi."Komdorfenahaldesarsıldı."Ya!"

"Bukemeringüçünitesialtıaydanfazladayanmayacağıiçinbununyenilenmesigerekecek.Şimdibunlardan istediğiniz kadarını bin kredi karşılığı dövme demire satabilirim.Böylece yüzde dokuzyüzkâredersiniz."Komdorsakalınıyoluyorduneredeyse.Aklındanmüthişhesaplaryaptığıbelliydi."Galaksi! Yaşlı, zengin kadınlar bu süsler için birbiriyle yarış edeceklerdir. Sayıyı az tutacak vehepsinideaçıkartırmaylasatacağım.Tabiibuişeşahsenkarıştığımıonlarınbilmesidoğruolmaz..."

Mallow, "İsterseniz sahte şirketlerin nasıl çalıştığını size açıklayabiliriz," dedi. "Sonra... örneğinbütün ev araç ve gereçlerini ele alalım. En sert eti iki dakikada kızartıp yumuşatan portatifocaklarımızvar.Bilenmesigerekmeyenbıçaklarımızda.Küçükbirdolabayerleştirilecekvetümüyleotomatikolarakçalışacaktambirçamaşırhanemizolduğunudasöyleyeyim.Bulaşıkmakineleri...Yersilicileri, eşyacilalayıcılar, tozuyutucular, ışıklandırmaaraçgereçleri.Ah,aklınızagelenher şey!Bunları halkın almasını sağladığınız takdirde size duyulan sevgi de daha artar. Bunu bir düşünün.Bunlarhükümetintekelindeolduğuveyüzdedokuzyüzkârlasatıldığıtakdirdeelinizegeçecek...şey...parayı düşünün. Bu araç ve gereçler halkınız için verdikleri paradan kat kat değerli olacaklar.

Page 109: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Onların bütün bunları kaça aldığınızı bilmeleri de şart değil. Şunu da unutmayın: Bu araç vegereçlerin rahipler tarafındankontrol edilmelerinegerekyok.Herkesmutluolacak." "Galiba sizindışınızda.Bütünbualışverişsırasındasizinelinizenegeçecek?"

"Vakıf yasalarına göre her Tüccarın eline geçen miktar. Yani ben ve adamlarım kazandığımızparanınyarısınıalacağız.Sizsatmakistediğimherşeyialın.ikimizdebundankazançlıçıkarız.Çokkazançlıhemde."

Komdor pek zevkli şeyler düşünmeye başlamıştı. "Bu araç ve gereçlere karşı ne istiyordunuz?Demirmi?""Evet,demir,kömürveboroksit.Ayrıcatütün,biber,magnezyumveserttahta.Bunlardansizdebolboldavar."

"İyibiralışverişebenziyorbu!"

"Bendeaynıfikirdeyim.Ha,aklımabirşeydahageldi,Komdor.Bütünfabrikalarınızdakialetlerideyenileyebilirim!"

"Efendim?Nasılolacakbu?"

"Örnek olarak çelik fabrikalarınızı alalım. Bende küçücük aletler var. Bunlar çelik işlerindekullanılıyorlar. O aletlerden yararlandığınız takdirde üretim masraflarınız eskisinin yüzde birineiner.Fiyatlarıyarıyaindirirsinizozaman.Amaüreticilerinkazançlarınıpaylaşırveyinedeçokkârlıçıkarsınız.Birgösteriyapmamaizinverdiğiniz takdirdebunusizedahaiyianlatabilirim.Bukenttebirçelikfabrikasıvarmı?Bugösterifazlauzunsürmez."

"Bunu sağlayabiliriz, Tüccar Mallow. Ama yarın, yarın. Bu gece bizimle yemek yer misiniz?"Mallow,"Adamlarım..."diyebaşladı.

Komdor cömertçe, "Onlardagelsinler,"dedi. "Ülkelerimizindostçabirleşmelerininbir simgesiolurbu.Bizdesizinleyinedostçakonuşmafırsatınıbulmuşoluruz.Amabir tekşeyiunutmayın..."Asper'in yüzü uzadı ve sertleşti. "İşe dini karıştırmak yok. Bütün bunların misyonerlerin ülkemegirmeleriiçinilkadımolduğunudasanmayın."

Mallowhafifbir alayla, "Komdor,"diyecevapverdi. "Bana inanın.Dinbenimkazancımıyarıyaindirir.""Eh,ohaldeşimdilikbukadarıyeter.Adamlarımsizigeminizegötürecekler."

Komdorakocasındançokdahagençti.Uçukrenkliyüzüsoğukifadeliydi.Siyahsaçlarınıdüzgüncevesıkıcaarkayadoğrutaramıştı.

Aksiaksi,"Konuşmanbittimi,zarifvesoylukocacığım?"diyesöylendi."Artıkistersembahçeyebileçıkabilirim,değilmi?"

Komdor uysalca, "Melodrama hiç gerek yok, Licia, hayatım," dedi. "O genç adam bu akşamyemeğegelecek.Onunlaistediğinkadargevezelikedebilirsin.Hattabütünsöylediklerimidinleyerekeğlenebilirsinde.

Sarayda onun adamlarına da yer hazırlanması gerekiyor. Sayılarının az olmasını dilerim." "Ah,onların domuz yemeğe meraklı adamlar olduklarından eminim. Herhalde hayvanın bir budunumideye indiriyor ve üzerine de kova kova şarap içiyorlar. Ziyafetten sonra yaptığın masrafı

Page 110: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

hesaplayacakvetamikigeceiniminiminleyeceksin."

"Şey, belki de inlemeyeceğim.Benimhakkımdabütün düşündüklerine karşın ziyafetin fevkaladezenginolmasınıistiyorum."

"Oh,anlıyorum."Komdorakocasınaonuaşağıgördüğünübelirtenbirtavırlabaktı."Obarbarlarlapekdostsunbakıyorum.Belkidebuyüzdenoyabancıylayaptığıngörüşmeyekatılmamı istemedin.Belkideoiğrençadamlababamaleyhindebirkomplokuruyorsun.""Nemünasebet!"

"Ah,busözlerineinanacağımısanıyorsun,değilmi?Benzavallıbirkadınım.Benisiyasetuğrunafeda ettiler, iğrenç bir evlilik yapmaya zorladılar. Kendi dünyamdaki çıkmaz sokaklarda ya damezbelelerdedahauygunbirerkekbulabilirdim.""Eh,ohaldebeniiyidinle.Belkidekendidünyanadönmek hoşuna gider. Ama senden hatıra olarak en iyi tanıdığım organını, yani şu dilini kesipalabilirim. Ve..." Komdor düşünceli bir tavırla başını yana eğdi. "Güzelliğini mükemmel bir halesokmakiçinkulaklarınıveburnununucunukesmemdeiyiolur.""Bunacüretedemezsin,seniküçükfinoköpeğiseni!Babamseninbuoyuncakülkeniparamparçaedip,meteortozuhalinesokar.Hattaonabubarbarlarladostolduğunuhaberverdiğimtakdirdebunuhemendeyapabilir."

"Hım...Tehditler savurmanahiçgerekyok.Bugeceoyabancıyı sorguyaçekmekteserbestsin.Oaradaşudurmadansallanandilinidetutmayaçalış.""Banaemrediyorsunöylemi?"

"Haydi haydi, şunları al ve sus." Komdor zinciri karısının beline, gerdanlığı da boynuna taktı.Sonraçıkıntıyıyukarıyadoğruiterekgeriçekildi.

Komdorasoluğunututarakelleriniuzattı.Gerdanlığausulcadokunduveinledi.

Komdoramemnunmemnunelleriniovuşturdu."Bunlarıbugecetakabilirsin...vesanabaşkalarınıdaalacağım.Şimdisesinikes."

DerkenKomdorasesinikesti.

Jaim Twer sıkıntılı sıkıntılı kımıldanarak ayaklarını yere sürdü. "Suratın neden asıldı?" DerindüşünceleredalmışolanHoberMallowbaşınıkaldırdı."Suratımasıkmı?Öylebirniyetimyoktu.""Dünbir şey oldu sanırım.Yani o ziyafet dışında."Twer bir an durdu, sonra da ani bir kesinlikleekledi."Başımızderttedeğilmi,Mallow?"

"Dertte mi? Hayır. Tersine. Her istediğim çabucak oluyor. Örneğin, o çelik fabrikasına çokkolaylıklagireceğiz."

"Birtuzaktanmıkuşkulanıyorsun?"

"Ah,Seldonaşkına!Melodramıbırakşimdi."Mallowsabırsızlığınıyenmeyeçalışarakdahasakinbir tavırla ekledi. "Fabrikaya girmemizi itirazsız kabul etmelerinden, orada görülecek bir şeyolmadığıanlaşılıyor."

Twerdüşüncelidüşüncelimırıldandı. "Atomgücüha?Benidinle.Burada,Korell'deekonomininatomgücünedayandığınıgösterenhiçbir şeyyok.Atomgücüüretmegibianabir teknolojininherşeyüzerindeyapacağıyaygınetkininizlerinigizlemeksonderecedezorbirşeydir."

"Ama bu teknoloji yeni başlıyorsa ve savaş ekonomisine ekleniyorsa o zaman durum değişir,

Page 111: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Twer.Ovakitbuteknolojiyesadeceçelikfabrikalarıvetersanelerderastlarsın.""Fabrikadaöylebirşeylekarşılaşmazsak..."

"OzamanKorell'lilerdeatomgücüolmadığıanlaşılır.Belkidebunugizledikleri.Artıkyazıturaataryadatahminlerdebulunursun."

Twerbaşınısalladı."Keşkedünküilkgörüşmedeyanındaolsaydım..."

Mallowifadesizbiryüzle,"Evet,keşke,"dedi."Manevidesteğehiçbiritirazımyok.Fakatneyazıkki,görüşmekoşullarınıKomdor saptadı,bendeğil...Ah, iştebizi fabrikayagötürecekyer taşıtıdageldi.Araçvegereçleryanındamı?""Hepside."

Fabrika büyüktü. Etrafa gizlenmesi hemen hemen olanaksız bir çürük kokusu sinmişti. Fabrikagirişiboştuveiçeriyeanormalbirsessizlikçökmüştü.Komdorvemaiyetininböyleyerleregelmeyepekalışıkolmadıklarıbelliydi.

Mallowçeliklevhayıhızlakaldırarakikidesteğinüzerineyerleştirdi.Twer'inuzattığıaletialdıvekurşunmahfazasınıniçindekiderisapıtuttu."Bualettehlikelidir.Amaonabakarsanızbıçkımakinesideöyledir.İnsanınsadeceparmaklarınıkorumasıgerekiyor,işteokadar."

Tüccar konuşurken namlu yarığını çelik levhanın üzerine boylamasına sürdü. Levha hemensessizceikiyeayrıldı.

DiğerleriheyecanlasıçrayıncaMallowgüldü.Levhanınparçalarındanbirinialarakdizinedayadı."Kesmeuzunluğunuşaşmazbirdoğruluklaayarlayabilirsiniz.Bunubirsantiminellidebirinekadarindirmek mümkündür. Beş santim kalınlığında bir levha da ortasından bunun kadar kolaylıklakesilebilir.Kalınlığıdoğrubirşekildesaptadıktansonraçeliklevhayıtahtabirmasanınüzerinekoyarvetahtayıçizmedenlevhayıikiyeayırırsınız."

Mallow'unher sözüyle atommakası hareket ediyor ve odada kesilmiş çelik parçaları uçuyordu.Tüccar,"İştebukesmekiçin,"dedi.SonramakasıTwer'egeriverdi."Rendedevar.Çelikbirlevhayıinceltmek,birçıkıntıyıdüzeltmek,pasiziniçıkarmakmıistiyorsunuz?Bakın!"

Çelik levhanın diğer parçasından on beş santim boyunda şeritler halinde saydam, ince parçalardöküldü.Sonraşeritleringenişliğiyirmisantimeçıktı.Sonundaotuzsantime."Matkapmıgerekiyor?Hepsideaynıprensibegöreçalışır."

ŞimdiMallow 'laTwer'in etrafınıKorell'liler sarsmışlardı. Sanki bu etkileyici bir satıcılık gücühalinesokulmuşbirsokakhokkabazlığı,birelçabukluğugösterisiydi.

KomdorAsperçelikparçalarınadokundu.Yüksekmevkidekimemurlarayaklarınınucunabasarakbirbirlerine yaklaşıp, aralarında fısıldaştılar.Mallow ise otomatikmatkabının her dokunuşuyla ikibuçuksantimkalınlığındakisertçeliğetemiz,biçimlidelikleraçıyordu."Birtekgösteridahakaldı.Lütfenbiribanakısaikiborugetirsin."

Saygıdeğerbirmabeyinciogenelheyecanvemerakarasındatelaşlafırladı.Herhangibirişçigibiellerinikirletti.

Mallowborularıdiklemesineyerleştirerekmakasınbirvuruşuylauçlarınıyonttu.Sonraikiboruyu

Page 112: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

yenikesilmişuçlarındanbirleştirdi.

Birtekboruhalinialdıbu.Kesmeninnedenolduğukusurlarıkaybolanyeniuçlarhemenbirbiriylebirleştiler.Hemdebirseferde.

Mallowbaşınıkaldırarakseyircilerinebaktı.Birdenkalbimüthişbirheyecanlaçarpmayabaşladı.

Midesininkaslarıbuzgibiolduvebüzüldü.

Komdor'unmuhafızları o heyecan arasında öne çıkmışlardı veMallow ilk kez onları yakındangörebiliyordu.Adamlarınhiçtanımadığısilahlarınayrıntılarınıdaöyle.

Atomsilahlarıydı bunlar.Bununkuşkugötürecekhiçbir yanı yoktu.Patlamaya çalışan silahlarınnamlularının bu biçimde olması imkânsızdı. Ama önemli olan bu değildi. Hayır, hiç önemlisayılmazdı bu. Bu silahların kabzaları altın kaplamaydı. Artık iyice aşınmış olan bu kaplamalara"UzayGemisiveGüneş"şekillerikazınmıştı.

Aynı "UzayGemisi ve Güneş" işareti Vakfın başladığı ve henüz tamamlamadığı ansiklopedininbütün kalın ciltlerinin üzerinde de vardı. Milyonlarca yıl boyunca Galaksi İmparatorluğununbayrağınısüslemişolanoUzayGemisiveGüneş!

Mallowkafasındanbudüşüncelergeçerkenkonuşmasınısürdürdü."Şuboruyubirdeneyin.Artıkbir tek parça halinde bu. Tabii kusursuz değil. Çünkü bu birleştirmenin aslında elle yapılmamasıgerekiyor." Artık hiçbir el çabukluğuna gerek yoktu. Tüccar, Korellileri iyice etkilemişti. İşinibaşarıyla sona erdirmiş, istediğini elde etmişti genç adam. Şimdi kafasında bir tek düşünce vardı.Altın ışıklı o daire ve çarptırılmış siper şeklindeki uzay gemisi... O işaret! İmparatorluğun UzayGemisiveGüneşi!İmparatorluk!

Bu sözcük Mallow'un kafasında yankılanıyordu. Aradan yüz elli yıl geçmişti, ama Galaksininderinliklerinde bir yerde İmparatorluk hâlâ yaşıyordu. Şimdi yavaş yavaş Çevreye sokulmayabaşlamıştı. Mallow gülümsedi. Uzak Yıldız uzaya açılalı iki gün olmuştu. Hober Mallow özeldairesindegeminin ikincikaptanıDrawt'abir zarf, rulohalindebirmikro-filmvegümüşümsübirküreverdi.

"Bundanbirsaatsonrabugemininsüvarisisensin.Bugörevinbendönünceyekadarsürecek.Belkidesonsuzadek."

Drawtayağafırlayacakoldu.

AmaMallowotoriterbirtavırlaelinisallayarakonunoturmasınısağladı."Susvebenidinle.Zarfıniçindegitmengerekengezegenintamyerivar.Oradaikiaybenibekleyeceksin.Eğeroikiaysonaermeden Vakıf seni bulursa, o zaman bu mikro-filmi vereceksin. Bu, benim bu yolculukla ilgiliraporum.Ancakikiayınsonundadönemezsem..."Mallow'unsesiçokciddiydi."Vakıfgemilerisenibulamazlarsa, o zaman hemen Terminus gezegenine gidecek ve rapor olarak bu kez bu ZamanKapsülünüvereceksin.Anlıyormusun?""Evet,efendim."

"Senyadamürettebattanhiçkimseresmiraporumaekleryapmayacak.Açıklamalardabulunmayacak.""Yabizisorguyaçekerlerse,efendim?""Ozamanhiçbirşeybilmediğinizisöylersiniz.""Emredersiniz,efendim."Konuşmasonaerdi.

Page 113: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

EllidakikasonrabirfilikaUzakYıldız'danayrıldı.

OnumBarryaşlıbiradamdı.Artıkhiçbirşeydenkorkmayacakkadaryaşlı.Sonkargaşalıklarınardındanherkestenuzakbirköşeyeçekilmişti.Yıkıntılarınarasındankurtarabildiğikadarkitabıdayanınaalmıştı.Kaybetmektenkorktuğuhiçbirşeyyoktu.Helehayatınıngerikalanyıllarınıyitirmeolasılığıondahiçdehşetuyandırmıyordu.Buyüzdendeiçeriyegirengençadamakorkusuzcabaktı.

"Kapınız açıktı," dedi genç adam. Yabancı bir aksanla konuşuyordu. Onum Barr yabancınınbelindeki acayip,mavi çelikten silahını fark etti.Loş, küçükodadagenç adamın etrafını sarangüçalanıdabellioluyordu.

Barr yorgun yorgun, "Kapıyı kapalı tutmam için bir neden yok ki!" dedi. "Benden bir şey miistiyorsunuz?" "Evet."Yabancıhâlâodanınortasındaduruyordu.Hemboylubosluydu,hemdeenliyapılı."Bucivardakitekevsizinki."

Barr başını salladı. "Evet, burası ıssız bir yerdir.Ama doğuda bir kent var.Oranın yolunu sizegösterebilirim.""Birazsonra...Şimdioturabilirmiyim?"

Yaşlı adam içini çekerek, "Eğer iskemleler sizi taşıyabilirse," dedi. Sandalyeler de eskiydi.İhtiyarındahagüzelgençlikgünlerindenkalmaeşyalar...

Yabancı, "Adım Mallow," diye açıkladı. "Hober Mallow. Çok uzaklardaki bir gezegendengeliyorum."Barrbaşınısallayarakgülümsedi."Konuşmanızdanbunuçoktananladım.BenSiwenna'lıOnumBarr'ım.Birzamanlarİmparatorluğunsoylusınıfındandım.""OhaldeburasıSiwenna.Elimdeburayı bulabilmek için sadece eski haritalar vardı." "Güneşlerin yerleri yanlış olduğuna göre...haritalargerçektençokeskiolmalı..."Barrhiçkımıldamadanotururken,Mallowderinbirdüşünceyedaldı.Yaşlı adamyabancının atomlugüç alanının kaybolmuş olduğunu fark ederek kendi kendine,artık yabancıları korkutmadığım bir gerçek, diye itiraf etti. Hatta iyi ya da kötü bir şekildedüşmanlarımı bile etkileyemiyorum... Sonra, "Evim yoksul," dedi. "Pek gelirim de yok. Midenizdayanabilirse kara ekmeğimle kurumısırımı sizinle paylaşabilirim."Mallow başını kaldırdı. "Benyemek yedim. Kalmam da olanaksız. Bana sadece hükümet merkezine nasıl gidebileceğimi tarifetmeniziistiyorum."

"Bunu kolaylıkla yapabilirim. Yalnız kastettiğiniz gezegenin merkezi mi? Yoksa İmparatorluksektörününkimi?"

Gençadamıngözlerikısıldı. "İkisideaynıdeğilmi?BurasınınSiwennaolduğunusanıyordum."Yaşlısoylubaşınısalladı."Evet,Siwenna.AmaSiwennaartıkNormanniSektörü'nünbaşkentideğil.Evet, eski haritalarınızın sizi yine yanıltmış oldukları anlaşılıyor. Yıldızlar ve güneşler yüzyıllarboyunca değişmeyebilirler. Fakat siyasi sınırlar pek de sabit değillerdir." "İşte bu kötü. Hatta çokkötü.Yenibaşkentçokuzakmı?""BaşkentOrshall'de.Buradanyirmiparsekuzaklıkta.Haritalarınızınyardımıylaorayagidebilirsiniz.Oharitalarkaçyıllık?""Yüzelli."

"O kadar eski ha?" Yaşlı adam içini çekti. "O sürede pek çok şey oldu. Bu olayları biliyormusunuz?"

Mallowbaşınıağırağır,"Hayır,"dergibisalladı.

Page 114: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Barr,"Çokşanslısınız,"diyemırıldandı."Eyaletler içinpekkötübirdönemdibu.AltıncıStannelzamanındadurumbirazdeğişti.Amaoda elli yıl önceoldu.Ondanberi de ayaklanmave felaket!Ayaklanma ve felaket!"Yaşlı adamkendi kendine sordu. "Acaba ben gevezeleşmeyemi başladım?Buradaçokyalnızımveinsanlarlakonuşmafırsatıpekbulamıyorum."

Mallowbirdenbiresertbirsesle,"Felaketöylemi?"dedi."Eyaletçokyoksuldüşmüşgibikonuşuyorsunuz.""Belkitamanlamıyladeğil.Birincisınıfyirmibeşgezegeninkaynaklarınıntüketilmesiepeyzamanalır.Ancakgeçenyüzyılzenginliğiylekıyaslandığızamantepeaşağıyagittiğimizanlaşılır.Henüzbuinişdurmuşdadeğil.Bütünbunlarsizinedenilgilendiriyor,yabancı?Birdencanlandınız.Gözlerinizpırılpırılparlıyor."

Yaşlı adam rengi uçmuş gözleriyle Mallow'un gözlerinin içine bakar ve gördükleri yüzündengülümserken,gençTüccarneredeysekızaracaktı.

Mallowsonra,"Burayabakın,"dedi."BenbirTüccarım.Galaksininsınırındabiryerdenim.Bazıeski haritalar buldum. Yeni pazarlar sağlamaya çalışıyorum. Tabii yoksul düşmüş ülkelerle ilgilisözlerbenisıkıyor.Birdünyadaparayoksaoradanbirkazançdasağlayamazsınız.Şimdi...Siwennanedurumdaörneğin?"

Yaşlı adamöne doğru eğildi. "Bunu bilemem.Belki Siwenna şimdi bile refah içinde.Ancak sizgerçekten Tüccar mısınız? Sizde daha çok bir savaşçı hali var. Elinizi tabancanızın yakınındatutuyorsunuz.Çenenizdedebiryaraolduğunugörüyorum."Mallowçabucakbaşınıkaldırdı."Benimgeldiğimyerdeyasalarpekuygulanmıyor.SavaşmaveyaralanmabirTüccarınyaşamınınbirparçasısayılır.Dövüşmekancak işinucundaparaolduğuzamanbir işeyarar.Amaparayı savaşmadanelegeçirebilirsembu bana daha da tatlı gelir. Şimdi... burada savaşmaya değecek kadar para bulabilirmiyim?Buradakolaylıkladövüşebileceğimianlıyorum."Barr,"Evet,gerçektençokkolayolurbu,"diye cevap verdi. "Wiscard'ın çetesinin Kırmızı Yıldızlardaki kalıntılarına katılabilirsiniz. Amabilmiyorum,sizonlarınyaptıklarınaneadverirsiniz?Savaşmı,yoksakorsanlıkmı?TabiişimdikiKraliyetValisinedekatılabilirsiniz.Cinayet,yağmaveçapulculuk,çocukyaştakiİmparatorunverdiğiizin dolayısıyla yasal sayılıyor. İmparator da suikaste uğradı zaten." Soylu adamın zayıf yanaklarıkızardı.Birangözlerinikapattı.Tekraraçtığızamangözleribirkuşunkilerkadarparlaktı.

Mallow, "Kraliyet Valisinden pek hoşlanmadığınız anlaşılıyor, soylu Barr," dedi. "Ya ben onuncasuslarındanbiriysem?"

Barr acı acı, "Casusu da olsanız ne yapabilirsiniz?" dedi. "Burada alabileceğiniz ne var?" Sıskaeliyleharapmalikâneninboşodasınıişaretetti.

"Hayatınızı."

"Zatenkolaylıklaölebilirim.Banasorarsanızbeşyılfazlabileyaşadım.AmasizKraliyetValisininadamlarından değilsiniz. Olsaydınız, önsezilerim hemen dilimi tutmamı sağlardı." "Neredenbiliyorsunuz?" İhtiyarbirkahkahaattı. "Kuşkulanmışgibibirhalinizvar.Haydi,haydi.Sizi tuzağadüşürmeye, hükümet aleyhinde konuşmaya zorladığımı sanıyorsunuz, değil mi? Hayır, hayır. Benpolitikayla ilgilenecek yaşı çoktan geçtim." "Politikayla ilgilenecek yaşı çoktan mı geçtiniz? Birinsan böyle bir şeyden vazgeçebilirmi?KraliyetValisini tanımlamak için kullandığınız o sözler...

Page 115: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

neydi onlar? Cinayet, yağma filan... Bunları söylerken hiç de tarafsız bir insan gibikonuşmuyordunuz.Kesinlikle.Osıradapolitikaylauğraşacakyaşıçoktangeçmişsinizgibibirhalinizdeyoktu."

Yaşlı adam omzunu silkti. "Her şeyi birdenbire hatırladığınız zaman, bu anılar eski yaralarısızlatıyorlar. Dinleyin Sonra kendiniz karar verin! Siwenna eyaletin başkentiyken ben de birsoyluydum.Eyaletsenatosunundaüyesiydim.Eskiveşereflibirailedengeliyorum.Büyükbabamındedelerinden biri... Hayır, bunları bırakalım şimdi... Geçmişteki şan ve şeref insanının karnınıdoyurmuyor."Mallow,"Biriçsavaşyadaayaklanmaolduğuanlaşılıyor,"dedi.

Barr'ın suratı asıldı. "Bu yozlaşmış günlerde iç savaşlar damüzmin bir hal aldı. Ama Siwennabütün bu olaylara karışmadı, hatta Altıncı Stanne'nin hükümdarlığı sırasında hemen hemen o eskirefahınadakavuştu.Fakatonuzayıfİmparatorlar izledi.Zayıf imparatorlar,güçlüKraliyetValilerianlamınagelir.Sonvalimizmorlarabürünerek imparatorolmayakararverdi.ŞuWiscarddenilenadamı kastediyorum. Şimdi çetesinden geri kalanlar Kırmızı Yıldızlar arasında ticaret gemilerinisoyuyorlar. İmparator olmaya kalkışan ilkWiscard değildi kuşkusuz. Başarıya erişseydi, tahta ilkoturan vali de o olmayacaktı. Ama Wiscard başarılı olamadı. İmparatorun uzay filosu eyaleteyaklaştığı zaman Siwenna da asi valisine karşı ayaklandı." Barr kederli kederli sustu. Mallowiskemlesinin kenarına ilişmiş olduğunu fark etti.Vücudu kaskatı kesilmişti.GençTüccar kaşlarınıusulcagevşetti."Lütfendevamedin,efendim."

Barryorgunyorgunmırıldandı. "Teşekkürederim.Yaşlıbiradamıngevezeliklerinidinlediğiniziçin çok naziksiniz. Eyalet ayaklandı. Daha doğrusu biz ayaklandık. Ben de önemsiz liderlerdenbiriydim. Wiscard kendisini kıstıracağımız sırada gezegenden kaçtı. Bütün gezegen, bütün eyaletİmparatorasadıkolduğunuhaykırarakkollarınıuzayfilosunaaçtı.Bununedenyaptığımızdandapekemindeğilim.Belkiİmparatoradeğilsebileonunsimgelediğişeyehâlâsadıktık.İmparatorkötüvezalim bir çocuktu. Belki de savaşın yaratacağı dehşetten korkuyorduk." Mallow usulca Barr'ıkonuşturmayaçalıştı."Sonra?"

Yaşlıadam,"Sonra,"diyeyineledi."Bukarşılanışfilonunbaşındakiuzayamiralininişinegelmedi.O, başkaldırmış bir eyaleti yenmenin sağlayacağı şan ve şerefi istiyordu. Adamları da böyle birzaferinsağlayacağıyağmaveganimetinpeşindeydiler.İştebuyüzdenbüyükkentlerdehalkalanlaradoluşmuşİmparatorveuzayamiralinialkışlarken,amiralbütünsilahmerkezlerinielegeçirdi.Sonrahalkınatomsilahlarıylaöldürülmesiniemretti.""Hangigerekçeyle?"

"İmparatorun kutsal valisine karşı halkın ayaklandığı gerekçesiyle. Uzay amirali böylece yeniKraliyetValisioldu.Biraysürenkatliam,yağmavedehşetsayesinde...Altıoğlumvardıbenim.Beşiöldü.Çeşitlişekillerde.Birkızımvardı.Onundasonundaölmüşolduğunuumarım.Benkurtuldum,çünküyaşlıyım.Kalkıpburayageldim.KraliyetValisiniendişelendirmeyecekkadarihtiyarım."Barraksaçlıbaşınıeğdi."Banahiçbirşeybırakmadılar.Çünküasibirvalininkaçmasınısağlamışveuzayamiralininşanveşerefeerişmesiniengellemiştim."

Mallowsessizceoturarakbekledi.Sonrausulca,"Yaaltıncıoğlunuz?"diyesordu.

"Efendim?" Barr acı acı güldü. "O güvende. Çünkü adını değiştirerek uzay amiralinin filosunakatıldı.

Page 116: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Sıradan bir uzaycı olarak. Şimdi Kraliyet Valisinin özel filosunda topçu. Ah, hayır hayır,bakışlarınızdan ne düşündüğünüzü anlıyorum.Okötü bir evlat değil.Mümkün olduğu zaman benigörmeyegeliyor.

Bulabildiğibazışeylerigetiriyor.Yaşamamısağlıyor. İleridebirgünbizimuluveşanlıKraliyetValimizyerlerdesürünerekölecek.Onuncelladıdabenimoğlumolacak."

"Bunudabiryabancıyaaçıklıyorsunuz,öylemi?Oğlunuzutehlikeyeatıyorsunuz."

"Hayır. Valiye yeni bir düşman sağlayarak oğluma yardım ediyorum. Kraliyet Valisinin candüşmanıdeğildedostuolsaydımonadışuzayaGalaksininsınırınakadargemidizmesinisöylerdim."

"Oradagemileryokmu?"

"Hiç gemiyle karşılaştınızmı? Buraya inerken uzaymuhafızları sizi durdurup sorguya çektilermi? Burada pek az uzay gemisi var. Sınır eyaletlerinde entrikalar, kötülükler birbirini kovalıyor.Hiçbirgemiyibarbarlarladoludışgüneşsistemlerinikorumalarıiçingönderemezler.GalaksininodağılmışÇevresindenhiçbirtehlikebizitehditetmedi.Yanisizgelinceyekadar."

"Benimi?Bentehlikelideğilim."

"Sizibaşkalarıizleyecek."

Mallowağırağırbaşınısalladı."Sizianladığımdanpekdeemindeğilim."

"Dinleyin!" Yaşlı adamın sesinde hafif bir telaş ve heyecan vardı. "Siz içeri girer girmez kimolduğunuzu anladım. Vücudunuzu bir güç alanı koruyor. Daha doğrusu sizi ilk gördüğüm zamankoruyordu."Kuşkudolubirsessizlikoldu.SonraTüccar,"Evet,öyleydi,"diyemırıldandı.

"İyi...Aslındabubirhataydı,amaosıradabununfarkındadeğildiniz.Benimbildiğimbazışeylervar. Bu yozlaşmış çağda kimse uzay filolarında çalışmak istemiyor. Olaylar hızla geçip gidiyor.Elindeatomsilahıylasellesavaşamayanlarbunakapılıpsürükleniyorlar.Yanibenimgibi.Amabenkitaplarıseven,bilimemeraklıbiradamdım.Atomtekniğininbütüntarihçesiboyuncataşınabilirbirgüç alanı yapılmadığını da biliyorum. Biz de güç alanları var. Bir kenti, hatta bir gemiyikoruyabilecekkoskocamanhantalgüçsantralleri.Fakatonlarınbirtekkişiyikorumalarıolanaksız.""Ya?"Mallowaltdudağınıuzattı."Peki,bundannesonuççıkardınız?"

"Uzayda bazı hikâyeler kulaktan kulağa dolaşıyor ve aştıkları her parsek'le değişiyorlar. Bengençken buraya içi yabancılarla dolu küçük bir gemi geldi. Törelerimizi bilmiyorlardı. Neredengeldiklerinideaçıklamadılar.BuadamlarGalaksininsınırındakisihirbazlardansözettiler.Karanlıktaışıldayan, hiçbir aygıt olmadan havada uçan ve silahların etkileyemediği sihirbazlardan... Buhikâyeleriduyuncagüldük.Bendegüldüm.Sonradabuanlatılanlarıunuttum.Bugünekadar.Amasizkaranlıkta ışıldıyorsunuz. Bir tabancam olsaydı herhalde onunla size zarar veremezdim. Şimdisöyleyin, orada oturduğunuz gibi aynı rahatlıkla havada uçabilir misiniz?" Mallow sakin sakin,"Bütünbuanlattıklarınızdanhiçbiranlamçıkaramadım,"dedi.Barrgülümsedi."Bucevapbenimiçinyeterli. Ben konuklarımı sorguya çekemem. Ama sihirbazlar varsa ve siz onlardan biriyseniz... ozamanileridebirgünodostlarınızdankalabalıkbirgrupdasiziizler.Belkidesizburadabüyüketkiyaparsınız.Belkibudaiyiolur,bizimyenikanaihtiyacımızvar."Sessizcekendikendinebirşeyler

Page 117: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

mırıldandı. "Amamadalyonundiğeryüzünüdeunutmayalım.BizimyeniKrallıkValisidehayallerkuruyor.Eskivalininkurduğugibi.""Yaniodaİmparatorluktacınınmıpeşinde?"

Barrbaşınısalladı."Oğlumunkulağınabazışeylerçalınmış.KraliyetValisininmaiyetindenolduğuiçin söylenilenleri duymaması imkânsız.Sonraburayagelipbana işittiği hikâyeleri anlatıyor.YeniKraliyet Valimiz taç ve taht kendisine teklif edildiği takdirde, 'Hayır,' diyecek değil. Ama kaçışyolunudakapatmamayaçalışıyor.Söylediklerinegöre,İmparatorluktahtınatırmanamazsa,başkabirşeyyapacak,barbarülkeleriniçerilerindekendisineyenibirİmparatorlukkuracakmış.Tabiibubirsöylenti.Doğruolduğunuiddiaedemem.FakatkızlarındanbiriniharitasıçıkarılmamışÇevredebiryerdekibirülkeninkralıylaevlendirdibile.""İnsanherhikâyeyeinanacakolursa..."

"Biliyorum. Ortalıkta daha böyle birçok hikâye dolaşıyor. Ben yaşlandım ve saçmalayıpduruyorumişte.Pekisizbuişenediyorsunuz?"Barrokesinbakışlı,yaşlıgözleriyleMallow'usüzdü.

Tüccar düşündü. "Hiçbir şey demiyorum.Ama size bir şey sormak istiyorum. Siwenna'da atomgücü var mı? Bir dakika, bir dakika. Siwenna'lıların atomu bildiklerinin farkındayım. Benimkastettiğim o değil. Siwenna'lıların güç jeneratörleri hâlâ çalışır halde mi? Yoksa bunlar sonyağmalama sırasında parçalandılar mı?" "Parçalanmak mı? Ah, hayır. En ufak bir güç santralinedokunulmadan önce gezegenin yarısının yok edilmesi gerekir. O santrallerin yerine yenileriningeçirilmesi imkânsız.Filonungücünüdeonlarsağlıyorlar."Barrbirandurdu,sonraadetagururlaekledi."Trantor'dansonraenbüyükveenmükemmelgüçsantralleribizimkiler."

"Ojeneratörlerigörmekistediğimtakdirdeneyapmamgerekir?"

Barrkesinbirtavırla,"Hiçbirşey,"diyecevapverdi."Öylebirmerkezeyaklaşamazsınız.Sizidahauzaktanvururlar.Buherkesiçinböyle.Buişteşakalarıyoktur."

"Yanibütüngüçsantrallerininetrafındanöbetçilermibekliyor?"

"Öyle. Küçük kent santrallerini de unutmayın. Evlerin aydınlatılmasını ve ısıtılmasını sağlayan,taşıtlaraenerjiüretenmerkezler.Oralardadadurumhemenhemenaynıderecedekötü.Osantrallertek-adamlarınkontrolünde.""Onlardakim?"

"Güçsantrallerininçalışmasınıkontroledenbiruzmanlargrubu.Buşerefbabadanoğulageçiyor.Çocuklarbabalarınınyanındaçırakolarakyetiştiriliyorlar.Görevlerineve şereflerineçokbağlılarfilan. Bir santrale tek-adamdan başka hiç kimse giremez." "Anlıyorum.", Barr atıldı. "Ama tek-adamlarınbazenrüşvetalmadıklarınıdaiddiaedecekdeğilim.Bugünlerdeherşeyolabilir.Sonuçtaelliyıllık sürede tahtadokuz İmparator çıktıvebunlardanyedisi suikasteuğradı.HeruzaykaptanıKraliyetValisininyerinialmayıhayalediyor.HerKraliyetValisiyseİmparatorluktahtınaoturmayı.Böylebirzamandatek-adamdaparayakurbanolabilir.Amabununiçinçokparaister.Bendeysehiçparayok.Yasizde?"

"Paramı?Hayır.Amainsanherzamanrüşvetolarakparamıverir?""Başkaneverirki?Sonuçtaparaherşeyisatınalır."

"Paranınalamayacağıçokşeyvar.Şimdibanaböylebirgüçsantraliolanenyakındakikentenasılgideceğimisöylerseniz,sizeminnetduyarım."

Page 118: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Bir dakika!" Barr zayıf ellerini uzattı. "Neden bu kadar acele ediyorsunuz? Buraya çat kapıgeldiniz ve ben size hiçbir soru sormadım. Fakat kentte durum böyle olmayabilir.Kent halkındanhâlâ 'asiler' diye söz ediliyor. Aksanınızı duyan ya da kılığınızı gören ilk nöbetçi sizi durdurur."Ayağa kalktı. Eski bir sandığın dibindeki bir köşeden bir kitapçık çıkardı. "Bu benim pasaportum.Sahte tabii. Bunun yardımıyla kaçmayı başardım." Pasaportu Mallow'un avucuna koyarak gençadamınparmaklarımbununüzerinekapattı. "Tabii tarifuymuyor.Ancakbunuşöylebir sallarsanızbelkiiçinebakmayapekkalkışmazlar.""Amayasiz?Sizpasaportsuzneyaparsınız?"

Yaşlı adam alayla omzunu silkti. "Artık hiç önemli değil... Ha, bir uyarı daha. Dilinizi tutun!Aksanınızbarbarca,deneyimlerinizpekgarip.Zamanzamandainanılmayacakkadareskisözcüklerkullanıyorsunuz.Nekadarazkonuşursanız,odenligüvendeolursunuz.Fazlakuşkuuyandırmazsınız.Şimdisizekentenasılgideceğinizianlatayım..."

Mallowbeşdakikasonraevdenayrıldı.

Amaoradanuzaklaşmadanöncekısabirsüreiçinyaşlısoylununevinedöndü.OnumBarrdaertesisabaherkendenbahçesineçıktığızamanyerebirkutubırakılmışolduğunugördü.İçindeyiyeceklervardı. Hazırlanış yöntemleri ve tatları, konsantre yiyecekler. Fakat lezzetliydiler ve uzun süre dedayandılar.Tek-adamkısaboylu,bakımlıvetombuldu.Cildidüzgünvepırılpırıldı.Saçlarıkafasınınetrafını saran bir püsküle benziyor, çıplak tepesi pembe pembe parlıyordu. Parmaklarına kalın veağır yüzükler takmış, elbisesine kokular sürmüştü.Mallow'un rastladığı aç gözükmeyen ilk insanoydu.Tek-adamaksiaksidudaklarınıbüzdü."Şimdiçabukkonuş,ahbap.Benibekleyençokönemliişlervar.Senbiryabancıyabenziyorsun..."

Mallowsakinsakin,"Evet,bucivardandeğilim,"dedi."Amabudaönemlisayılmaz.Konumuzlahiçbirilgisiyok.Dünsizeküçükbirhediyegöndermekşerefineeriştim..."

Tek-adamburnunuhavayadikti."Onualdım.İlgiçekicibiroyuncak.Belkizamanzamankullanabilirim.""Bendebaşka,dahailgiçekicihediyelerdevar.Üstelikoyuncaksayılmayacakşeyler..."

"Ah-h?"Tek-adambuheceyidüşüncelidüşünceliuzatmıştı."Konuşmanınizleyeceğiyoluşimdidentahmin edebilirim sanırım. Böyle şeyler daha önce de oldu. Bana basit bir şey vereceksin. Belkibirkaçkredi,belkibirpelerinyadaikincisınıfmücevher.Oküçücükkafanlatek-adamıdoğruyoldançıkarmayayeteceğinidüşündüğünbirşey."Altdudağınıkavgayahazırlanıyormuşgibisarkıttı."Bunakarşılıkneistediğinidebiliyorum.Başkalarınındaaklınaaynıparlakfikirgeldi.Yeterincekimsenin.Bizim Klanımıza girmek istiyorsun. Atom tekniğinin sırlarını ve makinelerin bakımının nasılyapıldığını öğrenmek zorundasın. Siz Siwenna'lı köpekler ayaklandığınız için her güncezalandırılıyorsunuz.Herhaldesendegüvendeolabilmekiçinbiryabancırolündesin.Hakettiğinizcezadan kurtulmak için Tek-Adam Loncasının yetkilerinden yararlanmayı, Klan tarafındankorunmayıistiyorsunuz."Mallowkonuşmayahazırlandı.

Amatek-adambirdenbiresesiniyükselterekkükredi."AdınıKentDisiplinGörevlisinevermedenhemen çık git! Bana karşı duyulan güvene ihanet edeceğimi mi sanıyorsun? Belki benden öncekiSiwenna'lıvatanhainleriböylebirşeyyaparlardı!Belki!Amaartıkkarşındabambaşkainsanlarvar.Galaksi!Şuandasenikendiellerimleöldürmediğimeşaşıyorum."

Page 119: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Mallowbıyıkaltındangüldü.Bütünbukonuşmanınbirroldenibaretolduğubelliydi.Tek-adamınsesi yapmacıklıydı, sözleri de uydurma.Bu yüzden tek-adamın gösterişli öfkesi sonunda tatsız birkomedihalinialmıştı.

Mallowkendisiniöldürebileceği söyleneno iki tombulvecansızelealaylabaktı.Sonrada, "Üçbakımdandayanıldınız,sayınefendimiz,"dedi."Bir,benKraliyetValisininsadakatinizidenemekiçingönderdiğibir casusdeğilim. İki,hediyemhaşmetli İmparatordabilebulunmayanvehiçbir zamanbulunmayacakbirşey.Üç,bunakarşılıkpekazbirşeyistiyorum."

"Ah, öyle dersin tabii." Tek-adam kaba kaba alaya başladı. "Söyle bakalım bir tanrı gibi banalütfetmekistediğinbuİmparatoralayıkhediyeneymiş?Demekondanİmparatordabileyok!"Cırlakbirseslekahkahalarattı.

Mallow ayağa kalkarak iskemlesini yana itti. "Sizi görmek için tam üç gün bekledim, sayınefendimiz. Ama gösteri ancak üç saniye sürecek. Tabancanızın elinizin yakınındaki kabzasınıgörüyorum.Silahınızıçekmeklütfundabulunursanız...""Ha?"

"Benivurursanızsizebüyükbirminnetduyarım.""Ne?"

"Eğer ölürsem polise Loncanın sırlarını açıklamanız için size rüşvet vermeye kalkıştığımısöylersiniz.Ozamansiziöveövegöklereçıkarırlar.Eğerölmezsemozamankorunmaalanımsizinolur."Tek-adamilkkezozamanyabancınınetrafınısıkıcasarmışolanbeyazışığıfarketti.Konuğusanki inci tozuna bulanmış gibi ışıldıyordu. Tek-adam tabancasını kaldırdı. Gözlerini merak vekuşkuylakısaraktetiğiçekti.

Havanın birdenbire atom gücüyle sürüklenen molekülleri, ışıldayan, yakan iyonlara saplandı.Mallow'unkalbinehedeflenenışınınsınırlarıböyleceçizildi.Amasonraışınyayıldı.Mallowsabırlabekliyordu. Atom güçleri inci gibi parıldayan ışıkta sektiler ve havada yok oldular. Tek-adamıntabancasıelindengürültüyleyeredüştü.Ancakobunufarketmedibile.Mallow,"İmparatorunkişiselbirgüçalanıvarmı?"diyesordu."Amasizinolabilir."

Adamkekeledi."Sen...tek-adamlardanmısın?"

"Hayır."

"Ohalde...ohaldebununeredenbuldun?"

Mallow adamı aşağı gördüğünü belirten soğuk bir tavırla, "Bu sizi neden ilgilendiriyor?" dedi."Şimdi bunu istiyor musunuz?" Üzerinde topuzlar bulunan ince bir zinciri masaya attı. Tek-adambunukaparakendişeyleinceledi."Hepsibumu?""Evet."

"Güçkaynağınerede?"

Mallowparmağınıeniritopuzadokundurdu.Üzerindekikurşunmahfazadonukdonukparlıyordu.Tek-adambaşınıkaldırdı.Yüzümosmorkesilmişti."Ben,birincisınıfbirteknisyenim.Birkontrolörolarak tam yirmi yıl çalıştım. Trantor Üniversitesinde ünlü Bler'in yanında eğitim gördüm. Eğeriğrençbirşarlatanlığakalkışırvebanabir...bir...Cevizbüyüklüğündekibirmahfazanıniçindeatomjeneratörüolduğunusöylersen,seniüçsaniyedeKentDisiplinGörevlisineteslimederim.""Ohaldebununnasılçalıştığınısizaçıklayın.Tabiibaşarabilirseniz...Benbugüçalanınıneksiksizolduğunu

Page 120: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

söylüyorum."

Tek-adamzinciribeline takarkenyüzündekimorlukyavaşyavaşgeçti.Mallow'un işaretiüzerinetokmağı çevirdi. Etrafını birdenbire sönük bir ışık sardı. Tek-adam tabancasını kaldırdı. Sonra dakararsızca durakladı. Silahını ayarlayarak kolu hemen hiç yakmayan noktaya getirdi. Sonra ellerititreyerektetiğiçekti.Atomateşizararsızcaellerineçarptı.

Tek-adam sinirli sinirli, kıkır kıkır güldü. Silahını gürültüyle masaya bıraktı. "Buna karşılıkistediğinopekazşeynedirbakalım?"

"Jeneratörlerinizi görmek istiyorum." "Bunun yasak olduğunu herhalde biliyorsun." "Onlaradokunmayı yadabaşkabir şeyyapmayı istediğimyok.Sadece jeneratörlere bakacağım.Uzaktan.""Peki, ya bu istediğini yerine getirmezsem?" "Güç alanı sizin olur. Ama bende başka hediyelerolduğunu da unutmayın.Örneğin, bu güç alanını delmesi için özel bir şekilde yapılmış bir silah.""Hım..."Tek-adamgözleriniTüccardankaçırdı."Benimlegel."

Tek-adamkentinortasınıkaplamışolanküpbiçimi,penceresiz,koskocamanbirbinanınyakınındaküçük, iki katlı bir evde oturuyordu.Mallow bir tünelin yardımıyla evden santrale geçti. Kendiniozonkokan,sessizgüçmerkezindebuldu.

Tüccaronbeşdakikasessizcerehberininpeşindengitti.Hiçbirşeyedokunmuyor,amagözündendehiçbirşeykaçmıyordu.

Sonratek-adam,"Yettimi?"diyesordu."Budurumdayanımdaçalışanlaragüvenemezdim."

Mallowalaylıalaylı,"Onlarabaşkazamangüvenebiliyormusunuz?"dedi."Evet,bukadarıyeter."Büroyadöndüler.Mallowdüşüncelibirtavırla,"Bütünojeneratörlersizinkontrolünüzde,öylemi?"diyesordu.Tek-adamazametle,"Herbiride,"dedi.

"Onlarındüzenliçalışmalarınısağlıyorsunuzdemek?"

"Evet."

"Pekiyajeneratörlerbozulursa?"

Tek-adamöfkeylebaşınısalladı."Onlarbozulmazlar.Hiçbirzamanbozulmazlar.Ojeneratörlersonsuzadekdayanacakşekildeyapılmış."

"Sonsuzadekuzunbirsüre.Diyelimki..."

"Anlamsızörneklerleilgilenmekbilimselbirdavranışdeğildir."

"Pekâlâ.Diyelimki, benbir jeneratörün çokönemli bir yerini atom silahıyla paramparça ettim.Herhalde makinelerin atoma karşı bir bağışıklıkları olduğu söylenemez. Önemli bir bağlantıyıerittiğimi varsayalım ya da kuvartz bir D tüpünü parçaladığımı." Tek-adam öfkeyle bağırdı. "Ozamanseniöldürürüm."

Mallow da bağırmaya başlamıştı. "Evet, evet, bunu biliyorum! Ama jeneratöre ne olur? Sizmakineyi tamir edebilir misiniz?" Tek-adam adeta ulumaya başladı. "İstediğin ücreti aldın. Bubakımdanhaksızlıkedenolmadı.Haydigitartık.Sanahiçbirborcumyok."

Page 121: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Mallowalaylıbirsaygıylaeğilerekadamıselamladı.Sonradaoradanayrıldı.TüccarikigünsonraTerminusgezegeninedönmeküzereonubekleyenUzakYıldız'ınbulunduğuhavalimanınaulaştı.

İki gün sonra da tek-adamın güç alanı birdenbire söndü. Adamın bütün küfürlerine veuğraşmalarına karşın aygıt bir daha da çalışmadı. Mallow altı aydan beri hemen hemen ilk kezdinleniyordu.Yenieviningüneşodasındasırtüstüyatmıştı.Çıplaktı.Kalın,esmerkollarınıyukarıyadoğruuzatarakgerindi.Kaslarıgerildi,sonragevşedi.YanındakiadamMallow'undişlerininarasınabirsigarsıkıştırarakyaktı.Kendisigarınınucunuçiğneyipduruyordu."Herhaldeçokfazlaçalıştın,Mallow.Belkiuzunbirdinlemeyeihtiyacınvar."

"Belkiöyle,Jael.AmabirEncümenüyesininkoltuğundadinlenmeyitercihederim.Çünküokoltukbenimolacak.Kuşkusuzbununiçinbanasenyardımedeceksin."

AnkorJaelkaşlarınıkaldırdı."Bubelayıbaşımanasılsardımacaba?"

"Sanaihtiyacımolduğubellibirşey.Birkereeskibirpolitikacısın.SonrasenikabinedenJoraneSutt attı. Beni Encümende görmektense tek gözünü kör etmeye razı olan Sutt. Seçimi kazanmaşansımınpekolmadığınıdüşünüyorsun,değilmi?"

Eskieğitimbakanıbaşınısalladı."Gerçektendefazlaşansınyok.SenbirSmyro'lusun.""Buyasalbirengeldeğil.Vakıftadindışıbireğitimgördüm."

"Haydi,haydi.Önyargılarınkendiyasalarındanbaşkasınauyduklarıgörülmüşbirşeymi?Peki,şukendiadamınanediyorsun?JaimTwer'e?O,bukonudanesöyledi?"

Mallow umursamaz bir tavırla, "O, hemen hemen bir yıl önce Encümen üyeliği için beni adaygöstereceğindensözetti,"dedi."Amaartıkonugerilerdebıraktımsayılır.Zatenüyeliğeseçilmemidesağlayamazdı.Fazladerinbirinsandeğil.Belkiotoritervegürültücü.Ancakbudasadeceinsanlarıncanınısıkmayayarar.Bengerçekbir tepedeninmeyapmakistiyorum.Sanaihtiyacımvar.""JoraneSutt bu gezegenin en zeki politikacısıdır. Tabii sana karşı çıkacak. Sutt'u yenebileceğimi iddiaedemem.Sutt'unbütüngücüylevekalleşçesavaştığınıdaunutma.""Paramvar."

"Bununyararıolur.Amaönyargılarısatınalabilmekiçindeçokparaister.SenipisSmyro'luseni!""Çokparamolacak."

"Pekâlâ,bukonuyubirdüşünürüm.Amasonradanbirköşeyebüzülerekbukonudaseniteşvikettiğimdenyakınma.Sızlanıpinleme!Birigeldisanırım...Kimacaba?"

Mallow'undudaklarıaşağıyadoğrubüküldü. "JoraneSutt sanırım.Erkengeldi.Ama tabiibununnedenini anlıyorum. Bir aydan beri ondan kaçıyorum. Dinle, Jael. Yandaki odaya gir ve dinlemeaygıtınıusulcaaç.Bizidinlemeniistiyorum."

Çıplak ayağıyla Jael'i iterek odadan çıkardı. Sonra telaşla ipek bir robdöşambr giydi. Sentetikgüneş ışınları normale döndü. Belediye başkanının sekreteri soğuk bir tavırla içeri girdi. Ciddisuratlıbaşuşakayaklarınınucunabasarakdışarıçıktıvekapıyıkapattı.

Mallowkemerinitakarak,"İstediğinkoltuğaotur,Sutt,"dedi.

Suttpekhafifçegülümsedi.Rahatbirkoltukseçtiysedeyayılıpoturmadı.Koltuğunkenarınailişti.

Page 122: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Şartlarınıaçıklarsan,konuyadaçabucakgireriz.""Hangişartları?"

"Seni zorla ikna etmemi, yalvarmamımı istiyorsun? Pekâlâ. Korell'de ne yaptın? Raporun tamdeğildi.""Raporusanaaylarönceverdim.Ozamanbeğenmiştin."

"Evet."Sutttekparmağıylaalnınıdüşüncelidüşünceliovuşturdu."Amaondansonrakihareketlerinbizeçokanlamlıgözüktü.Neleryaptığınkonusundagenişbilgimizvar,Mallow.Örneğin,kaçfabrikakurduğunubiliyoruz.Onlarıtelaşlatamamlamayaçalıştığınıda.Fabrikalaranekadarharcadığınıdaöğrendik.Sonrabusarayın..."Etrafınabakındı.Gördüklerinitakdiredemediğibelliydi."Senbuevebenim maaşımın yıllık tutarından daha fazla para verdin. Sonra Vakıf sosyetesine girdiğini debiliyoruz. Çok gösterişli şeyler yapıyorsun. Tabii bunlar pahalıya mal oluyor." "Ee? Bu seninbeceriklicasuslartuttuğundanbaşkaneyikanıtlar?"

"Buçokparanolduğunugösterir.Amabiryılöncedurumunbukadar iyideğildi.Budabirçokanlama gelebilir. Örneğin, Korell'de bizim bilmediğimiz pek çok şey olduğunu. Parayı neredenbuluyorsun?""Bunusanaaçıklayacağımısanmıyorsunya?""Evet,sanmıyorum."

"Bunu biliyordum. Bu yüzden sana paramın kaynağını açıklayacağım. Korell Komdor'ununhazinesindengeliyorbuparalar."Sürtgözlerinikırpıştırdı.

Mallowgülerekkonuşmasınısürdürdü."Neyazıkki,yasalyollardankazanılanbirparabu,Sutt.Buyüzdenseninadınaüzülüyorum.Benbirincisınıfbirtüccarım.Komdor'abazışeylersattımveonlarınkarşılığındadabolboldövmedemirvekromitaldım.Vakıflayaptığımomodasıgeçmişanlaşmayagörekârınyüzdeellisibenim.Diğeryarısıysayılınsonundadevleteverilecek.Bütüniyivatandaşlarvergileriniödediklerizaman.""Raporundabirticaretanlaşmasındansözedilmiyordu."

"O gün kahvaltıda ne yediğimden de söz edilmiyordu ya da en son metresimin adından... veyadiğerilgisizayrıntılardan..."Mallow'unyüzündekiaşağılayıcıgülümsemegiderekbelirginleşiyordu."Beniorayagözlerimidörtaçmamiçinyolladın.Busözlerseninvebengözlerimihiçkapatmadım.Korell'lilerin yakaladıkları Vakıf ticaret gemilerine ne olduğunu öğrenmek istiyordun. Onları negördüm,nedegemilerden,sözedildiğiniduydum.Korell'deatomgücüolupolmadığınıöğrenmengerekiyordu. Raporumda Komdor'un özel muhafızlarının atom tabancaları taşıdıklarını bildirdim.Atom gücüne işaret ederek hiçbir şey görmedim. Gördüğüm atom tabancaları da eskiİmparatorluktankalmaantikalardı.Hattabelkideçalışmıyor,sadecegösteriş içintaşınıyorlardı.Bunoktayakadarverilenemirleriyerinegetirdim.FakatbenbağımsızbirTüccardım.Hâlâdaöyleyim.Vakıf yasalarına göre, birinci sınıf bir Tüccar, kendine yeni pazarlar oluşturabilir. Oradan dakazandığıparanınyarısınıdaalır.Neyeitirazediyorsun?İştebunuanlayamıyorum!"

Sutt gözlerini dikkatle duvara dikerek sakin bir tavırla konuşmaya çalıştı. "Bütün Tüccarların,ticaretdininiyaymalarıâdettir."

"Benyasalarauyuyorum,âdetleredeğil.""Bazentöreleryasalardandahaüstünsayılır.""Ohaldemahkemeyebaşvur."

Sutt çukur gözlerinde ciddi bir ifadeyle Mallow'u süzdü. "Sen yine de bir Smyro'lu olarakkalmışsın. Terminus vatandaşlığına geçmek ve eğitilmek kanındaki pisliği temizleyememiş. Benidinleveyinedeanlamayaçalış.Bupazarlardandaparadandaötebirşey.UluHariSeldon'unbilimi,

Page 123: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

gelecektekiGalaksiİmparatorluğununbizimdavranışımızabağlıolduğunukanıtlıyor.İmparatorluğagidenyoldanhiçbirzamandönemeyiz.Dinimizoamacaerişmekiçinkullandığımızenönemliaraç.DininyardımıylaDörtKrallığıkontrolümüzaltınaaldık.Hemdetambiziezecekleribiranda.Budininsanlarıvedünyalarıkontroletmekiçinkullanılan,bilinenenetkilisilahtır.Ticaretingeliştirilmesive Tüccarların yetiştirilmesinin baş nedeni dini daha çabuk tanıtmak ve yaymaktı. Böylece yeniteknikler öğretilecekti. Bunun sonucu olarak da yeni gelişen ekonomiyi yakından, tam anlamıylakontroledebilecektik."Suttsolukalmakiçinsustu.Mallowusulca,"Benbuteoriyibiliyorum,"dedi."Bunu tümüyle anlıyorum." "Öyle mi? Bu kadarını bile beklemiyordum. O halde senin ticarethayatınasırfalışverişiçinatıldığınıdaanlamangerekir.Değersizıvırzıvırüretiyorsun.Bunlarbirdünyanın ekonomisini yüzeysel olarak etkileyebilir sadece. Kazanç tanrısı uğruna yıldızlararasısiyasetimizi altüst ediyorsun. Atom gücünü bunu kontrol altında tutan dinimizden ayırmayaçalışıyorsun. Bütün bunlar ancak yüzyıldır başarıyla uygulanan siyasetimizin ve etkilerininsilinmesiylesonuçlanır."

Mallow kayıtsızca, "Eh," dedi. "Bunun da zamanı geldi artık. Çünkü bu siyaset modası geçmiş,tehlikeli ve her zamanuygulanması imkânsız olan bir şey.Belki dinimizDörtKrallık bakımındanbaşarılı oldu. Ama Çevrede başka krallıkların bunu kabul ettikleri de söylenemez. Krallıkları elegeçirdiğimiz sırada, Salvor Hardin'in hükümdarların otoritesini kırmak ve bağımsızlıklarını sonaerdirmek için rahiplerden ve batıl inançlardan nasıl yararlandığını anlatacak yaşta kimseler vardı.Galaksi!Sayılarıoldukçaçoktuonların.Amabuörnekyetmiyorsa,sanaAskone'dansözedebilirim.Yirmiyılönceolanbirşeybu.Askoneolayısiyasetinizinnekadaryararsızolduğunuortayakoydu.ŞimdiÇevredehiçbirkral,Vakfınrahiplerininülkesinegirmesineizinvermiyor.Bunuyapmaktansakendi gırtlağını kesmeye razı. Korell'i ya da başka bir dünyayı istemediklerini bildiğim bir şeyialmaya zorlayamam. Hayır, Sutt. Atom gücü onların bizim için tehlikeli olmalarına yol açıyorsa,ticaretyoluylasağlanacaksamimibirdostluğudeneriz.Herhaldebuyabancıbirruhanigücünnefretedilenüstünlüğünebağlıolan,çürükbirkontroldendahaiyidir.Buruhanigüçhafifçezayıfladığıanbirdenbire çöker.Geride de ahlaksızca bir korku ve nefretten başka bir işe yarar şey bırakmadanhemde."Suttalayla,"Çokgüzelsöyledin,"dedi."Şimdikonumuzadönelim.Şartlarınnedir?Benimlefikiralışverişiyapmakiçinneistiyorsun?"

"Ah, demek inançlarımın satılık olduğunu düşünüyorsun?" "Neden olmasın? İşin bu değil mi?Satmakvealmak!"Mallowhiçalınmadı."Ancakkazançlıolduğuzaman.Banaeldeettiğimdendahafazlasınıverebilirmisin?"

"Ticarettenettiğinkârınyarısınıdeğil,dörtteüçünüalırsın."Mallowkısabirkahkahaattı."Harikabirteklif.Seninkoşullarınauyularakyapılacakbirticaretbanaşimdipayımadüşeninondabirinibilegetiremez.Dahaiyibirşeysöyle.""Encümeneüyeolabilirsin.""Zatenolacağım.Sensizyadasanarağmen." Sutt birdenbire yumruğunu sıktı. "Ama benim yardımımla hapse atılmaktan kurtulursun.İstediğimi yaptırırsamyirmi yıl hapishanede çürürsün.Bunu da bir kazanç say." "Tehdidini yerinegetiremezsen bu da bir kazanç sayılmaz." "Seni cinayet suçundan yargılayacaklar."Mallow, "Kimiöldürmüşüm?" diye sordu. Sutt'un sesi iyice sertleşmişti, ama bağırmıyordu. "Olay Vakıfhizmetindeki bir rahibin öldürülmesiyle ilgili." "Ah, şimdi böyle mi oldu? Kanıtların nerede?"Belediyebaşkanınınsekreteriönedoğrueğildi."Mallow,blöfyapmıyorum.Hazırlıklartamamlandı.

Page 124: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Artıksadecesonbelgeyiimzalamamgerekiyor.BöyleceVakfınbirincisınıfTüccarHoberMallowaleyhineaçtığıdavabaşlayacak.Vakfınbirvatandaşınıyabancıbirgüruhunellerinebıraktın,Mallow.Ona işkence yapacaklarını ve öldüreceklerini biliyordun. Cezanı çekeceksin. Bunu önlemek içinsadece beş saniye var. Aslında teklifimi kabul etmemen, blöfe kalkışman daha hoşuma gidecek.Benimle dost olmaya karar versen de senden daima kuşku duyacağım. Senin gibi bir düşmanınortadankalkmasıdahaiyiolur."Mallowciddiciddi,"Eh,"dedi."Buisteğinolacak!"

"İyi."Sekretervahşibiröfkeylegülümsedi."Uzlaşmayaçalışmamızıbelediyebaşkanı istedi,bendeğil.Fazlaçabagöstermediğiminherhaldefarkındasın."Kapıyayaklaştı.HemenaçılankapıdanSuttdışarıçıktı.

AnkorJaeltekrarodayagirerkenMallowbaşınıkaldırarakonabaktı."Söyledikleriniduydunmu?"Politikacıbirkoltuğaçöktü."Onutanıyalıberibukadaröfkelendiğinehiçtanıkolmadım.""Pekâlâ.Şimdibuişenediyorsun?""Benidinle.RuhaniyollardankontrolüelegeçirmekSutt'dabirsaplantıhalini almış.Ama bana Sutt'un asıl amacı hiç de ruhani değilmiş gibi geliyor.Beni aynımeseleyitartışmaya kalktığım için kabineden attılar. Sana bunu hatırlatmama gerek yok tabii." "Evet, gerekyok.Sanagöredinle ilgili olmayanbu amaçnedir?" Jael ciddileşti. "Sutt hiç de aptal değildir.Buyüzdendinipolitikamızıniflasetmeküzereolduğunuherhaldebiliyor.Sonuçtabudinisiyasetyetmişyıldan beri bizim için bir tek zafer bile sağlayamadı Sutt'ın bunu kendi çıkarları için kullandığıapaçık.Şimdi,temeldeinançveduygularadayananbirdogma,başkalarınakarşıkullanılırkentehlikeyaratabilecek bir silahtır. Çünkü bu silahın birdenbire bunu kullananlara karşı çevrilmeyeceğinikimse garanti edemez. Yüzyıldan beri bir töre ve mitolojiyi de stekliyoruz. Bunlar gitgide dahasaygıdeğer,kutsalvekatıbirhalalıyorlar.Bazıbakımlardanbudinartıkkontrolümüzdedeğil."

Mallowsordu."Hangibakımlardan?Susma.Düşünceleriniöğrenmekistiyorum.""Diyelimki,biradam,birtekhırslıinsandinibizimiçindeğildebizekarşıkullandı.""Sutt'umukastediyorsun?"

"Evet, iyi bildin, Sutt'u kastediyorum. Dinle, Mallow, Sutt dini akideler uğruna kontrolümüzdebulunangezegenlerdekiçeşitlihiyerarşileriVakfakarşıayaklandırdığı takdirdeneyapabiliriz?Suttdindarların başına geçer, küfürbazlara ve günahkârlara savaş açar. Sözgelişi, onları senin temsilettiğinisöyler.Sonundadakrallığınıilaneder.Hardin'innedediğiniunutma.'Biratomtabancasıiyibirsilahtır.Fakatikitarafadanişanalabilir!'"

Mallow çıplak bacağına vurdu. "Pekâlâ, Jael. O halde beni Encümene sok. Ben de Sutt'lasavaşayım." Jael bir an durdu, sonra da anlamlı anlamlı, "Belki bunu başaramayız," dedi. "Sutt'unsözünü ettiği neydi? Bir rahibin linç edilmesi olayına mı karıştın? Bu doğru değil mi?"Mallow,"Doğru,"diyeaçıkladı.

Jaelbirıslıkçaldı."Sutt'unelindekesinkanıtvarmı?""Olmasıgerekir."Mallowbirankararsızcadurakladı. "Jaim Twer aslında onun adamıydı. Bunu daha başında anladım. Ama ikisi de durumusezdiğimi farketmediler.Yani JaimTwerbirgörgü tanığı..." Jaelbaşını salladı. "Anlıyorum.Kötübu."

"Kötümü? Neresi kötü bunun? Rahip, Vakfın kendi yasalarına aykırı davranmamış ve Korell'einmişti.KendisiistesinistemesinKorellhükümetininonubiryemolarakkullandığıdabelliydi.Benancakbir tek şekildedavranabilirdim.Mantıkda, sağduyudabunuemrediyordu.Başka seçeneğim

Page 125: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

yoktu. Ben yasalara uygun şekilde davrandım. Sutt beni yargılattığı takdirde hiçbir şeybaşaramayacak.Sadecebirbudaladurumunadüşecek."

Jael tekrar başını salladı. "Hayır,Mallow,meselenin can alacak noktasını fark etmemiştin. SanaSutt'un bu oyunu kalleşçe oynadığını söyledim. O, seni mahkûm ettirmek peşinde değil. Bunubaşaramayacağını biliyor, Sutt'un bütün istediği seni halkın gözünden düşürmek. Ne söylediğiniduydun.Bazen töreleryasalardandahaönemli sayılır.Mahkemedeberaateder,kollarını sallayaraksalondançıkarsın.Amahalkseninbirrahibilinçedilmeyegönderdiğineinanırsa,herkesingözündendüşersin.Tabiihepsideyasalarauygunbirşekildedavrandığınıitirafederler.Hattamantıklıhareketettiğinidesöylerler.Ancakyinedekorkakbirköpek,duygusuzbirhayvan,katıkalplibircanavarolduğunudüşünürler.HiçbirzamanEncümeneseçilemezsin.Belkidesenioybirliğiylevatandaşlıktanatarlar.OndansonrabirincisınıfbirTüccarsayılmazveticaretdeyapamazsın.Suttbütünbunlardanbaşkadahaneisteyebilir?"Mallowinatlakaşlarınıçattı."Ya!"

Jael, "Oğlum."dedi. "Senidestekleyeceğim.Amasanayardımedemem.Başınbelada.Müthişbirbelada!" Birinci sınıf Tüccar HoberMallow'un yargılanmasının dördüncü günü Encümen toplantısalonu tıklım tıklım doluydu. Orada bulunmayan tek Encümen üyesi de başı yarıldığı için yatağadüşmüştü. Bu şanssızlığı yüzünden küfredip duruyordu. Galeriler geçitlere kadar dolmuştu.Seyirciler nüfuzları, servetleri ya da iblisçe inatları sayesinde içeriye girmeyi başarmışlardı.Gerikalanmeraklılardışarıdakialanadoluşmuşlar,açıkhavayakurulmuşolanüçboyutlutelevizörlerinetrafını sarmışlardı. Ankor Jael, polislerin neredeyse boşa çıkacak yardım ve çabaları sayesindesalona girebildi. Sonra o kargaşalıkta ilerlemeyi başararakHoberMallow'un oturduğu yere kadargitti.

Mallowonugörüncerahatlayarakdöndü."Galaksi!Neysesonandayetiştin.İstediklerimigetirdinmi?" Jael, "Al, işte," dedi. "İstediğin her şey burada." "İyi. Dışardakiler olayı nasıl karşılıyorlar?""Çılgınadönmüşgibiler."Jaelendişeliendişelikımıldadı."Davanınherkeseaçıkolarakyapılmasınaizinvermeyecektin.Onlarıengelleyebilirdin.""Bunuistemedim."

"Ogüruhlinçtensözediyor.PublisManlio'nunadamlarıdadışgezegenleridolaşıyorve...""Bende sana bunu sormak istiyordum, Jael. Manlio hiyerarşiyi bana karşı ayaklandırıyor, değil mi?""Hemdenasıl.HerşeyManlio içinokadardakolayki.Dışişleribakanıolduğuiçinyıldızlararasıyasalarauygunşekildesavcılıkedecek.Tapınağınbaşpiskoposuolarakdafanatikleriseninaleyhinekışkırtıyor..." "Neyse, bırak bunu şimdi. Geçen ay bana Hardin'in bir sözünü tekrarlamıştın. Bunuhatırlıyor musun? Onlara atom tabancasıyla iki tarafa da nişan alınabileceğini göstereceğim."Belediyebaşkanıyerinialıyordu.Encümenüyeleridesaygıylaayağakalkmışlardı.Mallowfısıldadı."Bugünsırabende.Buradaoturveeğlenceyiseyret."

Celseaçıldı.OnbeşdakikasonraHoberMallowdüşmancafısıltılararasındabelediyebaşkanınınkürsüsünün önündeki boş yere çıktı. Bir tek ışın onu aydınlattı. Hem kentteki bütün geneltelevizörlerin, hem de Vakıf gezegenlerindeki her evde bulunan aygıtların ekranlarından dev gibiyalnızbiradametrafameydanokurcasınabaktı.

Mallow rahat ve sakin bir tavırla konuşmaya başladı. "Zamanı boş yere ziyan etmemek içinsavcının aleyhimde ileri sürdüğü her iddiayı kabul edeceğim. Savcının rahip ve kalabalık güruhla

Page 126: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

ilgiliolarakanlattığıhikâyebütünayrıntılarıbakımındandoğru."

Salondakilerkımıldandılar.Galeridekiseyircilerhepbirdenöfkevezaferledişlerinigösterdiler.Mallowsabırlamırıltılarınvehomurtularınkesilmesinibekledi. "Ancakçizdikleri tablo tamdeğil.Butabloyubildiğimşekildetamamlamamiçinizinverilmesiniricaediyorum.Başlangıçtahikâyeninbudavaylabirilişkisiolmadığısanılabilir.Onuniçinhoşgörüyledavranmanızıistiyorum."

Mallow'un önünde notlar vardı, ama genç adam onlara bakmıyordu bile. "Ben de hikâyemesavcıyla aynı noktadan başlayacağım. Jorane Sutt ve Jaim Twer'le konuştuğum günden. Okonuşmalar sırasında nelerden söz edildiğini biliyorsunuz. Bu konuşmalar uzun uzun anlatıldı.Benimbunlaraekleyecekbirşeyimyok.Tabiiogünaklımdangeçenlerdışında!

"Kuşkudoludüşüncelerdibunlar.Çünküogünküolaylargerçektengaripti.Düşünün.Pekde iyitanımadığım iki kişi bana anormal ve biraz da inanılmayacak tekliflerde bulunuyorlardı. Bir,belediyebaşkanınınsekreteribendensonderecedegizlibirolaydahükümetajanıgöreviniyapmamıistiyordu. Bu görevin ne olduğu ve önemi size daha önce anlatıldı. İki, siyasi bir partinin lideriolduğunuiddiaedenbiradambanaEncümenüyesiolmakiçinseçimleregirmemisalıkveriyordu.

"Tabii o zaman bu iki insanın asıl amaçlarını anlamaya çalıştım. Sutt'unki belliydi. Banagüvenmiyordu.Belkidedüşmanlaraatomgücüsattığımıvebirayaklanmaylailgiliplanlaryaptığımısanıyordu. Belki de beni hemen harekete geçmeye zorluyordu. Ya da zorladığını sanıyordu. Budurumdateklifedilengörevsırasındayakınımdabiradamınınolmasıgerekiyordu.Amabusonuncuolasılıkönceaklımagelmedi.BunuancakJaimTwersahneyeçıktıktansonradüşündüm.

"Tekrardüşünün:TwerkendisinibanabirTüccarolaraktanıttı.TicaretibırakaraksiyasethayatınaatılmışbirTüccar.Fakatbenim,onunhakkındahiçbirbilgimyoktu.Oysabenimticaretalanındaçokgeniş bilgim vardır. Bundan başka Twer dinle ilgili olmayan bir eğitim gördüğünü söyleyerekövünüyordu.Nevarki,ozamanakadarSeldonkrizidiyebirşeyduymamıştı."

Hober Mallow dinleyicilerin bu sözlerin önemini kavramaları için bekledi. İlk kez o zamangaleridekiler soluklarını tuttular ve salona derin bir sessizlik çöktü. Mallow bu sözleriTerminus'lulara söylemişti. Dış gezegendekiler davanın dinin gerektirdiği şekilde sansür edilmişözetlerini görebileceklerdi ancak. "Seldon krizi" sözlerini de duymayacaklardı. Ancak Mallowonlarındaöneminianlayacaklarıbaşkaaçıklamalardayapacaktı.

Genç adam konuşmasını sürdürdü. "Din dışı eğitim görmüş olan bir insan Seldon krizinin neolduğunu nasıl bilemez? Burada bulunanlardan kim bunun mümkün olduğunu dürüstlüklesöyleyebilir. Vakıfla, Seldon'un planlı tarihinin hiç söz edilmediği bir tek eğitim alanı vardır. Busadece Seldon'un kişiliği üzerinde durulur ve onun yarı efsaneleşmiş bir sihirbaz olduğundan sözedilir.

"İştebendeoandaJaimTwer'inhiçbirzamanTüccarlıkyapmamışolduğunuanladım!Onunbirdin adamı olduğu kesindi. Belki de teoloji seminerindenmezun olmuş bir rahipti. Üç yıldan beriTüccarlardan oluşan bir partinin başkanı olduğunu iddia ediyordu. Ama aslında o, Jorane Sutt'unparayla satın aldığı bir casustu. "O sırada fazla bir şey bilmiyor ve önsezilerime göredavranıyordum. Sutt'un benimle ilgili planlarından haberim yoktu. Ama bana büyük bir özgürlük

Page 127: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

sağlıyordu.Dahadoğrusukendimiasmamiçinbiripuzatıyordubana.Bendeaynışekildedavrandımve Sutt'a resmi olmayan gardiyanı görevini yapabilmek için benimle birlikte yolculuğa çıkacağıbelliydi.Onuengelleyebilirdim.FakatbukezSuttbaşkayollarasapacaktı,kuşkusuzbenonlarınneolduğunu tam zamanında öğrenmeyi başaramayabilirdim. Bilinen bir düşman nispeten daha aztehlikelidir.Bu yüzdenTwer'e benimle birlikte gelmesini teklif ettim.Oda razı oldu. "Encümeninsayınüyeleri, buda iki şeyi açıklıyor.Bir,Twer'in savcının iddia ettiği gibibenimaleyhimde sırfvicdanıemrettiğiiçinistemeyeistemeyetanıklıketmekzorundakalanyakınbirdostumolmadığını.Twer aldığı paraya karşılık casusluk yapan biridir. Sonra beni o rahibin öldürülmesine nedenolmakla suçluyorlar. Ancak onun öldürülüp öldürülmediği de belli değil tabii." Encümen üyelerişimdiendişeliendişelifısıldaşmayabaşlamıştı.

Mallow sahneye yakışacak bir tavırla öksürerek sözlerini sürdürdü. "Gemimde kaçak bir rahipolduğunu öğrendiğim zaman hissettiklerimi size anlatmak hiç hoşuma gitmeyecek. Hatta oduygularımı hatırlamakbile beni sarsıyor.En belirgin duygumçılgınca bir şaşkınlıktı.O anda buolayı Sutt'ın hazırlanmış olabileceğini düşündüm. Hesaplarımda böyle bir şey yoktu. Doğrusudurumuanlayamıyordum.Bocalamayabaşlamıştım.

"Yapabileceğimbirtekşeyvardı.Twer'egemisubaylarınıçağırmasınısöyleyerekonubeşdakikaiçin başımdan attım. O yokken salona bir görüntü kaydedici yerleştirdim. Ne olursa olsun, sahneböylece ileride tekrar seyredilebilecekti. O sırada aklımı karıştıran o meseleyi filmi seyrettiğimzamankavrayabileceğimiumuyordum.Delice,amasamimibirumuttubu.

"Ogündensonraogörüntükaydınıbelkiellikezseyrettim.Filmburada,yanımda.Şimdidesizinhuzurunuzdaişiniellibirincikeztekrarlayacak."

Salondakiler kendilerini kaybeder ve galeridekiler de kükrerlerken, belediye başkanı onlarısusturmak için tokmağınıdevamlıolarakkürsüyevurdu.Terminus'dakibeşmilyonevdeheyecanlıizleyiciler alıcılarına daha da yaklaştılar. Savcılıkmasasında Jorane Sutt endişeli başrahibe soğuksoğukbakarak,"Hayır,"dergibibaşını salladı.ÖfkesindenateşsaçangözleriniMallow'adikmişti.Salonunortasıboşaltıldı.SoltaraftakimasadaoturanAnkorJaelayarlamayıyaptı.Birçıtırtıduyulduve gemideki o sahne herkesin gözleri önünde canlanıverdi.Görüntü renkli ve üç boyutluydu.Herbakımdanyaşamınbütünniteliklerinitaşıyordu,amacanlıdeğildisadece.

Dayakyemişvesersemleşmişolanmisyonerikigemigörevlisininarasındaduruyordu.Mallow'unhayalisessizcebekliyordu.Sonramürettebatiçerigirdi.OnlarıTwerizledi.

Konuşmalar kelimesi kelimesine tekrarlandı.Nöbetçi subayına disiplin cezası verildi.Misyonersorguyaçekildi.Güruhhavalimanınadoluştu.Homurtularıduyuluyordu.PederJordParmadeligibiyalvardı.Mallowtabancasınıçekti.Rahipsürüklenerekgötürülürkensonkezçılgıncabedduaetmekiçinellerinikaldırdı.Ufacıkbirpırıltıbeliripkayboldu.

Gemisubaylarıdehşettendonmuşgibidurur,Twer titreyenelleriylekulaklarını tıkarveMallowdasilahınımahfazasınasokarkensahnesonaerdi.

Işıklar yandı. Salonun ortasındaki yer bomboştu şimdi. Yargılanan gerçek Mallow hikâyesinisürdürdü. "Gördüğünüz gibi, olay savcının anlattığı şekilde geçti. Ama görünüşte... Ne demek

Page 128: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

istediğimi biraz sonra açıklayacağım. Yalnız aklıma gelmişken şunu da eklemek istiyorum: JaimTwer'inolaysırasındagösterdiğibütüntepkileronunbirrahipolarakyetiştirildiğiniaçıklıyor.

"AynıgünolaydakibazıçelişkilinoktalarıTwer'eanlattım.Misyonerinosıradainmişolduğumuzhemen hemen terkedilmiş hava limanına nereden çıkıp gelmiş olduğunu sordum. En yakındakibüyükçesayılabilecekkentbilekilometrelerceuzaktaykenokalabalıkgüruhneredençıkmıştı?Tabiisavcıbütünbunoktalaraaldırışbileetmedi."Diğernoktalarada.Örneğin,JordParma'nınpekdikkatiçekecekbirkılıktaolduğuna.BuadamKorellveVakıfyasalarınameydanokuyarakgezegenegelmişbirmisyonerdi.Arkasındadikkatiçeken,yepyenibirrahipkılığıylaortalıktadolaşıpduruyordu.Buçokgaripbirdurumdu.OsıradamisyonerinKomdor'aistemeyeistemeyeyardımedenbiriolduğunudüşündüm.Komdor'unbilinçsizbirsuçortağıolduğunu.BelkideKomdorbizivegemimiziyasalarauygunbirşekildeortadankaldırmakistiyordu.Buyüzdendebiziyasalaraaykırıbirşekilde,çılgıncabir saldırıyageçmeyezorlamak içinmisyonerdenyararlanıyordu. "Savcıdahareketimibu şekildehaklı çıkarmaya çalışacağını önceden tahmin etti. Gemimin, mürettebatımın ve görevimingüvenliğinintehlikedeolduğunu,bunlarıbirkişiuğrunafedaedemeyeceğimi,bizolsakdaolmasakda misyonerin yine de öldürüleceğini düşündüğümü söyleyeceğimi sanıyordu. Hatta bunlarıyanıtlıyorveVakfın'şerefini'veüstünlüğünüzüsürdürmekiçin'gururumuzu'korumamızıngerektiğikonusundagörüşlerönesürüyordu.

"Ama işin garibi, savcı, Jord Parma'nın üzerinde hiç durmadı. Yani bir insan olarak... Parmakonusunda hiçbir ayrıntıyı açıklamadı. Doğum yerinden, gördüğü eğitimden, hayatından hiç sözetmedi. Bu noktaların açıklanması biraz önce gördüğünüz filmdeki işaret ettiğim çelişkilerinaçıklamasınıdasağlayacak."Savcı,JordParmakonusundabazıayrıntılarıaçıklamadı.Çünkübunuyapması imkânsızdı! Filmini gördüğünüz sahne insanda sanki sahteymiş gibi bir izlenimuyandırıyordu.ÇünküJordParmasahtekârınbiriydi.ÇünküJordParmadiyebirinsanyoktu."Bütünbudavavar olmayanbir nedenle hazırlanankomedilerin en büyüğü!"Genç adamyinegürültününkesilmesinibekledi.

Sonraağırağır,"Sizefilmdenbirtekkareyigöstereceğim,"dedi."Bubüyütülecek.Ozamanbenimbiraçıklamayapmamadagerekkalmayacak.Sahneherşeyiaçıklayacak.Jael,lütfenışıklarısöndür."Salon loşlaştıveortadakiboşyerehayaletlereyadabalmumuheykellerebenzeyen insanlardoldu.UzakYıldız'ınsubaylarıkaskatıkesilmişgibiduruyorlardı.Mallow'undonmuşabenzeyenelindebirtabancavardı.SoltarafındaPederJordParmatambirçığlıkatarkenkalakalmıştı.Pençeyebenzeyenelleriniyukarıkaldırmış,kolununboyyenleriaşağıyadoğrusarkmıştı.

Daha önceki gösteri sırasında parlayıp kaybolan o ışığın kaynağı misyonerin eliydi. Şimdidevamlıbirışıltıhalindeydibu.

Mallow gölgelerin arasından, "Gözlerinizi rahibin elindeki pırıltıdan ayırmayın," diye seslendi."Jael,lütfenosahneyibüyüt."

Tabloçabucakgenişledi.Misyonermerkezedoğrugelirkendıştakilerortadankayboldular.Rahipbirdevhalinialdı.Sonraortadabirkafavekolkaldı.Sonundasahneyebirelhâkimoldu.Hafifçesisli,gergin,koskocamanbirel.

Şimdibueldeki ışığınkaynağınındonukdonukparlayanüçharfolduğudagörülüyordu..K.G.P.

Page 129: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Mallow'unkalınsesietraftayankılandı."Bubirtürdövme,baylar.Normalışıktagörünmüyor.Amaogün görüntü kaydı için salonunmor ötesi ışınlarla dolmasını sağladım. İşte bu yüzden de harfleriyicebellioluyor.Bunungizlikimliğinaçıklanmasıkonusundapeksafçabiryöntemolduğunubendekabulediyorum.AmabuKorell'deetkilioluyor.Çünküoradahersokakköşesindemorötesiışınkaynağıyok.Gemimizdebilebuharfleribirrastlantısonucufarkettik.

"BelkiiçinizdenbazılarıbuK.G.P.harflerininneanlamageldiğinitahminettilerbile.JordParmabir rahip gibi konuşmasını iyi biliyordu. Rolünü de mükemmel oynadı. Bilmiyorum rahip gibidavranmayı nasıl ve nerede öğrenmişti? Ama K.G.P. 'Korell Gizli Polisi' anlamına geliyor!" Birgürültükoptu.

Mallowsesiniduyurabilmekiçinbağırarakgürledi."Buiddiamıkanıtlayacakdestekleyicibelgelerdevar.OnlarıKorell'dengetirttim.İstendiğitakdirdeonlarıdaEncümenesunabilirim...Evet,savcınıniddiaları ne oldu şimdi? Savcı tekrar o gün korkunç, akla sığmayacak bir şey yapmış olmamgerektiğini ima etti. Yani yasalara meydan okuyarak misyoner uğruna savaşmam ve görevimi,gemimivekendimiVakfım'şerefi'adınafedaetmemgerekiyordu...Benbunubirsahtekâruğrunamıyapacaktım?BirrahipkılığınagirmişolanbirdinadamıgibikonuşanKorell'libirgizliajanuğrunamı? Herhalde adam rahip gibi konuşmayı Anacreon'dan Korell'e kaçmış birinden öğrenmişti. Bumümkün.

"Evet, savcının iddia ettiği gibi mi davranmalıydım? Jorane Sutt ve PublisManlio o iğrenç vebudalacatuzağadüşmemimiistiyorlardı?.."

Mallow'unkısılmayabaşlayansesikalabalığınhaykırışlarıarasındaeridi.Dinleyicilergençadamıhavaya kaldırdılar. Omuzlarına alarak belediye başkanının kürsüsüne doğru götürdüler. Mallowpencereden alandaki binlerce kişiye çılgınlar selinin katıldığını gördü. Tüccar etrafına bakınarakAnkor Jael'i aradı. Ama o kargaşalıkta kimseyi seçmek olanaksızdı. Mallow ağır ağır ritmik biravazın tekrarlandığını fark etti. Bu bir grupta başlamıştı. Şimdi çılgıncasına etrafa yayılıyordu."YaşasınMallow!YaşasınMallow!YaşasınMallow!"

YüzüyorgunluktançökmüşolanAnkorJael,Mallow'abakarakgözlerinikırpıştırdı.Sonikigünçılgıncasına,uykusuzgeçmişti.

"Mallowharikabirgösteriyaptın.Şimdibunu fazlayükseklere sıçramayakalkışarakmahvetme.Güruhheyecanıgüçlübirşeydir.Fakathalkınvefasızolduğunudabilmeyenyoktur."

Mallow, "Tabii," dedi. "Onun için bu heyecanı beslemeliyiz. Bunu da en iyi şekilde gösteriyedevamedereksağlayabiliriz."

"Bukezneyapmamıistiyorsun?"

"PublisManlioveJoraneSutt'ututuklat!"

"Ne?"

"Söylediklerimi duydun.Belediye başkanına onları tutuklat!Adamı neyle tehdit edersen et.Halkbenimelimde.Hiçolmazsabugünböyle.Belediyebaşkanıonlarıkızdırmayıistemeyecektir.""AmaSutt'laManlio'nunneylesuçlayacağız?"

Page 130: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Suçları ortada değil mi? Onlar dış gezegenlerdeki rahipleri kışkırtıyor, Vakfın siyasikavgalarında taraf tutmalarını sağlamaya çalışıyorlardı. Seldon adına!Bu, yasalara aykırı bir şey!Onlarıülkeyitehlikeyedüşürmeklesuçla.Aslındaonlarınmahkûmolmalarınıistediğimyok.Onlarda benim mahkûm olup olmayacağımla pek ilgilenmiyorlardı. Sutt'la Manlio'nun ben belediyebaşkanlığınaseçilinceyekadarortalardadolaşmamalarınısağla.""Seçimedahaaltıayvar."

"Budauzunbir süre sayılmaz!"Mallowayağa fırlayarak Jael'in kolunu sıkıca yakaladı. "Dinle,gerekiyorsabuiştetepedeninmebileyapabilirim.SalvorHardin'inyüzyılönceyaptığıgibi.Yakındabir Seldon kriziyle karşılaşmak üzereyiz. Kriz başladığı sırada hem belediye başkanı, hem debaşrahipolmalıyım!"

Jaelkaşlarınıçattıveusulca,"Buseferkikrizneyleilgili?"diyesordu."Korell'lemi?"'Mallowbaşınısalladı."Tabii.Onlarenindesonundabizesavaşaçacaklar.Ancakbunubir,ikiyılsonrayapacaklarındaneminim.""Atomsilahlarıyladonanmışuzaygemileriylemisaldıracaklar?"

"Sen ne dersin? Onların sektöründe kaybolan üç ticaret gemimizi herhalde hava tabancalarıylayaralamadılar.Jael,onlarİmparatorluktangemialıyorlar.Ağzınıbirkarışaçarakaptalaptalbakmaöyle! 'İmparatorluk' dedim! O hâlâ var. Belki buradan, Çevreden uzaklaştı. Ama Galaksininmerkezinde hâlâ yaşıyor! Hem de çok etkili! Bir tek yanlış adım İmparatorluğun üzerimizeçullanmasınanedenolabilir.İştebuyüzdenhembelediyebaşkanı,hemdebaşrahipolmakistiyorum.Bukrizinnasıl atlatılacağını bilen tek insanbenim."Ağzıkurumuşolan Jael yutkundu. "Nasıl?Neyapacaksın?""Hiçbirşeyyapmayacağım."

Jaelşaşkınşaşkıngülümsedi."Sahimi?Pekyorulacağınanlaşılıyor."

Ama Mallow kesin bir tavırla, "Ben bu Vakfın başına geçtiğim zaman," dedi. "Hiçbir şeyyapmayacağım.Yüzdeyüz!İşteyenikrizinsırrıdabu."

Korell Cumhuriyetinin Çok Sevilen Komdor'u Asper Argo, karısının içeri girdiğini görünceseyrekkaşlarınısıkıntıylaçattı.Kendikendisinealdığıbu'ÇokSevilen'adıkarısıbakımındanhiçdegeçerlideğildi.BunuKomdorbilebiliyordu.

Genç kadın bakışları kadar soğuk ve sıkıca arkaya toplanmış saçlarının biçimi kadar kibar birtavırla, "Efendimiz," dedi. "Anladığıma göre, Vakıf denilen sonradan görmeler konusunda kararverebilmişsin."Komdor, "Öylemi?"diyehomurdandı. "Oolağanüstü anlayışgücünlebaşkanelerikavradınbakalım?""Yeter,benimsoylukocacığım.Kabineüyeleriylebirtoplantıyaptınsanırım.Buda sonunda bir türlü karar veremediğin o görüşmelerden biriydi. Kabine üyeleri de ne harikadanışmanlardıryal"Komdorabirandurdu,sonradamüthişbirhoşgörüyleekledi."Birtakımsarsakvekörbudalalar,kısırçıkarlarınısıskagöğüslerinebastırarakbekliyorlar.Üstelikbabamın,KraliyetValisininkızacağınıbilebile!"Komdoruysalca,"Oolağanüstüanlayışınlakavrayabilmeniçinsanabu haberleri kim getiriyor, yavrum?" diye mırıldandı. Komdora bir kahkaha attı. "Bunu sanaaçıklarsam kaynağım pek yakında bir ceset halini alır." "Neyse... Her zamanki gibi istediğiniyapacaksın."Komdoromzunu silkerekdöndü. "Babanınöfkesinegelince...Korkarımokararımızababanıncimriliğinintutmasıvebizebaşkagemilervermeyireddetmesiyolaçtı."

"Başkagemilermi?"Gençkadınöfkeylehaykırdı.""Beşgeminvarya!İnkâretme!Beşgemin

Page 131: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

olduğunubiliyorum.Biraltıncısınıngönderileceğinedairsözdeverildi.""Ah,evet,ogemigeçenyılgönderilecekti.""Amabirgemi...Birtekgemi,oVakfıpiskokulubirharabehalinesokmayayeter.Birtek!Birtekgemionlarınuzaydakicüceteknelerinisilipsüpürür.""Benonikigemiylebileogezegenesaldıramam."

"Ogezegen, ticaretimahvolduğu, işeyaramazeşyaları, ıvırzıvırlarıortadankalkığı takdirdenekadardayanabilir?"

Komdor,"Ooyuncaklarveıvırzıvırparademek,"diyeiçiniçekti."Bolpara."

"AmaVakfıelegeçirirsenonunherşeyiseninolmazmı?Babamsanaminnetvesaygıduyar.BuVakfınsanaverebileceğiherşeydendahadeğerlideğilmi?Obarbarsihirlioyuncaklarınıgöstermekiçingeldiğindenberiüçyılgeçti.Hattadahadafazla.Bukadaruzunbirsüredeyeterli."

"Hayatım!"Komdordönerekkarısınabaktı."Benartıkyaşlanıyorum.Yorgunum.Senindurmadanaçılıpkapananağzınakarşıkoyacakgücümdekalmadı...Kararımısonundaverdiğimisöylüyorum.Evet,verdimya!Ticaretsonaerdi.Korell'leVakıfarasındasavaşbaşladı.""Ah,çokgüzel!"Komdoradikleşti.Gözleripırılpırılparlıyorduşimdi."Sonundaakıllıcadavranmayıöğrendin.Amaneyazıkki, bunaklık çağına rastladı bu. Artık bu ücra bölgeyi tümüyle ele geçirirsin. O zaman seninsaygıdeğerbiradamolduğunudüşünürler.Böyleceİmparatorluğunönemlivenüfuzluinsanlarındanbiri sayılırsın... En önemlisi, artık bu barbarlar dünyasından ayrılır Kraliyet Valisinin sarayınagidebiliriz.Gerçektenartıkorayagitmemizmümkün."

Gençkadınbirelinibelinedayayaraksalondançıktı.Tatlıtatlıgülümsüyordu.Saçlarıpırılpırıldı.Komdorbekledi.Sonradakarısınınarkasındankapanankapıyadoğrunefretvekinle,"Seninbu'ücrabölge'diyetanımladığınyerielegeçirdiğimzaman,"dedi."Saygıdeğerbirinsansayılabilirim.BabanKraliyetValisininküstahlıkveazametine,kızınındaçenesinedayanmakzorundakalmayacakkadarsaygıdeğer.İkinizdendekurtulurum.Kesinlikle!"

KaranlıkNebula'nınkaptanıvizi-levhayadehşetlebakakalmıştı.

"UluGalaksi!"Gençadambağırmak istemiş,amasesibir fısıltıgibiçıkmıştı. "Budanesi?"Birgemiydi bu. Fakat Karanlık Nebula balinaya benzeyen bu geminin yanında bir zargana gibiduruyordu.DevtekneninbordasındaİmparatorluğunUzayGemisiveGüneşişaretivardı.Gemidekibütünalarmsistemleri telaşlaçalışmayabaşladı.Emirlerverildi.KaranlıkNebulahazırlandı.Gemifırsat bulduğu takdirde kaçacaktı. Bunu başaramadığı takdirde de savaşacaktı. O arada ultradalgaodasındanhiperuzayyoluylaVakfahabergönderildi.

Durmadantekrarlanırdıbuhaber.Biryardımisteğiydibu.Amaasılhaber tehlikeyibildirmekveVakfı uyarmak için gönderiliyordu. Hober Mallow raporlara göz gezdirirken bir yandan daayaklarını yorgun yorgun yere sürüyordu. İki yıldan beri belediye başkanıydı. Bu sürede dahaolgunlaşmıştı. Şimdi biraz daha uysal, biraz daha sabırlıydı. Ama bu da resmi raporlardan vebunların yazıldığı kafa yorucu dilden hoşlanmasını sağlamıştı. Jael sordu. "Kaç gemimize zararverdiler?"

"Dört gemiyi yerde yakaladılar. İki tekneden de haber yok. Bütün diğerleri güvende ve yerleribelli."

Page 132: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Mallowbirandurdu,sonradamırıldandı."Sonuçbizimiçindahaiyiolmalıydı.Ancakneysebuzarardahiçönemlisayılmaz."

Jaelsesiniçıkarmadı.

Mallowbaşınıkaldırdı."Birderdinmivar?"

Jaelcevapvermedi.Onunyerineilgisizbirşeysöyledi."Suttdagelseartık.""Ah,evet.Yineuzunbirnutukdinleyeceğimizanlaşılıyor."

Jael, "Hayır, dinlemeyeceğiz," diye homurdandı. "Ama sen de çok inatçısın, Mallow. Belki dışsorunlarıenufakayrıntılarınakadarinceledinvehazırlıkyaptın.Fakatbugezegendenelerolduğunahiçaldırmıyorsun.""Ah,buseningörevindeğilmi?SeniEğitimvePropagandaBaşkanlığınanedengetirdim?""Herhaldebanaıstırapçektirmekvezamanındanönceölmemenedenolmakiçin.Benimleişbirliğiyapmayayanaşmamandandaanlaşılıyorbu.Geçenyıldanberiavazavazbağırıyorveseniuyarmaya çalışıyorum.Sutt veDincileri bir tehlike kaynağı.Bu tehlike gitgide büyüyor.EğerSutterkenseçimegidilmesinisağlarvesenibelediyebaşkanlığındanattırırsa,ozamanyaptığındikkatli,ayrıntılıplanlarneişeyarar?"

"Hiçbirişeyaramaz.Bunubendeitirafediyorum."

"Ya dün gece yaptığın o konuşma? Seçimi Sutt'a gülümseyerek, onun omzunu okşayarak adetahediyeettin.Bukadaraçıksözlüolmanagerekvarmıydı?"

"Sutt'ugölgedebırakmayaçalışmışolabileceğimhiçaklınagelmiyormu?"

Jael öfkeyle, "Hayır, gelmiyor," dedi. "Zaten o konuşmayla bunu başaramazdın. Sen her şeyiönceden gördüğünü iddia ediyorsun. Ama buna karşın üç yıl Korell'le neden alışveriş yaptığınıaçıklamıyorsun.Hemdesadeceonlarakazançsağlayacakbiralışverişyaptığını.Savaşlailgiliplanındavar.Budasavaşmadangerilemek.Korel'inyakınındakibütünsektörlerleticaretikestin.Korell'inde,Vakfındaşuandakımıldayacakdurumdaolmadığınıaçıkaçıkilanettin.Savaşagirmektenhiçsözetmiyorsun. Gelecekte bile savaşmak niyetinde değilsin. Galaksil Mallow, bu kadar berbat işlerinarasında ben ne yapabilirim?Benden ne bekliyorsun?" "Bütün bunların halkın ilgisini çekecek biryanı,birpırıltısıyokmudemekistiyorsun?""Busözlerinkitlelerinduygularınıetkileyecek,onlarıcoşturacakşeylerdeğil.""Eh,budaaynıkapıyaçıkar.""Mallow,lütfenuyanartık.Seçebileceğinikiyolvarsadece.YahalkadinamikbirdışsiyasetiaçıklarsınyadaSutt'lauzlaşırsın.Özelplanlarınneolursaolsunhalkadışişlerikonusundaenerjikbirşekildedavranacağınısöylemenyeter."

Mallow,"Pekâlâ,"dedi."Sanagöreobirinciçareyidenemişvebaşaramamışım.Şimdi ikincisinideneyelim.Suttgelmiş."

Sutt'laMallow ikiyılöncekidavadanberihiçkarşıkarşıyagelmemişlerdi. İkisidebirbirlerininhiç değişmemiş olduğunu düşündüler. Sadece gizli bazı şeyler yöneticiyle meydan okuyucununrollerinindeğişmişolduğunuaçıklıyordu.

Sutt,belediyebaşkanınınelinisıkmadanbirkoltuğayerleşti.

Mallowonabirsigaruzatarak,"Jael'indeyanımızdakalmasınınbirsakıncasıvarmı?"diyesordu."O,uzlaşmamızıbütünkalbiyleistiyor.Öfkelendiğimiztakdirdearabuluculukdayapabilir."

Page 133: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Sutt omzunu silkti. "Bizimle uzlaşman senin için çok daha iyi olur. Vaktiyle başka bir sorunyüzündensanaşartlarınıaçıklamanısöylemiştim.Galibaartıkdurumtümüylebununtersinedöndü."

"Evet,iyitahminettin."

"Ohaldeşartlarımıaçıklayacağım.Ekonomikrüşveteveıvırzıvırsatışınadayananobeceriksizcesiyasetinden hemen vazgeçmelisin. Kuşkusuz babalarımızın gerçekten denenmiş olan eski dışsiyasetine dönmelisin." "Yani tekrar misyonerlerin yardımıyla diğer gezegenleri ele geçireceğiz,öylemi?" "Evet, öyle." "Bunuyapmadığım takdirdebenimledeuzlaşmayacaksınız.Yanılmıyorum,değil mi?" "Yanılmıyorsun." "Hım..." Mallow sigarını ağır ağır yaktı. Art arda nefesler çekereksigarın ucunun iyice yanmasını sağladı. "Hardin'in zamanında misyonerler yoluyla fetih yepyenidenenmemişbiryöntemsayılıyordu.Ozamandaseningibiadamlarbunaitirazettiler.Amaartıkbuyöntem denendi, sınavdan geçirildi ve kutsallaştı. Yani bir Jorane Sutt'un pek beğeneceği bir halegeldi...Neysesöylebakalım.Başımızıbuşimdikiderttennasılkurtaracaksın?"

"Buseninderdin,benimdeğil.Benimbuolaylarlahiçbirilişkimyok.""Pekâlâ,pekâlâ.Busoruyuuygunbirşekildedeğiştirdiğimivarsay."

"Şiddetli bir saldırıya geçilmesi zorunlu. Seni memnun eden bu durgunluk hali aslında çoktehlikeli. Böylece Çevredeki bütün dünyalara çok zayıf durumda olduğumuzu açıklıyorsun. Oysaburadaenönemlişeygüçlügörünmektir.Komşularımızbirerakbabadanfarksız.Hepsidesonundaleştenbirparçakoparmak içindüşmanlarımızın tarafınadageçecekvebize saldıracaklardır.Bunuanlamangerekir.SonuçtasenSmyro'lusun.Öyledeğilmi?"Mallowbupekanlamlısözünüzerindebiledurmadı.Onunyerine,"Korell'iyendiğimizivarsayalım,"dedi."İmparatorlukneolacak?"

Sutt ince dudaklarını bükerek hafifçe güldü. "Ah, beni kandıramazsın. Siwenna 'ya yaptığınziyaretle ilgili raporun tamdı. Normanni Sektörün Kraliyet Valisi sırf kendi çıkarları yüzündenÇevredeki anlaşmazlıkları körüklemeye çalışıyor.Amabuönemli bir şey değil.HerhaldeKraliyetValisi,Galaksinin sınırınabir seferyaparakher şeyi tehlikeye atmayı istemez.Burada elli düşmankomşusu var çünkü. Başkaldırması gereken bir İmparator da. Aslında ben senin sözlerinitekrarlıyorumşimdi."

"Ah, Sutt, yanılıyorsun. Kraliyet Valisi böyle bir saldırıya geçebilir. Yani bizim kendisi içintehlikelisayılacakkadargüçlüolduğumuza inandığı takdirde,Korell'edoğrudandoğruyasaldırıyageçerekgezegeniyerlebiredersek,KraliyetValisigerçektençokgüçlüolduğumuzainanabilir.Onuniçinçokdahaincebirzekâoyunuyapmalı,akıllıcabiryolseçmeliyiz.""Örneğin..."

Mallowkoltuğundaarkasınayaslandı. "Sutt, sanabir şans tanıyacağım.Sana ihtiyacımyok.Amayine de senden yararlanabilirim. Onun için sana durumu açıklayacağım. Ya bana katılır ve birKoalisyonkabinesindeyeralırsınyadagadreuğramışbirmazlumtavırları takınırvehapishanedeçürürsün.""Busonoyunudahaöncededenedin."

"Fakat o zaman fazla bir çaba harcamadım, Sutt. Sonuca da aldırdığım yoktu. Ama artık tamzamanı. Şimdi beni dinle." Mallow gözlerini kıstı ve "Korell'e ilk gittiğim zaman," diye başladı."Komdor'ubirTüccarınyanındabulunanomalumsüslervealetlerleyumuşattım.Bunlarıonarüşvetolarak verdim yani. Başlangıçta bunu sadece çelik fabrikasına kolaylıkla girebilmek için yaptım.

Page 134: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Bundan başka bir planım yoktu, ilerisini de düşünmüyordum. Ancak istediğimi başardım vegerçektendeçelikfabrikasınıgördüm."

"Ancakİmparatorluğayaptığımoziyaretten,yaniSiwenna'yagidişimdensonrailkkezticaretinekadaretkilibirsilahhalinesokabileceğimianladım."

"ŞimdikarşılaştığımızbusorunbirSeldonkrizi,Sutt.Seldonkrizlerinidetektekinsanlardeğil,tarihi güçler çözümleyebilir.Hari Seldon gelecekte izleyeceğimiz yolu planlarken göz kamaştırıcıkahramanlıklarıhesabakatmadı.O,dahaçok,genişbirekonomivesosyolojiyeönemverdi.Onuniçindekarşılaşacağımızçeşitlikrizlerinosıradaelimizegeçengüçlerinyardımıylaçözümlenmelerigerekiyor.Yanibuolaydaticaretle!"

SuttkuşkuylakaşlarınıkaldırdıveMallow'unsusmasındandahemenyararlandı."Gerizekâlıbiriolmadığımısanıyorum.Fakatkorkarımbubelirsizsözlerledolukonferansınpekdeanlaşılmıyor."Mallow,"Sözlerimigitgidedahaiyianlayacaksın,"dedi."Şunuunutma:Bugünekadarticaretingücühiçbir zaman önemsenmedi. Kontrolümüzde olan rahipler örgütünün güçlü bir silah sayıldığınainanıldı. İşte bu doğru değil. Ve ben şimdi Galaksideki duruma şöyle bir katkıda bulunuyorum:Rahiplerleilgisiolmayanbirticaretle!Sadeceticaretle!Buyeterincegüçlü.Herşeyibasitvesadebirhale sokalım: Korell şimdi bizimle savaşta. Tabii bunun sonucu olarak da o ülkeyle bütün ticariilişkimiz kesildi. Dikkat ediyor musun, bunu senin için pek basit bir toplama denklemi halinesokuyorum... Ama Korell son üç yıl boyunca ekonomisini bizim ona tanıttığımız atom tekniğinegitgide daha fazla dayandırmaya başladı. Bütün atomlu araç ve gereçleri Korell'e sadece bizsağlayabiliriz.Oküçücük atom jeneratörleri durmaya, aygıtlar arka arkaya çalışmamayabaşladığızamannelerolacakdersin?"

"Önce küçük ev aletleri bozulacak. Senin nefret ettiğin bu durgunluk hali altı ay sürerse, evkadınlarının atom bıçakları artık çalışmaz olacak. Sobaları yanmamaya başlayacak. Çamaşırmakineleri doğru dürüst işlemeyecek. Sıcak bir yaz gününde ısınım kontrol aygıtı birdenbireduruverecek.Peki,bütünbunlardansonraneolacak?"Mallow,Sutt'uncevapvermesiiçinbekledi.

Suttsakinsakin,"Hiçbirşeyolmayacak,"dedi."İnsanlarbirsavaşsırasındaçokşeyekatlanırlar.""Çok doğru. Gerçekten çok şeye katlanırlar. Bu kadınlar oğullarını o bozuk uzay gemilerindekorkunç bir şekilde ölmeleri için yollayacaklar. Sayısız genci. Düşman bombardımanı karşısındametanetledavranacaklar.Birkilometrederinliktekimağaralardabayatekmekvepissuylayaşamalarıgerekiyorsabunudayapacaklar."

Ancaktehlikeylekarşılaşmanınverdiğiovatanseverceheyecanolmadığızamanküçükaksiliklerekatlanmakçokzordur.Hayır,buduraklamadönemisürecek.Nebombardımanolacak,nesavaşılacak.Nedekayıplarverilecek.Böylecekadınlarkesmeyenbirbıçak,yemekpişirmeyenbirmutfaksobasıve kışın buz gibi bir evle karşı karşıya kalacaklar. Bu, onların sinirlerini bozacak. Sonuçta halkhomurdanmayabaşlayacak."

Sutthayretle ağır ağır, "Bütünumudunubunlaramıbağladın?"diye sordu. "Nebekliyorsun?Evkadınlarının ayaklanmalarını mı? Halkın başkaldırmasını mı? Kasaplarla bakkalların birdenbireisyan ederek satırları ve ekmek bıçaklarıyla sokağa fırlayarak, 'Bize Otomatik Süper TemizleyiciAtomikÇamaşırYıkamaMakinemizigeriverin!'diyebağırmalarınımı?"

Page 135: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

Mallowsabırsızca,"Hayır,efendim,hayır,"dedi."Benimböylebirşeybeklediğimyok.Amagenelbirhomurdanmaveöfkedalgasınınetrafayayılacağınıumuyorum.Dahasonraönemlikişilerdebudurumdanetkilenecek.""Buönemlikişilerdekim?"

"Korell'in sanayicileri, fabrika sahipleri, üreticileri. Bu durgunluk iki yıl sürdüğü takdirde,fabrikalardakimakinelerbirerbirerbozulmayabaşlayacak.BizbütünofabrikalarıA'danZ'yekadaratommakineleriyledonattık.Bufabrikalarınsahipleribirdenbire iflasedecek,mahvolacaklar.Ağırendüstrilerdededurumaynıolacak.Adamlarbirdebakacaklarki,çalışmayanhurdamakinelerdenbaşkahiçbirşeyleriyok.""SenKorell'egitmedenöncedefabrikalargüzelceçalışıyorlardı,Mallow."

"Evet, Sutt, çalışıyorlardı. Ama şimdiki kazancın ancak yirmide biri bir kârla. Atom öncesimakinelere dönülmesi için yapılacak masrafları hesaba katmasan bile, kazanç yine bundan fazlaolmayacak. Sanayiciler, maliyeciler ve sokaktaki adam, Komdor'a karşı çıkacaklar. Onun budurumdanekadardayanabileceğinisanıyorsun?"

"O, canı istediği kadar dayanır. Çünkü bir süre sonra İmparatorluktan yeni atom jeneratörleriistemeyiakıleder."

Mallowmüthiş bir neşeyle güldü. "Ah, işin püf noktasını kavrayamadın, Sutt. Komdor da aynıhatayı yaptı. Zaten hiçbir şeyi anlayamadın, önemli noktaları da farkedemedınl Şimdi, dinle.İmparatorlukhiçbirmakineninyerinebir yenisini yollayamaz. İmparatorlukdaimadevkaynaklarasahipti. Onlar her şeyi gezegenlere, güneş sistemlerine, Galaksinin bütün sektörlerine görehesaplıyorlardı,imparatorluğunjeneratörleridevgibi.Çünküherşeyibirdevgibidüşünüyorlardı."

"Ama biz... Bu bizim küçük Vakfımız, bu bir tek dünyamızda maden kaynakları olmadığı içindaima hesaplı davranmak zorunda kaldık. Daima sıkı bir hesap yaptık. Jeneratörlerimizinbaşparmağımız büyüklüğünde olmaları gerekiyordu. Çünkü ancak o kadarcık bir madenikullanabilirdik. Yeni teknikler ve yöntemler geliştirmek zorunda kaldık. İmparatorluğunanlayamayacağı teknikler ve yöntemler. Çünkü İmparatorluk bilim dalında gerçekten önemlihamleler yapılabileceği çağı çoktan geçmiş ve yozlaşmış. "Bir gemiyi, bir kenti, hatta bütün birdünyayı koruyabilecek büyüklükte atomik güç alanları var. Fakat bir tek adamı koruyacak bir güçalanıoluşturmaları imkânsız.Birkente ışıkve ısıverebilmekiçinaltıkatlıbinalaryaparakbunlarımakinelerle doldurmuşlar. Ben o makineleri gördüm. Oysa bizim jeneratör bu odaya sığabilir.Uzman teknisyenlerinden birine ceviz büyüklüğündeki kurşun bir mahfazada bir atom jeneratörübulunduğunusöylediğimzamanadamazkalsınöfkesindenboğuluyordu."Ah,artıkonlarkendidevmakinelerini bile anlayamıyorlar. Makineler kuşaklar boyunca otomatik bir şekilde çalışıyorlar.Onlarakontrolörlerbakıyor.Bugörevbabadanoğulageçiyor.AmaokoskocabinadabirtekDtüpüyandığıtakdirdebütünotek-adamlardaacizkalacaklar."

"Artık bütün bu savaş, bu iki sistemin çarpışması... İmparatorluklaVakfın arasında bir savaş bu.Küçükle büyük arasındaki dövüş. İmparatorluk bir dünyayı ele geçirebilmek için dev savaşgemilerini rüşvetolarakveriyor.Ancakbusavaşgemilerininekonomikbakımdanhiçbirönemleriyok. Buna karşılık biz ufak tefek eşyalarla onları kandırmaya çalışıyoruz. Savaşta işe yaramayan,amazenginlikvekazançiçinhayatiönemiolanküçükşeylerle."

"Bir kral ya da birKomdor gemileri alabilir.Hatta savaşa da kalkışabilir. Tarih boyunca astığı

Page 136: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

astıkkestiğikestikhükümdarlarşan,şerefvezaferdiye tanımladıklarıbirşeyuğrunauyruklarınınrefahverahatınıfedaetmişler.Amahayattayinedeküçükşeylerönemlidir.KuşkusuzAsperArgo,Korell'deiki,üçyılsonrabaşlayacakolanekonomikkrizekarşıdayanamayacak."

Suttkalkarakpencereyegitti.Mallow'laJael'earkasınıdöndü.Artıkakşamoluyordu.Galaksininbuson sınırlarında birkaç yıldız o sisli, bulut bulut, büyüteç biçimi evrenin önünde ışıldamayaçalışıyordu. O sisli büyütecin içinde. Vakıfla savaşan İmparatorluğun son kalıntıları vardı. Amaİmparatorlukhâlâdaçokbüyüktü.

Sutt,"Hayır,"dedi."Olamaz...""Banainanmıyormusun?"

"Sanagüvenemiyorum.Çoktatlıdillisinvekonuşmandaetkileyici.Korell'eyaptığınilkyolculuksırasındaseniavucumuniçinealmışolduğumusanıyordum.Benipekgüzelkandırdın.Davasırasındaseni köşeye iyice kıstırmış olduğumu düşündüm. Fakat sen yakanı kurtardığın gibi, demagojiylebelediye başkanlığı koltuğuna oturmayı da basardın. Hiçbir dürüst yanın yok. Bir niyetiniaçıklıyorsun,amabununarkasındamutlakabaşkabiramaçgizli.Heraçıklamanınüçanlamıvar.

"Yasenbirvatanhainiysen?Belkiimparatorluğagittiğinzamansanaparavenüfuzvaatettiler.Ozamandatıpkışimdikigibihareketederdin.Düşmanıgüçlendirdiktensonrasavaşçıkmasınanedenolurdun.Vakfıkımıldamamayazorlardın.Herşeyipekaklayakınbirşekildeaçıklardın.Böyleceherkesiinandırırdın."Mallowusulca,"Yaniuzlaşmayacakmıyız?"diyesordu.

"Senhemendefnedilmelisin.Yakendinçıkargidersinyadasenibizatarız."

"Sanauzlaşmadığıntakdirdenelerolacağınısöyledim.Seniuyardım."

Jorane Sutt'un yüzü ani bir öfkeylemosmor kesildi. "Ben de seni uyarıyorum, Smyro'luHoberMallow!Benitutukladığıntakdirdesanadaamanverilmeyecek!Adamlarımseninleilgiligerçeklerietrafayaymakiçinhiçdurmayacak,ellerindengelenleriyapacaklar!Vakıfhalkıdayabancıbelediyebaşkanına karşı birleşecek! Onlar kaderlerini çok iyi biliyorlar. Bir Smyro'lu bunu hiçbir zamananlayamaz.Bubilgileridesenimahvedecek."

Hober Mallow içeri girmiş olan iki muhafıza usulca, "Onu götürün," diye emretti. "Kendisinitutukluyorum."Sutt,"Busonşansın,"dedi.

Mallowsigarınıtablayabastırdıvebaşınıdakaldırmadı.

Beş dakika sonra Jael kımıldanarak yorgun yorgun, "Eh," diye mırıldandı. "Böylece gadreuğramışbirmazlumsimgesideyaratmışoldun.Şimdineyapacağız?"

Mallow tablayla oynamaktan vazgeçerek kafasını kaldırdı. "O benim tanıdığım Sutt değil artık.Gözlerinikanbürümüşbirboğadanfarksız.Galaksi!Bendennekadarnefretediyor!""İştebuyüzdendeçokdahatehlikeli."

"Dahatehlikelimi?Saçmalama.Adamartıkbütüntakdirveyargıgücünükaybetmiş."Jaelöfkeyle,"Kendine fazla güveniyorsun, Mallow," dedi. "Halkın ayaklanması olasılığı bulunduğunudüşünmüyorsun."

Mallow'unyüzündesertbirifadebelirdi."Sanasonkezsöylüyorum,Jael.Halkayaklanacakdeğil."

Page 137: Isaac Asimov Vakıf1-Vakıf Imparatorluk

"Kendindençokeminsin!"

"BenSeldonkrizinegüveniyorum,Jael.Bunlarıniçtevedıştaçözümlenmeleriningerekliolduğudüşüncesine inanıyorum. Demin Sutt'a açıklamadığım bazı şeyler var. Sutt, Vakfı dini güçlerinyardımıyla kontrolü altına almaya çalıştı. Dış dünyaları kontrol ettiği gibi. Ama başarılı olamadı.BundandaSeldon'unplanındaartıkdininbiryeriolmadığı anlaşılıyor.Dinigücün rolü sonaerdi."Ekonomik kontrolün etkisi bundan farklı. Bana Salvor Hardin'in eski bir sözünü sık sıktekrarlatıyorsun. 'Bir atom silahı iki tarafa da nişan alabilir.'Korell bizimle yaptığı ticaret sonucuzenginleşti.Ancakbizdebusayedezenginolduk.Korellbizimle ticaretyapmadığı için fabrikalarıiflaseder,dışdünyalarınrefahıekonomikambargoyüzündensonaererse,bizimfabrikalarımızdaiflasederverefahsonaerer."Vekontrolümaltındaolmayanbirtekfabrika,birtekticaretmerkezivenakliyatşirketideyok.Sutthalkıgaleyanagetirmekiçinpropagandayabaşladığıanbunlarınhepsinideyerlebiredebilirim.Sutt'unpropagandasınınbaşarılıolduğu,hattaetkiliymişgibigözüktüğüheryerderefahınsonaermesinisağlarım.Propagandanınbaşarılıolmadığıyerderahatverefahdevameder. Çünkü fabrikaları çalışır. "Aynı mantığı uygularsak o zaman Korell halkının refah uğrunabaşkaldıracaklarını da anlarız. Bu oyun sonuna kadar oynanacak." Jael, "O halde," dedi. "Sen birplütokrasikuruyorsun.Burayıbirtüccarlarveticaretkrallarıülkesihalinegetireceksin.Peki,ilerideneolacak?"

Mallowbaşınıkaldırdı.Yüzündesıkıntılıbirifadevardı.Öfkeyle,"Gelecekbenimüzerimevazifemi9" diye bağırdı. "Herhalde Seldon ileride olacakları hesapladı ve hazırlık yaptı.Vakıf gelecektebaşkakrizlerledekarşılaşacak.Paranıngücüde,dininkuvvetigibi etkisizbirhalegirdiği zaman!Benbugünbirsorunuhallettim.Bundansonrakisorunlarıdabeniizleyenlerçözümlesinler."

KORELİ ... Üç yıllık bir savaştan sonra Korell Cumhuriyeti kayıtsız şartsız teslimoldu. Bu tarihin en çarpışması az savaşıydı. Bu olaydan sonra Hober Mallow dahalkın kalbinde, Hari Seldon ve Salvor Hardin'in yanında yerini aldı. GALAKSİANSİKLOPEDİSİ