12
Ekim 2006 * Sayı 17 * Fiyatı 0.5 YTL k k amu amu e e mekçileri mekçileri b b ülteni ülteni KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ! e-mail: [email protected] İ İ İ ş ş ş g g g ü ü ü v v v e e e n n n c c c e e e s s s i i i n n n i i i n n n g g g a a a s s s p p p ı ı ı n n n a a a , , , ö ö ö z z z e e e l l l l l l e e e ş ş ş t t t i i i r r r m m m e e e s s s a a a l l l d d d ı ı ı r r r ı ı ı s s s ı ı ı n n n a a a , , , m m m e e e z z z a a a r r r d d d a a a e e e m m m e e e k k k l l l i i i l l l i i i ğ ğ ğ e e e , , , e e e s s s n n n e e e k k k ü ü ü r r r e e e t t t i i i m m m e e e , , , s s s o o o s s s y y y a a a l l l h h h a a a k k k l l l a a a r r r ı ı ı n n n g g g a a a s s s p p p ı ı ı n n n a a a , , , s s s e e e f f f a a a l l l e e e t t t ü ü ü c c c r r r e e e t t t i i i n n n e e e k k k a a a r r r ş ş ş ı ı ı m m m ü ü ü c c c a a a d d d e e e l l l e e e y y y i i i y y y ü ü ü k k k s s s e e e l l l t t t e e e l l l i i i m m m ! ! ! Kasım ayındaki işbırakma eylemine tabanda hazırlanalım!

Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

Citation preview

Page 1: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

EEkkiimm 22000066 ** SSaayyıı 1177 ** FFiiyyaattıı 00..55 YYTTLL

kkamu amu eemekçileri mekçileri bbülteniülteniKURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ!

e-mail: [email protected]

İİİİ şşşş ggggüüüüvvvveeee nnnncccc eeeessss iiii nnnniiii nnnn ggggaaaassssppppıııı nnnnaaaa ,,,, öööözzzz eeee llll llll eeeeşşşş tttt iiii rrrrmmmmeeee ssssaaaallll dddd ıııı rrrr ıııı ssss ıııınnnnaaaa ,,,, mmmmeeee zzzzaaaarrrrddddaaaa

eeeemmmmeeeekkkk llll iiii llll iiii ğğğğeeee ,,,, eeeessssnnnneeeekkkk üüüürrrr eeee tttt iiiimmmmeeee ,,,, ssssoooossss yyyyaaaa llll hhhhaaaakkkk llll aaaarrrr ıııınnnn ggggaaaasssspppp ıııınnnnaaaa,,,, sssseeee ffff aaaa llll eeee tttt

üüüüccccrrrreeee tttt iiiinnnneeee kkkkaaaarrrrşşşş ıııı mmmmüüüücccc aaaaddddeeee llll eeeeyyyy iiii yyyyüüüükkkksssseeee llll tttt eeee llll iiii mmmm!!!!

Kasım ayındaki işbırakmaeylemine tabanda hazırlanalım!

Page 2: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

2

15-31 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşen toplugörüşme sürecinde KESK 4. turda görüşmelerdençekildi. Anlaşmazlıkla sonuçlanan görüşmelersonrasında Kamu-Sen ve Memur-Sen UzlaştırmaKurulu’na başvurdu. 7 Eylül’de çalışmalarınıtamamlayan Uzlaştırma Kurulu önerilerini açıkladı.Ancak bu öneriler hükümet tarafından dikkatealınmadı. Dört yıllık toplu görüşme deneyimleriUzlaştırma Kurulu’nda sonra Bakanlar Kurulu’nunkesin kararını açıkladığını göstermesine rağmen busene AKP, 21 Eylül’de sendikaları yeniden görüşmeyeçağırdı. Kuşkusuz bunda seçim hazırlıklarının belli birrolü vardır.

Toplu görüşme sürecinin temel konusu geçenyıllarda olduğu gibi bu yıl da ücretlerdi. Ancak,önceki yıllarda olduğu gibi, görüşme süreci dahabaşlamadan hükümet 2007 için öngördüğü zamoranını açıkladı. İMF mali (bütçe) dengeninbozulmaması için kamu emekçilerine yapılacakzammın %5’i geçmemesini buyurmuştu. Hükümette

İMF’nin emrine uygun davranarak 2007 için en düşükmaaş alan memurlar için %4, en yüksek maaş alanmemurlar için %3 zam yapma kararı aldı. Hükümet,kamu emekçilerini ilgilendiren diğer sorunlar için debenzer bir tutum takınarak İMF’nin öngördüğüyapısal düzenlemelerin gereklerine uygun davrandı.

Uzlaştırma Kurulu ve görüşmeler

Uzlaştırma Kurulu 2007 yılı için alt derecedekimemur maaşlarına her dönem için %6, diğer memurmaaşlarına ise %5 oranında zam yapılmasını önerdi.Ek ödeme almayan personele 2007 yılının ilk altıayında 130 YTL, ikinci altı ayında ise 150 YTLolarak belirlenmesi de öneriler arasındaydı. Ama buönerilerin hiçbiri AKP hükümeti tarafından ciddiyealınmadı.

Uzlaştırma Kurulu, sendikaların yaptığı çalışmakoşullarının düzeltilmesi, sendikal hakların güvenceyealınması, bunun için anayasa değişikliğine gidilmesi

Toplu görüşme süreci üzerine değerlendirmeler...

Kasım ayında işbırakmaya tabanda hazırlanalım!

Page 3: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

3

önerilerini 4688 sayılı yasayla düzenlenen toplugörüşmelerin kapsamının nakdi ve ayni yardımlarlasınırlandığını ileri sürerek değerlendirmeye almadı.

4688 sayılı yasanın, kamu sendikalarını “ücretsendikacılığı” çizgisine hapsettiği bilinen bir gerçek.Ancak ne var ki bu cendereden çıkılmasını da kamuemekçileri hareketinin mücadele düzeyi sağlayacaktır.Zira çalışma ve yaşama koşullarını emekçilerinbelirlemesi gerekiyor. Uzlaştırma Kurulu’nuniradesinin emekçilerin iradesinin yerine geçirilmesikabul edilmemelidir. Bu nedenle çoğu zaman sendikakonfederasyonlardan daha ileri talepler ileri sürse deUzlaştarmı Kurulu’nun varlığı hiçbir biçimde haklıgörülmemelidir. Sonuçta Kurul da, sınıfmücadelesinin seyrine göre belirlenen iş yasalarını vemevzuatları kendisine baz almaktadır. Bu nedenleUzlaştırma Kurulu’na başvurmayı reddederekişlevsizleşmesi, sönümlenmesi sağlanmalıdır.

KESK ve görüşmeler

KESK görüşmelerde, yetkiyi alan Kültür Sanat-Sen’le katıldı, “Toplu sözleşme hakkımız vardır,kullanacağız” şiarıyla yeraldı. Buna uygun bir söylemve pratik hat izledi. Şiarın kendisi İ. Hakkı Tombul’unsöylemiyle İLO ve Anayasa normlarına dayanıyordu.Bundandır ki emekçilerin inisiyatifi, fiili-meşrumücadele pratiği ve onun getirdiği, getireceğikazanımlar hayat bulamadı.

Eğitim-Sen ve Tüm Bel-Sen’in yetkiyi kaybetmişolması KESK’in, hiçbir yaptırımı ve etkisi olmayantoplu görüşme masasına güçsüz ve iddiasız oturmasınıda beraberinde getirdi. Diğer sendikaların, hükümetleaçık işbirliği yaparak KESK’i dışlayıcı tutumları, 23-24 Ağustos’ta Güvenpark’da oturma eylemi yapankamu emekçilerinin basıncıyla birleşince KESKyönetimi kaçınılmaz olarak görüşmelerden çekilmekararı almak zorunda kaldı. Bu anlamıyla, KESK’intoplu görüşmelerden çekilmesi yönetimin tercihindendeğil zorunluluktan kaynaklandı.

Fakat zorunluluğun ürünü de olsa bu tutum, bugüniçin ileri bir adımdır. Zira yapılan kimi anketlerde veeylem alanlarında görüldüğü üzere kamuemekçilerinin toplu görüşme oyunundan bir beklentisi

bulunmamaktadır. Hatta hükümetin uzantısı gibidavranan sendikalar da bu güvensizliğe vurguyapmaktadır. Örneğin Memur-Sen Genel BaşkanıAhmet Aksu, “Bakanlar Kurulu tarafından memura2007 yılı için önerilen zam oranının, memurları hayalkırıklığına uğratmanın yanı sıra, çalışanların toplugörüşmelere olan güvenini de sarstığı”nısöyleyebilmektedir. Benzer açıklamalar Kamu-Sentarafından da yapılmaktadır.

Kuşkusuz bu sendikaların bugünkü çıkışları kamuemekçileri hareketini ileriye taşımaktan ziyade üyetabanlarını korumaya yöneliktir. Bu sendikalar,görüşme sürecinde “hükümetin uslu çocuğu” olmagörüntüsünün emekçiler üzerinde yarattığı olumsuzetkiyi ortadan kaldırmak için bu tarz çıkışlaryapmakta, orta yollu tehditler savurmaktadırlar. Tümbunların ardında yatan ise emekçiler üzerindekikontrollerini yitirme korkusu ve telaşıdır.

İşyerlerindeki kamu emekçileri tarafından da artıkbir oyun olarak görülen ve hiçbir anlamı kalmayantoplu görüşmelerden çekilen KESK anlamlı bir adımatmıştır. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi butercihin değil zorunluluğun sonucudur. Çünkügörüşmelerden çekilerek Kasım ayında işbırakıyoruzaçıklaması yapan KESK’in buna uygun bir mücadeleprogramı ve takvimi yoktur. Görüşmelerden çekilerekKasım ayında işbırakacağını açıklayan KESK’in biran önce iş yerlerine dönmesi, bu süreci örgütleyecektaban inisiyatiflerini yaratması gerekmektedir. Bugünyapılması gereken budur. Saldırıları püskürtene,insanca yaşama ve çalışma koşulları sağlayana kadarkararlılıkla mücadele etmek, grev hakkını grevyaparak kazanmak, bu süreci de ilmek ilmek tabandaörmek, örgütlemektir.

Önemli olan bir diğer nokta da Kasım ayındayapılacak iş bırakma eyleminin arkasının gelmesidir.Bu eylem saldırıları kamu emekçilerinin gündeminesokacak bir uyarı eylemi niteliği taşımalıdır. Zirasermaye devleti peşpeşe ve bütünlüklü bir şekildesaldırmaktadır. Emekçiler de bu savaş ilanını görmeli,sürece bütünlüklü ve topyekûn hazırlanmalıdır.

Görüşmelerden çekilme tutumuna rağmen bugünyapılmayan da budur.

Page 4: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

Kasım’da iş bırakmaya hazırlanalım!

Kasım ayında yapılması planlanan iş bırakmaeylemine kadarki süreç iyi değerlendirilebilirse kamuemekçileri hareketinin yeniden ayağa kaldırılmasındaciddi bir olanakelde edilebilir.Zira mevcuttoplumsal vesosyal sorunlargerek emekçileriçerisinde vegerekse de işçisınıfı içerisindeciddi tepki vehoşnutsuzlukbiriktirmişdurumdadır.Öyle ki, işçi veemekçilerin düzenden vekurumlarından beklentilerison derece zayıflamışdurumdadır. Dahası düzen, butepki ve hoşnutsuzlukbirikimini zayıflatacak birmanevra imkanına da sahipbulunmuyor. Dışarıdaemperyalizme ve siyonizmesavaş taşeronluğu, içerde işçive emekçiler üzerindeki sömürü ve baskı koşullarınıalabildiğine arttırmak dışında başka bir seçeneğesahip de değil.

Bu olanaklar ortadayken, KESK yönetimininbugüne kadar izlediği politik-pratik tutum acilgörevleri yerine getiremeyeceğini göstermektedir.KESK yönetiminin en son 5 Eylül mitingindeki görevsavmacı tutumu, mitingin ön hazırlık sürecini boştabırakması, alanı alelacele boşaltma uğraşları bu sürecikarşılayamayacağını bugünden göstermektedir. KESKyönetimi uzlaşmacı, pasifist anlayışını ve mücadeleçizgisini korumaktadır.

KESK yönetimi Kasım’da iş bırakacağınıdillendirmek dışında süreci seyretmekle yetiniyor.Toplu görüşmelerden çekilmenin, UzlaştırmaKurulu’na başvurmamanın tabanda sağladığı “güven”

emekçilerin birlikteliğini sağlamaya dönük, eylemlibir süreçle taçlandırılabilirdi. KESK yönetimi bututum, çaba ve iradeden yoksun olduğunugöstermektedir.

Bu irade ve gücü gösterecek olan ilerici, devrimci,sosyalist kamu emekçileridir.Sendika yönetimlerinin ikirciklive oyalamacı tutumlarını teşhirederken diğer yandan tabandakikamu emekçilerini hareketegeçirmek için mücadeleyiörgütlemek günün acil görevleriarasındadır.

İlerici, devrimci, sosyalistkamu emekçileriKESK’in başınaüşüşmüş, kamuemekçilerihareketinikötürümleştiren,emekçileribirbirine karşıgüvensizliğe itenuzlaşmacıyönetimi etkisizkılmalıdır.

“KESK’inSesi”nde yer alan“bugün kamu

emekçileri mücadelesinin en önemli ihtiyaçlarındanbiri meşru ve fiili mücadele anlayışı ile hizmetüretiminden gelen gücümüzü kullanarak, insanca biryaşam için mücadeleyi bir adım daha ileri taşımaktır”anlayışı artık işyerlerinde, alanlarda hayat bulmalıdır.Bunun yolu işyeri çalışmasından, işyeritemsilciliklerini işler ve işlevli hale getirmekten,işyerlerine dönük somut politika üretmekten, sonuçalıcı bir mücadele programı etrafında tüm emekçileribirleştirmekten, uzlaşmacı yönetimlerden bağımsız işyapabilme gücünden, böylece reformist yönetimleri işyapmaya zorlamaktan ve onlardan hesap sormaktangeçmektedir.

Artık söz eyleme dönüştürülmelidir. SSoossyyaalliisstt KKaammuu EEmmeekkççiilleerrii

4

Page 5: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

5

Özel Öğretim Kurumları Kanunu “ruhban okulu”çerçevesinde yürütülen tartışmalarla gündemegelmişti. Lozan’ın hiçe sayıldığı, Sevr’in yenidenhortlatıldığı üzerinden yasanın gündemleştirilmesigerçek içeriğinin ve amacının gizlenmesine hizmetetmiştir. Bu tartışmalar İMF’nin ve AKP hükümetininişini de kolaylaştırmıştır. Kuşkusuz Türkiye’deyaşayan her ulusun ve etnik grubun kendi dilindeeğitim yapan okullara çocuklarını gönderme hakkıvardır. Ancak Özel Öğretim Kurumları Yasası ne anadilde eğitim hakkını dillendirmektedir, ne de saltruhban okulunun açılmasını amaçlamaktadır.

Bir yasanın amacını en özlü o yasanıngerekçelendirme bölümü anlatmaktadır.Gerekçelendirme kısmı, sorunun nasıl konulduğunuve çözüm olarak neyin işaret edildiğini belirtir.Bundandır ki bir yasanın neye ve kime hizmetettiğini, kimin yararına olduğunu anlamanın ilk yolugerekçelendirmeye bakmaktır. AB’ye uyumçerçevesinde çıkarılan Özel Öğretim KurumlarıKanunu (ÖÖKK) da ancak bu biçimde anlaşılabilir.

ÖÖKK’nın gerekçesinde “eğitimde planlama,öğretim programlarını geliştirme, denetleme vekoordinasyon işlevi dışındaki hizmetlerin özel sektörtarafından yürütülmesi, devletin eğitim yükünühafifleteceği gibi finans sorunlarının aşılmasında daetkili olacak ve daha kaliteli eğitim verilmesindeolumlu gelişmelere ortam hazırlayacaktır”denilmektedir. Böylelikle amacın eğitimin tamamenpiyasaya açılması, eğitim hizmetlerinin piyasatarafından verilmesi olduğu açıktan belirtilmiş oluyor.

İşaret edilen bir diğer nokta yasayla eğitiminfinans sorununun çözüleceği, devlet için yükolmaktan çıkarılacağıdır. Tabii ki bu gerekçe eğitimhizmetlerinin köklü sorunlarının bir bir anlatıl-masından sonra ortaya konuyor. Ancak yasanınöngördüğü uygulamalara baktığımızda amacın hiçtedevletin yükünü azaltmak olmadığı, tersine varolankaynakların yaygın-parasız eğitim için kullanmaktan

ziyade, özel öğretim kurumlarının kapasitesinigeliştirmesi için kullanılması tercihi olduğugörülecektir. Özetle devlet “kamusal” eğitimdenyaptığı kesintileri özel sektöre aktarmayıhedeflemektedir.

Yasa ne getiriyor?

1. Özel Öğretim Kurumları Yasası’yla özel okulaçmak için gerekli olan sermaye ve kadro bulundurmaşartı ortadan kaldırılıyor, açmak için gerekli olanizinlerin verilmesi merkezden alınıp valiliklereveriliyor. Böylelikle özel okul açmak kolaylaştırılıyor.

2. Kâr amacı güden ve özel işletme gibi çalışanözel öğretim kurumlarının elektrik, su, doğalgaz gibigiderleri devlet okullarıyla aynı biçimdefaturalandırılacak. Özel okulların kampüsleri içinbedelsiz arazi tahsis edilebilecek.

3. Devlet okullarında çalışan öğretmenler aynızamanda özel okullarda da çalışabilecek. Böylelikleözel okullara eğitimci kadro akışı sağlanacak. Devletsadece mali olarak değil insan kaynağı bakımından daözel okulları desteklemiş oluyor.

4. Eğitim kurumları reklam yapabilecek.Böylelikle eğitim hizmetleri tam olarak ticari malolarak görülmüş olacak.

5. Tüm bunlara ek olarak “özel okullardan hizmetsatın alınabilecek” ibaresi de yasada yer almaktadır.Bu eğitim hizmetlerinin uzun vadede tamamen özelsektör tarafından verileceğini ya da devlete ait olsa dabu kurumlardaki hizmetlerin özel sektör tarafındankarşılanacağını göstermektedir.

Eğitimin özelleştirilmesini amaçlayan ÖzelÖğretim Kurumaları Yasası’nı çöpe atmak gerekiyor.Eğitimi ulaşılmaz kılan bu yasal düzenlemeye karşı“Herkese parasız, anadilde eğitim hakkı!” talebiylemücadele etmeliyiz.

Özel Öğretim Kurumları Kanunu meclisten geçti...

Eğitim tamamen piyasaya açılıyor!

Page 6: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

M K

Farklı tarihlerde birkaç kez değişik rötuşlaryapılarak gündeme getirilen “yeni personel rejimikanun taslağı” bu kez toplu görüşmelerin üçüncüturunda, sendikalara “Yeni Devlet Memurları YasaTasarısı Taslağı” adıyla sunuldu.

Kamu Emekçileri Bülteni sayfalarında defalarcaele aldığımız konuyu Sosyalist Kamu Emekçilerihenüz Eylül ‘03’te KEB özel sayısı olarak çıkarılanve kölelik yasaları paketini ele alan broşürdeişlemişti. “Kamu Yönetimi Reformu: Kapsamlı birözelleştirme ve köleleştirme operasyonu! Genelgrev için hazırlanmalıyız!” başlıklı broşürün ardındanEkim ‘04’te çıkarılan Kamu Personeli KanunuTasarısı ile iş güvencemiz kalmıyor... Sözleşmeliköleliğe geçit vermemek, kamu hizmetlerininözelleştirilmesine dur demek için grev silahınıkuşanalım!” başlıklı broşür ise sözkonusu kölelikyasasına yeterince açıklık getirmektedir. Bugüngüncelliğinden hiçbir şey yitirmiş değildir. Ne yazıkki yasanın boyutu, kapsamı ve ciddiyeti sendikayönetimleri tarafından bilinmesine rağmen bugüne

kadar hiçbir şey yapılmamıştır. Saldırılar karşısında sermaye

hükümetleriyle pazarlıktan başkabir şey yapmayan sendikabürokratları, yağmasalar dagürlemekten geri durmamışlardır.Lafa gelince aslanlar gibikükreyenler iş eyleme, kesintisiz vekararlı bir mücadele örgütlemeyegelince uzak durmuşlardır.Dolayısıyla bugün hala saldırıyasaları güncelliğini korumakta,pişirilerek bu seneki toplugörüşmelerde konfederasyonlarınönüne konulmaktadır.

Sermaye hükümetinin “reform”adı altında emekçilere dayattığı bu saldırılar İMF-TÜSİAD işbirliği ile hazırlanmakta, bizleri köleceçalışma koşullarına mahkum etmeye çalışmaktadır.İşgüvencesinin gaspı, özelleştirme, kölelik koşulları,sosyal hakların gaspı anlamına gelen bu yasalaryüzlerce yıllık kazanımlarımızı bir çırpıdayoketmektedir.

22 Ağustos ‘06 tarihli “Devlet Memurları KanunTasarısı Taslağı”nda sözleşmeli personelin kapsamıgenişletiliyor. İş yoğunluğunun az olduğu veyakadrolu personel istihdamının gerekli olmadığıhallerde, sağlık, teknik, bilişim, güvenlik ve ulaşımhizmetlerinde sözleşmeli personel ve eğitimdesözleşmeli öğretmen istihdam edilebileceğiöngörülüyor.

Taslakta yer alan 5. Madde’de, “Bu Kanunkapsamındaki kurumlarda kamu hizmetleri,memurlar, diğer personel kanunlarına tabi olarakçalışan personel, sözleşmeli personel ile geçicipersonel ve işçiler eliyle yürütülür” deniliyor.

TToopplluu ggöörrüüşşmmee ssüürreecciinnddee mmaassaayyaa ““yyeennii ppeerrssoonneell rreejjiimmii ttaassllaağğıı”” kkoonnuulldduu......

Sermaye devleti işgüvencesini ve sosyalhakları gaspetmeye hazırlanıyor!

Page 7: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

Taslakta “Ödev ve Sorumluluklar” başlığınıtaşıyan bölüm ise şöyle; “Memurlar siyasi partilereüye olamaz; görevlerini yerine getirirken herhangi birsiyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararınıhedef tutan bir davranışta bulunamaz; dil, ırk, cinsiyet,siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımıyapamaz; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlıbeyanda ve eylemde bulunamaz ve bu eylemlerekatılamaz”. Sermayenin egemenliğini koruyan vesömürü sistemini sürdürmek için toplumsal yaşamdadil, din, ırk, cins ayrımlarını körükleyen devlet kamuemekçilerinin siyasat yapma hakkını yasaklıyor.Toplumsal yaşamda sınıflar arası uçurumu, işçi veemekçilerin tepkisini baskı ve zorla sindirmeyeçalışan devlet, memuruna, “görevini yerine getirirkenherhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararınıveya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazsın”diyor. “Bunu ancak ben yaparım, ben büyükpatronların çıkarı için işçileri köleleştirim,memurun işgüvencesini, sosyal haklarınıgaspederim” diyor.

Tasarıda yeralan Yasaklar bölümündeMadde 27’de şunlar söyleniyor, “Memurlarıntoplu olarak göreve gelmemeleri veya hizmetinyavaşlatılması veya aksatılması sonucunudoğuracak eylemlerde bulunmaları yasaktır.”

Grev yasağını 28. Madde şöyletanımlanıyor, “Memurların greve kararvermeleri, grev düzenlemeleri, ilan etmeleri vebu yolda propaganda yapmaları yasaktır.Memurlar, herhangi bir greve veya grevteşebbüsüne katılamaz, grevi destekleyemezveya teşvik edemez”.

Disiplin cezalarında ise memurluktançıkarma cezasına neden olacak eylemler şuşekilde ifade ediliyor, “Memurluktan çıkarmacezası verilmesini gerektiren fiil ve hâllerşunlardır: a) İdeolojik veya siyasî amaçlarlakurumların huzur, sükun ve çalışma düzeninibozmak; boykot, işgal, engelleme, işiyavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmakveya toplu olarak göreve gelmemek, bunlarıtahrik ve teşvik etmek veya yardımdabulunmak,

b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasî veyaideolojik amaçlı bildiri, afış, pankart, bant vebenzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veyabunları kurumların herhangi bir yerine asmak veyateşhir etmek,

c) Siyasî partiye üye olmak,ç) İzinsiz veya özürsüz olarak bir yılda toplam

yirmi gün göreve gelmemekÖzetle tasarı kitlesel işten atmaların önünü açıyor,

özelleştirmeleri hızlandırıyor, kamu alanında esnekçalışmayı yaygınlaştırıyor, sendikal örgütlenmeyiolanaksız hale getiriyor, iş güvencesini gaspediyor,kamu emekçilerini tümden köleleştiriyor.

Bu yasayı püskürtmek mümkündür. İzlenmesigereken yol da bellidir. Yapmamız gereken grevsilahını kuşanmak ve kararlı bir mücadeleyeyönelmektir.

SSoossyyaalliisstt KKaammuu EEmmeekkççiilleerrii

Page 8: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

8

2006-2007 eğitim ve öğretim yılı daha öncekiyıllarda birikmiş sorunların daha da katlanmasıylaaçılıyor.

Herşeyden öncesorunların ülkemizinekonomik ve politikdüzlemindenbağımsızçözülemeyeceğigerçeğini görmemizgerekiyor. Sorunlarınçözümünüeğitimcilerin iyiniyetli çabalarınabırakmakçözümsüzlüğünkendisi olacaktır. Tek başlarınaeğitim emekçileri ve velilerin dağgibi birikmiş, çıkmaza girmişsorunları devlet politikalarındanyadsınarak çözülemez. Eğitimin öznelerinden biri olaneğitim emekçileri her geçen günhızla yoksullaşmaya devam ediyor.Uzun yıllardır sermaye, fedakarlığıemekçilerin sırtına yüklemiştir.Devlet sermaye kesiminden bilerek ve isteyerekalmadığı vergi gelirlerinin faturasını tüm çalışankesimlerden çıkararak her geçen gün emekçilerinyaşam kalitesini düşürmekte ve emekçileri sefaletemahkum etmektedir. Son toplu görüşmeler sonucundaçıkan ücret zamları emekçilerin nasıl gözdençıkarıldığının en son örneği olmuştur. Her geçen gündaha da yoksullaşan eğitim emekçileri yeni eğitimdönemine buk oşullarda “merhaba“ dedi. Devlet kadrolu, sözleşmeli, ücretli uzman vb. konumfarklılıkları yaratarak kamu emekçilerini bölmeye veucuz iş gücü yaratmaya çalışmaktadır. Özelleştirmepolitikalarının bir sonucu olarak farklı ücret ve

yetkilerle donatılan eğitim emekçileri birer köleolmaya zorlanmaktadır. Aynı nitelikte iş yapanemekçilerin “Eşit işe eşit ücret!“ talebini yok

saymaktadır.Bu haksız uygulamalarla aynı

zamanda sendikal örgütlenmeninönüne de barikat örmektedir. Sermayedevleti işçi ve emekçilere yöneliksosyal yıkım politikalarını yaşamageçirebilmek için suskun, yılgın veörgütsüz bir toplum hedeflemektedir.Bunun için gereken her aracıkullanmaktadır.

Kamu emekçilerionyıllardıryürüttükleri hak almamücadelesindedevletin her türlüterörü ile karşı karşıyakalmışlardır. İnsancayaşam talebi ilealanlara çıkanemekçilere “terörist“diyen bu devletgerçekte kendisinin enbüyük terör aygıtı

olduğunu defalarca göstermiştir.Egemen sermaye sınıfının çıkarı söz konusu oluncatam tekmil yasası, ordusu, emniyet gücü seferberolmuş, emperyalizme uşaklıkta da sınır tanımamıştır.Söz konusu işçi ve emekçiler olunca elbette suskunkalmamış mücadele eden emekçileri sürgün,soruşturma, katletme vb. her yolla sindirmeyeçalışmıştır.

Okulların açılmasıyla eğitimin diğer öznesi olanveliler de birçok sorunlarla karşı karşıyadır. Kayıtlarsırasında istenen dudak uçuklatıcı paralar, uzayıpgiden listeler, servis ücretleri vb. daha şimdidenvelileri canından bezdirmiştir. Oysa Anayasa’da hala

Yeni bir eğitim yılına girerken eğitimin durumu;

Sömürü, baskı, soygun ve eşitsizlik!

Page 9: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

9

Yargıda adalet istiyoruz temasıyla 4 Eylül 2006tarihinde başlatmış olduğumuz İzmir-Ankarayürüyüşümüz, 6 Eylül 2006 tarihinde yapılan basınaçıklaması ve yargı emekçilerinin sorun ve çözümönerilerinin yer aldığı dosyanın Adalet Bakanı’nasunulmasıyla sona ermiştir.

Başkanlar Kurulu’nda alınan karar doğrultusunda,Adalet Bakanlığı merkezi komisyonu oluşturulmuş,eylemliliğin alt yapısı hazırlanmıştır. İzmir’dencoşkulu bir karşılamayla uğurlanan yürüyüş kolusırasıyla Manisa, Balıkesir, Bursa, Eskişehir’de yargıemekçileri ile buluşmuş, Ankara’da yapılmak istenen

merkezi basın açıklaması Ankara Valiliği’nin anti-demokratik uygulamaları ve saldırgan yaklaşımındandolayı gecikmeye uğramış olsa da, yargı emekçilerininsorunlarının dillendirildiği basın açıklaması yapılmış,taleplerin yer aldığı dosya Adalet Bakanı’na sunulmaküzere özel kaleme bırakılmıştır.

Adalet Bakanlığı’nda yetkili olan Sendikamızın;yargı çalışanlarının sorunlarına bundan sonra da sahipçıkmaya devam edeceğinin, dosyada sunulansorunların takipçisi olacağının Adalet Bakanlığı’nca vekamuoyunca bilinmesini istiyoruz.

14 Eylül ‘06

BBüürroo EEmmeekkççiilleerrii SSeennddiikkaassıı’’nnıınn ((BBEESS)) 44--55--66 EEyyllüüll YYüürrüüyyüüşşüü üüzzeerriinnee yyaappttıığğıı aaççııkkllaammaa......

Mücadelemiz devam ediyor!

ilköğretim zorunlu ve parasızdıryazmaktadır. Kendi anayasasınıyok sayan, ulusal ve uluslararasısermayeye hizmette kusuretmeyen, emperyalizme uşaklıktasınır tanımayan bir devletle karşıkarşıyayız.

Eğitim ve öğretimin üçüncüöznesi olan öğrenciler açısındanda durum farklı değildir. Hergeçen gün eğitimde fırsat eşitliğidengesi öğrencinin aleyhinedeğişmektedir. Bölgeler ve illerarası farklılıklar büyümektedir.Kalabalık sınıflar, öğretmensizgeçen dersler, eğitim donanımınınolmadığı okullar, şiddetintırmandırıldığı okul koridorları… Ayrıca OKSS, ÖSSvs. sınavları ve büyük bir aldatmaca olan soygun aracıdershane maratonu kıskacında geçecek bir yıl…Emekçilerin çocukları da, aileleri ile birliktesermayenin saldırılarına maruz kalacaklar.

Binbir sorunla başlayan eğitimdeki sorunlarınbireysel çabalarla veya küçük katkılarlaçözülemeyeceği çok açıktır. Fırsat eşitliğinin yaratıldığıdemokratik bir eğitim sürecinin oluşturulabilmesi için

ilk görev bu alandaki eğitimcilere ve örgütlülüklerinedüşmektedir. Ancak tekrar etmekte yarar var ki, busorunlar bir sistem sorununa gelip dayanmaktadır.Uygulanan politikalar birbiriyle iç içe girdiğine,saldırıların odağında halkın tümü olduğuna göre, bunakarşı ortak bir mücadele yürütmek ve direniş şarttır.Bize düşen görev yeni direnişler yaratarak geleceğikucaklamaktır.

EEğğiittiimm eemmeekkççiissii// İİzzmmiirr

Page 10: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası(SES) 21 Eylül’de yaptığı basın açıklamasıylaönümüzdeki dört ayın mücadele programınıkamuoyuna duyurdu. “Sağlıkta yıkımıdurduralım!” başlığıyla öne çıkarılan program2007’de uygulamaya konulacak olan SSGSSyasasını ve yaz döneminde ilaç alımı, personeldağılımı üzerine yayınlanan tebliğlerin öngördüğüyeni uygulamaları hedef almaktadır. Bugün sağlıkhizmetlerinde tam anlamıyla bir çöküş yaşanıyor,bu nedenle “Sağlıkta yıkımı durduralım!” sloganıaslında sağlık alanında yapılanların özetinisunuyor.

Programın içeriği

KESK, Haziran ayında sosyal yıkım saldırıları,ücret adaletsizliği ve benzer talepler üzerinden altıaylık mücadele programı açıklamıştı. SES tarafındandeklare edilen program da bu mücadele programınınbileşeni olarak ele alınmalıdır. Programa göre;

* Eylül ayında; İzmir ve Samsun’da bölge mitinglerigerçekleştirildi. Mücadele programı diğer sendikalar,demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilere anlatıldı,katkıları istendi.

* Ekim ayında; yaygın bildiri dağıtımı, stand kurma,afişleme, işyerlerinde geniş katılımlı bilgilendirmetoplantıları, seminerler gibi daha çok sağlıkta yıkımuygulamaları ve sonuçlarını kitlelere anlatmaya dönükbilgilendirme faaliyetleri sürdürülecek.

* Kasım ayında ise; mitingler, kol yürüyüşleri, birgünlük uyarı ve birkaç günlük iş bırakma eylemlerigerçekleştirilecek.

Sağlık hizmetlerinin piyasa koşullarınaterkedildiği bu süreçte, sağlık hakkı için mücadeleetmenin ne kadar yakıcı ve kaçınılmaz olduğunu “vakabaşı ödeme, 119 ilacın ödeme kapsamındançıkarılması” gibi GSS’nin ön adımları olan

uygulamalarla birebir yaşayarak görmekteyiz. SES’inbu koşullarda ortaya koyduğu planlı eylemlilik sürecianlamlı bir adımdır, ancak saldırıyı durdurabilmek içinyeterli olmayacaktır. Programın başarıya ulaşması, dahaönemlisi yıkım saldırılarına karşı mücadelenin dahaileri düzeyde örgütlenmesi, işçi-emekçilerinmücadeleye sevkedilmesi için süreç işyerlerineyayılmalıdır. İşyerlerinde esnek taban örgütlülüklerioluşturularak karar alma mekanizması buradan doğruişletilmelidir, mümkün olduğunca emekçilerinçalışmaya aktif katılımı sağlanmalıdır.

İMF direktifleriyle hayata geçirilen eğitiminözelleştirilmesi, kamuda iş güvencesiz istihdam veesnek üretim, emekliliğin mezara bırakılması vb.politikalar bu çöküşün sadece sağlık hizmetlerindedeğil tüm sosyal alanlarda yaşandığını göstermektedir.Yıkımın tüm alanlarda yaşanması ortak mücadeleninolanaklarını da arttırmaktadır. Tüm işçi ve emekçilerikesen bu saldırılara karşı durabilmek için, örgütlü veyaörgütsüz tüm emekçilerin mücadelede yerini almasıgerekiyor.

SSoossyyaalliisstt KKaammuu EEmmeekkççiilleerrii//AAnnkkaarraa

10

“Sağlıkta yıkımı durduralım!”

Page 11: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

11

DDüünnyyaaddaann……

Kamu emekçileri hakları ve özgürlükleriiçin mücadele ediyor!

Dünyanın hemen her ülkesinde emperyalistsaldırganlığa, neo liberal politikalara karşıemekçiler mücadelelerine devam ediyorlar.Uluslararası durum, özelleştirme politikaları, sağlıkve sosyal güvenlik başta olmak üzere sosyalhakların gaspına karşı emekçiler alanlara çıkıyor.

Fransa’da önde gelen sendikalar, Ulusal Gazİdaresi’nin (GDF) özelleştirilmesinin önünü açanyasa tasarısına karşı 12 Eylül’de ülke genelindeprotesto gösterileri düzenledi ve iş yavaşlatmaeylemine gidildi. GDF’nin yaklaşık 70 bin çalışanıbulunuyor.

Sosyal hakların gaspına karşı daha pek çokülkede eylemler düzenleniyor. Yakın zamandaAlmanya’da sağlık emekçilerinin eyleminden sonra bukez de ABD’li işçiler sağlık hakkı için greve gittiler.ABD’nin Sacramento kentinde 8 bin emekçi, yapılanyeni 5 yıllık toplu sözleşmede kent yönetimininişçilerin sağlık hakkını yok sayması ve toplu sözleşmedışında bırakmayı önermesi üzerine 5 Eylül’de grevegitti. 14 bin kişinin istihdam edildiği sektörde örgütlü5 ayrı sendikanın oluşturduğu sendikal birliktarafından başlatılan grev, bölgede on yıllardır yapılanen büyük işçi eylemi oldu.

Kimi yerde hak gasplarıyla karşımıza çıkan sistem,belli ülkelerde ise doğrudan faşist uygulamalarlabaskıcı rejimini sürdürüyor. Uruguay’da bugüne kadarpolis ya da asker tarafından işlenen suçlar, ülkede“demokrasiye geçiş”ten bir yıl sonra, 1986’da kabuledilen bir yasa uyarınca affediliyordu. 1989’da dareferandumla kabul edilen ve “cezai hükümsüzlükkanunu” olarak adlandırılan yasa, polis ve askerlerihukuki tahkikat kapsamı dışında bırakıyordu. Ancakbu kez rüzgar tersine döndü ve Uruguay diktatörlükdöneminin hesabını sormaya başladı. Uruguay’da1973 ile 1985 arasında iktidardaki dikta yönetimisırasında işlenen suçlar yüzünden ülke tarihinde ilkkez 8 eski asker ve polise suçlamada bulunuldu. Gizli

bir tutukevinde belli bir dönem hapis tutulan solmilitanların ortadan kaybolması, çete oluşturmak gibiuygulamalarla suçlanan sanıklar mahkeme önüneçıkarıldı.

Diğer yandan Ortadoğu’da yaşanan saldırganlıklarave süren haksız savaşa karşı da emekçiler alanlaraçıkıyor. Geçtiğimiz günlerde Ortadoğu turuna çıkanİngiltere Başbakanı Tony Blair Lübnan’da eylemlitepkilerle karşılanmıştı. İsrail’in siyonistpolitikalarının arkasında olan ABD ise, GüneyKore’de yeni üsler açmak ve var olan üslerigenişletmek derdinde. Bunun için yaptıkları girişimlerise Koreli emekçilerin eylemleriyle karşılandı.

Fransa, ABD, Uruguay, Lübnan, Güney Kore...Yapılan bu eylemlere siyonizme karşı direnenFilistin’i, başkanlık seçimlerindeki yolsuzluklara karşıeylem yapan Meksika’yı, enflasyon oranının yüzdebinlere ulaştığı Zimbabve’de kolluk kuvvetlerinerağmen alanlara çıkan emekçileri ve daha onlarcasınıkatmak mümkün. Dünyanın dört bir yanındaemekçiler hakları ve özgürlükleri için savaşımveriyorlar. Türkiye’deki sınıf kardeşleri de kendihakları uğruna benzer bir biçimde öne çıkmakdurumundadırlar.

Sosyalist Kamu Emekçileri/Ankara

Page 12: Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Ekim

Fiyatı: 0.5 YTL * Sayı: 17 * Ekim 2006 * Yayıncı: EKSEN Basım Yayın Ltd.Şti. * Sahibi ve S. Y. İşl. M.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ * Baskı : Özdemir Matbaacılık/İSTANBUL * EKSEN Yayıncılık Büroları Merkez: Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 534 95 90

Haklarımızı kazanmak içinsüresiz iş bırakma eylemine

hazırlanalım...

Grev hakkını grevlekazanalım!