16
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz! Aylık bülten * Sayı 43 Ocak 2012 k k amu e e mekçileri b b ülteni KESK’in çağrısıyla gerçekleşen 21 Aralık uyarı grevi ve iş bırakma eylemi, tüm ülkede on binlerce kamu emekçisinin katılımı ile gerçekleşti. “Grevli toplu-sözleşme hakkı, güvenceli istihdam, insanca yaşamaya yetecek ücret, baskı, ceza ve sürgünlerin durdurulması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması” talepleri ile gerçekleşen www.sosyalistkamu.com [email protected] 21 Aralık grevi üzerine… 21 Aralık kamu emekçileri için yeni bir başlangıç olmalı!

Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

Citation preview

Page 1: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

Mart 2008 H Sayı 25e-mail: [email protected]

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!

Aylık bülten * Sayı 43 Ocak 2012

kkamu eemekçileri bbülteni

KESK’in çağrısıyla gerçekleşen 21 Aralık uyarı grevi ve iş bırakma eylemi, tüm ülkede on binlerce kamuemekçisinin katılımı ile gerçekleşti. “Grevli toplu-sözleşme hakkı, güvenceli istihdam, insanca yaşamaya yetecek

ücret, baskı, ceza ve sürgünlerin durdurulması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması” talepleri ile gerçekleşen

[email protected]

21 Aralık grevi üzerine…

21 Aralık kamu emekçileri için yeni bir başlangıç olmalı!

Page 2: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

bir günlük uyarı grevinde başta sağlık vemaliye emekçileri olmak üzereazımsanmayacak oranda kamu emekçisi işbırakma eylemine katılırken, on binlerceemekçi, alanlara çıkarak taleplerinihaykırdı.

Grev kararının alınmasındakianti-demokratik işleyişe rağmen…

Temmuz ayında gerçekleşen KESKGenel Kurulu’nda kapsamlı bir mücadeleprogramı oluşturulmamış, kamu emekçilerihareketindeki tıkanıklığı aşmaya dönükadımlar atılmamış, aynı zamanda tabanıniradesini esas alan demokratik bir işleyişyerine, tüzük değişikliğiyle Genel Kurulsonrası en yetkili organ KESK GenelMeclisi tayin edilmiştir. Sosyalist KamuEmekçileri, genel kurul sonrasındayaptıkları değerlendirmede KESK GenelMeclisi ile tabanın iradesinin esasalınmadığını ve aslında bürokratizmingenişletildiğini şu sözlerle dile getirdiler:“Eğitim-Sen yönetimini paylaşan

siyasal/sendikal anlayışlar KESK’te de bir

meclis oluşturarak ‘karar alma süreçlerini

tabana yaydıkları’nı, ‘demokratik bir

işleyişe kavuştukları’nı iddia ederek

sorunun özünü karartmış oldular.

KESK Genel Kurulu’nda tüzük

değişikliğine gidilerek Genel Kurul’dan

sonra en yetkili organ olarak KESK Genel

Meclisi’ni atamış oldular. Ancak

işyerlerinden başlayarak şubelere doğru tabanın iradesini ve katılımını esas alan bir işlev ve misyon tanımı

yapmayarak, meclisin neye ve kime hizmet ettiğini göstermiş oldular. KESK Genel Meclisi, konfederasyon genel

kurulunun sendika üyeleri arasından seçeceği 50 üye, KESK Yürütme Kurulu ve sendika genel başkanlarından

oluşturuldu.”

Yine Sosyalist Kamu Emekçileri, 50 delegenin hiçbir sendikal organı, iradeyi ve işleyişi temsil etmediğini,yalnızca KESK bürokrasisinin genişletildiğini ifade etmişlerdi. Aslında genişletilmiş KESK bürokrasisinindemokratik bir işleyişe sahip olmadığını 21 Aralık süreci somut olarak göstermiş oldu. İlk toplantısını 17-18 Eylülgibi erken bir tarihte gerçekleştiren KESK Genel Meclisi, şifaen Aralık ayında bir grevin yapılmasının gerekliolduğunu ifade etmiş, ancak aylar boyunca eylemin somut tarihi ifade edilmediği gibi, herhangi bir program ortayakonulmamış ve çalışmanın konusu da yapılmamıştır. 19-20 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen ikinci genel meclistoplantısı sonrasında KESK (Aralık ayı başlarında), grev yönelimini sağlık örgütlerinin 21 Aralık’ta aldığı grevkararıyla birleştirmeye karar vermiş, grev kararını kamuoyuna ve aynı zamanda üyelere eylemden yaklaşık 15 günönce duyurmuştur. Bu durum aslında KESK’in, bir grev örgütlemekten ziyade, grev hazırlıklarını eylemli birsüreçle örgütleyen sağlık örgütlerinin arkasına sığındığını anlatmaktadır. Grevin en etkin bileşenlerinin sağlık

2 - www.sosyalistkamu.com

Page 3: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

www.sosyalistkamu.com - 3

emekçileri ile KHK saldırısı karşısında tepki gösterenve grev beklentisi içerisinde olan maliye emekçilerindenoluşması bu tanımlamayı doğrulamaktadır. (Maliyeemekçilerinden tepkiler yükselmesine karşın KHKkarşısında hiçbir tutum geliştirmeyen BES GenelMerkezi açısından ise bu grev kararı bir can kurtarmasimidi olmuştur.)

Burada sorun, tekil anlamda grev kararının anti-demokratik bir şekilde alınmasında değil, genel anlamdaKESK’in işleyişinin anti-demokratik bir mekanizmayasahip olmasındadır. Bu yapı ve bürokratik çizginingetirdiği anlayış “grev” gibi ciddi bir eylem biçimini,bir uyarı eylemi algısının ötesine taşıyamamakta ve “işbırakıp alana çıkma” biçimli bir tarzı aşamamaktadır.Yeterli bir ön hazırlık yapılamamasına, kararın geçalınması ve ilgili organlara grev gününden kısa süreönce iletilmesine, süreci işyeri işyeri grev komitelerinedayalı eylemli bir tarzda örgütleyen bir grev süreciyaşanmamasına, tüm hazırlıkların öncü güçlerin kısazaman diliminde yoğun bir şekilde çalışmasınasıkışmasına rağmen 21 Aralık grevi, anlamlı birkatılımla gerçekleşmiştir. Geç alınmış ve yeterli önhazırlık yapılmamış olmasına karşın 21 Aralık grevinianlamlı kılan bir başka olgu ise grev tarihininzamanlama bakımından anlamlı bir tarih olmasıdır. 21

Aralık grevi KHK saldırılarının ortaya çıktığı, 657değişikliğine ilişkin hükümet planlarının kamuoyunayansıdığı, hükümetin tek taraflı olarak yüzde 3 maaşartışını açıkladığı ve toplumsal muhalefeti ezmeyedönük politikaların yaygınlık kazandığı bir dönemedenk düşmesi bakımından doğru bir zamanlamayı ifadeetmektedir.

Kuşkusuz ki tüm olumsuzluklara karşın binlerceemekçinin grevi sahiplenerek alanlara çıkması, herşeyden önce, kamu emekçilerinde biriken öfkeninyansımasıdır. Öyle ki kamu emekçilerine yönelik hakgaspları gün geçtikçe artış sergilemektedir. En başta işgüvencesi ortadan kaldırılmak istenirken, çalışmasaatleri ve usulleri de esnek çalışma ve performanskriterlerine göre yeniden düzenlenmektedir. Toplamolarak, kamu hizmet kurumları bütün halindeticarethaneye, hizmeti alanlar müşteriye ve hizmetisunanlar da tahsildara çevrilmektedir. Tüm bu kapsamlısaldırıların kamu emekçilerinde huzursuzluğa vetepkiye yol açtığı açıktır.

Bir başka açıdan ise 21 Aralık grevi, kapsamlı,sistemli bir çalışma yürütüldüğünde sonucun nasılolabileceğini de göstermiştir. Kısa zaman dilimi içindeKESK ve bağlı sendikaların ilerici, öncü güçlerininçabası ile işyerleri dolaşılarak, emekçilere çağrılar

Page 4: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

4 - www.sosyalistkamu.com

yapılmış, grev anlatılmış, umutsuzluk yıkılmaya çalışılmıştır. Bu kısmi çabalar bile, emekçiler nezdinde karşılığınıbulmuştur.

Bir başka nokta ise, eylemin başarısının asli güvencesinin, belirlenmiş bir tarihe yönelik bir çalışmaörgütlemekten öte, sürekli- sistemli bir faaliyetin örgütlenmesinin belirleyici olduğu gerçeğidir. Keza, kendi içindetüm eksiklik ve yetersizliklerine rağmen maliye ve sağlık emekçilerinin katılımının yüksek olması tesadüf değildir.Her ne kadar sürecin örgütlenmesinde sorunlar ve eksiklikler yaşansa dahi, iki sektörde de sağlıkta dönüşüm veKHK, eşit işe eşit ücret vb. sorun ve talepler ekseninde daha canlı bir sürecin yaşanması, emekçilerin eylemekatılımını artırmış, kısa süre içinde dahi olsa, yapılan çalışma iş bırakmada ve somutta eylemlere katılımda kendinigöstermiştir.

21 Aralık sonrası, bugünden örgütlenmelidir!

21 Aralık eylemi ilerici-öncü kamu emekçilerine genel planda umut ve moral aşılamıştır. Ancak bu denlikapsamlı saldırı ve sorunlar karşısında sonrası adımlar atılmadığı koşullarda, bırakalım saldırıların püskürtülmesini,örgütlülüğün gün geçtikçe erimesi kaçınılmaz olacaktır. Bundan yaklaşık 2 yıl önce gerçekleşen 25 Kasım 2009grevi de, özünde bugün yaşadıklarımızdan farklıdeğildi. Asgari bir başarıyla gerçekleşen 25 Kasımgrevinin arkasından ise, tam anlamıyla bir sessizlikhakim olmuştur.

Dolayısıyla bugün yapılması gereken grevigöstermelik bir şantaj ve uyarı eyleminden, birkaçyılda bir yapılan günübirlik ve sonrası olmayan eylembiçimlerinden çıkarmaktır. Vakit kaybetmeden 21Aralık grevinin arkası gelmelidir. Mücadele farklı araçve yöntemlerle, ortaya konulan mücadele programıekseninde sürdürülmelidir. Genel planda saldırılarkarşısında kazanım elde etmek için gerekli olduğukadar, yakın planda, iş bırakma sonrasındayaşanılabilecek baskı, sürgün v soruşturmalarıengellemek için de bu gereklidir. Bugün, örgütlüörgütsüz tüm kamu emekçilerini kucaklayan, hedefibelli, hak almaya kilitlenmiş ve alana kadar daeylemlilik sürecini devam ettirecek bir hat ve pratik,KESK’in ve tüm kamu emekçilerinin örgütlülüğününtek güvencesidir.

21 Aralık grevi, grev kararının alınmasında yaşanançarpıklıklara, sürecin kısa zaman dilimine sıkışanşekilde zayıf örgütlenmesine rağmen moralyaratmıştır. Ancak daha ileri kazanımlarlaçıkılabilmesi için, KESK’e hakim bürokratik icazetçianlayışın aşılması, fiili meşru mücadele hattının vedemokratik bir işleyişin hakim kılınmasıgerekmektedir. Kuşkusuz ki bu açıdan görev, öncelikliolarak KESK’in içindeki ilerici öncü güçleredüşmektedir.

Sosyalist Kamu Emekçileri

Page 5: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

www.sosyalistkamu.com - 5

“Eşit İşe Eşit Ücret” iddiası ile yayınlanan ve büroişkolunu önemli oranda etkileyen 666 sayılı KanunHükmünde Kararname (KHK) sonrasında özelliklemaliye çalışanları arasında yaygın bir tepki gelişti. GelirUzman Yardımcılarının Ankara’da yaptıkları basınaçıklamasını, Müdür ve Müdür Yardımcıları’nınbakanlık önünde yaptıkları kitlesel basın açıklamasıizledi. Bu sırada Büro Emekçileri Sendikası’nın (BES)çeşitli şubelerinden ilk tepkiler yükselmeye başladı.BES’in “ek ödemelerin emekli keseneğine dahiledilmesi” yönünde başlatılan dilekçe kampanyasınınBaşbakanlık önünde yapılan basın açıklaması ilesonlandırılması dışında merkezi düzeyde herhangi bireylem takvimi açıklamamasının yarattığı boşluk çeşitliuzman derneklerinin platform oluşturarak dar taleplerleAnkara mitingi düzenlemelerinin önünü açtı.

Bu süreçte maliye çalışanları gözünü BES’in alacağıkararlara dikmişti ve bu hala da böyledir. BESMYK’sının herhangi bir mücadele programıçıkarmaması bir yandan sendika şubelerini beklentiyesokar ve vakit kaybettirirken, öte yandan da sendika dışıoluşumların öne çıkmasına vesile oldu. KHK ilemerkez-taşra ayrımı derinleştirilirken, hem merkez ve

taşrada görev yapan uzman kadrolar (veuzman olmayanlar) arasında bir uçurumyaratıldı ve hem de yıllardır aynı masalardaaynı işi yapmalarına rağmen farklı ücretleralan maliye emekçilerinin beklentilerikarşılanmadı. Bu beklentiler karşılanmadığıgibi Maliye Bakanlığı’nın fazla mesaiödeme yetkisi de kaldırıldı. 01.01.2013tarihinden itibaren maliye emekçileri yılboyunca ve büyük bölümü 100 saatüzerinden aldıkları fazla mesai ücretlerini,Bakanlar Kurulu’nun iznine bağlı olarakyılda 6 ay ve yalnızca 50 saat üzerindenalabilecekler.

Maliye çalışanlarından gelişen tepkileritoparlayıp merkezi bir mücadele konusuhaline getirmeyen BES MYK’sı bir kez daha

sınıfta kaldı ve kimi şubelerden eylem programlarıgeliştirilmeye başlandı. Çeşitli illerde işyeri önüeylemleri ve basın açıklaması biçiminde gelişeneylemler, İstanbul’da daha ileri bir seviyeye sıçradı.BES İstanbul 3 Nolu Şube’nin 29 Kasım’da KadıköyVergi Dairesi Müdürlüğü önünden KadıköyPostanesi’ne yaptığı yürüyüşe çoğunluğunu maliyeçalışanlarının oluşturduğu yüzlerce büro emekçisikatıldı. Bu yürüyüş sonrasında bu şubenin önerisi ileTaksim’de gerçekleştirilen yürüyüşe 1.200 büroemekçisi katıldı ve “grev provası” yapıldı. İstanbul 1Nolu şubenin çeşitli “gerekçelerle” katılmadığı bueylemin 21 Aralık’ta önemli bir hazırlık olduğu grevgününde ortaya çıktı. 3 Nolu Şube 21 Aralık’ta önceKadıköy’de 700-800 kişilik bir kitle ile yürüyüşyaparken, Beyazıt Meydanı’na da 500 kişilik bir kitle ilekatıldı. Maliye birimi az olan 2 Nolu Şube de önemli birkitle ile Beyazıt’taki yerini aldı.

21 Aralık grevinin maliye emekçileri içerisindebaşarı ile gerçekleştirilmiş olması merkezi müdahaleolmasa dahi maliye emekçilerinde duyarlılığın önemlioranda gelişmiş olduğunu göstermiştir. Grev sonrasındamaliye emekçileri içerisinde Ankara eylemi beklentisi

Maliye emekçilerinin mücadelesiyeni bir evreye sıçratılmalıdır!

Page 6: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

güçlenmiş bulunmaktadır. Her genel kurulda veyaçeşitli organ toplantılarında sık sık tekrarlanan “BESsınıfta kaldı” sözünü bir kez daha tekrarlamamak içinBES MYK’sı hareketi merkezileştirecek ve tabandakibeklentiye yanıt verecek bir eylem programıçıkarmalıdır. Tarihi bugünden belirlenerek MaliyeBakanlığı önünde binlerce maliye emekçisinin günboyu yapacağı bir oturma eylemi gerçekleştirilmelidir.Eylemin devamının nasıl getirileceği ise bakanlığıneylem karşısındaki tutumu ve eyleme katılım düzeyidikkate alınarak belirlenmelidir. Bu eylemin takviminebağlı olarak eylem öncesinde grev, işyeri eylemleri vb.eylem biçimleri ile bu eylemin altı doldurulmalıdır.

Mücadele talepleri değişen koşullarauyarlanmalıdır

BES uzun zamandır maliyealanında “eşit işe eşit ücret”mücadelesivermektedir. Bumücadelenintemelini aynı masalardaiş yapan ve uzman olanile olmayan arasındakiücret adaletsizliğibelirliyordu. Somut durumbuydu ve talep bunukarşılıyordu. Ne var ki, 666sayılı KHK ile ücretadaletsizliği yeni bir boyutkazanmıştır. Kimi merkez kadrolara1.400 TL’yi aşan artışlar yapılarak merkez-taşra ayrımı derinleştirilmiş ve taşra kadrolarıile kimi merkez kadroları arasında 2.000 TL’yi aşanücret farkı yaratılmıştır. KHK ile aynı işi yapanlararasındaki ücret adaletsizliğine eşit unvanlara sahipuzman kadrolar arasında ve taşrada görev yapan uzmanolmayan kadrolar ile merkez uzman kadroları arasındaücret uçurumu eklemlenmiştir. Yani yatay ücretadaletsizliğine bir de dikey adaletsizlik eklenmiştir.

Yeni koşullar taleplerin de yenilenmesini zorunlukılmaktadır. “Eşit işe eşit ücret” kavramı ortaya çıktığıdönemin özellikleri nedeniyle doğal bir biçimdeemekçilerde “uzman olan ile olmayan” arasındakiücret farkını dile getiren bir talep olarakalgılanmaktadır. Talebin daha da netleşmesi ve tümemekçilerin bu talepte kendisini bulması büyük önem

taşımaktadır. Bu nedenle İstanbul 3 Nolu şubedendoğru yükseltilerek yaygınlaşmaya başlayan “Merkez-taşra ayrımı kaldırılsın! Eşit iş yapanlar ve eşitunvanlar arasında ücrette ve haklarda adalet” şiarı“Eşit İşe Eşit Ücret” şiarına eklenmeli, çalışanlara hemdikey hem de yatay eşitlik istediğimiz anlatılmalıdır.Kısacası hem uzman kadrolarda görev yapan emekçilerve hem de diğer kadrolarda görev yapan emekçilertalepler içerisinde kendisini bulabilmelidir. Butaleplere tüm çalışanların ortak talebi olan “eködemelerin emekliliğe esas kazanca dahil edilmesi”talebi başta olmak üzere diğer talepler eklenmelidir.Taleplerdeki somutluk önemlidir ve taleplerimiz,maliye emekçilerinde gelişen kafa karışıklıklarınıgidermelidir.

Maliye emekçilerigözünü BES’in atacağıadımlara dikmiştir. BESMYK’sının önünde vakitkaybetmeden sürecidoğru değerlendirme ve

gelişen tepkiyi“soğumayabırakmadan”merkezileştirme görevi

durmaktadır. Aksidurumda Nisan ayındayapılacak genel kuruldabir kez daha “sınıfta

kaldık” tespiti yapılacakve geçmişin hatalarını

tekrarladığımızı ilan etmişolacağız. “Sınıfta kaldık” tespiti

yapıp özeleştiri vermek kolaydır. Ancak maliyeemekçileri bu sınıfta kalmanın bedelini ağır ödemekte,mücadeleye duydukları inanç ve sendikayla olanbağları zayıflamaktadır. Şimdi BES MYK’sınınönünde mücadeleyi merkezileştirme ve geliştirme(bakanlık eylemi, grev ve çeşitli sokak eylemleri)görevi durmaktadır. Alınan kararlar sonrasında tümMYK üyeleri illere dağılarak günlerce sürdürülecekçalışmalarda aktif rol oynamalıdırlar. Bunubaşarabildiğimiz ölçüde BES, çalışanlar içerisindemücadeleye ve örgütlülüğe duyulan güveningelişmesinde ve kazanımlar elde edilmesinde önemlibir rol oynayacaktır.

BES üyesi bir Sosyalist Kamu Emekçisi

6 - www.sosyalistkamu.com

Page 7: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

www.sosyalistkamu.com - 7

SSGSS Kanunu sosyal güvenlik ve sağlığınpiyasalaştırılmasına yönelik yeni-liberal zihniyetinürünüdür. 5510 Sayılı Kanun sosyal güvenlik ve sağlığınbir sosyal hak olmaktan çıkarılıp metalaştırılmasıkonusunda çok ciddi bir eşiktir ve ya sadaki hükümler buamaca yönelik düzenlenmiştir. Bu uygulamalarıngerisinde ise emperyalizmin finansmanını sağlayan IMF-DB gibi kuruluşlar, GATS gibi kamu hizmetlerininpiyasalaştırılıp sermayeye peşkeş çekilmesinin önünüaçan sözleşmeler vardır.

Sermaye devleti ve onun temsilcisi AKP hükümetitarafından “reform” olarak nitele nen 5510 sayılı SosyalSigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS)Kanunu’nun bazı hükümleri 1 Ocak 2008, 30 Nisan2008 ve 1 Temmuz 2008 ta rihinde yürürlüğe girmişti.Diğer bütün hükümleri de Ekim 2008 başında yürürlüğegirdi. En başta belirtelim ki SSGSS bir reform, biriyileştirme, bir geliştirme yasası değil, bir köklü geriyegidiştir.

Bu nedenle 2008 Ekim ayı ülkemizin sosyal gü venliksistemi açısından bir dönüm noktası; sosyal sigortalar vesağlık hakları konusunda büyük ge riye dönüşünbaşlangıç tarihidir. 2008 Ekim ayında yürürlüğe girenyasanın memurları ilgilendirmediği öne sürülerek kamu

emekçileri bu süreçten uzak tutulmuştu. Ama sermayeher zamanki gibi sözünü tutmadı ve hızla çıkardığıyasalarla kamu emekçilerini de bu yasanın içineyerleştirdi. Bu aşamada işçi ve emekçiler, belli başlıuygulamalarla sürece hazırlandı (hastanelerde alınankatkı payları gibi). Toplumsal duyarlılık ve muhalefet,yasa sürece yayılarak boşa düşürülmeye çalışıldı. Bundada büyük bir başarı sağlandı. Yasanın kalan maddeleriise 1 Ocak 2012’de yürürlüğe girecektir.

Hepimizin hayatını yakından ilgilendiren ve “SosyalGüvenlik Reformu” olarak bize yutturulan, 5510 sayılıSosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun“Zorunlu Genel Sağlık Sigortalısı” olunmasına ilişkinhükmü 3,5 yıllık ertelemeden sonra 1 Ocak 2012tarihinde yürürlüğe girecek. Yani, 1 Ocak 2012gününden itibaren bütün ülke vatandaşları kendiceplerinde zorunlu Genel Sağlık Sigortalı olacaklar.Buna göre;

1 Ocak 2012’den itibaren Ayda 30 günden az çalışanlar: Bir işveren yanında

çalışıyor ve işvereniniz sizi ayda 30 günden azgösteriyorsa her eksik kalan GSS primlerinizi 30’a

SSGSS Kanunu’nun 1 Ocak 2012’de yürürlüğe giren

maddeleri neler getiriyor?

Page 8: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

8 - www.sosyalistkamu.com

tamamlamak zorundasınız. GSS prim borcunuzuödemezseniz takip eden aybaşından itibaren ne siz, neeşiniz ne de çocuklarınız sizin üzerinizden sağlıkhizmetlerinden yararlanabilir.

İster çalışan olun ister emekli 18 yaşını tamamlamış(okumayan) çocuklarınıza artık sizin üzerinizden sağlıkyardımı vermeyecekler. Şayet çocuklarınız okuyorlarsalise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını,yükseköğrenim görmesi halinde 25 yaşına kadar sizinüzerinizden bakılabilir. 25 yaşını tamamladığı gündenitibaren 10 günü takip eden bir ay içinde SGK’ya gidip,GSS prim borcunuzu ödemeniz lazım.

Kısmi süreli çalışanların GSS primi: Part-time çalışanveya ev hizmetlerinde 30 günden az çalışanlar da primödeme yükümlüsü olup, GSS primlerini 30 günetamamlamak zorundadırlar. Prim borcunu ödemediklerisürece sağlıktan yararlanamayacaklardır. Bu durumdapart-time çalışanların mağduriyetleri söz konusu olacak.Sağlık güvencesi olmayıp da GSS kapsamında primödemek zorunda kalacak olanların ne kadar primödeyecekleri, aile içindeki aylık kazançlarına görebelirlenecektir. Kişilerin ödeyeceği GSS prim tutarı gelirtesti yapılmasının istenip istenmemesine göredeğişecektir. Kişi yeşil kart veya gelir testi istemiyor ise;yürürlükteki asgari ücretin 2 katının yüzde 12’si

oranında GSS primini her ay ödemesi halinde sağlıkhizmetlerinden yararlanacaktır. Yani her ay 201 TL GSSprimi ödenecek.

Sigortalı olarak çalışanlar ister SSK’lı ister Bağ-Kur’lu ister memur olsunlar hem emeklilik hem desağlık primi ödüyorlar.

Geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olanlardanGSS primi alınacak.

YEŞİL KART KALKIYOR! Harcamaları, taşınır vetaşınmaz malları dikkate alınarak tespit edilecek aileiçindeki kişi başına düşen aylık geliri asgari ücretin üçtebirinden az olan vatandaşların primlerini (Yeşil kartlıları)devlet ödeyecek.

Sigortalı olup emekliliği hak eden birisi sosyalgüvenlik destek primi ödeyerek çalışamayacak.

Emekli bir sigortalı çalışmak istediğinde emekliaylığı kesilecek.

Emeklilik yaşı kademeli olarak kadınlarda veerkeklerde 65 yaşına çıkartılacak.

Çalışanlarda 29 yaşına kadar sosyal güvenlik primleriişverenler tarafından değil devlet tarafındankarşılanacak. Bu da demektir ki 30 yaş ve üsttü işsizlikoranlarında ciddi bir artış olacaktır. Başka bir yönüyle dedevletin kasasından çıkacak olan bu para yinevatandaştan çeşitli yollarla toplanan paralar olacaktır.

Page 9: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

www.sosyalistkamu.com - 9

Sonuç itibariyle 29 yaşına kadar sosyal güvenlik primleridolaylı olarak vatandaşın cebinden çıkmış olacaktır.

Yeşil kartlı olmayanlar, öncelikle 1.1.2012 tarihindenitibaren en geç bir ay içinde sosyal yardımlaşma vedayanışma vakfına başvurarak gelir testi yaptıracaklar,durumuna göre prim ödeme yükümlüsü olacaklar. Budurumda olup, herhangi bir sosyal güvencesi olmayan,bakmakla yükümlü kişi olmayan, yeşil kartı olmayanlarise bir ay içinde başvurmadıkları takdirde (2012 yılıOcak ayı sonuna kadar) resen SGK tarafından tesciledilerek asgari ücretin iki katının yüzde 12’si oranındaprim ödeme yükümlüsü olacaklardır.

Gelir durumlarına bakılabilmesi halinde, primlerigelire bağlı olarak değişecek. Buna göre;

1) Asgari ücretin üçte birinin (279 TL) altında iseGSS primleri devlet tarafından ödenecek.

2) Asgari ücretin üçte biri (279 TL) ile asgari ücretarasında ise 279x%12 = 33,48 TL,

3) Asgari ücret (837 TL) ile asgari ücretin iki katıarasında ise 837x%12=100,44 TL,

4) Asgari ücretin iki katından (1.674 TL) daha fazlaise 1.674 x%12 =201 TL,

5) 1700 TL maaş alan bir eğitim emekçisi 85 TLGenel Sağlık Sigortası(GSS) primi ödeyecek.

GSS primleri ödenmez ise sağlık yardımıverilmeyecek.

Muayene katılım payları ise şu şekilde belirlenmiştir:

Sağlık Ocağı/Aile Hekimlikleri için 2 TL, Hastaneler için 8 TL (Hastanelerdeki 8 TL’nin 5 TL’si

maaştan kesilirken, 3 TL de eczanede eldenalınmaktadır)

Özel sağlık kurumları için 15 TL. Üstelik her hekim muayenesi için ayrı ayrı katkı payı

alınmaktadır. Örneğin komplikasyon gelişmiş şekerhastalarının aynı zamanda üç ayrı branş hekiminemuayenelerinin maliyeti hastalar için cepten ödenen 24TL’dir. Buna ilaç katkı payı dâhil değildir.

Bunların yanı sıra 22 Aralık 2011 tarihinde geceyarısı çıkarılan yasa ile

Aile hekimlerinin yazdığı reçetelerden de 3 TL katkıpayı alınması, 3 ilaçtan sonra ilave 1 TL daha katkıalınması düzenlenmiştir.

Türkiye’de eğitim gören yabancı uyruklu öğrencilerin30 gün üzerinden ödedikleri 100 lira genel sağlıksigortası primi düşürüldü. Öğrencilere büyük yük getiren

ve kayıt dışına iten genel sağlık sigortası primi 34 lirayaindirildi.

Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi için 2 TLödeneceğini, sevk zinciri oluşturulduğunda katılım payı5 katına kadar artabilecek. Katılım payı, ortez, protez,iyileştirme araç ve gereçleri ile ayakta tedavide sağlananilaçlarda, gereksiz kullanımı azaltmak amacıyla primeesas kazanç, gelir ve aylıkların tutarı gibi ölçütlerdikkate alınarak, yüzde 10 ila yüzde 20 arasında olacak.

18 yaşını doldurmayanlar, tıbben başkasına muhtaçolanlar, acil, iş kazası ve meslek hastalığı, bildirimizorunlu bulaşıcı hastalıklar, koruyucu sağlık hizmetlerive analık halleri dışında, sağlık hizmetlerindenyararlanmak için son 1 yıl içinde toplam 90 gün genelsağlık sigortası primi ödeme şartı aranacak.

İşten ayrılan sigortalı ve yakınlarının sağlıkhizmetlerinden yararlanma süresi 90 gün olacak.

Sermaye devleti son on yılda bütçeden sağlığa ayrılanpayın arttığını ve buna bağlı olarak verimliliğin dearttığını söylemektedir. Sağlık harcamalarındaki buartışa paralel olarak toplumun genel sağlık düzeyindehiçbir iyileşme olmamış, dolayısıyla verimlilik iddiasıtam tersine verimsizlik getirmiştir. Halkın sağlığınayansımayan bu devasa harcamalar, özel sağlık sektörü,uluslararası ilaç ve teknoloji endüstrisinin kar hanesineyazılmıştır. Böylelikle “ne kadar çok hasta o kadar çokpara” anlayışı sağlığı bir hizmet olmaktan çıkarıp kargüdüsüne endekslemektedir. Halkın vergileriyle kurulanhastaneler ve sağlık hizmeti yerli-yabancı şirketlerepeşkeş çekilmektedir. Sağlık emekçileri işgüvencesinden yoksun bırakılmaya çalışılaraktaşeronlaşmanın ve ucuz iş gücünün önü açılmayaçalışılmaktadır. Sağlık hizmetinden yararlanan işçi veemekçilere ise “paran kadar sağlık” dayatması kabulettirilmeye çalışılmaktadır. Sağlıkta meydana gelen tümsaldırıların hedefinde sadece “sağlık çalışanları değil”bütün bir sağlık hizmetlerinden yararlanan “toplum” dahedeflenmektedir.

Bütün bunlar ışığında “sağlık haktır satılamaz” şiarınıyükselterek sağlığın metalaştırılmasına,piyasalaştırılmasına ve sağlık çalışanlarına yöneliksaldırılara karşı tüm işçi ve emekçilerin birleşik militanbir mücadele ile dur demesi gerekmektedir. Zaman,kaybettiğimiz hakları geri alabilmek ve yeni haklarkazanmak için alanlara çıkma, direnişe ve greve geçmezamanıdır.

Sosyalist Kamu Emekçileri /Tokat

Page 10: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

10 - www.sosyalistkamu.com

Sermaye devletinin son dönemde kafaları karıştırarak,gerçekle yalanı birbirine katarak ince hesaplar yaptığı veen kısa sürede yasalaştırmaya çalışacağı kıdem tazminatısaldırısına hemen bugün hazırlanmalıyız. Nedir bu kıdemtazminatı?... Kıdem tazminatı, işçinin çeşitli sebeplerleişyerinden ayrılırken işveren tarafından iş kanunugereğince işçiye vermiş olduğu bir tazminat şeklidir veher yıl için işçinin 1 aylık brüt maaşı üzerinden ödenir.İşçi için temel bir hak, işveren için ise işgücü maliyetiniyükselten, işçinin sıradan ve önemsiz nedenlerle iştençıkarılmasını zorlaştıran bir uygulamadır özü itibariyle.Kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesindekiasıl amaç da burada yatmaktadır. Kapitalizmin yükselenher kriz ortamında işçileri en az maliyetle tek tek ya datoplu olarak işten çıkarmasının önünü açmak, kıdemtazminatının işten çıkarmadaki caydırıcılığını bertarafederek kan emici asalak takımının toplu para ödemeyükünü azaltarak maliyetleri kısmak ve daha azmaliyetli, daha düşük ücretli çalışacak yeni işçiler

alabilecekler. Yeni uygulama ile işsizliğin daha daartması kaçınılmaz. Sermaye devletinin sözcülerinin“işçilerin hak kaybı olmayacak” söylemi kesinlikle biraldatmacadır. Zaten işçilerin kıdem tazminatınıalamamasının tek nedeni asalak takımının bu hakkı gaspetmeleri değil midir? Kağıt üzerinde işten çıkarılıpardından yeni işe girmiş gibi işe başlatılan işçi, yasalhakkını gene yasal olarak patronuna hediye etmişoluyor(!). Yani minareyi çalan kılıfını hazırlıyor. Fonsisteminde patronların her işçi için belli oranda primödemesi gerekecek. İşçilerin sigortasını bile yatırmayan,mevcut sistemde kıdem tazminatını gasp edebilmek içingirdi çıktı yapan, sendikaya üye olan işçileri kapı önünekoyan asalak takımının fona prim yatıracağına inanmakiçin bir nedenimiz yok. Zaten böyle bir ihtimal de yok.Çalışanların yüzde 45’inin kayıt dışı çalıştığıdüşünüldüğünde yeni düzenlemenin zaten onlarıkapsamadığı ve fon kurulduğunda bu hakkı eldeedeceklerinin de hiçbir garantisi de yok. Kaldı ki mevcut

“Burjuvazi bizi savaşa davet ettiDavetleri kabülümüzdür!”

Page 11: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

www.sosyalistkamu.com - 11

sistemde kıdem tazminatından faydalanmak için 1yıllık sigortalı olmak yeterken yeni sistemde 10 yıllıksigortalılık süresi dolmadan işçiler kıdemtazminatından yararlanma hakkını fiilen kaybetmişolacaklar. Aynı şekilde mevcut sistemde işçiler biraylık brüt tutarı kadar kıdem tazminatı alırken yeniuygulama ile fona ödenmiş olan her tam yıl için primhesabına esas olan ücretin 30 günü tutarında olmasıplanlanıyor. Yani yeni uygulama kıdem tazminatınınmiktarında da önemli bir düşüşe yol açacak. Asalaktakımı için 30 günlük süre bile çok geliyor ki busürenin 15 güne düşürülmesi için çabalarınıyoğunlaştırıyorlar Tabi bir de tazminatı alabilmeniziçin ucuz, sorunsuz, sendikasız, haksız, hukuksuz vehakkını aramayan uslu işçi profilinde olmanız vesermaye sınıfına tamamen bağımlı ve sadıkolmanızda gerekecek.. Yeni sistemle beraberpatronlar, işçinin aylık ücretinin yüzde 5’ini fonayatırarak yükünü yüzde 40 azaltacaklar. Bu daçalışma yaşamında gerek ücret gerekse istihdamedilen işçi sayısının esnekleştirilmesidir. Saldırı bukadar net ve büyüktür.

Olaya bir de sendikalar ile işçi ve emekçileraçısından bakalım. Türk-İş ve DİSK kıdemtazminatına dokunulmasını ‘genel grev’ nedenisayacaklarını söyleseler de saldırının püskürtülmesiemekçilerin topyekün dişe diş militan mücadelesi ileolacaktır. Keza sendika ağalarının söylemi her hakgaspında olduğu gibi “dostlar alışverişte görsün”emsalidir. Saldırının boyutuna rağmen dişe tırnağadokunur henüz bir şey yapılmamış, sermayeiktidarının yalan söylemlerine karşı yapılmak istenilendezenformasyon işyeri işyeri, birim birim anlatılmasıgerekirken genel-geçer söylemlerle yasanın meclisegelmesi beklenmektedir. Aynı şekilde KESK“düşünülemez bile” demesine rağmen henüz tamanlamıyla adım atmamıştır.

Kamu emekçilerinde ise süreç sanki bu saldırı onlarıetkilemeyecekmiş gibi algılanmakta. Halen kazanılmış(?)hak kaybedilmez yanılgısı büyük oranda devam etmekte.Oysa ki en son SSGSS yasa tasarısı sürecinden dehatırlanacağı üzere hükümet genel sağlık sigortasıkapsamından önce kamu emekçilerini muaf tuttu, çünküyükselen bir işçi-emekçi hareketi ve birlikteliği vardı. Bubirlikteliğin dağıtılması sermaye devleti için acil birsorundu. Birlikte başarılabileceğinin yaşayaraköğrenilmesi sermaye devletini zora sokabilirdi. Süreçhatırlanırsa, Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu

çatısı altında taban inisiyatifinin süreci zorlamasısendikaları birlikte hareket etmeye zorlamıştı. Ve kamuemekçilerine bu süreçte verilen ufak bir ayrıcalıksendikaların- özellikle de kontra sendikaların- süreçtençekilmeleriyle sonuçlandı. Kamu emekçilerisendikalarının eylem alanlarından uzaklaştırılmasısürecin birden terse dönmesini sağlayarak yasa tasarısıyasalaştı. Sonra bir ek madde ile kamu emekçileri deGSS kapsamına dahil edildiler. Yani aslında kamuemekçileri için de bedeller ödenerek kazanılmış olan hak,önce lütuf olarak geri verildi, sonra da güçsüzlüğün etkisiile tamamen geri alındı. Yani şu artık görülmelidir; dişediş militan mücadele yapılmadığı sürece yüzyıllarınkazanımlarını kaybetmeye mahkumuz ve Engels’indediği gibi “Burjuvazi bizi savaşa davet etti. Davetlerikabulümüzdür.” Bu savaşta yerinizi almak için veçocuklarımıza onurlu, yaşanılabilecek bir dünyabırakmak için örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz.

Page 12: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

12 - www.sosyalistkamu.com

Şahsiyet, manipülasyon ve gerçek“Manipülasyon aracılığı ile egemen seçkinler kitleleri,

kendi hedeflerine uyumlu kılmaya çalışırlar.”

Freire Paulo, Ezilenlerin Pedagojisi, Ayrıntı Yayınları,İstanbul 2008, s.123

Sınıflı toplumlarda egemen sınıflar, tarih boyunca,sömürü koşullarını meşrulaştırmak için (meşruolmadığından) manipülasyon dediğimiz gerçeğin egemensınıf çıkarlarına uyarlanmasına (çarpıtılmasına) ve buuyarlanmış zemin üzerinde yeniden üretilmesine dayanangerekçelendirmeler icat etmişlerdir. Diyebiliriz kiegemenler, manüple etmeden iktidarlarını sürdüremezler.Egemenler için ‘manipülasyon’ kural, ‘gerçek’ iseistisnadır. Bu açıdan Bülent Arınç’ın Milli Eğitim BakanıÖmer Dinçer’e yönelik eleştirileri cevaplarken söylediği“öğretmenlere şahsiyet kazandırmak isteyen birinsandır” sözü hiç de yeni bir şey değildir. Daha önce deBaşbakan R. Tayyip Erdoğan TEKEL direnişi için, “ben

yetimin hakkını kimseye yedirmem” diyerek manipülasyontarihinde çığır açmıştı.

Gel gelelim şahsiyet meselesine. Herkes bilir kikapitalizm tıpkı kendinden önceki sınıflı toplumlar gibi -sömürünün doğası gereği- ezme ezilme ilişkisi üzerinekuruludur. Ezme ezilme ilişkisi ise hem ezenin hem deezilenin sağlıklı bir şahsiyet edinmesine bizzat engel olur.Ezenler sömürü koşullarını gizlemek ve gizemli bir halesokmak için bin bir türlü manipülasyon aracını devreyesokarlar ve kirlenmişliklerini toplumun en küçükhücrelerine (devlet, aile, hukuk, din, hatta kişiselarkadaşlık ilişkileri) kadar sirayet ettirirler. Sonuçta tümilişkiler burjuvaca bir şahsiyet (şahsiyetsizlik) kazanır.

Mülk sahipleri üretim araçları üzerindeki mülkiyethaklarını(!) her zaman için emekçilere karşı şantaj aracıolarak kullanırlar. Her zaman işten atılma kaygısı taşıyan,hayatını ve davranışlarını bu kaygı üzerine kuran emekçi;başkası (kapitalist) için yaşayan, kendini onun çıkarlarına,onun tepkilerine, onun inançlarına ve onun kurallarınauyarlamak zorunda kalan bir kişi görünümü kazanır.Emekçinin örgütsüzlüğü, bu ekonomik zorbalıkkarşısındaki boynu büküklüğünün ve çaresizliğinin asılnedenidir. Kendini var etmeye çalışan emekçi, kendinigerçekleştiren ya da kendini gerçekleştirme araçlarınasahip olan egemen karşısında edilgendir ve bu edilgenlikegemenin aşağılamalarıyla taçlandırılır. Sınıflı toplumdevleti (günümüzde kapitalist devlet) emekçininedilgenliğini yasalarla süreklileştirmeye çalışır. Emekçi,kendini gerçekleştirmeye (mücadeleye) kalkıştığında, helehele kendini gerçekleştirme araçlarına sahip olmak (üretimaraçlarını toplumsallaştırmak) istediğinde devlet tarafından

emekçiye; hapishane, katliam, hukuk, sosyoloji, siyaset vb.araçlar devreye sokularak konumu hatırlatılır. Amaçemekçiye kendi emeğini değersiz göstermek ve sömürükoşullarını sürdürmektir. Böylece emekçi, mülksahiplerinin gittikçe büyüyen servetini ulusal servetolarak algılayacak ve onların zenginleşmesini ülkeninzenginleşmesi zannedecektir. Kazan doğuracak, servetinkaynağı (artı-değer üreten emek) gizemli bir hal alacak veemekçinin üretimde kullandığı tüm emeği, o mütevaziücreti tarafından temsil edilen bir olguya dönüşecektir.

Yukarıdaki bütün bu soyutlamalar ışığında gerek BülentArınç’ın açıklaması ve gerekse Milli Eğitim Bakanı’nıngörece daha örtülü açıklamaları, doğrudan doğruya kamuemekçilerinin haklarına yönelik kapsamlı saldırılarınöncesinde atılan savaş naralarıdır. KHK’larla kendini dışavuran süreç; okulların satılması, eğitim emekçilerininistihdam bürolarında iş bekleyen insanlar halinedönüştürülmesi, esnek ve kuralsız çalışma koşullarınıngenel çalışma biçimi halini alması, bireysel sözleşme ve buyolla bütün hakların elden gitmesi vb. bir dizi “şahsiyetkazandırma(!)” projesini içermektedir.

Hükümetin eğitim emekçilerine “şahsiyet kazandırma”sürecinin bir diğer ayağını ise torpil sendikası (bu sendika;atamalarda, yer değiştirme işlemlerinde, müdürlük vemüdür yardımcılıklarında yardımcı olacağını söyleyereküye kazanmaktadır) Memur-Sen konfederasyonuna bağlıEğitim Bir-Sen’in güçlendirilmesi oluşturmaktadır.Hükümetin bir kurumu gibi çalışan bu sendika,yöneticilerini dikey geçişle çalışma bakanlığına danışmanolarak göndermektedir. Zaten kamu emekçilerinin nasılyönetileceği konusunda işin kurdu olmuş, onların içindençıkan ve onları çok iyi tanıyan bir sendika bürokratındandaha iyi danışman da bulunamazdı. Bu süreçte TürkEğitim-Sen devlet nazarında eski önemini kaybettikleri vemüdürlükleri, yönetim organlarını Eğitim Bir-Sen’libürokratlara kaptırdıkları için mücadele ediyormuş gibi birizlenim vermektedir.

KESK’in örgütlediği 21 Aralık grevi kamuemekçilerinin büyük bir şahsiyet örneğidir. Oldukça güçlügeçen grevin ardından hükümetin; toplu sözleşmenin enkısa sürede yapılacağını, öğretmenlerin özlük ve ekonomikhaklarının Ocak ayından itibaren iyileştirileceğini beyanetmesi emekçilerin şahsiyetlerini ve geleceğini ancakmücadeleyle elde edebileceklerini göstermektedir.Haklarımızı elde etmek için, daha onurlu bir yaşam vegelecek için, örgütlü mücadeleye…

Sosyalist Kamu Emekçileri/Tokat

Page 13: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

www.sosyalistkamu.com - 13

Sağlık emekçilerindenTaksim’de grev provası

Sağlıktaki yıkım saldırılarına karşı sağlıkemekçileri, 18 Aralık günü yaklaşık 5 bin kişininkatıldığı Taksim’deki yürüyüşle grev provası yaptı.

Beyoğlu Tünel’de toplanan binlerce sağlıkemekçisi Taksim Gezi Parkı’na kitlesel ve coşkulu biryürüyüş gerçekleştirdi.

İstanbul Tabip Odası, KESK’e bağlı SES İstanbulŞubeleri, Dev Sağlık-İş, İstanbul Veteriner HekimlerOdası, İstanbul Diş Hekimleri Odası, İstanbul EczacıOdası tarafından örgütlenen yürüyüşte sağlık hakkınasahip çıkmak için 21 Aralık’ta grev çağrısındabulunuldu.

Taksim Gezi Parkı’na doğru yürüyüşünü sürdüren

kitle parkın merdivenlerinde toplandı. Sağlıkemekçileri, karanlığı temsilen giydikleri siyah önlükleribasın açıklaması öncesinde attılar.

Açıklamayı okuyan İstanbul Tabip Odası BaşkanıProf. Dr. Taner Gören, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın“sağlık hizmetlerine ulaşımı kolaylaştırdığınız zamangereksiz kullanım başlıyor” sözünü hatırlatarak bununnedeninin muayene süresinin 4 dakikaya sıkıştırılmasıolduğunu söyledi. Sağlık alanında emekçilerin sınırsızhizmet verdiğini ancak sıfır güvenceye sahip olduklarınısöyledi. Tıp eğitiminin ve gerçek sağlık hizmetlerininyıkıma doğru gittiğini sözlerine ekleyen Gören, 21Aralık grevine çağrı yaptı.

Büro emekçilerinden ‘Büyük Taksim’ buluşması

Büro Emekçileri Sendikası (BES) İstanbul 2 ve 3Nolu Şubelerin çağrısı ile 15 Aralık’ta Taksim TramvayDurağı’ndan Galatasaray Lisesi önüne kitlesel biryürüyüş gerçekleştirildi. İstanbul 1 Nolu şubenin çeşitligerekçelerle katılmadığı eyleme çoğunluğunu maliyeemekçilerinin oluşturduğu 1.200 emekçi katıldı.Yürüyüş boyunca 666 sayılı KHK'ya karşı tepkiler dilegetirilirken 21 Aralık'taki greve çağrı yapıldı.

Büro emekçileri “Eşit işe eşit ücret aldatmacasınahayır”, “Yaşasın grev, yaşasın toplu sözleşme!/ 21Aralık'ta grevdeyiz” ve “Merkez- taşra ayrımına son/Eşit iş ve ünvanlara ücrette ve haklarda adaletistiyoruz” pankartları arkasında coşkulu sloganlarlayürüdüler.

"Genel grev, genel direniş", "Direne direnekazanacağız" ve "Eşit işe eşit ücret" sloganlarıylagerçekleştirilen yürüyüşün ardından BES 2 No'lu ŞubeBaşkanı Nevin Kaplan açıklamayı okudu.

Kaplan, daha fazla örgütlenerek, daha fazla birleşerekve mücadeleyi yükselterek AKP hükümetinin korkusunubüyüteceklerini söyledi ve “Bugün büro emekçileri

olarak burada yapmış olduğumuz yürüyüşle iktidarı bir

kez daha uyarıyor, hak gasplarına ve adaletsizliklere

karşı 21 Aralık’ta tüm kamu çalışanları ile birlikte hizmet

üretimini durduracağımızı ilan ediyoruz. Ya taleplerimize

kulak verirsiniz ya da milyonların öfke ve gücünü

karşınızda bulursunuz!” dedi.Kaplan sözlerinin sonunda büro emekçilerinin

taleplerini şöyle sıraladı:

“Eşit işe eşit ücret,

Ek ödemelerin maaşlara eklenmesi,

Merkez-Taşra ayrımının kaldırılarak aynı ünvanlar ve

aynı iş yapanlar arasındaki ücret ve özlük haklardaki

adaletsizliklerin giderilmesi,

4/C statüsünde çalışanların kadroya alınması,

Performans uygulamasından vazgeçilmesi,

Eşit temel ücret dışında işin niteliğinden kaynaklı

tazminatların ödenmesi,

Kadro/derece ilerlemelerinin kariyer ve likayat

ilkeleri çerçevesinde yapılması,

Atama ve görevde yükselmelerde haksızlık ve

keyfiliğin önlenmesi,

Sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarının sağlanması,

Grev ve Toplu Sözleşme hakkını yasal güvenceye alan

düzenlemeler yapılması.

Page 14: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

14 - www.sosyalistkamu.com

21 Aralık’ta ülke genelindeemekçiler alanları doldurdu

KESK’in ve sağlık örgütlerinin almış olduğu karardoğrultusunda 21 Aralık’ta gerçekleştirilen greveyüzbinlerce emekçi katıldı. Eğitim emekçileri kitleselkatılım sağlarken, hastaneler ve vergi daireleri baştaolmak üzere birçok kamu kurumunda greve gidildi.

İSTANBULAnadolu Yakası’nda sağlık emekçileri ve maliye

emekçileri greve etkin bir biçimde katıldılar. HaydarpaşaNumune Hastanesi’nde bir araya gelen SES, Dev Sağlıkİş ve TTB üyesi sağlık emekçileri burada bir basınaçıklaması yaptılar. Anadolu Yakası’ndaki diğerhastanelerde de greve önemli oranda katılım sağlandı veacil servisler dışında sağlık hizmeti verilmedi.

Çoğunluğunu vergi dairesi çalışanlarının oluşturduğuBES üyesi büro emekçileri ise Kadıköy Vergi Dairesiönünde toplanarak Kadıköy İskele Meydanı’na yürüdüler.Anadolu Yakası’nda vergi dairelerinde greve önemlioranda katılım sağlandı ve sabah saatlerinde işyeriönlerinde toplanan emekçiler iş bırakarak alanlardakiyerlerini aldılar.

Beyazıt’taki eylem için Sirkeci’de toplanan 10 bini

aşkın emekçi Beyazıt Meydanı’na yürüdü. Eğitim Senİstanbul Şubeleri’nin kitlesel katılım sağladığı yürüyüşnedeniyle tramvay ve araç trafiği felce uğradı. KESK’ebağlı sendikalardan Eğitim Sen, Tüm Bel Sen, Haber Sen,Yapı Yol Sen, BES üyelerinin katıldığı yürüyüşte renkligörüntüler oluştu. Grev önlüklerini giyen kamuemekçilerinin yürüyüş kolunun ön tarafı Beyazıt’ayaklaştığında arkadaki kortejler hala Sirkeci’deydi.

İstanbul Avrupa Yakası’nda da greve katılım yüksekoldu. Avrupa Yakası’ndaki buluşma noktalarından biriÇapa Tıp Fakültesi oldu. Emekçiler hastane etrafında biryürüyüş yaptılar.

Diğer buluşma noktası da Cerrahpaşa Tıp Fakültesiidi. Acil bölüm dışında sağlık hizmetinin verilmediğihastane bahçesine sabah saatlerinde çadırlarını kuranemekçiler, greve katılım çağrıları yaptılar. Bir süre sonra“Grevdeyiz” pankartı arkasında oluşturulan yaklaşık 100kişilik bir kortej ile İstanbul Eğitim ve AraştınmaHastanesi Merkez Polikliniği önünde bekleyen emekçilerialmaya gittiler. Buradaki hastane içine girerek grevekatılım çağrısı yapan grevcilere “hastaların ve hasta

yakınlarının rahatsız olduğu” bahanesi ile hastaneyönetiminin ve ÖGB’nin engel olmak istemesi, bizzathasta yakınlarının eylemi sahiplenmesiyle boşa düşürüldü.

Tekrar çadırın önüne dönen emekçiler, bu sıradatoplanan kitleyle hastanenin etrafında bir yürüyüşgerçekleştirdiler. Yürüyüş sırasında hastaneye gelenKristal-İş üyesi işçiler, Tez-Koop-İş üyesi hastane işçileri,Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğiçadırın bulunuduğu yerde grevci emekçileri beklediler.Yürüyüş kolu tekrar çadıra geldiği sırada tıp fakültesiöğrencileri de “Tüccar değil hekim olacağız” pankartıylakorteje girdiler.

En öne öğrencilerin alındığı yürüyüş boyuncasloganlar ve ajitasyon konuşmalarıyla çevrede toplananinsanlara grevin nedenini anlattılar. Çapa koluylabuluşmaya az bir zaman kalmışken Bakırköy Ruh ve SinirHastalıkları Hastanesi’nde çalışan sağlık emekçileri, SESBakırköy Şubesi ve Beşiktaş Çarşı taraftar grubu kortejekatıldılar.

İki koldan yürüyerek Haseki Eğitim ve Araştırma

22 Kasım 2012 / Istanbul

Page 15: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

www.sosyalistkamu.com - 15

Hastanesi önünde buluşan sağlık emekçileri trafiğikapatarak Beyazıt Meydanı’na yürüdüler. İstanbulçapındaki hastanelerden gelen sağlık emekçileri burada‘Sağlık Meclisleri’ni kurdular. Acil servislerin dışındahizmet vermeyen hastanelerde greve katılım oranı yüzdeyüze yakın gerçekleşti.

Yapılan yürüyüşler sonrasında binlerce emekçi Beyazıtmeydanında buluştu. Çeşitli sol-sosyalist parti ve gruplarile demokratik kitle örgütlerinin de katılarak destekverdiği miting, yapılan konuşmalar ile son buldu.

ANKARAAnkara’da Ziya Gökalp’te yapılan eyleme 10 bini

aşkın emekçi katıldı. Sağlık, büro ve eğitim emekçilerininkitlesel katılım sağladığı eylemde coşku hakimdi.

Sağlık Bakanlığı’na yürüyen sağlık emekçileri, Abdiİpekçi Parkı’nda Sağlık Meclisi’ni kurdular. Buradayapılan konuşmalar sonrasında 3 bine aşkın sağlıkemekçisi Ziya Gökalp’e yürüyüş gerçekleştirdi.Öğrencilerin ve çeşitli sol parti ve grupların destek verdiğiyürüyüşte talepleri ifade eden sloganlar atıldı.

Saat 10.30’da YKM (Güvenpark) önünde toplananEğitim Sen 2-4 ve 5 Nolu şubeler buradan kortejlerhalinde Atatürk Bulvarı’na çıktılar. Yolun yarısı trafiğekapatılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na yüründü. MEBönüne gelindiğinde konuşmalar yapıldı. Dengiz Sönmez,Eğitim Sen adına basın metnini okudu. 1500 eğitimemekçisinin yürüdüğü bu kolda “Kahrolsun ücretli kölelikdüzeni!”, “Genel grev genel direniş!”, “İnsanca yaşamakistiyoruz!”, “ Parasız eğitim, parasız sağlık!”, “ Yaşasın

sınıf dayanışması!” ve “Metin Lokumcu ölümsüzdür!”sloganları gür bir şekilde atıldı.

BES 1 ve 2 Nolu şubeler Mithatpaşa Caddesi’ndebuluşarak kortej halinde Ziya Gökalp’e geldiler. BES 2Nolu pankartının arkasında “Ankara Adliyesi çalışanlarıFatma Ekin Nadir ve Turgay Akçay’a yapılan baskılar sonbulsun” şiarının taşındığı pankartın yanısıra “Ne 4/B, ne4/C güvenceli iş güvenceli gelecek” pankartı da açıldı.Vergi daireleri ve SGK’da geçtiğimiz hafta içi yoğunhazırlıklar, işyeri toplantıları gerçekleştiren BES üyeleri 2bine yakın bir kitleyle alana çıktılar. BES Ankaraşubelerinin ardından BTS ve Tüm Bel Sen Ankara 1 NoluŞube de işyerlerinin sorunlarını içeren pankartlarla alandayerlerini aldılar. Ayrıca eyleme DİSK’e bağlı Sosyal-İşüyeleri de destek verdiler.

Tüm yürüyüş kollarının Ziya Gökalp’e ulaşmasınınardından başlatılan miting yapılan konuşmaların ardındanson buldu.

İZMİRİzmir’de grev için sabah saatlerinden itibaren iş

bırakan emekçiler üç ana noktada toplanarak KonakMeydanı’na yürüdü.

KESK’e bağlı sendikalar kendi şube pankartlarınıtaşırken kürsüye “İnsanca bir yaşam için grevdeyiz.”,“Grevli toplu sözleşme hakkımız için grevdeyiz”,“İnsanca yaşanacak temel ücret için grevdeyiz”pankartları asıldı.

Eğitim Sen ve SES üyelerinin kitlesel katılımı dikkatçekerken yürüyüş ve eylem boyunca 7 bin kişilik kitletaleprini içeren sloganları coşkulu bir şekilde attı.

DİYARBAKIRDiyarbakır’da grev gece saat 24.00’te demiryollarında

başladı. BTS üyesi emekçiler geceden itibaren trenleridurdurdular. Saat 11.00’de TCDD Bölge Müdürüemekçileri tehdit ederek istasyona çevik kuvvet çağırdı.Emekçilerin tehditlere rağmen eylemlerini kararlılıklasürdürmesi üzerine Bölge Müdürü’nün suç duyurusundabulunduğu öğrenildi.

Devlet Hastanesi’nde grev oldukça etkili oldu vepoliklinikler tamamen durdu. Üniversite hastanesindesabah coşkulu bir şekilde davul zurnalarla başlayaneylemde de poliklinikler uzun süre çalışmadı.

Diyarbakır’da grev en çok eğitim alanında etkili oldu.İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde grev kararını asanöğretmenler daha sonra Eğitim-Sen’e yürüdüler. Eğitim-Sen’den Dağkapı meydanındaki mitinge yürümek isteyeneğitim emekçilerinin önü iki defa polis tarafından kesildi.

22 Kasım 2012 / Istanbul

Page 16: Kamu Emekçileri Bülteni-2012 Ocak

Kamu Emekçileri Bülteni 43 * Fiyatı: 25 YKr * Ocak 2012 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Ayten Özdoğan * Yayın türü: Yerel, süreli, ayda bir Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. *Mollaşeref Mah. Simsar Sk No:5/3 Fatih/İstanbul * Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * * Baskı: Özdemir Mat Davutpaşa Cad Güven Sanayi sit C Blok No: 242 Topkapı İstanbul * 577 54 92

Emekçilerin meydana yürümekteki kararlılığı üzerinepolis her defasında geri adam attı.

Binlerce emekçinin katıldığı miting konuşmalarınardından son buldu.

BURSAÇekirge ve Muradiye Devlet Hastaneleri ile Şevket

Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve UludağÜniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilenaçıklamalar sonrasında sağlık emekçileri, iş bırakmaeylemine katılan kamu emekçileri ve destekleyicikurumlar Ünlü Cadde’de toplanmaya başladılar.

Setbaşı Vergi Dairesi önünde başlayan yürüyüşte enönde “Grevli toplu sözleşme için 21 Aralık’ta grevdeyiz!”pankartı taşınırken, bu pankartın arkasında eyleme katılankamu emekçileri tek tek sendika pankartlarını açtılar.Yolun tek şeridinin trafiğe kapatıldığı yürüyüş boyuncaalkış ve ıslıklarla sağlıkta ticari dönüşüm uygulamalarıprotesto edilirken sloganlar atıldı. Orhangazi Parkı’ndagerçekleştirilen basın açıklamasına 1500 emekçi katıldı.

MERSİN 21 Aralık grevine Mersin’de kitlesel bir yürüyüş ve

eylemle destek verildi. Saat 12.00’de Devlet Hastanesiönünde toplanan kitle buradan Mersin Üniversitesi TıpFakültesi karşısında bulunan parka doğru yürüyüşe geçti.Yaklaşık 2 bin kişilik kitle Hastane Caddesi boyunca“Sadaka değil toplu sözleşme!”, “Genel grev geneldireniş!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Savaşa değileğitime-sağlığa bütçe!”, “Toplu sözleşme hakkımız, grevsilahımız!” sloganlarıyla yürüdü.

ADANASaat 11.30’da Büyükşehir Belediyesi önünden ve

Çukurova Dr. Askın Tüfekçi Hastanesi önünden olmaküzere iki ayrı yürüyüş kolu oluşturularak Uğur MumcuMeydanı’na yüründü.

İki yürüyüş kolu Kasım Gülek Kavşağı’nda birleşerektren istasyonunun da bulunduğu Uğur MumcuMeydanı’na girdi. Gece 24.00’te iş bırakan BTS üyeleride alana giren kortejleri sloganlarla karşıladı.

Coşkunun hakim olduğu eyleme ağırlığını Eğitim Senve SES üyelerinin oluşturduğu 1500’e yakın emekçikatıldı.

KAYSERİEmekçiler saat 11.30’da yürüyüş kolu oluşturarak

Kayseri Meydanı’na doğru yürümeye başladılar. Yaklaşık1 kilometre yürüyen kitle yürüyüş başında yaklaşık 200

kişiden oluşurken kortej basın açıklamasının yapılacağıalana geldiğinde 300 kişiye ulaştı.

MANİSA Sabah saat 08.00’de işyerlerinde toplanan kamu

emekçileri önden belirlenen birleşme noktalarındabiraraya geldiler. Okullarda, hastanelerde, bürolarda grevpankartının asıldığı her işyerinde ajitasyonlar eşliğindegrev çağrısı yapıldı. Bu çağrılarda özellikle hastanelerdehasta ve hasta yakınlarına açılan kürsüden söz verildi.

Doğu Caddesi’nin tek şeridini trafiğe kapatarakyürüyüşe geçen kamu çalışanları Manisa Vergi Dairesiönüne ulaştı. Burada BES üyeleriyle buluşan kitle bir süreburada eylemlerini sürdürdükten sonra ManolyaMeydanı’na doğru yürüyüşe devam etti.

Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ndetoplanan ikinci kol Doğum Evi’nde Eğitim Sen ve SESüyeleriyle buluşarak Manolya Meydanı’na doğruyürüyüşe geçti.

Saat 12.00’de Manolya Meydanı’na iki ayrı koldanulaşan kitle ana caddeyi trafiğe kapatarak sloganlar vehalaylar eşliğinde meydana girdi.

Bine yakın işçi ve emekçinin katıldığı eyleme sol partive gruplar ile çeşitli demokratik kitle örgütleri de destekverdi.

TOKATTokat Eğitim Sen binasında sabah saatlerinden itibaren

biraraya gelmeye başlayan Eğitim Sen ve SES üyesikamu emekçileri saat 12.00’de sendika binasındanCumhuriyet Meydanı’na sloganlarla yürüdü. Meydandabekleyen ve ilçelerden gelen Eğitim Sen’liler ilebuluşuldu. Burada yapılan basın açıklamasından sonraTokat Devlet Hastanesi önünde SES tarafındangerçekleştirilecek basın açıklamasına katılmak içinhareket edildi. Yaklaşık 150 kişinin katıldığı ve oldukçacoşkulu geçen eylem basın açıklamasının ardından sonbuldu.

HER YER EYLEM ALANIÜlke genelinde onbinlerce emekçinin alanları

doldurduğu 21 Aralık günü, ülkenin dört bir köşesindeeylemler gerçekleştirildi. Kırıkkale, Tekirdağ, Edirne,Çanakkale, Kocaeli, Trabzon, Rize, Çorum, Sivas, Afyon,Niğde, Bolu, Çaycuma, Ereğli, Hopa, Aydın, Malatya,Van, Antep, Dersim, Tarsus, Silifke, Fethiye, Didim, Vartove daha birçok il ve ilçede emekçiler alanlara çıkaraktaleplerini haykırdılar.