10
3 Atlasları getirin! Tarih atlaslarını! ıl Türk Şiiri açıl! Büyük dağarcığım açıl! En geniş zamanlı bir şiir yazacağız. Hep birlikte ve üç kez: Yort savul! Karagöz olarak bu sayımızda, doksanlarda yazmaya başlayan ve günümüz şiirine karakterini veren ve asıl olarak 2000’lerde etkili olmuş şairlerimizi dönemin meseleleriyle birlikte ele almaya çalıştık. Fasıl yazılarını Hakan Şarkde- mir, Evren Kuçlu, Murat Üstübal, Serkan Işın, Hayriye Ünal, Ali Emre, Yavuz Altınışık, Bülent Keçeli, Vural Kaya, Enes Özel, Osman Özbahçe ve Derya Önder yazdı. Faslımızda hem doksanların şiire etkiyen dokusunu, hem modern şiirimizin tarihten süzülüp gelen izini sürdük. Dergi olarak, doksanlı yıllarda şiire başlayan kuşağı olabildiğince derli toplu bir değerlendirmeye tâbi tutmakla şiirimizin meselelerini ve tartışmasını günümüz şiirine çekmek istedik. Bizim kuşak kendinden önceki dönemleri değerlendirme- de ne kadar istekli davrandıysa, kendi dönemini değerlendirmede o kadar sessiz kalmıştır. Oysa yazdıkları şiir kadar eleştiriye verilen önem, birçok açıdan izi sürülen yenilik çalışmalarıyla İkinci Yeni sonrası girilen uyuşmayı aşmaya dönük en güçlü hamleler doksanlarda işe başlayanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kuşakla şiirimiz tekrar gücünü toplama ve atılım yapma aşamasına geçmiştir. Biz bu sayıda bu kuşağın çabasını gözler önüne sermek istedik. Hakan Şarkdemir, genel bir çerçeve içinde ele aldığı şairlerin birbirleriyle ilişkisini kurarken, Evren Kuçlu, doksanlı yılları 1980’li yıllarla sebep sonuç ilişkisi içinde değerlendirdi. Meseleye modern epik açısından bakan Murat Üstübal, bu yıllarda oluşan epik şiirin izini sürdü. Değerlendirdiği şairlerin epiğin kalıplarında kalmadıklarını belirten Üstübal, yazısına konu ettiği şairleri kendi özgünlükleri içinde ele aldı. Kavrama yeni gerçekçi epik, ironist epik gibi açılımlar kazandırdı. Serkan Işın, iletişim kavramını merkeze alarak edebiyat türlerinin geldiği yeni aşamaları, türlerin eski kalıpları içinde sıkışıp kalamayacaklarını, dönüşüme uğrayacağını hatırlattı. Hayriye Ünal, eleştiri yazılarını belirli kavramlar etrafında kuran şairlerin eleştiri kitaplarını yazdı. Bu alanda oluşan çalışmaları derli toplu bir bakışla bir araya getirdi. Doksanlar sürüyor diyerek meseleyi günümüz şiiri üzerinden okuyan Ali Emre geniş bir perspektifle günümüzün öne çıkan şairlerini inceledi. Yavuz Altınışık, şairin güvenlik kaygısı merkezinde, şiirle birlikte eleştiri çalışmalarına dikkat çekti. Çağrılmayan kuşak diyerek söze başlayan Bülent Keçeli, doksan aralığını esas alarak ara kuşak nitelemesinde bulundu. Vural Kaya, doksanlardan doksanlara gelenler adını verdiği kuşak dergilerini ele aldı. Kaya, bu kuşağın dergilerini ve dergicilik anlayışlarını gösterirken Enes Özel de hem doksanlarda, hem günümüzde yayınlanan merkez dergilerini değerlendirdi. Osman Özbahçe, çizdiği kısa tarihsel çerçevenin ışığında günümüz şiirini temel özellikleriyle değerlen- dirdi. Günümüz şiirini taşıyan şairlerden bazılarını yazısına konu etti. Derya Önder, doksanlarda başlayan, günümüzde bir olaya dönüşen yıllık meselesini ele alan geniş bir çalışma yaptı. Bu sayımızın şairleri: Serkan Işın, Enes Özel, Evren Kuçlu, Mustafa Celep, Bülent Keçeli, Emre Öztürk, Cem Kurtuluş, İdris Ekinci, Osman Özbahçe, Murat Üstübal ve Hakan Şarkdemir. Bu sayımızda faslın uzun sürmesinden dolayı bazı bölümlerimize yer veremedik. Sayfa sayımızı iki forma artırmamıza rağmen. Gene de Ara Fasıl’da Aybiçe Doğanay’ın yazdığı Miyazaki yazısı var. Birçok kitabın tanıtıldığı Kıraathane’yi bu sayıda Samed Karagöz ve Vural Kaya hazırladı. KARAGÖZ “Yort Savul” PERDE GAZELİ

Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Karagoz edebiyat dergisi 9. sayisina goz atin!

Citation preview

Page 1: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

3

Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!Açıl Türk Şiiri açıl! Büyük dağarcığım açıl!

En geniş zamanlı bir şiir yazacağız.

Hep birlikte ve üç kez:Yort savul!

Karagöz olarak bu sayımızda, doksanlarda yazmaya başlayan ve günümüz şiirine karakterini veren ve asıl olarak2000’lerde etkili olmuş şairlerimizi dönemin meseleleriyle birlikte ele almaya çalıştık. Fasıl yazılarını Hakan Şarkde-mir, Evren Kuçlu, Murat Üstübal, Serkan Işın, Hayriye Ünal, Ali Emre, Yavuz Altınışık, Bülent Keçeli, Vural Kaya,Enes Özel, Osman Özbahçe ve Derya Önder yazdı.

Faslımızda hem doksanların şiire etkiyen dokusunu, hem modern şiirimizin tarihten süzülüp gelen izini sürdük. Dergiolarak, doksanlı yıllarda şiire başlayan kuşağı olabildiğince derli toplu bir değerlendirmeye tâbi tutmakla şiirimizinmeselelerini ve tartışmasını günümüz şiirine çekmek istedik. Bizim kuşak kendinden önceki dönemleri değerlendirme-de ne kadar istekli davrandıysa, kendi dönemini değerlendirmede o kadar sessiz kalmıştır. Oysa yazdıkları şiir kadareleştiriye verilen önem, birçok açıdan izi sürülen yenilik çalışmalarıyla İkinci Yeni sonrası girilen uyuşmayı aşmayadönük en güçlü hamleler doksanlarda işe başlayanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kuşakla şiirimiz tekrar gücünütoplama ve atılım yapma aşamasına geçmiştir. Biz bu sayıda bu kuşağın çabasını gözler önüne sermek istedik.

Hakan Şarkdemir, genel bir çerçeve içinde ele aldığı şairlerin birbirleriyle ilişkisini kurarken, Evren Kuçlu, doksanlıyılları 1980’li yıllarla sebep sonuç ilişkisi içinde değerlendirdi. Meseleye modern epik açısından bakan Murat Üstübal,bu yıllarda oluşan epik şiirin izini sürdü. Değerlendirdiği şairlerin epiğin kalıplarında kalmadıklarını belirten Üstübal,yazısına konu ettiği şairleri kendi özgünlükleri içinde ele aldı. Kavrama yeni gerçekçi epik, ironist epik gibi açılımlarkazandırdı. Serkan Işın, iletişim kavramını merkeze alarak edebiyat türlerinin geldiği yeni aşamaları, türlerin eskikalıpları içinde sıkışıp kalamayacaklarını, dönüşüme uğrayacağını hatırlattı. Hayriye Ünal, eleştiri yazılarını belirlikavramlar etrafında kuran şairlerin eleştiri kitaplarını yazdı. Bu alanda oluşan çalışmaları derli toplu bir bakışla biraraya getirdi. Doksanlar sürüyor diyerek meseleyi günümüz şiiri üzerinden okuyan Ali Emre geniş bir perspektiflegünümüzün öne çıkan şairlerini inceledi. Yavuz Altınışık, şairin güvenlik kaygısı merkezinde, şiirle birlikte eleştiriçalışmalarına dikkat çekti. Çağrılmayan kuşak diyerek söze başlayan Bülent Keçeli, doksan aralığını esas alarak arakuşak nitelemesinde bulundu.Vural Kaya, doksanlardan doksanlara gelenler adını verdiği kuşak dergilerini ele aldı. Kaya, bu kuşağın dergilerini vedergicilik anlayışlarını gösterirken Enes Özel de hem doksanlarda, hem günümüzde yayınlanan merkez dergilerinideğerlendirdi. Osman Özbahçe, çizdiği kısa tarihsel çerçevenin ışığında günümüz şiirini temel özellikleriyle değerlen-dirdi. Günümüz şiirini taşıyan şairlerden bazılarını yazısına konu etti. Derya Önder, doksanlarda başlayan, günümüzdebir olaya dönüşen yıllık meselesini ele alan geniş bir çalışma yaptı.

Bu sayımızın şairleri: Serkan Işın, Enes Özel, Evren Kuçlu, Mustafa Celep, Bülent Keçeli, Emre Öztürk, Cem Kurtuluş,İdris Ekinci, Osman Özbahçe, Murat Üstübal ve Hakan Şarkdemir.

Bu sayımızda faslın uzun sürmesinden dolayı bazı bölümlerimize yer veremedik. Sayfa sayımızı iki forma artırmamızarağmen. Gene de Ara Fasıl’da Aybiçe Doğanay’ın yazdığı Miyazaki yazısı var. Birçok kitabın tanıtıldığı Kıraathane’yibu sayıda Samed Karagöz ve Vural Kaya hazırladı.

KARAGÖZ

“Yort Savul”

PERDE GAZELİ

Page 2: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

Muharebe Muhabereleri, Serkan Işın

Page 3: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

5

Turnikelere Sövgü

Enes Özel

yeterli bal yemiş de kahvaltıda kalori gibi dökülür üstümbaşım saçılıkbezerek aynaları bakımlı duruşlarım bir ağız bezim sofrada büzülerekbu ceket en çok derim yoksa bu pantolon mu bıyıklarıma raptedereksonra saçlarım parmaklarımı kesik kesik kalıncaduraklardan kendime kadar sığınak

hazırdım her insankendimi geçtimyumruklarımı içtimgördüm her şeydeki bir yarık kaldıucumdan tutulunca kavranıyormuş gibi ruhumatekerlekler bedenimi bulamaç gibi sıvadıbedenim ölerek cismindenpek etkileyici bir duruş yonttu

hepimiz kentte yerimizi seçtik sonraben pencere dibi kendi yerimdi mi diyeher afiş her bakışa doğruymuş gibi konuncao kız en doğru yerinde doğrulduçünkü kırmızı ve rimelde kan uyuyordusonra parmak düğmelerim sımsıkı ilikleninceburanın her şeyliğineher buranın şeyliğine hayretsiz kaldım

durmadık hiçgeçtik, en dağılan panolarda tekrarladık suratımızgeçtik, gülümser reklâm bacaklarına bakarakgeçtik, en koyu yerinde uyuşkan yapımıza dokunduk

/yapış kaldıkgeçtik, yansıdığımız yere kendimizi asarak

ne kadar da yakışıyorsunuz birbirinizeleryakışmayı bıraksın artıkuyumların tüketemediği diriliğime dünya doğrulsundokununca ağaç gibi olan sandığımızbasınca gibi toprak olan yaptığımızdevrilince olan su gibi gördüğümüz bıraksın dilimi orada asfalttan sürçsün

sürçtüm kendime turnikelerde kabarangördüm “hayat daha ağırdırbütün nesnelerin ağırlığından”*

*rilke

Page 4: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

6

Nikâh şekerime cesedim çıkmadan sevgilimİpliğimi pazara plakamı almadan düğün arabasıHortumcular için kapımızı çalan şehirdenEskiyiz eşkıyaların semirdiği o dağlara senleFirar edelim yakın köylerden davetiyemize erenlerPankart açarak nikâhı boşlayan asayişi bir temizİmzamızı SenetMushafVe Boşnak

Salon aldığımız eve üniformalar bebeğimPerde giren eve güneş eve dert ben evleninceBu uçup giden günlerimiz bu sersem leyleklerDadanmasın ruhumuza bizden olmayan kimselerAlkolü çok gelinliği pazen bu veremli bünyelerHalalar teyzeler yakın akbabalar dünyadaAkrabasız nikâh nikâhsız düşmüyor buralarda

Hadi partiyi ekeceğimiz bir enkaz bahanemizMüşterek müşteriler ben ve pek sevgili kızımız Biz bize kalacağımız kur’adan çıkacağımız dünyaBüyüyoruz sarmaşıklara doğru kesen yol haritasıÖnümüz dar davetiyeler ve kumandalar için sıraMurada eremezsek bizi evlendiren daireden hurraSağa bakınız sola bakınız bir yerden bir yere sapınız

Tut elimden kanlı mafyası aşkın ayrılınca gelirİneceğimiz dağlardan sis iner düğünümüze Gelip yerleşir içimize bu çingene evlerSen sevmez değilsin ters giden mevsimler Hadi sev bir nikâhlık uydunuz olarak bir kezTifolu tüfekleri ince hastalıkları serenat sandığınızDüğünümüz sahilden aşkımız testlerden evimiz boğaza

Kollasak bir tutam ömür çaldırıp bir hayatKar kapasın kapımızı bastıran yazlara inatBizi tutan bizi tutsun hastalıkta sağlıkta sanaTürkü söyleyip ölene dek seveceğime bir kez dahaSeni bu pisipisine devletin er geç ne çerisiBir tüzükte birleştiren bizi serbest ve ettiğimizinBir şiir patlatırız Söz alırız bir Gerisi gelir öttüğümüzün

Boşnak Aşk

Evren Kuçlu

Page 5: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

7

Bir Moğol Gürültüsü

Mustafa Celep

Gökyüzü hiç bu kadar yakın olmamıştıSana ve akranlarıma koşup güneşi haber verdimHer şey sahiciydi göğün ruhuma dokunuşu kadarYeni şehirler kurdum sonra indim lokantalaraMilletle aramı kapattım kapandı yara sona erdi cenkCamilere girip çıktım ve sokaklaraKapkara bir eylem kadar yakındım meydanlara

Paslanmış uykulardan uyandım cangılda bir ateş tomurcuğuDüşündüm Lübnan’a bombalar yağdıran o dünyaydı Irak’ta zulme alkış tutanFilistin’i seyreden dünyaKoşup akranlarıma kederi armağan ettimAğaran saçları, tekrar eden yağmuruPespaye gülüşleri akranlarımaFilistin şiirlerimi sonra Afganistan ve HamaKavgayı ve aşkı akranlarımaAnlaşılsın boşuna değildir dünyaVe umut boşuna değildir aslâKırık cam parçalarının, parçalanmış cesetlerin sahibi o dünyaydıYakılmış kitapların, yıkılmış köprülerin sahibiMostar Köprüsü meselâ yıkılırken dünya seyrettiÜnlemlerle ilerleyen şiirler çalan aşktanBeni hayatsız bırakan dünya.

Yalansız ve kedersiz, dünyaya meylettimKapkara putlar ve kan kuyuları gördüm oradaOrada kenarından yırtılmış gömlekliler ve bozulmuş ordular gördümKederinden ölüvermiş babalar ve pir u pak çocuklarYırtılmış gazete parçaları ve kırık iskemlelerVe karanlık günler gördüm.

Bir Moğol gürültüsüdür dünyaBenim de çatılacak bir kaşım var dünyaya kapkaraPara görünce putlaşıveren adamlar dolusu dünya kapkaraMasalardan putyapımevlerine giren adamlarla doldu dünya kapkaraBalkonda fare ölüleri ve yeşeren dünyaDünya hiç bu kadar yakın olmamıştı bana.

Page 6: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

8

Ben Herşeyi Biliyorum

Bülent Keçeli

“İpham iktidara geldi”a.güntan

düz yürümem gerekmiyor buradan dönmem içinbana hayret yeter bir hikmetin çıkışını yapmayaben her şeyi biliyorum

ah çekiyorumbir de heveskar anonimiçekiyorum bir şeyler biliyorumelbet bu bir safari

hücumu yapıp bir fetih bulurum anlamın aslını unutmayaaklımdaki cümlenin yerini tutturamamaya rücu ederim

çölden kaçışı yazabilirimbir bir seçilenleriböylece çöl arsasındayım

ben hep susarım çöl insanı olarakşiirimse kapalı kapak o yüzden susuz yazuzak bir komşunum akrebin değilim sırdaşın değilimvahana geleyim

benim sözlerimi bana iade etsin sükunet nedir kastı ihbarınınbana ölümle bir iade buna dilimden bir dönüş var mıbu ayakta ölecek hissin iskeletli bir iskanı var mıben her şeyi biliyorum

çölün kapalı tarafını da kapatıyorum susayın deyebeni susamadan bana açılamazsın ben ücrayımo yüzden yüzey iktidara gelir mercan sandığıbu iade ne zaman emanet ne zaman itibardır aynasındadüz dinlemem gerekmiyor kendimi arıyorsam hakikatimibana yerinden bir volüm ayarla duyunca yoku seçiyim

yoktanrı bunu çoktan onayladı seni bekledik geç daldınbedirden gövdeme çölü yaydım kumlarımı taşırdımbir susayış tasarladım düşünedüşüne yazdım kendimi şimdi yabana gelirimbir istihale böyle var olmuştu asıl

her hoş tutanağı odak toplasa da ehil olan sekter

ben her şeyi bildiğim için çöl ama gül olmasın dedimo yüzden her şeyi sırra bastım şimdi tavsayabilirim

Page 7: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

9

bir tehlikeyi bertaraf etmiş olmalıyızasayişimizden sorulur herkesin varlığısusuzluğa da sahip çıkar iktidar çünkü ehlidirah dirimseldir amma çekilir zor kakışan sular:

çöl zamanı suya ne hacet

sana bu işi verdim şimdi çölde su bulmama oyunlarıkim bunu çevirecek dingilizceye (dingiliz filolojisine hakim olsun)sana bunu su fırlatma yazın için de verebilirimsudur izsizdir derler su at sızıntı kalsın

ben bunları da biliyorum neden kapalıdır çöl iş gününde

sokağa rahat çıkabilirsin sokakta rahat yatabilirsinsokağa bulaşmış ol dasokaktan geçerken herkese rastla da durdurup yemin ettir olur olmaza sokakta baban çıksa karşına yönünü dönmesokakta yanından geçenden bihaber olmabu tehlikeyi bertaraf etmiş olmalıyız

çölün ne olursa olsun yine de anlamalısınodağın belki etraflı belki evrakların hamsana geç derler geç ama çok geç şöyle sağ açıktan geç

yine de anlamalısın

suya hasretsin suya hasretsin bunu da biliyorum suyu atlamalısın önüne gelince suya değilnasıl bir ilaçtır biliyorum su hayatın dışındasu hayattır çölün dışında su hayattır ötekinin dışında

sokağın ortasında asayiş berhava

nasıl serinlik verecek kapalı yer korkusu bu korkuyu yenmek için suyu bir yudum bilmelisin

sırası gelince iktidar neden kapalı havza

bir tehlikeyi bertaraf etmiş olmalıyızasayiş berkemal

hidrofil nedir bilir misinsevdana dönerse anlarsın

Page 8: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

1 0

Kafeinsizzzzadisyon

Emre Öztürk

beklemek üstümde başka sırıtıyor

bunu aşktan yanık bırakılmış yerlerinle emzirmelisin seslerini okul bahçelerinde biriktirenlerin aşkınaalaturka alaturka alaturka saçlarını alaturka saçlarınıtüm mezarından çıkmışların vidasıyla savaşansanki kaynayan sular gibi ürperiyor bir kız boynuna vinçlerle eklenmiş gibi kaplumbağave senin evimi giyip çıktığın ayakların

başkalarına göre yazılmış kemanlarda yaratılmışbunca yarasalar gibi dehşetli saçların arkasındaağzı bin çeşit argınlıktan yapılmaher askerden gelenle bilardogöz bebekleri kundaklı bir karede

hep portakalın içinden kırmızı çıkması evlere elektriğin geç gelmesi kadar meşrusabaha horoz sarf etmekte olan beynitaşarak göğsüne iliklenmiş fısıltı kafeini adisyona eklemek kadar zanlı

küvete taşınmakta olan sütün tuzunda vedası olanbabadan kız toplayan kadınların her içine göçte, her rüyada kız yatırmakta ustalığıçaydanlığın midesinde kararmış adamlarınresmi çekilmiş eşyalara yol yapması zorluğuönünde ters yüz ettin sıkıntıyı

bütün sevgileri bir akıl krizinin getirdiği buğuyla hep uyurgezer bir aşkın bizi gözlemesi kadar aşikarinsanları azaltan ve çoğaltan cephesindeazaltan ve çoğaltan bunca alaturkauyurgezer geçtiği bin türlü iyi hâlinmahalleler, süt döken kedilerin tırmandığı balkonlardafayans aralığından, kapı deliğinden karıncanın akması içinhazır

Page 9: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

1 1

Olmadan

Cem Kurtuluş

i.

erikler olmadan, oldu çocuklarmarmelada banmadan, kâğıdı katlamadansarısı bizi etkiledi,kabuğu soyulası, içi boş yuvarlak.kimine dalında bir ceviz sepeti, ağrıyan bir bacak -boyadık, güneş gelmedi -önümüze konmadan karardı kimi,ıslanmadan, tatmadanelimize değmedi eli.

bu hangi söğüdün yere değmesi o zaman?ben ki,oldukça,dünyayı yere eğmişim.

ii.

hadi pompalabir bardak su içelim;bizim yer değiştirmemizbidondan bardağa...

gagalarda kaldırdığımız parmak kadardünyadüşünceçatlayacak.

Page 10: Karagöz Edebiyat Dergisi Sayı 9

1 2

Babama Şiir Olsun, Babam da Şiir Olsun

İdris Ekinci

ölüme ip, ipe oyun kendini dünyadan çıkarma amatere kan giydirmeyi bilmeli bahçesine sızlamış dallar düşürmeyiacınacak zihin karayı ortasından tutarak fırlatmalı beyazabu dünya gedası olmakla bize kendini vermiyor babaköz yuyan nasır tutan sebebim şüphem keşke buğulanmasa

bozuk deyişler toplarsam kendimden, ilhamım aldanıyorkucağıma aldığım kase takıyor ipi aklıma uzanmadan uzağın kolubu mevzuyu benim kadim odamda örtülere kızarken taş kırarkenbendimi çiğneyip aşarken yani sana açmıştımçok düşündüm baba ve gecenle ahdimi yeniledim

damarları kabartılan ellerinin nasıl bir tarihe dokunduğunuipi boynumdan başımdan ateşi matemi böğrümden nasıl söktüğünüçok düşündüm kapılarım evlerim eve dönüşlerim hep sendino ellerle bana bir dünyayı ovan gözlerim karanlığına alışmadananlaşılan baba ben senin rüyanı gördüm bir rüya cesedimin kırışıklarını alanilktin bir caddeydin cesur alanlara soluğuma sardığım virdimin düğümleriydin

bir baktın bana yıllardır gizlenen Leylâ kalktı uykusundanonu saklandığı yerden çıkardım baba bir şey söylemedimutandı oysa yaşamak dediğimiz falsolu imge sokulmuş saçlarınaonu düşününce düşünce olunca o bir sakarlık bir sakarlık bendeçayım dökülür ayağım kayar çarparım yanımdan geçenlere

o olmadığı zaman şu yol bitiremediğim bir şey gibikitap okunmuyor okunsa da çoğaltamamak var ya baba zonkluyor insandahasılı kestin içimdeki düğümü onu aldın yanıma koydunebedi kapıyı kilitledin üstümüze

onunla bu sert virajlar cetvel gibi bilinmeyenler denklemden uzakne havuz ne de hız problemli onunla taşıdım mahşer kelimeleriniindim yola yürüdüm onunla seyre koyuldum babavakit bir çocuktu dizlerimizde

bir bahçeye nasıl akraba olunur öğretti bileklerinyanık iflâh borusundan üflenen oğlun yürüdü yokuşunuyanımda ol o yokuşun sırtında ezberimin ötesine geçen o yerde