48
Karbohidrat Metabolizması Yrd.Doç.Dr. Ahmet GENÇ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu

Karbohidrat Metabolizması

  • Upload
    dotty

  • View
    74

  • Download
    0

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Karbohidrat Metabolizması. Yrd.Doç.Dr. Ahmet GENÇ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu. YİYECEKLERDEN ENERJİ ELDE EDİLME EVRELERİ. 1. Evre : Proteinler ve polisakkaridler gibi büyük moleküllerin aminoasitler ve glukoz gibi küçük bileşiklere dönüştürülmesi - PowerPoint PPT Presentation

Citation preview

Page 1: Karbohidrat Metabolizması

Karbohidrat Metabolizması

Yrd.Doç.Dr. Ahmet GENÇSağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu

Page 2: Karbohidrat Metabolizması

YİYECEKLERDEN ENERJİ ELDE EDİLME EVRELERİ

• 1. Evre: Proteinler ve polisakkaridler gibi büyük moleküllerin aminoasitler ve glukoz gibi küçük bileşiklere dönüştürülmesi

• 2. Evre: Çok sayıda küçük molekülün az sayıdaki merkezi basit bileşiklere dönüştürülmesi (başlıca asetil CoA)

• Evre 3: Asetil CoA’nın asetil grubunun TCA (Tri Karboksilik Asit) döngüsü ve solunum zinciri yoluyla tamamen karbondioksit ve suya dönüştürülmesi

Page 3: Karbohidrat Metabolizması

Hücresel Metabolizmaya Giriş

Page 4: Karbohidrat Metabolizması

Besinlerin Hücresel Metabolizmada Kullanımı

Page 5: Karbohidrat Metabolizması

GLİKOLİZ

Glikolitik yol, glukozun enerji (ATP ve NADH+H) ve diğer metabolik yollara ara ürün sağlamak için pirüvata kadar yıkılmasıdır.

Glikoliz tüm dokularda oluşur. Glukoz karbonhidrat metabolizmasının merkezinde yer alır çünkü

hemen hemen tüm şekerler glukoza dönüştürülebilir. Glukozun pirüvata kadar yıkım sürecine glikoliz adı verilir. Pirüvatın

bundan sonraki aşaması ortamın oksijenizasyon derecesine, dokunun mitokondrisi olup olmaması gibi faktörlere bağlı olarak belirlenir. Glikoliz hem aerobik hem de anaerobik şartlarda gerçekleşen bir süreçtir.

Mitokondrisi ve yeterli oksijeni olan hücrelerde glikolizin son ürünü pirüvattır (aerobik glikoliz). Glukozun laktat’a dönüşümü ise anaerobik glikolizdir.

Page 6: Karbohidrat Metabolizması

Glikoliz

Page 7: Karbohidrat Metabolizması
Page 8: Karbohidrat Metabolizması

TCA Döngüsü

Page 9: Karbohidrat Metabolizması

Aerobik Metabolizmada Enerji Kazancının Özeti

Page 10: Karbohidrat Metabolizması

Karaciğer, Beyin ve eritrositlerde Glukoz Transportu İnsülinden Bağımsızdır.

Glikoliz: C6H12O6 + 6H2O 6CO2 + 6H2O + enerji (ısı-ATP-NADH) şeklinde

reaksiyon özetlenebilir. Sitoplazmada sitoplazmik enzimlerle gerçekleşir Temel amaç enerji elde etmektir. Aerobik ve anaerobik olarak ikiye ayrılır. Aerobikde pirüvat TCA siklusuna girer CO2 ve H2O’ya kadar

yıkılır. Bu işlemde NAD ve FAD hidrojenle birleştirilir ve indirgenmiş NADH+H ve FADH2 elde edilir. Bu moleküller solunum zincirine H taşırlar.

Anaerobik glikolizde ise pirüvat laktata çevrilir ve son ürün laktattır. Mitokondrisi olmayan hücrelerde anaerobik glikoliz görülür çünkü aerobik glikoliz için gereken enzim sistemleri mitokondride yerleşmiştir.

Page 11: Karbohidrat Metabolizması

Laktat ve pirüvat

Laktik asit iskelet kası, beyin, RBC, renal medulla ve deri gibi dokularda karbonhidrat metabolizması sonucu oluşur.

Kan laktat düzeyi bu dokularda oluşum ve KC ile böbrekteki metabolizma oranlarına bağlıdır. Yaklaşık olarak oluşan laktatın %65’I (75 gr) KC’de özellikle glukoneogenezde kullanılır.

Laktatın ekstrahepatik uzaklaştırılması iskelet kası ve renal korteksde olmaktadır.

Kan laktat düzeyi 5 mmol/L’nin üzerinde ve pH<7.25 ise HCO3- tampon sisteminin etkisi aşılmıştır ve laktik asidoz

ortaya çıkar.

Page 12: Karbohidrat Metabolizması

GLUKONEOGENEZ

Beyin, RBC, böbrek medullası, kornea, lens, testis ve egzersiz halindeki kas gibi bazı dokular metabolik yakıt olarak devamlı glukoza gereksinim gösterirler. Beyin yettiği sürece sadece glukoz kullanan bir organdır. Sadece kendine yetmemeye başladığı zaman keton cisimlerini de yakıt maddesi olarak kullanmaktadır.

Eritrositler mutlak olarak glukoza bağlıdırlar. Mitokondrileri olmadığı için enerji gereksinimlerini sadece glikolizden elde etmektedir.

Böbrek medullası, kornea, lens, testis ve egzersiz halindeki kas gibi dokularında aerob kapasiteleri düşüktür ve enerjilerinin çoğunu anaerobik glikolizle sağlarlar.

Page 13: Karbohidrat Metabolizması

Karbohidrat Yıkımı ve Sentezi

Page 14: Karbohidrat Metabolizması

İnsanda glukozun üç kaynağı bulunmaktadır:

Besin maddeleriGlikojen depolarıGlukoneogenez

iki dokuda glikojen depolanmaktadır.

Kas’da yaklaşık 400 gr, kas ağırlığının %1-2’si kadar,

Karaciğerde 100 gr, ağırlığının %6-8’i kadar glikojen bulunmaktadır.

Bunlardan sadece karaciğer glukagonu kana glukoz sağlamakta

kullanılabilir. Diyetle glukoz alımı olmadığı zaman, karaciğer

glikojeni bu gereksinimi sadece 12-24 saat süre ile karşılayabilir.

Glikojen bu nedenle çok uzun süreler kana glukoz sağlayacak bir

depo değildir

Page 15: Karbohidrat Metabolizması

Açlıkta asıl glukoz sağlayan kaynak glukoneogenezdir

Uzamış açlıkta hepatik glikojen depoları tükenir ve laktat, pirüvat, gliserol, oksalat, -ketoglutarat ve -ketoasitlerler gibi prokürsörlerden glukoz sentezlenir.

İnsanda ana enerji deposu olan yağlardan glukoz sentezlenemez.

Glukoneogenez %90 KC’de, %10 böbrekte oluşur. Açlıkta glukoneogenezin %50’sinden böbrekler sorumludur.

Page 16: Karbohidrat Metabolizması

Kan şekeri (glukoz) düzeyiKan şekeri düzeyine glisemi adı verilir.

Normal sınırlardaki glisemiye normoglisemi adı verilir.

Normal sınırın altındaki glisemiye hipoglisemi adı verilir.

Normal sınırın üstündeki glisemiye hiperglisemi adı verilir.

Açlık kan şekeri, sağlıklı yetişkin kişilerde kolorimetrik metotlarla

80-120 mg/dL, enzimatik metotlarla ise 65-105 mg/dL

arasındadır. 60 yaşın üstündeki kişilerde normal sınırın üst

değerleri 5-10 mg/dL daha yüksektir.

Page 17: Karbohidrat Metabolizması

Kan şekeri düzeyini düzenleyen faktörler

Kan glukoz seviyesi, glukoz metabolizması ile ilgili bütün metabolik yolların;

glikoliz,

glikojenoliz,

glikojenez,

glukoneogenez,

pentoz fosfat yolu vs.

koordineli çalışması ve kontrolü ile ayarlanır.

Page 18: Karbohidrat Metabolizması

Kan glukoz seviyesinin düzenlenmesinde, karaciğer ve hormonların etkisi önemlidir.

Yemeklerden sonra kan şekeri yükseldiğinde fazla glukoz, insülin hormonunun etkisiyle karaciğerde glikojen tarzında depo edilir (glikojenez).

Kısa süreli açlıklarda, karaciğerdeki glikojenden glikojenoliz sonucu kana glukoz verilir.

Uzun süreli açlıklarda, yine karaciğer tarafından glukoneogenezle kana glukoz verilir.

Page 19: Karbohidrat Metabolizması

Kan glukoz seviyesini

düzenleyen hormonlardan

bazısı kan şekerini

düşürme yönünde bazısı

ise kan şekerini yükseltme

yönünde etkili olmaktadır.

Page 20: Karbohidrat Metabolizması

Kan şekerini düşüren hormonlar:

-İnsülin: Pankreas beta hücreleri tarafından sentezlenip kana verilir. Glukozun kas ve yağ dokusu hücrelerine girişini sağlar. Glikoliz ve glikojenezi hızlandırır.

Page 21: Karbohidrat Metabolizması

-Somatomedinler: Karaciğerde sentezlenen bir grup

küçük polipeptittir. Büyüme hormonunun büyüme

üzerindeki etkilerine aracılık ederler. Ayrıca insülin

benzeri aktiviteye sahiptirler.

-Somatostatin: Hipotalamus ve pankreas D

hücrelerinden salınır. Glukagon ve insülin

salıverilişini inhibe eder.

Page 22: Karbohidrat Metabolizması

Kan şekerini arttıran hormonlar:

Glukagon: Pankreasın alfa hücrelerinden salıverilir. Karaciğerde glikojenoliz ve glukoneogenezi hızlandırır.

Epinefrin (adrenalin): Adrenal medülladan salıverilir. Glikojenolizi hızlandırır.

Büyüme hormonu ve ACTH: İnsüline zıt etki gösterirler.

Glukokortikoitler (kortizol, kortizon, kortikosteron): Adrenal korteksten salıverilirler. Glukoneogenezi hızlandırırlar.

Tiroit hormonları (T3 ve T4): Glikojenolizi hızlandırırlar ve bağırsaktan glukoz emilimini arttırırlar.

Human plasental laktojen: Plasentadan salıverilir. İnsülin etkisine zıt etki gösterir.

Page 23: Karbohidrat Metabolizması

Kan şekerinde fizyolojik değişikliklerFizyolojik artış:

-Devamlı egzersiz

-Emosyonel durum: Heyecan, stres, korku

Fizyolojik azalma:

-Normal gebelik

-Doğumdan hemen sonra

Page 24: Karbohidrat Metabolizması

Kan şekerinde patolojik artış (hiperglisemi) nedenleri

Diabetes mellitus

Cushing sendromu

Şiddetli tirotoksikoz

Akut pankreatit

Şok sırasında dolaşımda adrenalin artışı

Page 25: Karbohidrat Metabolizması

Kan şekerinde patolojik azalış (hipoglisemi) nedenleri

İnsülin artışı: Aşırı insülin verilmesi, pankreas beta hücrelerinin hiperplazisi, kanseri, adenoması

İnsülin antagonistlerinin eksikliği: Addison hastalığı, hipopituitarizm

Glikojen yıkılamaması: Glikojen depo hastalıkları

Karaciğer hastalıkları

İmmatürite: Prematüreler, ikiz doğanlar.

Karbonhidrat metabolizma bozuklukları: Galaktozemi, herediter fruktoz intoleransı

Page 26: Karbohidrat Metabolizması

Diabetes Mellitus (DM)

Diabetes mellitus (DM), karbohidrat

metabolizmasının, hiperglisemi ve glukozüri ile

karakterize, lipid ve protein metabolizması

bozukluklarını da içeren bir hastalıktır.

Page 27: Karbohidrat Metabolizması

Diabetes Mellitus Neden Önemlidir?

Koroner kalp hastalığının erken başlaması için önemli bir risk faktörü

Uzun dönemde retinopati, nefropati ve periferal nöropati gibi komplikasyonları ortaya çıkar

Mortalitesi (ölüm) yüksek

Page 28: Karbohidrat Metabolizması

Diabetes Mellitus Belirtileri

Poliüri Polidipsi (aşırı susuzluk) Polifaji (aşırı yemek yeme) Kilo kaybı Görmede bulanıklık Hiperglisemi kontrol altına alınmadığında

ketoasidozis ve koma

Page 29: Karbohidrat Metabolizması

Diabetes Mellitus Tipleri

Tip 1 diyabet (T1DM)

a) Otoimmün (T1ADM)

b) İdiopatik (T1BDM) Tip 2 diyabet (T2DM) Diyabetin diğer spesifik

tipleri (sekonder diyabet) Gestasyonel diyabet

(GDM)

Page 30: Karbohidrat Metabolizması

Tip 1 Diyabet (T1DM)

İnsüline bağımlı DM veya juvenil (genç) başlangıçlı DM olarak bilinir

Pankreasın -hücrelerinin otoimmün yıkılımı sonucunda T1ADM, idiopatik (olasılıkla viral) yıkılımı sonucunda T1BDM ortaya çıkar

Pankreasta insülin sentezi ve sekresyonu olmamaktadır

Page 31: Karbohidrat Metabolizması

Tip 2 Diyabet (T2DM)

İnsüline bağımlı olmayan DM veya erişkin başlangıçlı DM olarak bilinir

İnsüline direnç, yetersiz insülin sekresyonu veya bu ikisinin birlikte olması sonucunda ortaya çıkar

Diyabetin en sık görülen formudur.

Page 32: Karbohidrat Metabolizması

Diyabetin Diğer Tipleri (Sekonder Diyabet)

Nadir görülür -hücrelerinin fonksiyonunda genetik defekt,

insülinin etkilerinde genetik defekt, ekzokrin pankreas hastalığı, endokrinopatiler, ilaç veya kimyasal etkisi, enfeksiyonlar gibi nedenlerle ortaya çıkar

Page 33: Karbohidrat Metabolizması

Gestasyonel Diyabet (GDM)

Gebelikte başlayan veya ilk kez gebelik sırasında tanı alan diyabet tipidir

Birinci derece akrabalarda diyabet öyküsü, obezite, ileri anne yaşı, glukozüri ve önceki gebelikte makrozomi (>4 kg bebek), polihidroamnios veya ölü doğum bulunması durumlarında ortaya çıkma riski yüksektir

Page 34: Karbohidrat Metabolizması

DM de KH metabolizma bozukluğu

1. Karaciğer ve kas hücrelerinde membranlardan glukoz geçişi bozulmuştur. Hücreye giremeyen glukoz kanda birikir (hiperglisemi).

2. Hücreye girebilen glukozun fosforilasyonu bozulmuştur. Bu olay hücre içinde glukoz kullanımının azalmasına, fosforile edilemeyen glukozun hücre dışına kaçmasına yol açar.

3. Glikojen sentezi azalmış, glikojen yıkımı artmıştır 4. Glikoliz yavaşlamıştır

Page 35: Karbohidrat Metabolizması

5. Pirüvatın oksidatif dekarboksilasyonu yavaşlamıştır.

6. Glukoneogenez artmıştır. İnsulin yetmezliğinde amino asit yıkımındaki artış pirüvat yapımını hızlandırır.

Öte yandan lipolizdeki hızlanma nedeni ile miktarı artan asetil-KoA, glikolizi yavaşlatırken pirüvat karboksilazı stimüle ederek pirüvattan okzaloasetik asit yapımını artırır. Bu artış alfa-ketoglutarat üzerinden de desteklenir.

Page 36: Karbohidrat Metabolizması

Diabetes mellitus ta glukagon sentezi artar. Bu hormon glukoneojenezin anahtar enziminin

sentezini stimüle eder. Bu enzim de okzaloasetik asiti fosfoenolpirüvata

çevirerek glukoneojenezi süratlendirir. Bir diğer glukoneogenetik enzim olan früktoz-1,6-bifosfataz, insülin yokluğunda daha aktiftir ve tüm bu faktörlerin bir araya gelişi ile, insülin noksanlığında artmış bir glukoneojenez ortaya çıkar.

Endojen yoldan glukoz sentezinin artması hiperglisemi ile sonuçlanır.

Page 37: Karbohidrat Metabolizması

7. TCA siklüsünde Asetil-KoA nın oksidasyonu bozulmuştur. İnsülin varlığında TCA siklüsünün başlangıç maddesi olan okzaloasetik asit düzeyi normal olduğu zaman bu siklüs verimli bir biçimde çalışır, asetil-KoA lar herhangi bir birikim olmadan kolayca okside olur ve ATP sentezi gerçekleşir.

Ancak, insülin yokluğunda okzaloasetik asit bol miktarda sentezlenmesine rağmen bütünüyle artmış glukoneojeneze kaydığı için asetil-KoA oksidasyonuna yeterli okzaloasetik asit kalmaz ve sonuçta asetil-KoA birikimi gerçekleşir.

Page 38: Karbohidrat Metabolizması

İnsülin yokluğunda glukoneojenezdeki artış

Page 39: Karbohidrat Metabolizması

Diyabet İçin Laboratuvar Analizleri Tanı, tarama, izleme, prognozu belirleme amacıyla

yapılır Önerilen analizler:

Glukoz

Keton cisimleri

Glikozile hemoglobin (HbA1C)

Genetik markerler

Otoimmün markerler

Mikroalbümin

Potansiyel önemli çeşitli analitler

Page 40: Karbohidrat Metabolizması

Diyabet İçin Glukoz Analizi Kanın, gece açlığından (en az 8 saat) sonra

alınması ve hücresel elemanların hemen ayrılması gerekir.

Referans değerleri:

Çocuklarda: 60-100 mg/dL(3,3-5,6 mmol/L)

Erişkinde: 74-106 mg/dL (4,1-5,9 mmol/L) Analizin, diyabet tanısı ve yüksek risk gruplarında

tarama için, güvenilir laboratuvarlarda yapılması gerekir.

Diyabetin izlenmesi için, portabl ölçü cihazlarıyla muayenehanede ve hastanın kendisi tarafından ölçüm yapılabilir.

Page 41: Karbohidrat Metabolizması

Diyabette tanı kriterleri: Semptomların varlığında

Önceki yemeğin zamanına bakılmaksızın plazma glukozunun 200 mg/dL (11,1 mmol/L) olması

Açlık plazma glukozunun (AKŞ) 126 mg/dL (7,0 mmol/L) olması

Oral glukoz tolerans testi (OGTT) sırasında 2.saatteki plazma glukozunun 200 mg/dL (11,1 mmol/L) olması

Tip 2 diyabet için AKŞ ölçümü ile tarama, American Diabetes Association (ADA) tarafından, 45 yaşındaki asemptomatik kişilerde önerilmektedir.

Sonuçlar <110 mg/dL (6,1 mmol/L) ise, test 3 yılda bir tekrarlanmalıdır.

Page 42: Karbohidrat Metabolizması

Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT) OGTT, tip 1 ve tip 2 diyabet tanısı için ADA tarafından

artık önerilmiyor; WHO tarafından sınırlı kullanılması (AKŞ konsantrasyonu 110-126 mg/dL olduğunda) öneriliyor.

ADA ve WHO, sadece gestasyonel diyabetin (GDM) tanısı için OGTT’ni önermektedirler.

3 gün boyunca kısıtlama olmadan diyet uygulamasından ve 8-10 saatlik gece açlığından sonra AKŞ ölçülür.

75 g glukoz, 250-300 mL suda olarak 5 dakika içinde içirilir (yüklenir).

Glukoz yüklemeden 2 saat sonra alınan kan örneğinde glukoz ölçülür.

Page 43: Karbohidrat Metabolizması

GDM Tanısı İçin OGTT

25 yaşından küçük, gebelikten önceki vücut ağırlığı normal olan, birinci derece akrabalarında diyabet olmayan, anormal glukoz tolerans öyküsü olmayan, kötü gebelik öyküsü olmayan gebeler GDM riski düşük kabul edilir ve bunlara test yapılmaz.

Belirli obez, önceki gebeliklerinde GDM kuşkusu olan, glukozürisi olan, diyabetik aile öyküsü kesin olan gebeler GDM riski yüksek kabul edilir ve bunlara test hemen yapılır.

GDM riski orta derecede olan diğer gebelere gebeliğin 24-28. haftaları arasında test yapılır.

Page 44: Karbohidrat Metabolizması

Diyabette Glikozile Hemoglobin (HbA1C) HbA1C, bütün diabetes mellituslu hastalarda,

glisemik kontrolün derecesini belirlemek için en azından iki yılda bir rutin olarak ölçülmelidir.

ADA önerilerine göre tedavide hedef, HbA1C

konsantrasyonunun %7’nin altında tutulması ve

HbA1C değeri >%8 ise tedavi protokolünü

yeniden değerlendirmektir.

ADA, tarama veya tanı için HbA1C tayinini

önermemektedir.

Page 45: Karbohidrat Metabolizması

Diyabette Mikroalbüminüri

ADA, diyabetli erişkinlerde periyodik olarak striple idrarda albümin aramayı önermektedir. Strip testi

negatif ise mikroalbüminüri testi yapılır.

Page 46: Karbohidrat Metabolizması

Mikroalbüminürinin prognostik anlamı vardır:

Mikroalbüminürili tip 1 diyabetli hastaların %80’ninde üriner albümin atılımı her yıl %10-20 artar ve 10-15 yılda klinik proteinüri gelişir. Bunların da çoğu (>%80) terminal döneme gider.

Mikroalbüminürili tip 2 diyabetli hastaların %20-40’ında nefropati gelişir. Bunların yalnızca ~%20’si terminal döneme gider.

Mikroalbüminürili tip 1 ve tip 2 diyabetli hastalarda kardiyovasküler hastalık riski de artmıştır.

Yıllık mikroalbüminüri testleri için, 12 saatlik veya 24 saatlik idrar örneklerinde albümin konsantrasyonu tayini, spot idrar (tercihan sabah ilk idrarı) örneklerinde albümin/kreatinin oranı tayini yapılır. Tedaviye yanıtı izlemede 12 veya 24 saatlik idrar örneklerinde albümin konsantrasyonu tayini tercih edilir.

Page 47: Karbohidrat Metabolizması

Diyabette Potansiyel Önemi Olan

Çeşitli Analitler İnsülin C-peptid Proinsülin

diyabette rutin testler olarak bir rolü olmayan analitlerdir. Araştırma amaçlı olarak ölçülürler. Nadir vakalarda oral ilaçlara dönmeden önce mutlak insülin gerektiren hastaları tanımak için ölçülür.

Page 48: Karbohidrat Metabolizması

Diyabetli bütün erişkinlerde her yıl lipid profiline (plazma kolesterol, LDL-kolesterol, HDL-kolesterol ve trigliserid konsantrasyonu) bakılmalıdır.

ADA’ya göre

LDL3,35 mmol/L (130 mg/dL)

HDL0,90 mmol/L (35 mg/dL) [erkekte]

1,15 mmol/L (45 mg/dL) [kadında]

TG4,5 mmol/L (400 mg/dL) olan diyabetli hastalar koroner arter hastalığı için yüksek risk grubunu oluşturmaktadır.