2
KEREM ile ASLI (Duymaz, s. 20 -2 7). Bunlardan hare- ketle hikayenin XVI. daha es- kiye söylenebilir. yerinin ise Azerbaycan ve Anadolu bölgesi kuwetle muhtemeldir. Kerem'in gerek edebiya- gerekse halk de derin izler Kerem'in modern edebiyat sa- nat da (opera, bale,sinema. re- sim vb.) yer türküleri halk ara- ve repertuvarlarda dine mensup ma- de hikayeye bir özellik Anadolu'nun yerlerinde rastlanan Kerem ve yer hikayenin tesiri- nin bir göstergesidir. Halk de "Kerem hava! önemli yer tutar. Ya- Kerem, kesik Kerem (Barak kan- dilli Kerem, yedekli Kerem, zencirli Ke- rem gibi havalar Kerem ile hikayesi- nin müzik kültürüne ezgi- lerdir (b k Kerem ile hikayesi üzel'inde de etkili ol- A(hmed) F(ahri) 'nin perdelik "Kerem ile piyesi (istanbul 1305) halk hikayelerinin ilk örneklerinden dir. Fuat HuiGsi Demirelli hikayeyi iki perdelik sazkar- opera haline (Kerem ile Te- 335) . Karagöz da söylenen Kerem ile hikayesi filme ve Üzeyir opera olarak Kerem ile gerekAnadolu'da gerekse Anadolu yeni hikayelerin da sebep Anado- lu'da "Kerem'in Erzincan Erme- niler eden "Hovannes ile Hikayesi" bunlardan en : I. Kunas, "Über die Volkspoesie der Osmanis- ehen Türken", Proben Vlll, Petersburg 1899, s. 1- XLII (bu ilk tercümesi için b k. "Anadolu Halk ]tre. H. F Halk Bil- gisi Ankara I 928, s. 57-66); a.mlf., "Türkische Volksromane in Klein Asien III", Ungarische Revue, Xlll/3, Budapest 1893, s. 304-316; M. E. Elekberav, Kerem ile Esli, 1913, tür.yer.; Fuat Hulusi [Dem irelli], Kerem ile istanbul 1335; Orhan Seyfi Orhan, Kerem ile 1934; Kerem ile Han, 1943; B. A. 1944; a.mlf.. Roman i Kerem", Sovet bad 1945, lll, 97-1 03; Pertev Na ili Baratav, Halk Hikayeleri ve Halk Ankara 1946, s. 33, 40, 171 ; Eflatun Cem Güney, Kerem ile 1959, s. 123-126; Ehliman Ahundov, Esli ve Kerem, 1960; ve Kerem Hika- yeti , Tebriz, ts. (Firdevsl Kitaphanesi); Kerem ile 284 R. Georgiyeva). Sofya 1967; Amangül Halk 1965; Özege, Kata log, 83; ll, 861; IV, 1846; Rada, Kerem ile 1972; Mehmet Kaplan, Türk Üzerinde lll: Tip Tah li Ileri, 1991, s. 159-166; Elçin, ·Kerem ile Hikaye- si , Ankara 2000, s. 11-31; Ali Duymaz, Kerem ile Hikayesi Üzerinde · .fvtukayeseli Bir Ankara 200\ ' cs . 5-35, 201-217; G. lzrailav, "Es li- Kerem", S bom ik Materialev dlya Opisaniya Mestnostey i Plemen Kavkaza, Xlll (1892). s. 110-128; M. Kerem Yan- Maarif , V/126, 1309 , s. 347; Sadettin Nüzhet [Ergun], Kerem'in Halk Bilgisi Haberleri, lll/ 28, s. 89-9:Z; lll/29 933). s. 134- 142; IV /38 934). s . 36-41; Cahit Öztelli, "Ke- rem ile Hikayesinin Kimdir" , TFA, V/117 959). s. 1888-1900; Fikret Türkmen, "Kerem TDEA, V, 283; a.mlf., "Ke- rem ile a.e., V, 283-285. PiKRET TüRKMEN Bengal 1 564- 1 5 7 6 h üküm süren ve son L kurucusu Tae Han Kereranl, Afgan kökenli (Pathan) olup Bengal Sul- SGrl Afganlar kolunu kuran 539- 545) bi- ridir. Tae Han, Gevaliyar'daki ( I 55 3) Ganj nehri ca- g ir* sahibi olan imad, Süley- man ve ile halktan toplanan vergilere ve sultan 1 00 filine el koyarak, bu arada köyleri de ordu- sunu güçlendirdi ve on içinde Bi kesimleriyle birlikte Ben- gal ele geçirip 1564'- te Bengal oldU. Tae ölmesi üzerine tahta Süleyman Kererani Bengal onun yö- netiminde bir büyü- dü ve bir süre sonra Babürlü Devleti'nin tek ve rakipsiz gücü haline geldi. Babürlüler'in Kuzey Hindistan'a hakim bura- daki güneye inerek Süleyman taraf- tan Babürlüler'in daha çok Orta ve Kuzey Hindistan'la ilgilenmeleri de onun iktida- uzun ve etti. Süleyman takip siya- setle huzur idaresi ve- rimli topraklardan yüksek geliri imar faaliyetlerinde ve hazinesini, ordu- sunu güçlendirmekte Onun siyasette de özellikle Babürlüler'le olan diplomatik görülür; bunda keskin bir politik zekaya sahip veziri Mian LGdl büyüktür. Süleyman Babürlü Ekber valileriyle girmekten hususunda çok titiz her sorunu dostluk içerisinde Ekber ismi- ni daima hutbelerde gibi kendi ne para ne de bir Buna men tiükümdarlara taviz Kaynaklar ondan ilmi ve alimleri koruyan, adalet ve cömertlik- te ikinci Süleyman olan ve. ve huzur içerisinde hükümdar diye bahsetmektedirler. Süleyman Kererani 980' de ( 1572) ölün- ce yerine büyük Bayezid geçti. Hiçbir yönden yerini dolduramayan Bayezid'in geçimsiz karakteri Babürlüler'- le ve devletteki Afgan ileri gelenleriyle ve sonuçta ölümüne sebep oldu; on sekiz bir hü- sonra Hansu öldürüldü. Ancak Vezir Mian LGdl de Hansu'yu yakalatarak öldürttü . tahta geçen Davud Han, Ben- gal'in bölgelerini de hakimiyeti na Bu arada zengin hazi- nesine ve güçlü ordusuna güvenerek kar- Bayezid'in Ekber daha ileri - türdü ve ona gibi ken- di hutbe okutup para da taraftan Bayezid grup- lara Afgan tirmekte de zaafa içlerinden tercih etmesi ona epeyce Davud'un bu olumsuz en büyük kuman- Gucer Han, Sihar'da Bayezid'in nu hükümdar ilan etti. Davud ona Vezir M ian LGdl bir ordu gönderdi. Ancak bu Ekber da Kererani istila güçlü bir ordusunu Bihar'a harekete ge- çirdi. Bu durum Vezir LGdl ve Gucer Han mücadelelerine son verip bir - likte yürüttükleri müzakereler yoluyla Ek- ber Mün'im dur- durdular. Fakat Davud'un Babürlüler'le Vezir LGdi'yi öldürtmesi ve Ekber istek- lerini reddetmesi üzerine tekrar harekete geçen Mün'im Han onun üze- rine yöneldi ve kendisini Ha- Bengal'e kaçmaya mec- bur bu birçok Af-

KEREM ile ASLI - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · KEREM ile ASLI (Duymaz, s. 20 ı -2 ı 7). Bunlardan hare ketle hikayenin XVI. yüzyıldan daha es kiye giderneyeceği söylenebilir

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KEREM ile ASLI - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · KEREM ile ASLI (Duymaz, s. 20 ı -2 ı 7). Bunlardan hare ketle hikayenin XVI. yüzyıldan daha es kiye giderneyeceği söylenebilir

KEREM ile ASLI

(Duymaz, s. 20 ı -2 ı 7). Bunlardan hare­ketle hikayenin XVI. yüzyı ldan daha es­kiye giderneyeceği söylenebilir. Teşekkül yerinin ise Azerbaycan ve Doğu Anadolu bölgesi olması kuwetle muhtemeldir.

Kerem'in şahsiyeti gerek aşık edebiya­tında gerekse halk edebiyatı geleneğin­de derin izler bırakmıştır. Kerem'in yanı­şına modern edebiyat yanında çeşitli sa­nat dallarında da (opera, bale, sinema. re­sim vb.) yer verilmiş, türküleri halk ara­sında ve repertuvarlarda kullanılmıştır.

İki ayrı dine mensup kahramanların ma­ceralarının işlenmesi de hikayeye başka bir özellik kazandırmıştır. Anadolu'nun değişik yerlerinde rastlanan Kerem ve Aslı şeklindeki yer adları hikayenin tesiri­nin bir başka göstergesidir. Halk müziğin­de "Kerem hava! arı" önemli yer tutar. Ya­nık Kerem, kesik Kerem (Barak ağzı), kan­dilli Kerem, yedekli Kerem, zencirli Ke­rem gibi havalar Kerem ile Aslı hikayesi­nin müzik kültürüne kazandırdığı ezgi­lerdir (b k AŞlK MÜSİKİSİ). Kerem ile Aslı hikayesi aydınlar üzel'inde de etkili ol­muştur. A(hmed) F(ahri) 'nin yazdığı beş perdelik "Kerem ile Aslı" piyesi (istanbul 1305) tiyatrolaştırılan halk hikayelerinin ilk örneklerinden dir. Fuat HuiGsi Demirelli hikayeyi iki perdelik sazkar- opera haline getirmiştir (Kerem ile Aslı- Halk İçin Te­

maşa, ı 335) . Karagöz repertuvarına da girdiği söylenen Kerem ile Aslı hikayesi ayrıca filme alınmış ve Üzeyir Hacıbeyli tarafından opera olarak bestelenmiştir. Kerem ile Aslı, gerekAnadolu'da gerekse Anadolu dışında bazı yeni hikayelerin oluş­masına da sebep teşkil etmiştir. Anado­lu'da "Kerem'in Erzincan Bağları", Erme­niler arasında teşekkül eden "Hovannes ile Aşe Hikayesi" bunlardan en tanınmış olanları dır.

BİBLİYOGRAFYA :

I. Kunas, "Über die Volkspoesie der Osmanis­ehen Türken", Proben Vlll, Petersburg 1899, s. 1- XLII (bu yazının ilk kısmın ı n tercümesi için b k. "Anadolu Halk Edebiyatı" ]tre. H. F ı. Halk Bil­gisi Mecmuası, ı, Ankara I 928, s. 57-66); a.mlf., "Türkische Volksromane in Klein Asien III", Ungarische Revue, Xlll/3, Budapest 1893, s. 304-316; M. E. Elekberav, Kerem ile Esli, Bakı 1913, tür.yer.; Fuat Hulusi [Demirelli], Kerem ile Aslı -Halk İçin Temaşa, istanbul 1335; Orhan Seyfi Orhan, Kerem ile Aslı, İstanbul 1934; Aşık Kerem ile Aslı Han, İstanbul 1943; B. A. Karrıyev, Aslı-Kerem, Aşgabad 1944; a .mlf.. "Narodnıy Roman Aslı i Kerem", Sovet Edebiyatı, Aşga­bad 1945, lll, 97-1 03; Pertev Na ili Baratav, Halk Hikayeleri ve Halk Hikayeciliği, Ankara 1946, s. 33, 40, 171 ; Eflatun Cem Güney, Kerem ile Aslı, İstanbul 1959, s. 123-126; Ehliman Ahundov, Esli ve Kerem, Bakı 1960; As lı ve Kerem Hika­yeti, Tebriz, ts. (Firdevsl Kitaphanesi); Kerem ile

284

As1ı(nşr. R. Georgiyeva). Sofya 1967; Amangül Durdıyeva, Aslı-Kerem, Halk Dessanı, Aşgabad 1965; Özege, Kata log, ı, 83; ll, 861; IV, 1846; Şevket Rada , Kerem ile Aslı , İstanbul 1972; Mehmet Kaplan, Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar, lll: Tip Tah li Ileri, İstanbul 1991, s . 159-166; Şükrü Elçin, ·Kerem ile Aslı Hikaye­si, Ankara 2000, s . 11-31; Ali Duymaz, Kerem ile Aslı Hikayesi Üzerinde·.fvtukayeseli Bir Araştırma, Ankara 200\ 'cs. 5-35, 201-217; G. lzrailav, "Es li-Kerem", S bom ik Materialev dlya Opisaniya Mestnostey i Plemen Kavkaza, Xlll (1892). s. 110-128; M. Sadık, "Aşık Kerem Yan­dı mı Yanınadı mı?", Maarif, V/126, İstanbul 1309 , s. 347; Sadettin Nüzhet [Ergun], "Aşık Kerem'in Şiirleri", Halk Bilgisi Haberleri, lll/ 28, İstanbul1933 , s. 89-9:Z; lll/29 (ı 933). s. 134-142; IV /38 (ı 934). s . 36-41; Cahit Öztelli, "Ke­rem ile Aslı Hikayesinin Yazarı Kimdir" , TFA, V/117 (ı 959). s. 1888-1900; Fikret Türkmen, "Kerem Havaları", TDEA, V, 283; a.mlf., "Ke­rem ile Aslı", a.e., V, 283-285.

~ PiKRET TüRKMEN

KERERANİLER

Bengal Sultanlığı ' nın

1564- 15 7 6 yılları arasında hüküm süren altıncı ve son hanedanı .

L ~

Hanedanın kurucusu Tae Han Kereranl, Afgan kökenli (Pathan) olup Bengal Sul­tanlığı'nın SGrl Afganlar kolunu kuran Ş'ir Şah'ın (ı 539- ı 545) kumandanlarından bi­ridir. Tae Han, Gevaliyar'daki karışıklıklar sırasında ( I 5 5 3) Ganj nehri kıyısında ca­gir* sahibi olan kardeşleri imad, Süley­man ve İlyas ile birleşip halktan toplanan vergilere ve sultan ın 1 00 filine el koyarak, bu arada köyleri de yağmalayarak ordu­sunu güçlendirdi ve on yıl içinde Bi har'ın

güneydoğu kesimleriyle birlikte Batı Ben­gal topraklarının çoğunu ele geçirip 1564'­te Bengal sultanı oldU. Tae Han 'ın aynıyıl

ölmesi üzerine tahta kardeşi Süleyman Kererani çıktı. Bengal Sultaniiğı onun yö­netiminde umulmadık bir şekilde büyü­dü ve bir süre sonra Babürlü Devleti'nin karşısında Kuzeydoğu Hindistan'ın tek ve rakipsiz gücü haline geldi. Babürlüler'in Kuzey Hindistan'a hakim olmasıyla bura­daki Afganlılar güneye inerek Süleyman Şah'ın etrafında toplandılar. Diğer taraf­tan Babürlüler'in daha çok Orta ve Kuzey Hindistan'la ilgilenmeleri de onun iktida­rının uzun ve istikrarlı olmasına yardım etti.

Süleyman Şah . takip ettiği akıllı siya­setle huzur getirdiği idaresi altındaki ve­rimli topraklardan sağlanan yüksek geliri imar faaliyetlerinde ve hazinesini, ordu­sunu güçlendirmekte kullandı. Onun dış siyasette de özellikle Babürlüler'le olan

diplomatik ilişkilerinde başarı gösterdiği görülür; bunda keskin bir politik zekaya sahip sadık veziri Mian LGdl Han'ın payı büyüktür. Süleyman Şah , Babürlü Sultanı Ekber Şah'ın sınır valileriyle sürtüşmeye girmekten kaçınma hususunda çok titiz davranmış , her sorunu dostluk içerisinde çözümlemiştir. Ayrıca Ekber Şah'ın ismi­ni daima hutbelerde okuttuğu gibi kendi adına ne para bastırmış ne de başka bir bağımsızlık işareti kullanmıştır. Buna rağ­men diğer tiükümdarlara sultanlığından taviz vermemiştir. Kaynaklar ondan ilmi ve alimleri koruyan, adalet ve cömertlik­te ikinci Süleyman olan ve. halkını barış ve huzur içerisinde yaşatan hükümdar diye bahsetmektedirler.

Süleyman Kererani 980' de ( 1572) ölün­ce yerine büyük oğlu Bayezid geçti. Hiçbir yönden babasının yerini dolduramayan Bayezid'in geçimsiz karakteri Babürlüler'­le ve devletteki Afgan ileri gelenleriyle arasının açılmasına ve sonuçta ölümüne sebep oldu; yaklaşık on sekiz aylık bir hü­kümdarlıktan sonra kayınbiraderi Hansu tarafından öldürüldü. Ancak Vezir Mian LGdl de Hansu'yu yakalatarak öldürttü. Ardından tahta geçen Davud Han, Ben­gal'in diğer bölgelerini de hakimiyeti altı­na aldı. Bu arada babasının zengin hazi­nesine ve güçlü ordusuna güvenerek kar­deşi Bayezid'in Ekber Şah'a karşı başlat­

tığı düşmanca davranışları daha ileri gö­türdü ve ona saygı göstermediği gibi ken­di adına hutbe okutup para da bastırdı. Diğer taraftan Bayezid zamanında grup­lara ayrılan Afgan kumandanlarını birleş­tirmekte de zaafa düşüp içlerinden bazı­larını tercih etmesi ona epeyce düşman kazandırdı. Davud'un bu olumsuz icraatı karşısında Afganlar'ın en büyük kuman­danı Gucer Han, Sihar'da Bayezid'in oğlu­nu hükümdar ilan etti. Davud ona karşı Vezir M ian LGdl kumandasında bir ordu gönderdi. Ancak bu sırada Ekber Şah da Kererani topraklarını istila amacıyla güçlü bir ordusunu Bihar'a doğru harekete ge­çirdi. Bu durum karşısında Vezir LGdl ve Gucer Han mücadelelerine son verip bir­likte yürüttükleri müzakereler yoluyla Ek­ber Şah'ın kumandanı Mün'im Han'ı dur­durdular. Fakat Davud'un Babürlüler'le iş birliği yaptığından şüphelenerek Vezir LGdi'yi öldürtmesi ve Ekber Şah'ın istek­lerini reddetmesi üzerine tekrar harekete geçen Mün'im Han doğrudan onun üze­rine yöneldi ve kendisini bulunduğu Ha­cıpGr'dan Bengal'e doğru kaçmaya mec­bur bıraktı; bu kaçış sırasında birçok Af-

Page 2: KEREM ile ASLI - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · KEREM ile ASLI (Duymaz, s. 20 ı -2 ı 7). Bunlardan hare ketle hikayenin XVI. yüzyıldan daha es kiye giderneyeceği söylenebilir

ganlı öldü (1574). Bundan sonra Bengal Sultanlığı'nın şehirleri Babürlüler'in eline geçti ve Afganlı yöneticiler bölge­den uzaklaştılar. Orissa'ya sığınan Davud Han 1 S7S'te Mün'im Han ile yaptığı Mu­galmarl savaşında yeniidi ve Katak Barış Antiaşması ile Bengal ve Bihar'ı Ekber Şah'a bıraktı; Ekber de onun Orissa'daki hakimiyetini tanıdı. Fakat ertesi yıl Mün­'im Han'ın ölümünü fırsat bilen Davud bü­yük bir orduyla Bengal'e saldırdı; ancak yine yenilerek yakalandığı Akmahal'de idam edildi. Onun ölümüyle de Kererani hanedam son buldu ve Bengal Sultanlığı tarihe karıştı; toprakları da tamamıyla Babürlüler'in eline geçti.

BİBLİYOGRAFYA :

Ebüi-Fazl ei-AIIami. The Akbar-nama (tre. H. Beveridge). New Delhi 1987,111,96-100,248-250; a.mlf .. The A'in-i Akbari (tre. H. Bloeh­mann), Delhi 1989,1, 179-180; Abdülkadir ei-Be­daüni, Muntakhabu+ Tawarikh, Del hi 1986, (tre. ed. W. H. Lowe ).ll, 176, 177, 183, 184, 194, 195; Ghulam Hussain Salim. Riyazu-s-Salatin: A History of Bengal (tre. Abd us Sa lam). Delhi 1975, s. 150-161 ; J. Sarkar. The History of Ben­gal, Daeca 1976, ll , 181-186, 191-193; Muham­mad Mohar Ali. History of the Muslims of Ben­gal, Riyad 1985, 1/A, s. 239-260; S. H. Askari. Medieual Bihar Sultanale and Mughal Period, Patna 1990, s. 99, 100, 102; J. Burton -Page. "Dawüd Khan Kararani", E/2 (ing). ll, 183.

r

~ RızA KURTULUŞ

KERHi (..s>.fJI)

Ebü'I-Hasen Ubeydullah b. el-Hüseyn b. Dellal el-Kerhi

(ö. 340/952)

Hanefi mezhebinin sistemleştirilmesinde önemli katkıları bulunan, Irak Hanefiliği çizgisinin

önde gelen temsilcisi, usulcü, fakih. L ~

260 (874) yılında Kerh'te doğdu. Bu yer Sem'anl'ye göre Irak'taki Kerh-i Bacedda, Yaküt el-Hamevi ve Kureşi'ye göre ise Kerh-i Cüddan'dır (Mu'cemü '1-büldan, IV, 449; ei-Cevahirü'l-muçiıyye, ll, 493). İb­nü'n-Nedlm. Yaküt ei-Hamevl. İbnü'I-Eslr gibi müellifler adını -yanlış olarak- Abdul­lah. babasının adını da Hasan olarak ver­mektedir.

Ebu Said ei-Berdal'nin derslerine de­vam eden Kerhl. onun Ebu Ali ed-Dek­kak'tan ve Muhammed b. Hasan eş-Şey­banl'nin öğrencilerinden Musa b. Nasr'­dan alarak sürdürdüğü çizgiden bir hayli etkilenmiştir. Kendisiyle birlikte Berdal'­den ders alan arkadaşlarının en meşhuru

Ebu Amr et-Taberl ile Ebu Tahir ed-Deb­bas'tır. Kerhl'nin. Ebu Ca'fer et-Tahavl ve Ebu Tahir ed-Debbas gibi iki büyük faki­hi yetiştiren, Dımaşk, Kufe ve Kerh kadı­lıklarında bulunan Hanefi mezhebinin önemli isimlerinden Kadı Ebu Hazim'le görüştüğü ve onun meclisine de katıldı­ğı bilinmekle birlikte bu sırada Ebu Ha­zim'in öğrencisi Tahavi ile görüştüğüne dair bir bilgiye kaynaklarda rastlanma­maktadır. Ancak Kerhl'nin o çağda ictihad ehli olarak sadece Tahavi'den söz ettiği. fakat bir hac mevsiminde karşılaşmaları­nın ardından bu kanaatinin değiştiği yö­nündeki rivayet (İbnü'l-Murtaza , s. 130) Tahavi ile karşılaşmalarının daha sonra gerçekleştiğini göstermektedir.

Kerhl Bağdat'ta. Ebu Hazim ve Serdal'­den sonra üstlendiği öğretim görevini ölümüne yakın bir zamana kadar sürdür­dü. Bu görevin başlangıcının Serdal'nin Karmatller saldırısında öldürüldüğü 317 (929) yılı olduğu tahmin edilebilir. Kerhl. ömrünün sonlarına doğru hastalanması üzerine öğretim görevini Ebu Ali eş-Şa­şl'ye, fetva görevini de mezhep görüşleri­ni en iyi bilen kişi olarak tavsif ettiği Ebu Bekir ed-Dameganl'ye devretti (Hüseyin b. Ali es-SaymerT, s. 169).

Yargı işlerine hiç iltifat etmeyen Kerhl yargı görevine getirilen arkadaşlarına kız­mış ve onları yanından uzaklaştırmıştır. Öğrencisi ve arkadaşı Ebü'I-Kasım et-Te­nuhl'yi sırf yargı görevini üstlendiği için terketmiş. mektuplarına cevap verme­miş ve görüşme isteklerini geri çevirmiş­tir. Tenuhl ile görüşmeyi kabul etmeyişini açıklarken kullandığı ifadelere dayanarak kadılık görevi üstlenilmesine karşı bu çe­kingenliğin siyasi olmaktan çok ahlaki ol­duğu. yani bu görevin haksız kazanç elde etmeye elverişli bulunması olduğu söyle­nebilir. Defalarca kadılık görevine çağrılan Ebu Bekir ei-Cessas'ın her defasında bu­nu reddetmesi (a.g.e., s. 167, 172). hacası Kerhl'nin bu konudaki kanaatini paylaş­tığı şeklinde anlaşılabileceği gibi, bu hu­susta titiz olan hocasının hatırasına duy­duğu saygıyla da açıklanabilir.

Kerhi birçok öğrenci yetiştirmiş, bun­lar değişik bölgelere dağılarak kadılık ve öğretim görevlerini üstlenmişlerdir. Say­meri bunlar arasında Ebu Ali eş-Şaşi, Ebu Abdullah ed-Dameganl. Ebu Abdullah el­Basri, Ali b. Muhammed et-Tenuhl. Ces­sas. Ebu Sehl ez-Zücad'den söz eder (a .g .e., s. 166, I 71, 1 72 ). Kureşl. Ebü'I­Ferec ei-Umanl'yi Kerhl'nin önde gelen arkadaşlarından biri olarak gösterirken

KERHT

(ei-Cevahirü'l-muçiıyye, IV, 74) Şirazi de Ebü'I-Hüseyin Kadı'I-Haremeyn'i Kerhl'­nin öğrencileri arasında zikreder. Ebu is­hak eş-Şirazl'nin belirttiğine göre Nlşa­bur fakihleri fıkhı Ebu Sehl ez-Zücacl ile Ebü'I-Hüseyin Kadı'I-Haremeyn'den öğ­renmişlerdir (Tabal):atü'l-ful):aha', s. 144). Şirazl. Ebu Bekir b. Şahuyeh ile Ebu Ze­keriyya Yahya b. Muhammed ed-Darir ei­Basrl'yi Kerhl'nin arkadaşları arasında sa­yar (a.g.e., s. 144). Kureşi ise ilkinin Ker­hl'den ders aldığından hiç söz etmezken (ei-Cevahirü'l-muçiıyye, lll, 49-50). ikin­cinin Kerhl'den değil onun öğrencilerin­den ilim aldığını belirtir (a.g.e., lll , 599-600). Leknevl'nin Ebu Hamid Ahmed et­Taberi ile Ebü-1-Hasan ei-Kudurl'yi Ker­hl'nin öğrencileri arasında zikretmesini ( ei-Feva'idü '1-behiyye, s. ı 08-1 09) başka kaynaklarca teyit edilmediği için kuşkuy­la karşılamak gerekir.

Kaynaklar Kerhl'nin ibadete. özellikle namaz ve oruca son derece düşkün. vera sahibi, mushaf bulunan odaya abctestsiz girmeyecek kadar titiz. fakirliğe karşı sa­bırlı. insanların sahip olduklarına imren­meyen bir kimse olduğunu özellikle vur­gulamışlardır. Onun bu tutumunu gös­teren olaylardan biri, felç olduğunda ar­kadaşlarının Seyfüddevle el-Hemdanl'­den yardım istediklerini öğrenmesi üze­rine "AIIahım! Rızkımı beni alıştırdığın şeklin dışında verme!" diye dua etmesidir. Rivayete göre Seyfüddevle'nin 1 0.000 dir­hemlik yardımı geldiğinde Kerhi ölmüş­

tü. 340 yılı Şaban ortasında (Ocak 952 or­taları) vefat eden Kerhl. mescidinin hiza­sında Vasıtıyyin nehri kenarındaki Der­bü'I-Hasan b. Zeyd'e defnedildi.

İlmi Kişiliği ve Görüşleri. Saymerl. Ku­reşl ve Şirazl bu yönde açıklamada bulun­mamakla birlikte Hatlb ei-Bağdadl başta olmak üzere İbnü'I-Cevzl. İbn Keslr gibi müellifler Kerhl'nin önde gelen bir Mu'­tezill olduğunu belirtirler. İbn Hacer'e gö­re ona Mu'tezilllik suçlamasını ilk yönel­ten kişi Hasan b. Furat'tır (Lisanü'l-Mizan, IV, 98-99). Kerhl'nin bu hususta, Mu'tezill olarak tanınan Serdal'den ve fıkıhta ho­cası olmakla birlikte kendisinden kelam dersleri aldığı Mu'tezill alim Ebu Abdul­lah el-Basri' den etkilenmiş olması müm­kündür. Kendisiyle bazı fıkıh meselelerini tartıştığı Ebu Haşim ei-Cübbal'ye büyük bir hayranlık d uyması . öğrencileri arasın­

da Ebü'I-Hasan ei-Ezrak. Ebu Bekir el­Buhar!. Ebu Abdullah ed-Dal gibi Mu'te­zill alimierin bulunması. cenaze işleriyle daha çok Mu'tezill alimierin ilgilenmesi.

285