Upload
others
View
17
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
İklim Savaşları : H.A.A.R.P Yazar : Caner Çiftçi
İklim değişikliğiyle alakalı savaş ve insani kriz senaryoları artık dünya siyasetinin
gündemindedir. Dünya’da artık savaşlar çeşitli hale gelmiştir. Değişen ”Ekolojik Dengeler”
de artık savaşlara sebep olabiliyor.Küresel Güçler arasında, artık İklim Savaşları da
yapılıyor.
2006-2010 yılları arasında Suriye’de yaşanan kuraklık,Suriye’nin yaşadığı en büyük kıtlıkla
sonuçlandı. Tarımı ve köy yaşantısını bitiren kuraklık sebebiyle,köylü ve halk perişan
oldu,yokluk içine gömüldü.Kuraklığın sürmesiyle beraber, 2011 sonbaharında Suriye iç
savaşı başladı. Kolombiya Üniversitesi’nden İklim Bilimci Richard Seager; “Savaşı
çıkartanın kuraklık olduğunu söylemiyoruz; fakat var olan diğer bütün etkenlere bir de
kuraklık eklendiğinde, her şey olabileceğinden daha büyük bir isyanla patlak verdi”
şeklinde durumun iklim değişikliğiyle göründüğünden çok daha ilgili olduğunu açıklıyor.
Önceden yapılan araştırmalar, yüksek sıcaklık ve kuraklık gibi iklim anormalliklerinin,
insan psikolojisini aşırı uçlara yönelten etkenler olduğunu ortaya koymuştu.
Psikolojilerdeki değişikliklerin etkileri, kişisel saldırılardan, büyük savaşlara kadar uzanan
bir sürede değişiklik gösterebiliyor. Suriye’de olduğu gibi açlık ve yokluk halkları toplu bir
isyan ve “artık ne olacaksa olsun” ruh haline sokup,psikolojik savaşa sürüklemişti. Bu
durumda da insanlar adalet ve para kazanma arayışı içerisinde,çözümü üretecek
örgütlenmeye başlıyorlar.Hedef şaşırtmak,asıl hedeflerin yüzyıllardır kullandığı bir
yöntemdir.Bunu başarmanın yolu,gerek medya ve basın yoluyla gerek toplum içindeki
insanları inançlarına göre birbirinden izole etmekle zemini çok kolay hazırlamalarıdır.
İklim değişikliğinin nedenleri, etkileri ve çözüm yollarının binlerce uluslararası nitelikte
akademisyen tarafından tartışıldığı ve her 6 yılda bir konuyla ilgili raporların hazırlandığı
BM-IPCC’nin açıkladığı 5. Değerlendirme Raporu’nda çarpıcı sonuçlar çıkmıştı.Rapor’da
İklim değişikliği’nin başlıca nedenlerinden biri olan ”%95 oranında insan kaynaklı sera gazı
emisyonu” yazıyordu.Raporun sonuçlarına göre, yaşanabilir bir gelecek için şimdiden
yaklaşık 1 santigrat dereceye ulaşan yerkürenin sıcaklık artışının azami 2 santigrat derece
seviyesinin altında kalmasını sağlamak ve ülkelerin sera gazı emisyonlarının azaltılması
konusunda acil önlemler alması gerekmektedir.
Türkiye’ye yönelik iklim değişikliği riskinin temeli:
Dünyada en fazla güneş ışığı ekvator hattıdır. Ekvator’daki hava ısınır, yükselir ve sonra
kuzeye ve güneye doğru hareket eder.Hem soğuma,hem de yağışla nem kaybı sonucu
hava bu süreçte ağırlaşır ve 30 derece enlemine doğru çöker. Çöken hava ısındığı için
bulut, dolayısıyla yağış oluşamaz. Zaten Ekvator’un 30 derece kuzey ve güneyi civarına
tropikler altı çöl kuşağı adı verilir.Havanın ekvator civarında yükselmesi, 30 derece enlemi
civarında çökmesi ve tekrar geri Ekvator’a dönmesi ile oluşan döngüye ”Hadley
Sirkülasyonu” denir.Küresel ısınma,sirkülasyonu genişleterek çökmenin oluştuğu kısmı
kutuplara doğru kaydırıyor. Türkiye’nin güney enlemi 36 derecede. Bu durumda kuzey
yarı kürede bu kayma tropikler altı çöl kuşağını Türkiye’ye yaklaştırıyor. Dolayısıyla
Türkiye ve bu hattaki diğer Akdeniz ülkeleri iklim değişikliğine karşı gittikçe artan bir
şekilde kırılgan hale geliyor. Gelecekte, küresel ısınmanın devam etmesiyle beraber çöl
iklimine sebep olan bu yüksek basınç kuşağı daha da kuzeye kayacak ve Türkiye’ye
yaklaşarak ülkenin güneyini etkileyecek. Ülkenin en büyük iki ovası Harran ve Çukurova
bu bölgede yer aldığı için, ilk etkilenen yerler olacaklar.Suriye’de kuraklığın tarım
üzerindeki etkisine benzer olumsuzluklar, Türkiye’de de yaşanabilir.
KÜMÜLONİMBUS: YAPAY BULUT
Hava durumlarını kontrol etme süreci 1800’li yıllar da başladı.Bu süreçte teknoloji
gelişerek daha verimli sonuçlar elde edilmişti.Bugün yaşanan tüm hava koşullarında
insanoğlu’nun parmak izi olduğu şüphesiz elde ettiğimiz veriler karşılaştığımız olaylar,
kayıtlar, belgeler, dokümanlar, patentlerin hepsi hava durumlarının kontrol edildiği
yönündedir. Bunun aksini kanıtlayabilen bugüne kadar olmadı ve yalanı doğruymuş gibi
gösteren eğitilmişleri dinleyenler sayesinde hava modifikasyonu bulut tohumlama
konuları da yaygınlaşamıyor ve yalanlanıyor.Alttaki gördüğünüz fotoğraf yapay hava
durumları’nın bir göstergesidir.Atmosfer iletken hale getirilip, iyonize edilmiş gökyüzüne
gönderilen yüksek akımlı ELF frekanslarıyla oluşturulmuştur.
Kümülonimbus bulutumsular bir sistem tarafından üretilmekte ve çeşitli kimyasalların
karışımı ile atmosfere doğru püskürtülmektedir. Kümülüs bulutlar bilindiği üzere doğal
yollar ile oluşmamaktadır. Kümülonimbus bulutumsular üretildikten sonra doğal olarak
atmosferde yerini alacak ve sonrasında içeriğinde ki kimyasallar ile birlikte farklı bölgelere
yavaş yavaş taşınır.Bu esnada zaten belirlenen bölgeye yönelik üretilen Kümülonimbuslar,
planlanan aşırı yağışların ve doluların tetikçisidir.Bu teknik ile zeminden üretilen yapay
bulutlar,frekanslar ile işlenmek üzere atmosfere gönderilir.Bölge’deki antenler ve radarlar
ile frekans dalgaları uygulanarak,belirli hedefe doğru sürüklendirilir. Zeminden üretilen
Kümülonimbusu, bir silaha dönüştürmek için kullananlar bölgenin ekonomik ve tarımsal
potansiyelini değişime uğratırlar.Aşırı hava olaylarına maruz bırakılırken,tarım alanları
dolu yağmuruna tutulabilir.Etkenler zincir halkasında bu teknikler üzerinde
uygulanırken,fabrikasyon ürünü kullanma alışkanlığımızı depreştirme ve teşvik etme
politikalarıdır.Hava durumu modifikasyonu ve her gün üzerimize tonlarca miktar da nano
teknoloji ürünü kimyasal/ağır metal püskürtüldüğü hakkında bilgi sahibi
olup,bilinçlenmemiz gerekir.
H.A.A.R.P – Yüksek Frekanslı Etkin Kutupsal Güneş Işığı Araştırma Programı
HAARP, Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı demektir.Bu program ABD
Silahlı Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülür ve
iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere kurulmuştur.Araştırma merkezi
Alaska’dır. HAARP fikri, ilk kez Sırp asıllı ABD’li bilim adamı Nikola Tesla tarafından ortaya
atılmıştır.Bu projenin hayata geçirilmemesi için birçok ülkede kampanyalar
olmuştur.Çünkü HAARP projesi iklim kontrol ve yapay deprem silahı olarak kullanılabilme
iddialarından dolayı çok tartışmalı bir konu halini almıştır. HAARP, Pentagon’un
kontrolünde ve ABD ordusunun hizmetinde olan önemli bir projedir.Projenin yapımı 1995
yılında bitmiştir.
Avustralya’nın kırsal bölgelerinde denendi ve geliştirildi.Daha sonra deprem bölgelerinde
denemek için çalışmalar arttırıldı.
H.A.A.R.P’in Yapabildikleri:
– Yeraltındaki Enerji ve Maden yataklarını ortaya çıkarma,
– Düşman Nükleer Füzeleri’nin hedef saptırılması
– İklimler’i kontrol edebilme,
– Suni Deprem oluşturma,
– Radar ve Uyduları kontrol edebilme,
– Termo-Nükleer patlama oluşturuyor.
– Ozon tabakası ile oynayabilir,
– Okyanus dalgalarını kontrol edebilir,
– Kutupları eritebilir ve yerinden oynatabilir.
Elektromanyetik dalgalar üzerine birçok deneyin yapıldığı Alaska’daki HAARP tesisi,
uçaklar için çok tehlikelidir. Bu yüzden HAARP tesislerinde,uçak kontrol sistemi
kurulmuştur.Herhangi bir uçağın yaklaşması durumunda antenlerin faaliyetleri otomatik
olarak durdurulmaktadır. HAARP fikrinin temeli olan Nicola Tesla, iyonosfer’e gönderdiği
radyo frekanslarının kuvvetli bir şekilde geri döndüğünü fark etmiş ve bunun üzerine
çalışmıştır. Çalışmanın ana işlevi;iyonosfere doğru çok yüksek radyo frekansları
göndermektir. HAARP tam 180 kablodan oluşur ve toplamda 36 Milyon Watt enerji açığa
çıkarır.ABD’de ise bir elektrik santrali sadece 52 bin Watt kullanabilmektedir.Bu projenin
gücü,burada çok daha iyi anlaşılır. HAARP, gelişen Teknoloji ile ileride çıkacak olası
savaşlarda kullanılabilecek en önemli ve çok tehlikeli bir silahtır.Bu nedenle Rusya başta
olmak üzere,birçok ülke,ABD’den HAARP proje çalışmalarını durdurmasını talep
etmiştir.Proje aynı zaman’da canlılar üzerinde de büyük zararlar vermektedir. HAARP’in
oluşturduğu ELF sinyalleri; Davranışsal, Sinirsel bozukluklar, Embriyonik dokuda
tahrip,katarakt,metabolizma değişiklikleri,kan yapısının bozulması,bağışıklık sisteminin
çökmesi vb. gibi canlılar/insanlar üzerinde tehlikelere yol açabiliyor.
H.A.A.R.P ”SUNİ DEPREM” YAPABİLİR Mİ ?
İki şekilde yapabilir.Birincisi;Direk olarak uygun frekanstaki elektromanyetik dalgaların
yerin altına enjekte edilerek yapılabilir.İkincisi ise; Deprem’e hassas bir bölge’de
radyasyon yaymayan belli güç’te termo-nükleer patlama oluşturularak,fay hattı’nın
harekete geçirilmesi.
MARMARA DEPREMİ
Ülkemiz yıllardır,sismik espiyonaj altındadır. 17 Ağustos 1999’da Marmara’da yaşanan bu
olay, HAARP projesinin Türkiye üzerinde denendiğinin bir göstergesidir.Deprem’den önce
Gölcük’ten,Avcılar’a kadar görünen ”ateş topu” ile ilgili de bilimsel bir açıklama
yapılmamıştır.Deprem’den sonra kimileri Rusya bomba patlatmış,kimileri de
Yugoslavya’ya atılan bombaların yer kabuğunun dengesini bozması sebebiyle depremin
gerçekleştiğini söylüyordu.Deprem’den hemen sonra Türk Telekom’un Türkiye’nin sismik
bilgilerini Pentagon’a ileten NATO üssü’nün iletişimini nasıl kestiğini,depremden 2-3 sonra
gazeteler yazmaya başlamıştı.Asıl hedef,Kuzey Anadolu fay hattından elde edilen tecrübe
ve bulguları,San Andreas Fay Hattına uygulamaktı. Gölcük depremi sırasında
yaşanılanlar,deprem mi, HAARP saldırısı mı dedirten bu tesadüfleri ortaya çıkarır;
– Deprem günü Gölcük’de basit bir devir teslim töreninde ABD’li ve İsrail’li üst düzey
komutanların oluşu,
– Deniz üssünde hiç bir Türk subaya giriş izni verilmeyen bir ABD deniz altısının oluşu,
– Olay daha dünya basınına yansımamışken,İsrail’lilerin yardım çalışmalarına başlamış
olması,
– Depremden önce denizde büyük bir ateş topu ortaya çıkması,
– İstanbul’da depremden önce gökyüzü renginin değişmesi,
– Depremin 45 saniye sürmesi,
– Deprem’den önce telefonların frekansları’nın çalışmaması.
(Hava’daki Ateş Topu)
(Deniz’deki Ateş Topu)
Bu olay’a göre,ABD/San Andreas fay hattında meydana gelebilecek bir depremin ABD
ekonomisine zarar verebileceğini bilen Pentagon,yer kabuğundaki değişimleri izleyerek
daha deprem oluşmadan tektonik katmanlar arasında artan basıncı değişik noktalardan
patlatıp boşaltarak,olabilecek büyük depremi küçük depremler haline dönüştürmenin
yollarını bulmuştu. Bu yöntemle uzay’dan,geniş alanlarda tahribat yapabileceklerdi.
Türkiye, Japonya, Endonezya ve benzeri deprem bölgelerinde sismik ağ şebekeleri
kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine kayıt altına alındı.
H.A.A.R.P Rusya’ya karşı kullanıldı mı ? ( 30/07/2010 )
2010 yılında Rusya’da 40 derece’yi bulan aşırı sıcaktan,Rus bilim adamları ABD’yi sorumlu
tuttu.Bu iddia üzerine ülkenin en büyük gazetelerinden Komsomolskaya Pravda gazetesi,
uzmanlardan görüş alarak böyle bir ihtimalin bulunduğu sonucuna vardı. Kavurucu
sıcakların doğal olamayacak kadar uzun sürdüğünü dile getiren Rus fizikçiler, ”ABD, bize
gizli iklim silahı HAARP ile savaş açmış olabilir” görüşünü öne sürmeye başladılar. En
büyük şüphe ise; Pentagon’un kontrolünde 1997 yılından beri, Alaska’da çalıştırılan
yüksek frekans dalga yayıcı HAARP istasyonu üzerinde toplandı. Tektonik silah Moskova
Devlet Üniversitesi Fizik Fakültesi hocalarından Georgiy Vasiliyev, Alaska’daki HAARP
istasyonunu resmen jeofizik ve tektonik bir silah olarak tanımlamıştı. G.Vasiliyev; ”HAARP
istasyonu tam güçle çalıştırıldığında, 1 saatte 3.5 megawatt elektrik enerjisi tüketiyor. 14
hektarı kaplayan 22 metrelik 180 dev anten üzerinde göklere yükselen enerji plazma
kümesi oluşturuyor. HAARP çalıştırıldığı günden bu yana,Dünya’nın değişik bölgelerinde
iklim anormalleri gözlemlenmeye başladı.Kar yağması gereken yerleri güneş
kavururken,Afrika’da kar yağışları gözlemlenmekte.Bu tuhaf olgular genelde küresel
ısınma’ya fatura ediliyor.Ama bize göre anormallerin asıl sorumlusu Pentagon’un HAARP
sistemidir” dedi.Rusya Silahlı Kuvvetleri’nde iklim uzmanı olarak çalışan Nikolay
Karavayev ise,ABD’nin Rusya’ya iklim silahıyla saldırı düzenlendiğine emin olduğunu
söyledi. Karavayev;”ABD Hava Kuvvetleri raporunda,net bir dille ‘2025 yılına kadar iklimi
müttefikimiz yapmalıyız’ ifadesi yer alıyor.Hatta Pentagon,günümüzde sadece sivil
kuruluşların araştırma yapmaya yetkili olduğu uluslararası iklim anlaşmasından çıkmayı
da düşünüyor.Bana göre ABD,iklim silahı konusunda öylesine ileri gitti ki,yakında bunu
gizlemeden dünya’ya sergilemeye başlayacak.Rusya kavrulurken,Avrupa niye serin?
Moskova’nın 40 dereceyle kavrulduğu srada Avrupa ülkelerinde yaz nispeten daha serin
geçiyor. Berlin 18, Varşova 25, Viyana 20, Paris 20 derece. Batı’da Ukrayna sınırında
etkisini kaybeden yüksek basınç cephesi,Karadeniz kıyılarından kuzeyde Murmansk kutup
bölgesine kadar uzanıyor.Ülke sınırlarını takip eden yüksek basınç cephesi onu besleyecek
ortam bulunmamasına rağmen dağılmıyor” dedi.
(Moskova/2010)
ABD İklim Anlaşmasından Çekildi.1 HAZİRAN 2017
ABD Başkanı Trump, Paris İklim Değişikliği Anlaşmasından çekildiğini ve bu kararını
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne hemen ileteceğini duyurdu.Ancak, anlaşmanın yasal
hükümlerine göre, Genel Sekreter bu bildirimi en erken 4 Kasım 2019 tarihinde kabul
edebilir. Bu da, ABD’nin ancak resmi olarak anlaşmadan 4 Kasım 2020’de çekileceği
anlamına geliyor.
KITALARARASI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Aşağıda ki görseller,NASA uydu kaynaklarındandır.Görseller, Dünya’nın iklimi üzerinde
yapılan değişiklikleri gösteriyor.Ayrıca,birçok farklı yönde değişim ile ilgili kanıtlar
sunuyor.Yüksek derecede toksik yönden ağır metaller ve kimyasallar, son derece güçlü
radyo frekansı sinyalleri ile maniple edilebilir. ELF sinyalleri, çeşitli iletim platformlarından
(HAARP, SBX radar, NEXRAD, vb)dünya üzerindeki bölgelere iletilir. Üstelik bu frekansların
bulut oluşumlarındaki etkileri de bilinmektedir.Görüntülerde radyo frekans bulutu
etkilerindeki birçok farklılık gözlemlenebiliyor. Geçtiğimiz senelerde ABD’yi etkileyen
kasırgaların yüzde 85’inin;Afrika sahillerinin batısından,ABD’ye doğru göç ettiği ortaya
çıktı.
Bu noktada iklim mühendisleri konu üzerinde çalışmalara devam ettiler ve bu görüntülere
rastladılar.İklim müdahalesinin etkilerini maskelemek için iklim mühendisleri,Afrika
sahillerindeki toz bulutlarını suçladılar.Bu konu hakkında açıklama yapılmadı, fakat
görüntüler her şeyi açığa çıkarıyor. İklim mühendislerinin çalışmaları,dünyamızın yaşam
destek sistemlerini iyileştirmekten çok daha öteye geçebilecek bir potansiyele sahip.Bu
tarz durumların etkileri Dünya’nın her bölgelerinden hissedilebiliyor.
(Afrika’nın Batı Sahili)
(Avustralya’nın Kuzey Batısı)
(Avustralya’nın Doğu Kıyıları)
(İspanya’nın Güneyi)
(ABD/Kaliforniya Kıyıları)
KONTROL EDİLEBİLİR HAVA DURUMU:KİMYASAL PÜSKÜRTMELER (CHEMTRAİLS)
H.A.A.R.P.: Alçak frekans dalgaları ile çok güçlü etkiler ortaya çıkarmaktadır. 80 anten ile
atmosfere verilen alçak dalga boylarında olan frekanslar, etkin olarak kullanılan ve tanık
olduğumuz hava durumlarını, iklimleri ve kötü hava şartlarının oluşmasını kontrol
edebilmektedir. H.A.A.R.P aynı zamanda,alçak dalga boylarında frekanslar
üreterek,canlılar üzerinden değişiklik gösteren psikolojik dejenarasyon etkenlerini de
ortaya çıkarır.Alçak frekanslar;hem doğa da,hem de canlılar üzerinde büyük ve değişik
etkiler oluşturur.Kimyasal Püskürtmeler: kimyasal ve biyolojik vücut işlevini,düşünce
yetisini yok edici kimyasal biyolojik silah sınıfı maddeler içerir. Kimyasal Püskürtmelerin
içerisinde bulunan, nano boyutta indirgenmiş ağır metaller ve karbon nanotüpler, hava’da
ve atmosfer’de iletkenlik sağlayarak, HAARP gibi hedefi vuran cihazlara yüksek potansiyel
yaratır ve verimli zemini oluşturur.Belirli hesaplamalar ile gökyüzünde kullanılan
frekanslar;insanlar üzerinde iç ses gibi telkinler üretebilir,statik duruma getirebilir.
Özellikle psikotronik alanda kullanılan bu metodlar, gizli servislerin ve medya ağının algı
operasyonlarına entegreli biçimde harekete geçirilir.Bunun etkilerini,akıllı ve farkındalık
kapasitesi yüksek olan kişiler az çok tahmin edebilir.Kimyasal Püskürtmeler her ne kadar
Güneş’i,Küresel olarak engellemek amaçlı atıldığını iddia etseler de;yaşam,tarım
alanlarının ve su havzalarının üzerinde yoğunlaştığı açık bir şekilde ortada’dır.
H.A.A.R.P, Kimyasal Püskürtmelerin içeriğini kullanarak yağışlar üretir. Çeşitli
operasyonlara entegreli olan harekatlara dahil bu yağışlar;toplumları ve şehirleri baskı
altında tutmak ve zayıflatmak için kullanılır.Yağış kontrolünün sebebi ise,ani yağışlar ile
belirli bir bölgeye yağdırılarak,o bölge’deki enerji rezervlerine su dolumuyla basınç
yaratmak,yerin gerilimini arttırmak ve HAARP dalgaları ile de katmanları harekete
geçirerek,yeraltı patlaması yaratabilme tekniklerini de içermektedir.Atmosfer’in ısısını
kontrol edebildikleri gibi,yer altını da ısıtabilir.Küresel ısınmayı tetikleyen mikro ve makro
hava durumu değişimleri,küresel hava akımlarının yönlendirilmesi ve kontrol edilmesine
kadar büyük etkilere sahiptir.Bu yüzden 50’den fazla anten kullanmaktadırlar.
Yerel radar ve hava durumu radarlarının çoğu da,mikro iklim değiştirilmesi hava
durumunun silah olarak kullanılmasına olanak verir.Kimyasal Püskürtmeler, yüksek
elektromanyetik cihazların frekanslarına zemin hazırlarken,bunları kontrol eden ticari
piyasalar oluştururlar. Gündem 21 ve karbon salınımı piyasaları,küresel ısınmaya karşı
kurulan planların perde arkasında tüm bu olanları gerçekleştirir ve düzenler.Dünya
ısınıyor,kurtaralım derken;insanların herşeyini ellerinden alıp,şirketlere ve şirkete
dönüştürülmüş hükümetlere devrini sağlamak ve kendi sömürü düzenlerini bedava’ya
getirmekte gibi planları dahilinde işlerini yürütürler.Ülkemizde son 50 yılda
olanlar,Kimyasal Püskürtmeler ile birlikte yürütülen, HAARP ile kontrol edilmiştir ve
edilmeye devam ediyordur.İstanbul Üniversitesi’nin 10 yıllık bilimsel araştırma ve
sonuçlarında,ülke genelindeki %80-%90 oranındaki yağışlar,%50’nin altına inmiştir.Salgın
hastalıklara da sebep olduğu bilinen Kimyasal Püskürtmeler’in, 1950’li yıllara dayandığı
bilinmektedir.Ülkemiz’de uzun zaman önce yaşanan Siroz’dan ölen yüksek sayıdaki
kayıplar’ın sebebi de kimyasal püskürtmelerin neden olduğu operasyonlarıdır.Diğer
etiyolojisi bilinmeyen ve kimyasallar ile ilişkili olan ölümler de,bu zehirlenmelerin
ürünüdürler.(Hepatit,çoçuk felci, memenjit, çiçek vb. …)Küresel ekonomiyi elinde tutan
elitler;onlarca defa organ nakli yaptırarak,yaşamlarını koruma gayreti içerisindelerdir.
Dipnot:
Yıllardır gelecekte olası bir Marmara Depreminden bahsedenler, hangi bulgu ve bilgilere
dayanarak olası Marmara Depreminin şiddetinde iddialılar ? Jeofizik alanında bazı
araştırmacı ve Profesörler’in olası Marmara Depremi için, şiddeti ve bölgesi konusunda bu
kadar iddialı olmaları neye dayanmaktadır? Yıllardır halk üzerinde sözde tedbir
amaçlı,korku oluşturmaya çalışan bazı Profesörler ve araştırmacılar ilk önce, Ülkemiz’in
Fay hatlarını ve Jeofiziki yapısını yeniden gözden geçirip,incelesinler.Türkiye’deki asıl en
önemli Deprem bölgesi, Ege Bölgesi’dir. Bilgi kirliliğine kapılarak, halka yanlış bulgularla
bir şey anlatmaya çalışanlar lütfen samimiyetini ortaya koyarak vatandaşlık görevini
yapsınlar. Teşekkürler…
Kaynakça:
LİNK : http://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/haarp-157
LİNK : https://en.wikipedia.org/wiki/High_Frequency_Active_Auroral_Research_Program
LİNK : http://www.gi.alaska.edu/haarp
LİNK : http://geokomplo.net/chemtrails-nedir-kimyasal-puskurtmeler/
[status draft]
[nogallery]
[geotag on]
[publicize off|twitter|facebook]
[category teknoloji]
[tags HAARP DOSYASI, CANER ÇİFTÇİ, İklim Savaşları, H.A.A.R.P]