21
KRİMİNOLOJİ -2- İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU [email protected] Nisan 2016, Damgalama Teorisi

KRİMİNOLOJİ -2-cdn.istanbul.edu.tr/statics/hukuk.istanbul.edu.tr/... · enformel) kontrol mekanizmaları aracılığıyla toplumun bu kişilere verdiği tepkidir. Bu tepki olmasa

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • KRİMİNOLOJİ -2-

    İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

    HUKUK FAKÜLTESİ

    Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞ[email protected]

    Nisan 2016, Damgalama Teorisi

  • DAMGALAMA (ETİKETLEME) TEORİSİ

    “Sosyal gruplar, ihlal edilmesi durumunda sapma teşkil eden kuralları bizzat kendileri koyarak ve bu kuralları bazı insanlar üzerinde uygulayıp onları “ötekiler” olarak etiketleyip sapmayı kendileri yaratırlar. Bu açıdan bakıldığında, “sapma” insanın işlediği davranışın bir özelliği değil; başkalarının kendi belirledikleri kural ve yaptırımları bir “suçluya” uygulamalarının sonucudur. Sapma gösteren kişi aslında bu etiketin başarıyla uygulandığı kişidir; sapma davranışı da insanların bu şekilde etiketlediği davranıştır” (Becker, 1963: 9).

  • DAMGALAMA TEORİSİ

    Damgalama teorisi, toplum tarafından bazı üyeleri üzerinde formel ya da enformel olarak onları damgalayan etiketlerin kullanılması üzerinde odaklanmıştır.

    Damgalama teorisi, hem kişileri damgalayan etiketleme sürecini hem de bu etiketleme sürecinin suç davranışına etkisini açıklamaya çalışmıştır.

  • DAMGALAMA TEORİSİ

    Bağımsız değişken olarak «damgalama": İnsanları damgalayan etiketlerin kullanılması suç davranışının devamlılığına (ikincil sapma) ve şiddetinin artmasına neden olmaktadır.

    Bu teoriye göre etiketlenen insanların en başta gösterdikleri sapma davranışının kendisi (yani birincil sapma) ikincil derecede önemlidir.

  • DAMGALAMA TEORİSİ

    Bağımlı değişken olarak «damgalama süreci": Neden bazı davranışların toplumsal olarak "yanlış" olarak tanımlandığını ve neden belli insanların damgalama için seçildiğini açıklamaya çalışmaktadır.

    Bu etiketleri kim, kime karşı ve neye göre uyguluyor ?

    İnsanı damgalayan bu etiketleri ne meydana getiriyor? Ve bu etiketlerin bazı insanlara şu an uygulandığı şekliyle uygulanmasını ne belirliyor?

  • DAMGALAMA TEORİSİ

    Toplumda gücü elinde tutanlar adına faaliyet gösteren kontrol mercileri bu etiketleri toplumda daha az gücü olanlara empoze etmektedir.

    Toplumda gücü elinde tutanlar hangi davranışın sapma teşkil edeceğine ve meşru olmayıp yasaklanacağına karar verirler.

    Dahası, bir insanın "suçlu" olarak belirlenmesi gerçekte o insanın yasayı ihlal edip etmediği ve her hangi bir sapma davranışında bulunup bulunmadığı tarafından belirlenmez.

  • DAMGALAMA TEORİSİ

    Yasayı ihlal eden aynı davranıştan dolayı daha güçsüz olan grupların resmi olarak etiketlenme ve cezalandırılma ihtimalleri güçlü olan gruplardan daha fazladır.

    Dolayısıyla da insanların etkiletlenmelerine neden olan şey aslında ne yaptıkları değil, kim oldukları ile ilgilidir.

    Bu teori insanı damgalayan resmi etiketlerin ayırıcı olarak belli insanlar üzerinde uygulanmasını bu insanların göreceli olarak güç sahibi olmamalarının bir sonucu olarak görmektedir.

  • DAMGALAMA TEORİSİ

    Çünkü yasalar ve ceza adalet sistemi, orta ve üst sınıf insanlar ile toplumda baskın olan grupların çıkarlarını temsil etmektedir.

    Dolayısıyla bir insanın tutuklanıp, hüküm giyme ve hapis yatma ihtimalleri o kişinin cinsiyeti, yaşı, sosyal sınıfı, etnisitesi ve kişinin toplumdaki statüsünü tanımlayan diğer sosyal özellikleri ve de kişinin toplumda hakim olan grupların bir üyesi olup olmadığı tarafından belirlenmektedir.

  • DAMGALAMA TEORİSİ

    Damgalama teorisine göre damgalama süreci ve sonrasında kişinin ikincil sapma davranışı arasındaki ilişki üç temel mekanizma ile açıklanmaktadır:

    1. Kişinin kendilik algısında değişim (sapkın kendilik algısı)

    2. Reddedilme, dışlanma

    3. Sapkın gruplara dahil olma

  • 1.Sapkın kendilik algısı

    Damgalama teorisine göre damgalama sürecinin damgalanan kişinin kendilik algısı üzerinde yaratacağı etki “sembolik etkileşimcilik” üzerinden ele alınmaktadır.

    Sembolik etkileşimcilik: Bir kişinin kimliği, kendini nasıl algıladığı, bilişsel süreçleri, değerleri, tutumları kişinin diğer insanlarla olan sosyal etkileşimi sırasında oluşur.

    Sembolik etkileşimcilikte, sosyal etkileşim sırasında dil, sözler ve mimikler yoluyla karşılıklı iletilen anlamlara vurgu yapılmaktadır.

  • “Damgalama” ve Sembolik Sosyal Etkileşim

    Dolayısıyla, bu yaklaşıma göre önemli olan kişinin gerçekleşen etkileşimler sırasında diğerlerinin söz ve davranışlarına nasıl bir anlam yüklediğidir.

    Ayna benlik kavramı (looking-glass self): Çevre ile olan etkileşimimiz sırasında insanların bizimle ilgili olan mesajlarının, algıların benliğimize yansımasını ifade eder. Yani, insanların bizi nasıl algıladıkları, bizim kendimizi nasıl algıladığımızı etkilemektedir.

  • “Damgalama” ve Sembolik Sosyal Etkileşim

    İnsanlar, bizim hakkımızda ne düşündüklerini bize bir takım etiketler uygulayarak iletir; bunun akabinde bizim kendilik algımız ve davranışlarımız da bu toplumsal etiketlenme tarafından şekillendirilir.

    Bu noktada damgalama teorisi, insanı “suçlu” olarak damgalayan etiketlerin kullanılmasını, suç davranışını teşvik eden bağımsız bir değişken olarak ele almaktadır.

  • “Damgalama” ve Sembolik Sosyal Etkileşim

    “Sapkın” ya da “suçlu” etiketleri ile damgalanan kişilerin kendileri ile ilgili algıları da bu yönde gelişmekte ve ileride sapma davranışı gösterme ihtimalleri artmaktadır.

    Bu teoride kişiyi damgalayan etiketler ile ilerideki sapma davranışı arasındaki bağlantıyı sağlayan mekanizmalardan biri kişinin kendisine verilen etikete göre davranıp “sapkın rolünü” benimsemesi ve bu yönde bir kendilik algısı geliştirmesidir.

  • 2. Sosyal Dışlanma Süreci

    Damgalama teorisinde resmi (formel) olarak damgalanma kişinin enformel olarak da damgalanmasını tetiklemektedir.

    Damgalama, böylelikle sosyal dışlanmaya neden olabilmekte ve dışlanma süreci aracılığyla kişinin sonraki suç davranışını pekiştirip güçlendirmektedir.

    Yaşanan dışlanma hem kişinin sosyal bağlarına zarar verebilmekte hem de fırsat erişimini engelleyebilmektedir.

  • 3. Sapkın Gruplara Dahil Olma

    Damgalanma, beraberinde kişinin toplumsal olarak dışlanmasına neden olarak damgalanan kişinin sapkın gruplara dahil olmasını kolaylaştırabilir.

    Sapkın gruplar, bir taraftan damgalanan kişiye destek olurken diğer taraftan onun ilerde suç davranışında bulunmasını kolaylaştıran tanımlamalar ve fırsatlar sunmaktadır. Böylelikle damgalanan kişinin “suçlu” kimliğini benimsemesi ve içselleştirmesi de kolaylaşmaktadır.

  • DAMGALAMA TEORİSİNİN AMPİRİK GEÇERLİLİĞİ Bu teoriye göre, resmi olarak etiketlenmeden önce kişinin

    gerçekleştirdiği yasa ihlalleri çok sık gerçekleşen ve istikrar gösteren düzenli bir davranış değildir.

    Oysa bu kişilerin daha istikrarlı ve sık suç işleyip tam bir suç kariyeri geliştirmelerine neden olan etken resmi (ve enformel) kontrol mekanizmaları aracılığıyla toplumun bu kişilere verdiği tepkidir. Bu tepki olmasa kişi suç işlemeye istikrarlı bir şekilde devam etmeyecektir.

    İkincil sapma: Sapma davranışında bulunan kişilerin kendilerine toplumsal olarak verilen tepki ve “sapkın ya da suçlu” olarak etiketlenmeleri sonucu gösterdikleri sapma davranışı.

  • DAMGALAMA TEORİSİNİN AMPİRİK GEÇERLİLİĞİ

    Yapılan çalışmalara göre damgalama teorisinin ampirik olarak çok az geçerliliği bulunmaktadır.

    Fakat bununla beraber yapılan araştırmalarda önemli yöntem sorunları da bulunmaktadır (örn: damgalama teorisinde ortaya koyulan nedensel mekanizmaların doğrudan test edilmemesi, resmi damgalamanın neden olduğu enformel damgalama sürecinin ele alınmaması)

  • DAMGALAMA TEORİSİNE GETİRİLEN ELEŞTİRİLER

    Sapma davranışında bulunan kişinin asıl sapma davranışı göz ardı edilmektedir: etiketleme süreci, kişinin birincil sapma davranışını açıklamamaktadır.

    Kişinin birincil sapma davranışında bulunmasına neden olan ve aynı zamanda sapma davranışının devamlılık göstermesine, kişinin sapkın bir kendilik algısı geliştirmesine ve düzenli bir suç kariyeri geliştirmesine neden olabilecek etkenler göz ardı edilmektedir.

    Ayrıca bu teori, gerek ceza adalet sistemi gerekse toplum tarafından her hangi bir tepkiyle karşılaşmamasına rağmen pek çok insanın neden devamlı suç işlediğini açıklayamamaktadır.

  • DAMGALAMA TEORİSİ VE SUÇ ÖNLEME

    • Ceza adalet sistemi ve toplumun, suç işleyen kişiyi "suçlu" olarak damgalaması bu kişinin dışlanıp marjinalleşmesine, giderek toplumdan kopmasına ve sapkın gruplara dahil olmasını kolaylaştırıp suç işlemeyi meslek haline getirmesine yol açacaktır. Dolayısıyla damgalama teorisi Klasik okul düşünceleri etrafında şekillenen cezalandırıcı adalet yaklaşımını sorunlu bulmaktadır çünkü ceza adalet sistemi kişileri cezalandırırken onları "suçlu" olarak damgalamakta ve bu da onların yeniden suç işlemelerine neden olmaktadır.

  • DAMGALAMA TEORİSİ VE SUÇ ÖNLEME

    • Dolayısıyla bu yaklaşıma göre en iyi kontrol sistemi suçlu üzerinde en az kontrol sağlayan sistemdir.

    • Bu varsayımlara dayanarak öne sürülen en temel suç önleme politikası Amerika’da 1970’lerde çok ilgi çeken (fakat 1980lerde popülaritesini kaybeden) diversiyon (diversion) hareketidir.

    • Bu programlar ilk olarak çocuk suçluların resmi sistem ile daha fazla temas kurmalarını önlemek için oluşturulmuştur. Bir taraftan çocuk adalet sisteminde maliyetleri azaltması diğer taraftan da damgalama teorisine açık açık gönderme yapması bu programların arkasındaki en önemli gerekçeydi.

  • DAMGALAMA TEORİSİ VE SUÇ ÖNLEME

    • Mevzuatımızda da diversiyon hareketinin yansımalarını seçenek yaptırımlarda görebiliriz:

    • kamu davasının açılmasının ertelenmesi (CMK m. 171/2-5),

    • hükmün açıklanmasının geri bırakılması (CMK m. 231/5),

    • hapis cezasının ertelenmesi (TCK m. 51) ve

    • uzlaşma (CMK m. 253/1).