84
Kültür & Sanat sayı 03 beykoz.bel.tr Prizren Festival Sezonu’na Prizren’de Girmeye Ne Dersiniz? Beykoz, Hollywood’a Rakip Oluyor...

Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

Kültür & Sanat

sayı 03beykoz.bel.tr

PrizrenFestival Sezonu’na

Prizren’de Girmeye Ne Dersiniz?

Beykoz, Hollywood’a Rakip Oluyor...

Page 2: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

1

kardeş şehir

Page 3: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

82

b

Page 4: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

SAYI03MAYIS13

beykoz.bel.tr

Editör Ali Yıldız

Görsel Sanat YönetmeniFatih Akbulut

Yayın KoordinatörüZübeyir Arı

Beykoz Belediyesi adına sahibiYücel Çelikbilek

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdurrahman C. Fidancı

Yayın KuruluM. Hanefi DilmaçMetin TorunNevin ÇalışkanAv. Yüksel BakiSuphi UçakMehmet AbayAdem Çalışkan

Yazı İşleriSerpil Köse, Zeynep Küçük

FotoğraflarMuzaffer Topçu, Ceyda Candan

Yayın TürüYEREL SÜRELİÜç ayda bir yayınlanır Yayım - Basım - HazırlıkYÖN TANITIMMahmut Şevket Paşa Mh. Ersan Sk.No:22 K:2 Okmeydanı - ŞişliTel. 0212 219 22 93 - 219 23 39Faks.0212 230 21 [email protected]

Baskı & CiltŞEKİL OFSETGümüşsuyu Cad. Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi 2BB 6 TOPKAPI - İSTANBULTel.:0212 565 77 01 Fax: 0212 565 77 87

“BEYKOZ KÜLTÜR SANAT” ismi başkaları tarafından kullanılmaz. Copyright sahibinden izin alınarak ve kaynak belirtilerek yazı ve fo-toğraflar kullanılabilir. Reklamların sorumluluğu reklam veren firmaya ait olup, YÖN TANITIM hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan yazılar yazarın düşüncelerini kapsamaktadır.

Kültür & Sanat

Efendim, öğrenmenin sınırı yok, yaşı yok, ucu yok bucağı yok. Soran hitama erer de sual ermez. Bendenizin yıllardır kenarından kıyısından geçip Beykoz Merkez ilçe sandığı yerler, meğer ki ayrı bir mahalle imiş. Amma neden öyle sanılmaya ki; Beykoz denince akla hemen-cecik geliveren; Beykoz Çayırı, Beykoz Kasrı, Ahmet Mithat Efendi Yalısı, Orhan Veli Evi, Hünkar İskelesi, Beykoz Tarihi Kışlası, Beykoz Stadyumu, kundura ve kağıt fabrikaları bu merkez ilçe sınırları içinde yer alıyor (çok geç kalmadınız, zira şol fakir kulunuz da, işbu mahalli seyahat gûşe yazısı için tüm bunları ilk kez o gün, yerinde müşahede itdü).

4647

Page 5: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

ma

rt kadınlargünü

içindekiler

Beykoz’u çok seviyorum. Tam benim psikolojime göre bir yer. Hatta bir arazi aldım. Bahçe olarak düzenleyip, domates biber ekmek, hayvan beslemek istiyorum. Anadolu Kavağı’na sık giderim. Kanlıca’da yoğurt yer, Göksu’da dinlenirim zaman zaman.

28 5

48

36

17 Şubat 2008’de kurulan Kosova Cumhuriyeti’nin Makedonya ve Arnavutluk’la sınırdaşı ve ikinci büyük şehri olan Prizren, iki kültür ve 3 büyük dinin tarih boyunca izler bırakarak birleştiği bir yer. Kalesi, Shen Premte Kilisesi, Sinan Paşa Camii, Gazi Mehmed Paşa Camii ve Hama-mı ile nüfus, dinsel yapı ve gelenekler sadece Prizren ve Kosova değil bütün bölgenin tarihsel geçmişini gözler önüne seriyor. Bu nedenle şehir bütün tarihsel değerleriyle koruma altına alınmış bulunuyor.

PrizrenFestival Sezonu’na

Prizren’de Girmeye Ne Dersiniz?

Page 6: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

4

Editor’den

Çok manidar 4 kutlamayı idrak ettiğimiz bir dönemin peşinden hazırladığımız bu sayıda dopdolu bir içerikle karşınızdayız.

Bir toplumun temeli aile ise ailenin temeli de kadınlar ve çocuklardır. Geçtiğimiz dönem tam da bu iki önemli bileşenle ilgili kutlamalara denk gelmesi açısından dikkat çekici oldu. Önce 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve peşinden ulusal çapta kutladığımız ve bunu uluslararası barışın basamağı yapmak için uğraştığımız 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı idrak ettik. Kadınlar Günü, anne olarak başlarımıza tac ettiğimiz, her birimizin kişiliğinin oluşmasında, eğitiminde en büyük pay sahibi, yaratıcının üretme ve zeka kabiliyeti ile ödüllendirdiği kadınlarımızın gerek ev, gerek sosyal, gerek iş hayatında herkesle eşit güvenlik ve hak paydasında yasal, zihinsel ve toplumsal eksiklerin giderilmesi açısından önem taşıyor. Kadının hak ekseninden eşit faydalanmasının sağlanması çocuklarımızın yani geleceğimizin de garantiye alınması manasını taşıyor.

Geçtiğimiz dönemde idrak ettiğimiz bir diğer önemli hafta da Yaşlılara Saygı Haf-tası idi. 18-24 Mart tarihleri arasında ülkemizde kutlanan bu hafta tüm dünyada kültürel mirasın aktarımı açısından çok önemli görevleri olduğu bilinen yaşlılara gereken önemin verilmesinin sağlanması, topluma dahil edilmesi, geleceğimiz demek olan genç nesillerle diyalog imkanlarının genişletilmesi için farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

Tüm bu bilincin ve bilginin aktarımında önemli işlevleri olan kitaplar ve kütüp-hanelerle ilgili 23-31 Mart’ta kutladığımız Kütüphaneler Haftası da önemsiz değildi elbet ancak bir hafta vardı ki Müslümanlar için tasavvufi manada kainatın yaratılışının sebebi olarak görülen İslam Peygamberi Hz.Muhamed’in (SAV) Miladi doğum günü olarak belirlenmiş 20 Nisan’ın içinde bulunduğu Kutlu Doğum Haftası, manevi değerinin yanı sıra ülkemizin girdiği siyasi barış sürecine İNSAN ONURU mottosu ile damga vurdu. Bu hafta vesilesi ile insanların renk, dil, din, mezhep, millet, memleket, cinsiyet, yaş, meslek, maddi durum, vb gibi hususlarda birbirine üstün olmadığı, birbirine üstünlük kurmaması gerektiği belirtilerek bunun korunmasının en büyük görev olduğunun altı önemle çizildi.

Bu bilincin gündelik hayatımız kadar sosyal medyada da ta parmak uçlarımzıa kadar sirayet etmesi dileklerimle...

[email protected]

Page 7: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

5

kültür sanat ajandası

İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, 9 Mayıs- 27 Ekim 2013 tarihleri arasında Türkiye’de güncel fotoğrafa odaklanan Yakın Menzil sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, kişisel bir belgeleme fikrinin etrafında, Merih Akoğul, Orhan Cem Çetin, Murat Germen ve Sıtkı Kösemen’den oluşan İstanbul Modern Fotoğraf Danışma Kurulu tarafından seçilen Özgür Atlagan, Fatma Belkıs, Dilan Bozyel, Yusuf Darıyerli, Cemil Batur Gökçeer, Ege Kanar, Korhan Karaoysal, Metehan Özcan, Civan Özkanoğlu, Emir Özşahin, Muhitin Eren Sulamacı, Özlem Şimşek, Sinan Tuncay, Gözde Türkkan, Devin Yalkın, Begüm Yamanlar, Sarp Kerem Yavuz ve Cemre Yeşil’in çalışmalarından oluşuyor. Basılı fotoğrafla sınırlı kalmaksızın, video ve enstalasyon gibi farklı sunumlar barındıran sergide, tekil çalışmalar bir yerleştirmeye dönüşerek, yeni anlamlar kazanıyor. İlk kez İstan-bul Modern’de sergilenen bu çalışmalar fotoğrafın farklı sunum ve temsil biçimlerini bir araya getiriyor.

‘Yakın Menzil’ (9 Mayıs-27 Ekim)

Artiz Mektebi Yeniden...Hademe Taylan, Nilay Domdom, Neveser Hanım gibi unu-tulmaz karakterleriyle ve “artiz ne arar mektepte?” repliğiyle hafızalarımıza kazınan, Türk tiyatro tarihinin en eğlenceli oyunlarından biri “Artiz Mektebi” şimdi de 3M Türkiye Tiyatro Kulübü’nün yorumuyla sahnede. Tamamı 3M Türkiye çalışanlarından oluşan Tiyatro Kulübü, “Artiz Mektebi” adlı oyunu Tiyatro Karnaval’da sahnelemeye başladı. Tiyatro Kulübü, Artiz Mektebi’ni yıl boyunca sahnelemeye devam edecek.

Page 8: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

6

Istanbul Caz Festivali

2-18 Temmuz

İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından, 16 yıldan bu yana Garanti Bankası’nın sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Caz Festivali, bu sene 20. yaşını kutluyor. Cazın merkezini İstanbul’a taşıya-cak olan festival, modern cazdan rock’a, dünya müziği ve folka uzanan geniş yelpazedeki kon-serleri kentin kültürel ve doğal dokusunu yansıtan birbirinden etkileyici mekânlarda izleyiciyle buluş-turacak. İstanbul Caz Festivali, 14 farklı mekânda 400’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçının katılımıy-la, 40’ı aşkın konserle gerçekleştirilecek. İstanbul Caz Festivali’nin bu yılki Yaşam Boyu Başarı Ödü-lü, caz müzisyeni ve orkestra şefi Durul Gence ile Türkiye’nin ilk caz kulübünü açan müzisyeni, ağız armonikacısı Hasan Kocamaz’a takdim edilecek. 1 Temmuz’daki açılış konserinde; Türkiye’nin caz alanındaki genç yıldızlarının bir araya gelmesiyle 2007’de kurulan Four in the Pocket, festivalin 20 yılından sanatçıların eserlerine yer veren özel bir repertuarla cazseverlerle buluşacak. Alicia Keys, Bryan Ferry, Esbjörn Svensson Trio (E.S.T), Bob James, David Sanborn, Steve Gadd ve James Genus ile John Legend festivalin önemli isimlerin-den birkaçı.

Page 9: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

7

kültür sanat ajandası

MUZIKFESTIVALI

Festival sponsorluğunu 2006 yılından beri Borusan Holding’in üstlendiği İstanbul Müzik Festivali, bu yıl “Zaman ve Değişim” teması etrafında, 4–29 Haziran tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. 41. İstanbul Müzik Festivali, aralarında Vadim Repin, Maxim Vengerov, Shlomo Mintz, Mario João Pires, Khatia Buniatishvili, Magdelena Kožená, Kim Kashkashian, Sol Gabetta gibi isimler ile dünyanın önde gelen orkestralarından Deutsc-he Kammerphilharmonie Bremen ve Münih Oda Orkestrası’nın da bulunduğu 500’e yakın yerli ve yabancı sanatçıyı İstanbul’da ağırlayacak.Festivalde orkestralı konserler, oda müziği ve resitaller ile bazıları özgün programlardan oluşan toplam 22 konser yer alıyor. Şehri kucaklamak üzere farklı mekanlarda da dinleyicilerle buluşmaya özen gösteren festival bu yıl ilk defa Surp Vortvots Vorodman Kilisesi’ni kullanacak. Festivalin bu yılki diğer mekânları arasında Aya İrini Müzesi, Süreyya Operası, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Galata Mevlevihanesi Müzesi, Galata Rum İlköğretim Okulu, İstanbul Modern ve İş Sanat Kültür Merkezi bulunuyor.

41. İstanbul Müzik Festivali, verdiği eser siparişleriyle çağdaş müzik repertuvarı-na katkıda bulunmaya da devam ederek çeşitli dünya ve Türkiye prömiyerlerine ev sahipliği yapacak. Festival tarafından değerli bestecimiz Kâmran İnce’ye sipariş edilen “Nasreddin Hoca” adlı eserin dünya prömiyeri, Berlin Counterpo-int Ensemble tarafından gerçekleştirilecek. Festivalin besteci Peteris Vasks’a Amsterdam Sinfonietta, Amsterdam Viyolonsel Bienali ve Toronto Senfoni Or-kestrası’yla ortak siparişi Viyolonsel Konçertosu’nun Türkiye prömiyerini ise Sol Gabetta yapacak.

Festivalde genç müzisyenlere yönelik özel projeler de yer alıyor. Geçtiğimiz yıl, ülke çapında genç yetenekleri keşfetmek ve teşvik etmek amacıyla başlatılan “İstanbul Müzik Festivali Genç Solistini Arıyor” projesi bu yıl viyolonsel dalında devam ediyor. Konservatuvar öğrencilerini festival izleyicileriyle buluşturan “Açık Konservatuvar” projesi ise bu yıl 9 Haziran Pazar günü Galata Rum İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirilecek.

Bu Yılki Teması Zaman ve Değişim41. İstanbul Müzik Festivali (4-29 Haziran)

Page 10: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

8

kültür sanat ajandası

VO�DA�FONE CAL�LING

1 MayIs

30 A

Gust

os

1 Mayıs – 30 Ağustos arasına yayılan ve Pozitif Live tarafından gerçekleşecek olan Vodafone İstanbul Calling, İstanbul’un en uzun soluklu şehir festivali olmaya hazırlanı-yor. Onlarca dünya starı, 20’ye yakın etkinlik, şehre yayılan pek çok önemli mekanda konser, panel, atölye çalışmaları, partiler ve daha pek çok fazlası bu sene festival bünye-sinde şehri ele geçirecek. Etkinliğin şüphesiz en önemli sürprizi Rihanna, Diamonds Dünya turnesi kapsamında 30 Mayıs 2013 Perşembe günü İstanbullu seyirciler ile buluşacak. BJK İnönü Stadyumu’nda Tiesto, The Prodigy ve Iron Maiden; Parkorman’da Kesha ve Placebo diğer önemli isimlerden bazıları...

IS�TAN�BUL

.

Page 11: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

9

kardeş şehir

Pera’dan; Müzik, Piyano, Flamenko, Resim ve Tasarım...

25-28 Nisan’da Müzik Festivali’ni gerçekleştiren Pera Güzel Sanatlar’ın, 8. Uluslararası Pera Piyano Festivali, 6-12 Mayıs 2013 tarihleri arasında düzenlenecek. Açı-lış, İdil Biret’in İş Sanat Kültür Merkezi Konser Salonu’n-daki resitali ile 6 Mayıs’ta... Tasarımsal Şeyler ve resim yarışmalarının sonuçları ise Haziran başında sergilene-cek. 13-15 Haziran’da da Flamenko Festivali var.

PİANOFESTİVALİ

Page 12: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

10

kültür sanat ajandası

Uzun yıllardan beri ülkemizi yurtdışında başarılı bir şekilde temsil eden Şevki Karayel, Türkiye’nin en yetkin piyanistlerinden biri olan Vedat Kosal’ın son-suzluğa uğurlanışının 12. yıldönümü dolayısıyla dü-zenlenen anma programı kapsamında 3 Haziran’da Yıldız Üniversitesi’nde konser verecek.

Vedat Kosal hakkında

1957’de İstanbul’da doğdu. 10 yaşında Cemal Re-şit Rey’den piyano ve kompozisyon dersleri almaya başladı. 1975’te kendisine İstanbul Flarmoni Ödülü verildi. Alman Lisesini İstanbul Devlet Konservatu-arı’nın yüksek bölümünü bitirdikten sonra Münih Müzik Akademisi’nde Hugo Steurer’nin talebesi oldu. 1982’de Ludwig Hoffman master sınıfından mezun oldu. İtalya’da çeşitli yarışmalarda ödül ve derece aldıktan sonra 1986’da Darmstadt’da II. Federal Alman Shopin Piyano Yarışması’nda ödül alarak aynı zamanda Danimarka tarafından verilen “Chopin Sonatın en iyi icracısı” ödülüne de (marche funebre’li sonat için) lâyık görüldü. Herkulessaal, Gasteig gibi büyük salonlarda resital verip çeşitli or-kestralarla çalan Kosal, hakkında Avrupa’da çıkan çok sayıda kritikte özellikle romantik müziğin, önce-likle Chopin, Schumann, Schubert ve Liszt’in önem-li bir yorumcusu olarak kabul edilmesine rağmen, repertuarı Barok’tan modern müziğe kadar her devri kapsamaktadır. Romantik müziğin yanında uz-manlaştığı bir alan da Türk Beşleri’nin ve diğer Türk bestecilerinin eserleriyle, Osmanlı Sarayı’nda Klasik Batı Müziği’dir (padişahların, şehzade ve sultanların ve Musika-ı Hümayûn şeflerinin eserleri).

Şevki Karayel hakkında

1976 yılında İstanbul’da doğdu. İlk piyano derslerini 5 yaşında Magdalena Rufer Eyüboğ-lu’dan almaya başlayan Karayel, 1990-1994 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Dev-let Konservatuarı’nda Özen Veziroğlu’nun öğrencisi oldu. 1994’te Doğu Akdeniz ülkeleri Alman liseleri arasında Kahire’de düzenlenen Jugend Musiziert (Gençlik Müzik Yapıyor) Yarışması’nda birincilik elde etmesinin yanı sıra aynı yarışmanın Almanya’da düzenlenen fi-nalinde de Alman piyanist Edwin Fischer adına verilen özel ödülü kazandı. Başta Türkiye ve Almanya olmak üzere, İtalya, İspanya, Hollanda, Avusturya, İsviçre, Polonya, Hırvatistan, Suriye ve Mısır’da pek çok konser verdi. 1998 yılında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın açtığı yarışmayı kazanarak, bu orkestra ile solist olarak ilk konserini verdi. 2000 yılında Junior Chamber International tarafından Türkiye’de 2000 yılı Kültürel Başarı Ödülü’ne layık görüldü. 2004 yılında Bechstein Uluslararası Piyano Yarışması’nda gösterdiği üstün performans dolayısıyla jüri özel “üstün sahne performansı” ödülünü aldı. Ayrıca kendisine Avrupa Kültür Vakfı tarafından 2004 yılı Kültür Ödülü verildi.

Şevki Karayel’den Vedat Kosal Anısına

Page 13: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

11

kültür sanat ajandası

“Kaas Chante Piaf” adlı son albümüne ait proje ile dünya çapında milyonlarca müzikseverin kalbini fetheden ünlü diva Patricia Kaas, 16 Haziran akşamı İstanbul’un yeni yaşam ve müzik parkı Lifepark’ta sahne alacak. Abel Korzeniowski yönetimindeki Londra Kraliyet Filarmoni Orkestrası ile kaydedilen “Kaas Chante Piaf” tribute albümü ile Edith Piaf’ı ölümünün ellinci yılında anan Kaas, “Song for the Little Sparrow”, “Mon Dieu”, “La Vie En Rose”, “Padam Padam”, “Paris” gibi Piaf’ın ölümsüz şarkılarını seslendirecek.

Siemens Opera Yarışması 15. yılında bir kez daha genç opera sanatçıları ve sanatseverlerle buluşuyor. Ön eleme-leri 28-30 Mayıs 2013 tarihleri arasında İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nda yapılacak olan yarışmanın ödül töreni ve gala gecesi ise 31 Mayıs Cuma akşamı gerçekleştirilecek.

Patricia Kaas, Edith Piaf Şarkıları

15. Opera Yarışması...

Page 14: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

12

kardeş şehir

TEOMANtekrar sahnelerdeVodafone FreeZone’un yeni dönem sürpriz-

lerinin ilk adımı olarak, 9 Mayıs – 1 Haziran

tarihleri arasında gerçekleşecek konser

serisinde Şebnem Ferah ve Teoman’ın aynı

güniki konserinin yanı sıra, sanatçıların üçer

solo konseri olacak. Teoman Gaziantep,

Eskişehir ve İzmir’de; Şebnem Ferah Antalya,

Bursa ve Trabzon’da; iki sanatçı bir arada İs-

tanbul ve Ankara’da sevenleriyle buluşacak.

İki sanatçı, verecekleri konserlerde, FreeZo-

ne’un yeni şarkısı “Özgürlüğün Elinde”yi on

binlerce gence söyleyecek.

Page 15: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

13

kardeş şehir

ANSEN ITTIFAK. .

I,

,.IN

Çağdaş Türk sanatının en önemli genç sanatçılarından Ansen’in x-ist’teki 6. kişisel sergisi “İttifak”, 9 Mayıs’ta açılıdı. Bugüne kadar yurtiçi ve yurt-dışında çok ses getirmiş yapıtlarında Ansen; fotoğraf, heykel ve pentür yaklaşımlarını bir araya getiriyor. Gerçek objeleri dijital ortamda manipüle ederek farklı nesneler olarak eserlerinde kullanan sanatçı, kimi zaman politik ya da sosyal bir meseleyi sorgularken, kimi zaman da kendi hikaye ve karakterlerini yaratıyor. Ansen “İttifak” sergisinde, dünya tarihinde yer etmiş güç, aitlik, biat, amaç, kutsallık gibi olguların hakimiyeti altında-ki sivil, askeri ve ruhani toplulukların içine düştükleri açmazları, tarihin tekerrürü gerçeğini hatırlatarak ele alıyor.

İstanbul Modern, 20 Mart Çarşamba günü açılan “Geçmiş ve Gelecek” adlı yeni koleksiyon sergisiyle sanat müzelerinin geçmişle kurdukları tarihsel bağa ve geleceğin şekillenmesine yönelik üstlendikleri birikime ve sorumluluğa vurgu yapıyor. Yıl boyunca izlenebilecek sergide Tür-kiye’de üretilen modern ve çağdaş sanatın ilk günden bugüne geçirdiği dönüşüm zaman dizinsel bir akışla sunuluyor. 136 sanatçının 180 çalış-masını bir araya getiren sergi, modern ve çağdaş sanatta zamanlararası etkileşimlere yer verirken, müzenin geçmiş ve gelecek arasında bir köprü ve bellek mekanı olması özelliğini sürdürmesini sağlıyor. Daha önce ser-gilenmemiş 91 yeni yapıta ev sahipliği yapan “Geçmiş ve Gelecek”, aynı zamanda koleksiyona yeni katılan 22 sanatçıya da yer veriyor. Modern sanatın başlangıç evrelerinden güncel uygulamalara uzanan bir çeşitlilik içerisinde resim, heykel, fotoğraf, desen, enstalasyon, video gibi farklı ifade alanlarının en dikkat çekici örneklerini bir araya getiren sergi, yeni kurgusuyla izleyicilere sanat tarihimizi yeni bir gözle izleme imkanı sunuyor. “Geçmiş ve Gelecek” sergisi, İstanbul Modern koleksiyonunun yanı sıra Dr. F. Nejat Eczacıbaşı Vakfı ve özel koleksiyonlardan alınan uzun süreli ödünçlerle gerçekleştiriliyor. Sergi ayrıca Danışma Kuru-lu’nun onayıyla kabul edilen bağışlara da yer veriyor.

Geçmis ve Gelecek

9 Mayıs-16 Haziran

Page 16: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3
Page 17: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

Âlemlere rahmet, tüm insanlığa müjdeci ve uyarıcı olarak gönderilen Hz. Muhammed (SAV), Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği Kutlu Doğum Özel Programı’nda İslamiyet’in insanlığa ve insan onuruna verdiği önem ve değerle yâd edildi.

Beykoz Müftülüğü’nün bu yıl 14-21 Nisan tarihleri arasında “Hz. Muhammed (SAV) ve İnsan Onuru” te-ması altında ilçedeki camilerde vaaz ve konferans programıyla idrak ettiği Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri Beykoz Belediyesi’nin R.Şahin Köktürk Spor Salonu’nda düzenlediği programla devam etti.

21 Nisan Pazar akşamı Selahattin Koçarslan’ın sunumuyla başlayan “Beykoz Belediyesi Kutlu Doğum Özel Programı’nda; Mecidiyeköy Merkez Camisi imamının Kuran-ı Kerim tilavetiyle, Yard. Doç. Dr. Emin Işık, Mehmet Kemiksiz’in anlamlı konuşmaları ve Semazen Grubu’nun gösterileri yer aldı. Etkinlikte Beykoz Müftüsü Hüseyin Demirtaş, ardından Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Beykoz Kaymakamı Süleyman Erdoğan, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in ruhundan, güzel ahlakından, insanlığa verdiği mesajlardan bahsederek, manevi coşkuyu paylaştılar.

Beykozlular’ın yoğun ilgi gösterdiği programda Mehmet Kemiksiz ve ekibinin seslendirdiği Hz. Muham-med’i (SAV) anlatan tasavvuf musıkisi ve ilahiler de dinleyicileri duygulandırdı. Programda Beykoz Beledi-yesi tarafından katılımcılara lokum, gülsuyu, karanfil ve Hz. Muhammed’i (SAV) anlatan kitaplar dağıtıldı.

Hz. Muhammed’i (SAV) “Onur”la Andık

Page 18: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

Hazret-i Peygamber için yazılan şiirler (na’tler), Divan şiiri-mizin önemli bir tematik damarını teşkil eder. Bu şiirlerin

ortak özelliği, Peygamber Efendimiz’i medhetme, onun şahsi-yetinin üstün vasıflarını anma, mucizelerinden bahsetme ve

ondan şefaat talep etme gibi belli başlı noktalar etrafında oluşmuş olmalarıdır. Divan sahibi her Osmanlı şairi en

az bir tane na’t yazmıştır. Zira klasik bir divanın yapısı içinde Tevhid ve Münâcât (Allah’ın varlığını ve birliğini dile getirerek, O’na yakaran şiirler)den sonra, na’tin de bulunması gerekli görülmüştür. Na’lerin yanı sıra, mevlidler, gazavat-ı nebîler, şemailler, siyeri-nebîler, miraciyyeler, Osmanlı şairinin Peygamber sevgisini dile getiren metinler olarak öne çıkarlar.

Fakat modernleşme dönemi şiirine baktığımızda, XIX. yüzyıldan itibaren bu tutumun değiştiğini görürüz. Söz gelimi, modernleşme döneminin edebiyatta öncü isimlerinden birisi olan İbra-him Şinasi’nin şiir kitabında Hz. Peygamber için tek bir satır bile yer almaz. Buna bakarak, kimi edebiyat tarihçileri onun “Peygamber tanımaz” (Deist) olduğu yorumunu yapmışlardır. Bu-nunla birlikte bu dönemin Cumhuriyet’e kadar uzanan akışı içinde, Divan şiiri geleneği yıkılmış olsa bile, yine de pek çok şairin Peygamber Efen-dimiz için şiirler yazdığını biliyoruz. Ancak sayı-sal bir azalma da dikkatlerden kaçmamaktadır.

Bu azalma Cumhuriyet döneminde, bilhassa 1930’lu yıllardan 1950’lere uzanan akış içerisinde

en az yekûnu teşkil eder. Hatta buna bakarak, kimi edebiyat araştırmacıları modern Türk şiirinin, Pey-

gamber’e sırtını dönmüş, onu unutmuş bir şiir olduğu yorumunu yapmışlardır. Ancak bu tema, bu dönemde,

tek parti iktidarının din ve dindar insanlar üzerinde kur-duğu yıldırıcı baskı neticesinde unutulmuş, edebiyatımız

Peygamberine karşı giderek kayıtsızlaşmış gibi gözükse de, yer altından akan gizli sular gibi, uygun bir zemin bulduğunda,

çok güçlü ve samîmî bir biçimde yeniden edebiyatımızın önemli bir teması olarak kendisini göstermeye başlamıştır.

Bugünün modern şiirinde Hazret-i Muhammed (S.A.V) için yazılan şiirler, giderek artan bir toplamla, şairinin ve muhatabının Peygam-ber’e bağlılığını ifade etmeyi sürdürmektedir. Bilhassa 80 sonrası şiiri-mizde Peygamber sevgisi ve övgüsü, sevindiricidir ki, edebiyatımızın önemli bir yönelişini teşkil etmeye başlamıştır.

16

kutlu dogum haftası

Page 19: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

Ancak modern dönem şairinin Hazret-i Peygamber’e yönelişi ile klasik döneminkiler arasında bir takım önemli farklar da kendisini ilk bakışta göstermektedir. Bunların başında, bugünün şairinin ka-leminde Peygamber’in, hayatı, şahsiyeti ve sözleri ile yaşanan hayata dönük, mesajı bugüne bir kurtuluş olarak ulaşan, “canlı” ve “yaşayan” bir Peygamber algısı ile ele alınışı gelir. Divan şiirinde Hazret-i Pey-gamber, medhedilen ve kendisinden şefaat taleb edelin bir şahsiyet idi. Bugünün şiirinde ise, bir çok örnekte, bir “Kurtarıcı”, bir “önder”, aktüel hayata ilkeleri ve hayatı ile yön veren “En Sevgili” bir varlık olarak kendisini göstermektedir. Bu yaklaşımın, şiirimizde Mehmed Âkif ’le başlamış olması dikkat çekicidir. Ondan başlayan bu çizgi içinde Peygamber, yaşanan hayatın olumsuzluklarından, yanlışla-rından ümmeti ve tüm insanlığı kurtaracak bir “Kurtarıcı” idrâki ile anılır. Âkif ’in;

“Allah için ey Nebiyy-i ma’sûmİslâm’ı bırakma böyle bîkes,İslam’ı bırakma böyle mazlûm.”

mısraları, yaşanan çağın zulüm, baskı ve mağlubiyetlerine karşı sığınılan bir Nebî imajını başlatır. Bu tutum, Âkif ’ten bugüne uzanıp sürecektir. Arif Nihat Asya da Na’t’inde çağın olumsuzluklarını ve çirkinlikleri ile Asr-ı Saadet’in güzelliklerini kıyaslayarak, Peygamber Efendimiz’i bugünün insanlığını bu kötü tablodan kurtarmaya davet eder:

“Vicdanlar sakat çıkmadan yarına,İyilikler getir, güzellikler getir Âdemoğullarına. (…)Gel ey Muhammed, bahardır,Dudaklar ardında saklıÂminlerimiz vardır.Hacdan döner gibi gel,Mi’râcdan iner gibi gel,Bekliyoruz yıllardır.”

Mehmed Âkif ’ten sonra, modern dönem na’t edebiyatının bir dönüm noktası ve odak ismi olarak Necip Fazıl Kısakürek’i görmekteyiz. Peygamber için yazdığı Çöle İnen Nûr, Esselâm eserlerinin yanı sıra Çile’deki birçok şiirinde Necip Fazıl, Âkif ’ten gelen hassasiyet ve tutu-mun farklı bir renk ve ses tonuyla çoğalışıdır, devamlılığıdır. İnsanlığı Peygamber’in ilâhî mesajına çağıran bu ses, artık Âkif ’teki gibi bir hâlihazırdan şikâyet ifadesi değil, bütün insanlığı Peygamber’e çağıran bir davet olarak modern Türk şiirinde kendisinden sonrakileri de et-kilemiş ve bugünün şiirini bu etki ile, bu tema etrafında dokumuştur. “O’nun Ümmetinden Ol” şiirini burada hatırlayabiliriz. Necip Fazıl’ın şiirinde Peygamber, hayat düzenleyici bir lider, komutan, iki dünyada

da insanlığın kurtarıcısı, müjdeci, kayıtsız şartsız teslim olunacak bir önder olarak dile getirilir. Birkaç mısra ile örnekleyelim:

“Müjdecim, kurtarıcım, rehberim, Peygamberim!Sana uymayan ölçü hayat olsa, teperim!”

“Sende insan ve toplum, sende temel ve bina,Ne getirdin götürdün, bildirdinse, âmennâ!”

“Gözüm, aklım, fikrim var deme, hepsini öldür,Sana çöl gelen, O göl diyorsa, göldür!”

Necip Fazıl’ın bu yaklaşımı, Sezai Karakoç’ta daha da genişleyerek zenginleşecektir. Onun şiirinde Peygamber, bu vasıflarıyla birlikte bir “medeniyet inşâ edici”, “insanlığın diriliş davetçisi”dir.

Necip Fazıl’dan Sezai Karakoç’a oradan da bugünün genç şairlerine uzanan bu çizgi, klasik şiirden farklı olarak, Hazret-i Peygamber’in hüviyetini sûrete, hilyeye değil, “sîret”e ve dâvete çeken bir algı çizgisidir. Nitekim bu çizgi bazan kimi şairlerde, bugünün insanlığı-nın tâunu olan Modernizm’in eleştirisini, modern bireyin acziyet ve bunalımlarını, sığınma duygusunu da içermeye başlar. Cahit Zarifoğ-lu’nun “Menziller”ini, İsmet Özel’in Bir Yusuf Masalı’ndaki “Na’t”ini, Celal Fedai’nin “Parmakla Boyanmış Na’t”ini, İbrahim Tenekeci’nin “Sözü Yormadan” şiirini, Peygamber’e;

“Bu şehrin göğü yok ki göğe bakıp da ağlayayım.Ne içimde göl yeriNe onu dolduracak gözyaşım var.Öyle fakîrim ki,Beni kapına al.”

diye yalvaran Fatma Şengil Süzer’in “Fakîr” isimli şiirini, yüzlercesi içinden hemen bu burada hatırlayabiliriz.

*Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı

17

kutlu doğum haftası

Page 20: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

18

kültür dünyası

İstanbul Kongre Merkezi’nde 18 - 21 Nisan 2013 tarihleri arasında ilk kez düzenlenen All Arts Istanbul; Türk ve Osmanlı gelenekli sanatlarından, antikaya, modernden çağdaş sanata sanatseverlere geniş bir yelpaze sundu. Türkiye’den, Ortadoğu’dan ve Kuzey Afrika’dan çok çeşitli sanat eserinin yanında antika ve çağdaş sanat eserleri ilk defa toplu halde sanatseverler ile buluştu. Fuara galeriler, kurumlar ve müzayede evlerinin yanı sıra sahaflar, ustalar, zanaatkârlar, antikacılar ve yayınlar katıldı. Klasik Türk Sanatları yani gelenekli sanat icra eden ustalara yer verilen birinci bölümde; yazma, hat, halı, seramik ve çini, bakır, keçe, cam, mücevher, tespih, tezhip, minyatür, sedef, kat’ı, ebru, kalem işi, cilt, dokuma, ahşap oyma olmak üzere 18 kategoriden 80 usta ve sanatçı yer aldı. İkinci bölümde; an-tika; Resim, çini, efemera (gündelik hayata ait biriktirilmiş ufak tefek), kuyum, halı, nümizmatik (sikke ve madeni paralar) - örnekleri ve üçüncü bölümde ise Modern ve Çağdaş Sanat örneklerinin sergilendiği galeriler yer aldı.

İstanbul’un Yepyeni Sanat Fuarı: ALL ARTS ISTANBUL

Page 21: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

19

kültür dünyası

Can Yayınları’nın kurucusu Erdal Öz’ün anısını yaşatmak için ailesi tarafından her yıl düzenlenen Erdal Öz Edebiyat Ödülü, Cemil Kavuk-çu’ya verildi. Erdal Öz Edebiyat Ödülü geçtiğimiz yıllarda, Gülten Akın, Nurdan Gürbilek, İhsan Oktay Anar, Şavkar Altınel ve Murathan Mungan’a verilmişti.

Erdal Öz Ödülü Kavukçu’nun

En İyi Roman; Şairin Romanı Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği FABİSAD’ın düzenlediği GİO ÖDÜLLERİ TÖRENİ 27 Nisan Cumartesi günü İtalyan Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Murat-han Mungan’ın “Şairin Romanı” en iyi roman, Gülbike Berkkam’ın “Balanka Olmak” isimli öyküsü En İyi Öykü ödülü aldı. Gio Ödülleri’nin İllüstrasyon dalında birincilik ödülü Mehmet Özen’in oldu. GİO Ödülleri ismini 50 yılın üzerindeki gazetecilik, sinema yazarlığı ve araştırmacı yazarlık hayatında eserlerinin büyük bir bölümünü ülkemizde fantastik edebiyat, korku ve bilimkurgu gibi türlerin gelişimine adamış Giovanni Scognamillo’dan alıyor.

Page 22: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

20

kültür dünyası

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayelerinde Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından 8-10 Nisan’da organize edilen ‘Mimar Sinan Günleri’ etkinlikleri kapsamında Piyanist Tuluyhan Uğurlu, Büyükşe-hir Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde özel piyano resitali verdi. Ayrıca mimarlık paneli gerçekleştirildi.

İstanbul İl Özel İdaresi, kültür mirasımıza kazandırdığı eserlere bir yenisini daha ekliyor. İdare, Lale Devri’nin önemli eserleri arasında yer alan Sadabad Camii’ni yeniliyor. İdare, 2012 yılında başlattığı yenileme çalışmalarını bu yıl içerisinde tamamlamayı hedefliyor. Mimar Sarkis Balyan’ın eseri olan cami, batı mimari etkileriyle yapılmış olup çift sıra pencereli ve muntazam kesme taştan duvarlar üzerinde ahşap kubbe bulunuyor. Üstü kurşun kaplı kubbenin içi barok tezyinat ile süslü ancak mihrap ve duvar süslemelerinden günümüze sadece mihraptakiler kalmış. Patrona Halil Ayaklanma-sı’nda yıkılan bu cami, III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde iki kez onarım görmüş. Zamanla artık kullanılamaz duruma gelerek Sultan Abdülaziz döneminde yeniden inşa edilerek Aziziye Camii olarak adlandırılmış. Zaman içinde ismi yanında bulunan Sadabad Sarayı ile kaynaşmış ve Sadabad Camii ismini almış.

Sadabad Camii Yenileniyor

Page 23: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

21

kültür dünyası

Salon, Nisan ayında da caz’dan alternatif rock’a, elektropop’tan indie rock’a ve folk’tan blues’a kadar birçok müzik tarzının önemli isimlerini takipçile-riyle buluşturdu. İngiliz indie-folk grubu Daughter, grindcore ve post-punk türlerine ilham kaynağı olan Swans, Laetitia Sadier, caz, rock, pop ve electronica türlerini ustalıkla harmanlayan Kanadalı neo-soul grubu Brasstronaut, Teksaslı enstrümantal/deneysel müzik grubu Balmorhea, Fransız folk-rock grubu The-odore, Paul & Gabriel, Amerikalı folk, dream-pop şarkıcısı ve besteci Marissa Nadler, İngiliz piyano-caz üçlüsü GoGo Penguin, Amerikalı saksofon virtüözü ve besteci Branford Marsalis ile uzun yıllardır birlikte çalıştığı usta caz piyanisti Joey Calderazzo, Branford Marsalis&Joey Calderazzo Duo, Ece Göksu, Şenay Lambaoğlu, Sezgi Olgaç, Sibel Gürsoy ve Elif Çağ-lar’ın sahnede olacağı Caz Ağacı, Sibel Gürsoy ve Kutlu Özmakinacı, Bora Çeliker, Aylin Aslım, Ecza Dolabı, ve daha kimler neler...

Page 24: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

22

kardeş şehir

Berlin’den 10 sanatçının İstanbul’dan esinlenerek ortaya çıkardıkları eserler, “Sanatın Cazibesi İki Şehri Bağladı” isimli çağdaş sanat sergisi 4-25 Nisan 2013 tarihleri arasında gerçekleştirildi.

Berlin-İstanbul Bağlantısı

Kadınların uğradığı şiddeti şiirsel bir ti-yatro gösterisi ile anlatan “Şiirin Şarkısı”, TiyatroA oyuncuları tarafından Dünya Tiyatrolar Günü’nde, Üsküdar Üniversi-tesi ev sahipliğinde, ihmal ve istismara uğrayan kız çocukları için faaliyet göste-ren “Haydi Tut Elimi Derneği” yararına 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde sahnelendi. Cemal Erdoğan tarafından derlenip yorumlanan ve tiyatro sanatçısı- oyuncu Halil Doğan’ın sanat yönetmen-liğini yaptığı “Şiirin Şarkısı” müzikal ve teatral bir gösteri niteliğini taşıyor.

Şiirin Şarkısı Kadınlar İçin Söylendi...

Page 25: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

23

kardeş şehir

SOKO

“I’ll Kill Her” parçasıyla tanınan, konserle-rine setlist hazırlamadan çıkan ve sadece içinden geldiği gibi müzik yapan müzik piyasasının çekingen ama savaşçı kızı, Fransız şarkıcı Soko, 12 Nisan’da Ghet-to’da konser verdi.

Çekingen Ama Savaşçı Kız İlk Kez Türkiye’de

‘BENDİR’, ‘AŞK’ ve ‘CEMRE’ sürprizi! Anjelika Akbar’ın yeni bestesi ‘3 Cemre 3 Aşk’ ın dünya prömiyeri 1 Nisan’da Fulya Sanat’ta gerçekleşti. Akbar’ın ‘Cemre’ kavramını manevi anlamıyla inceleyip besteye döktüğü bir senfoni olan ‘3 Cemre 3 Aşk’ konsepte uygun olarak hazırlanan dekor ve kostümleri ile izleyici-den tam not aldı. ‘3 Cemre, 3 Aşk’ adlı eser 5 bölümden oluşuyor: “PROLOG”, “HAVA”, “SU”, “TOPRAK” ve “EPİLOG”…

Page 26: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

24

kültür dünyası

Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği tarafından düzenlenen 2013 Kore Kültürü Tanıtım Yılı kapsamında İstanbul’daki ilk etkinlik Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi Sarnıç Galeriler ‘de yer aldı. Tophane-i Amire Kültür Merkezi Sarnıç Galeriler, 29 Mart – 30 Nisan 2013 tarihleri arasın-da Koreli çömlek ustası, sanatçı Prof. Kim Yong Moon’un TOTEMLER KAPADOK-YA’DA sergisine ev sahipliği yaptı. Sanatçı, sergi açılışında Macsabal (geleneksel Kore çömleği) yapımını canlı bir sunumla sergiledi.

UPSD Dünya Sanat Günü, Kartal Belediyesi Kutlamaları kapsamında, Sanatçı Murat Havan’ın hazırladığı Leonardo Da Vinci ve Mona Lisa nikahı, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok ta-rafından 21 Nisan’da, motosiklet üstünde kıyıldı. Ressam ve heykeltıraş Murat Havan‘ın, Her Yer Benim Atölyem çalışmaları kapsamında, “Motosikletleri Fark Edin” sloganıyla hazırladığı nikah ve kutlama etkinlikleri, Kartal Belediyesi’nin ev sahipliğiyle düzenlendi. Dünya Sanat Günü için, Leonardo Da Vinci ve Mona Lisa’yı motosiklet üzerinde resmeden Sanatçı Murat Havan, şunları belirtti: “Sanat dünyasına ve birçok disipline ilham kaynağı olan Mona Lisa ve sanatçısı Leonar-do Da Vinci arasındaki ilişki, bugüne kadar birçok sanat dalında farklı söylemlerle tasvir edildi. Her Yer Benim Atölyem çalışmalarım kapsamında projelendirdiğim, bu temsili nikah törenini ve bunu anlatan tablomu, Dünya Sanat Günü kutlamalarına armağan etmekten onur duyuyorum.”

Nisan ayında ücretsiz Osmanlıca derslerine başlayan Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED), geleneksel “Cumartesi Buluşmaları”nda derneğin Eyüp’teki genel merkezinde dil, edebiyat, kültür-sanat alanlarında pek çok konuk ağırlamaya devam ediyor. Dernek tarafından üç yıldır yayımlanan Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi’nin Ağustos 2013 tarihli 8. Sayısı Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmalarında Yeni Arayışlar Özel Sayısı olarak yayımlanacak. Özel Sayıya yazı göndermek isteyenlerin çalışmalarını en geç 15 Haziran 2013 tarihine kadar [email protected] mail adresine ulaştırmaları isteniyor.

TDED’den ilgililere duyuru...

Koreli Sanatçı’dan Totemler Kapadokya’da Sergisi

Da Vinci-Mona Lisa Nikahı İstanbul’da Kıyıldı

Page 27: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

25

kardeş şehir

Societe National Beaux Arts Fransız Güzel Sanatlar Kurumu tarafından her yıl Caroussel du Louvre’da düzenlenen Salon du Louvre Sergisi’ne son üç yıldır sürekli davet edilen; eserleri Marie Curie sanat etkinliği kapsamında Londra Saatchi Gal-lery, Art Monaco, Contemporary İstanbul gibi önemli sergi salonları ve fuarlarda sergilenen Uğur Çakı, bu kez Mayıs ayında New York Bienali’nde! Çakı, bu yıl “Son ve Ötesi” temasıyla açılışı yapılacak olan New Yok Bienali’nde yer alıyor. Ha-zırladığı video art ile küratörlüğünü Pietro Franesi ve Lou Hao’nun yaptığı NY Biena-li’ne katılacak olan Çakı, yasaklı olduğu için ülke dışına çıkamayan, bu nedenle de New York Bienali’e telekonferans yönte-miyle katılacak olan Çinli aktivist sanatçı Ai Weiwei ile birlikte “Onur Konuğu”.

NY Bienali’nin Onur Konuğu!

Page 28: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

MuhammedOsman1881-1967

Aslen Ankara Kızılcahamamlı olan Muhammed Osman Akfırat, H. 1301, M. 1881 yılında, dedesinin memuriyeti dolayısıyla ikamet ettikleri Medine’de Ravza-i Mutahhare’ye pek yakın bir yer olan Zeravan Mahallesi’nde doğ-du. Soyu Hz.Muhammed’e dayandığı için Seyyid’lerden olan Akfırat, yöre adetleri gereği olarak doğduktan sonra, kundağıyla, 6 saat Türbe-i Saa-det’te bırakıldı. Kur ’an-ı Kerim öğrenimine Ravza-i Mutahhare’de başlayıp hafız oldu. İlk ve orta tahsilini Medine’de yaptı. İslâmi ilimler tahsil etti. Ba-basının vefatından sonra 17 yaşında iken tahsilini ilerletmek için İstanbul’a

“Bir âlimin ölümü, bir âlemin ölümüdür” geldi. Fatih Çırçır Medresesi’nde; Tefsir, Hadis, Fıkıh, Edebiyat tahsili yaptı. Tefsir ilminde çok ilerledi. Bu medresede yıllarca tahsilden sonra dersi-amlık icazeti aldı. Daha sonra aynı medresede müderris olarak göreve başladı ve hayli talebe yetiştirdi. İmam Hatip Okullarında ders okuttu. Beykoz Hacı Ali Camii’nde 43 yıl İmam-Hatiplik ve vaizlik görevlerinde bulundu. Altı defa hacca gitti. Son haccı “Hacc-ı Ekber” oldu. 29 cami-de vaizlik yaptı. 1331 yılında Ayşe Hanım’la evlendi ancak bu evlilikten çocukları olmadı. Akfırat Hoca 10 Ekim 1967 tarihinde Beykoz’da vefat etti. Cenaze namazı Beykoz Merkez Camii’nde kılındı ve Eyüp Sultan Mezarlığı’na defnedildi.

Page 29: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

Zamanın büyük alimi Dersiam Hacı Ferhad Efendi, Hacı Hafız Muhammed Osman Efendi’yi Beykoz’a getirip, cemaatına ve sevenlerine şöyle takdim etti: “Bu Hacı Osman Efendi’ye itibar edip, kıymet veriniz. Çünkü ileride o, benden daha büyük dereceler ihraz edecektir.” Merhum Osman Efendi Hazretleri de, Hacı Ferhad Efendi Hazretleri’nin cenazesine Hz.Peygam-ber ’in teşrif ettiğini anlatmıştır.

Akrabalarından Prof.Dr. Ali Murad Daryal onu şu şekilde anlatıyor: “Evlat dünyada her-kesin methedilecek tarafı vardır derdi. Adam çok fazla içki içer ancak çoluk çocuğuna çok iyi davranır. İşte sen de insanların iyi taraflarını görmeye gayret et, öyle yaklaş derdi. Birini eleştirecekse öncelikle iyi tarafını söyler sonra hoş olmayan yönünü dile getirirdi. Kesinlikle dedikodu yapmazdı. Bir Müslüman’ın günahına katlanmak bile ibadettir derdi. Kızdığına hiç rast gelmedim. Selam verip ikramda bulunurdu. Çocuklara karşı sevgi ve şefkat doluydu. Onlara onların yaşıtıymış gibi ama kişiliklerine saygıyla yaklaşırdı. Onlara da selam verir ardından şeker ikramında bulunurdu.“ Kendisiyle ilgili bir eserde belirtildi-ğine göre ise; tevazusuyla bilinen ve hayır yapmayı çok seven Osman Akfırat, birçok dul ve yetime yardımda bulunduğu gibi, 4 tane yetim büyüterek kendilerini ev bark sahibi yaptı. Gümüşsuyu Camii ile Karagöz Sırtı Camii şeriflerinin ve bunlardan başka daha nice caminin yapılmasında önderlikte bulundu. Hacı Osman Efendi Hazretleri’nin ilmî seviyesi çok yüksekti. Tefsir, hadis, fıkıh, edebiyat, tıp ve rüya yorumculuğunda emsalsizdi. Bütün bu ilimlerdeki emsalsizliği, kendisini yakînen tanıyanlarca çok iyi bilinmekte idi. Özellikle de tefsir ilminde çok geniş bilgiye sahipti. Âyetlerin indiriliş sebeplerini ve ince manâlarını gayet açık olarak izah ederdi.

Beykoz’a gelişi

İlmi seviyesi ve kişiliği

Kendi Eli ile yazdığı bir sayfa

Eserleri: Basiretü’s-Salikin (Erenlerin Kalp Gözü), Şifalı Bitkiler ve Emraz (Hastalıklar), Necatü’l-Melhuf (Mahzun ve Şaşırmışların Kurtuluşu), Hayat Safhaları, Muavizeteyn (Felak ve Nas Sureleri) Tefsiri, İlahi Emirler, Kur ’an’da Beş Vakit Namaz Yok Diyenlere Cevap, Ruh Çağırma.

Page 30: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

KIRACSon albümünüz ‘Derindekiler’ ve genel olarak albüm çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bugüne kadar sevenlerime 9 adet stüdyo albümü ulaştırdım. Hepsinden ayrı keyif aldım. Derindekiler bu albümlerden

daha farklı bir çalışma oldu. Parçalarımız benim psikolojime çok uygun şekilde duygulu ve romantik. Çalışmalarımda teknolojinin yanı sıra dengeleyici, doğal unsurlarla uğraşıyorum. Albümde, şarkılarıma çekilen üç boyutlu görüntülerden oluşan DVD ve bir de 3D gözlüğe yer verdik. Kayıtlarda Led Zeppelin’in davulcusu John Bonham’ın da kullandığı, çok güzel bir tınısı olan davulu Alman-ya’da ikinci el müzik ürünleri satan bir dükkanda bulduk, kullan-dık. İlk olma gibi bir yarışım hiç olmadı. İlk değil, iyi olmayı tercih ederim her zaman ve önce kendim heyecan duymalıyım yaptığım işten.

Üç boyutlu videolar içeren bir DVD vermek ner-den aklınıza geldi?Çünkü dinleyenlerin, yanlarındaymışım gibi hissetmelerini iste-dim. Albüm hedefine de ulaştı. Lise yıllarımdan itibaren müziğe adadım kendimi. Her zaman üretmeye çalışırım. Şarkılarımın kaydını yaparım. Aslında en güzel tarafı, aynı şeyi birilerinin de söyleme ihtiyacı var. Onları söylemek, anlatıyor olmak çok hoş bir duygu. Şimdi yeni bir çalışma yapıyorum ama albüm değil; tek tek şarkılar çıkaracağım. Müzik piyasasının geneline uyan biri değilim. Sürekli albüm çıkarma, para kazanma derdim yok ve hiç olmadı. Çalışmalarımızın kaydı da uzun sürüyor zaten. Tabii arayı çok da açmamak gerekiyor, çünkü insanlar Kıraç’tan bir şeyler duymak istiyor. Bu sefer de böyle olsun istedim. Dinleyenlerimle aramda saygın bir bağ var. Onlarla diyaloğumu her platformda sürdürmeye gayret ediyorum. Verdikleri değeri karşılıksız bırakmamaya çalı-şıyorum. “Beddua” adlı single’ı dinleyicilerimle buluşturduk. Yaz konserlerimde bu şarkılarımı söylemek istiyorum. “İstanbul Sakla-sın Bizi” adlı şarkımı yapan Aysude Zeren’in şarkısı yine. Başından geçmiş bir hikaye olduğu için bende de samimi duygular oluşturdu.

Müzik endüstrisini nasıl değerlendiriyorsunuz?Müzik endüstrisi son 5 yıldır çok kötü hatta iflas etmiş durumda ve herkesin de ortak kanaati bu. Artık müzik para getirmiyor. Müzik ürünleri, başta internetten dolayı bedava hale geldi. İnsanlar daha rahat ulaşmak ve ücretsiz dinlemek varken neden para versin ki? Onları asla suçlamıyorum. Teknoloji ve iletişim araçlarının kulla-nımı o kadar yaygın ki! Elinizdeki cihazdan istediğiniz şarkıyı din-leme imkanına sahipsiniz artık. Buna başka bir formül bulunması lazım. Ben bile bazı şarkılarımı youtube’dan dinliyorum. Eskiden albümler 750 bin satardı, şimdi en çok satan 20 bini geçmez. Sektör neden bu hale geliyor, bunun derdindeyim, buna kafa yoruyorum. Müzik lobisi de beni açık sözlü olmamdan dolayı fazla sevmez. İçimden ne geçiyorsa mümkün mertebe söylemeye çalışırım ve hiç çekinmem. Tek çekincem karşımdakinin beni yanlış anlamasıdır. En fazla halkı eleştirdiğim halde onlar beni sever. Çünkü samimi olduğumu görüyorlar. Vatandaş samimi olana değer verir. Müzik piyasası da öyle. Çoğunun samimi olmadığını herkes görüyor ve bi-liyor. Ben gündeme hep şarkılarımla, müziğimle geldim. Çok şükür Allah bana yeterince verdi. Kazandığımı da müziğe yatırıyorum. Kanaatkar ve şükreden bir insanımdır.

Page 31: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

KIRAC.ilk Degil iyi

Olmayi Tercih

Ederim

Page 32: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

30

kardeş şehir

Hiçbir hayvanı hapsetmeye, ait olduğu ortamdan uzaklaştırmaya, süs olarak görmeye hakkımızın olmadığını düşünüyorum. Hayvan dostu bir ilçede yaşıyor olmaktan mutluyum.

““

Page 33: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

31

kardeş şehir

Samimiyet dışında kitleleri çeken nedir bir sanatçıda?

Samimiyetin yanı sıra işinizi de doğru ve güzel yapacaksınız. İnsanlarda bir karşılığı olacak. Yaptığım işleri halkın yüzyıllar

öncesinden bugüne oluşturduğu kültürden beslenerek, onu itme-yerek gerçekleştirmeye çalışıyorum. Ne arabeskçiler gibi demagoji yapıyorum ne de popçular gibi, tabiri caizse çıktığı yeri çamur gibi görüyorum. Halkın kültürü neyse ben de oradan besleniyorum. Bu ülkenin Aşık Veysel’i, Pir Sultan Abdal’ı, Yunus Emre’si var. Bunlardan besleniyoruz. Kaynaklarımızı en doğru şekilde koru-mamız lazım Türküler her zaman sevilir ama modernleştirilmesi de lazım. Baktığınızda türkülerde yalın bir dil kullanılmış. Ben de bu şarkılarımda yalın dil kullanırım. 200 yıldır bizi dilimizden, kültürümüzden koparmaya çalışıyorlar. Özellikle son 50-60 yıldır. Bunda başarılı da oldular. Burası Türkiye ama bir tane Türkçe tabe-la yok. Dile çok büyük önem veriyorum. Zaten bu yüzden de teklif gelmesine rağmen Eurovision’a katılmadım. Yabancı dile tamamen karşıyım. Sanat bir yarışma değildir. Bu bir şovsa, bırakın amatörler yapsın. ‘Vatan, millet birlik olalım, Eurovision’da birinci olalım!’ ça-bası ancak, bizim gibi uzun yıllar sömürüye maruz kalmış ülkelerde görülebilir. Toplumu bu yüzden eleştiriyorum. Her şeyi alkışlama kardeşim. Hem ‘sanatçı değil’ diye eleştiriyorsun, görünce de büyük sanatçı diye alkışlıyorsun. İkiyüzlülükten vazgeçmeliyiz.

Peki kime sanatçı demeliyiz?Sanatçı şöhret olan kişidir halkımızın kabul ettiği şekilde. Halk ar-tık ünlü kişiye sanatçı demeye başladı, sanatın da içi boşaldı. Kültür erozyonuyla televizyona çıkan sunucu da, türkücü de, hepsi sanatçı oldu çıktı. Maalesef şu an sanatçı olmak için bilgili, kültürlü, dünya-yı anlayan, sorumluluk duyan ve halkı için kaygılanan bir kişilik gerekmiyor. Hayatları tamamen ün, para ve güç üzerine kurulu. Türküyü söyleyemiyorsun ama sanatçıyım diyorsun. Türküler de gittikçe bozuluyor. Bu konuda ümitli değilim maalesef. Dünyaya egemen güçlerin toplumla oynadığını düşünüyorum. Bu ülkenin sağı ve solu hiç fark etmez, herkes çevreyi ve cebini düşünüyor. Kendisi mutluysa herkes mutlu zannediyor. Böyle bir şey yok.

İnternet demişken sosyal medyayla aranız nasıl?Forumların çok önemli olduğunu düşünüyorum. İnsan kendi görüşünü rahatlıkla ortaya koyabiliyor, özgürce düşüncesini dile getirebiliyor. Aracı yok. Ama sosyal medya ile aram iyi değil. Ekip-ten arkadaşlar çalışıyorlar. Şahsi olarak twitter kullanmam, hiç de bakmam. Benim zamanım kıymetli ya hu! Orada değer üretebi-liyorsanız ne ala! Ama kim ne demiş, ne yapmış, ayıracak vaktim yok. Siyasi partiler, halkla ilişkiler şirketleri bunu kullanabilir. Ama Ayşe Teyzem’in ne alakası olabilir twitterle, facebookla. 15 yaşında-ki çocuklar facebook’tan çıkmıyor. Adamlar bu siteleri babalarının hayrına yapmıyor herhalde. Bu açıdan da bakmak lazım. İnsanımız her şeye çabuk ulaşma derdinde. Hazır tüketim ve çaba gösterme-den köşeyi dönme derdinde. Milli Piyango bu anlayıştan dolayı çok satılır. Para çıktığını farz edin. Bir dakika diyorum, niye çıksın ki sana para? Çalışmadan nasıl bir şey elde edilebilir? Her önümüze konan şeyi nasıl masum sanabiliyoruz? Biraz aklını çalıştıracaksın. Allah bunu çok açık bir şekilde söylemiyor mu? Doğru yolu, aklı işaret etmiyor mu, göstermiyor mu? İnsan aklını kullanmıyorsa sorun var demektir.

Kim bu egemen güçler?İnterneti kim icat ettiyse egemen güçler onlar. Kendin hakkındaki bilgileri bile internetten çok rahat öğrenebiliyorsun. Birinin anlat-masına gerek yok.

Sadece kendi yakınlarını değil, herkesi, tüm canlıları sevebildiğin ölçüde büyürsün, büyük insan olursun. Uygarlık da budur. “

Page 34: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

32

kardeş şehir

Peki biraz geçmişe dönsek, çocukluğunuza, gençliğinize..?

Kahramanmaraş doğumluyum. 30 yıl önce İstanbul’a gelmişiz. Geniş bir aileyiz ve çoğu Maraş’tadır. Her fırsatta gitmeye

çalışırım. 10 yaşıma kadar olan dönem en güzel şekilde geçti diye-bilirim. Ama ergenlik dönemim korkunçtu! Sorunları atlatabilmek, ayağa kalkabilmek önemli. Kalkamazsanız, o zaman kötü işte. Her zaman şu örneği veririm: İdam mahkumu oldunuz ve asacaklar sizi. Son anda asılmaktan kurtuldunuz. Nasıl bir insan olursunuz? Başka bir insan olursunuz. Artık çiçeği başka türlü koklarsınız. Ekmeği şükrederek yersiniz. Zaten dünyaya mutlu olmak için gelmiyoruz, imtihan için geliyoruz. Düşeceğiz, kalkacağız değil mi? Kimimiz mal ile, kimimiz evlat ile imtihan olacağız. Allah böyle buyuruyor.

Korkularınız, kaygılarınız var mı? Örneğin 2013’ün ilk aylarında birçok ünlüyü kaybettik. Ölümden korkar mısınız?Tabii, her insanda olduğu gibi bende de kaygılar var ama ölüm korkusu değil bu. Ne bileyim; ailedir, çocuktur gibi... Ölüme gelince, sonuçta hepimiz öleceğiz ölüm yokmuş gibi yaşasak da... Ben, ölümün aslında bir kurtuluş olduğunu düşünüyorum. İnsan ölmek ister mi? İstemez tabii. Can tatlı. O ayrı bir şey, ruh ayrı bir şey. Ancak bizi, her şeyi yaratan, ne yaptığını çok iyi biliyor. Bize düşen sevmektir. Tüm insanlığı, tüm canlıları sevmektir. Uygarlık da budur. Dostlarımla bir arada olduğumda farklı bir Kıraç olurum. Keyif aldığım ortamlardır dost meclisleri. Sadece kendi yakınlarını değil, herkesi sevebildiğin ölçüde büyürsün, büyük insan olursun. Ancak daha önce ifade ettiğim gibi teknoloji ilerliyor ama insanlık geriye gidiyor. Teknoloji kimi zaman canavar oluyor.

Her sanatçının müzik mevsimi vardır. Sizin mevsi-miniz hangisi?Genelde, özellikle popçular yaza doğru albümünü piyasaya sürer. İnsanlar hoplasın, zıplasın, coşsun, barlarda, plajlarda çalsın diye. Benim mevsimim sonbahardır, aralık ayıdır.

İsteyip de çalamadığınız bir enstrüman var mı?Birçok müzik enstrümanını çalıyorum. Özellikle keman gibi yaylı aletleri çalmak isterdim ama zamansızlıktan dolayı kısmet olmadı.

En fazla hangi sanatçıdan etkilendiniz?En fazla Zeki Müren’den etkilendim. Cem Karaca da öyle ama, O’n-da kendim olmuştum artık. Zeki Müren teknik olarak çok iyi, ina-nılmaz derecede doğru söyleyen, sözcükleri doğru kullanan biriydi. Bu anlamda dünyada ilk üçten biridir benim için. Cem Karaca özeldir. Zeki Müren’e özel deyip geçemezsiniz, daha farklıdır O.

Konserleriniz hep coşkulu geçiyor. Beykoz konse-rinden bahseder misiniz?Sevenlerimle birlikte doyasıya şarkı söylediğim konserleri iple çeke-rim. Çok güzel tepkiler alıyorsunuz. Müthiş enerji oluşuyor. Gözle görünmeyen bir güç ortaya çıkıyor. Özellikle kendinizi çok önemli hissettiriyor. Ego patlaması yaşıyorsunuz. Sunduğunuz ürün de güzelse dinleyenler bu halinizi antipatik algılamıyor. Hatta onlar da bunu yaşıyor. Beykoz’daki konser en çok keyif aldığım konserlerin başında geliyor. Çayırı dolduran binlerce dinleyicimle birlikte müt-hiş bir atmosfer yaşadık. Başta Belediye Başkanımız Yücel Çelikbi-lek olmak üzere tüm emeği geçenlere ve tüm Beykozlular’a tekrar teşekkür ederim. Bence Beykozlular sıcak bir belediye başkanına sahip. Halkın arasında ve sıcak.

Page 35: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

33

kardeş şehir

Page 36: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

34

kardeş şehir

Beykoz’u çok seviyorum. Tam benim psikolojime göre bir yer. Hatta bir arazi aldım. Bahçe olarak

düzenleyip, domates biber ekmek, hayvan beslemek istiyorum. Anadolu Kavağı’na sık giderim.

Kanlıca’da yoğurt yer, Göksu’da dinlenirim.

Page 37: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

35

kardeş şehir

Aile yaşantınız örnek gösteriliyor. Bir ünlü olarak nasıl başarıyorsunuz?

Mutlu, huzurlu bir aile yaşantım var. Allah bana hem sevdi-

ğim işten para kazanma imkanı verdi hem de iyi bir aile. Ortalıkta görünmeye çalışan insanlar değiliz. İşimize gücümüze bakarız. Böyle daha mutlu ve huzurlu oluyoruz. Ama dünya adına kaygılıyım, çünkü çocuklarımıza iyi bir dünya bırakmıyoruz. 1 kız, 1 erkek, 2 çocuğumuz var. Çocuk yetiştirmek bence dünyanın en zor işi. Pedegojiyi çok önemsiyoruz. İki türlü çocuk yetiştirme var: Ya çocuğu hiç ellemeyeceksin (mesela köyde yaşayan çocuklar, kendi başlarına büyür. Yazılı olmayan kurallar vardır. Çocuk bir kez ona çarpınca doğal olarak o kurala uyuyor. Ki, görüyoruz, köy çocukları, imkan verildiğinde, çok güvenli oluyorlar, tuttuğunu kopartıyor ve önemli noktalara gelebiliyorlar) ya da pedagojiye göre davranacaksın. Ciddi bilim bence çocuk yetiştirmek... Günümüzde çocuklar bir tatminsizlik ve tutarsızlık içerisinde büyüyor. Ben ne yapıyorum? Köy misalinin çok doğru olduğunu iddia etmiyorum ama araştırıyorum, dikkat ediyorum. Bu işi birazcık öğrendiğimi düşünüyorum. Çocuklardan sonra bambaşka bir Kıraç olduğu-mu söyleyebilirim. İlk çocuğum kız. Kız babası olmak, gerçek bir aşk, inanılmaz bir duygu yaşatıyor. Onlarla daha fazla yaşadığımı hissediyorum, hayat daha anlamlı geliyor. Dünya vs hiç umurumda değil. Onlar nefes aldıkça ben de nefes alıyorum. Çocukların baba-sıyla iyi bağının olması gerekir diye düşünüyorum. Kötü bağı varsa tüm arkadaşlarıyla ilişkilerinin kötü olma ihtimali yüksektir. Anne sevgisi ise bambaşkadır. Çocuğun 3 yaşına kadar annesinden, anne kucağından kopmaması lazım. Süper bakıcı da olsa, anneanne de olsa annenin yerini tutmaz. Kimsesiz çocukları araştırsınlar derim. Şimdi bütün kadınlar çalışıyor. Kadınların çalışmaya başlamasıyla birlikte çocuklarımız öksüz büyüyor. İnsanoğlu bu ciddi meseleyi nasıl halledecek bilemiyorum ama iyi görmüyorum. Birçok çalışan kadın kızacak ama gerçek bu. Yeni nesil farklı bir dünyada büyüyor; bahçesiz, topraksız, çamursuz bir dünya. Seradaki bitki gibi adeta...

Kıraç’ın 24 saati nasıl geçer ve projelerinizden bahseder misiniz?Erkenci bir insanım. Kahvaltıdan sonra ofise gelirim. Gün boyunca müzik çalışmaları, bestelerime yoğunlaşırım. Akşam saat 10’da çocuklar uyuduktan sonra 2 saatimi okumaya ayırmaya çalışırım. Çocuklar ve projelerimiz sonucu sorumluluklarımız arttı. Eşimle birlikte çocuklarımız için projeler üretiyoruz. Bir yandan müzik bir yandan çizgi film yapıyoruz. Kendimizi ‘Düşyeri’ adlı firma-mızla çocuklara adadık. Zamanı gelince bir sinema filmi yapmayı düşünüyorum.

Hobileriniz var mı?Önceleri akvaryum vardı. Hayvanlara özgürlük dedim. Hiçbir hay-vanı hapsetmeye, ait olduğu ortamdan uzaklaştırmaya, süs olarak görmeye hakkımızın olmadığını düşünerek hepsini kaldırdım. Maalesef hayvanları seven de sevmeyen de eziyet ediyor. Seven nasıl zulmediyor derseniz siz örneğin köpek alın diye birileri köpek üretiyor. Ve onlara hizmet etmiş oluyorsunuz. Beykoz’da bu konuda ciddi kampanyaların başladığını biliyorum. Hayvan barınağını ziyaret ettim. Çalışmaları yerinde gördüm. Hayvan dostu bir ilçede yaşıyor olmaktan mutluyum.

Röportaj: Beyza Özgü Fidancı

Page 38: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

36

kardeş şehir

17 Şubat 2008’de kurulan Kosova Cumhuriyeti’nin Makedonya ve Arnavutluk’la sınırdaşı ve ikinci büyük şehri olan Prizren, iki kültür ve 3 büyük dinin tarih boyunca izler bırakarak birleştiği bir yer. Kalesi, Shen Premte Kilisesi, Sinan Paşa Camii, Gazi Mehmed Paşa Camii ve Hamamı ile nüfus, dinsel yapı ve gelenekler sadece Prizren ve Kosova değil bütün bölgenin tarihsel geçmişini gözler önüne seriyor. Bu nedenle şehir bütün tarihsel değerleriyle koruma altına alınmış bulunuyor.

Şarr Dağları’nın eteklerinde Akdere Nehri’nin kıyısında kurulmuş olan şe-hir, Roma döneminde Theranda, Bizans döneminde ise Prizdriyana olarak tarihe geçmiş. Bu bölgeler, Lezha ve Niş’i birleştiren ve Orta Çağ’da Via de Zenta olarak anılan Dardania Yolu’nun üstündeydi. Osmanlı egemen-liği ile en parlak zamanını 14.YY’dan itibaren yaşayan şehir, 19.YY’de ekonomi ve ticaret açısından 1,500 işyeri ile Arnavut bölgesinin ikinci büyük ticaret merkezi olmuş. Sahip olduğu tarihi değer ve eserler dolayı-sıyla ‘’Müze Şehir’’ de denen ve koruma altına alınan Prizren’de 65’ten fazla taşınmaz ve 600’ün üzerinde taşınır tarihsel ve kültürel değer ve eser bulunuyor.

Şehirdeki üç büyük etnik toplum olan; Arnavut, Türk ve Boşnaklar diğer etnik gruplarla İslam kaynaklı geleneksel Osmanlı hoşgörüsü sayesinde birlikte sulh içinde yaşamayı sürdürüyor.

PrizrenFestival Sezonu’na

Prizren’de Girmeye Ne Dersiniz?

Page 39: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

37

kardeş şehir

Hakkındaki en erken kayıtlar Bizans dönemine dayanan Prizren Kalesi, Aziz Cuma ve Shen Premte Kiliseleri; 1400’lü yıllarda inşa edilen Osmanlı eserleri; Yıkık Camii/Namazgah, Taşköprü, Mehmet Paşa Camii ve Hamamı ile etrafında 100’er m aralıkla bulundurduğu bir Ortodoks ve bir Katolik kilisesiyle şehrin tarihi özelliğini yansıtan Sinan Paşa Camii ke-sinlikle görülmesi gereken tarihi eserlerin başında yer alıyor. Şehzade Evi, tarihi Belediye binası, Saat Kulesi Arkeoloji Müzesi ile Prizren Ligi binası aynı zamanda müze oluşlarıyla da dikkat çekiyor.

Prizren, doğa meraklıları icin de pek çok seçenek barındırıyor. Bunlardan Şar Dağları; Milli Park Alanı ve buzul gölleri ile en önde gelenler. 1,900 m rakımın üstünde kalan Lidavica ve Jazhnica Gölleri de bu göllerin güzellik ve büyüklükleriyle ayırt edilen en önemlilerini oluşturuyor. Oshak Dağı ve güney eteklerinde korunmuş ormanlarıyla Arnen Tepesi, Ruseni-ca, Akdere ve menbaı, Koplica, Prevalac gibi bölgeler endemik fauna, buzul gölleri, kireçtaşı, dağ, kar (kaya, yürüyüş, snowboard), kuş izleme, rafting, paraşüt, balıkçılık ve sağlık turizmi gibi özellikleriyle dikkat çekiyor. Maraş’taki Platanus Orientalis-Yaşlı Meşe adlı meşe ağacı 21 m boy, 3 m çap ve 450 yaşıyla önem kazanıyor.

Mayıs aylarında Hası Jehon Folklor festivali ve Türkler tarafından gerçekleştrilen Sanatla Uyanmak-Zgjımı Me Art festivallerinin yanı sıra Karabaş adlı festivalle canlanan şehirde festival sezonu Ekim sonuna kadar sürüyor. Son olarak tüm bunları yerinde yaşamak isteyenlere, ülkeye Türk vatandaşlarının vizesiz girebildi-ğini hatırlatalım...

Tarihi Eserler

Doğal Güzellikler

Mayıs-Ekim; festival sezonu...

Kardeş Prizren’de Kosova’nın 5. Bağımsızlık Yıl Dönümünü kutlandı. Prizren’deki kutlamalara katılan Beykoz Belediyesi, halk dansları topluluğunun da yer aldığı 31 kişilik bir heyetle cumhuri-yet coşkusunu paylaştı. 15-18 Şubat tarihleri arasında Prizren’de ağırlanan Beykoz heyetinde, Beykoz Belediyesi Başkan Yardımcısı Nevin Çalışkan, AB ve Dış İlişkiler Sorumlusu Filiz Öner ve Bey-koz Belediyesi Halk Dansları topluluğu yer aldı. Prizren Belediye Başkanı Prof. Dr. Ramadan Muja tarafından şehre davet edilen misafir heyet Kosova’nın V. Bağımsızlık Yıl Dönümünü dolayısıyla “Xh. Berisha” Kültür Evi’nde yapılan program ile 17 Şubat’ta düzenlenen resmi törenlere katıldılar. Kutlamlar boyunca Prizrenli Türk milletvekilleri Fikrim Danka ve Müferra Şinik’in yanı sıra Kosova Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Nezih Liman ve ve Yönetim kurulu üyeleri de Beykoz heyetiyle yakından ilgilenerek misafirperverlik örneği sergiledi. Prizren’de kaldıkla-rı süre içinde T.C. Diyanet Başkanlığı Kosova İslam Birliği ve Türkiye Üniversite Mezunları Derneği’nin (TÜMED) düzenlediği “Tasavvuf ve İslam” konulu konferansa da katılan heyet şehrin tarihi bölgeleri-ni ziyaret etti.

Kardeş Prizren’de Bağımsızlık Coşkusu

Page 40: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

38

kardeş şehir

Sarı Sıcak Bir YolculukUzman Psikolog Şebnem Kartal, “Sarı Sıcak Bir Yolculuk” adlı roma-nında, Türkiye’de ilk kez bir danışanın ağzından psikoterapi sürecini aktarıyor. Roman, geçmişin karanlığında fotoğraflar, rüyalar ve anılar içinde, kendi gerçeğini vekimliğini arayan bir kadının içsel yolculuğunu anlatıyor. Kartal’ın gerçek bir yaşam öyküsüne ışık tuttuğu romanında kahraman, hikâyesinin kayıp parçalarını bir araya getirmeye çalışırken, çocukluğunu, ailesinin geçmişini ve ülkesinin tarihini sorguluyor. Roman kahramanı, kimi zaman köklerinin bulunduğu coğrafyaların sıcağın-da, kimi zaman beyaz ve soğuk kentlerin ayazında okurla buluşuyor. İstanbul, Paris, Mardin, Prag, Adana ve Kordoba Surlarına uğrayan bu yolculukta, kâh demir yığınlarının içinde ağlatıyor, kâh çocukluğunun geçtiği sıcak sokaklarda gülümsetiyor.

Maya’nın GünlüğüIsabel Allende bu kez California’dan Las Vegas’a, oradansa Şili’deki büyülü Chiloé Adası’na kadar uzanan bir macerayla karşımızda. Büyük-babasının ölümünün ardından yaşamı tepetaklak olan Maya, uyuş-turucu mafyasından FBI’ya kadar herkesi peşine düşürür ve sonunda büyükannesi tarafından kurtarılıp Chiloé Adası’na gönderilir. Ada’da tuttuğu günlüğüyle öyküsünün hem geçmiş hem de süregelen kısmını paylaşır. Geçmişle şimdinin, yaşamla ölümün, ümitle ümitsizliğin kucak-laştığı Maya’nın Günlüğü, Allende’nin büyülü anlatımıyla hayat buluyor. Modern bir genç kızın sıradışı şartlar altında olgunlaşması Maya’nın tutku ve ıstırap dolu anılarında saklı…

Son OyunTürkiye vicdanının sesi, kadınların sevgilisi, kimseye yaranamayan gazeteci, yazar Ahmet Altan’ın son kitabı Everest Yayınları’ndan şu tanıtım metniyle çıktı: “Daha orada, o anda onun en tehlikeli yanının, istediği anda şefkat uyandırabilmesi olduğunu anlamıştım. Tanrı, hep aynı emri verdi, ‘Şehvetten sakının,’ bu emre uyamadık, çelişkilerden hoşlanan Tanrı kendi emriyle bile çatışacak kadar güçlü bir şehvet duy-gusu vermişti hepimize, bu zavallı kullarından o görkemli yaratıcılığının ürünü olan şehvetle dövüşmesini istemişti, kim Tanrı’nın yarattıklarıyla başedebilir ki! Hiçbirimiz edemedik. En masumlarımız bile rüyaların-da günaha bulaştı. Ere uyamadık ama şehvete karşı dikkatli olmayı, şehvetle boğuşmayı, onu bastırmak için uğraşmayı, ondan kaçmaya çalışmayı öğrendik.

İstanbul Bitmeden Avcılık toplayıcılık yapan ilkel insandan bu yana üç büyük imparatorlu-ğa başkentlik yapan İstanbul’a tarihçiler ayrı, sosyologlar ayrı, gurmeler ayrı gözlerle baktı ve her biri kendi bakış açılarıyla kaleme aldı bu büyü-lü kenti… Ayşegül Kaya tam bir İstanbul âşığı ve tam bir İstanbul âşığı gibi yazdı İstanbul’u; semt semt, mahalle mahalle, yapı yapı… Üstelik nerede ne yenir, ne dinleniri de unutmadan. İstanbul Bitmeden İnkılâp Kitabevi’nden çıktı!

Page 41: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

39

yeni yayınlar

‘Güzel’in Peşinde; Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd’de Estetikİslam felsefesinde estetik düşüncenin; ontolojik, kozmolojik, psikolojik ve epistemolojik bir çerçevede ele alınması metodolojik bir zorunluluktur. Bu bağlamda Ayşe Taşkent’in Güzelin Peşinde eserinin nirengi nok-tası, Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd’de güzel kavramının metafizik ve ontolojik izdüşümlerinin Tanrı ve Tan-rı’nın güzelliğine referansla tartışılması. Konunun kavramsal arka planını yapılandırmak için kurucu Grek filozoflarında güzel ve iyi ideleri, mimesis ve tragedya kuramları ve Grek estetiğinin İslam dünyasına intikali irdeleniyor. Bu bağlamda İslam filozoflarının estetik düşünceleri, hem geçmiş yüzyıllardan tevarüs edilen estetik düşünceler hem de yaşadıkları çağın felsefî, kültürel ve düşünsel yapısı ile karşılaştırmalı olarak ele alınıyor. Konunun merkezinde yer alan ‘güzel’in ‘mutlak güzel’ ile ilişkisi teolojik temelde tartışılıp, âlem ve güzel irtibatına dair kozmolojik bir çerçeve kullanılıyor. Ayrıca, insanın idrak ve mütehayyile gücü dikkate alınarak sanat felsefesine psikolojik açıdan yaklaşılarak özelde şiir sanatının mantıksal kavranışı bağlamın-da poetikaya müstakil bir bölüm ayrılıyor.

Güç ve Refah; İkinci Binyılda Ticaret, Savaş ve Dünya EkonomisiRonald Findlay ve Kevin H.O’Rourke, bir yanda bölgeler arası ticaret modelleri arasındaki etkileşimleri bir yanda da uzun dönemli küresel ekonomik ve politik gelişmeleri analiz ettikleri bu kapsamlı eserde, ulusla-rarası ticaret ve dünya ekonomi tarihinin binyılına dair kavramsal bir çerçeve sunuyorlar. Kitabın bir özelliği de sürekli çatışma, şiddet ve jeopolitik üzerinde durması. Bugünkü küreselleşmenin ve onun ekonomik ve politik sonuçlarının, yüzyılları bulan dengesiz ekonomik gelişme sürecinden ortaya çıktığı düşünüldüğünde kitabın önemi daha da artıyor. Yazarlar, modern dünya ekonomisinin etkileşimli olarak nasıl ortaya çıktığı-na dair açıklamalarıyla da, hem Avrupa merkezciliğinin Scylla’sından hem de Çin merkezciliğinin Charyb-dis’inden kurtulmayı başardığımız konusunda okuyucularını ikna ediyor.

Semavi Eyice İle İstanbul’a Dair İstanbul, Osmanlı ve Bizans sanatı alanlarında zengin çalışmalara imza atan ünlü sanat tarihçisi Semavi Eyice’nin kendi hayatına ve İstanbul’a dair en özel anıları tek kitapta toplandı. İBB Kültür A.Ş. Yayınları Hatırat Serisi’nin ilk kitabı olan Semavi Eyice İle İstanbul’a Dair, şehir tarihi konusunda ilk ağızdan bilgileri engin bir tecrübe ve bakış açısı eşliğinde okuyucuya sunuyor. Semavi Eyice ile yapılan röportajlar sonucun-da ortaya çıkan kitapta, İstanbul’un mimarisi, göz alıcı yapıları, mesire yerleri, bayram yerleri, sinemaları, lehçesi, İstanbul’un kültür müesseleri, İstanbul’un yangınları, depremleri, şehirde suyun temini ve İstan-bul’un eski fotoğrafları gibi ilgi çekici konular yer alıyor.

Teoriden Pratiğe; Türk Dış Politikası Üzerine KonuşmalarYazar Ahmet Davutoğlu kitabı şöyle anlatıyor: “İnsanlık tarihini şekillendiren birçok medeniyet birikiminden harmanlanan tarihi ve çok boyutlu eşsiz coğrafyasıyla Türkiye, tarihî akışın seyrini belirleyebilecek ülkelerin başında gelmektedir. Kitabı oluşturan metinler, 2002-2009 yılları arasında, Türkiye’nin, bu potansiyelini gerçekleştirmek amacıyla yürütülen gayret ve çalışmaların bir hasılasıdır. Özelliği ve özgünlüğü, tarih akar-ken ve süreç işlerken konuşulmuş ve yazıya dökülmüş olmalarıdır. Bir siyaset yapımcı olarak tarihin şekillen-me süreci içinde bulunurken, bir taraftan da tarih yazımına katkıda bulunmaya çalışmanın doğurabileceği sonuçların farkındayım. Ancak tarihin bu derece hızlı aktığı dönemlerde yaşanan olaylar çok kısa sürede tarih haline dönüşür ve an ile tarihi ayırt etmek gittikçe zorlaşır. Olayları içinden yaşamama rağmen, ben dahi bu metinleri yeniden okuduğumda, üzerlerinden çok uzun yıllar geçmiş hissine kapıldım. Ümit ederim ki, bu metinler tarihî süreçlerin daha doğru anlaşılmasına katkıda bulunur.”

Page 42: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

Osmanlı Hekimlerinin Sağlık KurallarıTopkapı Sarayı hekimlerinin arşivlerini araştıran ve bugün doğru sayılan birçok şeyin o zamanlar uygulandığını gören İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş, “Osmanlı Hekimlerinin Sağlık Kuralları”nı Biota Vakfı’nın katkılarıyla bir kitapta topladı. Osmanlı hekimlerinden gelen ve ninelerimizin şifalı bitki kültürü anlayışının günümüz tıbbıyla bütünle-şerek geri geldiğini gözlemleyen Altınbaş, alanında bir ilk olan kita-bında günümüzde de kabul edilen sağlıklı yaşam kurallarını anlaşılan ve sade bir dille günümüze aktarıyor…“Eski tıp tedavi etmek, yeni tıp tedavi ettiği kişiyi tanımak üzerine inşa edilmiş.

Gerçek Bir Yanılsama: BilinçBilinç sorununa odaklanan sinirbilim, günümüzün bilimsel araştırmaları-na geniş bir ufuk getirdi. Tevfik Alıcı’nın kitabı bu alanda Türkçe yazılmış özgün bir katkı. “Nasıl olur da tümüyle mekanik ilkelerle çalıştığını bildiğimiz fiziksel bir sistem, bilinç gibi öznel ve belki de metafizik bir gerçekliğe yol açabilir?” Tevfik Alıcı, bu alandaki birçok kitabın hep bu “asıl soruna” yönelik bir çözüm bulma telaşıyla yazıldığına dikkat çekiyor ve kendisine daha mütevazı bir görev veriyor: Bu kavramların ve metaforların (daha ziyade varsayımlara dayanan) doğasını, dikkat, algı ve bellek gibi olgular hakkında yakın dönemlerde yapılan deneysel çalışmalar ışığında sorgulamak ve adım adım yeniden yapılandırmak.

Yemek Kültürü Terimleri SözlüğüSanat eseri ve eski kitap restoratörü Nergis Ulu, MSA koordinatörlüğün-de Türkiye’nin farklı kütüphanelerinde çalışarak, son 75 yılda yiyecek içecekle ilgili yazılı kaynaklarda yer alan 25 bin sözcüğü derledi. Yöresel lezzetler konusunda uzmanlaşan deneyimli gastronomi yayınları editörü Nilhan Aras, 2 sene boyunca bu bilgileri düzenledi. Türkiye’nin önde gelen kitap tasarımcılarından Esen Karol, kullanışlı bir sözlük tasarlamak için 1 yılı aşkın süre çalıştı. MSA’nın koordinasyonunda yapılan bu uzun soluklu ve özenli süreç 12 yıl sürdü. Şu anda devam eden Türk Mutfağı Lehçeleri Sözlüğü’nün de Mayıs ayı sonunda tamam-lanması hedefleniyor.

Remzi’den Saray Mutfağı...Remzi Yayınları’nın yeni çıkan kitabı mutfak kültürüyle ilgili. İkbal, Saray mutfağının en özel lezzetlerinin ve püf noktalarının yer aldığı, 90. yıl anısına özel olarak hazırladığı bu eser ile müdavimlerini bu kez “Saray Mutfağı”nın eşsiz lezzetleriyle buluşturuyor. 34 yemek ve içecek tarifini içeren kitap, Türk mutfağına damgasını vuran Saray Mutfağı’nın tarihte-ki yeri ve imparatorluk sarayında sofra adabını da kapsıyor.

Page 43: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

41

yeni yayınlar

HükümdarJung ve Cambell... Bu iki büyük ismin de birleştiği nokta; bir toplumu anlamak için masallarına, destan-larına, söylencelerine bakmanız gerektiği. Millet ve milliyet kavramlarının hiç olmadığı kadar açık biçimde masaya yatırıldığı bu dönemde yazar Mustafa Çevik’in Hükümdar isimli kitabı, Türk kimliğini anlamak isteyenler için bir rehber niteliği taşıyor; mitler, efsaneler ve sembollerden yola çıkarak sorular sorduruyor: Neydik? Nereye geldik? Bozkır savaşçısı Türkler, yerleşik hayata geçerken başta kadın kimliğine saygı olmak üzere neleri kaybetti? Neden ve niçin din değiştirdiler? İslam, Türk kültüründe neleri değiştirdi?

Genciz BizErgen psikoloğu olarak da tanınan Üsküdar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Gümü-şel’in, gençlere başucu olabilecek kitabı raflarda yerini aldı. Delikanlı, delişmen ve başı dumanlı gençlik konusunda yeni bir bakışa ihtiyacın olduğu bu dönemde kaleme aldığı kitabıyla Popüler Psikolojide önemli bir açığı kapatan Gümüşel, gençlerin gençlik döneminde karşılaşması muhtemel sorunları ele alıyor. Kitapta, gençlerin psikolojik önceliklerinden sınav stresine, bağımlılıktan eğlence kültürüne, düşünce tek-nolojisinden medikal bakışa kadar birçok konularda çok önemli bilgiler yer alıyor. Kitap ebeveynler için de önemli bir kaynak.

İslam’da Dini Düşüncenin Yeniden İnşasıTimaş Yayınları, İkbal’in 1930 yılında Madras ve Haydarâbâd’da verdiği ancak 83 yıldan beri sarsıcı etki-sini hala sürdüren altı konferanstan oluşan konuşmalarını yeniden kitaplaştırdı. 1934 Oxford baskısı esas alınarak hazırlanan sıradışı eser İslam’da Dini Düşüncenin Yeniden İnşası adıyla Türkçe’ye çevrildi. İslam düşüncesini yeniden inşâ etmek için, klasik İslam düşüncesinde yaygın kabul görmüş görüş ve kavram-lara farklı açılardan bakabilen İkbal, bu eserinde okuyucuyu ilk anda sarsıyor. Kur’an’ın klasik felsefe ile uzlaşmazlığını anlatıp Müslüman filozofları cesurca eleştiren İkbal, düşüncenin sınırlarını zorladığı eserde okurları sıra dışı felsefi bir yolculuğa çıkarıyor.

Tatlı BelaAmerika’da uzun süre çok satanlar listesindeki yerini koruyan ve kısa zamanda fenomene dönüşen Jamie McGuire imzalı Tatlı Bela, hem konusuyla hem de yayınlanış öyküsüyle dikkat çekiyor. Amerika’da 17 yaş üstü okuyuculara tavsiye edilen Tatlı Bela; geceleri yasa dışı dövüşlere katılarak para kazanan yakışıklı, popüler, zeki ama bir o kadar da tehlikeli Travis Maddox ile tüm karanlık geçmişini arkada bırakıp Eastern Üniversitesi’nde tüm hayatını baştan kurmaya çalışan güzel ama çekingen yeni kız Abby Abernathy’in ta-nışmalarını ve sonrasında gelişen olayları anlatıyor. Tatlı Bela’nın, film hakları Warner Bros tarafından satın alınmış, oyuncu seçimleriyle ilgili hazırlıklara da başlanmış. Tatlı Bela’nın devam kitabı “Walking Disaster” ile Jamie McGuire’ın ilk üçlemesi Providence serisi de çok yakında Yabancı Yayınları tarafından okurlarla buluşturulacak.

Page 44: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

42

çocuk

nisanKardeş Şehirlerden Gelenlerle 23 Nisan

Coşkusu Beykoz’u Sardı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

tüm yurtta olduğu gibi Beykoz’da da coşkuyla

kutlandı. Tarihi Beykoz Çayırı ve Beykoz Be-

lediyesi Meydanı’nda kendileri için hazırlanan

kutlama ve eğlencelere katılan çocuklar 23

Nisan coşkusunu aileleriyle birlikte doyasıya

yaşadı. Tarihi Çayır’da Beykoz Kaymakamlığı,

Beykoz Belediyesi ve İlçe Milli Eğitim Mü-

dürlüğü işbirliğiyle yapılan programa, Türkiye

Omurilik Felçliler Derneği Beykoz Şubesi,

Riva Kültür ve Eğitim Derneği, Beykoz Eğitime

Destek Derneği gibi sivil toplum kuruluşları da

destek verdi.

Page 45: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

43

çocuk

“VI. Uluslararası Beykoz Kaymakamlığı ve Beykoz Belediye Başkanlığı Halk Dansları Çocuk Festivali” ismiyle gerçekleştirilen etkinliğe, Beykoz’un kar-deş şehirlerinden KKTC’nin İskele ve Kosova’nın Prizren şehrinden getirilen toplamda 100 kişi-lik ekipler de bu sevince ortak olurken çocuklar 2’şerli olarak Beykozlu ailelere dağıtıldı. Gerçek-leştirilen kültür turlarında çocuklara Miniatürk Parkı ve tekne ile Boğaz gezdirildi.

Hep birlikte, coşkuyla başladı,

konserlerle sona erdiTören öncesinde Beykoz Kaymakamı Süleyman Erdoğan ve Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek tarafından, ilköğretim okulları arasında açılan 23 Nisan konulu resim, kompozisyon ve şiir dalında ödül kazanan öğrenciler ile çeşitli spor müsabaka-larında derece alan öğrencilere altın ödülü verildi. Sabah saatlerinde Beykoz Meydanı’nda yapılan resmi törenin ardından Tarihi Beykoz Çayırı’n-da düzenlenen 23 Nisan etkinliklerinde ilçedeki ilköğretim okullarının hazırladıkları yedi bölgeden halk oyunlarıyla kardeşlik vurgusu yapıldı. Etkinlik-lerde 50 kişilik misafir ekip gösteri sundu, ilçedeki öğrencilerin hazırladıkları rengarenk gösteri ve yarışmalarla kutlama alanı şenlik alanına döndü. Etkinlik alanının çevresinde özel olarak hazırlanan ebru, taş ve yüz boyama stantları gün boyu ço-cuklarla dolup taştı. Yine çocuklar için alanda özel olarak kurulan top havuzu, kaydırak kuleleri eğlen-cenin merkezi oldu. Türk Sanat Müziği’nin sevilen ismi Ayşe Tunalı ile pop müziği sanatçısı Yusuf Güney de kutlama kapsamında Beykoz Çayırı’nda birer konser verdi.

Page 46: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

çocuk

Uluslararası Hakların Korunması ve Eğitim Derneği (HAKEDER), Beykoz Belediyesi, Üsküdar Belediyesi ve Zeytinburnu Belediyesi iş-birliğiyle 26-27 Nisan 2013 tarihleri arasında Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde “Uluslararası Çocuk ve Mahrumiyetler Sempoz-yumu” düzenlendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile Aile ve Sos-yal Politikalar Bakanı Fatma Şahin başta olmak üzere, eski İstanbul Milletvekili Lokman Ayva, Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbi-lek, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın ve çok sayıda davetlinin katıldığı sempozyumun açış konuşmasını yapan HAKEDER Başkanı Ayşe Çelikbilek, her olumsuz durumda başta çocukların mağdur olduğunu vurgulayarak, sempozyumda çok sayıda değerli ilim adamının sunum gerçekleştire-ceğini ve sempozyum sonunda ortaya çıkan raporları da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na sunacaklarını belirtti. Her projede kendilerine destek olan Emine Erdoğan ve Fatma Şahin’e teşekkür eden Çelikbilek, toplumsal konulara her zaman duyarlı olduklarını ve bu yönde etkinlik-ler düzenlediklerini söyledi.

Emine Erdoğan: “İyiliğin yaygınlaşması için çaba harcamayanlar...”Sempozyumdan dolayı HAKEDER’e teşekkür ederek konuşmasına başlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da, “İyiliğin yaygınlaşması için çaba harcamayanlar, kötülüğe maruz kalır, çocuklarına da kötülüğün egemen olduğu bir dünyayı miras bırakırlar” dedi. Erdoğan çocuklarla ilgili sorunların, eğitim ve gelir durumuyla doğrudan bağlantılı olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Eğitim ve gelir düzeyi yüksek toplumlarda çocuklara ilişkin sorunların, diğer toplumlara göre çok daha azdır. Çocuklara ilişkin mahrumiyet ve hak ihlalleri, tarihin hiçbir döneminde lokal kalmamıştır. Şu anda salonda bulunanların çocuklarının müreffeh bir dünyada doğmuş ve iyi eğitim almış olabilirler ancak yeryüzünde onlarla aynı şartlara ve imkanlara sahip çocuklar olmadığı sürece kimsenin çocuğunun güven, güvenlik, kalıcı huzur ve istikrar içinde olamayacaktır.” Erdoğan, sadece ken-di çocuklarınızı, sadece kendi çocuklarımızı kurtarmak, onlara güzel bir dünya vermek anlamına asla gelmiyor” diyerek, bugün dünyanın önemli bir kısmında ciddi boyutlarda yoksulluk, hatta bazı bölgelerde açlık yaşandığını belirtti. Dünya nüfusunun önemli bir kısmının savaş, çatışma ve terörün gölgesinde ya da bunun riski altında bulunduğu-na işaret eden Erdoğan, “Yoksulluğun ya da açlığın nedeni en başta insandır. Çatışmanın, savaşın ve terörün taşıyıcısı en başta insandır. İnsanın maruz kaldığı mahrumiyetlerin, hak ihlallerinin nedeni de in-sanın ta kendisidir” diye konuştu.

Bakan Şahin: “Ortak hedefimiz hayırlı çocuklar yetiştirmek olmalı”Sempozyuma katılan belediye başkanları adına söz alan Üsküdar Bele-diye Başkanı Mustafa Kara ve Özel Çamlıca Ana Fen İlkokulu öğren-cilerinden Eyüp Berk Utku’nun, ‘Toplumsal barışta çocuğun rolü’ adlı sunumunun ardından konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fat-ma Şahin ise, çocukların göçte, savaşta, kıtlıkta en fazla mağdur olan kesim olduğunu belirterek, bütün makamlar bittiğinde geride hayırlı çocuklar yetiştirmek herkesin ortak hedefi olduğunu söyleyerek, iki gün boyunca konuyla ilgili düzenlenecek sempozyumdan dolayı HA-KEDER’e ve emeği geçenlere teşekkür etti. Bakan Şahin, sempozyum sonuçlarının da takipçisi olacağını sözlerine ekledi.

UluslarararasıÇocuk ve Mahrumiyetler

Sempozyumu

44

Page 47: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

45

Emine Erdoğan, dünya üzerinde açlığa, yoksulluğa ve ölüme zemin hazırlayan her insanın çocukluk evresinden geçtiğini belirterek, şöyle devam etti: “Çocukluğunu iyi yaşayamayan, çocukluğunda iyi eğitim alamayan, şefkati, sevgiyi ve aile sıcaklığını teneffüs edemeyen insan-lar, bugün karşı karşıya olduğumuz sorunları ortaya çıkarmıştır. Siz çocuğunuza ne kadar aydınlık bir gelecek hazırlarsanız hazırlayın, ço-cukluğu elinden alınmış bir başkası gelip o geleceği darmadağın ede-bilir. Bizim medeniyetimizde çok temel, çok değerli bir ilke vardır; kendiniz için istediğinizi başkası için de isteyeceksiniz, istemediğinizi başkası için de asla onaylamayacaksınız. Kendi çocuklarınız için inşa ettiğiniz dünyayı, başka çocuklar için de inşa etmek, bunun gayreti içinde olmak zorundasınız. Çözümün bir parçası olmayanlar sorunun bir parçası olur ya da sorunun bir tarafı olurlar. İyiliğin yaygınlaşması için çaba harcamayanlar, kötülüğe maruz kalır, çocuklarına da kötülü-ğün egemen olduğu bir dünyayı miras bırakırlar. Bugün yaşadığımız her olumsuzluk, iyi yetişmemiş, iyi yetiştirilememiş çocukların, büyü-düklerinde ortaya koydukları eserdir. Yarın yaşanacak her olumsuzluk da iyi yetişmemiş, el uzatılmamış, sevgiyle yaklaşılmamış, çocukların, büyüdüklerinde ortaya koyacakları eser olacaktır. Yarının dünyasında savaş olacaksa inanın bu, bizim el uzatmadığımız, bugünün çocukları-nın eliyle olacaktır. Yarının dünyasında yoksulluk olacaksa emin olun bu, gönlümüzü açmadığımız bugünün çocuklarının eliyle olacaktır. Geleceği bugünden inşa ederken sadece kendi çocuklarımızı değil, so-kağımızın, mahallemizin, şehrimizin, hatta dünyanın tüm çocuklarını hesaba katmak zorundayız. Çok geç olmadan, bugünün çocukları daha büyümeden aydınlık bir geleceğinin inşası için çocuk yüreklerini şim-diden inşa ve imar etmeliyiz.”

Sadece bizim çocuklarımız değil,tüm çocuklar istikbalimizdir

Emine Erdoğan, son yıllarda dünyanın farklı coğrafyalarında çok farklı çocuk manzaralarına şahit olduğunu dile getirerek, Somali ve Myanmar izlenimlerini paylaştı, Suriye’de çocukların maruz kaldığı şiddette değin-di. Afrika, Amerika ve Asya’da çok ağır şartlarda çalıştırılan, suça yön-lendirilen ve istismar edilen çocukların olduğunu ifade eden Erdoğan, bu çocuklara el uzatma imkanı varken uzatmayan kişilerin en büyük kötülüğü kendi öz evlatlarına yaptığını kaydetti. Erdoğan, istikbalin, dünyanın bütün çocuklarının elinde olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Elbette ki çocuklar geleceğimizdir. Ancak dikkatinizi çekiyorum; sadece bizim çocuklarımız değil, tüm çocuklar istikbalimizdir. Bizim çocuğumuz olsun ya da olmasın, bizim istikbalimiz dünyanın tüm çocuklarıdır, dün-yanın tüm çocuklarının elindedir. Yetim ve öksüz çocuklar istismar edili-yor diye itiraz etmek tabii ki önemlidir. Ancak ‘yetim ve öksüzlere sahip çıkmak için ne yaptık’ sorusunu sormak hepsinden önemlidir. Çocukların cıvıl cıvıl oynadıkları, çocukluklarını doyasıya yaşadıkları, güven, huzur, sevgi ve şefkat içinde büyüdükleri güzel bir dünya için dayanışma içinde çalışmayı sürdürmeliyiz.”

Çözümün bir parçası olmayanlar sorunun bir parçası olur...

Page 48: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

46

bekleriz

.BEYKOZ‘UNKENDIGIBI

..

YALIKOY

Efendim, öğrenmenin sınırı yok, yaşı yok, ucu yok bucağı yok. Soran hitama erer de sual ermez. Bendenizin yıllardır kenarın-dan kıyısından geçip Beykoz Merkez ilçe sandığı yerler, meğer ki ayrı bir mahalle imiş. Amma neden öyle sanılmaya ki; Beykoz denince akla hemencecik geliveren; Beykoz Çayırı, Beykoz Kas-rı, Ahmet Mithat Efendi Yalısı, Orhan Veli Evi, Hünkar İskelesi, Beykoz Tarihi Kışlası, Beykoz Stadyumu, kundura ve kağıt fabri-kaları bu merkez ilçe sınırları içinde yer alıyor (çok geç kalmadı-nız, zira şol fakir kulunuz da, işbu mahalli seyahat gûşe yazısı için tüm bunları ilk kez o gün, yerinde müşahede itdü).

Denize Bakan YüzüEfendim, şol otobos nam dirler vasıtadan Yalıköy maruf dorakta iner inmez, solumda derya ve sırtımı döner dönmez arkamdaki sette, belli belirsiz, atalardan (Osmanlı) kalma bir kabristanla (Çakmak Dede Mezarlığı) müşerref olayazdım. Şaşkınlıktan 3 İhlas 1 Fatiha hediye eylemeyi unuttuğumu şimdi fark ettiğim mezarlıktan tepeye doğru çıkan basamakların dibinde, bölgede çokça bulunan anıtsal ağaçlardan bir Mızrak Yapraklı Dişbu-dak’la hemhal olup vurdum kendimi yokuşa (Bölgedeki en kalın dişbudakmış bu arada kitabesine göre. Beykoz Çayırı civarında da pek çok anıtsal ağaç vardı, ancak ne yazık ki bunların kita-belerini göremedim). Tarihi ahşap ve/veya tuğladan, yenilenmiş, yenilenmemiş, yıkılmaya terk edilmiş pek çok sivil mimari örne-ğinin güzelleştirdiği sağlı sollu sokaklardan, modern bir köy ha-yatı fışkıran tepeye ve alt sokaklarına doğru yol aldıkta, eşelenen tavuklar, birbirini yeni demlenmiş çay içmeye davet eden komşu sesleri, bahçesini toparlayan ihtiyarlar manzarama refâkat itdü.

Page 49: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

47

bekleriz

Tepenin ardı...1 haftadır kapalı giden ayama inat parıldayan güneşin neşv-ü nema kattığı cism-ü cânım, zerre soluklanmayaraktan sahile av-det itdükte, Merkez Mahalle’ye sırtını verüben sahil boyu fotoğ-raf çekerekten, Yalıköy ruhunu makineye, siz değerli kârileri içün hapseyledü.

Efendim, tarihi binaların nezaket ve letafeti arasında yeni binaları görmezden gelerek yürürken sol cânipte; Ahmet Mithat Efendi Yalısı, 16.YY’dan kalma Kethüda Çeşmesi, Yalıköy Camisi du-var dibindeki Yalıköyü İshak Ağa Çeşmesi, sağ taraftaki sokakta Orhan Veli Evi ve camiden sola girildiğinde ileride Gazi Yunus Mezarlığı’nın dibinde tamir-bakım çalışmaları süren Beykoz Kasrı ve korusu, önlerindeki Hünkar İskelesi, hemen yanıbaşında bu yıl Belediye tarafından devralınarak tamir-bakımı yapılacak olan Beykoz Stadyumu, aradan geçen derenin ayırdığı karşı kıyı-da; yenileme çalışmaları süren; içinde Bizans’tan kalma fakat ne olduğu tam anlaşılmayan bir eserin de bulunduğu tarihi kışla ve onun dibinde meşhur Beykoz Çayırı, çayırın yanı başında anıtsal 5-6 çınar ve İshak Ağa Çeşmesi, dikkate şayan değerlerin başında geliyor. Karşıda görünen ise; evvel vardukta denize bakan yüzünü gördüğümüz ve karış karış gezindiğimiz tepenin arka yüzü...

Çayırın civarında bakım, güzelleştirme çalışmaları sürüyor ancak daha yapılacak çok şey var gibi. Civarındaki küçük tek katlı esnaf dükkanları ise akvaryumdan giyime, cep telefoncudan pastane ve lokantaya, manifaturacıdan tencere parlatıcılara kadar mahalle havasının korunduğu güzel ve nostaljik bir yapı arz ediyor.

Page 50: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

48

kadın

ma

rt kadınlargünü

Page 51: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

49

kadın

Kadınlar Günü İhmal EdilmediKadınlara yönelik; Bilgili Hanım, kadın toplantıları gibi çalışmalarıyla takdir toplayan Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla belediyenin farklı birimlerinde çalışan kadın personel için sabah kahvaltısı verdi. Belediye personeli nezdinde tüm ka-dınların bu özel gününü kutlayan ve güzel temennilerde bulunan Çelikbilek; “Bizim kültürümüzde ve toplumumuzda kadının değeri vardır. Maa-lesef bugün görüyoruz ki eğitimli insanlar bile eşlerine şiddet uyguluyor. Önemli olan insanlığı bilmektir. Allah toplumumuza insan muhabbetini yerleştirsin. Siz hanımların da gayret ve çabalarıyla büyük bir millet olma yolunda ilerliyoruz. Kadınıyla erkeğiyle bu ülkeyi kalkındıracağız.” dedi. Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Nevin Çalışkan da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün çalışma koşullarını iyileştirmek isteyen kadınların hak arama mücadelesi olarak ortaya çıktığını hatırlattı, kadınların dayanışma ve birlik içinde iş yaşamını ve hayatı güzelleştireceklerin söyleyerek tüm kadınların gününü kutladı. Çelikbilek kahvaltıya katılan tüm hanımlara çiçek takdim etti.

Kadın çiftçiler unutulmadı... Kadın çiftçileri teşvik etmek, bilgilerini ölçmek amacıyla düzenlenen yarışmanın İstanbul finali, Beykoz Belediyesi’nin desteğiyle, Mart sonlarına doğru İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün ev sa-hipliğinde bu yıl Beykoz’da yapıldı. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve Çatalca, Silivri, Kartal ve Beykoz’dan kadın çiftçilerin bilgilerini sergilediği yarışma oldukça çekişmeli geçti. Yarışmada çiftçilere; hayvan yetiştiriciliği, ilaçlama, süt sağımı, besin grupları ve sulama gibi konularda 15 soru yöneltildi.

Yarışmada Çatalca Merkez’den Esengül Aslan birinci olurken, Silivri’nin Seymen Köyü’nden Hazel Erdoğan ikinci, Beykoz’un Kılıçlı Köyü’nden Havva Dirik ise üçüncü oldu. Esengül Aslan, 12 Nisan’da Marmara Bölge Finali’nde İstanbul adına yarıştı. Ancak Marmara birincisi Düzce ekibi oldu. Kadınların el attığı her alanın bereketlen-diği ve geliştiğini söyleyen Beykoz Kaymakamı Süleyman Erdoğan ya-rışmaya katılan kadınları cesaret ve bilgilerinden dolayı tebrik ederek ödüllerini takdim etti. Ödül olarak birinciye 9, ikinciye 6, üçüncüye 3 gr altın ve dördüncü olan yarışmacıya da çeyrek altın verildi.

Medyanın “Kız Kardeşleri” Beykoz’daydı Beykoz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, medyada “kız kardeşlik ruhu” oluşturmak üzere, her biri kendi kulvarında örnek ve başarılı kadınların katılım ve işbirliğiyle kurulan Medyasofa Girişim Grubu’nu ağırladı. Buluşmaya Grup’tan; Başkan Binnur Feyizli, Başkan Yar-dımcısı Zeynep Türkoğlu, gazeteci-yazar Sibel Eraslan, Eğitimci Ayla Ağabegüm ve gazete, radyo ve televizyonlar ile yayın ve kültür dünya-sından her biri kendi alanında başarılı ve üretken kadınlar katıldı.

Page 52: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

50

kadın

Remziye Yıldız: (Kursiyer) Bilgisayar öğrenmeyi çok arzu ediyor, fakat vakit bulamı-yordum. Bilgili Hanım Kursu’nun mahallemize geldiğini öğrendiğimde hemen kayıt oldum ve çok da memnun kaldım. Kurs sertifikası çok işime yarayacak. Çünkü evden üretim yapıyorum. Siparişlerimi internet üzerinden alıp eve katkı sağlayacağım. Ayrıca yurt dışındaki gelinim ve akrabalarımla canlı konuşuyor, torunumu bilgisayar üzerinden görebiliyo-rum. Burada aldığım eğitim sayesinde bilgisayarın görüntülü konuşma özelliğinden faydalanmış oluyorum. Bu hizmeti sağlayan Belediye Başkanımız Yücel Çelikbilek’e çok teşekkür ediyorum.

Muazzez Arıcı: (Kursiyer) Kursa katılmadan önce bilgisayar bilgim azdı, günden güne kendimi geliştirdim. Kursta umduğumdan da fazlasını buldum. Bu uygulama için belediye başkanımıza teşekkür ediyorum.

Beykoz Belediyesi’nin ev hanımlarının günlük internet ve bilgisayar teknolojisinden yararlanması için açtığı “Bilgili Hanım Kurs Prog-ramı”ndan bugüne kadar 1,500’ü aşkın ev hanımı yararlandı. Ev hanımları arasında bilgisayar okur-yazarlığını artırmak ve kadınla-rın internet teknolojisinden daha fazla yararlanmalarını sağlamak amacıyla 2 gezici kurs aracı, mahalle mahalle dolaşarak eğitim veriyor. Uzman eğitmenler tarafından verilen kurslarda temel bilgisayar ve internet bilgisi, on-line bağlantılar, hastane randevusu alma, e-hizmet-leri kullanma ve işlem yapma gibi konular öğretiliyor.

Ev Hanımları İçin Bilgili Hanım

Eğitimlerine Devam

Page 53: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

51

kadın

Şirin Bağdatlı: (Kursiyer) Bu kursa kendimi geliştirmek ve güncel teknolojiyi takip etmek için katıldım, internet günlük hayatımı çok kolaylaştırıyor. Örneğin evde bir tadilat yapıyorum bir sorun olduğunda internetten faydalanıyorum. Sabah olduğunda ise tüm gazeteleri okuyarak gündemden haberdar oluyorum. Elişi yapmayı bile unuttum, böyle olması çok hoşuma gidiyor. Gün geçtikçe daha çok şey öğreniyorum, bu uygula-madan çok memnunum. Başkanımıza verdiği hizmet için çok teşekkür ederim.

Şükriye Kır: (Kursiyer)

Bu kursa bir şeyler öğrenip var olan bilgimi pekiştirmek için katıldım. Kursun devam etmesi en büyük dileğim. Öğrendiklerim ufkumu açtı. Kurs öğretmenlerimize ve ilgililere çok teşekkür ediyorum.

Page 54: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

52

beykoz ve

Beykoz’da

Beykoz “Bal ve Arıcı” Kenti...İstanbul’da bal üretiminde ilk sırada yer alan Bey-koz’da, doğal şifa kaynağı olan bal üretimini artıracak bir proje Mart ayında hayata geçti. Beykoz Belediyesi ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü işbirliğiyle arıcılığı teşvik için hayata geçirilen “Arıcılığı Geliştirme ve Destekleme Projesi” kapsamında kaliteli ve organik bal üretimi için eğitimler verildi, 133 arıcıya

“Beykoz’u bal kenti haline getirelim” Proje kapsamında Beykoz Belediye Meydanı’nda düzen-lenen kovan dağıtım törenine İl Gıda Tarım ve Hayvan-cılık Müdür Yardımcısı Sertaç Yıldırım, Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Beykoz İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü İbrahim Özdemir, Beykoz Halk Eğitim Müdürü Beycan Kal, belediye başkan yardımcı-ları, muhtarlar, arıcılar ve vatandaşlar katıldı. İlçeye ait marka değerleri ön plana çıkardıklarını söyleyen Başkan Çelikbilek: “Beykoz’da cama marka olarak sahip

çıkmak için bir adım attık. İlçedeki restoranlarda cam tabak ve kase kullanımı için meclis kararı alacağız. İlçenin girişlerine cam figürler koyacağız. Beykoz İstanbul’da bal üretiminde ilk sırada o zaman Beykoz’u bir de bal kenti haline getirmek lazım. Gelecek sene arıcılara 1,000 kovan hediye edeceğiz... hem de arılarıyla birlikte. Hedefimiz; birkaç yıl içinde 15 bin kovan dağıtmak. İlçemiz camı, balığı, yeşili ve balıyla meşhur olsun, biz de bununla gurur duyalım istiyoruz.” dedi.

Doğal bal üretimi artacak Bitki örtüsü çeşitliliğiyle arıcılık için oldukça elverişli olan Beykoz’da doğal bal üretimi ve kaliteyi artırmak için hayata geçirilen “Arıcılığı Geliştirme ve Destekleme Projesi”y-le arıcıların bilinçlenmesi, ekonomiye yeni arıcıların kazandırılması da hedeflendi. İlçede yürütülen eğitim ve teşvik çalışmalarla Akbaba Köyü, Mahmutşevketpaşa, Tokatköy, Polonezköy ve Riva gibi bölgelerde faaliyet gösteren 50 olan arıcı sayısı 400’e, 700 olan kovan sayısı ise 5 bine ulaştı. Kestane balı da dâhil olmak üzere ilçede yılda 160 ton bal üretiliyor. Beykozlu arıcılar yılın belli dönemlerinde yurdun farklı bölgelerine de sağım için gidiyorlar.

Arıcılık

Page 55: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

53

beykoz ve

Ülkedeki bal üretim miktarıyla ilgili bilgi veren İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür Yardımcısı Sertaç Yıldırım; “Dünyada yılda 1 milyon ton, ülkemizde ise 83 bin ton bal üretiliyor. Biz bu üretimle dünyada 2. sırada yer alıyoruz. Çam balının büyük bir kısmı Ege’de üretiliyor. İstanbul’da üretilen 800 ton balın 160 tonunu Beykozlu arıcılar üretiyor. Biz de arıcılarımıza destek ve katkı için canla başla çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Dünya ikincisiyiz

Kestane balı sifadır““

Akbaba Köyü Kestane Balı FestivaliFlora (bitki örtüsü) çeşitliliğiyle arıcılık için oldukça elverişli olan Akbaba Köyü özellikle kestane balıyla adından söz ettiriyor. Kesta-ne balının tanıtımı için Akbaba Köyü’nde 5 yıldan bu yana düzen-lenen festivalde en kaliteli balı üreten arıcılar ilan ediliyor ve çeşitli ödüller veriliyor. Festivalin 4.sü geçen yıl Ekim ayında yapılmıştı.

Arıcılığı teşvik için çalıştıklarını vurgulayan İlçe Tarım Müdürü İbrahim Özdemir ise; “Bugün arıcıların ilkbahar bayramı. 50 arıcıyla başla-dığımız bal üretim yolculuğuna bugün 400 arıcıyla devam ediyoruz. 5 bin kovanla üretim yapıyoruz. Üretimde kaliteyi artırmak ve yeni arıcıları teşvik için gayret gösteriyoruz. Özellikle Akbaba Köyü’nde üretilen kestane balını tanıtmayı amaçlıyoruz. Kestane balı ilaçtır. Bizden sertifika alacak arıcılarımıza başarılar diliyorum” dedi. Beykoz Halk Eğitim Müdürü Beycan Kal da şöyle konuştu: “Halk Eğitim Mü-dürlüğü ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’yle ortaklaşa 24 kurs açtık bugüne kadar 1,234 kursiyere arıcılık sertifikası verdik. Biz bu projenin devam etmesini istiyoruz.” Arıcılığın çok önemli, çok gayretli aynı zamanda şifalı bir iş olduğunu söyleyen Akbaba Köyü Muhtarı Yüksel Kılıç da ilçede arıcılığın gelişmesi, teşviki ve tanıtımı için çalışan herkese teşekkürlerini iletti. Konuşmaların ardından “Arı-cılık” kursu ile “Süt Sığırcılığı” Kursu’na katılan kursiyerlere sertifika-ları verildi ve tüm davetlilere Kanlıca Yoğurdu ve Akbaba Köyü’nde üretilen kestane balı ikram edildi.

.

Page 56: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

54

irfan

Gazeteci-Yazar Fatma Barbarosoğlu’nun popüler kültürün toplum algısı ve sos-yal yaşamdaki izlerini sürdüğü ve bu konudaki tespit ve gözlemlerini aktardığı “Gündelik Hayat Analizleri” Mart ayında Beykoz’da gerçekleştirildi. Beykoz Be-lediyesi’nin Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Gün-delik Hayat Analizleri” adlı programlarla ilçe sakinleriyle buluşan Barbarosoğlu, “Post modern kültür ölümü bize unutturuyor ve zamanı öğrenme kısmında yaralanıyoruz” dedi.

Modern kültürle kadim kültürü ayıran en önemli şeyin ölümle aramıza koy-duğu mesafe olduğuna dikkat çeken Barbarosoğlu; “Post modern kültür ölümü unutturur. Ölümü unutturduğu için biz zamanı öğrenme kısmında yaralanırız. Her şeyi yerli yerinde yapmaktan vazgeçeriz. Kadim kültürlerde insanlar doğar doğmaz yaşlandıklarını bilirler. Biz doğarken aslında ölümü de beraberimizde getirmişizdir” şeklinde konuştu.

Ölüm” bahsi üzerinden sosyal ve kültürel hayattaki değişimi aktararak; “Her kültürün bir dengesi vardır. Bizim kültürümüzün dengesi de ölümle birlikte yaşamaktır” diyen Fatma Barbarosoğlu sözlerine, “Kültürümüzde ölüm sıra-dan, doğal bir süreçtir. Yahya Kemal’e Türkiye’nin nüfusunu sorduklarında, oldukça yüksek bir rakam verdiğinde şaşırırlar. O da cevaben, ‘Biz ölülerimizle beraber yaşarız’ der. Post modern kültürün ana damarı ise ölümü öldürmektir. Dizilerle birlikte ‘ölümü öldürme’ bahsi hayatımıza yavaş yavaş girdi. Ölüm bir

son değil öbür dünyaya bir başlangıçtır. Kültürümüzde mezarlık, mahallenin bir köşesinde yerini almıştır. Bu anlayış ha-yatımızda aşama aşama zarar görüyor” diye devam etti.

Toplumda artan şiddetin de ölüm algısıyla ilgili olduğunu belirten Barba-rosoğlu, “Bugün modern insana ölüm unutturuluyor. Ölüm unutturulduğu için hayatımızda şiddet oluyor. Müs-lüman, sınırlarıyla yaşayan insandır. Sınırlarımızı idrak etme noktasında çağın özgürlük söylemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Aslında hiçbir şekilde özgür değiliz. Bize kitle iletişim araçları aracı-lığıyla bu dayatılınca azıcık bir sınırdan hoşlanmaz duruma geliyoruz.” dedi.

Post Modern Kültür Ölümü Unutturuyor

Ölüm unutturulunca şiddet başlıyor

Page 57: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

55

irfan

Daha az tekonoloji daha fazla zaman Teknoloji ve zaman algısına de değinen yazar; “Post modern kültürde zamanın daralması diye bir şey var. Zamanı geniş olarak hissetmediğimiz zaman hep kendimizi başkalarıyla hizalamaya başlarız. Zamanın daralması teknolojiyi kullan-makla ilgilidir. Daha az teknoloji daha geniş zaman demektir. Hepimiz yaşadığımız çağın insanlarıyız fakat yaptığımız her şeyi zaruret miktarı yapmakla ve zamanı iyi kullanmakla mükellefiz” önerisinde bulundu. Teknolojinin yaşamı hızlan-dırdığını vurguladı.

Yaşam hızlandıkça şiddet artıyorÖlümün estetize edilmesiyle, gerçekliğinden koparılmasıyla da toplum olarak ölüme bakışımızın yaralandığına dikkat çeken Barbarosoğlu; “İlk defa Talat Paşa’nın cenazesinde askeri bando çalındı, ilk çelenk Abdülhak Hamit Tarhan’ın cenazesinde gönderildi ve ilk defa Uğur Mumcu’nun cenazesi alkışlandı. Dizilerdeki ölümü öldürme bahsinin yanı sıra hayatın aşırı tıbbileşmesiyle de karşı karşıyayız. Hayatın aşırı tıbbileşmesiyle normal olandan uzaklaşmaya başladık. Yaşam

hızlandıkça şiddet üretiyoruz. Toplum olarak normal olanı, fıtri olanı istememiz çok önemli” dedi. Barbarosoğlu şiddetin ölümle aramıza koyduğumuz mesafe sebebiyle arttığına da değindi.

Evler insanlar değil eşyalar için tasarlanıyor “Gündelik Hayat Analizleri” söyleşilerinde geleneksel kül-türden modern kültüre eşyanın kullanım değeri hakkında yaptığı konuşmada; “Biz evimize eşya almıyoruz, dışarıda satılan eşyalara ev bakıyoruz” şeklinde konuşan Barbaro-soğlu; “Bugünün mimarisinde evlerimiz insanlar için değil, evlerimiz eşyalar için tasarlanıyor. Geçmişte eşyalar insan içindi, şimdi eşyalar için bir düzenimiz var. Eşyalarımız fazla ama evimize misafir girmiyor. Eşya alamayınca kendimizi fakir hissediyoruz, fakat misafir gelmediğinde fakirleştiğimizi düşünmüyoruz.” dedi. Eşyayla ilişkimizin arka planında eko-nomik sistemin olduğunu söyleyen yazar, gündelik (tarım) ekonomisi, üretim ekonomisi ve tüketim ekonomisinde eşya-nın konumuyla ilgili tespitlerini de aktardı.

Tahammüllü değiller de ondan...Eşyayla ilişkimizin zihniyetimizi doğrudan etkilediğini söyle-yen Barbarosoğlu, mekân sınırlarının tahammül sınırlarını da belirlediğine değindi. Barbarosoğlu; “Günümüzün genç kızları, salata doğrayan erkek modelini çok önemsiyorlar. Önemli olan o değildir, önemli olan her türlü şartta ailesini koruyan bir erkek modelidir. Günümüzde erkekler fiziki koşullara tahammüllü değil. Kızlar da ilişkilerinde tahamülün bir erdem olduğunun farkında değil. Bu nedenle evlilik ilişki-leri çabuk bitiyor” şeklinde konuştu.

Doğru anlamak için kültürlerin bir bütün olarak analiz edil-mesi gerektiğine de değinen Barbarosoğlu, “Her kültürün bir bütünlüğü ve dengesi vardır. Beğendiğimiz kısmını alıp be-ğenmediğimiz kısmını almamak olmaz. Geçmiş hayatın kendi içerisinde, şimdiki hayatın şimdiki zamanda bir bütünlüğü vardır. O yüzden kes yapıştır yapamayız.” diye devam etti.

Page 58: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

bahar

56

Nevruz-Yeni Kun -Irte Yaz. .

Erişdi bahâr oldu yine hemdem-i nevruz

Şâd etse nola dilleri câm-ı Cem-i nevruz*Gülsüm Sağlam

Cemrenin toprağa, denize düşme sorunsalı bittikten sonra ilkbahar bizi tüm ihtişamıyla karşılıyor. Çiçek açmış renk renk ağaçlar cennet-vâri görüntüsüyle insanı büyülüyor ve adeta sebepsiz bir mutluluk hâsıl oluyor. İnsan da tıpkı doğa gibi yeniden canlanıyor, yenileniyor. Kışın yorgunluğunu üzerinden atıyor. Bu sebeple olacak ki insanlar baharın gelişini bayram gibi kutlamışlar ve adına da “Nevruz” demişler.

Nevruz sözcüğü Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) sözcüklerinin birleş-mesinden meydana gelip “yeni gün” anlamına gelmektedir. Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür. İlkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür. İlkbahara yeni girmişken bu törenden bahsetmemek olmazdı. Başlığımda bu gününün farklı Türk halklarındaki isimlerine de yer ver-dim. Nevruz birçok dilde yaygın olarak kullanılmaktadır. “Yeni Kün” Özbekistan’da, ”İrte Yaz” ise Başkurtlar’da söylenilen şeklidir. Tabii bunun haricinde de birçok kullanımı bulunmaktadır.

Nevruz günümüzde, ateşin üzerinden atlama, renkli yumurtaların to-kuşturulması birtakım eğlencelerin düzenlenmesi şeklinde kutlanılıyor. Peki, bu yapılan şeylerin amacı nedir? Eskiden nasıl kutlanıyordu, ne gibi adetler vardı? İslamiyet öncesi ve sonrası nasıl bir hal aldı? Şimdi işte bu soruların da cevabını vererek Nevruz’dan bahsedeceğim...

İslamiyet öncesi...

Tarihin ilk topluluklarından beri ay, mevsim, yıl vb değişiklikler tören-lerle kutlanmaktadır. Bu durum Türk dünyasında da ortak kültürel bir değer olması yönüyle önemli bir yere sahip olup, Türklük dünyasında ve Anadolu’da ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır, Türk kültürüne özgü özelliklerle kutlanmaktadır. Çeşitli kültürlerde mevsim değişiklikleri törenlerle kutlanmaktadır. İslamiyet öncesi Türk kültürün-de bahar bayramı yapılarak kıştan sonra canlanan doğanın sevinçle karşılandığını ve şenlikler düzenlendiği görülmektedir (1).

Nevruz uygulamalarda bazı farklılıklar olmakla beraber, Orta Asya Türk toplulukları, İran, Anadolu ve Balkanlar’da aynı tarihler arasın-da her toplumca kendine özgü bir nedene dayandırılarak kutlanan geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır (2).

Anadolu’da doğanın canlanması için oynanan oyunların tarihleri kesin olmamakla birlikte şubat, mayıs ayları arasına rastlar. Şubat sonları-na doğru karlar eriyince dağlarda, kırlarda çiçekler açmaya başlar. Bunlar bir anlamda ilkbaharın habercisidir. Yeni yılın, yeni yaşamın simgeleridir. Kış bitmiş toprak uyanmaya başlamıştır (3).

Nevruz; bahar ve bereketi, yeni yıl ve yılın başlangıcını çağrıştırır. Nevruz Türk kültüründe yaşama sevincini, baharı, uyanan doğa ile beraber yenilenmeyi, bolluğu ve bereketi simgeler.

Page 59: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

57

bahar

İslamiyet sonrası...

İslamiyet sonrası Anadolu ve Türklük dünyasında Nevruzla ilgili yapılan pratiklerden örnekler verelim: Nevruz günü, Nevruz sofrası kurulur, “s” harfi ile başlayan yedi çeşit yemek hazırlanır. Nevruz kur-banı kesilir, bereket simgesi kabul edilen Hızır ve İlyas’ın evleri ziyaret etmesi için kapı önüne un serpilir. Nevruz ateşi yakma, ateşin etrafın-da dönerek çeşitli oyunlar oynama gibi uygulamalar yapılmaktadır (4).

Osmanlı döneminde de Nevruz’un kutlandığı bilinmektedir. Tarihçi-lerin belirttiğine göre, güneş koç burcuna girdiğinde bu gün Nevruz olarak kutlanmıştır. Yine bu günde Nevruz macunu diye bilinen macun ve tatlı yemek adet olmuştur. Bu durum yalnızca sarayda değil halk arasında da rağbet görmüştür. Yine bu günde müneccimbaşı padişaha yeni yıl takvimini sunmuştur ve aldığı bahşişe de “Nevruziye Bahşişi” denmiştir. Ayrıca bu zaman Osmanlı’da vergi taksitinin de ilk günü olarak kabul edilmiştir. Belirtilmesi gereken bir nokta da Nevruz zamanı sadrazamın, valilerin ve bazı devlet adamlarının padişaha hediyeler verdiği (silahlar, atlar, pahalı kumaşlar vb) bilinmektedir.

Kutlamalar

Nevruz Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı şekillerde kutlanır. Gazi-antep ve çevresinde Sultan Nevruz adıyla anılır. Diyarbakır’da halk Nevruz’u eğlence ve mesire yerlerine giderek kutlar. Kars’ta çeşitli adet ve inanmalarla kutlanır. Tunceli’de de Nevruz baca dizme ve taş dizme adetleriyle kutlanır. Orta Anadolu’da Nevruz “Mart Dokuzu” adıyla bilinir. Diğer yörelerde de benzer adetler vardır. Mezarlar ziyaret edilir, ateşler yakılıp üzerinden atlanır ki bu adetleri Karadeniz Bölgesi’nde de görüyoruz (5). Trakya ve Ege Bölgesi’nde de buna benzer törenler ve adetler ile Nevruz kutlanmaktadır.

Nevruz törenlerinde çeşitli adet ve uygulamalar olduğundan bahset-miştim. Bunlar içinde eski dönemlerden günümüze kadar gelen ve tüm bölgelerde yaygın olan adet, ateş yakıp üzerinden atlamaktır. Hatta bazı bölgelerde ateşin üzerinden atlarken “Ağırlığım, uğurluğum sende kalsın”, Kırmızılığın bana, sarılığım sana” gibi sözler söylen-mektedir. İnanışa göre Nevruz ateşinden atlayanlar hastalıklardan arınırlar ve o yıl boyunca hastalanmazlar. Ateşin kullanılma sebepleri arasında ateşin temizleyici ve kötülüklerden, büyülerden arındırıcı özelliğinin de olması bulunmaktadır. Nevruz zamanı, günümüzde

yaygın olmasa da, su ile ilgili yapılan pratikler de bulunmaktadır. Sabah erkenden tüm su kaplarındaki suları yenileme, taze su içme ve ev hayvanlarına içirme, eski eşyaları suya atma, birbirinin üzerine su serpme ve su falına bakma şeklinde örnekler verilebilir (6).

Nevruz yardımlaşma, sevgi ve şefkat gibi duyguların da öne çıktığı bir bayramdır. Bayramdan önce fakir, hasta ve zor durumda olan kişilere para, giyecek yardımı yapılır ve bayram günü yapılan bayram aşından pay verilir. Yardımlar sırasında insanları kırmamaya dikkat edilir (7).

İslamiyet öncesi ve sonrasına dair karşılaştırma

Nevruz ile ilgili değinmek istediğim son konu İslamiyet öncesi ve sonrası nasıl bir değişime uğradığıdır. İslamiyet öncesi Nevruz, hayvancılık ve tarıma dayalı toplumlarda üreme ve üretme işlevlidir. Takvim bilgisine dayalı kutlama tarihi vardır. Nevruz ateşinden atlama, günahlardan arınmadır. Ateş kutsanır, doğanın uyanması ateşle kutlanır. Ateş; evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır (8).İslamiyet sonrası, eski inanç ve pratikleri taşıyarak devam etmiş, yeni kültürde yeni anlamlar kazanmıştır. Nevruz’a İslamî olmayan inanç ve pratiklerle, İslamiyet’in kabulü sonrası Anadolu ve Anadolu dışı Türk dünyasında dini inanışlar ve menkabelerle yeni anlamlar yüklenerek İslamî kimlik kazandırılmıştır (9). Bu duruma birkaç örnek verelim: Al-lah, yeryüzünü 21 Mart’ta yaratmıştır. Nevruz, Hz. Âdem’in çamurdan yoğrulduğu, Âdem ve Havva’nın buluştukları, Nuh’un gemisinin kara-ya vardığı ve Hz. Muhammed’in peygamber olduğu gün olarak kabul edilmiştir (10). Bayramlar, törenler insanları birbirlerine bağlayan, yaşama gücünü arttıran önemli olgulardır. Yardımlaşmayı, paylaşmayı sevgi ve şefkati öğretirler. Her birinin kendisine özgü adetleri vardır ki bunlar da her yörede farklılık gösterirler. Türk kültürü de bu bağlamda oldukça zengindir. Nevruz da Türk kültürü için önemli bir törendir. Umarım böylesine güzel törenler ve bu törenlere özgü adetler hiç bitmez ve yeni nesillere öğretilerek hep devam eder.

KAYNAKLAR:1 Mark Erman Artun, Türk Halkbilimi, Kitabevi Yayınları,İstanbul, Eylül 2005. syf: 238-239.2 A.g.e. syf: 240.3 Nurhan Karadağ, Köy Seyirlik Oyunları, Ankara 1978. Syf: 58.4 Artun, a.g.e. syf: 241.5 A.Haluk Çay, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, Türlk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Anka-ra1990. syf: 119.6 Artun, a.g.e. syf: 245. 7 Ahmet Pirverdioğlu, Türklerde Yılbaşı ve Bahar Geleneği”, Türkler, c.3, Yeni Türkiye Yayınları Ankara 2002. syf: 46-49.8 Artun, a.g.e. syf: 2489 A.g.e. syf: 248.10 Mustafa Kutlu, “Nevruz”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi,, c.VII, Dergah Yayınları, İstanbul 1990.syf: 109.* Türkçe Öğretmeni

Nevruz

Page 60: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

58

beykoz’da kültür sanat

KARA LAHANA SARMASI1. OLDUAnadoluhisarı Turizm ve Kalkındırma Derneği tarafından Anadolu’nun zengin yemek kültürüne dikkat çekmek amacıyla ev hanımları arasında düzenlenen yöresel yemek yarışmasının 19.su Nisan ortasında gerçekleştiril-di. Hamsili Pilav’dan Karalahana Sarması’na, Su Böreği’nden Tokat Batı’na kadar yurdun dört bir yanından geleneksel yemek ve tatlıların sergilendiği yarışmada jüri üyeleri görünüm, lezzet ve sunum kriterlerine göre puan verdi.

Sabancı Öğretmenevi’nde düzenlenen ve İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü işbirliği düzenlenen yarışmaya katılan 20 maharetli ev hanımı, ana yemek, börek ve tatlı dallarında özenle hazırladıkları yemekleri jürinin beğenisine sundu.

Ana yemek dalında birinciliği Karalahana Sarması’yla Fatoş Gür kazanır-ken, tatlı dalında birinciliği İncir Tatlısı’yla Aysel Salman aldı. Börek dalının birincisi ise cevizli kabaklı börekle Gül Bağdatlı oldu. Yarışmanın birincileri İstanbul’un beş yıldızlı otellerinde iki kişilik hafta sonu tatiliyle ödüllendirildi.

Yarışmada dereceye giren katılımcılar şunlar:

Ana Yemek:

1.Fatoş Gür-Karalahana Sarması2.Gülümser Yavuz-Lokman Hekim Aşı3.Neriman Yıldız-Bulgur Aşı

Tatlı:

1.Aysel Salman-İncir Tatlısı2.Nazmiye Bağdatlı-Kalbur Tatlısı3.Meryem Uzun-Laz Böreği

Börek:

1.Gül Bağdatlı-Cevizli Kabaklı Börek2.Emine Kahraman-Su Böreği3.İlknur Kır-Cevizli Kol Böreği

Page 61: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

59

beykoz’da kültür sanat

Sözlerinin devamında ilçeyi içinde yaşayan sakinleriyle birlikte güzelleştirmeyi amaçladıklarına değinen Yücel Çelikbilek Beykoz’a biri belediye binası arkasında 800 koltuk kapasiteli diğeri Rüzgarlıbahçe’de 600 koltuk kapasiteli olmak üzere 1400 koltuk kapasiteli 2 yeni kültür merkezi kazandıracaklarını müjdeledi.

2 kültür merkezi daha““

Ödüller:

1. Sezai Emre ERKAN, Beykozalışveriş.com Projesi

2. Mehmet YAVRUTÜRK, Geriatri Merkezi ve İkinci Bahar Köyleri Projesi

3. Betül DİNÇER, Bisiklet Yolu Projesi

Mansiyonlar: Oktay SEÇGİN (Biz Okuyoruz Projesi), Gökçen İRGİN (Çocuklar Geleceğimiz Projesi), Emre Sefa APAYDIN (Biogaz Üretim Tesisi Projesi), Betül ÖZTÜRK (Permakültürün Entegrasyonu Projesi), Sema ÇI-NAR (Beykoz Afet Yönetim Merkezi-BAYÖM Projesi)

Beykoz Belediyesi’nin ilçe sakinleri arasında düzenlediği “Bir Fikrim Var” Proje Yarışması birincisi yerel ürünlerin e-ticaret aracılığıyla pazarlanmasını ve bu yolla ilçe ekonomisinin canlanmasını amaçlayan“Beykozalışveriş.com” Projesi oldu. Beykoz Belediyesi’nin ilçenin gelişen kültür, turizm, eğitim, sağlık ve spor vizyonuna ilçe sakinlerinin katılımını sağlamak ama-cıyla açtığı Bir Fikrim Var” Proje Yarışması’na 111 ilçe sakini başvuruda bulundu. Beykoz Belediyesi tarafından birinci olan proje sahibine 10 bin TL, ikinci olan projenin sahibine 7,500 TL, üçüncü olan eser sahibine ise 5 bin TL ödül verildi.

İstanbul’da bir ilk

Ödül törenindeki konuşmasında “Bir Fikrim Var” Proje Yarışması’nın İstanbul’un ilçeleri arasında ilk kez Beykoz ilçesi tarafından düzenlendiğini belirten Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek: “Bu proje yarışmasıyla Beykoz’a duyarlı, ilçeye dair düşünce, fikir sahihi olan ilçe sakinlerimize kendilerini ifade etme imkanı vermiş olduk. Bu yarışmayı düzenlemeseydik onlara haksızlık yapmış olurduk. Her bir proje bizim için değerli ve kıymetli. Fakat içlerinde bazıların seçmemiz gerekiyordu. Bu işi de jürimiz en titiz şekilde yaptı. Projelere emek veren cesurca fikirlerini dile getiren tüm katı-lımcıları canı gönülden kutluyorum” dedi.

En İyi Fikirler Ödüllerini Aldı

Page 62: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

60

ilk adım atıldıCamköy icin

Paşabahçe Şişecam Grubu’nun desteğiyle, 1987 yılında geliştirilen, merhum Adnan

Kahveci’nin bizzat takip ettiği, dönemin hükümet çevrelerinden de heyecan uyandıran “Cam Köy Projesi” yıllar sonra yeniden gündeme geldi. Avrupa’daki benzerlerinden esinlenerek hazırla-nan projenin yeniden hayata geçirilebilmesi için Beykoz Kaymakamlığı ve Beykoz Belediyesi’nin öncülüğünde ilçedeki camcılara bir çağrı yapıldı ve projeyi yöneten Prof. Dr. Önder Küçükerman’ın katılımıyla Nisan başında bir toplantı düzenlendi.

Beykoz Kaymakamı Süleyman Erdoğan, Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, cam atölyesi sahiplerinin katıldığı toplantıda ilçe kaymakam-lığın öncülüğünde dernekleşme kararı alındı. Kurulacak olan dernekle AB fonlarına başvuru yapılacak ve gereken hibe desteği aranacak. Bey-koz Belediyesi öncelikli olarak, belediyeye bağlı sosyal tesis ve restoranlarda cam servis ürünleri kullanılması için meclis kararı alacak ve ilçenin girişlerine Beykoz’un simgesi haline gelen cam eşya ve heykeller yerleştirilecek.

Beykoz’un 210 yıllık camcılık geleneğini koru-mayı, turizm ve istihdama katkıda bulunmayı amaçlayan “Cam Köy “Projesi, cam atölyeleri, gezi, dinlenme alanları, restoran ve kefeleriyle uluslararası bir proje olarak hazırlanmış, Adnan Kahveci’nin vefatıyla proje uygulama şansı bula-mamıştı. Bir turizm ve kültür projesi olan “Cam Köy Projesi”yle Beykoz, cam sanatları merkezi olarak yeniden canlanacak.

beykoz’da kültür sanat

Page 63: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

61

Beykoz’dan Çanakkale Yarımadası’na 4 yıldan bu yana her yıl düzenlenen tarih ve vefa ziyaretlerine ilçe sakinleri yoğun ilgi gös-teriyor. Beykoz Belediyesi bu yıl da Nisan ayı boyunca haftanın 6 günü Çanakkale’ye tarih ve vefa ziyaretleri düzenledi. Bugüne kadar tarihi yarımadayı görme fırsatı elde edemeyenler bu gezi-lere katılarak atalarımızın vatan toprakları uğruna sergiledikleri fedakârlıkları bizzat yerinde gözlemledi.

Beykoz Belediyesi, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönü-münde kahraman şehitlerimiz ve vefat yıl dönümü aynı tarihlere denk gelen Aşık Veysel Şatıroğlu için Ahmet Mithat Efendi Kültür Merkezi’nde bir anma programı da düzenledi.

Canakkale’ye Vefa....beykoz’da kültür sanat

Page 64: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

62

Her mahalleye yeraltı çöp konteyneri Beykoz’un geleceği için çevre ve temizlik hizmetleri alanında modern projeler geliştiren Beykoz Belediyesi tüm mahallelere yer altı konteynerleri kuruyor. “Her Eve 1 çöp Bidonu” uygula-masıyla ilçedeki 45 bin haneye kapalı çöp bidonları dağıtılan ilçede, temizlik hizmetlerini daha kaliteli vermek üzere yeraltı konteynerleri monte ediliyor. Kavacık Mahallesi’nde 48 kon-teynerle başlayan ve ana arterlerde devam eden uygulama kapsamında bugüne kadar Beykoz’un farklı noktalarına 200 yer altı konteyneri monte edildi. Beykoz Belediyesi’nin hedefi bu sayıyı 400’e çıkarmak ve böylece ana caddelerdeki çevre ve görüntü kirliliğine de son vermek. Normalden 8 katı büyük olan konteynerlerin 3’te 2’si yerin altına, 3’te 1’i ise yerin üs-tüne monte ediliyor. Kapalı ve sağlam mekanizmasıyla koku ve çöp sızıntısını önleyen konteynerler şık tasarımlarıyla da estetik bir görünüm sunuyor. Büyük hacmi sayesinde günlük çöp toplama sayısını azaltan konteynerlerin çevresinde sokak hayvanları da kümelenmiyor. Beykoz Belediyesi’nin ana arterlerde temizliği modern biçimde sağlanacağı konteynerler 2013 yılında tüm mahallelerde yaygınlaşacak.

beykoz’da kültür sanat

Beykoz’u güzelleştiren, ilçe sakinlerine bakımlı sosyal alanlar sunan çevre ve meydan düzen-lemeleri kapsamında Kavacık Orhan Veli Kanık Parkı, Göksu Baruthane Parkı, Çavuşbaşı Fatih Mahallesi Parkı ve engelli vatandaşların kolay kullanımı da göz önünde bulundurulan Orta-çeşme Meydanı’ndaki çalışmalar devam ediyor. Ortaçeşme Meydanı’nın yanı sıra Çayır Caddesi ve Spor Caddesi’nde devam eden kaldırımlı yol düzenlemesi tamamlandığında, Tokatköy son duraktan Yalıköy’e kadar olan kısımda araç parkları önlenecek trafik rahatlayacak.

Çubuklu Şenevler’de Ahmet Hamdi Akseki Camisi çevresi ile Şenevler Meydanı ve çevre düzenlemesi çalışmaları tamamlanarak mekan-lar hizmete açıldı. Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Nazım Tur Caddesi’nin bakım ve asfaltlama çalışmalarının da yapılacağı bilgisini verdi. Kanlıca’da başlatılan çalışmayla ise; İbra-him Paşa Sokak, Mithat Paşa Sokak, Nusret Bey Sokak ve Göksel Sokak’ta bordur tretuvar döşeme ve yol genişletme çalışmaları yapılıyor.

Page 65: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

63

Ülkemizde had safhada olan ekmek israfını önlemeye yönelik Beykoz’da “Ekmek Atıklarını Değerlendirme Projesi” hayata geçiyor. Bu projeyle ekmekler atık kutularında toplanacak vatandaşlara israfın boyutunu hatırlatan çağrılar yapılacak. Projeyle öncelikle toplu alanla-ra atık ekmek toplama kutuları bırakılacak, toplanan atık ekmeler, hayvan rehabilitasyon merkezlerinde geri dönüşecek, vatandaşlardan ekmeği bilinçli tüketmesi istenecek. Proje-nin ilk uygulaması Anadolukavağı Mahallesi’nde başlayacak.

Ülkemizde her gün ortalama 5 milyon, yılda ise 2.1 milyar adet ekmek çöpe atılıyor. Bu israfın yıllık maliyeti ise 1,5 milyar lirayı buluyor. İsraf edilen ekmeklerle her yıl 500 okul ya da 80 hastane yaptıracak gelir çöpe gidiyor. Her gün israf olan 5 milyon ekmeğin 3 milyonu tüketicilerin fazla ekmek almasından, 2 milyonu fırınla-rın fazla üretim yapmalarından ve saklama koşulların-dan kaynaklanıyor.

DİKKAT! 500 okul parası çöpe gidiyor

Ekmek İsrafıyla Mücadele Başladı

beykoz’da kültür sanat

Page 66: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

64

projesiBeykoz’da özel mesleki eğitim alan hafif zihinsel engelli çocukların istihdamını ar-tırmaya yönelik hazırlanan “Deniz Yıldızı İş Edindirme Projesi” için Nisan başında tanıtım toplantısı düzenlendi. Tanıtım programı kapsamında, Beykoz Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi öğrencilerinin projenin ilk aşamasında çektikleri tanıtım filmi gösterildi ve okulda hazırladıkları el işi ürünlerden oluşan bir de sergi açıldı.

Beykoz Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi’nde (Beykoz İş Okulu) mesleki eğitim alan 40 öğrenci, proje kapsamında hazırlayacakları kısa filmlerle engelli istihdamına ve “güvenli iş sahası”na vurgu yapacaklar. Proje, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) “2012 Yılı Çocukların ve Gençlerin Girişimcilik, Beceri ve Ge-leceklerini Destekleme Mali Destek Programı” kapsamında İstanbul Sanayi Odası Vakfı’nın (İSOV) desteğiyle Beykoz Kaymakamlığı tarafından hayata geçirildi.

Kaymakam Erdoğan: “Hayatı engelli düzenlersek engelli yaşarız” Projenin tanıtım toplantısında konuşan Beykoz Kaymakamı Süleyman Erdoğan “Hepimiz aslında engelli bireyleriz. Hayatı engelli düzenlersek engelli yaşarız. Bu fiziksel engel, bir de beyin engelleri var. Önemli olan beyindeki engelleri kal-dırmak, ondan sonra gözümüz görmese de çok önemli değil. Beyninize engel koyarsanız o engel sizi bitirir. Birbirimizi negatif değil pozitif etkilemeliyiz. Engelli bireylerle birlikte nasıl iyi yaşarız onu araştırmalıyız. Bu ülkenin her insanı değerli, çocuklarımız heba olmasın, mutlaka her birinin başarılı olacağı bir alan vardır.” dedi. Kaymakam Erdoğan AB projelerinden yararlanmaya yönelik okul müdürleri-ne eğitimler vermeye başladıklarını da söyledi.

Beykoz’daki ortaokul öğrencileri arasında “Geleceğin Engellerini Beraber Kaldıra-lım” sloganıyla açılan ve engellilere yönelik ön yargıları kaldırmayı amaçlayan resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere törenle ödülleri verildi. Beykoz En-gelliler Merkezi Müzik Grubu ve Ümraniye Engelliler Merkezi Müzik Grubu tören boyunca söyledikleri şarkılarla programa renk kattılar ve enstrüman performans-larıyla engellilerin eğitimle neler başarabildiklerini gösterdiler.

PROJENİN AMAÇLARI: • Özel eğitime gereksinimi olan gençlere güvenli iş sahaları yaratmak. • Özel Eğitim Gençliğini sinema sanatı ile tanıştırmak.• Onların vizöründen dünyayı görmek.• Eğitimci, araştırmacı ve akademisyenlerin Özel Eğitim Gençliği ile ilgili

yararlanabilecekleri bir görsel arşiv oluşturmak.• Özel Eğitim ile ilgili önyargıları yıkmak, toplumdaki bilgi eksikliğini gidermek.

Engelliler İçin Çizdiler

beykoz’da kültür sanat

Page 67: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

65

Toplumda engellilik konusunda farkındalığı artırmak ve engelli bireylerle birlikte yaşama bilincini geliştirmek amacıyla, ortaokul öğrencileri arasında düzenlenen resim yarışma-sında birinciliği Rüzgarlıbahçe Ortaokulu Öğrencisi Hamza Yıldırım kazandı.

Beykoz Kaymakamlığı, Beykoz Belediyesi, Okan Üniversitesi ve İstanbul Büyükşehir Be-lediyesi’nin iş birliğiyle açılan resim yarışmasına Beykoz’dan 600 öğrenci başvuru yaptı. Bu katılımlar Beykoz İstanbul’un ilçeleri arasında yarışmaya en çok duyarlık gösteren ilçe oldu.

“Engellilerin hayata katılması gerekiyor” Engellilere yönelik devrim niteliğinde adımlar atıldığını fakat toplumda farkındalık eksik-liği bulunduğuna değinen İBB Engelliler Müdürü Bekir Köksal şunları söyledi: “Toplumda bir farkındalık eksikliği var, hala okullarda müdürler, veliler engelli öğrencileri sınıflarda görmek istemiyorlar. Engelli bireylere çalışabilir, hayata katılabilir şeklinde yaklaşılmı-yor. Bu yarışmayı öğrenciler arasında farkındalık yaratmak için açtık ve rekor katılım Beykoz’dan oldu, tüm öğretmen, öğrenci ve gençlerimizi kutluyorum.” Törenin ardından yarışmada dereceye giren ve sergilenmeye değer bulunan resimlerin yer aldığı serginin açılışı yapıldı. İlk 3 ödül şöyle:

1. Hamza Yıldırım / Rüzgarlıbahçe Ortaokulu / Dizüstü Bilgisayar2. Merve Kızılhan / Görele Ortaokulu / Tablet Bilgisayar3. İlayda Baş /Çiğdem Ortaokulu / Fotoğraf Makinesi

Mavi Kapaklar Engellilere “Araç” Oldu

Fenerbahçeli eski futbolcu Osman Özkefeli, engelli vatandaşlara yardım amaçlı topladığı mavi kapaklarla alınan 1 elektrikli ve 2 tekerlekli sandalyeyi Beykoz Be-lediyesi aracılığıyla Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Beykoz Şubesi’ne teslim etti.

beykoz’da kültür sanat

Page 68: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

66

1 Mayıs İşçi Bayramı arefesinde, Beykoz Belediyesi ile DİSK Genel İş Sendikası arasında 214 işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi, Beykoz Belediye Başkanlığı önünde 22 Nisan’da düzenlenen törenle imzalandı.Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek ile DİSK Genel İş Anadolu Yakası 2 No’lu Şube Başkanı Nevzat Karataş arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi 3 yıllık dönemi kapsıyor.

Sözleşme ile ilk yıl için; yevmiyesi 120,95 TL ve 123,51 TL arasında olan işçilere %5, yevmiyesi 128,93 TL ve üzeri olanlara ise %2 oranında zam yapıldı. 2 ve 3.yıl için ise, enflasyon oranında artış yapılacağı belirtildi. Bunun yanı sıra, sorum-luluk zammı, ikramiye, öğrenim yardımı, yemek bedeli, hastalık, yakacak, giyim ve koruyucu eşya yardımlarında da artışlar gerçekleştirildi.

İŞKUR, Meksa Vakfı ve Beykoz Belediyesi arasında imzalanan protokol çerçeve-sinde nitelikli ve eğitimli iş gücü oluşturmak amacıyla açılan eğitim programında Çağrı Merkezi Müşteri Hizmetleri Temsilcisi Eğitim Programı ile Park, Bahçe ve Koruların Bakımı Elemanı programını başarıyla tamamlayan 200 kursiyere sertifi-kaları verildi.

Toplu İş Sözleşmesi sevinci

200 Kişi Nitelikli İş Gücüne Katıldı

beykoz’da kültür sanat

Page 69: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

67

Doğal ve tarihi güzellikleriyle dizi ve film çekimleri için sıklıkla tercih edilen Bey-koz’da film endüstrisi ve turizme katkıda bulunacak, Hollywood benzeri bir film platosu inşa ediliyor. Beykoz Kılıçlı’da 266 dönümlük arazi üzerinde yapım ve dü-zenleme çalışmaları devam eden film platosunun sinema sektörünün yanı sıra ilçe turizmi, ekonomi ve istihdama da katkıda bulunması amaçlanıyor. Türkiye’nin en büyük film platosu olarak tasarlanan içinde Hollywood benzeri film stüdyolarının yer alacağı alanda, dizi ve film çekimlerinin yapılacağı dev stüdyo ve hangarların inşaatı devam ediyor. İçinde dizi çekimlerinin başladığı platoda stüdyolar, hangar-lar ve çevre düzenlemesi tamamlandığında alan sinemaseverlerin ziyaretine de açılacak ve böylece ilçeye yerli ve yabancı turist çekimi de sağlanacak.

Beykoz, Hollywood’a Rakip Oluyor

beykoz’da kültür sanat

Page 70: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

68

Beykoz Belediyesi Musiki Topluluğu’nun Şef Nevin Çalışkan yöneti-minde hazırladığı 2013 yılı konserlerinin ilki, Beykozlular’ın yoğun katılımıyla gerçekleşti. Anadoluhisarı Ahmet Midhat Efendi Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa; Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, AK Parti Beykoz İlçe Başkanı Adem Sefer, Türk Musikisi’nin büyük üstadlarından Amir Ateş Belediye ve Kaymakamlık birim müdür-leri ile vatandaşlar katıldı.

Sunuculuğunu Cihat Demir’in yaptığı, “Beraber ve Solo Şarkılar ile Beraber ve Solo Türküler” bölümlerinden oluşan gecede hicaz, acem-kürdi, nihavent, kürdîlihicazkâr, hüzzam gibi makamların en güzel eserlerinden örnekler seslendirildi. Topluluğun “Bahar Konseri” Nisan ya da Mayıs ayında düzenlenecek.

Musiki Topluluğu’ndan Müzik Ziyafeti

beykoz’da kültür sanat

Page 71: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

69

Beykoz’da Mart ve Nisan ayları boyunca çocuk ve yetişkinlere yönelik olarak sinema, tiyatro, söyleşi, seminer, konferans, konser, kutlamalar gerçekleştirildi. Bu kapsamda çocuklara yönelik Loraks, Çizmeli Kedi, Afacan ve Kurbağa Surat, Max Maceraları 2, Madagaskar 3, Buz Devri 4 filmleri, Eşekli Kütüphaneci, Bir Şarkıyım Ben, Mıstık’ın Üç Dileği, Anne Ben Büyüdüm Galiba, Zıp Zıp, Haydi Oyun Oynayalım, DüşleriniKaybeden Palyaço adlı çocuk oyunları, Profesyonel, Kürsüdeki Şair, Inishmorelu Yüzbaşı, Kurban, Eskitilmiş Kılıç, Herkesin Bildiği Sırlar adlı yetişkin oyunları gerek Ahmet Mithat Efendi gerek Prof Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezlerinde sergilendi. Oktay Derelioğlu ve Ali Gültiken’in katılı-mıyla spor, Cengiz Çandar, Fatma K.Barbarosoğlu, Prof.Dr.Sadettin Ökten, Prof.Dr. İsmail Yüksek, Ömer Döngeloğlu, Ahmet Taşgetiren, Münib Engin Noyan, Salih Memecan, Nuray Karpuzcu, Psikolog Aslı Karasaç, Nöroloji Uzmanı Yrd.Doç. Sevda Sarıkaya ile yaşam, şehir, irfan, kariyer, Türkiye ve dünya gündemi ile sağlık, beslenme gibi konularda söyleşi, seminer ve konferanslar; Hakan Dedeler’in Tambur Arp İkilisi, Yusuf Güney ve ayrıca Enstrüman Dinletileri adlı konserler gerçekleştirildi. Etkinlikler diğer aylarda da devam edecek.

KULTUR SANAT’LA.. ..

dopdolu

beykoz’da kültür sanat

Page 72: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

70

23-31 Mart tarihlerini kapsayan Kütüphaneler Haftası’nda Osman Akfırat Halk Kütüphanesi’ni akşam saat 22.00’ye kadar açık tutan Beykoz Belediyesi’nin ilçe genelinde başlata-cağı yeni uygulamayla kahvehanelerde kitaplıklar oluşturu-lacak ve vatandaşların kitap okumaları sağlanacak. Cumhur-başkanı Abdullah Gül ve Eşi Hayrunnisa Gül himayelerinde başlatılan “Türkiye Okuyor” kampanyası ile Kütüphaneler Haftası çerçevesinde Beykoz’da bulunan kıraathaneler ‘oku-nan’ mekanlara dönüşecek. Kıraathanelerin yanı sıra dernek-lerde de kütüphaneleroluşturulacak.

Emeklilerin yoğun bulunduğu ilçede 250’yi aşkın kıraathane bulunduğunu ifade eden Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, “250 bin nüfusun yaşadığı ilçemizde kütüphane bulunmu-yordu. Büyükşehir Belediyemiz’in desteğiyle, yaklaşık 15 bin kitabın yer aldığı modern bir kütüphane kurduk. Kısa sürede üye sayısı 4 bini geçti. Son bir ayda, Kütüphaneler Haftası kapsamında 22.00’ye kadar açık olmasından dolayı da 6 bin vatandaşımız kütüphaneden yararlandı. Ancak bununla yetinmeyeceğiz. İlçe genelinde bulunan tüm kahvelere yani kıraathaneleri öz kimliğine kavuşturmak istiyoruz. Ankara Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre, kıraathanelerin “en az parayla en fazla vakit harcanan yer” olduğu belirtiliyor. Va-tandaşlarımız kendilerine en yakın yerde bulunan kıraathane ya da derneklere giderek vakitlerini daha verimli geçirebilir-ler. Buna imkan sağlayacağız, kitap desteğinde bulunacağız. Kitaplıklar oluşturarak, daha fazla oyun oynamak yerine kitapla haşır neşir olmalarını hedefliyoruz. İleriki zamanlarda okumayı teşvik etmek için çeşitli ödüllü yarışmaların yanı sıra yazarlarımızı vatandaşlarımızla buluşturmayı da plan-lıyoruz. İlçemizin her köşesinde adeta ‘Küllük’ yer alacak. Basın ve Edebiyat dünyamızda ünlü yazar, gazeteci ve fikir mekanı olan ‘Küllük’leri Beykoz’da canlandıracağız.” dedi.

Küllük nedir?Tam olarak hangi tarihte kurulduğu bilinmeyen Küllük Kıraathanesi, 1950’li yılların sonuna kadar Beyazıt’ta bir nevi ‘kültür merkezi’ olarak hizmet verir. Beyazıt Camii’nin Marmara Denizi’ne bakan köşesinde bulunan Küllük, yol genişletme çalışmalarının kurbanı olur. Reşat Nuri, Yahya Kemal, Peyami Safa, Necip Fazıl, Neyzen Tevfik, İlhan Berk, Mehmet Kaplan, Orhan Veli, Cahit Sıtkı ve daha nice aydın, yazar, şair Küllük’ü mekan tutanlardan... İstanbul Üniversi-tesi Edebiyat Fakültesi’nin eski hocalarından Prof. Süha Gö-key’in anlatımına göre, Faruk Nafiz ve Behçet Kemal 10. Yıl Marşı’nı burada yazmış. Yazar Beşri Ayvazoğlu’nun verdiği bilgilere göre; ‘’Her görüş ve düşünceden kahvesever sanat, kültür ve fikir adamı ile öğrencilerin müdavimlerini oluş-turduğu Küllük Kahvesi, Beyazıt Camii duvarına yaslanan, Çitlenbik, Kestane, Akasya ağaçlarıyla dolu yemyeşil bir bahçe içindeydi. 30’lu ve 40’lı yıllarda artık yabancı hoca-ları da bünyesine almış büyük bir üniversite olan İstanbul Üniversitesi ahalisi ile Beyazıt Kütüphanesi’nde kitap için sıra bekleyen beyin takımı bu masaları doldurur, kahvenin yanı sıra çay ve nargile de içilirdi.’’

En Yakısan Sekilde.... .

beykoz’da kültür sanat

Page 73: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

71

Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış. Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış...

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,Kendi yolumu çizdiğimde anladım...

Can Yücel

Beykoz’da Şiir AkşamlarıHer hafta sonu çocuklar için tiyatro ve sinema gösterimlerinin yer aldığı Beykoz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merke-zi, hafta içi şiir dinletisi, seminer ve söyleşilerle alternatif etkinliklere ev sahipliği yapıyor.

4 Mart Pazartesi akşamı, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde Beykoz Belediyesi İmam Hatip’i Soner Çelebi ve İbrahim İncecik’in hazırlayıp sunduğu Şiir Dinletisi’nde Türk Şiiri’nin en güzel eserleri sanatseverlerle buluştu. Can Yü-cel’den Necip Fazıl’a, Türk Şiiri’ne gönül veren ustalarından seçkilerin sunulduğu etkinlik ilçe sakinlerine şiir tadında keyifli bir akşam yaşattı. Türk Şiiri’nden en güzel esintilerin yer aldığı programda gitar dinletisi de yer aldı.

Necip Fazıl Kısakürek

beykoz’da kültür sanat

Page 74: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

72

beykoz’da kültür sanat

Beykoz Kışlası, İstanbul’un tek antik kalesi olan Yoros Kalesi ve Şeyh Ataullah Tekkesi’nden sonra 233 yıllık Safiye Sultan Çeşmesi de restore edilerek zamana yenik düşmekten kurtarıldı. Beykoz Fidanlı-ğı içinde yer alan Tarihi Abraham Paşa Çiftliği’nde İl Özel İdaresi’n-ce ve Akbaba Köyü’ndeki Canfeda Hatun Camii’nde Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce başlatılan restorasyon çalışmaları ise devam ediyor.

Küçüksu Mesiresi, tarihteki gibi

İstanbul’un gözde mesire alanlarından Tarihi Küçüksu Mesiresi’ni can-landırmaya yönelik başlatılan çalışmalar kapsamında 1950’li yıllarda yıkılan Küçüksu Mihrişah Sultan Camii aslına uygun olarak yeniden inşa edilecek. Proje kapsamında, şimdi yerinde olmayan Küçüksu Camii ile bir dönem karakol binası olarak kullanılan Fenerli Köşk de yapılacak. Küçüksu Mesiresi’nde eski günlerde olduğu gibi yeniden mısır kazanları kaynayacak, erler yağlı güreşlere tutuşacak, uçurtma şenlikleri yapıla-cak. Bugünün ihtiyaçlarını ve alanın tarihteki sosyal işlevini harmanlayan projede, pergolalı ve açık piknik alanları, çocuk oyun alanları, yürüyüş yolları, spor aktiviteler için alanlar, dünya bahçelerinden örnekler yer alı-yor. Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek konuyla ilgili; “Yalıköy’de Şeyh Ethem Efendi Tekkesi’ni restore edeceğiz. Beykoz Stadının yanın-daki alanı vakıf kültürünün yaşatıldığı bir yer yapmak istiyoruz. Paşabah-çe’de bulunan suyunu aynı kaynaktan su alan 11 çeşmede restorasyon çalışması başlatarak bakım ve onarımlarını yapacağız.“ dedi.

Tarihi YapılarHayat Buluyor

Page 75: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

73

beykoz’da kültür sanat

Küçüksu Mihrişah Sultan Camii Yeniden Hayat Buluyor

İstanbul’un gözde mesire alanlarından Tarihi Küçüksu Mesiresi’ni canlandırmaya yönelik başlatılan çalışmalar kapsamında 1950’li yıllarda yıkılan Küçüksu Mihrişah Sultan Camii aslına uygun olarak yeniden inşaa edilecek.

İBB tarafından arşiv fotoğrafları ve belgelerinden yola çıkarak projelendirilen Mihrişah Sultan Camisi’nin yeniden inşasıyla tarihi bir eser daha günümüze kazandırılırken, Küçüksu Mesiresi, kasrı, çeşmesi, camisi, gezi, dinlenme ve piknik alanlarıyla geçmişte oldu-ğu gibi yeniden sosyal canlılık kazanacak.

Tarihi Mihrişah Sultan Camii’ne ait alanı gezen Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, ilçenin köklü tarih ve kültür mirasını koruyarak gelecek nesillere aktarmayı hedeflediklerin ve bu sorum-lulukla vakıf eserlerini canlandırdıklarını belirterek Mihrişah Sultan Camisi’nin inşasıyla bir kültür mirasının daha ihya edileceğini söyledi.

Page 76: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

74

beykoz’da kültür sanat

HAYATAOLUMLU BAK !

semineri

Beykozlu yazar ve tiyatrocu Mehmet Ali Anafarta’nın geliştirdiği bir düşünce modeli olan ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Geleceği Organize Etme (GorgE) Semineri‘nde ilçe sakinlerine hayata olumlu bakış getirecek ipuçları verildi.

Temel referansları kendi kültürümüzden...Diğer kişisel gelişim modellerinden farklı olarak GorgE Modeli, temel referanslarını, kültürümüzü şekillendiren İslamiyet, Hz. Muhammed’in yaşamı ve Anadolu büyük-lerinin yaşam felsefesinden alıyor. “Birçoğumuz organize ettiğimiz, planladığımız günümüzün elimizde olmayan sebeplerle değiştiğine inanırız” diyen Anafarta; “Yapa-cağı bir iş için ‘Yapacaktım ama arkadaşım aradı yapamadım’ diyenleri çok duyarız. Anlık bahaneler bularak geleceğimizi organize etmekten hep geri kalırız. Aradan yıllar geçer, gençlik heyecanı azalır, bedenimiz yorgun düşer ve sitemkâr ihtiyarlar moduna gireriz.” şeklinde bahanelerden uzak kalmak gerektiğine dikkat çekti. Anafarta semine-rinde, dramalar kurarak izleyicileri motivasyon seminerine dahil etti. İşte seminerden temel birkaç bölüm...

Dünyadaki en zengin yer neresidir? Petrol kuyusu olabilir mi? Ya da bir altın madeni? Yok yok, elmas madeni en zengindir? İçinde hazinelerin bulunduğu Topkapı Sarayı ya da piramitler olabilir mi? Hayır, hiçbiri değil. Dünyadaki en zengin yer; mezarlıklar. Hiç başlaya-mamış milyonlarca harika proje toprağın altında yatıyor.

Sizin projeleriniz de öyle olsun istemiyorsanız, gözünüz açık gitmek istemiyorsanız korkularınızı bir köşeye bıra-karak hedeflediklerinize doğru adım atın.

• Esprili olun.• Toplum kurallarına uyun.• Kendinizi ödüllendirin.• Gün içinde hediyeleşin.• Yaşlılara ve çocuklara zaman ayırın.• Suyla dost olun.• Dua ve ibadet edin.• Bitkilerle ve hayvanlarla ilgilenin.• Hz. Peygamber gibi çirkinin içindeki güzeli bulun: “Bir gün İslam Pey-

gamberi Hz. Muhammed, yakın dostları ile yürürken, yol kenarında bir köpek ölüsü görür. Ashab “Bu leş ne kadar pis kokuyor” diye birbirlerine dert yanarlar. Rahmet Peygamberi ise onları uyarmadan, en kibar üslupla onlara şunu söyler: “Ne güzel dişleri var!” 

Stresle mücadele yöntemleri;• Komşularınızla selamlaşın: Komşularınız için “önce o selam versin sonra bende selam veririm” diye düşü-

nenlerden misiniz? Yapmayın, selam vermek için karşınızdaki kişiyi beklemeyin. Sizin selam vermekteki amacınız nedir? Tam olarak bunu düşünün. Eğer bir çıkar amaçlı selam vereceksiniz hiç vermeyin daha iyi. Ama eğer amacınız peygamberimizin hadisinde olduğu gibi kutsal bir amaçsa bunu yapan ilk siz olun. “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmeden de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevme-niz için en güzel iş; aranızda selamı yaygınlaştırın.” (Hz. Muhammed (S.A.V)

Acı olmadan başarı da olmaz... Eğer hayat seni adeta bir komando gibi eğitiyorsa sana çok büyük bir görev verecek demektir. Buna hazırlıklı ol.

Page 77: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

75

beykoz’da kültür sanat

Ülkemizde her yıl 18-24 Mart tarihleri arasında kutlanan “Yaşlılara Saygı Haftası” Beykoz’da da Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’in verdiği güzel bir müjdeyle yerini buldu. Çelikbilek, yaşlıları topluma kazandıracak bir merkez kuracaklarını müjdeleyerek şunları söyledi: ‘’Yaşlılarımız için topluma faydalı üretken bir konuma gelecekleri, el işi ürünler yapa-cakları ve uğraşlar edinecekleri bir merkez kuracağız ve onları sosyal hayata dâhil edeceğiz. Yaşlılarımız hayata küsmesin huzur ve mutluluk içinde yaşasın-lar istiyoruz. Bu merkez onları hayata bağlayacak. Üretime katılan yaşlılarımız kendilerini değerli hissedecek.’’

Modern toplum kaynaklı

Her insan için değişik bir anlamı olan yaşlanma, dü-şünülenin aksine yaşamın özel bir dönemi aslında. Yaşlıların itibar görmeye en çok ihtiyaç duydukları bu dönemlerde onların onurlarına yakışır bir şekilde bakım ve ilgi görmelerini sağlamak herkesin görevi. Dünya ülkelerinde modern hayatın getirisi olarak ortaya çıkan; içe dönük bireysel yaşam, iletişimsiz-lik, yabancılaşma gibi sorunların yaşlılara mümkün olduğunca yaşatılmaması gerekiyor. Dünyada mo-dern toplumlarda yaşlıların kültürel bir miras olarak değerlendirildiği yasal düzenlemeler yapılıyor. Hafta dolaysısıyla yapılan açıklamalarda yaşlılığın önemi-ne dikkat çekilerek, yaşlıları herkesin bilge olarak görmesi ve her zaman başköşelerinde onlara bir yer açması gerektiği ifade edildi.

Yaşlılar Kültürel Bir Değer Olarak Topluma Kazandırılacak

Page 78: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

76

Beykoz sahilinde yenilenmeyi bekleyen tarihi Paşabahçe Vapuru, resto-rasyon ve bakım çalışmalarına başlanmak üzere Nisan ayında tersaneye gönderildi. Şehir Hatları’nın günümüze ulaşan en eski vapurlarından olan, şehrin her iki yakasında 1952-2010 yılları arasında yolcu taşıyan Paşabah-çe Vapuru bundan böyle yolculuğuna müze, sergi ve nikâh salonu olarak devam edecek.

İlçenin kültür-sanat ve sosyal hayatına zenginlik katacak olan vapurun yenilenmesi için hazırlanan projede uygulama aşamasına gelindi. Beykoz sahilinde misafirlerini ağırlayacak olan vapurda cep sineması, kütüpha-ne, sergi solonu ve toplantı salonu, müze, açık ve kapalı kafeteryalar ile restoran yer alacak. İsteyen ilçe sakinleri nikâhlarını burada kıydırabilecek. Restorasyon çalışmaları kapsamında vapurun bozuk olan motor aksamının tamir edilerek yeniden yüzer hale getirilmesi, milli gün ve kutlamalarda seyire çıkması da hedefleniyor.

Paşbahçe Vapuru, 2010 yılında emekliye ayrılmasının ardından Beykoz Be-lediye Başkanı Yücel Çelikbilek’in girişimleri ve İDO’ yla varılan mutabakat çerçevesinde ilçeye getirilmiş ve sahildeki yerini almıştı. Vapurun yılsonunda hizmete açılması planlanıyor.

RestoreEdiliyor...beykoz’da kültür sanat

Page 79: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

77

Şehir Tarihin Mekana Yansımasıdır...

Beykoz Belediyesi kültür-sanat etkinliklerini çeşitli konuklarla sürdürüyor. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen “Şehir Üzerine Söyleşi” programının konuğu Prof. Dr. Sadettin Ökten oldu. Belediye Başkan Yardımcısı Metin Torun ve Beykozlu vatandaşların katıldığı, “Medeniyet” ve “Şehir” tanımlarının anlatıldığı programda şehrin bir toplumun, tarihsel yapısının mekâna yansıması, medeniyetin ise insanların dünya ve hayat ile ilgili evrensel sorulara, akıl ile verdikleri cevaplardan oluşan fikirler yumağı olduğunu vurguladı.

Biçim kültürü oluşturur

“İnsan, zaman ve mekân ile mukayyet bir varlıktır. Biçim ortaya koyacağı için ‘ne ile’ sorusunu sorar. ‘Nerede, ne zaman, ne ile?’ sorularından elde edilen çıktılar; şehirler, evler, arabalar, kitaplar vb gibi bütün biçimleri meydana getirirler. Bütün bu biçimler de kültürü oluşturur. Kültür ise toplum aktörü tarafından, medeniyet tasavvuru esaslarına göre üretilir” diyen Ökten, farklı medeniyet tasavvurları ve şehir yapıları örnekleri ile de medeniyet-şehir ilişkisi bağlamında toplumsal fikirlerin biçimlere yansıması konusunu değerlendirdi. Medeniyetlerin ve şehirlerin inşasında kapitalist ve sosyalist sistemlerin oluşturduğu ikiliğin en büyük problem olduğunun altını çizen Ökten, yaklaşık bir buçuk saat süren program katılımcılar tarafından ilgiyle dinlendi. Program sonunda Ökten katılımcıların sorularını yanıtladı.

beykoz’da kültür sanat

Page 80: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

78

Beykoz Belediyesi, Beykoz Toplumsal Destek Merkezi (TO-DEM) ve Uluslararası Hakların Korunması Eğitim Derneği (HAKEDER) işbirliğiyle kardeş Suriye halkı için hazırlanan; battaniye, çocuk bezi, giysi ve hijyenik ürünlerden oluşan 1 tır dolusu yardım malzemesi Beykoz’dan Kilis’e uğurlan-dı. Kardeş Suriye halkına yardım götürecek tırın uğurla-ma törenine, AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Beykoz Kaymakamı Süleyman Erdoğan, Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, HAKEDER Derneği Başkanı Ayşe Çelikbilek, TODEM sorumlusu Sevim Gülşen, meclis üyeleri, muhtarlar ve gönüllüler katıldı.

Metin Külünk: “Ortadoğu’da kardeşlik artık sınır tanımıyor” Uğurlama töreninde konuşan Milletvekili Metin Külünk: “Bugün gönderilen yardım tırını 500 yıl öncesinden okumak gerek. 500 yıl sonra bu coğrafyada yeniden barış ve adaletle buluşmanın mücadelesini yaşıyoruz. Yeniden şekillenen Ortadoğu’da kardeşlik artık sınır tanımıyor. İnsanların kaderi olduğu gibi milletlerin de kaderi ve med cezirleri vardır. Suriye halkının da beklediği düzen gelecek ve bu coğrafya yeniden mutluluğa kavuşacaktır. Bu yardımlarda emeği geçen herkese şükranlarımı ifade ediyorum.” dedi. “İnsanların zor ve sıkıntılı günlerinde birbirlerine koşmalı” diyen Beykoz Kaymakamı Süleyman Erdoğan da: “Devletimiz bu konuda çok çalıştı, mühim olan yardım çalışmalarına katılmak ve ekmeğimizi pay-laşmaktır. İç huzuru için bu çok önemli. Dünyanın birçok yerinde kavgalar, savaşlar devam ediyor. Bu insanlık dışı uygulamaların bitmesini diliyorum.” diye konuştu.

Başkan Çelikbilek: “Gerçek dostluk zor günlerde ortaya çıkar.” Kardeş Suriye’de sıkıntıların had safhada ol-duğuna dikkat çeken Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek de konuşmasında: “Kardeşle-rimize yardım için ciddi adımlar atılıyor. Gerçek dostluk, kardeşlik, böyle zor günlerde ortaya çıkar. Şu an Beykoz’da TODEM binasında 20’ye yakın insanımızı ağırlıyor, ihtiyaçlarını karşı-lıyoruz. Allah’tan dileğimiz, bu zulmün sona erdirilmesi, Suriyeli kardeşlerimizin insan gibi yaşamalarıdır.“ dedi.

HAKEDER Derneği Başkanı Ayşe Çelikbilek de zor durumda kalan, mülteci konumuna düşen Suriye halkına yardım sağlayan herkese teşekkür etti.

Suriyeli Kardeşlerimize Yardım Eli

beykoz’da kültür sanat

Page 81: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

79

Savaştan ve Terörden Beslenenlere Dur Demek İçin...Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Beykozlu Şehit Aileleri Derneği mensuplarıyla bir araya geldi. Beykoz’da ikamet eden şehit ailelerini buluşturmak ve destek olmak amacıyla İBB Beykoz Koru-su Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen yemekte Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, katılan ailelerle tek tek ilgilendi. Şehit ailelerinin ve Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’in hazır bulunduğu yemeğe Beykoz Kayma-kamı Süleyman Erdoğan, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hakan Boydak, Belediye başkan yardımcıları ve Beykoz Şehit Aileleri Derneği Başkanı Muzaffer Kılıç katıldı.

Şehit ailelerine hitaben bir konuşma yapan Başkan Yücel Çelikbilek, “Şehitlerimiz Beykozlular’ın değeri, gururu ve sizlerin de yüzakı-dır. Parayla, şanla, şöhretle edinilemeyecek bir makamdır. Şehitlik mertebesine ermiş evlatlarınızla ne kadar gurur duysanız azdır. Onlar sizlerin şefaatçileri, hepimizin manevi kıymetleridir. Sizleri bu gece burada görmekten hepimiz çok memnun olduk. Ayaklarınıza, ömür-lerinize sağlık olsun. Ülkemizde esen barış rüzgârları artık toplumun bu kanayan yarasını, terör belasını defedecektir. Dünyada savaştan ve terörden beslenen kimler varsa hep birlikte onlara artık dur diyeceğiz inşallah. Birilerinin silah satarak para kazanması için bizler artık birbi-rimizi vurmayacağız. Kardeşçe, kol kola, omuz omuza hep birlikte bu güzel memleketimizi layık olduğu günlere kavuşturacağız” dedi. Şehit ailelerine gereken her türlü desteği vereceklerini ifade eden Başkan Çelikbilek, geceye katılan ailelere minnettar olduklarını belirtti.

Beykoz Kaymakamı Süleyman Erdoğan ise, şehitlik rütbesinin bir nasip olduğunu vurgulayarak, her türlü sıkıntılarında şehit ailelerinin yanında olacaklarını, kapılarının sonuna kadar kendilerine açık oldu-ğunu dile getirdi. Program sonunda Başkan Çelikbilek şehit ailelerini birer gül takdim ederek uğurladı.

beykoz’da kültür sanat

Page 82: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

80

Barbaros Hayrettin Paşa Denizcilik Anadolu Meslek Lisesi ve Beykoz Fevzi Çakmak Lisesi öğrencileri TÜBİTAK’ın düzenlediği Ortaöğretim Proje Yarışması’nda Asya Bölgesi yarı finaline kaldı. Beykoz Fevzi Çakmak Lisesi’nden 11 G sınıfı öğrencileri Sertaç Genç ve Mert Ermiş “Sosyoloji” dalında Barbaros Hayrettin Paşa Denizcilik Anadolu Meslek Lisesi 10 M sınıfı öğrencileri Ahsen Kaçmaz ve Büşra Gürgen ise “Coğrafya“da-lında hazırladıkları projelerle yarı finale kalmayı başardı. Böylece İstanbul, Sakarya, Bursa ve Tekirdağ’ı kapsayan Asya Bölgesi’nin finalistleri Ankara’da yapılacak final sergisine katılmaya hak kazandı. TÜBİTAK’ın proje yarışmasında finale kalan gençler, Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’i ziyaret ederek proje hazırlıkları ve çalışmalar hakkında bilgi verdi. Öğrencileri başarıları dolayısıyla tebrik eden Beykoz Belediye Baş-kanı Yücel Çelikbilek ilk öğretimden üniversiteye kadar eğitimin her aşamasına destek verdiklerini, yeni proje ve çalışmalarla başarıyı artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Kısaca projeler...Barbaros Hayrettin Paşa Denizcilik Anadolu Meslek Lisesi 10 M sınıfı öğrencileri Ahsen Kaçmaz ve Büşra Gürgen “Dökme Pişman Olursun, Yakma Kanser Olursun” adlı projeyle, evlerden toplanan kızartmalık atık yağların çevreye verdiği zararı ve atık yağların geri kazanımını ele aldı.

Beykoz Fevzi Çakmak Lisesi öğrencileri Sertaç Genç ve Mert Ermiş ise “Bir Balıkçı Köyü Olan Poyrazköy ve Bir Tarım Köyü Olan Kaynarca Kö-yü’nün Sosyal Ekonomik Yönden Karşılaştırılması” başlıklı projede mesleğin üretim, yaşam biçimleri ve suç işleme biçimlerine etkilerini inceledi.

Beykozlu Öğrenciler Tübitak Proje Yarışması Yarı Finali’nde

beykoz’da kültür sanat

Page 83: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

82

b

Page 84: Kültür&Sanat Dergisi Sayı:3

4

Buyurun Beykoz GezisineHem de Evinizde...www.beykoz.bel.tr/files/360