104
T.C YÜZÜNCÜ YIL ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ TEMEL ĐSLAM BĐLĐMLERĐ ANABĐLĐM DALI TEFSĐR BĐLĐMDALI KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI YÜKSEK LĐSANS TEZĐ Đbrahim SÜRÜCÜ 2006-VAN

KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

T.C YÜZÜNCÜ YIL ÜN ĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ TEMEL ĐSLAM BĐLĐMLERĐ ANABĐLĐM DALI

TEFSĐR BĐLĐMDALI

KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

Đbrahim SÜRÜCÜ

2006-VAN

Page 2: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

KABUL VE ONAY SAYFASI

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜMÜDÜRLÜĞÜ’NE

Bu çalışma jürimiz tarafından………………………………………………………………..

………………..ANABĐLĐM DALI…………………………………………………………

………………..BĐLĐM DALI’ ında YÜKSEK LĐSANS TEZĐ olarak kabul edilmiştir.

Đmza

Başkan: ………………………………………………………………………………………….

Üye (Danışman): ………………………………………………………………………………..

Üye: ……………………………………………………………………………………………..

Üye: ……………………………………………………………………………………………..

Üye: ……………………………………………………………………………………………..

ONAY: Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.

…/…/2006 ……………………….

Enstitü Müdürü

Page 3: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

ĐÇĐNDEKĐLER ĐÇĐNDEKĐLER ..........................................................................................................................I ÖNSÖZ................................................................................................................................... IV KISALTMALAR ………………………………………………………………………..……V GĐRĐŞ………………………………………………………………………………………….1

BĐRĐNCĐ BÖLÜM 1.1. KUR’AN’DA GEÇEN YER VE ŞEHĐR ĐSĐMLER Đ…………………………………..4 1.1.1 Kur’an’da Geçen Şehir Đsimleri………………………………………………..5 1.1.1.1. Mekke, Beke, Ummu’l-Kur’a………………………………………………5 1.1.1.2. Medyen……………………………………………………………………...9 1.1.1.3. Medain……………………………………………………………………..14 1.1.1.4. BeldetunTayyibetun …………………………………...………………….15 1.1.1.5. Eyke…………………………………………………………..……………16 1.1.1.6. Babil……………………………………………………………………….18 1.1.1.7. Đrem …………………………………………………………………...…..21 1.1.2. Kur’an’da Geçen Muhtelif Yer Đsimleri……………………………………24 1.1.2.1. Maş’ari’l Haram …………………………………………………………24 1.1.2.2. Beyt ……………………………………………………………………...25 1.1.2.3. Huneyn …………………………………………………...........................26 1.1.2.4. Mescid-i Dırar ……………………………………………………..…….28 1.1.2.5. Mescid-i Aksa ……………………………………………………….….31 1.1.2.6. Babe Sücceden ……………………………………………………………35

Page 4: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

1.1.2.7. Sarhan……………………………………………...……………...……….39 1.1.2.8. Seylü’l-Arim ……………………………………...……………………….41 1.1.2.9. Beytu’l-Ma’mur ………………………………….………….……………44

ĐKĐNCĐ BÖLÜM 2.KUR’AN’DA GEÇEN DAĞ, DENĐZ VE NEHĐR ĐSĐMLER Đ……………….….47 2.1. KUR’AN’DA GEÇEN DAĞ ĐSĐMLER Đ……………………………..…………48 2.1.1. Safa, Merve…………………………………………………………………...48 2.1.2. Arafat ………………………………………………………………………...50 2.1.3. Tûr……………………………………………………...……………….…….53 2.1.4. Cûdî…………………………………………………………………………...55 2.1.5. Tuvâ…………………………………………………………………………...61 2.2. KUR’AN’DA GEÇEN DEN ĐZ VE NEHĐR ĐSĐMLER Đ……………………....64 2.2.1. Bedir ………………………………………………………………………..64 2.2.2. Yemm …………………………………………………………......................66 2.2.3. Bi’r’i Muattala Kasrin Meşid…………………………………………..…….68

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. KUR’AN’DA GEÇEN KAV ĐMLER VE YA ŞADIKLARI YERLER… ……......71 3.1. Ad Kavmi ……………………………………………………………………..71 3.2. Semud Kavmi…………………………………………………………………….75 3.3. Lût Kavmi …………………………………………………….............................78 3.4. Sebe Halkı ………………………………………………………………...……81

Page 5: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

3.5. Musa Kavmi ……………………………………………………………….…...86 3.6. Sabiîler …………………………………………………………..……….………93 3.7. Rumlar……………………………………………………………………………97 4. SONUÇ………………………………………………………………...….…..……101 5. KAYNAKLAR …………………………………………………...………….……..103 6. ÖZET………………………….………………………………………….…………109

Page 6: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

ÖNSÖZ

“…Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti…”1

Sosyal bir varlık olan âdemoğlunun hayatında isimlerin yeri en az kendi yaşantısı

kadar önemlidir. Hayatın anlamı isimlerde ortaya çıkar. Duygular düşünceler hep eşyaların

isimleriyle telaffuz edilegelmiştir. Eşyalara isim verme, eşyaların isimlerini bilme ‘ilim’

cümlesinden sayılmıştır.

Biz de bu çalışmamızda Kur’an’da geçen ve daha önce üzerinde bir topluluğun

yaşadığı yer isimlerini konu edindik. Mezkûr yerlerden haberdar olma, konumlarını bilme,

bizi hem o yerler hakkında bilgi edinmeye hem de o yerler üzerinde yaşayan topluluklar

hakkında bilgi sahibi olmaya sevkeder. Bu bilgi bizi tarihi hatalardan, tarihte yaşayanlar

hakkında hatalı bilgilerden ve tarihi önyargılardan uzaklaştıracaktır.

Eğer bu çalışmamızda bilimsel bilgiye bir katkıda bulunabildiysek kendimizi bahtiyar

hissedeceğiz.

Konunun seçilip hazırlanmasında değerli yardımlarını esirgemeyen danışman hocam

Sayın Doç. Dr. Mehmet Faik YILMAZ Beyefendiye, meşguliyetine rağmen zaman ayıran,

deneyimlerini benimle paylaşan Sayın Burhan KIRICI Bey’e, Bilgisayar işlemleri ve

dizgideki yardımlarından dolayı dostum M.Emin SULAR Bey’e evdeki ortamı çalışmama

göre ayarlayan ve manevi desteklerini esirgemeyen eşim Sayın Filiz Hanımefendiye,

Okumam için çabalayan, şefkat timsali, pir-i fani, babam Muhterem Hacı Mirza Mehmed

Bey’e ve burada adını zikredemediğim bütün değerli dost ve hocalarıma teşekkürü bir borç

biliyorum.

Đbrahim SÜRÜCÜ

2006-VAN

1 Bakara, 2/31.

Page 7: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser

A.s. : Aleyhi Selam

Ansk. : Ansiklopedi

a.y. : Aynı yer b. : Bin

Bkz. : Bakınız

C. : Cilt cc : Celle Celaluhu

Çev. : Çeviren

DĐA. : Diyanet Đslam Ansiklopedisi

Hz. : Hazretleri ĐFAV. : Đlahiyat Fakültesi Yayınları Mad. : Madde

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı Nşr. : Neşreden s. : Sayfa S.a.v. : Sallahü aleyhi ve sellem Thk. : Tahkik Eden Ty. :Tarihsiz Vkf. : Vakıf Yay. : Yayınları

Page 8: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

8

GĐRĐŞ

Tevhid akidesinin sarsıldığı her zaman dilimi, karanlıktır. Zira semâvât ve arzın

nûru olan Allah (c c) inancının, bütün sînelere hâkim olmaması ruh ve vicdanları

simsiyah hâle getirir. Böyle bir kalb ve vicdanın eşya ve hâdiselere bakış keyfiyeti

miyop ve bulanık olacağından, o insan kapkaranlık bir dünyada, hep yarasalar gibi

yaşayacaktır.

Peygamberlerin gönderiliş gayesi, insanın yaratılış gayesiyle aynı noktada

birleşir. O da Allah’a kul olma çizgisidir. Cenâb-ı Hakk, Kur’ân-ı Kerim’de : “Ben

cinleri ve insanları ancak Bana kulluk yapsınlar diye yarattım”2 buyurarak bu hususa

işaret etmektedir. Beşeriyetin Cennetten indikten sonra tarihi, Nebilerin ve meliklerin

tarihidir. Bazılarını Kur’an haber verse de haber vermedikleri pek çoktur.3

Sâmî ailenin muhtemel beşiği olarak Arap yarımadası, sonradan

Mezopotamya’ya hicret eden ve burada Babilliler, Asurîler, Fenikeliler ve Đbraniler

diye anılan halk kitlelerine yurt vazifesi görmüş bir ülkedir. Araplar halen yaşamakta

olan Sâmî ırkın iki temsilci kolundan biri olarak, Yahudilerden daha da geniş bir

nisbette, hem fiziki hatları hem de düşünüş tarzları itibariyle bu ailenin

karakteristiğini taşımaktadır.4

Araplar sadece bir imparatorluk kurmuş değiller onlar aynı zamanda bir kültür

manzumesi ortaya koymuş bulunuyorlar. Arapların tevarüs ettiği Mezopotamya

medeniyetini kendi boyasıyla boyaması ve daha sonra oluşan kültürü batıya

aktarması, batı dünyasının kalkınmasına ve daha sonra da Rönesans’ın

gerçekleştirilmesinde önayak olmuştur.5

Allah Kendi vahyini insanlara tarihin her döneminde elçileri vasıtasıyla

ulaştırmıştır. Elçiler, insanlara Rab’lerini anlatmış, onlara Yaratıcı’larının sözlerini

iletmişlerdir. Nebiler, yaşadıkları topraklara ab-ı hayat olmuş girdikleri tüm beldeleri

ihya etmişlerdir.

2 Zâriyât, 51/56. 3 Muhammed Hamidullah, Đslâm Müesseselerine Giriş, (Ç. Đhsan Süreyya Sırma), Beyan yay., Đstanbul, 1992, s. 98.

4 Philip K. Hitti, Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi, (Ç. Prof. Dr. Salih Tuğ), ĐFAV yay. Đst. 1995, I, 19-24.

5 Philip Hitti, a.g.e. I, 22.

Page 9: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

9

Tefsir Đlmi sistematik bir şekilde literatürdeki yerini almaya başladığı ilk

andan itibaren müfessirler, çoğu kişi tarafından merak konusu olan ‘yer adlarını’

eserlerinde işlemişlerdir.

Belirtmek gerekir ki ayetlerde geçen yer adlarına karşı duyulan merak

Kur’an’ın indiği ilk andan itibaren varolmuştur. O dönemde, bizzat Hz. Peygamber

bu konuya değinmiştir. Zira Sahabedeki öğrenme iştiyakı, Efendimize sorularla

gitmeleri bu konuda değişik bilgilerin verilmesine vesile olmuştur. Özellikle Kur’an

Kıssalarının anlatıldığı sürelerde yeri geldikçe açıklamalarda bulunulmuştur. Hz.

Salih ve Lut kavmi hakkında verilen bilgiler de bu cümleden olarak hadis

müdevvenatı içindeki yerini almıştır.6

Kur’an’ın yer adlarından bahsetmesi ve insanları “geçmiş ümmetlerin

yaşadıkları yerleri gezip görmeye ve ibret almaya” teşvik etmesi mevzunun

ehemmiyetini ortaya koymaktadır. Nitekim medeniyetlerin olgunlaşması, kabul

edilebilir evrensel değerlere ulaşması ancak geçmişten ibret alıp, geçmişin hatalarına

düşmemekle olur. Eğer Semud Kavmi, Ad Kavminin yapıp ettiklerinden dolayı

uğradıkları azaptan bir ders almış olsalardı, belki Đlahi azaba müstahak bir konuma

gelmezlerdi.

Biz bu çalışmamızda özellikle Nebilerin dolayısıyla Kur’an’ın kendilerinden

bahsettiği toplulukların yaşadıkları yerleri ele almaya ve bu yerlerin konumlarını

belirlemeye çalıştık. Đlk başta bu konuda yapılan çalışmaların az olması sebebiyle

asıl konuyla alakalı bilgilere, özellikle modern bilimin yardımıyla gün yüzüne

çıkarılmış tarihi bilgilere, ulaşmada zorlandık. Lakin klasik dönem müfessirlerinden

Taberî; Çağdaş müfessirlerden de Mevdûdî’nin eserlerinde kapsamlı bilgiler bulduk.

Sadece bu iki müfessirle iktifa etmedik. Mevzumuzla alakalı mümkün mertebe ilk

kaynaklara inmeye gayret ettik. Bilimin gelişmesiyle beraber yeryüzünde kadim

kavimlerin hayatları hakkında günyüzüne çıkarılmış bilgilere de ulaşmaya gayret

ettik.

Hadis kitapları dahil konuyla alakalı bilgiler ihtiva eden, ulaşabildiğimiz

bütün eserlerden yararlanmaya çalıştık. Bilgiye ulaşmanın zor olduğu bir dönemde

neşet etmesine rağmen, bu konuyla alakalı en kapsamlı bilgileri Yakut el-Hamevî’nin

eserinde bulduk

6 Muhammed b. Đsmail el-Buhârî (256/869) Sahihu’l Buhârî (8 c), Đstanbul, 1979, 3366.

Page 10: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

10

Asıl gayemiz, üzerine fazlaca çalışılmamış bir mevzu olan “Kur’an-ı

Kerimdeki yer adlarını” günümüzdeki konumlarını da belirterek vermektir. Zira

böyle bir çalışmanın, tefsir bilginlerine yorumlarında tenakuza düşmemeleri için

yardımcı olacağı kanaatindeyiz. Sadece tefsirciler değil, tarihçi, coğrafyacı ve

arkeologlar için de bir yardımcı olacağı temennisiyle yola çıktık.

Tezimizin adı ‘Kur’an’da geçen yer adları’ olmasına rağmen biz, Kur’an’da

geçen bütün yer adlarını işlemedik. Takdir edilecek ki sınırları ve hacmi belli olan bir

yüksek lisans tezinde bütün yer adlarını işlemek mümkün olmayacaktır. Onun için,

Ümmü’l Kur’a/Şehirlerin Anası olan Mekke’ye yakınlıkları baz alarak, en yakın yer

isminden başlayıp tarihteki önemi ve halk arasında en çok bilinen yerleri işlemeye

gayret ettik.

Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı yer

isimlerine değinmedik. Madde sıralamalarını, şehir ve deniz-nehir isimlerinde

Mekke’ye yakınlıkları temel alarak yaptık Nitekim, Kur’an Mekke’yi Ummu’l

Kur’a/Şehirlerin Anası diye taltif etmektedir. Kavim isimlerini de tarihi sıralamaya

göre yaptık.

Çalışmamızı kısa bir sonuçla bitirdik.

Page 11: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

11

BĐRĐNCĐ BÖLÜM

1.1. KUR’AN’DA GEÇEN YER VE ŞEHĐR ĐSĐMLER Đ

Kur’an’da birbirine benzeyen/müteşabih ayetler ile farklı yönlere vurgu

yapılan konu ve kıssaların tekrarları vardır. Ama asla Kur’an fazla olanı havi; olması

gerekeni de anlatmaktan beri değildir.

Her mevzuyu insanların ihtiyaçları ve izanları nisbetinde anlatan Yüce Allah,

şehir ismlerini de insanların gidip görebileceği, ibret alabileceği nisbette

anlatmıştır.Bu başlık altında yüce kitabımızda adı geçen sınırlı sayıdaki şehirleri ele

almaya çalıştık. Çerçevesi belli olan bu çalışmamızda, tarihi açıdan önemli

bulduklarımızı ele aldık. Sadece tarihsel önemi değil, mevzubahis olan şehre

peygamber gönderilip gönderilmediğini de kıstas olarak aldık. Yesrib’i, tarihi bir rol

üstlenmiş olmasına rağmen işlemedik. ‘Mısır’, Hz. Musa’nın Kavmi işlenirken

değinildiği için ayrıyeten burada işlemedik. Değişik yerlere işaret olduğu için

‘Mevatin’, ‘ Karye’, ‘ Müdün’, ‘ Beled’ gibi maddeleri işlemedik. Ele aldığımız

maddeleri mümkün mertebe tarihi seyrine vurgu yaparak işlemeye çalıştık.

Page 12: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

12

1.1.1. KUR’AN’DA GEÇEN ŞEHĐR ĐSĐMLER Đ

1.1.1.1. MEKKE, BEKKE, UMMU’L-KUR’A

Kur’an’da değişik adlarla anılan Mekke, Suudi Arabistan’da, merkezinde

Müslümanların kıblegâhı Kâbe’nin yer aldığı mukaddes şehrin adı.

Tarihi bir şehir olan Mekke, Ebu Zerr’den nakledilen bir hadise göre Allah

rızası için yeryüzünde inşa edilen ilk mescid ve Beytullah’ın bulunduğu Mukaddes

şehirdir.7

Bu şehrin, Kur'ân-ı Kerim'de geçen, Bekke8, Ümmü'l-Kura9 ve Beledü'l-

Emin10 şeklinde değişik isimleri vardır. Đbn-i Kesir gibi bazı müfessirler, Mekke'nin,

hem şehir hem de "Beyt"i karşılayan bir isim11 olduğunu söylerlerken12, diğer

bazıları da Mekke'nin, Harem'in tamamını kapsayan kısmına; Bekke'nin ise mescide

has bir isim olduğunu ifade etmişlerdir.13 Malik b. Enes’in Muhammed b. Şihaba

dayandırdığı rivayete göre Mekke, şehrin adı, Bekke ise, Haremin adıdır. Mücahide

göre ise, Bekke’den kasıt Mekke’dir.14 Çünkü Araplar ‘mim’ harfi ile ‘be’ harfinin

arasını birleştirirler.15

Âyet-i kerimede geçen ve "Mekke" diye tercüme edilen Bekke kelimesinin

asıl mânâsı "Kalabalık" demektir. Kâbe tavaf edilirken, orada çokça izdiham olduğu

için mecazi anlamda Mekke’nin kendisine "Kalabalık" denmiştir. Hatta sadece

‘kalabalık’ değil; Mekke, "Kalabalık yer" demektir.16

7 Nesâî, Ebu Abdirrahman (330/941), es-Sünenü'l-Kübrâ, (6 c) Beyrut, ty, Mesâcid, H.no:772, I, 256; Ebû Abdillah Muhammed b. Yezid el-Kazvînî Đbn Mâce, (275/888) Sünenu Đbn-i Mâce, Đstanbul, 1981, Đkâme, 196, H.no:1408; Đbn Hıbbân, Tabakat, IV, 511-512, H.no:1633. 8 Alu Đmran, 3/96. 9 Şûrâ, 42, 7. 10 Tin, 95/3. 11 Îmaduddîn Ebu’l Fida b. Îsmâîl b. Kesîr el-Kureşî ed-Dımaşkî,(ö:H.774) Tefsîru’l Kur’ani’l Âzîm, Mısır, 1987, I, 258. 12 Đbn Kuteybe, Tefsiru Garîbi'l-Kur'an, Beyrut 1978,107–108; Hasan Đbrahim Hasan, Tarihu'l-Đslâm, (trc. Komisyon, Kayıhan yay. 1989, Đst.) I, 45. 13 Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberî,(224-310) Taberi Tefsiri,(Terc. Kerim Aytekin, Hasan Karakaya) Hisar Yayınevi, Đstanbul, 1996, II, 319-321. 14 Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. Đbrahim es-Semerkandî, Tefsiru’l Kur’ân, (terc. Mehmet Karadeniz), 1975, Mısır, I, 325; Ebu’l Berekât Abdullah b. Ahmed b. Mahmud en-Nesefî, (v. 710/1310), Nesefi Tefsiri, Ravza Yayınları, Đst. 1984, II, 335-337; Ebu Abdillah Muuhammed Bin Ahmed Bin Ebu Bekr Bin Ferh El Ensarî, El-Kurtûbî, el-Camiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, Terc. M. Beşir Eryarsoy) Buruç Yayınları, Đstanbul, 1996, IV, 281-282. 15 Beğavî, Ebî Muhammed Hüseyin b. Mesud el-Ferra el-Beğavî eş-Şafiî (ö:516) Meâlimu’t- Tenzîl (4 c) Beyrut, 1993, II, 342. 16 Taberî, Taberî Tefsiri, II, 320.

Page 13: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

13

Mekke, Arap yarımadasının Hicaz bölgesinde Kızıldeniz kıyısındaki Cidde

limanının 100 km. doğusunda olup güneyinde aynı uzaklıkta sayfiye (yazlık) yeri

olan Taif şehri bulunmaktadır. Medine'ye olan uzaklığı ise yaklaşık olarak dört yüz

km.dir. Yengeç dönencesinin güneyinde, 21° 30' enlem ve 40° 20' boylamları

arasında bulunmaktadır.17 Mekke, doğu tarafındaki Ebu Kubeys dağı ile batı

yönündeki diğer dağlar arasında güneye meyilli dar bir vadide, adı geçen dağın

eteğinde bulunmaktadır. Bu vadi bir hilâl şeklinde aşağılarda Kızıl denize doğru

yönelmektedir. Burası Arabistan'ın Tihame ve Necid bölgeleri arasında bir set

oluşturan Hicaz dağlarının iki boğazının kesiştiği noktadır. Kâbe ve onu çevreleyen

Mescid-i Haram, şehrin ortasında bulunur. Hemen yanında Safa ve Merve tepeleri

bulunmaktadır. Bu vadide şehrin kurulduğu kısım Batn-ı Mekke olarak

adlandırılmakta, Mescid-i Haram'ın bulunduğu çukur yere ise el-Batha

denilmekteydi.18

Mekke'nin ortaya çıkışı Hz. Âdem (a.s.)'a kadar uzanır. Âdem (a.s.)

yeryüzüne indirildiğinde Mekke'de19 Beytullah'ın bulunduğu bu günkü yerde bir

mabet inşa etmekle görevlendirilmişti.20 Tarihçiler, Âdem (a.s)'in Hindistan

tarafından yeryüzüne indiğini kabul etmişlerdir.21 Onun, kırk defa Mekke'ye giderek

haccettiği kabul edilirse bu durum bizi Mekke vadisinin ilk insanla birlikte, seçilerek

kutsal kılındığı sonucuna ulaştırır.22

Đsmail (a.s.)'in nesli burada çoğalıp dururken, Yemen'den göç edip buralara

gelen Huzaalılar, Curhümîlerden yerleşme izni istemiş, red cevabı almaları üzerine

onlarla savaşarak şehri ele geçirmişlerdi.23 Đsmailoğulları bu savaşta tarafsız

kaldıkları için Huzaalılar onlara dokunmamışlardı. Huzaalılar Mekke'ye hâkim

olmuşlar ve bu hâkimiyetlerini üç yüz yıl sürdürmüşlerdir. Huzaalılar, Mekke'de,

Đbrahim (a.s.)'in dininden büyük sapmalar göstermiş ve putperestliğin

17 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, Kuba Yayınları, Đst. 2002, XIII, 114-121. 18 Kurtûbî, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, IV, 281-282; Şemseddin Sâmî, Kamusu'l-A'lam, Đstanbul, 1308, Mekke Mad. s. 256. 19 Kurtûbî, el-Câmiû Li Âhkâmi’l Kur’ân, I, 124. 20Carullah Muhammed b. Mahmud b. Ömer ez-Zemâhşerî, el-Keşşaf an Hakaiki’t Tenzil ve uyunu’l Ekavil, Kahire, 1977, I, 386. 21Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et- Taberî,(H: 771-774) el-Bidâye ve'n-Nihâye fi't-Tarih, Beyrut, 1967, I, 122. 22 Đzeddin Ebi Hasan b. Ali b. Ebi Kerem Mahmud b. Muhammed b. Abdülkerim b. Abdulvahid es-Siyebânî, Đbnü'l-Esir, el-Kâmil fi't-Tarih, Beyrut, ty, I, 36–38. 23Philip Hitti, Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi, I, 55; Muhammed Hamidullah, Đslam Tarihine Giriş, s.34.

Page 14: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

14

yaygınlaşmasına sebep olarak insanları dalâlete sürüklemiş, Hubel adında bir put

dikip ona tapınmışlardı.24 Bu putperestlik Đsmail (a.s.)'ın soyunu da etkisi altına

almış; istisnalar hariç Hanif dinine mensup kimse kalmamıştı. Huzaalılar Đsmail

(a.s.)'in nesli olan Kureyş'in güç kazanmasına kadar Beytullah'ın sahibi olma

durumlarını korumuşlardı. Daha sonraki dönemlerde Kusay, Kureyş'i toparlayıp,

Huzaalılarla savaşa tutuşmuş ve onları şehirden uzaklaştırmıştı.25 Kusay,

Huzaalılarla olan mücadelesi esnasında Kuzey Arabistan'ın büyük kabilelerinden biri

olan Kuda'a kabilesinin başkanı olan üvey kardeşi tarafından desteklenmişti.26

Peygamberimizin neşet ettiği yer olması hasebiyle Mekke’nin dini, ticari ve

sosyal yaşantısına da değinmeyi zaruret olarak görüyoruz. Mekke'de dini hayat

tamamen putperestlik üzerine bina edilmişti. Bu putperestlik, Hz. Đbrahim'in tevhid

dini çerçevesinde ortaya koyduğu ibadetlerle iç içe girdirilmişti. Mekke'li müşrikler

Allah'ı, her şeyin yaratıcısı olarak kabul ederken birçok meselede putları ona ortak

koşarlar, onları kendilerine ilâhlar edinirlerdi. Beytullah ve haccın Arabistan'ın diğer

bölgelerini de ilgilendiren bir husus olması, Mekke'ye, yarımadanın dini merkezi

olma konumunu kazandırıyordu.27 Đçindeki Mukaddes mekân olan Kâbe’nin

kuruluşu Beyt-i Makdisin kuruluşundan kırk yıl öncedir.28

Mekke'deki ticari faaliyet yaz-kış yoğun bir şekilde kesintisiz olarak sürerdi.

Yaz seferleri Suriye taraflarına, kış seferleri ise Yemen taraflarına gönderilen

kervanlardı.29 Bu ticarî kervanlar Mekke için o kadar önemli idi ki, Allah Teâlâ;

“Kı ş ve yaz yolculuklarında kendilerini güvenlik ve esenliğe kavuşturduğu için onlar

bu Beyt'in Rabbine ibadet etsinler"30 buyurmaktadır. Mekke civarında Ukaz,

Mecenne ve Mina panayırları, Mekke'ye ihtiyaç duyduğu malları sağlarken aynı

zamanda ticaretin hareketlenmesine ve Mekkeli tüccarların bolca kazanç

sağlamalarına imkân veriyordu.31

24El-Hafız Ahmed b. Ali, Đbn Hacer el-Askalânî, Fethu'l-Bâri bi Şerhi Sahihi Buhârî, (Thk., Abdulaziz b. Abdillah b. Baz) Mısır, 1959, V, 359. 25Đbn Hacer, a.g.e., V, 359; H. Đ. Hasan, Tarihu’l Đslam, I, 45-46. 26M. Hamdullah, Đslâm Peygamberi,(Terc. Prof. Dr. Salih Tuğ) (2 c) Đstanbul, 1990, II, 884. 27 Şevkânî, Fethu’l Kâdîr, Beyrut, 1990, I, 144; Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XIII, 114-121. 28 Muhammed b. Đsmail el-Buhârî (256/869) Sahihu’l Buhârî (8 c), Đstanbul, 1979, 3366; Müslim; 520. Ahmed, Müsned; V, 160,166. 29 H.Đ. Hasan, Tarihu’l Đslam, I, 62. 30 Kureyş, 106/2-3. 31 A. Köksal, Đslâm Tarihi, Mekke Devri, Đstanbul, 1981, III, 88.

Page 15: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

15

Mekke'nin coğrafi açıdan bulunduğu özel konumu, etrafındaki devletlerin

dikkatini çok eski devirlerde bile üzerine çekmekte idi. Beytullah'ın bulunduğu yer

olması sebebiyle de büyük bir saygınlığı vardı. Mekke, birçok teşebbüslere rağmen

yabancı güçler tarafından işgal edilememiş ve tarihi boyunca bağımsızlığını

korumuştu. Rivayetlere göre, Yemen melikleri olan Tubba'lar ve hatta Farslar bile

Hac maksadıyla Mekke'yi ziyaret etmekte idiler. Abdulmuttalib'in Zemzem

kuyusunu kazdığı vakit çıkardığı altından mamul geyik heykeli buna delil olarak

gösterilmektedir.32 Arapların geleneksel rivayetlerine göre, Đskender Mekke'ye gelip

Kâbe'yi ziyaret etmişti. 33

Resulullah'ın, risaletle görevlendirilmesinden sonraki on üç sene boyunca

Mekke'deki cahilî yaşantıda ve siyasî ilişkilerde pek bir değişiklik olmamıştı.

Hicretin sekizinci yılında Resulullah (s.a.s.)'a boyun eğen Mekke, bu tarihten sonra

yeni bir dönemi yaşamaya başladı. Allah Teâlâ'nın mübarek kıldığı, Đslâm dininin

merkezi olan bu belde, şirkten, putperestlikten ve bütün diğer hurafelerden

arındırılmış yeni bir hayata kavuştu.34

Mekke'nin birçok ismi vardır: Mekke, Bekke, Ümmü Rahm, Küveysâ,

Beşâşe, Hatime (kendisini hafife alanları kırıp döken), Ümmü'l-Kurâ. Nitekim

Cenâb-ı Hak, "Ümmü'l-Kura'yı ve onun etrafındakileri inzâr edesin..." (Şûrâ, 42/7)

buyurmuştur. Mekke, bütün beldelerin kökü olduğu ve yeryüzü onun altından

yayıldığı için Ümmü'l-Kurâ (Beldelerin anası) diye adlandırılmıştır. Bütün bu tarihi

ve dini özelliklerinden dolayı Mekke, yeryüzünün dörtbir köşesinden gelenler

tarafından ziyaret edilegelmiştir.35

32 Đbn-i Haldun, Mukaddime, Terc. Z.K. Uğan, Đstanbul, 1988, II, 243. 33 Hamidullah, Đslâm Peygamberi, II, 834; Ebû Hanife Ahmed b.Davûd ed-Dineverî, Ahbaru't-Tıval, (Neşreden Ömer Faruk Taba) Kahire, 1985, s. 325. 196, 33-34. 34 A. Köksal, Đslâm Tarihi, III, 88. 35 Râzî, Tefsir, VI, 488-489.

Page 16: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

16

1.1.1.2. MEDYEN

Mısır ile Filistin arasında bulunan, tarihte Hz. Şuayb’ın peygamber olarak

gönderildiği şehrin adıdır.

Medyen, Şuayb (a.s)'ın memleketidir.36 Hz. Şuayb da Araplara gelen

peygamberlerdendir. Medyen toprakları, Hicaz'ın kuzeybatısında, oradan

Kızıldeniz'in doğu sahiline, Maan kenti yakınlarında şimdiki Ürdün’ün doğusuna,37

Akâbe Körfezi'ne ve Sina Yarımadası'nın bir bölümüne kadar uzanan bölgelerde yer

alır.38 Bugün Ürdün'ün batısında, Akabe taraflarında Medyen diye anılan bir kent

harabesi vardır. Medyenlilerin yurdunun burası olması kuvvetli bir ihtimaldir 39

Medyen halkı Yahudi ve Hristiyanların kutsal kitaplarında "Mudyâniler"

(midianites) diye geçer. Bu ad, Kuzey batı Arabistan'da Akabe körfezinin doğu

kıyılarına uzanan alan içerisinde yer alan çöl şehri sakinlerine Hz. Đbrahim'in

Keturah'dan40 olma oğlu Midian'dan geldiği söylenir. Hz. Yusuf'u yurdundan Mısır'a

giderken alıp götüren Midyâni tüccarlardır.41

Hz. Şuayb için Yahudi ve Hristiyan kutsal kitaplarında Hz. Musa'nın

kayınpederi olarak Yetro (Jethro, Revel)diye bahsedilir. 42 Kur'an-ı Kerim'de on yerde

adı geçmektedir: A'râf 85, 88, 90, 92 ve Hud 84 87, 90, 95, 177; Ankebut 36. Hz.

Şuayb’dan kardeşleri diye bahseden Kur’an burada nesep kardeşliğini

kastetmektedir.43 Şu'ayb Aleyhisselam da bu kavmin soylularındandır. Bildirildi ğine

göre nesebi: Medyen oğlu Yeşcür oğlu Mekil oğlu Şu'ayb'dir. Ve kavmine karşı

güzellikle yaptığı uyarılardan ve öğütlerden dolayı Peygamberlerin hatibi ünvanıyla

anılır.44 Aynı şekilde, Hz. Đbrahim'in (a.s.) çocuklarından biri olan Midyan'ın etkisi

altına giren tüm bölge sakinleri Benî Medyen (Medyenoğulları), bunların oturduğu

yerler de Medyen bölgesi diye anılır oldu.45

36 Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmil’l-Kur’an, VII, 403-404; Şevkânî, Fethu’l Kadîr, V, 356. 37 Đbn-i Kesîr, Tefsiru’l Kur’ani’l Âzîm, III, 352; Seyyid Kutub, Fî-Zilal, III, 10. 38 Đbnü’l Cevzî, Zadü’l Mesîr, III, 228; Seyyid Ebu'l A'la el-Mevdûdî, Tarih boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamber (3 c) (Çev. Ahmed Asrar) Pınar yay. 1992, Đstanbul, I, 447. 39 Süleyman Ateş, a.g.e. , a.y. 40 Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, 25/1. 41 Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, 37/25-28-36. 42 Kitab-ı Mukaddes, Çıkış, 2/15; 3/1. 43Taberî, Taberî Tefsiri, IV, 82-83; Râzi, Tefsir-i Kebîr Mefâtihu’l-Gayb, X, 503-504 44 Taberî, Taberî Tefsiri, II, 167; Sa'lebî, el-Arâis, Mısır, 1951, s. 164; M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, III, 114. 45 Kurtûbî, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, III, 71-72; Mevdûdi, Tefhimu’l Kur’an, II, 63-64.

Page 17: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

17

Medyende yaşayanlar büyük tüccar idiler. Onların yerleşim merkezleri,

Kızıldeniz sahilini takip eden Yemen-Mekke ve oradan Suriye ticaret yolu güzergâhı

ile Irak'tan Mısır'a giden yolun kesiştiği mevkide yer alır. Bundan dolayı da onlar

Araplar arasında iyi bilinirler. Helâk olmalarından sonra bile, Suriye ve Mısır'a giden

kervan yollarının, onların arkeolojik kalıntıları arasından geçmesi nedeniyle

hatırlanırdı.46

Medyen, Mısır yolu üzerindeki Tur dağının yanı başındadır.47 Medyen, Hz.

Đbrahim evlatlarından Medyen'in nesli olan bir kavim olup,48 merkezleri Şap Denizi49

kıyısında onun kurduğu bir şehir idi.

“Kur’an’ın Medyen halkı hakkında anlattıklarının önemini kavramak için, bu

insanların, Hz. Đbrahim’in üçüncü hanımı Katurah'tan olma oğlu Midyan'ın soyundan

geldikleri iddialarına dikkat edilmelidir. Doğrudan doğruya onun neslinden gelmemiş

oldukları halde, tümü onun soyundan olduklarını iddia etmişlerdir. Çünkü eski bir

geleneğe göre, büyük bir zata bağlı olan herkes, daha sonra yavaş yavaş onun

torunları arasında sayılmaya başlanırdı. Nitekim Hz. Đsmail'in (a.s) soyundan

gelmemesine rağmen bütün Araplara "Đsmailoğulları" denmiştir. Hz. Yakub (a.s)'ın

soyu (Đsrailoğulları) için de durum aynıdır. Aynı şekilde, Hz. Đbrahim (a.s)'in

çocuklarından biri olan Midyan'ın etkisi altına giren tüm bölge halkına Benu Medyen

(Medyenoğulları) ve onların oturduğu yerlere de, Medyen bölgesi dendi.50

Yüce Allah'tan Şuayb (a.s)'a kitap veya sahife gönderilmedi. O, Âdem, Şit,

Đdris, Nuh ve Đbrahim’e indirilen sahifeleri okudu ve onlarla tebliğde bulundu.51

Şuayb (a.s) büyük bir hatipti. insanları güzel söz ve nasihatlerle aydınlatmaya

çalıştı.52 Şuayb (a.s) aynı zamanda Musa (a.s)'ın kayınpederi idi. Kızı Safura'yı Musa

(a.s) ile evlendirmişti.53

46 Yakut b. Abdillah el-Hamevî,(626-1228) Mu'cemü'l-Büldan,(7 c ) Beyrut 1956, V, 77; Seyyid Ebu'l A'la el-Mevdûdi, Tefhimu’ Kur’an, (7 c) 1996, Đstanbul, VII, 85. 47 Seyyid Kutub, fî-Zilal, III, 10. 48 Semerkandî, Tefsiru’l Kur’ân, II, 95. 49 Bizim "Şap Denizi" dediğimizin aslı "Đsaf" denizidir. Bugün 'Kızıldeniz" adıyla anılmaktadır. "Kulzüm" şimdiki Süveyş'in yerinde kurulu bir şehirdi. Kulzüm esasen yutmak anlamına gelmektedir. Ona "Kulzüm Denizi" denilmesi, bu şehirden ve Firavun'un adamlarıyla birlikte orada suda yutulmuş olmasından dolayıdır. (Bkz. Elmalılı, Hak Dini, I, 236.) 50 Zirikli, Kâmûsû'l-A'Iâm, VI, 4244; Yakut el-Hamevî, Mu'cemü'l-Büldan, V, 77. 51 Đbn-i Asakir, Tarih, Beyrut, 1979, VI, 322. 52 Zemahserî, el-Kessâf, II, 118; Semerkandî, Tefsîru’l Kur’an, II, 95-96. 53 Đbnü'l Esîr, el-Kâmil fi t-Tarih, II, 177.

Page 18: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

18

Şuayb (a.s)'ın Peygamber olarak Medyen'e gönderilmesi ve Medyenlilerle

mücadelesi, Kur'an'da söyle bildirilir: "Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik).

Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur. Size

Rabbinizden açık bir delil geldi. Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını

eksik vermeyin, düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer

inanan (insan)lar iseniz böylesi sizin için daha iyidir! Ve her yolun başına oturup da

tehdit ederek insanları Allah yolundan çevirmeğe ve O (Allah yolu)nu eğriltmeye

çalışmayın. Düşünün siz az idiniz, O sizi çoğalttı ve bakın bozguncuların sonu nasıl

oldu! Fakat Medyen halkı Şuayb (a.s)'ın nasihatlerini dinlemediler ve kötü

hareketlerinde daha ileri gittiler.54 Bunun üzerine Yüce Allah Onlara azabını

gönderdi.55

Yüce Allah da, onlara verilen azabı, söyle haber veriyor: "O'nu yalanladılar.

Nihayet o gölge gününün azabı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün

azabı idi. Muhakkak ki, bunda bir ibret vardır. Ama yine çokları inanmazlar."56

Ayette söz konusu olan "gölge gününün azabı" hakkında, müfessirler söyle

bir açıklamada bulunuyorlar: Eykeliler57 azab isteyince, güneş yedi gün müthiş bir

sıcaklık yaydı. O sırada gökyüzünde bir bulut belirdi ve serin bir rüzgâr esti.

Eyke'liler serinlemek gayesiyle bulutun gölgesinde toplandılar.58 Birden o buluttan

bir şimşek indi ve Eyke halkı yeryüzünden silindi.59

A'râf ve Ankebût sûrelerinde Şu'ayb'(a.s) ın gönderildiği kavim, Ashab-ı

Medyen olarak nitelenmiş iken Kaf, Sâd, Şu'arâ, Hûd ve Hicr sûrelerinde ashâbu'l-

eyke olarak anılır. Şu'arâ sûresinde anlatılan Eyke halkının vasıfları, A'râf ve Hûd

sûrelerinde anlatılan Medyen halkının vasıflarına uymaktadır. Çünkü bunların temel

vasıfları olan ölçü ve tartıya hile karıştırmak, böbürlenmek ve bozgunculuk

yapmaktır.60 Şu'ayb'ın Medyenlilere: "Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların

54 Hûd, 11/ 91-93; eş-Şuarâ, 26/ 185-188. 54 el-A'raf, 7/ 85-86-87. 55 Đbn-i Kesîr, Tefsiru’l Kur’ani’l Âzîm, III, 352. 56 eş-Şuarâ, 26/189, 190. 57 Đbn-i Kesîr, Tefsiru’l Kur’ani’l Âzîm, III, 352; Mevdûdî, Tarih boyunca Tevhid Mücadelesi, I, 447; Elmalılı, Hak Dini, III, 26. 58 Kitab-ı Mukaddes’te de Medyenlilerin helakinden bahsedilmiş ve başkalarına ibret olarak sunulmuştur: “Ey Allah! Susma, durma, bu azgınlara Midyana yaptuğın gibi yap…” Mezmur, 83/1-9. 59 Nasıruddin Ebî Said Abdillah b. Ömer b. Muhammed eş-Şirazî el-Beydâvî, Envaru't-Tenzil ve Esrâru’t-Te’vîl (5 c), Beyrut, ty, II, 84. 60 Ebu’l FazlŞihabuddin es-Seyyid Mahmud Âlûsî (1270/1854), Ruhu’l Meânîfî Tefsiri’l Kura’ani’l Âzîm ve Seb’il-Mesânî, (16 c), Daru’l Fikr, Beyrut, 1987, XV, 117.

Page 19: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

19

eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozgunculuk yapmayın” dediği, yine

Şu'ayb'ın, Eykelilere: "Doğru terazi ile tartın, insanların haklarını kısmayın,

yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”61 dediği anlatılmaktadır.

Bu anlatımdan, Medyen ile Eyke'nin aynı kent olma olasılığı vardır.62

Ancak bir dizi peygamber kıssasının anlatıldığı Şu'arâ Sûresi'nde Nûh, Hûd,

Salih ve Lût kavimlerinin kardeşi olarak nitelendirilmiş iken Şu'ayb kavminin

kardeşi olarak nitelendirilmemiştir. Halbuki A'râf Sûresinde Şu'ayb, kavminin

kardeşi olarak nitelendirilir. Bunu düşünen bazı müfessirler, "Eykelilerin",

"Medyenliler"'den ayrı bir toplum olduğunu, Şu'ayb'ın iki topluma gönderilmiş bir

peygamber olduğunu ileri sürmüşlerdir.63 Ancak A'râf, Şu'arâ ve Hûd sûrelerinde

Şu'ayb'ın gönderildiği halka verdiği öğütlerin aynı olması ve buralarda anılan

halkların aynı niteliklerle anılması, bunların aynı toplum olduğu görüşünü

güçlendirir.

Đbn Kesîr şöyle diyor: "Eykeliler, Medyen halkıdır. Eyke adlı bir ağaca

taptıklarından dolayı Şu'ayb -soyca bunlardan olduğu halde- bunların kardeşi olarak

nitelendirilmemiştir. Bâtıl inanç sahibi olan toplumu ile kardeşlik bağı kesilmiştir.

Bunu anlamayan bazı insanlar, Eykelilerin Medyenlilerden ayrı bir kavim olduğunu

sanmışlardır. Oysa ikisi aynı kavimdir. Her yerde aynı vasıflarla

nitelendirilmişlerdir.64

Çıkış Kitabına göre Mûsâ, Medyen kâhini Yetro'nun kızıyla evlenmiştir.65

Müfessirlerimize göre de Şu'ayb, Hz. Musa'nın kayınbabası olan zâttır.66 ‘Sayılar’ da

da Musa'nın kayınbabası olarak Medyenli Reuel oğlu Hobab'dan söz edilir.67 Bu isim

üzerinde Arapçanın etkisi açıktır. Hobab adı, Şu'ayb şeklinde Arapçaya geçmiş

olabilir.68 Nitekim Đbn Asâkir, iyi bir soybilimcinin: “Şu'ayb, Đbrânîcede Yesro

(Yetro)dur. O da Yavbab oğlu Avfâ'nın oğludur." dediğini saptamıştır. Bu rivayette

61 A'râf, 39/85; Hûd, 52/84; Şuarâ, 47/181–183. 62 Đbn Kesîr, Tefsîr, III, 346. 63 Âlûsî, a.g.e. , VIII, 175. 64 Đbn Kesîr, Tefsîr, III, 346. 65 Çıkış, 2/15; 3/1. 66 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XIX, 417-425. 67 Sayılar, 10/29. 68 Âlûsî, Rûhu'l-Meânî,VIII, 175.

Page 20: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

20

Yesro diye geçen ismin Kitâb-ı Mukaddes'teki Yetro, Yavbab isminin de Kitâb-ı

Mukaddes'teki Hobab olduğu açıktır.69

Kitâb-ı Mukaddes'te Şu'ayb'ın veya Hobab'ın peygamberliğinden söz

edilmez, sadece ‘Medyen Kâhini’ olduğu söylenir ki bu da onun, halkı arasında

saygın bir din adamı olduğunu gösterir. Kavminin onu yalanladığı belirtilmez.

Eykeliler, Şu'ayb kavmi, Resliler ve Tubba' kavmi hakkındaki hikâyeler, Hûd ve

Salih kıssaları gibi Arap kökenlidir. Sanıyoruz ki Peygamber(s.a.v.)in yetiştiği

ortamdaki Araplar arasında Hûd, Salih kıssaları gibi Eyke ve Tubba' kıssaları da

anlatılmakta idi. Kaf, ve Sâd gibi ilk Mekke devri sûrelerinde bu halkların sadece

peygamberlerini yalanlayıp helak olduklarının anımsatılması, toplumun bu kıssaları

bildiğini kanıtlar. Aksi takdirde bu kısa işaret bir şeyi anımsatmaz ve ibrete vesile

olmazdı.70

Orta boylu, buğday benizli biri olan Şuayb (a.s), hayatının sonuna doğru

gözlerini kaybetmişti, âmâ olarak yaşıyordu. Mekke'de vefat etti. Türbesinin,

Kâbe'nin batısında, Darünnedve ile Benu Semh kapısının arasında olduğu rivâyet

edilir.71

1.1.1.3. MEDAĐN

Hz. Musa’nın gösterdiği mu’cizelere karşı kendi sihirbazlarının üstün

olduğunu kanıtlamak isteyen Firavun, memleketin değişik yerlerine adamlar

göndererek sihirbazlarını toplamak istemiştir. Medain’den kasıt tellalların

gönderilmek istendiği şehirlerdir.

"Medâin", medeniyet kelimesinin aslı olan medine’nin çoğuludur ki, şehirler

demektir. Bu kelimenin iştikakında başlıca iki görüş vardır: Birincisi Medine:

Başındaki mîm harfi kelimenin aslından olmak üzere "feîle" vezninde olup aynı

kökten alınmış ve türetilmiştir.72 Đkincisi "Müdün": Belli bir yerde ikâmet etmek

mânâsınadır. Fakat kelimeleri gibi çekimi terk edilmiştir. Bu şekilde medine insan

hayatına ilişkin her türlü ihtiyacın karşılanmasını içine alan yer veya böyle bu

69 Âlûsî, a.g.e. , a.y. 70 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XIX, 417-425. 71 Taberî, Taberî Tefsiri, IV, 167; Đbn-i Kuteybe, Kitabü'l-Maârif, Beyrut, 1970, s. 19; Ibn Asakîr, Tarih, VI, 322. 72 Râzî, Tefsir, X, 544.

Page 21: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

21

özellikteki bir yerde ikâmet eden sosyal topluluk kavramıyla büyük şehirlere isim

olmuştur. Üçüncüsü “Medyûne”: Başındaki "mîm" harfi zâit ve "yâ" harfi asıl olmak

üzere kökünden alınmış olup, "ma'îşet" gibi "mef'ile" vezninde veya medyûnenin

muhaffefi olmakla aslında "mef'ûle" veznindedir. Medain ise mülk ve taat, ceza ve

siyaset mânâsına olduğundan bu şekilde medîne, mülk ve taat yeri, memleket veya

inzibat, siyaset altında, memlûke anlamıyla büyük şehirlere isim olmuş olur.73 Birinci

takdirde çoğulu hemze ile ikinci takdirde ise ‘yâ’ gibi olması lazım gelir. Hâlbuki

kırâatlerin hepsinde hemze ile varit olmuş ve öyle okunmuştur. Demek ki, tercih

edilen birinci görüştür.74

Medain diye ayette geçen yer Medine’ye 347 km uzaklıkta75 Hicr vadisinin

bulunduğu bölgedeki şehirlere76 verilen isimdir. Lut Kavminin oturduğu bu bölge, en

büyüğü Sedum olan dört yahut yedi şehirden oluşmaktaydı.77 Nitekim ayette şöyle

geçmektedir: “Şehir halkı sevinerek geldiler.”78

Kur’an’da geçen “Dediler ki: Onu da kardeşini de beklet; şehirlere/Medain,

toplayıcılar (memurlar) yolla. Bütün bilgili sihirbazları sana getirsinler.”79ayetinde de

Firavun’a bağlı şehirler kastedilmektedir.80 Burada (medâin)'den murad, Mısır'ın

Saîd şehirleri idi. 81 Sihirbazların büyükleri ve en mahirleri, Saîd/Çöl deltası,

içlerinde idi. Buralarda yetmiş kadar usta sihirbaz toplanmıştı.82

73 Râzî, a.g.e, X, 545. 74Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, III, 265. 75 Elmalılı, a.g.e. , a.y. 76 Taberî, Taberî Tefsiri, IV, 94. 77 Ali Akpınar, Kur’an Coğrafyası, fecr yay. 2002, Ankara, s. 160. 78 Hicr, 15/67. 79 A’raf, 7/111. 80 Semerkandî, Tefsîru’l Kur’an, III, 211. 81 Râzî, Tefsir, X, 545. 82 Zemahşerî, el-Keşşaf, II, 135.

Page 22: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

22

1.1.1.4. BELDETUN TAYYĐBETUN

Yüce Allah’ın Sebe ülkesine bahşettiği nimetleri sıralarken işaret ettiği

‘Güzel bir şehir’ diye tavsif ettiği Sebe ülkesinin bir şehri.

Kur’an’da bir sürenin adı olarak da geçen Beled (Belde) sınırları belirlenmiş

olan yer, yerleşim yeri, vatan anlamlarında bir kelimedir. Birkaç ayette83 Mekke için

kullanılmıştır. Çoğulu ‘bilad‘ veya ‘büldan’ gelir. Aynı anlama gelen ve sadedinde

olduğumuz maddede de Sebe Kavmi’nin güzel şehri için kullanılmıştır.84

Kur’an-ı Kerimde “Yemin olsun, Sebe' için kendi meskenlerinde bir ibret

vardı. Sağ ve soldan iki bahçe. Rabbinizin rızkından yiyin de O'na şükredin. Tertemiz

bir belde/Beldetün Tayyibetün, ve affeden bir Rab...’’85 Şeklinde bahsedildiği üzere,

güzel bir ülke olarak tarif edilen bu yerin Mekke olduğunu söyleyenler olmuştur.

Hamevî, burası Ubade bin Samit’in feth ettiği belde olan Cebele’deki Şam denizine

yakın bir Sahil kentidir.86 Diğer bazı tefsir bilginlerine göre de bu ‘memleketten’

Yemen'in San'a şehri kastedilmektedir.87

Ayrı bir ilim dalı olarak veya ayrı bir uğraş gerektiren ‘cifir’ ilmi

hesaplayıcıları ‘Beldetün Tayyibetun’ cümlesinin Arapça yazılışından yola çıkarak

bu ayetin Đstanbul’un fethedileceğine dair işaretler barındırdığına hükmetmişler.

0"Ne güzel bir belde" diye çevirdiğimiz "beldetün tayyibetün" cümlesinin

lafızları ebcet hesabıyla Đstanbul'un fethedildiği hicrî 857 tarihine denk

düşmektedir.88 Böyle bir mu’cize, tamamı mu’cize olan Kur’andan beri tutulamaz

lakin bu ayetin asli anlamı Sebe ülkesindeki güzelliklere işaret etmektedir. Buradan

da sadece tek şehrin güzel olduğu anlamı çıkarılamaz, bütün Sebe ülkesinin bir bahçe

gibi olduğu anlamı çıkarılabilir.89 Đnsan nereye otursa sağında bir bahçe, solunda bir

bahçe görebilirdi. Yani bu belde öyle bir beldedir ki orda sizin rızkınız var.90

83 Đbrahim, 14/ 35; Bakara, 2/126. 84 Đsfehânî, el-Müfredât, s, 77; Ali Akpınar, Kur’an Coğrafyası, s. 134–135. 85 Sebe, 34 /15. 86 Hamevî, Mu’cemu’l-Buldan, I, 483. 87 Şevkânî, Fethu’l Kâdir, III, 324; Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları, 2003, Đstanbul, XIII, 299-302. 88 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kâfi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, IV, 382–384. 89 Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, Ekin Yayınları, III, 198-199. 90 Zemahşerî, el-Keşşaf, III, 575.

Page 23: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

23

1.1.1.5. EYKE

Sık ve karışık orman anlamına gelen, kendilerine peygamber olarak Hz.

Şuayb’ın gönderildiği kavimdir.

Eyke, Kuar’an-ı Kerimde kendilerine gönderilen peygamberi yalanladıkları

için cezalandırıldıkları bildirilen bir kavimdir.

‘Eyke’ kelime itibariyle sık ve birbirine karışmış ağaç,91 yumuşak ağaç

bitiren bataklık, ‘sık ormanlık alan’ veya ağaçlı vadi anlamlarına gelir.92

Sadedinde olduğumuz ‘Eyke’ için bu tariflerin yapılmasında isabet payı

yüksektir. Zira Hz. Şuayb’ın kendilerine Peygamber olarak gönderildiği Eyke,

sarmaşık şeklinde büyümüş bir ağaçlık (mıntıka)tan ibaretti. Medyen’e yakın, deniz

kenarında, Tebuk’un kuzeyinde, Ürdün nehrinin doğu yakasında bir bölgenin adı

olan bu şehir Leyke diye de isimlendirilmiştir.93 Taberî’ye göre, Eyke yerleşim

merkezinin adı, Leyke ise genel olarak bu bölgenin adıdır.94 Nitekim ilk Mushaflarda

Şuara suresinin 176. ayetinde ‘leyke’ şeklinde; Kaf suresinin 24. ayetinde de ‘el-

Eyke şeklinde yazıldığı Kaynaklarımızda geçmektedir.95

Eyke halkından maksat, Hz.Şuayb'ın kavmidir.96 Ayet-i Kerime bu kavmin,

zalimler olduğunu beyan etmektedir. Bunların zulümleri, Allaha ortak koşmaları, yol

kesmeleri, ölçü ve tartıyı eksik yapma gibi fiillerdi. Allah teâla bu kavmi de çığlıkla,

zelzele ile ve üzerlerini siyah bir bulutun kaplaması ile cezalandırmıştı.97

Bu kavim Lût kavmine yakın bir yerde yaşıyordu.98 Bu sebeple kaynaklarda,

Lût kavminin ve Eyke halkının geride bıraktıkları harabeler hâlâ işlek bir yol

üzerinde bulunmaktadır." Deniliyor.99

91 Taberî, Taberi Tefsiri, V, 167. 92Suyûtî, Tefsîru’l Celaleyn, s.158; Esed Muhammed, Kur’an Mesajı, işaret yay. 1999, Đstanbul, s. 568; Đbrahim Mustafa, el-Mu’cemu’l Vasit, Çağrı yay. 1992, Đstanbul, ’Eyke’ Maddesi, s. 166. 93 Kurtûbî, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, X, 71-72 94Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, MEB yay. Ankara 1987, II,457. 95 Ali Akpınar, Kur’an Coğrafyası, s. 147. 96 Bkz. Hz. Şuayb’ın Peygamber olarak gönderildiği Eyke ve Medyen’in karşılaştırması için ‘Medyen maddesinde geniş açıklama yapılmıştır. 97 Taberî, Taberi Tefsiri, VII, 528-529. 98 Đbn-i Kesîr, Tefsir-i Kebir, I, 194. 99 Taberî, Taberi Tefsiri, VII, 530.

Page 24: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

24

Taberî’nin Katâde'ye dayandırdığı bir rivayete göre Ashab-ı Ress ile Ashab-ı

Eyke, Allahın, kendilerine bir peygamber gönderdiği iki ayrı kavimdir. Allah bu

kavimlerden her birini belli bir azap ile helak etmiştir.100

Suyûtî, ‘Eyke peygamberimizin gazveye çıktığı Tebuk’tur.’ Demiştir. Zira

Eyke ile Medyen’in birbirlerine komşu oldukları ayetlerden de anlaşılmaktadır. 101

Bu gün itibariyle Medyen’e en yakın eski yerleşim yeri olarak Tebuk vardır.102

Eyke’lilere Peygamber olarak Hz. Şuayb gönderilmiştir. Hz. Şuayb’ın onları

Allah’tan korkmaya, O’na itaat etmeye, ölçü ve tartıda dürüst davranmaya,

bozgunluk çıkarmamaya davet etmesine karşılık onlar peygamberlerini

yalanlamışlardır. Bunun üzerine yedi günlük şiddetli sıcaklık ve ardında Allah, bir

bulut göndermiştir. Serinlemek gayesiyle bulutun altına giren halk, bulutun verdiği

bir sıcaklıkla helak olmuşlardır.103 Kur’an onların durumlarını şöyle haber

vermektedir:

“Eyke halkı da gerçekten zalim idiler.”104

“Eshabı Eyke gönderilen Resulleri tekzib etti.”105

“Eyke halkı ve Tübba' kavmi de. Bütün bunlar peygamberleri yalanladılar da

tehdidim gerçekleşti!” 106

1.1.1.6 BABĐL

Bâbil, Eski Mezopotamya'nın en büyük ve en ünlü şehridir.

“Şeytanların Süleyman’ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydular.

Oysa Süleyman kâfir değildi, ama insanlara sihri öğreten şeytanlar kâfir olmuşlardı.

Babil'de, melek denilen Harut ve Marut'a bir şey indirilmemişti. Bu ikisi "Biz sadece

imtihan ediyoruz, sakın inkâr etme" demedikçe kimseye bir şey öğretmezlerdi.

100 Taberî, a.g.e. a.y. 101 Suyûtî, Tefsiru’l Celaleyn, s. 159. 102 Hamevî, Mu’cemu’l-Büldan, I,291. 103 Hicr, 15/78; Şuara, 26/276. 104 Hicr, 15/78. 105 Şuarâ, 26/176. 106 Kaf, 50/14.

Page 25: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

25

Hâlbuki bu ikisinden, koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Oysa

Allah’ın izni olmadıkça onlar kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek,

faydalı olmayacak şeyler öğreniyorlardı. And olsun ki, onu satın alanın ahiretten bir

nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şeyin ne kötü

olduğunu keşke bilselerdi!”107

Akkadça ‘tanrının kapısı’ anlamına gelen Babil, Đbranicide Babel/Bâvel,

Persçe’da Babiruş ve Gekçe’de Babylon şekillerinde kullanılmıştır. Babil eski bir

Sümer şehridir. Sümerlerdeki adı ‘Ka- dingir- ra’dır. Bu isim de ‘tanrının kapısı’

anlamına gelir. Bu şehir Akkadlarca tahrip edilerek şimdiki harabelerin yerine inşa

edildiği bilgisine ulaşılmıştır.108

Tevrat’a göre de Babil, Nuh tufanından sonra ilk güçlü adam olan Nemrut’un

krallığının başladığı Sümer ülkesindeki dört şehirden biridir.109 Babilin en az 2000

yıl devam ettiği bilinen tarihi ömrünün safhalarını, Ammurular (Eski Babil Krallığı.

m.ö. 1894–1595), Kssitler (1595–1174), Asur Hâkimiyeti (745–626), Keldaniler –

Yeni Babil Krallığı-(626–539), Ahameniler –Đran Hâkimiyeti-(539–332), Đskender-

Selevki(332–275) dönemleri teşkil etmektedir.110

Bağdat’ın 88 km güneyinde Hile kasabası yakınlarında, Fıratın doğu

kıyısında yer alan ve Babil, Kasr, Armam, Đbn Ali, Đsnu’l-Esved, Cümcüme,

Hümeyra ve merkez adlı yedi tepe üzerine yayılmış bulunan kalıntıların Babil’e ait

olduğu çok eskiden beri Araplar arasında biliniyordu. Bu yöreye ‘Atlalu Babil,

(Babil Harabeleri) deniliyordu.111

Son dönemlerde yapılan kazılarda şehrin tarihi seyri içinde özellikle iki

dönem göze çarpmaktadır. Biri kanunlarıyla ünlü Hammurabi ikincisi de Kitab-ı

Mukaddeste de anlatılan Keldaniler dönemi. Keldaniler devrindeki Babil bugün

yatağını değiştirerek harabelerin biraz uzağından geçen Fırat’ın iki yakasından 1000

hektarlık dikdörtgen planlı bir arazi üzerine kurulmuş dıştan ve içten çift sıralı

surlarla koruma altına alınmıştır.112

107 Bakara, 2/102. 108 Sargon Erdem, Babil maddesi,, DĐA, Đstanbul, 1991, IV, 393. 109 Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, 10/10. 110 Sargon Erdem, IV, 394. 111 Sargon Erdem, a.g.e. 112 Sargon Erdem, a.g.e.

Page 26: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

26

Hamevi: ‘Babil, Hile ve Fırat - Dicle bölgesinden Kûfenin arka bölgelerine

kadarki bölgenin adıdır. Hz. Nuh, tufandan sonra kavmiyle buraya gelip yerleşmiş ve

bu şehri kurmuştur.’ Yine Mu’cem’in sahibi, Hz. Ömer’e dayandırdığı bir habere

göre de Babilin yedi şehirden oluştuğunu rivayet etmiştir.113

Bâbil şehri, Süddiye göre "Denbâvend" diye adlandırılan bölgedeki Bâbild'ir.

Urve b. Zübeyrin Hz. Aişeden naklettiği başka bir rivayete göre âyette zikredilen

Bâbil'den maksat, Iraktaki Bâbil'dir.114 Bu da Keldanilerin hükümet merkezi olan

şehirdir. Bağdatın doksan kilometre kadar güneyinde Nemrut tarafından

yaptırılmıştır. Bu şehir, birçok hükümdarın eline geçtikten sonra harap olup

gitmiştir.115

Bâbil Eski Mezopotamya'nın en büyük ve en ünlü şehridir. Bağdat'ın

güneyinde, Fırat'ın doğu kıyısındaki yedi tepe üzerinde kalıntıları bulunan ve 2000

seneden fazla tarih sahnesinde kaldığı bilinen şehrin adına ilk defa milâttan önce

binyılın sonlarına ait Akkad vesikalarında rastlansa da kuruluşunun çok daha eski

olduğu tahmin edilmektedir. Şehir, içinde çeşitli medeniyetleri barındırmıştır.

Bunların en önemlileri, kanunlarıyla ünlü hükümdar Hammurabi'nin yetiştiği

Amumılar dönemiyle, Bâbil'e en parlak çağını yaşatan Keldâniler dönemindekilerdir.

Bâbîl'e dünyanın yedi harikasından biri sayılan ünlü asma bahçeleriyle, Büyük

Đskender'in de içinde öldüğü muhteşem sarayı kazandıran Buhtunnasır da (II.

Nebukadnezzar) bir Keldânî hükümdarıydı. Milâttan önce 598'de Kudüs'ü işgal eden

Buhtunnasr, kral olarak görevlendirdiği Tsedekiya'nın Bâbil'e vergi Ödemeyi

reddetmesi üzerine şehri 586’da ikinci defa işgal ve tahrip etmiş; Yahudilerin

tamamını Bâbil'e götürmüş ve Yahudi tarihine "Bâbil esareti" diye geçen bu olay

kırk yedi yıl sürmüştür.116 Bâbil, ne zaman yapıldığı bilinmeyen, bugün harabesi

bulunan, yaklaşık 85m. genişliğinde bir plan üzerine oturtulan 75 m. yüksekliğindeki

ünlü kulesiyle de şöhret bulmuştur.117

Bâbil'in diğer bir özelliği ise, tarihi boyunca Mezopotamya'nın astronomi,

113 Hamevî, Mu’cemu’l Büldan, I, 309–311. 114 Kurtûbî, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, I, 245-247. 115 Taberî, Taberi Tefsiri, I, 282–292. 116 Sargon, Erdem, Babil, IV, 393. 117 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu, I, 92-100.

Page 27: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

27

astroloji, kehanet ve sihir merkezi olmasıdır. Nitekim konumuz olan ayette de şehrin

bu özelliği zımnen dile getirilmektedir.118

1.1.1.7. ĐREM

Kur’an-ı Kerimde anılan bir kabile veya sütunlarıyla meşhur şehir adı.

Đrem, sözlükte iki sınır arsındaki hududu belirleyen taş anlamındadır.119

Halk arasında; Âd'ın oğlu Şeddâd120 tarafından, Cennete karşılık olarak bina

edildiğine inanılan, bağ ve bahçeleriyle ünlü bir şehir olarak bilinir.121 Đrem,

Yemen’de Hadramevt ile Sana arasında yer alan Ahkâf çölünün kumlarıyla örtülmüş

Ad Kavminin efsanevi başkenti olarak bilinir.122

"Đrem"in bir kabile veya kavim olduğunu söyleyenler çoktur.123

Mu'cem sahibi Yakut el-Hamevî, "Đrem"in, Eyle ile Benî Đsrâil çölü arasındaki

Cüz'am diyarında, Hısmey Dağlarından yüksek bir dağın adı olduğunu; badiye

halkının, burada bağlar ve çam ağaçları bulunduğuna inandıklarını zikreder.124

‘Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine? Sütunların sahibi Đrem'e.’125

Đrem sözcüğü bu ayette Ad Kavmine mensup olanlara isim olmuştur. ‘Đrem

ismi, kavmin anne veya babalarının veyahut bulundukları bölge, kabile adı olduğu

için Ad Kavmine mensup olanlara isim olmuştur.’ denilmiştir.126

Bunun bir belde adı olduğunu söyleyenler, bu beldenin; Dımaşk, Đskenderiye,

Şeddâd'ın yaptırdığı şehir; Yemen'de bir kasaba, Irak'ta bir kasaba ya da Şam'da bir

kasaba olabileceği ihtimali üzerinde dururlar ki, çoğu zaman görüşleri farklıdır.127

Zemahşeriye göre Đrem, Đskenderiye kentidir.128 Bunun yanında ulemanın

118 Daha geniş bilgi için bkz. Ömer Faruk Harman, "Buhtunnasr", DĐA, Đstanbul, 1991, VI, 380–381; Sargon Erdem, "Bâbil", IV, 392-395. 119 Đbnu’l Manzûr, Lisanu’l Arab, ‘Đrem’ maddesi, 524; Hamevî, Mu’cemu’l-Büldan, I,155. 120 Râzî, Tefsir-i Kebîr, XXIII, 122-123. 121 Semerkandî, Tefsiru’l Kur’an, II, 123. 122 Bahattin Dartma, Kur’an ve Arkeoloji, (Yayımlanmamış, Doçentlik Tezi)2006, Van, s. 25. 123 Bkz. a.g.e. a.y. 124 Yakut el-Hamevî, Mu'cem, I, 212. 125 Fecr, 89/6-7. 126 Şevkânî, Fethul Kadir, VI, 254. 127 Ebû Bekir Đbnü'l-Arabî, Ahkâmü'l-Kur'an, IV, 130; Yakut el-Hamevî, Mu'cemü'l-Büldân, I, 212; Đbn-i Kesir, Tefsîrü'l-Kur'ani'l-Azîm, VIII, 417–418. 128 Zemâhşerî, el-Keşşaf, IV, 847.

Page 28: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

28

çoğu Đrem’in Dımaşk olduğunu söylemektedirler.129 "Đrem"in bir şehir olduğunu

iddia edenlerden bazıları, Vehb b. Münebbih'ten gelen, bir rivayete dayanırlar. Şöyle

ki: Abdullah b. Kılâbe isimli biri kaybolan devesini çölde ararken; etrafı sularla

çevrili, içinde göz kamaştıran çeşitli taşlardan yapılmış binlerce köşkü olan bir şehre

rastlar. Buradan ayrılırken yanına aldığı çok kıymetli bazı eşyayı da arkadaşlarına

gösterir. Bu haber Muaviye'ye ulaşınca, bilgi almak üzere Ka'bü'l-Ahbâr'ı çağırtır.

Ka'b da bunu teferruatlı bir şekilde Muaviye'ye anlatır.130 Đslâm âlimlerinin büyük

çoğunluğu bu rivayeti reddederek, ravisini de eleştirmişlerdir. Đbn Hacer el-Askalânî,

Đbn Haldûn, Yakut el-Hamevî, Đbn Kesîr, eş-Şevkânî, Alûsî ve Đzmirli Đsmail Hakkı

gibi bilginler, bunu şiddetle reddedenler arasında sayılabilirler.131

Ad kavmi için "Zatü'l imad" (yüksek sütun sahibi) kelimesi kullanılmıştır.

Çünkü onlar yüksek binalar inşa ediyorlardı. Dünyada bu gibi binalar ilk önce onlarla

başlamıştır. Başka bir yerde Kur'an onların özelliklerini şöyle zikreder: "Siz her

yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı

umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz”.132 Bundan anlaşılıyor ki bu kavim, kendi

devrinde benzersiz bir milletti. Şan, şöhret ve kuvvet itibariyle onlardan üstünü

yoktu. Kur'an'ı Kerim başka bir yerde onlar hakkında şöyle buyurmuştur: "Sizi

uyarmak üzere aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir haber gelmesine

mi şaşıyorsunuz? Allah'ın sizi Nuh kavmi yerine getirdiğini ve vücutça da onlardan

üstün kıldığını hatırlayın. Kurtuluşa erebilmeniz için Allah'ın nimetlerini anın."133

Âd, Âd b. Avs b. Đrem b. Sâm b. Nuh'un soyundan gelen kabiledir. Bunun

ismi, kabilesine isim olarak verilmiştir. Nitekim Haşimoğullarına "Hâşim";

Temimoğullarına "Temîm" denilmiştir. Sonra bu kabilenin önce yaşamış olanlarına;

Âdu'l-ûlâ" (ilk Âd) denilmiştir. Allah Teâlâ da, "Âdu'I-ûlâyı (ilk Âd'ı) Allah helak

etti" (Necm, 53/50) buyurmuştur. Yine bu kabilenin sonrakilerine de, "Âdu'l-Ahire"

denilmiştir.134

129 Hamevî, Mu’cemu’l-Büldan, I, 155. 130 Đbn Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'ani'l-Azîm , I, 418; Đbnu’l Cevzî, Zâdü'l-Mesir, IX, 115. 131 Abdullah Aydemir, Tefsirde Đsrailiyyat, Ankara, 1979, s. 216–222. 132 Zemâhşerî, el-Keşşaf, IV, 847; Şuara, 26/128–129. 133 A'raf, 7/ 69. 134 Râzî, Tefsîr-i Kebîr, XXIII, 122-123; Şevkânî, Fethul Kadir, VI, 254; Đbn-i Kesîr, Tefsîr,VI, 431.

Page 29: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

29

1.1.2. KUR’AN’DA GEÇEN MUHTEL ĐF YER ĐSĐMLER Đ

1.1.2.1. MAŞ’AR Đ’L HARAM

Arafât dönüşünde akşam ile yatsının bir arada kılındığı ve vakfenin yapıldığı

yerdir.

Meş'ar; bilmek, anlamak, hissetmek anlamındaki "şuur" mastarının yer

ismidir. Hissetme, duyma, bilme yeri, hac sırasında ziyaret edilecek yerlerden her

biri. Harâm da; yasak, saygı duyulan demektir. Meş'aru'l-Harâm tamlaması, sözlükte

saygıya değer, ibadet alâmeti taşıyan yer anlamına gelir.135

Ayette geçen "Meşar-ı Haram"a Müzdelife de denir.136 Müzdelife'nin adı

yanında, Meş'aru'l-Harâm, Müzdelife'de bulunan ve ‘Cebel-i Kuzâh’ da denilen,

üzerinde "mikade" adlı silindir biçiminde bir taş olan tepenin de adıdır.137

Meş'aru'l-Haram, Arafât dönüşünde akşam ile yatsının bir arada kılındığı ve

vakfenin yapıldığı yerdir.138 Mina ile Arafat arasında Mina'ya üç mil mesafede bir

yerde bulunmaktadır. Aslında burası, iki Müzdelife dağı arasında kalan yer olup,

Arafât geçidinden başlar ve Muhassır'da son bulur.139 Arafât geçidi buna dahil

değildir.140 Burası, Arafat'tan Müzdelife'ye doğru gidilirken Arafat'ın iki geçidinden

geçtikten sonra Muhassır vadisine kadar olan kısmın adıdır.141 Önceleri burada

odunlarla ocaklar, Halife Harun Reşid zamanında büyük mumlar, sonraları da büyük

kandiller yakılırdı. Daha sonra bu kısım üzerine bina yapılmıştır.142

Müzdelife ve orada bulunan Meş'aru'l-Harâm Hac menâsikinin îfa edildiği

yerlerdendir. Kurban Bayramı akşamı sabahleyin şafağın sökmesiyle güneşin

doğması arasında Müzdelife'de bir an da olsa durmak (vakfe yapmak) vacip, geceyi

orada geçirmek sünnet, Meş'arul-Harâm denen Kuzah dağına gitmek ise

135 Şevkânî, Fethu’l Kadîr, I, 195; Elmalılı, Hak Dini, I, 723; Đbnu’l Cevzi, Zadu’l Mesîr, I, 212; Đzzet Derveze, et-tefsiru’l Hadis, V, 211. 136 Taberî, Tefsîr, II, 287; Râzi, Tefsir-i Kebîr, IV, 519. 137 Razi, Tefsir, IV, 517; Đbnu’l Cevzî, Zadu’l Mesîr, I, 212 ; Hamevî, Mu’cem, V, 133-134; Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l Hadis, V, 211 ; Seyyid Kutub, fî-Zilâl, I, 98. 138 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XIII, 327. 139 Taberî, Taberi Tefsiri, I, 492-494. 140 Taberî, a.g.e., II, 287. 141 Buharî, Kitâbu'l-Menâsik,508; Taberî, a.g.e., II, 287 142 Elmalılı, Hak Dini, I, 723.

Page 30: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

30

müstehaptır.143 Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: Arafat'tan sel gibi akıp inerken

Meş'ar-i Haram'da Allahı zikredin".144 Hadis-i şerifte de şöyle buyrulmuştur: ‘Kim

bizim şu sabah namazımızda hazır bulunur, biz ayrılıncaya kadar bizimle birlikte

vakfe yapar ve daha önce gece veya gündüz, Arafat vakfesini de yapmış durumda

ise, onun haccı tamam olur."145 Taberî, “ Meş'aril Haramın sınırları bu zikredilen

yerler olmasına rağmen ben, hacıların Kuzah dağı ve çevresinde vakfeye durmalarını

tercih ederim.” Zira Hz. Ali şöyle buyurmuştur:146

"Resulullah müzdelifede sabahlayınca Kuzah tepesinin üzerinde vakfeye

durdu ve Buyurdu ki: "Burası Kuzahtır ve burası vakfe yeridir. Müzdelifenin her

tarafı da vakfe yeridir.147

1.1.2.2. BEYT

Ev anlamında olmakla beraber daha çok Ka’be için kullanılan bir kelimedir.

Đnsanın geceleyin sığındığı ev, yer anlamına gelen bir kelimedir.148

Kur’an’ın pek çok ayetinde Ka’be’nin karşılığı olarak kullanılmıştır.

Bunlardan yedi ayette el-Beyt ve Beyt şeklinde, iki ayette de kelimeyi, Yüce Allah

kendi zatına izafe etmiş ve ‘Beytî’ (evim) şeklinde geçmiştir.149

Kur’an’da bu kelime, genel olarak ev, han, mescid, Ka’be, cennet evi, arı

kovanı, mağara gibi anlamlarda kullanılmıştır. Bundan başka genel olarak ev

anlamında tekil ve çoğul olarak da kullanılmıştır.150

143 Alûsî, Ruhu'l-Meânî, II, 88. 144 Bakara, 2/198. 145 Nesaî, Menâsik, 211; Tirmizî, Hacc, 57. 146 Taberî, Taberi Tefsiri, I, 492-494. 147 Ebu Davud, Menasik. bab: 65, Hadis No: 1935. 148 Đsfehanî, Müfredat, s, 211. 149 Bakara, 2/125-127-158; Alu Đmran, 3/ 96-97; Enfal, 8/ 35; Kurayş, 106/ 3. 150 Bakara, 2/125-127-158-189; Alu Đmran, 3/ 96-97; Enfal, 8/ 35; Tevbe 10/87; Meryem, 24/27-28-61; Kasas, 29/41; Kurayş, 106/ 3.

Page 31: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

31

1.1.2.3. HUNEYN

Mekke ile Tâif arasında Mekke’ye on küsur mil mesafede yer alan geniş bir

vadinin adıdır.

Rasûlüllah (s.a.v) Mekke'nin fethi için Medine'den ayrıldığı zaman, nereye

gideceğini açıklamamıştı. Havazin kabilesi, Rasûlüllah'ın kendi üzerlerine

gelebileceği endişesiyle savaş hazırlıkları yapmıştı. Müslümanlar Mekke üzerine

yürüyüp orayı fethedince, Havazin kabilesi artık sıranın kendilerine geldiğini

anladılar ve savaş hazırlıklarını tamamlayıp kendilerinin saldırmalarının daha uygun

olacağını hesapladılar. Rasûlüllah, bütün Arabistan'ı tevhid bayrağı altında

birleştirmek kararında olduğu için, Müslümanlarla müşriklerin er veya geç

çatışmaları kaçınılmazdı.151

Havazinliler; Taifli Sakifoğulları ve diğer müşrik Arap kabileleri ile ittifak

kurarak kısa bir zaman içinde yirmi bin kişilik bir ordu hazırlamışlardı.

Havazinlilerin lideri Mâlik bin Avf, bu savaşın bir ölüm kalım savaşı olduğunun

farkında idi. Askerlerinin bütün güçleriyle savaşmasını sağlamak için kabilesinin

bütün çocuklarını, kadınlarını ve mallarını birlikte getirmişti. Bu hareketiyle, bir

yenilginin onlar için top yekûn yok olma anlamı taşıyacağını herkese anlatmak

istiyordu.152

Rasûlüllah (s.a.s), müşrik kabilelerin bu ittifaklarını ve savaş hazırlıklarını

haber alır almaz derhal savaş hazırlıklarına başladı. Hazırlıkları süratle

tamamladıktan sonra 12.000 kişilik bir orduyla Mekke'den çıktı. Đslâm ordusunun

dört bini Ensardan, bini Muhacirlerden, beş bini Müslüman olan Arap kabilelerinden,

iki bini de Mekkelilerden oluşuyordu. Hatta Seksen kadar Mekkeli müşrik de onlarla

birlikte idi. Müşriklerin başlıca amacı, galibiyet halinde ganimetten pay almak ve

Müslümanların durumlarını görmekti.153

Huneyn, Mekke ile Tâif arasında154 Mekke’ye on küsur mil mesafede yer

alan, Tihame bölgesinde birçok inişli çıkışlı, dar geçitleri ve gizli yolları olan geniş

bir vadidir. 155

151 Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, III, 128-129. 152 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, VIII, 493-494. 153 Bkz. a.g.e. , a.y. 154 Taberî, Tefsir, IV, 272; Beğâvî, Meâlimu’t-Tenzîl, III, 211. 155 Hamevî, Mu’cem, II, 356; Taberî, Tefsir, II, 786.

Page 32: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

32

Đslâm ordusunun öncü süvari birliğinin kumandanı Halid b. Velid idi. Ordu

Huneyn vadisine doğru hareket etti. Halid b. Velid gururlu bir şekilde, düşmanın

pusu kurması ihtimalini hiç hesaplamaksızın düşmanın işgal ettiği tahmin edilen yere

doğru ilerledi. Fakat hiç ummadıkları bir anda müthiş bir saldırıya uğradılar.

Askerler ne yapacaklarını şaşırdılar. Bu ani ve amansız saldırı, Halid b. Velid'in

komuta ettiği Süleymoğulları atlıları arasında büyük bir bozguna yol açtı. Geriye

dönüp hızla kaçmaya başladılar. Korku ve panik bir anda asıl ordu içinde de yayıldı.

Ordu şaşkın bir vaziyette kaçışmaya başladı.156

Ebu Đshak bir rivayette diyor ki:"Kays kabilesinden bir adamın, Bera b.Azib'e

şunları sorduğunu işittim. "Siz, Huneyn savaşında Resulullah'ı bırakıp kaçtınız mı?"

Bera b. Azib de dedi ki: "Fakat Resulullah kaçmamıştı. Hevazin kabilesi atıcılıkta

maharetli insanlardı. Biz onlara hücum edince dağıldılar. Biz, ganimetlere üşüştük.

Bunun üzerine onlar bize oklarla karşılık verdiler. Ben, Resulullahm, beyaz katırı

üzerinde olduğunu gördüm. Ebu Süfyan b. el-Haris katırın yularını tutuyordu.

Resulullah da: "Ben Peygamberim bunda yalan yok. Ben Abdülmuttalib’in

torunuyum." Diyordu.157

Rasûlüllah, Yanında sadece Hz. Ali, Hz. Abbas, amcası Haris'in oğlu, Ebu

Süfyan ve iki oğlu (ki birisi ilk anda şehid olmuştur) Fazl ibn Abbas, Eymen ibn

Ubeyd (Rasûlüllah'ın azadlısı Ümmü Eymen'in oğlu) ve Üsame Đbn Zeyd'den oluşan

sekiz kişi kalmıştı. Buna rağmen büyük bir kahramanlık ve dayanaklılık örneği

göstererek yanında kalan bir avuç Müslümanla birlikte savaşa koyuldu. Hz. Abbas,

Rasûlüllah (s.a.s)'e bir zarar gelmemesi için atının dizgininden tutmuş, çevrelerini

saran düşmanı yarmaya çalışıyordu. Bu hengâmda hiçbir kurtuluş çaresi yokken

Allah size yardım ettiği gibi Huneynde Beni Kureyzayla olan savaşınızda ve daha

birçok yerde Allah size yardım etmiştir. Bunlar bir nimet olarak zikredilmekte

Peygambere teselli, orduya cesaret olsun diye.158 Ayet, Müslümanların kazandıkları

savaşların çoklukla, güçle alakalı olmayıp tamamen Allah’ın ancak yardımıyla

kazandıklarını haber verir. ‘Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve

Huneyn savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş,

156 Taberî, Tefsir, IV, 272. 157 Buhârî, Meğâzi, bab: 54. 158 Zemahşerî, el-Keşşaf, I, 259.

Page 33: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

33

fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen

size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz.’159

1.1.2.4. MESCĐD-Đ DIRAR

Müslümanlara zarar verme amacıyla Münafıklarca Medine'de inşa edilen

mescittir. Kur'an'da Mescid-i Dırâr olarak nitelenmiş ve daha sonra bu adla

anılmıştır.

Münafıklarca Medine'de inşa edilen mescittir. Müslümanlara zarar verme

amacıyla yapıldığı için Kur'an'da Mescid-i Dırâr olarak nitelenmiş ve daha sonra bu

adla anılmıştır.160

Peygamberimizin hicretinden önce "cahiliye" döneminde Hıristiyan bir rahip

olan Ebu Amir adındaki şahıs kutsal metinler hakkındaki bilgisinden dolayı meşhur

bir âlim ve dindar bir rahip olarak çok saygı görüyordu.161 Fakat âlim olması ve

zahitliği onu gerçeğe götüreceği yerde bilakis buna engel olmaktaydı. Bundan dolayı,

Đslam'ı sadece inkâr etmekle kalmayıp aynı zamanda Hz. Peygamber (s.a.v) ve O'nun

davetinin amansız düşmanı olmuştu. Zira o, Hz. Peygamber'i papazlığın "mukaddes

vazifesi"ne rakip olarak görüyordu. Kureyş'in gücünün Hz. Peygamber ve davetini

ezip yok etmeye kâfi geleceği ümidi ile Ebu Amir önceleri Hz. Peygamber'i

önemsemedi.162 Fakat Kureyş ordusunun Bedir harbinde tam bir hezimete uğradığını

gördüğü zaman artık daha fazla bu hareketi görmezlikten gelemezdi. Bundan dolayı

da Đslama karşı şiddetli bir fesat kampanyası başlattı.163

Ayrıca, bu Hıristiyan rahip, Huneyn harbine kadar meydana gelen bütün

savaşlarda, Đslam'a karşı müşriklere destek sağlamada aktif olarak faaliyette

bulunmuştu. En sonunda Arabistan'da, Đslam'ın hamlesini durdurulabilecek hiçbir

güç kalmadığını anlayınca Arabistan yarımadasını terk etti ve Medine'den

159 Tevbe, 9/25. 160 Taberî, Tefsir, II, 838; Hüseyin Algül, Mescid-i Dırar, Đsalâmda Đnanç ve Günlük Yaşayış Ansk. III, 206. 161 Đbnu’l Cevzî, Zadu’l Mesîr, III, 412; Ali Akpınar, Kur’an Coğrafyası, s. 172. 162 Mevdûdî, Tefhîm, III, 175. 163 Seyyid Kutûb, fî-Zılal, III, 217.

Page 34: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

34

yükselmekte olan "tehlike" konusunda Roma Kayser'ini uyarmaya gitti.164 Roma

Kayser'inin, Hz. Peygamber'in (s.a) Tebûk seferine mukabil Arabistan'ı istila etmek

için hazırlıklara başlaması, Ebu Amir'in gösterdiği çabaların bir sonucudur. 165 Yine

bu şahsa Allah Rasulu bizzat ‘fasık’ ismini vermiştir.166

Ebu Amir, Arabistan'a saldırması konusunda Kayser'i ikna etmeye

hazırlandığı sırada, onlarda kendilerini ayrı bir hizip olarak örgütleyebilmeleri için

emin bir toplanma yeri olarak işlev görecek bir "cami" yapma planı tasarladılar.

Çünkü bu sayede, din maskesi altında şeytanca faaliyetler yürüttüklerini kimse fark

etmeyecekti. Ayrıca, bu mescit Ebu Amir'in ajanlarının yolcu ve dilenci gibi

gözükerek hiçbir şüphe uyandırmadan kalabilecekleri bir karargâh olarak da hizmet

görecekti.167

Aslında, biri Kuba'daki Kuba Mescidi, diğeri Mescid'i Nebevi olmak üzere

Medine'de halen iki cami zaten bulunmaktaydı. Şehirde üçüncü bir camiye ihtiyaç

olmadığı gün gibi aşikârdı. Bunu münafıkların kendileri de biliyorlardı, bundan

dolayı üçüncü bir camiye ihtiyaç olduğunu göstermek üzere bir takım "nedenler"

uydurmaya başladılar. Bu maksada binaen, Hz. Peygamber'e (s.a) gittiler ve "Bu

bölgenin halkı ve bilhassa yaşlı, hasta, sakat olanlarımız için, kış mevsimi ve

yağmurlu havalarda bu iki mescidden birisine, günde beş defa gidip gelmek çok zor

olduğu için bir başka mescide ihtiyacımız vardır. Kuba Mescidi ve Mescid'i

Nebevi'den uzak bir mahallede oturan ve namazlarını cemaatle kılmak isteyen bu

kimselere yeni bir mescit yapmayı arzu ediyoruz." dediler.168

Böylece bu fitne-fesat odakları, güya temiz niyetlerinden kaynaklanan

sözkonusu istekleri neticesinde yeni bir cami yaptılar. Daha sonra Hz. Peygamber'e

gelerek "Efendimiz, yeni mescidimize gelmenizi ve açılış merasimi olarak ilk

cemaatle namazı sizin kıldırmanızı rica ediyoruz" dediler.169 Fakat Rasulullah (s.a.v)

"Şu an, Tebûk'e yapılacak sefer hazırlıklarıyla meşgulüm. Konuyu sefer dönüşünde

düşünürüm." diyerek teklifin yerine getirilmesini bir süre erteletti. Daha sonra Hz.

Peygamber Tebûk'e sefere çıkınca bu münafıklar da, haince seri faaliyetlerine

164 Kurtûbî, el-camîu li Ahkâmi’l Kur’an, III, 511. 165 Đbn-i Kesîr, Tefsir, II, 387-388. 166 Zemâhşerî, el-Keşşaf, II, 310. 167 Taberî, Tefsir, II, 838; Mevdûdî, Tefhîm, III, 175. 168 Beydâvî, Envaru-t Tenzîl, III, 431. 169 Elmalılı, Hak Dini, III, 324; Ali Akpınar, Kur’an Coğrafyası, s. 178.

Page 35: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

35

başladılar. Bu yeni mescitle kendilerini teşkilatlandırmaya ve Đslam'a karşı komplolar

düzenlemeye devam ettiler. Hararetle bekledikleri Müslümanların yenildiği ve

Romalıların onları bütünüyle imha ettikleri haberini alır-almaz Abdullah b. Ubey'i

kendilerine kral yapmayı kararlaştırdılar. Fakat Tebûk'te olanlar ise bunların bütün

umutlarını boşa çıkarmıştı.170

Daha sonra seferden dönüş esnasında, Medine'ye yakın Zi-Evan denilen

yerde “Ey Nebi! Bu mescitte asla namaza durma. Şüphesiz ki başlangıcından itibaren

takva üzere kurulan mescitte namaz kılman daha hayırlıdır. O mescitte kendilerini

maddi ve manevi kirlerden temizlemeyi seven adamlar vardır. Allah kendisini

temizleyenleri sever. Binasının temelini Allah'tan korkma ve O’nun rızasını kazanma

esası üzerine kuran mı, yoksa binasını bir uçurumun kenarına kurupta onunla

Cehennemin ateşine göçen mi daha hayırlıdır! Allah zalimler güruhunu doğru yola

sevk etmez. Yürekleri paramparça oluncaya kadar yaptıkları o mescit daima bir

şüphe kaynağı olarak kalplerinde kalacaktır. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.”171 ayetinin

inmesiyle Hazreti Peygamber şehre girmeden önce bu "mescidi" yerle bir etmek

üzere birkaç kişiyi bulunduğu mahalleye gönderdi.172 Böylece bu ‘mescidin’

Müslümanlar arasında fitne kaynağı olmasına izin verilmemiştir.

1.1.2.5 MESCĐD-Đ AKSA

Kudüs’te eski Süleyman mabedinin bulunduğu yerde inşa edilmiş olan cami.

"En uzak mescit" veya ‘münezzeh kılınmış mescit’ anlamlarına gelen.

Mescid-i Aksâ, Kudüs'te eski Süleyman mabedinin bulunduğu yerde inşa edilmiş

olan caminin adıdır.173 Mescid-i Aksâ'ya "Đliya"174 veya günahlardan temizlenme yeri

anlamında "Beyt-i Makdis" yahut "Beyt-i Mukaddes" adı da verilmiştir. Beyt-i

170 Elmalılı, Hak Dini, III, 324. 171 Tevbe, 9/107-110. 172 Zemâhşerî, el-Keşşaf, II, 230; Kadı Beydâvî, Envaru-t Tenzîl, III, 431; Mevdûdî, Tefhîm, IV, 421; Tevbe, 9/107-110. 173 Kurtûbî, El-Câmiu li Ahkâmi’l Kur’an, III, 129. 174 Đbn-i Kesîr, Tefsir, III, 324.

Page 36: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

36

Makdis, Đbranice "bethammikdaş" kelimesinden alınan ilhamla kullanılmış olup

"Mabed" anlamına gelir ve bununla Hz. Süleyman'ın mabedi kastedilir.175

Mescid-i Aksâ'ya en uzak mescit anlamında bu ismin verilmesi, Mekke'deki

Mescid-i Haram'a yaya yürüyüşü ile bir aylık mesafede bulunmasından dolayıdır.176

Mescid-i Aksadan murat Kudüs'deki "Beytü'l-Makdis"dir.177 Nitekim Đsrâ

hadisinde de "Burak'a bindim Beytü'l-Makdis'e vardım"178 diye geçmiştir. Bunun

etrafı da, Kudüs ve civarı demek olur.179 Bu tabire ilk olarak Kur'ân-ı Kerim’in

Mirac'la ilgili ayetinde şöyle yer verilir: "Kulu Muhammed'i, gece vakti,

ayetlerimizden bazılarını göstermek için El-Mescidü'l-Haram'dan, çevresini mübarek

kıldığımız el-Mescidü'l-Aksâ ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. O,

her şeyi işitir ve görür."180 Hz. Peygamber miraç gecesinde; "Burak'a bindim Beytu'l-

Makdis'e gittim"181 buyurmuştur.

Yeryüzünde Mescid-i Haram'dan sonra yapılan en eski mescitlerden birisi

Mescid-i Aksa'dır. Yapımına Davud (a.s) başlamış ve Hz. Süleyman tarafından

tamamlanmıştır.182 Mescid-i Aksâ, hicretin l6. ayına kadar Müslümanların kıblesi

idi. Hz. Peygamber (s.a.s), niyet ile ziyaretine izin verdiği üç mescit arasında

Mescid-i Aksâ da vardır.183

Hz. Ömer (r.a.) devrinde Kudüs fethedilince, oraya giden halife bir gece vakti

Beytü'l-Makdis'e girdi ve bütün gece orada namaz kıldı. Sabah olunca ezan okutarak

cemaat ile namaz kıldı. Bundan sonra Hz. Ömer (r.a.) Kâ’bu’l Ahbâr'ı çağırarak

Müslüman mescidinin nerede yapılabileceğini sordu. Kâ’b, es-Sahrâ (kaya)'ya işaret

etti ve hatta bunun kıble olmasını istedi. Hz. Ömer (r.a.) ona Đslâm kıblesinin Kâbe

olduğunu hatırlattı. Fakat Beytü'l-Makdis'in mukaddes hatırasına da bir mescit

yaptırdı ve kıblesini Kâbe tarafı olarak tespit etti. Burası daha sonra Kubbetü's-

Sahrâ'nın yeri oldu. Kubbetü's-Sahrâ depremlerden zarar görmüş ve bir çok kez tamir

175 Zerkeşî, Đ'lâmü's-Sâcid, Kahire, 1397, s. 277; Râzî, Tefsir-i Kebir, XIV,389; Elmalı, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 314; Đslâm Ansiklopedisi, ' Mescid-i Aksa", "Kudüs" mad. 412. 176 Şevkânî, Fethu’l Kadîr, III, 420. 177 Đbnu’l Cevzî, Zadu’l Mesir, V, 5; Suyûtî, Tefsîr-u Celaleyn, s. 213. 178 Müslim, el-Fiten, bab: 82, Hadis No: 2922 ; Ahmed b. Hanbel. II, 417 179 Hamevî, Mu’cem, V, 166; Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 254. 180Đsrâ, 17/1. 181 Zemâhşerî, el-Keşşaf, II, 647; Müslim, Îman, 259; Nesaî, Salât, 10.

182 Zerkeşî, Đ'lâmü's-Sâcid, s. 281, 282, 287.

183 Buhârî, Mescid-i Mekke, 1, 6; savm, 67.

Page 37: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

37

edilmiştir. Burası, dört yandan merdivenlerle çıkılan geniş bir seddin ortasında, sekiz

köşeli ve yüksek kubbeli bir bina idi. Dördü merdivenlere açılan, sekiz tane yaldızlı

tunç ve sedir ağacından kapısı vardı. Đçeride iç içe dairevi sütün sıralarına ve

mozayıklı bingilere dayanan kubbenin altında sahra (kaya) durmaktaydı. Bakır,

demir kafes ve tahtadan üç tabaka olarak inşa edilmiş bulunan yüksek kubbenin

tahtadan dış tabakası altın varak ile kaplı idi.184

Kubbetü's-Sahra'nın bulunduğu seddin üç tarafından, daha küçük üç kubbeli

yapı bulunuyordu. Bunlar Kubbetü's-Silsile, Kubbetü'l-Mirac ve çok köşeli bir yapı

olan Kubbetü'n Nebî idi. Bugün bunların şekilleri kısmen değişmiş bulunmaktadır.185

Mescid-i Aksa deyince; Đslâm kaynaklarında Halife Abdülmelik'den, Osmanlı

padişahı Kanuni Sultan Süleyman'a kadar gelip geçen pek çok halife ve padişah

tarafından inşa edilen Kubettü’s Sahra anlaşılmış. Kubbetü's-Sahrâ, mezar, türbe,

tekke, zaviye ve sebil gibi dini amaçla yapılmış yaklaşık 150 dönüm kadar bir arazi

üzerine serpilmiş binalar topluluğudur. Dar anlamda Mescid-i Aksâ deyince,

Kubbetü's-Sahra'dan uzakta olmayan ve Abdülmelik tarafından inşa edilmiş bulunan

cami kastedilir. Bu caminin yapımında Đran hükümdarı, II. Hüsrev tarafından tahrip

olunmasına kadar ayakta duran Jüstinyen tarafından inşa edilmiş bulunan, Meryem

Ana Kilisesi'nin harabelerinden çıkan malzeme kullanılmıştır. Özetle, Kubbetüs-

Sahrâ'nın bir ziyaret yeri olmasına karşılık, Mescid-i Aksa, bunun bir ibadethanesini

teşkil eder. 186

Kaynaklar, Mescid-i Aksâ'nın, Süleyman Ma'bedi olduğunu söylüyorlarsa da

Peygamber(s.a.v.)in döneminde Süleyman Ma'bedi, bir harabeden ibaretti, adı da

Mescid-i Aksa değildi. Zaten Đsrâ Sûresi'nin 7. âyeti de Mescid'in düşman tarafından

harâbedildiğini belirtmektedir. Gerçi âyette Süleyman Ma'bedi, mescid olarak

adlandırılıyor ama Mescid-i Aksa şeklinde özel bir unvanla anılmamaktadır. Kur'ân

'da mescid, ma'bed anlamında kullanılmıştır. Bu bakımdan Süleyman Ma'bedi de

elbette mescittir. Fakat bu Ma'bed'in, Hz. Peygamber'in yürütüldüğü Mescid-i Aksa

olduğuna dair Kur'ânî bir kanıt yoktur.187

184 Ömer Faruk Harman, Mescid-i Aksa, Günlük Yaşayış Ansk., ĐFAV yay. 1997, Đstanbul, III, 205. 185 Bkz. a.g.e. , a.y. 186 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, III, 402-405. 187 Süleyman Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, Đstanbul, 1991, IV, 412.

Page 38: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

38

Hz. Ömer döneminde Süleyman Ma'bedinin yerine yapılan mescide, Mescid-i

Aksa adı verilmiştir. Bu durumda Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Aksa

olmadığına188 göre Đsrâ Sûresi'nin bu ilk âyetinde sözü edilen Mescid-i Aksâ'nın,

Süleyman Ma'bedi 'nden ayrı bir mescid olması gerekir.189

Alfred Guillaume, bir araştırma yazısında Mescid-i Aksâ'nın yeri hakkında

iki kaynaktaki rivayete dikkat çekmektedir. Bu kaynaklardan biri Vâkıdî'nin

Mağâzîsi, diğeri de Ebû'l-Velîd Ahmed ibn Muhammed el-Ezrakî (ö. 212, 217 veya

219)nin, Ahbâru Mekke adıyla basılan kolleksiyonudur.190

Vâkıdî (130-201), Hz. Peygamber'in, Zî'1-Ka'de'nin son beş gününde,

Perşembe günü Ci'râne'ye gelip orada on üç gece kaldıktan sonra, karşı yakada

bulunan Mescid-i Aksâ'ya geçip orada ihrama girdiğini, Resullah'ın namazgâhının

Ci'râne'deki Mescid-i Aksa olduğunu; Mescid-i Ednâ(Yakın Mescid) adını taşıyan

Mescidi ise Kureyşli bir adamın yaptığını; Resulullah'ın, Ci'râne Vâdîsini ihrâmsız

geçmediğini yazıyor.191

Ezrakî ise bu konuda şöyle diyor: "Mücâhid'le birlikte Ci'râne'de Vâdî'nin

arka tarafından ihrama girmiş olan Muhammed ibn Târik, Hz. Peygamber'in de

buradan ihrama girdiğini söylemiş ve demiştir ki: 'Ben Ci'râne'de birlikte ihrama

girdiğim Mücâhid bana dedi ki: Mescid-i Aksa, Vâdî'nin öte yakasında,

Peygamber'in namaz kıldığı yerdir. Bu Mescid-i Ednâ(Yakın Mescid) ise Kureyşli

bir adamın bir duvar çevirerek yaptığı namazgâhtır.192

Öte yandan Muhammed Hamîdullah, âyette geçen, "en uzak mescid"

anlamına gelen Mescid-i Aksâ'nın Kudüs'teki mescid olamayacağını, bunun "semavî

bir mescid" olması gerektiğini savunan görüşü tercih eder. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de

Filistin'den "en yakın yer" diye söz edilmektedir.193

Her ne kadar eski tefsirlerde Mescid-i Aksa, Mirac ile ilgili görülmüş hatta

onunla, gökteki bir yerin kastedildiği öne sürülmüşse de,194 Müfessirlerin tamamına

yakını195 bunun Kudüs'teki Süleyman mabedi olduğunda müttefiktirler.196

188 Şevkânî, Fethu’l Kadir, III, 421. 189 Süleyman Ateş, Kur’an Asiklopedisi, XIII, 270. 190 Süleyman Ateş, a.g.e. , XIII, 271-272. 191 Bkz. a.g.e. , a.y. 192 Süleyman Ateş, Kur’an Asiklopedisi, XII, 270. 193 Muhammed Hamîdullah, Đslâm Peygamberi, I, 92. 194 Ömer Faruk Harman, Mescid-i Aksa, Günlük Yaşayış Ansk. III, 205. 195 Râzî, Tefsir-i Kebîr, XIV, 389.

Page 39: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

39

Tarih içinde pek çok el değiştiren Kudüs yani Đsrâ ve Mirac'ın ilk durağı olan

Mescid-i Aksâ, bugün Yahûdilerin işgali altında bulunmaktadır.197

1.1.2.6. BABE SÜCCEDEN

Kur’an’da Hz. Musa’nın kavminin şehre girerken secde ederek girmeleri

istenen kapının Tefsir edebiyatındaki adıdır.

Bab: Bir mekânın giriş kısmına verilen addır. Aslı böyle olsa da bu kelime

mecaz anlamıyla da kullanılır. Đlim erbabının konu aralarını ayırmak için ‘bab-ı

Zekât’ demeleri gibi.198

Burada, ‘Bab’ kelimesi yerine bu kelimeden önceki ‘karye’ kelimesine

değinilmesi mevzuyu daha anlaşılır kılacaktır. “(Đsrailoğullarına) Bu kasabaya girin,

orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin/babe

sücceden, (girerken) «Hıtta!» (Ya Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı

bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz,

demiştik.” 199 Ayetinde Yahudilere şehre ‘af dileyerek’ girmeleri emredilir lakin

Yahudiler mizaçları gereği emre uymaz bildikleri gibi davranırlar.

Bu olay, Đsrailoğulları, Sina Yarımadası ile Kuzey Arabistan arasında

gezindiği sırada meydana geldiği için, büyük bir ihtimalle oralarda bir şehir olması

gerekir. Bu durumda bu şehrin, Ürdün'ün doğusunda, Eriha şehrinin tam karşısında

Şittim olması muhtemeldir.200 Ve hani demiştik ki, şu beldeye, Beyt-i Makdis

mevkiine yahut Eriha201 beldesine giriniz de onun neresinde isterseniz yahut nasıl

isterseniz dilediğiniz şekilde bol bol yiyiniz.202 Ve girerken kapısından giriniz, hem

de başlarınızı eğerek, şükür secdesine kapanarak giriniz, kibir ile çalımla, azgınlık ve

serkeşlik yaparak girmeyiniz.203 Kitab-ı Mukaddes'e göre Đsrailoğulları Hz. Musa'nın

196 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, III, 402-405. 197 Seyyid Kutub, fî-Zilâl, IV, 384. 198 Isfahânî, Mufredat, s. 151. 199 Bakara, 2/58. 200 Mevdûdî, Tefhîmu’l Kur’an, I, 79. 201 Taberî, Tefsîr, I, 53; Nesefî, Nesefî Tefsiri, I, 303. 202 Komisyon, Kur’an’ın Türkçe Açıklamalı Meali, Bakara, 2/58. 203 Zemâhşerî, el-Keşşaf, I, 132; Bakara,2/58; Elmalılı, Hak Dini, I, 305.

Page 40: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

40

(a.s.) son yıllarında bu şehri fethettiler ve sefahete düştüler. Sonunda Allah onlara

veba şeklinde bir azap gönderdi ve içlerinden yirmi dört bin kişi öldü.204

Bazı rivayetlere göre burada sözü edilen kasaba Mukaddes toprak

"Kudüs"tür.205 Yüce Allah Yahudilere Mısır'dan çıktıktan sonra oraya girmelerini ve

o güne kadar orada oturan Amalikalıları kasabadan çıkarmalarını emretmişti. Fakat

Yahudiler, yüce Allah'ın bu emrine uymayarak şöyle demişlerdi: 206

"Ya Musa, orada zorba bir millet yaşıyor. Onlar çıkmadıkça biz oraya

kesinlikle girmeyiz. Eğer çıkarlarsa o zaman oraya gireriz."207

Yine Yahudiler, bu kasaba ile ilgili olarak peygamberleri Hz. Musa'ya şöyle

demişlerdi:

"Onlar orada oldukları sürece biz oraya kesinlikle girmeyiz. Sen ve Rabbin

gidin, onlarla savaşın. Biz burada kalacağız." 208

Bunun üzerine yüce Allah Yahudileri kırk yıl boyunca çölde perişan bir halde

dolaşmaya mahkûm etti. Bu dönemin sonunda yetişen yeni kuşak Nuh oğlu Yuşa

peygamberin liderliği altında bu kasabayı fethederek içeri girdiler. Fakat kasaba

kapısından içeri girerlerken Allaha saygının ve alçakgönüllülüğün belirtisi olsun diye

secdeye kapanarak "günahlarımızı bağışla, affet bizi" anlamına gelen "Hıddatan"

diyerek içeri girmeleri gerekirken, kendilerine emredilenden başka bir tarzda kapıdan

girmişler ve girerken yüce Allah'ın kendilerine emrettiğinin dışında bir söz

söylemişlerdi.209

“Kapıdan Secde Ederek Girin" Demenin Manası

Taberi ‘secde ederek girin’ lafzı üzerinde bazı görüş farklılıklarını ele alır:

‘Onun, sözüne gelince, bunda iki bahis bulunmaktadır:

1) Âyetteki "kapı" konusunda, âlimler iki görüş belirtmek üzere ihtilaf

etmişlerdir.

a) Birinci görüşe göre bu kapı, Beyt-i Makdis'de "Hıtta kapısı" diye anılan bir

kapıdır. Bu, Đbn Abbas, Dahhâk, Mücahid ve Katâde'nin görüşüdür.210

b)Bazı müfessirlere göre, bu kapı ile şehrin cihetlerinden bir cihetle, şehre

204 Kitab-ı Mukaddes, Sayılar, 25/1-9. 205 Taberî, Tefsir, I, 52. 206 Maide, 5/21. 207 Maide, 5/22. 208 Maide, 5/24. 209 Bakara, 2/59. 210 Taberî, Tefsîr, I, 52; Razî, Tefsîr, II, 24-25.

Page 41: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

41

varılan bir giriş veya ibadet için yönelinen kıble demektir.211

2) Âlimler secde ile neyin murad edildiğinde ihtilaf etmişlerdir. Buna göre

Hasan Basri, bununla bizzat yüzün yere konulduğu secdeyi kastetmiştir" demiştir. Bu

uzak bir ihtimaldir. Çünkü ayetin zahiri, secde etmeleri durumunda karyeye

girmelerinin vücubunu iktiza eder. Bu sebeple secdeyi biz zahirine hamledersek, bu

imkânsız olur.212

Âlimlerden, bu lafzı secdeden başka bir şeye hamledenler de vardır. Bunlar

da iki görüş zikretmişlerdir.

a) Said ibn Cübeyr'in Đbn Abbas'tan yaptığı rivayettir. Buna göre secdeden

maksat rükûdur. Çünkü kapı dar ve küçük idi. Oraya giren kimsenin başını eğmesi

gerekir. Bu da, uzak bir ihtimaldir; çünkü şayet kapı dar olsaydı, onlar oraya rükû

ederek girme mecburiyetinde kalırlar ve oraya girmek için bu emre muhtaç

olunmazdı.

b) Allah bununla hudû ve huşu etmelerini ve bunu da göstermelerini

kastetmiştir. Bu doğruya en yakın olan görüştür.213 Çünkü bu lafzı secdenin

hakikatine hamletmek uygun olmayınca, onu tevazuya hamletmek gerekir.214 Onlar

tevbe etmeye başladıklarında, günahlarından tevbe eden kimsenin mutlaka huşu ve

hudû içinde olması gerekir.215

Bu olay hangi zaman diliminde ve ne şekilde meydana gelmiş olursa olsun,

Kur'an-ı Kerim, Yahudilere bildikleri bir mesele vesilesi ile sesleniyor, onlara aşinası

oldukları bir olayı hatırlatıyor. Bu olayda Yahudiler yüce Allah'ın yardımı ile belirli

bir kasabaya girerler. Yüce Allah onlara bu kasabanın kapısından alçakgönüllü ve

saygılı bir şekilde geçmelerini, günahlarının affedilmesi için O'na dua etmelerini

emretmiş ve böyle davrandıkları takdirde günahlarını bağışlayacağını, aralarındaki

iyilere bunun ötesinde nimetler ve imtiyazlar bağışlayacağını vadetmişti. Fakat onlar,

alışılagelmiş. Yahudi geleneği uyarınca bütün bu emirleri çiğnemişler, tersine

çevirmişlerdir.216

211 Kurtûbî, el-Camiû li-Ahkâmi’l Kur’an, II, 109. 212 Râzî, a.g.e, a.y. 213 Kurtûbî, El-Camiû li-Ahkâmi’l Kur’an, II, 109. 214 Nesefî, Nesefî Tefsiri, I, 303. 215 Razî, Tefsîr, II, 24-25. 216 Seyyid Kutûb, fî-Zılâl, I, 56.

Page 42: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

42

Sonuç olarak denilebilir ki ‘Bab’dan kasıt, Kudüs kentinin girişidir. Şehirler

eskiden küçüktü, site devlet yapısı hâkimdi. Bu devlet veya devletçikleri savunan

surlar vardı. Doğal olarak surlarda kapılar bulunuyordu. Kur’an’da bundan dolayı

Kudüs yerine ‘Kapı’ kelimesini kullanmıştır.217

1.1.2.7. SARHAN

Firavun’un Hâman’dan yapmasını istediği yüksek kuledir.

Sarh, lugatte, müşerref tüm yüksek tepelere verilen isimdir. Türkçe’de bu

kelimeye verilen en yakın anlam ‘kule’ kelimesidir.218 Ayrıca ‘köşk’ diye meal

verenler de olmuştur.219 Kur’an’da kendisinden söz edilen Firavun’un zamanla

azgınlaşarak rab iddiasında bulunmasından sonra Allah, uyarıcı olarak Hz. Musa’yı

göndermiştir. Fıravun Hz. Musa’yı yalancılıkla itham etmiş davasını reddetmiştir.

Hatta daha ileri giderek veziri Hâmân’a ‘Musa’nın Rabbini öldürmek için bir kule

inşa etmesini bile istemişti. “ Firavun: Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir

ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla

imal et), bana bir kule yap ki Musa'nın tanrısına çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka

yalan söyleyenlerdendir, dedi.”220

Kur'an, Firavun'un gerçekten böyle bir kule inşa ettirip de onun üzerinden

Allah'ı görmeye çalışıp çalışmadığı konusunda herhangi bir açıklama getirmez.221

Sadece Firavun’un sözlerine yer verir. Đslâm bilginleri bu mevzuya ihtiyatlı

yaklaşarak gerçekten böyle bir kulenin inşa edilip edilmediği konusunda farklı

görüşler ileri sürmekteler. Râzî karşılıklı iki delili anlattıktan sonra şöyle devam

eder: "O, böyle bir şey yapmayı düşündü ama yapmadı." Veyahut da, bu ifadenin,

Firavun'un, "Sizin benden başka bir tanrınızı bilmiyorum" şeklindeki sözünün bir

devamı olmasıdır. Yani, "bir yaratıcının varlığını delil ile ispat etmeye imkân yoktur.

Çünkü yıldızların hareketten, bu âlemlerin değişmesi hususunda yeter sebeptir. O

217 Seyyid Kutub, a.g.e. , a.y. ; Bakara, 2/58. 218 Đsfahanî, Müfredat, s, 456. (Bkz. DĐB, Diyanet Vakfı, Suat Yıldırım, Ali Bulaç, Süleyman Ateş, Elmalılı, Davudoğlu mealleri.) 219Bkz. Ömer Nasûhî Bilmen, Taha, 28/38. ayet meali. 220 Kasas, 28/ 38. 221 Taberî, Tefsîr, VI, 324-325.

Page 43: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

43

yaratıcıyı histerimizle de ispat etmenin imkânı yoktur. Çünkü O'nu hissetmek, ancak

göklere yükselmekten sonra mümkün olur. Bu ise, yapılmasına imkân bulunmayan

şeylerdendir." demektedir. Đşte bu noktada Hâmân'a, "Haydi benim için, çamurun

üzerinde ateş yak da bana büyük bir kule yap" dedi. O, bu sözü alay olsun diye

söyledi. Yani, "saydığım bu şeylerin toplamıyla da, o yaratıcının varlığına dair bir

delilin olmadığı tespit edilmiş oldu" demektir. Daha sonra bu delillerin neticesini de

buna bağlayarak, "Mamafih, onu kesin yalancılardan sanıyorum" demiştir. Bu

açıklama, bunun dışında kalan açıklamalardan daha evlâ ve uygundur.222

Çağdaş Âlimlerimiz de bu görüşü paylaşır: ‘Firavun'un böyle bir şeyi

yapmadığı aşikârdır. O yalnızca halkı aldatmak kastıyla böyle söylemişti. Ayrıca

Firavun'un, Âlemlerin Rabbi olan bir varlığı gerçekten inkâr mı ettiği, yoksa sırf

inatçılık yüzünden mi böyle münkirce konuştuğu da açık değildir.’ 223 Firavun’un

sözleri küstahlıktan, eğlenmekten, ağız burun etmekten ve dalga geçip alaya

almaktan ibarettir ‘… Ey Haman, haydi, benim için çamur üzerinde ateş yak ve

tuğla imal et, bana bir kule yap ki, Musa'nın tanrısına çıkayım; Ancak sanıyorum ki,

O mutlak yalan söyleyenlerdendir.' dedi"224 Burada Firavun, gerçeği öğrenmede ve

Musa'nın ilahını bulmada kararlıymış gibi görünüyor ama aslında Musa'yla

eğleniyor, onu alaya alıyor.225

Başka bir görüşte var ki bu kulenin gerçekten yapıldığıdır.226 Taberî,

tarihinde bu olaya geniş olmamakla beraber şöyle yer verir: ‘Firavun emriyle

yapılan yüksek saray tamamlandıktan sonra, onun üzerine çıktı, bir yay getirilmesini

emrederek semaya doğru nişan aldı. Ok kana bulanmış halde ona geri geldi. Bunu

gören Firavun: Ben Musa’nın ilahını öldürdüm, dedi.’227

Hamevî, ‘Kur’an da zikri keçen Sarh, Babil yakınındaki ‘Buhtu n-Nasr

Kasrı’ denilen büyük bir yapıdır.’228 Demektedir.

222 Râzî, Tefsir-i Kebîr, XVII, 521-522. 223 Mevdûdî, Tefhîm, IV, 324; Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, IV, 223-224. 224 Kasas, 28/38. 225 Seyyid Kutub, fî Zılâl, IV, 451. 226 Semerkandî, Tefsiru’l Kur’an, IV, 231; Kurtûbî, el-Camiû li Ahkâmi’l Kur’an, XIII, 312; Đbn-i Kesîr, Tefsîr, VI, 214. 227 Zemâhşerî, el-Keşşaf, II, 252; Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, II, 573. 228 Hamevî, Mu’cem, III, 400.

Page 44: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

44

Serdedilen görüşleri mantıki bir açıyla incelediğimizde, yüksek dağın

tepesinde bulunan bir kimsenin gökyüzünü yeryüzünde iken de olduğu gibi

göreceğini bilmelerine rağmen, onlardan aklı başında olan kimselerin, kulenin

yüksekçe yapılmasıyla gökyüzüne yaklaşabileceklerini sanmaları uzak bir ihtimaldir.

Bunun böyle olduğundan şüphe eden, akıl sınırları dışına çıkmış olur. Yeryüzüne

atılan ok ve onun, kana bulanmış olarak geriye dönmesi hususundaki görüşte

böyledir.229 Çünkü aklı başında olan herkes, o ok’un gökyüzüne ulaşamayacağını bu

hususta çaba gösteren herkesin, ancak deli olabileceğini bilir. Binaenaleyh, Allah

Teâlâ'nın, Kur'ân'da naklettiği bu kıssayı, yanlış olduğu aklın bedahetiyle bilinebilen

bir manaya hazfetmek, akla ve dine uygun düşmez. Bu, Kur'an-ı tenkid etmeyi içten

içe arzu eden herkes için kapı açmak olur.230

1.1.2.8 SEYLÜ’L-ARÎM

Sebe ülkesinde inşa edilmiş olan barajın patlamasıyla oluşan sel sularına

verilen addır.

“Ne var ki onlar yüz çevirdiler; biz de üzerlerine “Seylelarimi” (Arîm selini)

gönderdik. Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı, birazcık da sedir ağacı

bulunan iki bahçeye çevirdik.”231

Metindeki "seylelarimi" ifadesinde kullanılan 'arîm' kelimesi "baraj, set"

anlamına gelen ve Güney Arapçasında kullanılan "arimen" kelimesinden

türemiştir.232 Yemen'de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan harabelerde bu kelime sık

sık bu anlamda kullanılmıştır. Mesela, Yemen'in Habeşli hükümdarı Ebrehe'nin

büyük Me'arib seddinin tamirinden sonra yazdırdığı M.S 542 ve 543 tarihli bir

kitabede bu kelime tekrar tekrar baraj (set) anlamında kullanılmıştır. O halde Seyl el-

arîm bir set yıkıldığında meydana gelen sel felaketi anlamına gelir.233 Nitekim bazı

229 Seyyid Kutub, fî-Zılâl, IV, 451. 230 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, IV, 223-224. 231 Sebe, 34/15. 232 Zamâhşerî, el-Keşşaf, III,576 ; Đsfahânî, Müfredat, s. 121; Beğâvî, Meâlîmu’t-Tenzîl, VI, 336. 233 Mevdûdî, Tefhîm, IV, 453.

Page 45: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

45

müfessirlerin kelimeye verdiği anlam sel ve yağmur suyunu alıkoyan set

şeklindedir.234

Yani "Set’in” (baraj) yıkılmasından sonra meydana gelen selden dolayı bütün

ülke harap oldu. Sebelilerin dağların arasına setler inşa ederek kazdıkları kanallar

yıkıldı ve bütün sulama sistemi bozuldu. Bunun sonucu daha önceden bir bahçe gibi

olan ülke yabani otların yetiştiği bir cangıl haline geldi ve küçük bodur ağaçların

kiraza benzer yemişi dışında yenebilecek hiçbir meyve kalmadı.235

Razî, kitabında Ayette bahsedilen Arîm'in ne olduğu hususunda şu izahları

yapar:

1) Arîm, seddin adıdır. Bu da sel sularıyla taşların bir araya gelmesi halidir.

2) Ya da Arîm, kendisinden o suyun kaynaklanmış olduğu vadinin adıdır.”

3) Bu seddin, harap olmasına sebep olan, köstebeklerdir. Çünkü Belkıs,

aralarında yollar bulunan dağlara yöneldi. Böylece de, o yolların (çıkış noktalarına)

geçitlerine setler yaptı. Derken, yağmur suları ve kaynak suları oralarda toplandı ve

âdeta bir deniz haline geliverdi. Buralara, sırayla birbirinin üzerinde olmak üzere üç

kapı yerleştirdi. Öyle ki kapılardan biri açıldıktan sonra diğeri açılıyordu. Derken

köstebekler o seddi deldiler. Böylece de o setler harab oldu. Biriken sular, onların

aleyhine bir tehdit oluşturmaya başladı.236

Keşşaf'ta da denilir ki: "Bu sed (baraj) Belkıs'ın yaptığı sedd idi ki, iki dağın

arasını taş ve zift ile kapatarak kaynak ve yağmur sularını biriktirmiş ve sulama için

gereği kadar haklar bırakmıştı." Bu barajların yıkılmasıyla da Allah onları

cezalandırmıştır.237

Kur’an-ı Kerimde bu seddin ne zaman meydana geldiğiyle alakalı bir bilgi

yoktur. Bu konuda müfessirlerimizce farklı görüşler ileri sürülmüştür. Đslami

kaynaklar genellikle Güney arabistandaki kabilelerin kuzeye göçlerini barajın

yıkılması dolayısıyla meydana geldiğini ileri sürerler. Đsfahani seddin yıkılışını

Đslam’dan dört asır önceye götürürken, Đbn-i Hişam ve Mesudi’ye göre olay

Kehlanlılar’ın Ezd kolundan Amr b. Amir’in hükümdarlığı zamanında vuku

234 Đzzet Dervaze, et-Tefsiru’l Hadis, II, 145. 235 Hamevî, Mu’cem, IV, 115; Mevdûdî, Tefhîmu’l Kur’an, IV, 517; Komisyon, Đslamda Đnanç Đbadet ve Günlük Yaşayış Ansk. IV, 112. 236 Râzî, Tefsîr-i Kebîr, V, 394. 237 Zamâhşerî, el-Keşşaf, III, 575.

Page 46: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

46

bulduğunu söylüyorlar. Yakut ise sel felaketinin Yemendeki Habeş hâkimiyeti

döneminde meydana geldiğini söylemektedir.238

Sebe, Yemen bölgesinde yaşayan bir kavmin adıdır. Âyet-i kerimede, Sebe'

kavminin kıssası zikredilmektedir. Bir kişi Peygamber efendimize gelip: "Ey Allahın

Resulü, Sebe' nedir? O bir yer midir yoksa bir kadın mıdır?" diye sormuş, Resuullah

(s.a.v.) de:"O, ne bir yer ne bir kadındır. Sebe Araplarda bir adamın ismidir. Onun on

çocuğu olmuştur. On çocuğundan altısı Yemene yerleşmiş dördü de Şam’a

yerleşmiştir. Şam'a yerleşenler: Lalı, Cüzam, Gassan ve Âmile'dir. Yemen'de

yerleşenler ise: Ezd, Eş'arî, Himyer, Muz-he, Enmar ve Kinde'dir." buyurmuştur.239

Sebeliler, çok verimli topraklara sahiptiler ve bu sayede de medeniyetlerini

oldukça geliştirme imkânı bulmuşlardı. Yüksek bir yaşam seviyesine sahip olan bu

topluluk, göz kamaştırıcı güzellikte bağ ve bahçelere sahipti. Yağmur suları, inşa

edilen su seddinde toplanmakta ve kanallar vasıtasıyla ekili araziler mükemmel bir

şekilde sulanmaktaydı. Đki dağ arasında inşa edilen bu set, meşhur ve tarihi Ma'rib

seddidir.240 Me’rib şehrinin denizden yüksekliği 1300 m. kadardır. Bu şehirde

bulunan su seddi ciddi bir mühendislik tekniğiyle inşa edilmişti. Seddin ilk

kısımlarını Mö. Yedinci asrın ortalarında Yesa’amer ile babasının inşa ettiği

kaydedilir. Tarihçiler, Şurahbil Yafur ve Ebrehe nin de bu seddi tamir ettiklerini

kaydeder. Diğer taraftan efsanevi bir kişi241 olan Lokman adındaki bir zatın bu seddi

inşa ettiğini beyan eden ilim adamları olmuştur. 242

Allah Telâla, Sebelileri çeşitli nimetlerle rızıklandırmış ve onlara

peygamberler göndermiştir. Sebeliler bu peygamberlere tabi olarak, onların

emirlerini yerine getiriyor ve kendilerine ihsan edilen nimetler için Rablerine

şükrediyorlardı. Ancak bir zaman sonra, Allah'ın dininden yüz çevirerek taşkınlıkta

bulunmaya başladılar. Allah Teâlâ da onları "Arîm" seli'ni göndererek cezalandırdı

ve Sebeliler bölük pörçük bir halde zelil olarak, etrafa dağıldılar.243

238 Hamevî, Mu’cem, V, 35. 239 Tirmizî, Tefsir,VII, 3222; Taberî, Tefsîr, IV, 421. 240 Philip Hitti, Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi, I, 87. 241 Philip Hitti, a.g.e. a.y. 242 Hamevî, Mu’cem, IV, 383. 243 Đbn Kesîr, Tefsirul-Kur'anil-Azîm, VI, 491.

Page 47: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

47

1.1.2.9. BEYTU’L-MA’MUR

Mâmur ev veya mâmur mabed anlamına gelen bu yer, Kâbe hizasında

olduğuna inanılan, meleklerin tavafgâhı olan kutsal mekândır.

Ma'mûr, bayındır, bakımlı ev. Kâbe'nin üst hizasında bulunan bir yerdir.

Diğer bir adı da "Durâh"dır.244 Beytü'l-Ma'mûr'dan Kur'an'ı Kerîm'de şöyle

bahsedilir: "Tür'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitâb'a, bayındır eve

(beytü'l-ma'mûra), yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize andolsun ki,

Rabbi'nin azabı hiç şüphesiz gelecektir".245

Müfessirler bu ayet-i kerimede sözü geçen Beytü'l-Ma'mûru genellikle,

yedinci kat semada (Zemahşerîye göre dördüncü semada)246, Kâbe'nin üst hizasında

bulunan bir ev olarak tefsir etmişlerdir.247 Onu günde yetmiş bin melek namaz

kılmak, tavaf etmek için ziyaret eder ve kıyamete kadar da bir daha geriye

dönmezler.248 Beytü'l-Ma'mûr Kâbe'nin üst hizasındadır.249

Enes b. Malik, Resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Beytül Ma'mur yedinci-göktedir. Her gün ona yetmiş bin melek girer (ve

çıkıp gittikten sonra) bir daha ona geri dönmezler. Malik b. Sa'd(r.a.) Resulullahın,

Miraca çıktığını beyan eden hadis-i şerifi rivayet etmiştir. Bu hadis-i şerifin bir

bölümünde şu ifadeler zikredilmektedir:

"Biz, yedinci kat göğe vardık. "Bu kimdir?" diye soruldu. "Cebrail'dir."

denildi. "Onunla beraber kim var?" diye soruldu. "Muhammed var." denildi. "Ona

peygamberlik verildi mi?" diye soruldu “evet” denildi. Bunun üzerine "Merhaba hoş

geldin." denildi. Ben, Đbrahim'in yanına vardım ona selam verdim. Đbrahim bana:

"Merhaba ey oğul, merhaba ey peygamber" dedi. Beytü’l Ma'mur önüme getirildi.

Ben, Cebraile onun ne olduğunu sordum. Cebrail: "Bu, Beytül Ma'murdur. Bunun

içinde her gün yetmiş bin melek namaz kılar. Onlar oradan çıktıktan sonra bir daha

244 Zemâhşerî, el-Keşşaf, II, 367. 245 Tûr, 52/1-7. 246 Zemâhşerî, el-Keşşaf, II, 367. 247 Taberî, Tefsîr, IV, 412. 248 Buhârî, Bed'ül-Hâlk, bab: 6/ Müslim, Îman, bab: 364, Hadis no: 164. 249 Đbn-i Kesîr, Muhtasar'u Tefsir-i Đbn Kesîr, Nşr. M. Ali es-Sâbûnî, Beyrut, 1401, III, 388-389; Beydâvî, Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vîl, IV, 467; Đsmail Hakkı Bursevî, Rühu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'an, IV, 123. Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VI, 4551.

Page 48: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

48

oraya dönmezler, onların oradan son çıkışları olur.250 dedi.

Hadis-i şeriften de anlaşıldığı gibi Beytü’l Ma'mur, yedinci katta ve gök

sakinlerinin Kâbesi konumundadır. Hz. Đbrahim, yeryüzündeki Kâbeyi yaptı. Yedinci

kat gökte de aynen Kabe'ye tekabül eden bu Beytü’l Ma’mur bulunmaktadır. 251

Beytü’l Ma'murun gökte bir mabed olduğu görüşü, Hz. Ali'den, Abdullah b.

Abbas'tan, Đkrime'den, Mücahid'den, Katade'den ve Đbn-i Zeyd'den nakledilmiştir.252

Bazı müfessirler Beytü'l-Ma'mûru Kâbe olarak tefsir ederler.253 Delil olarak

da şöyle bir yorum yaparlar: Çünkü bir yerin bakımlı ve ma'mûr oluşu, meskûn

olması, ziyaretçilerinin çok olması ve güzel bakılması ile olur. Kâbe'nin ma'mûr

oluşu ise her sene binlerce hacının ziyareti iledir. "Allah onu her sene binlerce kişi ile

ma'mûr kılar, eğer insanlar ondan eksik olursa melâike ile doldurur denilmiştir".254

Müfessirler, Beytü'l-Ma'mûru, tasavvufî bir anlatımla "müminin kalbi" olarak

da tefsir edip; bayındır ve bakımlı oluşunu marifet ve ihlâsla da açıklarlar.255

250 Buhârî, Kitabu’l Halk, bab: 6; Müslim, Kitabu’l Îman, bab: 364, Hadis no: 164 251 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, I53. 252 Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 143; Taberî, Tefsîr, VIII, 7-10. 253Beydâvî, Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vîl, IV, 467; Đ.H. Bursevî, Rühu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'an, IV,123; Elmalılı, Hak Dini, VI, 451. 254 Elmalılı, a.g.e. a.y. 255Beydâvî, Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vîl, IV,123; Bursevî, Rühu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'an, IV,123; M. Hamdi Yazır, a.g.e. VI, 451.

Page 49: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

49

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

2. KUR’AN’DA GEÇEN DA Ğ, DENĐZ VE NEHĐR ĐSĐMLER Đ

Kur’an’da anlatılan olayların mübhemlikten uzak olması için hiç şüphesiz

bahsedilen olayın cereyan ettiği yerin adının verilmesi elzemdir. Bu tarz bir anlatım,

kıssayı hikaye olmaktan çıkardığı gibi tarihi olaylara ışık tuttuğu için, Kur’an’ın

Allah kelamı olamısının da delili kabul edilir.

Bu bölümde Kur’an’da vurgulanarak anlatılan, Peygamberlerin hayatında

mühim bir yer kaplayan yerleri işlemeye çalıştık. Doğrusu bu, anlatılan sair yerlerin

ehemmiyetsiz olduğunu göstermez. Lakin bir tezin sınırları içine bütün dağ, deniz ve

nehir ismlerini sığdırmak mümkün olmadığı için ‘Beyne Seddeyn’, ‘Sahra’,

Sadafeyn’, Sebate Ebhur’, ‘Bahr’, ‘Mecmael Bahreyn’,’Sahil’ gibi ele alınabilecek

yerleri işlemedik. Ele aldığımız konuları mümkün mertebe kıssalarıyla beraber

işlemeye çalıştık.

Page 50: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

50

2.1. KUR’AN’DA GEÇEN DAĞ ĐSĐMLER Đ

2.1.1. SAFA-MERVE

Hac menasiklerinden olan Sa’y’in, aralarında yapıldığı iki tepenin adıdır.

Safa, Mekke'de, Beytullah'ın yanında bulunan küçük bir tepe. Hemen

karşısında Merve tepesi bulunmakta olup, bunlar arasında sa'yetmek haccın

menâsikindendir.256

Safa, bir şeyi, onu bulandıran şeyden arındırma, 257 düzgün taş anlamlarına

gelir.258 Safa ile Merve Mekke bölümü ile mescid arasında kalan iki dağdır.259 Safa,

Ebu Kubeys tepesinden daha yüksektir. Merve tepesi ise yine Safa tepesiyle anılan,

kırmızımsı bir renge sahip dağdır. Bu iki tepe arasındaki mesafe yaklaşık 350 m.

dir.260

Merve ise lügatte, "sert kaya" veya “parlak kaya" anlamındadır.261 Hz. Hacer,

Đbrahim (a.s) tarafından oğlu Đsmail ile birlikte Beytullah'ın bulunduğu yere

bırakıldığı zaman yanlarındaki azık ve su bittiğinde Safa tepesine çıkmış ve birilerini

görebilmek için etrafa bakınmıştı. Kimseyi göremeyen Hz. Hacer, buradan inerek

karşı taraftaki Merve tepesine çıkmış ve aynı şekilde etrafa bakınmıştı. Bir şey

göremeyince tekrar Safa tepesine geri dönen Hz. Hacer, bu gidiş gelişi yedi defa

tekrarlamıştı.262 Daha sonra, Đbrahim (a.s), Allah Teâlâ'nın bildirmesiyle haccın

menâsikini tespit ederken, bu iki tepe arasında sa'yetmeyi de katmıştır.263

Ancak, bir zaman sonra, Đbrahim (a.s)'ın dini unutulmuş ve insanlar,

kendilerine putlar edinerek onlara tapınmaya başlamışlardı.264 Safa tepesinin üzerine

Đsaf, Merve tepesinin üzerine de Nâile adlarında iki put dikilmişti.265 Đslamdan sonra

haccın ne şekilde yapılacağını amelî olarak insanlara öğreten Rasûlüllah (s.a.s) bu iki

tepe arasında sa'yetmiş ve yanındakilere de sa'yetmelerini bildirmiştir.266 Cahiliye

döneminde menat adlı putun bu tepede olması ayrıca bazı heykellerin burada 256 Taberî, Tefsîr, I, 377; Muhammed Ali Sabunî, Safvetü’t-Tefasir, I, 198-199. 257 Đsfahânî, Müfredat, s, 488. 258 Kurtûbî, el-Camiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, II, 408-409. 259 Nesefî, Nesefi Tefsiri, I, 483-484. 260 Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, V, 152. 261 Salim Öğüt, ‘Merve’ mad., Đnanç Ansk. III, 193. 262 Tirmizî, Hacc, 33, Tefsir, 14. 263 Kurtûbî, el-Camiû li-Ahkâmi’l Kur’an, I, 452. 264 Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, V, 152. 265 Taberî, Tefsir, I, 379. Nesefî, Nesefi Tefsiri, I, 483-484. 266 Mevdûdî, Tefhim, I, 87; Zemahşerî, el-Keşşaf, I, 208; Elmalılı, Hak Dini, I, 324.

Page 51: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

51

bulunması Müslümanları burada sa’y yapıp-yapmama konusunda tereddüde sevk

etmişti.267 Konu Hz. Peygambere açılınca bu ayet nazil oldu.268

‘Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah'ın koyduğu nişanlardandır. Her kim

Beytullah'ı ziyaret eder veya umre yaparsa onları tavaf etmesinde kendisine bir

günah yoktur. Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder ve

(yapılanı) hakkıyla bilir.’269

Hz. Peygamber döneminde Mekkelilerin evleri bu tepelerde de bulunurdu.270

Bazı rivayetlere göre Hz. Âdem ile Hava cennetten çıkarıldıktan sonra, Hz. Âdem

Safa, Hz. Hava’da Merve tepesine indirilmiştir.271

2.1.2. ARAFAT

Hacıların Farz olan vakfeyi yapmaları gereken bu yer, Mekke’nin doğusunda

Taif dağ yolu üzerinde küçük kum tepecikleri ve kayalarla çevrili geniş ve yassı bir

bölgedir.

Sözlükte, bilme, anlama, tefekkürle bir şeyi tanıma ve güzel koku anlamlarına

gelen Arafat sınır olarak, Müşerref dağından Urene dağına, ehl-i Malik kasrından

Arefe vadisine kadar uzanan bir alanı kaplar.272 Burada bulunan Nemire Mescidinin

güney kısmı Arafat bölgesinin dışında kalır.273

Arafat, Mekkenin Yirmi bir km doğusunda taif dağ yolu üzerinde küçük kum

tepecikleri ve kayalarla çevrili geniş ve yassı bir bölgedir.274 1368 km olan Arafat

alanı batın tarafı hariç dağlarla çevrilidir.275

Arafat’ın tamamı Hill denilen bölge içindedir. Günümüzde sınırları

belirlenmiştir Hz peygamber (s.a.v) ‘Arafatın tamamı vakfe yeridir.’ 276Buyurur.

267 Beğâvî, Meâlimu’t-Tenzîl, 412. 268 Đbnu’l Cevzî, Zadu’l Mesîr, I, 165; Đbn-i Kesîr, Tefsir, II, 139; Beydâvî, Envaru’t-Tenzîl, I, 131; Kurtûbî, el-Camiû li-Ahkâmi’l Kur’an, I, 452. 269 Bakara, 2/158. 270 Hamevî, Mu’cem, III,412. 271Hafız Đmaduddin Ebil Fida Đsmail Đbn-i Kesir, Kısasu’l Enbiya, Daru Cîl, Beyrut, 1990, s. 30. 272 Đsfahânî, Mufredat, (ARF) maddesi, s. 215; Hamevî, Mu’cem, IV,104; Abdullah Boks, DĐA, III, 261; Buhârî, Savm, 2, 251. 273 Đrfan Yücel, Menasiku’l Hacc, Diyanet vakfı yay.1988, Ankara, s. 39. 274 Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l Hadis, IV, 341. 275 Ali Akpınar, Kur’an Coğrafyası, s. 98. 276 Müslim, Hacc, 1211/23.

Page 52: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

52

Başka bir hadiste de “hacc arefedir.”277der. Vakfe zilhicce ayının 9. günü burada

yapılır.

Hz. Đbrahim ve Hz. Đsmail zamanından beri bütün hacılar, Zilhicce'nin

dokuzuncu günü Mina'dan Arafat'a giderler ve aynı günün akşamı oradan

Müzdelife'ye dönerlerdi. Fakat sonraları Kureyşliler kendi kendilerine bir kural

koydular ve: "Diğerleriyle birlikte Arafat'a gitmek bizim şerefimize leke sürer; çünkü

biz, Allah'ın evinde yaşayan halkız" dediler. Buna uygun olarak o gün, diğerleri

Arafat'a giderlerken kendileri Mina'da kalmaya başladılar.278 Daha sonra bu ayrıcalık

Kureyş'in müttefikleri ve akrabalarına da tanındı ve onlar da Arafat'a gitmemeye

başladılar.279 Bu durum Kur’an-ı Kerimde şöyle anlatılır:

‘(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizden gelecek bir lütfu (kazancı)

aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-

i Haram'da Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın. Şüphesiz siz daha

önce yanlış gidenlerden idiniz.’280

Bu ayette bu ayrıcalık hakkı ortadan kaldırılmakta, Kureyş'in bu kibri

kırılmakta ve bütün insanların Mekke'ye dönmeden önce aynı ibadetleri yapması

gerektiği bildirilmektedir. Aynı zamanda onlara, Hz. Đbrahim'in (a.s) yaptığı hac

ibadetine aykırı olan eski âdetler için bağışlanma dilemeleri söylenmektedir.281

Mekke'nin yirmi km. uzaklığında ve doğusunda bulunan bu dağ, Aynı adı

taşıyan ova içinde yaklaşık yetmiş metre kadar yükseklikte bir tepe görünümündedir.

Tepeye koyu yeşil taş yığınları hâkimdir. Arafât'a "Cebelü'r-rahme" (Rahmet Dağı)

de denir. Hac ibadetinin rükünlerinden biri olan Vakfe’nin yapıldığı yer olmasından

dolayı büyük bir önem taşımaktadır.282

Bu dağın, ismini nasıl aldığı hakkında çeşitli görüşler vardır:

Bazıları Cebrail (a.s)ın burada Allah Resulüne hac menasikini öğretmesinden

dolayı bu isim verilmiş, demişlerdir.283 Başka rivayetlere göre Hz. Âdem (a.s.) ile

eşi Hz. Havva Cennet'ten çıkarıldıktan sonra yeryüzüne indirilmiş ve bir müddet ayrı

kalıp nihayet Arafât Dağı'nda buluşmuşlardır. Buluşma anlamına gelen "Ta'arrefe"

277 Tırmizî, IV,214,Đbn-i Mace, II, 100. 278 Đbn-i Kesîr, Tefsir, II, 215. 279 Zemahşerî, el-Keşşaf, I, 236. 280 Bakara, 2/198. 281 Zemahşerî, el-Keşşaf, I, 236; Mevdûdî, Tefhîm, I, 129. 282 Buhârî, Tefsîr, bab: 34. 283 Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, II, 234.

Page 53: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

53

kelimesinden alınmış ve buraya Arafât denmiştir.284 Bu ismin ve rivayetin Hz Âdem

(a.s.) zamanından beri nesilden nesile aktarılmış olduğu ifade edilmektedir. Đsmin

nereden geldiğine dair diğer bir rivayet de hacıların Arafât dağındaki vakfeleri

sırasında Allah'ın yüceliğini, kendilerinin ihtiyaç ve kulluklarını "i'tiraf" ettiklerinden

dolayı buraya Arafât adının verildiği söylenmiştir.285 Bu konu ile ilgili diğer bir

görüş ise şöyledir: Hac ibadetinin önemli bir rüknü olan vakfeyi tamamlayanlar

manevî bir kokuya ("Arf") büründükleri için bu anlamda bu dağa Arafât adı

verilmiştir.286 Taberî, Hz. Đbrahim’e Arafat dağı gösterildikten sonra “burayı

tanıdım” anlamında, “ariftu’ demiş. Arafat ismi buradan gelmektedir.287demiştir.

Hac ibadetini yerine getirmek üzere orada bulunan Müslümanlar Teriye'den

(yani Zilhicce'nin sekizinci günü sabah namazını Mekke'de kıldıktan) sonra Mina'ya,

sonra Arefe günü sabah namazını kıldıktan sonra Arafât'a çıkarlar. Haccın

farzlarından biri olan vakfe Arefe günü zeval vaktinde başlar, nahir günü yani

bayramın birinci günü sabah namazı vaktine kadar süren zaman içinde yapılır.

Genellikle Arefe günü akşamı Arafat’tan ayrılma işlemleri başlar.288

Arafatla alakalı Efendimizden şu hadisler de nakledilmiştir: "Ben Allah'dan

umuyorum ki Arefe günü tutulan oruç, içinde bulunulan seneden önceki ve sonraki

seneye keffâret olur.289 Bu hadis şöyle yorumlanır: Eğer küçük günahlar işlemişse

yahut işleyecekse onlar afvedilir, eğer küçük günahı yoksa büyük günahları

hafifletilir, büyük günahı da yoksa derecesi yükseltilir. 290 Başka bir hadis-i şerifte de

şöyle buyrulur: "Ben şurada kurban kestim, Mina'nın her tarafı bir kurban yeridir.

Konakladığınız yerde kurban kesiniz. Ben şurada vakfe yaptım. Arafât'ın her tarafı

vakfe yeridir..." 291

284 Zemahşerî, el-Keşşaf, I,246; Đbnu’l Cevzî, Zadu’l Mesir, I, 212. 285 Beğâvî, Meâlimu’t-Tenzîl, II, 184. 286 Đsfahânî, Müfredat, s. 561; Hamevî, Mu’cem, IV, 104; Ali Akbulut, Kur’an Coğrafyası, s. 124. Elmalılı, Hak Dini, I, 365, Razi, Tefsir, IV, 513. 287 Ebu Davûd, Menasik, bab: 65/1935; Buhârî, Tefsir, bab: 35; Taberî, Tefsir, I, 492-494. 288 Mevdûdî, Tefhîm, I, 129. 289 Đbn Mâce, Siyam,40; Dârimî, Savm, 54; Ahmed Hanbel, V, 296-297. 290 Đbn-i Kesîr, Tefsir, III, 475. 291 Müslim, Hacc, 100/123.

Page 54: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

54

2.1.3. TÛR

Hz. Musa’nın üzerinde Allah(cc) ile görüştüğü dağdır.

‘And olsun Sina dağına.’292 ; ‘Tûr-i Sînâ'da da yetişen bir ağaç daha meydana

getirdik ki, bu ağaç hem yağ hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin)

verir.’293

Tûr: üzerinde ağaç, orman bulunan dağ demektir. Üzerinde ağaç olmayan

çıplak dağa da ‘cebel’ denilir. Burada Tûr’dan kasıt, Hz. Musa'nın vahiy aldığı

dağ(Sînâ Dağı)dır.294 Müfessirlerin bazılarına göre Tûr, Süryânîce dağ demektir.

Fakat âlimlerin birçoğuna göre ise Tûr, Arapça bir kelimedir, muarraba (sonradan

Arapça’ya girmiş yabancı kelime) değildir.295 Bazı âlimlerimiz muarraba olduğunu

kabul etmekle beraber başka bir yorum getirirler. ‘Tûr'un asıl mânâsı dağ

demektir.296 Ayetteki Tûr'dan maksada gelince, Allah'ın Hz. Musa'yı üzerinde

peygamberlik ile şereflendirdiği özel bir dağdır.’297

Kur'an-ı Kerîm'in muhtelif ayetlerinde geçen Tûr, Hz. Musa'nın Allah Teâlâ

ile konuşmaya mazhar olduğu dağdır.298 Tûr açık bir şekilde Kur'an-ı Kerîm'in on

ayetinde geçer. Allah'u Teâlâ, kadrini yüceltmek için Tûr (52) suresinin ilk, Tin (95)

suresinin ikinci ayetinde Tûr dağına yemin etmiştir. Ayrıca Tûr, Müminûn (23)

suresinin yirminci ayetinde "Tûr-i Seynâ", Tin suresinin ise, ikinci ayetinde "Tûr-i

Sînîn" tarzında geçmektedir.

Sînîn veya Seynâ, Tûr dağının yer aldığı bölgenin adıdır. Đbn Ebi Hatim, Đbn

Münzir, Abd Đbn Humeyd, Đbn Abbâs'tan Sînîn'in güzel anlamına geldiğini rivayet

ederler. Dahhak da buna benzer bir rivayette bulunur. Îkrime ise Sînîn'in Habeş

dilinde güzel manasında olduğunu ifade eder.299

Cemaatleri adına, Đsrailoğulları'nın işlemiş oldukları buzağıya tapma

günahından dolayı, Rablerinin önünde af dilemek ve nihayet O'na itaat etme 292 Tin, 95/2. 293 Mü’minun, 23/20. 294 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XXI, 386-389. 295 Şihâbüddin el-Hafâci, Đnâyetü'l-Kâdî ve Kifâyetu'r-Râdî, Kahire, (H. 1283), VIII, 101; Elmalılı, Hak Dini, IX, 125; Mevdûdî, Tefhîm, VII, 272. 296 Kurtûbî, el-Camiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, XIV, 202-203. 297 Mevdûdî, a.g.e. a.y. 298 Đbn-i Kesîr, Tefsir, III, 475. 299 Beğâvî, Ma'âlimüü’t-Tenzîl, Beyrut, 1987, IV, 236; Beydâvî, Envâru't-Tenzil Esrâru't-Te'vil, Kahire 1375/1955, II, 232; Muhammed Huseyn et-Tabatabaî, el-Mizân fi Tefsîri'l-Kur'an, Kum, 1987, XIX, 6.

Page 55: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

55

konusundaki sözleşmeyi yenilemek üzere Beni Đsrail'den yetmiş kişi Tur-i Sina'ya

çağrıldı.300 Đncil ve Talmud bundan bahsetmez. Fakat Đncil, bunun yerine, kavminin

üzerine fırlattığı zaman parçalanan levhaların yerine yenileri verilmek üzere, Hz.

Musa'nın (a.s) Tur-i Sina'ya davet edildiğini söylemektedir.301

Tûr dağının nerede olduğu konusunda Âlimlerimiz arasında ihtilaf çıkmış

dağın yeri konusunda tam bir görüş birliğine varılmamıştır.302 Râzî, Eyke kasabasına

yakın bir dağ adıdır. Bu dağın yakınındaki yerleşim yeri de daha Hz. Peygamber

hayatta iken fethedilmişti demiştir.303 Hamevî ise Cevherî’nin beyanına dayanarak bu

yerin Şamda304 olduğunu söylemektedir.305Mevdûdi, Kur'an-ı Kerim’de adı geçen ve

Mısır civarında bulunan bir dağdır der.306

Bu dağ, Mısırda, deniz seviyesinden yaklaşık 7359 fit yükseklikte ve çoğu

zaman bulutlarla kaplı Sina dağıdır. Dağın tepesinde, Hz. Musa'nın (a.s) kırk gün ve

geceyi geçirdiği dolayısıyla ziyaret için kutsal bir mahiyet kazanmış olan mağara

bulunur. Mağaraya yakın Müslümanların bir camisi, Hıristiyanların bir kilisesi ve

dağın eteğinde de, Bizans Đmparatoru Jüstinyen devrinde inşa edilmiş bir manastır

vardır.307

Tûr'un açık olarak zikredildiği diğer sure ve ayetler şunlardır: 2/63, 2/93,

4/154, 19/52, 20/80, 23/20, 28/29, 28/46, 52/1, 95/2.

300 A’raf, 7/155. 301 Kitab-ı Mukaddes, Çıkış: bölüm, 34. 302 Râzî, Tefsir-i Kebîr, XVI, 407-408. 303 Râzî, a.g.e. a.y. 304 Şevkânî, Fethu’l Kâdir, VII, 356. 305 Hamevî, Mu’cem, IV, 48. 306 Mevdûdî, Tefhîm, V, 489. 307 Mevdûdî, Tefhimu’l-Kur’an, II, 86.

Page 56: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

56

2.1.4. CÛDÎ

Hz. Nuh’un gemisinin tufandan sonra üzerine indiği dağdır.

Cûdi, Güneydoğu Torosların güneyinde, Türkiye-Irak sınırına 15 km.

uzaklıkta Dicle ırmağının kıyısında bulunan Cizre ilçesinin 32 km. kuzeydoğusunda

Şırnak il merkezine 17 km. mesafede yüksekliği 2114 metre olan bir dağın adıdır.308

Kur’an-ı Kerime göre Hz. Nuh’un gemisinin tufandan sonra oturduğu dağın

adıdır. “(Nihayet) «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Su çekildi;

iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti. Ve: «O zalimler topluluğunun

canı cehenneme!» denildi”.309

Geminin nereye indiği konusunda iki görüş mevcuttur. Zira Kitab-ı

Mukaddese göre gemi Ararat’a(Ağrı Dağı) inmiştir.310 Meselenin tartışmasına

girmeden Hz. Nuh (a.s)’un yaşadığı vefat ettiği bölgeyi tespit edersek, geminin

nerede indiği konusunda ipuçları verecektir.

Arkeolojik kazılarda elde edilen verilere göre Nuh (a.s) daha ziyade Dicle ile

Fırat arasında kalan Rafideyn ve Mezopotamya denilen (Şimdiki Irak) bölgenin

kuzeyinde yaşamıştır.311

Taberî, Nûh (a.s.)'ın, kavmini Đslâm'a dâvet edişi, gemiyi yapmaya başlaması

ve kavminin onunla alay edişi hakkında, Âişe (r. anhâ)'dan rivâyetle, Rasûlullah

(s.a.s.)'ın şöyle söylediğini nakletmektedir: “Nûh, kavminin arasında dokuz yüz elli

sene kalmıştı. Bu zaman zarfında onları hakka dâvet etti. Son zamanlarına doğru bir

ağaç dikti. Ağaç her taraftan çok büyüdü. Sonra onu kesip gemi yapmaya başladı.

Onun yanından geçerlerken, ona ne yaptığını soruyorlar ve onunla dalga geçerek

şöyle diyorlardı: ‘Onu yap; karada gemi yapıyorsun; bakalım nasıl yüzdüreceksin?’

Nûh (a.s.) da onlara; ‘yakında bileceksiniz!’ diyordu” Ve yine ona; "Nebîliği bırakıp

marangozluğa mı başladın?" diyerek eğleniyorlardı.312

Hz. Nuh’un kavmi inanç bakımından biraz cahilliye müşriklerine benziyordu.

Onları Allah’a inanmakla beraber şirke düşmüşlerdi. Ayetlerden anlaşıldığı kadarıyla

308 Komisyon, Đslâm’da Đnanç Đbadet ve Günlük Yaşayış Ansk. III, 453. 309 Hûd, 11/44. 310 Kitab-ı Mukaddes, Tekvin VIII/4. 311 Bahattin Dartma, Kur’an ve Arkeoluji, s.25. 312 Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, I, 180, 183.

Page 57: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

57

Allaha hatta meleklere inanıyorlardı.313 "Ulul-Azm" peygamberlerin ilki olan Nûh

(a.s.)'un, kavmini tevhide döndürmek için verdiği mücâdele, Kur'an-ı Kerim'de

uzunca zikredilmektedir. Adı, kırk üç ayrı yerde zikredilen Nûh (a.s.)'un kıssası, şu

sûrelerde mufassal olarak ele alınmıştır: A'râf, Hûd, Mü’minûn, Şuarâ, Kamer ve

kendi adıyla adlandırılmış olan Nûh sûresi. 314

“Nûh; ‘Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et’ dedi.” ; “O da;

‘Ben yenildim, bana yardım et!’ diye Rabbine yalvarmıştı” 315

Allah Teâlâ da ona, kavmini sularla helâk edeceğini, bunun için bir gemi

yapmasını bildir. “Nûh'a; ‘Senin kavminden iman etmiş olanlardan başkası

inanmayacaktır. Onların yapa geldiklerine üzülme. Nezaretimiz altında, sana

bildirdiğimiz gibi gemiyi yap. Haksızlık yapanlar için Bana başvurma. Çünkü onlar

suda boğulacaklardır’ diye Allah tarafından vahyolundu.”316

Nûh (a.s.)'ın yaptığı geminin şekli ve büyüklüğü hakkında Đbn Abbas

(r.a.)'dan şöyle bir rivâyet nakledilmektedir: "Geminin uzunluğu, Nûh'un babasının

dedesinin (yani Đdris (a.s.) zirâ'ıyla üç yüz zirâ317, eni elli zirâ'; yüksekliği otuz zirâ';

su seviyesinden yukarısı ise altı zirâ' idi. Katlara ayrılmış olan geminin üç kapısı

bulunmaktaydı. Bu kapılar üst üste açılmıştı.318

Nûh (a.s.), gemiyi inşâ ederken, tahtaları birbirine mıhlar kullanarak çakmıştı:

"Onu, tahtadan yapılmış, mıhla/çiviyle çakılmış bir gemiye bindirdik.319

Nûh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler yanından geçtikçe onunla alay

ediyorlardı. "Siz bizimle alay ederseniz, sîzin alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay

edeceğiz!" dedi. "Yakında bileceksiniz: Đnsanı rezîl eden azâb kime geliyor, sürekli

azâb kimin başına konuyor? " Nihayet buyruğumuz gelip de tandır kaynayınca (iş

ciddîleşip sular kaynamağa başlayınca, Nuh’a) dedik ki: "Her şeyden ikişer çifti ve

aleyhlerinde hüküm verdiklerimiz hâriç olmak üzere aileni ve inananları gemiye

yükle!" Zaten onunla beraber inanan pek azdı. "Haydi, gemiye binin, dedi. Gemi,

onları dağlar gibi dalga(lar) arasından geçirirken Nûh, bir kenarda duran oğluna.

313 Mevdûdî, Tefhîm, V, 213; Abdulbaki Güneş, Kur’an ve Arkeoluji, s.25. 314 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu, III, 172-173. 315 Şuarâ, 26/117-118 ; Mü'minûn, 23/26; Kamer, 54/10. 316 Hûd, 11/36-37. 317 Abdullah Aydemir, Đslami Kaynaklara Göre Peygamberler, TDV. Yay.1996, Ankara, s.48. 318 Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, I, 182. 319 Kamer, 54/13.

Page 58: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

58

"Yavrum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma!" diye seslendi. (Oğlu): 'Beni

sudan koruyacak bir dağa sığınacağım," dedi. (Nuh): "Bugün, Allah'ın emrinden

koruyacak hiçbir şey yoktur, ancak O'nun acıdığı (kurtulur)." dedi. Ve aralarına dalga

girdi, o da boğulanlardan oldu.320

Taberî'nin Resulullah (s.a.s.)'e dayandırılan bir rivâyetine göre Tûfan, altı ay

sürmüştür. Recebin ilk günlerinde başlayan Tûfan, Muharremin onuncu gününde son

bulmuş ve gemi Cûdî dağının üzerine “Karda”321 denilen yere oturmuştu. Nûh (a.s),

şükür için, herkese oruç tutmasını emretmişti.322

Đnkâr edip yeryüzünde fesad çıkaran topluluk yok edilip sular çekildikten

sonra, Allah Teâlâ peygamberine artık emniyet içerisinde gemiden inebileceğini

bildirmişti: "Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olan topluluklara bizden bir selâmet ve

bereketle gemiden in"323

Nûh (a.s), gemiden indikten sonra, Semânîn diye isimlendirilen bir yerleşim

yeri inşa etmişti. Bu yer ve Cûdî dağı, Ceziretu Đbn Ömer (Cizre)'nin yakınında

bulunmaktadır.324

Kur'an'a göre gemi, Doğu Anadolu'da (eskiden) Cezire-i Đbni Ömer olarak

anılan bölgenin Kuzey-doğusunda bulunan Musul yakınlarındaki325 Cudi Dağı'nın

üzerine oturmuştur.326 Fakat Kitab-ı Mukaddes'e göre geminin oturduğu yer Ararat

(Ağrı) dağıdır.327 Kadim tarihler de geminin oturduğu yerin Cudi Dağı olduğunu

teyid etmektedirler. Sözgelimi M.Ö. 250 yıllarında yaşamış olan Babil kentinin dini

lideri Berasus Keldanilerle ilgili tarihinde Hz. Nuh'un gemisinin Cudi Dağı üzerine

oturduğunu söylemektedir. Aristo'nun öğrencisi Abydenus ise aynı rivayeti te'yid

etmekle kalmaz, aynı zamanda kendi çağındaki birçok Iraklının geminin parçalarına

sahip olduklarını, bu parçaları batırdıkları suları da hastalara şifalı su olarak

içirdiklerini yazar.328

320 Hûd, 52/25-49 321 Abdullah Aydemir, Đslami Kaynaklara Göre Peygamberler, s. 42. 322 Taberî, a.g.e. I,190. 323 Hûd, 11/48. 324 Taberî, a.g.e. I, 189; Semerkandî, Tefsiru’l Kur’an, IV, 330; Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, IV, 359. 325Taberî, Taberi Tefsiri, IV, 492; Zemahşerî, el-Keşşaf, II, 397; Beğâvî, Meâlimu’t-Tenzîl, III, 455; Şevkânî, Fethu’l Kâdîr, IV, 364; Semerkandî, Tefsiru’l Kur’an, IV, 329; Muhammed Ali es-Sabunî, Safvetu’t-Tefâsir, 1993, Beyrut, II,16. 326 Hamevî, Mu’cem, II, 179; Mevdûdî, Tefhîm, II, 396. 327 Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, VIII/4. 328 Mevdûdî, Tefhîm, II, 397.

Page 59: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

59

Tarihi ve arkeolojik veriler geminin, kitab-ı Mukaddesin dediği gibi Ararat

(Ağrı) değil Cudi Dağına indiğini ispatlar.

1- Ararat, Asurluların Uraratu ülkesine verdikleri addır. Asur dilinde asıl

adı “Uruatri”dir. Kitab-ı Mukaddeste yanlış telafuz edilerek ‘Ararat’ şeklini almıştır.

Bu isim ilk defa MÖ: 1274 yılına ait asur kralı 1. Salmanasar’ın kayıtlarında

rastlanmaktadır. Bundan da Van gölü’nün güneydoğusundaki dağılık bölge

kastedilmektedir.

2- Ararat olarak Tevrat’ta geçen dağ ismi değişik anlamlarda

kullanılmıştır.

a-Gemi, yedinci ayda, ayın on yedinci gününde ‘Ararat dağları’ üzerine

oturdu. Burada ‘dağ silsilesi’ anlamında kullanılmıştır.

b-‘…Ve ararat diyarına kaçtılar.’ Burada, ülke, yurt, vatan anlamlarında

kullanılmıştır.

c-‘Memlekette bayrak dikin, milletler arasında boru çalın, milletleri ona karşı

hazırlayın Ararat Mini ve Aşkenaz krallıklarını ona karşı çağırın.’ Burada Krallık,

Devlet anlamında kullanılmıştır. Bu durumda Ararata’a dağ yerine bir devlet adıdır

demek daha doğru olur.

3- Eğer geminin Ağrı (Ararat) dağı üzerine indiğini kabul edersek bu

durumda sellerin bütün Anadolu’yu, Arap yarımadası, Doğuda Đran,

Hindistan gibi yerleri de kaplaması gerekirdi. Ama Şu ana kadar böyle çaplı bir su

baskınının delillerine ulaşılamamıştır.329

4- Ağrı dağının yüksekliği, orada yaşamı imkânsız kılar. 4000 metre

yükseklerde hava soğukluğu -80 dereceyle yazın bile yaşamı imkânsız hale getirir.330

5- Ağrı dağının üstünde, oraya inecek hayvanların hayatiyetlerini idame

edebilecekleri yiyecek bulunmaz.331

6- Eski Süryanice'de Kardû olarak bilinen bu dağ, Van Gölü bölgesinde,

bugünkü Suriye'nin el-Cezire eyaletinin merkezi olan Đbni Ömer Cezîresi adındaki

şehrin takriben yirmi beş mil kuzey batısındadır. Ağrı Dağı'nın değil de sözü geçen

bu dağın Hz. Nûh'un gemisinin oturduğu dağ olarak şöhret bulmasını sağlayan

Mezopotamya'nın sözlü geleneğidir. Hz. Nûh'un gemisinin oturduğu yerin burası

329 Abdullah Aydemir, Đslami Kaynaklara Göre Peygamberler, s. 42. 330 Mevdûdî, Tefhimu’l-Kur’an, II, 86. 331 Muhammed Esed, et-Tefsiru’l Mesaj, Hûd suresi, 66.dipnot.

Page 60: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

60

olarak gösterilmesi, şüphesiz, Babil efsanesine dayanmaktadır. Ama hatırlanmalıdır

ki, Ararat ismi (Asurcası Urartu) bir zamanlar Cûdî Dağı'nı da içine alacak tarzda

Van Gölü'nün güneyine kadar bu bölgenin tamamı için kullanılıyor olabilir: Kitâb-ı

Mukaddes'deki “gemi Ararat dağlarının üzerine oturdu”332 ifadesi de bununla

açıklamasını buluyor.333

Nûh (a.s.) gemide yüz elli gün kalmış, Allah Teâlâ, gemiyi Mekke’ye

yöneltmiş; gemi kırk gün Beytullah etrafında dönmüş ve sonra da Cûdi'ye yönelterek

orada durdurmuştu.334 Geminin kalıntıları muhtemelen indiği dağın üzerinde hâlâ

bulunuyor olmalıdır. Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de, insanlara ibret olsun diye onu,

bulunduğu yerde bıraktığını zikretmektedir: “And olsun ki Biz, o gemiyi bir ibret

olarak bıraktık; öğüt alan yok mudur?”335

Gerek Cûdî dağının yapısı gerekse konuyla ilgili ulaştığımız tarihî bilgi ve

rivayetler, âyette geminin "üzerine oturduğu" bildirilen ‘Cûdî’ dağının bu dağ olduğu

şeklindeki kanaati destekler mahiyettedir.336

Kur'ân-ı Kerîm'in anlattıkları ana çizgileriyle Kitâb-ı Mukaddes'în

anlattıklarına uyar. Ancak Kitâb-ı Mukaddes'teki ayrıntı, Kur'ân'da yoktur. Bu

ayrıntının, insan eliyle Kitaba sokulduğunda şüphe görmüyoruz. Kitâb-ı Mukaddes'te

geminin, Ararat dağlarına oturduğu ifade edilirken Kur'ân'da Cûdî dağına oturduğu

belirtilmektedir. Bundan anlıyoruz ki Kur'ân'ın indiği dönemde Yahudilerin ellerinde

bulunan nüshada Ararat yerine Cûdî geçmekte idi. Nitekim Yakut el-Hamavî,

Mu'cemu'l-buldân'da Kitâb-ı Mukaddes'ten bir parça aktararak Nûh gemisinin,

Cûdî'ye oturduğunu yazmaktadır. Yakut bunu Kitâb-ı Mukaddes'ten aktardığına göre

demek ki onun gördüğü Kitâb-ı Mukaddes nüshasında Cûdî dağı geçmekte idi.

Zamanla bu nüsha kaybolmuş ve Cûdî yerine Ararat konmuş olabilir. Maamâfîh,

Cûdî dağı da Ararat dağ zincirinin bir parçasıdır.337

Rivayete göre Nûh (a.s) ile birlikte Tufandan kurtulanlardan, Nûh (a.s) ve

oğulları dışında kalanlar, yok olup gitmişler ve sonraki nesiller Sam, Ham ve

Yafes'ten türemişlerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Biz onun soyunu sürekli

332 Tekvîn, 4. 333 Muhammed Esed, a.g.e. , a.y. 334 M.Ali Sabûnî, en-Nübüvve ve’l-Enbiyâ, Dımaşk, 1985, 154. 335 Kamer, 54/15. 336 Hikmet Tanyu, "Cûdî Dağı", DĐA, Đstanbul, 1991, VI, 79. 337 Hamevî, Mu’cem, II, 179; Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XVI, 259-288.

Page 61: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

61

kıldık”338 Rasûlullah (s.a.s.) bu ayeti okuduğu zaman, sürekli kılınanlardan kastın,

Ham, Sam ve Yafes olduğunu söylemiştir.339 Tarihçiler; Sam'ı, Arapların ve

Fars'ların atası; Ham'ı, Zenciler ve Habeşlilerin atası ve Yafes'i de Türkler, uzak

doğu milletleri, Berberîler, Çinliler ve Mâverâünnehir kavimlerinin atası olarak kabul

etmektedirler.340

2.1.5. TUVÂ

Allah ile görüşmek için Tûr dağına çıkan Hz. Musa’nın geldiği kutsal vadinin

adıdır.

Kur’an-ı Kerimde mukaddes vadi olarak tavsif edilen Tûva Hz Musa (a.s) nın

Allah (c.c) ile görüştüğü yerin adıdır.341

"Tuvâ" hakkında şu izahlar yapılmıştır:

1) Bu, o vadinin özel ismidir. Đkrime, Katade ve Đbn Zeyd'in görüşü budur.342

2) Bu tıpkı, "mesnâ" (iki kere, ikişerli) kelimesi gibi, "iki defa" demektir, yani

"Vadiyi iki kez takdis et" manasınadır. Yahut "Musa (a.s)'a iki kez nida edildi"

demektir. Nitekim Arapça'da "Ona iki kez seslendim" denilir.343

3)Tuvâ, "Tayyen" demektir. Đbn Abbas(r.a) şöyle der: "Hz. Musa" (a.s), o

vadiye gece vakti uğrayıp, orayı tayy etti, yani katetti." Buna göre mana, "Sen

katedip, yolunu geçip, en ucuna ulaştığın mukaddes bir vadidesin" şeklinde olur. Bu

görüşü benimseyenler, "Tuvâ" kelimesinin, fiille aynı lafızda olmayan bir mef'ûl-ü

mutlak olduğunu söylemişlerdir. Bu tıpkı, ‘hedyen’ (Tam hidayete erdi) denilmesi

gibidir.344

4)Mücahid'den nakledilen diğer bir görüşe göre "Tuva" kelimesinin manası:

"Ayakkabılarını çıkar ve yere yalınayak bas" demektir. Buna göre âyetin manası:

338 Saffât, 37/77. 339 Taberî, Tefsir, I, 192. 340 Đbnu’l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, I, 78. 341 Đsfahânî , el-Mufredat, s. 554. 342 Taberî, Tefsîr, VIII, 471; Đbn- Kesîr, Tefsîr, II, 231. 343 Şevkanî, Fethu’l Kadir, III, 427. 344 Râzî, Tefsir-i Kebîr, XV, 445-446; Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, III, 329.

Page 62: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

62

"Hani bir zaman Rabbi Musa'ya nida etmiş ve ona: "Yere yalınayak bas. Firavuna git

zira o azdı." şeklindedir.345

5)Alûsî, ‘bu, hudâ gibi bir masdardır.’ der. Muhammed Tâhir ibn Âşûr'un

açıklamasına göre tuvâ, ism-i mefûl anlamında masdardır. Yani geceleyin Mûsâ

tarafından yürünmüş, üstünden geçilmiş Vâdî demektir. Bir görüşe göre de tuvâ,

kelimesi, Mukaddes Vâdî'ye gelen Musa'ya emirdir. Ona vahyi alması için Vâdî'yi

yürüyüp doruğa çıkması emredilmektedir.346

Genelde müfessirler Tuva'nın bir vadi olduğu görüşündedirler, fakat

bazılarına göre "o an için mukaddes hale getirilen bir vadi" anlamına gelir.347

Zemahşerî, Tuva’yı vadi ismi olarak kabul etmiyor. “Tuven” şeklindeki okumayla

kelimeyi mefûlu mutlak olarak ele alıyor. “Tuvan” yahut “tivan” tabirinden yola

çıkarak, sözcüğü “iki kere” anlamına yormuştur; yani, “iki kere kutsanmış” yahut

“iki kere kutlu kılınmış yer.” Anlamını veriyor.348

Kur’an-ı Kerim Hz. Musa’nın Tuva’ya gidişi ile alakalı hikâyeyi etraflıca ele

alır: Hz. Musa, yaşlı kişiyle (Hz. Şuayb) yaptığı anlaşmaya uydu. Yıllarca

Medyen’de kaldı. Konuştukları süre dolunca artık Hz. Musa’nın anlaşması da sona

ermiş oluyordu. Süre tamamlanınca Hz. Musa ve ailesi Medyen’den ayrıldılar. Hz.

Musa ailesiyle yolda giderken, yakınından geçtiği Tur Dağı tarafında bir ateş gördü.

Bu ateşi gidip getirebileceğini, ondan ısınabileceklerini ya da orada bulunan

kişilerden bir haber alabileceğini düşündü.349 O, Tur Dağı’ndaki ateşin yanına

vardığında, çok büyük bir gerçekle yüz yüze geldi. Allah, Hz. Musa’ya bir çalıdan

seslendi, ona vahiyde bulundu. Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ

yanında olan bir ağaçtan: “Ey Musa, Âlemlerin Rabbi olan Allah benim.” diye

seslenildi. 350

Nitekim ona gidince, kendisine seslenildi: “Ey Musa gerçekten Ben, senin

Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva’dasın.”351

345 Taberî, Tefsîr, VIII, 471. 346 Âlûsî, Rûhu'l-Ma'ânî, XVI, 170; Muhammed Tahir ibn Aşur, Tefsir, III, 2632; Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XXII, 59-61. 347 Mevdûdî, Tefhîm, III, 341. 348 Zemahşerî, Keşşaf, IV, 9. 349 Kasas, 28/23-29. 350 Kasas,28/30. 351 Taha, 20, 12.

Page 63: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

63

Müfessirler, Mukaddes Vadinin nerede olduğunu açıkça belirtmiyorlarsa da

Hz. Mûsâ, Medyen’den Mısır'a doğru giderken uğradığı bir yer olduğuna göre

buranın, Filistin'in batısında, Medyen yöresinde bir yer olması gerekir.352 Bu vadi

Ahd-i Kadim'de varid olduğu üzere Tûr-i Sina'da Hureyb dağının yakınlarında bir

yerdir.353

Râzî ise tasavvufî yorumunda burayı Allah'ın bilgi denizi olarak

açıklamaktadır. "Sen artık ma'rifet denizine ulaştın, artık bu makamda dünya ve

âhiretle ilgilenme, her ikisini de gönlünden çıkarıp at, Allah'tan başka varlıklarla

ilgini kes" demektir.354

352 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XXII, 59-61. 353 Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, II, 164. 354 Râzî, Tefsir-i Kebir, XV, 444-445.

Page 64: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

64

2.2. KUR’AN’DA GEÇEN DENĐZ VE NEHĐR ĐSĐMLER Đ

2.2.1. BEDĐR

Mekke ile Medine arasında, Allah Rasulu’nun ilk savaşının cereyan ettiği

yerin adıdır.

Bedir kelimesi, etine dolgun atik delikanlılar için kullanıldığı gibi, ayın on

dördü dediğimiz dolunay için de kullanılır.355 Sadedinde olduğumuz ayetler de ise

malum bir mevki olan Mekke ile Medine arasındaki,356 Medine’ye yakın, suyu bol,

meyve ağaçları çok, cahilliye devrinde panayır yeri olarak kullanılan bir yer

kastedilir.357 Bedir, kuzey ve doğu tarafları dağlarla güneyi küçük tepelerle ve batısı

sahile kadar uzanan küçüklü büyüklü kum yığınlarıyla çevrili bir ovadır.358

Medine’nin 120 km kadar güneybatısında, Kızıldeniz sahiline 20 km

uzaklıkta, Medine-Mekke yolunun Suriye kervan yoluyla birleştiği yerde bulunan

küçük bir kasaba idi. Bura halkı, buralarda konaklayan kervanlara hizmet etmekle

geçinen ve hayvancılıkla uğraşan bedevilerdi.359

Bedir, Mekke ile Medine arasında, Beni Nadir Oğullarından Bedir b.

Kinane’nin kazdığı bir kuyudan360 dolayı bu ismi almıştır. Başka bir rivayete göre bu

kuyu ismini, sahibi Bedr b. Kelde'den alır.361 Bu adamın yüzü ay gibi parlak ve

yuvarlak olduğundan ve kuyuda ona ait olduğundan dolayı Bedr diye

isimlendirilmiştir. O yere veyahut vadiye Bedr denildiği de rivayet edilmiştir.

Đkrime'den nakledildiğine göre burası cahiliye devrinde bir ticaret yeriydi.

Peygamberimizin, müşriklerle ilk savaşı olan Bedir gazası burada olmuştu ki,

hicretin ikinci senesine rastlıyordu. Yerleşik bir yer olan bu yerin adı Bedir dir.362

Müslümanlar hicretin 2. yılının (624) Ramazan ayında burada Mekkeli

müşriklerle yaptıkları ilk savaşta yüce Allah'ın yardımıyla kendilerinden sayıca çok

355 Hamevi, Mu’cemu’l Buldan, I, 357. 356 Suyûtî, Tefsir-u Celâleyn, s. 73. 357 Nuri Ünlü, Đslam Tarihi, I, 49. 358 Hamevi, Mu’cemu’l Buldan, I , 357 359 Hamevî, a.g.e. , a.y. ; Komisyon, Đslam da Đnanç Đbadet ve Günlük Yaşayış Ansk. I, 231. 360 Şevkânî, Fethu’l Kâdir, I, 411. 361Taberî, Taberi Tefsiri, II, 353; Hamevî, Mu’cemu’l Buldan, I, 357. 362 Taberî, a.g.e. II, 353; Elmalılı, Hak Dini, I, 211.

Page 65: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

65

daha fazla, silâh bakımından daha üstün olan düşmanlarını yenmişlerdi.363 Kur’an bu

durumu şöyle ifade etmektedir. ‘Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah,

Bedir'de de size yardım etmişti. Öyle ise, Allah'tan sakının ki O'na şükretmiş

olasınız.’364

Bu âyette Allah'ın yardımıyla kazanılan o zafer hatırlatılarak Müslümanların

Allah'a şükretmeleri, O'nun emrinden çıkmamaları, savaşta korkaklık ve zaaf

göstermemeleri gerektiğine işaret edilmiştir.

Bedir Savaşı, Đslâm'ın gelişinin 15'inci, hicretin ikinci, miladın 624'üncü

yılında Medine'ye 80 millik mesafedeki Bedir köyünde meydana geldi.365 Kâfirlere

karşı korunmak ve Allah Teâlâ'nın dinini yaymak için verilen savaş izninden sonra

yapılan ilk gazâ olan Bedir'in, tarihteki yeri çok büyük ve mühimdir. Hazırlıklardan

sonra, iki ordu 17 Ramazan'a rastlayan Mîlâdî 13 Mart 624 Cuma günü sabahı karşı

karşıya geldi.366 Peygamberimiz (s.a.s.) mü'minlerin orucunu bozdurdu. Gece yağan

yağmurla su ihtiyaçlarını da karşılamışlardı. Çünkü su kuyusu müşriklerin elinde

bulunuyordu.367

Bedir Savaşı, putperest Kureyş ile genç Medine Müslüman toplumu

arasındaki ilk açık çatışmadır.368 Bununla birlikte, bazı müfessirlere göre369

yukarıdaki Kur’an pasajı genel bir muhtevaya sahiptir ve tarihte sıkça şahit olunan

bir olaya -yani, sayıca az ve zayıf donanımlı olan, ama dâvâlarının haklılığına olan

güçlü bir inançla dopdolu bir grup insanın, benzer bir inançtan yoksun, sayıca ve

maddî bakımdan üstün düşmana karşı zafer kazanmasına işaret etmektedir. Bu

ayette, müminlerin “kendi sayılarının iki katı” büyüklüğündeki (oysa Bedir

Savaşı'nda, Kureyş müşrikleri Müslümanlardan üç kat fazla idiler) bir düşmanla

karşılaştıklarından bahsedilmesi gerçeği, bu yoruma -özellikle, sonraki ayette maddî

zenginliğe ve dünyevî güce yapılan atıf göz önüne alındığında- büyük önem

kazandırır.370

363 Đbn Kesîr, Tefsir, II, 93; Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu, I, 492-494. 364 Al-u Đmran, 3/123. 365 Mustafa Fayda, Bedir Gazvesi, DĐA, V, 325. 366 Đbnu’l Cevzi, Zadu’l Mesir, III, 174; Nuri Ünlü, Đslam Tarihi, I, 49. 367 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 21/30, 36. 368 Nesefî, Nesefi Tefsiri, II, 379-381. 369 Menâr III, 234. 370 Muhammed Esed, Tefsiru’l Mesaj, (Đlgili ayetin tefsiri), s. 431.

Page 66: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

66

Savaş meydanını yüksekten kontrol edecek bir şekilde yüksekçe bir tepe

üzerinde Peygamber efendimize bir çardak yapıldı. Peygamber burası filanın yıkılıp

devrileceği yerdir, burası filanın yıkılıp devrileceği yerdir, burası da filanın yıkılıp

devrileceği yerdir inşallah, deyip eliyle işaret ediyordu. Adını verdiği hiçbir kimse

eliyle gösterdiği yerden başka bir yerde yıkılıp devrilmedi.371

2.2.2. YEMM

Firavun Hz. Musa’yı öldürtmek istediğinde, Annesine Hz. Musa’yı sandığa

koyup suya bırakması emredilen Nil nehridir.

Yemm, kenarı ve derinliği anlaşılmayan deniz, suyu tuzlu ve acı deniz veya

suyu tatlı nehir anlamlarına gelir.372

Kur’an’da iki yerde geçen Yemm kelimesi birinde Kızıldenizi373 işaret

ederken diğerinde Nil Nehri kasdedilmektedir.374

Kur’an’da A’raf suresinde geçen şekliyle deniz demektir.375 Biz de

âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden

intikam aldık ve onları Yemm’(deniz)de boğduk.376 Burada zikri geçen deniz

Kızıldeniz’dir ki bu deniz, Hz. Musa kavmiyle firavun’dan kaçarken asasını vurarak

yardığı ve içinden geçtiği denizdir.377 Ama Hz. Musa’nın yaşadığı çevre göz önüne

alındığında ve Tâhâ 20/39. ayete baktığımızda, bu ayette Yemm’den kastın Nil nehri

olduğu anlaşılır. “Musa'yı sandığa koy; sonra onu Yemm’e (denize, ) bırak; deniz onu

kıyıya atsın da, benim düşmanım ve onun düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Musa!

Sevilmen) ve benim nezaretimde yetiştirilmen için sana kendimden sevgi verdim.”378

371 Đbnu’l Cevzi, Zadu’l Mesir, III, 175-176; M. Fethullah Dahhak, Sonsuz Nur, Nil yay. 1991, Đsatanbul, I, 252. 372 Đbnu’l Cevzî, Zadu’l Mesîr, VI, 161; Đbnu’l Manzûr, Lisânu’l Arab, Ymm maddesi, s. 541; Hamevî, Mu’cemu’l Büldân, V, 510. 373 Bkz. A’raf, 7/136. 374 Bkz. Tâhâ, 20/39. 375 Đsfahanî, Müfredat, s. 893. 376 A’raf, 7/136. 377 Bkz. 10, Yunus, 90-92; 26 Şuara, 61-63. 378 Tâhâ, 20/39.

Page 67: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

67

Nitekim Hz. Musa’nın annesi çocuğunun akıbetinden korkunca onu Nil’e

bıraktı.379 Tefsir âlimlerimizin çoğu bu görüştedir. Taberîye göre de Hz.Musa

öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca annesi onu bir sandığa koyarak Nil

Nehrine bıraktı.380

Taberi, îbn-i îshak'ın özetle şöyle söylediğini rivayet ediyor: Hz. Musa'nın

annesi, Firavun'un, Đsrailoğullan'nın her doğan erkek çocuğun öldürülmesini

emrettiği yılda, Hz.Musa'yı dünyaya getirmiş ve Firavun'un, kendi çocuğunu da

öldürteceğinden korkmuştur. Bunun üzerine Allah Teala Hz. Musa'mn annesine, ya

zamanındaki Peygamberler vasıtasıyla veya bizzat kalbine ilham ederek Musa'yı

küçük bir sandığın içine koymasını ve onu Nil nehrine bırakmasını bildirmiştir.

Musa'nın annesi, Allah Teala'nın, kendisine ilham ettiği şeyi yapmıştır.381

Firavun şehirdeki bütün yeni doğmuş erkek çocuklarını öldürmeye başlayınca

Hz. Musa (a.s)'ın annesi, yeni doğmuş olan Hz. Mûsa için bir tabut yaptırıp tabanına

atılmış (çırpılmış) pamuk döşedi ve içine Musa (a.s)'ı yerleştirdi. Sonra tabutun

ağzını, çatlaklarını zift ile ziftledi. Tabutu Nil'e (Yemm) bıraktı. Nil'in Firavun'un

sarayına doğru giden büyük bir kolu vardı. Firavun, hanımı Âsiye ile birlikte o kol ile

meydana getirdiği havuz kenarında oturuyordu. Suyun taşıyıp getirdiği o tabuta

rastladı. Firavun onu görünce, kölelerine ve cariyelerine onu çıkarmalarını emretti.

Onu çıkardılar ve kapağını açtılar. Đçinden insana sevimli gelen Musa (a,s) çıktı.

Firavun onu görür görmez sevdi.382

2.2.3. BĐ’R’ Đ MUATTALA KASR ĐN MEŞĐD

Harap edilmiş yer ve memleket anlamına gelen bu tabir.

“Nitekim birçok memleket vardı ki, o memleket (halkı) zulmetmekte iken,

biz onları helâk ettik. Şimdi o ülkelerde duvarlar, (çökmüş) tavanların üzerine

yıkılmıştır. Nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve (ıssız kalmış) ulu saraylar

vardır.”383

379 Đbn-i Kesîr, Kısasu’n- Nebiyyîn, s. 385. 380 Taberî, Tefsir, III, 652. 381 Taberî, Tefsir, III, 652-653; Semerkandî, Tefsiru’l Kur’an, VI, 289. 382 Râzî, Tefsir-i Kebir, XV, 506; Kurtûbî, el-Camiû li Ahk^mi’l Kur’an, VIII, 423. 383 Hac, 22/45

Page 68: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

68

Muattal, ‘atıl olma’ yani atıl bırakma anlamında kullanılmıştır. Muattal kuyu

suyun çekildiği hatta kuyunun suyunu çıkartmak için kullanılan malzemenin de

harab olması anlamını taşıyor. Meşîd ise yüksek bina anlamındadır. Yani nice

beldeleri helak ettik ki onların kuyuları su vermez olmuş ve nice kavimleri

yerlerinden ettik ki koca saraylarını yıkmış viranelere döndürmüşüz.384

Arapçada kuyu, yerleşim bölgesiyle eşanlamlı kullanılmaktadır. ‘Nice

kullanılmaz olmuş kuyu’ cümlesi ‘nice memleket helak olmuştur.’ Anlamındadır.385

Taberî, sıyak ve sıbak bağlamında ayeti tefsir ederken ayetlerde geçen yerlere

atıfta bulunarak bu yerlerin ayetlerde geçen herhangi bir saray veya belde

olabileceğine vurgu yapar.386

Bir rivayete göre Hz. Salih kendisine iman etmiş dört bin kişiyle bir kuyunun

başına geldi. Allah onları ateşin azabından kurtarmıştı. Bu kuyu Hadramevt’te idi.

Salih (a.s) buraya gelince vefat etti. Geride kalan kavmin üzerinden yıllar geçti

çoğaldılar. Güçlenip çoğalmalarına rağmen onlar da yok olup gittiler. Bahsedilen

kuyu ve binadan maksat budur.387

Bazı Đslâm bilginlerine göre de “bi’r’i muattala kasrin meşid”den maksat

Yemende refah içinde hayat sürümüş kavimlerdir.388

Seyyid Kutub tasvir ederek olayı şöyle ele alır: ‘Zalim oldukları için yok

edilen birçok belde vardır. Ayetin ifade tarzı onların harap olmuş hallerini son derece

hareketli ve oldukça etkin bir sahnede sunmaktadır:

"Yapılarının duvarları, yere inen tavan yıkıntılarının üzerine çökmüştür."

Kurulu çatılar, binanın bitiminde duvarlara dayandırılarak çatılırlar. Duvarlar

yıkılınca çatılar da çöker ve üstüne bina yıkılır. Görüntüsü bu kadar ürkütücü, bu

kadar iç karartıcı ve bu kadar etkileyici olur. Böyle manzaralar boş insanı ve bayındır

hallerini düşünmeye sevk eder. Harap ve terkedilmiş evler son derece ürkütücü

olurlar. Bu gibi yerler insanı geçmişi anmaya, olaylardan ibret alıp ürpermeye iter.

Çatıları çökmüş beldelerin yanında, terkedilmiş, kullanılmaz durumda olan kuyular

yer alıyor. Đnsan bu kuyuların başlarında konaklayanları, gelip geçenleri hatırlıyor

birden. Kurumuş ve terkedilmiş bu kuyuların çevresinde hayaletler dolaşıyor. Öte

384 Zemahşerî, el-Keşşaf, III, 162; Beğâvî, Meâlimu’t-Tenzîl, IV, 342. 385 Mevdûdî, Tefhim, III, 373. 386 Taberî, Tefsir, III, 250. 387 Zemahşerî, el-Keşşaf, III, 163. 388 Beğâvî, Meâlimu’t-Tenzîl, IV, 342.

Page 69: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

69

yandan, terkedilmiş durumdaki harap saraylar, köşkler yer alıyor. Canlı namına bir

şey yok buralarda. Anılar, hayaller, karartılar ve hayaletler uçuşup duruyorlar.’389

Taberî’nin âyeti tefsiri, hemen hemen bütün tefsircilerin ortak yorumu

gibidir: Allah tealâ bu âyet-i kerimede, nice yerlerin sakinlerini cezalandırdığını ve

bunların yerlerini âleme ibret kıldığını, çok beğendikleri köşk ve saraylarının yıkılıp

virane olduğunu beyan ediyor böylece, Hz. Muhammed (s.a.v.)i yalanlayanların,

bunlardan ibret almaları bildiriliyor. Evet, nice yerlerde, yıkılmış binaların kalıntıları,

terkedilmiş kuyular, ıpıssız kalmış köşk ve saraylar birer ibret levhası olarak ortada

durmaktadırlar. Đşte bunlara iyi dikkat edip ibret almak lazımdır.390

389 Seyyid Kutub, fi Zilâl , IV, 2428-2429. 390 Taberî, Taberi Tefsiri, VI, 34; Râzî, Tefsir, VI, 457; Semerkandî, Tefsiru’l Kur’an, V, 251; Seyyid Kutub, fi Zilâl, IV, 2428-2429; Mevdûdî, Tefhîm, III, 373.

Page 70: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

70

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

2. KUR’AN’DA GEÇEN KAV ĐMLER VE YA ŞADIKLARI

YERLER

“Akıl sahipleri için apaçık bir uyarı” olan yüce kitabımız, Đnsanların ibret

alacakları olayları ve kavimleri işareten veya detaylı olarak anlatmaktadır. Önceki

kavimlerin hatalarından dolayı başlarına gelenler, sonraki ümmetlere hep bir ibret

tablosu olarak anlatılmıştır.

Kur’nda, üçü kesin olmamakla birlikte yirmi sekiz peygamberden

bahsedilmektedir. Başlı başına bir dal olan ‘Paygamberlerin Hyatları’nı bu

çalışmamızda işlememiz mümkün değildir. Konumuzla alakalı olmasından dolayı hiç

değinmemekte olmazdı. Biz de bu çalışmamızda, Kur’an’da insanlığa ibret olarak

gösterilmiş kavimleri ele aldık. Ele almadıklarımızda da muhakkak ibretler vardır.

Lakin konunun mahdut oluşu, içlerinden en mühim bulduklarımızı seçmeye bizi

yöneltmiştir.

3.1. AD KAVM Đ

Ahkâf bölgesinde yaşayan ve kendilerine Hz. Ad’ın Peygamber olarak

gönderildiği kavimdir.

Âd kavminin yaşadığı beldenin ismi Ahkâf'tır. Ahkaf, hikf'in çoğuludur.

Sözlük manası dağ kadar büyük olmayan "kum tepeleri"391 veya uzun bir şekilde

yığılmış olan kum yığını demektir.392 Istılâhî manada ise Arabistan çölünün (Rub’ul-

Halî) güney-batı kısmının ismidir. Bugün ise bu bölgede kimse yaşamamaktadır.393

Ayette zikredilen Ahkâf'tan nerenin kastedildiği hakkında farklı görüşler

zikredilmiştir: Abdullah b. Abbas'tan nakledilen bir görüşe göre Ahkâf, Yemen'de

Umman ile Hadramevt arasında bir yerdir. Đbn-i Đshak da bu görüştedir.394

391 Isfahani, el-Mufradat, s. 4129; Beydavî, Envaru’t Tenzîl, IV, 356. 392 Taberî, Taberî Tefsiri, VII, 410; Râzî, Tefsir, XX, 43-44; Kurtûbî, el- Camiu, li-Âhkâmi’l Kur’an, XVI, 72-80. 393 Isfahani, el-Mufradat, s. 4129; Mevdudi, Hz. Peygamberin Hayatı, I, 431. 394 Beydavî, Envaru’t Tenzîl, IV, 356; Đzzet Derveze, et-Tefsîru’l Hadis, III, 446.

Page 71: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

71

Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe ve Dehhak'a göre, Şam

topraklarında bir dağın adıdır.395 Katade dedi ki: Bunlar Şihr denilen yerde yüksekçe

tepelerdir. Şihr Aden'e yakın bir yerdir. Umman Şihr'i ya da Uman Şihr'i denilir. Bu

ise Umman ile Aden arasındaki deniz sahilidir. Yine ondan nakledildiğine göre bize

Ad kavminin Yemende birtakım kabileler olduğu zikredilmiştir. Bunların

bulundukları yer kumluk olup denize bakardı ve buraya Şihr denilirdi.396

Mücahid ise Ahkâf’ın, yeryüzü manasına geldiğini söylemiştir.397

Taberi, Ahkâf’ın, "Uzunca yığılan kum yığını" demek olduğunu, bunun

Şam'da da Yemen'de Şuhr'da da olabileceğini ifade etmiş ve bunun yerini bilmenin

farz olmadığını, bilmemenin de herhangi bir sorumluluk getirmediğini söylemiştir.398

Tarihçi ve müfessirlerimiz Ad kavmini Ad-ı Ula ve Ad-ı Uhra diye ikiye

ayrılırlar. Kur’an-ı Kerim’in bahsettiği Ad kavmi işte bu Ad-ı Uladır. Bu kavim,

Arabu'l-âribe denilen Arabistan yarımadasına ilk yerleşen kavimlerdendir.399

Hadramevt'e ve Yemen'e kadar uzanan yurtlarda oturan bu kavmin yurdu otu, suyu

ve çeşitli nimetleri bol olan bir yerdi. Yerin üzerinden akan ırmakları, bağları,

bahçeleri, sürü sürü davarları, yeraltında da, su depoları ve köşkleri vardı.400

Son dönemlerde bulunan kitabeler hem Kur’an-ı Kerimi hem de bu tezi

doğrular mahiyettedir. Ahkâf bölgesinde bulunan bir kitabe de Ad kavmini

anlatmaktadır: “Biz bu kalede uzun bir zaman rahat ve müreffeh yaşadık. Hayatımız

her türlü sıkıntıdan uzaktı. Hükümdarlarımız ise her türlü işkence ve zulümden

uzaktı, Hz. Hud’un şeriatına göre hüküm veriyorlardı. Bizler mucize ve ölümden

sonraya inanırdık.401 “Âd kavminin kardeşini de an! O, kendinden önce ve sonra

uyarıcıların gelip geçtiği Ahkaf'ta, toplumunu şöyle uyarmıştı: "Allah'tan başkasına

kulluk/ibadet etmeyin! Gerçek şu ki, ben sizin büyük bir günün azabına

uğramanızdan korkuyorum."402 Buradan çıkarak civarındaki ülkeler ve zayıf ülkeler

üzerine hâkimiyet kurmuşlardı. Bugün bile, Arap Yarımadası'nın güneyinde

395 Râzî, Tefsir, XX, 43-44. 396 Kurtûbî, el- Camiu, li-Âhkâmi’l Kur’an, XVI, 72-80; Elmalılı, Hak Dini, VI, 384. 397 Elmalılı, Hak Dini, VI, 384. 398 Taberî, Taberî Tefsiri, VII, 410. 399 Philip Hitti, Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi, I, 53; Mevdudi, Hz. Peygamberin Hayatı, I, 432; Şevkî Ebu Halil, Atlasu’l Kur’an, s. 31.” 400Muhammed Hamidullah, Đslam Tarihine Giriş, s.29; eş-Şuarâ, 26/129-134. 401 Mevdûdî, Hz. Peygamberin Hayatı, I, 434; Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, III, 446; Seyyid Kutub, fi-Zilâl , VI, 3266. 402 Ahkaf, 46/21.

Page 72: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

72

yaşamakta olan halklar, bu bölgede bir zamanlar Ad Kavminin yaşadığını

bilmektedirler.403

Şimdiki Mükella şehrinden 125 mil kuzeyde Hadrammevt taraflarında bir

makam vardır. Burada Hud'un (a.s) mezarının olduğuna inanılır. Kabr-i Hud ismiyle

meşhurdur. Her yıl Şaban ayının 15'inde Arap Yarımadası'nın değişik yerlerinden

binlerce kişi burada toplanarak bir merasim düzenlerler. Her ne kadar tarihsel olarak

bu mezar ispatlanmamışsa da burada bir kabrin inşa edilmiş olması ve Güney

Arabistan halkının çoğunun oraya rağbet etmesi, mahalli rivayetlere göre Ad

kavminin yurtlarının buralar olduğunu ispatlamaktadır. Öte yandan yöre halkı

Hadramut'ta bulunan birçok harabeyi (ruins) bu güne kadar Ad kavminin evleri

olarak anmaktadır. El-Ahkaf'ın bu günkü halini gören kimse, bir zamanlar buralarda

şanlı ve pek güçlü bir medeniyetin yaşamış olduğunu düşünemez.404

Âd kavmi Hz. Nûh tûfanından sonra putperestliğe dönen ilk kavimdir.405

Peygamberimiz (s.a.s) vedâ haccında, Usfan vadisine vardığı zaman, Hz. Ebû

Bekr'e: "Ey Eba Bekr! Bu hangi vadidir" diye sormuş. Hz. Ebû Bekir "Usfan

vadisidir" diye cevaplayınca: Hz. Peygamber (s.a.s) Hûd (a.s)'un, beline aba

tutunmuş, belinden yukarısını alacalı bir kumaş ile bürümüş, genç ve kızıl, yuları

hurma liflerinden örülmüş dişi bir deve üzerinde, hac için buradan telbiye ederek

geçmiş olduğunu haber vermiştir.406

Ad kavmi helâk olunca Hz. Hûd kendisine inananlar ile beraber Mekke'ye

gelmiş ve vefat edinceye kadar orada kalmıştır.407

Âd kavminin, Hz. Hûd'a karşı çıkarken ileri sürdükleri itirazlar, diğer

Peygamberlere karşı muarızlarının ileri sürdükleri itirazların aynıdır. Ona itirazda baş

çekenler de, diğer peygamberlere itiraz gibi kavmin ileri gelenleridir. Đtirazın

temelinde ise, dönmekte olan çıkar çarklarının devam etmesi vardır. Hz. Hûd'a

yaptıkları itirazlarını şu maddelerde özetlemek mümkündür:

a- Hz. Hûd'u beyinsizlik ve sapıklıkla itham etmek:

"Kavminden ileri gelenler dediler ki: Biz seni açık bir sapıklık içinde

görüyoruz"408.

403 Komisyon, Đslam’da inanç ve Günlük Yaşayış Ansk. I, 46. 404 Mevdûdî, Tefhim, I, 430. 405 Đbn Kesîr, Kasasu'l-Enbiyâ, I, 149. 406 Ahmed b. Hanbel, I, 232. 407 Mevdudi, Tefhim, I, 431.

Page 73: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

73

"Kavminden ileri gelen inkârcılar dediler ki; biz seni bir beyinsizlik içinde

görüyoruz ve biz seni yalancılardan sanıyoruz.''409

b- Atalar dinine bağlılık:

"Dediler ki: demek sen, tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını

bırakalım diye mi bize geldin"410 "Dediler: sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi

geldin?"411

c- Kendilerinin güçlü kuvvetli olduklarını söyleyip Hz. Hûd tarafından

gelebilecek bir zararın olamayacağını ileri sürmeleri:

"Ad kavmi, yeryüzünde haksız olarak büyüklük tasladılar ve bizden daha

kuvvetli kim var? Dediler"412

d- Âhireti inkâr etmeleri ve hayatın sadece dünya hayatından ibaret olduğunu

ileri sürmeleri:

"Ne ise hep bu dünya hayatımızdır; ölürüz ve yaşarız (bir kısmımız ölürken

bir kısmımız doğar). Biz öldükten sonra diriltecek değiliz" 413

3.2. SEMUD KAVMĐ

Hz. Salih’in Peygamber olarak gönderildiği, kuzey Arabistan da yaşayan

kavimdir.

Kur'an-ı Kerim'de adı geçen ve kendilerine uyarıcı olarak Salih (a.s)'ın

gönderildiği, Hicaz ile Suriye arasında Vadi’l-Kura'da yaşamış eski bir Arap

kabilesidir. Bugünkü Ürdün civarında,"Hicr" denen bölgede yaşayan414 "Semud"

kavmi ile onlara Peygamber olarak gönderilen Salih (a.s.)ın kıssası Kur’an’da

anlatılmaktadır. Semud kavmi, Ad kavminden sonra ve Hz. Đbrahim'den önce gelen

bir kavimdir.415

Kur'an-ı Kerim'de bu kabilenin ismi yirmi altı yerde geçmektedir.

408 el-A'raf, 7/60. 409 el-A'râf, 7/66. 410 el-A'râf, 7/70. 411 el-Ahkâf, 46/22. 412 el-Fussilet, 41/15. 413 Mü'minûn, 23/37. 414 Şevkî Ebu Halil, Atlasu’l Kur’an, s. 36. 415 Taberî, Taberi Tefsiri, VI, 236.

Page 74: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

74

Semud Kavmine Hz. Salih Peygamber olarak gönderilmiştir. Semud kavmi,

Semud b. Casır b. Đrem b. Sam b. Nuh'un neslidir.416 Arab-ı baide, helak ve yok

olmuş en eski Araplar'dır ki Âd, Semûd, Tasm ve Cedis bunlardandır.417

Hz. Salih Arap yarımadasının Kuzeyinde yaşamaktaydı. Hz. Salih’in yaşadığı

yere, bu gün ‘Medainu’s-Salih’ denilmektedir.418 Yaşadığı dönem kesin olarak

bilinmemektedir.419 Lakin Kur’an-ı Kerim o dönemle alakalı bazı bilgiler

vermektedir. Mesela evlerini dağlardan oyarak yaptıklarını haber verir.420 M.Ö. 715

tarihli Sargon kitabesinde Semud kavmi, Asuriler'in hâkimiyeti altına aldıkları, Şarkî

ve Merkezî Arabistan kavimleri arasında zikredilmektedir. Aristo, Batlamyus ve

Plinus, Semud kavmini (Thamudaei) belirten isimden bahsetmişlerdir. Plinus'un

Semud kavminin oturduğu yer olarak zikrettiği Domatha ve Hegra'nın, Đslâmi

kaynaklarda bu kavmin oturduğu yer olarak kaydedilen Hicr ile aynı yer olduğu

kabul edilebilir.421

Hadis-i Şeriflerde, Rasûlüllah (s.a.s)'in H. 9. yılda Tebük seferine giderken

Semud kavminin yaşadığı Hicr'e uğradığı ve bu yerin Salih (a.s)'ın kavminin yaşadığı

yer olduğunu söylediği nakledilmektedir.422

Salih (a.s)'ın kavmini imana davet edip uyarma ve korkutmaya ısrarla devam

etmesi üzerine, o’na şöyle dediler: "Ey Salih; bayramımızı kutlayacağımız zaman sen

de bizimle gel (Semud kavminin putlarını alıp şehir dışına çıkarak kutladıkları bir

bayramları vardı). Bize bir âyet (davanı ispatlayacak bir şey) göster. Sen ilâhına

duada bulun; biz de ilâhlarımıza duada bulunalım. Eğer senin ilâhın duana icabet

ederse sana uyarız. Yok, bizim ilâhlarımız bize icabet ederse bize tabi olursun." Bu

isteklerini kabul eden Salih (a.s) bayramda onlarla birlikte gitti. Putperestler,

putlarından istekte bulundular. Ancak bir karşılık bulamadılar. Bunun üzerine

kavmin reisi, Salih (a.s)'a: "Ey Salih; bize şu kayadan bir deve çıkar. Eğer bunu

yaparsan seni doğrulayacağız" dediler. Salih (a.s), onlardan, Allah Telalâ kendileri

için böyle bir deveyi bu kayadan çıkartırsa iman edeceklerine dair söz vermelerini ve

416 Taberî, Tarih, I, 226. 417 Đbn Haldun, Mukaddime, s. 125 ; Mevdûdî, Hz. Peygamberin Hayatı, I, 434. 418 Şevkî Ebu Halil, Atlasu’l Kur’an, s. 36. 419 Philip Hitti , Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi, I, 32; Muhammed Hamidullah, Đslam Tarihine Giriş, s, 32. 420 Şuara 26/149. 421 Mevdûdî, Hz. Peygamberin Hayatı, I, 434; Muhammed Hamidullah, Đslam Tarihine Giriş, s, 32. 422 Buhârî, Enbiya, 17; Ahmed b. Hanbel, I, 66, 73.

Page 75: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

75

yemin etmelerini istedi. Onlar, bu konuda yemin edip söz verdikten sonra, Salih (a.s),

namaza durdu ve Allah'a dua etti. Bunun üzerine kaya yarıldı ve içinden onlara

istediği gibi gebe, karnı aç bir deve çıktı. Bu olay üzerine, onlar daha önce vermiş

oldukları sözden cayarak iman etmediler.423

Allah Telalâ, hayvanların sulandığı kuyunun suyunun mucize deve ile

diğerleri arasında nöbetleşe kullanılacağını bildirmişti: "Onlara, suyun aralarında

taksim olunduğunu haber ver. Her biri su nöbetinde hazır bulunsun424. Salih (a.s)

kavmine; "Đşte şu devedir. Su içme hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün

sizindir" dedi425. Deve onların arasında bir süre kaldı. Bu süre içerisinde, bir gün

kuyunun suyunu deve içiyor, bir gün de onlar kuyunun suyundan istifade ediyorlardı.

Semud kavmi devenin su içtiği günlerde onun sütünü sağıyor ve kaplarını

dolduruyorlardı.426

Semud kavminin Salih (a.s)'ın davetine duydukları düşmanlık ve kinleri

artınca, deveyi öldürmeyi planladılar. Allah Telalâ bu durumu Salih (a.s)'a bildirdi.

Salih (a.s), gördükleri mucizeye rağmen iman etmekten kaçınan kavmine eğer böyle

bir iş yaparlarsa helâk edilecekleri uyarısında bulundu. Ancak onlar, onun bütün

uyarılarına kulak tıkayarak deveyi kestiler: Fakat O'nu yalanladılar. Ve derken

deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları yüzünden onları kırıp geçirerek

yerle bir etti".427

3.3. LÛT KAVM Đ

Kendilerine peygamber olarak Hz. Lût’un gönderildiği Sedum kavmidir.

“Lût'u da (peygamber gönderdik). Kavmine dedi ki: «Sizden önceki

milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhuş’u mu yapıyorsunuz?”428

Bu kavim, şimdi Ürdün'ün doğu yakası denilen ve Irak ile Filistin arasında

yer alan topraklarda yaşamıştı. Kitab-ı Mukaddes'e göre merkezleri ölü Deniz'e yakın

423 Đbnu’l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, I, 89-90. 424 el-Kamer, 54/28. 425 eş-Şuara, 26/155. 426 Đbn Kesîr, Tefsîrul-Kur'anil-Azîm, III, 437. 427 eş-Şems, 91/14. 428 A’raf, 7/80.

Page 76: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

76

yerlerde,429 ya da tamamıyla suyun altında kalmış Sodom şehridir.430 Talmud,

bunların Sodom'un dışında dört büyük şehirlerinin daha olduğunu ve bu

şehirlerarasındaki arazilerin, kilometrelerce devam eden büyük bir bahçeyi

andırdığını ve seyredenleri büyülediğini anlatır. Fakat zamanımızda şehirlerin yerleri

tam olarak belli değildir. Çünkü bu alanların tümü, Lût Gölü ya da diğer bir adıyla

Ölü Deniz'in altında kalmıştır.431

Hz. Lût (a.s), sapıklığın, ahlâksızlığın, edepsizliğin en adîsi olan livâtanın

yaygın olduğu Sedum halkına peygamber olarak gönderilmiştir.432 Sedum halkı, daha

önceki milletlerde görülmeyen bu ahlâksızlık suçunda çok ileri gitmişti. Đffet, namus

ve hayânın unutulduğu bu toplumda Lût (a.s) gibiler, onların bu tür ahlâksızlıklarına

engel olmak istemişler, ancak susturulmuş ve etkisiz hale getirilmişlerdi.433 Sedum

halkı dünyada daha önce kimsenin yapmadığı sapık işleri, ahlaksızlıkları yapıyor,

eşcinsel davranışlarda bulunuyor, azgınlıkta birbirleriyle yarış ediyorlardı.434 Hz.

Lût, kavmini doğru yola davet ettiyse de aldırmadılar.435 Yaptıkları kötü işleri devam

ettirdiler. Karısı da ona inanmayanlardandı.436

Hz. Lût, "âlemlerden hiç kimsenin sizden önce yapmadığı hayâsızlığı mı

yapıyorsunuz? Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz, doğrusu çok

aşırı giden bir milletsiniz"437; "Yol kesiyor ve toplantılarınızda fena şeyler yapmıyor

musunuz?" diyerek onları doğru yola davet etti, içinde bulundukları delâlet ve

cehaletten kurtarmağa çalıştı.438

Hz. Lût'un yaptığı ikazlara aldırmayan Lût kavmi de peygamberi yalanladı.

Kardeşleri Lût onlara; "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size

gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.439 Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna

karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak âlemlerin rabbine aittir.

Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar arasında, erkeklere mi

429 Şevkî Ebu Halil, Atlasu’l Kur’an, s.60. 430 Zemahşerî, el-Keşşaf, II, 80. 431 Đbn-i Kesîr, Kısasu’l Enbiya, s.182; Mevdûdî, Tefhîm, VI, 241. 432 Taberî, Taberi Tefsiri, IV, 78. 433 Zemahşerî, a.g.e. , a.y. 434 Müslîm, Cennet, bab: 77, 2874 ; Buharî, Cenaiz, bab: 87. 435 Şevkânî, Fethu’l Kadîr, V, 356. 436 Semerkandî, Tefsiru’l Kur’an, III, 457. 437 el-A'raf, 7/80-81; el-Ankebût, 29/29. 438 Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, VI, 324. 439 Râzî, Tefsir, X, 275

Page 77: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

77

yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz" dedi.440 Bunun üzerine kavmi

de ona cevaben. "Ey Lût! Bu sözlerinden vazgeçmezsen, mutlaka kovulacaksın".441

Doğru sözlü isen bize Allah'ın azabını getir."diyerek Hz. Lût ve kendisine

inananlarla alay ettiler ve şehirden çıkarmak istediler. Lût Peygamber, kavminin

azgınlıklarına karşı Allah'tan yardım istedi. "Rabb'im şu bozguncu kavme karşı bana

yardım et"; "Rabb'im, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar."442 diye dua

etti.

Bunun üzerine Allahü Teâlâ, Hz. Lût'un öğütlerine ve davetine uymayan

kavmini yok etmek üzere "elçiler" (melekler) görevlendirdi. Melekler, önce Hz.

Đbrahim (a.s)'a uğradılar ve orada Hz. Lût'un kavmini cezalandırmak üzere

geldiklerini söylediler. "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lût'un ailesi (Hz.

Lût'a inananlar) bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız.443 Karısının

geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk." "Biz bu kasaba halkını yok edeceğiz,

çünkü oranın halkı zalim kimselerdir. Hz. Đbrahim: "Ama Lût oradadır"444 dedi.

Elçiler (melekler): "Biz orada olanları daha iyi biliriz, onu ve geride kalanlardan

olacak karısı dışında ailesini kurtaracağız." Dediler."445

Melekler, Hz. Đbrahim'den ayrıldıktan sonra Hz. Lût'un bulunduğu Sedum

şehrine geldiler. Melekler gelince, Hazreti Lût onları tanıyamadı. Melekler ona. "Biz

sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik, sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru

söyleyenleriz" diyerek kendilerini tanıttılar. Melekler geldiğinde Hazreti Lût çok

sıkıldı. "Bu çetin bir gündür" dedi. Sıkılma sebebi, melekleri insan zannetmesi idi.

Çünkü melekler genç ve yakışıklı erkekler suretinde gelmişlerdi. Hz. Lût, kavminin

yaptığı ahlâksız hareketleri ve kötü huylarını biliyordu. Korkusu bundandı.

Misafirlerin geldiğini duyan "şehir halkı sevinerek geldiler".446

"Lût'un konukları olan melekleri elde etmeye (onlara tecavüz etmeye)

kalkıştılar".447 "Hz. Lût onlara: "Bunlar benim konuklarımdır; onlara karşı beni

rüsvay etmeyin. Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi". Misafirlere

440 Mevdûdî, Tefhîm, VI, 241; eş-Şuara, 26/160-166. 441 eş-Şuara, 26/167. 442 el-Ankebût, 29/29; el-A'raf, 7/82; el-Ankebut, 29/30; eş-Şuara, 25/169. 443 Đbn-i Kesîr, Kısasu’l Enbiya, s.182. 444 el-Hicr,15/58-60. 445 el-Ankebût, 29/31-32. 446 el-Hicr, 15/63-64; Hûd 11/77; el-Hicr, 15/67. 447 el-Kamer, 54/37; el-Hicr, 15/68-69; Hûd, 11/78.

Page 78: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

78

dokunulmaması için. Ey milletim işte bunlar benim kızlarım, onlar sizin için daha

temizdir (size nikâhlayabilirim). Konuklarımın önünde beni rezil etmeyin. Đçinizde

aklı başında kimse yok mudur? dedi". Sedom halkı sapıklıktan başka bir şey

düşünmüyordu. "Andolsun ki senin kızlarınla bir işimiz olmadığını biliyorsun:

Doğrusu ne istediğimizin farkındasın". diyerek bunu reddettiler. Hz. Lût, bu defa:

"Keşke size yetecek bir kuvvetim olsa ve ya sağlam bir yere sığınsam" dedi. Hz. Lût

iyice sıkılmıştı. Bunun üzerine melekler; "Ey Lût! Biz rabbinin elçileriyiz, onlar sana

ili şemeyecekler" diyerek kimliklerini açıkladılar ve onu teselli ettiler. 448

Artık Allah Teâlâ'nın Lût kavmine takdir ettiği azabın vakti gelmişti.

Melekler, Hazreti Lûta: "Geceleyin bir ara, ailenle beraber yola çık. Karının dışında

kimse geri kalmasın. Doğrusu onların başına gelenler onun baçına da gelecektir.

Vadeleri gün doğana kadardır. Gün doğması yakın değil mi?".449 "Bu kasaba

halkının yaptıkları yolsuzluklardan ötürü gökten elbette bir azap indireceğiz".450

Sabahleyin Sedom müthiş bir zelzele ile sarsıldı. Halkın üzerine kime isabet edeceği

yazılı taşlar yağdırıldı. Böylece ahlâksızlıklarının cezasını görmüş oldular.451

Sedum halkının ahlâksızlık ve edepsizliğini ifade eden ayette şöyle

buyurulur: "Lut'u da hatırla. Hani o, kavmine şöyle demişti: Âlemlerde hiç kimsenin

sizden önce yapmadığı bir hayâsızlığı mı yapıyorsunuz?"452 Ancak diğer ayetlerde,

bunların yaptığı kötülüklerin cezasız kalmadığı vurgulanarak, gökten gelen acı bir

azab ile yerle bir edildikleri belirtilmiştir.453

Hz. Đbrahim'in (a.s.) yeğeni idi. Ne yazık ki, Yahudiler tarafından tahrif

edilmiş olan eldeki Kitab-ı Mukaddes'te Hz. Lût'un (a.s.) şahsiyeti lekelendirilmeye

çalışılmıştır. Başka hususlar bir tarafa, Ürdün topraklarında icra ettiği vazife,

Đbrahim'in sığır sürüleri ile Lût'un sığır sürüleri arasında çıkan bir anlaşmazlık

sonunda"454 münbit bir toprağa göç olarak tanımlanmıştır. Fakat Kur'an bu iddiayı

448 Zemahşerî, el-Keşşaf, IV,421; Hûd, 11/79. 449 Hûd, 11/80-81. 450 el-Ankebût, 29/34. 451 Abdulfettah Tabbara, Ma'al Enbiya fil-Kur'an, s, 142-146; Muhammed Ahmed Cad, Kısasu'l-Kur'ân, s, 68-76. 452 el-Ankebût, 29/28. 453 Taberî, Taberi Tefsiri, IV, 78. 454 Tekvin, 13/10-11.

Page 79: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

79

çürütür ve Hz. Lût'un (a.s.) bir resûl olarak tayin edilmiş olduğunu ve oraya, halkı

ıslah etmek için gönderildiğini söyler.455

3.4. SEBE HALKI

Güney Arabistan'da yer alan, halkı ticaretle tanınmış, Hz. Süleyman

vesilesiyle Allaha inanmış Belkıs’ın Melike olduğu ülkedir.

Andolsun, Sebe' kavmi için oturduğu yerlerde büyük bir ibret vardır. Biri

sağda, diğeri solda iki bahçeleri vardı. (Onlara:) Rabbinizin rızkından yeyin ve O'na

şükredin. Đşte güzel bir memleket ve çok bağışlayan bir Rab!456

Sebe': Yemen'deki San'â yöresinde bulunan bölgenin adıdır. Esasen bir kabile

adı olan bu kelime, zamanla kabilenin oturduğu bölgenin adı olmuştur.457 Bu

bölgenin başkenti Me'rib idi. Bu kavmin başında Şurâhîl kızı Belkîs kraliçe idi.

Gerek bu kavmin, gerek ülkenin adı Tevrat'ta Hz. Süleyman ve Sebâ Melikesi

öyküsünde birkaç kez geçmektedir.458

Sebâ ülkesinin çekirdeğini oluşturan bölge ikiye ayrılmıştı. Orta Yemen'in

dağlık bölgesini kaplayan yüksek bölge ve bu bölgenin doğu ve güneydoğusunda

uzanan Edne Vadisi.459 Çevreye yağan yağmur suları, içinden bir derenin de aktığı,

denizden 1100 metre yüksekliğindeki bu vâdîye toplanıp alçak bir araziden geçer,

Balak Dağı kayalarının arasından akar, Rub'u'1-Hâlî çölünün batı uzantısı olan

Ramlat Sabatain'da kaybolur. Irmağın Balak Dağı kayalıklarında açtığı yolun

ağzında Sebâ başkenti Me'rib bulunur. Irmağın, Balak Dağına girdiği noktanın, baraj

yapımına çok uygun olması, hemen gerideki vâdînin sulanmasına imkân

verimiştir.460

Âyet-i kerimede, Sebe' kavminin kıssası zikredilmektedir. Bir kişi Peygamber

efendimize gelip:

"Ey Allahın Resulü, Sebe' nedir? O bir yer midir yoksa bir kadın mıdır?" diye

455 Elmalılı, Hak Dini, VI, 451. 456 Sebe, 34,15. 457 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, 18, 467-475. 458 Kitab-ı Mukaddes, Krallar, bab, 10. 459 Beğâvî, Meâlîmu’t-Tenzîl, VI, 336. 460 Süleyman Ateş, a.g.e. , a.y.

Page 80: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

80

sormuş, Resulullah (s.a.v.) de:"O, ne bir yer ne ile bir kadındır. Sebe’ Araplarda bir

adamın ismidir. Onun on çocuğu olmuştur. On çocuğundan altısı Yemen'de

yerleşmiş dördü de Şam'da yerleşmiştir. Şam'da yerleşenler: Lalı, Cüzam, Gassan ve

Âmile'dir. Yemen'de yerleşenler ise: Ezd, Eş'arî, Himyer, Muzhe, Enmar ve

Kinde'dir." buyurmuştur.461

Peygamber Efendimizin de beyan ettiği gibi, Sebe' aslında Yemen'de yaşayan

insanlardır.462 Bu kişi Seb'e bin Yeşhup bin Kâhtan'dır. Yemen'de «Ezd»

kasabalarında Merip adında bir şehirde oturuyorlardı. Bu şehir Hadremevt dağlarının

etek tarafındadır.463 Bu şehrin banisi Sebe’ olduğu için o adla isimlendirilmiştir.

Rivayete göre Sebe’, Yemen'in ilk hükümdarının adıdır. Asıl adı «Abdüşşems» dir.

Đlk esir alan hükümdar olduğu için kendisine “Sebe” denmiştir. Sebe, esir alan

demektir. Rivayete göre dört yüz seksen dört sene hükümdarlık yapmıştır.464

ibn Abbas (r.a.)ın rivayetine göre ise Sebe, Yemen'de bir şehrin adıdır.

Allahü Teâlâ Yemen'in üç şehrine 13 peygamber göndermiştir. Bunların bir kısmı

sonradan gönderilmiştir. Bu peygamberler Sebe’ halkını ve çevresindeki kasabaların

halkını imana davet edip Allah'ın kendilerine vermiş olduğu nimetleri hatırlatarak

şükretmelerini istemişlerdir. Fakat onlar peygamberlerinin davetini kabul etmeyerek,

imandan yüz çevirip bağ-bahçelerindeki mahsulden dolayı şımarıp azmışlardır.465

Süddî'nin rivayetine göre de onların memleketi çok mümbit, her çeşit meyve

ve sebzenin bol olduğu bir yerdi. O kadar bolluk vardı ki, kadınlar başlarına sele alıp

bağ ve bahçelerin arasında dolaşırken dökülen meyvelerle sepetleri dolar taşardı.466

Sebeliler medeniyet eşiğinden adım atan ilk Arabistanlılardır. Bunlar geç

devrin çivi yazısı kitabelerinde yer almışlardır. Bu ülkeye, yağmur bereketi, denize

yakınlık, Hindistan yolu üzerinde oluş, stratejik bir konum kazandırmıştır.467

Başşehri de, şimdiki Kuzey Yemen'in merkezi Sana'nın kuzey-doğusunda,

takriben 55 mil mesafede olan Ma'rib kenti idi.468 Çağdaş tarihçi Hitti ye göre ise Bu

461 Tirmizî, Tefsir, Bab: 3, No: 3222. 462 Taberî, Taberî Tefsiri, XXII, 76-77 463 Semerkandî, Tefsiru’l Kur’an, V, 324. 464 Kurtubî, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, XIV, 253-254 465 Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, III, 195. 466 Beğâvî, Meâlîmu’t-Tenzîl, VI, 336; Semerkandî, Tefsiru’l Kuır’an, V, 324. 467 Philip Hitti , Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi, I, 79. 468 Mevdudi, Tefhim, V, 115.

Page 81: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

81

ülkenin başkenti Ma’arib’in batısına doğru bir günlük mesafedeki Sirvah idi.469

Tevratta ‘ Şeba’ diye geçen bu devletin hükümdarlığı Yemen’den Necran’a kadar

uzanırdı. Demek ki yalnız Sebe' değil, Yemen’den Şam'a kadar470 Arabistan

baştanbaşa böyle bayındırmış ki, bu çok dikkat çekicidir.471 Tarihçilere göre

MÖ:750 de başlayıp yine MÖ:115 senesine kadar varlığını sürdürür.472

Main krallığının yıkılışından sonra, M.Ö. yaklaşık 1100 yıllarında güç

kazandılar ve bin yıl boyunca Arabistan'da hüküm sürdüler. Daha sonra, M.Ö. 115

yılında onların yerini Himyeriler aldı.473

Sebe halkı, ticaretle tanınmıştı. Sebeliler, bir taraftan Afrika kıyıları,

Hindistan, Uzak Doğu ve Arabistan'ın iç kısımlarının dâhil olduğu yerlerde cereyan

eden tüm ticarî faaliyetleri, diğer taraftan Mısır, Suriye, Yunanistan ve Roma'ya

yönelik ticareti ellerinde tutuyorlardı. Eski çağlarda servet ve refahları ile meşhur

olmaları işte bundandı.474 Hatta öyle ki, Yunan tarihçilerine göre o devirde dünyanın

en zengin kimseleri bunlardı. Ticaret ve alışverişin yanında, ulaştıkları bu refahın

başka bir nedeni de, ülkelerinin birçok yerinde barajlar inşa etmiş ve sulama

maksadıyla yağmur suları toplamış olmalarıydı. Bu tesislerle ülkeyi gerçek bir

bahçeye çevirmiş bulunuyorlardı. Yunan tarihçileri, Sebe’ ülkesinin olağanüstü

yeşilliklerine dair ayrıntılı bilgileri bize kadar ulaştırmışlardır. Kur'an-ı Kerim de,

Sebe Suresinin 15. ayeti de buna işaret eder.475

Sebeliler güney denizlerinin Fenikelileridir. Zamanlarında Muson

rüzgârlarına hâkimiyet sağlamayı başarmış, kayalık alanları tanımış, liman ve deniz

yollarını iyi öğrenmiş olmaları, onları 1250 yıllık bir dönemde deniz yollarının

hâkimi yapmıştır.476

Hz. Süleyman (a.s.) ile Sebe Melikesi arasında geçen kıssa, Đncil, Tevrat ve

Đsrailî rivayetlerde çeşitli şekillerde anlatılmıştır. Fakat Kur'ân-ı Kerim'in bu kıssayı

nakledişi, diğerlerinden tümüyle farklıdır. Tevrat'ta geçtiği şekliyle kıssanın özeti

şöyledir: "Ve Sebe Melikesi (kraliçesi) Süleyman'ın şöhretini duyunca, bazı zor

469 Philip Hitti, Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi, s. 85. 470 Kurtûbî, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an,; XIV, 254-255 471 Elmalılı, Hak Dini, IV, 256. 472 Nielsen Handbuch, I, 64. (Philip Hitti, Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi’nden naklen.) 473 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, 18, 467-475. 474 Zemahşerî, el-Keşşaf, III, 255; Hayrettin Karaman… Kur’an Yolu, IV, 382-384. 475 Mevdûdî, Tefhim, V, 115. 476 Philip Hitti, a.g.e. s. 80.

Page 82: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

82

sorularla onu sınamak üzere, kalabalık bir maiyet ile Kudüs'e geldi. Süleyman'ın

huzuruna vardığında, içinde sormayı tasarladığı her şeyi sordu. Ve onun bütün

sorularına Süleyman cevap verdi; (...) ve Süleyman'ın derin hikmetini, yaptırdığı

sarayı, sofrasındaki yemekleri, görevlilerin (bakanlar) oturuşunu ve elbiselerini,

hizmetçilerin duruşu ve kıyafetlerini, sakileri ve giydiklerini ve nihayet Rabbin evine

çıkan merdivenin ihtişamını görünce Sebe Melikesi'nde bu ihtişam ve debdebeye

karşı dayanacak takat kalmadı. Ve Sultan'a şöyle dedi: Senin yaptığın işler ve sahip

olduğun hikmet hakkında, ülkemde duymuş olduklarım tümüyle doğru imiş. Buraya

gelip bizzat kendi gözlerimle görünceye kadar onların sözlerine inanmamıştım: Ve

ben görüyorum ki, sahip olduğun hikmetinin yarısı bile bana anlatılmamış; hâlbuki

Senin şöhretin, duyduğumun çok çok üstündedir. Ne mutlu senin adamlarına, ne

mutlu senin hizmetçilerine! Onlar daima senin huzurunda duruyor ve her zaman

senin hikmetini dinliyor ve işitebiliyorlar! Seni, kendi tahtına oturtan Rabbin ne

Yücedir! (...) Ve o krala yüz yirmi kantar altın, bol miktarda baharat ve paha

biçilmez kıymetli taşlar verdi. …ve Sebe Melikesi'nin kral Süleyman'a verdiği

baharatın bir benzeri dünyada yoktu (...) ve Kral Süleyman da, kraliçenin bütün

arzularını yerine getirdi ve istediği her şeyi ona verdi (...) ve böylece Kraliçe maiyeti

ve kulları ile beraber memleketine dönüp gitti.477

Đncil'de ise, Hz. Đsa'nın, Sebe kraliçesi hakkında yaptığı konuşmasından

sadece aşağıdaki cümle nakledilmiştir.

"Cenup kraliçesi, hesap günü bu neslin adamlarıyla kalkacak ve onu

ayıplayacak; çünkü o, Süleyman'ın hikmetini dinlemek üzere, dünyanın uzak

bölgelerinden buraya geldi ve işte Süleyman'dan daha büyüğü buradadır

(huzurumuzdadır)."478

Bazıları Hüdhüd'ün söylediği "Senin bilmediğin şeyler hakkında bilgi

edindim" anlamındaki cümleyi, Hz. Süleyman'ın (a.s) Sebe ülkesi hakkında hiç

bilgisi olmadığı şeklinde yorarlar. Hitti bunu kabul etmez: ‘Sınırları Kuzey

Kızıldenizine (Akabe Körfezi ve çevresine) kadar uzanan Filistin ve Suriye

hükümdarının, aynı denizin güney (Yemen ve çevresi) kıyılarını idare eden ve dünya

ticaretinin de en önemli bir kısmını ellerinde tutan bir kavimden haberi olmaması

477 Kitab-ı Mukaddes, Tarihler, 9:1-12, I. Krallar, 10:1-13. 478 Matta, 12/42; Luka, 11/31.

Page 83: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

83

imkânsızdır (düşünülemez).479 Kaldı ki, Mezmurlar'a göre, Hz. Süleyman'ın (a.s.)

babası Davud (a.s.) Sebe ülkesini biliyordu. Mezmurlar'da nakledilen duasında

aşağıdaki kısımlara rastlamaktayız: "Ey Allah(ım), krala senin hükümlerini ve kralın

oğluna senin adaletini (doğruluğunu) ver. Senin kavmine adaletle ve zayıf kullarına

hak ile hükmetsin."480 "Tarşiş ve adaların kralları ona baç getirsinler; Şeba ve Sebe

(Yemen ve Habeş kolları) kralları hediyeler takdim etsinler."481

Bu krallığın başındakilere Mukarrıb denilirdi. Sebe’nin bilinen en eski

mukarribi Yasa’amar ve II. Sargondur. En meşhuru ise Kur’an da zikri geçen Melike

Belkıs’tır.482

Aataları Sebe' b. Yeşcüb b. Ya'rub b. Kahtan'ın483 adıyla yâd olunan Sebe'

kavmi Neml Suresi’nde hikâyeleri geçtiği üzere önceleri güneşe taparlarken, Belkıs

idaresinde Hz. Süleyman'a itaat ederek tek tanrılı bir inanca kavuşmuşlar.

Meskenleri, merkezleri Yemen'de Me'rib şehri idi.484

3.5. MUSA KAVM Đ

Hz. Yakub’un soyundan gelen, kendilerine Hz. Musa’nın Peygamber olarak

gönderildiği kavimdir.

Benu Đsrail veya Türkçesiyle Đsrailoğulları, Hz. Ya'kub (a.s)'ın oniki oğlunun

soyundan gelenlere verilen isimdir. Đsrail, Hz. Ya'kub'un lakabıdır. Đbranicide manası

Safvetullah veya Abdullah demektir.485 Tevrata göre Hz. Musa, Hz. Yakub’un

çocuklarından Levi’nin soyundandır. Babası Armam, annesi ise Yokebed’dir.486

Bu kavme Peygamber olarak gönderilen Hz. Musa, Firavunların Memleketi

olan Mısırda dünyaya gelmiş sonra Medyene Şuayb (a.s) ın memleketine gitmiştir.

479 Philip Hitti, a.g.e. s.80. 480 Mezmurlar, 72: 1-2. 481 Mezmurlar, 72: 9-10. 482 Mevdûdî, Tefhîm, V, 115. 483 Taberî, Tefsir, XXII, 82-83; Đbn Atıyye, Tefsir, IV, 415; Şevkânî, Fethu’l Kadir, IV, 367-368; Prof. Dr. Hayrettin Karaman-Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı-Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez-Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, IV, 382-384. 484 Taberî, Tefsir, XXII, 76-77; Elmalılı, Hak Dini, VI, 337-338; Mevdûdî, a.g.e. , a.y. 485 Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, I, 334. 486 Kitab-ı Mukaddes, çıkış, 6/18-20.

Page 84: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

84

Kavmin yaşadığı yer ise Mukaddes topraklardır. Zamöanla buradan çıkarılmışlar

Mısırda Firavunlara adeta kölelik yapıyorlardı.487

Mısır tarihinin en önemli olayları, Đsrailoğulları’nın bu ülkedeki varlıklarıyla

ilgili olarak gelişmiştir. Hz. Yakup’un oğulları “Đsrailoğulları” olarak bilinen,

sonradan “Yahudi” olarak da anılan kavmi oluşturmuştur. Đsrailoğularının Mısır’a

gelişleri ise Hz. Yakub’un küçük oğlu Hz. Yusuf zamanında olmuştur.488

Mısır'a egemen olan krallar dünyada eşi az bulunur zalimlerdendi. Ortak

adları Firavun olan bu zalimler, Mısır'daki azınlık durumunda olan yabancıları çok

ağır işlere koşarlar; bazen bir vehim, bazen bir rüya, bazen bir dedikodu, bazen da

hiç bir neden olmadan asar keserler, akla gelmedik işkenceleri onlara reva

görürlerdi.489

Kuran’dan anladığımıza göre, ilk başlarda barış ve güven içinde yaşayan

Đsrailoğulları zamanla Mısır toplumu içindeki statülerini kaybetmeye başlamışlar ve

sonunda köle konumuna gelmişlerdi.490 Mısır’ın III. Firavun’u olan Firavun Velîd,

Đsrailoğullarını, köle ve hizmetçi olarak çalıştırırdı. Onları, sınıflara ayırıp bir

sınıfını, yapı işlerinde, bir sınıfını, çift sürme ve ekin ekme işlerinde, Bir sınıfını da,

pislik temizleme işlerinde kullanırdı. Đsrail oğullarından, sanatı bulunmayanları ise,

cizyeyle, vergiyle mükellef kılar, onlara, işkencenin en kötüsünü yüklerdi.491

Ayetlerden, Hz. Musa’nın geldiği dönemde Đsrailoğulları’nın böyle bir

konumda yaşadıkları görülmektedir. Hz. Musa, Kuran’da anlatıldığına göre

“kölelikte bulunan bir kavmin” bir üyesi olarak Firavun’a gitmiştir. Firavun ve

adamlarının Hz. Musa ve Hz. Harun’a karşı verdikleri şu kibirli cevap, bu konuda

bizi bilgilendirmektedir:492 ‘Bu yüzden dediler ki: Kavimleri bize kölelik ederken,

bizim gibi olan bu iki adama inanır mıyız?’493

Mısır toplumu içinde Đsrailoğulları’na yapılan baskı o kadar ileri gitmişti ki

onların nüfusları bile denetim altında tutuluyordu. Kendileri için tehlikeli olacağını

487 Şevqî, Ebû Halil, Atlasu’l Kur’an, s. 81; Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, X, 333, 335. 488 Đsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi, Kayıhan Yayınları, s. 454-455. 489 Beğavî, Tefsir, I, 74; Bkz. Đsmail Yiğit, a.g.e, a.y. 490 Beydâvî, Tefsir, I, 324. 491 Taberî, Tarih, I, 199; Đbn. Esîr, el-Kâmil fit-Tarih, I, 17O. 492 Muhammed b. Muhammed Ebu's-Suüd, (982/1574) Đrşadu’l Aklı’s-Selim, (9 c) Beyrut, ty, I, 102. 493 Taberî, Taberi Tefsiri, IV, 109-110; Müminun, 23/ 47.

Page 85: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

85

düşündükleri erkek nüfusunun artışına engel olunuyor, hizmet için kullanacakları

kadınlar sağ bırakılıyorlardı.494

Firavun insanları fırkalara ayırıp o dönemin en hayırlı insanları olan Đsrail

oğullarının yok edilmesini amaçlıyordu. Çünkü bunlar Hz. Yakub’un torunlarıydılar.

Beni Đsrail bu haldeyken, Mısırı helak edecek bir kurtarıcının kendi zürriyetinden

geleceklerini bekliyorlardı.495

Đnsanlar bunu kendi aralarında konuşadururken Firavun’un adamları bunu

Firavuna ulaştırdılar. Süddi’nin Đbn-i Abbasa dayandırdığı hadise göre Firavun

rüyasında Beyti Makdis tarafından bir ateşin çıktığını beni Đsrail hariç herkesi

yaktığını görür. Kâhinler bunu, beni Đsrail içinden çıkacak bir çocuğun Mısırı ve

Fıravun’un saltanatını yıkacağına yorarlar. Bunun üzerine Firavun da beni Đsrail

çocuklarının öldürülmesini emreder.496

Baskı ve zulmün iki dönemi vardı. Đsrailoğulları ilk defa, Hazreti Musa'nın

doğumundan önce II. Ramses'in yönetimi sırasında zulme uğradılar. Ayette anlatılan

ikinci zulüm dönemi ise Hz. Musa'nın (a.s) Allah'ın elçisi olarak gönderilmesinden

sonra, Mineftah'ın497 hükümdarlığı esnasında başladı. Bununla beraber bir nokta

ortak idi ki: Đsrailoğulları'nın yavaş yavaş soyları kuruyacak şekilde erkek çocukları

öldürülüyor, kız çocukları hayatta bırakılıyor ve sağ kalanlar da diğer ırklar arasında

kayboluyordu.498 1896 senesinde yapılan arkeolojik kazılarda muhtemelen bu

döneme ait bir levha bulundu. Mineftah'ın kahramanlık ve zaferlerinden bahseden

sözkonusu levhanın üzerinde "Đsrailliler imha edilmiştir ve onları yeniden türemeleri

için geride hiçbir tohum bırakılmamıştır" diye bir cümle geçer.499

Firavun, Hz. Musa (a.s.)'ı öldürmek ve taraftarlarını şiddetle cezalandırmakta

kesin kararlıydı. Bu yüzden başına nelerin gelebileceğini hiç mi hiç düşünmüyor, Hz.

Musa (a.s.)'ı öldürmek için çeşitli plânlar hazırlıyordu. Đnananlara yapılan zulmün

had safhaya ulaştığı bu günlerde Allah Telalâ, Firavun ve adamlarının zulmünden ve

onların ölüm tuzaklarından kendisine sığınan Hz. Musa(a.s.)ya mü'minlerle birlikte

494 Đbnü’l-Cevzî, Tefsir, I, 83; Bakara, 2/ 49. 495 Şevkânî, Tefsir, 1, 86; Abdullah Aydemir, Đslami Kaynaklara göre Peygamberler, s. 114. 496 Đbn-i Kesîr, Kısasu’l Enbiya, s.58-59; Abdullah Aydemir, Đslami Kaynaklara göre Peygamberler, s. 114. 497 Şevqî, Ebu Halil, Atlasu’l Kur’an, s. 81. 498 Seyyid Kutub, fî-Zilâl, III, 354; Kasas, 10. 499 Mevdûdî, Tefhîm, I 291.

Page 86: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

86

bir gece gizlice Mısır'dan ayrılmasını emretti.500 Peşlerine düşecek olan Firavun ve

askerlerinin denizde boğulacaklarını haber verdi. Asasıyla vurarak denizde açacağı

yolu kendi halinde bırakmasını emretti ve arkalarından gelen Firavun ve ordusunun

orada boğulacağını bildirdi.501 Hz. Musa (a.s.), aldığı ilâhî emre uyarak, bir gece

kavmiyle birlikte gizlice Mısır'dan ayrılarak Filistin'e doğru yola çıktı. Bundan

haberdar olan Firavun, hemen askerî hazırlıklara başladı. Firavun, bir sabah vakti,

Kızıldeniz sahilinde Süveyş körfezi yakınında, Đsrailoğulları'na ulaştı. Onun

kalabalık ordusuyla kendilerine yetiştiğini gören Đsrailoğullan, çok korktular. Đşte tam

bu esnada, Allah Teâlâ, Hz. Musa (a.s.)ya elindeki asa ile denize vurmasını

emretti.502 Hz. Musa (a.s.) asasıyla denize vurunca, deniz yarılıp sular kenara

çekilmiş ve denizin ortası geçmeleri için düzgün ve kuru bir yol haline gelivermişti.

O ve kavmi, açılan bu yoldan Kızıldeniz'in karşı sahiline doğru yürüdüler.

Arkalarından yetişen Firavun da, onları kaçırmaktan korkarak peşlerinden ordusuyla

birlikte denizdeki yola girdi.503 Ancak Hz. Musa (a.s.) ve kavmi bu yolu takiben karşı

sahile ulaştıktan hemen sonra, kenara çekilmiş olan sular dev dalgalar halinde

Firavun ve ordusunun üzerini kaplayıverdi. Firavun ve askerlerinin tamamı denizde

boğuldu. Hz. Musa (a.s.}, Firavun ve ordusunun boğulmasının ardından Filistin

istikametinde504 yürüyüşünü devam ettirdi.505 Ancak çok geçmeden, kavminin garip

bir teklifiyle karşılaştı. Đsrailoğullan, bir peygamber jle birlikte olmalarına,

Firavun'un zulmünden büyük bir mucize neticesinde kurtularak Allah'ın sınırsız

kudretini açıkça görmelerine rağmen, bu olaydan kısa süre sonra peygamberleri Hz.

Musa (a.s.)'a kendileri için bir put yapmasını teklif ettiler.506

Đsrailoğullan' nın kurtuluştan sonra küfre ilk meyilleri olan ibret dolu bu ger-

çek, Kur'ân-ı Kerim'de şöyle anlatılır: ‘Đsrailoğulları'nı denizden geçirdik. Onlar bir

kavme uğradıklarında, halkı kendilerine ait bir takım putlara tapmakta iken gördüler.

Bunun üzerine Musa'ya şöyle dediler: 'Ey Musa! Bunların nasıl ilâhtan varsa, bizim

için de öyle ilâhlar yap!' Musa, 'Şüphesiz ki siz, cahillik eden bir kavimsiniz. Çünkü 500 Râzî, Tefsir-i Kebîr, XI, 120. 501 Đsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi, s. 448-454. 502 Semarkandî, Tefsiru’l Kur’an, III, 421. 503 Prof. Dr. Đsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi, s. 448-454. 504 Bkz. “îsrailoğulları doğuda Şam, batıda Ürdün ve Filistin arasındaki havaliye yerleşmişlerdir. Bu topraklar hububat, meyve ve yemiş için elverişliydi. Suyu boldu. Bereketi çoktu. (Semarkandî, a.g.e. a.y.) 505 Ebu's-Suûd, Tefsir, I, 102. 506 Seyyid Kutub, fî Zilâl, III, 354.

Page 87: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

87

şu gördüğünüz putlara ibadet edenlerin, üzerinde bulundukları din yıkılmaya

mahkûmdur. Ve yaptıkları ameller batıldır. Ben, size Allah'tan başka bir ilâh mı

isterim! Hâlbuki O, sizi âlemlere üstün kılmıştır.' dedi.507 Hz. Musa (a.s) Allah'tan

talimat almak üzere kırk günlüğüne Tur-i Sina'ya çıktığı zaman, kavmi konakladığı

er-Raha ovasında, O'nun yokluğundan istifade ederek bir heykel yaptılar.508

Buzağıya tapınma, Mısır'da bulundukları süre içinde Đsrailoğulları'nda

vukubulan ikinci bir değişikliktir. Kur'an-ı Kerim: "... Onlar (Đsrailoğulları) inkâra o

derece meyilli idiler ki, kalplerinde buzağıya ta'zim taşıyorlardı" diyerek Beni

Đsrail'in, Mısırlıların buzağıya tapıcılığından etkilenmiş olduğunu söyler.509

Gerçekten ne ilginç bir durumdur ki, Mısır'dan, mucizevî kaçışlarının üzerinden daha

üç ay bile geçmeden, Đsrailoğulları, peygamberlerinden kendileri için yapay bir tanrı

yapmasını istemiş510 ve Hz. Musa (a.s) Sina'ya çıkmak üzere onları terk eder etmez

de hemen kendi kendilerine sahte bir tanrı uydurmuşlardı.511 Kitab-ı Mukaddes'e

göre, onlara tanrı olarak altından bir buzağı heykeli yapma suçunu Harun (a.s)

işlemişti. Şöyle ki: "Ve Musa'nın dağdan inmesinin geciktiğini görünce, kavmi

Harun'un yanında toplandı ve ona dediler: Kalk bize, önümüzden gidecek tanrılar

yap, çünkü Musa'ya, bizi Mısır'dan çıkaran bu adama, ne oldu bilmiyoruz. Ve Harun

onlara dedi: Hanımlarınızın, oğullarınızın ve kızlarınızın kulaklarındaki altın küpeleri

söküp çıkarın ve onları bana getirin. Ve bütün kavim mensupları kulaklarındaki altın

küpeleri söküp çıkardılar ve onları Harun'a getirdiler. Ve O, onları ellerinden aldı ve

ona (eritilmiş altın külçesine) oymacı aleti ile şekil verdi ve ondan dökme bir buzağı

yaptı. Ve şöyle dediler: Ey Đsrail, seni Mısır diyarından çıkaran ilâhlar bunlardır. Ve

Harun onu gördüğü zaman, onun önünde kurbanların kesileceği bir yer yaptı.’512

Kur'an, bu iddiayı redderek çürütmüş ve bu meselede o iğrenç günahın sorumlusunun

Allah'ın peygamberi Hz. Harun (a.s) değil aksine "Samirî" adındaki bir âsi olduğu

gerçeğini nakletmiştir.513

Hz. Musa (a.s.)'a, Sînâ dağında bulunduğu sırada Sâmiri'nin Đsrailoğulları'nı

507 Taberî, Taberî Tefsiri, IV, 109-110; Araf, 7/138-141. 508 Bkz. Nesefî, Tefsir, I, 439. 509 Seyyid Kutub, fî Zilâl, III, 354. 510 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Đbrahim Kâfi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, II, 466. 511 Mevdûdî, Tefhîm, I 291. 512 Kitab-ı Mukaddes, Çıkış, 32: 1-6. 513 Taberî, Taberî Tefsiri, IV, 120; Tâhâ, 20, 85.

Page 88: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

88

dinlerinden döndürmesiyle ilgili bu olayı da haber vermişti. Dolayısıyla Hz. Musa

(a.s.), kavmine bu sapıklıkları yüzünden duyduğu büyük bir öfke ve üzüntü ile

döndü. Kavmine ulaştığında, Allah'ın kendilerine hidâyet ve nur kaynağı olan

Tevrat’ı vermeyi vâdettiğini ve yanlarından bu maksatla ayrıldığını hatırlatarak, buna

rağmen küfre dönmelerine hayret ettiğini söyledi.514

‘Ve bir vakit Musa, kavmine şöyle dedi: Ey kavmim! Cidden siz, o buzağıya

tapmakla kendinize zulmettiniz. Gelin tevbe ederek yaratanınıza dönün ve

nefislerinizi öldürün.515 Böyle yapmanız, yaratanınız yanında sizin için daha

hayırlıdır.' Böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten o, tevbeleri çok kabul eden,

çok merhamet edendir."516 Đsrailoğulları, kendilerini şirke düşüren bu büyük günah-

tan tevbe etmeye karar vermişlerdi. Hz. Musa (a.s.), bu tevbenin içlerinden seçeceği

70 kişi ile birlikte, Sînâ dağında yapılacağını açıkladıktan sonra, bu maksatla seçtiği

şahıslara, oruç tutmalarını, nefislerim ve elbiselerini temizlemelerini emretti.

Ardından onları Sînâ dağına götürdü. Orada Cenab-ı Hak, Hz. Musa (a.s.)'a tekrar

hitap etmişti. Fakat yanındaki adamlardan bazıları, Allah'ı açıkça görmedikçe ona

seslenenin Allah olduğuna inanmayacaklarını söylediler. Bu haksız ısrarları

yüzünden onları korkunç bir sarsıntı sarıverdi. Hepsi bir anda düşüp bayıldılar, hatta

bir rivayete göre öldüler.517 Ama Kur’an-ı Kerim Hz. Musa’nın dua etmesiyle Yüce

Allahın onları af ettiğini haber verir.518 Daha sonra Yahudiler Rablerinin isteklerini

yine kabul etmediler. Allah’ın Sina Dağını onların üzerine kaldırması üzerine onlar

geçici bir süre iman ettiler. Bu huy Yahudilerin içinde bir alışkanlık olmuştu. Allah

bunu şu şekilde haber verir: "Verdikleri sözü bozdukları için onları lanetledik ve

kalplerini katılaştırdık. Öyle ki, onlar, kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını

514 Prof. Dr. Đsmail Yiğit, a.g.e. s. 461-467 515 Bakara sûresi, 2/54. Ayette geçen "fa'ktülû enfuseküm/nefislerinizi öldürün, ibaresi, müfessirler arasında Đhtilaf konusu olmuştur. Bazı müfessirler, bu emir Đle, buzağıya taparak şirke düşenlerin tövbelerinin, nefislerini şehvetlerden arındırmaları, her türlü süflî arzu ve istekleri terketmek suretiyle nefislerini itaat altına almaları ve buna kesin söz vermeleri şartıyla kabul edileceğinin kastedildiği görüşünü tercih etmişlerdir (bkz. Nesefî, Tefsir, I, 44; Beydâvî, Tefsir, I, 324; Ebu's-Suüd, Tefsir, I, 102). Ancak bu emir, müfessirlerin çoğu tarafından, buzağıya tapanların Öldürülmesi olarak anlaşılmıştır. Buna göre, buzağıya tapanlar ölüm cezasına çarptırılmışlar ve bu onların tövbelerinin kabulü sayılmıştır. Onları buzağıya tapmayanların öldürdüğü veya birbirlerini öldürdükleri şeklinde rivayetler vardır (Taberî, Tefsir, I, 285-287; Kurtûbî, Tefsir, I, 401; Đbnü’l-Cevzî, Tefsir, I, 83; Đbn Kesir, Tefsir, I, 93; Kasasul-enbiyâ, II, 443; Salebi, 211; Beğavî, Tefsir, I, 74; Şevkânî, Tefsir, 1, 86). Bu yaygın görüşü benimseyenlerden Elmalılı, "nefislerinizi öldürünüz" şeklindeki açıklamanın işâri tefsir olduğunu söyler {Hak Dini, I, 300). 516 Bakara, 2/54. 517 Đbnü’l Cevzî, Tefsir, I, 83; Đbn Kesîr, Kısasu'l Enbiyâ, II, 445. 518 A'râf , 7/155-156.

Page 89: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

89

tahrif ederler), kendilerine öğretilen ahkâmın önemli bir bölümünü de unutmuşlar.

Đçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet

ve yaptıklarına aldırış etme. Şüphesiz ki Allah, iyilik yapanları sever.’519

Hz. Musa’ya eziyetleri, verdikleri sözde durmamaları, yasakları çiğnemeleri

Yahudileri kaçınılmaz sona yaklaştırmıştır. Kur’an-ı Kerim bunu şöyle haber

vermektedir: 'Ey Musa! Bir çeşit yemeğe dayanamayacağız, bizim için Rabbine

yalvar, bize, yerin bitirdiği sebze, hıyar, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin.'

demiştiniz de, Musa, 'Hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz?

(öyleyse utanç ve zillet içinde) Mısır'a dönün, şüphesiz orada istediğiniz vardır.' de-

mişti. Onlara yoksulluk ve zillet damgası vuruldu, Allah'ın gazabına uğradılar. Bu,

Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendi.

Bu, isyan etmelerinden ve taşkınlık yapmalarından ileri gelmekte idi.520

Kur'an-ı Kerîm Đsrailoğullarından şu başlıklarla ifade edilebilecek şekilde

uzun uzun bahsetmektedir: Đsrailoğullarının üzerlerine dağın kaldırılması (el-Bakara,

2/63-64); Đsrailoğullarının Arz-ı mukaddese girmekten menedilmesi (el-Mâide, 5/20-

22-2426); Đsrailoğullarının hezimete uğraması ve tabut'un ellerinden alınması (el-

Bakara, 2/58-59); Đsrailoğullarının bir hükümdar istemesi (el-Bakara, 2/246):

Đsrailoğullarının sapıklığı (en-Nisâ, 4/160-161); Đsrailoğullarının Đsa'ya olan

düşmanlıkları (en-Nisâ, 4/157).

3.6. SABĐÎLER

Kur’an’da, adları Hristiyan ve Yahudilerle birlikte zikredilen, kendilerine

Peygamber gönderilip gönderilmediği kesin bilinmeyen topluluktur.

Sabiîn, "Sabie" kökünden gelen, tanınmış bir dinden çıkıp başka dine girmek

demektir.521 "Şüphesiz iman edenler, yahudiler, hristiyanlar ve sabiîler'den Allah'a,

ahiret gününe iman edenler ve salih amel işleyenlerin Rableri katında mükâfatları

519 Mâide, 5/13. 520 Bakara, 2, 60-61. 521 Zemahşerî, el-Keşşaf, I, 254; Şevkânî, Fethu’l Kadir, I, 159; Beğavî, Meâlimu’t-Tenzîl, I, 241; Nesefî, Nesefî Tefsiri, I, 315-316.

Page 90: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

90

vardır..."522 Ayetinde zikredilen "Sâbiîn"den kimlerin kastedildiği hususunda ise

farklı görüşler zikredilmiştir.

Mücahid, Katade Hasan-ı Basrî, Ebu Necih ve Atâ b. Ebi Rebah’tan nak-

ledilen bir görüşe göre bunlar, dinleri olmayan bir topluluktur. Bunlar, Yahudilik,

Hıristiyanlık ve Mecusilik arasında bocalayan bir topluluktur. Đbn-i Zeyd'e göre ise

bunlar, Musul civarında yaşayan ve "Lailahe Đllallah" diyen fakat herhangi bir dine,

kitaba uymayan, hiçbir amel işlemeyen ve Resulullah'a da iman etmeyen bir

topluluktur.523 Şevqî Ebu Halile göre Sabiîlerin asli yurtları Harrandır daha sonra

Bağdata göç etmişler, günümüzde de az bir topluluk olarak Bağdat’ın kuzeyinde

yaşamaktadırlar.524

Hasan-ı Basri, Katade ve Ebu Âliyeden nakledilen diğer bir görüşe göre de

bunlar, meleklere tapan, aynı zamanda kıbleye doğru dönüp namaz kılan ve Zebur

okuyan bir kavimdir.525

Bazı Müfessirler Đslam, Yahudi ve Hıristiyanların dışında kalan diğer

dinlerin mensupları diye açıklarlar. Ayrıca meleklere veya yıldızlara tapan insanlar

olduğu söylenmiştir. 526 Âlemin tek Yaratıcısına inanmakla birlikte, dünyanın ve

insanların yönetiminin gök cisimlerine bırakıldığını ileri sürerler. Hz. Đbrahim (a.s)

bunları irşad etmek için gönderilmişti. Günümüzde yıldız falına inanma ve yıldızların

gücüne sığınma bunlardan kalmadır.527

Başka bir görüşe göre Sabiî kelimesi, eski bir dine mensup olan topluluğa

verilen isimdir.528 bunlar Hıristiyanlık ve Yahudilikten önce gelmiş semavî bir

dindir. 529 Arapça bir kelime olmayıp, aslı "sabî" olan süryanice bir kelimedir.

Kelimenin aslının bu olduğu kabul edilirse, müşriklerin Rasûlüllah (s.a.s)'e sabiî

demelerinin530 sebebi olarak, onların onu "Lailahe illallah" demekle sabiîlere

benzettikleri sonucu ortaya çıkar. 531 Seyyid Kutup: "Sabiîlere gelince onlar, en

tercih edilen rivayete göre, bi'setten önce kavimlerinin puta tapmasından 522 Bakara. 2/62; Ayrıca bkz. Maide, 5/69; Hac, 22/17. 523 Taberî, Tefsîr, I, 225. 524 Şevqî, Ebû Halil, Atlasu’l Kur’an, s. 140. 525 Taberî, a.g.e. I, 227. 526 Taberî, Tarih, II, 318-320; Đbn Kesir, Tefsirul-Kur'ânil-Azim, I, 148-149. 527Razî, Mefatihu’l-Ğayb, III, 53-54. ; M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, I I,1750; Suat Yıldırım, Kur’an-ı Hakîm ve Açıklamalı Meali, Işık Yayınları, 2001, (Đlgili ayetin açıklaması) 528 Beğavî, Meâlimu’t-Tertîl, I, 241. 529 Şevqî, Ebû Halil, Atlasu’l Kur’an, s. 140. 530 Müsned, IV, 341. 531 Taberî, Tarih, II, 319; Đbn Kesir, Tefsirul-Kur'ânil-Azim, I, 149.

Page 91: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

91

hoşlanmayarak, gönüllerine hitap eden ve samimiyetle bağlanabilecekleri bir itikat

arayan Araplardır. Bunlar tevhid dinini kabul etmişlerdi ve ilk haniflerin yani

Đbrahim (a.s)'ın dini üzere ibadet ediyorlardı. Müşrikler, bu kimselere "Atalarının

dininden dönenler" anlamında sabiîler adını vermişlerdi.532 Sonradan müslümanlara

sabiî demelerinin533 sebebi de budur".534

Đbnu’l Esîr’e göre Sabiî, Hanûh olarak isimlendirilen, Đdris (a.s)'ın torunu

Lamek'in diğer bir adıdır. Ve Sabiîler adlarını ondan almaktadırlar.535 Đbnü'l-Esir,

Nuh (a.s)'ın gönderildiği kavmin Sabiîlerden bir topluluk olduğunu ve onların putlara

tapındıklarını kaydetmektedir. Onların inançlarının temeli ruhanî varlıklara ibadet

etmekti. Bu ruhanîler melâikeler olup, onlar aracılığı ile Allah Teâlâ'ya

yaklaşıldığına inanmaktaydılar. Onlar, her şeyi Allah Teâlâ'nın yarattığını ve güç,

kudret sahibi olduğunu kabul ederlerdi. Onlara göre insan O'nun zatını kavramaktan

acizdir. Dolayısıyla O'na yaklaşmak ancak ruhanîlerin aracılığıyla mümkün

olabilir.536

Zerdüştlükten önce Farsların, Hıristiyanlıktan önce de Rumların tabi olduğu

din Sabiîlikti. Rumların Sabiîler'de olduğu gibi, adlarını yedi gezegenden alan yedi

tane putları vardı. 537

Sabiîliğin esas itibarı ile münzel bir din olması da muhtemeldir. Ancak

zamanla felsefi ve siyasi etkiler çerçevesinde bozulma ve sapmalara uğramış ve bir

gizlilik, bâtınilik özelliği kazanmıştır. Sabiîler, ilk sabiîler ve sonraki sabiîler olmak

üzere iki kısma ayrılmaktadır. Bu iki ekolün arasında müşterek oldukları noktalar

yanında birbirinden ayrıldıkları noktalar da vardır. Đlk sabiîlik, Hindistan, Eski Mısır,

Suriye ve Keldânîlerin tabi oldukları ekoldü. Eski Yunan ve Rum dinleri de bu

532 Şevkânî, Fethu’l Kadir, I, 192. 533 Buhârî, Teyemmüm: 6; Đbn Hanbel, Müsned: IV, 434-435. Aslında olay şöyle cereyan etmiştir: Peygamber (s.a.v.) bir seferde suları tükenmiş. Alî ile bir başkasını su aramaya göndermiş. Yolda rastladıkları, devesiyle su getirmekte olan bir kadına suyun yerini sormuşlar. Kadın suyun 24 saat uzakta olduğunu söylemiş. Allah Elçisi'ne götürmek istedikleri kadın kendisini nereye götürdüklerini sormuş. Allah'ın Elçisi'ne götüreceklerini söylediklerinde kadın: Şu sâbi'î denilen kimseye mi? diye sormuş. "Evet işte o dediğine diye yanıtlamışlar. Allah'ın Elçisi bu kadının kırbalarının ağzını açtırıp içinden istediği kadar su aldıktan sonra: - Biz senin suyundan bir şey eksiltmedik, fakat Allah bizi suladı. demiş ve kadına hurma, un, sevîk toplatıp hayvanına yükletmiş Bir süre sonra bu kadın, kavmiyle birlikte müslüman olmuştur (Buhârî, Teyemmüm: 7). 534 Seyyid Kutub, fi-Zilali’l-Kur'ân , I, 156-157. 535 Đbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, I, 62. 536 Đbnü’l-Esîr, a.g.e., I, 67-68. 537 Đbnü’l-Esîr, a.g.e., a.y.

Page 92: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

92

inancın bir yansımasından ibarettir. Sonraki sabiîler, Đsrail, Đran, Yunan ve Roma gibi

değişik kültürlerin tesiri altında şekillenen Süryanî ve Keldânî sabiîleridir.538

Sabilerle ilgili olarak ilk dönem Đslam âlimlerinin tanımlamaları genelde bir

birlik bütünlük arz etmektedir. Onlara göre Sabiîler monoteist bir yapıya sahiptiler.

Sabiilik, Hıristiyanlık ve Mecusilik arası bir dindir. Bu din mensupları Irakta

yaşamaktadırlar. Me’mun sonrası kaynaklara göre ise Sabiîler genelde yıldız ve

putlara tapan putperestlerdir.539 Lakin Kur’an-ı Kerimin Sabiîleri anlatışına bakılırsa

ilk dönem Đslam âlimlerinin daha bir haklı oldukları anlaşılacaktır. 540

Fahruddin Râzî diğer görüşleri zikrettikten sonra Sabiîlerin, yıldızlara tapan

bir topluluk olduğu görüşünü doğruya en yakın olarak kabul etmektedir.541

Son dönem Đslam Âlimleri ve batılı bilginlerce Sabiîlerle hakkında müstakil

eserler hazırlamış hatta bazı üniversitelerin bünyelerinde Sabiîlerle alakalı hususi

paneller düzenlenmiştir.

Bu konuda araştırmaları ve sunumları bulunan Şinasi Gündüz’e göre Sabiîler,

Filistin-Ürdün bölgesinden Yahûdilerin zulmünden kaçtıktan sonra Harana

Yerleşmişlerdir. Kesin olmamakla beraber böyle bir tespitin doğru olabileceğini de

delillendirir: Sabiîler hakkında bilgi veren en eski kaynak olan ‘Haran Gaveyta’nın

verdiği bilgi bu tezi doğrular niteliktedir: Burası Yahûdî Yöneticilerin

Hegemonyasından uzak bir yerdir. Burada Nasuralar yaşamaktalar. Bundan yola

çıkan batılı bilim adamları Haran’ı yani Şimdiki Urfa’yı Sabiîlerin inkişaf ettikleri

yer olarak tanımlarlar.542 Diğer taraftan bazı araştırmacılar, Sabiîlerle Harranilerin

birbirinden farklı olduklarını düşünmekteler: Abbasî Halifesi Me’mun(ö: 813) Valisi

olduğu Harran’ı Müslüman olmak, Kitabî olmak ya da imha olunmak seçenekleri

538 Elmalılı, Hak Dini, II, 1751. 539 Ömer Faruk Harman, Sabiîler, Đsalamda inanç Ansk, IV, 38. 540 Yahudi ve Hıristiyanların kitap ehli olduğu hususunda görüş ayrılığı yoktur. Kitap ehli olduklarından dolayı kadınları ile evlenmek ve yemeklerini yemek caizdir. Şu kadar var ki sabiîler hakkında görüş ayrılığı vardır. es-Süddî der ki: Onlar kitap ehlinden bir fırkadır. Đshak b. Rabeveyh de bu görüştedir. Đb-nu'1-Münzir der ki: Sabitlerin kestiklerini yemekte bir mahzur yoktur. Çünkü onlar da kitap ehlinden bir taifedirler. Ebu Hanife der ki: Onların kestiklerinden yemekte, kadınlarıyla evlenmekte bir beis yoktur. Çünkü ona göre kitaba iman ederler, Zebur okurlar, yıldızlara da tapmazlar. Ebû Yusuf ve Muhammed'e göre ise bunlar yıldızlara taparlar. O bakımdan onlarla evlenmek caiz değildir. (V. ez-Zuheylî, el-Fıkhu'l-lslamî, VII, 156-157) 541 Razi, Tefsir-i Kebir, II, 105. 542 Şinasi Gündüz, Manden/Sabiî Geleneğinde Harran, Din Ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu, 2006, Şanlıurfa, I, 55.

Page 93: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

93

arasında muhayyer bırakınca Harraniler, Sabiî olduklarını ilan ederek imha olmaktan

kurtulmuşlardır.543 Gerçek Sabiîler ise Güney Mezopotamya’da yaşamışlardır.544

Bu son görüşün kuşkulu olduğunu düşünen bazı tarihçiler: Me’mun Hadisesi,

Harranlıların Sabiî ismini nasıl aldıklarını anlatmak için kurgulanmış intibaını

vermektedir görüşündedirler.545 Bu olayın hikâye edilişi dahi Harranlı Sabiîlerin o

zamana kadar adeta Abbasi halifelerince hiç bilinmediğini ima eder ki bu da

imkânsızdır.546 Batıdaki bilgi birikimi çoğunlukla Harranlı Sabiîlerin çalışmalarıyla

Đslam kültürü içindeki yerini almıştır. Harranlı Sabiîlerin Putperest olmaları ve bunda

ısrarları onların büyük dinlerin tahakkümünden uzak özgür bir ortamda gelişmelerini

sağlamıştır. Bu ortam Felsefe ve bilginin serbestçe dolaşmasına imkân sağlamıştır ki

bu durum Harranlı Sabiîleri Güney Mezopotamya’daki Sabiîlere göre tarihte daha

avantajlı kılmıştır. Bu çalışkanlıkları yaşadıkları Harran bölgesini kendi özyurtları

konumuna getirmiştir.547

3.7. RUMLAR

Bölge olarak Anadolu toprakları dahil doğuya ve batıya yayılmış,

Arabistanda da etkileri olan Bizanslılardır.

Rum kelimesi, Araplar tarafından Yunanlılar, Slavlar ve Latin asıllı

Romalılardan oluşan halkı anlatmak üzere kullanılan bir isimdir.548 2. âyette bu

isimle, Doğu Roma olarak da bilinen Bizans Đmparatorluğunun kastedildiği

anlaşılmaktadır.549

543 Ramazan Altıntaş, Harranîlerin Teolojisinde Tanrı Tasavvuru, Din Ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu, 2006, Şanlıurfa, I, 121. 544 Ramazan Altıntaş, a.g.e. , a.y. 545 Musatafa Demirci, Helen Bilim ve Felsefesinin Đslam Dünyasına Đntikalinde Harranlı Sabiîlerin Rolü, Din Ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu, 2006, Şanlıurfa. 546 Musatafa Demirci, a.g.e. , a.y. 547 Mehmet Azimli, Bir Emevi Başkenti Harran; Şinasi Gündüz, Manden/Sabiî Geleneğinde Harran; Musatafa Demirci, Helen Bilim ve Felsefesinin Đslam Dünyasına Đntikalinde Harranlı Sabiîlerin Rolü, Din Ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu, 2006, Şanlıurfa, a.y. 548 Đbn Âşur, Tefsiru’t-Tenvîr ve’t-Tahrîr, XXI, 42. 549 Prof. Dr. Hayrettin Karaman-Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı-Prof. Dr. Đbrahim Kafi Dönmez-Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu: IV, 270-274.

Page 94: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

94

“ Elif. Lâm. Mîm. Rumlar, yenildi. Arapların bulunduğu bölgeye en yakın550

bir yerde. Hâlbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip

geleceklerdir. Onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'ındır. O gün

müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir.”551

Müfessirler bu ayetlerle ilgili birçok rivayet nakletmişlerdir. Makul çerçevede

özeti şudur: Bu ayetler Arap yarımadasına komşu Şam ve Fırat bölgelerinde

Rumlarla Farslar arasında harp olduğu bir dönemde inmiştir. Bu savaşta Đranlılar

Rumları mağlup etmiş ve Mekke müşrikleri buna çok sevinerek Müslümanlara karşı

sevinçlerini izhar ederek onlarla alay etmeye başlamışlardı. Çünkü Müslümanlar

kaynak ve özün bir olduğunu, bunun kendileriyle Ehli Kitap arasını birleştirdiğini

söylüyorlardı. Hıristiyan Rumlar da onlardandı.552

Bu durum Müslümanlara çok ağır geldi ve üzüldüler. Allah onları bu

ayetlerle müjdeleyerek rahatlattı. Ayetlerin içeriğinde her ne kadar açık olarak

Farsların bahsi ve müşriklerin sevinip alay etmeleri geçmese de, yukarıdaki özet

bilgiyi te'yid etmektedir.553

Rum suresinin ilk ayetleri, M. 615 yılında Rumların Đranlılara yenildiği sırada

indirilmiştir ki bu yıl, Habeşistan'a hicret edilen yıla tekabül etmektedir.554

Hz. Muhammed'in (s.a) peygamber olarak ortaya çıkışından sekiz yıl önce

Phokas, Bizans Đmparator'u Maurice'i tahtından indirip onun yerine kendisini

Đmparator ilan etti. Bu olay, Đran'ın Sasani Kralı Hüsrev Perviz'e, Bizans'a saldırması

için iyi bir fırsat vermiş oldu.555 Çünkü Đmparator Maurice, Hüsrev'in dostuydu,

Hüsrev onun yardım ve desteğiyle tahta geçmişti. Bunun üzerine MS. 603'de

Bizans'a karşı savaş açtı.556 Ve birkaç yıl içinde Phokas'ın ordularını peşpeşe

yenilgiye uğratarak bir taraftan Anadolu'da Edessa'ya (bugünkü Urfa), diğer taraftan

Suriye'de Halep ve Antakya'ya kadar ilerledi. Hüsrev, Phokas'ın ölümünden sonra

savaşa devam etti ve savaşa Mecusilik (ateşperestlik) ve Hıristiyanlık arasındaki bir 550 “Edne’l-Arz” kelimeleriyle kinaye olarak Hicaz'a sınır bölgelerin kastedildiği anlaşılmaktadır. Bir kısım müfessir, buranın Şam bölgesi olduğunu söylemişlerdir. Bazıları da Fırat nehri kıyısı olduğunu söylemişlerdir. Her iki görüş de isabetli olabilir; çünkü Rumlar, Farslar-Đranlılar karşısında Fırat nehri bölgesinde, sonra da Peygamber'in döneminde Şam bölgesinde hezimete uğramışlardı.( Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, IV, 287-289.) 551 Rum, 30, 1–2–3–4. 552 Elmalılı, Hak Dini, VI, 399. 553 Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, IV, 287-289. 554 Taberî, Tefsir, IV, 1748. 555 Elmalılı, Hak Dini, VI, 399. 556 Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, XII, 9-10.

Page 95: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

95

anlaşmazlık niteliği kazandırdı. Herakliyus bu güçlü saldırıyı durduramadı. Tahta

geçtikten sonra doğudan aldığı ilk haber, Antakya'nın Đranlılar tarafından işgal

edildiği oldu. Bundan sonra, MS. 613'de Şam düştü. MS. 614'de Kudüs'e giren

Đranlılar Hıristiyan dünyasını da yerle bir ettiler.557

O günlerde Mekke'de daha büyük tarihî sonuçlara yol açacak başka bir

çatışma devam ediyordu. Sasanilerin Bizanslılara karşı zafer kazanması, Mekke'de

çok konuşulan bir konu idi. Müşrikler bu olaya çok seviniyor558 ve müminlerle şöyle

alay ediyorlardı: 559 "Bakın, Đran'ın ateşperestleri zafer kazanıyor ve vahye,

peygamberliğe inanan Hıristiyanların kökü kurutuluyor. Aynı şekilde biz de

Arabistan putperestleri olarak sizi ve dininizi kökten yok edeceğiz."560 diyorlardı.

Tam bu esnada şu Kur’an ayetleri nazil oldu: “ Elif. Lâm. Mîm. Rumlar, yenildi.

Arapların bulunduğu bölgeye en yakın561 bir yerde. Hâlbuki onlar, bu yenilgilerinden

sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Onların bu yenilgilerinden önce de sonra

da emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir.”562

Bu ayetler nazil olduğunda, Mekkeli müşrikler Müslümanlarla çok alay

ettiler. Ubeyy bin Halef, Hz. Ebu Bekir'le (r.a) Romalılar üç sene içinde zafer

kazanması şartıyla on deve üzerinde bahse tutuştu.563 Hz. Peygamber (s.a) bu bahsi

duyunca şöyle dedi: "Kur'an, Bid'i Sinin ifadesini kullanıyor. Arapça "Bid" kelimesi,

on’a kadar olan sayıları kapsar. O halde bahsi on seneye, develerin miktarını da yüze

çıkarın." Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (r.a), Ubeyy'le tekrar konuştu ve bahis on yıl

ve yüz deve üzerinden yapıldı.564 Hudeybiye günü ki bu gün iddianın yedinci

senesinin başıydı Rumlar Sasanilere galebe çaldı. Ubey öldüğü için Hz. Ebubekir

develeri Ubey’in varislerinden alarak Rasulullaha getirdi.565

557 Mevdûdî, Tefhim, V, 425. 558 Râzi, Tefsir-i Kebîr, XVI, 71. 559 Kurtûbî, el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'ân, IV, 110. 560 Tirmizî, Tefsir, Rum, 3190. 561 “Edne’l-Arz” kelimeleriyle kinaye olarak Hicaz'a sınır bölgelerin kastedildiği anlaşılmaktadır. Bir kısım müfessir, burasının Şam bölgesi olduğunu söylemiştir. Bazıları da Fırat nehri kıyısı olduğunu söylemiştir. Her iki görüş de isabetli olabilir; çünkü Rumlar, Farslar-Đranlılar karşısında Fırat nehri bölgesinde, sonra da Peygamber'in döneminde Şam bölgesinde hezimete uğramışlardı.( Đzzet Derveze, et-Tefsiru’l-Hadis, IV, 287-289.) 562 Rum, 30, 1–2–3–4. 563 Đbn Kesîr, Tefsir, III, 425. 564 Tirmizî, Tefsir, Rum, 3190. 565 Zemahşerî, el-Keşşaf, III, 467.

Page 96: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

96

MS. 622'de Hz. Peygamber (s.a.v) Medine'ye Hicret ettiğinde, Đmparator

Herakliyus gizlice Konstantinopol'dan ayrılıp Trabzon'a, oradan da Karadeniz'e gitti

ve Đran'a arkadan saldırma hazırlıklarına girişti. Bunun için Kilise'den para yardımı

istedi. Papa Sergius ona Hıristiyanlığı, Ateşperestliğe karşı koruması için Kilise

hazinesinden faizle borç para verdi. Heraklius, karşı saldırısına M.S 623'de başladı.

Ertesi yıl MS. 624'de Azerbeycan'a girdi ve Zerdüşt'ün doğum yeri olan Cloromia'yı

yerle bir edip Đran'ın en önemli ateş tapınağını yıktı.566 Allah'ın kudreti ne kadar da

büyük! Aynı yıl Müslümanlar da Bedir'de müşriklere karşı ilk defa zafer kazandılar.

Böylece Rum Suresi'nde verilen iki gaybî haber de on yıl içinde gerçekleşmiş

oldu.567

Kur’an, içinde barındırdığı temel esaslardan biri olan ve insanları buna karşı

uyardığı şirk, burada da Yüce Allah’ın yerdiği bir düşünce olduğu ortaya çıkıyor.

Nitekim Allah’ın dışında bir Ma’buda tapan Mecusilere karşı Hıristiyan Bizansın

kazanmasını Mü’minlerin nazarında güzel gösteriyor.

Rumların yenilecekleri ama kısa zaman sonra muzaffer olacaklarını anlatan

ayetlerde sözkonusu olan ‘Rum’lar, önceleri kurmuş oldukları medeniyetle sınırları

zorlayan bir imparatorlukken daha sonra Batı ve Doğu Roma olarak ikiye ayrılan

ülkedir. Doğu Roma 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından yıkılmış böylece Roma

imparatorluğu yeryüzündeki miadını tamamlamıştır.568

566 Meydan Larousse, Herakleios maddesi, V, 785; Bizans maddesi: II, 424; Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, XVIII, 118-124. 567 Mevdûdî, Tefhim, V, 425. 568 Mevdûdî, a.g.e. , a.y.

Page 97: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

97

SONUÇ

Kur’an diğer kutsal kitaplara göre kişi ve yer isimleri üzerinde daha az

durmasına rağmen, kişi ve yer isimleri Kur’an’da azımsanmayacak derecededir.

Kur’an’ın temas ettiği her konu gibi adların da üzerinde durulması elzemdir. Kur’an

hangi adlara neden yer vermiştir. Hangi ayetlerde bu adlara değinir. Zikredilen

ayetlerde konu edinilen yer veya kavmin nazara verilme sebebi nedir. Bütün bu ve

buna benzer sorulara verilecek cevaplar için Allah (cc), Kur’an’da adlar zikretmiş

insanların bununla ‘eşyanın mahiyetini’ anlamasını istemiştir.

Çift yönlü yaratılan Âdemoğlu, sadece dünya ile sınırlı bir hayat

yaşamayacaktır. Đnsanın yaşadığı hayatın bir de uhrevi boyutu vardır. Sonraki

ümmetlerin, önceki ümmetler hakkında bilecekleri hadiseler sonrakilere bir ders olur.

Kur’an, Eyke, Semud, Lut halkından bahsederken onların düştükleri duruma bizim

düşmememiz için adlarıyla anlatır. Öyle ki Yüce Allah, insanın geçmiş ümmetlerin

yerlerini gidip görmemizi, onların durumlarından ibret almamızı ister.

Günümüzde müstakil bir bilim dalı durumuna gelen ‘Yer Adları Bilimi’

(Toponumy) siyasi, sosyal, ahlâkî ve kültürel bakımdan insanı daha çok

ilgilendirmeye başladı. En eski kavimler hakkındaki bilgilere ulaşmak isteyen bilim

adamları, bu bilgilere ulaşmak için kutsal kitapların işaret ettiği veya adını zikrederek

bahsettiği bilgilere karşı bigâne kalamaz.

Kur’an’ın içerdiği bu türden bilgiler azımsanmayacak çoğunluktadır. Çağdaş

ilim adamlarımızdan Mevdûdî ve Muhammed Hamidullah, Kur’an’da geçen yer

adlarına eğilmişler, mümkün mertebe bu yerleri dolaşarak bilgiler vermişlerdir. Bu

yerleri tanıma, tarihten ibret almayı, yeni bir medeniyet kurarken dikkat edilmesi

gereken kurallara uymayı öğretecektir.

Bu çalışmamızda Yüce Allah’ın, insanlara hidayet rehberi olarak gönderdiği

Nebilerin, bir manada geçtiği yolların izlerini sürdük. Đnsanlar Hak yolunu bulsunlar

diye çektikleri eziyetlerin yanında, doğru yolu bulanlarında Rablerine nasıl ibadet

edeceklerini öğrettiklerini de işledik.

Günümüzde insanların merkını daha çok eski zamanlardaki olaylar

çekmektedir. Eski dönemlere ait bilgilerin semavi kitaplar dışında hiçbir mevsuk

eserde bulunmaması nazarları bu bilgilerin doğru olup olmadığı üzerine yöneltmiştir.

Page 98: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

98

Burada, bir mu’cize olarak Kur’an’ın, bahsettiği olayların bilim tarafından

desteklendiğini görmekteyiz.

Çalışmamızda Kur’an’ın bahsettiği yerlerin aslında hayal ürünü yerler

olmadığını, ibret almak için insanların gidip görmeleri gerektiğini gördük. Görmediği

şaye karşı cahilane düşmanlık ve önyargı yerine; bilimsel bir çaba, mütecessis bir

dimağ, tarihe ve tarihi olaylara ışık tutacağı fikrini taşıyoruz.

Allah kelamı olduğu asla şüphe götürmeyen Kur’an, ‘Sakınanlar için bir

hidayet rehberi’ olagelmiştir. Bu meyanda anlattığı hiçbir tarihi olayı hikâye olsun

diye anlatmamıştır. Her hadisede insanların ibret alacakları bir tablo sergilemiştir.

Bazen de aynı olayı tekrar anlatıp olayın farklı bir vechesine dikkatleri çekmiştir.

Elverirki insan, Kur’an’daki ‘Murad-ı Đlahiye’ ulaşmak için çaba sarfetsin.

Page 99: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

99

KAYNAKLAR

__ABDULBAK Đ, Muhammed Fuad, el- Mu’cemü’l-Mufehres li Elfazi’l-

Kur’ân’il-Kerim, Kahire, 1998.

__ACLÛNÎ , Đsmail b. Muhammed (1162/1748), Keşfü’l- Hafâ ve Müzîlü’l-

Elbas, (2.c), Kahire, “ty”

__AHMED B. HANBEL , el-Müsned, (6 c) Đstanbul. 1982.

__AKPINAR , Ali, Kur’an Coğrafyası, Ankara, Fecr Yay., 2002.

__ALGÜL , Hüseyin, Mescid-i Dırar, Đsalâmda Đnanç ve Günlük Yaşayış

Ansk., ĐFAV yay. Đstanbul, 1997.

__ALTINTA Ş, Ramazan, Harranîlerin Teolojisinde Tanrı Tasavvuru, Din

Ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu, 2006, Şanlıurfa.

__ÂLÛSÎ, Ebu’l Fazl Şihabuddin es-Seyyid Mahmud, (1270/1854), Ruhu’l

Meânîfî Tefsiri’l Kura’ani’l Âzîm ve Seb’il-Mesânî, (16 c), Daru’l Fikr, Beyrut, 1987.

__ARSLAN, Ali, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları, 2003.

__ATEŞ, Süleyman, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, ( 10 c) Đstanbul, 1989.

________Kur’an Ansiklopedisi, Kuba Yayınları, Đst. 2002.

__AYDEMĐR, Abdullah, Đslamî Kaynaklara Göre Peygamberler, Ankara,

1992.

________ Tefsirde Đsrailiyyat, Ankara, 1979.

__AZĐML Đ, Mehmet, Bir Emevi Başkenti Harran, Din Ve Felsefe Tarihinde

Harran Okulu Sempozyumu, 2006, Şanlıurfa.

__BEĞAVÎ, Ebî Muhammed Hüseyin b. Mesud El-Ferra El-Beğavî Eş-Şafiî,

(ö:516) Meâlimu’t- Tenzîl (4 c) Beyrut, 1993.

__BEYDÂVÎ , Nasıruddin Ebî Said Abdillah b. Ömer b. Muhammed eş-

Şirazî, Envaru't-Tenzil ve Esrâru’t-Te’vîl (5 c), Beyrut, ty.

__BOKS, Abdullah, “Arafat” DĐA, Đstanbul, 1991.

__BUHÂRÎ , Muhammed b. Đsmail (256/869) Sahihu’l Buhârî (8 c), Đstanbul,

1979.

__DARTMA , Bahattin, Kur’an ve Arkeoloji, (Yayımlanmamış, Doçentlik

Tezi)2006, Van.

Page 100: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

100

__ DEMĐRCĐ, Musatafa, Helen Bilim ve Felsefesinin Đslam Dünyasına

Đntikalinde Harranlı Sabiîlerin Rolü, Din Ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu

Sempozyumu, 2006, Şanlıurfa.

__DERVEZE, Đzzet, et-Tefsirü’l-Hadis, (Çev ), ( 10 c), Đstanbul,1991.

__DĐNEVERÎ , Ebû Hanife Ahmed b.Davûd, Ahbaru't-Tıval, (Neşreden

Ömer Faruk Taba) Kahire, 1985.

__DĐA, Türkiye Diyanet Vakfı Đslam Ansiklopedisi, Đstanbul, 1998.

__EBU DÂVÛD, Süleyman b. Eşas-es-Sicistâni, Sünen (4c) Beyrut, “ty”

__EBU HAL ĐL, Şevqî, Atlasu’l Kur’an, Daru’l Fikr, 2003, Beyrut.

__EBU'S-SUÛD, Muhammed b. Muhammed (982/1574) Đrşadu’l Aklı’s-

Selim, (9 c) Beyrut, ty.

__ELMALILI , Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, (9c)

Đstanbul, 1995.

__ ERDEM, Sargon, Babil maddesi,, DĐA, Đstanbul, 1991.

__ESED, Muhammed, Kur’an Mesajı, işaret yay., Đst. , 1999.

__ FAYDA, Mustafa, Bedir Gazvesi, DĐA, V, 325.

__FĐRUZABADÎ, Muhammed b. Ya’kub, Besaru Zevi’t- Temyiz Fi Letaifi’l

Kur’an’il-Azîz (6c) Beyrut, “ty.”

__ GÜNDÜZ, Şinasi, Manden/Sabiî Geleneğinde Harran, Din Ve Felsefe

Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu, 2006, Şanlıurfa,

__HARMAN, Ömer Faruk "Buhtunnasr", DĐA, Đstanbul, 1991.

________ “Mescid-i Aksa”, Günlük Yaşayış Ansk., ĐFAV yay. Đstanbul,

1997.

__HASAN ĐBRAHĐM HASAN , Tarihu'l-Đslâm, (trc. Komisyon), Kayıhan

yay. 1989, Đst.

__ HAMEVÎ , Yakut b. Abdillah, (626-1228) Mu'cemü'l-Büldan,(7 c ) Beyrut

1956.

__ĐBN HACER EL-ASKALÂNÎ, El-Hafız Ahmed b. Ali, Fethu'l-Bâri bi

Şerhi Sahihi Buhârî, (Thk., Abdulaziz b. Abdillah b. Baz) Mısır, 1959.

__ĐBN KUTEYBE , Tefsiru Garîbi'l-Kur'an, Beyrut, 1978.

________Kitabü'l-Maârif, Beyrut, 1970.

__ ĐBNÜ'L-ARABÎ, Ebû Bekir, Ahkâmü'l-Kur'an, Beyrut, 1989.

Page 101: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

101

__ĐBNÜ'L-ESÎR , Đzeddin Ebi Hasan b. Ali b. Ebi Kerem Mahmud b.

Muhammed b. Abdülkerim b. Abdulvahid es-Siyebânî, , el-Kâmil fi't-Tarih, Beyrut,

ty.

__ĐBNU’L CEVZÎ, Ebu’l Ferec, Zadu’l Mesir fî ilmi’t-Tefsir (9c) Beyrut,

1984.

__ĐBN-Đ KESÎR, Îmaduddîn Ebu’l Fida B. Îsmâîl B. Kesîr El-Kureşî Ed-

Dımaşkî,(ö:H.774), Tefsîru’l Kur’ani’l Âzîm, Mısır, 1987.

________Kısasu’n-Nebiyyin, Daru Cîl, Beyrut, 1990.

__ĐBN-Đ HALDUN , Mukaddime, Terc. Z.K. Uğan, Đstanbul, 1988.

__ ĐBN MÂCE, Ebû Abdillah Muhammed b. Yezid El-Kazvînî, Sünenu Đbn-i

Mâce, Đstanbul, “ty”

__ĐBRAHĐM , Mustafa, el-Mu’cemu’l Vasit, Çağrı yay., Đstanbul, 1992.

__KĐTAB-I MUKADDES , Eski ve yeni Ahit, Kitab-ı Mukaddes Şirketi,

Đstanbul, 1997.

__KOM ĐSYON, Đslamda Đnanç Đbadet ve günlük Yaşayış Ansiklopedisi(4c),

Đstanbul, 1997.

__KÖKSA L, M.Asım, A. Köksal, Đslâm Tarihi,(18 c) Đstanbul, 1981.

________Peygamberler Tarihi, (2c) Ankara, 1992.

__KURTÛBÎ , Ebu Abdillah Muuhammed Bin Ahmed Bin Ebu Bekr Bin

Ferh El Ensarî, el-Camiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, (Terc. M. Beşir Eryarsoy) Buruç

Yayınları, Đstanbul, 1996.

__MEVDÛDÎ, Ebu’l-Âla, Tefhimu’l Kur’an, (7c) Đstanbul, 1992.

________Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamber. (3c), (Terc.

Ahmed Asrar), Đstanbul, 1994.

__HAMĐDULLAH, Muhammed, Đslâm Peygamberi,(Terc. Prof. Dr. Salih

Tuğ) (2 c) Đstanbul, 1990.

________Đslâm Müesseselerine Giriş, (Trc. Đhsan Süreyya Sırma), Beyan

yay., 1992, Đstanbul.

__NESÂÎ, Ebu Abdirrahman (330/941), es-Sünenü'l-Kübrâ, (6 c) Beyrut, ty

__NESEFÎ, Ebu’l Berekât Abdullah b. Ahmed b. Mahmud, (v. 710/1310),

Nesefi Tefsiri, Ravza Yayınları, Đst. 1984.

__ÖĞÜT, Salim ‘Merve’ mad., Đnanç Ansk, ĐFAV yay. Đstanbul, 1997.

Page 102: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

102

__PHĐLĐP K. HĐTTĐ, Siyasi ve Kültürel Đslam Tarihi, (Ç. Prof. Dr. Salih

Tuğ), ĐFAV yay.1995, Đst.

__RÂZÎ , Muhammed b. Hüseyin Fahruddin, et-Tefsiru’l Kebir, (32c), Daru’l

Kitabu’l Đlmiye, Tahran, “tarihsiz”.

__es-SABUNÎ, Muhammed Ali, Safvetu’t-Tefâsir, 1993, Beyrut.

________ en-Nübüvve ve’l-Enbiyâ, Dımaşk, 1985.

__SEMERKANDÎ, Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. Đbrahim, Tefsiru’l

Kur’ân, (terc. Mehmet Karadeniz), 1975, Mısır.

__ŞEVKÂNÎ , Fethu’l Kâdîr, Beyrut, 1990.

__ŞEMSEDDĐN SÂMÎ , Kamusu'l-A'lam, Đstanbul, 1308.

__ŞĐHÂBÜDDĐN EL-HAFÂC Đ, Đnâyetü'l-Kâdî ve Kifâyetu'r-Râdî, Kahire,

1283.

__et-TABATABÂÎ, Muhammed Huseyn, el-Mizân fi Tefsîri'l-Kur'an, Kum,

1987.

__TABERÎ, Ebu Cafer Muhammed Đbn Cerir,(224-310) Taberi Tefsiri,(Terc.

Kerim Aytekin, Hasan Karakaya) Hisar Yayınevi, Đstanbul, 1996.

________el-Bidâye ve'n-Nihâye fi't-Tarih, Beyrut, 1967.

__TANYU, Hikmet, "Cûdî Dağı", DĐA, Đstanbul, 1991.

__YILDIRIM, Suat, Kur’an-ı Hakîm ve Açıklamalı Meali, Işık Yayınları,

2001, Đstanbul.

__YĐĞĐT, Đsmail, Peygamberler Tarihi, Kayıhan Yayınları, 1990, Đstanbul.

__YÜCEL, Đrfan, Menasiku’l Hacc, Diyanet vakfı yay.1988, Ankara.

__ZEMÂH ŞERÎ , Carullah Muhammed b. Mahmud b. Ömer, el-Keşşaf an

Hakaiki’t-Tenzil ve Uyunu’l Ekavil, , Kahire, 1977.

__ZERKE ŞÎ, Bedruddin, Đ'lâmü's-Sâcid, Kahire, 1397.

Page 103: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

103

ÖZET

Çağımızda müstakil bir bilim haline gelen “Yer adları bilimi” Toponumy,

sosyal, siyasal ve ahlaki bakımlardan insanlığı ilgilendirmeye, insanların zihinsel ve

ruhsal durumları hakkında fikir vermeye devam etmektedir.

Canlı bir hayat tarzı sunan Kur’an, zaman zaman kişi ve yer adlarını vererek

onlar hakkında bilgi vermektedir. Đnsanlığın saadetini ön planda tutan Yüce Kitap,

milletlerin hayatlarında çarpıcı sahneler sunarak tabilerine aynı hataya

düşmemelerini salıkverir. Mesela Hz. Lut kavminin işledikleri kötü fiilleri nazara

vererek nasıl helak edildiklerini anlatır. Hikâyenin sonunda da Allah’a tabi olanların

nasıl kurtuluşa erdiklerinden bahseder.

Geçmiş milletlerin lüks ve şatafat içinde yaşadıklarını; bunlardan Allah’a

şükredenlerin kurtuluşa erdiklerini, nankörlük edenlerin de azaba uğradıklarını haber

verir ki Đrem ve Sebe Halkı bu cümledendir.

Yine Kur’an yer isimleri vererek bu yerlerin kutsallıklarına ve bu yerlerde

yapılacak ibadetler hakkında bilgi verir: Arafat’ta durma, Kâbe’yi tavaf, Mescid-i

Aksa gibi yerlerin önemi hep bu şekilde vurgulanmıştır.

Yerleşik hayat tutkunu olan insanoğluna, Kur’an, Yerleri ve üzerinde yaşayan

halkların durumlarını anlatarak dersler vermektedir.

Page 104: KUR’AN’DA GEÇEN YER ADLARI - Universitydocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · Kur’an’da yer adı olarak zikredildikleri halde metafizik âlemle alakalı

104

PLACE NAMES ĐN THE HOLY QURAN

SUMMARY

Toponmy ‘science of place names’, which has become an independent

scicnce in our age has continued cobcern the people politically, socrally and

ethically. And it has becn going on giving an idea about people’s mentaland

psychologrical situations.

Quran which presents a vivid way of life. Sometimes give’s informationby

giving place and person names.

About them. The Holy Quran whichgives the priority to the happines of

people warns their predeccessors against moking the same mistake by exhibiting

impressive scenes fromthe life of the nations. For instance by droplaying the

condemned bhaviour which was performed by the nation of the Prophet Lut it

explainshowthey were destroyed. At the end of the story it makes mention of how the

people who surrenderal to the Allah reachedto salvation. Đt informs that the ancient

nations lived in luxury and pomp and some of them who thanked Allah reached

salvation but the others who showed igonatitude suffered torment. Đrem and Sebe

societies are in this group.

Đn the some way by giving place and person name Quran informs about their

holiness and the prayers to be performeol at these places. The importance of Kâbe,

Arafat And Mescid-i Aksa is emphasized in this way. Quran tcaches lrssors to the

huma-being whot is ford of the estabilisted life by explaning the places and the

situations of societies that live in thase places.