Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
MAKASIDİ TEFSİR KUR'AN-1 KERİM'İ AMAÇ VE HİKMET EKSENLİ ANLAMAK
/
KURAMER
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Kur'an Araştırmaları Merkezi Yayınlan
KURAMER Yayınları: 32
İlmt Toplantılar Serisi: 1 O
MAKASIDi TEFSİR KUR'AN-1 KERIM'İ AMAÇ VE HİKMET EKSENLİ ANLAMAK
Editör Prof. Dr. Mustafa Çağncı
Yayın Koordinatörü M. Turan Çalışkan
Kapak ve Sayfa Tasarımı Furkan Selçuk Ertargin
Basım ve Cild: Asya Basını Yayın San. Tic. Ltd. Şti. Tevfikbey Mah. Halkalı Cad. No: 162/7 Küçükçekmece /İstanbul Tel: 0212 693 00 08 Sertifika No: 36150
Birinci Basım: İstanbul, Haziran 2018 ISBN 978-605-9437-26-4
© Her hakkı mahfuzdur.
Yayıncının izni olmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz. Kaynak gösterilmek şartıyla iktibas edilebilir.
KURAMER İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Kur'an Afaştırınaları Merkezi Kısıklı Cad. Haluk Türk.soy Sok. No: 4 Kat: 2 34662 Üsküdar/İstanbul Tel: 0216 474 08 60 I (1910-1916) wwwJcuramer.org
Doç. Dr. ALi Muhammed Es'ad Uluslararası lslaml İlimle r Üniversitesi. Ürdün
İslam Geleneğinde Makasıd Düşüncesi
ve Makasıd Merkezli Tefsir
Dünyadaki fıkr1, sosyal ve siyast değişimler ve bunların getirdiği sorgulama
ve krizler İslam illnrnetini sarsm ış ve farklı yönelimlere sahip araştırmacıları
Kur'an-1 Kerim'den harekede Müslümanların kişisel ve toplumsal sorunlarına
çözüm yolları aramaya sevk etmiştir. Onlar bunu yaparken Kur'an'ın yaşamla
rında merkezt bir konuma sahip bulunduğu ve kendileri için temel başvuru kay
nağı olduğu gerçeğini teslim etmekte ve onun her zaman ve mekan için geçerli
olduğuna dair inançlarını dile getirmektedirler. Zira Kur'an'm güzellikleri asla
cükenmemekte ve sürekli tekrarlanmasına rağmen hiç eskimemektedir.
Öyleyse Kur'an'ın yeniden tefsir edilerek ve realiteye uygulanarak Müs
lümanların yaşam larındaki etkinliğinin canlandırılması kaçınılmaz bir zorwı
luluk olarak önümüzde durmaktadır. Ancak bazı araştırmacılar, aslında temel
kaynaklar olarak göı ardı edilemeyecek olan geniş [klasik] tefsir literatüründe
bu hedefi gerçekleştirmeye yetecek malzemeyi bulamamışlardır. Bunun neti
cesinde tefsir sahasında yenilenme çağrılan gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.
Bu çağrılardan biri de tefsir alanında makasıdt bir yaklaşım inşa etmek şeklin
dedir. Bu yaklaşım Kur'an- ı Ker1m'in getirdiği genel ve özel, tümel ve tikel,
aşkın ve içkin amaçları (makasıcl) ortaya çıkarma, onları hiycrarşik bir şekilde
düzenleme ve böylece kişisel, roplumsal seviyede düzelmeyi (ıslah) sağlaya
rak Kur'an medeniyeti değerler manzumesini inşa etme amacın ı taşımaktadır.
Kur'in-ı Kerim'in getirdiği maslahatları, onun insanın problemlerini ele alır
ken ve onu iyilik, erdem, dünya ve ahiret saadetine sevk ederken kullandığı
yöntemi açıklamak da bu davetin diğer bir yönünü oluşturmaktadır.
.. 185
ff Makasıcli Tefsir: Kur'an-ı Kedın'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 186
Bu durum, bazı araştırmacıların henüz makasıd!yönelişin mahiyeti, temel
odakları, araçları açıklanarak temellendirilmesi yapılmadan, malcisıd konusun
da bazı tasnifler yapma konusunda acele etmelerine sebep olmuş, bundan dola
yı onların görüşleri karmaşıklaşmış ve Kur'an'ın makasıdı konusundaki tasnif
kriterleri birbirinden farklı bir hfil almıştır.
Bu sebeple bu çalışmanın günümüz tefsir sahasındaki epistemolojik kri1.i
aşacak makasıd! bir tefsirin temel esasların ı belirlemeye yönelmesini istedik.
Bununla şunları amaçladık:
- Kur'an makasıdı (Malf..ılSıdu'l-.((ur'anlel-Ma/µısıdu'l-.((ur'aniyye) kavramı
ve onun dinin makasıdı (Ma~andu'ş-şeri'a) ile ilişkisini açıklamak
- Makasıdl tefsir kavramını açıklamak
- Makasıd1 tefsirin meşruluğunu ortaya koymak
- Makasıdl tefsirin diğer tefsir yöntem ve yönelimleriyle ilişkisini açıklamak
- Bütün çeşit ve dli'leyleriyle Kur'an makasıdını ortaya çıkarma araçlarını
vazetmek
- Tefsirde makasıdın hakim kılınmasının önemi ve makasıd temeili icti
hadlarda bunlara dayanma konusunu açıklamak
1. Ma~asıdu'l-.{(ur'an Kavramı ve Tasnifi
Çalışmamızın ana konusu Kur1an1ın makasıdi tefsiridir. Tefsir faaliyetinin odağı Kur'an'ın maksatlarıdır. Bundan dolayı onunla ne kastettiğimizi açıkla
makla işe başlamalıyız.
1. Sözlük ve Terim Anlamıyla Malf..asıdı/l-Kur'an Kavramı
a. Malf.ôSıd'ın Sözlük Anlamı
Ma~and (..ı...:.1.A..), ma~ad'ın ( ı -;;_;-;;) çoğuludur. Mal.ciad, ~asade (.ı..;J) fiilinden alınmış mimli mastardır. 1 "~asade-~asden ve ma~saden" denilir. Söz-
Ma/µad (~) mcf'al (j;l;) veznindedir. Bu veznin kullanımları: Kasdetme zamanı, kasdedilen yer veya (kasdın) mercii/kaynağı şeklindedir. Kelimenin taşıdığı bir diğer anlam, gaye/ nihai amaçrır. Bk. Fcyylıml, Ahmed b. Muhammed el-Mukrl, tl-MiSbıll.m'l-münfr fi garibi!- Şer/Ji'/-kebir, Bcynıt, Lübnan, Daru'l-Kürübi'l-İlmiyye, l. baslo, 1994, s. 504; Komisyon, el-Mu'ctmu'l-'Arabiyyu'l-esasi, Urus, 1998, s. 989.
İkinci Oturum ff
187
lükteki asıl anlamı "bir şeye varma, ona yönelme, o şeyde toplanma"dır.2 Bu
kökten çok çeşitli anlam varyantları çıkmıştır ki onların hepsini, "herhangi
bir hedefe yönelme" anlamı bir araya toplar. "Murad edilmek, kastedilmek ve
muradı gerçekleştirmek'' de bu kökün anlamlarındandır. Bu kökten türeyen
bazı kelimeler şöyle açıklanabilir: el-r<aid: Yolun doğruluğu. Tari~un ~asıdun:
Kolay ve dosdoğru yol. el-r<asd: Dayanma/itimad ve yönelme. Bir şeye varma.
I[asadtu ~asden: Ona doğru yöneldim. el-r<asdu ft'ş-şey'i: İfratın zıddı. el-r<asid
mine'ş-şi'ri: Beyitlerinin şatrı (yarım mısrası) tam olan şiir; mükemmelliği ve
vezninin doğruluğundan dolayı bununla isimlendirilmiştir. A~ada's-sehme:
Oku isabet ettirdi ve yerinde öldürdü. A~adethu hayyetün: Onu bir yılan öl
dürdü. el-r<aiUl: Baston; baston adeta insana yol gösterdiği ve onu yönlendir
diği için böyle denilmiştir.3 ~sd kavramının Kur'an-ı Kedm'deki kullanımları
ise şöyledir: ''.;ı_ ~-:. J Llı.;" (Yürüyüşünde doğal/mutedil o[), (Lokman 31/19); .,,. ... ,,. ,,,.,
yine "j i~{ ~ j ~ ~ :;l"~\1; ri.'. ~;,, (Onlardan kimileri kendine haksızlık ettiler, ki
mileri orta yolu tuttular ... ), (Fatır 35/32) ve "ı~\j \~./ (" ... rahat/vasat -aşırı uzak olmayan vrta- bir yolculuk olsaydı .. . ), (et-Tevbe 9/42) gibi ayetlerde ~aSd
kavramı "iki durum arasında ortada olma" anlamında kullanılmıştır.4
"el-r<aicf'ın anlamlarından biri de "azmetmek ve bir şeye doğru harekete
geçmek'tir. el-Ma~ad ise "gaye" demektir.5
2 İbn Faris, Mu'cenıu me(ıaylsi'l-lııga, sİ95; İbn Ciruüye göre: Kasd'ıo asıl anlamı, azmetmdk ve
bir şeye doğru harekece geçmektir. Bk. İbn Side, Ali b. İsmail, el-Mıı!Jkemu'l-mubltu'l-a)zam fl'l-lııgat, (ilik. Murad Kamil), Macba'acu Muscafa el-Baht el-Halebl, Mısır, 1. baskı, h. 1392,
6/116-117.
3 İbn Manzur, Lis!inu'l-'Arab, 3/353- 357.
4 Bk. Rağıb el-İsfehan1, el-Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredat fi garibi'l-Kur'an, Kahraman
Yayınları, İstanbul, s. 610. Aynca "kase!" kavramının felsef1 an lamlanodan bazılan şunlardır: "Nefsin bir şeye ya da uygun gördüğü şeye doğru yönelmesi. Bu kullanım "oiyet"in eşanlamlı
sıdır. Her ae kadar bazl felsefeciler onu zihni yönelimle sıoıdandırsalar da daha çok iradi veya
ameli yöaelmeyi ifade için kullanılır. Salföa, Cemil, el-Mu'cemu'l-Jelsefi, Daru'l-Kütübi'l-Lüb
nani, 1982, II. baskı, 2/193.
5 Gaye: Öndeki yarış atın ın ulaştığı sın ır (bitiş noktası). Bundan dolayı bir eylemin sooa erme
siyle gerçekleşen ve eyleme nisber edilen etki de "gaye" diye adlandırılır. Garaz: Atış gözeti
len hedeftir, ulaşmak için araştırılan her gayeye "garaz" denilmiştir. .lfô.şiyetü't-Tabrir, 1/380.
Şerif şöyle demiştir: "Garaz, kendisine yönelme istenerek o şeyden elde edilen faydadır'' Bk. MünM, Muhammed Aburrauf, et-Te'tlrif, (ilik. Muhammed Rıdvan ed-Dayc), Daru'l-Fikr,
Daru'l-Fikri'l-Mu'~sır, Beyrur - Dımaşk, 1410, l. baskı, 1/536, el-Mıı'cemu'l-Jelsefi, II. baskı, 2/126; Hacı Halife, Muscafa b. Abdullah el- Koscanrıru er-Rfıml el-Hanefi, Keşfıı'r,·z,ımCtıı 'an esaml'l-kütiib ve'l-fanun, (chk. Abdulaztı b. Abdullah ez-Zir Al Hamd), Daru'l-Kürübi'l-İlm.iyye, Beyrut 1413/1992, L baskı, 1/10; Garaz kelimesinin sö1Jü.k anlamlarından biri de nişan alınıp acış yapılan hedeftir. Bk. Lisanıı'l-'Arab, 7/196.
ff Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve H ikmet Eksenli Anlamak 188
b. Bir Terim olarak Ma~tisıdu'l-l;(ur'tin Kavramının Tanımı ve
Ma~tisıdu'ş-Şeri<a ile İlgisi
Mütekaddim alimler makasıdu'l-Kur'an kavramının tarifini yapmamışlar
sadece ilalft emirlerin insanlara sağladığı yararlara ve yasakların onlardan gider
diği zararlara işaret etmekte yetinmişlerdir.6 Çal ışmalarını makasıdü'ş-şena
üzerinde yoğunlaştırdıkları için daha çok Kur'an'daki ahkam ayetleriyle ilgili konularına dair bu tür işaretlerde bulundukları görülebilir. Halbuki "hüküm
ler koyma" anlamındaki teşr1 Kur'an'ın konularından sadece biridir. İbn Aştır,
makasıdü'ş-şerlayı şöyle tanımlamıştır: "Makasıd, Şari'in koyduğu hükümle
rin tamamında veya bir kısmında gözettiği anlam ve hikmetlerdir. Bunlar şer'!
hükümlerin sadece belirli bir çeşidinde görülmez. Makasıdın kapsamına dinin
genel nitelikleri, genel amac1 ve gözettiği anlamlar hatta bazı hükümlerde gö
rülmese de diğerlerinde görülebilen hikmetler de girmektedir."7
İbn Aşfu'un tanımda kullandığı "diğer hükümlerde" ifadesi makasıdın sadece şer'! hükümlerde uyguladığını göstermektedir. Bundan dolayı Makası
du'ş-şeri'a adlı kitabında bu kapsamın dışına çıkan konulara girmeyeceğini ifa
de etmiştir.8 Makasıdu'l -Kur'an ile Makasıdu'ş-şeri'a arasındaki ilişki [manak
ilminde] "umum"-"husus min vech" denilen ilgidir. Konusu açısından makası
du'l-Kur'an'ın, makasıdu'ş-şerl'adan daha genel sayılması mümkündür. Çünkü inanç, ahlak, müjdeleme ve korkutma vb. konuları kapsamaktadır. Diğer yan
dan gerçekleşme araçları açısından makasıdü'ş-şerl'a, makasıdu'l-Kur'an'dan
6 Örnek olarak bk. İıüdd i n b. Adusselarn, ~avfl~dii'l-ahkam fi meiôlihi'/-en'dm, (thk. Tllia 'Aburrauf Sa'd), Mckteberu'l-Külliyati'l-Ezheriyyc, Klliire, 1414/1993, 1/8-9; İbn Aştır da bu görüşü, şu sözüyle desteklemiştir: "Şeriatın en büyük maksad/gaycsi iyiliği celb ve kötiilüğü def etmektir.~ Bk, İbn "Aşnr, Muhammed er-Tahir, Ma/µ1suiu'ş-şeri'8ıi'l-İsldmiyye, I. baskı, Mckteberu'l-İstikime, 'I\ıous, 1366, s. 65
7 İbn Aşcır, Ma~uiıı'ş- şeri'a, s. 50.
8 İtikadın düzgün olması İbn Aştır'a göre Kur'an-ı Kcrim'in asli maksadarındandır. Bununla beraber o, bu görüşten vazgeçmiştir; çünkü o, teşri içerikli maksatlarla ümmet için kanun sayılan maksatları ayırmak istemiştir. İbn Aşnr şöyl e der: "Bu kitapta bizim amacımız genel olarak İslam'da ıslahtan bahsetmek olmasaydı, itikadın ve nefislerin düzeltilmesine ve ibadet uygulamalarının iyileştirilmesine hiç girmezdik.• Bk. İbn Aştır, a.g.e., s. 66. Bu aynm, kitabına Malµiiuluj-Şeri'a'ti'l-İs/dmiyye ve mekıirimubô adını veren Allil el-Fisi tarafından da teyit edilmiştir. Nitekim başlığa mekarimi de eklediği görülmektedir. İbn Aş\ır'un el-Ma/µliıd kitabında yer almayan bazı başlıklar Alla! el-Fislnin kitabında yer al.maktadır. Mesela Allfil el-F"asl şöyle demektedir: "Mekirim-i ahlak bütün genel maslahatların ölçüsüdür (mikyas) ve İslam'ın bütiin maksatlarının esasıdır." Bk. el-Fasi, Alla!, Ma~lliıdıı'ş-Şeri'a'ti'l-İs/amiyye ve mekôrimuhô, Daru'l-Garbi'l-İslami, Beyrut, V. baskı, 1993, s. 193 vd.
İkinci Oturum ff 189
daha genel sayılır. Çünkü makasıdu'l-Kur'an'ın aksine teşriin kaynaklarının
tamamını kapsamaktır. 9
Bu farklılık makasıdu'l-Kur'an'ı tanımlayan modem araştırmacılardan
hiçbirinin dikkatini çekmemiştir. Çünkü onlar makasıdı tanımlarken önceki
ilimlerin makasıdu'ş-şerl'a tanımlarını takip etmişlerdir. 10 Abdülkerim Ha
mid!, ilim adamlarının makasıdu'ş-şerla hakkındaki tanımlarındaki açıklama
larına dayanarak makasıdu'l-Kur'an'ı şöyle tarif etmiştir: "Makasıdu'l-Kur'an,
Kur'an'ın, kulların menfaatlerini (mesalih) gerçekleştirmek üzere kendileri
için indirildiği gayelerdir" .11
İzzudrun b. Said b. Keşn1t el-Cezairl de makasıdu'l-Kur'an'a dair en titiz
tanımlama sayılan tarifini hazırlarken aynı yöntemi takip eder. Bu tanım şöy
ledir: "Allah'ın hüküm koyma iradesinin Kur'an'ı mükelleflere indirerek dünya
ve ahirette gerçekleştirmeye yöneldiği amaçlardır."12
Her iki tanım da Kur'an'daki makasıdı bütünüyle kapsamayıp, onun çe-/
şitlerinden bir,ine hastır. Tanımdaki "amaçla ilgili" ifadesinde bu çeşide dair
bir sınırlama ~ardır. Yukarıdaki her iki tarifle kesişen noktalardan biri, maka
sıdu'l-Kur'an'ı şöyle tanımlamasıdır: "Onlar öyle birtakım sırlar, hikmetler
ve amaçlardır ki, Kur'an, mesalihi celbetme ve mefasidi def etme bakımından
onları gerçekleştirmek için indirilmiştir; bunlar Kur'an'ın bütününde veya ço
ğunda açıktır. 13
9 Es'ad Ali, "Makisıd Kur'aniyye yunatu biha ec-temklııu'l-userl", Mecelletu Ciimi'ati Dımaş~ li'l- 'ulumi'l-i~ti.Stıdiyyeti ve'l-kAnCıniyye, c. 26, sayı: 2, 2010, s. 481.
10 Es'ad AU, çalışmas.ında ön.ceki ilim adamlarının tariflerine dayandığını açıkça irade ermiştir. Dolayısıyla onun tarifi, şeri'at kelimesini Kur'an kelimesiyle değiştirmesinin dışında, Reysi\.nl ve el-Yubl'nin MakAsıdu'ş-şeri'a tarifinin dışına çLkınv .. Reysuıll, Makasıdu'ş-Şeri'a'yı şöyle
tarif ermişrir: "Ma~tmdu'ş-Şeri'a, kulların maslahatını gerçekleştirmek için, şeriatın konulduğu amaçlardır." Bk. Reysuni, Ahmed, Na-µıriyytltu'l-ma~tısıd 'inde'l-fmilmi'ş-Ştıtıbl, Vircinya, 1995, el-Ma'hedü'l-'Aleınl li'l-Fikri'l-İs!ami, s. 7. d-YOnl de Ma~tıiıdıı'ş-Şeri'a'yı şöyle tarif etmiştir: "Allah'm teşri'de umum ve husus olarak, kullarının yararlarınJmesalihini gerçekleştirmek için gözetmiş olduğu manalar, hikmetler ve benzerleridir." Bk. Yun!, Muhammed Sa'd, Ma~tısıdıı'ş-Şeri'ati'l-İsltımiyye ve 'altı~tııha bi'l-edille, Daru'l-hicre, Rjyaq, 1998, 37
11 Hamid, Abdulkerim, el-Medbal iltı ma~tıiıdi'l-I:;ıır'tın, Riyad, Mektebu'r-Raşld, l. baskı,
1428/2007, s. 31. Bundan dolayı onun ma]f.tısıdıı'l-~ıır'ı1n ve ma~sıdu'ş-şeri'a arasındaki ilişkiyi açıklarken, Kur'an'da ma~asıdu'ş-şerl'a'yı bulmakla ve Kur'an'uı onların da aslı olduğunu ispat etmekle yetindiğin i görürüz. Bk. a.g.e., s. 33-37.
12 Kaşnh d-Ceıft'iı1, İzıuddtn b. Sa'id, Ummehtıtıı m~tıSıdi'l-f<ıır'lın, Daru Macdil~y, Amman, T. baskı, 201 ı, s. 58- 59.
13 Mıhlafl, Neşvan el-Atraş, Rıdvan, "et-Tc.fsiru'I-ma.1$as1dl: işkfiliyyetu't-ta'rlf ve'l-basfüS", KıırtıniklJ. mecelle 'alemiyye li bıtbCısi'l-Kıır'tın, 2013, Merkez buhlisi'l-Kur'an, Malay3/Malezy:1, cilt 5, sayı 2, s. 134.
ff Makasıdl Tefsir: Kur'ao-ı Kcrim'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 190
Mesud BudU.ha ise makasıdu'l-Kur'an'ı, "İslam'ın mesajını tanıtmak ve
insanlığı hidayete erdirme yöntemini hayaca geçirmek için Kur'an surelerinin
ve ayetlerinin üzerine yoğunlaştığı temel konular ve odak nokcalarıdır" 14 iradesiyle tarif etmiştir. Görüldüğü gibi BudUha, makasıdı "temel meseleler ve
büyük odak noktalan" ile sınırlamakta; öce yandan bu tarif makasıdın diğer
türlerini ortadan kaldırmakta ve Kur'an'ın konularını onun makasıdı saymak
tadır ki bu dikkatli verilmiş bir hüküm değildir.
Bundan dolayı Makasıdu'l-Kur'an ile kastedilen şeyi Kur'an mesajının üç
aşama ile sınırlandırılabilecek seviyelerini açıklayarak belirlemek istiyorum:
Birinci seviye: Haber olsun, inşa olsun Kur'an'ın getirdiği mazmundur.
Bu "Ayet neden indirilmiştir?" sorusunun cevabı olabilir. Bunun cevabı şöyle
olabilir: "Haber vermek, emretmek veya alıkoymak için nazil olmuştur."
İkinci seviye: Mesajdan çıkarılan illet, hikmet ve anlamlardır. Bunlar şu
soruya cevap olabilirler: "Bu konuda neden emir, yasaklama veya haber gel
miştir?" Bunun cevabı illetin, hikmetin, an lam veya ibretin açıklanmasıyla
gerçekleşir.
Üçüncü seviye: Yüksek ve genel maksatlar ve Kur'an mesajının deWleri
nin tümünden çıkarılması mümkün olan gayelerdir. Makasıdu'l-J.(ur'an yuka
rıda ele alınan üç seviyeyi de kapsamaktadır. 15
2. Makasıd'ın Taksim ve Tasnifi-Eleştiri ve İstekler
Nassın külli manasına delaletini ancak cüz'! anlamları kapsayan büyük bir
yapı vasfıyla anlayabiliriz. Tümel anlam birbirini takip eden cümle yapılarına
ait anlamlardan daha büyüktür.16 Bu durum bizi şu iki yaklaşıma sevk etmek
tedir: Cüz'! maksatlara yönelmek, külli olanları ihmal etmek anlamına gelmez.
Bilakis cüz'i maksatlar bütün seviyeleriyle harften başlayıp cümleye kadar beliğ
sözde ancak külll mana için kullanılır.
14 Buduha, Mcs'ud, "Cuhudu'l-ulema fi isçinbati ma~asıdi'l-~ur'ani'l-Kerim", el-Mu'temeru'l-evvel li'l-bô~mn fi'l-l{urilni'l -Kerim ve 'ulumihi: CubCıdıı'l-Ümmeti fi bıdmeti'l-l{ıır'an ve 'ulıımih, s. 956.
15 Es'ad Ali, "Makasıd Kur'aniyyc yunaru biha ec-tcmlônu'l-useri", C8mi'ati Dımaş~ li'l-'ulumi'l-i~tiiôdiyyeti ve'l-kanuniyye, aynı baskı, sayı, 2, s. 463
16 Buccyri, Sa'id Hasan, ' j/mu lıığati'n-nais (el-Mefô.bim ve'l-ittic4bat), cş-Şerikecu'l-Mısriyyetu'l-'alemiyyc, Mısır, l. baskı, 1997, s. 75.
İkinci Oturum ff 191
İkincisi: Birinci durumdan şöyle bir sonuç ortaya çıkar : Makasıdı tasnif
etme faaliyetinde tasnifler itibara alınan yöne göre farklılık gösterebilir. Ancak
sonuçta ortaya çıkarılan genel ve külü maksatlar farklı olmaz. Bütün bunlar
makasıdla ilgili tasnifler arasındaki bütüncüllüğü göstermektedir.
a. Çağdaş Kur'an Çalışmalannda Makasıdu'l-Kur'an
Çağdaş müfessirler, aralarındaki farklılığa rağmen, Müslümanı Allah'ın Kitabı'na sağlam ve ürnJ bir şekilde bağlamak hedefiyle Kur'an hidayetinin, amaç
larının ve teşrii hikmetlerin ve ibretlerin açıklanmasına önem göstermişlerdir. 17
Buna Kur'an ilimleri hakkında eser üreten ilim adamlarının hedefe ve
Kur'an'ın amacına yönelmeleri eşlik etmiştir. Kur'an'ın konusunu ve hedefini
bilmek müfessirde aranan bir şart haline gelmiştir. Çünkü bu durum, Kur'an'ı
doğru bir şekilde anlamaya yardımcı olan, hatadan koruyan bir durumdur. 18
Tefsirlerin genel ~e temel değerinin açıklanmasına Kur'an'ın gerçekJeştirmek
için indiği amac~ ait doğru ve tam bir resim çizmedeki rolü temel alınarak bakılır hale gelmiştir. Dolayısıyla sahi\be ve onlardan sonraki nesillerden gelen
tefSir nakillerinin bu temel amacı içermemesi, onların bunu hissetmeleri ve et
raflarındaki İslam toplumunda zaten gerçekleşmesinden kaynaklanmaktadır. 19
17 Bunun örnekleri için bakınıı: Faizin yasaklanınasmın hikıneri için bk. eı-Zuhayli, Vchbe, et-Tefilrıı'l-münlr fi'/- 'akSde ,ve'şşeri'a ve'l-menbec, Daru'l-Fikr, Dımaşk, 1. baskı, 1211/1991, 3/98. Kıblenin birleştirilmesinin hikmeti içia, bk. el -Meciği, Ahmed Muscafa, Dam İhya'i'c-Turiisi'l-'Arabi, Beyıuc, 1361, 215. Boşanmış kadına kocası tarafından verilen malın vacip kılınmasının hikmeti için bk. Muhammed Ali es-Sabun!, Safoetu't-teffislr, Daru'l-Beyani'l-'Arabi, Kahire, IX. baskı, 1/153. Kur'an! hidayetin temelleri için Bk. İbn Badls, 'Abdulhamid, Teforu İbn Bfidts fi rnectılisi't-teZkfr min kelami'l-lfaktmi'l-Jjablr, Derleyen: Tevfik Muhammed Şahin, Muhammed Salih Ramazan, Dilnı'l-fikr, m. baskı, 1399/1979 Kur'arı' ın verdiği örneklerin/darb-ı mesellerin maksatları hakkında bk. es-Sa'dl, 'AbdurralıJm b. Nasır, el-Mecrnu'atıı'l-Mrnile li-mıüllefdtihi: el-!fava'idu'l-l?isiin li teftlri'l-I{ur'Eln, Mcrkezu Salih b. Salih es-Sekaf!, UneyLc, Suud, 1408/1988, 8/67 vd. Şavaşın meşru oluşunun hikmetleri için bk. Muhammed b. Hüseyin ec-Tabaraba'I, el-Mtz!in fi tefitri'l-I{ıır'tın, Daru'l-Kücübi'l-İslamiyye, Talının, 2/60, Ayrıca, "Min Hidtıyeti'l-Aytıt' adlı tefsirde her pasaj ayeclerin hidayeti diye isimlendirilmekcedir. Bk. el-Ceza'irl, Ebi Bekr, Eyserıı't-ıeftısfr li ke/Elmi'/-'Aliyyi'l-Kebfr, Mekcebecu' l-'Ulfun ve'l-I:Iikem, IV. baskı, el-Medinetu'l ·Münevvere 1420/2000.
18 es- Sabbağ, Muhammed b. Lutfl, Bııi?ıls fi usfıli't-tefilr, el-Mektebu 'l-İslami, Beyrut, 1. baskı, 1408/1988, s. 235.
19 ZenCır, Adnan, 'Ulıtmıll-.((ıır'ô.n, el-Mektebu'l-İslaml, Beynıt, 11. baskı, 1404/1984, s. 418-421
.. Malcisıd! Tefsir: Kur'an-ı Ker!m'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 192
Benzer şekilde Kur'an ilimlerine dair eserler Kur'an'ın peyderpey nazil
olması ile ilgili hikmet20 gibi harici bazı sebeplendirmelerin ve Kur'an konula
rının ve üslubunun amaçları gibi meselelerin açıklanmasıyla ilgilenmişlerdir.21
Bütün bunlara rağmen Kur'an ilimleri konusundaki eserler, hidayet ve
i'cazdan ibaret olan temel Kur'an maksatlarını aşamamışlardır.22
Kur'an'daki her bir surenin amaç ve hedefleriyle23 ilgili olarak ise müellif
ler surenin temel amacmın açıklamayla uğraşmamışlar, sadece genel hedefleri
aktarmakla yetinmişlerdir. Ancak surenin tefsirindeki amaçları en başta ver
mişler ve daha sonra ayetler arasındaki münasebetleri açıklamışlardır. 24
Bazı çağdaş Kur'an çalışmaları Kur'an'daki tabiat ayetlerinin maksatları
gibi meseleled açıklamaya ağırlık vermişlerdir. Bu tarz bir çalışma, Kasıd Ya
sir ez-Zeydi'yi, Kur'an'ın temel hedeflerini tespite yöneltmiştir. Bu hedefler
arasında yaratıcının ispatı, revhid akidesinin ortaya konulması zikredilebilir.
Yazar ardından "Diğer Amaçlar" diye başlık açmış ve orada "duyusal lezzetlere
önem verme, düşünceyi vehimlerden kurtarma" gibi maksatlara yer vermiştir.25
Bu çalışmada açıklanacak makasıd, "yakın maksatlar''ı aşmayacaktır. Fa
kat bu, nihayetinde Kur'an'daki herhangi bir konuda mevcut olan daha üst
maksatların ortaya çıkarı lması için temel bir adım olacaktır.
20 Zerz\ır, Adnan, a.g.e., s. 69 vd. 21 Kıssaların ve yeminlerin amacı gibi hikmerler için Bk. Zerzur, Adnan, a.g.e., s. 69 vd.; s. 354 vd. 22 Bk. Zürkani, Muhammed 'Abdulaı.im, Mentlbilı/l- 'irfan fi 'ulumi'l-.f[ıır'an, Dfıru'l-Kürü
bi'l -'İlmiyye, Beyrut, I. baskı, 1409/ 1988, 2/134-139. Son dönemde Ma~asıdu'l-.f[ur'lin başlıklı bir kitap yayımhuıdı. Ancak gördüğümüz kadarıyla
eser kısa bir açıklamadan ibarerçir. Bk. Da'da', Eymen Behcet, Ma~diıdu'l-J[ur'ani'l-Kerlm, 1112. Ayrıca medeniyeti Kur'an! hikınete bağlamaya çalışan bir çalışma daha vardı r. Bk. Hamdan, Neıtr, lfikmetu'l-,((ur'an ve'l-/Jalj.tıra, Daru'l-Kelimi'r-Tayyib, Daru İbn Kestr, Dımaşk, I. baskı, 1416/1995; s. 292.
23 İki çalışmaya rastladık. Birincisi: Muhammed Ali es-Sabuni, .feabes min nüri'/-Kur'tlni'l-Kerlm: Dirilse tablfliyye muvassa'a bi-ehdaf ve ma!w.<ıdi'l-,((ıır'tlni'l-Kerim, , Dilru'l-kalem, Dımaşk, I. baskı, 1407/1987; İkinci çalışma : Şahitte, 'Abdullah, J:,'bdafkiiili sı'ire ve me~dsıdubafi'l-.f[ur'an, el-Hey'eru'l-Mısriyyetu'l -'amme li'f-K.itab, IV. baskı, 1998.
24 Örnek olarak bk. Şahare, Abdullah, J.<abes min nuri'/-Kıır'dni'l-Kerim, Tevbe suresinin hedefleri, a.g.e., lı/6 ; Bakara sU:Csinin genel hedeAeri için bk. Ebdaf kiilli sılreti ve maMISidubd fi'/ Kur'an, a.g.e., 1119-20; Abdullah Dıraz'ın, Bakara suresinin külU maksatlarını açıkladığı araş
tırması, emek, titizlik ve yönremsellik özel liklerine sahiptir; ancak o da surenin remel maksadı
nı açıklamamıştır. Bk. Muhammed Abdullah Dıraz, en-Nebe'u'l- 'azlm, Daru'l-Kalem, Kuveyt, 1404/1984, s. 163.
25 Bk., Kasid Yasir ez-Zeydi, et-Tahı'atu fı'l-Kur'tlni'l-Kerim, Daru'r-Raşid, Viziiretii's-Sekıtfe
ve'l-İ'lam , Irak 1980, s.238, 268 ve 371-372.
İkinci Oturum ff 193
Bir araştırmacı (~adav1), Kur'an maksatları nı yedi ile sınırlamış ve bun
ların Kur'an'da sürekli vurgulandığını, tekrar edildiğini ve onlara büyük önem
verildiğini söylemiştir:
1. İnanç, Allah tasavvuru, peygamberlik ve ahiret anlayışı n ın düzeltilmesi
2. İnsan onurunun ve haklarının, özellikle de zayıfların hukukunun gö
zetilmesi
3. İnsanlığın Allah'a en uygu.n şekilde ibadet etmeye ve O'na saygılı ol-
maya yöneltilmesi.
4. Nefsani arınmaya çağrı.
5. İyi ailenin oluşturulması ve kadına insaf
6. Beşeriyete şahit olacak ümmetin inşası.
7. Yardımlaşma halinde olan bir insan aleminin inşası.26
Bu maksatlar;n her biri diğer maksatlardan ve Kur'an'daki ifade ve vurgu
lardan çıkanl4". Mesela yedinci maksat İslam'ın davet ettiği prensip ve pren
sipler grubunda görülmektedir. Bun ların en önemlileri şunlardır: l.İnsanın insana köle olmaktan kurtarılması.
2. Kardeşlik ve eşitlik.
3. Herkes için adalet.
4. Uluslararas ı barış.
5. Gayr-i müslim lere karşı müsamaha.27
Görüldüğü üzere bunlar, Yazar'ın başta ifade ettiği gibi, ayrıntılı değildir.
Yazar, belirli bir konudaki tüm ayetleri çıkarmaya çalışmamıştır. Mesela cihad
ayetlerini ele alıp onlardan cüz'I maksatları ve bunun ilerisine geçerek yakın ve
üst maksatları çıkarmak gibi bir amacı yoktur. Yine de Yazar'ın belirttiği mak
satların her biri, ileride kendisini destekleyecek veya karşı çıkacak bağımsız
araştırmalara konu olabilecek önemli maksatları teşkil edebilir. 28
26 el-Karndavi, Yusuf, Keyfe nete'amelıı ma'a'l-!(ıır'an, Müesscscru'r-Risale, Beyrut, L baskı,
1421/2001, s. 83. 27 KaradM, a.g.e., 129-141.
28 Karndavlnin meden1 fıkıh alanında sunduğu önemLi ıel<liilerden biri de, İsfehini'nin ez-Zeri'a ila mekarimi'ş-şeri'a kitabının ismini hatırlatan "mekarimu'ş-şerl'a fıkhı"dır; fıkıhçılar şcri'atın
hükümlerine, hükema ise onun değerlerine önem verirler. Bu tanımlamada kullanılan "rneka
rim", dinin değer ve ahlak yönünü ifude eder. Bu, Kur'an ve hadisin maksatlarına açılan bir
kapıdır. Bk. KaradM, Yusuf, es-Sümıe ue'l-ji~hıı'l-badari, Mecelletıt Merkezi'l-bııhflsis- sünneti ves-slre, Carni'atu Katar, 1414/1994, 7. sayı, s. 52-60.
ff Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kerlın'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 194
Bu araştırmalardan biri Zeytune Üniversitesi'ne sunulmuş olan ve "Bakara
Suresi ve Teşrif Maksatları" başlığıru taş1yan bir çalışmadır. Çalışma iki bölü
me ayrıLruştır. Birinci bölümde sure içerisindeki hirahl maksatlar üç başlık
altında anlatılmıştır. Birincisi huruf-i mukatta'a ile hedeflenen i'caz maksadı,
ikinci başlık ayetlerdeki insan gruplarından harekede belirlenen hidayet mak
sadı, üçüncüsü ise surenin Allah'ın nimetlerini hatırlatarak tevhide davet etme
yöntemidir. Ayrıca sfuenio Ehl- i kitabın inançlarını nasıl tanıttığı ve tevhid
davetindeki sabiteleri incelenmiştir.29
İkinci bölüm sureden çıkarılan teorik ve pratik maksatlarla ilgilidir. Bu
bölümün birinci kısmında ibadetlerin ve teşrii maksatların açıklanması, ikinci
kısmında ahvfil-i şahsiyye ve makasıd teorisindeki yeri, üçüncü kısımda ise
mali muameleler ve maksatları ele alınmaktadır. 30
Konusunun önemine ve makasıdl anlay1şa yaptığı katkıya rağmen bu araş
tırma hakkında bazı eleştirilerimiz bulunmaktadır:
1. Yazar, hiclbi maksat, teşril maksat gibi terimleri tarif etmemiştir.
Hitabı maksadı teşrii maksadın karşılığı olarak kullanmıştır. Bu da Kur'an'da
ki teşrii maksat dışındaki bütün temel maksacları hitib1 maksatlar haline ge
tirmektedir.
Hirabt itibarların bu maksatların gerçekleştirilmesi ve hayata geçirilm
esi için bir araç olarak kullanılması mümkündür. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'deki
hitab1 maksat teşrii maksattan ayrılamaz. Çünkü hitap, teşril maksadJ tespit eder ve ona davet eder.
2. Çalışma bir sure ile sınırlı olduğu halde bu surenin ana maksadı belir
tilmemiştir. Surenin genel maksatlarında da durum böyledir. Sadece hüküm
lerle ilgisi bakımından cüz'i maksatları açıkJamal<la yetinmiştir.
3. Çalışmanın belirli bir yöntemi bulunmamaktadır ve maksatları araştır
ma araçlarını kullanmamış, sadece hi15metleri ve faydaları nakletmiştir.
Buradan anlaşıldığına göre Kur'an makasıdınm araştırılması için yürütü
len Kur'an araştırmaları hala oldukça sınırlıdır ve bu hususta nesnel bilimsel
yönteme ihtiyaç duymakta'dır.
29 Bk. Veled Cadu, Veled Lehhaoe, Süretıll-Ba~ara ve Mn~dSıduh/i et-teşn'iyye, Cami'arü'z-Zeytı'.ıne, Danışman Menhcciyye es-Sevayid , Tunus 1421/2001, s. 16-84.
30 Veled Cadı'.ı, Veled Lclıhfuıe, a.g.e., s. 100-140.
b. Maksatların Tertibi -Eleştiri ve İstekler-
İkinci Oturum ff
195
Modern çağda düşünce sahasında "makasıdın tasnifi, tertibi ve sınırlan
dırılması" şeklinde ifade edebileceğimiz bir sorun ortaya çıkmıştır. Ayrıca eski
ilim adamlarının söylemedikleri diğer üst maksat çeşitlerinin önünü açmak
gerektiğine dair fikirler öne sürülmektedir. 31
Önceden de söylediğim gibi en başta makasıdu'ş-şeri<a ile makası
du'l-Kur'an'ı birbirinden ayırmak gerekmektedir. Bu pek çok araştırmacının
dikkat etmediği bir husustur. Özellikle de eski usfilcülerin işaret etmedikleri
başka maksatların eklenmesi veya bu taksimatı bırakıp başka bir alternatif
getirmek gerektiğini söyleyenler bunlardır.
İkinci olarak, araştırmacılar makasıdı ortaya koyma konusunda naslara
müracaat etme hususunda aynı düzlemde bulunmamaktadırlar.32
Üçüncü olarak, konu bir yandan müfessirin Kur'an maksatlarını çıkar
ma ve tertip etm,ç, gücünün oranıyla ilgilidir. Öte yandan şu soru akla gelir:
Kur'an, maksa~ları tertip etme konusunda bize veri sunmakta mıdır?
Mesela İbn Aşfu, tefsirinde temas ettiği makasıda dair bir tasnif zikret
memektedir. Çünkü o tefsirinde Mushaf tertibine dayanan analizci bir yöntem
kullanmıştır. Kur'an'ın üst maksadına ancak bazı nadir yerlerde işaret etmiş;
bu maksatları gösteren, cüz'i bile olsa, onları açıkça belirten yerlerde bu ko
nuya girmiştir. 33
İbn Aşfu'un, eserinin mukaddimesinde yer alan asli maksatlarla ilgili
ayetlerde zikrettiği maksatlar incelendiğinde bunların Kur'an-ı Kerim'in bu
31 Bunun örnekleri için bk. 'Arıyyc, Cemaleddtn, Na~ve tef'!li ma/µ'i.Sıdi'ş-şerf'a, el-Ma'hedu'l-'Aleml li'J-Fikri'l-İslami, Daru'l-Fikr, Dımaşk, I. baskı, 142212001, s. 28-172.
Reys\ın], Abrned, Na%-ariylitıı'l-ma~iiiıd ~nde'l-İmiim eş-Şa~ıbl, el-Ma'hadu'l-'Alemi li'l-Fikri'l-İslamt, 1416/1995, IV, baskı, s. 47- 57; s. 386. Huseyru, İsrna'il, Na~riyatu'l-maF;.asıd 'inde'l-imam Mı.ıi?ammed Tahir İbn 'Aşfir, el-Ma'hedu'l-'Atemı li'l-Fikri'l-İslami, Amerika Birleşik Devletleri, Virginia, I. baskı, 1416/1995; s. 299
Hamllşl, Ahmed, Vıchetu nazar, Ribad, Daru'l-Ma'rife, 1998, 11249, 2/126
- Muahmmed Yahya, "Naµriyyatu'l-maiı:asıd ve'l-vaki'", Mecelletu ~a?fiy& İslamiyye mıı'llsıra, İr:ao, Kum, Sayı 8/147- 151.
32 Örnek olarak bk. Hasan, Musaddık, el-Ma~dsıdu~f-Je1'1'a ve'l-~~ya'l-biyıUı'ldyyc, İslarn1 ilimler doktora rcıi, Danışman, BUbekr el-Alnuıl, Carni'aru'z· Zcytune, el·Ma'hedü'l-A'la li-US\ili'ddln, Tunus 1420/2000-2001, s. 67-73; 88-93.
33 İbn Aştır, Muhammed et-Tahir, Ta~riru'l-ma'nıl's-sedld ve t'envlru'l-'akli'/-cedfd min teftlri'l-Kitdbi'l-Mecfd (et-Ta9rlr ve't-tenvır), ed-Daru't-Tunusiyye/ed-Di\ru'l-Cemahiriyye, 8/162,
Ayrıca bk, a.g.e., 2/134-182, 2/154.
ff Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kcrtm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak
196
ayetlerde getirdiği anlayışla ilgili olduğu, müellifin, konunun bütününe ilişkin
ayetlerin maksatlarını belirtmeye önem vermediği görülür.34
İbn AşW-'a göre açık veya kapalı olsun, bir emir veya yasağın tekrarı Şari'in buna önem verdiğini göstermektedir. Delaleti güçlü ve umum1-mutlak
naslar da külli asılları göstermektedir. İbn Aştır bunların bazılarını kendileri
ne uygun olan zaruri, had veya tahsini maslahatlarla ilişkilendirmiştir. Ancak
nasların maksatların bu şekildeki tertibine nasıl delalet ettiğini açıkça anlat
mamış, bunlara sadece bazı yerlerde işaret etmiştir. Bu, en yüksek maksadı
ortaya koyarken yürüttüğü tümevarım metodundan anlaşılmaktadJr. Bunu
Usulü'n-nizami'l-ictimaladlı kitabında zikretmiştir. Burada Kur'an'ın en yüce
maksadının parçaları arasındaki bütünlüğü göstermek istemiş ve neticede bu
nun umranla ilgili bir iyileşmeye yol açacağını ifade etmeyi hedeflemiştir.
Bu amaca ulaşmak ancak kişisel ve toplumsal salah ile gerçekleşebilir.35 En
alttakinin gerçekleşmesi en üstteki için bir şarttır. İbn Aşu.r bunu şöyle açıklamaktadır: "İnsan toplumu veya ümmet, fertlerden oluşan düzenli bir grup
tur. Toplum iyi olduğu zaman onun fertlerinden de düzen ve tertibin hakim
olduğu bir topluluk ortaya çıkar. Bu, fertlerin iyi olmasının ötesinde başka
sebeplere de ihtiyaç duyar. Bunlar fertlerin birbirleriyle olan ilişkilerindeki
toplumsal sistemi düzeltecek sebeplerdir. Çünkü bir arada yaşama tecrübeleri
fertlerin tek olarak kaldıkları hallerde bulunmayan olayların ortaya çıkmasına
sebep olur. Toplumsal gücüyle fertlerin vakıf oldukları üstünlükleri aşıp on
ları perdeleyebiür; belki de sosyal olayların etkisine paralel olarak mecburen
bunları yok eder. İnsanlığı düzeltecek sistemin, fertleri düzeltecek kurallar ı n ötesinde, bazı kanunlar vazetmesi gereklidir. Bunun bir sonucu oJarak um
ranın düzelişi ancak ferdin ve toplumun düzelmesi ile gerçekleşecektir. Top
lumların ve bölgelerin birbirleriyle ilişkileri bunları düzenleyecek bir kurum
olmazsa nasıl sağlanabilir? İslam aleminin düzeni fert ve grupların düzeni
korunmadan nasıl muhafaza edilebilir? Umramn düzeltilmesi için toplum ve
bölgelerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyecek kanun ve prensiplerin düzen
lenmesi lazımdır.36
/
34 Bazen :ı.rt arda gelen iki veya daha çok ayetin maksadını beyan etmektedir. Örnek olarak bk. et-Tabrir ve'ı- tenvir, 712 10- 211; 7/ 353; 7116; Ayetlerin maksadına örnek olarak., et-Tabrlr, 1/ 142, 2/219, 26157.
35 USulu'n-n4:fimi'l-ictimı1'1, s. 42-43; aynca bk. et-Tabrir, 1138.
36 Bk. et-TaiJrfr, 1/38.
İkinci Oturum ff 197
Ancak İbn Aşfu bu mertebelerin pratik olarak gerekli olduğunu söylüyor
sa, bu konudaki delili nedir?
İbn Aştır bu aşamalı yapı konusunda İslam davetinin Mekke ve Medi
ne'deki süreçlerinden ilham almıştır. Birinci aşamanın büyük kısmı ferdi ısla
ha, ikinci aşama ise toplumsal ıslaha ve kuralların tesisine adanmıştır.37 Buna
işaret eden çok sayıda ayet bulunur.38
Müfessirlerin buna iltifat etmeyişi, Kur'an verilerinin makasıd konusu
nu önemsiz saydığı ve makasıd dereceleri içermediği anlamına gelmez. Ancak
ilah! mesajın cüz'! ve külll parçalarıyla bağlam ve hfil karinelerinden yardım
alınarak onlardan makasıdın çıkarılması şartı vardır.
Usulcüler nas halindeki ve nas olmayan bu veriler konusunda uyarılar
yapmışlardır. Mesela Kur'an'ın emir ve yasakları ışığında maslahatların ge
reklilik derecelerini belirlemek mümkün müdür? Makasıd konusunda uzman
olan ilim adamlatı da emir ve nehiylerin gereklilik bakımından delaletlerin
de farklı olıriayacağına vurgu yapmışlardır. Farklılık, maslahatları celbetme
ve kötülükleri yok etme açısından gereklilik dereceleri arasındadır. 39 Ancak
makasıdın önem sırasına işaret etmek Kur'an'ın hedefi.eri arasında mıdır, yoksa
bu, maslahata mı bırakılmıştır?
Bu sorunun cevabı ayrı bir ~aştırmaya ihtiyaç gösterir. Burada böyle bir .. !
araştırma yapılmasının gerekliliğine işaret etmemiz yeterlidir. Oncelikle metin
verilerinin çerçevesinden ve hfil karinelerinden hareket etmek gereklidir. Bu
nunla birlikte Kur'an ayetlerinde açıkça belirtilmeyen fayda ve zararların bulun
duğunu inkar etmiyorum. Sadece ayetlerin cüziyyat ve külliyatıyla makasıd ze
minine oturtulmasının bu sorunun cevabına ulaştırabileceğini iddia ediyorum.40
37 USıllı/n- ni~mi'l-ictima'f, s 103-104; ayrca bk. MaµSıdu'ş-şeri'a, s. 63. 38 Bk. et-Ta/Jrir, 21132 39 İbn Abdissselam, İzıüddin, Kava'idu'l-al;kam fi me.ililibi'l-en'ılm, (thk. Abdulğaıll ed-Dakr),
Dfiru't-nbi', l. baskı, 1413/1992, Dım:ışk, s. 45-46; Şatıbl, el-Muvılfa~at, 3/115; Fakat Şatıbi', vacip olan emirle, mendup olan emir ya da haram olan yasakla mekruh olan yasak arasını ayırmada, bağlamın rolünü ink.'ir etmeı. Aynca, yeme içme gibi hazlara uygun olan şeylerde fıtrata/mizaca dayanarak talebin tekit edilmemesi ve ibadet gibi nefsin hazzına aykırı olduğunda da talebin (emir ve nehybı) tekit edilmesinin inkarı da mümkün olmaz. Bk. a.g.e, 21137.
40 Cemaletcin Aciyye, Makasıd-i şer'iyyenin tertibinin, hakkında nas, icına ve kıyas olmayan hususta, ancak mesfilih ve mefaside dayandığı kanaatindedir. Ayrıntılı bilgi için bk. Nabve tafdfli makdsıdi'ş-;eri'a, B. 59-70.
ff Makasıdl Tefsir: Kur'an-ı Ker!m'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 198
Cezayirli araştırmacı İzzeddin b. Said Kaşnit, Kur'an'ın temel maksatlarına dair bir tasnif sunmaya çalışmış ve bunların tertip ve tasnifi konusunda çeşitli
ölçütler teklif etmiştir. Ancak ilginç olan şudur ki araştırmacı, tezinin sonun
da Kur'ao'ın temel maksatlarını çıkarabilmek ve Allah'ın kullarından muradını
·anlamak için araştırmacılara kendisinin söylediği yol ve ölçütleri takip etmele
rini tavsiye etmiştir.41 Bu da -önceden de işaret ettiğim gibi- makasıd merkez
li çalışmaların hala başlangıç aşamasında olduğunu gösterme_ktedir. Kur'an'ın
makasıd sistemini kurmak için çabaların bir araya getirilmesi gerekmektedir.
il. Kur'an'ın Makasıdi Tefsirinin Tanımı ve Meşruiyeti
Makasıdi ·tefsir, "tefsir" ve "makasıd" terimlerinden oluşan bir sıfat tam
lamasıdJt. Bu bölümde tefsirin sözlük ve terim anlamını ele alacağız. Sonra da
makasıöı tefsiri tanımlayacağız.
Tefsir, sözlükte, "fesr" (_,...;) kökünden gelir. "Fesr" ise sözlükte açıklama
ve izaha delalet eden bir köktür.42 Onun anlamlarından biri de, "örtüyü aç
ma"dır.43 Tefsirin, "manayı beyan ve muradı anlama" şeklindeki terim anlamı
da bu manaya dayaninaktadır.44 Bu, tefsirin hedefidir; konusu ise Kur'an-ı
Kerim'dir. Tefsirin terim anlamını tarif eden alimler bu tanım üzerinde ittifak
etmişlerdir.
Terim olarak tefsirin tariflerinden bazıları da şöyledir:
Kur'an'ı açıklama, manasını beyan etme ve nas ya da işaret veya içeriğiyle
gerektirdiği manaları açıklamadır. 45
Yüce Allah'ın, Hz. Muha~med'e -salat ve selam olsun- indirmiş olduğu
Kitabı'nı anlama yollarının, manalarının açıklamasının, hüküm ve hikmetleri
ni çıkarmanın kendisi sayesinde bilindiği ilimdir.46
41 Bk. Ümmebatu Mal;.asıdi'l-~ur'an, s. 535. ,. 42 Bk. İbn Faris, Ebu'l-Hasan Ahmed, Mu'cemu ma~dyisi'l-luga, (chk. Abdusselam Harun), Da
ru'l-Fikr, I. baskı, 1399/1979, (_,..j) ~ıaddesi, 4/504. 43 İbn Manzlır, Cemaluddirı ~hammed b. Mukerrem el-Ensari, Lisanu'l-'Arab, Dar Sadr, Bey
ruc, Ill. baskı, 1414/1994, 5/55, (_,..j) maddesi. 44 es-Suyi!ti, Celaluddin Abdurrahman, el-İt~an fi 'ulumi'l-~ur'iin, (thk.: Mustafa el-Buğ'a),
Daru İbn Kesir, m. baskı, Dıınaşk/Beyruc, 1416/1996, 2/1190-1191. 45 İbn Cüzey el-Kelbt el-Gırnati, Muhammed b. Ahmed, eı-Terhll li 'ulumi't-Tenzll, (chk.: Ab
dullah el-H3.lid1), Daru'l-Erkam b. Ebi'l-Erkam, Beyrut, l. baskı, h. 1416, 1115. 46 ez-Zerkeşi, Bedruddln Muhammed b. Abdullah, el-Burhan fi 'ulumi'l-~ur'an, Daru'l-Ma'rife,
1957, 1/13.
İkinci Oturum ff 199
Kur'an'ın Jafızlarmın anlamlarını açıklamayı ve o lafızlardan çıkarılan sonuçları kısaca veya genişçe araştıran ilinin adıdır.47
Beşerin gücü ölçüsünde, Yüce Allah'ın muradına delaleti bakımından Kur'an- ı Kerlın'i araştıran ilimdir.48
Bu tariflerle ilgili şu mülahazalar söylenebilir:
1. Tefsir sadece Kur'an lafızlarının ve anlaşılması zor kısımlarının açıklanmasından ibaret değildir. Onun kapsamı içine hikmet ve hükümlerinin açıklanması ve manalarından anlaştlanlar da girer.
2. Tefsir, Yüce Allah'ın muradını açıklama ile smırlandınlır. Her müfessir tefsirinde bu amacı güonelidk Eğer delalet kesin ise müfessirin anlamı belirleme konusunda kesin karar verme; zanıll olduğunda da tercih etme hakkı vardır. İbn Aştır şöyle der: "Kitabı ile Allah'ın muradı, dinin maksatlarını korumaya yöneli k değişik açıklamaları (tesarij) beyan etmektir. O da bunları, bize açıkça hitap ettiği Kur'an lafıılarma koymuş, bizden, muradını bilerek ve onu iyice an-
/
!ayarak kulluk etmemiıi istemiş ve şöyle buyurmuştur: "Akıl sahipleri ayetlerini düşünüp öğüt dlsınlar diye sana indirdiğimiz bu Kitap) mübarektir." (Sad 38/29) 49
3. Tefsir herhangi bir yöntem ya da sınırlı bir eğilimle tahdit edilmemelidir.
1. Bir Terim Olarak Makasıdi Tefsir
Bu tefsir türüne çağrı henüz yeni olmasına rağmen, bunun tarifine 1dair baıı çabalar bulunmaktadır. Ancak araştırmacıların çabası farklı düzeydedir. Elimizdeki tanımlardan biri şudur: Makasıdl Tefsir Kur'an'ın içerdiği ve kendilerini gerçekleştirmek için hükümler koyduğu makasıdın açıklanması
na önem veren tefsir çeşidi olup lafızların anlamlarını ortaya koymaya çalışır. Bunu yaparken anlam genişliklerini dikkate alır ve rivayet tefsirinin kurallarını, bağlamı ve münasebetlerini göıetir.50
47 Bk. tı-Ta9rir ve't-tenufr, il 11. 48 Bk. eı-Z\irkanl, Muhammed Abdulazim, Meniihilu'l- 'irfanfi 'ıılfimi'l-,((ıır'dn, Kahire, 2/3.
49 İbn AşOr şöyle der: " ... 'Allah'ın muradının tamamına muttal i olmak mümkündür' dememizle
-ki bu söz alimlerimiz el-Meş~ih? ve es-Sekkakl'n in söıüdür; her ikisi de Muteıile'dendir- 'Al
lah'ın muradının raınamına muctali olmak mümkün değildir. Faydasıı bir muhalefettir' demek
eşittir. Çünkü maksat vuku'i imkandtr, akl1 imkan değildir; dolayısıyla, tamamına muttali ol
manın imkansızlığıyla birlikte, güç ölçüsünde ve ilmin varacağı boyutça, onu (Allah'ın muradı
nı) iyice araştırmayı teklif etmeye bir engel yoktur ... ". Bk. tı-Taqrir vt'r-tcııvlr, 1/39.
50 el-MiWifl, N~in cl-Atr.ış Rıdvan, et-Tl'fsiru'l-maJ.cl,Sıdıyyu: işkfiliytru't-r:ı'rif ve'l-ba5iiS, .((ur'anikô: mtctllt 'ôlnniyyt li buhı'/si'l-Kıır'fin, 2013, Merkez Buhusi'l-Kur'ln, Malay.ı/Malezya,
cilt, 5, sayı 2, s. 142.
ff Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kerirn'i Amaç ve Hikmec Eksenli Anlamak
200
Bu tanımın, makasıd1 tefsiri, maksatların beyan edilmesi şeklindeki ta
nım yanında, hükümlerin maksatlarını açıklama olarak belirlediği görülmek
tedir. Bu da (mantıktaki) devri (totoloji) gerektirir.
Vasfı Aşill Ebu Zeyd'in makisıdi tefsir tanımı şöyledir: "Makasıd1 tefsir,
külll veya cüz'! olarak Kur'an'ın kuşattığı anlam ve gayeleri açıklamaktır. Bu
nun yanında bu tefsir anlayışı, Kur'an'ın, kulların maslahatının gerçekleştiril
mesi hususunda ifade niteliğini de açıklamaya çalışır".51
Sonra şöyle der: "Makasıdı ifade etme keyfiyetinin açıklanmasına dair
nas, tefsirin sadece tefsir için olmadığını, bilakis tefsirin, Kur'an'ın yol gös
tericiliğini çağdaş hayata yansıtan ve çeşitli sosyal kurumların bundan nasıl
yararlanacağıni da gösteren bir çaba olduğunu söyler."52
Makasıdın realiteye uygulanmasının makasıdl tefsiri izleyen bir aşama ol
duğunu düşünüyorum. Eğer makasıdın bir tefsir çeşidi olmasını istiyorsak,
tefsirle ilgili olma kaydıyla sınırlandırılması gereklidir. Özellikle de malclsıdın
çıkarılması için araştırmacının başlangıçta bu konuya ciddi bir şeki lde odak
lanması gerekir. Ayrıca sadece bir konuda dahi olsa uygulama, makasıdın çı
karılmasından sonra gerçekleşecektir.
Bundan dolayı Kur'an'ın makasıdi tefsirini şöyle tanımlıyorum : "Makası
di tefsir, Allah'ın Kur'an-ı Ker1rn'de nas olarak veya istinbat yoluyla indirdiği
mazmun, ilke, külli kural, illet, hikmet ve gayelerin Kur'an'ın terkip, ayet, sure
ve konularından çıkarılması ve bunların bütüncül yapısının açıklanmasıdır."
Zürkinl'nin tefsir tanımlamasının53 makasıd! tefsir tanımından farklı ol
duğunu düşünmüyorum. Çünkü Allah'ın Kitabı'ndaki muradı cüz'i ve külü,
genel ve özel maksatlardır. Müfessirin bunu elde etmeye çalışması lazımdır.
Zürkan1 tanım ında sadece Allah'ın muradının ortaya çıkarılmasını ifade etmiş
ve bununla makasıd1 tefsirin mahiyetini kastetmişse de ben kesin ve ayrıntılı
bir anlatım ortaya koymak istedim. A,slında genel anlamda tefsirin amacı ile
makisıdi tefsirin amacı arasında ~ir fark yoktur. Müfessirin gayesi, "Allah'ın
kitabındaki muradından ulaştığı manayı, ihtimal dah ilinde, laf.ıa da aykırı //
51 Ebu Zeyd, Vasfi Aşfu, et-Tefifru'l-ma~asidf li sıweri'l-1,<ur'fini'l-Kerim, Mu'teroer fehmi'l-Kur'an beyne'n-nass ve'l-vaki', Cezayir, Uslılu'd-Din Fakültesi, 4-5 Aralık 2003, s. 7.
52 Ebu Zeyd, a.g.e., s. 7. 53 Şöyle carif ermiştir. "Beşeri güç nisbetinde Allah'ın muradına delaleti bakımından Kur'an-ı
Kerim'i araştıran bir ilimdir", ez-Zerkani, Jvlenllhilu'l-'irfan, Kahire, 2/ 3.
İkinci Oturum ff 201
olmayacak şekilde anlatmaktır."54 Ancak burada şu noktanın kaydedilmesi
gereklidir: Müfessirler genel, külll ve üst maksatların istikra ve istinbatına
yönelmemişlcrdir. Halbuki bu makasıdl tefsirin temel yqnelişi sayılır. Ayrıca
özel, cüz'! ve yakın maksatların da açığa çıkarılması gerekir. Böylece, ileride
zikredeceğimiz Ü'zere, tefsir ilminin maruz kaldığı yan l ışlık düzeltilmiş olur.
Usulcülerin büyük kısmı hikmet ve illeti göstermek için "mana" terimi
n i kullanmışlardır.55 Benim tarifte kastettiğim de budur.56 Eski müfessirlerin
büyük lasmı mananın delaletini lafızların açıklanması ve tefsirine has lalmış
lardır. Ancak müfessirlerin aı bir kısmı mana lafı.mırı hikmet, iller ve maksadı
anlatuğını kabul etmişlerdir. Çünkü "dilin yollarından biri de maksaddır. Şöy
le denilir: 'ana - ya'nt fiili "istemek ve kastetmek" anlamına gelir. Böylece aye
tin manası "Hakim olan Allah'ın o ayeti indirirken izhar ettiği, hikmettir. Ayetin
sırrını öğrenmek isteyen buna yönelir." denilmişLir ki ma'na kelimesi 'inaye mas
tarından türemiştir. O da "bir işle ilgilenmek" anlamına gelmektedir. Mesela
ı~ ı..i"-" 0)Ü "Falanca bu işle ilgilenmektedir" demektir. Böylece ma'na "ayeti
araştıran kişi bütün ilgisini ondan murat edilen gayeye yöneltir" demek olur.57
Tarifteki "manalar" ifadesi, cüı'1-kül11, özel ve genel anlamda bütün ma
naları içermektedir. Bunlar terkip, sözcük, ayet, ayetler, konu veya konular
düzeyinde olabilir. "Gaf' diyerek anlamların takyit edilmesi ise amaç, fayda,
hedef, kasıt ve illete işaret ermek içindir. 58 "Gai' manalar" terkibi iri bar olarak
farklılıklar bulunsa da bütün bu terimleri içinde barındırır.
54 et-Tabrfr, 1/41. 55 et-Tabrfr, 1/41. 56 Örneğin bk. ec-Taberi, Ca'fer b. Muhammed b. Cerir, Cllmi'u'i-beydn fi ıe'vili'i-J{ıır'dıı, (thk.
Musr:ıfa Müslim Muhammed), l. baskı, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1405, 1/195- 196; İbn Anyye el-Endelüsi, Abdulhak, el-Mııharrarıı'l-vedz tefilru'l-Kitı1bi'l-Azlz, (thk ve dk: er-Rahhal elFaruk - Abdullah b. İbcihim cl-Ensari, es-Seyyid Abdülal, es-Seyyid İbrahim, Muhammed eş-Şafı'i Sadık cl-'İnani), Müesscmu Diru'l-'Ul\ım, Doha, I. baskı, 1398/1977, 11107, 1/196. Yine bakınız yeni müfessirlerden: Reşid Rıza, Muhammed, Tefrlnı'l-Mmôr, Daru'J-Ma'rife Beyruc, il. baskıdan ofser, 1149; cl-Alüsi, Muhammed, Riıbıı'l-me'linifi tefiiri'l-.((ur'lini'l-'A;tm ve's-seb'i'/-meftlrıi, (ı:hk. Muhammed es-Seyyid el- Calnid), Diru İhya'i't-tiirasi'l-'Arabi, Beyrut 1404, II. baskı, 2/41, 2/59.
57 el-Firtıılb!idi, Mecdudd1n Muhammed b. Yakub, Beü2iru zevl't-temy!zfi letfiiji'l-Kiıtıbi'/-'Azfz, chk. Muhammed Ali en-Neccar, el- Mektebetu'l-'İlmiyye, Bcyruc, 1180-81.
58 el-Gamı(._,..; jJI): İstenilen şeyin isceııme amacıdır. Bk. es-Subkl, el-İbbac, Danı'l-Kürübi'l-İlmiyyc, Beyrut, 1404, L baskı, 2/71.
.. Mak.asıdl Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli An lamak 202
2. Makasıd.J Tefsirin Meşruiyeti
Makasıdl tefsir meşruiyetini, insan takati sınırında Allah'ın muradını an
lamak için tefsir yapmanın meşruiyetinden alır. Bunun yolu onun maksatları
nın tahsili ve çıkarılmasıdır. Kur'an'ın indirilişinin birinci amacı ameldir. Bu
da ancak onun anlam ve maksatlarına vakıf olarak gerçekleşir.
Ancak bir isi şöyle diyebilir: "Bu birinci seviyedeki maksatlara ulaşmak illet ve h ikmet gibi nas olarak varid olan ikinci seviyedeki maksatlara vukufıyet
le gerçekleşir. Bundan dolayı meşruiyet sorusu makasıdın üçüncü seviyesinde
istinbatıyla ve düıenlenmesiylc ilgili olur."
Bu soruya cevap ararken hareket noktasını oluşturacak kaynak Kuean'ın
bizzat kendisidir. Çünkü o bizi kendi ayetleri üzerinde durup düşünmeye sevk
ermektedir: "Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer Kur'an Allah'tan başkası
tarafindan gönderilmiş olsaydı, kesinlikle onda birçok çelişki bulurlardı." (en-Nisa
4/82); "Bunlar Kur'an'ı tedebbür etmezler mi? Yoksa kalplerine vurulmuş kilitler
mi var!" (Muhammed 47/24); "Akıl sahipleri ayetlerini düşünüp öğüt alsınlar
diye sana indirdiğimiz bu Kitap, mübarektir.". (Sad 38/29) buyrulmuştur.
"Mübarek" kendisinde çokça hayır bulunan şeydir. Kur'an'ın bütün ayet
leri mübarektir. Onlar ya hayra yönlendirir ya kötülükten alıkoyar. Bu dünya
ve ahirette hayrın sebebidir. Bundan büyük bereket yoktur. Tedebbür, sahibini
manalann muradın ı anlamaya sevk eden derin düşüncelerdir.59
Bu ayetler, onlar üzerinde düşünmeyi ve gayelerini bilmeyi emreder. Eğer
Kur'an beşer sözü olsaydı onda birçok ihtilaf, anlam çelişkisi ve yapı farkhLk
ları bulurlardı. Bazılarının buldukları farklı lıklar hüküm çelişkisi değil, hikmet
ve maslahaclarındaki durumların farklılığına dayanan değişikliklerdir.60
Bunda ayetlerin zahirini an lamakla yetinmeme, bilakis onlann anlamları,
gayeleri ve maksatları üzerinde düşünmeye teşvik vardır.
Kuşkusuz Kur'an-ı Kerim, Allah Teala'nın, "Allah'tan başkasını dostlar edi
nenlerin örneği, ağ/ev yapan örümceğin durumu gibidir . . . " (el-Ankebut 29/41)
59 ec-Ta~rtr, 23/252- 253. 60 cl-Beydavi, Nasıruddin Ebu Sa'id Abdullah b. Ömer b. Muhammed eş-Şiriıi, Envam't-TeıızU
ve erraru'ı- tt'ıfıl, (thk. Muhammed 'Abdurr.ıhman el-Mat'aşli), Daru İhya'i't-Tüıisi'l-'Arabi, Bcynıt, I. baskı, 1418 h. 2/86.
İkinci Oturum ff 203
sözündeki gibi, örümcek ve sinekle61 örnek vermesindeki maksadı tefekkür
etmeyip onun zahiriyle yetindikleri için müşrikleri kınamaktadır.
Ayrıca ''Allah, mana ve lafızları birbirleriyle uyumlu ve ·ikili anlatımlı Kitab'ı
sözlerin en güzeli olarak indirmiştir ... " (ez-Zümer 39/23) ayetiyle de anlamla
rın ve amaçların bütüncüllüğü konusunda delil getirmek mümkündür. Çünkü
Allah, Kitabı'nın müteşabih olmasını dilemiştir. Birbirine benzer olan şeylerin
manaları da benzer olur. Aynı zamanda Kur'an'ın ikili bir anlatıma sahip ol
masını murad etmiştir. Çünkü onun amaçları tekrarlanmışar. Bu, ümmete bir
nimettir. Zira O'nun Kitabı'nın amaçları, maksadarı iyice kalplere yerleşsin diye
tekrar edilmiştir.62 Hatta bazı alimler Kur'an'ı tek bir kelime gibi saymışladır.63
Bütün bunlarda da onun maksatlarının birbiri ile ilintili olduğu anlaşılmakcadır.
Ayrıca aümlerin, tefsirin en iyi yollarından birisinin -Hz Peygamber'in
tefsir yöntemine dayandırılan- Kur'an 'ın Kur'an'la tefsiri olduğuna dair itti
fakları, Kur'an a~5tlerindeki mevzu ve maksatların birliği ni göstermektedir.64
Kuşkusuz daha büyük konularla ilgili cüz'! fikir ve konuların doğası, bü
tüncül ve tek bir müşterekin altında toplanmış haldedir. Özellikle de bunların
amacı ortak bir gayeyi gerçekleştirmek olduğunda durum böyledir. Kur'an-ı
Ker!m'de de durum budur. Çünkü ayetlerin tümü insana hitaptır. İnsanı dü
zeltecek konulara çok farklı açılardan çok sayıda seviyede temas edilmiştir. Bu
da her yön ve seviyede özel maksatların yansıtılmasına sebep olur. Bunların
toplamı genel maksatlardır. Bu durum bizi onlar arasındaki ilişkilerin araştı
rılmasına, sıralanmas ına ve yapılandırılması na götürür. Bu da amacı Kur'an-ı
Ker1m'de bulunan farklı seviye ve derecelerdeki bu maksatları ve on ların yapısal
sisremini ortaya çıkarmak olan makasıdl bir tefsirin kurulması anlamına gelir.
61 Müşrikler şöyl e demişlerdi: "Önımcek ue sineğin durumu ne ki Allah onları Kur'an'da zikredi· yor?! Bu nasıl i/ahf Bunun üzerine şu ayet indi: "Allah herhangi bir sivrisineği veya ondan daha basitini örnek vmnekun biç çekinmez. .. ." (el-Bakara 2/26). Zin onlar sırf zahirini ele almışlar ondan muradın ne olduğuna bakmamışlardı. Allah TcaJa ayetin devamında şöyle buyurmuştur: "İnananlar bunun Rab/eri tarafından verilmiş doğru bir örnek olduğımıı bilirler." Bk. Teftlnı '.Abdirrezzd~, l /64; el-Mıwfifalµit, 412 12.
62 et· Tafırir, 23/386- 387. 63 Örnek olarak Bk. er-Rhr, Muhammed b. Ömer, Mefbıfl;ıı'l-ğayb, Daru İhya'i't-Türisi'l-'Arabi,
Bcynıt, m. baskı, 1420, 21284; cş-Şimıi, İbrahim b. 'Ali, el-Luma'fl umli'l-fiW,, Dlıu'l-Kücübi'l-'İlmiyc, n. baskı, 1424/2003, s. 44.
64 İbn 1eymiyye, Ahmed b. 'Abdulhalim, Mıılµıddime fi uUıli't·tefor, Daru Mektebeti'l-Hayat, Bcyrut 1390/1407, s. 39; cd-Dehlcvi, Ahmed b. 'Abdurrahirn, el-Fcuzıı'l-keblr fi ııJı1li't-tefsfr, tercüme: Süleyman cn-Nedvi, Daru's-sahvc, Kahire, 11. baskı, 1407/1986, s. 180.
ff Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 204
Belki de uygulama bu durumu doğrulayacak veya ortadan kaldıracaktır.
Bu sebeple aşağıdaki örneği vermeyi uygun görüyorum:
Kur'an- ı Kerim'in genel ve yüksek maksadı alemin ıslahıdır.65 Bunu pek
. çok ayetten çıkarmamJz mümkündür. Bunun elde edilmesi için kullanılacak
alet, anlamdan yola çıkıp hükümleri çıkarmaktır. Bu durum şu noktalardan
tümevarım yöntemi ile istinbat edilebilir:
BirinciOlarak: Dinin maksadının bu evreni düzeltmek ve oradan kötü
lüğü kald1rmak olduğunu gösteren açık ve külll deliller: "Durumunuz bu iken
ey münafiklar, idareyi elinize alırsanız, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmanız ve
akrabalık bağlannı kesmeniz sizden umulmaz mı?! İşte, Allah böylelerine lanet
edip, kulaklarını sağır ve gözlerini kör etmiştir. " (Muhammed 47/22-23); "Ya
nından ayrıldığında, yeryüzünde bozgunculuk yapmak, ekinleri ve nesilleri yok
etmek için çalışır. Oysa Allah bozgunculuğu sevmez." (el-Bakara 21205), '"Biz,
Seni över ve Senin yüceligini dile getirip dururken orada bozgunculuk yapacak,
haksız yere kan dökecek birisini mi yaratacaksın!' demişlerdi. Allah da onlara:
'Ben sizin bilmediklerinizi bilirim' diye cevap vermişti." (el-Bakara 2/30) . Ayette
şaşırma ile birlikte yöneltilen soru, meleklerin, Allah'ın yeryti7.ünü yaratma
daki amacının, oranın salahı ve düzeni olduğunu bildiklerini göstermektedir.66
Ayrıca Allah'm bu ümmete h itap ederek, "Islahından sonra yeryüzünde fesat
çıkarmayın" (el-A'raf7/56) ayeti de bu anlamdadır. Ayrıca önceki peygamber
lerin getirdikleri dinlerin ıslah etme ve fesat çıkarmama gibi bazı hedeflerine
işaret eden ayetler de böyledir. Kur'an-ı Kerim'de Şuayb'ın kendi diliyle ge-
65 Şaabi anlamsal tümevarımı şöyle tarif etmiştir: "Öıcl bir delille sabit olmayan, aksine birbirlerine eklenmiş, amaçlan fuklı delillerle sabit olan (isrikr.i)dır. Öyle ki, bütünden o delillerin coplamından, bu delillerin üzerinde coplandığı bir durum/iş düzenlenir. Halkın nazarında sabit olan Hitim'io cömertliği ve Ali'nin (r.a.) kahramanlığı ve hem.erleri böyledir (el-Muvdfa/µit, 2/39); " ... Dolayısıyla manevi istikra, arazi vasıAann ısrikraı değildir, ciiı.'I olsun külli olsun, delil sahiplerinin istikriı da değildir. O ancak değişik şekil ve farklı sigalarda gelen, furklı amaçlar için olan, farklı bablarda olup manalardan bir manada ortak olan, o manada onlardan her biri diğerini tamamlayan, her biri kendinden önceki delillere dayanan, onlara bakanın; o delUlerin ortak olduğu mana Şari'in maksatlaruıdan bir bir maksat olması sebebiyle, yakine ve kesinliğe ulaşıncaya kadar (siirüp gittigi istikrndır)". Cuğaym, Nu'man, "el-İstikra' 'inde'l-İmam eş-Şaçıbl', et-Tecdid, sayı 4, yıl 7, Şubat 2000/Zulka'de 1420, Malezya İslam Üniversitesi, s. 204.
66 et-Ta~rir, 1/403; Bu konuda kapalı anlama sahip olan çok ayet vardır. "İyilik teşvik ve övgü tarzında, kötülük ise uyarma ve kınama bağlamında zikredil miştir." Bu tümevarıma girmez; çünkü onlarla iman ve küfür gibi amellerin iyilik veya kötülük gibi yönleri dışındaki bir özelliği de kastedilmiş olabilir.
İkinci Oturum ff 205
len kıssası şöyledir: " ... İnsanların eşyalarını eksik ölçüp tartmayın. İşler yoluna
konulduktan/ıslahından sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın ... " (el-A'raf
7/85). Semud kavminden de şöyle bahsedilmiştir: " ... Yeryüzünde bozgunculuk
yapmayınız ... " (Hud 11/85).
İkinci Olarak: Ima yollu deliller bu evrendeki düzenin ve iyiliğin Allah'ın
salih kullarına bahşettiği bir nimet olduğuna işaret etmektedir: Allah Teala
şöyle buyurmuştur: "Biz, Tevrat'tan sonra gönderdiği-miz Zebur' da da, 'Yeryü
züne ancak iyi kullarım varis olacak' diye yazmıştık. Kur'an'da da, kulluk eden
bir toplum için kesin bir mesaj vardır." (el-Enbiya 21/105-106) Müslümanlara
hitaben şöyle buyurmuştur: "Allah, onlardan öncekileri yaptığı gibi, sizden ina
nıp yararlı işler yapanları da yeryüzüne mirasçı kılacağını, kendileri için seçtiği
dini yerleştireceği-ni ve korkularından sonra onları güvene dönüştüreceği-ni vadet
ti ... " (en-Nur 24/55). Ve yine vaat şeklinde de şöyle buyurmuştur: "İster erkek
ister kadın, kim itJanarak yararlı bir iş yaparsa, bilsin ki, Biz ona dünyada güzel
bir yaşam sağ(ayacağız ... " (en-Nah! 16/97) Şu sözüyle İsr!iloğullarına onları
esirlikten kurtarmak suretiyle nimetler vermiş olduğunu bildirmiştir: "Musa
toplumuna şöyle demişti: 'Ey kavmim, Allah'ın üzerinizde olan nimetini hatırla
yın. Zira içinizden peygamberler gönderdi, sizden krallar yaptı ve dünyada hiçbir
kimseye vermediği-ni size verdi'." (el-Maide 5/20). Şayet Şari'in maksadı bu ale
min iyiliği olmasaydı onu kullarına nimet olarak verme7.di.
Üçüncü Olarak: İnsanların sosyal hayattaki durumlarının ve işlerinin dü
zelmesi ile ilgili olduğuna işaret eden deliller bul.unmakradır. Mesela, "Ya
nından ayrıldığında, yeryüzünde bozgunculuk yapmak, ekinleri ve nesilleri yok
etmek için çalışır ... " (el-Bakara 2/205) ayetinde evrende bulunan varlıkların
ifsat edilmesinden sakındırılm ıştır. Bu evrenin var olma kanununu koyan Al
lah'ın bunu boş yere yaptığı düşünülemez. Ayrıca "Sizi boş yere yarattığımızı
mı sanıyorsunuz?' (el-Mü'minfın 23/115) buyurulmuştur. Bunların yanında
bozgunculuk yapmaktan alıkoyan pek çok dilli emir ve yasaklar bulunmakta
dır. Din, insanlar arasındaki muamelede düzeni sağlayacak ve kötülüğü orta
dan kaldıracak şekilde vazedilmiştir. "Eğer o gerçek onların arzularına uymuş
olsaydı, kesinlikle gökler, yer ve onlarda bulananlar bozulurdu ... " (el-Mü'minun
23/115) ayetinde bu açıkça ifade edilmektedir.
ff Malcis1d1 Tefsir: Kur'an-ı Kerim'i Amaç ve Hikmer Eksenli Anlamak 206
III. Makasıdl Tefsirin Diğer Tefsir Türleriyle İlişkisi
Tefsir ilminin amacı müfessirin Allah'ın Kur'an-ı Ker1m'deki muradı
nı onaya çıkarmaya çalışmasıdır. Bu, makasıdl tefsirle diğer tefsir çeşitleri
arasında ortak bir durumdur. Bundan, bazen muradm açığa çıkarılması ve
hüküm ve hikmetlerin istinbatı, bazen de müfessirin tefsir yapmadaki gayesi
olarak bahsedilir. Bu durum, müfessirin tefsirin gayesinden ayrılmaması ve
bi,r de tefsir ve müfessirde aranan şartların gerçekleşmesini gerektirmesi ci
hetiyle bu tür tefsire meşruiyet kazandırmaktadır. Ancak bir tefsir yönelimi
oluşturmada makasıdl tefsirin hususiyeti tefsir ilmindeki boşlukları ve ortaya
konulan problemleri aşar. Bunu, tefsir ilminde müfessirin gerçekleştirmeye
çalıştığı gayeden hareketle yapmaya çalışır. Zira bütün bunlar tefsir ilminin
vardığı noktay yeni dönemde, özellikle de Arapların konuşmada zihni kayıt
ve alışkanlıklarına göre Kur'an dilinin anlamlarıyla aradaki mesafenin açıldı
ğı modern çağda meşrulaştırmaktadır. Bu farklılık, dilin anlam boyutunun
gelişmesi veya müfessirin metnin verilerini itibara almaması yahut önceden
zihninde bulunan peşin kabullerden hareket ermesi; Kur'an metnini ken
di görüşlerini desteklemek için kullanması veya ilmi yönden zayıf olmasın
dan kaynaklanır. Elde bulunan çok sayıdaki tefsir, Müslümanların oldukça
gelişmiş Batı karşısındaki geri kalmış durumundan kaynaklanmaktadır. Bu
durum ayetlerin mümkün olmayan mecralara hamledilmesine sebep olmak
tadır. Bu da müfessirlerin, tefsir ilminin yapı taşlarından biri olan gayesinden
vazgeçmeleri anlamına gelmektedir.
Bu tür tefsirde Kur'an mesajının makasıdi yapısının vurgulanması müfes
sirin hedeflerini gerçekleştirmeye dönüş anlamına gelir. Ayrıca tefsire sınırlar
koyar. İşte bu özellik onu diğer tefsir türlerinden ayırır.
Müfessirler genel olarak Kur'an maksatlarının birinci düzeyde açıklanma
sına çalışmışlardır. Ancak onlardan çok azı bunların ikinci düzeyine yönelmiş
ler, nadiren de üçüncü düzeye işaret etmişlerdir. Bunu yaparken bütüncül bir
makisıdi yapı kurma amaçları yoktur. /
. Burada bu yaklaşım ile diğerlerini ancak örnek kabilinden karşılaştıraca-
ğız ve bunu yaparken onun yakın ilgisi bulunan ve gerçekleştiren örneklerden
hareket edeceğiz.
1. Makasıcü Tefsirin Beyaııl Tefsirle İlgisi
İkinci Oturum ff 207
Modem çağda edebi tefsir akımı iki yönelime sahiptir: Birincisi Kur'an'ın
sanatsal tasviri,67 ikincisi ise salt edebi cefsir.68 Ancak bu yönelimler içinde
Kur'an'ın maksadına yönelik ilgi nerede bulunmaktadır? Modern çağda bun
lara üçüncü bir yönelim ekleyemez miyiz?
Emin el-Hull'nin öne sürdüğü gibi edebi tefsir alanında sadece edebi
çalışmalarla sınırlı kalmak mümkün değildir. Ancak genel maksatlara ulaşarn
bilmek için belagat yönlerinin incelenmesi de bir kenara bırakılamaz. Gaye
veya vesile olarak durum böyledir. Çünkü Yüce Allah muradına dair belağl
işaretler vazetmiştir. Bu sebeple O'nun muradının amacına ancak belağl tefsire
yönelerek ulaşmak mümkündür.69 Çünkü belagat bir yönden Kur'an'ın i'caz
maksadını göstermekte ve ona delalet etmektedir.
Maksatlardan biri i nancın düzeltilmesi ve sahih itikadın öğretilmesidir.
Belagatin bu ma~sadı ispat konusundaki rolü incelendiğinde onun odak nok
tadaki önemi :ortaya çıkar. Bu, amaç seviyesinde olsun vesile seviyesinde olsun
durum böyledir. Çünkü inancın düzeltilmesi ancak sahih akidenin öğretilmesi
ve bunun tam aksinin yıkılmasıyla gerçekleşecektir.
Belagatin maksatla ilişkilendirilmesi, hem açıklama hem de belağiyorum
ların istinbatında maksadın kullanımı açısından ayetlerin muhtemel olmayan
anlamlara yüklenmesini aşmak ve salt edebi çalışma ile gerçekleşebilir.
2. Makasıcü Tefsirin Konulu Tefsirle İlgisi
Kur'an'ın konu birliğinin araştırılmasmda takip edilecekyöncem, makasıd1
yaklaşımla aşağıdaki noktalarda birlikte hareket eder:
67 Seyyid Kurub'a göre, edebi tasvirle murad edilen; Tasvir'in Kur'an üslubu olması itibariyle, sunum güzelliği, if.ıde düzgünlüğü ve ortaya konuluş tarıının muhteşemliğidir. Bk. Kurub, Seyyid, et-TaMru'l-fonni fi'l-f!ıır'Eın, Vill. baskı, 1404, s. 36, 255. Y:'llın beyan! cefsire gelince o da Emin el-Hlili (v. 1966)'nirı öncülüğünü yaptığı tefiıirdir. Kur'an'ıtı, diğer amaçlardan uzak olarak, o amaçları da göstermek için tali bir adtm sayılması itibariyle, özel edebi bir incelenmesi esasına dayanır. Emin el-Hlili şöyle der: "Tefsirin bugün için birinci maksadı edebidir, yalındır, saftır, bunun ötesinde herhangi bir itibardan crkilenmemişrir." Bk. Emin cl-HU!i, Meniibicu't-tecdrd, s. 10, 203; Ayrıca Bk. Abdurrahman, Aişe, et-Tefiiru'l-beyfinl /i'l-.((ur'ani'l-Kerim, 117-11, Daru'l-Ma'irif, Kahire, III, baskı, 1968.
68 Bu taksim, bazı çağdaş araştırmacıların uyguladığı bir taksimdir. Örnek olarak bk. el-İttic/ihıı'l-beyiini ft't-ufilr, s. 46. Bize göre bu taksimin yalnız başına ele alınmaması gerelcir.
69 et-TaiJrfr, 1/20.
.. Makasıcli Tefsir: Kur'an-ı Kcrlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 208
a. Kur'an'ın konulu tefsirinin amacı "Kur'an'ın birbirini tamamlayan ve
insanlığın hayatına barış ve kurruluş yollarını gösreren hidayer meşaleleri
sayılan konularının ortaya çıkarılması ile onun maksaclarınm müşahhas hale
getirilmesidir. ''7°
Kur'an'ın duruş, hakikat ve temellerinin açığa çıkarılması ancak onun hi
dayetine ulaşma amacına matuftur.71 Makasıdl yönelimin hedefi de nastan veya
realiteden hareketle Kur'an maksatlarının ortaya çıkarılmasıdır. Bundan dolayı
bu konudaki farklılık noktasının, konulu tefsir yönremindeki asıl amacın hidayet
yönelişiyle alakalı olduğunu, konulu tefsirin hayatın çeşidi yönlerinde Kur'an'ın
hidayetini ortaya çıkarmayı amaçladığını söylemek mümkündür. Halbuki
makasıd1 yönelimde temel gaye Kur'an maksatlarına ulaşmaya odaklanmaktır.
Birincisinin ikinciye dayandığı açıktır. Buna daha önce de işaret etmiştik.
b. Kur'an'ın konulu tefsir yöntemi makasıdi yönelimden şu noktada ayrılır:
Konulu tefsirde, istikra bir konu ile ilgili ayetleri toplamaya ve böylece ayetler
arasındaki konu birliğini ortaya koyacak şekilde muhtevalarını sunmaya yöne
lik iken, makasıdi tefsirde istikra pek çok seviye ve çeşide sahiptir. İstikranın işlevi, mevcut illetleri bir hikmete irca etmek veya müşrerek delilleri tek illet
halinde toplamak, müşterek delillerin gereklerini bir manaya bağlamak, belirli
bir konudaki ortak maksatları toplamak olabilir. Bu çeşitlerden yakın ve üst
maksatlara ulaşılması mümkündür. Bunlar kesin veya kesine yakın olabilir.
Ayrıca makasıdi yönelimde istikranın konulu tefsirde olduğu gibi bir konuya
has kılınması şart koşulmaz. İstikranın, çeşidine ve derecesine göre birçok
konuyu içermesi mümkündür.
c. Konulu tefsirin yöntemi, dil ve belagat konularına değil, üzerinde duru
lan konuya odaklanır. Makasıdi yaklaşım ise bunun tam aksidir. Onda ayetle
ilgili her boyuru takip etmek ve ayetin maksadı bilimsel bir yöntemle ortaya
konulana kadar tikel ve tümel maksatlarını çıkarmak lazımdır.
Bu farklılık, iki yöntemin hiç buluşmaması anlamına gelmez. Çünkü bun
lar tezat fuklılığı değildir. Bu sebeple konulu tefsir ile makasıdi yaklaşımın,
iki hareket noktasında birbirine eşlik etmeleri mümkündür. Birincisi, konulu
tefsirde üzerinde çalışılan konunun makasıd1 tefsirden çıkarılan konulardan
olmasıdır. Bu seçim makasıdi yaklaşıma hizmet etmektedir. İlk olarak, konulu
70 Mmbeciyyetu'f-babt fi'ı-uftiri'l-maıziı'i, s. 36. 71 a.g.e., s. 36.
İkinci Oturum ff 209
tefsirin yöntemi, araştırma konusu olan ma.ksacL tekit veya tahsis eder. İkinci olarak, Kur'an makasıdını tespitte, hayata dair sorunların görülmesi ve tefsirin
bunlarla ilişkilendirilmeleri için konulu tefsirin yöntemleri kullanılır.
İkinci hareket noktası, realitedir. Bu, üzerinde çalışılan konuyla ilgili ayetlerin ve makasıdın toplanmasıyla gerçekleşir. Ortaya atılan konu
nesnel bir şekilde incelenir. Bu sayede Kur'an maksatları gerçekleştirilmiş ve
önceden bilinmeyen maksatlar realitenin ışığında öğrenilmiş hale gelir. Ayrıca
Müslümanlar Kur'an ile hayatı çağdaş bir yöncemle birbirine bağlamış olurlar.
İşte bu, tam olarak realite ve onun değişkenleri açısından Kur'an'ın maksat
larının kuşatılmasını gerektirmektedir.
3. Makasıcü Tefsir ve Hidayet Yönelişi72
Bazı müfessirler, Kur'an'ın en büyük gayesini insanları ahiretteki kurtu
luşa sevk etmek/olarak bel irlemişlcrdir.73 Muhammed Abduh, el-Menar adlı tefsirinin girişinde şöyle demektedir: "Bizim murad ettiğimiz tefsir, Kitab'ın
insanları dünya ve ahiret hayatında mutluluğa eriştirecek bir din olarak an
laşılmasıcLr. Kur'an'ın en yüce amacı budur. Bunun ötesindeki konular ona
tabidir ve onun gerçekleşmesi için bir vesiledir.74 Bundan kolayı (müfessirin)
ilk ilgisini Kur'an'ın bu niteliği konusunda inen hidayetine ve bunun için in
dirilen uyarma, müjdeleme, hidayet ve salaha yöneltmesi gereklidir.,,.,5 Reşid
Rıza el-Vahyü'l-Muhammedl adlı kitabında şöyle demiştir: "Kur'an'ın mak
satları beşeriyet fertlerini ve topluluklarını ıslah etmek, onları olgunluk se
viyesine ulaştırmak, insan kardeşliğini ve birliğini gerçekleştirmek, akıllarını
yükseltmek ve nefislerini tezkiye etmektir."76
72 Kur'an'ın hidayer özelliğini öne çıkaran eğilim 73 Örneğin İbn Cüıey, Kiıabu'ı-ttsbil fi 'ulflmi'ı-tenzil adlı refsirinde şöyle der: "Bil ki Kur'an'la
amaçlanan,. halkı Allah'a ibadete ve O'nun dinine girmeye davettir." İbn Ceu.i' el-Kelbi, Muhammed b. Ahmed, Kit!ibıı'ı-usbU fi 'ulflmi't-tmzil, Danı'l-Kütübi'l-'Arabi, Beyruc, Il. baskı, 1393/1973; 1/5; el-b b. Abdissdlm (ö. 660/1262) da Mect1z11'/-.((ıır'tiıı adlı kitabında şöyle der: "Kirabı'rıı kullarına nasihatler olarak indirmiştir ki aye tlerini düşünüp, muhkemiyle amel etsinler, müccşabihinc inansın lar, dünyada onu bilme ve ona uymahtrıyla mutlu olsunlar; O'nun yak.tn lığı ve O'nun ikramıyla ahirette kurtuluşa ersinler ... ". İbıı Abdusselam, İzzuddln 'Abdul'aı.lı b. 'Abdussclam es-Sülemi ed-Dımaşki, Mecazıı'/-.((ıır'an, (thk. Mustafa Muhammed Hüseyn ez-Zeheb!, tkd.: Ahmed Zckj Yemani), Mü'cssesem'l-Furkan li't-Turisi'l-'Arabl, Londra, 1419/1999, s. 483
74 Ttjifn/l-Mentir, 1117. 75 A.g.c., J/310. 76 Muhammed Reşid Rıza, el-Vabyıı'l-Mııl;ammedl, ID. baskı, h. 1406, s. 193.
ff Makasıcü Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 210
el-Menar tefsirine hızL bir bakış, makasıdl tefsirin ve irşadl yönelimin
"en yüce gaye, makasıdu'l-Kur'an" gibi terimleri tekrar etmelerinden dolayı
nihayetinde birbirlerine benzedikleri hükmüne varmamıza sebep olabilir. An
cak derin ve ağır bir düşünüş bizim iki tefsir çeşidi arasındaki farkı görmemizi
sağlayacaktır. Şöyle ki:
- İki tefsir arasında müfessirin gayesi bakımından fark bulunmakta
dır. Zira makasıdl tefsirin hedefi Allah'ın Kitabı'ndaki muradını Kur'an'ın
maksatlarını açıklayacak şekilde ortaya koymaktır.77 Muhammed Abduh ve
Reşid Rıza'nın el.-Mentır Tefiiri'ndeki görüşlerine göre tefsirin gayesi, teşriin
hikmetlerini, Allah'ın insan varlığındaki yasalarını, Kur'an'ın her zaman ve
mekanda insanlar için bir hidayet kaynağı olduğunu açıklamak ve ondan yüz çevirmiş olan Müslümanlann bu asırda içinde bulundukları hal ile Kur'an'ın
hidayetini karşılaşcırmaktır.78 Bu tür tefsirin hedeflerinden biri Kur'an'ın hidayeti ile Müslümanların bu asırda içinde bulundukları hali birbiri ile kıyasla
maktır. Tefsirin en asgari derecesi kalbe Allah'ın azamet ve kutsiyeti geçecek,
kişiyi şerden uzaklaştırıp iyiliğe davet edecek şekilde Kur'an'ı açıklamakt ır.
Bu, alirrı olsun cahil olsun her insan için kolay bir iştir.79 Tefsirin birinci
gayesi ruhları cezbedecek ve onları amele ve hidayete sevk edecek bir şekilde
Kur'an'ın yol göstericiliğine uymaktır.80 Bundan dolayı nefsi ıslah eden terbiye
ihmal edildiği taktirde ilimlerin ve fenlerin öğretilmesi, yabancıların bizi köle
yapmalarını engelleyemez.81 Menar ekolünün temsilcileri "vakıanın, Kur'an'ın
Müslümanları bilinçlendirmede ve kalkındırmada kullanılması" anlamında
vakıayı incelerler. Çünkü bu, Kur'an'ın anlaşılmasından ve tefsirinden sonra
gerçekleşebilecek bir aşamadır. Bu yöntem hayatın problemlerinden hareketft
le onlara Kur'an'da çözümler aramak yoluyla gerçekleşir. Ancak bu yöntem,
tefsirden ve ayetlerin delaleclerinden uzak düşen ek apklamalara yol açabilir.
Bu hususta Reşid Rıza şöyle der: "Ben Muhammed Abduh'un vefatından
sonra bu işe giriştiğimde bazı yerlerde onun yönteminin dışına çıktım. Ayetle
ilgili sünnet-i nebeviyyede bulunan bilgilere daha fu.zla yer verdim. Bunlar
ayetin kendisiyle veya hükmüyle ilgili açıklamalar olabilirler. Ayrıca kelime-
77 et-Taf;rlr, 1/ 41. 78 el-Mentır, 111. 79 a.g.e., 1/21. 80 a.g.e., 1/25. 81 a.g.e., 116.
İkinci Oturum ff 211
ler, cümlelerin lügavi yönleri ve ilimler arasındaki ihtilaflara daha çok gir
dim. Farklı surelerde.ki ayet şahitlerini daha çok z~ettim. Müslümanların
şiddetle ihtiyaç duyduğu meseleleri araştırmak için ek açıklamalara yer ver
dim. Bununla amacımız, bu çağda onların dinin hidayeti ile daha sağlam
hale gelmelerini, kafir ve bidatçilere karşı delillerle güçlenmelerini sağlamak
ve çözemedikleri problemler için kalplere rahatlık verecek şekilde çözümler
sunmaktır. Okuyucunun tefsiri okumadığı vakitlerde bu bölümleri bağımsız
olarak okumasını tavsiye ederim. Böylece okuyucu, Kur'an üzerine düşünmüş
olacak, onun hidayeti üzerinde hareket edecek, ümmetin ıslahını sağlayabi
lecek, gençliği n i yeniden i nşa edebilecektir. Tefsirden bizzat murad edilen de
budur."
Makasıdl tefsir ise ayetle ilişkili amacın dışına çıkmadan Allah'ın
kelamından muradına ulaşmaya çalış ı r.
- İki tefsir akımı arasındaki ikinci farklılık noktası makasıdla ilgili tasnif-/
ten kaynaklapmaktadır. Bu makasıdl tefsirdeki sıralama araştırmasında daha
da açık hale gelmektedir. Mesela makasıd1 yönelimde istikra farklı aşama ve
çeşitlere sahiptir.82 İrşad (hidayet) yönteminde ise böyle bir tertip bulunmaz.
Bu yöntemin temsilcileri bunların hepsini bir derecede zikretm iş l erdir. 83
- İrşad! yöntemde Kur'an'ın irşad etme özelliği çerçevesinde genel bir ifade ile yetinmekte ve bu konuda,tafsilata girmemektedir. Makasıd1 tefsirde ise
derece ve düzenlemede ayrıntıya gidilmesi lazımdır.
IV. Makasıdi Tefsire Özgü Araçlar [Makasıdı Ortaya Çıkarma Araçları]
Makasıdı ortaya çıkarırken kullanılacak araçlar üç çeşide ayrılabilir: Birin
cisi, diğerlerinde de bulunan ve maksadın belirlenmesinde etkili olan araçlar.
İkincisi usfilcülerin maksadı bulma yolları. Üçüncüsü, makasıdı çıkarmada rolü bulunan belagat araçları.
82 a.g.e., 1/16. Örnek olarak bk. a.g.e., 1/78-96. 83 Meoar okuluna göre müfessirin amaçları onu o tefSir ilmioe ve vakıaya hakim olmasını zorunlu
kılar. Oysa bu iki işe hakim olmak kolay değildir. Kaldı ki Yüce Allah'ın kelamından ne murad edildiğine ulaşabilmek her i~-reyen için mümkün değildir.
.. Malclsıcü Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 212
1. Temel Karineler
Bu karinelerin tefsir ilminde muradın anlaşılmasındaki öneminden dolayt
müstakil bir başlık açıyoruz. Bu karinelerden söz ve hal ile ilgili çeşitler ine
sahip bağlam ile başlıyoruz.84
a. Söze İlişkin Bağlam
Sözle ilgili bağlam ikiye ayrılmaktadır. Birincisi bağlantılı söz karinele
ridir. Bunlar anlaşılmak istenen ifadeden önce geçmiş olan veya sonras ında
gelen sözcük ve cümlelerdir. Bu çeşit bağlama modern bilginler "küçük bağ
lam" adını vermekcedirler. İkincisi ise "ayrı söz karineleridir". Bunlar "büyük
bağlam" diye adlandırılmaktadır. Bilinmeyen ve bağlamında bulunmayan bir
dil biriminin delaletini ortaya çıkaran dilbilimsel unsurlardan oluşur.85 Bağla
mın maksatla ilgisine ve onu açığa çıkarmadaki rolüne gelince, tümevarımın,
büyük bağlamın kullanımının bir çeşidi olduğu söylenebilir.
Bazen bağlama yönelmek, ayetin veya terkibin kendisi için sevk edildiği
maksadı açmada merkezi bir rol üstlenebilmektedir. Mesela "Onlar, 'Bizim
için Rabbine yalvar da onun ne tür bir sığır olduğunu bize açıklasın' dediler.
84 İbn ~fil SÖ7.Cl ve durumsal karinelerin önemini açıklarken şöyle der: "Konuşanlar ve dinleyenler, sözü anlamak için sö1,ün bağlamı ve hitabın konusu ve basit açıklayıcılardan oluşan işaretlerin kelamı çevrelemcsinc ihtiyaç duyarlar. Sözü çevceleyeo bu unsurlar dinleyicinin, konuşanın söıüodeo muradının ne olduğunu anlamasına engel olabilecek ihtimalleri ortadan kaldırmaya yardım edeceklerdir. Bundan dolayı bazı alimler, şeriaun büküoı l erioi çıkarma işlemini lafıılar
la sınırlandırmak.la hata ediyorlar. Bu alimkr, l afızla yetinerek, görüşlerini Jafıa dayandırıyorlar. Binaenaleyh lafıı evirip çevirmeye ve rahlil ermeye devam ediyorlar ve bunu yapmakla laFr.ın özünü çıkaracak.l[trınJ umuyorlar. Oysa onlar bizim sunduğumuz, sözü kuşatan karinelerden yararlanmayı ihmal ediyorlar. Halbuki delalerte en dakik yer ve kelamın delaletini anlamada yardımına en muhtaç olunan makanı teşri makamıdır." J3k. MaMiıdu'ş-şeri'a,, s. 24. et-Ta}pfr ve't-Ta/Jblr'de de şöyle gelmiştir: "Bil ki kelimelerin vaı'ı ile kasdolunao, bücüncül manalann if.ı.desinden başkası değildir." (Muhammed b. Hasan b. Ali b. Süleyman b. Ömer, et-Ta~rir ve't-TalJbir, Mckrebcru'l-Buhfısi'l-İslimiyye. Daru'l-Fikr, Bcyrut, J. baskı, 1996; I/114).
85 Musab. Mustaf.ı el-Abidin, a.g.e., s. 256. Söı.el bağlama bu geniş bakış, usulcülerin görüşüyle örtüşür. İbn Hazm şöyle der: "Hadis 've Kur'an'ın tamamı bir lafız gibidir. Bir ayede diğeri olmadan hüküm vcrilmeı., yine bir hadisle de diğeri olmadan hüküm vcrilmeı. Bilakis bütün bunlar birbirlerine eklenir, çÜnkü onlar birbirine ribi olmada biri diğerinden daha öncelikli değildir. Kim bunu yaparsa delilsiz tahakküm etmiş olur." (el-İbkt1m fi uiı?li'l-AJ;Mm, 3/371). Aynı şekilde Gazz.'ill de kati deği l ama ıanni manan ın keşfi nde bağlamsal karinelerin önemini açıklam ışnt. Çünkü kat'i olanın anlamı, o karinelere ihtiyaç olmadan doğrudan anlaşılır.
(el-Musta.ift1, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, (rhk. Abdusselim 'Abduşşafl), Beyrur, 1413, T. baskı, 99-100). Usılküler neıdindc bağlamın önemi için Bk. Tahir Hammuda, Dirô.satıl'l-ma'na 'inde'l-uHiliyyin, ed-Daru'l-carni'iyye, İskenderiye, s. 225-233.
İkinci Onırum ff 213
Musa da 'Rabbim onun ne yaşlı ne de körpe olmayıp bu ikisi arası bir sığır oldu
ğımu söyliiyor. Artık size emredileni yerine getirin' dedi" (el-Bakara 2/68) ayetin
de "size emredileni yerine getirin" ifadesindeki yükümlülük ile edeplendirme
amaçlandırmışttr.86 Bunun delili, ayetin İsrailoğullarını kınama sadedinde gel
miş olmasıdır. Bu kıssa "neredeyse yapmayacaklardı" ayetinin de delaletiyle
onların dini kabullenme konusundaki kusur ve eksikliklerin i anlatan kıssalar
arasında sayılır.
Bağlamın ayetin delalet ettiği maksada ulaşma konusunda da bir rolü
vardır. Mesela "İnsanlann (ibadetleri) için yeryüzünde yapılan ilk ev, Mekke'deki
kutsal ve insanlığa rehber olan Kabe'dir" (Al-i İmran 3/96) sözünden maksat da
Kabe'nin değerini anlatmaktır. Bunun sebebi, "De ki: 'Allah doğruyu söylemek
tedir. Artık Allah'ın birliğine inanarak İbrahim'in dinine uyun. O ortak koşanlardan deği.ldi. " (AH İmran 3/95) ayetinden sonra, " ... Hac yapma imkanı olan
insanların Allah için Kabe'yi ziyaret etmeleri farzdır. Kim bunu kabul etmezse,
bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir. " (AH İmran 3/97) ayetinden de önce
gelmiş olmastthr. Böylece bunların kendisinden öncesine delil olarak getiril
diğini öğrenmiş oluruz. Çünkü delilin durumu, istenilmesinin ardından vaki
olmasıdır. Mukaddime ise kendisinden sonrasına hazırlık olarak getirilir. Her
ikisi de sebep bildirmeyi hissettirir. İllet, delalet bakımından malulden daha
açıktır.87 Bu bağlamda "ilk ev" ifadesinin tefsiri dikkate alındığmda binala
rın veya insan meskenlerinin tarihini anlatmak Kur'an'ın amaçlarından oııhaı. Ayet İbrahim'in dinine uymanın zorunlu olduğunu bildirmek için gelmiştir.88
Aynı zamanda bu ayetin öncesiyle değerlendirerek büyük bağlam içerisinde
istidlalde bulunmak mümkündür. Bu da İslam milleti konusunda insanları uyarmak ve onun Allah'ın seçtiği ve İbrahim'i onun asılları ile gönderdiği Hanif dindir veya Allah Teala'nın anlattığı İbrahim'in şu duasıdır: "Ey Rabbi
miz! Onlann içerisinden kendilerine Senin ayetlerini okuyacak, Kitab'ı ve hikmeti
onlara öğretecek ve onlan arındıracak bir elçi gönder. Kuşkusuz her şeyin üstesin
den gelen ve her işinde hikmet bulunan ancak Sensin" (el-Bakara 2/129). İslam
milleti Hanifliğin kemale ulaşmış şeklidir. 89
86 et-Tabrir, I/552, 379. 87 İbn ~lır, Muhammed et-Tahir, Tafı~i~llt ve Eni.lir ft'l-1[.ur'fmi ve's-Siinnt, (drl. Abdulmelik
b. İbn Aştır), cş-Şcrikeru't-TCınusiyye li'c-tcvzi' / el-Müessesecu'l-vacaniyye li'l-l<lcib, Tunus/ Cezayir, 1985m. 1406 h., s. 25.
88 İbn Aşur, a.g.e., s.28. 89 İbn Aşın, a.g.e., s.33.
ff Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kerlın'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 214
b. Hal Bağlamı
Hal karinelerinin sınırlandırılması mümkün değildir. Ancak hal bağlamını oluşturan en önemli unsurlara işaret etmek mümkündür. Bunlardan biri konuşan, diğeri de sözün şartlarıdır.90 Buna Kur'an'ın nazil olduğu çevrenin, mesajın zaman ve mekanın bilinmesi de dahildir. Hfil karinelerinin biri de sebeb-i nüzuldür. Çünkü her bir nüzul sebebi, kelamın oluşma şartlarının tasvir edilmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca nüzul sebebi, müfessire kelamm oluşma şartlarının gerektirdiği durumları rakip ederek belagatle ilgili hususiyetleri idrak etmede yardımcı olur. Nüzul sebebinin bir diğer yönü, ayetten kastedileni anlamanın kendisine bağlı o lduğu durum olmasıdır.91
Ayetten kastedileni anlamanın sebeb-i nüzul bilgisine bağlı olduğu misallerden biri şudur: '~ .. Müminlerden iffetli kadınlarla ve sizden önce kendilerine
kitap verilenlerden iffetli kadınlarla, mehirlerini vermek koşuluyla, iffetinizi koruyarak, zina etmeyerek ve gizli dost da tutmayarak evlenmeniz size helal kılınmıştır. -Kim inanmayı reddederse, yaptık/an hoşa gitmiştir-. O, ahirette de zarar edenlerden olacaktır" (el-Maide 5/5). Ayette "Kim inanmayı reddederse, yaptık
/an boşa gitmiştir" cümlesi, bir ara cümledir. Onunla kastedilen Ehl-i kitabın kadınlarıyla evlenmenin caiz olduğunu, bunun -onların dini yönden tezkiyeleri değJI- Müslümanlar için bir kolaylık anlamı taşıdığını vurgulamaktır.92 Bu ayetin sebeb-i nüzulü konusunda Ehl-i kitap kadınlarının şöyle dediği zikredilir: "Allah bizim dinimizden razı olmasaydı bizimle evlenmenize razı gelmezdi".93
2. Usfil Yöntemleri
Usul yöntemJerini istikra, delaleti açık olan Kur'an delilleri ve illeti bulma yolları olarak sınırlayabilir iz.
a. İstikra94
Tam veya nakıs, anlam veya metinle ilgili çeşitleriyle istikra, Kur'an'ın cüz'I, yakın ve üst maksatlarının açık delillerinin, cüz'i illetlerinin, nasların bir
90 İbn Teymiyye onu hit11bın sebebi diye isimJendirmiştir: İbn Teymiyye, tl-Mıısvvtdt fi ııiu-/i'l-fo.h, (thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamid), Daru'l-Medcoi, Kahire, J/1 18.
91 Nüzul sebeplerinin f.ıydaları için beşinci mukaddimeye bakınız. tt-Ta~bir, 1/46- 50.
92 et-Tabrir, 11!25.
93 et-'liıbrfr, 1/124- 125; Ayrıca bk. Tefilrıı'ç-'[aberf, 8/12. 94 "Tikel önermelerden tümel bir sonuca ulaşılmasını sağlayan akıl yürütme yöntemi." ç.n.
İkinci Oturum ff 215
konu veya görüş hakkındaki işaretlerinin tümevarım yöntemiyle bulunması
açısından önem taşır. Bundan da önce Kur'an'ın dil ve belagat kullanımlarının
ve üsluplarının makasıcü boyut çerçevesinde istikrası ve Kur'an maksatlarının
açığa çıkarılması ve belirginleştirilmesi gereklidir.
İstikra realitenin değişkenleriyle devamlılık kazanmış yapısal bir gereç
tir. Müfessiri, bu değişkenlerin ardındaki maksatları açığa çıkarabilmek için
delilleri, illetleri, işaretleri ve belagat özelHklerini inceleyip onlardan sonuçlar
çıkarmaya sevk eder. İstikranın bir sınırı da yoktur. Delillerin tamamından çıkarılan mana ve maksatlar sayesinde ona ulaşılır. İstikra, kendisi ile daha
yüksek maksatlara ulaşılacak bir alan oluşturabilir. Ayrıca onun şekil ve su
retleri de çeşitlidir. İstikra sürecine ayrıca tek bir maksada götüren bir delili
tercih ettirmeye yarayan manaların çıkarılması da katılabilir.
Kur'an maksatlarını ortaya çıkarma yollarından biri olarak usulcülerin
kullandığı istikranın örneklerinden biri, tek konudaki pek çok maksattan asli
bir maksat çıkarılmasıdır. Mesela "ümmetin fertleri arasında para kazanmak
için kendisini yoran için adalet ilkesini, o konuda ihmalkar davrananlar karşı
sında ihsan ilkesini gözetmek genel menfaate ve kişisel vicdana riayet arasında
ortak. noktayı bularak fertler arasında servetten yararlanma ilkesini koymak
böyledir."95 Bu, dinin, genel servet düzenini servetin ümmetin fertleri arasın
da dağıtılması ve kazançlının kazandığı faydadan mahrum edilmemesi esasma
dayanır. Muhtaç kişi de ihtiyacı olandan mahrum edilmez. Öncelikle sağladığı, kazanan kişinin malı konusundaki güvendir. Allah şöyle buyurmuştur: "Ey
iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl olarak yemeyiniz." (en-Nisa 4/29).
Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: "Sizin kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız
aranızda işte bu şehirdeki bu ayınız gibi mukaddestir."96 Dinin kurallarından
biri de malların korunması olmuştur.97
95 et-Tabrir, 1144-45. 96 Buhar!, SabWindc bu hadisi rivayet etmiştir. Bk. Sabfhıı'l-Bııbari, .Kit~bu'l-'iJm, "Nice tebliğ
edilen vardır ki duyandan daha iyi kavrar" bahsi/babı, No: 67, 1/37. 97 İbn Aştır Bakara surcsiııdc mallarla ilgili ayetlerin getirmiş olduğu maksadı açıklarken şöyle
der: "Kur'an ümmetin malını koruma esaslarının en önemlisini bu ayetler zincirinde dii1.enlcmiştir. Bu esasların en büyliğüyle başlar ki, o da ümmete bir mal varlığı tesis etmektir; çünkü ümmetin ayakta durması/gücü onunladır. Sonra mal, mal sahiplerinden adaletli bir şeki lde, ihtiyacmdan fazlasından bir miktar alınır. Onu insanlara farz kılmıştır; ıeoginlcrinden alınır, fakirlerine verilir. Bu konu, ister alman mal zekat gibi fiın. olsun ya da sadaka gibi nafile olsun, eşittir. Kıır'an-ı Kerim buna rcşvik ve bunun sevabına özendirme ve bunu elinde curmakran sakındırma üzerinde çok durmuşlur."(et-Tabrfr, 3n8 -79).
ff MaHsıdl Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak
216
Bu güvenin ilan edilmesini, malların çeşitli muamelat işlemleri ve şahit
lerle kayır altına alınması, rehin gibi akitlerin kayıc alcına alınmasıyla ilgili hükümler takip etmiştir. Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Ey inananlar! Bir
birinize belli bir vade ile borç verip aldığınızda bunu hemen yazınız. Aranızda her
hangi bir yazıcı onu doğru bir şekilde yazsın. Yazıcı -Allah'ın kendisine yazmayı
öğrettiği gibi- yazmaktan kaçınmasın, mutlaka yazsın. Borcu olan da bunu yaz
dırsın, Rabbi olan Allah' tan korksun ve borcundan hiçbir şeyi eksiltmesin. Borçlu,
aklı ermeyen ya da aciz veya yazdırmaya gücü yetmeyen birisiyse, yerine velisi
borcunu tam yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahit bulundurun. Şayet şahitlik
edecek iki erkek olmazsa, bu durumda şahitlik yapabileceklerine inandıklannız
dan bir erkek v~ biri unutursa diğerinin ona hatırlatması için iki de kadın şahitlik
etsinler. Şahitler, şahitlik yapmaya çağrıldık/an zaman bundan kaçınmasınlar.
Az veya çok olsun belli bir süreye kadar olan borcunuzu yazmaktan üşenmeyin.
Bu yazma işi, Allah katında daha doğru ve şahitliği yerine getirmede daha sağlam
ve borcun miktarı ve süresi hususunda şüpheye düşmemeniz için de daha uygundur.
Ancak aranızda peşin olarak hemen alıp-verdiğiniz bir ticari işlemde bunu yaz
mamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış veriş yaptığınızda şahit bulunduru
nuz. Yazana ve şahide hiçbir zarar verilmesin. Eğer bunu yaparsanız, kendinize
haksızlık etmiş olursunuz. Allah' tan korkunuz. Allah size ne yapmanız gerektiğini
öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir. Yolculukta olup da yazacak birini bulamaz
sanız, bu durumda borca karşı bir rehin alınız. Şayet birbirinize güvenirseniz,
kendisine güvenilen kişi emanetini yerine getirsin ve Rabbi olan Allah'tan korksun.
Şahitliği kesinlikle gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse, o, kötü kalpli birisidir. Allah
yaptıklannızı bilmektedir." (el-Bakara 2/282-283). Nas ve istinbat açısından
değerlendirilecek bundan başka ayetler de vardır.
Ayrıca Kur'an'ın maksatlarından birinin de, malın ümmetin fertleri ara
sında dolaşması, bir tarafta, ailede veya kabilede kalmamasıdır. "Mallann sa
dece sizden zenginler arasında elden ele dolaşan bir şey olmaması için Allah'ın
o kentlerin halklarından, Peygamber'ine verdiği ganimetler; Allah, Peygamber'i,
yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir ... " (el-Haşr 5917) buy
rulmuştur. Yani malın orduya has bir mal olmaması, bilakis fakirlerin de on
dan nasiplerini almaları isceruniştir. Sonra malın düzenli olarak insanların
elinden zekat olarak vceya başka şekilde alınması, fakirlerin yararını sağlamak
ve geçimlerini sağlamak için farz kılınmıştır. Hz. Peygamber "Allah zekatı
İkinci Oturum •• 217
zenginlerden alırup fakirlere verilmesi için fan kıldı" buyurmuştur.98 Bu çeşide
ganimet mallarından alınan beşre birlik pay da ekJenir. "Biliniz ki ganimet ola
rak aldığınız mallann beşte bir Allah içindir." (el-Enfal 8/41) buyurulmuştur.
Yani kılıçlarınızla kazandığımzdan alınır. Buna farı olan nafakalar ve kefaretler
de katılır. Malın sahibinin vefatından sonra dağıtılması ise miras paylarının
dağıtılmasıdır. Aynca sadaka ve vasiyet gibi vacip olmayan yollarla da paralar
zenginlerden alınabilmektedir. 99
Görülüyor ki "malı koruma, kazançlının güvenliğini sağlama, malın üm
metin fertleri arasında dolaşımını sağlama gibi pek çok maksat tümevarım
yoluyla bu maksada işaret etmektedir. Bu maksatların her biri, malı koruma
maksadı ile ilgili ayetlerin illet ve hikmetlerinden çıkarılmıştır. 100 Bu üç şe
kilde görülen usfıll istikranın bir uygulamasıdır. Birincisi, bir hükme götüren
illetlerin çıkarılması; ikincisi, sonuçta maksat olarak nitelenebilecek illetlerin
çıkarılmas ı ; üçüncü olarak külü bir maksada ulaşmak için pek çok maksadın /
çıkarı 1 ması.
b. Kur' an 'ın Delaleti Açık Delilleri
Bunlar, kendisinden kastedilen şey Arap kullanımına göre zahirinden
farklı olması ihtimali zayıf olan ifadelerdir. 101 Kur'an'ın lafımın kat'ı olması
bizim için Şari'e nisbetinde kesinlik sağlar. Ancak delaletinin zan nl olması
ikincil anlamları zayıflatacak açık bir delalete ihtiyaç duyar. 102
Kur'an-ı Kerım'in delillerinin anlamları açıktır. Asıllar ve sabiteler an
cak usulcülerin delalet konusundaki yöntemlerine dayanılarak çıkarılabilir. Bu
98 Hadisi Müslim Sal~l~'inde rivayer etmiştir. mt Müslim, Kitabu'Hrnan 19, 1150, (thk. Muhammed Fuad 'Abdulbaki), Daru İhya'i't-Türasi'l-'Arabl, Bcyrut.
99 et-Tahrir, 3/44-47. 100 Buna örnek olarak şıirlnın meşruiyetinin aslına, o konuda ayetleri coplamak suretiyle delil
getirmesine bakınız: "İşlerde onlarla istişare eı" (Al-i İmran3/159). Bu aycr, ümmetin işlerinde ve maslahatlarında müşavere ermeyi cmdeder. " ... İşlerini birbirlerine danı,<nrnk yaparlar" (eşŞ(lra 42/38) ayeti de kabile işlerinde istişare etril<lerindcn dolayı Ensar'a övgüdür. Ve bk.: "Eğer aııne ve baba lıer ikisi de razı olarak ve danışarak çocuğıı siltkn kesmek isterlerse, artık ikisine de bir giinab yok.tur" (el-Bakara 2/233) aile işleri hakkındadır. Dolayısıyla Kur'an, f.ıydaların/maslaharlarm (mesalih) mertebelerinin tümünde istişare euncyi bu ayetlerle meşru kılmıştır. Bk. et-Tabnr, 4/148. Aynı şekilde cevbe ayetlerinin olguları da onu kesin olarak ifudc etmiş, metin sın ırına ulaşıruşcır. et-Tabrlr, 51166
101 Malµisıdıı'neri'a, s. 7. 102 a.g.e., s. 17.
ff Makasıdl Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak
218
yöntemler haber ve inşanın delaletini belirlemede ve maksatları açıklamada
müstağni kalınamayacak bir araç oluşturmaktadır. Çünkü bu yolla ibtidai ve
açık olan emir ve nehiyler, eylemin veya onu yapanın övüldüğü haberler gibi
delaleti güçlü olan deliller diğerlerinden ayrılmaktadır. 103
c. İlleti Ortaya Çıkarma Yolları
Usulcülere göre hükmün illetini bilmek, cüz'i veya birden fazla illetten
çıkarılan üst ve yakın maksatları anlayabilmenin temel yollarından biri sayılır.
Açık veya kapalı bir şekilde nas ile bildirilen veya hakkında hiç nas bulun
mayan Kur'an .hikmetlerini çıkarmak da böyledir. Nassın bulunmaması onun
delaletinin tercih edilmeyeceği anlamına gelmez.
Nas ile belirtilmemiş illetlerin istinbatı ancak usul sayesinde ve üst mak
satların ışığında ve onlara .katılarak yapılabilir. Bu da istinbat edilmiş hik
metlerin delaletlerinde tercih edilebilir hale gelmesine hatta güçlü olmalarına
vesile olacaktır.
Uswcüler illeti iki şekilde kullanırlar. İlk olarak onunla hükmün hikmeti
kastedilir. Yani illet, hükme terettüp eden uygun manadır ki Şiri bununla bir
maslahatı sağlamayı veya bir kötülüğü önlemeyi amaçlamıştır. Mesela hayacı
korumak kısasın illetidir. İkinci kullanımda ise illede hükmün hikmetinin
varlığına sebep olan vasıf kastedilir. Mesela hırsızlık ve zina, haram kılına ve
had uygulama için illettir.104 Usulcüler illeti ikinci manada tanımlamışlar ve
sınırlarını şöyle belirlemişlerdir: İllet, kulların yararını sağlamak veya onlardan
zararı def etmek için hükmün teşriine terettüp eden zahir ve kesin vasıftır." ıos
Bu illetleri tanımak için iki kısma ayırabiliriz : Birincisi hitabın kendisine
delalet ettiği illetler, ikincisi ise hitaptan çıkanlanlarcltr. İbn Aşın niçin sadece
bazı ayetlerde illetleri belirten açık ifadelerin bulunduğu sorusuna şöyle cevap
verir: "Mesela Kur'an'ın indiği dönemde içkinin faydası bilinmekteydi. Kumar da
fakirlerin faydalanması için kullanmaktaydı. Bu durumda, her ikisinde bulunan
kötülükleri açıklamak için haram kılınmalarının hikmetini açıklamak gerekti."106
/
103 Bk. el-Mııuıifa~at, 21298. 104 cl-AmidJ, el-İJ:ıkam , 3/224- 226; Rı:ıvdatu'n- ııı2zır ve cennetu'l-menı!izir, s. 321. 105 Şibli, Muhammed Mustafa, Usulıı'l-#hi'l-İslfiml, Beyrut Arap Ü niversiresi, Daru'n-Nahda
ti'l-'Arabiyyc, Bcyrut, II. baskı, 1398/1 978, s. 231. 106 et-Tabrir, 21356.
- Hitabın Delalet Ettiği İllet
İkinci Oturum ff 219
İllete hitaptan delalet ya aç ı ktır ya da değildir. Eğer açık ise delalet de
recesi farklı seviyelerde bulunur. Ya kat'! olur. Mesela hitap, illiyet anlatma
sı sebebiyle açık lafızlarla olur. Şöyle ki: Hitap, "amacıyla" anlamına gelen
"min-ecli, li-ecli, key, izen, fi-illeti kezd' gibi ifadelerle gelir. Yahut da bu delalet
zannı olur yani ba, lam ve in sözcükleri gibi ta'lil anlamına muhtemel olan
lafızlarla gelir. İkincisi açık olmayan delalettir ki bu da uyarma ve işaret etme
yoluyla gerçekleştirilir. 107
Açık ve kat'! delalete işaret eden örneklerden biri şu ayet-i kerimedir:
"Malların sadece sizden zengi.nler arasında elden elde dolaşan bir şey olmaması
için Allah'ın o kentlerin halklarından, Peygamber'ine verdiği ganimetler; Allah,
Peygamber'i, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Peygamber
size ne verirse onu alın, sizi neden men ederse ondan da uzak durun. Allah'tan
korkun. Çünkü Allah'ın cezalandırması şiddetlidir. " (el-Haşr 5917) Ayette "el-/
den ele dolaşan bir şey olmaması için" cümlesi temlik lam' ının gerektirdiği şeyin
sebebini bildir~ekredir. Zira onu çok sayıda kişiye mülk yapmıştır. Yani "biz
onu, mal zengin Müslümanlar arasında dönüp durmasın diye bunlar arasında
böldük" demektir. Yalnızca zenginler ondan yararlanmasınlar ve ihtiyaç sahip
lerine de bir nasip gitsin diye. Bundan maksat, Araplarda İslam'dan önce var
olan ordu komutanını ganimetlerden bazı konular hakkında kayırma adetini
ortadan kaldırmaktır. 108 Ayetteki "key" ifadesi, nas içerisindeki açık bir W:ece
delalet etmektedir ve başka bir manaya ihtimal bulunmamaktadır. 109
İllet bildiren diğer harflerden birisi de "lam" dır. Çoğunlukla sebep bildir
me için kullanılan harfi.erden biridir. "Karaların ve denizlerin karanlıklarında
yol bulabilmeniz için siz~ yıldızlar yaratan O' dur. Biz, bilen toplum için, ayetleri
107 cz-Zerkcşl, Bedruddfo Muhammed b. Bahadı.r b. Abdullah, e/-Babrıı'l-mublç fi ııS{//i'l-fiM, (thk. 'Abdussmar Ebu Gudde), II. baskı, 1413/1992, Dil.ru's-safve, Kahire, 5/187- 202; Şif/iu'l
Galil, s. 28, 41-42 ve s. !06-109; Gazzali, el-Mustaif!i, 11303- 311.
108 Fazla bilgi için bk. et-Tabrir, 28/84-85.
109 Ayrıca ~i .:r-) kelimesi de özel olarak illet bildirmek içindir, Allah Tefila'nın şu sözünde ol
duğu gibi: "Jiı_r:,ı J:! jÇ ~ .zıı; ~f ~ ". "Bunun için/bundan dolayı Biz İsrailoğullarına da
şunu yaz.dık" (el-Miide, 5/32). "j;.f ~ " ifadesi (~) ifadesioiıı illeridir, bu Uktlcadirn:ıe de
cümlenin mefhumundan ve "f.-f ~" ifadesinden anlaşılınakradır. Çünkü onunla iller/sebeb
bildirme (ta'lil) sadece lam ile ca'lilden daha kuvvetlidir. Burada öldürme i.şinin korkunçluğunu
bildirmek ve köcülüklerini göstermek için (f f~) iradesi seç.ilmiştir. Bk et-Tabrir, 61175.
ff Malcisıdl Tefsir: Kur'an-ı Kedm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak
220
ayrıntılı bir şekilde açıkladık." (el-En'am 6/97) ayetinde "sizin için" ve "yol
bulmanız için" ifadelerindeki lam sebep bildirmek amacıyla kullanılmıştır. Bi
rincisi minnet kasdına matuftur. Bundan dolayı zatlara delalet eden zamirle
bitişmiştir. İkincisi ise yaratmanın hikmetine ve minnetin sebebine delalet
eder. Bu da büyük faydadır."110
Lam ile yapılan illetlendirme, illetin sınırlı o.lduğunu bildirmez. Mesela
"En büyük şahit kimdir?" De ki: ''Aramızda Allah şahittir. Sizi ve ulaştığı herkesi
uyarmam için bu Kur'an bana vahyolundu .. . "." (el-En'am 6/19) ayet- i kerime
sinde Kur'an'ın indirilmesinin illeti -müjdelemeden bahsedilmeyip- "uyarma"
olarak belirlenmiştir. Çünkü burada hitabın makamı muhatapların kibirlen
mesidir ve buna uygun düşen de ancak uyarma olur .. Bundan dolayı muhatap
zamiri açıkça kullanılmıştır. Dolayısıyla "lam"daki illet, anlamı, başına geldiği
kelime ile sınırlamamaktadır. Çünkü fiilin başka illetleri de olabilir.uı
Aynı şekilde lılm ile yapılan ta'lllin açıkça zikredilmiş hükmünde girmesi
ta'lllin içeriğini sınırlamak veya "lam" ile kastedilenin tahdidini sağlamaktan
bizi müstağni kılmaz. Çünkü lam'rn illet bildirme dışında bir anlamda kulla
nılması da mümkündür.
- Hitaptan İstinbat Edilen İllet
İlahi beyan, illetlerden ve hikmetlerden birçoğunu açıkça ifade etmemiş
tir.112 Bundan dolayı illeti ortaya çıkarma yöntemlerinden biri de hitabın hikmet ve yararlarıyla sebep gösterme (ta'W) yöntemi ya da gelene~sel isimlendir
meyle "münasebet", "sebr ve taksim" yöntemidir.
Münasebet, "Sürekli ve açik bir nitelemeden ibarettir. Hükmün ona göre
terettüp etmesinden, o hüküm vazedilirken murad edilmesi uygun olan bir
şeyin hasıl olması lazım gelir. Bu hükmün olumsuz veya olumlu olması eşittir.
Maksadın, yararı sağlama ya da zararı}nleme olması da aynıdır." 113
110 et-Tabrir, 71393. Jll et-Tabrlr, 7/168. / l 12 İbadetler gayr-ı muallel (sebepleri belirtilmemiş/gösterilmemiş) olmasına rağmen, İbn AşCır şu
görüştedic "İbadetler pek çok sırları içermektedir; onlar arasında zihinlerin ulaşabildikleri var
dır, ki bunlar hikmet diye tabir edilir; onlardan Allah'tan başka kimsenin bilmedikleri de
vardır. Öğlen namazının dört rekat olması gibi." İbn Aştır ibadetlere ait birrakım hikmetler
zikrettiğinde, bundan muradın onun onlarla sınırl ı olduğu değildir; onun zikrettiği, bütünden
bir parçadır ve ihtimaldir, bilginin son noktası değildir." (et-Tabrir, 6/132).
113 el-Amidi, el-İl;ık.am, 31294- 295.
İkinci Oturum ff 221
Açık ve sürekli vasfın istinbatı durumunda, sebep göstermek (ta'lll) iste
yen kimse, sağlanmak istenen menfaate ya da önlenmek istenen zarara yönelir.
Burada hikmet veya illete itibar etmek için tercih edilen . .maksadın türü açık
lanmaktadır; ikinci olarak da araştırmacı zorunlu olarak şu soruya cevap arar:
Niçin başkasına değil de bu maksada itibar etmiştir? Ortada bu tercihi haklı
gösterecek nedenler var mıdır? Yoksa durum zikredeceği hikmetin hilafına
mıdır? Bunun örneği domuz etinin haram kılınmasının illetidir. İllet domuz
erinin pişirilme esnasında ateşin sıcaklığının öldüremediği zararL bakterileri
içermesidir. 114 Belki de bu ta'lllin seçilmesinin sebebi, yiyeceklerin hükmünde
Kur'an esaslarına dayanmaktır. Zira bu hüküm şu ayetlerde ifadesini bulan
esasa dayanır: "Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan helal ve temiz şeylerden yiyin"
(el-Bakara 2/168); "Sana kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki:
"Bütün temiz yiyecekler ... " (el-Maide 5/4). İbn Aşur şu görüşü tercih etmiştir:
Yiyeceklerin mubah olmasının illeti, onların temiz olmasıdır, yani yiyeceğin
zararlı, pis ve dine aykırı olmamasıdır. 115 Bundan dolayı İbn Aşur'un domuz
etinin ve murdar hayvan etlerinin vb. haramlığı konusunda bu niteliğe bak
tığını görürüz. 116 Burada, ta'llle uygun niteliği seçmede maksadın rolü ortaya
çıkar; fakat zararı gösteren deneylerin sonuçlarını nakletmek suretiyle de zara
rın ilm1 olarak tekit ve isbatı gerekir.
3. Belagat ve Üslupla İlgili Yöntemler
"Sözün, muradın tamamını göstermesini ve delaletinin açık olmasını sağ
layan kuralları araştıran ilim belagattir."117 Bu tanım belagatin makasıd dü
şüncesiyle irtibatını gösterir. Çünkü belagat makisıdın bazı yönlerini kapsa
maktadır. Zira belagat ehli kimseler bazı maksatların muhatabın durumuna
göre diğer bazılarından daha önemli oldu'ğunu anlamışlardır. Arap belagatinde
dil konumu ile dili kullanan ve onu işitenin konumu birbirinden ayrılmıştır.
Başka bir deyişle bir düşünme için düşünme, bir de etkileme için düşünme
vardır. 118 Arap belagati gerek beyan ilminde gerekse meani ilminde metnin
dil yönünü inceler. Fıkıh usfılü ilminde belagatin kullanımı, erken bir yöne-
114 et-1fıbrir, 6190. 1 ıs Bk. eı-Ta~rir, 6/111- 116. 116 Bk. et-Ta~n"r, 21118- 120; 6/90-92; 6/111-113. l l 7 İbn Aşılr, Mucezıı'l-belaga, s. 4. 118 en-NaMıı'l-'Arabl, s. 217.
ff Makası& Tefsir: Kur'an-ı Ker1m'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 222
lim olarak lafız-mana arasındaki ilişkiyi sınırlandırarak başlamıştır. Bu işlem,
Kur'in-ı Kedm'in ve hadis-i şerifin çalJşılmasına bir giriş sayılı r. 119
Kur'an maksatlarını ortaya koyacak belagl yöntemlere ihtiyaç vardır. Çün
kü bu yöntemler hem bütün ayetler hakkında geçerlidir hem de Kur'an'ın in
celikleriyle ilgilidir. Zira belagat sayesinde Kur'an- ı Ker1m'in ikna ve iletişimle
ilgili boyutu ortaya çıkar. Bu boyut diğer bütün maksatlardan ayrılmaz . Zira
Kur'an'ın delalet düzeyleri onun sayesinde birbirinden ayrılabilir. Ayrıca bela
gatin Kur'an maksatlarını ortaya çıkarmada da rolü vardır.
Bunun örneklerinden biri "izafi kasır sıygası"dır. Bu sıyga, karşılık ola
rak getirilen özelliğin kendisiyle tahsis edildiği şeye girmesinin iptal edilmesi
üzerine kurul tir. "De ki: 'Ben size Allah'ın hazineleri benimdir ve gaybı biliyorum
demiyorum. Size melek olduğumu da söylemiyorum. Ben sadece bana vabyolantı
uyuyorum'. De ki: "Hiç görmeyenle gören bir olur mu, düşünmüyor musunuz?!"'.
(el-En'am ~6/50) ayetinde geçen "Ben sadece bana vahyolana uyuyorum" (eı 0! ~! J.-}. t;; ~ p ifadesi kasr- ı izafidir. Burada amaç onların "Elçi çok ilginç şeyler
getirmedikçe elçi olamaz" şeklinde ifade ettikleri inançlarının değiştiri lmesi
dir. Bu kasır sayesinde peygamberliğin hakikati açıklanmış olmaktadır. "Biz
peygamberleri ancak müjdeleyici ve uyana olarak göndeririz." (el-Kehf 18/56)
ayetinde bu açıkça belirtilmiştir. 120
İzafi kasrı doğuran maksat, Cahiliye düşünce, inanç ve adetlerini iptal
etmektir. Kur'in-ı Ker!m bunları değiştirmek için nazil olmuştur. İzafi kasrın
delalet ettiği maksat, içinde geldiği bağlam ve ortam itibariyle asli bir maksattır.121
V. Makasıdi Tefsirin Önemi
Makisıdl yönelimin amacı, kendisini birtakım uygulayıcı ve destekleyici
gayelerin de takip ettiği temel bir hedefle ortaya çıkmaktadır. Söz konusu
hedef, Kur'an medeniyeti sistemini yani bütün çeşitleri ve cüz'i-külll, umurni
husılsl, asli-fer'! seviyeleriyle Kur'an maksatlarını açıklamak, ortaya çıkarmak
ve bunları düzenlemektir~ Bu gaye, bu yönelişin kapsayıcı tabiatını aksetti-
J 19 'Abdulazlı. Haınmude, el-Mer8y8'1-mu'al!.l!.ara: nabve na;ariyye 'Arabiyye, 'Alemu'l-Ma'rife, sayı: 272, cl-Meclisu'l-Vataniyyu li'-Adab, Kuveyt, 1422/2001, s. 322.
120 eı-TalJrir, 7/242-243. 121 eı-TalJrir, 7/304.
İkinci Oturum ff 223
rir. Zira makasıcü yönelim, sadece teşrii yönüyle sınırlı olmaksızın Kur'an-ı
Kerlm'in bütün ayet ve konularıyla ilgilidir. Bunda, makasıd ilminin bazı boş
luk ve problemlerine özellikle de üst ve genel maksatlarla ilgili olan meselelere
çözümler bulunmaktadır. Çünkü burada Çelirli maksatlarla sınırlı kalmamak
zorunludur.
Bu kapsayıcı nitelik, Kur'an'ın kendilerini gerçekleştirmek için geldiği
medeniyet maksatlarını hayata geçirir. Bu arada Kur'an'daki ta'lllle ilgili boyu
tu da gerçekleştirir ..
Burada bu yönelişin önemini açıklarken tefsir ve çağdaş İslam düşüncesi
olmak üzere iki konu üzerinde duracağun.
1. Tefsirde Maksadın Önemi
Tefsir konusunda makasıdl yöneliş, sadece maksatların elde edilmesi ve
hitabın bazı parçalarının açıklanmasında değil ayrıca Kur'an tefsirinin çağdaş
bir şekilde ortaya konulmasında da fayda sağlayacaktır. Bu tefsir Kur'an'ın me
deni değerlerini, yüksek insani maksat ve hedeflerini yansıtacaktır. Bir diğer
yandan da tahmin, zorlama, ayetleri muhtemel olmayan yorumlara hamletme,
manalarını ve değerlerini azaltma gibi niteliklerden uzak ve ilmi bir tefsir su
nacaktır. Bunun yanında malcisıdı doğuracaktır. Çünkü makasıcü yöneliş, eğer
buna ihtimal varsa, mananın birden fazla olmasını ortadan kaldırmaz. A'frıca
müfessirin realiteden hareket etmesiyle, maksatlar sınırlanamaz bir harbket
noktası haline gelir ve yeni maksatları ortaya çıkarma imkaru doğar. Bütün
bunlar, bilimsel bir yaprya sahip olanlar dışında, diğer tefair yönelişlerinin or
tadan kaldırılması anlamına gelir.
Maksadın tefsirdeki önemi, ortaya çıkarılan Kur'an makasıdının delaleti
açık olmayan ayederin tefsiri için kullanılmasında görülebilir. Bu da, hitabın
parçalarının anlaşılması, münasebetin beyam, re'vil, belagat tarzı yorum ların
yapılması, hüküm ve maksatların naslarda bildirilmemiş illetlerinin orta
ya konulması ve üst bir maksada ircası yoluyla olur. Ayrıca ayetler mümkün
olmayan anlamlara hamledilmezler. Tefsir edilen ayetin Kur'an'ın kül11 veya
cüz'! maksatlarıyla ilgili olmayan her türlü tefsiri reddedilir. Bu, müfessirlerin
görüşlerinin araştırılması ve aralarındaki ihtilafın daraltılmasını da ihtiva et
mektedir. Bazı noktaları örnek vermekle yetineceğim.
.. Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kcrim'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 224
a. Kur'an'ınAmacına Bağlı Kalmak
Tefsirde mananın anlaşılması için sözün getirildiği amaca bağlılık gerekir.
Kur'an'ın bu özelliği, bir hareket noktası olarak hem cümlelerinde hem ayet
.lerinde sabittir.
Kur'an'ın adeti maksada ilgili olmayan konuları bir kenara bırakmaktır.
Mesela "Ve yine, İbrahim'in Rabbine: 'Ey Rabbim, bu b_eldeyi güvenli kıl, bura
nın halkından Allah'a ve ahiret gü.nüne inanan/an çeşitli meyvelerle rızıklandır'
dediğini ve Rabbinin de: 'Ben orada inkar edenleri de bir müddet rızıklandınnm,
sonra da onlan ahirette cehennem azabına iterim. Orası vanlacak ne kötü bir yer
dir' dediğini hatırlayınız." (el-Bakara 2/126) ayet-i kerimesinde "burayı emin
bir belde kıl" ifadesinde İbrahim'in Kabe'yi bina ettiği mevki için dua etmesi
ile yetinerek işaret edilen şeyi açıklamamıştır. Çünkü amaç dua durumunu
ayrıntılandırmak değil, duanın kabul edildiğini, dua yerinin faziletini, Mek
ke'nin emin bir belde olduğunu, halkına nimetler verildiğini anlatmaktır. Bu,
Kur'an'ın maksatla ilgili olmayan konuları bir kenara bırakırken takip ettiği
adettir. Burada sözün sahibi beled kelimesini ikinci mef'ul yapınca ism-i işareti
aç ıklamaya ihtiyaç duymamıştır. İbrahim suresindeki "aminen" ifadesini işaret ismi ve beled lafzı ile açıklamıştır. İki ayetten, İbrahim'in belde için emin .ol
masıyönünde dua ettiği anlaşılır. 122
Sözün kendisi için getirildiği amaçla sınırlı kalınması ve ihtiyaç olmayan
konulara dair ayrıntıya girilmemesine, Kur'an'da bazı yerlerde icmaJe başvu
rulmasının gerekçelendirilmesine dair şu örneği verebiliriz: "Rabbi İbrahim'i
kelimelerle sınadığı zaman" (el-Bakara 2/124) ayet-l kerimesinde Yüce Allah
kelimeleri icmalen zikretmiştir. Çünkü burada amaç İbrahim'in dininin tafsi
latıyla anlatılması veya onun hikayesinin ayrıntılarıyla verilmesi değildir. Bura
da amaç azminin nasıl görüldüğünü ve emirlere nasıl itaat ettiğini göstererek
İbrahjm'in faziletini anlatmaktır. Onları tamamıyla yerine getirmiş ve büyük
bir mükafata mazhar olmuştur. İşte ihtiyaç olmayan yerlerde özede bilgi ver
mesi konusunda Kur'an' ın adeti budur. l23
122 İbn ı\şlır, et-Ta/Jrir, 11714. İşaret edilen şeyin baı.ı niteliklerinin gözde canlandırmasının kastedildiğine delalet ermesi için, işaret ismini zikrederek açıklığını artırmak mümkündür. Bk.
a.g.e., 1/174.
123 İbn Aşlır, a.g.e., 1/703.
b. Hitabın Muhtemel Olmayan Yönlere Ham/edilmemesi
İkinci Orurum ff 225
Makasıdın, ayet veya ayetlerin muhtemel olmayan manalara hamledilme
sini önlemede büyük bir yeri vardır. Çünkü makasıd yöntemi, ayeti Kur'an'ın
amaçları dışında bir amaca hamletmeyi veya ayetin maksadına aykırı bir sonuç:
çıkarmayı önler.
Bunun örneklerinden biri Kur'an'ın getirmeyi hedeflemediği amaçlardan
biri sebebiyle bir kelimenin muhtemel anlamlarından birini reddetmektir. "İn
sanların ibadetleri için yeryüzünde yapılan ilk ev, Mekke'deki kutsal ve insanlığa
rehber olan Kabe'dir" (Al-i İmran 3/96) ayetinin muradı hakkında müfessirlerin
sözlerinden bazıları şöyledir: Katade, Mücahid, Süddl ve müfessirlerin pek azı
bunu zahirine göre yorum lamışlar ve ilk olma durumunu hakikate, irısanları
ise umuma yormuşlardır. Hı. İbrahim'in Kabe'yi inşası Hı. Adem'in önceden
yıkı l ıp yok olmuş olan evini yenileme çabasıdır. Bu konuda İbn Atiyye'ye göre
isnadı çok zayıf olan bazı rivayetler nakledilmiştir. Muhakkik müfessirler ise
zahir anlamı alma'mışlar, ayeti te'vil etme yoluna gitmişlerdir. Hı. Ali "Evden
önce çok evlet vardı" demiştir. Kur'an-ı Kerlm'in pek çok yerinde Hz. İbrahim'in Kabe'yi bina ettiği anlatılmıştır. Eğer diğer peygamberlerin de onun
inşasında bir katkısı olsaydı önemirıden dolayı buna işaret edilirdi. Bundan
dolay1 yeryüzünde ilk bina edilen evin Hz. İbrahim zamanında yapılm1ş olması mümkün değildir. Çünkü Hz. İbrahim'den önce de milletler ve Babil Kulesi
örneğindeki gibi inşa sanatının bllindiği asırlar bulunmaktaydı. Bu dururlıda • ft 1
ayetin te'vil edilmesi açık bir şekilde gerekli hale gelmiştir. Alimler bu konuda
farklı yollara başvurmuşlardır : Ayetteki "ilk" kelimesinin, "ev" kelimesinin,
"vazedildi" fiilinin, "insanlar" kelimesinin veya ayetin nazmının yorumlanması
gibi. 124 İbn Aşu.r, te'vil konusunda Kur'an'ın bir din ve hidayet kitabı olduğunu söyler. Binaların tarihini veya insan yapdarın ı n gelişim tarihini anlatmak onun
işi değildir. Kur'an dini olmayan yapıları zikretmez. Dolayısıyla bu ayet İbrahim'in milletine yani İslam'a inanmanın gerekliliğini ve haccın farz olduğunu anlatmak için getirilmiştir. Öyleyse ayette "ilk" kelimesinden kastedilen şey,
124 Bu tc'vilkr için bk. Te.ftlrıı't-Tabert, 417-11; Abdurraı:ı.ak Humam cs-San'ani, Tefilru'l-J.<ıır'tln, (thk. Musrafa Müslim Muhammed), Mekceberu'r-Raşid, Riyad, 1410 h., I. baskı, 1/127; Abdurrahman b. Muhammed b. Mah.llı.f es-Sa'iilibi, el-Cevabiru'/-lfiian fi Tefttri'l-.Kur'dn, Müessesetu'l-a'lemiyyi ü'l-macbuac, Beyruc, 1/590; Teftlru 'l-Bey~avl, 2167; Ali b. Ahmed el-Vah.idi, el-Veciz fi teftiri'l-Kittlbi'l-'Azlz, (chk. Safvan 'Adnan Diivı'.ıdi), Danı'l-Kalem, Dıınaşk, 1415, I. baskı, 11224; 'Abdumıhman b. 'Ali b. Muhammed el-Cevıi, Zadu'l-meslr fi 'ilmi't-te.ftlr, el-Mektebu'l-İslaml, Beyrut, III. baskı, 1404 h., 1/424; Rı'ibu'l-me'tlnt, 414.
ff Makasıdl Tefsir: Kur'an-ı Kerim'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak
226
nevi olmalıdtr. Anlam da Kabe'nin tevhidin ilanı için kurulmuş ilk ev, hidaye
tin ilk merkezi, tevhidin ilk sembolü olmasıdır.125
Bu örnekten anlaşıldığına göre İbn Aştır, Kur'an'ın temel maksatlarına uymayan bir hedefe aykırı olması sebebiyle zahiri anlamdan vazgeçmiştir. Ter
kipteki kelimelerin ilki ayetin geldiği bağlama uyan bir ifadedir. Böylece ayet
maksadını gerçekleştirecek şekilde anlaşı lır ve buna uygun olmayan bir mak
sada hamledilmez. Yoksa ayet, Kur'an maksatlarından olmayan bir maksada
hamledilmiş olur.
c. Hitabın Parçalarının Tefsir Edilmesi
Bunun örneklerinden biri ''Allah'ın adı anılmayan {hayvanlardan) yemeyin.
O kuşkusuz günahtır' (el-En'am 6/121) ayetinde ism-i mevsul ile kastedilenin
tayinidir. "AJJah'ın adı anılanlardan" ifadesindeki ism-i mevsul maksat ve bağ
lam karinesiyle "temiz" manasına gelir. Ayetin öncesi Allah'ın adının anıldığı
şeylerin helal olduğunu ifade etmiş ve Allah'ın adı anılmayanlann yasaklandı
ğını anlatmış; bunu da leş yemek ve temizlenip Allah'ın adı anılarak kesilen
ile birlikte takdim etmiştir. Ancak bu ayette, "Allah için olmasın" anlamında,
bilerek ve kasten Allah'ın adı dışında başka bir isim anılarak kesilen ha~anların yasaklandığı zikredilmiştir. Belki de müşrikler hile ile Müslümanlardan
kurban keserken Allah'ın adını anmayı terk etmelerini istiyorlardı. AJlah'ın da
putların da adını anmamalarını istemekteydiler. Böylece ayetten kastedilen,
Müslümanların bu terk davranışına ve kurbanlarının Allah dışında bir isimle
kesilmesine karşı uyarılmalarıdtr. Maksat ve bağlama dayanırsak:, ism-i mev
sul.den kastedilen Allah'ın adını.n üzerine anılmadığı muayyen bir hayvan olur.
Böylece ayetin, kurban kesmede besmele çekmenin farziyeti, şart oluşu veya
olmaması, unutulması gibi konuların hükmü ilgili olmadığı anlaşılır. 126
Bunun başka bir örneği "min" ile mecrur zamirin gösterdiği sözcüğün
belirlenmesidir: "İçlerinden bir topluluk, diğerlerine, 'Allah'ın helak edeceği. veya
şiddetli bir şekilde cezalandıracağı bir topluluğa niçin öğüt veriyorsunuz?' demiş
ti ... " (el-A'raf 7 /164) ayetindeki zamir önceki ayette bulunan "onlara sor"
(rALI) ifadesindeki zamirin raci olduğu merci'i göstermektedir. Önceki ayet-
125 İbn Aşur, u-Tabrir, 41 13-14; Ta~~~at ve Enzar fi'l-$ıır'ani ve's-Sünne, s. 27-28; Zemahşert de bu kanaare varmıştır. Bk. el-Keşşaf, 1/378.
126 Bk İbn Aşur, et-Ta(Jrir, 1/39-40.
İkinci Oturum ff
227
re, "Cumartesi günü yasağını delmiş olan deniz kıyısındaki o kentin durumunu
onlara sor ... " (el-A'raf7/163) buyurulmuştu. Bu, orada bulunan İsrailoğulla
rına yöneltilen bir sorudur; yoksa köye ait değildir. Çünkü burada kastedilen,
bütün İsrailoğullarının kınanmasıdır. 127
2. Çağdaş İslam Düşüncesinde Makasıdi Tefsirin Önemi
Malcisıdl yönelim Kur'an-ı Kerlrrı'in aktüel sahadaki etkinliğini ve kay
nak olma işlevini gündeme getirir. Çünkü Kur'an-ı Kedm'in getirdiği her şey
deki hikmetlerin keşfi, onun, insanın mutluluğunu ve yararını gerçekleştirmek
ve faydasını sağlamak için getirdiği maslahatları açığa çıkaracaktır. Makasıd1
tefsir, Kur'an'ın insani meseleleri ele alış yöntemini aydınlatmakta ve onun
fıtratla ilgisi itibariyle etkinliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca makasıdi tefsir,
özellikle asrımızda bazı Müslüman ve gayr-i müslimlerde bulunan Kur'an-ı
Kerlm'i yanlış anlama problemlerini çözmeyi ve diğer yandan da Müslüman-/
!arın kalkınm~ıriı ve medeniyetlerinin inşasını sağlayacak maksatların işlevsel
hale getirilme~ini sağlar. Batı medeniyeti dini yaşamın gerçekliğinden uzaklaştırarak insan ürünü
felsefeden hareketle insan bilimlerinde teoriler sunmuştur. Bunlarla beşeri fa
aliyetin ürünleri ve hayatın problemleri için çözümler ve bakış açıları oluştur
maya çalışmıştır. Bu görüş ve teorilerin tamamının Müslümanların hayatına 1
ve vakıalarına uygulanması mümkün değildir. Çünkü bunların inanç ve ~nle
ilgili hareket noktaları farklıdır. Çeşidi ilimlerde Müslümanlar tarafından ger
çekleştirilecek herhangi bir kalkınmada insani bilimlerin Kur'an-ı Kerlrrı'in
külll ve genel maksatlarından harekede inşa edilmesi gerekmektedir.
Kur'an maksatları sistemi, fertlerin ve toplumların karşılaştığı problemle
rin çözümünde temel bir dayanak noktas'ını oluşturur; iktisat, hukuk, eğitim, sosyal hayat ve siyasetle ilgili bilimlerin İsliml temeller üzerine inşası için
geniş bir kapı açar. Çünkü evrene ve hayata dair İslam tasavvuru inkarcı fel
sefelerden farklıdır.
Müslümanların hayatındaki dağılma, çözülme ve ihtilaf, Kur'an maksatla
rının uygulanmasına ihtiyacı vurgulamaktadır. Birleşme ancak ittifak ettikleri
ve anlaşmaya vardıkları kat'1 Kur' an maksatları, umumi ve küfü maksatlar et-
127 Bk. Z.Cmahşerl, el-Keşşaf, 21165.
ff Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 228
rafında olacaktır. Bunlar Müslümanların fikir ve tasavvurlarının inşasında ve
farklılıkları aşmalarında temel taşı teşkil edecektir.
Bütün bunlar yenilikleri ve bilgi toplumunu makasıcli ictihad sayesinde
takip edebilen bir yapı kurulmasına zemin teşkil edecektir. İleride bu konuya
işaret edilecektir.
a. Makasıd1 İctibadda Makôsıda Dayanmak
Makasıdl hayat, şer'! bakış açısının açıklanmasına ihtiyaç duyan yeni olay
ve meselelerde kullanılır. Doğrudan Kur'an-ı Kertm'den hareketle önceden or
taya konulan maksatlar veya Kur'an makasıdını öğrenmek için yapılan modern
tezler bulunmaktadır. Bütün bunlar makasıdın keşfedilmesi için sürdürülen
çabalardır. Çünkü yeni hadiselerin ortaya çıkması bir sınırda durmamaktadır.
Bu çalışmalar önemli olmakla birlikte, makasıd ilminin konuları bu ilmin
hala doğum aşamasında olduğuna işaret etmektedir. Ancak bu durum onun
araçlarının fıkhi ictihadda kullanılmadığını göstermez. Bu çalışmalar, değerli
olanını değersiz o.landan ayıracak128, önceki ilim adamları tarafından açıklanmış olan129 maksatların doğruluk oranını bilimsel bir yöntem ışığında130 açık
layacak araştırmalara ihtiyaç duymaktadır. Çağdaş çalışmalar bu adımı aşmış
ve öncekiler tarafından söylenmiş olanla yetinmişlerdir. İkinci tür çalışmalar
bunlara ve diğer usul- i fıkıh kitaplarına dayanmaktadır. Bunlar makasıdu'ş-şe
dayı, üniversite öğrencilerine ders olarak okutulacak bir şekilde131 sunmakta,
makasıdı bilmenin önemini açıklamakta yahut makasıdın şer'! delillerle ilişki -
128 Bk. Neccar Abdulmecld, Fi Nbı't-tedeyyün febmen ve tenztlen, Kitô:bu'l-Ümme 23; Şu'unü'd-diniyye bi devleti Katar, I. baskı, 14 lO, J/97.
129 el-Hamlişl, Ahmed, "er-Tecdid eın et-tağallub 'ala 'alµbaci'ç-Tar~", Menbecu tecdldi'l-fikri'l-İslô:ml, Müesssetu Melik Abdulaıiı AH Su'ud, el-Merkezu's-seka:fiyyu'l-'Arabl, 4-5 Şaban 1407/ 3-4 Nisan 1987, l. baskı, 1989, s. 95. '
130 Örneğin, araşnrrnamııı, rnakasıdın açı klanmasında ortaya çıkması ve beyan edilmesi murad
edilmemiş şeylere dayandırmamız hatadır. Mesela Nureddin Bu Sevrl, İbn Aşfu'un siyasi dü
şüncesini Ma~asıdu~ı-şeri'a artlı kitabı bağlamında ortaya çıkarmak istemiştir. Oysa İbn Aşur, Ma~diıd kitabında maksadının siyasi konulaı:a değinen karakterini reddetmiştir. Gerçekten de
onun kitabında, hedefi açıklama olmayan, işaret ve temsiller dışında bu konuya taalluk eden hiçbir şey yoktur. Bk. 'Bu Sevri, Nureddin , Malµıiıdu'ş-şerl'a, Daru't-Thli'a, Beynıt, I. baskı, 1421/2001, s. 9.
131 Örnek olarak Bk. Nureddin el-Hadim?, 'İlmu'l-ma~ô:Sıdi'ş-şer'iyye, Mektcberu'l-'Abiykan(?), J. baskı, Riyad, 1421/2001, s. 9.
İkinci Oturum ff 229
sini132 açığa çıkarmakta ve onların kullanımında abartıya kaçılmasının, naslarla
oynanmasının önünde durmakta ve delillerle maksatlar arasında bir insicam
doğmasını sağlamaktadır. 133
Görülüyor ki şimdiye kadar İslam dininin genel maksatları belirlenmemiştir. Bu konuyla ilgili bazı çalışmalar, onların tamamını kapsamaktan ve onun
muradını belirlemekten uzaktır. Bu çalışmalardan biri Yusuf Hamid el-Alim'in
el-Makasıdü'l-'amme li'ş-şeri 'ati'l-İslamiyye adlı eseridir. Yazar, umuınl mak
satları beş temel esas olan din, can, akıl, nesil ve malı (külliyyat-ı hams) ko
ruma konusuna hasretmiştir.131 Bu ba1,ı araştırmacıların genel maksatlar olarak
değerlendirmeyip itiraz ettikleri bir görüştür. Çünkü anlamın bütün teşri çeşit
lerinde gözetilmesi, onun küfü' ve umumi olmasını gerektirir. Ancak nikahlar
gibi özel bir cinsin örneklerinde itibara alınması ona umumilik değil küllilik
vasfını kazandırır; ayrıca mananın külü veya umumi olmasını gerektirmez.135
Yeni çalışmalar, fıkıh konularından sadece biriyle ilgili olan özel maksat
lar sahasında önceki alimlerin bu konuda söylediklerinin dışına çıkmamak
tadır .136 Mak~ıdın ictihad sahasındaki rolünü anlatmak için kitaplar kaleme
alınmışsa da137, bunlara, yeni bir yöntem içermediği ve şer'! delillere yeni bir
şey karmadığı söylenerek itiraz edilmiştir.m
Bütün bunlar makasıda dair yeni tasavvurlar inşa etme ve makasıdın İs
lam fıkhında aktif olarak kullanılµıasının yollarını aramaya mani olmaz. 139
1
132 Örnek olarak Bk. Muham,mcd ez-Zuhayll, Ma~asıdu'ş-Şeri'a, Dirasat islamiyye, Daru'l-Mek[ebi, Dımaşk, l. baskı, 1418/1998, s. 17-20.
133 Bk. Muhammed Sa'd b. Ahmed Mes'ud el-Yubi, M~asıduheri'ati'l-İslamiyye ve 'Ald~ôtııha bi'l-edilleti'ş-şer'iyye, Daru'l-Hicre, Riyad, I. baskı, 1418/ 1998, s. 9.
134 Bk. YuslıfHamid el- 'Alim, Kittıbu'l-Ma~i'l-'Amme li'ş-Şeri'ati'l-İsldmiyye, Daru'l-'alemiyye li'l~Kiclbi'l-İslaml, Riyad, 1415/1994, s. 80. Ayrıca beş külliyatı genel maksatlar kabul edenler hakkında Bk. İızuddln b. Zağlba, el-Ma~asidıı'l-'Amme li'neri'ati'l-İsltımiyye, doktora tezi, Danışman: Muhammed Ebu'l-Ecran, Zeytuniye Üniversitesi, Fıkıh Usfilü Bölümü, Tunus, 1412/1992, s. 159 vd.
135 Burhan, cn-Nefan, Ma~tıiıdıı Abkami'l-usre fi't-Teşn"'i'l-islaml, doktora tezi, Zeytuniye Üniversitesi, Tunus, Yöneten: Ebu Bekir el- Ahıô.ri, 1442/ 2001, s. 2.
136 Bunun bir örneği İzzuddin b. Zağiba'run araştırmasıdır. Maµsıdıı'ş-şeri'ati'l-bll.ssati bi't-taitırrııftlti'l milliyye, dokcora re-ıi, Danışman: Osman Barnh, Zeytuniye Üniversitesi, Tunus, 1419/1998. Bu araştırma, er-Tahir İbn Aştır'un Ma~aiıdıı'ş-şeri'a kitabııtın sını rları dışına ç.ıkmamışur.
137 Nureddin el- Hadimi, "el-İctihadu'l-Makasıdl Hüccetuhu Davftbiruhu Mecilatuhu", Kitabıı'l-Ümme, yıl, 65, I. baskı, Kat.ar Din İşleri.
138 Cemaledd.in Atıyye, Napve taffli'l-maµsıd, s. 185. 139 Bk. Tefi/ ma(ıdiıdi'ş-şeri'a, s. 175.
ff Malcisıdl Tefsir: Kur'an-ı Kerlrrı'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak
230
Görülüyor ki makasıda dair yeni tasavvurlar inşa etmek onun şeriate tah
sisinden çok, bütün Kur'an konularına şamil olduğu anlayışına yönelmektedir. 140Mesela Taha Cabir el-Alvanl tarafından üst şer'! maksatlar tevhld, tezkiye
ve umran olarak belirlenir. Bu düşüncenin kaynakları Kur'an-ı Kedm'le sı
nırlıdır.141 Yazar üst şer'! makasıd teorisini başka bir halkada ele alacağını vaat
etmiştir. 142
Burada teorik eğilime temas ederek anlatmak istediğim, m~asıdu'ş-şerl'a
nın hala gelişim aşamasında olduğudur. Dolayısıyla çabaların, özellikle de ku
rumsal olanların makasıd ağacını geliştirmek için özellikle başlangıç noktasın
da bir araya getirilmesi gerekmektedir. Başlangıç noktası, Kur'an~ı Kerlm'den
ve sahih. sünnetten makasıdın ortaya çıkarılıp inşa edilmesine yardımc ı ilmi
kurallar çerçevesinde verilerin çıkarılmasıdır. Teorileştirme eğer bu durum
daysa modern Kur'an araştırmalarında makasıdın kullanımı ne boyuttadır?
b. Modern Düşünce Araştırmacı/an Tarafından Kur'an Araştırmaları
Sahasında Yapılmış Uygulamalı Bir Çalışma
Kur'an'daki bir hükmün açıklanması için makasıdl okumanın kullanıtdığı
çalışmalardan biri Muhammed et-Talibi'nin, kadının dövülerek tedip edilmesi
konusunda yazdıklarıdır. Bu çalışma Nisa suresinin 34. ayetinde zikredilmiş
olan kadının dövülmesi meselesinden hareketle konuyu ele alır. Söz konusu
ayet-i kerime şöyledir: "Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılma
sı sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi
ve koruyucusudur. Onun için saliha kadınlar itaatkardır. Allah'ın kendilerini ko
rumasına karşılık gi.zliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudur/ar. Baş
kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız
bırakın ve {bunlarla yola gelmezlerse} dövün. Eğer size itaat ederlerse artık on
ların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür." (en-Nisa
4/34) . Bu ayetten hareketle konunun-anlaşılabilmesi için meselenin, insani
boyuta ilah! yönü de katarak kendi tarihi, insan!, sosyal, psikolojik boyutla
rı içerisinde anlaşılması ger~klidir. Bununla, dini olgunun ilahi boyutundan /
müstağni olmak kastediJniez.
140 Bk. a.g.e., s. 107-112.
141 el-Alvani, Taha Cabir, Ma~astdu'ş-şeri'a, Diru'l-Hadi, BeyıUt, I. baskı, 1412/2001, 135. 142 AMni, a.g.~., 135-184.
İkinci Oturum ff 231
Yazar, söz konusu ayeti tefsir eden rivayetleri okurken tarihi yönteme de
başvurmakta ve rivayetleri, manuki zamansal ceselsülüne uygun olarak yeniden
sıralamaktadır. Böylece meselenin ortaya konması ve ortaya çıkışı, gelişmesi
ve vahiy yoluyla nihai olarak çözülmesi takip edilmekte ve bu, Kur'an ruhunun
bütüncüllüğünden ve Kur'an maksatlarından anlaşılmaktadır.
Talib!, rivayetlerden, öncelikle Medine ehlinin kadınlarının Mekke ehli
nin kadınlarından daha özgür oldukları sonucunu çıkarmaktadır. 143 Sonra Hz.
Peygamber'in (as) dövmeyi yasaklaması ile Kur'an ayeti arasındaki hükmü bir
birinden ayırmaktadır. Zira bundan Hz. Peygamber'in kadın ile erkek arasında
eşitliği sağlamayı ve erkeklerin bu konuda Medine edebiyle hareket ederek
kadınları dövmelerini engellemeyi ve muhalefet etmeleri halinde kıyasa baş
vurmayı hedeflediği anlaşılır. Pek çok rivayetle İslam'ın kadınların haklarını ve her şeyde erkeklerle eşit olduklarını savunan kadın hareketine kapı açuğı ve
bunun karşısında kadın lara karşı erkeklere baskı uygulandığı sonucunu çıka
rır. Ancak sonu~fa Hı. Peygamber'in murat ettiğinin değil Cenab-ı Hakk'ın
murat ettiğinin tercih edi ldiğini belirtir.
Yazar, bu tarafın baskın çıkmasını insanı ve tarihi bir okuma ışığında
sebeplendirir. Rivayetlerden kadınların önceden alışkın oldukları şekilde ta
hammül edilemeyecek bir seviyede kendilerine karşı çıkmaları sebebiyle acı ve
öfkenin erkeklerin kalplerinde biriktiğini, bu durumlarda ümmetin en sıkın
tı lı zamanlarında kadınların kötü davranışlarda bulunduklarını çıkarmakt~dır.
Bütün bunlar Uhud Savaşı zamanında yaşanmıştır. İslam o zaman kökünden
yok olma tehdidi altındaydı. Bütün bunlar çevrenin mutlak bir eşitleme için
uygun olmadığını göstermektedir. 144
Allah'ın bu şartlarda murad ettiği iyilik, Hz. Peygamber'in kapıda olan
fitneyi önlemek için uygulamak istediği şeydir. Çünkü akıl seviyeleri henüz
kadın hareketine izin verecek yeterli olgunluğa erişmemişci. 145 Bunu aşmak
için Şari'in gayesini idrak amacıyla ictihad yapmak lazımdır. Talibi şöyle de
mektedir: "Eşin dövülerek tedip edilmesi izni keraheten bir mübahlıktır. 'Sizin
iyi olanlarınız dövmez' hadisinin gereğini yapmak ise kendisini sağlayan özel
şartlarda daha hayırlıdır. Biz bütün bunlardan Şari'in, yani Allah'ın gayesinin
143 Bk. ec-Tilibi, Muhammed, Ümmtıu'l-vasa~, Daru Saris li'n-ncşr, Tunus, 1996, s. 118-121. 144 Talibi, a.g.e., s. 121-125. 145 Talibi, a.g.e., s. 132.
ff Malcisıdl Tefsir: Kur'an-ı Kerlm'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak
232
şartların ortadan kalkmasıyla bu fiiU kaldırmayı gerektirdiği sonucunu çıka
rıyoruz. Bu, metinle ilişkimizde temel bir yöntemsel noktadır ve söz konusu
olan okuyuş, tarihsel bir okuyuştur. Metinden bir şey eksilcmez ve onu aşmaz.
Ancak onun maksadını ve gerçekleşmesini idrak etmeye çalışır. ı46
Sonra yaı.ar Nisa suresinin iki ayetini tekrar eder: ''Allah'ın, kendi lütfo.n
dan, bir kısmınıza diğerlerinden daha farklı özellikler vermiş olması ve malla
nndan harcamaları sebebiyle erkekler kadınların destekleyicileridir. İyi kadınlar,
uyumlu olan ve eşlerinin yokluğunda, Allah'ın koruması sayesinde, kendilerini
koruyanlardır. Geçimsizlik edip aileyi yıkacağından korktuğunuz kadınlarınıza,
önce öğüt verin, sonra yataklarında yalnız bırakın, sonra da onlara vurun. Eğer
öğüdü kabul ederlerse, artık onların aleyhlerine başka bir çareye başvurmayın.
Kuşkusuz Allah yüce ve büyüktür. Eğer kan-koca arasında anlaşmazlık çıkaca
ğından endişe ederseniz, erkeği.n ve kadının ailelerinden uygun birer arabulucu
görevlendirin. Eğer onlar iyi niyetle aralarını bulmak isterlerse Allah on/an eşler
arasındaki anlaşmazlığın çözümünde başarılı kılacaktır. Kuşkusuz Allah her şeyi
bilir ve her şeyden haberdardır. " (en-Nisa 4/34, 35) Yazar ayeti, makasıd1 oku
yuşla tekrar okur ve bu okuyuş onu, bizim zamanımız ve şartlarımızda kadına şiddet uygulamayı tamamen engellemeye götürür. Yazara göre, Allah'ın bazı
prensipler zikredip karşılıklı görevleri belirlediği iki, ayet de neticede tarafların
arasını bulmanın ve aile arasındaki kopuşu ayrılığa vardırmadan ve mümkün
olduğunca mahkemeye aksettirmeden ortadan kaldırmanın ve evlilik bağla
rının koparılmasından uzak durmanın gerekliliğine işaret etmektedir. Önce
Allah "Erkekler kadınlar üzerinde otorite sahibidirler' buyurarak aile reisinin
görevine işaret etmekte ve sonuç olarak her iki cinsin nitelik ve faziletlerini
gözeten hakiki bir eşitliği hedeflemektedir. Çünkü Allah kadına sadece ev işle
ri ile sınırlı kalmasını emretmemiştir. Kazanmaya dayaL meşru işi, ona ailenin
işlerini üstlenme görevini verir ki, bu kadının lehine küçümsenemeyecek bir
niteliktir; onun bağımsızlığını ve saygı_!llığını korur ve erkekle eşitliğini sağ
lar. Ayrıca bu, kadının çalışması ~alinde harcamalara katkıda bulunmasını da
yasaklamaz.
Ayetin ikinci kısmına· gelince bu, arasına ayrıl ık tehlikeleri girmiş aileyi
ilgilendirmektedir. Yüce AIJah bu ayet te bau tedbirleri tavsiye etmekte ve bu
anlaşmazlığın aile çerçevesinde kalmasını hedeflemektedir. İlk önce güzel öğü-
146 Talibi, a.g.t ., s. 133.
İkinci Ocurum ff 233
de dayanmaktadLr. Sonraki ayet önceki çözüm araçlarının başarısızlığa düşmesi
ve eşler arasında dışarıdan bir müdahale olmaması halinde evlilik bağının ko
parılmasıyla ailede bir dağılmanın meydana gelmesini ele almaktadır. Talibl'yc
göre bu ayette eşler arasında mahkemeye gitmeden arayı bulma konusunda
eşitlik sağlanmaktadır. Meseleyi geniş ailevi çerçevesi içerisinde tutmaktadır.
Şari'in maksadı, eşler arasındaki uyumun sağlanması, aile hayatının sona er
memesi veya evlilik kurumunun küçük düşürme ve dövme ile bir erkek tara
fından bir gasp haline dönüştürülmcmesidir. 147
Talibi' nin kadının dövülmesi konusundaki makasıd1 okuyuşunu kısaca
sunmaya ve böylece onun okuyuşundaki temel noktaları ortaya koymaya ça
lıştım. Görüldüğü kadarıyla o, hükmün ancak nas ile aşı labileceği kanaatine
sahiptir. Ayrıca konuyu vahiy dönemi ve çevresine indirgemektedfr. Çünkü
kendisinin de ifude ettiği üzere, onun hareket noktası imanla ilgilidir ve baş
kalarının iddia ettikleri gibi değildir.
Ancak modem düşüncenin etkisi ve yaşam koşullarının değişmesi bu
okumaya damga vurmuştur. ı48 Çünkü kendisine şöyle itiraz edilebilir: Aye
tin maksadı boşanmaya varmadan karı-kocanın arasını düzeltmek olsa da bazı
toplumlarda kocanın dövmesini küçük düşürücü bir durum değil de bir dü
zeltme ve terbiye kabul eden kad ınlar bulunabilmektedir. Bu kadınların dö
vülmesini desteklediğim anlamına gelmez. Ancak bu konuya farklı bir açıdan
bakabileceğimizi düşünüyorum.
Ayette önce öğüt verme, ardından yatağı terk etme, sonrasında dövmenin
zikredilerek bir teselsüle yer verilmesi dikkate alınmalıdır. Atıf vav'ı tertibe
delalet ermese de mantık1 olan budur. Sözün kastı ve bağlamı öncelikle buna
delalet eder. ı49 İkinci olarak, bu araçlardan kastedilen gayenin itibara alınması bunu gösterir. Üçüncü olarak, erkeğin problemin kaynağı olması halinde ı slah
için kadını n başvuracağı yollar bulunabilir.
147 Talibi, a.g.e., 34-37. 148 Şer'i hükmün, sosyal ve tarihi muhiti bağlamında tle alınması l'C hükmün, aynı zamanda bizim
için anlayış düzeyinde çağdaş hale getirilmesi, Cibiri'nin, mirasla ilgili " ... erkeklm, kızlann payın111 iki katım ... " (en-Nisa 4J 11) aycrini okumasını düşürür. Cabiri'yc göre ayetin hcdc6, kabile copl uınunda erkekle kadın arasında eşitliği sağlamaktır. Çünkü o roplumda, anne babanın nafakası erkek çocuklarının ii2erindeyken, kadının nafakası kocası üı.crindeydi (Bk. el-Ol.biri, Muhammed 'Abid, "~ra'e 'a5rıyyc li'c- tur"JSi'l-'Arabiyyi'l-İslarni: menhec ve raçbü{, Mecelletu'l-'u/l/mi'l-ic:timô'iyye, Kuveyı:, sayı: 17,1989, s. 252-264).
149 İbn Aşur, et-Tabrir, 1/496
ff Makasıdi Tefsir: Kur'an-ı Kerlırı'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak 234
Burada emirlerin birbirini rakip ermesi insan nefsinin doğasına ve onun
sosyal düzeyine riayet edildiğini gösterir. Öğüt aslında güzel sözle hali düzelt
meye çalışmaktan ibarettir. Bunun yapıcı diyalog anlamına geldiğini düşünü
yorum. Eğer bu fayda vermezse ikinci vesileye başvurulabilir. Her iki aracın,
eşler arasındaki problemin çözümüne ve kadının serkeşliğini bırakmaya hiz
met etmesi lazımdır. Eğer eşler problemleri diyalog yoluyla çözme kültürü ile
yetişmişlerse aralarındaki an laşmazlık devam etse dahi üçüncü vesile olan döv
meye geçmek zorunda kalmayacaklardır. Çünkü dövme emri vacip değildir,
mübahlıkla ilgilidir. Bilakis kocanın karısını dövmesinin sonucu, dövmenin
kötü bir şey olmasına yüklenmiştir. Mübah olan bir şeyin faydası ve zararı in
sandan insana 4eğişir. Eğer koca iyi insanlardan ise şiddete başvurmayacaktır.
Şiddet ve dayak kültürüyle yetişen kişi buna başvuracak ve bunun son çare ol
duğunu düşünecektir. Bundan dolayı İbn Aşur'un meseleyi insan tabakalarına
bağlayan görüşünü uygun bulmaktayım. Çünkü bütün toplumlarda görülen
bir durumla karşı karşıyayız : Ya evlilik ilişkisi bitecek veya çare olarak görenler
için sınırları içinde kalmak şartıyla dövme yoluyla anlaşma sağlanacak. Tabii
zarara sebep olması halinde hakimin bunu men etme imkanı da vardır.
Eğer ayet bu şekilde tefsir edilirse biz dövme probleminden daha büyük
bir meseleyi yani ailenin dağılması problemini çözmüş oluruz. Çünkü toplum
daki asıl problem budur. Ailenin yeni bir nesil yetiştirmesi ve ona problemleri
çözmenin doğru yollarını öğretmesi gereklidir. Özellikle de kızların şiddetten
hoşlanmayan, şiddeti kötü gören bir bakış açısına sahip bir şekilde yetiştiril
mesi lazımdır. O zaman eşi en iyi insanlardan olacak, karısını dövmekte her
hangi bir çözüm olmadığını görecektir. Böylece kadın, kocasının bu seçeneği
bırakıp anlaşma ve diyalog yolunu seçmesine vesile olacaktır.
Söylemek istediğim özetle şudur: Eş i dövme probleminin çözümü, bu
tedbirin nüzul dönemi çevresine bağlanmasında değildir. Çözüm yetişen nes
lin doğru ve düzgün bir şekilde eğitilmesinde saklıdır. Zira Hz. Peygamber'in
"Sizin iyileriniz asla dövmeyecektir" hadisi150 ancak bu eğitim le uygulanabi
lir. Fakat bütün bunlarla birlikte şu soru ortada durmaktadır: Toplumların
dayağı bir ceza olarak kullanmaktan kaçınması mümkün müdür? Şüphe yok
ki bunun çeşitli sebepleri ve etkenleri vardır. Bundan dolayı soruyu şu hale
çevirebiliriz: İnsan toplumlarında dayağa götüren etkenlerin önüne geçilmesi
150 Muiannefü İbn Ebl Şeybe, no: 25458, 5/223.
İkinci Oturum H
235
mümkün müdür? Eşler arasındaki ayrılığı giderme yollarının aşamalı bir şekil
de kullanılması ve dövme olayının en sona konulmasının amacı, insanları buna
alıştırmak değil midir? Hz. Peygamber'in "Sizin iyileriniz asla dövmeyecektir"
sözünde idrak ettiği gerçek de budur.
Son olarak şunları söyleyebiliriz: Makasıdl tefsire dair çalışmalar mo
dern çağda hala başlangıç safhasmda bulunmaktadır ve sağlam bir yönteme
ve nesnelliğe ihtiyaç duymaktadır. Surelerin maksatları gibi makasıd saha
smda işaret ettiğimiz bazı çalışmalar bağımsız bir şekil almış olsalar dahi İbn
Aşlir'u aşamamaktadırlar. Kur'an maksatlarının ortaya konulması için belirH,
nesnel, Kur'an maksatlarıyla sınırlanmış bir yönteme ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu makasıdın çıkarılması ve istinbatı ile ilgili durumdur.
Makasıd! okumaların da sınırlı olduğu söylenebilir. Bu tür okumaları İslam dini konusunda uzman olmayan kimseler yapmaktadırlar. Ayrıca makasıd!
okuma da belirli bir sisteme ihtiyaç duyar. Çünkü modernitenin ve "İslam'ın /
modernleştirilmesi"nin baskısı alnnda bazı ayetleri n nüzul çağı ile ilişkilendi-
rilmesi yoluyla onların makasıdına ulaşmak mümkün değildir. Ayrıca mesajın
evrenselliği ve ebediliği hedefinden yüz çevrilemez. Öyleyse bazı ayetlerin ta
rihl olarak okunmasını gerektiren ölçüt nedir? Yoksa modernite midir?
Düşünmeden aceleci hükümler verilmemelidir. Bilakis realiteyi iyice ince
leyecek, Kur'an'm maksatlarını belirleyecek bilimsel bir araştırma tarzı gerek
lidir. Mesela tiibiundan Aca, bu nassın nüzul çağıyla bağlantısını anlayamamış
ve vurmayı mekruhluğa hamletmiştir.
Sonuç 1. Bu çalışma ile ulaşılan en önemli sonuç, diğer tefsir yönelim ve yön
temlerinden ayrılmayan, bilakis onlarla bir bütün oluşturan ve onları yapısı
için bir hareket noktası sayan makasıdi bir anlayış inşa etme çabasıdır.
2. Modern araştırmacılar "makasıdu'l-Kur'an" kavramını açıklarken farklı
yaklaşım lar sergilem işlerdir. Bunun sebebi, "makasıdu'ş-şed'a" ile "makası
du'l-Kur'an" kavramlarını birbirinden ayırmamalarıdır. Dolayısıyla tanımları
karmaşık bir hale gelmiştir. Bazıları, mütekaddim alimlerin makasıdu'ş-şerl'a
tanımlarını takip etmişler ve makasıdu'l-Kur'an'ı makasıdu'ş-şeri'a olarak an
lamışlar, sadece ismi değiştirmekle yetinmişlerdir. Diğer bir kısmı ise maka
sıdın bir çeşidini yani gaye ile ilgili olan üst makasıdı ele almışlardır. Diğer
ff Makasıdl Tefsir: Kur'an-ı Kerim'i Amaç ve Hikmet Eksenli Anlamak
236
bir kısım ise mevzular yahut alt maksatlar ile yetinmişlerdir. Ayrıca birtakım
makasıdı saymakla birlikte bilimsel yöntemlere dayanmayanlar da vardır ki bu,
yöntemle ilgili bir eksikliğin ve yanlışlığın göstergesidir.
3. Makasıdu'l-Kur'an ile makasıdu'ş-şerl'a arasındaki ilişki, [mantık ild.
minde] "umum- husus min vech" ilişkisi gibidir. Bundan dolayı birbiriyle
özdeş sayılması mümkün değildir.
4. Makasıdu'l-Kur'an kavramında tercihimiz onun Kur'an'ın getirdiği ve
kendisi için geldiği ilkelerden hareketle üç seviyeyi kapsamasıdır.
5. Makasıdi tefSir, makasıdu'l-Kur'an'ı üç seviyesiyle açıklamaya çalışan,
onları düzenleyen, onların Kur'an'daki yapısal sistemini beyan eden bir tefsir
yaklaşımıdır. ·
6. Makasıdt tefsir, meşruiyetini tefsirden ve Allah'ın muradını açıklama
yönündeki hedefinden alır.
7. Makasıdi tefsir ile diğer tefsir yöntem ve yönelişleri arasındaki farkın
özü, öncelikle üst maksatları ortaya çıkarma, ikinci olarak onları düzenleme
ve inşa etme, üçüncü olarak da özel ve külü maksatları elde etme boyutu ile
ilgilidir.
8. Makasıdu'l-Kur'an'ın ortaya çıkarılmasını ve tasnif edilmesini
amaçlayan çalışmalar hala oldukça sın ırlıdır ve nesnel bilimsel yönteme ihtiyaç
duymaktadır.
9. Tefsirde Kur'an makasıdına dayanılması, müfessirler arasındaki görüş
ayrılıklarını azaltır ve tefsir faaliyetini kontrol altına alır.
10. Dünyamızda farklı alanlarda görülen değişimlere karş ı görüş ve teo
rilerin inşası ihtiyacı, bu tefsir türünün gerekliliğini ve özellikle insani ilimler
alanında İslami bilgi değerleri sistemini kurarken külli' maksatlara dayanmanın
önemini ortaya koymaktadır.
11. Makasıd! tefsir türü diğer yaklaşım ve yöntemlerle tefsirin bazı
araçlarını kullanma konusunda ortaktır. Ancak bazı araçları kendine özgüdür.
12. Makasıdi tefsir Kur'an'dan ve realiteden ibaret olan iki hareket nok
tasını görmezden gelmez. Böylece mak.asıdl yapı faaliyeti devam eder halde
kalmaktadır.
13. Makasıdl tefsirde hareket noktası Kur'an'ın Allah'ın vahyi olduğuna
ve her 1,aman ve mekana uygunluğuna, ondan asla yanlış bir bilgi gelmeye-
İkinci Oturum ff 237
ceğine imandır. Bunun manası, hükümlerini nüzul asrıyla sınırlandıran veya
ayet ve surelerin getirdiklerini ortadan kaldırmaya çalışan makasıcü bir tefsirin
kabul edilemez olduğudur.
Öneriler
Makasıd yönteminin kabul veya reddedilmesi, ancak onun olumlu veya
olumsuz yönlerini ortaya koyacak bilimsel çalışmalar sonucunda gerçekleşe
cektir. Bize göre olumlu olan yönleri güçlenecek, olumsuz olan lar ise aşıla
caktır. Genel olarak makasıcü yönelişin durumu budur. Kur'an kültürü siste
mi ile ilgili olarak ise, Kur'an'dan ve realiteden hareketle insan! değerlerden
başlayarak bütün seviyelerdeki makasıdı ortaya çıkarmak için araştırmaaların
gayretlerinin birleştirileceği kurumsal bir çabaya ihtiyaç vardır.
/