Upload
others
View
7
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
konan beduh kelimesinin stilize biçimidir. XVIII. yüzyıl sonlarına kadarki yazışmalarda adresierin daha çok belgenin arkasına yazılmasına karşılık XIX. yüzyılda çoğunlukla ince uzun zarfların kullanıldığı dikkati çeker. Adresler ise genellikle dar kenarlarına paralel bir şekilde ve üstten dörtte birlik kısmı boş bırakılarak yazılmıştır. Bugün olduğu gibi zarfın geniş kenarına paralel olarak yazılan adresler de vardır. Elkab gibi adresler de yazılan ve yazan şahsın mevkiine göre değişiklik göstermektedir. BİBLİYOGRAFYA :
BA, A.AMD, dosya nr. 12/35, 13/31; BA, A.MKT, dosya nr. 58/22, 30, 53; BA, A.ÇYB, dosya nr. 1/8; BA, A.DYN.MHM, dosya nr. 1/35, 55; 1/45, 55; BA, A.NŞT, dosya nr. 25/33, 55; 1251/25, 29, 51 , 54 , 59; BA, A.RST, dosya nr. 2/9, 36; BA. YEE, nr. 18-526/1-13-142; BA, D .BŞM.KGB,dosya nr. 67/107, 70/131;TSMA, nr. E. 148/30, 5448, 5876; Public Record Office, State Papers, nr. 102/ 61; Feridun Bey, Münşei'ıt, ll , 239, 243, 245; Münşeat Mecmuası, Süleymaniye Ktp ., H alet Efendi, nr. 760, vr. 24'- 25'; inşa-i Mergüb, İstanbu l Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muall im Cevdet, nr. K. 36, s. 60-61 ; İbrah im Fevzi, ilm-i inşa, İstanbul 13 16, tür. yer.; Mehmed Rifat, Zübdetü'l-münşeat, !baskı yeri ve tarihi yokJ, s . 37-40, 42, 68-71; Muallim Cevdet, ZamanımiZda Usul-i inşa ue Muhabere, İstanbul 1925, s. 432-439; L. Fekete. Türkische Schriften aus dem Archiue des Palatins Nikolaus Esterhazy, 1606-1645, Budapest 1932, tür.yer.; S. Ski lleter, "Three Letters from the Ottoman 'Sultana · Safiye to Queen Elizabeth ı. ", Documents from Ottoman Chanceries, Oxford 1965 , s. 134-135; M. Tayyib Gökbilgin. Osmanlı imparatorluğu Medeniyet Tarihi Çerçeuesinde Osmanlt Paleogra{ya ue Diplomatik ilmi, İstanbul 1979, s. 91-94, 108; a.mlf. , "Venedik Devlet Arşivindeki Vesikalar Külliyatında Kanun! Sultan Süley man Devri Belgeleri" , TTK Belgeler, 1/2 (1964). s . 119-220; Bekir Kütükoğ l u. "Münşeat Mecmualannın Osmanlı Diplamatiği Bakı
mından Ehemmiyeti", Tarih Boyunca Paleog-
Ahmed Cevdet Paşa'nın
özel mektubu (BA, YEE, nr. 526/ l/296)
ra{ya ue Diplomatik Semineri-Bildiriler, İstanbul 1988, s. 169-176; Mübahat S. Kütükoğ l u,
"Cevdet Paşa ve Aile içi Münasebetleri", a.e., s . 199-222 (aynı yazı için bk. a .mlf., Osmanlı Belgelerinin Dili: Diplomatik, istanbul 1994, s. 22 ı -229). r:;:ı
IJ!IlliJ MüBAHAT S. KüTÜKOGLU
o TASAVVUF. Tasawufun ilk dönemlerinden itibaren sufiler mektup yazmayı irşad ve eğitim faaliyetinin bir parçası olarak görmüşlerdir. İçerikleri dikkate alındığında sufilerin mektup l arı yöneticileri uyarmak ya da onlara bazı istekleri iletmek, ilim ehli kimselerle görüş alışverişinde bulunmak. soruları cevaplamak, yanlarında olmayan müridierin seyrü süIQk esnasında karşılaştıkları problemleri çözmek ve rüyalarını yorumlamak gibi amaçlarla kaleme aldıkları görülür.
İlk zahid sufilerden Hasan-ı Basri'nin başta Ömer b. Abdülazlz olmak üzere devri n alim ve yöneticilerine mektup yazarak bazı tavsiyelerde bulunduğu bilinmektedir. İbrahim b. Edhem'in de kendisine sorulan sorulara cevap niteliğinde mektuplar yazdığı. ayrıca Süfyan es-Sevrl ve Evzai ile zaman zaman mektuplaştığı nakledilmektedir. lll ve IV. (IX-X.) yüzyıllarda yaşayan sufilerin mektuplarında dini nasihatierin yanı sıra ağırlıklı olarak tasawufun inceliklerine. bazı makam ve hallerin açıklanmasına yer verilmiştir. Serrac bu dönem sQfilerinden Amr b. Osman ei-Mekkl, Seri es-Sakatl, İbn Ata. EbQ Bekir eş-Şibll, Ebü'I-Hüseyin en-NQrl, Mimşad ed-Dineverl, Zünnun ei-Mısrl, Ebu Abdullah er-Ruzbarl. Yusuf b. Hüseyin er-Razi. Yahya b. Muaz, Şah b. Şüca'
ei-Kirmanl. Ebu Hafs el-Haddad ve ca·fer ei-Huldi gibi şahsiyetterin dostlarına, müridierine ya da birbirlerine yazdıkları
MEKTUP
mektupların muhtevalarına işaret etmiş;
ayrıca Cüneyd-i Bağdadl, Ebu Ali er-Ruzbari, Ebu Said İbnü'l-A'rabl, Ebu Said elHarraz. ürmevi, Dükkl gibi sufilerin mektuplarından bölümler kaydetmiştir (el
Lüma', s. 305-317). Yine bu dönem sufilerinden Hallac-ı Mansur'un hapisteyken İbn Ata'ya iki mektup yazdığı (Atıbarü '1-HaWic 1 ed L. Massignon- P. Kraus J. Paris 1957, s. ı 18- ı 20). Hakim et-lirmizl'nin de Muhammed b. Fazi el-Belhive Ebu Osman ei-Hirl ile mektuplaştığı bilinmektedir (Sviri, XI 120031. s. 465) . Mektupların
da tevhid. fena. misak gibi konuları ele alan Cüneyd-i Bağdadi kapalı ve rumuzlu bir dil kullanmaya özen göstermiş, bunu Ebu Bekir ei-Kisal'ye gönderdiği bir mektupta ( el-Lüma', s. 3 ı 2) başkasının eline geçerse yazdıklarının yanlış anlaşılabile
ceği endişesiyle yaptığını belirtmiştir.
İmam Gazzall'nin mektupları da yöneticileri uyarmak ve ilim ehli kimselere tavsiyelerde bulunmak amacıyla yazılan mektuplara örnek olarak zikredilmelidir · (Feza'ilü'l-enam min resa'ili /:fücceti 'l-İslam, Tahran I 333 hş.; Letters o{al-Gazzali !İng. tre Abdul OayyumJ, New Delhi 1992).
Açık ve samimi bir üslupla yazılan bu mektuplar arasında dini içerikli olanlarla birlikte tasavvufi mahiyette olanları da vardır. Yine bu çerçevede Ahmed er-Rifal'nin Abbasl HalifesiM üstenci d -Billah'a (DİA, ll, ı 28), İbnü'I-Arabl'nin Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus'a ve Fahreddin er-Razi'ye (DİA, XX, 494-495, 498),
Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin IL İzzeddin Keykavus'a ( MektD.bat Mevlana 'nın Mektup ları lnşr. M. F. Nafiz UzlukJ, istanbul ı 356/1 937). Evhadüddin-i Kirmanl'nin Halife Müstansır- Billah'a (DİA, XI, 5 ı 9), Zeynüddin el-Hafi'nin dönemin yöneticilerine (Ali Şlr N eva yi, s. 396-397). Ubeydullah Ahrar'ın Sultan Ebu Said'e ve Ali Şlr Neval'ye (Tosun, s. 166-167), Abdüllatlf el-Kudsi'nin Cüneyd-i Safevi ile ilgili Karamanoğlu İbrahim Bey' e (Aşıkpaşazade, S. 265-266). Şeyh Abdülkuddus'ün İskender-i Ludl (ı 488- ı 5 ı 7) , Babür ve Hümayun ile bazı Afgan ve Babür soylularına (DİA , VIII, 344-345). imam-ı RabbanTnin dönemin birçok yöneticisine ve ilim adamlarına yazdığı mektupları örnek olarak kaydedilebilir.
Değişik sebeplerle yöneticilere yazılan mektup örneklerine Osmanlı dönemi sufilerinde de sıkça rastlanmaktadır. Akşemseddin İstanbul'un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed'e (mektuplar için bk. Halil inalcık, Fatih Devri Üzerinde Yetkik
ler ve Vesikalar, Ankara I 954, s. 2 I 7-2 I 9).
21
MEKTUP
Safyalı Bali Efendi Bedreddin Simavi aleyhine Kanuni Sultan Süleyman'a, Şeyh Mehmed Daği kendisinden nasihat isteyen lll. Murad'a (All Mustafa, vr. 12b-13•), Aziz Mahmud Hüday1 lll. Murad. ı. Ahmed ve ll. Osman ile bazı devlet erkanına. Mehmed Nasuh1 lll. Ahmed' e ve Enderun Kahyası İbrahim Ağa'ya (Şeyh Muhammed Nasuhl, Hayatı, Eserleri, Dlvanı, Mektupları Müraselat 1 Varidiit-ı Kudsiy
ye, nşr. Kemal Edip Kürkçüoğlu, istanbul, ts., s. 85-155). Hasan Seza1 ile (MektUbat-ı Hazret-i Sezayl, istanbul 1289) Abdullah Salahi de (Muslu, s. 117) devlet ricaline bazı öğütleri içeren mektuplar yazmışlardır. Şeyhterin yöneticilere ihtiyaçlarını bildirmek ya da ihtiyaç sahiplerine aracı olmak maksadıyla da mektup yazdıkları görülmektedir. Mevlana Celaleddin-i Ruml'nin mektuplarının çoğu bu niteliktedir. Osmanlılar döneminde de birçok şey
hi n halkın ihtiyaçları için yöneticilere mektup yazdığı bilinmektedir. Mesela Şeyh Muslihuddin Tavli'in Kastamonu bölgesinde halka yapılan zulmü önlemek için ll. Bayezid'e mektup yazdığı (Taşköprizade, s. 362), Beşiktaş! Yahya Efendi'nin Kanuni'ye ve diğer devlet erkanına (AtaY. s. 149). Şeyh Mehmed Daği'nin lll. Murad'a birçok ihtiyaç sahibi için mektup gönderdikleri (All Mustafa, vr. 13•) görülmektedir.
Sufilerin ilim ehli kimselerle görüş alışverişinde bulunmak için yazdıkları mektuplara örnek olarak Ebu Sald-i Ebü'IHayr ile İbn Sina'nın mektuplaşmaları zikredilebilir. Bu mektuplaşmadan sonra gerçekleştiği kaydedilen görüşmenin ardından İbn Slna'nın, "Benim bildiklerimi o görüyor", EbG Said'in de. "Benim gördüklerimi o biliyor" dediği, böylece hakikate akılla da keşifle de ulaşılabileceğine işaret ettikleri belirtildiğine göre (DİA, X, 221) mektupların tasawuf ve felsefe konularını içerdiği söylenebilir. Sadreddin-i Konevi ile Nas1rüdd1n-i TGs! arasındaki yazışmalar da varlık, bilgi, hakikat gibi konularda tasawuf ehliyle felsefecilerin yaklaşımları çerçevesinde cereyan etmiştir. Son dönem mutasawıflarından Ahmet Avni Konuk ile Muhammet İhsan Oğuz arasındaki mektuplaşmalarda ise vahdet-i vücGd ile vahdet-i şühGd konuları tartışılmıştır.
Tasawuf çevrelerinde müridiere nasihat etmek ve tasawufun inceliklerini öğretmek maksadıyla yazılan mektuplar daha yaygındır. Bu tür mektup yazma geleneği hemen bütün tasawuf ehli tarafından benimsenmiş. tarikatların yaygın-
22
taşmasından sonra da genellikle uzakta olan müridierin şeyhle irtibatı bu şekilde sağlanmıştır. Erken dönemlerden itibaren yazılmaya başlanan bu mektupların yüzlerce örneğine rastlanmaktadır. Serrac'ın kaydettiklerinden başka ( el-Lüma',
s. 305-317) bu tarzda mektup yazan önernli sufiler şunlardır: Aynülkudat ei-Hemedan1 (Name ha, ı-rı 1 nşr. Ali Na ki Münzevl- Aflf Useyran ı. Tahran 1362; lll 1 nşr. Ali Na ki Münzevl]. Tahran 1377 hş.); İbnü'I -Arlf (Mifta/:ıu's-sa'ade ve taf:ıi).ll).u taril).i's-sa'ade jderleyen EbG Bekir Atik b. Mü'min]. Beyrut 1993); Abdülkadir-i Geylani (MekWbat-ı Geylani Itre. Abdülkadir Akçiçek]. istanbul 1966); Ebü'I-Hasan eşŞazel1 (EJ2 1 İng. ı, ıx. 171 ); Necmeddln-i Kübra (bk. M. Taki Daniş PejGh, s. 161-162); Mecdüddin ei-Bağdad'i (a.g.e., s. 168-174; ayrıca bk. Köprülü Ktp., nr. 1589, vr. 422b); Şerefeddin Maneri (Paul )ackson, The Way of A Su{l, Del hi 1987, s. 3-4, 122-124, 260) ve halifeleri Muzaffer Şems Belhi ile Hüseyin Muiz Belh1 (a.g.e., s. 258); İbn Abbad er-Rundl (Letters on The Sü.fi Path itre. John Renard]. New York, Mahwah, Toronto 1986; Lettres de directian spirituelle: The Rasail as Sughra of lbn Abbad jnşr. Paul Nwyia]. Beyrut 1958, 1974jilavelerlel); Ubeydullah Ahrar (DİA, VII, 94); Alaeddin Attar ( Reşehat Tercüme
si, s. 150-151); Muhammed Parsa (Süleymaniye Ktp., Lala İsmail, nr. 698, vr. 79b-81 •ı. Abdullah Kutb (Süleymaniye Ktp., ŞehidAii Paşa, nr. 1418); Baki-Billah (Tosun. s. 203); Sarban Ahmed; Hüsameddin Ankarav1; Hasan Kabaduz; Beşir Ağa (son dördü için bk. Abdülbaki jGölpınarlı]. s. 67, 71. 78, 159-160, 204). Abdülmecid Sivas! (Gündoğdu, s. 231-233); Niyazi-i Mısrl (SüleymaniyeKtp., Mihrişah Sultan, nr. 384, vr. 97•-98•); Atpazar1 Osman Fazlı (DİA, IV, 85) ve halifesi İsmail Hakkı Sursev! (Namlı, s. 176); İbrahim Hakkı Erzurum! (DİA, XXI , 311 ); Mustafa Müştak (Yücer, s. 360); Kuşadalı İbrahim (Yaşar Nuri Öztürk, Kuşadalı İbrahim Halvet~ Hayatı, Düşünceleri, Mektupları, istanbul 1982, s. 125-276) ve halifesiTevfik Bosnev1 (Yaşar Nuri Öztürk, Muhammed Tevfik Bosnevl, Hayatı, Mektupları, Halifele
ri, istanbul 1981, s. 33-152); Mulay Ali eiCemel ve halifesi Mulay ei-Arab1 ed-Derkav1 (Bir Mürşidin Mektupları jResail; İng. nşr. Titus Burckhardt; T. tre. İbrahim Kalın]. İstanbul 1995); Ahmed b. İdrls (The
Letters of Ahmad lbn ldris 1 Resa'ilü AJ:ımed bin İdris !Arapça aslı ve İngilizce tercümesiyle birlikte nşr. E inar ThomassenBernd Radtke]. Londra 1993).
Şeyhle müridieri arasındaki mektuplaşmaların bir kısmı doğrudan müridin seyrü süluküyle alakalıdır. Mesela Mevlana'nın mektuplarından biri seyrü sü!Gk erkan ve şartlarını soran bir alime cevap olarak yazılmıştır. Necmeddln-i Kübra'nın. müridi Seyfeddin ei-Baharzl'ye seyrü sülükü esnasında yapması gerekenleri mektupla bildirdiği, yaşadığı halleri ve gördüğü rüyaları yine bu yolla tabir ettiği (bk. Meier. s. 325). Mecdüddln-i Bağdadi'nin Şerefeddin ei-Belhl'ye (mektuplar için bk. a.g.e., s. 353-366). Mehmed NasGhl'nin İbrahim b. Osman'a (Süleymaniye Ktp., Tahir Ağa, nr. 41 O). son dönem sufilerinden Mehmet Nusret Tura'nın (ö. 1979) gemi kaptanı olan müridi Sabri Nebioğlu'na yazdığı mektupları (Mektuplar, is tanbul ı 995) bu türdendir. Bu sonuncusunda mektup yazmanın ve okumanın usulüne de ilk mektupta işaret edilerek manevi tesirin gerçekleşmesi için bunun sabahın erken saatinde aç karnma okunmasının uygun olacağı belirtilmiştir. Yine NGreddin Abdurrahman ei-İsferaylnl'nin. müridi Alaüddevle-i Simnanl'ye sü!Gkü esnasında yapması gerekenleri ilk zamanlar mektupla bildirdiği (bk. Meier, s. 325-326; Correspondence spirituelle echangee en tre Nuroddin Esfarayeni et son disciple Alaoddawleh Semnani jnşr. H. Landoldt]. Tahran- Paris 1972). Abdüllatif el-Kudsi'nin Cam şehrinde girdiği erbaln sırasında yaşadığı halleri Herat'ta bulunan şeyhi Zeynüddin ei-Hafi'ye düzenli olarak yazdığı mektuplarla aktardığı ve sonunda Şeyh Hafi'nin kendisine icazet yazıp gönderdiği (Lamii, s. 551-552; Taşköprizade, s. 66-67), Kastamonulu Şa'ban-ı Veli'nin vefatma yakın Gelibolu'daki müridi Muhyiddin Mehmed Daği'ye yazdığı mektupla bir üst zikre geçmesi için izin verdiği (All Mustafa . vr. 3•-6•) belirtilmektedir, Son dönem Nakş1 şeyhlerinden Muhammet İhsan Oğuz ise şeyhi Seyyid Ahmed Çapakçurl'yi görmeden kendisine manevi yolla intisap etmiş, şeyhten gelen mektuplarla sütükünü tamamlayıp icazet almıştır (Muhammet İhsan Oğuz, Mektuplar, ı, istanbul 1994, eserin başında yer alan müellifle ilgili biyografi). Bunun kadın sGfilerden iki örneği XVII. yüzyıl dervişlerinden Üsküplü Asiye Hatun ile Hindistanlı Cihanara Begüm'dür. Asiye Hatun, bir halifesi vasıtasıyla kendisini görmeden intisap ettiği Muslihuddin Efendi'ye yaşadığı halleri ve gördüğü rüyaları düzenli olarakyazmış ve şeyhinden aldığı yazılı talimattarla süluküne devam etmiştir (RüyaMektupları jnşr. Cemal Kafadar].
istanbul ı 994) Babürlü Hükümdarı Şah Cihan'ın kızı Cihanara Begüm ise erkek kardeşinden dinleyerek etkilendiği Molla Şah Bedahşi'ye yazdığı mektuplar yoluyla yine görmeden mürid olmuştur (Smith, S . 154-155) .
İmam-ı Rabbani'nin yöneticilerle alimlere ve müridierine yazdığı, tasawuf meseleleri ve kelam terminolojisi ağırlıklı mektuplarından sonra (bk MEKTÜBAT)
Nakşibendl- Müceddidl tarikatında mektup geleneğinin daha da yaygınlaştığı anlaşılmaktadır. İmam-ı Rabbani'den sonra geleneği oğlu Muhammed Ma'süm (Mekto.bat, istanbul 1277). Muhammed Murad Buhar! (iü Ktp ., FY, nr. 327, vr. 52 ' -87b).
Beyzade Mustafa Ah ıskavi (Süleymaniye Ktp., Darülmesnevl, nr. I 35, vr. 40' -42 ',
84' ·b, 86b, 9 I b-92b). Köstendilli Süleyman Şeyh! gibi şeyhler devam ettirmiş. bu gelenek Halid el-Bağdadl (Bugyetü'l -vacid
fi mektabati'l-Mevlana ljalid, Şam ı 334)
ve takipçileri Abdurrahman et-Tağl (Şeyh Abdurrahman Taği'nin Mektupları [tre. Ahmed Ytldırım- Enbiya Ytldırım[, istanbul 1995), Muhammed Sami (Ünal Tuygun, Muhammed Sami-i Erzincani [Pir-i Sami Hazretleri] Hayat1 ve Sohbet/eri, istanbul 1997, s. 93-129), Şeyh Fethullah (a.g.e. , s. 107-122). Muhammed Ziyaeddin, Ahmed Haznevl(Şeyh Muhammed Ziyaeddin- Şeyh Ahmed el-Haznevl, Yeni
Mektcıbat [tre. Feyyaz Karabel [, Ankara 1982), Esad Erbm (Mektabat, istanbul ı 34 ı), Osman Hu!Qsi Ateş (Mektabat-L H ulUsi-i Darendevi [ nşr. Mehmed Akku ş 1, Ankara 1996) ve Muhammet İhsan Oğuz (Mektuplar, 1-11, istanbul I 994) vasıtasıyla
günümüze kadar gelmiştir.
Hindistan'da da özellikle Çiştiyye tarikatında mektup yazma yoluyla irşad geleneği oldukça yaygındır ve belli başlı örnekleri şunlardır: Şa]J.ô.'itü's-süWk (Ahmed Fakir'in mektupları , Cihaccar, ts .): Ba]J.rü'l-me'ô.ni(Seyyid Ca'fer Mekkl'nin mektupları, Muradabad 1889). MektU.bô.t-ı Kelimi (Şah Kellmullah-ı Cihanabadl'ye ait mektuplar, Del hi 130 ı), MekW.bô.t-ı Mô.neri (Şerefüddin Maneri'nin mektupları, Del hi 1987): MekW.bô.t-ı Eş
refi(Seyyid Eşref Cihangir-i Simnanl'nin mektupları) : MekW.bô.t (Seyyid N Or Kutb-i Alem'in mektupları) : MekW.bô.t-ı K,uddusi(Şeyh AbdülkuddOs GengOhl'nin mektupları; bk. DiA, Vlll, 344-345) .
Mektuplar çoğunlukla düz yazı şeklinde kaleme alınmış olmakla birlikte içlerinde manzum ya da manzum- mensur karışık olarak yazılanlar da vardır. Abd ur-
rahman-ı Cami bazı mektuplarını manzum (Münşe'at, Kalküta 1811: Leknev 1264/1847: KanpOr 1873), ll. Bayezid'e yazdığı iki mektuöu ise manzum-mensur karışık olarak kaleme almıştır (Tercüme
[mektup özel sayısı[, sy. 77-80 [ 1964[, s. 78-80) Tahir Olgun'un çile çıkardığı1896-1 899 yılları arasında Ahmet Remzi Akyürek'e gönderdiği mektuplarla ( Çilehane
Mektupları 1 Tahirül-Meulevi'nin Meuleui
Çilesi, Hat1rat ve Tahassüsat1n1 H avi Olarak Ahmed Remzi Dede 'ye Mektuplar [nşr. Cemal Kurnaz- Gülgün Erişen[, Ankara 1995) Osman HulOsi Ateş'in mektupları da (Mektabat-l HulCısi-i Darendeui)
manzum- mensur karışıktır.
BİBLİYOGRAFYA :
Serrac, el-Lüma', s. 305-317; Mevlana. Mektuplar {tre. ve nşr. Abdülbaki Gölpı n a ri ı). istanbul ı963; Sadreddin Konevl, Sadreddin Kon eui ue Nasireddin TCısi Arasında Yazışmalar: elMüraselat {t re. Ekrem Dem irli ), istanbul 2002; Aşıkpaşazade, Tarih, s. 265-266; Ali şır Nevaı. Nesayimü'l-mahabbe min şemayimi 'l-fütüuue
{ha z. Kemal Eraslan). istanbul ı979, s. 396-397; Reşehat Tercümesi, s . ı50-ı5ı; Lamii, Nefehat Tercümesi, s. 551-552; Taşköprizade. eşŞe15:a'ii5:, s. 66-67, 362; Aıı Mustafa, Risale-i Menakıb-ı Meulana Şeyh Mehmed eş-şehir bi'dDaği, lndia Office Library and Records, Or. , nr. ı2795 , vr. 3' -6', ı2'-ı3 ' ; Ataı. Zeyl-i Şekaik, s. ı49; Derkavl, Bir Mürşidin Mektupları (tre. ihra him Kalın), istanbul ı995 , Martin Lings ' in önsözü, s . ı O; M. Smith, Rabi'a The Mystic Her Fellow-Saints in Islam, Cambridge ı928, s. ı54-155; Abdülbaki [Gölpınarlı], Melamilik ue Melamiler, istanbul ı93ı, s. 67 , 71, 78 , ı59-ı60, 204; Ahmed Zeki Safvet, Cemheretü resa'ili '1-'Ara b fi 'uşCıri'l-'Arabiyyeti'z-zahire ,
Beyrut, ts. {el-Mektebetü'l-ilmiyye), ll, 233-234 , 324-334; Süleyman Ateş, Cüneyd-i Bağdadi: Hayatı, Eserleri ue Mektupları, istanbul ı970, s. ı 07 -ı62; M. Taki Dan iş Pejüh , ljır~5:a-i Hezarm11Ji {MecmCı'a-i Süi)enranfha ue Makaleha der Bare-i Felsefe u e 'İrfan-ı İslami içinde. nşr. Mehdi Mu hakkık- H. Landolt). Tahran ı349/ ı97ı, s. ı60-162 , ı65-174 ; F. Meier. "Ein briefwechsel zwischen Saraf ud-din-i Balb1 und Mağd ud-din-i Bagdadi" , Melanges offerts a Henry Corbin (ed. Seyyed Hossein Nasr), Tehran ı977 , s. 321-366 {Şerefeddin Bel hi ile Mecdüddin Bağdildi'nin m ektuplarının metni); Ali Yılmaz. Köstendilli Süleyman Şey hi, Ankara ı989, s . 2ı5-226; Dilaver Gürer. Abdülkadir Geylani: Hayatı, Eserleri, Görüşleri, istanbul ı999, s. ıı5-ı16, 373; Cengiz Gündoğdu. Bir Türk Mutasauuıfı Abdülmecid Siuasi: Hayatı Eserleri ue Tasauuufi Görüşleri, Ankara 2000, s. 23ı-233; Ali Namlı, İsmail Hakkı Burseui: Hayatı , Eserleri, Tarikat Anlayış ı, istanbul 2001 , s. 176; Necdet Tosun. Bahaeddin Nakşi
bend: Hayatı, Görüşleri, Tarikatı, istanbul 2002, s. 118, 166-ı67 , 203; Ramazan Muslu. Osmanlı Toplumunda Tasauuuf (18. Yüzyıl), istanbul 2003, s. 117, 212-2ı3; Hür MahmutYücer. Osmanlı Toplumunda Tasauuuf (19. Yüzyıl), istanbul 2003, s. 360; Tercüme, XVI/77-80 , Ankara 1964, s. 78-ı06 {mektup özel sayı s ı ; Gazza ll. ibnü ' l-Arabl, Mevlana ve Molla Cami'nin
MELAKA
mektuplarından örnekler) ; Reşat Öngören, "Osmanlılar'da Devlet Ricali-Meşayih Münasebetlerinin Boyutlarını Gösteren Yeni Bir Kaynak: Ali'nin Şeyh Mehmed-i Dağ1 ile Alakalı Menakıbı", İslam Araştırmalan Dergisi, 1, istanbul ı997, s. ıo9, ıı2 ; a.mlf., "İbrahim b. Edhem", DİA , XXI, 294; a.mlf .. "Konuk, Ahmet Av ni", a.e., XXVI, ı81; Sara Sviri. "ilk Dönem Tasavvuf Kültüründe Melametiyye Hareketi ve Hakim Tirmizi" {tre. Salih Çift). Tasavuuf, Xl , Ankara 2003, s. 465; P. Lory, "al-Shadhili" , EF {ing). IX, 171; Mustafa Tahralı . "Ahmed er-Rifal ", DİA, ll, 128; M. Nazif Şahinoğlu, "Alaüddevle-i Simnanl", a.e., ll, 345; Hasan Kamil Yılmaz. "Aziz Mahmud Hüdayi", a.e., IV, 339-340; a.mlf .. "Esad Erbill", a.e., Xl, 348; Sakıb Yıldız, "Atpazarl Osman Fazlı", a.e., IV, 85; Mustafa Kara. "Bali Efendi , Sofyalı", a.e. , V, 2ı; a.mlf., "İbn Ab bad er-Rundi", a.e., XIX, 267; Ömer Okumuş. "Cami, Abdurrahman", a.e., Vll, 94-95 , 98; K. A. Nizami, "Çiştiyye", a .e., Vlll, 344-345; Tahsin Yazıcı. "Ebil Said-i Ebü'l-Hayr" , a.e. , X, 22ı ; Nihat Azam at, "Evhadüddin-i Kirman[", a.e., Xl, 5ı9 ; Hamid Algar. "Halid elBağdadi", a.e., XV, 285; a.mlf . . "İmam-ı Rabbani", a.e., XXll, ı98-ı99; M. Erol Kılıç . "İbnü ' l
Arabi, Muhy iddin", a.e., XX, 494-495 , 498; Mustafa Çağrı cı. " İbrahim Hakkı Erzurum!", a.e., XXI, 3ıl. Iii REŞAT ÖNGÖREN
ı MELA.'
ı
(>').Wl)
Halanın karşıtı olarak kullanılan felsefe terimi
(bk. HALA). L _j
ı MELAHI
ı
(bk. OYUN). L _j
ı MELAHİDE
ı
(bk. İLHAD). L _j
ı MELAHİM
ı
(bk. FİTEN ve MELAHiM). L _j
ı MELAİKE
ı
(bk. MELEK). L _j
ı MELAİKE SÜRESİ
ı
(bk. FA TIR SÜRESİ). L _j
ı ı MELAKA
(bk. MALAKA). L _j
23