37
1 MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perde KİŞİLER : _________________________________ HULÛSİ SELİMER : Yüksek Memur. LEMAN SELİMER : Eşi - Ev kadını. Üniversite bitirmiş. OYA SELİMER ..... : KIZI - Ekonomist GÜLİZ SELİMER : KIZI - Ev Ekonomisi Uzmanı ATEŞ ................... : Genç Diplomat Oyun, Yirminci Yüzyılın son çeyreği başlarında Türkiye’nin bir büyük kentinde geçer.

MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

1

MÜZEYYEN ENGİN ERİM

HULÛSİ BEY’İN KIZLARI

Oyun : 3 Perde

KİŞİLER :_________________________________

HULÛSİ SELİMER : Yüksek Memur.

LEMAN SELİMER : Eşi - Ev kadını. Üniversite bitirmiş.

OYA SELİMER ..... : KIZI - Ekonomist

GÜLİZ SELİMER : KIZI - Ev Ekonomisi Uzmanı

ATEŞ ................... : Genç Diplomat

Oyun, Yirminci Yüzyılın son çeyreği başlarında Türkiye’nin bir büyük kentindegeçer.

Page 2: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

2

HULÛSİ BEY’İN KIZLARI

BİRİNCİ PERDE

(Hulûsi Bey’in bahçeli evinin oturma ve yemek odası. Seyirciye göre sağ yandaönde, girişe açılan kapı. Gerisinde boydan boya, balkona açılan çift kanatlı kapılar.Sol yandaki kapı mutfağa, karşıdaki yatak odaları koridoruna açılır. Döşeme olarakyirmi yıl önce edinilmiş, iyi korunmuş eşya. Özenle yerleştirilmiş bitki bolluğu...Ön sol sahnedeki yuvarlak masada sofra kuruludur. Yaşamlarında açlık, yoksulluk,savaş bilmemiş aile, Hulûsi Bey, karısı ve iki genç kızı birazdan akşam yemeğineoturacaklar. Güliz, kardeşlerin yalnızca bir yaş küçüğüdür. Ablasının gizemligörünümünün aksine evin neşesi, kelebeğidir. Mutfaktan gelir, sofrayı gözden geçirir,balkondan seslenir.)

GÜLİZ. Baba!... Yemek hazır!ANNE. (Mutfaktan girer.) Baban nerede?GÜLİZ. Hâlâ bahçede çiçeklerle uğraşıyor.ANNE. Ablan gelmedi mi?... Baban gene onu bekleyecek... Yazık, çorba soğuyacak!

Kaynar suya oturtayım bari. (Sofraya göz gezdirir.) Beşinci tabak nerede?GÜLİZ. Koymadım anne.ANNE. Neden?GÜLİZ. Anne! Ali yokken tabağının sofrada durmasına ne gerek var?ANNE. Sana gelmeyeceğini söyledi mi?GÜLİZ. Hayır. Ama biliyorum.ANNE. Öyleyse geleceğini biliyorsun. Akşam yemeklerini bizimle yiyor. Çıkıp

geldiğinde sofradaki yeri hazırsa beklendiğini bilir, değil mi? Nişanlının yerinihazırla... (Mutfağa giderken durur.) İlerde de öyle yap. Kocanın gelmesini sofrayıkurarak bekle. Beklendiğini daha iyi anlar.

GÜLİZ. (Güler.) Peki, anne! (Güliz masaya bir takım daha koyarken baba girer.)BABA. Yemek hazır mı Güliz?GÜLİZ. Hazır, baba.BABA. Hele şu ellerimi yıkayayım. (Koridor kapısından çıkar.)GÜLİZ. (Mutfak kapısından görünen anneye) Ablam gelmiş olmalı.OYA. (Girer.) Merhaba! (Elindeki dağılmış kitap paketini en yakın koltuğa bırakır.)GÜLİZ. Hoş geldin!ANNE. Nerede kaldın?

Page 3: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

3

OYA. Yürüyerek döndüm, anne. Yemeğe gecikmekten korktum ama, şanslıyım, dahaoturmamışsınız. Babam nerede?

GÜLİZ. Elini yıkıyor.OYA. Ben de yıkayayım. (çıkar.)GÜLİZ. Şu ablam, ömür vallahi! O gelmeden sofraya oturmadığımızı daha bilmiyor.

Çorbayı getireyim mi?ANNE. Hele sofraya oturulsun.GÜLİZ. Çok acıktım. (Sofradaki yerine oturur.)ANNE. Hemen ekmeğe uzanma. Beş dakika daha bekleyebilirsin.

(Baba girer. Oya’nın getirdiği kitapları görür. Elden geçirmeye başlar. Oya girer.Omuz başından babayı izler. Anne, Güliz’e çaresizlik jesti yapar. Gider koltuğunaoturur.)

BABA. Paranı gene kitaplara yatırmışsın.OYA. Kitapçıya girince insan kendini tutamıyor.ANNE. Herhalde yol paranı bile onlara yatırdın.OYA. Yürüyerek döndüm diye mi? Yoo, param vardı. Yürümek istedim.BABA. Eve karanlık basmadan dönmeni senden rica etmiştim.OYA. (Kendini zorlayarak konuşur.) Özür dilerim, baba, kitaplara dalmışım.BABA. Bir daha, ne olursa olsun gecikecek olursan eve telefon et. Neredeysen, gelir seni

alırım. (Sofraya yürür.)OYA. Bize hâlâ çocukmuşuz gibi davranıyorsun. Kızlarının ikisi de fakülte bitirdi. Ben iki

aydır çalışıyorum. Büyük kentte yaşıyoruz. Bırak kendi sorumluluğumuzutaşıyabilelim. Burada taşrada olduğu gibi herkesin gözü üzerimizde değil. YalnızcaHulûsi Bey’in kızları, değiliz artık.

GÜLİZ. Sen öyle san. Gene ayni. Mahallenin dedikodu bülteninde, “Hulûsi Bey’inkızlarını duydun mu? Küçüğü, sonunda evleniyormuş!” diyorlar.

OYA. “Büyüğü de gece vakti sokaklarda geziyor!” desinler. Ne çıkar?BABA. Herkes bir an önce kendini evine atmaya bakıyor. Senin de karanlık basmadan sağ

salim eve döndüğünü görmek istiyorum. Sokaklarda tehlike aramanı değil!OYA. Günler kısalıyor, baba. İşten karanlıkta çıkmaya başlayınca ne olacak? Her akşam

beni eve sen mi getireceksin?BABA. O kolay. Onu hallederiz. On beş dakika geç çıkarsın, ben seni büfede bekler,

alırım.ANNE. Hem kışın eziyetini çekmemiş olursun.OYA. Öğrenciyken üzerime bu kadar düşmemiştiniz.BABA. Zaman kötü, kızım. Bu evi yaptırırken, bu sokaktan silâh sesleri duyacağımız akla

gelir miydi?OYA. Ama, baba! Bu zamanda doğdum diye yaşamaktan tümden vaz mı geçeyim?...

Kentin geceye girişini görmeyi seviyorum ben. Alacakaranlıkta sokakta olmayıseviyorum. Gökyüzü hâlâ aydınlıkken, bir bakıyorsun, bütün lambalar yanmış. Bütünpencereler ışıklı. Yapılar gökyüzüne karşı karton evler gibi çizilmiş. Her yer, her şeyenerji dolu! Ben bile yere daha güçlü basıyorum. Oysa tüy gibi hafifim. Öyle güzelbir his ki... (Kendine gelir, savunmaya geçer.) Gün biterken dışarıda olmayıseviyorum. Bunda ne kötülük var?

BABA. Ben zaman kötü, sokaklarda güvenlik kalmadı, diyorum. O, yaptıklarımda nekötülük var, diyor.

ANNE. (Ayağa kalkar.) İnsan bir yuvaya bağlıysa, davranışlarıyla ötekileri üzmemesigerekir. Bir arada yaşayanların kuralları olur.

Page 4: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

4

OYA. Anne! Hiç birinizi üzmemek için elimden geleni yapıyorum, yemin ederim. Amabeni kıskıvrak bağlıyorsunuz. Keşke tek başıma yalnız yaşıyor olsaydım!(Uzun bir sessizlik olur.)

BABA. Ne acayip bir kız oldu bu!ANNE. Yalnız başına yaşamayı kolay sanıyor.OYA. Kolay sanmıyorum.GÜLİZ. Sen evde bile yalnız kalamazsın. Korkarsın.OYA. Ama... Denemek isterdim... İnsanın asıl benliğini bulması korunmasız kalmaya bağlı.

Başka çözüm yok.BABA. Bizim ülkemizde yalnız yaşayan kadına kıza rahat vermezler.OYA. O yönüyle başa çıkarım, baba! Ben özgürce benliğimi bulmaktan söz ediyorum.

Seks özgürlüğünden değil!ANNE. (Babaya) Buyur! Günümüzün genci, anne baba önünde neleri tartışabiliyor!BABA. İşin bir de ekonomik yönü var. Güya ekonomi okudun! Aldığın ücret ne ki? O

ücretle benlik menlik bulunmaz. Ancak rezillik ve sefillik yaşanır.OYA. (Annenin önüne gelir.) Kendimi yeterince güçlü bulsaydım, anne... (Babaya döner.)

Parasal yönünü çözebilseydim, baba!... Bana o izni verir miydiniz?BABA. Görüyorsun ya, hanım! Kızlarımızın ikisi de, ne olursa olsun yuvadan uçmaya

bakıyorlar.OYA. İzin verir miydiniz?ANNE. Bunları günü gelirse, konuşursunuz. Boşu boşuna yemeği geciktirmeyin. Haydi,

artık sofraya!BABA. Evet! Haydi sofraya!GÜLİZ. Buyurun! Buyurun!

(Sofraya otururlarken anne çorbayı getirir.)BABA. Ooooh! Şükürler olsun, Tanrım! (Anne çorbayı dağıtırken, Oya’ya) Bugün işte ne

yaptın?OYA. Hep ayni şey. Çeviri yapıyorum. Konulara yaklaşıyormuşum!BABA. (Çorbayı koklar.) Oooh, mis gibi! (Anne yerine oturur. Çorbaya başlarlar.) Nefis!

Zaten kokusundan belliydi. Eline sağlık, hanım!OYA. Eline sağlık anne, çok güzel! Sırf bu tatdan ayrılmamak için bu evde tutsak kalacak

kadar güzel!ANNE. (Güliz’e) Sen çorbanı içmiyorsun?GÜLİZ. (Ali’nin sofrada boş duran yerine dalmıştır.) İçmez olur muyum? (İçer.) Çok

güzel! Eline sağlık. Zaten sen yemek pişirirken, mutlaka kendinden de bir şeylerkatıyorsun içine.

BABA. Ona kuşku yok! Ağız tadımız ondan ileri geliyor işte!OYA. Bunca yıl, yedik durduk seni anne. İyice sindirdik içimize.ANNE. Bir çorba için neler de bulup söylersiniz. Afiyet olsun!GÜLİZ. Ama ben de iyi yemek pişirebiliyorum. Öyle değil mi?ANNE. Doğrusu sen beni geçtin. Fakat, bu soruyu nişanlına sormalısın.GÜLİZ. Ali’nin yediği şeyle ilgilendiğini görmedim ki. Çoğu zaman o ne yediğinin bile

farkında değil.ANNE. O çocuk, çok az yiyor... Biraz daha iştahlı olmalı. Baban işten eve dönünce ilk

sözü, “Bugün ne pişirdin?” olurdu.OYA. Şimdi de öyle ya!GÜLİZ. İş yaşamı çok gergin, baba! Politik sürtüşmeler... Çekişmeler... Çok da

sorumluluk yüklemişler. Kafasından uzaklaştıramadığı bin türlü sorunu var.

Page 5: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

5

BABA. Yoooo! İnsan ayırt edebilmeli! İşle özel yaşantısını ayırmayı bilmeli. Evde işingerginliğini hemen atmak gerek. Toprakla uğraşmak gibi... Aileyle yenen sıcak biryemek gibi. Bunlar bana her zaman yardım etti.

ANNE. Babanın hakkı var. Sen bu işi ele al. Kocan sorunlarını her yere taşıyan biriolmasın.

GÜLİZ. Ali’ye yardım etmek, beni mutlu ediyor! Benimle rahatlıyor.ANNE. Gene de dikkat et. Dertlerini sana aktaracağına, seni görünce dertlerini unutsun.

Ona daha yararlı olursun.OYA. İş yerinde politika bizde de var. Her tanıştığım kişi en önce hangi gazeteyi

okuduğumu öğrenmek istiyor. İnanır mısınız? Gazetemin başlığını gizlemek için terskatlamamı öneren çıktı.

ANA. Daha neler!BABA. Hemen başkaldırmışsındır.OYA. İnsanın onuru söz konusu!BABA. Bu gidişin sonunu iyi görmüyorum. Demokrasiyi, çoğunluğun diktatörlüğü yaptılar

çıktılar.ANNE. Evin önünden bugün, gösteriden dağılan öğrenciler geçti. İyi ki öğrencilik

günleriniz bitti.OYA. Ne fark etti ki? Neredeyse sokağa salmayacaksınız.ANNE. Sizin için endişe etmemizi baskı sanıyorsun. Er geç yaşantına kendinden önemli

kişiler karışacak. O zaman bize hak verirsin.BABA. Senin de evleneceğin günler yakındır.OYA. Evlenmek, tutsaklığın başka çeşidi! Ben evlenmeyeceğim.ANNE. Doğusu, evlenecek kardeşine iyi fikirler veriyorsun!GÜLİZ. Aldırdığım yok, anne! Onu ben anlıyorum. Aslında ablam kadın olduğuna

bozuluyor!OYA. Hiç de değil! Ben kendimi yalnızca kadın olarak görmüyorum. İnsan olduğumun

bilincindeyim! Bu dünya kendini her şeyiyle insanlara sunuyor. Bana da sunuyor.BABA. Derdin ne senin?OYA. Derdim falan yok. Evlilik kadına yeni sınırlar getiriyor. Gelişmesini engelliyor.

Evliliğin bütün yükünü kadın üstleniyor; sonra da toplumda ikinci sınıf insansayılıyor.

ANNE. İkinci sınıf insan mı? O da ne demek?OYA. Öyle değil mi yani?BABA. Geçim yükünü hesaba katmıyor! Para kazanmayı!... Erkek de ekmek parası

peşinde. Niçin? Aile geçindirmek için!OYA. Baba! İnsanlar ekmek parası peşindeyiz derken, kat, otomobil, yazlık ev, tekne, ya

da güç kazanmak peşindeyiz demek istiyorlar.ANNE. Peki bunun, insanın gelişmesiyle ilgisi ne? Daha fazla para kazanmayı öğrenmenin

erkekleri geliştirdiğini sanmıyorum.OYA. Olsun! Erkek dışarıda dünyaya açılırken kadın evin içinde köreliyor.ANNE. Benim bildiğim, insanlar taşıyabilecekleri kadar yük taşımalılar. Fazlasını değil.

Siz geçim sıkıntısı bilmediniz. Dilerim bilmeyesiniz. Fakat çocuklarını büyütürkenbir de geçim yükünü üstlenmek zorunda kalan kadını düşün... Hadi, çorbanı bitir.(Oya, çorbadan bir kaşık alır. Tabağını iter.) İçmiyor musun?

OYA. Hayır; soğumuş! Soğuk çorbadan nefret ederim.BABA. Yazık ettin çorbaya.OYA. Bağışla, anne.ANNE. (Hoşgörülü) Koca gün geçer, tek lâf etmezsin; sofrada dilin çözülür.

Page 6: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

6

OYA. Küçüklüğümüzden beri bize öyle öğrettin. Sofrada konuşulur! Aile olmanın tadıçıkarılır...

GÜLİZ. Güzel olanı sofralarda annemin de konuşmaya katılması. Canım annem! Sofradagerçekten birlikte olmanın tadını çıkarıyoruz.

ANNE. Fakat ben, pişirdiğim yemekler yensin, emeğimin karşılığını da alayım isterim.(Oya’ya) Bir daha çorbanı soğutma! (Çorba tabaklarını toplar. Mutfağa götürür.)

OYA. Bu evde artık büyüdüğümüzün tek kanıtı, yemeğimizi bitirmeye zorlanmayışımız.(Telefon çalar. Güliz’in açmasını beklerler. Anne bir yemek getirerek sofraya koyar,ayakta bekler. Hepsi birden telefona giden Güliz’e bakarlar)

GÜLİZ. (Heyecanını bastırmaya çalışır.) Alo?... Evet!... Yemekteyiz. Çorbamızıbitirdik... Ziyanı yok!... Biz de isterdik... Hayır!... Olur. Güle güle. (Telefonukapatır.) Ali!... Gelemediği için özür diledi.

BABA. Bir haftadır uğramıyor. Onu ne zaman göreceğiz?GÜLİZ. Bir şey söylemedi, baba.ANNE. Zehra’nın düğününe gidecek misiniz?GÜLİZ. Sanırım.OYA. Telefonda ona “Olur,” dedin. Neye olur dedin?GÜLİZ. Gene telefon edecek.OYA. Ali arayınca konuşmayı hep kısa kesiyorsun. Senin söyleyecek bir sözün yok mu

ona?GÜLİZ. (Bir süre sustuktan sonra) Ne olsun ki? Bilmek istediği bir şey olsa sorar.... Değil

mi, anne?ANNE. (Kızına bakarak bir süre susar.) Bunu, bana mı soruyorsun?GÜLİZ. Evet! Çünkü ben sana çekmişim. Tıpkı sana benziyorum. Benim atmakta

olduğum adımın tam yirmi yedi yıl ilerisindesin. Sana kendi geleceğim gibibakıyorum.

ANNE. Bana o yılları verdiği için Tanrıya şükrederim! Haydi, tabaklarınızı uzatın!(Baba tabağını uzatmışken Güliz birdenbire koşar, annesinin boynuna sarılır.)

GÜLİZ. Anne seni çok seviyorum!... Çok seviyorum!...ANNE. (Bir yandan yemek koymaya çalışır.) Bu kıza da neler oluyor böyle....

(Işıklar söner......)

(Işıklar yandığında yemek bitmiştir. Anne sofrayı toplamakta. Oya bir köşedeokumaya dalmış... Güliz büyükçe bir saksıyı taşıyarak girer.)

GÜLİZ. Anne, haberin olsun. Babam bütün saksıları içeri almaya kalkışıyor. Nereyekoyayım bunu? Burası oldu mu?

ANNE. İyi! Koy!GÜLİZ. Babam saksıları içeri taşısın mı?ANNE. Kendi bilir.GÜLİZ. Şimdiden yer kalmayacak evde.ANNE. Babanın gözbebeği çiçeklerine karışma.GÜLİZ. İçeriye çok erken alıyor. Geceler daha soğuk yapmaya başlamaz ki. Sana bir sürü

iş çıkacak. (Oya’nın yanına gider.) Ne okuyorsun? (Oya kitabın kapağını gösterir.)Nasıl gidiyor?

OYA. Anlamaya çalışıyorum.GÜLİZ. Sıkıcı desene.OYA. Değil! Değişik. Kavraması güç ama anladıkça çok etkileyici.GÜLİZ. Neden sofrayı toplamaya yardım etmiyorsun?OYA. (Şaşırmış) Yardım istiyor musunuz, gerçekten?

Page 7: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

7

ANNE. Ablanı rahat bırak.GÜLİZ. Ama anne, kafasını kitaptan kaldırmıyor. Evle de ilgilensin.ANNE. Rahat bırak okusun. (Topladıklarıyla mutfağa geçer.)GÜLİZ. Okusun ama benimle de ilgilensin. Bunlar hep birlikte geçireceğimiz son günler.

Değer vermiyor musun?OYA. Peki! Dinliyorum. Anlat.GÜLİZ. Bu evi özleyecek misin?OYA. (Önce düşünür.) Bilmiyorum.GÜLİZ. Ben özleyeceğimi biliyorum! Kedi gibi her köşesinde dolanıyorum. Fino gibi her

birinizin peşinden gidiyorum. İlgi bekliyorum. Beni ne kadar çok özleyeceğiniziduymak istiyorum.

OYA. Güliz’ciğim! Sen iki sokak öteye, bunun gibi bir başka yuva kurmaya gidiyorsun.GÜLİZ. Bunun gibi olamaz ki.... Bu evden başka her yerde ben yabancı olurum. Yalnız

kalırım.OYA. Bu düşüncelerin gerçek olamaz.GÜLİZ. Ama gerçek!.... (Anne girer.)ANNE. Niçin ablanı rahat bırakmıyorsun?GÜLİZ. Bıraktım... (Anneye yardıma gider. Birlikte masanın örtüsünü örterler. Baba

girer.)BABA. Masa boşaldı mı?GÜLİZ. Saksıları taşımaktan vaz mı geçtin?BABA. Vazgeçtim. Sen kazandın... Oya kitabını açmış bile. Komşular televizyonlarının

başındalar. Haberlerde ne var acaba? Bugün radyoyu da dinleyemedim. Gazetelerimnerede? Hah!... Gözlüğüm?...

ANNE. Cebindedir.BABA. (Koltuğuna yerleşir.) Bugün çiçekler tüm vaktimi aldı... Biliyor musun?

Çiçekçiliği meslek edinmek de varmış!ANNE. (Güliz’e) Babanın kahvesini pişir.

(Güliz mutfağa gider.)BABA. Ha, Leman? İyi olmaz mıydı? Çiçekçiliğe başlasaydık... Hem bu işi birlikte

yapardık. Bir kez ekmeye başlasaydık, bizi kim durdururdu? Uçsuz bucaksız biryeryüzü parçasını çiçeklemiş olurduk. Düşün! O hızla başlasaydık... Senle ben!...Neden bunu bana ilham edemedin?(Anne tatlı bir şaka dinler gibiyken duraklamış, şaşırmış, son sözcüklere kırılmıştır.Baba farkındadır. Gülmeye başlar.)

BABA. (Kahkahayla güler.) Canım, şakaydı.GÜLİZ. (Koşup gelmiştir.) Neye gülüyorsunuz?OYA. Yalnız babam gülüyor canım.ANNE. Bu kadar saçmalık yeter. Ben mutfakta işimi göreyim. (Mutfağa yürür.)GÜLİZ. Kahve taşacak! (Koşarak anneden önce çıkar. Sesi gelir.) Hiiii!BABA. (Bir süre sonra) Kadın, benim saçmalamama alışık değil!OYA. Keşke saçmalasaydın, baba! (Bir süre birbirlerine bakarlar.) Bağışla!BABA. Peki sen niye hiçbir şeyi bağışlamıyorsun?...(Baba kalkar. Balkon kapısına gider. Oya da kalkar. Babanın yanına gelir, ona sokulur.)OYA. Ay, çıkmış olmalı. Yıldızları soldurmuş... Gökyüzünde milyonlarca yıldız, deriz.

Oysa gözle iki bin kadarı görülebilirmiş...BABA. (Değişmiş bir sesle konuşur. İçini dinlemekte olan biri gibidir.) Akşam üzeri

bahçede garip bir şey oldu... Toprağı kabartıyordum... Bir an, küreğe dayanmış,kulak kesilmiş dinlediğimi fark ettim. Hiç ses yoktu! Herkes bahçesinde, balkonunda,kapısının önündeydi. Fakat tek ses yoktu.... İşte o an orada, sanki içimden bir soluk

Page 8: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

8

geçti. Sanki içimden geçen bir soluk, beni havaya salıverdi. Öylesine genişledim...Genişledim... Bir an, var olan her şeye değdiğimi sandım. Her şeye... Mucizegibiydi. Bir an sürdü. Çocuklar bağırıştılar! Ben işime döndüm. Küreği topraktançektim. İşte o zaman da solucanı gördüm. Kürekle ikiye biçmişim... Topraktakıvranıp duruyordu. Altüst oldum! Sanki bir solucanmışım da ayni çaresizliklekıvranıyormuşum gibi... Bir an sonsuzluğu duyuyorsun! Tanrısal bir an!... Sonrakendini bir solucan sanıyorsun... İşte, insan, bu!(Güliz babanın kahvesini getirir. Arkaları dönük, dalmış gitmiş baba-kız çifte bir süregülümseyerek bakar.)

GÜLİZ. Kahven, babacığım! Yeniden pişirdim. Ondan gecikti.BABA. Sağ ol, kızım!

(Güliz kahveyi bırakır, koridor kapısından çıkar.)OYA. Anlattıklarını düşünüyorum. Sen küçücük bahçenden sonsuzluğa ulaşabiliyorsun;

ben, yaşama bile katılamıyorum. Yaşayamıyorum...BABA. Yaşayamıyor musun?OYA. Çevremde olup biten her şey, aynadaki yansımalar gibi. Kendimi bile sanki bir

aynada izliyorum.BABA. ...Kitaplara fazla sığınıyorsun da ondan... Anlam, dünyaya deneyimlerinden yayılır.

Kitaplar yetmez.OYA. Yetmiyor, baba. Peki biz, evimiz, çiçeklerin, annem, bütün bunlar... Bunların senin

için anlamı ne?BABA. Kızlarım... Karım... Bu ev... Bitkilerim... En değerli varlıklarım!OYA. Bunlar sana yetti mi, baba? Yetiyor mu?BABA. Unutuyorsun. Benim bir de işim var.OYA. Elbette! Ama işini önemsemiyorsun ki!BABA. Önemsemez olur muyum? Şimdiki yerime varmak için otuz yılımı verdim.OYA. Kafan kızınca da emekliliğini isteyeceksin!BABA. Yerimden alırlarsa, isteyeceğim. Yapılması gerekenin kavgasını veren adamı, ne

yazık ki o yerde fazla tutmuyorlar.OYA. Anlatsana, baba; eskiden anlatırdın.BABA. Eskiden, birilerine bilimin yolunu gösterdiğinde, o yoldan gideceklerine de

inanırdım. Artık evde işi unutmak istiyorum! (Koltuğuna yerleşir.)OYA. Ben bu evden çıkmalıyım. Oluşması gereken bir şeylerin peşinden koşmalıyım.

Neyin peşinden? Onu bilmiyorum... Neden dünyaya karışamıyorum? Neden hepkıyıda kalıyorum? Bana öyle geliyor ki, insanlığın yaşamı büyük bir ırmak gibi akıpgidiyor. Ben bu akan ırmağın içinde olduğumu duymalıyım! Kenara takılıpkalamam... Baba! Ne annemin, ne senin, yerinizde olmak istemem. Sizinyetindiklerinizle yetinmek istemiyorum. Yeryüzünün olanakları bu denli sınırlıolamaz! (Babasına dikkatle bakar.) Sana şok mu geçirtiyorum?

BABA. Evet! Yetinmemek, insanı saptırır, kızım. Kızımın, uluorta, “Yetinmeyeceğim!”diyebilmesi, beni nasıl ürkütmez? Ben eski adamım. Her zaman şuna inandım: İyiinsan olmaya, değer!

OYA. (Babanın dizine oturur. Ona sarılır.) Babam benim! Hiç korkma! Ben seninkızınım!

BABA. Bizim... Annenle benim... Kendimiz için çok boyutlu sayılabilir bir yaşamıdoldurduğumuzu kavrayamıyorsun. Herhalde her çocuk böyledir. Bir yerde haklısın.Bizden artık geçti. Yaşam sizin önünüzde!(Güliz girer. Hemen babanın öteki dizine yerleşir.)

GÜLİZ. Ben de geldim! Eski günlerdeki gibi... Babamızın dizlerinde! Ne oyunlaroynardık. Ne masallar uydururduk.

Page 9: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

9

BABA. (Kollarıyla kızlarını sarar.) Üçümüz... Ne dünyalar yaratırdık!GÜLİZ. Ne güzeldi. Annem de bize katılırdı.OYA. O dikişini dikerdi. Bize katılmazdıGÜLİZ. Bizi dinlerdi. Bizimle gülerdi.OYA. Hiç konuşmazdı.GÜLİZ. Gülerdi ya! Ben bize katıldığını bilirdim.BABA. Lojmandayken, hani ovadaki tek ağaca yıldırım düşmüştü. Hani ben tam, “Cadı

kapıyı çaldı!” demiştim; ardından yıldırım düşmüştü. (Güliz’e) Sen, çığlık çığlığakoltuğu devirmiştin!

GÜLİZ. Korkudan aklım çıkmıştı.BABA. (Oya’ya) Sen donmuş kalmıştın.OYA. Yıldırım düştüğü geceyi çok iyi anımsıyorum.GÜLİZ. Annem beni kucağına alıp ağlamaya başlamıştı.OYA. O zamanlar böyle değildim. Sanki gerçekten yaşıyordum.GÜLİZ. (Seslenir.) Anne, gelsene! Gel bak, neredeyiz! Babamın dizlerindeyiz.ANNE. (Dışarıdan) Geliyorum!BABA. Bana kök söktürürdünüz. Hiç durmadan sorular sorardınız. Fakat, çocuğun insana

bir yararı da bu. Size anlatabilmek için bütün değerlerimi yeniden gözden geçirdim.(Anne girer. Hemen içilmemiş kahveyi görür.)

ANNE. Niçin içmedin? Kahveni soğutmuşsun!BABA. Tüh! Kahveyi unutmuşuz!ANNE. Soğuyunca içmezsin. Bir daha yapayım bari...BABA. Ziyanı yok. Gel, otur. Gel otur koltuğuna!ANNE. Kahveni yapayım da iş bitsin.BABA. Ziyanı yok. Otur hele!

(Anne mutfağın yolunu tutmuştur bile. Güliz atılır. Fincanı annenin elinden alır.)GÜLİZ. Sen otur, anneciğim. Ben bir daha pişiririm. Bir daha taşırmam. Söz!

(Güliz mutfağa gider. Anne koltuğuna oturur. Oya babanın dizinden kalkar.)ANNE. Ayaklarım ağrıdı...OYA. Babam kahve içmeyiverse ne olurdu?ANNE. Baban her yemekten sonra kahvesini içer.OYA. Yıldırımdan korktuğumuz geceyi konuşuyorduk. Anımsıyor musun?ANNE. Evet, anımsıyorum. Kahve, anılar konuşulurken de içilir.OYA. Bir kez de canı istememiş olamaz mı?ANNE. İstememiş mi? (İnanılmaz bir şeymiş gibi babaya bakar.)BABA. Canım, içerim elbette!ANNE. İçer, elbette! Git de dolabını düzelt. Bugün düzeltirim demiştin. Bugün de geçti.OYA. Peki! Peki! Peki!... Tamam!... Teslim! (Koridor kapısından çıkar.)

(Baba ceplerini yoklar. Gözlüğünü bulur. Gazetesini açar, okur. Anne dikişini alır,diker... Güliz mutfak kapısında görünüp seslenir.)

GÜLİZ. Abla!ANNE. Odasında. Kahveyi taşırma.GÜLİZ. (Başını mutfağa döndürerek) Bakıyorum! (İçeriye ocağa koşarak) Eyvah!

(İçeriden) Oooo!....BABA. Gene mi? Hanım sen bu gece bana kahve içirtmekten vazgeç.ANNE. O nasıl söz? Gidip kendim pişireceğim.

(Anne mutfağa gider. Güliz mutfaktan çıkar. Oya girer.)OYA. Ne var, Güliz?GÜLİZ. Gene taşırdım!BABA. Kıyamet kopsa, bilin ki ben bir yandan kahvemi içebilirim.

Page 10: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

10

GÜLİZ. Baba! Şu ünlü yemek üzeri kahveni bugüne kadar kıyamet kopsa pişirtipiçmişsindir. Herkes senin için çırpınırken, şimdi bunu nasıl söylersin?

BABA. Hoppala!OYA. Babamla böyle konuşma.BABA. Bırak da söylesin bakalım.GÜLİZ. Bırak da söylesin.... Ben senin söylemeni istiyorum.BABA. Neyi?GÜLİZ. ...Neden annemi seçtiğini! (Bu soru Baba’yı şaşırtmıştır.) Bilmek istiyorum. Bir

erkek eşini neye göre seçer?BABA. (Düşünür.) Fakülte kitaplığında ders çalışırken, annen kitabından başını kaldırınca,

bir gözü kayardı. Sanırım onun için annenize tutuldum.OYA. Babaaaa!BABA. Gerçeği söylüyorum. Gözünün kaydığını görmek için çevresinde dolanır oldum.

(Güliz masaya oturur.) Seçmek falan, boş lâf. Kısmet çöpçatanlığını yapar. Ne kadarevlilik varsa, o kadar ayrıntı vardır. Sonuçta, ‘Evet!’ mi? ‘Hayır!’ mı? Tavrını ortayakoydun mu; iki evet varsa, tamam, oldu bu iş!... Başından geçti, kızım! Biliyorsunsen de işte!(Güliz masaya kapanır. Anne kahveyle gelir.)

ANNE. Ne oluyor buna?BABA. Ne bileyim!ANNE. Kahveni iç. Yine soğutma.

(Anne dikişine oturur. Baba kahvesini içer. Oya Güliz’in yanına gidip başını okşar.)GÜLİZ. (Başını kaldırır.) İki ‘Evet!’le tamam! Oldu bu iş!... Filimlerdeki mutlu son! Peki,

neyin başlangıcı?... (Oya’ya) Sen Ali’yi tanıdın. O seninle saatlerce konuşabiliyor.Ben yanınızda üçüncü kişi gibiyim. Sırf onu dinlemek için, seve seve razı geliyorum.

OYA. ....Ali, iyi bir çocuk!GÜLİZ. İyi biri olduğunu biliyorum. Ama benimle yalnızken, öylesine suskun ki...

Yaşamım boyunca bana anlatan, beni dinleyen birinin özlemini çekeceğim. Bunu dabiliyorum... Seçmek razı olmaksa eğer, ben de senin yolunu seçtim, anne!

ANNE. Neymiş o?GÜLİZ. Susmak...OYA. (Bir sessizlik yaşandıktan sonra konuşur.) Yapma, canım. Böyle acılaşma. Yazık!

Ben hep sana imrendim! Köklü, umutlu, iyi, güzelsin. Güçlüsün! Herkesin sanaihtiyacı var.

GÜLİZ. (Ağlar.) Benim neye ihtiyacım var? Kimse onu sormuyor...ANNE. (Düşünceli) Benim genç kızlığımda şimdi senin yaptığını yapsak, “Senin bir

kocaya ihtiyacın var!” derlerdi...(Güliz daha çok ağlar.)

OYA. Anneee!...BABA. Haydi! Haydi!.... (Oya’ya) Sustur şunu!

(Güliz koridor kapısından kaçarcasına çıkar. Oya peşinden gider. Baba okur. Annediker. Zaman...)

ANNE. (Dikişini bırakır.) Herkes boşaldı mı bari?... Bu gece öyle çok konuştunuz kibaşım döndü. Hep susan insan, seslere karşı aşırı duyarlı oluyor. Kafamın herköşesine dev gonklar konulmuş gibi. Ya hep benimle konuşsaydınız, o zaman neyapardım?... Şu kız hayırlısıyla bir evlense... Şu dikişlerden kurtulsam!... Gecelerikitap okumayı nasıl özledim. Radyoyu da açmamışsınız... Bana kitap okusana!

BABA. Ne dedin?ANNE. Bana bir kitap oku! Bir şey oku. Gazeteni yüksek sesle oku!BABA. Hoppala!.... Yoo! Zaten okunacak bir şey yok.

Page 11: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

11

ANNE. Öyleyse konuş.BABA. Ne konuşayım, hanım; durup dururken?ANNE. Durup dururken başkalarıyla konuşuyoruz ya! Bir seninle konuşmuyoruz... Yeni

evliydik. Sana hep bir şeyler anlatıp duruyordum. Bir gün karşımda durdun. “Amasen çok konuşuyorsun!” dedin. O zaman, güldük. (Güler.) Ama, eleştirilmiştim!...O günden sonra sana gereğinden fazlasını söylememeye özen gösterdim. Böylecekonuşmak yerine susmaya alıştım. Kendimden hiç söz etmesem oluyordu. Benimhakkımda hiçbir şeyi merak etmiyordun. Oysa sana anlatacak ne çok şeybuluyordum... Oysa sustum! Sakın yakınıyorum sanma. Daha en başından bunuolduğu gibi kabul ettim. Sen, işinde sıkıntı çekiyordun. Çocuklar, okulda. Evindışında hepinizin kendine göre bir kavgası vardı. Kavgayı evin içine sokmadım. Evedöndüğünüzde bir sığınağa kavuşurdunuz; öyle istedim. Doktor, “Kalbinde sorunvar!” dediği zaman da güldüm geçtim. Susuyorduk ve her şey yolundaydı... İnsançocuklarının duyarlığını hesaba katmıyor. Güliz, susmayı kabullendiğimi nasılbilebildi? Canım kızım! İsyan duyacağına, isyan edeceğine neden beni örnekalıyor?... Bir yol, insanı nereye getirir? Beni bu geceye getirdi! Yorgunum. Çokkonuştum. Yatsam daha iyi. (Birkaç şey düzeltir... Çıkar.)(Baba, sıkıntıları çoğalmış biri gibidir. Oya girer.)

OYA. Baba?... Neyin var?BABA. Hiç! Bir şeyim yok!OYA. İyice bunalttık seni bu gece.BABA. Kardeşin nasıl?OYA. Sustu. ...Baba?BABA. Ne var, kızım?OYA. Daldın gittin.BABA. Aramızdaki çeyrek yüz yılın yığıntısını fark edemedim... Annen bu gece

konuşuncaya kadar...(Güliz balkon kapısından süzülerek girer.)

GÜLİZ. Baba, annem balkonda tek başına oturuyor. Yüreğine taş basmış gibi... Ne oldu?BABA. Bilmiyorum.GÜLİZ. Yanına gitsene... Lütfen!BABA. (Kalkmaya davranır. Gene koltuğa çöker.) Siz gidin. Ablanla sen.... Bakın, nesi

var...GÜLİZ. Bizim ona bir yararımız olmaz ki. O seni ister... (Baba’nın önünde diz çöker.

Dizlerine sarılır.) Oh, baba! Yanına git, yardım et, avut onu. Bir şey olmuş! Sırf bugece yüzünden, bütün yaşamını mutsuz geçirdi mi sansın?

BABA. (Güliz’e şaşkınlıkla bakar. Başını sevgiyle okşar. Kalkar. Balkon kapısınagiderken durur. Alçak sesle) Yatak odasından geçeyim. Kendiliğimden yanınagitmişim gibi...

(Baba koridor kapısından çıkar. Güliz annenin koltuğuna oturur. Dikişlere dokunur.)GÜLİZ. Çeyizim!... Biz gittikten sonra ikisi baş başa kalacaklar. Düşünebiliyor musun?OYA. Ben de gidiyormuşum gibi konuşuyorsun.GÜLİZ. Yemekte söyledin. Ayrı eve çıkacaksın.OYA. Sen de inandın.GÜLİZ. Sen bir şeyi isteyince yaparsın.OYA. Göze alabilirsem... (Kitabını alır, kendini koltuğa atar.)GÜLİZ. Oya?OYA. Evet?GÜLİZ. Annemin mutsuz olduğuna inanabilir misin?OYA. Daha neler.

Page 12: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

12

GÜLİZ. Mutlu mu sence?OYA. Niye mutsuz olsun?GÜLİZ. Bilmiyorum. Mutsuzlukları yığılmasa ne diye öyle yüreğine taş basmış gibi

otursun?OYA. Annemi mutsuz olabilecek biri gibi görmüyorum.GÜLİZ. Niye? Yeteneği mi yok?OYA. Saçmalama! Bu gibi küçük sorunların üzerinde biri o!GÜLİZ. Mutsuzluğa küçük sorun diyen birinin Tanrı yardımcısı olsun... Ne kadar

yanılıyorsun! Bu evde annem kalp hastası diye, üzmek, üzülmek yasak.Üzüntülerimiz içimizde birikiyor; ve sonunda patlıyor. Ali’nin beni eve geç getirdiğigeceyi anımsa. Babam köpürmüştü. Ben ağlıyordum. Annem kenarda kalmayıseçmişti. Sen beni avutmaya uğraşıyordun. Gözüm hiçbir şeyi görmedi. Paltomukaptığım gibi Ali’ye koştum. O ben susuncaya kadar bekledi. Susunca, “Ne oldu?Anlat!” dedi. Anlatacak bir şey yoktu. Hepsini unutmuştum. “Hepsi geçti. Şimdimutluyum!” dedim. Zırt pırt mutluyum diyen biri değilimdir, bilirsin. İçimi iyicedinleyip söylemiştim. Oysa o düşünceliydi. “Mutlu olduğuna ne çabuk inanıyorsun.Ama belki doğrudur; belki mutluluk, insan belleğinden, hatta yaşadıklarımızdanbağımsız, anlık bir şeydir!” dedi. Üstelik gerçek bir kederle, sanki bir an bile mutluolamayacak biri gibi söyledi. Ertesi gün gelip beni istedi. Tuhaf olanı, o zaman kimsede bana dönüp bu adamı ister misin, diye sormadı.... İşte!... Ali’ye, “Mutluyum!”dediğim o anı hiç unutmuyorum. Oysa o günden sonra neyle mutlu olunur, şaşırdım.Anlıyor musun?

OYA. Anlıyorum.GÜLİZ. Her şeyi de anlayıveriyorsun.OYA. Aslında bu gece seni hiç anlamıyorum.GÜLİZ. Neyi fark ettim, biliyor musun? Mutluluk birikmiyor. Mutsuzluklar, üst üste

yığılıyor... Her mutsuzluk bir öncekine eklendikçe oluşacak dağ gibi mutsuzluğudüşün... Ne korkunç!... Böylesine mutsuzluğa izin verilmemeli.

OYA. (Güliz’in yanına gider.) Bu kargaşan, bu endişen niye?GÜLİZ. Hiç değilse o yığınların arada bir yıkandığına inansam... Küçücük bir işaret olsa...OYA. Gelecekten korkman yersiz. Sen kendin zaten mutluluğu içinde taşıyan birisin. Hep

mutlu olacaksın! İnan.GÜLİZ. (Kalkarak koridor kapısına yürür.) O sözcüğü bir daha ağzıma almayacağım...OYA. Yatıyor musun?GÜLİZ. (Kapıdan) Evet. İyi geceler!OYA. Sana da! (Yalnız kalınca kendi kendine yakınır.) Bağlarımı bir çözebilsem...

(Oya kitabını eline alır. Kendini verip okuyamaz. Kitabı elinden fırlatır. Kalkar,gezinir... Güliz, birden rüzgâr gibi geri döner. Oya’nın karşısında durur.)

OYA. Ne oldu?GÜLİZ. (Usul sesle) Şşşşşş!... Dünyanın en güzel şeyini gördüm!... Annem... Dışarıda

babamın boynuna dolanmış, ağlıyor!... (Işıkları söndürür. Tüllerden geçen ay ışığıkalır.) Gel, bak! Balkondalar! (Oyayı elinden tutarak balkon kapısına götürür.) Sende gör. Ne güzel, değil mi?...

OYA. Güzel, canım! Elbette güzel!... Bu bir işaret mi?... Mutsuzluk yıkanıp gidiyor...Artık her şeye hazır mısın? Mutluluğa ve mutsuzluğa!...(Güliz başını sallar. Hem gülmekte hem ağlamaktadır. Oya Güliz’e sarılır. Yere, ayışığının ucuna otururlar.)

OYA. Sen mutlu olacaksın...

Page 13: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

13

(Işıklar söner. PERDE.......)

İKİNCİ PERDE

(Eski apartmanlardan birinde küçük bir çatı katı dairesi. Oya’nın evi. Gece.... Karşıduvarda soldan sağa yatak odası ve giriş, öne dik gelen duvarda mutfak bölmesikapıları. Sol duvarda alçak bir çatı penceresi. Uygun yerlerde çalışma masalı birkitaplıkla hafif eşyadan oluşturulmuş bir oturma köşesi. Duvarda resimler... Bir deçiçeklik.)

OYA. (Sokaktan henüz gelmiş, bir telefon konuşmasını bitirmektedir.) Peki, hoşça kalın!Siz de kendinize iyi bakın, babacığım! (Masadan paketlerini alır. Elinde paketler,okumaya dalar. Kapı zili çalar. Gider açar.) Güliz!!!

GÜLİZ. Şu merdivenlerin yok mu, adamı öldürüyor!... Niye o kadar şaşırdın? Nöbetçieczaneye geldim. Sende biraz ısınayım. Hava çok soğuk, biliyor musun?

OYA. Biliyorum. Ben de yeni geldim. (Göstermelik övünür.) Salı – Perşembeleri de kursaldım.

GÜLİZ. Ölçüyü kaçırmadın mı?OYA. (Güler.) Eee, ne yaparsın, ekmek parası!GÜLİZ. Deli misin? Her gün iki işte çalışır oldun. Para için insan kendini böyle yıpratır

mı?OYA. Sen ev kadınısın, benden daha çok çalışıyorsun!... Yıpranmış mı görünüyorum?GÜLİZ. Hayır! Çok iyisin. Çok da güzelsin. Bu renk yaraşmış! Şu erkeklere şaşıyorum.

Seni nasıl rahat bırakıyorlar?OYA. Bütün taktikleri püskürtmekte uzmanlaştım. Bu ileri kurs. Öğrenciler çok iyi. Çok

zevkli bir ders oldu. Senin ablan, İngilizce’yi yaman öğretiyor. Kürkünü çıkarsana.Sonra dışarda üşürsün.

GÜLİZ. Gideceğim... Çocukların antibiyotikleri bitmişti.OYA. Niye Ali’yi yollamadın? O da mı hasta?GÜLİZ. Ali gecikti.OYA. Bu saate kadar çalışıyor mu?GÜLİZ. (Bir anlık donuklaşma) Hayır. Kulüptedir.OYA. Arayalım mı, seni gelip alsın. Bugün telefon takıldı.GÜLİZ. En sonunda, ha?... Gözün aydın! Hayırlı olsun!OYA. (Ahizeyi eline alır.) Numarayı biliyor musun?GÜLİZ. Hiç arama. Onu beklersem gecikirim. Ben hemen gidiyorum.OYA. Dur, babamı çevireyim de konuş.GÜLİZ. Onları bu saatte arama. Annemin telefon zilinden yüreği hopluyor. Babam nasılsa

arar. Takıldığını biliyorlar, değil mi?OYA. Az önce konuştum. Ama anıların nasıl gittiğini sormayı unuttum!GÜLİZ. O anıların yazılacağı falan yok! Bugün gene daktilosunun başında yalnızca oflayıp

pufluyordu.OYA. Emekli olalı şurada ne kadar oldu... Yavaş yavaş forma girer. Vaktim olsa, ben de

yardım ederdim.GÜLİZ. Açalyası pıtrak gibi açmış.

Page 14: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

14

OYA. Harika! Annem nasıldı?GÜLİZ. İyi, iyi! Çok iyi!OYA. Onları ancak Pazara görebilirim. En çok neye seviniyorum, biliyor musun? Artık bir

telefonla bana ulaşabilecekler. Babam, meraklandığında sokaklara dökülmeyecek.GÜLİZ. Kitapların çoğalmış... Burası ne kadar sessiz... İnsan senin evinde sessizliği

dinliyor.OYA. Ben bu sessizliği seviyorum.GÜLİZ. Ben dayanamam... Evde radyo hep açık. Ses olsun diye!OYA. Benimle yemek yer misin?GÜLİZ. Daha yemedin mi?... Ben gitmeliyim. Hadi sen işine bak!OYA. Ne olduğunu bana söylemeyecek misin?GÜLİZ. (Şaşırmış) Bir şey yok! Ne olsun? Bir şey olmadı.OYA. Yüzüğün nerede?... Elinle boyuna boş parmağınla oynuyorsun!GÜLİZ. Öyle mi? (Birden aşırı neşeyle) Ali’yle bozuştuk sandın!.... Yüzük, rehinde!

Çocuklar ay sonunda hastalandılar. Kaloriferler bozuldu; soba kurduk. Hepsi üst üstegeldi. Yüzükle hallettik.

OYA. Yüzüğe üzüldüm.GÜLİZ. Önemi yok! İnan, önemi yok. Para daha çok işe yaradı. “Para... Para... Para!...”

Bilirsin!OYA. Ali iyi ücret alıyor sanıyordum.GÜLİZ. Evet. İyi sayılıyor... Bir bakıma parasızlıkla kesin yüz yüze gelmesi iyi oldu. Evin

idaresini artık ben üstleneceğim. O hiç idareli değil.OYA. Kulüpte oyun mu oynuyor?GÜLİZ. Herhalde... Orada herkesin yaptığı bu.OYA. Bütçenizi o bozuyordur.GÜLİZ. Ali küçük oynar. Biraz oyalanmak, unutmak için.OYA. Neyi unutmak için? Sizi mi? ....Ben olsam, oynamasına engel olurdum!GÜLİZ. Gerçekten olur muydun?OYA. Kumar, kötü alışkanlıklardan sayılıyor.GÜLİZ. Ali kumarbaz değil... Aslında ona engel olma hakkım var mı? Parayı o kazanıyor.

Nasıl isterse öyle harcar.OYA. Madem ki evlendi; parayı hepiniz için kazanıyor. Ona sorumluluğunu üstlendirt.

Bunu yapmalısın.GÜLİZ. Ekonomist görüşü mü?OYA. Abla görüşü!GÜLİZ. ....Ali’ye karşı bir savaş vermem gerekir, biliyorum. Bir kişilik savaşı! Paranın

rolü yok... Ben onun kişiliğine saygı gösteriyorum. Eve dönüş saatlerini ipleçekiyorum ama her yerde çocuk çamaşırları kururken evden uzaklaşmak istemesini deanlıyorum. İstediğim yalnızca geç geleceğini önceden haber vermesi! Ama yapmıyor.Başına bir şey geldi korkusuyla beklemek yok mu?... Hâlâ kulüpte olduğuna, beni budenli hiçe sayabileceğine inanmak istemiyorum... Ama sağ salim çıkıp gelince de,sevinçten dırdırı unutuyorum. Kavga mı etmeliyim? Kendiliğinden vermediği birşeyi zorla almanın benim için değeri yok ki... Belki de yenilgiden korkuyorum...Zaten kavga etmeyi bilmiyorum. Beceremiyorum... (Oya’nın verdiği kâğıt mendilikullanır. Gözlerini burnunu siler.) Sağ ol!...

OYA. Seninle kulübe gidelim mi?GÜLİZ. Hayır! (Güler.) Yaşlı bir adam varmış. Karısı götürmeye geldiğinde, tuvalete

saklanıyormuş! Ali anlattı!OYA. ....Seninle gelmemi ister misin?

Page 15: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

15

GÜLİZ. Hayır, hayır!... Sen çalışacaksın. Evde romanım var. Kütüphaneye dadandım.Gecede bir roman bitiriyorum! Romanlarda insanların başlarına gelenleri gördükçe,insan haline şükrediyor. (Çıkarken) Ama çocukları görmeye gel. Hastayken boyattılar. Öyle şekerler ki!

OYA. Geleceğim.GÜLİZ. İyi geceler! Kendine iyi bak!OYA. (Seslenir.) Çocukları benim için öp!

(Oya kapıyı kapatır. Bir süre düşünceli durur. Sonra mutfağa geçer... ATEŞ sahneyegirer. Sahne kıyısındaki duvar telefonunu kullanarak bir numara çevirir. Oya’nıntelefonu çalar. Oya gelip açar.)

OYA. Alo?...ATEŞ. Oya?...OYA. (Sevinmiştir.) Ateş?...ATEŞ. (Mutlu) Telefonunu deniyorum. Sesim iyi geliyor mu?OYA. Evet! Çok iyi!ATEŞ. Seninki müzik gibi...OYA. Sağ ol!ATEŞ. Hayırlı uğurlu olsun! Güle güle kullan!OYA. Sana ne kadar teşekkür etsem az.ATEŞ. Bir teşekkürle savuşturamazsın.OYA. Biliyorum.ATEŞ. İki şişe biran var mı?OYA. Ne için?ATEŞ. Elbette beni ağırlamak için! Sokağındaki telefon kulübesindeyim!OYA. (Pencereden görmeye çalışarak) Geceleri konuk ağırlamam, biliyorsun.ATEŞ. Saat daha dokuz! Hem cumartesileri bu saatte az mı çayını içtik? Dahası,

kutlamasını yapmalıyız.OYA. Kutlayacak, neyimiz var?ATEŞ. Telefon! Evine takılmasını kutlamalıyız. Bunu istemek hakkım. Aracı olduğumu

unutma.OYA. Haklısın. Hâlâ sıra bekliyor olacaktım.ATEŞ. En azından bana iyi davranmalısın. Şimdi söyle. İki şişe biran var mı?OYA. Yemek yedin mi?ATEŞ. Yemediysem?OYA. Ne bulursan yersin.ATEŞ. Yaşa!OYA. Ama biram yok.ATEŞ. Tamam! Ben alıp geliyorum. (Ahizeyi asar. Sahneden çıkar.)

(Oya telefonu kapatır. Gider, pencerenin perdelerini açar. Durur. Işıkların hepsiniaçar. Mutfağa girer, çıkar. Sofra kurar. Zil sesine kapıyı açar. Ateş elinde paketlerlegörünür.)

OYA. Hoş geldin! Bunlar ne? Parti mi veriyoruz? Gir! (Ateş girer. Oya paketleri alır.)Bu ne? Şarap almışsın!

ATEŞ. Kutlamak için ne verirsin, dedim. Bakkalın bunu verdi. (Şarabı masaya götürür.Oya mutfağa geçer.) Yardım ister misin?

OYA. (Mutfaktan) Hayır! Rahatına bak.(Ateş paltosunu çıkarır. Kitapları karıştırır. Mumları görür. Masaya getirip yakar.Mutfaktan elinde tavayla çıkan Oya’nın karşısında duraklar.)

OYA. Ne var? Niye bakakaldın?ATEŞ. Seni böyle mutfak önlüğüyle görmek beni duygulandırdı.

Page 16: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

16

OYA. Güzel! Şişeyi açabilirsin.ATEŞ. Açık! Bakkalda açtırdım.

(Oya yemeği tabaklara böler. Önlüğünü çıkarıp oturur. Ateş, şarabı kendi bardağındatadar. Bardaklara birer yudumcuk koyar.)

ATEŞ. Bak! Birer yudumcuk koydum.OYA. Niye?ATEŞ. Gerisini daha istersen koyacağım. Neme lâzım! Hemen baştan çıkarıcı gibi

davranmayayım.OYA. Pekalâ!... Telefona!ATEŞ. Telefona!

(Bardak tokuştururlar. Oya yemeğini iştahla yer.)OYA. Sen niye yemiyorsun? Yoksa yemek yemiş miydin?ATEŞ. Yemedim dememiştim. Ama bunu da yerim.OYA. Yeme istersen... Ben çok açım!ATEŞ. ....En çok neyi seversin? Yemeklerden yani?OYA. Çorba! Gerçekten çorba! Her çeşidini severim. Annemin çorbalarını özlüyorum.

Ben pişirmeyi hiç denemedim. Hazır çorba bile.ATEŞ. Neden?OYA. Zaman yitirmek!... Yemek deryasında kaybolmamak için hiç dalmayayım, daha iyi.ATEŞ. Yeni kitaplarına baktım. Çoğu bilimsel.OYA. (Önemle) Evet!... Yaptığım işin, mesleğim olacağını daha yeni kavradım. İyi mi?ATEŞ. ... Senin amacın ne, Oya?OYA. Ciddi misin?ATEŞ. Ne zaman ciddi olmadım?OYA. Şimdilik... Yaşamıma anlam kazandırmak. O kadar! Anlaşılmaz bir şey mi

söyledim?ATEŞ. Yoo! Dinliyorum.OYA. O kadar!ATEŞ. Somut şeyler amaç olur sanırdım. Para kazanmak, ün kazanmak, mesleğinde

yükselmek, insanlığa yararlı olmak gibi!OYA. Ün kazanmak beni ilgilendirmiyor. Ötekiler, zaten yapılması zorunlu şeyler. Para

kazanmak için günde on saatimi başkalarına veriyorum. Sen kendi amacımı sordun,sanmıştım.

ATEŞ. Onu sordum. Bir yaşam, nasıl anlam kazanır, sence?OYA. (Güler.) Çok şey istemiyorum... Dünyayı çağdaş insan boyutlarıyla algılamak

istiyorum. O kadar! Sanırım, çağdaş insanın kavrayabileceği her şeyi kavramakistiyorum.

ATEŞ. Bunun için gece gündüz okuyorsun.OYA. Şimdilik elimden bu geliyor.ATEŞ. Niye kimseden yardım almıyorsun?OYA. Çok zor... Çok riskli. Herkes gönül oyunları peşinde...ATEŞ. Doğal değil mi? İnsanlar bu senin yaptığını yaşlanınca yaparlar. O zamana kadar

yaşarlar.(Oya birden kalkar. Tabakları hızla toplar. Mutfağa götürür. Meyve ve pastayladöner. Ateş’in önüne koyar.)

OYA. Al! Belki kendi getirdiğin pastadan yersin... (Kendi pastasını yer.) Şimdi sen banade ki.... Para kazanmak için savaş veriyorsun. Çünkü tek başına yaşamaya kalkıştın.Güzel! Ama yaşamın göbeğinde olmak yerine gene sipsivri, gene tek başınasın!...Doğru! Öyle!... Ama başka çarem yok. Gönül ilişkilerinden kaçındığım için, herdüzeydeki insanla düşüp kalkamadığım, görünüşlere aldanmamayı çabuk öğrendiğim,

Page 17: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

17

insanları oldukları gibi kabul edemediğim için, ben böyle yaşayacağım. Yetişmebiçimi insanları ne denli köklü koşullandırıyor, şimdi çok daha iyi anlıyorum.Herodot’un tarihini okudun mu? (Kitaplığından bir kitap alıp kapağını gösterir.)Burada anlattığı bir olay yüreğime oturdu. (Kitapta aradığı yeri bulur. Gene deokumaz, anlatır.) İskit’ler Med’lerle savaşırken ordu çok uzun süre ülkeden ayrıkalmış. Gerideki kadınları beklemekten usanıp esirleriyle evlenmişler. Ordu geridöndüğünde artık yeni bir kuşak yetişmişmiş. Bunlar yeni durumlarını korumayakalkışıp savaşmaya karar vermişler. Çok büyük bir siper kazmışlar. Hem de İskitordusunun bütün saldırılarını püskürtmüşler. İşte o zaman yaşlı bir İskit askeri öğütvermiş. “Üzerlerine teke tek kırbaçla gidelim. Esir ve köle olduklarını anımsarlar.Bize karşı duramazlar.” demiş. Gerçekten, esirler, kamçıların karşısında askerolduklarını unutmuşlar. Hepsi, her biri, tersyüzü dağılmış kaçmış... İşte ben deyaşamın karşısında boyuna tersyüzü geri dönüyorum. Kamçının karşısındaki esirgibi!... Pastanı da mı yemiyorsun?

ATEŞ. Yiyeceğim, yiyeceğim, bırak. Dokunma.(Oya kendi tabağını mutfağa bırakır. Ateş mumları sehpaya taşır. Bir koltuğayerleşir. Oya döner, diğer koltuğa oturur.)

OYA. Küçüklüğümüzde Anadolu’da çok dolaştık. Annem herkese çok iyi davranırdı.Düşünüyorum da, şimdiki turistler gibiydik. Arada hep belli bir uzaklık korunurdu.Güliz’le hiç ayrılmazdık. Bizden, Hulûsi Bey’in kızları, diye söz ederlerdi.Erişilmezdik. Güzel bir koza içinde yetiştik. Güliz şimdi sorunlu evliliği olan ikiçocuklu bir kadın. İnsanlarla en bağdaşmayacak kişiyi bulup onunla evlendi. Kozadışı yaşamı zor...

ATEŞ. Sen evliliğe niçin karşısın?OYA. (Şaşırır.) Karşı değilim!... Ben yalnızca evlenmemeye kararlıyım. Hepsi bu!ATEŞ. Hepsi bu!.... Yani, evlenmeye engel bir durumun yok. Bu iyi. Oya, sana iki kez

evlenmeyi önerdim. İlkinde, “Evlenmeyi düşünmüyorum.,” dedin. İkincisinde, “Sanaçok değer veriyorum, ama evlenemem,” dedin.

OYA. Söylemek istediğim, arkadaşlığımıza değer verdiğimdi.ATEŞ. Biliyorum... Bana tanıdığın ayrıcalıklar için de sağ ol... Ama bu gece sana yeniden

bu öneriyi yapacağım.OYA. Telefonu kutlayacaktık.ATEŞ. Benim vaktim dar. Her şansımı kullanmak zorundayım. (Çabucak Oya’nın yanına

geçer. Elini tutarak önünde diz çöker.) Artık evlenelim mi?OYA. (Gülmeye çalışarak elini kaçırır.) Hayır!ATEŞ. ( Ayağa fırlar.) NEDEN?OYA. (Bir süre susar.) Gördüğüm en iyi evlilik annemle babamınki. Annemin yerinde

olmak istemem. İşte açıklaması!ATEŞ. Kendi yaşamının anneninkiyle ne ilgisi var?OYA. Harcanmış olmayı istemem. Sen hiç çevrende mutlu evlilik gördün mü?ATEŞ. Mutlu evlilik!... Deyimin yanlışlığını görmüyor musun? Birlikte daha mutlu olan

insanlar gördüm. Beni al. Ben mutlu bir insanım. Ama bir sürü sıkıntılarım, umutsuzanlarım, eksikliklerim var... Sen mutsuz musun? Ama sorunlarını sayıp döküyorsunişte. İki insan hayatlarını birleştirdi diye bu dertler biter mi? İnsanlar evliyken dedeğilken de sorunları olur.

OYA. Ben kendi sorunlarımla başa çıkmayı yeğliyorum. Evliliğin ya da kocamınsorunlarıyla değil. Evlilik, özveriler zinciri! Ben belki bencil yaşamak istiyorum.

ATEŞ. (Bir süre düşünür.) Benim annem, babamdan ayrı yaşar. Nedenini açıklamaktankaçınır. Gene de yeryüzünün en sağlam kurumunun aile olduğuna inanır ve evlilikdeneyinden kaçınan insanın çok şey yitireceğini söyler.

Page 18: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

18

OYA. Olabilir!ATEŞ. Kız kardeşinin çocuklarından saatlerce söz edebiliyorsun. Kendi çocukların olsun

istemez misin?OYA. İsterdim... Ama olmayacak... Yeryüzünün milyarlarına birkaç tane de ben

eklemesem de olur.ATEŞ. Yaşamı sevdiğinle göğüslemenin bir anlamı yok mu sence?OYA. Bana eziyet ediyorsun... Artık gitsen?ATEŞ. Önündeki ömür boyu yalnızlık seni ürkütmüyor mu? Bir beraberliğin özlemini

çekmeyecek misin?OYA. (Sesi değişir.) Artık yalnızlıktan korkmuyorum. Hattâ seviyorum. Bunun için çok

çaba harcadım. İnsanın kendini koşullandırması zaman alıyor.ATEŞ. Oya, neden ama?... Neden?OYA. Sen belki, bağlar insanı ne denli sınırlıyor, bilmiyorsun. Aradaki yakınlık ölçüsünde

bağlar insanları özverili olmaya zorluyor. Annem kalp hastasıdır. Fakültedeyken, omerak etmesin, heyecanlanmasın diye toplantılara, mitinglere katılmazdım. Yaşambenim dışımda akıp gidiyormuş gibi içim içime sığmazdı. Ama evdeki dinginliğibozmak istemezdim. Evimizin sokağı bahçeli evlerden oluşan güzel bir sokaktı.Şimdi o sokaktaki tek ev bizimki. Apartmanlar, dükkânlar, kahveler... Fakültelereyakın. Biliyorsun. Ayda bir iki silâhlı çatışma olur. Bu kavganın bizim kavgamızolmadığına, kendimi de, annemi de inandırdım. Çünkü biz güvencede oldukça kılıkıpırdamaz. “Ne geçmemiş ki, bu da geçer!” der. Şimdi bile geceleri dışarıyaçıkmamaya özen gösteriyorum. Çünkü babam, telefon kulübesini siper edippencerelerimi gözlüyor, biliyorum. Çoğu gece ışıklarımı söndürene kadar bekler.Orada durmakla beni kötü, yanlış, yaraşmaz durumlardan koruyacakmış gibi... Telefoniçin bir daha teşekkür ederim. Şimdi içim rahat. Artık babam geceleri annemi yalnızbırakıp gelip beni beklemeye gerek duymayacak.

ATEŞ. Değmez. Bizde iki telefon vardı.OYA. Telefon senin mi?ATEŞ. Söyleseydim karşı koyardın. Artık bilmelisin. Faturalar adıma gelecek. Lütfen yeni

bir sorun çıkarma!OYA. Tamam.... Tamam! Sağ ol!ATEŞ. Bu güzel oldu, değil mi, Oya? Kendimizden hiç söz etmemiştik. Bunları konuşmak

güzel oldu.OYA. Hep ben konuştum. Bağışla! Kendimle çok doluyum ama böyle herkese içimi

dökmem. Bu gece sen istedin.ATEŞ. İyi bir dinleyiciyimdir.OYA. Benimle zaman yitirmesen daha iyi değil mi?ATEŞ. Seninle zaman yitirmek mi? Seni sevdiğimi unutuyorsun.OYA. Konuştuk, ya! Yaşamımda o tür yerin olmadığını anlattım sana.ATEŞ. Konuştuk ve sevgi dolu olduğunu bana gösterdin. O sevgiye ihtiyacım var.

Başkasına yönelmesine izin veremem. Senin de, beni kaybetmene izin veremem.OYA. Yaşamımda ilişkilere yer yok. Yirmi yedi yaşındayım. Birkaç yıl daha dengemi

korudum mu tehlike biter. İhtiyar bir kız olurum.ATEŞ. Hiç umutlanma. Artık kadınlar yaşlanmıyor. Hem bu senin doğana aykırı.

İşyerinde pek çok erkeği etkilediğinin farkındayım.OYA. Çaresine bakıyorum.ATEŞ. Bu, hoşlandığın herhangi biriyle, uygun bir yer ve zamanda, kendiliğinden oluverir.OYA. Uygun bir yer ve zaman oluşmamasına dikkat ediyorum.ATEŞ. Ben buradayım ya!OYA. Sen şimdi gidiyorsun. (Mumları üfleyerek söndürür.)

Page 19: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

19

ATEŞ. (Ayağa kalkar.) Daha gitmedim! Uyarıyorum! Evindeyiz. Yalnızız. Gece bizisarıyor. Koşullar daha uygun olamaz.

OYA. (Heyecanlıdır.) Ve bu gece ilk kez babam koruyuculuk görevini yapmıyor!(Pencereye gider. Dışarı bakarken birden hareketsiz kalır.)

ATEŞ. (Tetikte konuşur.) Üstelik, sevdiğin erkeğim! (Oya kımıltısızdır.) Şimdi...saçlarına, boynuna dokunmasam... belki çıldırırım... (Oya’nın arkasından yaklaşır.Saçlarına, boynuna dokunur. Eğilir, öper. Oya kımıltısızdır. Ateş, Oya’yı kendinedöndürür. Çenesinden tutup yüzünü kaldırır.) Ne oldu?

OYA. Hiç!... Çok şey!... Korkuyorum!..ATEŞ. (Oya’yı kendine çeker, sarar.) Ben de korkuyorum!... Bir tutkuyu bu denli güçlü

yaşayabilecek yaradılışta olduğumu bilmezdim... Sonsuza kadar sevgilimsin!... Sende biliyorsun!....Oya birden kollarını Ateş’in boynuna dolar. Birbirlerine sıkıca sarılmışlarken...Işıklar söner.....)

(Sahneyi yalnızca pencereden sızan ışık aydınlatır. Oya, sabahlığıyla yatak odasıkapısından girer. Uyurgezer bir mutluluk içindedir. Kanepeye oturur. Ateş de yatakodası kapısından girer. Çoraplarını, ayakkabılarını ve Oya’nın bornozunu giymiştir.)

ATEŞ. Çok mu seksiyim? (Oya’yı gülümsetir.) Neler düşünüyorsun?OYA. Sen çok deneyimlisin, değil mi?ATEŞ. Evet... (Oya’nın yanına oturur. Saçlarıyla oynayarak) Sevdiğine dokunmak, olmak

ya da olmamak kadar fark eder!... Bunu dün akşamdan beri biliyorum.OYA. ....Adem’le Havva’yı düşünüyorum. Birbirleri için tek eştiler. Yani birbirlerini

seçmediler. Seçme olanakları yoktu...ATEŞ. Zavallı Adem!...OYA. Ve de zavallı Havva!ATEŞ. Ama unutma! Tanrı onları birbirleri için yarattı.OYA. Hayır! Havva’yı Adem için yarattı. Birbirleri için yaratıldılar, diyemeyiz. Değil mi?ATEŞ. Ne fark eder?OYA. Bizden daha şanssızdılar!ATEŞ. (Oya’ya coşkuyla bir öpücük kondurur.) Artık beni sevdiğini söyleyecek misin?...

Peki, sevmediğini?... Beni seviyorsun! Seviyorsun! Sana bunu söyleteceğim!...Başkalarının yanındayken, gün çiçeğinin ışığa döndüğü gibi hep bana dönüyordun.

OYA. Seni izlemeyi hep sevdim...ATEŞ. Yanına sokulduğumda gözlerinin koyulaştığını biliyor muydun?OYA. Bir şeylerin belli olmasından korkuyordum.ATEŞ. Kolunu tuttuğumda, bedenlerimizin titrediğini duyuyor muydun?OYA. Kendi titremenden benimkini fark edemeyeceğini umardım.

(Ateş Oya’yı koluyla omuzlarından sarmıştır. Kanepeye yaslanıp düşlere dalarlar.)ATEŞ. Kaç yaşındayız acaba? On beş?... On altı?... Yüz?...OYA. Yarın uyanacağım ve diyeceğim ki... Bilmek, bilmemekten iyi oldu. Ve... Havva

anamızla Adem babamız günah işlemediler!ATEŞ. (Mutlu ve abartmalı bir havada doğrulur.) Yani sen, bilmek, bilmemekten iyidir,

diyordun ve bilmek için de beni kullandın. Öyle mi? Öyle san! Asıl ben senikullandım. Artık benimle evlenmek zorundasın.

OYA. (Ayni havada) Neden? Yattık diye mi? Namusunu temizlememi mi isteyeceksin?Bunu kızlar ister sanıyordum.

ATEŞ. Evleneceğiz. Çünkü artık beni sevdiğini biliyorsun! (Hassas) Aslında şakayapmıyorum.

Page 20: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

20

OYA. Öyleyse ciddi olmaya çalış.ATEŞ. Bir bardak şarap içsem iyi olacak. (Kalkar.) Şişe nerede?OYA. Masada olmalı.ATEŞ. Sen de içer misin?OYA. İçerim... Şarap eşliğinde kavga edeceksek ışığı da yak.ATEŞ. Düğme?... (Işığı yakarak yatak odasına geçer.)

(Oya teybe müzik koymayı dener, vazgeçer. Ateş geri döner. Pantolonunu giymiş,gömleğini iliklemektedir.)

OYA. (Düş kırıklığıyla) Gidecek misin?...ATEŞ. Giyinmek için eve dönmek zorundayım. Evlendiğimizde böyle sorunlar

kalmayacak.OYA. (İsteksizce pencereye gider.) Artık, perdeyi kapalı tutmalıyız! (Oya perdeyi çekecekken, dışarıda gördüğü bir şey onu gene ağzı açık, kımıltısız bırakır.

Eli aşağıya kayar. Ateş şarap koyduğu bardakları sehpaya bırakır. Oya’nın yanınagelir. Ona sarılır.)

ATEŞ. Bu iş burada bitmez... Bedenin benimkine nasıl sokuluyor, bak! Kolların sarılmayıöğrendi. Ağzın öpülmeyi... (Öper.) Ve öpmeyi!... Neyi özlediklerini biliyorlarartık... İstemeyi biliyorlar... Geceler geceleri izleyecek ve biz, her gece birlikteuyuyacağız! Çevreye karşı evlenmekten başka yolu yok! Gördün mü?... Senin neyinvar?...

OYA. Telefon kulübesinin yanında duran adam!... Görüyor musun?... Hâlâ orada. Çıkıpgitmeni bekliyor olmalı.... Git, onu al gel, buraya getir. Lütfen!... O benim babam!(Ateş, şaşkınlıktan ağzı açık, endişeyle sokağa bakarken.... Sahne kararır.....)

(Işıklar yandığında sahne boştur. Dışarıdan anahtarla açılan kapıdan, içeriye önceAteş girer. Baba’ya yol verir.)

ATEŞ. Buyurun!... Oya kapıyı anahtarla açmamızı istedi. (Paltosunu çıkarır.) Paltonuzualayım. (Yardımcı olur. Paltoları bırakacak yer arar.) İnanın Efendim, böyle olmasınıistemezdim! Onu sizden, teliyle, duvağıyla almak isterdim. (Sahnenin orta yerindebirbirlerine bakarak dururlar. Baba ne yapacağını bilemez. Ateş yer gösterir.)...Oturmaz mısınız? (Baba oturur. Sehpanın üzerindeki şarap bardaklarını görür.) Birbardak şarap alır mıydınız? (Baba, başıyla kabul eder.) Bardak getireyim...(Mutfaktan bardak getirir. Şarap doldurur. Sehpaya bırakır. Kendi de oturur.) Bizede yeni doldurmuştum. Bu gece buraya geldiğimden beri, bir tek yudumdan başkaşarap içmedik. Ne ben, ne o! Aklımız başımızda olsun istedim. Ben baştan çıkarıcıdeğilim! Kızınızla evlenmek istediğimi biliyorsunuz... Biliyorsunuz, değil mi?...(Baba başını sallar.) Evlenmeyi kabul etmiyordu. Onu seviyorum. Onun da benisevdiğini anlamak zorundaydım. (Susar. Baba rahatlamıştır. Artık Ateş’le birbirlerinianlayan iki insandırlar.) Kızınız evlenmeye neden karşı çıkıyor, Hulûsi Bey?

BABA. Tam olarak bilmiyorum. Biz... Annesiyle ben... Onlar için yaşadık... Hata bendeolmalı!

ATEŞ. Sizleri, hepinizi bir arada, Oya’nın düzenlediği sergide gördüm. Orada, görmeyiözlediğim aileyi gördüm! Sizde ne hata olabilir?

OYA. Evet!... İşte biz... Ben... Annesine karşı tutumumla onun aileye inancını kırdım...Bir tek kriz! Kriz bile denmez. Çok düşündüm. Kenetlenmiş ve kapalı yaşadık.Dışarıdaki kavgayı sürdürmek için aile içinde bir çeşit kenetlenme işte. Sanırım, sırfyaşadığını anlasın diye kendini aslanın ağzına atmak isteyen bir kız yetiştirdim.Yaşamın tekdüzeliğini kavramak istemiyor. Neyin peşinde koşacak bilemiyorum.

ATEŞ. Neyin peşinde koşarsa koşsun, kızınızın yanında olmak istiyorum, efendim. Lütfen,bana yardımcı olun.

Page 21: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

21

BABA. Onu zorlayamam.ATEŞ. Benden yana olun yeter.BABA. Başarmanı senden çok isterim. Fakat kızım, kararlarını kendisi vermeli.ATEŞ. Annemle babam, ben henüz küçükken ayrıldılar. Ben annemle kaldım. Tek çocuk!....

Hiç akrabasız... Kalabalık bir aile kurmak, bende tutkudur.BABA. Anlıyorum.ATEŞ. Dışişlerindeyim. Diplomat olmayı seçtim.BABA. Biliyorum. Senin hakkında bilgi topladım. Kızımın yaşamını izliyorum. Elimde

değil!ATEŞ. Bir yıl sonra ikinci kez yurt dışına çıkacağım. Atanmamdan önce eşimi seçmek ve

evlenmek zorundayım. Yani buna kararlıyım!BABA. Anlıyorum. (Bardağını kaldırır.) Bol şans!ATEŞ. Sağ olun, efendim! Bu dileğe içilir.(Ateş bardağını eline alır. Oya girer. Erkekler bardaklarını bırakır, ayağa kalkarlar. Oya’nın

özenle giyindiği dikkat çeker. Bir suçlu gibi davranmamaya çalışmaktadır.)OYA. Babacığım!... (Babasını öper.) Tanıştınız, değil mi? İşte bu, Ateş!... İyi

görünüyorsun, babacığım! Bunca merdivene karşın, sırtından bir yük atmış gibisin!Annem iyi mi?

BABA. İyi! Unutmadan, annene vereceğin şu kitabı, ver de götüreyim. Zaten niyetimuğrayıp onu almaktı.

OYA. Ben getirirdim, ama vereyim. Ayırmıştım, işte, burada! (Kitabı getirir.) Otursanıza!Geç değil, değil mi? Saat kaç?

ATEŞ. Üç!OYA. Oooo! Henüz gecenin üçü! Gecenin üçünde, sokaklarda, kızlarını kollama

alışkanlığını sürdürüyorsun, baba! Burada bir kutlama yapıyorduk. Bakıyorum, sende katılmışsın. Sonunda bunca bekleyişin gerçekleşti. Benim de başıma geldi...Üzgünüm seni çok beklettim.

BABA. Oya!... Kızım!...OYA. Bir genç kızın tek başına yaşaması ona cinsel özgürlüğü de sunuyor. Ben de

kanıtladım. Anlayamadığım, ödüllendirilmiş gibisin.BABA. Oya!... Kızım!...OYA. Lütfen, baba! Hadi önce içelim!... Ben çağdaş Havva’ya içiyorum! Havva’nın

geleceğine! (İçer.)BABA. Birbirinize, sonuna kadar bağlanmanızı dilerim! (İçer.)ATEŞ. Teşekkür ederim, efendim! (İçer.)OYA. Çağdaş tutucu kız babası için iyi bir örnektir babam. Evlilik dışı ilişkiye peki, ama

tek erkeğe bağlan!BABA. Keşke böyle konuşmasan.ATEŞ. (Seven erkek sesiyle) Saptırmıyor musun, Oya? Baban sana tek bir erkeğe bağlan,

demedi. Sevmeyi bütünüyle yaşamanı diledi. Bunu sen de istemez misin?OYA. (Bardağını bırakır. Pencerenin önüne gider.) Sana bir şey sormak istiyorum, baba!

Bu gece telefonla konuştuktan sonra, eve sağ salim döndüğümü bildiğin halde nedengene gelip beni gözetledin?... Geceler boyu orada, ne zaman bir erkekle düşüpkalkacağımı bilmek için beklediğini anlamasam, belki bu geceyi yaşamazdık! (Yanınagelen Ateş’e) Onu orada görmeseydim, sana karşı koyardım. (Baba’ya döner.) Benigözetlemekteymişsin sen!.... Bu işi de hallettik artık. Artık beni kendi başımabırakacak mısın?

BABA. (Konuşmadan önce bir süre başı elleri arasında durur.) Siz küçükken, teftişlere hergidip dönüşümde, kardeşinle seni, ben yokken büyümüş bulurdum. Gözümün önündebüyüdüğünüzü görmek için, iş değiştirdim... Bütün istediğim bu! Gözümün önünde

Page 22: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

22

büyümenizi izlemek... Senin açından bakınca, eğer sen, yalnızca izlememe dekarşıysan... Peki, kızım, alışırım. Fakat haksızlık ediyorsun. Seni her zaman kendiseçimini yapmakta, kendi kararlarını vermekte özgür bıraktım.

OYA. Yaptıklarımı, ya seni hoşnut etmek, ya da sana isyan etmek için yapıyorum. Özgürolmak bu mu?

ATEŞ. Haydi, Oyaa! Ortada bir yenilgi varmış gibi hesaplaşmasını yapma. Yazgıyainanırsak, babanın bu gece orada bulunması gerekiyordu! Olacak olan olur ve sonu iyigelen her şey iyidir... Sıcağı sıcağına, Hulûsi Bey, sizden kızınızın elini istiyorum,efendim.

OYA. Ben kimseyle evlenmiyorum.ATEŞ. Oya! Yapma, ne olur!OYA. Bana, ne olur, deme! Benden daha ne isteyebilirsin?ATEŞ. Yasal eşim olmanı, elbette!OYA. Ama bu komedi olmaya başladı...ATEŞ. Elbette komedi olmaya başladı!OYA. Ben, yaşamımı düzene koyma şansımı kullanmak istiyorum. Evlenemem.ATEŞ. Yaşamında daha fazla kargaşa olacak! Seni bırakmayacağımı biliyorsun.OYA. (Sadelikle) Bırakmayacağını umarım.ATEŞ. Çevrenin baskısını göğüsleyemezsin.OYA. Göğüslemek zorundayım.ATEŞ. Bırak da sana yardım edeyim.OYA. Et!BABA. (Ayağa kalkar.) Kendi sorunlarınızı çözmeniz zaman alacak. Senden yanayım,

oğlum! Bütün hayır duamla!...OYA. Of, babaaa!BABA. Ne of babası? Neymiş of baba? Her şey yüzünde yazılı. Sevdiğin adama

rastladığını biliyordum. Mutluluğuna sahip çıkmaya bak!OYA. Mutluluk önemli değil.BABA. Neyin önemli olduğunu bize de söyler misin?OYA. Kendim için mutluluk aramamaya razıyım ben. Dünyaya açılmaya uğraşırken,

evlenip yeniden hücreye girmem, baba.BABA. Evlilik, toplumla ilişki kurmanın güzel bir yolu olmalı.OYA. Bir çok kız için, dünyaya açılmak için atılan bir adım. Benim için, zaman yitirici, kısır

ilişkiler döngüsü. Gecelerim benim olmasa, kitaplara konmuş bunca düşünceden nasılhaberim olur? İnsanlarla olaylara ulaşacak bir yerde olmalıyım, evet. Ama kendimistediğim zaman! Bencil ve özgür!

BABA. (Filozof ve sabırlı) Bak, Oya!... Arıların çiçek tozlarını toplaması gibi, herinsandan, her olaydan öz toplasan, kendi deneylerin olmadıkça, doğru yargılarınolmaz. Devekuşu gibi başını kuma gömme. Ömür şöyle yada böyle harcanır gider.

OYA. Evet, baba. Sonunda can alıcı noktaya geldik. Yapamadıklarım için kocamısuçlamak istemem. Kocamın da beni suçlamasını istemem. Sen bile anneme, nedensana ilham veremediğini sordun.

BABA. (Ok yerini bulmuştur. Sarsılır.) ...O yalnızca bir şakaydı.OYA. Şakaydı... Ama düşündün, sordun. Nedense unutmuyorum. İnsanlık yaşamının

peşinde koşmak daha iyi. Kendi düş kırıklıklarına eğilmeye vakti olmaz insanın.Annemi merakta bırakmıyor musun sen?

BABA. Evet... Gitmem gerek...OYA. Kitabı da al.BABA. (Kitabı alırken) Henüz çok gençsin.OYA. Bu kusurdan kurtulmama çok bir şey kalmadı.

Page 23: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

23

BABA. (Ateş’in elinden paltosunu giyer.) Kalbini dinle! İnsan, gençlikte kalbini dinlediğiiçindir ki pişmanlıklarını taşıyabilir. Bunu unutma!

OYA. Unutmam, baba! Pişmanlıktan başka varılacak nokta yok!... Hadii, hadii, bu da birşakaydı! “Bu kız düzelmez!” deme.(Birden kapı zili çalar. Herkes sıçrar.)

ATEŞ. Bu zilin sesini kısmalıyım!(Oya kapıyı açar. Kapıda görünen anne, herkesi şaşırtır.)

OYA. Anne!...BABA. Leman!... Şimdi dönüyordum. Senin burada işin ne?ANNE. (Parlak gözlerle kızına, onu yeni görüyormuş gibi bakmaktadır.) Birden, evini

görmek istedim...BABA. Bütün o merdivenleri çıktın mı?OYA. Asansör var mı, baba? (Kapıyı kapatır.)ANNE. (Babaya aldırmaz. Yürür, Ateş’i görür.) Hepiniz buradasınız!OYA. Ateş’i tanıyorsun, anne! Sergide görmüştün.ANNE. Evet! Ateş’le tanışmıştık. Nasılsınız?ATEŞ. Sağ olun, efendim! İyiyim!... (Ne diyeceğini bilemez.)ANNE. (Odayı gözden geçirmenin parçasıymış gibi Ateş’e bir süre baktıktan sonra yürür.)

Bu köşe ne güzel olmuş!OYA. Bitkiler, babamın düzenlemesi...ANNE. Tıpkı düşündüğüm gibi; sıcak, küçük bir yuva!... Sokakta tek ışıklı pencere

seninkiydi!BABA. Gecenin bu saatinde... Şu yaptığının bir açıklaması olsa bari gam yemem.ANNE. Hastaneden geliyorum! (Telâşı bastırır.) Benim bir şeyim yok. Yandaki kapıcının

oğlu, gazete dağıtan genç çocuk... İntihar etti! Yardımın için seni aradılar... (Hafifsesle) Hastaneye yetiştiremedik. Kucağımda öldü.

BABA. Ne diye onlarla gidersin? Senin işin mi?OYA. Tanrım!... Neden kendini öldürmüş?ANNE. Bir şey bilen yok. Ana babası, eve biraz erken dönselermiş, çocuğun kurtulma şansı

varmış; zavallılar ona yanıyorlar. Ben düşündüm ki... Ana-baba için acının öbüryüzü, yaşamı göğüsleyemeyen bir evlât yetiştirmek...(Oya anneye sarılır. Sessizce avutmaya çalışır.)

BABA. Ben anneni eve götüreyim. Dinlensin.ANNE. Eve gitmek istemiyorum. (Acı) Hep dinleniyorum!OYA. Üşümüşsün. Sana battaniye getireyim. (Yatak odasına gider.)ANNE. Ne güzel bir yüzü vardı. Hiç oğlum olmadı. Fakat, bütün oğulları kucağında ölmüş

bir ana gibiyim... (Gözlerini kapatır. Oya battaniyeyle gelir. Anneyi oturtur,sarmalar.) Yüzündeki gölgeyi ağırbaşlılık sanmıştım... Sanki ben sorumluyum...Onunla ilgilendiğimi gösterseydim... Bir kerecik oturup konuşsaydım, belki kaderinideğiştirmiş olurdum.

BABA. Boşu boşuna kendini yiyip bitirme. Nereden bilesin?ANNE. Fakat ölmek istememiş! Son anda kurtulmaya çalışmış. Onu merdivenlerde

bulmuşlar. Çok geç!ATEŞ. ( Avutmak istercesine) Çocuk için üzülmeyin. Şimdi o, nasılsa öldüğünü bilmez!ANNE. (Şaşkınlığını geçirir.) Bu garip bir avutma olmadı mı?ATEŞ. (Gene avuturcasına) Doğduğumuzu bilmiyoruz değil mi? Öldüğümüzü de

bilmeyeceğiz!ANNE. (Düşüncelerine kayar.) İnsan bilemez ki... Ölümü hep başkalarında görüyoruz...

Evrendeki ruhtan geliyorsak, bu dünyadaki, hatta belki başka dünyalarda, gelişmemizitamamlayıp, gene ona döneceğiz... Onun için ya işte, bir kimsenin yaşam deneyinin,

Page 24: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

24

hele insan eliyle yarıda kesilmesi, bana bağışlanmaz geliyor! Kendi canına kıymak dabaşkasının canına kıymakla ayni şey! (Kendine gelir.) Saçmalamamı hoş görün.Çoktandır cabadan yaşıyorum. Ondan olmalı, sanırım ölüm ve sonrası üzerine birazfazla düşündüm.

ATEŞ. Oya çok okuduğunuzu söylüyor.ANNE. Ben... Yalnızca oyalanıyorum.ATEŞ. Düşüncelerinizi yaymak isterseniz, bilin ki seve seve, ilk çömeziniz olurum,

efendim. İnsanın gelişmesi en yüce amaç olabilse, eğitimli insana ulaşılır. Ve yaşamiki kat korunmaya değer olur. Hem bu dünya, hem ötesi için! Savaşlara bile sonverdirirsiniz. Ciddi söylüyorum. Bu dünyadaki gelişmemizi öteye götüreceğimizeinanmak isterdim.

ANNE. (Gizli bir coşku ile) O halde inanın! İnanın ve kızıma iki kat özen gösterin.Ondaki gelişme hiç sekteye uğramasın. Ne zaman evleniyorsunuz?

ATEŞ. (Oya’ya göz atar. Muzipçe) İnanın, efendim; kızınızla bir an önce evlenebilmek içinelimden geleni yapıyorum! (Saatine bakar.) Ne yazık ki, gitmeliyim. Bakanlıktaolmam gerekiyor. Siz burada mısınız?

ANNE. Kendimi toparlayana kadar...ATEŞ. Öyleyse doğru buraya dönerim. Üzülmemeye çalışacağınıza söz verin.ANNE. (Sempatiyle) Çalışırım...ATEŞ. Şimdilik geçmiş olsun!... (Kapıya yürür.)ANNE. Kızımı bulduğunuza sevindim.ATEŞ. (Oya’ya zaferle bakar.) Beni geçirmeyecek misin?

(Oya Ateş’le çıkar. Anne ayaklarını kanepede toplayarak arkasına yaslanır. Gözlerinikapatır.)

BABA. Koy başını şöyle! (Yastıklarını düzelterek anneyi yatırır. Battaniyesini düzeltir.Oturur, bekler... Oya girince ayağa kalkar.) Sussss! Annen uyudu!

OYA. ((Sahnenin önüne gelir. Bastırılmış bir sesle) Ama bu, şantaj!BABA. (Sahnenin önüne gelir. Alçak sesle) Ne?OYA. Şantaj bu! Annem evleneceğimizi sanıyor!BABA. Ben de öyle sanıyorum! Haydi biraz yat şimdi. Hiçbir şey düşünme. Zaten

uykusuz, güç bir gün olacak. En iyisi bugün sen işe gitme. İzin al, bir güzel yat uyu.OYA. Ateş’in de semineri var. Ona da zor bir gün olacak. Ona işe gitme demedin.BABA. Erkektir. O dayanır.OYA. Her başarılı erkeğin arkasında ona destek olan bir kadın vardır denmekte.BABA. Doğrudur.OYA. Evlenirsek, ona benim destek olmam gerekecek. Peki ben ne olacağım?BABA. Mutlu olacaksın!OYA. Olacağıma inanıyorum, baba! Boyuna kendimi düşünmek, bütün bu bencil olmak

çabamdan, boyuna başkaldırmaktan kurtulacağım. Bunlar zaten karakterimeuymuyor. Yetişmeme de uymuyor.

BABA. Mükemmel bir eş olacaksın.OYA. Hulûsi Beyin kızları, çevreye örnek gösterilirdi... O zamanlar başkalarının gözündeki

saygınlığımız önemliydi. Ama şimdi, kendime saygım olsun istiyorum! Nasılbağdaştıracağım? Mesleğimi bırakmam gerekecek.

BABA. Yaptığın iş, bırakılmayacak bir iş değil.OYA. Daha başlangıçtayım, baba! Her şeyi bırakmam gerekecek. Kocamın başarısı,

çocuklarımın iyi yetişmesi amacım olacak. Çamaşır, temizlik, bulaşık, yemek...BABA. Başkalarına yaptırabileceğin işler.GÜLİZ. Aklımı bunlara vereceğim. Beni düşünsene. Yemek tarifleri alıp vereceğim.

Hizmetçilerden konuşacağım. Toplantılar, dernekler, kermesler... Vaktim kalırsa,

Page 25: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

25

hobilerim olacak... Keşke gelecekte, bu sorunlara bir çözüm buldukları zamandadünyaya gelseydim.

BABA. Aksine! Uygarlık, her şeye yetişen süper kadını yaratır. Başka çözüm olmaz.OYA. (Kararlı bir tavırla) Baba! Göze alamazsam, lütfen anneme anlat. Fazla üzülmesin

ve lütfen, annemi üzmemeliyiz diye kimse bana şantaj yapmasın!BABA. (Birden, umuttan umutsuzluğa geçer. Kırılır, acılaşır, kızar, katılaşır.) Üzülmemek

mi?... Belki bir formülü vardır; ben bilmiyorum... (Kızından uzaklaşır. Karşısınageçip durur. Annenin uyanabileceğine aldırmadan, yüksek sesle, hüküm verircesinekonuşur.) Kararlarında özgürsün. Anneni bahane etme. İnsan seçimini yapar vesonuçlarına katlanır. Senin durumundaki biri doğru seçimi yapamayacaksa, başka kimyapabilir?.........

(Perde iner.......)

ÜÇÜNCÜ PERDE

(Karanlık sahne, Oya’nın ışıkları yakmasıyla aydınlanır. Ateş’le dışarıdan henüzdönmüşlerdir. Oya, elindeki gülü vazoda duran çiçeklerin arasına yerleştirir.Pardösüsünü çıkarır. Ateş, açık duran kapıda bekler.)

OYA. (Gülü vazodan geri alarak) Yooo, hayır! Seni kalabalıktan ayırmalıyım. Sen,benimsin! Benim olan biricik gülsün! (Ateş’e) Ne duruyorsun; girsene! Gir! (Ateş’iiçeriye çekerek kapıyı kapatır. Mutfağa geçer. Gülü bir şişeye yerleştirmiş döner.)Şişede de güzelsin! Yarın senin için bir vazo alacağım. Hemen solma, e mi? (Gülüsehpanın üzerine koyar.) Bana armağan ettiğin ilk tek çiçek! Bana tek çiçek armağanedilmesini severim. (Elindeki anahtar destesiyle uğraşan Ateş’in omzuna yaslanır.)Herhalde onu hep saklayacağım... Solmuş bir gül saklayacağım, yoo, kurumuş bir gülsaklayacağım senden. Duygusallık, güzel, değil mi? (Ateş’in yüzüne bakar, önceelini, sonra parmağını onun dudağının üst çizgisinde gezdirir.) Pardösünü çıkaralım!(Ateş, Oya’nın pardösüsünü çıkarmasına ses etmez. Yaptığı işi sürdürür. Sonundadesteden bir anahtar çıkararak Oya’ya uzatır.)

OYA. O ne?ATEŞ. Bu, senin evinin kapısının anahtarı!...OYA. ...Benim evimin kapısının anahtarı! Ama anahtar senindi!ATEŞ. Sana geri veriyorum, Oya.OYA. (Düşünür. Anahtarı alır.) Pekalâ!... (Ateş’i elinden tutarak onu da yürütür.) Onu da

gülün yanına koyalım! Bir gül ve bir anahtar... Bir gecede iki armağan! (Güler.)Gördün mü? Ne kadar uğraşsan bu gece beni mutsuz yapamayacaksın.

ATEŞ. Yani sen mutlu musun?OYA. Evet!ATEŞ. Hiç de değil! Sarhoşsun.OYA. Belki sarhoşum... Sanırım sarhoşum... Mutlu bir sarhoşum! Alışık olmadığım kadar

şarap içtim. Ama bir şeyi fark ettim. Mutlulukla sarhoşluk iyi gidiyor. Yazık! Senne mutlusun, ne de sarhoşsun.

ATEŞ. Öyle! Ne mutluyum, ne de sarhoş...OYA. Evden çıktık. Sokakta yan yana yürüdük. Sen somurtuyordun. İlk kez aksi yüzünü

görüyordum. Kendi kendime, “Onun somurtmasının bir kıskaç gibi yüreğimi

Page 26: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

26

sıkmasına izin vermeyeceğim,” dedim. Aynen öyle... Kıskaç gibi... İzinvermeyeceğim! Sonra koluna girdim. Niye girdim, biliyor musun?

ATEŞ. Hayır.OYA. Senden kopmak için! Aklımdan seni çıkardığımda, kalabalıkta seni yitirmemek için.

Sonra insanlara bakmaya başladım. Bahse girerim bu oyunu hiç oynamamışsındır.ATEŞ. Yanımda üzülen biri varken onu aklımdan çıkarmayı mı? Hayır, hiç denemedim!OYA. Oyun o değil ki! O, oyun değil!... Bak! Kalabalık bir caddede, insanların hep belli

bir yerine bakmaya başlarsın...ATEŞ. Eeeee?OYA. Örneğin burunlarına ya da yalnızca sağ kaşlarına...ATEŞ. Eeeee?OYA. Bu, oyundur! Az sonra katıla katıla gülmeye başlarsın. Üst üste binen zıtlık, işte!...

Çok komiktir!ATEŞ. Öyle mi?OYA. Bu akşam karşıdan gelen insanların neresine baktım, biliyor musun? Dudakları ile

burunları arasına.ATEŞ. Dudakları ile burunları arasına!OYA. Eeeevet! Olağanüstü komikti. Sen somurturken ben daha sokakta gülmeye

başlamıştım. Yemekte şarap yardım etti. Ama, bu gülü armağan ettiğinde...Ağlayacaktım.

ATEŞ. Ağlamadın.OYA. Ağlamadım... Bir an önce eve dönmek istediğimi de belli etmedim. Değil mi?...ATEŞ. Etmedin... Demek eve bir an önce dönmek istedin.OYA. Bekle! (Yatak odasına gider. Büyükçe bir el aynasıyla döner. Ateş’i yanına,

kanepeye oturtur.) Her elini sıktığımda aynada bir benimkine, bir seninkinebakacağız. Ağızla burun arasına! Önce benimkine! Oooo, haydi, somurtma, birlikteoyunu oynayacağız; başla!...

(Oyunu oynarlar. Önce Oya kıkırdamaya başlar. Sonra Ateş güler. Az sonra katıla katılagülerler. Oya aynayı bırakır. Birbirlerine dönüp susarlar.)

ATEŞ. Hiç de komik değildi!OYA. Öyleyse niye güldün?... (Kalkar. Masada duran şarap şişesinden boş bardakları

doldurur.) Bu şaraba da yazık etmeyeceğiz! (Ateş’inkini verir. Bardağını kaldırır.)Anahtarlara ve güllere!... (Şarabından içer. Bardağını bırakır. Düğmelerini çözmeyebaşlar.)

ATEŞ. Beni baştan çıkarmaya mı çalışıyorsun?.. Amacın beni baştan çıkarmak mı?OYA. Evet, sevgilim, kesinlikle!ATEŞ. Oya?........ Bana ilk kez sevgilim dedin!OYA. Evet, sevgilim!.........

(ışıklar söner..........)

(Oyanın evinde ikindi vakti. Pencerenin dışında yaz sonunun parlaklığı. Güliz yatakodasının kapısı önündedir. Kucağında uyuyan çocuğunu yatak odasına götürmektedir.Kapıyı ustalıkla açar, odaya girer. Az sonra çıkar, gene usulca kapatır. Kapı zilikısılmış sesle çınlar. Koşar, kapıyı açar.)

GÜLİZ. (Çok şaşırmış) Anne!!!... Merdiven çıkmak sana yasak!ANNE. (İçeri girer.) Beni beklemiyordun, değil mi? (Kucaklaşırlar.)

Page 27: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

27

BABA. (Annenin arkasından içeri girip kapıyı kapatır.) O da gelmek istedi... Omerdivenleri bir kere çıktı ya! Alışmak için bir kere yapmak yeter.

ANNE. Her sahanlıkta dinlendim.GÜLİZ. Çok iyi görünüyorsun!ANNE. Çocuklar nerede?GÜLİZ. Gül’ü yeni uyuttum. Kaya’yı Belma’da bıraktım. Bize hiç rahat vermezdi. O

olmayınca biraz konuşuruz.BABA. Oya yok mu?GÜLİZ. Bir randevusu varmış. Ben geldim, o çıktı. Ama neredeyse döner.ANNE. Babanı buraya çağırmışsın. Gelmesini istemişsin.GÜLİZ. Evet, anne. Birinin şu kızla ciddi ciddi konuşması gerek.BABA. Dün mü dönmüş?GÜLİZ. Evvelki gün! Dün, bana uğradı.BABA. Bize bir telefon bile etmedi.GÜLİZ. Telefonu kesikti. Seyahatteyken kesmişler.BABA. (Telefonu alır, ahizeyi dinler, yerine bırakır.) Açtırmış.ANNE. Görmeyeli bir ay oldu.GÜLİZ. Biraz zayıflamış... Tezine çalıştığını söyledi. Eskiden çalışmak ona iyi gelirdi.

Ateş’i de gördüm, baba. O da çok kötülemiş. Birbirlerini görmediklerinibiliyorsunuz. Oya’nın inadını kırın. Anne! Oya’yı inandırın! Onlar evlenmeliler.Çocukları olmalı. Kaya’yla oynarken, Oya’yı görmelisiniz. İnsan kendi çocuğuylaböyle kaynaşmıyor.

ANNE. Oldum olası, çocukları sever...GÜLİZ. “Kendi çocukların olmalı. Hep hazıra konmak istiyorsun!” dedim, bana kırıldı.BABA. Evlenmek konusunda kararını o kendi vermeli.GÜLİZ. Ben kendim mi karar verdim, yani?BABA. Ne demek istiyorsun?GÜLİZ. Olayları üzerime sürdünüz!ANNE. Evlenmem, demedin... Ayni kapıya çıkar.GÜLİZ. Doğru, demedim... Evlenmeyi istedim ama, ben Ali’yle gezdim diye, evlenmek

zorundayım sandım... Onlar birlikte yaşadılar.BABA. Artık birlikte yaşamıyorlar.GÜLİZ. Birbirlerini seviyorlar, baba!BABA. Ailede birinizin hata yapması yeter.ANNE. Sen de kocanı seviyorsun!GÜLİZ. ...Sizi anlamıyorum. Bütün sorunlardan kopmuş gibisiniz.ANNE. Babanla ben, her zaman, kızlarımızın doğru yolu izleyeceğine inandık. Kızlarım

kendi sorunlarıyla başa çıkmayı bilirler. Sen başa çıkıyorsun, değil mi? Yardımistiyor musun?... Kendini üzme. Herkesin çiğnediği yollardan geçmek de güçtür.Değişik yollara sapmak kadar güç!

GÜLİZ. (Annesine sarılır.) Anne!... Sizi özlüyorum... Bazen... çok yalnızım!ANNE. Saçma! Çocukların var.GÜLİZ. Evet. Tanrıya şükür, onlar var!

(Oya, anahtarıyla kapıyı açmış, girmiş ve şaşırmıştır.)OYA. Heeey! Sürpriz, ha?ANNE. Sen bizi görmeye gelmezsen, biz seni görmeye geliriz.OYA. (Sarılır.) Anneciğim!... Bu merdivenleri çıkmamalıydın. Size gece gelmeyi

plânlamıştım.GÜLİZ. Döndüğünü ben haber verdim.OYA. (Sarılır.) Babacığım!... İyisiniz, değil mi? Güliz sizi iyi ağırladı mı?

Page 28: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

28

BABA. Hayır.GÜLİZ. Aşk olsun! Daha yeni geldiler!OYA. Gül nerede?GÜLİZ. Uyuttum. İçeride.OYA. Onu bir göreyim. Uyurken bakmaya doyamıyorum...ANNE. Uyanmasın!GÜLİZ. Yeni uyudu. Uyanmaz. Siz de görün. Doğum günü cicilerini giydi.

(Güliz kapıyı açar. Ötekiler odaya girerler. Güliz kapıda bekler. Çıktıklarında kapıyıkapatır.)

OYA. Uyurken o kirpiklerinin çizgisi yok mu?...ANNE. Maşallah yavruma, Allah bağışlasın!OYA. (Resim kâğıdına çizdiği kara kalem bir resmi getirir.) Dün Güliz’de çizdim. Nasıl

olmuş?GÜLİZ. Kızım kadar güzel yapamamış ama, değil mi?ANNE. (Etkilenmiş) Çok güzel çizmişsin!OYA. Sağ ol, anne! Sanırım bir süre hep uyuyan çocuklar çizeceğim. Sakın istemeyin, bu

benim! Kimseye vermem.... (Resmi yerine koyar.) Gelirken parktan geçtim. Negüzel olmuş!... Baba! Annemle parkta dolaşıyor musunuz?

ANNE. Baban kendi bahçesiyle uğraşıyor.OYA. Parkta da dolaşmalısınız. Gezinti yolları yapmışlar. Bir ağaç gördüm; mutlaka

resmini yapmalıyım. Yarın bir tuval alacağım!BABA. Tezine çalışıyorsun, sanıyorduk.OYA. Oooo! Resim yapmak iyi geliyor. Nefes aldırıyor.ANNE. Şu tezinin konusu ne? Daha bilmiyorum.OYA. Yeni sanayileşen ülkelerde çevre kirliliğinin, gelişmiş ülkelerden alınacak destekle,

baştan önlenmesi gereği...ANNE. Bunlara aklın eriyor mu?OYA. Hayır! Pek değil. Ama ekip olarak çalışıyoruz. Aklı çok iyi erenler var. Şaşırtıcı

yanı şu ki, destekleniyoruz. Anlaşılan dünyada tehlike çanları gerçekten çalmış...Ben, dil bilmem sayesinde ekipteyim. Aslında Ateş sayesinde... Gruba katılmamı osağladı.

ANNE. (Birden kalkar.) Gitmeliyiz... Gezine gezine döneceğiz!OYA. (Ayağa kalkan Baba’sına) Ama... Birden kalktınız.BABA. Sen geç geldin.OYA. (Güliz’e) Biz de onlarla yürüyelim mi?GÜLİZ. Arabasına alırsam, Gül uyanır.ANNE. Siz, oturun konuşun. (Oya’yı öper.) Bizi sık sık ara.OYA. Olur, Anne. Güle güle, Baba.GÜLİZ. (Anneyi öper.) Güle güle...

(Oya ile Güliz, merdivenlerden inen yaşlıları seyretmek için dururlar. Sonra Oyakapıyı kapatır.)

OYA. Ne garip bir çift oldular... Hemen kalkıp gitmeleri biraz bencilce değil mi?GÜLİZ. Ateş’e yaptıklarından sonra onun adını anmana bence annem isyan etti. Zavallılar.

Bizden söz etmemek için dostlarından kaçıyorlar. Kabul et. Onları yaşamlarımızdanbiz söküp attık.

OYA. Biz, deme. Sen topluma aykırı bir şey yapmadın.GÜLİZ. Yapıyorum. Arkadaşlarıma sırt çevirdim. Beni avutma fırsatını kimseye

vermiyorum. Haydi, şakısana! Neşene ne oldu? Demin annemle babama gösteriyapıyordun. Merak etme. Seni dert etmiyorlar.

OYA. Dün konuşamadık. Anlat.

Page 29: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

29

GÜLİZ. Neyi anlatayım?OYA. Ali’yle nasılsınız?GÜLİZ. İyi! İletişim kuramadan... O kendi kabuğunda, ben çocuklarla haşır neşir.OYA. O geceyi çok sık anımsıyorum. Hani, annem babamın göğsünde, sen benim

omzumda, ağlamıştınız. Seninle o gece yeniden kaynaşmıştık. O gece sen, “Annemgibi olmayı seçiyorum!” demiştin... Bir bakıma sözünü tuttun. Hiç sorunyaratmıyorsun. Unuttuğun şey, Ali’nin babam gibi biri olmadığı. Babam bildim bileliçevremizde pervanedir.

GÜLİZ. Haklısın! Başım ağrıyor desem, Ali’nin canı sıkılır. Onu dertlerinden ayıracak herneden, kendisine yapılmış haksızlık sanki. Sorunlarımızı çözecek olan benim. Amaben, daha kolayını yapıyorum. Onları askıda bırakıyorum... Anlayacağın, nesöylemişsem, çoktan saptım.

OYA. Ona sorumluluklar yükle. Günlük yaşama eğilsin.GÜLİZ. Bak, onu denedim. Alışverişi ona yükledim. O zaman da paradan konuşmak

gerekiyor. Paradan konuşmak, kavga demek. Çocukların önünde... Yoo, hayır!OYA. Kumar oynamasını engellemiyorsun.GÜLİZ. Ne yapayım yani? Çocukları alıp baba evine mi döneyim?OYA. Hayır. Onu yapamazsın.GÜLİZ. Bunu yapmadıkça yapacak bir şey yok. Kişiliğine saygılı olmamın, sorun

yaratmamamın ona bir yararı yok, biliyorum. Kendimi suçlamasam... Ali’yi bu haleben getirdim, demesem... Paldır küldür evlenmek zorunda bıraktım! Geçim derdi...Üst üste iki çocuk... Her ay eve belli bir para bırakırken bizi, ailesini, onu tüketeninsanlar olarak görüyor.

OYA. Böyle düşünmen sağlıklı değil.GÜLİZ. Nişanlıyken elimi tutup sessizce otururdu. “Bana gereksiniyor! Benden kuvvet

alıyor!” diye mutluluktan çıldırırdım. Bazen gene elimi tutup dakikalarca oturuyor.Bu kadarcığı bile bir denge sağlıyor. Sevginin var olduğunu bilmek iyi... Amasevginin iletilişi, ilgi? İnsanın içindeki pürüzleri yok eden o! İletişim yoksa, sevgiyalnızlığı önleyemiyor. Ateş’ten ayrılmakla neler yitirdiğini bilmemene şaşıyorum.

OYA. Yanılıyorsun. Ben ayrılmadım... O beni bıraktı!GÜLİZ. İnanmam. Seni seviyor!OYA. Artık sevildiğini de iyi biliyor. Onun için bıraktı.GÜLİZ. Anlamıyorum.OYA. Kesti attı. Evlenmedikçe birleşmek yok.GÜLİZ. Sen hâlâ düşünüyor musun?OYA. Bitti... Ona, “Hayır!” dedim.GÜLİZ. Neden?...OYA. Komik değil mi? Evliliğe yanaşmayan taraf kadın olunca da, evliliğe zorlamak için

şantaj yolları değişmiyor.GÜLİZ. Buna şantaj mı diyorsun?OYA. Sevildiğinden kuşkusu kalmayınca, ayrılığı göze alamayacağıma güvendi.GÜLİZ. Delisin. Hep bencildin. Ama kendine nasıl kötülük edersin? Haline bak! Kendini

öldürüyorsun. Neden?OYA. Böylece görüşmeyerek iki değerli ayımızı yitirdik. Dört ay sonra o yurt dışına gidiyor.

(Güliz ağlamaya başlar.) Sen niye ağlıyorsun?GÜLİZ. Kendime ağlıyorum. Haksızlık bu! Dünyada en güzel şeyin senin gibi bir delinin

başına gelmesi haksızlık. Değerini bilmemen haksızlık. Bir sevgiyi öldürüyorsun.Canavarsın. Olacak en güzel şeyi, şimdiden öldürüyorsun. Doğacak çocuklarınızıöldürüyorsun!

OYA. (Zorlukla) Dünya çocuk dolu!

Page 30: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

30

GÜLİZ. Onlar kendi çocuğunun yerini tutar mı? Yalvarırım Oya, benim için, hatırım için...OYA. Bitti... Anlasana. Bitti!...GÜLİZ. Hayır. Onu gör. Bırak seni inandırsın. Konuşun. Hatırım için!...OYA. Onu zaten göreceğim.GÜLİZ. Ne zaman?OYA. ....Bu akşam!....

(Işıklar kararır.)

( Sahne aydınlanır. Oya’nın evi... Oya ile Ateş... Işıkların hepsi açıktır. Oya,kanepede. Ateş diplomat tavrıyla, yabancı ve ciddi, koltukta. Sehpadaki vazoda gözalan, taze, tek bir gül vardır.)

OYA. Geldiğin için teşekkür ederim... Lütfen konuşma; beni sonuna kadar dinle.ATEŞ. (Piposunu çıkarır.) Sakıncası var mı?OYA. Hayır!

(Ateş piposunu yakar, çekiştirir. Oya, Ateş’in her hareketini izler. Ateş birkaç dumanüfler. Ayak ayak üstüne atar. Koltuğuna yerleşir... Sessizlik.)

ATEŞ. ...Evet!OYA. Baştan şunu söyleyeyim ki kararlıyım. Düşünerek karar verdim. Son on beş gündür...

Evet... Durumu her yönüyle düşündüm. Başka sonuca ulaşmam olanaksızdı. İkiaydır görüşmüyoruz. Senin düşüncelerini iki ay önceki gibi, varsayıyorum. Birdeğişiklik olduysa, durumu ikimiz için de kolaylaştırır. Koşullara göre kendi başımınçaresine kendim bakmam gerekirdi. Ama operasyonu yapacak kişiyi bulmayıbilmiyorum. Yalnızca ikimizi ilgilendiren bu konuda, yardımına ihtiyacım var.(Ateş, bacağını indirir. Koltuğu tutan eli kasılır. Bir daha hiç kımıldamaz.)

OYA. Araştırmama göre ceninin iki ayını tamamlaması gerekli. Ancak daha fazla gecikmeksakıncalı... Sana bunu yaptığım için üzgünüm. Bir yerde bilmek, hakkındı. Hiçdeğilse, ileride aile kurma tasarılarında kendine ait kuşkuların olmayacak... Özürdilerim... Dilerim sana fazla kötülük etmemişimdir. Evlenemezdik... Benden bizehayır gelmezdi... En iyi kararın, önceden verilmiş kararı sürdürmek olduğunainanıyorum. Geçerli nedenim şu: Ben kendini eş olmaya karşı koşullandırmışbiriyim. En büyük şanssızlığın, bana rastlamış olman. Hayatımdaki en güzel şey, benisevmiş olman!... (Ateş birden ayağa kalkar.) Benden nefret etme.

ATEŞ. (Araya uzaklık koymuş ve kesin) Doktoru bulurum!... (Oya şaşkınlıkla ona bakar.)Yarın akşam dokuzda sana telefon ederim. İyi geceler!

OYA. (Başını eğer.) Teşekkür ederim. (Kımıldamaz.)(Ateş çok kısa bir süre ayakta bekler. Sonra aynı dik ve kesin tavrıyla evi terk eder.Oya kımıldamaz. Işıklar bir süre sonra söner.)

(Önce telefon kulübesi aydınlanır. Ateş, kulübede. İlk kez onu perişan haliylegörürüz. Uzakta bir yere bakmaktadır. Numarayı çevirir. Oya’nın evi aydınlanır.Resim sehpası v.s. ile resim yapan Oya. Telefon çalar. Oya, açar.)

OYA. ...Alo?ATEŞ. ...Oya?OYA. (Güçlükle) ...Evet!ATEŞ. Benim! Ateş!OYA. Evet!

Page 31: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

31

ATEŞ. Bugünkü gazetede bizi ilgilendiren bir haber var. Senin gazetende değil. Sen ogazeteyi okumazsın. Dışarıda, kapının önüne bıraktım. İlk sayfada, sağ alt köşedekifotoğrafa bakacaksın... Oya?

OYA. Evet?ATEŞ. Kapının önünden gazeteyi al, lütfen. Telefonu kapama.

(Oya telefonu bırakır. Gider gazeteyi alır. Fotoğrafa bakarak telefonun yanına döner.)ATEŞ. Oya?... Oya?... Oya?...OYA. (Telefonu alır.) Evet?ATEŞ. Fotoğrafın altını okudun mu?OYA. (Yazıyı okumayı bitirir. Gazete elinden düşer.) Evet!ATEŞ. Ben evlendim!... Seçkin davetliler önünde!...OYA. ...Evet!...ATEŞ. Çocukluk arkadaşımla! Her şeyimizi biliyor. O koşulla evlendim. Şaşırmadın, değil

mi?... Seni bir kez şaşırttım. Çocuğumuzu aldırmana karşı çıkmadığım zaman!Şaşkınlıkla bakakalışın, gözümden gitmiyor. O zamandan beri ne yaptıysam yanlışyaptığımı biliyorum. Sana zaman tanımamakla yanlış yaptım. Bir üçüncü kişiyiaramıza sokmakla yanlış yaptım. Beni bağışlayacak mısın?... Oya?... Oya?...

OYA. ...Evet?ATEŞ. Oya?... (Umutsuzca haykırır.) Ben anahtarımı geri istiyorum!OYA. (Telefonu kapatır. Taburesine oturur.) Evet!...ATEŞ. Oya?... Oya?... (Telefonu kapatır. Kulübeden fırlar.)

(Işıklar söner. Işıklar yandığında perde kapanmıştır.)

(Perde Oya’nın evine açılır. Kitapların çoğu raflardan indirilmiştir. Toplanmakta olanbir ev. Baba, bitkilerle uğraşmakta. Güliz, biblo, ufak tefeği sarıp, ortalıktakimukavva kutulara yerleştirmekte. Baba yaşlanmış, Güliz azıcık kalınlaşmıştır. Oya,daha ince, daha da güzeldir.)

OYA. Kitaplarımın hepsini saklamalıyım. Baba! Evde bunların hepsine yer var mı?BABA. Hepsini odana yığarız. Nasılsa kullanmayacaksın.GÜLİZ. (Sehpanın üzerindeki içinde taze gülüyle duran vazoyu gösterir.) Bunu götürecek

misin? Yoksa sarıp kaldırayım mı?OYA. Onu götürürüm... Neden bazılarını kendi evine götürmüyorsun?GÜLİZ. Amaan! Çocuklar kırar döker.OYA. Canım, kırsınlar, döksünler.GÜLİZ. İstemem. Ben evdekileri dolaplara tıktım. Bir sürü ıvır zıvır. Çiçekleri ne

yapacaksın?OYA. Hepsini bırakıyoruz. Kapıcı sulayacak. Evi tutacak olana kalsın, diyor babam.GÜLİZ. Yazık! Ben bırakıp gidecekmişim gibi içime dokunuyor. Nasıl bırakıp gideceksin?OYA. Zaten hepsi babamın.GÜLİZ. İyi vallahi! Başkasının çiçekleri... Başkasının çocukları... Başkasının kocası!...

Bakalım kendine ait bir şeyin ne zaman olacak? (Baba’ya doğru acele bir göz atar.Baba işine dalmış görünmektedir.) ...Kitaplar senin sanıyorsun. Onlar da başkalarınındüşünceleri. Bana kızamazsın! Dobra dobra konuşana kızılmaz. Hadi, hadii, banaaldırma. İşine bak! Seni kıskanıyorum. Yaptığın resimler senin! Aslında gittiğinyerde resme çalışabileceğine seviniyorum. Baba! Benim deve tabanıyla kauçuklarısatabilir miyiz?

BABA. Bilmem ki, kime, nasıl satılır?

Page 32: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

32

GÜLİZ. Çok yer kaplıyorlar. Onların yerine şu köşedekileri koyabilirim. Neyse, birkaçınınasılsa ben götürürüm. Ben gidiyorum. Yemeğe geç kalmayın.

OYA. Ben gelemem. Yapacak çok işim var.GÜLİZ. Boş ver. Evi arkandan da toplarız.OYA. Çevirileri gözden geçireceğim. Sabaha yetiştirmem gerek. Yarın pasaport işleri var.

Bir yandan da gideceğime hâlâ inanamıyorum.GÜLİZ. Nasılsa gideceksin. İş, bitirilmiş, kotarılmış. Ataman yapılmış. Uçak biletin

çantanda. Bize zaman ayırsan iyi olur. Gidince gelmemek var, gelince görmemekvar, denmiş.

OYA. İnan ki gelemem. Belki sabaha kadar çalışacağım.GÜLİZ. Baba! Kahvaltıya size gelelim mi? (Oya’ya) Kimlere ne vereceksen verir,

annemlere gelirsin. Tamam mı?OYA. Tamam, o oldu!GÜLİZ. Oldu mu Baba? Kahvaltıya sizdeyiz. Anne’me söyleme. Ben gelir, her şeyi

hazırlarım.BABA. İyi olur. Annen bugün frenküzümü reçeli yaptı.GÜLİZ. Gördün mü? Sana yetiştirdi. (Kapıdan) Sen kalıyor musun, Baba?BABA. Biraz daha işim var.GÜLİZ. İyi! Siz, baba-kız sevgililer, biraz daha konuşun bakalım. Sabaha görüşürüz. Hoşça

kalın!OYA. Çocukları öp! (Kapıyı kapatır.) Ali’den hiç söz etmedi.BABA. Sordun mu?OYA. Soramadım.BABA. Eve ancak uyumak için geliyormuş.GÜLİZ. Annem biliyor mu?BABA. O da bir şey sormuyor.OYA. Boşansa, daha iyi olmaz mı?BABA. Sanmıyorum. Üç çocukla, çocukları alıp yanımıza dönemez.OYA. İnsanın elinden bir şey gelmemesi ne acı.BABA. Zaman bu kadar kötü olmasa...OYA. Ben şimdi oradan para gönderebilirim, Baba.BABA. Koşullar seni de zorlayacaktır, kızım. Sen şimdi orada, yabancıların içinde, önce

kendini düşünmelisin. Onuruna düşkün yaşa. Ateş’le ayni şehirde olacaksınız. Değilmi?

OYA. (Dikkatli) Evet.BABA. Karısını hiç gördün mü?OYA. Evet! Yurda döndüklerinde bir kokteylde karşılaştık.BABA. Kaç yaşında olduğunu biliyor musun?OYA. Biliyorum. Ateş’in çocukluk arkadaşı. Ayni yaştalar.BABA. Çocukları da varmış.OYA. İki tane. İki oğlan.BABA. Güzel bir kadınmış. Öyle güzel bir kadın, evlenmek için o yaşa kadar neden

beklemiş acaba?OYA. Oh, Baba! Ben de evlenmedim.BABA. Ama o, evlendi.OYA. Evet! Diplomat karısı olmak için! Ateş’e, “Kocam oluyorsun! Sevgilin olması buna

engel değil!” diyecek kadar onursuz bir kadın!BABA. Kızım!... (Söyleyeceklerinin önemli olacağı bellidir.) Sen, sevgiyi tanıdın!... Hiç

düşündün mü? Onun da Ateş’i, senin tanıdığın gibi bir sevgiyle sevebileceğini hiçdüşündün mü? Sen benim kızımsın. Söyleyeceklerim sana ulaşabilmeli, yavrum.

Page 33: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

33

Eğer öyleyse, eğer bunca yıl Ateş’i beklediyse... Her şeyi Ateş’in istediği gibikabullenen bu kadının trajedisini hiç düşündün mü?... (Oya tutunduğu bir sandalyeyeoturur. Baba dolaşmaya başlar. Kendini söylediklerine kaptırmıştır.) Mutluluğuaramanı istedim. Ama, mutluluk her şey değildir, diyen de sensin... Yurdadöndüklerinde Ateş’le birlikte olduğunuzu biliyorum. Sakınarak buluşuyordunuz.İlişkinizi uluorta sergilemediniz. Şimdi Avrupa’da serbestçe yaşayabilecekken, baştanbir karar vermen gerek. (Durur. Oya’ya döner. Kızının kendisine düşmanca baktığınıgörünce sarsılır. Ancak, kararlıdır.) Karşılıklı sevgiyi ölçünce, sen Ateş’in asıl eşisin.Bu, senin başını dik tutuyor. Öteki kadını onursuz bir kadın olarak görme. Karı kocaarasında onur nedir ki? Evlilik bağının gücünü bilmiyorsun. Evlilik, ne yaralar alır.Her yara, eğer evlilik sürüyorsa, kını içinde kırılmış kemik gibi yeniden kaynaşır.Eğri büğrü, ama mutlaka kaynaşır. Sen Ateş’i seviyorsun. Onun evliliğinin seninyüzünden eğri büğrü kaynaya kaynaya bir ucubeye dönüşmesine razı olacak mısın?

OYA. (Başını eğer. Usul sesle) Baba!... Ben Ateş’ten kopamam... Yapamam.Yapamayız... Ölürüz.

BABA. (Cüzdanından bir fotoğraf çıkarır.) Bu fotoğrafı Ateş’in annesinden aldım. (Oya’yaverir.) Doğum gününde Ateş!... Karısı ve çocuklarıyla... Orada kimse mutsuzgörünmüyor. Bu çocuklar sana ne diyecekler? “Oya Teyze” mi?... Ateşinkişiliğindeki insanlar, sadık olmayı severler, kızım. Bırak adam kişiliğini yaşasın!(Oya fotoğrafı geri verir. Baba alır, gider gül vazosunun yanına sehpaya bırakır.)

OYA. (Gözleri boşlukta, usul sesle konuşur.) Peki, ben ne olacağım?...BABA. (Sevgi ve acımayla kızına arkasından yaklaşır. Saçlarını okşayarak) Bilemiyorum...

Dilerim, annenin hep size güvendiği gibi, üstesinden gelirsin... Keşke bunu onasoracak kadar, yakın olsaydınız...

(Perde kapanır.)

(Perde anne-babanın evine açılır. Sahne loştur. Gün ışığı kapalı perdelerdeki ince biraralıktan girer. Masa kahvaltı için hazırlanmış, büfenin üzerindeki semaverkaynamakta, Güliz, perde aralığından dışarıyı gözetlemektedir. Gider, koridorkapısını aralar, içeriyi dinler. Kapıyı yeniden dikkatle kapatır. Gene sokağa bakmayagider. Asap gerginliğinin sonunda gibidir. Birden koşarak sahneden çıkar. Az sonraOya’yla geri döner. Elindekileri hızla kapıp bir kenara koyar. Onu iteleyereksahnenin önüne getirir.)

OYA. Dur, kızım, ne bu telâş?GÜLİZ. Susssss! Zili çalmayasın diye camda bekledim.OYA. Neden ama?GÜLİZ. Yavaş konuşmalıyız!OYA. Ne var? Ne oldu, Güliz? Çabuk söyle!GÜLİZ. Sus... Sus... Sessiz ol.OYA. Çocuklar nerede?GÜLİZ. Onları geri yolladım. Ne yapacağımızı kararlaştırmalıyız.OYA. Benim vaktim yok. Hemen gitmeliyim. Telefon ettim. Niye kimse açmadı? Annem

babam nerede?GÜLİZ. Bir dakika, bir dakika... Önce dinle.OYA. Taksi bekliyor. Beş dakika sonra toplantıya gireceğim.GÜLİZ. Bırak işi şimdi.OYA. Büyütme. Söyle.

Page 34: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

34

GÜLİZ. (Oya’nın gözlerine bakarak) Annem ölmüş!... Babam farkında mı, değil mi,bilmiyorum!(Oya önce donar kalır. İlk yaptığı koridor kapısına doğru koşmak olur. Güliz onututar. Gitmesine engel olur.)

GÜLİZ. Gitme!OYA. Annem öldü, diyorsun!GÜLİZ. Sus. Sus da dinle. Allah Aşkına! Dinle de ne yapacağımızı söyle.OYA. Önce annemi göreceğim.GÜLİZ. Yanında babam var. Zaten sorun da, babam! Babam, annemin öldüğünün farkında

değilmiş gibi davranıyor. Abla, dinle! Geldiğimde kapıyı anahtarla açtım.Uyansınlar diye çok gürültü yaptık. Sonunda Gül’ü yanlarına gönderdim. Geridöndü. “Çağırdım ama, gelmiyorlar,” dedi. “Dedem kitap okuyor. Nenemuyanmıyor. Her yeri soğuk. Üşümüş!” dedi. Annemin yanına yatmaya bayılır,bilirsin. Sonunda ben gittim... Babam gerçekten okuyordu. Anneme okur gibi.Yüksek sesle... Perdeleri açmamış, lâmba ışığında... Tatlı tatlı okuyordu. Anneminelini tutuyordu. Okumasını kesmedi. Görür görmez anladım. Kuşkum kalmasınistedim. Yatağın yanına diz çöktüm. Elimi onların... onların ellerinin üzerinekoydum. Babamın eli ılıktı. Annem... Ölmüştü. Babama baktım. Gözlüğününüstünden bana bakıyordu. Neden öyle yaptım, bilmiyorum. Babama gülümsedim.Sonra ikisinin ellerini öptüm. Usulca çıktım. Onları baş başa bıraktım... Şimdi git...Sen de bak..(Oya ağır ağır koridor kapısına yürür. Güliz, gözlerini Oya’nın çıktığı kapıdanayırmaz. Bir süre sonra Oya geri döner. Kapıyı usulca kapatır. Güliz’in yanına gelir.)

OYA. Hâlâ okuyor!... (Ona sarılarak ağlamaya başlayan Güliz’i okşar.) Ağlama, canım!...Ağlama, kardeşim!... (Hıçkırıklar içindeki Güliz’i yanına oturtur. Kıpırtısızdır.Öylece bekler.)

GÜLİZ. (Ağlayarak) Ne yapacağız?....(Oya, Güliz’i kendinden ayırır. Kalkar. Telefona gider. Numarayı çevirir.)

OYA. Doktor Remzi Atalar Beyi istiyorum. Çok önemli. Lütfen bağlayın... Remzi Bey?...Ben Oya Selimer. Birkaç seans benimle ilgilenmiştiniz... Doktor, hemen gelin...Hayır, doktor, ben olabildiğimce iyiyim. Annemiz öldü. Babam... Babam, korkarımdurumu kavrayamıyor... Fakat gelmelisiniz, doktor! Lütfen!... O halde ne zamangelebilirsiniz?... Peki, doktor, saat üçe kadar bekleriz.... 19. Sokak, 7 Numara.Sokaktaki tek evdir. Sağ olun! (Güliz’in yanına oturur. Güliz ağlamasını sessizcesürdürür.)

GÜLİZ. Bekleyecek miyiz?OYA. Bekleyeceğiz... (Beklerler.)GÜLİZ. Taksiyi gönder.

(Oya çantasını alır çıkar. Güliz ağlar... Koridor kapısında Baba görünür. Budünyadan olmayan biri gibi gülümsemektedir. Güliz hemen gözlerini siler. Baba’nınyanına gider. İki eliyle koluna girer.)

GÜLİZ. (Tatlılıkla) Bir şey mi istedin, Baba? (Baba, kızının elini okşar, ondan kendinikurtarır, kahvaltı masasına yürür. Güliz peşinden gider.) Oya geldi! Kahvaltıyaoturalım mı?... (Bir fincan çay hazırlar, getirir.) Bir çay iç!(Baba çayı almaz. Ne için orada olduğunu bilmemektedir. Geri döner. Geldiği gibisessiz, çıkar gider. Güliz, koridor kapısında durup onun gidişini izler. Sonra usulcakapıyı kapar. Oya girer.)

GÜLİZ. Babam az önce buradaydı. Hiçbir şey demedi. Hiç konuşmadı. Bir şeye bakındıama anlamadım. Gene annemin yanında! Pijamalarını çıkarmış; giyinmiş...Yanlarına gitsek mi?

Page 35: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

35

OYA. Hayır!... (Kahvaltı masasını gözden geçirir.) Frenk üzümü reçeli!GÜLİZ. (Ağlamaya başlar.) Onu senin için yapmıştı!OYA. Öldüğüne biz nasıl inanacağız?... (Gider oturur. Yanına oturup sessizce ağlamasını

sürdüren Güliz’e.) Ağla, benim canım! Ağlayabilmene gıpta ediyorum! Göz yaşlarınbahar yağmuru gibi ne güzel iniyor! Ağla cancağızım!... ...Ne zaman öldü acaba?...Akşam babam, benden çok geç çıktı. Annem evde yapayalnız öldüyse, babam kendinibağışlamaz.

GÜLİZ. (Gözlerini siler.) Senden döndüğünde annem mutlaka iyiydi. Çünkü babamelbisesini çıkarmış, pijamalarını giyinmiş. Geceleri anneme kitap okumaya başlamıştı.Okumaya başlamış olmalı. (Ağlamaya başlar.) Kitabı bitirinceye kadar okuyacak!

OYA. (Koluyla Güliz’i sarar.) Ağla, bir tanem! İçini boşalt! Ağla...GÜLİZ. Keşke daha çok, onunla olsaydım. Üzmemek için, üzüntülerimi gizlemek için, uzak

durmama değdi mi? “Lokman ruhu gibi bana iyi geliyorsun!” derdi. Lokmanruhunun eter olduğunu öğrenince ne kadar güldük... Keşke daha çok yanındaolsaydım. Ama rahat uyuyordu, değil mi?

OYA. Huzur içinde!GÜLİZ. Sen babamın kızısın!... Ben, annemin kızıydım! (Hıçkırıklara boğulur.)OYA. Ağla, kardeşçiğim!... Ağla, canım. Ağla bir tanem.GÜLİZ. Hayır! Yeter! Kendimi toparlamalıyım... (Kendini toparlar.) Kendime acımamı

hiç istemezdi. Bir kez beni azarlamıştı. “Kadın, temel direğidir! Yapacağın en doğruiş, yıkılmadan, dimdik durmaktır,” demişti.

OYA. “Temel direği!” dedi. Öyle mi?GÜLİZ. Temel direği!... Yıkılmak yok. Yıkıldın mı, bitti. Taşıdığın her şey seninle çöker,

yıkıntı olur.OYA. Tek başına ne çok şey taşıyacaksın, Güliz. Ben de gidiyorum. Keşke kalabilsem.GÜLİZ. ...Artık babamı yalnız bırakamam. Çocukları alır gelirim. İyi de olur. Bir kez

gelince bir daha geri dönmem. Ali, koşullara uyarsa gelir. Yoksa hiç gelmesin.Babam çocuklara bakar. Ben iyi bir iş bulurum. Kaya okula başlayacak. Küçükleryuvaya gidecek. Para... Para... Para... Hiç değilse ev kiran için ödedikleri eldekalacak. Artık bilmen fark etmez. Ev sahibin boyuna zam yaptı. Sen şanslısın.Geçim derdinin dışında kalman için herkes seferber oldu. Geri dönmek güzel olacak.Pencerelerden gene yeşili göreceğim! Bu evin yerine apartman dikmemek içinbabamın bunca direnmesinin pahasına bak! Her şey dökülüyor. Her şey onarılacak.

OYA. Artık ben de para gönderirim.GÜLİZ. Sakın!... Sakın gönderme. Sen bari parayı düşünme. Yapmak istediklerini yap.

Bedelini ağır ödedin. Elindekini değerlendir. Senin için gene kaygılanacağım. Keşkebaşka kente gitseydin!

OYA. Ateş’le ayni kentte olacağız, diye mi?... Ateş olayı kapandı. Merak etme.GÜLİZ. Bu ne demek, Oya?OYA. Bu, “Bitti!” demek... Orada, çocuklarının Oya Teyzesi olacağım, o kadar! Akşam

babam, bir fotoğraf gösterdi. Ateş, karısı ve iki oğlu... Son fotoğrafları! Gitmiş,Ateş’in annesinden almış gelmiş. Ama iş gördü. Bana arta kalanla yetinmeyisürdürmeyeceğimi anladım.

GÜLİZ. İlişkinizi keseceksin!OYA. Evet.GÜLİZ. Başarabileceğine inanmıyorum. Ateş karşı koyar.OYA. O ailesini kurdu. Kavraması zaman alsa bile, ilişkimizi kesmem, ona evlilik

armağanım olacak...GÜLİZ. Şimdi daha çok kaygılanıyorum. Sen ne olacaksın?

Page 36: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

36

OYA. Ben ne olacağım?!... Boşluktayım. Kendimi gene üçüncü kişi gibi görüyorum. Oyaböyle yapar!... Oya bunu yapmaz!...

GÜLİZ. Kendimize ne yaptık biz böyle Oya?... Ne oldu bize?...OYA. Sen yakınma. Senin çocukların var.GÜLİZ. Var! Şükür var!... Sağlıksız bir evlilikten kurtarmam gereken çocuklarım var. Ben

ki babamı anneme yaklaşımında eleştirirdim... (Hıçkırıklarla ağlar.)OYA. Ağlama, benim canım; ağlama cancağızım!... (Güliz’in susmasını bekler.) Dün gece,

babam benden çıkarken, “Hiç değilse annene iyi bir haber götürüyorum. Hiç değilse ohuzura kavuşacak,.” demişti.

GÜLİZ. Onları ne kadar üzdük.OYA. Konuşmaya vakit buldular mı, acaba?GÜLİZ. Bulmuşlardır. Zaten annem, görür görmez anlamıştır.OYA. Bilebilsem...GÜLİZ. Annem, doğruyu yapacağımıza hep inandı. Senin de, benim de.OYA. Doğruyu yapmak!... Bir sürü yanlışı, doğru diye yapmak!GÜLİZ. Gene de insanı dik tutan bu. Doğruyu yaptığına inanmak!...

(Düşüncelere dalarak otururlar. Baba koridor kapısından girer. Sessizce gelir,kızlarının karşısında durur.)

OYA ve GÜLİZ. (Birlikte ayağa fırlarlar.) Baba!BABA. Siz oturun. Oturun! (Onları oturtur. Düşünmeye çalışır.) Ben bir kahve

yapacağım!... (Mutfağa gider. Kendi kendine, aklındaki konuşmaya uygun hareketleryapmaktadır.)

GÜLİZ. Boyuna gülümsüyor... Aklından hep annemle mi konuşuyor?OYA. Belki.GÜLİZ. Kadire Teyzeyi çağıralım!OYA. Doktoru bekleyelim...GÜLİZ. (Ayağa fırlar.) Bekleyemem. Bir şeyler yapmalıyız.OYA. Ne?GÜLİZ. Kahvaltı edelim! Hadi! Kuvvetli olmalıyız. Bildiğim tek avuntu bu. Gel hadi, bir

şeyler yiyelim... (Semaverden iki fincan çay hazırlar. Çaylarla Oya’nın yanına gelir.Baba, elinde kahve tepsisiyle mutfaktan çıkar, koridor kapısından kaybolur. Gülizbüyümüş gözlerle ardından bakar.) Kahveyi iki fincan pişirmiş! Gördün mü?(Dışarıdan gelen komşu sesiyle irkilirler.)

KOMŞU SESİ. (Bahçeden gelir.) Leman hanıııım!... Leman Hanııım!...GÜLİZ. (Elindeki çayları bırakır. Balkon kapısını açar. Bağırmamaya çalışarak) Ne var

Nadire Teyze?KOMŞU SESİ. Anneni çağır biraz, annenii!

(Açık kapıdan içeriye güneş dolmuştur. Oya da ayağa kalkar. Ne yapacağını bilmez.)GÜLİZ. Annem... Uzanıyordu biraz... Ne vardı? (Bir sağıra, bağırarak yineler.) Annem

uzanıyor! Ne vardı?KOMŞU SESİ. Kaldırma öyleyse. Bir hatırını sorayım dediydim. (Güliz içeri kaçar.)

Kaldırma! Kaldırma! Selâmımı söyle!(Güliz kapıyı kapatır. Kapıya yaslanır kalır. Perde aralık kalmıştır. Oya odanınortasındadır. Baba koridor kapısında görünür. Üzerindeki iki fincanla, kahve tepsisihâlâ elindedir.)

OYA. (Babayı yanına geldiğinde fark eder.) Baba?(Oya tepsiyi babanın elinden alır. Masaya bırakır. Şimdi kızlarının karşısında, bütünacısı gözlerine oturmuş bir baba vardır.)

BABA. (Güliz’e döner. Konuşmak için büyük çaba harcar. Minnetle) Sağ ol, kızım!...Sağ ol!... (Bir süre Oya’ya, bir süre Güliz’e bakar. Sonra bedeni de çöker. Arkasını

Page 37: MÜZEYYEN ENGİN ERİM HULÛSİ BEY’İN KIZLARI Oyun : 3 Perdemuzeyyenenginerim.com/oyunlar/hulusi_bey.pdf2 HULÛSİ BEY’İN KIZLARI BİRİNCİ PERDE (H ulûsi Bey’in bahçeli

37

döner, sarsakça yürür. Koridor kapısında bir kez daha kızlarına döner. Özür dilergibidir.) ...Azıcık daha... Yanımızda uyusun!... (Çıkar.) (Oya ile Güliz, karanlığa açılan koridor kapısının iki yanında dururlar.)

PERDE