64

BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

  • Upload
    vunga

  • View
    218

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi
Page 2: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU

2Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

BU SAY

KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr

Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr

ISSN:1302-0803

YIL:10 SAYI:44

MAYIS - HAZÝRAN 2003

ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝVAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ

A.Þemsettin ATEÞ

GENEL YAYIN YÖNETMENÝA.Tacettin ATEÞ

YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜRAv. Haki DEMÝR

REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLER Ahmet KARACA - Adem KOZANOÐLU

Yusuf MUTLU - Ýbrahim GÖKMEÞEHulusi GÜLSEREN - Ali AYDOÐAN

Ali GENCAL - Mehmet ÞEN

KAPAKSomuncu Baba Camii / Darende

Resim: Dr.Yusuf Erkiþi

TEKNÝK YAPIM/ Darende Tel:615 17 55

GRAFÝK - TASARIMAslan TEKTAÞ

YAZIÞMA ADRESÝZaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71

44700 Darende / MALATYATel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79

http/www.eshev.com

BASIM-YAYIM-DAÐITIM-PAZARLAMAVÝSAN Ýktisadi Ýþletmesi

DAÐITIM Yay-Sat

RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) 231 26 72

BASKIPoyraz Ofset (312) 384 19 42

Dergide Yayýnlanan Yazýlardan YazarlarýMesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas

Edilebilir.

Somuncu Baba

ADANA (322) 457 66 54 -AMASYA (358) 218 20 28 -ANKARA (542) 453 79 18 - ALANYA (242) 511 11 43 -BURSA (224) 254 53 26 -ÇAYCUMA (372) 615 19 21 - G.ANTEP (342) 234 21 45 -GÖLCÜK (262) 413 22 67 -DENÝZLÝ (258) 372 11 66 - ÝSTANBUL (216) 472 08 92 -

ÝZMÝR (535) 616 95 93 -ÝSKENDERUN (326) 615 73 56 - KAYSERÝ (352) 221 00 26 -K.MARAÞ (344) 221 98 99 -ELBÝSTAN (532) 572 50 47 - KARABÜK (370) 412 38 23 -KARAMAN (338) 214 57 04 -KONYA (332) 251 83 00 - EREÐLÝ (332) 713 01 71 - ILGIN (332) 882 73 64 -

KARAPINAR (332) 755 21 11 - MALATYA (536) 437 58 50 -MERSÝN (324) 320 06 11 -OSMANÝYE (322) 812 78 21 - SAKARYA (264) 274 34 38 -SAMSUN (362) 431 44 55 -SÝVAS (346) 224 53 08 - TOKAT (356) 212 24 63 -TURHAL (356) 275 80 07 -ZONGULDAK (378) 251 48 31

AJANSSBSB

Gençlik,Uyuþturucuve Þiddet

YýkýlmayanÝmanKalesi;Tevhid

14

7

12Ýsmail PALAKOÐLU

TEMSÝLCÝLÝKLER

Prof.Dr. M. Emin AYKur’an’da Gençler ve Gençlik Deðerleri

Page 3: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Dr. Necdet YILMAZ

Musa TEKTAÞ

Kevser BÂKÝ

Mustafa ALÝBEYOÐLU

3Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

AYIDA

Editörden......................................................4Baþyazý / Hakk Dostlarýný Anarken................5Hutbe / Þeyh Hâmid-i Veli Minberinden Hutbeler...... 6Güncel / Kur’an’da Gençler ve Gençlik Deðerleri........ 7Tasavvuf / Yýkýlmayan Ýman Kalesi; Tevhid... 12Gençlik / Gençlik, Uyuþturucu ve Þiddet......14Araþtýrma / Fetih, Fetih Hadisi ve Ýstanbul’un Fethine Bir Bakýþ........................ 16Tarih / XIX. Yüzyýlda Osmanlý Devleti-ABDSiyasi Ýliþkileri............................................... 19Þiir / Kalbim Kudüs’te Kaldý.......................... 22Edebiyat / Dilde Tembellik mi? Cehalet mi? Kasýt mý?... 23Güncel / Sýnav Stresi....................................24Altýn Silsile / Hâce Derviþ Muhammed (K.S)ve Hâce Muhammed Emkenegi (K.S)............ 27Ýnceleme / Büyük Mütefekkir M. Ali Ayni’nin KalemindenÞeyh Hamid-i Veli......................................... 28Makale / Ýnsanlýk ve Medeniyet.................................. 30Araþtýrma / Fethin 550. Yýlýnda Fatih’i Anlamak............... 32Saðlýk / Bunalýmlar Niçin Artýyor?................35Araþtýrma / Benlik Kininden Dava AsaletineBir Gençlik Serüveni...................................... 36Toplum /Toplumsal Kalkýnma ve Eðitim...................... 40Þiir / Þiir Seni Söylemek...............................41Edebiyat / Divân-ý Hulûsi-i Darendevî’de Kuþ Motifi...................................................... 42Câným Ýstanbul.............................................. 47Araþtýrma / Hz. Ali’nin Oðlu Hz. Hasan’a Nasihatlarý veGünümüz Açýsýndan Bir Deðerlendirmesi..... 48Hanýmlara Özel / Her Çocuk Bir Kitaptýr.........51Kültür / Gençlik, Gelenek ve Millet Olmanýn Gerekleri. 52Öykü /

Dîvân-ýHulûsi-i

Darendevi’deKuþ Motifi

42

SýnavStresi

24

58

Fethin 550. YýlýndaFatih’i Anlamak

AnneBabalaraAltýnÖðütler

32

Fetih, Fetih Hadisi ve Ýstanbul’unFethine Bir Bakýþ 16

ÝÝÇÇÝÝNNDDEEKKÝÝLLEERR

Mustafa AY

Page 4: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Dergimizin Kapaðý ve Bir Ziyaretin Hatýrasý

Bir güz gününde ailesi Darende'nin Beybaðý Mahallesinden yükünü yüklemiþ,Çukurova'nýn yolunu tutmuþtu. Bir ekmek kazanmak, geçim temin etmek içinvazgeçilmez bir yolculuktu bu. Derken Osmaniye'de önce ýrgatlýk, sonra ufak yolluticaret yaparak elleri ekmeðe yetti. Doðduðu yeri de özlemiyor deðillerdi ama, doy-duðu yer memleketleri olmuþtu artýk. Allah nur topu gibi bir erkek evlat nasib etti.Adýný Yusuf koydular. Kendileri ailece çok hastalýk, çok sýkýntý çektikleri için oðul-larýný okutup, doktor yapmayý arzuluyorlardý. Memleketi her sene ziyaret ederken,bu evlatlarýyla Þeyh Hamid-i Veli türbesini ziyaret eder, bu ulvî mekânda AllahüTeâlaya dua ederlerdi. Mevlânýn takdiri, kulunun arzusunu ve duasýný geri çevirme-di ve baþarýlý bir þekilde tahsil hayatýný sürdüren Yusuf, týp doktoru olmuþtu. O seneanasý kurbanlar kesti, fakirlere daðýttý.

Ýhtisasýný göz doktoru olarak tamamladýktan sonra yine bir gün sýla ziyareti içinDoktor Yusuf Darende'ye gelmiþti. Çocukluk yýllarýndan itibaren ilçeye her geldi-ðinde olduðu gibi ilk önce Þeyh Hamid-i Veli Camii'ni ziyaret etti.

1992 yýlýnda bir yaz günüydü. Vakit öðle sularýydý, ziyarete gelmiþken namazýda edâ etti. Namaz çýkýþýnda yeni restorasyonu yapýlan külliyede H. Hamidettin AteþEfendiyle tanýþtý, musafaha yaptý. Daha önceki senelerde babasýyla geldiðinde mer-hum Hulûsi Efendi hazretlerini mutlaka ziyaret eder, duasýný alýrlardý. Bu defa onunhizmetlerini yürüten oðlu Hamidettin Efendi vardý.

Ýlk görüþme esnasýnda göz doktoru olduðundan mýdýr nedir, Efendi'nin gözüdikkatini çekti. O þefkat dolu bakýþlarý olan göz kapaðýnýn kenarýnda bir rahatsýzlýkbelirtisi vardý. Müsaade isteyerek muayene etmek istediðini söyledi. HamideddinEfendi muayene esnasýnda Doktor Yusuf'a þunlarý söylüyordu.

-“Doktor bey, iki gündür bu gözümde bir rahatsýzlýk var, ilçede göz doktoru bu-lunmadýðý için teþhis edemediler.”

Yusuf Bey bu arada son kontrollerini yaptý ve ekledi; -“Hocam; gözünüzde bir hastalýk belirtisi var, çok hassas olan bu konu ancak

mütehassýs biri tarafýndan teþhis edilebilirdi. Beni Allah buraya sizin gözünüze bak-mak ve tedavi etmek için göndermiþ. Þimdi ziyaretimin sýrrýný anladým ve size fayda-lý olacaðým için kendimi huzurlu hissediyorum.” dedi. Bu konuþmadan sonra, biz-zat kendisi arabasýyla eczaneye gitti, gereken ilaçlarý alarak getirdi ve tedaviye baþ-ladý. O gün akþama kadar sohbet ettiler ve müþahedede bulundu.

Bu ziyaretinde çok meraklý olduðu için bazý fotoðraflar da çekmiþti. Adana'yadöndüðünde bu fotoðraflardan suluboya çalýþmalarý yaptý.

Aradan yýllar geçti… Çocukken ziyareti esnasýnda dualar ettiði, daha sonra daönemli bir ziyaret hatýrasý da gönlüne nakþedilen Darende Þeyh Hamid-i VeliCamii'nin havuzlu bir kompozisyonu onun fýrçasýndan gün geldi "Somuncu BabaDergisine" kapak oldu.

Teþekkürler Dr. Yusuf Erkiþi… Soyadýn gibi er ve vefalý biri imiþsin. Tabii bah-týn da sana yâver olmuþ hayatýnda.

Nereden nereye… Bu hatýralarý naklettikten sonra, hayatta hiçbir þeyin tesadüfolmadýðýný anlýyor ve Hulûsi Efendi hazretlerinin bir kelâmýný hatýrlýyoruz; "Ger-çekler Tesadüf Olmaz"…

Biz bu sayýmýzda da gerçeklerle dolu ilim ve hakikat sýrlarý ile bezeli satýrlarile yine huzurunuzdayýz. Gönül sadâlarýnýn gül güzelliði ile açýldýðý bu bahçedensizlerde birer deste gül derin, muradýnýza erin… Dostça ve hoþça kalýn…

A.Tacettin ATEÞ

4Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

EEDDÝÝTTÖÖRRDDEENN

Page 5: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Allah'ý gerçek dost bilip, ilahî sevgi ile gönlü coþan Anadolu erenlerindenbiri de Þeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba)'dir. Onu tanýyabilmek için eser-

lerine ve hizmet anlayýþýna bakmak lâzým. Aslýndaki neciblik ve aldýðýmânevi terbiye gereði, nefsini kýrmýþ,sýrtýnda ekmek küfesi taþýmýþ, halkadaðýtmýþtýr. O ilminin incilerini hayâ içerisinde Bursa Ulu Camii'nin min-

berinden saçmýþtýr. O þöhretten sakýnmýþ, ilgi ve iltifattan kaçarak Hakkile beraber olurken halkýn iltifatýna kýymet vermemiþtir. Bir müddet çeþitli

memleketlerde kaldýktan sonra ebedî istirahatgâhý Darende'ye yerleþmiþtir. Þimdi, onun etrafý güllerle süslü türbesinin bulunduðu camii þerifi ziyaret

edenler, onu gönül aynasýnda seyre dalýyorlar. Onun solmayan güllerinin koku-larýyla mest oluyorlar. Senenin her zaman diliminde gönül bâharýný onun etrafýn-da yakalayan canlar var. O iklîme girenler, onun ilâhi aþk ile yoðrulmuþ sînesindeyazýlý olan "Yâ Dost" nakþýnýn akislerini levha levha duvarlarda, damla damla sular-da ve yaprak yaprak güllerde görüyorlar. "Allah yolunda hayat sürenlere ölü den-meyeceði" gerçeðinin sýrrýný fýsýldýyor bize mübarek kabri. Ruhaniyetinin huzurun-da hissediyorsunuz bir an kendinizi. Hakk'dan aldýðý mâneviyat nûrunu huzmehuzme günümüze taþýyor, ve gözleri kamaþtýran bir parlaklýkta ýþýklar saçýyor. "Ölenhayvan imiþ âþýklar ölmez" mýsraýndaki lâhutî mânayý satýr satýr yazýyor gönüldefterlerimize.

Günün her vakti güneþ þefkatinde aydýnlýk, gecenin her âný ayýn ondördü gibiburada. Her seher bayram muþtusu ile eser seher yeli. Vuslat haberleri getirirsevgiliden. Aþk bâdesini andýran sular, "cennet ýrmaklarý" gibi "zemzem lezzetinde"akar akar... Bir damla suyu içince yüreðiniz coþar, kendinizi ummanlar içine birkatre gibi hissederiz. Görünen görünmeyen her þeyde "Mevlâ" nýn tecellisi zuhureder. Hakk olunca her þey yok olmuþtur. Yokluk kapýsýndan ancak varlýk sarayýnagirilir.

Bu iklîme giren canlar kendilerini bütün dünya meþgalesinden arýndýran durubir pýnarýn lülesinden su içen bir yolcu zannederler. Yâhut, Hulûsi Efendi'nin huzu-runda ilâhi bir sâda ile okunan gazelin terennümüyle mest olurlar. Bir bakarsýnýz,saf saf cemaat olmuþ Yüce Yaratýcýnýn huzurunda mîraçtadýr ruhlar. Huzurlu birortamda, büyüklerin huzurunda kendini Hakk'ýn huzurunda hissedenlerin canmeclisidir Somuncu Baba Külliyesi.

"Kiþi sevdiðiyle beraberdir" müjdesinden yola çýkarak, gönüllere taht kuran,gönüllere sultan olan, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi gibi mübarek ve muhteremzevatýn anýldýðý her yerde onlarýn mânevi feyzi vardýr. Onlar vefâkardýr, dostlarýnýunutmazlar. Onlar þefkatlidir, hep güzellikle muamele ederler. Onlar mütevazýdýr,gönlünü yere seren dostlarýna mihmân olurlar. Ve onlar sehâvette su gibidir,herkesin kurumuþ dudaðýna nem verir, her canlýnýn kuruyan topraðýna can verir-ler. Onlar Hakk'a dost olmuþtur, kendilerine dost olanlarý Hakk'a götürürler. "Benizikredin ki ben de sizi zikredeyim" esbâbýnca kendilerini ananlarý anar, himmet vefeyzlerini saðnak saðnak yaðdýrýrlar. Çölleþmiþ yüreklere ikindi yaðmuru gibi serin-lik verirler. Hâsýlý anýldýkça anlaþýlýr, sevildikçe dost kalýrlar.

Bu iklîmde gönül dostlarýna dergimizin 10. yayýn yýlýnda yeniden merhaba...A. Þemsettin ATEÞ

5Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

BBAAÞÞYYAAZZII

Hakk Dostlarýný Anarken

Page 6: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

6Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

HHUUTTBBEE

Bu hutbemiz, her Müslümanýn öðrenip onunlaamel edeceði kelam-ý vecibe olan, Ýmam-ý A'zamhazretlerinin oðullarýna vasiyetlerine da'irdir.

Oðlum! Cenab-ý Hak sana doðru yolda hidayetve her hayýr iþinde yardým ihsan buyursun. Þimdisana bir takým vasiyetler ederim ki onlarý güzelcezabt ve hýfz edip muktezasýyla amel etmek de devamedersin. Ýki cihanda senin için kurtuluþ ve saadetümit ederim.

1.Bütün uzuvlarýný, sýrf cenabý hakkýn sevgi vekorkusundan dolayý günah iþlemekden muhafaza etve Allah-u Teâlanýn emirlerini yerine getir, ona hali-sane kulluk et.

2.Ýþlemesine muhtaç ve mecbur olduðun bütüniþlerde cehl üzerine mýhlanub kalma! Gerek dünye-vi, gerek uhrevi iþlerde bilmediklerini öðrenmeyeçalýþ! Cehl-i zulmetden nefsini koru, zira cehil ma'ze-ret deðil. Bil ki seni hacâlet ve hüsrandan kurtarýr.Aklýn baþýnda ise geceyi gündüze kat, cehil sedasýn-dan kendini ve muhitini kurtar da dünya ve ahiret derahat edesin.

3.Dinî ve dünyevî iþlerinde kendisine muhtaçolacaðýn zevattan ma'ada baþkalarýyla uzun uzadýyagörüþme ülfeti hayýrlý menfa'ati mutazammýnolmayan þahýslarla görüþmeyi devam ettirmek insanîkemalâtdan müflis kýlar yükselmekten alýkor. Ancakseni maddeten ve ma'nen yetiþtirecek ve yükseltecekehlullaha, sohbetine devam et.

4.Nefsin hakkýnda refik ve adaleti ihtiyar et. Þuþartla ki onu hevaya meyl ettirerek, seni yoldançýkarmasýna meydan vermeyecek derecede ona bak.

5.Kavlen ve fi'ilen hiçbir müslümana ve zým-miye düþmanlýk etme, kin tutma. Adavet insanýhuzursuz eder. Bil ki huzursuz insan olmaz. Afvdanidareden daha büyük feraset yokdur alemde!

6.Allah-u Teâla'nýn sana nasib eylediði rýzk, malve mansýblara mevki'lere razý ol! Kana'at eyle!Cenab-ý Hak beþ þey'i beþ þey'de vâz etmiþtir. Ýzzeti;sa'âtde, zilleti; ma'siyetde, heybeti, geceleri ibadetetmek de, hikmeti mi'deyi çok doyurmamakta,zenginliði kanaatte.

7.Ýnsanlara el açmamak içun elindeki mülkü iyikullan, ne israf et ne de asan i'tidal üzre tedbir al.

8.Ýnsanlarýn gözünün senin üzerinde olmasýnýarzu etme, Hasetlerini artýrýr bir gösteriþte tahkirligecelb eden bir düþkünlükte bulunma! Her iki haldede halkýn senin hakkýnda su'i zana ve gýybetedüþmelerine meydan verme.

9.Emir ve müs'adesi olmadan kimsenin iþinemüdahale etme! Ýzni olmadan kimsenin mekanýnagirme.

10.Ýnsanlara mülaki olduðunda evvela selâmver! Söylersen güzel, aðýr ve latif söyle, ehl-i hayramuhabbet, ehl-i þerre müdare eyle!.

11.Allah-u Teâlayý çok zikr et. Resulallah sallal-lahü aleyhi ve's-sel-leme salâtý selamý çok getir. Zirahâlýk-ý ziþâna vacib-i hüdaya yakýnlýk zikr ve teslimatiledir.

12.Seyyidü'l-istiðfara mutlaka devam et! Ziraçok ma'nidardýr. Þöyle ki: buna devamda Cenab-ýHakkýn uluhiyyet ve halkiyetini okuyanýn, kulluðunuubudiyetini elestü hitab-ý izzetine ruhun vermiþolduðu cevab da sabit-i kadim olduðunu, hakkýnni'metlerini takdis ve zikr etmeði, yapmaða me'murve mecbur olduðu vazifelerde aczini, noksanýný,günahýný beyan ve i'tiraf vardýr.

Seyyidü'l-istiðfar ise þudur. "Allahümme enterabbi la ilahe illallah illa ente halakteni ze enaabduke ve ena âlâ ahdike ve va'dike mesteta'tü euzubike min þerri ma sana'atü ebu u leke bi ni'metikealeyye ve ebu'u bizenbi feaðfirli fe innehu la yeð-firuz-zenube illa ente"dir.

Cema'at-i Müslimin buna devamýn faziletinihazreti imamýn tavsiyelerinden anladýnýz, fazlacaizaha lüzum yoktur.

Es-Seyyid Osman Hulûsi Ateþ, Þeyh Hamid-i Veli Minberinden Hutbeler,Hutbe No:105, s.227, Ankara 2000

Muhterem Müslümanlar!

Ýmâm-ý Â’zam Ebu Hanife’nin kabri þerifleri

Þeyh Hâmid-i Veli Minberinden Hutbeler

Page 7: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Öncelikle, "gençlik"kavramýnýn kýsa bir taný-mýyla söze baþlamak isti-yoruz. Birleþmiþ MilletlerÖrgütü'nün tanýmýna göre,"Genç, 15-25 yaþlarý ara-sýnda, öðrenim gören, ha-yatýný kazanmak için çalýþ-mayan ve ayrý bir evibulunmayan kiþidir".1 Psi-koloji kaynaklarýnda isegençlik, "ergenlik çaðý(büluð) öncesi dönemdenbaþlayarak 20-25 yaþlarý-na kadarki yýllarý kap-sayan zaman dilimi" ola-rak kabul edilmektedir.2

Buna göre, yaklaþýk 10-13yýllýk bir dönemi ifadeeden bir kavramdýr genç-lik... Bu dönem içinde in-sanoðlunun hangi özellik-lere sahip olduðu, hangiduygularýn tesirinde kaldý-ðý ve hangi psikolojik þart-larýn kendisine yön verdiðigibi hususlarda bazý tespitlerde bulunmak tabii kiönemlidir. Ancak bir tebliðin sýnýrlarýný aþacak dere-cede kapsamlý olan bu çaða biz ana hatlarýyla deði-nerek asýl konumuza geçmek niyetindeyiz.

Gençlik çaðýný genel anlamda bir deðer-lendirmeye tâbi tutarsak, bu çaðýn, birtakým fizyolo-jik geliþme ve deðiþmeler yanýnda, ruhsal bakýmdanda pek çok deðiþikliði beraberinde getirdiðini görü-rüz. Duygusal iniþ çýkýþlarýn, davranýþlardaki tutarsý-zlýðýn sýkça yaþandýðý bir dönemdir gençlik çaðý.Yine, zihnî uyanýþýn, bilinçlenme ve topluma açýl-manýn hýzlandýðý, ilk sevgilerin filizlenip sýký arka-daþlýklarýn kurulduðu yýllardýr gençlik yýllarý…Gençler hakseverdirler, yardýma hazýrdýrlar, haksýz-

lýklara ve düzensizliklerekarþý sabýrsýzdýrlar. Kendikiþiliklerini kanýtlama vebaðýmsýzlýklarýný kazanmaçabasý içindedirler. Bir ama-ca yönelmek, yeni deðerlerebaðlanmak isterler. Ýnançlarýuðruna mücadele eder ve hertürlü fedakârlýða katlanýrlar.3

Bu olumlu yönlerine ekolarak gençlik çaðýný "insanhayatýnýn þekil almaya enmüsait dönemi" olarak gö-renler de vardýr. Buna göre,gençlik çaðýndaki etkileþimbelki de insan için diðerdönemlerde olmayacak ka-dar güçlüdür.4

Birçok yönden ve fark-lý perspektiflerle ele alýna-bilecek zenginliðe sahip o-lan gençlik çaðý üzerine söy-lenenlerle ilgili bilgileri, ko-nuyla alâkalý eserlere havaleederek,5 ilgili ayetler ýþýðýn-da, Kur'ân-ý Kerim'de adýge-

çen genç þahsiyetlerden ve gençlik deðerleri baðla-mýnda verilmek istenen mesajlardan bahsetmekistiyoruz.

GiriþÝnsanoðlunu yaratan ve onun ruh ve beden

yapýsýný en iyi þekilde bilen Allah Teâlâ, gönderdiðikutsal kitaplarda gerek peygamberlerin ve gereksekendisine iman eden þahsiyetlerin gençlik dönem-lerinde baþlarýndan geçen ibretli hadiseleri anlataraksonraki müminlere çarpýcý örnekler vermiþtir. Ger-çekten de ayetlere bu açýdan bakýldýðýnda, Hz.Adem'in oðullarýndan baþlayarak aktarýlan genç þah-siyetlerin ibretli hikayelerinde, Habil ve Kabil adlýiki kardeþin trajik öyküsünü, Hz.Ýbrahim'in sarsýl-

Kurân'da Gençler ve Gençlik Deðerleri

7Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Prof. Dr. Mehmet Emin AY

GGÜÜNNCCEELL

Duygusal iniþ çýkýþlarýn,davranýþlardaki tutarsýzlýðýnsýkça yaþandýðý bir dönemdir

gençlik çaðý. Yine, zihnîuyanýþýn, bilinçlenme ve

topluma açýlmanýn hýzlandýðý,ilk sevgilerin filizlenip sýký

arkadaþlýklarýn kurulduðu yýl-lardýr gençlik yýllarý…

Kurân'da Gençler ve Gençlik Deðerleri

Page 8: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

8Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

maz imanýyla bütünleþmiþ tevhid mücadelesini,Hz.Yusuf'un iffetini ve sabrýný, Hz.Musa'nýn deli-kanlý tavýrlarýný, Ashab-ý Kehf'in inançlarýndaki sa-mimiyetlerini ve nihayet Hz.Meryem'in ibadet aþ-kýyla örülü teslimiyetini son derece net bir þekildegörmek mümkündür.

Bu örnekler, en yalýn ve en tabii þekliyle akta-rýlarak, adeta sonraki nesillere örneklikleri saðlan-mak istenmiþtir. Dolayýsýyla diyebiliriz ki, þayet teb-liðimiz, bakir bir alan olarak gördüðümüz Kur'an'-da gençlik deðerleri ve günümüze yansýyan yönlerikonusunda, yeni birtakým çalýþmalarýn yapýlmasýnýnönemli bir gereklilik olduðu konusunda eðer birkapý aralayabilirse, bu bizim için bir bahtiyarlýkvesilesi olacaktýr.

Kur'ân-ý Kerim'de 6 yerde geçen "belaðe eþüd-deh" kavramý, genel manada "ergenlik çaðýna ulaþ-mak" þeklinde anlaþýlmaktadýr.6 Gençlik Psikolojisikaynaklarý da bu dönemi, ayný zamanda gençlikçaðýnýn baþlangýcý olarak kabul etmektedirler.7

Kur'ân'da bazý ayetlerde, doðrudan "genç" an-lamýna gelen "fetâ" kelimesi ve bundan türeyenisimlere rastlanmaktadýr. Bu anlamda Kur'ân-ý Ke-rim'de "genç" veya "gençler" manasýna gelen "fetâ"veya "fitye" kelimeleri ve bunlardan türeyen isimlertoplam olarak 9 yerde geçmektedir. Ancak bu ayet-ler dýþýnda, gençlik çaðýndan ve gençlerden bahse-dildiðini söyleyebileceðimiz daha pek çok ayetmevcuttur. Bununla beraber, biz bundan sonraki sa-týrlarda, gerek dolaylý yönden, gerekse doðrudangençlerden ve gençlik deðerlerinden bahseden ayet-leri ele alarak belirli baþlýklar altýnda incelemeyeçalýþacaðýz.

Hz. Adem'in Oðullarý Habil ve KabilKonuya Hz. Adem'in iki oðluyla baþlamak

istiyoruz. Önce bu konuda Kur'ân-ý Kerim'e kulakverelim:

"Onlara, (Ehl-i Kitab'a) Adem'in iki oðlununkýssasýný doðru olarak anlat. Ýkisi de birer kurbansunmuþlar, birininki kabul edilmiþ, diðerininki isekabul edilmemiþti. Kurbaný kabul edilmeyen,"Andolsun seni öldüreceðim" deyince, kardeþi þöylekarþýlýk vermiþti: "Allah ancak müttakilerin takdi-mesini kabul buyurur. Andolsun ki, sen öldürmekmaksadýyla bana el uzatsan dahi, ben sana el uzat-acak deðilim. Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tankorkarým."8

Kur'ân-ý Kerim, diðer ayetlerde olduðu gibikýssayý detaylara girmeden aktarmak suretiyle,yeryüzünde ilk cinayetin Hz. Adem'in oðullarýndanbiri tarafýndan iþlendiðini ortaya koymaktadýr. Ko-

nuyla ilgili olarak hadis kaynaklarýnda sadece ÝbnMes'ud tarafýndan rivayet edilen bir hadis mevcut-tur; ki bunda da Habil ve Kabil'in isimleri zikre-dilmez. Söz konusu hadiste, "Haksýz yere öldürü-len her bir kimsenin kanýndan, Adem'in büyükoðluna mutlaka bir pay ayrýlýr. Zira yeryüzündecinayeti adet edenlerin ilki odur" denilerek buolaya atýfta bulunulur.9

Ancak gerek Ýslam tarihçileri, gerekse müfes-sirler bu konuya geniþ yer ayýrarak Habil ve Kabilarasýndaki kýssadan bahsetmiþlerdir. Tevrat metin-lerinde de bu konuda geniþ bilgi mevcuttur.10 Kay-naklardaki bilgiler bir bütün olarak ele alýndýðýnda,Habil ile Kabil arasýndaki anlaþmazlýðýn, "çeke-memezlik duygusuna baðlý, toprak kavgasý veyaistediði kýzla evlenmesine engel olunmasý", gibisebeplerden kaynaklandýðý görülmektedir. Kay-naklarda, Habil'in aðabeyi Kabil'den aslýnda dahagüçlü olmasýna raðmen, Allah'a karþý kulluk bil-incine sahip olmasýndan dolayý böyle bir davranýþayönelmediði ifade edilmektedir. Ne var ki, Habil'inbu husustaki anlamlý uyarýsýna raðmen, aðabey Ka-bil, bir gün, yirmi yaþýndaki kardeþi Habil'i, uyu-makta olduðu bir sýrada öldürmüþtür.11 Ýki kardeþarasýnda cereyan eden bu trajik olayda dikkat çekicibazý noktalar vardýr.

1. Kabil'in hasedine neden olan hususlar, bir-takým tefsirlerde "toprak kavgasý veya istediði kýzlaevlenememe" gibi sebepler olarak zikredilmiþ olsada, tâ baþýndan beri, Kabil'in kurban takdimindehangi duygu ve düþüncelere sahip oluþu bize birfikir vermektedir. Anlaþýlan o, kurbanýný, içtenlikleve kulluk bilinciyle deðil, "sýradan bir iþ" görerek"önemsemeden" sunmuþtur.12 Halbuki, Kur'an-ýKerimde, Allah'a yakýnlaþmak maksadýyla sunulankurbanlarýn ne etlerinin ne de kanlarýnýn Allah'aulaþtýðý, O'na ulaþan þeyin ancak bu davranýþtakiduygu ve düþüncedeki içtenliðin, kulluk bilincininolduðu vurgulanmýþtýr. Dolayýsýyla, Allah'a karþý ya-pýlan ibadetlerde asýl gözetilmesi gereken önemlinoktanýn, içtenlik ve samimiyet olduðu bu ayetteöncelikli olarak vurgulanmýþ olmaktadýr.

2. Sebebi ne olursa olsun, hased (kýskançlýk)duygusunun insan davranýþlarý üzerinde ne denlibelirleyici bir rol oynadýðý ve bu duygu sâikiyle in-sanýn cinayet bile iþleyebileceði ortaya çýkmaktadýr.Bu cinayetin iki kardeþ arasýnda yaþanmýþ olmasýise, hased duygusunun sýnýr tanýmaz bir tahribata se-bebiyet vereceðini de anlamamýza imkân tanýmak-tadýr. Hz. Peygamber'in "Hasedden sakýnýn!. Çünküo, ateþin odunu harcayýp tükettiði gibi, güzel davra-

Page 9: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

9Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

nýþlarý yer bitirir." þeklindeki uyarýsý, hased duygu-sunun ne denli yýkýcý bir kiþilik problemi oluþunadikkat çekmektedir. Ýnsan benliðinde gizlenmiþ birhalde duran ve zaman zaman günyüzüne çýkan buduygu, kimliðin kazanýlmaya baþladýðý gençlik ça-ðýnda karþýlaþýlmasý kuvvetle muhtemel bir kiþilikproblemidir. Ýþte Kur'an, bu duygunun yol açtýðý tra-jedinin iki kardeþ arasýnda cereyan ettiðine vurguyaparak meselenin ehemmiyetini ortaya koymuþolmaktadýr.

3. Yirmi yaþlarýnda bir genç olan Habil, AllahTeâlâ'nýn huzuruna zalim bir þahsiyet olarak var-maktansa mazlum biri olmayý tercih etmiþtir. Ayrýcao, "Beni öldürmek amacýyla elini bana uzatacakolsan da, ben sana bu maksatla el uzatacak deðilim!"ifadeleriyle, belki de bir insanýn, bir gencin göstere-bileceði centilmenliðin, en zirve örneðini vermiþtir.

4. Habil, meseleyi her ne kadar aðabeyi Ka-bil'in vicdanýna havale ederek bu iþten kurtulmayaçalýþmýþ ise de ayetten çýkarabileceðimiz bir hususda þudur ki, þayet yürürlükte, cinayete engel olacakciddi anlamda müeyyideler veya koruyucu birtakýmmânialar yoksa, insanoðluna, içinde taþýdýðý ben(nefs=ego) bir kötülük kaynaðý olabilmekte ve enkötü ya da en zor davranýþý bile güzel ve kolay birþey gibi göstererek ve onu aldatabilmektedir. Nite-kim, "Nefsi ona bu iþi kolaylaþtýrdý ve onu aldattý. Oda hemen kardeþini öldürdü…" ifadelerinden de buanlaþýlmaktadýr.

Özellikle gençlik yýllarýnda, duygularý sâikiylesonu nereye varacaðý belli olmayan birtakým davra-nýþlarda bulunan insanlar, bunun cezasýný ya haya-týyla ya da hayatý boyunca çekeceði ceza ve vicdanazabýyla ödemektedirler. Tarihin sayfalarý, mazlumolarak katledilen nice Habil'ler ve Kabil misali nicezalimlerle doludur.

Bu kýssa, gençlik yýllarýnýn Allah'a karþý kul-luk bilinci (takva) ve teslimiyetle güzelleþtiðini,kýskançlýk ve çekememezlik duygularýyla kirlen-diðini ve bu kirliliðe eþlik eden nefis aldatmala-rýyla insan hayatýnýn baharý sayýlan bu en güzelçaðýn, mahvolup gittiðini ortaya koymaktadýr.

Hanif ve Müslüman Gençlerin Ýlk Örneði:Hz. Ýbrahim (as)

Kur'ân-ý Kerim'de birçok ayette "genç" kelime-sinin geçtiðinden söz etmiþtik. Konuyla ilgili ayet-lerden birinde Hz. Ýbrahim'den de "genç" diye bah-sedilir: Ancak meselenin daha iyi anlaþýlabilmesiiçin diðer ayetlerden de bahsetmeliyiz. Allah'a yakînderecesinde bir iman ile inanmasý hususunda, AllahTeâlâ tarafýndan ona, göklerin ve yerin hükümran-

lýðý ve saltanatýnýn gösterildiðinden, Hz. Ýbrahim'inde, yýldýzlarý, ay'ý ve güneþi kavmine göstererekbunlarýn rableri olamayacaðýna dair deliller getir-diðinden bahsedilmektedir.13 Belli ki o, Allah'ýnkorumasý ve yönlendirmesi ile gerçeði bulmuþ vehakka yönelmiþtir. Burada, Hz. Ýbrahim'in yaratýlýþ-tan fýtrat-ý selîme'ye sahip olmasýnýn da rol oynama-sý söz konusudur. Ancak onun baþýndan geçenler,özellikle ergenlik döneminde, insanlarýn inançlarýnýmantýk süzgecinden geçirdiði gerçeðini de gündemegetirmektedir. Zira bu dönemde insan, çocuklukdöneminde kendisine anlatýlanlarý bir mantýk süz-gecine tâbi tutmakta ve inancýný sorgulamaya baþla-maktadýr. Neticede kiþi, ya tahkikî imana ulaþmaktaya da çocukluk döneminde var olan taklidî imanýnýda kaybetmektedir. Bu nedenle, gençlik çaðýnýn,ayný zamanda inançlarýn tenkide uðradýðý, vemantýk süzgecinden geçirildiði bir dönem olmasýyönüyle de ehemmiyet arz ettiði söylenebilir.14

Makâmý Ýbrahim

Page 10: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

10Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Hz. Ýbrahim (as), sihirbazlýk ve müneccimliðimeslek edinen Babil halkýný, yýldýzlar namýna dik-tikleri putlara tapmaktan alýkoyarak tevhide davetettiði halde, bir türlü tesirini göremeyince, putlarabir oyun oynamak ve toplum nazarýnda canlý birdelil ve belge olacak bir planý gerçekleþtirmek iste-miþti. Ýbn Abbas'tan gelen bir rivayete göre, Babilhalký bir bayram vesilesiyle ve mutad olduðu üzerebayram yemeklerini mabedlerine götürüp putlarýnönlerine sýralamýþlardý.15 Kur'ân-ý Kerim olayý ak-tarmaya þöyle devam ediyor:

"Ýbrahim yolda (onlarýn adetince) yýldýzlarabakarak þöyle dedi: "Ben gerçekten hastayým" (Tau-na tutuldum). Bunun üzerine yanýndakiler onu terke-derek arkalarýna dönüp kaçtýlar. Ýbrahim: "Allah'ayemin olsun ki, siz gittikten sonra putlarýnýza elbettebir oyun oynayacaðým" dedi. Gizlice bir yol ilekavmine ait putlarýn yanýna vardý ve putlara: "Hay-di buyurunuz, þu yemekleri yemez misiniz? Nedenbana cevap vermiyorsunuz?" diye alay ettikten son-ra üzerlerine yürüyerek sað elindeki (balta) ile þid-detli bir þekilde vurdu ve onlarý param-parça etti.Yalnýz, ona baþvurmalarý maksadýyla en büyük putuöylece býraktý (ve baltayý da onun omuzuna astý). Ýn-sanlar gelip manzarayý görünce "Bunu tanrýlarýmý-za kim yaptý? Mutlaka o zalimlerden biridir" diyesoruþturdular. (Bu putlara bir oyun oynayacaðýmdediðini duyanlar): "Ýbrahim denilen bir gencinbunlarý diline doladýðýný duyduk" dediler. "Haydiþunu yakalayýp getiriniz bakalým. Olabilir ki, halkda þahitlikte bulunur." deyip Ýbrahim'i getirdiler veþöyle sordular:"Ey Ýbrahim! Bizim ilâhlarýmýza buhakareti sen mi yaptýn?" O da: "Belki içlerindeki þu(omuzunda balta olan) büyük olan yapmýþtýr. Helebir kere de (þu yerde serilen) küçük putlara sorunuz,eðer dile gelir cevap verirlerse (doðrusunu öðren-miþ olursunuz)" dedi. Sonunda onlar vicdanlarýnamüracaat ettiler ve birbirlerine: "Doðrusu siz hak-sýzsýnýz!" dediler. Ne var ki, tekrar kafalarýnda olaneski inançlarýna dönerek, "Ey Ýbrahim! Bunlarýnkonuþmayacaðýný and olsun ki sen de bilirsin" dey-ince Ýbrahim: "O halde Allah'ý býrakýp ta size hiçbirfayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diyetaparsýnýz? Yazýklar olsun size de Allah'ý býrakýp tataptýðýnýz putlarýnýza da… Hala akýllanmayacak mý-sýnýz?" dedi…16

Bu ayetlerde Hz. Ýbrahim'in, tanrý olmalarýnahiçbir þekilde inanmadýðý putlarla alay etmek mak-sadýyla böyle bir davranýþ sergilediði ve bir mantýkoyunuyla, kendilerini bile korumaktan aciz kalan taþve tahta parçalarýndan tanrý olamayacaðýný, yaþadýðý

topluma da bildirmek arzusunda olduðu anlaþýlmak-tadýr.

Öte yandan Hz. Ýbrahim'in, babasý Azer ilearasýnda geçen konuþma, gerçekleri anlatmak mak-sadýyla bir gencin babasý veya bir baþka büyüðünekarþý takýnmasý gereken tavrý ortaya koymasý baký-mýndan dikkat çekicidir. Hz. Ýbrahim'in, babasýnýuyarýrken nasýl bir üslup kullandýðýný Kur'ân-ý Ke-rim'den dinleyelim:

"Ýbrahim babasýna þöyle demiþti: "Babacýðým!Ýþitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydasý olmayanþeylere niçin tapýyorsun?. Babacýðým! Doðrususana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki, senide doðru yola eriþtireyim. Babacýðým! Þeytana kul-luk etme. Çünkü þeytan Rahman'a isyan etmiþtir.Babacýðým! Doðrusu sana Rahman katýndan birazabýn gelmesinden ve böylece þeytanýn dostuolarak kalmandan korkuyorum." Babasý ise þöylekarþýlýk verdi: "Sen, benim tanrýlarýmdan yüz çevir-memi mi istiyorsun, ey Ýbrahim!? Bundan vazgeç-mezsen eðer, andolsun ki seni taþlarým. Uzun birsüre benden uzaklaþ git!" dedi. Ýbrahim ise þöylekarþýlýk verdi: "Sana selam olsun. Senin için Rab-bimden affýný dileyeceðim. Çünkü O bana karþý çoklütufkârdýr. Sizi, Allah'ý býrakýp ta taptýðýnýz put-larýnýzla baþbaþa býrakýp çekilir, ben de Rabbimeyalvarýrým. Ümid ediyorum ki Rabbime yalvarýþým-la da mahrum kalmayacaðým."17

Bu ayetlerde, tevhid-þirk gibi çok önemli birkonuda bile, Hz. Ýbrahim'in babasýný uyarýrken ta-kýndýðý nazik tavýr ve yumuþak üslup göze çarpmak-tadýr. Hz. Ýbrahim'in her seferinde "Babacýðým" þek-lindeki sevgi ve merhamet ifadesine karþýlýk, babasýona karþý sert bir üslupla, ismiyle "Ýbrahim!" diyerekkarþýlýk vermekte ve onu taþlamak suretiyle cezalan-dýrmakla tehdit etmektedir.

Ayetten çýkarabileceðimiz sonuçlardan biri deþudur: Genç insan, sabit fikirli büyükleriyle, ya-kýnlarýyla bir meseleyi tartýþma durumunda,mutlaka yumuþak bir üslup ve nazik bir tavýr ta-kýnmalýdýr.

Konuyla ilgili diðer ayetlerde Hz. Ýbrahim için-de yaþadýðý topluma bazý sorular sormakta ve onlar-dan aldýðý cevaplara karþýlýk adeta bir inanç mani-festosu niteliðindeki sözlerle þunlarý söylemektedir.

"Siz ve önceki atalarýnýzýn nelere tapmýþolduðunuzu gördünüz mü artýk?... Þüphesiz þu tap-mýþ olduklarýnýz benim düþmanlarýmdýr. AlemlerinRabbi (olan Allah) ise, (benim dostumdur.) Beniyaratan ve bana doðru yolu gösteren O'dur. Beniyediren de içiren de ancak O'dur. Hastalandýðým

Page 11: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

zaman bana þifa verecek olan ve beni vefat ettiripsonra diriltecek olan da O'dur. Ve hesaplarýn görül-düðü gün hatalarýmý baðýþlayacaðýný umduðum yineO'dur... Rabbim! Bana hikmet ihsan eyle ve benisalih kimseler arasýna kat. Sonraki ümmetler içindegüzel övgülerle anýlmamý nasib et. Beni Naîm Cen-netine vâris olanlardan eyle. Babamý da affet; çünküo dalalete düþenlerdendir. Ýnsanlarýn diriltileceklerive kendilerine kalb-i selim dýþýnda ne mallarýnýn nede evlatlarýnýn fayda vermeyeceði o günde beniutandýrma"...18

Kur'ân-ý Kerim'in kendisinden geniþçe bahset-tiði Hz. Ýbrahim'in tevhid mücadelesi bilindiði üzerebu kadarla sýnýrlý deðildir. Onun gerek Nemrut ilekarþýlaþmasý ve söz düellosu, gerek insanlar tarafýn-dan ateþe atýlmasý ve mucizevi bir þekilde kurtuluþuve nihayet canýndan bir parça olan evladý Ýsmail ilesýnanmasý, üzerinde önemle durulmasý gereken hu-suslardýr. Ancak bir konuyla ilgili detaylý bilgileregirmeden Hz. Ýbrahim örneðinde dikkati çeken nok-talarý sýralamak istiyoruz.

1. Gençlik çaðýnda inançlar sorgulanmakta veyoðunluðu az ya da çok bir þüphe dönemi tecrübesiyaþanmaktadýr. Bu dönemde inançlar sýký bir mantýksüzgecinden geçirilmektedir. Gençlerin ancak tutar-lý ve mantýklý izahlar ile ikna edilebilecekleri Hz.Ýbrahim örneðinde açýk bir þekilde ortaya çýkmak-tadýr.

2. Genç insan, maddi menfaatlere yetiþkinler-den daha az deðer vermektedir. Nitekim kendisinisürgün etmekle tehdit eden babasýna Hz. Ýbrahim'inverdiði cevap onun maddi varlýðý ikinci plandagördüðünü ortaya koymaktadýr. Bir gençlik deðeriolarak gözleyebileceðimiz bu durum bize bu konudada bir fikir verebilir ve denilebilir ki, gençler içinidealler, maddi deðerlerden daha önemlidir.

3. Hz. Ýbrahim'in içinde yaþadýðý topluma sor-duðu sualler ve aldýðý cevaplar karþýsýnda sonuçolarak söyledikleri, sarsýlmaz bir imanýn ve büyükbir teslimiyetle sadece Allah'a kul olmanýn sonuçcümleleridir. Bu ayný zamanda samimi bir niyaz vekulun Allah'a sýðýnmasýdýr.

4. Hz. Ýbrahim gerek babasý ve gerekse toplu-muyla uzlaþma imkanýna kavuþamamýþtýr. Onlarýmantýklý izahlarla ikna etmeyi denemiþ fakat baþarýlýolamamýþtýr. Ancak onun bu teblið faaliyetinde, baba-sýyla olan diyalogu esnasýnda kullandýðý üslup dikkatçekicidir. Ýnanmayan bir kiþi konumundaki babasýnaHz. Ýbrahim'in þefkat ve duygu yüklü sözleri önemlibir örnek teþkil etmektedir.

DÝPNOTLAR(*) Uludað Üniversitesi ÝlahiyatFakültesi Öðretim Üyesi

1-Bkz. Atalay Yörükoðlu, GençlikÇaðý, Ankara 1986, s.3.

2-Geniþ bilgi için bkz.C.I.Sandström; Çocuk ve GençlikPsikolojisi (çev:Refia U. Þemin),2.bs. Ýst. Ün. Edebiyat Fak. Yay.No:1614, Ýstanbul 1982; RefiaUðurel Þemin; Gençlik Psikolojisi,Ýstanbul 1980.

3-Bkz. Gençliðin Eðitimi, (komis-yon) Ankara 1986, s.13.

4-Bkz. Ali Fuat Baþgil, GençlerleBaþbaþa, Ýstanbul 1998, s.41

5-Konuyla ilgili olarak bkz.Elizabeth B. Hurlock;Development Psychology, NewYork 1968, s.398-399, 469; AyselEkþi, Gençlerimiz ve Sorunlarý,Ýstanbul 1982, s.87; Þemin, age,.s.13-34;

6-Bu ayetler için bkz. En'âm 6/152;Yusuf 12/22; Hacc 22/5; Kasas28/14; Ðâfir 40/ 67; Ahkaf 46/15

-Konuyla ilgili kaynaklar ve yapýlandeðerlendirmeler için bkz. NaciKula, "Gençlik Döneminde Kimlikve Din", Gençlik, Din ve DeðerlerPsikolojisi (ed.Hayati Hökelekli)Ankara Okulu -Yay. Ankara 2002,s.32

8-Mâide 5/27-309-Ahmed b.Hanbel; el-Müsned,

Beyrut, ts., I / 383,430,433; EbuAbdullah Muhammed b. Ýsmail; el-Buhari, el-Camiu's-Sahih; Cenaiz,33, Enbiya 1, Diyat, 2; Ebu'l-Hüseyn Müslim b. Haccac el-Kuþeyrî, Sahihu Müslim, Kasame,27

10-bkz.Türkiye Diyanet Vakfý ÝslamAnsiklopedisi (TDVÝA), Ýstanbul1996, 14 / 376-377.

11-Kaynaklar için bkz. TDVÝA,14 /376; Ayrýca bkz. Muhammed Alies-Sâbûnî, Safvetü't-Tefâsîr, (çev.S. Gümüþ - N. Yýlmaz) Ýstanbul1995, 2/92,93; Ayrýca bkz.Abdullah Aydemir, ÝslamiKaynaklara Göre Peygamberler,TDV yay. Ankara 1996.

12-Bkz. TDVÝA, ayný yer, Sâbunî,age., ayný yer; Aydemir, age., s.39.

13-En'am, 7/75-79. Hz. Ýbrahim ileilgili olarak bkz. Ýbrahim Canan;Hz. Ýbrahim'in Mesajý, Ýstanbul1998.

14-Konuyla ilgili deðerlendirmeleriçin bkz. Kula, age., s.38-39.

15-bkz. Zeynuddin ez-Zebidî, Sahih-iBuhari Muhtasarý Tecrid-i SarihTercemesi (çev. K. Miras - A.Naim) Diyanet Ýþleri BaþkanlýðýYay. 5.bs. Ankara 1980, 9 / 114.

16-Enbiya, 21/58-60; Saffat 37/88-94 17-Meryem, 19/41-4818-Þuarâ, 26/75-89

11Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

DEVAM EDECEK

Page 12: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

12Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Biri bilen, biri bulan ve birde yokolan canlar için, her þey birdenibarettir. Tevhîdin hakîkatine e-

renler birden baþkasýný görmezler. Birdengayrýyý unuturlar. Birliði emreden ve bir olanYüce Yaratýcýnýn ilahî varlýðýnýn bilinmesi,eþsiz olduðuna ve benzeri bulunmadýðýna ina-nýlmasý, ortaðýnýn ve þeriki olmadýðýnýn ikrâredilmesi ve bu iman ile vahdaniyyetine inanýl-masý, bizler için imanýn gereklerindendir. Ce-nab-ý Hakkýn bir olduðuna inanmak, O'nakimseyi ortak etmemektir. Yani "Allah Teâla-'dan ibadete layýk bir baþka ilah yoktur" sözü-nün manasýna gönülden inanmaktýr.

Vahdet kelimesi, köken olarak Arapça birkelimedir. "Tek kalmak, tek baþýna kalmak"anlamlarýna gelen "vahide" fiilinin masdarhalidir.1 Ayrýca bir þeyin bölünemezlik duru-muna ve tekliðine "vahdet" denir. Bu kelime, aynýzamanda, Arap dilinde çokluk anlamýna gelen"kesret" kelimesinin zýddý olarak kullanýlýr.2 "Vah-detü'l-Bârî" þeklinde, Allah hakkýnda kullanýldýðýzaman "zâtinin birliði" anlamýna gelir. Bu anlamdavahdet, bölünemeyen, parçalanamayan hakiki bir-liktir. Kainatta güneþ, ay, dünya gibi mevcûdattantek olanlar varsa da, onlarýn birliðinin bölünüp,parçalanma imkaný olduðu için, hakiki anlamdavahdet denemez.3

Allah hem zâtý itibariyle tek, hem de benzeriolmamasý itibariyle tektir.4 Müteâl (aþkýn) bir varlýkolmasýndan dolayý, bizatihi kendisi ile vardýr. Varolmak ve varlýðýný sürdürmek için dýþarýdan birsebebe muhtaç deðildir. Aksine, tüm varlýklar, var-lýklarý hususunda O'na muhtaçtýr. Tarife sýðmaz,çünkü mürekkeb bir varlýk deðildir. Her türlü nok-sanlýktan uzaktýr ve her türlü "kemal" sýfatý ile mut-tasýftýr.5

Kur'an-ý Kerim'in pek çok ayetinde Allah'ýn bir

tek oluþu, benzersiz oluþu, ortaðýnýn bulun-mayýþý vurgulanýr. "Ýlahýnýz bir olan Allah'týr"6

"De ki, o tek olan Allah'týr."7 "Ýki ilah edin-meyin, çünkü o sadece bir tek ilahtýr"8 a-yetleri bunlardan bazýlarýdýr.9

Tevhidle alakalý bir Hadis-i ÞeriftePeygamber Efendimiz (s.a.v) þöyle buyur-muþlardýr:

"Sizden evvelki ümmetler içinde biradam vardý. Tevhid hariç iþe yarar hayýrlýbir ameli yoktu. Bir gün ailesine dedi ki;'Ben öldüðüm zaman naþýmý yakýnýz,kemiklerimi havanda döverek toz ediniz,Sonra rüzgarlý bir günde bu tozun yarýsýný

karaya, yarýsýný denize atýnýz''Vasiyet yerinegetirildi. Aziz ve Celil olan Allah rüzgara; 'Da-

ðýttýðýn tozlarý topla', buyurdu. Rüzgar tozlarýtopladý, huzûr-i ilahiye getirdi. Hakk Teala adama,'Neden böyle hareket ettin' diye sordu. Adam da:'Senden haya ettiðim için ya Rab', diye cevapverdi."10

Mutasavvýflarýn ileri gelenlerinden Cüneyd-iBaðdadî (ö. h. 297/ m. 909) tevhidi, kýdemihadesten (ezeli olaný, fani ve yaratýlmýþ olandan)ayýrmak ve ferd haline getirmektedir, diye taným-lamaktadýr.11 Tehânevî'de ayný tanýmý vermekte-dir.12 Hucviri ise, bir þeyin (yegâneliðine, vahdâ-niyetine ve) birliðine, o þeyin birliði hakkýndakisýhhatli bir ilimle hükmetmektir, diye açýklamak-tadýr.13 Hak Teala, zat ve sýfatlarýnda bölümsüz,fiillerinde delilsiz ve þeriksiz olarak vahid olduðuiçin, muvahhidler ve tevhid ehli O'nu bu sýfattatanýmýþlar, birliði hakkýndaki bilgilerine de tevhidadýný vermiþlerdir.14

Allah Teala, kendisini hangi sýfatlarla vasýflan-dýrmýþsa o sýfatlara, hangi isimlerle isimlendirmiþseo isimlere sahiptir.15 Kelâbâzî, sufilerin, Allah'ýnVâhid, Ahad, Ferd, Samed, Kadîm, Alim, Kâdir,

TTAASSAAVVVVUUFF

Tevhid Tevhid Yýkýlmayan Ýman

Kalesi; Ýsmail PALAKOÐLU

Page 13: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Hayy, Semi', Basîr, Azîz, Azîm, Celîl, Kebîr, Cevâd,Reûf, Mütekebbir, Cebbâr, Bâkî, Ýlah, Seyyid,Malik, Rab, Rahman, Rahim, Mürid, Hakim,Mütekellim, Halýk ve Razýk, Evvel, Ahir, Zahir veBatýn16 olduðu , gözlerin O'nu idrak edemeyeceði,zanlarýn O'na yetiþemeyeceði, sýfatlarýn baþkalaþ-mayacaðý, isimlerin deðiþmeyeceði konusunda itti-fak ettiklerini, nakletmektedir.17

Mutasavvýflara göre üç çeþit tevhid vardýr: Bi-rincisi, Hakk'ýn Hakk için tevhidi ki, Allah'ýn kendivahdaniyetini bilmesinden ibarettir.18

Ýkincisi, Hakk'ýn halk için tevhidi. Bu Hakk'ýn,"kul muvahhiddir" diye hükmetmesi ve onun kal-binde tevhidi yaratmasýdýr.

Üçüncüsü ise, halkýn Hakk için olan tevhidi-dir. Bu da kullarýn ulu ve yüce Allah'ýn vahdaniyetihakkýndaki bilgilerden ibarettir.

"Kaygýlarýný TEK'e indirenin diðer kaygýlarýnaAllah Teâla'nýn kefil oluþu"na dair hadis-i þerif19 iletevhid, ictimâi alana kadar uzanabilecek bir gö-rüntüye ulaþmýþtýr.

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi de Tevhidhakkýnda;

Bu nefsi katl edip ey can selamet bir kenare çýkAnýn katline tevhid gibi bir keskin sinan olmaz.20

diyerek nefsin heva ve hevesinden kurtulup sela-mete ermenin yolunun tevhidden geçtiðini ve me-selenin kesin çözümünün tevhid olduðunu dilegetirmiþtir.

Sufiler, iþlerinin ve tasavvuf anlayýþlarýnýn te-mellerini tevhid konusunda çok saðlam esaslarüzerine kurmuþlar, böylece akidelerini bid'atlar-dan koruyup, tevhid anlayýþýný kendi dinleri (veyayollarý) olarak kabul etmiþlerdir.21 Onlar için tev-hid asýldýr.22 Görüyoruz ki Hulûsi Efendi de diðersufiler gibi, ayný yol üzerindedir.

Zurgu riyâdan geçmiþizTevhîdi sýrfý seçmiþiz

Aþk bâdesinden içmiþizOl sâkî-ý devrî bizim.23

diyerek Tevhidi seçmenin, riyadan vazgeçmekolduðunu dile getirmekte böylelikle de tevhidanlayýþýný, tasavvuf telakkisinin temeline yerleþtir-mektedir. Nasýl ki, temeli saðlam olmayan bir du-var, bir bina önünde sonunda zarar görmeye, hat-ta yýkýlmaya mahkumsa, tevhid temeli saðlam ol-mayan bir anlayýþ da ayný þekilde, Allah'ýn dosdoð-ru yolundan sapmaya açýk olacaktýr. Hulûsi Efendibunun öylesine farkýndadýr ki, insanlarý biraz dasarsarak adeta, kelime-i tevhidin þuuruna var-

malarý konusunda uyarmýþtýr.

Tevhiddir hýsnýmýz Hakk penâhýmýz,Sanma bizi yoldan sapanlardanýz.24

diyerek, Tevhid'in kendilerinde ne kadar saðlamolduðunu ve hiçbir saldýrý ve þüpheden sarsýlma-yacak kadar saðlam bir kale gibi olduðunu dilegetirmiþtir.

13Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

DÝPNOTLAR1-Ýbn Manzur, Lisanu'l-Arab, c. III,

s. 448; el-Kefevî, Ebu'l-Bekâ,Külliyat-ý Ebi'l-Beka, Bulak1253, s. 240.

2-et-Tehanevî, Muhammed Ali b.Ali, Keþþâfu Istýlâhâti'l-Fünûn,Ýst., 1984, c. II, s. 1464.

3-El-Kefevî, Ebu'l-Bekâ, a.g.e., s.270.

4-Altýntaþ, Hayrani, a.g.e, s. 14.5-Ayný yer.6-Bakara, 163.7-Ýhlas, 1.8-Nahl, 51.9-Konuyla alakalý diðer ayetler; Al-i

Ýmran; 2, 6, 18; Nisa, 87, 171; En'am,19, 102; Tevbe, 31; Hud, 14; Ra'd, 16,30...

10-Buhari, Enbiya, 54; Müslim,Tevbe, 4; Ýbn Hanbel, c.II, s. 4

11-Kuþeyri, er-Risale, s. 3; Hucviri,Ali b. Osman Cullabii, Keþfü'l-Mahcûb, Beyrut, 1980, s. 521.

12-Et-Tehânevi, a.g.e., c.II, s. 146913-Hucviri, a.g.e., s. 519.14-Hucvirî, ayný yer; Kuþeyrî,

a.g.e, ss. 148-150.

15-Kelâbâzi, et-Taarruf li mezhebiehli't-tasavvuf, Mýsýr, 1933, s. 13.

16-Allah, bir, tek, ikincisi olmayan,kimseye ihtiyacý bulunmayan,ezeli, bilici, kudret ve hayatsahibi, iþitici, görücü, izzetli, ulu,yüce, büyük, cömert, þefkatli,kibirli, cebredici, ebedi, ilah,sahip, malik, hakim, rahmetli,merhametli, irade, hikmet, vekalem sahibi, yaratýcý ve rýzýkverici baþlangýcý ve sonuolmayan, -ilk ve son- açýk ve giz-lidir.

17-Kelâbâzî, a.g.e., s. 13-14.18-Kuþeyri, a.g.e., s. 148; Hucviri,

a.g.e., s. 519.19-Ýbn Mace, Sünen, Mukaddime,

s. 23.20-Ateþ, es-Seyyid Osman Hulûsi,

Divân, c.I, s.10821-Kuþeyri, a.g.e., s. 3.22-Ýmam Gazali, Ýhyâu Ulumiddin,

(çev. Ahmet Serdaroðlu), Ýst.,1989, c.IV, s. 45.

23-Ateþ, a.g.e., c.I, s.237.24-Divândan.

Page 14: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

14Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Dünya nüfusunun yaklaþýk üçte birini 15 - 25 yaþlarýndagençler meydana getiriyor. Toplam iki milyar gencindörtte üçü ise az geliþmiþ ülkelerde yaþýyor. Toplumlarýn

en dinç insan gücü ve en verimli kaynaðý olan gençlerin çokboyutlu ve karmaþýk sorunlarý vardýr. Ancak baþta gelen prob-lemleri eðitimsizlik ve iþsizliktir. Geliþmiþ ülkelerde eðitim mese-lesi büyük bir oranda çözülmüþ, ancak iþsizlik problem olmayadevam eder. Gençlerin cemiyet hayatýnýn dýþýnda tutulmasý gele-cek toplumlarýn problemlerini kat kat arttýracaktýr. Cemiyet hay-atýna katýlýmý saðlanmayan gençlik boþa akan bir kaynak gibikuruyacak, geliþme duracak, barýþ gerçekleþemeyecektir.

Gençler, ana babalar için sevinç ve mutluluk kaynaðý ola-bildikleri gibi, üzüntü ve sýkýntý sebebi de olabilirler. Kimi gençlerbüyüdükçe problemleri de artar. Çocukluðun önemsenmeyenuyumsuzluklarý gençlik çaðýnda birden alevlenip aðýr bunalým-lara dönebilir. "Gençlik Problemleri" çoðunlukla bu çaðýn boca-lamalarýndan ileri gelir ve genellikle geçicidir. Kimi zaman daaðýr ve kalýcý ruhsal hastalýklarýn habercisidirler. Gençlerle anlaþ-mak ve geçinmek kolay deðildir. Gençler, kendileri bocaladýklarýgibi, ana babalarý da bocalatýrlar, iliþkileri gerginleþip kopmanoktasýna gelebilir. Bu sebeple gençlik çaðý ana babalar için desýnav dönemidir.

Gençlik, Uyuþturucu veGGEENNÇÇLLÝÝKK

Prof. Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU

Gençler, ana babalariçin sevinç ve mutlu-luk kaynaðý olabildik-leri gibi, üzüntü vesýkýntý sebebi de ola-bilirler. Kimi gençlerbüyüdükçe problem-leri de artar. Çocuk-luðun önemsen-meyen uyumsuzluk-larý gençlik çaðýndabirden alevlenip aðýrbunalýmlaradönebilir. "GençlikProblemleri" çoðun-lukla bu çaðýn bocala-malarýndan ileri gelirve genellikle geçicidir,kimi zaman da aðýrve kalýcý ruhsalhastalýklarýn haberci-sidirler. Gençlerleanlaþmak ve geçin-mek kolay deðildir.Gençler, kendileribocaladýklarý gibi anababalarý da bocalatýr-lar, iliþkileri gergin-leþip kopma noktasý-na gelebilir. Bu sebe-ple gençlik çaðý anababalar için de sýnavdönemidir.

Page 15: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

15Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Ülkemizde 12 ya-þýndan küçüklerin cezasorumluluðu yoktur.Ceza yasalarý küçükle-rin doðru ile yanlýþý,suçla suç olmayaný ayýrtedemediðini kabul eder.On altý yaþýna gelmiþ birgenç ise iþlediði suçlar-dan dolayý her türlü ce-zayý çeker, ölüm cezasýbile verilebilir. Aslýndayasalarýn eriþkinlik sýnýrýolarak belirlediði 18 yaþýndan sonra da bir gençtam baðýmsýz bir eriþkin konumuna yükselemez.Çalýþacaðý iþ, yaþayacaðý ülke ve seçeceði eþ ko-nusunda ana babasýnýn onayýný almak zorun-dadýr.

Gençlik deyince kiminin aklýna kötü alýþkan-lýklar gelir ki, yanlýþ deðildir. Sigara, içki ve uyuþ-turucularla ilk tanýþma gençlikte baþlar ve sürergider. Kimine göre de gençlik denince akla hay-lazlýk, serserilik, kavgacýlýk, þiddet ve terör gelir.Bu da belli ölçüde doðru bir gözlemdir. Gençlikçaðý saðlýklý ve ölüm oraný düþük bir çaðdýr; baþlý-ca ölüm sebeplerinden biri araba kazalarý, diðeride intiharlardýr. Gençlik çaðýnýn bunalýmlý bir çaðolduðunu söyleyen ruh hekimlerine hak vermekgerekir.

Özellikle geliþmiþ ülkelerde gençler arasýndaserbest cinsel iliþkiler hýzla yayýlmakta ve dahaküçük yaþlara inmektedir. Bunun sonucu ortayaistenmeyen gebelikler, evlilik dýþý doðumlar, cinselhastalýklar, artan düþükler, ya da zoraki evliliklerçýkýyor. Sigara ve alkol tüketimi gençler arasýndahýzla artýyor. Ýþsiz gençler arasýnda toplu suçlar,çeteleþme ya da topluma sýrt çevirmiþ hippi,punk, aðýr metalciler gibi sorumsuz topluluklarortaya çýkýyor. Ülkemiz gençliði bu bakýmdanproblemsiz bir gençlik olarak nitelenebilir. Çünküvarlýklý toplumlarýn gençlerine özgü hastalýklaradaha tutulmadý. Ülkemizde gençler arasýndakiuyuþturucu kullanýmý büyük boyutlara varmamýþ-týr. Gençlik suçluluðu da nüfusumuza ve genelsuçluluk oranýna göre düþük sayýlýr. Bildiðimiz ka-darý ile intihar oraný yüksek deðildir ve araba ka-zalarýndan ölüm de þimdilik büyük boyutlaraulaþmamýþtýr, ancak ürkütücü bir artýþ söz konu-sudur. Gençler arasýnda yayýlma eðilimi gösterencinsel özgürlük akýmý sorumsuz cinsel iliþkileri art-týrsa bile evlilik dýþý doðumlardaki artýþ dikkat

çekici deðildir. Eðitimsizlikve iþsizlik varoldukçagençliðin topluma katýlýmýimkansýzlaþýr. Eðitilmiþ,saðlýklý bir gençlik olma-dan geliþme baþarýlamaz.Dýþlanan ya da toplumundeðer vermediði gençlikolmadan geliþme baþarý-lamaz. Dýþlanan ya datoplumun deðer verme-diði gençlik ise geleceðingüvencesi olamaz. Geliþ-

me, gençlik kesiminin katýlýmý olmadan gerçek-leþemez.

Gençlik; yeniliðe ve ileriye doðru atýlýmlarýnyapýldýðý, kendini kanýtlama ve kendi kimliðiniarayýp bulma çabalarýnýn yoðunlaþtýðý dönemdir.Gençler tutkuludurlar, huysuz ve öfkelidirler.Kendilerini iç reaksiyonlarýna kaptýrýr, tutkularýnýnkölesi olurlar. Ýsteklerinin önüne dikilen en küçükengele bile katlanamazlar. Onura ve baþarýya pa-radan çok deðer verirler, çünkü paraya ihtiyaçlarýolmamýþtýr. Eli açýk ve iyilikseverdirler, çünkü kö-tülükleri tanýmamýþlardýr. Çabuk güvenir, çabukbaðlanýrlar, çünkü aldatýlmamýþlardýr. Yüksekamaçlarý ve hayalleri vardýr; çünkü daha yaþamýnsillesini yememiþler, þartlarýn sýnýrlayýcý etkisiniöðrenmemiþlerdir.

Gençler yanýlgýlarýnda bile inatçýdýrlar.Sevgide de, nefrette de aþýrýya kaçarlar. Her þeyibildiklerini sanýr, onun için yanlýþlarýnda sonunadek direnirler.Alkol ve madde kullanýmýyla saldýr-gan davranýþlar ve þiddet eylemleri arasýnda bir-birini týrmandýran bir iliþki vardýr. Bir baþka de-yiþle alkol ve madde kullanýmý, saldýrgan davra-nýþlara ve þiddet eylemlerine yol açar; saldýrgandavranýþlar ve þiddet eylemleri alkol ve maddekullanýmýný arttýrýr. Alkol ve madde kullananlardave baðýmlýsý olanlarda þiddet eylemlerinin asýlsebebi, baðýmlýlarýn ruhsal durum ve içinde bu-lunduklarý toplumsal ortamdýr. Bu baðýmlýlarýnruhsal durumu ve içinde bulunduklarý toplumsalortam, alkol ve madde alt kültürünü oluþturur. Bualt kültürün kendine özgü amaçlarý, beklentileri,deðer yargýlarý, ilkeleri, kurallarý, duygularý,düþünceleri ve dünya görüþü vardýr. Madde ba-ðýmlýlýðý; kullanýlan madde, bu maddeyi kullana-nýn kiþilik yapýsý ve içinde bulunduðu alt kültürler-den meydana gelen bir davranýþ biçimidir.

Page 16: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

16Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Ýstanbul'un müslümanlar tarafýndan fethedil-mesinin en önemli sebebi þüphesiz Fetih Ha-dîsi'nin yönlendirmesi ve motive edici gücü-

dür. Peygamberimiz, Ýstanbul'un fethinden dahasekiz asýr önce, bir gün mutlaka gerçekleþecekolan bu hadiseyi haber vererek müslümanlarý bu-raya yönlendirmiþti.

Ýslâmiyette genel olarak fetihlerin ve özeldeÝstanbul fethinin hedefi kan dökmek, insanlarýzorla boyun eðdirmek, onlarý sömürmek deðil, ak-sine insanlarýn güven içerisinde yaþayacaklarý adilbir ortam hazýrlamaktýr.

Tarih, insanlarý kendilerinin kulu sayan des-pot ve mütecâviz hükümdarlarla doludur. Ýnsanlýkidealinin Ýslâmlýk ideali olduðunu bilen, bu anlayýþve kavrayýþý bütün insanlarla paylaþmak isteyenpeygamberler, bu tür zorba ve zalimlerin karþýsýnadikildiði gibi her erdemli insanýn onlarla mücadeleetmesini de istemiþtir.

Peygamberlerin öðretilerine göre insanlar,müslüman olsun veya olmasýn ilâhî adâlete göreidare edilmelidir. Bunun için en temel ve anahtarkavram fetihtir. Fetih, daha çok ve öncelikle kalbive aklý Ýslâm gerçeðine açmak, ardýndan da Ýslâmmesajýnýn önündeki engelleri kaldýrmak, insanýnkalbine ve aklýna ulaþmayý mümkün kýlacak orta-mý hazýrlamaktýr. Ýslâmiyet'in doðduðu dönemdebirbiriyle kanlý býçaklý olan Arap kabileleri Kur'ânýKerîm'in irþâdý ve Hz. Peygamber'in terbiyesisayesinde barýþmýþlar, hatta daha da ileri giderekbirbirleriyle kardeþ olmuþlardýr. Bütün bunlarý sað-layan bir kavram olarak fetih, ayný zamanda adýgeçen insanlarý i'lâ-yi kelimetullah için kýlýç kuþa-nan idealist bir iman ve fetih ordusu haline degetirmiþtir. Bu insanlarýn sahip bulunduðu tevhidanlayýþý nereye ulaþmýþsa o topraklar çeþitli ýrk,din ve mezheplerin korunma imkâný bulduðu birsýðýnak olmuþ, bütün bu renkler birbiriyle homo-

Dr. Necdet YILMAZ

AARRAAÞÞTTIIRRMMAA

FFeettiihh,, FFeettiihh HHaaddîîssii vvee ÝÝssttaannbbuull''uunn FFeetthhiinnee BBiirr BBaakkýýþþ

Page 17: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

jen bir yapý arzetmiþtir. Zîrâ fethin gayesi dünyayýve insanlarý baskýcý yönetimlerden kurtarmaktýr.

Tarih, kýlýç zaferlerinin sahneleriyle doludur.Ne var ki, kýlýç zaferleri hiçbir zaman kalýcý olma-mýþtýr. Kalýcý olan kalbin zaferidir. Müslümanlartarafýndan gerçekleþtirilen fetihler, manevî fetihlerolduðu ve kalplere nüfûz ettiði için kalýcý olmuþtur.Hiç þüphesiz kýlýç sallayan gazilerin faaliyetleriküçümsenemez. Ancak kýlýçla hiçbir medeniyetinkurulmadýðý da bir gerçektir. Eðer böyle olsaydýbunu, Doðuda Cengiz, Batýda Hitler gerçekleþti-rirdi. Oysa, diðer benzerlerinde olduðu gibi her ikicengaver de arkalarýnda kan ve ýzdýrapdan baþkabir þey býrakmamýþlardýr.

Ýlk dönemlerinden bugüne kadar, Ýslâmi-yet'in yayýlýþýndan en fazla etkilenenlerin Hýristi-yanlar olduðu bir vâkýadýr. Ýslâm'ýn Hýristiyanlýkmensuplarýnca büyük bir hüsnü kabul görmesidolayýsýyla, bu mazhariyetin önüne geçemeyenbatýlý, önyargýlarýnýn maðlubu olarak, garazkâr birtutumla Ýslâm'ýn fütûhât tarihini kanlý bir barbarlýktarihi olarak gösterme eðilimi içerisine girmiþtir.Oysa þu kesindir ki, müslümanlar tarafýndan mað-lup olan gayr-i müslimler, hiçbir yerde maðdurolmamýþlardýr.

Ýslâm fütûhât tarihinde, hakkaniyet ve adaletanlayýþýna dayalý, din ve yerel kültürlerin korun-masý temelinde gerçekleþtirilmesi gereken genelteorik çerçevenin pratikte her zaman uygulandýðýgörülür. Bu husus Arnold,1 Morpey2 ve benzeribatýlý araþtýrmacýlarýn çalýþmalarýnda kabul ettik-leri gerçeklerdir.

Ýslâmiyet'in batýya doðru hýzlý yayýlýþýnýn kar-þýsýnda direnen bir sembol olarak Ýstanbul, uzundönem gücünü muhafaza etmiþtir. Hz. Peygam-ber (s.a.v.), Ýslâm'ýn karþýsýnda dikilen bu önemlikalenin müslümanlar tarafýndan fethedileceðiniönceden haber vererek, buranýn fethini ümmetinidarecilerine hedef göstermiþti.

Hz. Peygamber'in gösterdiði bu ulvî hedef,acaba kesin bilgiye mi dayanýyordu? Yoksa müs-lümanlar için bir temenni ve ufuk açma mýydý? Birbaþka ifadeyle, Hz. Peygamber, yaþadýðý dönem-den sekiz asýr sonra gerçekleþecek olan Ýstan-bul'un fethini biliyor muydu?

Kur'ân-ý Kerim ve Hz. Peygamber'in hadislerigeçmiþ, hal ve gelecek ile ilgili gaybî bilgiler ver-mektedir. Kur'ân-ý Kerim, Bizanslýlar'ýn MecûsîÝranlýlar karþýsýnda yakýn bir gelecekte galibiyetelde edeceðini (er-Rûm 30/4-5) ve Mekke'nin fet-hedileceðini bildirmiþ (el-Fetih 48/11, 15, 16, 27),Ýslâm'ýn parlak istikbalini müjdelemiþ (en-Nûr24/55) ve bu tür gelecekle ilgili haberlerin hepsigerçekleþmiþtir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.),hem peygamberlik makamýnýn bir gereði hem debir imtiyâzý olarak Allah'ýn bildirdiði ölçüde gaybbilgisine sahip olmuþtur. O, genellikle rü'yayý sâdý-ka veya uyanýkken, bir anda çakan þimþek gibizaman ve mekan perdelerinin þahsý ile hadiselerarasýndan kalkmasý sonucu herþeyi ayân-beyangörmek suretiyle bu bilgileri edinmiþtir. Ýlk denizseferi ve Ýstanbul'u fethe çýkan gaziler ile ilgili ge-liþmeleri, Ümmü Harâm'ýn evinde, gündüz uyku-sunda iken öðrenmiþ; Yemen, Þam, Rûm ve Maþ-rýk'ýn fethini de Hendek Savaþý'nda hendek kazar-ken vurduðu balyoz darbelerinden çýkan kývýlcým-larýn aydýnlýðýnda temâþâ etmiþ ve durumu asha-býna haber vermiþtir. Hz. Peygamber bu ve benz-eri yollardan öðrendiklerini, (ümmetini ikaz veteþvik için) bazen açýkça, bazen üstü kapalý birtarzda ifade buyurmuþtur. Bu sebeple de gaybeait verdiði bilgiler ümmeti için daima fevkalâde birilgi ve dikkat konusu olmuþtur.

Resûlullah'ýn (s.a.v.) gelecekle alakalý söyle-diði sözler de bir bir gerçekleþmiþtir, gerçekleþme-yenler de mutlaka gerçekleþecektir. Ýstanbul'unfethi ile ilgili sözü de, Allah Resûlü'nün gösterdiði

17Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Ýslâmiyet'in batýya doðru hýzlý yayýlýþýnýn karþýsýnda direnen bir sembol olarak Ýstanbul,

uzun dönem gücünü muhafaza etmiþtir. Hz.Peygamber (s.a.v.), Ýslâm'ýn karþýsýnda dikilen bu

önemli kalenin müslümanlar tarafýndan fethedile-ceðini önceden haber vererek, Ýstanbul’un fethini

ümmetin idarecilerine hedef göstermiþti.

Page 18: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

18Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

bir hedef olarak, sadeceteselli ve cesaretlendir-meden ibaret deðildi.Bunu böyle bilen AshabýKirâm Hz. Peygamber'invefatýndan kýsa bir süresonra bu deðerli beldeyiele geçirmenin yollarýnýaradýlar. Ýstanbul'un fethibütün müslümanlar içinbir kýzýl elma oldu. Buçerçevede Bizans'a karþýilk sefer Peygamberi-miz'in emriyle 8 h./629m. senesinde ashabdanZeyd bin Hârise'nin(r.a.) kumandasýnda a-çýldý. Hz. Ebû Bekir (r.a.)döneminde, Bizans'ýnkapýsý durumunda bulu-nan Suriye'ye ordulargönderildi. Bu bölgelerfethedildikten sonra, ay-ný anlayýþý devam ettirenHz. Osman, 34 h. /655m. senesinde Bizans'akarþý harekete geçti. Bu dönemde tarihe Zâtu's-Sevari adýyla geçen Akdeniz'de yapýlan zorlu sa-vaþlar oldu. Ýslâm donanmasý Rodos adasýna ka-dar gelerek Bizans donanmasý ile karþýlaþtý ve düþ-maný büyük bir maðlubiyete uðrattý. Hedef Ýstan-bul'u zaptetmek olduðu için bir taraftan denizden,diðer taraftan karadan, dört koldan bu hareketlilikdevam ettirildi.

Fetih Hadîsi gerek sahabe gerekse onlardansonra gelen nesiller için önemli bir strateji ortayakoymuþtu. Bu gaye bir gün mutlaka gerçekleþti-rilecekti. Bu müjdeye layýk olmak onlarýn en bü-yük arzularý olmuþtu. Bu motivasyon hem yöneti-ci kesimi hem de gücü kuvveti yerinde olan bütünmüslümanlarý sürekli teþvik etmekteydi.

Denizden yapýlan hücumlarda sürekli püs-kürtülen Ýslâm ordularý, Ýstanbul'un denizdenfethinin zor olduðunu anlayýnca, batý ve doðudanbir çok beldeyi fethederek buraya yaklaþmayaçalýþtýlar. Öyle ki, Tarýk bin Ziyad ve Musa bin Nu-sayr'ýn bugünkü Ýber Yarýmadasý Endülüs'ü fetih-lerinin asýl maksadý, Avrupa'yý batýdan fethederekÝstanbul üzerine gelmek olmuþtur.

Rivâyet edildiðine göre, Raþit Halî-fe Osman Ýbn-i Affan'ýn (r.a.) Endülüs'egöndermek üzere görevlendirdiði birþahsa yazdýðý mektupta þu ifadeler yeralmaktadýr: "Kostantîniyye Endülüs

tarafýndan fethedilir. Eðer siz En-dülüs'ü fethederseniz Kons-

tantîniyye'yi fethedenlerinsevaplarýna ortak olursu-

nuz."3

Ayný þekilde Suri-ye'nin fethinin ardýndanAnadolu'ya, oradan daÝstanbul'a geçilmiþ, böy-lelikle Ýstanbul'un fethinimüjdeleyen Fetih Hadî-si'nin verdiði motivasyon-la müslümanlar Ýslâm fe-tih tarihinde büyük mu-vaffakiyetler kazanmýþ-lardýr.4 Ýstanbul'un fethe-dilmesinden önce hemAfrika ve Endülüs'ün müs-lümanlar tarafýndan fet-hedilmesi, hem de Müs-lüman Türkler'in Anado-lu'yu ve Rumeli'yi vatan

edinmesi, zikredilen hadîsin harekete geçirmesiylegerçekleþmiþtir.

Ýstanbul'u emir olarak fetheden Fâtih SultanMehmed'in, bundan sonra Otranto'ya sefer dü-zenlemesi, Roma'nýn da fethedileceðini müjde-leyen diðer hadîs-i þeriflerin müsbet tahriki ile olsagerektir.

Fetih Hadîsi ve sair benzer hadislerin göster-diði ufuk, strateji ve motivasyonla hareket edenmüslümanlarýn tarihleri boyu özne ve etkenolduklarý ve fakat bugün durumun hiç de bu doð-rultuda gözükmediði dikkat çekici bir husustur.Hz. Peygamber sevgisi ve onun sünnetine baðlýlýkanlayýþýnýn gevþemesi/gevþetilmesinin müslüman-lar için ne denli onulmaz yaralar açtýðýný görüyor,ümmet olarak maalesef bedelini aðýr ödeyerekyaþýyoruz.

DÝPNOTLAR1-T.W. Arnold, Ýntiþar-ý Ýslâm Tarihi, trc. Hasan

Gündüzler, Ankara 1982, muhtelif yerler. 2-Rhoades Murphey, "Fâtih Sultan Mehmet

Döneminde Osmanlý Ýç ve Dýþ Siyaseti",Osmanlý, I-XII, ed. Güler Eren, Ankara 1999, I,239-246.

3-Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberî,Târîhu'r-Rusul ve'l-Mülûk, Târîhu't-Taberî,Tahkik: Muhammed ebu'l-Fazl Ýbrahim, IV,255'den Ayiz Ýbn Hamâm er-Rûkî, "Ýstanbul

Þehrinin Osmanlýlar Tarafýndan Fethi'nin DoðuArap-Ýslâm Dünyasý Üzerindeki Etkisi (Tarihselve Analitik Bir Ýnceleme)", II. Uluslar arasýÝstanbul'un Fethi Konferansý, Ýstanbul 1997,260.

4-Bk. Ahmet Aðýrakça, "Konstantiniyye FethiHadisinin Ýslam Fetih Hareketlerine Etkisi veOluþturduðu Motivasyon", 1. Uluslar arasýÝstanbul'un Fethi Sempozyumu, Ýstanbul1996, 89-95.

Page 19: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

19Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Yeni Bir Dönem: Gerilim Týrmanýyor1877-78 Savaþý, Osmanlý tarihinde bir çok açý-

dan dönüm noktasý olduðu gibi Osmanlý-Amerikaniliþkilerinde de önemli bir milattýr. Bu tarihten sonraOsmanlý siyasetinin içinde barýndýrdýðý bunalýmlarartmýþ ve bir çok Avrupalý büyük gücün yaný sýraABD de Ermeni sorununu bahane ederek Osmanlý içiþlerine karýþma sürecine katýlmýþtýr. Dýþ markajýndaraltýlmasýyla birlikte Osmanlý Devleti`nin pazarlýkgücü önemli ölçüde zayýflamýþtýr. ABD dýþ konjonk-türe uygun hareket ederek Bâbýâli`yi Ermenilerekötü muamele yapmakla suçlamýþtýr. Özellikle Ame-rikan basýný Ermenileri destekler yönde yayýn yap-mýþtýr. Bu yayýnlarla Ermenilere Osmanlý toprak-larýnda baský yapýldýðý iddia edilmiþtir. Ancak II.Abdülhamid yönetimi bu yayýnlarý çok iyi düzeydetakip ederek tekzip etmiþtir.1

Türk-Amerikan iliþkileri farklý bir dönemecegirince Amerikan hükûmetini yaný sýra misyonerlerve konsoloslar da Osmanlý Devleti`nin iç iþlerinekarýþmaya baþlamýþtýr. Bunu yeni Amerikan konso-losluklarý açýlmasý meselesinde görmek mümkün-dür. Örneðin ABD Erzurum (1895) ve Harput`takonsolosluk açmak istemiþ ancak bu istek Bâbýâlitarafýndan kabul edilmemiþtir.2 Ermeni nüfusunyoðun olduðu bölgelerde, Ermeni meselesinin ulus-lararasý boyut kazandýrýldýðý günlerde, Amerikankonsolosluðu açýlmasý Bâbýâli tarafýndan uygungörülmemiþtir. Bu mesele iki devlet arasýnda büyüksiyasî sorunlara neden olmuþtur. Çünkü 1830 antlaþ-masýna göre ABD`nin istediði yerde konsoloslukaçma hakký vardýr. Bunun yanýnda bir devletinyabancý bir ülkenin topraðýnda konsolosluk tesis et-mesinden baþka bir meselede o bölgede kendi vatan-daþýnýn bulunmasý zorunluluðudur. Amerika Bir-leþik Devletleri’nin Erzurum ve Harput`ta ise hiç va-tandaþý yoktur. Amerikan hükümeti tayin ettiði Er-zurum konsolosunun resmen tanýnmadýðý takdirdeAmerikan Kongresinde Osmanlý aleyhinde konuþ-malar yapýlmasýnýn kaçýnýlmaz olduðu þeklinde teh-ditte bulunmuþtur. Bunun üzerine ABD´nin Erzurumkonsolosu kerhen tanýnmýþtýr.

Konsolosluklarla ilgili meseleler ve Amerikanokullarýna resmî izin talepleri iki devlet arasýndakiiliþkilerin zaman zaman gerginleþmesine nedenolmuþtur. 1892`de Amerikan Dýþiþleri tarafýndançýkarýlan bir bildiride Osmanlý-Amerikan iliþkilerikapsamýnda Amerikan hükûmeti için öncelikli hususþu satýrlarda açýklanmaktadýr: "Zuhûr eden müþ-kilâtýn ekserisi tüccâr ve seyyâhinden ziyâde mis-yoner ve muallimlere müteallikdir".3 Amerikanhükûmeti bu meseleyle baðlantýlý sorunlarda sertbeyanatta bulunmuþtur. Örneðin yabancýlarýn satýnaldýklarý emlâkin okul olarak kullanýlamayacaðýyönünde getirilen yasaðýn kabul edilemez olduðubildirilerek "Ecnebilerin hukûk ve imtiyâzâtýný kasrve tahdîde çalýþmak ve kuvve-i cebriyye isti'mâliyletaleb ve iddiâ edilemeyecek þeyleri tedrîcen nez' ileref' etmek Devlet-i Aliyye politikasýna mahsûs gibigörünüyor" þeklinde Bâbýâli`nin izlediði siyaseteleþtirilmiþtir.4

Osmanlý Devleti ile ABD arasýndaki iliþkileridiðer devletlerden farklý kýlan unsurlarda Amerikanmisyonerleri ve onlarýn kurumsallaþma çabalarýönemli bir yer tutmaktadýr. Her ne kadar Fransa,Ýngiltere, Ýtalya gibi devletler benzer çalýþmalarda

Osmanlý Devleti - ABD Siyasî Ýliþkileri Osmanlý Devleti - ABD Siyasî Ýliþkileri Nurdan ÞAFAK

XIX. Yüzyýlda XIX. Yüzyýlda TTAARRÝÝHH

Geçen Sayýdan Devam

Page 20: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

bulunmuþlar ise de uzun vadede hiçbiri Amerikalýlarkadar etkili olmamýþtýr. Bu açýdan "Amerikan hü-kûmeti Osmanlý Devleti tarafýndan her zaman farklýdeðerlendirilmiþtir" saptamasý yapýlabilir. Buradapsikolojik faktörlerde etkili olmuþtur. Özellikle ikidevlet arasýnda savaþ yapýlmamýþ olmasý ve Avru-palý devletlerde olduðu üzere Haçlý seferleri benzerikötü bir tarihî geçmiþin izleri bulunmamasý Osmanlýyöneticileri ve halký üzerinde olumlu etkiler yap-mýþtýr. Ayný zamanda XIX. yüzyýlda ABD`nin dünyave Osmanlý siyasetinde Ýngiltere gibi doðrudan mü-dahaleci bir tavýr sergilememesi de önemli sebeplerarasýndadýr. Bu açýdan Amerikan hükûmeti görünür-de izlediði tarafsýzlýk politikasýnýn yararlarýný gör-müþtür.

Ýki devlet arasýndaki siyasî ve ekonomikmünasebetleri Avrupalý devletlerden ayýran bir diðeretken de ABD`nin bulunduðu coðrafyadýr. Deniz-aþýrý mesafenin verdiði güven ikili iliþkilerde yakýntehdit algýlanmasýnýn fazla yaþanmamasýna nedenolmuþtur.

Misyonerlikle Müslümanlarý Hýristiyanlaþtýra-mayan Amerikalý misyonerler sözde Ermeni soy-kýrýmý yapýldýðýný iddia ederek özellikle Amerikanbasýnýný kullanarak ABD ve dünyada olumsuz Os-manlý/ Türk imajýnýn oluþmasýna sebep olmuþlardýr.

Osmanlý-Amerikan iliþkilerinin daha iyi deðer-

lendirilmesinde XIX. yüzyýlda Osmanlý Devleti`nindýþ temsilciliklerinin bulunduðu þehirlerin yerleriönemli ip uçlarý verecek niteliktedir. 1889`da Viya-na, Londra, Paris, Berlin, Tahran, Petersburg, Roma,Tahran, büyük elçilik statüsünde iken; Washington,Atina, Brüksel, Bükreþ, Belgrad, Lahey ve Madridorta elçilik statüsündeydi.5 Böylelikle ABD`ninOsmanlý dýþ siyasetinde Belçika gibi ikinci derecedeönemli devletler arasýnda yer aldýðý görülmektedir.Siyasî temsilciliklerin bulunduðu ülke ve þehirlerayný zamanda XIX. yüzyýl dünya büyük güçler har-itasýný oluþturmamýzý saðlamaktadýr. ABD ancakXX. yüzyýlda (1906) Washington ve Ýstanbul elçilik-lerinin büyük elçilik statüsüne çýkarýlmasýný yoðundiplomatik çabalar sonucu ve biraz da zorlamaylaelde etmiþtir.6

1890`lardan itibaren Ýstanbul elçiliðini büyükelçilik derecesine çýkarmak isteyen ABD bu konudaOsmanlý Devleti´nden talepte bulunmuþ ancak butalep Washington`daki elçiliðine de ayný paye ve-rilmesi gerektiði ve bunun da Osmanlý ekonomisineayrý bir yük getireceði ileri sürülerek reddedilmiþtir.7

Ekonomik mazeretler geçerli olmakla birlikte aslýn-da Bâbýâli`nin temel endiþesi Amerikan hükû-me-tinin Osmanlý Devleti üzerinde nüfûzunu arttýrmaçabasýndan ileri gelmekteydi. Bu da ABD`nin Bâbý-âli`nin iç iþlerine alenen karýþacaðý ihtimalini kuv-vetlendirdiðinden Osmanlý yöneticileri tarafýndanuygun görülmemekteydi.

1862 yýlýnda 1830 Antlaþmasý`nýn geniþletil-mesinden oluþan yeni bir ticaret sözleþmesi imzalan-mýþtýr. ABD`ye verilen ekonomik imtiyazlar art-týrýlarak gümrük vergisi kademeli olarak yüzde 1`eindirilmiþtir. Bu iki antlaþma, Osmanlý Devle-ti`ndeki Amerikan faaliyetlerini kolaylaþtýran önem-li hamlelerdir. Nitekim Osmanlý-Amerikan iliþki-lerinde dönüm noktasý niteliðindeki uygulamalarýntarihleri iki devlet arasýndaki iliþkilerin yapýsýhakkýnda fikir verecek niteliktedir. 1830 Antlaþma-sý`ndan hemen sonra, Amerikan varlýðý özelliklemisyonerlik ve eðitim sektöründe kendisini hisset-tirmeye baþlamýþtýr. Zira ekonomik imtiyazlar aynýzamanda siyasî hayat alanlarý kazanýlmasýna nedenolmuþtur. 1830-1862 ticaret antlaþmalarýnýn imza-landýðý yýllar ise Osmanlý Devleti`ndeki misyonerlikhareketinin geniþleyerek yerleþtiði döneme tekabületmektedir. Özellikle 1862 sözleþmesinden bir yýlsonra Robert Koleji`ne (1863) resmî izin verilmiþtir.Bu tarihten sonra Amerikan okullarý büyük bir artýþgöstermiþtir. Ayný þekilde misyonerlik faaliyetlerikurumsallaþmýþtýr.

20Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Page 21: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

II. Mahmud (1808-1839) döneminde resmîolarak baþlayan Osmanlý-Amerikan iliþkileri, II. Ab-dülhamid (1876-1909) devrinde zirveye ulaþmýþtýr.ABD`den silah satýn alýnmasý8, bazý Amerikaneðitim kurumlarýna resmî izin verilmesi hep budöneme rastlamaktadýr. Bütün bunlara raðmen II.Abdülhamid`in otoriter idaresinin sona ermesi ABDtarafýndan memnuniyetle karþýlanmýþtýr.9

Osmanlý-ABD diplomatik iliþkileri, 1917`dekesilmiþtir. ABD`nin Almanya`ya savaþ ilan etmesive Osmanlý Devleti`nin müttefiki olan Avusturya-Macaristan hükûmetiyle aralarýndaki iliþkininkesilmesi üzerine Bâbýâli, Meclis-i Vükelâ kararýylasiyasî iliþkilere son vermiþtir. Ancak bu kararýn dip-lomatik iliþkilerin noktalanmasýndan ibaret olduðuve ABD vatandaþlarýna iyi muameleye devam edil-mesi gerekliliði bildirilmiþtir.10 Bir çok belgedeABD kurumlarýna ve vatandaþlarýna kötü davranýþ-tan kaçýnýlmasý lüzumu tekrarlanmaktadýr.11 OsmanlýDevleti siyasî iliþkilere son verince ABD`dekiOsmanlý çýkarlarýnýn korunmasý görevi Ýsveç sefare-tine býrakýlmýþtýr.12

SONUÇAmerika Birleþik Devletleri`nin Akdeniz tica-

retinde etkin olmak için, Osmanlý Devleti ile resmîtemasa geçme zorunluluðundan baþlayan Türk-Amerikan iliþkileri Osmanlý Devleti`nin iç ve dýþsiyasetteki gücüyle doðru orantýlý olarak deðiþimgöstermiþtir. Osmanlý Devleti ile ticaret antlaþmasýimzalamak için yoðun çaba harcayan ABD`nin1830`a kadar ki durumu bugün AB kapýsýndabekleyen Türkiye`nin durumuna benzetilebilir. ZiraABD Osmanlý Devleti ile ticaret antlaþmasý yapmakiçin yaklaþýk otuz yýl uðraþ vermiþtir. Bu süre zarfýn-da iki devlet arasýndaki siyasî ve ticarî iliþkiler 1830Ticaret Antlaþmasý`na kadar resmî düzlemde yürü-mediðinden kayda deðer deðildir.1830 antlaþmasýnakadar Osmanlý Devleti etkin ve özne konumundadýr.Karþý taraf yani ABD, Osmanlý Devleti ile resmî iliþ-ki kurmak isteyen talepkâr ve pasif bir devlet po-zisyonundadýr.

Osmanlý Devleti ile ticaret antlaþmasý imzala-mak için yoðun çaba harcayan Amerikan hükûmeti,1830 ve 1862 antlaþmalarý ile elde ettiði ekonomikve siyasî imtiyazlarla, tutumunu deðiþtirmeye baþla-mýþtýr.

Osmanlý-Amerikan iliþkilerinde XIX. yüzyýlýnson yarýsýnda yaþanmaya baþlanan problemlergenellikle misyonerler ve Amerikan okullarýndankaynaklanmýþtýr. Verilen imtiyazlarýn sýnýrlarýný ken-dileri geniþletmeye baþlayan Amerikalýlar, Osmanlý

Devleti ile anlaþmazlýða düþmüþlerdir. Ýlk yýllardaOsmanlý Devleti tarafýndan çok fazla önemsen-meyen misyonerlik, Osmanlý-Amerikan iliþkilerininbazen gerginleþmesine neden olmuþtur. Misyonerlikfaaliyetiyle Ermeni milletini hedef kitle seçenAmerikalýlar, Ermeni isyanlarýnýn çýkmasýnda baþkapek çok faktörle birlikte rol oynamýþlardýr. NitekimOsmanlý-Amerikan iliþkilerine dair arþiv belgeleri-nin büyük kýsmý, misyonerlik ve Amerikan okullarýnedeniyle çýkan anlaþmazlýklara iliþkindir. Bütünbunlara raðmen Ýngiltere ve Rusya gibi devletlerintutumlarýna göre ABD, Osmanlý Devleti tarafýndanher zaman daha ehven bir Batýlý devlet olarak gö-rülmüþtür.

1880`den sonra Osmanlý-Amerikan münase-betleri, ABD`nin özellikle Amerikan okullarýna res-mî izin isteði gibi meselelerde tehditle yürür halegelmiþtir. Çoðu zaman Amerikan Hükûmeti, istediðiimtiyazlara izin verilmediði takdirde, AmerikanKongresi`nde Osmanlý Hükümeti aleyhinde sertkonuþma yapmaya mecbur kalacaklarý tehdidini tek-rarlamýþtýr. Ermeni meselesi bahane edilerek Os-manlý Devleti`ni markaja almaya çalýþan bu çabalar,genellikle ABD`nin istediði þekilde sonuçlanmýþtýr.Yine Amerikan Hükûmeti Osmanlý Devleti`ndentaleplerine karþýlýk bulamadýðýnda Akdeniz`e savaþgemisi göndermiþtir. XIX. yüzyýlýn ikinci yarýsýndanitibaren Amerikan savaþ gemileri Ýstanbul limanýnagelmiþ ve her ziyaret sonunda ABD isteklerininkarþýlýðýný almýþtýr.

Osmanlý-Amerikan iliþkileri, karþýlýklý yakýntehdit endiþesi bulunmamasý ve denizaþýrý mesafe-den kaynaklanan güven sebebiyle genellikle dostlukçerçevesinde geliþmiþtir. Tabii, iki devlet arasýndasavaþ yapýlmamasý da önemli bir husustur. Devletlerarasýndaki dostluk çýkarlar devam ettiði sürece varolagelmiþtir. Osmanlý döneminde, Türk-Amerikaniliþkileri özellikle 1890´dan sonra, 21. yüzyýlla ben-zer bir þekilde, daha çok ABD`nin yararlandýðý eko-nomik ve siyasî tavizlerle sürmüþtür denebilir.

21Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

1-Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi`nde özellikle YýldýzTasnifi`nde Amerikan gazetelerindeErmenilerle ilgili çýkan haberler ve bunlarýntekzip edildiðine dair yüzlerce belgenin haber-ler ve bunlarýn tekzip edildiðine dair yüzlercebelgenin varlýðý bunun somut kanýtýdýr.

2- Meclis-i Vükelâ kararýyla Harput veErzurum`da Amerikan konsolosluðu açýlmasý-na gerek görülmediði bildirilmiþtir. Bkz. BOA,Meclis-i Vükela (MV) 85/78, 23 Rebiyülevvel1313.

3- ayný belge.4- gös. yer.5- Hâriciye Nezâreti Salnamesi 1306, s.270-274.6- Kurat, s.37.7- BOA, Yýldýz Mütenevvi Maruzat (Y.MTV)

214/69 lef 2, 8 M 1319.

8- ABD`den silah satýn alýnmasý ile ilgili belgeleriçin bkz. BOA, Yýldýz Resmi Maruzat

(YA.RES) 14/45, 18.2.1299; YA.RES 15/718.4.1299. Ayrýca II. Abdülhamid`in tahta çýk-masýndan sonra gittikçe artan Rus gailesi venihayet 1877-1878 Osmanlý-Rus savaþý yýl-larýnda ABD`nin Bâbýâli`ye ihracatýnýn yüzde90`nýn silah ticareti ile ilgili olduðu belirtilmek-tedir. Bkz. Kurthan Fiþek-Oral Sander, ABDDýþiþleri Belgeleriyle Türkiye-ABD SilahTicaretinin Ýlk Yüzyýlý 1829-1929, Ankara1977, s.17.

9- Kurat, s.37.10- BOA, Dahiliye Nezareti Þifre Kalemi

(DH.ÞFR) 75/192, 28 C 1335.11- BOA, DH.ÞFR 76/15, 11 B 1335.12- BOA, DH.ÞFR 76/26, 13 B 1335.

DÝPNOTLAR

Page 22: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

22Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Ey içimde büyüyen kadîm yaraAnd olsun, ahdim var, kuruyacaksýnRüzgârla yarýþan kurþunlara dayanacaksýnSoðuk bir utançla aðýt yakacaksýnBaðrýmda tufanlar çoðaltacaksýnKalbine bir Ramallah bastýracaksýn...

Kendi sesimin yankýsýndan utanýyorumBir Haymatlos gibi burkuluyor yüreðimOrada, yani þehit zeytin aðaçlarýnýn altýndaDiken üstünde yatan annelerden utanýyorumTaþ yutan aðýzlarýndan, Süleyman torunlarýnýnKudüs'ten ve öfkesinden Filistin semalarýnýn...

Kulaðýmý yýrtýyor, Yafalý küçük kýzýn türküsüNeguev çöllerinde aðýta duruyor kum taneleri.Ben taþlarýmý tanklara ayarlýyorumKýzgýn bakýþlarýmla üflüyorum Celile'ye, Ramla'yaPeygamber kokulu þiirler söylüyorumKapatmak için yüreðimin aðrýlý kapýlarýnýGaz fýrýnlý odalarda ölüm provasýna yatýyorum...

Ey Kudüs,Ey "gökte yapýlýp yere indirilen þehir"Ey semasýnda burak uçanEy Tevrat, ey Ýncil, ey Kur'anVe Ýbrahim ve Yakub ve Musa þehriEy annelerinin acý tarlasýEy babalarýn savaþ bahçesiKaldýr ruhumdaki paslý ölüm kelepçesiniÞiirden bakýþlar sun, kahýrdan sabýrVe taþ atmayý öðret düþümdeki çocuklaraYormadan kollarýný, aðlatmadan güzelim gözlerini...

Kenan ilinde tutulmuþ kaçýncý ölüm mayasýdýr buKaçýncý zulüm dayandý Kudüs'ün þakaðýnaDoymadý toprak kana, uyumadý çetin imtihan...

Bugün doðan Filistinli bebeklerYeni bir Ortadoðu haritasýna açtýlar gözleriniTopraða serilmiþ kahraman babalarý gibi baktýlar dünyayaOnurlu ve içli dudaklarýyla sarýldýlar annelerin memelerineÖlüme ayarlý korkularý tanýmadýlar dahaNisan yüzleriyle dinlediler sessizce okunan ezanlarýMescid-i Aksa çizildi aþk dolu yüreklerineDaðlarý aþan bulutlar gibi aðladýlarYine de vazgeçmediler doðmak için Filistin'deYattýklarý taþ yataðý þifre belledilerKýyam gecelerine uyanmak için sustular kör karanlýklarda...

Ey siyah gözlerinde miracý saklayan KudüsÝkindi sýcaklarýnda önüme düþen gölgem,Ölümle aramda bir sen olduðunu hatýrlatýyor

Aceleyle havalanan kuþ ve ayaðýndan vurulan çocukKalbinden sýnanmýþ baba ve ezaný susmuþ Mescid-i ÖmerEjderha postalýyla ezilen çiçek ve ýþýðý söndürülmüþ yýldýzÖyle öksüz ve öyle þaþkýn duruyor fotoðraflarda

Þimdi söyle ey Kudüs,Nasýl tutarým öfkeli damarlarýmda çaðlayan kanýNasýl avuturum babasý tutsak çocuðu türkülerleNasýl yakarým kahýrdan kapkara olmuþ bakýþlarýný annelerinÖlümden baþka silahý olmayan sokaklardaÇýlgýn ve azgýn kuþkularla dolaþan virüsleriNasýl boðarým kanlarýnda, elimdeki küçücük sapanla...

Þimdi söyle ey Kudüs,Dilimin pasýný çözecekse haykýrmakVe deðiþtirecekse tarihini Filistin'inDoya doya aðlarým kanatarak gözyaþlarýmý...

Çöl barut kokuyor!ÇölbarutkokuyorBarut ölüm saçýyor, çaresiz annelerin mevzilerineZaten ölmüþ babalarýný arýyor güneþle uyanan çocuklarKýzým aðlýyor ve uyuyor Selime'nin yerineGerilla bakýþýyla güzel düþler görüyor...

Göçüp gitti duvarlarýmýzda yankýlanan hercai seslerBir þey kalmadý geçici heveslerden geriye...

Oysa þimdi Filistin'deHer gün bin kez ölen kalplerde ýþkýn sürüyor özgürlükBaðrýna aþk basan anneler, bembeyaz çýkýyorlar sokaðaNamluya taþ sokuyor benim çocuklarýmKan ve barut kokusuyla çalýþýyor yýlgýn saatlerSavaþ ilahileri okuyor düþünde ilk intifadaya çýkan gençGülümsüyor diþleri, zangýr zangýr titrerken saçlarýOluk oluk kan akýyor erdemli sokaklardan...Her taþ Amr Ýbn'ül As oluyor çýkýnca avuçlardanEbabiller gibi dövüyor tasmalý yýlanlarý...

Sen aðlama ey Kudüs,Çýlgýn bir zafere hazýrla daðlarýnýGiy sevinçten günlerin renkli elbisesiniBiliyorum en zoru uzaktan aðlamaktýrAma sessiz tufanlar dövüyor uðuldayan dilimin örsünüBaðrýmdaki bu kanlý leke senin madalyanUnutma ey Kudüs

"M e l e k l e rs e n i n l ec e n n e t ek a d a r!"

Özcan ÜNLÜ KALBÝM KUDÜS'TE KALDI

Page 23: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

23Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Yavuz Bülent BÂKÝLER

Bazen bir küçücük kibrit alevi, bir büyük or-man yangýnýna sebep olabilir. Bir muhteþem âbide-nin yýkýlmasý, bir temel taþýnýn çekilip alýnmasýylabaþlar. Bazen bir virüs, dað gibi bir adamý devire-bilir.

Dilde de böyle. Konuþma ve yazý dilimizdenbir kelimenin atýlmasý, unutturulmasý, bazen kýrkdeyimi, kýrk atasözünü, artýk anlaþýlmaz hâle getirir.

Baþta, devlet televizyonlarýmýz olmak üzere,bazý yayýn kuruluþlarýnda, yabancý filmlerinTürkçeleþtirilmesinde iki kelimenin kullanýlmamasý-na çalýþýlýyor. Bunlar "Allah" ve "Ýnþaallah" keli-meleridir. Meselâ, "Allah kahretsin" bedduasý yer-ine sâdece "kahretsin" denilip geçiliyor. "Ýnþaallah"yerine de "umarým" kelimesi konuluyor. Olmaz ya,þimdi bir an için kabul edelim ki; "Allah" kelimesi-ni dilimizden çýkarýp attýlar. Peki ne kalacak?Kaybýmýz bu mübarek kelimeden mi ibaret olacak?Hayýr! Hayýr! Hayýr! Bu güzelim kelimeyle birlikteen az kýrk deyimimiz, en az yüz atasözümüz artýkbilinemez, anlaþýlamaz, konuþulamaz hâle gelecek.Mesela "Allah" kelimesi gitti mi artýk "Allah aþkýna,Allah baðýþlasýn, Allah esirgesin, Allah versin"diyemeyeceðiz.

"Allah'ýn cezasý, Allah'ýn belâsý, Allah'ýngünü, Allahuekber, Allah kerim, Allah'tan kork-maz kuldan utanmaz, Allah'ýndan bul, söz birAllah bir, Allah-u âlem, Allah yürü ya kulumdemiþ" gibi deyimlerimizi artýk bilemeyeceðiz,unutmuþ olacaðýz.

Peki ya o güzelim atasözlerimiz! Türk Atasöz-leri isimli kitabý açýp bakabilirsiniz. Ýçinde "Allah"kelimesi geçen deðil, doðrudan doðruya "Allah"ism-i celiliyle baþlayan yüzden fazla atasözümüzvar. Onlarý burada saymak imkânsýz. Ama "Allah"kelimesi ortadan kaldýrýlýrsa o ata sözlerimiz deartýk bilinmez, konuþulmaz, anlaþýlmaz olur.

Bu bakýmdan "Caným bir kelimeyle ne olur"diyemeyiz. O bir tek kelimenin bile arkasýnda nicedeyimler, nice atasözleri, nice þarkýlar, türküler,nice güzellikler var.

Geçen gün Kadýköy vapurunda, yanýmda otu-ran orta yaþlý bir kadýn, cep telefonuyla kýzýyla ko-nuþuyor ve "Allah'a ýsmarladýk" veya "hoþça kal"yerine ikide bir "Hadi baay!" "Hadi babay!" deyip

duruyordu. Doðrusu hiç yakýþtýramadým.Bazý ruh doktorlarýmýzýn ifadesine göre, böyle

konuþmak ya bir dil züppeliðinden kaynaklanýyorveya bir aþaðýlýk duygusundan! Öyle veya böyle,bunlar ve benzeri kelimeler, Türk aðzýna yakýþma-yan kelimeler. "Pardon" da öyle, "Çok mersi" deöyle.

Mehmet Akif Beyin "pardon" kelimesi içinyazdýklarýný burada söyleyemeyeceðim. Bazý kim-seler de "Allah'a ýsmarladýk" yerine "baay" demeyidil tembelliðiyle açýklýyorlar. "Allah'a ýsmarladýk"(7) heceli bir kelime imiþ, halbuki "baay" tek hece-den ibaretmiþ "Afedersiniz" (5) heceli bir kelimeimiþ, "pardon" ise (2) heceli imiþ. "Teþekkür ede-rim" (6) heceli imiþ "mersi" ise iki heceli bir kolay-lýkmýþ. Bir de onun "çok mersi"si var.

Bu görüþe, katýlmak elbette mümkün deðil.Dünyanýn hangi milleti uzun heceli kelimeleriatarak, baþka dillerden bir iki heceli kelimeler alý-yor acaba? Alsa bile bize ne? Bir dil ancak kendiiçinde bazý uzun heceli kelimeleri kýsaltabilir. Baþkadillerden kelime alarak uzun heceli kelimelerimizikýsaltarak, dilimizi yeniden "gel, git, koþ, dur, vur,kýr, yat, kalk, bak, yak, çak" gibi tek heceli kelime-ler yýðýný hâline getiremeyiz. Bu bizim felâketimizolur.

Peki, bizim tek heceli "þart" kelimesini atarakyerine iki heceli "koþul" uydurukçasýný koyanlar,bunu dil tembelleri için mi yaptýlar? "Ýmkân" ikiheceli bir kelimemizdi. "Olanak" üç heceli birucube! "Ýhtiyaç" üç heceli bir kelimemizdi; "gerek-sinim" dört heceli bir geðirti! "Gökçeyazýn, yapýt,saptamak, örneðin" kelimeleri acaba "edebiyat,eser, tespit, hayat, meselâ" kelimelerinden dahamý rahat söyleniyor? Bu iþin içinde bir bit yeniði var.Ömründe içki içmemiþ bir köylüye, bir gün birilerizorla raký içirmiþler. Köylü o adamlara acýyarak bak-mýþ:

"Gardaþlar" demiþ. "Bu zýkkýmý hökümetinzoruyla mý içiyonuz yoksa aklýnýz yok da ondanmý?" Bizim bin yýllýk kelimelerimizi bize unuttur-maya çalýþanlar, acaba, bunu tembelliklerinden mi,akýlsýzlýklarýndan mý yapýyorlar. Yoksa bir yerlerdenaldýklarý emirden mi dersiniz?

Dilde Tembellik mi, Cehâlet mi, Kasýt mý?

EEDDEEBBÝÝYYAATT

Page 24: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

24Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Sýnavlar yaklaþtý, hemaileleri hem öðrencileri telaþlýve stresli bir bekleyiþ aldý.Öðrencilerimizde sýnav stresioluþmaya baþladý. Öðrenciler:

- Acaba sýnavý kazan-abilecek miyim?

- Sýnavý kazanamazsamannemin ve babamýn yüzünenasýl bakarým. Tek ümitleribenim.

- Geçen yýlda dershan-eye gönderdiler, bu yýlda der-shaneye gönderdiler, yemedil-er içmediler, sýkýntý çektiler birçok para harcadýlar eðerkazanamazsam kimsenin yüzüne bakamam.

- Konularý tamamlayamadým, birçok konueksikliðim var, bu kadar konuyu bu kadar kýsazamanda nasýl tamamlayacaðým.

- Kafamý bir türlü toparlayamýyorum. Soru-larý da hep yanlýþ yapýyorum, her halde ben sýnavýkazanamayacaðým, diye düþünüp strese girmek-teler.

Öðrencilerde oluþan bu yüksek kaygý ve streshali öðrenme süreci için gerekli olan protein sen-tezini engellemekte ve öðrencileri gerilime itmek-tedir.

Öncelikle öðrencileri strese iten sebepleritespit etmekle iþe baþlayalým:

Ailelerin yaklaþýmlarý: Çocuklarýmýzasürekli olarak kendileri ile ilgili kararlarý kendileri-nin veremeyeceði mesajýný vermekteyiz. Küçüklü-ðünden itibaren, " Sen yapamazsýn, sen bilmezsin,sen sus, sen beceriksizsin!.." gibi mesajlarla çocuk-larýn kendilerine olan güveni kýrýlmakta, çocukbaðýmlý hale getirilmektedir. Böyle yetiþtirilençocuklar sorumluluk alma duygusunu kazanama-makta, sorumluluk alýnca da (sýnav sorumluluðu)gerçekleþtirememe endiþesine girmektedirler.

Sýnavlar yaklaþtýðýnda ise, çocuklarýndaki yüksekstresi gören aileler çocuklarýna kaygýlanmama-larýný söyleseler de çocuk için bu samimi ve inan-dýrýcý gelmemektedir.

Beklentiler: Öðrenciler sýnava hazýr-lanýrken; anne, baba, akrabalar, öðretmenler öð-renciden sýnava iliþkin beklenti içerisine girmekte.Beklentiler çok sýk tekrarlandýðýnda ise öðrencikendisini kuþatýlmýþ hissedip, aþýrý kaygý duymayabaþlamaktadýr. Eðer annemin, babamýn, akraba-larýmýn, öðretmenlerimin benden beklentileriniyapamazsam düþüncesi öðrenciyi strese sokmak-tadýr.

Olumsuz düþünceler: Öðrenciler sýnavlarahazýrlanýrken karþýlaþtýklarý zorluklarda "Ben bu iþiyapamayacaðým, zaten testlerde de hep kötü so-nuç alýyorum, ben aptalým." gibi kendilerine iliþ-kin olumsuz düþüncelere kapýlmakta bu da öðren-cide stresin oluþmasýna sebep olmaktadýr.

Geçmiþ dönemdeki yaþanmýþ olumsuzsonuçlar: Lise sona kadar derslerinde iyi sonuç-lar alamayan birisi son sýnýfta üniversiteye hazýr-lanmaya baþladýðýnda biraz zorlandýðýnda "zatenönceden de hep baþarýsýz sonuçlar aldým, þimdi

Mustafa AY

Sýnav StresiGGÜÜNNCCEELL

Page 25: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

25Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

de baþarýsýz olacaðým." kaygýsý öðrenciyi etkile-mektedir.

Unutulmamalýdýr ki; her yýl sýnava giren öð-rencilerden binlercesi bu sebeplerden dolayý ba-þarýsýz olmakta, ruh saðlýklarý bozulmakta hatta birkýsým öðrenciler intihara teþebbüse bile kalkýþmak-tadýrlar.

Bu saydýðým strese yol açan sebepleri orta-dan kaldýrmak için, hem öðrencilerin hem de aile-lerin nasýl davranmasý gerektiði üzerinde duralým.

Öðrencilere tavsiyemiz ; Kendinizi Tanýyýn: "Beni kaygýlandýran ne-

dir? Ben neden kaygýlanýyorum? Aþýrý kaygý duy-duðumda ne tür sonuçlar elde ediyorum? Aþýrýkaygý duymamýn bana faydasý var mý? Ýþte bu so-rulara cevap bulan kiþi kaygýyý öncelikle zihnindeyenmesi gerektiðinin farkýna varacak ve aþýrý kay-gýyý ortadan kaldýrmanýn ilk adýmýný atmýþ olacak-týr.

Pozitif Düþünün: Olumlu düþünmekkiþinin kaygýyý yenmesindeki en önemli unsurlar-dan birisidir. 50 soruluk testte 40 doðru 10 yanlýþyapan kiþi "10 yanlýþým var, ben kesin baþarýsýzolacaðým." da diyebilir; “40 soruyu doðru yapmý-þým biraz daha gayret edersem bütün sorularýdoðru yapabilirim” diyebilir.

Kendinize güvenin: Birisi bir þeyi baþarýy-orsa siz de baþarabilirsiniz. Çünkü sizin diðerindenhiçbir eksiðiniz yoktur. Bunu yapmak içinde öncekendinize güveniniz. Baþaracaðýna inanan insan-lar baþarýlý olmuþtur. Hiç baþarýsýz olacaðým diyeninsanýn baþardýðýný gördünüz mü? Ama baþarýlýolacaðým diyenler sistemli ve verimli çalýþmýþlarsamutlaka baþarýlý olmuþtur.

Hedefinizi netleþtirin: Yani kazanmayýdüþündüðünüz bölümü, üniversiteyi ve bu bölü-me iliþkin beklentilerinizi sürekli olarak canlý tutun.Hedefinizi canlý tuttuðunuz sürece kendiniz içinbelirlemiþ olduðunuz planlamaya yani yol hari-tanýza sadýk kalýrsýnýz. Yol haritanýza sadýk kal-manýz demek, kendinize olan güveninizin artmasýdemektir. Kendine güvenen kiþi de ise kaygý vestres oluþmayacaktýr.

Kararlýlýðýnýzý hiç azaltmayýn: Bu bir yýl-lýk çalýþma süresinin her aþamasýnda çeþitli zorluk-larla karþýlaþabilirsiniz. Karþýlaþtýðýnýz her zorluðapozitif bir bakýþ açýsý getirerek baþarýya olaninancýnýzý hiç azaltmadan yol haritanýza (planla-manýza) uymaya devam edin.

Spor etkinlikleri ve sosyal aktivitelerezaman ayýrýn: Sizi çok fazla yormayacak, biriken

enerjinizi atmanýzý saðlayacak spor etkinliklerindebulunun. Bu etkinliklerde dikkat etmemiz gerekenhusus sizde gerilim ve stresi arttýrmamasý ve be-densel bir rahatsýzlýða sebebiyet vermeyecek sporetkinlikleri olmasýdýr. Yürüyüþlerle nefes egzersiz-leri yapýp, burnunuzdan nefes alýp, üç saniye içi-nizde tutup, aðzýnýzdan veriniz. Böylece beyninizedaha fazla oksijen gidecek ve rahatladýðýnýzý his-sedeceksiniz. Bedeninizde bulunan enerjiyi atmakiçin çýplak ayakla kumda yada topraðýn üzerindedolaþýnýz.

Ýlinizdeki üniversitelere giderek baþar-mýþ olan insanlarla konuþun: Sizin hedefle-rinizi gerçekleþtirmiþ olan üniversiteli öðrencilerletanýþarak hedeflerinizi canlandýrýn. Böylece kendi-nize olan güveniniz artacaktýr.

Sýnav sonucunun hayatýnýzýn sonu ol-madýðýný iyi bilin: Sýnav sonucunu hayatýnýnsonu olarak gören öðrenciler sürekli bir gerilim vestres halini yaþarlar. Böyle düþünen öðrenci ken-dine güven duymaz, çalýþma verimini düþürür vesürekli ailesine, arkadaþlarýna ve çevresine karþýeziklik psikolojisi içerisine girer. Sýnav, hayatýnýzýn

Çocuklarýmýza sürekliolarak kendileri ile ilgili

kararlarý kendilerininveremeyeceði mesajýný

vermekteyiz.Küçüklüðünden itibaren,

" Sen yapamazsýn, senbilmezsin, sen sus , sen

beceriksizsin!.." gibimesajlarla çocuklarýn

kendilerine olan güvenikýrýlmakta, çocuk baðým-

lý hale getirilmektedir.

Page 26: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

26Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

sonu deðildir. Bu düþünceden kurtulamayanhiçbir öðrenci baþarýlý olamaz.

SINAV STRESÝNÝ GÝDERMEDE AÝLEYE ÖNERÝLER:

Unutulmamalýdýr ki baskýya (fiziksel baský,dayak ya da psikolojik baský) dayalý bir tutum hiç-bir öðrenciyi baþarýlý kýlmaz. Özellikle psikolojikbaský, öðrenciyi stresli ve kaygýlý halde olmasýnasebep olur.

Ailelerin sýnavý bir ölüm kalým olayý olarakgörmemeleri gerekmektedir. Her durum karþýsýn-da öðrencimizin yanýnda olduðumuzu öðrenci-mize belirtmeliyiz.

Çocuðunuzla olan iliþkinizde sevgi ve sýnavýiki karþýt gibi gösterip kazanýrsa çocuðunuzu seve-ceðiniz, kazanamaz ise çocuðunuzu sevmeyece-ðiniz gibi bir düþünce içersinde olmayýn. Her za-man çocuðunuza karþý sevgiyi ön planda tutun.

Sýnav öncesi çocuðunuzu rahatlatacak etkin-liklerde bulunun. Ailece piknik yapýn, televizyonizleyin, tiyatroya gidin, çocuðunuzla alýþ veriþ ya-pýn, çocuðunuzun sevdiði þeyleri birlikte yapýn.

Sürekli olarak sýnavdan bahsetmeyin. Sürekliolarak sýnavdan bahsetmeniz çocuðunuzu stres vegerilim içersine sokacak, çocuðunuz için sýnav herþey olacaktýr. Sýnav hakkýnda espriler yaparakçocuðunuzu rahatlatýn.ÇOCUÐUNUZUN SINAVDAN DAHA ÖNEMLÝ OLDUÐUNU HÝÇ UNUTMAYIN.

SINAV ZAMANI YAPILMASI GEREKENLER

Sýnavla ilgili dört zaman dili-mi çok önemlidir. Bu zaman dilim-leri sýnavdan bir ay önce, sýnavabir hafta kala, sýnavdan bir günönce ve sýnav günü.

SINAVDAN BÝR AY ÖN-CE: Konu tekrarlarýný tamamlayýpsürekli olarak kendinizi gerçeðeuygun deneme sýnavlarýna sokun.Zaman, yer ve psikolojinizi sankisýnav oluyormuþ gibi düzenleyin.Bu deneme sýnavlarýnda yapa-madýðýnýz ya da yanlýþ yaptýðýnýzsorularýnýzý nedenleri üzerindedikkatlice durunuz. Sýnav için ge-rekli olan nüfus cüzdanýnýzdaki ek-siklikleri (fotoðraf, yýpranmýþsa,yazýlar okunamýyorsa) giderin.

SINAVA BÝR HAFTA KALA: Denemesýnavlarýna devam edip sizi rahatlatan, heyecan-landýrmayan, gerilime sebep olmayan etkinlik-lerde bulunun. Özellikle duygusal çöküþ yaþaya-bileceðiniz durumlardan uzak kalýn. Ailenizle iliþ-kilerinizin çok güzel olmasýna dikkat edin ve sev-diðiniz þeyleri yapýn, sevdiðiniz kiþilerle görüþün,sevdiðiniz kiþileri arayýn.

SINAVDAN BÝR GÜN ÖNCE: Ders çalýþ-mayý býrakýn. Sýnav için gerekli olan sýnav giriþkartý, nüfus cüzdaný, yumuþak uçlu iki adet ka-lem, leke yapmayan silgi, su ve çikolatanýzý ha-zýrlayýn. Sýnava gireceðiniz okulu ve sýnýfý gezereksýnav günü stressiz bir þekilde sýnava giriniz. Ak-þamleyin çok geç olmayan bir saatte yatarak ye-tecek kadar uykunuzu alýn. Büyük þehirde yaþýy-orsanýz sýnav günü sorun yaþamamak için normalulaþým þeklinizi ve alternatif ulaþým þeklinizi plan-layýnýz. Kendinizi iyi hissedecek saç týraþý olup vesevdiðiniz elbiselerinizi giyiniz.

SINAV GÜNÜ: Sabahleyin dinç bir þekildekalkýnýz, enerji verici kahvaltý yapýnýz. Kendinizigüzel ve rahat hissedecek kýyafetler giyiniz. Sýnavsaatinden 45 dakika önce gerekli olan evraklarý-nýzý da alarak sýnava gireceðiniz okulda olunuz.Eðer kendinizi iyi hissetmenizi saðlayacaksa ail-enizle birlikte sýnav yerine gidiniz. Eðer imkanýnýzvarsa sýnav olacaðýnýz okula kendi aracýnýzla gitm-eniz stresinizi azaltacaktýr.

Bu tavsiyelerimize uyan öðrenciler görecek-lerdir ki sýnav stresini en az düzeyde yaþayacak buda kendilerine baþarýyý getirecektir.

Page 27: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

27Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Esmer güzeli, seyrek sakalý, deniz gibi feyzesahip, kerameti açýk, eþi olmayan, sýrrýný gizleyenbir zat idi. Evliyanýn büyüklerinden, insanlarý Hak-ka davet eden doðru yolu göstererek saâdete ka-vuþturan ve kendilerine "silsile-i âliyye" denilen bü-yük âlim ve velilerin yirmi birincisidir.

H. 918, M. 1512 yýlýnda Buhara'da Semer-kant'a baðlý Emkeneg kasabasýnda doðmuþtur.Muhterem babalarý Muhammed Derviþ Hazret-lerinin büyük halifelerinden biriydi. Bu yüzden"Þeyhoðlu" diye de anýlýrdý. Kendisini dinlemesiylemeþhurdu. Hakk'ý hakikatý kendi þahsýna müþa-hede etmek en büyük özelliklerinden biriydi. Te-mizliðe ve intizama þiddetle dikkat ederdi. Zahirive bâtýnî ilimleri babasýndan öðrendi. Babasýndanfeyz alarak tasavvufta yetiþip kemâle erdi. Ruhilimlerinin mütahassýsý idi. Bütün ömrü; Ýslamiyetehizmetle ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed(sav)'in güzel ahlakýný insanlara duyurmakla veöðretmekle geçti. Çok veli yetiþtirdi. Yetiþtirdiði velizatlardan en baþta gelen talebesi, kendisinden son-ra halifesi olan ve daha sonra Ýmam-ý Rabbani (ks)Hazretleri gibi Müceddidi Elf-i Sâniyi yetiþtirenMuhammed Bâkibillah'týr.

Muhammed Bakibillah birgece rüyasýndaHace Muhammed Emkenegi Hazretlerini gördü.Ona; "Ey oðul! Senin yolunu gözlüyorum" buyur-du. Bakibillah Hazretleri buna çok sevindi. Hemenhuzuruna gitti. Huzuruna varýnca ona çok iltifat veinayet gösterip, yüksek hallerini dinledi. Sonra üçgün üç gece birlikte bir odada baþbaþa kalýp, soh-bet ettiler. Hace Hazretleri ona feyz verip, yüksekfaidelere kavuþturdu. Sonra Bâkibillah Hazretle-

rine; "Sizin iþiniz, Allahu Teala'nýn yardýmý ve bü-yüksek yolun büyüklerinin ruhlarýnýn terbiyeleri iletamam oldu. Tekrar Hindistan'a gitmeniz icap edi-yor. Çünkü bu silsile-i âliyyenin, orada sizin saye-nizde parlayacaðýný görüyorum. Bereket ve terbi-yenizden çok istifade edip, büyük iþler yapacakolanlar gelecek" buyurdu.

Hace Bakibillah (ks) kendilerini bu iþe layýkgörmediðinden, özür dilediyse de, Hace Muham-med Emkenegi ona istihare yapmasýný emretti.Rüyalarýný Muhammed Emkenegi Hazretlerine an-lattýðý zaman, þu karþýlýðý aldýlar. "Derhal Hindis-tan'a gidiniz. Orada sizin bereketli nefeslerinizdenbir aziz meydana gelecek, bütün dünya onun nuruile dolacak. Hatta sizde ondan nasibinizi alacak-sýnýz. Hace Bakibillah Hazretleri Hindistan'daSerhent þehrine geldiði zaman, kendisine; "Kutbunetrafýna geldin" diye ilham olundu. Bu kutb ÝmamýRabbanî Hazretleri idi. Demek ki, bu kýymetli to-hum, Semenkand ve Buhara'dan getirilmiþ Hin-distan topraðýna ekilmiþ oluyordu.

Hace Muhammed Emkenegi ömrünün son-larýna doðru þu þiiri çok okurlardý;

"Zaman zaman ölümü hatýrlarým, Bugün ne olacak bende bilmem.Ýsteðim Rabbimden dûr (uzak) olmayayým,Baþka ne olursa ona razýyým."Ýrtihallerinden evvel halifeleri Muhammed

Bâki Hazretlerine bir mektupla vasiyetlerini bildir-miþler, H. 1008, M. 1599 senesinde yine Emke-neg'de doksan yaþýnda iken dar-ý bekaya göç et-miþlerdir.

Silsilede "pürkerem" diye anýlýr.

Mevlüt SARIOÐLUNecmettin SARIOÐLU

Orta boylu, buðday benizli, beyaz sakallý, güzelyüzlü bir zat idi.

Muhammed Zahid Hz.lerinin büyük halifele-rinden biriydi. Çok cezbeli, genellikle istiðrak halindebulunan, kamil bir mürþiddi. Tarikat-ý âliyyeye inti-saplarýndan evvel, 15 sene riyazat ve zühd üzere ameletmiþtir.

Bir gün açlýðýn tesiriyle çaresiz kalýp, yüzünüsemaya kaldýrdý. Derhal Hýzýr (as.) teþrif edip:

- “Eðer sabýr ve kanaat istiyorsan, Hace Muham-med Zahid Hz.lerinin hizmetine koþ. Sana öðretir”buyurdu. Emri yerine getirmiþ, Hace Muhammed

Zahid hz.lerine kayýtsýz þartsýz teslim olmuþtur. Kýsazamanda seyr-i sülûklerini tamamlamýþlar ve hu-lefasýnýn büyüklerinden olmuþlardýr.

Müridi terbiye ve irþad etmede eþsiz bir kabili-yete sahip idi. Herkesin anlayacaðý dilden konuþur,seviyesine göre muamelede bulunur, meziyetlerinibelirtir, kabiliyetlerini geliþtirirdi.

Kendileri kutsi bir kuvvete sahipti. Silsilede"Hacegan ser defteri" diye anýlmýþtýr. Hicri 970 yýlýn-da Dasfýrar'da irtihal buyurmuþlardýr. Cenab-ý Hakkbereket ve füyuzatýna ulaþtýrsýn. Amin.

Hâce Derviþ Muhammed (K.S)

Hâce Muhammed Emkenegî (K.S)Hâce Muhammed Emkenegî (K.S)

AALLTTUUNN SSÝÝLLSSÝÝLLEE

Page 28: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Bir toplumun fikriyapýsý, o toplumunkültür ve medeniyetseviyesini göste-ren en önemlideðerlerden biri-sidir.

C e m i y e t ideðiþtiren olgu-nun iman hareket-leri olduðu fikir ha-reketlerinin bir imanseviyesine yükselebildiðiölçüde sosyal deðiþimleri etki-leyebildiði fikri Osmanlý mütefekkirleri-nin ekseriyetinin ortak görüþleridir.

Nevzat Kösoðlu fikri planda þöyle demekte-dir;

“Osmanlý mütefekkirleri bilirdi ki cemiyetideðiþtirmek, nefislerde olaný deðiþtirmekle müm-kündür; kendimizi deðiþtirmedikçe halimizi de-ðiþtirilmeyeceðini bilirdi. Hayat, iman taleplerimizdoðrultusunda kurulacaktýr; nefislerde ki maraz-lardan, zanlardan kurtulup imanýmýzýn boyasýylaboyanmadýkça kültürümüzün potansiyel imkan-larý gerçekleþmeyecektir. Bunun için sürekli imantazelemek ve salih amellerle imaný beslemekzorundayýz.”

Türk tefekkür dünyasýnýn önemli þahsiyet-lerinden birisi de Mehmet Ali Ayni' dir.

1869 da Manastýr' ýn Serfiçe kasabasýndadoðan Mehmet Ali Ayni' nin babasý Mehmet Ne-cib Efendi, annesi Refika Hanýmdýr. Atalarý, Os-manlý Ýmparatorluðunun fetih ve yayýlma dönem-lerinde Konya'dan getirilerek Rumeli'ye yerleþtir-ilen Türkler' dendir. Bu sebeple ailesi Serfiçe'ninyerli halký arasýnda "Konyar" diye anýlýrdý. Ýlköðrenimine Serfiçe'de baþladý. Sekiz yaþýndaykenailesiyle birlikte Selanik' e, oradan da Ýstanbul'agitti. Ýstanbul'da bir süre Çiçekpazarý Rüþtiyesinedevam etti. Babasýnýn ticaret maksadýyla Yemen'e

gitmesi üzerine San'a As-keri Rüþtiyesine girdi,

bu arada Fransýzcaöðrenmeye baþladý.Ailesiyle tekrar Ýs-tanbul'a döndük-ten sonra Gülha-ne Askeri Rüþti-

yesini bitirdi. Yük-sek tahsilini ise

Mekteb-i Mülkiyye'de tamamladý. (1888)

Bu arada Arapça ve Farsçayanýnda Fransýzca'sýný da geliþtir-

di. M. Ali Ayni'nin tasavvufla olan münasebeti

onun en önemli fikri cephesini teþkil eder. Bualanda yazdýðý eserler vahdeti vücuda taraftarolduðunu göstermektedir. Cumhuriyet dönemi-nin ilk yýllarýnda toplumun dini hayatýnýn zayýfla-masýndan büyük endiþe duyan M.A. Ayni, bunuönlemek için alýnmasý gereken tedbirler arasýnda,yüksek seviyede din eðitimi ve öðretimi verecekolan Ýlahiyat Fakültesinin açýlmasýný büyük vegüzel bir faaliyet olarak görülmüþtür.

M. Ali Ayni'nin telif ve tercüme eserlerininsayýsý kýrka yakýn olup belli baþlýlarý þunlardýr;Nazari ve Ameli Ýstatistik, Malumat-ý Nafia-i Fen-niye, Küçük Umumi Tarih, Darül Fünun Tarihi,Ýlim ve Felsefe, Tasavvuf Tarihi, Hükmi Cumhur,Demokrasi Nedir?.

1945 yýlýnda vefat eden Mehmet Ali AyniHacý Bayram-ý Veli adlý eserini yazmaktaki mak-sadýný açýklarken, bazý ahlaki ve ruhi meselelerede temas etmiþtir. Mehmet Ali Aynî adý geçeneserde Þeyh Hamid-i Veli' yi þöyle anlatýyor;

"... Esasen Hamideddin bir tâlib-i ilm idi.zamanýn en meþhur müderrislerinden okumuþ veulûmu resmiyeyi müdevvineyi elde etmiþti. Fakataradýðý huzuru kalp ve kanaati fikriyyeyi bir dürlüelde edemeyince Dýmýþk'a (Þam) gidip Haný Kah

28Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Ýbrahim ÞAHÝN

ÝÝNNCCEELLEEMMEE

Mehmet Ali Ayni'nin Kaleminden ÞÞeeyyhh HHââmmiidd-ii VVeellii ((KK..SS))

Büyük Mütefekkir

Page 29: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

29Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Beyazidiye' ye ermiþti. Bu seyahat Hamideddin'in hayatý za-hidânesinin baþlangýcýdýr. Hamideddin orada teemmülat vetefekkürâtýna devam ederken beraber, þark aleminin en iþlekbir köprüsü mesabesinde olan Þam'a gelip giden þeyh ve alim-lerden o zamanda ulûmi batýnaca en büyük makamýnda kiminbulunduðunu da sormakta idi. Senelerce devam eden bu te-harriyat ve tefehhusattan sonra Hamid'e Erdebil-i haber ver-diler. Bunun üzerine Hamid' in Þam'da bir saat daha fazla kal-masýna imkan yoktu. Erdebil Þeyhi de yeni gelen müridiHamid' in istidâdý fevkalâdesini derhal keþfedip O' nu terbiyeve irþat etmiþti. Bununla beraber Hamid' in Üveysi meþrep ol-duðunu da rivayet ederler. Çünkü alemi manada O' nu, Beya-zid' i Bestami terbiye ve irþat etmiþtir. Hamid' in ne kadar kal-dýðýný bilmiyorum. Fakat oradan kâmil ve mükemmel olarakdöndüðünde þüphe yoktur.

"... Hamid evvela Bursa'ya gelmiþti. Fakat artýk müderris-lik hatýrýna gelmiyordu. Zahiren bir iþlerde çalýþmak lazýmgeldiðinden, geceleri hamur yoðurur ekmek piþirir ve ertesisabahý isteyenlere satardý. Bu sebeple Bursa ahalisi O' na " So-muncu Baba, Ekmekçi Koca" ismini vermiþlerdi.

O zamanlar Bursa, medreseleri meþhur idi. En benaðalimlerimizden Molla Fenari Ulûmi Âliye-i Diniye Tedrisi ilemeþkul idi. fakat bu zatýn da Somuncu Baba' ya intisap ileNeþvemendi Rahiký irfan olduðunu görüyoruz. Yýldýrým Beya-zýt Han kazandýðý Niðbolu tarihi muzafferiyetine teþek-küreno senelerde Bursa'da Ulu Cami yaptýrmakta idi. (Sene: 791Hicri). Ýnþaat bitince açýlma merasimi bir Cuma günü yapýla-caktý. Padiþah o gün Cuma namazýnda hitabet ve imametin venamazdan sonra vaazýn Emir Buhari tarafýndan yapýlmasýnýarzu etmiþti. Fakat Emir-i Buhari Bursa'da "Somuncu Baba variken bu iþlerin baþkalarý tarafýndan yapýlmasý münasip olma-yacaðýný" arz etmiþti. Somuncu Babayý bir daha Bursa'da gö-ren olmadý ve nereye gittiðini kimse bilmedi. ...."

Fakat müderris Bayram (Hacý Bayram-ý Veli) Ekmekçi' ninarkasýný býrakmadý, arayýp buldu ve bir daha O'nun hiz-metinden ayrýlmadý. Ekmekçi Baba, müridi Bayram' la birlikteevvela Þam'a gittiler. Bir müddet kaldýktan sonra Hicaz'a gitti-ler.

(Vedayý hacdan sonra dönüþte Þeyh Hamideddin-i VeliDarende'nin eski þehrinin Hýdýrlýk Mahallesi namý ile alýnan veþimdi Zaviye Mahallesi diye tanýnan mahallede yerleþmiþkalmýþtýr. Burada halen çilehanesi ve türbesiyle camisi mev-cuttur.)

BBÝÝBBLLÝÝYYOOGGRRAAFFYYAA::AYNÝ M. Ali, Hacý Bayram-ý Veli, Ýstanbul, 1977ERGÝN Osman, Türk Maarif Tarihi, C.5, Ýstanbul, 1977ARAZ Ýsmail, T.D.V Ýslam Ansiklopedisi, C.4, S, 274.KÖSOÐLU Nevzat, Türk Dünyasý Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düþünceler, Ýstan-

bul, 1990.CENGÝZ M.Ali/ADIGÜZEL Yüksel/GÜLSEREN Mehmet, Somuncu Baba, Þeyh Hamid-i Veli

Camii Derneði Yay, 1965

DARENDE 'YE GEL

Birçok þeyden örnek almak istersen Darende'ye buyur Darende'ye gel Ýlimle Ýrfanla dolmak: istersenDarende'ye buyur Darende'ye gel

Somuncu Baba'nýn ocaðý burda Ermiþ erenlerin kucaðý burda Ýnanç ikliminin sýcaðý burda Darende'ye buyur Darende'ye gel

Sevgi pýnarýndan dolu içmiþtir Ýnsanlara örnek kapý açmýþtýr Hulusi Efendi ýþýk saçmýþtýr Darende'ye buyur Darende'ye gel

Örnek olmuþ geçmiþteki yýllarý Öz Türkçe konuþur tatlý dilleri Baþka kokar Darende'nin gülleri Darende'ye buyur Darende'ye gel

Ýnsanlarý cana yakýn hoþ sohbet Her birinde ayrý ayrý marifet Eðer görmek ister isen muhabbet Darende'ye buyur Darende'ye gel

Hulûsi Efendi maharetine Yaptýðý hizmetin iþaretine Somuncu Baba'nýn ziyaretineDarende'ye buyur Darende'ye gel

Kaysý aðaçlarý meyvalarý çok Ýnsanlarý cömert gözleri de tok Çok gezdim dünyayý bir emsali yok Darende'ye buyur Darende'ye gel

Ecdat asaleti soyu güzeldir Havasý saðlýklý suyu güzeldir Kasabasý herbir köyü güzeldir Darende'ye buyur Darende'ye gel

Nice bilgin nice okumuþu var Münevver mükkemmel hepsi bahtiyar Her yana daðýlmýþ birçoðu tüccar Darende'ye buyur Derende'ye gel

ÞEREF der gönlümde sevgi ýþýðýBurasý yurdumun altýn beþiði Dost kapýsý ermiþlerin eþiði Darende'ye buyur Darende'ye gel

ÂÞIK ÞEREF TAÞLIOVA

Page 30: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

30Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

MMAAKKAALLEE

Hendrik Willem Van Loon isimli bir mütefekkir, "Ýn-sanlýðýn Medeniyeti" isimli kitabýna þöyle baþlýyor: "Ýnsan-lýk, cehâletin sâkin vâdisinde mes'ut yaþýyordu..."

Van Loon'a göre, cehâletin sâkin bir vâdisi vardý veorada onlar mesuttular. Çünkü onlarý tedirgin edecek"bilgi" yoktu.. Onlarý tedirgin edecek "düþünceler" yoktu.Cehâletin þartlarý içinde mesuttular!..

Shakespeare, Kitâb-ý Mukaddes'de bulunan bir cüm-leyi þiirinde tekrarlýyor: "Bilgi arttýran, dert arttýrýr!..". Evet;çünkü bilgisi artan insanýn, ýztýrablarý, imkânsýzlýklarý vekâinatý idrak ederek dertlerinin çoðalmasý gayet tabiidir.

Her iki düþüncede de, insanoðlunun, bilgisini art-týrdýkça saadetinden uzaklaþtýðý savunuluyor. Bilgi, sankibedbahtlýk getiriyor.. Kur'ân-ý Kerîm'de bir âyet-i kerîmemeâlen þöyle diyor: "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?.." .

Evet; bilenle bilmeyen bir olmuyor.. Hiçbir þeyle alâ-kasý olmayan, hiçbir þey bilmeyen kiþinin cehâlet imtiyâzýçoðu zaman onu gamsýz-kedersiz-düþüncesiz bir kalýphâline getiriyor ve biz o sükûneti "saadet" sayýyoruz!..

Hiçbir þeyden çekmedi dünyâdaNasýrdan çektiði kadar;Hattâ çirkin yaratýldýðýndan bileO kadar müteessir deðildi;Kundurasý vurmadýðý zamanlardaAnmazdý ama Allah'ýn adýný,Günahkâr da sayýlmazdý.Yazýk oldu Süleyman Efendi'ye.Ýþte bu, yalnýz kendi nasýrýný, yalnýzca kendini düþü-

nen bir tip! Bilenle bilmeyen elbette bir olmuyor. "Bilme-yen"in cehâlet imtiyâzý, onu gamsýz-kedersiz, "..yazýk olduSüleyman Efendiye"deki gibi âdetâ düþüncesiz bir kalýphâline getiriyor. Biz o sükûnete Van Loon'nun tâbiriyle"saadet" diyoruz!..

"Bilen" ise, bilgisi ölçüsünde kâinâtý Yaratan'ý,yaratýlanlarý idrak ediyor, onlarýn hâlleriyle hâlleniyor, dert-leriyle dertleniyor ve yaratýlanlara daha mükemmel bir ha-yat temini için gayret içinde yaþýyor. Onun saadeti, yaptýðýhizmetle doðuyor. Digergâmlýk, yâni baþka insanlarý dü-þünmek onun temel vasfý oluyor.

Peki; bütün "bilen"ler, makinadan çýkmýþ gibi ayný tipinsanlar mýdýr? Hayýr!.. Yaradýlýþýndan itibaren insan,"düþünce" dediðimiz imtiyâzý kendisinde muhafaza ederekvücudu bir sömürge gibi kullanan beyniyle bütün mah-lûkaattan ayrýlýyor. Beyinler de birbirlerinden farklý yaratý-

lýþa sahip bulunuyor. Meselâ Einstein'ýn beyniyle benimbeynim arasýnda mutlaka bir fark var!.. Ýzâfeyet Teorisi'nion defa okusam da, onun riyâzî çözümünü anlamýyorum.Ama Einstein onu anladýðý gibi, anlatmasýný da biliyor vesonunda ilim dünyasýnda yepyeni ufuklarýn açýlmasýnasebep oluyor. Enerjinin madde olduðunu ispat edi-yor vebütün kuram bunun üzerine kuruluyor.

Bu düþüncelerden sonra Shakespeare'in veya KitâbýMukaddes'in sözünü anlamaya çalýþýrsak... Bilen kiþi,hizmet îfa ederken ne kadar yoruluyorsa, o kadar dertlioluyor demektir. Çünkü bilmek baþka, bilgiyi kullanmakbaþkadýr. Bilgiyi insanlýðýn hayrýna tahsis etmek insanamutlaka bir yorgunluk verir. Bugün dünyanýn birçok labo-ratuvarýnda kansere çare arayan nice büyük beyin çalýþý-yor. Bunlar, çare bulamadýklarý ölçüde muztaribdirler. Çün-kü insanlýðýn baþbelâsý bir hastalýkla bugüne kadar uðraþ-týlar ve henüz neticeye ulaþamadýlar. Bilgileri var ve bilgi-leri arttýkça dertleri de artýyor.

Bilgi teorisi, bildiðiniz gibi gayet geniþ bir teoridir.Devlet bilgisi, vatandaþlýk bilgisi, cemiyet bilgisi... Bunlarhukuk fakültelerindeki kamu hukuku derslerinde de hukukbaþlangýcý derslerinde de çok sýk tekrarlanan ve çeþitliâlimlerin üzerinde kafa yorduklarý teorilerdir. Bilgi nedir,nasýl elde edilir, nasýl muhafaza edilir ve nasýl kullanýlýr? Buçetin suallerin cevabýný eski Mýsýr rahipleri aramýþtýr. Son-ra Anadolu medeniyetini yaratan insanlar, sonra Elen dün-yasý, sonra Romalýlar aramýþtýr. Modern çaðlarda da hâlenaranmaktadýr.

Bilgi insanlarda neden eþit olarak teþekkül etmez?Bir hâdiseyi yorumlama kabiliyeti her insana göre deðiþir.Çünkü her insanýn o hadiseden elde ettiði intibâ deðerlen-diriþ farklýdýr. Bilgi'nin bizim anlayabileceðimiz tarzda târifiþöyle olmalýdýr:

"Bilgi"; okuma, araþtýrma, müþâhede ve tecrübesonunda öðrenilenlerin tamamýdýr. Yâni, insanýn beþ hissi-nin, dýþ dünyadan, okuyarak, araþtýrarak müþâhede vetecrübe ederek aldýðý intibâlarýn beyin tarafýndan terkibidir.Bilgi, beynin dýþýnda cereyan eden hâdiselerin beyin tara-fýndan evvelâ kaydý ve sonra da terkibidir. Hâlen insan-oðlunun yapma kudretine eriþemediði computer, insanbeynidir. Ânýnda, sâniyesinde yüzbin çeþit nesneyi hâfýza-sýnda kaydeder ve sizin gözünüzün önüne getirebilir.

Ýþte o beyin bu terkibi yapar. Bu bilgi, yâni insanbeyninin yarattýðý bilgi, yapýlan müþâhede ve tecrübelerin

A. Aydýn BOLAK

Ýnsanlýk ve MedeniyetÝnsanlýk ve Medeniyet

Page 31: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

31Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

sonunda aynýyyet de ifade etmez. Bir vak'ayý Einstein baþ-ka türlü deðerlendirir, diðer bir fizik âlimi, ya da atom âlimibaþka türlü deðerlendirir. Ama o deðerlendirmelerin so-nunda bir terkibe gidilerek bir neticeye ulaþýlýr.

Bilgi, devamlý olarak zihnî faaliyet ister, gayret ister.Bu gayret, yorulmak, dövüþmek, kavga etmek þeklindedeðil; saðlýklý bir hayat yaþayýp, beyin fonksiyonlarýný sað-lýklý muhafaza edebilme gayretidir.

Beyin yetiþtirilebilir mi?.. Evet yetiþtirilebilir. Beyintâlim edilebilir mi?.. Evet tâlim edilebilir, bir sýnýra kadar...Bâzý insanlar yaratýlýþýn kendilerine verdiði büyük imkân-larla doðarlar. Bâzýlarý da kendi gayretleriyle kendilerini ye-tiþtirmeðe çalýþýrlar.

Bilgi nasýl muhafaza edilir? Bilgi, yazýlarak, maddeyedönüþtürülerek, öðretilerek, eser hâline getirilerek nesil-den nesile aktarýlýr. Bilginin depolandýðý yerler laboratuvar-lardýr, kütüphânelerdir, büyük rasathânelerdir. Þimdi de,ilim dünyasýna giren compüter, yâni "bilgisayar" ve onunfevkalâde ileri teknolojisidir. Bir insanýn bir senede bitire-meyeceði bir hesabý birkaç sâniyede bitirip hizmetinizeveren elektronik beyinlerdir.

Peki bu kudretli âletleri kim yapmýþtýr?.. Onlar kendikendine mi yaratýlmýþlardýr?.. Allah mý yaratmýþtýr?.. Ha-yýr!.. Ýnsanlarýn beyni yaratmýþtýr. Ýþte o üstün beyinler,kendi ürettikleri bu dünyanýn içinde yeni yaratýlýþlara doðrugitmektedirler.

Bilgi nasýl kullanýlýr?.. Bilgi, insanlýðýn hayrýna kulla-nýldýðý zaman deðer ifade eder. Ýnsanlýðýn þerrine kullanýlanbilgiye iltifat edilmez. Ýnsanlarýn zehirlenmesine ve hayat-larýnýn çekilmez hâle gelmesine yol açacak bilgi üreten birbeyine hiç kimse hoþgörüyle bakamaz. Toplumun maddî,sosyal, ahlâkî özelliklerini, kýsacasý toplumun medeniyeti-ni "bilgi" temsil eder.

Dolayýsiyle "medeniyet", bilgiyle ulaþýlan bir hayattarzýdýr ve bu hayat tarzýný yaratan insanoðlunun"beyni"dir. Eðer insanlýk câhilse, "cehâletin sâkin vâdisindemes'ut" yaþayabilir... Zîra medeniyet, sosyal ve ahlâkî id-rakler, yüklü vecîbeler getirir. "Cehâletin sâkin vâdisinde"ne bilgi, ne bilgiyi saklama, ne de bilgiyi kullanma düþün-cesi bulunmadýðý için, insanlarýn bitki'den farksýz yaþa-malarý gayet tabiidir!

Milletimiz tarih boyunca büyük medeniyetler kurmuþve yaþatmýþtýr. Çünkü "bilgi" onlar için hayatýn ve mücâde-lenin bir parçasý olmuþ, o sâyede bu millet, insanlýðýnmedeniyetine asýrlar boyu hizmet etmiþtir. Silâh sanâyi-inde, dokuma sanâyiinde, mîmârîde, mûsýkîde, seramik-süsleme gibi el san'atlarýnda "bilgi"yi kullandýðý kadar, enönemlisi, mânevî sâhada "hoþgörülü yaþamak" ve yaþat-mak için bilgi kullanýmýnda Türk Milleti, insanlýða örnekolmuþtur. Tarih boyunca kurulan Türk devletlerindenbirçoðu, "insanlýk medeniyeti"nin doðup geliþmesine hiz-met etmiþtir.

Medeniyet ile hars, irfan, kültür ayrý þeylerdir. Harsve irfan, hayatý anlayýþ, yaþayýþ biçimidir. Medeniyet ise;toplumlarýn iktisâdî, siyâsî, içtimâi bakýmdan ulaþtýklarý veideal sayýlan geliþme durumlarýný ifade eder. O sebepleAtatürk'ün "..muasýr medeniyetler seviyesine çýkacaðýz.."sözlerini, "Batý'nýn çok çeþitli kültürleri seviyesine çýka-caðýz, batý taklitçiliði yapacaðýz.." tarzýnda yanlýþ anlamak,hatâlarýn en büyüðüdür. Atatürk, Türk Milleti'nin "muasýrmedeniyetler seviyesine çýkmasýný" hedef olarak göster-miþtir. Nedir o hedef?.. Ýnsanlýðýn "ideal sayýlan geliþmedurumu"na ulaþmasýdýr. Muasýr medeniyet, bütün imkân-lar kullanýlarak ulaþýlan seviyedir. Medeniyeti yaratan"ilim"dir. Halbuki hars ve irfan, içinde "îman" da olmaküzere bir milletin mânevî yapýsýdýr.

Yirmibirinci asýrda insanlýðýn medeniyetini, "bilgiçaðýný yaþamak" teþkil edecektir. Þimdi bilgi, neokapita-lizmin elinde bir âlettir. Artýk, "cehâletin sâkin vâdisindemes'ut" yaþanmayacaktýr. Ýnsanlar, çalýþýp ürettiklerinineokapitalizmin eline vermek kaydýyla hayatta kalabile-ceklerdir. "Gen mühendisliði"nin ortaya çýktýðý, hayvanlarýnkopyalandýðý, optik'de ilerlemeyle foton zerrelerinden uzaknebulalara kadar kâinatýn sýrlarýna doðru bilgi akýþýnýn sað-landýðý bir zamanda; tahýl yetiþtirip, makarna imâl ederekveya dokuma sanâyiinde geri kalmýþ teknolojilerle, bilgiçaðýna uymuþ teknolojilerle rekabet etmek mümkündeðildir. Kur'ân-ý Kerîm ne diyor:

"Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?...".

Yirmibirinci asýrda insanlýðýnmedeniyetini, "bilgi çaðýný yaþamak"

teþkil edecektir. Þimdi bilgi, neokapi-talizmin elinde bir âlettir. Artýk,

"cehâletin sâkin vâdisinde mes'ut"yaþanmayacakdýr. Ýnsanlar, çalýþýp üret-tiklerini neokapitalizmin eline vermek

kaydýyla hayatta kalabileceklerdir.

Page 32: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

32Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Bir devrin kapanýp, diðer bir devrin açýlmasýna vesile olan birpadiþahýmýzdý Fâtih Sultan Mehmet Han. Bir dünya devletine gençyaþta padiþahlýk yapmýþ, 21 yaþýnda Peygamber Efendimizin öv-güsüne nail olmuþ bir büyüðümüzdü Fâtih Sultan Mehmet Han. Fâ-tih, bu kadar büyük biriyken biz onu ne kadar anlýyor ve ne kadaranýmsýyoruz? Hiç kendimize sorduk mu bu soruyu? Açýkçasý sorsakda cevabýmýz belli, koskoca bir HAYIR. Evet ne acýdýr ki; ne anlýyor,ne de anýmsýyoruz Onu. Biz tarihimize sahip çýkmadýðýmýz sürece dý-þarýdan biri gelip tarihimize sahip çýkmasýný veya saygý göstermesi-ni bekleyemeyiz. Bu yüzden ki, Fâtihlerimize, Yavuzlarýmýza her za-man sahip çýkýp, onlarý gönülden anlayýp, anýmsamamýz gerekir. Ýþteböyle büyük bir padiþahýmýz olan Fâtih'in yaptýklarýna bir bakalýmisterseniz.

Fâtih, Osmanlý hükümdarlarý içinde hem en büyük asker, hemen büyük devlet ve siyaset adamý, hem de en büyük alim olanýdýr.Askerlikte Yavuz, Kanuni ve Yýldýrým, devlet ve siyaset adamlýðýndaKanuni ve Yavuz, alimlikte 2. Beyazýt, Yavuz ve Kanuni ona yaklaþ-mýþ, fakat eriþememiþlerdir. Fâtih'i esasen kendi eþsizliði ile baþ baþabýrakmak, kimseyle mukayese etmemek doðru olur. Bazý tarihçileronu, dünya tarihinin en büyük þahsiyeti olarak ileri sürmüþlerdir.Batý Türklerinin yüzyýllarca sürecek olan bolluk ve bereketini hazýr-layýp, gelecek nesillere devasa büyük kaynaklar sunmuþtur.

Yirmiden fazla devleti ve iki imparatorluðu tarih ve coðrafyasahasýndan silmiþ olan Fâtih Sultan Mehmet Han, iktisada ve bayýn-dýrlýða da önem vermiþtir. Ýkinci saltanat döneminde 308 cami yap-týrarak, bayýndýrlýða ve iskana nasýl bir önem verdiði ortaya çýkar herhalde. Ege'yi ve Karadeniz'i Türklerin bir iç denizi haline getirmesi,kendisinden bir asýr sonra devlet arazisinin 120 milyon km2 eriþme-si, Fâtih'in sayesinde olmuþtur. (Bu büyük iþlere imza atmýþ kiþiyihatýrlamamak herhalde en büyük saygýsýzlýklardan bir tanesidir.)

Ýkinci dereceden bir deniz kuvveti olarak teslim aldýðý Türk do-nanmasýný dünyanýn birinci donanmasý haline getirmesi, 20 devletile tek baþýna savaþýp baþ eðdirmesi… Hep bunlarý Fâtih'in büyük-lüðüne bir iþaret olarak gösterebiliriz.

Devrinde büyük alimler yetiþmiþ, mühim eserler yazýlmýþtýr.Edebiyat ve sanata da önem vermiþtir. Edebiyata meraklý olduðuda, þiirlerinden anlaþýlmaktadýr. Þiirde mahlasý " Avni" olup, küçükDivaný bir çok kere basýlmýþtýr. Hayatýný bunca hizmete ve fetihlereadamýþ olan Fâtih'in, bir Yahudi tarafýndan suikast sonucu öldü-rülmesi ne kadar acý bir þey.

Mustafa ALÝBEYOÐLU

Fethin 550.

Yýlýnda

AARRAAÞÞTTIIRRMMAA

FÂTÝH’Ý ANLAMAK

Page 33: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

33Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Fâtih öldü mü, öldürüldü mü?Tarih sayfalarýnda da göreceðimiz gibi, Türk düþmanlýðý ta-

rihin belli safhalarýnda görüle gelmiþtir. Fâtih Sultan MehmetHan'ýn Venedikliler tarafýndan zehirlenmesi de buna bir örnekteþkil eder.

Bizans'ý fethederek Peygamberimizin Hadisi Þerifinin sýrrýnamahzar olan Fâtih'i yok edebilmek için 14 suikast düzenlemiþler,sonuncusunda (15.) niyetlerini gerçekleþtirmiþlerdir. Venedikliler15. suikastta bir Yahudi'ye Fâtih'i zehirletmiþlerdir.

Fâtih'i öldüren kimdi?Venedikli bir Yahudi olan Maestro Jacapo adlý þahýs, sözde

Müslüman olup" Yakup" ismini almýþ, Paþa ünvanýný alarak daYakup PAÞA denmiþ. Fâtih'in özel hekimliðine kadar da yüksel-miþtir. Bu dönme Yakup Paþa ile Venedikliler anlaþma yapmýþlar,Fâtih'i öldürdüðü takdirde 250 bin duka altýn vermeyi taahhütetmiþler.

Fâtih Sultan Mehmet Han, 27 Nisan 1481 Cuma günü,muhtemelen Ýtalya üzerine yapýlacak sefer için üç yüz bin kiþilikordusu baþýnda Ýstanbul'dan Üsküdar'a geçmiþ ve iþte o gün Ya-kup Paþa adlý bir Yahudi dönmesi Fâtih'i zehirlemeye baþlamýþ,güya tedavi diye zehrin derecesini de arttýrmýþtýr. Fâtih bu ze-hirlenme sonucunda Üsküdar'la Gebze arasýnda Hünkar Çayýrýmevkiinde vefat etmiþtir. Padiþahýn bir suikast sonucu öldürül-mesini duyan askerler, Yakup Paþa adlý Yahudi dönmesini parçaparça etmiþlerdir.

Þükür ayinleri niçin yapýldý?Fâtih Sultan Mehmet Hanýn bu þekilde vefatý Avrupa'ya

ulaþtýðýnda ise, her tarafta toplar atýlarak þenlikler yapýlmýþ, Pa-pa'nýn emriyle tüm Avrupa kiliselerinde üç gün üç gece çanlar ça-lýnarak "þükür ayinleri!" tertip edilmiþtir.

Fâtih Sultan Mehmet Hanýn cenazesi, oðlu 2. Beyazýt Ýstan-bul'a gelinceye kadar on dokuz gün bekletilmiþ ve 22 Mayýs Salýgünü büyük bir merasimle kaldýrýlýp, kendi adýný taþýyan camininavlusuna defnedilmiþtir. Fâtih'in cenaze namazýný Þeyh Vefa adýy-la maruf büyük veli ve alim Þeyh Muslihuddin Mustafa Efendikýldýrmýþtýr.

Üç saman çöpünün hîkmeti neydi?Fâtih'in nasýl bir hükümdar olduðundan yazýmýzýn baþýnda

da bahsetmiþtik. Fâtih, dünyaya hükmetmiþ, devrinde ulemalaryetiþmiþ, halký tarafýndan çok sevilmiþ bir hükümdardý. Ayný þek-ilde halký da onu çok seviyordu. Halký ile iç içe olmuþtu. Halkýnýn

Fâtih, Osmanlý hükümdarlarý içinde hem en büyük asker, hem en büyük devlet ve siyaset adamý, hem de en büyük alim olanýdýr.Askerlikte Yavuz, Kanuni ve Yýldýrým, devlet ve siyaset adamlýðýnda

Kanuni ve Yavuz, alimlikte 2. Beyazýt, Yavuz ve Kanuni ona yaklaþmýþ,fakat eriþememiþlerdir. Fâtih'i esasen kendi eþsizliði ile baþ baþa

býrakmak, kimseyle mukayese etmemek doðru olur.

Fâtih ve Kazdaðý Türkmenleri Minyatür: A. Ülker Erke

Page 34: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

34Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

sevgisini "üç saman" kýssasý ile pekiþtirmek de tamyerinde olacaktýr.

"Fâtih, Midilli fethi için Balýkesir'den ge-çerken yolda bir köylü kadýn kendisine bir bardakayran ikram etti. Lakin üzerinde üç saman çöpüvardý. Fâtih ayraný , saman çöplerini niye koydun,diye sordu.

Kadýn dedi ki:-Hey oðul! Sen uzun yoldan geliyorsun. Ter-

lisin, susamýþsýndýr. Ayraný birden içsen hasta o-lursun. O saman çöplerini ol sebepten koydum kiaðzýna gelmesin diye yavaþ yavaþ ve durarak içe-ceksin ve sana da dokunmayacak, maksadým buidi.

Fâtih bu cevaptan memnun oldu ve köyün-den büyücek bir yeri kendisine verdi."

Fâtih niçin beddua etme gereðini gördü? Fâtih Sultan Mehmet Han hayatý boyunca

Ýstanbul'u sevmiþ ve Ýstanbul'a büyük bir önemvermiþtir. Ýstanbul'u o kadar çok sevmiþ ki, kendi-sinden sonra Ýstanbul ile ilgili olaylara bile tepkigöstermiþtir.

Fâtih'in Ýstanbul'a karþý sevgisini þu anlatýlankýssa ile daha da iyi anlayacaðýnýza eminim;

"Fâtih Ýstanbul'u alýp Ayasofya önüne geldiðizaman derinden derine bir inilti iþitti. Sesin geldiðitarafa bir adam gönderdi. Sakallarý büyümüþ, haliperiþan bir keþiþ bulup getirdiler, huzura çýkardýlar.Korktu, teskin ettiler. Niçin hapsedildin diye sor-dular. Keþiþ fala baktýðýný ve muhasara hazýrlýkla-rý esnasýnda Konstantin'in kendisini çaðýrýp Ýstan-

bul'u Türklerin alýp almayacaðýný bildirmek içinremil atmasýný söylediðini, remilde, Ýstanbul'unTürklerin eline geçeceðini bildirmesi üzerineKonstantin'in kýzarak onu zindana attýrdýðýnýhikaye etti

Bunun üzerine Fâtih de Ýstanbul'un kendielinden çýkýp çýkmayacaðýna dair remil atmasýnýve doðruyu söylerse mükafatlandýrýlacaðýný bildir-di. Keþiþ remili attý ve þöyle dedi:

"Ýstanbul Türklerin elinden harp ve darp ileçýkmayacak, lakin öyle bir zaman gelecek ki elle-rinizdeki emlak ve arazi azalacak, bu suretle Ýstan-bul Türk malý olmaktan çýkacak."

Bu falýn bildirdiði neticeden müteessir olanFâtih, ellerini kaldýrarak "Ýstanbul'da edindiði yer-leri ecnebilere satanlar Allah'ýn gazabýna uðrasýn-lar" diye beddua etti."

Fâtih'in bu beddua ile Ýstanbul'â ne kadarönem verdiðini anlarýz. Ýstanbul, PeygamberimizinHadis-i Þerifine nail olmuþ bir þehirdir. Bu þehri,Fâtih'in torunlarý olarak bizlerin önemsememesigibi bir durum olamayacaðý, baþkalarýnýn olmaihtimalini düþünmemiz bile bizlerin en büyükihaneti olacaðý bir gerçektir.

Ýþte, böyle bir ecdattan ve böyle bir millettengelmiþ kiþiler olarak, acaba bizler ne yaparýz.Böyle halkýyla iç içe olan bir hükümdarýn torun-larý olarak BÝZ, fethin 550. yýlýnda Fâtih’i nederece anladýðýmýzý düþünüp, onun hayatýndanders almamýz temennisiyle… Hoþça kalýn.

""ÝÝssttaannbbuull''ddaa eeddiinnddiiððii yyeerrlleerrii eeccnneebbiilleerreessaattaannllaarr,, AAllllaahh''ýýnn ggaazzaabbýýnnaa uuððrraassýýnnllaarr""

Fatih SSultan MMehmed

Page 35: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

SSAAÐÐLLIIKK

35Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Ruh hastalarýnýn, bunalým-da olanlarýn sayýsýnda bütün dün-yada bir artýþ olduðu gerçektir.Kâinatý tanýma yolunda hýzla iler-leyen insanoðlu kendini bir türlükeþfedememektedir.

Amerika Birleþik Devlet-lerinde 1904 yýlýnda hastahane-ye yatýrýlan ruh hastalarýnýn oranýyüzbinde 183 iken, 1950'de buoran 381'e yükselmiþtir. Son za-manlarda ise nüfusun % 20'si ruhîrahatsýzlýk çekmektedir. Bu gidiþ-le doðacak her 12 çocuktan biri-nin ömür boyunca ciddi bir ruhhastalýðýna tutulacaðý hesaplan-maktadýr.1 Bugün ABD'de hastahanelerin yataklarýnýn yarýsýakýl hastalarý tarafýndan iþgal edilmektedir.2

Sadece ruh hastalýklarý deðil, intiharlar, alkol ve uyuþ-turucuya sýðýnanlar, boþanmalar da artmakta, diðer insan-lardan da yalnýzlýk hissi ve çeþitli bunalýmlarý olanlar çoðal-maktadýr.

Acaba bu durumun sebebi nedir? Bunalýmýnartýþýný etkileyen bazý hususlara deðinmek istiyoruz:

-Ekonomik sebepler: Enflasyon, geçim zorluðu,kýtlýklar gibi etkenler ruh hastalýklarýný artýrýyorlar. Zenginlefakirin arasýndaki farklarýn uçurumlaþtýðý toplumlardabunalýmlar daha çoktur.

-Kanaatin ve hayýr yapanlarýn azalmasý.-Sanayileþme ile birlikte fabrikalarda çalýþan insan-

lar, çark diþlisi olarak görülmektedir. Rutin bir iþi devamlý,sýkýcý ve gürültülü bir ortamda yapan iþçi, bunalýma ilkadýmýný atmaktadýr.

-Refah seviyesinin artýþý: Bunalýmlarýn müreffehülkelerde daha çok oluþu dikkati çekmektedir.

-Kalabalýklaþan þehirler: Saðlýksýz davranýþlarsýkýþýk kent düzeninde daha sýk görülür, nüfus yoðunluðuinsanlar üzerine olumsuz etkiler yapar. Kýrlara, denizkenarlarýna, çiftliklere sýðýnanlar gevþerler, rahatlarlar.Ayrýca þehirlerdeki kirli hava ve gürültü de insaný sýkýntýyasokar.

-Savaþlar: Vietnam savaþýndan dönen askerlerinbirçoðunda çöküntü, topluma yabancýlaþma, kýzgýnlýk,saldýrganlýk, eðilimlerini kontrol güçlüðü, alkolizm ve ilaç

alýþkanlýðý gibi belirtiler müþa-hede edilmiþtir 3

-Kadýnlarýn erkeksi rolebü-rünmesi: Bu durumda çocuk-lar yeterli sevgi alamazlar, ailedetartýþmalar artar ve çocukta kim-lik bunalýmý baþlar.

-Boþanmalarýn ve yalnýzyaþayanlarýn artýþý:

ABD'de evlenenlerin yarý-sýndan fazlasýnýn ileriki yýllardaboþandýklarý tespit edilmiþtir.Çevreden gelen streslere karþýkoruyucu bir vazife gören aile ha-yatýnýn olmayýþý, bunalýmý büyüt-mektedir. Ayrýca, bu durumdan

çocuklar daha çok etkilenmekte, ruh hastalýðýna adayhaline gel-mektedirler.

-Cinsel özgürlük cereyaný: Yine çocuklarýn mübal-aðalý bir þekilde cinsî konularla meþgul olmasýna sebepolunmakta, erken uyarýlan ve dikkatleri gereðinden fazla bukonulara çekilen çocuklar ise, yýlgýnlýða ve cinsî sapýklýða,bozukluða daha sýk yakalanmaktadýrlar.

-Alkol sarfiyatýnda artýþ: Alkol alma alýþkanlýðý, baþlýbaþýna ruh hastalýðý sayýldýðý gibi çeþitli cinnet hallerine deyol açabilir.

-Dinî yaþayýþýn zayýflamasý: Din, kiþinin çeþitli sýkýn-týlarýna karþý sýðýnacaðý yuvasýdýr. Kanaat, kader ve ahiretinancý, iman gibi mekanizmalarla koruyucu rol oynar.Ayrýca "nereden geldik, nereye gidiyoruz, ölüm nedir?" gibisuallere doyurucu cevabý ancak Ýslâm verir. Ýnancýn zayýfla-masýyla birlikte bunalýmda olanlar da çoðalýr.

-Televizyon, radyo ve gazetelerin yaygýnlaþmasýile dünyanýn her tarafýnda olan üzücü, etkileyici olaylarevimizin içine kadar gelir. Bu durum da stresin artmasýdemektir.

Netice:Bu saydýðýmýz maddeler dýþýnda da sebepler bulu-

nabilir. Fakat görülen odur ki, bunalým içinde kývrananlarýnsayýsý artmaktadýr. Ýslâm'a sarýlmak, insanlarý bunalým-dan koruyan bir zýrhtýr.

Kaynaklar1-Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý, Prof. Dr. O. Öztürk düzenlemesinde bir heyet, Ankara

1981.2-Çocuk ve Gencin Ruh Saðlýðý, I. Özgür, 1986, Ýstanbul.

Ýnsanlýðýn Geleceði S.O.S. Veriyor

Bunalýmlar NiçinDoç. Dr. Sefa SAYGILI

Page 36: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Somuncu Baba 36Mayýs - Haziran 2003

AARRAAÞÞTTIIRRMMAA

Gençlik; hayat serüveninin en zirve noktasýnýteþkil eder. Burasý zorlu bir maraton olduðukadar, onurlu bir yaþam mücadelesi vermeyi

de gerektirir. Ünlü bir söz vardýr;"daðýn zirvelerindeyýlanda bulunur kuþ da, ancak biri uça-rak gelmiþtir,diðeri ise sürüne sürüne." Þimdi, biran daðýn zirvenoktasýný, hayatýn gençlik yýllarýnýn öncesine ben-zetelim. Eðer hayatýn sonraki yýllarýna yapýlacakhazýrlýðýnýzý psikolojik ve ahlaki dav-ranýmlarýnýzlamükemmel þekilde yapmýþsanýz sizin için huzur vemutluluk kapýlarý açýlmýþ demektir. Yok eðer hiçbirkaygý ve endiþe anaforunda yoðrulmadan uçarak biryere konmuþsanýz; en küçük hayat çatýrtýsýndahemen kaçarak kaybolacaksýnýz demektir. Gençliðeyatýrýlacak en büyük yatýrým, gelece-ðimizin de ayrýana sermayesi olacaktýr.

Gençlik döneminin iyi anlaþýlmasý ve tahliledilmesi için kiþinin yaþadýðý psikolojik, fizyolojikve sosyal olaylarýn nasýl ve hangi þartlarda çözümekavuþtuðuna iyi bakmak gerekir. Ergenlik çaðýnýn

tipik göstergeleri olan davranýþ kalýplarýný ve onagetireceðimiz izah tarzlarýný saðlýklý bir þekilde tes-pit edemezsek, çözüm yerine çözümsüzlüðe boðul-muþ oluruz.

Bilim adamlarý ergenlik çaðýný; düþünce dün-yasýnýn þekillendiðini kendini ifade ve kabul ettirmeyaþý olan 13 (on üç), 21 (yirmi bir) arasý olarak kabuletmektedirler. Bu çaðda kiþi daha çok "Ben merke-zli" bir dünyada yaþamaktadýr. "Ben kimim, neredengeldim, nereye gidiyorum, inanç ve ideallerim neolmalýdýr, kimleri niçin kendime örnek almalýyým,kýsaca, benim dünya görüþüm ne olmalýdýr?" türün-den sorular kafasýnda dolaþýr durur.

Bugüne kadar ailesine baðýmlý yaþadýðý için,onlardan kopmanýn dýþ dünyaya açýlmanýn da sýkýn-týlarýný yaþar. Bir taraftan kendi ayaklarý üstündedurmaya çalýþýrken, diðer taraftan duygusal yöndenailesine baðýmlýlýk günlerini arar. Böyle zamanlardadaha çok kendini deðiþik ortamlara atarak kiþilik vekimlik bulmaya çalýþýr. Onun gözünde baba, evde

Benlik Kininden Dava Asaletine

Bir Gençlik Serüveni

Ramazan DURANOÐLU

Benlik Kininden Dava Asaletine

Bir Gençlik Serüveni

Page 37: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

37Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

otoritenin ve bütün güç merkezlerinin temsilcisi ol-duðu için sýk sýk onunla tartýþýr. Artýk bende seninkadar biliyorum edasýný yaþamaya baþlar. Sýkýldýðýaile ortamýndan kendini uzaklaþtýrýr. Önce yalnýzkalmayý, ayrý odalarda vakit geçirmeyi dener, dahasonra kendini dýþarýya atarak farklý dostluklar kur-maya çalýþýr. Yaklaþmaya çalýþtýðý arkadaþ grubunakendini kabul ettirmek için onlar gibi giyinir, onlarýndinlediði müziði dinler, tuttuklarý takýmý destekler,hatta siyasi düþüncelerini dahi kabul etmeye hazýrolduðunu hareketleriyle belirtir.

Ýþte bu dönemde saðlýklý bir din eðitimi ile millive manevi deðerleri içine alan iyi bir metotla genceyaklaþýlýrsa; kopmaz bir karakter, aþýlmaz bir ruhzenginliði, fethedilmez bir akýl kalesi tesis edilebilir.Bu çaðýn karþý koymalarýný bir isyan, taraf tutmasýný(özellikle babasýna karþý annesini destekler) bir zaafolarak görmemeliyiz. Bu tür tepkisel davranýþlargençlik döneminin doðal bir sonucudur. Unutma-yalým ki anne baba olarak bizlerde böyle iniþli çýkýþlýbir hayattan geçerek bugünkü olgunluk dönemlerineeriþtik.

Genç kendisini psikolojik ve fizyolojik sorun-larýn içinde bulduðunda rahatça ifade edebileceði birarkadaþ olarak anne babasýný yanýnda görmek ister.Burada saðlam karakterli insanlarýn iyi bir aile eðiti-mi ile yetiþeceðini asla hatýrdan çýkarmamamýzgerekir. Ailede karþýlanmasý gereken temel ihtiyaçlarölçülü ve dengeli bir eðitim yoluyla karþýlanmazsa;günümüzde sýkça duyduðumuz adliye ve polisiyeolaylarýnýn da potansiyel zeminini hazýrlamýþ oluruz.Kendini özgürce ifade ortamý, reddetmek veya ka-bullerini kolayca yapma fýrsatýný aile ortamý saðla-malýdýr. Ödül ve cezalar da onun kiþilik geliþimindeciddi bir rol oynayacaktýr. Bütün istekleri rasgelekarþýlanmýþ genç bundan sonraki hayatýnda paylaþ-madan uzak bir zorlukla karþýlaþtýðýnda hep alýþa-geldiði gibi problemlerini hemen çözebilecek biryardýmcý arayacaktýr. Kendine olan güven duygusuyeterince geliþmediðinden, bir takým psikolojik vesosyal sorunlarla karþý karþýya gelmesi kaçýnýl-mazdýr.

Her istediðini kolayca elde eden bir çocuk ile,hiçbir duygusu tatmin edilmemiþ çocuk baþarýlýolma açýsýndan birbirlerinden pek de farklý olmazlar.Biri, yýl boyu "taktir belgesi" getirmiþ baþarýlý biröðrenci iken bu davranýþý söz verilmiþ olmasýna rað-men ödülle karþýlanmazsa, güvensizliði ve ruhsalyýkýntýya yol açar. Yani "baþarýlý olunsa da, olun-masa da pek farký olmuyormuþ" diyerek telafisimümkün olmayan bir umursamazlýða sürüklenir.Diðer yönden bir dediði iki edilmeyen çocuksa;

karþýlaþacaðý zorluklarý yenmek için bir gayretgöstermeyecek: "nasýl olsa benim her türlü ihtiyacýmkarþýlanýyor, niçin kafa yorup zaman kaybedeyim"diyerek kendisini herhangi bir risk ve sýkýntýya sok-maz.

Ailenin, çocuðun temel ihtiyaçlarýný karþýla-masý gereken belli baþlý sorunlarý þu baþlýklar altýn-da verebiliriz;

1- Dokunulma; Davranýþlarýný seyrederek "afe-rin, haydi yine yap" gibi geri-iletim verme ile onututarak, kucaklayarak, yüreklendirme ve övme þek-linde alabilir.

2- Güven; Çocuðu tehlikeli durumlardan koru-ma, barýnmasý ve belenmesine yardýmcý olma.

3- Yapý-düzen; Örnek olma, hareketlerininsýnýrlarýný belirtme, tutarlý olma.

4- Sosyalleþme; Çocuðun duygularýný olduðugibi anlama, dýþ dünya ile arasýnda köprü göreviniyapma.

5- Uyarýlma; Oyun yoluyla çocuðun acý, haz,neþe, heyecan gibi duygularý uyarma.

6- Kendini deðerli görme; Çocuðu ciddiye al-ma "beni, ben olduðum için seviyorlar, ben önemliy-im, bana kötü bir þey olmasýný istemezler" duy-gusunu verme.

Bu duygularýn mutlaka karþýlanmasý gerekiyor,aksi taktirde "sen ve senin ihtiyaçlarýn önemli deðil,senin var yada yok olmanýn da bir önemi yok"mesajý verilmiþ olur. Bunlardan baþka bu çaðdaki birgenç de baþlayacaðý bir iþi bitirememe endiþesi yanibir projeye baþlarken oldukça tedirgin ve heyecanlýolma, "ben hiçbir iþin üstesinden gelemem"korkusuergenlik ve öncesinde verilecek eðitimle aþýlýr. Yinebu çaðda kendi düþünce dünyasýný þekillendirirkenmücerret kavramlarý yerli yerine oturtma kaygýsýnýda içinde taþýr. Kalp ile akýl, ilim ile vahiy, ruh ilebeden iliþkisi en mükemmel þekliyle izah dünyasýn-da yerini bulmasý gerekmektedir. Yine kendi dün-yasýnda oluþturacaðý dini literatürlerine günah-se-vap, iyi-kötü, güzel-çirkin, cennet-cehennem,melek-þeytan, ikilemelerine de iyi bir sorgulamaylabu kavramlarý yerli yerine koyma mücadelesinegirecektir.

Bu çaðda tartýþmayý sevecek, hep kendisinindoðru olduðunu iddia edecek. Ne zamanki kendisinegüveni artýp deðer verilerek kabul edilmeye baþ-lanýrsa, karþýsýndakinin de kendisi kadar bildiðini vedoðrularý olduðunu kabullenecektir. Dini hayatlagenel kabullere ulaþmasý ile örnek alacaðý kanaatönderi, gönül rehberi ve mümtaz þahsiyetler dedavranýþ bulmuþ, ahlaki ilkeleri benimsemesi ile"Delikanlýlýk" dediðimiz fýrtýnalý dönem yerini

Page 38: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

38Somuncu Baba Mart-Nisan 2003

sükunete terk etmiþ bir olgunluða ulaþacaktýr. Unut-mayalým ki, sükunet limanýna, ancak fýrtýnalý biryolculuktan sonra varýlabilir.

Genç, günübirlik yaþýyorsa hayalleri sönmüþ,idealizmden uzak, bir eyyamcýdýr. Rüzgarýn önündesürüklenen bir kuru yaprak gibi hayat sýkýntýlarýnýnönünde bir ömür harcayarak makus sonunu bekleye-cektir. Böyle kiþiler fikir beyan etmez, edileni tasdikeder tavýr koymaz, yapýlan her eylemi onaylamakzorunda kalýr. Ýyi bir aile eðitimiyle parçalanmýþ birkarakter, silik ve solmuþ bir hayatý yaþamak zorundakalmaz.

Aþaðýda vereceðimiz örnekler günlük hayattanalýnmýþ gençlik dramlarýnýn kaygan ve karýþýk ruhfotoðraflarýdýr;

Örnek 1: 1980 li yýllarýn ortalarýnda Ýzmir'deyaþanmýþ bir olaydýr. Delikanlý akþam eve geldiðin-de anne ve babasýný karþýsýna alýr ve sorar; "Bu günDin Kültür ve Ahlak Bilgisi öðretmenimiz derstehepimizin Hz Adem'den geldiðini söyledi. Dahasonra Biyoloji öðretmenimiz gelerek "Bizler Darwinteorisine göre atalarýmýz maymundur" dedi. "Þimdisize soruyorum, ben hangisini kabul edeceðim venasýl davranacaðým?" Anne ve babanýn cevabý þöyleolmuþtur;" Ondan kolay ne var oðlum, Din KültürüÖðretmeni geldiðinde onun fikirlerini kabul ede-ceksin, Biyoloji öðretmenin geldiðinde ise onunfikirlerini" Ýþte size çýkarcý ve faydacý "pragmatist"bir ailenin kararsýz ve yozlaþmýþ tereddütler yumaðýcevabý.

Örnek 2: Öðretmen büyük bir lisede dersegirmektedir. 1994 mahalli seçimleri henüz yeniyapýlmýþtýr. Dersin sonunda sýnýf içerisinde çalýþkan-lýðýyla çok kitap okumasýyla bilinen kýz öðrenciöðretmene þu soruyu sorar:"Öðretmenim siz hangipartiye oy verdiniz?" Öðretmen þaþkýn, sýnýf merak-lý bakýþlarla beklemede. Çünkü bugüne kadar ne birparti imasýnda bulunmuþ, prensip ve yasa gereði nede siyasi yönlendirmede bulunmuþtur. Bu konularýnhenüz erken olduðunu, zamaný gelince öðrenileceði-ni söyler. Ancak öðrenci inatçýdýr ve konuþmasýnýþöyle devam ettirir: "Ýyi de öðretmenim, okulda yö-netmelik ve yasa diyorsunuz, evde anne-babamýzasorduðumuzda, "siz þimdi bunlarý býrakýn okuyupadam olmaya bakýn" diyerek bizi tersliyorlar. Biz ül-kemizi yönetecek partilerin hangisinin daha iyi vefaydalý olduðunu nasýl öðreneceðiz" der. Siz olsanýzbu cevap karþýsýnda ne yaparsýnýz. Gençlerin fazlacapolitize olduðunu düþünerek acý acý güler misiniz,yoksa tereddütlerini giderici makul ve mantýklýcevaplar vererek temel ve evrensel ilkeler ýþýðýndaikna yolunu mu seçersiniz?

Örnek 3: Ankara Ýlahiyat Fakültesinde uygula-maya giden bir stajer öðretmene rehberlik edenkadrolu bir öðretmen þöyle bir olay anlatmýþtýr."Derste bir öðrencim, altýn yüzük takmanýn helal mý,haram mý olduðunu sordu. Bende ona bu konudatüm bilinenleri delilleriyle bir bir açýkladým. "Bun-lardan istediðini seç" dedim. Öðrenci "öðretmenimben onu- bunu bilmem. Ben sizden helal mi, haram

mý olduðunu bir kelimeyleistiyorum." Araþtýrmayan,kýyaslama imkanýndan mah-rum, verilenleri ve kendi-sine sunulan alternatif dü-þünceleri, sebepleriyle bir-likte akýl süzgecinden geçi-rmekten aciz bir gençlik.

Günümüz gençlerininiçine düþtüðü fikri kaosunhangi menfi akým ve illettenmeydana geldiðini çok iyibilmemiz gerekmektedir.

"Gençliðimiz iki menfizihniyetin etkisi altýndadýr.Bunlardan biri 17. ve 18.Yüzyýlýn memleketimizdekikalýntýlarý olan, dar ve do-nuk anlamda din, bilim vefikir temsilcilerinin etki-sidir. Diðeri 19. asrýn dinekarþý olan zihniyetinin tem-

Page 39: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

39Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

silcilerinin etkisidir. Ýki görüþün arasýnda diyalogyoktur. Birinciler dinde en küçük bir taviz vermiþolma korkusu ile, fikir hürriyetini ancak kendilerigibi düþünenlere verir. Ýkinciler ise dine karþý olanher türlü fikri hürriyetten yanadýrlar. Her iki görüþtememleketin ilerlemesine engel olmaktadýr. Öðretim-imiz, bilhassa din öðretimimiz, bu tesirlerle çaðý-mýza ve memleketimizin gerçeklerine uygun bir yol-da çözüme kavuþturulamamaktadýr. Ýhtiyacýmýz olançözüm dini yanlýþ anlayan iki menfi zihniyetin dýþýn-da, fikir düþmanlýðýndan uzak, saf, temiz, gerçek di-nin öðretilmesidir. Ýslam dini, bin küsür yýldýr, Türkmilletinin kültürünü, tarihini ve medeniyetini oluþ-turmuþ, onlarý kaynaþtýrmýþ ve perçinlemiþtir. Böylebir kültürden habersiz boþlukta yetiþen gençlik, hertürlü akýma açýk olmakta, yabancý inanç ve ideolo-jilere baðlanarak Türk milletini parçalamaya, Türkmilletini yýkmaya kadar gidebilmektedir. Bir mil-letin, çocuklarýna kültürünü bütünüyle okutmasý birihtiyaçtýr.

Bugün þöyle bir çevremize baktýðýmýzda evdenkaçarak suç iþleyen gençlerin büyük bir kýsmýparçalanmýþ ve gerekli din eðitiminden mahrum aileçocuklarýdýr. Ülkemizde 1998 sonrasý intiharla pat-lak veren satanizm (þeytana tapýcýlýk) akýmýna bula-þan gençlerin basýna yansýyan ifade ve itiraflarý bizeyeniden dini hayatýn vazgeçilmezliðini göstermekte-dir. Bu, bize sosyal ve siyasi fýrtýnalar içinde sarsýl-maz bir aile sýcaklýðýnýn önemini tekrar tekrar hatýr-latmýyor mu?

"Beni fakir bir ailede dünyaya getiren Tanrý’yakýzdýðým için satanist oldum. Satanist olmak içinsatanist oldum; huzur aradýðým için gidip satanist-lerin arasýna katýldým. Bu dünyada daha fazla yaþa-manýn anlamsýz olduðunu anladýðým için ruhumuþeytana sattým; ben daha fazla özgürlük istiyorumv.b"

Buradaki haykýrýþ da fakirlik, ekonomikgerekçelerle izah edilebilir. Ancak bu, kanat ve pay-laþma duygusuyla aþýlýr. "Tanrýya kýzgýnlýk" bir is-yan ve baþkaldýrýnýn acý sonucudur. Aradýðý huzurise bir türlü ulaþamadýðý ruhi lezzet ve kalbi inkiþaf-larýn sonunda þekillenecek bir sosyal hayat ve aileyaþantýsýyla saðlamak mümkündür." Hayatýn anlam-sýzlýðý"ise; nereden gelip, nereye gidiyoruz sorusunacevap bulamayýþýnýn hazin bir tablosudur. "Özgür-lük" ise; kendini ispatlayýp ifade edemediðindentutun da deðer verilmediðinin ve adam yerine konul-madýðýnýn bir göstergesidir.

Gençlik kaygan bir sývýdýr, her yöne akmayameyyaldir. Küçücük menfaat esintilerine kapýlarak

yokluða doðru kaybolur gider. Burada insan ha-yatýnýn boþluk kabul edemeyeceðini asla unutmay-alým. Hele bu gençlik çaðýnýn en hararetli yýllarýndaolursa. Böyle zamanlar için din, vazgeçilmez birdüstur, sanat ise; ruhumuzu ve estetiðimizi besleyenkültürel dokularýmýzdýr. Gençlik Dönemi;

1-Bedeni ve organik bütün fonksiyonlarý enyüksek dereceye ulaþmýþtýr.

2- Doðuþtan ve kazanýlmýþ olan bütün fikri vezihni kuvvetleri kendi þahsýna tamamýyla mal olmuþ,yani þahsiyeti ve karakteri teþekkül etmiþtir.

3- Ýçinde yaþadýðý topluma artýk tamamýylaintibak etmiþ ve kendi iradesini kullanarak diðertoplum fertleriyle iliþkilerini düzenlemeye baþla-mýþtýr.

4- Kendi mutluluk ve hayrýný anlayacak ahlakihayatýný düzenleyecek bir olgunluk derecesine ulaþ-mýþtýr.

Günümüz gençliðini; kalp ve kafa, akýl veiman, beden ve ruh semasýnda çift kanatlý kuþ misalibiri olmadan diðeri ile mutlu yarýnlara uçulmaya-caðýný bilen ideal kiþiler olarak görmek istiyoruz.Özetle gençlik;Düþünce keþmekeþini; fikir atlasýna,Karýn açlýðýný; gönül sehavetine,Hayat gailesini; nefs muhasebesine,Benlik kinini; dava asaletineKaramsar ruhunu; âtî aydýnlýðýna,Kaldýrýmdaki yürüyüþünü; öteler maratonuna,Fakir çorbasýný; Halil Ýbrahim sofrasýna,Günlük çilesini; güzel günler hasretine,Çýlgýn özgürlük hevesini; yüce gayeler esaretine,Kelimelerle itiþ-kakýþýný; mefhumlar manzumesine,Öfkesini; itidale,Ýbadetini; vecde,Üslubunu; zerafete,Heyecanýný; hayrete,Ahlakýný; hüsn-ü edebe,Ýmanýný; sonsuz mefküreye,Þeceresini; nur asaletine,Ýkbal kaygýsýný; ilahi coþkuya,Kelamý; hikmet pýnarýna,Sedasý; rahmet arumasýna,Sevdasý; aþk oduna,Kaygýsý; Allah korkusuna,Korkusu; ilahi muþtuya, TAHVÝL olandýr

BÝBLÝYOGRAFYA;CÜCELOÐLU, Doðan, Ýçimizdeki Çocuk s.116ATAY, Prof. Dr. Hüseyin, Din Eðitim ve Öðretiminin Bir Bütünlük Ýçinde EleAlýnmasýna Dair Rapor, AnkaraGÜÇ, Prof Dr Ahmet, Satanizm,Diyanet Ýþleri Yayýnlarý, Ankara 2002Diyanet Dergisi "Gençlik ve Din Eðitimi, Sayý:69, s.69.

Page 40: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Abdulhamid KILIÇ

Bir ülkedeki toplumsal kalkýnmanýn hýzý,yönü, süresi ve sonuçlarý ile o ülkede "çeþitli ku-rumlarca" topluma sunulan eðitim hizmetlerininnitelik ve nicelik açýsýndan kalitesi arasýnda kuv-vetli bir iliþki olduðu muhakkaktýr. Bu iliþkiyi ird-elemeye baþlamadan önce, Toplumsal Kalkýnmakavramýný nasýl algýladýðýmýza ve topluma "çeþitlikurumlarca" sunulan eðitimin boyutlarýna temasetmek gerektiðine inanýyorum.

Toplumsal Kalkýnma dendiðinde bir çoðu-muzun aklýna- 1990' larýn baþýndan bu yana yaþa-dýðýmýz ekonomik buhranlarýn etkisiyle olsa gerek-bir toplumun ekonomik açýdan geliþmesi ve zen-ginleþmesi geliyor. Oysa ben bu kavramý; bir top-lumu oluþturan dinamiklerin -unsurlarýn- birbirinietkileyerek geliþmesi sonucunda ortaya çýkan topyekun kalkýnma olarak tarif ediyorum.

Eðitimin tanýmý ise genelde; "planlý faaliyetlersonucunda bireyin arzulanan -hedeflenen- dav-ranýþlarý sergilemesi " olarak yapýlmaktadýr. Bu ma-kalenin amacý açýsýndan bu tanýmý geniþletme ihti-yacý hissediyorum. Bu yazýda "eðitim" kavramý ileçeþitli kurumlarca topluma sunulan, -kiþilerin ev-velini ve ahirini kapsayan- ve onu bulunduðu nok-tadan potansiyeli ölçüsünde, ileri safhalara taþýma-yý amaçlayan sistematik faaliyetler bütününü kaste-diyorum.

Makale baþlýðýmýzý oluþturan iki kavramýkýsaca ele aldýðýmýz için, artýk ilk paragrafta dilegetirdiðimiz iliþkiye analitik bir bakýþ açýsýyla yak-laþabiliriz.

Evvela, Toplumsal Kalkýnmanýn unsurlarýnýbelirtecek, sonra bu unsurlarýn nasýl bir sistemoluþturduðuna deðinecek, ve nihayetinde 'eðitim'ile toplumsal kalkýnma arasýndaki iliþkiye temasederek yazýmýzý bitireceðiz.

Toplumsal Kalkýnmanýn Unsurlarý

Dikkat edilirse toplumsal kalkýnmanýn unsur-larý birbirini takip eden basamaklar tarzýnda elealýnmýþtýr. Bu tarzýn tamamen yanlýþ olduðu iseaþikardýr. Yukarýdaki þekil Batý zihniyetinin kod-larýndan bize yansýmakta ve algýlamalarýmýza sir-ayet etmektedir. Bu sýralamanýn yanlýþ olduðu,doðru olanýn sýralamanýn ters çevrilmiþ hali olduðubazý Müslüman yazarlar tarafýndan dile geti-rilmiþtir. Benim kanaatim ise her iki görüþün deyeterli olmadýðý yönündedir. Bence bu unsurlarýntamamý arasýnda eþ zamanlý etkileþimler vardýr.Dolayýsýyla sistematik bir yapýdan bahsedebilir veþu þekilde gösterebiliriz. (Aþaðýdaki þekle bazý un-surlar da eklenebilir. Çevre, aile, siyaset, yargý vs.)

Bu halkanýn merkezi bizce eðitimdir. Diðerunsurlar eðitimin niteliði, niceliði ve eðitimle olaniliþkilerinin yoðunluðu nispetinde geliþebilirler vegeliþmelerinin çýktýsý olarak eðitime katkýda bulu-nabilirler. Vurgulamak lazýmdýr ki, bir birimlik çýk-týnýn eðitime yansýmasý eðitim üzerinde çok dahabüyük etkiler yapmakta ve eðitimin o unsura geridönüþümü de artarak ve çýktýnýn mahiyetinden et-kilenerek olmaktadýr. Misalen toplumun ahlak se-viyesinde -kaynaðý belirsiz- bir düþme ve bozulma

TTOOPPLLUUMM

TOPLUMSAL KKALKINMAve

EÐÝTÝM

EkonomikKalkýnma

EðitimSeviyesi Teknoloji Kültür ve

SanatAhlak

Seviyesi

EKONOMÝKKALKINMA

KÜLTÜR VESANAT

AHLAK

EÐÝTÝM TEKNOLOJÝ

40Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Page 41: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

olduðunu varsayalým. Bu düþüþ eðitim üzerindeolumsuz bir etki oluþturacaktýr. (Elbette bu etkiçeþitli süzgeçlerden geçerek eðitime yansýya-caktýr. Kimi zamanlarda bunun tersi, yani etki-nin katlanarak artmasý da söz konusu olabile-cektir.) Eðitime yansýyan bu olumsuz etki -eði-timcilerin toplumdan soyutlanmamýþ olmasý se-bebiyle- topluma artarak ve daha kalýcý biçim-de dönecektir. Unsurlar arasýndaki bu tür iliþki-lerin önceden bilinmesi tehlikeli sonuçlarýnönüne geçilmesi açýsýndan önemlidir.

Hemen belirtmek gerekir ki her bir unsuraslýnda kendi bünyesinde de bir eðitim çekir-deði barýndýrmakta ve ondan beslenmektedir,beslenmek zorundadýr. (Buna misal olarak ku-rumlarda giderek önem kazanan hizmet içieðitimler zikredilebilir.)

Bu sistem gereðince; eðer bir ülkede (bircemiyet ya da bir organizasyonda) toplumsalkalkýnma- top yekun kalkýnma- gerçekleþtiril-mek isteniyorsa, daha da önemlisi bu kalkýn-manýn saðlýklý olmasý ve geri dönüþünün yeterliderecede olmasý arzu ediliyorsa, sahip olunankaynaklarýn nisbi çoðunluðu eðitime aktarýl-malý, eðitime aktarýlan kaynaklarýn (para, za-man, malzeme) önemli bir kýsmý da eðitimin ni-telik açýsýndan geliþmesine yönlendirilmelidir.

41Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Bir ülkedeki toplumsalkalkýnmanýn hýzý,yönü, süresi ve

sonuçlarý ile o ülkede"çeþitli kurumlarca"topluma sunulan

eðitim hizmetlerininnitelik ve nicelikaçýsýndan kalitesi

arasýnda kuvvetli biriliþki olduðumuhakkaktýr.

ÞÝÝR SENÝ SÖYLEMEK

Haziran bahçeleri tekmil sýcak, Haziran caddelerinde sen varsýn. Ne kadar yalnýzým, uzaðým senden, Bir gün beni daha iyi anlarsýn

Haziran aðaçlarý tekmil umut, Haziran tomurlarýnda sen varsýn. Öyle maðrur, öyle güzel, burçlardan, Uzak aynalara niçin bakarsýn?

Haziran meyveleri tekmil niyaz, Tekmil gözlerde sen varsýn. Bir su gibisin berrak ve temiz, Yüreðime bengi-beyaz akarsýn!

Haziran özlemi sýðmaz tarife, Bütün adýmlarda sen varsýn. Bir duman olursun, bazý bazý, Bembeyaz yollarý tutarsýn!..

O kadar çok Haziransýn ki,Bütün takvimlerde sen varsýn.Seni sevmek, seni yaþamak demek,Duyabildiðim, sevebildiðim kadarsýn!

FEYZÝ HALICI

Page 42: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Osmanlý ede-biyatý bir ba-kýma þiir

merkezli bir edebiyattýr. Osman-lý'da edip denince akla ilk önce gelen

þairdir. Ýslâm ile müþerref olan Türk mil-letinin aþk, iman, estetik ve kahramanlýk

harcýyla bina ettiði edebiyat kalesine "DîvanEdebiyatý" denmiþtir. Bize mahsus duyuþ ve

düþünüþ-leri içeren edebiyat

kalemiz asýrlardýr dimdikayaktadýr.

Ýslâm medeniyetinin, bi-lim, inanç ve kurallarý etkisi ile

ortaya koyulan bu edebiyat türü me-sajlarý ve içeriði bakýmýndan günü-

müzde de okunan, okunmasýna dahaçok ihtiyaç duyulan bir hakikatler man-

zûmesidir. Bir þairin þiirlerini, belli birdüzene koyarak mecmua halinde toplamýþ

haline "Divân" denir. Divân edebiyatý þiiraðýrlýklý bir edebiyattýr. Ancak bu düz yazý ala-

nýnda eser verilmediði anlamýna gelmez. Din,ahlâk, tasavvuf, terbiye, kültür, menkýbe gibikonularda dil, þiirde kullanýlandan daha yalýn-dýr. Ancak bu edebiyatta düzyazý, aslâ þiir kadaredebi sayýlmamýþtýr.1

Divân edebiyatýnda en önemli þeykelimedir. Öyle ki yukarýda Divân edebiyatýnýbir kaleye benzetmiþtik, iþte her kelime bukalenin bir taþý, bir burcudur. Hatta deyimyerinde ise, tam gediðine konulmuþtur. Bazenkelimelere birkaç anlam yüklenir. Yine de herokuyucunun anlayýþýna göre bir anlam taþýr. Bukalenin iç tezyinatýný oluþturan unsurlar, edebisanatlar ve kelime oyunlarýdýr. Bazen bir beytdebir sayfada anlatýlacak uzunluktaki bir konuözetlenmiþ, özlü bir þekilde ifade edilmiþtir.

Kalenin Burcunda Taþ Ben OlaydýmAþkla Kanat Açan Kuþ Ben Olaydým

EEDDEEBBÝÝYYAATT

Musa TEKTAÞ

Dîvan-ýý Hulûsî-ii

Dârendevî'deKuþ MMotifi

Dîvan-ýý Hulûsî-ii

Dârendevî'deKuþ MMotifi

42Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Page 43: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Mayýs - Haziran 2003

Divân þiirinin her beyti ayrýbir sanat þâheseridir. Þair ka-biliyetini, birikimini ortayakoyarak eserini süsler. Edebisanatlar bakýmýndan çok zengin olanedebiyatýmýz söze canlýlýk, çarpý-cýlýk ve etkinlik katar. Divânedebiyatýnda kullanýlan enönemli sanatlardan birisi maz-mûnlardýr. Mazmûn, bir sözüniçinde gizli olan sanatlý anlamdýr. Divân þiirininmânâ ve sanat örgüsü, yüzyýllar boyu mazmûnlar ileestetik bir yapý kazanmýþ ve ince bir zevk dünyasýortaya koymuþtur. 2

Divan edebiyatý kalesinin en mühim burçlarýn-dan biri de 20. yy, mutasavvýf þairlerinden Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (K.S)'nin "Divan-ýHulûsi-i Dârendevi" adlý eseridir. Her divanda ol-duðu gibi bu mümtaz eserde de edebiyatýn sanatzenginliðini doya doya seyretmek, tasavvufî sem-bollerin arkasýndaki hakikatleri görmek ve gönülhuzuruna ermek mümkündür. Hulûsi Efendi, Dî-vân'ýnda tasavvufî mazmûnlarý en güzel bir biçimdekullananlardan biridir, hatta en baþta gelen-lerindendir. Bu yazýmýzda Divan-ý Hulûsi-i Daren-devî'deki kuþ sembollerinde gizlenen anlamlarýinceleyeceðiz.

Ýnsanlar nasýl yeryüzünde hayat-larýný sürdürüyorlarsa, kuþlarýn havada,balýklarýnda suda hayatiyetini devamettirmesi, Allah(C.C)'ýn bir kanun-uilahisidir. Yeryüzündeki bütün varlýklarinsanýn emrine verilmiþtir. Kuþlarýninsanlar için bir ibret olduðuKur'an-ý Kerimdeþöyle bildiril-m e k t e d i r ;" G ö ð ü nboþluðun-da emreboyun eðdirilmiþ olarak uçuþankuþlarý görmediler mi? Onlarý oradaAllah'tan baþkasý tutmaz. Kuþkusuzbunda inanan toplumlar için ibretler vardýr." 3

Kuþlarla ilgili bir çok menkýbe anlatýlýr. Ede-biyatýmýzda Ahmed Gülþehrî'nin, Attar'ýn "Man-týkü't-Tayr" isimli eserini Türkçe'ye manzum bir þe-kilde nakletmesi ile Mevlâna'nýn Mesnevî'sindegeçen bazý hikayeler kuþlarýn edebiyatýmýz içerisin-deki sembolik yerini gösteren eserlerdir. 4

Mesnevî'de þöyle bir hikaye anlatýlmaktadýr;"Bir gün Allah (C.C)'ýn Yüce Resulü (S.A.V)

abdest almak için suistedi. Elini yüzünüyýkadý, ayaklarýn da

yýkayýp, ayakkabýlarýný giymek üze-reyken bir kuþ gelerek pabuçlarýnýn birini

kaparak götürdü. Sür'atle havalanankuþ, havada pabucu tersine çevirdi.Çevirince içinden bir yýlan düþtü.

Sonra kuþ getirip pabucu Allah (C.C)'ýnyüce Resulü (S.A.V)'nün önüne býraktý." Biz bu

menkýbeyi okurken bütün yaratýlmýþlara rahmetolarak gönderilen sevgili Peygamberimize kuþlarýn-da hizmet ettiðini görüyoruz.

Divân þiirinde kuþlar daha çok mecâzi anlamdasimge olarak yer almýþ ve böyle kullanýlmýþtýr. Buyoruma göre Bülbül aðlayan âþýktýr, Tûti konuþma,Þahin avcý, Karga gece karanlýðý ve çirkin ses, Tâvuscennet kuþu, Ankâ felek, Hüma mutluluk ve devletanlamýnda sembol olarak gösterilmiþtir. Âþýk gönlükuþa benzetildiðinde Bülbül, Kebüter( Güvercin),kumru, tûti sözcükleri kullanýlýr. Sevgili acýmasýz biravcýdýr, saçlarý doðana ya da kuþ tuzaðýna benzer.Benleri ise, tuzaktaki yem tanecikleridir. Gülüsevgili bülbülü de âþýk sayan sembolik deðer-lendirme tüm divan þiirinin vazgeçilmez ikilemidir.5

Bizde gül kokulu bu divanýn yapraklarýnýaçarken gül ve bülbül ile baþlayalým.

Bülbül; aþk ile ilahî terennümlereden gülün âþýðýdýr. Seher vaktindegoncanýn açýlmasýný bekleyen, hasretile ciðeri yanmaktadýr. Mutasavvýflara

göre bülbül; kutsal aþkla yanan can veruhtur. Bu fani dünyada bekâ

âleminin hasretiyle yanýp, inle-mektedir. Ezeli gül

bahçesi olan gerçekâlemin hasretiyleferyad eden Hakk

âþýðýdýr. 6 Hulûsi Efendi haz-retleri bir beytinde þöyle de-mektedir;

Aþkdýr þem' oduna yandýran pervâneyiAþkdýr gül için bülbül bunca zâr u zâr eder 7

Geceleri ýþýðýn etrafýnda dönen küçük kelebek-leri mum ýþýðýna (ateþe) yandýran aþklarýdýr. Bülbülgülün aþkýyla daima aðlar, feryad eder. Ateþin etrafý-na can veren kelebekleri örnek verdikten sonra; güleâþýk olan bülbülün inleyiþini misal veren HulûsiEfendi; sevgiliye kavuþmak için onun uðrunda canvermek gerektiðini, onu canýndan daha fazla sev-

43Somuncu Baba

Page 44: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

44Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

menin önemini iþaret ediyor. Muhakkak ki kendilerio sevgiyi en yüksek derecede göstermiþlerdir Ve bu-lunduklarý aþkýn zirvesi sayýlan irþad makamýna buvesile ile ulaþmýþlardýr. Daha önceden bülbül ile il-gili makale ve kitap çalýþmamýz olduðu için sözüfazla uzatmayacaðým.

Yukarýdaki beyitde geçtiði veçhile aþkla kanatçýrpan, sevdâ ikliminde uçan "pervâne" de divânedebiyatýnda kullanýlan sembollerindendir.

Pervâne; Gece kelebeði de denilen kanatlýküçük böcek ki, kendini yakýncaya kadar þem' ileuðraþýr durur. Bu hayvanýn gözleri çok küçüktür.Gündüzleri karanlýk yerlerde bulunur. Ortalýkkararýnca gördüðü ziyaya doðru koþar. Gözleri ka-maþtýðý için ayrýlamaz ve kendini, fener, lamba þiþe-si, mum ve ampul gibi þeylere çarpar. Þark edebi-yatýnda pervâne þem'in yani ýþýðýn âþýðýdýr. Þuur-suzca yanmasý da aþk sebebiyledir. Kimi âþýk sevgi-linin gül yanaðý aþkýyla bir bülbül, kimi âþýk ise ýþýkgibi parlayan o yanaðýn pervânesidir. 8

Feridüddin Attar þöyle bir hikâye anlatýr: Bütünuçan mahlûkat, pervânenin yanýp yakýldýðýn görerekhep birden dediler ki; "A zayýf pervâne niceye birtatlý canýnla oynayacaksýn? Öylede öyle mumunvuslatýna eriþemeyeceksin, bari bu olmayacak þeyuðrunda bilgisizlikle can verme." Pervâne bu sözüduyunca sarhoþ ve harap bir hâle geldi. Derhal cevap

verdi; "Evet ama ona varamasam bile arýyor, soruyo-

rum ya. Âþýka bu da kâfidir." Ýþte pervâneyle ilgili birkaç beyit;

Þem-i bezmine hep cem eyledi mest ü bî-cânPervâneleri od'a yakup nâr-ý muhabbet 9

Muhabbet þem'inin pervênesi ol var HULÛSÝ'YÂÂnýn bezminde cân îsâr edip bu bal ü perden geç 10

Dîvân-ý Hulûsi'de rastladýðýmýz bir baþka kuþise Ankâ'dýr.

Ankâ; Kafdaðýnda yaþadýðý varsayýlan, tüylerirenkli yüzü insana benzer, asla yere konmayýp,dâimâ yükseklerde uçan ve kendisinde her kuþtanbir alâmet bulunduran adý var, kendi yok bir kuþtur.Bütün kuþlardan büyük olarak kabul edilir. Dað ka-dar yumurta yumurtladýðýna, Fil'i pençesiyle kaldýr-dýðýna inanýlýr. Rivayete göre ankâ cennet kuþunabenzer yeþil bir kuþtur. Bu yüzden ona "Züm-rüdüanka" denir. Bazen sevgili adýnýn bilinip ken-dinin görünmemesi nedeniyle Ankâya benzetilir.Ankâ'nýn bir diðer adý ise; "Simurg (Otuz Kuþ)'tur.Allahü Teâla (C.C)'nýn üfürdüðü insânî (ilâhî) ruhu,geldiði asýl vatanýna (Kaf daðýnýn ardýna) dönecek,orayý aþacak otuz kabiliyetle donatmýþtýr. Kuþ, yük-seliþin sembolüdür. Ruh, bu otuz kuþ (yani otuzolumlu yetenek) ile, geldiði yere döner. Simurg aynýzamanda Ýnsan-ý kâmili temsil eder.

Feridüddin Attar Mantýk'ut-tayr adlý eserindeotuz kuþ hikayesini nefis terbiyesi ve güzel yüzlüsevgilide yok olma sanatý olarak Hz. Yusuf (a.s) ileanlatýr. Güzel yüzlü sevgilinin karþýsýnda utanmak-tan yok olan canlar, toza dönen tenler, her þeydenarýndýktan sonra yeniden can bulur. Cihan Simur-gunun aydýnlýðýnda yüzlerine parlayan nur ile Si-murgun yüzünü görerek, onu kendilerinde, kendile-rini onda bulurlar. Gönül âyinesindeki Simurgubulanlar gerçek terbiyecinin verdiði ruh güzelliðiyleSimurg da yok olurlar. 11

Âþýk sevgilisinden Ankâ olarak söz ederkenondan bir yardým ve yakýnlýk ummaktadýr. Yanisýfatý kendine yakýþtýrmýþsa kanâat ve alçak gönül-lülüðü övünerek söylemektedir. Tasavvufi anlayýþtaankâ, cihanda bir tâne olduðuna inanýldýðý için ge-nellikle insan-ý kâmil veya kutb mânasýnda kullanýl-mýþtýr. 12

Dîvân-ý Hulûsi-i Dârendevî'de geçen Ankâ ileilgili beyitler þöyledir;Gönül sen küntü kenzin mahzenîsin sýrrý vahdet deDerûnî lâ-mekânýn lâne-i Ankâyý aþktýr hep 13

"Gönül, gizli hazineler, yani ðayb âlemindeki

Page 45: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

45Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

ehadiyyet hüvviyeti senin içinde gizlenmiþtir. "Bengizli hazine idim. Bilinmek istedim, bilineyim diyeâlemi yarattým." Kudsi hadisinde belirtildiði gibiHakk'ýn birlik sýrrý sendedir. Gönlün deriliklerinde,mânâ âleminde mekânsýzlýk sýfatýyla bezenmiþ olanvarlýðýn; Kafdaðý kadar yüce ve aþkla uçan Ankâyuvasýdýr."Hulûsi yektâyý cihan Ankâlýðýn kesbeyledinÞimden gerü dildâr ile menzilgehindir lâ-mekân 14

"Hulûsi, insanî olgunluðun üst derecesi olanve gönüllere hükmeden ve cihanda bir tane olanzamanýn insan-ý kâmili vasfýný kazandýn. Artýk bun-dan sonra, gönüller kazanan yeri gönüller olanmekâný belli olmayan, Hakk'ýn sýfatlarýyla sýfatlan-mýþ bir hâldesin. Bundan gayrý Allah'ýn bilgisi ilemekâna ihtiyacýn yoktur."

Bu beytde insan-ý kâmilin sýfatlarýndan bahse-dilmektedir. Konuya açýklýk getirmek bâbýndantasavvuf kitaplarýnda insan-ý kâmil þöyle tarif edil-mektedir: "O halk ile Hakk arasýnda vasýtadýr. Gavs,kutup, hakiki mürþid de denir. Allah'ýn zât sýfat vesimlerinin aynasýdýr. Hakk'ýn feyzi imdadý onunvasýtasýyla yayýlýr. O ilahi, kevnî kitaplarýn tümünütoplayan bir kitaptýr. O ruhu ve aklý bakýmýndan"Ümmü'l-Kitab" adý verilen aklî bir kitaptýr. O kalbîbakýmýndan "Levh-i Mahfuz" kitabýdýr. Yine o nefsîaçýdan mahv (yok olma) ve isbat (var olma) kita-býdýr. O temizlerden baþkasýnca idrak edilemeyentemiz, yüce, þerefli bir suhuftur. Ýnsan-ý kâmilHakk'ýn tam olarak zuhur ettiði yerdir. Ýnsan-ý kâmi-le ulaþan Hakk'a vasýl olmuþ olur. Ýnsan-ý kâmiligören Hakk'ý görmüþ gibidir. Ýnsan-ý kâmili sevenHakk'ý sever. Ona itaat Hakk'a itaat, ona isyanHakk'a isyan gibidir. Onun makbulü Allah'ýn mak-bulüdür." 15

Yine Hulûsi Efendi Divân'ýnda þöyle demektedir; Ey gönül cîfe-i dünyaya gönül verme zâð olmaPerrü bâl açup Kaf'a ol Ankâ olagör 16

"Ey içerisinde bir çok sýrrýn saklý bulunduðugizli hazine gönül, leþlerle dolu olan ve kötülük me-kâný dünyaya meyletme, dünyada pisliklerle uðra-þan karga gibi olma. Ötelere kanat açan yücelere eri-þen ve eriþilmez bir konumda olan Kafdaðý'na yolalan Ankâ gibi ol."

Bu arada dinimizin esaslarýna göre dünya hay-atýnýn önemi hakkýnda biraz bilgi sahibi olalým.Dünyaya aþýrý sarýlanlar ve ahireti ihmâl edenler içinKur'aný Kerim'de, "Ýþte onlar öyle bir güruhtur ki,âhiret karþýlýðýnda dünya hayatýný satýn almýþlardýr.Binaenaleyh onlardan azap hafiflendirilmeyecektir.Ve onlar yardýmda olunmayacaklardýr."17 buyrul-maktadýr.

Ýslâmiyet, ruh ile madde, dünya ile âhiretarasýnda tam bir denge kurmuþtur. Yahudîlik bedenzevklerini ve maddî faydalarý ön plânda tutar.Mensuplarýný hýrsla dünyaya baðlanmaya sevkeder.Hýristiyanlýk ve Hind dinleri ise, sadece ruhugeliþtirmeye, vücuda eziyetler çektirerek nefsin

arzûlarýný zayýflatmaya, dünya hayatýnýboþlamaya önem verirler. Buna

karþýlýk Ýslâmiyet, ruh ilebeden, dünya ile âhiret

arasýnda tam bir dengekurmuþ; ne bedene, ne

de ruha ýzdýrap çek-tirmeyi esas al-mýþtýr. Ýkisinede ayný ölçüde

deðer vermiþ; her birininihtiyaçlarýný ayrý ayrý karþýla-

mayý kabul etmiþtir Kur'ân-ý Kerîm'de, "Allah'ým,bize dünyada iyilik, âhirette de iyilik ver" âyeti,Ýslâm'daki dünya ve âhiret dengesini en iyi þekildebelirtmektedir. Ýslâm, ne dünyaya fazla deðer ver-erek âhiretin, ne de âhirete aðýrlýk vererek dünyanýnterk edilmesine izin verir... Âhiretin dünyadakazanýlacaðýný söyleyerek, "hiç ölmeyecekmiþ gibidünya için, yarýn ölecekmiþ gibi de âhiret için" çalý-þýlmasýný ister... Tasavvufi terim olarak "dünya"; 1-

Page 46: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Kulu Allah'tan alýkoyan her þey,2-Ýmtihan yeri,3-Ahiretin tarlasý,4-Geçici fani yer olarak zikredilir.Dünya hayatýnýn geçiciliði, zevklerinin insaný aldat-masý bakýmýndan da "yalancý dünya" olarak nite-lenir. Dünya tasavvufi edebiyatta, cadý, yýlan, zehirve kötülük benzetmeleriyle dile getirilmiþtir. 18 Onuniçin beyit de kastedilen mânasý insaný Allah'tanalýkoyan aldatýcý ve basit þeylerdir. Zaten "cîfe"kelimesiyle beraber zikredilmesi onun kötü kokuyan

ve kötülük saçan taraflarýný anlatmak içindir. Ta-biidir ki, güzellikleri kazanabilmenin ve güzelcebakýp, güzelce görebilmenin ekin tarlasý da dün-yadýr. Kiþi ne ekerse onu biçer.

Yukarýda bir kuþ ismi daha zikredilmektedir.Oda Ankâ'nýn zýddý olan Karga'dýr.

Karga; Dünya mitolojisinde aldatýcý vedolandýrýcý olarak bilinir. Karganýn pislik yemesi vesesinin çirkinliði edebiyatta onun bu kötü vasýflarýile mecazi olarak kullanýlýr. 19

Yine bir beyt de þöyle buyuruyorlar;

Aðyarý koy ol meclis-i dildâre götürmeBülbül sanuben zâðý gülzâre götürme 20

"Sevgilinin huzurunda canlarýn huzur bulduðucemiyete, gönül meclisine sevgiden baþka hiçbir þe-yi götürme. Orda sâdece aþka yer vardýr. Senin ora-ya dünyevî düþünceleri götürmen, gül bahçesinebülbül zannederek kargayý götürmeye benzer. Gülkokulu bu ortama çirkinliðin ve kötü kokularýn gir-mesi ne kadar yanlýþtýr."

Bu satýrlarý okuduktan sonra, zannederim; aþkikliminde kanat açan Pervâneyi daha iyi tanýyabili-yor, Bülbül ile Karga arasýndaki farký daha iyi anlý-yoruz. Ruhun Âka misâli ötelere uçmasý, yücelmesive erdeme ulaþmasý, dünyanýn kötülüklerinden vekötü duygulardan uzaklaþmakla mümkündür. ZatenHulûsi Efendi Hazretleri bu duygularla kalemealdýðý beyitlerinde sembolik olarak kuþ motifini engüzel bir biçimde iþlemiþ ve bizlere örnekler göster-miþtir. Gelecek sayýda devam etmek ümidiyle...

DÝPNOTLAR: 1-PALA Ýskender, Osmanlý Ans.

(Yeni Þafak Gazetesi Yay) C:4,s.159

2-PALA, Ýskender, AnsiklopedikDivân Þiiri Sözlüðü, s. 262-263,Ötüken, Ýst, 2000

3-Nahl, 794-KÖPRÜLÜ M. Fuat, Türk Edebi-

yatý Tarihi, s. 346, Ötüken 19805-Bkz; AKALIN L. Sami, Türk Folk-

lorunda Kuþlar, s.15, Kültür Bak.Yay, Ank, 1993

6-TEKTAÞ Musa, Bülbülün KýrkTürküsü, s.288, Somuncu BabaAraþtýrma ve Kültür Merkezi Yay,Ank, 2001,

7-ATEÞ Es-Seyyid Osman Hulûsi,Divan-ý Hulûsi-i Darendevî, s.42,Ýst, 1986

8-ONAY, A. Talât, Eski Türk Edebi-yatýnda Mazmunlar ve Ýzâhý, s.366-367, (Haz: Cemal Kurnaz), Akçað,Ank, 2000

9-ATEÞ, a.g.e, s.2010- ATEÞ, a.g.e, s.2511-Feridüddin Attar Mantýk'al-tayrs.187, M.E.B,Yay, Ýst,1945; M. Kema-leddin Demîri, Hayatü'l-Hayvan,

(Osmanlýca) Amire Matbaasý, 1272,C:3, s.12712- M. Kemaleddin Demîri, Hayatü'l-Hayvan, (Osmanlýca) Amire Matbaasý,1272 C:3, s.127 (Latin harfleriyle ba-sýmý, Hayat-ül Hayvan, Meral Yayý-nevi, Ýst, 1973, s.224); PALA, a.g.e,s.30; CAN Þefik, Mevlâna, s.483,Ötüken, Ýst,199913-ATEÞ, a.g.e, s.1514- ATEÞ; a.g,e, s.17515-CEBECÝOÐLU Ethem. s.398;ULUDAÐ Süleyman, Tasavvuf Terim-leri Sözlüðü s. 270-271, Marifet Yay,Ýst, 199516- ATEÞ, a.g.e, s.5917- Bakara/8618- CEBECÝOÐLU Ethem. TasavvufTerimleri ve Deyimleri Sözlüðü,s.398, Rehber Yay, Ank, 199719- M. Kemaleddin Demîri, Hayatü'l-Hayvan, (Osmanlýca) Amire Matbaasý,1272 C:3, s.31 (Latin harfleriylebasýmý, Hayat-ül Hayvan, Meral Ya-yýnevi, Ýst, 1973, s.172); AKALIN,a.g.e, s.9720- ATEÞ, a.g.e, 186.*42,45. sayfalardaki kuþ resimleriSkylife, S:207, s.6’dan alýnmýþtýr

46Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Suyun HikâyesiÇarpsa baþýný taþa.. “Ah” demek bile geçmezBerrak kafatasýndan, su’yun; yýllar, yýllarca...Ansýzýn güneþ okþar; toprak ten kokan, sýcakAna kucaðý olur..yorganý berrak sema!Hayat artýk bir çiçek; bir karanfil kokusu..Çözüldükçe kördüðüm, bir esrarlý bulmaca!

Ahmet Tevfik Ozan

DEVAM EDECEK

Page 47: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

47Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Ýstanbul'un fethi; ilmî, kültürel ve askerî bakýmlardancihan târihinde emsaline az rastlanan büyük hâdiselerdenbiridir.

Peygamber Efendimiz'in: "Ýstanbul muhakkak fet-hedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdâr ne güzel hüküm-dâr ve onun askerleri ne güzel askerlerdir" hadîsi þerîfiyleTürk Ýslâm âleminde bir ülkü telâkki edilen bu fetih; baþ-langýçta Araplar'ýn, daha sonrada Türklerin mukaddes he-deflerinden en mühimini teþkil etmiþtir.

"Güzel hükümdâr" ve "güzel asker" olmak içinyüzlerce sene mücâdele verildi. Ýlki; üçüncü Halîfe HazretiOsman döneminde, 655 târihinde olmak üzere Ýstanbulüzerine seferler yapýldý. Ýslam tarihinde "Zat el-Savârî" adýverilen bu ilk savaþý, Sûriye Vâlisi Hazreti Muâviye'nin ko-mutanlarýndan Abdullah bin Ebû Sehr idâre etmiþti. ÝkinciÝstanbul seferi, Hz. Muâviye'nin oðlu Yezîd tarafýndan 668-669 yýllarýnda yapýldý. Bu savaþa sahâbeden Hazreti EbûEyyûb-i Ensârî' de katýldý ve kuþatma esnâsýnda dizanterihastalýðýndan vefât ederek, Ýstanbul'a defnedildi.

Yine; Hazreti Muâviye zamanýnda 673'te Ýstanbulüçüncü kez kuþatýldý. Müslüman Araplar'ýn Ýstanbul'u dör-düncü kuþatmasý, 714 târihinde Abdülmelik oðlu Meslemeve Mervan oðlu Ömer bin Abdulâziz tarafýndan yapýldý.

Emevîler döneminde yapýlan bu kuþatmalardansonra; 781 târihinde Abbâsî halîfelerinden eL-Mehdidevrinde, oðlu Hârûn Reþîd de Ýstanbul'u fethe teþebbüsetti.

Müslüman Araplar'ýn yaptýðý bu beþ kuþatmadan daistenen netîce elde edilemedi. Bundan sonra, OsmanlýÝmparatorluðu döneminde Müslüman Türklerin fetihgayretleri baþladý. Ýlk teþebbüs; söz ile de olsa, Devlet'inkurucusu Osman Gazi' nin oðlu Orhan Gazi' ye þu sözü ileoldu:"Ýstanbul'u al gülzâr et."

Nihâyet Sultan Yýldýrým Bâyezîd Han, ardarda Ýstan-bul üzerine dört sefer yapar. Bunlar: 1391,1395,1397 ve1400 târihlerindedir. 1411 yýlýnda Þehzâde Mûsâ Çelebi,yine netîcesiz kalan bir sefer yapar Ýstanbul üzerine.

1422 de Sultan Ýkinci Murâd Han'ýn da bir netîce ala-madýðý fetih hareketi, nihâyet 1453 yýlýnda; beþi MüslümanAraplar, yedisi de Müslüman Türkler tarafýndan olmaküzere, yapýlan on ikinci seferde, Osmanlý Sultaný Fâtih

Mehmed Han tarafýndan gerçekleþtirilmiþ oldu.Þüphesiz ki; Peygamber Efendimiz tarafýndan "hü-

kümdar" ý ve "askerleri" "Güzel" likle övülen Feth-i Mübînhakkýnda o ândan îtibâren edebiyatýmýzda pek çok eserlerverilmiþtir. Haklý olarak, bilhassa þâirlerimiz, bu gururu ya-þamýþ ve yaþatmýþlardýr. Divan edebiyâtý þâirlerimizdenNedim, Ýstanbul'u þöyle ifâde eder;

"Bu þehr-i Stanbul ki bî-misl-ü bahâdýrBir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdýr.

Bir gevher-i yekpâre iki bahr arasýndaHurþîd-i cihan-tâb ile tartýlsa sezâdýr.

Câmilerinin her biri bir kûh-i tecellîEbrû-yi melek, andaki Mihrâb-ý duâdýr."Usta þâirlerimizden Yahya Kemal ise "Bir Baþka

Tepeden" baþlýklý þiirinde Ýstanbul'u þöyle anlatýr;"Sana dün bir tepeden baktým aziz Ýstanbul!Görmedim gezmediðim, sevmediðim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça, gönül tahtýma keyfince kurul!Sâde bir semtini sevmek bile bir ömre deðer."Ýstanbul'u; târihî, tabiî ve kültürel olarak, fizikî ve

metafizik boylarýyla en mükemmel bir þekilde anlatanNecip Fazýl da "Caným Ýstanbul" þiirinde þöyle der:

"Ruhumu eritip de kalýpta doldurmuþlar;Onu Ýstanbul diye topraða kondurmuþlar.

Ýçimde tüten bir þey; hava,renk edâ, iklim;O benim, zaman, mekân aþýp geçmiþ sevgilim.

Çiçeði altýn yaldýz, suyu telli pulludur;Ay ve güneþ ezelden iki Ýstanbulludur.

Denizle toprak, yalnýz onda ermiþ visaleVe kavuþmuþ rüyalar, onda misale.

Ýstanbul benim caným;Vataným da vataným..."Bütün bu güzellikleri rûhlarýnda filizlendiren güzel

"hükümdâr" a, güzel "asker"e ve güzel þâirlere ne mutlu!

Caným ýstanbulCaným ýstanbulM. Halistin KUKUL

"Ýstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdârne güzel hükümdâr ve onun askerleri ne güzel askerlerdir." Hadîs-i

Page 48: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Hz. Peygamber (s.a.v) Hz. Ali (k.v) 'yiküçükken saadet hanesine alýp, bü-yütüp yetiþtirmiþtir. Resul-ü Ekreme

peygamberlik gelmesinden bir gün sonra iman et-miþtir. Henüz yeni bûluða erdiði için asla putlarasecde etmemiþ, yalnýzca tek olan Allah'a secde et-miþ, Allah ve Resulünün gösterdiði doðrultuda hay-atýný idame ettirmiþtir.

Kendisi þahsen esmer, büyük sakallý, büyükyüzlü güler yüzlü, orta boylu, iki omuzunun arasýgeniþ, aslan gibi kuvvetli , çok þeci yani cesur, insangüzeli, her muharebede galip gelecek þekilde atik,çevik ve kývrak bunlarla beraber halim, selim, gü-venli, alçak gönüllü, cömert, insaniyetli, zahid, adil,kadri çok yüksek ve emsalsiz biridir. Kendisi ne yerne giyer ise hizmetçilerine ve kölelerine de onuyedirir ve giydirirdi. Hatta bir gün pazara kölesiylegelen Hz. Ali iki gömlek satýn aldý. Kölesine beðen-diðini al dedi. Köle birini seçti, aldý. Diðerini isekendisi aldý.

Resul-ü Ekrem en sevgili kýzý olan Hz. Fatý-ma'yý Hz. Ali'ye verdi. Ondan Hz. Hasan, Hz Hüse-yin ve Muhassin adýnda oðullarý, Zeynep ve ÜmmüGülsüm adýnda kýzlarý oldu. Muhassin küçük ikenvefat etti. Ýþte Hz. Peygamber (s.a.v) 'in soyu Hz.Hasan ile Hz. Hüseyin'den devam etmiþtir. Yani Re-sulullah'ýn soyunu bu iki güzide torunu devam ettir-miþtir. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in türbeleri, Hz.Ali makamý Irak sýnýrlarý (Baðdat) içerisindedir.Bunlar haricinde pek çok Ýslam büyüðünün türbeleride Baðdat'tadýr. Bazýlarý þunlardýr; Abdulkadir-iGeylani, (k.s), Ýmam-ý Azam Ebu Hanife Hazretleri,Biþr-i Hafi Hazretleri.

Tarih süreci içerisinde Hz Ali'nin oðullarýna

nasihatleri vardýr. Bunlardan bir mahdum-u müker-remeleri Ýmam Hasan Hazretlerine nasihatleridir.Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin “Þeyh Hamid-iVeli Minberinden Hutbeler” adlý eserinde bu nasi-hatlerden biri hutbe olarak geçmektedir. Þimdi bunasihatlerin günümüz açýsýndan bir deðerlendir-mesini yapacaðýz. Nasihatleri daha iyi anlayýp kav-ramak için ise maddeler halinde yazýp izahýný yap-maya çalýþacaðýz.

1- Oðlum! Senin baþka kimseler hakkýnda ya-pacaðýn muamelelerde elinde miyarýn kendin olsun.Kendine yapýlmasýný istemediðin muameleyi baþka-larýna yapma, sana zulüm edilmesini istemediðingibi sende kimseye zulüm etme, sen kendine iyilikedilmesini istediðin gibi sende baþkalarýna iyilik et.

Tüm beþeriyetin davranma tarzý bu þekildeolmalýdýr. Ýnsan öncelikle kendi, ailesi, çevresi, þehrive ülkesini düþünmeli. Baþka birilerine gelecek olankötülüðün kendisine geldiðini hissederek buna göredavranmalýdýr. Her þeyi ama her þeyi kendisi ileölçüp tartmalý, bu kýyasa göre hareket etmelidir.Baþka birilerin topraðýna girerek malýna mülküne elkoymak canlarýna kast etmek doðrumudur? ÝþteABD günümüzde bunu yapýyor, yüzlerce masumunevini baþýna yýktý. Tek sebep; petrol, kapitaldir. Eðerayný saldýrý, zulüm ve hareketler kendi topraklarýndayapýlmýþ olsa idi dünyaca nasýl karþýlanýrdý.? Eðerbu saldýrý Avrupalý devletlerden birine yapýlsa idi, budevletler bu kadar sessiz kalýp hatta destek veriphukuki dayanak ararlar mýydý? Þunu unutmamalýdýrki her kim tarafýndan yapýlýrsa yapýlsýn canilik vevahþet aynýdýr. Bunun içinde yapýlan tüm hareketlerhakkaniyet çerçevesinde realite gözetilerek deðer-lendirilmelidir.

Hz. AAli ((K.S)'nin Oðlu HHz. HHasan ((K.S)'a NNasihatleri

ve GGünümüz AAçýsýndan BBir DDeðerlendirme

Hz. AAli ((K.S)'nin Oðlu HHz. HHasan ((K.S)'a NNasihatleri

ve GGünümüz AAçýsýndan BBir DDeðerlendirme

Resul KESENCELÝ

AARRAAÞÞTTIIRRMMAA

Somuncu Baba Mayýs - Haziran 200348

Page 49: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

2- Her þeyi daima kendine kýyas eyle, kendihakkýnda söylenmesini istemediðin sözleri, baþka-larý hakkýnda söyleme ve sen baþkalarýna nasýl mua-mele ediyorsan baþkalarý da sana öyle muamele et-tikleri vakit evvela razý ol, ondan fazlasýný ve ondanbaþkalarýný isteme.

Her þeyi kýyas etmek ne güzel! Ýþte Amerika,Avrupa kýyas etsin ayný saldýrýlarý, ayný þekildekendi topraklarýnda olsaydý. Razý olurlar mýydý?Mümkün deðil. Hatta býrakýn iþgal ve yaðmayý sözledahi baþkalarýný üzmenin kabullenilemeyeceði kötüsöz söylemenin ne kadar olumsuz olduðu bir gerçek-tir. Çünkü ayný saldýrýya gün gelir sen maruz olur,zor durum ve anlara düþersin. Gün gelirde Avrupa veAmerika ayný tip saldýrýlara uðrarsa ne olacak, bununasýl savunacak mümkün mü? Onun için adil olupzarar vermemek gerekir. Çünkü dünyada yaþamaktüm insanlarýn hakkýdýr. Bu hakka saygýlý olmakgerekir. Eðer saygýlý olmazlarsa hiçbir zaman saygýgöremezler. Þu da unutulmamalýdýr ki "Ýnsanlar zul-meden kadar adalet eder."

3- Bildiðin az da olsa bilmediðini söyleyereksözünü uzatmaktan çekin. Bil ki önünde uzun bir yolvardýr. Yol azýðý gerek ise de sýrtýna lüzumundanfazlasýný yüklenme, bu yolda sýrt hafif gerek.

Hayat yalnýzca bu dünyadan ibaret deðildir.Önemli olan gerçek hayat yani ahiret hayatýdýr.Bunun için kendine fazla yük yükleme, boþunasýkýntýya düþme, çok söz söyleme. Ýnsan için önemliolan iman noktasýdýr. O doðrultuda hareket gerekir.Yol uzun ve çetindir. Hayatý tamamlamada fazla yükinsaný yorar ve yýpratýr. Oysa gerçek olan Allah'a kulolmaktýr. O zaman gidilecek yol kolay ve hýzlý olur.Petrol ve kapital için yapýlan uðraþ ise insanlarazarardan baþka bir þey getirmez. Birilerinin rahatýiçin baþkalarýna zarar vermek ne kadar çirkindir.Hukuk dýþý bir uygulamadýr.

4- Eðer bir yoksul senin bu azýðýný lüzumundasana vermek içün taþýmak isterse bunu fýrsat bil.Senin sýkýntý vaktinde, sana ödenmek içün zenginbulunduðun zaman senden borç istenilmesini gani-met say. Bil ki göklerin ve yerin hazineleri elindebulunan zat kendisine dua etmek içün sana izin ver-miþ ve duayý kabul buyuracaðýný va'd eylemiþ veseninle kendi arasýna perdedar koymamýþtýr.

Sosyal yaþantýda insanlara önem ver ve insanakýymetince davran. Fakir insanlar sana yardýmetmek isterler ise kapýný aç, senin varlýklý zamanýndasenden ihtiyaç sahibi olanlar borç para isteyecekolurlarsa sen onlara bu borcu ver ve insanlarýnihtiyaçlarýný gider. Onlara yardýmcý ol. Çünkü insan-

lar insanlara yardýmcý olurlar. Eðer zor zamanlardayardýmcý olurlarsa Allah' da onlarýn ihtiyacýný gi-derip zor zamanlarýnda yardýmcý olur. Sosyal bün-yede bundan daha güzel yardýmlaþma ve yakýnlaþmaolabilir mi? Bu düþünce kapital dünyanýn tüm baskýve sýkýntýlarýný azaltýp, insana deðerince yaþamayýöðreten çok güzel kavramlardýr. Ayrýca" Cenab-ýAllah seninle kendi arasýnda perdedar koymamýþtýr."Sözünden anlaþýlan þudur. Yaratýcý Resulullah'ýntorunlarýna bu kadar yakýndýr. Öyleyse yaratýcýyahürmeten davranýþ, hal ve hareketlere dikkat etmekgerekir. Resulullah'ýn torunlarýnýn bulunduðu beld-eye dünyanýn en uzak coðrafyasýndan gelen bu in-sanlarýn yaptýðý hareketler kabullenenilebilir mi?Tüm Ýslam alemi bu türbelerin bir taþýna zarar gel-mesiyle yürekleri ayný anda çarpýp ye'se düþer, gö-nülleri hüzünle dolar. Bu þekilde tüm Ýslam aleminiye'se kedere baðlamanýn anlamý nedir? MevlanaHazretleri "Ne olursan ol gel" diyor. Tüm dünya in-sanlarýný kucaklayýp baðrýna basýyorsa tüm dünyainsanlarý da böyle mukaddes mekanlara yapýlan busaldýrýya tepki göstermeli protesto etmelidir.

5- Bu zat, günah iþlediðin vakit tevbe kapý-larýný açmýþ ve sana rahmet yaðmurlarýný saçmýþtýr.Günahtan arýnmaðý bir sevap kýlmýþ olduðu gibi birgünaha bir ceza yazmýþ ve bir sevap karþýlýðýnda onmükafat ihsan buyurmuþtur. Bil ki gece ve gündüzgibi yol alan bir bineðe binmiþ olanlarýn kendileridursalar da yolculuklarý durmaz. Bunlar otursalarda yol almaktan geri kalmazlar, bu binek onlarý gö-türür, durur.

Allah tüm insanlara tevbe kapýlarýný açmýþtýr.Öyleyse her an tevbe etmek gerekir. Bir günaha birceza bir sevaba on mükafat vermiþtir. Öyleyse bizimbir yaklaþýþýmýza karþý O, on yaklaþacaktýr. Bununkýymetini bilerek hareket etmeli, her an tevbe debulunup rahmetinden en iyi þekilde yararlanmalýdýr.Çünkü zaman çok hýzlý akýp gitmektedir. Ýnsan dursada zaman durmamakta sayýlý ömür tükenmektedir.Bunun için zamanýn kýymetini çok iyi bilip çok iyi

Bildiðin az da olsa bilmediðini söyley-erek sözünü uzatmaktan çekin. Bil kiönünde uzun bir yol vardýr. Yol azýðý

gerek ise de sýrtýna lüzumundanfazlasýný yüklenme, bu yolda sýrt hafifgerek. Hayat yalnýzca bu dünyadanibaret deðildir. Önemli olan gerçek

hayat yani ahiret hayatýdýr.

49Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Page 50: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

50Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

þekilde deðerlendirmek þarttýr.6- Seni, Allah hür yaratmýþken, sakýn kula kul

olma, âdi yollar ve vasýtalarla elde edilen hayýrdahayýr yoktur.

Allah insaný hür yaratmýþtýr, öyleyse hür olarakyaþamak gerekir. Madde, petrol, kapital vb. men-faatler için baþkalarýnýn emrine girip boyuneðmemek gerekir. Bir iþgalciye karþý tüm kapýlarýaçarak teslim olarak ne kadar kötü bir gidiþtir. Helehele topraklarýn tamamý iþgal edilirken, masuminsanlar zor anlar yaþarken sessiz sedasýz durmak nekadar kötüdür. Bu þekildeki hareket de hayýr yoktur.Ýnsanlar þerefsizce yaþamaktansa þerefli olarakölmeyi tercih etmeli. Yalnýzca Allah'a kul olmanýnzevk ve þevkine varmalý ondan gayrýsýna hayýrdemesini bilmelidir. Bir kýsým maddi menfaatler içinboyun eðip esarette kalmanýn anlamý yoktur.

7- Kendini âdilikten uzak tut, bunlarla eldeedeceðin hiçbir menfa' at yoktur ki; o senin kendiniküçültmene mukabil olsun, kendini tamah' a kaptýr-ma Allah ile senin arana baþka bir ni' met sahibisokmamak, elinden gelirse sokma.

Kendini adilik ve basitlikten uzak tut. Bir kýsým

þahsi menfaatlerin için taviz vermenin anlamý yok-tur. Çünkü þahsi menfaatler için taviz insanýnküçülmesine ve zaman içerisinde de karakterininbozulmasýna, hayat nizamýnýn deðiþmesine sebepolur. Kendin için cimriliðe de kapýlma bu cimrilikseni uçurumlara sürükleyebilir. Onun için temelunsur; kendi küçük basit menfaatlerin olmamalý,ulvi yolda Allah'a ve onun Resulüne hizmet olma-lýdýr. Ona kul olmaktan ve Resulüne hizmet ile hür-metten daha þerefli hiçbir þey yoktur. Bakýnýz So-muncu Baba Hazretleri ne buyuruyor" Ýnsanlar in-sanlarýn ellerindekinden ümitlerini kessinler." Öy-leyse birilerine menfaat kaygýsý ile yaranmaya çalýþ-manýn hiçbir anlamý yoktur. Þahsi menfaatler; küçükve âdi isteklerdir, insanlarý küçültmekten vebasitleþtirmekten baþka hiçbir iþe yaramaz. OysaAllah'a kul olma noktasýndaki hareket ise insanýyüceltir, yükseltir. "Eþref-i mahlukat" doruðunaeriþtirir.

8- Susmakla kaçýrmýþ olduðun fýrsatý telafietmek, çok söylemekle uðradýðýn cezayý üzerindenatmaktan kolaydýr. Hayýr ehli olanlarla düþüpkalkarsan, onlardan olmaktan gecikmezsin. Amel-lere yaslanmaktan hazer et. Amel tembellerin serma-yesidir. Bütün iþlerinde Allah'tan yardým iste, ondanbaþka yardýmcý yoktur. Senin din ve dünyaný Allah'aýsmarladým.

Çok konuþmak insaný devamlý zarara uðratýr.Söylediðin sözü geri almak mümkün deðildir. Sessizve mutedil davranmak yapacaðýn hatalarýn önünegeçer. Böylece uðrayacaðýn bela ve musibetlerdeengellenmiþ olur. Devamlý Allah dostlarýný dostedinmek, onlarla beraber olmak, ayný meclislerdebulunmak gerekir. Ýþte o zaman insan kaybedenler-den olmaz. Allah dostlarýyla beraber olmak, omeclislerde bulunmak kadar bahtiyarlýk yoktur.Devamlý onlarla olanlar zamanla onlara benzemeyebaþlar. Ýnsan ise hiçbir zaman yaptýðý amelleregüvenmemelidir. Çünkü ömrü boyunca yaptýðýibadet bir tek göz nimetinin karþýlýðý deðildir. Buyüzden devamlý Allah dostlarýyla beraber olup,Allah ve Resulüne itââtkâr olarak yaþamak ferdikamil insan haline getirir.

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi (k.s)'nindediði gibi;

"Bir gün bu cem'iyet-i âlem daðýlurYar ile sürdüðün dem içtiðin bâde kalur."

BÝBLÝYOÐRAFYA:Osman Hulusi Ateþ, Þeyh Hamid-i Veli Minberinden Hutbeler,

Ankara.2000Ahmet Cevdet, Kýsas-ý Enbiya, C.III. (Hazýrlayan. Mahir Ýz) Kültür ve

Turizm Bakanlýðý Yayýnlarý, 1985.

Susmakla kaçýrmýþ olduðun fýr-satý telafi etmek, çok söylemekle

uðradýðýn cezayý üzerinden atmak-tan kolaydýr. Hayýr ehli olanlarla

düþü kalkarsan, onlardan olmaktangecikmezsin. Amellere yaslanmak-tan hazer et. Amel tembellerin ser-

mayesidir. Bütün iþlerindeAllah'tan yardým iste, ondan baþka

yardýmcý yoktur. Senin din vedünyaný Allah'a ýsmarladým.

Page 51: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

51Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Her zaman hatalarýmý kabul etmemek içinelimden geleni yaparým. Hep suçlu olarakbaþkalarýný görmek isterim. Aslýnda, bu vesveseyibana verende þeytandýr.

Çocuðum yanlýþ bir davranýþ yaptýðýnda,onu bu yanlýþýndan vazgeçirmek için "Allahseni taþ eder, Allah seni yakar" derim.Hâlbuki bu davranýþýmla çocuðumu uzak-laþtýrdýðýmý unuturum. Onunyerine güzel bir davranýþ yap-týðýnda, "Aferin, böyle yapar-san, Allah seni sever!" de-mem gerekir.

Çocuðum neye elini at-sa hemen müdahale ederim.Bu þekilde davrandýðýmda,çocuðum ileride bir iþi yap-maya gücü yettiði halde ce-saret gösteremez. Aynen þuörneðe benzer; Filleri küçükken bir sopaya baðladýklarýn-dan fil o þekilde olarak durmaya çalýþýr. Fil büyüdüðün-de, istese o sopayý kökünden söküp koparýr. Bunu yapa-cak gücü olduðu halde, cesaret edip yapmaz.

Çocuðum bu dünyada yükselsin, her ihtiyacý görül-sün diye uðraþýrým. Acaba ahiretini kurtarmak için aynýþekilde uðraþýyor muyum? Çevremde bazý annelerin,"Çocuðumun uykusunu bölmesin, sabah namazýna kal-dýrmayayým; oruç tutmasýn, imtihanda baþarýlý olamaz"diye konuþtuðunu duyuyorum. Acaba böyle düþünen biranne yavrusunu eliyle ateþe attýðýný biliyor mu? Çocuðu-nun ebedî hayatta azap çekmesini ister mi?

Çocuðum hemen iyi bir insan olsun isterim. Fakateðitimde toptancýlýk yoktur. Kur'an-ý Kerim'de içkinin ya-saklamasý üç aþamada olmuþtur:

Ýçkiyle ilgili ayetin meâlinde,"Alkollü içeceðinzararý, faydasýndan çok" buyrulmuþtur.

Ýçkiyle ilgili ikinci ayette, "Ýçkiliyken namaza yak-laþmayýn" buyrulmuþ. Ýçkiyle ilgili üçüncü ayetin mea-linde, "Ýçki haram kýlýndý sizin için" buyrulmuþtur.

Her çocuk bir kitaptýr, yeter ki okumasýný bilelim.Çocuðuma karþý davranýþlarýmýn dozunu iyi ayarlama-lýyým. Çocuðumun bana isyan edecek þekilde davran-

masýný önlemeliyim. Ben büyüklerime nasýldavranýrsam, çocuðumun beni örnek aldý-ðýný bilirim.

Sýk sýk çocuðuma, "Babaya þefkatlebakýþýn, Hac sevabý kazandýracaðýný"

hatýrlatýrým. Kiþi annesini sýrtýnda 70Hacca getirirse bile bu yaptýðý, annekarnýnda attýðý bir tekmeye karþýlýkgelmez.

Çocuðuma, bir insanýn annesineyaptýðý hizmetin karþýlýðýnda aldýðýduadan dolayý Hz. Musa'nýn Cennet'teki komþusu olduðunu hatýrlatýrým:

Hz. Musa Cennet'teki komþusu-nu görmek istedi. Allah-û Teâlâ tara-fýndan ona komþusu gösterildi. Hz.Musa, "Namuslu bir tüccar olan buadamýn evine misafir olayýmda, hangihareketi ona Cennet'i kazandýrdý göre-

yim" diye düþündü. Hz. Musa bu adamýn hareketleriniincelemeye baþladý: Ýþten eve gelince, adam kendi ye-meðini yemeden önce, tavanda asýlý duran beþiktekiyaþlý kadýný aþaðý indiriyor. Kadýn çok güçsüz, sadece birderi bir kemik kalmýþ. Bu namuslu tüccar, bu zavallý ka-dýna çorba içiriyor. Yaþlý kadýn bazý sözler mýrýldanýyor.Bu adamýn annesi olan yaþlý kadýn, "Allah seni MusaAleyhisselâm komþu etsin" diyormuþ. Bunu duyanMusa Aleyhisselâm’a, "Anne duasýndan" dolayý bunamuslu tüccarýn Cennet'teki komþusu olduðunu anlý-yor.

Çocuðuma öfkeye kapýlýp dayak attýðým zamanüzülürüm. Çoðu zaman kendim sinirlendiðim için dayakattýðýmý fark ederim. Fakat çocuðumun sarsýldýðýný, çoketkilendiðini düþünürüm. Alimlerin, "Dayak caiz olmaklaberaber, terki eftaldir" dediðini hatýrlatýr ve dayaksýz bireðitim sistemi uygulamaya çabalarým.

Çocuðumu baþka çocuklarla ve kardeþleriylekarþýlaþtýrmanýn yanlýþ olduðunu düþünürüm. Çünkü onubaþka çocuklarla kýyasladýðýmda, kendine deðer ver-mediðimi düþünür, kendini deðersiz görür. Her çocuðukendine özgü, baðýmsýz bir birey olarak kabul etmekgerekir.

HHAANNIIMMLLAARRAA ÖÖZZEELL

Özcan TARMAN

Her Çocuk Bir

Kitaptýr

Page 52: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Gençlik-Gelenek

52Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Yrd.Doç. Dr.Cemil GÜLSEREN

Milletler, kendi tarihi, sosyal ve kültürel þart-larý altýnda meydana çýkmýþ, vücut bulmuþlardýr.Milletin oluþmasý için birkaç faktörün bir araya gel-mesi þarttýr. Belli bir toprak parçasý üzerinde devletkurarak uzun zaman müstakil olarak yaþayan, dili,dini örf ve adetleri bir olan insanlar topluluðuna mil-let dediðimize göre bu unsurlardan biri veya ikisionun oluþmasý için kâfi gelmez.

Dil, milli kültürünün çok mühim bir unsurudur.Fakat tek baþýna, milliyetin teþekkülünü saðla-yamýyor. Türkçe konuþtuðu halde, milliyetini kay-beden birçok Türk boy ve oymaðý vardýr. Buna kar-þýlýk Ýsrailoðullarý, dünyanýn dört bucaðýnda iki binyýl kadar dolaþýp, ayrý diller konuþtuklarý halde, mil-liyetlerini kaybetmediler ve yüzyýlýmýzýn ortasýndabir millet oldular.

Din de milli kültürün mühim unsurlarýndanbiridir ve bazý kavimler için müspet rol oynarken,bazýlarý için zararlý olmuþtur. Mesela, Musevi dini,Yahudiler için milliyetin koruyucusu olurken, Türkasýllý Karayim ve Hazarlar için milleti yýkýcý tesirdebulunmuþ ve onlarýn bu dini kabul etmeleri sonun-da,Yahudileþmelerine yol açmýþtýr. Hýristiyanlýk;Slav, Grek ve Ermeni kavimleri için milliyetlerininteminatý olurken; bazý Türk cemaatlerinin Slavlaþ-masýna, Rumlaþmasýna, Ermenileþmesine sebep ol-muþtur. Polonya ve Fransa'da Hýristiyanlýðýn katolikmezhebi milliyeti güçlendiren unsurdur. Öte yandandini mezhep taassuplarý, milliyet bölünmesine, mez-hep savaþlarýna, yol açmýþtýr. Mezhep bölünmesi,Türk dünyasýnda, Avrupa'daki kadar yýkýcý olma-makla beraber, gene de tesirli olmuþtur.

Siyasi ve coðrafi unsurlar da mühimdir. Bir ce-miyetin, belli bir toprak parçasý üzerinde oturup,müstakil bir devlet kurabilmesi, millet olmanýn anaþartlarýndandýr. Fakat tarih þuuru ile milli þuur canlýkaldýkça, dünya üzerinde daðýnýk olunsa da, istiklâlkazanýlmamýþ olsa da milletin nüvesi olan milliyetateþli bir varlýk halinde faal ve canlý halde bulu-nabilir. Misal olarak, gene Yahudileri gösterebiliriz.Ýleride Orta Asya Türklerinin de, ikinci þýk için birörnek yaratacaðý umulur.

Örf-âdetlerdeki birlik, tarihi ve kültürel menþebirliðinin yardýmý ile oluþur. Uzun zaman bir aradayaþayan insanlar, tutum ve davranýþlarýna yön verenbir takým kaideler yaratýr; onu hep birlikte benimse-yip baðlanýrlar. Bu kaideler milliyet duygusu üze-rinde din ve dil kadar tesirlidir.

Türk milletinin oluþmasýna tesir eden, tabiî, tar-ihî, sosyal ve kültürel vâkýalara iþaret eden Ata-türk,istiklâlini kaybetmekte olan Türk topluluklarý için þuveciz ve tarihî sözleri söylüyor;

"Siyasi varlýðýmýzýn haricinde, baþka ellerde,baþka siyasi zümrelerle, isteyerek veya istemeyerekteþrik-i mukadderat etmiþ, bizimle dil, ýrk, menþebirliðini malik ve hatta yakýn, uzak tarih ve ahlâkyakýnlýðý görülen Türk cemaatleri vardýr . Tarihinbin bir hâdisesinin neticesi olan bu hal, Türk milletiiçin elim bir hatýradadýr. Fakat Türk milletinin tari-hen ve ilmen teþekkülünde asaleti, tesanütü, aslahaleldar edemez"(1929)

Milli Birlik ve BeraberlikTarih þuuru ve milli þuurlarý kuvvetli olan mil-

letlerin, milli birlikleri de kuvvetlidir. Türk milli bir-liðini bozmak için içeriden ve dýþarýdan yapýlan sis-temli çalýþmalarýn tarihi bir asrý geçiyor. Bizi etnikve mezhep yönünden vurmak istiyorlar. Milletimiz-den ve dinimizden olan insanlarý bizden koparmayaçalýþýyorlar.

Bizden olan insanlar, bize küskün ve kýrgýnhale getiriliyor.

Geniþ bir din ve milliyet anlayýþý içinde, buvatanýn evlâtlarýný birlik ve beraberliðe kavuþturma-lýyýz. Yeter ki, milli kültürü benimsemiþ olsun-lar.Atatürk'ün dediði gibi, Ne mutlu Türk'üm diyene"prensibini benimsesinler. Gökalp, bunu þöyle ifadeediyor: Irkça Türk olmadýðý halde, terbiye ve kül-türce Türk olanlarý bizden sayacaðýz."

Milli kültürü samimiyetle benimsemek þarttýr.Bunu Atatürk'ün kaleminden görelim:

"Milletin çok bariz vasýflarýndan biri dildir.Türk milletindenim diyen insan, herþeyden evvel vemutlaka Türkçe konuþmalýdýr. Türkçe konuþmayanbir insan Türk kültürüne, topluluðuna baðlýlýðýnýiddia ederse buna inanmak doðru olmaz"1931

Gençlik-Gelenek Gençlik-Gelenek KKÜÜLLTTÜÜRR

Millet Olmanýn Gereklerive

Page 53: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Somuncu Baba 53 Mayýs - Haziran 2003

Türk milletinin dini müsamahasýnýn ve hoþgö-rülüðünün derecesini belirten Atatürk, bu halin millibirlik ve beraberlikte oynadýðý role de iþaret etmiþoluyor. Bunu þöyle açýklýyor:

Hiçbir millet milletimizden ziyade yabancý un-surlarýn itikat ve adetlerine riayet etmemiþtir. Hattadenebilir ki din sahiplerinin dinine ve milletine ria-yetkâr olan yegâne millet bizimdir.

Fatih, Ýstanbul'da bulduðu dini ve milli teþkilâtýolduðu gibi býraktý. Rum Patriki, Bulgar Essarhý, Er-meni kategigosu gibi Hýristiyan din reisleri imtiyazasahip oldu. Kendilerine her türlü serbestlik verildi,Ýstanbul'un fethinden beri Müslüman olmayanlarýnmazhar bulunduklarý bu geniþ imtiyazlar milleti-mizin dinen siyaseten dünyanýn en toleranslý civan-mert bir millet olduðunu ispat eden en bariz deli-lidir."1927

Örf ve Adetlerin Niteliði Türk Toplumu içinÖnemi

Örf ve adetin durgunluk ve hareketsizlikyaratýðý fikri, durgunluk ile istikrarý birbirine karýþ-týrmaktan ileri geliyor. Bunlar sosyolojik bakýmdanbirbirinden farklý þeylerdir. Örf ve adetler cemiyetinbelkemiði veya iskeletini teþkil eder, yani onlarolmaksýzýn insanlar bir arada ve düzenli bir hayatyaþayamazlar. Bu bakýmdan cemiyetin asýl karakteridevamlý hareket halinde olmak deðil, istikrar vedüzeni saðlamaktýr. Cemiyet deðiþen bazý þartlarkarþýsýnda kendini deðiþtirmek zorunda kaldýðý içindeðiþebilir, ama her zaman iþi "en az deðiþme" ilekapatmaya çalýþýr; onun gayesi ayakta kalmak vehürriyetini kaybetmemektir. Teknolojik deðiþmele-rin çok süratle ilerlemesine karþýlýk sosyal deðiþme-nin daima daha gerilerden gelmesinin baþlýca sebep-lerinden birisi de budur. Baþka türlüsü zaten beklen-mezdi. Eðer bunlarýn neyin, nerede, ne zaman, nasýlyapýlacaðýna dair ortak fikirlere sahip olmasalar birarada yaþamalarý imkânlarý da kalmazdý. Ýþte örf veadetler onlarýn bir ortak "norm" larýndan büyük birkýsmýný teþkil eder.

Biz Anadolu'ya geldiðimiz zaman buradaRumlar ve Ermeniler ve birkaç azýnlýk yaþýyordu;dinleri de Hýristiyanlýktý. Anadolu'daki eski medeni-yetlerden bize bazý þeyler geçmiþse bunlar ancak ozaman mevcut bulunan Rum ve Ermeni kültürleriyoluyla ve onlarýn bir parçasý olarak intikal etmiþtir.Bu yüzden Sümer veya Hitit medeniyetlerinin veyabu medeniyetlere mensup insanlarýn ne olduðunuTürklerden yani bizden evvel onlarý ortadan kaldýranve mirasýný paylaþan kavimlere sormak gerekir.

Bizim için eski Anadolu medeniyetleri diye birþey bahis konusu deðildir, fakat Anadolu'da veRumeli'de karþýlaþtýðýmýz yerli kültürlerden az da ol-sa bazý unsurlar aldýðýmýz muhakkaktýr. Kýsacasý,Türkiye Türkleri'nin kültürü Asya'dan ve Ýslam dün-yasýndan gelen tesirlerle Anadolu ve Rumeli'de te-þekkül etmiþ bir kültürdür.

Hiç bir Türk yazarý Türkiye'deki Rum ve Er-meni azýnlýklar hakkýnda Avrupalýlar kadar kötü birlisan kullanmýþ deðiller. Þimdi bunlardan birkaçörnek verelim. "Türkiye'de sizi aldatan birine rastla-dýnýz, biliriz ki bu muhakkak bir ermenidir. Mem-leketin hususiyetlerine iyice vakýf olan Eskiþehirlibüyük bir patiska imalatçýsý bana tecrübelerinin ken-disine þunu öðrettiðini söyledi: Bir Türk'le mi iþ ya-pacaksam mukaveleye lüzum görmem, söz kafidir.Ama bir Rum veya baþka bir Hýristiyan ile iþ yapa-caksam, yazýlý mukavele yapmam, zira hiçbir muka-vele, onlarýn yalan ve desiselerine karþý hâfi bir ga-ranti sayýlmaz.

Türk halkýnýn belirgin vasýflarýndan biri dedisiplin duygusudur. Bu duygunun ne kadar yaygýnve ne kadar köklü olduðu yabancýlarýn ilk anda gö-züne çarpmaktadýr. Eski Çin tarihleri Türkleri savaþ-larda zafere götüren þeyin esas itibariyle disiplinolduðunu söylüyorlar. Hakikaten Türklerin en köklüve devamlý vasýflarýndan biri bu olmuþtur. EskiTürklerde Çinlilerin ve Araplarýn müþahede ettikleridisiplin bu halkýn medeniyet deðiþtirmesinden sonra

Page 54: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Mayýs - Haziran 200354Somuncu Baba

da devam etmiþtir. Milletlerin karakterleri üzerineeser yazmýþ müttefikler Akdeniz havzasýnda halk-larýn umumiyetle kaygýsýz ve þamatacý olduklarýnýkayýt ederler. Bunun yegâne istisnasý Türk halkýdýr.Ýslamiyet saygý ve itaati emrettiði halde diðer Müs-lüman halklarýn hiç biri disiplini ve aðýrbaþlýlýðýTürkler kadar benimsememiþlerdir.

Osmanlý devrinde Ýstanbul'daki zabýta vak'alarýekseriyette Frenkler ve Hýristiyan azýnlýklarýn eseriolurdu. "Türkiye'de yankesiciliðin ne olduðu malumdeðildir."

Türk ve Ýslam düþmanlýðýyla tanýnmýþ Ýngilizsefiri Sir James Porter (1769) da þunlar yazýyor:“Türkiye'de yol kesme vak'alarý ile ev soygunculuk-larý ve hatta dolandýrýcýlýk ve yankesicilik vakalarýâdetâ meçhul gibidir. Harp halinde olsun, sulh halin-de olsun yollar da evler kadar emindir.” Ya þimdi yabugün? Ne kadar da deðiþtik.

Hükümdarlar arasýnda halkýndan en çokhürmet ve itaat gösterileni Türk hükümdarlarýdýr..."Türkler bizim askerlerimize göre üç sebepten do-layý üstündürler: Komutanlarýna derhal itaat ederler,savaþýrken hayatlarýný hiçe sayarlar, uzun müddetekmek, su istemezler ve þaraptan nefret ederler.Disiplin hiçbir yerde bundan daha iyi, itaat bundandaha kuvvetli olamaz. Onsekizinci yüzyýlda Türki-ye'ye gelen Comte de Marsigli "...Türklerin güldük-leri nadiren görülür, konuþmalarý gayet ciddidir;iþlerinden bahsederken çok kýsa sözler söylerler vekendilerine de az kelimeyle meram anlatýlmasýnýisterler." diyor. Türkçemizde " Çok söz Kuran 'a ya-kýþýr." Darbýmeseli ayný þeyi ifade etmektedir. Tarihsahnesine ordu-millet olarak çýkan Türkler sosyal veidari kademelerde de ordudakine benzeyen bir yük-selme sistemi göze çarpmaktadýr. Tecrübe ve li-ya-kat esas alýnmýþtýr. Fakir ve sýradan bir ailenin oðlukabiliyeti ve gayreti sayesinde ordu ku-mandanýveya sadrazam olabiliyordu. Gerektiðinde de bu gö-revinden alýnarak eski durumuna iade edilebilmek-teydi. Yani ele geçirilen sorumluluk ve mevkilerölene kadar sürmezdi. Verimlilik öncelikli olaný idi.

Ancak Tanzimat'tan bu yana süregelen bir zayýf

tarafýmýzdan da söz etmek zorundayýz. Nedense Ba-týlýlaþmayý olmasý gerektiði gibi deðil de istediðimizgibi yorumlamýþýz. Bu da beraberinde dejeneras-yonu yani bozulmayý getirmiþtir. Artýk her kesim-den bilim ve fikir adamlarýmýzýn birleþtiði bu noktaTürk'ün kýymetler manzumesi giderek zayýflamak-ta, açýkçasý kaybolmaktadýr. Eski gücümüzde eskideðerimizde deðiliz.

Batýnýn yalnýzca modasýný takip etmekle, hertürlü refah vasýtalarýný hatta ayýplý yaþayýþ biçimleri-ni, kötülüklerini, manasýzlýklarýný benimsemiþolmakla çaðdaþ olmuþ olmuyoruz. Ekonomide,sanayide, eðitimde, bilimde, kalkýnmada hala çokama çok yol almak durumunda olduðumuz apaçýkortada deðil mi? Topla popla sanki biraz oyalaný-yoruz galiba. Bu yarým yamalak baþkalaþma, bu bi-linçsiz özenti, kontrolsüz deðiþim Türkün o kendineözgü karakterinin kýyýsýndan köþesinden týrtýk-landýðýný göstermiyor mu? Batý medeniyeti demek,tembellik deðil; köþe dönücülük, para düþkünlüðüdeðil, Her türlü ananesine düþman, uþak ruhlu sürüzihniyetli, kolaycýlýða kaçan, küstah, ukala, saygýsýz,biraz da hovarda, züppe kýlýklý hiç ama hiç deðil.Bunlarý artýk sýk sýk görüyoruz. Bunlar biz olamayýz.Bunlar bizi temsil de edemezler. Biliyor musunuzbunlar çaðdaþ batýlýyý da yansýtmýyor. Ýki medeniyetide bilmeyen bilinçsiz güruh. Kontrol edilmesi gere-ken, eðitilmesi gereken, sahip çýkýlýp kazanýlmasýgerekenler bence asýl bunlar. Bunlarý kaybetmeye-lim. Dýþlamayalým derim. Kültür ve karakter deðiþ-mesinin gidiþatý yönündeki tespitimize itiraz ola-caðýný zaten zannetmiyorum. Örf ve adetlerimizinyaþatýlmasý yönündeki ýsrarcýlýðým da bu sebep-tendir. Süreklilik ve inanmýþlýkla canlýlýðýný koruya-bilen yöresel örf ve adetlerin sosyal hayatta etkilerigerçekten çok büyüktür. Bunlar kanunlarýn gir-mediði yerde adeta bir kanun gibi güç kazanýr. Kim-se komþu, akraba iliþkilerini kanunla ayarlamaz.Otobüsteki yaþlýya, kadýna yer vermek ya da verme-mek yasalarla düzenlenmiþ deðildir. Hasýlý gelenek-lerimiz insanlýk tarihi kadar eski, insanlýk kadargereklidir. Bir adý da insanlýktýr desek yeridir.

Ýnsan-Töre-Ýktidar Ýktidar iliþkisiTörelerin uygulanabilmesi için arkasýnda "ikti-

dar" gücüne ihtiyaç vardýr. Ýktidarýn da kanunemrinde olmasý gerekir. Zira gerçek otorite ve güçkanundadýr. Bu demek oluyor ki kanunsuz iktidar ol-mayacaðý gibi iktidara dayanmayan töreler de yaþamsýkýntýsý çeker. Hepsi birbirine baðlý ve ilintilidir.Türk töresine göre kanuni boyuttaki liderlerde (hertür yönetici, komutan, baþbakan, devlet baþkaný)olmasý gereken özellikler þöyle sýralanabilir:

"...Türklerin ggüldükleri nnadirengörülür, kkonuþmalarý ggayet ccid-didir; iiþlerinden bbahsederkençok kkýsa ssözler ssöylerler vvekendilerine dde aaz kkelimeyle

meram aanlatýlmasýný iisterler."

Page 55: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Mayýs - Haziran 200355Somuncu Baba

Alçak gönüllü olmak, tatlý dilli olmak, kötü veçirkin iþlere yaklaþmamak (hýrsýzlýk, hortumculuk,ahlaki bozukluk, yalancýlýk v.b.), büyüðe saygýgöstermek, doðru ve ihtiyatlý olmak...Büyüklüðe,önderliðe liderliðe kýsaca gerçek bir beyliðe yol buözelliklere sahip olmaktan geçer.

Memleket kýlýç ile tutulur (korunur) fakatkalem ile hükmedilir. (Kutadgu Bilig)

Kutadagu Bilig'in yazarý Yusuf Has Hacip 11.yy'da Türk dünya görüþünü ele alan eserinde öneçýkardýðý bir kiþide olmasý gereken erdemleri deþöyle sýralar:

Doðru, iyi, bilgili, anlayýþlý, merhametli, sabýr-lý cömert, soylu...

Sakýnýlmasýný istediði kötülükler ise:Haram, zulüm, yalan, hýrsýzlýk, cimrilik, mal

tamahý, kibir, kýskançlýk, inat, dolandýrýlýcýlýk, utan-mazlýk, oburluk, gevezelik ve zina.

Þu dört þeyin azýný az görmeAteþ, düþman, hastalýk, bilgi

Kutadgu BiligÝþte bugüne kadar ulaþan geleneklerimizin ne

kadar saðlam kaynaklara dayandýðýný gösteren bueserde toplum ve aile huzurunun on þartý bakýn nasýlsýralanmýþtýr.

1. Alçak gönüllü ve tatlý dilli olmak2. Aþýrýlýktan sakýnmak3. Kötü iþlerden uzak durmak4. Toplanmýþ olan malý yerine harcamak5. Yaþayýþýný ve davranýþlarýný düzenlemek 6. Büyüðe saygý göstermek, küçüðe þefkatli

olmak7. Kibirle baþkalarýn incitmemek8. Kendini içkiye verip daðýtmamak9. Eli ve dili ile hileye karýþmamak10.Doðru olmakÖte yandan hoþlanýlmayan insanlar yalancý,

açgözlü, aceleci, öfkeli, hýrsýz, çýkarcý ve yaptýðýiyiliði baþa kakanlar ve karþýlýk bekleyenler olaraksýrlanmýþtýr.

Türk Kimliðinin Ayýrt Edici Özellikleri; Ramazan davulundan, bayramlarda ev ve

kabir ziyaretlerine, mevlide, ilahilerimizden kandilgeceleri kutlamalarýna, bayram adetlerine, saðdýçlýk-tan kirveliðe, göz boncuðundan at nalýna kadarayrýntýlý bize özgü yaþayýþ özelliklerimiz.

Þeref ve haysiyetine düþkünlük, onurluyaþama tercihi. Kýrýlýrýz ama bükülmeyiz.

Hürriyet ve istiklale aþýk olmak.Teþkilatçýlýk Devleti "devlet baba" olarak algýlamak.

“Allah devlete millete zeval vermesin” duasý çokyaygýndýr.

Mazluma dost zalime düþman olmak,düþenin yanýnda yer almak.

Kinden uzak durmak, affedici olmak. Bilirizki affetmek büyüklüðün þanýndandýr. Yine biliyoruzki merhamet etmeyen merhamet göremez.

Ýlimle dini bütünleþtirmek, akla dayalý dinolan Ýslam'ý hurafelerle akýldýþý hale getirenlercahillerdir. Kýt olan ne Ýslam'dýr ne de insanlýk. Kýtolan insanýn kendisidir.

Adaletli yönetim geleneði. Kan davlarý birgelenek deðildir. Yalnýzca adaletin gecikmesi veyaboþluklarýndan kaynaklanan eðitimsizliðin nedenolduðu sosyal bir olgudur.

Kiþi ve toplum çýkarlarýnýn paralelliðineözen.

Maddi ve manevi deðerlerin, duygularýn,isteklerin dengelenmesi. Ayný zamanda dünya-ahiretdengesi gözetilir.

Kadýný matematik bir eþitlik içinde görme-den ailede hak ettiði deðeri vermek.

Yaþlýya saygý ve onu aile çatýsý içinde tut-mak. Yaygýnlaþan huzurevleri ve yapayalnýz yaþlýla-rýmýz bu hususta giderek bir yozlaþmanýn olduðunugörüyoruz. Bakacak hiç kimsesi olmayanlar için ide-al, oðlu kýzý olanlar içinse ?...

Dil, edebiyat, folklor, türkülerimiz, þarký-larýmýz, güzel sanatlar, mimarlýk, mutfak kültürününyaþatýlmasý.

Cesaret, feragat ve fedakarlýk duygularýnýnöne çýkarýlmasý.

Hem köy hem þehir hayatýna yatkýnlýk. Her türlü þartta uyumlu yaþama becerisi. Faydacý, maddeci ve egoist deðil, dýþa açýk

yardýmsever anlayýþ. Misafirperver. Dayatmacý ve zorlayýcý bir Ýslami anlayýþýn-

dan çok gönüle dayalý, hoþgörülü ibadet anlayýþý. Gerektiðinde vataný için, dini için canýný

feda edebilme fikri hakimdir. Demokrasiye yatkýnlýk, eleþtiriye, görüþ-

melere açýk. Ancak, acelecilik, tahammülsüzlük, sil baþ-

tancýlýk gibi olumsuz özellikler de yaygýndýr. Nite-kim "Türk gibi baþla, Ýngiliz gibi bitir" sözü de bunudoðrular niteliktedir. Tez canlýlýðýmýz bu acelecil-iðimizden ya da tahammülsüzlüðümüzden olsa ge-rek. Bu eksilere yenilerde sorumsuzluk, boþ vermiþ-lik, duyarsýzlýk maalesef ekleniyor.

Deðerlerimiz bunlar, bugün ne durumdayýz,yitirdiklerimiz nelerdir? Artýk orasýný siz ölçün,biçin, karþýlaþtýrýn.

Page 56: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Darende. Haziran 2002.-Ekrem, burasý ne güzel bir yer

böyle.-Tabii kardeþ, ne sandýn? Bir

de derslerim var diye gelmek iste-miyordun.

-Ýyi ki ýsrar etmiþsin gelmemiçin. Epeydir okuldan bunalmýþtým.

Ýki genç Tohma Çayý'nýn ke-narýnda böyle konuþarak yürüyor-lardý. Ekrem Darendeli'ydi. Arka-daþý Selim ile Ýstanbul'da, SiyasalBilgiler'de okuyorlardý. Ekrem hersene Darende'de Belediye ve Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfý-'nýn düzenlediði "Etkinliklere" gelm-eye çalýþýrdý. Bu sene, arkadaþý Se-lim'e de ýsrar etmiþ ve yanýnda getir-miþti. Selim'in ailesiyle büyük so-runlarý vardý ve bugünlerde tama-men bunalýma düþmüþtü. Ekrem,onun burada biraz açýlacaðýný dü-þünüyordu.

Sabahýn ilk ýþýklarýyla otobüsten indikten sonraEkrem çok yol olduðunu söyleyerek bir arabaya bin-meyi teklif etmiþ, ama Selim yürüyüp etrafý görmekistediðini söyleyerek kabul etmemiþti.

Önce çarþýda bir pastaneye oturup sýcak çay vepideyle karýnlarýný doyurdular. Daha sonra Ýlçenin enbüyük caddesi olan Somuncu Baba bulvarýndanZaviye mahallesine doðru ilerlediler. Kavþaktan saðadoðru dönünce, Osman Hulusi Efendi Caddesi'ndenyürümeye baþladýlar. Bir süre yürüdükten sonra önle-rine çýkan yüksek, modern binalarý görünce Selimhayretle:

-Anadolu'da bir ilçede bu binalar da ne, Ekrem?diye sordu.

-Dostum, niye o kadar þaþýrdýn? Ben sana anlat-mýyor muydum? Bizim vakýf var, Osman HulusiEfendi Vakfý. Her iþi eðitim, saðlýk, insana hizmetolan bu vakýf fakülte yaptýrýyor, ilkokul, lise yaptýrý-yor diye hep söylüyordum, deðil mi? Ama sen benidinleyip ciddiye almýyordun ki. Varsa yoksa ailenledidiþmekti senin iþin.

-Dur ya, hemen kýzma.Her þeyi birbirine karýþtýrdýn.Býrak þimdi ailemle didiþme-mi falan da söyle bakalým. Þuilerideki inþaat da hep sözünüettiðin hastane mi yoksa?

-Evet. Hem de iki yüzyataklý. Vakýf aracýlýðý ile ha-yýrsever insanlar yaptýrýyor.

-Valla, çok etkilendim.Yanlýþ hatýrlamýyorsam vakfýnkurucusu Somuncu Baba'nýnsoyundan geliyordu, deðil mi?

-Evet. Osman HulusiEfendi, Somuncu Baba'nýn onikinci göbekten torunu. Þimdiki baþkanýmýz da oðlu Hami-deddin Efendi.

-Ne güzel, insanlarýnböyle hizmetler yapmasý. So-muncu Baba'nýn hayatýný oku-muþtum da onun da ömrü in-

sanlara hizmetle geçmiþ. Þimdi torunlarý da ayný yoluizliyor.

-Tabii, Selim. Somuncu Baba gibi, Hacý Bayram,Emir Sultan gibi bu insanlar da birer gönül sultaný.Ha, yanlýþ anlama. Sultan dediysek 'saltanat süren,hükmeden' anlamýnda deðil, hizmet eden, etrafýnýimar edip güzelleþtiren mânâsýnda.

-O kadarýný anlýyoruz caným. Etrafa bakýnca daaçýkça görülüyor.

Ýki arkadaþ böyle konuþarak Somuncu BabaCamii'ne kadar geldiler. Ekrem ona Somuncu Babacamisiyle kütüphanesini gezdirdi. Selim, etrafta gör-düðü güzellik ve insana tesir eden manevî hava karþý-sýnda çok etkilenmiþti. Daha sonra birlikte KudretHavuzu'na gittiler.

Ekrem:-Kudret Havuzu'na gidilen bu yolu ve etrafýnda

gördüðün dinlenme yerlerini hep vakýf yaptý. Vakýfkurulmadan çok önceleri Osman Hulusi Efendi buyolu açmak için çok uðraþýrmýþ. Vakit bulduðu za-manlarda elinde kazma kürekle gelip çalýþýr, taþlarý

ÖÖYYKKÜÜ

Raziye SAÐLAM

56Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Etkili bir Etkinliðin

ÖyküsüÖyküsü

Page 57: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

57Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

elleriyle ayýklarmýþ. Kudret Havuzu'nun suyu çokþifalý olduðu için açýp insanlarýn yararlanmasýnýistemiþ.

Selim:-Vallahi medeniyetin beþiði, merkezi bura-

sýymýþ. 'Nerelisin?' diye sorduklarýnda kasýlarak 'Da-rendeliyim!' diye boþuna demiyormuþsun.

-Haydi, namaza kadar þu havuza biraz girelim.Buraya kadar gelmiþken þifasýndan biz de faydala-nalým.

Selim etrafa bakarak:-Daðlarýn arasýnda böyle bir havuz. Böyle bir

yerde havuza gireceðimi söyleseler, doðrusu inan-mazdým.

Vakit kaybetmeden havuza girdiler. Bir süresonra Ekrem çýkýp giyindi. Selim çýkmak istemiyordu.

Ekrem:-Haydi, Selim. Çýk da öðle namazýna yetiþelim.

Seni Vakýf Baþkanýmýz H. Hamideddin Efendi ile ta-nýþtýrmak istiyorum.

.........Selim, o hafta sonu Darende'de hayatýnýn en

güzel günlerini geçirdi. Hamideddin Efendi iletanýþtýðý aný, gülen gözlerini ve hareketlerindekitevazuyu hiç unutmayacaktý. 'Somuncu Baba'ya lâyýkbir evlât. Ne mutlu Darende halkýna ki, böyle birdeðere sahipler!'

Katýldýklarý "Kültür Etkinliklerinde", konularýndauzman kiþileri dinlerken sanki 2002 Darendesi'ndedeðil de, 1400’lerde Somuncu Baba'nýn evindeymiþgibi hissettiler kendilerini.

Dönüþ için otobüse bindiklerinde, Darende'deyaþadýðý o iki günün etkisiyle, son zamanlardakiyaþadýklarýný bir gözden geçirdi. Çok serbest ve içki,sigara gibi alýþkanlýklarý olan ve bunlarý her ortamdaçok rahat kullanan bir kýz arkadaþý vardý ve ailesi'Oðlum, bu kýz seni felakete sürükler. Býrak da doðrudüzgün okuyup meslek sahibi olmana bak,' dedikçe

onlara düþman olmuþ, en sonunda evden ayrýlarakbirkaç arkadaþýyla birlikte bir ev tutmuþtu.

Darende'ye gelip Þeyh Hamid-i Veli'yi ziyaretettikten, yapýlan hizmetleri gördükten ve sunulantebliðlerde maneviyat erlerinin hayatýný dinlediktensonra ne büyük bir hata yaptýðýný anlamýþtý. Mane-viyat erlerinin hayatlarýyla da örnek olduðu hizmetyolunda hep güzellik ve iyilik vardý. Çeþitli çekiþ-melere, bunalýmlara yer yoktu. Böyle bir yola sahipolmaktan büyük bir nimet olabilir miydi?

Selim, gözleri kapalý bir þekilde bu düþünceleredalmýþken otobüs, Gürün'de mola verdi. Ekrem,inerken Selim'e gelip gelmeyeceðini sordu. Selim,"Kültür Etkinliklerinde" aldýðý Osman Hulusi EfendiDivaný'ný rastgele açýp karþýsýna çýkan ilahiyi oku-maya baþladý.

Âlemi sen kendini kölesi, kulu sanmaSen Hak için âlemin kölesi ol, kulu ol.

Nefsin hevâsý ile maðrur olup aldanmaYüzüne bassýn kadem; her ayaðýn yolu ol.

Garazsýz hem ivazsýz hizmet et her canlýyaKimsesizin, düþkünün ayaðý ol, eli ol.

Allah için herkese hürmet et de sev sevilGüler yüzlü, tatlý dil her aðzýn balý ol.

Nefsine yan çýkýp da Kâbe'yi yýksan dahiÝncitme, gönül yýkma; ger uslu, ger deli ol.

Güneþ gibi þefkâtli, yer gibi tevazuluSu gibi sehâvetli, merhametle dolu ol.

Gökçek gerek derviþin saný yoksula bayaSuçlularýn suçundan geçip hoþgörülü ol.

Varlýðýndan boþal kim yokluða eriþesinSözünü söyle gerçek, HULUSÝ'nin dili ol.

Page 58: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

58Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

1- Çocuðunuzu Aþaðýlamayýn; "Ýyi bir iþ yaptýðýný mý zannediyor-sun? "Senin yaptýðýný akýllý bir insan yapar mý? "Nasýl böyle aptalca bir iþekalkýþabilirsin? Gibi sözler çocuðun kendine olan güvenini yýkmakta vebenlik duygusunu yok etmektedir.

2- Çocuðunuzu Tehdit Etmeyin; Çocuðu tehdit etmek; ileriki birzamanda yapacaðý olumsuz davranýþ karþýsýnda ona aðýr bir ceza vereceði-ni söylemek ve gözünü korkutmaktýr. Örneðin; "Bir daha kardeþine vurur-san senin ellerini kýrarým""Þu kristallere ve vitrindeki eþyalara bir dahadokunursan bak neler olacak." " Bir daha eve geç gelirsen senin bacaklarýnýkýracaðým."vb.

Tehdit çocuðun kendine olan güvenini zayýflatýr, korku içerisindeyaþamasýna neden olur. Çocuk sürekli tedirgin olur ve psikolojisi olumsuzyönde etkilenir.

Bunlarý söylemek doðru olmayan davranýþlara sýnýr konulmamasýanlamýna gelmez. Elbette ki çocuðun uymasý gereken kurallar vardýr.Bunlara uymadýðý taktirde yanlýþ olduðu anlatýlmalý, ceza verilecekse oanda verilmeli. Tehditler gelecekteki olaylar içindir, halbuki çocuk içindebulunduðu aný yaþamaktadýr.

Kevser BÂKÝ

TTOOMMUURRCCUUKKLLAARR

Anne-BBabalaraAltýn ÖðütlerAltýn Öðütler

Çocuktan UUsluDuracaðýna DDairSöz ÝÝstemeyin;Diyelim kkiçocuðunuz yyap-mamasý ggerekenbir þþeyi yyaptý. VVeona:"bir ddahaböyle yyapmaya-caðýna ddair bbanasöz vver" ddediniz.Çocuk ssize ssözverir. FFakat bbirzaman ssonra aaynýþeyi yyine yyapar.Bu ssefer ssiz;"Hani bbana ssözvermiþtin. NNedenböyle yyaptýn?"diye kkýzacaksýnýz.Çocuðun ssöz vver-mesini iistemek,tehdit ggibi, ggele-ceðe yyöneliktir.

Page 59: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

59Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

3- Çocuðu RüþveteAlýþtýrmayýn; Çocuðunsaðlam bir kiþiliðe sahipolabilmesi, kendi haklarýnýbilip, baþkalarýnýn haklarýnasaygýlý olabilmesi için aslarüþvete baþvurulmamalý.Örneðin; bir baba çocuðu-na;" Sýnýfýný iyi bir derecey-le geçersen, sana bisikletalacaðým." Bir lise öðrencisiiçin "Eðer lise diplomaný iyibir dereceyle alýrsan sana þumarka araba alacaðým." Yada bir anne çocuðuna;" Alýþ-veriþte etrafa saldýrmazsan sana þunu vereceðim."vb. Bu vaatlerde bulunulduðu zaman çocuk; oku-lunu bilgi edinmek ve bu bilgileri olgun bir kiþiliklefaydalý yerlerde kullanmak için okumayacaktýr. Biran önce ödüllere (rüþvetlere) kavuþmanýn hayaliylebazý bilgileri ezberlemeye çalýþacaktýr.

4- Çocuktan Uslu Duracaðýna Dair Söz Ýste-meyin; Diyelim ki çocuðunuz yapmamasý gerekenbir þeyi yaptý. Ve ona:"bir daha böyle yapmayacaðý-na dair bana söz ver" dediniz. Çocuk size söz verir.Fakat bir zaman sonra ayný þeyi yine yapar. Bu sefersiz; "Hani bana söz vermiþtin. Neden böyle yaptýn?"diye kýzacaksýnýz. Çocuðun söz vermesini istemek,tehdit gibi, geleceðe yöneliktir.

Çocuktan söz almanýn iki sakýncalý yönü var-dýr: 1- Eðer çocuk hassas ve duyarlý ise, verdiði sözütutmadýðý için suçluluk duygusuna kapýlýr. 2- duyarlýbir çocuk deðilse sinsiliði öðrenecektir. O anda du-rumu kurtarmak ve geçiþtirmek için size söz vere-cek, yanlýþ davranýþýný düzeltmeye çalýþmayacaktýr.

5- Çocuða Karþý Aþýrý Koruyucu Davran-mayýn; Çok titiz olmak, çocuðu aþýrý derecede koru-mak, çocukta güven duygusunun geliþmesine ve ki-þiliðinin olgunlaþmasýna engel olur.

Onun her hareketinde tehlike varmýþ gibi tedir-gin olmak, sýk sýk yardýmýna koþmak:"Sen bunu ya-pamazsýn, sen kýrarsýn, aman dökersin, ben ol-maz-sam sen bir þeyi beceremezsin" demektir. Ço-cuðunyapabileceði þeylerde rahat býrakmak ve her yaptýðý-na müdahale etmemek kendisine olan güveniniartýrýr.

6- Sözü Gereksiz Yere Uzatmayýn; Çocuðabir þey anlatýrken yada sorusuna cevap verirken ge-reðinden fazla uzatmayýn. Deðiþik örneklerle onaayný þeyi anlatmaya çalýþmayýn. Sözü uzatmak;"Sende bunlarý anlayacak kafa yok, sende akýl var

mý ki bunlarý kolay öðren-esin? Onun için böyle uzunuzun anlatýyorum" anlamýnagelir. Merak etmeyin, ço-cuklar çok güzel anlýyorlar.Siz uzattýkça belki de býka-cak ve sizi dinlemeyecek,sordu-ðuna piþman olacak.

7- Çocuktan KörüKörüne ve Anýnda SiziDinlemesini Ýstemeyin;Hanýmýnýz size; "Marketten,pazardan þunlar alýnacak,hemen getirmen gerekiyor"yada beyiniz "Ütüyü býrak

hemen bana çay demle"dedi. Siz söylenilenlerimemnuniyetle anýnda yapar mýsýnýz? Yoksa; "Þimdimarket, pazar nereden çýktý" veya "Baþlamýþken þuütüyü bitirseydim" diye içinizden söylenir misiniz?

Çocukta da ayný duygu vardýr. Diyelim ki ye-mek hazýr ve çocuðunuza; "Hemen oyuncaklarýnýtopla yemeðe gel" "Hemen dersini býrak sofrayaotur" "Yemek hazýr derhal ekmek alýp gel" dedinizçocuk, sizin o söylediklerinizi anýnda yapmayabilir.Çocuðun oyuncaklarýný toplamasý, ekmeðin alýn-masý yemek hazýrlýðýna baþlamadan önce hatýrla-malý ki çocuk ona göre kendini ayarlasýn. Çocuktananýnda sizin her istediðinizi yapmasýný beklemekonu robotlaþtýrmaktan baþka bir iþe yaramaz.

8- Çocuða Aþýrý Hoþgörü Göstermeyin veOnu Þýmartmayýn: Çocuðunuza "Hayýr" ve "Yap-ma" demekten korkmayýn. Çocuðun her isteðine"Evet" demeniz, yaptýðý her þeyi "Olumlu" karþýla-manýz onu þýmartacaktýr. Kendisine hiçbir kural ko-nulmayan, davranýþlarýna kýsýtlama getirilmeyen ço-cuk, biraz zorlasa sýnýrlarýnýn daha da geniþletilece-ðini düþünecektir. Çocuðun bu hali aile çevresindehoþ görülse bile; belirli kurallarý öðrenip, tutarlýdavranýþlarý kazanmadýðý için dýþ dünya ile iliþki-lerinde zorlanacaktýr. Çocuða karþý aþýrý hoþgörülüolmak, onun baðýmsýz, kendi kendine yetebilen vesorumluluk sahibi bir kiþi olmasýný engellemekdemektir.

9- Çocuða Tutarsýz Kurallar ve Sýnýrla-malar Koymayýn; Çocuðun "Yapmasý" ve "Yapma-masý" gereken þeyleri tutarlý bir þekilde belirleyin.Diyelim ki moraliniz çok iyi ve son derece de sa-kinsiniz. Çocuðunuzun bütün yaptýklarýný hoþ görü-yorsunuz. Baþka bir gün çocuk ayný davranýþý ya-pýyor ve bu sefer aþýrý kýzýyorsunuz. Çünkü kendinizo anda sinirlisiniz. Ýþte o zaman çocuk bir bocalama

Page 60: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

içerisine girecektir. "Bu davranýþdoðru mu? Yanlýþ mý?" diyedüþünecektir.

Çocuk ebeveynin keyfinegöre deðil, davranýþýn yanlýþ ve-ya doðruluðuna göre hareketetmelidir. Bu davranýþý þöyle ör-neklendirebiliriz. Güzel bir ak-þamüzeri... neþeniz yerinde. Ço-cuðunuz eve geç geldi ve ona

þöyle diyorsunuz: "Oðlum eve geç geldiðini bili-yorsun. En azýndan özür dilemelisin" çocuk özürdiliyor (Çocuk bu ya!) Baþka bir gün yine geçgeliyor, önceki seferinde olduðu gibi ailesindenözür deliyor. Bu sefer babanýn tepkisi:" Eve geçgeldiðin için suçunu bastýrmak istiyorsun deðilmi?" Bu ne perhiz, ne lahana turþusu. Tutarsýzdavranýþlarýnýz çocuðunuzun kafasýný karýþtýr-maktan baþka bir iþe yaramaz. Yaptýklarýnýnkarþýsýnda göreceði tepkiyi tedirginlikle bellieder.

10- Çocuðunuzu Hor Görmeyin: Çocu-ðunuzu aþaðýlayýcý, küçük düþürücü, güveninisarsacak kýrýcý sözlerle cezalandýrmayýn. Haka-ret ederek istediðinizi yaptýrmaya çalýþmayýn."Aptal mýsýn sen, geri zekalý, kaç kez söyleyece-ðim haber dinlerken konuþma diye. "Hayvan he-rifler niye kavga ediyorsunuz?" "Sýpa, gürültüyapma demedim mi? Kulakl-arýndan tutarsamtavana çivilerim seni." vb. Bunlarý anlatmanýn

baþka yolu yok mudersiniz?

A þ a ð ý l a n m a kyetiþkinlerde olduðugibi, çocuk içinde o-nur kýrýcý, küçük dü-þürücüdür. Zamanlaçocuðun kendine gü-veni sarsýlýr ve deðer-siz birisi olduðuna i-nanýr. Davranýþlarý o-lumsuz yönde etk-ilenir.

GÖRÜNTÜSÜ DEÐÝÞEN EV :Onbir adet kibrit çöpü ile, gördüðünüzörneðe uygun bir ev yapalým. Çöpler-den sadece bir tanesinin yerinideðiþtirerek yüzü sol tarafa dönük olanbu evi sað tarafa nasýl döndürebiliriz?

60Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

1-Malatya'dankayýsý gelir,Ondan sonra negelir .

2-Kale, kapýsýn-dan sýðmaz,Fýndýk, kabuðu-na sýðar.

3-Dünyanýn entuhaf insanlarýkimlerdir?

4-En duygusalköfte hangisidir?

5-Daðlarýnda bolmiktarda kedibulunan ilimizhangisidir.

Fýkra Hazýr CevapZengin vve bbir oo kkadarda ccimri bbirisi, hhastalanmýþ

yataða ddüþmüþ. ZZiyaretine ggiden bbir ddostu, oonun pperi-þþanhalini ggörünce:"Mehmet aaða" ddemiþ. ""Sizi ççok zzayýf ggörüy-orum. AArtýk pparanýza kkýyýp bbir þþeyler yyiyip iiçse-nniz." CCimriadam ""Siz nne ddiyorsunuz bbeyefendi? DDemiþ. ""Dünyanýnbin bbir ttürlü hhali vvar, ppara ppul hharcamaya ggelir mmi hhiç?"

Buna ddayanamayan ddostu:"Mehmet AAða"demiþ."Dünyanýn oo bbin bbir ttürlü hhalinden, ddokuz yyüz ddoksandokuzu bbaþýnýza ggelmiþ. DDaha nne bbekliyorsunuz?"

Bir ÞÞiirAnneciðimAk saçlý baþýný alýp eline,Kara hülyalara dal anneciðim!O titrek kalbini bahtýn yeline,Bir ince tüy gibi Sal anneciðim!

Sanma bir gün geçer bu karanlýklar,Gecenin ardýnda yalnýz gece var;Çocuklar hýçkýrýr, anneler aðlar,Yaþlý gözlerinle kal anneciðim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,Kanadýn yayýlmýþ, çýrpýnmak için;Bu kýþ yolculuk var, diyorsa için,Beni de beraber al anneciðim!...

(Necip Fazýl Kýsakürek,Þiirlerim, s,157)

(Onbir)

(Ýçli Köfte)

(Tekirdað)

(Cevabý içinde,kale-fýndýk)

(Tuhafiyeciler)

Bir HadisBir Hadis

B i l m e c e l e r

Baha Ýbnu Hakîm babasý tarikiyle dedesi Mu'aviye Ýbnu Haydeel-Kuþeyri (R.A)'den naklediyor. Hz. Peygamber (Aleyhisselatü ves-selam)'e: "Ey Allah'ýn Resulü, kime iyilik yapayým?"diye sordum.Bana:"Annene" diye cevap verdi. "Sonra kime" diye tekrar ettim."Annene"dedi. "Sonra kime" dedim "Annene" dedi. "Sonra kime"dedim, bu dördüncüde "Babana, sonra da tedrici yakýnlarýna" diyecevap verdi. (Prof. Dr. Ýbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi)

i i

Page 61: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Yapýlýðý;Kýymayý, karabiberi, kýrmýzý biberi, tuzu hepsini güzelce robottangeçirilir Daha sonra macun gibi olan etten fýndýk büyüklüðündeparçalar alýnýp elimizi limon suyuna batýrarak yuvarlanýr.Yuvarlanýlan etler bir tencerenin içinde 2 kaþýk yað ile kavurulur.Bir çorba tenceresine et suyunu, normal kaynamýþ suyu, 2 yemekkaþýðý salçayý, nohutu, kavrulmuþ köfteler ilave edilir. Bunlar kay-nayýnca içine arpa þehriyesini konur ve piþer. Çor-banýn içine limon suyu konur. 1 kaþýktereyaðýný eritip içine kýrmýzý biberi venane konur. Daha sonra çorbanýn üze-rine döküp servise hazýrlanýr.

Not:Çorbalarýnýzýn suyu duru oluyor ise, 1 yemek kaþýðý unu suda ezip ilave ediniz.Çorbanýzýn kývamý çok güzel olur.

61

Köfteli Þehriye ÇorbasýKöfteli Þehriye Çorbasý

MMUUTTFFAAKKTTAANN

Sýdýka SARI

Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Malzemeler;(12 Kiþilik)

500 gr yaðsýz siyah kýyma, 2 Yemek kaþýðý tereyað.1 su bardaðý haþlanmýþ

nohut4 su bardaðý et suyu venormal su, arpa þehriye2 kaþýk domates salçasý1 kaþýk tereyað, limon

suyu, kuru nane,Kýrmýzýbiber, Karabiber,

Tuz.

Page 62: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Hiç dikkat ettiniz mi? Ö-zellikle son çeyrek asýrdýr, evlatbabanýn iþletmesine geçtiði ve-ya yüksek idari makamlara biri-leri yeni geldiði zaman her þeysil baþtan edilir. Mobilyadan ha-lýya, odanýn boyasýndan iþçilerekadar her þey deðiþtirilir. Ýstersivil, ister askeri kesimde bu fa-kir ülkenin buna tahammülü ol-madýðýný önemli olan eski ileyeniyi birleþtirme ve kaynaþtýr-ma olduðunu pek azýmýz dü-þünürüz. Bizi bu seviyeye veyamakamlara taþýyan ruhu kav-ramanýn inceliðini hiç düþün-meyiz.

Ecdad böyle deðildi iþte.Hiç bir þeyi israf etmez ve so-kaða fýrlatarak çevre kirliliðine de sebebiyet ver-mez ve yeri gelince kullanmak üzere bir tarafakoyardý. Size vereceðim iki örnek sadece ayný va-tan sathýnýn üzerinde olmanýn ötesinde, iklim vefiziki yapý benzerliði de göstermiyor. Bir birinebin ikiyüz kilometre uzaklýktaki iki þehir; Aydýn veVan. Ama ince sezgi ve kuþatýcý ruh isimlerdebenzerlikler meydana getirmiþ. Dikkatleincelenmediði zaman göze batacakhususlarda deðil.

Serhat þehri, Van'ýn doðuucunda tarihi, Toprakkale semti-ne yakýn ve Jandarma Kýþlasý aþa-ðýsýnda Vali Mithat Bey Ma-hallesinden çýkan ve mahalli ola-rak Eski-Yeni Kehrizi adý verilenKuyulu Galeri þeklindeki sýzmasularý þehrin bir bölümüne hayatbahþedercesine sulama suyu ihti-yacýný karþýlar. Ýkibin altýyüz yýlöncesi Urartular zamanýna ait çokeski bir tarihe dayanan bu Kehriz-

'lerden eski ve yeni þehirmerkezinde yakýn zamanlarakadar bir çoðu çalýþaraksöðüt ve kavak aðaçlarý ileçevrili yol kenarlarýnda þýrýlþýrýl hem derûnî bir mûsikiestirir, hem de temiz sularý15-50 lt/sn arasýnda debileribulunan âb-ý samet, BüyükKendirci, Çalýk, Galip Paþa,Hacý Bekir, Kemer, Kara Meh-met, Hamurkesen, Merci-mek, Sofu, Vakýf, Hacý Mus-tafa gibi isimler 50'li yýllarakadar içme ve sulama suyudaha sonralarý ise sulama a-maçlý bol bol kullanýlýrdý.Þimdilerde ise maalesef, bi-zim zorlamamýzla sadece

ikisi çalýþýr hale getirildi: Vakýf ve Eski-Yeni1

Daðýnda bal, ovasýndan yað akma ilevasýflandýrýlan Aydýn ilinde ise yine Eski-Yeni adýile bir baþka tarihi eser karþýmýza çýkýyor. Merkezçarþý semtinde Kemer'e giderken beþyüz metresonra ana cadde üzerinde yer alan tarihi bir camii

62Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

DDÜÜÞÞÜÜNNCCEE

Ecdadýn Eskiyi ve Yeniyi

Aydýn TALAY

Meczedici Ruh ve Anlayýþý

Page 63: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

de ayný adý taþýyor.2 XV. Yüzyýla ait ve HasanÇelebi ismindeki bir hayýrsever zâtýn inþaa ettir-diði camii bina adýný deðil gaflet içindeki günü-müz insanýna adeta haykýrýrcasýna Eski-YeniCamii'nin vakfiyesini de inceleme fýrsatý buldum.Külliyesinden þimdi ayakta bir cami ile bahçe-sinin kaldýðý mekanda uzun yýllar talebe okutulanmedrese ve aþ ocaðý da yer almýþ. Hasan Çele-bi'nin Vakfiyesinde mutat giriþ ve sonuç bölümle-riyle beraber dikkati çeken bir kýsmý var. Deni-liyor ki; "Bayram günleri bu talebeler baþlarýndamuallimleri ve bevvab (iþçiler) þehrin ileri gelenerkânýnýn bayramlarýna gidilsin ki nesiller arasýirtibat kesilmesin, turfanda sebze ve meyveler detalebelerden eksik edilmesin"

Tetkik edilirse Eski-Yeni adýnda bir çok eser-lere rastlanabilir. Kapý komþusundan, akrabasýn-dan haberi olmayan ve tarihle iliþkisi zayýflayaninsanýmýza bu örnekler ders ve ibret vererek dü-þündürüyor. Eskinin güzelliklerini, yeninin dina-nizmi ile bir araya getirip, köklü ve kalýcý eserlerverin demek istiyor. Geçmiþi gelecekle, ihtiyarýgençle kaynaþtýrýp meczedemezseniz kalkýnma-nýn ve ayakta durmanýn mümkünü yoktur. Buyüzdendir ki, Ýstiklâl Marþý þairimiz merhumMehmet Akif þöyle der;

MMüüssttaakkbbeellii bbuull sseennddee kkooþþaannllaarrllaa bbiirr oollddaaMMââzziiyyii,, ffaakkaatt yyýýkkmmaayyaa kkaallkkýýþþmmaa bbuu yyoollddaa..3

Tarih þuuru, iman diriliði ve insan sevgisiolmaz ve eskilerle yeniler bir ruh potasý içindeyoðrulmazsa geleceðe emin olarak bakýlamaya-caðýný yine Akif þöyle dile getirir:

AAhhllaaffaa ddöönneerr kkoorrkkaarrýýmm eessllââffaa hhüüccûûmmuuMMââzziissii yyýýkkýýkk mmiilllleettiinn ââttiissii oolluurr mmuu??

Evet, aziz okuyucularým! Her yýl çeþitli kade-medeki yavrularýmýza törenlerde, padiþahlaraçeþitli hakaretler yaðdýran, ders kitaplarýndaçeþitli isnatlar savrulan, yanlýþ hareketlerle eli-mize ne geçiyor acaba? Nitekim üç yýl önceki Os-manlý'nýn 700'ncü kuruluþ yýldönümü deðiþikçevrelerde kutlanýrken, belki de dýþ güçler neder? Korkusuyla devlet tarafýndan resmi olarakkutlama yapýlmasýndan vazgeçildi.

Tarihimizi karalamakla hiç kimseye sevimliolamayacaðýmýz gibi, Batýlýlarýn da diyeceði aslaumurumuzda olmamalý. Bu bakýmdan yeni MilliEðitim Bakaný'ndan bir hocaefendinin evladýolarak, herkesin ve çevrede eski ile yeniyi bizzatsevdirip ve kaynaþtýrmasýný, süslü nutuklardanuzak olarak özlüyor ve bekliyoruz.

DDiippnnoottllaarr1-Bizim Eller Van, Aydýn Talay, s.296-2972-Somuncu Baba Dergisi, Vakfýn Mânasý, Çýkýþ Kaynaðý ve Önemi, S:41, s.443-Safahat, Mehmet Akif Ersoy, 7. Kitap Gölgeler

63Somuncu Baba Mayýs - Haziran 2003

Page 64: BU SAY - somuncubaba.net€¦ · Prof.Dr. Ýbrahim BALCIOÐLU Somuncu Baba 2 Mayýs - Haziran 2003 BU SAY KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Somuncu Baba Der isi A B O N E K U P O N U

gAdý - Soyadý :...........................................................................

Adresi :...........................................................................

..................................................................................................

..................................................................................................

Yukarýdaki kuponu dodurup, iþaretli yerden keserek, posta çeki veya banka hesap numarasýna yatýrdýðýnýz paradekontu ile birlikte Somuncu Baba Dergisi, Zaviye Mah. H.Hulûsi Efendi Cad. No:71

44700 Darende/Malatya adresine postalayýnýz. Kupon ve dekontu dergimizin;

0 422 615 28 79 nolu faxýna da gönderebilirsiniz Dergileriniz düzenli olarak adresine postalanacaktýr, herhangi bir aksilik karþýsýnda lütfen bizimle irtibata geçiniz.

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý VÝSAN Ýktisadi ÝþletmesiPosta Çeki Hesap No: 1361068 Banka Hesap No: Ziraat Bankasý Darende Þubesi:242458

Ýlk Defa Abone Oluyorum.

Banka Hesabýyla

ÖDEME

Posta Çeki Hesabýyla

Aboneliðimi Yeniliyorum

C