20
EKEV 9 22 2005} 245 MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDAA V SANATI VE SiYASi Metin YILMAZ(*) Özet göçebe kültürde olan kültürde- ki, özellikle saray yeri ele Arap toplumunun kurumsal ve sos- yal derin izler Sasfmi ve Bizans devletlerinin Müslüman Arap toplu- muna av kültürü mukayese yöntemiyle Özellikle, Ab- bfisiler döneminde seçkin/erin kurum olan av kültürünü zevkli hale getiren teknikler ve av özellikleri ortaya Her ônce, devlet ida- resinde tek söz sahibi olan halifeleri fiziki ve ruhi yönden söz konusu dönemde kaleme çok esere konu olan, av gün maya Anahtar Kelimeler: Av. Av hayvan lan. Art of Hunting and üs Impact on the Political Life in the Muslim Arabic Community: the Case oftheAbbasid ribstract The article examines the place of the hunting that is an inseparable part of the life in the nomad culture in the inhabiting culture, especially in the palace life. It is argued that the Byzantine and Sasanid States that affected deeply the social and institutionallife of the Arabic Community played an important role in the culture of hunting in the Muslim Arabic Community. The techniques of hunting and the characteristics of shot-animals that distinguished people were interested were developed and defined very well especi- ally during the period of the Abbasid. It also evaluates the place of hunting in the lives of the Abbasid caliphs in light ofwritten sources related to the hunting at.that time. Key Words: Hunting, shot-animals, predator birds, guns. *) Dr. OMÜ. j(ahiyat Fakültesi Tarihi ve Sanatlan (e-posta: [email protected]) l

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDAA V SANATI VE SiYASi …isamveri.org/pdfdrg/D01777/2005_22/2005_22_YILMAZM.pdf · d01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 page 127 (1, 2) mÜslÜman arap

Embed Size (px)

Citation preview

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 126 (1, 2)

EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 9 Sayı: 22 (Kış 2005} 245

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDAA V SANATI VE SiYASi HAYATAYANS~ALAJU:ABBASİÖRNEGİ

Metin YILMAZ(*)

Özet

Araştırmada, göçebe kültürde yaşamın ayrılmazparçası olan avın, yerleşik kültürde­ki, özellikle saray yaşantısındaki yeri ele alınmıştır. Arap toplumunun kurumsal ve sos­yal yaşammda derin izler bırakan Sasfmi ve Bizans devletlerinin Müslüman Arap toplu­muna av kültürü noktasındaki katkıları mukayese yöntemiyle irdelenmiştir. Özellikle, Ab­bfisiler döneminde seçkin/erin rağbet ettiği kurum olan av kültürünü zevkli hale getiren teknikler ve av hajvanlarının özellikleri ortaya konmuştur. Her şeyden ônce, devlet ida­resinde tek söz sahibi olan halifeleri fiziki ve ruhi yönden kuşatan, söz konusu dönemde kaleme alınmış çok sayıdaki esere konu olan, av sanatının etkinliği gün ışığına çıkarıl­maya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Av. Av hayvan lan. YirtıCT kuşlar. Silalılar

Art of Hunting and üs Impact on the Political Life in the Muslim Arabic Community: the Case oftheAbbasid

ribstract

The article examines the place of the hunting that is an inseparable part of the life in the nomad culture in the inhabiting culture, especially in the palace life. It is argued that the Byzantine and Sasanid States that affected deeply the social and institutionallife of the Arabic Community played an important role in the culture of hunting in the Muslim Arabic Community. The techniques of hunting and the characteristics of shot-animals that distinguished people were interested were developed and defined very well especi­ally during the period of the Abbasid. It also evaluates the place of hunting in the lives of the Abbasid caliphs in light ofwritten sources related to the hunting at.that time.

Key Words: Hunting, shot-animals, predator birds, guns.

*) Dr. OMÜ. j(ahiyat Fakültesi (İslam Tarihi ve Sanatlan Anabilimdalı) (e-posta: [email protected])

ı l

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 127 (1, 1)

246 1 Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Giriş

Tarihe damgasını vurmuş köklü medeniyetlerin siyasi, kültürel ve sosyal yapılannı bir bütün olarak tahlil etmenin ve daha anlaşılır kılmanın geçerli yolunun, söz konusu toplurolann yaşam süreci içerisinde yer alan faaliyet alanlarının incelenmesi olduğu bi­linen bir hakikattir. Dolayısıyla her bir kurumun ve sosyal aktivitenin ayn ayn irdelen­mesi geçmiş kültürlerin farklı veçhelerinin somutlaştınlmasına katkı sağlayacaktır. Zira tarih salt siyasi aktanıniardan oluşan ve sübjektiflik yönü ağır basan tek yönlü söylem­lerin etkisinden kurtulmuş olacaktır. Son dönemlerde batı ve doğu tarihçilerinin, toplum­lann örf, adet, sanat, kültür, eğitim gibi yönlerini irdeleyen şehir tarihçiliği üzerinde yo­ğunlaşması kastedilen husus açısından bir kazanım olarak kabul edilebilir.

Biz de bu çalışmamızda, siyasetin ve sosyal yaşamın içerisinde son derece önemli yeri olmasına rağmen farklı kaygılarla göz ardı edildiğine inandığımız Arap toplumun­da av geleneğinin tarihçesi ve idari yapıdaki etkinliği hakkında bilgilendirmede bulun­maya çalışacağız. Bu gün özellikle kara avcılığının, daha ziyade hobi olarak kabul edil­mesine .rağmen, tüm dünyada son derece yaygın bir durum arz ettiği düşünüldüğünde, göçebe hayatı benimsemiş, tek gayesi yaşamını sürdürebileceği nzkı temin etmek olan ilkel toplumlardaki bu geleneğin insanlık tarihi kadar gerilere dayandığını kabul etmek zorundayız. Aynca, avcılığın.sabır ve tahammül sınırlannı zorlayacak boyutta bedensel ve zihinsel yetkinliğe sahip olmayı gerektirmesi, yiğitlik ve kahramanlığı sembolize et­mesine vesile olmuştıır. Avın, savaş yeteneklerini geliştirmeyi sağlayan prova sahası ol­duğu!, halkı güncel hayatın stresinden ve insanı yıkıma götürecek kötü alışkanlıklardan uzaklaştıran rahatlatıcı yönünün mevcudiyeti kabul edildiğinde2, bu sanatın geçmiş me­deniyetlerdeki sosyal yaşamının ayrılmaz parı;ası olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

I-Arap Toplumunun Etkileşim İçerisinde Olduğu Medeniyetlerde Av Arap toplumunun örf, adet, gelenek ve kurumlannın şekillenip gelişmesinde rol oy­

nayan en önemli faktörün Bizans ve Sasaniler olduğu bilinmektedir3. Her ne kadar net bir şekilde sınırlannı tespit edebileceğimiz kurumsal oluşum niteliklerini taşımasa da,

1) İbn Tıktaka, avın savaşa hazırlık amacıyla, cesaret toplama, sportif bir bünyeye sahip olma, muha­taplara karşı merhametli olmayı öğretme gibi özellikleri bünyesinde barındırması açı_şından şerefli bir meslek kabul edildiğini ifade etmiştir. Muhammed b. Ali b. Tabatıba, el-Fahrlfi Adabi's-Sulta­niyye ve'd-Düveli'l-İsliinıiyye, Beyrut, ty., s.54. Ayrıca, o dönemlerde savaşlarda başarı vesilesi olan süvari birliklerinin ata binicilik hususunda tecrübe kazanması ve alışurma yapması için vaz geçil­mez olan av, bu yönüyle de savaşçtiara katkı sağlanuştır. Kamil ed-Daks, Vasfu'l-Haylfi'ş-Şi'ri'l­Cahili, Kuveyt, 1975, s.234.

2) Muhammed b. Menkeli, Kitabu Ensii'l-Mela bi Vahşi'l-Felii, neşr. Muhammed İsli ,Amman, 1993, s. 78. Keşlicim, "Av emın, yer yatağı, gök tavanı, yıldızlar ışığı olur." ifadesiyle av ile doğa bütünleş­mesini belirgin biçimde ortaya koymuştur. EbO'l-Feth Mahmud b. Muhammed b. Hüseyin b. Sindi Keşlicim, Kitabu't-Turra, thk. Muhammed İsa Salihiyye, Kuveyt, 1985, s.35.

3) Corci Zeydan, Medeniyeri Islam Tarihi, tre. Zeki Meğamiz, İst. 1966, V, 308. Av sanatı bu bölgede sadece söz konusu bu medeniyetleri e başlamamış, aksine eski zengin Mezopotamya kültürlerinden kendilerine miras kalmıştır. Arkeolajik kazılar sonucu ortaya çıkan tabietierde ve duvar yazıtlarında av konusunu içeren sayısız resimler mevcuttur. Duvar resimlerinde belki de en fazlakarşılaşılan mo­tif, ok çeken avcı resmi olmuştur. MÖ 15. ve 7. asra ait avcı tasvirleri buna örnek gösterilebilir. Me­zopotamya av kültürü ve av maksatlı kullanılan xırtıcı hayvanlar hakkında daha geniş bilgi için bkz. Salih Hüsexin 'Ubeydi, es-Sayd ve'l-Kans fi'l-Asari'l-Arabiyye nıine'l-Asri'l-Abbiisl, Mecelletü'l­Külliyeti'l-Adiib, Bağdat, ~981, Sayı: 39, s.133, ayrıca resimler için bkz. s.l52-166; Nebi Bozkurt, Hadis'te Falklor Eğlence, lst. 1997, s.26.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 127 (1, 2)

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDA AV SANAT! VE SİYASi HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ----- 247

devlet siyasi yaşamının her kademesinde örtülü bir yapılanmaya sahip av aktivitesi bu etkileşimin somut bir parçasını oluşturmuştur. Konumuzu teşkil eden Müslüman Arap toplumundaki av geleneğini daha da belirginleştirmek için bu köklü medeniyetlerdeki av kültürü hakkında kısa bilgiler vermek faydalı olacaktır.

A- Sasaniler'de Av Sanatı Coğrafi koşullar gereği av sanatı Sasaniler'de son derece gelişmiş olup, Sasaniler, bu

alana dair tekniklerde bir çok ilke imza atınışlardır. İlk defa karada ve havada avianma yeteneğine sahip avcı hayvanların onlar tarafından ehlileştirildiği belirtilmiştir. Rivaye­te göre, Fars kralı yakın ahatisi ile birlikte oldukça sık ormanlık bir dere kenarında kamp kurar. Bir süre sonra etraftaki kuşların olağan üstü bir şekilde kaçıştıklarını görür. Ola­yın gerekçesini anlamaya çalışan kralın gözü, ağaç üzerine konınuş doğana takılır. O es­nada doğan, gözüne kestirdiği kuşa saldırmak için fırsat kollamaktadır. Daha sonra sert bir dalışla kuşu yakalar ve onu ağaca taşıyarak parçalayıp yer. Kuş karnını doyurur son­ra dereye inerek suyunu içer, yıkanarak tekrar ağaca konar. Tüm bu hadiseyi izleyen kral, kuşa duyduğu hayranlığı şu ifadelerle dile getirir:

"Bu kuş devlet _işleri ve insan yönetimine ilişkin bana çok şey öğretti. İhtiramm ge­rekliliğini, ayıpların örtülmesini, heybetli bir görünüm arz etmeyi, kötü niyetlifere karşı sessiz kalmayı, düşmanları ceza/andılmadaki çabuk/uğu, hazmetmek için yavaş yavaş ye'fleyi, elbiseyi sürekli temiz tutmayı bana öğretti. Bütün bunların ötesinde bu kuş tam bir edep ve akıl sahibidir."

Daha sonra kral kuşun yakalanmasını emretti. Kuş yakalandıktan sonra onu bağladı ve saraya götürdü. Doğan isminin "bazi" olarak adlandırılınasının bu olayla irtibatlı ol­duğu rivayet edilmektedir4.

Başka bir rivayette ise, ilk defa yırtıcı kuşları av maksadıyla kullanan Fars kralı An­u Şirvan'ın (öl. MÖ.31) oğlu Diid'dır. Kanadı kırık bir doğan yakalayan bir kişi onu kra­la takdim eder. O kuşun avianma biçimine ilişkin bilgi aldıktan sonra onu oğlu Dad'a ve­rir. Menkeli'ye göre, ilk defa doğan için kafes yapan, at sırtında onunla avianınaya çıkan ve geçmişte "distiban", bugün ise, Araplar'ın "vekı"' olarak isimlendirdikleri, doğanı el­de taşımak için kullandıkları deriden yapılan kalın eldiveni ilk defa icat eden de Diid'dır5.

Cilhız da doğanın Farslar tarafından ehlileştirildiğini savunınaktaı:lır6. Aynca, ilk de­fa kartalları (zümrnec/'Ukab) evcilleştiren ve av malesatlı kullananların da Farslar oldu­ğu anlaşılmaktadır. Onlar atmaca olmaksızın yapılan kuş avını ve avcıyı kifayetsiz bul­maktaydılar7. Zira bu gün ülkemizin Karadeniz bölgesinde de kuş avı için sıkça kullanı-

4) İbn Menkeli, Ensü'l-Melii, s.ll2; Abdurrahman Ra'fet el-Başa, es-Sayd 'lnde'l-Arab, Suud, .1978, s.12-13. Kuşun bu isimle isimlendirilmesinin nedeni olarak Farsça kelime olan baz'ın kelime anla­mı olarak yırtıcı kuşlardaki bir takım özellikleri tasvir eden anlarnlar içermesi gösterilebilir. Nitekim kelime, yayılmış, açık, uzun kol, tekrar, oyuncu, garanti, yenileyen Anlamlarına gelmektedir. Mu­hammed Altun cl, el-M'ucemii 'z-Zehebt, Beyrut, 1969, s.95.

5) İbn Men.~ell, Ensü'l-Melii, s.ll9. 6) Ebfi Osman Amr b. Bahr el-Cliluz, Kitiibu'l-Hayeviln, thk Abdüsselam Muhammed Harun, Beyrut,

1996, VI, 478. 7) İbn Menkel\, Ensü'l-Melii, s.ll9.

ı

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 128 (1, 1)

248 /Dr. Metin YILMAZ-----------·EKEV AKADEMİ DERCİSİ

lan atmaca, ehlileştim1eye en müsait yırtıcı kuştur. Doğan çeşitlerinden biri olan "yfiyu" ismindeki yırtıcı kuşu evcilleştiren de Fars kıralı Behram'dır (M.420/428)8. Cahız'ın, Farslar'ın ava olan düşkünlüğünü izah ederken vermiş olduğu şu örnek dikkat çekicidir:

"Fars kralı Ffruz b. Kubbd:, zebra avına çıkınayı istediğinde, etrafındakilerin bu avı tek başına gerçekleştirmenin son derece giiç ve tehlikeli olduğunu belirtme/erine rağ­men, ısrarla tek başına av lanmaya çıkarır. Siiriiye denk geldiğinde atm m üzerinden yap­tığı ani sıçrayışla zebranm üzerine atlar ve sırtma biner. Daha sonra onu insanların ka­labalık olduğu bölgeye yön/endinneyi başarır olaya şahit olanlar, bu şecaat karşısında hayretlerini gizleyemez/er. "9

Behram Gfir'un av hatıralan ve buna ilişkin getirilen yorumlar sadece bununla sınır­lı değildiri O. Tam bir av düşkünü olan Behram'a savunmasız, zavallı ceylanlan neden öl­dürdüğü sorulduğunda o şu mecazi ifadeyi kulla!lmıştır:

"Ben Ceylanlarm dişisini erkek, erkeğini dişi yapmak maksadıyla av/anıyorum. Ya­ni kullandığım silahlarla erkek ceylanlarm boynuzunu uç urabiliyor, dişiterin ise, boynuz bölgesine iki ok saptayarak boynuzlu hale getirebiliyorum "ll

Farslar'ın avianma usulleri konusunda, kaynaklarda daha ziyade kralın önderliğinde düzenlenen av partilerine detaylı şekilde yer verilmiştir. Eğlenceye yönelik olan bu or­ganizasyonlarda kral tüm erzak ve hizmetiileri ile birlikte- ki bunlar arasında kral eşleri de bulunmaktaydı- av hayvanlannın suya geldiği vahalara giderlerdi. Sürekçiler zebra veya ceylan sürüsüne rastladıklan zaman, kralın gönlü olana kadar avianınası için sürü­yü çembere alırlardı. Kral dışındaki avcılar onun yanında zebra ve ceylan avlamaz, da­ha kiiçiik hayvı:ınlar avlarlardı. Kanaatimizce bunun gerekçe'li kralın gücünü teyit ve onun ululuğuna saygı olmalıdır. Krallar, kartal, doğan gibi havada avlanabilen; pars, çı­ta, köpek ve gelincik gibi yerde avianabilen avcı hayvanlan da yanlannda getirirlerdi. Beyzera yazan Azizbillah, buradan yola çıkarak Farslar'ın ava olan bağlılığını ima ede­rek onlann, hayvan kükremesi, at kişnemesi, cariye şarkılan, ok vızıltısı olmadan yaşa­yamayacaklannı belirtmiştirl2.

Kralın yırtıcı hayvanlarla yapmış olduğu avda, bir çok görevlinin bu hayvanlan kont­rol altında tutuğu, ihtiyaç olduğunda seremoni şeklinde sırayla hayvanlan ona takdim et­tiği ifade edilmektedir B.

Bütün bunlarda göstermektedir ki sarayda düzenlenen av partileri ihtiyacı teminden öte, eğlence ve güç gösterisi maksatlı tertip edilmekteydi.

8) Behrfun-ı OOr b. Yezdücerd b. Behriim b. ŞapOr, meşhur İran hükümdan Yezdücer'in oğludur. Ölü­müne ilişkin rivayetlerden biri de, ismiyle birlikte zikredilen (OOr) yaban eşeği avı esnasında bir çukura düşerek öldüğü yönündedir. El-Mes'Odi, Mürucu'z-Zeheb, I, 251, 254.

9) el-calıız, el-Hayeviin, I, 140. 10) Arapça ve Farsça şiirleri olan Behrfun'ın hayatı, av ve aşk mac.eralan bir çok mesnevide menkıbe

konusu olmuştur. (Enver Konukçu, "Behriim-ı Gür" md. DlA, Isı, 1992, V, 356.) ll) Baziyar Azizbillah Fiitımi, (Eserin müellifı kesin olarak bilinmemekle birlikte Es ri n Eb O Abdullah

el-Hasen b. Hüseyin tarafından kaleme alındığı da tahmin edilmektedir.) Beyzera, thk. Muhammed Kürt Ali, Dimeşk, 1953, s.30.

12) AzizbilHih, ei-Beyzera, s.22. 13) el-Keşacim, EbO'l-Feth Mahmud b. Muhammed b. Hüseyin b. Sindi, ei-Mesiiyıt ve'I-Metiirıt, thk.

Muhammed Es'ad Talas, Tahran, 1946, s.61.

l -'(\~

(

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 128 (1, 2)

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDAA V SANAıi VE SİYAS! HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ------ 249

B- BizansWar'da Av Sanatı Yayılma sürecinde Arap-İslam kültürünün etkileşim içerisinde olduğu bir diğer kök­

lü medeniyet Bizans'tır. Komşu ülke Sasaniler'de olduğu gibi Bizans'ta da avianma ge­leneği çok eski dönemlere dayanmaktadır. Bu gün Türkie dahil bir çok bölgede av lanina maksatlı kullanılan şahinleri ilk olarak evcilleştirenlerin Bizans kralları olduğu rivayet edilmektedirl4. Bizans kralı Konstantin Haliç civarında doğanla avlanırken, şahinin kuş­ları aviama şeklini görmüş ve hayran kalmıştır. Bunun üzerine yanındaki hizmetçilere avda şahinlerin kullanılmasını ve eğitilmesini emretmiştirl5_

Yine son derece güçlü ve iri bir cüsseye sahip olan, kurt ve ceylan dahil kendinden büyük hayvanları aviayabilen kartalları ehlileştirenlerin de BizansWar olduğu belirtil­mektedirl6.

Her iki kültürde de avianma sanatının sarayı etkileyecek boyutta yaygın bir hobi ol­duğu anlaşılmaktadır. Söz konusu medeniyetlerin hükümran oldukları dönemlerde av­lanma maksatlı olarak son derece yaygın olarak kullanıldığı anlaşılan yırtıcı kuş türleri­nin ilk defa hangi imparatorluk döneminde kullanıldığına dair farklı rivayetlerl7 bu kül­türler içerisinde avianmanın yaşarnın önemli bir dilimini kapsadığının göstergesidir. Her iki imparatorluk arasındaki bu ortaklığa işaret eden bir diğer kanıt ise, kralların doğan, şahin kartal, aslan gibi evcilleştirilmiş hayvanları sürekli olarak hediyeleşme aracı ola­rak kullanmalarıdırl8.

II- Kurumsallaşma Öncesi Arap Kültüründe Avianma Geleneği A-Cahiliye Döneminde Av Arapça da av ve avianma için üç ayn kelime kullanılmıştır. Bunlar es-Sayd, el-Kans,

veet-Tard kelimeleridir. es-Saydl9 kelimesi hem kara hem de deniz avı için ortak kulla­nılırken, TarcflO ve Kans2l kara avı için kullanılmıştır.

Cahiliye Arapların'da göçebe kültürü benimseyenlerin, daima doğa koşulları ve ya­ban hayatıyla iç içe olmaları onları değişik ihtiyaçların zorunlu sonucu olarak avlanma-

14) Abdurrahman Rafet el-B3.şa, es-Sayd 'lnde'l-Arab (Edevô.tuhu ve TurukuhU- Hayvô.nuhu es-Sa'ıd ve'l-Masld, Suud-i Arabistan,. 1978, s.19.

15) Ebu'I-Hasen Ali b. Hüseyin b. Ali el-Mes'il.di, Murucu'z-Zeheb ve Me'ildini'l-Cevher, thk. Muham­med Muhyiddi:n Abdülhamid, Mısır,1964, I, 190.

16) Şihabuddi:n ~hmed b. Abdülvehhab en-Nüveyri:, Nihô.yetü'l-Ereb fi Fünuni'l-Edeb, thk. Ebu'I-Fazi Muhammed lbrahim, Kiilıire, 1975, I, 183; el-Keşacim, el-Mesô.yıd ve'l-Metô.rıt, s.99.

17) Farklı rivayetler için bkz. el-Mes'il.di:, Murucu'z-Zeheb, I, 189-191; Alımed b. Ali el-Kalkaşandi:, Subhu'l-A'şô.fi Sın'ati'l-İnşô., thk, Muhanuned Hüseyin Şemsuddi:n, Beyrut, 1987, Il, 58-69; İbn Menkeli:, Ensü'l-Melô., s.12-13; ei-Cahız, Kitô.bu'l-Hayavô.n, VI, 487.

18) en-Nüveyri, Nihô.yetü'l-Ereb, X, 183. 19) 'Sayd" kelimesinin içerdiği anlamlar için bkz. Muhammed b. Mükerrem b. Manzil.r, Lisô.nü'l-Arab,

Beyrut, ty, III,260-262 20) İbn Manzil.r, Lisô.nü'l-Arab, III, 268-69; 308,379; Muhammed Yakil.b Firil.zabadi:, Kô.musu'l-Muhlt,

yy. ty., I, 377; Alımed b. Muhammed b. Ali el-Mukri el-Feyyı1rni:, Misbahu'l-Münir, Beyrut, ty., Il, 370. Ebu'l-Feth Nasıruddi:n b. Abdusseyyid b. Ali b. Mutarrizi, el-Muğrib fi Tertlbi'l-Mu'rib, thk. Mahmut Fahil.ri, Abdulhamid Muhtar, Ha1eb,1979, Il, 18.

21) Ebil. Abdurrahman Hı:ıJil b. Alımed ei-Feriilıidi:, Kitabu'l-Ayn, Thk. Mehdi Mahzı1rni:, İbrahim Sa­merrru, yy. ty., V, 65; lbn Manzil.r, Lisô.nü'l-Arab, VII, 83; Firil.zabadi:, Kô.musu'l-Muhlt, I, 811; Mu­hammed b. ~bil Bekr b. Abdulkadir er-Razi, Muhtô.ru's-Sıhah, Mahmud Hatır, Beyrut, 1995, I, 230.

:

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 129 (1, 1)

250 1 Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

ya teşvik etmekteydi. Bu ihtiyaçlann başında; korunma, yiyecek, giyecek ve aydınlat- · ma22 gelmekteydi23. Çetin hayat şartlan içerisinde bireysel olarak hayatı idame ettinne­yi gerektiren bu koşullar dışında, kabile yaşamının top yekün ayakta kalmasını sağlayan sürekli teyakkuz halinde, savaşçı bir toplum inşa etme çabası da av sanatının çöl hayatı­nın bir parçası olmasında önemli etkendir. Kısacası banş ortamında avlanmak, ne zaman çıkacağı belirli olmayan savaşa hazır olmanın bir gereğiydi denilebilir24.

Cahiliye şiirleri gözden geçirildiğinde25, av ve avianma kabile içerisinde terneyyüz etmenin ve topJum tarafından onore edilmenin en kestirme yolu idi. Büyük bir av hay­vanı ile kabilesine dönen avcı kendisi ile gurur duyar ve kabilesi onu yüceltirdi. Aynca av eti "lezze" yani Türkçe'de leziz karşılığını bulan bir isimle isimlendirilir, en değerli ve şerefli yiyecek kabul edilirdi26.

Cahiliye döneminde cömertliği ile şöhret bulmuş şair Ha tim et-Tlli' nin (öl.578)27 oğ­lu 'Adi b. Hatem et-Tlli'nin (öl.67/686) tam bir av düşkünü olup, avianmak için köpek ve yırtıcı kuşlar beslediği bilinmektedir. Yine, yiğitliği ve cesareti ile anılan Hamza b. Ebi Talib'in (öl.3/625) Müslüman oluşu anlatılırken, Hz. Peygamber' e eziyet eden Ebı1 Cehil ile aralanndaki münakaşanın bir av dönüşünde vuku bulduğu tarih kaynaklannda yer almaktadır28. Hamza'nın av dönüşünde yanında, Ebı1 Cehil'in başını yaraladığı ok, yay ve kılıç gibi delici, kesici silahiann yanında, bir de doğanın bulunduğu anlatılmak­tadır. 'Allah'ın as/anı' olarak tarihe mal olmuş Harnzma, İslam'ı kabul ettiği dönemde Kureyş'in önde gelen avcı gençleri arasında yer almaktaydı29.

Cahiliye Araplannda, Fars ve Bizans geleneğinde olduğu gibi, yırtıcı hayvanlarla av­I anma anlayışmın mevcut 0ldıığu anlaşılmaktadır. Harls b. Muaviye b. Sevr b. Kinde isimli şahsın ilk defa doğanla av landığı rivayet edilmektedir. Daha önce söz konusu me­deniyetlerde yırtıcı kuşlann evcilleştirilmesine vesile olan tesadüfi olaylann Araplar için de söz konusu oluşu ilgi çekicidir. Bu gün Araplar arasında binlerce dolar sarf edilerek elde edilmeye çalışılan ve son derece kıyınet arz eden doğanın yakalanıp eğitilmesine ilişkin şu olay aktarılmaktadır:30

22) Av hayvanlarının aydınlatma maksatlı kullanımından kasıt, vücutlanndan elde edilen yağın eritile­rek kullanımıdır.

23) Mukadimenin tercümesini yapan Süleyman Uludağ giriş kısımnda İbn Haldun'un, bedevilik ve ha­darilik farkım ortaya koyan düşüncelerini ifade ederken, avcılığı bedevi yaşarrun ayıncı unsuru ola­rak nitelendirmiştir. İbn Haldun, Mukaddime, tre. Süleyman Uludağ, İst. 1982, I, 134.

24) ei-Biişa, es-Sayd, s.33. 25) Cahiliye döneininden itibaren Arap toplumunun gözü kulağı olan şiirlerde av hayatına ilişkin sayı­

sız örnekle karşılaşmak mümkündür. Bu zengin .hazine bir takım Arap edebiyatçılanrun dikkatini çekıniş olmalı ki, şiirlerdeki av hayatıru , içeren müstakil çalışmalar yapılıruştır. Arap şiirinde av yaşarruna ilişkin geniş bilgi için bkz. Abbas Salih, es-Sayd ve't-Tardji'ş-Şi'ri'/-Arabl Hatta Nih!i­yeti'l-Karni's-Siinl e/-Hicri, Beyrut, 1981; Cemal Abdüsselilın Ali et-Taravine, et-Tardfi'ş-Şi'ri'l­Abbiisl,ji'l-Karni'r Riibi'ı'/-Hicr'i, (Basılmamış YüksekIisan Tezi), Mu'te, 1996.

26) el-Keşacim, el-Mesiiyıt ve'/-Metiirıt, s. lO. 27) Süleyman Tülücü, "Hiitim et-Tat" md., DiA, İst, 1997, XIV, 472-473. 28) Ebu Muhammed b. Hişilın, es-Slretü'n-Nebeviyye, thk. Mustafa Saka ve diğerleri, Beyrut, 1971, I,

196. 29) Azizbillah, Beyzera, s.40. 30) Daha önceki yıllarda, özellikle haliç ülkelerinden şahin ve doğan satın almak maksadıyla ülkeınize

gelen zengin tüccarlann yüzlerce, binlerce dolar vererek bu hayvanlan satın aldıklan bilinmektedir.

ı 1

..i(, ...

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 129 (1, 2)

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDA AV SANAT! VE SİYAS! HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ------ 251

"Bir gün Hfuis b. Muaviye ağla kuş avına çıkar, ağa takılan kuşları gören doğan, ani bir süzülüşle ağdaki kuşları yakalamak ister ve ağa saplanır kalır. Doğamn çevik ve atıl­gan tavn Hfuis'in hoşuna gider ve dağarn ağdan kurtararak evine götürür. Bir süre son­ra doğan Hfuis'e alışır ve birlikte dolaşmaya çıkarlar. Doğan, Hfuis'in elindeyken, hava­lanan bir güvercin görür ve ani bir hareketle güvercini yakalar. Kısa süre sonra aym şe­kilde bir tavşan yakalar. Tüm bu olayları hayranlık içerisinde iZleyen Haris her ava çıkı­şında doğanı yanında taşır. Böylelikle doğan Arapların vazgeçernedİğİ av silahı halini alır. "31

Bu rivayetten, doğanın veya diğer yırtıcıların ilk olarak kim tarafından kullamldığı gibi bir tartışmadan öte, coğrafi koşullara göre av tekniklerinin ve avcı hayvan türlerinin değiştiği sonucı:ına ulaşabiliriz. Zira daha çevik ve manevra kabiliyeti sımrsız olan, kü­çük cüssesi ile ağaçlık alanlara girebilen atmacanın coğrafi şartlar itibariyle ormanlık bir bölgede bulunan Bizanslılar tarafından kullanılmasından daha doğal bir şey olamazdı. Dolayısıyla çöllerle kaplı ve açık arazilerden oluşan Arap yarımadasında avlamiıak için doğan adeta biçilmiş kaftandı. Komşu ülkelerden sürekli ddğan talebinde bulunulması hem bu bölgede doğanın yoğun olarak evcilleştirildiğine ve hem de yaban hayatı içeri­sinde önemli bir yerinin olduğuna işarettir32. Cahız'ın, "( el-bfizf) atmaca acemin, doğan Arap'ındır."33 şeklindeki ifadesi bu görüşümüzü teyit etmektedir.

Aynca bugün dahi sıradan Arapça lügatiarda birbirine yakın büyüklükteki yırtıcı kuş­lar için kullanılan isimler arasında bir birliktelik olmadığı düşünüldüğünde ( sakr) doğan ismiyle, benzer diğer yırtıcı çeşitlerinin av maksatlıkullanılmış olması da muhtemeldir. Buna rağmen günümüzde Arap topraklarında doğamn halen çok kıymetli bir avcı kuş olarak kabul edilmesi, bu merakın tarihi bir arka palammn mevcut olabileceği düşünce­sini bizde uyandırmaktadır.

Araplar, avda sadece kuşları değil, pars/çıta (fehd) ve eğitimli köpekleri34 de kullan­mışlardır. Örneğin Kelib b. Va' ıl ve Hemmam b. Mürre isimli kişilerin parsla, •Amir b. Antere gibi meşhur köpek eğiticilerinin ise köpeklerle avlandıklarına tarih kaynakların­da rastlamak mümkündür35. Atiann soyuna verilen önernin aynı şekilde köpekler için de söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Asil olan ve bugünkü anlamda nam salan kaliteli kö­pekler paha biçilmez hazine mesabesinde görülmektedir36.

Ancak bu son yıllardaki sıkı önlemler sayesinde şahin ve doğan ticaretinin mümkün olan ölçüde azaldığı tahmin edilmektedir.

31) el- Mes'fidi, Murucu'z-Zeheb, I, 189; en-Nüveyri, Nihayetü'l-Ereb, X,196. 32) el-Başa, es-Sayd, s.27. 33) el-Cahız, el-Hayaviin, VI, 478. 34) Dört ayaklı, yerde avianan köpek ve pars gibi hayvaniara ortak isim olarak davarth, yırtıcı kuşlar

için ise Cevarth denmekteydi. Bkz.el-Ferahidi, Kitiibü'l-'Ayn, VI, 121; İbn. Manzılr, Il, 118, 284, IV, 372, IX, 302; Muhamıneed EbU Bekr b. Abdülkadir er-Razi, Muhtiiru 's-Sıhiih, Thk. Muhammed Hatır, Beyrut, 1995, I, 288.

35) Amir b. Antere'nin ölümü sonrası, eğitimli köpeğinin yaşlanıp ölenekadar kalırinin başından ayni­madığı rivayet edilmektedir. el-Başa, es-Sayd, s.28.

36) el-Keşacirı\i el-Mesiiyıd, s.131.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 130 (1, 1)

252 1 Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

İbtidru bir hayat yaşayan Araplann avladıklan hayvaniara dair hurafeye dayalı bir çok inançlan mevcuttur. Örneğin, deve kuşu, çöl ceylanı, çöl tavşanı, kirpi gibi hayvan­lan cinlerin binek hayvanlan olarak görürlerdi. Bu nedenle gecenin ilk yansında bu hay­vanlan avlamazlar, şayet aviariarsa mutlaka kendilerine bir musibetin geleceğine inanır­lardı37. Tavşan hayızlı38, kertenkele cünüp olarak kabul edildiği için hortlaklann bineği olarak kabul edilirdi. Güvercin ise, şeytan olarak görülürdü39 Bu ifadelerden ya kültür­ler arası etkileşim ya da insaniann değişik canlılan kutsama veya zemmetme geleneğin­den kaynaklanan gerekçelerle her kültürde bir takım hayvaniara hurafeye dayalı özellik­ler atfedildiği anİaşılmaktadır. Anadolu'da halen devam eden yaygın inanışa göre bay­kuşu öldüren şahsın evinden mutlaka bir cenazenin çıkacağı, güvercini öldürenin iflah olmayacağı inanışı verilebilecek çok sayıdaki örnekten sadece bir kaçıdır.

Cahiliye döneminde, çetin yaşam koşullan ile mücadelenin bir parçası olan avianma kabilelerio sosyal yaşamında iz bırakmış ve hiyerarşik yapılanmanın oluşumunda belir­leyici rol oynamıştır. Fiziki güce ve üstün zekaya dayanan av sanatında başanlı olan fert, toplumda kendinden söz ettiren ve siyasi ağırlığı olan bir statü kazanmıştır. Hayvancı­lıkla meşgul olan ve suyun bulunduğu vahalan takip eden göçebe bedevi Araplar, deniz

· avcılığından ziyade kara avcılığında ihtisaslaşmışlardır.

B-İslam'm Başlangıç Döneminde Av İslam dini, vahye dayalı kurallar manzumesine bağlı olarak gerek özel yaşam, gerek­

se sosyal hayatın yeniden yapılandırılınasında devrim niteliğinde atılımlar gerçekleştir­miştir. Ancak, mevcut coğrafya üzerinde hayatın idamesinde vazgeçilınez olan ve İsla­mi öğretiye ters dLişmcyen geçmiş bir takım ı.ıygulamalan desteklemiş, hatta teşvik et­miştir. Av sanatını da bu kategoride değerlendirmek mümkündür. Peygamber'in özel ya­şantısında avlandığına dair bir kayda rastlayamacJ.ık40. Bu durumdan yola çıkarak İslam dininin avı yasakladığı gibi bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Zira, Peygamber'in vahiy öncesi ve sonrası yaşam biçimini irdelediğiınizde, genel şartiann av hayatı için uy­gun alınadığı gibi bir sonuçla karşılaşırız. Mekke'deki tecrit, Medine'deki mücadele ve öğreti dönemlerinin Peygamber'in neredeyse yaşamının heranını kapsadığını bilınekte­yiz41. Aynca, avın zorunlu ihtiyaç dışı durumlarda hobi ve eğitime yönelik bir yönünün olınası, her bireyin bu branşta ihtisastaşması gibi bir zorunluluğu gerekli kılınamaktadır.

37) el- caiuz, el-Hayavan, VI, 46; Philip K. Hitti, Siyasi ve Kiiltiirells/amTarihi, tre. Salih Tuğ, İst, 1980, I, 147-148.

38) Aynı anlayışın bu gün Anadolu'nun değişik bölgelerinde mevcut olduğuna ve tavşan hayızlı kabul edildiği için etinin yenmediğine, uğursuz kabul edildiğine şahit olmaktayız. Ancak bu inanışın ben­zerlik dışında calıiliye Arap geleneğine kadar indirebilecek bir kanıta sahip değiliz.

39) el-Caluz, el-Hayavan, I, 308. 40) Kettfull, Şa'rani'nin Minehu'l-MinnejH-Telebbiis bi's-Siinne adlı eserinden alıntı yaparak aktardı­

ğı rivayette, Hz. Peygamber'in avianmış tavuk ve kuş eti yediğini, fakat satın almadiğını ve bizzat avlanmadığını, kendisi için özel av tutulup getirilmesini istemediğini belirtmektedir. Muhammed Alıdülhay el-Kettfull, et-Teratibü'l-ldariyye, Beyrut, ty., Il, 99

41) Peygamber ve aslıalıının avlandıklarına dair fazla bilgiye ulaşma imkanınuz olmasa da, bu dönme­de ci var ülke ve .Jaıbile mensuplarının, hatta idarecilerinin ava düşkünlükleri değişik örneklerden anlaşılmaktadır. Omeğin, Halid b. Velid, Dılmetü'l-Cendel hükümdarını av esnasında ani baskınla yakalanuş ve esir alnuştır. Talqyyüddin Ebi'I-Abbas Ahmed b. Ali el-Markizi, Kitabü'l-Meva'ız ve'l-ltibar bi Zikri'l-Hıtat ve'l-Asar, Kalıire 1934, I, 464.

1 1

ı ..

l i

Z1' • '!

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 130 (1, 2)

MÜSLOMAN ARAP TOPLUMUNDAA V SANAT! VE SİYAS! HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ------ 253

Asıl konumuz avın helalliği veya haramlığı olmamakla birlikte, avın İslam dinince yasaklanmadığını gösteren ve aksine avın bir vakıa olarak bu dönemde de mevcudiyeti­ne dikkat çeken Kur'an Ayetleri'ne ve güvenilir hadis kaynaklarındaki av (sayd) ve hay­van boğazlama (zebaih) bölümlerine dikkat çekmek gerekmektedir. Bedevilerden birinin Peygambere, eğitilmiş av hayvanlarının avladığı aviara ilişkin sorusuna binaen nazil ol­duğu rivayet edilen Ayet'te42 şöyle ifade edilmektedir: "Sana kendilerine neyin helal kı­lındığını soruyorlar. De ki: 'Size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Allah'ın size öğrettiğin-

. den öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların, sizin için tuttuklarını yeyin ve üzerine Al­lah 'm adını anın, Allah 'tan korkun. Çünkü Allah, hesabı çabuk görendir. "43

Ayette çok açık biçimde, peygamber döneminde avcılığın son derece yaygın olduğu, yırtıcı hayvanların avianma maksatlı kullanıldığı, İslam dininin avianınayı helal kıldığı vurgulanmaktadır. Hiçbir tevile meydan vermeyecek kadar net olan bu ayet karşısında avın yasak olduğu iddiasında bulunmak İslfun'a yapılan bir töhmet olacaktır. Maide su­resinin ilk ayetindeki "Ey inananlar, akidleri (anlaşmaları) yerine getirin. Size haram olduğu belirtilen hayvanlarm dışındakiler sizin için helal kılındı. Yalnız ihramda iken avı helal saymamak şartıyle. Allah istediği hükmü verir. "44 Şekli~deki ifade hııc esnasında ihramlı olmanın dışında avianmanın helal olduğunu açık bir şekilde vurgulamaktactır45. Hz. Peygamber'in ayetlerdeki bu öz ifadelendirmeleri tefsir eden ve avın ince ayrıntıla­nnı ortaya koyan ve daha önce de belirttiğimiz gibi hadis kaynaklarında özel bölümler altında.toplanan çok sayıda ifadesi mevcuttuı-46. Avianmanın hükmü ayet ve hadisler te­mel alınarak fıkıh kitaplarında uzun uzadıya tartışılmış, av ve avianma başlığı ile özel bahisler açılmıştır. isliim hukukunun temei dayanağı olan Kur'an ve sünnette ava ruhsat

42) Süleyman Ateş, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, 1989, II, 465.

43) Ku~'an, Maide, 514. Ayetin yorumunu yapan İzzet Derveze, ayetin nüziilü öncesi ve sonrasında Araplar indinde avın hayati öneme sahip olduğunu ifade ettikten sonra şöyle devam etmektedir: "Araplar medenisiyle köylüsüyle bu dönemde avaözellikle önem veriyor ve onunla meşgul oluyor­lardı. Normal olarak akla gelenler ise, köylü olanların kara avcılığı ile dahafazla uğraşmış olma­ları ve yaşamlarında ona dayanmış olmalarıdır. Öte yandan sahil bölgelerinde yaşayanların ise de­niz avcılığı ile uğr_aşmaları ve sürekli olarak onunla iç/i dış/ı olmaları, yaşamlarında ona dayqn­mış olınalarıdır." Izzet Derveze, Kur'an'a Göre Hz. Muhammed'in Hayatı, tre. Mehmet Yolcu, lst, 1998, I, 78-79.

44) Kur' an, Miiide, 5/1

45) Direkt olarak avın mubahlığına dikkat çeken ayetler dışında "yeryüzünde ne varsa hepsinin insan için yaratıldığını, (Bakara,2129) göklerde ve yerde bulunan varlık ve imkanların Allah'ın lutfu ola­rak insarun emrine verildiğini (Casiye, 45/13) ifade eden ayetlerde genel anlamda avın İslam anla­yışındaki meşruiyetine dikkat çekmektedir.

46) Hatem et-Tffi'nin oğlu Adiy b. Hatem "Ya Restılallah, ben eğitilmiş köpekler salıyorum, benim için av yakalıyor/ar. Köpekleri hayvanın üzerine salarken Allah'ın adını anıyorum. Acaba bu av benim için he/al mi? Diye sorduğunda, Peygamber: Eğitilmiş köpeğini salıp Allah 'ın adını da anarsan, onun yakaladığını ye. AdiY.: "Peki ya köpek yakaladıklarını öldürmüş olursa' şeklinde bir soru sor­duğunda sorduğun da, "0/dürmüş olsalar da ye, ancak ava başka köpek karışmış ise, o zaman du­rum değişir. Çünkü sen sadece kendi köpeğin üzerine besme/e çektin, başka köpek üzerine besme/e çekmedin.' cevabını almıştır. Bubaıi, Vudtı':33, Buytı': 3, Zebiiilı, 1,2,7,9, 10; Müslim, Sayd: 1,4,5,7, Hac, 63; Ebil Davud, Adiihl, 22, Tirmizi, Sayd, 3, 7; Nesaı, Sayd,:2,3,5,7,8,20,21,23, Dahfi­ya, 19; İbn Mace, Sayd, 3,7; İbn Hanbel, Müsned; 41194, 195,256,258,377,380. Hz. Peygamberin doğanla, mızrakla, oklarla, el ile ve diğer aletlerle avianma usulüne ve hükümlerine ilişkin vermiş olduğu detayli

1bilgiler için söz konusu hadis kitaplarındaki mezkur bölümlere bakınız.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 131 (1, 1)

254 1 Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

veren net tanımlamalar avın mubahlığından öte bir hükme ulaşılmasına imkan verme­mektedi.J47.

Halk arasında zaman zaman avcılann kınanmasına binaen avın hükümlerine dair müstakil eserler ve şiirler kaleme alınmıştır. Bunlar arasında Ebfi İshak İbrahim b. Ab­dülcebbar b. Ahmed el-Feclcl'nin kaleme aldığı manzum eserde, edebi bir üslupla avın faziletleri ve mubah oluşu uzunca anlatılmıştır48.

Ancak, İslam'ın insanın hiçbir konuda haddi aşmaması gerektiği49 ve her istediğini gerçekleştirme gibi bir lükse sahip olmadığı şeklindeki genel prensibi avın mubahlığımn birtakım ilkelere·bağlandığımn açık göstergesidir50. Aynca, Peygamberin, "Kim bir ser­çe kuşunu boş yere öldürürse, o kuş kıyamet günü Allah'a şikayette bulunarak der ki: Ya Rabbi! Falanca kişi hiçbir yarar gözetmeden beni boş yere öldürdüf"51 şeklindeki ifa­desi hiçbir fayda sağlamaya yönelik olmayan ve sadece hayvaniara eziyet vermek ve eğ­lenmek maksadıyla yapılan avianmanın İslam 'la bağdaşmadığımn açık delilidir. Bu gün teknolojinin sağlamış olduğu imkanlan da kullanarak hayvaniann nesiini kesmeye yö­nelik yapılan avlanmamn İslam prensiplerine göre haram olduğu açıktır52. Maalesef hayvanlann, yavrulama ve kuluçka dönemleri dahil, sadece eğlence maksatlı olarak,

' güçlü projektörler kullanmak suretiyle hayvanlan hareketsiz bırakıp, bir gecede yüzler­cesinin katiedildiğini bizzat müşahede ettik. Bu ve daha bir çok vahşi avianma yöntem­lerini bırakımz İslam'la bağdaştırmayı, hiçbir vicdanın kabul etmesi mümkün değildir. Yetkili merciierin bu noktada son derece duyarsız ve kayıtsız olduğunu üzüntüyle belirt­mek durumundayız.

C-Emevller'de Av Cahiliye ve İslam'ın ilk dönemlerinde daha ziyade zorunlu ilıtiyaçlar için avianan

Araplar, özellikle Emevi saltanatı ile birlikte av lanmaya ihtiyaç duymayacak ölçüde mal varlığına sahip olduktan sonra genellikle eğlence maksatlı av lanmaya başlamışlardır. Sa-

47) Avın fıkhi biikınüne dair geniş bilgi için bkz. Muhammed b.Ali b. Muhammed eş-Şevkaru, Neylii'l­Evtar, Mısır, 1961, 110-Il5; Vehbe Zuhayli, Islam Fıkıh Ansiklopedisi, çev. Komisyon, İst. 1992, IV, 469-471; Menderes Gürkan, "Av" md. Islam'da İnanç ibadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İstanbul, 1997, I, 183-187. Aynca İslam hukuku açısından avda kullanılacak silahlann nevi ve kul­lanım şekli, kendileri ile avianılan yırtıcı hayvanlarda aranması gereken özellikler, avlanlacak hay­vanda aranan şartlar gibi avın detayına ilişkin bilgiler için bkz. Muhammed Ebu Faps, Ahkfimu'z­Zebfiihft'l-lslam, yy, ty.

48) Ravdatil's-Siiff'an olarak isimlendirilen ve daha sonra şerhi yapılan kaside'nin belirli bölümü Ket­tfull'nin eserinde yer vermiştir. Kettani, Teratibü'l-ld.!iriyye, li, 99-100.

49) "Allah , adaleti, iyiliği ve akrabayayardımı emrediyor: her türlü kabalığı, çirkinliği ve haddi aş­mayı yasak ediyor. Tutasımz diye size öğüt veriyor." Kur'an, Nahl, 16/90.

50) Harnidullah, Taif'lilerle yapılan anlaşma çerçevesinde Taif vadisinde avianma yasağı getirilmesi şeklindeki uygulamayı, canlı hayatı için önemli sayılan bu vadinin milli park edilmesi şeklinde yo­rumlarnıştır. Hamidullah, Islam Peygamberi, I, 499.

51) eş-Şevkfuıi, Neylü'l-Evtfir, VIII, 155-156. Şevkfuıi,hadisin şerhinde serçelerin boş yere avianmasm­da kastın, bu hayvan! ann daha ziyade sapan veya parmak arasından fırlatılan bunduk ismindeki taş­larla öldürülmesinin kastedildiğini belirtmiştir. Taşla vurulan ve avcı yetişmeden ölen hayvanıann kanı akmadığı için İslam'a göre murdar olması ve etinin yenmemesi nedeniyle boş yere katiedilmiş olaCaktır. eş-Şevkfuıi, Neylü'l-Evtar,VIII, 143.

52) Gürkan, Av, DlA, I, 184; Züheyli, Islam Fıkıh Ansiklopedisi, IV, 471.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 131 (1, 2)

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDAA V SANAT! VE SİYAS! HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ------ 255

vaşlarda elde ettikleri ganimetierin bir parçasını oluşturan develer, koyunlar, sığırlar ~al­kın et ihtiyacını fazlası ile gidermekteydi.

Muaviye iktidannın ( 41-60/661-680), devletin kuruluş aşamasına ve iç karışıklıkla­no yoğun olduğu döneme tekabül.etmesi nedeniyle sarayın organize ettiği eğlenceye yö­nelik faaliyetlerin varlığından bahsetmek yersiz olacaktır. Muaviye sonrası tartışmalı olarak iktidara geçen Yezid b. Muaviye'ye (60-64/680-683) muhalefetin en önemli ne­denlerinden biri, devlet işlerini ikinci plana itecek ölçüde aşın eğlenceye düşkün olması idi. Eğlence hayatının önemli bir parçasını da ava olan aşın meyli oluşturmaktaydı. Bu nedenle av ile iştigal eden ilk halifenin Yezld olduğu beyan edilmektedir53.

Mes'Odi'nin belirttiğine göre Yezid, av partilerinde tüm yırtıcı kuş çeşitlerini, köpek­leri ve çitalan kullanmaktaydı. Köpeklerine altından halkalar, bilezikler taktınyor, altın sırmalı çullar giydiriyor, her köpeğin hizmetine bir köle tahsis ediyordu54. Aynca, ilk de­fa at sırtında çita taşıyan kişi de Yezld idi55. Onun döneminde avlanma, spordan öte en önemli eğlence aracı ve zenginlik göstergesi haline gelrnişti56. Başta halife olmak üze­re, elit tabakanın düzenlemiş olduğu av partileri, devlet bütçesine son derece ağır bir yük getirmekteydi. Yüzlerce yırtıcı hayvanların yetiştirilmes1 ve bakımı, av organizasyonu için bir çok insanın seferber edilmesi ve onların tüm ihtiyaçlannın giderilmesi oldukça ağır bir maddi külfete yol açmaktaydı57.

Emevller döneminde sadece aristokrat sınıfın avlandığını söylemek pek isabetli bir yaklaşım olmasa gerektir. Kırsal kesimde doğa ile sürekli iç içe yaşayan insaniann et ih­tiyaçlarını karşılamak veya başka amaçlarla avlandıklannı belirtmek durumundayız. An­cak, tarih kaynaklannda daha ziyade yer bulan saray erkanının av partilerine dair anlatı­lardır.

Velld b. Abdülmelik'in (86-96/705-714), Emevi dönemi av geleneği içerisinde özel bir yeri vardır. Bu gün Ürdün sınırlan içerisinde yer alan ve bizzat ziyaret imkanı buldu­ğumuz Velld'in yaptırdığı Kusayri'l-Amra5B, senenin belirli aylarında, yani av sezonun­da avianma gayesine yönelik inşa edilmiştir. Herhangi bir meskun mahal içerisinde yer almayan ve hilafet merkezi Şam'a o günün şartlan içerisinde oldukça uzak olan saray, genelde müstehcen bir tezyİnatı bünyesinde barındıran tüm aynntılann düşünüldüğü, küçük ancak muhteşem bir sanat abidesidir. Bu gün su rezervlerinin çekilmesi nedeniy-

53) Beliizilri, Yezid'in siretine ilişkin el-'Umeri'den naklettiği rivayette onun ava olan düşkünlüğü ile birlikte aşıoya kaçan bir çok kötü alışkanlıklarda ilke imza attığını belirtmektedir. Dalıa geniş bil­gi için bkz. Alımed b. Yalıya b. Cabir el-Beliizuri, Ensiibü'l-Eşriif, thk.Süheyl Zekkar ve diğerleri, Beyrut,l996, V, 299.

54) İbn Tıktaka, el-Fahri, s.II6. 55) el- Mes'ildi', Muriicu'z-Zeheb, III, 77. 56) el-BAşa, es-Sayd, s.33. 57) el-BAşa, es-Sayd, s.34. 58) Sayılan otuzu bulan, diıılenme veya avianma saraylan da diyebileceğimiz bu sarayların en öneıııli­

lerinden biridir. Halifenin istiralıati ve göz zevki için tüm incelikierin düşünüldüğü sarayın iç tez­yİnatında geyikleri kavalayan köpek sürülerini sembolize eden minyatürler mevcuttur. Bu resimler ~alifelerin avlıınma zevklerine ve şekillerine ilişkin bize ip uç! an vermektedir. Suut Kemal Yetkin, /slô.m Mimari.{i, Ankara, 1959, s.33.

/.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 132 (1, 1)

256 /Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

le çöl özelliği taşımasına rağmen, geçmişte ormanlık ve sulak arazi yapısına sahip oldu- . ğu tahmin edilen bölgede özellikle ceylan avı yapıldığı sarayın kitabesinde yer almakta­dır. Velid'in ava olan bu aşın düşkünlüğü devlet işlerini aksatacak boyuta ulaşmıştır59.

Hişfun b. Abdülmelik (105-125/723-743) önderliğinde çıkılan bir av partisinin detay­larına ilişkin verilen bilgide, çok sayıda avcının araziye dağıldığı, değişik silah ve yırtı­cı hayvanlarla avlandıklan, Hişfun b. Abdülmelik'in ise yüksek bir yerden tüm olup bi­tenleri izlediği aktarılmaktadır60. Hişfun b. Abdülmelik'in av esnasında bir bedevi tara­fından öldürülmesi de onun ava olan düşkünlüğünün bir başka göstergesidir. Hişfun, av­landığı hayvanların bakımı ve eğitimi için özel kişiler tahsis eder, bunlar bazen polisler bazen bedeviler arasından seçilirdi61. Bu görevliler arasında şöhret bulanlardan biri, Gadrif b. Kudfune isimli şahıstı. Öadrif, yırtıcı kuşların eğitimi hususunda ün salmış, Ve­lid b. Yezid II (125-1261743-744) döneminde de aynı görevde bulunmuştur62.

Mervan b. Muhammed (127-1321745-749) döneminde risaleleri ile Arap edebiyatın da ün yapmış Abdühhfunit el-Katib (öl.1321750), avı ince aynntılan ile tasvir etmiştir. Katib, nsalesinde hem Mervan döneminde ve hem de Emevt dönemin türnündeki av ha­

. yatına ilişkin faydalı bilgiler vermiştir63.

Av sanatının Emevt sarayının vazgeçilmezi olduğu bu sınırlı tarihi malumatlardan aniaşılmakla birlikte, dönemi kapsayan tarihi kaynaklarda Abbasilerde olduğu kadar ko­nu üzerinde durulmamıştır. Bu nedenle Emevi av kültürüne dair daha fazla bilgiye ulaş­ma imkanı bulamadık. Gerekçe olarak saraydaki av etkinliklerine rağmen, avın henüz daha kurumsal düzeye ulaşmamış olmasını gösterebiliriz. Saraydaki av yaşamının mu­haliflerce şımanklık ve lüks yaşamın bir parçası olarak görülmesi de avın gözden ırak edilmesine vesile olan bir diğer faktördür.

VI-Abbasiler'de Av ve Avın Kurumsallaşma Süreci Abbas! iktidan ile birlikte Fars etkisi İslam toplumu üzerinde hissedilir derecede art­

mış ve bu tesir tüm kurumlan etkisine almıştır64. Daha öncede belirttiğimiz gibi Farsla-

59) yelid'in özel yaşantısına dair bazı rivayetler için bkz. Muhammed b. Cerir et-Taberi, Tarlhu'l­Umem ve'l-Müluk, Beyrut, 1987, IV, 28-33.

60) el-B§.şa, es-Sayd, naklen, İsa b. Hassan el-Esedi, Cemherefi 'Ulumi'l-Beyzere, s. 541 61) Hi şam 'ın 728 yılında yaptırmış olduğu Kasru 'I-Hayri '1-Garbl isimli sarayında yer alan figürler ara­

sında büyük ve detaylı bir av salınesinin yer alışı onun ava vermiş olduğu önernin tarihteki canlı şa­hididir. Tabloda belinde kayışı, arkasında dalgalanatı eşarbı ve elinde oku ile geyik sürüsüne haın­le yapan bir süvari ve vurolan hayvanlan toplayan, ayağında ayakkabısı olmayan bir hizmetli tas­vir edilmiştir. Tabloda geyikler dışında başka hayvan resimleri de mevcut olup silik haldedir. Yet­kin, Islam Mimarisi, s.39.

62) Gadrif b. Kudame el-Kassaru, halifeterin yırtıcı hayvanlannın tedavi ve eğitimini üstlenmişti. Ke­şacim, Kitiibu't-Tura, s.66.

63) Abdülharnid dua ile başladığı rislilesinde, halife ile çıktığı av partisini en ince aynntısı ile ve edebi üslupla anlatmaktadır. Ava en kaliteli yırtıcı kuşlar ve köpekgillerle çıktıklanndan, av esnasındaki hava şartlanndan, yırtıcıtarla ne şekilde avlandıklanndan, büyük av hayvanlannın izlerini ne şekil­de sürdüiderinden ve avladıklarmdan, av esnasındaki eğlence hayatından balısetınektedir. Dalıa ge­niş bilgi için bkz. Abdülalıarnid b. Yalıya el-Katib, Risale, thk. Ihsan Abbas, Amman,l988, s.268-271.

64) Metin Yılmaz, Islam Şurta Teşkilatı Ortaya Çıkışı ve Işleyişi (Basılmarnış Doktora Tezi), Saınsun, 2003, s.206.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 132 (1, 2)

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDA AV SANA Tl VE SİYASl HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ------ 257

nn ava olan düşkünlükleri ve av sanatının tüm inceliklerini kullanmış olmalan, zaten Araplann geçmiş kültürlerinde yaşam biçimlerinin bir parçası olarak kabul ettikleri avın, Abbas! toplumunda popülaritesini bir kat daha artırmasına neden olmuştur65. Yırtıcı kuşlar ile av köpekleri ve parslann eğitiminde tam anlamıyla uzmaniaşılmış ve bu amaç için yüksek meblağlar sarf edilmekten kaçınılmarnıştır. Yırtıcı hayvani~ ve kuşlar için, şahinciler, atmacacılar, aslan bakıcılan vb. özel memurlar tu~lmuş, onlara yüksek ma­aşlar bağlanmış, araziler tahsis edilmiş, istedikleri zaman halifelerin yanianna girmele­rine kolaylık sağlanmıştır66.

Avianmanın özellikle saray erkanının uğraş alanı haline gelmesi, hızlanan telif faali­yetleri üzerinde etkisini göstenniş, saraya yakın olan müellifler halifelerin dikkatini cezp edecek hayvanlarla ilgili kitaplar kaleme almaya başlarnışlardır67.

Abbas! hilafetinin kurucusu Seffiih, halife olmadan önce çocukluğundan itibaren son derece ava düşkün olup, halife olduktan sonra da bu alışkanlığını bırakamarnıştır68. Şa­yet avlandıgı hayvanlar kendisine itaat etınez ve avianınazsa bundan son derece malıcup olurdu. Bu nedenle ava genelde tek başına çıktığı rivayet edilmektedir. Kendisini o de­rece ava vermiş ve konsantre olmuştu ki, şayet av istediği gibi geçer başanlı olursa av dönüşü adak kurbam keser ve bir sonraki avda başanlı olmak için dua ederdi69. Seffah'a eşlik eden Halid b. Saffan'ın şu anlattıklan halifenin ava karşı duyduğu merakı ortaya koymaktadır:

"Bir gün Seffah'la birlikte ava çıktık. O avcı hayvaniara çok düşkündü. Gece bana avCilarm (şahin, dolfan vs.yırtrcı kuşlar, köpekler,parslar. .. ) başarısız olduifundan bah­setti .. Hayvanlar avianmadığı için ava eşlik edenlerin bugün katılmamalarını istedi. Ben korumalara halifenin seçtikleri dışındakilerin katılmamasını söyledim. Kamp bölgesin­den ayrıldıktan kısa süre sonra, Sefftih bugün avın bereketli olması için tasaddukta bu­lunduğımu söyledi. Halife avcı hayvanların en başarılı olanlarını seçmiş, diğerlerini ise kamp yerinde bırakmıştı. Devesi ile onlara katılan bir bedevi arkalarından seslendiğin­de, halife buna kızdı ve geride bıraktığı avcı hayvanlarında getirilmesini emretti. Ben ne­den böyle yaptığım ve kendisine göre bugün avın bereketli geçip geçmeyeceğini sordu­ğumda, 'yakında hakikati görürsün şeklinde' cevap verdi. O gün halife getirdiği bütün yırtıcı kuşlar ve diğer yırtıcıtarla avianma imkanı buldu. "70

65) el-Blişa, es-Sayd, s.38. 66) Zeydan, Islam Medeniyeri Tarihi, s.309. 67) Örneğin EbU Sa'id es-Sukkeri (öl.212/827) Vuhuş, el-Asma! (öl.216/831), Kitiibu'l-Hayl ve Kitii­

bu'l-Vuhuş, isimli kitaplar bu dönemde kaleme alınmıştır. Bu çalışmalar Cahız'la (öl.255/869) da­ha da ilmi hüviyet kazanmıştır. Doğal hayatta ilişkin geçmiş hurafelerin bir kenara bırakılarak, es­ki yunan geleneğindeki Aristo mantığının hakikati sembolize eden unsurlarının kullanılmış olması, doğal hayatın daha iyi algılanmasına vesile olmuştıır. el-Caruz, el-Hayaviin, IV, 311-313. Abbas! halifelerindeki zaman zaman ifrata kaçan bu av düşkünlüğü, kaleme alınan kaynaklarda, canlı ha­yatını ihtiva eden bilgilendirmelerin daha da ötesine gidilmiş, bizim çalışmamızda sıkça müracaat ettiğimiz av, avianma av hayvanlarının yetiştirme tekniklerini ortaya koyan ve Keşacim (öl.358/969) ismiyle ünlenen yazarın kaleme almış olduğu el-Mesayıt ve'l-Metant türünden eser­lerin kalem alınmasına kadar ulaşmıştır.

68) Azizbillah, Beyzera, s.41-42. 69) İbn Menkeli, Ensü'l-Melii, s.l42. 70) İbn Menk~li, Ensü'l-Melii, s.l42.

/.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 133 (1, 1)

258 /Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Bu örnekten halifenin avianan hayvaniann en iyisinin kendisinde olmasını istediği-· ni, etrafındakilerin halifenin avı hakkında hep iyi yorumlarda bulunmasını umduğunu anlıyoruz. Aradan asırlar geçmesine, av araçlan ve teknikleri değişmesine rağmen aynı rekabetin bugün dahi tüm şiddetiyle devam ediyor olması, halifenin niyetini daha iyi al­gılamaya vesile olmaktadır. Avianınaya götürdüğü köpeği avianmadığı için utancından silahını çekip bin bir güçlükle yetiştirdiği köpeğini vuranlara bugün şahit olunduğu gibi bunun tam tersi, çok güzel performan.s gösteren köpeklerini değişik meclislerde övmek­ten bir hal olanlarla da karşılaşmak gayet doğaldır.

Yine Seffiili bir gün ava çıkmış ve yolda giderken bir bedevi ile karşılaşmıştı. İsmi­nin Mesut olduğunu öğrendikten sonra kendisine rehberlik yapmasını istemiş. Araziyi ve av sahasını çok iyi bilen bedevi sayesinde halife o gün çok sayıda av avlamıştı. Halife kampa döndüğünde bedevlyi yapmış olduğu hizmet karşılığı zengin olacak ölçüde ödül­lendirmiştir71.

Seffiili av partilerine amcalan, kardeşleri gibi yakın akrabalarını, vezirler başta olmak üzere devlet büyüklerini de götürür, avda günler adeta bir tören havası içerisinde geçer ve eğlenceler tertip edilirdi72. Kaynaklarda Seffah'ın çok sayıda av macerası ile karşı­laşmak mümkündür. Bu da ilk Abbas! halifesinin ava olan düşkünlüğünü göstermekte­dir.

Mansur döneminde(136-158!753-775) ise, saray ahalisinin avla fazla ilgilenmediği, bunda da en büyük etkenin siyasi kanşıklıklar olduğu görülmektedir73. Bunun yanında .Ma.nsilr'un eğlenceden hoşlanmayan bir k.işJiğe s<L'·ıip oluşu, avla hemhal olmamasının bir başka nedeni olarak kabul edilebilir. Sarayda tambur çalmaya kalkışaniann tambur­lannı başında paralaması, Seffiili'ın tam aksine eğlence hayatından nefret ettiğini ortaya koymaktadır74.

Sahibu'l-Berid'in, Halife Mansur'a valilerden birinin aşırı av meraklısı olduğunu, evinde atmaca, doğan vb. gibi yırtıcı hayvanlar beslediği haberini ulaştırması Üzerine, halife yazmış olduğu mektupta valiyi aziettiğini belirtmiş ve gerekçe olarak devletin bunca işleri varken vahşi hayvanlarla uğraşmanın mantıksızlığını göstermiştir75. Fakat, Mansfu'un bu tepkisini avdan nefret ettiği anlamında yorumlamamak gerekmektedir. Mansfu'un, Seffiili'la birlikte av partilerine katıldığı bilinmektedir. Devletin içerisinde bulunduğu kaos ortamı düşünüldüğünde, kendisi başta olmak üzere bürokratlann av ve­ya diğer eğlencelere düşkünlüğüne sıcak bakmam.ıştır. Gerekçeye devlet maslahatı açı­sından bakıldığında isabetli bir karar olarak görülmektedir. Mansur, normal zamanlarda av sohbetlerinden hoşlanmakta ve av hayvanlan hakkında detaylı bilgiler almaktaydı76.

71) İbnMenkeli, Ensü'l-Mela, s. 143. 72) el-Biişa, es-Sayd, s.40.

73) Mansilr dönemi siyasi kanşıklıklar hakkında geniş bilgi için bkz. Cem Zorlu, Abbasilere Yönelik Dini ve Siyasi Isyanlar (Ebu Caferel-Mansur Dönemi), Ankara, 2001.

74) et- Taberi, Tarih, IV, 518.

75) et-Taberi, Tarih, IV, 413.

76) Daha geniş bilgi için bkz. el-Esedi, el-Cemherefi 'Ulumi'l-Beyzere, s.39,40.

...., .. ,.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 133 (1, 2)

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDAA V SANAT! VE SİYAS! HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ------ 259

Halife Mehdi (158-1691775-785) ise, Mansur'dan farklı olarak aşırı av düşkünü bir kişiliğe sahipti17. Neredeyse bir gün ara ile avianınaya çıkardı78. Mehdi'nin av seyahat­lerine dair çok sayıda hatıratıyla karşılaşmak mümkündür. Mes'udi'nin, Fazi b. Re­bia'dan naklettiğine göre, Mehdi bir gün Aınr b. Rebi' ile ava çıkmıştı. Aşırı derecede acıkan halife Aınr'dan yiyecek bir şeyler istedi. Mehdi, yanınıı herhangi bir yiyecek al­mamıştı. Yakında bir kulübede yaşayan ve sebzecililde meşgul olan bir çiftçiden yiyecek istedi. Halife yanında zeytin yağı olup olmadığını sorunca, o da mevcut olduğunu söy­ledi ve daha sonra Mehdi bu şahsı ödüllendirdi79. Yine Mehdi'nin ilginç av anılarından biride şöyledir:

"Mehdf, Ali b. Süleyman, Ebu Delfime üçü ava çıkmış/ardı. Av esnasında ceylan sü­rüsüne rast geldiklerinde Mehdf ceylanı av/adı. Bunun üzerine EbU Delfime şu mısrala­rı okudu:

Mehdi ceylanı kalbinden vurdu. Ali b. Süleyman köpek av/adı. Her ikisine de afiyet olsun. Her biri kendi azığım yesin. BO

Taberi'nin rivayetine göre Mehdi, av esnasında geçirdiği bir kaza sonucu hayatını kaybetmiştir. Atı ile ceylan sürüsünün peşine takılan Mehdi, önde ceylan sürüsü, arkada köpekler harabe haldeki bir binaya girdiği esnada süratle kapı duvarına çarpmış ve ora­cıkta hayatını kaybetmiştirBI.

Mehdi' nin, Gıyas b. İbralıim ile arasında geçen şu olay halifenin ava ve yaban haya­tına olan düşkünlüğünü gösteren bir diğer örnektir: Gıyas, halifenin huzuruna girdiğin­de onun güvercinlerle oynadığını, güvercinleri yarıştırdığını gördü. Kendisinden halife­ye bir hadis söylemesi istendiğinde o, anında:" hadis isnat zincirini Peygaıılber'e dayan­dırdıktan sonra Resulullah'ın "ok deve, at ve kuş yarışlarından başkası için ödül almak helal olmaz" buyurduğunu rivayet etti. Bunun üzerine Mehdi ona on bin dirhem veril­mesini istedi. Gıyas ayağa kalktığında halife onun hadis uydurduğurrdan emin olduğu için "Senin şu kafan Resuluilah' a yalan isnat eden bir kafadır" dedi. Devamında ise, bu­na seni ben sevk ettim diyerek, güvercinlerin kesilmesini ve onun bu işten vazgeçmesi­ni emretti82.

77) Zeydan, islam Medeniyeri Tarihi, V, 310.

78) Azizbillah, el-Beyzera, s.43. Muntazam av partileri düzenleyen Mehdi,bu partilerde bir grup asker ve köleler de avcılann peşinden gelirdi. Halife av partilerinde Dicle nehri boyunca uzanan, kuşla­an toplandığı, ceylanlann otladığı yeşillik arazilerde dolaşırdı. Hasan İbrahim Hasan, Tarihu'l-ls­lam es-Siyasi ve'd-Dini ve's-Seldift ve'l-ictimfii, Kahire, 1983, III, 446.

79) el-Mes'ildl, Murucu'z-Zeheb, III, 320. Buna benzer ve daha teferruatlı başka bir av macerasını da Keşiicim nakletmektedir. Bkz. Keşiicim, Kitabu't-Tura, s.49-51. ,

80) Ebu'l-Feth Mahmud b. Muhammed Hüseyin b. Sindi Keşiicim, el-Mesayıt ve'l-Metarıt, thk. Esad Talas, Tahran, 1946, s.l66.

81) et-Taberi, Tarih, IV, 583.

82) Ebu'l-FerepAbdurrahman b. Ali b. Cevzi, Kitabu Mevzuat, thk. Abdurrahman Muhammed Osman, Beyrut, 198,3, I, 42.

l

/.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 134 (1, 1)

260 /Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Hadis tenkit metotlan üzerine kaleme alınan eserlerde "halifelere güzel görünüp şah~ si menfaat elde etme amacına yönelik hadis uydurma"83 başlığı altında verilen bu örnek­ten anlaşıldığı gibi halifelerin ava düşkünlüğünü iyi bilen istismarcılar bu konuda dini motifler kullanmadan dahi geri kalmamışlardır.

Abbas! halifeleri arasında seçkin bir yere sahip olan Harun er-Reşid (170-1931786-809) de son derece ava meraklı ve avda da şanslı birisi idi. Av sanatında mahir olan ve yeni av malzemeleri icat edenleri saraya alır, onlara maddi destekte bulunurdu. Harun er­Reşid döneniinde merkezdeki bu av düşkünlüğü zaten potansiyel olarak av merakının mevcut olduğu vilayetlere de sirayet etmiştir. Bölge valileri ve diğer bürokratlar devlet işlerini aksatacak ölçüde ava merak sarmışlardır. Sahibu'l-Berid'in, Horasan valisinin devlet işlerini erteleyerek zamanının çoğunu avla geçirdiği bilgisini halife Reşid'e bil­dirmesi üzerine, halife cevaben yazdığı mektupta sadece bu kişiyi uyamıakla yetinmiş­tiı-84. Oysa, aynı olay karşısında Mansur'un valisini görevden aldığını daha önce belirt­miştik.

Devletler arasındaki iyi ilişkileri geliştirme maksadı güden hediyeleşme anlayışı Ha­run er-Reşid dönemind~ de devam etmiş ve daha ziyade hediyeler yırtıcı kuşlar ve pars, köpek gibi pençeli hayvanlar olmuştur. Örneğin, Bizans kralı iyi niyet göstergesi olarak 12 atmaca ve bir av köpeğini Harun er- Reşid'e hediye olarak göndermiştif85.

Harun er-Reş!d'in oğlu Em1n (193-198/809-813) babasının av merakını daha da öte­ye taşımıştır86. İslam coğrafyasının değişik bölgelerine haberler göndererek, avcılığı ile şöhret bulmuş avcı yırtıcı hayvanıann kendisine gönderilmesini istemiştir. Bu haberi alan halk akın akın saraya avcı hayvanlar getirmeye başlamış ve durum abartı ya varacak. boyuta ulaşmıştır87. Emin'in avı bobinin de ötesine taşıyarak, sapiantı haline getirdiğini şu örnekten anlıyoruz: Emin'in kardeşi Me'mun ile aralannda ortaya çıkan taht kavgası esnasında kardeşi tarafından ablukaya alındığı anda dahi, Dicle nehrinde balık avı ile meşgul olduğu rivayet edilmektedif88. Emin'in kardeşlerinden Salih'in de aşın domuz avına düşkün olması Harun er-Reşid ailesinin top yekün av maraklısı olduğunu ortaya koymaktactır89.

Kardeşini devirerek iktidan ele geçiren Me'mun (198-218/813-833), ilim meclisleri­ne ve kütüphanelere vermiş olduğu önemle terneyyüz etmesine rağmen, geçmiş av gele­neğini kısm1 de olsa devam ettirmiştir. Abbas! halifeleri arasında en fazla ava düşkünlü­ğü ile bilinenlerden bir diğer isim de Mu'tasım (218-227 /833-842) dır. Ata binrnek onun en önde gelen zevkleri arasında idi. Güzel ata binmekle avcılık arasında sıkı bağ kuran Mu'tasım uzun av yolculukianna çıkardı. "Samarra" şehrinin yerinin tespit edilmesi de

83) ~sfır b. Gunnullah ed- Dümeyn1, Hadis'te Metin Tenkidi Metodları, tre. İlyas Çelebi ve diğerleri, lst1997, s.39.

84) Horasan valisi Fazi b. Yahya'ya aşağılayıcı bir mektup yazan halife mektubun sonuna da bu me-. yanda bir şiir ilave etmiştir. el-Mes'Odi, Mı;rucu'z-Zeheb, III, 377-378.

85) et-Taberi, Tarih, IV, 677. 86) Azizbillah, Beyzera, s.46. 87) el-Mes'Odf, Murficu'z-Zeheb, III, 401. 88) el-Mes'ıldi, Murucu'z-Zeheb, III, 402-403. 89) Zeydan, islam Medeniyeti Tarihi, V, 310.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 134 (1, 2)

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDAA V SANA Tl VE SİYAS! HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ------ 261

avianma esnasında olmuştur. M'utasım iklimini ve coğrafi konumunu çok beğendiği bu­günkü Sammarra'nın bulunduğu yere şehrin inşası emrini vermiştir. Kendisi şehrin ku­rulduğu bölgede üç gün süreyle çadır kurmuş ve avlanmıştır90.

Abbas! vezirlerinin önemlileri arasında yer alan İbn Daye (öl.213/828) Mu'tasım'ın av hatıratarından birini onun ağzından şöyle anlatmaktadır:

"Vahada su göletlerinin başmda av beklemekteydim. Ceylan sürüsü su içmek maksa­dıyla buraya geldiklerinde, kuraklıktan yamk kokusu dışmda bir şey yoktu. İkinci gün geldiklerinde yine su yoktu. Üçüncü gün geldiklerinde başlarını dua edercesine göğe kaldırdılar ve o esnada yağmur başladı. Ceylanlar gölete girdiler ve sularını içtiler. "91

Aktarılan bu olay halifenin av anlayışına ışık tutmaktadır. İstediği takdirde susuzluk nedeniyle bitkin düşmüş tüm ceylanları av lama fırsatı varken, sadece izlemekle yetinme­si son derece manidardır. Bu anlamlı davranışın, bu gün av hayvanı nesiini tüketmeyi he­def edinmiş av cı geçinen insanlar için bir ders niteliğinde olduğu düşünülmelidir. Mu 'ta­sım diğer Abbas! halifelerinde olduğu gibi Fars av geleneğini sürdürmeye özen gösterir, avda onların giymiş olduğu kıyafetleri giyerdi. Örneğin, Farsların kullanmış olduğu ka­lansüveleri ve diğer başlıkları başına takar, onların kullandıkları aletleri kullarurlardı92.

Mütevekkil (232-247/847-861), Mu'tasım kadar av sanatına düşkün ve uzman değil­dir93. Daha ziyade pars beslemekten hoştanır ve ağla hayvan yakalardı. İlk defa ağla av­lanan halife de Mütevekkil olmuş, daha sonra gelenler bu tekniği kullanmışlardır94. Mü­tevekkil'in avda kullandığı ağlar özenle hazırlanmış ve sağlam ipierden örülmüştür95.

Halife Mu'tezid (279-289/892-902), Mu'tasım'ın av anlayışını ve atılganlığını adeta miras almıştır. Savaşla av arsında sürüp giden bir hayatı kendine yaşam biçimi kabul et­miştir90. Mütevekkil'in ehemrniyet verdiği parsların eğitimine Mu'tazid, daha bir özen göstermiş ve onları avda kullanınada şöhret kazanmıştır97. Aynca, kartalları eğitmek ve onlarla avianmak son derece güç olmasına rağmen, o, daha ziyade bu tür zor avlar pe­şinde koşmuştur98. Aslan gibi avianınası tehlikeli ve güç olan hayvanları tek başına av­lama cesaretinde bulunmuştur99. Kendi gücünü ve av daki maharetini sergilemek için tek

90) el- Mes'ildi, Murucu'z-Zeheb, IV, 91. Mu'tasım kurulan bu şehirde inşa etmiş olduğu sarayda yır­tıcı hayvanların barındığı bahçesi (harü'l-vahş) yaptırtıruştı. Adem Metz, el-Hadiiratü'l-lslamiyye fi Karni'r-Rabi'ıl Hicrt, tre. Muhanırned Abdülhiid! Ebu Reyd, Beyrut, 1967, II, 264.

91) Azizbillah, Beyzera, s.39. 92) el- Mes'ildi, Murucu'z-Zeheb, IV, 60. 93) Mütevekkil iktidara geldikten sonra Mu'tasım ve Vasık dönernlerinde halkı çok fazla meşgul eden

eğlenceleri kısıtlaıruş, daha ziyade eğitime ve bilime önem vermiştir. (el-Mes'ildi, Murucu'z-Ze­heb, IV, 86-87.) Buradan Mütevekkil'in seletleri kadar av düşkünlüğünün olmadığı anlaşılmakta-dır. .

94) el-Blişa, es-Sayd, s.51. 95) İbn Menkeli, Ensü'l-Mela, s.137. 96) Azizbillah, Beyzera, s.46. 97) el-Başa, es-Sayd, s.51. 98) el-Esed!, Cemherefi Beyzera, s.54. 99) İbn Me~eli, Ensü'l-Meta, s.l19.

/.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 135 (1, 1)

262 /Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMi DERCİSİ

başına ava çıkmayı gelenek haline getiren halife, kamp kurduğu bölgede avianacak hay­van kalmayana kadar ava devam etmiştiriOO.

Yahya b. Ali'den (öl.300/912)gelen şu rivayette, daha önce Emev1 ve Abbasi halife­lerinde gördüğümüz av malesatlı saray geleneğini Mu'tazid'ın da sürdürdüğüne tanık ol­maktayız. Halife av sahasına yakın ve hakim bir bölgede kendisine ait saray inşa ettik­ten sonra şu ifadeleri kullanmıştır.

"Bu binaların yer ve konum açısından halife binalarından biri olduğunu ve onlara benzediğini bjliyorum. Görmüyor musunuz tahtımda oturuyor, vezirime emrediyorum ve av sahasındaymış gibi önümde kara ve deniz avı yapılıyor. "101

Saraylan dahi kendi av zevkini tatmin için inşa eden Mu'tazid'ın bu düşkünlüğünü bilen valiler, bölgelerinden sık sık halifenin avianınası için eğitilmiş yırtıcı hayvanlar gönderirlerdi. Örneğin Amr b. Leys es-Saffar, Nişabur'dan halifeye dört bin dirhem pa­ra, donanımlı 20 binek hayvanı, 150 küçük ve büyük baş hayvan ve av maksatlı şahin­ler göndermişti102.

Mu'tezid'ın av hayatına ve ona düşkünlüğünü daha iyi anlamak için, devlet hazine­sinden av maksadıyla tahsis etmiş olduğu bütçenin miktarını vermek yeterli olacaktır. Halifeliğinin ilk yılında av partilerini düzenleyen memurlar içinde bulunduğu saray hiz­metiileri için ayırmış olduğu yıllık bütçe 2. 500.000 dinardır. Doğan, atmaca, pars ve kö­pek eğiticilerine günlük 70 dinar ödemekteydil03. Sıradan rütbesiz bir memurun aylık maaşının 30-50 dinar arası olduğu düşünüldüğündel04 eğlence maksadına yönelik böy­le bir görevliye ödenen miktarın korkunçluğu ortaya çıkmaktadır. Buna av partilerine ay­n lan miktarda ilave edildiğinde Abbas! lıaiifelerinden bazılarının av eğlencesine ne ka­dar önem verdikleri açık biçimde ortaya çıkmaktadır.

Mu'tezıt'ın halifeliği döneininde halefi Mukten (289-320/908-932) babasının sağlı­ğında zamanının büyük kısmını avianarak geçirmekteydi. Babasının vefatı sonrası tüm kara ve hava yırtıcı hayvanlan oğluna ıniras kaldı. Mukten'nin en fazla hoşuna giden av­lanma biçimi kartal ve parslarla yapılanlan idiıos. el-Mesayıt yazan, Mükten'riin daha babası hilafette iken Antakya dotaylannda parslarla avlandığından bahsetmektedirl06.

Abbas! halifelerinin bir çoğunun neredeyse birbirleri ile yanş edercesine ava olan düşkünlükleri tek tek biyografıleri incelendiğinde açık biçimde ortaya çıkmaktadır. Ken­di heybet ve azametlerini etrafındaki insanlara göstermenin en kestirme yolunun avda gösterdikleri maharet olduğunu çok iyi bilen halifelerin, avı güçlü olma anlamına gelen iktidarlannı pekiştirmenin bir aracı olarak kullandığım söylemek mürrikündür107. İktida-

100) Azizbillah, Beyzera, s.46. 101) el-Bil§a, es-Sayd, s.54. 102) et-Taberi, Ttirlh, V, 611. 103) el-Bil§a, es-Sayd, s.54. 104) Yılmaz, Şurta, s.203. 105) Azizbillah, Beyzera, s.48. 106) Keşacim, el-Mesô.yıt ve'l-Metarıt, s.7. 107) İbn Tıktaka halife! erin, kraliann kendi güçlerini aslanlarla, fillerle, kaplanlarla sembolize ettiğini 1 belirtmektedir. Büveyhi hükümdan Adudüddevle (368-372/978-983), filleri, asiani an, kaplanlan

getirterek geçiş töreni yaptınp, halka karşı gövde gösterisi yaptığına inarurdı. İbn Tıktaka, Fahri, s.23-24.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 135 (1, 2)

MÜSLÜMAN ARAP TOPLUMUNDA AV SANAT! VE SİYASl HAYATA YANSIMALARI: ABBAS! ÖRNEGİ ------ 263

nn nimetlerinden istifade etmek isteyen ve halifeyle yakınlık kurmaya çalışan çevreler de avı vesile olarak kullanmışlardıri08, Tüm bu yönetsel kaygılar dışında özellikle o dö­nem şartlan içerisinde avın fiziki ve ruhi eğitim işlevi gördüğü anlaşılmaktadır. Avın, düzgün insanın normal yaşamında sürekli ihtiyaç duyduğu; disiplini, sabn, metaneti, merhameti, gücü özünde banndıran bir özelliğe sahip olması, kişinin ahlaki açıdan ol­gunlaşmasına zemin hazırlamıştır. Aynca fert bu yolla hayatin gerçekleri ile karşılaşma ve doğadaki mücadeleye birebir şahit olma imkanı bulmuştur.

Cemhere fi 'Ulumi'l-Beyzere yazan, avın kişi üzerindeki etkilerine ilişkin şunlan söylemektedir:

"Bil/d avcı hayvanları eğitmek edebi tamamlamaktır. O insanı krallara yakınlaştırır. Kim de güzel alışkanlıklar yoksa avcı hayvanları eğitemez. Çünkü avcı hayvanlarla ilgi­lenmek birtakım kişilikveedep eksikliklerini ortaya çıkarır. "109

Ensü'l-MeUi yazan da benzer tespitlerde bulunmuştur. Ona göre: "Bilge Kişiler, krallar, cesur, cömert, istikrarlı bir düşüneeye sahip gençler, avcı hay­

vanların halleri ile hemhal olanlar, onlara zarar vermeyen/er, onları eğitebilecek zekaya sahip olanlar dışındakilerin hayvan eğiticiliği yapamayacağı noktasında icma vardır. "1 lO

Avcılık meslegi ileri boyutu israf olarak kabul edilse de, cömertlik isteyen bir spor dalıdır. Bu açıdan ancak cömert insanlar avla meşgul olabilirler. Zira avcı hayvaniann eğitimi ve bakımı, ulaşım araçlannın temini avı külfetli hale getirmektedir. Bu tür har­camalan ancak paraya çok fazla değer vermeyen, paylaşınıcı özelliklere sahip insanlar yapabilecektir. Zira avın bir ekip işi olduğu düşünüldüğünde ekipteki tüm insaniann bu masrafa ortak olması, inıkanı olmayanların diğer arkadCl§ları tarafından fınanse edilme­si, paylaşınıcı ruhu ortaya çıkarmakta ve insanı cömertleştirmektedirlll. Günümüzde ay­nı olguyu müşahede etme imkanımız söz konusudur. Gerçek anlamda avın ruhundan uzaktaşmış yapılanmalan hariç tutacak olursak, özde avcı olarak vasıflandırabileceğimiz insaniann oluşturmuş olduğu kulüpler bireyler arasında kaynaşmayı, dayanışmayı sağ­layan çok önemli bir işlev görmektedir. Bu da insanların başkası için bir şeyler yapabil­me dürtüsüne katkı sağlamaktadır.

Tabii ki, bizim burada kastettiğimiz avianma anlayışı, ferde ve topluma artı özellik kazandıran, ahlaken ve dinen meşru ölçüler içerisinde yapılan avdır. Sadece eğlence, boş vakit geçirme ve bir takım şiddet duygulannı bastırma gibi maksatlarla yapılan avian­malann hiç kimseye bir şey kazandırmayacağı aşikardır. Şu örnek bu konuya açıklık ge­tirmesi açısından önemlidir: ·

Ebu Alkame ismindeki şahıs kadı heyeti önünde diplomasını alırken Sivar b. Abdul­lah b. Sivar isimli baş kadı kendisine kadılık diplaması vermeyeceğini ifade eder. Gerek­çe olarak ta köpekler ve doğanlada eğlenerek boşa vakit geçirdiğini söyler. Bunun üze­rine Ebu Alkame,:

I 08) Bu menfaat tek yönlü olarak valiler cihetinde tezahür etmemiş, halifelerde valilerinin durumu hak­kında daha sık haber alma şansı bulmuşlar ve aralarında hediyeleşmeyi dayalı sıkı ünsiyet peydalı olmuştur. et-Taravine, et-Tardfi'ş-Ş'iri'l-Arabt, s.SI.

109) el-Esedi, el-Cemhereft "Ulumi'l-Beyzere, s.48. 110) İbn Menkeli, Ensü'l-Melii, s.6I.

11 I) Azizbillpı, Beyzera, s.20.

D01777c9s22y2005.pdf 25.02.2010 14:46:44 Page 136 (1, 1)

264 /Dr. Metin YILMAZ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Kim köpekler/e ve doğanlarla eğlendiğimi söylemişse yalan söylemiş, ama kim de onlarla avlandığımı söylediyse doğru söylemiştir. Sana ulaşan bu yanlış bilgilendirme­ye rağmen dip/onuımı vermeyecek misin? diye sorduğunda Sivar: Hayır dip/omanı veri-yorum. Yanıtını vermiştir." 112 .

Av, tarihi seyri açısından ele alınıp incelendiğinde, bu gün sadece doğal çevreyi ko­ruma anlayışından yola çıkarak avı katliam veya barbarca bir tutum olarak vasıflandıran anlayışın taşıdığı tüm kaygıların aynısıyla av geleneği içerisinde var olduğu görülecek­tir. Her farklı tasarrufta olabileceği gibi avianınada da aşırılıklarla karşılaşmak mümkün­dür. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi özellikle günümüzde bunun örneklerini fazlasıy­la görmekteyiz. incelediğimiz dönemde, zaman zaman aksi uygulamalarla karşılasılsa da, av yiğitlik, kahramanlık, mertlik, geçim ve sabnn ifade bulduğu bir alan olarak kar­şımıza çıkmaktadır. Üzülerek müşahade ediyoruz ki, bugün av, istisnaları dışarıda bıra­kacak olursak, ehli olmayan bir kısım insanların elinde; yalanın, abartının, düzenbazlı­ğın timsali haline gelmiş, topluma hiçbir katkı sağlamayan insanların uğraş alanı olmuştur.

Sonuç Medeni ve Bedevi toplum sınıflandırmasının belirleyici bir özelliği olan ve zamanla

kabuk değiştirerek aristokrasinin reklam aracı halini alan av sanatı, ne amaçla olursa ol­sun medeniyetlerin sanat, kültür, örf ve ananelerinin, daha ötesi yaşarnlarının aynlmaz parçası halini almıştır. Geniş çöllerle kaplı Arap yarımadasının tatminkar tanm arazile­rine sahip olmaması halkın kısmi yerleşik yaşam dışında göçebe hayatı benimsemesine neden olmuştur. Bu da, hem zorunlu savaşçı bir toplumun sürekli teyakkuz halinde ol­masına katkı sağlayan, hem de güncel yiyecek ihtiyacının temin yoUarlından biri olan avın, kabile hayatının bizatihi içerisinde olmasını zorunlu kılmıştır.

İslam'ın yayılış sürecinde fetih hareketleri ile birlikte yerleşik köklü kültürlerle kom­şuluk kuran Araplar, diğer alanlarda olduğu gibi av sanatında da Bizans ve Sasani etki­sine girmişlerdir. Kazandıkları yeni avianma teknikleri ve silahlarla avı zevkli bir hale getirmişler ve artan refah düzeyi ile birlikte sarayın faaliyetleri arasına taşımışlardır. Ava düşkün Emevi ve Abbasi halifelerinin elinde av tam bir eğlence ve iktidar göstergesi ha­line gelmiştir. Av için aynlan bütçeler devlet ekonomisini sarsacak düzeye ulaşınış ve ar­tık sıradan halk için lüks bir uğraş alanı haline gelmiştir. Bürokratlar avı terfi ve tevas­sut aracı olarak kullanmaya başlaınışlardır. Ancak, avın bu menfı yönleri dışında, halife­lecin av partileri sayesinde etrafındaki insanları daha yakından tanıma, düşmana karşı uygulanacak savaş taktikleri için uygulama alanı bulma ve sürekli askerleri zinde tutma gibi yadsınamaz faydaları da olmuştur. İktidar muhaliflerinin zaman zaman haklı olarak halifelerin ölçüsüz yaşarnlarını sergilemek için onların av kültürlerindeki sınır tanımaz­lıkları üzerinde özenle durmaları, aşın örneklerin daha ziyade ön plana çıkarılmasının ve bu gün dahi avın toplumun büyük kısım tarafından barbarlık gibi algılanmasının temel nedenleri arasındadır. Buna rağmen av ortaçağ İslam toplumunun tüm katmalarında yer bulmuş, avianma sanatı, av hayvanları, tedavileri gibi av kültürünü kapsayan konularda çok sayıda müstakil eser sarayın teşviki ile kaleme alınınış veya tercüme faaliyetlerinin yoğun olduğu dönenilerde Yunan kaynaklarından Arapça'ya kazandınlmıştır. ·

112) Azizbillah, Beyzera, s.28.