51

Öpücükçü

Embed Size (px)

DESCRIPTION

şair, ressam, mimar Hüseyin Mustafa'nın şiir kitabı

Citation preview

Page 1: Öpücükçü
Page 2: Öpücükçü

ÖPÜCÜKÇÜ

Şiirler Hüseyin Mustafa

Copyright 2015 Hüseyin Mustafa

Kapak resmi: Hüseyin Mustafa Kapak tasarımı: Hüseyin Mustafa

Page 3: Öpücükçü

İÇİNDEKİLER:

Anılarımız Seninle Karabiberime Muamma Ah Ne Vakit Yaşadın mı? Hey Gülüm Sevmesini Bileceksin Zamanı Gelince İhtiyaçtan Sorgu Siz Hiç Parsellemeyin Gökyüzünü de Bir Tek Yalansız Sevdim Bir Gülsün İçimde Olsun Sevdim Adam ve Kadın Umut Taciri Canımla Konuşma Yalan Bunun Neresinde Şerefine Mehmet Vazgeçemem Senden Sevdirmece Öpücükçü En Büyük Soykıyım Bu Sabah Sol Yanım Pamuk İpliği Meselesi Gen Haritası Bayram Dört Duvar

Page 4: Öpücükçü

Gün Gelir Ah Yaşamın Hırsızları Öyleyse Varız Sonbahar Bir Rüya Elde Var Sıfır Bir Tımarhane değil mi Bu Dünya? Aşk

Page 5: Öpücükçü

ANILARIMIZ

bu bahar da geçecek nazlı nazlı

terliyeceğimiz günler gelecek

buram buram

üşüyeceğiz ardından tir tir

anılarımızda hep bunlar yazacak

mış gibi

01.05.2014

Page 6: Öpücükçü

SENİNLE

seninle olmak var ya şu geçen günleri seninle yaşamak son demine kadar

seninle ölmek var ya şu gelecek günleri

seninle yaşadıktan sonra

seninle hepsi güzel sevdiceğim

gül de diken de

05.2014

Page 7: Öpücükçü

KARABİBERİME

karabiberim diye sevdim seni yıllarca karabiber acıdır ya

tatlı bir acı

sevmek de aslında acı gelir

bazı bazı olsun yine de sevmek böyle

daha tatlıdır tatlı bir acı

işte karabiberim

işin aslı acıyı böyle duya duya

sevebilmektir

07.05.2014

Page 8: Öpücükçü

MUAMMA

sorularımız idam sehpasında sallanırken yasak meyvelerin çekirdekleri soframızda

eski mahallemizden komşularımız da gelmiş sadece dualarımız var boş tabaklarımızda

rengi solmuş okul önlükleri ile

cezamızı çekiyoruz tek ayak üzerinde konuşmamız yasak anlaşabiliriz diye duvarın önünden geçen kara kedi ile

aslında basitti her şey ve yaşam

süt beyaz, şarap kırmızıydı tadına baktığımız ilk günden beri de

ne sevaptı, ne de günah

10.06.2014

Page 9: Öpücükçü

AH NE VAKİT?

gözlerinde efkar dağıtıyorum açıyorum perdeleri

yüreğinde ki sislerden kimi denize

kimi önüne bakıyor

utangaç

oluyor ya taneleri ağaçların beklemeden baharı

aynen öyle kavuşmak için koşuyoruz

hayallerimize geçtiğimiz yollardan

aceleci

Page 10: Öpücükçü

YAŞADIN MI?

hele bir yaz güneşini görelim harman gününü bağ bozumunu

ve hele yağmurları ve

bembeyaz olduğunu yeryüzünün

bir de söyleyelim şu sevdiğimiz türkülerimizi doyasıya

kan kardeşlerimizle ve rızkımızı

ne varsa soframızda paylaşalım sevinçle

bak işte şimdi gönül atabilirsin bir çizik

geçen şu güzelim yıllara kalan günlerimizi katmadan hesaba

01.06.2014 (hastanede)

Page 11: Öpücükçü

HEY GÜLÜM

hey gülüm! kokun var ya kokun

sindiğinden beri bana dünya gül ben gül

hey gülüm!

tenin var ya tenin dokunduğundan beri bana

sen ben ben sen

ve hey gülüm!

düşlerin var ya düşlerin karıştığından beri düşlerime düşüncemdesin ince ince

işte gülüm

bundan dolayıdır ki aramızda ne ayrılık var

ne de dargınlık

23.05.2014

Page 12: Öpücükçü

SEVMESİNİ BİLECEKSİN

düş kurmayı bileceksin kitaplardan mı öğrenirsin

sokaklardan mı artık?

yağmurda ıslanmayı ağaca tırmanmayı

seveceksin

çocuk olmak her daim kahkaha atabilmek tüm dünyaya

ve üzülüp hüngür hüngür ağlamak yakışacak sana

aynadaki sen olmayacaksın bazen

tanıyamayacaksın kendini ve seveceksen bir kadını delicesine

unutamıyacaksın en çok onu

sonunda bastonu eline aldığında da ne kadar şanslı olduğunu düşüneceksin

bakıp şu dünyaya

son nefesini aldığını hissettiğinde ise biraz daha tutmasını

bilmem becerebilecek misin?

hepsi bu: biraz düş

biraz gerçek ama ne olursa olsun sevmesini bileceksin

25.05.2014

Page 13: Öpücükçü

ZAMANI GELİNCE

siz hiç hayallerinizi yazdınız mı beyaz bir kağıda?

ya da çizdiniz mi rengarenk? ve kan damladı mı üstüne sokaklardan

veya karanlık madenlerden?

yaşlı bir göz iz bıraktı mı yüreğinizde? işte o zaman

o zaman vakit gelmiştir

vakit…

bırakın hayallerinizi canlansın sokaklara çıksın

meydanlara kalmasın odalarda

zihninizde kazınsın duvarlara

filmlere romanlara

anlatabilmek için derin yaraları zulmü bu topraklarda zehiri nasıl içtiğimizi

nasıl ezidiğimizi nasıl

nasıl ama ölmek daha iyi dercesine

ve suç ezende midir

ezilende mi derseniz?

galiba ezilendedir be! ezilen ama

kurtulmak için hayal bile kuramayan bizlerde

21.05.2014

Page 14: Öpücükçü

İHTİYAÇTAN

ihtiyaçtan seviyoruz gümüşten parıltısını koparıp karanlığın

sisli bir sayfadaki şiirleri büyük sözcüklerle

inşa ediyoruz

sabırla

gün yüzüne çıkıyoruz ihtiyaçtan

bakamıyoruz güneşe ya olsun gülleri deriyoruz ara sıra

ezildiğimiz günlerden kalan vakitte içmeye şarabımızı

tatmaya karıncalar

ve her türlü canlı da akın edecek soframıza harf harf yazıldığı gibi

bir olacak dilimiz

kandırıldığımız vakitten kalan an ölesiye sevmeyi bırakıp ihtiyaçtan öleceğiz ya zaman kalmayacak

sevmeye de

sevişmeye de

06.03.2014

Page 15: Öpücükçü

SORGU

kestikçe ağaçları omuzlarımız düşüyor

tarihinin ne anlamı var? yaşadıklarımız sorulacak

bir bir

satıyoruz emeğimizi

bir kaç kuruşa kazandıklarımızın ne anlamı var?

harcadıklarımız sorulacak

tek tek

06.03.2014

Page 16: Öpücükçü

SİZ HİÇ

siz hiç bir canlıyı öldürdünüz mü? gözleri bağlıyken

hiç bir insanı daha çocukken

ve bir kadını hiç gördünüz mü

öldürülürken?

siz kan gördünüz mü üstünüzde

masum bir canlının kanını? ben gördüm

sadece bir filimde o bile ne kadar acıydı bilseniz

11.01.2014

Page 17: Öpücükçü

PARSELLEMEYİN GÖKYÜZÜNÜ DE

seyrediyoruz gökyüzünü geçen bulutları bembeyaz sen bir çocuğa bakıyorsun

ben annesine

rüzgâr sürüklüyor ikisini de geride kalan

masmavi bir gökyüzü parsellenmemiş henüz ya

dokunmayın beyler bırakın kuşları uçsun

özgürce

02.01.2014

Page 18: Öpücükçü

BİR TEK

yüreğimin ortasındasın ilişmişim kenarına

yürürlükteki yasalara göre akıyor kanımız

gözyaşına izin yok

isyana tutuşmamız yasak yürek yüreğe

sakıncalı harfleri getirmek yan yana aşkları çıkarmak kitap sayfalarından

ve bu ömrü bahşedilmiş bir ömrü

harcayacaksak sokaklarda yalana karşı duvar

duvarda bir sarmaşık gibi sımsıkı sarılmış olacaksak

yalanlarla atılan kördüğümler çözülebilir

ancak o zaman

02.01.2014

Page 19: Öpücükçü

YALANSIZ SEVDİM

bütün zamanların selleri akıyor tüm tarihin yıkımı üzerinde biten otları

görüyor musun?

kıskanıyorlar ellerimizi tutuşan sen de kuşlara sarılırsan

uçarsan ezberimden tüm kıtaları soyarım

tüm aşkları giydirdiğim gibi lacivert

satarım ne varsa yüreğimde olmamasına alıştığım diyarların

çizdiğimiz sınırlardan öteye yayılan kokularını biz duymuyoruz

lakin varız

alışın

daha çözülmemiş kördüğümler asya’ dan öte

ya da afrika’ dan dinmemiş acılar var ya taşınan

alışamadığımız kokusu yayılıyor

siz duymuyorsunuz lakin varlar

alışın

Page 20: Öpücükçü

sen çekik gözlerini dikmiş

sen bembeyaz dişlerini göstererek bakıyorsun ya bir anlamı var

tüm yıkımların

üzerimizden geçen yangınların izi var

ellerin ellerimde tutuşuyor ya bunun da bir anlamı var

alışın

01.01.2014

Page 21: Öpücükçü

BİR GÜLSÜN İÇİMDE

öylece bakıyorsun ya saçlarını uçuran rüzgarda tanıdık geliyor her yerin

yukarıdan aşağıya baktıkça

görmedim dudaklarından başka ne ellerini

ne göğsünü sadece gözlerini ve gülüşünü tuttum

aklımda bir gül suyunu koydum

bir tomurcuğun açmasını bekledim bekledim sabırla

öylece duruyorsun ya

suyun içinde mutlaka açacaksın içimde

utanmak yok sevmek uluorta korkunç değildir yalanları kadar

iman edenlerin tanrıya

01.01.2014

Page 22: Öpücükçü

OLSUN SEVDİM

sevdim dedim göz kırparken celladıma bir yandan kemirirken kemirgenler taburemi

inkar etmedim güldüğünü gözlerine

boynumda ki ilmik sıkarken

uyandım can havliyle olsun

yine de sevdim dedim yatakta doğrulup

güzel olan her şeyi ve seni

bir vakit değil bin vakit

cezası

aynı dilde anlaşamamak olabilir olsun dedim göz kırptım

tüm sevdiklerime

09.12.2013

Page 23: Öpücükçü

ADAM VE KADIN

adam uyandı kalktı

kadını öptü kadın uyandı

gülümsedi

adam kalktı giyindi

kadın kalktı perdeyi açtı

içeri giren güneşe karşı gerindi

adam kapıyı açtı hoşça kal dedi

gitti kadın yalnız kaldı

aynadaki görüntüsüyle saçını taradı

kendisini süzdü gülümsedi

güzeldi

mutfağa gitti bir bardak su içti

su bitti günler böyle geçip gitti

bir sabah adam

uyanıp öpemedi kadını ve kadın

gülümseyemedi adama uyandığında

25.11.2013

Page 24: Öpücükçü

UMUT TACİRİ

umut satıyorum yekpare renk renk dokunmuş

halis yünden doğal boyalı

umut

ağlara takılan balık olabilir mi ki? rüzgẩr da gözüme kaçan toz ya da

umut dokunur beyler

has bir baldır aslında çeşit çeşit çiçekten

ne dağda ne tarlada ekmeden

suyunu vermeden ışık olmadan

yeşermez

umut satıyorum ama herkes alamaz

almaya paranız yetmez beyler emekle olur iyi niyetinizle

çabanız gerekir bir de bilginiz de olmalı mutlaka

tek başınıza da zor

umut almak istiyorsunuz da alın terinizi görmüyorum

elleriniz de nasır yüreğinizde de ışık yok

size umut yok bayım bu tezgahta

17.11.2013

Page 25: Öpücükçü

CANIMLA KONUŞMA…

canım çok sıkılıyor çok aynı zamanda acıyor

acıyor da ne can ama çıkmadı hala

ne güzelsin aslında çok da değerlisin

de bilemedim bir türlü el üstünde tutmayı

kırmamayı seni

yaşamak güzel aslında seninle varsın ki acıyorsun acıyınca anlıyorum

değerini ancak

sıkılınca ağır oluyorsun kurşun gibi aslında hafifsin bulut gibi yok olursan eğer bazen başkası oluyor canım

canımın içi

üzdüğümde seni bakma kusuruma

yaşayarak öğreneceksin dediler öğrendik ya ne mutlu

öğrenemeyenler de var

Page 26: Öpücükçü

söz sana üzmeyeceğim bundan sonra seni

üzerlerse bile beni ancak sıkıldığında da

kapı açık çıkıp gidebilirsin her an

ama bil ki

senden başka hiç kimse dost olmadı

olamadı bana ömrüm boyunca

01.11.2013

Page 27: Öpücükçü

YALAN BUNUN NERESİNDE?

suların ters aktığını gördüm ismail kuşların yüzdüğünü

iki gözüm çıksın güllerin ağladığını duydum

gülmüyorlardı artık

suçlarımız silinmiş defterden bak tertemiz yaprakları

ne güzel değil mi? artık ağlamayacakmışız da

yola asmışlar bile tabelalarını

kurşunlar vız gelecekmiş bize akmayacakmış kanımız bundan sonra

ne büyük mutluluk değil mi? kim vurduya gitmeyeceğiz artık

ve en önemlisi ismail

çocuklar ölmeyecekmiş vesair nedenlerden dolayı

bir de kadınların kırılmayacakmış sağı solu

bana inanmadın mı şimdi?

pinokya mıyım ki ben burnum uzasın ismail?

24.10.2013

Page 28: Öpücükçü

ŞEREFİNE MEHMET

özgürlüğün kanatları var mıdır? saçları uçarken dalgalanır mı?

pul mudur özgürlük mektubun üstünde? kitap mıdır yazılmış okunmak için?

özgürlük bir kutunun dışı bir ağacın düşen yaprağı

suç mudur yakalanamamış bulutlar mıdır ülke ülke dolaşan?

özgürlüğü mehmet

özgürlüğü yakalarsanız bir gün kuyruğundan ya da kanadından

bırakmayın gazete sayfasındaki haberler gibi

ucuz bir hikaye değildir taklit bir resmin

yaldız boyalı çerçevesi de

bir ressamın fırçasıdır şairin dizeleri

kuşların şakıması bir sarhoşluk halidir keyfine varınca

çek bir özgürlük mehmet

şerefine

24.10.2013

Page 29: Öpücükçü

VAZGEÇEMEM SENDEN

biliyor musun her şeyden vazgeçtiğimi?

biliyor musun bir tek senden

vazgeçemediğimi?

bunu duvarlara yazma mı bekliyorsun? ki duvarlardan da vazgeçmiştim

yazmaktan da

bilmiyor musun?

24.10.2013

Page 30: Öpücükçü

SEVDİRMECE

kadınlar sevdim hiçbiri sevmedi beni

olsun ben yine de sevdim inadına

kopya çektim yan baktım sevdim

kadınları uzaktan sevdim

şiir yazmak için belki bir tane daha

bir tane daha yazdım

sevdiğim tüm kadınları bıraktım şiirlerimle rüzgâra

yalnız bir tanesini sakladım içimde ben de içinde

24.10.2013

Page 31: Öpücükçü

ÖPÜCÜKÇÜ

yanağına kondurduğum bir öpücük düşerse haber ver yeniden öpeyim

yanağına kondurdum bir öpücük

yıkama yüzünü üzülürüm

yanağına kondurmak için bir öpücük

bekle yarın yine gelirim

23.10.2013

Page 32: Öpücükçü

EN BÜYÜK SO KIYIM Y

hiroşima’ da kavrulan çiçekler tek tek açıyor her gün

çocuk yaşlı genç

güneşin önünden geçerken yeniden

hiroşima’ da açan çiçekler o gün altmışsekiz yaşında bu gün

soruyorlar: duydunuz mu çığlığımızı o gün?

soruyorlar: katilimiz kim?

sonra diğerleri geçiyor tarlaların kenarından

denizin kıyısından vietnam’ da

ırak’ da afrika’ da

amerika’ da solan çiçekler ve tüm insanlar

soluk yüzleri ile anlamadan soruyorlar:

katilimiz kim neden kıydı canlarımıza?

Page 33: Öpücükçü

dünya suskun seyrederken

soy kıyımını yeşile boyalı kanlı paranın neden hesap soramıyor?

ve neden suç ortağı oluyor yeryüzü katliamının?

sonunda

büyük reis’ in dediği gibi gün gelecek beyaz adam

boğulacak kendi çöplüğünde

amen

Page 34: Öpücükçü

BU SABAH

bu sabah kendimi yaşlı hissediyorum sen ise genç ve güzelsin

bu sabah sökülen ağaçlar

yanan ormanlar içimde sen ise genç ve umutlusun

yıkılan bir ülke

ha şuramda içimde

aç çocuklar ölen gençler içimde

kendimi yaşlı ve yorgun hissediyorum bu sabah

sen ise kızım

doğacak güneş gibi aydınlıksın ve içimde hissetmek istiyorum

her sabah aydınlığını

20.10.2013

‘’odtü ormanını sökmüşler dün.

İsim takmakta zorlanıyorum bunlara…

Page 35: Öpücükçü

SOL YANIM

acı çeken yanım acısını içine atan yanım

sol yanım şuracığım

bitkilerle sarmaş dolaş duvarlara yaslanmış da sarmaşık filan da sarmış

kuşları ağırlıyor böcekleri

yavaş yavaş büyürken

hep aynı yapraklar yeşerip sonra kızarıp sonbaharda baharda yeniden açarak güneşi bekliyor her gün

her gün alışkanlık hali olan bitene

yanım sol yanım

acı çeken yanım dayanılır mı? da dayan dayan da

nereye kadar ey çocuk hadi büyüdün sen de

nereye kadar?

ağrıyacak senin de sol yanın da nereye kadar?

ya da acımasın mı alışkanlık yapıp?

olur mu öyle be çocuk varsa sol yanın

acır acır

hep acır

05.10.2013

Page 36: Öpücükçü

PAMUK İPLİĞİ MESELESİ

pamuk ipliğiyle bağlıyız yaşama ya incelip kopacak

ya da ansızın ipim sağlam diyen duymadım daha

pamuk ipliği dediğin

karışık olabilir içinde naylon filan

bazıları özel yaptırmış kendisine de ne işe yarar ki o da kopacak

demeye kalmadı işte koptu biri daha

ah iplik! vah iplik!

koptukça kopar sonunda iplik bu n’ aparsan yap

illa kopuyor canım

04.10.2013

Page 37: Öpücükçü

GEN HARİTASI

genlerimizi ayırıyoruz sınıfta kalanlar kopya çekenler

utanmazlar ve çalışkanlar diye

parmaklarımızı sayıyoruz

topu topu beş adet var bir elde hepsi birbirinden farklı

‘’neden yaptınız?’’ diye soruyor

hakim tecavüzcülere

‘’aslında aya kandık’’ diyorlar ‘’dolunay vardı o gece’’

genlerimizi sayıyoruz

kurt tilki fare kedi

koyun akbaba diye

Page 38: Öpücükçü

BAYRAM

kuşları ayırmayın bedeninizden

kelebeklerin kanatlarını kırmayın içinizdeki

bırakın bulutları yağsın en kurak günlerinizde

izin verin çiçeklere açsın yüreğinizde

bugün bayram canlar

bugün de yarın da

29.09.2013 (ankara)

Page 39: Öpücükçü

DÖRT DUVAR

az evvel çıktım merdivenleri tık nefes değildim ama yoruldum işte bir bardak su içip

uzattım ayaklarımı yoktun evde

ama varsın gibi kucağımda tekir kedim

sessizce konuştum seninle

bu dört duvar hep vardı doğduğum günden beri

bir eksiği ya da fazlası olmadı hiç ya da farklı açısı

bir de sessizdiler

dinlediler ama konuşmadılar da haksızlık etmeyelim

dışarısı soğukken içerisi sıcaktı

29.09.2013 (ankara)

Page 40: Öpücükçü

GÜN GELİR

gün gelir güneşin aydınlattığı tarlalarda

yeniden koşar çocuklar uçurtmaların peşi sıra korkmadan karanlıktan

gün gelir

bereket fışkıran topraklarda dans ederiz yağmurlarla

ellerimiz kenetlenmiş yıkıcılara inatla

gün gelir

kitaplar yazılır yeniden elleriyle insanların

okunması için yüzyıllarca daha

o gün gelir

çalışan iyi insanlar paylaşır ekmeği

ve tüm güzellikleri kaldığı yerden

söyleyerek türkülerini

Page 41: Öpücükçü

AH

susmayı bilmediğimiz gibi aramızda konuşmayı da ölülerin arasında

doğacak çocukların sütleri sağılıyor sözcüklerden ne vakit anlaşacağız

ne vakit ah! ne vakit

ah!

kitaplardan sıyrılacak tohumlar düşecek dudaklardan ah! kağıda düşecek kağıda

kalemin ucundan dudaklarından

ah! ne vakit ne vakit

ah!

02.10.2013

Page 42: Öpücükçü

YAŞAMIN HIRSIZLARI

bir şeyler çalıyorlar yüreğimizden

bir yalanla giriyorlar kalbimize

tutuklanıyor

yağmur bulutları mahpus yazıyor

sefer kayıtlarında

kar beyazından çivit mavisine

topaçlar çeviriyoruz zamanı arşınlayan

bir avuç gökyüzünün altında

bir hain tuzak bu hain bir tuzak affedilemez

Page 43: Öpücükçü

ÖYLEYSE VARIZ

uçuşuyoruz birlikte tüyle, dumanla

kaçışıyoruz

sevgiyle, zamanla

öpüşüyoruz ikimiz aşkla, arzuyla

çalışıyoruz hep emekle, akılla

düşünüyoruz ya birde

dostla, düşmanla

öyleyse varız sevdiceğim

06.07.2013 avşa

Page 44: Öpücükçü

SONBAHAR

baharın dokunduğu seller akıyor içimizdeki iklimler de bozuldu tümden demeye güzel bir söz bulunmayacak çiçek açmadığında ağaçlar bir daha

en hain kavgaya giriyoruz kibirli sürüngenlerle çöle dönüşeceğiz belki en azgın ormanlarken

camdan dünyalarımız kırılgandı ancak sonunda yüreğimiz daha çok üzülecek

her zaman bir can lazım ölmek için

bir bardak su bırakıp yanına her soluğun saysak kaç adım daha var denize

ya da ölsek ne fark eder varamadan

Page 45: Öpücükçü

döküldüğünü göremedik yıldızların geceden

bırakmadı tutan eller son rüyamızda talan edilmiş yurdumuzda kalmak istedik

çocuklarımızın düşlerini bezemek için yıldızlarla

soy kıyımların hepsini anlatmalıyız onlara afrika’dan, asya’dan başlayarak tek tek ne melun şeydir şu ürkek ama saldırgan

sinsi ama dürüst duran iki ayaklı şey

duvarlara yazacağımız tarih değil yaşanmışlığımızın resmidir kendi kendimize

sorularımız var bir de sizlere beyler bir tarihten, bir de bugünden

kimler köleydi kimler efendi?

kimler köle

kimler efendi?

13.09.20

Page 46: Öpücükçü

BİR RÜYA

sabah uyandığımda savaşın bittiğini söyleseler

hiç kimsenin ölmeyeceğini artık kalleş bir kurşunla

aklımdan geçen güzel şeyleri okusalar bir bir

deseler gerçekleşti tümü her yerde

sabah uyandığımda her gelen haber kuşlarla şakımaları gibi güzel olsa

mesela, bir esinti gibi rahatlatsa yüreğimi ve her sabah sürse

uyanmadan bu rüyadan hiçbir zaman

10.09.2013 ‘’Sabah uyandığımda kızım

hatay da bir gencin daha polislerce’’ öldürüldüğünü söyledi

Page 47: Öpücükçü

ELDE VAR SIFIR

geçen günler mi? kalan günler mi?

yoksa yaşadığın an mı değerli?

geçmiş yaşanmış ve bitmişse ne değeri olabilir?

gelecek bilinmiyorsa ne değer biçebilirsin?

çıkarırsan ikisini birbirinden ne kalır geriye?

yaşadığını yaşayacağından kazandığını kaybettiğinden

bildiğini bilmediğinden çıkardığında sonuç sıfırdır

ne kadar çok bilirsen

bilmediklerin de o kadar çoğalır eğer bilmiyorsan hiç bir şey

ihtiyaç duymazsın bilmeye de ve çıkarırsan birbirinden

sıfır kalır geriye

Page 48: Öpücükçü

BİR TIMARHANE DEĞİL Mİ BU DÜNYA?

ah! neden içimde bir gül açacak diye bekliyorum vakitsiz çalan saatlerin alarmlarını kuran hokkabaz?

seninle geçen günlerin hesabı mı sorulacak yoksa ertelediğimiz ayinler mi ödül olacak?

kan, kan içimde doğarken bir can olarak

can, can içinde yaşarken bu kainatta yıkılan iktidarlar çok önemli olabilir

yaşamın sırrını çözememişler için hala

eskimiş bir şarabı tatmayı da yasaklıyor çevirmen ancak, işin sırrını çözmek için bir yudum almak sevap

bunu bilmeyenler ne getiriyor ki yüklerinden başka ve giderken dünyadan götüremiyorlar ruhlarını da

aslını kaybedenlerin savaşı daha korkunç oluyor gözyaşlarını bile suçluyorlar gidenlerin ardından bir tımarhane içinde tımarhane değil mi bu dünya

akıllılar içerdeyken, deliler tepiniyor dışarda

06.09.2013

Page 49: Öpücükçü

AŞK

bir fırtınaydı aramızda sınırları yok eden

hesap soramaz kimse yaktığı ateşten

bir kuştu içimizde

bırak kanatları kalsın bizde arzusu uçmak ise

tutamaz kimse

son arzumuz olsa yanmak ateşinde

ateş olup yakamaz bizi

30.08.2013

Page 50: Öpücükçü

Şiirlerimi okuyarak

paylaştığınız

için teşekkür ederim.

Hüseyin Mustafa

Hakkımda

1957 de Ankara’da doğdum. Küçük yaşlardan itibaren sırasıyla resim, şiir

ve fotoğrafla ilgilenmeye başladım. 1980’de ODTÜ Mimarlık Bölümünü

bitirdim. 1982’de evlendim. İki kız çocuğum var. Şimdiye değin yüzlerce

mimari tasarım ve uygulama gerçekleştirdim. Dokuz kişisel resim sergisi

açtım. Dört şiir kitabım yayımlandı.

Kısır düşünceler, ideolojiler ve inançlar yerine çok yönlü doğruluğa,

kimliğe ve bilinçli yaşamanın gerekliliğine inanıyorum. Bilinçli yaşamak

için önce yaşamın merkezine solucanı koyabilmeli, beynimizin de tüm

inançlarımızın ve davranışlarımızın merkezi olduğunu bilmeliyiz. İnsan,

insan diyoruz ancak, beynimizi doğru kullanmadığımız sürece de bir türlü

insan olamıyoruz. Bu durumda da tüm kimliklerimiz boş ve anlamsız

kalıyor.

Yayınlanmış şiir kitaplarım:

Çok Yalnızlık Oturdu Yanıbaşımda SKY

Düş ormanlarında Romeo

Mırıl mırıl

Duvarlar

Alelade Bir Şairim – e-kitap

Bırakma Elimi - e-kitap

Çekirgeye - e-kitap

Kandeşlik – e-kitap

Page 51: Öpücükçü