52
SAYI:7 OCAK-ŞUBAT-MART 2012 Ö Z E L O P T İ M E D H A S T A N E S İ S A Ğ L I K D E R G İ S İ Özel Optimed Hastanesinin hasta, refakatçi ve ziyaretçileri için hazırladığı ücretsiz yayınıdır, alabilirsiniz. Dergimizi Online okumak için www.optimedya.net Ses Kısıklığı Bir Hastalık mıdır? Uyku Hastalıkları İhmale Gelmez Kadın, Toplumda Hak Ettiği Yeri İstiyor Kadın, Toplumda Hak Ettiği Yeri İstiyor Kültürlerin, Dillerin ve Dinlerin Buluşma Noktası: SELÇUK Kadınlar Karpal Tunel Sendromuna Dikkat Etmeli Vücudunuzdaki Eğriliklere Dikkat Edin Astımınız mı Var? Pembe Diziler Kadınların Gündelik Yaşantısının Bir Parçası Haline Geldi Keyif Maddeleri Keyfinizi Kaçırmasın Acil Kardiyoloji Hastalıkları

OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

Embed Size (px)

DESCRIPTION

ÖZEL OPTİMED HASTANESİ SAĞLIK DERGİSİ

Citation preview

Page 1: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

SAYI :7 OCAK-ŞUBAT-MART 2012

Ö Z E L O P T İ M E D H A S T A N E S İ S A Ğ L I K D E R G İ S İ

Özel Optimed Hastanesinin hasta, refakatçi ve ziyaretçileri içinhazırladığı ücretsiz yayınıdır, alabilirsiniz.Dergimizi Online okumak için www.optimedya.net

Ses KısıklığıBir Hastalık mıdır?

Uyku Hastalıklarıİhmale Gelmez

Kadın, ToplumdaHak Ettiği Yeri İstiyor

Kadın, ToplumdaHak Ettiği Yeri İstiyor

Kültürlerin, Dillerin ve Dinlerin Buluşma Noktası:

SELÇUK

Kadınlar Karpal Tunel Sendromuna Dikkat Etmeli Vücudunuzdaki Eğriliklere Dikkat Edin Astımınız mı Var?Pembe Diziler Kadınların Gündelik Yaşantısının Bir Parçası Haline Geldi Keyif Maddeleri Keyfinizi Kaçırmasın

Acil KardiyolojiHastalıkları

Page 2: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART
Page 3: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 1

Yıl:3 Sayı:7 Ocak-Şubat-Mart 2012

İmtiyaz SahibiOptimed Sağlık Hizmetleri San. Tic. A.Ş. adına

OP. DR. AYHAN AKBIYIKOP. DR. AYHAN ARSLAN

Yayın AdıOptimedya Özel Optimed HastanesiSağlık Dergisi

YÖNETİM

ÖZEL OPTİMED HASTANESİAtatürk Cad. No:118Çerkezköy - TekirdağT: 0282 726 05 55F: 0282 726 55 [email protected]

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüELÇİN SÜLEYMANOĞLU

Yayın KuruluOP. DR. AYHAN ARSLANDERYA ZENGİNNAZLI DURSUNNURGÜZEL UÇARSELDA KARACALARYILDIZ BAYIR

YAPIM

EditörSARE KUŞ

Grafik TasarımBİLAL AKGÜLwww.bilalakgul.com

Baskı: Hat Baskı SanatlarıLitros Yolu 2.Mat.Sit. ZA5 Topkapı - İST. T: 0212 612 75 96

Yayın Türü: Yerel Süreli / Üç ayda bir

ISSN: 1309-9337

Ö Z E L O P T İ M E D H A S T A N E S İ S A Ğ L I K D E R G İ S İ

Dergide yer alan içeriklerin hiçbiri profesyonel danışmanlık, teşhis, tedavi veya tavsiye yerine geçmez. Dergimizde sözü geçen herhangi bir belirti veya rahatsızlığın tehşisi ve tedavisi için mutlaka konuyla ilgili nitelikli bir hekime veya resmi sağlık kuruluşlarına danışın.

Başhekim’den

Acil Kardiyoloji Hastalıkları

Ses Kısıklığı Bir Hastalık mıdır?

Diyabetliler Doğru Yaşam Tarzıyla Sorunsuz Yaşayabilir

Uyku Hastalıkları İhmale Gelmez

Astımınız mı Var?

Kadınlar Karpal Tunel Sendromuna Dikkat Etmeli

Vücudunuzdaki Eğriliklere Dikkat Edin

Kadın, Toplumda Hak Ettiği Yeri İstiyor

Pembe Diziler Kadınların Gündelik YaşantısınınBir Parçası Haline Geldi

Kültürün, Dillerin ve Dinlerin Buluşma Noktası: SELÇUK

Keyif Maddeler Keyfinizi Kaçırmasın

3

6

14

16

24

30

32

36

40

42

46

49

Page 4: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 20122

Page 5: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 3

Merhaba,

Optimedya Dergisi’nin yedinci, 2012’nin ilk sayısında sizlerle tekrar buluşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Optimed Ailesi olarak dolu dolu 4 yılı geride bıraktık. Sizlerle birlikte güvenimiz, gururumuz, başarımız artarak çoğaldı.

Bu sayımızda da yine birbirinden güzel, keyif verici, bilgilendirici; söyleşiler, konular ve fotoğraf kareleri bula-caksınız. Çok hareketli ve hızlı geçen bugünlerde, yeni yılın heyecan ve coşkusuyla, yeni projeler için çalışıyoruz. Çerkezköy’de hastanemizin olduğu alana bitişik, daha büyük yeni bir blok inşaatı için projelerimiz hazır, Sağlık Bakanlığı’ndan start için izin bekliyoruz. Bu blokta daha önce ilçemizde, hatta Trakya’da kurulmamış yeni hizmet alanları kurguladık, örneğin kanser merkezi, hiperbarik oksijen ünitesi, nükleer tıp ünitesi, organ nakli merkezi, erişkin ve çocuk kalp cerrahisi ünitesi, iş kazaları için el ve plastik cerrahisi merkezi vb. Çorlu’da da geçen yıl hiz-mete açtığımız, siz çok kıymetli bölge halkımızın kısa zamanda olumlu talep ve takdiriyle, bize daha büyük ve daha kapsamlı bir sağlık üssü oluşturmak için ümit gösteren cerrahi tıp merkezimizi de, Trakya’nın en kapsamlı, en modern ve en büyük hastanesine dönüştürme çalışmalarımız başladı, bununla ilgili yer seçimi konusunda sona yaklaştık.

Bu sayımıza denk düşen, biz sağlık dünyası için büyük anlam ifade eden, çok özel bir gün ve o günü kapsayan hafta var: 14 Mart, Tıp Bayramı ve Sağlık Haftası. Kısaca tarihçesini sizlerle paylaşmak istiyorum: 14 Mart 1827’de, II. Mahmut döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı’ndaki Tulum-bacıbaşı Konağı’nda, Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye’de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, “Tıp Bayramı” olarak kutlanmaktadır.

İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran’ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktor-ları da destek vermişti. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamıştır.

Bu vesile ile insanı yaşatmayı ve insanın acısını azaltmayı, insanlığa daha nitelikli bir yaşam sunmayı amaç edinen; bu kutsal, saygın ve onurlu mesleği büyük özveriyle yerine getiren tıp çalışanlarımızın, insan yaşamına saygıyı ifade eden 14 Mart Tıp Bayramını kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bu sayımızda onlarla ilgili daha fazla konu bulacaksınız, varlığımızı en çok borçlu olduğumuz annelerimize ve eşlerimize sağlıklı, mutlu, rahat edebilecekleri bir ömür diliyorum. Mart ayının üçüncü hafta-sını da, Dünya Yaşlılar Haftası olarak kutluyoruz, tüm büyüklerimizin ellerinden öpüyor, sağlıklı, uzun bir ömür diliyorum.

Umarım, Optimedya’yı okurken sizler de aynı coşkuyu, heyecanı ve keyfi alırsınız. Bir sonraki sayıda buluşmak üzere, sağlıklı olun, güvende kalın.

Sevgi ve saygılarımla,

Op. Dr. Ayhan ARSLANGenel Müdür / Başhekim

Page 6: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 20124

1. Basamak Eğitim Günleri GerçekleştirildiTekirdağ Birinci Basamak Eğitim Günleri’nin 8.si 18 Şubat 2012 tarihinde Çorlu Silverside Otel’de gerçekleşti. 1. Basamak Eğitim günlerinin sabah ki oturumuna Çorlu Özel Optimed Tıp Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç.Dr. Kaan Uzunca “İşyerinde Kas İskelet Sistemi Hastalıkları ve Ergonomik Riskler” konusuyla konuşmacı ola-rak katıldı.

Özel Optimed Hastanesi sponsorluğunda “Uyku ve İşçi Sağlığı” konulu Uydu Sempozyumu yapıldı. Sempozyumda Özel Optimed Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Nurdoğan Yavuz “Uykuda Hare-ket Bozukluklarına” ait video görüntülerini, Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Remzi Altın “Uyku Hastalıkları ve İşçi Sağlığı” konusunda, Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Recep Alp “Sırkadiyen ritm ve Vardiyalı Çalışma” konusunda bilgi aktardılar. Sempozyum sonunda katılımların-dan dolayı tüm konuşmacılara hastanemiz tara-fından teşekkür plaketi takdim edildi. •

Optimed Ortopedi Toplantısına Ev Sahipliği YaptıÖzel Optimed Hastanesi sponsorluğun da düzen-lenen ve Trakya bölgesindeki hastanelerde gö-rev yapan Ortopedi Uzmanları, ortopedi ile ilgili eğitim ve vaka değerlendirme yapmak için City Hotel’de toplandı.

Toplantıya Prof. Dr. Erol YANLIZ, Prof. Dr. Kenan SARIDOĞAN, Yrd. Doç. Dr. Mert ÇİFTDEMİR olmak üzere Trakya’da görev yapan 25 Ortopedi Uzmanı katıldı. Toplantıya Prof. Dr. Erol Yalnız Bey’in Spi-nal Stenos konulu bilgilendirme ile başlandı. Ar-dından diğer Ortopedi uzmanlarının karşılaşmış olduğu vakalar toplantıda tartışıldı. Ortopedi ile ilgili karşılaşılan sorunlar ve çözüm yolları tartışıldı.

Özel Optimed Hastanesi Ortopedi Uzmanı Op. Dr. Recep ÇALIŞKAN bu toplantıya ev sahipliği yap-maktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. •

AKTİV

İTELER...AKTİV

İTELER... A

KTİVİTELER...A

KTİVİTELER...

AKTİV

İTELER...AKTİV

İTELER... A

KTİVİTELER...A

KTİVİTELER...

AKTİV

İTELER...AKTİV

İTELER... A

KTİVİTELER...A

KTİVİTELER...

AKTİV

İTELER...AKTİV

İTELER... A

KTİVİTELER...A

KTİVİTELER...

Page 7: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 5

Zabıta Personeline İletişim EğitimiÇorlu Özel Optimed Tıp Merkezi, Sosyal Sorum-luluk Projesi kapsamında düzenlediği eğitimlerin birincisini, Çorlu Belediyesi Zabıta Müdürlüğü Per-soneline verdi.

Çorlu Özel Optimed Tıp Merkezi İdari İşler Sorum-lusu Ahmet Erdem’in kurum içi iletişim konulu eğitimine, Zabıta Müdürlüğü bünyesinde görevli yetmiş personel katıldı. Zabıta Müdürü Birol Uçar ve büro personelinin de katıldığı eğitim semine-rinde, Belediye personelinin kurum içinde ve va-tandaşlarla daha iyi, etkili iletişim kurabilmesi için gerekli olan bilgiler, uygulamalı örneklerle anlatıl-dı.

Çorlu Özel Optimed Tıp Merkez İdari İşler Sorum-lusu Ahmet Erdem, “İletişim nedir? Kurum İçi İle-

tişim, Beden Dili, Yüz yüze İletişim” gibi konuları uygulamalı örneklerle anlattı. Eğitim süresi bo-yunca, insanlarla kurulan ilişkilerde ve toplumsal yaşamda iyi ve etkili iletişimin yaşam başarısını da beraberinde getireceğini belirterek, yapılması ge-rekenleri ve kaçınılması gereken yanlışları örnek-lerle anlattı.

Kurum İçi İletişim eğitimin ardından değerlendir-melerde bulunan Zabıta Müdürü Birol Uçar, “Çorlu Belediye Zabıta Müdürlüğü olarak personelimizin bilgilenip bilinçlenmesine büyük önem veriyoruz. Kurum içi iletişim eğitiminin, vatandaşlarla kuru-lan iletişim ve diyaloglarda, personelimiz için son derece faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu kap-samdaki eğitimlerimiz bundan sonra da devam edecek,” diye konuştu. •

AKTİV

İTELER...AKTİV

İTELER... A

KTİVİTELER...A

KTİVİTELER...

AKTİV

İTELER...AKTİV

İTELER... A

KTİVİTELER...A

KTİVİTELER...

AKTİV

İTELER...AKTİV

İTELER... A

KTİVİTELER...A

KTİVİTELER...

AKTİV

İTELER...AKTİV

İTELER... A

KTİVİTELER...A

KTİVİTELER...

Page 8: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 20126 OCAK-ŞUBAT-MART 20126

Acil Kardiyoloji Hastalıkları

ANİ ÖLÜM NEDİR?Ani ölüm; şikâyetler ile ölüm arasında geçen sürenin bir saatten az olduğu doğal (kaza, intihar, cinayet olmaksızın) ve beklenme-dik ölümlerdir. Ani ölüm, tüm dünyada ciddi bir problem olmaya devam etmektedir. Çünkü ani ölüm, hastalar hastaneye veya bir sağlık kurumuna gelemeden olmaktadır. Yalnızca ABD’de yılda 335.000 kişi ani ölümle kaybedilmektedir.

• Aniölüm,tümölümlerin%12’sidir.• Hastalıklarından olan ölümlerin yarısı ani ölüm şeklinde ol-

maktadır. • Ölümü,sıkgörülenkanserlerdenolanölümlerintoplamından

daha fazla ölüme neden olmaktadır. Bu nedenle kanserden bile önemli bir sağlık sorunudur.

• Aniölümlerin%80’i koronerdamarhastalıkları sonucugeliş-mektedir.

• Kalbibesleyendamarlardadaralmayadatıkanmanınilkbelir-tisi,hastaların%20’sindeaniölümşeklindeolmaktadır.

• Ölümüileriyaşlardadahasıkgörülsedeheryaşta,hattaçocuk-larda bile görülebilir.

• Birçokülkedegençölümlerinin(20-30yaşarasıbireyler)ensıkrastlanan sebebi ani kalp ölümüdür ve trafik kazasından olan ölümlerden daha sıktır.

• Ailesel hastalıklar ani ölümle sonuçlanmaktadır. Bu nedenleyakın akrabalarını beklenmedik bir ani ölümle kaybedenler muhakkak bu açıdan değerlendirilmelidir.

• Geziciacilsağlıkbirimlerianiölümgelişenbireylerinbirkısmı-nı yeniden yaşama döndürebilmektedir.

• Yerleştirilebilir (implante edilebilen) defibrilatörler, ani ölüm

1955 Balıkesir doğumlu Ankara Tıp Fakültesi mezunu

Kardiyoloji UzmanıUzm. Dr. Ekrem Coşkun Pınar

3,5 yıldır Çerkezköy’de hizmetinizde.

Page 9: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 7OCAK-ŞUBAT-MART 2012 7OCAK-ŞUBAT-MART 2012 7

Page 10: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 20128

açısından yüksek riskli hastalarda, ölüme neden olan ritim bozukluğunu düzelterek ani ölümü önleyebilmektedir.

Kalp ve damar sistemi hastalıkları, ölümün tüm dünyada ve ülkemizdeki en önemli nedenidir. Bu hastaların yaklaşık yarısında ölüm ani ölüm şeklinde gerçekleşmektedir. Bu ölümlerin en önemli nedeni kalbi besleyen damarlarda daralmalar ve tıkanıklık-lar sonucu gelişen koroner arter hastalığına bağlı gelişen ölümcül aritmilerdir. Yapılan çalışmalarda ani kalp ölümünün%80 oranında kalbi besleyendamarlardaki darlıklar ve tıkanmalar nedeniyle oluştuğu saptanmıştır.

Hastalığının yanı sıra diğer yapısal kalp hastalıkları da ani ölüme neden olabilmektedir. Ani kalp ölü-münün engellenmesi, en başta koroner damar hastalıklarının engellenmesi ile mümkündür. Siga-ra, kolesterol yüksekliği ve tansiyon yüksekliği, kalp

hastalığına neden olan ve önlenebilir ya da tedavi edilebilir risk faktörleridir.

Bazı nadir geçişli hastalıklar, sağlıklı bireylerde ani ölüme neden olabilmektedir. Bu açıdan yüksek riskli hastalar çeşitli tanısal yöntemlerle saptanabil-mektedir. Özellikle yakın akrabalarını beklenmedik kaybedenlerin bir kardiyoloji merkezinde değer-lendirilmeleri gerekir. Günümüzde ciddi kalp has-talıkları olan bireylerde çeşitli tetkiklerle ani ölüm riski belirlenebilmektedir. Ölümcül aritmiler tedavi edilerek ani ölüm önlenebilmektedir. Bu yöntemle son yıllarda dünyada birçok hayat kurtarılmıştır.

BAYILMA (SENKOP) NEDİR?Beyin kan akımının önemli ölçüde ve geçici olarak azalması sonucu gelişen geçici şuur ve duruş (pos-tür) kaybı olarak tanımlanır. Yani hastanın bayılma sırasında şuuru kaybolduğundan olup biteni hatır-layamaz, duruş kaybı olduğundan düşer ve hatta bu arada çarpmaya bağlı yaralanmalar olabilir. Has-ta düştüğü zaman, yer çekimi kanı beyinden daha fazla aşağıya çekemez, beynin kanlanması düzelir ve bilinç yerine gelir. Yani düşmeye bağlı yaralanma ve buna ait problemler olmazsa senkop sonrasında hasta tam olarak kendine gelir.

Kalp ve damar sistemi hastalıkları, ölümün tüm dünyada ve ülkemizdeki en önemli nedenidir.

Page 11: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 9

Bir hastalık değildir. Altta yatan bir nedenin görü-nen yüzüdür. Senkop, kalbe bağlı veya kalp dışı nedenlerden oluşur. Senkoplu hastalar, hastaneye yatan hastaların%6’sını, acil servise gelenlerin ise%3’ünüoluşturmaktadır.

Kalbe Bağlı Sık Görülenler NedenlerAritmiler: Ritim bozukluğu demektir. Aritmilerde, kalbin çalışmasında düzensizlik, yavaş çalışma hızlı

çalışma olabilir. Senkopun kalbe bağlı önde gelen nedenidir. Senkopla birlikte görülen en sık arit-miler, ventriküler taşikardi ve kalp bloklarıdır. Yapısal kalp hastalığı (örn: kardiyomiyopati veya kalp yetmezliği) sebebiyle ortaya çıkan anormal

kalp ritimleri nedeniyle de senkop oluşabilir.

Kalp bloğu: En sık atrioventriküler düğüme ait bloklarda senkop görülür (AV bloklar). AV blok-larda AV düğümde iletim bozukluğu olur. Si-nüs düğümünden çıkan uyarının aşağıya, yani ventriküllere geçişinde aksamalar vardır (1. derece ve 2. derece AV blok) veya uyarıların hiçbiri aşağıya geçemez (3. derece AV blok veya AV tam blok). Sonuç olarak bloğun de-recesine bağlı olarak değişen derecelerde kalp hızında yavaşlamalar oluşur.

Hipotansiyon: Kan basıncının düşük olma-sıdır. Değişik nedenlerle oluşur. En sık ne-denlerden biri ortostatik hipotansiyondur. Ortostatik hipotansiyonda, pozisyondaki ani

değişiklik (uzun bir süre yatar durumda kalma ve arkasından aniden ayağa kalkma) ile kan ba-

sıncında önemli düşme oluşur.

Kalp kapak hastalıkları: Kalp kapaklarında önemli darlık oluştuğunda kalpten beyine giden kan akımı en sık görülen aort darlığıdır. Daha sey-rek olarak, pulmoner kapağın darlığı nedeniyle de oluşabilir.

Kalp kasının yeteri kadar kanlanmaması (kardiyak iskemi): En sık nedeni ateroskle-

rozdur.

Hipertrofik kardiyomiyopati: Kalp kasın-daki kas liflerinin anormal büyümesiyle karakterizedir. Bu anormal büyüme, çoğu vakada, interventriküler septumun (sol ve sağ ventrikülleri birbirinden ayıran kas yapısı) kalınlaşması ve sertleşmesi ile sonuçlanır. Kasın sertliği nedeniyle vent-

riküller düzgün olarak gevşeyemez.

Hipertrofik kardiyomiyopatili hastalar, arit-

Beyin dokusu, üç dakikadan fazla oksijensiz kalması halinde ölmeye başlar ve geri dönüşü olmayan bir biçimde beyin hasarı gelişir.

Page 12: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201210

miler nedeniyle veya septumda büyüyen kasların, kanın kalpten çıkışına engel oluşturması nedeniyle bayılabilirler.

Senkop Çeşitleri Nelerdir?Altta yatan nedene göre ayrılan birçok senkop türü vardır. Buna karşın, senkopun kendisi bir hastalık değildir. Nedenlerin kaynağı her zaman tam anlaşı-lamasa da farklı türdeki senkop türleri bu nedenleri temsil etmektedir:

Anginanın oluşturduğu senkop: Angina pectoris sonucu gelişen bayılma nöbetleridir. Angina, koro-ner arter hastalığı nedeniyle kalp kasına yeterli ok-sijen ulaştırılamaması sonucu oluşan bir tür göğüs ağrısıdır.

Karotis sinus senkopu: Beyine kan götüren önemli bir damar olan ve boyunda bulunan karotis arterin ikiye ayrıldığı yere karotis sinüs denir. Burası basıya uğrarsa kalp hızında yavaşlama ve/veya kan basıncında düşme olur. Bu çoğunlukla bir proble-me neden olmaz (karotis sinüs hipersensitivitesi) ve bunun sonunda ani bilinç kaybı olabilir. Hassas olan kişilerde başı yana çevirme, boyna sıkı takı takma veya boynu sıkan kıyafetler giyme nedeniyle sen-kop oluşabilir.

Defekasyon senkopu: Barsak hareketleri sırasında veya dışkılama sırasında meydana gelen bayılma nöbetleridir.

Histerik senkop: Histeri, ani endişe, heyecan veya stres nedeniyle olan senkoptur.

Öksürük senkopu: Takiben ortaya çıkan ani bilinç kaybıdır. Laringeal senkop ise kısa sürelidir ve bo-ğazda gıcık ve öksürük sonrası olur.

Miksiyon senkopu: İşeme sırasında oluşan ani bi-linç kaybıdır. Sıklıkla gece idrarını yapmak için uya-nan erkeklerde görülür. Nedeni bilinmemektedir.

Yutkunma senkopu: Yutmaya eşlik eden senkop-tur. Kalp ve yemek borusu hastalıklarıyla ilişkili ola-bilir, ancak sağlıklı bireylerde de görülebilir.

Sebebi bilinmeyen senkop: İsminden de anla-şıldığı gibi nedeni bilinmeyen senkopu ifade eder. Bu vakaların çoğunda, senkop atağı bir kez olur ve hasta ataktan hemen toparlanır ve uzun dönemde bir problem çıkmaz.

Senkopa Eşlik Eden Diğer Belirtiler• Çarpıntı(hızlı,güçlü,kütküt,kalpatışı)• Başdönmesi• Soğukluk• Şaşkınlık,genellikletuhafhissetme• Terleme

Doktorun Fark Edebileceği Bulgular• Düşükkanbasıncı(hipotansiyon)• Düşükkanşekeri(hipoglisemi)• Düşüknabızhızı• Solukluk

Senkop (bayılma) Tanı Yöntemleri Nelerdir?Senkopu teşhis etmeye yönelik en önemli adım eksiksiz bir tıbbi hikaye ve takiben fizik muayene-dir. Hasta senkop atağı hakkında ayrıntılı olarak ir-delenmeli ve başka senkop atakları hakkında da, herhangi bir kalp hastalığı olup olmadığının doktor tarafından bilinmesi de kalp hastalığı ile yakın iliş-kili olması bakımından oldukça önemlidir. Bu bilgi, doktora hangi tür testlerin isteneceği konusunda yardımcı olacaktır.

Tanıyı koyabilmek için doktor bir takım testler iste-yebilir, bunlar:

Eğik masa testi: Damarlarında genişleme sonucu kan basıncında ani düşme olması ve buna bağlı ge-lişen senkopları ayırt etmek için değerli bir testtir. Eğik masa testi, eğim verilebilen bir masaya yatırılır, takiben masa dik konuma getirilir. Aşırı kan basın-cı düşmesi ve/veya nabız düşmesi anormal cevabı gösterir.

Ekokardiyogram: Kalp fonksiyonlarını değerlen-dirmek için kullanılır. Bayılmasına yol açabilecek alt-ta yatan nedenleri ortaya çıkarabilir.

Holter monitor: Bazen üç güne kadar süreyle kalp ritminin izlenmesidir. Hasta günlük rutin işleri ve yaşantısına devam ederken sürekli olarak kalbin elektriksel aktivitesi kaydedilir. Ritim bozukluklarına bağlı senkop tanısında değerlidir.

Event recorder: Aritmileri nadir oluyorsa Holter monitor ile saptamak zor olabilir. Bu nedenle dok-tor hastadan, olay kaydedici (event recorder) adı verilen daha farklı taşınabilir bir cihaz takmasını isteyebilir. Kalbin elektriksel aktivitesini sürekli kay-detmez. Sadece hasta şikâyeti olduğunda veya belirti hissettiğinde bir düğmeye basarak kayıt alır. Bu kaydediciler haftalar veya aylar boyunca kulla-nılabilir.

Ani ölüm, tüm dünyada ciddi bir problem olmaya devam etmektedir.

Page 13: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 11OCAK-ŞUBAT-MART 2012 11

Elektrofizyolojik çalışma (EPS): Kateterlerin ven ya da arterlere yerleştirilip kalbin elektriksel akti-vitesinin incelendiği bir işlemdir. Bu incelemeler, özellikle hızlı (takikardi) veya yavaş (bradikardi) kalp ritimlerinin teşhisinde yararlıdır.

Belirttiğim gibi, bilinç kaybı, nörolojik hastalıklar (özellikle epilepsi) nedeniyle de olabilir. Bu durum-da bayılmanın neden kaynaklandığını bulmak zor olabilir. Bayılmanın nörolojik nedenlerinin değer-lendirilmesinde kullanılacak bazı testler şunlardır:

• Bilgisayarlıtomografi(BT)• Magnetikrezonansgörüntüleme(MR)

Senkop (bayılma) Tedavisi ve Önlenmesi Senkop tedavisi; hastanın şikayetlerine ve altta ya-tan nedene göre değişmektedir. Defalık bir olaydır ve ancak altta yatan neden kalp damar hastalıkla-rına veya diğer başka hastalıklarla bağlantılı ise bu nedenler tedavi edilir.

Bradikardi sıklıkla kalıcı pil takılması ile tedavi edilir. Eğer bir ilaç tedavisi bradikardiye neden oluyorsa, bu yan etkiye yol açmayan farklı bir ilaçla değişti-rilebilir. Takikardi ise birkaç şekilde tedavi edilebilir:

• İlaçlar• Ablasyon:kalbinelektriksisteminindeğerlendi-

rilmesinin yanı sıra, sorumlu dokunun saptan-ması ve bu alanın dondurma veya yakma ile or-tadan kaldırılması.

• Takılabilirdefibrilatörler(ICD):Şokyapabilenkalppilleridir. Aritmileri tespit eder ve bunları elektrik şokuyla sonlandırır.

Aort darlığı önemli ise kapak değiştirilir. Hipertrofik kardiyomiyopati, ilaçlarla ve bazen de ICD ile tedavi edilir.

Hasta senkopa neden olan olayları biliyorsa bun-lardan uzak durmalıdır. Hastada senkop öncesi ön belirtiler oluyorsa hemen yere uzanıp bacaklarını yükseğe kaldırmalıdır, böylelikle senkop önlenebi-lir. Su kaybından dirençli vakalar, ilaçla tedavi edile-bilir. Kan damarlarını daraltan ve/veya kan hacmini artıran ilaçları içerir. Tedavide beta-blokerler ve bazı antidepresan ilaçlar da kullanılabilir.

Senkop Geçiren Hastalar Ne Yapmalıdır?Hasta veya hasta yakını acil olarak tıbbi yardım eki-bini aramalıdır:

• Öncesindebelirtiolmadananibayılma,• Kalphastalığıöyküsüvarlığı,• Ailedeaniölümhikayesivarlığı,• Göğüsağrısıylabirliktesenkop,

• Epilepsinöbeti,• Kuvvet kaybı (veya azalması) veya konuşma

problemi ile birlikte senkop,

Aşağıdakilerin Varlığında En Kısa Zamanda Kalp Uzmanına Danışılmalıdır• Gençhasta• Ataköncesiuyku,sıcaklıkhissivebulantıolması• İşemevedışkılamailebirliktesenkop• Aşırı yorgunluk, uzun süre ayakta durma, ağrı

veya kan görmeyle bayılma

Solunumun durması durumunda hastaya müdahale üç dakika içinde yapılmalıdır.

Page 14: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201212

YENİDEN CANLANDIRMA (CARDİO-PULMONER RESUSİTASYON) NEDİR?Kalbin çalışmasının ve/veya solunum işinin durma-sının sonucu müdahale edilmediği takdirde ölmesi kaçınılmaz kişileri yeniden hayata döndürmek için yapılması gereken acil müdahaledir.

Neden Önemlidir?• Hastanedışıkalpdurmalarındanolanölümlerin

%75-80’ievdeolmaktadır.• Anikalpdurmasındanolanölümlerin%95’ihas-

ta hastaneye ulaşamadan olur. Bu durumda “ye-niden canlandırma” işlemini biliyorsanız sevdik-lerinizi yaşatabilme şansınız olur.

• Anikalpdurmasındanolanölümlerkaderdeğil-dir. Ne kadar fazla insan yeniden canlandırmayı biliyorsa o kadar insan ölümden kurtulur.

Solunumun durmasının çeşitli nedenleri vardır; kalp krizi, boğulma, elektrik çarpması, vb. Kalbin ve/veya solunumun durması halinde; dokulara yaşamaları için gereken oksijen taşınamaz ve dokulardaki hüc-reler ölmeye başlar. Vücudumuzda oksijensizliğe en hassas olan doku beyindir. Beyin dokusu, üç dakika-dan fazla oksijensiz kalması halinde ölmeye başlar ve geri dönüşü olmayan bir biçimde beyin hasarı gelişir. Beyne oksijen gelişi üç dakikadan daha uzun bir sürede gecikirse beyin dokusu değişen derece-lerde harap olduğu için bilinç kısmen veya hiç yeri-ne gelemez (bitkisel hayat).

Solunumun durması durumunda hastaya müdaha-le üç dakika içinde yapılmalıdır. Önce durumun acil olup almadığını değerlendirmemiz gerekir; kalp çalışıyor mu, solunum var mı? Çoğu durumda kalp önce durur ve oksijensizlikten dolayı etkileneceği için solunum da ardından durur.

Kalp durmasında hasta hareketsizdir, bilinç tama-men kapalıdır; uyaranlara, seslenmelere cevap vermez. En önemlisi büyük damarlardan (boyun-da karotis (şah damarı), bilekteki atardamar) na-bız alınmaz. Hastanın hareketsiz halini psikolojik bayılmalar (histeri, sinirsel bayılma), sara (epilepsi) gibi bayılmalardan mutlaka ayırt etmek gerekir. Bu durumlarda kalp çalışır ve hasta nefes alır. Canlan-

dırma işlemi üç basamaktan oluşur; bunlar akılda kolay kalması yönünden ABC olarak bilinir. Bunlar şunlardır;

A:Airway(havayolu)

B:Breathing(solunum)

C:Circulation(dolaşımyanikalp)

A: (Airway) Hava yolu: Burada hava yolunun açık olup olmadığı kontrol edilir. Yani akciğerlerle ağız arasında havanın geçişine engel olan bir cisim var mı? Bunu için işaret parmağı hastanın ağzına so-kularak yabancı cisim olup olmadığı kontrol edilir. Dilin kendisi de arkaya doğru kayarak solunum yolunu engelleyebilir. Bunun için hastayı sırtı yere gelecek şekilde yatırdıktan sonra kurtarıcı bir eli ile hastanın alnına hafifçe bastırırken diğer elle de çene yukarıya doğru kaldırılmaya çalışılır. Böylece dil öne doğru gelir ve solunum yolunu tıkaması en-gellenir. Bilinçsiz durumda olan hastanın dili, arka-ya kayarak solunum yolunu kapatabilir. Bunun için kurtarıcı, bir eli ile hastanın alnına hafifçe bastırır-ken diğer elle de çene yukarıya doğru kaldırılmaya çalışmalıdır.

B: (Breathing) Solunum: Göğüs kafesinin solu-numla hareket edip etmediğini veya kulağımızı hastanın ağzına yaklaştırarak nefes alıp almadığını hissederek anlayabiliriz. Solunum yoksa suni solu-numa geçilmeli. Önce ambu ile yapay O2 yüklenir. Hasta entübe edilerek oksijen saturasyonu normal hale getirilmeye çalışılır.

C: (Circulation) Dolaşım: Kalp çalışıyor mu? Os-kültasyon ile nabız kontrolü ile (corotis) anlaşılır. Kalp çalışmıyorsa kardiyak EKG monitorizasyonu ile birlikte masaja başlanır. Bu sert zeminde göğüs orta kısmındaki kemiğin (siternum)1/3 alt kısmına kemik 3-5 cm aşağı çökecek şekilde dakikada yüz defa olacak şekilde tekrarlanmalıdır. Çocuklarda ve bebeklerde ise kalp masajı tek elle yapılır ve göğüs kafesi 2,5-4 cm aşağı inmesi yeterlidir.

Bu tedbirlerin yanı sıra medikal supportun bilinçli olarak yeterli dozda ve zamanında yapılması şarttır. Medical support (destek) için kullanılacak ilaçların hasta müdahalesinde el altından bulunması hem ekip hem hasta için hayati öneme haizdir. Bu ne-denle özellikle mavi kod ekibi, teçhizatı ve ilaçları daima hazır bulunmalı, hızlı ve bilinçli müdahaleyi yapabilecek eğitim ve tecrübede olmalıdır. •

Senkop tedavisi hastanın şikayetlerine ve altta yatan nedene göre değişmektedir.

Page 15: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 13

Page 16: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201214

Ses KısıklığıBir Hastalık mıdır?

Her türlü normalden farklı ses oluşumuna, ses kısıklığı adı verilir. Genellikle sesin azalması veya hiç çıkmaması olarak düşünülmek-tedir. Sesteki çatallaşmalar, titreşimler, boğuk ses ve diğer tüm ses bozulmalarını bu grupta sayabiliriz. Gırtlaktan daha aşağı seviye-lerdeki rahatsızlıklar sesin cılız ve zayıf çıkmasına neden olurken, gırtlağın kendisi ile ilgili hastalıklar da sert, tırmalayıcı ve kısık ses oluşumuna yol açar. Ağız boşluğu ve dil hastalıkları ise ses bo-ğuk, burundan ve “ağızda sıcak patates varmışçasına” çıkmasına neden olur.

Muayene ve Tetkikler Uzun Sürer mi?KBB uzmanı tarafından burun ve boğaz muayenelerinden son-ra gırtlak endoskopik olarak kolayca değerlendirilecektir. Şüpheli durumda biyopsi ve patolojik değerlendirme, gerekiyorsa radyo-lojik inceleme yapılacaktır. Tümör şüphesinde boyun ayrıntılı bir biçimde incelenecektir. Tedavinin doğru yapılması için gırtlak ve boynun eksiksiz değerlendirilmesi zorunludur.

Ses Kısıklığı Uzun Süre Devam Ediyorsa Kanser Şüp-hesi Var mıdır?Ses kısıklığı olduğu zaman ne hemen ciddi bir hastalık endişesine kapılmalıyız ne de çok küçümseyip muayeneyi ihmal etmeliyiz.

1969 Kars doğumlu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu

Kulak Burun Boğaz uzmanımız Op. Dr. Kamil Yüceer

14 yıldır Çerkezköy’de hizmetinizde.

Page 17: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 15

Özellikle sigara içen, 50 yaşını aşmış ve iki haftadan uzun süreli ses kısıklığı olan erkek hastaların mutla-ka hekime başvurmaları ve dikkatli bir gırtlak mua-yenesinden geçmeleri şarttır. Çünkü gırtlak kanse-rinin ilk ve en önemli işareti ses kısıklığı olup erken evrede saptandığında yüzde 100’e yakın oranda tedavi edilebilmektedir.

Tedavisi Nasıl Gerçekleştirilir?Ses kısıklığının tedavisi, ses kısıklığı yapan hastalığa göre değişir. Çünkü ses kısıklığının kendisi bir has-talık değil başka hastalıkların belirtisidir. En basiti olarak ses istirahatı, ilaç kullanımları olurken, tümör olgularında onkolojik prensipler doğrultusunda doğru cerrahi yönteminin uygulanması önemlidir.

Nelere Dikkat Etmeliyiz?• Sigaravealkoldenuzakdurmayagayretedilme-

lidir. (Sigaranın akciğer ve gırtlak kanseri üzerin-deki rolü çok önemlidir.)

• Çokuzunsürekonuşmaktankaçınılmalıdır.• Diyaframıkullanarak,gırtlakkaslarınıçokyorma-

dan konuşmaya özen gösterilmelidir. • Boğaztemizlemehareketiniyapmaktankaçınıl-

malıdır. • Bolsuiçilmelidir.• Mideden asit kaçağı olan (reflü) hastalar; ak-

şam saatlerinde çay, kahve, kola, alkol almama-lı, midesini dolduracak kadar yemek yememeli, yemek yiyip hemen yatmamalı, yüksek yastıkta uyumamalıdır.

• Bulunulanortamınnemiveısısınınuygunolma-sı da dikkat edilmelidir.

Kısacası, gırtlak kanserini özetlersek; nadir olarak ilk başta kan tükürme, ağrı olabilir. İlerleyen evrelerde nefes darlığı ve yutma güçlüğü görülebilir. Tanısı endoskopik olarak görüldükten sonra alınan biopsi ile konulur. Gırtlak kıkırdaktan oluştuğu için damar-lanması azdır ve bu sebeple gırtlak kanseri erken dönemlerde yakalanırsa yayılma göstermeden tam tedavi edilebilir. Erken evrelerde ışın tedavisi uygu-lanabilir. Tedavisi cerrahidir. Vakaların çoğunluğu tam iyileşir ve hastalık tekrar etmez. •

Ses kısıklığı olduğu zaman ne hemen ciddi bir hastalık endişesine kapılmalıyız ne de çok küçümseyip muayeneyi ihmal etmeliyiz.

Page 18: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201216

Diyabetliler Doğru Yaşam

Tarzıyla Sorunsuz

Yaşayabilir

Diyabet, vücudumuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli mik-tarda insulin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insulin hormo-nunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumumda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Sonuç olarak kişi, yediği besin-lerden kana geçen şekeri yani glikozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir. Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde 200 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir. Bir kişinin diyabetli olup olma-dığı Açlık Kan Şekeri(AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması giz-li şeker(pre-diyabet) sinyalidir.

Tip 1 Diyabet Nedir?İnsülin hormonlarının eksikliği sonucu ortaya çıkan Tip 1 diyabet, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında ortaya çıktığı için “ Juvenil Diyabet” adını da alır. Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelen-mesi ile meydana gelmektedir. Hastalar, mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği olduğundan ömür boyu insülin hormonunu dışarıdan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundadırlar. Bu nedenle Tip 1 diyabet, İnsüline Bağımlı Diyabet (İn sulin Dependent Dia-betes Mellitua=IDDM) olarak da isimlendirilmektedir.

Tip 1 Diyabet Neden Olur?Sağlıklı bireylerde vücudu dışarıdan gelen yabancı etkenlere karşı

1949 Kıbrıs doğumlu İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu

İç Hastalıkları uzmanımız Uzm. Dr. Özalp Asil

Özel Optimed Tıp Merkezi’nde hizmetinizde.

Page 19: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 17

korumakta görevli bir bağışıklık sistemi bulunur. Bu sistemin virüs, aşılanma, fizik veya psişik stres gibi herhangi bir nedenle normalden sapması sonucu kendi hücrelerini yabancı olarak algılaması, onlara saldırması ve tahrip etmesiyle meydana gelen has-talıklara “otoimmün hastalıklar” denir. Tip 1 diyabet de otoimmün hastalıklar grubuna dahildir. Bilinme-yen bir nedenle harekete geçen bağışıklık sistemi, insülin yapımını üstlenen pankreas beta hücrelerini tahripetmektedir.Butahribat%80‘inüzerineulaştı-ğında hastalık belirtileri ortaya çıkar.

Tip 1 Diyabet İçin Kimler Daha Yüksek Risk Taşır?Anne, baba kardeş gibi birinci derecede yakın akra-balarında Tip 1 diyabet olanlarda, çok sayıda Tip 2 diyabetli yakını olanlarda, gebelik sırasında diyabet ortaya çıkan kadınlarda daha yüksektir.

Kan Şekeri Sürekli Yüksek Seyrederse Hangi Belirtiler Olur?• Çokidraryapmak,sıkidraraçıkmak• Çoksuiçmek• Zayıflamak

Tip 1 Diyabette Tedavi Nasıl Olmalıdır?Tip 1 diyabetin tedavisinde değişmez kural insülin enjeksiyonudur. Bu tip şeker hastalığında insülin kullanmak bir zorunluluktur ve hayat kurtarıcıdır. Tedavinin diğer temel taşları ise sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve eğitimdir. Kişinin kendini iyi his-setmesi ve sağlıklı yaşam sürdürmesi için gereken bakımı hayat biçimi haline getirmelidir.

İnsülin Tedavisi Nasıl Yapılır?İnsülin protein yapısında bir hormon olduğundan midede sindirilir. Bu nedenle ağız yoluyla hap şek-linde kullanılamaz; sadece enjeksiyon tarzında kul-lanılabilir. Günümüzde insüline benzer yapıda, saf-laştırılmış preparatlar kullanılmaktadır. Günlük insü-lin ihtiyacı hastanın, boy, ağırlık, yaş, gıda tüketimi ve aktivite düzeyine göre değişir. Ayrıca araya giren başka bir hastalık, stres ya da ilaçlar insülin dozunu etkileyebilir. İnsülinin saklama koşulları +4 dere-ce/+8 derecedir. Teknolojik gelişmeler ve yapılan araştırmalar sonucunda insülinin klasik enjektörle-rin yanı sıra kalem enjektörler ve insülin pompası ile

Genellikle yapılan yanlış, insülin enjeksiyonunu yaptıktan sonra yarım saat beklemeden hemen veya beş dakika sonra yemek yenilmesidir.

Page 20: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201218

de yapılabilmesi sağlanmıştır.

Tip 1 Diyabette Acil Sorunlar Nelerdir?Tip 1 diyabetli kişi bilimsel ve sağlıklı bir beslenme programı uygulayarak, düzenli egzersiz yaparak ve uygun insülin tedavisi ile sorunsuz bir yaşam sür-dürebilir. Ancak insülini uygun teknikle, yeterli doz-da ve zamanında yapmayan, beslenme tedavisine uyum sağlayamayan ve aşırı karbonhidrat tüketen ya da egzersiz yapmayı aksatan diyabetlilerde kan şekeri yükselebilir. Bunun aksine insülini aşırı doz-da kullanan ya da önerilen besinleri özellikle de karbonhidrat içeren besinleri zamanında ve yete-rince tüketmeyen, alkol kullanan veya aşırı egzer-siz yapan diyabetlilerde kan şekeri aniden ve hızla düşebilir.

Kan Şekeri Düştüğünde Ne Yapılmalıdır?Kan şekerinin düşmesi de yükselmesi gibi acil mü-dahale gerektiren önemli bir durumdur. Bu neden-le diyabetli kişi bir kolye, bilezik ya da saat kayışın-da diyabet kimliği taşımalıdır. Diyabetli kişinin bir öğün ya da ara öğün geciktirmesi ya da her zaman-kinden fazla hareket yaparak fazla enerji harcaması sonucunda oluşabilecek hipoglisemi durumunda diyabetli bireyde terleme, titreme, renk solukluğu, sinirlik, huzursuzluk fark edilir. Gerekli önlemler alın-mazsa uyum güçlüğü sonra da şuur kaybı oluşabi-lir. Hipoglisemide yapılması gereken tedavi şekli diyabetli kişide gözlenen belirtilere göre değişir. Belirtilerin hafif olduğu durumlarda 5-6 adet kesme şekeri bir bardak ılık suda eritilip içirilir ya da bir bü-yük çay bardağı şekerli meyve suyu verilebilir. İyileş-me belirtileri görülmezse iki çay kaşığı dolusu şeker ya da 5-6 adet kesme şeker az miktarda suda eritilip küçük yudumlar halinde içirilmelidir. Şuur kaybının olduğu hipoglisemide ise ağızdan şeker veya şe-kerli su verilemez. Bu durumda kas içine glukagon enjeksiyonu gereklidir ve bu iğnenin yapılması ha-yati önem taşır.

Kan Şekeri Yükseldiğinde Neler Yapılmalı-dır?Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, ciltte kuruma ve yaralarda geç iyileşme, halsizlik, yor-gunluk ve zayıflama belirtileri olan diyabetlide kan şekeri yüksek demektir. Bu durumda yapılması ge-rekenler, kullanılan insülinin son kullanım tarihinin, dozunun, uygulama tekniğinin doğru olup olmadı-ğının araştırılmasıdır. Bol su içildiği, önerilen insülin rejimine ve beslenme planına uyumun tam olma-sına rağmen hiperglisemi sürüyorsa diyabetli birey derhal doktoruna başvurmalıdır.

Tip 2 Diyabet Nedir?Herkeste, her yerde, her yaşta diyabet teşhis edi-lebilir. Ailesinde diyabetli olanlar, şişman kişiler, 4 kg’dan daha ağır bebek doğuran kadınlar, stres altında yaşayan kişilerde diyabetin görülme riski daha yüksektir. Ayrıca pankreasın kronik iltihabı, pankreas tümörleri ve ameliyatları ile hipertiroidi, akromegali gibi bazı hormon hastalıkları Tip 2 diya-bete yol açabilir.

Tip 2 Diyabetin Belirtileri Nelerdir?Tip 2 diyabeti olan ve kan şekeri yüksek olan kişi-lerde;

• Sıkidraraçıkma• Ağızkuruluğu• Çoksuiçme• Açlıkhissi• Ciltyaralarınıngeçiyileşmesi• Kuruvekaşıntılıbircilt• Sıksıkenfeksiyongelişmesi• Ellerdeveayaklardauyuşma, karıncalanmagö-

rülür. Ancak bu belirtiler zaman içinde yavaş ya-vaş ortaya çıkar.

Tip 2 Diyabet Tedavisinin Esasları Neler-dir?Birinci basamak tedavi planında medikal beslenme tedavisi yani beslenme alışkanlıklarının düzenlen-mesi, yaşam tarzının değiştirilmesi, egzersiz prog-ramlarının uygulanmaya koyulması yer almaktadır. Eğer, bu tedavi planına uyulmasına rağmen kan şe-keri normal sınırlar içinde tutulamazsa ağızdan hap olarak alınan şeker düşürücü ilaçlar tedaviye ekle-nir. Ancak bazı Tip 2 diyabetlilerde kan şekerini nor-mal sınırlar içinde tutabilmek için insüline ihtiyaç duyulabilir. Bu durumlarda uygun dozda yapılan insülin enjeksiyonları ile tedavi desteklenir. Ağızdan

Tip 1 diyabetli kişi bilimsel ve sağlıklı bir beslenme programı uygulayarak, düzenli egzersiz yaparak ve uygun insülin tedavisi ile sorunsuz bir yaşam sürdürebilir.

Page 21: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 19

şeker düşürücü hap veya insülin tedavisi alan Tip 2 diyabetlilerin haftanın belirli günlerinde kan şekeri-ni ölçmeleri son derece önemlidir.

Tip 2 Diyabette Hangi Durumlarda İnsülin Tedavisi Gerekmektedir?• Beslenme planına uyum sağlamasına, egzersiz

yapmasına ve aldığı ilaçlara rağmen kan şekeri yüksek seyreden diyabetlilere,

• Ameliyatolacakhastalara• Ameliyatdöneminde• Gebeliği esnasındadiyabet tanısı konanveha-

milelikte kan şekeri kontrolü sağlanmayan ka-dınlara

• Ağırbirinfeksiyongeçirirkeniyileşmeyenkişilere• Ayakyarasıolandiyabetlilere• Diyabete bağlı komplikasyonların gelişmeye

başladığı diyabetlilere mutlaka insülin tedavisi uygulanmalıdır.

Gizli Şeker(Pre-Diyabet) Nedir?Eğer bir kişinin kan şekeri düzeyi normalden yük-sek olmasına karşın diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse bu durumda kişi pre-diabetik (gizli şeker hastası) olarak tanımlanır. Diyabet önle-meprogramınakatılanpre-diyabetiklerin%11’indediyabet gelişmiştir. Bazı çalışmalar pre-diabetik çoğu kişide 10 yıl içinde Tip 2 diyabet geliştiğini saptamıştır. Yani Pre-diyabet Tip diyabete adaylık durumudur. Pre-diyabetli bireylerde kardiyovaskü-ler hastalık riski kan şekeri normal bireylere kıyasla 1.5 kat daha fazladır. Diyabetli bireylerde ise 2-4 kat fazladır. Pre-diyabetli bireyler yaşam tarzı değişik-likleri sayesinde prediyabetli olmayı önleyebilir ve geciktirebilir.

Pre-Diyabet Tedavisi Nasıl Yapılır?Bireysel bir beslenme tedavisi ve haftanın beş günü günde 30 dakika düzenli yürüyüş şeklinde yapılan egzersiz programı sonucunda, vücut ağırlığının ılımlı olarak azalması (% 5-10) ile pre-diabettendiyabete geçiş önlenebilmekte veya geçiktirilebil-mektedir. Eğer pre-diabetiniz varsa pre-diyabeti ol-mayanlara kıyasla kalp hastalığı veya inme riskiniz %50artmıştır.Bunedenlekardiyovaskülerhastalık-larla ilişkili risk faktörlerini (sigara içmek, yüksek tan-siyon, yüksek kolesterol gibi) bilmeniz gerekmek-tedir. Eğer risk faktörlerinden birine veya birkaçına sahipseniz bu faktörlerin tedavi edilmesi de son derece önemlidir

Kimlerin Pre-Diyabet Tanısı İçin Test Yap-tırması Gereklidir?Şişman ve 45 yaşın üstünde iseniz pre-diabetli olup olmadığınızı öğrenmek için test yaptırma-nız gereklidir. Eğer vücut ağırlığınız normal ise ve 45 yaş civarında iseniz testi yaptırmanın sizin için uygunluğunu doktorunuza danışınız. 45 yaşından genç erişkinlerde ve şişman bireylerde diyabet ve pre-diyabet yönünden risk faktörlerinin varlığı araş-tırılır. Bu risk faktörleri: yüksek tansiyon, düşük HDL-kolesterol düzeyi, yüksek trigliserid düzeyi, ailede diyabet varlığı, gestasyonel diyabet, 4,5 kg üzerin-de bebek doğumu öyküsü olmasıdır.

Ne Sıklıkla Testi Yaptırmak Gerekir?Pre-diyabet saptanmamış olmasına karşın risk fak-törlerine sahipseniz her üç yılda bir test yaptırmalı-sınız. Eğer pre-diyabet varsa Tip 2 diyabetin tespiti için her 1-2 yılda bir test yaptırmanız gerekir.

Page 22: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201220

Diyabet Nasıl Tedavi Edilir?Diyabet tedavisinde amaç kan şekeri ayarını sağla-mak diğer bir ifade ile kan şekeri yükselmelerini ve kan şekeri düşmelerini önlemektir. Bu ayarın sağ-lanması komplikasyonların gelişimini önlemek veya gelişmiş komplikasyonların seyrini yavaşlatmak için son derece önemlidir. İyi bir diyabet kontrolü, kan şekeri seviyenizi mümkün olduğunca normale en yakın tutmak anlamına gelir. Bu durum, aşağıdaki-lerin yapılmasıyla sağlanabilir.

Sağlıklı Beslenme: Yenilen besinlerin özellikle kar-bonhidrat içeren besinlerin vücudun ihtiyacından fazla tüketilmesi kan şekeri seviyelerini yükseltir. Kan şekeri kontrolünün sağlanmasında diyabetli bireye özgü beslenme tedavisinin verilmesi önem-lidir. Diyabetli kişilerle diğer kişilerin besinlere olan gereksinimi aynıdır. Her insanın enerji, karbonhid-rat, protein, yağ, lif, vitamin, mineral gereksinimi vardır. Bir kişide diyabetin olması bu gereksinimler-

den birini veya birkaçını azaltması veya arttırması anlamına gelmez.

Egzersiz: Egzersiz, vücudunuzun glikozu etkili bir şekilde kullanmasını ve kan şekeri kontrolünü sağ-lar. Ayrıca, şişman tip 2 diyabetli kişilerin kilo kay-betmesine yardımcı olur.

İlaç/İnsülin: İnsülin, besinlerle kana geçen şekerin vücut tarafından kullanılmasını sağlayan ve böyle-ce kan şekeri yükselmelerini önleyen bir hormon-dur. Tip 1 diyabetli kişilerin yaşamak için insüline gereksinimi vardır. İnsülin bağımlılık, alışkanlık ya-pacak bir madde değildir. İnsülin yaşam için elzem-dir. Vücut insulin yapmıyor ise dışarıdan enjeksiyon yolu ile vücuttaki eksikliği yerine koymak gerekir. Tip 2 diyabetli kişilerin kan şekerinin ayarını sağla-mak için ağızdan alınan ilaçlara veya insüline gerek-sinimleri olabilir

Yukarıdaki maddelerin tümü arasında bir denge tutturmak önemlidir. Bu dengenin oluşması için di-yabetli birey mutlaka diyabet ve tedavisi konusun-da eğitim almalıdır.

Öğün Sıklığı Ne Olmalı?Gün içinde yemeniz gereken öğün sayısı diyabeti-nizin tipine, aldığınız medikal tedaviye, fiziksel ak-tivite düzeyinize ve o andaki kan şekeri düzeyinize bağlı olarak değişir. İnsülin kullanan tip 1 ve tip 2

Spot: Spot: İnsülin kullanmak bir zorunluluktur ve hayat kurtarıcıdır.Spot: Spot: Spot: Teknolojik gelişmeler ve yapılan araştırmalar sonucunda insülinin klasik enjektörlerin yanı sıra kalem enjektörler ve insülin pompası ile de yapılabilmesi sağlanmıştır.Spot: Ara öğünler için hazırlıklı olmayı unutmayın. Yanınızda-çantanızda, arabanızda, işyerinde masanızın çekmecesinde-daima yiyebileceğiniz uygun yiyecekler bulundurun.Spot: Egzersiz esnasında aktif olarak çalışacak kasların olduğu bölgelere insülin yapılmamalı, aç karnına egzersize başlanmamalıdır.Spot: Şişman ve 45 yaşın üstünde iseniz pre-diabetli olup olmadığınızı öğrenmek için test yaptırmanız gereklidir.

Alışveriş yaparken almayı düşündüğünüz yiyeceğin ambalajında bulunan ‘içindekiler’ kısmını mutlaka okuyunuz.

Page 23: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 21

diyabetlilerin sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve ak-şam yemeği olarak üç ana öğün öğünler arasında ve gece yatmadan önce üç ara öğün olmak üzere altı öğün beslenmesi gerekir.

Genellikle yapılan yanlış, insülin enjeksiyonunu yaptıktan sonra yarım saat beklemeden hemen veya beş dakika sonra yemek yenilmesidir. Bu tarz hatalar öğünden sonra kan şekerinin yükselmesi-ne neden olur. Yapılan bir diğer yanlış ise açlık hissi oluşmadığı için ara öğünlerin yapılmaması veya ara öğünde yenilen yiyecek miktarının ve çeşidinin azaltılmasıdır. İnsülin kullanan bir kişide ara öğünün yapılmaması, bir ara öğünün atlanması veya yeni-len yiyecek miktarının ve çeşidinin azaltılması şek-linde yapılan uygulamalar kan şekerinin düşmesine neden olur.

Tip 2 diyabetlilerin iki -üç saat aralıklarla beslenmesi gerekir. Bir gün içinde yenilmesi gereken yiyecekleri gün boyunca yayarak sık ve az yemek yeme alınan öğünden sonra kan şekerinin daha az yükselmesi-ni sağlar. Öğünlerde yenilen yiyeceklerin porsiyon ölçüsünü azaltarak, küçük öğünler halinde yemek yenilmesi fazla kalori alınmasını önleyerek ve açlı-ğı kontrol altına alarak hem kan şekeri kontrolünü sağlar hem de kilo alımını önler. Ayrıca kan koleste-rol düzeyindeki yükselmeyi de azaltır.

Ara Öğünlerde Ne Yenilenilir?Ara öğünler için yapılacak seçim insülin veya oral antidiyabetik ilaç kullanan kişiler için farklıdır. Ancak her iki tedavide 10-15 gram karbonhidrat içeren bir yiyecek yemenizi öneririz. Yiyecek seçiminde deği-şim listelerinden veya diyabet beslenme piramidin-den faydalanabilirsiniz.

Ara öğünler için yapacağınız en iyi seçim ekmek veya ekmek yerine yenilebilecek yiyecekler grubu-dur. Örneğin 2 galeta veya 4-5 adet şekersiz kepekli bisküvi, bir bardak dolusu yağsız patlamış mısır, ya-rım poğaça, vb. Bu grup yiyeceklerin yanına düşük yağlı süt, yoğurt, ayran veya peynir gibi protein içe-ren bir yiyecek ilave ederek ara öğünü kuvvetlendi-rebilirsiniz.

Taze meyve ve sebzede iyi bir seçim olabilir. Ancak insülin kullanan kişilerin ara öğünde sadece meyve yemeleri her zaman için iyi bir seçim olmayabilir. Ara öğünde tek başına meyve yenilmesinin o anda-ki kan şekeri düzeyine bağlı olarak öğlen yemeğine doğru oluşabilecek bir hipoglisemi riski yaratabile-ceği unutulmamalıdır.

Diyabetliler genellikle ara öğün saatinde evde ol-

madıkları için bir şey yiyemediklerinden yakınırlar. Ara öğünler için hazırlıklı olmayı unutmayın. Yanı-nızda-çantanızda, arabanızda, işyerinde masanızın çekmecesinde-daima yiyebileceğiniz uygun yiye-cekler bulundurun.

Hangi Yiyecekleri Miktarını Kısıtlamadan Yiyebilirim?

Ara öğünler için hazırlıklı olmayı unutmayın. Yanınızda-çantanızda, arabanızda, işyerinde masanızın çekmecesinde daima yiyebileceğiniz uygun yiyecekler bulundurun.

Page 24: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201222 OCAK-ŞUBAT-MART 201222

Herhangi bir yiyeceği gereğinden fazla yemeyi dü-şünmeyin. Sağlıklı beslenmenin anahtarı dengedir.

Vücudunuz için gerekli olan yiyeceklerin zaman ve miktar olarak belirli bir denge içinde alınması hi-perglisemi ve hipoglisemiyi önleyerek, kan şekeri kontrolünü sağlayacak kan şekerinin kontrol altına alınması da kısa ve uzun dönemde gelişebilecek komplikasyonları önleyecek veya geciktirecektir.

Yağsız sütün içindeki yağ miktarı azdır ancak ka-lorisi vardır. Diyet ürünlerinde şeker olmayabilir ancak içinde bulunan un, yağ veya meyve şekeri kan şekeri ve kan yağlarının kontrol altına alınma-sı için uygun olmayabilir. Eğer yediğiniz yiyeceğin porsiyonunu kontrol edebilirseniz sevdiğiniz birçok yiyecek dahil olmak üzere çeşitli yiyecekleri yiyebi-lirsiniz.

Şeker ve Şeker İçeren Yiyecekler Yenilebi-lir mi?Kan şekerinin kaynağı, çeşitli yiyeceklerde bulunan karbonhidrat adı verilen besin öğesidir. Karbonhid-rat içeren yiyecekler sofra şekeri, şekerli yiyecekler (bal, reçel, pekmez, marmelat, şekerli meyve suları, meşrubatlar, çikolata, dondurma ve tatlılar gibi), un ve undan yapılan yiyecekler (ekmek, yufka, erişte, makarna gibi), pirinç, bulgur, kuru baklagiller, pata-tes, sebzeler, meyveler, yoğurt ve süttür. Ancak bu yiyeceklerin içindeki karbonhidratların kan şekerini etkileme hızları birbirinden farklıdır. Bu nedenle yi-yecekler kan şekerini hızla yükselten karbonhidratlı yiyecekler (basit karbonhidratlar) ve kan şekerini daha geç ve daha yavaş yükselten karbonhidratlı yiyecekler (kompleks karbonhidratlar) olmak üzere iki gruba ayrılır.

Şeker ve şeker içeren yiyecekler vücuda enerji ve-rir ancak bu tür yiyeceklerin yenilmesi kan şekeri kontrolünü bozar. Sofra şekeri, reçel, bal, marmelat, pekmez, hazır meyve suları, pasta, kek, tatlı, şeker-li bisküvi, çikolata, helva gibi yiyeceklerin içindeki karbonhidrat basit karbonhidrattır yani kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltirler. Ayrıca başta diş çürüğü olmak üzere, şişmanlık, kalp hastalığı, barsak hasta-lıkları gibi birçok sağlık sorununun oluşmasına ne-den olurlar.

Vücudun ihtiyacı olan enerjiyi kompleks karbon-hidratlardan karşılayarak kan şekerinin daha geç ve daha yavaş yükselmesini sağlayabilirsiniz. Yedi-ğimiz sebze, meyve, ekmek, pilav, makarna, çorba, kuru baklagiller gibi çeşitli yiyeceklerin içindeki karbonhidratlar yani kompleks karbonhidratlar, vü-

cudumuzda şekere yani glikoza dönüşür. Ancak bu yiyeceklerin içindeki karbonhidratların şekere par-çalanma hızı yavaş olduğundan kan şekerini daha geç ve daha yavaş yükseltirler.

Alışveriş yaparken almayı düşündüğünüz yiyeceğin ambalajında bulunan ‘içindekiler’ kısmını mutlakaokuyunuz. İçinde glikoz, sukroz, şeker bulunan yi-yecekleri satın almadan önce marka ve çeşit olarak not ediniz ve sizin için uygun olup olmadığını öğ-renmek için mutlaka diyetisyeninize danışınız.

Sağlıklı Beslenmek İçin Hangi Yiyecekle-rin Yenilmesi Gerekir?Diyabeti olan birçok kişi beslenme planını uygula-mak için aile ile yemek yeme zamanını ve birlikte yedikleri yemek çeşidini değiştirmekte, kendisi için ayrı yemek hazırlamaktadır. Oysa günümüzde di-yabeti olan ve diyabeti olmayan bireylere önerilen sağlıklı beslenme prensipleri farklı değildir. Diya-bet, bireyin temel besin öğelerine olan gereksinim düzeylerini etkilemez. Beslenme planı ile bireysel özelliklere göre değişen enerji ve besin öğesi ihti-yacının yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayacak şekilde, çeşitli yiyeceklerden karşılanması sağlanır.

Diyabeti olmayan bir kişinin de rafine şeker tüke-timini kısıtlaması, doymuş yağ ve kolesterolden zengin olan et, süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi yi-yecekleri belirli bir miktarda tüketmesi, az az ve sık sık yemek yemesi gerekmektedir. Sağlıklı beslenme için aşağıdaki besin öğelerini içeren yiyeceklerin yeterli miktarlarda ve öğün içinde dengeli bir şekil-de alınması gerekmektedir.

Karbonhidrat: Tahıllar, un ve undan yapılmış yiye-cekler, kuru baklagiller, patates, sebze ve meyveler, süt, yoğurt.

Protein: Et, yumurta, peynir, süt, yoğurt

Yağ: Yağ ve et, yumurta, peynir, süt, yoğurt gibi yağ içeren yiyecekler

Vitamin ve Mineral: Sebze ve meyveler başta ol-mak üzere tüm yiyecekler

Posa: Sebze, meyve, tam taneli tahıllar.

Beslenme Tedavisinde Nelere Dikkat Edil-melidir? Diyabette, beslenme alışkanlıklarının düzenlenme-sinin amacı diyabetli bireyin hayatı boyunca uygu-layabileceği en ideal beslenme programını oluştu-rarak;

• Kanşekerininormalsınırlariçindetutmak

Page 25: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 23OCAK-ŞUBAT-MART 2012 23

• Hiperglisemi(kanşekeriyüksekliği)vehipoglise-mi (kan şekeri düşüklüğü) gibi akut komplikas-yonları önlemek

• İdealvücutağırlığınısağlamakvekorumaktır.Yukarıdaki amaçlara ulaşabilmek için Tip 1 diyabetli

bireye;• Bireyselözelliklerine,günlükyaşamplanına,bes-

lenme alışkanlıklarına ve insülin tedavi şemasına uygun yeterli miktarda ve uygun zamanda ye-mek yemesi

• Kan şekeri kontrolü için gereksinimine uygunmiktarlarda karbonhidrat içeren besinleri tüket-mesi

• Besintüketimindeçeşitliliğisağlaması• Besinlerlealınanposamiktarınıarttırması• Basitşekerleri(tozvekesmeşeker,bal,tatlı,mey-

ve suyu v.s.) diyetisyen kontrolünde tüketmesi önerilir.

Egzersizde Dikkat Edilecek Hususlar Ne-lerdir?Diyabet esnasında kişiye uygun olan egzersiz tipi ve programı uygulanmalıdır. Egzersize başlarken süre kısa tutulmalı (günde 5-10 dakikayla başlan-malı) ve giderek arttırılmalıdır. Egzersiz her gün dü-zenli olarak yapılmalı, egzersiz sırasında pamuklu çoraplar tercih edilmelidir. Egzersiz esnasında aktif

olarak çalışacak kasların olduğu bölgelere insülin yapılmamalı, aç karnına egzersize başlanmamalıdır. Egzersiz sırasında meydana gelebilecek kan şekeri düşmelerine karşı dikkatli olunmalı ve kan şekeri ölçülmelidir. Egzersiz sırasında oluşabilecek hipog-lisemi riskine karşın mutlaka basit şeker içeren be-sinler; (Kesme şeker, şeker tableti veya meyve suyu v.s.) bulundurmaya dikkat etmelidir.

Evde Kan Şekeri Takibi Nasıl Yapılmalıdır?Haftanın belirli günlerinde kan şekerinizi ölçmeniz doktorunuza kan şekeri düzeninizin iyi gidip gitme-diği ve insülin dozlarında yapılması gerekli değişik-likler hakkında bilgi verir. Ölçümler diyetisyeninizin beslenme tedavisini ayarlaması ve yediğiniz besin-lerin kan şekerinize etkisi konusunda size bilgi ver-mesi açısından da önem taşır. Tip 1 diyabetlilerin kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği ile gece öğünün-den önce olmak üzere günde dört kez veya farklı günlerde farklı öğünlerde öğün öncesi ve öğünden iki saat sonra glukometre (kan şekeri ölçüm cihazı) ile kan şekeri ölçümü yapması gerekir. Bu ölçümün haftada kaç kez yapılması gerektiği doktorunuz/diyetisyeniniz tarafından belirlenir. Hastalığınıza ve yaşam şartlarınıza en uygun kan şekeri ölçüm prog-ramının hazırlanmasında sağlık ekibinizden yardım alabilirsiniz. •

Page 26: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201224

Uyku Hastalıkları İhmale Gelmez

Bugün uykuyla ilgili 80’den fazla hastalık tanımlanmış durumda-dır. Bu hastalıkların bazıları uykusuzluğa, bazıları aşırı uyku haline yol açıyor. Diğer bir kısmı uykuda arzu edilmeyen solunum bo-zukluğu (horlama, uyku apnesi) dolaşım bozukluğu, motor akti-vitelere (uyurgezerlik, rüya sırasında hareketler, gece terörü, diş gıcırdatma, REM uykusu davranış bozukluğu, uykuda konuşma, kâbuslar vb.) neden oluyor ve “parasomniler” başlığı altında ince-leniyor.

ParasomnilerParasomniler uyku sırasında ani olarak ortaya çıkan beklenmedik olaylardır. Merkez sinir sisteminin olgunlaşmasındaki bir aksamayı düşündürdüğü söylenmişse de psikolojik etkenler de parasomni oluşumunda önemli rol oynar. Çocuklarda erişkinlerden daha sık görülür. Ailesel özellik gösterebilirler.

Pavor Noktürna ya da Gece TerörüGecenin genellikle birinci yarısında nonREM döneminde görülür. Çocuklarda yaygındır. Çocuk yaş grubunda her yaşta görülebilir-se de yaş arttıkça sıklığı azalır. Aniden bağırma ya da ağlamay-la başlayan bir nöbet şeklindedir. Genellikle birkaç dakika sürer. Çarpıntı sık nefes alıp vermeler olabilir. Bu sıradaki uyandırılma

1969 Çanakkale doğumlu Gülhane Askeri Tıp Akademisi mezunu Nöroloji Uzmanımız

Uzm. Dr. Nurdoğan Yavuz 2 yıldır Çerkezköy’de hizmetinizde

Page 27: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 25

ve rahatlatma çabaları boşunadır. Nöbet bittiğinde çocuk susar ve tekrar uyumaya devam eder. Uyan-dığında olup bitenleri hatırlayamaz. Tedavisi için bir uzmana başvurulması gerekir.

REM Uykusu Davranış BozukluğuUykunun REM döneminde kalp, solunum ve göz kasları dışındaki tüm kaslarda atoni (kas gerginliği-nin ortadan kalkması) olur. REM uyku sırasında rü-yalar görürüz. Bu sırada rüya içeriğine bağlı olarak düşme, atlama, koşma ve buna benzer hareketler olsa da bu atoni nedeniyle rüya içeriğine bedeni-miz eşlik etmemiş olur. Bu sayede yataktan düş-mekten ya da şiddet ve tehlikeli durumlardan ko-runmuş oluruz. REM uykusu davranış bozukluğun-da ise olması gereken atoni olmaz ve hasta rüya içeriğine bağlı olarak şiddet davranışı gösterebilir. Örneğin rüyasında birisiyle boğuşurken yatakta eşi-ni boğmaya kalkabilir. REM uykusu davranış bozuk-luğu bazen tek başına olabilir. Bazen de Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı ya da başka türlü nö-rolojik hastalıklarda ortaya çıkabilir. Kesin tanı uyku çalışmasıyla konur. Tedavinin bir uzman tarafından yürütülmesi gerekir.

Uyurgezerlik ve Uykuda KonuşmaÇocuklarda oldukça yaygındır. Ancak her yaşta gö-rülebilir. Erişkinlerde genellikle psikiyatrik bozukluk-la ya da organik-nörolojik bir hastalıkla birlikte olabi-lir. Erkeklerde daha yaygındır. Uyurgezerlik sırasında kişinin gözleri açıktır ancak bilinçli bir görme yok-tur. Yataktan kalkıp oturmak ve bu sırada konuşmak şeklinde olabileceği gibi odadan çıkmak, dolaşmak hatta mutfakta yemek yemek gibi davranışlar olabi-lir. Tüm bunlar sırasında kişi aslında derin uykudadır. Bu sırada hastalar kendilerine ya da çevredekilere karşı şiddet davranışı gösterebilirler. Tedavisi bir uz-man tarafından yürütülmelidir.

Diş GıcırdatmaDiş gıcırdatma sık olarak görülür. Her yaş grubunda ortaya çıkabilir. Psikososyal etkenlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Gündüz bunaltısının gece uyku-da görülmesi şeklinde yorumlanabilir. Dişlerde ve çene ekleminde sorun oluşmasına neden olabilir. Sık ve şiddetli olduğu durumlarda bir uzmandan yardım alınmalıdır.

Kâbuslarİnsanlar yaşamları boyunca kâbus görebilirler. An-cak sık tekrarlayan kâbuslar dikkate alınmalıdır.

Kâbus bozukluğu genellikle bir psikolojik sorun ya da psikiyatrik bozuklukla birliktedir. Depresyonda, diğer duygu durum bozukluklarında, anksiyete bo-zukluklarında, psikolojik travmalar sonrası ve disosi-yatif bozukluklarda tekrarlayan kâbuslar görülebilir. Tek başına olduğunda tedavisi ayrıdır. Bir uzmanla görüşülmesi gerekir.

Uyku-Apne SendromuBelirtileri;

• Gündüzuyuklama,• Şiddetlihorlama,• Uykusırasındasolunumduraklamasınınbaşkala-

rı tarafından gözlenmesi, • Solunumgüçlüğüileuyanma,• Ağızkuruluğuveboğazağrısıileuyanma,• Sabahbaşağrıları,

NedenleriUyku apnesi boğazdaki kasların havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesi sonucunda olu-şur. Bu kaslar yumuşak damağa, küçük dile, yutağa ve dile aittir. Bu kaslar gevşediğinde nefes alma sı-rasında hava yolu daralır ve bir süre için solunum durur. Bunun sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır, beyin bu azalmayı algılar ve uyku derinliğini azaltarak hava yolunun tekrar açılmasını sağlamaya çalışır. Uyku derinliğinin azalmasını takiben bazı ki-şilerde bir iki kısa derin nefes alma ile bazı kişilerde ise şiddetli horlama ve yutkunma sesleri ile solu-num tekrar başlatılır. Bu durum bütün gece saatte 20-30 kere tekrarlayabilir. Bu derecede uyku apnesi olduğunda derin uykuya geçmek hiç mümkün ol-maz, kişi bütün uykusunu solunum çabası içinde geçirir ve gündüz uyuma ihtiyacı duyar. Uyku apne-si olan kişiler genellikle uykularının bölündüğünün farkında değildir ve iyi uyuduklarını zannederler.

Huzursuz Bacak Sendromu Nedir?Toplumda sık olmakla birlikte gerçek sıklığının daha da fazla olduğuna inanılmaktadır. Hastaların heki-me başvururken bu hastalıktan haberdar olmaları

Uyku hastalıkları günlük aktivitenizi ve sosyal yaşantınızı bozmasının yanı sıra; çok daha ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilir.

Page 28: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201226

ve hekimlerin de bu rahatsızlığın yaygınlığın farkın-da olmaları önemlidir.

Huzursuz bacak sendromu olan kişiler genellikle yatağa girip hareketsiz kaldıklarında bacaklarında fark ettikleri ancak tam olarak da tarif edemedik-leri rahatsız edici hislerden yakınırlar. Bu hisler ki-şiler tarafından “baldırlarım ağrıyor”, “bacaklarıma derinden bir şeyler batıyor”, “yanıyor”, “uyuşuyor”, “bacaklarımla böcekler yürüyor”, “küçük bıçaklar saplanıyor” gibi çok farklı şekillerde tarif edilir. Bu hislerin ortak özelliği istirahat halinde ortaya çıkıp, hareket ile kaybolmalarıdır. Bu nedenle bu hisler sadece yatarken değil gün içinde özellikle uzun süre hareketsiz kalındığında da (televizyon, sinema seyrederken, seyahat sırasında) ortaya çıkar ve kişi bacaklarını hareket ettirme ihtiyacı duyar.

Huzursuz bacak sendromu kalıtsal geçişi olan bir durumdur. %95 oranında sebebi belirsiz olarak

ortayaçıkar,%5oranındadademireksikliği,şekerhastalığı, üremi, vitamin B12 eksikliği, kalsiyum veya magnesium eksikliği, bel fıtığı, bacak varisleri nede-ni ile de ortaya çıkabilmektedir.

Bacaklardaki bu hisler nedeni ile gece uyumak için yatağa girildiğinde bu rahatsız edici hislerden do-layı uykuya dalmanın zorlaşmasıdır. Gece içinde uyanıldığında da benzer hisler nedeni ile tekrar uy-kuya dalmak zorlaşır. Uzun dönemde ise süreğen uykusuzluğa ve buna bağlı yorgunluk, dikkat ve konsantrasyonda azalma ve kişilik değişikliklerine neden olabilir.

Uykuda Periyodik Kol ve Bacak Hareketle-ri Nedir?Gece uyku sırasında ortaya çıkan bacaklar veya kol-larda tekrarlayıcı, istemsiz hareketler olarak tanım-lanır. Bu hareketler nedeni ile kişi derin uykudan yüzeysel uykuya geçer ya da tamamen uyanabilir. Bu hareketler ve uykudan uyanıldığı kişi tarafından genellikle fark edilmez. Gece uykusu kalitesiz ve bölünmüş olarak uyunduğu için uzun dönemde uykusuzluk, yorgunluk, sinirlilik, halsizlik, gündüz artmış uykululuk, kişilik değişiklikleri gibi belirtiler görülür.

Uykuda periyodik bacak ve kol hareketleri huzursuz bacak sendromu, obstrüktif uyku apne sendromu gibi diğer uyku bozuklukları ile birlikte görülebilir.

Narkolepsi Nedir?Başlıca belirtileri gündüz artmış uykululuk ve karşı konulamayan uyku ataklarıdır. Yeterli bir gece uyku-sundan sonra bile bu belirtiler ortaya çıkar. Bu belir-tilerden başka yaşanan herhangi bir duygu (gülme, kızma veya korku gibi) sonrasında ortaya çıkabilen ani kas güçsüzlüğü atakları (katapleksi) olabilir ve bu nedenle kişi eğer ayaktaysa yere düşebilir. Eşlik edebilen başka bir belirti de “uyku paralizisi”dir. Uy-kuya dalma ya da uyanma sırasında oluşan geçici konuşamama veya vücudunu hareket ettirememe durumudur. Bazı kişiler uykuya dalarken ya da uya-nırken canlı ve genellikle korkutucu rüya benzeri durumlardan (hipnogojik / hipnopompik halüsi-nasyonlar) yakınırlar. Narkolepsinin belirtileri genel-likle ergenlik ve erken erişkin dönemde başlar.

Gece terörü aniden bağırma ya da ağlamayla başlayan bir nöbet şeklindedir.

Page 29: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 27OCAK-ŞUBAT-MART 2012 27

Uyku Hastalıklarının Tanısı Nasıl Konulur?Uyku hastalıklarının tanısının konabilmesi için has-taların uyku laboratuarında en az bir gece yatırıla-rak, uyku sırasında birçok parametrenin incelen-mesi gerekir. Hasta gece boyunca video ile izlenip görüntüsü kaydedilir. Ayrıca hastanın ne zaman uyanık, ne zaman uykuda olduğunun, uykunun hangi dönemlerinde bulunduğunun ve bunların gece içindeki oranlarının belirlenmesi için elektro-ansefalografi yapılır.

Göz hareketleri, çene ve bacaklardan kas aktivitesi kayıtları; solunum olaylarının belirlenebilmesi için de ağız- burun solunumu, göğüs ve karnın solu-num eforu, kan parsiyel oksijen basıncı, kalp atımı gibi birçok parametre, baş ve vücuda yerleştirilen elektrot, kemer ve diğer elektrotlarla kaydedilir.

Şüphelenilen hastalığın tipine göre bu parametre-lere başkaları da eklenebilir. Bazı hastalar, tanı kon-duktan sonra tedavi için ikinci bir gece daha yata-bilirler. Örneğin uyku-apne sendromu olan hastalar, ikinci gece tedavide kullanılan ve burundan verdiği pozitif basınçlı hava ile solunum yollarını açık tutan nasal CPAP aletinin titrasyonu ile uyurlar.

Uykunuzu Test Edin!• Haftada2-3geceuykuyadalmaktagüçlükçeki-

yorum.• Akşam saatlerinde veya yatağa girdiğimde ba-

caklarımda isimlendiremediğim bir huzursuzluk hissediyorum.

• Yataktasüreklibacaklarımıhareketettirmekzo-runda kalıyorum.

• Yeterli süre uyumama rağmen gün içinde yor-gun ve uykulu oluyorum.

• Geceiçindenefesalamamahissiileuyanıyorum.• Horlamamınyanodalardanduyulacakkadarşid-

detli olduğu söyleniyor.• Uykudanefesimindurduğusöyleniyor.• Geceiçindeenazbirkeztuvaletegitmekzorun-

da kalıyorum.• Geceleri baş, boyun veya göğsümde terleme

oluyor.• Sabahyorgunvebaşağrısıileuyanıyorum.• Toplantılarda,okurkenveyaTVseyrederkenuyu-

yakalabiliyorum.• Uykululuknedeniyleeskisikadaruzunsüreara-

ba kullanamıyorum.• Çoksıkrüyagörüyorum.• Geceleriuykudanbağırarakvekorkuileuyandı-

ğım ve saldırgan hareketlerim olduğu söyleniyor.

Diş gıcırdatma gündüz bunaltısının gece uykuda görülmesi şeklinde yorumlanabilir.

Page 30: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201228

Yukarıdaki sorulardan üç veya daha fazlasına evet cevabı veriyorsanız, bir uyku hastalığınız olabilir. Uyku hastalıkları günlük aktivitenizi ve sosyal ya-şantınızı bozmasının yanı sıra; çok daha ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilir.

Uyku Laboratuarında Neler Yapılıyor?Uyku esnasındaki aktiviteler (beyin dalgaları, kas hareketleri ve göz hareketleri, ağız ve burundan solunum, horlama, kalp hızı ve ritmi, bacak hare-ketleri) elektrotların başa ve cilde yapıştırılmasıyla kaydedilir. Bu elektrotlar hiçbir batırma, acı verme işlemi yapılmadan sadece yapıştırılır. Hastada elekt-rikle ilgili hiç bir temas olmaz. Solunum hareket-lerini ölçmek için göğse ve karın çevresine elastik bantlar konulur. Bunların hiç biri acı veren rahatsız edici işlemler değildir.

Uyku Laboratuarında Nasıl Uyunur?Uyku laboratuarımızda, yatak odası, hastanın ev ortamını aratmayacak görünüşte, banyosu ve tu-valeti içinde olarak hazırlanmıştır. Teknik aletler ve uyku teknisyeni ayrı bir odada bulunur. Siz rahatlık-la sağa, sola dönebilir, tuvalete kalkabilirsiniz. Uyku teknisyeni sizi devamlı izlemektedir. Gece boyunca uyku sırasındaki beyin dalgaları ve vücut fonksiyon-ları yandaki odada teknisyen tarafından kaydedilip ölçülecektir.

Uyku Testinden Sonra Neler Yapılır?Doktorunuz, testten sonra bütün gece kaydedilen ölçümleri inceleyip değerlendirecektir. Eğer uyku bozukluğu bulunursa, gereken tedavi uygulana-caktır. Test sonuçlarını ve planlanan tedaviye tam anlamanız için doktorunuzla yüz yüze görüşmeniz en iyisidir. •

Page 31: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 29

Page 32: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201230

Astımınız mıVar?

Astım, her yaştan bireyi etkileyebilen, doğru tedavi ile kontrol al-tına alınabilen, kontrol altına alınamadığında ise günlük aktivite-leri ciddi olarak kısıtlayan müzmin bir hastalıktır. Hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar halinde gelen bir has-talıktır. Ataklar dışında hasta normaldir. Astımda hava yollarında mikrobik olmayan bir iltihap vardır. Bu nedenle hava yolu duvarı şiş ve ödemlidir. Bu durum akciğerlerin uyaranlara aşırı duyarlı ol-masına neden olur. Toz, duman, koku gibi uyaranlar ile hemen öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar or-taya çıkar. Krizde hava yollarını saran kaslar kasılır, ödem ve şişlik artar, ilerleyen iltihapla birlikte hava yolu duvarı kalınlaşır. Hava yollarındaki salgı bezlerinden kıvamlı bir mukus (balgam) salınır. Tüm bunlar hava yollarını önemli ölçüde daraltır ve havanın akci-ğerlere girip çıkması engeller.

Astım Hastalığının Belirtileri Nelerdir?Astımın başlıca belirtileri; nefes darlığı, hırıltılı solunum, kuru va-sıfta bir öksürük ve göğüste baskı hissidir. Bu belirtiler elbette sadece astım hastalığında görülmez, ancak bu belirtilerin tekrar-

1976 Mardin doğumlu Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu İç Hastalıkları

uzmanımız Uzm. Dr. Hasan YardımÇerkezköy‘dehizmetinizde.

OCAK-ŞUBAT-MART 201230

Page 33: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 31OCAK-ŞUBAT-MART 2012 31

layıcı nitelikte olması, genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkması, kendiliğinden veya ilaçlarla düzelmesi, mevsimsel farklılıklar göstermesi astı-ma özgüdür. Belirtmemiz gereken diğer önemli bir nokta ise hastaların ataklar dışında kendilerini iyi hissetmelidir.

Astım belirtilerini ortaya çıkaran etkenlere tetikleyi-ciler denir. Astım belirtilerini tetikleyen faktörler her hasta için farklı olabilir. Bu nedenle hastalar kendi-lerini rahatsız eden bu etkenleri iyi bilmeli ve müm-kün olduğunca onlardan uzak durmalıdır. Astımda sık görülen tetikleyiciler; üst solunum yolu enfeksi-yonları, allerjenler, sigara, hava kirliliği, ilaçlar, besin maddeleri, reflü, stres ve egzersizdir.

Astım Hastalığının Tedavisi Nasıl Yapılır?Astım tedavisinin amacı hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihaba bağlı daralmanın giderilmesi ve hastanın rahat nefes almasının sağlanmasıdır.

Tedaviden beklentiler;• Belirtileri kontrol altına almak ve bunu sürdür-

mek• Egzersiz dahil normal aktivite düzeyini sürdür-

mek• Akciğerfonksiyonlarınıolabildiğincenormaldü-

zeyde tutmak• Ataklarıönlemek• Astımilaçlarınınistenmeyenetkileriniönlemek

Bu hedeflere ulaşabilmek için;• Hasta/hekimişbirliğiningeliştirilmesi• Tetikleyici faktörlerin belirlenmesi (toz, duman,

koku...) ve temasın azaltılması• Astımkontrolünündeğerlendirilmesiveilaçte-

davisiAstım ilaçları kontrol edici ilaçlar ve nefes açıcı ilaç-lar olmak üzere ikiye ayrılır.

Kontrol edici ilaçlar: Hava yollarındaki mikrobik ol-mayan iltihabı kontrol altına alırlar. Bu ilaçlar hastayı hemen rahatlatmazlar, bu nedenle kısa dönemde etkilerini fark edilmez, ancak uzun dönemde yararı görülür. Bu nedenle bu ilaçların düzenli kullanılma-sı gerekir. Kortizon içeren ilaçlar, uzun etkili beta2 agonistler, lökotrien sistemini etkileyen ilaçlar, teo-filin ve antiIgE bu gruptaki ilaçlardır.

Nefes açıcı ilaçlar: Kullandığınızda hızla etki ede-rek havayolundaki kasları gevşeten ve buna bağlı nefes darlığı, hırıltılı solunum, göğüste baskı hissi gibi belirtileri gideren ilaçlardır. Bazıları gerek oldu-

ğunda bazıları düzenli kullanılırlar. Beta agonistler, antikolinerjik ilaçlar ve teofilin bu gruptandır.

Tüm bu astım ilaçları önerilen dozlarda ve sürede kullanıldıklarında güvenli ve yan etkileri az olan te-davilerdir. Önemli bir kısmı solunum yoluyla alınır-lar, bu nedenle başka ilaçlarla etkileşim açısından daha az risk oluştururlar.

Astım Atağı (Krizi) Nedir ve Nasıl Anlaşılır? Astım belirtilerinin ortaya çıkması veya varken daha artması ve bunlara solunum testlerinde bozulma-nın eşlik etmesi astım atağıdır. Atakların çok büyük bir kısmı yavaş ilerler ve günler içinde gelişir. Has-taların çok azında ise ani başlangıçlı ataklar ortaya çıkar, hava yollarında ani daralma olabilir.

1. Düzenli hekim kontrolüne gidilir, verilen ilaçlar düzenli alınırsa atakları (krizleri) tamamen önle-mek mümkündür.

2. Hekim tarafından, verilen dozda inhalasyon (ne-fesle) yolu ile alınan ilaçlar güvenlidir.

3. Tetikleyici faktörlerden (toz, duman, koku...) uzak-laşmayan ve düzenli hekim kontrolünde olma-yan hastalar ölümcül ataklar geçirebilirler. •

Astımın başlıca belirtileri; nefes darlığı, hırıltılı solunum, kuru vasıfta bir öksürük ve göğüste baskı hissidir.

Page 34: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201232

KadınlarKarpal Tunel Sendromuna

Dikkat Etmeli

Karpal Tunel Sendromu, üst ekstremitedeki en yaygın tuzak nö-ropatisidir. Tuzak nöropatisi, omurilikten çıkan periferik sinirlerin ekstremitelere giderken yakınındaki anatomik yapılardaki oluşan basılar nedeniyle gelişen bir nevi periferik sinir yaralanmaları-dır. Median sinir ( N. Medianus ), bilek çizgisinin hemen altında “Karpal Tunel” içindeki seyrinde basıya uğrar. Genellikle orta yaşlı insanlarda görülür. Kadınlarda rastlanma oranı erkeklere nazaran dört katı fazladır. Vakaların yarısında tutulum her iki eldedir.

Karpal Tunel Sendromunun Nedenleri Nelerdir?1. Travma: Çoğunlukla meslek veya hobi ile ilişkili olabilir.

• Elveyabileğinsüreklitekrarlayanhareketinde.Örneğinma-rangozlar

• Aletveyadiğernesnelerintekrarlanankuvvetliyakalanmasıveya sıkıştırılması.

• Elveyabileğinkabapozisyonları,bilekekstansiyonu,ulnardeviasyon veya özellikle zorlu bilek fleksiyonu.

• Karpaltunelüzerinedirektbasınç.• Vibrasyonyapanelaletlerininkullanımı.

2. Sistemik Durumlar • DiabetesMellütis• Hipotiroidizm

1962 Bulgaristan doğumlu Uludağ Üniversitesi Tıp mezunu Ortopedi

uzmanımız Op. Dr. Recep Çalışkan16 yıldır Çerkezköy’de hizmetinizde.

Page 35: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 33

Page 36: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201234

Page 37: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 35

• Akromegali• RomatoidArtrit• Gut• Aşırışişmanlık• Lokaltravma• Gebeliksırasındageçiciolarakgörülebilir.

3. Ön kolda A - V diyaliz şantı olan hastalarda karpal tunel sendromu olasılığı fazladır.

Bulgu ve Belirtiler Nelerdir?Karpal Tunel Sendromunda fizik muayenede çok fazla bir şey tespit edilemeyeceği için daha çok hastanın anamnezi ( hikayesi ) ve şikayetleri değer-lendirilmelidir.

Duyu bozuklukları: Karakteristik olarak hastalar geceleyin “uyuşuk el” ile uyanırlar ve el sallayarak veya sarkıtılarak veya parmakları ovalayarak hafif-letmeye çabalarlar. Uyuşukluk, baş parmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının yarısı-nı kapsar. Ayrıca avuç içinde yukarıda sayılan par-maklar ile el bileği eklemi arasında kalan alanda da duyu bozuklukları hissedilir. Bazı vakalarda uyuşuk-luk, koldan omuza kadar yayılabilir.

Elde kuvvetsizlik: Özellikle el sıkma esnasında his-sedilir.

Tenar adalelerde erime: Karpal tunelin pek çok hekim tarafından biliniyor olmasından dolayı, ada-lelerde erime başlamadan teşhis edildiği için pek rastlanan bir belirti değildir.

Phalen Testi: 30 - 60 saniye süre ile bileğin tam fleksiyonu ( içe bükülmesi ) ağrı ve duyu bozukluk-larınıartırır/ortayaçıkartır.%80vakadapozitiftir.

Tinel Bulgusu: Karpal tunel üzerine hafifçe vurmak ile median sinir dağılımında parastezi ve ağrı; vaka-ların%60’ındapozitiftir.

İskemik test etme: Tansiyon aletinin manşonu ön kola yerleştirilir 30 - 60 saniye süre ile şişirilir bu esnada ağrı ve duyu kusurları oluşursa test pozitif olarak değerlendirilir.

Karpal tunel sendromu en çok servikal radikülopati dediğimiz boyundan kaynaklanan sinir kökleri ile ilgili rahatsızlıklarla karışabilir. Örn. Boyun fıtıkları. Servikal radikülopatilerde şikayetler boyun hareketi ile artar istirahatla geçer.

Nasıl Teşhis Edilir?Klinik muayenede yukarıda değinilen Phalen testi ve Tinel bulgusu fikir vermekle beraber kesin teşhis EMG ile konur. Ancak yinede%31’e kadar vaka-

da EMG’nin normal olabileceği unutulmamalıdır. Laboratuvar testleri etiyolojinin karanlık olduğu durumlarda önerilir. Örn. Kan şekeri diyabeti ekarte etmek için, tiroit hormon seviyeleri hipotroidi yö-nünden araştırılmalıdır.

Nasıl Tedavi Edilir?Cerrahi Olmayan Tedavi: Kısa süreli, hafif tutulum gösteren vakalar için önerilir.

• İstirahat• Non-steroidanti-enflamatuvarilaçlar• Nötralpozisyonsargıları:Tutulumhafifveyaorta

dereceli olduğu zaman % 50 vakada iyileşmesağlar. Hasta ağır elişi çalışmasına dönmediği sü-rece iyi sonuç verir. Nüks sıktır.

• Steroid enjeksiyonu: 15 ay içinde% 30 vakadanüks olabilir. Tekrarlayan enjeksiyonlar mümkün-dür.

Cerrahi Tedavi: Cerrahi olmayan tedaviye dirençli vakalar için veya ciddi duyu kaybı ve tenar adale-de atrofinin mevcut olduğu vakalar için uygulanır. Karpal tunel iki taraflı ise genelde daha ağrılı olan el opere edilir. •

Kadınlar Karpal Tunel Sendromunun kadınlarda rastlanma oranı erkeklere nazaran dört katı fazladır.

Page 38: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201236

VücudunuzdakiEğriliklereDikkat Edin

Skolyoz omurganın eğrilme deformitesidir. Normal bir omurga-nın yandan bakıldığında fizyolojik eğrilikleri vardır, ancak ön-arka planda olan bir eğrilik patolojiktir. Bu eğriliğe aynı zamanda rotas-yon (dönme) da eşlik edebilir. Teşhisinde; X-Ray’de Cobb’s açısı, postür analizi, kısalık testleri, eklem hareket açıklığı, kas testleri, solunum ve gibozite değerlendirmesi kullanılır.

Skolyoz en geniş haliyle iki şekilde sınıflandırılmıştır; Yapısal (kas, kemik ve sinir yapılarda değişikliğe sebep olan) ve yapısal olma-yan (fonksiyonel) skolyoz.

Yapısal Skolyoz• İdiopatikskolyoz:Ensıkgörülenskolyozdur.Kesinnedenibel-

li değildir. Yaş gruplarına ve değişik klinik özelliklerine göre; İnfantil {0-3yaş arası (kendiliğinden gerileyen ya da ilerleyici tarzda)} ve Juvenil (3-10 yaş) ve Adolesan (10 yaş üzeri) olarak değerlendirilir.

• Konjenitalskolyoz:(Vertebral(Örn.Hemivertebra)veyaekstra-vertebral (Örn. Kosta füzyonları) orijinli olabilir)

• Nöromüsküler skolyoz: (Nöropatik ( serebral paralizi) veyamyopatik ( Progressif müsküler distrofi) olabilir.)

• Metabolikhastalıklar(raşitizmv.s)• Romatizmalhastalıklar

Yazı, Fizyoterapist Serap ODUNCİ

Page 39: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 37

• Post-travmatikdeformiteler(kırıkveyakırıklıçıkıksekeli ya da yanık sekeli gibi)

Fonksiyonel Skolyoz• Postural (duruş bozukluklarından kaynaklanan)

skolyoz• Sinirkökübasıları(belfıtığı,tümörlerv.s)sonrası• Bacakeşitsizlikleri• Kalçaeklemihastalıkları• KemikenfeksiyonlarıTedavi edilmeyen fonksiyonel skolyozlar, zamanla yapısal hale gelebilir. O nedenle yakın takibi gere-kir. Skolyoz yaş, cinsiyet ve eğriliğin derecesine göre ilerleyebilir. Özellikle yapısal skolyozda ergenliğe geçiş döneminde büyümenin hızlı olmasıyla eğ-riliğin derecesi daha çabuk ilerler. Kız ve erkekler-de eşit oranda görülmekle beraber kız çocuklarda daha fazla ilerleme görülür. Bazı vakalarda kaburga-ların yer değişikliğiyle akciğer solunum kapasitesi değişebilir; buna bağlı solunum sıkıntısı, akciğer enfeksiyonları, kronik ağrı ve fiziksel görüntüye bağlı psikolojik problemler ortaya çıkabilir.

Nasıl Fark Edilir?• Biromuzdiğerindendahayüksektir.• Kürekkemiklerindenbiridahadışarıyavearkaya

doğru çıkıntılıdır.• Kaburgalartektaraflıdahayüksektir.• Gövdebirtarafadoğrueğikdurur.• Kollarvücutyanındaaşağıyauzatılmış

pozisyondayken bir kol gövdeden daha uzaktır.

Skolyozda Tedavi Nasıldır?Skolyoz tedavisi; gözlem, egzersiz, re-habilitasyon, korseleme ve cerrahiyi içerir. Hastanın yaşı, eğriliğin derece-si, eğriliğin yeri ve eğrilikteki ilerleme durumu tedaviyi şekillendirir.

RehabilitasyonYapısal skolyoz ile fonksiyonel skol-yozun egzersiz tedavileri farklıdır, o nedenle iyi değerlendirme yapılma-lıdır. İdiopatik skolyozda fizyoterapi ve korseleme en etkili konservatif tedavidir. Özellikle, 1921 yılından beri Almanya’da kullanılan Mrs. Kathrine Sctroth’un üç boyutlu skolyoz tedavisi, birçok ülke ve tıbbi otoriteler tarafından de-

ğerlendirilmiş ve solunum üzerine odaklaştığı için çok güvenilir bir yöntem olduğu sonucuna varıl-mıştır. Eğriliğin yönüne ve kişiye özel uygulanan bu yoğunlaştırılmış egzersiz tedavisinde amaç ki-şiyi kendi skolyozu konusunda eğitmek, eğriliğin derecesinin artışını engellemek-azaltmak, kişinin asimetrik duruşunu düzeltmek, günlük yaşam ak-tiviteleri sırasında düzgün postürü korumasını öğ-retmektir. Bu tekniğin uygulandığı merkezlerde hastalar,4-6 hafta günde 4 saatlik yoğunlaştırılmış egzersiz tedavilerine katılır. Bu egzersiz tekniği 3 boyutlu skolyoz tekniğinin eğitimini alan fizyotera-pistler tarafından uygulanır.

KorseErgenlik döneminde omurgada çok hızlı değişiklik-ler meydana gelebilir. Bu çabuk büyüme dönemine genç kişiler uyum sağlayamamaktadır ve fiziksel bir

Kız ve erkeklerde eşit oranda görülmekle beraber kız çocuklarda daha fazla ilerleme görülür.

Page 40: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201238

stabiliteye ihtiyaçları vardır. Cobb’s açısı 30 dere-ceden fazla hastalarda korse yararlıdır. Son yıllarda geliştirilen Cheneau korse ile iyi sonuçlar alınmak-tadır. Kişinin hızlı büyümesi sebebiyle korsenin sık sık kontrol edilmesi gerekir. Korse çok kısa veya çok dar ise, hem yumuşak dokuya hem de iskelet yapı-ya zarar verebilir.

CerrahiCobb’s açısının 50 derecenin üzerinde olduğu, konservatif tedavilere rağmen eğriliğin ilerlemesi-nin durdurulamadığı vakalarda cerrahi düşünülür. Ameliyatlarda plak ve vidalarla sabitleme, don-durma, destekleme, teknikleri kullanılır. Dolayısıyla omurganın hareketliği azaltılmış ya da kaybedilmiş olacaktır. Elde edilecek kazanımlar ve sağlayacağı yarar iyi değerlendirilmelidir.

Skolyoz tedavisi ekip çalışmasıyla başarı ile uygula-nır. Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı çok önem-lidir. Ergenlik çağındaki çocukların omurgalarının mutlaka muayene edilmesi, eğriliklerin gözlem-

lenmesi gerekmektedir. Düzenli tedavi ile eğriliğin ve cerrahi ihtiyacının azaltılması önemlidir. Tedavi öncesinde ve sonrasında hastanın fotoğrafları çe-kilerek ve gerektiğinde tekrar röntgen ile düzenli takipleri yapılmalıdır.

Fonksiyonel Skolyoz Nasıl Engellenebilir?Bacak eşitsizliklerinde; hasta, ayağına basabilmek için gövdeyi bir tarafa eğerek yürür. Bu durumlarda gerekli taban-topuk takviyesi kullanılmalıdır.

Lumbal disk hernilerinde (bel fıtığı) ağrıdan kaçış pozisyonu olarak hastada sağa ya da sola eğilerek yürüme görülebilir ya da diğer şekliyle beldeki skol-yoz omurların yapısının bozulmasına sebep olabilir. Hastalıkların doğru zamanda tedavisi, bunlara bağlı oluşabilecek ikincil hastalıkları da engelleyecektir.

Uzun süre bilgisayar kullanan yazı yazan kişiler (özellikle çocuklar) mouse ya da kalem kullandık-ları kolu diğer kollarına göre farklı pozisyonladıkları için, omurgalarında kifoz (sırtta kamburlaşma) ile beraber skolyoza da sebep olabilirler. Doğru duruş pozisyonlarını ve bunları korumayı öğrenmeleri ge-rekir.

Ağır olmasa bile kolda, sırtta taşınan yükler omur-gaya-kollara eşit olarak dağıtılmalıdır.

Masa başı çalışırken, televizyon izlerken, bilgisayar kullanırken, ders dinlerken düzgün duruş devam ettirilmeli, gerekli takviyeler (masa-sandalye er-gonomisi, sırt-bel desteği, ayak altına tabure v.s) kullanılmalı, aynı pozisyonda uzun süre kalmaktan kaçınılmalıdır.

Yüzme, basketbol ve voleybol düzgün postür ge-lişimi için en iyi sporlardır. Yanlış duruştan dolayı omurga kaslarında oluşan zayıflığın engellenmesi için düzenli fiziksel aktivite gerekir. Özellikle yüzme oldukça yararlıdır. •

Ergenlik çağındaki çocukların omurgalarının mutlaka muayene edilmesi, eğriliklerin gözlemlenmesi gerekmektedir.Spot: Yüzme, basketbol ve voleybol düzgün postür gelişimi için en iyi sporlardır.

Page 41: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 39

Page 42: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201240

Kadın, Toplumda Hak Ettiği Yeri İstiyor

Hemen hemen tüm basın ve yayın organlarında işlenerek zih-nimize kazınan özel bir gün, bizim günümüz, Dünya Kadınlar Günü... Birçok kadının elinde kırmızı karanfiller göreceğimiz, ka-dınların kendini “Değerli” hissedeceği ve erkeklerin “Bizim niye günümüz yok ki?” gibi soruların dile getirileceği bir gün. Dergimi-zin bu sayısında yıllardır kutlanan günün amacını merak eden, fa-kat araştırmamış okuyucular için biraz tarihçesinden bahsetmek istedim.

Kadınlar Gününün TarihçesiKadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde başlar. O yıllarda 40.000 işçinin konfeksiyon ve teks-til fabrikalarında insanlık dışı çalışma koşullarına ve ücretlerinin düşük olmasına karşı başlattığı grev polisin saldırısıyla kanlı biter ve saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can ve-rir. 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan iki Enternasyonele bağlı kadınlar toplantısında Almanya Sosyal De-mokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününü “Dünya Emekçi Ka-dınlar Günü” olarak kutlanmasını önerir.

Yazı, Canan SOYAK

Page 43: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 41

Kadın hakları hareketinin özellikle oy hakkını onur-landırmayı amaçlayan “Kadınlar Günü” önerisi oy birliği ile kabul edilir. 1975 yılında “Dünya Kadınlar Yılı”nı ilan eden Birleşmiş Milletler örgütü, 16 Ara-lık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için “Dün-ya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kararlaştırır. Böylece 8 Mart, kadınların yüzyıllardır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün haline geldi.

Eminim böyle acıklı ve anlamlı bir günün bu kadar içinin boşaltılarak ve basitleştirilerek lanse edilmesi hiç kimsenin hoşuna gitmemiştir. Fakat içinde bu-lunduğumuz modern çağın getirisidir bu… Özen-dirir, kolaylaştırır, fakat hızlıca tüketime yönlendirir. Okumayan ve araştırmayan bir toplum olduğumuz için de bize medya aracılığı ile dikte edilenlerle sı-nırlı kalırız. Olayların süslü başlıklarını görür içeriği-ne inmeyi pek fazla düşünmeyiz.

Modern Kadın İstismarıPeygamber Efendimiz Hz. Muhammed (A.S) “Kamil İmana sahip Müslüman ahlâken güzel olandır. En hayırlı mü’min de eşine karşı ahlâkı en iyi olandır.” Kadınlar konusunda “Allah’tan korkun. Çünkü sizler onları Allah’ın emanetiyle aldınız” buyuruyor. Müs-lüman toplumların çoğuna baktığımızda ise eşinin emaneti, kıymetlisi olan kadının ikinci sınıf insan muamelesi gördüğünü ve hatta örf ve adetlerle dini hükümleri birbirine karıştıranların kurbanı ol-duğunu, dışlandığını ve arka planda bırakıldığını görüyoruz.

Peki ya kadını ön planda tutmak adına yapıldığı iddia edilen, ancak neredeyse tüm ürünlerin ka-dın öne sürülerek satış yöntemlerini şekillendiren ve bu şekilde de kadını cinsel obje olarak göste-ren modern zamandaki “Kadın İstismarlarına” ne demeli? Bisküvi, dondurma, cipslerden tutun da tuvalet kâğıdına kadar örneğini görüyoruz. Ayrıca kadın mankenlerin araçların üzerine serildiği oto-mobil galerilerinde otomobillerden çok mankenin fotoğrafının çekilmesi ise değinilecek başlı başına bir konu…

Ayrıca kanayan bir yara olan, içinde darp ve ha-karetin yoğun bir şekilde yaşandığı Kadına Şiddet vakalarına baktığımızda ise, eğitim, kültür, sosyal ve ekonomik değerleri birbirinden çok farklı ailelerde yaşandığını görmek inanılır gibi değil.

Kendimizi, geçmişimizi, şöyle bir gözden geçirip, Türk kadının İslamiyet öncesi ve sonrası ne kadar kıymetli olduğunu, Cumhuriyetten sonra ise ve-

rilen eşitlik, kıyafet özgürlüğü ve seçme seçilme hakkı ile tarihte nasıl rol oynadığını fark etmemiz ve buna layık bir çizgi ile toplumu şekillendirmemiz gerekiyor aslında…

Günümüzde KadınlarOysaki şöyle bir gözlem yapmaya kalktığımızda; bir tarafta, iş yaşamında başarılı olabilmek, bazen de konumunu koruyabilmek için aşağılanmak zo-runda bile kalan ve bu kadar emeğinin sonucunda çocuklarına ve eşine zaman ayıramamanın verdiği vicdan azabıyla mücadelesine devam eden çalışan kadınlar... Bir tarafta, gün boyunca evin işleri ile bu-nalıp, kendine bile zaman ayıramayan, “Çocuklarla uğraşmaktan psikolojim bozuldu” diyerek danış-man kapılarını aşındıran ya da ondan bile habersiz mutsuz ev kadınları... Bir yanda zamana ayak uydu-rabilmek, kendini özel ve güzelleştirerek toplum ve eşi gözünde yüceltmeye çalışan modern giyimli hanımlar, bir yanda “Dişiliğime değil kişiliğime ba-kın” fikrini zihinlere yerleştirmeye çalışan tesettürlü hanımlar.

Hepsinin de mücadelesi aynı. Toplumda hak ettiği yerde ve değerde olabilmek!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk anlatmaya çalıştığım bu mücadelenin ne kadar haklı ve gerekli olduğu-nu, bunun için ise nelere dikkat etmemiz gerekti-ğini her zamanki geniş ufku ile aşağıdaki sözlerle özetlemiştir.

“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer ka-zanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır! Ben muhterem hanımlarımızın Avru-pa kadınlarının aşağısında kalmayacağı aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”

Bize düşen de “Ne de olsa yuvayı dişi kuş yapar.” di-yerek; mücadeleye devam etmektir! Sonuçta top-lumu şekillendiren yine annelerdir, yine kadınlardır.

Sorumluluk ne kadar büyük olsa da… •

16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kararlaştırılmıştır.

Page 44: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201242

Televizyon kadınların gündelik hayatlarının büyük bir bölümüne egemen olan bir araç haline gelmiş ve boş zamanlarının bir par-çası olmuştur. Kadın izleyiciler pembe dizilere, diğer program tür-lerine göre daha fazla zaman ayırmaya başlamışlardır. Aşk, sevgi, gurur, gözyaşı ve entrikaları barındıran pembe diziler kadın izleyi-ci kitlesinin ilgi odağı haline gelmiştir. Bu dizilere büyük ilgi gös-teren kadınlar, bu diziler yoluyla televizyonu daha fazla izleyerek, sorunlarından uzaklaşmakta, dinlenmekte ve vakit geçirmektedir.

Kadınların, pembe dizilere ilgi duymalarının merkezinde yer alan sebep; kişisel dünyalarına dalmış olmalarıdır. Bu durumda pem-be dizilerin ev ortamında geçmesinin, bu dizilerde güçlü kadın-ların başrollerde olmasının etkisi de bulunmaktadır. Kadınlar için önemli olan hayatlarında üstlendikleri görevlerin pembe diziler-de onaylanma ve değerlendirilme biçimidir. Pembe dizilerdeki karakterlerin çoğunluğu, gündelik yaşamlarında sorunlarla bo-ğuşmak zorunda kalan kadınlardır. Dizi içinde bu sorunların çözü-mü ya da tartışılması kadın izleyiciler için tanıma ve özdeşleşme noktaları sağlar. Pembe diziler kadının hayatının başlıca koşuluna, “bekleyiş”e keyif katar. Kadınlar beklemekten haz alırlar, yaşamları zaten bekleyişlerden oluşmaktadır. Bu nedenle pembe dizlerin

Yazar, Yıldız BAYIR

Pembe Diziler Kadınların Gündelik Yaşantısının Bir

Parçası Haline Geldi

Page 45: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 43

sürekli şekilde uzatılan bir gelişme bölümünün ol-ması onları rahatsız etmez, tam tersine anlatı yapısı onların hayat tarzıyla paralellik gösterdiğinden haz duyarlar.

Pembe Dizilerde Aile KavramıPembe dizilerdeki kadın karakterler bir tür ideal anne olarak oluşturulur. Anne bilgeliğe sahip, ailesi-nin tüm üyelerinin çatışmalarının üstesinden gele-bilecek yapıya sahip ve kendisi için hiçbir isteği ve talebi olmayan bir kişi olarak sunulur. Pembe diziler, kadınları en yüksek hedeflerinin kendi ailelerini bir arada ve mutlu görmek olduğuna ikna ederken, onları bu ideali gerçekleştiremedikleri ve aile içinde bir uyum sağlayamadıkları için teselli eder. Pembe dizilerde, ideal bir aile yerine sürekli olarak karışıklık içindeki bir aile sergilenir. Bu durum ile izleyicilerin, kendi ailelerinde ortaya çıkan bir soruna ve kötülü-ğe, hoşgörü ve anlayışla yaklaşmaları sağlanır.

Pembe dizilerde kötü kadın karakteri önem ta-şımaktadır. Kötülük, geleneksel dişil zayıflığı güç kaynağına dönüştürebilmektedir. Kötü sürekli ola-rak öteki karakterleri tamamen çaresiz hale getiren olayları yaratacak şekilde davranır. Bir annenin kö-tülük için çocuklarının hayatlarını yönlendirmeye veya onların evliliklerini bozmaya çalışması; hamile kadının, hiç olmazsa bir süre için gebeliğini, koca-sını elde tutabilmek adına kullanması; kadının sağ-lığında meydana gelen bir problemi, örneğin felç kalmasını kocasının onu terk etmesini önlemek amacıyla hareket etmesi vb. kötülerin başvurduğu yollardır.

Kadınlar Arasındaki DayanışmaKötüler, kendi güçsüzlüklerini avantaja dönüştüre-rek, dikkatlice entrikalar yapar, ancak tam zaferi ula-şacakken engellenir. İzleyici kötüyle rahatça özdeş-leşmez kötüyü kendi ideal benliğinin negatif imge-si olarak küçümser. Pembe diziler, izleyici kadınların öfkelerini, kendi zavallılığını kabullenmeyi redde-den ve kendi çıkarlarını gözeten bir kadın karaktere yöneltir. Kötüler yok olmaz. Eğer bir kötü ıslah olsa bile onun yerine yeni bir kötü gelir. Pembe dizilerde bu kötüler aracılığıyla, kadının öfkesi yine kadının öfkesine yöneltilir ve böylece sonsuz bir dönüşüm yaratılır. Geleneksel olarak, pembe diziler kadınlar arasındaki dayanışma duygusuna önem vermekte-dir. Zaman zaman bir kadın karakterin davranışını diğer kadınlar onaylamasalar da onu anlamaya ça-lışmaktadırlar. Kadınlar arasındaki dostluk vurgulan-makta ve kadınlar birbirleriyle sohbet ederken sıkça gösterilmektedir.

Kadınlar için önemli olan hayatlarında üstlendikleri görevlerin pembe dizilerde onaylanma ve değerlendirilme biçimidir.

Page 46: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201244

Kadının yaşamı, onun birçok kişi ile ilgilenmesini zorunlu kılar. Kadın, eğer tüm enerjisini tek bir işte yoğunlaştırırsa, çeşitli sorunlar ortaya çıkar. Örneğin bebeğin mamasının unutulması gibi. Ev içi yaşam-da bölünen kadın için pembe dizinin bitmesi veya reklamlarla kesilmesi bir taraftan rahatsız ediciyken, diğer taraftan haz vericidir. Çünkü kadın sona er-meyen bir diziyi seyrediyor olmanın rahatlığını ya-şar hem de evin küçük sorunlarıyla ilgilenme fırsatı yakalar. Pembe diziler onların gündelik yaşantısının bir parçası olarak, rutinleri arasına girmekte, kadın izleyiciler gündelik işlerini ve sorumluluklarını bu dizilerin yayın saatine göre düzenlemektedirler. Ka-dın izleyiciler, pembe diziler aracılığıyla kendilerine ev ortamı içerisinde yer ve zaman bulmaktadır.

Ataerkil Pembe DizilerPembe dizilerde, olayların kadın bakış açısıyla veril-diği gibi bir izlenim olmasına karşın, erkek egemen kültürün kabul ettirilmesine yönelik konular da iş-lenmektedir. Kadınlar en güçlü kişiler olabilirler, an-cak işlevlerinin, erkek karaktere seçenekler sunmak, onun denetimine meydan okumak ve onun gücü-nü engellemek olması anlamlıdır. Bir yandan ahlak açısından sorgulanması, öte yandan da kadınların denetim altına girmeyi kabul etmemesi nedeniy-le erkeğin gücünün eksiksiz ya da sorunlu, hiçbir biçimde onaylanamayacağının ortaya konulması yüzünden ataerkil pembe diziler kadın izleyicilere keyif vermektedir.

Pembe dizi dünyası, kadınlara birden fazla keyfi

yaşatmaktadır. Bu dünyadaki zevkler: arkadaşlık iliş-kisinden alınan zevk, annelikten alınan zevk, birlik-telikten alınan zevk ve işten alınan zevktir. Pembe diziler hakkında konuşmak, sohbet konusu yapmak da kadınlar için ayrı bir zevktir.

Pembe diziler kadınları merkez alan bir program türü olarak, kadını özel hissettirmektedir. Çünkü sa-dece onlar için hazırlanmış gibidir. Bu nedenle diğer aile bireylerinin çok da fazla ilgisini çekmemektedir. Böylelikle kadın yalnız kalabilme ve istediği gibi televizyon seyredebilme özgürlüğüne kavuşabil-mektedir. Kadınların gündelik yaşantısının bir par-çası haline gelen pembe diziler aracılığıyla, kadın-lar kendilerine ev ortamı içerisinde yer ve zaman bulmakta, bu diziler aracılığıyla ailesel sorunlardan, ev işlerinin yoğunluğundan kaçmakta, sadece ken-dilerine ait zaman yaratmaya çalışmaktadırlar. Ev kadınları en azından dizi süresince yemek, temizlik, ütü gibi gündelik ev işlerinden uzaklaşmakta, ken-dilerine ait özel alanda haz almaktadırlar. •

Pembe dizilerde, olayların kadın bakış açısıyla verildiği gibi bir izlenim olmasına karşın, erkek egemen kültürün kabul ettirilmesine yönelik konular da işlenmektedir.

Page 47: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 45

Page 48: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201246

Kültürlerin, Dillerin ve Dinlerin Buluşma Noktası:

Yazı, Su Özgür

Bu sayıda rotamızı Ege Bölgesi’nin buram buram kültür ve sanat kokan Selçuk’a

çeviriyoruz. Festivallerin yaşandığı bu bölgede gezi yaparken geçmiş dönemlerde yaşanmış coşkuyu hissedebilirsiniz. Ilıman

iklimi, pırıl pırıl denizi ve kumsalıyla sizi kendisine hayran bırakacaktır.

SELÇUK

OCAK-ŞUBAT-MART 201246

Page 49: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 47

Nereleri Gezelim?

Efes Harabeleri ilk durağınız olabilecek güzellik ve görkemdedir. Efes Harabelerine ilk girişte karşıla-şılan kalıntılar Vedius Gymnasium’ a ait kalıntılardır. Vedius Gymnasium M.S. II. Yüzyılda Vedius Anto-nius adına zengin bir Efesli tarafından yaptırılmış-tır. Doğudaki avlusu, ortada yer alan tören salonu, soyunma odası ve hamamları ile dönemin özellik-lerini karekterize eden sportif ve kültürel eğitimin yapıldığı görkemli bir yapıdır.

Vedius Gymnasium’dan sonra harabelere doğru sol tarafta Stadyum vardır. Sportif tüm yarışların, oyun-ların, olimpiyat düzenlemelerinin, araba yarışlarının yapıldığı Stadyum, döneminin sportif ve kültürel bütün ihtiyaçları karşılanmaktaydı.

Efes harabelerinin en güzel yapılarından biri olan Tiyatro, oldukça sağlam kalmış ve bir süre önce-sine kadar Efes Festivali gibi şenliklerde rahatlıkla kullanılabilmiştir. 25000 kişilik tiyatronun ilk kez Helenistik dönemde yapıldığı bilinmekte ise de bu-güne gelen tiyatronun İmparator Cladius zamanın-da yeniden inşasına başlandığı, İmparator Trianus M.S.98-117 döneminde tamamlandığı bilinmekte-dir.

Efeslilerin ilk yerleşimlerinin Artemis Tapınağı’nın bulunduğu yerde olduğu bilinmektedir. Daha son-ra bir depremle tapınağın yıkılması üzerine Roma imparatoru yardımı ile Efesliler tapınağı yeniden ve daha gösterişli inşa ederler. Dünyanın yedi harika-sından biri olarak bilinen Efes Artemis Tapınağı’nın bugün sadece temel kalıntıları bulunmaktadır.

Yedi Uyuyanlar M.S. 5. ve 6. yüzyıla rastlayan dö-nemde yapıldığı sanılan Yedi Uyuyanlar Ören yeri, dini bir merkez hüviyetindedir. Rivayete göre Hıris-tiyanlığın resmi dini olarak kabulünden önce, put-perestlerden kaçarak buraya sığınan yedi genç uy-kuya dalıp iki yüzyıl sonra uyanmışlardır. Uyandık-larında Hıristiyanlık resmi din olmuştur. Bu mucize olay üzerine, öldükten sonra bu yedi gencin tekrar gömüldüğü ve adlarına büyük bir bina yaptırıldığı sanılmaktadır. Bugün kazılarda ortaya çıkarılan yapı oldukça büyük abidevi boyutlardadır ve çoğu kaya oyma mezar buluntularına, iki kilise ile katakompla-ra rastlamaktadır.

Bülbül Dağı üzerinde Hz. Meryem’in Evi olan Mer-yem Ana Evibulunmaktadır.Hıristiyanlarca‘’Pana-ya Kapulu’’ olarak da adlandırılan kutsal yerin M.S. 4. yüzyılda inşa edildiği sanılmaktadır. Hıristiyanlığın yayılmasından sonra Hz. Meryem’in bulunduğu söylenen bu yere Hıristiyanlarca haç şeklinde bir kilise inşa edilmiştir.

Ayasuluk Tepesinde St. Jean Bazilikası’nın batı ya-macında bulunan İsa Bey Cami bir Selçuklu Dö-nemi yapısıdır. İsabey Hamamı ise İsabey Camisi ile birlikte yapılmıştır. Klasik Türk hamamının bütün özelliklerini taşır. Bütün mekanlar kubbelidir. Kubbe kasnağını taşıyan stalaktitleri benzerlerinin en gü-zelidir.

Selçuk’a 7 km uzaklıktaki Şirince Köyü geçen yüz-yıldaki kentsel dokusunu aynen korumuştur. Mey-ve, şarap ve geleneksel nefis yemekleri, otantik yapı ve yaşantısı ile bir nostalji köyüdür.

Ne Yenir?

Yörenin en özgün lezzeti çöp şiştir. Ayrıca Selçuk’un kurutulmuş incirinin tadına bakmayı unutmayın. Şirince’de köylülerin evlerinde ürettikleri meyve şa-raplarının son derece lezzetli yanı sıra zeytinyağı da satın alabilirsiniz. Aynı zamanda doğallığın tadına varacağınız mandalina, şeftali ve zeytin de bulabilir sevdiklerinize götürebilirsiniz.

Bu Güzelliğe Nasıl Giderim

Karayolunu tercih edenler için Türkiye’nin hemen her yerine düzenli otobüs seferleri vardır. İzmir’e her yarım saatte bir otobüs ve minibüs seferleri de bulunur. Burası merkez olmak üzere Pamukka-le (Hierapolis), Milet, Priene ve Didim’e günübirlik gidip gelmek de mümkündür. Efes Harabelerine, Selçuk-Kuşadası ve Selçuk-Pamucak minibüsleriyle veya taksi ile Meryemana Kilisesine sadece taksi ile gidilebilir. Demiryolunu tercih edenler, trenle önce İzmir’e oradan da 75 km’lik yolculukla Selçuk’a ula-şabilirler. Havayolu ile zamandan kazanmak iste-yenler Adnan Menderes Havaalanı’na inebilirsiniz. Hatta küçük uçaklar için Efes Antik Kentinin yanına havaalanı bulunmaktadır. •

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 47

Page 50: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 201248

Page 51: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 49

Keyif Maddeleri Keyfinizi Kaçırmasın

Yurdumuzda alkollü içki ve uyuşturucu madde kul-lanmaya karşı olanlar 5 Mart 1920 tarihinde Hilâli Ahdar Derneği’ni kurarlar. Hilâl ay, ahdar ise yeşil anlamındadır. Hilâli Ahdar, daha sonra Yeşilay adı-nı alır. Yeşilay Derneği’nin kuruluş tarihini içine alan 1-7 Mart arası ülkemizde Yeşilay Haftası olarak kut-lanır. Yeşilay Haftasında alkollü içkilerin, uyuşturu-cuların topluma, aileye, bireye zararları anlatılır.

Uyuşturucu denilince esrar, afyon, kokain, LSD gibi uyuşturma özelliği olan maddeler akla gelir. Alkollü içecekler ise içildiğinde insanı sarhoş eden her tür içkilerdir. Alkollü içki veya uyuşturucu alanlar önce rahatlık, baş dönmesi duyar, sonra sarhoş olurlar. Sarhoşlar doğru düşünüp karar veremezler. Kolay suç işlerler, içkili iken araç sürenler taşıt kazalarına neden olurlar.

Uyuşturucu ve Alkol Sağlığa ZararlıdırAlkollü içkiler, uyuşturucular insanda zamanla alış-kanlık yaratır. Alkol almayı alışkanlık haline getiren-lere alkolik denir. Alkolikler kazançlarını içkiye verir-ler. Çevrelerini rahatsız ederler. Bu yüzden alkolikler toplum içinde sevilmezler, sayılmazlar. İçki ve uyuş-turucu kullanımı aile düzenini bozar.

Uyuşturucu ve alkollü içkiler sağlığa da zararlıdır. Vücudumuzda önemli görevler yapan beyin, mide,

kalp, akciğer gibi organlar içki ve uyuşturucudan etkilenir. Ülser, siroz, felç gibi hastalıkların nedeni uyuşturucu ve alkollü içkilerdir.

Sigara toplumumuzda kullanımı yaygın olan bir keyif maddesidir. Sigara iştahı keser, sindirimi güç-leştirir, dişleri sarartır, ülsere sebep olur. Akciğerde bronşları doldurur, öksürmeye yol açar. Sigaranın kansere de neden olduğu ileri sürülüyor.

Ülkemizde uyuşturucu maddelerin yapımı, satışı, kullanılması, taşınması, bulundurulması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar suç işlemiş olur. Suç işleyenlere ağır hapis cezaları uygulanır. Uyuşturucu maddele-rin bir bölümü ilaç yapımında kullanılır. Bu amaçla bazı uyuşturucu maddelerin hükümet belirli koşul-larla izin verir.

Topluma, aileye, bireye zararlı olan içki ve uyuşturu-cuların kullanımını eğitim yoluyla engellemek için kurulan Yeşilay Derneği’nin simgesi; beyaz üstünde yeşil bir aydır. Yeşilay Derneği Genel Merkezi, Yeşilay adlı aylık bir dergi yayınlıyor. Bu dergi düzenli olarak alkollü içkilerin, uyuşturucuların, sigaranın topluma ve sağlığa olan zararlarıyla ilgili yayın yapıyor.

Yeşilay Haftası boyunca öğrendiklerimizi yaşam boyu uygulayalım. Kötülüklerin anası olan uyuştu-rucu ve alkollü içkilerden uzak duralım. •

Yazı, Ferda DEMİRBAŞ

OCAK-ŞUBAT-MART 2012 49

Page 52: OPTİMEDYA SAYI 7 OCAK/ŞUBAT/MART