32
Başvuru formu, proje kapak sayfası ile kabul ve taahhüt beyanları sayfalarını içermeyip "Özet" kısmından başlamaktadır. Proje yürütücüsü, araştırmacılar ve kuruluş yetkilisi tarafından imzalanması gereken söz konusu sayfalara elektronik proje b aşvurunuzu gerçekleştirdikten sonra, "Elektronik Başvurusu Çıktısı Al" butonunu kullanarak ulaşabilirsiniz. 1. ÖZET ve ANAHTAR KELİMELER : Proje başlığı, özeti ve anahtar kelimeler Türkçe ve İngilizce yazılmalıdır. Özette konunun tarihçesi ve literatürdeki yeri çok kısa belirtildikten sonra projenin özgün değeri ve beklenen sonucunun etkileri vurgulanmalıdır. Ayrıca nasıl yürütüleceği (deneysel tasarım/yaklaşım, yöntemler, ekip, aşamalar ve zaman) özetlenmelidir. Proje özetleri birer sayfayı geçmemelidir. Proje Başlığı : Ulusal Politika, Yerel Yönetim ve Sivil Toplum Eksenlerinde Kadın Sığınakları Siyaseti: Türkiye Deneyimi Özet Araştırmamız Türkiye’de faaliyet göstermiş ve de göstermekte olan kadın sığınma evleri deneyimini inceleyerek bu kuruluşların geleceğine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Kadın sığınma evlerinin kuruluş dinamikleri, faaliyet göstermeye başlamış ancak daha sonra kapanmış olanların kapanmalarının politik sebepleri, halen faaliyette olanların yerel yönetimlerle ve devletin ilgili kurumları ile olan ilişkileri, eğer varsa sorunları, sığınma evleri işleten farklı kurumlar arasındaki işbirliği olanakları ve işbirliğine dair sorunlar, araştırmanın çerçevesini şekillendiren açılımlardır. Türkiye’de kadın sığınakları işleten üç temel kurum bulunmaktadır. Üçgenin birinci ayağı merkezi hükümet ve devlet politikalarını içeren ulusal politika ayağıdır. Bu ayağı Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), SHÇEK İl Müdürlükleri, valilikler, vs. gibi devletin başkent Ankara’da bulunan merkezi kurumları ve bu kurumların illerdeki temsilcilikleri olu şturmakt adı r. Üçg enin ikinci aya ğı yer el politikayı içer en yer el yönetimlerdir. Bu aya kta Büy ükş ehir belediyelerinin yanı sıra ilçe belediyeleri de vardır. Üçgenin son bacağını kadın sivil toplum kuruluşları (STK) oluşturma ktadır. Kadına yönelik şiddeti faaliyet alanlarının temeline koyarak bu doğrultuda çeşitli sığınak, danışma merkezi, kampanya, vs. gibi çalışmalarda bulunan kadın örgütleri, bu konuda politika belirleme açısından üçgenin en önemli bacağını teşkil etmektedir. Bu çalışma, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda politika geliştiren ve bu politikalardan biri olan kadın sığınma evlerinin ılması ve işletilmesi sürecinde aktif olarak çalışan üç temel aktörün birlikte nasıl çalıştıklarını gözlemleyerek aralarındaki yaklaşım farklılıklarını anlamayı hedeflemektedir. Araştırmanın temel meselesi, ulusal politika, yerel yönetim ve sivil toplum eksenlerinde kadına yönelik şiddetle mücadelede politika oluşturulması hususunda bakış ve analiz derinliği kazanmaktır. Araşt ırma projesi, saha çalışmasına ve ikincil kaynak ların analizine dayanm aktadı r. Araşt ırman ın ikincil kaynaklar a dayana n evresinde, özellikle Kıta Avrupa’sı ülkeleri olmak üzere, farklı ülkelerin kadın sığınma evlerine dair deneyimleri ve geçirdikleri evreler Türkiye deneyimi ile kıyaslanacaktır. Bu karşılaştırma, kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınma evlerinin önemi ve bu konuda politika oluşturma sürec inde ortaya çıkan sorunlar ve çatışmalar konusundaki bilgi ve değerl endir me yetimizi artır acağı gibi Türkiye’nin özgül durum unu da anlamamıza olanak sağlay acaktı r. Araştı rman ın saha çalışm ası aşama sında veriler, kadın sığınma evlerinin açılması ve yönetilmesi konusunda deneyim sahibi, bu alanda politika belirleme sürecinde çalışmış ve söz konusu politikaları uygulamış kişilerle yapılacak derinlemesine görüşmeler yoluyla toplanacaktır. Araştırmanın evreni ni yukarı da bahsedilen üçgend eki aktörler oluştu rmakt adır. Araştırma nın örneklemi, kadın sığına ğı konusunda faaliy et göster en devlet, beledi ye ve sivil toplum kuruluşları nda çalışanlar arasından oluşturulacaktı r. Kadın sığınma evi açma ve işletme süreçleri deneyimi yaşamış veya bu evlere danışmanlık vermiş bürokrat, yönetici, uzman ve gönüllülerle yapılacak mülakatlarda bu kişilere Türkiye’deki kadın hareketinin tarihi, kadın sığınma evlerinin tarihi ve şu anda yaşanan güncel durum hak kı nda sor ular yön elt ile cek tir . Top lamda 25 bir e bir der inlemesine görüşmenin aka bin de üç odak gru p toplant ı s ı gerçekleştirilecektir. Her bir odak grup toplantısına ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinden ikişer temsilci davet edilecek ve 18 kişi ile daha görüşülecektir. Derinlemesine mülakatlarla ve odak grup toplantılarıyla toplamda 43 kişi ile görüşme yapılması hedeflenmektedir. Saha çalışması verileri, hem her üç bacağın kendi içerisinde, hem de bu bacaklar arası iletişim, işbirliği, çatışm a, kopukluk, uyum, koordinas yon, vs. gibi meseleler e ışık tutacaktır. Söz konusu çalışman ın sonuçl arı, kadına yöneli k şiddetle mücadelenin yollarını ve bu mücadelenin bir parçası olan kadın sığınma evlerinin amaçlarına uygun bir şekilde faaliyet gösterebilmelerinin koşullarını daha iyi anlamamızı ve öngörebilmemizi sağlayacaktır. 2009 / 1. Dönem 1

ornek-proje onerisi

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 1/32

Başvuru formu, proje kapak sayfası ile kabul ve taahhüt beyanları sayfalarını içermeyip "Özet" kısmından başlamaktadır. Proje yürütücüsü,araştırmacılar ve kuruluş yetkilisi tarafından imzalanması gereken söz konusu sayfalara elektronik proje başvurunuzu gerçekleştirdikten sonra,"Elektronik Başvurusu Çıktısı Al" butonunu kullanarak ulaşabilirsiniz.

1. ÖZET ve ANAHTAR KELİMELER: Proje başlığı, özeti ve anahtar kelimeler Türkçe ve İngilizce yazılmalıdır. Özette konununtarihçesi ve literatürdeki yeri çok kısa belirtildikten sonra projenin özgün değeri ve beklenen sonucunun etkileri vurgulanmalıdır.Ayrıca nasıl yürütüleceği (deneysel tasarım/yaklaşım, yöntemler, ekip, aşamalar ve zaman) özetlenmelidir. Proje özetleri birer sayfayı geçmemelidir.

Proje Başlığı : 

Ulusal Politika, Yerel Yönetim ve Sivil Toplum Eksenlerinde Kadın Sığınakları Siyaseti: Türkiye Deneyimi

Özet

Araştırmamız Türkiye’de faaliyet göstermiş ve de göstermekte olan kadın sığınma evleri deneyimini inceleyerek bu kuruluşların

geleceğine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Kadın sığınma evlerinin kuruluş dinamikleri, faaliyet göstermeye başlamış ancak daha

sonra kapanmış olanların kapanmalarının politik sebepleri, halen faaliyette olanların yerel yönetimlerle ve devletin ilgili kurumları

ile olan ilişkileri, eğer varsa sorunları, sığınma evleri işleten farklı kurumlar arasındaki işbirliği olanakları ve işbirliğine dair 

sorunlar, araştırmanın çerçevesini şekillendiren açılımlardır. Türkiye’de kadın sığınakları işleten üç temel kurum bulunmaktadır.

Üçgenin birinci ayağı merkezi hükümet ve devlet politikalarını içeren ulusal politika ayağıdır. Bu ayağı Kadın ve Aileden

Sorumlu Devlet Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM),

SHÇEK İl Müdürlükleri, valilikler, vs. gibi devletin başkent Ankara’da bulunan merkezi kurumları ve bu kurumların illerdeki

temsilcilikleri oluşturmaktadır. Üçgenin ikinci ayağı yerel politikayı içeren yerel yönetimlerdir. Bu ayakta Büyükşehir 

belediyelerinin yanı sıra ilçe belediyeleri de vardır. Üçgenin son bacağını kadın sivil toplum kuruluşları (STK) oluşturmaktadır.

Kadına yönelik şiddeti faaliyet alanlarının temeline koyarak bu doğrultuda çeşitli sığınak, danışma merkezi, kampanya, vs. gibi

çalışmalarda bulunan kadın örgütleri, bu konuda politika belirleme açısından üçgenin en önemli bacağını teşkil etmektedir. Bu

çalışma, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda politika geliştiren ve bu politikalardan biri olan kadın sığınma evlerinin

açılması ve işletilmesi sürecinde aktif olarak çalışan üç temel aktörün birlikte nasıl çalıştıklarını gözlemleyerek aralarındaki

yaklaşım farklılıklarını anlamayı hedeflemektedir. Araştırmanın temel meselesi, ulusal politika, yerel yönetim ve sivil toplum

eksenlerinde kadına yönelik şiddetle mücadelede politika oluşturulması hususunda bakış ve analiz derinliği kazanmaktır.

Araştırma projesi, saha çalışmasına ve ikincil kaynakların analizine dayanmaktadır. Araştırmanın ikincil kaynaklara dayanan

evresinde, özellikle Kıta Avrupa’sı ülkeleri olmak üzere, farklı ülkelerin kadın sığınma evlerine dair deneyimleri ve geçirdikleri

evreler Türkiye deneyimi ile kıyaslanacaktır. Bu karşılaştırma, kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınma evlerinin önemi ve

bu konuda politika oluşturma sürecinde ortaya çıkan sorunlar ve çatışmalar konusundaki bilgi ve değerlendirme yetimizi

artıracağı gibi Türkiye’nin özgül durumunu da anlamamıza olanak sağlayacaktır. Araştırmanın saha çalışması aşamasında

veriler, kadın sığınma evlerinin açılması ve yönetilmesi konusunda deneyim sahibi, bu alanda politika belirleme sürecinde

çalışmış ve söz konusu politikaları uygulamış kişilerle yapılacak derinlemesine görüşmeler yoluyla toplanacaktır. Araştırmanınevrenini yukarıda bahsedilen üçgendeki aktörler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi, kadın sığınağı konusunda faaliyet

gösteren devlet, belediye ve sivil toplum kuruluşlarında çalışanlar arasından oluşturulacaktır. Kadın sığınma evi açma ve

işletme süreçleri deneyimi yaşamış veya bu evlere danışmanlık vermiş bürokrat, yönetici, uzman ve gönüllülerle yapılacak

mülakatlarda bu kişilere Türkiye’deki kadın hareketinin tarihi, kadın sığınma evlerinin tarihi ve şu anda yaşanan güncel durum

hakkında sorular yöneltilecektir. Toplamda 25 bire bir derinlemesine görüşmenin akabinde üç odak grup toplantısı

gerçekleştirilecektir. Her bir odak grup toplantısına ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinden ikişer temsilci davet edilecek ve

18 kişi ile daha görüşülecektir. Derinlemesine mülakatlarla ve odak grup toplantılarıyla toplamda 43 kişi ile görüşme yapılması

hedeflenmektedir. Saha çalışması verileri, hem her üç bacağın kendi içerisinde, hem de bu bacaklar arası iletişim, işbirliği,

çatışma, kopukluk, uyum, koordinasyon, vs. gibi meselelere ışık tutacaktır. Söz konusu çalışmanın sonuçları, kadına yönelik

şiddetle mücadelenin yollarını ve bu mücadelenin bir parçası olan kadın sığınma evlerinin amaçlarına uygun bir şekilde faaliyet

gösterebilmelerinin koşullarını daha iyi anlamamızı ve öngörebilmemizi sağlayacaktır.

2009 / 1. Dönem1

Page 2: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 2/32

Anahtar Kelimeler:

Kadına Yönelik Şiddet, Kadın Sığınma Evleri, Belediyeler, Sosyal Hizmet, Sivil Toplum

2009 / 1. Dönem2

Page 3: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 3/32

Project Title : 

The Politics of Women’s Shelters at the Nexus of National Policy, Local Government and Civil Society: The Turkish Experience

Abstract

This research aims to explore experiences of women’s shelters in Turkey with a view to develop a better understanding of the

political issues surrounding the struggle with violence against women. The political dynamics and reasons behind the

establishment and closure of women’s shelters as well as the relationship, cooperation or lack thereof, and problems between

women’s organizations, local governments and state institutions constitute the contours of the research. In the field of women’s

shelters, there are three main actors that shape the politics and policies aiming to struggle with violence against women. The

first leg of the triangle is the national policy leg that is shaped by the institutions of central government, namely, the Ministry of 

State Responsible from Family and Women, the General Directorate of Social Services and Protection of Children, the General

Directorate on the Status of Women, provincial bodies, governorates, and etc. The local governments, which are mainly

represented by municipalities, constitute the second leg. Civil society organizations make up the third leg of the triangle that aim

to struggle with violence against women. The women’s organizations that are involved with various activities in the struggle with

violence against women have the most important role in shaping the political agenda on this issue. The main aim of the

research is to observe how the three principle actors that shape the politics of struggle with violence against women in Turkey

work together and what kind of differences they have in their approaches to the issue. This research is an analysis of the

Turkish experience of women’s shelters at the nexus of national policy, local government and civil society.

The project will rely on fieldwork in Turkey as well as on the evaluation of secondary sources. The phase of the research that

will use secondary sources aims to make a comparison of the evolution of women’s shelters in other countries – especially

those of Continental Europe – with the Turkish experience. Such a comparison will enrich our understanding of the political

problems and issues regarding the women’s shelters and help us develop more informed strategies and policy proposals as it

will give us the opportunity to take into account the uniqueness of the Turkish case. The field work will be carried out byconducting in-depth interviews with those bureaucrats, experts and activists who have worked in shaping the politics of struggle

with violence against women and who were influential in policy making and implementation stages in the establishment and

operation of women’s shelters in Turkey. The population of the research is composed of those actors from the triangle

discussed above. The sample will constitute the bureaucrats, social workers and activists who work at the state institutions,

municipalities and women’s organizations, all of which aim to struggle with violence against women and operate women’s

shelters for that purpose. The interviews will inquire the views of the interviewees on the women’s movement in Turkey, gather 

information on the history of women’s shelters as well as on contemporary problems and points of disagreement. In addition to

25 in-depth interviews, three focus group interviews will be conducted. Each focus group will constitute 6 respondents

representative of the each leg of the triangle. 43 people will be interviewed in total (25 in-depth interviews and three focus group

interviews gathering 18 respondents). The field research results will reflect upon issues such as communication, cooperation,

conflict, coordination or lack thereof, amongst and between the three legs – the institutions of the central government,

municipalities and women’s organizations. The results of the research will help us to envisage the effective ways to struggle

with violence against women as well as the necessary conditions to run women’s shelters in a way that would better serve the

needs of the battered women.

Keywords:

Violence against Women, Women’s Shelters, Local Government, Social Services, Women’s Organizations

2009 / 1. Dönem3

Page 4: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 4/32

2. AMAÇ: Önerilen projenin amacı ve erişilmek istenen sonuç açıkça yazılmalıdır.

Sığınma evleri, en temel insan hakları ihlallerinden biri olan kadına yönelik şiddet sorununa karşı çözüm yollarından birini

oluşturmaktadır (Anderson, Janger ve Pauton, 1995). Kadın sığınma evleri, şiddet veya cinsel taciz nedeniyle mağdur olmuş

veya tehdit altında bulunan kadınların ve çocuklarının sığınabilecekleri ve şiddetten uzak yeni bir yaşam kurabilmeleri için

ihtiyaç duydukları desteği bulabilecekleri yerlerdir. Kadınlar ve çocukları, sığınma evlerinde geçici bir süre barınırlar ve bir süre

sonra kendi ayakları üzerinde durabilecek ortamı elde etmeleri beklenir. Bu evler, kadına yönelik şiddetle mücadelenin ve

toplumda şiddete karşı duyarlılığın arttırılmasının en etkin yöntemlerindendir.

Dünyada son yıllarda iyi yönetişimin ilkeleri değişmektedir. Yeni anlayışlar, bu anlayış doğrultusunda yeni uzlaşılar ve

paydaşımlar yaşanmaktadır. Yerelden yönetim, yerinden yönetim, yerel siyaset, merkeziliğin törpülenmesi, merkezden çevreye

dağılım, karar alma ve kararlara katılım süreçlerinin daha yakından ve doğrudan olması gibi kavramlar ışığında şekillenen bu

yeni yönetişim anlayışı gitgide daha çok benimsenmektedir. ‘İyi yönetişim’ (good governance) ilkesi, mekânın şekillenme ve

örgütlenme biçimlerine de önem vermektedir çünkü mekânın geleceğinin karar alma süreçleri çerçevesinde tasavvur ve

tasarrufu, merkezi yönetim, yerel yönetimler ve vatandaşlar arasındaki paydaşımın en can alıcı noktalarından birisidir. Kısacası

günümüzde, toplumun değişik kesimlerinin öncelikli ihtiyaçlarını belirleme, sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) ve yerel yönetimlerle

işbirliği yapma, hedef-sonuç eşgüdümünü sağlama, kadın öncelikli değerlerin (şiddetsiz toplum, kadına yönelik suçun ve

şiddetin ahlak dışılığa itilmesi, kadının statüsünün güçlendirilmesi ve kadına saygının artması gibi) toplumda yaygınlaştırılması,

ve devlet-toplum işbirliği vs. gibi açılımlarla beslenen yeni bir yaklaşım bulunmaktadır.

Bu yeni yönetişim modeline Türkiye de eklemlenmektedir. Devlet kanadında, kadına yönelik şiddetle mücadele sosyal hizmet

anlayışı çerçevesinde şekillenmektedir. Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Kadın ve

Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, valilikler, emniyet güçleri, bölge müdürlükleri, vs. gibi merkezi organlar, kadın sığınakları

konusunda yerli ve yabancı STK’larla, kalkınma kuruluşları ve de uluslararası örgütler ile giderek artan oranda işbirliğine gitmek

durumundadırlar. Yerel yönetimler seviyesinde ise özellikle 2004 yılında çıkartılan yeni Belediye Kanunu böyle bir 

eklemlenmenin yasal zeminini hazırlar niteliktedir. Kanunun 14. maddesi nüfusu 50.000’i geçen belediyelere kadın sığınma eviaçma yükümlülüğü, 77. maddesi de STK ve gönüllülerin katılımını artırmaya yönelik program uygulama sorumluluğu

getirmektedir. Zaten Türkiye’de kadınlara yönelik faaliyet gösteren STK’lar kadın sığınma evleri konusunda belediyelerle işbirliği

yapma yönünde inisiyatif geliştirmektedirler. Ancak, ülkemizdeki belediyeler yaşanan olumsuz tecrübelerle anılmaktadırlar.

Günümüzde gelinen durum, zaten sayı ve kapasiteleri yetersiz olan kadın sığınma evlerinin birer birer kapanması nedeniyle

oldukça vahim bir görüntü sergilemektedir.

Belediye Kanunu’nun yanı sıra Avrupa Birliği üyelik süreci de kadın sığınma evleri konusunda dışsal bir faktör, genel tabloyu

etkiler nitelikte bir etmen rolü sergilemektedir. AB sürecinin Kopenhag kriterleri ve insan haklarının korunması prensibi kadın

sığınma evleri üzerine politika geliştirilmesini gerektirmektedir. Yeni kadın sığınma evleri kurulması meselesi, a) kadının insan

hakları, b) AB’ye üyelik için Türkiye’nin taahhütleri ve c) katılımcı yönetişim ve yeni belediyecilik anlayışı üçgeninin tam

ortasındadır. Bununla birlikte, geçmişte kurulan kadın sığınma evlerinin kapanması ile neticelenen deneyimlerin de gösterdiği

gibi güncel yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Kadın sığınma evleri konusu, bütün bu ‘iyi yönetişim’, ‘katılımcı yerel yönetim’ ve

‘insan hakları değerleri’ ışığında yeniden değerlendirilmeli, yürütülebilir ve etkin bir modelin hayata geçirilmesi için gerekli

çalışmalar yapılmalıdır.

Bu projenin amacı, ülkemizde faaliyet göstermiş, ancak daha sonra faaliyetine son verilmiş olan kadın sığınma evleri ile halen

faaliyette olan sığınma evlerinin deneyimlerine ışık tutmak ve yaşanılan olumsuzlukların arka planını oluşturan dinamikleri

saptayarak yeni önerilerde bulunulmasına zemin hazırlamaktır. Bu süreçte aktif olarak yer almış veya halen faaliyet alanı

kadına yönelik şiddet olan sivil toplum kuruluşları, belediyeler ve devlet dairelerinin ilgili birimlerindeki kişilerle yapılacakgörüşmeler bu dinamikleri anlamamıza olanak sağlayacaktır. Dünyada yaygınlaşmaya başlayan iyi yönetişim ve kadın sığınma

evleri uygulamalarına dair literatür taramasının akabinde yapılacak alan çalışması aracılığıyla devlet, yerel yönetim ve sivil

2009 / 1. Dönem4

Page 5: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 5/32

toplum arasındaki politik yaklaşım farklılıkları, çatışmalar ve işbirliğine elveren koşullar ortaya çıkartılacaktır. Söz konusu

çalışma, geçmiş deneyimleri irdeleyerek kadın sığınma evlerinin toplumun ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verilebilmesine ışık

tutacak bir altyapı çalışmasına öncüllük etmiş olacaktır. Ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinde irdelenecek konu aynı

zamanda bir sosyal sorumluluk meselesidir. Proje, belediye, devlet ve dernek çatısı altında aynı konuya odaklanmış kesimleri

bir araya getirmesinden dolayı, doğal olarak bir ortaklık ve paydaşlık zemini yaratmaktadır. Bu paydaşlar arası iletişim(sizlik),

etkileşim(sizlik), kopukluk, akış, tutarlılık, vs. gibi ilişkiler gözlenecek ve bahsedilen üçgenin birlikte çalışma dinamikleri

irdelenecektir. Bu çerçevede, var olan sığınakların ulusal ve yerel politikaların uyumsuzluğundan kaynaklanan sorunlarına ışık

tutulacağı gibi niye yeni sığınak açılamadığı veya sürekliliğin niye sağlanamadığı gibi konulara da değinilecektir.

3.. KONU ve KAPSAM: Önerilen projenin konusu ve kapsamı net olarak tanımlanmalı; amaç ile ilişkisi açıklanmalıdır.

Türkiye’de kadın sığınma evlerinin darülaceze şemsiyesi dışındaki bağımsız tarihi çok eskiye dayanmamaktadır. Düşkün ve

yardıma muhtaç durumdaki kadınlar ve onların çocukları sosyal hizmet kurumlarının temin ettiği çeşitli barınaklardan

faydalanabilmekteydi. Buna mukabil bağımsız, sadece kadınlara yönelik hizmet veren, kadınların sorunlarına odaklanmış,

ataerkil toplum yapısından fiziksel şiddete varacak ölçüde mağdur olmuş kadınlara kucak açan, onların sığınma evi sonrası

hayatlarına da yardımcı olan ve kadın hareketinin temel prensipleri ışığında işletilen evlerin tarihi ise 1990’lara dayanmaktadır.1990 itibarıyla İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerdeki belediyelerin yanı sıra Mor Çatı ve Kadın Dayanışma Vakfı gibi

çeşitli sivil toplum örgütleri de sığınak açmıştır. Bu kadar kısa bir geçmişe sahip kadın sığınma evlerinin ömrü de kısa olmuş ve

kurulan evlerin büyük bir kısmı kapanmıştır. Günümüzde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun ve birkaç

belediyenin işlettiği sığınma evi dışında kadınların başvurabilecekleri yeterli sığınma evi bulunmamaktadır. Var olanlar da gerek

kalite gerekse de kapasite olarak çok zayıftır. Netice itibariyle ortadaki tablo, ister devlet (SHÇEK) isterse belediye veya STK

tarafından işletilmekte olsun var olan sığınaklar kadına yönelik şiddet gibi yaygın ve yakıcı bir sorunla mücadelede kifayetsiz

kalmaktadır.

Kadın sığınma evlerinin kapanmasının veya yeni sığınma evleri açılamamasının ardında birçok sebep aranabilir. İlk akla gelen

ve muhtemel sebepler olarak bütçe yetersizliği, kadın sığınma evleri açmanın resmi devlet politikası gereğince yeterince

benimsenmemesi ve desteklenmemesi, toplumda aile odaklı dini desenlerle örülmüş muhafazakâr söylemin feminist amaçlar 

aleyhine güç kazanması, Türkiye’deki kadın hareketinin 1980 sonrası hızlanışının ardından 2000’lerle birlikte durulmuş olması

gösterilebilir. Bütün bu olumsuz etmenler kadar akıntıyı tersine çevirmeye yönelik olumlu etmenlerden de söz etmek

mümkündür. Örneğin yeni Belediye Kanunu gereği, nüfusu 50,000’i geçen yerleşimler, kadın sığınma evi açma

mecburiyetindedir. Türkiye, Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefinden doğan yükümlülükleri nedeniyle, kadın sığınma evi sayı ve

kapasitesini artırması gerekmektedir. Zaten Birleşmiş Milletlerin Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi

(CEDAW) imzacısı olan Türkiye, kadın sığınma evleri konusunda da otomatik olarak sorumluluk aldığını taahhüt etmiş

bulunmaktadır .1  Resmi düzlemin yanı sıra sivil toplum kuruluşu ayağında da akıntıya karşı mücadele edilmektedir. Birleşmiş

Milletler Kalkınma Fonu ve AB fonlarının yanı sıra sivil, bağımsız ve uluslararası kadın dernekleri Türkiye’de kadın sığınma eviaçılması için destek çalışmalarında bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, kadın sığınma evleri konusu, çeşitli tarafların, aktörlerin,

süreçlerin ve belki de öncelikleri şekillendiren vizyonların bulunduğu; farklı görüşlerin, tarafların ve paydaşların

çarpıştığı/uzlaştığı çetrefil bir konudur.

Bu projenin amacı, ülkemizde faaliyet göstermiş ancak daha sonra faaliyetine son verilmiş olan kadın sığınma evleri ile hala

faaliyet göstermekte olan sığınma evlerini odak alarak kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda politika geliştirme sürecini

incelemektir. Diğer bir ifade ile, bu çalışma, şiddet görenleri (kadınlar ve çocukları) değil, şiddetle mücadele yönünde politika

geliştirenleri (kadına yönelik şiddetle mücadelede ve sığınakların yönetiminde çalışan, sığınak açılması/kapanması süreçlerine

şahit olmuş, sığınak konusunda politika geliştiren, uygulayan ve yöneten, işleyişine vakıf, sığınak konusunda sorumluluk ve

1 Birleşmiş Milletlerin Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) 1979 yılında kabul edildi ve 1981’de

yürürlüğe giren sözleşme BM’ye üye ülkelerin üçte ikisinden fazlası tarafından imzalandı. Türkiye’de 1985’de bu sözleşmeye imza attı (Kadın

Sığınakları, 2003: 148).

2009 / 1. Dönem5

Page 6: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 6/32

yetki sahibi bürokrat, uzman ve gönüllüler) konu edinmektedir. Araştırma, kadın sığınma evlerinin kuruluşu, yönetimi, işletimi ve

sürdürülebilirliği niye düzenli ve tutarlı bir çizgi izleyemiyor sorusunu politika oluşturanların kanadına odaklanarak (merkezi

hükümet organları, yerel yönetimler ve STK’lardan oluşan üçgen çerçevesinde) yanıtlamaya çalışacaktır. Söz konusu çalışma,

faaliyette bulunan ve de yeni açılacak olan kadın sığınma evlerinin kadına yönelik şiddetle mücadelede daha etkin çalışabilmesi

yönünde politikalar oluşturulmasını sağlayacaktır. Böylelikle eksiklikleri, yanlışlıkları ve yaşanılan olumsuzlukları saptamaya ve

bu betimlemeler vesilesiyle yeni kurulacak kadın sığınma evleri için katılımcı yönetişim ilkeleri ışığında farklı yaklaşımlar 

oluşturmaya hizmet edecektir.

4. LİTERATÜR ÖZETİ: Proje konusu ile ilgili alanda ulusal ve uluslararası literatür taranarak, ham bir literatür listesi değil, kısabir literatür analizi verilmelidir. Bu analiz, önerilen araştırma konusunun literatürdeki önemini ve doldurulması gereken boşluğuortaya koymalıdır.

Temel İnsan Hakları, Kadına Yönelik Şiddet ve Kadın Sığınma Evleri

Kadına yönelik şiddet her toplum ve ülkede görüldüğü için toplumlar üstü; her kesimden ve çevreden kadının karşılaştığı bir 

sorun olması itibariyle de sınıflar üstü bir yapı sergilemektedir. Diğer bir ifadeyle, her milletten, her ırktan, her sınıftan ve her 

meslekten kadın şiddetle bir şekilde ve bir ortamda karşılaşabilmektedir. Görülmektedir ki, yüksek eğitim de kadınların şiddetle

karşılaşma olasılığını sıfıra indirebilen bir etmen değildir.

İnsan hakları penceresinden bakıldığında ise kadına yönelik şiddet en temel insan hakkı ihlallerinden biri sayılmaktadır. Nitekim

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi’nin ilk maddeleri, kişinin güvenliğini devlet ve toplum karşısında güvenceye alır ve

kişinin yaşama ve şiddetten korunma hakkını düzenler. Örneğin İnsan Hakları Bildirgesinin 3. Maddesi, “Yaşamak, hürriyet ve

kişi emniyeti her ferdin hakkıdır” önermesi ile kişinin yaşam hakkının temel teşkil ettiğine işaret eder. Yine benzer bir şekilde 5.

Madde, “Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsanî, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz” hükmü ile kişinin

şiddet karşısında korunması gerektiği belirtir ve bunu temel haklar çerçevesinde değerlendirir. Birleşmiş Milletlerin yanı sıra

Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği de benzer niyetlerle insan haklarına dair sözleşmeler ve protokoller hazırlamışlardır.Bunlardan en önemlisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’dir. Bu Sözleşme de güvenli bir şekilde yaşama hakkını en temel insan

hakkı olarak ortaya koymaktadır.

Şiddetten korunma ve şiddet karşısında sığınma sağlanması meselesi ilk olarak siyaset kuramının liberal uzantılarından olan

toplumsal sözleşme ekolü ile dile getirilmiştir. Günümüz insan hakları anlayışının ve ‘güvenlik içinde yaşama hakkının kökenleri

toplumsal mutabakat teorisindedir. John Locke tasavvur ettiği toplum modelinde kişilerin doğuştan gelen doğal haklarından

bahseder ve yaşama, özgürlük ve mülkiyet haklarının korunmasının siyasal otorite ve toplum arasında yapılan sözleşme ile

düzenlenmesi gerektiğini vurgular. Benzer bir şekilde Thomas Hobbes ise kişinin ve toplumun güvenliğinin siyasal erkin en

temel vazifesi olduğunun altını çizer. 20. yüzyılda siyaset kuramında gözlemlenen gelişmeler ve değişimler ışığında kadınların

bu toplumsal sözleşmedeki yerleri ve konumlarına dair farklı teorik yaklaşımlar geliştirilmiş ve kadınların da bu toplumsal

sözleşmeye tabi olmasının araç ve olanakları üzerinde durulmuştur (DeLue, 2002). Bütün bu düşünsel silsileler neticesinde

kadına karşı şiddet konusu toplumsal sözleşme teorisine eklemlenmiş ve temel insan hakları normları şekillenirken kadının

insan haklarına dair de bir normlar bütünlüğü ortaya çıkmıştır. Birleşmiş Milletler örgütü altında çeşitli çalışmalar yapılmış ve

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW – Convention on the Elimination of All Forms of 

Discrimination Against Women) 1979 yılında temel insan hakları belgelerinden biri olarak ortaya çıkmıştır. CEDAW Sözleşmesi

kadın haklarını sadece temel insan hakları çerçevesine taşımakla kalmamıştır. Ayrıca; kadına yönelik şiddeti de çeşitlendirerek

(cinsel şiddet, aile ve işyerinde cinsel taciz, namus cinayetleri, erken ve zorla evlendirme, evlilik içi tecavüz, fuhuşa itme, kölelik,

insan ticareti, vs.) sözleşmeye taraf olan devletleri tüm bu şiddet türleri karşısında kadınları korumaya yönelik politikalar 

geliştirmekle sorumlu tutmuştur.

Aile içinde kadınların şiddet gördüğü ve bunun özel bir durum değil, sosyal bir problem olduğu, bu nedenle devletin kadınların

uğradığı ayrımcılık ve şiddete karşı politika belirlemekle yükümlü olması gerektiği, 1960’ların sonları ile 1970’lerin başlarında

2009 / 1. Dönem6

Page 7: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 7/32

hızla kabul görmeye başlayan bir görüş oldu (Kadın Sığınakları, 2000, s. 29). Birleşmiş Milletler, 1993 yılında yayınladığı bir 

bildiride, şiddetin tanımını yaparak, devletlerin bu tür şiddeti önlemek amacıyla politika belirlemelerine öncülük etti. Şiddet,

“cinsiyete dayalı ve kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran veya bu sonucu

doğurmaya yönelik özel yaşamda veya kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüğün keyfi

biçimde engellenmesidir” şeklinde tanımlandı (United Nations, 1993).

Uluslararası düzlemde bu gibi gelişmeler ve beklentiler şekillenirken sürece paralel olarak sığınak konusu gündeme gelmiştir.

Kadına yönelik şiddetle mücadelenin en yaygın araçlarından birisi kadın sığınma evleridir. Kadın sığınma evlerinin birçok sosyal

faydası bulunmaktadır. Genellikle belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve sosyal hizmet kurumlarının verdiği bu hizmet

sayesinde toplumda yardımlaşma, dayanışma ve ortak mücadele anlayışları gelişir. Kadınlardaki yalnız değilmişim duygusu

perçinlenir ve toplumda dayanışma ruhu güçlenir. “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin”, “kızını

dövmeyen dizini döver”, “dayak cennetten çıkmadır” şeklindeki deyimlerden de anlaşıldığı gibi Türkiye’de kadına karşı şiddet

kimi zaman olumlanan bir durumdur. Şiddet mağduru kadınlara destek olan ve sorunlarına çözüm arayan sığınma evlerinin

yaygınlaşması ve etkin bir şekilde faaliyet göstermesi, kadın ve çocuklara yönelik şiddet konusunda var olan yerleşik kalıp ve

önyargılara karşı mücadelede önemli bir adım olarak kabul edilir. Kadın sığınağı kadın hakları kapsamındadır ve kadının eğitim,

sosyal, ekonomik ve siyaset gibi alanlarda geri kalmışlığının giderilmesi konusunda aktif bir girişimde bulunma yönünde atılması

gerekli adımlarından birisidir. Sığınaklar sayesinde bedensel ve ruhsal anlamda şiddet gören kadınlar alternatif bir yaşambiçiminin mümkün olduğunu görebilir ve bunun yapılabilirliği hakkında maddi ve manevi destek alabilirler. Kadın sığınma evinde

geçirilen süre boyunca kadınların bedenleri ve ruhları iyileşir, moralleri yükselir, yaraları sarılır ve geleceğe daha güçlü ve

umutlu bakmaları mümkün olur.

Kadının İnsan Hakları: Evrensel Normlar Karşısında Türkiye’nin Konumu

Yukarıda biraz olsun değinilen temel insan hakları ve kadın hakları sözleşmelerine Türkiye, modern ve demokratik dünya ile

bütünleşme hedefleri doğrultusunda taraf olmuş ve çeşitli yükümlülükler altına girmiştir. Türkiye, 1995 yılında Birleşmiş Milletler 

Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin Pekin/Çin’de düzenlediği 4.Dünya Kadın Konferansı neticesinde hazırlanan Pekin

Deklarasyonu ve Eylem Platformu ve belgelerini hiç çekince koymadan kabul etmiştir. Bu bildirge kadın haklarının temel

belgelerinden sayılmaktadır. Bu bildirgenin 23. maddesi, kadınların ve kız çocuklarının bütün insan haklarını ve temel

özgürlüklerini tam olarak kullanabilmelerini sağlamak ve özgürlüklerin ihlaline karşılık önlem alınması gerektiğini vurgularken, 9.

madde de kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü şiddeti önlemenin elzemliğine dikkat çeker (Kadın Sığınakları, 2003,

s.36). Kısacası Türkiye, Pekin Deklarasyonu ile kadının güçlendirilmesi, ilerlemesi ve kadının özel ve kamusal alana tam ve eşit

katılımı önündeki engellerin kaldırılmasına dair sorumluluk almıştır. Türkiye bu yükümlülüğün hayata geçirilmesi için zorunlu

eğitimin sekiz yıla çıkarılması, okur-yazarlığın artırılması, çocuk ölüm oranlarının düşürülmesi gibi çeşitli taahhütlerde

bulunmuştur.

Birleşmiş Milletler, 2000 yılında New York’ta, “Kadın 2000: 21. Yüzyıl için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Kalkınma ve Barış(Pekin+5)” başlıklı Genel Kurul Özel Oturumu düzenlemiştir. Türkiye’nin de aktif katılımıyla hazırlanan sonuç bildirgesinde

Türkiye eylem planı olarak yükümlülüklerini çeşitlendirmiştir. Buna göre Türkiye, kadın eğitimi, kadına karşı şiddetin önlenmesi

için kaynak ayrılması ve eğitim programları gibi önlemlerin alınması, şiddet uygulayanların yasal kovuşturmaya uğramasına

yönelik koruyucu önlemlerin geliştirilmesi, erken ve zorla evlendirme, namus cinayetleri ve evlilik içi tecavüzün kadına karşı

şiddet kapsamında yer alması konularında eylemlerini artıracağını taahhüt etmiştir. Türkiye’de Pekin ve sonrasındaki süreçlerin

koordinasyon ve takibinden Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü sorumludur.

 Yerel Yönetimler, Katılımcı ‘Yönetişim’ Modeli ve Kadın Sığınma Evleri

Toplumsal cinsiyet rolleri ve toplumsal cinsiyet yapılanması diğer sosyal, ekonomik ve siyasal ilişkilerden bağımsız olmadığı gibi

mekândan da bağımsız değildir. Örneğin şehirlerin örgütlenmesi bu yapılanmaları yansıtmakla kalmaz, şehrin

değişmesi/değiştirilmesi sırasında da bu yapılar yeni biçimler alır (Berk, Loseke, & Rauma, 1980). Kent mekânına katılım bir 

2009 / 1. Dönem7

Page 8: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 8/32

anlamda belediyeler ile kentlerde yaşayan insanlar arasında bir paydaşımı ifade eder. İyi yönetişimin (good governance) bir 

parçası olan mekânın planlanması ve örgütlenmesi, geleceğinin tasavvuru ve tasarrufu, yerel yönetimler ve kent halkı

arasındaki paydaşımın en can alıcı noktasıdır (Mukhopadhyay, 1996). Nitekim son yıllarda yapılan çalışmalar, yerel

yönetimlerin kaynaklarını verimli kullanabilmelerinin katılımcı şehir kalkınma modeli ile mümkün olduğunu göstermektedir 

(Watson, 1999). Bu yeni ve katılımcı kalkınma modelinde, konunun muhatabı olan tüm tarafların – konunun etkilediği veya konu

ile çıkar bağı olan tüm kesimlerden aktörlerin – diyalogu ve uzlaşması önem kazanmaktadır. Kararların üstten veya merkezi bir 

iradeden dışsal olarak belirlenmesi söz konusu değildir. Bunun aksine, yerelden, yerelin gündeminden, enteraktif ve dinamik bir 

karar alma, uygulama ve denetleme süreci gerekmektedir (Montesdeoca, 2000). Örgütlülük ile eş güdümlü giden bu süreçte,

gelişmenin hedeflerini sivil toplum kuruluşları ile birlikte belirlemek, bu hedeflere yönelik çalışmaları ve sonuçların kısa ve uzun

vadeli takibini de yine bu kuruluşlarla beraber yapmak elzemdir. Özetle, iyi yönetişim, kentsel mekânın tasarım ve dönüşümü

sürecinde, bundan etkilenecek olan tüm aktörlerin bir araya gelerek kadın ve erkek tüm yaşayanların ihtiyaçlarını gözeten bir 

diyalog ve işbirliği içinde olmalarını gerektirmektedir (Choguill, 1994).

Kadın sığınma evi hizmetine ihtiyaç duyanlar, sosyo-ekonomik özellikleri birbirinden farklı olan fakat bununla birlikte benzer kötü

hayat deneyimleri yaşayan kadınlardır (Browne, 1993; Rivera, 2003). Yakınlarından ve ailelerinden şiddet gören, tecavüz

edilen, yaşama ve bedensel bütünlük hakları ihlal edilen, zorla fuhuşa sürüklenen, töre ve namus cinayeti dolayısıyla aranan ve

güvenlik riski nedeniyle yetiştirme yurtlarında veya diğer sosyal güvenlik kurumlarında kalamayan kadınlar, bu evleresığınabilirler. (Berk, Newton, & Berk, 1986; Cannon ve Sparks, 1989). Kentlerde kadın sığınma evleri kurulması, katılımcı

yönetişim çerçevesinde ele alınması gereken bir meseledir. Kadın sığınma evleri sadece kadın kitlesine sosyal hizmet olarak

sunulan bir uygulama olmakla kalmayıp kent sakinleri arasında birliktelik ve dayanışma duygusunu geliştirmeye katkıda bulunur 

(Bergen, 1995; Edleson, 1991). Kadın sığınma evlerinin, kentsel mekânının dönüşümünde birlikte sorunları çözme, yalnız

olmama, toplum ve topluluk bilinci kazandırma ve dayanışma gibi insanın temel manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik

faydaları bulunmaktadır (Williams, 2003).

1970’li yıllardan itibaren şiddete uğrayan kadınların psikolojik ve fiziksel güvenlik ihtiyaçlarına yanıt verebilmek için devletlerin

sosyal hizmet kurumları, yerel yönetimler veya sivil toplum kuruluşları tarafından kadın sığınma evleri kurulmaya başlandı.

Dünyadaki ilk kadın sığınma evi 1974 yılında Londra’da sivil insiyatif sonucunda kurulmuştur. İkinci sığınma evi, Amerika

Birleşik Devletleri’nde kurulmuştur ve bundan sonra kadın sığınakları Kuzey Amerika’da yaygınlaşmıştır (Kadın Sığınakları,

2000, s.31).

Özellikle gelişmiş ülkelerin yerel yönetimlerinin öncülük ettiği sığınak hizmeti sonraki yıllarda gelişmekte olan ülkelerde de

başlamıştır. Yerel yönetimler tarafından uygulamaya geçirilen fakat ömrü uzun olmayan kadın sığınma evlerinin karşılaştığı en

büyük sorun ‘stratejik vizyon’ eksikliği sorunudur (Ralston, 1996). Stratejik vizyon eksikliğinden kasıt, belediye hizmetlerinin kısa

vadeli bir mantık ile yürütülmüş olması, belediye yönetimlerinin değişmesi akabinde zaten eksik olan kadına yönelik şiddetle

mücadelede kararlılığın sekteye uğrayarak önceliklerin değişmesi; ve kadın sığınma evinin çağdaş yapılanmalardaki öneminin

kavranamamasıdır (Ralston, 1996). Oysa ihtiyaç duyulan yaklaşım, kadının statüsünün yükseltilmesi, toplumsal cinsiyet veataerkillik konularında ilerici deviniminin yakalanması ve şiddetin bertaraf edilerek özgürleşmenin bir proje olarak

hedeflenmesidir. Bu tür temel meselelerin uzun vadede ve geniş bir çerçevede süreklilik arz edecek şekilde benimsenmemesi

ve kadınların sosyal/siyasal hayatın kenarında kalması, sorunun köklü bir şekilde çözümlenememesine neden olmaktadır. En

temel sorun, böylesine bir geniş görüşlülük sağlanamamasıdır.

Avrupa Birliği - Türkiye İlişkilerinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Sığınma Evlerinin Yeri

Genç bir devlet olmasına rağmen çağdaş ülkeler arasında yer almak isteyen Türkiye’nin bu çabaları her ne kadar uzun bir 

geçmişe dayansa da hızla gelişen dünyaya uyum meselesi zor bir konudur ve kalıcılık sergilemeyebilir. Siyasal aktörlerin

uluslararası ilişkilerde sürekli yeniliklere açık olmaları ve küreselleşmenin getirdiği fırsat ve risk analizlerini güncellemeleri

gerekmektedir. Türkiye Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik başvurusunu 1987 yılında yapmış ve o tarihten bu yana üyeliğin

2009 / 1. Dönem8

Page 9: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 9/32

gerektirdiği koşulları tamamlamak için siyasi, ekonomik ve sosyal birçok değişime imza atmış ve çeşitli aşamalar kat etmiştir.

2005 yılında fiili müzakerelere başlanması Türkiye-AB ilişkilerinde mihenk taşı olarak kabul edilse de Türkiye’nin AB’ye

eklemlenmesinin uzun ve açık uçlu bir süreç olduğu bilinmektedir. Kadın hakları meselesinin Türkiye’nin AB’ye üyeliği için

önemli bir konu olduğu çeşitli vesilelerle belirtilmiştir. Kadının statüsünün iyileştirilmesi alanında kat edilen mesafe, Türkiye’nin

AB’ye ne kadar eklemlenebildiğinin göstergelerinden birisidir.

Türkiye’nin AB’ye üye olabilmesi için Kopenhag koşullarını yerine getirmesi ve ilgili AB mevzuatını tamamlaması

gerekmektedir .2 Kadının statüsü, cinsler arası eşitlik, kadının siyasi ve ekonomik yaşama katılımı gibi birçok konu gerek insan

hakları açısından gerekse de ilgili AB mevzuatı açısından Türkiye’nin AB üyeliğinin olmazsa olmaz koşullarındandır. AB

kurumlarınca sıklıkla dile getirilen bir mesele, Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda derin bir değişim-dönüşümü yaşayan Türkiye’nin,

kadın sığınma evleri açması gerektiğidir. Avrupa Komisyonu’nun yıllık olarak yayınladığı aday ülkeleri değerlendirme raporunda

cinsler arası eşitlik konusu sabit bir yer tutmakta ve her seneki raporda bu konuya yer ayrılmaktadır. Türkiye’den kadına yönelik

şiddetin önlenmesine dair somut adım atılması beklenmektedir. Örneğin, Avrupa Komisyonu tarafından 2004 yılında yayınlanan

ilerleme raporunda, Türkiye’nin cinsler arası eşitliği sağlayıcı politikalarını genişletmesi ve çeşitlendirmesi gerektiği belirtilmiştir.

Avrupa Konsey’i de Avrupa Komisyonu’nun tavsiye kararlarını değerlendirerek aynen kabul etmiştir. Konsey bir kez daha

Türkiye’nin kadın meselesinde somut adımlar atması gerektiğinin altını çizmiştir.

Avrupa Parlamentosu da Türkiye’de kadının sosyal, ekonomik ve siyasal alanlardaki rolü üzerine toplantılar yapmakta ve

kararlar almaktadır. Örneğin 2004/2215 sayılı karar ile Avrupa Parlamentosu, Türkiye’deki kadın sığınma evlerinin sayısının

kanunda öngörülenin çok altında olduğunu ve Türkiye’nin kadın sığınma evleri açması gerektiğini vurgulamıştır. Kadına yönelik

şiddeti önleme çalışmalarının yetersiz kaldığına kanaat getiren Avrupa Parlamentosu şu konularda çağrıda bulunmuştur: acilen

- diğer önlemlerin yanı sıra - kadın sığınma evlerinin açılması; sivil toplum örgütlerinin konu hakkındaki girişimlerinin

desteklenmesi; kadın sığınma evlerine ulusal ve yerel bütçelerden yeterli pay ayrılması, ve şiddet konusunda duyarlılığın

arttırılması için polis, yargı, sağlık ve eğitim hizmetlerinde çalışan kamu personeline yönelik eğitim çalışmaları yapılması.

Türkiye’de Kadın Sığınma Evleri Deneyimi: Ulusal Yönetim, Belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK)

Türkiye’de kadın örgütleri, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi etkin bir şekilde yapabilmek için kadın sığınma evleri kurulmasına

dair önerilerde bulunmuş ve bu mevzuyu sıklıkla dile getirmişlerdir. Örneğin Alo 183 telefon hattı uygulaması kadına yönelik

şiddetle mücadele amacıyla başlamış bir uygulamadır. Bu hattı arayan kadınlar gördükleri şiddet karşısında yardım

arayabilmektedirler. Sivil toplum kuruluşları (STK) kadın sığınma evleri kurulması için dilekçe kampanyaları düzenlemiş,

Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı ve bünyesindeki Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve büyükşehir/ilçe belediye başkanları

ile toplantılar yapmış, CEDAW’ın uygulanması için hükümetlere rapor hazırlamış ve basın/medya yoluyla konunun önemine

dikkat çekmeye çalışmıştır. STK’lar, sığınma evlerinin açılması, işletilmesi ve hizmet ile desteklenmesi hususunda belediyeler 

ile işbirliği de yapmışlardır. Örnek olarak Mersin Bağımsız Kadın Derneği ve Adana Kadın Danışma Merkezi’nin Tarsus

Belediyesi ile; Ankara Barosu Kadın Danışma Merkezi’nin Çankaya Belediyesi ile ve Van Kadın Derneği’nin Van Belediyesi ilekadın sığınma evi kurma çalışmaları verilebilir.

Kadın sığınma evlerinin Türkiye’deki tarihçesine kısaca bakacak olursak, Türkiye’de sığınma evlerinin kurulması, 1980’lerin

sonlarında yükselen feminist hareketin ve 1987 yılında önemli oranda katılıma sahip “Dayağa Karşı Kadın Dayanışması

Kampanyası”nın etkileriyle, 1990’li yıllarda başlamıştır. İlk kadın sığınma evi uygulamasını 1990’da Bakırköy Belediyesi

gerçekleştirir. Zamanın 1680 sayılı Belediyeler Yasası’nın 15. madde 48. ve 69. fıkralarında belirtilen belediye görevlerine

istinaden açılan Türkiye’nin ilk kadın sığınma evi, kapanana kadar toplamda yaklaşık 5000 kadına hizmet vermiştir (Kadın

2 Kopenhag kriterleri, demokrasinin istikrarı ve devamlılığının sağlanması için gerekli kurumların oluşturulması, insan haklarının korunması,

azınlıklara saygı ve azınlık haklarının korunması gibi siyasi koşulları; aday ülkenin ekonomisinin üye ülke ekonomileri ile rekabet edebilir seviyeye gelmesi, serbest pazarın, ticaretin ve dolaşımın eksiksiz işlemesinin önündeki engellerin kaldırılması gibi ekonomik koşulları ve

AB’nin tüm antlaşmalarının imzalanarak iç hukuka ve mevzuata adapte edilmesi olarak bilinen topluluk sözleşmesinin tamamlanmasını

kapsamaktadır.

2009 / 1. Dönem9

Page 10: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 10/32

Sığınakları, 2000, s.37). Fakat Bakırköy Belediyesi yönetiminin değişmesi ile birlikte bu uygulama uzun sürmez ve sığınak 1992

yılında kapanır. Şişli Belediyesi tarafından kurulan sığınak da benzer bir akıbete uğrar ve yönetim değişikliği ile beraber yıllar 

içerisinde yok olmaya sürüklenir. 1992 yılında Ankara’da Kadın Dayanışma Vakfı ve Altındağ Belediyesi’nin işbirliği ile bir 

sığınak kurulur. Bu vakıf, ayrıca, sığınağa düzenli bir gelir sağlamak ve sığınakta kalan kadınların üretime katılabilmeleri

amacıyla, 1997 yılında Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın birlikte

yürüttükleri “Kadının Kalkınmaya Katılımını Güçlendirme” programı kapsamında alınan bir destekle, “emek mutfağı” adlı

işletmeyi kurmuştur (Kadın Sığınakları, 2000, s.10). Altındağ Belediyesi’nin başka bir partinin yönetimine geçmesinin ardından

Vakıf bazı sorunlar yaşamaya başlamıştır; ayrıca sığınağın adresinin gizli tutulması ilkesi de çiğnenmiştir. Bunun üzerine, Kadın

Dayanışma Vakfı, Altındağ Belediyesi ile ilişkisini keserek sığınma evini, Kanada Büyükelçiliği, Almanya Büyükelçiliği ve AB

desteğiyle finanse edilen başka bir yere taşımıştır (Kadın Sığınakları, 2000, s.37)

Başka bir sığınak İstanbul’da, 1990’da kurulan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı tarafından 1995 yılında açılmıştır. Daha sonra,

yine İstanbul’da 1996 yılında Küçükçekmece Belediyesi Kadın Sığınma Evi kurulmuştur. Bu ev, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp

Fakültesi, İstanbul Barosu, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları ve çeşitli derneklerden alınan yardımlarla Küçükçekmece

Belediyesi’nin çatısı altında işletilmektedir (Kadın Sığınakları, 2000, s.50). Kadınların yaklaşık üçte birinin şiddete uğradığı

düşünülürse, kadın gruplarının tahminlerine göre, 2000 yılı için 2781 sığınma evine ihtiyaç vardır (Kadın Sığınakları, 2000, s.81-

95). Neredeyse on yıl öncesine ait bu beklentiler bile henüz gerçekleştirilememiş ve ihtiyaç duyulan rakamlar büyümüştür.

2008 yılına gelindiğinde var olan durumu değerlendirecek olursak hâlihazırda 29 ilde 38 SHÇEK sığınma evi bulunmaktadır.3 

Birleşmiş Milletler tarafından sağlanan fon aracılığı ile İçişleri Bakanlığı koordinasyonunda 8 sığınma evi daha açılacaktır.

Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Samsun’da açılacak bu evler elbette yeterli değildir. (Star,

2008).

Kadın sığınma evleri konusunda esas olarak iki temel kurum öne çıkmaktadır: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu

(SHÇEK) ve Belediyeler. Kadın sığınma evleri meselesi Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kanunu çerçevesinde ele

alınmaktadır. Sığınakların kuruluşunu ve işleyişini düzenleyen ilgili yönetmelik ise, 08.05.2001 tarihinde Resmi Gazetede

yayınlanan 2396 sayılı Özel Hukuk Tüzel Kişileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Açılan Kadın Konuk Evleri Yönetmeliğidir.

Yönetmeliğin dayanağı 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun 9. maddesinin g bendi, 34 ve 35.

maddeleridir. Bu Yasa ve Yönetmelik hükümlerini Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü yönetir.

Belediyelerin (STK’larla birlikte), kadın sığınakları açma ve işletme konusunda devreye girmesinin, Türkiye’nin katılımcı

yönetişim modeline eklemlenmesi hususunda önemli bir gelişme olduğunu gözlemekteyiz. Türkiye, belediyecilik anlayışındaki

bu değişimlere ve AB norm ve mevzuatına yasal düzlemde gerekli uyumu göstermiş ve kadın sığınma evleri konusunda

girişimlerde bulunmaya başlamıştır. Ancak yine de ülkemizdeki sığınma evlerinin sayı ve kapasiteleri yetersiz kalmaktadır. AB

ülkeleri uygulamalarına bakıldığında yaklaşık 7,500 kişiye bir sığınma evi düşmektedir. Nüfus hesaplamaları dikkate alındığında

bu kriteri tamamlaması için Türkiye’nin 8,000’in üzerinde sığınma evi açması gerekmektedir. Kadın sığınma evlerininkurulmasında ulusal ve yerel hükümetlerin ya doğrudan yatırım yapması ya da bu konuya duyarlılık gösteren ve buna yönelik

çalışmalarda bulunan dernek, vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarına destek vermesi gerekmektedir. Türkiye’nin bu rakamı

yakalaması kısa vadede gerçekçi bir hedef değildir. 2007 yılı itibariyle, belediyeler tarafından işletilen sığınma evi sayısı 27’dir.

Türkiye nüfusunun 72 milyon civarında olduğu düşünülürse bu sığınma evi sayısının ihtiyaç ve belediyelerin yükümlülüğü

karşısında ciddi oranlarda düşük olduğu aşikârdır. Bununla birlikte, Türkiye yeni belediyeler yasasının ilgili kısmında konuyu ele

3 Daha önce de belirtildiği gibi kadın sığınakları açan ve işleten kurum sadece SHÇEK değildir. Belediyelerin ve sivil toplum örgütlerinin

işlettikleri sığınaklar da vardır. Son yıllarda AB’ye eklemlenme sürecinden dolayı Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yeni sığınaklar açılmaktadır.

 Ne yazık ki sığınakların bir kısmı da çeşitli olumsuzluklar nedeniyle kapanmaktadır. Ayrıca, gerek belediyeler gerekse de SHÇEK,

sığınma/barınma ihtiyacı olan kadınları uluslararası kadın sığınakları ilkelerine göre işletilmeyen, dolayısıyla “kadın sığınma evi” olarak sayılması doğru olmayacak bir takım sosyal hizmet kurumlarına yerleştirerek daha sonra bu kurumları “kadın sığınma evi” olarak 

adlandırmaktadırlar. Kısacası, ülkemizde şu anda uluslararası kadın sığınakları ilkelerine göre işletilen kaç kadın sığınağı olduğunu bilmek 

mümkün değildir.

2009 / 1. Dönem10

Page 11: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 11/32

almıştır ve AB uyum mevzuatının bir parçası olarak yeni sığınma evleri açmayı taahhüt etmiştir.

1930 tarihli 1580 sayılı eski Belediye Kanunu 2004 yılında tümüyle kaldırılmıştır. Yerine 5215 sayılı Belediye Kanunu yürürlüğe

girmiştir. Yapılan değişiklik ile birlikte kadın sığınma evleri konusunda da değişikliğe gidilmiştir. Yeni kanunun belediyenin görev

ve sorumluluklarını düzenleyen 14. Maddesinde belirtildiği üzere Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50000’i geçen belediyeler,

kadınlar ve çocuklar için sığınma evi açacaktır. Diğer bir ifadeyle, yerel yönetimler/belediyeler şiddet mağduru kadınlar için

sığınma evleri açmakla yükümlü hale gelmiştir. Benzer bir şekilde, sivil toplum girişimlerinin desteklenmesi ve ulusal ve yerel

bütçelerden kadın sığınma evlerine yeterli fon ayrılması; akabinde de kurulan kadın sığınma evlerinin yaşatılması için

uluslararası standartlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla uyumlu çalışmalar yapılması öngörülmüştür. 2004 tarihli 5215 sayılı yeni

Belediye Kanunun 77. Maddesi sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin katılımını şu şekilde düzenlemektedir:

“MADDE 77  Belediye; sağlık, eğitim, spor, çevre, sosyal hizmet ve yardım, kütüphane, park, trafik ve kültür 

hizmetleriyle, yaşlılara, kadın ve çocuklara, özürlülere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin yapılmasında

beldede dayanışma ve katılımı sağlamak, hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve verimliliği artırmak amacıyla gönüllü

kişilerin katılımına yönelik programlar uygular. Gönüllülerin nitelikleri ve çalıştırılmalarına ilişkin usul ve esaslar 

İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”

Bu maddede açıkça ifade edildiği gibi, sivil toplum kuruluşları ile işbirliği güncel iyi yönetişim prensipleri ile eşgüdümün bir 

sonucudur. Aslında, yeni belediye kanunu ile gündeme gelen husus, yerel yönetimlerin katılımcı yönetişim anlayışı esasında

çalışmalarıdır. Katılımcı yönetişim anlayışı yasal düzenlemelerde kendini göstermiştir.

Kaynakça

Aguirre, B. E. (1985). Why Do They Return? Abused Wives in Shelters. Social Work , 30(4), 350-354.

Anderson, L. M., Janger, M. I., and Pauton, K. L. M. (1995). An evaluation of state and local 

efforts to serve the educational needs of homeless children and youth. Washington, DC:Policy Studies Association.

Bergen, R. K. (1995). Surviving wife rape: How women define and cope with the violence. Violence Against Women, 1(2), 117-

138.

Berk, R. A., Newton, P. J., & Berk, S. F. (1986). What a difference a day makes: An empirical study of the impact of shelters for 

battered women. Journal of Marriage and the Family, 48(3), 481-490.

Berk, R. A., Loseke, D. R., Berk, S. F., & Ruama, D. (1980). Brining the cops back in: A study of efforts to make the criminal

 justice system more responsive to incidents of family violence. Social Science Research, 9(3), 193-215.

Browne, A. (1993). Violence against women by male partners: Prevalence, outcomes, and policy implications.  American

Psychologist, 48(10), 1077-1087.

Cannon, J. B., & Sparks J. S. (1989). Sheltersan alternative to violence: A psychosocial case study. Journal of Community 

Psychology, 17, 203-213.

Choguill, C.L. (1994). Urban Planning in the Developing World. Urban Studies, 31(6), Australia.

DeLue, S. M. (2002). Feminist responses to civil society. In S. M. DeLue, Political Thinking, Political Theory, and Civil Society .

New York: Longman Publishers. Pp: 321-345

2009 / 1. Dönem11

Page 12: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 12/32

Edleson, J. L. (1991). Coordinated community responses. In M. Steinman (Eds), Woman Battering: Policy Responses.

Cincinnati, Oh.: Anderson Press. Pp. 203-219

Flohr, J. K. (1998). Transitional programs for homeless women with children: Education,

employment training, and support services. New York: Garland Publishing.

Kadın Sığınakları. (2000). Kadın Sığınakları I. Ve II. Kurultayları. İstanbul: Mor Çatı Yayınları.

Kadın Sığınakları. (2003). Kadın Sığınakları III. Ve IV. Kurultayları. İstanbul: Mor Çatı Yayınları.

Leijenaar, M. (1999). Political participation of women and good governance in developing countries. The Hague: Women and

Development Division of the Netherlands Ministry for Foreign Affairs.

Montesdeoca, A. E. (2000). Between governance and local governance with gender equity. A first approach towards a

conceptualization and its practice. Tegucigalpa: SNV-Honduras.

Mukhopadhyay, M. (1996). Gender equity and equality. The agenda for good governance. Connections. Vrouwenberaad

ontwikkelingssamenwerking.

Ralston, M. L. (1996). “Nobody wants to hear our truth”: Homeless women and theories of the welfare stat. Vol. 153. Westport,

CT: Greenwood Publishing Group, Incorporated.

Rivera, L. (2003). Changing women: An ethnographic study of homeless mothers and popular 

education. Journal of Sociology & Social Welfare, 30 (2), 31-52.

Star (2008). 8 ile kadın sığınma evi. Star Gazetesi , 28 Haziran 2008.

United Nations (1993). Declaration on the Elimination of Violence against Women. 48/104, 20 December 1993, downloaded

from http://www.un.org/documents/ga/res/48/a48r104.htm on October 20, 2008.

Watson, J. (1999). So what does gender planning mean to policy makers?.  Agenda, 40,

32-37.

Williams, J. C. C. (2003). A r oof over my head: Homeless women and the shelter industry.

Boulder, CO: University Press of Colorado.

5. ÖZGÜN DEĞER: Araştırmanın dayandığı hipotez/ler açıkça ortaya konulmalı ve özgün değeri belirtilmelidir. Önerilen yeniteknoloji, metot veya kuramın literatüre nasıl bir katkısı olduğu açıklanmalıdır.

Yukarıdaki kısımlarda belirtildiği üzere araştırma, kadın sığınma evlerinin ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinde irdelemeyi

amaçlamaktadır. Ulusal düzlemden kasıt, merkezi hükümet, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, ona bağlı genel

2009 / 1. Dönem12

Page 13: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 13/32

müdürlükler (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü), il

müdürlükleri, daire başkanlıkları, vb.dir. Diğer bir ifadeyle, kadın sorunları konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına geniş

kapsamlı politika oluşturan ve oluşturduğu politikaları hayata geçirme amacıyla ülke çapında gerekli teşkilatı kuran birim ulusal

ve merkezi yönetimdir. Yerel düzlemden kasıt ise belediyelerdir. Büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleri olmak üzere küçük

ve büyük çaplı şehir örgütlenmeleridir. Sivil toplum düzleminde ele alınan kuruluşlar ise kadın sorunlarının çözümüne yönelik

politika geliştiren kadın örgütleri ve dernekleridir. Kadın sığınma evlerinin kuruluş, yönetim ve idame faaliyetleri bu üçgen

üzerinde oturmaktadır. Araştırmanın özgün değeri, bu üçgenin dinamiklerini açıkça ortaya koyacak olmasıdır: bu çalışma

sayesinde bu üçgenin işleyiş mekanizması daha iyi anlaşılacak, üçgenin bacakları arasında iletişim, işbirliği ve çatışma noktaları

belirlenecek ve ilgili tarafların/paydaşların aynı konuya dair farklı veya benzer bakışları, görüşleri, beklentileri ve tasarıları ortaya

konacaktır. Literatürden takip edildiği kadarıyla, Türk sosyal bilimlerinde, kadın sorunlarına yönelik politika oluşturma sürecine

dâhil olan bu üç temel aktör – ulusal devlet, belediye ve sivil toplum – arasındaki ilişki ve etkileşime odaklanan bir çalışma

bulunmamaktadır. Söz konusu araştırma, kadın sığınakları meselesini siyasi bir mesele olarak ele almaktadır; kadına yönelik

şiddetle mücadeleye yönelik devlet politikası, AB normları, CEDAW normları, katılımcı yönetişim, yeni belediyecilik anlayışı, vb.

gibi açılımların çevrelediği sığınak siyasasını anlamaya çalışacaktır. Dolayısıyla, Türkiye’de sığınak siyasetinin temel aktörlerini

masaya yatırmak ve bu siyasetin genel bir resmini çizmek araştırmanın özgün değeridir.

Bu proje, alan çalışmasına dayalı olduğu için sahadan elde edilecek veriler, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi amaçlayanpolitikaların nasıl oluşturulduğu, kadın sığınma evlerinin bu süreçteki rolü ve fonksiyonu, bu evlerin yönetim ve işleyişiyle ilgili

olarak gündeme gelen politik tartışmaların tarafları ve içerikleri hususlarında bilgi sahibi olmamızı sağlayacaktır. Dolayısıyla

araştırma, elde edilen bilgiler ışığında kadına karşı şiddetle mücadeleye ve kadın sığınma evlerine dair yeni stratejiler ve yeni

yönetişim modelleri oluşturulması için bir altyapı çalışması niteliğindedir. Bu konuda politika belirleyenler ve de uygulayanlar, bu

proje sayesinde, geçmişte faaliyet göstermiş ve hala göstermekte olan sığınma evlerinin etkilendikleri politik sorunlar ve

çatışmalar hususunda bilgi sahibi olacaklardır. Türkiye’deki sığınma evleri deneyimlerinin başka ülke deneyimleri ile

karşılaştırılması ve burada yaşanan zorlukların ve başarısızlıkların analizi yapılmadan, kadına yönelik şiddetle mücadeleye

yönelik yeni politika belirlenmenin oldukça güç ve de sağlıksız olacağı aşikârdır. Araştırmanın sonunda, konuyu farklı

noktalardan değerlendiren kişilerin görüşlerini sentezleyen, farklı söylemleri birbiri ile karşılaştırarak bir takım sonuçlara ulaşan

bilimsel bir araştırma raporu hazırlanacaktır. Bu raporun daha sonra yayınlanması hedeflenmektedir. Proje araştırmacısının

geçmiş saha çalışmaları ve yayın çalışmaları göz önünde bulundurulduğunda SSCI yayın yapmaya yönelik çalışmalara öncelik

verileceği aşikârdır.

(*)Yazım alanları gerektiği kadar uzatılabilir .

2009 / 1. Dönem13

Page 14: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 14/32

6.  YAYGIN ETKİ/KATMA DEĞER: Projenin gerçekleştirilmesi sonucunda ulusal ekonomiye, toplumsal refaha ve bilimsel birikimeyapılabilecek katkılar ve sağlanabilecek yararlar tartışılmalı, elde edileceği umulan sonuçlardan kimlerin ne şekildeyararlanabileceği belirtilmelidir.

Araştırma projesi sistematik bilgi üretme amacından başka bir amaç taşımamakla birlikte saha çalışmasından elde edilen

bilginin çeşitli etkileri, sonuçları ve kullanım alanları olacaktır. Öncelikle araştırmadan SSCI tarafından taranan dergilerde

basılabilecek nitelikte yayın çıkartılacaktır. Yayınlanacak olan makale çalışması İngilizce olacaktır ve uluslararası standartlarda

üretilecektir. Bu araştırma projesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede daha etkin politikalar geliştirilmesine ve kadın sığınma

evlerinin toplumun ihtiyaçlarına daha iyi bir şekilde cevap verilebilmesine dair önemli ipuçları sağlayacağı için bir anlamda

topluma ve kadınlara geri dönüşümü olan bir araştırma projesidir. Proje sonuçlarından belediyeler, ulusal devlet kurumları ve

sivil toplum kuruluşları faydalanabilir. Araştırma neticesinde kadın sığınma evlerinin tarihçesi ve bir anlamda da envanteri

çıkarılacaktır. Nerede, hangi şehirde, ne kadar, kaç kişilik kadın sığınma evi var ve kim tarafından işletilmekte bilinmemektedir.

Hatta bu konuda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları (örneğin Mor Çatı) bile bu bilgi noksanlığından muzdariptir. Bu

araştırma ile döküm ve listeleme çalışmalarına bir nebze olsun katkıda bulunulacaktır. Kadın sığınma evi açacak kurum ve

kuruluşlar, araştırma raporundan istifade ederek kadın sığınma evleri tarihçesini, envanterini ve sığınakları şekillendiren

siyaset(ler)i anlayabilir ve ona göre plan geliştirebilirler. Bu proje sayesinde kadın hareketi uzun yıllardır emek ve uğraş verdiği

sığınak konusunda daha sistematik yaklaşımlarda bulunabilir. Kadın sığınağı konusunda farklı aktörler olduğu kadar farklısöylemler de vardır. Proje bu üçgene konuşlanmış aktörlerin söylemlerini görünür kılacağı için kurum ve kuruluşlar arası

diyaloga hizmet etmiş olacaktır. Proje sonuçlarından politika sonuçları da çıkartılabileceğinden daha nitelikli kadın sığınma evi

meselesi de ister istemez gündeme gelecektir. Dolaylı olarak sadece kadın sığınaklarının örgünleşmesi değil yaygınlaşmasına

da katkıda bulunulacaktır. Sonuç olarak, kadına yönelik şiddetle mücadelede bilgi donanımı sağlanacağı için yöntemler 

etkinleştirilecek ve kadınların hayat kalitelerinin yükselmesi yönünde bir adım atılmış olunacaktır.

7. YÖNTEM: Araştırmanın tasarımı/yaklaşımları ile uyumlu olarak incelenmek üzere seçilen (amaç ve kapsamla uyumlu olmasıda gereken) parametreler sıralanmalıdır. Bu parametrelerin incelenmesi için uygulanacak yöntem ile kullanılacak materyal açık-

seçik biçimde tanımlanmalıdır. Yapılacak ölçümler (ya da derlenecek veriler), kurulacak ilişkiler ayrıntılı biçimde anlatılmalıdır.

Daha önceki bölümlerde belirtildiği gibi bu projenin amacı, sığınakları faaliyet merkezine oturtan devlet kurumları, belediyeler ve

kadın örgütlerinin sığınak konusundaki yaklaşımlarını anlamaya çalışmak ve bu üçgenin kadına yönelik şiddetle mücadele

politikası bağlamında sergilediği görüntüyü ve söylemi saptamak ve betimlemektir. Kadın sığınma evleri siyasi bir meseledir 

fikrinden hareket edilerek üçgenin her bir köşesinde yer alan aktörlerin siyasi algıları, tasavvurları ve öncelikleri birbirleri ile

çakışabilir/çatışabilir. Araştırmanın üzerinde seyir edeceği zemin, aktörler arasındaki çatışma, çakışma, işbirliği, uyum,

etkileşim, örtüşme ve/veya dışlama gibi süreçlerle şekillenen ilişkilerden oluşan bir zemindir. Türkiye’de faaliyet gösteren veya

faaliyetine son verilmiş olan kadın sığınma evlerini incelemek; yaşanılan olumsuzlukları saptamak; bu saptamalar vesilesiyle

yeni kurulacak kadın sığınma evleri için katılımcı yönetişim ilkeleri etrafında yeni yaklaşımlara ışık tutmak projenin

çıktılarındandır.

Bu amaca yönelik olarak yürütülecek araştırma için birincil ve ikincil kaynaklardan veri toplanacaktır. İkincil kaynakları, sığınma

evleri üzerine teorik, görgül ve karşılaştırmalı çalışmaları kapsayan yazılı literatür oluşturacaktır. Literatür taraması

kütüphanelerde gerçekleştirilecektir. Birincil kaynakları ise Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’da yürütülecek saha çalışması ile elde

edilecek olan veriler teşkil edecektir. Bu veriler, kadın sığınma evlerinin açılması ve yönetilmesi konusunda deneyim sahibi, bu

alanda politika belirleme sürecinden haberdar olan, süreçlerden etkilenen, söz konusu politikaları uygulayan ve bu alanda

çalışan kişilerle yapılacak derinlemesine görüşmeler yoluyla toplanacaktır. Daha açık bir şekilde ifade edilecek olursa kadın

sığınakları konusunda alanda, uygulamada ve sahada çalışan devlet ve belediye bürokratları ile bu meseleyi odağına almış

kadın örgütleri ile görüşmeler yapılacaktır. Saha çalışması İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’da gerçekleştirilecektir. Araştırma altı

aylık dönemlerden oluşan dört evreden oluşmaktadır. Bu dört evre a) literatür taraması, b) saha çalışması I (derinlemesine

görüşmeler), c) saha çalışması II (odak grup toplantıları) ve d) sonuçların değerlendirilerek proje raporu ve SSCI makalesi

yazımından oluşmaktadır.

2009 / 1. Dönem14

Page 15: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 15/32

a) Araştırmanın Birinci Evresi (0-6. Aylar): Literatür Taraması

Araştırmanın ilk evresinde, kadına yönelik şiddet, bu şiddetle mücadele yöntemleri ve kadın sığınma evlerinin tarihçesi üzerine

yazılmış ulusal ve uluslararası yayınlar okunacak ve araştırma amaçlarına hizmet edecek bir şekilde özetlenecektir. Literatür 

taraması sırasında kadın çalışmaları, sosyoloji ve siyaset bilimi yazınına ağırlık verilecektir. Kadın hareketi, feminizm, sığınak,

şiddet, kadın politikası, sosyal hizmet, kadın örgütleri, iyi yönetişim, yerel yönetim, toplumsal cinsiyet, vs. gibi anahtar 

kelimelerle tarama yapılacaktır. İlk önce uluslararası literatür taranacak, daha sonra da aynı anahtar kelimelerle Türkiye

özelinde tarama yapılacak ve yazılı materyale odaklanılacaktır. Teorik çalışmaların okunması, kuramsal çerçevenin çizilmesi,

karşılaştırmalı örneklerle konunun değerlendirilmesi ve fikirsel kapsamın teorik literatür ışığında oluşturulması ilk evrede

tamamlanacaktır. Bu aşamada ayrıca başka ülkelerde kadın sığınma evlerinin hangi amaçlara hizmet etmeyi hedefledikleri ve

hedeflerine ne ölçüde ulaşabildikleri araştırılacak ve Türkiye’deki deneyimler, başka ülke deneyimleri ışığında

değerlendirilecektir. Türkiye’deki kadın sığınma evleri ne kadar özgül ve özgündür konusu anlaşılmaya çalışılacaktır. Dünyada

sığınak uygulamalarında aktörlerin kimler olduğu ve bu aktörler arası iletişim ve etkileşimin nasıl şekillendiğine dair elde edilen

bilgi araştırmacıların sahada elde edecekleri verileri anlamlandırmasına da katkıda bulunacaktır.

Kadına yönelik şiddet konusunda çalışan akademisyenlerin ve şiddetle mücadele eden feminist aktivistlerin konuyayaklaşımlarının yıllar içinde nasıl değişiklikler gösterdiği de araştırmacıların literatür taraması sırasında üzerinde duracakları

noktalardan biridir. Kadın hareketinde çeşitli dalgalar ve akımlar mevcuttur. Örneğin Birinci Dalga Feminizm kadının siyasi

haklarına yoğunlaşmışken 1970’li yıllarda yükselen İkinci Dalga Feminist Akım kadına yönelik şiddeti gündeminin en üst

sıralarına almış ve kadın sığınma evleri kurulmasını eylem planlarına dâhil etmiştir. Bununla birlikte 1990’lardaki Üçüncü Dalga

Feminist Akımın kadına yönelik şiddet konusunda İkinci Dalga’dan daha farklı bir yaklaşımı vardır. Kadına yönelik şiddetin

faktörlerinden olan göç ve etnisite gibi konular İkinci Dalga Feminizmin temel meselesi olmazken Üçüncü Dalga, uluslararası

göç ve azınlık politikalarının kadına yönelik şiddeti etkileyen boyutlarına odaklanmıştır. Benzer bir şekilde bu gibi yaklaşım

farklılıklarının sığınak konusunda tarihsel süreç içerisinde nasıl şekillendiği ve değiştiği ve bu değişimlerin kadın politikasında ne

tür sonuçlar doğurduğunu anlaşılmaya çalışılacaktır. Bu tarama, kadına yönelik şiddetle mücadelede gelinen noktayı

anlamamıza olanak sağlayacaktır. Gerek teoriyi gerekse vaka çalışmalarını konu edinen literatürü taramamız nihai durumda

Türkiye’deki kadın hareketini, hareketin gelişim evrelerini, kadına yönelik şiddetle mücadele yöntemlerini ve dolayısıyla

eksiklikleri saptamamıza olanak sağlayacaktır.

Literatür taraması sırasında envanter çalışması da yapılacaktır; Türkiye’de nerede, hangi tarihlerde, kaç tane sığınak açıldığı;

bu sığınakların kimler tarafından açılıp işletildiği; ve bunların akıbetleri hakkında bilgiler elde edilecek ve derlenecektir.

Araştırmanın İkinci Evresi (6-12. Aylar): Alan Araştırması I – Derinlemesine Görüşmeler 

Araştırma kapsamında nitel araştırma teknikleri kullanılacak; derinlemesine görüşmelerden oluşan saha çalışması yapılacaktır.Saha çalışmasının örneklemini, kadın sığınma evlerinin ulusal, yerel ve sivil toplum eksenlerindeki aktörleri oluşturmaktadır.

Diğer bir ifadeyle, saha çalışmasında mülakatlar, kadına yönelik şiddet ve kadın sığınma evlerine dair karar alım süreçlerini

etkileyen, politika belirleyen, alınan kararları uygulayan, tüm süreçte aktif, denetimci ve müdahaleci olarak yer alan ve/veya rol

oynayan kişilerdir.

Türkiye’de kadın sığınma evlerini açan ve yöneten üç tip kurum bulunmaktadır. Bunlar: Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet

Bakanlığına bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) altındaki Sosyal Hizmetler Müdürlükleri, belediyeler 

ve bağımsız sivil toplum kuruluşlarıdır. Gerek Büyükşehir belediyelerine gerekse de ilçe belediye teşkilatlarına bağlı çalışan

kadın sığınma evleri bulunmaktadır. Bağımsız sivil toplum kuruluşu olarak ise Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı devlet ile işbirliği

yaparak sığınma evi işletmektedir. Saha çalışması sırasında her tip kurumda – gerek müdürlük, başkanlık, v.s. idari amirlik

bünyesinde gerekse konukevinin kendisinde – yönetici/uzman/koordinatör olarak çalışanlarla görüşmeler yapılacaktır. Diğer bir 

ifadeyle, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları çemberlerinde

2009 / 1. Dönem15

Page 16: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 16/32

görüşmeler yapılacaktır. Bunun yanı sıra; Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel

Müdürlüğü (KSGM) de şiddete maruz kalan kadınların sorunlarını çözmeye yönelik politikalar belirlemekle yükümlüdür. Bu

konuda arz ettiği önemden dolayı KSGM de araştırma örneklemi içinde yer almaktadır.

Yineleyecek olursak; proje bağlamında yürütülecek saha çalışmasında, kadın sığınma evleri konusunda politika süreçlerinin

çeşitli aşamalarına katılarak bu politikaları şekillendiren ve uygulayan ulusal ve yerel yönetimler ile sivil toplum kuruluşları

örneklem kategorilerini oluşturmaktadır. Buna göre ulusal düzlemde Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı bünyesindeki

ilgili birimler ele alınacaktır. Yerel düzlemde ise İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’daki belediyeler ele alınacaktır. Sivil toplum

kuruluşu bacağında ise kadın sığınma evlerini faaliyet alanlarının merkezine koyan kadın kuruluşları dikkate alınmıştır.

Örneklem kategorileri şu şekildedir:

1. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı:

Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve/veya kadın sığınma evleri konuları ile ilgilenen bir devlet bakanlığı bulunmaktadır. Devlet

bakanlığı bünyesinde bulunan iki genel müdürlük bu konularda görev ve sorumluluk üstlenmiştir. Bunlar T.C. Başbakanlık

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile T.C. Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’dür.

A) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK):

Türkiye’de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından işletilmekte olan 23 kadın sığınma evi

bulunmaktadır. SHÇEK Genel Müdürlüğünde kadın sığınma evleri ile ilgili politikalar geliştirilmesinden sorumlu birim Aile Kadın

Toplum Hizmetleri Daire Başkanlığı’dır. Başkanlıkta kadın sığınma evlerinden sorumlu veya kadına yönelik şiddetle mücadelede

strateji geliştiren yetkililerle görüşme yapılması planlanmaktadır. Bürokratların karar alımına etkide bulunma, strateji belirlenmesi

ve politikaların uygulanması süreçlerinde yer aldığı varsayımından hareketle onlarla görüşme yapılmasının araştırmanın

amaçları açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Başkanlıktan bir uzman ile derinlemesine mülakat yapılacaktır.

SHÇEK, sadece Ankara’da yerleşik merkezi bir genel müdürlükte hizmet veren bir kurum değildir. Kadın konukevlerinin de

arasında bulunduğu SHÇEK bünyesindeki sosyal hizmet kuruluşları, çeşitli illerdeki İl Sosyal Hizmetler Müdürlüklerine bağlı

olarak hizmet vermektedirler. Ulusal politikaların yerelde işleyişine, merkezde alınan kararların çevrede uygulanışına ve tersine

bir ilişki ile yereldeki sorunların ve uygulamaların merkezi stratejileri etkileyişine dair önemli ipuçları İl Sosyal Hizmetler 

Müdürlüklerinde yapılacak mülakatlarla elde edilecektir. Araştırma kapsamında İstanbul, Ankara ve Diyarbakır İl Sosyal

Hizmetler Müdürlüklerinde kadın sığınma evlerinden sorumlu üç yetkili ile mülakat yapılacaktır.

Görüleceği üzere ulusal yönetim merkezden çevreye doğru ele alınmaktadır. Daha da yerele inilerek SHÇEK İl Sosyal Hizmetler 

Müdürlüğü bünyesinde işletilen kadın konukevleri yöneticileri ile de görüşmeler yapılacaktır. Yöneticiler, bu kurumlarda fiili

olarak görev yapmakta oldukları için konunun çok boyutlu irdelemesini yapabilecek konumdadırlar. Sığınma evlerinin yönetimi

ve bu yönetimin ülke çapında geliştirilen ve uygulanan kadın politikalarından nasıl etkilendiği hususunda detaylı bilgilerin teminedilmesi hedeflenmektedir. İstanbul’da Kartal İsmail Ekmekçioğlu Kadın Konukevi ve Bahçelievler Kadın Konukevi’nin,

Diyarbakır’da ise yine SHÇEK’in işlettiği Konukevi’nin müdürleri ile görüşülecektir. Bu görüşmelerde, konukevinin faaliyetleri,

sınırlılıkları, sorunları ve geleceğine dair konularda bilgi temin edilecektir. Toplamda üç konukevi müdürü ile görüşme

yapılacaktır. Araştırma kapsamında görüşülecek olan sığınma evi yöneticileri Ankara, İstanbul ve Diyarbakır ile sınırlı

tutulmuştur. Ankara ve İstanbul’dakiler tarihsel olarak daha eski olmaları, birçok evreden geçmiş olmaları ve dolayısıyla

günümüze tecrübe aktarabilecek durumda bulundukları için tercih edilmişlerdir. Diyarbakır ise, göç, savaş ve yoksulluk gibi

nedenlerle Türkiye’nin diğer bölgelerine göre daha yoğun sorunlar yaşayan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni temsil edebileceği

için örneklem kapsamına alınmıştır. Kadına yönelik şiddete karşı politika geliştirme konusunda ulusal devlet, belediye ve sivil

örgütlerin ilişkileri ve çalışmaları bu bölgede ne gibi farklılıklar göstermektedir? Diyarbakır’ın örnekleme dahil edilmesi bu

sorunun yanıtını verebilmemizi sağlayacaktır.

B) T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü:

2009 / 1. Dönem16

Page 17: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 17/32

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) birebir olarak kadın sığınma

evleri ile ilgilenmemektedir. Bakanlıkta bu işi daha çok SHÇEK yerine getirmektedir. KSGM daha çok bilgi, işbirliği,

koordinasyon, araştırma ve arşiv çalışmalarına yönelmiştir. Kadına karşı her türlü ayrımcılığı önlemek, kadın haklarına dair 

strateji geliştirmek, bu konularda, plan ve program oluşturarak temel politikaların belirlenmesine katkıda bulunmak, kadına

yönelik her türlü şiddet, taciz ve istismarın önlenmesi için çalışmalarda bulunmak, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler,

yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra özel sektör ile işbirliği yapmak, ve koordinasyonu sağlamak gibi işler 

KSGM’nin görev tanımları arasındadır. KSGM bünyesinde bulunan Kadının Statüsü Danışma Kurulu, kadının statüsüne ilişkin

sorunları incelemek, değerlendirmek, görüş oluşturmak ve önerilerde bulunmak üzere toplantılar gerçekleştirmektedir. KSGM’de

kadın sığınma evleri konusunda çalışan bir uzmanla görüşme yapmak, Kadının Statüsü Danışma Kurulu’nun ve KSGM’nin

çalışmalarına dair önemli ipuçları verecektir. Bu nedenle, Kadının Sosyal Statüsünü Geliştirme Daire Başkanlığından bir uzman

ile mülakat gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

Tablo ile özetlenecek olursa, merkezi politika açısından görüşülecekler:

Ulusal Yönetim / Devlet Bakanlığı

Kurum Alt Birim Görüşülecek Yer Görüşülecek KişiSosyal Hizmetler ve

Çocuk Esirgeme Kurumu

Genel Müdürlüğü

(SHÇEK)

SHÇEK Genel Müdürlüğü

Aile Kadın Toplum

Hizmetleri Daire

Başkanlığı

Ankara 1 Uzman

SHÇEKAnkara İl Sosyal

Hizmetler MüdürlüğüAnkara 1 Uzman

SHÇEKİstanbul İl Sosyal

Hizmetler Müdürlüğüİstanbul 1 Uzman

SHÇEKDiyarbakır İl Sosyal

Hizmetler MüdürlüğüDiyarbakır 1 Uzman

SHÇEK

SHÇEK İstanbul Kartal

İsmail Ekmekçioğlu Kadın

Konukevi

İstanbul 1 Kadın Konukevi Müdürü

SHÇEK

SHÇEK İstanbul

Bahçelievler Kadın

Konukevi

İstanbul 1 Kadın Konukevi Müdürü

SHÇEKSHÇEK Diyarbakır Kadın

KonukeviDiyarbakır 1 Kadın Konukevi Müdürü

Kadının Statüsü GenelMüdürlüğü (KSGM)

Kadının Sosyal Statüsünü

Geliştirme Daire

Başkanlığı

Ankara 1 Uzman

Toplam 8 Görüşme

2. Belediyeler:

Katılımcı yönetişim modelinin tüm dünyada giderek benimsenmesine ve Türkiye’de kadın hareketinin güçlenmesine koşut bir 

şekilde Türkiye’de yerel yönetimler 1990’lardan itibaren, kadın hakları ve kadın sorunları konularına karşı duyarlılık geliştirmiş

ve şiddete maruz kalan kadınların sorunları ile aktif olarak ilgilenmeye başlamışlardır. Buradan hareketle yürüttükleri çalışmalar 

arasında kadınların sorunlarına çözüm aramaya yönelik (halk sağlığı, bilinç yükseltme, kamuoyu oluşturma, örgütlenme, sosyal

sorumluluk geliştirme, meslek edindirme, okuma-yazma kursları, vs. gibi) çeşitli faaliyetler bulunmaktadır. Kadın sığınma evleri

özelinde de bu tür evlerin yaşatılmasında karşılaşılan zorlukları yakından gözlemleyebilmişler. Bu nedenle, yerel yönetim

kadrolarının deneyimleri de bu çalışma için önemli bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi

2009 / 1. Dönem17

Page 18: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 18/32

(İBB)’nin Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün görevleri arasında, kadın ve aile

hakkında sosyolojik araştırmalar yapmak, kadınların şehirle uyumunu sağlamak ve dünyada kadın haklarının tarihsel gelişimini

inceleyerek ilgililerin dikkatine sunmak bulunmaktadır. Dolayısıyla, İBB’nin Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde kadına yönelik

hizmetlerden sorumlu bir yetkili ile görüşme yapılacaktır. Bu görüşmede, Büyükşehir belediyesinin kadın politikasına dair bilgiler 

edinilecektir. Aynı amaçla, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Sosyal Hizmetler Müdürlüğünden bir yetkili ile görüşme

yapılacaktır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ise, sığınma evinin açılış ve yönetim süreçlerini yönlendirme işini sivil toplum

örgütlerine bırakmıştır. Bu nedenle, Diyarbakır’da bu süreçte aktif olarak yer alan kadın örgütlerinden seçilen bir yetkili ile

mülakat yapılacaktır. Büyükşehir Belediyelerinin işlettikleri sığınma evleri ile ilgili olarak toplam üç kişi ile görüşülecektir.

Kadın sığınma evleri açma ve işletme konusunda Büyükşehir belediyelerinden ziyade ilçe belediyelerinin ön planda olduğu

ancak bu belediyelerin de pek azının aktif olduğu görülmektedir. İlçe belediyeleri bünyesinde sayıları çok az olmakla birlikte

birkaç tane kadın sığınma evi niteliğinde sayılabilecek küçük ölçekli ve dar kapsamlı konukevi vardır. Bu yapılanmalara örnek

olarak İstanbul’da Kadıköy, Küçükçekmece, Ankara’da Çankaya ve Yenimahalle Belediyelerinin işlettikleri, Diyarbakır’da ise

Bağlar Belediyesi’nin açmak üzere olduğu kadın sığınma evleri gösterilebilir. İlçe belediye teşkilatlanmalarından kadının statüsü

ve sorunları konuları ile ilgili yetkililerle görüşme yapmak saha çalışmasının bir parçasını oluşturacaktır. Şişli Belediyesi Kültür 

ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün kadın sığınma evi açma gibi bir girişimi söz konusudur. Belediyenin stratejik planında yer alan bu

hedefe dair görüşmede bulunmak ve belediyedeki sosyal hizmet uzmanından bilgi almak saha çalışmasının yerel yönetimler bacağının bir parçasıdır. Şişli Belediyesinden bir uzmanla yapılacak görüşmede, kadın sığınma evlerinin kuruluş aşamasından

önceki süreçlerine ışık tutulmuş olacaktır. Diyarbakır’da da Bağlar Belediyesi bir sığınak açma çalışması içerisindedir. Bağlar 

Belediyesi de Büyükşehir gibi sığınağın açılış ve yönetim süreçlerini yönlendirme yetkisini sivil toplum örgütlerine vermiştir.

Dolayısıyla Bağlar Belediyesi’nin açacağı sığınak hakkında bilgi edinmek için görüşülecek kişi aynı zamanda bir sivil toplum

örgütü üyesidir. İlçe belediyelerinden toplamda iki kişi ile görüşülecektir.

İlçe belediye yetkililerin yanı sıra belediyelerin işletmekte olduğu kadın sığınma evleri yöneticileri ile de mülakatlar yapılacaktır.

Böylelikle sığınakların sorunlarını yakından gözlemleyen kişilerin deneyimleri öğrenilecektir. Kadıköy ve Küçükçekmece

Belediyelerinin işletmekte olduğu kadın sığınma evlerinin müdürleri ile mülakatlar yapılacaktır. İstanbul yerel yönetimleri

tarafından işletilen kadın sığınma evleri çok az sayıdadır. Bu iki belediyenin işletmekte olduğu kadın konukevleri, sayıları çok

sınırlı olan ve yerel yönetimlerin sorumluluk göstererek yaşattığı ender örneklerdendir. Bu sebeple bu görüşmelerde kadın

konukevi açmaktan ziyade yaşatmaya dair sorunlar üzerinde durulacaktır. Saha çalışmasının Ankara ilçe belediyeleri bacağında

ise Çankaya Belediyesi yer almaktadır. Çankaya Belediyesine bağlı kadın sığınma evi henüz hizmete başlamış bir birimdir. 8

Mart 2008’de kurulan kadın sığınma evinin müdürü ile de bir görüşme gerçekleştirilecektir.

Tablo ile özetlenecek olursa:

 Yerel Yönetim / Belediyeler 

Kurum Alt Birim Görüşülecek Yer Görüşülecek Kişi

İstanbul Büyükşehir  

Belediyesi

Sağlık ve Sosyal Hizmetler 

Daire Başkanlığı Sosyal

Hizmetler Müdürlüğü

İstanbul 1 Uzman

Ankara Büyükşehir  

Belediyesi

Sağlık ve Sosyal Hizmetler 

Daire Başkanlığı Sosyal

Hizmetler Müdürlüğü

Ankara 1 Uzman

Diyarbakır Büyükşehir 

BelediyesiDikasum Diyarbakır 1 Uzman

Şişli BelediyesiKültür ve Sosyal İşler 

Müdürlüğüİstanbul 1 Uzman

Bağlar Belediyesi Kardelen Diyarbakır 1 Uzman

Kadıköy BelediyesiKadıköy Belediyesi Kadın

Konukeviİstanbul

1 Kadın Konukevi

Müdürü

2009 / 1. Dönem18

Page 19: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 19/32

Küçükçekmece BelediyesiKüçükçekmece Belediyesi

Kadın Sığınma Eviİstanbul

1 Kadın Sığınma Evi

Müdürü

Çankaya BelediyesiÇankaya Belediyesi Kadın

Sığınma EviAnkara

1 Kadın Sığınma Evi

MüdürüToplam 8 Görüşme

3. Sivil Toplum Kuruluşları:

Türkiye’de kadın hakları ve kadınların yaşadığı sorunlarla mücadele konusunda aktif çalışan, kadın sığınma evi kurma,

sürdürme ve kimi zaman da kapanma aşamasında bizzat bulunmuş ve bu deneyimleri bire bir yaşamış sivil toplum örgütü

üyeleri de derinlemesine mülakat yapılacak görüşmeciler arasında yer almaktadır. Kadın sığınma evi açma ve yaşatmanın mali

külfetleri göz önünde bulundurulacak olursa Türkiye’de iki sivil toplum kuruluşunun kadın sığınma evi işletme gibi zor bir süreci

tecrübe edindiği belirlenmiştir. Bunlardan bir tanesi İstanbul’da bulunan Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’dır; diğeri ise Ankara’daki

Kadın Dayanışma Vakfı’dır. Hem Mor Çatı hem de Kadın Dayanışma Vakfı birer kadın sığınma evi açmış fakat kaynak

yetersizliğinden dolayı devam edememiş ve daha sonra kapanmıştır. Kadın Dayanışma Vakfı bir zamanlar Ankara Yenimahalle

Belediyesi kadın sığınma evine insan kaynağı desteği vermekteydi. Mor Çatı ise İstanbul Beyoğlu Kaymakamlığı’nın açtığı

kadın sığınma evinde kurucu öğe olarak yer almakta ve insan kaynağı ve stratejik vizyon konusunda destek vermektedir. Bu

kuruluşların yanı sıra İstanbul’da Şefkat Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin aktifleşmeye başladığı görülmektedir.Şefkat Derneği daha yoğunlukla İstanbul Küçükçekmece Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yapmaktadır.

Şahmaran Kadın Dayanışma ve Araştırma Merkezi de şiddet görmüş ve cinsel istismara uğramış kadınlara sosyal, hukuki ve

psikolojik destek veren, kadın sığınma evleri konusunda Kadıköy Belediyesine danışmanlık hizmeti veren bir sivil toplum

kuruluşudur. Dernek yetkilisi ile yapılacak görüşme, sığınma evlerine dair sorunları anlamamıza yardımcı olacaktır. Genç Kız

Sığınma Evi Derneği de yetiştirme yurtlarından 18 yaşını doldurarak ayrılmak durumunda kalan genç kadınlara yönelik sığınma

evi kurma gayretindedir. Derneğin kurucuları, Türkiye’de ilk kadın sığınma evinin açılmasına katkıda bulunan kişilerdir.

Dolayısıyla bu görüşme hem yeni kurulan özel tipte denilebilecek (sadece 18-25 yaş arası kadınlara hizmet veren) kadın

sığınma evi hakkında bilgi edinmemizi sağlayacak hem de kadın sığınma evlerinin Türkiye’deki tarihini ve geçmişteki

deneyimlerini de öğrenmemize olanak sağlayacaktır. İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’nın ise, seks işçisi olmaya zorlanan

göçmen kadınlar için (örneğin Rus, Moldovalı, vs.) bir sığınak çalışması vardır. Bu vakıftan bir uzman ile de görüşme yapılacak

ve böylece farklı kadın grupları için farklı sığınak modelleri hakkında bilgi temin edilecektir. Sivil toplum kuruluşu bacağında

yapılacak olan mülakatlardan biri de, Diyarbakır’da kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin olarak çalışan KAMER’den bir 

uzman ile gerçekleştirilecektir.

Son olarak, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede ne tür çalışmalar yaptıklarını

anlamak ve Türkiye temelli STK’larla, yerel yönetimlerle ve merkezi hükümet kurumlarıyla ne tür işbirlikleri ve ortaklıklar 

yaptıklarını gözleyebilmek için iki tane uluslararası örgüt örneklem kapsamına alınmıştır. Bunlardan bir tanesi merkezi

Ankara’da olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’dır (UNDP); diğeri ise merkezi İstanbul’da olan Uluslararası Af Örgütü’dür 

(Amnesty International). Netice itibariyle, sivil toplum örgütü olarak Mor Çatı, Kadın Dayanışma Vakfı, Şefkat Derneği,Şahmaran Kadın Merkezi, Genç Kız Sığınma Evi Derneği, İnsan Kaynağı Geliştirme Vakfı, KAMER, Birleşmiş Milletler 

Kalkınma Programı ve Uluslararası Af Örgütü’nden birer temsilci ile görüşme yapılacaktır.

Tablo aracılığı ile özetlenecek olursa:

Sivil Toplum Kuruluşları

Kurum Birim Görüşülecek Yer Görüşülecek KişiSivil Toplum Kuruluşu

(STK)

Mor Çatı Kadın Sığınağı

Vakfıİstanbul 1 Üye

STK Kadın Dayanışma Vakfı Ankara 1 ÜyeSTK Şefkat Sosyal

Yardımlaşma ve

İstanbul 1 Üye

2009 / 1. Dönem19

Page 20: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 20/32

Dayanışma Derneği

STK

Şahmaran Kadın

Dayanışma ve Araştırma

Merkezi

İstanbul 1 Üye

STKGenç Kız Sığınma Evi

Derneğiİstanbul 1 Koordinatör  

STKİnsan Kaynağını Geliştirme

Vakfıİstanbul 1 Uzman

STK KAMER Diyarbakır 1 UzmanSTK (Uluslararası) UNDP Ankara 1 UzmanSTK (Uluslararası) Amnesty International İstanbul 1 UzmanToplam 9 Görüşme

Toplamda, ulusal yönetimden sekiz, yerel yönetimlerden sekiz ve sivil toplum kuruluşlarından dokuz olmak üzere 25 kişi ile yüz

yüze görüşmeler yapılacaktır. Yukarıda belirlenen kitleye yöneltilecek olan araştırma soruları, derinlemesine görüşmeler 

gerektiren açık uçlu sorulardır. Aşağıda çerçevesi çizilmiş olan soruların yanı sıra görüşmelerin gidişatına ve aktarılan görüş ve

konulara bağlı olarak ilave sorular da sorulabilecektir. Soru esas itibariyle şu çerçevede gelişebilir:

1) (SHÇEK, Belediye veya STK’ların işlettiği) kadın sığınma evlerinin kuruluş süreçleri nasıl gelişmiştir?

2) Kuruluş sürecini olumlu veya olumsuz etkileyen siyasi koşullar nelerdir?

3) Konunun mali boyutu nasıl ele alınmıştır? Destek, sponsorluk, vs. gibi mali kaynak nasıl temin edilmiştir? Sürekliliğinin

sağlanması hangi stratejilerle öngörülmüştür?

4) Yasal mevzuat, kuruluş sürecinin pürüzsüz bir şekilde işlemesini sağlayabilmekte midir? Eğer varsa, yasal mevzuata

dair sorunlar nelerdir?

5) Kuruluş sürecinde aktif rol oynayan kurum ve kuruluşlar kimlerdir? Bu kişiler arası ilişki nasıl şekillenmektedir?

6) Şiddet nedeniyle evinden kaçan kadınlar sığınma evlerine nasıl ulaşmaktadırlar? Valiliklere veya Emniyet

Müdürlüklerine başvuran kadınların sığınma evlerine yönlendirilme süreci nasıl gerçekleşmektedir? Bu süreçte polis

memurları, memurlar veya çeşitli hizmet sağlayıcılarla teşriki mesai içinde bulunan danışma merkezleri, STK

çalışanları ve sosyal hizmet uzmanları ne gibi güçlüklerle karşılaşmaktadırlar?7) Bürokratlar, belediye çalışanları ve STK temsilcileri örnek sığınaktan ne anlamaktadırlar? İyi sığınak anlayışı onlara

göre nedir?

8) STK’ların sığınak konusunda yaşadığı en büyük sorun ve sorunlar nelerdir?

9) Kadınların, sığınma evlerine kabul süreci nasıl gerçekleşmektedir? Bürokratik, teknik, yasal, vs. kriterler nedir? Süreç

nasıl işlemektedir? Şiddete mağdur olan her kadın evinden kaçtığı zaman sığınma evine kolaylıkla kabul edilmekte

midir yoksa kabul koşullarını sağlayamayan kadınlar var mıdır?

10) Sığınak örgütlenmeleri nasıl olmalıdır? Farklı ihtiyaçlar yönelik farklı sığınaklar mı yoksa coğrafi bölge sığınağı

uygulamaları mı (örneğin Doğu Anadolu Bölge Sığınağı) tercih edilmelidir?

11) Sığınaklar siyasi otoriteden etkilenmekte midir?

12) Kadın sığınma evleri ile diğer sosyal hizmet kuruluşları arasında nasıl bir işbirliği mevcuttur? Örneğin kadınların iş

bulmasına destek sağlanması için İş ve İşçi Bulma Kurumu ile nasıl bir işbirliği bulunmaktadır? Çocuk bakımı alanında

sosyal hizmet veren kreşlerle işbirliği yapılabilmekte midir? Kadınların yasal ve psikolojik sorunlarının çözümü için

yardımcı olabilecek diğer sosyal hizmet kurumları ile işbirliği olanakları nasıldır?

13) Kadınların ekonomik hayata katılmaları için ne tür destek mekanizmaları geliştirilmiştir? Kadınların, bu evlerde bir süre

barındıktan sonra, kendi ayakları üzerinde durabilecekleri koşulları elde etmelerinde hangi sorunlar bulunmaktadır? Bu

koşulların mümkün olabilmesi nasıl sağlanabilir?

14) SHÇEK, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları işlettikleri sığınma evleri konusunda nasıl bir işbirliği içindeler; işbirliğine

yönelik girişimleri var mı; varsa buna dair ne tür sorunlar yaşamaktalar? Çatışma alanları nelerdir?

15) Kadın sığınma evlerinde yönetime dair (insan kaynağı, uzmanlıklar, maddi kaynaklar, servis sorunları, bilinç yükseltme,alt yapı, vs.) sorunlar nelerdir ve nasıl aşılabilir?

16) Kadın sığınma evleri kadına yönelik şiddetle mücadelede vazgeçilmez bir yöntem midir? Başarılı sayılabilir mi?

2009 / 1. Dönem20

Page 21: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 21/32

Şiddetin önlenmesi veya kadınların şiddet karşısında korunması ve güçlenmesini sağlayabiliyor mu? Bu uygulamalar 

ne olursa olsun devam ettirilmeli mi? Yoksa kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni yöntemlerden veya yeni

yaklaşımlardan bahsedilebilir mi?

17) Sığınma evinde bir süre barınmış ve daha sonra süresi dolduğu için veya başka bir sebeple buradan ayrılmış kadınlar 

barınma sorunlarını nasıl çözüyorlar, nasıl hayatlar kuruyorlar? Onların nasıl hayatlar kurdukları ayrıldıkları sığınaklar 

tarafından takip ediliyor mu? Sığınma evleri, evlerden ayrılan kadınlara herhangi bir destek vermeye devam ediyor 

mu? Sığınma evi deneyimi kadınların yaşamlarını ne şekilde değiştiriyor, yaşam kalitelerini artırıyor mu?

18) Faaliyette olan kadın sığınma evlerinin buralarda barınan kadınların ihtiyaçlarına (çocuk bakımı, psikolojik ve yasal

danışmanlık, ekonomik hayata katılım, vb..) daha iyi yanıt verebilmesi için neler yapılması gerekmektedir? Yasal,

teknik, bürokratik, sosyal, ekonomik, vs.?

19) Sığınak uygulamaları hangi yan açılımlarla desteklenmelidir? Veya böyle bir ihtiyaçtan bahsedilebilir mi? Örneğin

kadınlara sığınaklara başvurabilecekleri konusunda genel bilinirlik çalışması nasıl yürütülmektedir? Kamuoyu

bilinçlendirme ve yönlendirme çalışmaları var mıdır?

20) Sığınakların yurtdışı bağlantıları var mıdır? Uluslararası kadın dernekleri ile hangi faaliyetler yapılmaktadır?

Her bir mülakatın en az 1-1,5 saat süreceği tahmin edilmektedir. Mülakatlar ses kayıt cihazı ile kaydedilecek ve çözümlemeleri

yapılarak bilgisayar ortamına aktarılacaktır. Daha sonra, yapılan 18 mülakatın ses kaydının metinleri okunacak, ortak başlıklar belirlenecek ve bu başlıklar altında derlenen bilgilerin değerlendirmesi yapılacaktır. Analiz sırasında, mülakatlarda edinilen

bilgiler birbiriyle karşılaştırılacak, böylelikle proje raporunda tek bir kişinin ya da tek bir kurumsal yapının görüş ve yorumlarının

daha ağırlıklı bir şekilde yer almasının önüne geçilecektir. Diğer bir deyişle benzerlik ve çeşitlilik mümkün olduğunca

yakalanmaya çalışılacaktır.

Verilerin temini ve analizi aşamalarından sonra ara rapor yazım aşamasına geçilecektir. Yapılan mülakatların analizleri rapor 

haline getirilecektir.

Araştırmanın Üçüncü Evresi (12.-18. Aylar): Alan Araştırması II – Odak Grup Toplantıları

Bu evrede odak grup toplantıları yapılacaktır. Odak grup toplantılarında amaç, belirli bir konu üzerinde derin tartışmalar 

yapılabilmesini sağlamak, grup katılımcılarının birbirleri ile diyalog içerisine girmesi sonucu ikili görüşmeler sırasında açığa

çıkması güç olan fikirlerin, fikir ayrılıklarının, çatışmaların veya uzlaşmaların grup ortamında ortaya çıkmasını sağlamaktır.

Altı kişiden oluşan üç farklı odak grup toplantısı yapılacaktır. Toplantıların Kadir Has Üniversitesi’nde yapılması

planlanmaktadır. Her bir odak grup çalışmasına ulusal yönetimden, yerel yönetimlerden ve sivil toplum kuruluşlarından

temsilciler davet edilecektir. Odak grup mülakatları ile söz konusu üç kurum arasındaki yakınlıkların, farklılıkların ve işbirliği

olanaklarının daha iyi anlaşılacağı düşünülmektedir. Odak grup çalışmasına davetli kişilere, derinlemesine görüşmelerde ortaya

çıkan fikirler, muğlâklıklar ve iddialar ışığında sorular yöneltilecektir. Odak grup çalışmaları bir anlamda derinlemesinegörüşmelerde ortaya çıkan tablonun bütünleyicisidir. Görüşmelerde eksik kalan veya tutarsız görünebilecek noktalar odak grup

çalışmaları ile aydınlatılacaktır.

Odak grup toplantısındaki temel amaç, ulusal yönetim (Devlet Bakanlığı bünyesindeki KSGM ve SHÇEK), yerel yönetim

(Büyükşehir ve ilçe belediyeleri) ve sivil toplum kuruluşlarının (kadın örgütleri) kadın sığınma evleri konusuna yaklaşımlarında

ne tür benzerlikler ve ayrılıklar olduğunu görmektir. Bu üç farklı kurumun bakış açıları ve sorunları tanımlama biçimleri arasında

ne tür aynılıklar veya farklılıklar olduğunu anlamak, üretilen çözüm yollarını karşılaştırmak ve bu konular üzerinde tartışma

yaratmak hedeflenmektedir. Odak grup toplantıları söz konusu kurumlar – SHÇEK/KSGM, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları

 – arasındaki işbirliğinin ne düzeyde olduğunu anlamamıza da katkıda bulunacaktır. Dahası, böyle bir toplantının, iletişim ve

çevre edinme ortamı sağlayacağından dolayı gelecekte işbirliği olanaklarının önünü açabileceği de düşünülebilir.

Odak grup çalışmalarının politika geliştirmek için de çok elverişli yöntemler olduğu düşünülmektedir. Bir toplantı masasının

2009 / 1. Dönem21

Page 22: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 22/32

etrafında bir araya gelecek olan devlet, belediye ve sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, sorunların tespiti ve çözüm

yöntemleri geliştirilmesi yönünde işbirliği, iş bölüşümü, sorumluluk paylaşımı gibi olanaklar üzerine düşünme fırsatı bulacaklar 

ve öneri geliştireceklerdir. Kadın sığınma evlerinde geçmişte ve bugün yaşanan sorunların muhasebesini topluca yapma ortamı

bulacak olan odak grup üyeleri, ileriye yönelik dersler çıkarma fırsatını da yakalayacaklardır. Böylelikle, kadın sığınma evlerinin

bir sonraki süreci, bir önceki süreçte yaşanan deneyimler süzgecinden faydalanmış olacaktır.

Her bir odak grup toplantısına ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinden ikişer kişi davet edilecektir. Her toplantı altı kişiyi bir 

araya getirecektir. Toplamda üç odak grup toplantısı gerçekleştirilecektir. Böylelikle 18 kişi ile görüşülmüş olacaktır.

Derinlemesine mülakatlarda görüşülen 25 kişiye ilaveten odak grup toplantılarıyla 18 kişi ile daha görüşülmüş olacak ve tüm

alan çalışmasında toplam 43 kişi ile görüşme tamamlanmış olunacaktır. Odak grup mülakatları İstanbul’da Kadir Has

Üniversitesi’nde gerçekleştirileceği için Ankara ve Diyarbakır’da çalışmakta ve yaşamakta olan uzmanlar İstanbul’a

çağırılacaktır.

Tablo halinde özetleyecek olursak:

Odak Grup Toplantısı

Düzlem Kurum Görüşülecek Yer Görüşülecek Kişi

Sivil ToplumSivil Toplum Kuruluşu

(STK)

İstanbul / Kadir Has

Üniversitesi1 Temsilci

Sivil Toplum STKİstanbul / Kadir Has

Üniversitesi1 Temsilci

Yerel Yönetimİstanbul Büyükşehir  

Belediyesi

İstanbul / Kadir Has

Üniversitesi1 Temsilci

Yerel Yönetim İlçe Belediyesiİstanbul / Kadir Has

Üniversitesi1 Temsilci

Ulusal Yönetim

Sosyal hizmetler ve Çocuk

Esirgeme Kurumu(SHÇEK)

İstanbul / Kadir Has

Üniversitesi 1 Temsilci

Ulusal Yönetim SHÇEKİstanbul / Kadir Has

Üniversitesi1 Temsilci

Ara Toplam (birer odak grup)6 Görüşmeci /

1 Odak Grup

Toplam (3 odak grup)18 Görüşmeci /

3 Odak Grup

Odak grup mülakatlarında, katılımcıların tartışmasını yönlendirmek ve toplantı gündemini yönetmek için şu sorular sorulacaktır:

1) Farklı kurumların işlettikleri sığınma evleri arasında önemli farklılıklar bulunmakta mıdır? Bir başka deyişle, SHÇEK’e

bağlı bir sığınma evi ile Mor Çatı’nın sığınma evine veya belediyeye bağlı bir sığınma evi farklı mıdır? Evet ise, ne gibi

farklılıklar vardır? (başvuru koşulları, organizasyon yapısı, çalışan niteliği, faaliyetler, işleyiş, bürokrasi, vs.)

2) Tek bir tip sığınak modeli geliştirilebilir mi? Merkezi hükümet ve devlet organları kadın sığınma evlerine dair örnek

tasarımda bulunuyor mu? STK’ların örnek model çalışmaları var mı? Üzerinde uzlaşılan bir sığınak tarzı var mı? Yoksa

farklı nicelik ve niteliksel öngörüler, beklentiler, tasarılar mı söz konusu?

3) Sığınak konusu genel bir kadın politikası ile alakalı mıdır yoksa kalkınma, gelişme ve fakirlik ile mi alakalıdır?

4) Kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınak yöntemi kuvvetli, etkili ve başarılı bir yöntem midir? Bu yöntemin

eksiklikleri, yanlışları, doğruları ve artıları nelerdir?

5) Farklı kurumlara bağlı sığınma evleri iş bulma, çocuk bakımı, yasal ve psikolojik sorunların çözümü gibi konulardabirbirlerinden önemli farklılıklar gösteriyorlar mı? Örneğin, SHÇEK’e bağlı sığınma evleri yukarıda sayılan alanlarda

hizmet veren sosyal hizmet kurumlarından daha fazla faydalanma imkânına sahipken belediyelere veya STK’lara bağlı

2009 / 1. Dönem22

Page 23: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 23/32

olarak işletilen sığınma evleri bu konularda destek alabilecekleri sosyal hizmet olanakları bulma konusunda güçlük

yaşıyorlar mı? Yaşanılan sorunlar farklı mı?

6) SHÇEK, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları işlettikleri sığınma evleri konusunda nasıl bir işbirliği içindeler ve

işbirliğine dair ne tür sorunlar yaşamaktalar?

7) Sığınma evinde bir süre barınmış kadınların şiddet gördükleri eve geri dönme oranlarında kurumlar arasında farklılık

var mıdır; varsa bunun nedenleri neler olabilir?

8) Faaliyette olan kadın sığınma evlerinin buralarda barınan kadınların ihtiyaçlarına (çocuk bakımı, psikolojik ve yasal

danışmanlık, ekonomik hayata katılım, vb.) daha iyi yanıt verebilmesi için neler yapılması gerekmektedir?

9) Sığınaklarda yaşanılan sorunlar maddi midir? Maddi sorunlar nasıl aşılabilir? Parasal kaynağın haricinde hangi

sorunlardan bahsedilebilir? Bu sorunların çözümüne dair öneriniz var mı?

10) Yasal sorunlar var mıdır? Var ise nasıl çözülebilir? Sığınak yönetmeliği ihtiyaçlara cevap verebilmekte midir?

11) Sığınak bağımsızlığı konusundan ne anlıyor ve ne bekliyorsunuz?

12) Sığınak, şiddetle mücadelenin olmazsa olmaz parçası mıdır? Alternatif uygulamalar veya yaklaşımlardan bahsedilebilir 

mi?

13) Örnek sığınaktan ne anlamaktadırlar? Var olan nedir? İdeal olan nedir?

14) Uluslararası örgütler ile yürütülen çalışmalar faydalı mıdır? Uluslararası örgütlerle Türk devlet kurumlarının ve sivil

toplum örgütlerinin ilişkileri nasıldır? Ne tür sorunlar ve çatışmalar yaşanmaktadır?

Yaklaşık 2-2.5 saat sürmesi beklenen odak grup toplantıları ses cihazı kullanılarak kayıt edilecektir. Kayıtın daha sonra

çözümlemesi yapılarak yazıya geçirilmesi sağlanacaktır. Öncelikle, bu toplantılar da ikili görüşmeler gibi bağımsız olarak

değerlendirilecek, farklı kurum çalışanları arasındaki yaklaşım farklılıkları ve benzerlikler saptanacaktır. Daha sonra, derlenen

bilgilerin değerlendirmesi yapılacaktır. Analiz sırasında, mülakatlarda edinilen bilgiler birbiriyle karşılaştırılacak, böylelikle görüş

zenginliği ve bakış açısı farklılıkları/benzerlikleri yakalanmaya çalışılacaktır.

Üç farklı düzlemden (ulusal, yerel ve sivil toplum) kişiler ile odak grupta görüşmenin çeşitli avantajları vardır. En önemli

faydalardan birisi, şiddete maruz kalan kadınların ve kadın sığınma evlerinin sorunları konusunda farklı deneyimler edinmiş ve

çözüm önerileri geliştirmiş kişilerin görüşlerini alabilmek olacaktır. Yine bu noktada, ileride uluslararası kurumlarla bağlantılı

olarak yapılacak çalışmaların avantajlarının ve dezavantajlarının neler olabileceği de açığa çıkabilir. Ayrıca, yerel yönetimlerin

veya sivil toplum örgütlerinin bürokrasinin etkisi altında olması beklenen SHÇEK’e göre avantajlarının neler olduğu saptanabilir 

ve devletle yerel yönetim arasındaki işbirliği yollarının neler olabileceği, birbirlerini nasıl daha iyi destekleyebilecekleri de ortaya

çıkarılabilir. Kısacası, bu yöntem sayesinde, araştırmacılar, projenin analiz aşamasında, her üç grubun da deneyimlerinden,

bilgi birikimlerinden ve görüşlerinden faydalanma olanağını elde edeceklerdir; bu da araştırmanın bulgularını daha zengin ve

daha güvenilir hâle getirecektir.

Verilerin temini ve analizi aşamalarından sonra ara rapor yazım aşamasına geçilecektir. Analizler ışığında odak grup çalışması

sonuçları bir rapor haline getirilecektir.

Araştırmanın Dördüncü Evresi (18.-24. Aylar): Verilerin Değerlendirilmesi, Karşılaştırılması ve Sonuç Raporunun

 Yazılması

Araştırmanın dördüncü evresinde derinlemesine görüşmelerden ve odak grup çalışmalarından elde edilen sonuçlar birlikte

değerlendirilecektir. Derinlemesine mülakatlardan elde edilen kadın sığınma evlerine dair görüş, bilgi, değerlendirme ve öneriler 

odak grup mülakatlarından elde edilenler ile karşılaştırılacaktır. Diğer bir ifadeyle, yüz yüze ikili görüşmelerde ortaya çıkan

resimdeki boşluklar, belirsiz alanlar ve yanlış bilgiler odak grup mülakatları sayesinde giderilecek; sonuçların net olduğu kadar 

tutarlı olması da sağlanacaktır. Birinci ara rapor (derinlemesine mülakat sonuçları) ile ikinci ara rapor (odak grup mülakat

sonuçları) sentezlenecek ve araştırmanın final raporu ortaya çıkarılacaktır.

Araştırma projesi, elde ettiği sonuçları aktardığı ve tartıştığı yayınlar yapmayı hedeflemektedir. Türkiye kadın sığınma evleri

2009 / 1. Dönem23

Page 24: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 24/32

deneyiminin dünyadaki diğer araştırmacılara, politika yapıcılara, karar alıcılara, uluslararası kadın hareketine, kalkınma

programlarına, uluslararası örgütlere, feminist eylemcilere ve politika uygulayıcılara aktarılması amacı ile İngilizce uluslararası

bir yayın yapılması planlanmaktadır. Social Science Citation Index gibi uluslararası bilimsel yayın endeksleri tarafından

taranmakta olan akademik dergilerden birinde (örneğin Violence Against Women) bir makale çalışması yapılacaktır. Makalenin

yazımı projenin dördüncü ve son evresinde yapılacaktır.

2009 / 1. Dönem24

Page 25: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 25/32

8. ÇALIŞMA TAKVİMİ: Projede yer alacak başlıca iş paketleri ve bunlar için önerilen zamanlama, iş-zaman çizelgesi halinde verilmelidir. Ayrıca, projenin belli başlı aşamaları ve bunlardanherbirinin ne zaman gerçekleşeceği, bu aşamalarda görev alacak proje personeli ve iş tanımları ek sayfa kullanılarak ayrıntılı olarak yazılmalıdır. Personelin niteliği (yürütücü, araştırmacı,danışman ve bursiyer) belirtilmelidir. Gelişme ve sonuç raporu hazırlama aşamaları proje çalışmalarına paralel olarak yürütülmeli, ayrı bir iş paketi olarak gösterilmemelidir.

İŞ-ZAMAN ÇİZELGESİ

İş Paketi Ad/Tanım AYLAR1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24

Araştırmanın Birinci

Evresi (literatür  

taraması, teorik

literatür, kadına yönelik

şiddet, kadının statüsü,

iyi yönetişim, stratejik

vizyon, kadın

araştırmaları ve

çalışmaları, feminist

hareket, v.s.)

X X

Literatür Taraması

(karşılaştırmalı ve

görgül li teratür -

dünyada ve Türkiye’de

kadın sığınma evleri,

tarihçesi, deneyimler,

sorunlar, poli tika

önerileri, uluslararası

kuruluşların

çalışmaları, ülke

örnekleri, Türkiye’nin

benzer ve özgül

durumu, v.s.)

X X

Literatür Özeti (temin

edilen l iteratürün

derlenmesi,

çoğaltılması,

özetlenmesi ve

X X

2009 / 1. Dönem 25

Page 26: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 26/32

kategorize edilerek

rafine edilmesi, birinci

ara raporun yazımı)Araştırmanın İkinci

Evresi (saha

çalışmasının ön

hazırlığı, derinlemesine

görüşmeler için

örneklem grubunun

seçimi, irtibatı,

görüşmeci profilinin

çıkartılması)

X

Saha Çalışması

(derinlemesine

görüşmeler için tespit

edi len 18 kişiden

randevu alınması ve

mülakatların yapılması)

X X X

Saha Çalışması (ses

kayıtlarının

çözümlemesinin

yapılması)

X

Veri Analizi (ara rapor 

yazımı , e lde edi len

verilerin analizi ve

ikinci ara raporunhazırlanması)

X

Araştırmanın Üçüncü

Evresi (saha

çalışmasının ön

hazırlığı, odak grubu

görüşmeleri için

örneklem grubunun

seçimi, irtibatı,

X

2009 / 1. Dönem 26

Page 27: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 27/32

görüşmeci profilinin

çıkartılmasıSaha Çalışması (odak

grup toplantıları için

tespit edilen 18 kişiden

randevu alınması ve

mülakatların yapılması)

X X X

Saha Çalışması (odak

grup ses kayıtlarının

çözümlemesinin

yapılması)

X

Veri Analizi

(odak gruptan elde

edilen verilerin

derlemesi, değerlemesi

ve analizi, üçüncü ara

raporun yazımı)

X

Araştırmanın Dördüncü

Evresi (karşılaştırmalı

data analizi, alan

araştırmasının birinci

ve ikinci kısımlarının

sentezi, verilerin bilgi

haline dönüştürülmesi)

X

Bulgu Derlemesi (tüm

mülakatlardan elde

edilen sonuçların

değerlendirilmesi,

projenin sonuçlanması,

ampirik bilginin teorik

bilgi ile bezenmesi,

l iteratür ışığında

verilerin

X X

2009 / 1. Dönem 27

Page 28: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 28/32

anlamlandırılması)Yayın Çalışması (SSCI

dergisinde

yayınlanmak üzere

makale çalışmasının

başlaması)

X X

Projenin

sonuçlandırılması

(sonuç niteliğinde son

ve dördüncü raporun

yazımı, proje ekibinin

projeyi değerlendirmetoplantısının yapılması,

SSCI yayınına dair 

çalışmalar)

X

2009 / 1. Dönem 28

Page 29: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 29/32

9. BÜTÇE ve GEREKÇESİ: Aşağıdaki Genel Bütçe tablosu, excel formatında yer alan TÜBİTAK Bütçesi tablosu ve diğer bütçe tabloları eksiksiz olarak doldurulmalıdır. GenelBütçe Tablosu ve Excel formatında verilmesi gereken TÜBİTAK Bütçe Tablosundaki ana toplamlar aynı olmalıdır. (TÜBİTAK Bütçesi tablosunu hazırlarken ekonomik kodlara ilişkinaçıklamaları içeren dokümandan yararlanınız). TÜBİTAK'tan istenen parasal desteğin her bir kalemi için ayrıntılı gerekçe verilmeli, istenen makine-teçhizatla ilgili teknik şartnameve proforma fatura ya da teklif mektubu, hizmet alımı ile ilgili proforma fatura ya da teklif mektubu eklenmelidir. Sarf malzemeleri için proforma faturaya gerek olmayıp sadece anakalemler bazında ayrıntılı liste verilmelidir. Eğer varsa, öneren ve destekleyen diğer kuruluş katkıları ve kuruluş yetkililerinin destek sözü veren mektupları da eklenmelidir.

GENEL BÜTÇE TABLOSU (TL)

Katkı KaynağıMakine

Teçhizat(03.7 + 06.1 + 06.3)

Sarf Malzemesi

(03.2)

HizmetAlımı

(03.5 + 03.8 + 06.6)

Seyahat(03.3)

Bursiyer (05.4)

 YardımcıPersonel

(01)

Proje Teşvikİkramiyesi(*)

KurumHissesi(*)

(07.1)Toplam

TÜBİTAK’tanTalep EdilenKatkı

11817,35 1826,1 19165 45600 78408,45 TL

ÖnerenKuruluşKatkısı

1300 6200 7200 14700 TL

DestekleyenDiğer KuruluşKatkısı

DestekleyenDiğer KuruluşKatkısı

Toplam 93108,45 TL

(*) Bu bölümler TÜBİTAK tarafından doldurulmak üzere boş bırakılacaktır.

2009 / 1. Dönem 29

Page 30: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 30/32

Alınması Önerilen Makine – Teçhizat

Adı / Modeli Alım Türü Bedeli (TL) Kullanım Gerekçesi

Yazıcı (CB410A LASERJET P1005 YAZICI – A4)

Yurt içi Yurt dışı 221,22Bkz. Bütçe Kalem

Açıklamaları

Yazıcı (HP CB 656b DESKJET F4280YAZ/TAR/FOT – A4)

Yurt içi Yurt dışı188,75 Bkz. Bütçe Kalem

Açıklamaları

Yazıcı (HP Q8388B PHOTOSMART C4480YAZ/TAR/FOT – A4) Yurt içi Yurt dışı 219,19 Bkz. Bütçe KalemAçıklamaları

SES KAYIT CİHAZI (PİRANHA VOICEMASTER S TYPE USB DIG. SESKAYIT

CİHAZI 288S)Yurt içi Yurt dışı 107,57

Bkz. Bütçe KalemAçıklamaları

Taşınabilir Bilgisayar  Yurt içi Yurt dışı 10350Bkz. Bütçe Kalem

Açıklamaları

4 GB USB 2.0 DT100 SÜRGÜLÜKINGSTON

Yurt içi Yurt dışı 48,71Bkz. Bütçe Kalem

Açıklamaları

500 GB(2.5) 8MB SEAGATE FR. AGENTOSİYAH

Yurt içi Yurt dışı 681,91Bkz. Bütçe Kalem

Açıklamaları

Türkiye temsilcisi aracılığıyla yapılmayan alımlar için alım türü “Yurt dışı” işaretlenmeli ve tüm masraflar dahil (gümrük bedeli, vergiler, nakliye)

bedeli yazılmalıdır. Yurtiçi alımlarda KDV dahil bedeli yazılmalıdır.

Alınması Önerilen Sarf Malzemesi *

Adı Alım Türü Bedeli (TL)

Dosya Kağıdı Yurt içi Yurt dışı 420

Laser Printer Töneri Yurt içi Yurt dışı 329

Klasör Yurt içi Yurt dışı 287,5

Bloknot Yurt içi Yurt dışı 26,6

Pilot Kalem Yurt içi Yurt dışı 100

Telli Dosya Yurt içi Yurt dışı 25

Şeffaf Dosya Yurt içi Yurt dışı 40

Zımba Makinesi Yurt içi Yurt dışı 50

Delgeç Yurt içi Yurt dışı 40

Kadın Politikası Dergisi Yurt içi Yurt dışı 120

Amargi Süreli Yayını Yurt içi Yurt dışı 168

Feminist Kadın Dergisi Yurt içi Yurt dışı 120

Fotokopi Yurt içi Yurt dışı 100

Türkiye temsilcisi aracılığıyla yapılmayan alımlar için alım türü “Yurt dışı” işaretlenmeli ve tüm masraflar dahil (gümrük bedeli, vergiler, nakliye)bedeli yazılmalıdır. Yurtiçi alımlarda KDV dahil bedeli yazılmalıdır.* Bkz. Bütçe Kalem Açıklamaları

Hizmet Alımı

Mahiyeti Nereden/Kimden Alınacağı Bedeli (TL)

 Yurtiçi Saha Çalışması Seyahat Giderleri (*)(****)

2009 / 1. Dönem 30

Page 31: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 31/32

Uçak, Taksi, Havaş ile SeyahatKişi Adedi Seyahat Adedi (kez) Toplam (TL)

3 43 6485

Özel /Resmi Araç ile Seyahat(**)

Toplam Katedilecek Yol (Km.) Toplam (TL)

Araç KirasıToplam Gün Ücret/Gün Toplam (TL)

Harcırah(***)

Proje Yürütücüsü veAraştırmacılar 

Toplam kişi/gün

Bursiyer ve Yardımcı Personel

Toplam kişi/günToplam (TL)

2/ 40 2/ 40 6680

Toplam 13165

(*) Talep edilen desteğin 10.000 TL’nin üzerinde olması halinde, bu tablonun dışında ayrıca, ayrıntılı gerekçe verilmesi şarttır.(**) Araştırma Grubundan onay alınmak koşuluyla özel/resmi araç ile yapılan seyahatlerde her 100 km. için 6 litre kurşunsuz benzin ücreti ödenir.

(***) 2009 yılı için gündelik bedeli; yürütücü ve araştırmacılar için 38 TL/gün, bursiyer ve yardımcı personel için 33 TL/gün olarak, konaklamabedeli (belgelenmesi kaydıyla) gündeliğin iki katı olarak belirlenmiştir.

(****) Bkz. Bütçe Kalem Açıklamalrı

Saha Çalışması Dışındaki Faaliyetler İçin Yapılacak Olan Yurtiçi / Yurtdışı Seyahat Giderleri

(Bilimsel Toplantılara Katılma, Çalışma Ziyaretleri ve Benzer Faaliyetler)(*)

Toplam (TL)

 Yurtiçi Seyahat -

 Yurtdışı Seyahat 6000

Toplam 6000

(*) Saha çalışması dışındaki faaliyeler için yapılacak yurtiçi/yurtdışı seyahatlere toplam olarak; yılda 5.000 TL’yi, proje süresince 9.000 TL’yigeçmemek şartıyla ödenek verilir.

Bursiyer 

Adı Soyadı (*) Nitelik (**) BİDEB Bursu (***)ÜcretliGörevi

GörevSüresi

(ay)

Projedeki

Görev

Aralığı(****)

BursMiktarı(TL/ay)

Toplam(TL)

1 kişiDoktoraÖğrencisi

Evet Hayır X

../.../20.. - ../.../20..

Var Yok

24 ay 1-24 ay 1500 TL 36000 TL

1 kişiYüksekLisansÖğrencisi

Evet Hayır X

../.../20.. - ../.../20..

Var Yok

24 ay 1-24 ay 400 TL 9600 TL

(*) Başvuru sırasında bursiyerin ad ve soyadının belli olmaması durumunda niteliği ile birlikte sayı (kontenjan) verilebilir (**) Yüksek lisans öğrencisi, doktora öğrencisi ve doktora sonrası araştırmacılar.(***) TÜBİTAK BİDEB bursu alınması durumunda bursun başlama-bitiş tarihleri.(****) Bursiyerin, iş-zaman çizelgesine göre projenin hangi aylarında görev alacağı (örn. 1. ay ile 12. ay arası)

• 2009 yılı için burs miktarı üst sınırlarıBursiyer ücret karşılığı çalışmıyor ise Bursiyer ücretli çalışıyor ise

Y. Lisans Öğrencisi 1.250.- TL/ay 300.-TL/ayDoktora Öğrencisi 1.500.-TL/ay 400.-TL/ayDoktora Sonrası Araştırmacı 1.750.-TL/ay ------------

• Burs miktarları toplamı aylık 4.000 TL’den fazla olamaz.• Bursiyerin projede yapacağı çalışma ile ilgili ayrıntılı bilgi ek sayfada verilmelidir.

2009 / 1. Dönem 31

Page 32: ornek-proje onerisi

8/3/2019 ornek-proje onerisi

http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 32/32

 Yardımcı Personel

Adı Soyadı Nitelik(*) Görev Süresi (ay) Aylık Ücret (TL) Toplam (TL)

(*) Teknisyen, laborant, sekreter, mühendis vb.

• Yardımcı personelin projede yapacağı çalışma ile ilgili ayrıntılı bilgi ek sayfada verilmelidir.