Upload
abdllhdgnm
View
241
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 1/32
Başvuru formu, proje kapak sayfası ile kabul ve taahhüt beyanları sayfalarını içermeyip "Özet" kısmından başlamaktadır. Proje yürütücüsü,araştırmacılar ve kuruluş yetkilisi tarafından imzalanması gereken söz konusu sayfalara elektronik proje başvurunuzu gerçekleştirdikten sonra,"Elektronik Başvurusu Çıktısı Al" butonunu kullanarak ulaşabilirsiniz.
1. ÖZET ve ANAHTAR KELİMELER: Proje başlığı, özeti ve anahtar kelimeler Türkçe ve İngilizce yazılmalıdır. Özette konununtarihçesi ve literatürdeki yeri çok kısa belirtildikten sonra projenin özgün değeri ve beklenen sonucunun etkileri vurgulanmalıdır.Ayrıca nasıl yürütüleceği (deneysel tasarım/yaklaşım, yöntemler, ekip, aşamalar ve zaman) özetlenmelidir. Proje özetleri birer sayfayı geçmemelidir.
Proje Başlığı :
Ulusal Politika, Yerel Yönetim ve Sivil Toplum Eksenlerinde Kadın Sığınakları Siyaseti: Türkiye Deneyimi
Özet
Araştırmamız Türkiye’de faaliyet göstermiş ve de göstermekte olan kadın sığınma evleri deneyimini inceleyerek bu kuruluşların
geleceğine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Kadın sığınma evlerinin kuruluş dinamikleri, faaliyet göstermeye başlamış ancak daha
sonra kapanmış olanların kapanmalarının politik sebepleri, halen faaliyette olanların yerel yönetimlerle ve devletin ilgili kurumları
ile olan ilişkileri, eğer varsa sorunları, sığınma evleri işleten farklı kurumlar arasındaki işbirliği olanakları ve işbirliğine dair
sorunlar, araştırmanın çerçevesini şekillendiren açılımlardır. Türkiye’de kadın sığınakları işleten üç temel kurum bulunmaktadır.
Üçgenin birinci ayağı merkezi hükümet ve devlet politikalarını içeren ulusal politika ayağıdır. Bu ayağı Kadın ve Aileden
Sorumlu Devlet Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM),
SHÇEK İl Müdürlükleri, valilikler, vs. gibi devletin başkent Ankara’da bulunan merkezi kurumları ve bu kurumların illerdeki
temsilcilikleri oluşturmaktadır. Üçgenin ikinci ayağı yerel politikayı içeren yerel yönetimlerdir. Bu ayakta Büyükşehir
belediyelerinin yanı sıra ilçe belediyeleri de vardır. Üçgenin son bacağını kadın sivil toplum kuruluşları (STK) oluşturmaktadır.
Kadına yönelik şiddeti faaliyet alanlarının temeline koyarak bu doğrultuda çeşitli sığınak, danışma merkezi, kampanya, vs. gibi
çalışmalarda bulunan kadın örgütleri, bu konuda politika belirleme açısından üçgenin en önemli bacağını teşkil etmektedir. Bu
çalışma, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda politika geliştiren ve bu politikalardan biri olan kadın sığınma evlerinin
açılması ve işletilmesi sürecinde aktif olarak çalışan üç temel aktörün birlikte nasıl çalıştıklarını gözlemleyerek aralarındaki
yaklaşım farklılıklarını anlamayı hedeflemektedir. Araştırmanın temel meselesi, ulusal politika, yerel yönetim ve sivil toplum
eksenlerinde kadına yönelik şiddetle mücadelede politika oluşturulması hususunda bakış ve analiz derinliği kazanmaktır.
Araştırma projesi, saha çalışmasına ve ikincil kaynakların analizine dayanmaktadır. Araştırmanın ikincil kaynaklara dayanan
evresinde, özellikle Kıta Avrupa’sı ülkeleri olmak üzere, farklı ülkelerin kadın sığınma evlerine dair deneyimleri ve geçirdikleri
evreler Türkiye deneyimi ile kıyaslanacaktır. Bu karşılaştırma, kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınma evlerinin önemi ve
bu konuda politika oluşturma sürecinde ortaya çıkan sorunlar ve çatışmalar konusundaki bilgi ve değerlendirme yetimizi
artıracağı gibi Türkiye’nin özgül durumunu da anlamamıza olanak sağlayacaktır. Araştırmanın saha çalışması aşamasında
veriler, kadın sığınma evlerinin açılması ve yönetilmesi konusunda deneyim sahibi, bu alanda politika belirleme sürecinde
çalışmış ve söz konusu politikaları uygulamış kişilerle yapılacak derinlemesine görüşmeler yoluyla toplanacaktır. Araştırmanınevrenini yukarıda bahsedilen üçgendeki aktörler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi, kadın sığınağı konusunda faaliyet
gösteren devlet, belediye ve sivil toplum kuruluşlarında çalışanlar arasından oluşturulacaktır. Kadın sığınma evi açma ve
işletme süreçleri deneyimi yaşamış veya bu evlere danışmanlık vermiş bürokrat, yönetici, uzman ve gönüllülerle yapılacak
mülakatlarda bu kişilere Türkiye’deki kadın hareketinin tarihi, kadın sığınma evlerinin tarihi ve şu anda yaşanan güncel durum
hakkında sorular yöneltilecektir. Toplamda 25 bire bir derinlemesine görüşmenin akabinde üç odak grup toplantısı
gerçekleştirilecektir. Her bir odak grup toplantısına ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinden ikişer temsilci davet edilecek ve
18 kişi ile daha görüşülecektir. Derinlemesine mülakatlarla ve odak grup toplantılarıyla toplamda 43 kişi ile görüşme yapılması
hedeflenmektedir. Saha çalışması verileri, hem her üç bacağın kendi içerisinde, hem de bu bacaklar arası iletişim, işbirliği,
çatışma, kopukluk, uyum, koordinasyon, vs. gibi meselelere ışık tutacaktır. Söz konusu çalışmanın sonuçları, kadına yönelik
şiddetle mücadelenin yollarını ve bu mücadelenin bir parçası olan kadın sığınma evlerinin amaçlarına uygun bir şekilde faaliyet
gösterebilmelerinin koşullarını daha iyi anlamamızı ve öngörebilmemizi sağlayacaktır.
2009 / 1. Dönem1
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 2/32
Anahtar Kelimeler:
Kadına Yönelik Şiddet, Kadın Sığınma Evleri, Belediyeler, Sosyal Hizmet, Sivil Toplum
2009 / 1. Dönem2
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 3/32
Project Title :
The Politics of Women’s Shelters at the Nexus of National Policy, Local Government and Civil Society: The Turkish Experience
Abstract
This research aims to explore experiences of women’s shelters in Turkey with a view to develop a better understanding of the
political issues surrounding the struggle with violence against women. The political dynamics and reasons behind the
establishment and closure of women’s shelters as well as the relationship, cooperation or lack thereof, and problems between
women’s organizations, local governments and state institutions constitute the contours of the research. In the field of women’s
shelters, there are three main actors that shape the politics and policies aiming to struggle with violence against women. The
first leg of the triangle is the national policy leg that is shaped by the institutions of central government, namely, the Ministry of
State Responsible from Family and Women, the General Directorate of Social Services and Protection of Children, the General
Directorate on the Status of Women, provincial bodies, governorates, and etc. The local governments, which are mainly
represented by municipalities, constitute the second leg. Civil society organizations make up the third leg of the triangle that aim
to struggle with violence against women. The women’s organizations that are involved with various activities in the struggle with
violence against women have the most important role in shaping the political agenda on this issue. The main aim of the
research is to observe how the three principle actors that shape the politics of struggle with violence against women in Turkey
work together and what kind of differences they have in their approaches to the issue. This research is an analysis of the
Turkish experience of women’s shelters at the nexus of national policy, local government and civil society.
The project will rely on fieldwork in Turkey as well as on the evaluation of secondary sources. The phase of the research that
will use secondary sources aims to make a comparison of the evolution of women’s shelters in other countries – especially
those of Continental Europe – with the Turkish experience. Such a comparison will enrich our understanding of the political
problems and issues regarding the women’s shelters and help us develop more informed strategies and policy proposals as it
will give us the opportunity to take into account the uniqueness of the Turkish case. The field work will be carried out byconducting in-depth interviews with those bureaucrats, experts and activists who have worked in shaping the politics of struggle
with violence against women and who were influential in policy making and implementation stages in the establishment and
operation of women’s shelters in Turkey. The population of the research is composed of those actors from the triangle
discussed above. The sample will constitute the bureaucrats, social workers and activists who work at the state institutions,
municipalities and women’s organizations, all of which aim to struggle with violence against women and operate women’s
shelters for that purpose. The interviews will inquire the views of the interviewees on the women’s movement in Turkey, gather
information on the history of women’s shelters as well as on contemporary problems and points of disagreement. In addition to
25 in-depth interviews, three focus group interviews will be conducted. Each focus group will constitute 6 respondents
representative of the each leg of the triangle. 43 people will be interviewed in total (25 in-depth interviews and three focus group
interviews gathering 18 respondents). The field research results will reflect upon issues such as communication, cooperation,
conflict, coordination or lack thereof, amongst and between the three legs – the institutions of the central government,
municipalities and women’s organizations. The results of the research will help us to envisage the effective ways to struggle
with violence against women as well as the necessary conditions to run women’s shelters in a way that would better serve the
needs of the battered women.
Keywords:
Violence against Women, Women’s Shelters, Local Government, Social Services, Women’s Organizations
2009 / 1. Dönem3
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 4/32
2. AMAÇ: Önerilen projenin amacı ve erişilmek istenen sonuç açıkça yazılmalıdır.
Sığınma evleri, en temel insan hakları ihlallerinden biri olan kadına yönelik şiddet sorununa karşı çözüm yollarından birini
oluşturmaktadır (Anderson, Janger ve Pauton, 1995). Kadın sığınma evleri, şiddet veya cinsel taciz nedeniyle mağdur olmuş
veya tehdit altında bulunan kadınların ve çocuklarının sığınabilecekleri ve şiddetten uzak yeni bir yaşam kurabilmeleri için
ihtiyaç duydukları desteği bulabilecekleri yerlerdir. Kadınlar ve çocukları, sığınma evlerinde geçici bir süre barınırlar ve bir süre
sonra kendi ayakları üzerinde durabilecek ortamı elde etmeleri beklenir. Bu evler, kadına yönelik şiddetle mücadelenin ve
toplumda şiddete karşı duyarlılığın arttırılmasının en etkin yöntemlerindendir.
Dünyada son yıllarda iyi yönetişimin ilkeleri değişmektedir. Yeni anlayışlar, bu anlayış doğrultusunda yeni uzlaşılar ve
paydaşımlar yaşanmaktadır. Yerelden yönetim, yerinden yönetim, yerel siyaset, merkeziliğin törpülenmesi, merkezden çevreye
dağılım, karar alma ve kararlara katılım süreçlerinin daha yakından ve doğrudan olması gibi kavramlar ışığında şekillenen bu
yeni yönetişim anlayışı gitgide daha çok benimsenmektedir. ‘İyi yönetişim’ (good governance) ilkesi, mekânın şekillenme ve
örgütlenme biçimlerine de önem vermektedir çünkü mekânın geleceğinin karar alma süreçleri çerçevesinde tasavvur ve
tasarrufu, merkezi yönetim, yerel yönetimler ve vatandaşlar arasındaki paydaşımın en can alıcı noktalarından birisidir. Kısacası
günümüzde, toplumun değişik kesimlerinin öncelikli ihtiyaçlarını belirleme, sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) ve yerel yönetimlerle
işbirliği yapma, hedef-sonuç eşgüdümünü sağlama, kadın öncelikli değerlerin (şiddetsiz toplum, kadına yönelik suçun ve
şiddetin ahlak dışılığa itilmesi, kadının statüsünün güçlendirilmesi ve kadına saygının artması gibi) toplumda yaygınlaştırılması,
ve devlet-toplum işbirliği vs. gibi açılımlarla beslenen yeni bir yaklaşım bulunmaktadır.
Bu yeni yönetişim modeline Türkiye de eklemlenmektedir. Devlet kanadında, kadına yönelik şiddetle mücadele sosyal hizmet
anlayışı çerçevesinde şekillenmektedir. Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Kadın ve
Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, valilikler, emniyet güçleri, bölge müdürlükleri, vs. gibi merkezi organlar, kadın sığınakları
konusunda yerli ve yabancı STK’larla, kalkınma kuruluşları ve de uluslararası örgütler ile giderek artan oranda işbirliğine gitmek
durumundadırlar. Yerel yönetimler seviyesinde ise özellikle 2004 yılında çıkartılan yeni Belediye Kanunu böyle bir
eklemlenmenin yasal zeminini hazırlar niteliktedir. Kanunun 14. maddesi nüfusu 50.000’i geçen belediyelere kadın sığınma eviaçma yükümlülüğü, 77. maddesi de STK ve gönüllülerin katılımını artırmaya yönelik program uygulama sorumluluğu
getirmektedir. Zaten Türkiye’de kadınlara yönelik faaliyet gösteren STK’lar kadın sığınma evleri konusunda belediyelerle işbirliği
yapma yönünde inisiyatif geliştirmektedirler. Ancak, ülkemizdeki belediyeler yaşanan olumsuz tecrübelerle anılmaktadırlar.
Günümüzde gelinen durum, zaten sayı ve kapasiteleri yetersiz olan kadın sığınma evlerinin birer birer kapanması nedeniyle
oldukça vahim bir görüntü sergilemektedir.
Belediye Kanunu’nun yanı sıra Avrupa Birliği üyelik süreci de kadın sığınma evleri konusunda dışsal bir faktör, genel tabloyu
etkiler nitelikte bir etmen rolü sergilemektedir. AB sürecinin Kopenhag kriterleri ve insan haklarının korunması prensibi kadın
sığınma evleri üzerine politika geliştirilmesini gerektirmektedir. Yeni kadın sığınma evleri kurulması meselesi, a) kadının insan
hakları, b) AB’ye üyelik için Türkiye’nin taahhütleri ve c) katılımcı yönetişim ve yeni belediyecilik anlayışı üçgeninin tam
ortasındadır. Bununla birlikte, geçmişte kurulan kadın sığınma evlerinin kapanması ile neticelenen deneyimlerin de gösterdiği
gibi güncel yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Kadın sığınma evleri konusu, bütün bu ‘iyi yönetişim’, ‘katılımcı yerel yönetim’ ve
‘insan hakları değerleri’ ışığında yeniden değerlendirilmeli, yürütülebilir ve etkin bir modelin hayata geçirilmesi için gerekli
çalışmalar yapılmalıdır.
Bu projenin amacı, ülkemizde faaliyet göstermiş, ancak daha sonra faaliyetine son verilmiş olan kadın sığınma evleri ile halen
faaliyette olan sığınma evlerinin deneyimlerine ışık tutmak ve yaşanılan olumsuzlukların arka planını oluşturan dinamikleri
saptayarak yeni önerilerde bulunulmasına zemin hazırlamaktır. Bu süreçte aktif olarak yer almış veya halen faaliyet alanı
kadına yönelik şiddet olan sivil toplum kuruluşları, belediyeler ve devlet dairelerinin ilgili birimlerindeki kişilerle yapılacakgörüşmeler bu dinamikleri anlamamıza olanak sağlayacaktır. Dünyada yaygınlaşmaya başlayan iyi yönetişim ve kadın sığınma
evleri uygulamalarına dair literatür taramasının akabinde yapılacak alan çalışması aracılığıyla devlet, yerel yönetim ve sivil
2009 / 1. Dönem4
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 5/32
toplum arasındaki politik yaklaşım farklılıkları, çatışmalar ve işbirliğine elveren koşullar ortaya çıkartılacaktır. Söz konusu
çalışma, geçmiş deneyimleri irdeleyerek kadın sığınma evlerinin toplumun ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verilebilmesine ışık
tutacak bir altyapı çalışmasına öncüllük etmiş olacaktır. Ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinde irdelenecek konu aynı
zamanda bir sosyal sorumluluk meselesidir. Proje, belediye, devlet ve dernek çatısı altında aynı konuya odaklanmış kesimleri
bir araya getirmesinden dolayı, doğal olarak bir ortaklık ve paydaşlık zemini yaratmaktadır. Bu paydaşlar arası iletişim(sizlik),
etkileşim(sizlik), kopukluk, akış, tutarlılık, vs. gibi ilişkiler gözlenecek ve bahsedilen üçgenin birlikte çalışma dinamikleri
irdelenecektir. Bu çerçevede, var olan sığınakların ulusal ve yerel politikaların uyumsuzluğundan kaynaklanan sorunlarına ışık
tutulacağı gibi niye yeni sığınak açılamadığı veya sürekliliğin niye sağlanamadığı gibi konulara da değinilecektir.
3.. KONU ve KAPSAM: Önerilen projenin konusu ve kapsamı net olarak tanımlanmalı; amaç ile ilişkisi açıklanmalıdır.
Türkiye’de kadın sığınma evlerinin darülaceze şemsiyesi dışındaki bağımsız tarihi çok eskiye dayanmamaktadır. Düşkün ve
yardıma muhtaç durumdaki kadınlar ve onların çocukları sosyal hizmet kurumlarının temin ettiği çeşitli barınaklardan
faydalanabilmekteydi. Buna mukabil bağımsız, sadece kadınlara yönelik hizmet veren, kadınların sorunlarına odaklanmış,
ataerkil toplum yapısından fiziksel şiddete varacak ölçüde mağdur olmuş kadınlara kucak açan, onların sığınma evi sonrası
hayatlarına da yardımcı olan ve kadın hareketinin temel prensipleri ışığında işletilen evlerin tarihi ise 1990’lara dayanmaktadır.1990 itibarıyla İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerdeki belediyelerin yanı sıra Mor Çatı ve Kadın Dayanışma Vakfı gibi
çeşitli sivil toplum örgütleri de sığınak açmıştır. Bu kadar kısa bir geçmişe sahip kadın sığınma evlerinin ömrü de kısa olmuş ve
kurulan evlerin büyük bir kısmı kapanmıştır. Günümüzde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun ve birkaç
belediyenin işlettiği sığınma evi dışında kadınların başvurabilecekleri yeterli sığınma evi bulunmamaktadır. Var olanlar da gerek
kalite gerekse de kapasite olarak çok zayıftır. Netice itibariyle ortadaki tablo, ister devlet (SHÇEK) isterse belediye veya STK
tarafından işletilmekte olsun var olan sığınaklar kadına yönelik şiddet gibi yaygın ve yakıcı bir sorunla mücadelede kifayetsiz
kalmaktadır.
Kadın sığınma evlerinin kapanmasının veya yeni sığınma evleri açılamamasının ardında birçok sebep aranabilir. İlk akla gelen
ve muhtemel sebepler olarak bütçe yetersizliği, kadın sığınma evleri açmanın resmi devlet politikası gereğince yeterince
benimsenmemesi ve desteklenmemesi, toplumda aile odaklı dini desenlerle örülmüş muhafazakâr söylemin feminist amaçlar
aleyhine güç kazanması, Türkiye’deki kadın hareketinin 1980 sonrası hızlanışının ardından 2000’lerle birlikte durulmuş olması
gösterilebilir. Bütün bu olumsuz etmenler kadar akıntıyı tersine çevirmeye yönelik olumlu etmenlerden de söz etmek
mümkündür. Örneğin yeni Belediye Kanunu gereği, nüfusu 50,000’i geçen yerleşimler, kadın sığınma evi açma
mecburiyetindedir. Türkiye, Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefinden doğan yükümlülükleri nedeniyle, kadın sığınma evi sayı ve
kapasitesini artırması gerekmektedir. Zaten Birleşmiş Milletlerin Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
(CEDAW) imzacısı olan Türkiye, kadın sığınma evleri konusunda da otomatik olarak sorumluluk aldığını taahhüt etmiş
bulunmaktadır .1 Resmi düzlemin yanı sıra sivil toplum kuruluşu ayağında da akıntıya karşı mücadele edilmektedir. Birleşmiş
Milletler Kalkınma Fonu ve AB fonlarının yanı sıra sivil, bağımsız ve uluslararası kadın dernekleri Türkiye’de kadın sığınma eviaçılması için destek çalışmalarında bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, kadın sığınma evleri konusu, çeşitli tarafların, aktörlerin,
süreçlerin ve belki de öncelikleri şekillendiren vizyonların bulunduğu; farklı görüşlerin, tarafların ve paydaşların
çarpıştığı/uzlaştığı çetrefil bir konudur.
Bu projenin amacı, ülkemizde faaliyet göstermiş ancak daha sonra faaliyetine son verilmiş olan kadın sığınma evleri ile hala
faaliyet göstermekte olan sığınma evlerini odak alarak kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda politika geliştirme sürecini
incelemektir. Diğer bir ifade ile, bu çalışma, şiddet görenleri (kadınlar ve çocukları) değil, şiddetle mücadele yönünde politika
geliştirenleri (kadına yönelik şiddetle mücadelede ve sığınakların yönetiminde çalışan, sığınak açılması/kapanması süreçlerine
şahit olmuş, sığınak konusunda politika geliştiren, uygulayan ve yöneten, işleyişine vakıf, sığınak konusunda sorumluluk ve
1 Birleşmiş Milletlerin Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) 1979 yılında kabul edildi ve 1981’de
yürürlüğe giren sözleşme BM’ye üye ülkelerin üçte ikisinden fazlası tarafından imzalandı. Türkiye’de 1985’de bu sözleşmeye imza attı (Kadın
Sığınakları, 2003: 148).
2009 / 1. Dönem5
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 6/32
yetki sahibi bürokrat, uzman ve gönüllüler) konu edinmektedir. Araştırma, kadın sığınma evlerinin kuruluşu, yönetimi, işletimi ve
sürdürülebilirliği niye düzenli ve tutarlı bir çizgi izleyemiyor sorusunu politika oluşturanların kanadına odaklanarak (merkezi
hükümet organları, yerel yönetimler ve STK’lardan oluşan üçgen çerçevesinde) yanıtlamaya çalışacaktır. Söz konusu çalışma,
faaliyette bulunan ve de yeni açılacak olan kadın sığınma evlerinin kadına yönelik şiddetle mücadelede daha etkin çalışabilmesi
yönünde politikalar oluşturulmasını sağlayacaktır. Böylelikle eksiklikleri, yanlışlıkları ve yaşanılan olumsuzlukları saptamaya ve
bu betimlemeler vesilesiyle yeni kurulacak kadın sığınma evleri için katılımcı yönetişim ilkeleri ışığında farklı yaklaşımlar
oluşturmaya hizmet edecektir.
4. LİTERATÜR ÖZETİ: Proje konusu ile ilgili alanda ulusal ve uluslararası literatür taranarak, ham bir literatür listesi değil, kısabir literatür analizi verilmelidir. Bu analiz, önerilen araştırma konusunun literatürdeki önemini ve doldurulması gereken boşluğuortaya koymalıdır.
Temel İnsan Hakları, Kadına Yönelik Şiddet ve Kadın Sığınma Evleri
Kadına yönelik şiddet her toplum ve ülkede görüldüğü için toplumlar üstü; her kesimden ve çevreden kadının karşılaştığı bir
sorun olması itibariyle de sınıflar üstü bir yapı sergilemektedir. Diğer bir ifadeyle, her milletten, her ırktan, her sınıftan ve her
meslekten kadın şiddetle bir şekilde ve bir ortamda karşılaşabilmektedir. Görülmektedir ki, yüksek eğitim de kadınların şiddetle
karşılaşma olasılığını sıfıra indirebilen bir etmen değildir.
İnsan hakları penceresinden bakıldığında ise kadına yönelik şiddet en temel insan hakkı ihlallerinden biri sayılmaktadır. Nitekim
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi’nin ilk maddeleri, kişinin güvenliğini devlet ve toplum karşısında güvenceye alır ve
kişinin yaşama ve şiddetten korunma hakkını düzenler. Örneğin İnsan Hakları Bildirgesinin 3. Maddesi, “Yaşamak, hürriyet ve
kişi emniyeti her ferdin hakkıdır” önermesi ile kişinin yaşam hakkının temel teşkil ettiğine işaret eder. Yine benzer bir şekilde 5.
Madde, “Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsanî, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz” hükmü ile kişinin
şiddet karşısında korunması gerektiği belirtir ve bunu temel haklar çerçevesinde değerlendirir. Birleşmiş Milletlerin yanı sıra
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği de benzer niyetlerle insan haklarına dair sözleşmeler ve protokoller hazırlamışlardır.Bunlardan en önemlisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’dir. Bu Sözleşme de güvenli bir şekilde yaşama hakkını en temel insan
hakkı olarak ortaya koymaktadır.
Şiddetten korunma ve şiddet karşısında sığınma sağlanması meselesi ilk olarak siyaset kuramının liberal uzantılarından olan
toplumsal sözleşme ekolü ile dile getirilmiştir. Günümüz insan hakları anlayışının ve ‘güvenlik içinde yaşama hakkının kökenleri
toplumsal mutabakat teorisindedir. John Locke tasavvur ettiği toplum modelinde kişilerin doğuştan gelen doğal haklarından
bahseder ve yaşama, özgürlük ve mülkiyet haklarının korunmasının siyasal otorite ve toplum arasında yapılan sözleşme ile
düzenlenmesi gerektiğini vurgular. Benzer bir şekilde Thomas Hobbes ise kişinin ve toplumun güvenliğinin siyasal erkin en
temel vazifesi olduğunun altını çizer. 20. yüzyılda siyaset kuramında gözlemlenen gelişmeler ve değişimler ışığında kadınların
bu toplumsal sözleşmedeki yerleri ve konumlarına dair farklı teorik yaklaşımlar geliştirilmiş ve kadınların da bu toplumsal
sözleşmeye tabi olmasının araç ve olanakları üzerinde durulmuştur (DeLue, 2002). Bütün bu düşünsel silsileler neticesinde
kadına karşı şiddet konusu toplumsal sözleşme teorisine eklemlenmiş ve temel insan hakları normları şekillenirken kadının
insan haklarına dair de bir normlar bütünlüğü ortaya çıkmıştır. Birleşmiş Milletler örgütü altında çeşitli çalışmalar yapılmış ve
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW – Convention on the Elimination of All Forms of
Discrimination Against Women) 1979 yılında temel insan hakları belgelerinden biri olarak ortaya çıkmıştır. CEDAW Sözleşmesi
kadın haklarını sadece temel insan hakları çerçevesine taşımakla kalmamıştır. Ayrıca; kadına yönelik şiddeti de çeşitlendirerek
(cinsel şiddet, aile ve işyerinde cinsel taciz, namus cinayetleri, erken ve zorla evlendirme, evlilik içi tecavüz, fuhuşa itme, kölelik,
insan ticareti, vs.) sözleşmeye taraf olan devletleri tüm bu şiddet türleri karşısında kadınları korumaya yönelik politikalar
geliştirmekle sorumlu tutmuştur.
Aile içinde kadınların şiddet gördüğü ve bunun özel bir durum değil, sosyal bir problem olduğu, bu nedenle devletin kadınların
uğradığı ayrımcılık ve şiddete karşı politika belirlemekle yükümlü olması gerektiği, 1960’ların sonları ile 1970’lerin başlarında
2009 / 1. Dönem6
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 7/32
hızla kabul görmeye başlayan bir görüş oldu (Kadın Sığınakları, 2000, s. 29). Birleşmiş Milletler, 1993 yılında yayınladığı bir
bildiride, şiddetin tanımını yaparak, devletlerin bu tür şiddeti önlemek amacıyla politika belirlemelerine öncülük etti. Şiddet,
“cinsiyete dayalı ve kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran veya bu sonucu
doğurmaya yönelik özel yaşamda veya kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüğün keyfi
biçimde engellenmesidir” şeklinde tanımlandı (United Nations, 1993).
Uluslararası düzlemde bu gibi gelişmeler ve beklentiler şekillenirken sürece paralel olarak sığınak konusu gündeme gelmiştir.
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin en yaygın araçlarından birisi kadın sığınma evleridir. Kadın sığınma evlerinin birçok sosyal
faydası bulunmaktadır. Genellikle belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve sosyal hizmet kurumlarının verdiği bu hizmet
sayesinde toplumda yardımlaşma, dayanışma ve ortak mücadele anlayışları gelişir. Kadınlardaki yalnız değilmişim duygusu
perçinlenir ve toplumda dayanışma ruhu güçlenir. “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin”, “kızını
dövmeyen dizini döver”, “dayak cennetten çıkmadır” şeklindeki deyimlerden de anlaşıldığı gibi Türkiye’de kadına karşı şiddet
kimi zaman olumlanan bir durumdur. Şiddet mağduru kadınlara destek olan ve sorunlarına çözüm arayan sığınma evlerinin
yaygınlaşması ve etkin bir şekilde faaliyet göstermesi, kadın ve çocuklara yönelik şiddet konusunda var olan yerleşik kalıp ve
önyargılara karşı mücadelede önemli bir adım olarak kabul edilir. Kadın sığınağı kadın hakları kapsamındadır ve kadının eğitim,
sosyal, ekonomik ve siyaset gibi alanlarda geri kalmışlığının giderilmesi konusunda aktif bir girişimde bulunma yönünde atılması
gerekli adımlarından birisidir. Sığınaklar sayesinde bedensel ve ruhsal anlamda şiddet gören kadınlar alternatif bir yaşambiçiminin mümkün olduğunu görebilir ve bunun yapılabilirliği hakkında maddi ve manevi destek alabilirler. Kadın sığınma evinde
geçirilen süre boyunca kadınların bedenleri ve ruhları iyileşir, moralleri yükselir, yaraları sarılır ve geleceğe daha güçlü ve
umutlu bakmaları mümkün olur.
Kadının İnsan Hakları: Evrensel Normlar Karşısında Türkiye’nin Konumu
Yukarıda biraz olsun değinilen temel insan hakları ve kadın hakları sözleşmelerine Türkiye, modern ve demokratik dünya ile
bütünleşme hedefleri doğrultusunda taraf olmuş ve çeşitli yükümlülükler altına girmiştir. Türkiye, 1995 yılında Birleşmiş Milletler
Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin Pekin/Çin’de düzenlediği 4.Dünya Kadın Konferansı neticesinde hazırlanan Pekin
Deklarasyonu ve Eylem Platformu ve belgelerini hiç çekince koymadan kabul etmiştir. Bu bildirge kadın haklarının temel
belgelerinden sayılmaktadır. Bu bildirgenin 23. maddesi, kadınların ve kız çocuklarının bütün insan haklarını ve temel
özgürlüklerini tam olarak kullanabilmelerini sağlamak ve özgürlüklerin ihlaline karşılık önlem alınması gerektiğini vurgularken, 9.
madde de kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü şiddeti önlemenin elzemliğine dikkat çeker (Kadın Sığınakları, 2003,
s.36). Kısacası Türkiye, Pekin Deklarasyonu ile kadının güçlendirilmesi, ilerlemesi ve kadının özel ve kamusal alana tam ve eşit
katılımı önündeki engellerin kaldırılmasına dair sorumluluk almıştır. Türkiye bu yükümlülüğün hayata geçirilmesi için zorunlu
eğitimin sekiz yıla çıkarılması, okur-yazarlığın artırılması, çocuk ölüm oranlarının düşürülmesi gibi çeşitli taahhütlerde
bulunmuştur.
Birleşmiş Milletler, 2000 yılında New York’ta, “Kadın 2000: 21. Yüzyıl için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Kalkınma ve Barış(Pekin+5)” başlıklı Genel Kurul Özel Oturumu düzenlemiştir. Türkiye’nin de aktif katılımıyla hazırlanan sonuç bildirgesinde
Türkiye eylem planı olarak yükümlülüklerini çeşitlendirmiştir. Buna göre Türkiye, kadın eğitimi, kadına karşı şiddetin önlenmesi
için kaynak ayrılması ve eğitim programları gibi önlemlerin alınması, şiddet uygulayanların yasal kovuşturmaya uğramasına
yönelik koruyucu önlemlerin geliştirilmesi, erken ve zorla evlendirme, namus cinayetleri ve evlilik içi tecavüzün kadına karşı
şiddet kapsamında yer alması konularında eylemlerini artıracağını taahhüt etmiştir. Türkiye’de Pekin ve sonrasındaki süreçlerin
koordinasyon ve takibinden Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü sorumludur.
Yerel Yönetimler, Katılımcı ‘Yönetişim’ Modeli ve Kadın Sığınma Evleri
Toplumsal cinsiyet rolleri ve toplumsal cinsiyet yapılanması diğer sosyal, ekonomik ve siyasal ilişkilerden bağımsız olmadığı gibi
mekândan da bağımsız değildir. Örneğin şehirlerin örgütlenmesi bu yapılanmaları yansıtmakla kalmaz, şehrin
değişmesi/değiştirilmesi sırasında da bu yapılar yeni biçimler alır (Berk, Loseke, & Rauma, 1980). Kent mekânına katılım bir
2009 / 1. Dönem7
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 8/32
anlamda belediyeler ile kentlerde yaşayan insanlar arasında bir paydaşımı ifade eder. İyi yönetişimin (good governance) bir
parçası olan mekânın planlanması ve örgütlenmesi, geleceğinin tasavvuru ve tasarrufu, yerel yönetimler ve kent halkı
arasındaki paydaşımın en can alıcı noktasıdır (Mukhopadhyay, 1996). Nitekim son yıllarda yapılan çalışmalar, yerel
yönetimlerin kaynaklarını verimli kullanabilmelerinin katılımcı şehir kalkınma modeli ile mümkün olduğunu göstermektedir
(Watson, 1999). Bu yeni ve katılımcı kalkınma modelinde, konunun muhatabı olan tüm tarafların – konunun etkilediği veya konu
ile çıkar bağı olan tüm kesimlerden aktörlerin – diyalogu ve uzlaşması önem kazanmaktadır. Kararların üstten veya merkezi bir
iradeden dışsal olarak belirlenmesi söz konusu değildir. Bunun aksine, yerelden, yerelin gündeminden, enteraktif ve dinamik bir
karar alma, uygulama ve denetleme süreci gerekmektedir (Montesdeoca, 2000). Örgütlülük ile eş güdümlü giden bu süreçte,
gelişmenin hedeflerini sivil toplum kuruluşları ile birlikte belirlemek, bu hedeflere yönelik çalışmaları ve sonuçların kısa ve uzun
vadeli takibini de yine bu kuruluşlarla beraber yapmak elzemdir. Özetle, iyi yönetişim, kentsel mekânın tasarım ve dönüşümü
sürecinde, bundan etkilenecek olan tüm aktörlerin bir araya gelerek kadın ve erkek tüm yaşayanların ihtiyaçlarını gözeten bir
diyalog ve işbirliği içinde olmalarını gerektirmektedir (Choguill, 1994).
Kadın sığınma evi hizmetine ihtiyaç duyanlar, sosyo-ekonomik özellikleri birbirinden farklı olan fakat bununla birlikte benzer kötü
hayat deneyimleri yaşayan kadınlardır (Browne, 1993; Rivera, 2003). Yakınlarından ve ailelerinden şiddet gören, tecavüz
edilen, yaşama ve bedensel bütünlük hakları ihlal edilen, zorla fuhuşa sürüklenen, töre ve namus cinayeti dolayısıyla aranan ve
güvenlik riski nedeniyle yetiştirme yurtlarında veya diğer sosyal güvenlik kurumlarında kalamayan kadınlar, bu evleresığınabilirler. (Berk, Newton, & Berk, 1986; Cannon ve Sparks, 1989). Kentlerde kadın sığınma evleri kurulması, katılımcı
yönetişim çerçevesinde ele alınması gereken bir meseledir. Kadın sığınma evleri sadece kadın kitlesine sosyal hizmet olarak
sunulan bir uygulama olmakla kalmayıp kent sakinleri arasında birliktelik ve dayanışma duygusunu geliştirmeye katkıda bulunur
(Bergen, 1995; Edleson, 1991). Kadın sığınma evlerinin, kentsel mekânının dönüşümünde birlikte sorunları çözme, yalnız
olmama, toplum ve topluluk bilinci kazandırma ve dayanışma gibi insanın temel manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik
faydaları bulunmaktadır (Williams, 2003).
1970’li yıllardan itibaren şiddete uğrayan kadınların psikolojik ve fiziksel güvenlik ihtiyaçlarına yanıt verebilmek için devletlerin
sosyal hizmet kurumları, yerel yönetimler veya sivil toplum kuruluşları tarafından kadın sığınma evleri kurulmaya başlandı.
Dünyadaki ilk kadın sığınma evi 1974 yılında Londra’da sivil insiyatif sonucunda kurulmuştur. İkinci sığınma evi, Amerika
Birleşik Devletleri’nde kurulmuştur ve bundan sonra kadın sığınakları Kuzey Amerika’da yaygınlaşmıştır (Kadın Sığınakları,
2000, s.31).
Özellikle gelişmiş ülkelerin yerel yönetimlerinin öncülük ettiği sığınak hizmeti sonraki yıllarda gelişmekte olan ülkelerde de
başlamıştır. Yerel yönetimler tarafından uygulamaya geçirilen fakat ömrü uzun olmayan kadın sığınma evlerinin karşılaştığı en
büyük sorun ‘stratejik vizyon’ eksikliği sorunudur (Ralston, 1996). Stratejik vizyon eksikliğinden kasıt, belediye hizmetlerinin kısa
vadeli bir mantık ile yürütülmüş olması, belediye yönetimlerinin değişmesi akabinde zaten eksik olan kadına yönelik şiddetle
mücadelede kararlılığın sekteye uğrayarak önceliklerin değişmesi; ve kadın sığınma evinin çağdaş yapılanmalardaki öneminin
kavranamamasıdır (Ralston, 1996). Oysa ihtiyaç duyulan yaklaşım, kadının statüsünün yükseltilmesi, toplumsal cinsiyet veataerkillik konularında ilerici deviniminin yakalanması ve şiddetin bertaraf edilerek özgürleşmenin bir proje olarak
hedeflenmesidir. Bu tür temel meselelerin uzun vadede ve geniş bir çerçevede süreklilik arz edecek şekilde benimsenmemesi
ve kadınların sosyal/siyasal hayatın kenarında kalması, sorunun köklü bir şekilde çözümlenememesine neden olmaktadır. En
temel sorun, böylesine bir geniş görüşlülük sağlanamamasıdır.
Avrupa Birliği - Türkiye İlişkilerinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Sığınma Evlerinin Yeri
Genç bir devlet olmasına rağmen çağdaş ülkeler arasında yer almak isteyen Türkiye’nin bu çabaları her ne kadar uzun bir
geçmişe dayansa da hızla gelişen dünyaya uyum meselesi zor bir konudur ve kalıcılık sergilemeyebilir. Siyasal aktörlerin
uluslararası ilişkilerde sürekli yeniliklere açık olmaları ve küreselleşmenin getirdiği fırsat ve risk analizlerini güncellemeleri
gerekmektedir. Türkiye Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik başvurusunu 1987 yılında yapmış ve o tarihten bu yana üyeliğin
2009 / 1. Dönem8
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 9/32
gerektirdiği koşulları tamamlamak için siyasi, ekonomik ve sosyal birçok değişime imza atmış ve çeşitli aşamalar kat etmiştir.
2005 yılında fiili müzakerelere başlanması Türkiye-AB ilişkilerinde mihenk taşı olarak kabul edilse de Türkiye’nin AB’ye
eklemlenmesinin uzun ve açık uçlu bir süreç olduğu bilinmektedir. Kadın hakları meselesinin Türkiye’nin AB’ye üyeliği için
önemli bir konu olduğu çeşitli vesilelerle belirtilmiştir. Kadının statüsünün iyileştirilmesi alanında kat edilen mesafe, Türkiye’nin
AB’ye ne kadar eklemlenebildiğinin göstergelerinden birisidir.
Türkiye’nin AB’ye üye olabilmesi için Kopenhag koşullarını yerine getirmesi ve ilgili AB mevzuatını tamamlaması
gerekmektedir .2 Kadının statüsü, cinsler arası eşitlik, kadının siyasi ve ekonomik yaşama katılımı gibi birçok konu gerek insan
hakları açısından gerekse de ilgili AB mevzuatı açısından Türkiye’nin AB üyeliğinin olmazsa olmaz koşullarındandır. AB
kurumlarınca sıklıkla dile getirilen bir mesele, Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda derin bir değişim-dönüşümü yaşayan Türkiye’nin,
kadın sığınma evleri açması gerektiğidir. Avrupa Komisyonu’nun yıllık olarak yayınladığı aday ülkeleri değerlendirme raporunda
cinsler arası eşitlik konusu sabit bir yer tutmakta ve her seneki raporda bu konuya yer ayrılmaktadır. Türkiye’den kadına yönelik
şiddetin önlenmesine dair somut adım atılması beklenmektedir. Örneğin, Avrupa Komisyonu tarafından 2004 yılında yayınlanan
ilerleme raporunda, Türkiye’nin cinsler arası eşitliği sağlayıcı politikalarını genişletmesi ve çeşitlendirmesi gerektiği belirtilmiştir.
Avrupa Konsey’i de Avrupa Komisyonu’nun tavsiye kararlarını değerlendirerek aynen kabul etmiştir. Konsey bir kez daha
Türkiye’nin kadın meselesinde somut adımlar atması gerektiğinin altını çizmiştir.
Avrupa Parlamentosu da Türkiye’de kadının sosyal, ekonomik ve siyasal alanlardaki rolü üzerine toplantılar yapmakta ve
kararlar almaktadır. Örneğin 2004/2215 sayılı karar ile Avrupa Parlamentosu, Türkiye’deki kadın sığınma evlerinin sayısının
kanunda öngörülenin çok altında olduğunu ve Türkiye’nin kadın sığınma evleri açması gerektiğini vurgulamıştır. Kadına yönelik
şiddeti önleme çalışmalarının yetersiz kaldığına kanaat getiren Avrupa Parlamentosu şu konularda çağrıda bulunmuştur: acilen
- diğer önlemlerin yanı sıra - kadın sığınma evlerinin açılması; sivil toplum örgütlerinin konu hakkındaki girişimlerinin
desteklenmesi; kadın sığınma evlerine ulusal ve yerel bütçelerden yeterli pay ayrılması, ve şiddet konusunda duyarlılığın
arttırılması için polis, yargı, sağlık ve eğitim hizmetlerinde çalışan kamu personeline yönelik eğitim çalışmaları yapılması.
Türkiye’de Kadın Sığınma Evleri Deneyimi: Ulusal Yönetim, Belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK)
Türkiye’de kadın örgütleri, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi etkin bir şekilde yapabilmek için kadın sığınma evleri kurulmasına
dair önerilerde bulunmuş ve bu mevzuyu sıklıkla dile getirmişlerdir. Örneğin Alo 183 telefon hattı uygulaması kadına yönelik
şiddetle mücadele amacıyla başlamış bir uygulamadır. Bu hattı arayan kadınlar gördükleri şiddet karşısında yardım
arayabilmektedirler. Sivil toplum kuruluşları (STK) kadın sığınma evleri kurulması için dilekçe kampanyaları düzenlemiş,
Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı ve bünyesindeki Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve büyükşehir/ilçe belediye başkanları
ile toplantılar yapmış, CEDAW’ın uygulanması için hükümetlere rapor hazırlamış ve basın/medya yoluyla konunun önemine
dikkat çekmeye çalışmıştır. STK’lar, sığınma evlerinin açılması, işletilmesi ve hizmet ile desteklenmesi hususunda belediyeler
ile işbirliği de yapmışlardır. Örnek olarak Mersin Bağımsız Kadın Derneği ve Adana Kadın Danışma Merkezi’nin Tarsus
Belediyesi ile; Ankara Barosu Kadın Danışma Merkezi’nin Çankaya Belediyesi ile ve Van Kadın Derneği’nin Van Belediyesi ilekadın sığınma evi kurma çalışmaları verilebilir.
Kadın sığınma evlerinin Türkiye’deki tarihçesine kısaca bakacak olursak, Türkiye’de sığınma evlerinin kurulması, 1980’lerin
sonlarında yükselen feminist hareketin ve 1987 yılında önemli oranda katılıma sahip “Dayağa Karşı Kadın Dayanışması
Kampanyası”nın etkileriyle, 1990’li yıllarda başlamıştır. İlk kadın sığınma evi uygulamasını 1990’da Bakırköy Belediyesi
gerçekleştirir. Zamanın 1680 sayılı Belediyeler Yasası’nın 15. madde 48. ve 69. fıkralarında belirtilen belediye görevlerine
istinaden açılan Türkiye’nin ilk kadın sığınma evi, kapanana kadar toplamda yaklaşık 5000 kadına hizmet vermiştir (Kadın
2 Kopenhag kriterleri, demokrasinin istikrarı ve devamlılığının sağlanması için gerekli kurumların oluşturulması, insan haklarının korunması,
azınlıklara saygı ve azınlık haklarının korunması gibi siyasi koşulları; aday ülkenin ekonomisinin üye ülke ekonomileri ile rekabet edebilir seviyeye gelmesi, serbest pazarın, ticaretin ve dolaşımın eksiksiz işlemesinin önündeki engellerin kaldırılması gibi ekonomik koşulları ve
AB’nin tüm antlaşmalarının imzalanarak iç hukuka ve mevzuata adapte edilmesi olarak bilinen topluluk sözleşmesinin tamamlanmasını
kapsamaktadır.
2009 / 1. Dönem9
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 10/32
Sığınakları, 2000, s.37). Fakat Bakırköy Belediyesi yönetiminin değişmesi ile birlikte bu uygulama uzun sürmez ve sığınak 1992
yılında kapanır. Şişli Belediyesi tarafından kurulan sığınak da benzer bir akıbete uğrar ve yönetim değişikliği ile beraber yıllar
içerisinde yok olmaya sürüklenir. 1992 yılında Ankara’da Kadın Dayanışma Vakfı ve Altındağ Belediyesi’nin işbirliği ile bir
sığınak kurulur. Bu vakıf, ayrıca, sığınağa düzenli bir gelir sağlamak ve sığınakta kalan kadınların üretime katılabilmeleri
amacıyla, 1997 yılında Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın birlikte
yürüttükleri “Kadının Kalkınmaya Katılımını Güçlendirme” programı kapsamında alınan bir destekle, “emek mutfağı” adlı
işletmeyi kurmuştur (Kadın Sığınakları, 2000, s.10). Altındağ Belediyesi’nin başka bir partinin yönetimine geçmesinin ardından
Vakıf bazı sorunlar yaşamaya başlamıştır; ayrıca sığınağın adresinin gizli tutulması ilkesi de çiğnenmiştir. Bunun üzerine, Kadın
Dayanışma Vakfı, Altındağ Belediyesi ile ilişkisini keserek sığınma evini, Kanada Büyükelçiliği, Almanya Büyükelçiliği ve AB
desteğiyle finanse edilen başka bir yere taşımıştır (Kadın Sığınakları, 2000, s.37)
Başka bir sığınak İstanbul’da, 1990’da kurulan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı tarafından 1995 yılında açılmıştır. Daha sonra,
yine İstanbul’da 1996 yılında Küçükçekmece Belediyesi Kadın Sığınma Evi kurulmuştur. Bu ev, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp
Fakültesi, İstanbul Barosu, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları ve çeşitli derneklerden alınan yardımlarla Küçükçekmece
Belediyesi’nin çatısı altında işletilmektedir (Kadın Sığınakları, 2000, s.50). Kadınların yaklaşık üçte birinin şiddete uğradığı
düşünülürse, kadın gruplarının tahminlerine göre, 2000 yılı için 2781 sığınma evine ihtiyaç vardır (Kadın Sığınakları, 2000, s.81-
95). Neredeyse on yıl öncesine ait bu beklentiler bile henüz gerçekleştirilememiş ve ihtiyaç duyulan rakamlar büyümüştür.
2008 yılına gelindiğinde var olan durumu değerlendirecek olursak hâlihazırda 29 ilde 38 SHÇEK sığınma evi bulunmaktadır.3
Birleşmiş Milletler tarafından sağlanan fon aracılığı ile İçişleri Bakanlığı koordinasyonunda 8 sığınma evi daha açılacaktır.
Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Samsun’da açılacak bu evler elbette yeterli değildir. (Star,
2008).
Kadın sığınma evleri konusunda esas olarak iki temel kurum öne çıkmaktadır: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
(SHÇEK) ve Belediyeler. Kadın sığınma evleri meselesi Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kanunu çerçevesinde ele
alınmaktadır. Sığınakların kuruluşunu ve işleyişini düzenleyen ilgili yönetmelik ise, 08.05.2001 tarihinde Resmi Gazetede
yayınlanan 2396 sayılı Özel Hukuk Tüzel Kişileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Açılan Kadın Konuk Evleri Yönetmeliğidir.
Yönetmeliğin dayanağı 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun 9. maddesinin g bendi, 34 ve 35.
maddeleridir. Bu Yasa ve Yönetmelik hükümlerini Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü yönetir.
Belediyelerin (STK’larla birlikte), kadın sığınakları açma ve işletme konusunda devreye girmesinin, Türkiye’nin katılımcı
yönetişim modeline eklemlenmesi hususunda önemli bir gelişme olduğunu gözlemekteyiz. Türkiye, belediyecilik anlayışındaki
bu değişimlere ve AB norm ve mevzuatına yasal düzlemde gerekli uyumu göstermiş ve kadın sığınma evleri konusunda
girişimlerde bulunmaya başlamıştır. Ancak yine de ülkemizdeki sığınma evlerinin sayı ve kapasiteleri yetersiz kalmaktadır. AB
ülkeleri uygulamalarına bakıldığında yaklaşık 7,500 kişiye bir sığınma evi düşmektedir. Nüfus hesaplamaları dikkate alındığında
bu kriteri tamamlaması için Türkiye’nin 8,000’in üzerinde sığınma evi açması gerekmektedir. Kadın sığınma evlerininkurulmasında ulusal ve yerel hükümetlerin ya doğrudan yatırım yapması ya da bu konuya duyarlılık gösteren ve buna yönelik
çalışmalarda bulunan dernek, vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarına destek vermesi gerekmektedir. Türkiye’nin bu rakamı
yakalaması kısa vadede gerçekçi bir hedef değildir. 2007 yılı itibariyle, belediyeler tarafından işletilen sığınma evi sayısı 27’dir.
Türkiye nüfusunun 72 milyon civarında olduğu düşünülürse bu sığınma evi sayısının ihtiyaç ve belediyelerin yükümlülüğü
karşısında ciddi oranlarda düşük olduğu aşikârdır. Bununla birlikte, Türkiye yeni belediyeler yasasının ilgili kısmında konuyu ele
3 Daha önce de belirtildiği gibi kadın sığınakları açan ve işleten kurum sadece SHÇEK değildir. Belediyelerin ve sivil toplum örgütlerinin
işlettikleri sığınaklar da vardır. Son yıllarda AB’ye eklemlenme sürecinden dolayı Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yeni sığınaklar açılmaktadır.
Ne yazık ki sığınakların bir kısmı da çeşitli olumsuzluklar nedeniyle kapanmaktadır. Ayrıca, gerek belediyeler gerekse de SHÇEK,
sığınma/barınma ihtiyacı olan kadınları uluslararası kadın sığınakları ilkelerine göre işletilmeyen, dolayısıyla “kadın sığınma evi” olarak sayılması doğru olmayacak bir takım sosyal hizmet kurumlarına yerleştirerek daha sonra bu kurumları “kadın sığınma evi” olarak
adlandırmaktadırlar. Kısacası, ülkemizde şu anda uluslararası kadın sığınakları ilkelerine göre işletilen kaç kadın sığınağı olduğunu bilmek
mümkün değildir.
2009 / 1. Dönem10
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 11/32
almıştır ve AB uyum mevzuatının bir parçası olarak yeni sığınma evleri açmayı taahhüt etmiştir.
1930 tarihli 1580 sayılı eski Belediye Kanunu 2004 yılında tümüyle kaldırılmıştır. Yerine 5215 sayılı Belediye Kanunu yürürlüğe
girmiştir. Yapılan değişiklik ile birlikte kadın sığınma evleri konusunda da değişikliğe gidilmiştir. Yeni kanunun belediyenin görev
ve sorumluluklarını düzenleyen 14. Maddesinde belirtildiği üzere Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50000’i geçen belediyeler,
kadınlar ve çocuklar için sığınma evi açacaktır. Diğer bir ifadeyle, yerel yönetimler/belediyeler şiddet mağduru kadınlar için
sığınma evleri açmakla yükümlü hale gelmiştir. Benzer bir şekilde, sivil toplum girişimlerinin desteklenmesi ve ulusal ve yerel
bütçelerden kadın sığınma evlerine yeterli fon ayrılması; akabinde de kurulan kadın sığınma evlerinin yaşatılması için
uluslararası standartlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla uyumlu çalışmalar yapılması öngörülmüştür. 2004 tarihli 5215 sayılı yeni
Belediye Kanunun 77. Maddesi sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin katılımını şu şekilde düzenlemektedir:
“MADDE 77 Belediye; sağlık, eğitim, spor, çevre, sosyal hizmet ve yardım, kütüphane, park, trafik ve kültür
hizmetleriyle, yaşlılara, kadın ve çocuklara, özürlülere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin yapılmasında
beldede dayanışma ve katılımı sağlamak, hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve verimliliği artırmak amacıyla gönüllü
kişilerin katılımına yönelik programlar uygular. Gönüllülerin nitelikleri ve çalıştırılmalarına ilişkin usul ve esaslar
İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
Bu maddede açıkça ifade edildiği gibi, sivil toplum kuruluşları ile işbirliği güncel iyi yönetişim prensipleri ile eşgüdümün bir
sonucudur. Aslında, yeni belediye kanunu ile gündeme gelen husus, yerel yönetimlerin katılımcı yönetişim anlayışı esasında
çalışmalarıdır. Katılımcı yönetişim anlayışı yasal düzenlemelerde kendini göstermiştir.
Kaynakça
Aguirre, B. E. (1985). Why Do They Return? Abused Wives in Shelters. Social Work , 30(4), 350-354.
Anderson, L. M., Janger, M. I., and Pauton, K. L. M. (1995). An evaluation of state and local
efforts to serve the educational needs of homeless children and youth. Washington, DC:Policy Studies Association.
Bergen, R. K. (1995). Surviving wife rape: How women define and cope with the violence. Violence Against Women, 1(2), 117-
138.
Berk, R. A., Newton, P. J., & Berk, S. F. (1986). What a difference a day makes: An empirical study of the impact of shelters for
battered women. Journal of Marriage and the Family, 48(3), 481-490.
Berk, R. A., Loseke, D. R., Berk, S. F., & Ruama, D. (1980). Brining the cops back in: A study of efforts to make the criminal
justice system more responsive to incidents of family violence. Social Science Research, 9(3), 193-215.
Browne, A. (1993). Violence against women by male partners: Prevalence, outcomes, and policy implications. American
Psychologist, 48(10), 1077-1087.
Cannon, J. B., & Sparks J. S. (1989). Sheltersan alternative to violence: A psychosocial case study. Journal of Community
Psychology, 17, 203-213.
Choguill, C.L. (1994). Urban Planning in the Developing World. Urban Studies, 31(6), Australia.
DeLue, S. M. (2002). Feminist responses to civil society. In S. M. DeLue, Political Thinking, Political Theory, and Civil Society .
New York: Longman Publishers. Pp: 321-345
2009 / 1. Dönem11
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 12/32
Edleson, J. L. (1991). Coordinated community responses. In M. Steinman (Eds), Woman Battering: Policy Responses.
Cincinnati, Oh.: Anderson Press. Pp. 203-219
Flohr, J. K. (1998). Transitional programs for homeless women with children: Education,
employment training, and support services. New York: Garland Publishing.
Kadın Sığınakları. (2000). Kadın Sığınakları I. Ve II. Kurultayları. İstanbul: Mor Çatı Yayınları.
Kadın Sığınakları. (2003). Kadın Sığınakları III. Ve IV. Kurultayları. İstanbul: Mor Çatı Yayınları.
Leijenaar, M. (1999). Political participation of women and good governance in developing countries. The Hague: Women and
Development Division of the Netherlands Ministry for Foreign Affairs.
Montesdeoca, A. E. (2000). Between governance and local governance with gender equity. A first approach towards a
conceptualization and its practice. Tegucigalpa: SNV-Honduras.
Mukhopadhyay, M. (1996). Gender equity and equality. The agenda for good governance. Connections. Vrouwenberaad
ontwikkelingssamenwerking.
Ralston, M. L. (1996). “Nobody wants to hear our truth”: Homeless women and theories of the welfare stat. Vol. 153. Westport,
CT: Greenwood Publishing Group, Incorporated.
Rivera, L. (2003). Changing women: An ethnographic study of homeless mothers and popular
education. Journal of Sociology & Social Welfare, 30 (2), 31-52.
Star (2008). 8 ile kadın sığınma evi. Star Gazetesi , 28 Haziran 2008.
United Nations (1993). Declaration on the Elimination of Violence against Women. 48/104, 20 December 1993, downloaded
from http://www.un.org/documents/ga/res/48/a48r104.htm on October 20, 2008.
Watson, J. (1999). So what does gender planning mean to policy makers?. Agenda, 40,
32-37.
Williams, J. C. C. (2003). A r oof over my head: Homeless women and the shelter industry.
Boulder, CO: University Press of Colorado.
5. ÖZGÜN DEĞER: Araştırmanın dayandığı hipotez/ler açıkça ortaya konulmalı ve özgün değeri belirtilmelidir. Önerilen yeniteknoloji, metot veya kuramın literatüre nasıl bir katkısı olduğu açıklanmalıdır.
Yukarıdaki kısımlarda belirtildiği üzere araştırma, kadın sığınma evlerinin ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinde irdelemeyi
amaçlamaktadır. Ulusal düzlemden kasıt, merkezi hükümet, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, ona bağlı genel
2009 / 1. Dönem12
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 13/32
müdürlükler (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü), il
müdürlükleri, daire başkanlıkları, vb.dir. Diğer bir ifadeyle, kadın sorunları konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına geniş
kapsamlı politika oluşturan ve oluşturduğu politikaları hayata geçirme amacıyla ülke çapında gerekli teşkilatı kuran birim ulusal
ve merkezi yönetimdir. Yerel düzlemden kasıt ise belediyelerdir. Büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleri olmak üzere küçük
ve büyük çaplı şehir örgütlenmeleridir. Sivil toplum düzleminde ele alınan kuruluşlar ise kadın sorunlarının çözümüne yönelik
politika geliştiren kadın örgütleri ve dernekleridir. Kadın sığınma evlerinin kuruluş, yönetim ve idame faaliyetleri bu üçgen
üzerinde oturmaktadır. Araştırmanın özgün değeri, bu üçgenin dinamiklerini açıkça ortaya koyacak olmasıdır: bu çalışma
sayesinde bu üçgenin işleyiş mekanizması daha iyi anlaşılacak, üçgenin bacakları arasında iletişim, işbirliği ve çatışma noktaları
belirlenecek ve ilgili tarafların/paydaşların aynı konuya dair farklı veya benzer bakışları, görüşleri, beklentileri ve tasarıları ortaya
konacaktır. Literatürden takip edildiği kadarıyla, Türk sosyal bilimlerinde, kadın sorunlarına yönelik politika oluşturma sürecine
dâhil olan bu üç temel aktör – ulusal devlet, belediye ve sivil toplum – arasındaki ilişki ve etkileşime odaklanan bir çalışma
bulunmamaktadır. Söz konusu araştırma, kadın sığınakları meselesini siyasi bir mesele olarak ele almaktadır; kadına yönelik
şiddetle mücadeleye yönelik devlet politikası, AB normları, CEDAW normları, katılımcı yönetişim, yeni belediyecilik anlayışı, vb.
gibi açılımların çevrelediği sığınak siyasasını anlamaya çalışacaktır. Dolayısıyla, Türkiye’de sığınak siyasetinin temel aktörlerini
masaya yatırmak ve bu siyasetin genel bir resmini çizmek araştırmanın özgün değeridir.
Bu proje, alan çalışmasına dayalı olduğu için sahadan elde edilecek veriler, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi amaçlayanpolitikaların nasıl oluşturulduğu, kadın sığınma evlerinin bu süreçteki rolü ve fonksiyonu, bu evlerin yönetim ve işleyişiyle ilgili
olarak gündeme gelen politik tartışmaların tarafları ve içerikleri hususlarında bilgi sahibi olmamızı sağlayacaktır. Dolayısıyla
araştırma, elde edilen bilgiler ışığında kadına karşı şiddetle mücadeleye ve kadın sığınma evlerine dair yeni stratejiler ve yeni
yönetişim modelleri oluşturulması için bir altyapı çalışması niteliğindedir. Bu konuda politika belirleyenler ve de uygulayanlar, bu
proje sayesinde, geçmişte faaliyet göstermiş ve hala göstermekte olan sığınma evlerinin etkilendikleri politik sorunlar ve
çatışmalar hususunda bilgi sahibi olacaklardır. Türkiye’deki sığınma evleri deneyimlerinin başka ülke deneyimleri ile
karşılaştırılması ve burada yaşanan zorlukların ve başarısızlıkların analizi yapılmadan, kadına yönelik şiddetle mücadeleye
yönelik yeni politika belirlenmenin oldukça güç ve de sağlıksız olacağı aşikârdır. Araştırmanın sonunda, konuyu farklı
noktalardan değerlendiren kişilerin görüşlerini sentezleyen, farklı söylemleri birbiri ile karşılaştırarak bir takım sonuçlara ulaşan
bilimsel bir araştırma raporu hazırlanacaktır. Bu raporun daha sonra yayınlanması hedeflenmektedir. Proje araştırmacısının
geçmiş saha çalışmaları ve yayın çalışmaları göz önünde bulundurulduğunda SSCI yayın yapmaya yönelik çalışmalara öncelik
verileceği aşikârdır.
(*)Yazım alanları gerektiği kadar uzatılabilir .
2009 / 1. Dönem13
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 14/32
6. YAYGIN ETKİ/KATMA DEĞER: Projenin gerçekleştirilmesi sonucunda ulusal ekonomiye, toplumsal refaha ve bilimsel birikimeyapılabilecek katkılar ve sağlanabilecek yararlar tartışılmalı, elde edileceği umulan sonuçlardan kimlerin ne şekildeyararlanabileceği belirtilmelidir.
Araştırma projesi sistematik bilgi üretme amacından başka bir amaç taşımamakla birlikte saha çalışmasından elde edilen
bilginin çeşitli etkileri, sonuçları ve kullanım alanları olacaktır. Öncelikle araştırmadan SSCI tarafından taranan dergilerde
basılabilecek nitelikte yayın çıkartılacaktır. Yayınlanacak olan makale çalışması İngilizce olacaktır ve uluslararası standartlarda
üretilecektir. Bu araştırma projesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede daha etkin politikalar geliştirilmesine ve kadın sığınma
evlerinin toplumun ihtiyaçlarına daha iyi bir şekilde cevap verilebilmesine dair önemli ipuçları sağlayacağı için bir anlamda
topluma ve kadınlara geri dönüşümü olan bir araştırma projesidir. Proje sonuçlarından belediyeler, ulusal devlet kurumları ve
sivil toplum kuruluşları faydalanabilir. Araştırma neticesinde kadın sığınma evlerinin tarihçesi ve bir anlamda da envanteri
çıkarılacaktır. Nerede, hangi şehirde, ne kadar, kaç kişilik kadın sığınma evi var ve kim tarafından işletilmekte bilinmemektedir.
Hatta bu konuda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları (örneğin Mor Çatı) bile bu bilgi noksanlığından muzdariptir. Bu
araştırma ile döküm ve listeleme çalışmalarına bir nebze olsun katkıda bulunulacaktır. Kadın sığınma evi açacak kurum ve
kuruluşlar, araştırma raporundan istifade ederek kadın sığınma evleri tarihçesini, envanterini ve sığınakları şekillendiren
siyaset(ler)i anlayabilir ve ona göre plan geliştirebilirler. Bu proje sayesinde kadın hareketi uzun yıllardır emek ve uğraş verdiği
sığınak konusunda daha sistematik yaklaşımlarda bulunabilir. Kadın sığınağı konusunda farklı aktörler olduğu kadar farklısöylemler de vardır. Proje bu üçgene konuşlanmış aktörlerin söylemlerini görünür kılacağı için kurum ve kuruluşlar arası
diyaloga hizmet etmiş olacaktır. Proje sonuçlarından politika sonuçları da çıkartılabileceğinden daha nitelikli kadın sığınma evi
meselesi de ister istemez gündeme gelecektir. Dolaylı olarak sadece kadın sığınaklarının örgünleşmesi değil yaygınlaşmasına
da katkıda bulunulacaktır. Sonuç olarak, kadına yönelik şiddetle mücadelede bilgi donanımı sağlanacağı için yöntemler
etkinleştirilecek ve kadınların hayat kalitelerinin yükselmesi yönünde bir adım atılmış olunacaktır.
7. YÖNTEM: Araştırmanın tasarımı/yaklaşımları ile uyumlu olarak incelenmek üzere seçilen (amaç ve kapsamla uyumlu olmasıda gereken) parametreler sıralanmalıdır. Bu parametrelerin incelenmesi için uygulanacak yöntem ile kullanılacak materyal açık-
seçik biçimde tanımlanmalıdır. Yapılacak ölçümler (ya da derlenecek veriler), kurulacak ilişkiler ayrıntılı biçimde anlatılmalıdır.
Daha önceki bölümlerde belirtildiği gibi bu projenin amacı, sığınakları faaliyet merkezine oturtan devlet kurumları, belediyeler ve
kadın örgütlerinin sığınak konusundaki yaklaşımlarını anlamaya çalışmak ve bu üçgenin kadına yönelik şiddetle mücadele
politikası bağlamında sergilediği görüntüyü ve söylemi saptamak ve betimlemektir. Kadın sığınma evleri siyasi bir meseledir
fikrinden hareket edilerek üçgenin her bir köşesinde yer alan aktörlerin siyasi algıları, tasavvurları ve öncelikleri birbirleri ile
çakışabilir/çatışabilir. Araştırmanın üzerinde seyir edeceği zemin, aktörler arasındaki çatışma, çakışma, işbirliği, uyum,
etkileşim, örtüşme ve/veya dışlama gibi süreçlerle şekillenen ilişkilerden oluşan bir zemindir. Türkiye’de faaliyet gösteren veya
faaliyetine son verilmiş olan kadın sığınma evlerini incelemek; yaşanılan olumsuzlukları saptamak; bu saptamalar vesilesiyle
yeni kurulacak kadın sığınma evleri için katılımcı yönetişim ilkeleri etrafında yeni yaklaşımlara ışık tutmak projenin
çıktılarındandır.
Bu amaca yönelik olarak yürütülecek araştırma için birincil ve ikincil kaynaklardan veri toplanacaktır. İkincil kaynakları, sığınma
evleri üzerine teorik, görgül ve karşılaştırmalı çalışmaları kapsayan yazılı literatür oluşturacaktır. Literatür taraması
kütüphanelerde gerçekleştirilecektir. Birincil kaynakları ise Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’da yürütülecek saha çalışması ile elde
edilecek olan veriler teşkil edecektir. Bu veriler, kadın sığınma evlerinin açılması ve yönetilmesi konusunda deneyim sahibi, bu
alanda politika belirleme sürecinden haberdar olan, süreçlerden etkilenen, söz konusu politikaları uygulayan ve bu alanda
çalışan kişilerle yapılacak derinlemesine görüşmeler yoluyla toplanacaktır. Daha açık bir şekilde ifade edilecek olursa kadın
sığınakları konusunda alanda, uygulamada ve sahada çalışan devlet ve belediye bürokratları ile bu meseleyi odağına almış
kadın örgütleri ile görüşmeler yapılacaktır. Saha çalışması İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’da gerçekleştirilecektir. Araştırma altı
aylık dönemlerden oluşan dört evreden oluşmaktadır. Bu dört evre a) literatür taraması, b) saha çalışması I (derinlemesine
görüşmeler), c) saha çalışması II (odak grup toplantıları) ve d) sonuçların değerlendirilerek proje raporu ve SSCI makalesi
yazımından oluşmaktadır.
2009 / 1. Dönem14
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 15/32
a) Araştırmanın Birinci Evresi (0-6. Aylar): Literatür Taraması
Araştırmanın ilk evresinde, kadına yönelik şiddet, bu şiddetle mücadele yöntemleri ve kadın sığınma evlerinin tarihçesi üzerine
yazılmış ulusal ve uluslararası yayınlar okunacak ve araştırma amaçlarına hizmet edecek bir şekilde özetlenecektir. Literatür
taraması sırasında kadın çalışmaları, sosyoloji ve siyaset bilimi yazınına ağırlık verilecektir. Kadın hareketi, feminizm, sığınak,
şiddet, kadın politikası, sosyal hizmet, kadın örgütleri, iyi yönetişim, yerel yönetim, toplumsal cinsiyet, vs. gibi anahtar
kelimelerle tarama yapılacaktır. İlk önce uluslararası literatür taranacak, daha sonra da aynı anahtar kelimelerle Türkiye
özelinde tarama yapılacak ve yazılı materyale odaklanılacaktır. Teorik çalışmaların okunması, kuramsal çerçevenin çizilmesi,
karşılaştırmalı örneklerle konunun değerlendirilmesi ve fikirsel kapsamın teorik literatür ışığında oluşturulması ilk evrede
tamamlanacaktır. Bu aşamada ayrıca başka ülkelerde kadın sığınma evlerinin hangi amaçlara hizmet etmeyi hedefledikleri ve
hedeflerine ne ölçüde ulaşabildikleri araştırılacak ve Türkiye’deki deneyimler, başka ülke deneyimleri ışığında
değerlendirilecektir. Türkiye’deki kadın sığınma evleri ne kadar özgül ve özgündür konusu anlaşılmaya çalışılacaktır. Dünyada
sığınak uygulamalarında aktörlerin kimler olduğu ve bu aktörler arası iletişim ve etkileşimin nasıl şekillendiğine dair elde edilen
bilgi araştırmacıların sahada elde edecekleri verileri anlamlandırmasına da katkıda bulunacaktır.
Kadına yönelik şiddet konusunda çalışan akademisyenlerin ve şiddetle mücadele eden feminist aktivistlerin konuyayaklaşımlarının yıllar içinde nasıl değişiklikler gösterdiği de araştırmacıların literatür taraması sırasında üzerinde duracakları
noktalardan biridir. Kadın hareketinde çeşitli dalgalar ve akımlar mevcuttur. Örneğin Birinci Dalga Feminizm kadının siyasi
haklarına yoğunlaşmışken 1970’li yıllarda yükselen İkinci Dalga Feminist Akım kadına yönelik şiddeti gündeminin en üst
sıralarına almış ve kadın sığınma evleri kurulmasını eylem planlarına dâhil etmiştir. Bununla birlikte 1990’lardaki Üçüncü Dalga
Feminist Akımın kadına yönelik şiddet konusunda İkinci Dalga’dan daha farklı bir yaklaşımı vardır. Kadına yönelik şiddetin
faktörlerinden olan göç ve etnisite gibi konular İkinci Dalga Feminizmin temel meselesi olmazken Üçüncü Dalga, uluslararası
göç ve azınlık politikalarının kadına yönelik şiddeti etkileyen boyutlarına odaklanmıştır. Benzer bir şekilde bu gibi yaklaşım
farklılıklarının sığınak konusunda tarihsel süreç içerisinde nasıl şekillendiği ve değiştiği ve bu değişimlerin kadın politikasında ne
tür sonuçlar doğurduğunu anlaşılmaya çalışılacaktır. Bu tarama, kadına yönelik şiddetle mücadelede gelinen noktayı
anlamamıza olanak sağlayacaktır. Gerek teoriyi gerekse vaka çalışmalarını konu edinen literatürü taramamız nihai durumda
Türkiye’deki kadın hareketini, hareketin gelişim evrelerini, kadına yönelik şiddetle mücadele yöntemlerini ve dolayısıyla
eksiklikleri saptamamıza olanak sağlayacaktır.
Literatür taraması sırasında envanter çalışması da yapılacaktır; Türkiye’de nerede, hangi tarihlerde, kaç tane sığınak açıldığı;
bu sığınakların kimler tarafından açılıp işletildiği; ve bunların akıbetleri hakkında bilgiler elde edilecek ve derlenecektir.
Araştırmanın İkinci Evresi (6-12. Aylar): Alan Araştırması I – Derinlemesine Görüşmeler
Araştırma kapsamında nitel araştırma teknikleri kullanılacak; derinlemesine görüşmelerden oluşan saha çalışması yapılacaktır.Saha çalışmasının örneklemini, kadın sığınma evlerinin ulusal, yerel ve sivil toplum eksenlerindeki aktörleri oluşturmaktadır.
Diğer bir ifadeyle, saha çalışmasında mülakatlar, kadına yönelik şiddet ve kadın sığınma evlerine dair karar alım süreçlerini
etkileyen, politika belirleyen, alınan kararları uygulayan, tüm süreçte aktif, denetimci ve müdahaleci olarak yer alan ve/veya rol
oynayan kişilerdir.
Türkiye’de kadın sığınma evlerini açan ve yöneten üç tip kurum bulunmaktadır. Bunlar: Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet
Bakanlığına bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) altındaki Sosyal Hizmetler Müdürlükleri, belediyeler
ve bağımsız sivil toplum kuruluşlarıdır. Gerek Büyükşehir belediyelerine gerekse de ilçe belediye teşkilatlarına bağlı çalışan
kadın sığınma evleri bulunmaktadır. Bağımsız sivil toplum kuruluşu olarak ise Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı devlet ile işbirliği
yaparak sığınma evi işletmektedir. Saha çalışması sırasında her tip kurumda – gerek müdürlük, başkanlık, v.s. idari amirlik
bünyesinde gerekse konukevinin kendisinde – yönetici/uzman/koordinatör olarak çalışanlarla görüşmeler yapılacaktır. Diğer bir
ifadeyle, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları çemberlerinde
2009 / 1. Dönem15
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 16/32
görüşmeler yapılacaktır. Bunun yanı sıra; Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü (KSGM) de şiddete maruz kalan kadınların sorunlarını çözmeye yönelik politikalar belirlemekle yükümlüdür. Bu
konuda arz ettiği önemden dolayı KSGM de araştırma örneklemi içinde yer almaktadır.
Yineleyecek olursak; proje bağlamında yürütülecek saha çalışmasında, kadın sığınma evleri konusunda politika süreçlerinin
çeşitli aşamalarına katılarak bu politikaları şekillendiren ve uygulayan ulusal ve yerel yönetimler ile sivil toplum kuruluşları
örneklem kategorilerini oluşturmaktadır. Buna göre ulusal düzlemde Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı bünyesindeki
ilgili birimler ele alınacaktır. Yerel düzlemde ise İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’daki belediyeler ele alınacaktır. Sivil toplum
kuruluşu bacağında ise kadın sığınma evlerini faaliyet alanlarının merkezine koyan kadın kuruluşları dikkate alınmıştır.
Örneklem kategorileri şu şekildedir:
1. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı:
Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve/veya kadın sığınma evleri konuları ile ilgilenen bir devlet bakanlığı bulunmaktadır. Devlet
bakanlığı bünyesinde bulunan iki genel müdürlük bu konularda görev ve sorumluluk üstlenmiştir. Bunlar T.C. Başbakanlık
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile T.C. Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’dür.
A) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK):
Türkiye’de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından işletilmekte olan 23 kadın sığınma evi
bulunmaktadır. SHÇEK Genel Müdürlüğünde kadın sığınma evleri ile ilgili politikalar geliştirilmesinden sorumlu birim Aile Kadın
Toplum Hizmetleri Daire Başkanlığı’dır. Başkanlıkta kadın sığınma evlerinden sorumlu veya kadına yönelik şiddetle mücadelede
strateji geliştiren yetkililerle görüşme yapılması planlanmaktadır. Bürokratların karar alımına etkide bulunma, strateji belirlenmesi
ve politikaların uygulanması süreçlerinde yer aldığı varsayımından hareketle onlarla görüşme yapılmasının araştırmanın
amaçları açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Başkanlıktan bir uzman ile derinlemesine mülakat yapılacaktır.
SHÇEK, sadece Ankara’da yerleşik merkezi bir genel müdürlükte hizmet veren bir kurum değildir. Kadın konukevlerinin de
arasında bulunduğu SHÇEK bünyesindeki sosyal hizmet kuruluşları, çeşitli illerdeki İl Sosyal Hizmetler Müdürlüklerine bağlı
olarak hizmet vermektedirler. Ulusal politikaların yerelde işleyişine, merkezde alınan kararların çevrede uygulanışına ve tersine
bir ilişki ile yereldeki sorunların ve uygulamaların merkezi stratejileri etkileyişine dair önemli ipuçları İl Sosyal Hizmetler
Müdürlüklerinde yapılacak mülakatlarla elde edilecektir. Araştırma kapsamında İstanbul, Ankara ve Diyarbakır İl Sosyal
Hizmetler Müdürlüklerinde kadın sığınma evlerinden sorumlu üç yetkili ile mülakat yapılacaktır.
Görüleceği üzere ulusal yönetim merkezden çevreye doğru ele alınmaktadır. Daha da yerele inilerek SHÇEK İl Sosyal Hizmetler
Müdürlüğü bünyesinde işletilen kadın konukevleri yöneticileri ile de görüşmeler yapılacaktır. Yöneticiler, bu kurumlarda fiili
olarak görev yapmakta oldukları için konunun çok boyutlu irdelemesini yapabilecek konumdadırlar. Sığınma evlerinin yönetimi
ve bu yönetimin ülke çapında geliştirilen ve uygulanan kadın politikalarından nasıl etkilendiği hususunda detaylı bilgilerin teminedilmesi hedeflenmektedir. İstanbul’da Kartal İsmail Ekmekçioğlu Kadın Konukevi ve Bahçelievler Kadın Konukevi’nin,
Diyarbakır’da ise yine SHÇEK’in işlettiği Konukevi’nin müdürleri ile görüşülecektir. Bu görüşmelerde, konukevinin faaliyetleri,
sınırlılıkları, sorunları ve geleceğine dair konularda bilgi temin edilecektir. Toplamda üç konukevi müdürü ile görüşme
yapılacaktır. Araştırma kapsamında görüşülecek olan sığınma evi yöneticileri Ankara, İstanbul ve Diyarbakır ile sınırlı
tutulmuştur. Ankara ve İstanbul’dakiler tarihsel olarak daha eski olmaları, birçok evreden geçmiş olmaları ve dolayısıyla
günümüze tecrübe aktarabilecek durumda bulundukları için tercih edilmişlerdir. Diyarbakır ise, göç, savaş ve yoksulluk gibi
nedenlerle Türkiye’nin diğer bölgelerine göre daha yoğun sorunlar yaşayan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni temsil edebileceği
için örneklem kapsamına alınmıştır. Kadına yönelik şiddete karşı politika geliştirme konusunda ulusal devlet, belediye ve sivil
örgütlerin ilişkileri ve çalışmaları bu bölgede ne gibi farklılıklar göstermektedir? Diyarbakır’ın örnekleme dahil edilmesi bu
sorunun yanıtını verebilmemizi sağlayacaktır.
B) T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü:
2009 / 1. Dönem16
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 17/32
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) birebir olarak kadın sığınma
evleri ile ilgilenmemektedir. Bakanlıkta bu işi daha çok SHÇEK yerine getirmektedir. KSGM daha çok bilgi, işbirliği,
koordinasyon, araştırma ve arşiv çalışmalarına yönelmiştir. Kadına karşı her türlü ayrımcılığı önlemek, kadın haklarına dair
strateji geliştirmek, bu konularda, plan ve program oluşturarak temel politikaların belirlenmesine katkıda bulunmak, kadına
yönelik her türlü şiddet, taciz ve istismarın önlenmesi için çalışmalarda bulunmak, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler,
yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra özel sektör ile işbirliği yapmak, ve koordinasyonu sağlamak gibi işler
KSGM’nin görev tanımları arasındadır. KSGM bünyesinde bulunan Kadının Statüsü Danışma Kurulu, kadının statüsüne ilişkin
sorunları incelemek, değerlendirmek, görüş oluşturmak ve önerilerde bulunmak üzere toplantılar gerçekleştirmektedir. KSGM’de
kadın sığınma evleri konusunda çalışan bir uzmanla görüşme yapmak, Kadının Statüsü Danışma Kurulu’nun ve KSGM’nin
çalışmalarına dair önemli ipuçları verecektir. Bu nedenle, Kadının Sosyal Statüsünü Geliştirme Daire Başkanlığından bir uzman
ile mülakat gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.
Tablo ile özetlenecek olursa, merkezi politika açısından görüşülecekler:
Ulusal Yönetim / Devlet Bakanlığı
Kurum Alt Birim Görüşülecek Yer Görüşülecek KişiSosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü
(SHÇEK)
SHÇEK Genel Müdürlüğü
Aile Kadın Toplum
Hizmetleri Daire
Başkanlığı
Ankara 1 Uzman
SHÇEKAnkara İl Sosyal
Hizmetler MüdürlüğüAnkara 1 Uzman
SHÇEKİstanbul İl Sosyal
Hizmetler Müdürlüğüİstanbul 1 Uzman
SHÇEKDiyarbakır İl Sosyal
Hizmetler MüdürlüğüDiyarbakır 1 Uzman
SHÇEK
SHÇEK İstanbul Kartal
İsmail Ekmekçioğlu Kadın
Konukevi
İstanbul 1 Kadın Konukevi Müdürü
SHÇEK
SHÇEK İstanbul
Bahçelievler Kadın
Konukevi
İstanbul 1 Kadın Konukevi Müdürü
SHÇEKSHÇEK Diyarbakır Kadın
KonukeviDiyarbakır 1 Kadın Konukevi Müdürü
Kadının Statüsü GenelMüdürlüğü (KSGM)
Kadının Sosyal Statüsünü
Geliştirme Daire
Başkanlığı
Ankara 1 Uzman
Toplam 8 Görüşme
2. Belediyeler:
Katılımcı yönetişim modelinin tüm dünyada giderek benimsenmesine ve Türkiye’de kadın hareketinin güçlenmesine koşut bir
şekilde Türkiye’de yerel yönetimler 1990’lardan itibaren, kadın hakları ve kadın sorunları konularına karşı duyarlılık geliştirmiş
ve şiddete maruz kalan kadınların sorunları ile aktif olarak ilgilenmeye başlamışlardır. Buradan hareketle yürüttükleri çalışmalar
arasında kadınların sorunlarına çözüm aramaya yönelik (halk sağlığı, bilinç yükseltme, kamuoyu oluşturma, örgütlenme, sosyal
sorumluluk geliştirme, meslek edindirme, okuma-yazma kursları, vs. gibi) çeşitli faaliyetler bulunmaktadır. Kadın sığınma evleri
özelinde de bu tür evlerin yaşatılmasında karşılaşılan zorlukları yakından gözlemleyebilmişler. Bu nedenle, yerel yönetim
kadrolarının deneyimleri de bu çalışma için önemli bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi
2009 / 1. Dönem17
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 18/32
(İBB)’nin Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün görevleri arasında, kadın ve aile
hakkında sosyolojik araştırmalar yapmak, kadınların şehirle uyumunu sağlamak ve dünyada kadın haklarının tarihsel gelişimini
inceleyerek ilgililerin dikkatine sunmak bulunmaktadır. Dolayısıyla, İBB’nin Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde kadına yönelik
hizmetlerden sorumlu bir yetkili ile görüşme yapılacaktır. Bu görüşmede, Büyükşehir belediyesinin kadın politikasına dair bilgiler
edinilecektir. Aynı amaçla, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Sosyal Hizmetler Müdürlüğünden bir yetkili ile görüşme
yapılacaktır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ise, sığınma evinin açılış ve yönetim süreçlerini yönlendirme işini sivil toplum
örgütlerine bırakmıştır. Bu nedenle, Diyarbakır’da bu süreçte aktif olarak yer alan kadın örgütlerinden seçilen bir yetkili ile
mülakat yapılacaktır. Büyükşehir Belediyelerinin işlettikleri sığınma evleri ile ilgili olarak toplam üç kişi ile görüşülecektir.
Kadın sığınma evleri açma ve işletme konusunda Büyükşehir belediyelerinden ziyade ilçe belediyelerinin ön planda olduğu
ancak bu belediyelerin de pek azının aktif olduğu görülmektedir. İlçe belediyeleri bünyesinde sayıları çok az olmakla birlikte
birkaç tane kadın sığınma evi niteliğinde sayılabilecek küçük ölçekli ve dar kapsamlı konukevi vardır. Bu yapılanmalara örnek
olarak İstanbul’da Kadıköy, Küçükçekmece, Ankara’da Çankaya ve Yenimahalle Belediyelerinin işlettikleri, Diyarbakır’da ise
Bağlar Belediyesi’nin açmak üzere olduğu kadın sığınma evleri gösterilebilir. İlçe belediye teşkilatlanmalarından kadının statüsü
ve sorunları konuları ile ilgili yetkililerle görüşme yapmak saha çalışmasının bir parçasını oluşturacaktır. Şişli Belediyesi Kültür
ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün kadın sığınma evi açma gibi bir girişimi söz konusudur. Belediyenin stratejik planında yer alan bu
hedefe dair görüşmede bulunmak ve belediyedeki sosyal hizmet uzmanından bilgi almak saha çalışmasının yerel yönetimler bacağının bir parçasıdır. Şişli Belediyesinden bir uzmanla yapılacak görüşmede, kadın sığınma evlerinin kuruluş aşamasından
önceki süreçlerine ışık tutulmuş olacaktır. Diyarbakır’da da Bağlar Belediyesi bir sığınak açma çalışması içerisindedir. Bağlar
Belediyesi de Büyükşehir gibi sığınağın açılış ve yönetim süreçlerini yönlendirme yetkisini sivil toplum örgütlerine vermiştir.
Dolayısıyla Bağlar Belediyesi’nin açacağı sığınak hakkında bilgi edinmek için görüşülecek kişi aynı zamanda bir sivil toplum
örgütü üyesidir. İlçe belediyelerinden toplamda iki kişi ile görüşülecektir.
İlçe belediye yetkililerin yanı sıra belediyelerin işletmekte olduğu kadın sığınma evleri yöneticileri ile de mülakatlar yapılacaktır.
Böylelikle sığınakların sorunlarını yakından gözlemleyen kişilerin deneyimleri öğrenilecektir. Kadıköy ve Küçükçekmece
Belediyelerinin işletmekte olduğu kadın sığınma evlerinin müdürleri ile mülakatlar yapılacaktır. İstanbul yerel yönetimleri
tarafından işletilen kadın sığınma evleri çok az sayıdadır. Bu iki belediyenin işletmekte olduğu kadın konukevleri, sayıları çok
sınırlı olan ve yerel yönetimlerin sorumluluk göstererek yaşattığı ender örneklerdendir. Bu sebeple bu görüşmelerde kadın
konukevi açmaktan ziyade yaşatmaya dair sorunlar üzerinde durulacaktır. Saha çalışmasının Ankara ilçe belediyeleri bacağında
ise Çankaya Belediyesi yer almaktadır. Çankaya Belediyesine bağlı kadın sığınma evi henüz hizmete başlamış bir birimdir. 8
Mart 2008’de kurulan kadın sığınma evinin müdürü ile de bir görüşme gerçekleştirilecektir.
Tablo ile özetlenecek olursa:
Yerel Yönetim / Belediyeler
Kurum Alt Birim Görüşülecek Yer Görüşülecek Kişi
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi
Sağlık ve Sosyal Hizmetler
Daire Başkanlığı Sosyal
Hizmetler Müdürlüğü
İstanbul 1 Uzman
Ankara Büyükşehir
Belediyesi
Sağlık ve Sosyal Hizmetler
Daire Başkanlığı Sosyal
Hizmetler Müdürlüğü
Ankara 1 Uzman
Diyarbakır Büyükşehir
BelediyesiDikasum Diyarbakır 1 Uzman
Şişli BelediyesiKültür ve Sosyal İşler
Müdürlüğüİstanbul 1 Uzman
Bağlar Belediyesi Kardelen Diyarbakır 1 Uzman
Kadıköy BelediyesiKadıköy Belediyesi Kadın
Konukeviİstanbul
1 Kadın Konukevi
Müdürü
2009 / 1. Dönem18
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 19/32
Küçükçekmece BelediyesiKüçükçekmece Belediyesi
Kadın Sığınma Eviİstanbul
1 Kadın Sığınma Evi
Müdürü
Çankaya BelediyesiÇankaya Belediyesi Kadın
Sığınma EviAnkara
1 Kadın Sığınma Evi
MüdürüToplam 8 Görüşme
3. Sivil Toplum Kuruluşları:
Türkiye’de kadın hakları ve kadınların yaşadığı sorunlarla mücadele konusunda aktif çalışan, kadın sığınma evi kurma,
sürdürme ve kimi zaman da kapanma aşamasında bizzat bulunmuş ve bu deneyimleri bire bir yaşamış sivil toplum örgütü
üyeleri de derinlemesine mülakat yapılacak görüşmeciler arasında yer almaktadır. Kadın sığınma evi açma ve yaşatmanın mali
külfetleri göz önünde bulundurulacak olursa Türkiye’de iki sivil toplum kuruluşunun kadın sığınma evi işletme gibi zor bir süreci
tecrübe edindiği belirlenmiştir. Bunlardan bir tanesi İstanbul’da bulunan Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’dır; diğeri ise Ankara’daki
Kadın Dayanışma Vakfı’dır. Hem Mor Çatı hem de Kadın Dayanışma Vakfı birer kadın sığınma evi açmış fakat kaynak
yetersizliğinden dolayı devam edememiş ve daha sonra kapanmıştır. Kadın Dayanışma Vakfı bir zamanlar Ankara Yenimahalle
Belediyesi kadın sığınma evine insan kaynağı desteği vermekteydi. Mor Çatı ise İstanbul Beyoğlu Kaymakamlığı’nın açtığı
kadın sığınma evinde kurucu öğe olarak yer almakta ve insan kaynağı ve stratejik vizyon konusunda destek vermektedir. Bu
kuruluşların yanı sıra İstanbul’da Şefkat Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin aktifleşmeye başladığı görülmektedir.Şefkat Derneği daha yoğunlukla İstanbul Küçükçekmece Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yapmaktadır.
Şahmaran Kadın Dayanışma ve Araştırma Merkezi de şiddet görmüş ve cinsel istismara uğramış kadınlara sosyal, hukuki ve
psikolojik destek veren, kadın sığınma evleri konusunda Kadıköy Belediyesine danışmanlık hizmeti veren bir sivil toplum
kuruluşudur. Dernek yetkilisi ile yapılacak görüşme, sığınma evlerine dair sorunları anlamamıza yardımcı olacaktır. Genç Kız
Sığınma Evi Derneği de yetiştirme yurtlarından 18 yaşını doldurarak ayrılmak durumunda kalan genç kadınlara yönelik sığınma
evi kurma gayretindedir. Derneğin kurucuları, Türkiye’de ilk kadın sığınma evinin açılmasına katkıda bulunan kişilerdir.
Dolayısıyla bu görüşme hem yeni kurulan özel tipte denilebilecek (sadece 18-25 yaş arası kadınlara hizmet veren) kadın
sığınma evi hakkında bilgi edinmemizi sağlayacak hem de kadın sığınma evlerinin Türkiye’deki tarihini ve geçmişteki
deneyimlerini de öğrenmemize olanak sağlayacaktır. İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’nın ise, seks işçisi olmaya zorlanan
göçmen kadınlar için (örneğin Rus, Moldovalı, vs.) bir sığınak çalışması vardır. Bu vakıftan bir uzman ile de görüşme yapılacak
ve böylece farklı kadın grupları için farklı sığınak modelleri hakkında bilgi temin edilecektir. Sivil toplum kuruluşu bacağında
yapılacak olan mülakatlardan biri de, Diyarbakır’da kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin olarak çalışan KAMER’den bir
uzman ile gerçekleştirilecektir.
Son olarak, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede ne tür çalışmalar yaptıklarını
anlamak ve Türkiye temelli STK’larla, yerel yönetimlerle ve merkezi hükümet kurumlarıyla ne tür işbirlikleri ve ortaklıklar
yaptıklarını gözleyebilmek için iki tane uluslararası örgüt örneklem kapsamına alınmıştır. Bunlardan bir tanesi merkezi
Ankara’da olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’dır (UNDP); diğeri ise merkezi İstanbul’da olan Uluslararası Af Örgütü’dür
(Amnesty International). Netice itibariyle, sivil toplum örgütü olarak Mor Çatı, Kadın Dayanışma Vakfı, Şefkat Derneği,Şahmaran Kadın Merkezi, Genç Kız Sığınma Evi Derneği, İnsan Kaynağı Geliştirme Vakfı, KAMER, Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı ve Uluslararası Af Örgütü’nden birer temsilci ile görüşme yapılacaktır.
Tablo aracılığı ile özetlenecek olursa:
Sivil Toplum Kuruluşları
Kurum Birim Görüşülecek Yer Görüşülecek KişiSivil Toplum Kuruluşu
(STK)
Mor Çatı Kadın Sığınağı
Vakfıİstanbul 1 Üye
STK Kadın Dayanışma Vakfı Ankara 1 ÜyeSTK Şefkat Sosyal
Yardımlaşma ve
İstanbul 1 Üye
2009 / 1. Dönem19
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 20/32
Dayanışma Derneği
STK
Şahmaran Kadın
Dayanışma ve Araştırma
Merkezi
İstanbul 1 Üye
STKGenç Kız Sığınma Evi
Derneğiİstanbul 1 Koordinatör
STKİnsan Kaynağını Geliştirme
Vakfıİstanbul 1 Uzman
STK KAMER Diyarbakır 1 UzmanSTK (Uluslararası) UNDP Ankara 1 UzmanSTK (Uluslararası) Amnesty International İstanbul 1 UzmanToplam 9 Görüşme
Toplamda, ulusal yönetimden sekiz, yerel yönetimlerden sekiz ve sivil toplum kuruluşlarından dokuz olmak üzere 25 kişi ile yüz
yüze görüşmeler yapılacaktır. Yukarıda belirlenen kitleye yöneltilecek olan araştırma soruları, derinlemesine görüşmeler
gerektiren açık uçlu sorulardır. Aşağıda çerçevesi çizilmiş olan soruların yanı sıra görüşmelerin gidişatına ve aktarılan görüş ve
konulara bağlı olarak ilave sorular da sorulabilecektir. Soru esas itibariyle şu çerçevede gelişebilir:
1) (SHÇEK, Belediye veya STK’ların işlettiği) kadın sığınma evlerinin kuruluş süreçleri nasıl gelişmiştir?
2) Kuruluş sürecini olumlu veya olumsuz etkileyen siyasi koşullar nelerdir?
3) Konunun mali boyutu nasıl ele alınmıştır? Destek, sponsorluk, vs. gibi mali kaynak nasıl temin edilmiştir? Sürekliliğinin
sağlanması hangi stratejilerle öngörülmüştür?
4) Yasal mevzuat, kuruluş sürecinin pürüzsüz bir şekilde işlemesini sağlayabilmekte midir? Eğer varsa, yasal mevzuata
dair sorunlar nelerdir?
5) Kuruluş sürecinde aktif rol oynayan kurum ve kuruluşlar kimlerdir? Bu kişiler arası ilişki nasıl şekillenmektedir?
6) Şiddet nedeniyle evinden kaçan kadınlar sığınma evlerine nasıl ulaşmaktadırlar? Valiliklere veya Emniyet
Müdürlüklerine başvuran kadınların sığınma evlerine yönlendirilme süreci nasıl gerçekleşmektedir? Bu süreçte polis
memurları, memurlar veya çeşitli hizmet sağlayıcılarla teşriki mesai içinde bulunan danışma merkezleri, STK
çalışanları ve sosyal hizmet uzmanları ne gibi güçlüklerle karşılaşmaktadırlar?7) Bürokratlar, belediye çalışanları ve STK temsilcileri örnek sığınaktan ne anlamaktadırlar? İyi sığınak anlayışı onlara
göre nedir?
8) STK’ların sığınak konusunda yaşadığı en büyük sorun ve sorunlar nelerdir?
9) Kadınların, sığınma evlerine kabul süreci nasıl gerçekleşmektedir? Bürokratik, teknik, yasal, vs. kriterler nedir? Süreç
nasıl işlemektedir? Şiddete mağdur olan her kadın evinden kaçtığı zaman sığınma evine kolaylıkla kabul edilmekte
midir yoksa kabul koşullarını sağlayamayan kadınlar var mıdır?
10) Sığınak örgütlenmeleri nasıl olmalıdır? Farklı ihtiyaçlar yönelik farklı sığınaklar mı yoksa coğrafi bölge sığınağı
uygulamaları mı (örneğin Doğu Anadolu Bölge Sığınağı) tercih edilmelidir?
11) Sığınaklar siyasi otoriteden etkilenmekte midir?
12) Kadın sığınma evleri ile diğer sosyal hizmet kuruluşları arasında nasıl bir işbirliği mevcuttur? Örneğin kadınların iş
bulmasına destek sağlanması için İş ve İşçi Bulma Kurumu ile nasıl bir işbirliği bulunmaktadır? Çocuk bakımı alanında
sosyal hizmet veren kreşlerle işbirliği yapılabilmekte midir? Kadınların yasal ve psikolojik sorunlarının çözümü için
yardımcı olabilecek diğer sosyal hizmet kurumları ile işbirliği olanakları nasıldır?
13) Kadınların ekonomik hayata katılmaları için ne tür destek mekanizmaları geliştirilmiştir? Kadınların, bu evlerde bir süre
barındıktan sonra, kendi ayakları üzerinde durabilecekleri koşulları elde etmelerinde hangi sorunlar bulunmaktadır? Bu
koşulların mümkün olabilmesi nasıl sağlanabilir?
14) SHÇEK, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları işlettikleri sığınma evleri konusunda nasıl bir işbirliği içindeler; işbirliğine
yönelik girişimleri var mı; varsa buna dair ne tür sorunlar yaşamaktalar? Çatışma alanları nelerdir?
15) Kadın sığınma evlerinde yönetime dair (insan kaynağı, uzmanlıklar, maddi kaynaklar, servis sorunları, bilinç yükseltme,alt yapı, vs.) sorunlar nelerdir ve nasıl aşılabilir?
16) Kadın sığınma evleri kadına yönelik şiddetle mücadelede vazgeçilmez bir yöntem midir? Başarılı sayılabilir mi?
2009 / 1. Dönem20
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 21/32
Şiddetin önlenmesi veya kadınların şiddet karşısında korunması ve güçlenmesini sağlayabiliyor mu? Bu uygulamalar
ne olursa olsun devam ettirilmeli mi? Yoksa kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni yöntemlerden veya yeni
yaklaşımlardan bahsedilebilir mi?
17) Sığınma evinde bir süre barınmış ve daha sonra süresi dolduğu için veya başka bir sebeple buradan ayrılmış kadınlar
barınma sorunlarını nasıl çözüyorlar, nasıl hayatlar kuruyorlar? Onların nasıl hayatlar kurdukları ayrıldıkları sığınaklar
tarafından takip ediliyor mu? Sığınma evleri, evlerden ayrılan kadınlara herhangi bir destek vermeye devam ediyor
mu? Sığınma evi deneyimi kadınların yaşamlarını ne şekilde değiştiriyor, yaşam kalitelerini artırıyor mu?
18) Faaliyette olan kadın sığınma evlerinin buralarda barınan kadınların ihtiyaçlarına (çocuk bakımı, psikolojik ve yasal
danışmanlık, ekonomik hayata katılım, vb..) daha iyi yanıt verebilmesi için neler yapılması gerekmektedir? Yasal,
teknik, bürokratik, sosyal, ekonomik, vs.?
19) Sığınak uygulamaları hangi yan açılımlarla desteklenmelidir? Veya böyle bir ihtiyaçtan bahsedilebilir mi? Örneğin
kadınlara sığınaklara başvurabilecekleri konusunda genel bilinirlik çalışması nasıl yürütülmektedir? Kamuoyu
bilinçlendirme ve yönlendirme çalışmaları var mıdır?
20) Sığınakların yurtdışı bağlantıları var mıdır? Uluslararası kadın dernekleri ile hangi faaliyetler yapılmaktadır?
Her bir mülakatın en az 1-1,5 saat süreceği tahmin edilmektedir. Mülakatlar ses kayıt cihazı ile kaydedilecek ve çözümlemeleri
yapılarak bilgisayar ortamına aktarılacaktır. Daha sonra, yapılan 18 mülakatın ses kaydının metinleri okunacak, ortak başlıklar belirlenecek ve bu başlıklar altında derlenen bilgilerin değerlendirmesi yapılacaktır. Analiz sırasında, mülakatlarda edinilen
bilgiler birbiriyle karşılaştırılacak, böylelikle proje raporunda tek bir kişinin ya da tek bir kurumsal yapının görüş ve yorumlarının
daha ağırlıklı bir şekilde yer almasının önüne geçilecektir. Diğer bir deyişle benzerlik ve çeşitlilik mümkün olduğunca
yakalanmaya çalışılacaktır.
Verilerin temini ve analizi aşamalarından sonra ara rapor yazım aşamasına geçilecektir. Yapılan mülakatların analizleri rapor
haline getirilecektir.
Araştırmanın Üçüncü Evresi (12.-18. Aylar): Alan Araştırması II – Odak Grup Toplantıları
Bu evrede odak grup toplantıları yapılacaktır. Odak grup toplantılarında amaç, belirli bir konu üzerinde derin tartışmalar
yapılabilmesini sağlamak, grup katılımcılarının birbirleri ile diyalog içerisine girmesi sonucu ikili görüşmeler sırasında açığa
çıkması güç olan fikirlerin, fikir ayrılıklarının, çatışmaların veya uzlaşmaların grup ortamında ortaya çıkmasını sağlamaktır.
Altı kişiden oluşan üç farklı odak grup toplantısı yapılacaktır. Toplantıların Kadir Has Üniversitesi’nde yapılması
planlanmaktadır. Her bir odak grup çalışmasına ulusal yönetimden, yerel yönetimlerden ve sivil toplum kuruluşlarından
temsilciler davet edilecektir. Odak grup mülakatları ile söz konusu üç kurum arasındaki yakınlıkların, farklılıkların ve işbirliği
olanaklarının daha iyi anlaşılacağı düşünülmektedir. Odak grup çalışmasına davetli kişilere, derinlemesine görüşmelerde ortaya
çıkan fikirler, muğlâklıklar ve iddialar ışığında sorular yöneltilecektir. Odak grup çalışmaları bir anlamda derinlemesinegörüşmelerde ortaya çıkan tablonun bütünleyicisidir. Görüşmelerde eksik kalan veya tutarsız görünebilecek noktalar odak grup
çalışmaları ile aydınlatılacaktır.
Odak grup toplantısındaki temel amaç, ulusal yönetim (Devlet Bakanlığı bünyesindeki KSGM ve SHÇEK), yerel yönetim
(Büyükşehir ve ilçe belediyeleri) ve sivil toplum kuruluşlarının (kadın örgütleri) kadın sığınma evleri konusuna yaklaşımlarında
ne tür benzerlikler ve ayrılıklar olduğunu görmektir. Bu üç farklı kurumun bakış açıları ve sorunları tanımlama biçimleri arasında
ne tür aynılıklar veya farklılıklar olduğunu anlamak, üretilen çözüm yollarını karşılaştırmak ve bu konular üzerinde tartışma
yaratmak hedeflenmektedir. Odak grup toplantıları söz konusu kurumlar – SHÇEK/KSGM, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları
– arasındaki işbirliğinin ne düzeyde olduğunu anlamamıza da katkıda bulunacaktır. Dahası, böyle bir toplantının, iletişim ve
çevre edinme ortamı sağlayacağından dolayı gelecekte işbirliği olanaklarının önünü açabileceği de düşünülebilir.
Odak grup çalışmalarının politika geliştirmek için de çok elverişli yöntemler olduğu düşünülmektedir. Bir toplantı masasının
2009 / 1. Dönem21
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 22/32
etrafında bir araya gelecek olan devlet, belediye ve sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, sorunların tespiti ve çözüm
yöntemleri geliştirilmesi yönünde işbirliği, iş bölüşümü, sorumluluk paylaşımı gibi olanaklar üzerine düşünme fırsatı bulacaklar
ve öneri geliştireceklerdir. Kadın sığınma evlerinde geçmişte ve bugün yaşanan sorunların muhasebesini topluca yapma ortamı
bulacak olan odak grup üyeleri, ileriye yönelik dersler çıkarma fırsatını da yakalayacaklardır. Böylelikle, kadın sığınma evlerinin
bir sonraki süreci, bir önceki süreçte yaşanan deneyimler süzgecinden faydalanmış olacaktır.
Her bir odak grup toplantısına ulusal, yerel ve sivil toplum düzlemlerinden ikişer kişi davet edilecektir. Her toplantı altı kişiyi bir
araya getirecektir. Toplamda üç odak grup toplantısı gerçekleştirilecektir. Böylelikle 18 kişi ile görüşülmüş olacaktır.
Derinlemesine mülakatlarda görüşülen 25 kişiye ilaveten odak grup toplantılarıyla 18 kişi ile daha görüşülmüş olacak ve tüm
alan çalışmasında toplam 43 kişi ile görüşme tamamlanmış olunacaktır. Odak grup mülakatları İstanbul’da Kadir Has
Üniversitesi’nde gerçekleştirileceği için Ankara ve Diyarbakır’da çalışmakta ve yaşamakta olan uzmanlar İstanbul’a
çağırılacaktır.
Tablo halinde özetleyecek olursak:
Odak Grup Toplantısı
Düzlem Kurum Görüşülecek Yer Görüşülecek Kişi
Sivil ToplumSivil Toplum Kuruluşu
(STK)
İstanbul / Kadir Has
Üniversitesi1 Temsilci
Sivil Toplum STKİstanbul / Kadir Has
Üniversitesi1 Temsilci
Yerel Yönetimİstanbul Büyükşehir
Belediyesi
İstanbul / Kadir Has
Üniversitesi1 Temsilci
Yerel Yönetim İlçe Belediyesiİstanbul / Kadir Has
Üniversitesi1 Temsilci
Ulusal Yönetim
Sosyal hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu(SHÇEK)
İstanbul / Kadir Has
Üniversitesi 1 Temsilci
Ulusal Yönetim SHÇEKİstanbul / Kadir Has
Üniversitesi1 Temsilci
Ara Toplam (birer odak grup)6 Görüşmeci /
1 Odak Grup
Toplam (3 odak grup)18 Görüşmeci /
3 Odak Grup
Odak grup mülakatlarında, katılımcıların tartışmasını yönlendirmek ve toplantı gündemini yönetmek için şu sorular sorulacaktır:
1) Farklı kurumların işlettikleri sığınma evleri arasında önemli farklılıklar bulunmakta mıdır? Bir başka deyişle, SHÇEK’e
bağlı bir sığınma evi ile Mor Çatı’nın sığınma evine veya belediyeye bağlı bir sığınma evi farklı mıdır? Evet ise, ne gibi
farklılıklar vardır? (başvuru koşulları, organizasyon yapısı, çalışan niteliği, faaliyetler, işleyiş, bürokrasi, vs.)
2) Tek bir tip sığınak modeli geliştirilebilir mi? Merkezi hükümet ve devlet organları kadın sığınma evlerine dair örnek
tasarımda bulunuyor mu? STK’ların örnek model çalışmaları var mı? Üzerinde uzlaşılan bir sığınak tarzı var mı? Yoksa
farklı nicelik ve niteliksel öngörüler, beklentiler, tasarılar mı söz konusu?
3) Sığınak konusu genel bir kadın politikası ile alakalı mıdır yoksa kalkınma, gelişme ve fakirlik ile mi alakalıdır?
4) Kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınak yöntemi kuvvetli, etkili ve başarılı bir yöntem midir? Bu yöntemin
eksiklikleri, yanlışları, doğruları ve artıları nelerdir?
5) Farklı kurumlara bağlı sığınma evleri iş bulma, çocuk bakımı, yasal ve psikolojik sorunların çözümü gibi konulardabirbirlerinden önemli farklılıklar gösteriyorlar mı? Örneğin, SHÇEK’e bağlı sığınma evleri yukarıda sayılan alanlarda
hizmet veren sosyal hizmet kurumlarından daha fazla faydalanma imkânına sahipken belediyelere veya STK’lara bağlı
2009 / 1. Dönem22
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 23/32
olarak işletilen sığınma evleri bu konularda destek alabilecekleri sosyal hizmet olanakları bulma konusunda güçlük
yaşıyorlar mı? Yaşanılan sorunlar farklı mı?
6) SHÇEK, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları işlettikleri sığınma evleri konusunda nasıl bir işbirliği içindeler ve
işbirliğine dair ne tür sorunlar yaşamaktalar?
7) Sığınma evinde bir süre barınmış kadınların şiddet gördükleri eve geri dönme oranlarında kurumlar arasında farklılık
var mıdır; varsa bunun nedenleri neler olabilir?
8) Faaliyette olan kadın sığınma evlerinin buralarda barınan kadınların ihtiyaçlarına (çocuk bakımı, psikolojik ve yasal
danışmanlık, ekonomik hayata katılım, vb.) daha iyi yanıt verebilmesi için neler yapılması gerekmektedir?
9) Sığınaklarda yaşanılan sorunlar maddi midir? Maddi sorunlar nasıl aşılabilir? Parasal kaynağın haricinde hangi
sorunlardan bahsedilebilir? Bu sorunların çözümüne dair öneriniz var mı?
10) Yasal sorunlar var mıdır? Var ise nasıl çözülebilir? Sığınak yönetmeliği ihtiyaçlara cevap verebilmekte midir?
11) Sığınak bağımsızlığı konusundan ne anlıyor ve ne bekliyorsunuz?
12) Sığınak, şiddetle mücadelenin olmazsa olmaz parçası mıdır? Alternatif uygulamalar veya yaklaşımlardan bahsedilebilir
mi?
13) Örnek sığınaktan ne anlamaktadırlar? Var olan nedir? İdeal olan nedir?
14) Uluslararası örgütler ile yürütülen çalışmalar faydalı mıdır? Uluslararası örgütlerle Türk devlet kurumlarının ve sivil
toplum örgütlerinin ilişkileri nasıldır? Ne tür sorunlar ve çatışmalar yaşanmaktadır?
Yaklaşık 2-2.5 saat sürmesi beklenen odak grup toplantıları ses cihazı kullanılarak kayıt edilecektir. Kayıtın daha sonra
çözümlemesi yapılarak yazıya geçirilmesi sağlanacaktır. Öncelikle, bu toplantılar da ikili görüşmeler gibi bağımsız olarak
değerlendirilecek, farklı kurum çalışanları arasındaki yaklaşım farklılıkları ve benzerlikler saptanacaktır. Daha sonra, derlenen
bilgilerin değerlendirmesi yapılacaktır. Analiz sırasında, mülakatlarda edinilen bilgiler birbiriyle karşılaştırılacak, böylelikle görüş
zenginliği ve bakış açısı farklılıkları/benzerlikleri yakalanmaya çalışılacaktır.
Üç farklı düzlemden (ulusal, yerel ve sivil toplum) kişiler ile odak grupta görüşmenin çeşitli avantajları vardır. En önemli
faydalardan birisi, şiddete maruz kalan kadınların ve kadın sığınma evlerinin sorunları konusunda farklı deneyimler edinmiş ve
çözüm önerileri geliştirmiş kişilerin görüşlerini alabilmek olacaktır. Yine bu noktada, ileride uluslararası kurumlarla bağlantılı
olarak yapılacak çalışmaların avantajlarının ve dezavantajlarının neler olabileceği de açığa çıkabilir. Ayrıca, yerel yönetimlerin
veya sivil toplum örgütlerinin bürokrasinin etkisi altında olması beklenen SHÇEK’e göre avantajlarının neler olduğu saptanabilir
ve devletle yerel yönetim arasındaki işbirliği yollarının neler olabileceği, birbirlerini nasıl daha iyi destekleyebilecekleri de ortaya
çıkarılabilir. Kısacası, bu yöntem sayesinde, araştırmacılar, projenin analiz aşamasında, her üç grubun da deneyimlerinden,
bilgi birikimlerinden ve görüşlerinden faydalanma olanağını elde edeceklerdir; bu da araştırmanın bulgularını daha zengin ve
daha güvenilir hâle getirecektir.
Verilerin temini ve analizi aşamalarından sonra ara rapor yazım aşamasına geçilecektir. Analizler ışığında odak grup çalışması
sonuçları bir rapor haline getirilecektir.
Araştırmanın Dördüncü Evresi (18.-24. Aylar): Verilerin Değerlendirilmesi, Karşılaştırılması ve Sonuç Raporunun
Yazılması
Araştırmanın dördüncü evresinde derinlemesine görüşmelerden ve odak grup çalışmalarından elde edilen sonuçlar birlikte
değerlendirilecektir. Derinlemesine mülakatlardan elde edilen kadın sığınma evlerine dair görüş, bilgi, değerlendirme ve öneriler
odak grup mülakatlarından elde edilenler ile karşılaştırılacaktır. Diğer bir ifadeyle, yüz yüze ikili görüşmelerde ortaya çıkan
resimdeki boşluklar, belirsiz alanlar ve yanlış bilgiler odak grup mülakatları sayesinde giderilecek; sonuçların net olduğu kadar
tutarlı olması da sağlanacaktır. Birinci ara rapor (derinlemesine mülakat sonuçları) ile ikinci ara rapor (odak grup mülakat
sonuçları) sentezlenecek ve araştırmanın final raporu ortaya çıkarılacaktır.
Araştırma projesi, elde ettiği sonuçları aktardığı ve tartıştığı yayınlar yapmayı hedeflemektedir. Türkiye kadın sığınma evleri
2009 / 1. Dönem23
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 24/32
deneyiminin dünyadaki diğer araştırmacılara, politika yapıcılara, karar alıcılara, uluslararası kadın hareketine, kalkınma
programlarına, uluslararası örgütlere, feminist eylemcilere ve politika uygulayıcılara aktarılması amacı ile İngilizce uluslararası
bir yayın yapılması planlanmaktadır. Social Science Citation Index gibi uluslararası bilimsel yayın endeksleri tarafından
taranmakta olan akademik dergilerden birinde (örneğin Violence Against Women) bir makale çalışması yapılacaktır. Makalenin
yazımı projenin dördüncü ve son evresinde yapılacaktır.
2009 / 1. Dönem24
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 25/32
8. ÇALIŞMA TAKVİMİ: Projede yer alacak başlıca iş paketleri ve bunlar için önerilen zamanlama, iş-zaman çizelgesi halinde verilmelidir. Ayrıca, projenin belli başlı aşamaları ve bunlardanherbirinin ne zaman gerçekleşeceği, bu aşamalarda görev alacak proje personeli ve iş tanımları ek sayfa kullanılarak ayrıntılı olarak yazılmalıdır. Personelin niteliği (yürütücü, araştırmacı,danışman ve bursiyer) belirtilmelidir. Gelişme ve sonuç raporu hazırlama aşamaları proje çalışmalarına paralel olarak yürütülmeli, ayrı bir iş paketi olarak gösterilmemelidir.
İŞ-ZAMAN ÇİZELGESİ
İş Paketi Ad/Tanım AYLAR1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24
Araştırmanın Birinci
Evresi (literatür
taraması, teorik
literatür, kadına yönelik
şiddet, kadının statüsü,
iyi yönetişim, stratejik
vizyon, kadın
araştırmaları ve
çalışmaları, feminist
hareket, v.s.)
X X
Literatür Taraması
(karşılaştırmalı ve
görgül li teratür -
dünyada ve Türkiye’de
kadın sığınma evleri,
tarihçesi, deneyimler,
sorunlar, poli tika
önerileri, uluslararası
kuruluşların
çalışmaları, ülke
örnekleri, Türkiye’nin
benzer ve özgül
durumu, v.s.)
X X
Literatür Özeti (temin
edilen l iteratürün
derlenmesi,
çoğaltılması,
özetlenmesi ve
X X
2009 / 1. Dönem 25
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 26/32
kategorize edilerek
rafine edilmesi, birinci
ara raporun yazımı)Araştırmanın İkinci
Evresi (saha
çalışmasının ön
hazırlığı, derinlemesine
görüşmeler için
örneklem grubunun
seçimi, irtibatı,
görüşmeci profilinin
çıkartılması)
X
Saha Çalışması
(derinlemesine
görüşmeler için tespit
edi len 18 kişiden
randevu alınması ve
mülakatların yapılması)
X X X
Saha Çalışması (ses
kayıtlarının
çözümlemesinin
yapılması)
X
Veri Analizi (ara rapor
yazımı , e lde edi len
verilerin analizi ve
ikinci ara raporunhazırlanması)
X
Araştırmanın Üçüncü
Evresi (saha
çalışmasının ön
hazırlığı, odak grubu
görüşmeleri için
örneklem grubunun
seçimi, irtibatı,
X
2009 / 1. Dönem 26
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 27/32
görüşmeci profilinin
çıkartılmasıSaha Çalışması (odak
grup toplantıları için
tespit edilen 18 kişiden
randevu alınması ve
mülakatların yapılması)
X X X
Saha Çalışması (odak
grup ses kayıtlarının
çözümlemesinin
yapılması)
X
Veri Analizi
(odak gruptan elde
edilen verilerin
derlemesi, değerlemesi
ve analizi, üçüncü ara
raporun yazımı)
X
Araştırmanın Dördüncü
Evresi (karşılaştırmalı
data analizi, alan
araştırmasının birinci
ve ikinci kısımlarının
sentezi, verilerin bilgi
haline dönüştürülmesi)
X
Bulgu Derlemesi (tüm
mülakatlardan elde
edilen sonuçların
değerlendirilmesi,
projenin sonuçlanması,
ampirik bilginin teorik
bilgi ile bezenmesi,
l iteratür ışığında
verilerin
X X
2009 / 1. Dönem 27
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 28/32
anlamlandırılması)Yayın Çalışması (SSCI
dergisinde
yayınlanmak üzere
makale çalışmasının
başlaması)
X X
Projenin
sonuçlandırılması
(sonuç niteliğinde son
ve dördüncü raporun
yazımı, proje ekibinin
projeyi değerlendirmetoplantısının yapılması,
SSCI yayınına dair
çalışmalar)
X
2009 / 1. Dönem 28
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 29/32
9. BÜTÇE ve GEREKÇESİ: Aşağıdaki Genel Bütçe tablosu, excel formatında yer alan TÜBİTAK Bütçesi tablosu ve diğer bütçe tabloları eksiksiz olarak doldurulmalıdır. GenelBütçe Tablosu ve Excel formatında verilmesi gereken TÜBİTAK Bütçe Tablosundaki ana toplamlar aynı olmalıdır. (TÜBİTAK Bütçesi tablosunu hazırlarken ekonomik kodlara ilişkinaçıklamaları içeren dokümandan yararlanınız). TÜBİTAK'tan istenen parasal desteğin her bir kalemi için ayrıntılı gerekçe verilmeli, istenen makine-teçhizatla ilgili teknik şartnameve proforma fatura ya da teklif mektubu, hizmet alımı ile ilgili proforma fatura ya da teklif mektubu eklenmelidir. Sarf malzemeleri için proforma faturaya gerek olmayıp sadece anakalemler bazında ayrıntılı liste verilmelidir. Eğer varsa, öneren ve destekleyen diğer kuruluş katkıları ve kuruluş yetkililerinin destek sözü veren mektupları da eklenmelidir.
GENEL BÜTÇE TABLOSU (TL)
Katkı KaynağıMakine
Teçhizat(03.7 + 06.1 + 06.3)
Sarf Malzemesi
(03.2)
HizmetAlımı
(03.5 + 03.8 + 06.6)
Seyahat(03.3)
Bursiyer (05.4)
YardımcıPersonel
(01)
Proje Teşvikİkramiyesi(*)
KurumHissesi(*)
(07.1)Toplam
TÜBİTAK’tanTalep EdilenKatkı
11817,35 1826,1 19165 45600 78408,45 TL
ÖnerenKuruluşKatkısı
1300 6200 7200 14700 TL
DestekleyenDiğer KuruluşKatkısı
DestekleyenDiğer KuruluşKatkısı
Toplam 93108,45 TL
(*) Bu bölümler TÜBİTAK tarafından doldurulmak üzere boş bırakılacaktır.
2009 / 1. Dönem 29
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 30/32
Alınması Önerilen Makine – Teçhizat
Adı / Modeli Alım Türü Bedeli (TL) Kullanım Gerekçesi
Yazıcı (CB410A LASERJET P1005 YAZICI – A4)
Yurt içi Yurt dışı 221,22Bkz. Bütçe Kalem
Açıklamaları
Yazıcı (HP CB 656b DESKJET F4280YAZ/TAR/FOT – A4)
Yurt içi Yurt dışı188,75 Bkz. Bütçe Kalem
Açıklamaları
Yazıcı (HP Q8388B PHOTOSMART C4480YAZ/TAR/FOT – A4) Yurt içi Yurt dışı 219,19 Bkz. Bütçe KalemAçıklamaları
SES KAYIT CİHAZI (PİRANHA VOICEMASTER S TYPE USB DIG. SESKAYIT
CİHAZI 288S)Yurt içi Yurt dışı 107,57
Bkz. Bütçe KalemAçıklamaları
Taşınabilir Bilgisayar Yurt içi Yurt dışı 10350Bkz. Bütçe Kalem
Açıklamaları
4 GB USB 2.0 DT100 SÜRGÜLÜKINGSTON
Yurt içi Yurt dışı 48,71Bkz. Bütçe Kalem
Açıklamaları
500 GB(2.5) 8MB SEAGATE FR. AGENTOSİYAH
Yurt içi Yurt dışı 681,91Bkz. Bütçe Kalem
Açıklamaları
Türkiye temsilcisi aracılığıyla yapılmayan alımlar için alım türü “Yurt dışı” işaretlenmeli ve tüm masraflar dahil (gümrük bedeli, vergiler, nakliye)
bedeli yazılmalıdır. Yurtiçi alımlarda KDV dahil bedeli yazılmalıdır.
Alınması Önerilen Sarf Malzemesi *
Adı Alım Türü Bedeli (TL)
Dosya Kağıdı Yurt içi Yurt dışı 420
Laser Printer Töneri Yurt içi Yurt dışı 329
Klasör Yurt içi Yurt dışı 287,5
Bloknot Yurt içi Yurt dışı 26,6
Pilot Kalem Yurt içi Yurt dışı 100
Telli Dosya Yurt içi Yurt dışı 25
Şeffaf Dosya Yurt içi Yurt dışı 40
Zımba Makinesi Yurt içi Yurt dışı 50
Delgeç Yurt içi Yurt dışı 40
Kadın Politikası Dergisi Yurt içi Yurt dışı 120
Amargi Süreli Yayını Yurt içi Yurt dışı 168
Feminist Kadın Dergisi Yurt içi Yurt dışı 120
Fotokopi Yurt içi Yurt dışı 100
Türkiye temsilcisi aracılığıyla yapılmayan alımlar için alım türü “Yurt dışı” işaretlenmeli ve tüm masraflar dahil (gümrük bedeli, vergiler, nakliye)bedeli yazılmalıdır. Yurtiçi alımlarda KDV dahil bedeli yazılmalıdır.* Bkz. Bütçe Kalem Açıklamaları
Hizmet Alımı
Mahiyeti Nereden/Kimden Alınacağı Bedeli (TL)
Yurtiçi Saha Çalışması Seyahat Giderleri (*)(****)
2009 / 1. Dönem 30
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 31/32
Uçak, Taksi, Havaş ile SeyahatKişi Adedi Seyahat Adedi (kez) Toplam (TL)
3 43 6485
Özel /Resmi Araç ile Seyahat(**)
Toplam Katedilecek Yol (Km.) Toplam (TL)
Araç KirasıToplam Gün Ücret/Gün Toplam (TL)
Harcırah(***)
Proje Yürütücüsü veAraştırmacılar
Toplam kişi/gün
Bursiyer ve Yardımcı Personel
Toplam kişi/günToplam (TL)
2/ 40 2/ 40 6680
Toplam 13165
(*) Talep edilen desteğin 10.000 TL’nin üzerinde olması halinde, bu tablonun dışında ayrıca, ayrıntılı gerekçe verilmesi şarttır.(**) Araştırma Grubundan onay alınmak koşuluyla özel/resmi araç ile yapılan seyahatlerde her 100 km. için 6 litre kurşunsuz benzin ücreti ödenir.
(***) 2009 yılı için gündelik bedeli; yürütücü ve araştırmacılar için 38 TL/gün, bursiyer ve yardımcı personel için 33 TL/gün olarak, konaklamabedeli (belgelenmesi kaydıyla) gündeliğin iki katı olarak belirlenmiştir.
(****) Bkz. Bütçe Kalem Açıklamalrı
Saha Çalışması Dışındaki Faaliyetler İçin Yapılacak Olan Yurtiçi / Yurtdışı Seyahat Giderleri
(Bilimsel Toplantılara Katılma, Çalışma Ziyaretleri ve Benzer Faaliyetler)(*)
Toplam (TL)
Yurtiçi Seyahat -
Yurtdışı Seyahat 6000
Toplam 6000
(*) Saha çalışması dışındaki faaliyeler için yapılacak yurtiçi/yurtdışı seyahatlere toplam olarak; yılda 5.000 TL’yi, proje süresince 9.000 TL’yigeçmemek şartıyla ödenek verilir.
Bursiyer
Adı Soyadı (*) Nitelik (**) BİDEB Bursu (***)ÜcretliGörevi
GörevSüresi
(ay)
Projedeki
Görev
Aralığı(****)
BursMiktarı(TL/ay)
Toplam(TL)
1 kişiDoktoraÖğrencisi
Evet Hayır X
../.../20.. - ../.../20..
Var Yok
24 ay 1-24 ay 1500 TL 36000 TL
1 kişiYüksekLisansÖğrencisi
Evet Hayır X
../.../20.. - ../.../20..
Var Yok
24 ay 1-24 ay 400 TL 9600 TL
(*) Başvuru sırasında bursiyerin ad ve soyadının belli olmaması durumunda niteliği ile birlikte sayı (kontenjan) verilebilir (**) Yüksek lisans öğrencisi, doktora öğrencisi ve doktora sonrası araştırmacılar.(***) TÜBİTAK BİDEB bursu alınması durumunda bursun başlama-bitiş tarihleri.(****) Bursiyerin, iş-zaman çizelgesine göre projenin hangi aylarında görev alacağı (örn. 1. ay ile 12. ay arası)
• 2009 yılı için burs miktarı üst sınırlarıBursiyer ücret karşılığı çalışmıyor ise Bursiyer ücretli çalışıyor ise
Y. Lisans Öğrencisi 1.250.- TL/ay 300.-TL/ayDoktora Öğrencisi 1.500.-TL/ay 400.-TL/ayDoktora Sonrası Araştırmacı 1.750.-TL/ay ------------
• Burs miktarları toplamı aylık 4.000 TL’den fazla olamaz.• Bursiyerin projede yapacağı çalışma ile ilgili ayrıntılı bilgi ek sayfada verilmelidir.
2009 / 1. Dönem 31
8/3/2019 ornek-proje onerisi
http://slidepdf.com/reader/full/ornek-proje-onerisi 32/32
Yardımcı Personel
Adı Soyadı Nitelik(*) Görev Süresi (ay) Aylık Ücret (TL) Toplam (TL)
(*) Teknisyen, laborant, sekreter, mühendis vb.
• Yardımcı personelin projede yapacağı çalışma ile ilgili ayrıntılı bilgi ek sayfada verilmelidir.