36
133 AVRASYA DOSYASI etrol ve petrole dayalı politikalar, 20. yüzyıl başlarından itibaren Orta Doğu siyasetine etki eden birinci derecen faktörlerden olmuştur. Günümüzde petrol dünyanın en önemli enerji kaynağı olma niteliğini sürdürmektedir. Dünya ülkelerinin petrole olan bağımlılığının yanı sıra, Orta Doğu ülkelerinin büyük bir kısmının pet- role dayalı ekonomik gelir sistemine sahip olmaları, petrol poli- tikalarının gerek bölgede gerekse dünyada derin etkiler yarattığı bilinen bir gerçektir. Petrolün dünya ve bölge ekonomilerindeki yeri istatiksel verilerle izah edildiği zaman, petrol politikalarının ne denli etkin ola- bileceği çarpıcı bir şekilde ortaya çıkacaktır. Petrol uzmanlarının tahminlerine göre dünyada ispatlanmış ve henüz ispatlanmamış petrol rezervleri 2,300 milyar varil civarındadır. Dünyadaki doğal gaz rezervlerinin ise 12,000 trilyon cubic feet olduğu tahmin ediliyor, ki bu rakam enerji açısından petrolle eşit bir potansiyel oluşturmaktadır. 1 Günümüzde dünyada kullanılan enerji kaynakları sıralamasında petrol % 40 kullanım ile birinci sırayı almaktadır. Petrolü % 25 kullanım ile kömür, % 20 ile doğal gaz ve % 7 ile nükleer enerji kaynakları takip PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL POLİTİKALARIN BÖLGESEL YANSIMALARI VE IRAK SAVAŞI Dr. M. Vedat GÜRBÜZ* Oil and oil politics are important in the Middle East history. Rich oil resources of the region attracted attention of the great powers. Oil is still most widely used energy source and its dominance in energy will continue. Most of the Middle East countries, including Iraq, have oil based economies. Therefore, oil is important for the regional countries as well as for the countries, which economies depended on large oil supplies. In this paper, the role of the oil in the Iraqi War and in the Middle East politics is studied comprehensively with other political factors, especially US security concerns. * ASAM Ermeni Araflt›rmalar› Enstitüsü ve Kahramanmarafl Sütçü ‹mam Üniversitesi, K. Marafl. 1 Charles D. Masters, Emil D. Attanasi, David H. Root, ‘World Petroleum Assessment and Analysis’ On Dördüncü Petrol Konferans›, 1. P Avrasya Dosyas›, Enerji Özel, Bahar 2003, Cilt: 9, Say›: 1, ss. 133-168.

PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

133AVRASYA DOSYASI

etrol ve petrole dayalı politikalar, 20. yüzyıl başlarından itibarenOrta Doğu siyasetine etki eden birinci derecen faktörlerdenolmuştur. Günümüzde petrol dünyanın en önemli enerji

kaynağı olma niteliğini sürdürmektedir. Dünya ülkelerinin petrole olanbağımlılığının yanı sıra, Orta Doğu ülkelerinin büyük bir kısmının pet-role dayalı ekonomik gelir sistemine sahip olmaları, petrol poli-tikalarının gerek bölgede gerekse dünyada derin etkiler yarattığı bilinenbir gerçektir. Petrolün dünya ve bölge ekonomilerindeki yeri istatikselverilerle izah edildiği zaman, petrol politikalarının ne denli etkin ola-bileceği çarpıcı bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Petrol uzmanlarının tahminlerine göre dünyada ispatlanmış vehenüz ispatlanmamış petrol rezervleri 2,300 milyar varil civarındadır.Dünyadaki doğal gaz rezervlerinin ise 12,000 trilyon cubic feet olduğutahmin ediliyor, ki bu rakam enerji açısından petrolle eşit bir potansiyeloluşturmaktadır.1

Günümüzde dünyada kullanılan enerji kaynakları sıralamasındapetrol % 40 kullanım ile birinci sırayı almaktadır. Petrolü % 25 kullanımile kömür, % 20 ile doğal gaz ve % 7 ile nükleer enerji kaynakları takip

PETROL, PETROL POLİTİKALARI VEORTA DOĞU: GLOBAL POLİTİKALARINBÖLGESEL YANSIMALARI VE IRAK SAVAŞI

Dr. M. Vedat GÜRBÜZ*

Oil and oil politics are important in the Middle East history. Richoil resources of the region attracted attention of the greatpowers. Oil is still most widely used energy source and itsdominance in energy will continue. Most of the Middle Eastcountries, including Iraq, have oil based economies. Therefore,oil is important for the regional countries as well as for thecountries, which economies depended on large oil supplies. Inthis paper, the role of the oil in the Iraqi War and in the MiddleEast politics is studied comprehensively with other politicalfactors, especially US security concerns.

* ASAM Ermeni Araflt›rmalar› Enstitüsü ve Kahramanmarafl Sütçü ‹mam Üniversitesi, K. Marafl.1 Charles D. Masters, Emil D. Attanasi, David H. Root, ‘World Petroleum Assessment and Analysis’ On

Dördüncü Petrol Konferans›, 1.

P

Avrasya Dosyas›, Enerji Özel, Bahar 2003, Cilt: 9, Say›: 1, ss. 133-168.

Page 2: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

134 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

2 Alan Richards ve John Waterbury, A Political Economy of the Middle East, (Washington DC: Westview Press,1998), ss. 56-57.

etmektedir. Hidroelektrik enerjidünya enerji kullanımında %2gibi küçük bir yere sahipken,rüzgâr, güneş ve termal gibi alter-natif enerji kaynakları ise yüzdelikdeğerlere önemsiz oranlardagirmektedir.

1950’de Amerika enerji kul-lanımında % 40, Batı Avrupa %14 ve Japonya % 5 oranında pet-role bağımlıydı. 1950 ve 60’larda

kömür madencilerinin baskısından ve kömür üretiminin ağır maliyet-lerinden kurtulmak isteyen ve aynı zamanda çevre konularını dadikkate alan Amerikan hükümetleri, daha ucuz olan petrol tüketiminihızlandırdılar. 1960’ların sonlarında ve 70’lerin başlarında Amerikanpetrol üretimi ciddi olarak düşerken Amerikanın ithalat hacmi giderekartıyordu. 1970’de Amerika toplam dünya petrol üretiminin %20’siniüretip petrol ihtiyacının ancak % 12’sini ithal ederken 1990’larınbaşında, Amerika dünya petrolünün % 10’unu üreten ve petrol ihtiyacı-nın yarısını dışarıdan karşılayan bir ülke durumuna gelmiştir. 1973’egelindiğinde Amerika’da petrole olan yoğun talep yüzünden, Amerikaciddi miktarlarda petrol stokları oluşturamamış ve petrol krizinehazırlıksız yakalanmıştır. 1970’lerde gelişen Japon ve Alman ekonomi-leri petrole ihtiyacı daha da arttırmıştır. 1973’te Amerika’nın enerji kul-lanımında petrole bağımlılığı % 47 iken bu oran Batı Avrupa’da % 60ve Japonya’da % 76 gibi yüksek değerlere ulaşmıştır. GünümüzdeJaponya % 70 oranında petrol enerjisine bağlı. Petrolün tümünü ithaleden Japonya ihtiyacı olan petrolün % 70’ini Orta Doğu’dankarşılamaktadır.2 Dünyanın petrole olan ihtiyacı yıllık olarak ortalama%1 oranında artmaktadır. Çin gibi hızla gelişen ülkelerin azlığı vegelişmiş ülkelerin düşük oranlardaki gelişme yüzdeleri, petrolde bek-lenmeyen aşırı talepleri doğurmayacağı tahmin edilmektedir.

1940’larda Orta Doğu, dünya petrollerinin ancak %5’ini üretiyordu.Oysa şimdilerde Orta Doğu dünya petrol üretiminin ortalama %40’nıkarşılamaktadır. Dünya petrol rezervlerinde Orta Doğu en büyük payasahiptir. Suudi Arabistan’ı da içine alan İran Körfezi dünya petrol re-zervlerinin %63’ünü elinde tutmaktadır. Sadece Suudi Arabistan, dünyapetrol rezervlerinin 1/4’üne sahip ve bu rakam ABD’nin sahip olduğupetrol rezervlerinin on katı büyüklüğündedir. Körfez petrolü aynı

1973’e gelindiğindeAmerika’da petrole olanyoğun talep yüzünden,

Amerika ciddîmiktarlarda petrol

stokları oluşturamamışve petrol krizine

hazırlıksız yakalanmıştır.

Page 3: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

135AVRASYA DOSYASI

3 Richards ve Waterbury, A Political Economy..., s. 54.4 Richards and Waterbury, s. 59.5 Kiren Aziz Chaudhry, The Price of Wealth: Economies and Institutions in the Middle East, (Ithaca: Cornell

University Press, 1997), s. 2.6 Chaudhry, The Price of Wealth..., s. 7.

zamanda dünyada en ucuzaüretilen petroldür. Körfezdepetrolün varili 1 Dolara maledilirken, bu maliyet, örneğin,Amerika’da 4-6 Dolara çıkmak-tadır.3 Orta Doğu ülkeleri 1Dolara mal ettikleri petrolü1981’de 36.50’ye satmışlardırancak bu rakam 1986’da 1973sonrasının en düşük değeri olan8 Dolara gerilemiştir.

Petrol gelirleri Orta Doğu’da petrol üretici ülkelerin biricik ekonomikkaynağı haline gelmiştir. Örneğin 1980’li yılların sonunda Birleşik ArapEmirlikleri % 60, I-rak % 99, Suudi Arabistan % 86, Kuveyt % 88, İranve Katar ekonomilerinin ise % 91 oranında petrol gelirlerine bağlıolduğunu görüyoruz. Tarihin hiç bir devrinde bu kadar zenginlik bukadar kısa bir sürede belli bir coğrafyada birikmemişti. 1979’da SuudiArabistan’ın petrol ihracatındaki geliri 59.2 milyar idi. Bu rakam1980’de 104 milyara ve 1981’de 113 milyar Dolara çıkmıştır. 1994’teise bu rakam 37 milyar Dolar civarında kalmıştır.4 Günümüzde petrolgelirleri Suudi ihracatında % 90-95, devlet gelirlerinde % 70-80 ve milliüretimde % 40’lık bir paya sahiptir.

1970’lerde artan petrol fiyatları petrol üreticilerine büyük paralarkazandırdı ve bu ülkeler ekonomik patlama yaşadılar. Ancak özellikle1980’lerin ortalarından itibaren petrol fiyatlarındaki düşüş, petroldenelde edilen gelirlerin de düşmesine sebep oldu. Örneğin 1980’deArapların 243 milyar Dolarlık petrol cirosu 1988’de 67 milyaradüşmüştür.5 Yalnızca Suudi Arabistan’ın petrol kazancı 1981’de 120milyardan, 1985’te 17 milyara düşmüştür.6

1970’lerde yaşanan petrole dayalı ekonomik patlama Arap politikgeleneğinde ve Arap liderliğinde herhangi bir değişiklik yapmadı.Düşen petrol kaynaklarıyla beraber Körfez savaşında ortaya çıkan poli-tik bunalım, Arap devletlerini daha da zora sokmuştur. Özellikle Körfezülkeleri Amerika ile hareket ederek diğer Araplardan daha bağımsızpolitikalar izlemeye başladılar.

Petrol ihraç eden ülkeler,petrol politikalarında

inisiyatif kullanmak vepetrol piyasalarında

örgütlü olarak daha fazlasöz sahibi olmak

amacıyla 1960’da OPEC’ikurdular.

Page 4: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

136 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

Petrol ihraç eden ülkeler, petrol politikalarında inisiyatif kullanmakve petrol piyasalarında örgütlü olarak daha fazla söz sahibi olmakamacıyla 1960’da OPEC’i kurdular. 1970’lerden itibaren OPEC ülkeleripetrol üzerindeki hakimiyetlerini arttırdılar, ancak yabancı petrol şirket-leri ve zenginliğe alışan krallar petrolün işlenmesi ve pazarlanmasıkonusunda neredeyse bir tekel haline geldiler. Buna karşılık, OECDülkeleri 1970’li yıllarda artan OPEC baskısının olumsuz ekonomik etki-lerine karşı ortak strateji oluşturmak amacıyla, 1974’te UluslararasıEnerji Ajansı’nı kurdular.7

1970’ler ve 80’lerde yüksek petrol fiyatları sebebiyle Amerika,Kuzey Denizi, Batı Sibirya, Malezya, Çin, Meksika gibi bölgelerde petrolaramalarına hız verildi ve üretim arttırıldı. 1980’lerin ortalarındanitibaren OPEC ülkeleri petrol fiyatlarının düşmesini göze alarak üretim-lerini arttırdılar ve dünya pazarlarında %31’e gerilemiş olan paylarını%41’e çıkardılar. OPEC’in 2015’te pazar payının %50’ye ulaşması bek-lenmektedir.8

Orta Doğu’nun önemli bir petrol üretim bölgesi olması nedeniylebölgede meydana gelen karışıklıklarda petrol önemli rol oynamış veçıkan her kriz petrol fiyatlarını tetiklemiştir. Arap-İsrail savaşları, SüveyşKrizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklarsonucu petrol fiyatları kriz ortamında hızla yükselmiştir. 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda, Süveyş Kanalı kapatılmış ve Körfez petrolü ÜmitBurnu’nu dolaşarak pazara ulaşmıştır. 1973 Arap boykotu ise bugünekadar yaşanmış petrol krizlerinin en çarpıcı örneğidir. Bu krizle dünya-da petrol fiyatları üç kat artmıştır. Özellikle 1973 krizinden sonra ülke-ler olağanüstü durumlar için büyük miktarlarda petrol stokları oluştur-maya başlamışlardır.

Uzun bir süredir 22-28 Dolar bandında seyreden petrolün varil fiyatıIrak krizi süresince 32 Dolara çıkmıştır. Bu değişim aslında önemli birartışı ifade etmemektedir. 1973 krizinde petrol fiyatlarının artışıylakıyaslanırsa, bu yükseliş normal karşılanabilir. Irak Savaşı sırasındapetrol fiyatlarında artış yaşanmadığı gibi düşüşler olmuştur. En baştayıllardan beri üretimi durdurulmuş olan ve günümüzde petrolpiyasalarında önemsiz bir yere sahip olan Irak petrollerinin savaş sebe-biyle tamamen üretim dışı kalması, petrol piyasalarına hiçbir olumsuzetki yapmamıştır. Ayrıca Irak Savaşı dolayısıyla herhangi bir Arap boyko-tu da ortaya çıkmamıştır.

7 A. Necdet Pamir, Bakü-Ceyhan Boru Hatt›, (Ankara: ASAM Yay›nlar›, 1999), s. 14. 8 Masters Attanasi ve Root, ‘World...’, s. 8.

Page 5: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

137AVRASYA DOSYASI

Dünya rezervlerinin % 75’inesahip olan OPEC ülkeleri petrolpolitikalarında ancak % 40’lık biretkiye sahiptir. Her ne kadarSuudi Arabistan petrol poli-tikalarında göreceli olarak Ameri-ka’nın etkisi dışında bulunuyorsada, başta Körfez ülkeleri olmaküzere OPEC ülkelerinin çoğunlu-ğu petrolü bir silah olarak kullan-mayı düşünmemektedirler. Her

şeyden önce, petrol ithalatçı ülkeler için ne kadar önemli ise petrolüreticilerinin ekonomilerinin petrol gelirlerine bağımlı olması, buülkelerin ekonomik programlarını takip etmek ve mali sistemleriniyürütebilmek için petrol gelirlerinden ayrı kalmaya tahammül edemez-ler.

Ayrıca Rusya, ve Rusya’ya ek olarak Kazak ve Hazar petrolleri, OrtaDoğu petrollerine rakip olarak ortaya çıkmıştır. 1973 krizinde İranboykota katılmayacak aksine Amerika’ya büyük miktarlarda petrolsattığı gibi olası bir petrol krizinde Rusya petrol piyasalarını doyuracaksatışlarda bulunacaktır. Sovyetler Birliği 1991’den önce dünyanın enbüyük petrol ihracatçısı idi. Günümüzde Rusya, Suudi Arabistan’dansonra dünyanın ikinci büyük petrol ihraç eden ülkesidir. Rusya aynızamanda dünyanın en zengin doğal gaz yataklarına sahip ve en büyükdoğal gaz ihracatçısıdır. Eski Sovyetler Birliği’nin henüz ispatlanmamışpetrol ve doğal gaz rezervlerinin % 76’sı Rusya Federasyonu içerisinde,özellikle Sibirya’da bulunmaktadır. Bu petrol ve doğal gaz kaynaklarının% 11’i Kazakistan’da bulunurken, Türkmenistan ise çok zengin vehenüz ispatlanmamış doğal gaz rezervlerine sahiptir.9

Rus ekonomisi için petrol ve doğal gaz kaynakları oldukça önemlidir.Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra yaşanan şiddetli ekonomikbunalımlarda petrol ve doğal gaz Rusya’da tek kurtarıcı ekonomik kay-nak olarak ortaya çıkmıştır. Zirai üretimde yaşanan sıkıntılar sebebiyle,Rusya petrol satarak gıda almış ve bir bakıma kıtlık ve açlıktandoğabilecek büyük karışıklıkları önlemiştir. Rusya dünya piyasalarındaOPEC’le rekabete girmiş ve pazarda payını yükseltmiştir. Örneğin,OPEC ülkeleri % 40 olan Avrupa pazarını yarı yarıya Ruslarakaptırmışlardır. Rusya’nın Irak'la imzaladığı petrol anlaşmaları ve OrtaAsya, Kafkas petrolleri üzerinde etkin olma çabaları, petrolün Rus

9 Gregory F. Ulmishek, Charles D. Masters, ‘Oil, Gas Resources Estimated in the Former Soviet Union’, Oiland Gas Journal, internet versiyonu.

1973 krizinde İranboykota katılmayacak

aksine Amerika’ya büyükmiktarlarda petrol sattığı

gibi, olası bir petrolkrizinde Rusya petrolpiyasalarını doyuracaksatışlarda bulunacaktır.

Page 6: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

138 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

10 Strategic Petroleum Reserve, fossil.energy.gov; Amerikan Enerji Bakanl›¤› Web Sitesi.

ekonomisindeki öneminin bir açıklamasıdır. Gelişmiş ülkelerin enönemli ekonomik gücü yüksek teknolojiyi elinde bulundurmaları vebüyük miktarlarda ihracat yapmalarıdır. Bu ise üretim kalitesi ve reka-bet gücü ile alakalıdır. Rusya’nın geri kalmış teknolojisi ve uluslararasıarenada rekabet gücünün zayıflığı, Rusya’yı petrole ve doğal gaza dayalıbir ekonomik düzene itmiştir. Rusya’nın şu andaki politikası petrol fiyat-larının yüksek tutulmasını sağlamak ve fırsatları değerlendirerek petrolpazarındaki dilimini büyütmektir.

Herhangi bir petrol krizi çıkar ise, şimdiye kadar yaşanan petrol kriz-lerinden edinilen tecrübe göstermiştir ki, krizler en fazla altı ay kadardoruk noktasında kalıp sonra normalleşme süreci başlamaktadır.Ayrıca, 1973 Krizi’nden ders alarak ülkelerin ciddi petrol stoklarıoluşturmaları, çıkacak petrol krizlerini hafifletecek niteliktedir. Amerikaacil durumlar için Stratejik Petrol Rezervleri adı altında petrol stokla-maktadır. Günümüzde 700 milyon varil kapasiteye sahip olanAmerikan stratejik petrol rezervlerinin ancak 592 milyon varil kadarıstoklanmıştır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın doksan günlük bir petrolstokunu öngörmesine rağmen, ABD ihtiyaçlarını ancak 53 gün karşıla-yacak bir miktarda petrol stoklarına sahiptir.10

ORTA DOĞU’DA PETROL ÇATIŞMALARI

Tarih, dünya coğrafyasının hiçbir bölgesinin Orta Doğu kadar yoğunpolitik mücadeleye sahne olmadığına tanıklık yapmıştır. Orta Doğu’da-ki siyasal ve toplumsal mücadeleler insanlık tarihi kadar eskidir. Sanayidevrimi ile petrolün stratejik bir hammadde haline gelmesi, bölgedekigüç kavgalarında petrole dayalı politikaları ön plana çıkarmıştır. Petrolpolitikalarının bölge üzerinde öyle muazzam bir etkisi olmuştur ki,Osmanlı sonrası Orta Doğu devletlerinin sınırlarının büyük orandapetrol politikalarına bağlı olarak çizildiğini görmekteyiz.

TARİHSEL SÜREÇ

Orta Doğu’nun stratejik konumu sebebiyle İngiltere, Mısır öncelikliolmak üzere, 19. yy. başlarından itibaren bölgeyle yakından ilgilenme-ye başladı. Petrolün önemli hale gelmeye başlamasıyla İngiltere zenginpetrol rezervlerinin bulunduğu Körfez bölgesine ilgisini odaklamayabaşladı. İngiltere’nin Orta Doğu politikalarında zaman zaman Fransa ileçatışması ya da onunla işbirliğine gitmesi, bölgenin başlıca bu iki devletarasında sömürülmesiyle sonuçlandı.

Page 7: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

139AVRASYA DOSYASI

11 Pirouz Mojtahed-Zadeh, Security and Territoriality in the Persian Gulf, (Richmond: Curzon Press, 1999), s.130.

12 Bu konuda genifl bir inceleme için bkz. Mim Kemal Öke, Musul Kronolojisi (1918-1926), (‹stanbul: 1991)13 A. Mehmet Kocao¤lu, Petro-Strateji, (‹stanbul: Harp Akademileri Bas›mevi, 1996), s. 89.

1820’de İngilizler bugünkü Birleşik Arap Emirliği bölgesinde beşkabile ile anlaşarak aralarında bir birlik geliştirdi. 1880 ve 1890’lardaBahreyn ve Katar İngiliz koruması altına girdi. Osmanlı bu durumuprotesto etti ve bu toprakların kendisine ait olduğunu iddia etti ise de,İngiliz baskısı sonucu fazla bir şey yapamadı. Türkler’le anlaşmazlıkiçerisinde olduğu için, İran da kendisi için önemli olan bu bölgeyeİngilizlerin yerleşmesine ses çıkarmadı.11

1825’ten itibaren batılı büyük petrol şirketlerinin Musul ve çevresin-deki petrol yatakları ve petrol alanları üzerinde imtiyaz elde etmemücadeleleri, şirketler düzeyinden çıkarak, uyruğunda bulunduklarıdevletler arası bir mücadeleye dönüşmüştür. 1871’de bölgenin zenginpetrol kaynaklarına sahip olduğu, Mezopotamya’da araştırma yapan birAlman Uzmanlar Heyeti tarafından Osmanlı Devleti’ne bildirilmiştir.12

Bunun üzerine II. Abdülhamit 1888 ve 1898’de yayınladığı iki ayrı fer-manla, Musul ve Bağdat vilayetlerindeki petrol alanlarını Hazine-iHassa’ya, Padişah gelirlerinin toplandığı özel hazineye bağlamıştır.Padişahın özel mülkü olarak koruma altına alınan Musul, bölgedepetrol üretmek isteyen devletleri hayal kırıklığına uğratmıştır.

Berlin-Bağdat demiryolu yapımını üstlenen Almanlar’ın ağırlıkla tem-sil edildiği Anadolu Demiryolu Şirketi, 1888’de demiryolu hattınıngeçtiği arazide bulunabilecek ham madde kaynaklarını çıkartma veişletme yetkisini almıştır. 1904’te Demiryolu Şirketi, bu imtiyazıDeutshe Bank’ a devretti.

Almanlara verilen imtiyazlarla telaşa kapılan İngiltere, 1901’deİran’da İngiltere adına petrol imtiyazı elde eden William Knox D’arcy’yiBab-ı Ali ile yapılacak petrol pazarlıklarında görüşmeci olarak belirledi.1907’den itibaren bu görüşmelere Royal Deutch-Shell de katıldı. Ancak1908’de Abdülhamit tahttan indirilerek özel mal varlığı MaliyeNezareti’ne bağlanınca, yapılan temaslar kesintiye uğramış olsa da, İtti-hat ve Terakki döneminde petrol pazarlıkları yeniden hızlandı.1912’de, İngiliz bankacı Sir Ernest Cassel tarafından ‘TurkishPetroleum Company’ kurularak Osmanlı Devleti’nden petrol arama veişletme imtiyazı almaya çalıştı. Nihayet, 19 Mart 1914’te Osmanlıhükümeti D’ARCY grubunun % 50, Deutsh Bank ve Anglo-SaxonCompany’nin de % 25’er oranında ortak oldukları bir konsorsiyumoluşturarak bu şirketlere petrol imtiyazı verdi. Ne var ki, Birinci DünyaSavaşı’nın patlak vermesi bu imtiyazın işletilmesini engellemiştir.13

Page 8: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

140 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

14 Helmut Mejcher, Imperial Quest for Oil: Iraq 1910-1928, (Londra: Ithaca Press, 1976) s. 36. 15 Öke, Musul..., s. 25.

Petrol ilk olarak yaygın şekildegemilerde kullanıldı. Petrolkömüre göre dört kat dahaekonomik ve petrolle işleyengemiler kömürle çalışanlardandaha hızlıydı. Büyük bir denizgücü olan İngiltere’nin ihtiyaçduyduğu petrol kendi imparator-luk topraklarının dışında çıkıyor-du. Bu sebeple İngiltere, impara-torluğunun sınırlarını genişletme-liydi. Savaştan önce İngilterepetrol ihtiyacını çoğunlukla Ro-manya ve Rusya’dan karşılıyordu.

Savaş sırasında Romanya ve Rusya’nın İngiliz safından ayrılması,İngiltere’yi zor durumda bırakmış ve İngiltere % 80 oranında Amerikanpetrollerine bağlı kalmıştır.14

İngiltere, Orta Doğu petrollerini tümüyle kendi tekeli altına almakistiyordu. 1901’de İran petrollerinin imtiyazını ele geçiren İngiltere1907’de Ruslarla İran petrolünün paylaşımı konusunda nihaianlaşmaya vardı. Bu anlaşma ile İran, sahip olduğu petrol kaynaklarınagöre kuzeyde Rus ilgi alanı ve güneyde İngiliz ilgi alanı olarak iki bölge-ye ayrıldı. Ali İhsan Paşa’ya göre İngilizlerin amacı, Ermeniler’in gözdiktiği altı doğu vilayetimizi işgal ederek, yörede kendi himayelerindemuhtar bir yönetim kurmaktı. Böylece güneyden kuzeye; İngilizler,Kafkasya’ya kadar uzanarak, Batum ve Bakü’yü de işgal ederek, OrtaDoğu petrollerinin tümünü sahipleneceklerdi.15

Petrolle çalışan savaş gemilerinin, askeri araçların, tankların ve hattauçakların Birinci Dünya Savaşı sırasında kullanılması, petrolü en önem-li askeri ve stratejik araçlardan birisi haline getirmiştir. Petrolünekonomilerde de en vazgeçilmez bir kaynak haline gelmesi, petrol poli-tikalarını hızlandırırken, petrolü yönetimleri altına alanları da zengin-leştirmiştir. Örneğin Standard Oil Company’nin kurucusu John D.Rockefeller dünyanın en zengin kişisi haline gelmiştir.

Birinci Dünya Savaşı öncesi Turkish Petroleum Company ile İngilizlerhali hazırda Orta Doğu petrollerinde söz sahibi olmuşlardı. Savaştanbirkaç gün önce İngiliz hükümeti Anglo-Persian petrol şirketininhisselerinin % 51’ini satın almış, bir yandan da Osmanlı Devleti’yle

İngiltere, Orta Doğupetrollerini tümüyle

kendi tekeli altına almakistiyordu. 1901’de İranpetrollerinin imtiyazını

ele geçiren İngiltere1907’de Ruslarla İranpetrolünün paylaşımı

konusunda nihaianlaşmaya vardı.

Page 9: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

141AVRASYA DOSYASI

16 Peter Sluglett, Britain in Iraq: 1914-1932, (Londra: Ithaca Press, 1976) s. 103.17 Kocao¤lu, Petro-Strateji..., s. 90.18 G. H. Bennett, British Foreign Policy During the Curzon Period, 1919-1924, (Londra: Macmillan, 1995) s. 102.19 Bennett, British..., s. 90.

petrol pazarlıklarını hızlandırmıştır.16 Savaş tüm hızıyla sürerken ordu-ların ve de savaşan ülkelerin ekonomilerinin petrole olan ihtiyacı git-tikçe artırıyordu. Tek elden güvenli bir petrol politikası oluşturmak içinİngiliz hükümeti petrol devi D’ARCY şirketinin hisselerinin büyük birkısmını satın almış ve 1917’de Kraliyet Petrol Siyaseti Komitesi’nikurarak, petrolle ilgili politikalar hükümetin elinde toplanmıştır.17

1914’te İngiltere Basra’yı işgal ederek Basra Körfezi’ndeki petrolügüvencesi altına almak istemiştir.18 Osmanlı Devleti henüz savaşagirmemişken, İngilizler Mezopotamya’ya yönelik askeri harekatınhazırlıklarına başlamışlardı. 15 Kasım 1914’te 15.000 kişilik Hindistanİstila Gücü ile Basra’yı işgal eden İngilizler, Mezopotamya’ya doğru 70km. ilerlemeyi başarmışlardır. Küt’ü alan İngilizleri, Halil Paşa 1915’teKüt’ül-Ammare’de yenilgiye uğratarak Küt’ü tekrar geri almıştır. İngiliz-ler, İran üzerinden müttefikleri Rusya ile işbirliği yaparak Irak’taki duru-mu tekrar lehlerine çevirmek istedilerse de, Ali İhsan Paşa bu durumafırsat vermeyerek Irak’ta Türk hakimiyetini tekrar tesis etti. Ne var ki,Musul’u almaktan vazgeçmeyen İngilizler, Arapları tahrik ederek,1916’da çıkardıkları karışıklıklardan istifade ederek, Bağdat’a doğruilerleyip 10 Şubat 1917’de Küt, 11 Martta Bağdat’ı ele geçirmişlerdir.Böylece İngiliz ordularına Musul yolu açılmış oldu.19

Henüz savaş devam ederken İngiltere ve Fransa, daha sonraRusya’nın da katılımıyla, savaş sonrasında Osmanlı Devleti’ni paylaşmaplanlarını yaptıkları gizli anlaşmalarla belirlemişlerdir. 1915 Sykes-Picot-(Sazanov) anlaşma planına göre, Mezopotamya İngilizlere verilir-ken, Musul Fransızlara bırakılmıştı. Musul’un kaybını İngiltere ciddi birfedakarlık olarak nitelendiriyordu. Bölgede Fransa’ya karşı bir güçoluşturma ihtiyacı hisseden İngiltere, bölgedeki Kürt faktörünü siyasal-laştırarak bir sonuca gitmeyi planladı. Bu uğurda Sevr’de hayali birErmenistan’ın yanı sıra hayali bir Kürdistan yaratmayı planlamıştır.Sonuçta, 10 Ağustos 1920’deki Sevr Antlaşması’na bağımsız bir‘Kürdistan’ kurulması yolunda bir hüküm konulmuştur.

Birinci Dünya Savaşı süresince ve sonrasında Irak petrolleriüzerindeki politikalar kızıştı. Petrolün dünya ekonomilerinde oynaya-cağı rolü iyi hesap eden İngiltere, kendisinin de net petrol ithalatçısıolması sebebiyle, başta Irak olmak üzere Orta Doğu petrollerini dene-

Page 10: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

142 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

20 Sluglett, Britain..., s. 106.21 James A. Paul, ‘Great Power Conflict over Iraqi Oil: the World War I Era’ Global Policy Forum, (Ekim, 2002).22 Sluglett, Britain..., s. 108.

timi altına almaya çalışmıştır. Buradaki petrolü tekeline geçirenİngiltere’ye karşı Fransa ve A.B.D. rahatsızlıklarını dile getirdiler.1919’da İngilizler Musul ve çevresinde petrol aramalarında bulundular.Petrol aramak için eşit hakların sağlanmasını isteyen Amerikanhükümetinin baskısı yüzünden İngiltere bu aramalara ara vermekzorunda kaldı. Ancak Versailles Anlaşması öncesi İngiliz ve Fransızlarpetrol anlaşması yaptı ve Fransızlar Musul’dan çekilmeyi kabul ettiler.20

Fransa ile İngiltere arasındaki bu anlaşma Amerika’nın gözünden kaç-madı. Nisan 1920’de San Remo Konferansında Anglo-Fransız petrolanlaşması imzalandı ve böylece iki devlet Irak petrolleri konusundakianlaşmış oldu. Ancak San Remo hükümlerini de beğenmeyen Amerika,petrol konusunda ısrarlarını sürdürdü. Nihayetinde İngiltere’nin Irakpetrollerinin yarısını, Fransa ve Amerika’nın da diğer yarısını kontroletmesi prensibi üzerinde anlaşıldı. Bu anlaşmalarda önemli rol oynayanCalouste Gulbenkian adlı bir Ermeni tüccar da Irak petrollerinden % 5pay alarak dünyanın en zenginleri arasına girmiştir.21

San Remo’da Türkiye’nin Musul’u Irak toprağı kabul etmesi halindeTürkiye’ye Irak petrollerinden % 20 pay verilmesi öngörülmüştür.22

Musul üzerine yapılan pazarlıklar İngiliz, Türk ve Irak hükümetleriarasında hararetle devam etmiş ve Cemiyet-i Akvam da yer yer bupazarlıklara katılmıştır. Nihayetinde ‘1926 senesinin Haziran ayında’yapılan bir anlaşma ile Türkiye’nin Musul-Kerkük petrollerinden onyıllığına % 10 oranında pay alması kararlaştırılmıştır.

1920 San Remo Konferansı’yla Arap Orta Doğu’sunun Fransa veİngiltere arasında nasıl paylaştırılacağı da belirlendi. 1921’de İngilterekendi mandası altında Kuveyt’i de içine alacak şekilde Irak devletinikurdu. Bir yıl sonra Irak’taki İngiliz Yüksek Komiseri Cox, Irak ve SuudiArabistan sınırlarını kesin olarak belirler ve Kuveyt’e 310 mil denizsınırı vererek yeni bir oluşum gerçekleştirilirken, Irak’a sadece 36 mil-lik çoğu bataklık olan bir deniz sahili bırakıldı. Sahip olduğu insan kay-nakları, su kaynakları, tarımsal ve petrol potansiyelleri açısından Irakgelecekte büyük ve güçlü bir devlet olmaya adaydı ve bu durum İngiliz-lerin işine gelmiyordu. Bu yüzden Kuveyt ayrılarak Irak’ın petrol potan-siyeli azaltıldı ve Irak’a Basra Körfezi’nde dar bir şerit bırakılarak strate-jik konumu; su yollarını ve petrol ticaretini kontrol etme gücü, önemliölçüde azaltıldı. İngilizlerin hesabına göre, Kuveyt ilerde bir gün İngilizboyunduruğundan kurtulmuş olsa bile, Irak’ın körfeze çıkışını

Page 11: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

143AVRASYA DOSYASI

engelleyecekti. İran ile Kuveyt arasında sıkışıp kalan Irak, sürekli olarakbu dar su geçidini genişletebileceği uygun zamanın gelmesini bekledi.İran-Irak Savaşı ve Irak’ın Kuveyt’i işgali işte bu politikalar uğrunayapılmıştı.

Kasım 1922’deki Lozan Barış Konferansı’na gelindiğinde, TürkKurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanmış ve Avrupa destekli Yunan işgaline,Yunanlılar Anadolu’dan atılarak tamamen son verilmişti. Batı dünyasıartık Ankara’daki TBMM hükümetinin gücünü ve etkinliğini kabul etmekzorunda kalmıştı. Ancak petrol yatakları üzerindeki Musul hâlâ İngiliz-ler’in işgali altındaydı. 30 Ekim 1918‘de imzalanan MondrosMütarekesinde Musul’un boşaltılmasını öngören bir madde olmadığıhalde İngilizler, mütarekeden hemen sonra Musul’u işgal ettiler. İsmetPaşa bölgede plebisit yapılarak gerçek durumun tespitini istedi ancakİngilizler bu görüşe karşı çıkarak konuyu Cemiyet-i Akvam’a götürdülerve burada meseleyi Türkiye’nin aleyhine çözdüler.

23 Ocak 1923 tarihinde yaptığı bir konuşmada, İngiliz DışişleriBakanı Lord Curzon Musul’un niye Türkiye’ye bırakılmaması gerektiğihakkında görüşlerini açıklarken, meselenin petrol rezervlerinden kay-naklanmadığını ve konunun kendi şartları içerisinde, hiçbir doğalkaynağı ele geçirmek kaygısı olmadan değerlendirildiğini ilerisürmüştür. Kendilerinin de petrol enerjisinde tekel kurmaya karşıolduklarını belirten İngiliz Dışişleri Bakanı, eğer Musul’da petrolbulunuyorsa bundan en fazla Irak’ın ve daha sonra Türkiye’nin fay-dalanacağını öne sürmüştür.23 Bu açıklamanın gerçek İngiliz poli-tikalarıyla uzaktan yakından bir alâkası olamadığı su götürmez birgerçekti.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Irak’taki durumu kontrol altında tut-maya çalışan İngiltere, yeni teknikler geliştirmeye başladı. Buradakiİngiliz kuvvetlerinin azlığı ve hükümete olan güvensizlik Irak’ın kontro-lünü güçleştiriyordu. Bu sebeplerden dolayı İngiliz askerleri karadanzırhlı araçlarla ve havadan uçaklarla ülkeyi gözaltında tutmayaçalışmışlardır.24

Irak üzerine otorite olan Charles Tripp, Birinci Dünya Savaşı sonrasıİngiltere’nin Irak ve Orta Doğu’da Osmanlı Devleti’nin yerini almak vedüzeni kurmakta çok zorlandığını belirtmiştir. Ülkeyi İngiliz çıkarlarınagöre yerli halktan kurulmuş bir yönetici-aydın kadrosuyla yönetmeyeçalışan İngiltere, büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Tripp, Amerikan yöne-

23 Sluglett..., s. 108. 24 V.G. Kiernan, Colonial Empires and Armies 1815-1960, (Stroud: Sutton, 1998) s. 194.

Page 12: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

144 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

timini Irak Savaşı sonrasında,geçmişte İngiltere’nin düştüğühatalara düşmemesi konusundada uyarmıştır.25

Meşhur İngiliz ajanı T.E. Law-rance’nin 22 Ağustos, 1920’deSunday Times’da yayınlanan biryazısında, İngiliz hükümetininIrak’ta Türk yönetimini aratacakderecede kötü bir sınav verdiğinisöyleyerek, İngiltere’nin böyle-

sine fakir bir ülkeyi doksan bin asker, sayısız uçak ve zırhlı araçlarlasilahların gölgesinde, binlerce Arap öldürerek düzen kuramayacağınıifade etmiştir. İngiltere’nin bu tutumu yüzünden kısa sürede inisiyatifielinde tutamayacağı yönünde uyarmıştır.26

I. Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı idaresinden kopan Arap OrtaDoğusu, İngiltere’nin etkin liderliğinde, İngiltere ve Fransa arasındapaylaştırıldı. Her iki devletin kontrolünde ve kendi çıkarlarına görebelirledikleri Orta Doğu’daki yeni devletler ve bu devletlerin sınırlarınınçizilmesindeki petrole dayalı sunilik, bölgede sonu gelmeyenkarışıklıkları da beraberinde getirmiştir.

Körfez ülkelerinin, Suudi Arabistan da dahil olmak üzere, hem içpolitikalarında hem de birbirleriyle olan münasebetlerinde petrolün veülke sınırlarının suni olarak belirlenmiş olmasının sürekli bir kriz halinedönüşmüş olduğunu görmekteyiz. Irak ve İran’da yaşanan darbeler,ihtilaller, ve bu iki ülkenin birbirleri üzerindeki toprak talepleri ile yineher iki ülkenin küçük Körfez ülkeleri üzerindeki tehditleri, bölgede tan-siyonu hep yüksek tutmuştur. Suudi Arabistan’ın yer yer kendisineyönelen gerek Irak ve gerekse İran’ın tehditleri karşısında oluşturmayaçalıştığı güvenlik ortamı, bu ülkeyi hızla silahlanmaya, yahut sahipolduğu devasa para kaynaklarını kendisine zararlı bulduğu tarafa karşıolan güçleri desteklemek için kullanmaya itmiştir.

Irak’ın Kuveyt’le problemi olduğu gibi, İran’ın bütün Körfezülkeleriyle problemleri bulunmaktadır. Çünkü İran, İngilizlerin butoprakları İran’dan kopardığını düşünmektedir. Özellikle İran’ınKörfez’deki adalar ve bu adalar üzerinde hak iddiaları, seyr-ü sefaindeyaşanan karışıklıklar, bir çok problemi beraberinde getirmiştir. Ancak

25 Charles Tripp, ‘Iraq: The Imperial Precedent’, Le Monde Diplomatique, (Ocak, 2003).26 T.E. Lawrance, ‘A Report on Mesopotamia’, Sunday Times, (22 A¤ustos, 1920).

Irak üzerine otorite olanCharles Tripp, Birinci

Dünya Savaşısonrası İngiltere’nin Irakve Orta Doğu’da OsmanlıDevleti’nin yerini almakve düzeni kurmakta çokzorlandığını belirtmiştir.

Page 13: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

145AVRASYA DOSYASI

İran’ın istekleri körfezde yerine gelmemiş, Ebu Musa Adası gibi küçükkazanımlarla yetinmek zorunda kalmıştır.

İran’ın Bahreyn üzerindeki hak iddiaları hiç eksik olmadı. 1957’deİran Meclisi Bahreyn’i ilhak ettiğini beyan ederek burayı İran’ın 14.şehri olarak ilan etti. Bu durum Suudi Arabistan’ı ve İngiltere’yi çokrahatsız etti. Suudi Arabistan ile İran arasında uzun sürecek bir gergin-lik yaşandı.27 İngilizlerin bölgeden ayrılması üzerine, 1971’de Katar veBahreyn bağımsızlıklarını ilân ettiler. Yine aynı yıl İran’ın coğrafî ve poli-tik etki alanındaki kabileler topluluğu, Birleşik Arap Emirliği adıyla AbuDabi’yi başkent edinerek bağımsızlığını ilan etti ve BM üyesi oldu.28

Bağımsızlık ilanlarından sonra küçük körfez ülkeleri arasında da bir-takım problemler çıktı. Halen Katar ve Bahreyn arasında özellikle denizmili açısından çıkmış olan anlaşmazlıklar çözülebilmiş değildir.

Orta Doğu petrol bölgesinin önemli ülkeleri üzerinde ayrı ayrıtahliller yapıldığı takdirde bu ülkelerin yaşadıkları iç ve dış problem-lerinin tanınması bölge hakkında bütünleyici bir resim elde etmekaçısından yardımcı olacaktır. Bu ülkelerin maruz kaldıkları iç ve dıştehditler ile kendilerinin bölge veya dünya için oluşturdukları tehditlergünümüz olaylarını, özellikle Irak Savaşı’nı sağduyulu bir şekildeyorumlamak için gereklidir.

SUUDİ ARABİSTAN: TEMKİNLİ KRALLIK

Suudi Arabistan görünüm itibarıyla sarsılmaz bir otoriter rejimesahiptir. Kral ailesinin elinde bulundurduğu güç enstrümanları, tek mer-kezli otoriter rejimin yürütülmesi için gerekli şartları gerçekleştirmişgörünmektedir. Kral ailesinin nüfus olarak genişliği ve bu ailenindevletin belli başlı güç merkezlerini elinde bulundurmaları ve idareetmeleri, özellikle kral ailesinin ordu üzerindeki tam hakimiyeti,otoritenin sağlamlaşmasındaki başlıca iç faktörlerdir.

Suudi Arabistan’da belli başlı muhalefet odakları; kral ailesi içinde-ki mücadele, çok küçük bir demokratik ve laik muhalefet, dini muhale-fet ve de milliyetçi muhalefettir. Ancak bunlardan hiçbiri şimdiye kadarSuudi Arabistan için ciddî bir tehdit oluşturmamıştır.29 1953’tekiSüveyş Krizi’nde, Aramco çalışanları greve gittiler. 1956’da Nasır SuudiArabistan’ı ziyaret ettiğinde Suudi milliyetçiler, ki bunların başını petrolve ticaretten zengin olmuş doğudaki Şiiler çekiyor, Suudi petrolünün

27 Mojtahed-Zadeh, Security..., s. 131. 28 Mojahed-Zadeh, Security..., s. 169.29 Mamoun Fandy, Saudi Arabia and the Politics of Dissent, (New York; St. Martin’s Press, 1999), s. 43.

Page 14: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

146 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

millileştirilmesi için yoğun faaliyetlerde bulundular.30 Ancak Suudi yöne-timi her seferinde muhalefet hareketlerini pasifize etmenin yollarınıbulmuştur.

Bilindiği gibi Suudi Arabistan bölgede petrol gelirlerinden en fazlaistifade eden ülkedir. Petrol zenginliğini bazı bölge ülkeleri gibi OrtaDoğu savaşlarında harcamayan krallık, bu zenginliği ülkede otoritekurmak için kullanmıştır. Orta Doğu olaylarına temkinli ve diplomatikkanallarla yaklaşan Suudi Arabistan kendisini sıcak çatışmalardan ola-bildiğince uzak tutmaya çalışmıştır. Kral ailesi üyeleri ülke içinde çokfazla yatırım alanları oluşturulmadığı için genelde sahip oldukları para-ları dış ülkelerde değerlendirmişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri’ndebaşta bankacılık olmak üzere büyük yatırımlar gerçekleştirmişlerdir.Uzakdoğu’da ise, özellikle ekonomileri gelişen ülkelerde, başta otelci-lik olmak üzere önemli yatırımlarda bulunmuşlardır. 11 Eylül’den sonraAmerika’dan Suudiler’e karşı yöneltilen terörist suçlamaları ve ülkede-ki bazı Arap kuruluşlarının mal varlıklarına el konulması üzerine, tah-minlere göre Suudi yatırımcılar 100-150 milyar civarındaki parayıAmerika’dan çekmişlerdir. Bu rakam, Suudi Arabistan’ın Amerika’dakigerçekleştirdiği yatırımların büyüklüğü hakkında önemli bir fikir ver-mektedir.

Gerçek şu ki, Suudi Arabistan yönetimi Amerika’nın bu yönetimeverdiği destekle ayakta durabilmiştir. Amerika’nın Orta Doğu petrolüyleilk ve en kapsamlı ilgilendiği ülke Suudi Arabistan olmuştur. Amerikanşirketleri geçmişte Suudi petrollerinden Suudi Arabistan’dan daha çokgelir elde etmişlerdir. ‘Yedi Kız Kardeşler’ ve ‘Aramco’ Suudi petrolleri-ni tekeline alan şirketler olmuştur. Özellikle Körfez Savaşı sonrasıküçük Körfez ülkeleri petrol politikalarında daha Amerikan merkezli biryola girmişlerse de Suudi Arabistan’da tam tersi yaşanmış ve bu ülkeAmerika’dan daha bağımsız petrol politikaları sürdürmeye başlamıştır.

Körfez Savaşı’ndan sonraki dönemde daha da sıkılaşmış gibi görü-nen Amerikan-Suudi ilişkileri aslında büyük kırılmaların su yüzüneçıktığı bir dönem olmuştur. Suudi Arabistan, İran-Irak savaşındaAraplılık adına ve İran’ın temsil ettiği rejim ve siyasal tehdide karşı,politik ve ekonomik olarak Irak’a büyük bir destek vermişti. Oysa kiaynı ülke kısa bir zaman sonra Amerikan liderliğindeki müttefik güçler-le Irak’a karşı fiili bir savaşın içine girmişti. Ülke içindeki suskunmuhalefet bu durumu kabul etmedi. Amerika’nın Suudi Arabistan’daaskeri üsler kurup ülkede binlerce asker bulundurması, dinî ve mil-liyetçi motifteki muhalefetin eleştiri oklarını artık açıkça savurmalarına

30 Fandy, Saudi Arabia and ..., s. 44.

Page 15: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

147AVRASYA DOSYASI

meydan verdi. Çok geçmeden ta-rihinde ciddi terörist olaylaratanıklık etmemiş olan SuudiArabistan’da bombalar patlamayabaşladı. Bu bombaları bundanönceki bazı münferit olaylardaolduğu gibi ne İran’dan ne debaşka bir ülkeden gelenteröristler patlatıyordu; bunlarSuudi vatandaşlarının eylemleriy-

di. Artık Suudi Arabistan’da da terör eylemleri birbiri arkasınabaşlamıştı. 1996’da Riyad ve Hobar’da patlayan ilk bombalarlaAmerikan hedefleri vurulmuştu.

Suudi Arabistan’da Amerikan hedeflerine karşı bombalar patladığızaman, Amerika Birleşik Devletleri hiç olmadığı kadar soğukkanlılıklaolaylara yaklaştı. Amerikan çıkarlarına özellikle de direkt Amerikanhedeflerine yapılan hareketlerde şahin kesilen Amerikan hükümeti,Suudi Arabistan’a karşı bir yaptırımda bulunmadığı gibi, Suudiler’leteröre karşı yaptıkları işbirliğini tatmin edici bulmuşlardır. Öyle kiAmerikan televizyonlarında bazı analizciler Suudi Arabistan’da vurulanyerlerin askeri bölgeler olduğunu, dolayısıyla askerlerin zaten her türlüsaldırıyı önlemekle görevli olduklarını vurgulayarak, terör kurbanıoldukları için Amerikan askerlerini kabahatli çıkarmışlardır.

11 Eylül terör olayları ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ninSuudi Arabistan’a bakış açısı radikal bir şekilde değişti. Soğuk Savaşsonrası Amerikan merkezli bir dünya düzeni oluşturmaya çalışanAmerika Birleşik Devletleri, 11 Eylül’ü bir dönüm noktası olarak belir-leyip, dünya üzerinde istediği değişiklikleri hayata geçirmeye başladı.Amerika’nın değiştirmek ve yeni oluşumlar kurmak istediği bölgelerinbaşında Orta Doğu geliyordu, ve bu bölgede Amerikan değişiminin enbüyük hedef noktalarından birisi de Suudi Arabistan idi. Demokrasi veaçık toplum sloganıyla hareket eden ve kendisine ‘uluslararası terörlemücadele’ misyonunu söyleminin simgesi yapan Amerika BirleşikDevletleri, çok kompleks nedenlerden dolayı Suudi Krallığı’na olandesteğini tümüyle çekme eğilimindedir. Amerikan hükümetinin tümaçıklığıyla Suudi Arabistan’a tavır alması ülkeyi bu güne kadar hiçolmadığı düzeyde gelecekle ilgili politik kaygılara itmiştir. 11 Eylül olay-larında ‘uçaklar sanki ikiz kulelere değil de benim başıma çarptı’ diyenSuudi Arabistan’ın Washington Büyükelçisi’nin bu sözleri SuudiArabistan kanadında yaşanan şokun açık bir belirtisidir.

Düne kadar Suudilerle teröre karşı yaptıkları işbirliğinden memnunolduklarını savunan Amerikan yetkilileri bir anda Suudi Arabistan’ı

Suudi Arabistan’daAmerikan hedeflerine

karşı bombalar patladığızaman, Amerika BirleşikDevletleri hiç olmadığıkadar soğukkanlılıkla

olaylara yaklaştı.

Page 16: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

148 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

teröre karşı pasif kalmakla suçlamaya başladılar. Amerika’nın tipik dışpolitika yöntemlerinden olan ‘sonuç alana kadar baskı sistemi’, SuudiArabistan üzerinde uygulanmaya başlandı. Yine Amerikan politikgeleneklerinden olarak basını ve kamuoyunun desteğini kısa süredepsikolojik bir propagandayla dönüştüren Amerikan hükümeti, SuudiArabistan’a karşı ağır ithamlarda bulunmaya başladı. Kısa sürede Suudirejimi Amerikan yönetiminde ve medyasında tartışılır hale geldi. Usamebin Laden’in Suudi Arabistan'lı olması ve 11 Eylül olaylarında ön planaçıkartılan Muhammed Atta’nın da bu ülkeden olması, Suudi Arabistan’ayöneltilen tehditlerde kamuoyunun desteğini kazanmayı çabuklaştır-mıştır. Amerikan yazılı ve görsel basınında Suudi Arabistan’a açılansavaş karşısında bu ülke büyük paralar ve çabalar harcayarak Amerikaniddialarını yanıtlayıp çürütmeye çalışmıştır. Her ne kadar Başkan Bush,yaptığı bir konuşmada Irak, İran ve Kuzey Kore’nin açıkça isimlerinizikrederek bunların ‘şer eksenleri’ olduklarını iddia etmiş ve SuudiArabistan hakkında açık bir suçlamada bulunmamışsa da,konuşmasında ‘teröre yataklık eden’ ülkelere de eleştiri ve tehditoklarını göndermiştir.

Körfez Savaşı’na fiili olarak katılmış olan Suudi Arabistan,Amerika’nın Irak’a saldırısına kuvvetle karşı çıkmıştır, ancak mecburiolarak Amerika ile işbirliği yapmak zorunda kalmıştır. Savaşınbaşlarında Suudi Arabistan kaygıyla savaşın kendisi için oluşturacağıolumsuz durumları kavramaya ve bunlara karşı önlem almayaçalışmıştır. Ülkede gitgide artan ekonomik problemler, çıkabilecek birkaosta teşvik edici bir rol oynayacaktır. Özellikle Amerika’nın kafasındakurduğu Orta Doğu’nun demokratikleşme planlarına hazırlıksızyakalanmak istemeyen Suudi Arabistan yönetimi, kurumlarını kendişartları içerisinde demokratikleştirmeye çalışmaktadır. Bunun da ilksinyallerini vermiştir. Suudi meclisi, tarihinde ilk defa göçmenlerhakkında hükümetin gönderdiği bir yasayı onaylamayarak geri çevirmehakkını kullanmıştır.

İRAN: AKSİYON DİYARI

Orta Doğu bölgesinde zengin petrol ve doğal gaz yataklarına sahipolan İran, sahip olduğu farklı politik duruşuyla, bölgede çok köklüdeğişikliklere sebep olacak olaylara merkezlik yapmıştır. Uyguladığıpolitikalarda hep ekstrem boyutlarda dolaşan İran rejimleri her ne adlaortaya çıkarsa çıksın sürekli otoriter sistemleri öngörmüş ve yayılmacıbir karaktere sahip olmuştur. Şahlık rejiminin sıkı otoriter yapısı gibi,İran’ın modernleşmesi ve batılılaşması da baskıya dayalı uç kutuplardaolmuştur. İşte ülkenin sahip olduğu politik zemindeki kayganlık sebe-

Page 17: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

149AVRASYA DOSYASI

biyle Amerika’nın Orta Doğu’dakive dünyadaki en yakın müttefik-lerinden biri olan İran, İslamDevrimi’yle bir anda Amerika’nınbölgede ve dünyada bir numaralıdüşmanı haline gelmiştir.

İran’da yaşanan politikçatışmalarda petrolün rolünüaçıkça görmekteyiz. 1907’de

İran, petrol bölgelerine göre Rusya ve İngiltere arasında, kuzey vegüney olmak üzere çıkar bölgelerine ayrılmıştı. Ancak İran, kendi petrolkaynaklarına sahip olabilmek için uzun mücadeleler verecektir. II.Dünya Savaşı’nda ülkenin kuzeyini işgal eden Sovyetler, YaltaKararları’na aykırı olarak işgali sona erdirmeye yanaşmadı. İran, ülkenintoprak bütünlüğünü bozan ve zengin petrol kaynaklarını Sovyetler’epeşkeş çeken bu durumdan kurtulmaya çalışmış ve doğal olarak dayüzünü Amerika Birleşik Devletleri’ne çevirmişti. II Dünya Savaşı son-rası ABD, Orta Doğu’yla ciddi manada ilgilenmeye başlamıştır. Ozamana kadar bölgede, Amerikan petrol şirketlerinin Suudi petrolleriyleilgilenmeleriyle büyük ölçüde sınırlı olan Amerikan ilgisi hızla artmayabaşladı. Savaş sonrası İran Krizi Amerika’nın karşısına çıkan vebaşarması gereken en erken Soğuk Savaş problemlerindendi. ABDkonuyla birinci dereceden ilgilendi ve yeni kurulmuş olan BM’yi işlete-rek Rusları İran’dan çıkmaya zorladı. Rusya’nın kuzeyi işgal altında tut-ması en fazla güneyde zengin petrol sömürgelerine sahip İngiltere’yikaygılandırdı. Amerika’nın politik ilgisini çekmek için hem İran hem deİngiltere Amerika’ya petrol vaatlerinde bulundular. Dünya siyasetindeyeni olan ve komünizmi her nerede bulursa durdurmayı dış poli-tikasının dayanağı yapmaya başlamış olan Amerika, olaya petroldençok güvenlik açısından yaklaştı. Zengin petrol kaynaklarına rağmen, bukaynaklardan elde edilen gelirlerin İngiltere ve Rusya’ya peşkeş çekil-mesinden, ayrıca bu iki ülkenin politik baskısından muzdarip İran, busoygundan ve baskından kurtulmak için petrol kaynaklarını koz olarakkullanıp buna rağmen Amerika’dan gerekli ilgiyi görememekten dolayıhayal kırıklığına uğramıştı. Ancak Amerika’nın bu ilgisiz durumu kısasürede değişmeye başladı. Şah’ın Amerika’ya karşı kişisel sempatisi veAmerikalılar’la yakın ilişkileri ve Amerika ile ittifak kurma çabaları sonu-cunda, Amerikan petrol şirketleri hızla İngiliz petrol şirketlerinin yerinialmaya başladı.

1951’e gelindiğinde Musaddık’ın İran petrollerini millileştirme paro-lasıyla yaptığı rejim değişikliği, Amerika’nın ekonomik ve siyasi çıkar-larını çok yakından ilgilendiriyordu. Bu yüzden Amerikan CIA’si birkaç

1907’de İran, petrolbölgelerine göre Rusyave İngiltere arasında,kuzey ve güney olmaküzere çıkar bölgelerine

ayrılmıştı.

Page 18: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

milyon Dolara mal ettiği bir karşıdevrim hareketiyle ülkeyi terketmiş olan Şah’a tacını gerikazandırdı. Yenilerde kurulmuşolan CIA’nin ilk ve en başarılıişlerinden sayılan bu karşı darbegirişimi Amerika’ya çok büyük birgüven ve Orta Doğu’da büyükavantajlar sağlamıştır. Başarıyaulaşamayan İran Devrimi birkaçkez tekrarlarda bulunmuş ve

nihayet 1979’da başarıya ulaşmıştır. Bu kez İran’daki İslam devrimiCIA’nin en başarısız işi olarak tarihe geçmiştir. Bir bakıma İran’dakipetrol kaynakları ülkeyi uzun bir sure ihtilal atmosferinde tutmuş veakabinde de İran’ı Irak’la bir savaşın içerisine itmiştir.

Petrol, diğer Körfez ülkelerinde olduğu gibi, İran ekonomisinde vedolayısıyla İran politikalarında önemli bir yere sahiptir. İran, özellikle1970’lerde petrole dayalı olarak büyük bir ekonomik sıçrama gerçek-leştirdi. 1973’te İran petrolleri üzerinde milli kontrolünü tam olarakgerçekleştirdiği zaman petrol gelirleri ülke gelirlerinin %84’ünüoluşturuyordu.31 1973 ve 1974 senelerinde petrol krizi sebebiyleİran’ın petrol gelirleri dört kat arttı.32 1973-77 arası artan petrol gelirlerisayesinde İran ekonomisi yıllık 8.4 oranında büyüdü.33 Aynı yıllararasında İran’da kişi başına düşen milli gelir 2000 ile üçüncü dünyaülkeleri arasında rekor bir seviyeye çıktı.34 Petrol kaynakları, Şah’ıbüyük endüstri planları yapmaya zorladı ve 1974-78 yıllarını kapsayanbeş yıllık planda bütçe bir anda 60 milyardan 120 milyara çıkarıldı.Çünkü Şah yirmi yıl içerisinde İran’ı dünyanın en gelişmiş beşincisanayi toplumu yapma hayallerine sarılmıştı.35

Şah’ın kişisel liderliğinde bilinçsiz ve programsız sürdürülenkalkınma planları geri tepti ve büyük ekonomik hedeflerin politikahaline getirildiği ülkede büyük hayaller sadece büyük başarısızlıklaradönüştü. Ancak Şah’ın önde gelen akıl hocalarından kız kardeşiPrenses Eşref’in BBC’ye verdiği demeçte ‘dış güçler İran’ın on yılda ikin-

150 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

31 Mohsen M. Milani, The Making of Iran’s Islamic Revolution: From Monarchy to Islamic Republic, (Londra:Westview Press , 1988), s. 162.

32 Mohammed Amjad, Iran From Royal Dictatorship to Theocracy, (New York: Greenwood Press , 1989), s. 31. 33 Jahangir Amuzegar, The Dynamics of the Iranian Revolution, (New York: The State University of New York

Press, 1991), s. 58.34 Cherly Benard ve Zalmay Khalilzad The Government of God, Iran’s Islamic Republic, (Columbia University

Press, 1984), s. 12.35 Amjad, Iran..., s. 31.

1951’e gelindiğindeMusaddık’ın İran

petrollerini millileştirmeparolasıyla yaptığı rejimdeğişikliği, Amerika’nın

ekonomik ve siyasîçıkarlarını çok yakından

ilgilendiriyordu.

Page 19: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

ci bir Japonya olacağını gördüler ki bunlar Asya’da ikinci bir Japonya’yatahammül edemezlerdi’ diyerek İran’ın gelişmesini engelleyenlerin ve1979 Devrimi’ni tezgahlayanların İran’ın gelişmesine katlanamayan dışgüçlerin olduğunu savunmuştur.36

Büyük bir güç haline gelmek isteyen İran, ekonomik gelişmelerdekoyduğu hedeflerin yanı sıra politik bir güç olmak için hızlı bir şekildesilahlanmaya başladı. İran, zengin petrol gelirlerini cömertçe silahalımlarında kullandı. Yüksek silah teknolojisine sahip Amerika BirleşikDevletleri genelde İran’ın yüklü silah alım taleplerini geri çevirmedi.ABD, NATO üyesi ülkelere bile satmadığı yüksek teknolojili, stratejiksilahları İran’a satmaktan çekinmemiştir. Amerika’nın bu politikalarındaİran’ın Amerikan petrol şirketlerine öncelik tanıması, İran’ınAmerika’da büyük yatırımlar yapması ve Şah’ın Amerikan başkanları veüst düzey politikacıları ile zengin hediyelerle yürüttüğü şahsi dostluklarıetkili olmuştur. Bir hesaba göre yüksek teknolojili Amerikan silahlarınınbakımı ve kullanımı için binlerce Amerikalı uzman ve asker, İran’daçalıştırılmış ve devrim öncesi Tahran’da sürekli olarak yaşayanAmerikalılar’ın sayısı yetmiş bini geçmişti.

Millileştirilen İran petrollerinin daha çok Amerikan menfaatlerineçalışması ve Şah’ın toplumda derin olmayan ve kabul görmemiş olanbaskıcı yönetimi, geniş bir muhalefet kitlesini harekete geçirmiştir. Bumuhalefette; milliyetçiler, demokrat ve laikler, komünistler ve dincileryer almışlardır. İran kültürü ve politik geleneği doğrultusunda dini grupen fazla İranlılığı temsil ettiğinden, 1979 devrimi bu grubun önderliğinebırakılmıştır. Neticede Amerikan Başkanı Jimmy Carter’in İran’ıziyaretinden kısa bir süre sonra devrim gerçekleşmiş, Şah ülkeyi terketmiş ve Amerikan-İran dostluğu tamamen sona erdiği gibi iki ülkearasında çetin bir düşmanlık başlamıştır.

IRAK: YANLIŞ HESAPLAR BAĞDAT’TAN DÖNER

İngiltere’nin Arap Orta Doğu’sunu taksiminde önemli bir yere sahipolan Irak’ta, politik karışıklıklar ülkenin kurulduğu günden bu günedurulmamıştır. Daha İkinci Dünya Savaşı devam ederken Irak’ta darbeolmuş ve İngiliz aleyhtarı fakat Alman taraftarı bir yönetim iş başınagelmiştir. İngiltere Irak’taki kontrolü güçlükle geri kazanmıştır.

1958’de General Abdülkerim Kasım’ın yönetimi ele geçirmesiİngiltere’yi derinden etkilemiştir. 1958 Darbesi sonucunda, Nasır ilebaşlayan Arap dünyasına lider olma politikaları artık neredeyse aralıksız

151AVRASYA DOSYASI

36 Amuzegar, The Dynamics of..., s. 85.

Page 20: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

152 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

olarak Irak tarafından denenmeyebaşlanmıştır. Zengin petrol yatak-ları üzerinde oturan İngiliz karşıtıbir Irak yönetimi petrolün tümü-nü ithal eden İngiltere’yi ve onunOrta Doğu’yu kontrol etme poli-tikalarını temelden sarsmıştır.Özellikle İngiltere’nin, savaş son-rası ekonomik gücünü geri kazan-ması ve ekonomisini geliştirmesiiçin Körfez petrollerine ihtiyacıvardı. Kuveyt’in petrollerini kur-

tarmaya çalışan İngiltere, Kuveyt’in 1961’de bağımsızlığını ilan etmesi-ni sağladı. Ancak General Kasım, Kuveyt’in bağımsızlığını tanımadı veKuveyt’i işgal etmeye kalkıştı. İngiltere’nin Kuveyt’i savunması üzerineKasım başarısız oldu ve 1963’te Ba’as Partisi Kasım’ı alaşağı edip yöne-timi eline geçirdi ve aynı yıl Ba’as hükümeti Kuveyt’in bağımsızlığınıtanıdı. Irak 1990’da Kuveyt’i işgal ederken eski tezini savunarak bağım-sız bir Kuveyt devletinin Irak’ın toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini önesürdü.37

Irak’ın Körfez ülkeleri ve İran’la olan problemleri Ba’as yönetimindede sürüp gitti. Milliyetçi ve sosyalist yapı içerisindeki parti, yayılmacı birpolitika izledi. Irak, İran’da petrol bakımından zengin ve Arap nüfusu-nun çoğunlukta olduğu ve stratejik bakımdan önemi olan, BasraKörfezi’ne açılan kapı olan Huzistan üzerinde toprak taleplerindebulundu. Buna karşılık İran ise Irak’ın güneyindeki Şiileri ve kuzeydekiKürtleri Irak yönetimine karşı destekledi ve kışkırttı. Her iki ülkenin bir-birlerinin toprakları üzerinde iddia ettikleri haklar 1975 yılında bizzatIrak adına Saddam Hüseyin’in başkanlık ettiği Paris Konferansı’ndasonuca bağlanmıştır. Anlaşmaya göre Irak İran’dan toprak talepetmeyecek ve buna karşılık İran da Irak içerisinde muhalefet gruplarınıdesteklemeyecekti.

İran-Irak Savaşı

Irak’ta yenilerde yönetime gelmiş olan Saddam Hüseyin, İran’da1979 yılında meydana gelen rejim değişikliği sonucu ülkenin içindebulunduğu güç durumu kullanarak Arap dünyasında prestij kazanmayıve bu dünyaya liderlik etmeyi tasarlamıştır. Irak’ın İran’a savaş açmasıve sonrasında yıllarca süren savaş ve akabinde gelen Kuveyt işgali Irak’ı

37 Bishara A. Bahhah, ‘The Crisis in the Gulf-Why Iraq Invaded Kuwait’, Beyond the Storm, (New York: OliveBranch Press, 1991), s. 51.

Her iki ülkeninbirbirlerinin topraklarıüzerinde iddia ettikleri

haklar 1975 yılındabizzat Irak adına Saddam

Hüseyin’in başkanlıkettiği Paris

Konferansı’nda sonucabağlanmıştır.

Page 21: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

153AVRASYA DOSYASI

büyük ihtiraslarının kurbanıyapmış ve Bağdat’ı yanlışhesapların görüldüğü yer halinegetirmiştir.

1980-1988 İran-Irak Savaşısırasında batı dünyasının hemenhemen tamamı, Arap dünyasınınbüyük çoğunluğu, Sovyetler Birli-ği ve sosyalist ülkelerin tamamıIrak’ı desteklediler. Çünkü İran,

kurduğu radikal rejimi ihraç ederek bölgesel bir tehdit oluşturuyor veOrta Doğu gibi önemli bir bölgenin tehdit altında olması tehdidin glo-bal uzantılarını da beraberinde getiriyordu. Ayrıca İran’ın Şahlık döne-minde hızla silahlanmış olması bölge ülkelerinin böyle bir askeri gücünzayıflatılması için Irak’a desteğini sağlamıştır. Sonuçta İran sekiz yıllıkIrak savaşını büyük bir yalnızlık içinde yürütmek zorunda bırakılmıştır.

Irak, İran’a saldırarak büyük bir hata içerisine düşmüştür. Her nekadar Irak savaşta büyük bir dış destek görmüşse de Irak’ın bölgedelider güç olmasına müsaade edilmeyecektir. İran da barış tekliflerinikabul etmeyerek hata yapmıştır. Savaşın sonunda İran tehlikesi ortadankalkarken, Irak yükselen bir tehdit olarak ortaya çıkmıştır. Savaşınsonunda bir milyon askeri silah altında tutan Irak, batı ülkelerinin vesilah tüccarlarının büyük katkılarıyla bu bir milyon işsiz orduyu, tepe-den tırnağa kadar silahlandırmıştı.38

Körfez Savaşı

Henüz sekiz yıl süren savaşının yaraları sarılmadan ve henüz dahaİran’la nihai bir anlaşmaya varmadan, Irak 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’esaldırdı. Irak Kuveyt’in Osmanlı Devleti’nde Basra Vilayeti’nin birparçası olduğunu dolayısıyla bu toprakların Irak’a ait olduğunu ilerisürmüştür. Arap dünyasını yönetme özlemi içinde olan SaddamHüseyin, işgalden önce, 25 Temmuz’da ABD’nin Bağdat BüyükelçisiApril Glaspie’ye amacını açığa vurarak ‘Irak’ın haklarını bir biri ardı sıraalacağız. Belki bir ay ya da bir yıl sonra ama yakında gerçekleşmeye-bilir. Fakat, eninde sonunda uygulayacağız. Çünkü haksızlık karşısındasusanlardan değiliz. Ne Emirliklerin, ne de Kuveyt’in, haklarımızı gaspetmesi için tarihsel ya da yasal hiçbir gerekçesi yoktur’ demiştir.39

38 Kocao¤lu, Petro-Strateji... s. 77.39 Kocao¤lu, Petro-Strateji... s. 76.

Ayrıca İran’ın şahlıkdöneminde hızla

silahlanmış olması bölgeülkelerinin böyle bir

askeri gücünzayıflatılması için Irak’adesteğini sağlamıştır.

Page 22: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

154 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

40 Kocao¤lu, Petro-Strateji...s. 79.

Irak’ın Kuveyt’e saldırmasının asıl sebebi petroldü. Savaştan birçokzararla çıkmış olan Irak, Kuveyt’i işgal ederek daha fazla petrolü idare-si altına almayı ve dolayısıyla hızla ekonomik bir güç olup Arap liderliğirolüne farklı bir yol ile ulaşmayı hedeflemişti. 1989’da Kuveyt, petrol-den 7.7 milyar Dolar gelir elde etmişti. Irak işgal ettiği Kuveyt’in petrol-leri ile dünya petrol rezervlerinin % 20’sini ele geçirmiş oluyordu.

Kuveyt sınırlarına yığılan 100.000 kişilik Irak kuvvetleri sınırı aşarak,7 saat içinde Kuveyt’in tamamını işgal etti, ancak Birleşmiş MilletlerGüvenlik Konseyi, aldığı 660 sayılı kararla, Irak’ın kayıtsız ve şartsızKuveyt’ten çekilmesini istedi. ABD’nin teşebbüsü üzerine 6 Ağustos1990’da Irak’a geniş kapsamlı ekonomik ambargo uygulanmasınıöngören Güvenlik Konseyi’nin 661 sayılı kararı gereğince BM üyesi olanülkeler büyük bir oranda Irak’a uygulanan ambargolara katıldılar.40

Irak’ın Kuveyt’e saldırmasının arifesinde Saddam Hüseyin niyetiniAmerikan yetkililerine belirtmiş olmasına rağmen, Amerika’nın tavizkartutumu Irak’ı cesaretlendirmiş olabilir. Nitekim, Irak Kuveyt’i işgaledince hızla yaşanan petrol paniği sırasında Amerikan Başkanı çıkanpaniği yatıştırmak için hiç bir şey yapmadı. Burada petrol açıkça politikbir silah olarak kullanıldı. Amerika’da bu tür olağanüstü durumlar içinhazır bulundurulan ‘Strategic Petroleum Reserve’ ekonomistlerin veInternational Energy Agency’nin tüm isteklerine rağmen piyasalarınrahatlaması için kullanılmadı. Ne var ki bu petrol rezervleri,Amerika’nın Irak’ı bombalamaya başlamasından sonra kullanımaaçıldı. Böylece hızla artan petrol fiyatları bir anda 1/3 oranında değeryitirdi.

Irak’ın işgali sona erdirmesi için girişilen bütün diplomatik çabalarınsonuçsuz kalması üzerine 17 Ocak 1991 tarihinde müttefik devletlerIrak’ın askerî hedeflerini bombalayarak Çöl Fırtınası Harekâtı’nıbaşlattı. ABD liderliğinde bir araya gelmiş bulunan çok uluslu koalisyo-nun amacı, Irak güçlerini Kuveyt’ten çıkararak meşru Kuveyt yöneti-minin yeniden kurulması ve Körfezdeki petrolün eskiden beri sürüpgeldiği biçimde güven içerisinde akışını sağlamak idi.

Saddam Hüseyin, Kuveyt’i işgal ederken tıpkı İran savaşında olduğugibi büyük bir hata yapmıştı. Saddam, Irak’ı işgal kararından vazgeçire-cek uluslararası bir iradenin ortaya konulamayacağını düşünüyordu veAmerikan kamuoyunun Amerikan askerlerinin ölüm haberleri gelmeyebaşlayınca hükümeti bu girişimden vazgeçireceğini düşünmüştü. Irakkendisine karşı kurulan koalisyonun 1956’da Süveyş Kanalı krizinde

Page 23: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

155AVRASYA DOSYASI

olduğu gibi zaman içerisindedağılacağını düşünerek, işgalinsona erdirilmesi yolundaki bütündiplomatik girişimleri sonuçsuzbıraktı. Ancak olaylar SaddamHüseyin’in düşündüğü şekildegelişmiyordu. Süveyş Kanalı kri-zinde ABD; İsrail, İngiltere veFransa koalisyonuna baskı yapa-rak bunların Mısır’a saldırmalarınıönlemişti. Buradaki temel amaçbatının Sovyetler’e karşı OrtaDoğu’da gücünü ve etkisiniMısır’a yapılacak bir savaşla kay-

betmemesiydi. Ancak 1956’daki şartlar 1990’da yoktu. Dağılmasürecindeki Sovyetler Birliği Amerikan planları için bir tehdit oluştura-mazdı. Bunu fark eden Saddam Hüseyin, İsrail kartını oynamak istedi.İsrail’e füzeler fırlatarak bu ülkeyi savaşın içine çekebileceğini, Arap veMüslüman ülkelerin desteğini sağlamak için bunu bir din savaşınadönüştürebileceğini tasarladı. Artık Saddam Hüseyin televizyonlardasık sık namaz kılarken görüntülenmeye başlandı. Kendisine yapılanherhangi bir tasallutu misliyle cevaplandırmayı temel politika edinmişolan İsrail, Amerika’nın telkinleri ve hatta tehditleri sonucu Irak’tanyağan füzelere karşı hiç sesini çıkarmadı. Çünkü Amerika’nın İsrail’denbu isteğine karşılık büyük yardımlarda bulunacağını ve Amerika’nınuğruna savaştığı politikaların bölgede İsrail’in elini önemli ölçüdegüçlendireceğini biliyordu.

Saddam Hüseyin’in bir diğer hatası da gelenekselleşmiş Türk dışpolitikası çerçevesinde Türkiye’nin Orta Doğu çatışmalarında aktif tarafolmama tutumunu Körfez Savaşı’nda da koruyacağını düşünmüşolmasıydı. Halbuki, Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi üzerine Türkiye koalis-yonun yanında yer almış ve ülkedeki ABD üslerinin kullanılmasına izinvermiştir. Türkiye’nin tutumu Irak için çok olumsuz olmuş ve Irak yöne-timi buna sert tepki göstermiştir. Irak Dışişleri bakanı Tarık Aziz,Dışişleri Bakanı A. Kurtcebe Alptemoçin’e bir mektup göndererek, İncir-lik üssünün kullanılmasına müsaade etmesinin Türkiye’nin Irak’asaldırması anlamına geldiği ihtarında bulunmuştur. Ancak Irak’ın bütünplanları ve tehditleri geri tepmiş ve Irak ordusu Kuveyt’ten çıkarılmıştır.

Sonuç olarak, Körfez Bölgesi’nde hegemonya ve üstünlük mücade-lesi veren Ba’asçı Irak Devleti, otantik bir halk hareketi sonundadoğmuş olan radikal esaslara dayalı İran İslâm Cumhuriyeti ve kralailesinin özel mülkü sayılan Suudi Arabistan Krallığı arasında kıyasıyabir mücadele devam etmektedir. Oysa, adı geçen üç rejimin de

Saddam Hüseyin’in birdiğer hatası da

gelenekselleşmiş Türk dışpolitikası çerçevesindeTürkiye’nin Orta Doğu

çatışmalarında aktif tarafolmama tutumunu Körfez

Savaşı’nda dakoruyacağını düşünmüş

olmasıydı.

Page 24: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

156 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

ekonomileri petrol bağımlısı olarak kalmış ve bunlardan hiçbirisi,ellerindeki bazı imkanlara rağmen, gerçek manada rejimlerini, toplum-larını ve ekonomilerini geliştirememişlerdir.

ABD, IRAK SAVAŞI VE PETROL

ABD’NİN HEGEMON GÜÇ HALİNE GELMESİ VE AMERİKA’NINDÜNYA SİYASETİ DİNAMİKLERİ

ABD’nin Orta Doğu’daki pozisyonu II. Dünya Savaşı’ndan sonraşekillenmeye başlamıştır. Orta Doğu bölgesinin dünya politikalarındataşıdığı zengin anlama paralel olarak, Amerika’nın bölgeyle olan ilişkisiçok çeşitli faktörlere dayanmıştır. Stratejik, ekonomik ve güvenlik fak-törlerinin yanı sıra İsrail faktörünü de Amerika’nın bölgedeki ilişkilerineyön veren ana sebepler olarak sayabiliriz. Bu faktörlerden bazılarını,örneğin İsrail faktörünü kapsam dışında bırakarak, Amerika’nıngeçmişten günümüze bölgesel ve global açılımlarla bölge ile, özelliklede Körfez bölgesi ile sürdürdüğü ilişkilerin analizinin yapılması,Amerika Birleşik Devletleri’nin bugünkü politikalarını ve gelecekle ilgiliniyetlerini yorumlayabilmek bakımından büyük bir öneme sahiptir.

II Dünya Savaşı sona erdiğinde ABD bir dünya devi olarak ortayaçıkmıştır. Savaş ortamı Amerika’yı güçlendirmiş ve buna karşılık dünyasiyasetine yön vermiş olan büyük güçler aynı ortamda güçlerini yitir-mişlerdi. Amerikan ekonomisi savaş sebebiyle uzun süre devam etmişolan ‘great depression’dan kurtulmuştur. Bütün ekonomik sektörlerözellikle de havacılık ve silah sektörü savaş boyunca hızla gelişmişti.Öyle ki Amerika’nın savaş ortamında havacılıkta kat ettiği gelişme %400’leri aşıyordu. Savaş sonrası Amerika kendisini dünyadan izaleeden klasik politikalarına geri dönmek istememiştir.

Amerika Birleşik Devletleri uzun bir süre başta İngiliz ve diğeremperyalist Avrupa güçlerinin yönlendirdiği dünya düzeninde kendisineuygun bir yer bulamamıştı. Sahip olduğu politik sistem, ancak sahipolamadığı sömürgeler -ki dünya Avrupa güçleri tarafından zaten parsel-lenmişti- sebebiyle ABD Avrupalı emperyalistleri eleştirmiş vedemokrasiden güç alan Amerikan ideallerini savunmuştur. AslındaAmerika’nın en büyük itirazı koloniyalist devletlerin sömürge bölgelerikurarak buraların ekonomik kaynaklarından yalnızca kendilerinin fay-dalanmalarına olmuştur. Ayrıca Amerika bu devletlerin milli ekonomi-lerini güçlü kılabilmeleri için uyguladıkları yüksek oranlı gümrük vergi-lerine de karşıydı, çünkü Amerika bu ülkelere bu yüzden malsatamıyordu. Sonuçta ABD politik olarak demokratik değerleri veekonomik olarak ‘open door policy’yi savunan ve Avrupa’nın politikoyunlarından geri durmayı yeğleyen bir ülke konumuna gelmiştir.

Page 25: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

157AVRASYA DOSYASI

I. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya politikalarına lider ülke olarakgirmek istemeyen ABD, II. Dünya Savaşı sonrasında hiç tereddütetmeden bu rolü üstlenmeye kalkışmıştır. Amerika’nın önceliği mal-larına pazar bulmak, ekonomisini geliştirmek ve dünyada kendisinedost olacak rejimleri kurmak ve desteklemek olacaktı. Amerika istek-lerini gerçekleştirmek için oyunun kurallarını değiştirerek kendi çıkar-larına uygun olacak yeni bir dünya düzenini kurması gerekiyordu.Amerika politik olarak komünizme karşı, ve dolayısıyla Sovyetyayılmacılığına, savaş açtı ve kutuplaşan dünyada ‘özgür dünya’ adıaltında kendisi ile işbirliği yapacak çok geniş coğrafyalar oluşturdu.Karşıtı olarak dünyayı örgütlemeye çalışan Amerika, Sovyet vekomünist tehdidini çok iyi kullanarak dünyanın koruyucusu rolündeglobal gücünü tesis etti. Amerika’nın dünyanın her köşesine uzananpolitik ilgisi sebebiyle artık Amerikan çıkarları ve Amerikan milli güven-liği okyanusları, kıtaları aşıp dünyayı baştan başa kat ederek global birolgu haline geliyordu. Bu ilgiyi yürürlükte tutabilmek için Amerika yenidünya düzenindeki aktörlerini organize ederek dünyanın ekonomik,diplomatik ve askeri dizginlerini eline geçirmeye başlamıştır.

ABD yeni dünya düzeninde işe ekonomik tedbirleri alarak başladı.Amerika’ya göre dünya kaynakları serbest rekabet ortamında herkestarafından kullanılacak ve dünya ticareti arttırılacaktı. Amerikanın buyaklaşımı Orta Doğu’da da olduğu gibi bir çok yerde Amerika’nınkokuşmuş emperyalist düzeni yok ederek dünya halklarına refah yolu-nu açacağı yönündeki ümitleri arttırdı. Amerika en başta GATTörgütünü kurarak uluslararası ticarette % 100’leri aşan gümrük duvar-larını serbest ticaret için, daha doğru bir sözle Amerikan ürünlerini sata-bilmek için, indirilmesini öngördü. Nitekim, belirli bir süre sonra ulus-lararası ticarette gümrük vergilerinin ortalaması % 25’in altına çekilmişoldu. Yine ABD’nin önderliğinde ve Amerikan öncelikleri gözetilerekkurulan Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve Uluslararası Para FonuIMF ile, ABD II. Dünya Savaşı sonrası dünya ekonomilerini kontrolü veyönetimi altına almış oldu. Amerikan Doları’nın dünya ekonomileri veticaretinde lider para birimi konumuna yükselmesi, Amerika’ya sonderece büyük fırsatlar sağlamıştır. ABD, Avrupa’nın ve Japonya’nınkalkınmasına büyük paralar harcayarak katkılarda bulundu ve buülkelerin ekonomilerini Amerika’ya rakip olarak değil de ticaret ortağıolarak geliştirmelerinde başarı sağladı. Özellikle 1950’lerdenbaşlayarak Amerika aldığı bu tedbirler sayesinde inanılmaz birekonomik gelişme periyoduna girdi. Öyle ki artık tüm dünya üretimininyarısının gerçekleştirildiği ve yine tüm dünya tüketiminin yarısının har-candığı yer Amerika Birleşik Devletleri idi.

Amerika, ekonomik alanda dünya düzenini kendi lehinedeğiştirirken, aynı zamanda politik ve askeri alanlarda da dünya lider-

Page 26: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

158 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

41 Joyce ve Gabriel Kolko, The Limits of Power: The World and United States Foreign Policy 1945-1952, (NewYork: Harper & Row, 1972) s. 413.

42 Noam Chomsky, ‘After the Cold War: U.S. Middle East Policy’, Beyond the Storm, s. 79.

liğine yükseldi. Yüksek silah teknolojisine sahip olan Amerika,NATO’nun liderliğini yaparak ve BM’nin Güvenlik Konseyi üyesi olarak,kurduğu yeni dünya düzenini askeri ve diplomasi alanlarında sıkı birşekilde koruyagelmiştir.

Bu arka plan doğrultusunda ABD; politik olarak İran Krizi,Sovyetlerin Türkiye’ye baskıları ve toprak talebi ve Yunanistan’dayaşanan iç savaş nedenleriyle Orta Doğu bölgesi ile hızla ilgilenmeyebaşladı. ABD’nin İsrail devletini kurdurmaktaki aktif rolü ve akabindeçıkan Arap-İsrail anlaşmazlıkları, Amerika’yı adeta Orta Doğu poli-tikalarına kilitlemiştir. ABD, Orta Doğu’da ılımlı Arap milliyetçiliğinikontrol ederek İngiltere’nin bölgede siyasi iflasıyla boşalmış olan yeriSovyetlere kaptırmadan hassas bir denge kurmak istiyordu. Hatta buyolda İngiltere’nin bile terk etmiş olduğu muhafazakar elementleriyönetimde tutmaya karar vermiştir.41 Bölgeyi Sovyet etkisinden uzaktutmak, bölge petrollerini kontrol etmek ve İsrail devletinin güvenliğinisağlamak adına Amerika’nın bu bölgeye olan ilgisi hiç eksilmedi. İstis-nasız her Amerikan Başkanı’nın bölge için politikalar üretmesi gereki-yordu ve her Amerikan Başkanı göreve koltuklarının altında Orta Doğuile ilişkiler ve bölgede yaşanan problemler hakkında yeni projeleriçeren ajandalarla geldiler.

1970’lere gelindiğinde Amerikan ekonomisinde bir durgunlukbaşlamış, bunun karşılığında başta Almanya ve Japonya olmak üzerebirtakım ülkeler hızlı bir ekonomik kalkınma süreci içerisinegirmişlerdi. Japonya ve Almanya’nın dünya ekonomilerinde önemlisıçrama yapmaları Amerikan ekonomik gücünü olumsuz etkilemiştir.Tıpkı 1950’lerde İngiltere’nin olduğu gibi, 1970’lerde de Amerika OrtaDoğu petrolüne kendi ekonomisini ayakta tutmak ve kayıpları azaltmakiçin hayati önemle bağlı idi.42 Amerika Birleşik Devletleri ekonomikolumsuzlukları gidermek için bir dizi ekonomik ve politik tedbirleralmaya başlamıştır. ABD, politik ve askeri gücünü kullanarak kendikurduğu ve yönettiği IMF politikalarının tam aksi olan uygulamalarayönelmiştir. Bunların başlıcaları haksız rekabete yol açacak olan Dolardevalüasyonu ve karşılığı olmadan para basımıydı. Petrole bağımlı olanAmerikan endüstrisini güçlü tutmak için ABD Orta Doğu petrol alan-larını petrolün kesintisiz akışı için sıkıca kontrolü altında tutmuştur.Amerika bu uğurda bölgede Şah’ı, kralları ve diktatörleri destekleyerekadeta bölge kaynaklarını bölgenin yöneticileriyle birlikte bölge halk-larına rağmen sömürmüşlerdir.

Page 27: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

159AVRASYA DOSYASI

ABD bir koltukta iki karpuz taşımak misali, hem İsrail çıkarlarınıAraplara rağmen korumuş hem de Arap devletlerini Sovyetler’in ciddiyayılmacı politikalarına rağmen kendi etkisi altında tutabilmiştir.Amerika’nın bu başarısında Arapları birleştirmeye çalışan ancak heruygulamada Arapları daha fazla birbirinden ayıran Arap milliyetçiliği veArap dünyasına liderlik etme hayalleri çok etkili olmuştur.

Soğuk Savaş sonrasına geldiğimizde Orta Doğu sadece petrolle izahedilemeyecek ve tüm dünyayı ilgilendirecek politikaların odağı halinegelmiştir. Artık Orta Doğu olayları bölgesel olmaktan çıkmış neredeysebir numaralı global fenomen haline gelmişti. Erken Soğuk Savaş son-rası politikalarının ilk manevrasının Körfez Savaşı’yla Orta Doğu’dayapıldığını görüyoruz ve Soğuk Savaş sonrası yeni dünya düzenininformülasyonu niteliğindeki Irak Savaşının yine bu bölgede ortayaçıktığını görüyoruz. Bunları söylerken, Orta Asya ve Kafkaslar’ın dadünya siyasetindeki yerlerinin periferiden merkeze doğru hızlıcakaydığını akılda tutmamız gerekiyor.

Peki neydi Orta Doğu’yu Amerikan ve dünya siyasetlerinin merkeziyapacak unsurlar? Bu sorunun cevabını yine Soğuk Savaş dönemininbaşlarına giderek, günümüze kadar uzanan bir süreçte aramak gereki-yor. Amerika Birleşik Devletleri, Soğuk Savaş politikalarını ‘contain-ment’ ve ‘domino theory’ gibi simgeleştirdiği kavramlar üzerine kurmuşve insan onurunu ve hürriyetini temsil eden demokrasiyi savunduğunuiddia etmiştir. Amerika ilk iş olarak her nerede olursa olsun komünizmigördüğü yerde durduracak ve komünizmin bir bölgeden diğerine adetadomino taşlarının birbirine çarparak sirayet etmesini önleyecekti. Bunuyaparken en başta var olan dünya demokrasilerini koruyacak, az olanyerlerdekini -ki Türkiye bu kategoriye giriyordu- geliştirecek ve hiçdemokrasi olmayan yerlerde de demokratik idareler kurduracaktı. Özel-likle ABD’nin doğu Avrupa ülkelerini Sovyetler’e karşı korumadakibaşarısızlığı sebebiyle Amerika Birleşik Devletleri önceliği var olandemokrasileri korumaya vermişti ve dolayısıyla batı Avrupa Amerikanpolitikasının en merkezine oturmuştu. Batı Avrupa oryantasyonluAmerikan politikalarının oluşmasında sadece buradaki demokratikkurumların varlığı değil, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük pazar olasıve yine Amerikan desteğiyle yeniden yapılanmaya ve gelişmeyebaşlayan Avrupa ekonomilerinin Amerikan ticaret partneri olmasındandolayı idi. Bu anlayış içerisinde, ABD ilk olarak Avrupa’da, özellikleİtalya ve Fransa’da gelişme eğilimi gösteren komünizme karşı savaşaçtı. Bir yandan Avrupa’yı ekonomik yönden kalkındırırken diğertaraftan da NATO şemsiyesi altında Avrupa devletlerinin milli güvenlik-lerini temin etti. Genel olarak, bütün Soğuk Savaş dönemi süresindebatı Avrupa Amerikan politikalarında merkezi yerini korudu ve OrtaDoğu ikinci dereceden öncelikli bölge olma özelliğine sahip oldu.

Page 28: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

160 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle bu dönem boyunca dondurulmuşolan politikaların ve problemlerin de eriyerek ortaya çıktığını görüyoruz.Soğuk Savaş sonrası Amerika Avrupa’yı kaybetmeye başlamıştır.Uzunca bir süre Avrupa’yı rakip olmaktan engelleyen Amerika artık hemekonomik hem de politik olarak Avrupa’nın kendisine karşı bir rakipolarak yükseldiğini görmekteydi. Daha Doğu ve Batı Almanyabirleşirken, Amerika Almanya’da en sevilmeyen ülke, Gorbachev iseülkedeki en popüler yabancı konumuna yükselmişti. Almanlar doğu-batı olarak bölünmüşlüğünü Amerika’nın bir taksimatı olarak görmüşve tarihin faturasını ABD’ye çıkarmışlardı. Rusya ile varılan anlaşmalarsonucu Avrupa kıtasındaki NATO’ya ait nükleer başlıklı füzeler ilkolarak Almanya’da imha edilmeye başlanmış, Almanlar sokak gösteri-leriyle Amerikan üstlerinin kaldırılması için protestolardabulunmuşlardı. Fransa zaten yıllar önce NATO’nun askeri kanadındanayrılmış ve çoğu zaman hissi nedenlere dayanan Amerikan karşıtı birtutum içerisine girmişti. Soğuk Savaş sonrası Sovyet tehdidinin ortadankalkması üzerine, Avrupa açık olarak Amerika’ya karşı olan eleştirileri-ni seslendirmiştir.

Avrupa Birliği’nin ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisihaline gelmesi ve Amerika’nın, Avrupa ile olan ticaretindeki zorluklar,Amerika’yı ekonomik yönden olumsuz etkilemiştir. Özellikle AvrupaBirliği’nin Euro para birimine geçmesi dünyadaki Dolar’ın tahtını ciddiolarak sarsmaya başlamıştır. OPEC ülkelerinin çoğunun, İran’ın veRusya’nın petrol ticaretinde Euro sistemine geçme isteği, karşılıksızdolar basıp bunları dünya piyasalarına sürerek olağan üstü gelir eldeeden ABD’ye büyük mali kayıplar yaşatmıştır. Bütün bu olumsuzluklarıgidermek için ABD devasa ordusunu kullanarak bir şekilde kendi kont-rolünden çıkmaya başlayan dünya ekonomik düzenini tekrar kendiçıkarları doğrultusunda tanzim etme yoluna gitmiştir. Doğal olarak dabu ekonomik tanzim politik olarak yeni bir dünya düzeni kurmadangerçekleşecek gibi değildi.

Amerika kimseye silah zoruyla mal satamaz yahut para biriminisilahla koruyamaz. Ancak geçmişte Sovyet tehdidi gibi bir tehdidinvarlığını ortaya koyar ve bu uğurda demokrasileri ve insan haklarınıkoruma görevini üzerine aldığını başta batı olmak üzere dünyayı iknaederse, işte o zaman Amerika hegemon gücünü devam ettirebilir. ABDbu tehdidin adını koymuşa benziyor; uluslararası terör, ve şimdi dünyakamuoyunu bu tehdidin geçerliliği hakkında ikna etmeye çalışıyor. İştebu noktada devasa Amerikan ordusu harekete geçerek bu tehdidiancak kendilerinin önleyebileceklerini ispat etmeye ve prestij kazan-maya çalışmaktadırlar.

Page 29: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

161AVRASYA DOSYASI

Bu politikalar çerçevesinde Orta Doğu’yu ve Orta Asya’yı artıkAmerikan dış politikalarının merkezinde görmekteyiz. Amerika OrtaDoğu’yu, Rusya da dahil, ileride belirebilecek bir Avrupa tehlikesine veOrta Asya’yı da hızla gelişen Çin tehdidine karşı kullanmayı planlamak-tadır. Yakın geçmişte petrol ihracatçısı olan Çin, gelişen ekonomisinedeniyle net bir petrol ithalatçısı haline gelmiştir. Bugün Çin, dünyadaen fazla petrol tüketen üçüncü ülkedir. Amerika Çin mallarının enbüyük pazarı durumundadır. Eğer Çin Amerikan pazarını kaybedersegelişen ekonomisi batma noktasına gelebilir. ABD hem bu durumu kozolarak kullanıyor ve hem de Orta Asya’ya ve Orta Doğu’ya yerleşerekÇin’i stratejik açıdan kuşatıyor ve Çin’in ihtiyacı olduğu petrol kay-naklarını kontrolü altında bulunduruyor.

Soğuk Savaş başlarında batı Avrupa demokrasilerine en büyükönemi veren Amerika, bu dönemin sona ermesinden ve Sovyetler’indağılmasından faydalanarak doğu Avrupa ile ilgilenmeye başladı. Bellibir süre Clinton yönetimi Rusya ile uzlaşarak eski Sovyet Cumhuriyetle-ri ve Doğu Avrupa ülkeleriyle Rusya’nın ‘yakın komşuluk’ ve ilgi alanıdoktrini sebebiyle ilgilenmemiştir. Ancak daha sonra görüldüğü gibi,ABD bu yakın komşuluk bölgesiyle kurduğu ilgi Rusya ile kurduğuilginin önüne geçmiştir. ABD doğu Avrupa ülkelerini NATO’ya almayabaşlayarak evvela bunların ulusal güvenlik problemlerini halletmeyeçalışmıştır. Amerika Almanya’daki üslerini Polonya’ya taşımayabaşlamıştır. Avrupa Birliği de bu ülkeleri birliğe entegre ederekekonomilerini ve demokrasilerini güçlendirmeye çalışmaktadır. Irakkrizi dolayısıyla Avrupa Birliğinde yaşanan çatlak, AB namzeti doğuAvrupa ülkelerinin tavırlarıyla ilginç bir zemine taşınmıştır. Amerika’nınyanında olduklarını beyan eden bu ülkeler, AB’nin gelecekte ne kadarnazik dengeler üzerinde hayatını sürdürmeye çalışacağının da habercisioldu. Bu ülkeler sayesinde Amerika AB’de söz sahibi olacaktır. Daha daönemlisi kriz içerisindeki NATO, BM’nin uğradığı akıbete doğru itilmeyebaşlanmıştır. BM kararlarını manipule eden ve BM’yi göz ardı ederekistediği hareketlere gişen Amerikan tutumu, BM’yi neredeyse tümüyleetkisiz hale getirmiştir. İşte aynı tehlike NATO içinde de yaşanmayabaşlanmıştır. Sovyetlere karşı uyguladığı çevreleme politikasınıAmerika bundan böyle yeni NATO üyesi ülkelerini de arkasına alarakNATO içerisinde kendisine kafa tutan devletlere karşı da uygulayabilir.Amerika Türkiye de dahil olmak üzere bazı NATO üyesi olan ülkeleriikna edip istediği desteği bulamamışken, henüz daha NATO üyesi bileolmayan Bulgaristan gibi doğu Avrupa ülkeleri Amerikan uçaklarınahava sahalarını kullanma izini vermişlerdir.

Bütün bu söylenenlerden sonra, konumuz olan Orta Doğu’yadönecek olursak, Amerika Doğu Avrupa’da kurmaya başladığı yeni

Page 30: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

162 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

düzeni genişleterek Orta Doğu’da da kurmak istemektedir. ArtıkAmerika krallarla, diktatörlerle anlaşarak kendisine uygun şartlar yarat-ma politikalarından vazgeçerek daha derinliği olan ve daha güvenli birzemine oturtulacak bir Orta Doğu politikası ve işbirliği hayal etmekte-dir. Görünen o ki, Körfez Savaşıyla birlikte Orta Doğu’daki otoritesinihiç olmadığı kadar arttırmış olan Amerika, bu etkiyi yanlış zemine otur-tulmuş güvenilmez bir etki olarak görmektedir. Eğer Soğuk Savaş şart-ları devam etseydi, Amerika Orta Doğu’daki statükosunu devam ettire-bilirdi ancak değişen şartlar nedeniyle zayıflayan gücünü dikkate alarakdaha köklü ve dolayısıyla daha riskli bir duruş almak zorundadır.

Pek tabii olarak Orta Doğu, Doğu Avrupa’ya benzemez. DoğuAvrupa’da gerçekleştirilenleri Orta Doğu’da başarmak çok kolay olma-yacaktır. Bölgenin problemleri binlerce farklı kanaldan gelen çok çeşitlinedenlere bağlı ve dünyanın başka köşelerinde rastlanmayan bölgeyeözel şartlardan kaynaklanmaktadır. Bölgeyi anlamaya çalışmak ve onuyönetmeye kalkmak köpek balıklarıyla aynı havuzda yüzmek gibidir.Bunu bilen Amerika birbirine zıt gibi görünen ancak aynı kapıya çıkaniki farklı yöntemi kullanmaktadır. Seçilen yöntemlerden birisi yükselenuluslararası terörü, yani gerçekte satır aralarında ima edilen İslamiterörü, yeni strateji motto’su yaparak ulvi bir değer uğruna, Amerikataşın altına elini sokarak insanlığa yönelmiş olan bu tehdidi bertarafetmek azminde olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Bu söylemdeinsancıl, ve herkesin rahatlıkla kabul edebileceği değerler bulunmak-tadır. Gerçekte de İslam ülkelerindeki kabına sığmayan politik sorgula-malar ve arayışlar, ki bazen bu terör şeklinde tezahür ediyor, ümmetçi-lik esasıyla top yekün bir siyasal birliğe ulaşma ülküsü Amerika’yı sonderece korkutmaktadır. Amerika’nın ulaşmak istediği nihai sonuç iseOrta Doğu ölçeğinde tüm İslam alemindeki hareketleri kendisine tehditteşkil etmekten çıkartarak menfaatlerine uyacak mecralara kanalizeetmektir.

İkinci yöntem ise amaca ulaşmak ve gerekli değişiklikleri yaratmakiçin sonuç alana kadar esnemeden baskı kullanmak politikasındanoluşuyor. Başkan Bush, ulusuna seslenirken bazı ülkelerin isimleriniaçıkça zikrederek bunların şer ekseni olduklarını ilan edip bu ülkeler veteröre yataklık eden ülkelerin hak ettikleri cezayı görecekleritehdidinde bulunmuştu. Bush’un bu konuşmasının bir çok çevrelerceacemice söylenmiş ve yanlışlıklarla dolu bir konuşma olduğudüşünüldü. En başta da İran ile ilişkiler gelişme kaydetmeyebaşlamışken ve İran’da yenilikçiler güçlenirken Bush’un İran’ı açıkhedef göstermesi bağışlanamaz bir hamaset olarak görüldü. Ancak bukonuşma alel usül bir konuşma değildi. Gerçekten de Amerika’nın eskimüttefiki bazı ülkeleri, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi, karşısına

Page 31: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

163AVRASYA DOSYASI

aldığını görmekteyiz. Ancak Amerika işe zayıf olan Irak’tan başlamayakarar vermiştir. Amaç komünizm tehdidi için formüle ettiği dominoteorisini tersine çevirerek demokrasileri bölgede domino etkisiyle yay-maktır. Amerika artık bölgede kurulacak demokrasilerle kendi belirle-diği güvenlik şartlarını ve kazanımlarına ulaşabileceğini hesap etmek-tedir. Dünyanın önemli bir kısmı karşı çıksa da ve bazı müttefiklerinikarşısına alsa da, Amerika, sahip olduğu askeri ve ekonomik gücü kul-lanarak şiddetli bir baskıyla kendisine karşı duranları teker tekerbertaraf edebileceğini düşünmektedir. Bunu yaparken de geçmiştekibaşarılarını örnek almıştır. Amerika tüm dünya sathında sürdürdüğüSoğuk Savaş’tan zaferle çıkmıştır. Cumhuriyetçi başkan ReaganSovyetlere karşı hiç taviz vermeyen bir tavırla hızlı bir silahlanma yarışıiçine girdi. Amerika’yla yarıştan kopmak istemeyen Sovyetler Birliğiekonomik kaynaklarının çoğunu silah programlarına harcadı. Bu yüz-den SSCB’de ekonomik ve sosyal şartlar tahammül edilemeyecekboyutlara ulaştı. Sovyetler bu yarışta dökülmeye başlarken, Amerika buyarışla gücünü daha da arttırıyordu. Amerika ile olan silah yarışıbaskısına daha fazla dayanamayacağını gören Gorbachev, havlu atarakSovyetler’in yıkılması pahasına yarıştan çekilmiştir. Amerika’daCumhuriyetçiler’in nazarında önemli bir yere sahip olan Reagan’in poli-tikalarını hem baba Bush ve hem de oğul Bush uygulamaya çalışmıştır.İşte tüm Orta Doğu’yu ve dahi bütün İslam dünyasını değiştirmekisteyen Amerika’nın gözü kara politikaları bu kaynaktan gelmektedir.Ancak geçmişte Reagan’in başardıklarını Bush da başarabilecek diyebir kaide olamaz. Amerika, çok kutuplu uluslararası dünya düzeniiçerisinde ve çok girift yapı içerisindeki Orta Doğu bölgesinde büyükrisk almaktadır. Amerika’nın Orta Doğu’da uğrayabileceği kesin birbaşarısızlığı, kurmaya çalıştığı yeni düzenin de ilelebet sonu olacaktır.İşte bu varolma yahut yok olma ayırımına gelmiş olan Amerika BirleşikDevletleri, azimle, inatla ve sabırla istediğini gerçekleştirmek uğurundatüm enerjisini ortaya koymaktadır.

IRAK SAVAŞINDA PETROLÜN ROLÜ

İki dünya savaşı arasında Amerika Birleşik Devletleri dünyanın enbüyük petrol üreticisi idi. I. Dünya Savaşı sonrasında Amerika OrtaDoğu petrolleri için İngiltere ile rekabete girişmiş ve aralarında çıkananlaşmazlıklar her defasında bir anlaşmayla sonuçlanmış ancak bu ikidevlet hiçbir zaman birbirlerine güvenmemişlerdir. İngilizleri hepayrıcalıklı haklar almaya çabalamakla suçlayan Amerika, OsmanlıDevleti ile savaşa girmediği ve yapılan anlaşmaların dışında kalmayı ter-cih ettiği için İngiltere’ye karşı kullanacağı etkin bir kozdan yoksundu.Ancak yine de Amerika San Remo kararlarını tanımayacağını ilan

Page 32: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

164 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

43 Barry Rubin, ‘America as Junior Partner: Anglo-American Relations in the Middle East’ The Great Powers inthe Middle East 1919-1939, (New York: Holmes & Meier, 1988) s. 243.

44 John M. Blair, The Control of Oil, (New York: Pantheon, 1977) s. 83.45 Blair, The Control of ..., ss. 85-88.

etmiştir.43 İngiltere’nin kırmızı çizgisi sebebiyle Irak’ta çok başarılı ola-mayan ABD, kısmen Kuveyt, Bahreyn ve özellikle Suudi Arabistan’dapetrol ayrıcalıkları elde etmiştir. Tüm bu gelişmelere rağmen iki savaşarasında Amerika Orta Doğu politikalarında oyuncu olarak değil de birseyirci olarak kalmıştır.

Irak’ı kontrolü altında bulunduran İngiltere bilinçli olarak Irak petrol-lerinin üretimini kısıtlı tuttu. Örneğin; 1936’da Irak’tan iki kattan birazfazla petrol üreten İran, 1948’de Irak’ın yedi katı fazla petrol üretiyor-du.44 Aynı şekilde, ticarî petrol üretimine 1938’de başlayan SuudiArabistan 1948’de Irak’tan altı kat fazla petrol üretiyordu. Irak petrolüüzerinde anlaşmazlıklar, boru hattı (pipe-line) problemleri, Amerika’nınII. Dünya Savaşı sonrası Suudi ve Kuveyt petrollerinde etkin olması vebaşka sebepler Irak petrol üretiminin sınırlı tutulmasını sonuçlandırdı.

1947’de Amerikan hükümeti müdahaleci bir karaktere sahip olanyeni petrol politikaları hakkında tutum belirledi. Başta Meksika veBolivya olmak üzere ABD dünya petrol bölgelerinde etkin hale gelmeyiplanladı. Amerika bir yandan da Venezuela, İran ve Suudi Arabistan’lapetrol pazarlıklarına girişiyordu. Amerika İran’da petrol payınıarttırırken, 1950’de Aramco’yu kurarak Suudi petrollerini 50-50 olarakSuudiler’le paylaştı.

Amerikan Dışişleri, Amerikan petrol şirketlerinin legal bir memoran-dum hazırlanmadan Irak petrollerinden uzak durmalarını istedi. Mayıs1964’te Amerikan Dışişlerinin Orta Doğu’da petrol ayrıcalığı almamışolan Sinclair Oil Company, Standard Oil of Indiana gibi petrol şirket-leriyle, Irak petrollerine ulaşmak hususunda stratejiler belirlemiştir.Nihayetinde Amerika’nın çabaları sonucunda 1967 yazında Irakhükümeti bir karar alarak petrol işlerini kurulan Irak Milli Petrol Şirketiuhdesine vermiştir. Bu şirket petrolü ya kendisi çıkaracak yahut bu işiuygun gördüğü yabancı şirketlere yaptıracaktı.45 İşte bu karardan sonraAmerikan şirketleri hızlı bir şekilde Irak petrol piyasasına girdiler.

Günümüzde petrol dünya ekonomisinin işleyişindeki önemini koru-yor ve petrolü kontrol eden ülkeler ise önemli ve stratejik bir gücüellerinde tutmaya devam ediyorlar. Orta Doğu’da petrol çıkarlarınadayalı politikalar gütmüş olan ABD, dünya petrollerini kontrol etmekiçin büyük bir çaba harcamaktadır. Irak petrol açısından Amerika’nın

Page 33: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

165AVRASYA DOSYASI

46 ‘Scramble to carve up Iraqi oil reserves lies behind US diplomacy’ The Observer, 6 Ekim, 200247 William M. Stewart, ‘Understanding your World: Oil, Iraq and the US, The Santa Fe New Mexican, 8 Eylül,

2002.48 Kevin Ward, ‘Future of Iraq’s Oil Reserves, World’s Supply Depends on Type of War Waged’, www. glob-

alpolicy.org.

iştahını kabartmaktadır. ABD dünya petrol rezervlerinin %2’sine sahip.İhtiyacı olan petrolün % 55’ini ithal eden Amerika, bu ithal ettiğipetrolün % 25’ini Orta Doğu’dan karşılıyor. Amerikan BaşkanYardımcısı Dick Cheney’in 2001’de hazırladığı ‘Amerikan Milli EnerjiRaporu’nda, hükümetin önceliği Basra Körfezi petrollerine vermesinitavsiye etmiştir. ABD günde 20 milyon varil petrole ihtiyaç duymaktadırve uzmanlara göre Irak Amerikan petrol ihtiyacının yarısını karşılaya-bilirdi. Irak petrollerine sahip olan ABD Suudi Arabistan’ın petrol fiyat-larının belirlenmesinde kartelleşme yoluna gitmesi de engellenmiş ola-caktı.46

Irak 115 milyar varil ispatlanmış petrol rezervi ile dünyada bilinenpetrol rezervlerinin %15’ine sahiptir. Ancak Irak’taki petrol rezervleriyeni sondajlarla 300 milyar varile çıkartılması ihtimali bulunmaktadır.Irak’taki % 90 oranında potansiyel petrol alanları henüz açılmışdeğildir. Bu alanların açılması şüphesiz ki yabancı yatırımcılara vepetrolcülere altın fırsatlar verecektir. Irak’ta toplam 2,000 petrolkuyusu bulunmaktadır oysa kuyu sayısı sadece Texas’ta bir milyonugeçmektedir. Irak petrolü dünyanın en ucuza mal edilen petrolü olduğugibi açılan her on kuyudan sekizinden petrol fışkırmıştır. Oysa burakam Suudi Arabistan’da yarı yarıya, yani açılan her on kuyudanbeşinde petrol çıkmıştır. Irak’ta petrolü çıkarmak çok kolaydır, çünküpetrol yerin 600 metre derinliğinde bulunmaktadır ve bu derinlik petrolkuyuları standartlara göre oldukça kısadır. Amerika dünyanın en büyükpetrol ithalatçısı ülkesidir. Analizci William Stewart’a göre petrolendüstrisiyle içli dışlı olan Başkan Bush ve yardımcısı Cheney, Irak’ınbu zengin petrol potansiyelini göz ardı edemezdi.47

1980’de Irak, en üst üretim hacmi olan günlük 3,5 milyon varilpetrol üretmekteydi. Günümüzde bu rakam BM’nin gıda karşılığı petrolprogramı çerçevesinde 2,8 milyon varil civarındadır. 10 yıllık bir süreiçerisinde Irak petrol endüstrisinin rehabilitasyonu 30-40 milyar Dolaramal olacağı tahmin edilmektedir. Yedi milyar Dolarlık bir harcamaylaIrak petrol üretimi, üç yıl içerisinde 1980 seviyesini yakalayacağını ve20 milyar Dolar harcanması halinde yedi yıl içerisinde günlük üretim5,5 milyon varile çıkartılabilecektir.48

Page 34: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

Irak’ın petrol potansiyeli gözönünde bulundurulduğunda, IrakSavaşı’nda petrolün ne denliönemli bir yere sahip olduğuaşikardır. William M. Stewart TheSanta Fe New Mexican’a yazdığı 8Eylül 2002 tarihli yazısında,Irak’ın Amerika için güvenlikaçısından değil de petrolaçısından önemli olduğunu ilerisürmüştür. Çünkü güvenlikaçısında Irak’ın ancak komşularıiçin bir tehlike teşkil edeceğine,ancak Amerika’ya karşı bir tehditoluşturamayacağı fikrine yervermiştir. Stewart, Dublin merkez-

li Petrel Resources adlı bir şirketin ‘dünyada hiçbir mineral petroldendaha değerli olamaz ve hiçbir ülke Irak kadar iyi bir petrol kazancısağlayamaz’ sözünü, Amerika’nın ve Avrupa devletlerinin Irak petrolleriiçin giriştikleri politikaları açıklamak için yeterli bulmuştur.49

Amerika, Irak Savaşı’yla hem Irak petrollerini kontrol edecek ve bun-dan kazanç sağlayacak hem de petrolü politik bir silah olarak kullanıpRusya, Fransa ve Çin gibi devletlerin Irak üzerinde aldıkları petrolimtiyazları üzerine pazarlıklar yapacaktır. The Observer gazetesinde 6Ekim 2002’de yayınlan bir yorumda Rusya’nın Irak’taki ana kaygısınınSovyet döneminden kalan 7 milyar Dolarlık borcunu tahsil etmek değil,Irak’la yaptığı petrol anlaşmalarını yürürlüğe sokabilmek olduğunuyazmıştır. Lukoil 1997’de Batı Qurna bölgesinde petrol çıkarmak için20 milyar Dolarlık bir anlaşma yapmıştır. Diğer bir Rus petrol şirketiZarubezhneft Saddam Hüseyin yönetiminden bin Umar petrol böl-gesinin işletme hakkını kazanmıştır. Bu bölge potansiyel olarak işlet-mecisine 90 milyar Dolar civarında kazanç getirecek zenginlikte petrolesahiptir. Enerji Ajansı’nın bir raporuna göre, zengin Irak petrol rezerv-leri sayesinde Saddam Hüseyin yabancı şirketlere bir trilyon Dolarıbulan petrol ayrıcalıkları verebilecek güçteydi.50 Irak’ın petrol potan-siyelleri, işletmecisine birkaç trilyon dolar gelir getirecek kadar büyük-tür. Dünya petrol piyasalarını elinde tutan beş büyük petrol şirketindendördüne sahip olan Amerika ve İngiltere, Irak petrolünden en fazla kârsağlayacak ülkeler olacaklardır.

166 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

49 Stewart, ‘Understanding Your World...’50 ‘Scramble to carve up Iraqi oil reserves lies behind US diplomacy’ The Observer, 6 Ekim, 2002

Amerika, Irak Savaşı’ylahem Irak petrollerini

kontrol edecek vebundan kazanç

sağlayacak hem depetrolü politik bir silaholarak kullanıp Rusya,

Fransa ve Çin gibidevletlerin Irak üzerinde

aldıkları petrol imtiyazlarıüzerine pazarlıklar

yapacaktır.

Page 35: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

Petrolün haricinde, Amerika Irak Savaşı’ndan maddi olarak zararetmemiştir. Bir hesaba göre Amerika’nın Irak’ı izale etme politikasınısürdürmesi Amerika’ya yaklaşık 380 milyar Dolara mal olacaktı. ABDhükümeti Irak savaşının masrafları için kongreden ek 80 milyar Dolaristediği zaman, bu rakamın yapılacak masrafları karşılamada çok yeter-siz kalacağı savunulurken, savaşta bu paranın yarısı bile kullanılmamış-tır. I. Körfez Savaşında Amerikan savaş masraflarının yarısını SuudiArabistan, Kuveyt gibi Arap ülkeleri karşılamıştır. Petrol fiyatlarında artışve Amerikan petrol şirketlerinin bu artıştan ticari çıkar sağlamalarısonucu, Amerika’nın bu savaştan maddi olarak karlı çıktığını görmek-teyiz. Savaş sonrası Suudi Arabistan’ın başını çektiği Orta Doğuülkelerinin hızla silahlanması ve bu iş için ayırdıkları devasa kaynaklar,ABD’nin 500 milyar Dolar civarında silah satmasıyla sonuçlanmıştır.ABD’nin elde ettiği diğer politik ve ekonomik kazançlar da ayrıca müta-laa edilmelidir. Körfez Savaşı’nda Amerika’nın çok kârlı çıktığı gerçeğinigöz önünde tutarsak, Irak’a yerleşmeyi ve Irak’ı uzun bir süre içindirekt ve dolaylı olarak yönetme planları yapan Amerika, hem petrolkaynakları ve hem de bölgeye ciddi olarak yerleştiği için kendisine karşıolan olumsuzlukları lehine çevirmek için uğraşacak ve başarılı olduğutakdirde Körfez Savaşı’yla kıyaslanmayacak derecede büyük kazançlarelde edecek. Bu aynı zamanda Amerika’nın ‘neo-colonialism’ poli-tikalarının ilk uygulama alanlarından biri olacaktır.

Saddam yönetiminin sona ermesiyle Amerika önemli bir petrolsahasını daha kontrolü altına almış olacak. Ancak Amerika’nın bütündeneler yapmak istediğini görebilmek için yine de Amerika’nın yaptığı IrakSavaşı’nın nedenleri tamamen petrol konusuna bağlayarak izah etmekçok isabetli bir açıklama sayılmamalıdır. Şurası da bir gerçek ki, ABDhalihazırda dünyanın önemli petrol bölgelerini rakipsiz olarak stratejikkontrolü altında tutmaktadır. Petrol fiyatlarının belirlenmesindeAmerika oldukça etkilidir. Bir diğer husus ise, petrol politikalarınabakıldığında ne Amerika aleyhine işleyebilecek bir süreç ne de genelbir petrol krizi ihtimal dahilinde görülmemektedir. Amerika Rusya’ya,Avrupa’ya ve Çin’e karşı gerek Orta Doğu petrollerini ve gerekse OrtaAsya ve Kafkas petrollerini daha sıkı kontrol etmek için hareketegeçmiş olabilir fakat yine de bu hususlar Amerikan hareket nedenleri-ni tam olarak açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Amerika’nın IrakSavaşı’nda petrolün önemli rol oynadığı ancak petrolün temel amaçolmadığı yargısına varmak çok yanlış olmasa gerekir.

Öne sürülen bu tezi desteklemek için Kuveyt, Bosna ve Tayvanüçgeninden oluşan bir formülasyonu tartışabiliriz. Bilindiği gibi Irak’ınKuveyt’i işgal etmesi üzerine, ABD var gücüyle Irak’a müdahale etti veIrak’ı Kuveyt’ten çıkardı. ABD aynı hassasiyeti büyük bir insanlık dramı

167AVRASYA DOSYASI

Page 36: PETROL, PETROL POLİTİKALARI VE ORTA DOĞU: GLOBAL ...21yyte.org/assets/uploads/files/133-168 vedat.pdf · Krizi, İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşı gibi bölgede çıkan karışıklıklar

168 VEDAT GÜRBÜZ/PETROL, PETROL POL‹T‹KALARI VE ORTADO⁄U;...

yaşanan Bosna’da göstermedi. Popüler olan inanca göre Bosna’dapetrol olmadığı için Amerika Bosna trajedisine seyirci kaldı. Bosna-Kuveyt ikilemini daha güçlü yorumlayabilmek için Tayvan’da yaşanankrizi ve kriz karşısında Amerika’nın tavrını ortaya koyabiliriz. Bosna’dapetrol olmadığı için geç hareket eden Amerika 1990’ların ortasındaÇin’in Tayvan’ı tehditleri üzerine, hiç vakit kaybetmeden ve hiç çekin-meksizin donanmasını Tayvan’ı korumak adına Çin Denizi’ne gönderdi.Üstelik Amerika en yetkili ağızlardan ‘dünyanın en kahredici donanmasıÇin’i bekliyor’ tehdit ve tahrikleriyle bölgeye girdi. Halbuki Tayvanhiçbir yer altı zenginliği olmayan küçük bir ada devletidir. YaniTayvan’da petrolün dirhemi yoktur. Bu üç krizden şu sonucu çıkarabili-riz; Amerika Kuveyt’e Kuveytlileri kurtarmak için değil, kendisi için veözellikle İsrail için tehdit oluşturan Irak’ı durdurmak ve bu tehdidingücünü sıfırlamak için girdi. Aynı şekilde Amerika büyük bir risk alarakgelişen tehlike Çin’i Tayvan’da durdurdu. Ancak ABD’nin Bosna’da dur-durması gereken bir Sırbistan ya da Yugoslavya yoktu; çünkü kendisiiçin Yugoslavya’yı bir tehdit olarak görmüyordu ve bu yüzden işiağırdan aldı. Daha önce belirtildiği gibi, Soğuk Savaş’la birlikteAmerikan milli güvenliği ve milli çıkarları kıtalar, okyanuslar aşarakdünyanın her köşesine yayılıyordu. Hegemon güç olarak Amerikadünyanın en ücra bir köşesinde bile kendi çıkarları aleyhine olangelişmelerden rahatsız olmakta ve buna karşı önlemler almaktadır. Busebeplerden dolayı, Soğuk Savaş sonrası Amerikan politikalarınıntemel dinamiklerini, Orta Doğu’da petrol çıkarlarından başka dahageniş bir anlamda okuyabilmeliyiz.