Rene Girard - Kültürün Kökenleri

Embed Size (px)

Citation preview

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    1/192

    Kültürün Kökenleri

    R e n é G i r a r d

    d o s t

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    2/192

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    3/192

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    4/192

    1952 yılında Elbistan’da doğdu. 1975 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümünü b1982-1983 yıllarında, Fransa’da Besançon Franche-ComtĞ Üniversitesi İnsan Bilimleri FakülteLisans öğrenimini tamamladı. Atatürk Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Fransız Dili Edebiyatlümünde 1990 yılında Yüksek Lisans, 1994 Yılında da Doktora öğrenimini tamamladı ve aynı ygeçen Bölümde Yardımcı Doçent oldu. 2002 yılında Doçent, 2008 yılanda da Profesörlük kadroatandı. Sırasıyla Gösterge bilim, Metinlerarası ilişkiler, Çağdaş Fransız Romanı, Çağdaş Fransız Topsal Önceleme Romanı alanlarında araştırmalar yaptı, bilimsel makaleler yayınladı. Başlıca çalışmRomamGary’nin Romanlarında Metinlerarası İlişkiler, Michel Toumier’rdn Roman Sanatı ve Roman

    Çağdaş Fransız Toplumsal Önceleme Romanıdır. Prof. Dr. Mükremin Yaman halen Atatürk ÜniversiteEdebiyat Fakültesi Fransız Dili Edebiyatı Bölümünde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.

    Ay ten ER

    Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünden 1984 yımezun oldu. Aynı bölümde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaya başladı. Yüksek Lisans ve Dokçalışmalarını Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünde y2007 yılından bu yana Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Batı Dilleri ve Edebiyatları BBaşkanlığı görevini yürütüyor. OyunÇözümlemesinde İlk Adım ve FransızTiyatrosunun AnaHatlan (Or-taçağdan Günümüze) adlı iki kitabı bulunan Ayten Er’in, yurtiçi ve yurtdışında yayınlanmış makalelve çevirileri de bulunmaktadır. Çalışmalarını roman ve tiyatro alanında sürdürüyor.

    Yayma Hazırlayanın Notu:

    Bu kitabın Giriş, I., 11., III. bölümlerini Mükremin Yaman, IV., V., VI. ve Sonuç bölümlerini Er çevirmiştir.

    Cet ouvrage, publié dans le cadre du programme de participation à la publication,bé éfi i d ti d Mi i tè d Aff i Et è

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    5/192

    Kültürün Kökenleri

    René Girard(1923)

    Yapıttan ondan fazla dilde yayımlanan ünlü Fransız antropolog,filozof ve sosyal bilimci. Stanford Üniversitesinde dersler vermiştir.

    Yapıdan sosyal bilimler kitaplığının klasikleri arasında yer almıştır. 2005’tenberi Fransız Akademisi üyesidir. Şiddetin ve diselliğin antropolojisine dair

    klasikleşmiş yapıtlar yayımlamıştır. Kitaplan arasında şunlar sayılabilir:

    Mensongeromantique et vérité romanesque (Grasset, 1961, Türkçesi:Romantik Yalanve Romansal Hakikat, Metis, 2007),La Violence et le sacré (Grasset, 1972, Türkçesi:Şiddet ve Kutsal, Kanat Kitap, 2003), Des choses

    cachées depuis la fondation du monde (Grasset, 1978), Lebouc émissaire (Grasset, 1982, Türkçesi:Günah Keçisi, Kanat Kitap, 2005), Celui par qui le

    scandale arrive (Desclée de Brouwer, 2001), De laviolence à la divinité (Grasset-Fasquelle, 2007).

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    6/192

    1) İMPARATORLUKTAN SONRA, Emmanuel Todd, Aralık 20042) ESKİ YAKINDOĞU, Derleyen: Jean Bottero, Haziran 20053) HAFIZA MEKÂNLARI, Pierre Nora, Şubat 20064) GÜÇ İLİŞKİLERİ, Carlo Ginzburg, Temmuz 20065) KURBAN VE EGEMENLİK, Gilberto Sacerdoti, Ocak 20076) İLERLEME, Reinhart Koselleck, Nisan 20077) AYNADA MELANKOLİ, Jean Starobinski, Ağustos 20078) KOKUNUN TARİHİ, Alain Corbin, Ekim 20079) METATARİH, Hayden White, Mart 2008

    10) DİNLER TARİHİNDE BAŞLANGIÇLAR, Philippe Borgeaud, Mayıs 200811) ORTAK HAYAT, Tzvetan Todorov, Aralık 200812) GÜNDELİK HAYATIN KEŞFİ - 1, Michel de Certeau, Ocak 200913) GÜNDELİK HAYATIN KEŞFİ - II, Michel de Certeau, Kasım 200914) BEKÂRLAR BALOSU, Pierre Bourdieu, Aralık 200915) PAGANİZMİN DEHASI, Marc Aug£, Temmuz 201016) ALTERNATİF TIP TARİHİ, Thomas Sandoz, Kasım 2010

    Girard, René

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    7/192

    KÜLTÜRÜN KÖKENLERİ

    René Girard

    [İ İ

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    8/192

    Les Origines de la Culture RENÉ GIRARD

    © René Girard, Pierpaolo Antonello, Joâo Cezar de Castro Rocha© Desclée de Brouwer, 2004

    Bu kitabın Türkçe haklanDost Kitabevi Yayınlarına aittir

    Birinci Baskı, Kasım 2010, Ankara

    Fransızcadan çeviren, Mükremin Yaman, Ayten Er

    Yayma hazırlayan, Mehmet Emin Özcan

    Teknik hazırlık, Mehmet Dirican - Dost İTB

    BosJave cilt, Pelin Ofset Ltd. §ti.;İvedik Organize Sanayi Bölgesi, Matbaacılar Sitesi

    588. So/azfcNo: 28'30, Yenimahalle /Ankara Tel: (0312) 395 2580*81 •Fax: (0312) 395 25 84

    Dost Kitabevi Yayınlan

    MeşrutiyetCad. No: 37¡4 Yenişehir 06420, Ankara Tel: (0312) 435 93 70 • Fax: (0312) 435 79 02 www.doscyayinevi.com • [email protected]

    http://www.doscyayinevi.com/http://www.doscyayinevi.com/mailto:[email protected]:[email protected]://www.doscyayinevi.com/

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    9/192

    İçindekiler

    Giriş 9

    “Başlangıcından Sonuna Uzun Bir Kanıt Sunma Süreci”

    1 “Tinin Yaşamı” 21

    2 “Üzerinde Çalışılması Gereken Bir Kuram: Mimetik Düzenek” 48

    3 Hıristiyanlığın Skandali 76

    4 İnsan, “Simgesel Bir Hayvan” 102

    5 Kuramın Kaynağı ve Eleştirisi: Frazer’dan Lévi Strauss’a 129

    6 Yöntem, Açıklık, Hakikat 143

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    10/192

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    11/192

    Giriş

    “Başlangıcından Sonuna Uzun Bir Kanıt Sunma Süreci”

    “Kimi eleştirmenlerim şöyle dediler: ‘Evet, çok iyi bir gözlemci, am a ak yürütme yeteneğinden yoksun.’ Türlerin Kökenibaşlangıcından sonuna uzun bir tartışma sürecinden başka bir şey olmadığından ve en azmdan bir-çok yetkin insanı ikna edebilmiş olmasından dolayı bunlara aldırmıyorum. ”

    Charles Darwin,Özyaşamöyküsü.

    Kasch’m Yıkılışı adlı yapıtında Roberto Calasso, Arkhilokhos’un bdizesinden alınmış Isaiah Berlin’in “tilki çok şey bilir, ama kirpi tekbüyük şey bilir” biçimindeki tiplemesine1de gönderme yaparak, ReGirard hakkında onun yaşayan en son “kirpi”lerden birisi olduğunsöyler. René Girard’a göre günah keçisi herhalde bu “tek büyük şeolacaktır. Bu konuda Calasso yalnızca bir yönden haklı, zira ReGirard başka büyük bir şey daha biliyor: Mimetik arzu. İşte, René G

    rard, bu iki varsayımdan yola çıkarak, kırk yılı aşkın bir süre boyuncCharles Darwin’in sözcükleriyle söylersek, “tek bir uzun kamtlamaortaya koymaya çalıştı. Dünyanın kökeninden başlayan bu düşüncgelip sonunda çağımızın karmaşasının kuramsal açıdan çözümlemesidayanıyor. Sistemli bir söyleşi biçimindeki bu deneme Girard’ın yaşaboyunca oluşturduğu bu bağı, mimetik kuramın en yeni biçimleri d

    içinde olmak üzere, ortaya koyma çabasında olacaktır. Böylece ysorgulamalara ve yorumlara açık olacak, aynı zamanda da bu kuram

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    12/192

    bilimsel ve düşünsel tartışmaların odağına çekmeye yardımcı olacak bireşimin ortaya çıkacağını umuyoruz.

    Birçok yıla yayılan bu konuşmaların kimileri İtalya ve Brezilyadaha önce yayımlandı. Bugün önerdiğimiz haliyse, René Girard’ın kdisi tarafından, Fransa kamuoyuna yönelik olarak gözden geçirilmiş yorumlanmış biçimidir. Bu yapıtların yayımlanmasıyla hiç eksik olamaeleştirilere baktığımızda, yazar birtakım kuramsal ve yöntemsel zorlukkonusunda başka düşünceler ortaya atmak, bir de hiç yayımlanmamış çzümlemeler önermek için, önceden bilinen savlan yeniden düzenleyerdüşüncesinin en ilginç yönlerine geri dönmektedir: Vedalar Hindistaüzerine etkileyici sayfalarda olduğu gibi.

    Bu yeniden gözden geçirmenin varoluşsal yaklaşımın dışında kalamacağı kanısına vardığımız için, çoğu zaman oldukça yoğun ve özet biçimisunulan bu söyleşiye (René Girard beğenir mi, beğenmez mi bilmiyoruz, a

    bize Charles Darwin’in söyleşisine benziyor gibi göründüğünden) düşünbir özyaşamöyküsü havası vermeye karar verdik. Kuşkusuz, bir yaşamkendisi tarafından ortaya koyulan yapıtın ya da düşüncelerin ışığında taolarak okunabileceği kanısında değiliz. Ancak insanın kendi öyküsüanlatmayı seçmesi, yaşamının ve de yaşadığı olayların “uzun bir tefekksürecinden geçtiğine inanması demektir. Darwin’in “serüven olsun diy

    Beagle’a binmiş olması yeterli bir neden değildir, ancak “uzun kanıdamanmkendi akışını izlemiş olması için kesinlikle gerekli bir nedendir. İşte bundolayı Girard’m yaşamöyküsel çığırındaki en çarpıcı yan, -bütün kendsakladıklarının ötesinde- dünya ile ilişkisinin, kendi özgürlüğünü düşünekollerinin, bilimsel yaklaşımların ve kurumsal düzenlemelerin ötesintutarak, araştırma yöntemine dönüşmüş olmasıdır. Gerçekten de, Girarbütün mime tik düzenekleri ve üniversiteleri yönlendiren kıskançlıktan gzardı etmek bir yana, çalıştığı değişik kurumlar içinde kendine çok şaşırbir özgürlük alanı yaratmayı bilmiştir.

    Mimetizmi Düşünmek

    Bütün boyutlanyla bakıldığında, mimetik kuram hiçbir zaman kendi kmaşıklığı içinde tam olarak kavranamamıştır; yani öncelikle disiplinle

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    13/192

    latmın temel yönlendiricisinin de tastamam mimetizm, öykünme olduanlaşılamamıştır. Öykünme konusunu antropolojik anlamıyla ele almgerekmektedir. René Girard, Aristoteles’inPoetika’da belirttiği şu sözüoldukça abartılı yerlere taşımıştır: “insan öteki canlılardan öykünmeen çok eğilimli olma özelliğiyle ayrılır” (48b, 6-7). Önce romantizmdından avangardlar özellikle Avrupa kültür sahnesine girdiğinde modemkültürde ortaya çıktığı gibi, René Girard mimetizm kavramını bir taraatmak yerine öykünmeye en geniş antropolojik ve toplumsal anlam

    vermiştir. Girard, mimetizmin aynı ilişkisel bir düzeneğin yinelenmesidayanarak hep daha karmaşık eştasanmlar yoluyla gerçekleşen birtakısanatsal ve toplumsal süreçler gerektirdiğini göstermiş, bu sayede çağddünyada mimetizm kavramına yüklenen bir tür “evcilleştirme” olgusungöz önüne sermeye çabalamıştır.

    Bu varsayım bizi özellikle özne ve arzu gibi kimi çağdaş kavramlar ü

    rinde yeniden düşünmeye zorlamaktadır. René Girard’a göre, arzularımmodel olarak aldığımız başka birinin arzusuna öykünmemizden doğar heEğer toplum arzulayan özne ile modelleri arasında bir hiyerarşi oluşturmabaşaramazsa, öykünme husumete dönüşme eğilimine girer: Rekabedayalı bu mimetizm, model ile özne arasında ortak arzularının nesnesielde etme yönünde olası bir çatışma sonucunu doğurur, bu durumda drekabet büyürken nesne değerini yitirir. Bu yalın varsayım yalnızca hbireyin ilişkisel güçlerini ve kendi kimliğinin tanımına bağlı değişik ruhhastalıklarının görünümlerini yapılandırma olanağı vermekle kalmıyoaynı zamanda, toplumsal ölçekte, özellikle hınç duyma ve ortak şiddesonuçlanabilecek çatışma kaynağı haline gelmesi durumunda, mimetimin kötücül yanlarını da ortaya koyma olanağı veriyor.Kültürün ortaya çıkabilmesi, sahiplenmeye dayalı mimesis’ten kaynaklanan bu şiddeti düzeneğinin keşfedilişine bağlıdır. Görüldüğü gibi, mimetizmi düşünmek,kaçınılmaz olarak, “insanı düşünmek” demektir.

    Daha önceki kitaplarında, René Girard, özellikle böyle algılanmış arzunun, örneğin karşıt benimseme boyutu gibi, olumsuz sonuçlarını vugulamış olmasına karşın, burada, öykünmenin kurtarıcı değerine ve areden öznelerin ilgisinin üzerine yoğunlaştığı nesnenin görüngübilims

    konumuna daha açık biçimde gönderme yapmaktadır. Kuşkusuz nesnçatışmaya ve rekabete neden olsa da bir de bu rekabetin yatışması

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    14/192

    temelidir. Başkası hem model hem rakip durumundadır. Günah keçisi

    kovulması gereken kötülük ve aynı zamanda aşkın öge olan “katışıkpislik”tir, zira toplumsal denge onun öldürülüp, sonra da yüceltilmesiyyeniden sağlanabilmektedir. Böylece, mimetik kuram şu tek ama çift yüyapıdan gelen olguların karşıt öğelerini uzlaştırma çabası içindedir: Ökünme. İşte insan kültürünün bilişsel ve davranışsal temeli gerçekten bu yeteneğin içinde saklıdır. Çatışmalı ve yaralayıcı sapmalara set çekemimetizmin (eğitim, bilgi, sanat gibi) olumlu görünümlerini destekleykurumlanmızm ve etik değerlerimizin eğreti yapısını, taş üstüne taş kyarak, kurban üstüne kurban vererek, ayakta tutmayı sağlayacak şey, günah keçisi düzeneğidir; bu düzenek kolektif şiddetin yönlendirilmesiüretilmiş, sisteme sonradan dahil olan bir olaydır.

    Evrim ve Kurbansallaştırma

    René Girard’ın yapıtını anlamak özellikle felsefe boyutlu bir tartışmadgeçtiği için, mimetik kuramın kültürel ve toplumsal olgularıkökenlerine inerek açıklamaya çabalayan ender antropolojik kuramlardan biri olduğunutulmaktadır. İnsanbilimcilerin, tarihçilerin, sosyologların, hatta fenlerin “piyasaya” birtakım bilimsel önyargılarla örtüşebilecek ve dünyakuruluşunu açıklayabilecek toplumsal bir kuram sürme çabalan, sonunbütünüyle Durkheim kuramlarına geri dönmektedir. Bu ikisinin arasındtanım yerindeyse erişilmez olarak nitelenebilecek bir asırlık bir boşlkültürün ve kurumlann kökeni konusundaki her türlü değerlendirmeydışlamıştır. Bugün bunlardan söz edebiliyorsak, bu kültürün şiddete day

    kökenlerini perdelemek içindir, çünkü Girard’a göre, sahip olduğumbütün bilgilerin, bilimlerin, tekniklerin iticisi kurbanla karıkmaktadır. nedenle, bu deneme mimetik kuramın, hem çağdaş dünyanm, hem dilkel dünyanm yeniden okunması açısından, antropolojik ve epistemologeçerliliğini vurgulamaktadır.

    René Girard,La violence et le sacré'de (Şiddet ve Kutsal, 1972) ye

    alan ilk bulgulardan yola çıkarak,Des choses cachées depuis la fondatio monde'da (Dünyanm Kuruluşundan Beri Gizlenen Şeyler, 1978) kültür

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    15/192

    biçimde belirir. Bu nedenle,Homo sapiens’in bilişsel ve simgesel gelişiminin, kendi türümüzdeki hayvansal bir aşamadan kültürel bir aşamaygeçişini doğrulayacak başka görünümlerine dayanak yaparak bu kitapbunu yeniden ele almak bize yararlı göründü. Gerçekten de insan, çyavaş olan evrimsel gelişimi sırasında, kurban etme düzeneğini, gruiçinde öç almayı en şiddetli aşamasına götürebilen mimetik tırmankontrol etmek için bir araç haline getirir. Ortak şiddeti bir yöne çekmve onu toplumsal bir bunalımın sorumluluğuna yargılı tek bir bireyüzerine atma, topluluğa belli dönemlerde içine düştüğü (kıtlık ya da salghastalıklar gibi olağan nedenlerden kaynaklanan) karışıklığı yatıştırmolanağı verir. Girard’a göre, tabular, değerler, kurumlar gibi toplumsyapılanmanın bütün düzenekleri bu ilksel olaylardan doğar.

    Burada, kültürümüzün kökensel devindiricisi olarak kurban düzenğinin “mekanik”le uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olamadığını, anc

    bilinen bir adlandırmayla söyleyecek olursak, rastlantıdan ve zorunlluktan gelen sistemli olağan bir olayın söz konusu olduğunu vurgulamgerekir. Rastlantısaldır, çünkü türün içinde bulunan şiddete yön vermeve onu kontrol altında tutmak için ilkel toplum tarafından bilmede“bulunmuş” bir biçimdir; zorunluluktandır, çünkü kimi temel hayvansözelliklerine baktığımızda, ilkel toplumlara en iyi uyum sağlama örneğ

    sunan kurucu bir düzenek olarak kendini göstermektedir. Toplumsaöbeklerin giderek artan karmaşasından korunmak için insanın gereknim duyduğu (dil, töreler gibi) simgesel biçimlerin yanında, yeni bilişaraçlar ile toplumsal ve kültürel uyum teknikleri bu düzenek sayesindgelişecektir. Bu nedenle, René Girard kurban düzeneğinin bulunmasıbir zorunluluğun hazırlayıcı etki yaptığını hiçbir biçimde savlamaz, zat

    öyle olsaydı mimetik kuramda yanlış anlaşılmaya açık bir konu olurdAncak,bu düzenek “rastlantısal” olarak bulunmadan, mimetik rekabe birden ortaya çıkmasından etkilenen ilk toplumsal öbekler kendi k yok etme tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Böylece, şiddetin sisteme dahilolan bu kontrolü ilk kültürel düzeneklerin yaratılmasıyla aynı ana dendüşmesi durumunda çok önem kazanmaktadır.

    Girard’m yapıtına sıklıkla yapılan bir eleştiriyi açıklığa kavuşturmistersek bu konu önemli olacaktır; bu eleştiriye göre, Girard’ın yap

    di l i i i üh ü ü t kt d b i gü h k i

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    16/192

    “beklenmedik” ortaya çıkışı bu eleştiriyi çürütmekte ve bütünüyle dobir olgu karşısında bulunduğumuzu göstermektedir: Bir ilk-insan top

    luğunda bu düzeneği bulamamak demek, onun yok olması ya da bütkarmaşık gelişiminin engellenmesi demektir. Bu açıdan bakıldığınevrim kuramı bakımından, uzun yıllar dışlandıktan sonra, hayvanlardiğerkamlık davranışının görülmesini açıklamak ve insan öbekleri ideki inançlarla dinsel davranışların tarihsel direncini doğrulamak idüşünürler ve bilim adamları tarafından yeniden ele alınan grup seçi

    kavramına ulaşabiliyoruz. Kuşkusuz, bu da bilimcilerin ve toplumsal buzmanlarının katı usçulukları yönünden pek geçerliliği olmayan tutumdMimetik kuramı, tanımlanmasındaki (büyük ölçüde René Girard

    klasik öğretiminden kaynaklanan) yetersizliklere karşın, bu tartışmiki önemli katkı sağlamaktadır: İnsan kültürünün doğuşunu tutumsaçıdan değerlendiren kalıtımsal bir ilke; insanın kültürel ve teknik lişiminin (tarımın doğuşu, hayvan evcilleştirme, yetenek gibi) görükimi çelişkili yönlerini açıklayan, üretici nitelikli yeni bir antropoparadigma. Bundan dolayı René Girard, Michel Serres’in öneris“insan bilimlerinin Darwin’i”2olarak nitelendirildi. Doğal seçim kuhayvan türlerinin evrimini yöneten düzenekleri açıklıyorsa, günah keçis kuramı da kültürün doğuşunun ve evriminin temelinde bulunan d

    gösteriyor. Elbette bütün bu belirlemeler hâlâ kuramsal düzeydedve başka bir alanı, başka bir yöntemi, başka araştırmaları gerekli maktadırlar. Bununla birlikte, bu söyleşi René Girard’a araştırmasbilimsel dayanaklarım, doğa ve kültür arasındaki evrimsel süreklilinsanın simgesel gelişiminde var olan günah keçisiyle gerçekleşen sedüzeneğini açıklama olanağı vermektedir.

    Cürüm Tam Değildi

    Girard’ın yazılarında açıklayıcı biçimde uyarladığı varsayımlı ve drulamalı yaklaşımı, burada önerilerinin dayanağını oluşturan yönteaynı zamanda da bilim felsefesi konusunda daha genel bir düşünc

    gerekli kılmıştır. Burada Popper karşıtı (tıpkı evrimcilikte olduğu g

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    17/192

    dokunulamaz, açıklık ve karşılaştırma üzerine kurulmuş (mitler ve ride dahil olmak üzere) antropolojik ve etnolojik verilerin kullanılmadayalı bir tutum söz konusudur- Bu veriler, Girard tarafından, içinsöz konusu cinayet izlerinin gizliden gizliye belirdiği insanın kültüevriminin gerçek “fosil parçaları” olarak okunur. İşte, mimetik kuramözellikle antropolojik çevrelerde anlaşılmasının önündeki temel enoluşturan bu nitelikteki yöntem ile kaynakların belirtisel kullanımındbaşka bir şey değildir. René Girard mitleri, ritleri vebizzat edebiyatı “dün

    yanın kuruluşundan beri saklı olan bu şeylerin”kanıtlan, “doğrulayıcıbelgeleri”,kesin biçimleri olarak ele alır. Mitlerin ve edebiyatın hayaniteliğinin gerisindehakikatin saklı olması, yani hepimizin mimetitarzda arzulara sahip olduğumuz, (ya da toplumun bir günah keçisinölümünün ritleştirilmesi üstüne kurulmuş olması, ki bu da aynı şeydbirtakım çok “uzmanlaşmış” gözlere olağandışı bir açıklama ya da

    azından, indirgeyici bir yaklaşım gibi görünebilir. Bununla birlikte, yeni paradigmanın, özellikle içinde çok sayıda kuramsal çıkarmalabulunduğu tarihsel boyutlu bir açıklama yapma savında olunduğundolguları sarstığını unutmamak gerekir.

    Mimetik (mimetik arzu ve kurban düzeneği) kuramın odağı aynı manda Girard yönteminin temelidir. Kuşkusuz, edebi ve mitik metinlebu biçimde araçlaştınlmasına karşı olunabilir. Ancak, bu, René Girarsavının şu çıkış noktasını gözden kaçırmak anlamına gelecektir: metinlerin insan ilişkilerinin devindiricisi olduğu düşüncesi. Buraegemen kuramın söylem dışı her göndergenin varlığını yadsımaya eğigösterdiği bir dönemde, Girard’ın, düşüncesinin gerçekçiliğini ısravurgulayarak nasıl durmadan karşıt yönde ilerlediğinin altını çizmekaçıdan önem taşımaktadır. Gerçekten de onun düşüncesi antropolojolduğu denli dinlerin ve kültürlerin karşılaştırmalı tarihine de uygulanbilir: Mitlerin neden hep aynı öyküyü, örneğin mitik bir yapının içinhep gizli kalmasına karşın, kültürün kökeninde bulunan gerçek kurucubir cinayetin öyküsünü, anlattığını açıklamaya girişecek değişmezlikuygulanır. Bu cinayet yalnızca gizlenmiş olabilir, zira kültür ve toplumdüzen kendi kurucu linçlerini görmek istemez. Ancak, Girard’a gö

    katil çoğu zaman temel davranışını ölçüsüzce yansılayarak, arkasınçok iz ve belirti bırakarak olay yerine geri döner. Bununla Çalınm

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    18/192

    Epistemoloji ve Evirilme

    Kimileri mimetik kuramının dinsel uzantılarınca önerilen Hıristiyansavunusunda “Girard katedralinin” zayıf halkasını, bir kuramdan dışlanması gereken, yoksa yaygın kuşkuculukla uyuşabilecek boyutu gördülGirard burada söyleminin daha karmaşık olduğunu gösteriyor. Çünkmimetik kuramı, dinsel olgunun hiçbir biçimde kültürün ortaya çıkışınbu kuramın ona kazandırdığı uygunluğa sahip olamayacağı biçimindekAydınlanmadan günümüze dek egemen olan, önyargıya karşı çıkar. Kaşıtlarına göre, Girard’ın varsayımı onun temel ideolojik kusuru olarnitelendirilen dinsel seçiminin bir türevidir sadece. Ama şunu unutuyorya da ısrarla bilmezlikten geliyorlar:Bilinen uygarlıkların ilk biçimleri oluşmasında ve genel olarak, dünyanın bütün kültürlerinin tarihinde,din ve din kurumlan vardır ve bu yadsınamaz bir gerçektir.

    Dinsel olguya böyle bir yaklaşım hep rahatsızlık yaratmıştır. ReGirard’ın önerdiği çeşitli kavramsal kısa devreler arasında, bu söylelerinde üzerinde durduğu en kışkırtıcı olanlarından birisi, yalın bir varluşsal olgu olarak düşünce değil de, bu kez gerçek bir bilimsel varsayolarak “evirilme” (conversion) düşüncesidir. Uzun süredir her tür felsefesedüşünce tarafından dışlanmış olan bu terim, mimetik kuramı içinde bil

    felsefesi bağlamında büyük bir önem kazanmaktadır. Daha önceRomantik Yalan ve Romansal Hakikat’te (1962) okuyabildiğimiz gibi, bu kavram heşeyden önce öznenin, başka bir deyişle modem bireyin karşılıklı etkişim içinde bulunmak zorunda kaldığı modeller çokluğu karşısında sözbağımsızlığının açık bir eleştirisi olarak ortaya çıkıyor.

    Hem idealist, hem romantik olan bireyin bu sözde özerkliği bir yüzyıeleştirel ve (yapısalcılık, yapısalcılık sonrası, yorumbilim vb.) düşüntartışmalarla büyük ölçüde bozulmuş olmasına karşın, bireysel davranlarımız içindeki izleri silinmemiştir: Seçimlerimizde ve inanışlarımıözgür olduğumuza inanmayı ve içimizde var olan rekabet ilişkilerimkabullenmemeyi hep sürdürüyoruz. Her şeyi bozuyoruz, yalnızca özeolduğumuz ve suçluların da hep başkalan olacağı inancına dokunmuyoruYöntembilimsel bireycilik yalnızca ekonomi bilimleri için geçerli dbaşka pek çok alana da uygulanabilir. Bu bakımdan öznenin konumunakılcılaştırmak mimetik kuramın genel bir eleştiri getirdiği yaygın

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    19/192

    davranışlarımızın ve bilgilerimizin sınırlarını algılamamızı sağlayan

    bir boyutu vardır.Görüldüğü gibi, evirilme kavramı özne ile antropolojik soruşturmnın nesnesi arasındaki kurgusal ayırmayı sorgulaması nedeniyle her yalınlaştırmayı dışlar: Bizleraynı zamanda mimetik isteğin hem öznelerihem de nesneleriyiz. Girard kuramını kabul etmek demek, bundan seden özne için doğrudan sonuçlan olan bir dizi önyargıyı kabullenm

    ve söz konusu varsayımın geçerliliğini olgular içinde aramak için kedeneyimini kullanmak demektir. Ancak kendi mimetik davranışlarımve kişisel eziyet hikâyelerimize karşı gösterdiğimiz hoşgörü çoğu zamagörüngüleri kendi içimizde bile tartışmaya başlamamızı engellemekte

    Hıristiyanlık ve Postmodemlik

    Aynı çelişki Hıristiyanlığın Batı tarihi üzerindeki etkisi incelediğindetaya çıkmakta, bu da özellikle toplum ve doğa bilimleri tarafından öteberi hep dillendirilen, dine inananlara karşı duyulan “alerji” konusunGirard kuramınm başka büyük “tökezi”dir(scandale: “rezalet” karşılığı,burada Matta 18, 7-8’e; ayrıca yine Matta, 16, 23’e vdy. göndermey.n.) Bu bilimlerbu karşı duruş üzerine kurulmuş olsalar da, René GirardHıristiyanlığın nasıl hâlâ en verimli insan bilimi olduğunu göstermezorluk çekmemektedir. René Girard, Simone Weil’in “İncil bir Tkuramı, bir teolojidir, ama bundan önce bir ‘insan kuramı’, bir anpolojidir” biçimindeki sözlerini ele alır ve “Hıristiyanlık, kültürümüve toplumumuzun kaynağında kurbanın olduğunun kültürel ve ahlaolarak bilincine varılmasından başka bir şey değildir,” der. Ona göre, İmitolojide ve Kutsal Kitap’ta kültürel düzenin kökeninin şiddete dayolduğunun bilincine yavaş yavaş vanlışını gösterir. İsa’nınkurban ediliş arkaik toplumlarm üzerine kurulduğu simgesel ve dinsel düzeneği kal yineler ve mitik halde tutan dengenin bozulma anını temsil eder. Hıristiyanlık,antropolojik gelişim evresinde, insanı topluluk içinde gelişen şidde

    bulaşıcı tehlikesine karşı savaşır gören ve -suçlu bilinen ama gerçemasum olan- hep yeni günah keçileri yaratmaktan başka çare bulamay

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    20/192

    nin kurbanı olmadığı ve onu aşmaya başladığında) doğal seçim için kü

    neyi temsil ettiyse onu temsil etmektedir. Hıristiyanlığın gelişi insatoplumsal çatışmaları ve bunalımları yatıştırmak için günah keçilerkurban etme yoluna gitme zorunluluğundan kendini kurtardığı, insanbu kurbanların masum olduğu bilincine vardığı anı gösterir.

    Bu nedenle René Girard şu olağanüstü çelişkiyi aydınlatır: Batı ktürü dinselliği akılcı bir yaklaşımla “dışlama” yoluna gitmiş ve bu say

    kendini dinsel ve manevi yükümlülüklerden bütünüyle kurtarmak istemama buna rağmenen derinde köklerinde Hıristiyanlığın olduğunun f varmıştır. Çağdaş kültürün bütün ideolojik ufku gerçekten de kurbanmerkezselliği etrafında oluşmuştur: Nazi kurbanları, kapitalizm kurbaları, toplumsal eşitsizlik kurbanları, savaş ve işkence kurbanları, çevryıkım kurbanları, ırk, cins, din ayırımcılığı kurbanları... Oysa hiçbir solmayan kurbanı söylemlerimizin odağına yerleştiren Hıristiyanlıktır.

    Kurban töreni düzeneği adaletsizlik ve hakemliğin ortaya çıkmasıartık işlemez hale geliyorsa da, evrimsel bir açıdan modem toplum ybir aşamayla karşı karşıya bulunmaktadır. Gerçekten de, tarih yeni denve istikrar düzeneklerinin hazırlandığı bir laboratuvar durumundadıHer dharma’nm, yani her tür hiyerarşinin, dinsel ya da kutsal olduğvarsayılan her tür katı toplumsal basamaklar dizisinin bozulması insayeniden toplumsalın mimetik çalkantısı, utancalar ve istek ile kin arasıgidip gelmeler içine çekecektir. Piyasa ve gelişmiş kapitalizm, demotik kurumlar, teknoloji ve iletişim araçlarının yaygınlaşması gerçekliHıristiyanlık açısından algılanışının her yere ulaştırıldığını ve dünyanlaikleştirildiğini gösterse de, bunlar aynı zamanda sahte yüceliğin arinsanı koruyamadığı bir dönemi de gözler önüne seriyorlar. Bu nedenle

    ki, yalnızca dinsel düzenin çözülmesi sürecinin belirmesiyle ortaya çıkaolan büyük yıkımı (demokratik ideoloji, teknoloji, medyatik görsellikreysel ilişkilerin ticarileşmesi gibi) laikleştirilmiş yücelik biçimleri üzkurularak geciktirmeyi başaran “yerinde tutma” yapılarının kullanımı çbüyük önem taşımaktadır.

    Daha sonraki sayfalarda görüleceği gibi, René Girard insanlığın ge

    cekteki yazgısıyla ilgili bu boyutta bir taslak önermiyor. Kısacası büyükkehanet romanı ortaya koymuyor. Tersine, toplumsal ve siyasal gelişme

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    21/192

    köktendinci özelliği hâlâ çok bilinmeyen mimetik kuramın antropolo

    geçerliliğinin bir kanıtını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, René Girardgörüşleri, özellikle giderek daha çok keskinleşen ve kitlesel duruma gesiyasal ve dinsel şiddete ilişkin çağdaş dünyanın anlaşılmasında kaçınılmbir uğrak oluşturmaktadır.

    Son olarak şunu da belirtmek gerekir ki, bu düşünce son yıllarda çyeni vurgular kazanmaya başladı. Girard’ın yapıtının gerçek boyutuy

    algılanması için bunlan göz önünde tutmak gerekir. Uzun süre,La vio-lence et le sacré ’nin yazarı, örneğin, Hıristiyanlığın kurban törenine dayaolmayan bir alanı, şiddetten muaf bir düzenin kuruluşunu temsil ettiğisavundu. Ama son kitaplan olan, Je vois Satan tombercomme l'éclair (Yıldırım Gibi Düşen Şeytanı Görüyorum) veCelui par qui le scandale arrive’de(Tökeze Aracı Olan) ve çok daha belirgin olarak bu kitapta, bu tavn“Süleyman’ın hükmü”nü daha dikkatli okuyarak yeniden değerlendirmetedir: Hepimiz mimetik ve çatışmalı dinamiklerin ortasında yaşamaktayve kurban törenine dayalı olamayan bir alan tanımı yapmak aldatıcı oluÇatışma durumu bize yabancı olmasının ötesinde, bize en özgü olan şeydKuşkusuz, burada şiddetin safça bir doğrulamasını görmemek gerekiyotersine onun köktenci niteliğinin açık bir gözlemini yapmak gerekiyYalnızca bu bilinçle yola çıkarsak, insanı hem tanımlayan, hem de barısızlığa götüren şeyle birlikte yaşama olanağı bulabiliriz.

    Pierpaolo Antonello Joâo Cezar de Castro Rocha

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    22/192

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    23/192

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    24/192

    olan annem toplumsal bakımdan daha yukarıda, ama daha tutucu baileden geliyordu. O dönemin orta Fransa’sında kilise karşıtı bir bve Fransız Hareketi eğiliminden kral yanlısı bir annenin, ama hiçbiribağnazca davranmadığı, bir birlikteliğinden daha olağan bir şey yokBabam çok aklı başında bir gözlemciydi, savaş patlak verir vermezFransa’nın yalnız olduğunu, savaşta yenilgiye uğrayacağını söylemişti bAma bütün bunlar onun vatansever olmasına engel değildi, 18 Hazi1940 tarihinden başlayarak, bütün aile ateşli de Gaulle yanlısı olmkulağını Londra’dan yapılan radyo yayımlanna vermişti.

    Peki dinsel bir eğitim almadınız nu-7

    Annem iyi bir Katolik’ti, gelenekçiydi, ama yobaz değildi, liberaldi. Bgelince, kiliseye gitmeyi on iki on üç yaşlarımda bıraktım. Otuz s

    yaşıma dek de oraya adımımı atmadım. Babam Avignon Cizvitler k jinde yetiştiği için çocuklarını cumhuriyet lisesine gönderdi, ama bizdersleri alıyorduk. Annem François Mauriac’ı çok severdi. İtalyancbilirdi, onun için bize Alessandro Manzoni’ninLes Fiancés (Nişanlılar) adlıromanım okurdu. Özellikle, bizi çok büyüleyen veba hikâyesini yeniyeniden okumasını isterdik ondan.

    Öğrenimyıllarınızdan söz eder misiniz?

    1940 yılında bakaloryamı geçtim. 1941 yılında da École normsupérieure (yüksek öğretmen okulu) giriş sınavına katılmak istiyorduSınava hazırlanmak için kardeşimin tıp öğrenimi yaptığı Lyon’a gitAma nedense bu kente alışamadım: İşgale uğramamış Fransa diye ifedilen yerlerde olanaklar çok kısıtlıydı. Ben de Avignon’a geri döndBabam da bana hep güzel anılarının olduğu Ecole des chartres’a girmdenememi önerdi. Tek tasam aile ocağından çıkmamın gecikmesi oldiçin hemen kabul ettim. Ancak Paris çok geçmeden Lyon’dan on kat dfazla kötü olduğunu gösterdi bana, Avignon’a yeniden dönecektim, abu olanaksızdı. Fransa’nın ikiye bölünmesi (hatta işgalden sonra bilesürdü), orta Fransalılann, tatil dönemleri dışında, evlerine dönmelerizin verilmiyordu Kısacası Almanların sayesinde arşivci paleograf

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    25/192

    çok zor geliyordu bana. Bir de bir türlü “kendimi bulamıyordum”, çünÉcole des chartres’da sıkıldığımın gerçekten bilincine varamıyor, bu okhiçbir deneyime benzetemiyordum. Çoğu zaman dersler birbirini izleyolguların bize kupkuru sunulmasından başka bir şey değilmiş gibi geliyord

    Daha önce edebiyata karşı bir ilginiz var mıydı?

    Avignon Lisesi’ndeyken, edebiyatla çok ilgilenen arkadaşlarım vardı, a

    onların ilgisi daha çok gerçeküstücülüğün son dönemine yönelikti. Ben çok etkileyen yazarlardan René Char vardı. O dönemde, direnişkomünist kanadı olan FTP’de (gönüllü askerler ve partizanlar örgütalbaydı, çevresindeki en genç olanlar ona çok hayranlık duyarlardı. Aben bu çevreye katılamıyordum. Benim ilk edebi ilgim Proust’a olancak içinde yer aldığım arkadaş grubu, genel olarak romanı, özellik

    de bu yazan oldukça modası geçmiş ve aşılmış olarak görüyordu. Chiki yıldan daha çok kalmayı düşünmesem de benim Amerika’ya gitmehoş karşılamamıştı. Bu seçimimi bir tür satılmıştık olarak görüyordu. Bde bir anlamda haklıydı. Ancak içinde bulunduğum düşünsel ve estetortam beni açmıyordu. Açıkça bunu kabullenmesem de, hatta anlamasabile, bütün bunlardan kaçmak istiyordum.

    Başka aydınlarla ya da yazarlarla ilişkiniz var mıydı?

    René Char, eski ve yeni plastik sanatlarda iyi bir uzman, aynı zamanda Paris’te sanat yapıdan satıcısı olan Christian Zervos’un1karısı YvonZervos’un yakın arkadaşıydı. Picasso, Braque, Matisse ile de dostlukvardı. René Char sayesinde, o dönem en iyi arkadaşımla birlikte Zervosnn evine davet edildik, Picasso’nun, Braque’in kübist tablolannın, dapek çok Paris ekolü yapıtların süslediği Bac sokağındaki güzel dairelerinağırladılar bizi.

    Kuşkusuz, çok etkilenmiştik. Arkadaşım René Char öğretisinden gebir şairdi, babası da Kurtuluş sonrasında Avignon’da sanat ve kültürde

    1) Christian Zervos tarihöncesi ve antik dönem sanatları konusunda önemli

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    26/192

    sorumlu belediye başkan yardımcısı olan komünist bir siyasetçiydi. Sbabamın Papalar sarayının yöneticisi olduğunu belirtmiştim. Zervos taloları burada sergilemek istiyordu. Serginin düzenleyicisi olarak da bve arkadaşımı gösterdi, bu tasarımın gerçekleşmesinde babalarımızkaçınılmaz olan işbirliğini sağlamak amacıyla.

    Avignon’a dışardan insanlar getirmek amacıyla, Jean Vilar aynı saraybir tiyatro festivali düzenleme düşüncesini ortaya attı. Her şey öngörüdüğü gibi oldu: sergi çok başarılı oldu, günümüzde de yapıldığına götiyatro festivali de öyle oldu!

    Bu boyutta bir etkinliğe katılma düşüncesi, hem beni, hem arkadşımı gerçek bir mimetik sarhoşluk içine çekmişti! Grands-AugustRıhtımı’ndaki Picasso’nun atölyesine yaptığımız ziyareti, arkadaşımbir kamyonet içinde on iki tabloyu Avignon’a taşıdığımızı anımsıyoruPicasso, Avignon’a ilk kez gelişini anlatmayı çok severdi. Ispanya’gelip Paris’e gidiyormuş. Bu papalar sarayında duraklamış, o zamanlar yoksul olduğu için kapıcı kadma beş firank karşılığında portresini çizmönermiş. Ama kadın kabul etmemiş. Picasso, bu ilk sergi nedeniyle, yamının son günlerinde, kariyerini bu papalar sarayının küçük kilisesintamamlamayı istedi, bu düşünü de gerçekleştirebildi.

    Onun kafasını kurcalayan tek şey Matisse’in kendisininkiyle ta

    olarak aynı sayıda ve aynı önemde tablolar vermiş olmasıydı. Matissebir tablosunu çok sakarca değiştirdiğimi anımsıyorum, bu da birRumen Bluzu’nda görünür bir delik açma sonucunu doğurmuştu, ama sonrhemen onarıldı!

    O yaz Picasso şoförünün kullandığı arabayla Avignon’a geldi. Gdiğinde de, Paris-Avignon yolu boyunca sergiyle ilgili hiçbir duyuru

    rastlamadığından ince alayla, ama vurguyla yakmdı! Georges Braquebir ay boyunca Avignon’da kaldı. Fernand Léger sergiyi görmeye gelenarşındaydı. Bizim başımızı döndüren olayların en önemlisi ise Sylvia Mfort ile tiyatro öğretimini yeni tamamlamış ve daha ünlenmemiş JeanMoreau gibi sanatçdan her gün görmemizdi.

    Öğreniminiz konusuna yeniden dönersek, Ecole des chartres’dan sonzede ya da bir kütüphanede görev almayı düşünüyor muydunuz, bab

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    27/192

    Devletleri’nde bir asistanlık önerisi almam oldu: Hiç düşünmeden kbul ettim. Doğrusu elimde iki seçenek vardı. Bunlardan ilki, BirleşmMilletler kütüphanesinde çalışabilecektim. Bir anlamda bu çok saygıbenim için, ama hemen anladım ki, Birleşmiş Milletler’de özellikle çeulusal heyetlerine yönelik bir belgecilik hizmetiydi bu, kısacası herhabir kişisel araştırmaya olanak vermeyen bir çalışma.

    Buarada Fransa’ya geri dönmeyi hiç düşünmediniz mi1

    Elbette, düşündüm, ama Fransız yönetiminin katı tutumu paleografliçin öngörülen işlerden başka alanlarda çalışmama olanak tanımıyordDaha sonraları Lucien Goldmann bana bir olanak sundu, École des hauétudes’de (yüksek araştırmalar okulu) bir işim olabileceği yolunda. kitabımın yayımlanmasının ardından bana çok yardımcı oldu. Hatta bkitap üzerine şu ilginç başlığı taşıyan bir makale de yayımlamıştı: “MarLukâcs, Girard ve roman sosyolojisi”.2 Michel Deguy’ninCritique’te yayımlanan olağanüstü çözümlemesinin de eklenmesiyle, bu makale kitabım Mensonge romantique et vérité romanesque’in3 (Romantik Romansal Hakikat), 1961 yılının Paris sanat ortamında, bütünüyle gözdekaçmamasını sağladı. Lucien Goldmann’m bilimsel alandaki gücü

    saygınlığı çok geçmeden yapısalcılık akımıyla “yerle bir oldu”. Kariynin doruğunda olduğu bir anda, ne olduysa, birden dışlandı, güncelliğikaybetti. Amerikalıların “teori” diye adlandırdıkları o büyük karışıkdöneminin başlangıcında bulunuyorduk

    Öteki olanaksa az daha evet diyeceğim Freiburg Üniversitesi’ndgelen iş önerişiydi, bu kentin çok büyük olmaması, sakin ve Fransa’ya ya

    olması ilgimi çekiyordu. Ancak o zamanlar Johns Hopkins’le sözleşmvardı, çok iyi öğrencilerle çalışıyordum ve taşınmaya zaman harcamyerine araştırmalanma yoğunlaşmayı yeğledim.

    2) Lucien Goldmann, “Marx, Lukâcs, Girard et la sociologie du roman”, Méditations 2, 1966, s. 1943-1953. Bu konuda bkz. Pourune sociologie du roman, Paris, Gallimard, 1961,19 57 ö llikl “I t d ti blè d’ i l gi d ” ltb l ğ

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    28/192

    O zamanlar siyasal görüşleriniz nasıldı?

    Savaş boyunca anababam çok Alman karşıtıydı, o denli solcu sayılmlardı. Ancak Amerika’da genç bir asistan olmamdan dolayı kaçınılmolarak sola yöneldim. Daha sonra bir yıla yakın, tutuculuğun ve ayrımcılığının yaygın olduğu “gerçek” Güney’in kuzeyindeki ealet oKuzey Carolina eyaletinde yaşadım. Tutumum kuşkusuz olması gerektgibiydi: Ben bir demokrattım doğal olarak. Sanırım bugün beni ayk

    görenler olabilir. Kendimi çok seferber hissediyorum “seferber kitleySartre’ın4 düşlediği “kaynaşmış gruba” karşı, öyle ki benim günah kekuramım kitle konusunda gerçekten köktenci bir eleştiridir.

    Çok seçkinci bir duruş...

    Bu bir yanlış anlama. Kültürel devrimler sırasında, bütün yeteneksizkendilerini mahkûm edenin kendi sıradanlıkları değil “seçkinciliolduğunu savlarlar. Kuşkusuz gerçek yeteneklerin, gerçekten yaratbireylerin kitlelerce çoğunlukla yeteneksiz görülmeleri doğrudur. 19yılında Matisse ve Picasso çağdaşlarının yüzde doksan dokuzunun gözünyeteneksizdiler. Gerçekten özgün sanatçılar ve düşünürler engellenmolanaksız böyle bir tehlikeye açık olurlar.

    Birleşik Devletlere gittiğinizde hangi düşünürleri ve yazarları önem-yordunuz?

    Düşünürlerle çok ilgili değildim. Proust’a duyduğum ilginin de beni edeleştiri alanına çekeceğini düşünmüyordum. Fransa’daki öğrenimim ç

    iyi geçmemişti. Öncelikle kötü davranışlarım nedeniyle liseden atılmaişe başlamıştım! Bununla birlikte, uzun süre çocuklar için hazırlanmçevirisini okumuş olmama karşın, benim için temel olan bir roman anısıyorum: Cervantes’in DonQuijote’si.

    4) Bkz. René Girard,Le bouc émissaire, Paris, Grasset, 1982, s. 164: “Günümk l ‘ ilit l ’l il ili l k f b l l ktiği ö l i P ki b

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    29/192

    Kaç yaşındaydıruz?

    Dokuz ya da on. Okumayı kendi kendime öğrendim, okullarda ya da ünversitelerde hiçbir biçimde doğru dürüst bir şeyler öğrenmedim. Başka araştırma alanına hep yüksekten bakmamın nedenlerinden birisi bu. Nliseden ne de Ecole des chartres’tan yararlanabildim. Daha sonra IndiaÜniversitesinde5 hiçbir değeri olamayan bir doktora yaptım. Çağdaş taalanındaydı. Tezimin konusu 1940’tan 1943’e dek Fransa’da Amerikan

    şüncesiydi. Washington’daki Fransa Büyükelçiliğine bir mektup yazmakıl etim ve konuyla ilgili bir yığın gazete kesiği yolladılar bana. Böybelgelerim tamamlanmıştı! O yıllan özellikle yoğun okuma yılanm olaanımsıyorum, rahatça girip çıkabildiğim üniversitenin daha o zamanlbüyük olan kütüphanesi sayesinde. Şiiri de orada keşfettim.

    Sartre ı daha önceleri okur muydunuz?Sartre Birleşik Devletler’e geldikten sonra ilgimi çekti. Romanlarınısevmedim,Sözcükler’i dtşmda. Bununla birlikte, gerçekten anladığım ilfelsefi yapınVarlık ve Hiçlik, özellikle de kötü niyetle6 ilgili bölümleriydOkuduğumu anladığıma çok şaşırmış ve bunlan benimseyip benimsemdiğimi kendi kendime sormaktan dolayı etkilenmiştim. Bu nedenle Indiana’nın sakinliği ve yalnızlığı içinde Paris’te beni çok korkutan, iriğine erişemeyeceğim gibi görünen bütün kitaplan anlamaya koyuldum

    2'“Yaşamımdaki Çok Önemli O An”

    Doktoranızı bitirdiğinizde düşünsel ilgileriniz daha tam olarak belirgi

    Gerçekten, Amerikan arabalannı yeğliyordum! Sonra romanlar üzeridersler vermeye başladım: İlk düşünsel serüvenim bu oldu. ÖzellikStendhal’ı okumaya ve öğretmeye başladığımda kimi benzerlikle

    5) René Girard, American Opinion on France, 1940 1943, doktora tezi, Indiana Üni

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    30/192

    şaşırmıştım: Stendhal’daki boş gurur, Proust’taki züppelik, bunlaFlaubert’de olması. Daha sonra anladım ki Don Kişotçuluk hem bahem aynı şeydi. Dostoyevskicilik de. Böylece aynı içindeki farklılıkaynıyı bozmadan koruyarak, tanımlamaya olanak veren mimetik kuramizindeydim. Kısacası, yapmayı istediğim şey, büyük edebi yapıtlardan yçıkarak arzunun tarihini yazmaktı.

    Bu dönemi daha önce şöyle belirtmiştiniz: “[...] Yapıtımın ana çi kendilerini bana gösterdikleri yaşamımın bu önemli anı, Romantik Yalanı7bitirdiğim sıralar, tam olarak 1959’un başı."

    Doğru. O zamanlar sırasıylaKırmızı ve Siyah’ı, Madam Bovary’i veDostoyevski’yi okuyordum. Ama karar anıEbedi Koca’yı okumam olduCervantes’in Münasebetsiz Meraklı8 adlı romanındakiyle temel olaraaynı çözümlemenin söz konusu olduğunu gördüm. Biçimsel, dilbilimya da estetik açıdan bakıldığında iki metnin birbirinden bütünüyle farolmasına karşın, çözümlemenin aynı olması beni bugün olduğum mimgerçekçisi yaptı. Kuşkusuz, en çok kitabı bu dönemde okudum, özellde o kitaplarda bulabildiğim dinsel ve kutsal öğelere yoğunlaşarak. Daçık söylersem, okumalarım hep kutsal çevresinde oldu.

    François Lagarde ile yaptığınız konuşmada yeterince yayın yapmadrekçesiyle Indiana Universitesi'ndeki görevinizi kaybettiğinizi belirtiy O dönemde Amerikan “publish or perish” (ya yayın yap ya yok ol)

    gücünde miydi?

    Kesinlikle öyleydi. Hiçbir şey yayımlamadığım için, işim bitti, yekaybettim. Ama üniversite düzleminde çok alan kaybetmeden başkagörev buldum ve makale üstüne makale yayımlamaya koyuldum; öncelişair Saint-John Perse üzerine; ardından Malraux’yla ilgili.Psychologie d

    7) “Entretiens avec René Girard”, François Lagarde,René Girard ou la christianisat des sciences humaines, New York, Peter Lang, 1994, s. 191.

    8) Miguel de Cervantes “Le curieux impertinent” DonQuichotte de la Manche (160

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    31/192

    i’art’dan10 (Sanat Psikolojisi) etkilenmiştim. Bu kitapta beni çok etkililkel sanatla ikinci Dünya Savaşı’nm iç içe geçmesi var. Onun klasik ön

    dünyaya olan tutkusu bende de oluştu, zatenLa Violence et le sacré’nin11kaynağında bu var. İşgal deneyimiyle biraz kafam karışmıştı, ama kendikaybedecek denli değil.

    Yaşamınızda olduğu gibi, çalışmalarınızda da sürekli çevrenize girm gunuz belirgin olarak var. Avignon’da arkadaşlanmz arasında rahat de

    Birleşik Devletler’de Avrupah sürgün olarak yabancı olmanın ne dem ğunu hissettiniz; üniversite kariyerinizin başlarında edebi alana girmiy ama daha sonra seçiminizi antropbjik araştırmalardan yana yaptınız. B devingenliğinizi nasıl açıklıyorsunuz?

    Araştırmacıların kendilerini kapattıkları küçük odalara hiç inanmameğiliminde olduğum doğru, ama sözcüğün bilinen anlamıyla aykırı bir kde değilim. Gerçekten de kendimi hiçbir zamandışlanmış hissetmedim,kendilerine böyle bir imge vermeye bayılan birçok aydın gibi. Belki debugün olduğu gibi, çocukluğumu hep yanımda taşıma köklü duygusunsahip olduğumdandı. Çok mutlu bir çocukluk dönemi yaşadım, bu yüden de kendimi yaşamımın bu döneminin gerçekleriyle sanp sarmalamçabası içinde oldum. Yiyecekler gibi ya da Don Quijote’nin çocuk dekesi, Comtesse de Ségur’ün romanları gibi çok küçük şeylerdi. Kısabir tür serbest elektron gibiyim, ama kendimi savrulmuş görmüyorumKuşkusuz bu nedenledir ki aksanımı düzeltmeyi başaramadım! Bununbirlikte gözde yerim, bana biraz uçarı görünecek denli çok beğenilen ünlü olan doğduğum Provence değildir. Orada kendimi Ventoux Dağı’nkayak yapmaya giden, ana babalan araba sahibi olan çocuklara göunderprivileged (altta kalmış) gibi görüyordum. Benim gözde yerim, çokeyifli dinlenceler geçirdiğimiz la Chaise-Dieu ile Ambert-en-Livradarasındaki dağlık ve soğuk bölgedir.

    10) André Malraux,Psychologie de l’art, Cenevre, Albert Skira, 1947-1950, üç cilt:Le Musée (1947);La Création artistique (1948) ;La Monnaie de l'absolu. Etudes complément

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    32/192

    Aykın olmanın düşünsel bir yararının olabileceğim düşünmüyor mu

    İnsanın olduğu gibi olmasında bir yarar var gibi geliyor bize. Sanıbenim göreceli dışadönüklüğüm en özellikli kitaplarımda belirgindRomantik Yalan ve Shakespeare, les feux de l'envie12(Shakespeare. Arzuateşleri). Özellikle mimetik ilişkiler üzerine olan bölümlerinde. Belkantropolojik ve dinsel görünümlerinin uzantılar olduğu çalışmamm öburada yatmaktadır.

    Edebiyatdan antropolojiye geçişim kendi kendime öğrendiğim bir oldu. Bu nedenleLa violence et le sacré’yi yazmak için çok zaman harcadımBu arada bir antropolog olmak zorunda kalmıştım.

    Malraux üzerine yazdığınız denemede, yaptığı eğretilemeleri Tariht gösteriyorsunuz■Bu sizin gerçekçilik anlayışınızla örtüşür görünüyo

    Evet. Hep gerçekçi oldum, öyle olduğumu bilmeden. Hep “dış dünyainandım, onu tanıma olasılığına da. Sağduyulu bir gerçekçilik üstükurulmamışsa hiçbir yeni çalışma alanı kalıcı sonuçlara ulaşamaz. lesine gerçekçiydim ki düşünsel dünyada o denli olunamayacağındkuşku duymuyordum. Eski Alman idealizmi bütün Avrupa kültürünü

    yolunu şaşırttı. Bu nedenle o denli pragmatizm yanlısı, temelsiz görğüm eylem anlayışına bağlı değilim. Düşünce taslaklarıyla ilgilenive onlar arasında en iyilerinin gerçeği ortaya çıkardığı inancındayElbette dilin koyduğu sınır bir sorundur, ama aşılmaz değildir. EMısır’da Nil Nehri’nin selleriyle karşı karşıya olan mühendislerle Amerikalı teologların, bir araya gelebilselerdi, birbirlerini çok iyilayacaklarından kuşkum yok. Yıkımın çok iyi yıktığı, gerçek olmaAlman idealizmidir.

    12) René Girard,Shakespeare, les feux de l’envie, Paris, Grasset, 1990. Yeni basım, LLivre de Poche, “Biblio essais” dizisi (bütün başlıklar için başvuru kılavuzu). Kitap İngilizce şu başlıkla yazıldı: ATheater o f Erıvy: William Shakespeare, Oxford-New York,Oxford UR 1991.

    13) Bkz René Girard “Les réflexions sur l’art dans les romans de Malraux” M

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    33/192

    3 Romantik Yalan ve Romansal Hakikat

    Romantik Yalan ve Romansal Hakikat öncesinde yayımladığınız ma mimetik kuramla ilgili birtakım izler var mı?

    “Valéry ve Stendhal”14 üzerine bir makale anımsıyorum. Valéry’nin köniyetli olmakla suçlayarak saldırdığı Stendhal’i savunuyordum. Valéry’karşı ortaya koyduğum düşüncelerde mimetik öğeler bulunmaktadır. Odüşünsel yaşam konusunda tekbenci bir tutumu, bana kalırsa, açık bbiçimde böbürlenmeyi öne çıkaran Stendhal’e göre daha kötü niyesavunuyordu.

    1957yılında Johns HopkinsÜniversitesine geldiniz, kariyerinizde çok ön bir an.

    Evet, orada on bir yıl kaldım, 1968’e dek. Johns Hopkins eski bir gelensahip bir üniversite. Alman doktora üniversiteleri örneğine göre kurulmuLeo Spitzer,15Georges Poulet ve Jean Starobinski gibi Fransız dili edebeleştirmenlerini burada tanıdım.

    Leo SpitzerRomantik Yalan’ın elyazmasım okudu ve Max Scheler’i

    Ressentiment16 (Hınç) adlı küçük kitabıyla benzerliklerini bana anlattaynı Fransızca sözcüğü Nietzsche de daha önce kullanmıştı. Ben de kitabı birkaç yıl önce okumuştum, ama benim çalışmamla öyle benzlikler görememiştim. Leo Spitzer’in17 (mimetik) etkisiyle, Schelerkimi alıntılar ekledim.

    14) René Girard, “Valéry et Stendhal”, PMLA 59 (1954), s. 389-394.15) AvusturyalI filolog ve edebiyat eleştirmeni Leo Spitzer (1887-1961) Charles B

    ile birlikte çağdaş biçembilimin kurucularından birisi kabul edilir. Uzun profesörlük kayerini Johns Hopkins Universitesi’nde tamamladı. Başlıca kitaplanStil studien (1928) veRomanische Stil urtd Literaturstudien (1941) denemelerinin çoğunu içermektedirler.Essays on Historical Semantics (1948) adlı yapıtı da yayımlamıştır.Etudes de Style, Fr. çev.: ElianeKanfholz, Alain Coulon ve Michel Foucault, Paris, Gallimard, “Tel” dizisi, 1991.

    16) Kitabın özgün adı Über Ressentiment und moralisches Werturteil’di (1912). Rsentiment İngilizce çevirisinin başlığıdır.

    17) Mensongeromantique etvérité romanesque’te yer alan “Uhomme possède un Dieu ou

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    34/192

    Georges Poulet de elyazmamı okudu ve belli bir şiddette tepki gterdi. Ondan edebiyatın bu biçimde ele alınamayacağını belirten beş sayfalık dolu dolu ve fazlasıyla hasmane bir mektup aldım. Aslıbenim mimetik gerçekçiliğimin değerini kendi gözümde doğrulayan tepkiden hoşnuttum.

    Siz XX.yüzyılın Sainte Beuve’ü gibiymişsiniz!

    Evet, Sainte-Beuve’le Freud karışımı diyelim. Georges Poulet Freudnefret ederdi, benim kuramımı da psikanalizin bir değişkesi olaralgılıyordu. Yazdığı mektup çok katıydı, yolun başında olan birisicesaretini kırabilirdi. Kuşkusuz, onun savunduğu bireyci estetik türüters düşmesinden dolayı kitabımı sevmeyeceğini biliyordum, ama bonun tepkisini almak istiyordum. Böylece,Romantik Yalan’ın, edebiyatı

    “kendi içinde bir dünya”, yalnızca yazara özgü, bütünüyle toplumyabancı bir yaratı olarak gören eleştirmenlerin hoşuna gitmeyeceğöğreniyordum! Bu bakımdan, Georges Poulet’nin yapıtı böyle bir etirinin iyi bir örneğidir.

    Size göre Romantik Yalan ve Romansal Hakikatyeni eleştirinin Amerik

    tarzı bir eleştirisi miydi?Biraz öyle. Özellikle Poulet gibi, Flaubert’deki çemberler üzerine kyazma ve bunu Madam Bovary’nin18 şemsiyesinin kum üstüne düyuvarlak gölgelerine dek götürme yeteneğindeki araştırmacılara yönebir eleştiriydi! Bu türden denemelerin başarısı Amerikan edebiyat lümlerinin yapıbozum (déconstruction) konusunda gelişmiş olmalarınedenini anlayabiliriz. “Yeni eleştiri”yi savunanların çoğunlukla anentelektüel olmalarından ve felsefeyi bilmedikleri halde bilir geçinmrinden dolayı, bu çözümlemenin başlangıçta çok yararlı etkileri oldunedenle, çözümleme ilk aşamalarda düşünceye geniş bir görüngü ve ybir canlılık getirerek felsefeye yönelmeyi sağladı. İlk yıllar, birçok açaynı eğilimlerin güçlendirilmesi söz konusu olsa da, bu “yeni eleştiri”bir tür kurtuluşu simgeledi.

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    35/192

    Romantik Yalan’ıdaha sonra da La violence et le sacré’}!yazdığınız sıra-

    larda, Leo Spitzergibi araştırmalarınıza tepki gösteren, özellikle görü başka kimseler var mıydı1

    Dante üzerine çalışan John Freccero vardı, Dante konusunda ilk bilgrimi edindiğim çok değerli bir dostum oldu. Doktorasını başka bir Dauzmanı olan ve aynı yıl Harvard’dan Johns Hopkins’e gelen Charles Sileton19 ile yapıyordu. Singleton bana çok yardım etti, özellikle üniverdüzleminde. Yardımcı profesör olarak Johns Hopkins’e bağlıydım, aRomantik Yalan’ı yayımladıktan sonra profesörlük kadrosuna atanmamSingleton sağladı. Freccero Dante’de angeloloji konulu doktorasıntamamladıktan sonra benim kitabımla ilgilendi ve kitap üzerinde uzutartışmaklar yaptık. Bir süre geçtikten sonra, Eugenio Donato, Eric Gve Andrew McKenna21 gibi çok yetenekli doktora öğrencilerine derverdim. Bu arada bir Cervantes ve Calderon uzmanı olan ve benimle aalanda çalışan Cesáreo Bandera22 ile tanıştım, daha sonra da kendisiBuffalo Üniversitesinde arkadaşlık ettik. Bana İspanyol Altın YüzyıBandera öğretti.

    19) Singleton XX. yüzyılın en büyük Dante uzmanlarından birisidir. Harvard ve JoHopkins üniversitelerinde görev yaptı. Italyan edebiyatı konusunda başvuru kaynadeğerinde çok sayıda yapıt yayımladı. Boccaccio’nun Decameron adlı yapıtının bir yay(Baltimore, The Johns Hopkins University Press, 1974) ona borçluyuz, ama özelDante üzerine incelemeleri:Dante's Work: An Essay on the Vita Nuova (1949),Dante’s Commedia: Element of Structure (1954), Joumay to Beatrice (1957), hepsi de HarvardUP tarafından yayımlandı. Bunların yanında altı ciltlikLa divine comédie’nin açıklamalıçevirisini 1970-1975 yıllan arasında La Bollingen Series of Princeton University adına yayımladı.

    20) John Freccero,The Neutral Angels from Dante to Matteo Palmieri, Baltimore, doktoratezi, Johns Hopkins Üniversitesi, 1958.

    21) Eric Gans UCLA’da Fransızca öğretmenidir. 1960’lı yılların sonunda JoHopkins’te René Girard’la birlikte öğrenim gördü.The End o f Culture: Toward a Generat Anthropology (Berkeley, University of California Press, 1985),Origmary Thinking: Element Generative Anthropology (Stanford, Stanford University Press, 1993) gibi kitaplarda üret

    antropoloji kuramını geliştirdi. Aynı zamanda üretici antropoloji konusunda tartışmalaryer aldığı Anthropoietics adlı Internet gazetesinin yayıncısı:http://www.anthropoetics.ucla.d A d M K C t gi J l f Vi l Mi i d C lt ’ d

    http://www.anthropoetics.ucla/http://www.anthropoetics.ucla/

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    36/192

    Ekim 1966’da Johns Hopkins Üniversitesinde Richard Macksey ve Eugen Donato'nun katkılanyla görkemli bir uluslararası bilimsel toplana düz

    “Eleştiri dilleri ve insan bilimleri”. Bu toplantıya Lucien Goldman Barthes, Jacques Derrida, Jacques Lacan ve daha birçok kişi katıld toplantının yapısalcılığı Amerika’ya taşıdığı söylendi...

    Bu biraz doğrudur. Paul de Man Yale’den gelip katılmıştı bu toplantı Jacques Lacan çok ölçülü ve güldürücü biçimde herkesle şakalaşıyo

    İngilizce bilmediği halde nasıl olursa olsun bu dili konuşmayı istiyorFormunun doruklanndaydı ve edebiyatçıları büyülüyordu ama psikiyauzmanlan onunla pek ilgilenmiyorlardı.

    Freud Birleşik Devletler’e gelip New York’u gezdiğinde şöyle de“Onlara veba getirdim.” Kuşkusuz haklı değildi. Amerikalılar çok geçden Amerikalılaşan bir psikanalisti sindirmede hiçbir güçlük yaşamadAncak 1966 yılında vebayı ve yapıbozumu Lacan’la gerçekten getirdHiç olmazsa üniversitelere! O denli ki, kendimi birden, Avignon’da çeküstücülük sonrası arkadaşlanm arasında olduğu gibi, Johns Hopkinde yabancı hissetmeye başladım. Bir yıl sonra da yapıbozum moda oçıkmıştı. Bundan rahatsız oldum. Bu yüzden de 1968 yılında Buffalgittim.

    Tüm bunlara karşın bu buluşma başardı oldu.

    Evet, Johns Hopkins’ten ve Ford Vakfı’ndan çok önemli destekler almBu buluşmada sunulan bildiriler Johns Hopkins University Press’in23 yılen çok satılan yayımlan oldu. Birçok insan bu toplanuyı kurucu bir o

    olarak görüyordu. Gerçekten de, Claude Lévi-Strauss’un dışında konubütün önemli uzmanlan oradaydılar. Claude Lévi-Strauss yolculuğunu iedince kimi çağıracağımı bilemez durumdaydım, sonunda Michel Degçağırdım. Bana Jacques Derrida’nın önümüzdeki iki yıl içinde çok öndenemeler yayımlayacağını söyledi, bu yüzden onu çağırdık24. Doğr

    23) Richard Macksey ve Eugenio Donato (der.),The Language of Criticism and S i f M B l i Th J h H ki U i i P 1970 R é Gi

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    37/192

    Lacarfa kafa tutacak tek adamdı, bana göre de, Derrida’nın Hopkins’tkonuşması en iyi denemelerinden birisidir25.

    Bu araştırmacılara La violence et le sacréiçin ortaya koymakta olduğun düşüncelerden söz etmiş miydiniz-7

    Hayır, bu kişilerin düşüncesiyle pek uyuşmayan kişisel bir işti bu. Baİngiliz antropologları okumamı salık veren Eugenio Donato olmuştu, ogöre mimetik arzu örneklerini bunlarda bulabilecektim. Şimdi ilk olahangisini okudum bilemiyorum, Belki Frazer’dı, ama gerçekten benim bir aydınlanma oldu. Yaşamımın en güçlü düşünsel deneyimidir kuşkusuHiç durmadan bir yazardan ötekine geçiyordum: Tylor, Robertson-SmiRadclifFe-Brown, Bronislaw Malinowsky vb., aynca değişik kültürler rine yazılmış çok sayıda monografi. İlgimi çeken mimetik olgulara ilişnotlar alıyor, hepsini deLa violence et le sacré içinde değerlendiriyordum.Kurucu cinayet düşüncesini 1965 ile 1968 yıllan arasında geliştirdim, kitabım ancak 1972’de yayımlandı.

    1963-1964 yıllarına doğru, antropoloji konusunda okumaya koyulmdan önce Yunan trajedilerini okudum, Oidipus mitiyle de çok ilgilendiÇünkü burada da mimetik arzuyu gördüm.La violence et le sacré bütün

    bunlan yansıtmaktadır: Öncelikle Oidipus26, sonra Euripides’inBakkhalar kurucu linç düşüncesinde temel öğeler oldular. Öte yandan RoyaumoMerkezi'nde Oidipus üzerine bir makale ile mimetik arzuyu dinleyicileokuduğumu anımsıyorum. Lucien Goldmann hiç beğenmedi; Onun bakaçısına göre, mimetik istek ve rekabet “Batı kapitalizminin emperyaevresinin” bir niteliğiydi. Bunun başka kültürel biçimlere doğru geniş

    tilmesi onun dünya görüşüne uymuyordu. Ancak Theodor Adorno doradaydı, konuyla da çok ilgilenir göründü.

    Nasıl oluyor da sizin gibi gerçekçi, olguların “hakikati”ne inanan bir k-tuzca yorumlamaya önem veren ve “hakikate” ulaşma olanağmuzm o

    25) Jacques Derrida, “Structure, sign, and play in the discourse of human sciencRichard Macksey ve Eugenio Donato (der.),a.g.y., s. 246-265.26) Bkz René Girard “De l’expérience romanesque au mythe œdipien”Critique

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    38/192

    açıklayan kimi egemen akımlann örneğin yorumsama (hermenödk)

    pısalcılık gibi etkisinde de kalmadan, o yıllardaki kuramsal tartışmal oyuncularından birisi olabiliyor ?Kuramınızı sağduyuyla mı, belirli bir düşü safyüreklilUde mi, bir tür alçakgönüllülükle mi yoksa bilgelikle mi gel?

    Bu konuda düşünsel “saf yüreklilik” iyi bir açıklama olur. İnsanın beklemedik durumları karşılama yeteneği haklı olarak ilk bilimsel coşku olar

    nitelendirilebilir. Lévi-Strauss gibi bir antropologda bile “bıkkın” bir tutolabiliyor. Ben bu duruşu bilimsellik karşıtı buluyorum ve bu bana bütünüyyabancı bir şey. Çok meraklıyım; merakla anlama hiç kuşkusuz birbiribağlıdır. Okumakta olduğum bir kitabın bütün varlığımı altüst edeceizleniminde olurum hep. Mimetik açıdan öznenin konumunu eleştirmebilmek gerekir, elbette gözlemcinin konumunu da gözden kaçırmadan. Bdurum, insanın kendi kendini kaynar kazana atması gerekse bile, epistemlojik açıdan çok temeldir! Yapıbozumcular ise, antropolojiyle kavga etmekalmayan, aynı zamanda Descartes’tan Heidegger’e dek modem felsefebütün idealist geleneğiyle çatışma içinde olan filozoflardır.

    4 Dünyanın Kuruluşundan Beri Sakh Olan Şeyler

    Böylece 1968 yılında New York Eyaleti Üniversitesinin bulunduğu B gittiniz• Sizin için en önemli olay kuşkusuz 1972 yılında La violence et lesacré’yiyayımlamanız oldu. O zaman bu kitap nasıl karşılandı1

    Zaman zaman söylendiği kada iyi değil. İlk başlardaRomantik Yalan’dandaha az satıldı... Birçok eleştirmen iki kitap arasında bağ kuramıyorlaredebiyat alanını bırakıp etnolojiye yönelmemi de doğru bulmuyorlardİki kitabın birbirini izlediklerini göremiyorlardı. Gerçekten de mimearzunun asıl işlevi yeterince vurgulanmamıştı.

    Bu nedenle La violence et le sacré’ninİngilizce çevirisi 1977 yılında ç

    canlı bir tanışma başlattı. Hatta Diacriticsbir sayısını bütünüyle çalışmanı ayırdı27.

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    39/192

    Bu konuda talihim çok açık oldu: İngiliz etnolog Victor TurnerHuman

    Nature28 dergisinde oldukça âlicenap bir eleştiri yayımladı. Victor Turnözgürce davranan büyük bir düşünce adamıydı. Benim “Durkheimcılığımkendisi kabul etmediği halde ilk gören o oldu ve kitabımda “Durkheimckalarak Durkheim ötesine gitmenin en inandırıcı tarzını görüyordu. Oyedebiyat çevreleri ilk kitabıma yabancı görünen bu kitaba yüz çevirdler, aslında birbirlerine çok yakındılar. O zamanlar konuyu dağıtmak

    suçlanıyordum. Bana ters bakan yaşlı profesörler bir tür alçakgönüllülanlatımı olan Amerikan uzmanlığının şu öğretici deyişini bana yineleyduruyorlardı: “Don’t you think you are spreading yourself a bit thin?” (Bkoltuğa iki karpuz sığdırdığını düşünmüyor musun?) Kendinizi büyük bekmek dilimine sürülecek küçük bir parça tereyağına benzetmektir bBugün daha çok hep aynı şeyleri yinelemekle suçlanıyorum.

    Antropologların tepkisi nasıl oldu?

    Kimileri sustu, kimileri olumsuz eleştirilerde bulundular; özellikle şiddüzerine araştırmalarımın ilgi odağı olma doğrultusundaki güçlü isteğimbelirginleştirdiği düşüncesi. Hiç kuşkusuz, bütün yazarlar gibi, ben dkitabıma ilgi gösterilmesini çok istiyordum, ancakLa violence et le sacr tek bu istekle yazılamazdı. Çok olumlu bir tepki de, değişik Japon kurulannı aracı sistemi etrafında toplamış olan Japon Masao Yamaguchi’degeldi. Ona göre monarşi, tiyatro ve gölge oyunlan hep krallık yönetiminkalıtsal düzeneği olan mağdur düzeneği üzerine kurulmuştur.

    Shakespeare ile ilgilenmeye gerçekten Buffalo’da başladım. Bu yazolan tutkumBir Yaz Gecesi Düşü’nün English Royal Theater tarafındansahnelenen yorumunu televizyonda görmemle başladı. Oyunun mimetiiçeriği önce gözümden kaçmıştı. Shakespeare yazarlığının ilk dönemlerde, ister istemez mimetik arzu ve rekabederle işe başladığı için, özeligüldürüler yazar. İyi biten her şey iyidir. Sonra Shakespeare’in ilk trajed

    Julius Caesar’ı okuduğumda aradığım her şeyi buldum. Sezar’ın ölümüolayın sonunda olması gerekirken oyunun tam ortalarında yer alıyor, b

    da Yunanlılarda hiç rastlanmayan bir şey ve Shakespeare bunlardan d

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    40/192

    uzağa gidiyor. Bu nedenle, Shakespeare’in trajedisi Sezar suikastinin siysonuçlarının ortaya konulmasıdır. Kurucu ölüm başından sonuna yazabaşlıca saplantısı durumundadır. Trajedi Sezar’ın ortaklaşa kadedilişi üzekurulmuş, Shakespeare’e göre kutsal bir krallık olan Roma İmparatorluğcanlandırmaktadır. Bütün mimetik kuram Shakespeare’de o denli açıkbiçimde kendini göstermektedir ki bunu her düşündüğümde neşelenirim

    Roma’nm kuruluşundan söz ettiğimize göre, Buffah’da karşılaşt çalışmaları mimetik kuram için çok önemli olan Michel Serres’i de

    Onunla önce Buffalo’da tanıştım, birçok kez ders vermek için geldide Hopkins’te yarı zamanlı bir görevi vardı, 1975 yılında bu üniversidöndüğümde buluştuk. Özellikle Titus Livius konusunda dersler verdsıralarda birlikte çok çalıştık, o dönemdeRome, le livre des fondationsu30

    (Roma, Kuruluşlar Kitabı) yazıyordu. Bu derslere ben de katılıyordumTarpeia Kayası ile kutsallık anlamı apaçık olan başka olaylan açıklamaçok iyi anımsıyorum.

    Roma kentini savunan komutanlardan birisi olan Spurius Tarpeiuskızı Tarpeia Sabinlere kenti işgal etme olanağı vererek ihanet eder. Fbunlar kenti ele geçirdikleri sırada, söz verdikleri gibi Tarpeia’yı altın

    mücevhere boğacakları yerde kalkanlarını onun üzerine atarlar. Doyısıyla, burada bir taşa tutma cezası söz konusu. Tarpeia Kayalığı dsonra mahkûmların kendilerini yardan aşağıya atmaya zorlandıkları inyeri durumuna gelmiştir. Taşa tutma ve birisini uçurumdan aşağı atmolgusu ritüel cinayetlerin yaygın biçimlerindendir. Kısacası, bu herkekatıldığı ama hiç kimsenin sorumlu olmadığı temel infazlardır. Hiç kimkurbanla doğrudan ilişki içinde değildir. Burada ortak bir idam cezası konusudur, bu ceza çatışmalı mimetizmi engellemek için merkezi bir ve yargı sistemi bulunmadığında topluluğu bir arada tutma biçimi olarişlev görmektedir. Böylece herkesin katılımını olanaklı kılan, ama kurbhiçbir kirletici ilişki olamadan onlan uzakta tutan bir düzenek gerekmtedir. Kurum olarak Devletin kökeni burada yatmaktadır. Levililer’detanık bulunması ve ilk taşlan bunlann atması gerektiği açık bir biçimkarara bağlanmıştır. Bu iş bir kez olunca, artık herkes aynı şeyi yapmzorundadır Bütün kurban ritlerinde olduğu gibi bu da önce kendiliğind

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    41/192

    Yunanistan’da pharmakos töresinin çok erken dönemlerde kaybolduğunu savlayanlar, bunun nedeninin Yunanistan’ın fazlasıyla uygarlaşmolması olduğunu anlatır dururlar safça. Jevois Satan’da klasik dönemdenaltı yüzyıl sonra yazılmış bir metni yorumladım, rastgele belirlenen dilencinin ortaklaşa taşlanmasını betimleyen pagan düşünür TyanaApollonios’un bir övgü söylevi. Bu iğrenç cinayet Efes kentinde gösteren bir veba salgınına “çare bulmak” amacıyla bizzat bu pagan gutarafından düzenlenir. Efesliler kendilerini bu oyuna öylesine kaptırırlki taşlama işini bitirdikten sonra durup dururken öldürdükleri zavallıytanıyamazlar, ama onda zararsız hale getirdikleri veba demonunu görürleSonuçta Apollonios ile onun yaşamöyküsü yazan Philostratos da bu iştdolayı büyük bir gurur duyarlar31.

    Roma, Kuruluşlar Kitabı’ndansöz ettik, fakat Michel Serres’in Le parasite

    (Asalak), Les origines de la géometrie (GeometrininKökenleri)ve Atlas32 gibi öteki kitaplarında da günah keçisi düzeneğinin öğelerini görüyoru

    Bilginin kökeni düzenin de, yani simgesel sınıflandırmanın da kökenidBir simgeye sahip olmak için bir bütünlük gerekir. İşte din bunu sağlar, kurum olarak din kurban düzeneği içinde kendini gösterir. İlk simge ol

    günah keçisi toplumsal ilişkileri yeni bir tarzda düzenleyen bütünlüğükaynağını oluşturur. Daha sonra ritüel sayesinde sistem bir öğrenme srecine dönüşür. Kuşkusuz, ilkel toplumlar bunları öğrenmek için ilkokçocukları gibi yinelemezler, bir daha şiddetle karşı karşıya kalmamak iyinelerler, ancak sonuçta bu da aynı kapıya çıkar. Bu model olarak almbir deneyim içinde kök salan deneyimle yapılan bir öğrenme sürecidir

    Johns Hopkins'teki bu dönemin sizin açınızdan en önemli olayı, 197 Des choses cachées depuis la fondation du monde unyayımlanması oldu Bu kitabın ortaya çıkışı ve, o da uzun bir söyleşi biçiminde sunulduğ seçtiğiniz bu biçim konusunda bize daha çok bilgi verebilir misiniz?

    31) René Girard, bu metnin çözümlemesi: Je vois Satan tomber comme l’éclair, Paris,Grasset 1999 s 83-85

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    42/192

    La violence et le sacré’yi yazarken başlangıçta iki bölümden oluşan bikitap yazmayı tasarlıyordum, birincisi arkaik kültür, İkincisi Hıristiyanüzerine, fakat epeyce de malzeme topladığım halde Hıristiyanlığı çıkdım. Baktım ki kitap bitecek gibi görünmüyor, yalnızca arkaik dinseüzerine olan bölümü yayımlamaya karar verdim. Bu yüzdenLa violence et le sacré mimetik arzu savının arkaik dinselliğe doğru bir genişlemesidİlk kitabım edebiyatta arzu ve mimetik rekabetler, İkincisi ise mimearzu üzerineydi, ama bu isteğin tanımmı altıncı bölüme taşıdım. Bu d

    zenlemeyi ilk eleştiren Eric Gans oldu. Bana şu soruyu yöneltti: “Neyalnızca altıncı bölüm? İşin başından başlamak, mimetik arzudan yçıkmak gerektiğine göre, bu ilk bölümde yer almalıydı.”

    Ben işe kurbanla ilgili bir bölümle başladım, çünkü bu izlek kitabana konusu olacaktt. Bir de ilk kitabımı yinelediğim yolunda bir kanıoluşmasını istemiyordum. Bu nedenle de mimetik isteği ancak altı

    bölümde andım. Ama birçok eleştirmen bu iki deneme arasındaki srekliliği göremediler. Bunlar sıklıkla Levililer riiyle karıştırdıklan, bugde karıştırmayı sürdürdükleri kurban kuramı üzerinde odaklandılarFransız antropologlara gelince, onlar genel olarak beni anlamadılİlk kitabımla olan ilişkiyi, yani mimetik kuramı bütün kültürlere doğgenişlettiğimi anlamıyorlardı. Bu yanlış anlamaya ben neden olduçünkü işin özünü yeterince açıklamadım; işin özü mimetik rekabolgusuydu, yani şuydu: İnsanlar yakınlan ve yakmdakilerle, İngilizcesöylendiği gibikomşularıyla (neighbours) çatışmaya aşın eğilimlidir. Odönemlerde (kendi adıma olamadığım) bütün okurların anlayabildien açık sözlü yazan bile algılama yetisi en yüksek, bir kitap içinde lerin yeni olduğunu anlamaya en hazırlıklı okurlardan ayıran uçurumaklıma getiremiyordum.

    Daha sonraGizlenen Şe^ier’i yazmaya giriştim, çünkü kuramı bütüyönleriyle, bir bütünlük içinde sunmak istiyordum. Bir bölümün mimearzuya, bir başkasının insanın evrim süreci ile arkaik dindara, bir bölümKutsal Kitap’a, son bölümün de bütün bunların ışığında insanlar arasındailişkilere aynlmasım istiyordum. Bu kitabı 1971 yılında, dahaLa violence et le sacré yayımlanmadan hemen yazmaya başladım, durmadan, tek bgün bile soluk almadan ama giderek daha yavaş çalışarak, zira bu kitapbirlikte kendimi anlatmamın olanaksızlığı düşüncesi kafamda daha çok y

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    43/192

    O sıralarda Parisli bir psikiyatr olan Jean-Michel Oughourlian

    nimle ilişki kurarak doktora komitesinde yer almamı istiyordu. Kenduyuşturucu bağımlılığı konusunda çalışıyordu, mimetik kuramının balandaki geçerliliğini bulmuştu33. Daha sonra benimle uzun bir söyyapmak için Baltimore’a da geldi, ancak bunu yayımlanacak niteligörmedim. Bu yüzden ona bu söyleşiyi karşılıklı (daha sonra üçlükonuşma biçimine dönüştürmeyi, hemen hemen yarısı düzeltilmelyazmasını derleyip toparlamasını önerdim. Kısaca metnin tamamlaması ve uzun bir soru yanıt biçimine getirilmesi gerekiyordu. KitapLa violence et le sacré denli özenli yazılamadı, ancak öyle çok da doğaçlambir söyleşi sayılmaz.

    Ne kadar bir sürede bitirdiniz Gizlenen Şeyler'i?

    Bir yazda. Jean-Michel Oughourlian’m arkadaşlarından birisi, daha sobenim de arkadaşım olan psikiyatr Guy Lefbrt 1977 yılında bütün yazı Baltimore’da geçirdi. Onun yardımı olmasaydı, büyük bir olasılıen azından bir yıl daha harcardım kitabı bitirmek için. Eylül ayı sonunkitap tamamlanmıştı. Bütün yazdıklarım arasında Fransa’da en çok bşarıyı bu kitap elde etti.

    Bu kitapta gerçekten yeni olan, Hıristiyanlığın işlendiği ana bölüdür. Son iki kitabım Jevois Satan tomber comme l’éclair ileCelui par qui le scandale arrive’de yer alan iki hatayı da düzelterek düşüncelerimin çoğunburada sergiledim. Bu hatalardan birincisi “kurban töreni” sözcüğünüHıristiyanlıkla bağlantısını dışlamaktı. İkincisi ise bir anlık sinirlensonucu düşüncesizce Yahudilere Mektup’u çıkarmış olmamdı. Bu dışla

    günah keçileri vuruşlarıyla kendine gelmeden insanın bir şeyler yapmsının ne denli olanaksız olduğunu göstermektedir. Gerçekten, aptaldışlamalar, bu iki büyük sakarlık, çelişkili biçimde kitabın başarısbüyük katkı sağladı. Bir de benim gibi birisinden Hıristiyanlık karşıtpropagandalarda hiç yorulmadan kullanılabilecek bir kişi yaptılar. BenKiliseye karşı en küçük bir düşmanlığımın olmadığı bilinmiş olsaydı, kim

    bana ilişmezdi. Bir din sapkını, medyayı inandırmak için başkaldırmışrisi gibi görünüyordum. Oysa kendimi ne Batı fallokrasisi (erkek egem

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    44/192

    gücü), ne de papalık baskısı altında hissetmediğim bilinseydi, yakbütünüyle bırakırlardı.

    Oughourlian ile Lefort'un bu kitaba kuramsal katkıları oldu mu?

    Kuşkusuz oldu. Bireylerarası psikoloji konusundaki bölümün bir kının tümünü Oughourlian yazdı: “Hipnoz ve cin tutması”34; metin byakından incelenirse, biçim farkı hemen görülebilir.

    Un mime nommé désir’de (Arzu Denilen O Mim)Oughourlian “birey lerarası psikoloji”35kavramını bu karşılıklı konuşmanın ortaya çıka söylüyor.

    Bu doğru.Bireylerarası kavramı konusunda tartışmalarımızı çok iyi anı

    sıyorum.Des Choses cachéessizi geniş bir okur kitlesiyle buluşturan bir kitap. Üsite çevreleri nasıl karşıladı bu kitabı?

    Hemen hemen tam bir sessizlikle.

    Bu tutumun değişmekte olduğunu düşünmüyor musunuz? Aynı z da üniversite bilimcilerinin ve araştırmacıların kendi konumlarında kazanmak için şimdi medyarun dikkatini çekmeye gereksinim duy

    Bu konuda yeni hiçbir şey yok. En açgözlü medya aydınlarının hehemen hep onlan en ağır biçimde eleştirenler olduğunu sizin söylemegerek yok sanırım. Bir de medyatik başarının, başarı sahipleri için ne doyurucu olursa olsun, etrafında tantana kopartılan düşüncelerin kabaşarısını kesinleyemeyeceği kanısındayım. İyimserler de sürekli sonuen gerçek düşüncelerin utku kazandıklarına bizi inandırmak isterler. Abunların haklı olduğu konusunda kuşkularım var.

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    45/192

    5 Açık Bir Şantiye

    1980’de Stanford’a gidiyorsunuz. Birçok önemli bilimsel toplantı d olan bir disiplinlerarası merkezi orada kurdunuz 36

    Aslında biraz abartıyorsunuz. Ben öyle büyük şeyler düzenlemediO dönemde düzenleyici Jean-Pierre Dupuy’di. Üniversitenin rektDonald Kennedy insan bilimlerine çok destek sağlıyordu. Bu nedenlebirçok Nobel ödülü kazandık, Kenneth Arrow, Ilya Prigogine ve JohanSaik37 gibi adlan bunlar arasında sayabiliriz. Interdisciplinary Centedesteklediği zihinsel projeyi Jean-Pierre Dupuy tasarladı. O dönemde kkuramıyla mimetik kuram arasındaki ilişki üzerinde düşünüyordu. JeaPierre Dupuy; aynca başta Lucien Scubla ve André Orléans olmak üCREA’daki (Uygulamalı Epistemoloji Araştırmalan Merkezi) grupilişki kurmamı sağladı. En önemlisi de mimetik kuram ile öteki çağçalışmalar arasındaki ilişkileri ilk gören o oldu. Ancak bir tek arabulrolüyle sınırlamadı kendini.

    Disiplinlerarasdıktan söz ettiğimize göre, Gizlenen Şeyler’demimetik rekabe ilişkilerinin ikili baskı kavramım, yani Gregory Bateson un double bind’ını ge

    nci/ektirdiğinisöylediniz Bu konuda Bateson ya da Paul Watzlawick’le Mental Research İnstitute’te oldukları sırada çatıştınız ya da haberle

    Bateson’la yalnızca bir kez 1975 yılında karşılaştım.La cérémonie d naven’i39 (Naven Töreni) daha sonra çok beğendim. Kitap tek bir ritüel

    36) 1986 yılında, Stanford Üniversitesi’nde, René Girard, Jean-Pierre Dupuy ile b“Program for Interdisciplinary Research”ün e§yöneticisi oldu. O dönemde üç bilimtoplantı düzenlendi. Eylül 1987’de “Understanding origins”; Mayıs 1988’de “Paradoxself-reference in the humanities. Law and the social sciences”; Ekim 1988’de de “VenA colloquium in littérature, philosophy and anthropology”. Birinci toplantının bildiri

    Jean-Pierre Dupuy ve Francesco Varela tarafındanUnderstanding Origins (Dordrecht,Kluwer Academic Publishers) adıyla 1992’de yayımlandı.

    37) Bkz. Paisley Livingston (der.),Disorder and Order, Stanford, Anima Libri, 1984I. Prigogine, “Order out of chaos”, s. 41-60; K. Arrow, “The economy as order and d ” 162 176 H F t “Di d /O d Di i ti ” 177

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    46/192

    söz etmektedir. Söz konusu ritüel Bateson’una symmetrical schismogene (biçimlerin bir bölünmesi) diye adlandırdığı, benim düşünceme göre i

    en üst düzeyine ulaşmış olan mimetik bunalımda40 benzerlerin farksızlması olarak nitelendirdiğim şeylere çok benzeyen yapılar üretmektedAma ne yazık ki Bateson benim Stanford’a yerleştiğim 1980 ydında ymını yitirdi. Stanford buluşmalarımıza katılmış olan Paul Watzlawick’içalışmalarını daha sonraları okuyabildim42. Ancak bunlardan çok etlendiğimi söylemek biraz abartı olur.

    1983 yılında yapılan Cerisy la Salle bilimsel toplantısında43,sizin çalışmanız disiplinlerarası bir tartışmanın odağında yer alıyordu. Benzer biçimd ve Din Kolokyumu (COV&R)44 her yıl aym konuda buluşmalar dü

    Gerçekten de, mimetik kuramın disiplinlerarası boyutuyla kimi araştırmcılar ilgilendiler. Örneğin asıl olarak edebiyada uğraşan Cesáreo BandeBir de karmaşa kuramına eğilmiş olan papaz Raymund Schwager v1972 yılında Fransa’ya beni görmeye geldi ve kuramımın Hıristiyanlıilgili yönlerini inceledi.Gizlenen Şeyler’e benzer bir kitap yazıyordu, buda zaten kısa bir süre sonra yayımlandı45. Benim kuramımdan bağım

    de ¡’esprit, çevirenler: F. Drosso, L. Lot, E. Simon, Paris, Le Seuil, “La couleur des idizisi, 2 cilt, 1990-1991.

    40) Bkz. Deschoses cachées, a.g.y., s. 389-393.41) Paul Watzlawick, J. Beavin, D. Jackson,Pragmatics of Human Communicatio

    New York, Norton, 1967. Paul Watzlawick,Une logique de la communication, çev. JanineMorche, Paris, Le Seuil, “Points” dizisi, 1979.

    42) “Désordre et ordre” konulu kolokyumda, Watzlawick “Some principals of disorand order in human systems”, Paisley Livingston,a.g.y., s. 61-62.

    43) René Girard’ın çalışması konusuna ayrılan Cerisy-la-Salle kolokyumu Paul mouchel ve Jean-Pierre Dupuy tarafından düzenlendi. 11-18 Mayıs 1983 tarihleriViolence et vérité. Autour de René Girard adı altında gerçekleştirildi. Toplantı bildirilerinPaul Dumouchel yayımladı (Paris, Grasset, 1985).

    44) 1994’te kurulan Violence et Religion Kolokyumu (COV&R) René Giraçalışmasından esinlenen disiplinlerarası ve uluslararası araştırmacıları bir araya getirmktedir. Amaçlan “kültürün ortaya çıkmasında ve korunmasında şiddet ve din ilişkisinyansımasal örneğini ortaya çıkarmak, eleştirmek ve geliştirmektir”. Her yıl bir topla

    düzenlemektedir. Önceki toplantılar Stanford (1996), Graz (1997), Paris/Saint-De(1998), Emory (1998), Boston (2000), Anvers (2001), Perdue (2002), Innsbruck’tald l d l f l d ld l ğ

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    47/192

    olarak bulduğu, kendi öz mimetik arzu kuramını dayanak alan bir te

    lojinin kurucusudur. Yapıtlarının Fransızcaya bugüne dek çevrilmemolması üzüntü vericidir. Innsbruck’ta bulunan, Josef Newiadomski geçenlerde mimetik kuramı üzerine çok kapsamlı bir kitap yazmış olWolfgang Palaver gibi insanların bir araya geldiği bir tannbilim merkeziyöneticiliğini yapmaktadır.

    Gizlenen Şeyler’ciensonra pek çok kitap yayımladınız■Bunların her kendi içeriğine göre kurammızı açıkladılar. Bunlardan kimilerini dah bölümlerde irdeleyeceğiz. Son iki kitabınız Celui par qui le scandale arrive46ve La voix méconnue du réel (Gerçeğin Tanınamayan Sesi)2001 ve 2002 yıllarında çıktı. Uzun erimde başka taşanlarınız var mı?

    Kuşkusuz var. Arkaik dinler konusundaki ilk kitaplarımın görüngesinddüzeltmeler yapmak istiyorum. Bu nedenle hep tasarının yeniden yazıüzerinde duruyorum. Bir yandan da Hindu itolojisiyle ilgileniyorum ven son okuduğum Mahabarata, tam kesinleyemiyorum, ama bir şeylerverecek gibi. Ünlü Hollandalı Hindolog J.-C. Heesterman,The Inner Conflict of Tradition (Geleneğin İç Çatışması)47 adlı yapıtında Hindritlerinin soyağacını yapar ve görünüşte şiddete en yabancı olanların bsonuçta bütünüyle ayırt edilebilen şiddetlerin içinde yer aldığını gösterbunları da “talanlar” (razzias) diye adlandırır. Orada da her şey kurbatöreni biçiminde işlev görür. Bu konuşmalarımızda Veda metinlerindyeniden söz etmemiz gerekecek.

    İzin verirseniz dine dönüşünüzle ilgili bir soru yöneltmek istiyoru yılında Brezilya’da Kurtuluş teologlanyla yapılan bir toplantıda şöylenuz: “Bana gelince, beni Hıristiyanlığa döndüren çalışmalanmdır. İkisibirbirine bağlı, birbirine karışmıştır. Ben hiçbir zaman dine dönüşümd

    ger mimetik kuram üzerine çok sayıda makale yazdı: “Haine sans raison. La perspectde René Girard”,Christus, 121,198, s. 118-126; “Pour une technologie de la colère Dieu”, Paul Dumouchel (der.),a.g.y., s. 5 68; “Der Nachahamer als Sudenbock: Zu RenéGirard Anthropologie”, Evangelische Kommentare, 17.12, 1984, s. 680-683. Bkz. “Théor

  • 8/19/2019 Rene Girard - Kültürün Kökenleri

    48/192

    söz etmedim, çünkü özyaşamöyküsel edebiyattan hoşlanmam, bu işlmesi zor bir konudur.”48 Ancak, Michel Treguer’le yaptığınız uzun bir s olan Quand les choses commenceront’da(Her Şey Başlayacağı Zama bu konu üstünde çok duruyorsunuz49.Bu durumun artık 1994’te tehlik olmaktan çıkmasından mı?

    “Tehlikeli” sözcüğü biraz abartılı olur. Burada söylemek istediğim, Hıryanlık inancının mimetik kuramın yayılmasına engel olmasıdır. Genellüniversiteli bilim adamlan kendilerini dindarla aralarına bir mesafe koyhatta onu vebalı gibi görme zorunluluğu içinde hissederler.

    Michel Treguer’e dine dönüşünüzün öncelikle zihinsel olduğunu açnuz 50 Bununla neyi anlatmak istiyorsunuz?

    Şu anda size anlattığım çalışmalarımın sonuçlarının beni Hıristiyanlyönelttiğini ve hakikiliği konusunda beni ikna ettiğini söylemek istiyorŞimdiki gibi düşündüğüm için Hıristiyan olmuş değilim; araştırmalarımbeni şimdi düşündüğümü düşünmeye itmesinden dolayı Hıristiyan oldumKuşkusuz, Hıristiyanlığımda duygusallığın hiçbir etkisi olmadığı anlamçıkarmamak gerekir.

    Sizin durumunuzda, arzunun mimetik doğası mı anlaşılacak?

    Hayır, işin temeli kendi öz mimetizmimin algılanması oldu. RaymuSchwager kuramın benimsenmesinin böyle bir dönüşümü zorunlu kıldığçok iyi gördü, çünkü herkes için işin temeli kendi öz mimetik arzusun

    bilincine varmasıdır.51 Varoluşsal doğallık sorunu çok önemlidir, anburada söz konusu olan doğal ya da doğal olmayan arzu sorunu değildÖrneğin Heidegger başkalarını düşündüğü zaman, hep kalabalığa göderme yapar. İşte mimetik arzunun algılanmasının başlangıcı burada