Upload
vuphuc
View
236
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
TÜRKİYE CUMHURİYETİ SAĞLIK BAKANLI ĞI OKMEYDANI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: DOÇ. DR. OKAN YALAMAN
ROTATOR MAN ŞET YIRTIKLARINDA ARTROSKOPİK TEDAV İ
SONUÇLARIMIZ
(UZMANLIK TEZ İ)
Dr. Ertuğrul DEMİRPEHLİVAN
İstanbul 2007
TÜRKİYE CUMHURİYETİ SAĞLIK BAKANLI ĞI OKMEYDANI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: DOÇ. DR. OKAN YALAMAN
ROTATOR MAN ŞET YIRTIKLARINDA ARTROSKOPİK TEDAV İ
SONUÇLARIMIZ
(UZMANLIK TEZ İ)
Dr. Ertuğrul DEMİRPEHLİVAN
İstanbul 2007
ii
TEŞEKKÜR Hastanemiz ve eğitimimize katkılarından dolayı başhekimimiz ve rotasyon dönemindeki Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Klinik Şefimiz sayın Uzm.Dr. Hayri ÖZGÜZEL’e, engin bilgi birikimi ve tecrübelerini aktararak yetişmem için çaba gösteren klinik şefimiz sayın Doç. Dr. Okan YALAMAN’a, rotasyonlarımda eğitimime katkıda bulunan 3. Cerrahi Klinik Şefi sayın Op. Dr. Kazım SARI’ya, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klinik Şefi sayın Doç. Dr. Aysel ALTAN’a, asistanlık eğitimime katkılarından dolayı sayın Op. Dr. Mehmet ALTUN’a, tezimin hazırlanmasında desteğini eksik etmeyen Op. Dr. Mehmet Uğur ÖZBAYDAR ve Op. Dr. Murat TONBUL’a, Op. Dr. Mehmet GÖKMEN’e, Doç. Dr. E. İrfan GÖKÇAY’a, Doç. Dr. Cihangir YURDOĞLU’na, Op. Dr. M. Reşat YILMAZ’a, Op. Dr. Ayhan ÖZGÜNDÜZ’e, Op. Dr. Rıfat KOCABAŞ’a, Op. Dr. Selçuk ÖRSEL’e, Op. Dr. Müjdat ADAŞ’a, Op. Dr. Rıdvan BALOĞLU’na, Op. Dr. Taner BEKMEZCİ’ye teşekkür ederim. Birlikte çalıştığım sevgili arkadaşlarım Dr. Emre BACA’ya, Dr. Serdar ZENGİN’e, Dr. Cengiz DOĞAN’a, Dr. A. Çağrı TEKİN’e, Dr. İlker KERİŞ’e, Dr. İsmet BİLGİ’ye, Dr. Ömer ÖZEL’e, Dr. Egemen ALTAN’a, Dr. Osman ORMAN’a, Dr. Kerem SÜRMELİ’ye, ayrıca servis ve ameliyathanemizin tüm hemşire ve personeline hep yanımda oldukları için teşekkür ederim. Her zaman yanımda olan sevgili anne ve babama, her zaman olduğu gibi asistanlık günlerimde de desteğini eksik etmeyen sevgili eşim Dr. Hatice DEMİRPEHLİVAN’a, ayrıca hayatımın neşesi kızlarım Yağmur ve Nazlı DEMİRPEHLİVAN’a sabır, sevgi ve destekleri için teşekkür ederim.
Dr. Ertuğrul DEMİRPEHLİVAN İstanbul 2007
iii
KISALTMALAR
MRG : Manyetik Rezonans Görüntüleme MUÖ : Mehmet Uğur Özbaydar OPS : Orthogonal Polarized Spectroscopy UCLA : University of California at Los Angeles USG : UltraSonoGrafi
iv
İÇİNDEK İLER
1. GİRİŞ VE AMAÇ ..................................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................................. 3
2.1. Rotator Manşet Problemlerinin Çözümünde Tarihsel Seyir................................................... 3 2.2. Rotator Manşet Embriyolojisi, Anatomisi, Biyomekaniği ve Fizyopatolojisi......................... 4
2.2.1. Embriyoloji ................................................................................................................... 4 2.2.2. Rotator manşet anatomisi............................................................................................... 5 2.2.3. Rotator manşet biyomekaniği......................................................................................... 8 2.2.4. Rotator manşet kasları ................................................................................................... 8 2.2.5. Patofizyoloji ................................................................................................................ 12
2.3. Rotator Manşet Yırtıklarının Sınıflandırılması ....................................................................16 2.3.1. Yırtığın derecesi ve derinliği........................................................................................ 16 2.3.2. Yırtığın şekli................................................................................................................ 17 2.3.3. Etiyolojisine göre rotator manşet yırtıkları ................................................................... 20 2.3.4. Büyüklüğüne göre rotator manşet yırtıkları .................................................................. 20 2.3.5. Oluş zamanına göre rotator manşet yırtıkları................................................................ 21 2.3.6. Topografik ve patolojik sınıflama ................................................................................ 21
2.4. Artroskopik Rotator Manşet Tamiri .................................................................................... 23 2.4.1. Artroskopik tedavi yöntemleri...................................................................................... 23 2.4.2. Cerrahi teknik .............................................................................................................. 24 2.4.3. Genel artroskopik teknik.............................................................................................. 25 2.4.4. Ameliyat sonrası tedavi................................................................................................ 31 2.4.5. Tam artroskopik tamirin endikasyonları....................................................................... 34
3. ARTROSKOPİK ROTATOR MAN ŞET TAM İRİNİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI .................. ........................................................ 36
3.1. Artroskopik Rotator Manşet Tamirinin Avantajları............................................................. 36 3.1.1. Deltoid orijininin korunması ........................................................................................ 36 3.1.2. Glenohumeral eklemin artroskopik olarak değerlendirilmesi ve tedavisi ...................... 36 3.1.3. Rotator manşetin serbestleştirilmesi ve mobilize edilmesi ............................................ 36 3.1.4. Deltoid adalesinde az travma olması ............................................................................ 37 3.1.5. Ameliyat sonrası ağrıda hemen azalma ve daha iyi bir rehabilitasyon .......................... 37 3.1.6. Ameliyattan sonra daha az omuz sertliği ...................................................................... 37 3.1.7. Mini-açık teknikle dikilen rotator manşet yırtığının büyüklüğünün sınırlı olması ......... 37
3.2. Tam Artroskopik Tamirin Dezavantajları ........................................................................... 37 3.2.1. Tendon-kemik fiksasyonu............................................................................................ 37 3.2.2. Teknik zorluk .............................................................................................................. 38
4. HASTALAR VE YÖNTEM.................................................................................................... 39 4.1. Hastalar .............................................................................................................................. 39 4.2. Ameliyat Tekniği................................................................................................................ 44
5. BULGULAR............................................................................................................................ 48 6. TARTIŞMA............................................................................................................................. 53 7. SONUÇLAR............................................................................................................................ 57 ÖZET........................................................................................................................................... 60 KAYNAKLAR ............................................................................................................................ 61
1
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Omuz eklemi vücudumuzun en hareketli eklemidir. İnsanı insan yapan en önemli uzuvlarını
gövdeye bağlayan olmazsa olmaz bir eklemdir. Eklemin işlevinin en büyük bölümü rotator manşet
tarafından oluşturulmaktadır. Her bir patolojisi yaşam kalitesini çok derinden etkilemektedir.
Vücudun en aktif eklemlerinden biri olması nedeniyle travmalara açıktır. Korunma refleksinde
aldığı rol nedeniyle de sıkça yaralanmaktadır. Yaralanmaların birçoğunda görülen patoloji rotator
manşetin değişik derecedeki yırtıklarıdır. Ayrıca kırk yaşından sonra kendiliğinden rotator manşet
yırtıkları oluşabilmekte, omuz ağrılarının önemli bir sebebi haline gelmektedir.
Geçmişte rotator manşet hastalıklarının tanı ve tedavisi geleneksel yöntemlerle
sürdürülmekteydi. Bugün özellikle tanı yöntemlerinin gelişmesiyle yeni teknolojik gelişmelerle
birlikte rotator manşet problemlerinin çözümünde büyük oranda ilerlemeler kaydedilmiştir. Anatomik, patolojik, biyomekanik ve biyokimyasal çalışmalar subakromiyal aralıktaki
tendon bozukluğunun etiyolojisi hakkındaki geleneksel düşünceleri tümüyle değiştirmiştir. Özellikle MRG gibi yeni görüntüleme yöntemleri ve artroskopik olarak glenohumeral eklemin ve
rotator manşete ait olan tendonların artiküler yüzünün değerlendirilmesi ile rotator manşet hakkında
daha ayrıntılı bilgiler elde edilmiştir. Rotator manşet yırtıklarında konservatif ve cerrahi tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
Uygulanan cerrahi tedavinin etkinliği, başta fizik muayene ile anlaşılan fonksiyonel durum, hasta
memnuniyeti, subjektif ağrı bildirimi ve MRG gibi görüntüleme yöntemleri ile
değerlendirilmektedir.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de rotator manşet yırtıklarında uygulanan cerrahi
yaklaşımlar hızla gelişmekte ve çeşitlenmektedir. Bunun yanında açık ve yarı-açık cerrahi teknikler
devam etmekle birlikte artroskopik cerrahi yöntemler önemli bir yer tutmaya başlamaktadır.
Kliniğimizde de açık, yarı-açık (mini-open), artroskopi yardımlı yarı-açık cerrahi
yaklaşımların yanında tam artroskopik cerrahi yaklaşım Op. Dr. Mehmet Uğur ÖZBAYDAR’ın
gerek yurtiçi gerekse yurtdışı deneyimleri ile başlamış ve devam etmiştir. Halen omuz artroskopisi
omuz içi patolojilerin saptanmasında önemli bir diagnostik araç olarak kullanılmakta olup birçok
omuz içi patolojinin tedavisi aynı seansta artroskopik olarak yapılabilmektedir.
Amacımız, rotator manşet yırtık tanısı ile artroskopik tamir uygulanan hastalardaki sonuçları
ve belirleyici faktörleri gözler önüne sermek, etkinliğini değerlendirmek, avantajları, zorlukları ve
komplikasyonları konusunda literatüre katkıda bulunmaktır.
Çalışmamızda rotator manşet açık, yarı-açık ameliyatlarda ortaya çıkan yara yeri büyüklüğü,
deltoid adale problemleri, damar ve sinir yaralanma oranları, rehabilitasyon zorlukları gibi
durumları azaltmaya yönelik artroskopik cerrahi yaklaşımların ne derece etkili olduğunu inceledik.
1- Deltoid adale problemleri tümüyle ortadan kaldırılabilecek mi?
2
2- Damar ve sinir yaralanma oranı en aza indirilebiliyor mu?
3- Yara yeri ne kadar azaltılabiliyor?
4- Adhezif kapsülit gelişimi gibi rehabilitasyonu olumsuz yönde etkileyen ve hastaların
güncel yaşamına dönüşünü geciktiren durumlar ne derece azaltılabiliyor?
Çalışmamızda tüm bu sorulara da cevap aranmıştır.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Rotator Manşet Problemlerinin Çözümünde Tarihsel Seyir Rotator manşet sorunlarına öncelikli olarak 18. yüzyılda yazılı kaynaklarda rastlanmaya
başlanmış olup güncel yaklaşım ise ancak 20. yüzyılda geliştirilmi ştir. Rotator manşet ile ilgili ilk
resimli anatomik çalışmalar, Monro’nun 1788’deki “İnsan Vücudunun Tüm Bursaları” isimli
tezinde yer almıştır.1 1834’de Smith omuz travmasından sonra gelişen tendon yırtığı üzerine ilk çalışmayı
İngiltere’de London Medical Gazette’de yayınlamıştır.2 1860’larda ise Jarjavay, Heinke ve Vogt
isimli hekimler subakromiyal bursanın enflamasyonunu tanımlamışlardır.2 Fransa’da, Duplay
1872’de omuzda travma sonrası ağrı ve hareket kısıtlılığı ile seyreden tabloyu, “periartritis
humeroskapularis” olarak tanımlamıştır.2 Duplay’in öğrencileri (Tillaux, Deschü, Gosselin,
Duronea, Desplats ve diğerleri), aynı tablonun travmadan başka romatizmal hastalıklar ve nöritiste
de görülebileceğini belirtmişlerdir.2
Codman rotator manşet lezyonlarına modern yaklaşımın öncüsüdür. 1934’de yayınlanan
kitabında, periartritis humeroskapularisin sadece subakromiyal bursaya ait bir hastalık olmadığını,
rotator manşete ait tendonların patolojik değişikliklerinin de tabloyu etkilediğini bildirmiştir. Yazarın patogenez üzerine hipotezleri günümüzde de kabul görmektedir. Dünyada ilk rotator
manşet tamirini 1909 yılında Codman gerçekleştirmiştir.3
McLaughlin 1944’de total akromiyonektomi sonuçlarının iyi olduğunu ve herhangi bir
hareket kısıtlılığına yol açmadığını belirtmiştir. 4 Aynı yıllarda İngiltere’de Moseley, rotator manşet
yırtıklarını sınıflamış, cerrahi tedaviyi ayrıntılı olarak anlatmıştır.1 1972 yılında Neer, “impingement sendromu” ilk kez tanımlanmış, rotator manşet
yırtıklarının %95’inin, tendonların korakoakromiyal arkta maruz kaldıkları mekanik kompresyona
bağlı olduğunu öne sürmüştür. 5 Neer, anatomik çalışmalarında, omuz hareket arkı içinde rotator
manşetin, akromiyonun ün üçte bir kısmı ve korakoakromiyal bağ ile temas halinde olduğunu
gözlemlemiştir. Daha sonra bu gözlemlerine dayanarak geliştirdiği anterior akromiyoplasti ile
başarılı sonuçlar elde etmiştir. 6, 7
Anterior akromiyoplasti ile supraspinatusun çıkış alanının genişletildiği ve akromiyonun alt
yüzündeki pürtüklü kemik yüzeyin düzeltilmesi ile sürtünmenin azaldığı belirtilmiştir. Neer, daha
sonraki çalışmalarında, akromiyoplasti yapılırken deltoid orijinin korunmasının önemini
vurgulamıştır.5, 7 Daha önce önerilen total ve lateral akromiyoplastilerden sonra oluşan deltoid gücü
kaybına bağlı komplikasyonlar da, anterior akromiyoplasti ile önlenmiştir.5,6 Son yıllarda, rotator
manşetin biyomekaniği, patolojik anatomisi, lezyonlarının tanı ve tedavi yöntemleri üzerine yoğun
klinik ve laboratuar çalışmaları yapılmıştır. Artroskopi ve yeni fiksasyon yöntemleri gelişmiştir.
4
1980’lerin sonlarından itibaren akromiyoplasti, artroskopik yöntemlerle yapılmaya
başlanmıştır.8,9 1990’larda mini-açık tamir, 2000’lerde ise tam artroskopik tamir yaygınlaşmıştır. Bir yandan subakromiyal dekompresyon ve rotator manşet tamiri üzerine yeni yöntemler
geliştirilirken, diğer yandan mekanik ve patolojik anatomik çalışmalar olanca yoğunluğuyla
sürdürülmektedir. Rotator manşet tamir tekniklerinin biyomekanik açıdan karşılaştırılmasını ilk kez
1989’da France ve arkadaşları yayınlamıştır.10 Daha sonra Sward 1992’de ve Gerber 1994’de
yaptıkları çalışmalarda, transosseöz tamir teknikleri karşılaştırılmıştır.11,12 Artroskopik tekniklerde
daha sıklıkla kullanılan dikiş kancaları (sütür ankorlar) ile transosseöz dikişi karşılaştıran değişik
çalışmalar 1996’dan itibaren yayınlanmaya başlamıştır.13,14,15
Ülkemizde de, dünyada artan ilgiye paralel olarak, rotator manşet yırtıklarının gerek tanısı, gerek
tedavisi ile elde edilen sonuçlar hakkında birçok çalışma yapılmış ve yayınlanmıştır.16,17, 18, 19, 20,21
2.2. Rotator Manşet Embriyolojisi, Anatomisi, Biyomekaniği ve Fizyopatolojisi
2.2.1. Embriyoloji
Prenatal dönem, ilk 8 haftalık embriyo dönemi ve 8. haftadan doğuma kadar süren fetal
dönem olarak iki kesime ayrılmaktadır. Fetal dönem ekstremite gelişiminin olduğu dönemdir. Bu
dönemde ligamanlar oluşur, kollajen içeriği artar, bursalar oluşur ve tendonların kemiğe yapışma
yerlerinde Sharpey lifleri gelişir. Vücuttaki tüm dokular ektoderm, endoderm ve mezoderm olarak adlandırılan üç adet germ
tabakasından gelişir. Mezoderm tabakasından kartilaj, kemik dokuları, kaslar, kan hücreleri, iç
organlar ve vücut boşluklarını örten seröz zarlar gelişir. Endoderm tabakasından ise gastrointestinal
sistem ve genitoüriner sistem epitelyum tabakaları, timus, karaciğer ve pankreas gelişir. İskelet sistemi paraaksiyal mezoderm, mezoderm somatik plağı ve nöral krestten gelişir.
Paraaksiyal mezoderm oksipital bölgeden kaudale uzanan somit adı verilen doku bloklarını
oluşturur. Ekstremite tomurcuğu beşinci haftada vücut duvarı ventromediyalmedialinde somitin
laterale göç etmesi ile oluşur. Altıncı haftada ekstremite tomurcukları uç bölümleri yassılaşarak
parmakları oluşturur.
Yedinci haftada üst ekstremite 400 lateral rotasyon, alt ekstremite 900 medial rotasyon
gösterir. Böylece üst ekstremitede lateral yüzde ekstansör, medial yüzde fleksör kasları yerleşir. Alt
ekstremitede bu rotasyon 900 laterale doğru olur. Tomurcuklardaki mezenşim hücrelerinin
çoğalmasıyla ekstremite kasları oluşur. Tomurcukların uzamasıyla ekstremite kasları gelişir. 900
dönüş anında medialde kalan kısımdan glenoid labrum, biseps tendonu, eklem kapsülü ve
subskapülaris kası oluşur.
Sekizinci haftada ekstremite yapısı ana hatlarıyla tanımlanabilir, baş makat boyutu 23
mm.’dir. Üçüncü ve dördüncü gestasyon aylarında ise ekstremite son şeklini alır. Baş makat boyutu
38 mm olduğunda net olarak tanımlanabilen bir omuz eklem aralığı ve labrumlar ortaya çıkmıştır.22
5
2.2.2. Rotator manşet anatomisi
Rotator manşet, skapuladan köken alan ve humerusun büyük ve küçük tuberkülümlerine
yapışan dört kasın tendonlarından oluşan bir komplekstir. Tendinöz kılıf ya da muskulotendinöz
manşet olarak da bilinir (Şekil 1, Şekil 2, Şekil 3).
Şekil 1. Rotator manşet ve çevresini oluşturan anatomik yapıların makroskopik görünümü.
Şekil 2. Omuz eklemi anatomisi. Omuzun deltoid kasının lateral kısmının çıkarılmış lateral görüntüsü. Eklem kalın bir kas tabakasıyla çevrelenmiştir.
6
Şekil 3. Humerus başının çıkarılması ile glenoid kavitenin görünümü.
Subskapularis kası, skapulanın önyüzünde fossa subskapularisten köken alır ve humerusun
küçük tüberkülüne yapışır. Kola iç rotasyon yaptırır; C5C8 köklerinden çıkan nervus subskapularis
tarafından inerve edilir. Beslenmesi ise aksiller ve subskapular arterler ile olur.
Supraspinatus kası, spina skapulanın üzerindeki fossada, supraspinal aponevrozdan köken
alır; eklem kapsülünün üzerinden, akromiyon ve korakoakromiyal bağın (korakoakromiyal ark)
altından geçerek büyük tüberkülün üst kısmına yapışır. C4C6 köklerinden çıkan supraskapüler sinir
tarafından inerve edilir. Ana arterial beslenmesi supraskapüler arter tarafından sağlanır.
Humerus başının glenoid kavitede durmasını, aynı zamanda da abduksiyonun ve öne
elevasyonun başlamasını sağlar. Ayrıca, supraskapular sinir tarafından inerve edilen infraspinatus
kası infraspinöz fossadan köken alıp, büyük tüberkülün posterolateralinde orta 1/3’lük bölümüne
yapışır. Kola dış rotasyon yaptırır ve skapulohumeral eklem kapsülünü arkadan destekler.
Beslenmesi iki ana kol halinde supraskapüler arterden gelir (Şekil 4).
Dördüncü kas teres minör ise, skapulanın dış kenarından köken alıp, büyük tüberkülün alt
1/3’lük kısmına yapışır. Zayıf bir dış rotatordur. C5C6 köklerinden çıkan aksiller sinir tarafından
inerve edilir. Beslenmesi ise birkaç yoldan olmakla birlikte en önemlisi skapüler sirkumfleks arterin
posterior humeral dallarıdır.
7
Şekil 4. Rotator manşet nörovasküler plan
Bu dört kasın tendonları, humerus yapışma yerlerinin hemen yakınında, 1,5-2 cm kala
birleşir. Kola yaptırdıkları iç ve dış rotasyon hareketleri dışında asıl önemli görevleri, deltoid ve
pektoralis majör kaslarının fonksiyonları sırasında humerus başını glenoid fossada tutmak,
abduksiyonun (öne elevasyonun) ilk 15-20 derecesini sağlayarak deltoid kasının moment koluna
destek olmaktır; bu ikinci görevi, supraspinatus kası tek başına üstlenmektedir. Clark ve Harryman
normal rotator manşetler üzerinde yaptıkları kadavra çalışmasında, hem makroskobik, hem de
mikroskobik anatomi açısından önemli saptamalarda bulunmuşlardır. Sağlam bir rotator manşete
makroskobik olarak bakıldığında, supraspinatus ve infraspinatus tendonlarının humerus büyük
tüberkülüne yapışmadan 1,5 cm kadar önce birleştikleri görülür; her iki tendon lifini bu seviyeden
itibaren diseke ederek ayırmak mümkün değildir. Teres minör ve infraspinatus kasları arasında ise,
füzyon daha erken seviyede başlar; musküler kısımda her ikisini birbirinden ayıracak bir aralık olsa
da, muskulotendinöz bölgeye gelindiğinde bunların ayrılamayacak şekilde birleştikleri görülür.
Subskapularis ve supraspinatus tendonları, bisipital oluğun üzerinde, bisepsin uzun başı için bir
tendon kılıfı oluşturacak şekilde birleşirler. Bu birleşik tendon derinleştikçe, fibrokartilaj bir yapı
kazanarak bisipital oluğa yapışır. Bu oluşumun hemen üzerinden geçen transvers humeral bağ ise,
kolun hareketleri sırasında biseps tendonunun oluk içinde kalmasını sağlar. Biseps tendonu ise
gerildiğinde humerus başını glenoide doğru bastırarak, rotator manşetin fonksiyonuna yardımcı olur.
Bu nedenle, biseps tendonunun uzun başını da rotator manşetin fonksiyonel bir parçası olarak
görmek gerekir. Mikroskobik olarak bakıldığında ise, infraspinatus ve supraspinatus tendonlarının
8
humerus yapışma yerinin hemen yakınında, rotator kılıf ve kapsül kompleksinin beş değişik
tabakadan oluştuğu gözlenir. Birinci tabaka korakohumeral bağın yüzeyel bantlarından oluşur.
Tendonun orta kısmını oluşturan ikinci tabaka, kas liflerinden doğrudan çıkıp humerusa yapışma
yerine uzanan, kümeleşmiş, paralel tendon liflerinden oluşmaktadır. Üçüncü tabaka, kalın bir
tendinöz yapı olarak dikkati çekmektedir; ancak ikinci tabaka kadar düzenli değildir. Kalın kollajen
liflerden oluşmuş, daha gevşek bir bağ dokusu yapısındaki dördüncü tabaka, kılıfın esas lifleri olan
ikinci ve üçüncü tabakaya dik olarak ilerler. Korakohumeral bağın derin bir uzantısı olan bu
tabakaya transvers bant, perikapsüler bant ya da “rotator cable” isimleri de verilir. Bu tabaka,
tendon yapışma yerinden güçlerin dağıtımında rol oynuyor olabilir ve bazı rotator manşet
yırtıklarının klinik olarak asemptomatik olmasını açıklayabilir. Beşinci tabaka ise glenoidden
humerusa uzanan, kesintisiz kapsüler bir tabakadır. Eklem kapsülü ve rotator kılıf liflerinin humerus
yapışma yeri yakınlarında birleştikleri ve tendon liflerinin muskulotendinöz bölgede paralel
seyrederken, yapışma yerine yaklaştıklarında 45 derecelik açıyla birbirlerine girip kaynaştıkları
gösterilmiş; tendon liflerinin değişik yönelimlerinin ve superior kapsüler kompleksle oluşturduğu
farklı tabakaların, tendon üzerinde belirgin makaslama güçleri doğurduğu ve bu durumun rotator
manşet yırtıklarında rol oynayabileceği bildirilmi ştir. Korakoakromiyal ark, akromiyonun anterior
kısmı, korakoid proses ve her ikisi arasında uzanan korakoakromiyal bağ üçlüsünden meydana
gelmektedir.
Bu yapının altında rotator kılıf, biseps tendonu uzun başı, subakromiyal bursa ve humerus
başı bulunmaktadır. Anatomik çalışmalarda bu bağ, fibröz üçgen bir lamina olarak tanımlanmış ve
kuadrangular, lateral ve medial bantlardan oluşan Y-şeklinde geniş bir bant olarak sınıflandırılmıştır. 2.2.3. Rotator manşet biyomekaniği
Rotator manşetin yapısı ve humerusa yapışması çok iyi bilinmekle birlikte, mekanik
özellikleri ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Tendonu oluşturan lifler tek tek izlenirse, rotator manşeti
oluşturan tendonların humerusa ayrı ayrı yapışmadığı, komşu tendonun lifleriyle karıştığı gözlenir.
Tendon liflerinin bu düzeni nedeniyle, rotator manşet kaslarından birinin kasılması, sadece o kasın
tendonunun humerusa yapışma yerini değil, komşuluğundaki tendonların yapışma yerini de etkiler.
Tek bir tendonu ayırıp fonksiyonlarını tek tek test etmedeki zorluktan dolayı, mekanik özellikler
üzerine bilgilerimiz sınırlıdır.23
2.2.4. Rotator manşet kasları
Rotator manşet biyomekaniği karmaşıktır. Manşet kaslarının kasılması sonucu humerusta
oluşan tork, moment kolu (humerus başı merkezi ile bu kuvvetin etkili uygulama noktası arasındaki
uzaklık) ile buna dik olan kas kuvvetinin bileşkesine bağlıdır (Şekil 5).
9
Şekil 5. Moment kolu kuvveti (P) uygulama noktası ile hareketin merkezi (C) arasındaki uzaklıktır. Tork ise moment kolu ile kas kuvvetinin, ona dik olan bileşkesidir. Kas kuvvetinin ona paralel olan bileşkesi, konkavite kompresyonu ile ekleme stabilite sağlar.
Manşet kası tarafından oluşturulan kuvvetin büyüklüğü, kasın kitlesi ve pozisyonu ile
eklemin pozisyonuna bağlıdır. Bir kasın omuz kuvveti üzerindeki etkisini değiştiren en az üç faktör
vardır. Kasın oluşturduğu kuvvet ve tork, eklemin pozisyonu ile değişir. Kas, genellikle kasılıp
gevşeme uzunluğunun orta noktasında en kuvvetli, uçlarda en zayıftır. Kasın kuvvet yönü eklemin
pozisyonu ile değişir; örneğin supraspinatus kası, kolun pozisyonuna bağlı abduksiyon veya
eksternal rotasyon yaptırabilir. Humerus başı etrafında hareket eden manşet tendonunun humeral
etkili uygulama noktası anatomik insersiyonu değil, tendonun humerus başı ile temasa geçtiği
genellikle eklem yüzündeki noktadır (Şekil 6).
Şekil 6. Rotator manşet tendonlarının eklem etrafındaki hareketi sırasında kuvvetin etkili uygulama noktası, tendonun humerus başı ile temastaki nokta olarak devamlı değişir.
Manşet kaslarının üç fonksiyonu vardır. Bunların ilki, humerusa skapulaya göre rotasyon
yaptırmaktır. İkinci görevi omuz ekleminin stabilitesini sağlamaktır. Konkavite kompresyonu
olarak bilinen mekanizma ile humerus başını glenoid fossaya bastırır (Şekil 7).
Moment kolu
P
C
F
F
F
Paralel
Etkili uygulama noktası
Uygulama noktası
Kuvvetin yönü
10
Şekil 7. Rotator manşet kasları, içbükey olan glenoid içine humerus başını komprese ederek stabilite sağlar.
Üçüncü ve önemli bir fonksiyonu ise kas dengesini sağlamaktır. Dirsekteki kaslar, tek bir
eksen üzerinde fleksiyon ve ekstansiyon yaptırır. Triseps kasılması merkezden hafifçe saptığında
dirsek yine de ekstansiyona gider. Hâlbuki omuzda herhangi bir sabit eksen yoktur. Belirli bir
pozisyonda kas aktivasyonu, belirli tek bir rotasyon momenti yaratır. Örneğin, anterior deltoid ön
elevasyon, internal rotasyon ve cross-body hareket momenti yaratır. Eğer ön elevasyon rotasyon
olmadan oluşacaksa, cross-body ve internal rotasyon momentleri posterior deltoid ve infraspinatus
gibi diğer kaslar tarafından etkisizleştirilmelidir. Bir başka durumda ise, saf internal rotasyon için
latissimus dorsi kullanılacaksa, adduksiyon momenti bu kez superior manşet ve deltoid tarafından
etkisizleştirilmelidir. Tam tersine, latissimus dorsi sadece adduksiyon yaptırmak üzere
kullanılacaksa, bu durumda internal rotasyon momentini etkisizleştirecek olan posterior manşet ve
posterior deltoid kaslarıdır. Bu dengeleyici kas etkilerinin zamanlaması ve büyüklüğü, istenmeyen
yönlerde humerus hareketi oluşmaması için koordine edilmelidir. Kolu hareketsiz olarak başın
üzerinde tutmak için, omuz kaslarının her birinin yarattığı kuvvet ve torkun toplamı sıfır olmalıdır.
Sonuç olarak, rotator manşet kaslarının görevi, belirli bir kas grubu içinde birbiriyle bağlantılı ve
eşzamanlı çalışarak belirli bir hareketi yaptırmaktır. İstenen bir hareketi yaparken birbirine karşı ters görev yapan kaslar, bir kasın istenmeyen hareketini etkisizleştirerek net bir hareket torku
oluşturur. Manşet kaslarının omuz hareketlerinin kuvvetindeki payını anlamak için seçici sinir
blokları ile yapılan çalışmalarda, supraspinatus ve infraspinatus kaslarının abduksiyon
kuvvetinin %45’ini, eksternal rotasyon kuvvetinin %90’ını sağladığı gözlenmiştir. Supraspinatus ve
deltoid kaslarının fleksiyon ve elevasyon sırasında yarattıkları tork ölçülmüş, omuz hareketlerinin
fonksiyonel düzlemlerinde, her ikisinin de eşit miktarda tork oluşturduğu gözlenmiştir. Supraspinatus tendonunun eklem bölgesindeki kısmı ön, orta ve arka olmak üzere
longitudinal olarak üç eşit parçaya bölündüğünde, tendonun arka kesitinin daha ince olduğu, ön
kısma binen yüklerin daha fazla olduğu, ayrıca ön kısmın esnekliğinin diğer kısımlara göre fazla
İnfraspinatus
Subskapularis
11
olduğu gözlenir.24 , 25 Buradan, supraspinatus tendonunun ön parçasının mekanik olarak daha
kuvvetli olduğu ve tendonun asıl fonksiyonunun önemli bir kısmını üstlendiği anlaşılmaktadır.
Yaşla birlikte, tendon kuvvetinde azalma olmaktadır. Bir başka çalışmada ise, supraspinatus
tendonunun kompresif dayanıklılığının, bursal yüz anteriorunda, eklem yüzünde ise tüberkülüm
majusun 10 mm proksimalinde fazla olduğu bulunmuş; tendondaki farklı sertlik derecelerinin yırtık
oluşmasında bir faktör olabileceği ve rotator manşet sorunlarında dejeneratif ve mekanik faktörlerin
rol oynadığı öne sürülmüştür.26 Mekanik sıkışmanın önemi, normal ve anormal rotator manşetin
yapısını gösteren birçok biyomekanik omuz modeli yapılmıştır. Bunlardan “asma köprü modeli”,
rotator manşet yırtığını tanımlamaya çalışır. Bu modelde, yırtığın serbest kenarı köprünün gerilmiş halatlarına, ön ve arka bağlantı bölgeleri ise köprünün ayaklarına benzetilmektedir. Halat ile
humerus arasındaki alan, rotator hilal (crescent) olarak adlandırılır. Bu modele göre rotator manşet
yırtıklarında iki farklı durum olabilir. Bunlardan “halat baskın” olanda, hilal halat yırtığı büyütücü
etkide (stres shielding) bulunmaktadır. “Hilal baskın” olanda ise, hilal üzerinde yırtığı büyütücü etki
yoktur. Birçok deneysel çalışmada sağlıklı ve hasarlı manşetin kolun abduksiyonundaki rolü
anlaşılmaya çalışılmıştır. 27 Supraspinatus, infraspinatus-teres minör ve subskapularise kuvvet
uygulandığında, kolun elevasyonu için deltoidin ihtiyacı olan kuvvetin sırasıyla %26 ile %36
oranlarında azaldığı gözlemlenmiştir. Mekanik test cihazları ile yapılan bir çalışmada, supraspinatus
çalışmadığında deltoidin kolu kaldırması için gerekli kuvvet belirgin olarak artmıştır. 28 Tam
glenohumeral abduksiyonda ihtiyaç duyulan kuvvet azalmaktadır. Rotator manşetin sağlam olduğu,
felçli olduğu ve rotator manşet yırtığı modellerinde abduksiyonda humeral translasyonun
değişmediğinin gözlenmesi, infraspinatusun fonksiyonel olduğuna işaret eder. Ayrıca, birçok
çalışma rotator manşetin glenohumeral ekleme stabilite sağladığını göstermiştir. 29 Omzun
kapsüloligamantöz yapıları (statik faktörler) omuz hareket genişliğinin sonunda stabilite sağlarken,
glenoidin sağlam olduğu omuzlarda rotator manşet, hareketin hem orta hem de son evresinde omza
güçlü bir stabilite sağlamaktadır.30,31,32
Korakoakromiyal ark
Subakromiyal temas ve bası noktalarını araştıran çalışmalarda korakoakromiyal arkın yapısı,
rotator manşet ile olan ilişkisi ve dolayısıyla mekanik bası noktaları ortaya konmuştur. Kadavra
çalışmalarında, rotator manşet dejenerasyonu olan omuzlarda korakoakromiyal bağın lateral ve
medial bantları kısa bulunmuş, histolojik yapısında bozukluklara rastlanmıştır; bu durum, rotator
manşet sorunlarını hazırlayıcı yapısal farklılıkların bulunduğunu düşündürmektedir.
Korakoakromiyal arkta en yüksek basınç, akromiyonun anterolateral kenarında oluşur. Korakoidde
de, bu oluşumun sıkışma sendromunun bir parçası olduğunu düşündürecek ölçülerde basınç oluşur.
Subskapularis, infraspinatus ve teres minörün hiçbirinin olmadığı durumlarda, bu basınç %61
oranında artar. Deltoidin yukarı sıkıştırıcı kuvveti subskapularis, infraspinatus ve teres minör
12
tarafından dengelenir ve deltoid kası supraspinatus ile sinerjistik çalışır. Dejeneratif bulguların
olmadığı omuzlarda, akromiyoplasti ve korakoakromiyal bağın kesilmesi basınçta değişiklik
yapmamaktadır. Subakromiyal bölgeye en fazla temas 60-120 derecede olmakta; tip III akromiyon
varlığında, akromiyon çıkıntısındaki temas bölgesi artmaktadır. Akromiyoplasti uygulanmış omuz
modellerinin yarısında, sadece akromiyonun anterior inferior çıkıntılarının alınması, supraspinatus
insersiyosundaki subakromiyal basıncı yok eder; akromiyonun ön 1/3’ünün düzleştirilmesi
sıkışmayı giderirken, “cutting block” tekniği ile tüm akromiyonu düzleştirmek sıkışmayı gidermede
ek yarar sağlamadığı gibi, subakromiyal temas bölgelerini değiştirip diğer manşet tendonları ve
humerusa zarar verebilmektedir. İnfraspinatus, teres minör ve subskapularis kasları, deltoid ve
supraspinatus tarafından yukarıya doğru oluşturulan makaslama kuvvetlerini etkisizleştirmektedir.
Önceleri, tüm korakoakromiyal arkın altındaki humerus ve rotator manşet temasının, rotator
manşeti potansiyel olarak tehdit ettiği düşünülürdü. Bugün, humerusun yukarı subluksasyonunda
korakoakromiyal arkın pasif stabilizatör rolünü üstlendiği bilinmektedir. Rotator manşet sağlam
olmadığında, humerus başını glenoid içine tespit etmede geri kalan tek oluşum korakoakromiyal
arktır.33
Biseps tendonunun uzun başı Biseps tendonunun uzun başı, rotator manşetin fonksiyonel bir parçası olarak kabul edilir.
Korakohumeral bağ ile transvers humeral bağ, biseps tendonunu kendi adını taşıyan çukurcuğunda
tutar. Bu tendonun gerilmesi, humerus başını glenoid içine doğru bastırır. Ayrıca humerus başı yukarı yer değiştirdiğinde, tendon humerus başının hareketlerini tek raylı bir vagon gibi yönlendirir.
Bu mekanizma humerusun, adduksiyonda daha fazla rotasyon yapabilmesinin ve aşırı abduksiyonda
hareketinin kısıtlanmasının nedenini açıklar; bu durumda tüberkülüm majus ve minus, gerilmiş olan
biseps tendonunun insersiyosuna yakın bir pozisyondadır; hareketleri ise ata binmiş jokeyin
bacakları gibi kısıtlanmış durumdadır. Humerusun anterosuperior subluksasyonunda biseps
tendonunun varlığı önem taşır. Aktif kasılması olmadığında bile subluksasyon miktarı ihmal
edilebilecek düzeydedir. Biseps tendonunda defekt yaratıldığında migrasyonun belirgin olması,
biseps tendonu uzun başının boşluk kaplayıcı olarak görev yaptığını göstermektedir.23
2.2.5. Patofizyoloji
Rotator manşet hastalığının patogenezi konusunda birçok çalışma yapılmış gelişimi
konusunda birçok hipotez ileri sürülmüştür. Günümüzde, rotator manşet hastalığına birçok etkenin
yol açabildiği konusunda görüş birliği vardır. Bu etkenler, ekstrinsik 5, 34, 35 (korakoakromiyal arkın
şekli, tensil aşırı yüklenme, kinematik anormallikler) ve intrinsik36 , 37 , 38 , 39 (tendonun damarsal
beslenmesi, mikro-yapısal kollajen lif anormallikleri ve materyal özelliklerinde bölgesel
değişiklikler) olmak üzere ikiye ayrılır.
13
Ekstrinsik mekanizma
Ekstrinsik mekanizma Neer tarafından tanımlanmıştır.5 Neer, rotator manşet
yırtıklarının %95’inin, tendonun korakoakromiyal arkın altında mekanik kompresyonu sonucunda
oluştuğunu bildirmiştir. Subakromiyal sıkışma sendromu adını verdiği bu mekanizma sonucunda,
akromiyon alt yüzeyinin üçte bir ön kısmında, korakoakromiyal bağda ve bazen de
akromiyoklaviküler eklemde değişiklikler olmaktadır. Morrison ve Bigliani’nin yaptıkları
morfolojik çalışmada, akromiyon şeklindeki değişikliklerin yırtıklarla olan ilişkisi gösterilmiştir.40
Bu çalışmada tip I (düz), tip II (eğri), ve tip III (çengel) olmak üzere üç akromiyon şekli
tanımlanmıştır. Ortalama yaşı 74 olan 71 kadavranın 140 omzu incelenmiş; omuzların %33’önde
tam kat yırtık olduğu görülmüş; yırtığı olan omuzların %73’ünde tip III, %24’ünde tip II, %3’ünde
tip I akromiyon olduğu belirlenmiştir. Öte yandan, Yazıcı ve arkadaşları yenidoğan kadavralarında
yaptıkları çalışmada, tip II ve tip III akromiyonların gelişimsel olmaktan çok, edinsel
olabileceklerini ileri sürmüşlerdir.41 Nitekim akromiyon çengellerinin çoğu korakoakromiyal bağa
doğru uzanmaktadır. Bu olay, plantar fasiyanın çekmesine bağlı kalkaneusta oluşan ‘topuk
dikeni’ne benzer bir durumdur. Bu çengelin oluşmasına neden olan çekme, rotator manşette gelişen
dejenerasyon ile humerus başının yukarıya doğru yüklenerek korakoakromiyal arkın zorlanmasına
bağlı olabilir. Putz ve Reichelt ameliyat ettikleri 133 hastanın %75’inde, korakoakromiyal bağın
akromiyona birleşme yerinde kondroid metaplazi olduğunu göstermişlerdir.42 Bu metaplastik bölge,
enkondral kemik formasyonu ile daha sonra akromiyal çengel haline dönüşebilecektir. Riley ve
arkadaşları, supraspinatus tendonunda fibrokartilajin öz alanlar belirlemişler ve bunların tendon
fibrokartilajındaki proteoglikan/glikosaminoglikan oranına sahip olduğunu göstermişlerdir.43 Aynı
araştırmacılar bu morfolojik özelliklerin, kompresyon dahil olmak üzere mekanik kuvvetlere karşı bir adaptasyon sonucu geliştiğini ileri sürmüşlerdir. Klinikte sık karşılaşılan rotator manşet
yırtıklarının, manşetin akromiyon altında kompresyonu ile oluşup oluşmadığı daima sorgulanmıştır. Luo ve arkadaşları, basitleştirilmi ş iki-boyutlu ölçülebilir eleman modeli ile supraspinatus
tendonunda stres dağılımını ölçmüşlerdir.44 Oluşturdukları subakromiyal sıkışma modelinde, stres
artışı sadece akromiyon temas alanında değil, aynı zamanda bursal ve eklem yüzeylerinde, tendon
boyunca da yüksek bulunmuştur. Bu bulgular rotator manşet yırtıklarının ekstrinsik mekanizma ile
oluşabileceğini göstermiştir. Öte yandan, Schneeberger ve arkadaşları sıçan deneysel sıkışma
sendromu modelinde, bütün sıçanların infraspinatus tendonlarının bursal yüzeylerinde yırtık
oluşturmuşlar; tendon içinde veya eklem tarafında izole bir yırtık belirlememişlerdir. 45 Bu
çalışmanın bulguları da, eklem yüzeyindeki veya tendon içindeki yırtıkların esas nedeninin
subakromiyal sıkışma olmayacağı hipotezini desteklemiştir.
14
İnstrinsik mekanizma
Codman tarafından tanımlanmış olan instrinsik mekanizma, rotator manşetteki yırtığın
nedenini dejeneratif değişiklikler olarak gösterir.2 Bu teori birçok çalışma tarafından desteklenmiştir. Uhthoff ve Sarkar 306 kadavra omzunda yaptıkları çalışmada, rotator manşet yırtıklarının büyük bir
çoğunluğunun eklem tarafında oluştuğunu belirlemişler; başlangıç yırtıklarının dejeneratif nitelikte
olduğunu ve ekstrinsik nedenlerin ikincil rol oynadığını belirtmişlerdir.46 Ozaki ve arkadaşları 200
kadavra omzunda, akromiyon alt yüzeyindeki değişiklikleri incelemişler; eklem tarafında kısmi
rotator manşet yırtığı olan örneklerde akromiyon alt yüzeylerinin sağlam olduğunu bulmuşlardır.47
Ayrıca, rotator manşetteki yırtığın derecesinin, akromiyon alt yüzeyindeki değişikliklerle
korelâsyon gösterdiğini; akromiyonun üçte bir ön tarafındaki akromiyon alt yüzeyindeki
değişikliklerin, bursal taraftaki yırtıklara bağlı olarak oluştuğu sonucuna varmışlardır. Rotator
manşet dejenerasyonunun ana nedeni yaşlanmadır. Vücuttaki diğer bağ dokusu yapıları gibi, rotator
manşet tendonları da kullanım azlığı ve yaşlanmaya bağlı olarak zayıflar ve daha az kuvvet ile
yırtılabilir. Rotator manşette, mikroskobik olarak, kemiğin, fibrokartilajın ve tendonun normal
organizasyonunda ve boyanma niteliklerinde kayıplar oluşmaktadır. Rotator manşetin vasküler
anatomisi, yırtık oluşma patogenezindeki rolü nedeniyle büyük ilgi çekmiştir. Kadavraların normal
omuzlarında yapılan mikroenjeksiyon çalışmalarında, supraspinatus tendonunun ön kısmında
damarlanmada azalma (hipovasküler bölge) olduğu gösterilmiştir. Bu hipovasküler bölge,
Codman’ın tanımladığı “kritik alana” karşılık gelmektedir.2 Dejeneratif rotator manşet yırtıklarının
çoğunun bu bölgede olması, hipovasküleritenin yırtık patogenezinde rolü olabileceğini
düşündürmektedir. Rathbun ve Macnab kadavra rotator manşetlerinde, kanlanmanın kolun
pozisyonuna bağlı olduğunu göstermişlerdir.39 Kol adduksiyonda iken, supraspinatus tendonunun
tüberkülüm majusa yakın kısmına kontrast madde enjekte etmişler, bu bölgenin yeterince kontrast
madde almadığını gözlemişlerdir. Tam aksine, kol abduksiyona getirilince insersiyon yerinde
hemen hemen tam bir dolum olduğu görülmüştür. Aynı araştırmacılar, daha önce bildirilmiş olan
hipovasküleritenin, aslında bu pozisyona bağlı bir artifakt nedeniyle olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Swiontkowski ve arkadaşları lazer Doppler ile yaptıkları çalışmada, normal tendonda, “kritik
bölgede” akımın sürekli var olduğunu, yırtık tendon kenarlarında ise akımın artmış olduğunu
saptamışlardır.48 Biberthaler ve arkadaşları travmatik olmayan rotator manşet yırtığı olan hastalarda
yaptıkları artroskopik çalışmada, lezyonlu bölgeyi yeni geliştirilmi ş bir mikroskop olan OPS
(Orthogonal Polarized Spectroscopy) görüntüleme tekniği ile incelemişler; rotator manşet
lezyonunun kenarlarında fonksiyonel kapiller yoğunluğunu kontrol grubuna kıyasla azalmış bulmuşlardır.49 Yazarların bu bulgudan çıkardıkları sonuç, travmatik olmayan rotator manşet
yırtıklarında mikrosirkülasyonun anlamlı derecede bozulmuş olduğudur. Subakromiyal uzaklık ile
ilgili yürütülen basınç çalışmalarında, omuz seviyesinin üzerinde 1 kg yük kaldırmanın,
15
mikrosirkülasyonu engelleyecek derecede basınç artışına neden olduğu gösterilmiştir.50 Dolayısıyla,
damarsal kesinti dinamik nedenlere bağlı gelişebilmekte ve omzun fonksiyonel aktivitesi ile ilişkili
olabilmektedir. Uhthoff ve Sarkar, rotator manşet tam kat yırtığı olan 115 hastanın cerrahi tedavisi
sırasında aldıkları biyopsi parçaları üzerinde, yırtık bölgesini örten damarlı bir bağ dokusu ve
parçalanmış tendonda hücre çoğalması gözlemişler; tendon iyileşmesinde fibrovasküler doku
kaynağının subakromiyal bursa olduğunu belirtmişlerdir.46 Bütün bunlara karşın, rotator manşet
yırtıklarında hipovasküleritenin patogenezdeki rolü hala tam bir kesinlik kazanmamıştır. Brewer,
rotator manşette yaşa bağlı değişiklikleri göstermiştir.51 Bu değişiklikler, manşetin yapışma yerinde
fibrokartilajda azalma, damarlanmanın bozulması, hücresel kayıp yanı sıra tendonda fragmentasyon,
kemiğe yapışma yerinde Sharpey liflerinde ayrışma olarak sayılabilir. Kırk yaşın altındaki kişilerde
yırtık olma olasılığı azdır. Dejeneratif manşet yırtığı farklı şekillerde oluşabilmektedir. Codman’ın,
“kenar yarığı” olarak tanımladığı tüberkülün yapışma yerinde, yırtık derin yüzeyden başlamaktadır.
Tendon yırtıkları derin yüzeyde başlar ve tam kat yırtık oluncaya kadar dışa doğru ilerler. Maruz
kaldığı aşırı yükler ve kısıtlı iyileşme kapasitesinden dolayı, bu bölgede başlayan yırtık giderek
büyümektedir. Yamanaka ve Matsumoto, ortalama yaşı 61 olan 40 olgudaki kısmi yırtıkları, ilk
artrografiden bir yıl sonra tekrar incelemişler, yırtıkların %10’unda iyileşme, %10’unda boyutunda
küçülme, %50’sinde boyutunda büyüme, %25’inde tam kat yırtığa dönüşme belirlemişlerdir.52
Rotator manşet, insan yaşamı boyunca traksiyon, kompresyon, kontüzyon, subakromiyal abrazyon,
enflamasyon, enjeksiyon ve belki de en önemlisi yaşa bağlı dejenerasyon gibi çeşitli etkenlere
maruz kalmaktadır. Yırtıklar, tipik olarak yüklerin en fazla olduğu biseps tendonuna yakın,
supraspinatus tendonunun ön kısmında başlar (Şekil 8).
Şekil 8. Supraspinatus tendonundaki yırtık, en sık, yüklerin en fazla olduğu biseps tendonuna yakın ön kısımda başlar.
Humerus başı Retrakte supraspinatus
Korakohumeral bağ
Subskapularis tendonu
Biseps tendonu
16
Yırtık başladığında, henüz daha yırtılmamış komşu tendon liflerinde yükler artar. Bu
duruma fermuar fenomeni denir. Aynı zamanda, yırtık kenarındaki aşırı gerilme tendondaki lokal
kan akımını bozar. Bu arada, eklem sıvısındaki litik enzimler, iyileşme için gerekli olan hematomun
oluşmasını engeller. Tendonun boşluk kaplayıcı etkisi kalkar, humerus başı yukarıya kayar. Biseps
tendonu üzerine binen yük artar. Yırtık, bisipital oluğu aşıp subskapularis tendonunu tutar. Rotator
manşet yırtılınca konkavite-kompresyon mekanizması bozulacağı için humerus başı, deltoidin
çekmesine bağlı olarak, yukarıya kayar. Humerus başının yukarıya kayması, geriye kalan manşeti
korakoakromiyal arkın altında sıkıştırır. Bu arada, korakoakromiyal bağda dejeneratif traksiyon
spurları oluşur. Abrazyona bağlı olarak humerus eklem kıkırdağında hasar oluşur ve sonuçta manşet
yırtığı artropatisi olarak bilinen ikincil dejeneratif eklem hastalığı gelişir. 2.3. Rotator Manşet Yırtıklarının Sınıflandırılması
Rotator manşet yırtıklarının sınıflaması tanı, tedavi ve prognozun ve tedavi sonuçlarının
bilimsel değerlendirmesine yardımcı olur. Yırtığın şekli, yeri, etiyolojisi, büyüklüğü, topografisi,
patolojisi ve öyküsü, tendonların yırtık oluşumuna katkısı ile birlikte uzman yorumcular için çok
değerli bilgi sağlayabilir.
Rotator manşet yırtıklarının sınıflaması klinik uygulamada yırtığın tanımlanması, tanı,
tedavi ve prognoza yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu sınıflama ile farklı tedavi şekillerinin
karşılaştırılması ve üstünlükleri bilimsel bir gözle değerlendirilebilir.
Codman ilk sınıflamayı 400 hasta üzerinde yapmış ve omuz ağrısına en sık yol açan dört
faktör olarak supraspinatusun tam yırtığı, supraspinatusun kısmi yırtığı, kalsifiye tendon ve
tendinitisi (donuk omuz) bildirmiştir.53
Rotator manşet lezyonlarını ise şu şekilde sınıflamıştır: i. Rotator manşetin tüm katlarını içermeyen kısmi yırtıklar;
ii. Rotator manşetin tüm katlarının ve kapsülün yırtığa katıldığı, subakromiyal bursa ile
eklem kavitesinin ilişkili olduğu yırtıklar;
iii. Tam longitudinal yırtıklar. Bunlar nadiren ve genç hastalarda görülür, manşetin tendinöz
liflerine paraleldir, çoğunlukla rotator interval bölgesinde supraspinatus-subskapularis
bileşkede ortaya çıkar.
2.3.1. Yırtığın derecesi ve derinliği
Kısmi yırtıklarda tendonun bir kısmı yırtıkken, bir kısmı devamlılığını korur. Kısmi yırtıklar
komşu oldukları anatomik yapılara göre artiküler taraf, bursal taraf, intramural-intertendinöz olarak
alt gruplara ayrılır. Fukuda 149 kadavranın sol omzunda %13 oranında kısmi yırtık saptamıştır. 54
Bunların %3’ü bursal tarafta, %3’ü artiküler tarafta, %7’si intertendinözdür.
17
Ellman kısmi yırtıkları derinliklerine göre üç gruba ayırmıştır.55 Grade I yırtıklar, 3 mm’den
daha az derindir; tendon kalınlığının 1/4’ünden daha az bir kısmını ve yalnızca kapsül ya da yüzeyel
lifleri tutar. Grade II yırtıklar 6 mm’den daha az derinliktedir; tendon kalınlığının yarısından daha
az kısmını tutar. Grade III yırtıklar, tendon kalınlığının yarısından fazlasının yırtığa katıldığı tiptir
(Şekil 9).
Grade 1 Grade 2 Grade 3
<1/4 kalınlık (3 mm�) <1/2 kalınlık (3-6 mm) >1/2 kalınlık (6 mm�) Şekil 9. Ellmann’ın kısmi yırtıkları artiküler ve bursal tarafta derinliklerine göre sınıflaması.
Matsen ise tüm kısmi yırtıkları, derinliğini dikkate almadan grade IA olarak nitelemiştir. 2.3.2. Yırtığın şekli
Wolfgang 1974’de rotator manşet yırtıklarını, şekillerine göre transvers, üçgen veya hilal
şekilli, masif (yaygın) olarak üçe ayırmıştır.56
Ellmann 1993’de yırtığın büyüklüğü, şekli ve bulunduğu tendona bağlı olarak daha ayrıntılı
bir sınıflama yapmıştır (Tablo 1).55
Tablo 1. Yırtık şekilleri
Şekil Yeri
Transvers lineer Supraspinatus insersiyosunda
Hilal şeklinde Transvers lineer yırtıkların supra ve infraspinatus tendonlarının çekmesiyle
L-şeklinde Transvers yırtık ile birlikte infra-supraspinatus arasından longitudinal yırtığın bulunması
Ters L-şeklinde Rotator intervale uzanan
Dörtgen (trapezoidal)
Hem supra- hem infraspinatus uzantıları olan retrakte transvers yırtık
Masif Teres minör ve/veya subskapuları tendonları da katılır
Artiküler taraf
Bursal taraf
18
Tendonların çalışma şekli ve traksiyonları, yırtık şekillerini anlamamızda yardımcı olabilir
(Şekil 10).
Şekil 10. Rotator manşet tendonlarının çalışma şekli ve traksiyon yünleri.
Vertikal tam kat gibi nadir görülen yırtıklar, supraspinatus insersiyosunda transvers lineer
yırtıklar (Şekil 11a) ve hilal şeklinde yırtıklardır (transvers lineer yırtıkların supraspinatus ve
infraspinatus tendonlarının çekmesiyle oluşur) (Şekil 11b).
Daha önce üçgen formda olarak isimlendirilen L-şeklinde (transvers yırtık ile birlikte
infraspinatus-supraspinatus tendonları arasından longitudinal yırtığın bulunması) (Şekil 12a) ya da
rotator aralıktan longitudinal kısmı olan ters L-şeklinde yırtıklar (supraspinatus-subskapularis arası)
(Şekil 12b), tamir aşamasında kolun pozisyonunu belirlemede yardımcı olur.
Dörtgen (trapezoid) yırtıklar, hem supraspinatus hem de infraspinatus uzantıları olan retrakte
transvers yırtıklardır (Şekil 13). Masif yırtıklarda, yırtığa teres minör veya subskapularis tendonları
da katılır.
Şekil 11. Supraspinatus insersiyosunda (a) transvers lineer yırtık, (b) hilal şeklinde yırtık.
Akromiyon
m. biseps
Korakoid
m. supraspinatus
m. infraspinatus
m. subskapularis
m. teres minör
Akromiyon
m. biseps
Korakoid
m. supraspinatus
m. infraspinatus
m. subskapularis
m. teres minör
19
Şekil 12. (a) L-şeklinde yırtık (transvers yırtık ile birlikte infraspinatus-supraspinatus tendonları arasından longitudinal yırtık). (b) Ters L-şeklinde yırtıklar (rotator aralıktan longitudinal kısmı olan).
Şekil 13. (a) Dörtgen (trapezoid) yırtıklar, supraspinatus ve infraspinatus uzantıları olan retrakte transvers yırtıklardır. (b) Dörtgen (trapezoid) masif yırtıklarda, teres minör veya subskapularis tendonları da yırtığa katılır.
(a) (b)
(a) (b)
20
2.3.3. Etiyolojisine göre rotator manşet yırtıkları
Neer rotator manşet yırtıklarını etiyolojilerine göre sınıflamıştır (Tablo2).57
Tablo 2. Rotator manşet yırtıklarının Neer sınıflaması Oluş mekanizması Oranı (%) Hasta
yaşı Patoloji Prognoz Tedavi
Çıkış sıkışmaya bağlı %50’sinde yaralanma yok
95 >40 Supraspinatus merkezli (akut büyüyebilir)
Yavaş ilerleme
Anterior akromiyoplasti ve manşet tamiri
Tek yaralanma ile travmatik yırtık
<5 <40 Genellikle supraspinatus inkomplet yırtık
İyileşmeye eğilimli
Konservatif
Tekrar eden mikrotravma
Beysbol atıcılarında
<40 Genellikle supraspinatus inkomplet yırtık
İyileşmeye eğilimli
Konservatif (dinlenim sonrasında kolu kullanma şeklini değiştirme)
Şiddet uygulama Traksiyon veya superior
çıkık
Her yaş
Masif manşet yırtığı sinir yaralanması
Koruma Erken tanı ve cerrahi tedavi
Rotator aralık yırtıkları
<5 <40 Yarığın büyümesine bağlı instabilite (artrogramda balonlaşma)
Tekrarlayan çıkık-kronik rahatsızlık
Aralık ve instabilite tamiri
40 yaş üstü akut glenohumaral çıkık
>40 İnterval ve subskapular tendon yırtığı
İyileşebilir Erken dönemde gözlem
Yırtıkların %95’inin sıkışma sendromundan kaynaklandığını ve 40 yaşın üzerinde
görüldüğünü bildirmiştir. Neer ayrıca, yırtığın süresi, ek travmalar ve rotator manşet kaslarına olan
doğrudan zorlayıcı kuvvetlere göre de alt sınıflar oluşturmuştur. İkinci grubu travmatik yırtıklar
olarak adlandırmıştır. Travmatik yırtıklar, tüm yırtıkların %5’inden daha az bir kısmını
oluşturmaktadır ve hastalar 40 yaşın altındadır.
Bunlar da tek yaralanma, tekrar eden mikrotravmalar ya da ciddi zorlamalar olarak alt
gruplara ayrılmıştır. Üçüncü grup, rotator aralık yırtıklarıdır. Bunlar çok yünlü omuz instabilitesi
veya çıkığı sonucunda oluşur; %5’den az bir orana sahiptir; hastalar 40 yaşın altındadır. Dördüncü
grup, 40 yaş üzeri akut glenohumeral çıkıklar sonrası gelişir ve %5’den az bir oranda görülür. Neer,
bu sınıflamayı rotator manşet yırtıklarının patoloji, prognoz ve tedavi algoritminde kullanmıştır. Daha sonraki kimi çalışmalar, sıkışma teorisinde yırtıkların dejeneratif ve travmatik şeklinde
sınıflandırılmasını desteklememiştir. 2.3.4. Büyüklüğüne göre rotator manşet yırtıkları
Bu, rotator manşet yırtığının 1-2 mm’lik hafif debridmanından sonra en geniş açıklığın
ölçülmesiyle bulunur. Küçük yırtıklar 1 cm’den küçüktür, orta büyüklükte yırtıklar 1-3 cm, büyük
yırtıklar 3-5 cm arasındadır; masif yırtıklar 5 cm’den büyüktür (Tablo 3).
Tablo 3. Büyüklüğüne göre rotator manşet yırtıkları58
Şekil Büyüklük Küçük 1 cm’den az Orta 1-3 cm Büyük 3-5 cm Masif 5 cm’den büyük
21
Bazı araştırmacılar 2 cm’ye kadar olanları küçük, 4 cm’den fazla olanları büyük yırtık olarak
tanımlamışlardır.59 Tamirde, yırtığın büyüklüğü kadar retraksiyon derecesinin ve tendon kalitesinin
de önemi vardır.
Ellmann yırtığın genişliğinin her zaman tamiri güçleştiren bir faktör olmadığını, yırtığın
kapladığı alanın santimetrekare olarak ölçülmesi gerektiğini belirtmiştir.55
2.3.5. Oluş zamanına göre rotator manşet yırtıkları
Akut yırtıkların altı haftadan kısa süreli, subakut yırtıkların altı hafta-altı ay arasında, kronik
yırtıkların altı ay-bir yıl arasında; eski yırtıkların bir yıldan daha uzun süreli öyküsü vardır (Tablo 4).
Tablo 4. Oluş zamanına göre yırtıklar Geçen süre Akut 6 haftadan az Subakut 6 hafta-6 ay Kronik 6 ay-1 yıl Eski 1 yıldan fazla
Yırtığa katılan tendon sayısına göre
Matsen sınıflamasına göre:60
Evre IB : İzole supraspinatus tendonunun tam kat yırtığı. Evre II : Supraspinatus ve infraspinatus tendonlarının yırtığı. Evre III : Supraspinatus, infraspinatus ve subskapularis tendonlarının tam kat yırtığı. Evre IV : Rotator manşet artropati.
2.3.6. Topografik ve patolojik sınıflama
Patte anatomik ve patolojik özelliklerine göre ayrıntılı bir sınıflama yapmıştır (Tablo 5).
Tablo 5. Yırtıkların anatomik-patolojik sınıflaması61
Yırtı ğın genişliğine göre Grup I 1 cm’den az parsiyel ya da total yırtık Grup II Supraspinatus tendonunu tutan tam kat yırtık Grup III Birden fazla tendonu tutan tam kat yırtık Grup IV Osteoartritle birlikte masif yırtık Sagital plandaki topografisine göre Segment 1 Subskapularis Segment 2 Korakohumeral ligament Segment 3 Supraspinatus Segment 4 Supraspinatus ve infraspinatusun üst yarısı Segment 5 Supraspinatus ve infraspinatusun tamamı Segment 6 Supraspinatus, infraspinatus ve subskapularis Sagital plandaki topografisine göre Evre I Proksimal tendon güdüğü kemik insersiyonunun yanında Evre II Proksimal tendon güdüğü humerus başı seviyesinde Evre III Proksimal tendon güdüğü glenoid seviyesinde Biseps tendonu uzun başının durumu Sağlam Yırtık Dislokasyon
22
İlk olarak, sagital planda yırtığın genişliğine göre:
Grup I : Bir santimetreden küçük, kısmi ya da total yırtık (yüzeyel kısmi, derin kısmi ve küçük tam kat yırtık alt grupları).
Grup II : Supraspinatus tendonunu tutan tam kat yırtık. Grup III : Birden fazla tendonu tutan tam kat yırtık. Grup IV : Osteoartritle birlikte masif yırtık.
Rotator manşet yırtıklarının sagital plandaki topografisine göre yapılan sınıflamada (Şekil
14a), altı segment tanımlanmıştır. Segment 1: Subskapularis. Segment 2: Korakohumeral ligament. Segment 3: Supraspinatus. Segment 4: Supraspinatus ve infraspinatusun üst yarısı. Segment 5: Supraspinatus ve infraspinatusun tamamı. Segment 6: Supraspinatus, infraspinatus ve subskapularis.
Patte, rotator manşet yırtıklarının frontal plandaki topografisine göre yaptığı sınıflamada
(Şekil 14b, c, d) üç evre tanımlamıştır. Evre I : Proksimal tendon güdüğü, kemik insersiyonunun yanında. Evre II : Proksimal tendon güdüğü, humerus başı seviyesinde. Evre III : Proksimal tendon güdüğü, glenoid seviyesinde.
Şekil 14. Patte’nin (a) sagital plandaki topografiye göre yaptığı sınıflama. (b, c, d) Frontal plandaki topografiye ve retraksiyon derecesine göre yaptığı sınıflama.
Patte’nin biseps tendon uzun başının durumuna yönelik yaptığı değerlendirmede sağlam
tendon, yırtık ve disloke olarak üç grup tanımlanmıştır. Patte’nin yaptığı bu ayrıntılı sınıflamaların
amacı, prognoz ve tanı için hasta hakkında daha fazla bilgi edinilmesi ve araştırmaların daha
sağlıklı yapılmasıdır.
Bütün sınıflamaları tek bir sistem içinde toplayarak yırtık tipi, büyüklüğü ve yeri üzerine
bilgilerimizin yanına, yırtık süresi (hafta), yırtığın genişliği (cm), retraksiyon derecesi (cm) ve
yırtığın humerus başı çapına oranını ekleyebiliriz.62 Büyük çaplı humerus başında 2 cm’lik yırtık,
küçük çaplı humerus başından daha az morbiditeye yol açar. Bu ölçümler, farklı tedavi yöntemleri
ve konservatif tedavinin farklı yırtıklardaki etkinliğinin daha nesnel olarak değerlendirilmesine
yardımcı olabilir.
(a) (b) (c) (d)
1 2
3
4
5
6
23
2.4. Artroskopik Rotator Manşet Tamiri Omuz artroskopisi başlangıçta sadece rotator manşetin debridmanı için kullanılmasına
rağmen, günümüzde rotator manşet yırtığının tamiri ve rekonstrüksiyonunda kullanılmaktadır. Tam
artroskopik rotator manşet tamiri son yıllarda gittikçe artan oranda kullanılmakta ve başarılı
sonuçlar bildirilmektedir. Tamamen artroskopik yapılan rotator manşet tamirinin, mini-açık veya
açık tamire göre, ameliyat sonrası erken dönemde ağrının daha az olması ve omuz hareketlerinin
daha kısa sürede kazanılması gibi avantajları vardır. Bununla birlikte, tam artroskopik rotator
manşet tamirinin teknik zorlukları ve çeşitli kısıtlayıcı özellikleri de bulunmaktadır. Tamir sırasında
atılan tendon düğümlerinin sağlamlığı daha düşüktür ve tekniği öğrenme eğrisi uzundur. Bu nedenle,
tekniğin olumlu ve olumsuz yanları, hastaya özel koşullara ve elde edilen tecrübenin derecesine
göre dengelenmelidir.
Rotator manşet yırtıkları, üst ekstremitede sakatlığa yol açan önemli bir patolojidir. Açık
rotator manşet tamiri, ilk olarak 1911 yılında Codman tarafından yapılmıştır.63 Daha sonra, rotator
manşet yırtıklarının cerrahi tedavisi gittikçe yaygınlaşmış ve çeşitli teknikler tanımlanmıştır. Bu
tekniklerin sonuçları değişiklik göstermektedir; bazı yayınlarda yüksek oranlarda kötü sonuçlar
bildirilmi ştir.64,65
1972 yılında Neer, anterior akromiyoplasti ve rotator manşet tamiri yaptığı olguların
sonuçlarını yayınlamış ve rotator manşetin cerrahi tedavisindeki temel ilkeleri ortaya koymuştur.5
Neer’ın belirttiği bu temel ilkeler deltoidin orijininin korunması, anteroinferior osteofitin
rezeksiyonunu yaparak yeterli bir subakromiyal dekompresyonun sağlanması, tendonun tüberkülüm
majusa güvenilir bir şekilde tutturulması ve iyi bir rehabilitasyonun yapılması olarak sayılabilir.
Artroskopik tamir küçük cilt insizyonu yapılması, glenohumeral eklemin muayene olasılığı,
deltoidin yaralanmaması, daha az yumuşak doku travması ve dolayısıyla ameliyat sonrası daha az
ağrı ve daha hızlı rehabilitasyon sağlaması açısından birçok avantaja sahiptir.
2.4.1. Artroskopik tedavi yöntemleri
Artroskopik subakromiyal dekompresyon ilk kez 1987 yılında Ellman tarafından
uygulandı.66 Rotator manşetin artroskopik yardımlı mini-açık yöntemle tamiri ise ilk olarak Levy ve
arkadaşları tarafından tanımlanmış67 ve ardından, Paulos ve Kody tarafından geliştirilmi ştir.68 Mini-
açık artroskopik rotator manşet tamiri iki farklı alt gruba ayrılabilir.
Birinci tipte, artroskopik subakromiyal dekompresyonunun ardından, lateral yaklaşımla
deltoid longitudinal olarak ayrılır ve rotator manşet tamiri açık teknik kullanılarak yapılır.
İkinci tipte ise, ameliyat genel olarak artroskopik olarak yapılır: artroskopik olarak
dekompresyon yapılır, yapışıklıklar temizlenir, tendon uçları debride edilir ve dikiş ankorları
yerleştirilir. Deltoid ameliyatın sonunda mini-açık bir yaklaşımla longitudinal olarak ayrılır ve
düğümler atılarak tendon kemiğe fiske edilir.
24
Tam artroskopik tamir, 1985 yılında ilk olarak Johnson tarafından tanımlanmıştır. 69
Tamamen artroskopik rotator manşet tamiri ise Gartsman tarafından bildirilmiştir.70
2.4.2. Cerrahi teknik
Anestezi
Genel anestezi, hastanın masadaki rahatsızlığını ve istenmeyen hareketlerde bulunmasını
ünler. İnterskalen blok anestezi ve genel anestezi birlikte uygulanabilir. İnterskalen blok anestezi,
genel anestetik maddelerin daha az kullanılabilmesine olanak verir ve ameliyat sonrası yan etkilerin
daha az olmasını sağlar. Artroskopi süresince hipotansif anestezinin uygulanması Önem taşır. Hipotansif anestezi, görüntünün daha temiz ve kaliteli olmasını sağlar. Ancak bu, özellikle
kardiyovasküler veya serebrovasküler hastalığı olan kimselerde kontraendikedir.
Pozisyon
Oturur pozisyonda uygulandığında anterior, posterior ve lateral portallar daha iyi
değerlendirilir. Açık cerrahiye geçmek kolaydır. Kolun pozisyonu için McConnell kol tutucu bu
pozisyonda kullanılabilir; bu da, asistan olmaksızın uygun kol rotasyonu ve yüksekliğinin
ayarlanmasına olanak verir; böylece ameliyat sahası direkt olarak cerrahi insizyonun altına getirilir.
Bu çalışmadaki tüm vakalar asistan eşliğinde oturur pozisyonda (şezlong – beach chair) ameliyat
edildi. Diğer pozisyon hiç kullanılmadı.
Artroskopik giri şin yerleri
Posterior giriş: Omuz artroskopisi kompleks bir uygulama olduğu için, en uygun giriş yerlerinin açılması oldukça önemlidir. İlk önce akromiyonun kenarları ve lateral klavikulanın
sınırları çizilir. Posterior giriş posterolateral akromiyal köşenin 1,5 cm inferior ve 1,5 cm medialidir
(Şekil 15). Bu giriş, klasik olarak yumuşak noktadan giriş yerine göre daha yukarıdadır. Bunun
avantajı, subakromiyal alana sokulan artroskopun akromiyona paralel ve akromiyonun hemen
altında olmasıdır. Daha yukarıdan giriş yapıldığı için rotator manşet ile artroskop arasında uzaklık
vardır; bu sayede rotator manşet yukarıdan gözlenir ve yırtık daha iyi değerlendirilir.
Şekil 15. Artroskopik giriş yerleri. A: Anterior giriş; P: Posterior giriş; L: Lateral giriş.
Lateral giri ş: Lateral giriş, akromiyonun anterior kenarının 10-15 mm posterioruna ve
akromiyon kenarının yaklaşık 2-4 mm lateraline açılır (Şekil 15). Eğer lateral giriş akromiyon
kenarına göre 5 cm’den daha fazla distale açılırsa, aksiler sinirin yaralanma riski vardır. Lateral
25
giriş, humerus başı ve akromiyon arasındaki uzaklığın ortasından kanülün subakromiyal alana
girmesini sağlar. Lateral girişin yeri, artroskop subakromiyal alana sokulduktan sonra, bir spinal
iğne ile belirlenmelidir. Spinal iğne rotator manşet yırtığının anterior ve posterior kenarları
arasındaki uzaklığın ortasında olacak şekilde sokulmalıdır.
Anterior giri ş: Anterior giriş anterolateral akromiyon kenarının 2-3 cm anteriorundan
yapılır. Anterior girişin yeri, eklem içinden üçgen şeklinde görülen alanda biseps tendonuna
oldukça yakın olacak şekilde açılır.
İlave giriş yerlerine nadiren gerek vardır; çünkü rotator manşetin birçok bölgesi, kol
döndürülerek lateral girişten değerlendirilebilir.
2.4.3. Genel artroskopik teknik
Artroskop ilk önce posterior girişten sokularak glenohumeral ekleme girilir ve anterior
girişin yeri belirlenir. Glenohumeral eklem sistematik olarak muayene edilir. Glenoidin ve
humerusun eklem yüzeyleri kıkırdak hasarı açısından değerlendirilir. Daha sonra biseps tendonu ve
glenoid labrumun superior kısmı muayene edilir (Şekil 16).
A – Subskapularis
B – Biseps tendonu
B′ – Supraspinatus
C – Glenoid çukur
D – İnferior eklem
kapsülü
Şekil 16. Eklem içi yapıların artroskopik olarak görüntülenmesi birçok yöntemle sağlanabilmektedir. Artroskopun ileri ve geri hareketi ile orijinal görüntünün önündeki ve arkasındaki yapılar görüntülenmektedir. Artroskopun pozisyon1’den 2’ye alınması ile görüntü B’ye değişmektedir. Skopun ucunun açılı olması nedeniyle, bir cismi büyütmek için sadece skopun ilerletilmesi yeterlidir.
26
Superior labrumda dejenerasyon ve saçaklanma sık görülür; ama bu çok önemli değildir.
Kol abduksiyona alınarak rotator manşet değerlendirilir. İnternal ve eksternal rotasyon, tüm rotator
manşetin değerlendirilmesine izin verir. Tendon kenarlarında saçaklanmalar varsa, tendon
yaralanmasının büyüklüğünü değerlendirebilmek için bu saçaklanmalar normal dokuya kadar
debride edilir. Eğer yırtığın tam kat olup olmadığına karar verilemezse, bu bölgeyi lokalize etmek
için, bursal yüzden buraya renkli bir iplik konur.
Şekil 17. Skopun ekseni etrafında döndürülmesi, 300 açı ile seri görüntülerin elde edilmesini sağlamaktadır. Skopun saat yönünün tersine 900 döndürülmesi (pozisyon 2’den 3’e) görüntünün B’den C’ye değişmesini sağlamaktadır.
Şekil 18. Skopiye açı verilmesi görüntünün doğrultusunun değişmesine neden olmaktadır. Skopun tam önündeki yapıların görüntülenmesi ancak bu şekilde mümkün olmaktadır. Artroskopun açısının pozisyon 2’den 4’e alınması görüntünün B′’den A’ya değişmesine neden olmaktadır.
Retrakte rotator manşet yırtıklarında, genellikle glenoid yüzde yapışıklıklar vardır. Bu
yapışıklıklar elektrokoter veya artroskopik traşlayıcılar kullanılarak serbestleştirilir. Eğer
supraspinatusun anterior yüzeyinde önemli bir retraksiyon varsa, rotator interval serbestleştirilir. Bursal artroskopi
Subakromiyal alanın artroskopik olarak değerlendirilmesi, korakoakromiyal ligamanın ve
rotator manşetin bursal yüzünün muayenesini içerir.
Artroskopik kanül posterior girişten subakromiyal alana doğru yönlendirilir. Kanül,
akromiyonun ve deltoidin lateral kısımlarının altındaki yapışıklıkları açmak amacıyla kullanılır;
27
direkt olarak görülürken lateral girişin yeri belirlenir. Burada, motorlu tıraşlayıcının akromiyonun
altında rahatlıkla kullanılabilmesi önemlidir ve buna dikkat edilmelidir. Eğer giriş yeri akromiyona
çok yakın olarak açılırsa, akromiyonun anteromedial kısmının rezeksiyonu güç olur. Giriş yerleri
için yapılan insizyonlar, kozmetik nedenlerden dolayı Langer çizgilerine paralel olmalıdır. Bursanın
rezeksiyonuna ilk önce lateral giriş kullanılarak başlanır; subakromiyal alanın lateral kısmındaki
bursa tamamen temizlenir. Bu şekilde tüberkülüm majus tamamen görünür hale getirilir.
Rezeksiyon daha sonra mediale, akromiyoklaviküler ekleme doğru ilerletilir. Supraspinatusun
üzerindeki bursa temizlenirken kasa zara vermemeye dikkat edilmelidir. Daha sonra, artroskop
lateral girişten sokulur ve bursektomi posterior girişten tamamlanır.
Korokoid tabanının arkasında kalan doku kesilerek rotator aralık rahatlatılır. Bu işlem aynı
zamanda korakohumeral ligamanın da kesilmesini sağlar. Sonra, artroskop tekrar posterior girişten
sokulur ve akromiyoplasti yapılır.
Artroskopik tıraşlayıcı kullanılarak akromiyonun altındaki periost temizlenir.
Korakoakromiyal ligaman, akromiyonun anterolateral yüzeyinden kesilerek serbestleştirilir. Korakoakromiyal ligaman genellikle anterolateral ve posteromedial bantlardan oluşur. Anterolateral
bant, akromiyonun anterolateral kanarının arkasında ve akromiyonun alt yüzeyinde posteriora doğru
uzanır. Bu kısmın tamamen kesilmemesi, artroskopik akromiyoplastinin klinik olarak
başarısızlığına yol açabilir.
Akromiyonun anterior kısmı ortaya konduktan sonra, artroskopik tıraşlayıcı (bur) ile
akromiyonun ortasına, önceden belirlenen derinlikte (ortalama 5 mm) bir oluk açılır. Kamera lateral
girişe, tıraşlayıcı anterior girişe alınır ve akromiyonun ün ucunun altı, akromiyonun eğimine uygun
olarak açılan oluk rehberliğinde rezeke edilir. Rezeksiyonun yeterli olup olmadığı sıkışma testi ile
kontrol edilir. Bunu yaparken, artroskop lateral portalda iken, anterior portaldan üzerinde
milimetreleri işaretli olan prob subakromiyal alana yerleştirilir. Kol 120 derece öne fleksiyona
getirildiğinde humerus ile akromiyon arasındaki mesafe 3 mm veya daha fazla olmalıdır.
Daha sonraki basamak, yırtık kenarlarının debride edilmesidir (Şekil 19). Rotator manşet
tamirinde yırtığın şeklinin değerlendirilmesi önem taşır. Küçük ve orta büyüklükteki yırtıklarda, yırtığın geometrisini ve büyüklüğünü
değerlendirmek kolaydır. Yırtığın anteriordan posteriora olan uzunluğu ve mediale doğru olan
kontraksiyon miktarı değerlendirilir. Yırtığın büyüklüğü arttıkça, yırtığın geometrisini
değerlendirmek zorlaşır. Sağ omuzda, L şeklindeki yırtıklarda posteriora uzanan bir longitudinal
kısım vardır. Yırtığın bu uzantısı, sıklıkla supraspinatus ile infraspinatusun birleşme yerindedir.
Ters L (┘) şeklindeki yırtıklarda ise, tüberkülüm majustan ayrılmaya ilaveten yırtığın posteriora
uzanan bacağı rotator aralıktadır.
28
Şekil 19. Rotator manşetin debridmanının artroskopik görünümü.
Bütün bunlar, sol omuz için tersinedir. V şeklindeki yırtıklarda lateral ayrışmaya ek olarak
longitudinal yırtık vardır. Büyük yırtıklar direkt laterale traksiyon ile redükte olmaz. Büyük
yırtıklarda tendonun posterior kısmını yakalayarak anterolaterale doğru çekmek, redüksiyonu
değerlendirmek açısından en iyi yol olabilir. Bu yöntem, yırtığın anterior bacağını posteriora doğru
çekmekten veya yumuşak doku serbestleştirmesi yapmaktan daha etkilidir. Yırtık, bir tutucu ile
kenarından tutularak çekilir ve şekli değerlendirilir. Tendon çekilirken kolun rotasyonu ve
elevasyonu değiştirilerek, en iyi şekilde redüksiyon sağlanmalıdır. En iyi tedavi, yırtığın geometrisi
anlaşılınca yapılabilir.
Rotator manşetin mobilizasyonu gerekebilir. Subakromiyal alanda rotator manşet ile
akromiyon veya deltoid ile rotator manşet arasında yapışıklıklar olabilir ve bunlar rotator manşetin
hareketli olmasını önler. Genellikle tıraşlayıcı ve elektrokoter kullanılarak yapışıklıklar açılmalı ve
tendon mobilize edilmelidir. Korakoide olan yapışıklıklar veya korakohumeral ligaman kontraktür.
Tamir yapılmasını zorlaştırır. Bütün bu yapışıklıklar da serbestleştirilmelidir.
Akromiyoklaviküler eklem değerlendirilmeli; eğer inferior akromiyoklaviküler eklem
osteofiti varsa düzeltilmelidir. Bununla birlikte, akromiyoklaviküler eklem üzerinde ameliyat
öncesinde lokalize bir ağrı varsa, tüm akromiyoklaviküler eklem rezeke edilmelidir.
Anterolateral giriş deliğine 10 mm’lik şeffaf kanül yerleştirilir. Bu kanül, aletlerin ve iplerin
subakromiyal alana sokulup çıkartılması için kullanılır. Bir sütür punch veya benzeri (Suture Lasso
Arthrex) bir sütür geçiren alet anteriordaki kanülden sokulur ve bunların aracılığı ile rotator
manşete bir iplik geçirilir. Drillemeyi yapmak ve ankorları yerleştirmek için ikinci bir lateral giriş yeri daha superiorda olacak şekilde açılır. Daha superiordan açmanın nedeni, drillemeyi ve ankor
yerleşimini uygun pozisyonda ve açıda yapabilmektir. Bundan sonraki basamak, tamir yapılacak
kemik yüzeyin hazırlanmasıdır. Dört milimetrelik yuvarlak bir burr, tendon için spongioz bir yatak
hazırlamak amacıyla kullanılır. Spongioz kemik görününceye kadar 1-2 mm’lik kemik tıraşlanır
29
(Şekil 20). Bir oluk yaratmak gerekli değildir. Kemikte hazırlanacak olan yer, tendonun hareketlilik
miktarına göre seçilir.
Şekil 20. Rotator manşetin tutturulacağı yer tıraşlanır. Tıraşlanan bölgeye dikiş ankorları yerleştirilir ve rotator manşet buraya tutturulur.
Eğer anatomik tamir mümkünse, kemikte hazırlanan yer, tüberkülüm majusun eklem
yüzeyine komşu olan kısmı olmalıdır (Şekil 21a, b).
Şekil 21. (a) Küçük rotator manşet yırtığı. (b) Küçük olan rotator manşet yırtığının tüberkülüm majusun eklem yüzüne komşu bölgesine dikiş ankorlarıyla tutturulması.
Kemikte hazırlanan bölgenin uzunluğu ise yırtığın büyüklüğüne bağlıdır. Genişliği 1-2 cm
kadardır. Eğer tendonu çok germeden bir anatomik tamir mümkün değilse, tendon daha mediale
tutturulur ve kemikteki yeri de buna göre hazırlanır. Tendon, anatomik yapışma yerinin en fazla 10
mm kadar medialine tutturulabilir. İlave bir medializasyon yapmadan tendonu kemiğe tutturmak
mümkün değilse, anterior ve posterior kenarlar anatomik olarak tamir edilmeli ve yırtığın merkez
kısmı tamir edilmeden bırakılmalıdır (Şekil 22).
Rotator manşet Rotator manşet
Humerus başı
(b) (a)
30
Şekil 22. Retrakte, masif U şeklindeki rotator manşet yırtığı kenar-kenara dikilir. Böylece defekt azaltılır ve kalan kısım dikilmeden bırakılır.
Yırtık tamiri, kol abduksiyonda iken yapılmamalıdır; çünkü kol hastanın gövdesinin yanına
geri getirildiğinde, yapılan tamire aşırı yük binecek ve dolayısıyla tekrar yırtık oluşacaktır. Ankorlar
sıyırmaya karşı dirençli olmaları için 45 derece açı (Deadman angle) ile yerleştirilmelidir (Şekil 23a
ve b).
Şekil 23. (a) Dikiş ankoru kemiğe 450 açı ile yerleştirilmelidir (deadman angle). (b) Ankorun gönderilmesinin artroskopik görüntüsü.
Ankorlar yerleştirildikten sonra ipler anterolateral kanülden dışarı alınır. Daha sonra
ankorlardan çıkan bu iplerin biri rotator manşetin inferiorundan posterioruna doğru geçilir. İpler
tendon kenarlarının yaklaşık olarak 5 mm uzağından geçirilmelidir. Bu işlem, posteriordan başlanıp
anteriora doğru olmalıdır. Sonra da artroskopik olarak düğüm atılır. Tendonun içinden geçen ip post
olarak kullanılmalıdır. Atılacak düğümün şekli cerrahın seçimine bağlıdır. Bu işlem diğer ankorlar
ve sütürler için de devam ettirilir. Her bir ankor ve sütür geçirildikten ve bağlandıktan sonra iplerin
kesilmesi birbirlerine karışmalarını ünler. Bunun dezavantajı ise, son sütürün rotator manşetin
altından geçirilmesinin güç olmasıdır; çünkü sütür geçirmek için kullanılan alete az bir yer kalır.
>450
(a) (b)
31
Bazı L şeklindeki yırtıklarda kenar-kenar tamiri gerekmektedir. Bu durumda, sütürü
geçirmek için kullanılan alet yardımıyla, oldukça uzun olan bir ip sırasıyla tendonun kenarlarından
geçirilir ve bağlanır. Kenar-kenara tamir, bu ankor ile tendonu tespit etmeden önce yapılmalıdır. Bu,
yırtığın büyüklüğünü azaltır; kalan tendon kenarının tüberkülüm majusa doğru mobilizasyonunu
rahatlatır. Bu teknik ‘margin -convergence’ olarak adlandırılır
(Şekil 24a-c).
Şekil 24. (a) Masif rotator manşet yırtığının görünümü. (b) yırtık ilk önce kenar-kenara dikilir; (c) küçültülen masif yırtığın humerus başındaki yerine tutturulur.
2.4.4. Ameliyat sonrası tedavi
Kol 30 derece abduksiyondayken, 4-6 hafta boyunca omuz kol askısı uygulanır. Ameliyat
sonrası birinci günde faz 1 egzersizlerine başlanır. Altıncı haftada faz II ve 10-12. haftalarda faz III
hareketlerine geçilir (Tablo 6-8).71
Tablo 6. Küçük (1 cm’den büyük) rotator manşet yırtık tamiri sonrası rehabilitasyon protokolü Faz 1. Koruma dönemi (0-4 hafta)
Amaçlar:
• Ağrının azaltılması • Kademeli olarak ROM’u artırmak • Omuz çevresi kaslarının gücünü artırmak
Rehabilitasyon:
1. En az iki hafta omuz askısı 2. Sarkaç egzersizleri 3. Pasif ROM ve hafif derecede kapsüler
germe egzersizleri: 1. hafta 4. Aktif asiste ROM egzersizleri: 2. haftadan
itibaren a- Omuz fleksiyonu: Karşı ekstremite-T
bar veya omuz makarası ile omuz ekstansiyonu
b- IR + ER (rotasyon egzersizleri sıfır derecede abdüksiyondan başlanarak açı 90 dereceye kadar gittikçe artırılır.)
5. Aktif ROM egzersizleri: 3. haftadan itibaren
6. İzometrik egzersizler: 3. haftadan itibaren 7. ROM yeterince artmamışsa 3. haftadan
itibaren germe egzersizlerine biraz daha agresif olarak devam edilmelidir.
• Bu dönemde ağrı ve enflamasyonun kontrol altına alınması için fizik tedavi modaliteleri ve medikal tedavi uygulanabilir: • Soğuk kompres / kriyoterapi • Yüksek voltaj galvanik stimülasyon • TENS • Non-steroid anti-enflamatuar ilaçlar
Rotator manşet Rotator manşet Rotator manşet
Humerus başı Humerus başı
(a) (b) (c)
32
Faz 2. Ara dönem (4-10. hafta) Amaçlar:
• Tam ve ağrısız ROM sağlamak • Güç ve kuvvetin artırılması • Hala ağrı varsa ağrının giderilmesi • Fonksiyonel aktivitelere geçiş
Rehabilitasyon:
1. Dördüncü haftadan itibaren: Rotator manşet ve deltoid için izotonik egzersizler
(Thera-band, dumbell gibi direnç ve ağırlıklar kullanılarak)
2. Skapula kaslarını güçlendirici izometrik ve izotonik egzersizler
3. Faz 1 egzersizlerine devam: ROM için germe (pasif kısıtlılık mevcutsa), aktif ve izometrik egzersizler
Faz 3. İleri güçlendirme dönemi (10. haftadan sonra)
1. Hasta sporcu ise 13. haftadan itibaren
pliometrik, hız ve ajiliteye yönelik üst ekstremite egzersizleri
2. Hasta sporcu ise 21. haftadan itibaren ER ve IR için izokinetik test
3. 21. haftadan itibaren spesifik sportif aktiviteler
Tablo 7. Orta derecede (1 cm’den büyük ve 5 cm’den küçük) rotator manşet yırtık tamiri sonrası rehabilitasyon protokolü
Faz 1. Koruma dönemi (0-6 hafta) Amaçlar:
• Ağrının ve enflamasyonun azaltılması • Kademeli olarak ROM’u artırmak • Omuz çevresindeki kasların gücünü
artırmak Rehabilitasyon:
İlk 3 hafta; 1. 4-6 hafta omuz askısı 2. Sarkaç egzersizleri 3. El için aktif sıkma egzersizleri 4. Dirsek için aktif ROM egzersizleri 5. Tolere edilebilen derecede pasif ROM:1.
hafta 6. Aktif asiste ROM egzersizleri: 2. haftadan
itibaren a- Omuz fleksiyonu: Karşı ekstremite-T
bar veya omuz makarası ile 100 dereceye kadar
b- Omuz ekstansiyonu c- IR + ER (rotasyon egzersizleri sıfır
derecede abdüksiyondan başlanarak, açı 40 dereceye kadar gittikçe artırılır): 300
3-6. Hafta
7. Aktif asiste ROM egzersizleri: 3. haftadan itibaren Omuz fleksiyonu 145 dereceye kadar. IR+ER (60¡ abdüksiyonda): Tolere edilebilen dereceye kadar
8. Aktif ROM egzersizleri: 3. haftadan itibaren
9. İzometrik egzersizler: 3. haftadan itibaren 10. ROM yeterince artmamışsa, 3. haftadan
itibaren germe egzersizlerine biraz daha agresif olarak devam edilmeli
Faz 2. Ara dönem (7-12. hafta)
Amaçlar:
• Tam ve ağrısız ROM sağlamak (8-10. haftada)
• Kas gücünün artırılması • Hala ağrı mevcut ise ağrının giderilmesi
Rehabilitasyon programı:
1. Aktif asiste ROM egzersizleri: 7. haftadan itibaren Omuz fleksiyonu: tam ROM. IR+ER (90 derece abdüksiyonda): Tolere edilebilen dereceye kadar
33
2. 4. haftadan itibaren: öncelikli olarak rotator manşet ve periskapüler kaslar için izotonik egzersizler (Thera-band, dumbell gibi direnç ve ağırlıklar kullanılarak)
3. Deltoid kasını güçlendirici izometrik ve izotonik egzersizler.
4. ROM için germe (pasif kısıtlılık hala devam ediyorsa)
Faz 3. İleri güçlendirme dönemi (13. haftadan sonra)
1. Önceki egzersizlere devam 2. Hasta sporcu ise 21. haftadan itibaren
pliometrik, hız ve ajiliteye yönelik üst ekstremite egzersizleri
Faz 4. Aktiviteye dönüş dönemi (24. haftadan sonra)
1. Hasta sporcu ise 26. haftadan itibaren ER ve IR için izokinetik test.
2. 26. haftadan itibaren spesifik sportif aktiviteler
Tablo 8. 5 cm’den küçük veya masif rotator manşet yırtık tamiri sonrası rehabilitasyon protokol.
Faz 1. Koruma dönemi (0-8 hafta) Amaçlar: • Hasta eğitimi • Ağrının ve enflamasyonun azaltılması • Kademeli olarak ROM’u artırmak • Tamir edilen dokuların korunması
Rehabilitasyon: İlk 4 hafta
1. 6-8 hafta omuz askısı veya abdüksiyon breysi (hekimin önerisine göre)
2. Sarkaç egzersizleri 3. El için aktif sıkma egzersizleri 4. Dirsek için aktif ROM egzersizleri 5. Tolere edilebilen derecede pasif ROM: 2.
haftadan itibaren supin pozisyonda tolere edilebilen fleksiyon-skapüler planda elevasyon
6. Aktif asiste ROM egzersizleri: 3. haftadan itibaren a- Omuz fleksiyonu: Karşı ekstremite-T
bar veya omuz makarası ile tolere
edilebilen hareket açıklığında
b- Omuz ekstansiyonu: IR+ER (rotasyon egzersizleri 0 derecede abdüksiyondan başlanarak açı gittikçe 40 dereceye kadar artırılır): 300
4-8. Hafta 7. Aktif asiste ROM egzersizleri: 4. haftadan
itibaren a- Omuz fleksiyonu 145 dereceye kadar b- Omuz ekstansiyonu: IR+ER (45 derece
abdüksiyonda): Tolere edilebilen dereceye kadar
8. Submaksimal izometrik egzersizler: Internal ve eksternal rotatorlar ile abduktorlar için
9. Aktif ROM egzersizleri: 6. haftadan itibaren 10. ROM yeterince artmamışsa 4. haftadan itibaren germe egzersizlerine biraz daha agresif olarak devam edilmeli.
Faz 2. Ara dönem (8-14. hafta)
Amaçlar: • Tam ve ağrısız ROM sağlamak (12.
haftada). • Kas gücünün ve nöromusküler kontrolün
yavaş yavaş artırılması • Hala ağrı varsa giderilmesi
Rehabilitasyon: 1. Aktif asiste ROM egzersizleri: 8. haftadan
itibaren a- Omuz fleksiyonu: tam ROM
b- Omuz ekstansiyonu: IR+ER (900 abdüksiyonda): Tolere edilebilen dereceye kadar
2. 8. haftadan itibaren: Öncelikli olarak rotator manşet ve periskapüler kaslar için izotonik egzersizler (Thera-band, dumbell gibi direnç ve ağırlıklar kullanılarak)
3. Deltoid kasını güçlendirici izometrik ve izotonik egzersizler
4. ROM için germe (pasif kısıtlılık hala devam ediyorsa)
34
Faz 3. İleri güçlendirme dönemi (15. haftadan sonra) Amaçlar:
• Tam ve ağrısız ROM’un korunması • Kas gücünün ve nöromusküler kontrolün
artırılması • Kademeli olarak fonksiyonel aktivitelere
geri dönüş
1. Önceki egzersizlere devam (tolere edilebilen dirençte)
2. Fleksibilite egzersizleri
Faz 4. Aktiviteye dönüş dönemi (24. haftadan sonra)
1. Hasta sporcu ise 24. haftadan itibaren pliometrik, hız ve ajiliteye yönelik üst ekstremite egzersizleri
2. Hasta sporcu ise 28. haftadan itibaren ER ve IR için izokinetik test
3. 30. haftadan itibaren özgül sportif aktiviteler
2.4.5. Tam artroskopik tamirin endikasyonları
Mini-açık tamir ile tam artroskopik tamir arasında seçim yaparken, hasta için en uygun
yöntemin hangisi olduğuna karar vermek gerekir. Seçim, hastanın ameliyat öncesi cerrahiden
beklentilerine (örneğin, ne kadar agresif bir girişim umduğu), yırtık olan manşetin mekanik
özelliklerine, cerrahın deneyimine ve çeşitli tekniklerin yayınlanan sonuçlarına bağlı olarak yapılır.
Hasta faktörleri
Çoğu hasta küçük bir insizyonu veya az bir cerrahi morbiditeyi tercih eder. Bununla birlikte,
hastanın isteği cerrahın endikasyonunu değiştirmemelidir. Diğer hasta faktörleri daha önemlidir.
Bunlardan biri, hastanın esas şikâyeti ve bulgusunun (ağrı veya kuvvet ve fonksiyon kaybı) ne
olduğudur. Birçok cerrah, hastanın omuz hareketlerinin ve kuvvetinin iyi olduğu ve esas şikâyetinin
ağrı olduğu durumlarda tam artroskopik tamiri; kuvvet kaybı olan ve daha sağlam bir tamirin
gerektiği, dikilebilir yırtığı olan hastalarda mini-açık tamiri tercih eder. Bununla birlikte, büyük bir
defekti olan rotator manşeti atrofik yaşlı hastalarda, deltoidi korumak ve morbiditeyi azaltmak
amacıyla daha az invaziv bir girişim olan tam artroskopik tamir tercih edilir.
Patoanatomik faktörler
En önemli patoanatomik faktörler dokunun kalitesi, yırtığın büyüklüğü, tendonun mobilitesi
ve eklem yüzlerinin durumudur. çoğu olguda bunlar artroskopik olarak değerlendirilebilir.
Tendon kalitesi yırtığın eski olması, daha önce geçirilmiş girişimler, tekrarlayan
enjeksiyonlar, kortikosteroid kullanımı, romatoid artrit ve diğer nedenler ile azalır; bu durumda,
sütürlerin sıyırma oranı yükselir. Bu gibi olgularda Mason-Allen sütürleri daha iyidir. Bu sütürler
artroskopik olarak atılabilirlerse de, bu oldukça zordur.
Kemiğin durumu da önemlidir. Kemik, ankorları yeterli bir güçte tutmalıdır. İleri yaş, yırtığın uzun süreli varlığı, metabolik hastalık ve azalmış olan fonksiyonların hepsi kemik
35
yoğunluğunu olumsuz etkiler. Eğer ankorlar yerleştirilemezse, tespit açık teknik ve kemik tünelleri
kullanılarak yapılır. Demirhan ve arkadaşları yaptıkları kadavra çalışmasında, transosseöz dikişlerin
ankorlara göre daha kuvvetli olduğunu, karışık (ankor ve transosseöz birlikte) uygulama
kullanıldığında tutunma gücünün iki katına çıktığını göstermişlerdir.72 Bununla birlikte, birçok
kadavra çalışmasında ankorların tutma gücünün kemik tünellerinden daha fazla olduğu
gösterilmiştir. 14,15 Bu nedenle, osteoporotik kemikte artroskopik tamir yaparken ankor kullanmak
kontrendike değildir.
Başlangıçta artroskopik tamir küçük-orta büyüklükteki (5 mm’den küçük) ve 2 cm’den daha
az retrakte olan yırtıklar için tanımlanmıştır. Eğer tendon dikildiğinde aşırı gergin oluyorsa, açık
tamir artroskopik tamire tercih edilebilir. Artroskopik yöntemler geliştikçe, endikasyonlar büyük
yırtık lehine değişmiştir. Ayrıca, büyük yırtıklar tendonun kenar kenara tamiri, kısmi tamir
yapılarak artroskopik olarak da dikilebilmektedir.
Cerraha ait faktörler
Cerrahın becerisi ve deneyimi, kullanacağı tekniğin seçiminde önemlidir. İyi uygulanan açık
veya mini-açık tamir, kötü uygulanan bir artroskopik tamirden daha iyidir.
36
3. ARTROSKOPİK ROTATOR MAN ŞET TAM İRİNİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI
3.1. Artroskopik Rotator Manşet Tamirinin Avantajları
3.1.1. Deltoid orijininin korunması
Anterior akromiyoplasti artroskopik olarak uygulandığında, deltoid kasının akromiyondan
ayrılmasına gerek yoktur; dolayısıyla deltoid adalesinin orijini yırtık tendonların tamiri sırasında
korunur. Bu, klasik açık tamire göre en büyük avantajdır. Deltoid adalesinin ayrılması
komplikasyonlara neden olabilir.
Bu nedenle, deltoid kasının orijininin korunması oldukça tercih edilir bir yöntemdir. Ayrıca,
deltoid orijininin iyileşmesini beklemeden ameliyat sonrası rehabilitasyona hemen başlanabilir.
3.1.2. Glenohumeral eklemin artroskopik olarak değerlendirilmesi ve tedavisi
Rotator manşet yırtıklarının açık olarak tamiri, glenohumeral eklemin görüntülenmesine izin
vermez. Buna karşın, artroskopik tamirde glenohumeral eklem yüzeyindeki kısmi rotator manşet
yırtığı, labrum yırtığı, biseps lezyonları, ligaman hasarı ve kıkırdak lezyonu gibi patolojiler
değerlendirilebilir; gerekirse tedavileri yapılabilir. Bu da artroskopik yöntemin büyük bir avantajıdır.
Çünkü glenohumeral patoloji cerrahi tedaviyi gerektirebilir, ameliyat sonrası rehabilitasyonu
değiştirebilir, beklenen başarıyı ve hedefi bozabilir.
Miller ve Savoie mini-açık rotator manşet tamiri yaptıkları hastaların %76’sında eklem içi
bir patoloji belirlemişler ve glenohumeral artroskopi uygulanmasının faydalı olduğunu
belirtmişlerdir.73 Gartsman tam kat rotator manşet yırtığı bulunan olguların %68’inde (137/200)
glenohumeral eklem patolojisi belirlemiş; ancak, bu olguların büyük çoğunluğunun önemsiz
patolojiler olduğunu, %12,5 oranında da (25/200) büyük bir sorunla karşılaştığını bildirmiştir.70
Burada önemli olan, bu patolojinin cerrahi tedavi gerektirip gerektirmemesi ve ameliyat sonrasında
rehabilitasyonu engelleyip engellememesidir.
Gartsman ve arkadaşları glenohumeral eklem patolojilerinin bulunmasının tedavi sonuçlarını
etkilediğini göstermişlerdir.74 Demirhan ve arkadaşları da mini-açık rotator tamiri yaptıkları 31
hastanın ikisinde mevcut olan biseps tendinidi nedeniyle tenodez yapmışlar ve bir hastada da
posterior kapsülü gevşetmişlerdir.75
3.1.3. Rotator manşetin serbestleştirilmesi ve mobilize edilmesi
Rotator manşetin artroskopik olarak serbestleştirilip mobilize edilmesi, artroskopik tamirin
mini-açık tamire olan üstünlüğüdür. Son zamanlarda, mini-açık tamirde rotator manşetin
serbestleştirilip hareketli hale getirilmesi artroskopik olarak yapılmaktadır. Genelde, bu avantaj esas
olarak hala tam artroskopik tamir için vardır.
37
3.1.4. Deltoid adalesinde az travma olması
Deltoid adalesi, mini-açık tamirde açık tamire göre daha az, tam artroskopik tamirde ise çok
daha az yaralanmaktadır. Mini-açık girişimde yapılan lateral insizyonla (yaklaşık 3,5 cm) tam
artroskopik girişimde yapılan insizyonlar arasında (yaklaşık 1,5 cm) çok fazla fark olmamasına
karşın, mini-açık tamirde deltoide uygulanan ekartman nedeniyle deltoidin yapısında yaralanma
olabilir. Bu, özellikle klasik mini-açık teknik uygulandığı zaman önemlidir. Çünkü rotator manşetin
serbestleştirilmesi bu sınırlı yaklaşımla yapılacaktır. Bu nedenle ekartman süresi uzayacaktır. Klasik
mini-açık teknik sonrası gelişen omuz sertliğinin nedeni deltoid adalesindeki bu yaralanma olabilir.
3.1.5. Ameliyat sonrası ağrıda hemen azalma ve daha iyi bir rehabilitasyon
Mini-açık tamir ile karşılaştırıldığında, tam artroskopik tamir yapılan hastaların hastanede
kalma süreleri kısadır ve omuz hareket açıklıkları daha iyidir. Bu iki avantajın nedeni, tam
artroskopik tamirde ameliyat sırasında ortaya çıkan ağrının mini-açık tamire göre daha az olmasıdır.
Bu durum tabii ki, deltoid adalesine yapılan travmanın daha az olmasından kaynaklanmaktadır.
3.1.6. Ameliyattan sonra daha az omuz sertliği
Mini-açık rotator manşet tamiri sonrası adheziv kapsülit oluşma sıklığı, tam açık tamir ile
kıyaslandığında daha fazladır. Nicholson ve Duckworth mini-açık rotator manşet tamiri yaptıkları
54 hastanın %11’inde oluşan omuz sertliğini tedavi edebilmek için artroskopik serbestleştirme
yapmışlardır.76 Williams ve arkadaşları mini-açık tamir sonrası yüksek oranda (yaklaşık %20)
önemli derecede sertlik oluştuğunu bildirmişlerdir.77
Mini-açık tamirde sertlik oluşma nedeni, artroskopik dekompresyonun, artroskopik olarak
yapışıklıkları açmadan ve tendonu hareketli kılmadan uygulanması olabilir. Aynı zamanda, mini-
açık insizyon ile rotator manşet serbestleştirilmeye çalışıldığında deltoid adalesi yaralanabilir.
3.1.7. Mini-açık teknikle dikilen rotator manşet yırtığının büyüklüğünün sınırlı olması
Büyük ve kronik olan rotator manşet yırtığının mini-açık teknikle tedavisi güç ve sınırlıdır.
Çünkü kronik olarak retrakte olmuş rotator manşetin serbestleştirilmesi sırasında deltoid adalesine
yapılan ekartman süresi uzun olacaktır. Bu nedenle, ileri mini-açık teknikte rotator manşet açık
olarak serbestleştirilmelidir.
3.2. Tam Artroskopik Tamirin Dezavantajları
3.2.1. Tendon-kemik fiksasyonu
Dikiş ankorları ile yapılan fiksasyonun klasik transosseöz teknik ile sağlanan fiksasyon
kadar veya daha kuvvetli olduğu gösterilmesine rağmen, sorun, tendon düğümlerinin yeterince
sağlam olmamasıdır. Tendon kalitesinin iyi olduğu genç hastalarda tendon-kemik iyileşmesinin
38
olabilmesi için, yapılan tespitin altı hafta veya daha fazla dayanması gerekir; bu olgularda mekanik
fiksasyonun iyi olmaması, iyileşmede başarısızlığa yol açabilir.
Gerber ve arkadaşları çeşitli fiksasyon tekniklerini karşılaştırdıkları bir çalışmanın
sonucunda, çok sıklıkla kullanılan basit düğümün mekanik olarak zayıf olduğunu ve modifiye
MasonAllen tekniğinin düğüm gücün. iki kat artırdığını belirtmişlerdir.78
Buna karşın, büyük, dejenere yırtıklarda fiksasyon tekniğinden ve cerrahi yaklaşımdan çok,
yapılan rehabilitasyon protokolü önemlidir.
Mini-açık tamirde Mason-Allen düğümleri kullanılabilir; bu da, tam artroskopik teknikle
kıyaslandığında belirgin bir avantajdır.
3.2.2. Teknik zorluk
Tam artroskopik tamir, teknik olarak zor bir girişimdir ve öğrenme eğrisi uzundur. Deneyim
kazanmak için çok sayıda uygulamak gerekir. Daha az deneyimli cerrahlar için mini-açık teknik
daha az karmaşıktır.
39
4. HASTALAR VE YÖNTEM
4.1. Hastalar T.C. Sağlık Bakanlığı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji
Kliniği’nde rotator manşet yırtığı nedeniyle 1999–2007 yılları arasında konservatif tedaviye yanıt
vermeyerek artroskopik tamir yapılan 29 hastanın 29 omuzu ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası
durumları değerlendirilmiştir. Çalışmamızda değişik derecelerde rotator manşet yırtığı teşhis ettiğimiz hastalar takip
edilmiştir. Konservatif tedaviye yanıt alınamayan 29 hastanın 29 omuzu 1999–2007 yılları arasında
ameliyat edilmiştir. Bu hastaların takibinde ameliyat öncesi fonksiyonel durum, subjektif ağrı
bildirimi uygulanan konservatif tedavi yöntemleri ile MRG, supraspinatus çıkış grafileri
kaydedilmiş, ameliyat sonrası fizik muayene ile fonksiyonel durum değerlendirilmiş, subjektif ağrı
bildirimi, MRG ve çıkış grafileri ile karşılaştırılmıştır. Rotator manşet tam kat yırtık tanısıyla
artroskopik tamir uygulanan hastalardaki sonuçlar ve belirleyici faktörler incelenmiştir. Oluşabilecek komplikasyonlar araştırılmıştır.
Hastaların 19’u bayan, onu da erkek hastaydı. İncelenen omuzlardan dokuzu sol omuz,
yirmisi de sağ omuzdur. On hastada kendiliğinden, 19 hastada ise travma sonucu şikâyetleri
başlamıştır. Ondört hastaya sadece medikal tedavi; dört hastaya medikal tedavinin yanı sıra fizik tedavi
rehabilitasyon; iki hastaya medikal tedaviye ek olarak enjeksiyon; iki hastaya da medikal tedavi,
enjeksiyon ve fizik tedavi rehabilitasyon uygulanmıştır. Yedi hasta ön tedavi almaksızın, akut
travmatik yırtıklar olup kas güçleri ileri derecede etkilenmiş, ağrı hissi yüksek, çabuk işe ve güncel
yaşama dönme beklentisi olan hastalar olup operasyonları planlanmıştır. Diğer hastalar da yapılan
tedavilerin sonucunda şikâyetlerinin devam etmesi üzerine artroskopik rotator manşet tamiri
uygulanmıştır. Ameliyata alınan hastalar ameliyat öncesi sistemik olarak değerlendirildiklerinde
onyedisinde ek bir hastalık olduğu saptanmıştır. Bunlardan dokuzunda hipertansiyon; dördünde
Tip2 diabet; ikisinde daha önce opere edilmiş bel fıtığı ile halen devam eden subjektif bel ağrısı;
birinde glokom, hiperkolesterolemi, gastrit; birinde de romatizmal durum saptanmıştır. Hipertansiyon ve Tip2 diabetin en sık rastlanan sistemik rahatsızlıklar olduğu gözlendi.
Kendiliğinden rotator manşet hastalığı gelişenlerin çoğunluğunu kırk yaş üzeri sistemik rahatsızlığı
olan hastalar oluşturmaktadır.
Hastaların tüm ameliyatları 1999–2007 yılları arasında aynı cerrah (MUÖ) tarafından
yapılmıştır. Rotator manşet tam kat yırtık tanısıyla artroskopik tamir uygulanan hastalardaki
sonuçlar ve belirleyici faktörler incelendi.
40
Artroskopik rotator manşet tamiri şezlong pozisyonunda genel anestezi verilerek yapılmıştır (Şekil 25). Bu yöntemle daha küçük kesi kullanılmış ve deltoid kası korunmuştur. Ayrıca eklem içi
başka lezyonların tanısı konularak tedavisi yapılmıştır. Gerektiğinde rotator manşet gevşetilmiş, mobilize edilmiş ve yumuşak dokulara daha az zarar verilmeye çalışmıştır. Böylece ameliyattan
sonraki ağrı en aza indirilmeye çalışılmış, eklem içi lokal anestezik uygulamaları ile rehabilitasyon
kolaylaştırılmıştır. Adheziv kapsülit gelişimi en aza indirilmeye çalışılmıştır.
Şekil 25. Artroskopi için hastanın pozisyonu. Masanın baş tarafındaki 600 açıyla kaldırınız. Çalışılacak omuz, masanın kenarından taşacak şekilde masanın kenarına yanaşınız. Bu pozisyon beach chair / şezlong pozisyonu olarak bilinmektedir.
Bu çalışmada, rotator manşet yırtığı nedeniyle takip edilen hastaların ameliyat öncesi
fonksiyonel durumları, fizik muayene, eklem hareket açıklığı ölçümü, kas gücü ölçümü, MRG,
supraspinatus çıkış grafisi, subjektif ağrı ve hasta memnuniyet çizelgesi kaydedilmiş, ameliyat
sonrası son kontrollerinde aynı işlemler tekrar edilmiştir. Ayrıca artroskopik olarak rotator manşet tamiri uygulanan hastalarda ameliyattan önce ve
sonraki fonksiyonel sonuçlar incelendi ve rotator manşetteki yağlı dejenerasyonun iyileşme durumu
ve tekrar yırtık oluşumu manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile araştırıldı.
41
1999 – 2007 yıllarında konservatif tedaviye yanıt vermeyen 29 hastada tam kat rotator
manşet yırtığı tanısıyla artroskopik rotator manşet tamiri uygulandı. Çalışmaya, son kontrolleri
yapılan ve ameliyattan önce ve sonra MRG yapılabilen 29 hasta (10 erkek, 19 kadın; ortalama yaş 56; dağılım 37-70) alındı. Ameliyattan önce ortalama izlem süresi 15 ay (45 gün-28 ay) idi.
Tablo 9. Ameliyat öncesi değerlendirme.
Omuz Travma Hikayesi
Önceki tedavi Ek hastalık Teşhis Ek teşhis
Sağ Yok Medikal YOK Sağ RCR YOK Sağ Var Medikal + Enjeksiyon Hipertansiyon Sağ RCR YOK Sağ Yok Medikal + FTR +
Enjeksiyon Hiperkolesterolemi + Glokom + TAH + BSO + Gastrit
Sağ RCR Bursit
Sağ Yok Medikal Hipertansiyon Sağ RCR YOK Sol Yok Medikal Diabet Sol RCR Tip 2
Akromiyon Sol Yok Medikal Romatizmal Sol RCR Sinovit Sağ Var YOK Hipertansiyon-vertigo Sağ RCR Bursit Sağ Var Medikal Diabet Tip 2 + DPH Sağ RCR YOK Sağ Var Medikal+FTR Diabet Sağ RCR Biseps rüptürü Sol Var Medikal YOK Sağ RCR Biseps rüptürü Sağ Var YOK YOK Sağ RCR YOK Sağ Var YOK Hipertansiyon+Aritmi Sağ RCR Tip 2
Akromiyon Sağ Yok YOK YOK Sağ RCR YOK Sağ Var Medikal + Enjeksiyon YOK Sağ RCR Bursit Sol Var Medikal YOK Sol RCR Biseps rüptürü Sağ Var Medikal YOK Sağ RCR YOK Sol Var Medikal+FTR Hipertansiyon Sol RCR Bursit Sağ Yok Medikal Hipertansiyon Sağ RCR YOK Sağ Var YOK Bel fıtığı Sağ RCR
parsiyel Bursit
Sağ Var Medikal YOK Sağ RCR Tip 3 Akromiyon
Sağ Yok Medikal Hipertansiyon Sağ RCR Biseps rüptürü Sağ Var Medikal YOK Sağ RCR Tip 2
Akromiyon Sol Var Medikal+FTR Epin kalkanei Sol RCR Tip 2 Slap
(Slacci) Sol Yok YOK Diabet Tip 2 + Hipertansiyon Sol RCR Sinovit Sağ Var YOK YOK Sağ RCR Tip 2
Akromiyon Sol Var Medikal YOK Sol RCR YOK Sol Yok Medikal + FTR +
Enjeksiyon Bel ağrısı Sol RCR Bursit
Sol Var FTR Hipertansiyon-Osteoporoz Sol RCR Biseps rüptürü Sağ Var Medikal+FTR YOK Sağ RCR YOK
On dokuz hastada sağ, on hastada sol omuz tutulmuştu. Hastaların %75’inde dominant taraf
tutulumu vardı. 19 hastada ciddi travma öyküsü; 17 hastada sadece ağrı, 11 hastada ağrı ve
kuvvetsizlik, bir hastada ise sadece kuvvetsizlik şikâyeti vardı. Ameliyat öncesi muayene bulguları
Tablo 10’da verildi.
42
Tablo 10. Ameliyat öncesi semptomlar ve muayene bulguları (29 omuz) Bulgu Sayı Yüzde Ağrı İstirahatte 9 31,0 Gece 11 37,9 Travma öyküsü 19 65,5 Sıkışma bulgusu 19 65,5 Kas gücü kaybı 22 75,9 Aktif hareket açıklığı (°) (öne elevasyon) <60 2 6,90 60-90 9 31,03 90-120 10 34,48 120-150 4 13,79 >150 4 13,79
Hastalar, ameliyattan önce ve sonra fizik muayene, Amerikan Omuz ve Dirsek Cerrahları
(ASES) skorlaması, University of California at Los Angeles (UCLA) skalası ile klinik ve
fonksiyonel sonuçlar açısından değerlendirildi; rotator manşetteki dejenerasyonun iyileşmesi ve
tekrarlayan yırtık oluşumu MRG ile araştırıldı.79 Son kontrolde hareket açıklıkları hasta oturur
pozisyonda gonyometre ile ölçüldü. Kas kuvveti manuel olarak değerlendirildi.
ASES skoru (en yüksek 100 puan), ameliyattan önce ve sonra günlük yaşam aktivitesi ve
görsel ağrı skoru değerlendirilerek hesaplandı. UCLA skalası (en yüksek 40 puan), ameliyattan
önce ve sonra ağrı (10 puan), fonksiyon (10 puan), aktif öne elevasyon (5 puan), manuel öne
fleksiyon kuvveti (5 puan) ve hasta memnuniyetini (5 puan) içermektedir. Bu sistemde, 34-35 puan
mükemmel, 28-33 puan iyi, 21-27 puan orta, 0-20 puan kötü sonuç olarak değerlendirilmektedir.
Ameliyattan önce ve sonra yapılan MRG’ler, hastaların klinik sonuçlarını bilmeyen aynı
radyolog tarafından değerlendirildi. Tendon devamlılığı veya tekrarlayan yırtık, T2-ağırlıklı koronal
oblik ve proton dansite ağırlıklı görüntülerde, ayrıca kısa inversiyon recovery sekanslarında,
tanımlanmış MRG ölçütlerine göre değerlendirildi. Buna göre, T2-ağırlıklı veya baskılanmış yağ
kesitlerinden en az birinde, rotator manşet tendonlarının görülememesi veya sıvıya denk sinyal
görüntüsü elde edilmesi tam kat tekrarlayan yırtık lehine yorumlandı.
Rotator manşet kaslarının kalitatif ve kantitatif olarak değerlendirilmesi için, glenohumeral
ekleme paralel, sagital ve oblik T1-ağırlıklı kesitler elde edildi. İntramusküler yağlı dejenerasyon ve
atrofi miktarının toplam kas kitlesine oranı, Goutallier ve arkadaşlarının bilgisayarlı tomografi (BT)
için tanımladığı ve Fuchs ve arkadaşlarının MRG için uyarladığı yöntemle hesaplandı.80 , 81
Goutallier sisteminde, yağlı infiltrasyon olmaması evre 0; az miktarda yağlı infiltrasyon olması evre
1, kastan daha az yağ miktarı evre 2, kas kadar yağ olması evre 3, kastan daha fazla yağ olması evre
4 olarak derecelendirilmiştir (Şekil 26).
43
Tablo 11. Ameliyat sonrası ağrı ve aktivite skorları
Omuz Muayene Ağrı skoru Aktivite Sağ AC eklem + Bisipital oluk hassasiyeti 5 13 Sağ AC eklem hassasiyeti 5 18 Sağ Sağ AC eklem hassasiyeti 6 19 Sağ Kas atrofisi 4 19 Sol AC eklem hassasiyeti 4 20 Sol AC eklem hassasiyeti 5 20 Sağ Bisipital oluk hassasiyeti+scar 1 23 Sağ Normal 1 24 Sağ AC eklem hassasiyeti 4 26 Sol Normal 3 26 Sağ AC eklem hassasiyeti 3 26 Sağ Bisipital oluk hassasiyeti 0 27 Sağ AC eklem hassasiyeti 3 27 Sağ AC eklem hassasiyeti 4 28 Sol AC eklem hassasiyeti 4 28 Sağ Normal 2 28 Sol AC eklem hassasiyeti 3 28 Sağ Kas atrofisi 2 29 Sağ Bisipital oluk hassasiyeti 0 29 Sağ AC eklem hassasiyeti 3 29 Sağ AC eklem hassasiyeti 4 29 Sağ Normal 3 29 Sol AC eklem + Bisipital oluk hassasiyeti 2 29 Sol Kas atrofisi + asimetri 2 30 Sağ Normal 2 30 Sol Normal 3 30 Sol Normal 0 30 Sol AC eklem + Bisipital oluk hassasiyeti 1 30 Sağ Bisipital oluk hassasiyeti 0 30
Şekil 26. Skapula Y planda manyetik rezonans kesitinde görülen yağlı dejenerasyon.
44
Yırtık büyüklüğü, rotator manşet yırtığının 1-2 mm’lik hafif debridmanından sonra en geniş
açıklığın ölçülmesiyle bulundu. Bir santimetreye kadar olan yırtıklar küçük, 1-3 cm yırtıklar orta, 3-
5 cm yırtıklar büyük, 5 cm’den büyük yırtıklar çok büyük olarak değerlendirildi.
Her hastaya ameliyat öncesinde ortalama iki ay (dağılımı 1-3 ay) rotator manşet germe ve
güçlendirme egzersizleri ile fizik tedavi, nonsteroid antienflamatuvar ilaçlarla tıbbi tedavi şeklinde
konservatif izlem uygulandı. Ağrıya yol açan hareketler yasaklandı. Konservatif tedaviye yanıt
vermeyen hastalara cerrahi tedavi uygulandı. Cerrahi tedavinin birincil amacı ağrının giderilmesi,
ikincil amacı ise fonksiyonların geri kazanımı olarak belirlendi. İstatistiksel yöntem olarak student’s
t-testi kullanıldı.
4.2. Ameliyat Tekniği Hastalar genel anestezi altında ve şezlong pozisyonunda ameliyat edildi. Posterior, anterior
ve lateral portallar kullanıldı. Eklem içi patolojiler belirlendi (Şekil 27, Şekil 28).
Şekil 27. Posterior insizyon. Akromiyonun posterolateral ucunun 2cm. distali ve 1 cm. medialinde 8 mm’lik bir insizyon yapılır.
45
Şekil 28. Anterior insizyon. Korakoid çıkıntı ile akromiyonun anterior ucu orta noktasında 8 mm’lik bir insizyon yapılır.
Manşet yırtığının cerrahi olarak tamir edilip edilemeyeceğine karar vermek amacıyla, yırtık
uçlarının debridmanını takiben, artroskopik tutucu kullanılarak tendonun hareketliliği araştırıldı.
Tendonda aşırı gerginlik oluşmadan, eklem kıkırdağının kenarına kolaylıkla getirilebiliyorsa tamir
edilebilir olarak değerlendirildi (Şekil 29a, Şekil 29b).
Yırtığın büyüklüğü sagital planda artroskopik prob kullanılarak ölçüldü. Yırtık büyüklükleri
yapışma yerinden kopmuş tendon genişliğine göre sınıflandırıldı: Küçük yırtıklar (1 cm’den küçük),
orta yırtıklar (1-3 cm), büyük yırtıklar (3-5 cm) ve masif yırtıklar (>5 cm).
46
Şekil 29a. Rotator manşet yırtığı
Şekil 29b. Debridman sonrası
Tendon kalitesi, tendon kalınlığı 4 mm ve üzeri ise iyi; incelmiş fakat düğüm atıldığında
yeni yırtık oluşmuyor ya da vida geri çıkmıyorsa orta; bu özellikler yoksa kötü kaliteli olarak
sınıflandırıldı. İyi ve orta kalitedeki tendonlar tamir edilebilir olarak değerlendirildi.
47
Önce, subakromiyal dekompresyon tamamlandı. Humerus başı eklem kıkırdağının laterali
kanamalı bir yüzey elde edilinceye kadar debride edildi. 1-3 adet 5,0 mm’lik dikiş kancalarıyla
rotator manşet yırtık tamiri tamamlandı.
Biseps tendonunun %50’den fazlasının yırtık olduğu durumlarda hastanın yaşı göz önüne
alınarak tenotomi veya tenodez yapıldı.
Beş hastaya biseps tenotomi, bir hastaya tenodez uygulanmıştır. 11 hastaya supakromiyal
dekompresyon ve bursektomi uygulanmıştır. Üç hastada akromiyon artroskopik olarak Tip1 hakle
getirilmiştir. Bir hastada mini open tamir yapılmak zorunda kalınmıştır. Ameliyattan sonra hastalara abduksiyon yastıklı ve belden kemerli kol askısı takıldı, cryo-
cuff ile aralıklı soğuk uygulandı. Pendülum, pasif elevasyon ve dış rotasyon egzersizleri ameliyat
sonrası birinci günde başlandı; üçüncü günde hasta taburcu edildi. Dördüncü haftada kol askısı
çıkarıldı ve hareket açıklığını artırıcı germe egzersizlerine; sekizinci haftada kuvvetlendirici
egzersizlere başlandı. Bu egzersizler bir yıl sürdürüldü. Ameliyattan sonra ortalama izlem süresi 48
ay (12 ay – 72 ay) idi.
48
5. BULGULAR
Tüm hastalarda subakromiyal dekompresyon uygulandı. Rotator manşet yırtığı ortalama 2,5
cm (dağılım 1-4 cm) olarak ölçüldü. Beş küçük, 19 orta, beş büyük boy yırtık saptandı. Altı hastada
yırtık L şeklinde ve retraksiyona uğramış idi. Bu hastalarda önce yan yana dikişler konarak yırtık
kenarı laterale çekildi. Yırtık tendonun kemiğe tespiti için 1-3 adet 5 mm’lik dikiş kancaları
kullanıldı. İki hastada biseps tendon yırtığının %50’den fazla bulunması nedeniyle biseps
tenotomisi yapıldı.
Tablo 12. Ameliyat sonrası fonksiyonel sonuçlar Ortalama Dağılım p Öne elevasyon (°) 155 120-170 <0,05
Dış rotasyon (°) 45 20-70 >0,05
Öne elevasyon kas gücü 4,62 3-5 <0,05 UCLA skoru 33,3 18-40 <0,05
Aktif ve pasif öne fleksiyon açıklığı ortalamaları ameliyattan önce sırasıyla 105° (dağılım
40-150°) ve 161° (dağılım 140-180°), ameliyattan sonra ise 155° (dağılım 120-170°) ve 164°
(dağılım 140-180°) olarak ölçüldü (p<0,05; Tablo 12). Dış rotasyon açıklığı ortalaması ameliyat
öncesi 41 dereceden 44 dereceye yükseldi (p>0,05; Tablo 13).
Tablo 13. Ameliyattan önce ve sonra fonksiyonel ve istatistiksel sonuçlar Ameliyattan önce Ameliyattan sonra p Hareket Öne fleksiyon 105° (40-150°) 160° (150-170°) <0,05 Adduksiyon-dış rotasyon 41° (20-75°) 44° (20-75°) >0,05 Supraspinatus (yağlı dejenerasyon) %42,8 (%4-60) %43,8 (%24-100) >0,05 İnfraspinatus (yağlı dejenerasyon) %18,6 (%2-42) %22,5 (%7-63) >0,05 Kas güçleri İnfraspinatus 4,3 (3-5) 4,7 (4-5) <0,05 Supraspinatus 3 (2-4) 4,5 (4-5) <0,05 UCLA skoru 10,6 (8-16) 25,6 (17-35) <0,05 ASES skoru 25,4 (10-45) 86,7 (63,3-100) <0,05
İç rotasyon açıklığı seviyeleri ameliyattan önce 18 hastada L5, 6 hastada L1, 2 hastada PSIS,
3 hastada T12 iken, ameliyattan sonra 16 hastada T7, 8 hastada T12, 4 hastada T4, bir hastada L1
idi. Manuel olarak ölçülen supraspinatus ve infraspinatus kuvvetleri ameliyattan sonra anlamlı
derecede yükseldi (p<0,05; Tablo 13). Benzer şekilde, UCLA skalası puanı ve ASES skoru
ortalamaları da ameliyat sonrasında anlamlı artış gösterdi (p<0,05; Tablo 13).
Ortalama iyileşme süresi on hafta (dağılım 1-10 ay) olarak bulundu. Yirmi yedi hasta
(%93,1) ameliyat sonucundan memnun idi. Memnun olmadığını bildiren iki hasta (%6,9) vardı. Bir
kadın hastada (yaş 67), obez ve diabetik olup rehabilitasyon programına uymadığı gözlenmiştir. Bu
hasta son kontrolde ağrıları olduğunu, günlük işlerini zorlukla yapabildiğini ve sık sık ağrı kesici
49
kullanması gerektiğini belirtti. Muayenede hareket kısıtlılığı saptanmadı. Supraspinatus kuvveti,
diğer kola göre 1 puan azdı (4/5). Manyetik rezonans görüntülemede supraspinatus tendon
bütünlüğünün korunduğu gözlendi.
Tablo 14. Ameliyat sonrası (manuel olarak ölçülen) kas güçleri Omuz Öne
elevasyon sağ Öne elevasyon
sol Dış rotasyon
sağ Dış
rotasyon sol İç rotasyon
sağ İç rotasyon
sol
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sağ 4 5 4 5 5 5
Sol 5 4 5 4 5 5
Sol 4 4 4 4 4 4
Sağ 4 4 4 4 4 4
Sağ 3 5 3 5 3 5
Sağ 4 5 4 5 5 5
Sol 4 5 4 5 5 5
Sağ 4 5 4 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sağ 5 5 4 5 5 5
Sağ 5 5 4 5 5 5
Sol 5 4 5 4 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sol 5 5 5 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sağ 4 5 4 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sol 5 5 5 5 5 5
Sol 5 4 5 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Sol 5 5 5 5 5 5
Sol 5 5 5 5 5 5
Sol 5 5 5 5 5 5
Sağ 5 5 5 5 5 5
Ameliyat sonucundan memnun olmayan diğer hastada (kadın, 68), ek olarak osakromiyale
nedeniyle ameliyat edilmiş olup rekürren travma gözlenmiştir. Bir yıl önce merdivenden düşerken
sağ kol korkulukta asılı kalmıştı. Hastada 3 cm retrakte rotator manşet yırtığı ve %50’den fazla
biseps tendon yırtığı nedeniyle rotator manşet tamiri ve biseps tenotomisi uygulanmıştı. Son
50
kontrolde, hasta baş üzeri işleri yaparken ağrı duyduğunu ve sürekli ağrı kesici kullanmak zorunda
kaldığını söyledi. Hareket kısıtlılığı yoktu. Kas kuvveti ameliyattan önceki seviyede idi (3/5).
Manyetik rezonans görüntülemede tekrarlayan yırtık saptandı. Manyetik rezonans görüntülemede
iki hastada (%6,9) yırtığın tekrarladığı görüldü. Yeniden oluşan yırtıkların biri tamirden önceki
yırtıktan küçüktü.
Tablo 15. Ameliyat sonrası eklem hareket açıklıkları Omuz Öne
Elevasyon Aktif Sağ
Öne Elevasyon Aktif Sol
Öne Elevasyon Pasif Sağ
Öne Elevasyon Pasif Sol
Dış Rotasyon Add. Sağ
Dış Rotasyon Add. Sol
İç Rotasyon
Sağ
İç Rotasyon
Sol
Sağ 120 160 170 170 20 40 T7 T4
Sağ 130 140 150 160 36 40 T7-T12 T4-T7
Sağ 160 160 170 170 40 40 T4 T7
Sağ 150 160 160 170 35 45 T12 T7
Sol 160 150 170 160 40 30 T7 T12
Sol 140 140 145 145 30 30 T12 T12
Sağ 140 160 150 170 30 50 T7 T4
Sağ 150 150 150 150 40 50 T7 T4
Sağ 150 170 160 180 30 40 T12 T4
Sol 140 160 160 170 30 40 T12 T4
Sağ 140 160 150 170 40 40 T7 T7
Sağ 130 140 140 150 30 34 L1 T4
Sağ 140 160 150 170 40 10 T7 T7
Sağ 140 160 170 170 40 40 T7 T4
Sol 160 150 170 160 40 35 T12 T7
Sağ 160 160 170 170 40 40 T7 T7
Sol 150 150 160 160 50 40 T4-T7 T7
Sağ 160 160 170 170 45 45 T7 T7
Sağ 160 160 170 170 30 35 T7 T7
Sağ 170 170 180 180 45 45 T4 T4
Sağ 150 160 160 170 30 40 T12 T7
Sağ 165 165 170 170 40 40 T7 T7
Sol 160 160 170 170 50 50 T4 T4
Sol 160 140 170 150 50 40 T7 T12
Sağ 160 160 170 170 40 40 T12 T12
Sol 160 160 170 170 40 40 T7 T7
Sol 150 150 170 170 40 30 T4-T7 T4-T7
Sol 170 170 180 180 40 40 T4-T7 T4-T7
Sağ 160 160 165 170 20 30 T4-T7 T4-T7
51
Üç hastada efüzyon ve sinovit hali izlenmiştir.3 hastada tendinit, 3 hastada da AC eklemde
dejenarasyon gözlenmiştir. Tüm hastalarda, sagital planda yağlı dejenerasyon alanının
supraspinatus kas-tendon toplam alanına oranı ölçüldü (Şekil 30a-f).
Yağlı dejenerasyon alanı/supraspinatus: Ameliyat öncesi: %60; ameliyat sonrası: %32
Yağlı dejenerasyon alanı/infraspinatus: Ameliyat öncesi: %24; ameliyat sonrası: %6
Yağlı dejenerasyon alanı/supraspinatus: Ameliyat öncesi: %60; ameliyat sonrası: %45
Yağlı dejenerasyon alanı/infraspinatus: Ameliyat öncesi: %35; ameliyat sonrası: %20
Yağlı dejenerasyon alanı/supraspinatus: Ameliyat öncesi: %55; ameliyat sonrası: %55
Yağlı dejenerasyon alanı/infraspinatus: Ameliyat öncesi: %8; ameliyat sonrası: %10
Şekil 30. (a, b) 67 yaşında kadın hastada, (c, d) 60 yaşında kadın hastada ve (e, f) 48 yaşında erkek hastada ameliyat öncesi ve sonrası ölçülen dejenerasyon oranları.
52
Tablo 16. Ameliyat öncesi tendon retraksiyonunun ve ameliyat sırasında gözlenen tendon kalitesinin UCLA skorlarına etkisi UCLA skoru Mükemmel İyi Orta Kötü Retraksiyon Var – 3 4 6 Yok 6 20 1 1 Tendon kalitesi İyi 6 17 1 1 Orta – 6 4 6 Kötü – – – –
Öne elevasyon açıklığı ve kas gücü değerlerindeki değişim anlamlı bulunurken (p<0,05), dış rotasyon açıklığında anlamlı farklılık oluşmamıştır (p>0,05). Hasta yaşı, yırtık büyüklüğü,
retraksiyon, tendon kalitesi ve yağlı dejenerasyon miktarı ile tatminkâr olmayan sonuçlar arasındaki
ili şki anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Ameliyat öncesi bulguların süresi, hareket açıklığı ve kas
kuvveti ile sonuçlar arasında anlamlı bir ilişki kurulamamıştır (p>0,05).
53
6. TARTIŞMA
Snyder ve arkadaşları küçük-tam kat yırtığı olan, ancak retrakte olmamış olgularda
artroskopik tamir yapılmasını önermişlerdir. Ancak birçok hastada yırtık büyüklüğü orta veya ileri
derecededir veya yırtık olan rotator manşet retraktedir.81
Rotator manşetin artroskopik tamir endikasyonları gelişmiş bulunmaktadır. Stollsteimer ve
Savoie rotator manşet tamiri yaptıkları 891 hastanın (48 artroskopik, 843 açık teknik) sonuçlarını
karşılaştırmışlar ve artroskopik tamirin daha iyi olduğunu belirtmişlerdir. 82 Daha sonraki
çalışmalarda, her büyüklükteki yırtığın, sonuçları etkilemeksizin artroskopik olarak tedavi
edilebileceği gösterilmiştir. Bu çalışmalarda küçük (1 cm’den küçük), orta (1-3 cm arasında) ve
büyük (3 cm’den büyük) yırtıkların tedavilerinde herhangi bir farka rastlanmamıştır. Aynı zamanda
artroskopik tamirin tüm yaş gruplarında yapılabileceği bildirilmi ştir. Tauro 1998 yılında, rotator manşet yırtığı olan ve tamamen artroskopik olarak tamir
yaptıkları 53 hastanın iki yıl sonraki değerlendirilmesinde, California Los Angeles Üniversitesi
(UCLA) skorunun ameliyat öncesi 17 iken, ameliyat sonrası 41’e yükseldiğini belirtmiştir. Hastaların %92’sinde mükemmel ve iyi sonuç alınmıştır.83
Kersey ve Esch tamamen artroskopik tamir yaptıkları 48 hastanın (51 omuz) ortalama 4,4
yıllık takibi sonunda %84 oranında mükemmel ve iyi sonuç elde etmişlerdir. 84
Weber, tamamen artroskopik olarak tamir ettiği 126 rotator manşet yırtığının sonuçlarını,
mini-açık yöntemle tamir ettiği 156 hastanın sonuçları ile karşılaştırmış; ameliyat içi morbiditenin
ilk grupta belirgin derecede daha az olduğunu bildirmiştir.85
Burkhart, 59 hastada rotator manşet yırtıklarını artroskopik olarak tamir etmiş; basit yırtığı
olan olgularda doğrudan kemiğe dikerken, büyük U şeklinde yırtığı olan 13 hastada, ilk önce kenar
kenara tamir yapmış, sonra da tendonu kemiğe tespit etmiştir. UCLA skoru ameliyat öncesi 14 iken,
ameliyat sonrası 29’a yükselmiş; öne fleksiyon 90 dereceden 130 dereceye çıkmıştır. Bu artışlar
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Büyük yırtık olan hastalar ile diğer hastaların tedavi
sonuçları arasında bir fark bulunmamış; sonuçların açık teknik ile yapılan tamir kadar, hatta daha da
iyi olduğu bildirilmiştir.86
Gartsman ve arkadaşları tam kat rotator manşet yırtıklarının artroskopik tamiri sonrası,
sonuçların tatmin edici olduğunu ve açık tamir sonuçları ile eşit olduğunu bildirmişlerdir.
Hastaların %90’ı yapılan tedaviden memnun olmuş, %78’inde ağrı seviyesi iyi veya mükemmel bir
düşüş göstermiş, %90’nında da omuz fonksiyonları iyi veya mükemmel bulunmuştur.87
Wilson ve arkadaşları 100 hastayı rotator manşet yırtıkları nedeniyle artroskopik olarak
tedavi etmişler; 35 hastada rotator manşet humerus başındaki yerine staple ile fiske edilmiş (grup I),
65 hastada ise (grup II) rotator manşet kenar-kenara dikildikten sonra humerus başına ankorlar ile
tutturulmuştur. Grup I’deki hastaların 22’sinde (%63) mükemmel, yedisinde (%20) iyi, dördünde
54
(%11) orta, ikisinde (%6) kötü sonuç; grup II’deki hastaların 47’sinde (%72) mükemmel, 12’sinde
(%19) iyi, ikisinde (%3) orta, dördünde (%6) kötü sonuç alınmıştır.88
Severud ve arkadaşları, rotator manşet yırtığı olan 29 hastayı mini-açık yöntemle, 35 hastayı
da tamamen artroskopik olarak tedavi etmişlerdir. İkinci grupta eklem hareket açıklığı daha kısa
zamanda elde edilmiş ve fibröz ankiloz gelişme oranının daha düşük olduğu bulunmuştur.89
Kim ve arkadaşları tam kat rotator manşet yırtığı olan 76 hastanın 42’sini tamamen
artroskopik olarak, 34’ün. mini-açık yöntemle tedavi etmişler; ortalama 36 aylık takiplerinin
sonunda her iki grubun sonuçlarının benzer olduğunu belirtmişlerdir.90
Bennett tam kat supraspinatus yırtığı olan ve tamamen artroskopik tamir yapılan 47 hastanın
2-4 yıllık takipleri sonunda, cinsiyet ve yaşın sonucu etkilemediğini belirtmiş; omuz
fonksiyonlarının kazanılmasında supraspinatus tendonunun artroskopik tamirinin etkili bir tedavi
şekli olduğunu bildirmiştir.91
Jones ve Savoie, büyük (3-5 cm) ve masif (5 cm’den büyük) rotator manşet yırtığı olan ve
artroskopik olarak dikilebilen 60 hastanın 50’sinin 1-4,5 yıllık takibi sonunda, UCLA skorunu
hastaların %88’inde mükemmel veya iyi bulmuşlardır. UCLA skoruna göre altı hastada başarısız
sonuç elde edilmesine rağmen, hastaların %98’i ameliyattan memnun kalmışlardır.92
Snyder ve arkadaşları retraksiyona uğramamış, küçük tam kat yırtığı olan olgularda
artroskopik tamir yapılmasını önermişlerdir.93 Ancak, rotator manşet tamir endikasyonları giderek
genişlemektedir. Her büyüklükteki yırtığın, sonuçları olumsuz etkilemeden artroskopik olarak
tedavi edilebileceği gösterilmiştir. Küçük, orta ve büyük yırtıkların tedavilerinde herhangi bir farka
rastlanmamıştır. Ayrıca, artroskopik tamirin tüm yaş gruplarında yapılabileceği bildirilmi ştir. Demirhan ve Esenyel, kısmi ve tam olan orta ve küçük rotator manşet yırtıklarının
artroskopik tamirin esas uygulama alanları olduğunu bildirmişler; ayrıca, ileri yaşta, büyük
yırtıklarda kısmi tamir yapılması gereken durumlarda, debridman ile birlikte başarılı sonuç
alınmasının mümkün olduğunu ve gelecekte bu tekniğin daha sık kullanılacağını belirtmişlerdir.94
Burkhart, 59 hastada rotator manşet yırtıklarını artroskopik olarak tamir etmiş; basit
yırtıkları doğrudan kemiğe dikmiş, U şeklinde yırtığı olan 13 hastada ise kenar kenara tamirden
sonra tendonu kemiğe tespit etmiştir. Ameliyattan önce 14 olan UCLA skoru anlamlı derecede
artarak 29’a yükselmiştir. Anılan çalışmada, büyük yırtıklar ile diğer yırtıkların tedavi sonuçları
arasında fark bulunmamış; sonuçların en az açık tamir kadar iyi olduğu bildirilmiştir.86
Çalışmamızda, ameliyattan önce ortalama 10,6 olan UCLA skoru, ameliyattan sonra 25,6’ya,
ASES skoru ise 25,4’ten 86,7’ye yükseldi (p<0,05). Yirmi yedi hasta ameliyattan memnun kaldığını,
iki hasta ise memnun olmadığını bildirdi. Yırtık büyüklüğü ile tamir sonuçları arasında anlamlı bir
ili şki bulunmadı.
55
U şeklinde ve retrakte yırtıklarda kenar kenara dikişlerle yırtık kenarının laterale
çekilmesinin tamiri son derece kolaylaştırdığı gözlendi. Rotator manşet tamirinden sonra en sık
görülen komplikasyonlardan biri yeniden yırtık oluşmasıdır.
Açık cerrahi rotator manşet tamirinden sonra bildirilen tekrarlayan yırtık oranları %13-68
arasında değişmektedir.95
Harryman ve arkadaşları rotator manşet onarımı yaptıkları 105 omuzu ultrasonografi ile
değerlendirmişler; yırtık tekrarlama oranını %20 bulmuşlardır.60 Tek tendon tamiri yapılan bu
hastalarda izlem sırasında saptanan lezyon tipinin ameliyat sırasında gözlenenden daha önemli
olduğunu ve doku kalitesinin fonksiyonel sonucu etkilediğini bildirmişlerdir. Ameliyattan sonra
tekrarlayan tam kat yırtığı olan hastalarda omuz kuvvetinin sağlam tendonlu hastalara göre belirgin
derecede düştüğünü bulmuşlardır.
Gazielly ve arkadaşları onarım yapılan 100 omzu ultrasonografi ile değerlendirmişler,
hastaların %24’ünde rotator manşetin yeniden yırtıldığını, %11’inde inceldiğini ancak sağlam
kaldığını, %65’inde ise sağlam olduğunu saptamışlar; lezyon tipi ile klinik sonuçlar arasında
anlamlı bir ilişki bulmuşlardır.96
Knudsen ve arkadaşları 31 hastada tek tendon yırtığı tamirinden sonra tendon bütünlüğünü
MRG ile incelemişler, hastaların %32’sinde tekrarlayan yırtık saptamışlar; ancak, tendon bütünlüğü
ile fonksiyonel sonuçlar arasında ilişki bulamamışlardır.97
Jost ve arkadaşları rotator manşet tamirinden sonra MRG ile tekrarlayan yırtık saptanan 20
hastayı değerlendirmişler; hastaların durumunda ameliyat öncesine göre belirgin iyileşme olduğunu,
tekrarlayan yırtığın genel olarak ilk yırtıktan küçük olduğunu, yırtığa rağmen hastalarda ağrının
azaldığını, abduksiyon kuvvetinin artması da dahil fonksiyonel bir iyileşme görüldüğünü
bildirmişlerdir.95
Çalışmamızda MRG ile iki hastada (%6,9) tekrarlayan yırtık saptandı. Hastaların fizik
muayene ve fonksiyonel skorları göz önüne alındığında, tekrarlayan yırtık ile klinik sonuçlar
arasında ilişki yoktu. Manyetik rezonans görüntülemede tekrarlayan yırtık gözlenen ve
gözlenmeyen hastalar arasında klinik olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Çalışmamızdaki hastaların
klinik olarak iyileşmesi, Loehr ve arkadaşlarının tanımladığı mekanizma ile açıklanabilir:
İnfraspinatusun hasarsız olması durumunda rotator manşetin merkezleme fonksiyonu da
bozulmamaktadır.98
Rotator manşet tendonlarındaki yırtık, rotator manşet kaslarında ilerleyici ve belki de geri
dönüşümsüz dejeneratif değişikliklere yol açar. Atrofi ve yağlı dejenerasyon, tamir sonucunun
öngörülmesi, tamirin sonucu ve kuvveti gibi çeşitli klinik parametreleri etkileyebilir. Bu nedenle,
rotator manşet tamirinin bu değişiklikler oluşmadan önce yapılması gerektiği ileri sürülmüştür. Son
zamanlarda rotator manşet kaslarını kantitatif olarak değerlendiren çalışmalar yapılmıştır.99 Bu
56
çalışmalarda MRG daha çok kullanılmaktadır. Tingart ve arkadaşları kadavra çalışmasında, rotator
manşet kas kitlesinin MRG yardımıyla doğru hesaplanabileceğini göstermişlerdir.100
Çalışmamızda, kas içi yağlı dejenerasyonun rotator manşetteki toplam kas kitlesine oranı,
supraspinatus ve subskapularis kasları için ameliyattan önce ve sonra yapılan MRG’ler ile
değerlendirildi. Bu oranlar, Şekil 30’da görüntüleriyle birlikte özetlenmiştir. Yağlı dejenerasyon miktarı, rotator manşet yırtık oluşması ile görüntüleme süresi arasındaki
zamanla doğru orantılıdır. Yağlı dejenerasyon miktarı ağrı skoru ile doğru orantılı, kas gücü ile ters
orantılıdır. Ayrıca ameliyat sonrası yağlı dejenerasyonun gerilediği bu inceleme ile anlaşılmıştır. Ameliyatlardan sonra yapılan son kontrollerde radyolojik olarak MR ve supraspinatus çıkış
grafileri incelenmiştir. Anlamlı supraskapüler sinir nöropati bulgusu gözlenmemiştir. Üç hastada
postop değişiklikler ve ödem, efüzyon gibi bulgular nedeniyle MRG’de rotator manşet yeterince
değerlendirilememiştir. X-Ray’de supraspinatus çıkış grafileri normal olup AC eklem dejenerasyon
bulgusu 3 hastada gözlenmiştir. Artroskopik tamir uygulanan rotator manşet yırtıklarında hasta yaşının, ek hastalığının
(diabet, osteoartrit, obezite) olup olmadığının, sonuçları etkilediğini düşünmekteyiz.
Rotator manşet yırtıklarının sıklığı %5 ile %33 arasında değişmektedir.5, 40, 72, 101 Bu
durumun yaşla birlikte arttığı ve yırtıkların çoğunun omuz sıkışma sendromu sonucu oluşan manşet
yıpranmalarına bağlı olduğu bildirilmiştir. Cerrahi tamir endikasyonları ile ilgili tartışmalar halen
devam etmektedir. Önceki çalışmalarda, cerrahi tamir ile hastaların ağrı palyasyonunda ve
fonksiyonel olarak iyileşmesinde bildirilen sonuçlar sırasıyla %71-100 ve %72-82 arasında
değişmektedir.
Literatürde prognostik faktörlerle ilgili bilgiler oldukça karmaşıktır. Genç hastalarda, küçük
yırtıklarda ve erken dönemde tamir ile başarılı sonuçlar bildirilmiştir. Abduktor kas kuvvetsizliği ve
eklem hareket kısıtlılığı olan hastalarda ise kötü sonuçlar bildirilmiştir. Rotator manşet tamir sonuçlarını etkileyen faktörlerden biri de yırtık büyüklüğüdür. Erken
dönemlerdeki makaleler yırtık büyüklüğünün ameliyat sonuçlarını etkilemediğini gösterse de, son
zamanlarda sıklıkla yırtık büyüklüğü ile ameliyat sonuçları arasındaki ilişki ifade edilmektedir.102
Demirhan ve Esenyel orta ve küçük rotator manşet yırtıkları ve kısmi yırtıkların artroskopik rotator
manşet tamirinin esas uygulama alanları olduğunu, gelişen teknikler ve öğrenme süreci ile birlikte
gelecekte daha sık kullanılacağını bildirmişlerdir.93 Ancak, bu konuda hala tam bir fikir birliği
oluşmamıştır. Gartsman ve Hammerman yırtık büyüklüğünün artroskopik rotator manşet tamirinde
belirleyici bir faktör olmadığını belirtmişlerdir.70
57
7. SONUÇLAR
Çalışmamızda rotator manşet tam kat yırtık tanısıyla artroskopik tamir uygulanan
hastalardaki sonuçlar ve belirleyici faktörler olarak, yaş, ameliyat öncesi bulguların süresi, hareket
açıklığı, kas gücü, yırtık büyüklüğü, retraksiyonu, tendon kalitesi ve yağlı dejenerasyon
değişikliklerinin sonuçlar üzerine etkisi olduğunu düşünmekteyiz.
Sonuçlarımız başlangıçta açık tamir sonuçları kadar başarılı değilse de kliniğimizin eğitim
eğrisi ilerledikçe artroskopik deneyimimizin artması ve belirleyici faktörlerin hasta seçiminde göz
önünde bulundurulmasıyla daha iyi sonuçların elde edilmeye başlanmış ve başarı ortalaması giderek
artmıştır. Çalışmamızda yırtık büyüklüğü ile tamir sonuçları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Elde edilen sonuçlar, rotator manşet yırtık büyüklüğünün cerrahi tamir sonuçlarını anlamlı bir
şekilde etkilediğini göstermiştir. Yırtık büyüklüğünün tamir sonuçlarını etkilemesinin önemli bir
nedeni, büyük yırtıklarda sıklıkla tendon kalitesinin de kötü bulunması olabilir. Yırtık
büyüklüğünün sadece sagital planda ölçülmesi sonuçların değerlendirilmesinde eksik kalacağından,
yırtık retraksiyonu ve sonuçlarla ilişkisi de incelenmiş ve yırtık retraksiyonu ile tatminkâr olmayan
sonuçlar arasında da anlamlı ilişki bulunmuştur.
Rotator manşet kaslarında atrofi ve yağlı dejenerasyon bulunan hastalarda cerrahi tamir
sonrasında daha kötü sonuç alınma olasılığının fazla olduğu bildirilmiştir. Çalışmamızda yağlı
dejenerasyonun %50’nin altında olması halinde bunun klinik sonuçlar üzerine belirleyici etkisi
olmadığı görülmüştür.
%50’den fazla yağlı dejenerasyon bulunması ile tatminkâr olmayan sonuçlar arasında
anlamlı ilişki saptanmıştır. Ameliyattan önce bulguların süresi ile tatminkâr olmayan sonuçlar
arasında anlamlı ilişki kurulamamıştır. Ancak, hastalar değerlendirilirken belirgin bir travmanın
bulunmadığı durumlarda kesin bir başlangıç tarihi belirlemenin zorluğu da göz önünde
bulundurulmalıdır.
Çalışmamızda cerrahi sonuçlarla hastaların yaşları arasındaki ilişki konusunda da farklı
sonuçlar bildirmiştir. 60 yaş üzerinde olma ile tatminkâr olmayan sonuçlar arasında anlamlı ilişki
gözlenmiştir. Literatürde ameliyat öncesi omzun kuvveti ile sonuçlar arasındaki ilişki incelenmiş, kas
kuvvetindeki azalma ile kötü sonuçlar arasında ilişki bulunduğunu bildirmişlerdir. Bu durumun
yırtık büyüklüğü ile kuvvet azalması arasındaki ilişkiden kaynaklandığını belirtmişlerdir.
Hastalarımızda ise, kas kuvveti ve hareket açıklıkları ile tatminkâr olmayan sonuçlar arasındaki
ili şki anlamlı bulunmadı. Ancak, ameliyat öncesi kuvvet muayenesi sırasında var olan ağrıya bağlı
olarak yırtık büyüklüğü ile kuvvet azalması arasındaki ilişkinin belirlenememesi nedeniyle, kas
kuvvetinin uygun şekilde anestezik enjeksiyon kullanılarak ölçülmesi gerektiği düşünülmektedir.
58
Çalışmamızda tatminkâr olmayan sonuçların ve revizyonların nispeten yüksek oranda
olması, büyük yırtıkların, yağlı dejenerasyonun bulunduğu ve tendon kalitesi iyi olmayan olgularda
da artroskopik tamir uygulanmalarına bağlamaktayız. Tatminkâr olmayan sonuç olasılığını artıran
belirleyici faktörler meydana gelmeden hastaların ameliyat edilmesi daha iyi sonuçların elde
edilmesine yardımcı olabileceğini düşünmekteyiz.
Ancak, olumsuz belirleyici faktörlerin bulunduğu hastalarda ameliyat gerektiğinde, bunun
açık yöntemlerle mi, yoksa artroskopik olarak mı gerçekleştirileceği konusunda tartışmalar devam
etmektedir. Mini-açık tamir ile tam artroskopik tamir arasında seçim yaparken hastanın
beklentilerine, yırtık olan manşetin mekanik özelliklerine, cerrahın deneyimine ve bu tekniklerin
yayınlanmış sonuçlarına bakmak gerekmektedir.
Artroskopik tamirin hasta için daha küçük insizyon, ameliyat sonrası muhtemelen daha az
ağrı ve daha kolay rehabilitasyon gibi avantajları vardır. Çalışmamızda patoanatomik faktörler
arasında en önemlilerinin yırtık büyüklüğü ve doku kalitesi olduğu görüldü. Bu gibi olgularda
Mason-Allen dikişlerinin daha iyi olduğu anlaşıldı. Günümüzde bu dikişler artroskopik olarak da
atılabilmektedir. Birçok kadavra çalışmasında artroskopik tamirde kullanılan kancaların tutma
gücünün kemik tünellerden daha fazla olduğu görülmektedir. Literatür incelendiğinde, tam
artroskopik rotator manşet tamirinin uzun dönem sonuçları ile ilgili nispeten az sayıda makale
bulunduğu görülmektedir. Ancak, bu yöntemle her büyüklükteki yırtığın, tüm yaş gruplarında tamir
edilebileceği ve elde edilen sonuçların açık tamirle eşit veya daha iyi olduğu bildirilmiştir. Tam
artroskopik tamirin teknik olarak güçlükler içerdiği ve uzun bir öğrenme eğrisi bulunduğu açıktır.
Bu konudaki deneyimin artmasıyla ve tatminkâr olmayan sonuçlarla sıklıkla birlikte bulunan
prognostik faktörlerin artroskopik tamir yapılacak hastaların seçiminde göz önünde bulundurulması
daha iyi sonuçlar alınmasına katkıda bulunacaktır.
Açık cerrahi tamirde uygulanan cerrahi prensiplerin artroskopik olarak uygulanması
mümkündür. Büyük yırtıklı ve tendon kalitesi iyi olmayan hastalarda artroskopik olarak uygulanan
Mason-Allen dikişleri ve/veya çift sıra kancalarla tespit gibi, muhtemelen daha anatomik tamirin
sağlandığı yöntemlerle daha iyi sonuçlar elde edilmesi mümkün olabilir.
Vücudumuzun en hareketli ve stabilizasyonu zor olan omuz ekleminin en önemli bileşeni
rotator manşettir. Rahatsızlıkları hasta konforunu ileri derecede bozmakta olup erken teşhis ve
tedavisi konusunda azami özen gösterilmelidir. Bunun için iyi bir değerlendirme, fizik muayene,
eklem hareket açıklığı, kas gücü değerlendirilmesi supraspinatus çıkış grafisi ve MRG yapılması ile
mümkündür. Ek patoloji düşünüldüğünde EMG gibi yöntemlere başvurulmalıdır. Hastaların
patolojileri, oluş sebepleri, yaşları, sistemik hastalıklarının olup olmadığı çok önemli prognostik
faktörlerdir. Tüm hastalarda operasyon düşünülse bile konservatif tedavi yöntemleri (fizik tedavi
59
rehabilitasyon, medikal tedavi, lokal enjeksiyonlar) mutlaka denenmelidir. Tedavilerde gözetilen
sonuç ağrısız bir yaşam, iyi bir kas gücü ve iyi bir eklem hareket açıklığı elde etmektir.
Artroskopik rotator manşet tamiri ciddi bir cerrahi ameliyathane, uygun ekip ve ekipman ile
pahalı sayılabilecek malzemelere ihtiyaç duymaktadır. Bunun yanında ameliyatı yapacak ekibin
eğitim ve tecrübesi uzun zamanda yeterli hale gelebilmektedir.
Orta ve küçük rotator manşet yırtıkları ve kısmi yırtıkların, artroskopik rotator manşet
tamirinin esas uygulama alanları olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, ileri yaşta, büyük yırtıklarda kısmi
tamir yapılması gereken durumlarda, debridman ile birlikte başarılı sonuçlar almak mümkündür.
Gelişme sürecindeki bir teknik olan artroskopik rotator manşet tamiri, gelişen teknikler ve
öğrenme süreci ile birlikte gelecekte daha sık kullanılacaktır.
60
ÖZET
Omuz eklemi vücudumuzun en hareketli eklemidir. Eklemin işlevinin büyük bölümü rotator
manşet tarafından oluşturulmaktadır. Vücudun en aktif eklemlerinden biri olması nedeniyle travmalara
açıktır. Ayrıca kırk yaşından sonra kendiliğinden rotator manşet yırtıkları oluşabilmekte, omuz
ağrılarının önemli bir sebebi haline gelmektedir.
Rotator manşet yırtıklarında konservatif ve cerrahi tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
Dünyada ve ülkemizde rotator manşet yırtıklarındaki cerrahi yaklaşımlar hızla gelişmekte ve
çeşitlenmektedir.
Amacımız, rotator manşet yırtık tanısı ile artroskopik tamir uygulanan hastalardaki sonuçları
ve belirleyici faktörleri gözler önüne sermek, etkinliğini değerlendirmek, avantajları, zorlukları ve
komplikasyonları konusunda literatüre katkıda bulunmaktır.
1999–2007 yıllarında konservatif tedaviye yanıt vermeyen 29 hastada tam kat rotator manşet
yırtığı tanısıyla artroskopik rotator manşet tamiri uygulandı. Çalışmaya, son kontrolleri yapılan ve
ameliyattan önce ve sonra MRG yapılabilen 29 hasta (10 erkek, 19 kadın; ortalama yaş 56; dağılım
37-70) alındı. Ameliyattan önce ortalama izlem süresi 15 ay (45 gün-28 ay) idi.
Rotator manşet tam kat yırtık tanısıyla artroskopik tamir uygulanan hastalardaki belirleyici
faktörlerin, yaş, ameliyat öncesi bulguların süresi, hareket açıklığı, kas gücü, yırtık büyüklüğü,
retraksiyonu, tendon kalitesi ve yağlı dejenerasyon olduğu görüldü. Cerrahi tamir sonuçlarını en
anlamlı belirleyici patoanatomik faktör yırtık büyüklüğü olup, olumsuz etkilemesinin önemli bir
nedeni, tendon kalitesinin de kötü olmasıdır.
Rotator manşet kaslarında atrofi ve yağlı dejenerasyonun %50’nin altında olması halinde
bunun klinik sonuçlar üzerine belirleyici etkisi olmadığı görülmüştür. %50’den fazla yağlı
dejenerasyon bulunması ile tatminkâr olmayan sonuçlar arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. 60 yaş üzerinde olma ile tatminkâr olmayan sonuçlar arasında anlamlı ilişki gözlenmiştir. Hasta seçiminde yırtık olan manşetin mekanik özelliklerine, cerrahın deneyimine ve bu
tekniklerin yayınlanmış sonuçlarına bakmak gerekmektedir.
Artroskopik yöntemin daha küçük insizyon, ameliyat sonrası daha az ağrı ve daha kolay
rehabilitasyon gibi avantajları vardır.
Tüm cerrahi prensiplerin artroskopik olarak uygulanması mümkündür. Büyük yırtıklı ve
tendon kalitesi iyi olmayan hastalarda artroskopik olarak uygulanan Mason-Allen dikişleri ve/veya
çift sıra kancalarla tespit gibi, muhtemelen daha anatomik tamirin sağlandığı yöntemlerle daha iyi
sonuçlar elde edilmesi mümkün olabilir.
Gelişme sürecindeki bir teknik olan artroskopik rotator manşet tamiri, gelişen teknikler ve
öğrenme süreci ile birlikte gelecekte daha sık kullanılacaktır.
61
KAYNAKLAR
1 Moseley HF. Shoulder lesions. 2nd ed. New York: Paul Hoeber Inc; 1953. 2 Matsen FA, Arntz CT, Lippitt SB. Rotator cuff. In: Rockwood CA, Matsen FA III, editors. The shoulder. Vol. 2, 2nd ed. Philadelphia: W. B. Saunders; 1998. p. 755-839. 3 Codman EA. Rupture of the supraspinatus tendon. 1911. Clin Orthop 1990;(254):3-26. 4 McLaughlin HL. Lesions of the musculotendinous cuff of the shoulder. The exposure and treatment of tears with retraction. 1944. Clin Orthop 1994;(304):3-9. 5 Neer CS 2nd. Anterior acromioplasty for the chronic impingement syndrome in the shoulder: a preliminary report. J Bone Joint Surg [Am] 1972;54:41-50. 6 Neer CS 2nd. Impingement lesions. Clin Orthop 1983;(173): 70-7. 7 Neer CS 2nd, Marberry TA. On the disadvantages of radical acromionectomy. J Bone Joint Surg [Am] 1981;63:416-9. 8 Ellman H, Kay SP, Wirth M. Arthroscopic treatment of fullthickness rotator cuff tears: 2- to 7-year follow-up study. Arthroscopy 1993;9:195-200. 9 Stephens SR, Warren RF, Payne LZ, Wickiewicz TL, Altchek D W. Arthroscopic acromioplasty: a 6- to 10-year follow-up. Arthroscopy 1998; 14: 382-8 . 10 France EP, Paulos LE, Harner CD, Straight CB. Biomechanical evaluation of rotator cuff fixation methods. Am J Sports Med 1989; 17: 176-81 . 11 Sward L, Hughes JS, Amis A, Wallace WA. The strength of surgical repairs of the rotator cuff. A biomechanical study on cadavers. J Bone Joint Surg [Br] 1992;74:585-8. 12 Gerber C, Schneeberger AG, Beck M, Schlegel U. Mechanical strength of repairs of the rotator cuff. J Bone Joint Surg [Br] 1994; 76: 371-80. 13 Craft DV, Moseley JB, Cawley PW, Noble PC. Fixation strength of rotator cuff repairs with suture anchors and the transosseous suture technique. J Shoulder Elbow Surg 1996; 5:32-40. 14 Reed SC, Glossop N, Ogilvie-Harris DJ. Full-thickness rotator cuff tears. A biomechanical comparison of suture versus bone anchor techniques. Am J Sports Med 1996;24: 4 6 - 8 . 15 Hecker AT, Shea M, Hayhurst JO, Myers ER, Meeks LW, Hayes WC. Pull-out strength of suture anchors for rotator cuff and Bankart lesion repairs. Am J Sports Med 1993;21: 874-9. 16 Akman Ş. Subakromial sıkışma sendromları ve cerrahi tedavisi [Uzmanlık tezi]. İstanbul: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı. 1994. 17 Akman Ş, Demirhan M, Berkman M, Örenk Z. Subakromial impingement sendromunda konservatif tedavi metodu ve sonuçlarımız. Acta Orthop Traumatol Turc 1993;27:239-42. 18 Akpınar S, Demirhan M. Artroskopik subakromial dekompresyon Acta Orthop Traumatol Turc 1996;30:490-3. 19 Bilsel N, Akgün I, Centel T. Omuz döndürücü kılıf yırtıklarının tanısında ve tedavisinin seçiminde artrografik inceleme. Acta Orthop Traumatol Turc 1984;18:152-4. 20 Demirhan M, Akman Ş, Kılıçoğlu Ö, Akalın Y. Subakromial sıkışma sendromları ve cerrahi tedavisi. Acta Orthop Traumatol Turc 1996;30:11-7. 21 Ekin A, Tatari H, Berk H, Mağden O, Havitçioğlu H. Omuz impingement sendromunda akromionun anatomik ve radyolojik özelliklerinin değerlendirilmesi. Turk J Artropl Artroskop Surg 1993;4:27-32.
62
22 Lanhsman’s Medical Embriology 6. Ed.: 134-140 23 Soslowsky LJ, Carpenter JE, Bucchieri JS, Flatow EL. Biomechanics of the rotator cuff. Orthop Clin North Am 1997;28:17-30. 24 Itoi E, Berglund LJ, Grabowski JJ, Schultz FM, Growney ES, Morrey BF, et al. Tensile properties of the supraspinatus tendon. J Orthop Res 1995;13:578-84. 25 Rickert M, Georgousis H, Witzel U. Tensile strength of the tendon of the supraspinatus muscle in the human. A biomechanical study. [Article in German] Unfallchirurg 1998;101: 265-70. 26 Lee SB, Nakajima T, Luo ZP, Zobitz ME, Chang YW, An KN. The bursal and articular sides of the supraspinatus tendon have a different compressive stiffness. Clin Biomech 2000;15:241-7. 27 Sharkey NA, Marder RA. The rotator cuff opposes superior translation of the humeral head. Am J Sports Med 1995;23: 270-5. 28 Thompson WO, Debski RE, Boardman ND 3rd, Taskiran E, Warner JJ, Fu FH, et al. A biomechanical analysis of rotator cuff deficiency in a cadaveric model. Am J Sports Med 1996; 24:286-92. 29 Blasier RB, Soslowsky LJ, Malicky DM, Palmer ML. Posterior glenohumeral subluxation: active and passive stabilization in a biomechanical model. J Bone Joint Surg [Am] 1997;79:433-40. 30 Malicky DM, Soslowsky LJ, Blasier RB, Shyr Y. Anterior glenohumeral stabilization factors: progressive effects in a biomechanical model. J Orthop Res 1996;14:282-8. 31 Lee SB, Kim KJ, O'Driscoll SW, Morrey BF, An KN. Dynamic glenohumeral stability provided by the rotator cuff muscles in the mid-range and end-range of motion. A study in cadavera. J Bone Joint Surg [Am] 2000;82:849-57. 32 Soslowsky LJ, Malicky DM, Blasier RB. Active and passive factors in inferior glenohumeral stabilization: a biomechanical model. J Shoulder Elbow Surg 1997;6:371-9. 33 Wiley AM. Superior humeral dislocation. A complication following decompression and debridement for rotator cuff tears. Clin Orthop 1991;(263):135-41. 34 Bigliani LU, Morrison DS, April EW. The morphology of the acromion and its relationship to rotator cuff tears. Orthop Trans 1986;10:228. 35 Neer CS 2nd. Impingement lesions. Clin Orthop 1983;(173): 70-7. 36 Fukuda H, Hamada K, Yamanaka K. Pathology and pathogenesis of bursal-side rotator cuff tears viewed from en bloc histologic sections. Clin Orthop 1990;(254):75-80. 37 Lohr JF, Uhthoff HK. The microvascular pattern of the supraspinatus tendon. Clin Orthop 1990;(254):35-8. 38 Moseley HF, Goldie I. The arterial pattern of the rotator cuff of the shoulder. J Bone Joint Surg [Br] 1963;45:780-9. 39 Rathbun JB, Macnab I. The microvascular pattern of the rotator cuff. J Bone Joint Surg [Br] 1970;52:540-53. 40 Morrison DS, Bigliani LU. The clinical significance of variations in acromial morphology. Orthop Trans 1987;11:234. 41 Yazici M, Kopuz C, Gulman B. Morphologic variants of acromion in neonatal cadavers. J Pediatr Orthop 1995;15:644-7. 42 Putz R, Reichelt A. Structural findings of the coraco-acromial ligament in rotator cuff rupture, tendinosis calcarea and supraspinatus syndrome. [Article in German] Z Orthop Ihre Grenzgeb 1990;128:46-50.
63
43 Riley GP, Harrall RL, Constant CR, Chard MD, Cawston TE, Hazleman BL. Glycosaminoglycans of human rotator cuff tendons: changes with age and in chronic rotator cuff tendinitis. Ann Rheum Dis 1994;53:367-76. 44 Luo ZP, Hsu HC, Grabowski JJ, Morrey BF, An KN.Mechanical environment associated with rotator cuff tears. J Shoulder Elbow Surg 1998;7:616-20. 45 Schneeberger AG, Nyffeler RW, Gerber C. Structural changes of the rotator cuff caused by experimental subacromial impingement in the rat. J Shoulder Elbow Surg 1998; 7:375-80. 46 Uhthoff HK, Sarkar K. Surgical repair of rotator cuff ruptures The importance of the subacromial bursa. J Bone Joint Surg [Br] 1991;73:399-401. 47 Ozaki J, Fujimoto S, Nakagawa Y, Masuhara K, Tamai S. Tears of the rotator cuff of the shoulder associated with pathological changes in the acromion. A study in cadavera. J Bone Joint Surg [Am] 1988;70:1224-30. 48 Swiontkowski M, Lannotti JP, Boulas JH, Esterhai JL. Intraoperative assessment of rotator cuff vascularity using laser Doppler flowmetry. In: Post M, Morrey BE, Hawkins RJ, editors. Surgery of the shoulder. 1 st ed. St. Louis: Mosby Year Book; 1990. p. 208-12. 49 Biberthaler P, Wiedemann E, Nerlich A, Kettler M, Mutschler W. Microcirculation of non-traumatic lesions of the rotator cuff: first-time in vivo assessment during arthroscopy of the shoulder. In: 16th congress of the European Society for Surgery of the Shoulder and the Elbow (SECEC/ESSSE). 19-21 September, 2002; Budapest, Hungary. 2002. p.142. 50 Sigholm G, Styf J, Korner L, Herberts P. Pressure recording in the subacromial bursa. J Orthop Res 1988;6:123-8. 51 Brewer BJ. Aging of the rotator cuff. Am J Sports Med 1979; 7:102-10. 52 Yamanaka K, Matsumoto T. The joint side tear of the rotator cuff. A followup study by arthrography. Clin Orthop 1994; (304):68-73. 53 Codman EA. The shoulder. Boston: Thomas Todd; 1934.
54 Fukuda H, Mikasa M, Ogawa K, Yamanaka K, Hamada K. The partial thickness tear of the rotator cuff. Orthop Trans 1983;7:137. 55 Ellmann H. Rotator cuff disorders. In: Ellmann H, Garstman GM, editors. Arthroscopic shoulder surgery and related disorders. Philadelphia: Lea & Febiger; 1993. p. 98-119. 56 Wolfgang GL. Surgical repair of tears of the rotator cuff of the shoulder. Factors influencing the result. J Bone Joint Surg [Am] 1974;56:14-26. 57 Neer CS 2nd. Cuff tears, biceps lesions, and impingement. In: Shoulder reconstruction. Philadelphia: W. B. Saunders; 1990. p. 63-70. 58 Cofield RH, Lanzer WL. Pathology of rotator cuff tearing in methods of tendon repair [abstract]. Orthop Trans 1985;9:42. 59 Ellmann H. Surgical treatment of rotator cuff rupture. In: Watson MS, editor. Surgical disorders of the shoulder. Edinburg: Churchill Livingstone; 1991. p. 283-4. 60 Harryman DT 2nd, Mack LA, Wang KY, Jackins SE, Richardson ML, Matsen FA 3rd. Repairs of the rotator cuff. Correlation of functional results with integrity of the cuff. J Bone Joint Surg [Am] 1991;73:982-9. 61 Patte D. Classification of rotator cuff lesions. Clin Orthop 1990;(254):81-6. 62 Ciepiela MD, Burkhead WZ Jr. Classification of rotator cuff tears. In: Burkhead WZ Jr, editor. Rotator cuff disorders. Philadelphia: Williams & Wilkins; 1996. p. 100-7.
64
63 Codman EA. Complete rupture of the supraspinatus tendon. Operative treatment with report of two successful cases. Boston Med Surg J 1911;164:708-10. 64 Bosworth DM. An analysis of twenty-eight consecutive cases of incapacitating shoulder lesions, radically explored and repaired. J Bone Joint Surg 1940;22:369-92. 65 Codman EA. Rupture of the supraspinatus, 1834 to 1934. J Bone Joint Surg [Am] 1937;19:643-52. 66 Ellman H. Arthroscopic subacromial decompression: analysis of one- to three-year results. Arthroscopy 1987;3:173-81. 67 Levy HJ, Uribe JW, Delaney LG. Arthroscopic assisted rotator cuff repair: preliminary results. Arthroscopy 1990; 6 : 55-60. 68 Paulos LE, Kody MH. Arthroscopically enhanced "miniapproach" to rotator cuff repair. Am J Sports Med 1994;22:19-25.
69 Johnson LL. Rotator cuff. In: Johnson LL, editor. Diagnostic and surgical arthroscopy of the shoulder. St. Louis: Mosby; 1993. p. 365-405. 70 Gartsman GM. All arthroscopic rotator cuff repairs. Orthop Clin North Am 2001;32:501-10. 71 Güven Z, Anterior akromiyoplasti sonrası rehabilitasyon. Acta Orthop Traumatol Turc 2003;37 (Suppl 1:119-127). 72 Demirhan M, Atalar AC, Kılıçoğlu Ö. Primary fixation strength of rotator cuff repair techniques: A comparative study. Arthroscopy 2003;19:572-6. 73 Miller C, Savoie FH. Glenohumeral abnormalities associated with full-thickness tears of the rotator cuff. Orthop Rev 1994;23:159-62. 74 Gartsman GM, Khan M, Hammerman SM. Arthroscopic repair of full-thickness tears of the rotator cuff. J Bone Joint Surg [Am] 1998;80:832-40. 75 Demirhan M, Atalar AC, Kocabey Y, Akalın Y. Rotator manşet yırtıklarının artroskopik yardımlı mini-açık yöntemle tamiri. Acta Orthop Traumatol Turc 2002;36:1-6. 76 Nicholson G, Duckworth M. Mini-open rotator cuff repair for supraspinatus tears. Read at the Second Biennial Shoulder and Elbow Meeting; 2000 May 4-7; Miami Beach, FL: USA. 77 Williams GR, Ianotti JP, Luchetti W, Ferron A. Mini vs open repair of isolated supraspinatus tears. J Shoulder Elbow Surg 1998;7:310. 78 Gerber C, Schneeberger AG, Beck M, Schlegel U. Mechanical strength of repairs of the rotator cuff. J Bone Joint Surg [Br] 1994;76:371-80. 79 Ellman H, Hanker G, Bayer M. Repair of the rotator cuff. End-result study of factors influencing reconstruction. J Bone Joint Surg [Am] 1986;68:1136-44. 80 Goutallier D, Postel JM, Bernageau J, Lavau L, Voisin MC. Fatty muscle degeneration in cuff ruptures. Pre- and postoperative evaluation by CT scan. Clin Orthop Relat Res 1994; (304):78-83. 81 Fuchs B, Weishaupt D, Zanetti M, Hodler J, Gerber C. Fatty degeneration of the muscles of the rotator cuff: assessment by computed tomography versus magnetic resonance imaging. J Shoulder Elbow Surg 1999;8:599-605. 82 Stollsteimer GT, Savoie FH 3rd. Arthroscopic rotator cuff repair: current indications, limitations, techniques, and results. Instr Course Lect 1998;47:59-65. 83 Tauro JC. Arthroscopic “interval slide” in the repair of large rotator cuff tears. Arthroscopy 1999;15:527-30.
65
84 Kersey B, Esch J. Arthroscopic repair of complete isolated rotator cuff tears [abstract]. In: 20th Annual Meeting of the Arthroscopy Association of North America. April 19-22, 2001 ; Seattle, Washington, USA. Arthroscopy 2001;17(sup 1). 85 Weber S. All arthroscopic versus mini-open repair in the management of tears of rotator cuff tears: A prospective evaluation [abstract]. In: 20th Annual Meeting of the Arthroscopy Association of North America. April 19-22, 2001 ; Seattle, Washington, USA. Arthroscopy 2001;17(sup 1). 86 Burkhart SS. Arthroscopic treatment of massive rotator cuff tears. Clin Orthop 2001;(390):107-18.
87 Gartsman GM, Brinker MR, Khan M. Early effectiveness of arthroscopic repair for full-thickness tears of the rotator cuff: an outcome analysis. J Bone Joint Surg [Am] 1998;80:33-40. 88 Wilson F, Hinov V, Adams G. Arthroscopic repair of fullthickness tears of the rotator cuff: 2- to 14-year follow-up. Arthroscopy 2002;18:136-44 89 Severud EL, Ruotolo C, Abbott DD, Nottage WM. Allarthroscopic versus mini-open rotator cuff repair: A longterm retrospective outcome comparison. Arthroscopy 2003;19:234-8. 90 Kim SH, Ha KI, Park JH, Kang JS, Oh SK, Oh I. Arthroscopic versus mini-open salvage repair of the rotator cuff tear: Outcome analysis at 2 to 6 years' follow-up. Arthroscopy 2003;19:746-54.
91 Bennett WF. Arthroscopic repair of full-thickness supraspinatus tears (small-to-medium): A prospective study with 2- to 4-year follow-up. Arthroscopy 2003;19: 249-56 . 92 Jones CK, Savoie FH 3rd. Arthroscopic repair of large and massive rotator cuff tears. Arthroscopy 2003;19:564-71. 93 Snyder SJ, Pachelli AF, Del Pizzo W, Friedman MJ, Ferkel RD, Pattee G. Partial thickness rotator cuff tears: results of arthroscopic treatment. Arthroscopy 1991;7:1-7. 94 Demirhan M, Esenyel CZ. All arthroscopic treatment of rotator cuff tears. [Article in Turkish] Acta Orthop Traumatol Turc 2003:37 Suppl 1:93-104. 95 Jost B, Pfirrmann CW, Gerber C, Switzerland Z. Clinical outcome after structural failure of rotator cuff repairs. J Bone Joint Surg [Am] 2000;82:304-14. 96 Gazielly DF, Gleyze P, Montagnon C. Functional and anatomical results after rotator cuff repair. Clin Orthop Relat Res 1994;(304):43-53. 97 Knudsen HB, Gelineck J, Sojbjerg JO, Olsen BS, Johannsen HV, Sneppen O. Functional and magnetic resonance imaging evaluation after single-tendon rotator cuff reconstruction. J Shoulder Elbow Surg 1999;8:242-6. 98 Loehr JF, Helmig P, Sojbjerg JO, Jung A. Shoulder instability caused by rotator cuff lesions. An in vitro study. Clin Orthop Relat Res 1994;(304):84-90. 99 Özbaydar MU, Tonbul M, Yalaman O. Rotator manşetin tam kat yırtıklarında artroskopik tamir sonuçları. Acta Orthop Traumatol Turc 2005;39(2):114-120. 100 Tingart MJ, Apreleva M, Lehtinen JT, Capell B, Palmer WE, Warner JJ. Magnetic resonance imaging in quantitative analysis of rotator cuff muscle volume. Clin Orthop Relat Res 2003;(415):104-10. 101 Hattrup SJ. Rotator cuff repair: relevance of patient age. J Shoulder Elbow Surg 1995;4:95-100. 102 Gupta R, Leggin BG, Iannotti JP. Results of surgical repair of full-thickness tears of the rotator cuff. Orthop Clin North Am 1997;28:241-8.