108
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SİLORAN BAZLI BİR KOMPOZİTİN MİKROSIZINTI, YÜZEY SERTLİĞİ VE DÜZGÜNLÜĞÜ ÜZERİNDE FARKLI IŞIK CİHAZLARININ ETKİLERİ Gözde PİRKOCA DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Osman GÖKAY 2013- ANKARA

S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

SİLORAN BAZLI BİR KOMPOZİTİN MİKROSIZINTI,

YÜZEY SERTLİĞİ VE DÜZGÜNLÜĞÜ ÜZERİNDE

FARKLI IŞIK CİHAZLARININ ETKİLERİ

Gözde PİRKOCA

DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Osman GÖKAY

2013- ANKARA

Page 2: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır
Page 3: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

SİLORAN BAZLI BİR KOMPOZİTİN MİKROSIZINTI, YÜZEY

SERTLİĞİ VE DÜZGÜNLÜĞÜ ÜZERİNDE FARKLI IŞIK

CİHAZLARININ ETKİLERİ

Gözde PİRKOCA

DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Osman GÖKAY

Bu tez, Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi döner sermaye bütçesi tarafından 08.06.2009 tarih ve

B.30.2.ANK.O21.05.02/22 toplantı sayılı yönetim kurulu kararıyla desteklenmiştir.

2013- ANKARA

Page 4: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

iii

İÇİNDEKİLER

Kabul ve Onay ii

İçindekiler iii

Önsöz vi

Simgeler ve Kısaltmalar vii

Şekiller viii

Çizelgeler ix

1.GİRİŞ 1

1.1 Kompozit Rezinler 2

1.2 Kompozit Rezinlerin Tarihsel Gelişimi 2

1.3 Kompozit Rezinlerin Yapısı 3

1.3.1 Organik Matriks Faz 3

1.3.2 İnorganik Faz 7

1.3.3 Ara Faz (Ara Bağlayıcı) 8

1.4 Kompozit Rezinlerin Sınıflandırılması 8

1.4.1 Kompozit Rezinlerin Doldurucu Partikül Büyüklüğüne Göre

Sınıflandırılması 8

1.4.2 Kompozit Rezin Esaslı Dolgu Maddelerinin Viskozitelerine Göre

Sınıflandırılması 17

1.4.3 Kompozit Rezinlerin Polimerizasyon Şekillerine Göre Sınıflandırılması 18

1.5 Kompozit Rezinlerle İlgili Son Gelişmeler 20

1.5.1 İyon Salabilen Kompozitler 20

1.5.2 Ormoserler 20

1.6 Polimerizasyon Reaksiyonu 21

1.6.1 Kondensasyon Polimerizasyon Reaksiyonu: 21

1.6.2 Katılma Polimerizasyon Reaksiyonu 21

1.7 Polimerizasyon Basamaklari 22

1.7.1 Başlama Reaksiyonu (İnitation) 22

1.7.2 Büyüme Reaksiyonu 23

1.7.3 Sonlanma Reaksiyonu (Terminasyon) 24

Page 5: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

iv

1.8 Polimerizasyon Büzülme Stresi 24

1.9 Adezivler 25

1.9.1 Adezivlerin Mekanizması ve Klinik Uygulama Basamakları

Sayısına Göre Sınıflandırma 26

1.10 Işık Cihazları 30

1.10.1 Lazer Cihazları 31

1.10.2 Quartz Tungsten Halojen Işık Kaynakları: 32

1.10.3 Plazma Ark Cihazları 32

1.10.4 Işık Yayan Diyotlar ( Light Emitting Diodes, Led) 33

1.11 Mikrosızıntı 35

1.11.1 Örtme Etkinliğinin Kalitatif Ölçümü 36

1.11.2 Örtme Etkinliğinin Yarı-Kantitatif Ölçümü 36

1.11.3 Örtme Etkinliğinin Kantitatif Ölçümleri ya da Akma Ölçümleri 36

1.12 Polimerizasyon Derinliği 37

1.12.1 Polimerasyon Derinliğini Belirleme Yöntemleri 37

1.13 Yüzey Sertliği 38

1.14 Yüzey Pürüzlülüğü 40

2.GEREÇ VE YÖNTEM 43

2.1 Filtek Siloran Düşük Büzülmeli Kompozit Rezin 43

2.2 Filtek Silorane Self Etch Primer ve Bond Adeziv Sistemi 44

2.3 Sof-Lex Bitirme ve Cila Disk Sistemi 44

2.4 Enhance Po-Go Bitirme Sistemi 45

2.5 Hilux Halojen Işık Cihazı 47

2.6 Hilux Ledmax Işık Cihazı 47

2.7 Vicker’s Sertlik Ölçüm Cihazı 48

2.8 Perthometer M2 Profilometre 48

2.9 Mikrosızıntı Çalışması 49

2.10 Yüzey Sertlik Testleri 52

2.10.1 Test Örneklerinin Hazırlanması 53

2.11 Yüzey Pürüzlülüğü Testleri 54

Page 6: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

v

3. BULGULAR 57

3.1 Mikrosızıntı Testleri Sonuçlarının Değerlendirilmesi 57

3.2 Pürüzlülük Testleri Sonuçlarının Değerlendirilmesi 59

3.3 Sertlik Testleri Bulgularının Değerlendirilmesi 61

4. TARTIŞMA 63

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER 80

ÖZET 82

SUMMARY 84

KAYNAKLAR 86

ÖZGEÇMİŞ 96

Page 7: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

vi

ÖNSÖZ

Bu çalışmada, siloran bazlı bir kompoziti, farklı tip ışık cihazlarıyla polimerize

ettikten sonra mikrosızıntı, yüzey sertliği ve yüzey düzgünlüğü açısından en iyi

sonuçların elde edileceği ışık cihazını belirlemek istedik ve elde ettiğimiz bulgular

doğrultusunda, ışık cihazlarının siloran kompozitin mikrosızıntı, yüzey sertliği ve

yüzey düzgünlüğü üzerine belirgin bir etkilerinin olmadığını saptadık.

Doktora eğitimim süresince bilimsel desteğiyle yolumu aydınlatan ve tez

çalışmalarımda büyük katkılarda bulunan danışman hocam sayın Prof. Dr. Osman

Gökay’a,

Doktora eğitimimin ilk üç yılı süresince eğitimime yaptığı katkılarından dolayı ilk

danışman hocam Prof. Dr. Nuran Ulusoy 'a,

Doktora öğrenciliğim süresince bilgi ve birikimlerini benimle paylaşan tüm anabilim

dalı öğretim üyesi kadrosuna,

Birlikte çalıştığım ve benden desteklerini esirgemeyen tüm asistan arkadaşlarıma,

Tez yazımı sırasında benden yardımlarını esirgemeyen Kırıkkale Ağız ve Diş Sağlığı

Merkezi başhekimi sayın Dt. Murat Töredi’ye ve başhekim yardımcısı sayın Dt.

Ömer Karaçalı’ya,

Ve hayatım boyunca desteklerini ve sevgilerini her zaman kalbimde hissettiğim

annem Nevin Pirkoca ve babam Hüseyin Pirkoca 'ya,

Sonsuz teşekkürler sunarım.

Page 8: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

vii

SİMGELER ve KISALTMALAR

Bis-GMA Bisfenol A Glisidil Metakrilat

UDMA Ürethan Dimetakrilat

TEGDMA Trietilen Glikol Dimetakrilat

Nm Nanometre

UV Ultraviyole

µm Mikrometre

CQ Kanferakinon

Mm Milimetre

Si-O-Si Silisyum Oksit Silisyum

Ph Hidrojen İyonları Konsantrasyonu

mW/cm2 Milliwatt/ Santimetrekare

LED Light Emitting Diode (Işık Yayan Diyot)

FTIR Fourier Transform Infirared Spektrometre

KHN Knoop Sertlik Değeri

°C Derece Santigrat

% Yüzde

s Saniye

N Örnek Sayısı

HVN Vickers Sertliği

Χ2

Ki Kare

SD standart sapma

SEM Scanning Elektron Mikroskop

MBC Metakrilat Bazlı Kompozit

PAC Plazma Ark Curing

Page 9: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

viii

ŞEKİLLER

Şekil 1.1 Organik matriks fazda yer alan monomerler (Bis-GMA, UDMA,

Bis-EMA, TEGDMA) 4

Şekil 1.2 Siloksan ve Oksiran moleküllerinin birleşmesi sonucu oluşmuş

Siloran Monome 5

Şekil 1.3 Foto iniatörler ve kimyasal iniatörler 6

Şekil 1.4 Siloksan, oksiran ve siloran’ın yapı formülü 14

Şekil 1.5 Oksiran-metakrilat karşılaştırılması 15

Şekil 1.6 Siloran başlatıcı sistemi 15

Şekil 1.7 Siloran polimerizasyonu 16

Şekil 1.8 Günümüz adezivlerinin adezyon mekanizması ve klinik uygulama

adımlarının sayısına göre sınıflandırılması. 26

Şekil 1.9 Siloran polimerizasyonu 28

Şekil 1.10 Siloran polimerizasyonu 29

Şekil 1.11 Vicker’s sertlik testinde kullanılan 136°lik elmas uç ve Knoop

sertlik testinde kullanılan piramit şeklindeki uç 40

Şekil 2.1 Sof-Lex Bitirme ve Cila Sistemi 45

Şekil 2.2 Po-Go Tek Aşamalı Bitirme ve Cila Sistemi 46

Şekil 2.3 Vicker’s Sertlik Ölçüm Cihazı 48

Şekil 2.4 Perthometer M2 Profilometre 49

Şekil 2.5 Sınıf II kavite 50

Şekil 3.1 Halojen ışık cihazıyla polimerize edilen bir örnek 58

Şekil 3.2 LED ışık cihazıyla polimerize edilen bir örnek 58

Şekil 3.3 LED ve Halojen ışık cihazlarının siloran örneklerin yüzey sertliğine

etkilerinin karşılaştırılması 57

Şekil 3.4 Halojen ve Led ışık cihazlarının siloran örneklerin yüzey

pürüzlülüğüne etkilerinin karşılaştırılması 58

Page 10: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

ix

ÇİZELGELER

Çizelge 1.1 Kompozit rezinlerin inorganik partiküllerin büyüklüğüne göre

sınıflandırılaması 10

Çizelge 2.1 Çalışmalarda Kullanılan Restoratif Materyaller 41

Çizelge 2.2 Çalışmalarda Kullanılan Cihazlar 44

Çizelge 2.3 Mikrosızıntı Çalışması Deney Düzeneği 48

Çizelge 2.4 Yüzey Sertliği Testleri Deney Düzeneği 50

Çizelge 2.5 Yüzey Pürüzlülüğü Testleri Deney Düzeneği 52

Çizelge 3.1 LED Işık Cihazı ile Sızıntı Skorları 54

Çizelge 3.2 Halojen Işık Cihazı ile Sızıntı Skorları 54

Çizelge 3.3 Örneklerin okluzal ve gingival sızıntı değerlerinin

karşılaştırılması 54

Çizelge 3.4 Örneklerin sızıntı değerlerinin kullanılan ışık cihazları

açısından karşılaştırılması 55

Çizelge 3.5 Halojen ışık cihazı ile siloran örneklerin yüzey sertlik değerleri 55

Çizelge 3.6 LED ışık cihazı ile siloran örneklerin yüzey sertlik değerleri 56

Çizelge 3.7 Halojen ve LED ışık cihazlarının siloran örneklerin yüzey

sertliğine etkilerinin karşılaştırılması 57

Çizelge 3.8 LED ışık cihazının siloran örneklerin yüzey pürüzlülüğüne

etkisinin değerlendirilmesi 58

Çizelge 3.9 Halojen ışık cihazının siloran örneklerin yüzey pürüzlülüğüne

etkisinin değerlendirilmesi 58

Çizelge 3.10 Örneklerin sızıntı değerlerinin kullanılan ışık cihazları açısından

karşılaştırılması 58

Page 11: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

1

1.GİRİŞ

Restoratif diş hekimliğinin amacı, doğru tanı ve eksiksiz bir tedavi sonucunda doğal

diş görünümünün yeniden kazandırılmasıdır. Dişlerin doğal biçimleri hem komşu

hem de karşı dişlerle olan kontur ilişkileri, çiğneme, estetik ve konuşma gibi

işlevlerin ana belirleyicileridir (Dayangaç, 2000).

Restoratif diş hekimliği, son 40 yılda diş yapısının korunarak minimal preparasyon

ile en iyi restorasyonu elde etme yönünde büyük değişim göstermiştir. Çürüğe

yaklaşımın değişmesi ve materyal teknolojisinin gelişmesi restorasyonlara büyük

katkı sağlamıştır. Başarılı bir materyal denilince akla sadece yüksek dirençli ve az

aşınma gösteren materyaller değil, aynı zamanda estetik ve biyouyumluluk

özellikleri gösteren materyaller gelmektedir. Bunun yanı sıra mekanik özellikler hala

çok önemlidir. Geliştirilmiş bağlanma mekanizmaları ile restoratif materyaller diş

dokusuna güçlü ve kolay bağlanabilmektedirler. Bu katkı restorasyonların uzun

ömürlü olması açısından önemlidir (Yazıcı ve ark., 2003).

Günümüzde estetik görünüme verilen önemin artmasıyla, Bowen tarafından 1962

yılında geliştirilen kompozit rezinlerin kullanımı oldukça artmıştır. Kompozit

materyallerin kullanımının artmasıyla birlikte, bu materyallerin kimyasal ve estetik

özelliklerinin geliştirilmesi açısından birçok çalışma yapılmıştır. Örneğin;

nanoteknolojinin günlük hayatımıza girmesiyle birlikte üretilen kompozit rezinlerde

daha üstün cilalanabilirlik, daha iyi optik ve estetik özellikler, daha fazla inorganik

doldurucu oranı; buna bağlı olarak daha az monomer ve daha az büzülme

hedeflenmektedir (Mitra ve ark., 2003).

Page 12: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

2

1.1. KOMPOZİT REZİNLER

Kompozit terimi birbiri içinde çözünmeyen ve erimeyen kimyasal olarak farklı iki

maddenin üç boyutlu kombinasyonu olarak ifade edilir. Diş hekimliğinde kompozit

terimi; en azından %60 inorganik dolgu içeren organik bir matriks ve pat formundaki

restoratif madde anlamında kullanılmaktadır (Philip, 1985).

1.2.KOMPOZİT REZİNLERİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Diş hekimliğinde adeziv dolgu maddeleri açısından en önemli gelişme 1955 yılında

sağlanmıştır. Bounocore asitle pürüzlendirme işlemini gerçekleştirerek restoratif diş

hekimliğine adezyon kuvveti açısından yeni bir boyut kazandırmıştır (Dayangaç,

2000). İlk olarak Dr. Bowen, epoksi rezinlerde bulunan epoksi grupları yerine

metakrilat gruplarını kullanarak Bis-fenol-A Glisidil metakrilat (Bis-GMA)

monomerini elde etmiş ve bu monomer içerisine inorganik gruplar ilave ederek ilk

kompozit rezinleri geliştirmiştir (Willems ve ark.,1993). Kompozit dolgu maddesi

organik polimer matriks tarafından çevrelenmiş inorganik parçacıklardan oluşan bir

birleşimdir (Willems ve ark.,1993; Pinkham ve ark., 2005). Diş hekimliğinde ilk

üretilmiş olan kompozit rezinler, Adaptic (Johnson &Johnson, Switzerland) ve

Concise (3M Espe, USA) isimli ticari materyallerdir (Dayangaç, 2000).

Kimyasal olarak polimerize olan bu materyallerin, Sınıf III, IV, V, kavitelerde

kullanılması önerilmiştir. Ancak doldurucu partiküllerin büyük ve

konsantrasyonunun düşük olması polisaj özelliklerini olumsuz yönde etkilediğinden

dolguların zaman içerisinde renklendiği gözlenmiştir (Craig ve Powers, 2002;

Jackson ve Morgan, 2000).

Mine ve dentin dokusuna adezyon ile bağlanan kompozit rezinler 1962 yılında Dr.

Ray Bowen tarafından tanıtılmış ve günümüze kadar önemli gelişmeler göstermiştir

(Dayangaç, 2000).

Page 13: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

3

Kompozit rezinlerdeki en önemli adım, 1970’lerde Nuvafil (Caulk Company, USA)

gibi ışıkla polimerize olan kompozitlerin geliştirilmesi olmuştur. 1980’lerde ise

posterior bölgelerde kullanımı amacıyla özel olarak geliştirilmiş ilk “posterior

kompozitler” üretilmiştir (Jackson ve Morgan, 2000).

Restoratif diş hekimliğinde, estetiğin daha fazla önem kazanması ve daha az

kavite preperasyonu gerektirmesi, kompozitlerin kullanımını yaygınlaştırmıştır

(Altun, 2005). Kompozit rezinler günümüzde hem anterior hem de posterior

dişlerde (Powers ve Wataha, 2008) kaybedilen diş yapısının yerine koyulması,

diş renginin ve konturunun değiştirilmesi ve bu sayede yüz estetiğinin

geliştirilmesi için kullanılan rutin kullanıma sahip başlıca estetik restoratif dolgu

materyali olma özelliğindedirler (Powers ve Wataha, 2008).

1.3.KOMPOZİT REZİNLERİN YAPISI

Kompozit rezinler 3 ayrı fazdan oluşur,

Bunlar:

Organik matriks faz

İnorganik faz

Ara faz dır.

1.3.1.Organik matriks faz

1.Organik matriks faz

Bu faz içinde monomerler, ko-monomerler, inhibitörler, polimerizasyon başlatıcılar,

ultraviyole (UV) stabilizatörler ve pigmentler bulunmaktadır.

Page 14: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

4

Günümüzde ticari amaçlı üretilen kompozitlerinin çoğunda organik polimer matriks

ya bir aromatik oligomer ya da üretan diakrilat oligomeridir (Powers ve Wataha,

2008). Bisfenol A ile glisidil metakrilatın birleşmesi sonucu oluşan bis glisidil

metakrilattır (Bis-GMA). Son yıllarda iyi adezyon sağlayan ve renk değişimine daha

dirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır. Hem

Bis-GMA hem de UDMA oligomerleri aşırı derecede vizközdür, bu yapıya, klinik

olarak kullanılır hale getirmek için dilüe edici monomerler eklenmektedir (Powers ve

Wataha, 2008 ).

Viskoziteyi artırmak ve kontrol edebilmek amacıyla trietilen glikol dimetakrilat

(TEGDMA) matrikse ilave edilmiştir (Dayangaç 2000; Craig ve Powers, 2002).

Kompozitler içerdikleri akseleratör ve inhibitörlerine göre self-cure kendi kendine

polimerize olan (kimyasal aktive olan), light-cure ışıkla polimerize olan (ışıkla aktive

olan) ve dual cure (hem ışık hem kimyasal polimerize olan) olmak üzere

gruplandırılırlar ( Craig ve Powers, 2002).

Şekil 1.1 Organik matriks fazda yer alan monomerler (Bis-GMA, UDMA, Bis-

EMA, TEGDMA)

Page 15: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

5

Son olarak geliştirilen monomerlerden biri de “siloran” dır. Siloksan ve oksiran

moleküllerinin birleşimi sonucunda oluşmuştur. Bu monomerin polimerizasyonu

katyonik halka açılması şeklinde olur. Bu sayede daha az polimerizasyon büzülmesi

gerçekleşmektedir (Eckert ve ark., 2004).

Şekil 1.2 Siloksan ve Oksiran moleküllerinin birleşmesi sonucu oluşmuş Siloran

monomeri

Organik matriks yapısı içerisinde yer alan diğer yapılar ise şunlardır;

İnhibitörler

Kompozit dolgu maddelerinin ısı, ışık ve diğer kimyasal yollarla kendi kendine

polimerize olmasını engellemek için organik matriks içine konan fenol türevi

birleşiklerdir (Willems ve ark, 1993).

Polimerizasyon başlatıcılar (initiatör/akseleratör)

Kompozit dolgu maddeleri genellikle kimyasal ve ya ışık ile polimerize olurlar

(Craig ve Powers, 2002). Otopolimerizan kompozitlerde initiatör (başlatıcı) etki

yapan dibenzol peroksit, akseleratör (hızlandırıcı) etki yapan [N,N-bis(2-

hidroksietil)-p-toludin] gibi aromatik bir tersiyer amin kullanılır. Görünen ışıkla

polimerize olan kompozitlerde ise 450-500 nm (nanometre) dalga boyundaki ışığı

Page 16: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

6

absorbe ederek polimerizasyon başlatan initiatörler kullanılmaktadır. Bunun için en

çok kullanılan, bir alfa-diketon olan kamferokinondur. Işığın etkisiyle kamferokinon

harekete geçmekte, amin ile reaksiyona girip serbest radikaller oluşturmaktadır

(Willems ve ark., 1993; Bayne ve ark., 1994).

Şekil 1.3 Foto iniatorler ve kimyasal iniatörler( KL Van Landuyt ve

ark.,2007)

Ultraviyole Stabilizatörler

Otopolimerizan kompozitlerde polimerizasyonun ardından reaksiyona girmeyen artık

ürünler kalabilir. Bu ürünler U.V ışığın etkisiyle parçalanarak kahverengi

renklenmelere neden olabilirler. Bu nedenle otopolimerizan kompozitlerin organik

fazına, UV stabilizatörler (2-hidroksi-4-metoksi benzofenol) oksidasyonun neden

olduğu renk değişimini engellemek için ilave etmiştir (Willems ve ark., 1993; Craig

ve Powers, 2002).

Pigmentler

Diş yapısıyla uyumu sağlamak için kompozitlerin içine çok az miktarda inorganik

pigmentler ilave edilmiştir. İnsan dişleriyle uyumlu olması için sarıdan geriye

Page 17: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

7

değişen farklı tonlarda (10 ton) kompozit üretilmiştir. Normal renk tonlarının dışında

ki renkleri elde etmek için standart renk tonları karışımı kullanılmaktadır.

Beyazlatılmış dişler içinde özel renk tonları mevcuttur (Powers ve Wataha, 2008).

Son dönemlerde estetik diş hekimliğinde uygulanan özel teknikler için mine, dentin,

servikal, opak olmak üzere değişik kompozitler geliştirilmiştir. Bu kompozitler

estetiği sağlamak amacıyla tek veya çok kat halinde uygulanmaktadır (Powers ve

Wataha, 2008).

1.3.2 İnorganik faz

İlk olarak organik matriks içerisine quartz ve çeşitli cam partikülleri eklenmiştir. Bu

parçalar rezin içinde retansiyonu sağlamak amacıyla genellikle irregüler şekillidir

(Pinkham ve ark., 2005).

Günümüzde inorganik matriks; kuartz, borosilikat cam, lityum aluminyum silikat,

kolloidal silika, zirkonyum silika, silika nano partiküller, stronsiyum, baryum, çinko

ve yitriyum cam, baryum aluminyum silikat gibi partiküllerden oluşur. Bunlar

kompozit rezinlere bazı özel ve genel nitelikler kazandırır

( Dayangaç, 2000; Craig ve Powers, 2002; Powers ve Wataha, 2008; Pinkham ve

ark., 2005).

Stronsiyum, baryum, çinko ve yitriyum rezin radyoopasite sağlar. Silika partikülleri

karışımın mekanik niteliklerini güçlendirir, ışığı geçirir ve yayar. Böylece kompozit

rezine mineye benzer yarı şeffaf bir görüntü kazandırır. Saf silika, kristalin

(kristobalit, tridimit, quartz) ve non kristalin (silikat cam) formlarında bulunur.

Kristalin formları serttir ancak kompozit rezinin bitirme ve polisaj işlemini

güçleştirir. Bu nedenle kompozit rezinler günümüzde silikanın non kristalin formu

(silikat cam) kullanılarak üretilmektedir (Dayangaç, 2000).

Page 18: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

8

1.3.3 Ara faz (Ara bağlayıcı)

Kompozit rezinler de organiks polimer matriks fazı ile inorganik faz arasında sıkı bir

bağlanmaya gerek vardır. Bu bağlanma ara faz ile sağlanır. Ara faz, organik silisyum

bileşiği olan silanlardan oluşur. Organo silan üretici tarafından reaksiyona girmemiş

organik matrikle karıştırılmadan önce inorganik partiküllere uygulanır (Dayangaç,

2000; Craig ve Powers, 2002). Bağlantıyı sağlamak amacıyla bir ucu hidroksil

grupları ile diğer ucu da organik matriks kısmındaki çift bağlı monomerler ile

kopolimerize olabilen çift fonksiyonlu bir silan bağlayıcı ajan kullanılır (Willems ve

ark., 1993). Modern kompozit rezinler de silika partiküllerinin yüzeyi silan bağlanma

ajanları ile önceden kaplanmış ve silika partikülleri yüzeyinde tek moleküllü ve çift

yüzeyli çok ince bir katman oluşturmuştur (Dayangaç, 2000). Silan bağlanma

ajanları inorganik fazın özellikle silika partiküllerin de olumlu sonuçlar vermiş, bu

nedenle kompozit rezinlerin büyük bir çoğunluğunda silika içerikli inorganik

doldurucular kullanılmıştır (Craig ve Powers, 2002). Silan bağlanma ajanları rezinin

fiziksel ve mekaniksel özelliklerini geliştirdiği gibi rezin partikül ara yüzü boyunca

suyun geçişini önleyerek hidrolik dengeyi de sağlar, rezinin çözünürlüğünü ve su

emilimini azaltır. Organik-inorganik yapılar arasında bağ oluşturan silan, rezin

partikül ara yüzünü kapatarak su ve tükürüğün dolgu maddesi içine geçişini önler

(Willems ve ark. 1993).

1.4.KOMPOZİT REZİNLERİN SINIFLANDIRILMASI

1.4.1.Kompozit Rezinlerin Doldurucu Partikül Büyüklüğüne Göre

Sınıflandırılması

Kompozit rezinler doldurucu ya da matriks kısmın içeriği, miktarı ya da

polimerizasyon özelliklerine göre sınıflandırılırlar. En yaygın sınıflandırma;

doldurucu içeriği, doldurucu partikül büyüklüğü ya da doldurucu ilavesi metoduna

göre yapılan sınıflandırmalardır. Matriks yapısı ya da polimerizasyon metoduna göre

de sınıflandırma yapılabilir. Ancak bunlar kompozit rezinin özellikleri hakkında

Page 19: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

9

detaylı bilgi vermeyecektir. Kompozit rezinler değişik araştırmacılar tarafından farklı

şekillerde sınıflandırılmışlardır (Lutz ve Phillips, 1983; O’Brain, 1989; Phillips,

1991).

Leinfelder ve Lemans'a (1988) göre;

a) Geleneksel kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (20-35 µm)

b) Ara faz kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (1-5µm)

c) Mikrodolduruculu kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (0,04

µm)

O’Brainia (1989) göre;

a) Geleneksel kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (20-50 µm)

b) Ara faz kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (1-5µm)

c) İnce partiküllü kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (0,5µm)

d) Mikrodolduruculu kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (0,05

µm)

Phillips’e (1991) göre;

a) Geleneksel kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (8-12 µm)

b) Küçük partiküllü kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (1-5 µm)

c) Mikrodolduruculu kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (0,04-4

µm)

d) Hibrit kompozitler: İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (1 µm)

Crispin’e (1994) göre;

a) Makrodolduruculu kompozitler

b) Mikrodolduruculu kompozitler

c) Hibrit kompozitler

Günümüzde de gerçekliğini koruyan Lutz ve Phillips’in (1983) sınıflandırılmasında

da inorganik doldurucu partiküllerin büyüklüğü ve miktarı esas alınmıştır. Polimer

matriks içerisine çeşitli oranlarda dağılmış olan inorganik doldurucu partiküllerin

Page 20: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

10

ağırlık ya da hacim olarak yüzdesi doldurucu partiküllerin büyüklüğü ile ilgilidir.

Eşit büyüklükteki partiküllerin matriks içindeki dağılımı ile matrikste birtakım

boşluklar oluşur. Bu nedenle farklı büyüklükteki partiküllerin matriks içinde

harmanlanması gerekir.

Kompozit rezinler, inorganik partiküllerin büyüklüğüne göre:

-Megafil

-Makrofil

-Midifil

-Minifil

-Mikrofil

- Nanofil

-Hibrit olarak sınıflandırılırlar.

Çizelge 1.1 Kompozit rezinlerin inorganik partiküllerin büyüklüğüne göre

sınıflandırlaması

Kompozit rezin İnorganik doldurucu

partikül büyüklüğü (μm)

İnorganik doldurucu

partikül yüzdesi (%)

(ağırlıkça)

a) Megafil kompozitler 50–100 Mμ

b) makrofil kompozitler 10–100 Mμ %70–80

c) midifil kompozitler 1–10 Mμ %70–80

d) Minifil kompozitler 0,1–1 Mμ %75–85

e)mikrofil kompozitler 0,01–0,1 μm %35–60

f) hibrit kompozitler 0,04–1 μm μ %75–80

g) nanofil kompozitler 0,005–0,01 μm

Page 21: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

11

Monomer matriks ile inorganik doldurucu partikül karışımının viskozitesini;

monomer viskozitesi, doldurucu partikül miktarı ve partikül büyüklüğü belirler.

Monomer matriks ve doldurucu partikül yüzeyi arasındaki sürtünme, viskoziteyi

kontrol eden ana etkendir. Küçük partiküllü kompozit rezinler de doldurucu

monomer matriks eklendiğinde karışımın viskozitesi artmaktadır. Viskozite sorununu

çözmek amacıyla, önceden polimerize edilmiş mikrofil kompozit rezin kitlesi 1-20

μm büyüklüğünde partiküller elde edilecek biçimde öğütülmüş ve bu partiküller

doldurucu olarak monomer matrikse eklenmiştir. Partiküllerin polimer matrikse

kimyasal yolla bağlanması ile polimer matriks içinde çok daha iyi özellik gösteren

adacıklar oluşturulmuştur. Doldurucu partiküllerde modifikasyon yapıldığı için bu

tür kompozit rezinlere “heterojen kompozit rezinler” adı verilir ( Bayne ve ark.,

1994; Dayangaç, 2000).

Megafil kompozitler

İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü 50-100 µm olan kompozit rezinlere Megafil

kompozitler denilmektedir (Dayangaç, 2000).

Makrofil kompozitler

Bu tür kompozitlerde doldurucu partiküller genellikle 1-10µm büyüklüğündedir,

(midifil) aralarında 10-100 µm büyüklüğünde (makrofil) partiküllere de rastlanır.

Makrofil ve midifil kompozitler, geleneksel kompozitler olarak da

adlandırılmaktadırlar (Dayangaç, 2000).

Makrodolduruculu kompozitlerde doldurucular kompozit rezin hacminin %60-70’ini,

ağırlığının ise %70-80’inin oluşturur. Bunların en önemli dezavantajı, rezin matriksin

kolayca aşınmasına karşın doldurucuların aşınmayıp yüzeyden taşan çıkıntılar

oluşturmasıdır. Polisaj, diş fırçalama ya da çiğneme sonucunda rezin matriks

aşındıkça dolgu yüzeyinde çıkıntılar oluşur. Bu çıkıntılar, plak birikimine yol açar ve

renk uyumunun da bozulması ile birlikte restorasyon estetik özelliğini yitirir. Oklüzal

Page 22: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

12

aşınmaya karşı direnci düşük olan bu tür kompozitlerin posterior dişlerde kullanımı

sakıncalıdır (Dayangaç, 2000).

Minifil kompozitler

Bu tür kompozitler de doldurucu partikül büyüklüğü 0,1-1 µm arasındadır ve partikül

miktarı makrofil kompozitlere oranla daha fazladır (Dayangaç, 2000).

İnorganik doldurucu partiküllerin küçük ve çok sayıda olması makrofil kompozitlere

oranla daha düzgün bir yüzey elde edilmesini sağlar. Aşınmaya karşı direnç artırılmış

ayrıca kompozite radyoopasite kazandırılmıştır (Dayangaç, 2000).

Mikrofil kompozitler

Makrodolduruculu kompozit rezinlerdeki yüzey pürüzlülüğünü çözümlemek için

partikül çapı 200-300 kez daha küçük olan mikrodolduruculu kompozit rezinler

geliştirilmiştir. Doldurucular, kompozit ağırlığının %35-60’ını oluşturur.

Mikrodolduruculu kompozit rezinlerin en belirgin özelliği, oldukça düzgün dolgu

yüzeyleri gerçekleştirmeye elverişli olmalıdır. Zira gerek matriks gerekse

doldurucular, polisaj ve diğer aşındırıcı süreçlerden aynı şekilde etkilenmektedir

(Jackson ve Morgan, 2000).

Nanofil kompozitler

Nano kelimesi yunanca kökenli olup nanometre 10-9

metreyi veya 10-3

μm ifade eden,

çok küçük boyutlarda bir ölçü birimidir. Örnek verildiğinde bir hidrojen atomu 0,1- 0,2

μm boyutlarında, küçük bir bakteri ise 1000 μm boyutlarındadır (Mitra ve ark., 2003).

Page 23: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

13

Nanomateryallerin kullanılmasına karşı oluşan yoğun ilgi, kullanıldığı materyallerin

elektriksel, kimyasal, mekanik ve optik özelliklerinde büyük bir gelişme

sağlamasından kaynaklanmaktadır (Whitesides ve Christopher, 2001).

Adeziv kompozitler, aynı zamanda estetiği sağlarken; sağlam diş dokusunun

korunmasına ve güçlendirilmesine de olanak sağlar. Ancak sınıf I ve II posterior

restorasyonlar için fonksiyonel gereksinimler ve anterior dişler içinde yüksek estetiği

sağlama özellikleri taşıyan bir kompozit bulunmamaktadır (Whitesides ve

Christopher, 2001).

Mikrofil dolduruculu kompozit rezinler cilalanabilirliklerinin iyi olması nedeniyle

anterior restorasyonlar da kullanılırlar; fakat çiğneme kuvvetleri karşısında dayanıklı

olmadıkları için, posterior restorasyonlarda yetersizdirler. Diğer yandan hibritler,

mikrofiller kadar iyi cilalanmasalar da çiğneme kuvvetlerine karşı daha gelişmiş

dayanım sağlarlar. Rezin bazlı kompozit teknolojisinin hedeflerinden biri; Mikrofil

kompozitlerin, yüksek parlaklık ve üstün cila dayanıklılığı özelliği ile hibrit

kompozitlerin yüksek mekanik dayanım ve aşınma direnci gibi olumlu özelliklerini bir

arada bulunduran ve tüm yüzeylerde kullanılabilen bir kompozit materyal

geliştirilmektir. Bu amaçla önce nanomerler daha sonrada gelişmiş metakrilat ve

ışıkla sertleşme teknolojilerine sahip nano kompozitler geliştirilmiştir (Mitra ve ark.,

2003).

Siloran Esaslı Kompozit

Metakrilat bazlı monomerlerin fazla büzülmesinden kaynaklanan kontraksiyon

streslerinin önüne geçebilmek için 3M ESPE firması daha az büzülen Siloran isimli

monomer sistemini geliştirmiştir. Siloran; siloksan ile oksiranın birleşimi sonucu

oluşmaktadır.

Page 24: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

14

Şekil 1.4 Siloksan, oksiran ve siloran’ın yapı formülü (Filtek Silorane, 2007).

Siloksan endüstriyel uygulamalarda ayırt edici hidrofobisitesi ile bilinir. Oksiran ise

tenis raketi, kayak gibi spor malzemelerinde ve otomotiv sanayisinde yüksek

kuvvetlere ve doğa şartlarına dayanabilen bir monomerdir ve uzun süredir

kullanılmaktadır. Üreticiye göre bu iki kimyasal yapının birleşimi ile biyouyumlu,

hidrofobik ve az büzülen bir sistem oluşmuştur.

Siloranların polimerizasyon sistemi metakrilatlardan farklılık göstermektedir.

Siloran sisteminde metakrilatlardaki radikal polimerizasyon yerine katyonik halka

açılmalı polimerizasyonu kullanılır. Bu sayede belirgin bir şekilde büzülme

miktarında azalma ve streste düşüş gözlenir (Ernst ve ark., 2004). Metakrilat bazlı

sistemlerle karşılaştırıldığında siloran bazlı sistemlerin kenar uyumu ve mikrosızıntı

yönlerinden daha üstün olduğu çalışmalarda gösterilmiştir (Thalacker ve ark., 2004,

Palin ve ark., 2005, Thalacker ve ark., 2005).

Page 25: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

15

Şekil 1.5 Oksiran-metakrilat karşılaştırılması (Filtek Silorane, 2007)

Siloran bazlı sistemin ışık aktivasyonu da metakrilat bazlı sistemlerden farklılık

gösterir. Halka açılmalı polimerizasyonun başlaması için katyonik reaktif türlere

ihtiyaç vardır. Bu da CQ, iodniyum tuzu ve elektron vericisi ile sağlanır .

Şekil 1.6 Siloran başlatıcı sistemi (Filtek Silorane, 2007)

Page 26: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

16

Şekil 1.7 Siloran polimerizasyonu (Filtek Silorane, 2007).

Hibrit kompozitler

Farklı büyüklükteki doldurucu partiküllerin karışımını içeren kompozit rezinlere

hibrit kompozitler denir. Partikül büyüklüğü makro partiküllü rezinden daha küçük,

partikül miktarı ise mikro partiküllü rezinden daha fazladır. Bu kompozit rezinler de

doldurucular, silanizasyon dışında hiçbir işlem uygulanmadan monomer matrikse

katılmıştır. Bu nedenle bu kompozitlere “homojen kompozitler” adı da verilmektedir

(Dayangaç, 2000).

Fiziksel ve mekaniksel özellikleri ile makropartiküllü ve küçük partiküllü

kompozitlere benzer (Dayangaç, 2000).

Hibrit türünün belirlenmesinde büyük partikül adı kullanılır. Örneğin, büyük

partiküller minifil düzeyinde ise kompozit minifil hibrit adını alır. Küçük partiküller

karışımın ikinci komponentidir (Dayangaç, 2000).

Hibrit kompozitlerde koloidal silika ve ağır metaller içeren cam partiküller

harmanlanmış ve inorganik doldurucu olarak organik matrikse katılmıştır. Buna bağlı

olarak doldurucu partikül yüzdesi ağırlıkça yaklaşık %10-20 ‘si kolloidal silika

olmak üzere %75-80’e ulaşmıştır. Submikron büyüklüğündeki doldurucu partiküller

büyük partiküller arasına gelişigüzel serpiştirildiği için yüzey düzgündür. Bu nedenle

Page 27: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

17

estetik açıdan önemli olan anterior bölgelerde 3, 4, ve 5. sınıf kavitelerde, labial

veneerler de kullanımı önerilir. Ayrıca stres altında bulunan bölgelerde de yaygın

biçimde kullanılmaktadır. Brillant, Herculite-XR, TPH, Z-1001, Bisfil M, P-50, P-

10, Prisma APH, Charisma, Tetric, Valux Plus markaları hibrit kompozitlere örnek

olarak gösterilebilir (Dayangaç, 2000).

1.4.2 Kompozit Rezin Esaslı Dolgu Maddelerinin Viskozitelerine Göre

Sınıflandırılması

1) Kondanse edilebilen kompozit rezinler

2 ) Akışkan kompozit rezinler

Kondense Edilebilen Kompozit Rezinler (Condensable-Packable Kompozitler)

Amalgam yerine kullanılabilecek direkt restoratif materyal arayışı halen devam

etmektedir. Ancak tam olarak amalgamın yerini alacak bir materyal bulunamamıştır.

Ancak çeşitli alternatifler klinik kullanımdadır. Bu materyallerden bir tanesi

kondense edilebilir kompozitlerdir. ‘Condensable’ kelimesi bir materyale basınç

uygulandığında hacminin azalması anlamına geldiğinden bu tip materyallerin

tanımlanması için ‘packable’ daha uygun bir terim olacaktır. Bu restoratif rezinler

5mm derinliğe kadar ışıkla sertleşebilen, kaviteye taşınma, uygulama ve işlenebilme

özellikleri açısından amalgama benzer olduğu bildirilerek piyasaya sunulmuşlardır.

Klinik olarak karşılaştırıldığında bu kompozitlerin kullanımı amalgamdan daha

zordur (Manhart ve ark., 2000; Tung ve ark., 2000; Brackett ve Covey, 2000;

Loguercio ve ark., 2001). Bu yeni restoratif rezinler; amalgama benzer kaviteye

taşınma, uygulama ve işlenebilme özelliklerine sahip olup, konvansiyonel kompozit

rezinlerden daha kolay manipülasyon sağlarlar. Bu işlem iyi bir marjinal kapanma

sağlar. Sınıf II kavitelerde konvansiyonel kompozit materyallerin kullanımı

esnasında karşılaşılan en büyük problem kontakt noktasının sağlanmasındaki

Page 28: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

18

zorluktur. Ancak packable kompozitlerin kullanıma girmesiyle interproksimal

konturdaki açıklıkların ortadan kalktığı bildirilmiştir (Kelsey ve ark., 2000; Brackett

ve Covey, 2000; Özdabak ve Akgül, 2003). Çünkü bu kompozit materyaller

interproksimal restorasyonlarda metal matriks bandı ve kama kullanımına olanak

sağlamış ve restorasyonun sertleşmesinin kütlesel olarak yapılması gibi avantajları

getirmişlerdir. Yüksek oranda doldurucu içermeleri sebebiyle el aletleri ile

işlenebilmeleri kolaydır, bunun yanısıra fiziksel ve mekanik özellikleri artmıştır.

Kompozit rezinlerin şekillendirilmeleri konusunda da gelişmeler vardır (Jackson ve

Morgan, 2000; Manhart ve ark., 2000; Wakefıeld ve Kofford, 2001). Solitaire, Alert,

Bisfıl II, Filtek P60, Surefil markaları bu tip kompozit materyallere örnek olarak

gösterilebilir (Wakefield ve Kofford, 2001; Dayangaç, 2000).

Akışkan kompozit rezinler

Geleneksel pit ve fissür koruyucular ile günümüzde kullanıma sunulan akışkan

kompozitler arasındaki en belirgin fark, doldurucu oranlarının daha fazla olmasıdır.

Bunlar bir bakıma daha düşük vizkoziteli hibrit kompozitlerdir. Kavite duvarlarına

adaptasyonları daha iyidir. Ancak rezin matriks miktarının fazla oluşu nedeniyle

hibrit kompozitlerle karşılaştırıldığında polimerizasyon büzülmesi ve aşınma oranlan

artmış, dayanıklılıkları azalmıştır (Bayne ve ark., 1998; Labella ve ark., 1999;

Dayangaç, 2000; Craig ve Powers, 2002).

1.4.3. Kompozit Rezinlerin Polimerizasyon Şekillerine Göre Sınıflandırılması

Kimyasal yolla polimerize olan kompozit rezinler

Görünür ışıkla polimerize olan kompozit rezinler

Hem kimyasal hem de görünür ışıkla polimerize olan kompozit rezinler (Dual-cure

kompositler) olmak üzere sınıflandırılabilirler.

Page 29: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

19

Kimyasal Yolla Polimerize Olan Kompozit Rezinler

Otopolimerizan kompozit rezinler olarak da bilinirler. Genellikle iki pat halinde

bulunurlar. Patlardan her biri hacimsel olarak yarı yarıya organik monomer ve

dodurucular içerir. Patlardan birinde polimerizasyonu başlatan benzol peroksit,

diğerinde polimerizasyonu hızlandıran organik amin bulunur. Her iki pattan eşit

miktarda alınarak karıştırılır. İki pat karıştığı zaman amin, benzol peroksit ile

reaksiyona girer ve polimerizasyon başlamış olur. Bu tip rezinlerde kavitenin en

derin bölgesinden vücut ısısına bağlı olarak başlayan ilk sertleşme ile kavitenin

merkezine doğru bir büzülme gözlenir. İki patın karıştırılması sırasında arada kalan

hava kabarcıklarının poröz yüzeylere neden olması, uygulanma süresinin hekimin

kontrolünde olmaması ve aminin zamanla renklenmesi nedeniyle başarısızlıkla

sonuçlanabilir (Dayangaç, 2000).

Görünür Işıkla Polimerize olan Kompozit Rezinler

Bu tür kompozitlere fotopolimerizan kompozitler de denir. Otopolimerizan

kompozitlere alternatif olarak geliştirilmişlerdir. Polimerizasyon için görünür mavi

ışığın 450-500 nm dalga boyunda veya en az 300 mW/cm2 olması gerekir.

Polimerizasyon başlatıcı olarak en çok kamferokinon kullanılır. Işığın etkisiyle

kamferokinon harekete geçmekte ve serbest radikaller oluşmaktadır. Kompozitin

polimerizasyonunun hekim kontrolünde olması, çalışma rahatlığı ve uygulama

kolaylığı önemli avantajlarındandır. Bunlara ek olarak tek pat şeklinde oluşu

sayesinde karıştırma işlemi gerektirmeyerek oluşabilecek hava kabarcıklarının ve

yüzey pürüzlülüğünün önüne geçilmiştir. Renk stabilitesinin uygun ve sürekli olması,

hızlı, kontrollü, derin ve güvenilir bir polimerizasyon sağlaması, estetik olma

özellikleri ile otopolimerizan kompozitlere üstünlük sağlarlar. Bu tip kompozit

rezinler de polimerizasyon büzülmesi ışık kaynağına doğru olmaktadır (Dayangaç,

2000).

Page 30: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

20

Hem Kimyasal Hem de Görünür Işıkla Polimerize Olan Kompozit Rezinler

Akışkan özellikleri nedeniyle daha çok yapıştırma materyali olarak kullanılır. İki pat

şeklindedir. Karıştırılmalarından sonra uygulandıkları bölgelerde polimerizasyon

ışık ile başlatılır. Işığın ulaşmadığı bölgelerde polimerizasyon kimyasal olarak 8-24

saat içinde tamamlanır. Polimerizasyonun tam olarak gerçekleşmesinden endişe

edilen her ortamda kullanılması önerilen bu tip rezinler özellikle derin kavitelerde, 2

mm'den daha kalın rezin uygulamalarında ve girişin zor olduğu interproksimal

alanlarda başarılıdır (Hofmann ve ark., 2001).

1.5 KOMPOZİT REZİNLERLE İLGİLİ SON GELİŞMELER

1.5.1 İyon salabilen kompozitler

Bu tür kompozitler restorasyon yüzey pH değerinin değişimlerine bağlı olarak florür,

hidroksil ve kalsiyum iyonlan salarlar. Plak birikimi ile pH değerini düşmesi, iyon

salınımını arttırır. Yeni geliştirilen bazik cam taneciklerinin oluşturduğu bu etkileşim

ile bakterilerin üremesini inhibe etmek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda

karyojenik bakterilerin ürettiği asitlerin tamponlanacağı, demineralizasyonun

azalacağı ve restorasyon kenarlarında sekonder çürük oluşumunun önleneceği

hedeflenmiştir (Dayangaç, 2000).

1.5.2 Ormoserler

1998 yılında restoratif diş hekimliğine yeni bir kompozit olarak sunulmuştur. Bu

materyale organik- modifikasyon-seramik kelimelerinin ilk hecelerinden oluşan

'ormoser' adı verilmiştir. Ormoserlerde çok fonksiyonlu ürethan ile tioeter oligo

metakrilat alkoksilanın inorganik-organik kopolimerleri oluşur. Silanın alkoksisil

grupları hidroliz ve polikondensasyon reaksiyonları ile inorganik Si-O-Si ağını,

metakrilat grupları da fotokimyasal yolla organik polimerizasyonu gerçekleştirir.

Page 31: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

21

Ormoserlerin aşınmaya karşı dirençleri kompozit rezinlerden çok daha fazladır

(Hickel ve ark., 1998; Dayangaç, 2000; Sabbagh ve ark., 2004).

1.6 POLİMERİZASYON REAKSİYONU

Kimyasal yapıları aynı ve reaksiyon aktivitesine sahip olan basit moleküllerin

(monomer) kimyasal olarak tekrarlanabilir şekilde birbirine bağlanmasından

meydana gelen büyük moleküllü maddelere polimer denir (O’Brien, 1989).

Sentetik polimerler, monomerlerin birbirleri ile iki türlü reaksiyonu ile elde edilir

(Philips, 1991).

1.6.1 Kondensasyon Polimerizasyon Reaksiyonu:

Kondensasyon reaksiyon tipi birden fazla monomer tipi içerir ve iki büyük

molekülün su ve amonyak gibi küçük bir molekülü atarak birleşmeleri olayıdır. Bu

tür polimerizasyonlara daha genel olarak basamaklı polimerizasyon reaksiyonları da

denir. Bu reaksiyonlarda, iki ya da daha fazla fonksiyonlu grupları bulunan

moleküller kondensasyon reaksiyonları ile bağlanarak daha büyük molekülleri

oluşturur (Philips, 1991).

1.6.2 Katılma Polimerizasyon Reaksiyonu

Bir monomerin bir başlatıcı yardımıyla aktivite kazanarak başka bir monomer ile

reaksiyona girmesi ve aktivitesini reaksiyon ile oluşturduğu moleküle taşıması

sonucunda meydana gelir (Philips, 1991).

Page 32: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

22

Katılma reaksiyonu bir serbest radikal kaynağıyla başlar. Serbest radikaller (R)

oluşmasını sağlayan moleküller; örneğin ikinci bir kimyasal, sıcaklık, görünür ışık,

UV ışık veya başka bir radikal içeren birleşikten enerji transferiyle oluşur.

Diş hekimliğinde genellikle kimyasal ajanlar, sıcaklık ve görünür ışık

kullanılmaktadır (Philips, 2009). Radikalik polimerizasyonda kullanılan başlatıcı,

önceleri ultraviyole ve daha sonrası ise 400 nm (nanometre)’den daha büyük dalga

boylarında duyarlı görünür ışık kaynaklarıdır. Görünür ışık için bir diketon olan

kamferokinon (CQ), çeşitli aminler gibi ve N,N-dimetil amino etil metakrilat,

hidroksitoluen ve hidrokinon gibi indirgeyici ajanlar kullanılır (Taira ve ark. 1988).

CQ uygun dalga boyu ve şiddetteki elektromanyetik enerjiye maruz kaldığında

fonksiyonel gruplar fotonları absorbe eder ve molekül aktive olur. Aminle bir araya

geldiğinde elektron transferi oluşur. Böylece dış yüzeyinde tek bir elektron içeren

serbest radikali oluşturur (Philips, 2009).

Kondensasyon reaksiyonuyla karşılaştırıldığında katılma reaksiyonunda dev boyutta,

limitsiz büyüklükte moleküller oluşabilmektedir. Katılma reaksiyonu boyunca

molekül bütünlüğünde değişiklik olmamaktadır. Makromoleküller küçük ünitelerden

veya monomerlerden içeriklerin de değişiklik olmadan oluşmaktadır. Çünkü

monomer ve polimerler aynı basit formüle sahiptirler. Diğer bir deyişle, monomer

yapısı polimer içinde birçok kez tekrarlanmaktadır (Philips, 2009).

1.7 POLİMERİZASYON BASAMAKLARI

1.7.1 Başlama Reaksiyonu (initation)

Başlama reaksiyonunu 2 aşama kontrol etmektedir (aktivasyon ve inhibisyon).

Reaksiyon serbest bir radikal tarafından başlatılır ( Philips 2009). Serbest radikal

tersiyer amin ya da organik peroksit ile birlikte sülfinik asit derivesi gibi kimyasal

Page 33: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

23

aktivatörün reaksiyonu ile elde edilir. Serbest radikal oluşum formülü aşağıda

gösterilmiştir:

H2O2 veya H-O-O-H→ HO∙ + ∙OH

Hidrojen peroksit Serbest radikaller

Başlatıcı serbest radikal monomer radikali ile reaksiyona girerek ikili bağı

koparabilmektedir. Daha sonra monomerdeki bir karbon atomuna bağlanır. Böylece

diğer karbon atomunu kararsız halde bırakarak bağlantının kendisinin serbest radikal

olmasına neden olur.

Self-cure kompozitlerde polimerizasyon reaksiyonu peroksit grubu bir başlatıcı ve

amin grubu bir hızlandırıcı ile kimyasal olarak başlatılır. Işıkla sertleşen

kompozitlerde ise reaksiyon görülebilir mavi ışıkla başlatılmaktadır. Dual cure

kompozitlerde kimyasal ve ışıkla aktivasyonun bir kombinasyonu ile polimerizasyon

reaksiyonu meydana gelir (Craig ve Powers, 2002).

1.7.2 Büyüme Reaksiyonu

Polimerizasyon işlemindeki bir sonraki aşama ise büyüme ya da propagasyon fazıdır.

Bu faz aynı molekül ünitelerine devam eden ilaveler ile oluşur. Bu işlem serbest

radikalin, en son eklenen ünitenin sonuna transferi ile zincirin sürekli büyümesine

neden olur. Polimer zincirlerinin büyümeye devam etmesi monomer ünitelerinin

bitmesine kadar devam eder. Hidrokinon ve ojenol gibi oksijen içeren tipik ajanlar

reaksiyonu sonlandırabilir. Sonlanma, iki ayrı zincirin etkileşime girerek kendi

serbest radikallerini ortadan kaldırmalarıyla oluşur (Philips, 1991).

Page 34: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

24

1.7.3 Sonlanma Reaksiyonu (Terminasyon)

Bazen radikalin reaktivitesi daha sonra büyüme yapabilecek başka bir zincire transfer

olabilir. Bu işlem zincirinin sonlanması ile sonuçlanırken diğerinin devamlı

büyümesine neden olur. Başlatıcı ışık ile aktive edildikten sonra ortamda çok

miktarda monomer molekülü bulunduğundan sonlanma reaksiyonları artar. Uzun

süre kararlı kalamayacaklarından, ortamda monomer bittikten belli bir süre sonra

radikaller su, oksijen ve karbondioksit gibi bir madde ile de aktivitelerini kaybederler

(Philips, 1991).

Kararsız çift karbon bağları bulunması nedeniyle polimerize rezin yüksek oranda

çapraz bağlar içerir. Polimerizasyon derecesi kompozitin kütlesi ya da

restorasyondaki hava inhibisyon tabakasına bağlıdır. Işıkla sertleşen kompozit

rezinlerde, ışık uygulama zamanı ve kompozit ile ışık cihazı arasındaki mesafeye

bağlı olarak polimerizasyon derecesi değişmektedir. Reaksiyona giren çift bağların

oranı %35 ve%80 arasında değişmektedir ( Craig ve ark., 2002; Powers ve

Wataha.,2008).

1.8 POLİMERİZASYON BÜZÜLME STRESİ

Kompozit rezinler, monomerlerin çift karbon bağlarından ayrılıp, tek karbon

bağlarıyla oluşturduğu polimer zincirlerin bir dizi kimyasal reaksiyonu sonucu

sertleşirler. Sertleşen kompozitlerdeki büzülme stresleri, güçlendirilmiş çapraz bağlı

polimer ağının sert doğasının bir ürünüdür. Kovalent bağların oluşumuyla moleküller

arası mesafede serbest boşluğun azalması sonucu bir hacimsel azalma görülür

(Ferrecane, 2005). Buna polimerizasyon büzülmesi ismi verilmiştir. Polimerizasyon

büzülme kuvvetleri eğer adeziv bağlantısını bozmazsa, oluşan internal stresler diş-

kompozit arayüzüne aktarılır. Bu stresler arayüzde bir gerilme kuvveti açığa

çıkarırlar. Çünkü kompozit bağlandığı yüzeye doğru büzülme eğilimindedir

(Leinfelder 2001). Ancak bu istek geri kalan kütlesi tarafından sınırlanır ki bu kütle

de zaten karşıt yüzeye bağlanmıştır. Bu stresi rahatlatmak için, sınırlanmış fakat

Page 35: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

25

kontraksiyona uğrayan polimer, nerede boş yüzey varsa akacaktır. Böylece

interfasiyal stresler, kompozitin daha az sınırlandırıldığı (çevrelendiği) örnek olarak

Sınıf IV kavitelerde daha düşük olarak meydana gelir. Yani konfigürasyon faktörü

(C-faktörü) küçük olan kavitelerde stres daha az gelişir (Kinomoto ve Torii, 1998;

Shono ve ark., 1999). C-faktörü kavitenin bağlanan yüzeyinin bağlanmayan yüzeyine

olan oranıdır. Eğer büzülme kuvvetleri, bulunduğu bölgedeki bağlanma

kuvvetlerinden büyükse mikro aralık (gap) oluşabilecektir (Kanca, 1999; Alomari ve

ark., 2001; Hannig ve Friedrichs, 2001).

1.9 Adezivler

Adezivlerin ana görevi kompozit dolguların retansiyonunu sağlamaktır.

Restorasyona gelen kuvvetler ve büzülme streslerine karşı koyabilmeli, restorasyon

kenarlarında oluşabilecek sızıntıya engel olabilmelidir. Klinik olarak başarısızlık,

retansiyon kaybından çok restorasyonların yetersiz örtücülük göstermesi ve bunun

sonucunda oluşan marjinal renk kaybı olarak izlenir (Gaengler ve ark., 2004, Opdam

ve ark., 2004).

Adezivlerin bağlanma kapasitesi mikromekanik ve kimyasal olarak iki farklı adezyon

temeline dayanır. Mikromekanik bağlantıda adeziv, üzerine gelen kompozit rezin ile

ko-polimerizasyon yapar. Diğer taraftan da mine ve dentine mekanik olarak bağlanır

(Van Meerbeek ve ark., 2001). Kimyasal bağlantı self-etch adezivlerin yapısında

bulunan asidik monomerlerin, hidroksiapatitin yapısında bulunan kalsiyuma

bağlanmaları sayesinde oluşan iyonik bağlantı ile gerçekleşir (Yoshida ve ark.,

2004).

Dental adezivler hakkındaki en güncel sınıflama Van Meerbeek (1992) tarafından,

klinik uygulamadaki basamaklara ve adeziv sistemlerin dentin dokusuyla etkileşim

biçimlerine göre yapılmıştır.

Page 36: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

26

1.9.1 Dental Adezivlerin Mekanizması ve Klinik Uygulama Basamakları

Sayısına Göre Sınıflandırma

Mine ve dentine bağlanmanın temel mekanizması esasen; diş sert dokularından

uzaklaştırılan minerallerin yerini rezin monomerlerinin aldığı mikromekanik bir

kilitlenmedir. Günümüzde modern adeziv sistemlerde bu adezyon stratejisi üzerine

kurulmuş üç mekanizma vardır.

Şekil 1.8 Günümüz adezivlerinin adezyon mekanizması ve klinik uygulama

adımlarının sayısına göre sınıflandırılması.

Etch-and-Rinse Adezivler (Total-etch Adezivler)

Bu sistemde asit (çoğunlukla %30-40’lık fosforik asit) uygulanır ve yıkanır. Bu

yüzey pürüzlendirme/düzenleme (conditioning) işleminden sonra primer ve ardından

adeziv uygulanarak üç aşamalı işlem tamamlanır. Basitleştirilmiş iki aşamalı etch-

and-rinse adezivlerde ise conditioning sonrası primer ve adeziv rezin uygulaması tek

aşamada tamamlanır (Van Meerbeek,1992).

Page 37: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

27

Self-etch Adezivler

Diğer bir yaklaşım da self-etch olarak adlandırılan, yıkama gerektirmeyen; yüzey

hazırlanmasını ve priming işlemini eş zamanlı gerçekleştiren asidik monomerlerin

kullanılmasıdır. Kullanıcı dostu olması ve teknik hassasiyetin olmaması nedeniyle bu

yöntem klinik olarak umut vericidir. Yıkama işlemini ortadan kaldıran bu yöntem

sadece klinik uygulama zamanını azaltmakla kalmaz aynı zamanda uygulama

sırasındaki oluşabilecek hata riskini ve teknik hassasiyeti belirgin ölçüde azaltır.

Temel olarak “güçlü” ve “hafif” olmak üzere iki tip self-etch adeziv vardır. Güçlü

olanların pH’ı 1’den küçükken, hafif olanların pH’ı 2 civarındadır (Van Meerbeek,

1992).

Siloran Self Etch Adeziv Sistemi

Siloran adeziv sistemi, siloran kompozitin dentine ve mineye güçlü ve uzun süreli

bağlanmasını sağlamak için özel olarak üretilmiştir. Siloran adeziv sistemi iki

aşamalı adeziv sistem olarak dizayn edilmiştir:

1) Siloran self-etch adeziv sistem primeri: Çoğunlukla hidrofiliktir. Dişe güçlü ve

sağlam bir adezyon sağlar.

2) Siloran adeziv bond sistemi: Islanabilirlik için optimize edilmiştir ve hidrofobik

siloran kompozite bağlanır.

Page 38: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

28

Şekil 1.9 Siloran Self-etch Adeziv Sistemi (Filtek Silorane, 2007)

Siloran esaslı (hidrofobik) kompoziti diş dokusuna bağlamak için hidrofilik primer

tabakasının üzerine hidrofobik bir adesiv tabakası ile kaplamaya ihtiyaç vardır. İkinci

bileşen bu görevi görmektedir. İçerdiği bi-fonksiyonel asidik monomer sayesinde

hidrofobik siloran rezininin oksiran grubuna bağlanmaktadır (Filtek Silorane, 2007).

Siloran Self Etch Adeziv Sistem Primeri

Temelde, self adezyon, dental dokuları asitleyen ve sonuçta polimerize olan adezivin

dişle mikromekanik bağlantı sağlaması için retansiyon alanları oluşturmasıdır.

Ayrıca mineralize dokunun kalsiyum içerikli hidroksiapatit kristallerine de kimyasal

bağlanmayı sağlar. Bugün self etch adeziv sistemlerin birçoğu asidik monomerler

içerir. Bir kısmı karboksilik asit fonksiyonelize monomerler içerirken, bir kısmı da

her iki monomeri de içerir.

Siloran sistem self etch primeri, fosforalize metakrilat karboksilik asitle birlikte

kopolimer içerir. Bunun yanında, BisGMA ve HEMA gibi komonomerler, dental

dokularda ıslanabilirliği ve penetrasyonu sağlamak için su ve ethanolden oluşan

çözücüler, tam ve hızlı polimerizasyonu sağlamak için kamferokinon bazlı

polimerizayon başlatıcı sistem içerir. Bu primerin mekanik bağlanmasını ve ince bir

tabaka oluşturabilme özelliklerini geliştirmek için yaklaşık 7 nm büyüklüğünde

silanla muamele edilmiş silika doldurucular eklenmiştir.

Page 39: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

29

2.7 lik pH si ile bu primer, diş dokularında daha hafif bir demineralizasyon oluşturur.

Nanoetching modeline bağlı olarak hidroksi apatitlere başarılı kimyasal bağlamasının

yanında, güçlü ve dayanıklı bir adezyon sağlar ( Filtek Silorane, 2007).

Siloran Self Etch Adeziv Bond Sistemi

Metakrilat kimyasını baz almıştır. Esas komponent olarak, hidrofobik siloran rezinle

eşleşen hidrofobik bifonksiyonel monomer içerir. Bu özelliğin en yakın sonucu,

polimerize edilmiş siloran adezivi üzerine yerleştirilen siloran esaslı kompozitin

kolay adaptasyon sağlamasıdır. Diğer komponentler, siloranın halka açılım katyonik

polimerizasyonunu başlatan ve böylece Siloran’a kimyasal bağlanmayı sağlayan

asidik monomerler içerirler. Polimerizasyon başlatıcı sistem kamferokinondur.

Siloran Self Etch Adeziv Bond Sistemi, materyalin mekanik bağlanmasını arttıran ve

ayrıca dikkatlice ayarlanmış viskozite özelliklerine izin veren silanla muamele

edilmiş silika doldurucular içerir ( Filtek Silorane, 2007).

Şekil 1.10 Siloran polimerizasyonu (Filtek Silorane, 2007)

Cam İyonomerler ve Cam İyonomer Adezivler

Cam iyonomerler günümüzde diş sert dokularına kendiliğinden bağlanabilen tek

materyal olarak ele alınmaktadır. Kısa bir polialkenoik asit uygulaması smear

Page 40: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

30

tabakayı kaldırır, tübülleri açar ve cam iyonomer içerikleri yayılarak mikromekanik

bağ yapar. Buna ek olarak, polialkenoik asitin karboksil gruplarının kollajen

fibrillerine bağlı halde bulunan hidroksiapatitin kalsiyum iyonlarıyla iyonik

etkileşimi sonucu kimyasal bağlanma da sağlanmış olur. Rezin bazlı self-etch

yaklaşımından farkı, cam iyonomerlerin polikarboksil bazlı polimerinin göreceli

yüksek molekül ağırlığı (8000-15000) sayesinde kendi kendine bağ yapmasıdır (Van

Meerbeek, 1992).

1.10 Işık Cihazları

Polimerizasyon derecesi kompozit rezinlerin klinik açıdan başarısını etkiler.

Maksimum polimerizasyon için, kompozit sistem içinde bulunan ve uyarılarak

polimerizasyonu başlatacak olan yapıya, uygun dalga boyu aralığında, etkili ve

yeterli bir şiddette ışık verilmelidir. Işık restorasyonun tüm yüzeylerine ulaşmalıdır.

Bu faktörler uygun değilse materyal tam olarak polimerize olamaz (Yoon ve ark.,

2002).

Polimerizasyonun az olması halinde mikrosızıntı, renkleşme, yüzey sertliğinin

azalması, aşınmanın artması, kırılmaya karşı olan direncin azalması, su emiliminin

artması restorasyonun tutunmasının azalması, restorasyonun kaybı ve pulpal

reaksiyonlar gibi komplikasyonlar görülebilir. Kompozit restorasyonlardan istenilen

performansı alabilmek için yeterli polimerizasyon sağlanmalıdır (Powers ve

Sakagushi 2006; Tanoue ve ark., 1998).

Yetersiz polimerizasyon ayrıca materyalin fiziksel ve mekanik özelliklerini olumsuz

etkiler. Su emilimi ve çözünürlüğü artırır. Sonuçta restorasyonda başarısızlıklar hatta

restorasyonun kaybı söz konusudur (Yoon ve ark., 2002).

Geleneksel olarak kullanılan ışık cihazları için temel olarak iki önemli faktör vardır

(Feilzer ve ark., 1995). İlki ışığın gücüdür ki daha güçlü ışık daha fazla ışığa hassas

molekülün etkilenmesi demektir. İkincisi ise ışığın uygulanma süresidir. Işığın gücü;

birim alana düşen enerji miktarıyla ölçülür. Geleneksel olarak kullanılan ışık

Page 41: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

31

cihazları için ışık gücünün en az 400 mW/cm2 (milliwatt/ santimetrekare) olması

istenir. Işığın uygulanma süresi ise en fazla 2 mm kalınlığında rezinin her bir

tabakası için en az 40 saniyedir. Koyu renkli rezinlerde ise sürenin arttırılması

gerektiği bildirilmektedir (Rueggeberg ve ark., 1994).

Işıkla polimerizasyon 400-500 nm’lik elektromanyetik dalga boyunda başlamaktadır.

En sık kullanılan foto-başlatıcı olan kamferokinonun ışığı absorbsiyon spektrumu da

bu aralıktadır ve 470 nm’de pik yapar ( Peutzfeldt ve ark., 2000).

Kompozit rezinlerdeki teknolojik gelişmelere ilave olarak, ışık cihazlarına da

restorasyonun polimerizasyonunun tamamlanması için daha iyi özellikler

kazandırılmıştır (Deliktaş ve Ulusoy, 2006). Günümüzde diş hekimliği alanında 4

farklı polimerizasyon sistemi kullanıma sunulmuştur. Bu sistemler:

1) Lazer Cihazları

2) Quartz Tungsten Halojen Işık Kaynakları

3) Işık Yayan Diyotlar (light Emitting Diodes, LED)

4) Plasma Ark Cihazlarıdır ( Vandewalle ve ark., 2005)

1.10.1 Lazer Cihazları

Argon lazerle polimerize edilmiş kompozitlerin daha iyi fiziksel özelliklere sahip

olduklarına dair çalışmalar mevcut olup, argon lazerle polimerize edilen

materyallerde daha az artık monomer görüldüğü tespit edilmiştir. Argon lazer

kamferokinon içerikli kompozitlerde daha büyük tabaka rezin kullanılabilmesine izin

vermektedir, daha iyi adezyon ve daha kısa sürede polimerizasyon

sağlayabilmektedir (Sun, 2000). Teknolojisinin karışık, enerji dönüşümü sırasında

enerji kaybının çok olması ve pahalı olması nedeniyle klinisyenlerin çoğu lazerleri

restoratif restoratif materyallerin polimerizasyonu için pratik bulmamaktadır

(Caughman ve Rueggeberg, 2002).

Page 42: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

32

1.10.2 Quartz Tungsten Halojen Işık Kaynakları

Halojen ışık cihazları günümüzde kliniklerde en yaygın kullanılan polimerizasyon

araçlarıdır. Aynı cihazda ışığın çıkış gücü ve süresi ayarlanabilmektedir (Hackman

ve ark., 2002).

Halojen ışık cihazı ile kompozit rezinler için elde edilen ısı artışlarının, zararlı

olacağı düşünülen yüksek değerlere ulaşmadığı gözlenmiştir. Sonuç olarak,

araştırıcılar mevcut kompozit rezinlerin polimerizasyonlarında standart ışık

yoğunluğuna sahip halojen ışık kaynaklarının kullanılmasının sakınca

yaratmayacağını belirmişlerdir (Gökay, 2005).

Halojen ampuller yaklaşık 100 saatlik sınırlı bir etkin kullanım ömrüne sahiplerdir.

Ampul, ışık filtresi ve reflektörler zamanla bozulabilir. Oluşan yüksek ısı, cihazın

verimini düşürüp zamanla etkinliğini azaltabilir (Mills ve ark., 2002). Yükselen

ısının bir fan yardımıyla düşürülmesi gerekmektedir. Işık cihazının içine bir fan

yerleştirmek ayrı bir sistem ve enerji gereksinimi anlamına gelmektedir. Fazla enerji

gereksiniminden fazla fanın bir diğer dezavantajı da çıkardığı sestir. Ayrıca fan

çalışması sırasında, mikroorganizmaların hasta ağzına yayılmasına neden olup

sağlıksız koşullar oluşturabilir. Yerleştirilen havalandırma kanallarının ise

dezenfekte edilmeleri güçtür (Asmussen ve Peutzfeldt, 2003).

1.10.3 Plazma Ark Cihazları

Halojen ışık sistemlerde ışık yoğunluğunda zamanla meydana gelen azalma ve olası

pulpal ısı artışı gibi dezavantajlar yüzünden araştırmacılar daha verimli

polimerizasyon sağlayan, az ısı üreten sistemlere yoğunlaşmış ve bunun sonucu

olarak da plazma ark sistemler üretilmiştir ( Knezevic, 2002).

Plazma ark cihazlar, standart halojen cihazlara göre kayda değer miktarda yüksek

enerji seviyeleri meydana getirirler. Bu artmış yoğunluğun amacı, kompozit

rezinlerin polimerizasyon oranının da artırılmasıdır. Plazma ark ile birkaç saniyelik

Page 43: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

33

polimerizasyon sonucunda kompozit materyalinde optimum polimerizasyon sağlanıp

sağlanmadığı halen araştırılmaktadır (Stritikus ve Owens, 2000). Yapılan bazı

çalışmalarda bu sistemde rezin kompozitlerde mikrosızıntı ve polimerizasyon

büzülmesi miktarının arttığı görülmüştür ( Knezevic ve ark., 2002). Schneider ve

ark. ise plazma-ark cihazı ile polimerize edilen kompozit rezinlerde daha düşük

yüzey sertlik değerleri elde ettiklerini rapor etmişlerdir. Düşük yüzey sertlik

değerleri materyalin intraoral çözücülere ve abrazyona karşı direncinin zayıf olacağı

şeklinde ifade edilmektedir ( Schneider ve ark., 2005).

Peutzfeldt ve ark.,(2000) plasma ark ışık kaynaklarıyla polimerize edilen kompozit

rezinlerin özelliklerini değerlendirmişlerdir. Kompozit rezinlerin plasma ark ışık

kaynaklarıyla, konvansiyonel ışık kaynaklarına göre çok daha kısa sürede

polimerizasyonunun sağlanabildiği, fakat polimerizasyon derinliği ve fiziksel

özelliklerinin optimal seviyeden düşük olabileceği, polimerizasyon büzülmesinin eşit

veya plasma ark ışık kaynağıyla polimerize edilenlerde daha az olduğunu

bildirmişlerdir. Hasegawa ve ark.(2001) plazma ark sistemleriyle halojen (soft start)

ışık kaynaklarına göre belirgin olarak daha yüksek bir polimerizasyon derinliği

sağlanırken, polimerizasyon hızının artmasıyla marjinal adaptasyonda belirgin bir

değişiklik görülmediğini ileri sürmüşlerdir.

Isı artışındaki azalma açısından avantaja sahiptirler. Fakat halojen ışık cihazlarıyla

hemen hemen aynı özelliklere sahip olmalarına karşın fiyatlarının daha yüksek

olması nedeniyle bu sistemler popülerliklerini uzun süre koruyamamışlardır( Sharkey

ve ark., 2001).

1.10.4 Işık Yayan Diyotlar ( light Emitting Diodes, LED)

Restoratif işlemler sırasında pulpada meydana gelecek ısı artışının 42,5 ºC’ yi aşması

pulpa dokusunda geri dönüşümsüz hasarlara neden olabilir (Hannig ve Bott, 1999).

Yeni halojen polimerizasyon cihazlarının verimini yükseltmek için ışık enerjisi

arttırılmış fakat bu durum pulpaya yapılan ısı transferini de yükseltmiştir (Loney ve

Page 44: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

34

Price, 2001). Bu sebeple hem yeterli polimerizasyon derinliği sağlayabilecek yüksek

yoğunlukta ışık veren hemde pulpal ısı artışına sebep olmayacak bir ışık kaynağı

arayışı içine girilmiştir. Son yıllarda çok yoğun ışık veren, düşük voltajlı ve belli bir

dalga boyunda yüksek derecede mavi ışık yayan diodlar (LED) araştırılmaya

başlanmıştır (Soh ve ark., 2003).

LED’ler kuantum mekaniği etkisiyle, görülebilir mavi ışık yayan kaynaklardır.

Halojen ampullerinin yaklaşık 50-100 saat, Plazma Ark lambaların 500-5000 saat

gibi sınırlı ömürlerine karşılık: LED ışık cihazlarının ömrü yaklaşık 10.000 saattir

(Craig ve Powers, 2002).

LED ışık cihazlarının temel özellikleri 400-500 nm dalga boyu aralığında, sadece

görülebilir ışık üretmeleridir. Etkin spektrumlar ise 450-490 nm dalga boyudur

(Kurachi ve ark., 2001).

LED ışık kaynakları özellikle fotobaşlatıcı olarak kamferokinon içeren rezinler

üzerine etkilidirler. Yapılarında kamferokinon dışındaki reaksiyon başlatıcıları içeren

kompozit rezinler üzerine etkili olmayabilirler. Bu nedenle LED ışık kaynakları

kullanılacağı zaman, restoratif materyalin yapısı iyi bilinmelidir (Vandewalle, 2005).

Soft-start polimerizasyon: "Soft-start" polimerizasyonla, polimerizasyon

periyodunun ilk kısmında ışığın şiddetinin azaltılarak polimerizasyonun

yavaşlatılması amaçlanmaktadır (Asmussen ve Peutzfeidt, 2001; Hasegawa ve ark.,

2001 ).

Başlangıç polimerizasyon stresleri kompozitin pre-jel safhadaki akışkanlık

özelliğiyle azaltılır. Çünkü bu safhada kompozit fleksibldır ve stresleri azaltacak

şekilde uyum sağlar. Bu safhadan sonra kompozit rezin diş dokularına iletilen

büzülme streslerini kompanse edemez. Prejel faz süresinin daha uzun olmasıyla,

post-jel fazda daha az stres oluştuğu ileri sürülmektedir (Hasegawa ve ark., 2001).

Page 45: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

35

Işıkla polimerize olan kompozitlerde kullanılan ışık şiddetinde azalma, uygulama

zamanının artmasına ve böylece polimerizasyon stresinin azalmasına neden

olmaktadır. Bununla birlikte belli bir ışık şiddeti seviyesi altında kompozit tabakaları

yeterli derinlikte polimerize olamamakta ve fiziksel ve mekanik özellikleri negatif

yönde etkilenebilmektedir (Asmussen ve Peutzfeidt, 2001).

Bazı çalışmalar kompozit rezin restorasyonların önce düşük ışık şiddetiyle

polimerize edilmesini takiben yüksek ışık şiddetiyle son ışınlamanın yapılarak

polimerizasyonun kontrol edilmesiyle materyalin özelliklerinde bir kayıp olmaksızın

polimerizasyon büzülmesinde azalma sağlanabileceğini göstermiştir (Asmussen ve

Peutzfeidt, 2001; Friedl KH ve ark., 2000).

Işık şiddetinin düşürülmesi, ampul ünitinin gücünün azaltılmasıyla, uzaklığın

arttırılmasıyla ve ışık kaynağının ucu ile kompozit rezin yüzeyi arasına nötral

yoğunluk filtrelerinin yerleştirilmesiyle sağlanabilmektedir. Bunlara ek olarak ’soft-

start’ ampul ünitleri de kullanılabilmektedir. Bu ışık üniteleri otomatik olarak düşük

ışık şiddetinde başlayıp bunu yüksek ışık şiddeti takip edecek şekilde dizayn

edilmiştir (Hasegawa ve ark., 2001).

"Pulse-delay" polimerizasyon: "Pulse-delay" polimerizasyon başlangıç düşük

enerji dozu, yüzey bitirme işlemlerinin yapıldığı bekleme süresini takiben yüksek

ışık şiddetiyle son ışınlamanın yapılmasını içermektedir. Pulse-delay ve soft-start

ışınlama tekniklerinin her ikisinin de temelinde başlangıç ışınlama şiddetinin

düşürülmesi, pre-jel faz süresinin uzatılması bulunmaktadır (Asmussen ve Peutzfeldt

, 2001).

1.11 Mikrosizıntı

Mikrosızıntı, restorasyon kenarları ve preparasyon duvarları arasından oral sıvıların,

bakterilerin ve toksinlerinin geçişi olarak tanımlanmaktadır (Bauer ve Henson,

1984). Mikrosızıntı sonucunda sekonder çürük, restorasyon-preparasyon kenarında

Page 46: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

36

renklenme, pulpal enflamasyon ve hipersensitivite gibi ciddi klinik sorunlar ortaya

çıkabilir (Triadan, 1987; Bullard ve ark., 1988; Retief 1994). Mikrosızıntı

incelemelerinde marjinal örtme verimliliğinin ölçümünü kalitatif, yarı-kantitatif ve

gerçek kantitatif olarak üç gruba ayırabiliriz (Raskin ve ark. 2001).

1.11.1 Örtme etkinliğinin kalitatif ölçümü

Bu metod restore edilmiş dişin, restore edilmemiş kısımlarının su geçirmez bir cila

ile kapatılarak boya solüsyonunun içine atılmasını içerir. Belli bir zaman sonra

örnekler boyadan çıkarılır, yıkanır ve restorasyon kenarlarından boya sızıntısının

görsel olarak ne kadar ilerlediğini görmek için iki ya da daha fazla kesit alınır.

1.11.2 Örtme etkinliğinin yarı-kantitatif ölçümü

Eğer büzülme veya termomekanik gerilimler mineye ya da dentine olan bağ

dayanımını aşarsa restorasyon kenarlarında gözlenebilir aralıklar (gap) oluşacaktır.

Bu ölçüm metodunda aralanmalar SEM tarama elektron mikroskobuyla incelenir.

1.11.3 Örtme etkinliğinin kantitatif ölçümleri ya da akma ölçümleri

Bu metotta adeziv ile restore edilmiş diş, pulpasından basınçlı suya maruz bırakılır.

Diş – restorasyon kenarındaki geçirgenlik ya da su akışı, su dolu bir mikropipetin

içindeki hava kabarcığının yer değiştirmesinin, bilgisayar bazlı optik bir sistemle

hassas bir şekilde ölçülmesiyle yapılır.

Page 47: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

37

1.12 Polimerizasyon Derinliği

Işıkla polimerize olan kompozitlerin gelişmesiyle birlikte, çalışma zamanları uzamış,

sertleşme zamanları düzenlenmiştir. Kompozit restorasyonların en üst yüzeyinde

ışıkla temas etmeyen bölge olmadığı için, düşük ve yüksek yoğunluktaki ışık

miktarının her ikisinde de, polimerizasyon dereceleri birbirine yakındır. Işık

yoğunluğunun düşmesiyle birlikte, restorasyonun alt tabakalarında polimerizasyon

potansiyeli azalır. Bu azalma polimerizasyon derinliği olarak değerlendirilir.

Polimerizasyon derinliğinin hem fiziksel hem biyolojik etkileri vardır (Nomoto ve

ark.2004;Reuggerberg ve ark, 1994).

Kompozit materyalin polimerizasyonunda hekimlerin gözönünde bulundurması

gereken en önemli noktalardan biri ışığın kompozitin en derin noktalarına

penetrasyonunu sağlayabilmektir. Işığın penetrasyonuna en önemli etkenler

kullanılan materyalin kalınlığı ve rengidir. Açık renklerde polimerizasyon derinliği

ileri seviyede artarken, koyu renklerde kompozitin kalınlığının 1mm civarında

tutulması önerilmektedir. (Roberson ve ark.2001)

Doldurucu içeriği ve partikül büyüklüğü de polimerzasyon derinliğinde kritik rol

oynar. Kompozit material içerisindeki doldurucu partiküller ışığı kırar ve saçılmasına

neden olur (Meyer ve ark. 2003). Bunun yanında kompozitin içeriğindeki ışık

emicilerin yeterli konsantrasyonda olması ve uygun dalga boyunda reaksiyona

girmesi gereklidir. Polimerizasyon sırasında ışık ucunun kompozit materyale

yakınlığı da polimerizasyonu etkilemektedir. Uygun bir polimerizasyonu

sağlayabilmek için, 2-2.5 mm kalınlıkta kompozitin önerilen sürede mümkün

olduğunca yakın mesafede ışığa maruz kalması gerekir (Altun. 2005; Craig. 1989).

1.12.1 Polimerasyon derinliğini belirleme yöntemleri

1) İndirekt metodlar:

Kazıma

Görsel inceleme ve penotmetre

Page 48: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

38

Yüzey sertliği

2) Direkt metodlar:

Lazer raman spekstroskopi

Infrared spektroskopisi

FTIR (Fourier Transform Infrared Spectrometre)

Kromotografi

Kompozit rezinlerin polimerizasyon etkinliğini değerlendirmek için direkt ve

indirekt metodlar kullanılabilir. Direkt metodlar arasında yer alan lazer raman

spektroskopi, infrared spectroskopi, FTIR ve kromotografi polimerizasyon

esnasında, karbon çift bağlarının tek bağlara dönüşme yüzdesini ve reaksiyona

girmemiş monomer miktarını direkt ölçümleyen methodlardır.

Indirekt metodlar ise kazıma, gorsel inceleme, penotmetre ve yüzey sertliğini içerir.

Yüzey sertlik tesleri, polimerizasyon değerlendirmesi için, methodun nispeten

kolaylığı ve elde edilen sonuçların güvenilirliği nedeniyle en popular method olarak

görülmektedir ( Yap,2000).

1.13 Yüzey Sertliği

Restoratif doldurucu materyallerin fiziksel özelliklerine katkıda bulunan en önemli

fiziksel özelliklerden biri yüzey sertliğidir ve restoratif materyallerin mekanik

özelliklerini belirler. Yüzey sertliği aşınma ve çizilmeye karşı direnci arttırdığı gibi

materyalin çeşitli kuvvetler karşısında deforme olmasını önleyerek klinik başarıyı

etkilemektedir. Materyallerin yüzey sertliği orantı limiti, uzayıp genişleyebilme, şekil

verebilme özelliği, çekme ve basma dayanıklılığı gibi özellikleriyle ilişkilidir.

Bununla birlikte materyallerin aşınma direncinin, abrazyon özelliğinin ve dental

Page 49: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

39

yapılar ve materyaller karşısında abraze olabilme özelliğinin belirlenmesinde de

kullanılmaktadır ( Yap ve ark.2001).

Sertlik kompozit rezin polimerizasyonuyla oldukça ilişkili olduğundan, materyalin

polimerizasyon derinliğini gösterebilir. Yüksek sertlik değerleri genelde daha iyi

polimerizasyon göstergesidir (Deliktaş ve Ulusoy, 2006).

Çok sayıda yüzey sertliği testleri mevcuttur. Bunların çoğu belli bir yük altında bir

noktaya veya ucun yüzeye temas etmesine karşı gösterilen dirence dayanır. Dental

malzemelerin sertliğinde en çok kullanılan yöntemler; Brinell, Rockwell, Vickers ve

Knoop’ tur. Bu testlerden hangisinin seçilmesi gerektiği test edilen malzemeye

bağlıdır.

Brinell testi materyallerin sertliğini tespit etmede en eski yöntemdir. Genellikle metal

malzemelerin sertliğini ölçmede kullanılır.

Rokwell testinde, çökme çapı ölçümü yerine, aletin üzerindeki ölçekten direct olarak

derinlik ölçülür. Kırılgan malzemeler için uygun değildir ( Phillips 1991, Zaimoğlu

ve ark. 1993).

Vickers testinde de Brinnel testiyle aynı prensip kullanılır. Ancak bu testte çelik

bilye yerine elmas tabanlı bir pramit kullanılır. Bu pramidin yüzeyleri arasındaki açı

136 derecedir. Buradaki çökme dairesel olmayıp kare şeklindedir. Uygulanan yükün

çökme alanına bölünmesiyle Vikers Sertlik Numarası (VHN) bulunur. Bu test

kırılgan malzemelerin sertliğinin ölçülmesinde kullanılanılabilir. Fakat elastik

malzemelerin sertliğinin ölçülmesinde uygun bir yöntem değildir (Philips 1991;

Zaimoğlu ve ark. 1993). Kompozit örneklerin ölçülmesinde en çok uygulanan

yöntem Vikers sertlik testidir (Kawona ve ark 2001; Kakaboura ve ark. 2003).

Knoop sertlik testinde ise geometrik şekilde kesim yapan elmas bir delgi aleti

kullanılır. Yüzeydeki çökme elmas veya rombik şekildedir. Buradaki gerçek çökme

alanı yerine en derin çökme miktarı uygulanan yüke bölünerek Knoop Sertlik

Numarası (KHN) elde edilir (Philips 1991; Zaimoğlu ve ark. 1993).

Page 50: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

40

Şekil 1.11 Vicker’s sertlik testinde kullanılan 136°lik elmas uç ve Knoop sertlik

testinde kullanılan piramit şeklindeki uç( Rawls,2003)

1.14 Yüzey Pürüzlülüğü

Estetik restoratif materyallerin kullanımı, hastaların estetik beklentileri, rezinlerin

formülasyonundaki hızlı gelişmeler, bağlanma işlemlerindeki artan başarıya paralel

olarak giderek artmaktadır (Yap ve ark., 2004).

Restoratif diş hekimliğinde bitirme ve cila işlemleri önemli basamaklardır. Pürüzlü

restorasyon yüzeyleri lekelenme, plak birikimi, hasta memnuniyetsizliği, gingival

irritasyon ve sekonder çürük oluşumu nedenleri arasındadır (Joniot ve ark., 2000).

Yüzey pürüzlülüğü kompozit restorasyonların marjinal bütünlüğünü ve aşınmasını

da negative yönde etkiler (Reis ve ark.,2002,Ryba ve ark. 2003). Bunların yanısıra

kompozit rezinlerin en dış tabakasındaki oksijen inhibisyon zonunun kaldırılması

için de polisaj ve cila işlemlerinin yapılması gerekmektedir. İyi parlatılmış düzgün

yüzeye sahip restorasyonlar daha estetik ve daha uzun ömürlü olmaktadır (Weitman

ve Eames, 1975; Strasler ve Bauman, 1993).

Page 51: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

41

Heterojen materyaller olan kompozitlerin yüzey düzgünlüğü iç yapılarından

etkilenmektedir. Rezin matriks ve doldurucu partiküllerin farklı sertlik derecelerine

sahip olmaları aynı oranda cilalanmalarına engel olmaktadır. Rezin matriks yapısı ve

doldurucu partiküllerin karakteristiği de yüzey düzgünlüğü üzerinde direkt etkilidir

(Laraba, 1972).

Restoratif materyallerin bitirme ve cila işlemleri için birçok bitirme enstrumanı

geliştirilmiştir. Bunların içinde elmas ve tungsten karpit bitirme frezleri, kauçuk

frezler, abraziv diskler, stripler ve cila pastaları sayılabilir (Jefferies ve ark.,

1992;Jefferies,1998; Goldstein,1989; Hondrum ve Fernandez, 1997).

Dental malzemelerin yüzey yapılarının değerlendirilmesi, profilometre gibi yüzey

analiz cihazlarıyla gerçekleştirilmektedir. Bu cihazlarla bütün pürüzlülük parametleri

(Ra,Rmax, Rp, Ry,Rz…) değerlendirilebilmektedir. Cihazın çalışma prensibinde

kaydedici bir uç, incelenen örnek yüzeyinde, belirli bir hızda ve belirli bir gidiş

mesafesinde gezinerek yüzeydeki pürüzlülüklere bağlı olarak yaptığı hareketlerle

elektriksel akım farkları yaratarak yüzey profilini kaydetmektedir. Örneklerin

ortalama pürüzlülük değerleri µm cinsinden Ra (roughness average) ile elde edilir.

Örneklerin yüzeyinde farklı pürüzlülükte bölgeler olabileceği için her örneğin farklı

bölgelerinden pürüzlülük ölçülerek elde edilen değerlerin aritmetik ortalaması

alınarak pürüzlülük değeri hesaplanmaktadır. Örneklerin yüzey pürüzlülüğü

ölçümleri öncesinde ve ölçüm ara aşamalarında homojen ölçümlerin yapılabilmesi

için kalibrasyon plakaları ile kalibrasyonu yapılmaktadır (Saraç ve ark. 2006).

Rezin bazlı kompozitlerin polimerizasyon büzülmesi ve ortaya çıkan stres her zaman

ciddi bir problem olmuştur. Araştırmacılar polimerizasyon büzülmesini azaltmak

için, monomerlerin yapısını, doldurucuların şeklini ve oranını değiştirmeye

odaklanmışlardır (İllie ve ark.,2006). Son zamanlarda, polimerizasyon esnasında

ortaya çıkan büzülme stresi için dengeleyici bir mekanizma olan katyonik halka

açılım monomerlerini içeren siloran bazlı kompozit piyasaya sürülmüştür

(Weinmann ve ark., 2005). Siloran olarak adlandırılan bu yeni monomer sistemi

siloksan ve oksiran moleküllerinin reaksiyonuyla meydana gelmiştir. Bu yeni

kompozitin iki önemli avantajı olduğu iddia edilmektedir: oksiran monomerlerine

Page 52: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

42

bağlı olarak düşük polimerizasyon büzülmesi ve siloksan monomerlerinin varlığı

sebebiyle azalmış hidrofosite (Palin ve ark., 2005).

Diğer bir taraftan ışık cihazları rezin bazlı kompozitlerin temel özelliklerinde önemli

rol oynarlar. Rezin bazlı kompozitlerin polimerizasyonunda, halojen ışık cihazları,

uzun bir süre tercih edilmişlerdir. Sonrasında bu ışık cihazlarına alternatif olarak

LED ışık cihazları üretilmiştir. Bu iki ışık cihazının etkilerini inceleyen

çalışmalarda birbiriyle çelişen sonuçlar gözlemlenmiştir. Bazı araştırmacılar, LED

ışık cihazlarının polimerizasyon performanslarının halojen ışık cihazlarıyla benzer

olduğunu ileri sürerken, bazı araştırmacılar LED ışık cihazlarının daha iyi olduğunu

belirtmişlerdir (Dunn ve Bush,2002). Bazı araştırmacılar da, halojen ışık cihazlarının

polimerizasyon performanslarının LED ışık cihazlarından daha iyi olduğunu rapor

etmişlerdir (Beun ve ark.,2007). Bu bakımdan, yeni bir kompozitin incelendiği

çalışmalarda elde edilecek sonuçlar, tercih edilen ışık cihazına bağlı olarak

değişebilir.

Siloran bazlı kompozitler, daha az büzülme gösterdikleri için, kompozitlerin

polimerizasyon sırasında gösterdikleri stresleri belli bir oranda azaltabilirler ve bu da

iyi bir marjinal bütünlük elde edilmesini sağlayabilir. Bu araştırma Siloran bazlı

kompozitlerin mikrosızıntı, yüzey sertliği ve düzgünlüğü açısından hangi ışık cihazı

veya cihazlarıyla polimerize edildiğinde en başarılı sonucun elde edileceğini anlamak

açısından önemlidir.

Literatür gözden geçirildiğinde, rutin kullanıma girmiş olan siloran bazlı kompozit

rezinlerin, mikrosızıntı, yüzey sertliği ve yüzey düzgünlüğü açısından farklı ışık

kaynaklarının etkisini birarada inceleyen bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu açıdan

bu araştırma sonuçları, klinik çalışmalara yön verecek nitelikte olacaktır.

Page 53: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

43

2.GEREÇ VE YÖNTEM

Bu çalışmada siloran bazlı kompozit rezin halojen ve LED ışık cihazlarıyla

polimerize edildikten sonra yüzey pürüzlülüğü, yüzey sertliği ve mikrosızıntı

açısından değerlendirildi.

Çalışmalarda kullanılan materyaller ve cihazlar çizelge 2.1 ve 2.2.’ de gösterilmiştir.

Çizelge 2.1 Çalışmalarda kullanılan restoratif materyaller

Materyal Üretici Firma

Filtek Silorane Düşük Büzülmeli

Posterior Restoratif Kompozit

3M ESPE (USA, Dental Products St.

Paul, MN 55144-1000)

Filtek Silorane Self Etch Primer ve

Bond Adeziv Sistemi

3M ESPE (USA,Dental Products St. Paul,

MN 55144-1000)

Sof-Lex XT Bitirme ve Cila Disk

Sistemi

3M ESPE (USA,Dental Products St. Paul,

MN 55144-1000)

Enhance Po-Go Bitrme Sistemi Dentsply (Konstanz, GERMANY)

2.1 Filtek Siloran Düşük Büzülmeli Posterior Restoratif Kompozit

Metakrilat bazlı monomerlerin fazla büzülmesinden kaynaklanan kontraksiyon

streslerinin önüne geçebilmek için 3M ESPE firması daha az büzülen Siloran isimli

monomer sistemini geliştirmiştir. Siloran; siloksan ile oksiranın birleşimi sonucu

oluşmaktadır.

Page 54: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

44

Ağırlıkça %76 doldurucu içerir. Siloran rezini, CQ-iodniyum tuzu ve elektron

vericisi içeren başlatıcı sistemi, kuartz doldurucu, yittiryun florit, stabilizörler ve

pigmentler içerir.

2.2 Filtek Silorane Self Etch Primer ve Bond Adeziv Sistemi

Filtek Silorane posterior kompozit, Filtek Silorane adeziv sistemiyle birlikte

kullanılır. Filtek Siloran Adeziv sisteminin formülü spesifik olarak Filtek Silorane

posterior kompozitin kimyasıyla uyum gösterir.

2.3 Sof-Lex Bitirme ve Cila Disk Sistemi

Bitirme ve cila diskleri restorasyonların fazlalıklarının alınmasında,

konturlandırılmasında, bitirilmesinde ve cilalanmasında kullanılır. Bir çoğu

aliminyum oksit abrazivle kaplanmıştır. En büyük gritli disklerden başlanılarak en

ince gritli disklerle bitirilecek şekilde grit sırasıyla kullanılırlar. Anterior

restorasyonlarda , örneğin insizal yüzlerde ve embrasürlerde çok iyi sonuç verirken,

posterior kompozit restorasyonlar için belirli derecede kullanılabilirler.

Sof- Lex bitirme ve cila diskleri kullanımının rezin restorasyonlarda yüksek cila

sağladıkları kabul edilir. Uygun grit sırasını seçebilmek için renklerle

kodlanmışlardır. Disklerin, mandrele tam olarak oturtulmasını sağlayan küçük

yuvarlak birer gözleri vardır. Tüm diskler, restorasyonların birçok yüzeyine

ulaşabilmeyi sağlamak adına, tersine çevrilerek de kullanılabilir (resim 2.1).

Page 55: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

45

Şekil 2.1 Sof-Lex Bitirme ve Cila Sistemi

Sof-Lex XT bitirme ve cila diskleri orjinal kağıt disklerin üçte biri inceliğinde

polyester filmlerden yapılmışlardır. Daha ince diskler biraz daha serttir ve

embrasürlerin tam şeklinin verilmesini sağlarlar. Bu disklerin kalından en inceye

değişen dört farklı aliminyum oksit griti vardır. 13 mm ve 9 mm çaplı iki farklı

boyutu bulunmaktadır.

2.4 Enhance Po-Go Bitirme Sistemi

Lastik bitirme ve cila enstrumanları yüzey pürüzlülüğünü gidermek ve kompozitlerde

cilalı yüzeyler oluşturmak için kullanılır. Bunlardan bazıları anatomik olarak

ulaşılaması zor noktalar için kullanılabilir. Birçok farklı grit, şekil, büyüklük ve

incelikte lastik bitirme ve cila enstrumanı vardır. Genellikle slikon karbit, aliminyum

oksit veya elmas içeriklidirler. Bir mandrelle düşük turlu mikromotorla kullanılır.

Yüksek ısı açığa çıkartabileceği için lastik uçların yüksek basınç uygulayarak

kullanılmaması gerekir. Ayrıca bu uçların bir çoğu allerjik reaksiyonlara sebep

olabilen lateks içerirler ve genellikle restorasyon üzerinde kalıntı bırakırlar.

Po-Go tek aşamalı bitirme ve cila sistemi (diskler, kaplar ve uçlar) tüm kompozit

rezin restorasyonların final cilasında kullanılmak üzere tasarlanmış polimerize

edilmiş üretan dimetakrilat rezinlere elmas emdirilmiş cila sistemleridir. Bu sistem

konturlanmış ve bitirilmiş kompozit resinlerin ve kompomer restorasyonların cila

aşamasında final basamağı olarak kullanmak için endikedir. Içeriğinde polimerize

Page 56: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

46

edilmiş üretan dimetakrilat rezin, ince elmas tozu, slikon oksit ve plastik sürgü tipi

mandrel vardır.

Şekil 2.2 Po-Go Tek Aşamalı Bitirme ve Cila Sistemi

Çizelge 2.2 Çalışmalarda Kullanılan Cihazlar

Cihazlar Üretici Firma

Hilux Halojen Işık Cihazı Benlioğlu Dental,Ankara,Türkiye

Hilux LEDMAX Işık Cihazı Benlioğlu Dental,Ankara,Türkiye

Vicker’s Sertlik Ölçüm Cihazı HSV 1000, Bulut Makine San. Tic. Ltd.

Şti.,İstanbul,/Türkiye

Microcut 175 kesit alma cihazı Metkon, Türkiye

Leica MZ12 ışık mikroskobu Wetzlar, Almanya

Perthometer M2 Profilometre Mahr, Almanya

Page 57: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

47

2.5 Hilux Halojen Işık Cihazı

Çalışmalarda hazırladığımız kompozit restorasyonların ve örneklerin bir kısmının

polimerizasyonunu sağlamak için Hulix Expert ışık cihazı kullanılmıştır. Cihaz

anakutuya ilave olarak 11 mm çaplı ve 60° eğimli fiberoptik ışık ileticiden

oluşmaktadır. Seçilen moda gore ışık yoğunluğunun otamatik ayarlandığı dört

standart moda sahiptir ( Boost, Bleaching, Composite, Bonding). Polimerizasyon

süresi tabanca üzerindeki digital göstergeden ayarlanabilmektedir. Işığın yoğunluğu

her bir polimerizasyon öncesi, fiber optik uç ana kutu üzerindeki sensör işareti

üzerine konulduktan sonra cihazın üzerinde yer alan bar göstergeden ölçülerek

kontrol edilmiştir. Çalışmalarda, ışık ucu kompozit örneklerin yüzeylerine dik

gelecek şekilde yerleştirilmiş ve ince bir cam lamel üzerinden standart uçla 40 s süre

ile ışık uygulanmıştır. Kompozit restorasyonlar için de kavitelere en yakın noktadan

dik açı ile yine 40 s süre ile ışık uygulanmıştır.

2.6 Hilux LEDMAX Işık Cihazı

Çalışmalarda hazırladığımız kompozit restorasyonların ve kompozit örneklerin diğer

kısmının polimerizasyonu sağlamak için de Hilux LEDMAX ışık cihazı

kullanılmıştır. Kablolu olan cihaz, ana kutuya ilave olarak bir tabanca ve ucunda 11

mm çaplı, 60° eğimli fiber optik ışık ileticiden oluşmaktadır ve cihazın üzerinde ışık

şiddetini ölçen radyometre yoktur. Bu nedenle her örnekten önce Hilux LED ışık

ölçer ile ışığın yoğunluk değerleri ölçülmüştür (Hilux LEDMAX Dental Curing

Light Meter, Benlioğlu Dental, Ankara, Türkiye). Işık ucu kavitelere ve kompozit

örneklere (ince bir cam lamel üzerinden) en yakın yerden dik açı ile üretici firmanın

verdiği talimatlar doğrultusunda 20 s süre ile uygulanmıştır. Kullanılan ışığın dalga

boyu 460-480 nm , yoğunluğu 800 mW/cm2’dir.

Page 58: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

48

2.7 Vicker’s Sertlik Ölçüm Cihazı

Hazırlanan kompozit örneklerin sertlik ölçümleri Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği

Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Bölümü’nde, Vicker’s Sertlik Ölçüm Cihazı

ile yapıldı.

Şekil 2.3 Vicker’s Sertlik Ölçüm Cihazı

Sertliği ölçülecek örnekler, cihaz üzerinde bulunan tablaya yerleştirilir. Ardından

örnekler üzerinde, belli bir süre ve yük altında, cihazda bulunan tepe açısı 136ᴼ olan

kare tabanlı piramit şekilli uç ile bir iz oluşturulur. Oluşan kare şeklindeki iz cihaza

eklenmiş mikroskop yardımıyla ölçme ekranına aktarılır ve ölçüm yapılır.

2.8 Perthometer M2 Profilometre

Hazırlanan kompozit örneklerin yüzey pürüzlülüğü ölçümleri Ankara Üniversitesi

Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Araştırma

Labaratuvarı’nda, Perthometer M2 Profilometre cihazı yardımıyla

gerçekleştirilmiştir. Bu cihazın kaydedici ucu belirli bir hızda örnek yüzeyinde

gezerken yüzeydeki pürüzlülüklere bağlı olarak ucun yaptığı dikey hareketler

elektriksel akım farklılıkları yaratarak yüzey profili olarak kaydedilmekte ve yüzey

topografisi ile ilgili değerler rakamsal veya grafiksel olarak elde edilmektedir.

Page 59: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

49

Profilometre, yüzey pürüzlülüğünü mikron seviyesinde ölçebilen bir direkt okuma

cihazıdır. Profilometre cihazının ölçüm uzunluğu (tracing length) 1.75, 5.5 ya da

17.5 mm olarak ayarlanabilmektedir. Ölçüm sahasını birden beşe kadar parçalayarak

(sampling length=n) ölçebilmektedir. Ölçüm uzunluğuna göre uygun olan diğer

parametreleri otomatik olarak ayarlayabilmektedir. Hareketli kalibrasyon

yapılabilmektedir. Ölçüm dışı olarak alınacak mesafe 0.25, 0.80 ya da 2.5 mm olarak

ayarlanabilmektedir. Ra, Rz, Rmax, Rp, Rpm, Rtve başka birçok parametreyi

hesaplayabilmektedir.

Şekil 2.4 Perthometer M2 Profilometre

2.9 Mikrosızıntı Çalışması

Test örneklerinin hazırlanması:

Mikrosıntı çalışması için 60 adet çürüksüz insan premolar dişi kullanıldı. Dişlerin

yüzeyinlerindeki debris ve diş taşlarından arındırıldıktan sonra, dişlere pomza ve

fırça yardımıyla politür uygulandı. Dişler 30 günü aşmayacak süreçte distile suda

bekletildi. Dişlerin mesial yüzeylerine kutu şeklinde sınıf II kaviteler açıldı. Kavite

genişlikleri bukko-lingual yönde 2 mm, mesio-distal yönde 1,5 mm olacak ve

gingival basamak mine-sement sınırının 1mm altında dentinde sonlacak biçimde

Page 60: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

50

planlandı. Preparasyonlar su soğutması altında, elmas fissür frezler kullanılarak ve

her 5 kaviteden sonra elmas fissür frezler değiştirilerek yapıldı. Bu şekilde toplam 60

kutu kavite hazırlandı ( Resim 2.5).

Şekil 2.5 Sınıf II kavite

Çalışma için preparasyonları tamamlanan 60 diş rastgele iki gruba ayrıldı. Deney

düzeneği çizelge 2.3. ‘teki gibi hazırlandı.

Çizelge 2.3. Mikrosızıntı çalışması deney düzeneği

Kompozit adı Örnek sayısı Kullanılan ışık

cihazı

Grup 1 Filtek Silorane n=30 LED

Grup 2 Filtek Silorane n=30 Halojen

Page 61: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

51

Grup 1: Öncelikle restoratif işlemlerin daha standart halde yapılabilmesi için restore

edilecek olan dişlere meba matris yerleştirildi. Self-Etch adeziv (Silorane System

Adhesive) kullanıldı. Üretici firmanın talimatları doğrultusunda 1. şişede bulunan

self-etch primer kavitenin bütün duvarlarına sürüldü, 20 s beklenildikten sonra 10 cm

uzaktan 10 s hafif hava uygulandı ve 10 s halojen ışık cihazı ile polimerize edildi.

Daha sonra 2. şişede bulunan hidrofobik adeziv bütün yüzeylere uygulandı ve 20 s

halojen ışık cihazı ile polimerize edildi. Siloran esaslı mikro-hibrit kompozit (Filtek

silorane) ile oblik inkremental teknik ile restorasyon tamamlandı. Her tabakaya

halojen ışık cihazı ile 40 s ışık uygulandı.

Grup 2: Bu grupta da restorasyon aşamaları grup 1’deki gibi yapıldı. Farklı olarak

LED ışık cihazı kullanıldı.

Ardından bütün restorasyonlara, su soğutması altında, tungsten karpit frezler

(Meisiinger 833F012, Germany) ve diskler yardımıyla (Sof-Lex, 3M ESPE, St. Paul

MN, USA) bitirme ve cila işlemleri uygulandı. Tungsten karpit frezler her 5 dişte bir

yenilenirken, diskler her diş için değiştirildi.

Bitirme ve cila işlemlerinden sonra tüm örnekler 37°C’de distile suda 7 gün

bekletildi. Ardından bütün örnekler, 5-55°C (±2°C) arasında 500 kez ve 5°C ve

55°C’lik suda, her seferinde 30 s kalacak şekilde termal siklusa tabi tutuldu.

Termal siklus uygulamasından sonra, örneklerin kök uçları, bazik fuksinin foramen

apikaleden ve yan kanallardan pulpa boşluğuna geçişini engellemek için, pembe

mum ile kapatıldı. Ardından, iki tabaka tırnak cilası, restorasyon kenarlarına 1 mm

yaklaşacak şekilde tüm diş yüzeylerine uygulandı. İki grubun birbinden ayırt

edilebilmesi için grup 1 için pembe, grup 2 için mavi tırnak cilası kullanıldı.

Bu işlemden sonra örnekler, % 0.5’lik bazik fuksin çözeltisinde 24 saat süreyle

bekletildi. Daha sonra,artık boyayı uzaklaştırmak için dişler akan suyun altında

yıkandı ve oda ısısında kurumaya bırakıldı.

Page 62: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

52

Dişler, düzgün bir kesit alınabilmesi için standart küp şeklindeki plastik kalıplar

içerisinde soğuk akriliğe gömüldü. Sonrasında kalıplardan çıkarılan modeller, kesit

alma cihazı Micracut 175 (Metkon, Türkiye) ile su soğutması altında restorasyonun

ortasından geçecek şekilde meziyo-distal doğrultuda kesildi.

Boya penetrasyonun derecesi stereomikroskop (Leica MZ12, Wetzlar, Almanya)

altında 30 kez büyütmede (x30) incelendi. Stereomikroskoba sabitlenmiş digital

fotoğraf makinesi ile örnekler fotoğraflandı mikrosızıntı skorlaması yapıldı.

Okluzal bölgede:

0-hiç sızıntı yok

1-sızıntı sadece kavite derinliğinin ½ si veya daha azıyla sınırlı

2-sızıntı kavite derinliğinin ½ sinden fazlasını içermekte

3-sızıntı kavite tabanının ½ sini içermekte

4-sızıntı pulpal duvarda kavite tabanına yayılmış

Gingival bölgede:

0-hiç sızıntı yok

1-sızıntı kavite tabanının sadece 1/2sini içermekte

2-kavite tabanını içeren sızıntı

3-aksiyel duvarın 1/2sini içeren sızıntı

4-aksiyel duvarın 1/2sinden fazlasını içeren sızıntı

2.10 Yüzey Sertlik Testleri

Çalışmamızda kullanılacak kompozit örneklerin hazırlanması için 5mm çapında

2mm derinliğinde 60 adet metal kalıp kullanıldı. Deney düzeneği çizelge 2.5.’teki

gibi hazırlandı.

Page 63: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

53

Çizelge 2.4 Yüzey sertliği testleri deney düzeneği

Grup adı Örnek

sayısı

Alt Grup Örnek sayısı Kullanılan

ışık cihazı

Grup 1 n=30 A n=10 LED

B n=10

C n=10

Grup 2 n=30 A n=10 Halojen

B n=10

C n=10

2.10.1 Test Örneklerinin Hazırlanması

Çalışmamızda kullanılacak kompozit örneklerin hazırlanması için 5mm çapında

2mm derinliğinde 60 adet metal kalıp hazırlandı. Bu standart kalıplara A2 renkte

Siloran kompozit materyali bir miktar taşacak şekilde yerleştirildikten sonra şeffaf

matriks bandı ile kaplanıp, 2 adet, 1mm kalınlığında ince mikroskop camı arasına

yerleştirilip sabit basınç uygulandı ve fazla materyal uzaklaştırıldı. Örnekler iki alt

gruba ayrıldı. 1. gruptaki örnekler, halojen ışık cihazıyla, ışık cihazının ucu kompozit

örneklere dik olacak şekilde tutularak, üst yüzeylerinden 700 Mw/cm2

ışık şiddetinde

ışık uygulanarak 40 sn süreyle polimerize edildi. Polimerizasyon öncesi ışık şiddeti

radiometreyle ölçülerek kontrol edildi. Polimerizasyon sonrası örnekler şeffaf

matriks bantlarından ayrıldı. Bu gruptaki örneklerin polimerazyonu tamalandıktan

sonra örnekler 3 alt gruba ayrıldı. 1. alt gruptaki örnekler şeffaf bant karşısında

bitirilmiş olarak bırakıldı ve kontrol grubunu oluşturdu. 2. Alt gruptaki örneklerin

yüzeyleri tungsten karpit frezle bitirildikten sonra sert, orta, ince ve süper ince

disklerle (3M ESPE, Sof-Lex) 3. alt gruptaki örnekler de tek aşamalı cila

Page 64: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

54

sistemleriyle (DENTSPLY, Po-Go) sabit basınç altında, her örnekte uçlar ve diskler

yenilenecek şekilde, tek bir operatör tarafından bitirildi.

2. gruptaki örnekler LED ışık cihazıyla, ışık ucu örneklerin üst yüzeylerine dik

olacak şekilde tutularak, üretici firmanın önerisi doğrultusunda 1000 Mw/cm2

ışık

şiddetinde ışık uygulanarak 20 s süreyle polimerize edildi. Polimerizasyon öncesi

ışık şiddeti radyometreyle ölçülerek kontrol edildi. Bu gruptaki örneklerin hepsine 1.

gruptaki işlemler aynı şekilde uygulandı.

Polimerizasyonu tamamlanan örnekler 1 hafta süreyle 37 °C de distile suda ve

karanlık ortamda bekletildi. Kurutulan örneklerin tümünün yüzeyinden 3 ayrı

noktadan Vicker’s sertlik ölçüm cihazı ile ölçüm yapıldı.

Sertliği ölçülecek örnekler üzerinde,15 s süreyle 500 gr yük altında, tepe açısı 136°

olan kare tabanlı piramit şekilli elmas uç ile bir iz oluşturuldu. Yük kaldırıldıktan

sonra kare şeklindeki izin köşegenleri ölçüldü. Bu ölçüm cihaza ilave edilmiş bir

mikroskop yardımıyla ölçme ekranına aktarıldı ve ölçüm ekranındaki hareketli iki

cetvel yardımıyla köşegenlerin uzunluklarının ayrı ayrı ölçülüp ortalamasının

alınmasıyla yapıldı. Vicker’s sertlik değeri kilogram olarak ifade edilen deney

yükünün mm2

olan iz alanına bölümü olup HV= 1,854x kuvvet / (Taban Köşegeni) 2

formülü ile hesaplanır. İz alanı ne kadar küçükse elde edilen sertlik değeri o kadar

büyük olur. (O’Brien, 1997; Türkün ve Gökay 2002).

2.11 Yüzey Pürüzlülüğü Testleri

Çalışma için 5mm çapında, 2mm derinliğinde 60 adet metal kalıp kullanıldı. Çalışma

düzeneği çizelge 2.4.’teki gibi hazırlandı.

Page 65: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

55

Çizelge 2.5 Yüzey Pürüzlülüğü Testleri Deney Düzeneği

Örnek

sayısı

Alt Grup Örnek

sayısı

Kullanılan

ışık cihazı

Grup 1

n=30 A n=10 LED

B n=10

C n=10

Grup 2 n=30 A n=10 Halojen

B n=10

C n=10

5mm çapında, 2mm derinliğinde teflon kalıplarda 60 adet siloran bazlı kompozit

örnekler hazırlandı. Kalıplar siloran kompozitle bir miktar kalıplardan taşacak

biçimde doldurulduktan sonra, şeffaf matriks batlarla çevrelenip iki parça cam

arasına yerleştirildi. Bu örnekler iki alt gruba ayrıldıktan sonra, 1. gruptaki örnekler,

halojen ışık cihazıyla 40sn, 2. gruptaki örnekler de LED ışık cihazıyla 20 sn.

polimerize edildi. Polimerizasyondan önce ışık cihazlarının ışık yoğunlukları

radyometreyle( Hulix Curing Radiometer) ölçüldü. Polimerizasyondan sonra matriks

bantlar örnek yüzeylerinden çıkarıldı ve örnekler 24 saat 37ᴼC de distile suda

bekletildi. Her gruptan bant karşısında polimerize edilmiş 10’ar örnek kontrol

grubu olarak ayrıldıktan sonra, kalan örneklere iki farklı bitirme ve cila yöntemleri

uygulandı. Her iki grubun kalan örnekleri 10’ar örnekten oluşacak şekilde iki alt

gruba ayrıldıktan ve tungsten karpit frezler yardımıyla su soğutması altında

bitirildikten sonra, 1. alt gruptaki örnekler, sırasıyla, kalın, orta, ince ve süper ince

aliminyum oksit içeren abraziv disklerle (3M ESPE, Sof-Lex bitirme ve cila sistemi)

bitirildi. Diskler, yaklaşık 20.000 rpm de dönen düşük turlu angldruvaya ucuna

takılarak kullanıldı. İşlem tek bir operatörün uygulamasıyla, üretici firmanın

tavsiyesi doğrultusunda hafif bir el basıncıyla, her disk için 20s sürecek biçimde

Page 66: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

56

gerçekleştirildi. Her örnekte diskler yenilendi. 2. alt gruptaki örnekler de tek aşamalı

cila sistemi kullanılarak (DENTSPLY, Po-Go Enhance Finishing System) bitirildi.

Düşük turlu angldruva ucuna yerleştirilen uçlar , yine tek bir operatör tarafından 40s

hafif basınç altında örnek yüzeylerine uygulandı ve örnek yüzeyleri 6s hava-su

şırıngasıyla durulandı ve kurutuldu.

Örneklerin ortalama yüzey pürüzlülüğü değerleri (Ra) profilometre (Perthometer M2

ALMANYA) kullanılarak yapıldı. Her örnek için 3 er ölçüm yapıldı ve her

ölçümden önce standart ölçüm sağlayabilmek için cihaz kalibre edildi.

Page 67: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

57

3. BULGULAR

3.1 Mıkrosızıntı Testleri Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Çalışmada hazırlanan toplam 60 örneğin mikrosızıntı skorlamaları kullanılarak elde

edilen oklüzal ve gingival sızıntı değerleri çizelge 3.1, 3.2, 3.3 ve 3.4 ’te

gösterilmiştir. Resim 3.1, 3.2, 3.3, 3.4 bazı örneklerin mikrosızıntılarını

göstermektedir.

Çizelge 3.1 LED Işık Cihazı ile Sızıntı Skorları

0 1 2 3

OKLUZAL 18 2

GİNGİVAL 15 5

Çizelge 3.2 Halojen Işık Cihazı ile Sızıntı Skorları

0 1 2 3

OKLUZAL 16 4

GİNGİVAL 13 7

Çizelge 3.3 Örneklerin okluzal ve gingival sızıntı değerlerinin karşılaştırılması

LED HALOJEN χ2 sd p

OKLUZAL 0.10 0.35 2.294 1 0.129

GİNGİVAL 0.25 0.20 0.00001 1 0.999

Page 68: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

58

Çizelge 3.4 Örneklerin sızıntı değerlerinin kullanılan ışık cihazları açısından

karşılaştırılması

OKLUZAL GİNGİVAL χ2 sd p

LED 0.10 0.25 0.693 1 0.405

HALOJEN 0.35 0.20 0.502 1 0.479

χ2:Ki-kare test istatistiği; sd: serbestlik derecesi

Şekil 3.1 Halojen ışık cihazıyla polimerize edilen bir örnek

Şekil 3.2 LED ışık cihazıyla polimerize edilen bir örnek

LED ışık cihazıyla polimerize edilen örneklerin okluzal bölgelerinden elde edilen

mikrosızıntı değerleri ile halojen ışık cihazıyla polimerize edilen örneklerin okluzal

bölgelerinden elde edilen mikrosızıntı değerleri arasındaki istatistiksel olarak

anlamlı bir fark gözlenmedi (p>0.05).

Page 69: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

59

LED ışık cihazıyla polimerize edilen örneklerin gingival bölgelerinden elde edilen

mikrosızıntı değerleri ile halojen ışık cihazıyla polimerize edilen örneklerin gingival

bölgelerinden elde edilen mikrosızıntı değerleri arasındaki istatistiksel olarak anlamlı

bir fark gözlenmedi (p>0.05).

LED ışık cihazıyla polimerize edilen örneklerin okluzal bölgelerinden elde edilen

mikrosızıntı değerleri gingival bölgelerinden elde edilen mikrosızıntı değerleri

arasındaki istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmedi (p>0.05)

Halojen ışık cihazıyla polimerize edilen örneklerin okluzal bölgelerinden elde edilen

mikrosızıntı değerleri ile gingival bölgelerinden elde edilen mikrosızıntı değerleri

arasındaki istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmedi (p>0.05)

Gruplardan elde edilen skorların karşılaştırmasında χ2 (ki-kare) testi kullanılmıştır

( α=0.05 ).

3.2 Sertlik Testleri Bulgularının Değerlendirilmesi

Vicker’s Sertlik cihazıyla yapılan ölçümlerin sonuçlarının (VHN) istatistiksel olarak

değerlendirilmesi sonucu elde edilen bulgular çizelge 3.5, 3.6 ve 3.7’da

gösterilmiştir.

Çizelge 3.5 Halojen ışık cihazları ile siloran örneklerin yüzey sertlik değerleri (X ±

SD )

Her grup için

örnek sayısı

GRUP A GRUP B GRUP C

n= 10 41.719±5.603 41.661±4.740 42.095±3.672

Tek yönlü ANOVA testi kullanılarak yapılan istatistiksel değerlendirmeler

sonucunda gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p< 0.05).

Page 70: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

60

Çizelge 3.6 LED ışık cihazları ile siloran örneklerin yüzey sertlik değerleri (X ± SD )

Her grup için

örnek sayısı

Grup A Grup B Grup C

n= 10 42.433±7.748 42.199±5.257 41.791±5.630

Tek yönlü ANOVA testi kullanılarak yapılan istatistiksel değerlendirmeler

sonucunda gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmadı (p< 0.05).

Çizelge 3.7 Halojen ve LED ışık cihazlarının siloran örneklerin yüzey sertliğine

etkilerinin karşılaştırılması

Her grup için örnek

sayısı

Grup A Grup B

n= 30 41.825±4.576 41.808±6.095

İki grubun karşılaştırılmasında Unpaired t-testi kullanıldı. İstatistiksel olarak anlamlı

bir fark bulunmadı (p> 0.05).

Ortalama ve Standart Deviasyon

Şekil 3.3 Halojen ve Led ışık cihazlarının siloran örneklerin yüzey sertliğine

etkilerinin karşılaştırılması

Page 71: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

61

3.3 Pürüzlülük Testleri Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Çalışma için 5mm çapında, 2mm derinliğinde 60 adet kompozit örnek hazırlandı.

Örneklerin ortalama yüzey pürüzlülüğü değerleri (Ra) profilometre kullanılarak

belirlendi. Elde edilen sonuçların istatiksel olarak değerlendirildiği bulgular çizelge

3.8, 3.9 ve 3.10’de gösterilmiştir.

Çizelge 3.8 LED ışık cihazının siloran örneklerin yüzey pürüzlülüğüne etkisinin

değerlendirilmesi (Ra)

Her grup için

örnek sayısı

GRUP A GRUPB GRUP C

n=10 0.03070±0.05250 A 0.1210±02850 B 0.1576±0.04112 B

*Gruplardaki farklı harfler istatistiksel olarak önemli grupları göstermektedir.

Kontrol grubu (grup A), deney gruplarından (grup B ve C) istatistiksel olarak anlamlı

farklılığa sahip bulundu.

Çizelge 3.9 Halojen ışık cihazının siloran örneklerin yüzey pürüzlülüğüne etkisinin

değerlendirilmesi (Ra)

Her grup için

örnek sayısı

GRUP A GRUPB GRUPC

n= 10 0.05660±0.02631A 0.1461±0.03286B 0.1463±0.03670B

*Gruplardaki farklı harfler istatistiksel olarak önemli grupları göstermektedir.

Kontrol grubu (grup A) deney gruplarından (grup B ve C) istatistiksel olarak anlamlı

farklılığa sahip bulundu.

Page 72: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

62

Çizelge 3.10 Örneklerin sızıntı değerlerinin kullanılan ışık cihazları açısından

karşılaştırılması

Her grup için örnek

sayısı

GRUP A GRUP B

n= 30 0.1031±0.06105 0.1163±0.05304

İki grubun değerlerinin karşılaştırılmasında unpaired t-test kullanılmıştır. Halojen ve

LED ışık cihazlarının siloran örneklerin yüzey pürüzlülüğüne etkileri

karşılaştırıldığında istatistiksel olarak önemli bir fark bulunamamıştır (p<0.5).

Ortalama ve Standart Deviasyon

Şekil 3.4 LED ve Halojen ışık cihazlarının siloran örneklerin yüzey pürüzlülüğüne

etkilerinin karşılaştırılması (Ra)

Page 73: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

63

4.TARTIŞMA

Modern diş hekimliğinde kompozit rezin seçiminde birçok gereksinim gözönüne

alınmalıdır. Yüksek bağlanma, yüksek kırılma dayanıklılığı, yüksek yüzey sertliği,

optimize edilmiş elastikiyet modülü, düşük aşınma direnci, düşük su absorbsiyonu ve

düşük su çözünürlüğü, düşük polimerizasyon büzülmesi, yüksek radyoopasite ve

kompozit restorasyonun kaldırılması esnasında iyi tespit edilebilme gibi

restorasyonların ömrünü uzatan mekanik özellikler önemlidir. Seçilecek kompozit

rezin, aynı zamanda biouyumlu (lokal ve sistemik), postoperatif ağrı ve

hipersensitiviteye neden olmama, zaman içerisinde kırıklara ve çatlaklara sebep

olmayacak şekilde dişin bütünlüğünü koruma, çürük inhibe edebilme, iyi renk

uyumu ve renk stabilitesi (translusensi ve farklı renkler), optimum

cilalanabilirlik,uzun dönem yüzey parlaklığı, marjinal bölgede ve yüzeyde lekelenme

olmaması ve uzun süreli anatomik form gibi estetik faktörleri yerine getirebilmelidir

(Hickel ve ark., 2007).

Yukarıda belirtilen bu özellikleri yerine getirebilme ve geliştirebilmek amacıyla,

kompozitlerin rezin matriksine katılan doldurucu partiküllerin boyutları, geleneksel

kompozitlerden nanokompozit materyallerin üretilmesine kadar geçen süre içerisinde

gittikçe küçültülmüştür ( Ferracane ; 1995).

Rezin bazlı kompozit restorasyonların marjinal aralanma, marjinal renkleşme,

restorasyon çevresindeki beyaz çizgiler, ince kenarların kırılması, mikrosızıntı,

bağlanma başarısızlığı, sekonder çürük, post operatif hassasiyet veya ağrı gibi çeşitli

negatif klinik etkileri, modern rezin kompozitlerle yapılan restorasyonlarda hala

araştırılmaktadır. Bu olumsuz etkiler çoğunlukla polimerizasyon büzülmesi stresine

bağlanır.

Son zamanlarda, araştırmacılar, polimerizasyon büzülmesini azaltmak için rezinin

doğasını değiştirerek bir çok girişimde bulunmuşlardır ( Weinmann ve ark., 2005).

Yeni rezinin kimyası oksiran ve siloksan moleküllerinin reaksiyona girmesinden

Page 74: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

64

sentezlenmiştir ve ‘ Siloran’ olarak adlandırılmıştır ( Palin ve ark., 2005). Siloranlar

metakrilatlara alternatif olarak hidrofobisite ve düşük polimerizasyon büzülmesinde

sahiptirler (Guggenberger ve ark.,2005). Siloran’ın materyal özellikleri ile ilgili

olarak, siklosiloksan omurgası hidrofobisiteyi sağlarken, sikloaliphatikoksiran

alanlarının yüksek reaktiviteleri ve metakrilatlardan daha düşük büzülme özellikleri

vardır (İllie ve ark., 2005, Weinmann ve ark., 2001, Weinmann ve ark., 2002)..

Polimerizasyon büzülmesi kompozitlerin temel özelliklerinden bir tanesidir. Yeni

Siloran bazlı kompozitler düşük polimerizasyon büzülmesi sergilemeleri sebebiyle

diğer metakrilat bazlı kompozitlerle karşılaştırılması gereken materyallerdir (Bağış

ve ark., 2009, Cara ve ark., 2007, Thalacker ve ark., 2004).Bugüne kadar, düşük

büzülme kabiliyetli siloran bazlı kompozitlerin kapatma kabiliyetiyle ilgili birkaç

çalışma yapılmıştır (Murray ve ark., 2001, Alani ve ark., 1997).

Çalışmamızda üzerinde sınırlı sayıda deneysel çalışma yapılması nedeni ile

piyasadaki siloran kimyasına sahip tek kompozit sistemi olan 3M Filtek Siloran

kompozit ve bu kimyaya uygun üretici firmanın ürettiği tek adeziv sistem olması

nedeni ile Siloran iki aşamalı self etch adeziv sistem kullanılmıştır.

Bu çalışmada çekilmiş premolar dişler üzerinde hazırlanan sınıf II kaviteler, halojen

ve LED ışık cihazları kullanılarak, Siloran bazlı kompozitle restore edildikten sonra

mikrosızıntı yönünden, 5mm çapında 2mm derinliğinde metal kalıplar yardımıyla

hazırlanan kompozit örnekler de yüzey sertliği ve pürüzlülüğü yönünden

değerlendirilmiştir.

Modern kompozit rezinlerin mekanik özellikleri geliştirilmesine rağmen yetersiz

izolasyon, polimezirasyon büzülmesi adezyonu zayıflatabilmektedir. Bunun

sonucunda polimerizasyon büzülmesi restorasyonun kenar uyumunu olumsuz yönde

etkiler ve kavite duvarı ile rezin arasında bir boşluk oluşur. Sıvılar, bakteriler, iyonlar

bu boşluktan içeriye sızarlar. Mikrosızıntı adı verilen bu dinamik olay marjinal

renklenme ve kırılmalara, sekonder çürüklere, post operatif duyarlılıklara ve sonuçta

pulpa yıkımlarına neden olur (Going, 1972).

Page 75: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

65

Birçok mikrosızıntı çalışmasında gereç ve yöntemler değerlendirildiğinde,

çalışmalarda çoğunlukla insan premolar ve molar dişleri kullanmıştır. Dişler

preparasyondan önce su, distile su (24ºC, 37ºC, 60ºC), %30 steril salin (37ºC’de)

veya timol gibi çözeltilerde saklanmıştır (Basavanna ve ark,2012; Kasraei ve

ark,2011; Manuja ve ark, 2012; Türkün ve ark., 2004).

Çalışmamızda da her alt grup için 10 adet insan premolar dişi kullanılmış olup,

çekildikten sonra en fazla 30 gün 24°C de distile suda bekletilmişlerdir.

Arka grup kompozit restorasyonlar için klasik mesio-oklüzal ya da disto-oklüzal

kavitelere nazaran daha konservatif olmaları ve amalgam dolguların gerek duyduğu

gibi ek bir retansiyon sahasına gerek duymamaları nedenleri ile Sınıf II kutu

kaviteler günümüzde yaygın olarak tercih edilmektedirler. Biz de bu nedenle

çalışmamızda Sınıf II kutu kavite kullandık.

Bu kavitelerde test edilecek materyallerin klinik performanslarını daha belirgin bir

biçimde incelemek için kavite tabanına dentin bölgesini içine alacak şekilde

preparasyonlar yapıldı. Çünkü yapılan mikrosızıntı çalışmalarının hemen hemen

hepsinde dentin kenarlarında gözlenen sızıntı, mine kenarlarında gözlenen sızıntıdan

daha fazla bulunmuştur (Nalçacı ve ark., 2005; Peris ve ark., 2003; Erdilek ve ark.,

2009; Radhika ve ark., 2010; Rodriguez ve ark., 2010).

Kompozit rezinin polimerizasyonu sırasında oluşan kontraksiyon kuvvetlerine karşı

direnmek ve restorasyon ile diş arasında hiçbir kenar boşluğu oluşmadan güçlü bir

bağlanma sağlayabilmek için dentin bonding ajanların, dentine 20 MPa üzerinde bir

kuvvetle bağlanması istenir (Barkmeier ve Cooley, 1992; Burrow ve ark., 1994).

Dentin dokusuna olan bağlanma gücünü arttırmak ve mikrosızıntıyı engellemek için

yapılan çalışmalar, smear tabakasının uzaklaştırılmasını da gündeme getirmiştir

(Van Meerbeek ve ark.,1992, Nakabayashi ve ark., 1992). Uzun yıllar smear tabaka

uzaklaştırma yöntemleri ile bu uygulamanın olumlu veya olumsuz etkileri

değerlendirilmiştir. Hem mineye hem de dentine asit uygulamak ve smear tabakayı

tamamen uzaklaştırmayı hedefleyen bu teknik “ total etch” olarak isimlendirilmiştir.

Page 76: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

66

Total etch sistemini kullanan 3 basamaklı bonding işlemi, her ne kadar “altın

standart” olarak kabul edilse de bazı dezavantajlar, self-etch sistemlerin gelişimini

başlatmıştır. Bu dezavantajlar arasında teknik hassasiyetlerinin yüksek olması, ek

basamaklar gerektirmesi sayılabilir (De Munck ve ark., 2005). Asitleme işleminden

sonra yıkamak en önemli sorunlar arasındadır. Diş dokusunu fazla kurutmamak

gerektiği gibi gereğinden fazla da ıslak bırakmamak gerekir (Pioch ve ark., 1999;

Toledano ve ark., 2000). Bu dezavantajlar olası kompozit restorasyon sorunlarının

nedeni olarak gösterildiğinden, yıkanmayan asidik monomerler içeren self-etch

sistemler, alternatif bir yaklaşım olarak kullanıma sunulmuştur. Bu uygulama ile

yıkama aşaması ortadan kaldırıldığı için uygulama zamanı kısalır, teknik hassasiyet

ve hata olasılığı azalmış olur (De Munck ve ark., 2005). Self-etch sistemler,

içerdikleri asidik monomerlerin karboksil ve fosfat fonksiyonel grupları ile

hidroksiapatit dokusuyla kimyasal reaksiyona girer (Tagawa ve ark., 2004). Bu

kimyasal bağlantı da restorasyonun kalıcılığı açısından önemlidir. Günümüzde

birçok üretici firma, araştırma ve geliştirme çalışmalarını self-etch adeziv sistemler

üzerinde yoğunlaştırmıştır. Adeziv sistemlerinin gelişimi, dentinin morfolojik

yapısına göre farklılık gösterse de kompozit restorasyonların başarı düzeyini

arttırmaktadır (Van Meerbeek ve ark., 1994).

Siloran kimyasına uygun üretici firmanın ürettiği tek adeziv sistemin iki aşamalı self-

etch sistem olması nedeni ile bu çalışmada örneklerin hazırlanmasında iki aşamalı

siloran self etch adeziv sistem kullanılmıştır.

Restorasyonların başarısı için önemli olan bir diğer konu da hangi ışık cihazının

kullanılacağıdır. Değişik görünür ışık cihazlarının rezin kompozitlerin

mikrosızıntısı üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Bizim çalışmamızda günümüzde

yaygın olarak kullanılan halojen ve LED ışık cihazları seçilmiştir. Üretici firma,

siloran kompozitin polimerizasyonunda PAC ışık cihazlarını ve lazer kullanımını

önermediği için çalışmaya bu cihazlar dahil edilmemiştir.

Goodis ve ark. (1993)’na göre örnekleri 7 gün 24°C’de distile suda bekletmek

restorasyonun ağız içerisinde hizmet verme süresine yakındır ve mikrosızıntıya etkisi

Page 77: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

67

ya yoktur ya da çok azdır. Bu nedenle bitirme ve cila işlemlerin ardından termal

siklus uygulamasından önce örnekler 7 gün 24°C’de distile suda bekletilmiştir.

Bazı araştırmacılar dişler ile restoratif materyallerin ısısal genleşme katsayılarının

farklı olduğunu, mikrosızıntı çalışmalarında ağız içi şartlarını sağlayabilmek için

farklı ısı değişimleri uygulamasının gerekliliğini savunurken (Wendt ve ark. (1992),

bazıları da mikrosıntı ve termal siklus sayısı arasında bir ilişki olmadığı

göstermişlerdir (Pazinatto ve ark, 2003). Çalışmamızda ISO TR 11450 standartlarına

uygun olarak 5°C ile 55°C arasında 500 döngülük suni yaşlandırma etkisi olan termal

siklus kullanılmıştır. Banyoda kalma süresi 30 s’ dir.

In vitro mikrosızıntı çalışmalarında hava basıncı, yapay çürük teknikleri, bakteri

penetrasonu, kimyasal olarak izi sürülebilen maddeler, radyoaktif izotoplar, nötron

aktivasyon analizleri, organik boyalar, SEM ve elektriksel iletkenlik gibi yöntemler

kullanılır. Çalışmamızda organik boyaların tercih edilmesinin sebebi yüksek renk

karşıtlığı ile örneklerle kimyasal reaksiyona girmeyip zarar vermemesi ve en eski ve

sıklıkla kullanılan bir yöntem olmasıdır.

Boya sızıntı çalışmalarda bazik fuksin, gümüş nitrat, metilen mavisi gibi boyalar

kullanılır. En sık tercih edilen boya bazik fuksindir. Gümüş nitrat, metilen mavisi ve

fuksin kırmızısı molekül çapları sırasıyla 0,5µm, 0,68 µm ve 0,84 µm dir ve bu

değerler, sekonder çürüklerden sorumlu olan bakterilerden (100-500 µm) ve bakteri

endotoksinlerinden (10 µm) küçüktür. Ayrıca glükoz ürünlerinin boyutları da boya

parçalarının boyutlarından küçüktür ve olası bakteri varlığında çürük oluşumunu

tetikleyebilir (Hilton, 2002). Çalışmamızda hem geleneksel hem kolay

uygulanabilirliği nedeniyle bazik fuksin boya penetrasyon yöntemi tercih edilmiştir.

Mine ve dentin dokusu incelendiğinde, mine dokusu %95 inorganik yapıya sahipken,

dentin yaklaşık olarak %75 inorganik yapıya sahiptir ve mineye oranla daha

karmaşık bir dokudur (Walshaw ve McComb, 1996). Birçok araştırmacı mineye

oranla dentine olan bağlanmanın daha karmaşık ve zor bir süreç olduğunu

vurgulamaktadır (Tay ve ark., 2002; Kiremitçi ve ark., 2004). Dentinin yüksek

Page 78: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

68

organik yapısı, tübülleri, dentin sıvısı ve dönen aletlerle oluşturulan smear tabakası

bağlanmayı etkileyen faktörlerdir (Wang ve Spencer, 2003; Kiremitçi ve ark., 2004).

Çalışmamızda test edilen örneklerin oklüzal kavite kenarında yapılan mikrosızıntı

incelemelerinde sızıntı yok denecek kadar azdır ve gruplar arasında istatistiksel bir

fark bulunmamıştır (p>0,05). Araştırma gruplarında yer alan örneklerin gingival

kavite kenarlarındaki mikrosızıntı skorları için yapılan karşılaştırmalarda ise;

istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmamıştır. Çalışmamızdaki siloran kompozit

örneklerin bu derece az sızıntı değerleri vermesi, siloran kompozitlerin mikrosızıntı

açısından başka kompozitlerle karşılaştırıldığı Kuşgöz ve ark.(2011), Bağış ve

ark.(2009), Palin ve ark.(2005),Thalacker ve ark.(2004)’ nın çalışma bulgularına

uyum göstermektedir. Bu çalışmalarda, metakrilat bazlı kompozitlerle(MBC)

karşılaştırıldığında siloran bazlı kompozitin benzer veya daha düşük mikrosızıntı

skorları verdiği belirtilmiştir. Kuşgöz ve ark. (2011) Filtek Siloran’ın gösterdiği

düşük mikrosızıntı skorlarının siloran sisteminin halka açılım kimyasına ve siloran

sistem adezivinin farklı yapısıyla kısmen ilişkilendirilebileceğini belirtmişlerdir. Bu

çalışmada MBC’lerle iki aşamalı total etch adeziv (Adper Single Bond) ve siloran

kompozitle de iki aşamalı self etch silpran sistem adezivi kullanışmıştır. İki aşamalı

total etch adeziv sisteminin uygulanması self etch adeziv sistemlere göre teknik

olarak daha fazla hassasiyet gerekmektedir. Yamazaki ve ark. (2006), deneysel

siloran ve adeziviyle yaptıkları mikrosızıntı çalışmasında diğer metakrilat bazlı

kompozitlerden daha düşük sızıntı sonuçları elde etmişlerdir. Palin ve ark. (2005)

da, yeni geliştirilen düşük büzülmeye sahip kompozitlerle yaptıkları in vitro

çalışmada deneysel siloranda daha düşük mikrosızıntı skorları bulmuşlardır.

Araştırmamızda; aynı materyalin polimerizasyonu için halojen veya LED ışık

cihazları kullanılmıştır. Elde edilen istatistiksel verilere bakıldığında kullanılan ışık

cihazlarının örnekler üzerinde mikrosızıntı açısından belirgin bir fark oluşturmadığı

sonucuna varılmıştır. Bu bulgular yaptıkları çalışmalarda farklı kompozitler için,

halojen ve LED ışık cihazları arasında mikrosızıntı bakımından fark bulmayan;

Nalçacı ve ark. (2005), Ritter ve ark. (2006), Attar ve Korkmaz (2007), Cavalcante

ve ark. (2007), Sadeghi ve Lynch (2009)’in bulgularıyla uyum göstermektedir.

Kuşgöz ve ark.(2011)’ da yaptıkları çalışmada farklı ışık cihazlarıyla polimerize

Page 79: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

69

ettikleri siloran örnekler arasında mikrosızıntı açısından bir fark olmadığını

belirmişlerdir.

Bununla birlikte LED ışık cihazının, halojen ışık cihazından daha düşük sızıntı

değerleri gösterdiği çalışmalar da vardır. Oberholzer ve ark (2004, 2005), Sınıf V

kavitelerin dentin kenarlarında LED ışık cihazı kullanılarak hazırlanan örneklerde,

halojene oranla daha düşük sızıntı bulmuşlardır. Farklı araştırmalardan elde edilen

farklı sonuçlar kullanıcı için konuyu oldukça karmaşık hale gelmiştir. Işık

cihazlarının kullanım şekillerinin ve ışık yoğunluklarındaki farklılıklar, araştırma

sonuçlarının değişkenliğinin sebebi olarak düşünülebilir. Aynı ışık yoğunluğuna

sahip Halojen ve LED cihazları kullanmak, belli bir standardizasyonu yakalamayı

hedefleyen bir yöntem gibi görünse de Halojen ve LED cihazları, farklı dalga boyu

aralığına sahip ışık spektrumları dolayısıyla aynı aktivasyon etkisini

göstermeyebilirler. Bununla beraber cihazların hangi modda kullanılacağı da ayrı bir

tartışma konusudur. Soft-start polimerizasyon yöntemleri, restoratif materyalin

polimerizasyon stresini azaltmak için önerilmiştir (Kanca ve Suh 1999). Soft-start

polimerizasyon yöntemleri ile restoratif materyalin polimerizasyonu sırasında

akıcılık özelliğinin arttırılarak sertleşme süresinin uzatılması ve böylece

polimerizasyon stresinin düşürülerek mikro aralık oluşumu ve mikrosızıntının

azaltılması hedeflenmektedir (Goracci ve ark. 1996, Mehl ve ark. 1997).

Nalçacı ve ark (2005), halojen ve LED cihazlarının farklı enerji yoğunluklarının

mikrosızıntı üzerine etkilerini inceledikleri çalışmalarında enerji yoğunluğunun tek

başına marjinal örtücülük derecesini ölçemeyeceğini belirtmişlerdir ve çalışmalarının

sonucunda benzer mikrosızıntı değerleri gözlemişlerdir. Amaral ve ark. (2004) ve

Vandewalle ve ark. (2004)’ün yaptıkları araştırmalar sonucunda da aynı bulgular

elde edilmiştir.

Çalışmamızda ışık cihazları devamlı modda kullanılmıştır. Halojen ve LED ışık

cihazlarıyla polimerize edilmiş örneklerin hem gingival hem de oklüzal

bölgelerinden elde edilen sızıntı skorları karşılaştırıldığında iki ışık cihazı arasında

önemli bir fark gözlenmemiştir(p>0.05). Kullanılan halojen ışık cihazının yoğunluğu

Page 80: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

70

1000 mW/cm2, LED ışık cihazının ise 800 mW/cm2’ dir. Polimerizasyon derinliğini

inceleyen çalışmalara göre yüksek enerji yoğunluğu daha derin polimerizasyon

sağlamaktadır (Halvorson ve ark., 2002; Calheiros ve ark., 2006).

Bir kompozit rezin için aranılan en önemli özelliklerden biri de rezin yapısında

bulunan monomerlerin polimerizasyon reaksiyonu sırasında polimere dönüşmesidir.

Polimerizasyon derecesi kompozit rezinlerin mekanik özelliklerini, çözünürlülüğünü,

renk değişimini ve biyouyumluluğunu etkileyen önemli bir faktördür. Restorasyonda

bulunan reaksiyona girmemiş artık komponentler; lokal doku irritasyonu, tekrarlayan

çürüklere ve pulpa irritasyonuyla sonuçlanan mikrosızıntıya da neden olabilirler

(Ferracane ve ark., 1997).

Polimerizasyon etkinliği; polimerizasyon boyunca reaksiyona giren metakrilat

gruplanndaki çift bağların miktarı olan, dönüşüm derecesi ile yansıtılır. Çok düşük

çapraz bağlı sistemlerde zayıf ve fleksible olma eğilimi varken, yüksek derecelerde

çapraz bağlı polimerler, serttir, esnemez. İlave olarak aşınma direncini azaltan su

emilimi de, monomer dönüşüm derecesi ile kontrol edilir (Lee ve Greener, 1994;

Peutzfeldt, 1994;Söderholm, 1981; Pearson ve Longman, 1989; Soh ve Yap, 2004).

Yetersiz polimerizasyon; zayıf aşınma direnci, artmış retansiyon başarısızlığı,

restorasyon marjinlerinde bozulma, aşınmada artış, sertlikte azalma, elastisite

modülünde azalma, sitotoksisitede artış, zayıf renk stabilitesi, daha yüksek boyanma,

aralık formasyonu ve mikrosızıntıda artış, sekonder çürük ve ters doku reaksiyonları

gibi fiziksel ve mekanik özelliklerde azalmaya neden olur. Çözünürlük ve su

emiliminde artış ile erken restorasyon başarısızlıklarına yol açar. Optimal

performansta azalma ile sonuçlanır (Ferracane ve ark., 1997; St-Georges ve ark.,

2002; Pearson ve Longman, 1989; Shortall ve ark., 1995; Vargas ve ark., 1998;

Knezevic ve ark., 2001; Correr Sobrinho ve ark., 2000; Caldas ve ark., 2003; Harris

ve ark., 1999; Franz ve ark., 2003; de Souza Costa ve ark, 2003; De Gee ve ark.,

1984).

Yüzey sertliği ölçümü kompozit rezinlerin polimerizasyon derinliklerinin

değerlendirilmesinde kullanılan indirekt bir ölçüm metodudur. Sertlik testlerinde

Page 81: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

71

örneklerin alt ve üst yüzeylerinin yanı sıra örnek içerisindeki belirli bölgelerin

ölçümü de yapılabilir. Aynı zamanda sertlik ölçüm testleri sırasında çok sayıda örnek

değerlendirilebilir. Bu özellikleri nedeniyle yüzey sertlik testleri kompozit rezinlerin

polimerizasyonunda farklı ışık cihazlarının etkinliğinin karşılaştırılması için oldukça

kolay ve elverişli bir metodtur (Dietschi ve ark., 2003; Tsai ve ark., 2004; Price ve

ark., 2004).

Yüzey sertlik değerlendirmelerinde Brinell, Rockwell, Knoop, Shore, Barcol ve

Vickers gibi çeşitli ölçüm metodları kullanılmaktadır(O’brien 1997; Van Noort,

2002; Rawls, 2003)

Kullanılan elmas ucun zamanla bozulmaması, tüm materyaller için kullanılabilir

olması ve aynı örnek üzerindeki üst ve alt yüzeylerin ölçülebilmesi, son derece doğru

değerler üretebilmesi, (Türkün ve Gökay, 2002; Dietschi ve ark, 2003; Rawls, 2003)

gibi avantajlarından dolayı çalışmamızda yüzey sertlik değerleri ölçümünde Vicker’s

sertlik ölçüm metodunu kullandık.

Restoratif materyallerin yüzey sertliği değerlerini belirgin biçimde etkileyen faktörler

materyalin doldurucu oranı, içeriği, rezin tipi ve polimerizasyon derecesidir.

Polimerizasyondan sonra reaksiyona girmeyen monomerler sertliğin azalmasına

sebep olurlar ve inorganik doldurucuların sertliği materyallerin sertliğini direkt

etkiler. Chung (1990) inorganik doldurucu oranının artmasının rezin kompozitlerin

sertlik değerlerinin artışıyla sonuçlandığını bildirmiştir. Biz de çalışmamızda

doldurucu oranı yüksek olan siloran kompoziti yüzey sertliği açısından

değerlendirdik.

Görünür ışık ile polimerize olan kompozit rezinlerin polimerizasyonu, ışık

kaynağının yoğunluğu ve kaynaktan çıkan dalga boyuna bağlıdır (De Walde ve

Ferrecane 1987). Yeterli bir polimerizasyon derinliği ve dönüşüm derecesi elde

etmek için, doğru dalga boyu aralığında ve yeterli yoğunluktaki ışığı geçirecek,

restorasyonların tüm alanlarına ulaştıracak bir ışık cihazı gereklidir (Pires ve ark.,

1993; Rueggeberg ve ark., 1994; Shortall ve Harrington, 1996).

Page 82: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

72

Halojen ışık cihazları yaklaşık 500 nm dalga boyunda ışık üretirler. Bu dalga boyu

aralığında üretilen ışık, ışıkla sertleşen kompozitlerin pek çoğunda bulunan

kamferokinon tarafından oldukça iyi emilir. Ancak ürettikleri ışığın sadece küçük bir

bölümü, kompozitlerin polimerizasyonu için gerekli olan mavi ışığı içerdiğinden,

üretilen ışığın geri kalanı filtre edilerek ısı enerjisine dönüştürülür. Polimerizasyon

esnasında oluşan yüksek ısı, materyalin ısı iletkenliğine göre; diş dokusunu da

etkileyebilir ve derin kavitelerde canlı dişlerin pulpası için bir sorun

oluşturabilir.Yükselen ısının bir fan yardımıyla düşürülmesi gerekmektedir. Işık

cihazının içine bir fan yerleştirmek ayrı bir sistem ve enerji gereksinimi anlamına

gelmektedir. Fazla enerji gereksiniminden başka fanın bir diğer dezavantajı da

çıkardığı sestir. Ayrıca çalışan fanlar, ortamda bulunan mikroorganizmaları

hastaların ağzına üfleyebilir ve bu durum hijyenik olmayan çalışma koşullarına

neden olur. Havalandırma kanalları ise bu tür cihazların kontaminasyonuna yol

açmaktadır ve dezenfekte edilmeleri güçtür (Asmussen ve Peutzfeldt, 2003; Craig ve

Powers, 2002).

Halojen lambalar 100 saat gibi sınırlı bir ömre sahiptirler. Bununla beraber ışık

kaynağının ampülü, reflektörü ve filtresi uygulamalar sırasında meydana gelen

yüksek ısı nedeniyle zamanla bozulabilir. Bu da ışık kaynağının sertleştirme

etkinliğinin zamanla azalmasına, kompozit rezinlerde yetersiz fiziksel özellikler

ortaya çıkmasına ve restorasyonlarda post-operatif kırık oluşmasına yol açabilir.

Halojen ışık cihazlarından kaynaklanan bu sorunların ortadan kaldırılması amacıyla

görünür bir ışık ile sertleşen kompozit rezinlerin polimerizasyonunda, LED ve PAC

gibi yeni ışık cihazları kullanılmaya başlanmıştır. LED ışık cihazları yaklaşık 480 nm

dalga boyunda ışık üretirler. Açığa çıkan galyum nitrit mavi ışığın dalga boyu,

kompozit rezinlerin yapısında bulunan ışığa duyarlı kamferokinon ile uyumlu

olduğundan, LED ışık cihazlarında filtre kullanımına gerek yoktur. Ayrıca LED ışık

cihazları belirgin bir bozulma göstermeden halojen ışık cihazlarına oranla daha uzun

süre güvenle kullanılabilmektedir (D’Alpino ve ark.2006). LED ışık cihazları

optimum dalga boyunda ışık verdiklerinden üretilen ışığın filtre edilmesine gerek

yoktur ve kullandıkları elektrik enerjisini etkin bir şekilde ışığa çevirirler.

Kaybedilen enerji az olduğundan yüksek ısı açığa çıkarmazlar. Bu nedenle ısı açığa

Page 83: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

73

çıkaran halojen ve Plazma Ark polimerizasyon cihazları gibi soğutucu bir fana

gereksinim duymazlar. Böylece çubuk şeklinde, küçük ve kolay taşınabilir yapıda

üretilebilirler. Üzerlerinde girinti çıkıntı şeklinde hava kanallarının olmaması

nedeniyle, hem hijyeniktirler hem de sessiz çalışırlar (Jandt ve ark., 2000; Knezevic

ve ark, 2001; Uhl ve ark., 2002; Hofmann ve ark., 2002;Teshima ve ark., 2003).

PAC ışık cihazlarında ışık gaz halinde iyonize moleküller ve elektronların

karışımından oluşan parlak bir plazmadan yayılır. Plazma ışık kaynakları yaklaşık

470 nm dalga boyunda oldukça yoğun ışık üretirler. Bu üniteler polimerizasyon

sırasında harcanan zamanın azaltıldığı avantajlı ünitelerdir ( Katahira ve ark., 2004).

Fakat bazı araştırmacılar PAC ünitelerinin, optimal polimerizasyonu sağlamada

polimerizasyon sürelerinin yetersiz olduğunu belirtmişlerdir (Mitsui ve ark., 2006).

Ayrıca farklı cilalama tekniklerinin kompozitlerin yüzey sertliğine etkilerinin

incelendiği çalışmalarda strip bantlar ile bitirilen grubun rezinden zengin yüzey

tabakası oluşumu nedeniyle en düşük sertlik değeri verdiği ve bu tabakanın bitirme

ve cila işlemleriyle uzaklaştırılması sonucu Vickers sertlik değerlerinin önemli

ölçüde arttığını bildirilmiştir (Gökay ve ark.,1998; Gordan ve ark.,2003). Bu nedenle

çalışmamızda farklı ışık cihazlarıyla polimerize ettiğimiz siloran kompozit

örneklerin, şeffaf matriks bantları karşısında ve farklı bitirme ve cila teknikleri

uyguladıktan sonra sertlik değerlerini inceledik. Üreticinin firmanın talimatı

doğrultusunda PAC ışık cihazlarını çalışmamıza dahil etmedik.

Pilo ve arkadaşlarının (1999) halojen ışık cihazlarıyla yaptıkları araştırmada yeterli

bir yüzey sertlik değeri ve maksimum polimerizasyon elde etmek için kompozit rezin

tabakalarının 2 mm’den daha fazla olmaması gerektiği bildirilmiştir . Ayrıca Pires ve

arkadaşları (1993), Shortall ve Harrington (1996) yaptıkları çalışmalarda

polimerizasyon cihazının ucunun kompozit rezinlerde uzaklaşmasıyla ışık

yoğunluğunun azaldığı ve bu nedenle polimerizasyon cihazının ucu ile kompozitin

yüzeyi arasındaki mesafenin 1 mm olacak şekilde konumlandırılması gerektiğini

bildirilmişlerdir. Bu nedenle çalışmamızda hazırladığımız örneklerde 2 mm

kalınlığında metal kalıplar kullandık ve çalışmamızda kompozit rezin ile ışık ucu

arasındaki uzaklığı standardize etmek amacıyla kompozit örneklerin alt ve üst

Page 84: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

74

yüzeyine strip bantlar koyarak üst yüzeydeki strip bantın üzerine de 1mm

kalınlığında şeffaf bir mikroskop camı yerleştirilerek polimerizasyonu bu mikroskop

camı üzerinden gerçekleştirdik.

Mills ve ark. (1999), Halvorson ve ark. (2004), polimerizasyon etkinliği açısından

halojen ve LED'leri karşılaştırdıkları çalışmalarında; LED'leri halojenden daha etkin

bulurlarken; Micali ve Basting (2004); Nomoto ve ark. (2004) LED'lerin

polimerizasyon etkinliklerinin halojenden farklı olmadığını bulmuşlardır.

Cavalcante ve ark. (2007) ışık cihazlarının sınıf II kompozit rezin restorasyonların

marjinal adaptasyonuna ve sertliğine olan etkilerini inceledikleri çalışmalarında, elde

ettikleri sertlik değerlerini karşılaştırdıklarında ışık cihazları arasında anlamlı bir fark

gözlememişlerdir.

Bennet ve Watts'a (2004) göre, polimerizasyon derinliği performansı açısından;

kuartz tungsten halojen ile LED ışık cihazları arasında açık bir istatiksel farklılık

olmasına rağmen, LED'lerin performansı klinik açıdan memnun edicidir.

Bala ve ark.(2005) halojen ışık üniteleriyle LED ışık ünitelerinin kompozitlerin

yüzey sertliğine olan etkisini araştırdıkları çalışmada LED ışık ünitelerinin halojen

ışık ünitelerinden daha fazla yüzey sertliği oluşturduğunu ancak halojen ışık

üniteleriyle LED ışık ünitesini arasında yüzey sertlik değerleri açısından belirgin bir

istatistiksel farklılık olmadığını bildirmişlerdir.

Tchorz ve ark. (2011), siloran kompozitin de dahil olduğu üç farklı kompoziti farklı

ışık cihazlarıyla polimerize ettikleri çalışmalarında, kompozitler arasında yüzey

sertliği açısından anlamlı bir fark olduğunu fakat ışık cihazları açısından bakıldığında

her bir kompozit tek tek ele alındığında belirgin bir fark olmadığını belirtmişlerdir.

Kuşgöz ve ark. (2011)’nın yaptığı çalışmada da benzer sonuçlar elde edilmiştir.

Page 85: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

75

Bu çalışmalara benzer olarak çalışmamızda halojen ışık cihazı ve LED ışık cihazı

kullanılarak polimerize edilen siloran kompozit örneklerin Vickers sertlik değerleri

ortalamaları karşılaştırıldığında iki cihazda da benzer sertlik değerleri bulunmuştur.

Erdemir ve ark.(2012) yaptıkları çalışmada farklı kompozit rezinlere tek aşamalı Po-

Go ve çok aşamalı Sof-Lex bitirme ve cila sistemlerini uyguladıktan sonra örnekleri

yüzey sertliği açısından değerlendirmişlerdir. Çalışmanın sonucunda şeffaf bant

karşısında elde edilen sertlik değerlerinin diğer cila sistemlerinden elde edilen serlik

değerlerinden belirgin şekilde düşük olduğunu bildirmişlerdir. Diğer cila sistemleri

uygulanan örneklerin yüzey sertliği değerleri arasında belirgin bir fark

bulunamamıştır. Bu sonuçlar Korkmaz ve ark. (2008)’nın yaptıkları çalışmayı

destekler niteliktedir. Çalışmamızda halojen ışık cihazı ve LED ışık cihazı

kullanılarak polimerize edilen ve ardından tek aşamalı Po-Go ve çok aşamalı Sof-

Lex bitirme ve cila sistemlerini uyguladıktan sonra yüzey sertliği açısından

değerlendirdiğimiz siloran kompozit örnekler arasında istatistiksel açıdan belirgin

bir fark bulunamamıştır.

Genel olarak kompozit rezinlerle anterior ve posterior tüm dişlerde tüm kavite

sınıfları restore edilebilir. Kavitenin sınıfı ve lokasyonuna bakmaksızın

restorasyonun estetiği ve uzun ömürlülüğü belirlediği için pürüzsüz yüzeylerin

temini klinik açıdan çok önemlidir (Yap ve ark., 2004).

Restoratif diş hekimliğinde, rezin kompozitlerin bitirme ve cila işlemleri zorunlu

basamaklardır (Roeder ve Powers, 2004). Diş rengindeki restoratif materyallerin

estetiği ve ömrü yüzey bitiminin kalitesine bağlıdır ( Dunkin ve Chambers 1983).

Yetersiz bitirme-cila işlemleri ve veya enstrumanlarından kaynaklanan yüzey

düzensizliklerinin varlığı, lekelenme, plak retansiyonu, gingival irritasyon ve

sekonder çürük gibi klinik problemlerin ortaya çıkmasına neden olurlar (Yap ve

ark., 2004; Dunkin ve Chambers 1983;Yap ve Mok;2002). Restorasyonların uygun

biçimde bitirilmesi sadece estetiği sağlamak için değil plak retansiyonunun

engellenerek ağız sağlığının temini için arzulanmaktadır (Yap ve ark.,2000). Bitirme

işlemleri istenen anatomik şeklin verilebilmesi için konturlama ve küçültme

Page 86: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

76

işlemelerini kapsar (Yap ve ark.,2000; Schmidlin ve Gohring,2004). Cilalama

işlemleri de, bitirme enstrumanlarının kullanılmasıyla temin edilen pürüzlülüğün ve

çiziklerin azaltıldığı işlemlerdir ( Reis ve ark.,2002; Yap ve ark.,2000; Schmidlin ve

Gohring,2004; Türkün ve Türkün,2004). Kompozit rezinlerin yüzey pürüzlülüğü

kompozit rezinlerin mekanik özelliklerini etkileyen doldurucuların büyüklüğü,

sertliği ve miktarına ve materyalin esnekliğine ve abrazivlerin içeriğindeki aşındırıcı

taneciklerin büyüklüğüne bağlıdır ( Yap ve ark., 1997; Reis ve ark.,2002).

Kompozit rezinlerin rezin matriksleri ve doldurucu partikülleri, farklı serlik

değerlerinden dolayı aynı derecede aşındırılamazlar. Örneğin kraterler sıklıkla cila

işlemlerinden sonra konvansiyonel kompozit rezinlerin sert cam partikülleri etrafında

oluşurlar. Sonuçta restorasyonların yüzeyinde düzensizlikler oluşur. Mikrofil

kompozitlerin hibrit kompozit rezinlerden daha pürüzsüz yüzeyler göstermesi gibi,

kompozit rezinlerin doldurucu içerikleri pürüzlüğü etkiler. Benzer olarak rezin

matriks içeriği de final pürüzlülüğünde bir rol oynar (Reis ve ark.,2002).

Ryba ve ark.(2002), daha büyük partiküllerle cila sonrası daha pürüzlü yüzeyler elde

edildiğini rapor etmişlerdir. Ayrıca matriksin doldurucuların miktarıyla ilişkili

küçük bir miktarı, en büyük partiküller cila sırasında yerinden oynayabileceğini

göstermişlerdir. Buna karşın küçük partiküller içeren kompozitlerin cilasının daha

kolay olduğunu belirtmişlerdir.

Kompozit rezinler için en pürüzsüz yüzeyler şeffaf bantlar karşısında polimerizasyon

gerçekleştirildiğinde ortaya çıkar (Yap ve ark., 2004;Yap ve Mok, 2002; Setcos ve

ark.,1999). Matriksin dikkatlice yerleştirilmesine rağmen, fazla materyalin

uzaklaştırılması ve restorasyonların yeniden konturlandırılması gereklidir. Bu durum,

matriks karşısında elde edilen pürüzlülüğün ortadan kaldırıldığı bitirme ve cila

prosedürlerini gerektirir ( Yap ve Mok,2002). Bitirme enstrumanları dental restoratif

materyallerde pürüzsüz bir yüzey elde etmek için tasarlanmışlardır. Bitirme ve cila

işlemleri için kullanılan enstrumanlar karbit uçları, 25-50 µm elmas kesme uçlarını,

abraziv içerikli lastik kapları ve uçları, abraziv diskleri, stripleri ve cila pastalarını

içerir ( Özgünaltay ve ark, 2003; Üçtaşlı ve ark,2004). Kompozit rezinler için, farklı

Page 87: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

77

bitirme cila işlemleri sonrası elde edilen Ra değerleri bakteri adezyonu için kritik

eşik olan 0.2 µm lik yüzey pürüzlülüğü değerinden genelde büyük bulunmuştur (Yap

ve ark, 2004;Bollen ve ark, 1997).

Birçok cila protokolü invitro olarak birçok farklı kompozit rezin üzerinde test edilmiş

ve kompozitlerin yüzey pürüzlülüğüne etkileri değerlendirilmiştir. Fakat farklı cila

prosedürlerinin, siloran kompozit rezin üzerinde yüzey pürüzlülüğü açısından

etkilerinin değerlendirildiği ve karşılaştırıldığı çalışmalar sınırlı sayıdadır.

Çalışmamızda şeffaf matriks bantları karşısında bitirilmiş ve ayrıca iki farklı cila

prosedürü uygulanmış siloran kompozit rezinle hazırlanmış örnekler üzerinde,

örneklerin yüzey pürüzlülüğünü değerlendirmek açısından ölçümler yapılmıştır.

Üçtaşlı ve ark (2007) da üç farklı mikrofil kompozit rezinle yaptıkları çalışmada yine

tek aşamalı bitirme ve cila sisteminin PoGo (Dentsply,Milford,DE, USA) ve çok

aşamalı bitirme ve cila sistemi Sof-Lex disklerin (3M ESPE, St. Paul,MN;USA)

kompozitlerin yüzey pürüzlüğüne etkilerini değerlendirmişlerdir. Çalışmanın

sonucunda en düzgün yüzeyler şeffaf bant karşısında elde edilmişken, bitirme ve cila

sistemleri karşılaştırıldığında Sof-Lex disklerle cilalanan örneklerin yüzey

pürüzlülüğü Po-Go’yla cilananan örneklerin yüzey pürüzlülüğüne göre daha düşük

Ra değerleri göstermiştir.

Barbosa ve ark.( 2005), Gedik ve ark.(2005), İlday ve ark. (2008), bitirme ve cila

prosedürlerinin kompozit rezin materyallerin yüzey pürüzlülüğüne etkilerini

değerlendirdiği çalışmasında Sof-Lex disklerle farklı cila prosedürlerini

karşılaştırmıştır. En iyi sonuçları Sof-Lex disklerle elde etmişlerdir.

Erdemir ve ark (2012), üç farklı kompozit rezin üzerinde yaptıkları çalışmada, tek

aşamalı bitirme ve cila sistemi Po-Go (Dentsply,Milford,DE, USA) ve çok aşamalı

bitirme ve cila sistemi Sof-Lex disklerle (3M ESPE, St. Paul,MN;USA)

hazırladıkları kompozit örneklere bitrme ve cila işlemleri uygulamışlar ve elde

ettikleri yüzey pürüzlülüğü değerlerini karşılaştırmışlardır. Çalışma sonuçlarında

bütün kompozit örnekler için yüzey pürüzlülük değerleri (Ra) incelendiğinde en

düşük değerler şeffaf bantlar karşısında elde edilmişken, her bir kompozit ayrı ayrı

Page 88: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

78

değerlendirildiğinde Po-Go ve Sof-Lex bitirme ve cila sistemleri arasında istatistiksel

olarak belirgin bir fark bulunamamıştır.

Buchgraber ve ark.(2011), çalışmalarında siloran kompozitle nanodolduruculu başka

bir kompozitin yüzey pürüzlülüklerini Sof-Lex ve Po-Go bitirme ve cila sistemleri

uyguladıktan sonra karşılaştırmışlar ve siloran kompozitin yüzeyi diğer kompozitten

daha yüksek Ra değerleri göstermişken, Sof-Lex ile elde edilen değerler Po-Go ile

elde edilen değerlerden daha düşük sonuç vermiştir.

Ereifej ve ark.(2012), yaptıkları çalışmada siloran kompozit ve dört diğer kompozit

üzerinde yaptıkları çalışmada kompozit örneklere Po-Go tek aşamalı cila sistemi ve

üç farklı çok aşamalı cila sistemi uygulamışlardır. Çalışma sonucunda en iyi yüzey

pürüzlülüğü değerleri şeffaf banttan sonra Po-Go karşısında elde edilmiştir. Aynı

çalışmada siloran kompozit diğer kompozitlerle karşılaştırıldığında daha yüksek

pürüzlülük değerleri göstermişlerdir.

Bizde çalışmamızda 5mm çapında 2mm derinliğinde metal kalıplar yardımıyla

hazırladığımız siloran kompozit örneklerin bir grubunu şeffaf bant karşısında

bitirirken, diğer alt gruplara birine Sof-Lex disklerle, diğerine de Po-Go tek aşamalı

cila sistemiyle bitirme ve cila prosedürleri uyguladıktan sonra kompozit örneklerin

yüzeylerini pürüzlülük açısından değerlendirdik. Halojen ve LED ışık cihazıyla

polimerize edilen örneklerden elde edilen Ra değerlerine bakıldığında şeffaf bant

karşısında elde edilen sonuçların, diğer bitirme ve cila sistemleri karışısında elde

edilen sonuçlara göre daha düşük Ra değerleri verdikleri görülmüşken, Sof-Lex ve

Po-Go sistemleri karşısında elde değerleri arasında belirgin bir fark görülmemiştir.

LED ve halojen ışık cihazlarıyla polimerize edilen tüm kompozit örneklerden elde

edilen Ra değerleri ışık cihazları açısından karşılaştırıldığında anlamlı bir fark

bulunamadı.

Yüzey topografisi üç boyutludur ve üç boyutlu ölçüm yüzeyin doğal karakteristik

özelliklerini yansıtır (Kakaboura ve ark. 2007). Tactile profilometre ucuz ve

kullanışlı olduğu için en yaygın ölçüm methodudur. Fakat sivri ucunun büyüklüğü,

Page 89: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

79

ölçüm zorluğu, kalibrasyonu sebebiyle yüzey pürüzlülüğünün normal değerinin

altında sonuç verir (Kakaboura ve ark. 2007,Al-Shammery ve ark.2007). Optik ışık

profilometresi bu profilometreye göre daha yüksek çözünürlüğe sahiptir (Heintze

2006). Ra yüzeyi tarif etmede en çok kullanılan parametre olmasına rağmen

(Korkmaz ve ark. 2008, Watanabe ve ark.2005), materyalin yüzeyini tam olarak tarif

etmediği için (Jung ve ark. 2007) diğer parametreler, bakteriyel adezyon, optik

özellikler ve daha fazla özellikle ilişkili olduğu için farklı pürüzlülük

parametrelerinin kullanılması önerilmektedir (Janus ve ark. 2010). Rq yüzeydeki

yükseltilere ve düz alanlara karşı hassastır (Kakaboura ve ark. 2007) ve Rz , Ra

parametrelerinin yanlış yorumlarından kaynaklı değişiklikleri minimize edebilir ve

Rz yüzeydeki yükseltilerin ve düz alanların tarifinde daha hassastır (Janus ve ark.

2010). Çalışmamızda en çok kullanılan parametre olan Ra değerlerini veren Mahr

Profilometre cihazını kullandık.

Page 90: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

80

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Çalışmamızda elde ettiğimiz verilere göre:

Siloran kompozitle sınıf II kavitelere yapılan restorasyonların gingival kavite

kenarında her iki grupta sızıntıya rastlanmış olup okluzal kavite kenarlarında sızıntı

yok denecek azdır.

Halojen ve LED ışık cihazlarının mikrosızıntı üzerine etkileri değerlendirildiğinde

ise gruplar arasında istatisitiksel fark görülmemiştir.

Filtek Silorane kompozit her iki ışık cihazında da mikrosızıntıyı önemli ölçüde

engellemiştir. Silorane esaslı kompozit rezin sistemin kullanıldığı deney

gruplarımızda sızıntının çok büyük ölçüde engellenmiş olması bu kompozitin üretici

firma tarafından ileri sürülmüş olan en önemli özelliği olan daha düşük monomer

büzülme oranına sahip olmasıyla bağlantılı olabilir. Bu nedenle Sınıf II kutu

formunda açılan kavitelere uygulanan siloran kompozit restorasyonlar üzerinden

elde ettiğimiz bulgularına dayanarak bu restorasyonlarda her iki cihazıyla siloran

kompozitin uygulanabileceğini önerebiliriz. Fakat bu restoratif materyalin başarısı

sadece mikrosızıntıyı engellemesi ile değerlendirilemez.

Filtek Siloran kompozitler üzerinde yaptığımız yüzey sertliği testlerinin sonuçlarına

dayanılarak bu kompozitin yüzey sertliğine kullanılan ışık cihazlarının etkisi

olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca farklı bitirme ve cila teknikleri uygulandıktan sonra

elde edilen değerler göz önüne alınırsa uygulanan bitirme ve cila tekniklerinin de

siloran kompozitin yüzey sertliğine önemli derecede etkisinin olmadığını

söyleyebiliriz.

Filtek Siloran kompozitler üzerinde yaptığımız yüzey pürüzlülüğü testlerinin

sonuçlarına dayanılarak yine bu kompozitin yüzey pürüzlülüğüne kullanılan ışık

cihazlarının hiçbir etkisi olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca bitirme ve cila sistemlerini

Page 91: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

81

karşılaştırdığımızda benzer sonuçlar verdikleri için bu kompozitin bitirme ve cila

işlemlerinde hem Sof-Lex hem de Po-Go bitirme ve sistemlerini önerebiliriz.

Page 92: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

82

ÖZET

Siloran Bazlı Bir Kompozitin Mıkrosızıntı, Yüzey Sertliği ve Düzgünlüğü

Üzerinde Farklı Işık Cihazlarının Etkileri

Bu çalışmanın amacı, siloran bazlı kompozitin farklı tip ışık cihazlarıyla polimerize

edildikten sonra mikrosızıntı, yüzey sertliği ve yüzey düzgünlüğü açısından en iyi sonuçların

elde edileceği ışık cihazının saptanmasıdır.

Mikrosızıntı testleri için 60 adet çürüksüz insan premolar dişi kullanıldı. Bu 60 dişe kutu

kavite açıldı ve dişler filtek siloran kompozitle restore edildi. Örneklerin 30’u halojen ışık

cihazıyla, 30’u da LED ışık cihazıyla polimerize edildi. Ardından boya penetrasyon

tekniğiyle sızıntı testi uygulandı. Gruplardan elde edilen skorların karşılaştırmasında χ2 (ki-

kare) testi kullanıldı. İstatistiksel analiz sonuçlarına göre gruplar arasında anlamlı bir fark

bulunamadı (p>0.05).

Yüzey sertliği testleri için 60 adet 5mm çapında, 2mm derinliğinde Filtek Siloran kompozit

örnek hazırlandı. Bu örneklerden 30’u halojen ışık cihazıyla, 30’u LED ışık cihazıyla

polimerize edildikten sonra 3’er alt gruba ayrıldı. 1. Grup şeffaf matrix bandı karşısında

bitirilirken, 2. Gruplar po-go bitirme ve cila sistemi karşısında, 3. Gruplar da sof-lex bitirme

ve cila diskleri karşısında bitirildi. Örneklerin tümünün yüzeyinden 3 ayrı noktadan Vicker’s

sertlik ölçüm cihazı ile ölçüm yapıldı. Tek yönlü ANOVA testi kullanılarak yapılan

istatistiksel değerlendirmeler sonucunda alt gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p<

0.05). İki farklı ışık cihazının karşılaştırılmasında Unpaired t-testi kullanıldı. İstatistiksel

olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p> 0.05).

Yüzey pürüzlülüğü testleri için 60 adet 5mm çapında, 2mm derinliğinde Filtek Siloran

kompozit örnek hazırlandı. Bu örneklerden 30’u halojen ışık cihazıyla, 30’u LED ışık

cihazıyla polimerize edildikten sonra 3’er alt gruba ayrıldı. 1. Grup şeffaf matrix bandı

karşısında bitirilirken, 2. Gruplar po-go bitirme ve cila sistemi karşısında, 3. Gruplar da sof-

lex bitirme ve cila diskleri karşısında bitirildi. Örneklerin ortalama yüzey pürüzlülüğü

değerleri (Ra) profilometre kullanılarak değerlendirildi. Tek yönlü ANOVA testi

kullanılarak yapılan istatistiksel değerlendirmeler sonucunda, kontrol grubu (grup A), deney

Page 93: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

83

gruplarından (grup B ve C) istatistiksel olarak anlamlı farklılığa sahip bulundu. İki farklı ışık

cihazının karşılaştırılmasında Unpaired t-testi kullanıldı. İstatistiksel olarak anlamlı bir fark

bulunamadı (p> 0.05).

Anahtar sözcükler: Filtek siloran kompozit, ışık cihazları, mikrosızıntı, yüzey pürüzlülüğü,

yüzey sertliği

Page 94: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

84

SUMMARY

Effect of different curing units on microleakage, surface hardness and surface

roughness of a silorane based composite

Aim of this study was to determine the light curing unit which would give us the best results

about mikroleakage, surface hardness and surface roughness after curing siloran basen

composite with different curing units.

60 non-carious human premolar teeth used for microleakage tests. Box cavities were

prepared on 60 teeth and teeth were restored with Filtek siloran composite resin. 30 of the

samples were polimerized with halojen curing unit and the other 30 were polimerized with

LED units. After that, leakage test was achieved by dye penetration tecnique. χ2

was used

for comparing the scores that achieved from groups. There was no significant difference

between groups according to statistical analysises (p>0.05).

5 mm diameter, 2mm depth, 60 filtek silorane composite samples were prepared for surface

hardness tests. 30 of these samples were polimerized by halojen curing units and the other 30

samples were polimerised by LED curing unit. Samples were diveded 3 sub-groups. First

group was finished by mylar matrix, 2. Group was finished by po-go finishing system, 3.

Group was finished by sof-lex finishing and polishing system. At three different points of the

samples surfaces were evaluated by vicker’s hardness device. There was no signifacant

difference between sub-groups after statictical considerations using one way anova test

(p>0.05). unpaired t-test was used for comparing two different curing units and there was no

no signifacant difference (p>0.05).

5 mm diameter, 2mm depth, 60 filtek silorane composite samples were prepared for surface

roughness tests. 30 of these samples were polimerized by halojen curing units and the other

30 samples were polimerised by LED curing unit. Samples were diveded 3 sub-groups. First

group was finished by mylar matrix, 2. Group was finished by po-go finishing system, 3.

Group was finished by sof-lex finishing and polishing system. Mean surface roughness

parameters (Ra) of samples were evaluated by using profilometer. after statistical

considerations using one way anova test, control groups (group A) were statistically

Page 95: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

85

different than test groups (group B and C). Unpaired t-test was used for comparing two

different curing units and there was no no signifacant difference (p>0.05).

Key words: Filtek siloran composite, curing units, microleakage, surface hardness, surface

roughness

Page 96: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

86

KAYNAKLAR

AMARAL, C.M., DE CASTRO, A.K., PIMENTA, L.A., AMBROSANO, G.M. (2002).

Influence of resin composite polymerization techniques on microleakage and

microhardness. Quintessence Int., 33: 685-9.

AL-SHAMMERY, HA., BUBB, NL., YOUNGSON., CC, FASBİNDER, DJ.,WOOD, DJ.

(2007).The use of confocal microscopy to assess surface roughness of two milled

CAD-CAM ceramics following two polishing techniques. Dent. Mater., 23:736-41.

ALTUN, C. (2005). Kompozit dolgu materyallerinde son Gelişmeler. Gülhane Tıp Derg.

47:77 -82.

ALOMARI, Q.D., REINHARDT., J.W., BOYER, D.B. (2001). Effect of liners on cusp

deflection and gap formation in composite restorations. Oper. Dent., 26: 406–11.

ASMUSSEN, E., PEUTZFELDT, A. (2005). Temperature rise induced by some light

emitting diode and quartz-tungsten-halogen curing units. Eur. J. Oral. Sci., 113:96-8.

ATTAR, N., KORKMAZ, Y. (2007). Effect of two light-emitting diode (LED) and one

halogen curing light on the microleakage of Class V flowable composite restorations.

J. Contemp. Dent. Pract., 8: 80-8.

BAGIS, Y.H., BALTACIOGLU, I.H., KAHYAOGULLARI, S. (2009). Comparing

microleakage and the layering methods of silorane-based resin composite in wide

Class II MOD cavities. Oper. Dent., 34: 578-85.

BALA, O., ÜÇTASLI, M.B., TUZ, M.A. (2005). Barcol hardness of different resin based

composites cured by halogen or light emitting diode (LED). Oper. Dent., 30: 69-74.

BARBOSA, S.H., ZANATA, R.L., NAVARRO, M.F., NUNES, O.B.(2005). Effect of

different finishing and polishing techniques on the surface roughness of

microfilled,hybrid and packable composite resins. Braz. Dent. J., 16:39-44.

BAYNE, S.C., HERMANN, H.O., EDWARD, J. (1994) Update on dental composite

restorations. J.A.D.A.,125: 687-701.

BENNETT, A.W., WATTS, D.C. (2004). Performance of two blue light emitting diode

dental light curing units with distance and irradiation time. Dent. Mater., 20: 72-9.

BEUN S, GLORİEUX T, DEVAUX J, VREVEN J, LELOUP G.(2007) Characterization of

nanofilled compared to universal and microfilled composites. Dent. Mater., 23:51-9.

BOLLEN CM, LAMBRECHTS P, QUİRYNEN M. (1997) Comparison of surface

roughness of oral hard materials to the threshold surface roughness for bacterial

plaque retention: a review of the literature. Dent. Mater., 13:258-69.

BRACKETT, W.W., COVEY, D.A. (2000). Resistance to condensation of ‘condensable’

resin composites as evaluated by a mechanical test. Oper. Dent., 25: 424-6.

Page 97: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

87

BUCHGRABER, B., KQİKU, L., ALLMER, N., JAKOPİC, G., STÄDTLER, P.(2011).

Surface roughness of one nanofill and one silorane composite after polishing. Coll.

Antropol., 35:879-83.

CALHEIROS, F.C., KAWANO, Y., STANSBURY, J.W., BRAGA, R.R. (2006) Influence

of radiant exposure on contraction stress, degree of conversion and mechanical

properties of resin composites. Dent. Mater., 22: 799-803.

CAUGHMAN, W.F., RUEGGEBERG, F.A. (2002) Shedding new light on composite

polymerization. Oper. Dent., 27: 636-8.

CAVALCANTE, L.M., PERIS, A.R., AMBROSANO, G.M., RITTER, A.V., PIMENTA,

L.A. (2007) Effect of photoactivation systems and resin composites on the

microleakage of esthetic restorations. J. Contemp. Dent. Pract., 8: 70-9.

CAVALCANTE, L.M., PERİS, A.R., SILIKAS, N., PIMENTA, L.A.(2007). Effect of light

curing units on marginal adaptation and hardness of Class II composite resin

restorations. J. Contemp. Dent. Pract., 8:38-45.

CRAIG, R.G.(1989). Direct Esthetic Restorative Materials Restorative Dental Materials. 10:

255-271, Mosby, St. Louis

CHUNG, K.H. (1990).The relationship between composition and properties of posterior

resin composites. J Dent Res., 69:852-6.

CRAIG, R.G., POWERS, J.M. (2002). Restorative Dental Materials 11th Ed. St. Louis: The

C.V. Mosby Co., p:232-49.

CRISPIN, J.B. (1994). Contemporary Esthetic Dentistry: Practice Fundamentals. 3rd Ed.

Tokyo: Quinttessence Pub.Co.Ltd., p.: 60-71.

D'ALPİNO, P.H., WANG, L., RUEGGEBERG, F.A., SVİZERO, N.R., PEREİRA,

J.C., PASHLEY, D.H., CARVALHO, R.M.(2006). Bond strength of resin-based

restorations polymerized with different light-curing sources. J Adhes Dent. 8:293-8.

DAYANGAÇ, B. (2000). Kompozit Rezin Restorasyonlar,Ankara, Güneş Kitabevi LTD.

Şti.

DELİKTAŞ, D., ULUSOY, N. (2006). Farklı Işık Cihazlarının Hibrit Ve Nanohibrit

Kompozit Rezinlerin Yüzey Sertliğine Etkisi. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg., 33:1-10.

DEWALD, J.P., FERRACANE, J.L. (1987). A comparison of four modes of evaluating

depth of cure of light activated composites. J. Dent. Res., 66: 727-30.

DUNN, W.J., BUSH, A.C.(2002). A comparison of polymerization by light-emitting diode

and halogen-based light-curing units. J Am Dent Assoc., 133:335-41.

ECKERT, A.S., DEDE, K., EHBRECHT, S., KLETTKE, T., SPENKUCH, A.,

STIPPSCHILD, S., THALACKER, C., WEINMANN, W. (2004). First cationically

curing oxirane based dental filling material. Polymer Preprints. A.C.S. Div. Polym.

Chem., 45: 343.

Page 98: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

88

ERDEMIR,U., SANCAKLI,H.S, YILDIZ,E.(2012).The effect of one-step and multi-

step polishing systems on the surface roughness and microhardness of novel resin

composites. Eur J Dent., 6:198-205.

EREIFEJ, N., OWEIS, Y., ELIADES, G.(2013). The Effect of Polishing Technique on 3-

D Surface Roughness and Gloss of Dental Restorative Resin Composites. Oper

Dent., 38: 1-12.

FEILZER, A.J., KAKABOURA, A.I., DE GEE, A.J., DAVIDSON, C.L. (1995). The

influence of water sorption on the development of setting shrinkage stress in

traditional and resin-modified glass ionomer cements. Dent Mater.;11: 186-90.

FERRACANE, J.L. (2005). Developing a more complete understanding of stresses produced

in dental composites during polymerization. Dent. Mater., 21: 36-42.

FILTEK SILORANE. Filtek™ Silorane Low Shrink Posterior Restorative System Product

Profile. Erişim: http://multimedia.3m.com/mws/mediawebserver?mwsId=66666

UuZjcFSLXTtmxMVLxTtEVuQEcuZgVs6EVs6E666666--&fn=silorane_sell_gb.p

df. Erişim tarihi: 31.01.2011

FRIEDL, K.H., SCHMALZ, G., MILLER, K.A., MARKI, A. (2000). Marginal adaptation of

class V restorations with and without "softstart polymerization. Oper Dent., 25: 26-32.

GEDIK, R., HURMUZLU, F., COŞKUN, A., BEKTAS, O.O., OZDEMIR A.K. (2005).

Surface roughness of new microhybrid resin-based composites. J Am Dent.

Assoc. 136:1106-12.

GAENGLER, P., HOYER, I., MONTAG, R., GAEBLER, P. (2004). Micromorphological

evaluation of posterior composite restorations-a 10-year report. J. Oral Rehabil., 31:

991–1000.

GOLDSTEIN R.E. (1989). Finishing of composites and laminates. Dent. Clin. North Am.,

33:305-18.

GORACCI, G., CASA, D.E., MARTINIS, L., MORI, G. (1996). Curing light intensity and

marginal leakage of composite resin restorations. Quintessence Int., 27: 355-62.

GORDAN VV, PATEL SB, BARRETT AA, SHEN C.(2003). Effect of surface finishing

and storage media on bi-axial flexure strength and microhardness of resin-based

composite. Oper Dent., 28:560-7.

GOKAY, O. (2005). In Vitro Evaluation of Temperature of Pulp Chamber During

Composite Resins Polymerization. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg., 32: 163-169.

HACKMAN, S.T., POHJOLA, R.M., RUEGGEBERG, F.A. (2002). Depths of cure and

effect of shade using pulse-delay and continuous exposure photo-curing techniques.

Oper. Dent., 27: 593-9.

HALVORSON, R.H., ERICKSON, R.L., DAVIDSON, C.L. (2002). Energy dependent

polymerization of resin-based composite. Dent. Mater., 18: 463-9.

Page 99: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

89

HALVORSON, R.H., ERICKSON, R.L., DAVIDSON, C.L. (2004). Polymerization

effıciency of curing lamps: a universal energy conversion relationship predictive of

conversion of resin based composite. Oper. Dent., 29:105-11.

HASEGAWA, T., ITOH, K., YUKİTAN,İ W.. VVAKUMOTO, S., HISAMITSU, H.

(2001). Effects of soft-start irradiation on the depth of cure and marginal adaptation to

denlin. Oper. Dent., 26:389-95.

HANNIG, M., FRIEDRICHS, C. (2001). Comparative in vivo and in vitro investigation of

interfacial bond variability. Oper. Dent., 26:3–11.

HEINTZE, S.D., FORJANIC, M., ROUSSON, V.(2006). Surface roughness and gloss of

dental materials as a function of force and polishing time in vitro. Dent. Mater.,

22:146-65.

HICKEL, R., DASCH, R., JANDA, R., TYAS, M., RAWLS, K. (1998). New direct

restorative materials. Int. Dent. J., 48:3-16.

HONDRUM, S.O.,FERNANDEZ, R.(1997).Contouring, finishing and polishing Class 5

restorative materials. Oper Dent., 5:30-6.

.

ILIE, N, HICKEL, R. (2006). Silorane-based dental composite: behavior and abilities. Dent.

Mater. J., 25:445-54.

ILDAY,N, ERDEM V, BAYINDIRY.Z.(2008). Farklı bitirme ve parlatma işlemlerinin üç

farklı rezin materyalin yüzey pürüzlülüğü üzerine etkisi. Atatürk Üniversitesi Diş

Hek. Fak. Derg.,18:19-24.

JONIOT, S.B., GREGOIRE, G.L., AUTER, A.M., ROQUES, Y.M.(2000). Three

dimensional optical profilometry analysis ofsurface states obtained after finishing

sequences for three composite resins. Oper. Dent., 25:311-5.

JACKSON, R.D., MORGAN, M. (2000). The new posterior resins and a simplified

placement technique. J.A.D.A., 131: 375-83.

JANUS, J., FAUXPOINT, G., ARNTZ, Y., PELLETIER, H., ETIENNE, O. (2010). Surface

roughness and morphology of three nanocomposites after two different polishing

treatments by a multitechnique approach. Dent. Mater., 26;416–25.

JEFFERIES, S.R.,BARKMEIER, W.W.,GWINNET, A.J.(1992). Three composite finishing

systems:a multisite in vitro evaluation. J. Esthet. Dent., 4:30-2.

JEFFERIES, S.R. (1998). The art and science of abrasive finishing and polishing in

restorative dentistry. Dent. Clin. North. Am., 42:613-27.

JUNG, M., SEHR, K., KLIMEK J.(2007). Surface texture of four nanofilled and one hybrid

composite after finishing. Oper Dent., 32:45-52.

KAKABOURA, A., RAHIOTIS, C., ZINELIS, S., AL-DHAMADI, Y.A., SILIKAS,

N., WATTS D.C.(2003). In vitro characterization of two laboratory-processed resin

composites. Dent. Mater., 19:393-8.

Page 100: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

90

KANCA, III J., SUH, B.I. (1999). Pulse activation: reducing resin-based composite

contraction stresses at the enamel cavosurface margins. Am. J. Dent., 12: 107–12.

KATAHIRA, N., FOXTON, R.M., INAI, N., OTSUKI, M., TAGAMI, J.(2004).

Comparison of PAC and QTH light sources on polymerization of resin composites.

Am J Dent., 17:113-7.

KAWANO, F., OHGURI, T., ICHİKAWA, T., MATSUMOTO, N.(2001). Influence of

thermal cycles in water on flexural strength of laboratory-processed composite resin. J

Oral Rehabil., 28:703-7.

KELSEY, W.P., LATTA, M.A., SHADDY, R.S., STAINSLAV, C.M. (2000).

Phyisicalproperties of three packable resin-composite restorative material . Oper.

Dent., 25:331-5.

KINOMOTO, Y., TORII, M. (1998). Photoelastic analysis of polymerization contraction

stresses in resin composite restorations. J. Dent., 26: 165–71.

KIREMITÇI, A., YALÇIN, F., GOKALP, S. (2004). Bonding to enamel to dentin using self-

etching adhesive systems. Quinessence Int., 35: 367-70.

KNEZEVIC, A., TARLE, Z., MENIGA, A., SUTALO, J., PICHLER, G. (2002).

Photopolymerization of composite resins with plasma light. J. Oral Rehabil., 29: 782-

6.

KORKMAZ, Y., OZEL, E., ATTAR, N., AKSOY, G.(2008). The influence of one-step

polishing systems on the surface roughness and microhardness of

nanocomposites. Oper. Dent., 33:44–50.

KURACHI, C., TUBOY, A.M., MAGALHÃES, D.V., BAGNATO, V.S. (2001).

Hardness evaluation of a dental composite polymerized with experimental LED-based

devices. Dent. Mater., 17: 309-15.

KUSGOZ, A., ULKER, M., YESILYURT, C., YOLDAS, O.H., OZIL, M., TANRIVER, M.

(2011). Silorane-

based composite: depth of cure, surface hardness, degree of conversion, and cervical

microleakage in Class II cavities. J. Esthet. Restor. Dent., 23:324-35.

LABELLA, R., LAMBRECHTS, P., VANMEERBEEK, B., VANHERLE, G. (1999).

Polymerization shrinkage and elasticity of flovvable composites and a filled

adhesives. Dent. Mater., 15: 128-37.

LARABA, D.C. (1972). Influence of a composite resin restoration on the gingiva.J Prosthet.

Dent., 28:402-4.

LEINFELDER, K.F., LEMANS, J.E. (1988). Clinical Restorative Materials and Techniques.

3rd Ed. Philadelphia: LEA and Febiger Co., p: 309-12.

LEINFELDER, K.F. (2001). Is it possible to control the directional shrinkage of resin-based

composites? J.A.D.A., 132: 782-3.

Page 101: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

91

LOGUERCIO, A.D., REIS, A., RODRIGUES, F., BUSATO, A.L.S. (2001). One year

clinical evaluation of posterior packable resin composite restorations. Oper. Dent.,

26:427-34.

LUTZ,F., PHILLIPS,R.W., (1983). A classification and evaluation of composite resin

systems; Oper. Dent., 50: 480-8.

MANHART, J., KUNZELMANN, K.H., CHEN, H.Y., HICKEL, R. (2000).

Mechanicalproperties of new composite restorative materials. J. Biomed. Mater. Res.

(Appl.Biomater.), 53:353-61.

MEHL, A., HICKEL, R., KUNZELMANN, K.H. (1997). Physical properties and gap

formation of light-cured composites with and without 'softstart-polymerization'. J.

Dent., 25: 321-30.

MEYER, G.R., ERNST, C.P., WILLERSHAUSEN, B.(2002). Decrease in power output of

new light-emitting diode (LED) curing devices with increasing distance to filling

surface. J Adhes Dent., 4:197-204.

MICALI, B., BASTING, R.T. (2004). Effectiveness of composite resin polymerization using

light-emitting diodes (LEDs ) or halogen-based light-curing units. Braz. Oral Res., 18:

266-70.

MILLS, R.W., JANDT, K.D., ASHWORTH, S.H. (1999). Dental composite depth of cure

with halogen and blue light emitting diode technology. Braz. Dent. J., 24: 388-91.

MILLS, R.W., UHL, A., BLACKWELL, G.B., JANDT, K.D. (2002). High power light

emitting diode (LED) arrays versus halogen light polymerization of oral biomaterials:

Barcol hardness, compressive strength and radiometric properties. Biomaterials.

23:2955-63.

MITRA, S.B., WU, D., HOLMES, B.N. (2003). An application of nanotechnology in

advanced dental materials . J.A.D.A., 134: 1382-90.

MITSUI, F.H.O, PERIS A.R., CAVALCANTI, A.N., MARCHI, G.M., PIMENTA,

L.A.F.(2006). Influence of thermal and mechanical load cycling on microtensile bond

strengths of total and self-etching adhesive systems. Oper Dent. 31:240-7.

NAGEM-FILHO, H., D’AZEVEDO, M.T.F.S., NAGEM, H.D., MARSOLA, F.P. (2003).

Surface roughness of composite resins after finishing and polishing. Braz Dent J.,

14:37-41.

NALCACI, A., SALBAS, M., ULUSOY, N. (2005). The effects of soft-start vs continuous-

light polymerization on microleakage in Class II resin composite restorations. J.

Adhes. Dent.,7: 309-14.

NOMOTO, R., MC CABE, J.F., HIRANO, S. (2004). Comparison of halogen, plasma and

LED curing units. Oper. Dent., 29: 287-94.

OBERHOLZER, T.G., DU PREEZ, I.C., KIDD, M. (2005). Effect of LED curing on the

microleakage, shear bond strength and surface hardness of a resin-based composite

restoration. Biomaterials, 26: 3981-6.

Page 102: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

92

OBERHOLZER, T.G., SCHUNEMANN, M., KIDD, M. (2004). Effect of LED curing on

microleakage and microhardness of Class V resin-based composite restorations. Int.

Dent. J., 54: 15-20.

O'BRIEN, W.J. (1989). Dental Materials Properties and Selection. Quintessence Publishing.

p:46-9.

OPDAM, N.J., LOOMANS, B.A., ROETERS, F.J., BRONKHORST, E.M. (2004). Five-

year clinical performance of posterior resin composite restorations placed by dental

students. J. Dent., 32: 379–83.

GOKAY,O.,OZYURT,P.,SEÇKIN,B.(1998).Farklı Bitirme ve Cila Yöntemleri Uygulanmış

Bir Kompozit Rezinin Çeşitli Likitler Karşısında Gösterdiği Yüzey Sertlik

Değerlerinin Karşılaştırılması Türkiye Klinikleri J. Dent. Sci., 4:55-60.

OZDABAK, H.N., AKGUL, N. (2003). Packable kompozitler. Atatürk Ü. Diş Hek.

Fak.Derg., 13: 57-66.

OZGUNALTAY, G., YAZICI, A.R., GURUCU, J. ( 2003)

Effect of finishing and polishing procedures on the surface roughness of new tooth-

colouredrestoratives. J Oral Rehabil., 30:218-24.

PALIN, W.M., FLEMING, G.J.P., NATHWANI, H., BURKE, F.J.T., RANDALL, R.C.

(2005). In vitro cuspal deflection and microleakage of maxillary premolars restored

with novel low-shrink dental composites. Dent. Mater., 21: 324–35.

PEUTZLELDT, A., SAHAFI, A., ASMUSSEN, E. (2000). Charecterization of resin

composites polymerized with plasrna arc curing unit. Dent. Mater., 16: 330-6.

PILO, R., OELGIESSER, D., CARDASH, H.S. (1999). A survey output intensity and

potential for depth of cure among light curing units İn clinical use. J. Dent., 27: 235-

41.

PIRES, J.A., CVITKO, E., DENEHY, G.E., SWIFT, E.J. (1993). Effects of curing tip

distance on light intensity and composite resin microhardness. Quintessence Int.,

24:517-21.

PINKHAM, J., CASAMASSIMO, P., FIELDS, H .W., MCTIGUE, D. J., NOWAK, A. J.

(2005). Pediatric Dentistry: Infancy Through Adolescence. 4th Ed Elsevier Saunders

St. Louis. p: 329-34.

POWERS, J.M., SAKAGUCHI R.L. (2006). Craig's Restorative Dental Materials.

POWERS, J.M., WATAHA, J.C. (2008). Dental Materials: Properties and Manipulation

(Craig) 9 th Ed Mosby,Elsevier. p:70-83.

PHILLIPS,R. (1991). Skinner’s science of dental materials. Philadelphia. W.B. Saunders.

RASKIN, A., D’HOORE, W., GONTHIER, S., DEGRANGE, M., DEJOU, J. (2001).

Reliability of in vitro microleakage test: a literature review.J. Adhesiv. Dent., 3: 295-

308.

Page 103: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

93

RAWLS, KJ. (2003). Mechanical properties of dental materials in: Phillips' Science of

Dental Materials llth Ed: ANUSAVICE, KJ. St. Louis: W.B. Saunders, p: 69- 143.

REIS, A.F., GIANNINI, M.,LOVADINO, J.R.,DIAS, C.T.S. (2002).The effect of six

polishing systems on the surface roughness of two packable resinbased composites.Am

J Dent., 15: 193-7.

RITTER, A.V., CAVALCANTE, L.M., SWIFT EJ, J.R., THOMPSON, J.Y., PIMENTA,

L.A. (2006). Effect of light-curing method on marginal adaptation, microleakage, and

microhardness of composite restorations. J. Biomed. Mater. Res. B. Appl. Biomater.,

78: 302-11.

ROBERSON.T.M., HEYMANN H.O., EDWARD J. SWIFT J.E.(2001) Sturdevant's Art &

Science of Oper Dent.Vol. 4, Mosby,st. Louise., p:190-207.

RUEGGEBERG, F.A., CAUGHMAN, W.F., CURTİS, J.W. (1994). Effect of light intensity

and exposure duration on cure of resin composite. Oper Dent., 19:26-30.

RYBA, T.M., DUN, N.W.J., MURCHISON, D.F. (2003). Surface roughness of various

packable composites. Oper Dent., 27:243-7.

SABBAGH, J., RYELANDT, L., BACHERIUS, L., BIEBUYCK, J., VREVEN, J.,

LAMBRECHTS, P., LELOUP, G. (2004). Characterization of the inorganic fraction

of resin composites. J. Oral Rehabil., 31: 1090-101.

SADEGHI, M., LYNCH, C.D. (2009). The effect of flowable materials on the microleakage

of Class II composite restorations that extend apical to the cemento-enamel junction.

Oper. Dent., 34: 306-11.

SARAÇ D.,SARAÇ YS., KLÜNÇ Ş, URAL Ş, KÜLÜNÇ T(2006). The effect of polishing

tecniques on the surface roughness and color change of composite resins. J. Prost.

Dent., 96:33-40.

SETCOS JC, TARIM B, SUZUKI S. (1999) .Surface finish produced on resin composites by

new polishing systems. Quintessence Int., 30:169-73.

SHORTALL, A., HARRINGTON, E. (1996). Guidelines for the selection, use and

maintenance of visible light activation units. Br. Dent J., 180: 383-7.

STRASSLER HE,BAUMAN G.(1993). Current concepts in polishing composite

resins.Pract Periodontics Aesthet. Dent., 5:12-7.

SUN,G., (2000). The role of lasers in cosmetic dentistry.Dent. Clin. North Am., 44: 831-50.

SHARKEY, S., RAY, N., BURKE F., ZİADA, H., HANNİGAN ,A. (2001). Surface

hardness of light-activated resin composites cured by two different visible-light

sources: an in vitro study. Quintessence Int. 32: 401-5.

SCHNEIDER, L.F., CONSANI, S., SINHORETTI, M.A., SOBRINHO, L.C., MILAN,

F.M. (2005). Temperature change and hardness with different resin composites and

photoactivation methods. Oper Dent., 30: 516-21.

Page 104: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

94

SHONO, Y., OGAWA, T., TERASHITA, M., CARVALHO, R.M., PASHLEY, E.L.,

PASHLEY, D.H. (1999). Regional measurement of resin-dentin bonding as an array.

J. Dent. Res., 78: 699–705.

TANOUE , N., MATSUMURA , H., ATSUTA, M. (1998). Properties offour composite

veneering materials polymerized with different laboratory photo-curing units. J Oral

Rehabil., 25: 358-64.

TAIRA, M., URABE, H., HIROSE, T., NVAKASA, K, YAMAKI, M, (1988). Analysis

ofphoto-initiators in visible light cured dental composite resins. J. Dent. Res.,67: 24-8.

TAY, F.R., PASHLEY, D.H., SUH, B.I., CARVALHO, R.M., ITTHAGARUN, A. (2002).

Single-step adhesives are permeable membranes. J. Dent., 30: 371-82.

TCHORZ, J.P., DOLL, R., WOLKEWITZ, M., HELLWIG E., HANNIG,

C.(2011).Microhardness of composite materials with different organic phases in deep

class II cavities: an in vitro study. Oper Dent., 36:502-11.

THALACKER, C., HEUMANN, A., WEINMANN, W., GUGGENBERGER, R.,

LUCHTERHANDT, SYREK, A. (2004). Marginal integrity of class V silorane and

methacrylate composite restorations. J. Dent. Res., 83:SI-A., abstr. No . 1364.

TUNG, F.F., ESTAFAN, D., SCHERER, W. (2000). Microleakage of a condensable resin

composite: an in vitro investigation. Quintessence Int., 31: 430-4.

UCTASLI, MB., BALA, O., GULLU, A. (2004) Surface roughness of flowable and

packable composite resin materials after finishing with abrasive disc. J. Oral Rehabil.,

31:1197-202.

UÇTAŞLI, M.B., ARISU, H.D., OMURLU, H., ELIGUZELOGLU, E., OZCAN,S.,

ERGUN,G.(2007).The effect of different finishing and polishing systems onthe

surface roughness of differentcomposite restorative materials. J. Contemp. Dent.

Pract., 8:89-96.

VAN MEERBEEK, B., VARGAS, M., INOUE, S., YOSHIDA, Y., PEUMANS, M.,

LAMBRECHTS, P.G., VANHERLE, G. (2001). Adhesives and cements to promote

preservation dentistry. Oper. Dent., 6:119–44.

VANDEWALLE, K.S., FERRACANE, J.L., HILTON, T.J., ERICKSON, R.L.,

SAKAGUCHI, R.L. (2004). Effect of energy density on properties and marginal

integrity of posterior resin composite restorations. Dent. Mater., 20: 96-106.

VAN LANDUYT KL, SNAUWAERT J, DE MUNCK J, PEUMANS M, YOSHİDA

Y, POİTEVİN A, COUTİNHO E, SUZUKİ K, LAMBRECHTS P, VAN

MEERBEEK B(2007). Systematic review of the chemical

composition of contemporary dental adhesives. Biomaterials., 28:3757-85.

WAKEFIELD, C.W., KOFFORD, K,R. (2001) Advanees in restorative materials. Dent.Clin.

North Am., 45:7-27.

WALSHAW, P.R., MCCOMB, D. (1996). Clinical considerations for optimal dentinal

bonding. Quintessence Int.. 27: 619-25.

Page 105: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

95

WANG, Y., SPENCER, P. (2003).Hybridization efficiency of the adhesive/dentin interface

with wet bonding. J. Dent. Res., 82: 141-5.

WATANABE T, MİYAZAKİ M, TAKAMİZAWA T, KUROKAWA H, RİKUTA

A, ANDO S.(2005) Influence of polishing duration on surface roughness of resin

composites. J. Oral Sci., 47:21-5.

WEİNMANNW, THALACKERC, GUGGENBERGERR.(2005).Siloranes in dental compos

ites. Dent. Mater., 21:68-74.

WEİTMAN RT, EAMES (1975) WB. Plaque accumulation on composite surfaces after

various finishing procedures.J.A.D.A., 65:29-33.

WHITESIDES, G.M., CHRISTOPHER LOVE, J. (2001). The art of building small. Scia.

Am., 285: 38-47.

WILLEMS, G., LAMBRECHTS, P., BRAEM, M., VANHERLE, G. (1993). Composite

resins in the 21st century. Quintessence Int., 24: 641-57.

YAMAZAKI, P.C., BEDRAN-RUSSO, A.K., PEREIRA, P.N., WSIFT, E.J. JR. (2006).

Microleakage evaluation of a new low-shrinkage composite restorative material. Oper.

Dent., 31: 670-6.

YAZICI, A.R., BAŞEREN, M., DAYANGAÇ, B. (2003). The effect of flowable resin

composite on microleakage in class V cavities. Oper, Dent., 28:42-6.

YOON, T.H., LEE, Y.K., LIM, B.S., KIM, C.W. (2002). Degree of polymerization of resin

composites by different light sources. J. Oral Rehabil., 29: 1165-73.

YAP, A.U.(2000). Effectiveness of polymerization in composite restoratives claiming bulk

placement: impact of cavtty depth and exposure time. Oper. Dent., 25: 113-20.

YAP, A.U, NG, S.C., SİOW, K.S. (2001). Soft-start polimerization: Influence effectiveness

of cure and post-gel shrinkage. Oper.Dent., 26: 260-6.

YAP, A.U., SOH, M.S. (2003). Thermal emission by different light-curing units. Oper.

Dent., 28: 260-6.

YAP AU, YAP SH, TEO CK, NG JJ.(2004) Finishing/ polishing of composite and

compomer restoratives: effectiveness of one-step systems. Oper. Dent., 29:275-9.

YAP, A.U., MOK, B.Y.(2012).Surface finish of a new hybrid aesthetic restorative

material. Oper. Dent.,27:161-6.

YOSHIDA, Y., NAGAKANE, K., FUKUDA, R., NAKAYAMA, Y., OKAZAKI,

M.,SHINTANI, H., INOUE, S., TAGAWA, Y., SUZUKİ, K., DE MUNCK, J., VAN

MEERBEEK, B. (2004). Comparative study on adhesive performance of functional

monomers. J. Dent. Res., 83: 454–8.

ZAİMOĞLU, A., CAN, G., ERSOY, A.E., AKSU, L. (1993). Diş hekimliğinde maddeler

bilgisi. Ankara: Ankara Üniversitesi Kitabevi. s: 225-57.

Page 106: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

96

ÖZGEÇMİŞ

Ad, Soyad: Gözde Pirkoca

Doğum Tarihi: 23.09.1982

Uyruğu: T.C.

Medeni Durumu: Bekar

İletişim Adresi: Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları Ve

Tedavisi A.D. Beşevler / ANKARA

Eğitimi:

2006- 2013 Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi

Anabilim Dalı, Doktora Programı

2000-2005 Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

1996-2000 Dikmen Süper Lisesi

1993-1996 Dikmen Orta Okulu

1990-1993 Namık Kemal İlk Okulu

1988-1990 Yalçın Eskiyapan İlk Okulu

Yabancı Dil: İngilizce

Yayınlar, Katıldığı Kongreler ve Bildiriler:

Yayınlar

Pirkoca, G., Ayşen H.K., Ulusoy, N., Yıldırım H.B.(2011). Farklı Sistemlerle

Bitirme Ve Cila Uygulanan Üç Kompozit Rezinin Yüzey Pürüzlülüğü. . A.Ü. Diş

Hek. Fak. Derg. (basımda)

Pirkoca G, Akkor D, Gökay O.(2011). Farklı bitirme ve cila işlemleri uygulanmış

siloran bazlı bir kompozit rezinin yüzey sertliği üzerine likitlerin etkisi. A.Ü. Diş

Hek. Fak. Derg. (basımda)

Page 107: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

97

Safar Alizadeh R., Pirkoca, G. (2013). Rezin kompozitlerle direkt laminat veneerler:

vaka raporu. Bir 2 yıllık olgu sunumu. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. (basımda)

Posterler

Farklı Sistemlerle Bitirme Ve Cila Uygulanan Üç Kompozit Rezinin Yüzey

Düzgünlüğü

Dt. Gözde Uygun, Dt. Ayşen H. Ocak, Prof. Dr. Nuran Ulusoy, Prof. Dr. Yıldırım H.

Bağış

11. EDAD Uluslararası Bilimsel Kongre Ve Sergisi 24-26 Nisan 2009,

Fethiye,Türkiye

Cilinical Application Of A Fiber-Reinforced Post System: A Case Report

Dt. Gözde Uygun, Dt. Duygu Akkor

15.th Congress Of Bass Hosting The Annual Meeting Of The European Collage Of

Gerodontology

Thessaloniki, Greece, 22-25 April, 2010

Esthetic Rehabilition Of Discolored An Crowding Teeth With Composite

Veneer: A Case Report

Dt. Duygu Akkor, Dt. Gözde Uygun

15.th congress Of Bass Hosting The Annual Meeting Of The European Collage Of

Gerodontology

Thessaloniki, Greece, 22-25 April, 2010

Restoration Of Anterior Teeth With Fiber Posts And Composite Resin: A Case

Report

Dt. Duygu Akkor, Dt. Gözde Uygun, Dt. Gülbike Demirel

15.th Congress Of Bass Hosting The Annual Meeting Of The European Collage Of

Gerodontology

Thessaloniki, Greece 22-25 April 2010

Page 108: S LORAN BAZLI BİR KOMPOZ T N M KROSIZINTI, YÜZEY …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28509/tez.pdfdirençli olan üretan metakrilat (UDMA), polimer matriks olarak kullanılmıştır

98

Restoration Of CL IV Fracture With Dentine Pin And Composite Veneer: A

Case Report

Dt. Gözde Uygun, Dt. Duygu Akkor, Prof. Dr. Nuran Ulusoy

15.th Congress of Bass Hosting The Annual Meeting Of The European Collage Of

Gerodontology

Thessaloniki, Greece, 22-25 April, 2010

Effect Of Food Stimulating Liquids On Surface Hardness Of Silorone-Based

Composite Samples Subjected To Various Finishing-Polishing Procedures

Dt. Gözde Uygun, Dt. Duygu Akkor, Prof. Dr.Osman Gökay

16th Congress of Bass Bucharest, Romania, 2011

Rezin Kompozitlerle Direkt Laminat Veneer: Vaka Raporu.

Dt. Reza Safar Alizadeh, Dt. Gözde Pirkoca

18. EDAD Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi, Nisan, 2012,Antalya,Türkiye

Seminerler

Diş Hekimliğinde Lazer Kullanımı

TC. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Diş Hastalıkları ve Tedavisi

Anabilim Dalı Ankara 2007

İlaç Kullanımının Diş Dokularına Etkileri

TC. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Diş Hastalıkları ve Tedavisi

Anabilim Dalı Ankara 2008

Katıldığı bilimsel kongreler ve sempozyumlar

Kuraray Adeziv ve Estetik Sempozyumu, 4 Kasım 2006, İzmir, Türkiye

11. EDAD Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi 24-26 Nisan 2009, Fethiye,

Türkiye

15.th Congress Of Bass Hosting The Annual Meeting Of The European Collage of

Gerodontology,Thessaloniki, Greece, 22-25 April, 2010

16th Congress of Bass Bucharest, Romania, 2011

18. EDAD Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi, Nisan, 2012,Antalya, Türkiye