92
SAGLIK YÖNETIMI ve EGITIMI DERGISI YIL:5 SAYI:49 NISAN 2012 PROF. DR. İRFAN ŞENCAN Şu Anda Yetişen Hekimlerin Bilgi ve Becerilerinden Yana Sıkıntımız Yok PROF. DR. HAYDAR SUR Sağlık Eğitimi Bölümleri Yeniden Açılmalı NAZLI ILICAK Babam Yassıadaya Düştükten Sonra Siyasete Merak Sardım TIP EĞİTİMİ SAĞLIK HİZMETLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE ÖNEMLİ ROL OYNUYOR

SAYED Nisan 2012 Sayı:49

Embed Size (px)

DESCRIPTION

SAYED Nisan 2012 Sayı:49

Citation preview

Page 1: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

Y IL:5 SAY I:49 N ISA N 2012

PROF. DR. İRFAN ŞENCANŞu Anda Yetişen Hekimlerin Bilgi ve Becerilerinden Yana Sıkıntımız Yok

PROF. DR. HAYDAR SURSağlık Eğitimi Bölümleri Yeniden Açılmalı

NAZLI ILICAK Babam Yassıadaya Düştükten Sonra Siyasete Merak Sardım

TIP EĞİTİMİSAĞLIK HİZMETLERİNİN

GELİŞTİRİLMESİNDEÖNEMLİ ROL OYNUYOR

Page 2: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

Page 3: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

Sneoadjuvan – adjuvan – palyatif

Universal kısa-dönem embolizat

Gen terapisi

Thermoablasyon

Yeni seçenekler

Immunoterapi

Kemoterapi

www.pharmacept.com

Lokorejyonal tümör tedavisi optimizasyonu için ideal kombinasyon seçeneğiniz

l uluslararası onaylı

l optimal yarılanma zamanı (Yarılanma: 35 dakika) (exclusion of collateral tumor vascularization)

l kanıtlanmış klinik verimlilik

l uygun - �yat

Sesa Elektronik AŞTel : 0 216 - 573 38 10 Faks : 0 216 - 573 34 59

www.sesa.com.tr

SESA Kanser tedavisinde yeni teknik ve yöntemlerle hizmetinizde

Page 4: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

www.hohenstein.com.trwww.quality-laundry.com

HoHenstein istanbulTekstil Analiz ve Kontrol Hizmetleri Ltd. Şti.Osmanağa Mah. Gaziosmanpaşa Sk. No:12Kadıköy- Istanbul

Phone: +90 216 338 03 63 – 65E-Mail: [email protected]

Biz hastalarınızın kendilerini güvende hissetmelerini sağlayabiliriz!

Çamaşırların dünya standartlarına uygun, hijyenik bir şekilde yıkanması ve hazırlanması, hastanelerde bulaşıcı hastalıklardan korunmak açısından son derece önemli ve önceliklidir.

RAL-GZ 992’ye göre sertifikalandırılmış çamaşırhaneler ile işbirliği, hijyen ve kalitenizi garanti eder. Hastanede Onaylı Hijyen Yönetimi sayesinde kontrollü hijyen ve kalite sağlanmaktadır.

Bu konuda taleplerinizi alabiliriz.

GERÇEKTEN HİJYENİK Mİ?

Page 5: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 3

ıp eğitimi her toplumun temel ihtiyacı. Huzur ve barışı hedefleyen

toplumlar ise bu temel ihtiyaca yani tıp eğitimine oldukça önem veriyor. Sağlık hizmetlerinin geliştirilmesin-de ve maliyetlerin düşürülmesinde tartışmasız katkıları olan tıp eğitimi günümüzde daha fazla önem kazandı.

Dünyada yaşlılığın ve yaşlılığa bağlı hastalıkların artmasıyla sağlık insan gücü açığı oluştu. Op. Dr. Ayşe Turan verdiği bilgiye göre BM gelişmiş ülkelere çağrıda bulunarak geri kalmış ülke vatandaşlarından sağlık alanında yetiştirilmek ve tekrar ülkelerine gönderilmek üzere dairesel göç adı altında destek eğitim programı uygulamalarını istiyor.

Bunlara ek olarak hastalıkların komplikasyonlarına yönelik farklı meslek tanımları da yapılıyor. Bu durumda en fazla yükümlülük tıp fakültelerine düşüyor. SAYED Dergisi olarak bu gelişmeler

çerçevesinde Tıp Eğitimini ele aldık. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan’a sağlık eğitimi ile ilgili tartışılan konuları sorduk. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur sağlık eğitim ile ilgili yorumlarını okuyucularımızla paylaştı. Op. Dr. Ayşe Turan ise Sağlık Eğitiminde 2020 Milenyum Projeksiyonunu açıklayarak ülkemiz için yararlı olabilecek tüyolar verdi.

Her sayımızda olduğu gibi Nisan’da da ilginizi çekecek röportajlara yer verdik. Sağlığın “Devlet Anası” olarak bilinen Fatma Aktaş dergimize samimi açıklamalarda bulundu. İlgi çekmeye devam eden Büyüteç bölümümüzde Hastane Ekipmanları ve Donanımları ele alındı. Yerli üretime dikkat çeken firma yetkilileri-nin açıklamaları ilginizi çekecektir. Gazeteci kadınlar içinde en başta gelen isim Nazlı Ilıcak bu ay dergimize konuk oldu, özlemleri, hayalleri ve hayal kırıklıklarıyla.

Gelecek ay görüşmek üzere…

YIL 5 • SAYI 49 • NISAN 2012www.sayeddergisi.org

YÖNETİM

Sahibi ve Yayın YönetmeniFEYZULLAH AKBEN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüSARE KUŞ

[email protected]

EditörSU ÖZGÜR

Yazı İşleriSERRA KUL - ÖMER DURAK

AYŞE YILMAZTÜRKGÜNEŞ KAZDAĞLI

Görsel YönetmenBİLAL AKGÜL

Fotoğraf EditörüAHMET FERHAT AKBEN

ReklamDİDEM GÜLKAÇ[email protected]

Abone ve DağıtımSONGÜL KARADENİZ

[email protected]

Halkla İlişkilerYASEMİN KERİMİ

Yapım

Yönetim AdresiKore Şehitleri Cad. Yonca Apt. A Blok No: 1/5

Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBULTel: 0 212 272 61 06 Faks: 0 212 272 61 07

www.ajansfa.com / [email protected]

BaskıŞAN OFSET

Cendere Yolu No:23 Ayazağa / İSTANBULTel: 0 212 289 24 24

Yayın TürüYaygın Süreli Yayın

SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir.

Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

TMerhaba...

NİSAN 2012 3

Sare Kuş

Page 6: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 7: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 5

BaşkandanDeğerli SAYED Dergisi okurları;

Yeni bir sayımızda sizlerle birlikteyiz. Sonsuzluğun sahibine şükrediyoruz. Zaman bir

su gibi akıp gidiyor. Şairin dediği gibi;

“Zaman akıp gidiyor.Vakit ise ona nazaran daha hızlı Durdurmak elde değil.Yetişmek çok zor…Zaman…İyi vakit geçirildiğinde Ne güzel gözükür insana.Ne çabuk geçiyor deriz. O an mutluyuzdur çünkü.Ya mutsuz olduğumuzda.Umutsuz, çaresiz kaldığımızda.Zaman en büyük yara olur...”

SAYED Yönetim Kurulu olarak IV. Ulusal Sağlık Kurultayı çalışmalarına şevkle devam ediyoruz. Kurultayda ele alacağımız konuları ve konuşmacılarımızı büyük ölçüde belirledik.

Sağlık alanının her noktasını ele alacağımız birlikteliğimizde on bir oturum, dört panel düzenlemeyi planlıyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatlarındaki yeni yapılanma ve işleyişi, en ayrıntılı şekilde sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Diğer kurultaylardan farklı olarak bu yıl, her akşam sizlere sosyal etkinlikler sunacağız. Alanlarında marka olmuş isimleri sizlerle buluşturacağız. Televizyoncular, spor ve aktüalite yazarlarıyla söyleşiler, tiyatro gösterileri, yöresel müzik grupları ve gala gecesi müzik izlencesi…

Bu ay dergimizde “Sağlık Eğitimi”ni ele aldık. Dernek olarak bizler de Mart ayı içerisinde İstanbul’da düzenlenen “Sağlık Eğitimi Kongresi”ne katkı sağlamıştık.

Bu vesileyle hepinize üyelerimiz ve yönetim kurulu adına selam ve muhabbetlerimi sunar, sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Hayreddin YekelerSAYED Yönetim Kurulu Başkanı

Page 8: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

34 PazarlamanınYedi p’si

58 Negatif Yorumlar Organ ve Doku Nakli Bilincini Olumsuz Etkileyecektir

42

46

Kan Gruplarına GöreDiyetler Sağlığı Bozuyor

Hastane Donanım ve EkipmanlarıBüyüteç Altında

49 NİS

AN

08 Spot Haberler

17

20

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan:Şu Anda Yetişen Hekimlerin Bilgi ve Becerilerinden Yana Sıkıntımız Yok

24 AB, ABD ve BM Sağlık Eğitiminde 2020 Milenyum Projeksiyonunu Açıkladı

Sağlık Eğitimi BölümleriYeniden Açılmalı

17 20

30

Prof. Dr. İrfan Şencan:Şu Anda Yetişen Hekimlerin Bilgi ve BecerilerindenYana Sıkıntımız Yok

Devlet Ana, İnsanların Bana Uygun Gördüğü Güzel Bir Yakıştırma 30

Türkiye Sağlık Turizminde En Çok Tercih Edilen On Ülke Arasında Yer Alıyor38

Page 9: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

78 Mercedes E Cupe

80 Röportaj: Nazlı Ilıcak

75 İçten Bir Gülümseme İnsanlar Arasındaki En Kısa Mesafedir

Kitap Kritik:Kürk Mantolu Madonna86

Film Kritik:Apocalypse84

62667073

Tıp Metinlerinin ÇevirisineDikkat Edilmeli

Kalp Kapak HastalıklarındaAmeliyatsız Yeni Tedavi: MitraClip “Mandallama”

Sahte İlaç Sektörü Sağlığı Tehdit Ediyor

Yeni Ürünler

SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına

Yayın Kurulu BaşkanıProf. Dr. Hayreddin YEKELER(SAYED Derneği Genel Başkanı)

Yayın Kurulu (SAYED Derneği Yönetim Kurulu)Dr. Osman ACARFatma AKTAŞ Aygül BULUT Arif ÇETİNZafer DERELİProf. Dr. Metin DOĞANHülya ERBABA Prof. Dr. Fazlı ERDOĞANOpr. Dr. Ali Güven FİNCANProf. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLUDr. Mustafa KIRLANGIÇ Dr. Kemal KİRAZ Veysel ÖZGEN Nebi ŞAHİNLİ Yücel ŞİRİN Prof. Dr. Nurullah ZENGİN

Danışma KuruluYrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOYProf. Dr. Selami AKKUŞProf. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDINProf. Dr. Metin AYDINProf. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLIProf. Dr. Sait BİLGİÇProf. Dr. Murat BOZKURTProf. Dr. Engin BOZKURTProf. Dr. Alper CİHANDoç. Dr. Kerim ÇAĞLIDoç. Dr. Bekir ÇAKIRProf. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜDoç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLUProf. Dr. Ali DEMİRProf. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZProf. Dr. Orhan DENİZProf. Dr. Osman Nuri DİLEKProf. Dr. Ali İhsan DOKUCUProf. Dr. Levent ELBEYLİProf. Dr. Cevdet ERDÖLProf. Dr. Canan HASANOĞLUDoç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLUProf. Dr. Abdullah İĞCİDoç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLUProf. Dr. Mehmet İŞLERProf. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLUProf. Dr. Murat KARAŞENYrd. Doç. Dr. Esra KESKİNProf. Dr. Muzaffer KİRİŞProf. Dr. Akın MARŞAPProf. Dr. Muzaffer METİNTAŞProf. Dr. Semih ÖNCELProf. Dr. Mustafa ÖZMENProf. Dr. Mustafa PAÇDoç. Dr. Sadrettin PENÇEProf. Dr. Mustafa SOLAKProf. Dr. Yunus SÖYLETProf. Dr. Haydar SURProf. Dr. Erol ŞENERProf. Dr. Mehmet Akın TAŞYARANProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLUProf. Dr. Bahattin TUNÇProf. Dr. Necdet ÜNÜVARProf. Dr. Yavuz YILMAZ

* İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.

Reklam Sayfaları: Novatek ⁄ Sesa Elektronik 1 ⁄ Hohenstein 2 ⁄ Yeşil Vadi Arsa Ofisi 4 ⁄ Çapa Medikal 9 ⁄ İncekaralar 11 ⁄ Delta Trade 13Meditel 15 ⁄ Renka Sağlık 16 ⁄ Filmat 23 ⁄ DataSel Bilgi Sistemleri 27 ⁄ Çağdaş Medikal 29 ⁄ Fiksmed 33 ⁄ Promed 37 ⁄ Atasam 41

Ekol Tıbbi Ürünler 45 ⁄ Duman Çelik Eşya 49 ⁄ Muka Metal 53 ⁄ Işık Kardeşler 57 ⁄ Data Teknik 61 ⁄ Tasarımmed 64 ⁄ Kurt&Kurt 69Ultra Görüntüleme 72 ⁄ SAYED 2012 4. Ulusal Sağlık Kurultayı 77 ⁄ Uluslararası Katılımlı Termal Sağlık Kongresi 83

3. Karayolu Trafik Güvenliği Sempozyumu ve Sergisi 85 ⁄ Çınar Koleji 87 ⁄ Kompozit 88 ⁄ Mespa 90

46

75 70 80

Hastane Donanım ve EkipmanlarıBüyüteç Altında

Page 10: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 20128

SPOT HABERLER

Sektörde Çeyrek Asırlık TecrübeÇapa Medikal Sanayi Ticaret Limited Şirketi bu yıl kuruluşunun 25’inci yılını kutluyor. Onca yılın tecrübesinden sonra medikal sektörün kendine has bir ruhu olduğu inancıyla hareket ettiklerini söyleyen firma sahibi Zekeriya Avşar, diğer sektörlere benzemeyen, büyüklükle değil gelişmeyle orantılı, uzun soluklu var olunabilecek canlı bir sektörde faaliyet gösterdiklerini belirtti.

Geçen çeyrek asrı değerlendiren şirket yetkilileri, bu sürecin analizini ise söyle yaptılar; “ Çapa Medikal sektörde her zaman ilklerin firması olmayı başardı. Özellikle sektörel açıdan önemli adımlar attı. Çapa Medikal’in ilkleri arasında; medikal pazarda kaliteli ürünlerin öncelikli satışını, ihtiyaç duyulan belli markaların pazarlanmasını, güven esasının ilk defa temel unsur olarak baz alınmasını ve ilk defa SAP yazılımının kullanılmasını sayabiliriz. Ayrıca firmanın ticari başarısının çok daha ötesinde, sektörde var olan güven eksikliğinin giderilmesi, belli kalitede ürünlerin Türkiye’de ilk defa kullanılması ve belli standartların yerleşmesi anlamında katkıları da göz önünde bulundurulmalı.”

Bu arada şirketin temel çalışma prensibi; “Sistemli, disiplinli, güven veren bir hizmet anlayışını sektörde var etmek ve firma olarak bu temel prensipler üzerinden Çapa Medikal adını öne çıkarmayı hedeflemek” olarak ortaya konuyor. Geçen süreçte medikal malzemelerde belirli kaliteyi yakalamamış, belirli standartları taşımayan veya kaliteli fakat Türkiye şartlarına göre ekonomik olmayan ürünlerin pazarda hakim olduğunu da ileri süren şirket yetkilileri bu konuyu şöyle değerlendirdiler; “Şirket olarak öncelikle ucuz ürünlerin değil belli kaliteyi yakalamış, en ekonomik ürünlerin satışının daha değerli olduğu ilkesini benimsiyoruz. Bu anlamda uygun ürünlerin finansmanını düşünmeden, gerek yurt içi üretimde gerekse yurt dışından ithal edilen

ürünlerde her türlü olumsuzluğu planlayarak bir ile beş ay arasında tüketim miktarlarına göre stoklama yoluna gidiyor. Tedarikçi olarak müşteriye fiyat ve hizmette istikrarlı olma zorunluluğunu benimsemesinin yanında tedarik sonrasında da ürünlerin kendi kimliğini oluşturup, müşteri şikayeti olup olmadığına bakılmaksızın en iyi markalarda bile nadiren de olsa meydana gelen bir uygunsuzluk tespiti olduğunda o seri numaralı tüm ürünleri geri çağırıyor ve en aktif şekilde iyileştirme süreçlerini harekete geçiriyor. Çapa Medikal, ticari faaliyetiyle birlikte, önceliğini kar amacı gütmenin ötesinde bir Türk Firmasının da gelişen dünya standartlarında, çağın gereklerine uygun medikal hizmeti verebilecek normları taşıdığını ispatlamaya adamış bir firma. Diğer taraftan verilen medikal hizmeti Türkiye koşullarına uyarlamak bir diğer önemli ilkemiz.”

Çapa Medikal, marka olarak sektörde öncü olmak ve bu nitelikle tanınmak, gelecekte de Türk halkına bu yolda model olmak istiyor. Şirket Çapa Medikal unvanı ile güven veren, standartları belirleyen, kaliteyi ekonomik koşullarda hızlı ve güvenli bir şekilde temin eden, yeterli stoğu olan, satış sonrasında ürün takibi yapan, yeniliklere ve kurumsal gelişmelere açık bir yapıda büyümeyi hedefliyor.

Şirket anayasasının temel koşulu olan ‘’Kendi vücudumuzda kullanılmasın istemediğimiz hiçbir ürünü satmayacağız’’ prensibiyle hareket eden Çapa Medikal yetkilileri, bir 25 yıl daha bu sektörde gururla Çapa Medikal adını taviz vermeden yaşatabilecek olmanın güvencesini yine bu sözün çerçevesi içerisinde gördüklerini ifade ediyorlar.

Page 11: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 12: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201210

SPOT HABERLER

Diplomasını Kiralayan Eczacıya Beş Yıl Meslekten Men Cezası GeliyorTürk Eczacıları Birliği (TEB)’nin hazırladığı ve hem AK Parti hem de CHP milletvekillerinin imzalayarak yasa teklifi olarak Meclis’e sunacağı düzenlemelerde, yeni eczane açılması için nüfus kriteri getiriliyor. Tıpkı avukatlıkta olduğu gibi, mesleğe yeni başlayacak eczacılar için de bir yıl süreyle başka bir eczanede çalışma şartı aranacak.

Mevcut yasadaki isteyen eczacının istediği yere eczane açabilmesi uygulamasına, yasa teklifindeki bir düzenlemeyle son veriliyor. Teklife göre, bulunulan ilçe sınırları içinde “her 3 bin 500 kişiye 1 eczane” olacak şekilde eczane açılabilecek.

Eczacıların kısa süreli de olsa eczaneden ayrılma, eczaneyi terk etme durumlarında yerlerine yardımcı eczacı bırakmaları gerekecek. Belli bir cironun üzerinde olan eczaneler, ikinci bir eczacı çalıştırmak zorunda olacaklar.

Teklif ile eczanelerde satılacak ürünlere netlik getirilecek. Bitkisel, homeopatik ürünler, çeşitli diyet gıdaları gibi eczanelerde nelerin satılabileceği düzenlenecek ancak eczanelerin sattığı mevcut ürünler kısıtlanmayacak.

Bir eczacının, eczacı olmayan birisine diplomasını kullandırması anlamına gelen muvazaalı eczanelerle mücadele için kurallar getirilecek. Diplomasını kiralayan eczacıya beş yıl meslekten men cezası verilebilecek.

6197 sayılı Yasa’da değişiklik öngören yasa teklifi, önümüzdeki günlerde Sağlık, Aile, Çalışma Ve Sosyal İşler Komisyonuna sunulacak.

SESA Kanser Tedavisinde Yeni Teknik ve Yöntemlerle HizmetinizdeTıbbın çeşitli alanlarındaki temsilcilikleri ile hizmet vermekte olan SESA Elektronik Grubu, kanser tedavisi konusundaki faaliyetlerini yeni temsilciliklerle sürdürüyor. Bu kapsamda HIFU teknolojisi ile tümör tedavisi konusunda yoğun çalışma içerisinde olan grup, radyoterapi alanında SHINVA firmasının Türkiye temsilciliğini alarak LINAC sistemlerinin pazarlama faaliyetlerine başladı. SHINVA firması lineer akseleratör cihazlarının yanı sıra, Simülatör, Planlama ve Afterloading sistemlerini de üreterek radyoterapi için komple çözüm sunuyor.

SESA Grup yetkilileri, ayrıca ‘RF Medical’ isimli ürün ile karaciğer, böbrek, kemik, meme tümörlerinin tedavisine ek olarak, Türkiye’de ilk defa tiroid tümörleri ve Uterus miyomları için de seçenekler sunduklarını belirttiler. Son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan Girişimsel Radyoloji’nin parçası olan radyofrekansla tümör ablasyonu, ameliyat ile kıyaslandığında 3-5 cm büyüklükteki tümörlerde eşdeğer sonuçlar veriyor.

Bilindiği gibi SESA Grubu, kanser tedavisi alanındaki daha önce PHARMACEPT firmasının temsilciliğini de almıştı. Bu kapsamda etkili bir embolizan ajan olan EmboCept S Universal kısa dönem embolizatın dağıtımına da başlamıştı. Bu ajan, kısa aralıklarla tedavinin tekrarlanmasına olanak sağlıyor, embolizasyon sonrası sendromu minimuma indiriyor ve sistematik kemoterapi, termoablasyon, radyasyon vb. diğer tedavi yöntemleri ile birlikte kullanılabiliyor.

Lineer Akseleratör

RF Ablasyon Sistemi

Universal kısa-dönem embolizat

Tümör AblasyonSistemi

Page 13: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 14: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201212

SPOT HABERLER

Hastanelerin Yönetim Yapıları DeğişiyorSağlık Bakanlığı, pilot illerde kurulacak Kamu Hastane Birlikleri’yle birlikte, hastanelerin yönetim yapısında da yeni düzenlemeleri hayata geçirecek. Kamu Hastane Birlikleri’nin kurulmasının ardından başhemşire, baştabip gibi unvanlar tarih olacak.

Bakanlar Kurulu’nun pilot olarak belirlediği, Ankara, İstanbul, İzmir, Kayseri’nin de aralarında bulunduğu on dört ilde kurulacak Kamu Hastane Birlikleri’nin (KHB) teşkilat yapılanması yeni bir döneme kapı aralayacak. Halkın ihtiyaç ve beklentilerine uygun, kolay erişilebilir, verimli, kaliteli ve etkin şekilde sunulmasını sağlamak amacıyla kurulacak KHB ile sağlık hizmetleri de eğitim sistemi gibi sıfırdan yapılandırılacak.

663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile geleneksel hastane yönetimi uygulamasına son verilecek. Yeni düzenlemede KHB’ye bağlı hastaneler, hastane yöneticisi tarafından idare edilecek. KHB kurulmasıyla baştabip, baştabip yardımcısı, hastane müdürü, hastane müdür yardımcısı ve başhemşire kadrolarında bulunanların da bu görevleri sona erecek. Başhemşireler yeni sistemle birlikte Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü olarak görevine devam edecek. Yeni düzenlemeye göre hastane yöneticisine bağlı olarak, başhekimlik, idari ve mali işler müdürlüğü ve sağlık bakım hizmetleri müdürlüğü kurulacak.

Hemofili Merkezleri Açılacak17 Nisan Dünya Hemofili Günü’nün ardından hemofili hastaları için önümüzdeki aylarda merkezler açılacağının açıklaması yapıldı. Türkiye Hemofili Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Zülfikar, Sağlık Bakanlığı ile yaptıkları görüşmeler sonucu hemotoloji uzmanlarının yanı sıra hemofili hemşireleri ve hastaların takibini yapacak kişilerden oluşan ünitelerin kurulacağı müjdesini verdi. Prof. Dr. Bülent Zülfikar, yönetmelik çıkar çıkmaz hemofili hastalarının 24 saat gidebileceği düzenli takiplerinin yapılabileceği merkezler olacağını belirtti.

Ülkemizde 6 bin civarında hemofili hastası bulunuyor ve bunlardan 3 bin 200’ü 18 yaşın altında. Prof. Dr. Bülent Zülfikar, iyi tedavi edilemeyen hastaların kalıcı eklem sakatlıkları nedeniyle engelli bireyler haline gelebildiğini aktarıyor ve ekliyor: “Doğru adreslerde yapılan tedavi ile bu hastalar yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilecek.”

Page 15: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 16: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201214

Meditel’e En Başarılı TomoTherapy Servis Ödülü Meditel, 2011 yılı değerlerine göre “EMEA’in En Başarılı TomoTherapy Servis Hizmeti Ödüllünü” aldı. Dünya çapında yüzde 99 Uptime değerlerine ulaşan, cihaz performansı ve servis hızı olduğu belirtiliyor. Bu servis kalitesinin en büyük örneklerinden biri de Meditel Teknik Servisi olarak belirlendi.

Dünyadaki en gelişmiş Radyoterapi cihazı olarak görülen TomoTherapy, IG-IMRT (Görüntü Rehberliğinde Yoğunluk ayarlı Rasyasyon Tedavisi) özelliği ile her gün hastanın pozisyon kontrolünün yapılarak tedaviye alınmasını sağlıyor. Böylece hastanın pozisyonundan kaynaklanabilecek hatalar yok edilebiliyor. Cihazın Gantry ve masasının hareketli olması tümöre istenen maksimum dozun verilmesi etrafındaki normal dokuların korunmasını sağlıyor. Böylece hastalar daha etkili ve rahat bir tedavi şansı yakalıyor.

Meditel yetkilileri, dokuz yıla varan hasta takip sonuçları göz önüne alındığında, düşük yan etki ve yüksek oranlarda daha mutlu ve başarılı hasta hikayeleri duymanın TomoTherapy ailesi olarak kendilerini oldukça memnun ettiğini söylediler.

TomoTherapy cihazı Türkiye’de ilk kez İstanbul’da Universal Group İtalyan Hastanesi’nde hizmete girdi ve hemen ardından ikincisi Ankara’da Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kullanılmaya başlandı. Daha sonra Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü’nün projesi kapsamında Türkiye’de beş farklı şehre kurulması kararlaştırılmıştır ve kurulum çalışmaları tamamlandı.

SPOT HABERLER

Hemşireler Pratisyen Hekim OlabilecekAvrupa ve Amerika’da uygulanan hemşirelerin reçete yazma ve muayene edebilme hakları Türkiye’de de uygulanmaya başlanıyor. Yasayla AB ülkelerindeki modele uygun olarak sağlık meslek lisesi ve hemşirelik fakülteleri mezunlarına doktor olabilme hakları veriliyor.

Doktor eksikliğini göz önünde bulunduran Hükümet lisans mezunu hemşirelerin bir yıl, yüksek okul mezunu hemşirelerin iki yıl, lise mezunu hemşire ve sağlık memurlarının üç yıl eğitimden sonra sadece pratisyen hekim ve aile hekimi olmasının yolunu açtı. Yasa Nisan ayında TBMM’ye gelerek yasalaşacak.

Yasayla hemşire statüsünde çalışan sağlık personeli gireceği sınav neticesinde Doktorluk Fakültesi adı verilecek fakültelere girmeye çalışacak. Mezun olanlar sadece pratisyen hekim olabilecek ve sadece acil servislerde çalışabilecek.

Page 17: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

www.meditel.com.trMerkez: Molla Şeref Mah. Halıcılar Köşkü Sk. No:26 Fatih / İSTANBULTel:(0212) 635 79 70 Pbx Faks:(0212) 635 81 43Ankara: Sağlık Sk. Çetin Apt. No:30/3 Kat:1 Yenişehir / ANKARATel:(0312) 433 75 20 - 435 80 60 Fax:(0312) 433 80 92

Teknolojinin İnsan Sağlığı ile Buluştuğu Nokta...

Radyoterapi gören kanser hastaları için tümöre istenilen dozu yüksek hassasiyette verirken sağlam dokuları koruyan en gelişmiş tedavi cihazlarındandır.

Adaptif, IGRT ve IMRT tedavi tekniklerinin kullanılabildiği Hi-Art ve Tomo-HD modelleri en gelişmiş radyoterapi sistemleri arasındadır.

Tek seansta 40 x 160 cm² alanda ışınlama imkanına ve 6 MV Linak & Binary 64 MLC (6mm) & MVCT özelliğine sahip yegane cihazdır.

Hi-Art sistemi ile Helikal Özelliği ve Tomo-HD ile Helikal ve Direk Işınlama Özelliği bulunmaktadır.

RADYOTERAPİ TEDAVİ CİHAZI

TomoHDTM

Treatment System

Page 18: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

RENKA SAĞLIK HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.

O-arm® Multi-dimensional Surgical Imaging System Çok Boyutlu Intra-operatif Görüntüleme Sistemi

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Maxillo-facial

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Cervical Thoracic Junction

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Pelvic TraumaMaxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Cervical Spine

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Lumbar Spine

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Foot

Thoracic Lateral Stabilization Lumbar Spine Thoracic Deformity Lumbar Multilevel Stabilization Cervical Spine Cervical Fusion

Navigasyon Entegrasyonu Surface Rendering MIP View Lumbar Spine, Lateral and AP Secro-Lumbar Stabilization AP Anterior Cervical Fusion Lateral

İSTANBULAtatürk Mah. Girne Cad. Şeref Sk. No:16 Yavuza Plaza Ataşehir / İstanbul

Tel: 0 216 580 94 95 Faks: 0 216 580 94 99

ANTALYAGüzel Oba Mah. 2136 Sk. No:28/A Güzeloba / Antalya

Tel : 0 242 349 11 60 Pbx Faks: 0 242 349 11 66

ANKARAHilal Mah. 679. Sk. (Eski 6. Cad.) No:30 Çankaya / Ankara

Tel: 0 312 440 91 10 Faks: 0 312 440 91 80

[email protected]

Page 19: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 17

Sağlık Hizmetleri Genel MüdürüProf. Dr. İrfan Şencan

Şu Anda Yetişen Hekimlerin Bilgi ve Becerilerinden Yana

Sıkıntımız Yok

Sağlıkta Dönüşüm Programıyla bir-çok konuda gelişmeler yaşanmıştır.

Bu gelişmelerin paralelinde yetişmiş sağlık personeline olan talep ve ihti-yaç da artmıştır. Bu çerçevede Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan’a sağlık eğitiminin güncel konularıyla ilgili merak ettiklerimizi sorduk.

Sağlık eğitiminin düzenlenmesinde Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğre-tim Kurulu nasıl bir ortak çalışma yapıyor?

Sağlık eğitiminde iki taraf var. Eğiti-min organize edilmesi ve yetiştirilen insanların istihdamı. Toplam olarak baktığımızda istihdam alanını oluştu-ran, belirleyen ve meslekleri tanımla-yan Sağlık Bakanlığı. Eğitimin temel kriterlerine göre Sağlık Bakanlığı’nın ihtiyacı olan kişilerin eğitimini plan-layacak olan YÖK’tür. Dolayısıyla bu ikisinin birlikte çalışması gerekiyor zira bu kişileri istihdam etmek lazım. Bu iki birimin yani Sağlık Bakanlığı ve

YÖK’ün ortak çalışması kaçınılmaz bir gerçektir.

Birçok meslek tanımı yapıldı. Sağlık Bakanlığı bu meslekleri tanımlarken üniversitelerdeki öğretim görevlile-rini göz önünde bulundurarak mı planlıyor? Kısacası üniversiteler bu mesleklerin eğitimi için hazır mı?

Meslek tanımı yapılırken her şeyden önce dünya örneklerine bakılıyor ve uygun olanların tanımı yapılıyor. Türkiye’de bu alanda henüz hoca yok-sa, istihdam alanı oluşmamışsa diğer ülkelerdeki mesleklerin tanımı bizde yapılmış değil. Tanımlanan bu mes-leklerin hepsi Avrupa ülkelerinde var. Süreç içinde bazı mesleklerin tanımı ihtiyacı belirgin olarak ortaya çıka-biliyor. Mesela günümüzde diyabet hastaları artıyor. Diyabetli hastaların diğer tedavilerle yaşam süreleri uza-tılmaya çalışıldıkça diyabetin kompli-kasyonları daha belirgin hale geliyor. Bu komplikasyonların hastaya günlük hayatını sürdürürken zorluk çıkartıyor

PROF. DR. İRFAN ŞENCANSAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ

röpor ta j ,SARE KUŞ

RENKA SAĞLIK HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.

O-arm® Multi-dimensional Surgical Imaging System Çok Boyutlu Intra-operatif Görüntüleme Sistemi

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Maxillo-facial

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Cervical Thoracic Junction

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Pelvic TraumaMaxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Cervical Spine

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Lumbar Spine

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Foot

Thoracic Lateral Stabilization Lumbar Spine Thoracic Deformity Lumbar Multilevel Stabilization Cervical Spine Cervical Fusion

Navigasyon Entegrasyonu Surface Rendering MIP View Lumbar Spine, Lateral and AP Secro-Lumbar Stabilization AP Anterior Cervical Fusion Lateral

İSTANBULAtatürk Mah. Girne Cad. Şeref Sk. No:16 Yavuza Plaza Ataşehir / İstanbul

Tel: 0 216 580 94 95 Faks: 0 216 580 94 99

ANTALYAGüzel Oba Mah. 2136 Sk. No:28/A Güzeloba / Antalya

Tel : 0 242 349 11 60 Pbx Faks: 0 242 349 11 66

ANKARAHilal Mah. 679. Sk. (Eski 6. Cad.) No:30 Çankaya / Ankara

Tel: 0 312 440 91 10 Faks: 0 312 440 91 80

[email protected]

Page 20: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201218

dahası mali olarak yük teşkil ediyor. Dolayısıyla diyabetin ayak komplikas-yonlarını azaltabilirsek hem kişiye hem ülkeye hem de tedavi eden hekimlere yarar getirecektir. Buna paralel olarak bir profesyonele ihtiyaç çok belirgin ortaya çıktı. Böylece podologluk mes-leği tanımlandı.

Diğer ülkelerle hekim sayımız karşı-laştırıyor ve çok az olduğundan bah-sediliyor. Bu karşılaştırmalar neye göre yapılıyor? Mesela hekim sayısı en yüksek olan Küba’daki eğitim sistemiyle Türkiye’deki aynı mı?

Meslek elemanı ihtiyacı birçok para-metreyle birlikte yapılıyor. Her şeyden önce nüfus. İnsan varsa insana hizmet edecek branşlara ihtiyaç var. Ne kadar insan varsa o kadar ekmek yenir. Bazı ülkeler ekmeği daha çok tüketiyorken bazıları daha az tüketir. Ama her halü-karda ekmeğe ihtiyaç vardır. Bu konu-

da genel parametre nüfus. İnsan varsa hekime, hemşireye, eczacıya ya da diş hekimine ihtiyaç var. Sayıların azlığı çokluğu belirlenirken elbette nüfusun yaş durumu ve kronik hastalıklar dik-kate alınıyor. Kronik hastalıklar her ülkede birbirine benzer ve yaş ilerle-dikçe daha belirgin ortaya çıkar. Yine doğumsal hastalıklar ön plana çıkabi-liyor. Bunların dışında ülkenin coğra-fi yapısı da meslek elemanı ihtiyacını belirleyici etkenlerden biri. Mesela on bin nüfuslu bir yer düşünün. Öyle zor koşulları var ki gitmek istediğin yere üç günde ulaşamazsın. Buraya sağlık hizmeti götürmek çok maliyetlidir ama orada yaşayan insanlara bu hiz-meti vermek zorundasın. Bizim ülke-miz de birçok Avrupa ülkesi gibi düz olsa ve mesafe süresi öngörülebilir olsa daha farklı sağlık personeli atarız. Aynı zamanda kültür yani doktora gitme alışkanlığı önemli. Bu saydıklarımın hepsi meslek elemanı ihtiyacı belirler-ken önemli. Bir de o meslek elemanı-na verdiğiniz görev tanımları da etkili. Mesela hemşirelerin görev tanımlarını dünyadakine benzer bir şekilde biraz daha öne çıkardık. Şu anda hemşirele-rin sadece kan alma, tansiyon ölçme-

nin dışında da görevleri var. O zaman hemşire ihtiyacı çok daha fazla artıyor. Hemşirelerin yaptığı bazı işleri tıbbi sekreterlere kaydırmaya çalışıyoruz. Bütün bu parametrelerin yanında bir takım formüller var. Düzeltmelerini yapıyorsunuz. Burada ilgili tarafların görüşü alınıyor. Bir de yetiştirme ka-pasitesi önemli. Bizim Avrupa ülkeleri standartlarına göre hemşire ihtiyacımız sekiz yüz bin. Ama bu sayıda hemşireyi 2023’e kadar yetiştirebilme kabiliyeti-miz yok. Bunların hepsini göz önüne alıp önümüze dört yüz bin hemşire hedefi koyduk. Planlamalarımız buna göre yapıyoruz. Bu konu Sağlık Bakan-lığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Maliye, YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafın-dan değerlendiriliyor.

Hemşirelikten bahsetmişken sağlık meslek liselerinde hemşirelik eğiti-minin verilmesiyle ilgili son düzenle-me nasıl olacaktır?

Yönetmeliklerimiz hemşireyi lisans mezunu olarak tanımlıyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın herhangi bir te-reddüdü yok. Ancak diğer taraftan da bir gerçek var; sayı azlığı. Şimdi sorulu-yor lise mezunu hemşireye mi üniver-

Performansa dayalı ücretlendirme artık tüm dünyanın gerçeği.

Page 21: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 19

site mezunu hemşireye mi kendinizi teslim edersiniz, üniversite mezununu tercih edebilirim. Ama ortada bir ih-tiyaç var ve bunu gidermek gerekiyor. Kanunda hemşirelerin lisans mezunu olmasına yönelik bir madde var ama o dönemde yani sağlık meslek liseleri kapatıldığında, lisanla hemşire yetiş-tiren okullar yeterince kontenjan art-tıramadığı için bugün gerçekten çok ciddi bir dar boğaz yaşıyoruz. Şu anda çalışan hemşirelerin içinde lise mezun-ları da var lisans mezunları da. Meslek içerisinde açıklar büyük oranda kapatı-lıyor. Tabii ki temel hedefimiz kanunla da tanımladığımız gibi lisans mezunu hemşire. Ama zaruretten dolayı bu sü-reç uzar mı uzamaz mı net bir cevap veremiyoruz.

Asistanlar performansa dayalı ücret-lendirmeden şikayetçi…

Performansa dayalı ücretlendirme ar-tık tüm dünyanın bir gerçeği. Ödeme siteminde performansın olması doğru. Ama puanlarında ve ücretlendirmesin-de düzeltilecek yönler olabilir. Yaklaşık altı ay kadar önce bir uygulama baş-lattık. Asistanlar, hastane ortalamasını alıyorlar ve gelirlerinin yüzde yetmiş beşi hastane ortalamasından yüzde yirmi beşi ise klinik ortalamasından geliyor. Dolayısıyla asistanların hasta-nenin bütün branşlarında elde ettikleri gelirler birbirlerine benzer. Ama has-taneden hastaneye göre de değişiyor. Çünkü hastane toplam üretim, kalite ve gelirinden bir ek ödeme dağıtıyor. Hastanede çalışanlar hizmetlisinden başhekimine kadar hastanenin daha üste çıkması için çaba sarf ederse gelir de üste çıkar.

Üniversite ve kamu hastanelerinin iş birliğinden diğer bir tabirler afiliasyonundan bahsediliyor. Bu iş birliğinin hedefi ve amacı nedir?

Kesinlikle verimlilik. Kendi kendini idame edemeyecek kadar çok büyü-müş olan tıp fakülteleri, kuruluş ve bü-yüklük bakımından orta düzeyde olan ve küçük şehirlerdeki yeni kurulan tıp

fakülteleri var. Küçük şehirlerde yeni kurulan tıp fakültelerindeki öğrenci-lerin ve asistanların temel eğitimi için belli bir sayıda hasta görmesi gerekiyor. Ayrıca burada hocaları istihdam etmek sadece ders ücreti ile olmuyor. Bugün tıp fakültelerinde hasta bakarak da ek ödemesi gerekiyor. Bunların tamamı küçük şehirlerde kurulan tıp fakültele-ri için mümkün değil. Afiliasyon kay-nakların daha verimli kullanımı için gidilen bir yöntem. Diğer yönden de Sağlık Bakanlığı’nın o branştaki ho-cadan istifade etmesi gerekiyor. Yani her iki tarafın yararına olan bir şey. Şu an için bazı zorluklardan bahsediliyor ama bunların pek çoğu eski alışkanlık-larımızı yeni yapıda da devam ettirme-ye çalıştığımız için.

Mesleki olarak istenilen kalitede sağlıkçı yetişiyor mu?

Kalite hedefinin sonu yoktur. Elbette daha iyisi vardır ve biz de buna ça-balıyoruz. Şu anda yetişen hekimleri-mizin değerinden yana bir sıkıntımız yok. Ancak sorunumuz bitti, sorunu-muz çözüldü diye bir iddiamız da yok.

Mutlaka daha iyisi vardır. Eğer yeni-lenmezseniz ayakta kalamazsınız.

Bu sağlık turizminde avantaj sağla-yacaktır.

Hekimlerimizin diğer ülkelerdeki he-kimlerden bilgi ve beceri yönünde ek-sikliği yok. Sadece sayısal eksikliğimiz var. Almanlar, İngilizler Türkiye’ye gel-diğinde ülkelerindekinden daha kötü bir sağlık hizmeti almıyorlar. Bu iş bisiklete benzer, sabit durmaz, sürekli pedal çevirmek gerekir.

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

Hekimlerimizin diğer ülkelerdeki hekimlerden

bilgi ve beceri yönünde eksikliği yok. Sadece

sayısal eksikliğimiz var.

Page 22: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201220

Sağlık Eğitimi BölümleriYeniden Açılmalı

Dünya Sağlık Örgütü sağlık eği-timini “Kişilere ve toplumlara

bilgilerini artırarak veya tutumları-nı etkileyerek sağlıklarını daha iyiye götürmek üzere yardımda bulunan öğrenme çabalarının her türlü bileşi-midir.” şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımda dikkat edilmesi gereken iki husus var. Bunların birisi “sağlık” sö-zünün, ikincisi de “eğitim” sözünün etrafındadır. Sağlık ile ne anladığımız, eğitim ile ne anladığımız açıklığa ka-vuşursa, sağlık eğitimini yanlış anla-yacak bir durum kalmaz. Sağlık de-nince hastalık hizmetlerini anlayarak işi kısır bir araziye sürmüş oluyoruz. Sağlık personeli denince de bunun en eğitimlisi olan hekimi anladığımız za-man ayrıca bir kısırlaştırma daha yap-mış oluyoruz. Oysa klinisyen hekimin (hasta eğitimleri ve buna bağlı olarak hastalık ve tedavi ile ilgili aile bireyleri-nin eğitimleri bir yana bırakılırsa) sağ-lık eğitimi adına yapacağı şeyler sadece bir parça olarak kalır. Hasta ve ailelerin

eğitimlerine ne derece ilgi gösterildiği de ayrı bir yazı konusu olabilir. Eğitim konusu da ayrı bir kavram kaymasını oluşturuyor. Birbiriyle yakın ilişkisine rağmen “yetiştirme eğitimi/education” ve “geliştirme eğitimi/training” iki ayrı kavramdır.

Geliştirme Eğitimi (Training)

Katılımcının performansını artırmak ya da ilgiliyi istenilen bilgi ve beceri düzeyine ulaştırmak amacıyla bilgi ve uygulama kolaylıklarının aktarıldığı örgütlenmiş faaliyettir.

Yetiştirme Eğitimi (Education)

Genel anlamıyla: Bir veya daha çok ki-şiyi entelektüel olarak gelişmiş bir ya-şama hazırlamak amacıyla akılcı yakla-şım ve yargı gücünü geliştirecek genel bilginin onlara aktarılması sürecidir. Bir kuşağın yaşam amaçlarını ve alış-kanlıklarını sonrakilere aktarmasıdır.

Mesleki anlamıyla: Bir mesleğin ge-

yazı ,PROF. DR. HAYDAR SURİSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ DEKANI

Page 23: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 21

Hem sağlık bilimlerinden hem de eğitim bilimlerinden

nasibini almış profesyonellerinin değeri tartışılamaz.

gütü sağlık eğitiminin kapsamını “bi-reylere ve topluma sağlıklı yaşam için alınması gereken önlemleri benimsetip uygulatmak, sunulan sağlık hizmetle-rini kullanmaya alıştırmak, sağlıklarını ve çevrelerini iyileştirmek için insanla-rı ikna etmek, ortak karara vardırmak ve eyleme yöneltmek amacıyla gerçek-leştirilen eğitim uygulamaları” olarak ortaya koymaktadır. Böylelikle sağlık eğitimini insanlarda kalıcı ve sürekli-liğini koruyan davranış değişiklikleri yaratmayı amaçlayan ve sağlığını ko-

rumaya yönelik bireyde oluşturulması gereken davranışların bütünü olarak algılamamız gerekmektedir. Sağlık eği-timi, kişilerin kendi sağlıklarını geliş-tirmek ve toplumun yaşam kalitesini arttırmak için bilinçli tercihler yapma-larına yardımcı olur. Bunu gerçekleş-tirmek için doğru bilgiler, anlaşılabilir bir şekilde sunulmalıdır.

Birçok ülkede ayrı bir sağlık mesle-ği olarak sağlık eğitimi profesyonel-ler arasında yerini almış durumdadır. Ülkemizde 1996 yılında kurulmuş ve 2000’li yılların başında kapatılmış olan Sağlık Eğitim Fakülteleri içinde ayrı bir diploma vererek profesyonel sağ-lık eğitimcisi yetiştiren Sağlık Eğitimi Bölümleri bizce yeniden açılmalıdır. Bu yıl olmasa önümüzdeki yıllarda kaçınılmaz olarak bu yola gidilecektir. Çünkü ülkenin profesyonel sağlık eği-timcilerine ihtiyacı vardır. Hem sağlık bilimlerinden hem de eğitim bilimle-rinden nasibini almış profesyonelle-rinin değeri tartışılamaz. Hekimin ve

rektirdiği özel bilgi ve becerinin akta-rılması veya kazanılması eylemi veya sürecidir. Yetiştirme eğitimlerinde okullaşmanın ve özgün müfredatın or-taya konulmuş olması gerekmektedir.

Bu farkı ortaya koyduktan sonra, ül-kemizde birçok kişinin içine düştüğü sağlık eğitimi denince akla sağlık per-sonelinin yetiştirilmesini anlamak gibi bir yanlıştan kendimizi kurtarmamız gerekiyor. Sağlık eğitimi başka şey, sağlık personelinin eğitimi başka şey-dir. Özellikle tıp fakültelerinde sağlık denince yalnız tıbbın akla gelmesi çok yaygın bir bias (her zaman karşılaşılan sistematik hata) olduğundan, sağlık eğitimi denince de sadece tıp eğitimi ve tıpta uzmanlık eğitimini, hadi biraz insaflı olarak diğer mesleklerden kişi-lerin yetiştirilmesi eğitimini anlama-ları kaçınılmaz bir durum olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün yukarıdaki tanımını düşününce konuyu ne kadar kısıtlı bir bakışla ele aldığımız daha iyi anlaşılıyor. Halbuki Dünya Sağlık Ör-

Page 24: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201222

Ülkemizde birçok kişiyi sağlık eğitimi denince

akla sağlık personelinin yetiştirilmesini

anlamak gibi bir yanlıştan kurtarmamız

gerekiyor.

sel, ruhsal ve sosyal yönleri vardır. Bu yaklaşım sağlık eğitimi kavramının Draper ve arkadaşları tarafından ta-nımlanan ‘üç bölümlü tipoloji’ doğrul-tusunda genişlemesini öngörmektedir. Bu tipoloji şöyledir:

1. Tip Sağlık Eğitimi: Beden ve bakımı konusunda eğitim,

2. Tip Sağlık Eğitimi: Sağlık hizmetle-rinden en iyi düzeyde yararlanmayı sağlayacak bilgileri kazandırma,

3. Tip Sağlık Eğitimi: Sağlığı etki-leyen her düzeydeki sosyal

politikalar ve çevresel süreç ve oluşumlar

konusunda eğitim (Tabak, 2000).

Sağlık eğitimi p r o g r a m l a -

rının nasıl p l a n l a n -

ması ve düzen-lenme-si ge-rektiği

ko-

nusunda yol gösteren üç temel sağlık eğitimi yönelimi vardır (Tabak, 2000):

1. Hastalık Yönelimli Sağlık Eğitimi: Sağlık eğitimi belirli bir hastalık ya da sağlık sorununun önlenmesine yönelik olarak tasarlanır ve morbi-ditede/mortalitede bir düşüş elde etmek amaçlanır. Önlenebilir has-talıklarla başa çıkmanın en iyi yolu-nun risk faktörlerini azaltacak spesi-fik programlar olduğu varsayılır.

2. Risk Faktörü Yönelimli Sağlık Eği-timi: Belirli risk faktörlerini aradan çıkararak belirli hastalıkların sıklı-ğının azaltılması amaçlamaktadır. Hastalık yönelimli sağlık eğitimine göre önemli avantajı bir tek risk et-meninin birden fazla hastalıkla ba-ğıntılı olabilmesidir.

3. Sağlık Yönelimli Sağlık Eğitimi: Bu yönelim hem sağlığın bozulmasını önlemek hem de pozitif sağlığı ge-liştirmek amaçlarını taşır. Her iki yönde de sağlık bedensel, ruhsal ve sosyal öğeleri ile ele alınmaktadır. Pozitif hedefe yönelme sağlık eğiti-minin eğitsel gerçekliğini de önemli ölçüde artırmaktadır çünkü insanlar kendilerine çekici gelen yaşam bi-çimlerini benimseme eğilimindedir.

Sağlığın geliştirilmesi konusunda en kritik rolü oynayacak sağlık eğitimcile-rinin risk gruplarına, risk faktörlerine, bireylere veya toplumun geneline yö-nelik tasarlayıp, bilimine uygun mater-yallerini ürettiği, uygun eğitim kanal-ları ve yöntemleri ile bunu yürüttüğü ve değerlendirdiği eğitimlerin elbette deneye yanıla yürüttüğümüz eğitimle-re göre etkililiği elbette daha fazla ola-caktır. Sadece bu bile sağlık eğitimci-lerini ayrı bir yerde değerlendirmemiz için yeterli bir sebeptir.

Kaynaklar

(1) WHO website, www.who.int (erişim 2 Nisan 2012)(2) Tabak S., Sağlık Eğitimi, Somgür Yayıncılık, Ankara,

2000. (3) Özvarış Ş. B., Sağlık Eğitimi ve Sağlığı Geliştirme,

Hacettepe Vakfı Yayın No:01/18, Ankara, 2001.(4) Çevirenler:Aykut,M.,Ceyhan,O.,Günay,O.,Gün,İ.,Ç

etinkaya,F.,Öztürk,Y., Öztürk A., Sağlık Eğitimi “Te-mel Sağlık Bakımında Sağlık Eğitimi El Kitabı, Erciyes Üniversitesi Yayınları, No:116, Kayseri, 2001.

hemşirenin yaptığı eğitimler bu pro-fesyonellerin yapacağı eğitimlerle aynı değildir. Sağlık eğitimi tıpta uzmanlık dallarının en önemlilerinden biri olan Halk Sağlığı’nın da altı alt disiplinin-den birisi olması nedeniyle 21. yüzyıl halk sağlığı uygulamalarının vazgeçil-mezi olarak karşımıza gelecektir.

Sağlık Eğitimi Yaklaşımları ve Yönelimleri

Modern sağlık eğitimi yaklaşımı yal-nızca pozitif sağlığın korunmasını değil aynı zamanda geliştirilmesini de amaçlamaktadır. Sağlığın hem negatif hem de pozitif boyutlarının beden-

NİSAN 201222

Page 25: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

C M Y CM MY CY CMY K

Page 26: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201224

AB, ABD ve BM Sağlık Eğitiminde 2020 Milenyum

Projeksiyonunu Açıkladı

Her alanda aşama kaydetmek iste-yen insanoğlu, birinci ve ikinci

dünya savaşlarından ders aldı. Avrupa Birliği’nin temel kuruluş felsefesi, in-sanların bir daha aynı acıları yaşama-ması için ekonomik alanda fırsat eşit-liğine dayalı bir birlik kurmak oldu. Birleşmiş Milletler(BM) bu ortak ama-cı bütün dünya çapında, insan hakla-rına dayandırdı. Sağlık hizmetlerinin 2000’li yıllarda hem ekonomik hem sosyal ağırlığı, ülkelerin gayrisafi milli gelirlerinin %15’ni sağlık hizmetlerine harcamaya başlamaları ile gündeme oturdu.

BM’nin Sağlık Parametreleri

BM girişimi ile sağlık hakkı, insan hakları altında ele alınarak her ülkenin kendi sağlık parametrelerini 2020 yılı-na kadar BM hedeflerine yaklaştırması istenmektedir. BM Dünya’da belirledi-ği değişiklikleri açıkladığı raporundaki başlıca sağlık parametreleri şunlardır;

•Dünyanın birçok bölgesinde çocuk

sayısı azalıyor, şehir nüfusları artıyor. İnsan yaşamı uzuyor.

•Bulaşıcı olmayan hastalıkların payıartıyor. HIV ve TB yayılımı kontrol altına alınıp, ters yöne çevrilmelidir.

•Depresyonvekalphastalığı,obezite,kanser, alkol kullanımı ve kazalar in-san sağlığını tehdit ediyor.

•Antibiyotikdirenciartmasıileteda-viler gecikiyor. Sağlık harcamaları yükseliyor. Koruyucu hekimlik arttı-rılmalı.

AB’nin Sağlık İş Gücü Kullanacağı Bütçeden Türkiye Faydalanmalı

2020 yılında AB’nin sağlık alanında ilan ettiği hedefler ise hasta güvenliği-ne ve bakım kalitesine dayandırılmak-tadır. AB, 2020 yılında sağlık alanında 1.000.000 sağlık iş gücü açığı ile karşı-laşacaktır. AB’nin acilen kaliteli, genç sağlık iş gücüne ihtiyacı vardır. Komşu olan Türkiye’deki genç ve işsiz nüfusun doğru planlama ve kaliteli sağlık eğiti-

yazı ,OP. DR. AYŞE TURANULUSLARARASI İLİŞKİLER MA

Page 27: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 25

ABD sağlık eğitimini, sağlık hizmetlerinin kalitesini arttıracak, maliyeti azaltacak bir

araç olarak görmektedir.

dır. Hasta güvenliği tanımı altında tar-tışılan bütün hukuk temelleri Türkiye hukuk sistemine uyarlanmalıdır.

Eğitim İçin Getirilen Öneriler

Dünya’da yabancı sağlık gücü çalış-tırmak stratejik bir mesele oldu. BM, bazı ülkelerin az sayıda olan sağlık gü-cünün çalınmasından endişe ederek, World Health Assembly 2010’da ‘A Code of Practice for the International Recruitment of Health Personnel’ı ya-yınladı ve üye devletlere imzalattı. Bu çalışma ile üçüncü dünya ülkelerin-den sağlık iş gücü alınması yasaklandı.

Üçüncü Dünya ülkeleri için karşılıklı anlaşmalar ve ortak eğitim programları düzenlenecektir.

2011 Belçika’da AB Konseyi kararı çerçevesinde sağlık insan gücünün ye-tiştirilmesi için ‘Investing in Europe’s Health Workforce of Tomorrow: Sco-pe for Innovation and Collaboration’ (İşbirliği İçinde Yarının Avrupa Sağlık Gücüne Yatırım Yapılması) yayınlandı. AB’nin bu amaçla kabul ettiği yol ha-ritası, Sağlık Eğitiminde öncelikleri şu konuları içermektedir; en iyi uygulama merkezleri kurup ortak kullanma, ista-tistik, planlama, hastanede eğitim, yeni teknolojilerin öğrenilmesi, yaşlanma sebebi ile erken ve geç dönem yaşlıları-na ait yeni hastalık modelleri, yaşlıların çoğul süreğen hastalık durumlarına ha-kim olma, insan hareketlerinin artması ile hastalıkların yayılmasında alınacak önlemler ve tropik hastalıklardır.

AB’de sağlık iş gücü önerileri (Human resources for health in Europe) şu şe-kilde tartışıldı; multidisipliner, trans-

mi ile sağlıkta iş birliğini geliştirmesi gereklidir. AB 2020 yılında hastaların ve sağlık hizmetlerinin serbest dolaşı-mına geçmek zorunda kalacaktır. AB sağlık iş gücünde yeterlilik için bilgi, ustalık ve davranış aramaktadır. AB sağlık hizmetleri seviyesine, hasta gü-venliği temelinde ulaşabilmek için AB genel bütçesinden para ayrıldı. Kaliteli sağlık personeli yetiştirilmesi amacı ile kullanılacak bu bütçeye, Türkiye gir-melidir. En büyük genç nüfus bu za-man diliminde Türkiye’dedir ve işsizli-ğe etkin bir çözüm sağlayacaktır. AB’de sağlık çalışanlarının serbest dolaşımı için sağlık diplomalarının karşılıklı tanınması ancak eğitim içeriğinin de benzer kalitede yapılanması ile müm-kündür. Ortak alanlar oluşturulup her ülkedeki müfredat içerikleri yayın-lanmaktadır. Devletler birbirlerinin eksikliklerini görüp hasta güvenliği temelinde bu eksikliklerin tamamlan-masını talep etmektedir. Akreditasyon, ‘Ülke içi ve AB düzeyinde’ planlanıp akreditasyon kurulları oluşturulmakta-

Page 28: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201226

Türkiye’deki genç ve işsiz nüfusun doğru planlama ve kaliteli sağlık eğitimi ile sağlıkta iş birliğini geliştirmesi gereklidir.

celenmesi tarihi gelişimi Amerikan Başkanı’nın talebi ile ve 1908 -1910 Carnegie Vakfı‘nın parasal desteğin-de, Dr. Abraham Flexner’i görevlen-dirmesi ile başladı. Flexner, bütün Tıp Fakültelerini tek tek inceleyip çok kısa zamanda yarıdan fazlasının kalitesini yeterli bulmayıp kapanmaları için ra-por yazdı ve Amerikan yönetimi yeter-siz olan Tıp Fakültelerini kapattı. Bu dönemde John Hopkins Hastanesi’nin verdiği eğitim esas alındı. 1970’de ku-rulan, IOM (Institute of Medicine), Tıp Enstitüsü olarak eğitimi takip et-meye başladı. 1992’de EBP Evidence Based Practice, kanıta dayalı uygula-maların benimsenmesi ABD’de başladı.

ABD, sağlık eğitimini, sağlık hizmet-lerinin kalitesini arttıracak, maliyeti azaltacak bir araç olarak görmekte-dir. Amerika’daki sigorta ödemelerini yapan MedPAC (Medicare Payment Advisory Commision) Doktor İşvere-ni özelliği ile yetiştirilmesini istediği doktor tipini ayrıca vurgulamaktadır. Ülke çapında sağlık gücünün dengesiz dağılımı, düşük kalite (GME Tıp Eği-timi), yatırım kotaları, nitelik ölçümle-ri, entegre tedaviyi multidisipliner yü-rütme, bilgi teknolojilerini kullanmayı öğrenme ve Sağlık Hizmet Sistemi Değişiklikleri yapılması istenmektedir. Collaboration-ortak paylaşım, Com-munication-haberleşme, Transition in care-tedavi safha geçişleri, üst ihtisas

disipliner, interdisipliner ve entegre çalışabilecek tıp uzmanlarına ihtiyaç vardır. Uzman eğitimcilerin yetiştiril-mesine ortak destek verilmeli ve bilim adamları paylaşılmalıdır. AB’ye veya üye ülkeler içinde uzmanların göç et-mesini önlemek için ‘circular training’ sistemine geçilmelidir. İleri merkezler-de eğitime giden doktorlar kendi ülke-lerinden çok uzun süre ayrı kalmamalı, zaman zaman eğitime gidip gelmelidir.

AB’de Sağlık Eğitimi ve istihdamı araştırmaları arasında Prometeus Pro-jesi ve AB Komisyonu çalışmaları sür-mektedir. Bologna Süreci‘nde doktor, hemşire ve ebelerin minimum eğitim süreleri kabul edilmiştir. Üye devlet-lerin 2/5’inde bulunan uzmanlıklar otomatik kabul görür. AB’de sağlık eğitimi önerileri; ihtiyaç araştırılma-lı, eğitici yetiştirilmeli, kapasite art-tırılmalı, planlı yatırım yapılmalıdır. Sağlık çalışanının ustalık kazanması ölçülebilmelidir. Engelli vatandaşlar da diğer insanların aldığı hizmetlerden faydalanabilmelidir. CPD (Continuo-us Professional Development) kaliteyi arttırma ve güvenlik testleri uygulan-malıdır.

ABD’nin Sağlık Eğitimindeki Atılımları

Son yıllarda kalite, 2011 Profesyonel Nitelikler Direktifi (AB)’ne dayandı-rılmaktadır. Üçüncü ülkelerden alınan diplomanın AB’de geçerliği için üye devletlerde üç yıl tecrübe aranmakta-dır.

Dünyada en kapsamlı sağlık eğitimi kalite kontrolleri ABD’de yapılmak-tadır. ABD’de sağlık eğitiminin in-

Page 29: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 30: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201228

AB’de sağlık çalışanlarının serbest

dolaşımı için sağlık diplomalarının karşılıklı

tanınması ancak eğitim içeriğinin de benzer

kalitede yapılanması ile mümkündür.

tirilmesi esastır. Sınırlı sayıdaki sağlık çalışanlarının ortak ve etkin kullanımı hedeflenmektedir. Üst ihtisaslaşma teşvik edilmekte, disiplinler arası iş birliği için eğitim önerilmektedir. Te-lemedicine, e-dosyalama, sağlık kartı gibi teknolojilerin kullanılması isten-mektedir. Doktorlara yardımcı kalifiye sağlık personelinin yetiştirilmesi plan-lanmaktadır. Dezavantajlı grupların ihmal edilmemesi için uyanıklık isten-mektedir. Tıp eğitimi sağlık hizmetleri-nin maliyetinin azaltılmasında bir araç olarak görülmektedir. BM gelişmiş ülkelere çağrıda bulunarak geri kalmış ülke vatandaşlarından sağlık alanında yetiştirilmek ve tekrar ülkelerine gön-derilmek üzere dairesel göç adı altın-da (circular migration) destek eğitim programı uygulamalarını istedi.

Türkiye genç nüfusu, AB’ne komşu coğrafyası ve tıp alanındaki bilgi biri-kimi ile sağlık eğitimini akredite ede-rek, sağlık alanında uluslararası görev almaya ve ulusal sağlık hizmetlerinin kalitesini arttırmaya namzettir.

Kaynaklar1) Eurohealth Observer, Vol 17/ No.4/ 2011-4.2) http//ec.europa.eu7internal_market/qualificati-

ons/docs7news/20110706-evaluation-directive-200536ec_en.pdf.

3) The Gren Paper :Modernizing the Professional Quali-fications Directive (COM (2011) 367 final) Brussels, 22 June 2011.

4) Health Professional Mobility and Health Systems, Evidence from 17 European Countries, Edited by M. Wismar, European Observatory Studies Series No: 23.

5) Institute of Medicine, USA. Website.6) 18.02.2012 de yayınlanan: Health for Europe’s Futu-

re: Health 2020 Report.Z.Jakab WHO Regional Di-rector.

dalları arttırılması ve ustalık ölçümüne dikkat çekildi.

ABD 2020 Sağlık Eğitimi Projeksiyo-nu 2012’nin Ekim ayında İOM tara-fından yayınlanacaktır. 2008-2010 AAMC American Ass. of Medical Col-leges (Tıp Okulları Birliği) sağlık eği-timinde ihtiyaçlar yayınlandı. Nüfus artışına oranla tıp doktoru sayısının anlamlı artmadığı ve ülke dağılımına uygun insan gücü planlaması yapılma-sının gereği anlatıldı. ABD’de nüfus yaşlanıyor ve doktorların yüzde 26’sı da 60 yaş üstüdür. Doktor kullanım sıklığı artıyor ve yeni Obama sağlık re-formu ile daha da artacaktır.

2011 Aralık ayında, ABD Kongresi’nde sağlık eğitimi çalışması yapıldı. Tıp Enstitüsü’ne 2012 yılında ibraz edil-mek üzere araştırma yapması görevi ve-rildi. Tıp Enstitüsü’nde çalışan saygın bilim adamları 2000 gönüllü uzman-dan oluşur. Genellikle şeref için kendi-lerine verilen ödevleri inceler ve rapor sunarlar. Bunların arasında 300 Nobel ödüllü bilim adamı vardır. Ülkenin en iyilerini temsil ederler. IOM-Tıp Ens-

titüsü organizasyonu altında ABD’deki sağlık eğitimi konusunda kapsamlı bir raporu (Policy Guidelines 2000-2020) hazırlayıp, 2012 Ekim ayında Ameri-kan Kongresi’ne sunacaklar. Böylece, ABD Sağlık Eğitimi’nin nasıl düzenle-neceği ortaya çıkacaktır.

BM, AB ve ABD’nin 2020 sağlık eği-tim projeksiyonlarının ortak noktaları şunlardır; yaşlanan nüfus ve farklıla-şan yaşam şartlarına bağlı yeni hasta-lık modelleri ortaya çıkmaktadır. Yeni teknolojilerin öğrenilmesi ve entegre çalışma ile sağlık hizmetlerinin daha ulaşılabilir olacaktır. Sağlık Yönetici-liği tıp eğitiminde müfredatlara dahil edilmelidir. Dezavantajlı grupların ih-tiyaçları ihmal edilmemelidir. AB’de sağlık hizmetlerinin serbest dolaşımın-da yabancı dil bilgisi resmi şarttır.

Değişen dünya şartları, bütün dünyada sağlık alanında ortak sorunlara, benzer çözümler getirmektedir. Dünyada sağ-lık iş gücü açığı vardır. Nüfus, ortalama yaşam süresi uzadığı için artmıştır ve yaşlanmıştır. Yaşlanma ile birlikte yaşa bağlı hastalıklar artmıştır. Sağlık hiz-metleri daha çok pahalanmıştır. Sağlık

iş gücünün daha bilgili ve tale-be uygun ye-

t i ş -

Page 31: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 32: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201230

Devlet Ana, İnsanların Bana Uygun Gördüğü

Güzel Bir Yakıştırma

SAYED Dergisinin bu ay ki konu-ğu Bakanlık Müşaviri Sayın Fatma

AKTAŞ. İnsanlara karşı cana yakın, sıcakkanlı ve işinde ise bir o kadar pro-fesyonel. Yoğun bir ortamda bize za-man ayırdı. Kendisi ile Sağlık Bakanlı-ğı’ndaki çalışma ofisinde görüştük.

Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

1961 Trabzon Çaykara doğumluyum. Evli ve iki çocuk annesiyim. Hastane Müdür Yardımcılığı, Hastane Müdür-lüğü, Daire Başkanlığı görevlerinde bulundum. Şu anda da Bakanlık Mü-şavirliği göreviyle birlikte Müsteşarı-mız Sayın Prof. Dr. Nihat TOSUN’un Özel Kalem Müdürlüğü’nü yürütüyo-rum.

Karadenizliliğin de verdiği bir özel-lik olarak insanlara karşı sevecen ve sıcakkanlısınız. Bu kadar yoğun bir tempoda gününüz nasıl geçiyor?

Evet, çok yoğun bir çalışma temposu içerisindeyiz. Gün içerisinde çok farklı olaylar ve kişilerle karşılaştığımız için, çoğu zaman yemeği bile unuttuğumuz oluyor. Bize ulaşan insanlar, gerçekten sıkıntısı olan kişiler. Onların dertleri-ne derman olduğunuz, üzüntülerini paylaştığınız zaman mutlu oluyoruz. Karşınızdaki insana bir gülümseme, bir şeyler ikram etme... Bunlar yazılı olmayan kurallar. Bu bizim kültürü-müzün gereği.

Hepimiz buralarda geçiciyiz. Sadece buralarda değil, bu dünyada misafiriz. Önemli olan arkamızda hoş bir seda bırakabilmek. Şükürler olsun, belir-li şeyleri gördük yaşadık. Allah’ımıza hamdolsun. Biz hizmet yarışındayız. Bakanlığımızın başarıyla uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Programı, halkımı-zın ilgisine mazhar oluyor. Bu çorbada bir nebze bizimde tuzumuz var ise, ne mutlu.

FATMA AKTAŞSAĞLIK BAKANLIĞI MÜŞAVİRİ

röpor ta j ,SU ÖZGÜR

Page 33: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 31

Bazen benim adımı devlet ana zannedip

“Devlet Hanım” diyenler olduğu gibi, “Devlet Anneciğim”

diyenler de var.

“Devlet Anneciğim” diyenler de var. Sadece “Anacığım” diyenleri de unut-mayalım. Bunlar güzel yakıştırmalar. Kendilerine yakın gördüklerini, inanıp güvendiklerini, her konuda bana sıkın-tılarını anlatabildiklerini görüyorum. Ben de gerçekten onlara en iyi şekil-de layık olmaya çalışıyorum. Şunu da söylemeden geçmeyeyim. Bu bana ilk defa Prof. Dr. Şaban ŞİMŞEK Hoca tarafından söylenmişti. Bu onun ese-ridir. Kendisine bu vesileyle selam ve saygılarımı iletiyorum. Allah ömrünü uzun, yolunu açık etsin.

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat TOSUN’un, başhekimlik yap-tığı dönemden bu yana özel kalem müdiresi olarak görev yapıyorsunuz. Sayın Müsteşarla çalışmak nasıl bir duygu?

Evet, benim için en güzel ve en anlam-lı sorulardan birisidir bu. Sayın Müs-teşarımız Prof. Dr. Nihat TOSUN ile dokuz yılı aşkındır birlikte çalışıyoruz. Benim için onur verici bir duygu. Kı-saca bahsetmek istiyorum. Benim ba-şarılı olmam, Sayın Müsteşarımızın ba-şarısı. Kendisi ile çalışmak çok zevkli. Sadece benim için değil, bu herkes için geçerli. İyi bir gözlemci olduğumu dü-şünüyorum. Müsteşarım çalıştığı kişi-leri her zaman onore etmiştir ve onlara her türlü imkânı vererek çalışmalarının önünü açmıştır.

Sayın Müsteşarımız geniş düşünen, çok zeki ve kıvrak zekası olan üst düzey bir bürokrat. Her şeye mutlaka çözüm üretir ve üretmeyi ister. Hiçbir ayrım yapmaksızın her gelen notu, bilgiyi

Aynı zamanda annesiniz. Çalışan ka-dınların genel sıkıntısı olan ev ve iş-yeri arasında zorlandığınız dönemler oluyor mu?

Hayır, zorlanmıyorum. Çalışmayı se-ven birisiyim. Hem evde hem de işye-rinde boş kaldığım zaman canım sıkılı-yor. Evde her işimi kendim yapıyorum. Planlı ve programlı bir şekilde zamanı değerlendirerek çalışırsanız sıkıntı ya-şamazsınız. Bu konuda, çocuklarımın okulları, dershaneleri, alışverişleri ile özellikle de veli toplantıları da dâhil olmak üzere ben ilgilenirim. Her şeyi bir sisteme oturtturduk. Allah’a şükür her şey yolunda gidiyor.

Sizin bir de “Devlet Ana” unvanınız var. Biz bu yakıştırmayı basından da sıkça takip ediyoruz. Nereden çıktı, nedir bu “Devlet Ana”?

Devlet ana, insanların bana uygun gördüğü güzel bir yakıştırma. Bazen benim adımı Devlet Ana zannedip “Devlet Hanım” diyenler olduğu gibi,

Page 34: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201232

SAYED Derneği’nin kuruluş aşamasındaki günlerde bu kadar büyük ve etkin bir dernek olabileceğini tahmin etmemiştim.

toplum kuruluşlarına destek olmaya çalışıyoruz. Özellikle deprem sonrasın-da evsiz kalan insanlara, yaşlı hastalara, fakir ve yoksullara bakmak hepimi-zin görevi olmalı. Ben, aynı zamanda Sağlıklı Nesiller Derneği, Evde Bakım Hizmetleri Derneği, Down Sendrom-lular Derneği ve birçok yardım kurulu-şunda görev almaktayım. Bu konularla destek olmak adına yurt dışı program-larına da katıldım. Bu çocuklar hepi-mizin. Down sendromlu ya da otizmli de olsa, bedensel ve zihinsel engelli de olsa, hem ailelerine hem de kendileri-ne sosyal, ekonomik ve sağlık yönün-den destek olmalıyız. Geleceğe daha iyi, daha sağlıklı nesiller yetiştirmek için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir. Birlikten kuvvet doğar sözü ile hep birlikte çalışmalıyız, çalışmalıyız, çalışmalıyız diyorum.

Gelecekle ilgili düşünceleriniz var mı?

İnancımız gereği, bugün de, gelecek de Rabbimizin bize lütfüdür. Önemli olan bulunduğumuz noktanın hakkını verebilmek. Rabbim bizim için neyi hayırlı kıldıysa onu nasip eylesin. Bu temennimi sadece kendim için değil, tüm insanlık için istiyorum. Memleke-timiz için, milletimiz için verilecek her türlü görevi yapmaya hazırız.

Eklemek istedikleriniz…

Bu röportaj vesilesiyle bütün sağlık ça-lışanlarına, vatandaşlarımıza selam ve sevgilerimi iletiyorum.

dikkate alıp, ilgili kişilere talimat ve-rerek, geri dönüş yaptırır. Bana göre kişiliği, hekimliği, bilim adamlığı ve bürokratlığı ile ender olan ve unutul-mayacak simalardan birisidir. Allah, Sayın Müsteşarımızı başımızdan eksik etmesin, hayırlı ve uzun ömürler ver-sin.

Aynı zamanda SAYED Genel Sekre-terisiniz. SAYED’in bugünlere gel-mesinde kurucu üye olarak büyük emeğiniz var. SAYED 2006 yılında kurulurken, ülkenin en büyük ve en etkili sağlık yönetimi derneği olaca-ğını tahmin ediyor muydunuz?

Biz her zaman büyük düşünerek viz-yon ve misyonumuzu ona göre be-lirlemiştik. Açık söylemek gerekirse kuruluş aşamasındaki günlerde bu kadar büyük ve etkin bir dernek ola-bileceğimizi tahmin etmemiştim. Ama şimdi, Konfederasyon olabileceğimizi düşünüyorum. Çünkü bizim derneği-miz, alanlarında başarılı olan ve olma-ya devam eden üst düzey yöneticiler-den oluşuyor. Hedefimiz büyük, her zamanda öyle olmuştur. Çalışmanın meyvesi alınır. Bu ekip işidir. Ekibimiz iyi. Yönetim Kurulu Başkanlarımız ve üyelerimizle birlikte bu başarıya ulaş-tık. Tabii ki Kurucu Başkanımız, Sayın Prof. Dr. Nihat TOSUN’un katkıları-nı da unutmuyoruz.

Çeyrek asra yakın hizmetiniz var. Bu süre içerisinde binlerce insanla karşı karşıya geldiniz. Dertlerine derman olmaya çalıştınız. Bu süreçte sizi et-kileyen ve unutamadığınız bir olay var mı?

Şöyle söyleyeyim yirmi sekiz yıldır ça-lışıyorum. Birçok olay var. Ama son zamanlarda etkilendiğim birisini siz-lerle paylamak istiyorum. Geçen yıl Enerji Bakanımız Sayın Taner YIL-DIZ, bir hastanın nakli için beni aradı. İbni-Sina Kardiyoloji bölümünde yatı-yor. Ameliyat için İstanbul Koşuyolu Hastanesi’ne nakledilmesi gerekiyor. Ben talimatı alır almaz hızlı bir şekilde Acil Sağlık Hizmetleri Kriz Merkezi’ni aradım. Hastanın uçak ambulansla nakledilmesi konusunda hekimlerle görüştüm. Nakil için resmi işlemler başlatıldı. Cep telefonum yeniden arandı. Beni arayan hastanın kendisi.

“Kızım biraz acele eder misiniz? Geç kalıyoruz, strese giriyorum.” dedi. Ben de ona “Tamam beyefendi, hemen hal-lediyoruz.” dedim. Hasta ambulans uçakla İstanbul’a gitmiş, havaalanın-dan hastaneye götürülürken vefat et-miş. Oğlu beni ağlayarak arayıp hem teşekkür etti, hem helallik istedi. O rahmetli amcanın sesini hâlâ kulakla-rımda.

SAYED dışında da birçok sivil toplum örgütünün ve özellikle de yardım kuruluşlarının organizasyonlarında sizi görmekteyiz. Bize bunlardan bahseder misiniz?

Sivil toplum örgülerine her zaman destek olmalıyız. Çok güzel hayır işleri yapıyorlar. Burada bizim konumumuz itibariyle, daha çok sağlıkla ilgili sivil

Page 35: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 36: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201234

PazarlamanınYedi p’si

Pazarlama anlayışı önceleri 4P ola-rak ifade edilen sonrasında değişen

pazarlama stratejileri ve talep eden an-layışı ile 3P daha eklenerek 7P olarak karşımıza çıkmıştır. Üzerinde durul-ması anlamında 7P ya da 7C pazar-lama bilimi adına hemen hemen her şeyi kapsamaktadır. Maddeler halinde ifade etmek gerekirse;

Üretim süreci ile

• Product(Ürün)• Price(Fiyat)• Place(Yer)• Promotion(Tutundurma)• People(HedefKitle)• Process(Süreç)• Physical Evidence (Fiziksel Belirti,

Kanıt)Bir de talep eden yönü ile değerlendi-rildiğinde (7C)

•Customer Value (Tüketiciye değerkatan şey)

•Cost(Maliyet)•Convenience(Erişilebilirlilik)•Communication(İletişim)•Consideration(Değerverilme)

•Coordination(Koordinasyon-Süreç)•Confirmation(Onaylama-Teyid)Pazarlamanın yedi p’si uygulama anla-yışı itibariyle aşağıdaki gibi ifade edil-mektedir.

1. Tüketici Uyumu: Sağlıkçı, etkili bir iletişim kurabilmek için tüketici-nin algılamalarını, motivasyonlarını, davranışlarını ve ihtiyaçlarını anlamak ve bunlara göre yolunu belirlemek zo-rundadır.

2. Tüketicinin Algıladığı Değer: Alışveriş pazarın bel kemiğini oluş-turur. İhtiyaçlar karşılıklı yararların değiş-tokuşuyla tatmin edilir. İstenen uygulamanın olmadığı durumdaki za-rardan daha çok sağlıklı davranışların getireceği yararların işlenmesi faydalı olacaktır. Savunulan yararlar mutlaka tüketicinin arzu ettiği veya değer ver-diği bilinen şeyler olmalıdır. (Ürünü tüketicinin ihtiyaç, istek ve arzularına uygun olarak sunmak.)

3. Müşterinin Davranışı, Tatmin Derecesi: Kalabalığın büyük bir kıs-mı değişik yaş, cinsiyet, sosyal sınıf,

yazı ,BEHLÜL ÜNVERMARMARA ÜNİ. TIP FAK. VAKFI ACADEMIC HOSPITAL& ÇİFTEHAVUZLAR TIP MERKEZİ VAKIF / İŞLETME MÜDÜRÜ

Page 37: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 35

Hastane seçiminde, arkadaş ve yakınlarının tavsiyelerinin giderek

daha etkili olmaya başladığı araştırmalarda

saptanmıştır.

sürekli bir araştırma ve izlem demektir. Böylece problemler erken bir evrede fark edilir ve pazarlama süreci bu du-rum karşısında yeniden uygun şekilde modifiye edilir. Sağlıkçı hedef kitle ile irtibatı kesintisiz sürdürmelidir. Bunu yaparken resmi ve gayrı resmi yöntem-ler kullanılmalı ve kitlenin ihtiyaçları ve bakış açısı her zaman akılda tutul-malıdır. (kitle ile kesintisiz irtibat ha-linde olmak)

Hizmet kalitesi; müşterinin algıla-dıkları hizmet kalitesi beklentilerinde oluşan hizmet ile aldıkları hizmetin

uygulamasıyla ortaya çıkmaktadır. Do-layısıyla müşteri kullanım öncesinde hizmetle ilgili işletmenin ne sunması gerektiğine ilişkin beklentiler oluştur-maktadır.

8. Yönetim: Pazarlama sürecinin yö-netimi hizmetin uyarlanması için her safhanın koordine edildiğinden ve des-tekleyici ortamın oluşturulduğundan emin olmamızı sağlar.

9. Hizmetin Kalitesi-Dokunulabilir İp Uçları: Bir hizmet işletmesini diğer bir işletmeden farklı kılan en önemli faktörlerden birisi, rakiplerden daha yüksek kalitede hizmet üretmesi ve sunmasıdır. Pek çok hizmet işletmesi, farklı ve istenen kalitede hizmet üret-me ve sunma stratejisiyle rakiplerinden üstün duruma geçip, karlılıklarını sü-rekli kılarak, rekabette üstünlük avan-tajını yakalamaktadır. Bazı işletmeler kendilerini tatmin etmek amacıyla yüksek kalitede hizmet sunma çaba-sı içerisinde olabilmektedir. Oysa asıl önemli olan şey, tüketicilerin bekledik-

etnik grup ya da dine mensup kişi-lerden oluşuyor olabilir. Herkes aynı anlayışa, tutuma, davranış şekline veya ihtiyaca sahip değildir. Kitlenin analizi hedef kitlemiz hakkında geniş bir bilgi edinmemizi sağlar. Bundan sonra bu kitle hedef pazarlara bölümlendirilir. Bu bölümler kendi talep tiplerine göre kesin sınırlarla ayrılmıştır. Her birinin kendine göre pazarlama ve iletişim stratejileri mevcuttur. (kitledeki farklı-lıkların çizgilerini belirlemek)

4. Müşteri İlişkileri; Müşterinin Yol Göstericiliği: Market araştırması sağ-lıkçıya kitlenin düşündüğü gibi dü-şünmek ve stratejiyi ona göre düzen-lemek fırsatını verir. Metotlara gelince geleneksel araştırmalar, panel çalışma-ları, fokus gruplar, örneklemeler, ikin-cil kaynakların gözden geçirilmesi bu amaca hizmet edebilir. (fizibilite; kitle-nin bölümlenmesi, bölümlerin karak-teristiği ve ihtiyaçları, pozisyon almak için pazar araştırması, mesajların sunu-luşu ve pilot testler için)

5. Dağıtım Kanalları – Tanıtım: Pazar araştırması ile oluşturulur. Ka-nal sağlığın geliştirilmesi için çıkıştır. Hedef kitleye bağlı olarak iletişim ve dağıtım sistemlerinin anlaşılması ve tanımlanmasıdır. (hedef kitlenin med-ya alışkanlıklarını anlamak ve tanımla-mak.)

6. Ürün-Fiyat-Yer-Tanıtım: Doğru ürünün doğru yerde ve doğru şekilde tanıtma etrafında dönen ve tüketiciyi tatmin etmeye dayanan bir olgudur. Ürünün karşılığında ne verilmelidir? Ürünün tüketiciye ulaşması için kul-lanılan dağıtım kanalları nedir? Ürün tüketiciye nasıl sunulmalıdır?

Hastaların, hizmet kalitesine ilişkin algı ve değerlendirmelerinin yalnızca kendi tercihlerinde değil, çevrelerinde-ki kişilerin tercihlerinde de rol oyna-dığı, hastane seçiminde, arkadaş ve ya-kınlarının tavsiyelerinin giderek daha etkili olmaya başladığı araştırmalarda saptanmıştır.

7. Sürecin İzlenmesi Müşteri ilişki-leri, Müşterinin yol göstericiliği: Bu

Page 38: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201236

Bir hizmet işletmesini diğer bir işletmeden

farklı kılan en önemli faktörlerden birisi, rakiplerden daha

yüksek kalitede hizmet üretmesi ve sunmasıdır.

tüketiciler tarafından tanımlanmasıdır. Bunun için kalitenin belirlenmesi ba-kımından müşterinin, hizmetin yarar sağlayan öğeleri karşısındaki tutumuy-la, hizmetin gerçekte verdiklerinin, bir arada ele alınmaları gerekmektedir. Pratikte bu ikisinin arasında bir takım kopukluklar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenleri ortadan kaldırmak için de hizmet sunuş politikasında işletmele-rin belirli değişikliklere gidilmesi kaçı-nılmaz olmaktadır.

Hastanelerin verdiği tıbbi bakım ve tedavi hizmetlerinde hastaların bek-lentilerini karşılamak, tıbbi hatalardan uzak, günün gelişmiş tanı ve tedavi olanaklarını kullanmak, kaliteli ve et-

kin bir şekilde hizmet sunmak hastane yönetiminin amacı olmalıdır.

11. Fiziksel Delil-İnsan: Teknik ve karmaşık özellikleri nedeniyle tıbbi hizmetlerin hastalar tarafından bilin-mesi ve anlaşılması mümkün değildir. Bu sebepten, hastaların hastane hiz-metlerine bakışı özel niteliklere sahip konaklama hizmetleri şeklinde olmak-tadır. Hastaların hastanelerin hizmet kalitesinden başlıca beklentilerini sıra-layacak olursak;

•Hastanepersonelininhastalarakibarve saygılı davranması.

•Hastaların hastane personeline gü-ven duyması.

•Hastaihtiyaçlarınınzamanındagide-rilmesi.

•Hastanedekullanılancihazlarınmo-dern olması.

•Verilenyemeklerinyeterliolması.• Fizikimekânın (oda,banyo, tuvalet

vb.) temiz olması.•Bekleme odalarında yeterli oturma

yerlerinin olması.•Hastaneortamınıngürültüsüzolma-

sı.•Çarşaf,nevresimveyastıkkılıflarının

temiz olması.

leri kalitedeki hizmeti onlara sunmak-tadır. Tüketiciler kendilerine sunulan hizmetle bekledikleri hizmeti her za-man karşılaştırmaktadır. Eğer verilen hizmet beklentilerin üzerinde gerçek-leştirilmişse daha fazla tatmin olurlar ve o hizmeti almaya devam ederler.

Hizmet kalitesi bir imalat ortamında oluşturulup, eksiksiz olarak müşteriye ulaştırılmaz. Birçok hizmet kaliteli bir hizmet sunulmasını garantilemek için satıştan önce sayılamaz, ölçülemez, stoklanamaz, test edilemez ve doğru-lanamaz.

Hizmet kalitesindeki gelişmelerin bir işletmeye daha fazla yeni müşteri ka-zandıracağı, mevcut müşteriyle iş hac-mini artıracağı, işletmeyi fiyat yönlü rekabetlerden sıyırabileceği ve hatala-rı telafi etmek için harcanan emek ve masrafı azaltabileceği kanıtlanmıştır.

10. Politikalar-Prosedürler: Hizmet işletmelerinde üretilen hizmetlerin kalitesinin nasıl olduğu, üreticilerden çok o hizmeti alan tüketiciler tara-fından belirlenir ve üretilen hizmet, tüketicilerin beklentilerine cevap ver-diği ölçüde beğeni kazanmaktadır. O halde önemli olan, hizmet kalitesinin

Page 39: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 40: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201238

Sağlık turizmi, en hızlı gelişen sek-törlerden biri ve en dinamik alter-

natif turizm şeklidir. Hastalar yüksek kalitede uygun fiyata tedavi olabilmek için farklı bölgelere seyahat etmekteler. Sağlık hizmeti için ülkelerarası seyahat etmelerinin sebebi genelde yaşadıkları ülkede bu hizmetlere ulaşamamaları ya da uzun bekleme süreleridir.

Dünya genelinde gelişmiş ülkelerde bireylerin sağlık ihtiyaçları ve devlet-lerin sağlık harcamaları her yıl büyük oranlarda artış göstermektedir. Bunun sonucu olarak, Amerika Birleşik Dev-letleri ve Avrupa Birliğine üye birçok ülke vatandaşı daha kalite hizmeti daha uygun fiyata almak için başka ülkelere sağlık turisti olarak seyahat etmektedirler. Diğer ülkelerdeki sağlık harcamalarının süregelen artışı, Türki-ye özel sağlık sektörünü artan ulusla-rarası hasta sayısı ve cirolarla olumlu yönde etkilemekte ve sağlık turizmi sektörünün gelişmesine önemli katkı-larda bulunmaktadır.

Türkiye, dünyaca ünlü “Türk misafir-perverliği” ile dünya standartlarındaki sağlık tesislerinde sunduğu geniş te-davi ve bakım hizmetleri yelpazesiyle son dönemlerin gözde sağlık turizmi ülkesidir. 2011 yılında 586.000 sağlık turistine hizmet verilerek ülke genelin-de sağlık turizminden 3.4 Milyar USD gelir elde edilmiştir. Türkiye dünya sı-ralamasında sağlık turizminde en çok tercih edilen on ülke arasında yer ala-rak uluslararası sağlık arenasında güçlü alternatiflerden biri olduğunu kanıtla-mıştır. Ülkenin Tayland, Hindistan ve Singapur gibi dünyanın en çok sağlık turisti alan ülkelerinin arasında yer al-ması, bu alanda markalaşması ve tüm dünya genelinde bu sektörden pay elde etmesi sadece ekonomik bir kazanç olarak görülmemelidir. Uluslararası hastaların Türk hastaneleri ve doktor-larını tercih etmeleri, aynı zamanda sağlık alanında ülkenin dünya gene-linde saygın bir konuma da gelmesi demektir.

TürkiyeSağlık Turizminde

En Çok Tercih Edilen On Ülke Arasında

Yer Alıyor

Birçok ülkede sigorta şirketlerinin kapsamadığı diş, plastik cerrahi vb. hizmetler de oldukça düşük fiyata sunularak sağlık turistlerini cezp etmektedir.

yazı ,ARZU ÖZSOY

Page 41: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 39

Türkiye, dünyaca ünlü “Türk misafirperverliği” ile dünya standartların-daki sağlık tesislerinde

sunduğu geniş tedavi ve bakım hizmetleri yelpa-zesiyle son dönemlerin

gözde sağlık turizmi ül-kesidir.

10 Milyar USD Gelir Sağlanabilir

Sağlık Bakanlığı’nın kamu ve özel sektöre verdiği destekler ve Ekonomi Bakanlığı’nın sağladığı teşviklerle Tür-kiye önümüzdeki yıllarda sağlık turiz-mi alanında daha üst sıralara yerleşebi-lecek durumdadır.

Birçok raporda ifade edilen rakamlar da sağlık turizmi konusunda Türkiye için büyük önem arz eden potansiye-li açıkça göstermektedir. 2011 yılında Türkiye’ye yaklaşık 3.4 Milyar USD kazandıran sağlık turizmi faaliyetle-ri etkin ve uygulanabilir bir stratejik planlama ve uluslararası pazarlama teknikleriyle 2020 yılında 10 milyar USD gelir getirebileceği tahmin edil-mektedir.

Türkiye’nin dünya genelinde sağlık tu-rizminde en çok tercih edilen ve ilk üç sırada yer alan Uzak Doğu’lu rakipleri Hindistan, Tayland ve Singapur’dan daha yakın bir mesafede olması ne-deniyle hedef alacağı pazarlar: Kuzey

Amerika, Kuzey ve Batı Avrupa, Bal-kan Ülkeleri, Orta Doğu, Kuzey Afri-ka ve Arap Yarımadası’dır.

Neden Türkiye?

Farklı coğrafyalardaki sağlık hizmetleri ve sağlık turizmi talepleri incelendi-ğinde Türkiye’nin neden tercih edil-diği daha iyi anlaşılacaktır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri genelinde yüksek kalitede sağ-lık hizmetleri yüksek fiyatlarla sunul-maktadır. Türkiye’de ise aynı hizmetler benzer kalitede çok daha uygun fiyat-lardadır. Ayrıca birçok ülkede sigorta şirketlerinin kapsamadığı diş, plastik cerrahi vb. hizmetler de oldukça düşük fiyata sunularak sağlık turistlerini cezp etmektedir. Daha da önemlisi Amerika ve Avrupa’da bu hizmetleri almak için aylarca sıra beklemek zorunda olanlara ve özellikle ileri yaştaki hastalara hiç-bir bekleme süresi olmaksızın hizmet verilmesi ülkeyi daha da cazip hale getirmektedir. Uzun bekleme süreleri

özellikle kardiyoloji ve ortopedi ko-nularındaki acil tedavi talepleri olan ileri yaş hastaları mağdur etmektedir. Bu nedenle yüksek kalitede sağlık hiz-metlerini düşük fiyatla ve hızla sunan Türkiye, bu ileri yaş hastaların yaşam kalitesini de yükseltmektedir. Son dö-nemde yayınlanan birçok raporda, ileri yaş nüfus ve sağlık sorunları ile ilgili önemli nokta ve rakamların altı çizil-

Page 42: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201240

2011 yılında 586.000 sağlık turistine hizmet verilerek ülke genelinde sağlık turizminden 3.4 Milyar USD gelir elde edilmiştir.

farklılaşmaktadır. Bu bölgelerde yaşa-yan hastalar, kaliteli sağlık hizmetleri-ne kendi ülkelerinde erişim imkânı bu-lamamaktadırlar. Bu nedenle tedavileri için kaliteli hizmeti sunan en yakın hedef ülkeye gitmeleri gerekmektedir.Uçuş mesafesinin kısa olması avanta-jının yanı sıra, sağlık turizmi için seçi-len ülkenin dili, dini, kültürü ve etnik yapısının sağlık turistinin seçimindeki etkileri düşünülürse Türkiye bu ülkeler için de büyük potansiyel arz etmekte-dir. Afrika geneli için de sağlık turizmi potansiyeli farklı değildir.

Türkiye ve bu ülkeler arasındaki son dönemde yapılan eğitim iş birlikleri daha etkin kullanılarak Afrika’dan ge-len sağlık turisti sayısı önemli oranda artırılabilir. Son yıllarda yüksek eği-timlerini Türkiye’de alan Afrikalı tıp öğrencileri ve doktorlar, yüksek kalite-

de uygun fiyatlı sağlık hizmetlerini ül-kelerindeki meslektaşlarına ve hastala-rına kendi dillerinde anlatarak ülkenin sağlık turizmini geliştirme ve bölgeden gelen hasta sayısının artmasına büyük katkı sağlayabilirler. Hastalarla aynı dili konuşmaları hem Türkiye’nin ül-kelerinde pazarlanmasında hem de bu hastaların Türkiye’de tedavileri sırasın-da önemli bir rol oynayacaktır.

Sonuç olarak Türkiye, stratejik ko-numu, sağlık hizmetlerinin ve sigor-ta kapsamı dışındaki tedavilerin (diş, plastik cerrahi vb) yüksek kalitede dü-şük fiyatlara sunulması, ileri yaş hasta-ların uzun süre bekleyen ameliyat ve tedavilerini hızla gerçekleştirmesi ile önümüzdeki yıllarda sağlık turizminde hak ettiği daha üst sıralara yerleşebile-cek durumdadır.

mekte ve Türkiye için büyük önem arz eden potansiyeli açıkça göstermekte-dir.

Örneğin Amerika Birleşik Devlet-leri’nde 40 milyondan fazla bireyin sağlık sigortası yoktur ve 120 milyon civarı bireyin sağlık sigortası ise ağız ve diş tedavilerini kapsamamaktadır. Buna paralel olarak, doğum oranının yüksek olduğu 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde doğmuş kişilerin toplam nü-fusu 200 milyondan fazla iken 1946-1964 arasında doğan bu bireyler 2015 yılı itibari ile “ileri yaş – senior, elderly” statüsüne ulaşacaklar ve sağlık ihtiyaç-ları da doğal olarak büyük ölçüde ar-tacaktır. Bu nedenle, devlet yetkilileri genel nüfusun ve özellikle ileri yaştaki vatandaşlarının sürekli artan sağlık ta-leplerine yeni çözüm yolları aramakta ve diğer ülkelere yönelmektedir.

Sonuç olarak, kaliteli hizmet için uy-gun fiyat isteyen genel nüfusun ve ileri yaş hastaların sağlık talepleri ve uzun bekleme süreleri artarken Türkiye bu büyük potansiyeli ve fırsatları en iyi biçimde değerlendirmelidir. Türkiye’yi sağlık turizminde markalaştırmak için Amerika ve Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşları ve Müslüman nüfus-tan yararlanılabilir. Örneğin sadece Avrupa’da 5 milyona yakın Türk ve yaklaşık 20 milyon Müslüman yaşa-maktadır. Sağlık turizmi ile ilgilenen özel hastanelerin hedef kitlesi olabile-cek bu gruplar aynı zamanda tanıtım-da da kolaylaştırıcı rol oynayabilirler.

Sağlık Turizmi İçin Hedef Ülkeler

Ortadoğu, Kuzey Afrika, Körfez Ülke-leri ve Arap yarımadasında ise durum

Page 43: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 44: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201242

Kan Gruplarına GöreDiyetler Sağlığı Bozuyor

Her gün gazete, dergi, televizyon, internet gibi kitle iletişim araçla-

rında binlerce diyet ile karşılaşılmakta-dır. Genel ilkeleri benzer olmakla bir-likte, diyet mutlaka kişiye özel olarak hazırlanmalıdır. Çünkü herkesin me-tabolizması birbirinden farklıdır, tıpkı parmak izi gibi.

Zayıflama diyetlerinde temel ilke, bir yandan alınan enerjinin sınırlandırıl-ması, diğer yandan fiziksel aktivite ile enerji harcanmasının artırılmasıdır. Günlük enerji alımının kısıtlanması, obezitenin tedavisinde en uygun yön-temlerden birisidir. Ancak kan grubu diyetinde olduğu üzere kontrolsüz bir şekilde ve kısa sürede hızlı ağırlık kay-bını hedefleyen çok düşük enerjili di-yetler çeşitli komplikasyonlara neden olmaktadır.

Yapılan araştırmalar kan grupları ile za-

yıflama diyetlerinin etkinliği arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını gös-termektedir. Bu diyette bazı besinlerin bazı kan gruplarında kullanılmaması gerektiği belirtilmektedir. Örneğin “0 kan grubundakiler süt ve türevlerini tüketmemelidir” gibi. Halbuki bu be-sin grubunun eksikliği kemik sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

A Grubu

Kahvaltı: Limonlu su Meyve suyuyla hazırlanmış pirinç gevreği Kahve veya bitkisel çayÖğle: Somon balığı (soğuk) Limon suyu ve zeytinyağı ile tatlandırılmış yeşil salataİkindi: Yarım kase ballı yoğurtAkşam: Fırında balık, Salata

yazı ,M. TURGAY KÖSEUZMAN DİYETİSYEN

Page 45: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 43

Kan grubu diyetinde olduğu üzere kontrolsüz bir şekilde ve kısa sürede

hızlı ağırlık kaybını hedefleyen çok düşük enerjili diyetler çeşitli

komplikasyonlara neden olmaktadır.

B Grubu

Kahvaltı: Üzüm suyu Sütlü ve muzlu pirinç kepe-ğiÖğle: 2 Dilim hindi eti 1 Dilim ekmekAkşam: Izgara balık Buharda pişmiş sebze

O Grubu

Kahvaltı: Marmelat sürülmüş 1 dilim ince kesilmiş ekmek 1 Adet yumurtaÖğle: Haşlanmış tavuk göğsü Domates salatasıAkşam: Fırında balık Salatalık

AB Grubu

Kahvaltı: 1 Adet yumurta Diyet reçel sürülmüş 1 dilim ekmek Greyfurt suyuÖğle: Karışık yeşil salata Sebze kızartmasıAkşam: Somon ızgara Kuşkonmaz

Kısa Sürede Verilen Kilolar Geri Alınıyor

Yukarıda yer alan dört farklı kan grubu diyetinde de besinle-rin tüketim miktar-ları belirtilmemiştir. Birer porsiyon şeklin-de düşünüldüğünde önerilen enerji miktarının dü-şük olduğu; p r o t e i n ora-

nının yüksek, karbonhidrat oranının düşük olduğu dikkatleri çekmektedir. Tahıllara, baklagillere ve süt ürünleri-ne yeterince hatta hiç yer verilmemiş, çoğunlukla et ve salata ağırlıklı bir bes-lenme şekli benimsenmiştir.

Bu diyet başlangıçta hızlı kilo kaybı sağlasa da, kısa bir süre sonra bu kilo-lar fazlasıyla geri alınmaktadır. Vücut ağırlığının hızlı kaybı; yağsız vücut kitlesinin daha çok kaybına, bazal me-tabolizma hızının azalmasına, kaybe-dilen ağırlığın korunamamasına, bazı minerallerin düzeylerinin düşmesine neden olmakta ve ölümle sonuçlana-bilmektedir. Bu tip diyetler sağlığa zarar vermenin ve metabolizmanın bozulmasını sağlayarak ömrü kısalt-manın yanı sıra, kişinin “ben bu işi başaramıyorum” diyerek umutsuzluğa kapılmasına neden olmaktadır.

Gerçek ağırlık kaybı vücuttaki yağ kit-lesinin azalması ile mümkündür. Kas ve su kitlesindeki kayıplar hem sağlık açısından risklidir hem de kalıcı ağırlık kaybına neden olmamaktadır. Ağır-lık kaybının hızlı olması öncelikle su, sonrasında kas kitlesindeki azalma ile ilişkilidir. Dengeli diyetlerde yağ, çok düşük oranlarda karbonhidrat içeren (ketojenik) diyetlerde su ve açlık halin-de kas kaybı olmaktadır.

Zayıflamanın Temelinde Eğitim Yer Almaktadır

Zayıflama alanı çok geniş bir yelpazede iş olanağı sağla-maktadır. Diyet / light ürünlerden zayıflama ilaçlarına, aktarlarda bulunan karışımlar-dan ameliyatlara, spor aletlerinden zayıflama çaylarına kadar çok geniş bir pazar söz ko-nusudur. Kimisi çıkıp tek tip diyetler, pro-tein ağırlıklı formüla-lar, bitkisel tabletler,

%100 doğal ürün-ler önermekte;

kimisi de

Page 46: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201244

Yapılan araştırmalar kan grupları ile zayıflama

diyetlerinin etkinliği ara-sında herhangi bir ilişki

bulunmadığını göster-mektedir.

bazı iğneler ile kişileri zayıflattığını id-dia etmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü ağırlık kaybının aylık 2 - 4 kg arasında olması gerektiği-ni vurgulamaktadır. Kişi çok şişmansa, ameliyata hazırlanacaksa, kişide kiloya bağlı olarak herhangi bir sağlık proble-mi oluşmuş veya oluşma sürecinde ise doktor ve diyetisyen gözetiminde ayda 6 kg verdirilebilir. Daha fazla ağırlık kaybının faydadan çok zarar vereceği asla unutulmaması gereken çok ciddi bir konudur. Kimse 10 senede aldığı kiloları 10 günde vermeye kalkışma-malı, sabırla tedavinin üzerine gitme-lidir. Zayıflamanın temelinde eğitim yer almaktadır. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog kontrolünde yapılacak klinik muayenenin ardından elde edi-len kan tahlil sonuçları yorumlanarak, kişi diyetisyen eşliğinde tıbbi beslen-me tedavisine alınmalıdır. Egzersiz ve davranış değişikliği tedavisinin yerleş-tirilmesi ile hedefe ulaşılmalı ve kişi

koruma programına alınmalıdır. Üç ay süresinde diyet, egzersiz ve davra-nış değişikliği tedavisi uygulanmadan kimseye ilaç tedavisi ve/veya cerrahi tedavi uygulanmamalıdır.

Sonuç olarak; zayıflama programı ki-şiye özel, bireyin benimseyip, yaşam tarzı haline getirerek uygulayabileceği, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırabilecek özellikte olmalıdır. Ayrıca obezitenin tedavisinde tek ba-şına diyet tedavisi yeterli olmamakta, beraberinde egzersiz programı ve dav-ranış değişikliği tedavisi de gerekmek-tedir.

NİSAN 201244

Page 47: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 48: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201246

Hastane Donanım ve Ekipmanları

Büyüteç AltındaBu ay ‘Büyüteç’ altına aldığımız

konu; “Hastane Donanım ve Ekipmanları”. Her geçen gün büyüyen bu pazarda yerli üretim de giderek söz sahibi oluyor. Bu üretimin sonucu Tür-kiye başta kendi bölgesi olmak üzere birçok ülkeye ürün ihraç eder noktada. İhracatın artması, Avrupa ülkelerinde daha fazla söz sahibi olunmasının vaz-geçilmez koşulu ise kaliteli üretim. İşte

tam bu noktada sektör temsilcilerinin ortak görüşü; sağlık kurumlarının ka-liteye yatırım yapması. Bunun anlamı satın almalarda tek kriterin fiyat olma-ması. Yerli üretim, satın almalar, araş-tırma geliştirme, sağlık kurumunun dikkat etmesi gereken hususlar gibi bütün detaylarıyla ele aldığımız Has-tane Donanım ve Ekipmanları konusu bu ay ki dosyamızda.

hazırlayan,GÜNEŞ KAZDAĞ[email protected]

Page 49: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 47

Sektör olarak KDV Oranlarında Sorun Yaşıyoruz

MEHMET POLATMESPA SAĞLIK MALZEMELERİ SAN. VE TİC. A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Mespa Sağlık Malzemeleri Sana-yi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Ku-

rulu Başkanı Mehmet Polat, hastane donanım ve ekipman üretiminde Ar-Ge’de yaşanan sorunları azaltmak için işletme olarak araştırmaya ve insan kaynaklarına yatırım yaptıkla-rını söyledi. Ar-Ge’nin doğası gereği sıkıntılı bir süreç olduğunu hatırla-tan Polat, konuyla ilgili şu bilgileri verdi; “Doğru fizibilite ve kalifiye bir ekiple yapamayacağınız yok. Biz iş-letme olarak, araştırmaya ve nitelikli insan kaynağına yatırım yapmaktan çekinmiyoruz. Hal böyle olunca Ar-Ge aşamasında yaşanan sıkıntılarda azalıyor. Ülkemizde üretim konusu ise başlı başına bir sıkıntı. Özellikle nitelikli üretim yapmak istiyorsanız, hammadde tedarikinden makine teç-hizata kadar pek çok engelle karşılaşı-yorsunuz. Yaşadığımız sıkıntıların bir kısmını maalesef Avrupa ülkelerin-den sağladığımız tedariklerle aşmaya, bir kısmını ise bünyemizde çözmeye çalışıyoruz. Ülkemizde üretim yap-manın getirdiği ve pek çok işletmenin yaşadığı sorunları biz de yaşıyoruz. Bunların başında nitelikli ara eleman bulma sorunu geliyor. Ancak mesleki eğitim kurumlarının yaygınlaşması ve bireylerin bu alana yönlendirilme-siyle sorunun çözülebileceğine inanı-yoruz. Sektörel olarak yaşadığımız bir başka sıkıntı ise KDV oranıyla ilgili. Tıbbi Cihaz Yönetmeliği kapsamın-da, imal ettiği ürünleri yüzde 8 KDV oranı ile satışa sunan şirketimiz, üre-tim aşamasında pek çok girdi için yüzde 18 oranında katma değer ver-gisi ödüyor. Bu uygulama sonucunda sektörümüz, yıl boyunca ödemiş ol-duğu katma değer vergisinin maliye-tine katlanmak zorunda kalıyor. Her ne kadar indirimli oran KDV iade talebi ile yüklendiğimiz KDV’nin

bir kısmını alsak da, uzun bir zaman beklemek zorunda kalıyoruz. Bu du-rum iadeden kaynaklı meblağın, üre-time dönüşünü geciktirdiği için yeni yatırımlar, büyüme ve istikrarın sağ-lanması konularında çeşitli zafiyetleri de beraberinde getiriyor. İşin ihracat boyutuna gelirsek, markalaşmadan tanıtıma, ürün kalitesinden teknik servise kadar pek çok süreci başarmak gerekiyor. Mesele hep bir adım daha ileriye gitmekle ilgili olunca, bu alan-da yaptığımız yatırımlar gündeme geliyor. Dünyada sağlık sektörü ol-dukça rekabetçi bir pazar ve pazarda rekabet şartları her geçen gün ağırla-şıyor. Mespa’nın politikası bu alanda var olabilmek ve sürdürebilir rekabeti yakalayabilmek için, markalaşmaya, tanıtıma önem vermek, kaliteli ve inovatif ürünler üreterek, arkasın-da durmak. Bu sebeple örneğin bu yıl Mespa, otuz altıncısı düzenlenen Dünya’nın ikinci en büyük sağlık fu-arı olan Arab Health’de, Siemens ve Philips gibi dünya devlerinin yanın-da Platinium Sponsor olarak yerini aldı. Ancak mesele sadece ihtişamlı tanıtımlar yapmak değil, önemli olan bu platformlarda tanıtabilecek dünya standartlarında ürününüzün olması ve satış sonrası hem müşteri ilişkileri-nizle hem de teknik servisinizle ürü-nünüzün arkasında durabilmeniz. Bu kriterlere ulaşınca zaten ihracatınız da artıyor.”

Mespa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Polat, yatırım yaparken nelere dikkat etmeleri gerektiğine ilişkin sorumuzu şöyle yanıtladı; “Si-zinle önce bir analiz sonucunu payla-şayım; TÜBİTAK tarafından yapılan Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinin Du-rumu başlıklı SWOT analizi sonuç-larında ‘Türkiye, sağlık sektöründe ilaç, sağlık malzemesi ve teknik do-

Nitelikli üretim yapmak istiyorsanız, hammadde tedarikinden makine teçhizata kadar pek çok engelle karşılaşıyorsunuz.

Page 50: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201248

BÜYÜTEÇ

nanımda büyük oranda dışa bağımlı durumdadır. Bu hal, ülke gelirlerinin büyük oranda yurt dışına aktarılma-sına yol açmaktadır’ denilmekte. Bu acı gerçeğin bilincinde olan ve tama-men yerli sermayeyle kurulan işlet-memizin bir amacı da, ülkemizin bu alandaki dışa bağımlılığını en aza in-dirmektir. İhracat yaparak ülkemize girdi kazandırmanın yanı sıra, ithala-tın önünü kesmek de bizim için bir o kadar önemlidir. Sağlık kurumları yatırım yaparken bu sosyal sorumlu-luk penceresinden bakmalıdır. Ülke-mizde artık Avrupa kalitesinde hatta üzerinde üretim yapan işletmeler var. Bilindiği gibi hükümet, cari açığı ka-patmak için yoğun çaba sarf etmekte. Yerli üreticinin dış pazarda adından söz ettirebilmesi de yine içerdeki gü-cüne bağlıdır. İster özel ister kamu olsun, sağlık kurumlarımızın bu bi-linçle hareket etmesi gerekir. Sağlık Bakanlığı bu alanda yerli üreticiye öncelik tanıyor. 06.09.2011 tarih ve 28046 sayılı Resmi Gazete’de yayın-lanan, Kamuda Yerli Ürün Kullanıl-masına Yönelik Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan imzalı genel-gede ‘Tasarruf ve rekabet ilkelerine uygun hareket edilmesi kaydıyla, ül-kemiz ihtiyaçlarının yerli ürünlerden karşılanması ekonomimiz açısından büyük önem taşımaktadır’ denilmek-te. Bu noktada önemli olan sağlık ku-rumlarının bu genelgeye uygun iş ve işlem yapmasının sağlanması.”

İki Yeni Ürünün Tanıtımı Yapıldı

Mespa, on altı yıllık geçmişiyle ülke-mizde sağlık sektörünün öncü kuru-luşlarından biri. Hastane Ekipman-ları, Medikal Tekstil ve Paslanmaz Çelik Hastane Ekipmanları olmak üzere üç ana kolda üretim yapıyor. İki yüzden fazla ürünle dünya paza-rına açılmış olan Mespa’nın Türkiye pazarında ise 81 ilde 700’ün üzerin-de hastanede ürünleri kullanılıyor.

Yaygın pazarlama-dağıtım ve teknik servis ağıyla hizmet veren şirket aynı zamanda 40’dan fazla ülkeye ihracat yapıyor. Mehmet Polat, Mespa ürün-lerinin anti-bakteriyel hammadde sertifikalarından EMC testlerine, Harmonised EN standartlarından CE’ye kadar pek çok sertifikasyona sahip olduğunu belirtti ve bu doğrul-tuda üretim yaptıklarını söyledi. İki yeni ürünün tanıtımını yaptıklarını da kaydeden Polat şu bilgileri verdi:

“Pazarda kalitesiyle, fiyat politikasıy-la, satış sonrası müşteri ilişkilerine verdiği önemle ve teknik servisiyle belirli bir duruşu olan işletmemiz, aynı zamanda Ar-Ge ve Ür-Ge çalış-malarını aralıksız sürdürüyor. Zorlu

pazar şartlarında kalıcı olmanın te-mel unsurlarının bilincinde olarak hareket ediyoruz. Kısa, orta ve uzun vadeli planlarımızı adım adım ger-çekleştiriyoruz. 2011-2012 yılları için iki yeni Ar-Ge ürünü hedefimizi “Stork ve Quattro”yla gerçekleştir-dik. Stork markasını verdiğimiz ve tasarım dalında Ar-Ge ve İnovasyon ödülü aldığımız yeni sancı-doğum-loğusa yatağımızın ve Quattro adını verdiğimiz yeni hasta taşıma koltuğu-muzun, Avrupa lansmanını Almanya Medica Fuar’ında, Ortadoğu lansma-nını ise Dubai Arab Health Fuarı’nda gerçekleştirdik. Her iki inovatif ürü-nümüze de gelen talepler sevindirici.”

Page 51: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 52: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201250

BÜYÜTEÇ

KBB Tautmann şirketinin Yö-netim Kurulu Üyesi ve Genel

Müdürü Murat Ataman, hastane ekipmanlarında kaliteli üretim konu-sunda özellikle son beş yılda önemli bir düşüş yaşandığını söyledi. Bilin-diği gibi 1993 yılında kurulan KBB A.Ş. sektörde edindiği deneyim ve bilgi birikimiyle, 2007 yılından beri Tautmann markası altında üretim yapan bir şirket. Murat Ataman’la hastane ekipmanlarına ilişkin yerli üretim ve Ar-Ge konusunda görüş-tük. Hastane ekipman üretiminde ülkemizde ciddi bir Ar-Ge çalışma-sının yapılmadığına dikkat çeken Ataman, konuyla ilgili şu bilgileri verdi; “Yapılan üretimlerin çoğu dört tekerlek, dört boru ve motordan iba-ret ve amaç sadece o günkü ihtiyacı karşılamak. Ancak, Dünya’daki üre-timlere baktığımızda olayın bu kadar basit olmadığını görüyoruz. Özellikle Avrupa orijinli ürünlerde Ar-Ge ve tasarım çok önemli ve bunlar büyük yatırımlar, bilgi birikimi gerektiriyor. Bütün bu çalışmaların sonucunda bir katma değer üretiliyor ve bu katma değer dünyanın her yerinde üreti-ciye geri dönüyor. Yıllarca birçok üretici şirket gibi ithalat yaptık. Bu ithalatlarda, sedye, karyola, tekerlek-li sandalye gibi ekipmanlar sattık ve fiyatları bugünkü fiyatların çok üze-rindeydi. Bunları satarken hiç yalan söylemedik. Ödenen para Ar-Ge’ye, tasarıma dolayısıyla kaliteye ödeni-yordu. Maalesef bugün fiyata odak-lanarak kaliteden ödün verdik. Fiyat odaklı yapılan üretimler kaliteyi dü-şürdü. Sonuçta üretici de kazana-madı, kullanıcı da beklediği hizmeti alamadı.”

Üretim konusunda uzmanların bir-leştiği nokta, ürüne katma değer ek-leyerek, fiyatın yukarıya çekilmesi. Tabii ki bu, ürünün hak ettiği de-

ğerin üzerinde satılacağı anlamına gelmiyor. Katma değeri olan kaliteli ürünlerin pazara ancak bu yolla su-nulacağı ve Türk üreticilerinin böy-lelikle başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Dünya’nın her yerine ihracat yapabilecek noktaya gelebilecekleri de ifade ediliyor. ‘Bu noktaya ulaş-mak için neler yapılması gerekiyor?’ sorusunu ise KBB Tautmann Genel Müdürü Murat Ataman şöyle yanıt-ladı; “Türkiye’de halen en büyük alıcı Sağlık Bakanlığı, bu nedenle de ku-ralları belirleyecek güç ve pozisyon-da. Eğer Bakanlık ihalelerde yüksek standartlı ürünler alacağını açıklasa ve bu standartları şartnamelere yan-sıtsa, yüzde yüz yerli üretim yapan şirketlerden kabul edilebilir fiyatlarla teklif toplasa ve alımlarını bu yolla gerçekleştirse ben, üç yıl içerisinde Türkiye’den Avrupa markası olabile-cek seviyede ürünler çıkacağına ina-nıyorum. Böyle bir kararla Bakanlık standardı yukarıya çekmiş, şirketleri rekabete alıştırmış ve bunların sonu-cu şirketleri bir üst seviyeye taşımış olur. Standardı yükseltmenin yanı sıra ikinci önemli nokta Bakanlığın aldığı ürünlerle ilgili sağlıklı ve de-vamlılığı olan bir sorgulama yapma-sı. Çünkü alınan ürünlerin takipleri yeteri kadar yapılmıyor. Sadece fiyat kriteriyle yeni alınan bir ürün altı ay sonra bozuluyor ve depoya kaldırılı-yor, hepimiz birçok kez buna şahit ol-duk ve oluyoruz. Bakanlığın konuyla ilgili birimi hastanelerin sorumlu birimlerine belli periyotlarda bir an-ket göndererek bu ürünlerin takibi-ni yapabilir. Anket sonuçlarına göre de açılacak yeni ihaleler şekillenir ve satın almalar daha doğru bir yapıya oturur. Bu kadar önemli çalışmaları başarıyla gerçekleştiren Bakanlık, söz konusu önerileri de mutlaka dikkate alacaktır.”

Son Beş Yılda Kalite Düştü

MURAT ATAMANKBB TAUTMANN

YÖNETİM KURULU ÜYESİ VE GENEL MÜDÜRÜ

Fiyat odaklı yapılan üretimler kaliteyi

düşürdü.

Page 53: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 51

Yerli Ürün Alımına Önem Verilmeli

ERHAN DUMANDUMAN ÇELİK EŞYA SAN. VE TİC. ŞTİ.

Hastane donanım ve ekipmanları konusunda yerli üretim her dö-

nem gündemde oldu. Birçok yerli şir-ket bu alanda çalışmalarını başarıyla sürdürdü ve ihracata varan gelişim izledi. Bu şirketlerden biri de 1951 yılından beri hastane ve büro malze-me imalatı alanında faaliyet gösteren Duman Çelik Eşya Sanayi ve Ticaret Şirketi. Merkezi İstanbul’da olan şir-ketin yönetiminde üçüncü nesil ola-rak görev yapan Erhan Duman, hasta karyolaları, komodin, yemek masası, ilaç arabaları gibi daha çok Hastane Mobilya Grubu altında değerlendiri-lebilecek ürünlerin imalatını gerçek-leştirdiklerini söyledi. Yurt dışına sa-tış yaptıklarını da kaydeden Duman, üretime ilişkin şu bilgileri verdi: “Üretici olmanın zorluklarını bilme-yen ya da tahmin edemeyen yoktur. Personel sıkıntısı bu zorluklardan biri. İyi yetişmiş personel bulunma-sında sıkıntılar yaşıyoruz. İş bulama-maktan yakınan insanlar kendilerini donatma konusunda ne yazık ki çaba göstermiyor. Geçmiş yıllara oranla üniversite sayısı arttı. Ama buna rağ-men uzmanlık seviyesinde mezun sa-yısı çok az. Meslek liseleri de önemli bir eğitim birimi, ancak eğitimimiz teorinin ağırlıklı olduğu bir noktada ve pratiği geliştirmiş kişi sayısı ol-dukça düşük. Evet, pratik sonradan kazanılabilir denebilir ama bilirsiniz bir yemeğe sonradan katılan bir şey pişerken katılan kadar lezzet vermez. Öte yandan bir malı cazip kılan fiyat veya niteliğidir. Bu iki unsur sağlana-bilirse ihracat konusunda da bir so-run yaşanacağını sanmıyorum.”

Erhan Duman, ülkemizde sağlık ku-rumlarının donanım ve ekipman ya-tırımı yaparken önceliklerinin fiyat olmaması gerektiği konusunun altını bir kez daha çizdi. Duman, ürünün

ekonomik süresi boyunca doğru şe-kilde kullanımını sağlayacak yeterli-liğe sahip olunması gerektiğini ifade etti ve “Ayrıca alımlardaki şartname-ler bir firmayı adres göstermemeli. Yerli malı kullanma tercihi de olduk-ça önemli. Ödemede sıkıntı yaşama-larına rağmen hastanelerin birçoğu ithal ürünleri, ithal olması cazibesine kapılarak daha pahalıya alabiliyorlar. Bu ülke ekonomisine de ciddi zarar veriyor. Her ne kadar yerli malı için öncelikler olduğu söylense de uygu-lamada doğru şekilde gerçekleşmeyen bu tercihin bir an önce uygulamaya konması lazım. Bu tam anlamıyla gerçekleşirse sağlık kurumlarına ve firmalara birçok önemli avantaj sağ-layacaktır.” dedi.

Öte yandan, Sağlık Bakanlığı’nın hastaneleri daha doğru bir yatırıma yönlendirmesi ve verimliliği artırmak için Erhan Duman’ın dile getirdiği öneri şöyle: “Sağlık Bakanlığı en azın-dan tamamına yetişemiyorsa belli bir bütçenin üzerinde yaptığı alımlarda-ki ürünleri takip edebilir ve bu takip sonrası firmalara belli bir puanlama sistemi getirebilir. Bu puanlama sis-temi de ondan sonraki alımlarda yol gösterici olur. Bize sağlık kurumların-dan kendimizin imal etmediği ürün-lerle ilgili tamir talebi geliyor. Satar-ken para kazandıran bu ürünler, alanı zarara sokuyor ve milli servet kaybına neden oluyor.”

Her ne kadar yerli malı için öncelikler olduğu söylense de uygulamada doğru şekilde gerçekleşmeyen bu tercihin bir an önce uygulamaya konması lazım.

Page 54: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201252

BÜYÜTEÇ

Muka Metal, hastane donanım ve ekipmanları konusunda 46

yıllık üretim deneyimiyle Ar-Ge’ye büyük önem veren şirketlerden biri. Muka Metal Genel Müdürü Ha-kan Kantarcı, Erciyes Üniversitesi Teknopark’ta Ar-Ge merkezlerinin olduğunu ayrıca üniversiteden iki da-nışmanla birlikte çalıştıklarını söyle-di. Yüksek yatırım gerektiren imalat yaptıklarına dikkat çeken Kantarcı şunları söyledi: “Dünya standart-larında üretim yapmamıza, ihracat ağırlıklı çalışmamıza ve elektronik motorlu ürünler üretmemize bağlı olarak sürekli ve yüksek yatırım ge-rektiren bir imalat yapıyoruz. Ay-rıca nitelikli işgücü için de yaptığı-mız yatırım oldukça yüksek. Sağlık Bakanlığı’nın en düşük fiyatlı, ucuz ürün alma politikası sebebiyle kendi ülkemizde düşük kaliteli ürün kul-lanılması tabii ki bizi üzüyor. Alımı yapılan ürünler çok kısa sürede arıza veriyor, deforme oluyor ve yeniden alım yapılması gerekiyor. Bunların

sonucu devlet kaynakları efektif kul-lanılmamış oluyor. Aslında kaliteli ürünün ömrü on yıla kadar ulaşır. Sağlık sektöründe yeni ürünler, ci-hazlar geliştirebilmemiz için kalite-li ürünün bedelinin kalitesine göre ödenmesi gerekir. Sektörde imalat özendirilmeli ve mutlaka teşvik edil-melidir. Sağlık sektöründe dışa ba-ğımlılığı kırmak için sözde değil özde milliyetçi olup tüm dünyada olduğu gibi ithalatın özendirilmemesi ve yer-li üreticinin desteklenmesi lazım.”

Bu arada ülkemizde sağlık kurumla-rının donanım ve ekipman yatırımı yaparken kaliteli, işlevselliği yük-sek, uzun ömürlü kullanabilecekleri ürünleri seçmeleri gerektiği de belir-tildi. “Ürünün ilk alım fiyatı düşük olabilir fakat kullanım maliyetini de göz önüne almalılar” diyen Hakan Kantarcı, bunun için firma refe-ranslarının dikkate alınması, imkan varsa üretim yerini, firma testlerini yerinde görmeleri gerektiğini ve böy-lelikle kurumun ürün aldığı firmaya güveninin artacağını söyledi. Sağlık Bakanlığı’nın bu alanda neler yap-ması gerektiği konusunu ise Kan-tarcı şöyle anlattı: “Sağlık Bakanlığı kaliteli ürünü desteklemeli. İhale şartnameleri çok genel olduğu sürece Ar-Ge’ye yatırım olmayacaktır. Dola-yısıyla sağlık sektöründe yeni ürünler, cihazlar, buluşlar yapılamayacak ve sonuç olarak sağlık sektöründe dışa bağımlı yaşamaya devam edeceğiz. Kısa dönemde bu tarz ihalelerle ucuz ürün almak Sağlık Bakanlığı’nın fay-dasına gibi gözükse de uzun vadede kullanım ömrü ve bu sektördeki üre-timin gelişmemesine hatta zamanla yabancıların eline geçerek fiyat sevi-yelerinin şu andaki fiyat seviyelerinin çok üzerine çıkabileceği de unutul-mamalıdır.”

Üretim Özendirilmeli ve Teşvik Edilmeli

HAKAN KANTARCIMUKA METAL GENEL MÜDÜRÜ

Sağlık Bakanlığı’nın en düşük fiyatlı, ucuz ürün alma

politikası sebebiyle kendi ülkemizde

düşük kaliteli ürün kullanılması tabii ki

bizi üzüyor.

Page 55: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 56: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201254

BÜYÜTEÇ

Kompozit Grup; dijital radyo-loji ve görüntüleme sistemle-

ri, robotik ilaç yönetimi sistemleri, elektro-medikal cihazlar, ambulans ve acil servis donanımları, ameliyat-hane çözümleri, medikal demirbaş-lar ve hastane mobilyaları da dahil olmak üzere A’dan Z’ye tüm hasta-ne demirbaşlarını üretici ve ithalatçı olarak doğrudan tedarik eden bir şir-ket. Kompozit Grup Satış Direktörü Aytunç Şengürel, bu sayede yüksek kaliteli ürünleri ekonomik fiyatlarla sağlık kurumlarının hizmetine suna-bildiklerini söyledi. Şengürel, has-tane donanım ve ekipman yatırımı yapılırken toplu ve entegre çözüme, referanslara ve teknik servis konu-suna dikkat edilmesi gerektiğini de belirtti.

Türkiye, Sağlıkta Dönüşüm Proje-si’nin de yarattığı ivme ile kendi böl-gesinde sağlık yatırımları konusunda merkez olmaya aday bir ülke. Sektör-de, on sekiz yıldır çalışmalarını başa-rıyla yürüten Kompozit Grup Satış Direktörü Aytunç Şengürel’de ülke olarak bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerektiği görüşünde. Avrupa pazarı-nın doygunluk seviyesine ulaştığını ve bu nedenle durgunluk yaşandığını belirten Şengürel, Türkiye, Ortado-ğu ve Türki Cumhuriyetleri’nin bu alandaki gelişimi, fırsatları ve dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle an-lattı; “Türkiye pazarı gerçekten çok hareketli bir pazar. Bir örnek vermek gerekirse distribütörlüğünü yaptığı-mız bir Alman şirketi, Almanya hat-ta Avrupa’da yüzde 3-5’lik büyüme oranları sergilerken bizim pazarda yüzde 100’ün üzerinde bir büyüme gerçekleştiriyor. Çünkü o bölgeler-de bu alandaki gelişim ve yatırımlar tamamlanmış durumda. Bulunduğu-

muz pazarı da sadece Türkiye olarak değerlendirmemek lazım. Orta Doğu ve Türk Cumhuriyetleri ile birlik-te ele almamız gerekiyor. Henüz bu alanda yatırımlarını tamamlamamış olan bu bölgelerde Türkiye’nin şansı yüksek. Geçmiş yıllarda, yurt dışın-da 10 lira olan bir ürünü Türkiye’de 20-30 liraya alırdık. Şimdi ise ör-neğin Kompozit Grup, Türkiye’de satışa sunduğu ürünlerin hepsini ih-racatını yaptığı ülkeden daha uygun fiyatla sağlık kurumlarına sunuyor. Türkiye’nin hakim olduğu bölgedeki ülkeler için de bu, önemli bir avantaj. Bu ülkeler Türkiye ile ticaret yapma konusunda oldukça istekliler ancak dikkat edilmesi gereken konu en az kendi ülkemizdeki kadar kaliteli hiz-meti sunabilmek. Günü kurtaran değil kalıcı ilişkiler kurmamız gere-kiyor. Bunu tüm sektör olarak başar-mamız lazım.”

Aytunç Şengürel, Tıbbi Cihaz, Me-dikal Demirbaş ve Mobilya Grubu olarak üç ana başlıkta ele aldığı yer-li üretim konusunda ise şu bilgileri verdi: “Mobilya grubunda ciddi bir hareketlilik var. Kompozit Grup ola-rak biz de hastaneler için mobilya üretimi yapıyoruz. Ülke olarak di-zayn konusunda da başarılıyız. Kar-yoladan ilaç arabalarına kadar sağlık kurumlarında kullanılan birçok ciha-zı Medikal Demirbaş Grubu başlığı altında değerlendirebiliriz. Bu alan-da da yerli üretim var. Burada dik-kat edilmesi gereken nokta orijinal tasarım, yapılan işe hakim olmak ve kullanışlı, kaliteli ürünler üretmek. Sonuçta sağlıkla ilgili ‘hatayı kaldır-mayan’ bir alan için üretim yapıyor-sunuz. Bu alanda ülkemizde ciddi bir cihaz üretimi yok. Ancak bu alanda Türkiye’nin gelecekte önemli bir iler-

Ülke Olarak Fırsatları İyi Değerlendirmeliyiz

AYTUNÇ ŞENGÜRELKOMPOZİT GRUP SATIŞ DİREKTÖRÜ

Günü kurtaran değil kalıcı ilişkiler

kurmamız gerekiyor.

leme kaydedeceğine inanıyorum. Biz grup olarak bu konuyla ilgileniyoruz. Bu alanda çeşitli yatırımlarımız var. Örneğin yazılım alanında hastane-lerin kullandığı yazılımlarla enteg-re çalışan İlaç Yönetim Çözümleri konusunda çalışıyoruz. Kompozit Grup olarak amacımız knowhow sa-hibi yabancı partnerlerimizle birlikte durmaksızın çalışarak, ileri teknoloji medikal ürünleri ve çözümleri, başta ülkemiz olmak üzere, tüm dünya pa-zarı için geliştirmek ve üretmektir.”

Page 57: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 55

Kaliteli Üretim İhracatın Önünü Açar

GÖKMEN ARASDEKOLİNE-OFİSLİNE-NITROCAREŞİRKET YÖNETİCİSİ

Dekoline ve Ofisline markalarıy-la büro ve ofis malzemelerinde,

Nitrocare markasıyla sağlık sektörün-de söz sahibi olan Dekoline-Ofisline-Nitrocare firması dünyanın birçok ülkesine ihracat yapıyor. Hastane ekipmanları, üretim, Ar-Ge ve yaşa-nan sıkıntılarla ilgili görüştüğümüz Şirket Yöneticisi Gökmen Aras, has-tane ekipmanları ihracatı konusun-da Türkiye’nin kendi bölgesi, Arap Emirlikleri ve Avrupa’da şansının büyük olduğunu söyledi. “Bizim her ürünümüzün bir teknik dosyası vardır. Bu dosya o ürünün ultrasonu gibidir. O üründe kullanılan bütün parçaların teknik ve kalite belgeleri dosyada yer alır. Bu tip üretim yap-tığınızda Ulusal Bilgi Bankası’na ka-yıtlı oluyorsunuz ve Avrupa’ya ürün satabiliyorsunuz. Birçok Avrupa ül-kesine satış yapıyoruz. Sonuç olarak kaliteden ödün verilmediği sürece Türkiye’nin hastane ekipmanları ih-

racatında şansının büyük olduğunu düşünüyorum.”

Öte yandan sağlık kurumlarının do-nanım ve ekipman yatırımı yaparken alacağı her ürünün teknik dosyasını istemesi gerektiğini de belirten Gök-men Aras, “Sağlık sektörüne üretim yaptığınız için konu çok daha kritik bir öneme sahip. Örneğin acil bir mü-dahale aracı olan sedye ve alınan bir sedyenin tekerinin kopması ciddi so-nuçlar doğurabilir. Bu nedenle ürün-lerin risk analizleri istenmeli. Bütün bunlar zaten teknik dosyada olmak zorunda. Biz tedarikçilerimizden ISO 9001 belgesi istiyoruz. ISO 9001 bel-gesi yoksa kalite yönetim sistemi yok demektir. Böyle bir firmadan ürün almak her zaman risk taşır. Biz bütün tedarikçilerimizden altı ayda bir bize vereceği belgelerini yenilemelerini de isteriz. Kaliteli üretim ancak bu şart-larda sağlanabiliyor.” dedi.

Page 58: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201256

BÜYÜTEÇ

Hastane donanımları sektöründe 1984 yılından beri faaliyet gös-

teren Kenmak, yurt içi ve yurt dışı müşteri memnuniyetini esas alarak çalışmalarına devam ediyor. Bir has-tanenin gereksinimi olan tüm metal ve ahşap demirbaşların yanı sıra büro mobilyaları konusunda da üretim yapan şirket ISO 9001,2001, İSO 13485, TSE ve CE belgelerine sahip.

Kenmak Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Kemal Senekci, yerli üre-ticilerin yaşadığı sorunlar, bu ko-nuda yapılması gerekenlere ilişkin sorularımızı yanıtladı: “Son yıllarda Bakanlığımızca sağlık adına yapılan yatırımlar takdire şayandır. Ülkemiz adına atılan bu adımlar gurur verici fakat yurt içi pazarında kurumların veya Bakanlığımızın yaptığı demir-baş alımları en ucuz olan ürüne doğ-ru yönelmektedir. Yirmi yedi yıldır üretim kalitesini sürekli arttırmayı hedef edinmiş bir firma olarak bu ko-

nudaki tek temennimiz yurt içindeki tedarik anlayışının kaliteli olan yerli firmalardan yana kullanmasıdır. Bu anlayışla ucuz ve kalitesiz olan Uzak Doğu ürünlerinin ülkemizdeki üreti-cilere verdiği zararı engellemiş ve yerli üreticilerin mevcut kalitelerini daha da yükseltmelerini sağlamış olacak-tır. Bu destek Türk üreticilerin dünya ülkelerine de ihracat yapabilmesi için önemli bir unsurdur. Öte yandan bir ürünü yurt dışına satılabilmesi için öncelikle kendi ülkesinde kalitesini ve satışını kanıtlaması gerekmektedir. Böyle bir destekle, kullanıcılar ürün-lerden, hastaneler firmalardan, Ba-kanlığımız hastanelerden maksimum faydayı sağlamış olacaktır.”

Kenmak, konusunda uzman mühen-disler, 100’e yakın personeli ile kalite kontrol sistemini kuran ve etkili bir planlamayla üretim yapan bir şirket. İç piyasanın yanı sıra Orta Doğu ve Arap ülkelerine de satış yapıyor.

Kaliteli Yerli Ürün Desteklenmeli

KEMAL SENEKCİKENMAK TÜRKİYE SATIŞ VE

PAZARLAMA MÜDÜRÜ

Page 59: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 60: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201258

Negatif Yorumlar Organ ve Doku Nakli

Bilincini Olumsuz Etkileyecektir

Bireyin sahip olduğu en temel hak yaşama hakkıdır. Yaşama hakkın-

dan sonra ise vücut dokunulmazlığı hakkı gelir. Çünkü vücut dokunul-mazlığı bozulan kişi diğer temel insa-ni haklarını kullanamaz. Bu sebeple, bireyin yaşama hakkı ve vücut doku-nulmazlığı Anayasada güvence altına alınmıştır.

Hayat kurtarma gibi özel bir amaca hizmet etmiyor olsaydı tıbbi müda-haleler vücut dokunulmazlığını ihlal eden durumların en başında gelirdi. Bir kişi sizi uyutuyor, neşterle vücudu-nuzda bir kesi açıyor ve iç organları-nıza müdahale ediyor, mesela böbreği-nizi alıyor ya da beyninize dokunuyor. Aynı sahne bir korku filminde tüyle-rimizi diken diken ederken bir hekim tarafından uygulandığında minnetle bakıyoruz kendisine. Çünkü hekimle-rin tıbbi müdahaleleri hayat kurtarma ve insanların sağlığına kavuşmasını sağlama amacı taşırlar. Bu üstün amaç sebebi ile tıbbi müdahale hukuka uy-gun hale gelir.

Tıbbi müdahalelerde günümüzde en çok tartışılan işlem, organ ve doku nakli olmuştur. Organ ve doku nak-li hakkında ülkemizde ilk düzenleme 1979 yılında 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılan-ması ve Nakli Hakkında Kanun’udur. Çıkarılan bu yasa ile hukuki zemin oluşturulmasına rağmen organ naklin-de bugüne kadar arzu edilen hedeflere ulaşılamamıştır. Kimi çevreler tara-fından organ nakline karşı gösterilen olumsuz görüşlere karşılık Diyanet İşleri Başkanlığının İslamiyet’in konu-ya bakışını yansıtan fetvasına rağmen halkımız organ nakline yeteri kadar ilgi göstermemiş, organ bağışı istenilen düzeye ulaştırılamamıştır.

Bağışlar Arttı

Organ bağışı konusunda çok par-lak görünmeyen ülkemizde, 21 Ocak 2012 tarihinde Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibi tarafından Akdeniz Üniversi-tesi Tıp Fakültesinde gerçekleştirilen “yüz nakli” her yönden çok önemlidir.

Başarıları sonucu heyecanla alkışladığımız hekimlerimizi üzüntü verici sonuçlar yaşadığımızda yargısız infaza mahkum edersek onların motivasyonlarını bozan bir tavır sergilemiş oluruz.

yazı ,AV. NEVİN AKPINAR

Page 61: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 59

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde

gerçekleştirilen yüz naklinden sonra organ bağışında artış olduğu

yetkili makamlarca açıklanmıştır.

versitesi Tıp Fakültesi Kompozit Doku Nakil Konseyi üyelerinin sorumluluk-larının bulunduğu belirlenmiştir. Mü-fettişlerce düzenlenen raporda, Şevket Çavdar’a endikasyon yönünden uygun bulunmayan çift kol-bacak nakli yapıl-

dığı; Cengiz Gül’e de Konseyce uygun bulunmamasına rağmen endikasyon dışı yüz naklinin gerçekleştirildiği tes-pit edilmiştir.

Organ Nakli İçin İzin Alınmalı

Hekimler ve hastanelerin kural olarak tıbbi müdahale yapma veya yaptırma yetkisini kullanırken bir izne ihtiyaçla-rı yoktur. Ancak, organ ve doku nak-line ilişkin özel düzenlemeler yapılmış olup organ ve doku nakli yapmak için öncelikle izin alınması gerekmektedir. Bu izin sadece hangi organ veya doku için izin verilmişse sadece o organ ve doku bakımından geçerlidir.

Kompozit doku nakli de özel bir dü-zenlemeyi gerektiren nakil türü olması sebebiyle 23.03.2011 tarih 13984 sa-yılı onayla Sağlık Bakanlığı Kompozit Doku Nakli Merkezleri Yönergesi çı-karmıştır. Bu yönergenin amacı kom-pozit doku nakli yapacak merkezlerin taşıması gereken şartlar ile çalışmaları-na dair usul ve esasları belirlemektir.

Yönerge, üyeleri Sağlık Bakanlığı tara-fından seçilen Kompozit Doku Nakli Bilimsel Komisyonu kurulmasını ve her kompozit doku nakli merkezinin bulunduğu hastanede bir Kompozit Doku Nakli Konseyi kurulmasını ön-görür.

Her kompozit doku nakli öncesinde, naklin Endikasyon Listesine uygun olup olmadığını, alıcının onamının usulüne uygun olarak alınıp alınmadı-ğını ve yapılacak naklin sosyal ve etik açıdan uygun olup olmadığı Kompozit Doku Nakli Konseyi tarafından değer-lendirmektir. Yalnızca konseyin uygun bulduğu vakalarda nakil yapılabilir.

Genel olarak endikasyon hekimin ka-rar vermesi gereken bir durum olma-sına rağmen bu Yönerge ile Kompozit Doku Nakli Konseyi karar verecektir. Ayrıca bu konseyin kararı ile yapılan nakil sonucunun endikasyon yönün-den değerlendirilmesini de Kompozit Doku Nakli Bilimsel Komisyonu ya-pacaktır.

Bu olaydan sonra organ bağışında artış olduğu yetkili makamlarca açıklanmış-tır.

Ancak; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapılan ekstremite (çift kol - çift bacak) nakli sonucu hasta-nın ölümü ve yüz nakli yapılan Cen-giz Gül’ün nakil şartlarının Sağlık Bakanlığı’na yanlış bildirilmiş olması insanların güvenini sarsmıştır.

Hacettepe Üniversitesi’nde Şevket Çavdar’a yapılan çift kol-çift bacak nakli ile Cengiz Gül’e yapılan yüz nakli endikasyonlarının uygun olup olmadığı konusunda, Sağlık Baka-nının talimatıyla başlatılan inceleme sonunda, Şevket Çavdar’ın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan çift kol-çift bacak nakli hakkında, Hacettepe Üni-

Page 62: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201260

Somut olayda risk faktörünün ne ol-duğu, hastanın kolu ve bacağı olmadan uzun yıllar yaşamasına engel bir duru-mu yokken bu tıbbi müdahaleyi kabul etmeden önce yeterli ve gerekli şekilde aydınlatılmış olup olmadığı ayrıca in-celenmelidir. Ancak ilk defa aynı anda hem çift kol hem çift bacak nakli ya-pılmış olması sebebi ile buradaki riskin gerçek manada ne kadar öngörülebilir olup olmadığı da değerlendirilmelidir.

Adli Soruşturma Yapılmadan Hüküm Verilmemeli

Ancak YÖK tarafından başlatılan idari soruşturma ve savcılık tarafından yapı-lacak olan adli soruşturma tamamlan-madan ve gerekli görüldüğü taktirde dava açılıp sonuçlanmadan bu konuda hüküm verilmiş gibi yorumlar yapmak hem sorumlu kişiler açısından hem de onlarla aynı pozisyonda bulunan diğer hekimler ve konsey üyeleri açısından heves kırıcı bir durumdur. Aksi ispat-

lanana kadar herkes masumdur. Ayrıca başarıları sonucu heyecanla alkışla-dığımız hekimlerimizi üzüntü verici sonuçlar yaşadığımızda yargısız infaza mahkum edersek onların motivasyon-larını bozan bir tavır sergilemiş oluruz.

Olumsuz yorumlar toplumun tıp dün-yasındaki bu gelişmelere ilgisi ve güve-ni açısından da son derece sakıncalıdır. Halkımız başarıyla sonuçlanan ilk na-killerden sonra hem organ bağışına yö-nelmiş hem tıptaki gelişmelerle umut-lanmıştır. Birçok ülkede bu konuda yasal bir düzenleme olmamasına kar-şılık ülkemizde yasal zeminde düzen-leme yapılmış ve ilk başarılı örnekleri yaşanmıştır. Bu yasal düzenlemeye uy-gun olarak gerekli rapor düzenlenmiş ve yasal süreç başlatılmıştır.

Bu aşamadan sonra bu konuda çalışan iyi niyetli ve gayretkar hekimlerimizi desteklemek ve bu konuda daha bilinç-li olmaya çalışmak en doğru yaklaşım olacaktır.

Nakilden Önce Hasta Bilgilendirilmeli

Yönergede hastanın bilgilendirilme-si konusu özel olarak düzenlenmiştir. Sorumlu uzman, nakil işleminin ya-şam kurtarıcı olmayan özelliğinden, alıcının yaşam boyu bağışıklık siste-mini baskılayıcı ilaçlara bağlı yan et-kilere ve nakil işlemlerine bağlı diğer tüm komplikasyonlara maruz kalacağı konularının hastaya bildirilmesinden ve hastadan bilgilendirilmiş onamın alınmasından sorumludur. Hukuken aydınlatılmış onam alınması genel bir kural olarak mevcut olmasına rağmen Yönergede özel olarak düzenlenmiş ol-ması kompozit doku nakillerinin he-nüz deneme aşamasında uygulamalar olmasından kaynaklanmaktadır. Do-layısı ile hastanın birçok örneği yaşan-mış bir tıbbi müdahaleye oranla daha çok aydınlatılması gerekmektedir.

Tüm bu bilgiler ışığında Hacettepe Üniversitesi’nde yapılmış olan çift kol-çift bacak naklinde ve yüz nak-linde endikasyon yönünden uygun olmayan nakil sebebi ile hem sorumlu hekimin, hem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kompozit Doku Nak-li Konseyi üyelerinin sorumlulukları vardır. Endikasyon yönünden uygun olmayan bir nakil yapmış olmak ve bu nakil sonucu hastanın hayatını kaybet-miş olması ciddi bir sorumluluk sebe-bidir. Nihayetinde hasta kol ve bacağı olmadan yaşayabiliyordu ve belki daha uzun yıllar yaşamını sürdürecekti. Ay-rıca yine endikasyon yönünden daha uygun hastalar varken uygun olmayan bir hastaya yüz nakli yapılmış olma-sı ihtiyaç sahibi diğer hastalar için de mağduriyet sebebi olmuştur.

Hekimlerin tıbbi müdahaleleri hayat kurtarma ve insanların sağlığına kavuşmasını sağlama amacı taşırlar.

Page 63: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

Sağlık Sektöründe de Çözüm Ortağınız.

İstanbul MerkezYıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi C 1 Blok Kat:3 Esenler / İstanbulTelefon Fax

: +90 (212) 408 20 00: +90 (212) 408 21 00

: +90 (312) 265 07 07 : +90 (312) 265 07 08

AnkaraAnkara Teknoloji Geliştirme Bölgesi, Cyberplaza C Blok Zemin Kat No:29 06800 Bilkent, Çankaya, ANKARATelefonFax

444 0 1407/24 Çağrı Merkezi

www.datateknik.com.tr

Akıllı Hastane Sistemleri Maliyet Muhasebesi Sistemi Felaket Kurtarma Merkezleri

Merkezi Satın Alma ve Envanter Yönetimi Veri Merkezleri Lojistik Sistemleri

İlaç Bilgi Bankası Network Altyapı Kurulumları Elektronik Görüntüleme Sistemleri

Medikal Mimari Danışmanlığı Sanallaştırma ve Bulut Bilişim Bilişim Altyapı Tesisleri

Türkiye’nin lider sistem entegratörüInterpromedya tarafından her sene gerçekleştirilen Bilişim 500 araştırmasında, 2008 ve 2009 yıllarının ardından 2010 yılında da “Sistem Bütünleştirme Projeleri Yönetimi” kategorisinde birinci sıradayız.

Page 64: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201262

Tıp Metinlerinin Çevirisine

Dikkat Edilmeli

Tıp metinlerinin çevirisi, diğer metin türlerinin çevirisine kıyasla

çok daha zordur ve çevirmenleri bir-takım problemler beklemektedir. Tıp bilimi insan sağlığıyla ilgilidir. Dola-yısıyla, tıbbi çeviride meydana gelecek ve basit görünen hatalar insan hayatını olumsuz yönde etkileyebilir ve hatta ölümlere yol açabilir. Tıp, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sürekli olarak yaşandığı bir bilim olduğundan, medi-kal terminolojiye her yıl yeni kelimeler eklenmektedir. Çevirmenler, bu ke-limeleri takip etmekte zorlanabilir ve erek dilde uygun karşılıklarını referans-ların azlığı ve sözlüklerin yenilenmesi zaman alabileceğinden bulamayabilir. Ayrıca, tıbbi terminolojiyi de kapsayan bazı genel sözlükler çevirmenleri yanıl-tıcı karşılıklar içerebilir. İki dilli bir sözlükte geçen ve özel bir bağlam içe-ren sözcüklerin karşılıkları dahi yanlış olabilir. Bu, çevirmenler için oldukça sıkıntı veren bir durumdur ve çelişki-ler doğurur. O halde denebilir ki, tıp metinlerinin çevirisinde görülen en

bariz problem kullanılan özel termi-nolojidir. Bu özel terminoloji sıradan insanların alışık olmadığı çoğunlukla Yunanca ve Latince terimlerden olu-şur ve konu alanı hakkında uzmanlık gerektirir. Tıp çevirisine yeni başlamış çevirmenler bu kelimelere erek dilde karşılık ararken varsayımlardan yola çıkıp, çeviri sürecinde ciddi sorunla-ra yol açabilir. Üstelik, dilbilimciler tıbbi alanda bilgiye sahip olsalar bile terminolojiden kaynaklanan hatalar yüzünden kaynak metne uymayan bir erek metin üretebilir. Bu yüzden, tıbbi çevirmenlerin veya tıp çevirisiyle uğ-raşanların çeviri sürecinde zamanının büyük bir kısmı terminolojiye dayalı olası problemleri tespit edip çözmeye harcanır.

Bazen de tıp terimleri birbiriyle karış-tırılabilir. Örneğin, “kardiya” terimi hem “kalp” hem de “mide ağzı” an-lamına gelebilir. Bu noktada, kaynak metnin iyi anlaşılmış olması herhangi bir yanlış anlaşılmanın önüne geçilme-si için son derece önemlidir. Ayrıca,

Tıp metinleri insan sağlıyla birebir ilişkili bir bilim olduğundan hatasız ve eksiksiz olarak çevrilmelidir.

yazı ,MEHMET CEM ODACIOĞLUMEDİKOZ TERCÜME

Page 65: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 63

Çevirideki olası hatalar tıbbi cihazların

onaylanma ve pazarlanma sürecini aksatabilir ve zaman

kaybına yol açar.

ğilse, erek okuyucunun metni anlama-sı için defelarca okuması gerekebilir ve böylesine bir durum çoğunlukla ileti-şim sorunlarına yol açar, ayrıca metni okuyan kişinin konuyu yanlış anlama-sına sebep olabileceğinden ciddi hayati sorunları da beraberinde getirir.

Tıbbi Çeviredeki Hatalar Birçok Soruna Yol Açabilir

Andriesen’nin de belirttiği gibi (2006:157) tıp metinlerinin çeviri-sindeki hatalar, ABD ve İlaç Dairesi (FDA) ve Avrupa İlaç Ajansı (EMEA) gibi kuruluşların dahi ürünlerini pa-zarlarken gecikme yaşamasına yol aça-bilir. Bu da, hastanın ilacı kullanabil-mesi için daha fazla beklemek zorunda kalması anlamına gelmektedir. Ayrıca, çevirideki olası hatalar tıbbi cihazla-rın onaylanma ve pazarlanma sürecini aksatabilir ve zaman kaybına yol açar.

unutulmamalıdır ki medikal kavram-ları karşılamak için tek bir terimin kullanılması gereken durumlar ortaya çıkabilir. “Şizofreni” ve “kronik bron-şit” gibi terimler çeşitli dillerde farklı anlamlara gelebilir. Bu da, çevirmenler için çeviri süreci boyunca belirsizlikle-re yol açabilir. Tıp metinlerinin çeviri-sinde sıklıkla kelimesi kelimesine çeviri yöntemi uygulanmaktadır ancak bazen bu yöntemle yapılan çeviriler yanlışla-rı da beraberinde getirebilir. Şöyle ki İngilizce bir terim olan “suction cat-heter” Türkçe’de “aspirasyon sondası” terimiyle karşılanmaktadır. Bu kavram kelimesi kelimesine çeviri yöntemiyle “emme kateteri” olarak çevrilirse an-lamda sorunlar oluşabilir. Dolayısıyla, çevirmen erek metinde “aspirasyon sondası” terimini kullanarak işlevsel eşdeğerlilik yöntemini kullanmıştır.

Hataların En Aza İndirgenmesi İçin Birtakım Çalışmalar Yapılır

Bu sorunların yanı sıra, kaynak metin-de gramer hataları, yazım noktalama yanlışları, terimlerin hatalı kullanılma-sı, karışık cümle yapıları, metinler ve şekiller arasındaki hatalı ve eksik refe-ranslar, çevirmenlerin kaynak metinde geçen cümleleri dilsel ve konu alanı ye-tersizliğinden kaynaklanan problemler yüzünden anlayamaması, günlük dilde kullanılan sözcüklerin tıp alanında farklı anlamları olması zorluk teşkil edebilir. Bunların aşılmasında, karar mekanizması öncelikli olarak çevirme-nin kendisidir. Ancak, hataların en aza indirgenmesi için birtakım çalışmasına ihtiyaç vardır. Örneğin, düzeltmenler kaynak ve erek metinleri karşılaştıra-rak, anlamsal ve yazım noktalamaya dayalı hataları tespit edip metnin erek okuyucu tarafından anlaşılabilir hale getirilmesi için uğraşır.

Resurrecció and Davies’e göre (2007:22) tıp alanında yayın yapan çoğu yazar profesyonel değildir ve bu yayınlar yabancı dillerde (başlıca İn-gilizce) basılır. Bu da kaynak metnin hatalarla dolu olabileceği anlamına gelir. Buradan hareketle çevirmenler,

tıbbi bir metni çevirirken bir yandan da kötü yazılmış metinleri düzeltmekle uğraşmak zorunda kalabilir. Daha ön-ceden de belirtildiği gibi, tıp metinleri insan sağlıyla birebir ilişkili bir bilim olduğundan hatasız ve eksiksiz olarak çevrilmelidir. Eğer bunlar göz ardı edi-lirse ya da çevirmenler kaynak metni düzeltecek kadar bilgili ve uzman de-

Page 66: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201264

tesi düşer. Bazen de çevirmene verilen süre oldukça kısıtlıdır ve bu yüzden kaliteli bir çeviri ortaya çıkmaz. Şu unutulmamalıdır ki, kaynak metin ne kadar iyi yazılmış, çevirmen ne kadar vasıflı olursa olsun eğer yeterli zaman yoksa yapılan işin kalitesi de kötü ola-caktır. Tıp metinlerinin çevirisi daha önce de vurgulandığı gibi diğer metin türlerinin çevirisinden ayrılır. Hayati risk taşıyan hataların bir nebze önlen-mesi için çeviri sürecinde çevirmene az bir süre verilmemelidir.

Tıp bilimi ve çevirisi sayısız akronim (kısaltma) ve eponim içermektedir. Bu nedenle, çevirmenler bu kısaltmalar ve eponimleri bilmek ve erek kültürde uygun referansları bulmak zorundadır. Ayrıca, bazen kısaltmalar belirsizlik ve karışıklığa yol açabilir. Çünkü farklı medikal terimleri karşılamak için sa-dece tek bir kısaltma kullanılması ge-rekebilir. Örneğin, “CT” hem “hücre tedavisi” hem de “beyin tümörünün” kısaltması olarak kullanılmaktadır. İla-veten, kısaltmalar bazen standartlar dı-şında kullanılabilir yani makalenin so-nunda, cümlenin ortasında verildiği ya da metinde yeterince açıklanmadığın-dan okuma sürecinde çevirmenler için zorlayıcı bir faktör olabilir. Kısaltma-ları genel ve yazara özgü olmak üzere iki başlık altında inceleyebiliriz. Genel kategorisindekiler, genelde çeviri prob-lemine yol açmaz çünkü karşılıkları

kolaylıkla bulunabilir. Ancak, yazara özgü olanlar eğer yazar tarafından me-tinde açıklanmamışsa, çevirmen bunu anlayamayabilir ve iletişim problemleri doğar. Eponimler de çeviri sorunlarına yol açabilir çünkü kaynak ve erek dil-lerde uygun karşılıkları olmayabilir ya da çevirmenler tarafından bilinmeye-bilir. Farklı ülkelerde eş zamanlı olarak keşfedilen bir sendrom onu bulan kişi tarafından adlandırılır ve dolayısıyla tek bir durum için pek çok eponim ortaya çıkar. Çevirmenlerin bunların hepsini bilmesi imkansızdır.

Yaşanan bu tür sorunlar ışığı altında, günümüzdeki tıbbi çevirmenlerin sa-dece medikal referans kitaplarına sahip olması ve Yunanca ve Latince dillerini çok iyi bilmesi çeviri sürecinde yeterli olmamaktadır. Teknolojinin geliştiği bir çağda, tıp çevirmenlerinin önünde-ki problemler de artmaktadır. Yani, tıp bilimi artık istatistik, elektronik, kim-ya ve fizik gibi pek çok bilimle iç içedir. Bu da çevirmenlerin işlerinin günden günde zorlaştığı anlamına gelmektedir.

Kaynaklar

Alfaro, Diego. “Difficulties in Translating Medical Texts”. 25.03.2012. <http://www.gala-global.org/en/resour-ces/CcapsAlfaro_EN.pdf>

Andriesen, Simon. “Medical Translation: “What Is It, and What Can the Medical Writer Do to Improve Its Quality”, AMWA Journal, cilt. 21, sayı.4, 2006. 157–159.

Resurrecció, Vicent Montalt and Maria Gonzales Davies. Medical Translation Step by Step. Manchester: St: Je-rome Publishing, 2007.

Dolayısıyla, çeviri sürecinde tıp çevi-risinde uzmanlaşmamış, yetersiz bir backgroundu olan çevirmenler tercih edilmemelidir. Kaynak metnin sade-ce yüzeysel olarak incelenmesi erek kültürdeki doktor ve hasta arasındaki ilişkiyi baltayabilir. Üstelik, Alfaro’nun “Difficulties in Translating Medical Texts” adlı makalesinde vurguladığı gibi amatör çevirmenler bazen tıp li-teratüründe zaten mevcut olan terim-leri hiç araştırmadan kendileri karşılık bulmaya çalışabilir ve neticede farklı çeviriler ortaya çıkar Bu da, ciddi bir tutarsızlık demektir.

Çevirinin Süresi de Önemli

Tıp çevirisinde uzman ve sağlık konu-ları üzerine eğitim almış çok az tıbbi çevirmen vardır. Çoğu zaman, çeviri şirketleri ve büroları tıp çevirisi konu-sunda deneyimli bir ekibi olmasa da sırf maddi kazanç uğruna tıbbi çeviri yapmaktadır. Sonuçta, çevirinin kali-

Kaynak metin ne kadar iyi yazılmış, çevirmen ne kadar vasıflı olursa olsun eğer yeterli zaman yoksa yapılan işin kalitesi de kötü olacaktır.

Page 67: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 68: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201266

Kalp KapakHastalıklarında

Ameliyatsız Yeni Tedavi: MitraClip “Mandallama”

Mitral kapak, kalbin temiz kan ta-rafında üst ve alt odacık arasın-

daki kapakçıktır. Bu kapak, kalbe akci-ğerden temiz kan gelirken açılmakta ve kanın kalbe dolmasını sağlamaktadır. Kalp kasılıp kanı vücuda atarken de, kapanmakta ve kapanması ile kanın vücuda yönlenmesine yardımcı olmak-tadır.

Mitral kapak, kanın doğru yönde ak-masını sağlamaktadır. Kapakçık, açılır kapanır iki kanatlı bir kapı gibi düşü-nülebilmekte; gereken sıkılıkta kapa-namadığı durumda kan akciğere doğru geri kaçmaktadır. Bu duruma, “mitral yetmezlik” adı verilmekte ve en sık gö-rülen kalp kapak hastalıkları arasında yer almaktadır.

Mitral Yetmezliğin Tedavisi

Mitral yetmezliğin tedavisi; yakın za-mana kadar sadece cerrahi iken, günü-müzde bazen “kapak değişimi” bazen de “kapak onarımı” olarak tabir edilen işlemlerle kapağın değiştirilmeden ka-çırmaz hale gelmesi ile de yapılabil-

mektedir. Bu işlemler ehil ellerde başa-rı ile gerçekleştirilmektedir.

Buna rağmen yapılan araştırmalar, mit-ral yetmezlik görülen hastaların ame-liyat gerektirenlerinin yaklaşık olarak yüzde 50’sinin herhangi bir nedenle ameliyat olamadığını göstermektedir. Hastanın ameliyatının çok riskli olma-sı bu noktada en önemli sebep olarak görülmektedir. Zaman zaman, hasta-nın büyük bir operasyondan korkma-sı da bu ameliyatın yapılamamasında önemli rol oynamaktadır.

Ameliyatın, yani göğüs kafesi yarılarak müdahale edilmesinin, yapılmadığı veya yapılamadığı durumlarda bu has-taların durumu zamanla bozulmakta ve nefes problemleri artarak devam et-mektedir. Sonuçta, ilaçların da yeterli faydayı sağlayamadığı geri dönüşü ol-mayan bir durumun içine girebilmek-tedirler.

Ünlü bir İtalyan kalp cerrahı tarafın-dan, bahsi geçen ameliyatı kolaylaş-tırmak için kapağı değiştirmek yerine, kapağın iki kanadını birbirine yaklaş-

yazı ,DR. GENCO YÜCELAMERİKAN HASTANESİKARDİYOLOJİ BÖLÜM BAŞKANI

Page 69: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 67

Yönteme; çamaşır mandalı ile çarşaf

tutturur gibi, kapağın iki kanadını tutturmaya benzediği için “mandallama” adı

verilmektedir.

Oluşturulan “8” rakamına benzeyen şekille; kaçak tamamen yok olmamak-ta, ancak, kan akışı trafiğini belirgin olarak azaltması ile kalp ve akciğer üzerindeki yükü hafifleterek hastaların rahatlamasını sağlamaktadır.

Mandallama yöntemi özellikle nefes almakta zorlanan hastaların, nefesini düzeltip, hareketlerini rahatlatan ve uzun vadede kalbin bozulmasını önle-yebilecek bir yaklaşım olarak dünyada da kullanılmaya başlanmıştır. Son iki

yılda Avrupa ülkelerinde sınırlı olarak uygulanan bu yöntemden 2010 yılı so-nuna kadar Batı Avrupa ve A.B.D.’de yaklaşık olarak 2 bin hasta faydalan-mıştır.

“Mandallama’’ Kimlere Uygulanabi-lir?

Günümüzde mitral yetmezlik için ya-pılan ameliyatların, gecikmeden yani kalpte bozukluklar ortaya çıkmadan yapılması, başarı şansını ve hastaya fay-dasını uzun dönemde arttırmaktadır. Örneğin, ciddi mitral kapak prolapsu-su olan bir hastada bu kapağa vaktinde yapılacak bir onarım cerrahisinin başa-rısı yüksek olmaktadır. Ancak, kalpte bozulma ile ortaya çıkan ve “fonksi-yonel mitral yetmezlik” olarak adlan-dırılan sorunlarda operasyon başarısı düşmektedir.

Bilimsel olarak her tür mitral yetmezli-ğin tedavisinde uygun olduğu görülen mandallama yöntemi, özellikle ameli-yat olması riskli bulunan veya ameliyat

tırmayı hedefleyen bir dikiş yöntemi bulunmuştur. Açık kalp ameliyatların-da denenen bu yöntem, kapının bir-birine bitişmeyen iki kanadının orta noktada birbirine düğmelenmesine benzetilebilmektedir.

Başlangıçta, kapak açık halde iken, kapakta “8” rakamına benzeyen bir şekil oluşturma tekniği yaygın olarak kullanılmamıştır. Ancak, son on yıl-da bu tekniği ameliyatsız uygulayan yöntemler üzerine yapılan çalışmalar başarılı sonuçlar vermiştir. Bu yöntem, “MitraClip’’ denilen bir cihazla hasta-lara uygulanmaya başlanmıştır.

Yönteme; çamaşır mandalı ile çarşaf tutturur gibi, kapağın iki kanadını tut-turmaya benzediği için “mandallama” adı verilmektedir. Mandallama yönte-mi; çok geniş kapak açıklığının, “O”, kapanamayıp ortadan kan kaçırırken, ortadan iki kanadına mandal takılıp birleştirilerek, bir çeşit “8” görüntüsü yaratılıp kaçağın azaltılması olarak de-ğerlendirilebilmektedir.

Page 70: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201268

ve el bileğinden de küçük tüpler yer-leştirilerek hastanın müdahalesi ger-çekleştirilmektedir. Nadiren kan veril-mesi de gerekebilen bu işlemde ölüm ve ciddi problem riski çok düşüktür.

MitraClip Uygulanan Hastayı Neler Bekler?

İşlemden hemen sonra hastanın özel-likle nefes darlığı yakınmalarında azal-ma beklenmektedir. Kalp kası zayıfla-yıp, kalbi genişleyen hastalarda da nefes darlığında azalmanın yanında kalbin boyutları da küçülmektedir. Yani, kalp büyümesi düzeltilmektedir. Bu işlem-de mitral yetersizlik hemen her zaman ortadan kaldırılamamaktadır. Ancak,

işlemin yapıldığı hastaların büyük bir çoğunluğu ciddi derecede rahatlayıp, hareket kapasiteleri artmaktadır.

MitraClip yönteminin uzun dönem sonuçları henüz bilinmemesine karşın, kısa dönem yani 1-2 senelik veriler ol-dukça ümit vericidir. Bu işlemle uzun vadede herhangi bir girişime gerek kal-mayacağı tahmin edilmektedir. Ancak, uzun vadede mitral yetersizlik tekrar-lasa dahi kalbin küçülmesini sağlayan “mandallama” işlemi, olası bir açık mitral kapak operasyonunu daha az riskli hale getirebilecek ve ileride açık kalp ameliyatı şansını ortadan kaldır-mayacaktır.

için geç kalmış hastalarda öncelikle tercih edilebilir bir girişimdir.

Kalbin bu işlemden sonraki 1-2 yıl içinde kendisini toparlaması beklenir. Bu durum, hastanın yakınmalarını azaltabildiği gibi, orta vadede kapak cerrahisi gerekirse, daha cerrahiyi az riskli hale de getirebilir.

Nasıl Uygulanır?

Şiddetli mitral yetmezliği olan ve ya-kınmaları sebebiyle müdahaleye gerek görülen hastalar, bir ön değerlendir-meden geçirilmektedir. Bu değerlen-dirme çerçevesinde “TEE” adı verilen tüp yutturularak, ekokardiyografi ya-pılması gerekmektedir. Bu test, mide hastalıklarında yapılan endoskopiye de benzetilebilmektedir. On beş dakika süren bu test ile hastanın kalp kapa-ğının mandallama yönteminden fayda görüp görmeyeceği anlaşılmaktadır.

Operasyon kararı verildikten sonra, bir gün önceden hastaneye yatırılan hasta-ya anjiyo laboratuvarında narkoz altın-da işlem yapılmaktadır. Hasta, 3-4 saat süren işlem sonrasında bir gece yoğun bakım ünitesinde kalmaktadır. İki gün normal serviste izlenip, 3 ya da 4. gün taburcu edilmektedir. İşlemde, her iki kasıktan birer tüp anjiyo yapılır gibi yerleştirilmektedir. Ayrıca boyundan

Mandallama yöntemi özellikle nefes almakta zorlanan hastaların, nefesini düzeltip, hareketlerini rahatlatan ve uzun vadede kalbin bozulmasını önleyebilecek bir yaklaşım olarak dünyada da kullanılmaya başlanmıştır.

Page 71: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 72: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201270

Sahte İlaç Sektörü Sağlığı Tehdit

Ediyor

Pfizer’in dünyanın her yerinden medyanın aynı anda online ola-

rak izleyebildiği etkinliğinde sahte ilaç üretimi ve ticareti, sahte ilaçların insan sağlığı üzerinde oluşturdukları tehdit-ler, Pfizer’in ülkemizde ve dünyada sahte ilaçlara karşı yürüttüğü çalışma-lar ele alındı.

Sahte ilaçlar tüm ilaç endüstrisinin so-runu. İlaç sahteciliği dünyanın her ya-nında yükseliş eğiliminde. Sahtecilerin hedef aldığı ilaçlar arasında tüm dün-yada ilk sırada eczaneden almaktan çe-kinildiği için kontrolsüz online siteler üzerinden satılan cinsel sağlık ürün-leri, ikinci sırada obezite ürünleri var. Üçüncü sırada ise saç kaybı ile ilgili ürünler olduğu düşünülüyor. Ama bu diğer alanlarda sahte ilaç olmadığı an-lamına gelmiyor. Sahteciler bir şekilde kârlılık söz konusuysa neredeyse bütün firmaların bütün orijinal moleküllerini taklit edebiliyor. Ucuz ve bazen zehirli malzemelerle, “merdivenaltı” diye ta-bir edilen sağlıksız koşullarda, hekim ve dozaj kontrolü olmadan oldukça

cüzi meblağlara üretilen bu ürünler üreticilerine büyük kârlar getirebili-yor. Oysa yasaya uygun faaliyet göste-ren ilaç firmaları kontrollü ortamlarda ilaçların üretimine yüz milyonlarca dolar yatırım yapıyor, tamamen sağ-lıklı koşullarda üretim gerçekleştiriyor, numuneleri saklayıp yıllar sonra bile bir problem olursa belirli bir partiye geri dönüp gerçekten bir üretim hatası olup olmadığına bakabiliyorlar.

En Zayıf Nokta İnternet

Bu nedenle Pfizer sahte ilaçlara karşı diğer ilaç firmaları ve sektörün yanı sıra polis, narkotik birimleri, güvenlik kurumları, gümrükler, polis teşkilatı, bakanlık, devlet ve hükümetlere ka-dar pek çok taraf ile iş birliği yapıyor. Pfizer Küresel Güvenlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı ve CSO’su John P. Clark “ABD, Kanada, İngiltere, Al-manya gibi gelişmiş ülkelerde bile bu tür örneklerle karşılaştıklarını, AB üye ülkelerinden Kıbrıs ve Lüksemburg dı-şında hepsinden sahte ilaç bildirimleri

Dünyada bir ilk olan İlaç Takip Sistemi’nin devreye girmesi ile birlikte sahte ilacın tespit edilmesi ve engellenmesi ve hasta güvenliği açısından son derece önemli bir adım atıldı.

haber,AYŞE YILMAZTÜRK

Page 73: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 71

Dünya Sağlık Örgütü’nün tespitlerine

göre dünyadaki ilaçların yüzde 6’sı

sahte.

yasal ilaç satışlarının neredeyse iki katı bir oran ile yıllık yüzde 13 arttığı kabul ediliyor. DSÖ, internetten yapılan ilaç satışlarında gerçek adreslerini gizleyen sitelerden alınan ilaçların yüzde 50’si-nin sahte olduğunu tahmin ediyor.

Türkiye’de Sahte İlaçlar

Ülkemizde dağıtım kanalları genel olarak güvenli. Türkiye’de ilacı hasta-lar eczanelerden ve eczaneler güvenilir depolardan alırlarsa sorun bulunmu-yor. Ancak internetteki satışların yüz-de 50 kadarı sahte ilaçlardan oluşuyor. Türkiye’de yasal olarak internetten satış söz konusu değil. Bu nedenle hastala-rın bildiği eczanelere gidip, ilacı ecza-neden satın almaları önem taşıyor.

Ülkemizde İlaç Takip Sistemi’nin dev-reye girmesi ile birlikte sahte ilacın tes-pit edilmesi ve engellenmesi ve hasta güvenliği açısından son derece önemli bir adım atıldı. Bu sistem dünyada ilk kez Türkiye’de uygulanmaya başladı. İlerleyen yıllarda dünyadaki bazı diğer ülkelerde de uygulanmaya başlanacak benzer sistemler için ilk uygulama ol-ması açısından İlaç Takip Sistemi ör-nek teşkil ediyor.

aldıklarını” ifade ediyor. Avrupa’da da Amerika’da olduğu gibi en zayıf nokta-yı internet oluşturuyor.

Pfizer’in Türkiye’de yaptığı inceleme-lerden birinin sonuçlarını Türk poli-sine iletmesi sonucu 2009 yılında bir operasyon düzenlendi. İnternet üze-rinden ve perakende satış mağazaların-da sahte ürün satılmasıyla ilgili Pfizer Global Güvenlik Divizyonu tarafın-dan sağlanan bilgilere ve kendilerinin yürüttüğü bir incelemeye dayanarak, Türk makamlarının başarılı operasyo-nu neticesinde yetkililer 13 şehirde, aralarında 3 eczanenin de bulunduğu 146 adrese aynı anda baskın yaparak 100’den fazla kişiyi tutukladı. Polisin tahmini, bu baskınlarla Türkiye’deki sahtecilik işinin %80’inin çökertildiği yönünde. Böylece 2009 ve 2010 yılları arasında ülkemizde ele geçirilen sahte ilaç sayısında büyük bir düşüş görüldü.

Sahte İlaçların Sağlık Riskleri / Tehlikeleri

Sahte ilaçlar duvarları küf kaplı, bo-yaları dökülmüş, içini kemirgen ve zararlıların sardığı laboratuvarlarda ve pis cihazlarla imal ediliyor. Sözüm ona “steril” enjekte edilebilir ürünler pis banyolarda musluk suyuyla dol-duruluyor. Pfizer laboratuvarları bu ürünlerin içinde şimdiye kadar böcek ilacı, fare zehri, tuğla tozu, kurşun, as-falt boyası, kartuş mürekkebi, yemek-lik yağlar, amfetaminler, yer cilası ağır metaller, arsenik ve hatta antifriz gibi aklın almadığı maddeler bulunduğunu doğruladı.

Sahte ilaçların tehlikesi içerdikleri tok-sik bileşenlerin yanı sıra bunların için-de hiç etkin bileşen olmaması, yanlış veya hatalı dozda etkin bileşen olması sonucu hastanın doktorun kendisine verdiği ilaçtan fayda sağlayamaması olabiliyor. Pek çok örnekte kalp ilacını, kanser ilacını, tansiyon ilacını aldığını sanarak sahte ilaç alan kişiler aslında ilacını almamış oluyor ve gerçek ilaç almamaktan kaynaklanan ölümler ger-çekleşiyor. Hasta kanserse ve sahte ilaç kullanıyorsa, zaman içinde kanserden

öldüğü takdirde, çoğu kez sahte ilaç aldıkları fark edilmiyor.

Dünyada Sahte İlaçlar

Dünya Sağlık Örgütü’nün tespitlerine göre dünyadaki ilaçların yüzde 6’sı sah-te. Ülkemizde ilaç dağıtımı genel ola-rak güvenli olmakla birlikte, bazı ge-lişmekte olan ülkelerde ilaçların yüzde 50’sinin sahte olduğu tahmin ediliyor. Bu oran Afrika kıtasında yüzde 80’lere kadar çıkıyor. Özellikle, yüksek satış oranlarına sahip ilaçlar taklit ediliyor. Örneğin, Afrika’daki sıtma ilaçlarının çoğunun sahtesi yapılmaya çalışılıyor. Bu sahte ilaçların çoğu Hindistan ve Çin’de üretiliyor.

Dünya çapında sahte ilaç sektörünün 75 milyar dolar değerinde olduğu tah-min ediliyor. Sahte ilaç satışlarının ise

Page 74: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 75: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 73

YENİ ÜRÜNLER

Epson’dan Maliyet Avantajlı YazıcıEpson, baskıda çok büyük maliyet avantajı sunduğunu iddia ettiği “Sürekli Mürekkep Besleme Sistemli” yazıcılarını Türkiye pazarına sundu. Epson L100, L200 ve L800 olmak üzere üç farklı modelden oluşan Sürekli Mürekkep Besleme Sistemli yazıcı serisi, bünyelerine entegre ultra yüksek kapasiteli mürekkep tankları ile kullanıcılara sayfa başına çok düşük maliyet sunmak için tasarlandı.

Hızlı Mürekkep Top-up Teknolojisi sayesinde bu yazıcılarda mürekkep kullanımı maksimize edilirken, bu teknoloji özel olarak tasarlanmış hava geçirmez kapak ve filtrenin yanı sıra, mürekkebin geri akmasını önlemek için mürekkep akışını kontrol eden bir jikle valfi içeriyor. Bu sistem mürekkep kullanımını maksimize ederken, yazıcının her zaman kolay ve güvenli şekilde istenen yere taşınmasını da sağlıyor. 4 kartuş kullanan L200 ve L100 yazıcılarından L200, hızlı ve kolay baskı, tarama ve fotokopi yapabilen çok fonksiyonlu bir kullanım için tasarlandı. L100 ise tarama ve fotokopi fonksiyonlarına ihtiyaç duymayan kullanıcılar için geliştirildi. 6 kartuşlu olan L800’ün de ağırlıklı olarak fotoğraf baskısı için tasarlandığı belirtildi.

Kapsama Alanını Genişleten RouterZyXEL, ev ve küçük ofis kullanıcıları için geliştirilen kablosuz router NBG416N’yi Türkiye’de satışa sundu. Beş farklı çalışma modu bulunan ürün, evinde ya da ofisinde kablosuz erişim cihazları bulunan ve kablosuz kapsama alanı yeterli olmayan kullanıcıların, cihazı kullanarak marka ve modelden bağımsız olarak kablosuz kapsama alanını genişletebilmelerine imkan tanıyor. Ayrıca kablolu modemlerin kablosuz olarak kullanılabilmesini sağlayan cihaz, internet bağlantısını kablolu ve kablosuz olarak birden fazla kullanıcıya da dağıtabiliyor.

Öte yandan cihazın sahip olduğu 5dBi değiştirilebilir anten, geniş bir kapsama alanı sunarken, 64/128 bit WEP, WPA/WPA2 ve WiFi Protected Setup (WPS) butonu ile kablosuz erişim güvenliğini de üst seviyeye çıkıyor. NAT, SPI ve DoS gibi firewall özellikleri ise internetten gelebilecek saldırıları engelleyen güvenlik unsurları arasında yer alıyor. Ayrıca aktif veri transferi olmadığında enerji tasarrufu moduna geçen cihaz, bu sayede en düşük miktarda güç tüketiyor.

Page 76: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201274

YENİ ÜRÜNLER

Lenova’dan Yeni ÜrünlerLenova Mayıs ayında yeni Ultrabook’ları IdeaPad U310 ve U410’u satışa sunacağını açıkladı. Yeni Ultrabookların teknik özellikleri hakkında bilgi veren şirket, Ivy Bridge işlemcilerin kullanılacağını söyledi. IdeaPad U310 1.6 kg ağırlığında ve 332 x 226 x 17.7 mm boyutlarında ve 4 GB belleğe sahip olacak bu yeni dizüstü bilgisayar üzerinde SSD veya sabit disk kullanılabilecek.

IdeaPad U410 ise 14 inç ekran büyüklüğüne sahip bir Ultrabook olacak. Ürün üzerinde iki adet USB 3.0 ve iki adet USB 2.0 arabirim bulunulacak. Bunun yanı sıra 14 inç ürünün bataryası 4 hücreli olacak. Ürünün ağırlığının ise yaklaşık 1.8 kg olması bekleniyor. Bu yeni Ultrabook’ların başlangıç fiyatının ise 799 Dolar olacağı belirtildi.

Twitter’da Çeviri ve Kalori Hesabı Artık Çok KolayDigital İletişim Ajansı Krombere geliştirdiği iki Twitter uygulamasıyla büyük ilgi topladı. Geliştirilen Quick Dictionary adlı Twitter uygulaması kullanıcıların herhangi bir sözcük ya da cümlenin beş farklı dildeki karşılıklarını Twitter üzerinden anında öğrenmelerini sağlıyor. Krombere tarafından geliştirilen ve yine büyük ilgi çeken diğer uygulama ise TwitCalorie. Bu uygulamayla da kullanıcıların besinlerin kalori değerlerini kolaylıkla öğrenebiliyorlar.

Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerinde hizmet veren Quick Dictionary uygulamasında, Türkçe ‘tr’, İngilizce ‘en’, Fransızca ‘fr’, Almanca ‘de’, ve İtalyanca ‘it’ olmak üzere her dil iki harflik bir kısaltmayla temsil ediliyor. Uygulamayı kullanabilmek için @quickdict’ten bahsetmek, sözcüğü ya da cümleyi yazmak ve çevirinin hangi dilden hangi dile yapılacağını belirtmek yeterli oluyor. QuickDict, bahsedilen sözcük ya da cümlenin istenilen dildeki çevirisi ile kullanıcıya yanıt veriyor. Örneğin ‘okul’ sözcüğünün İngilizce karşılığını öğrenmek isteyen kullanıcı, “@quickdictokul #tr2en” şeklinde tweet gönderdiğinde, QuickDict sözcüğün Türkçe’den İngilizce’ye çevirisini anında yaparak yanıt veriyor. Yiyecek ve içeceklerin kalori hesabı için de aynı yol izleniyor ve @TwitCalorie’den bahsetmek, iyecek ya da içeceğin adını yazmak yeterli oluyor. Quick

Dictionary uygulamasına twitter.com/QuickDict adresinden, TwitCalorie uygulamasına twitter.com/TwitCalorie adresinden ulaşılabiliyor.

hazırlayan: GÜNEŞ KAZDAĞLI

Page 77: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 75

İçten Bir Gülümseme İnsanlar Arasındaki En Kısa Mesafedir

Günaydın, bugün hava ne kadar da sakin değil mi? Annem kalkmış

olmalı. Babamsa bizi uyandırmadan iş yerine çoktan gitmiştir. Hafta sonlarını seviyorum, sadece sevmekle kalmıyor bayılıyorum. Yatak rahat, uyku gü-zel… Ama yapacaklarım olmalı. Her şeyi evdekilere bırakmamalıyım.

Hani akşam yatarken aklıma geliyor ya “Bugün Allah için ne yaptın?”. Güne ben de bir şeyler yaparak başlamalıyım. Anne ve babamı sevindirmek en güzel hizmetlerden biri. Üzerime bir şeyler alıp dışarı çıkayım. Şu eski taş fırından mis kokulu ekmek alayım. Kahvaltıya benim de katkım olsun.

-Vay, Ahmet Abi nasılsın? Sağ olasın abi, ben de iyiyim.

-Kamile Teyzeciğim, sabah-ı şerifleri-niz hayrola… Kızma be Kamile teyze! Tamam, bilirim seher vakti sizin sa-bahınızdır. Bu saatlerde siz öğleye ha-zırlanırsınız. Bizi de bu şekilde kabul

buyurun. Tamam, anneme selam söy-lerim. Siz de kendinize iyi bakın. Siz yaşlılar bizim için bir hazinesiniz. Biz kıymetinizi iyi biliyoruz.

Hey gidi sokaklar hey. İkişerden dört taş koydun mu, Olimpiyat Stadı sanki. O zamanlar bu kadar trafikte yoktu. Üst taraftaki Bünyamin Amca’nın mi-nibüsü, bir de Rizeli Cemal Çavuş’un kamyoneti. Ne günlere geldik. Şimdi herkesin bir değil iki aracı var. Bir de diyorlar ki, bu ülkede sporcu yetişmi-yor. Sokaklar spor salonuydu karde-şim. Sokak mı kaldı ki sporcu yetişsin.

İşte geldik fırına. Bir okulun yanında-ki erik ağacı yaşlanmadı, bir de bizim fırıncı Davut Usta. Adamın yüzündeki gülümseme eksik olmuyor, yanaklar kıpkırmızı. Geçenlerde dayanamadım sordum; “Davut Usta, pekmez mi içi-yorsun, yanaklar kıpkırmızı sürekli?” Verdiği cevapta bir o kadar etkiliydi.

“Evlat, ben gecenin bir yarısında bis-

yazı ,ARİF ÇETİNSAYED YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Page 78: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201276

millah deyip kapıyı açıyorum. Sen de ateşin koru, ben diyeyim helal lokma-nın nuru.”

Düşündüm de eski adamlar ne kadar şair ruhlular. Sanki tamamı Edebiyat Fakültesi mezunu. Öyle bir cümle ku-ruyorlar ki, günlerce anlam çıkarıyor-sun.

Ohhh!.. Ekmekler mis gibi. Hemen yetiştireyim kahvaltı sofrasına. Babamı da dükkândan aldım mı tamamdır bu iş. Hey gidi babam hey! Sabahın yedi-sinde dükkânı açar, rızık kovalar. Bizi ne zorluklarla büyüttü. “İhtiyar deli-kanlı! Hadi gidiyoruz. Anne Sultan biz bekliyor. Koy kapının önüne bir san-dalye, bırak boş ver kilitle uğraşmayı.”

Eskiden komşu komşunun bekçisiydi. Kapının önüne koydun mu sandalye-yi, o kapıdan sinek dahi geçemezdi. “Anneciğim, bak biz geldik. Senin hazırladıkların neden bu kadar tatlı? İnan yağcılık yapmıyorum, ama gerçek böyle. Yok, yok, üç gün sonra elkızını görünce değişecek göz var mı bende.”

İşte böyle dostlar. İnsan sevdiklerinin kıymetini kaybedince anlıyor. Elimizin uzandığı, gözümüzün gördüğü nokta-da anne ve babalarımızı ihmal etmeye-lim. İnsanları sevelim, sevilelim. İna-nın fındıkkabuğunu doldurmayacak konular yüzünden birbirimizi kırıyo-ruz.

Düşünsenize, sokaktan geçen bir tanı-dığınızın sizi görmezden gelerek selam vermeden yanınızdan geçtiğini. Üzü-lürsünüz, zorunuza gider. Aklınızdan bin bir türlü senaryo uydurursunuz. “Burnu büyümüş. Adam oldu da bizi görmüyor. Ben bunların sülalesini bi-lirim.”

Ya bizler? Aynı şeyleri yapıyor muyuz? Hadi, hadi saklamayın. Her zaman ol-masa da ara sıra yaptığımız oluyordur. Çevremizdekilerden bir gülümsemeyi eksik etmeyelim. Unutmayalım ki, iç-ten bir gülümseme, insanlar arasındaki en kısa mesafedir.

Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın. Aynı Fırıncı Davut Usta gibi…

Page 79: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

Sağlık Bakanlığı’nınYeni Teşkilatlanma Yapısı ve İşleyişi

En Ayrıntılı Şekilde Bu Kurultay’da.

Page 80: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201278

Saf Çekim Gücü

Bir Mercedes sahibi olmakla, bir otomobil sahibi olmak ara-sındaki akla gelen ilk fark prestijdir. Dünyadaki başka coğ-rafyalara baktığımızda Türklerin Mercedes algısının çok farklı olduğunu görürüz. Mercedes’in bir Türk, bir Amerikalı, bir Al-man ve zengin bir Arap şeyhi üzerinde yarattığı etkiyi, kurduğu duygusal bağı ve anlam derinliğini irdelesek, eminim Türk’ler adına çok farklı ve ilginç bulgular elde ederiz.

Bu yıl Almanya ve Türkiye arasındaki iş göçü anlaşmasının 50. yıldönümü. Mercedes markasının ülkemiz insanı üzerindeki et-kilerini incelerken bu tarihsel verinin ışığında düşünmek, bir Türk’ün Mercedes markasıyla kurduğu ilişkinin boyutlarını an-lama gayretimize oldukça yardımcı olacaktır.

Bu açıdan Mercedes markasını ve Türk kullanıcısı üzerindeki algısını ele alırken, sadece güncel araştırma verileri değil, ta-rihsel verilerin ışığında markayı ele almak daha özel sonuçlar elde etmemize sebep olacaktır kanaatindeyiz. Mercedes, sa-

dece ülkemiz insanları arasında özel hikayesiyle birçok Alman markası da dahil olmak üzere prestij ve statü sembolü haline gelmiştir.

Her ne kadar Türkiye’deki Mercedes algısını tarihsel hikayesi özelinde biraz fazla dramatize etsek de Mercedes markasının dünyada yarattığı algı, bir lüks ve prestij markası olarak kabul görmüş, net konumlandırması tartışma götürmez bir gerçektir. Mercedes hem BMW, Audi gibi Alman rakipleri, hem de farklı pazarlarda karşısına çıkan Lexus, Infiniti, Cadillac gibi bir-çok marka için prestij ve lüks otomobil kategorisinde meydan okunan birinci ve en güçlü rakip olarak her zaman rekabette en tepede yerini almıştır. Lüks otomobil kategorisinde içinde Mercedes olmayan bir diagram, bir karşılaştırma, bir analiz yok denecek kadar azdır. Şimdi bu ay ki araştırmamızın şeref konuğu Mercedes E Coupe’yi incelemeye başlayalım.

Mercedes E Cupe

NİSAN 201278

Page 81: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 79

Saf Çekim Gücü

TasarımMercedes E Coupe, tasarımı ve sıra dışı çizgileri ile Mercedes’in son yıllarda ürettiği en fantastik otomobil-lerden birisi. Bir önceki nesil CLK Coupe ile kıyaslandığında çok daha özgün ve fark yaratan bir tasarıma sahip. Bu otomobili farklı kılan en önemli özellik kesinlikle tasarım. E Coupe’nin tasarımı yaratıcı ve sıra dışı olduğu kadar sihirli de. Çünkü bu otomobil spor coupe tasarımına sahip olsa da elegant ve lüks bir sedan kadar prestijli duruyor. Aynı sınıfta büyük bir rekabet içinde olduğu Audi A5 ve BMW 3 Coupe ile kıyaslandığında sanki bir üst segmente aitmiş hissi veriyor. Bunda agresif ön tasarım ve otomobili daha uzun gösteren yan siluetin etkisi büyük. Büyük algısı yaratan uzayan siluet yanında otomobilde kullanılan par-lak alüminyum dış aksesuarlar ve otomobile ağır bir hava katan metalik özel renkler E coupe’yi rakiplerinden daha elegant ve özel gösteriyor. Panaromik cam, aracın dış dizaynına dair beğeni toplayan önemli detaylarından. Sunroof’la birleşen çıtasız yan camlar, yaz aylarının sürüş keyfine tatlı serin bir detay olarak yansımanın yanı sıra, Cabrio sürüş keyfini Coupe’de yaşatan önemli bir fark olarak tanımlanıyor. Sis lambası-nın hemen altındaki mavi led ışık, 8 inch kalınlığında las-tikler ve yıldız jantlar aracın spor şık havasını hissettiren diğer detaylar olarak kullanıcısından alkış alıyor.

İç DizaynÜber teknolojik iç görüntü, koltuk rahatlığı, deri kalitesi ve tüm araç hâkimiyetini tek tuş/tek ekranda toplayan teknoloji ise aracın iç dizaynda fark yaratan unsurları olarak öne çıkıyor. Kullanıcılar, beğenilerini dile getirirken Mercedes’in ayrıcalıklı sürüş keyfine de vurgu yapıyor.

Motor1800 motorun çok daha üzerinde bir beygir performansı sergileyen araç, özellikle ivmelerdeki performansı ile takdir toplamanın yanı sıra, son derece yumuşak ve kıvrak direksiyonuyla oldukça uyumlu ve kolay bir sürüş keyfi sağlıyor.

Konfor/Yol TutuşCoupe araç, büyük ve uzun yapısını Mercedes’e özel sportif detaylarla birleştirince ortaya spor şıkın ayrıcalığından vazgeçmeyen, aynı zamanda aile arabası olarak da son derece konforla kullanılabilecek bir tasarım çıkıyor.

GüvenlikMercedes E Coupe, standart güvenlik özellikleri ve çoklu yapılandırmaları ile kullanıcısında kişiselleştirilmiş araç hissiyatı yaratıyor. Yüksek düzeyde düşünülmüş güvenlik önlemleri araçta kendinizi çok rahat ve güvende hissetme-nizi sağlıyor.

NİSAN 2012 79

hazırlayan: FEYZA GÜLEÇ ŞAHİNfeyza@otoalsat .com

Page 82: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201280

Hep söylenir ya sanatçı olunmaz sanatçı doğulur gazeteci olunmaz gazeteci doğulur diye siz bu yargıya ne ölçüde katılıyorsunuz?

Ben gazeteci olarak doğduğumu söy-leyemeyeceğim. Ama Kemal Ilıcak’la evlendikten sonra bu mesleğe ilgi duy-maya başladım. Meraklı ve araştırmacı bir kişiliğim vardı. Bu yüzden gazeteci-lik tabiatıma da uygun düştü. Kısmet böyleymiş mesleğimi seviyorum ama böyle bir gerçek var her iletişim fakül-tesini bitiren gazetecilik yapamaz. Bu işin mutfağında olmak tozunu yutmak daha fazla tecrübe kazandırdığı için meslekte başarı elde etmeyi sağlıyor.

Yetenek veya merak olmalı, araştırmacı ruh yoksa gazeteci olunmaz.

Rahmetli Eşiniz Kemal Ilıcak’ın gazetesinde çalışmanın getirdiği avantajlar nelerdi?

Eşimin gazetesinde çalışmak tabii ki önümü açtı. Doğrudan doğruya daha üst düzeyde mesleğimi icra etmeye başladım. Bir süre ansiklopedi köşe-si, bilmece bulmaca köşesi yaptıktan sonra, 27 Mayıs Yargılanıyor isimli bir yazı dizisine başladım ve sonradan da birinci sayfadan siyasi makalelere… Kemal Ilıcak’ın eşi olarak birçok avan-taj getirmiş oldu.

röpor ta j : ZEYNEP AĞAÇYETİŞTİREN

Nazlı IlıcakBabam Yassıadaya Düştükten Sonra Siyasete Merak Sardım

Odaksızlığı eksen alan gazeteciliğin cinsiyet ayrımına meydan okuyan bir kadın. Yassıada Mahkumu Muammer Çavuşoğlu’nun küçük kızıdır Nazlı Ilıcak. Sohbetimiz esnasında gördük ki Rahmetli Eşi Kemal Ilıcak’a duyduğu aşk ve özlem hâlâ ilk gün ki gibi devam ediyor. Gözleri dolarak eşine ve babasına duyduğu vefa duygusunu her fırsatta dile getiren Ilıcak, son günlerde Twitter dünyasının da “Nazlı Anne”si. Hayatının her alanında verdiği mücadelelerle tanımaya alışık olduğumuz Yazar “Tükendim, dibe vurdum ama asla vazgeçmedim” diyor. Savaşçı kişiliği onun yaşama sevincinden ve umutlarından hiçbir şey kaybettirmemiş. Umutla mücadele arasındaki ince çizgide taviz vermeden yaşamak onun hayat düsturu. Doktor bir dedenin torunu olan Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak evinin kapılarını SAYED okurlarına açtı.

Page 83: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 2012 81NİSAN 2012 81

Page 84: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201282

Meslek hayatınızda olmazsa olmazlarınız nelerdir? Neden Gazetecisiniz?

Gazeteciliği seçmemde eşim büyük bir rol oynuyor. Çünkü Kemal’le evlen-dikten sonra gazeteciliğe ilgi duydum ve bu mesleğe girdim. Araştırmaya dik-kat ederim. Tatmin olmazsam ilgililer-den bilgi almaya çalışırım. Makalem-deki yanlış bir bilgi beni çok rahatsız eder; cevap hakkına saygı gösteririm.

Kadın yönetici olmanın ne gibi zorluklarını yaşadınız?

Çok kısa süre Bulvar’da ve Tercüman’da yöneticilik yaptım. Belirli hiçbir sorun yaşamadım. Çünkü kadın yönetici olmanın yanı sıra, gazete patronu Ke-mal Ilıcak’ın da eşiydim. Ama genelde kadın yöneticilerin erkeklere göre işin daha zor olduğunu söyleyebilirim.

TED Ankara Koleji’ndeki ilk eğitiminizin ardından annenizin kararıyla, “Hiç iyi hatıram yok. Hiç bir zaman çocuğumu yollamam oraya” dediğiniz İstanbul’daki Dame de Sion’a yazılmışsınız. Sizi bu düşünceye iten şeyler nelerdi?

Notre Dame de Sion çok sıkı bir li-seydi. Üstelik ben ailemden ayrı ya-tılı olarak okuyordum. Zor bir hayat geçirdim. Dersler de yüklüydü. Ama bugün geri döndüğümde, çalışma ha-yatımdaki disiplinimi ve sabrımı, oku-luma borçlu olduğumu söyleyebilirim. İki sene hazırlık olmak kaydıyla sekiz yıl Notre Dame de Sion’da okudum. Bir yandan sert disiplin, bir yandan da, liseye geçinceye kadar ailemden ayrı olmam, çocukluk yıllarımı olumsuz etkiledi. Tabii ki okulda elde ettiğim eğitimin seviyesi çok yüksekti.

Darbeler yaşadınız siyasete girdiniz bu kadar sancılı dönemlerde hiç

tükendiğiniz oldu mu, vazgeçmeyi düşündünüz mü?

Tabii ki tükendiğim oldu ama vazgeç-meyi hiç düşünmedim. Çünkü her za-man ertesi günün sıkıntılar yaşadığım o günden daha iyi olacağını düşünü-rüm. Bugün değilse yarın, yarın değil-se ertesi gün mutlaka daha iyi günler gelecektir derim.

Yassıada mahkumu olan babanız Muammer Çavuşoğlu’nun yaşadığı sıkıntıların hayatınızda ne gibi kararları almanıza etkisi oldu?

Babamın Yassıadaya düşmesinden son-ra siyasete merak sardım. Daha önce hiç böyle düşüncem yoktu. Notre Dame de Sion’da yatılı okuyordum. O olaydan sonra Siyaset Bilimi okumaya karar verdim. Ayrıca, darbe dönemin-de bize yakınlık gösteren iyi insanlar vardı. Onları çok seviyordum. Kendi kendime dedim ki bir gün imkânım olduğu takdirde ben de mağdurların yanında yer alayım.

Sosyal medyanın tartışmasız en çok takip edilen isimlerindensiniz hatta size “Nazlı anne” şeklinde hitap edenler var. Twitterın hayatınızdaki yeri nedir?

Twitter, bana çok sayıda insanla temas etme ve tepkileri ölçme fırsatı veriyor. Bazılarıyla olumlu ilişkilerimiz mev-cut. Ama bazıları öfkesini kontrol ede-miyor. Hakarete varan cümleler yazan-lar da var. Kimisi beni yakından takip edince sevmeye başladığını söylüyor. Çünkü o güne kadar sadece gazeteci Nazlı Ilıcak’ı tanımış. O kimlik altında daha farklı bir kişiyi keşfedenler, sem-patiyle bakmaya başlıyorlar. Sonra ben paylaşmayı seven bir insanım. Twitter bana bu imkânı da veriyor.

Gazetecilik veya sosyal yaşamınızda hastanelerde veya sağlıkla ilgili ne gibi anılarınız oldu?

Sağlıkla ilgili anılar her zaman tatsız-dır. Unutmayı tercih ederim. Ameli-yattan korkarım. Hastanenin kapısın-dan içeri girdim mi, yüreğime büyük bir acı çöker. Bu bakımdan zihnimde

Yazılarımda kimseye haksızlık etmek istemem.

hastane ve doktora ilişkin düşünce sak-lamamaya gayret ederim.

Duygusal bir kadınsınız nelere çok üzülürsünüz sizi hayata bağlayan şey nedir?

Evet çok duygusalım ihanete, sevdi-ğim bir insandan arzu ettiğim karşılı-ğı almamaya, vefasızlığa, benim veya çocuklarım aleyhinde sarf edilen kötü sözlere üzülürüm. Uçurumun dibine düşüp paramparça olmamak için haya-ta bağlanmayı tercih ederim.

En çok okunan yazarlardan olmanın reel yaşamınızda getirdiği sorumluluklar nelerdir?

Bu yaşa geldiğim için daha büyük so-rumluluk taşıdığımı düşünüyorum. Çünkü istesem de istemesem bir rol model konumundayım. Yazılarım-da kimseye haksızlık etmek istemem. Ama zaman zaman böyle durumlar ortaya çıkabiliyor. O zaman açıklama-ları yayınlayarak, yanlışlığı düzeltmeye gayret ediyorum. Cevap hakkına özen gösteririm.

Yoğun temponuzda sağlığınızı nasıl muhafaza edersiniz?

Sağlıklı beslenmeye dikkat ederim. Bol sebze yerim. Et yerine balığı tercih ederim. Bir gece önceden suda muha-faza ettiğim cevizin suyunu sabahları içerim. Ayrıca keten tohumu ile sütü karıştırıp içerim. Spor yapmaya özen gösteririm. Sağlık muayenelerimi yap-tırırım.

Sizce sağlık sektörü hangi aşamaya geldi?

Sağlık sektörü son dönemlerde büyük hamleler kaydetti. Zaten yapılan ka-muoyu araştırmalarında da, sağlıktan memnuniyet oranı yüksek görünüyor. Tabii yine aksamalar var ama mevcut iktidar sosyal adalet düşüncesiyle de hareket ederek, az gelirlilerin daha ko-lay sağlık hizmetinden yararlanmasının yolunu açtı.

Vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

Page 85: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

w w w.termalkongres i .org

06-09 HAZİRAN 2012Afyon Kocatepe ÜniversitesiAtatürk Kongre Merkezi / AFYONKARAHİSAR

AFYO

NKARAHİSAR BELEDİYES

İ

Page 86: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201284 NİSAN 201284

Altı Bölümdeİkinci Dünya Savaşı

Apocalypse

Şansa Bak Apollo 18: Ölüm Yolculuğu YeraltıTür: Dramatik KomediYönetmen: Jonathan LevineOyuncular: Joseph Gordon-Levitt, Seth Rogen, Anna Kendrick

Tür: Korku, Bilimkurgu, GerilimYönetmen: Gonzalo Lopez-GallegoOyuncular: Ryan Robbins, Lloyd Owen, Andrew Airlie,

Tür: DramYönetmen: Zeki DemirkubuzOyuncular: Engin Günaydın, Nergis Öztürk, Serhat Tutumluer

Orijinal Ad: Apocalypse: World War 2Yönetmen: Isabelle Clarke,Daniel CostelleYapım Yılı: 2009Tür: Belgesel

Siyasi gündemin çokça gergin olduğu şu günlerde, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada çeşitli kaynamalar ve tansiyon yükselmelerine şahit oluyoruz. Yaşamın kaotik girizgâhında halkların demokrasi talepleri, tükenen kaynak arayışları için yeni strateji ve dostluklar derken, ipler inceliyor. Bu durum nedense bana, yaklaşık 50 milyon insanın hayatına mal olan 2. Dünya Savaşı öncesini hatırlattı.

National Geographic Channel, 2 Dünya Savaşı’nın 70. yıldönümüne anlamlı bir baş yapıtla girdi. “Kıyamet” adlı bir belgesel hazırladılar. İlk defa gün yüzüne çıkan görüntüler ve daha pek çok olay durum. Hepsi detaylıca ve pek çok

cepheden bu işin ne kadar anlamsızca, nereden nereye geldiğini altı bölüm ile anlattılar. Bugünlerde izlenmesinde fayda var derim.

Savaş ad değiştirir ama karakter değiştirmez. Bugün dünün devamı, yarında tekerrürü.

Bu başyapıt belgeseli izleyin ve dersler çıkarın. Göreceksiniz insan harcamanın ne kadar kolay olduğunu. Savaşların, Hitler’in ne anlamsızca şeyler peşinde dünyayı kaosa sürüklediğini…

yorum: ETHEM METE

FİLM KRİTİK

Page 87: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

16 - 18 Mayıs 2012 - ANKARACongresium (ATO Kongre Merkezi)

Ayrıntılı Bilgi: 0 312 412 25 85 - 87 • www.karayolutrafiksempozyumu.com

3. KARAYOLUTRAFİK GÜVENLİĞİ

SEMPOZYUMU VE SERGİSİ

İŞBİRLİĞİ YAPILAN KURUMLAR

ORGANİZASYONT.C.ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VEHABERLEŞME BAKANLIĞI

Page 88: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

NİSAN 201286 NİSAN 201286

Hayat, Sadece Bir Defa Oynanabilen Bir Oyundur

“Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, ‘Bu böyle olmayabilirdi!’ düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.” diyerek daldırıyor okuyan kişiyi geçmişine doğru apansız yolculuklara. Kim bilir belki kendine bile itiraf edemediği, kapatıp bir daha açmamak üzere mühürlediği ve bilincinin dışına fırlattığı o kapalı kutuyu açmaya hatta biraz da irdelemeye kendinize soramadıklarınızı (o zaman için) sordurmaya…

Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya

çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin dışladığı, katı ve keskin önyargılarla kendinden ve diğerlerinden uzaklaştırmaya çalıştığı kişiler üzerinden sisteme ince eleştiri oklarını yöneltmekten sakınmıyor. Kişiye, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.

Sabahattin Ali’nin şu sözü her şeyi açıklıyor; ”Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?”

yorum: ADNAN YETKİN

KİTAP KRİTİK

Kürk MantoluMadonnaYazar: Sabahattin AliSayfa Sayısı: 160Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Neşeli Portakal Sultanı ÖldürmekSuç Detayda Saklıdır Sherlock Holmes

Yazar: Robert AllenSayfa Sayısı: 176Yayınevi: Timaş Yayınları

Yazar: Ahmet ÜmitSayfa Sayısı: 528Yayınevi: Everest Yayınları

Yazar: Sir Arthur Conan DoyleSayfa Sayısı: 352Yayınevi: Martı Yayınları

Page 89: SAYED Nisan 2012 Sayı:49
Page 90: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

www.kompozitturkiye.comTel : +90 216 499 99 18 Faks : +90 216 499 01 61

Minimum alanda maksimum görüntü kalitesi

www.kompozitturkiye.comTel : +90 216 499 99 18 Faks : +90 216 499 01 61

Minimum alanda maksimum görüntü kalitesi

Page 91: SAYED Nisan 2012 Sayı:49

www.kompozitturkiye.comTel : +90 216 499 99 18 Faks : +90 216 499 01 61

Minimum alanda maksimum görüntü kalitesi

www.kompozitturkiye.comTel : +90 216 499 99 18 Faks : +90 216 499 01 61

Minimum alanda maksimum görüntü kalitesi

Page 92: SAYED Nisan 2012 Sayı:49