76
SAGLIK YÖNETIMI ve EGITIMI DERGISI YIL:5 SAYI:46 OCAK 2012 SAYED 5. YILINDA DA HABERDAR ETMEYE DEVAM EDİYOR

SAYED Ocak 2012 Sayı:46

Embed Size (px)

DESCRIPTION

SAYED Ocak 2012 Sayı:46

Citation preview

Page 1: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

Y IL:5 SAY I:46 OCAK 2012

SAYED 5. YILINDA DA

HABERDAR ETMEYEDEVAM EDİYOR

Page 2: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

Page 3: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

Page 4: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

www.hohenstein.com.trwww.quality-laundry.com

HoHenstein istanbulTekstil Analiz ve Kontrol Hizmetleri Ltd. Şti.Osmanağa Mah. Gaziosmanpaşa Sk. No:12Kadıköy- Istanbul

Phone: +90 216 338 03 63 – 65E-Mail: [email protected]

Biz hastalarınızın kendilerini güvende hissetmelerini sağlayabiliriz!

Çamaşırların dünya standartlarına uygun, hijyenik bir şekilde yıkanması ve hazırlanması, hastanelerde bulaşıcı hastalıklardan korunmak açısından son derece önemli ve önceliklidir.

RAL-GZ 992’ye göre sertifikalandırılmış çamaşırhaneler ile işbirliği, hijyen ve kalitenizi garanti eder. Hastanede Onaylı Hijyen Yönetimi sayesinde kontrollü hijyen ve kalite sağlanmaktadır.

Bu konuda taleplerinizi alabiliriz.

GERÇEKTEN HİJYENİK Mİ?

Page 5: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 3

er şeyin inanılmaz bir hızla değiştiği bir zamanda yaşıyoruz. Değişim hayati

önem taşır hale geldi. Hayatta kalanlar ise değişime ayak uyduran-lar oluyor. Bildiğiniz üzere Sağlık Bakanlığı bu değişimin önemine binaen Sağlıkta Dönüşüm Programı-nı bir bir uygulamaya koyuyor.

Sağlık politikalarının gündemini tutarak sağlık çalışanlarının zihninde ayrı bir yer edinen SAYED Dergisi Ocak ayı ile birlikte beşinci yılına giriyor. Bakanlığın güzel çalışmalarını birinci ağızlardan okuyucularına ileten SAYED Dergisi sektörde akla ilk gelen dergilerden biri haline geldi. Daha da önemlisi sağlık sektörünün birçok paydaşını bir araya getirdi. Eğitim ve bilgilendirme hedefi ile yola koyulan SAYED Dergisi beş yıldır Türkiye’nin her yerine ulaşıyor.

Bu ay özel sayı yaparak siz okuyucu-larımızı SAYED Dergisi’nin son bir yılına götürüyoruz. Ayrıca sektörün çeşitli alanlardaki temsilcilerine SAYED Dergisini sorduk. Güzel yorumların gelmesi çok sevindirici,

en önemlisi de amacımıza ulaşmış olduğumuzu görmek bizi çok mutlu etti. Kırmayıp görüşlerini bildiren tüm temsilcilerimize teşekkür ederiz.

Yeni yılla beraber yeniliklerle karşınıza çıkıyoruz. İçerik olarak

“Büyüteç” adında sektördeki belli başlı konuları inceleyen, sorunlara ışık tutan, çözüm önerilerini araştıran ve farklı bakış açılarından konuyu inceleyen bir bölüm hazırladık. Yine sizlerin ilgi alanlarını göz önüne alıp otomobil sürüş deneyimi sayfası hazırladık. İlginizi çekeceğine inanıyoruz. SAYED görsel olarak da yenilendi. Her zamanki gibi sade ama dikkat çekici bir tasarımla sizleri karşılayacağız.

Dergide ünlü isimleri konuk etmeye devam ediyoruz. Bu ay “Evlerinin önü boyalı direk” türküsünü Flamenko tarzıyla harmanlayarak hazırladıkları video ile ünlü olan Öykü, Berk kardeşlerden Öykü Gürman’ı konuk ettik.

Yeni yılla birlikte 5. yılımıza girerken, yenilenen yüzüyle ve keyifle okuyaca-ğınız bir dergiyle sizlere merhaba demenin mutluluğunu yaşıyoruz.

YIL 5 • SAYI 46 • OCAK 2012www.sayeddergisi.org

YÖNETİM

Sahibi ve Yayın YönetmeniFEYZULLAH AKBEN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüSARE KUŞ

[email protected]

EditörSU ÖZGÜR

Yazı İşleriSERRA KUL - ÖMER DURAK

AYŞE YILMAZTÜRKGÜNEŞ KAZDAĞLI

Görsel YönetmenBİLAL AKGÜL

Fotoğraf EditörüAHMET FERHAT AKBEN

ReklamDİDEM GÜLKAÇ[email protected]

Abone ve DağıtımSONGÜL KARADENİZ

[email protected]

Halkla İlişkilerYASEMİN KERİMİ

Yapım

Yönetim AdresiKore Şehitleri Cad. Yonca Apt. A Blok No: 1/5

Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBULTel: 0 212 272 61 06 Faks: 0 212 272 61 07

www.ajansfa.com / [email protected]

BaskıŞAN OFSET

Cendere Yolu No:23 Ayazağa / İSTANBULTel: 0 212 289 24 24

Yayın TürüYaygın Süreli Yayın

SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir.

Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

HMerhaba...

OCAK 2012 3

Page 6: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 7: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 5

Başkandan

Öncelikle 2012 yılının tüm insanlığa sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini

temenni ediyorum. Sağlık camiasının siz değerli çalışanlarına yeni yılda üstün başarılar diliyorum.

12 Mayıs 2005’te diktiğimiz fidan, Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği SAYED’in sesi olan dergimiz beşinci yılına giriyor. Bu süre içerisinde sağlık çalışanlarının sorunlarına büyük bir ilgiyle eğilen SAYED Dergisi, geride bıraktığımız yıllar içerisinde alanında hep ilkleri dile getiren yayın organı olmuştur.

Ele aldığı konulardaki seviyeli üslubu, eleştirerek değil doğruyu göstererek olaylara yaklaşma şekli, değişen mevzuatı takip konusundaki yenilikçiliği, alandaki diğer paydaşları ile yarış ve rekabet değil iş birliği içerisinde hareket etmesi SAYED

Dergisi’nin geride bıraktığımız dönemde öne çıkan özellikleridir.

Derneğimizin bu günlere gelmesinde büyük emeği geçen Kurucu Başkanımız Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Sayın Prof. Dr. Nihat TOSUN’a, sonraki başkanımız Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin DOĞAN’a, şükranlarımı sunarken,

Beşinci yılını kutlayan dergimizdeki emek ve katkılarından dolayı SAYED Dergisi Yayın Yönetmeni Sayın Feyzullah AKBEN’e, Yazı İşleri Müdürü Sayın Sare KUŞ’a ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ederim.

Sağlıcakla kalın…

Prof. Dr. Hayreddin Yekeler

Page 8: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

23

28

36

49

38

32

52

Behlül Ünver: Hastanelerin Halkla İlişkiler Birimlerine İhtiyaçları Vardır

Yönetimde Kuşak Farklılığına Önem Verilmeli

Sağlık Kurumlarında Dezenfeksiyon - Sterilizasyon Büyüteç Altında

İbrahim Erdoğan: Yerli Üreticinin Teşviki Sözde Kalmamalı

Dört Soruda Karatay Diyeti

Sağlık ve Teknoloji

46 OC

AK

SAYED Dergisi HakkındaNeler Söylediler?

08 Spot Haberler

15 SAYED Dergisi Bir Yılda Neler Yaptı?

SAYED Dergisi Hakkında Neler Söylediler?

23 28

36

Prof. Dr. Recep AKDAĞProf. Dr. Nihat TOSUNOsman GÜZELGÖZProf. Dr. Hayreddin YEKELERNebi ŞAHİNLİAygül BULUTProf. Dr. Nurullah ZENGİNProf. Dr. Haydar SURAytün LEYMUNÖmer SİSOKemal YAZ

Page 9: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

6467

5761

Ağzınız mı Kokuyor?

Yeni Ürünler

Film Kritik:Strada, Demir Leydi, Düşler BahçesiNeşeli Ayaklar 2

Röportaj: Öykü Gürman

Peugeot RCZ

70

SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına

Yayın Kurulu BaşkanıProf. Dr. Hayreddin YEKELER(SAYED Derneği Genel Başkanı)

Yayın Kurulu (SAYED Derneği Yönetim Kurulu)Dr. Osman ACARFatma AKTAŞ Aygül BULUT Arif ÇETİNZafer DERELİProf. Dr. Metin DOĞANHülya ERBABA Prof. Dr. Fazlı ERDOĞANOpr. Dr. Ali Güven FİNCANProf. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLUDr. Mustafa KIRLANGIÇ Dr. Kemal KİRAZ Veysel ÖZGEN Nebi ŞAHİNLİ Yücel ŞİRİN Prof. Dr. Nurullah ZENGİN

Danışma KuruluYrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOYProf. Dr. Selami AKKUŞProf. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDINProf. Dr. Metin AYDINProf. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLIProf. Dr. Sait BİLGİÇProf. Dr. Murat BOZKURTProf. Dr. Engin BOZKURTProf. Dr. Alper CİHANDoç. Dr. Kerim ÇAĞLIDoç. Dr. Bekir ÇAKIRProf. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜDoç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLUProf. Dr. Ali DEMİRProf. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZProf. Dr. Orhan DENİZProf. Dr. Osman Nuri DİLEKProf. Dr. Ali İhsan DOKUCUProf. Dr. Levent ELBEYLİProf. Dr. Cevdet ERDÖLProf. Dr. Canan HASANOĞLUDoç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLUProf. Dr. Abdullah İĞCİDoç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLUProf. Dr. Mehmet İŞLERProf. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLUProf. Dr. Murat KARAŞENYrd. Doç. Dr. Esra KESKİNProf. Dr. Muzaffer KİRİŞProf. Dr. Akın MARŞAPProf. Dr. Muzaffer METİNTAŞProf. Dr. Semih ÖNCELProf. Dr. Mustafa ÖZMENProf. Dr. Mustafa PAÇDoç. Dr. Sadrettin PENÇEProf. Dr. Mustafa SOLAKProf. Dr. Yunus SÖYLETProf. Dr. Haydar SURProf. Dr. Erol ŞENERProf. Dr. Mehmet Akın TAŞYARANProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLUProf. Dr. Bahattin TUNÇProf. Dr. Necdet ÜNÜVARProf. Dr. Yavuz YILMAZ

* İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.

Reklam Sayfaları: Novatek ⁄ Sesa 1 ⁄ Hohenstein 2 ⁄ Yeşil Vadi Arsa Ofisi 4 ⁄ Renka Sağlık 9 ⁄ Muka Metal 11 Mespa 13 ⁄ Alpler Medikal 14 ⁄ Kurt&Kurt 19 ⁄ Filmat 22 ⁄ Arı Medikal 27 ⁄ Alpdata 31 ⁄ Meditel 35

DAS 41 ⁄ Bab Gencel 45 ⁄ DTH Sterilizasyon 48 ⁄ Pierre Cardin 51 ⁄ KBB Tautmann 53-55Işık Kardeşler 56 ⁄ Atasam 59 ⁄ Ultra Görüntüleme 60 ⁄ Royal Halı 63 ⁄ Kenmak 66 ⁄ Tasarımmed 69

Uluslararası Katılımlı Sağlık Eğitimi Kongresi 71 ⁄ Kompozit 72 ⁄ Sisoft

38

49 64 67

Sağlık Kurumlarında Dezenfeksiyon - SterilizasyonBüyüteç Altında

Page 10: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 20128

SPOT HABERLER

Sigaralardaki Uyarı Resimleri BüyüyorSağlık Bakanlığı, sigaraya karşı mücadelede bir dizi yeni tedbiri uygulamaya geçiriyor. Bakanlık, sigara paketleri üzerlerindeki ‘zararlı içerik’ uyarılarının oranını yüzde 50’ye çıkaracak. Ayrıca işletmelerdeki denetimler sıklaştırılacak.

Sağlık Bakanlığı, sigara paketleri üzerindeki uyarıların etkili olması üzerine bu uyarıların artırılması için çalışmalara başladı. Mevcut durumda sigara paketlerinin her iki tarafında ortalama yüzde 47,5 olarak yer alan resimli ve yazılı uyarıların oranı, yüzde 50’ye çıkarılıyor. Böylece Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) en önemli şartlarından birini de yerine getirmiş oluyor.

Bakanlık, Dumansız Hava Sahası uygulamasındaki denetim eksikliğini sona erdirmek için denetçileri GPS (Global Yer Belirleme Sistemi) ile takip etmeye hazırlanıyor. Bu sebeple ilk olarak 1.500 adet tablet bilgisayar 2012’nin başında denetim ekiplerine dağıtılacak.

Bakanlık Diyabetin Kontrolü İçin Web Sayfası OluşturduYapılan bilimsel çalışmalarla ülkemizde yaklaşık altı buçuk milyon kişinin diyabetli olduğu, yaklaşık üç milyon kişinin ise diyabetli olduğunun farkında olmadığı tespit edilmiştir. Diyabet hastalığının görülme sıklığının obezite (şişmanlık)’nin artışına paralel olarak hızla arttığı ve yirmi yaş üzeri her yedi kişiden birinin diyabetli olduğu ortaya çıkmıştır.

Kısacası ülkemizde diyabetli hasta sayısında önemli bir artıştan söz etmek mümkündür. Hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme ve obezitedeki artışın bu sonuca çok önemli katkısı olduğu bilinmektedir.

Bu bağlamda, toplumumuzda farkındalık oluşturmak ve diyabetin önlenmesi ve kontrolü amacıyla Bakanlığımız Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünce www.diyabet.gov.tr adresli web sayfası oluşturulmuştur.

RENKA SAĞLIK HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.

O-arm® Multi-dimensional Surgical Imaging System Çok Boyutlu Intra-operatif Görüntüleme Sistemi

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Maxillo-facial

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Cervical Thoracic Junction

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Pelvic TraumaMaxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Cervical Spine

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Lumbar Spine

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Foot

Thoracic Lateral Stabilization Lumbar Spine Thoracic Deformity Lumbar Multilevel Stabilization Cervical Spine Cervical Fusion

Navigasyon Entegrasyonu Surface Rendering MIP View Lumbar Spine, Lateral and AP Secro-Lumbar Stabilization AP Anterior Cervical Fusion Lateral

İSTANBULAtatürk Mah. Girne Cad. Şeref Sk. No:16 Yavuza Plaza Ataşehir / İstanbul

Tel: 0 216 580 94 95 Faks: 0 216 580 94 99

ANTALYAGüzel Oba Mah. 2136 Sk. No:28/A Güzeloba / Antalya

Tel : 0 242 349 11 60 Pbx Faks: 0 242 349 11 66

ANKARAHilal Mah. 679. Sk. (Eski 6. Cad.) No:30 Çankaya / Ankara

Tel: 0 312 440 91 10 Faks: 0 312 440 91 80

[email protected]

Page 11: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

RENKA SAĞLIK HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.

O-arm® Multi-dimensional Surgical Imaging System Çok Boyutlu Intra-operatif Görüntüleme Sistemi

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Maxillo-facial

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Cervical Thoracic Junction

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Pelvic TraumaMaxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Cervical Spine

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Lumbar Spine

Maxillo-facial

Lumbar Spine

Pelvic Trauma

Cervical Spine

Foot

Cervical Thoracic Junction

3

Foot

Thoracic Lateral Stabilization Lumbar Spine Thoracic Deformity Lumbar Multilevel Stabilization Cervical Spine Cervical Fusion

Navigasyon Entegrasyonu Surface Rendering MIP View Lumbar Spine, Lateral and AP Secro-Lumbar Stabilization AP Anterior Cervical Fusion Lateral

İSTANBULAtatürk Mah. Girne Cad. Şeref Sk. No:16 Yavuza Plaza Ataşehir / İstanbul

Tel: 0 216 580 94 95 Faks: 0 216 580 94 99

ANTALYAGüzel Oba Mah. 2136 Sk. No:28/A Güzeloba / Antalya

Tel : 0 242 349 11 60 Pbx Faks: 0 242 349 11 66

ANKARAHilal Mah. 679. Sk. (Eski 6. Cad.) No:30 Çankaya / Ankara

Tel: 0 312 440 91 10 Faks: 0 312 440 91 80

[email protected]

Page 12: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201210

SPOT HABERLER

Mamografi Yepyeni Bir Tanı Aşamasına GiriyorFujifilm en aza indirilmiş dozaj ve muayene süresiyle üç boyutlu Mamografi cihazını hizmete sunuyor. Bu yeni üç boyutlu sistem, iki boyutlu mamografiye kıyasla sadece 1,3 ile 1,5 kat daha fazla X-ışını dozajıyla ve çok daha az sürede, daha hassas tanı koyma özelliğini sunuyor.

Fujifılm’in üç boyutlu mamografisi, farklı açılardan çekilmiş iki adet yüksek çözünürlüklü görüntüyü kullanarak üç boyutlu görüntüler oluşturuyor. Meme dokuları birbirinin üstüne geldiğinden, üç boyutlu olarak görüntülendiklerinde görsel olarak ayrıştırılabiliyor. Böylece yapısal bozuklukları veya tümörü belirlemek iki boyutlu klasik görüntülerden daha kolay oluyor. Sadece iki görüntü alarak üç boyutlu görüntü elde edilmesi, hastanın mevcut sistemlere göre daha az doz almasını sağlıyor.ayrıca daha hızlı yorumlanarak yanlış bulgu ihtimalini azaltıyor.

I. Uluslararası Tıbbi Sosyal Hizmet Kongresi Antalya’da Gerçekleşti Sağlık Bakanlığı, Sağlıklı Nesiller Derneği ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın iş birliğiyle gerçekleştirilen Tıbbi Sosyal Hizmet Kongresi 21 -25 Aralık 2011 tarihlerinde Sueno Hotel Beach Antalya’da gerçekleştirildi. Dört gün süren programa başta sosyal hizmet uzmanları olmak üzere, akademisyenler, sağlık yöneticileri, ilgili sağlık personeli yoğun ilgi gösterdi.

Sağlıklı Nesiller Derneği tarafından üstlenilen kongre kapsamında başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere, Üniversiteler, Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, SGK gibi kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapıldı. Kongre’nin temel konu başlıkları arasında Sosyal Hizmet Uzmanlığı’nın geniş tanımı yapılırken, mesleğin dünü, bugünü ve gelişmekte olan yönlerinin yanı sıra, SHU’nun önemi ve bilinirliğinin daha yaygın hale getirilmesi ile ilgili tartışmalar da kongre süresince etkili şekilde işlendi.

AjansFa organizatörlüğünde dört gün süren Antalya Tıbbi Sosyal Hizmet Kongresi’nde gümüş sponsor Nitrocare, altın sponsoru Mespa, destek sponsoru Sisoft, yaka kartı ipi sponsoru Alpdata, bronz sponsor Kenmak olurken Kompozit, KBB Tautmann, Falez Mobilya, Laressa, Kocaeli Neurofeedback Merkezi, Sünsa Yatak ve Mega İç ve Dış Tic. Kongreye destek verdi.

Page 13: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 14: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201212

SPOT HABERLER

SESA Robotik El ve Kol Rehabilitasyonu Sistemlerini Ürün Yelpazesine EklediRehabilitasyonda yeni ve etkin teknolojileri Türkiye’ye kazandırma çalışmalarını sürdüren SESA Elektronik, yenilikçi nörorehabilitasyon ürünlerini fizik tedavi alanına sunmaya devam ediyor. Robotik Yürüme Rehabilitasyon sistemini Türkiye ile tanıştıran SESA, Tyromotion firmasının robotik el ve kol rehabilitasyonu sistemlerini de ürün yelpazesine ekledi.

Bu son teknolojiye sahip sistemlerden Amadeo, inme, iş/trafik kazası, hemipleji gibi nörolojik rahatsızlıklar nedeniyle el ve parmaklarda oluşan tam veya kısmi işlevsel bozuklukların tedavisinde kullanılabilen dünya üzerindeki tek cihaz olma özelliğini taşıyor. Sistem, el ve parmakların motor fonksiyonlarının geri kazanılmasında etkin rol oynuyor.

Amadeo, uyguladığı aktif, adaptif ve pasif tedavi modları ile oldukça geniş hasta grubuna hitap edebilen sistem İstanbul’daki önemli bir merkezde hizmet veriyor.

Diğer bir ölçüm ve rehabilitasyon sistemi olan Pablo, ROM değerlerini ve sıkma gücünü ölçerek, el-kol fonksiyonlarının dijital ortamda değerlendirilmesine ve raporlanmasına olanak sağlıyor.

Bitki Çaylarını Doğru Demlemek GerekiyorKış aylarının gelmesiyle birlikte gripten korunma amaçlı bitki çayları içiliyor. Ama bazen yanlış uygulamalar sonrası amaca uygun olmayan durumlar da ortaya çıkabiliyor. Uzmanlar, kışın daha fazla tüketilen bitki çaylarının çok kaynatılmaması için uyarıyor.

Bitki çaylarının yaygın olarak demleme şekli bitkileri çaydanlığın içerisine koyup üzerine su ilave ederek dakikalarca kaynamasını bekleme ve bittikçe üzerine su takviyesi yaparak tekrar tekrar kaynatma şeklinde gerçekleştiriliyor. Bu uygulama düşünülenin aksine içerisindeki vitaminleri öldürüyor ve hiçbir fayda sağlamıyor.

Suyu kaynattıktan sonra bir başka kap içerisine bitki çaylarını koyup onun üzerine kaynar suyu ilave edip sararak ağzı kapalı bir şekilde bekletip demlemeye bırakmak en faydalı yöntem olarak uzmanlarca tavsiye ediliyor. Suda kaynadıkça aromatik yağları kaybeden bitkiler içildiğinde de işe yaramıyor. Tekrar tekrar kaynatma ise sadece bitkinin rengini çıkartıyor ve vitamin adına bir şey kalmıyor. Bu nedenle uzmanlar bitki çaylarını bir kullanımlık yapılması gerektiğini vurguluyor.

Her iki sistemde de mevcut olan görsel oyunlar ve gerçek zamanlı feedback uygulamaları, hastaların egzersiz esnasında ekstra motivasyon ile eğlenceli vakit geçirerek tedavi olmasını sağlıyor. Sistemlerde tedavinin her aşamasında ölçümler kaydedilerek, hastanın iyileşme ve gelişim süreci doğru ve güvenilir bir şekilde takip ediliyor.

Page 15: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 16: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 17: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 15OCAK 2012 15

Page 18: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201216

Prof. Dr. Hüsrev Hatemi: Hak Tek Tiptir

SAYED Dergisinin 24. sayısında

2010 Hasta Hakları yılı çerçeve-

sinde “Hasta Haklarını” kapak konu-

su olarak ayrıntılı ele almıştık. Değerli

hocamız Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’ye

konuyla ilgili sorular yöneltmiştik.

Hak tek tiptir diyen Hüsrev Hatemi’ye

1998 yılından sonra hasta haklarında-

ki uyanışın nedenini sorduğumuzda şu

bilgileri paylaşmıştı; “Benim fikrime

göre Doktor Veressaief ‘in kitabının

rolü vardır. 1902’de Paris’te bastırdığı

“Bir Hekimin Hatıraları” kitabında

ilaç firmalarının değil de hekimlerin

yaptığı tecrübelerin acılığından ve

insanlıktan uzak olduğundan bahset-

miştir. Bizde hasta üzerinde dehşet ve-

rici bir tecrübe hiçbir zaman olmadı.

80’li yılların sonunda haklarla ilgili

uyanış oldu diyoruz ya, bu Türkiye’yi

bir beladan kurtarmadı. Türkiye’de

Avrupa’daki gibi bilinmeyen formüller

hastalara verilmiyordu. Dünyayı etik-

çilik dalgası sarınca bizde 98’de Hasta

Hakları Yönetmeliği yayınlandı.”

Prof. Dr. Nil Sarı: Osmanlı Tıp Eğitiminde Usta Çırak İlişkisi Vardı

SAYED 25. sayısında İstanbul Üni-versitesi Cerrahpaşa Tıp Fakülte-

si Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nil Sarı’ya, “Osmanlı’da Sağlık” konusunda merak etiklerimizi sormuştuk. “Osmanlı’da tıp eğitimi nasıldı?” sorumuza gü-nümüzle karşılaştırıldığında oldukça farklıydı cevabını veren Sarı sözlerine şöyle devam etmişti; “Klasik dönem için konuşacak olursak, sınıf geçme değil hocadan geçme usulü vardı. Bir hocadan geçince bir üst derecedeki ho-

caya öğrenci olunurdu. Birebir eğitim verilirdi. On kişiyi aynı sınıfa topla-yıp, aynı imtihandan geçirip ortalama not belirleyerek sınıf geçirmek gibi bir uygulama yoktu. Her zaman uygu-lanmasa da öğrencinin bir risale, yani tez yazması beklenirdi. Ama daha da önemlisi hasta başında usta çırak yo-luyla öğrenim yapılırdı. Hiçbir zaman çırak ustasının yanından ayrılmazdı. Eğitimin belirli bir süresi yoktu, hoca tamam diyene kadar öğrenci eğitim al-maya devam ederdi.

Kamuran Özden: İnsanlara Yardım Etmek Beni Mutlu EdiyorDergimizin 26. sayısında yirmi beş

senedir Sağlık Bakanlığı’nda gö-rev yaptığını, on yıldır da Dış İlişkiler Daire Başkanı olduğunu ifade eden Kamuran Özden, insanlara yardım et-menin, yaptığı projelerin başarıyla so-nuçlanmasının, yorgunluğunu aldığını dile getirerek, dergimizin sorularını yanıtlamıştı. Kendisinden bir anısını anlatmasını istediğimizde şunları pay-laşmıştı; “Gazze’ye yardım götürdü-

ğümüzde basın mensuplarının olduğu tepeye çıktık. Beş dakika konuşmadan sonra bir basın mensubu arkadaşımız “Başkanım füze geliyor yat” dedi. Yere yattık, otuz metre ileride füze patladı. Aradan on dakika geçmedi, bir füze daha yirmi metre yakınımızdaydı. Zor şartlarda çalıştığımız zamanlar oluyor. Ancak insanlara yardım etmek beni mutlu ediyor.”

OCAK 201216

Page 19: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 17

Uzm. Dr. Hatice Gül:Bir Ailenin Tek Kızı Gibiyim

Dergimizde Türkiye’nin tek bayan Sağlık İl Müdürü olan Uzm. Dr.

Hatice Gül ile keyifli bir röportajımız olmuştu. Gül’den sağlık yönetiminde-ki az sayıdaki kadınlardan biri olması sebebiyle görevi sırasında unutamadığı bir anısını paylaşmasını istemiştik. Yü-zümüzde gülümseme bırakan şu anısı-nı bize anlatmıştı. “Sağlık Müdürlüğü-

mün ilk günlerinde alışılmış bir erkek müdür kanısı olduğu için kiminle tele-fonla görüşsem beni sekreter zannedip kızım bağlasana müdürünü diye azarlı-yordu. Sonra sekreterimiz benimle gö-rüşmek isteyenlere müdürümüz bayan diye açıklama yapmaya başladı. Ben de azar işitmekten kurtuldum.”

Ertuğrul Sağlam: Birçok Yıldız Futbolcum VarS AYED Dergisine konuk olan ilgi çekici ünlülerinden biri de Bursas-por Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam olmuştu. “Futbolda kaliteyi yakalamak yıldız futbolcularla mı yoksa tümüyle takımın her yönden kaliteyi yakalama-sı ile mi mümkündür?” sorusunu şöyle cevaplandırmıştı; “Yıldız futbolcu kav-ramını çok iyi belirlemek lazım. Bir ismen bir de sahaya çıkma, profesyo-nellik anlayışıyla, diğer arkadaşlarına örnek teşkil etmesiyle yıldız futbolcu

vardır. Benim yıldız anlayışım ikinci bölümdeki oyuncu tipidir. Kendi ta-kımımda tabii ki yıldız futbolcunun olmasını çok isterim. Başkalarının yıl-dızlık anlayışında olmasalar da benim birçok yıldız futbolcum var. Bizim fut-bol anlayışımız bireysel yetenekler üze-rine değil, genelde takım ve ekip birli-ğine uyarlandığı için bireyler çok fazla ön plana çıkmaz. Genellikle bir bütün olarak olayları değerlendiririz. Bu ne-denle takımız bizi buralara getirdik.”

Uzm. Dr. Ayşe Turan: Türkiye Coğrafi Bakımdan Var Olan Mirasına Sahip Çıkmalıdır

SAYED Dergisi 31. sayısında Türkiye’nin yurt dışında yaptığı

çalışmaları kapak konusu olarak işle-miştik. Bu konu çerçevesinde ABD Sağlık Müşavirimiz Uzm. Dr. Ayşe Tu-ran ile bir röportaj gerçekleştirmiştik. Türkiye’nin medikal turizmde sahip olduğu potansiyelden nasıl faydalan-malı şeklindeki sorumuza Turan dikkat çekici bir örnek vererek cevaplamıştı; “Türkiye’nin çok büyük bir potansi-yeli var ama bu potansiyeli değerlen-dirmek için sayı saymasını bilmemiz, istatistikleri kullanmamız lazım. Tüm

dünyadaki hasta hareketlerini takip etmemiz gerekiyor. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin zengin elit kısmı şu anda Kore’deki Amerikan hastanesi-ne gidiyor. Dil ve ülkü birliğimiz olan bu insanların Kore’ye gitmesi yerine, Türkiye’ye gelmeleri ve Türkiye’de te-davi olmaları gerekir. Türkiye coğrafi bakımdan var olan mirasına sahip çık-malıdır. Balkanlar, Orta Asya, Kuzey Afrika Ülkeleri, Orta Doğu ve Orta Asya Ülkeleri ile bağlarımızı akıllıca geliştirmek ve bilimsel çalışmaları is-tikrarla takip etmek zorundayız. İstik-

rar ve süreklilik çok önemlidir. İşleri vefa ile takip etmemiz lazım çünkü so-nuçta elde edeceğimiz kâr, hem bilim-sel hem ekonomik, hem de sosyal bir kârdır. Bunların hepsini bir araya ge-tirecek kaynaklarımız mevcuttur. Ge-çen ay Suudi Arabistan’dan bir prens ABD’ye geldiğinde otele yüz kırk sekiz tane refakatçi getirdi. Bu yüz kırk sekiz kişi otelin yarısını kapattı. Bunlar üç ay New York’ta kaldılar, yediler, içtiler, alışveriş yaptılar. Milyonlarca dolar New York şehrine katkıda bulundular.”

OCAK 2012 17

Page 20: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201218

SAYED 2010 3. Ulusal Sağlık Kurultayı Çok RenkliydiS AYED Dergisi 23. sayısında ge-niş katılımlı 20-24 Ekim tarihleri arasında Antalya, Belek Maritim Pine Beach Resort Otelde gerçekleştirilen 3. Ulusal Sağlık Kurultayını kapak ko-nusu olarak seçmişti. Kurultayı ziyaret eden Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ; “Bu toplantılardan Sağlık Ba-kanlığı olarak önemli dersler çıkarı-yoruz. Bu toplantılarda konular toplu olarak tartışıldığı için iyileştirme yapı-lacak alanları çıkarıyoruz ve yolumuza bu doğrultuda devam ediyoruz. Bir

dönüşüm gerçekleştirdik ama bunun son noktası yoktur. Sürekli yeni tebliğ-ler ya da uygulamalar geliştirilir. Ümit ediyorum ki sektörün diğer paydaşla-rı da bu toplantılarda benzeri dersleri alarak dönerler.” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Kurultay’ın son gününde dü-zenlenen gala gecesinde SAYED Ödül-leri sahiplerini bulmuştu. İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu yılın en başarılı il sağlık mü-dürü, Manisa Devlet Hastanesi’nden Dr. Sami Karakoş yılın en başarılı

başhekimi, Antalya Manavgat Devlet Hastanesi’nden İsmail Kılıç yılın en başarılı hastane müdürü, Elazığ Dev-let Hastanesi Başhemşiresi Emine Öz-demir yılın en başarılı başhemşiresi, Hakkari Devlet Hastanesi’nden Op. Dr. Aslı Gül Akgül yılın en başarı-lı doktoru, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Fatma Türkeri yılın en başarılı hemşiresi ve Karasu Devlet Hastanesi’nden Önder Keskin yılın en başarılı idari personeli seçilmişti.

Op. Dr. Orhan Koç: Belli Bir Süre Sonra Aile OluyoruzS AYED Dergisi her zaman olduğu gibi gündemin nabzını tutmaya devam ettiği 33. sayısında Türkiye’ye yayılan Evde Sağlık Hizmetlerini ka-pak konusu olarak seçmişti. Bu yeni uygulamayla ilgili en doğru bilgiye ulaşma açısından Sağlık Bakanlığı Te-davi Hizmetleri Genel Müdür Yardım-cısı Op. Dr. Orhan Koç ile görüşmüş merak ettiklerimizi sormuştuk. Evde Bakım Hizmetleri ile Evde Sağlık Hiz-metleri arasındaki farkı sorduğumuz-da Koç, evde bakımın yaşlı bakımını, özürlü bakımını ve hasta bakımını içeren üçayağı olduğunu vurgulayarak konuşmasına şu şekilde devam etmiş-ti; “Yaşlı ve özürlü bakımıyla ilgili, ilgili bakanlıklar tarafından yürütülen

programlar var. Evde Sağlık Hizmetle-ri açısından da Sağlık Bakanlığı olarak 2004 yılında çıkarttığımız bir yönet-meliğimiz mevcut. Bu çerçevede özel sektör Evde Sağlık Hizmetleriyle ilgili birimler kurmuştur ama bunlar tabii ücret karşılığında yapılan hizmetler-dir. Sağlık Bakanlığı olarak ise 1 Şu-bat 2010’da çıkarttığımız bir yönerge ile Evde Sağlık Hizmetlerini disipline ettik.” “Görevli sağlık çalışanları hasta bakı-mı hizmeti yanında aileleri de bakım konusunda bilgilendiriyor mu?” soru-sunu yönlendirdiğimizde; “Bu süreçte en önemli şey hasta ve hasta yakınının eğitimidir. Siz bir eve, sağlık hizmeti sunuyor olabilirsiniz. Oradaki kişilere

hastasıyla ilgili bilgi verilmemişse Evde Sağlık Hizmetini sürdüremezsiniz. Özellikle yatağa bağımlı belki de mi-deye hortum vasıtasıyla beslenen has-talara sizi evde takip edeceğiz diyoruz. Zaten belli bir süre sonra aile oluyo-ruz.” cevabını vermişti.

OCAK 201218

Page 21: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 22: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201220 OCAK 201220

A. Ali Ural: Tıp Sanatla Köprüleri Olan Bir Meslektir

SAYED Dergisinde 40. sayısında yazar ve şair A. Ali Ural’ı konuk

etmiştik. Edebiyat üzerinde yaptı-ğımız sohbette siz sağlık çalışanları için “Doktorlar çok farklı insan ve vakalarla karşılaşıyor. Özellikle acil servisler tam bir hazine. Bu hazineyi değerlendirmek isteyen doktorla-ra tavsiyeleriniz var mı?” sorusunu yöneltmiştik. İşte Ural’ın sorumuza verdiği cevap; “Tıp sanatla köprüle-ri olan bir meslektir. Pek çok doktor sanatın birçok alanında ürün veri-yor. İnsan, dünyanın küçültülmüş

bir şeklidir ve doktorlar da sürekli insanla karşı karşıya olduklarına göre edebiyata çok yakındırlar. Bir adım atsalar kendilerini edebi alan-da bulacaklardır. Bu noktada zeka ve düşüncenin birleşmesiyle sanat alanında kalıcı yapıtların ortaya çı-kacağına inanıyorum. Türkiye’nin en zeki insanları tıp fakültelerine gi-diyor. Edebiyatın yüksek bir zekaya ihtiyacı vardır. Bu anlamda doktor-lar potansiyel olarak yazar adayları-dır.”

Hastaneye Neden Gideriz?

Hastanelerde yaşanan komik olayları siz okuyucularımızla

paylaşan Savaş Doğru’nun makale-sinden ilgi çeken bir bölümü hatırlat-mak istiyoruz.

… Zaten her insanın beklentisi de bu değil mi? Hastaneye gittiğimizde biz-le akrabası gibi ilgilenecek bir sağlık çalışanı profili görmek. Çünkü biz, doktorların bırakın insanlara iyi bak-mayı, arabalarına bile çok iyi baktık-larını düşünen bir milletiz.

Bir İnsan Hastaneye Neden Gelir?

1. Hasta olduğu için

2. Gidecek başka yeri olmadığı için

3. Gün yapmak için

4. Oğluna kız bakmak için

5. Hepsi

Abartmıyorum, cevap hepsi. Bu so-nuca varmamızın sebebi yıllarca yap-tığımız “Hasta Beklenti ve Memnu-niyet Araştırma Verileri”. “Hastanede yeni bir hemşire işe başlamış, oğlum için bakıyorum” diyen teyzeler var.

Yine yapılan bir çalışma sırasında sürekli -her gün- Acil Servis’te muayene olan yaşlı bir hanımefendi, belli bir süre hastane-ye gelmediğinde, ona alışmış olan personel kendisini arıyor ve neden gelmediğini soruyor, “hastaydım gelemedim” diyerek mazeret bildiriyor teyzemiz.

Page 23: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 21OCAK 2012 21

A. Ali Ural: Tıp Sanatla Köprüleri Olan Bir Meslektir

Ali Sait Septioğlu: Üreticilerimizi Daha Büyük ve Komplike Cihazlar Üretmeye Davet Ediyoruz

SAYED Dergisi 43. sayısında Has-tanelerde Tıbbı Cihaz Yönetimi

konusu dahilinde İlaç Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Ali Sait Septioğlu ile bir röportaj gerçekleştirmiştik. Rö-portajımızda yönlendirdiğimiz “Yerli üretimin desteklenmesi için çalışmala-rınız mevcut mu?” sorusuna Septioğlu şu cevabı vermişti; “TİTUBB sitemin-de kayıtlı toplam 1778584 ürün bulu-nuyor, bu ürünlerin sadece yüzde 26’sı imal ürün. Biz bu oranı yükseltmek için sürekli sektörle, yerli üreticilerin bağlı olduğu sivil toplum kuruluşla-rıyla irtibata geçip, onlarla iş birliği yapıyoruz. Sektörlere ürün gruplarına yönelik eğitimler düzenliyoruz.

PGD faaliyetleri sonrası bilgilendirme yapıyoruz. İş ve işlemler, CE belgelen-

dirme süreci ya da Mevzuatlar hak-kında şikayet ve önerilerini değerlen-diriyoruz. Haksız rekabeti önlemeye çalışıyoruz. Gelen bildirimlerini kayda alıp işlem başlatıyoruz. Soru ve sorun-larını dinleyip bilgilendirme yapıyoruz ya da ilgiliye yönlendiriyoruz.

En son katıldığımız Tiskon/ Samsun Kongresinde Müsteşarımızın da belirt-tiği gibi ülkemizdeki tıbbi cihaz üreti-cilerinin çoğu el aletleri gibi düşük risk sınıfına ait ürünler üretiyor. Üreticile-rimizi daha büyük ve komplike cihaz-lar üretmeye davet ediyoruz. Bu konu-da da mevzuat ve düzenleme açısından her türlü desteği vermeye hazırız. CE işareti olsun, sınıflara bağlı takip edil-mesi gereken işlemler olsun her türlü tavsiye de bulunabiliriz.”

Yabancı Doktorlara İzin Verilmiş Olması Onları Tamamen Başıboş Bırakmak Anlamına GelmezSAYED Dergisi 44. Sayısında Sağlık

Bakanlığı’nın yeni teşkilat yapısı-nı kapak konusu olarak belirlemiştik. Dergimizin hemen hemen her kapak konusunda görüşüne başvurduğumuz İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur yeni kararnameyi değerlendirmişti. Ya-zısında yabancı hekim ve hemşire

çalıştırılmasının önündeki engellerin kaldırılmasına getirdiği yorum şöyleydi; Yabancı uyruklu hekim ve hemşire ko-nusunda eleştiriler ise gerçek durumu anlamadan edilmiş ulu orta sözler düze-yinde kalıyor. Dil bilmeyen insan nasıl hekimlik yapacak, bilimsel olarak zayıf yerlerden Afrika’dan kişiler gelir ama

batılı ülkelerden kimseyi getiremezsiniz gibi kişisel tahminler şehir efsanesi gibi dolaşıyor. Öncelikle yabancı uyruklula-ra izin verilmiş olması onları tamamen başıboş bırakmak anlamına gelmeyebi-lir. Bunun yönetmeliği daha yazılma-dığına göre, bu noktalara dikkat etmek gereklidir denebilir ama olmuş bitmiş bir zarardan söz etmek yanlıştır. İyi bir sınav sistemi ile kişilerin hem Türkçesi-ni hem de profesyonel yetkinliğini de-ğerlendirebilirsiniz. Bunu niçin yapma-yalım? Yurt dışında çalışan Türk hekim ve hemşirelerine niye izin verilmesini istiyoruz o zaman? Ülkemizde eğitimini tamamlamış 3000 civarında hekimden söz ediliyor. Bunları kazansak bir fay-dadır. Uluslararası cazibe merkezi olu-nursa, sağlık turizminde belli bir düzeye ulaşılırsa, yabancı doktor ve hemşireler büyük yarar sağlayacaktır, unutmaya-lım.

Page 24: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

SAYED Dergisi Hakkında

Neler Söylediler?

C M Y CM MY CY CMY K

Page 25: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 23

SAYED Dergisi Hakkında

Neler Söylediler?SAYED Dergisi bu yıl beşinci

yılına giriyor. Sağlık sektöründe önde gelen dergilerden biri olan SAYED okuyucuların beğenisini

kazanmakla kalmayarak sağlık çalışanlarının iletişim

platformu oldu. Dergimizi bir de okuyucularımıza sorduk. SAYED Dergisi hakkındaki

düşüncelerini ve gelecek için önerilerini bizlerle paylaşan

tüm okuyucularımıza teşekkür ederiz.

Bakanlığımızın gündemini yakından takip etmesi ve işlenilen konuları objektif bir şekilde okuyu-

cularına aktarması bakımından SAYED Dergisini başarılı buluyorum. Dergi sağlık yönetimi alanında, profesyonel ve kaliteli yayıncılık anlayışı ile sağlık mensupları arasında kısa sürede etkili bir iletişim platformu oldu. Özellikle Sağlıkta Dönüşüm Progra-mı çerçevesindeki uygulamalarımızı detaylı bir şekil-de sağlık sektörüne duyurduğu için SAYED Dergisi yöneticilerine teşekkür ediyorum.

SAYED Dergisi’nin gelecekte de aynı özen ve has-sasiyetle yayın hayatına devam etmesini ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın takipçisi olmayı sürdürme-sini diliyorum.

PROF. DR. RECEP AKDAĞSAĞLIK BAKANI

SAYED Sağlık Mensupları Arasında Etkili Bir İletişim Platformu Oldu

Page 26: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201224

SAYED Büyük Bir Eksiklik Giderdi

Günümüzde değişime ayak uydur-mak giderek zorlaşıyor. Bu zorlu-

ğa rağmen SAYED Dergisi’nin bunu başardığını açıkça görebiliyorum. Der-gi, klasik bilgi yığını bilimsel dergile-rin aksine dinamik, gündemi her alan-da takip eden bir dergi olma özelliğini taşıyor. Sağlık politikaları ile ilgili yazı ve röportajların yer verildiği dergide farklı kültürel konulara da değinilme-sini son derece yararlı buluyorum.

SAYED’i diğer dergilerden ayıran en

belirgin özellik sağlık yöneticileri için hazırlanan bir dergi olmasıdır. Yöneti-me dair bilgilerin sağlık yöneticilerine ulaşmasını önemli bir hizmet olarak görüyorum ve SAYED’in bu alanda büyük bir eksikliği giderdiğini düşü-nüyorum. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nda-ki her birimin masasında SAYED Der-gisini görmek beni gururlandırıyor.

SAYED Dergisi’nin dinamizmini hiç kaybetmemesini temenni ediyor, ge-lecek dönemde de başarılar diliyorum.

İletişimde Doğru Yoldayız

Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği olan SAYED, kuruluş tarihi olan

12 Mayıs 2005’ten bu yana üstlendiği vizyon ve misyon gereği sağlık sektö-ründe önemli sivil toplum kuruluşla-rından birisidir. Aynı şekilde SAYED Dergisi de, derneğimizle paralel yayın hayatını sürdüren ve bu sayısı ile be-şinci yılını kutladığımız başarılı bir ba-sılı medya örneğidir.

Bilimsellik, aktüalite, sanat ve haya-tın bire bir gerçeklerini işleyerek ül-kenin her noktasına ulaşan derginin her alandaki sağlık çalışanlarının sesi olması ve aynı zamanda her sayfasında sıkılmadan dolaşabileceğiniz çeşitlilik-teki içeriği bence en belirgin özelliği.

Birçok Sağlık Argümanı SAYED Çatısı Altında Toplanabiliyor

SAYED Dergisinin sağlık çalışanları-nın iletişim platformu olduğunu gö-nül rahatlılığı ile söyleyebiliriz. Bugün, Bakanlığımız hastaneleri, üniversiteler, özel hastaneler, ilaç sektörü, medikal sektör ve diğer birçok sağlık argümanı SAYED çatısı altında toplanabiliyorsa, SAYED Kurultayları binleri bir araya getirebiliyorsa, iletişimde doğru yolda olduğumuzun kanıtıdır.

SAYED Dergisi’nin gelecekte de aynı yayın politikası ve ciddiyet ile devam edip, Bakanlığımızca uygulanan Sağ-lıkta Dönüşüm Programı’nın hızına ayak uydurabilen bir dergi olmasını diliyorum.

Sağlık Alanında Dergicilik Yapmak Hassasiyet Gerektiren Zor Bir İştir

Sağlık alanında dergicilik yapmak hassasiyet gerektiren zor bir iştir.

SAYED Dergisi bu alanda zoru başara-rak beşinci yılını idrak ediyor.

Sağlık yöneticilerini ve konuyla ilgile-nenleri doğru bilgilendiren, sağlık po-litikalarını ve uygulamalarını yakından

takip ederek hassasiyetle değerlendiren SAYED’in bu çabası takdire şayandır.

Dergiye emeği geçen herkesi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyo-rum.

PROF. DR. NİHAT TOSUNSAĞLIK BAKANLIĞI MÜSTEŞARI

PROF. DR. HAYREDDİN YEKELERSAYED DERNEK BAŞKANI

OSMAN GÜZELGÖZSAĞLIK BAKANI BASIN MÜŞAVİRİ

Page 27: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 25

sağlık kuruluşlarının sorunlarına ışık tutmuştur. Kaliteden ödün vermeyen bir anlayışla sağlık yöneticileri için bil-gi paylaşımı her geçen gün yenilenen vizyonuyla devam etmektedir.

SAYED Dergisi’ni sağlık yönetimin-de kaliteyi artırmak için araştırma ve gelişmeyi kendine hedef edinen ve bu hedefine ulaşmada doğru ve objektif olmaktan vazgeçmeyen tek dergi ola-rak görüyorum.

Sağlık Profesyonellerinin Buluşma Noktası

SAYED Dergisi’nin ele aldığı konular sadece sağlık yöneticilerini değil tüm sağlık çalışanlarını da kapsayabilecek bir yapıda olduğu için tüm sağlık pro-fesyonellerinin buluşma noktası olabi-lir.

SAYED Dergisi’nin gelecekte de tüm kamu ve özel sektör sağlık yöneticile-rinin ve sağlık çalışanlarının gelişimini destekleme adına, ülkemiz ve dünya-daki sağlık politikalarından ve tüm ge-lişmelerden zamanında haberdar olu-nabilecek bir platform olmaya devam etmesi dileğimle.

PROF. DR NURULLAH ZENGİNANKARA NUMUNE E.A.H. BAŞHEKİMİ

SAYED Dergisi Bir Okul Görevi Üstlenmiştir

Ülkemizde son dönemde sağlık ala-nında yaşanan gelişmelere paralel

olarak Sağlık Yöneticiliği de hem kav-ram hem de pratik uygulama açısından önemli gelişme göstermiştir. Bu geliş-mede SAYED Dergisi ve Derneğinin önemli bir rolü olmuştur. Zengin içe-riği ve istikrarlı çizgisi ile SAYED Der-gisi başta hastane yöneticileri olmak üzere sağlıkla ilgili geniş bir kesim için bir “okul” görevini üstlenmiştir. Kendi adıma hastane yöneticisi olarak karşı-laştığım pek çok konunun teoriğini ve detaylarını derginin sayılarında buldu-ğumu ve faydalandığımı ifade etmek istiyorum. SAYED konuları ele alışı, tüm yönleri ile değerlendirmesi, yayın periyoduna uyması ve baskı kalitesi ile

kendi alanındaki yayıncılığa yeni bir standart getirmiştir. Derginin bu mis-yonunu önümüzdeki dönemde de artı-rarak devam ettireceğine inanıyorum.

PROF. DR. HAYDAR SURİSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ DEKANI

SAYED Okuyucu Dostu Bir Tasarım Üslubu Taşıyor

Ülkemizde sağlık alanında dergi dendiğinde akla her zaman tıp

dergileri gelirdi. Bugün de biraz öyle-dir. Çünkü tıp biliminin kendini sü-rekli yenileyen, çok hızlı bilgi üretme doğası vardır. Sonunda çok karmaşık sağlık hizmet kuruluşları ve sistemleri, aşırı uzmanlaşma ve yoğun ileri tek-noloji karması bir yapı ortaya çıkmış oluyor. Bu karmaşık sistemlerin ve ör-gütlerin yönetimi de alelade bilgi ile yürütülemez hale geliyor. Bu durumda sağlık yönetimi, sağlık sistem ve poli-tikaları yönetimi gibi bir bilim (veya bilim dalı) doğmaya başlıyor. ABD’de 1930’larda başlayıp 1960-70’lerde ol-gunlaşmış bu bilim Türkiye’de demi-ni yeni yeni almaya başladı. Demini almak derken okulları, müfredatı, li-sans ve lisansüstü eğitim kurumları ve programları, akademisyenleri, mesleki örgütleri, düzenli yayımlanan dergi ve diğer yayın organları anlaşılmalıdır.

Son on yıl içinde sağlık yönetimi ala-nında çok güzel dergiler üretebildiği-miz bir dönem geçirdik. Bu dönem içinde kendini doğru konumlandır-mış, kitlesinin ihtiyacını doğru analiz edebilmiş, buna yönelik güzel sayılar üretebilmiş dergiler arasında SAYED mutlaka yer alır. Görsel başarısını medya uzmanları daha iyi değerlendi-recektir. Ancak okuyucu dostu bir ta-sarım üslubu taşıdığını söyleyebilirim. SAYED Dergisi’nin bir başka başarısı gündemini her zaman taze tutabilmiş olmasındadır. Ele alınan konuların yel-pazesini ve yazar profilini de genişleten bir ülke haline gelebilirsek, SAYED’in diğer ülkelerde de okunan ve örnek gösterilen bir dergi olduğu günlere de ulaşırız.

NEBİ ŞAHİNLİDIŞKAPI YILDIRIM BEYAZIT E.A.H. HASTANE MÜDÜRÜ

SAYED Dergisi Çok Önemli Bir Boşluğu Doldurmaktadır

SAYED Dergisi sağlık hizmet ko-lunda bilimsel, teknik ve idari ko-

nularda var olan çok önemli bir boş-luğu doldurmaktadır. Belirlenmiş olan sağlık politikalarının daha iyi uygu-lanması konusunda sağlık personeline duyurulması ve bu doğrultuda eğitil-mesinin yanında, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine yönelik politika be-lirlenmesi noktasında da önemli kat-kı sağladığını düşünüyorum. SAYED Dergisi’ni diğer dergilerden ayıran en önemli özellik de budur.

SAYED Dergisinin ülkemizin en ücra köşesine bile ücretsiz olarak ulaştırılı-yor olması sağlık çalışanlarının yukarı-da bahsettiğimiz bilimsel, teknik, idari vb. her konuda iletişim sağlamaları adına da çok önemli bir boşluğu dol-durmaktadır.

Gelecek yıllarda da Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneğimizin (SAYED) yap-mış olduğu eğitim çalışmalarının bu-güne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam ettirilmesi temennisi ile ça-lışmalarınızda başarılar dilerim.

AYGÜL BULUTATATÜRK E.A.H. BAŞHEMŞİRESİ

SAYED Dergisi Ülkemizdeki Sağlık Kuruluşlarının Sorunlarına Işık Tutmuştur

SAYED Dergisi’ni profesyonel sağ-lık yöneticilerinin buluşma noktası

olarak görüyorum. Günümüz Türki-ye’sinde yeni sağlık politikalarını ve gelişen teknikleri yakından takip eden dergi hedef kitlesinin beklentilerini gereğince karşılayabildiği için beğeni toplamaktadır. Ayrıca bu ay 45. sayı-sını çıkarmış olan dergi bugüne kadar yapmış olduğu yayınlarla ülkemizdeki

Page 28: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201226

yönetim birimlerine her sayıda yer ve-rilmesidir. Ayrıca SAYED Derneği’nin de bilimsel eğitsel toplantılarında hemşirelik üzerine de çalışmaları ve sonuçlarının dergi aracılığı ile herkesle daha çok paylaşılması isteriz.

SAYED ekibine çalışma hayatında ba-şarılar dilerim.

ÖMER SİSOSİSOFT GENEL MÜDÜRÜ

SAYED Dergisi her sayısı ile alanına yönelik güncelliğini koruyabilen,

gündemi başarı ile yakalayabilen, öz-gün, içerik ve görsel açıdan zengin bir dergidir. SAYED dergisi her sayısında kapak tasarımı, görselleri, sayfa tasarı-mı, röportajları, haberleri ve firmalarla olan iyi yöndeki ilişkileri ile sektörün-deki diğer dergilerden ayrılmaktadır. Her sayısı ile sağlık sektöründe çalışan birçok kişinin güncel bilgilerini tazele-me başarısı ile iletişim platformu göre-vi de üstlenmiştir. Gelecek sayılarında güncelliği, kalitesi ve görselliğinden hiçbir şey kaybetmeden yoluna devam edeceğine inanıyorum.

KEMAL YAZTÜMDEF YÖNETİM KURULU BAŞKANI

SAYED Dergisi Sağlık Yöneticilerine Önemli Bir Kılavuzluk Yapıyor

Sağlıkta Dönüşüm Programı kap-samında sağlık hizmetlerinin su-

numunda ciddi pozitif ve ölçülebilir değişiklikler meydana gelmiştir. SA-YED dergisi bu değişiklik aşamasında yapılması gereken işler ve hedefler ko-nusunda hem karar vericilerin görüş-lerini yansıtarak sağlık yöneticilerinin hedeflerini belirlemede öncülük etmiş hem de toplumun bilinçlenmesine do-laylı olarak da olsa destek sağlamıştır.

Sağlık sektörü diğer sektörlerden çok farklı ve kapsamlı olduğu için SAYED Dergisi’nin birçok konuyu ve mesleği göz önüne alarak yayınlarını sürdür-mek ve bu çok geniş hedef kitleyi bil-gilendirmekle yükümlü olduğu açıktır.

AYTÜN LEYMUNDR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL E.A.H.BAŞHEMŞİRESİ

SAYED Dergisi Sağlık Sektöründe Önemli Bir İhtiyaca Cevap Veriyor

SAYED Dergisinin sağlık yönetici-lerine yönelik hazırlanan gündemi

takip eden, en son gelişmeleri, doğru güvenilir ve objektif şekilde bizlere ulaşmasını sağlayan derginin, sağlık sektöründe önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini düşünüyorum.

Sektörde yayımlanan dergilerden fark-lı olarak SAYED sağlık çalışanlarının sıkıntılarının yayımlanabildiği, çözü-mün yollarının da beraberinde sunul-duğu bir ortam haline gelmiştir. Hitap ettiği grubun çoğunluğunun yönetici konumda olması yönetsel anlamda geçmiş, gündem ve işleyişle ilgili bir-çok ihtiyacı da beraberinde getirmiş-tir ve SAYED bu ihtiyaca cevap veren yayın olmuştur. SAYED hazırladığı yayınlarla geçmişin ışığında gelecek-le ilgili planlamaların yapılmasında yardımcı olmaktadır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı ile ilgili olan gelişmelerin ya-kından takip edilerek en doğru, güncel bilginin birinci ağızdan alınarak iletil-mesi sektörde yer alan diğer dergilerle arasındaki farkın büyümesine neden olmuştur.

Sağlık Çalışanlarının İletişim Platformu

SAYED Dergisi sağlık çalışanlarının iletişim platformu haline gelmiştir. Her kademede yer alan sağlık yönetici-lerinin çalışmalarının, düşüncelerinin, örnek olayların sayfalarda yer alması ortak bir noktada buluşulmasını sağla-mıştır. Yapılan nitelikli çalışmalar, pro-fesyonelce tasarlanmış sayfalar sınıfta her öğrencinin söz hakkı alabilmesini sağlarcasına iletişimi verimli hale getir-meyi başarmıştır.

SAYED Dergisi’nin çizgisini çok be-ğeniyorum. Naçizane isteğim sağlık çalışanlarının büyük bir çoğunluğunu oluşturan hemşirelik mesleği ile ilgili

Dergi, sağlık sektörünü ilgilendiren düzenlemelerden sektör paydaşlarını önceden haberdar ederek görüşleri-ni düzenleyici otoriteye ulaştırmaları için bir haberci gibi misyon üstlenmiş bulunmaktadır. Bu bilgilendirme pay-daşlar açısından oldukça önemlidir. Bu uygulama diğer sektör dergilerinde pek sık rastlanan bir uygulama olma-dığı gibi derginin her kademedeki sağ-lık yöneticisinin görüşlerini kolaylıkla aktarabildiği ve paylaşabildiği bir plat-form haline geldiği düşüncesindeyim.

Mal üreten işletmelerde hizmetin bü-tün süreçleri standart hale getirilip kalite ve ürün güvenliğine yönelik de-netim kısa zamanda ve kolaylıkla sağ-lanırken özellikle sağlık hizmeti üreten sağlık işletmelerinde çok farklı disip-linlerin hizmet üretim kademesinde rol alması olayı biraz daha karmaşık hale getirmektedir. İmalat sektöründe kötü imalat atılarak yerine yenisinin yapılması mümkün iken, karmaşık hizmet verilen ve talepte bulunanın insan olduğu sağlık işletmelerinde so-rumluluk oranı daha da artmaktadır. İşte bu kademede devreye girmesi, hiz-met akışında ahengi sağlaması, hizmet kalitesinde sürekliliğin sağlanması ve insana karşı sorumluluğun tam olarak yerine getirilmesinde önemli rol alacak kişiler her kademedeki sağlık yöneti-cileridir. SAYED dergisinin, yönetici-leri sektördeki değişimler ve yapılacak düzenlemeler konusunda önceden ha-berdar ederek kendilerini hazırlamala-rı açısından önceden bilgilendirmede bulunduğu gibi ülkemizin sağlık po-litikası hedeflerini de aktararak sağlık yöneticilerine önemli bir klavuzluk yaptığı inancındayım. Ayrıca yayınla-rının yanında SAYED’in düzenlediği eğitim amaçlı toplantılarla da ciddi katkılar sağladığını düşünmekteyim.

2012 yılının hem sektörümüze hem de tüm paydaşlarımıza sağlık, mutlu-luk ve başarı getirmesini, Ülkemiz için birlik-beraberlik ve olumlu ekonomik gelişmelerin yaşandığı bir yıl olmasını diliyorum.

Page 29: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

www.arimedikal.com444 1781

Tomografi BağlantısıDeğişken FFD HareketiMotorize Baskı BandıOtomatik İris ve Pencere Tipi KolimatörKarbon Fiber Masa ÜstüAnjiografi / Ara İşlemlerOmurga Yeniden Yapılandırma PaketiAlt Ekstremite Yapılandırma PaketiCINE LOOP ve DSA

CCD KAMERALI R/F CİHAZI

CLISIS RFMECALL

Page 30: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201228

Bildiğiniz üzere Sağlık Bakanlığı, sağlık alanında yerli ürünlerin

kullanılması için çalışmalara başladı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı da yerli üretimin ve hizmetlerin geliştirilmesine yöne-lik çalışmaları hızlandırmış durum-da. Gündemin nabzını tutan SAYED Dergisi’nde yerli üretimde akla gelen ilk firmalardan Sesa’nın genel müdürü ile bu konuyu görüştük.

Yerli üretim olan Simeks’te neler üre-tiliyor?

2010 yılında Simeks’te üretilen yirmi bir çeşit ürün için CE belgesi alınmış-tır. Bunlardan yirmi tanesi, önceleri tamamen ithal edilen invaziv kardiyo-loji ürünüdür. Bir tanesi de diyaliz kan verme setidir. 2011 yılında da ilaçlı stentimiz olan SIMPAX ve diyagnostik kateterimiz SIMAGE için CE Belgesi aldık. Bu durumda, invaziv kardiyolo-jide kullanılan ürünlerin % 95’ini üre-tebilen kapasiteye erişmiş olduk.

İleriye yönelik olarak plan ve hedefle-riniz nelerdir?

Üretimimizi yaklaşık kırk seneden beri çalışmakta olduğumuz alanlarda-ki deneyimlerimizle en ileri teknolojik imkanları harmanlayarak gerçekleştir-meyi hedefledik. Bu alanların başın-da Girişimsel Kardiyoloji, Girişimsel Radyoloji, Girişimsel Nöroradyoloji ve Beyin Cerrahisi, Yoğun Bakım ve Genel Cerrahi geliyor.

Saydığım alanlarda, piyasadaki ürün-lerin tamamı ithal ürünlerdir. Bizler, bu alanlardaki ithalat zorunluluğunu ortadan kaldırıp, büyük döviz kaybı-na neden olan bu malzemelere katma değer ekleyerek Türkiye’de üretmeyi planlıyoruz. Bu konuda Avrupa’nın en büyük üreticisi olmayı hedefliyoruz.

Üretici olarak devletten ve ilgili ku-rumlardan herhangi bir destek aldı-nız mı?

Bu konuda hiçbir destek talep etme-dik, herhangi bir teşvik de almadık.

İBRAHİM ERDOĞANSESA ELEKTRONİK SAN. VE TİC. A.Ş. GENEL MÜDÜRÜ

röpor ta j : SU ÖZGÜR

Yerli Üreticinin Teşviki Sözde Kalmamalı

Devletimizin ve hükümetimizin dünya standartlarında başlayan üretim hamlelerini,

getireceği idari düzenlemelerle destekleyip hızla ileriye taşıyacağına inanıyoruz.

Page 31: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 29

Kırk senedir bu sektörün içindeyim ve hiçbir hükümet döneminde Sağlık

Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın olaylara

ve mevzuatlara bu kadar hakim

olduklarını ve günün şartlarına göre

anında değişiklik yapabildiklerini

görmedim.

Ancak Sayın Başbakanımızın yürek-lendirmesi, vizyonu ve Türkiye’nin geleceğinin iyi olacağına inanarak yola çıktık. Kırk senelik birikimimizi tekrar Türk halkına verebilmek için üretime başladık. Başarılı olacağımıza da inan-cımız tamdır.

Yerli üretime hastanelerin, doktorla-rın ve piyasanın yaklaşımı nasıl?

Hükümetimiz yatırımcılara teşvikler vermekte ve bilinçli bir şekilde yer-li üretimin ihalelerde tercih edilmesi gerekliliğini ilan etmektedir. Ancak yeniliklere dinamik bir şekilde ayak uyduramayan bazı kurum ve şahıslar dünyadaki değişime, ülkemizdeki dina-mik ve çağdaş gelişmelere aynı inançla bakmamaktadırlar. Zaman zaman yerli üreticilerin şevkini kıracak uygulama-lar olmaktadır. Aynı meyanda dünya standartlarındaki üretimimize bahane bulabilmek için farklı sebeplerle ortaya çıkan uygulama hatalarını, ürettiğimiz ürünlere mal etme yönünde bir eğilim gözlenmektedir. Suni bahaneler öne sürülerek ve çeşitli zorluklar çıkartı-larak ürünlerimizin yaygın kullanımı engellenmektedir. Ancak genç ve idea-list doktorların teşvikleri, anlayışları ve yaklaşımları sayesinde şevkle yolumuza devam etmekteyiz. Kırk senedir sektö-re verdiğimiz emeğin karşılığını hep beraber göreceğimize inanıyoruz.

Devletin ve hükümetin yerli üretimi desteklemelerine rağmen sizce neden bazı zorluklarla karşılaşılıyor?

Yerli üretimin desteklenmesi konusun-da TÜDER’in 28.12.2011 tarihinde Ankara’da Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı ile düzenlediği toplantıya katıldık. Bu toplantıda Sayın Nihat

Ergün ve çalışma arkadaşlarının yerli üreticilerin desteklenmesi konusunun üzerinde hassasiyetle durduğunu ve konunun üzerinde çok çalışmış oldu-ğunu gördük. Sayın Bakan üreticilerin sorunlarını çok güzel bir şekilde ortaya koyarak bizlere moral verdi. Ancak ya-şadığımız sorunlar devam etmektedir.

Bildiğiniz gibi Sağlık Bakanlığı, Üni-versiteler ve diğer resmi kurumlar 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na göre iha-le yaparak mal alabiliyorlar. İhale ile il-gili olarak hazırlanan şartnamelerde ta-lep edecekleri malzemeye ilişkin teknik özellikleri dikkatlice tanımlamazlarsa, ihaleye her türlü mal girebilmekte ve ucuz olan mal avantajlı duruma geç-mektedir. Bu durumun sakıncalarının kurumlarca gözlenmesi nedeniyle kali-teli mal alabilmek için ihale mevzuatı-na ve KİK kurallarına aykırı olarak sa-dece bir firmayı işaret eden, “fiyat dışı unsurlar” adı altında yapılan bazı sanal puanlamalar ile ihaleler yapılır oldu.

Son olarak katıldığımız büyük bir ihaleden önce yerli üretici avantajının değerlendirmeye alınmasını talep ettik ancak ihale makamı bu kadar büyük bir ihalede bunu yapmalarının zor ol-duğunu beyan ederek talebimizi red-detti. Daha zor olan ve vakit alan, tek bir firmayı işaret eden fiyat dışı unsur-larla puanlama yapmayı tercih ettiler.

Page 32: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201230

Böylece bizden alınmasını engellediler. Bu satış bizim için, hastanelerimiz ve Türkiye için bir çıkış noktası olacaktı. Büyük bir ekonomik krizin eşiğindey-ken ve büyük bir cari açığımız varken, sadece tek bir kalemde yarım milyon TL pahalı ürünün tercih edilmesini anlamış değiliz. Bu tür uygulamalara bir an evvel son verilmesi için ilgili kuruma gerekli itirazları yapacağız ve gerekirse KİK’de hakkımızı arayacağız. İlgili hükümet yetkililerinin bir an ev-vel bu tür uygulamaları engellemesini önemle arz ediyoruz.

Devlet Hastanelerinde görmüş oldu-ğumuz bu üzücü tavırlara ilave olarak bilim, teknoloji ve araştırma merke-zi olan üniversitelerin de bu tür alış-kanlıklara devam etmek için raporlar düzenleyebildiğini görünce daha çok üzüldük. Bu tür önyargılı raporlara karşı gerekli itirazlarımızı üniversiteler ve gerektiğinde KİK nezdinde yapı-yoruz ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.

Bu tür sorunların çözümü için öneri-leriniz nelerdir?

Her şeyi devletten bekleyen ve iste-yen, ufacık bir sorun karşısında şika-yet eden, ileriye yönelik olarak plan ve program yapmayan ve gereğinden faz-la konuşan muhalif bir azınlık vardır. Bizler her şeyi devletten beklemeden tamamen kendi öz kaynaklarımızı kul-lanarak, zaman kaybetmeden hızlı ve doğru kararlar alarak inançla yola çık-tık ve üretime başladık. Bundan sonra devletimizin ve hükümetimizin dünya standartlarında başlayan üretim ham-lelerini, getireceği idari düzenlemelerle destekleyip hızla ileriye taşıyacağına inanıyoruz.

Sayın Başbakanımızın ekonomik kri-ze çözüm olarak her firmanın bir kişi daha istihdam etmesi yönündeki öne-risinin gündemde olduğu bir dönemde bazı çevreler buna tepki gösterirken biz elli kişilik bir istihdam sağlayarak hü-kümetimize ve devletimize olan güve-nimizi ortaya koymuş olduk.

Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan verdiği demeçte beş sektörde yerli üre-ticiler için teşvik kullanılmasını öner-di. Derhal kendisine bilgi vererek bu beş sektör içinde tanımlanmayan Sağ-lık Sektörünün de stratejik ve önemli olduğunu ve Sağlık Sektöründeki üre-timin de teşvik edilmesi gereken sektör olarak tanımlanması gerektiği şeklin-deki talebimizi ilettik. Bir vatandaş ve üretici olarak yapmamız gereken vazi-feyi yapmış olduk.

Buraya kadar vermiş olduğumuz ör-neklerde de görüleceği üzere, hükümet mensubu değerli Bakanlar, Sayın Zafer Çağlayan ve Sayın Nihat Ergün’ün bu konuları çok iyi bilmeleri yeterli olma-maktadır. Tüm Bakanlıkların, kurum-ların ve bilhassa satın alma konumun-daki tüm çalışanların, toplumumuzun menfaatlerini koruyabilmek için bu işe inanması ve gereken hassasiyeti göstermeleri lazımdır. Ancak bugüne kadar gözlemlediğimiz kadarı ile bazı kurumlar, satın alma yetkilileri ve bil-hassa kullanıcılar bu işin bilincinde değiller. Eski alışkanlıklarından vaz-geçmeyerek böyle bir uygulamanın yü-rürlüğe konmasını istememektedirler. Hükümet üyesi tüm Bakanlıkların ve

bağlı kurumların, hükümet tarafın-dan çok önem verilen bu uygulamaya inanmaları, katkı sağlamaları ve kaliteli üretimi teşvik eder nitelikteki düzenle-meleri zaman geçirmeden uygulamaya koymaları gerekmektedir.

Eklemek istedikleriniz var mı?

Kırk senedir bu sektörün içindeyim ve hiçbir hükümet döneminde Sağlık Ba-kanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın olay-lara ve mevzuatlara bu kadar hakim olduklarını ve günün şartlarına göre anında değişiklik yapabildiklerini gör-medim. Durum böyle iken Başbakanın ısrarı, hükümetin kararı ve Ekonomi Bakanı’nın talimatlarına rağmen yerli üreticilerin teşvik konusunun tatbik edilememesine anlam veremiyorum. Dolayısı ile Sağlık Bakanlığı ve Ça-lışma Bakanlığı bu konuya derhal el atarak teşkilatlarını da buna göre yön-lendirmeleri gerekmektedir. Bunları söylüyoruz ama belki de onların da bir bildikleri vardır ve bu mevzuat üzerin-de çalışıyorlardır fakat bizim de daya-nacak gücümüz kalmamıştır. Yerli üre-ticinin teşvik konusunun bir an evvel uygulamaya konulmasını bekliyoruz.

Bilinçli, modern teknolojiyi takip eden ve ne yaptığını bilen üreticilerin desteklenmesi isteniyorsa tamamen teknolojik gelişmeye, araştırmaya ve memleket yararına olan üretime teşvik verilmelidir. 2023’e doğru büyük he-defleri olan Türkiye için sağlık üretim sektöründe hızla gerekenlerin yapılaca-ğına inanıyoruz.

Zaman zaman yerli üreticilerin şevkini kıracak uygulamalar olmaktadır.

www.simeksm

edical.com

Page 33: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 34: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201232

Dört SorudaKaratay Diyeti

Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık raporunda şişmanlık, vücutta

fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilme-si gereken bir sağlık sorunu olarak ta-nımlanmaktadır. O halde gerçek ağırlık kaybı vücuttaki yağ kitlesinin azalması ile mümkündür. Kas ve su kitlesindeki kayıplar hem sağlık açısından risklidir, hem de kalıcı ağırlık kaybına neden olmamaktadır. Dengeli diyetlerde yağ, çok düşük oranlarda karbonhidrat içe-ren diyetlerde su ve açlık durumunda kas kaybı olmaktadır. Karatay diyeti ile ağırlık kaybının hızlı olması öncelikle su, sonrasında kas kitlesindeki azalma ile ilişkilidir. Çünkü protein ağırlıklı bir diyettir ve karbonhidrat içeriği yok denecek kadar düşüktür. Protein alı-mının yüksek olduğu bu diyet ile kan şekeri düşüşüne karşılık tansiyon, kan

kolesterol ve ürik asit değerleri artış gösterebilir. Uzun vadede vücutta geri dönüşü pek mümkün olmayan süreç-ler ortaya çıkabilir ve kişiyi ölüme ka-dar götürebilir.

Karatay Diyeti Sağlıklı Bir Zayıfla-ma Yöntemi mi?

Gün geçmiyor ki kitle iletişim araçla-rında çarpıcı açıklamalar yapılmasın. Bilim, doğruların artmasından ziyade yanlışların azalması ile de ilerler. An-cak sağlık, beslenme ve özellikle şiş-manlık alanında gündemi meşgul eden o kadar çok yöntemden söz edilmek-tedir ki; insanlar neye, kime inanaca-ğına karar verememektedir. On yılı aşkın süredir aktif olarak diyetisyenlik yapmama rağmen sadece bir adet yazı-lı eserim olmasına karşılık mankenlik yapan bir kişinin benden çok zayıfla-

yazı ,M. TURGAY KÖSEUZMAN DİYETİSYEN

Page 35: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 33

Karatay diyeti kişiyi yetersiz ve dengesiz

beslenmeye sürükler. Aynı zamanda Türk beslenme alışkanlıklarına

da uygun bir diyet değildir.

ma kitabının olması, hele ki uzun bir dönem yok satması trajikomik bir du-rum. Bu doğrultuda gündemi meşgul eden Karatay diyetini sağlıklı olarak yorumlamak ve insanları özendirerek sağlıkları ile oynamak son derece yan-lış bir durumdur. Şahsen böylesi bir diyeti kesinlikle onaylamıyorum ve onaylayan uzmanların da biliminden şüphe etmek gerektiği kanaatindeyim.

Karatay Diyeti Türk İnsanı İçin Uy-gun Bir Yöntem mi?

Üç ana öğün şeklinde beslenmek artık tarih oldu. Nasıl ki bir çiçeğe su ver-mek için kurumasını beklemiyorsak, yemek yemek için de ille de acıkmayı beklememek gerekir. Düşünün ki yı-lardır öğlen vakti yemek yiyorsunuz. Ne yerseniz yiyin, az ya da çok hiç fark etmez, akşam yine acıkacaksınız. Bu durumda acıkmayı beklemeden, ken-dimizi frenlemek adına ikindi vakti tüketeceğimiz küçük bir ara öğünün, akşam yemeğinde az ve yavaş yemeyi sağlamasının yanında ne gibi bir zararı olabilir ki?

Zayıflamayı “aç kalmak” olarak gören, diyetisyenlerin hazırladığı beslenme programlarını görünce de “ben bunla-rı yersem daha da kilo alırım” diye karşılık veren bir topluma; kan koleste-rolünün kalp - damar sağ-lığı üzerinde pek de bir etkisi olma-dığını hatta kolesterol ilaç-larına karşı ol-duğunu düşünen bir kardiyolog meslektaşları tarafından eleştirilecektir, zaten öyle olmaktadır. Ancak gün içerisinde çift yumurta ve bolca kırmı-zı et tüketiminde hiçbir sakınca olmadığını, diyette tahıllara yer olmadığını vs. savunur açıklamalar yaparsa, bu

durumda biz diyetisyenlere de söz hak-kı doğmaktadır.

Halbuki Karatay diyeti kişiyi yetersiz ve dengesiz beslenmeye sürükler. Aynı zamanda Türk beslenme alışkanlıkları-na da uygun bir diyet değildir. Türkler %70 tahıla dayalı beslenmekte ve bu-nun da %70’ini ekmek teşkil etmek-tedir. Toplum olarak ma-kar-

na ve mantı ile birlikte bile ekmek yemeyi severiz. Diğer yandan et alım gücünün düşük olması da bu diyeti uy-gulamayı zorlaştırmaktadır. Gerçi biz toplum olarak siyasileri örnek alarak kuşburnu çayı da içeriz; işin ucunda kilo vermek olduktan sonra geçim sı-kıntısından ağlasak da kilosu 70 - 100 TL olan altın çilek meyvesini de yeriz.

Bu bakış açısı ile daha önceden İsveç Diyeti, Atkins Diyeti, Lahana Çorba-sı Diyeti gibi yaşanmış acı tecrübeleri anımsayarak Karatay diyetinin de - ne kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün öne-rilerine ters düşüyor, sağlıksız ve Türk beslenme alışkanlıklarına aykırı gö-rünüyor desem de - ülkemizde furya şeklinde yayılacağı kanaatinde idim ve maalesef yanılmadım.

Karatay Diyetinin Bir Anda Bu Ka-dar Popüler Olmasının Sebepleri Nelerdir?

Bu diyeti bu kadar popüler hale ge-tiren üç önemli etmen var. En

önemlisi fısıltı gazetesinin ül-kemizde yok satması. “Güzel

kilo verdiriyor, hem de aç bırakmadan” gibi kulak-

tan kulağa dolaşan sözler sayesinde insanlar sofra-

larındaki en eski dostu

olan ek-meği bir a n d a hayatla-r ından

çıkarabi-liyor. Sırf yir-

mi senede aldık-ları fazla kilolardan

yirmi gün gibi kısa bir sürede kurtulmak gibi

boş bir hayal uğruna…

Diğer bir etmen, diyetin protein içeriğinin yüksek

olması sayesinde fazla açlık hissi yaratmamasıdır. Aynı

zamanda proteinli besinlerin sindiriminin daha zor olması

Page 36: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201234

ve diyeti uygularken metabolizmanın daha çok çalışmaya zorlanması dene-bilir. Unutulmamalıdır ki; kötü örnek, örnek değildir.

Karatay Diyeti İçin Zayıflamada Yeni Bir Buluş Diyebilir miyiz?

Bu diyeti etkili kılan unsur; daha ön-ceki “kötü” örneklere nazaran (hiçbir çeşit ekmeğin tüketimini uygun gör-memesi gibi) daha katı kuralların ol-masıdır. Ancak bu durum biz sağlık profesyonellerini daha karamsar hale getirmektedir. Böylesi yanlış bir bes-lenme şekli ile vücut ağırlığının hızlı kaybı; yağsız vücut kitlesinin daha çok kaybına, bazal metabolizma hızının azalması-na, kaybedilen ağırlığın ko-runmamasına, bazı mineral-lerin düzeyle-rinin düşmesine neden olmakta ve ölümle sonuç-lanabilmektedir. Bu tip diyetler sağlığa zarar vermenin ve metabolizma-nın bozulmasını sağlayarak ömrü kısaltmanın yanı sıra, kişinin “ben bu işi başara-mıyorum” diyerek umut-suzluğa kapılmasına neden olmaktadır. Nasıl ki bir di-yetisyen ilaç yazma yetkisine sahip değilse, bir hekim de diyet yazma yetkisine sahip de-ğildir ve o paralellikte hareket etmeli-dir. “Ekmek” parası uğruna toplumun

yanlış yönlendirilmesine hiçbir meslek grubunun sessiz kalmayacağı aşikardır.

Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivi-te, kalıtım, hormonal nedenler, psiko-lojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır. Komp-likasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp - damar hastalıkları, hipertansi-yon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağ-lanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık... şeklin-de sıralanabilir. Multifaktöri-yel bir has-talık olan şişmanlı-ğın teda-visinde

multidisipliner bir yaklaşım gerekmek-tedir. Dahiliye uzmanı veya endokri-nolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psi-kolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır.

Sonuç olarak; zayıflama programı ki-şiye özel, bireyin benimseyip, yaşam tarzı haline getirerek uygulayabileceği, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırabilecek özellikte olmalıdır. Ayrıca obezitenin tedavisinde tek ba-şına diyet tedavisi yeterli olmamakta, beraberinde egzersiz programı ve dav-ranış değişikliği tedavisi de gerekmek-tedir.

Karatay diyetini sağlıklı olarak yorumlamak ve insanları özendirerek sağlıkları ile oynamak son derece yanlış bir durumdur.

Page 37: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 38: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201236

Hastanelerin Halkla İlişkiler Birimlerine

İhtiyaçları Vardır

İnsanlara verilen hizmetler içinde önemli bir yere sahip olan sağlık

hizmetleri -Türkiye’de özel sektör ku-ruluşlarınca da yerine getirilmekle bir-likte- devletin vatandaşlarına yeterli bir biçimde vermesi gereken başlıca hizmetlerden biridir. Bu nedenle diğer hizmetlerde olduğu gibi sağlık hizmet-lerinde de iyileştirme amaçlı çalışmala-rın yapılması gerekmektedir.

Söz konusu iyileştirmenin sağlık hiz-metlerinde kaliteli amaçlı olabilmesi ise hizmeti sunan yönetimin bunu ne ölçüde iyi anladığı ve hedef kitlenin tepkilerini ne ölçüde değerlendirdiği ile yakından ilgili olmaktadır. Sağlık hizmetlerini yerine getirmekle görevli kuruluşlar olarak hastane yönetimle-rinin, bu görevlerini yerine getirirken kaliteyi önemsemeleri ve bu yönde girişimlerde bulunmaları için Halkla

İlişkiler faaliyetlerini benimsemeleri gerekmektedir.

Bu anlayışın temelini oluşturan “iç ve dış müşteri tatmini” ile “herkesin katı-lımı” ilkelerinin yerine getirilmesi ise hastanelerin iletişim ilke ve yöntemle-rinden faydalanmalarını gerektirmek-tedir. Bu düşünceden hareketle yapılan araştırmalarda, önemli bir hizmet olan sağlık hizmetlerini iyileştirmeyi sağla-maya yönelik olarak, halkla ilişkilerle ilgili faaliyetler belirlenmeye çalışıl-mıştır.

Müşterilerden Geri Bildirim Alınmalı

Hastaneler, hasta hizmetlerine gide-rek daha fazla önem vermektedirler. Daha önceleri sadece “hastalar” sağlık hizmetinin müşterileri olarak kabul edilirken bugün gerçek anlamda sağlık hizmetlerine iştirak eden tüm birey-

yazı ,BEHLÜL ÜNVERMARMARA ÜNİ. TIP FAK. VAKFI ACADEMIC HOSPITAL& ÇİFTEHAVUZLAR TIP MERKEZİ VAKIF / İŞLETME MÜDÜRÜ

Page 39: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 37

Sağlık hizmetleri ile halkla ilişkiler alanında yürütülen faaliyetlerde

en önemli ortak özellik güven unsuru

olmaktadır.

ler müşteri olarak kabul edilmektedir. Sağlık hizmetlerinde halkla ilişkiler uygulamalarının önemli yönlerinden birisi de örgütün kendi yetersizliklerini tanıma ve tanımlama ile hizmetin ka-litesini geliştirmek için yapılacak plan-lama ve tasarlamada müşterilerden geri bildirim almaya yöneltmesidir. Geri bildirim alma yolu müşteri tatmini ile ilgilenmek, onu anlamak ve yorum-lamaktır. Sağlık hizmetlerinde halkla ilişkiler uygulamalarında başarılı ola-bilmek üzerinde durulması gereken temel unsur, tüm müşterilerin örgüte ilişkin algılarına yer verilmesi; müşte-rinin sesinin örgütün tümüne hakim kılınmasıdır.

Sağlık hizmetleri ile halkla ilişkiler alanında yürütülen faaliyetlerde en önemli ortak özellik güven unsuru olmaktadır. Zira hastanın henüz al-madan deneme imkanının bulunma-dığı sağlık hizmetlerinin tüketimin-de, hasta doktor ilişkisi büyük ölçüde güvene dayanmaktadır. Hastanelerin bu güveni hastane içinde ve dışındaki hedef kitleye verebilmek için, halkla ilişkiler faaliyetleri konusunda profes-yonel davranmaya ve bu tür hizmetleri vermek üzere halkla ilişkiler birim-lerine ihtiyaçları vardır. Söz konusu birimlerin, hastane yönetimin izlediği sağlık hizmet politikasını halka duyur-mak, benimsetmek, hastane hakkında toplumda olumlu bir hava yaratmak, diğer taraftan da halkın hastane hak-kında düşünce, görüş, istek ve şikayet-lerini öğrenmek ve sonuçta da hedef kitle ile iş birliğine gidebilmesi gerekir. Çünkü hastane hizmetleri konusunda genellikle bekletilmekten, görevlilerin çoğunlukla yanlış tutum ve davranış-larından şikayet eden halkın, hastane yönetimi ve işleyişi hakkında pek fazla bilgiye sahip olmadıkları göz önünde bulundurularak, toplumun sağlığı ko-nusunda çok önemli bir görevi yerine getiren hastanelerin yaptıkları hizmet-lerin tanıtılması, yayılması bu hizmet-lere katkı ve desteğinin sağlanması ge-rekmektedir.

İyi Bir İletişim Gerekli

Sağlık hizmetlerini veren kuruluşlar olarak hastanelerin, bakım kalitesini yükseltmekten etkili yönetime, ma-liyeti dengeli tutmaktan personelin tatminine ve kamuoyunun hastane yönetimi hakkındaki düşüncelerinin iyileştirilmesine kadar pek çok sorun alanında halkla ilişkiler faaliyetlerinde bulunmalarının iyi bir çözüm olduğu ileri sürülebilir. Çünkü kuruluş içi ve dışı halkla ilişkiler için gerekli bütün öznelerin bulunduğu hastanelerde, hastane yönetiminin kuruluş çalışan-larına ve doğrudan hedef kitlesi olan hastalarına ilişkin sorunlarının gide-rilmesinde iyi bir iletişime ihtiyaçları bulunmaktadır.

İletişimden iyi bir sonuç alınabilme-si için ise başvurulan iletişim araç ve yöntemlerinin yanı sıra, hastane yö-netiminin kuruluş içinde ve dışındaki tüm iletişim noktalarına mesaj yolla-manın dışında, geri bildirime de önem vermesi gereklidir. Geri bildirimde ba-şarılı olabilmek için iletişim noktaları-nı iyi tespit etmek gerekir.

Örneğin, hastane içi halkla ilişkilerde etkili olabilmek için, hastane çalışan-larının kendi aralarında ve hastane yö-netimi ile çalışanlar arasındaki formsal ve informal iletişimin varlığı ve ge-rekliliği göz önünde bulundurulma-lıdır. Ancak, eğer kamu hastanelerini birer kamu kuruluşu olarak görmek gerekirse, hastane yönetimlerinin dış halkla ilişkilerde en çok geri bildirime dikkat etmeleri gereken iletişim nok-tası olarak, hastaları almaları gerekir.

Çünkü bunun dışında kalan diğer ile-tişim noktaları olarak sağlık bürokrasi-si, medya, gönüllü kuruluşlar ve hasta ziyaretçileri iletişim zincirini tamamla-yan halkalar olmaktadır. Bu nedenle, doğrudan hizmet veren sağlık çalışan-ları ile doğrudan bu hizmetleri alan hastaların hastane hizmetleri hakkın-daki düşüncelerinin büyük bir önemi bulunmaktadır.

Sağlık örgütlerinde müşteri beklen-tilerini karşılamayı hedefleyen kalite felsefesi aynı örgütlerde halkla ilişki-ler uygulamalarının gerçek anlamda yerine getirilmesi ile kolaylaşacak ve zenginleşecektir. Bu nedenle, kuruluş içinde çalışan bütün personelin veri-len hizmetlerin kalitesinden sorumlu olmaları, kapıdaki görevliden yönetici-sine kadar herkesin doğal, halkla ilişki-ler birimi elemanlarının ise doğrudan görevli olarak halkla ilişkiler hizmetle-rini en iyi şekilde yerine getirilmeleri gerekmektedir.

Kurumsal kimlik yaratmaya yönelik tanıtım faaliyetleri açısından işletme sistemine göre konumunun irdelenme-si gereken en temel unsur hastalardır. Hastalar hastanelerin temel müşterile-ri arasındadır. Hastalar hastanelerdeki kalite arayışında, sorunların çözümün-de ve hastanelerin imajının belirlenme-sinde zinciri tamamlayan önemli bir halkadır.

Page 40: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201238

Sağlık Kurumlarında Dezenfeksiyon - Sterilizasyon

Büyüteç AltındaBu sayımızdan itibaren her ay sağ-

lık sektöründe farklı bir konuyu Büyüteç alıntına alacağız. Sektörün önde gelen temel konularını, yaşanan sorunları tarafların gözünden irdelen-mesini sağlayacağız. Gelişmelerin ve yeniliklerin ele alınacağı Büyüteç’te sektörün gelecek projeksiyonunu orta-ya koyacak bakış açılarına da yer vere-ceğiz. Bir anlamda kamu otoritesi ile sektör arasında bir bağ oluşturacağız.

Büyüteç altına aldığımız ilk konu, Sağlık Kurumlarında Dezenfeksiyon- Sterilizasyon. Tüm sağlık kurumlarını yakından ilgilendiren dezenfeksiyon ve sterilizasyon alanında çalışmalar yapan dernek ve şirket yetkilileri ile bu ko-nudaki gelişmeleri konuştuk, yaşanan sorunları ortaya koyduk ve önerilen çözümleri dile getirdik.

Büyüteç’e sağlığın ilk adımı olan te-mizlik konusuyla başladık…

hazırlayan,GÜNEŞ KAZDAĞ[email protected]

Page 41: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 39

Günaydın aynı zamanda Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve

Merkezi Sterilizasyon Ünitesi (MSÜ) Sorumlu Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor. Derneğin Yönetim Kurulu’na Günaydın’ın yanı sıra Prof. Dr. Duygu Perçin, Prof. Dr. Şaban Esen, Hemşire

Dilek Zenciroğlu, Prof. Dr. Bülent Gürler, Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu ve Prof. Dr. Recep Öztürk görev yapıyor.

2004 yılında kurulan DAS Derneği’ni, çalışmaları ve bu konuda yaşanan tüm gelişmeleri Prof. Dr. Murat Günaydın’la görüştük.

PROF. DR. MURAT GÜNAYDINDEZENFEKSİYON ANTİSEPSİ STERİLİZASYON (DAS) DERNEĞİ BAŞKANI

Büyük Gelişme Kaydedildi Ancak Yapılacaklar Bitmedi

Ülkemizdeki hastaneleri sterili-zasyon, dezenfeksiyon açısın-

dan değerlendirir misiniz?

Bakanlığımızın bu konuda çalışma-ları oldukça önemli ve son beş yılda ciddi yol kat edildi. Hastane Enfeksi-yon Kontrol Yönetmeliği’nin yayım-lanması, bu konuda sağlık çalışanının sertifikasyonu, Derneğimizin DAS Okulu Projesi, konuyu popüler hale getirdi. Geçmişte bu konular günde-me giremezken, ülkemizde ne değiş-miştir de bu konuda düzenlediğimiz okula 800’ün üzerinde başvuru ol-maktadır. Gerçekten önemli bir far-kındalık oluştu. Birçok hastanemiz uygulamalar açısından iyi durumda. Ancak standartların olmaması, ihale kanununda en ucuzun alınması ya-şanan sıkıntılar arasında sayılabilir. Hastanelerimizde hem sterilizasyon hem de dezenfeksiyon konusunda ye-terli bilgi mevcuttur. Ancak konuyu anlamış ve inanmış hastane yönetici-lerinin artması ve SGK ödemelerinin düzenlenmesi gerekiyor.

Bu alanda yapılması gereken yasal düzenlemeler var mı?

Ülkemizde sterilizasyon ve dezenfek-siyon ile ilgili bir farkındalık oluştu.

Bundan sonraki aşamada ulusal ve uluslararası standartlara uygun iş-lemlerin yapılmasının sağlanması ve yapıldığının da denetlenmesi gere-kecektir. Sterilizasyon ve dezenfeksi-yon ile ilgili ulusal rehber hazırlanıp yayınlandı. Ancak rehber, tek başına

bu konuda yeterli değildir. Sağlık Bakanlığı Kalite standartları gereği yapılan denetlemeler dışında yasal düzenlemeler yoktur. Oysa Merkezi Sterilizasyon Ünitelerinin denetlen-mesi gereklidir. Hastane kalite stan-dartlarının da geliştirilmesi ve güncel tutulması zorunludur. Validasyon Avrupa’da zorunlu olmasına karşın, halen kalite standartlarımızda yer almamaktadır. Bu bağlamda gerekli standartların oluşturulması ve yasal düzenlemenin de yapılması gerekli-dir. Daha önce de ifade ettiğim gibi DAS rehberinin sağlık kurumlarına

Türkiye gelişmekte olan ülkelere benzer oranlarda

hastane enfeksiyonu oranlarına sahip.

Page 42: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201240

BÜYÜTEÇ

tavsiyesi önemlidir. Bazen bir genelge işi daha karmaşık hale sokabilmekte-dir. Örneğin 3 Şubat 2011’de yayım-lanan Tıbbi Cihazların Sterilizasyonu Hakkında Genelge, sorunu çözmek yerine daha karmaşık hale getirdi. Tek kullanımlık malzemelerin birden fazla kullanımı için çıkarılan genelge-de olduğu gibi sorunu çözmek yerine daha karmaşık duruma da getirme-melidir. Bakanlık kullanım ile ilgili kararı, kuruma bırakmış sorumlulu-ğu ona yüklemiştir. Kurum ise yaptı-ğı operasyondan zarar etmemek için tekrar kullanım yapmak zorunda kal-maktadır. Ancak bu kararı alması ge-reken malzemeyi kullanan hekimdir. Hiçbir hekim kendine kullanılmasını istemediği bir malzemeyi hastasına kullanmak istemez ve bunun sorum-luluğunu almak zorunda da değildir. Yani ya hastaneler bu işlemi yapma-yacak, ya yapacak ve zarar edecek, ya da usulsüz yapacak ve denetlemelerde cezaya alacaktır.

Hastane enfeksiyonları açısından Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsu-nuz?

11 Ağustos 2005 tarihinde Yataklı Tedavi Kurumları Enfeksiyon Kont-rol Yönetmeliği yayımlandı ve bu konuda çok olumlu gelişmeler de-vam ediyor. Hastane enfeksiyonları açısından diğer ülkelerle karşılaştı-rıldığında Türkiye gelişmekte olan ülkelere benzer oranlarda hastane enfeksiyonu oranlarına sahip. Geliş-miş batı ülkeleri ile kıyaslandığında ise hastane enfeksiyonu oranları biraz daha yüksek. Hastane enfeksiyonla-rını önleme adına yapılan çalışmalar ise gayet iyi durumdadır. Ulusal Has-tane Enfeksiyonları Kontrolü ve Sür-veyans biriminin yaptığı çalışmalar ile gerek enfeksiyon kontrol doktoru gerekse enfeksiyon kontrol hemşiresi yetiştirme ve sertifikasyon program-ları birçok Batı ülkesinden daha ileri düzeyde. Yakın zamanda bu organi-zasyonunun meyvelerinin alınacağını

ve hastane enfeksiyonu oranlarının gelişmiş Batı ülkeleri seviyelerine ine-ceğini umuyorum.

Hastane mimarisi ve hastane hava-landırma sistemlerinin önemi bü-yük. Ülkemizdeki hastaneleri bu açıdan değerlendirir misiniz?

Maalesef yeni hastanelerimizin bazı-ları beş yıldızlı otel gibi olsa da işlevsel olarak iyi bir hastane olmaktan uzak olabilmektedir. Zira hastane mimari-si konusunda deneyimli, bu konuda özelleşmiş mimarlarımız yoktur.

Öncelikle Merkezi sterilizasyon Üni-telerinin (MSÜ) hastanelerin bod-rum katına atılacak yerler olmadığını, bu ünitelerin ameliyathaneye bağlı olmadığını ve ameliyathane içinde bir ünite olmadığını bilmemiz la-zım. Ulusal ve uluslararası standartlar bunu böyle söylüyor, zaten denetle-melerde bu değerlendiriliyor.

MSÜ ameliyathane ile direk kom-şuluğu olan tercihen temiz/kirli ko-ridoru ya da temiz/kirli asansörü ile ameliyathane ile ilişki içinde olan, aynı zamanda hastanenin diğer bi-rimlerinden kirlenmiş malzemeyi alacak ve onlara ayrı bir yerden steril malzeme verecek bir bağlantı içerisin-de olmalı. Ayrıca düzgün bir ünitenin kirli, temiz, steril depolama ve des-tek alanlarının bulunması gerekiyor. Malzeme akışı bu kirli, temiz, steril alan yönünde olurken, hava akımının tam tersi yönde olacak şekilde basınç-larının ayarlanması ayrıca sıcaklık ve nemin düzenlenmesi gerekiyor.

Dezenfeksiyon ve sterilizasyon konusunda güvenli bir hasta-

ne ortamının yaratılması, pek çok unsurun bir arada doğru şekilde yü-

rütülmesiyle mümkün. Söz konusu ortamın sağlanması için gerekli olan unsurlardan biri de sağlık kurumla-rında kullanılan tekstil ürünleri ve bu

ürünlerin temizliği. İşte bu noktada çamaşırhaneler devreye giriyor. Ül-kemizde birçok hastane çamaşırlarını kendi içlerinde bulunan çamaşırha-

Dezenfeksiyon Çamaşırhaneden Başlar

Page 43: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 44: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201242

BÜYÜTEÇ

nelerde yıkıyor. Ancak bu yöntem, denetimden işletimine kadar farklı sorunları da beraberinde getiriyor.

Çamaşırhanelerde yıkanan hastane çamaşırlarında yeterli temizliğin, de-zenfeksiyonun sağlanıp sağlanmadığı konusu ise tamamen farklı bir uz-manlık, denetim gerektiriyor. Bu de-netimi yapan ve uluslararası sertifika veren kurumlar bu noktada devreye giriyor. Türkiye’de hizmet veren tek kurum Hohenstein Institute. Mer-kezi Bönnigheim Almanya’da bulu-nan Hohenstein Institute uluslara-rası alanda tekstil sektörüne yönelik araştırma ve hizmet veren bir merkez. Hohenstein Institute, elli yılı aşan deneyimle başta Almanya olmak üze-re Türkiye’nin de içerisinde bulundu-ğu kırk ülkede çamaşırhanelere RAL sertifikası vermeye yetkili tek kurum olarak görev yapıyor. Hohenstein Institute Türkiye Genel Müdürü Gürsel Sercan ve sertifika departma-nından biyolog Önder Kipriye ile Türkiye’de hastanelere hizmet veren çamaşırhanelerle ilgili görüştük. Ser-can, hastane enfeksiyonundan haya-tını kaybeden hasta sayısının küçüm-senmeyecek boyutlarda olduğunu belirterek, bu nedenle hastane dezen-feksiyon konusunun çok önemli ol-duğunu ve burada tekstil ürünlerinin de önemli bir yer tuttuğunu söyledi.

Hastane çamaşırhanelerine verilen RAL sertifika sürecini ve bu süreçte nelere dikkat edildiğini şöyle anlattı:

“Öncelikle çamaşırın dezenfekte olup olmadığına bakarız. Bunun için ça-maşırhanelere yılda bir defa denetim yapılıyor. Burada çamaşırların yıkan-dığı makinelere laboratuar ortamın-da hazırlanmış mikrop içeren teks-tiller konuyor ve enfekte çamaşır ile birlikte yıkanıyor. Yıkamadan sonra mikrobun ölmesi gerekiyor. Ayrıca çalışanların ellerinden doku örnek-leri, çamaşırhane ekipmanlarından, yüzeylerden, çamaşırlardan örnekler alıp analizler yapıyoruz. Yapılan on testin bir tanesi ancak ölçütlerimi-zin dışında çıkabilir. Eğer bu rakam ikiye çıkarsa tüm testler yeniden ya-pılıyor. Uzman arkadaşlarımız tara-fından gerçekleştirilen bu çalışmayla çamaşırhanenin RAL sertifikasına uygun olup olmadığına karar veriyo-ruz. Eğer uygun görünüyorsa yıkama örnekleri veriyoruz. Bu numunelerin çamaşırhanede yıkanması gerekiyor. Hastane çamaşırhanelerinde numu-nelerin aynı programda aynı deter-janlarla elli kere yıkanmasını istiyo-ruz. Bunlar daha sonra Almanya’daki laboratuarımızda analiz ediliyor. Eğer analizdeki sonuçlar olumlu çıkarsa aday oluyor. Ondan sonra yılda sekiz defa numunelerin yıkanmasını isti-

yoruz ve senede bir defa az önce söz ettiğim denetimi gerçekleştiriyoruz. Bütün süreçler olumlu sonuçlanırsa da bir yıllık gözetimden sonra hasta-ne çamaşırhanesi RAL sertifikasyonu almaya hak kazanıyor. Daha sonra her yıl bu testler devam ediyor. Gö-rüldüğü gibi oldukça titiz bir çalışma gerektiriyor. Çünkü insan sağlığı söz konusu.”

Bütün bu süreçleri başarıyla geçen ve RAL sertifikası almaya hak kaza-nan Türkiye’de dört tane çamaşırhane var. Öte yandan Hohenstein Institute Türkiye Genel Müdürü Gürsel Ser-can önemli bir konuya daha dikkat çekti. Çamaşırhanelerde denetimsiz ve bilinçsiz yıkanan tekstil ürünleri-nin insan sağlığını tehdit etmesinin yanı sıra bu ürünlerin ömürlerini kı-salttığını ve hastanelerin masraflarını arttırdığını söyledi.

Hohenstein Institute, elli yılı aşan deneyimle

başta Almanya olmak üzere Türkiye’nin

de içerisinde bulunduğu kırk ülkede

çamaşırhanelere RAL sertifikası vermeyi yetkili tek kurum

olarak görev yapıyor.

Hohenstein Institute

Page 45: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 43

Yerli Malı Kullanılması Dikkate Alınmalı

Dezenfektan Süresine Bir Düzenleme Getirilmeli

SERHAT BAŞARDÖRT-A TIP MALZEMELERİ GENEL MÜDÜRÜ

ARMAĞAN ÖZÇUBUKÇUFEMTOED TIBBİ CİHAZLARGENEL MÜDÜRÜ

Sterilizasyon, her aşamanın bir bütün ve aynı titizlikle ele alın-

masıyla hedefine ulaşılan bir süreç. Bu süreçteki zincirde bir halkanın kopması yapılan bütün çalışmaları sı-fırlayabiliyor. Dört-A Tıp Malzeme-leri Şirketi de bu zincirin önemli bir halkası olan paketleme grubu ürün-leri üzerinde uzmanlaşan bir kurum. Şirketin Genel Koordinatörü Serhat Başar, ülkemizde sterilizasyon ve de-zenfeksiyon konusunun son yıllarda detaylı bir şekilde işlendiğini kayde-derek şunları söyledi:

“Bu konuda firmalara düşen görev kullanıcıyı objektif olarak yönlen-

Hastanelerde kullanılan her türlü cihazın dezenfeksiyonu doğal

olarak hayati bir öneme sahip. En ufak ihmali kaldırmayan bu önemli konu titiz bir çalışmayı da beraberin-de getiriyor. Femtomed Tıbbi Cihaz-lar Şirketi 2007 yılından beri bu titiz çalışmayı endoskoplarda uyguluyor. Bu konuda Türkiye’nin öncü fir-malarından biri olduklarını belirten Femtomed Genel Müdürü Armağan Özçubukçu ‘Hastaneler tıbbi cihaz alırken nelere dikkat etmeliler?’ so-rusunu şöyle yanıtladı: “Hastanelerin tıbbi cihaz alımı konusunda dikkat etmeleri gereken en önemli husus kalite, cihazı satan firmanın kurum-

dirmek. Ayrıca bu konudaki yasal düzenleme ve denetim Bakanlığımız-ca yapılmaktadır. Ancak alıma çıkan idarelerin özellikle Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan imza-lı ‘Yerli Malı Kullanılması’ Konulu 2011/13 Sayılı Genelgesi’ni dikkate almalarını ve Bakanlığın bu konuda gereğinin yapılmasını idarelerden is-temesini önemli buluyoruz. Yerli is-tekli ve yerli malı lehine konan fiyat avantajı dışında, bir takım bürokratik belgelendirmelerden muaf tutulması ve yerli malı teklifinin önündeki en-gellerin kaldırılması yönündeki tel-kinler ciddiye alınmalıdır.”

sallığı, teknik servis altyapısı ve yedek parçasının bol ve ucuz bulunmasıdır. Fiyat unsuru en son gelmelidir.”

Bu arada bütün üreticilerin ortak sı-kıntısı kamu ihalelerinde fiyatın dü-şüklüğünü dikkate alan bir sistemin uygulanması. Görüşmemizde Özçu-bukçu, önemli bir konuya da dikkat çekti ve şunları söyledi:

“Sterilizasyon konusunda birçok has-tane olaya ticari yönden yaklaşmak-ta daha fazla hasta bakabilmek için kullanmış oldukları cihaz ve aletleri en kısa sürede ve en etkin bir şekilde dezenfekte eden solüsyonları tercih etmektedir. Biz de sisteme ayak uy-

Page 46: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201244

durabilmek için bu tür solüsyonlarla çalışan ve hızlı yıkayabilen cihazlar üretmeye çalışmaktayız. Aynı şeyi so-lüsyon üreten firmalar da yaptıkları için ülkemiz her çeşit ve marka de-zenfektanın üretildiği, ithal edildiği bir dezenfektan cenneti durumuna gelmiştir. Bazı solüsyonların etkin-

lik derecesi çok yüksek olduğu için hem endoskopi cihazlarına hem de doğaya zarar vermektedir. Örneğin Sağlık Bakanlığı bu konudaki seçimi hastanelere bırakmayıp dezenfektan süresini en az 5-15 dakika olarak be-lirlemeli, süresi biten ve atığa atılacak dezenfektanların doğaya zarar verme-

mesi için kendiliğinden (bio-degrab-le) nötralize olma şartını getirmelidir. Bu uygulama her gün denetimsiz şe-kilde atığa verilen tonlarca kullanıl-mış solüsyonun olumsuz etkilerini de ortadan kaldıracaktır.”

BÜYÜTEÇ

Sağlık personeli kanserojen maddelerle

çalışmak zorunda kalıyor.

Avrupa’da yayınlanan yeni yönet-meliklerle dezenfektanlarda bir

takım etken maddelerin kullanımı yasaklandı veya kısıtlandı. Böylelikle insana ve çevreye uyumlu, zarar ver-meyen etken maddeler içeren ürünler kullanılıyor. Ülkemizde de AB stan-dartlarına uyumluluk çerçevesinde dezenfektanlarla ilgili Türkiye’de yeni yönetmelikler yayınlanarak bazı ürünler kullanımdan kaldırıldı ve bertaraftı konusunda katı kurallar konuldu. Bab Gencel İlaç ve Kim-ya Sanayi Genel Müdürü Handan Gencel’la bu konuyla ilgili uygula-maları konuştuk.

Ülkemizde dünya ülkelerinde yasak-lanmış veya kullanımı kısıtlanmış etken maddeleri içeren dezenfektan-ların hâlâ yaygın olarak kullanıldığını belirten Gencel sözlerine şöyle devam etti; “Biliyorsunuz ki hastanelerimiz altyapısı itibariyle etkin bir havalan-dırma sistemine sahip değil. MSÜ ve dezenfeksiyon ünitelerinde buharla-şan etken maddelerin maruziyet sınır-ları aşılıyor veya kontrol edilemiyor. Bu etken maddelerin belli değerler üzerinde hasta ve personel üzerinde toksik veya kanserojen etkilere sahip olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış-tır. Maalesef ülkemizde bu sınırlar takip edilmiyor, sağlık personeli kan-serojen maddelerle çalışmak zorunda kalıyor. Bunun yanında kana kolay-

lıkla karışan ve zehirlemeye yol açan PVI içeren ürünler yara bakımlarında kullanılmaya devam ediliyor.”

İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etkiye sahip bu kimyasallar aynı zamanda çevre için de zararlı olduğunun altı-nı çizen Handan Gencel T.C. Çev-re ve Şehircilik Bakanlığı, tıbbi ve tehlikeli atık sınıflandırmasında yer alan bu kimyasalların nötralize edil-meden çevreye salınmasını yasakla-dığını belirterek şöyle devam ediyor; “Ancak bu konuda denetimler henüz başlatılmadı. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından bu etken maddelerin kul-lanımına kısıtlama getirilmediği için de KİK mevzuatına göre alım yapan hastaneler maliyeti düşük olan bu toksik dezenfektanları alarak kullan-mak mecburiyetinde bırakılıyor.

Biz Bab Gencel İlaç ve Kimya Sana-yi olarak, 2012 yılı itibariyle insan ve çevre sağlığı için zararlı olan bu etken maddeleri içeren dezenfektan-ları ürün portföyümüzden çıkardık. Dünya’da pazarında yaygın olarak kullanılan yeni nesil dezenfektanları ürün portföyümüze dahil etmeye ve enfeksiyon hemşirelerini bu etken maddelerin kullanımı üzerine bilgi-lendirmeye çalışıyoruz.”

Dezenfeksiyon Hâlâ Eski Yöntemlerle Yapılıyor

HANDAN GENCELBAB GENCEL İLAÇ VE KİMYA

GENEL MÜDÜRÜ

Page 47: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 48: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201246

ÜNER SARIDUMANHAKERMAN A.Ş.

YÖNETİM KURULU BAŞKANI

BÜYÜTEÇ

Buharlı Sterilizatör(otoklav) ci-hazları, sıcaklık ve buhara da-

yanıklı her çeşit cerrahi alet, giysi ve özel olarak şişelenmiş sıvıların, yüzde 97 oranında doymuş buhar ile hızlı ve acil bir şekilde steril edilmesi ama-cıyla hastanelerin vazgeçilmez demir-başlarının arasında gelen ürünlerdir. Kesin Medikal Genel Müdürü Bü-lent Bozkurt sterilizasyonda önemli bir yer tutan otoklav cihazlarıyla ilgili konuştuk. Bozkurt’un dikkat çektiği konu, sterilizasyon işlemine başla-madan önce her sabah kaçak testi ve Bowie-Dick Test uygulanarak otok-lavların kontrol edilmesi oldu. Bü-lent Bozkurt şunları söyledi: “Testler olumsuz sonuç veriyor ise cihaz kul-lanılmaz ve ilgili servise bilgi verilerek problemin giderilmesi sağlanır. Servis kontrolünden sonra Bowie-Dick testi tekrarlanarak servis kontrolleri kayıt

altına alınmalıdır. Ayrıca, otoklavın biyolojik ölümü sağlayıp sağlama-dığını test etmek amacıyla aletlerle birlikte biyolojik indikatör de steri-lizasyona tabi tutulmalı. Biyolojik indikatör otoklavdan çıkarıldıktan sonra İnkübatör Cihazında takip edi-lip bakteri üremesinin olup olmadığı değerlendirilerek kayıt altına alınma-lıdır. Ertesi gün biyolojik indikatör sonucu olumlu ise aletler kliniklere dağıtılmalıdır. Üreme tespit edilir-se aletler kliniklere kesinlikle teslim edilmemelidir. Otoklav cihazı yetkili servis tarafından yeniden kontrol edi-lip olumlu sonuç alınmadan kullanıl-mamalıdır. Olumlu sonuç alındıktan sonra aletler tekrar otoklava atılma-lıdır. Otoklavdan çıkan steril aletler uygun raf ve taşıma kaplarına konul-malı, sayımları yapılarak imza karşılı-ğı kliniklere teslim edilmelidir.”

Otoklavlar Hastanelerin Demirbaş Ürünlerinden Biri

HASAN TAHSİN ÖZBEKTEKNOMAR

GENEL MÜDÜRÜ

Ar-Ge tabanlı bir şirket olarak sağ-lık alanında on sekiz yıldır çalış-

malarını sürdüren Teknomar şirketi Genel Müdürü Hasan Tahsin Özbek, sterilizasyon ve bu alanda yaşanan ge-lişmeleri anlattı: “Biz sterilizasyonun hep soğuk kısmında olduk, buhar ya da sıcak ısılı sterilizatörlerden uzak-ta gaz, plasma sistemleri uzmanlık alanımız ve üretim tercihimiz oldu. Yıllar içinde etilen oksit sterilizasyon cihazları kendini yazılım ve güvenlik olarak geliştirse de hidrojen peroksit sterilizatörler yavaş yavaş bu grubun yerini almakta. Kullanıcı için güven-lik tedbirleri ve sterilizasyon süreleri daha öne çıkıyor. Ancak yurt dışında da yeni yeni uygulanan sterilizasyon yöntemlerini izleyerek kendi ihtiyaç-

larımız doğrultusunda oluşturduğu-muz yeni projelerimiz de var. Tek-nomar olarak 2012’de tamamen yeni bir sterilizasyon yöntemini hayata geçirmeyi planlıyoruz. Hastanelerde olan izlenimimiz merkezi sterilizas-yonun oturması, daha steril şartlarda ürün depolanmalarının sağlanması, çok pahalı cihazların re-steril edi-lerek ekonomik açığın bir nebze bu alanda kapanması, mevcut cihazların bakımlarının düzenli hale getirilerek kalibrasyon gibi önemli bir olgunun zorunlu hale getirilmesi gibi olumlu değişiklikler yaşandı. İthal ürünlerin ülkemize çok yüksek fiyatlarla girdi-ği günlerden rekabet gücü yüksek bir zamana geldik, ancak pazarda kali-teli ürün olduğu gibi her üreticinin

Yeni Bir Sterilizasyon Yöntemini Hayata Geçireceğiz

Page 49: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 47

şikayetçi olduğu Çin menşei ürünler de var. Her kalitesiz ürün Çin malı-dır diyemeyiz tabii, ancak bazı yerli üreticinin de oluşturduğu, kötü birer taklit olan üretimlerle bir pazar kir-lenmesi sterilizasyon cihazlarında da yüksek seviyede. Ayrıca, günümüz-de çevre yönetmelikleri, kullanıcı güvenliği, izlenebilirlik üzerine olan yaptırımları çok doğru buluyoruz. Yeni yeni enerji yasaları da oluşturu-larak uygulanma zorunluluğu getiri-liyor. Bunlar sektörümüzde bizim de, kullanıcı tarafından tercih edilebilir olmamızı sağlayan önemli olgulardır. Yıllar içinde gerekli bilgilendirmeler

ile kullanıcı farkındalığının oluşmuş olması da sterilizasyon alanında doğ-ru bilgi ile doğru cihazları bir araya getiriyor.”

Özbek, yurt dışında her şey daha doğru uygulanıyormuş gibi gelse de aslında ülkemizde altyapısı önceden planlanarak oluşturulmuş çok doğru hastaneler ve sterilizasyon merkezle-ri olduğunu da söyledi. Ülkemizde-ki tek sorunun plansızlık olduğuna dikkat çeken Hasan Tahsin Özbek, “Bir hastane kurulurken ilk adımlar düşünülerek atılmadığından ya da yeni teknolojiye uygun olmadığın-dan yama mantığı ile eksik nokta-

lar tamamlanmaya çalışılıyor. Halen merkezi sterilizasyon birimi olmayan, ameliyathane de sterilizasyon cihazı çalıştırılan hastanelerimiz var. Yeni kanunlarla bunlar iyileştiriliyor, ama dediğimiz gibi baştan planlamadığı-mız alanlardaki çözümler hep boş-luğu doldurmaya, hatayı düzeltme-ye yönelik çözümler. Bazıları geçici bazıları ise bir sonraki iyileştirmeyi beklemekte. Çoğu zaman uygun ol-mayan şartlar altında ürünlerimizin kullanıldığını görüyoruz. Biz yerli üreticileri standart bant üretiminden uzaklaştıran da hep bu gibi sorunlar oldu.” dedi.

Sistem Bütün Olarak Ele Alınmalı

ÜNER SARIDUMANHAKERMAN A.Ş.YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Dezenfeksiyon ve sterilizasyon; bir malzemenin kirli olarak

alınmasından, paketli ve steril olarak ameliyathane veya ilgili birimlerde tekrar kullanılmaya başlamasına ka-dar geçen süreç olarak tanımlanıyor. Bu kapsamda Hakerman, mimari aşamada; altyapı ihtiyaçlarının belir-lenmesi, yer seçimi, alan ve metreka-re tespiti, kısacası planlamadan başla-yarak ilgili projelerin çizilmesi; inşaat aşamasında tüm üniteyi altyapısı ve havalandırması dahil olmak üzere yapıyor ve teslim ediyor. Daha son-rasında hastane kapasitesine uygun cihazları seçerek ünitenin birimlerine montajının yapılması, cihaz ve cer-rahi alet takip sisteminin kurularak dokümantasyon imkanı sağlanması ve sonrasında sürekli personel eğitimi ve süreç takibi ile teknik servis hiz-metlerini vererek çalışmaların devam etmesini sağlıyor.

Hakerman A.Ş. Yönetim Kurulu Baş-kanı Üner Sarıduman, doğru plan-lanmayan yıkama dezenfeksiyon ve sterilizasyonun ilk başta bölüm çalı-şanlarına, sonrasında ameliyathane

işleyişine ve sonuçta hastane yöneti-mine her zaman sorun çıkaracağını belirtti ve “Bu nedenle alıcılara bu işin diğer tıbbi cihaz alımından farklı olduğunu ve firma ile hastane arasın-da ayrılması mümkün olmayan bir ortaklık olduğunu hatırlatmak iste-riz.” dedi.

Sarıduman hastanelerin, bu alanda yatırım yaparken öncelikle dezen-feksiyon ve sterilizasyon bölümleri-nin, onlar için bir külfet değil, aksine ameliyat sayılarını ve kalitelerini art-tıracak, hasta tedavisindeki başarıları-na destek olacak bölümler olduğunu bilmeleri gerektiği belirtildi. Bunun yanında dezenfeksiyon ve sterilizas-yonun bir sistem olduğunu, sistemin herhangi bir yerinde mimari veya alt-yapısal bir sorun olduğunda sistemin tümünün aksayabileceğini de kayde-den Sarıduman, “Bu nedenle hasta-nelere firma seçimlerinde işin bütü-nüne hakim olabilecek, bütün görev ve sorumluluğu üzerine alabilecek, altyapısı kuvvetli ve tecrübeli firma-ları tercih etmelerini öneririz.” dedi.

Page 50: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 51: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 49

rı arasında doğanlar, ‘X Kuşağı’ olarak anılıyor. Marka sadakatlerinin yüksek olduğunu, teknoloji ile geç tanıştıkla-rını, iş ve özel yaşamını dengelemek istediklerini söyleyebiliriz ilk etapta. ‘Y Kuşağı’nı, 1977-1994 yıl aralığı içinde tanımlayabiliriz. Bireysel bakış açısının toplumsal kimliği belirlediği bir nokta-da, daha sonuç odaklılar. Teknoloji ile dostlar. 1995-2003 aralığı ‘Milenyum Kuşağı’na ait. Özgürlüğüne düşkün, kendine güvenen, teknolojiye tutkuyla bağlı, esnek çalışmaya hevesli genç ku-şak, ilerleyen dönemlerde tüm iş yapış modellerini değiştirmeye aday. 2003 sonrasında doğanlar için de ‘Z Kuşa-ğı’ tabirini kullanıyoruz. 2015 yılın-da, -tahminen- Türkiye genelinde 18 milyon gibi bir büyüklüğe ulaşacaklar. Kuşaklar arasındaki geçiş süresi gide-rek kısaldığından, kendilerinden önce-kilerle –sanılanın aksine- uyum sorunu yaşamayacaklar. İletişime açık ve sos-yaller, hiyerarşiyi sevmeyecekleri kesin. Bireysel anlamda kendilerine yükle-dikleri anlamın karşılığını arayacaklar

Yönetimde Kuşak Farklılığına

Önem Verilmeli

yazı ,SELİM TAŞKIN

Kimdir yönetici? Yöntemler başka başka olsa da bazı realiteler ortak.

Yönetici; her şeyden önce yetkinlik-lerden yetenekleri yönetmeye doğru ilerleyendir. Başlıca görevi ise kuşaklar arasındaki farkı gözetmek, her birinde gizli yetenekleri ortaya çıkarmak ve ça-lışma ortamında sinerji oluşturmaktır. O halde yöneticilik, insan kaynağı ile iş başarma sanatıdır.

Peki, iş başarmak üzere birlikte yola çıktığımız insan kaynağı kimlerden müteşekkil? Nasıl yaşıyor, nasıl çalışı-yor, nasıl motive oluyor, en önemlisi de hedefe nasıl koşuyorlar? Asıl soru şu “Kimi zaman aşılması güç uçurumlar yaratan kuşak farkını nasıl kapataca-ğız?

Dört Kuşak

1945-1964 aralığını kapsayan ‘Boo-mers Kuşağı’nı ilk sıraya koyabiliriz. Tam manasıyla işkolikler. Yeni nesle bir şeyler bırakmak ve katmak, onlar için en elzem konu. 1965-1976 yılla-

Page 52: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201250

Kuşaklar arasındaki farkı doğru

okuyamayan, doğru konumlandıramayan

bir yöneticinin, yetkinlikten yetenek

yönetimine geçişi zordur.

yaşamda. Sadakat kavramıyla tanışma ihtimalleri düşük, hırslı değiller, çabuk vazgeçebilirler. Bazı yönlerden, Milen-yum Kuşağı’na benzeyecekler.

Şu anda, dört kuşak birlikte çalışıyor iş yerlerinde. Aralarındaki farkı görme-mek imkansız. Hepsini birden motive edip, hedefe daha hızla koşmanın vakti çoktan geldi. Bütünü oluşturan parça-ları bir arada tutmak ve etkin kılmak için ne gerekiyorsa yapılmalı. Bunları düşünmek, araştırmak, tartışmak, so-nunda da uygulamaya geçmek gerek. Onları şirketin geleceğine taşımak, ancak iş süreçlerine entegre etmekle mümkün. Şimdiye dek iş odaklı plan-lar yaptık, uygulattık, sonuçları izle-dik. İşte o noktada tıkandık kaldık. Beraber yol aldığımız insanları nasıl yöneteceğimiz konusuyla pek ilgilen-medik açıkçası. Bunu düşündüysek bile vakit bulamadık. Çalışanların iş hayatına bakışı değişiyor. Kaçımız far-kında değişimin?

Önce farklılıkları tehdit olarak gör-mekten vazgeçmeliyiz. Değişik fikirler, çözümler, renkler... Büyük fotoğrafa anlam katan birer zenginliktir hepsi. Yöneticilik anlayışımızın değişmesi ge-rektiği çok açık. Herkesi “kendimize benzetme” çabası ile bir yere varılama-yacağı da ortada. Onca farklılığı na-sıl bir sinerjiye dönüştürebiliriz? Yeni dengeleri nasıl kurarız? Yanıt bekleyen sorular bunlar. Y Kuşağı’nın sabırsız ve sonuç odaklı olduğunu biliyoruz. X Kuşağı, bunu riskli görecektir ama bazı durumlarda sonuç odaklı olmak işe ya-rar. Sabırsızlık, bazen sorundur. Orada yönetici devreye girmeli ve denge un-suru olabilmelidir. Çünkü her kuşağın güçlü özelliklerini ortaya koyacak ya-pıdan bizzat yönetici sorumludur.

Değişmek Gerek

“Yılların yöneticilik deneyimi cepte; onu da biz biliriz, bunu da” diyenler var. Bu yöneticilerin hata yapma ve he-defe ulaşamama riski oldukça yüksek. Genelde seçilmiş hedeflere varamayın-ca, somut gerçeklere bakıyoruz. Olayın insan boyutuna bakmamak, kuşakları

-özellikle X ve Y’yi- nasıl yönetece-ğimizi düşünüp tartmamak, hedefle aramıza giren en büyük engel olabilir mi acaba? Yılların tecrübesi, bir takım önyargılar yüzünden “körleşme” sebe-bi sayılabilir mi?

Çalışanları Geride Bıraktık

Müşterilerimiz için kampanyalar dü-zenledik, sadakat programlarını yine onlar için planladık ve ölçtük. Onları motive edecek organizasyonlar temel-lendirip, satışlarımızı artırmanın peşi-ne düştük. Çalışanları geride bıraktık. Personele kuşak nitelikleri açısından bakmak, pek azımızın aklına geldi. Fakat görünen köy kılavuz istemiyor.

Günümüzde başarı, yönetim ve orga-nizasyon becerisine bağlı yani yönetici ile yönetimindeki personelin işi sahip-lenme biçimine. Önyargılardan sıyrı-lıp, kuşak faktörlerini yönetim süreçle-rine entegre etmeye...

Mevcut kuşakların tamamının aynı za-manda müşterimiz olduğu gerçeği unu-tulmamalı. Vakti geldiğinde, Z Kuşağı da müşterimiz olacak. O nedenle dik-kat! İki kere, üç kere, beş kere dikkat! Firmamızın gelecek projeksiyonunda -hem çalışan hem müşteri olarak- ku-şak farklılığına önem vermeliyiz. Z Kuşağı’nın bireysel özellikleri, ileride tüketim ve beklentideki alışkanlıkları hissedilir derecede değiştirecek. Sağlık kurumlarımız bir an evvel revize edil-meli. Z Kuşağının beklentilerini şimdi-den düşünmeli ve planlamalı. X Kuşağı yeteneklerini sergileyebileceği işlerde, Y Kuşağı ise rekabetçi çalışma ortam-larında verimli sonuç alacak durumda. Böyle böyle biriktirilen ipuçları, insan kaynağını daha etkin kullanmanın ga-rantisi bir bakıma... Kuşaklar arasın-daki farkı doğru okuyamayan, doğru konumlandıramayan bir yöneticinin, -başta da sözünü ettiğim- yetkinlikten yetenek yönetimine geçişi zordur. Do-layısıyla herkese bol şans...

Page 53: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 54: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201252

SAĞLIK VE TEKNOLOJİ

Tıbbi Cihaz Üretimine DestekBilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 2011 yılının son toplantısını geçtiğimiz ay yaptı. Kurulun 23. toplantısının ana gündemini, Ulusal Yenilik ve Girişimcilik Sistemi ve bu sistemin daha da etkinleştirilebilmesi için atılması gereken adımlar oluşturdu. Toplantıda tıbbi cihazlarının Türkiye’de üretimi ve Ar-Ge konusu bir kez daha gündeme geldi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’nin tıbbi cihazlar alanında iki milyar dolarlık ithalatına karşılık ancak 200 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirebildiğini söyledi. Önümüzdeki yıllarda büyük sağlık projelerinin hayata geçeceğini ve sağlık turizmi konusunda Türkiye’nin önemli bir atılımın içerisinde olduğunu hatırlatan Bakan Ergün bu konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Büyük bir tüketim potansiyeli oluşacak. Eğer siz bunun üretim ayağını eksik bırakırsanız büyük bir sorun olur. Bu işin üretim ayağını ihmal edemeyiz. Bu büyük potansiyelin ihtiyaçlarının yerli üretimlerle karşılanmasını sağlamalıyız. Sadece yerli üretim değil. Artık bir adım daha öteye geçiyoruz. Türkiye’de geliştirilen teknoloji, Ar-Ge’si ülkemizde yapılan ‘ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürün’ sıfatını haiz ürün geliştiren kişiler, kamu alımlarında öne geçecekler. Eğer bir ürünün Ar-Ge’si burada yapıldıysa patenti buraya aitse teknolojisi burada geliştirildiyse ‘ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürün’ sıfatına sahipse kamu artık Kamu İhale Kanunu ile bunu öncelikle satın alacak.”

Uzaktan Hasta TakibiMobil sağlık uygulamaları her geçer gün hızla yaygınlaşıyor. Bu alanda yeni bir uygulama Vodafone ve Medline Acil Sağlık iş birliği ile hayata geçti. “Uzaktan Hastalık Takibi” hizmeti hastaların Vodafone’un mobil iletişim altyapısından yararlanarak en güncel sağlık verilerini anında doktorlarıyla paylaşmalarına olanak veriyor.

Uzaktan Hastalık Takibi hizmeti Vodafone Türkiye’nin sunduğu mobil sağlık uygulamalarının ilk örneğini oluşturuyor. Yetkililer söz konusu hizmetle kronik hastalıkların takibinin kolaylaşacağını ve yaşam kalitesinin yükseleceği görüşündeler. Vodafone ile Medline Acil Sağlık iş birliğiyle hayata geçirilen Uzaktan Hastalık Takibi, hastaların gün içinde kendi şeker veya tansiyon cihazlarıyla ölçtükleri değerleri cep telefonları üzerinden Medline Alarm Merkezi’ndeki doktorlara ulaştırmalarını mümkün kılıyor. Medline, ölçüm değeri standart değerin altında veya üstünde gelen hastalarla hızlıca irtibata geçerek gerekli yönlendirmeleri yapıyor, acil ve hayati durumlarda üyelerin bulunduğu bölgeye ambulans ve ekip sevk ediyor.

Vodafone abonelerinin bu kampanyadan yararlanmak için kendilerine SMS ile gönderilen yazılımı internet bağlantısı yapabilen telefonlarına indirmeleri yeterli oluyor. Bu yazılımı indiren Vodafone abonesi diyabet ve tansiyon hastaları ayda sadece 9.90 TL vererek tüm değerlerini mobil ortamda takip ve kayıt edebiliyor herhangi bir sorun yaşadıkları takdirde Medline hekimlerini telefonla arayarak danışabiliyorlar. Ayda 19.90 TL’lik pakete abone olan Vodafone’lular ise bu hizmetlere ek olarak, acil bir durum söz konusu olduğunda yıl boyu sınırsız ambulans servisinden faydalanabiliyor.

hazırlayan: GÜNEŞ KAZDAĞLI

Page 55: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

Sayed_Aralik.indd 1 14.12.2011 15:01:06

Page 56: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201254

SAĞLIK VE TEKNOLOJİ

Doktorların Yüzde 95’i İnterneti Aktif KullanıyorBoehringer Ingelheim Türkiye, internet ve sosyal medyanın Türk hastaları ve doktorları tarafından hangi oranda ve düzeyde kullanıldığını saptamak üzere bir araştırma yaptı. Boehringer Ingelheim Türkiye Klinik Kalite ve İlaç Güvenliliği Departmanı’ndan Ecz. Yelda Arıkan ve Dr. Taylan Benker tarafından hazırlanan, 604 doktor ve 1204 hastayı kapsayan araştırma sonucuna göre doktorların yüzde 95’i internetten aktif olarak yararlanıyorlar ve internette harcadıkları zamanın yüzde 47’sini bilimsel araştırmalara ayırıyorlar. Araştırma, profesyonel internet kullanımında doktorların yüzde12’sinin amacının ilaçların yan etkileri/kontrendikasyonları hakkında bilgi almak olduğunu ortaya koydu. Hem doktorlar hem de hastalar tarafından internet kullanımının en yaygın nedenleri arasında ise; makaleleri / medikal literatür taramak (Yüzde 56,3), uzmanlık dalları ile ilgili gelişmeleri öğrenmek (Yüzde 54,2) ve klinik çalışmalar hakkında bilgi edinmek (Yüzde44,4) yer alıyor. Klinik çalışmalar hakkında bilgi edinmek

IBM’den Sağlığa Yeni Bir DestekIBM’in yeni nesil yapay zeka ürünü Watson, Jeopardy! yarışmasında kazandığı 1 milyon dolarlık ödülün bir kısmını Scripps Araştırma Enstitüsü’ne bağışladı. Enstitü bu parayı sıtma tedavisi araştırmalarında kullanacak. İlaçla tedavi edilemeyen sıtma hastalığı için bir tedavi yöntemi bulmayı hedefleyen projede, IBM’in World Community Grid bilgisayar ağı kullanılıyor. Bu ağa dünyanın dört bir yanından katılan insanlar kendi bilgisayarlarının atıl zamanlarını IBM’in kullanımına açıyor ve böylece, normalde iki milyon kişisel bilgisayarı gerektirecek ve yüz yıl sürecek araştırmaların, kamuoyunun da desteğiyle bir yılda tamamlanması hedefleniyor.

amacıyla interneti kullanmaya en fazla ilgi duyanlar ise endokrinologlar ve kardiyologlar.

Ayrıca yapılan araştırmada Türk hastaların, muhtelif kaynaklardan medikal bilgiye ulaştıkları, en çok danışılan ve en çok tercih edilen bilgi kaynağının doktorlar ve eczacılar olduğu ortaya çıktı. Türk hastalar, sağlıkla ilgili bilgileri aramak için interneti de tercih ediyorlar. Sağlıkla ilgili konular için internet kullanımının temel amacı araştırmada; hastalıklar hakkında (Yüzde 42) ve ilaç etkinliği hakkında (Yüzde 40) bilgi edinmek olarak ortaya çıktı.

Page 57: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

Sayed_Aralik.indd 2 14.12.2011 15:01:07

Page 58: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 59: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 57

şumlar burundan hava girişini engel-leyerek, burun mukozasının kuruma-sına; dolayısıyla burada kötü kokunun oluşmasına neden oluyor. Bu durumda kötü koku, ağızdan değil de burundan geliyor.

Ağız ortamından kaynaklanan koku, ikiye ayrılıyor. Bunlardan ilki, alınan gıdalar nedeniyle oluşan geçici ağız kokusu; ikincisi de, “Anaerop” bakteri-lerin neden olduğu kronik ağız koku-su. Geçici ağız kokusu, alınan gıdanın cinsine göre belirli bir süre sonra ken-diliğinden geçiyor. Kronik ağız koku-sunun oluşmasında diş çürükleri, diş eti hastalıkları, aftlar, uyumsuz ve kötü kullanılan protezler ile ağız kuruluğu gibi faktörler rol oynuyor. Sorunun esas nedeni olarak ise ağız içerisinde-ki yumuşak dokularda, özellikle de dil kökünde oluşan anaerop bakteri biri-kimi gösteriliyor. Tükürük akış hızı ve miktarındaki azalma da ağız kokusunu artırıcı etkenler arasında sayılıyor. Ağız kuruluğunda normalden daha az olan

Ağzınız mıKokuyor?

Ağız kokusu aslında bir hastalık de-ğil. Pek çok kişi, sabah uyandığın-

da ya da soğan, sarımsak gibi kokulu gıdalar tükettiğinde ağzının koktuğu-nu hisseder. Uzmanlara göre bu koku, normal kabul ediliyor. Ancak bu genel durum, bazı istisnalarla bozuluyor. Çünkü ağız kokusu kimi zaman genel vücut sağlığında oluşan bir bozuklu-ğun habercisi de olabiliyor.

Acıbadem Fulya Hastanesi KBB Uz-manı Doç. Dr. Arif Ulubil,

günümüzde her yüz ki-şinin 30’unda ağız kokusu so-

runu oluştuğunu belirterek, bu durumu oluştu-

ran neden- ler hakkında bilgi verdi.

Ağız kokusuna nadiren ağız dışı etken-ler de neden olabiliyor. Sinüzit, polip, geniz eti gibi burunla ilgili hastalıklar bu grupta yer alıyor. Söz konusu olu-

haber : AYŞE YILMAZTÜRK

Page 60: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201258

Ağız kokusuna nadiren ağız dışı etkenler de neden olabiliyor.

tükürük, dil üzerinde oluşan sülfür bileşiklerini yeterince yıkayamadığın-dan ağız kokusunun artmasına neden oluyor. Ağız kuruluğunun bir diğer olumsuzluğu da, tükürük azlığının, ortamdaki oksijen yetersizliğine neden olması. Ağız ortamındaki oksijen azlı-ğı da anaerop bakterilerin oluşmasına neden oluyor.

Peki kokuyu nasıl önleyebiliriz soru-suna Acıbadem Fulya Hastanesi KBB Uzmanı Dr. Deniz Hancı, ağız koku-sunu giderecek alternatifleri sıralaya-rak cevap veriyor.

Dilinizi Fırçalayın

Doğru ağız hijyeni için, diş fırçalama-nın yanı sıra mutlaka dil temizliği de yapılmalı. Dilin üzerinde, özellikle dil sırtının arka bölgelerinde oluşan bak-teriler ağız kokusuna neden olabiliyor.

Bu bakterilerin özel olarak tasarlanmış dil fırçaları ile ya da bazı diş fırçalarının arkasında yer alan özel dil temizleme aparatlarıyla temizlenmesi gerekiyor.

Bol Su İçin

Su tüketimi, tüm sağlığımız için önemli olduğu kadar ağız kokusunu gidermede de etkin bir rol oynuyor. Böbrekler açısından risk taşıyan kişiler dışında, günde 2,5-3 litre su içmek tü-kürük salgısının artmasını sağlayarak, ağız kokusunu önlemeye yardımcı olu-yor.

Tarçın Tüketin

Tarçın, ağız içi bakterilerle mücadele-de önemli bir silah olarak gösteriliyor. İçeceklerinizde ve uygun yiyecekleri-nizde tarçın kullanabilirsiniz.

Yatmadan Önce Gargara Yapın

Yemek ve içmekle ilgili tüm faaliyetle-rin bitirildiği uyku öncesinde, dişlerin mutlaka fırçalanması gerekiyor. Fırça-lama dışında, alkolsüz ağız gargaraları-nı kullanmak da koku önleme konu-sunda yarar sağlıyor.

Ağız Nemlendiricileri Kullanın

Kötü ağız kokusunun oluşmasında tükürüğün önemli rol oynadığı kabul ediliyor. Yapılan muayenede tükürük miktarının az olduğu tespit edilen kişi-ler için uzmanlar ağız nemlendiricileri önerebiliyorlar.

Çinkolu Sakız Çiğneyin

Ağız kokusunu bastırmak için sıklıkla çiğnediğimiz sakızlar her zaman yarar sağlamıyor. Uzmanlar sadece çinkolu sakızların ağız kokusunu azalttığını söylüyor.

Page 61: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 62: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 63: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 61

YENİ ÜRÜNLER

USB Bellek Büyüklüğünde Kart OkuyucuFarklı ürünleriyle günlük hayattaki birçok ihtiyacı karşılayan Digitus, Multi Card Reader ürünüyle bu kez size, bellek kartlarına hapsolan bilgilerinize kolayca erişme fırsatı sunuyor. Multi Card Reader SD, MMC, MS ve microSD başta olmak üzere aklınıza gelebilecek her türlü kartı okuyor.

Ortalama bir USB bellek boyutundaki kart okuyucu, USB 2.0 arabirimiyle bilgisayara bağlanıyor ve sürücü yükleme derdi olmadan birkaç saniye içinde çalışmaya başlıyor. Ürünün en önemli özelliği ise normalde bir çevirici ile SD boyutuna oluşturularak okutulabilen microSD bellek kartlarını doğrudan okuyabilmesi. Bu sayede cep telefonunuzda bulunan dosyaları tek hamlede bilgisayarınıza aktarabiliyorsunuz.

LG’den Yeni Dizüstü BilgisayarIntel’in yaygınlaştırmaya çalıştığı ince, hızlı ve şık ultrabook kategorisi dizüstü bilgisayar ailesine LG’nin Xnote Z330’u da katıldı. LG’nin ultrabook kategorisindeki ilk ürünü olan Z330, düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı. Cihaz, özellikle 14.7 mm inceliğiyle dikkat çekiyor.

LG Xnote Z330, Intel’in Core i5-2467M ve Core i7-2637M işlemci seçenekleriyle geliyor. Yapılan açıklamada, cihazın sadece yedi saniyede başlatılabildiği, kapanışının ise 9.9 saniye sürdüğü belirtiliyor.

Page 64: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201262

YENİ ÜRÜNLER

Veri güvenliği için E6320Farklı ortamlarda çalışıyorsanız ve veri güvenliğiniz sizin için önemliyse, Dell’in yeni piyasaya sürdüğü Latitude E6320 bilgisayarını daha yakından inceleyin. Bilindiği gibi Latitude, Dell’in iş dünyasına yönelik çözümlerini barındıran bir ürün ailesi. Bu ailenin yeni üyelerinden E6320, pil ile çalışma süresinin uzunluğu, farklı çalışma ortamlarında veri güvenliğini ön plana alan özellikleriyle dikkat çekiyor.

Latitude E6320’de, Intel’in Core serisindeki en yeni işlemcileri kullanıyor ve performans ihtiyacını en uygun şekilde vermeye odaklanıyor. Ayrıca depolama seçenekleri şifreleme özellikleri sunuluyor ve böylelikle yetkisiz kişilerin veriye erişimi daha da zorlaşıyor. Veri güvenliğine ek olarak parmak izi okuyucu da bilgi güvenliğini artırıyor.

Kablosuz Düzenli Bir Çalışma OrtamıSamsung Electronics, yeni Central Station monitörü C23A750X’i tanıttı. Monitörle birlikte satılan kablosuz bir güvenlik cihazını dizüstü bilgisayara takmak ve monitörü bir metre uzağa yerleştirmek yoluyla kullanıcılar dizüstü bilgisayar ve monitörlerini otomatik olarak birbirine bağlayabiliyor. Ayrıca, Central Station’ın çift dayanak noktalı tasarımı kullanıcıların ekranlarını hem yatay hem de dikey şekilde onları rahat ettirecek pozisyonda kullanmalarına olanak sağlıyor.

Ayrıca yerleşik USB 3.0, verilerin USB 2.0’a oranla on kat daha hızlı aktarılmasını sağlıyor. USB 3.0 aynı zamanda cihazı normal elektrikle şarj olma süresinden iki kat daha hızlı şarj ediyor.

Samsung Türkiye BT ürünleri satış ve pazarlama müdürü Barış Kestep de yeni monitörle ilgili olarak şu bilgileri veriyor; “Bu monitör masalarınızdaki diğer cihazları kullanırken sizin konforunuzu en üst seviyeye taşıyacak, çift monitöre ihtiyaç duyan dizüstü bilgisayar kullanıcılarının ilgili tüm ihtiyaçlarını karşılayacak.”

hazırlayan: GÜNEŞ KAZDAĞLI

Page 65: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

royal sayed dergi 23.5x30.5_C 12/14/11 10:22 AM Page 1

Composite

C M Y CM MY CY CMY K

Page 66: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201264

Peugeot RCZ’yi bir UFO’ya benzettik. Yolda üzerine çektiği bakışlar çok daha uzun ve hayret dolu…Peugeot markası çok cesur bir kararla radikal bir çıkış yapmış. Aslında bu radikal çıkışın arkasında markanın iki yüz yıllık tarihi ve tarihi anın yıl dö-nümünde markaya çizdiği yeni vizyon ve hedefler var. Bu perspektiften bakınca RCZ’nin, sadece dikkat çekmek için yaratılmış bir otomobil olma-dığı gerçeği ile karşılaşıyoruz.

Peugeot, 2010 Ocak ayında Peugeot markasının çok önemli gelişmelerin eşiğinde olduğunu açık-ladı. 2015 yılı hedeflerini tüm dünyaya açıklayan Peugeot, yepyeni bir marka projesinin de startını verdi. Peugeot’nun hedeflerinden ilki, dünya oto-mobil markaları sıralamasındaüç basamak birden yükselmek. İkincisi tasarım alanında referans olmak. Üçüncü ve en önemlisi de ulaşım hizmetlerinde lider duruma gelmek. Bu sınavlardan ilki, “marka”yı benzersiz kılan özellikleri ön plana çıkarmak. Yeni marka proje-siyle, Peugeot 2015 yılında dünya markalar sıra-lamasında üç sıra daha ilerleme hedefini RCZ’den de anlayacağınız üzere çok net ortaya koyuyor: Markayı yeniden tasarım için bir referans haline getirmek, hareketlilik ve mobilite hizmetlerinde lider konuma yükseltmek. Peugeot bu yeni hedef ışığında markasının temel konumlamasını ise şu cümle ile ifade ediyor: “Etkinlik ile heyecanın benzersiz birleşimi.”

TasarımPeugeot’nun tasarımına baktığınızda 1858’den itibaren Peugeot ile özdeşleşmiş olan “aslan” lo-gosunun tasarımının da RCZ ile birlikte değiştiğini göreceksiniz. Peugeot tasarımcılarının ürünü olan ön ızgara üzerindeki “aslan” logosu bundan böyle daha yalın çizgileri, yeni bir duruş ve harekete sahip dinamik görünüşü, mat ve parlak yüzeylerin bileşiminden oluşan çift metalik izlenimi ile fark ediliyor. Peugeot’un yeni aslan logosunu taşı-yacak ilk aracın Peugeot RCZ olması bu modelin marka içinde ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi.RCZ yollarda gördüğümüz birçok otomobilden farklı. Onu tanımlamak ve anlamlandırmak gerçekten çok zor. Hangi kalıba sokacağınıza, kafanızda nereye oturtacağınıza karar veremiyor-sunuz. Hele bir de RCZ önünüzden hızla geçmişse vay halinize...

İç Dizayn Otomobile bindiğinizde, dışarıdan şık görüntüsüy-le insanı büyüleyen tavan içeride sizi sıkabiliyor. Aslında coupe segmenti öndeki iki kişi için yaratılmış. Bununla beraber şık iç tasarım ve deri koltuklar oldukça rahat. Aracın arka koltukların-da oturduğunuzda içerisine gömüldüğünüz deri koltuklar ne kadar rahat olsa da tavandan kay-naklanan sıkıntı burada kendini gösteriyor. Ar-kaya doğru daha da alçalan tavan arkada başka yolcuların oturmasına izin vermiyor. Ama rahatsız ediciymiş gibi görünen bu durum aslında sizi hiç rahatsız etmiyor, zaten sizi bu aracı inanılmaz tasarımı için kullanıyorsunuz. Bu detayda araca esas havasını katan parça.

Etkinlik ile heyecanın benzersiz birleşimi;

Peugeot RCZ

OCAK 201264

Gözler Onun Üzerinde

hazırlayan: FEYZA GÜLEÇ ŞAHİNfeyza@otoalsat .com

Page 67: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 65

MotorMotor, gerek performans gerekse yakıt tüketimi ve CO2 emisyonu açısından yüksek etkinlik seviyesine erişmesini sağlayan bir tek-nolojiye sahip. Euro 5 Avrupa emisyon standartlarını karşılayan iki yüksek performanslı motor seçeneğiyle donatılmış.

Konfor/Yol TutuşŞık görünümünün yanında konforlu bir araç, tek handikabı arkada yolculuk edenlerin biraz sıkıntı çekebilme ihtimalinin olması. Ama bu spor coupeyi kullanıyorsanız zaten araçta sadece siz ve sevgili-niz olsa daha havalı olmaz mı?

GüvenlikAraç her durumda dengesini korumak ve sürüş keyfi sağlamak için birkaç işlevi birleştiren komple bir fren sistemi ile donatılmış.

Teknik Özellikleri Version Adı PEUGEOT RCZAraç Sınıfı EYakıt Tipi BenzinliMotor Hacmi 1560 ccSilindir Sayısı 4Motor Gücü 200 HPMaksimum Güç Devri 5500 d/dTork 275 NmMaksimum Tork Devri 1700 d/d0-100 km/s Hızlanma 7.5 sSon Hız 237 km/sŞehir İçi Yakıt Tüketimi 9.1 ltŞehir Dışı Yakıt Tüketimi 5.6 ltKarma Yakıt Tüketimi 6.9 ltKapı Sayısı 2Gövde Şekli Coupe/2Uzunluk 4287 mmGenişlik 1845 mmYükseklik 1359 mmAks Aralığı 2612 cmBoş Ağırlık 1297 kgTaşıma Kapasitesi 483 kgYüklü Ağırlık 1780 kg

OCAK 2012 65

Page 68: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 69: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 2012 67

N-BE Orkestrasının müzik piyasasına kazandırdığı en güçlü isimlerden Öykü Gürman “Bir Başka” adlı albümüyle bomba gibi bir dönüş yaptı. Kardeşi Berk ile birlikte dinlemeye alışık olduğumuz sanatçı bu kez tek çıkıyor karşımıza. Öykü Gürman’ın ismiyle müsemma olan albümünde beş şarkının söz ve bes-

tesi kendisine ait. Hayranlardan gelen yoğun istek üzeri-ne ilk klibini “Yalan gözlerim” adlı parçaya çeken Öykü Gürman’ın bu iddialı macerasını kendisinden dinledik.

Evlerinin Önü Boyalı Direk Videosu İzlenme Rekoru Kırmıştı

İkiz kardeşiniz Berk ile birlikte “Ev-lerinin önü boyalı direk” adlı çıkış parçanızla dikkat çekmiştiniz. Bu şarkıyı ilk youtube sitesine yükledi-ğinizde böyle bir ilgiyle karşılaşaca-ğınızı bekliyor muydunuz?

Youtube’a yüklediğimiz videoda karde-şim ve arkadaşlarımla seslendirdiğimiz “Evlerinin önü boyalı direk” parçası ile tanındık. Video on milyon civarında izlenmişti. Sonra profesyonelliğe bir

adım atarak 2007 yılında “Kısmet” adında bir albüm çıkardık Berk ile. Yine aynı parçaya çektiğimiz profes-yonel klip altı milyon kadar izlenildi. Parça tüm zamanlar için klasikleşmiş, çok özel bir güzellikte ve değerde ol-duğunu düşündüğüm bir eserdir ve yeniliklere her zaman ihtiyaç vardır. Albümde türküleri flamenco ile har-manlayıp seslendirdik. Farklı bir çalış-ma oldu nitekim de insanlar beğendi. Farklı olan farklılık yaratır.

OCAK 2012 67

röpor ta j : ZEYNEP AĞAÇYETİŞTİREN

Page 70: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201268

İlk solo albümünüz olan ‘Bir Başka’ ile beğeni topladınız. Bu albümünüz-den bize bahseder misiniz?

Bu albüm ismiyle müsemma yani “Bir Başka”. Albümde sözü ve bestesi bana ait beş şarkı var, iki tane de cover şar-kıya yer verdik. Suat Sayın, Fikret Se-nesin ve Murat Hasarı besteleriyle al-büme katkıda bulundu. İki tane Yunan bestesine yer verdik. Yani kısacası çok sesli ve çok renkli bir albüm oldu.

Berk’in imzasını taşıyan şarkıların yanı sıra türküleri de Flamenko ile birlikte harmanlayıp albüme koy-muştunuz. Bu albümde neden düeti tercih etmediniz?

Benim tercihim solo albüm yapmaktı. “Olmaz olmaz bu iş olamaz” şarkısında Berk bana eşlik etti. İlk solo albümüm olduğu için düet yapmayı tercih etme-dim. Berk’le küstüğümüz söylentileri çıktı. Böyle bir şey söz konusu değil onunla hep yan yanayız, sırtımızı dön-meyiz, kardeşlik hep baki. Muhabbet-le, sevgiyle...

Risk aldığınızı düşünüyor musunuz? Berk ile zihinlere kazındıktan sonra tek başınıza albüm yapmanın deza-vantajları oldu mu?

Birlikte tanındık ve çok sevildik. Bu tek başınalık gerçekleştirmeyi istediği-miz bir yoldu, aynı yolda ayrı ayrı al-büm yaptık. Berk çok güzel Flamenko müzikler yapıyor. Yani daha çok işin mutfağında. Ben şarkı söylemeyi se-viyorum. Tekrar dünyaya gelsem yine müzikle uğraşmak isterdim. Risk veya dezavantaj gibi kelimeler geçmedi ak-lımdan, bu başarıya inandım ve özgü-venle çalıştım, istediğim şarkıları yap-tım, söyledim. Özellikle bana ait olan şarkılara olan ilgi beni her geçen gün daha da gururlandırıyor.

Bu albümde tarzınızı değiştirdiniz mi?

Evet daha önce Akdeniz ve Arap mü-ziğini harmanlayarak müzik yapan ikiz kardeşlerdik. Bu albümümde tarz olarak pop müziğini tercih ettim. Suat Sayın’ın ‘Ölümsüz’ bestesi beni çok etkilediği için farklı bir yorum kattığı-mı düşünüyorum. Elde Ege’nin Tasos Panagis bestesinin Türkçesi ‘Adı Yok Hâlâ’ adlı parça oldu ve albüme büyük bir renk kattı bence. Bu şarkı Türkçe hali daha güzel olan ender Yunan eser-lerindendir. Çok büyük emek sarf et-tik.

Müzik yaşamınızda veya sosyal ha-yatınızda kendinize örnek aldığınız isimler var mı?

İnsanların kariyerlerini değil, iyi hare-ketlerini örnek alırım. Kim olduğunun bir önemi yoktur, hayatımda isimler üzerinden gitmem. Benden önceki ba-şarıları ileriye taşımak isterim.

İlk klip “Yalan gözlerim” adlı şarkı-nıza çekildi. Neden bu parçayı seçti-niz?

“Yalan gözlerim” çok severek söyle-diğim bir şarkı oldu. Konservatuarda Türk Sanat Müziği eğitimi aldım, alı-şık olduğumuz şekilde değil de daha farklı bir aranjeyle sunmak, duyurmak istedim şarkıyı. Nağme yapabileceğim ezgileri seviyorum ve buna uygun eser-leri tercih ediyorum. Bu da kendi im-zamı atabildiğim bir şarkı oldu.

Müziğin torpili olmazmış siz erken yasta yakaladığınız kariyeriniz için bu albümden neler bekliyorsunuz?

Beş yaşımdan beri müziğin içindeyim. Konuşmayı öğrenmeden keman ve pi-yano gibi iki büyüleyici enstrümanın icrasına mazhar oldum. Ben bir yere geldim ve siz dinleyenleri buraya bek-liyorum.

Sanatçı gözüyle baktığınızda doktor-luk mesleğine ilişkin neler düşünü-yorsunuz?

İnsanların kariyerlerini değil, iyi hareketlerini örnek alırım.

Amman doktor, her derde çare doktor! İnsan her şeye sahip olabilir ama sağlık yerinde olmazsa o sahiplik sahipsizlik olur. Atatürk’ün beni “Türk hekimle-rine emanet edin.” sözünden anlaşıla-cağı üzere çok kutsal bir mesleği icra ediyorlar. Onlara sonsuz bir sempatim var.

Sağlığınıza dikkat ediyor musunuz?

Beslenme ve uyku çok önemli. Geç sa-atlerde yemek yemiyorum. Her şeyi ta-dını alıp kararında tüketmek gerekiyor. Azı karar çoğu zarar.

Öykü Gürman’ın Vazgeçemediği en kutsal değer;Sevgi ve saygı.En çok sinirlendiği şey;Cehalet ve ahmaklık.En büyük tutkusu;Şarkı söylemek.En son okuduğu kitap;İskender Pala, Aşknâme En çok dinlediği sanatçı;Candan Erçetin, Şebnem FerahYaşamak istediği yer;Roma.

Page 71: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 72: SAYED Ocak 2012 Sayı:46

OCAK 201270

Şu Günlerde Tekrar İzlenmesi Gereken Bir Başyapıt

La Strada

Demir Leydi Düşler Bahçesi Neşeli Ayaklar 2Tür: Biyografik, Dram, TarihiYönetmen: Phyllida Lloyd Oyuncular: Meryl Streep, Jim Broadbent, Iain Glen

Tür: Komedi, DramYönetmen: Cameron Crowe Oyuncular: Matt Damon, Scarlett Johansson, Thomas Haden Church

Tür: Animasyon, KomediYönetmen: George Miller Oyuncular: Carlos Alazraqui, Sofia Vergara, Robin Williams

Tür: DramYönetmen: Federico FelliniOyuncular: Anthony Quinn, Giulietta Masina, Marcella RovereSenaryo: Giulietta Masina, Federico Fellini, Richard Basehart

“İtalyan Yeni Gerçeklik” akımının en iyi filmi kabul edilmesine rağmen yönetmeni Frederico Fellini tarafından kabul edilmeyen 1954 yapımı “La Strada”, bana sorarsanız şu günlerde tekrar izlenmeyi hak eden bir başyapıt. Kadın, kent, yaşam, gerçekçilik ve hayal, fantezi ve toplumsallık gibi konularda ağzına geleni söyleyen ve tüm filmlerinin merkezine kendisini yerleştiren Fellini’nin La Strada’sı, kadın-erkek ilişkisinin ilginç bir “iletişimsizlik” örneği.

Başrollerini ünlü oyuncu Anthony Quinn ve Fellin’inin eşi Giulietta Masina’nın paylaştığı film, erkek egemen zihniyetin sorgulanamaz

kalıbı arasına sıkışmış bir “yarım kadın” portresi veriyor. Her şeyin bir sebebi olduğu, eksik kalan aşk ve diyalogun tamamlanması gerektiği vurgusu ve kent faşizminin de yol boyunca eleştirel olarak aktarıldığı yapıtın Akdeniz esintili yapısı su kenarında başlayıp, yine su kenarında biten klasik Frederico kamerası ile “Klasik Erkeğin” ölümüne tanık ettiriliyoruz. Şen ve ünlü olmanın da getirdiği yalnızlık, filmin yan hikayesi olarak güzel durduğu söylenebilir. Giulietta Masina mimik performansı elbette aldığı onlarca ödülü de hak ettiğinin göstergesi…

İyi seyirler

yorum: ETHEM METE

FİLM KRİTİK

Page 73: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 74: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 75: SAYED Ocak 2012 Sayı:46
Page 76: SAYED Ocak 2012 Sayı:46