105
Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma 1

Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

İlk şiir kitabım

Citation preview

Page 1: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

1

Page 2: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

2

Page 3: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

3

Sevdiğimi Haykırsam

Anadolu’ma

Birinci Özel Basım

Temmuz 2009

Kapak Resmi

Seyfettin Rifat

Copy Quick Printing Center

Avenue de la Gare 16

1020 Renens/VD

Tel: 021 647 30 50

Fax: 021 647 30 51

Page 4: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

4

Onur Çağlar

Sevdiğimi Haykırsam

Anadolu’ma

Page 5: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

5

Başlık Sayfa Numarası

Merhaba 011

Şiire Şükran 012

Biz Neyiz? 013-015

Bana Göre 016

Canom’a 017

Bağıntı 018

Üç Maymun 019

Buralarda Yok 020-021

Anla Artık 022

Batma Be Güneş 023

Güneşe Doğru 024-025

Çelişki 01 026

Çelişki 03 027

Günü Kurtarmaya Çalışanlara 028

Bilgi(sizlik) 029

Kızılırmak 030-033

Gül ve Rüzgar 034

Bir Örnek İnsan 035-036

Sığınak 037

Şehit Güvercinimden Dileğim 038

Siz Hiç Aşık Oldunuz mu? 040-043

Aşk 01 045

Aşk 02 046

Sen Aşksın 047-048

Aşıklar 049

Ayrılığa Ağıt 050

Bir Damla Suyum 051

Bir Hayal 01 052

Bir Hayal 02 053

Naz 054

Gitme 055-057

Hayranlığın Nedeni 058

Sevgili 059

Özlem 01 060

Özlem 02 061

Kıyaslama 062

Bilemezdim 063

Dilek 064

Rastgele 065

Umudun İzdüşümü 066-067

Yare 068

Siz, Hangi Grubun İçindesiniz? 070-074

Senin Uğruna 075

Çığlık Çiçekleri 076

Halk ve İstemi 077-078

Page 6: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

6

Parolam Namusumdur 079

İşçi 080

Erdal Eren’e 081

Güneşe Giden Yol 082

Sordular 083

Yön 084

Renk Hırsızlarına 085

Ülkem ve İnsanım 086

Biline 087

Umurumda Değilsin 088-089

Sözümüzdür 090

Onlar 091

Yeter 092

Ne Fark Eder? 093

Tersine Dünya 094-095

Yürüyorum 096

Dünyalar Kurarım 097-098

İşte Ben 099-102

Page 7: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

7

Önsöz

Bugünlerde ABD’deki finansal kriz konuşuluyor. Buna bakıp da emperya-

lizmin krizinin yalnızca finansal alanda olduğunu düşünmek, toplumsal

gerçekliği görememek olur.

Azami kâr, pazarların yeniden ve daha kesin çizgilerle çizilmeye çalışıl-

ması, ülkelerin işgalleri, dökülen kanlar, demokratik kazanımların dünya

ölçeğinde tırpanlanması, devletlerin var olan sosyal yanlarının budanması,

eğitimin bilimsellikten gericiliğe doğru yönlendirilmesi, bilginin yerine ce-

haletin geçirilmesi, sağlığın alınıp satılan meta haline getirilmesi, dünya

genelinde işsizliğin çığ gibi büyütülmesi, insanların asosyalleştirilerek

kendi gerçekliğine yabancılaştırılması burjuvazinin öznel tercihi değil, sa-

vunmaktan başka çaresi olmadığı nesnel idealist felsefenin, toplumsal sü-

reç içinde ulaştığı doğal bir sonuçtur. Nesnel idealizm ise, idealist felsefe-

nin ulaşabileceği en son zirvedir. Burjuvazinin, diyalektik materyalist ola-

mayacağına göre, bu zirveye (lütfen siz “zırvaya” diye okuyun) sığınmak-

tan başka seçeneği yoktur.

Bu felsefi anlayışın toplumsal yaşama yansımasını ise, yaşayarak görmek-

teyiz. Geçtiğimiz yüz yılın başından tutun da günümüze değin, krizler ve

paylaşım savaşları dönemi de dâhil, kültür ve sanat alanında dünyanın böy-

lesine çoraklaştığı görülmüş değildi. Bu da, bu felsefenin kültür ve sanat

dünyasına yansımasıdır. Dünyayı bir tarafa bırakarak ülkemize bakalım.

Daha on-on beş yıl öncesine kadar, her yıl birçok nitelikli film çevrilir,

yüzlerce müzik parçası üretilirdi. Her tarzdan onlarca roman, hikâye, yüz-

lerce şiir kitabı yayımlanırdı. Bugünlerde “Yakalarsam mucks mucks” tü-

ründen şarkılar, “Recep İvedik” gibi filmlere özdeş diğer ürünler sanat “pi-

yasası”na egemen durumdalar. Bu tür işleri yapanlar da topluma “sanatçı”

diye dayatılarak bir yanılsama oluşturuluyor. Felsefeden ekonomiye, sos-

yal yaşamdan kültür ve sanata değin tam bir ortaçağ karanlığıdır yaratıl-

mak istenen. Ellerindeki devasa güçle bunu önemli oranda gerçekleştir-

dikleri de yadsınamaz.

Page 8: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

8

Egemenlerin geleceği ve varlıkları, bu karanlığın daha da koyulaşmasına

bağlı.

İşte böylesine iç karartıcı bir süreçte, kimden okuduğumu hatırlayamadı-

ğım bir söz geldi aklıma: “Dostlar, yıldızlara benzer; karanlık çökünce, ilk

onlar görülür!” diyordu. Onur’un şiiri elime geçtiğinde ortaçağı andıran

karanlıklar içinde doğan kutup yıldızını görür gibi oldum; hem dost, hem

de pırıl pırıldılar.

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma, Onur Çağlar’ın ilk şiir kitabıdır.

Onur’un şiirleri, yaratılan karanlıklara karşı sadece bir karşı koyuşu değil,

aynı zamanda karanlıklar prensinin şahdamarına sıkılmış bir mavzer kur-

şunu kararlılığını da billurca yansıtmaktadır.

Sevda ve kavga şiirleridir Onur’un şiirleri. Yeni, özgür ve eşitliklerle do-

nanmış bir dünya sevdası uğruna verilen kavganın… Kavgaya duyulan

sevdadan ya da sevdanın kendi içinde sürekli yıkan ve yeniyi kuran, o öz-

günlükte insanı yenileyen ve yeni insanın oluşumuna katkı sunan dina-

mizmi anlamını içermiyor yalnızca; aynı zamanda, kaynağının içtenlikten

alan yalınlığını ve çarpıcılığını da…

Onur’un şiirinde, gündelik cümleler yalınlığının arasına adeta “çaktırma-

dan sıkıştırıverilmiş” izlenimi uyandıran ustalıklı imgeler ruhunuzun de-

rinliklerinde bir yerden yakalayıp düşün dünyasının en bakir manzarala-

rına, renk cümbüşlerine, henüz tadılmamış lezzetlerine götürüyor. Şiirlerin,

ilk kitaptan umulmayacak rahatlıkla kurgulanması, Onur’un hem edebiyat

ve hem de sanatsal alt yapısının sağlamlığının ve zenginliğinin yalnızca

ipuçları değil, kanıtlarıdır.

Edebiyat dünyamızın yeni bir şair adayıyla değil, ilk kitap olmasına rağ-

men, usta bir şaire kavuşmuş olması, daha da çoğaltıp zenginleştiriyor bizi.

Raif Zor

Page 9: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

9

Page 10: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

10

Teşekkür

Şiirlerimi tek tek inceleyerek kurumaya yüz tutmuş dallarına ve sol-

muş yapraklarına renk veren, kalemini ve fırçasını ezilen halklardan

yana kullanan usta sanatçı ve yazar, yoldaşım Raif Zor’a; yaptığı

önermelerle şiirlerime pusula olan fedakârlık örneği can dostum,

“canom” Derya Mert’e çok teşekkür ediyorum.

Onur Çağlar

Page 11: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

11

Merhaba

Merhaba güne,

güneşe,

gökyüzüne;

merhaba gökyüzündeki kuşa,

renk renk açan çiçeğe,

rengini çiçekten alan kelebeğe!

Merhaba tere,

emeğe,

bilince;

ve merhaba,

paylaşımların güneş gibi gökyüzünde parladığı

yarınlara söz verenlere,

merhaba!

Page 12: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

12

Şiire Şükran

şelale gibi

namus akan terli imgelerinden bulaştı

üstüme başıma bu aşk

bu yiğitlik

bu fedakârlık kokusu

ve felsefem oldu güzele sevdalanıp

emekten yana dizelere sarılarak

uğruna ölmek halkın

* Gökyüzünü kucaklayan bir mavi yürekli kırlangıca...

Page 13: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

13

Biz Neyiz

Hangi coğrafyadan,

hangi ulustan,

hangi dinden,

hangi renkten olursak olalım;

aynı dilden ağlayıp

gülüyoruz aynı dilden ama,

konuşamıyoruz aynı dilden!

Ey insan, biz neyiz?

Aynı çeşmenin aynı kurnasından yıkansak

zemzem suyuyla,

vaftiz edilsek;

yine de saldırıp ya parçalıyoruz aç kurtlar gibi

ya boğuyoruz bir kaşık suda

birbirimizi!

Ey insan, biz neyiz?

Page 14: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

14

Toplasak beş yüz yıllık düşüncemizi

doldurmaz bile bir incir çekirdeğini,

ama patlarsa yok eder tüm evreni!

Ve bizden farklı düşünene

çekeriz en keskin hançerimizi!

Ey insan, biz neyiz?

Yarattığımız her sorun,

tiranlaşıyor zulmün tahtında

o mağrur bakışlarıyla!

Kölelik yapıyoruz bu içi boş tiran parçasına!

Ey insan, biz neyiz?

Sarayların bahçelerinde

çiçek diye yetiştirilen kızgın namlulara

su veren bizleriz!

Gözleri oyulmuş güvercinler uçururuz semalara

ağzında kurumuş zeytin dalıyla!

Ey insan, biz neyiz?

Page 15: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

15

Tuhafız...

Tuhaf!

Hatta canlılar dünyasının en anlaşılır

anlaşılamayanıyız!

İğnenin deliği kadar olan aklımızdan

dünyayı geçirdiğimizi sanıp

balyozla kıracağımız duvarı

kafamızla kırmaya çalışıyoruz!

Ey insan, biz neyiz?

Ve...

Ahhh...

Evet!

Acırız...

İyilik yaparız...

Severiz...

- Hatta ayıptır söylemesi! -

Âşık bile olur,

boynumuzu da yaptığımız iyiliklerden ve sevgilerden

örülmüş ilmiklerde buluruz!

Ey insan, biz neyiz?

Page 16: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

16

Bana Göre

Direngen yüreklerdir temelini oluşturan

O yürekler ki salarken gökyüzüne köklerini

Söküp atar güneşi yerinden yurdundan da

Taziyelere gelir Prometheus’lar elde ateş

Lokman Hekim ölümsüzlüğü doğar her bakışta

Uçsuz bucaksız zifiriliklerde bile

Kalleşlikler diz çöker huzurunda

Page 17: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

17

Canom’a

Düşlere göz olan göze gibi berraklığınla

Enginleri kucaklayan bir yüreksin

Riyayı parçalayarak sökerken sözlüğünden

Yarınını yarınlara feda edensin

Avuç avuç serperken namertlere mertliğini

Mertliğini bir yıldız gibi yansıtansın

En candan dostluğun

Renkleriyle parlayan gökkuşağı örneğisin

Teşekkür ediyorum sana güzel insan iyi ki varsın

Page 18: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

18

Bağıntı

Ne kadar da doğurgan

Şu bizim Toplum Ana

Gebe kalıp doğadan

Doğuruyor durmadan

Page 19: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

19

Üç Maymun

Duymuyorsun.

Biz ki,

açlığın çığlıklarını taşıdık taşların sağırlığına;

biz ki, haklıyı ölümle susturan cellâtların

kalkan olduk kanlı tırpanlarına!

Duymayışın,

bir bomba gibi

parçalayacak kulaklarını

duyacaksın!

Görmüyorsun.

Görmeyişin,

kızgın bir mil gibi

saplanacak gözlerine,

göreceksin!

Bilmiyorsun.

En onmaz yaralar çölünü yar ile donattık,

sırtımıza saplanan hançerleri

yüreğimizden akrep iğnesiyle çıkarttık,

darağaçlarında Deniz Deniz dalgalanarak köpürdük,

Nice Kızıldere’leri Mahir’ce hükmedip

işkence haneleri İbrahim’ce işgal ettik!

Bilmeyişin,

ruhundaki Martin gibi

yalnızlaştıracak seni,

bileceksin!

Page 20: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

20

Buralarda Yok

Buralarda toprak,

spiral kullanan bir fahişe gibi gülüm;

doğurmuyor!

Ne kardelenler deliyor karı

ne yediverenler yedi yerden kucaklıyor yeri;

çalı bile yok!

Buralarda gökyüzü,

stronsiyumla beslenmiş gülüm;

radyasyon yağdırıyor üstümüze!

Havalar da bir o kadar soğuk!

Vazgeçtim sıcak bir gülüşten,

ılık bir gülümseyiş bile yok!

Buralarda insan,

tam bir robot durumunda gülüm;

tüm hareketleri mekanik!

Ne yüreklerinde çıkarsız bir sevgi var,

ne dillerinde umuda dair bir ezgi.

Gözleri paraya kilitli,

yanaklarında yaş bile yok!

Page 21: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

21

Okyanusların kuralsız dalgaları

gözelerin dinginliğine böyle teslim alınmış gülüm!

Ben ise,

renklerin isyanlarını kuşandım,

geliyorum!

Page 22: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

22

Anla Artık

Sırtını yaslayıp yedi renge

El sallayarak karanlığın kahramanı güneşe

Kurutmak istiyorsan bataklığı parçadan bütüne

Angola’mda yalın pala

Vietnam’ımda zehirli ok olup saplanmışsan vampir döşüne

Türkiye’mde bir bakışınla bile karşı koyarsın

Kâğıttan kaplanın çömez eniklerine

Page 23: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

23

Batma Be Güneş

Karanlıklar, batışına inat doğuyor

açıp ağzını çiğnemeden yuttuğu zaman seni

batının obur ufku!

Zifirilikleri doğurarak bir hayalet gibi

sessizleştirirken yaşamı bir ölü misali,

bet-beniz kefene duruyor

uçurumun kudurmuş çığlıkları esir alırken

ruhumuzu...

Bir hayalet gibi deliklerinden çıkıyor yarasalar,

örümcekler,

çıyanlar;

bir hayalet gibi çıkıyor yuvalarından akrepler;

bir hayalet gibi süzülüyor yeryüzüne yılanlar,

sokuyorlar bizi,

sokuyorlar beynimize karanlık kahpeliklerini;

korkuyoruz!

Batma be güneş, batma...

Page 24: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

24

Güneşe Doğru

Her sabah,

üstü kan köpüklü bir şafakla uyanırken

yorgun gökyüzü,

gün boyu dipsiz kuyulardan yükselirken

açlığın çığlığı,

”Zulmü küçülten insanın özgürleşme aşkıdır!” deyip

tutuyorum gökkuşağından,

yürüyorum güneşe doğru.

Yürürken camı kırık,

sıvası dökük,

duvarı-kapısı eski,

ama yeniye gebe devrim yatağı gecekondu sokaklarında

karşılaşıyorum bir Amerikan

prezervatifiyle.

Alıyorum elime,

dolduruyorum kulağıma iğrenç kahkahalarla isyan çığlıklarını;

kaldırıyorum başımı,

dikiyorum ufuklara bakışımı,

yürüyorum güneşe doğru

Page 25: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

25

Dişliler arasında kalmanın acısıyla kıvranan

kana bulanmış,

teri kurumamış kirli, paslı bir eldivene bakıyorum

bir fabrika çöplüğünde.

Dinliyorum feryat feryat sömürü akan sözlerini.

Ciğerimden koparılan parçalar gibi

alıyorum elime parçalanmış parmakları,

yürüyorum güneşe doğru.

Bir kervanım ben, yürüyorum.

Yürüyorum kâh çalıları dolaşarak,

kâh yakarak!

Ve yürüyeceğim,

güneşle öpüşene dek!

Page 26: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

26

Çelişki 01

Aklın akla engelidir yeryüzündeki ilk duvarlar

Günümüzde inkârlarına âşıktır bütün doğrular

Page 27: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

27

Çelişki 03

Yaşıyoruz

Zengin fakirliğinde

Fakir zenginliğinde

Page 28: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

28

Günü Kurtarmaya Çalışanlara

Bakışlarım bin yıl sonrasına çevrili

Kesiyorum hepinizle tüm ilişkimi

Page 29: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

29

Bilgi(sizlik)

Bilgisizliğimdir seni yaratan

Doğar bu gücün bilgisizliğimden

"Varlığındır" dünyamızı karartan

Bilgimle aydınlanmaktadır evren

Page 30: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

30

Kızılırmak

Durgunlaştın.

Oysa

ne de güzel sararak kucaklamaya başlamıştın toprağı

bir ana şefkatiyle!

Ve doyasıya emiyordu seni toprak

bir evlât sevgisiyle...

(...)

Bak şu toprağın haline!

Karanlıklar kahkaha atıyor kan püsküren volkanlara!

Bak şu toprağın haline!

Kadavra gibi;

ahı gidip

vahı kalan toprağın gözeleri

gözyaşı damarları tıkanan gözler gibi

bir içindeki su bekleyen binlerce tohuma,

bir sana bakarak

yardıma çağırıyor seni

zıl

ır

mak!

Page 31: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

31

Bak, dinle!

Sen durgunlaştığından beri,

sana nispet,

nasıl da coşkuyla akıyor

Yeşilırmak!

Ahh Kızılırmak, ah!

Kimsenin kuşkusu yok çağlama niyetindeki yüceliğinden

ama cehenneme giden yollar da

iyi niyet taşlarıyla örülüdür;

bilmek gerekir.

Ve bilmek gerekir ki;

akış ile birleşirse bir anlam kazanır

___iyi niyet!

Page 32: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

32

Dinle,

dinle toprağı:

“Adi taş parçalarını sürükleye sürükleye

renkli şimşir taşlarına çevirirdin

güçlü akışınla!

Yine ak

Kızılırmak,

yine ak!”

diye feryat ediyor,

duy,

bak!

Toprağın derdi tohumlardır;

kan,

can vermek istiyor senden kana

kana içerek!

Dağdan düze akman iyiydi ama;

kolsuz bir ahtapot ne kadar sararsa,

ne kadar kucaklarsa denizi,

ne kadar dans ederse o derinliklerde

şimdi senin durumun da öyle...

Page 33: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

33

Kızılırmağım!

Şahdamarım!

Yarınımın bugünü!

Umudum!

Tek vücuttan binlerce kol ile akıp

sularsan toprağı

dağlardan ovalara doğru

göreceksin ki ne Yeşilırmak kalmış

ne mor!

Ve topraktaki binlerce tohum

yeşerip filizlenecek eskisinden daha gür!

Page 34: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

34

Gül ve Rüzgâr

Rüzgâr esince

koparır tüm yapraklarını belki

ama dokunamaz köküne gülün

kalır kökü toprakta

namuslu bir sevdanın

kalması gibi yürekte

Ve sonra rüzgâra inat

yeniden tomurcuklanır gül

açar

açar

açar

Page 35: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

35

Bir Örnek İnsan

Zerre zerre

taşıyarak bir karınca gibi

değiştiriyorsun dağların bir

bir yerini!

Hayran olunası sabrınla

ne dur biliyorsun

ne durak!

Bir çiçeğin tohumu gibisin

rüzgârlarca savrulan

kayalara!

İçine salarken köklerini,

parçalarken zorluktan granitleri

şaşılası enerjinle ne yorgunluk biliyorsun

ne yılgınlık!

Erdemlerinle tam bir öğretmensin!

Yüreğindeki volkanların sevgi magmalarıyla

türkü olup akarken acılara

ve şapka çıkarılası vicdanının

kulağıyla dinlerken tüm dilsizleri

ne sitem biliyorsun

ne şikâyet!

Page 36: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

36

Annemsin, babamsın, kardeşimsin...

Sen yaşamsın;

Sen,

yarsın!

İyi ki doğdun!

Doğum günün kutlu olsun!

*Sevgili eşime...

Page 37: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

37

Sığınak

Kalleş dalgaların arasından

Bakışlarıyla keramet saçan

Felâketi gören o gözler ki

Sığınılacak en sağlam liman

Page 38: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

38

Şehit Güvercinimden Dileğim

Yaşarken gökyüzünü kucaklıyordun,

gökkuşağının renklerinde kâbus görenlerce öldürüldün;

yeryüzünü kucaklıyorsun!

Ey benim anamın sütü gibi ak güvercinim!

Ey benim her teleğine ağıtlar yakılası küçücüğüm;

“Tay Dağı’ndan da yüce” ölüşünle imrendim sana,

benim ölümüm de seninki gibi yüce olsun!

Dile bana!

Dile bana!

Dile bana!

Page 39: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

39

Page 40: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

40

Siz Hiç Âşık Oldunuz mu?

“Aşkın İki Hali” isimli makalemde aşkı, “insanlığın gelişimiyle hareket

eden, toplumsal konum ve koşullara göre nicel veya nitel değişiklik göste-

ren ve diğer şeylerde olduğu gibi bunda da bir evrensel ve özgün yan bulu-

nan hareket halindeki bir sosyal bilinç formudur.” şeklinde tanımlamış-

tım.

Biliyorum. Bu şu an okuduğunuz bu makalemin başlığına baktığınız zaman

sorumu çok anlamsız bulduğunuzu ve söz yerindeyse “bıyık altından” gü-

lümsediğinizi biliyorum.

Bana bu soruyu sorduran, şu an içinde bulunduğumuz toplumun “aşk” an-

layışıdır. Günübirlik ucube cinsel(siz)liklerden ve birkaç “canım-cicim”

sözünden öteye gitmeyen, gidemeyen bir aşk anlayışı toplumumuza esas

olarak egemen olduğu için günümüzdeki aşkı, “Bukalemun gibi her ortama

uyum sağlayan, yılan gibi gömlek değiştiren, istikrardan ve gramerden

yoksun bir cinsellik” olarak tanımlıyorum. Bu “aşk” biçimi içinde olanlara

göre “Her çiçekten bal almak” örneğin maç izlemek, bira içmek, kendisini

başkasına beğendirmek için saatlerce ayna karşısında makyaj yapmak, ma-

çoluk yapmak kadar sıradandır. Sevgilisini(?) kıskandırmak(!) için yanına

bir başkasını alıp hava atmak da olağan davranışlardandır.

Aşk

Page 41: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

41

Aşkın sadece tek kuralı vardır: Kuralsızlık! Öyle ki, egemen sömürücü

güçlerin yasalarını ve insana zarar veren yoz törelerini başlarına çalarken

tarihteki tüm tanrıları ve tanrıçaları önünde “secdeye” kapatmış, diz çö-

kertmiştir. Birbirlerine düşman olan uluslardan, dinlerden ve her tür ideo-

lojik farklılıklardan sayısız insan birbirine âşık olmuş, evlenmiştir. Ne ırk

ayrımına girmiştir, ne coğrafya; ne yaş ayrımına girmiştir ne fiziksel sağ-

lamlık ve/veya güzellik; ne para umurundadır, ne pul... Bu, sadece kendine

uygun gördüğünü yapması demektir ve başka da hiçbir kural tanımaz ama

bilinçli aşk bunu yaparken göz çıkarmaz, tam tersine göz “ekler”! Yani

aşk, iki kişilik bir komünizmdir!

Aşk, aklın ilkbaharının ılık havasında doğar ve yüreğin yaz sıcaklığında

yaşar.

Aşk zamana sığmaz, ömür biçilemez; girdiği anda zamanı parçalar ve fır-

latıp sonsuzluğa atar.

Aşkın en iyi anı, güneşin, kirpiklerini zirvelerin arasından göstermeye baş-

ladığı ve âşık olanın evrenin tüm maviliğini bir peştamal gibi tenine sardığı

andır.

Aşk hiçbir zulme diz çökmez; ölürken de, öldürülürken de düşmanın kal-

bine saplanan ok gibi dimdik durur.

Aşk en acımasız gerçeklerden biridir. Aynı diğer gerçekler gibi uyandırıl-

dıktan sonra uyumayı asla kabullenmez.

Aşk, ölüm hırıltılarını türkülere dönüştürür.

Eğer aşk, akıl ile inanç arasındaki çatışmada yerini şaşkınlıkla mayalanmış

bir özgüvene bıraktırıyorsa, bu çok güçlü bir aşktır.

Aşk içinde annelik, babalık, kardeşlik, dostluk, arkadaşlık, eşlik, karılık,

kocalık ve yoldaşlık da barındırır, alabildiğince geniş kucak açar bu kav-

ramlara.

Teolojik saçmalıklar bir tarafa, “cehennem zebanileri”, ihanete uğramış

aşkın ta kendisidir; onları bu denli dizginsiz yapan, kendisine yapılan iha-

nettir.

Page 42: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

42

Âşık Olan

Oysa âşık olan insan yağmur yüklü bir bulut gibidir; her bitkinin köküne

cömertçe yağar. Eğer önceden egoist bir yapısı varsa ondan hızla uzaklaşır,

yaşam pusulasını paylaşıma doğru çevirir.

Oysa âşık olan insan öylesine hassaslaşır ki, elindeki sopanın örümcek

ağına dokunduğunu hisseder. Âşık olduğu insanın “yüzü suyu hürmetine”

tüm insanlığa karşı daha duyarlı olur ve elinden geldiği kadar bunun ge-

reklerini yapar.

Oysa âşık olan insan, sevdiğini hiç düşünmez; çünkü o, her zaman aklın-

dadır; düşündükleri, sevdiğine ilişkin istemlerden öteye geçemez.

Oysa âşık olan insanın kanı, harlanmış bir volkan gibidir; damarları patla-

tır ve lavlarını bir sel gibi içindeki zaaflarına yönlendirir, yok eder, gittikçe

erdemi güçlenir.

Oysa âşık olan insan, karıncanın ayak seslerini duyar. Sevdiğinden bir şey

duyuyorsa, bilir ki, doğrudur; tartışmaz.

Oysa âşık olan insan, sevdiğinin her sözüyle gökten yıldız söker; kendine

yol, yâre taç yapar.

Oysa âşık olan insan, yârinin her nefesinden yeni evrenler yaratır; güneşe

ışık ve alev emzirir. Kızıllığı sokak sokak gezerek üşüyen insanlara avuç

avuç dağıtır.

Oysa âşık olan insan, sevdiğinin karşısında titrer, dili tutulur, gözleri (yü-

reği) konuşur.

Oysa âşık olan insan, çocukça sevinç çığlıklarını göğe öylesine yükler ki,

göğün beli kamburlaşır.

Oysa âşık olan insan “Yâr Okyanusu”nda bir damla su gibidir, erir içinde.

Oysa âşık olan insan Kızılırmak misalidir, Anadolu’yu sarması gibi sarar

yârini.

Oysa âşık olan insan, “Benden bu kadar renk!” diyerek “renk” sınırlama-

Page 43: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

43

sına gitmez, gidemez. Gökkuşağının tüm renklerini göğe cömertçe sunması

gibi kendini yâre sunar.

Oysa âşık olan insan, tek insandır; kendini sevdiğinde, sevdiğini kendinde

bulur. Gökyüzündeki bu buluşmaya gülümseyerek tanıklık eder gökkuşağı,

bulutlar selâma durur.

Oysa âşık olan, çamurlu, adi taş parçalarını sürükleye sürükleye renkli

şimşir taşlarına çeviren güçlü bir akarsudur.

Oysa âşık olan, aşığının gözlerinde kendisine ilişkin köleliği ve utancı çok

net bir şekilde görür.

Oysa âşık olanın evi, köçek kilimi gibi rengârenk efsanelerle tatlandırılmış

sevdiğinin yüreğidir.

Siz... Hiç âşık oldunuz mu?

Page 44: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

44

Page 45: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

45

Aşk 01

Beni sana sevdiren sendeki ben’dir

Seni bana sevdiren bendeki sen’dir

Page 46: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

46

Aşk 02

Kimi zaman bir düşman kadar yakın

Kimi zaman bir dost kadar uzaksın

Amma tuhafsın sen aşk

amma tuhafsın

Page 47: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

47

Sen Aşksın

Aklın ilkbaharının ılık havasında doğar,

çiçekten giysilerinle yaşarsın

yüreklerin derinliğindeki kırlarda

ve yıkanırsın sana vurgun gözlerin

güneş gibi berrak,

ay gibi duru gözelerinde!

Kuralsızsın:

Ya doğarken ölürsün

ya zamanı parçalayarak sonsuzlaşıp

her nefesinden bir evren doğurursun!

Ölümün gerekiyorsa

diz çökerek isyan etmeyi tanımazsın bile;

ayakta ölürsün!

Page 48: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

48

Ne hünkâr hükümlerini dikkate alırsın

ne de tanrı buyrukları umurundadır!

Ölüm hırıltılarını türkülere dönüştüren harlanmış bir ateşsin;

kendinden olmayanı yakar,

geçersin!

Başını kuma gömerek

seni görmezden gelmeye çalışanlar olsa da,

uyandırıldıktan sonra uyumayı asla kabul etmeyen

en büyük gerçekliksin!

Akıl ile inanç arasındaki çatışmanın yerine koyduğun

özgüvenden gelir gücün!

Seni tanıyorum ben:

Sen

*

*

*

aşksın!

Page 49: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

49

Âşıklar

İki ayrı gül gibidir âşıklar;

birinin dikeni

nasıl incitebilir

diğerini?!

Ve açık yürekli olanlar aramamalıdırlar

ne turin örtüsünü,

ne turin örtüsünde rölyefini...

Page 50: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

50

Ayrılığa Ağıt

Gözlerimden akan,

yüreğimin yaşıdır sevdiğim;

delirmiş şelalelerin selama,

cellâtların yasa durduğu...

Page 51: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

51

Bir Damla Suyum

Ben,

bir damla suyum;

sevgilim, sen bir deryasın...

Ben senin içindeyim; senden bir damlayım.

Sen,

benim dışımdasın,

sarmışsın dört bir yanımı

o muhteşem derinliğinle.

Ben senin içini bilirim,

sen dışımı...

Page 52: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

52

Bir Hayal 01

Yüreğini yüzünde gördüğüm bir kız

çıksa karşıma;

çiçek çiçek sevda açsam ruhunda,

burcu burcu koksam teninde,

ve güvercinleşip uçsam gözlerinde!

Sonra parçalasak sınırlarını sevişmelerin,

seyretsek doğuşunu güneşin

yürek yüreğe...

Page 53: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

53

Bir Hayal 02

hayalinle gezerken sahilde

kumların üstünde

gülüm

ansızın çıksa karşıma

ölüm

(varsay ki vasiyetim kuma gömülmekmiş)

gömseler beni

çürüsem

kuma karışsam

proleter eller avuçlasa

eritip cam yaparak

koysalar tam ortasına bir maviliğin

ve zincir yapsalar sana olan sevdamdan

sarsan beni boynuna

yakın olsam kalbine

yatsak koyun koyuna

öylece

Page 54: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

54

Naz

Ne dağların ardından söken şafak

_________________gibi alnını seviyorum,

ne gülerken al karanfil gibi al

_______________al açan yanaklarını...

Antlarıyla perçinlenmiş güçlü dostluklar gibi

sıkı sıkıya kenetlenmiş inci dişlerini de

sevmiyorum!

Nuruyla dünyaya nur saçan o badem gözlerin

nasıl ki değilse umurumda

sohbet eden iki gökkuşağı gibi duran

kaşlarını da sevmiyorum!

Evrenin en güzel aynası olan

paget dudaklarını da sevmiyorum!

Serçeninki kadar minik olan yüreğine

evreni sığdırmana şaşırmadığım gibi

artık onu da sevmiyorum!

Duydun mu?

Page 55: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

55

Gitme

Sevda yangınlarıyla yana tutuşa

küllerimizden yeniden doğup renk olmadık mı

kelebek kanatlarına?

Ödünç sıcaklık için az mı yüreğimizi çaldı güneş?

Ve yüreklerimize vererek uçlarını,

ip atlamadık mı gökkuşaklarıyla

delice bir çocuklukla?

Mutluluktan yorulunca dinlenmedik mi

kar-beyaz bulutlarda?

Yanlış yoldasın sevdiğim;

yoluna ölürüm senin,

bunca yaşanmışlığın anısına,

n’olursun,

gitme !

Page 56: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

56

En yeşilinden zeytin dalıyla

senin öpücüklerini bırakıyor güvercinler

dudağımın sol yanına!

Kokun geliyor el ele gezdiğimiz kırlardaki çiçeklerden!

Seni fısıldıyor rüzgârlar kulaklarıma,

senin hüznünden renklerini kapattı gökkuşağı,

seni ağlıyor bulutlar gökyüzümde;

yıldızlar geceye,

yakamozlar hayalini çiziyor okyanuslara!

Bari doğaya eziyet etme maralım;

alma ceylan gözlerini gözlerimden,

kurban olurum bakışlarına

n’olursun,

gitme!

(...)

Page 57: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

57

Bir eyvallahım vardı.

Bir seninle gelen eyvallahım vardı;

bitirdin!

Güneş yüreğime battı!

Güneş yüreğimde battı!

Güneş yüreğimle karardı!

Aslı’ya aldırış etmeyen Kerem

gelmiş rahmet okuyor parçala(nmala)rıma!

Git.

Page 58: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

58

Hayranlığın Nedeni

Ya yüzünün güzelliği yansımış ruhuna

ya da ruhununki yüreğine!

Yoksa yüreğinin güzelliği midir yüzüne yansıyan?!

Allah aşkına Ay Kız, bu ne muhteşem bir endam;

hayran oldum vesselâm!

* Dünyanın en güzel öğretmenine...

Page 59: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

59

Sevgili

Bir vadi hayal et sevgili

Bin bir tonda çimenler giymiş toprak

Yemyeşil

Çınarlar yükselmiş semayla öpüşen

Boy vermiş gelincikler papatyalar

En kıvrımlı nehirler yâr kolu

Dolanmış dağların boynuna

Ve güneş dağların başına kurulmuş bir taç gibi

(...)

Velhasıl sevgili

Bakmaya doyamıyorum işte

Aynı gözlerin gibi

Page 60: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

60

Özlem 01

Susuzluktan

kavrulan çöle döndüm, ey yar;

kıyımı verdiğim tek okyanussun!

Bir nazik çırpıntın bana yeter,

dalgaların insanlığın olsun!

Page 61: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

61

Özlem 02

Gelsen

Yeniden doğacağım

Dokunsan

Serpilip gelişeceğim

Baksan

Mutluluktan uçacağım

Yar

Beni bir öpsen

Yemin olsun ölümsüzleşeceğim

Page 62: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

62

Kıyaslama

Selvi benden büyük Selvim;

çınar, söğütten;

orman, çınardan...

Dağ, ormandan büyük Dağ Yüreklim;

kıta, dağdan;

okyanus, kıtadan...

Dünya, kıtadan büyük Sevdiceğim;

yıldız, dünyadan;

galaksi, yıldızdan...

Evren, galaksiden büyük Yârim;

sonsuzluk, evrenden!

Bak,

bak sevdama Sevdam;

sevdam sonsuzluktan büyük!

Page 63: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

63

Bilemezdim

Dokuz Ağustos’ta düşerken rahmine

Sevdanın

Sonsuz sandığım bir rüyadan geçerken

Evreni kaplayan güzellikler imparatorluğuna

Nereden bilebilirdim beş Eylül’de doğacağımı

Ve nereden bilebilirdim

Saçları güneş ışığı

Alnı bulut beyazı

Gözleri yıldız güzeli

Nefesi meltem rüzgârına tutsak düşeceğimi

Sekiz Ağustos’ta

*Sana...

Page 64: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

64

Dilek

Seni anlatan bir şiir

yazabilsem

Pırıl pırıl parlayan şafak alnından

söz etsem örneğin

Hercai papatya narinliğindeki gözlerini

Cennet Tepesi yanaklarını öpsem

Gün ışığı saçlarını tek tek tararken

Süzülsem nur saçan gözlerinden kalbine

kan olsam

Kan olsam da dolaşsam vücudunda

Ciğerlerindeki vicdanı anlatsam vicdan fukaralarına

Kuşansam bencillik fukarası berrak ruhunu

yağmur misali yağsam sevdasızlara

Dudaklarından dökülen söz

Ağzından çıkan nefes olup

karışsam sevda rüzgârlarına

Essem Anadolu’mun her bir yanında

Sarsam Anadolu’mu her bir yanından

Kızılırmak misali dolansam boynuna

Seni

Anadolu’m gibi sevdiğimi haykırsam

Anadolu’ma

*Sana…

Page 65: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

65

Rastgele

(Eğer varsa,

saklı olacağım

gö(kyü)zünün her bir damlasında!)

Zifiriliğe bulandı kanatları kuşların,

uçuşları rastgele!

Rastgele sevdiğim, rastgele!

Yârdan yara savrulan yüreğimle

baş başa kaldım yine!

*Sana…

Page 66: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

66

Umudun İzdüşümü

Yalnızlığım dar geliyor;

yine de kardelenler uç veriyor karakışımda

aşkın gözyaşına inat.

Uzanıyorum;

dokunamıyorum.

Bir yerlerde gökkuşağı beliriyor rengârenk.

Yırtarcasına aralıyorum bulutları ellerimle,

bakıyorum kör olurcasına,

bakıyorum;

göremiyorum.

Küsüyorum kendime,

içime dönüyorum tespihböceği gibi.

Mazgalından ışık süzer gibi oluyor yosun bağlamış hücremin;

coşkun sevda türküleri köpürüyor çağlayanımdan,

ışık gibi süzülüyor duygularım mazgalımdan,

savruluyor rüzgârla,

koşuyorum;

yetişemiyorum.

Page 67: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

67

Gül kokusu geliyor.

Bin canım fedadır bir duyumsamaya!

Çırpınıyorum;

koklayamıyorum.

Bir yerlerden biri bakıyor hücremin kapısına;

tünel ucunda,

uçurum kıyısında,

titreyen kalemimde...

Page 68: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

68

Yâre

Gözyaşlarım güneşi söndürürken

Nefeslerimi ayazlara

Kurban ettim bakışlarımı ay ışıklarına

Pes etti kaçak sevdaları yaşatmakta ustalaşan yüreğim

Evreni dar ettim

Yüreğime umudu

Umuda yürek ektim

Dirençlerim ağırlarken en hoyratça acılarımı

Acılarım başına taç etti dirençlerimi

Söküldü içimden ruhum

Söktüm yıldızları gecenin karanlığından

Kendime yol

Yâre taç ettim

*Sana…

Page 69: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

69

Page 70: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

70

Siz Hangi Grubun İçindesiniz?

Toplumsal sınıf ve katmanların oluşumuyla insanın özgül yaşamındaki ve doğa-

sındaki çelişkilerin fazlalaşması sonucu, tiplerindeki çeşitlilik de fazlalaşınca

çelişki uzmanlıkları da fazlalaştı! Örneğin tıp neredeyse her gün aynı amip gibi

bölünerek yeni ana bilim dalları yaratmaktadır. Uzmanlıkların / ana bilim dalla-

rının fazlalaşması çelişkilerin çözümünün kolaylığını gerçekleştirir emin eller-

de... Doktora giderseniz, doktor sizin böbreğinizdeki taşı alır; ama örneğin bir

mafia “doktoruna” giderseniz böbreğinizi alır...

Bu yüzden “emin ellerde” dedim...

Çelişki, şeylerin varlık veya “yokluk” nedenidir; çelişkinin olmadığı bir yer ve-

ya bir şey bulamazsınız; baktığınız, gördüğünüz, dokunduğunuz, duyduğunuz,

duyumsadığınız vb. her şeyde çelişki vardır. Her şey çelişkinin ürünüdür ve bu-

nun istisnası da yoktur.

Canlılar dünyasında çelişki hamallığını tıka basa taşıyan tek varlık, insandır. En

ileri, en gelişmiş insan bilince çıkardığı çelişkilerin(in) sayısı ve çelişkiler(in)e

karşı açtığı savaşı üst düzeyde oranlayan, oranlama çabası içinde olan insandır.

İnsan, önce kendini sorgulamak zorundadır. Sorgulayan, araştıran insan bu sor-

gulamalarını ve araştırmalarını yaşama aktardığı kadar insandır.

Page 71: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

71

Dünyanın en büyük sorusu “İnsan nedir? ” sorusudur. Bu soruya verilecek yanıt-

ların toplamı, her yönüyle yanıtlayanın aynasıdır. Verilen yanıtların farklı top-

lumsal sınıf ve katmanlar içinde bulunuşumuz yüzünden birçok değişiklik ve

hatta karşıtlık içermesi oldukça doğaldır. Bu soruya verilecek bireysel yanıtların

toplamı ise, toplumun aynasıdır. “Her konudan çok kendimi incelerim. Benim

metafiziğim de budur, fiziğim de.” diyen Montaigne’a katılmamak olası değil...

İnsan ile hayvan arasındaki en belirgin özelliklerden biri, birinin toplum, diğeri-

nin topluluk oluşturması olmasına rağmen insanın topluluk oluşturmayacağını

düşünmek bana hiç de mantıklı gelmiyor. Dahası, günümüzdeki tüm sistemlerin

topluma dayatarak uyguladığı “sürü psikolojisi” ve sonuçları bunun en bariz ör-

neklerinden biridir ve toplum oluşturabilen insan sayısı ile topluluk oluşturan

insan sayısı arasında her anlamıyla uçurumlar bulunmaktadır.

Sürü psikolojisinin bir diğer adı da “Üç Maymunlar”dır.

“...bireylerin, içinde etkileşime girdikleri toplumsal ilişkiler ve bağlar bütünü-

nün bir ifadesidir” diyor Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı adlı ünlü

eserinde toplumu tanımlarken... Murray Baukhin ise, “Hayvanların topluluklar

oluşturdukları halde, toplumlar oluşturamadıkları düşüncesi, toplumsal ekoloji-

de temeldir. Toplum, salt insanlara özgü bir alandır, çünkü insan toplumunu bir

hayvan topluluğundan ayıran şey, toplumsal kurumların varlığıdır. (...) Kısacası

topluluk şu ya da bu tür toplumsallığın zorunlu bir koşulu olabilir, ama toplu-

mun varlığını açıklamak için kesinlikle yeterli bir koşul değildir.” diyerek biraz

detaylandırıyor Özgürlüğün Ekolojisi isimli eserinde...

Toplum içinde yer aldıkları halde toplumsal kurumların ne iş yaptığını bilmeyen

birinci tip insanlar genel olarak üç öğün yemek yerler, kaşınırlar, solunum ya-

parlar, gerinirler, geğirirler, yutkunurlar... Trenlere bakmaları başlıca tutkuları-

dır. Sese göre başlarını çevirirler kimin / neyin sesi olduğuna bakmaksızın. Ken-

disinin yap(a)madığı bir şeyi başkası yapınca komiğine gider, tuhaf tuhaf kah-

kaha atarlar. Bunlar yaşamın farkında olmadıkları için kendilerinin de farkında

değillerdir ve toplum içinde topluluk oluşturanlardır. Tüm felaketlerin hayırsız

anası oldukları için yumurtladıklarını algılayamazlar; balıkgillerdendir...

Page 72: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

72

İkinci tipe giren insanlar kurum ve kuruluşların işlevlerinin, emek ile sermaye

arasındaki karşıtlığın, dünyanın hem kendi hem de güneşin etrafında döndüğü-

nün farkındadırlar. Soğuğu ve sıcağı ayıt ederler. Sevginin karşıtının nefret,

dostluğun karşıtının düşmanlık olduğunun da farkındadırlar. Düşünme, algılama,

yorumlama vb. yetilerine sahiptirler. “Yorumlayanlar” kategorisidir bu katego-

ri... Ya da “Farkındayım”lar...

Kendinden önceki filozoflara yönelik haklı eleştirisinde önemli olanın dünyayı

yorumlamak olmadığını söyleyen Marx, esas olanın dünyayı değiştirmek oldu-

ğunu söyler. Bu yüzden sınıf savaşımları içinde aktif sorumluluk ve görev üst-

lenmişlerdir Marx ve ardılları...

Gerici ve / veya faşist sistemler, birinci kategoriye giren sürüleri temel olarak

kullanırken ikinci kategori olan “farkında olanlar” kategorisini de granitten sü-

tun olarak dikmektedirler karşımıza... Aralarında her tür bilimin, teknolojinin,

sporun, vb. vb. insanları ile sınıf mücadelesi içinde hasbelkader yer almış veya

“etkilenmiş” kimileriyle birlikte kaçkınları ve kalleşleri de alır. Diğer insanları

“balıkgiller” kategorisine sok(a)masa bile kendisine koltuk değneği olan bu ka-

tegori içinde eritmeye çalışır. İdeolojik izolasyonun ve insani erdemlere ilişkin

dejenerasyonunun en yoğun yaşandığı kitle, bu kitledir. Güneşin ışıklarını bize

geç göndermesinin nedeni, işte bu “farkındayım” kategorisi içindekilerdir. En

itici tiplerdir. Hiçbir taşın altına elini sokmazlar. En tehlikeli ve en ahlaksızca

olanı ise, devrimciliği maske olarak kullananlardır.

Çelişkiler, çözümünü (alternatifini) kendi içinde taşırlar ama, “Bak, çözüm bu-

rada! ” diyerek adres göstermezler. Çelişkilerin dili dilsizliktir. Dilsizlik dilini

bilmek gerekir ve her çelişkinin dili de farklıdır. Onu, çelişkinin bilincine ulaşan

insan o çelişkinin içine girerek arar, bulur, ortaya çıkarır ve kendisinden sonraki-

lere kolaylık olması açısından düzenler. Bu tür insanlar yaşamları boyunca çe-

lişkilerle yatarlar, çözümlerle kalkarlar.

Her yönüyle en gelişmiş insan tipi, işte bu üçüncü tipteki insandır. En olumlu

insan bunlardır. Her yönüyle insan, bunlardır. Bu insanlar sabahleyin uyandıkla-

rı zaman dünündeki olumsuzluklarını buruşturup çöpe atan, olumluluklarını ge-

liştiren ve yeni yeni olumluluklar yaratmayı / araştırmayı yaşam felsefesi haline

Page 73: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

73

getiren insanlardır.

Bu insan tipi için hiçbir dinin, dilin, ırkın, coğrafyanın, yaşın, cinsiyetin, vb. vb.

önemi olamaz. “İnsan” ile başlar söze, “insan” ile bitirir... Marx’ın yakın dostu

olan August Bebel, “Kadın ve Sosyalizm” isimli ünlü eserinde doğa için doğru

olanın insan için yanlış olamayacağını söylüyor. Bu doğru sözü tersten de oku-

duğumuz zaman yine aynı kapıya çıkıyoruz: İnsan için doğru olan, doğa için de

doğrudur. Örneğin ozon tabakasının Amerika kıtasından bile daha büyük olan

deliğinin kapanması hem doğanın ve hem de başta insan olmak üzere tüm canlı-

ların “rahat bir nefes” alması demek değil midir?

Özetleyecek olursam:

Birinci tip insan, sadece yaşar... İnsan nüfusunun yüzde yetmişi bunlardan olu-

şur. İkinci tip insan, egosunu kıble yapmıştır. İster ki herkes kendi önünde sec-

deye kapansın. Elini sıcak sudan soğuğa sokmaz.. Kendi çıkarı söz konusu oldu-

ğunda müthiş makyavelisttir. Çoğunlukla güvenilmez insanlardır. İnsan nüfusu-

nun yüzde yirmi beşi bunlardan oluşur.

Üçüncü tip insan, elini bilimin eline kaynak yapmıştır. Öyle ki, ölümleri bile

“bilimsel” olur! İnsan nüfusunun yüzde beşi bunlardan oluşur.

Bu satırları okuyan değerli okur, aşağıdaki sorunun yanıtını bana değil, en yakın

dostunuza söyleyin lütfen:

Siz hangi grubun içindesiniz?

Page 74: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

74

Senin Uğruna

Ayrılıkmış...

Sarılınca, bedenimize yıldız taşır!

Yol uzunmuş...

Güvercin uçuşu kısaltır!

Görev ağırmış...

Senin uğruna dağlar omuzlanır!

Öfke paslanmış...

Kınında köpürenler yeter!

Acılarmış...

Üzülme... Elbet çaresine bakılır!

Düşman çokmuş...

Yüzemez; akan kanda boğulur!

Katlinize ferman çıkmış...

“Ferman padişahın, dağlar bizimdir!” *

Ölümmüş...

Ah be gülüm,

Kuşanınca o da yakışır!

* Dadaloğlu

Page 75: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

75

Çığlık Çiçekleri

Şafak bakışlar kuşatır dağları.

Kanatlanır kurşun zemheride;

yırtar hoyrat geceleri,

yol açılır köyden kente.

Gezden

yönelir arpacığa

göz.

Mavzerler türküye durunca

kan akkor namluda kurur;

ne “Sahra Talimatı” kalır, ne sadrazam;

taht bir yana savrulur, taç öteki yana.

Ve zulmün diz çöktüğü yeri

yeşererek işgal eder

Çığlık Çiçekleri.

Page 76: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

76

Halk ve İstemi

Sağ yanımda teslimiyet ağıtları,

çekilmiş göndere sol yanımda duran özgürlük

türküleri!

Yüreğimde,

hicran tütüşüyle göğe bakan,

boynu bükük aşk ateşleri...

İhanetlerle parçalanmış deli-mavi sevdamın

delik-deşik edilmiş çocuksu cesedini koyuyorsam

kırmızı bir gelincik tomurcuğunun içine,

yüklüyorsam düşlerimi göçmen kuşların kanatlarına

ve çevirmişsem yönümü karanfillerce kuşatılmış

güneşi doğuran dağlara,

güneş gibi bir gelecek istediğimdendir!

(Zifiri karanlıklarca bıçaklanan yüreğimin feryadı

padişah fermanını dağlara çekti!)

Page 77: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

77

Artık yeter,

yeter artık bu vahşet;

yeteer!! diyerek

hünkar hükmüne bin kükreyip,

söküp,

yırtıp,

atarak uçurumların derinliğine

dağlardan ovalara bir yürüyüş başlatıyorum!

Kim durabilir önümde? !

Elini ver!

Page 78: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

78

Parolam Namusumdur

Enerjisi terdir,

kandır,

candır sömürü tezgâhlarının

ve ağ örer asalaklar çarklar arasına!

El-pençe divan mı durmak,

secdeye mi kapanmak karanlıklara,

direnmek mi dipsiz uçurumlara?

Yoksa omuz vererek yeniye

yıkıp,

ezmek mi çürümüşlüğü,

kurutmak mı bataklığı?

Nedir insanlık?

Nedir yaşam?

Emeğin namluya sürdüğü kurşuna yüklüdür namusum!

Bak;

güneş bir bakışlık ırak’ta

ve

sevdalı bir bülbül ötüşüdür

dost

dilinde

parola!

* Irak’taki ve ıraktaki halklara...

Page 79: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

79

İşçi

İşçi,

öne geç!

Geç öne işçi!

Giy şu bayramlık elbisen tulumunu,

daldır sağ elini yağın-pasın içine,

kaynakla sol elini şaltere

ve kenetle bakışlarını gökyüzüne!

Zaman geçiyor başa boşa

sen geçmiyorsun!

Öne geç işçi,

öne geç!

Page 80: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

80

Erdal Eren’e

Sana verecek başka bir şeyi olmadığına göre,

bir yağlı ilmek ile

bir sehpadan ibaretmiş

on yedi yaş yüreğinde yuvalanan

devlet denilen şey...

Sen asıldın,

vatan kurtuldu!

Page 81: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

81

Güneşe Giden Yol

Kan kara,

kar toprağa karışır.

Kar toprağı,

kan tohumu sular.

Ve devrimce açar kardelenler;

yol olur!

Page 82: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

82

Sordular

Dedim ki:

Açlıktaki ellerimdir,

güneşi doğuran dağları

hamile bırakan!

Dedim ki:

Akıttığınız kan nehirleridir,

kızıla boyayarak

güneşi gürbüzleştiren!

Dedim ki:

Sadece açlıktaki ellerimle değil,

bedenimle de girdiğim an rahmine dağların;

ya güneş doğacak her yandan

ya batmayacak hiçbir zaman!

Dedim ki:

Fersiz bakışlarınıza

zaten korkunun iklimi egemen olmuş,

neyinizden, niye korkacağım?!

Kaybedeceğim bir zincirimdir;

kazanılacak

koca bir dünyaya karşı!

Dedim ki:

Ço-cuk-la-rı-mız i-çin!

Page 83: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

83

Yön

Oluşan kan gölü değil,

devrim haritasıdır karda çizilen!

Kurşun cana,

değende kan toprağa,

nice kardelenler yön olacaktır

bu haritalarda!

Page 84: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

84

Renk Hırsızlarına

Renkli rüyalar diliyoruz birbirimize...

Ama karabasanlarla uyanarak

kömür karası bir korkuyla “Merhaba!” diyoruz güne!

Rüyalarımızdan renkleri çalanlar:

-Elma!

Page 85: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

85

Ülkem ve İnsanım

Benim ülkem buğday yetiştirir gibi yiğit yetiştirir!

Öyle bereketli yiğit ki, değdiği yeri yüceltir!

Bakın Nurhak’lara, Sinan’larla onurlanmadı mı?

Toprak Toroslar Ese’de Demirdağ’laşmadı mı?

Bakın Kızıldere’lere, Mahir’ce akmıyor mu?

Deniz’leri darağaçlarında bayrak

Erdal’ları yapmadık mı yüreğimizde sancak?

Ölümlerle İdil’ce öpüşmedik mi Kaplan Kafesleri’nde?

İşkence haneler isyanı haykırmıyor mu İbrahim’ce?

Madımak’lar Hasret’imizi tutuşturunca

Gözyaşından Akarsu’larımızı yangın döşümüze akıtmadık mı?

Benim ülkem buğday yetiştirir gibi yiğit yetiştirir!

Öyle bereketli ki, değdiği yeri yüceltir!

Vatan peşkeş çekiliyormuş kâğıttan kaplana;

bir canım var,

armağan olsun halkıma!

* Mercan’da açan karanfillere ve can Madımak’lara...

Page 86: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

86

Biline

Kıldan ince,

kılıçtan keskin bir sabır

tutuyor beni.

Koparırsanız,

kıyameti koparırsınız

ve siz de yanarsınız bu cehennemde.

Biline!

Page 87: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

87

Umurumda Değilsin

Bize ulaşan bir “son dakika” haberine göre... Irak işgalinin... Uluslararası

Af Örgütü’nün raporunda... Asgari ücretin yetersizliği... TEM otoyolun-

daki kazada...

*******

(Gösteriyor güneş o kızıl kirpiklerini

salına salına yükselerek bir balerin gibi

yamaçların ardından tüm albenisiyle!

Yeşillikler içinde yaşamın milyonlarca izdüşümü...

Kelebekler kuşatmış ormanı bülbüllerin dilleriyle

ve ritim tutuyor uğur böcekleri ceylanların bakışlarında!

Bir martı

kanatlarından birini eş yapıyor

dans eden mavi dalgalara...)

Page 88: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

88

arının çiçekle,

çiçeğin güneşle,

yoksulun ekmekle,

tutsağın özgürlükle buluşması gibiyse

yar buluşması;

ve yarimin eli elimde,

dili dilimde,

nefesi nefesimdeyse,

kilitlenmişse gözlerim tapılası gözlerine,

sarmışsam,

çekiyorsam kokusunu ciğerlerimin taa ücra köşelerine;

umurumda olabilir misin hiç,

yetişebilir mi bana bet sesin;

ey düzeni bozuk

dünya?!

Page 89: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

89

Sözümüzdür

Can can örüyoruz!

Can cana yürüyoruz!

Cana can katarak şehitlerimizle;

ilmik ilmik,

hançer hançer,

kurşun kurşun

kuruyoruz

insanın

dünyasını!

Ve akan kana,

açan kardelene,

yemin olsun ki çığlık çığlık esen yele,

ey bataklığın egemenleri;

tarihe gömeceğiz sizleri!

Page 90: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

90

Onlar

Kalleş zemherilerde volkan bakışı

Korkak karanlıklarda ay ışıklarıdır

Ki

Tarihe destursuz girip

Parçalayarak prangaları

Kırarak zincirleri

Bin yılların zulmüne diz çöktüren

Ve baharın sema tomurcuklu kardelenleridir onlar

Öyle asi

Öyle dik

Öyle Allah'sız

Page 91: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

91

Yeter

toz zerresinden ulu bir çınar,

minicik spermden okyanusları yaran balina

yaratırken doğa;

bir elini yerin yedi kat dibine,

perçinlerken diğerini uzayın derinliklerine

daha fazla sömürü için asalaklar;

ey yarattığı yaşamda yaşayamayan,

ey mavi tulumu kana boyanan,

ey “korkak,

cesur,

cahil,

hakim

ve çocuk”lar, *

ey tarihi yazan kaleme vurgun insan,

yeter artık kış uykusunda kaldığın;

uyan!

* Nazım Hikmet

Page 92: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

92

Ne Fark Eder?

Çocuğunuza isim bulacaksınız diye

ne dolaşıp duruyorsunuz

labirente dolaşır gibi

isimlerin arasında?

İster kız olsun, ister erkek;

ne fark eder?

İsyan koyun ismini

şahin gözleriyle dağlara bakan;

Eylem koyun ismini

sol eliyle güneşe sarılan;

Barış koyun ismini

halklar arasında kardeşliği sağlayan;

Umut koyun ismini

özgür yarınlara davetiye çıkaran;

ve Devrim koyun çocuklarınızın ismini

yarının insanını yaratan!

İster kız olsun, ister erkek;

ne fark eder?

Page 93: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

93

Tersine Dünya

Dünya Tabibler Birliği, Tokyo Bildirgesi, 1975: ”İşkence, kendi başla-

rına ya da herhangi bir otoritenin emri ile hareket eden bir ya da birden

fazla kişinin, bir diğer kişiyi bilgi vermeye, bir itirafta bulunmaya ya da

diğer herhangi bir nedenle zorlamak için kasıtlı, sistematik ya da nedensiz

olarak gerçekleştirdiği fiziksel ya da ruhsal acıdır.”

****************

Penseler ve kerpetenler

alkolikler gibi yalpalayarak yürüyüp

şeşi beş görüyorlar...

Tırnaklarımı çivi sanıp

ha babam söküyorlar...

-Cahiller!

Manyetolu telefondan çıkan kablolar

penisimi ampul sanıyorlar...

Zifiri karanlık sorgu odasını

penisimle aydınlatmaya çalışıyorlar...

- Sizce de komik değil mi?

Page 94: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

94

Bedenim kül tablası gibi

yanan sigaraları söndürüyor...

Ve sigaranın sağlığa zararlı olduğunu

şimdi daha iyi anlıyor...

-Pratik eksikliği!

Salıncaklar da bir tuhaf bu dünyada!

Adettenmiş!

Çırıl çıplak soyundurulup

sallandırılıyorum baş aşağı

kurbanlık bir koyun gibi...

Med-Cezir oluyorum salıncakta:

Med’de kum torbası

buzlu su sefası Cezir’de...

-Hem de kışın? Ama hasta olursun!

Bağladıkları ip sağlam!

Gömülmüş ayak bileklerime,

dayanmış kemiğe,

kan damlıyor yüreğime...

Kopsa;

düşsem yani,

düşeceğim başımın üstüne

ve kırılabilir başım baştanbaşa;

zemin beton...

-Evet, iyi ki ip sağlam!

Page 95: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

95

Yürüyorum

Haksızlığı ve zulmü gördüm de yürüyorum

Kınındaki öfkemi çektim de yürüyorum

İster çukurlaşın önümde ister sıra dağ olun

Güneşe göz kırparak güldüm de yürüyorum

Page 96: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

96

Dünyalar Kurarım

Bir “ben” kurarım içeri “ben”den!

Kılıçlar yalın,

kılıçlar yalana bulanı,

sarsar şakırtısı dört yanımı.

Halaylar çekerek geçerim sırat köprüsünden

ve tanrı(ça)lar kalkamazlar

önümdeki

secdeden!

Şehirler kurarım “demokrasi”yle uyanmayan!

Ter tüter fabrika bacaları,

çocuk sesidir

gökyüzündeki kuş cıvıltıları!

Ne sırtında sırtlan izi

ne karnında sıpa vardır kadınların;

yar dudağı yanağında,

her dem erdem taşır

sol göğüs altındaki

parıldayan cevahir!

Page 97: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

97

Ülkeler kurarım kardeşçe ve mutlu!

El eledir inci dişlim,

çekik gözlüm,

ak tenlim;

göz gözedir bayrağım,

kültürüm,

sevincim;

diz dizedir zulme diz çöktüren bilincim,

inancım,

direncim;

ve can canadır

tüm canlarım!

Kıtalar kurarım gökkuşağıyla sarılı göğü!

Bir yanı kızıl güneş, bir yanı senfoni;

bir yanı şebboy, bir yanı güvercin yüreği;

ki,

her yanı sevdaya sonsuzluk iklimi.

Dünyalar kurarım,

özgür

ve mavi!

Page 98: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

98

İşte Ben

-1- Karanlık bir gecede suya yansıyan

ayın şavkı gibi,

yansıyorsun beynimin derinliklerinde

maddelerin kendi renkleriyle!

Vurmuyorum kilitleri kapılarına,

kurmuyorum barikatları yollarına;

gezip dolaşıyorsun tüm engelleri aşarak!

Yasaklananların vız gelip

seninle tırıs gidişini izliyor,

zavallılaşan tanrı(ça)lar!

Page 99: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

99

-2- Öpüşmek istiyorsam

öpüşüyorum!

Çalmak istiyorsam

çalıyorum!

Okumak istiyorsam

okuyorum!

İçimden defederek erkekliğimin aptalca gururunu

ağlıyorum hıçkırıklara boğularak!

Sinirlendiğim zaman ise

küfrediyorum din-iman

ana-avrat

kız-kısrak

bağırarak!

En bas sesimden basarken kahkahayı

tüm heybetiyle gülümseyip

hayranlıkla beni izler utançlarım!

Page 100: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

100

-3- İçimdeki yeni yetme yeteneklerden biri

korumaya yeltendiğinde beni,

kolaylaştırmak istediğinde yürüyüşümü,

“Al” diyorum anahtarı

“Süleyman sensin!”

“Geç” diyorum “dümene;

kaptan sensin, düş önüme!”

Page 101: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

101

-4- Yaşam tekilse,

en iyi özgürlük “karışanı görüşeni olmamak”sa

Robinson insanlığın Everest’i demektir ki,

ne mutlu(!) ona!

Peh!

Ne gam!

Hurilerle de dolsa

sevmişim

Robinson’un

adasını!

Konağım “The Duvardibi Palace” da olsa,

özgürleşmesine yardımcı olacağım

hem de en siyahından

köleler gerek bana!

-5- Merhaba gökyüzü!

Page 102: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

102

Page 103: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

103

Savaşların alıp başını gittiği, yaşam koşullarının daya-

nılmaz bir noktaya ulaştığı bir dönemde, benim Sivas'-

ta doğup İstanbul'da büyümüş olmamı bilmenin kim-

seye yarar sağlayacağını düşünmüyorum. Henüz lise

öğrencisiyken evlendirildiğim(iz)de, yaşım(ız) tutma-

dığı için "resmi nikâh”ı birkaç sene beklediğimiz de

kimsenin işine yaramaz. Birkaç kez gözaltına alın-

mam, izleyen günlerde tutuklanmam da kimsenin...

Henüz minicik bir ilkokul öğrencisiyken mahallemiz birden bire ıssızlaş-

maya, insansızlaşmaya başladı. Sonradan bunun nedeninin "Sıkıyönetim"

olduğunu, asker ve polis "amcalarımın" köşe-bucak "anarşit-şaki" aradı-

ğını öğrenmiştim babamdan. Tren istasyonlarında bu "anarşit-şaki"lerin

"Aranıyor!" afişinde resimlerini gördüğüm zaman, "Demek ki 'anarşit' bun-

larmış!" diye düşündüm "anarşit"in ne anlama geldiğini bilmeden.

Devrimci önderlerden Deniz Gezmiş'in ismini sık sık duyuyordum ama

Mahir Çayan'ın ismini ilk kez İstanbul-Maltepe'de Sibel Erkan'ı rehine al-

ma eylemi sırasında duydum. Çocuktum; ne olup bittiğini bilmiyor, anla-

yamıyordum. İbrahim Kaypakkaya'yı ise, çok sonraları duydum.

Devrimci mücadele ile tanıştıktan sonra her şey "puzzle" gibi yerine otur-

maya başladı: Resim gittikçe netleşiyor, netleşen resim beni yeni alanlara

yönlendiriyor, dur-durak bilmeden ne bulursam okumamı ve araştırmamı

hızlandırıyordu. Önceleri faşizmi teorik olarak "ezberledim", sonra da aktif

pratiğin içinde yaşayarak öğrendim!

İşçi olarak başlayan çalışma hayatım, yine bir işçi olarak devam ediyor.

Eşim ve çocuklarımla birlikte İsviçre'de yaşıyorum.

Page 104: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

104

Page 105: Sevdigimi haykirsam anadoluma 1

Sevdiğimi Haykırsam Anadolu’ma

105