2
ve idari yeniden düzenledi. Orta ve yüksek dereceli okullar Gazete ve mecmualara maddi bulundu. Bulak etti. Bir milli kü- tüphane bir mü- ze ve cemiyeti kurdu. imar faa- liyetlerine verdi. kur- durdu. Kendi sulama kanal- ve pamuk zira- atma önem verdi. Ta sfiye aç- ve Sudan'da demiryolu kelerini ve dalga ve fenerler ettirdi. Ak.- deniz'i Ka- da onun hizmete girdi. Telg raf ve ilk resmi posta servisini Kahire ve modern haline sokul- du. Saraylar edilip modern ve zengin Opera ve tiyatrolar Büyük belediyeler edildi. ne izin verildi. ti ve pek çok ve banka kuruldu. 1861-1865 devam eden Am erikan iç duyulan ilgiyi Pamuk gelirleri misline geliri te S milyon sterlind en 187S'te 145 milyo- na yükseldi. 1867'de Paris ve 1873'- te Viyana sergilerine gelirlerinin bir kilde ded esi Mehmed Ali emellerini de göz önünde bulundura- rak önce büyük bir Afrika kurmaya Sudan. Eritre ve Uganda'da fetih hare- ketlerine Bütün bu ya- imtiyazlar ve kendisinin binbir gece an- ve çok pa- ra bu borçlanma yo- luyla yaban- devletlerin girmesine se- bep da onun modern önemli bir r ol söylene- bilir. Hüseyin Kamil ve Fuad, Hidiv : BA. YEE, nr. 31/1769/97/80, 31/2456/97/80, 39/1209/131/116; E. de Leon, Egypt underits Khedives, London 1882 ; J. Mc. Coan, Egypt un- der !smail, London 1889; A. Colvin, The Making of Modern Egypt, London 1906; ilyas ei-Eyyübi, Tar11)u 'ahdi'l-/jid1v 1-11, Ka- hire 1341; M. Sabry, La genese de / 'esprit na- . tional egyptien (1863 -1882), Pa r is 1924; P. Crabites. !smail, the Maligned Khedive, London 1933; G. Douin, Histoire du regne du Khedive !smail, 1 -IIJ, Caire 1935-36; Enver Ziya Karai. Os- Tarihi, Ankara 1956 , VII, 39-53; Abdur- rahman er-Rafii, 1- 11 , Kahire 1948; D. Landes, Bankers and Pashas: International Finance and Economic lmperialism in Egypt, London 1958; Emine Foat Tugay, Three Centu- ries, Family Chronicleso{Turkey and Egypt, London 1963 , s. 128-145; A. Abdei-Malek, ldeologie et renaissance nationale, l'Egypte moderne, Paris 1969; P. J. V atikiotis, The Mo- dern History o{Egypt, London 1969, s. 70-89; a.mlf .. "Isma'tl Pas_ha", EJ2 (Fr). IV, 200-201; Atilla Çetin, Tunus/u Hayreddin Ankara 1988, s. 205-208; Juan R. Co le. Colonialism and Revolution in the Middle East: Social and Cultural Origins o{Egypt 's 'Urabi Movement, Princeton 1993, s. 28-31 , 86-89 , 103-107, 217- 218, 226-227; R. L. Tignor. "New Directions in Egyption Modernisation: !smail, Khedive of Egypt, 1863-1879" , Tarikh ,ll /3, Nigeria 1968, s. 64-71; Ömer Hi - div", AA, ll, 461-462; Öztuna. TA, XX, 309 -310. fA;:l lJ!III!J ATiLLA L (ö. 1101/1690) _j Öl- bilin- göre 1030 (162 1) görevinde veya l a- Ailesi bir bilgi gibi istanbul'a ne zaman ve saraya de bilinme- mektedir. sonra gö- revler de bulunan ve çuhadar iken 13 Zil- hicce 1078'de (25 1668) Rumeli bey- payesi ve 250 akçe uiQfe ile ka- emeklileri giren 1S Mart 1678'de Abdi Pa- tayini üzerine oldu ve bu görevi sürdürdü. Ekim 1687'de Çanakkale mu- Köprülüzade Mustafa rikab getirilince onun kadar vekalet etmek üzere vezirlik rütbesiyle bir hafta kadar bulundu. Bunun dan IV . Mehmed'in tahttan indirilmesi ve yerine ll. geçirilmesi olayia- 1687'de vezir olarak bulunuyordu. 2 Mart 1688'de yeniçeri Harput - lu Ali Hüseyin öldürtmesi üzerine yeniçeri zorba- olaylar Sadrazam Abaza azliyle mail getirilen Özi mu- Bozoklu Mustafa kadar sadaret görevlen- dirildL Bu arada zorbalar öldürüp bir da bunun üzerine esnaf ve halk saraya yürüyüp ve sini Bu olaylar üzerine sadra- getirilen (28 Reblü- lahir 09912 Mart zorba sürede dört aydan beri de- vam eden sona erdirdi. Alt- bir gün kadar süren sadrazam- Rumeli ve Anadolu'daki bertaraf edilmesi ve sikke tashihiyle de Avusturya cephesinde birbirini takip eden yenilgiler sebebiyle durumun üzerine ordunun Ye- Osman gibi birini serdar tayin etmesi azliyle sonuçlanacak turdu. telkiniyle sadrazam ol- maya Osman ile rakipleri olan Arapzade Abdülvehhab Efendi ve Darüs- saade Mustafa Deb Mehmed Efendi'yi de yanla- alarak etkileyip yere kan gerekçesiyle onu aziettirdi- ler Re ce b 099 1 2 I 688 ). görevden sonra birkaç gün göz hapsinde tutuldu. 13 1688'de Kavala Kalesi'ne sürgün edildi. Ancak Ven edik Thmmuz 1688'de Kalesi'ni muhasara etmesi üze- rine Rodos gönderildi. Burada iken kendi sinden, sara- id- dia edilen para ve mallarla bunun yere ileri sürülen para ve sefer için 40- 50 kese akçe vermesi istendi; istenen vermeyince 1690'da idam edildi. gönderildi, vücudu ise Rodos'ta gömüldü. Bu arada bul'daki evinde aramada tahmin kadar mal sahip hak- yere ileri sürülen Rumeli Beylerbeyi Zeynelabidin varisie- rince müracaatlar üzerine sen" idam de An- cak o sadrazam bulu- nan Köprülüzade Mustafa ile eskiden beri süregelen önemli rol söylenebilir. 119

İSMAiL PAŞA, Nişancı · İdare (Hukuk) mekteplerinde sürdürdü. 1871 'de Ravtatü 'i-medaris dergisinde yayımladığı şiirlerle tanınmaya başlanan İsmail Sabri. hakkında

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İSMAiL PAŞA, Nişancı · İdare (Hukuk) mekteplerinde sürdürdü. 1871 'de Ravtatü 'i-medaris dergisinde yayımladığı şiirlerle tanınmaya başlanan İsmail Sabri. hakkında

ve idari teşkilatı yeniden düzenledi. Orta ve yüksek dereceli okullar açtı. Gazete ve mecmualara maddi yardımda bulundu. Bulak Matbaası'nı ıslah etti. Bir milli kü­tüphane (Darü'l-kütübi 'I-Mısriyye). bir mü­ze ve coğrafya cemiyeti kurdu. imar faa­liyetlerine hız verdi. İsmailiye şehrini kur­durdu. Kendi adını taşıyan sulama kanal­ları yaptırdı. Şeker kamışı ve pamuk zira­atma önem verdi. Tasfiye fabrikaları aç­tırdı. Mısır ve Sudan'da demiryolu şebe­kelerini uzattı. İskenderiye ve Süveyş'te dalga kıranlar ve fenerler inşa ettirdi. Ak.­deniz'i Kızıldeniz'e bağlayan Süveyş Ka­nalı da onun zamanında hizmete girdi. Telgraf şebekesini geliştirdi ve ilk resmi posta servisini gerçekleştirdi. Kahire ve İskenderiye modern şehirler haline sokul­du. Saraylar inşa edilip modern ve zengin şekilde döşendi. Opera ve tiyatrolar açıl­dı. Büyük şehirlerde belediyeler teşkil edildi. Avrupalılar'ın Mısır'da yerleşmesi­ne izin verildi. Yabancı yatırımlar geliş­ti ve pek çok şirket ve banka kuruldu. 1861-1865 yılları arasında devam eden Amerikan iç savaşı Mısı r'ın pamuğuna

duyulan ilgiyi arttırdı. Pamuk gelirleri beş misline çıkarken Mısır'ın yıllık geliri 1864'~ te S milyon sterlinden 187S'te 145 milyo­na yükseldi. Mısır 1867'de Paris ve 1873'­te Viyana sergilerine katıldı.

Mısır'ın gelirlerinin umulmadık bir şe­kilde artması İsmail Paşa'nın ihtirasları­nı kamçılamış. d ed esi Mehmed Ali Paşa'­nın emellerini de göz önünde bulundura­rak önce büyük bir Afrika İmparatorluğu kurmaya kalkışmış. Sudan. Habeşistan, Eritre ve Uganda'da masraflı fetih hare­ketlerine girişmiştir. Bütün bu işler ya­nında Babıali'den imtiyazlar koparılması ve kendisinin binbir gece masallarını an­dıran eğlence hayatı ve cömertliği çok pa­ra harcanmasını gerektirmiştir. İsmail Paşa'nın bu paraları dış borçlanma yo­luyla sağlamaya çalışması, Mısır'ın yaban­cı devletlerin ipoteği altına girmesine se­bep olmuşsa da onun modern Mısır'ın teşkilinde önemli bir rol oynadığı söylene­bilir. Mısır kralları Hüseyin Kamil ve Fuad, Hidiv İsmail Paşa'nın oğullarıdır.

BİBLİYOGRAFYA :

BA. YEE, nr. 31/1769/97/80, 31/2456/97/80, 39/1209/131/116; E. de Leon, Egypt underits Khedives, London 1882; J. Mc. Coan, Egypt un­der !smail, London 1889; A. Colvin, The Making of Modern Egypt, London 1906; ilyas ei-Eyyübi, Tar11)u Mışrfi 'ahdi'l-/jid1v İsma'1l Başa, 1-11, Ka­hire 1341; M. Sabry, La genese de /'esprit na­. tional egyptien (1863 -1882), Pa r is 1924; P. Crabites. !smail, the Maligned Khedive, London

1933; G. Douin, Histoire du regne du Khedive !smail, 1-IIJ, Caire 1935-36; Enver Ziya Karai. Os­manlı Tarihi, Ankara 1956, VII, 39-53; Abdur­rahman er-Rafii, 'Aşru İsma'1l, 1-11 , Kahire 1948; D. Landes, Bankers and Pashas: International Finance and Economic lmperialism in Egypt, London 1958; Emine Foat Tugay, Three Centu­ries, Family Chronicleso{Turkey and Egypt, London 1963 , s. 128-145; A. Abdei-Malek, ldeologie et renaissance nationale, l 'Egypte moderne, Paris 1969; P. J. Vatikiotis, The Mo­dern History o{Egypt, London 1969, s. 70-89; a.mlf .. "Isma'tl Pas_ha", EJ2 (Fr). IV, 200-201; Atilla Çetin, Tunus/u Hayreddin Paşa, Ankara 1988, s. 205-208; Juan R. ı. Co le. Colonialism and Revolution in the Middle East: Social and Cultural Origins o{Egypt's 'Urabi Movement, Princeton 1993, s. 28-31 , 86-89, 103-107, 217-218, 226-227; R. L. Tignor. "New Directions in Egyption Modernisation: !smail, Khedive of Egypt, 1863-1879", Tarikh,ll/3, Nigeria 1968, s. 64-71; Ömer Rıza Doğrul, "İsmail Paşa, Hi­div", AA, ll, 461-462; Yılmaz Öztuna. "İsmail Paşa" , TA, XX, 309-310. fA;:l

lJ!III!J ATiLLA ÇETİN

L

İSMAiL PAŞA, Nişancı (ö. 1101/1690)

Osmanlı sadrazamı. _j

Ankara'nın Ayaş kazasında doğdu. Öl­düğü sırada yetmiş yaşını geçtiği bilin­diğine göre 1030 (1621) yılında doğmuş olmalıdır. Nişancılık görevinde bulunması dolayısıyla Nişani, Tevkıl veya Nişancı la­kaplarıyla anılır. Ailesi hakkında bir bilgi bulunmadığ ı gibi istanbul'a ne zaman geldiği ve saraya nasıl girdiği de bilinme­mektedir.

Enderun'dayetiştikten sonra çeşitli gö­revlerde bulunan ve çuhadar iken 13 Zil­hicce 1078'de (25 Mayıs 1668) Rumeli bey­lerbeyiliği payesi ve 250 akçe uiQfe ile ka­pı ortası emeklileri arasına giren İsmail Paşa, 1 S Mart 1678'de Nişancı Abdi Pa­şa'nın İstanbul kaymakamlığına tayini üzerine nişancı oldu ve yıllarca bu görevi sürdürdü. Ekim 1687'de Çanakkale mu­hafızı Köprülüzade Fazı! Mustafa Paşa rikab kaymakamlığına getirilince onun İ stanbul'a gelişine kadar vekalet etmek üzere vezirlik rütbesiyle bir hafta kadar kaymakamlıkta bulundu. Bunun ardın­dan IV. Mehmed'in tahttan indirilmesi ve yerine ll. Süleyman'ın geçirilmesi olayia­rına katıldı . Kasım 1687'de beşinci vezir olarak bulunuyordu.

2 Mart 1688'de yeniçeri ağası Harput­lu Ali Ağa'nın başçavuş Fetvacı Hüseyin Ağa'yı öldürtmesi üzerine yeniçeri zorba­larının başlattığı olaylar Sadrazam Abaza Siyavuş Paşa'nın azliyle sonuçlanınca İs-

İSMAiL PAŞA, Nişancı

mail Paşa. sadrazamlığa getirilen Özi mu­hafızı Bozoklu Mustafa Paşa'nın gelişine kadar sadaret kaymakamlığıyla görevlen­dirildL Bu arada zorbalar Siyavuş Paşa'yı öldürüp sarayını yağmalamışlardı; bir kıs­mı da Yağlıkçılar Çarşısı'nı yağmalamaya kalkışmış, bunun üzerine esnaf ve halk saraya doğru yürüyüp sancak-ı şerifin çı­karılmasını ve sadrazarnın değiştirilme­sini istemişti. Bu olaylar üzerine sadra­zamlığa getirilen İsmail Paşa (28 Reblü­lahir ı 09912 Mart ı688). zorba gruplarını kısa sürede dağıtarak dört aydan beri de­vam eden karışıklıkları sona erdirdi. Alt­mış bir gün kadar süren kısa sadrazam­lığında Rumeli ve Anadolu'daki eşk.ıyanın bertaraf edilmesi ve sikke tashihiyle de uğraştı. Avusturya cephesinde birbirini takip eden yenilgiler sebebiyle durumun kötüleşmesi üzerine ordunun başına Ye­ğen Osman Paşa gibi zorbalıktan paşalığa çıkmış birini serdar tayin etmesi azliyle sonuçlanacak olayların başlangıcını oluş­turdu. Etrafının telkiniyle sadrazam ol­maya kalk.ışan Yeğen Osman Paşa ile uğ­raşırken rakipleri olan padişah hacas ı

Arapzade Abdülvehhab Efendi ve Darüs­saade Ağası Mustafa Ağa, Şeyhülislam De b bağzade Mehmed Efendi'yi de yanla­rına alarak padişahı etkileyip haksız yere kan döktüğü gerekçesiyle onu aziettirdi­ler (ı Re ce b ı 099 1 2 Mayıs I 688 ).

İ smail Paşa görevden alındıktan sonra Anadoluhisarı'ndaki yalısında birkaç gün göz hapsinde tutuldu. 13 Mayıs 1688'de Kavala Kalesi'ne sürgün edildi. Ancak Venedik donanmasının Thmmuz 1688'de Eğriboz Kalesi'ni muhasara etmesi üze­rine Rodos adasına gönderildi. Burada iken kendisinden, Siyavuş Paşa'nın sara­yının yağmalanması sırasında aldığı id­dia edilen para ve mallarla bunun dışında haksız yere gasbettiği ileri sürülen para ve eşyalarından sefer masrafları için 40-50 kese akçe vermesi istendi; istenen meblağı vermeyince Mayıs 1690'da idam edildi. Başı İstanbul'a gönderildi, vücudu ise Rodos'ta gömüldü. Bu arada İstan­bul'daki evinde yapılan aramada tahmin edildiği kadar mal varlığına sahip olmadı­ğı anlaşıldı. Sadrazamlığı sırasında hak­sız yere öldürttüğü ileri sürülen Rumeli Beylerbeyi Zeynelabidin Paşa'nın varisie­rince yapılan müracaatlar üzerine "kısa­

sen" idam edildiği de kaydedilmiştir. An­cak idamında. o sırada sadrazam bulu­nan Köprülüzade Fazı! Mustafa Paşa ile aralarında eskiden beri süregelen düş­manlığın önemli rol oynadığı söylenebilir.

119

Page 2: İSMAiL PAŞA, Nişancı · İdare (Hukuk) mekteplerinde sürdürdü. 1871 'de Ravtatü 'i-medaris dergisinde yayımladığı şiirlerle tanınmaya başlanan İsmail Sabri. hakkında

iSMAiL PAŞA, Nişancı

BİBLİYOGRAFYA :

Hammer, GOR, VI, 506-511, 553; Sicill-i Os­manl, 1, 354-355; Danişmend, Kronoloji 2

, lll, 465-466; V, 46; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, lll/ 1, s. 494-495, 500-510; 111/2, s . 427-429; Bekir Kütükoğlu. "Süleyman Il.", iA, Xl, 158-159; Mü­nir Aktepe, "İsma'il Pas_ha, Nigıanğji", EJ2 (İng.), IV, 193-194.

li] ZiYA YILMAZER

L

İSMAİL RÜMi (ö. 1041/1631)

Kadiriyye tarikatının Rumiyye kolunun kurucusu.

_j

Tosya'nın Bansa köyünde doğdu. Baba­sı Çoban Ali, oğlunun daha iyi yetişmesi için Tosya'ya taşındı. Medrese ilimlerini tahsil ederken Halvetiyye tarikatı şeyh­lerinden Ahmed Efendi'nin sohbetlerine devam etmeye başlayan İsmail Rumi, bir gece rüyasında Abdülkadir-i Geylani'yi gö­rerek onun manevi işareti üzerine Bağ­dat'a gitmek üzere yola çıktı. Bağdat'a ulaşınca Kadiriyye'nin merkez dergahına gidip dergahın postnişini Bağdat naki­büleşrafı Seyyid Feyzullah Efendi'ye ken­dini tanıttı. Bir müddet sonra erbain çı­karmak üzere halvete girdi. Seyrü sülü­künü tamamlayınca mürşidinin tavsiye­si üzerine Bağdat'tan ayrıldı. Anadolu'ya gelmeden Mısır'a uğrayarak sohbetleri­ne katıldığı Ahmed-i Mısri'den de icazet­name aldı. Bundan dolayı· bazı silsilena­melerde mürşidinin Feyzullah Efendi, ba­zılarında ise Ahmed Efendi olarak kayde­dildiği görülmektedir.

1020 (1611) yılında İstanbul'a gelen İs­mail Rumi bir süre Sofular Camii'nde kal­dı , daha sonra Tophane'de Hacı Piri adlı bir kişiye ait arsa üzerinde bir tekke inşa ettirdi. Onun Anadolu ve Rumeli'nin de­ğişik şehirlerinde kırk kadar tekke yap­tırdığı kaydedilmektedir (Seyyid Sırrı Ali, s. 52). Kadiriyye tarikatı, Kadirihane diye anılan bu dergahın kurulmasından sonra

120

!smail Rümi'nin kendisinin kurmuş olduğu

Kadirihane haziresindeki kabri­Tophane 1

istanbul

istanbul'da yayılmaya başlamış, XV. yüz­yılda Bursa'da kurulan Eşrefiyye kolu ile birlikte bu tarikatın Osmanlı toprakla­rında yaygınlık kazanmasında önemli rol oynamıştır. Bu tesir sebebiyle "pir-i sani" unvanıyla anılan ve kendisine Kactiriyye'­nin Rümiyye kolu nisbet edilen İsmail Ru­mi vefatında kurduğu tekkenin haziresi­ne defnedildi. Tekkenin meşihatı halife­lerinden Seyyid Halil tarafından sürdü­rülmüştür. Usturumcalı Ahmed Efendi adlı halifesi 1038'de (1628) Bursa'da is­mail Rumi Dergahı'nı (Hamam Tekke) kur­muştur.

İsmail Rumi, Sultan Ahmed Camii'nin açılışında dervişleriyle birlikte Kadiri usu­lü zikir yapmış, daha sonra bu camide cu­ma günleri namazdan sonra K ad iri evra­dının okunınası bir gelenek halini almış­tır. Bu gelenek günümüzde de sürmekte, Kadirihane şeyhinin görevlendirdiği bir derviş cuma namazından sonra camide Kadiri evradını okumaktadı r. Kadirihane Kadiriyye tarikatının merkez tekkesi ol­muş, Anadolu ve Rumeli'de Kadiri şeyh­lerinin verdiği icazetnameler Kadirihane şeyhi tarafından tasdik edilmiştir (ayrıca bk. RÜMİYYE) .

BİBLİYOGRAFYA :

Seyyid Sırrı Ali, Tuh{e-i RO.ml (nşr. Mustafa S. Kaçalin). İstanbul 1992, s. 48-52; Hüseyin Vas­saf, Se{ine, ı, 111-122; Mehmed Şemseddin, Bursa Dergahları: Yadigar-ı Şemsl(haz. Mus­tafa Kara- Ka dir Atlansoy). Bursa 1997, s. 331, 332; Tomar-Kadiriyye,ll, 50-54; Osmanlı Mü­ellifleri, ı, 25; Cemaleddin Server Revnakoğlu ,

"Kadirilik'in istanbul'a Gelişi ve Yayılışı", Yeni Tarih Dünyası, sy. 6, İstanbul 1953, s. 254 -256; a.mlf .. "Rumilik ve İsmail-i Rumi", a.e., sy. 8 (ı 953). s. 348-350; Ekrem Işın . "Kadirllik" . DBist.A, IV, 372 vd. GiJ

l!,lllliJ MEHMET AKKUŞ

L

L

İSMAİL RUSÜHi

(bk. ANKARAVI, İsmail Rusuhi).

İSMAİL SABRİ PAŞA (ı.;,~ ~r J;:c!A..ı! )

(1854-ı 923)

Mısırlı şair.

_j

_j

Kahire'de doğdu. Mübtediyan Mekte­bi'nde başladığı öğrenimini Techiziyye ve İdare (Hukuk) mekteplerinde sürdürdü. 1871 'de Ravtatü 'i-medaris dergisinde yayımladığı şiirlerle tanınmaya başlanan

İsmail Sabri. hakkında övgü şiirleri yazdı­ğı Hidiv İsmail Paşa tarafından hukuk öğ­renimi yapması için Fransa'ya gönderildi

( 1874). 1878'de Aix Üniversitesi Hukuk Fa­kültesi' nden mezun olup Kahire'ye dön­dü. Bir süre Mansüre'de hakimlik yaptı. 1896'da İskenderiye'ye vali olarak tayin edildi. üç yıl sonra Adalet Bakanlığı bakan yardımcılığı görevine getirildi. Bu görev­den 1907yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. 21 Mart 1923'te Kahire'de vefat etti.

Mahmud Sami el-Barüdi, Aişe İsmet Teymür, Ahmed Şevki ve Hafız İbrahim'in de içinde yer aldığı "el-muhafızü'l-beya­nl" diye adlandırılan eski şairleri taklit akımının öncülerinden kabul edilen is­mail Sabri. Fransa'dan döndükten sonra eski şairleri taklitten uzaklaşmaya, şiirin şairin yaşantısını ve düşüncelerini yansıt- · ması gerektiğini savunmaya başladı. Ona göre şair bir anın ı, bir gözlemini veya bir düşüncesini ifade için birkaç beyitle de yetinebilmeli. şiiri gereksiz yere uzatmak­tan kaçınmalıdır. Bundan dolayı İsmail Sabri'nin şiirleri genellikle iki üç beyitten oluşur, altı beyti geçen şiiri çok azdır. Uzun kasideleri de olmakla birlikte bunlar diva­nında az yer tutar.

İsmail Sabri özellikle Buhtüri'nin tesi­rinde kalmış ve onutaklide çalışmıştır. Bu sebeple çağdaşları ona "Mısır'ın Buhtü­ri'si" lakabını vermişlerdir. Ayrıca Baha Züheyr ile İbnü'l-Farız'dan da hayli etki­lenmiştir. Şiirlerinde günlük hayatta kul­lanılan ifade ve kalipiara yer vermesi ve aşırı duygusal oluşu bakımından Baha Zü­heyr'e benzetilir. Aşk. güzellik, dostluk. ölüm, vatan sevgisi şiirlerinde ele aldığ ı

başlıca konulardır. MOsikiye çok düşkün olan İsmail Sabri, şiirlerinin bestelenebi­lir nitelikte olması için kulağa hoş gelen kelimelerden oluşmasına özen göster­miştir.

· İngiltere'nin kontrolü altındaki Mısır hükümetinin bir memuru olması dolayı­sıyla İsmail Sabri, çağdaşları Hafız İbrahim ve Ahmed Şevki gibi şiirlerinde milliyet-

!smail Sabri Paşa