Upload
sonsuz-fanzin
View
247
Download
12
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Şimdi ise dışına çıkmış umutlar ve kimi zaman alaycı kimi zaman küfürbaz öfkemizle bizden olmadığı için değil, ama hiç değil, umutlarını o sandıklarda küflenmeye bırakanlar... Gözlerimizin deydiği herşeyin birazdan birileri tarafından tahrip edileceğini bilmenin utancını taşıyor gözbebeklerimiz... Sözlerimizi alayla bitirmeyi tercih edelim: "Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun? dedi. Öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an.. Bozmadım."
Citation preview
Seçimleri
Aziz Başgan
kazandı.
sayı:altı nisan ikibinondört
ği ind be ed le ş n oi z ln uaf r
armanç çiyaaytekin geziciardanuş ateş
berivan demirc.o
cansu yılmazduygu aşık
dinoegemen aykın
ezman anuşavanhakan cömertosman erçok
tuğba yesilyurtyoldaş zorlu
tasarım:H.cömert
[email protected] www.facebook.com/sonsuzfanzin
sayı:altı nisan ikibinondört
Kelle hesapları, içinde ne olduğunu bilmediğimiz birçok kellenin önümüze düşmesi,
sakin sokaklar, normalleştirdiklerimiz, bir de hiç kabullenemediklerimiz...
Kazanma ve daha çok kazanma güdüsüyle dolu neden kazanan ata oynamadığını soran
binlerce insan, an be an hayallerini yitiren insan...
Bir de meşruiyetini yitirmişlerin meşrutiyet çabası ekleniyor sandıklara ,eskiden ceviz
ağaçlarından umutlar biriktiren genç kızları hatırlatırdı...
Şimdi ise dışına çıkmış umutlar ve kimi zaman alaycı kimi zaman küfürbaz öfkemizle bizden
olmadığı için değil, ama hiç değil, umutlarını o sandıklarda küflenmeye bırakanlar...
Gözlerimizin deydiği herşeyin birazdan birileri tarafından tahrip edileceğini bilmenin utancını
taşıyor gözbebeklerimiz...Sözlerimizi alayla bitirmeyi tercih edelim:
"Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun? dedi.
Öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an..
Bozmadım."
Gecenin bir'i darmadagınık yıldızlargelinciklerin arasında telaşlı telaslı yürüyor.
Karsı kıyının ağustos böcekleri ilecıvıldayan bir kasabası
Dağınık bir denize varıyorAğustos böceği ve dalgalarbirde nefesbaşka ses yoksağında bir gölgebekleyen bir gölgesaatlerdir..Bir gölge ile bütünleşiyorsun osman erçok
bir
Neşeli müzikler besteleyemiyorum, ne yapsam insan olmanın hüznü çıkıyor ortaya.
insan çok yalnızken bir tane daha kendinden doguruyordu içinde "korkma.!" desin diye..
ece temelkuran
Daha yeni çıktım kapıdan yalnızım.Bir diğer kapıyı çalmadan
saf bir heyecan vardı içimde.İçeri girdi yanlızım.Telefon çaldı kulağıma
gelen ses yalnızlığımı beyan etti. Zor,amansız,zayıf vakitlerde anladım anlamadıgını ve
yalnızım.Kahvenin kokusu anladı,pişirince yalnızlığa bıraktı yanıldım. Çiçegi sevdim suyum yoktu.Diyar diyar gezip suyu buldum,kendimi
buldum.Çiçege su verdim,^^hayat dolusun^^dedi.Beni anlar diye diz çöküp öpmek istedim.^^Günesimi gölge edip
karanlıga itiyorsun^^ dedi.
H.cömert
"Kelimeler, kelimeler albayım. …bazı anlamlara gelmiyor.”
İnsanlar konuşa konuşa hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır
derler. Homo sapiens hayvanını diğer hayvanlardan ayıran
önemli bir özelliğin de konuşabilme yeteneği olduğu söylenir.
Ben de diyorum ki koklaşa koklaşa anlaşsaydık daha güzel olmaz
mıydı? Göz göze, ten tene değse anlaşmamak mümkün mü?
Seslerden hecelere, hecelerden kelimelere, kelimelerden
cümlelere ve nihayetinde konuşmaya giden yolda adım adım
eksildik sanki. Anlatmaya çalışıp ve ağzımızdan çıkan kelimelerle
yerini dolduramadığımız hisler üzerimize çöküverdi.
Hantallaştık gitgide.. Daha da uğraştık kelimelerle. Bana öyle
geliyor ki bazı şairlerin, yazarların yazdıklarından zevk
almamızın bir sebebi de kelimeleri daha ustaca kullanabilmeleri.
Kelimelerle asıl anlatılmak istenen arasındaki mesafeyi bir
nebze kapatabiliyorlar.
Misal bazen ben yabancı oluyorum kendime. Konuşurken bir
anda kendimi karşımda konuşan bir yabancı gibi hissediyorum.
Ağzımdan istikrarla dökülmeye devam ediyor kelimeler ama
konuşan ben değilim sanki. Belki de o benim ama kelimeler bana
ait değil. O anı yaşadıktan sonra suskunlaşıyorum. Ağzımdan
çıkacak her kelime kendim ve ben arasını bir adım daha açacak
gibi geliyor. Ben benle kalmak istiyorum ama bu kelimeler
dünyasında konuşmamak mümkün mü ki acep?
Bilmem anlatabildim mi? Kimbilir..
tuğba yeşilyurt..
Yüksek dozda İstanbul gözlerin...Bin parçaya bölünmüş kırık bir cam.Hala ışığın peşinde tanelerinGördüm.Onları tek tek öptüm.
Beynin ile beslenen kuşların var seninAlnının tam ortasında şaşkın bir fesleğen bahçesiNereye yürüdüğünü bilmeyen iki elin var meselaDuyarlılıktan nasibini almış dudaklarınAh be adam daha nelerin nelerin
Kasınğında ki ameliyat yarandan içine doğru yol alan bir tirendeyizSenin denizinin ortasında bir tirende''Laleliden dünyaya açılan'' değilDeğil bunlardan hiç biri Salt maviliklerine senin...Gece yarısı çardaklarına, koltukaltlarınaölünce gömülmeyi dilediğim gamzelerine açılan..
Ben kalktım, yemin ettim tüm kırıkları toplamaya Sen avucuma döktün hüsranlarını Bildim.Tek tek öptüm onları. ardanuş ateş
Ben suyumAteşin kardeşiRengime renk benzemezToprağı emziririm sınırsızFidana boy veririm sabırlaEvvelim ateşten gelirOndandır kardeşliğimizGüneşten kopmuş cismimDünya da can bulmuş ruhumOnca adaletli iken insandan evvelYollarım tükendi insandan sonraTıkandım bir şişeye, pul oldum kirli eleBen suyum...Çatlak toprağın hasretiUçan kuşun aynası...Her dem kendine dönen.Her dem kendine akan... yoldaş zorlu
1 Mayıs yine keyfi olarak yasaklandı!Takrir-i Sükun Kanunundan beri yüzyıllık zihniyet
tekerrür etmekde.
H.cömert
Artık Ölebilir miyim?
"Tanrı bir an için paçavradan bebek
olduğumu unutup, can vererek beni
ödüllendirse; aklımdan geçen her şeyi
dile getiremeyebilirdim, ama en azindan
dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan
geçirir ve düşünürdüm. Eşyaların maddi
yönlerine değil anlamlarına değer
verirdim. Az uyur, çok rüya görür,
gözümü yumduğum her dakikada, 60
saniye boyunca ışığı düşünürdüm.
İnsan aşktan vazgeçerse yaslanır.
Başkaları durduğu zaman yürümeye
devam ederdim.
Başkaları uyurken, uyanık kalmaya
gayret ederdim.
Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı dondurmanın tadından zevk almaya
bakardım.
Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe
çevirir,sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım.
Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı, nefretimi buzun üzerine kazır ve günesin
göstermesini beklerdim.
Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer, Benedetti
şiirleri okur ve serenadlar söylerdim. Gozyaşlarımla gülleri sular, vücuduma
batan dikenlerinin acısını hissederek, dudak kırmızısı taç yapraklarından
öpmek isterdim.
Tanrım bir yudumluk yasamım olsaydı... Gün geçmesin ki, karşılaştığım
tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve erkekleri, en
sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim. Ve aşk içinde
yaşardım.
Tanrım bir yudumluk yasamım olsaydı... Gün geçmesin ki, karşılaştığım
tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve erkekleri, en
sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim. Ve aşk
içinde yaşardım.
Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış
olduğunu anlatırdım. Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanır.
Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi baslarına öğrenmelerine
olanak sağlardım.
Yaşlılara ise, ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini öğretirdim.
Ey insanlar sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm insanların,
mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların
zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim.
Yeni doğan küçük bir bebeğin babasının parmağını sıkarken aslında onu
kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkum ettiğini öğrendim.
Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak.
Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim.
Mutsuz bir şekilde...
Artık Ölebilir miyim?
Gabriel Garcia Marquez
KADERDE VARMIŞ
Büyüklerimizden çokça duymuş,işitmişizdir '' kaderde varmış''
cümlelerini.Coğrafyaların şekillendirdiği kültürlerde; kök salan
ritüeller değişmeyen inançlar vardır ya, işte bu söylemler de
bizim kültürümüzün köküdür,inançlarıdır.''Kaderde varmış''…
Genelde acı bildiren durumlarda,elde bir şey gelmediği vakitlerde
dökülü verir dudaklardan.İstemsizdir.Müebbet cezası kesinleşmiş
bir mahkumun,kolladığı fırsat gibidir.Kaçı verir ağızlardan ''
kaderde varmış'' firaridir…
Bazen,bir cahilin namlusundan çıkar ''kaderde varmış'', koşar
adımlarla.Üstümüze toprakla birlikte atılan birkaç cümleden
birisidir aynı zamanda.
Bir kıza sevgilisi yada bir kadına kocası tarafından verilir''kaderde
varmış'' bir buket içinde,kan kokan.kızıl.paslı…
Bir maden işçisi için barettir ''kaderde varmış''.Anne karnındaki
bebeklerin, isimlerinin önündeki sıfattır 'yetim'' den önce gelen.
Dere kenarlarında yapılan evlerdeki zillerde yazar ''kaderde
varmış'' her ''beniiim'' diyene açılan kapı gibidir.Bir yağmurla
birlikte gelen Azrail'in, elindeki kolonyadır ''kaderde varmış'' .Göz
yakar.
Minik bir bebeğin midesine giremeyen bir iki lokmadır ''kaderde
varmış''.Yapılan otopsi raporunda,bilirkişinin el yazısıyla yazdığı.
Daha gözünü bile açmamış bebeklerin, kertilen beşiklerinde yazar
''kaderde varmış''.14 yaşında düğün yapan kız çocuğunun
duvağıdır aynı zamanda.
Sivas'ta 35 Can'a mal olan katliamdır ''kaderde varmış''.Sınır
köylülerine atılan füzedir.Karlı Sokak'ta bir bombadır.
Bir celladın yazdığı ''18'' rakamıdır ''kaderde varmış'',bir
genci idam etmek isteyen.Bir somun ekmektir aynı
zamanda, küçük bir çocuğun Azrail'den alması gereken.
Gece gök yüzüdür ''kaderde varmış'' onlarca yıldızın kaydığı,
Reyhanlı'dan bakıldığında.
Hasankeyf,Allianoi,İkiz Dere,Çoruh-Munzur vadisidir
''kaderde varmış'' yüzme bilmeyen tarihtir,boğulmayı
bekleyen.
Tecavüze uğrayan küçük çocukların suçu(!)dur ''kaderde
varmış''
Gülüp oynayamayacakları,oyunların acılarla yer değiştiği
hayatlarıdır.
Eğitimsiztir,adaletsizliktir,işsizliktir,fakirliktir ''kaderde
varmış''.Bir halkın cehaleti,geri kalmışlığıdır.Aynı zamanda
çaresizliğidir de.İnsanın elinden bir şey gelmeyişi,gelenin
kafi olmayışıdır.
Bazı anlar insan kendine sormadan edemiyor.Hangisine
üzülmeli?Bunların,kat kat fazlasıyla biryerde
yaşandığınamı,yoksa burada yaşanmadığına
mı?Bilemedim…Bildiğim şey;bir kısmımızın olanları
görmezden geldiği bir kısmımızın olanlar karşısında sessiz
kaldığı yada bile bile yanlışı seçtiğidir.Birbirimizi
anlamadığımız,anlamak istemediğimizdir.Hal böyle olunca
söz tükeniyor ve diyecek tek bir şey kalıyor geriye: ''kaderde
varmış''…
c.o
SOKAKTA MÜZİK VARSA HAYAT VARDIR !
Sokak müziği üzerinde çok tartışılsada her zaman özel bir yanı olan
,toplumların dikkatle kulak vermesi gereken,müziğin ve sanatın sokağa açıl-
mış bir penceesidir.Müzisyenlerinin melodisine kendimizi bırakırsak sahte
karmaşık dünyanın gerçek çirkin yüzünü ve yozlaştırılmaya çalışılan
kültürümüzüde görürüz
Şu zamanlarda popüler,değersiz, s anat içeriği boşaltılmış , az emekle
yapılan işlerle (müzik denilmez )halkın beğenisini kazanan yada sunulan tek
şeyin bu olmasından dolayı ,beğenilen işlerden birileri ''sanatçı'' sıfatını
kazanabilir.Ancak müziğe verdiği katkı ve topluma gösterdiği şeyler tartışıla-
bilir.Sokağın baskıyla tehlikeli ve kötü gösterilmesi ile sokak müziğide kötü
gösterilmeye başlamıştır.Açıkça yaşamı anlayan gerçekle gerçek olmayanın
farkına varanların ,yaşamın ne olduğunu çözenlerin sözleri huzur bozuyor
Ÿ ve inkar ediliyor.
Gerçekliği kadar daha çok deneysel çalışmalarlada sanat eserine dönüşen
sokağın müziği , gerek ensturmanlarla gerekse vokallerle zengin bir alt yapıya
ve özgünlüğe sahiptir.Belirlibir kalıba sığdırılamayan örnekleriyle , sokak her
zaman ritmini tutturup müziğine kavuşmuştur ve popülerlikten uzak
durmuştur.Aklıma ilk gelen isimler Simurg,Babazula,Kara güneş ,Alatav,San-
turati ve Siya siyabend.Bunun dışında belirtilmesi gereken birçok grup var.
Onlara amatör yada yolun başındakiler deniliyor.Hayatın trajedisi insanlarin
onu olduğu gibi değil kendi istedikleri gibi göstermesidir.Sokakta müzik var-
sa hayat vardır !
berivan demir
lan uzun zaman sonra nasıl ölmek istediğimi düşündürdün ya
bana...
-basın toplantısında poleroid iki shot sıktıktan hemen sonra
-elektrikli sandalyeye oturalım birlikte agzımızda bir dolu
patlamaya hazır mısırla..
-2 nci dünya savaşında kullanılan uçak speedfire ile kamikaze,
misafir olayım sana börekler açasın bana... uranyumlu börek
olsun..! (vecihi stayla)
(6 yaşında teorik olarak bir uçağı uçurup indirmeyi anlatan bir
velettim)
-15 bin metreden direk kafana sky dive yapayım..!
-bogaz köprüsünden geçerken bir sürü araçla sen köprüyle
birlikte havaya uçmak...
-cern deki proton hızlandırma deneyinin iki ucu olalım seninle
tüm hızımızla çarpışalım sadece..!
-ıssız adada yanlışlıkla yanıma aldığın üçşeyden biri olayım diğer
ikisi sonumuz olsun... (para ve din)
-sin city, marve, serum laztiği kelepçe ve demir testere ve bir
kurt köpeği...
-kolunda üzerimdeki bombaya bağlı nabza duyarlı tetikleyici
varken kafanı kıçına girmiş iken nefes testi yapalım...
-katanamla kafanı kestikten sonra kafan bantladığım kameradan
gövdeni kaç defa gördüğünü izledikten sonra onurlu bir
harakiri... (merak etme ben sen diilim..!)
-asit dolu havuzun ortasında da omuzuna al beni... piranhalar da
olur..
-nükleer bir füzeye bağlasınlar ikimizi ve ay yüzeyine fırlatsınlar
bizi aydaki ilk orospu çocuğu ünvanı kısada olsa sana ait
olsun..!yeryüzüne düşsün parçalansın ay ..!
-afrikadaki 13 yaşındaki çocuklar kurşuna dizsin ikimizi...
-çölde bogazımıza kadar gömülelim kulağın ağzıma yakın olsun sadece... -1200 metreden telekinetik olarak çakrayı zorlayıp ikimizin beyin parçacıklarına ulaşamıyacakları bir patlama yaratayım...
ölelim be başgan..!?
egemen aykın
anladım galiba. geciktim. haliyle dolaylı tümleçte kayboldum gittim. yaklaşık sekiz mezarım var. dokuzuncuyu kazmaya ne mecalim ne de niyetim var. yakalandın mı bir kere bir cümleye, yükleme olağan olumsuzluk eki de olabiliyorsun. hal böyleyken mezar taşı biriktireyim bari. öbür sefere nerede ölürsem en kötü imam diker tepeme. kimdi o , şey , hani o vardı ya. yitik kuşları aramak umuttur diyen. görürseniz bir çayxaneye uğrasın deyin e mi ?
dino
Jina Azad...
Em mirové welat paréz û hevalén veyé mér dızanın kû Jin jiyan'e... Heke kû Jin jiyan be mirov ser xo û şiyare. Ji bo hemû mafên jinê cihanê re hevîdarim kû , ji zordestîyê dur, neheqî û newekhevî ra rê ney dayîn. Daxwaziya me Armanç'a we Jin'én Şoreşkeri yé lé riya Zilan, Beritan, Sakine, Tanya, Carmela û Clara be... Riya we riya Azadi be...Zor deriya ji vé jiyané stenbol u rojava'én Tirkiyé em méré welat paréz her daim ba we têkoşîné bıkın.
Ji ber kémasiya zımanémın kurdî ez goténé xo zehf dréj nakırım. Goténémında kémasi hebe, ez rexne we pêrgîn dıkım.
Ji ser Jina goténé û nivîsé xo em daxwazın hevalé meye jınén nivîsbıkın...‹'Azadiya we desté wedaye''
Ez goténé xo ji ber pertûk'a Fanzin, jinén Azad û Karkeran jınén Kürd'a niviskırım...Nivisamın ji Hemmu Jina ra pêşniyarî be...
Her dem diruşme'ya me ev û evbe:‹'Jin Jiyan Azadi''
Nivîskar: Armanç Çiya
şimdi artık vakit yok gülüm
vakit yok üzülmeye ağlamaya gülmeye
şimdi artık savaş zamanıdır
bırakıp sevdamızı kadife tenli zamanlara
ellerimiz ellerimizin sıcaklığını kaybetmeden
sarılıp soğuk tenine silahın
o kutsal ateşin sıcaklığını
hissetmeliyiz tüm benliğimizde
bilirim elele tutuşup kırlarda dolaşmanın hazzını
sırt sırta verip şarkılar söylemeyi
hem de en güzelinde en coşkulusundan
en sevdalısından bilirim
bir nisan yağmurunda
sırılsıklam ıslanmaya aldırmadan
kalbimde sevdanla birlik
tüketmeyi tüm sokakları adım adım karış karış
bilirim gözlerinin güzelliğini
bir anne şefkatinde okşayan
tüm sıcaklığınla
bilirim çiçeklerin en renklisini
en kokulusunu
bilirim dünya güzel
bilirim dünya yaşanası
bilirdi daha on sekizine varmadan
cephelerde savaşan
cephelerde ölen çocuklar
bilirdi hiroşima'da atomla kavrulanlar
etiopya'da açlıktan ölenlerde bilir
filistin savaş çocukları da bilir
kim bilmez ki ama gülüm
ama bir tanem
ama sevdiğim
bak yanıyor dünya
bak ölüyor insanlar
şimdi artık savaş zamanıdır
bırakıp sevdamızı
kadife tenli zamanlara
ellerimiz ellerimizin sıcaklığını kaybetmeden
sarılıp silahın soğuk tenine
o kutsal ateşin sıcaklığını
hissetmeliyiz tüm benliğimizde
Kadife Tenli Zamanlara
Sinan Kukul