22
229 Nefise BULGU Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu Sporda Toplumsal Araştırmalar Grubu (STOAG) Spor Bilimleri Dergisi Hacettepe J. of Sport Sciences 2005, 16 (4), 229-250 Geliş tarihi : 18.09.2006 Yayına kabul tarihi : 25.09.2006 SPORDA ŞİDDET VE ALT-KÜLTÜR ÖZET Sporda alt-kültürler, erkeklik kimliğini kültürleyen yapılanmalardır. Spor-güç ilişkisini şiddetle; şiddeti kimlikle, kimliği erkeklikle sınırlayan bu yazı, sporun toplumsaldan soyut- lanamayacağı görüşüne dayandırılmıştır. Belirtilen ilişkiler; kültür, alt-kültür, habitus, hege- monik erkeklik anahtar sözcükleri çerçevesinde, sporu toplumsal işaretler taşıyan bir gösterge niteliğinde ele almakta. Bunun yanında, bir olgu tarihsel sürecinden bağımsız düşünülemeyeceği için, bir noktaya kadar betisel (figurational) sosyoloji çizgisinden, ama bütünsel bir açıklama yerine, kültürel özellikleri dikkate alan, farklılığa, çeşitliliğe prim veren bir akış çizgisini izlemiştir. Anahtar Sözcükler: Şiddet, Kültür, Alt-kültür, Habitus, Hegemonik erkeklik VIOLENCE AND SUB-CULTURE IN SPORT ABTRACT Violence is a masculine sub-culture which teaches male values to both athletes and fans. This study, which restricts the relationship between sport and power with violence, violence with identity and identity with masculinity, is based on the argument that sport cannot be isolated from the society. Mentioned relationships consider the sport as an indicator having communal signs within the framework of the keywords of culture, sub-culture, habitus and hegemonic masculinity. On the other side, since any phenomenon cannot be considered independently from the historical process , this study followed a course which takes cultur- al characteristics into account and follows the figurational sociology line up to a point, avoid- ing a total explanation and stressing the variety and differences. Key Words: Violence, Culture, Sub-culture, Habitus, Hegemonic masculunity. Davetli Derleme

SPORDA ŞİDDET VE ALT-KÜLTÜR · dersen’in “hayali cemaatler” olarak ta-nımladığı (Hobsbawm, 2006) birlikteliğe olan gereksinimleri bu dünyada bir yer bulma, kendini

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • 229

    Nefise BULGUHacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi YüksekokuluSporda Toplumsal Araştırmalar Grubu (STOAG)

    Spor Bilimleri DergisiHacettepe J. of Sport Sciences2005, 16 (4), 229-250

    Geliş tarihi : 18.09.2006Yayına kabul tarihi : 25.09.2006

    SPORDA ŞİDDET VE ALT-KÜLTÜR

    ÖZET

    Sporda alt-kültürler, erkeklik kimliğini kültürleyen yapılanmalardır. Spor-güç ilişkisinişiddetle; şiddeti kimlikle, kimliği erkeklikle sınırlayan bu yazı, sporun toplumsaldan soyut-lanamayacağı görüşüne dayandırılmıştır. Belirtilen ilişkiler; kültür, alt-kültür, habitus, hege-monik erkeklik anahtar sözcükleri çerçevesinde, sporu toplumsal işaretler taşıyan birgösterge niteliğinde ele almakta. Bunun yanında, bir olgu tarihsel sürecinden bağımsızdüşünülemeyeceği için, bir noktaya kadar betisel (figurational) sosyoloji çizgisinden, amabütünsel bir açıklama yerine, kültürel özellikleri dikkate alan, farklılığa, çeşitliliğe prim verenbir akış çizgisini izlemiştir.

    Anahtar Sözcükler: Şiddet, Kültür, Alt-kültür, Habitus, Hegemonik erkeklik

    VIOLENCE AND SUB-CULTURE IN SPORT

    ABTRACT

    Violence is a masculine sub-culture which teaches male values to both athletes and fans.This study, which restricts the relationship between sport and power with violence, violencewith identity and identity with masculinity, is based on the argument that sport cannot beisolated from the society. Mentioned relationships consider the sport as an indicator havingcommunal signs within the framework of the keywords of culture, sub-culture, habitus andhegemonic masculinity. On the other side, since any phenomenon cannot be consideredindependently from the historical process , this study followed a course which takes cultur-al characteristics into account and follows the figurational sociology line up to a point, avoid-ing a total explanation and stressing the variety and differences.

    Key Words: Violence, Culture, Sub-culture, Habitus, Hegemonic masculunity.

    Davetli Derleme

  • 230

    Bulgu

    “Tahakküm edenler,

    tahakküm yoluyla tahakküme

    uğramaktalar”

    V. Wolf

    GİRİŞ

    Sosyoloji, sporu son 60 yıldır bir top-lumsal olgu olarak inceleme alanına alsada, arkeolojik buluntular ve yazılı belge-ler, ilk toplumlardan beri sporun önemlibir etkinlik olduğunu göstermekte. Gi-rit’te, genç erkek ve kadın figürlerini birboğanın üzerinden atlarken gösterenduvar resimleri eğlence; Meksika rölyef-lerinde, Aztekler’in, güneş ve ayın doğu-şunu futbol oyunuyla ritüel kutlamayadönüştürmeleri, kutsallık yönünü işareteder sporun. Oyunda kaybedenin boy-nunun vurulabildiği (Blake, 1996) du-rumlar ise, sporun şiddetle ilişkisini veşiddetin de kültürel içeriğini yansıtır.

    Sporda fair-play’in, kuralların uygu-landığı dönem olarak akademik söylem-lerde Antik Yunan yüceltilir. Günümüzdeulaşılmak istenen spor anlayışını, idealspor uygulamalarını temsil eder Antik Yu-nan (Mechikoff ve Estes, 2002). Aslındabu dönemde, oyunlar sırasında, sporcu-ların birbirine günümüze oranla daha sertşiddet uyguladıkları, izleyicilerin taşkın-lıklarının görevlilerce kontrol altında tutul-duğu belirtilse de (Dunning, 1990); spor-cuların, yarışlarda şehir devletlerini tem-sil etmelerinden ötürü, soylu savaşçılarstatüsüne yerleştirilmeleri, aşırı şiddetle-rine toplumun prim verdiğini düşündürt-

    mekte. Sporcuların şehir halkında kolek-tif kimlik duygusunu yüceltmesi, diğerşehir devletlerine, yani “ötekilere” karşıkimliği/aidiyeti spor aracılığıyla gerçek-leştirmesi, şiddetin onaylanmasının tarih-sel örneklerini karşımıza çıkarması açı-sından önemli. Günümüz profesyonel-leşmesine ve taraftarlığına yabancı sayıl-mayan spor-güç-şiddet ilişkisine bir gön-derme de aynı zamanda. Şiddetin oyun-larda ve izleyenlerde bu yoğunluğunakarşın, Antik Yunan, sporda ulaşılmak is-tenen bir dönem, Roma oyunları ise bar-barlığa geri dönüşü temsil eder. Çoğuölümle sonuçlanan gladyatör gösterileriya da araba yarışları sonrasında şiddeteylemlerinin sokaklara taşması; ekmekve sirk siyasetini izleyen imparatorların(Dunning, 1990; Mechikoff ve Estes,2002), karnavallar ve arenalardaki şidde-ti, yönetimin gücünü sembolize etmesive özellikle günlük sorunlardan halkıuzaklaştırması nedeniyle “emniyet suba-bı” olarak desteklemeleri, şiddetin arkaplanının tarihsel ama bir yanıyla, günü-müze gönderme yapan, spor-güç-şiddetilişkisine de dikkat çeker.

    SPOR-GÜÇ İLİŞKİSİ

    Neden toplumsal ilginin odak nokta-sıdır spor etkinlikleri? Şiddetin sporlabirlikteliği neden diğer alanlara göre da-ha az yadırganır? Doğadaki tüm canlılarbedensel etkinlikleriyle gündelik yaşamı-nı sürdürme becerisine karşın, insan,bedenini amaçları doğrultusunda eğite-rek, günümüz uygarlığının temellerini

  • 231

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

    oluşturmuştur. Atletizmden boksa, yüz-meden eskrime, modern spor ilk insan-sıların varlık savaşımında bulur köklerini.Foucalt (2003a)’nun insan bedeninin ta-rihsel süreçte politikalar tarafından ihti-yaçlara göre biçimlendirildiği görüşünüizleyerek; toplumsal bedenlere, günlükyaşam düzeninin değişimleri sürecinde,yeni işlevler yüklenmesinin, bedenin po-litik söylemlerdeki önemine işaret ettiği-ni; bununla bağlantılı olarak da bedenselaktivitelere toplumsal görev ve anlamlarverilerek, sporun, toplumsal kurum hali-ne dönüştürüldüğünü görmekteyiz. Ku-rumlar, toplum ideolojisini öğretme, do-layısıyla kuşaklara aktarmada araçtır bi-lindiği gibi. Spor kurumunun günümüz-de; eğitim kurumunun bir parçası olaraktoplumsal değerleri iletmesi yanında,ayrıca, bireyin kendi bedenini kontrol vedisipline edebilmesi, takım (birlik) ruhukazandırması, başarıya yönlendirmesigibi toplumsal yaşam düzenini öğrete-cek biçimde bireyi donanımlı hale getir-meyi üstlendiği de anlaşılmaktadır. Be-denle ilgili, egzersiz, cimnastik vb. be-densel etkinliklerle iktidar, aslında bedenüzerindeki egemenliğini sürdürerek (Fo-ucalt, 2003b) sisteme uygun bireyleri ye-tiştirmeyi hedeflemekte ve toplumsalideolojiyi yaymada da sporu kullanmak-tadır. ABD’de, okul bütçelerinde spora,diğer etkinliklerden daha fazla pay ayrıl-masını, rekabet üzerine kurulu Amerikantoplumsal sisteminde, sporun; başarıyönelimli, yarışmacı bireyler yetiştirilme-sindeki önemine bağlayabiliriz. Mücade-

    le ve rekabet sporun olmazsa olmaz de-ğerleridir. Şiddetle sporun ilişkisi, şidde-tin sporda normalleşmesi işte bu nokta-da çakışmakta. Rekabet ve mücadeleşiddeti yasallaştıran bir ortam, bir alanyaratır sporda. Bunlar aynı zamanda er-keklik değerlerini de tanımlamaktadır.Şiddet ve erkeklik toplumsal değerleregönderme yapan, bu nedenle gücünütoplumdan alan iki kavram olarak karşı-mıza çıkmakta. Sporda güç ve şiddeti,bu bağlamda birbiriyle ilişkili kültürel an-lamlar içeren birer gösterge olarak alıyo-ruz. Ayrıca; toplumdaki farklılıkların, ça-tışmanın, eşit olmayan güç ilişkilerininsporda yansımalarını da görmezden gel-miyoruz. Güç kavramı ise, salt siyasi et-kinlik, siyasi örgütlenme ile sınırlandırıla-maz. Ekonomiden ataerkil sisteme, ka-pitalist sistemdeki sınıfsal yapıdan siya-si elitlere, bir toplumsal düzen biçiminiiçerir güç kavramı. Sporun mükemmeldeğerleri, toplumsal/bireysel standartlarıve masum keyifleri tanımlayan bir yanıolduğu gerçeğini unutmadan; onun top-lumsal güç ile sıkı bağlarının siyaset ol-madan var olamayacağını, özellikle sonzamanlardaki boykotlar ve grup baskıla-rıyla bir kez daha hatırlamaktayız. Spor-da güç ilişkileri hem sivil toplum hem dedevlet üzerinden yapılandırılır. Sivil top-lum, gönüllü kurum ve kuruluşlar, günlükyaşantıyı (ekonomik, politik, kültürel açı-dan) düzenleyen informel toplumsal iliş-kiler ağıdır. Bu ilişkiler ağı devletin yasa-ları ve yargılama yetkisi içinde işletilir.

    Modern sporun, sivil toplumun yayıl-

  • masıyla ortaya çıktığı (Hargreaves,1998), İngiliz spor formunun imparator-luğa bağlı ülkelerde ve kıta Avrupa’sındayayıldığı 20. yüzyıl; İngiliz imparatorluğu-nun kültürünü dayatma biçimi olarak danitelenen bir dönem. Bu gelişme; (a) mil-liyetçiliği yoğun biçimde ortaya çıkarırve (b) küreselleşmenin hızlanmasına yolaçar. Özellikle milliyetçilik, etnik ulusdevletleri ve geleneklerin keşfedildiği budönemde, spor önemli bir güç kazanmaaracıdır artık. Batı ve batılı olmayanlararasındaki rekabet yanında, Batı kendiiçinde de geleneksel sporlarıyla ege-menlik kurma mücadelesine girişmiştir.Bu süreçte, Batı sporu diğer ülkeleriegemenliğine almış (Maguire, 1994;2001) olmasına karşın, aslında Batınında kendi içinde güç kurma çabası, çe-kişmesi, sporda güç ayağının kültürel,ekonomik ve siyasetle bağlantısınınönemli göstergesidir. Örneğin, Danimar-ka ve İsveç cimnastiğini yayma politika-ları, Avrupa ayağının küresel pazardakültürel güç dengelerinin öncülüğünüyaparken, Kuzey Amerika da, 20 ve30’larda beyzbol, basketbol, buz hokeyive voleybol ile sporda egemenlik yarı-şında yerini alır. Artık sporda yarışan bi-çim, imaj kısaca ideolojik egemenlik mü-cadelesidir. 1920’den 1960’a Batı tümoyun festival, organizasyonlarıyla, ide-olojik anlamda, derin kültür ve yapılarıkendi dışına taşımıştır (Maguire, 1994;2001). Bununla birlikte, gelişmelere, Ba-tı dışından direncin, ülkelerin ekonomik,kültürel gücü ile ilişkili (Hargreaves,

    2002) olduğuna Japonya geçerli bir ör-nektir. Beyzbol -Batı sporu- Japonya’dakendi geleneksel oyunlarından çok dahayaygınlaşmıştır. Burada dikkat çekicinokta, Japonların, beyzbola, tıpkı gele-neksel sporlarında olduğu gibi, kenditoplumsal değerlerini öğretmede/güç-lendirmede görev yükleyerek (Chiba,Ebihara ve Morino, 2001), batı sporunuyerel kültür dokusuna işlemesidir.

    Spor gösterilerine, çağdaş kültürel,toplumsal, politik ve ekonomik anlamlaryüklenmesini, spor ve güç ilişkisi açısın-dan olimpiyatlarda da açıkça görmekte-yiz. Örneğin 1936 Berlin Olimpiyatlarıgüçlü milliyetçi sembol ve ideolojiyi ser-gilerken, 1984 Los Angelas Olimpiyatla-rı yeni pazar ekonomisi modelinin ha-bercisi olarak nitelenir. Kellner’ın belirtti-ği gibi, gösteriler, medya kültürü aracılı-ğıyla çağdaş toplumun temel değerleriniiletirken, spor da, kutlamalarıyla, ticari-leşmesiyle ve medyadaki gösterileriylehakim değerlerin, ürünlerin ve birleşme-lerin ittifakı içinde yer alarak (Tomlinson,2002), küreselleşme sürecinde salt siya-si değil, ekonomik güç ilişkilerinin deodak noktası haline gelmiştir. Küresel-leşmede çok uluslu şirketlerin gücününve rolünün özel ve kamu alanında büyükoranda artarak kapitalizmin gelişip yayıl-masına olanak tanıdığını biliyoruz. Spo-run ticarileşmesi büyük oranda televiz-yon ağıyla dünyada yaygın ve etkili halegelmiş. Küresel spor ise, Batı kaynaklıbir Amerikan önderliğinde, sürdürülmek-

    232

    Bulgu

  • te (Hargreaves, 2002; Maguire, 2005;Tomlinson, 2002). Kısaca; küresel spo-run Amerikanlaşması, sporda küresel-leşmenin ekonomik, politik ve kültürelgüçlerle yakın ilişkisinin göstergesi. Kü-resel spor, milli kimlik ve milliyetçiliği bü-yüten aktivitelere yardımcı olabilmekte;statükoya, devlet millliyetçiğine yadadevlete karşı milliyetçi tepkileri besleme-sine fırsat tanımaktadır (Hargreaves,2002; Maguire ve Tuck, 2005). Özellikleşiddet eylemlerinin, ırkçılıktan, gençlikeylemlerine, yükselen ivmesini bu geliş-meler temellendirmiştir. Bunun yanında,batı dışında kalan bir çok ülkede, küre-selleşmenin Batı karşıtlığı yarattığını,milliyetçiliği güçlendirdiğini, biliyoruz.Dünyanın büyük bir “köy”e dönmediğini,Batı kökenli sporların, Batı’ya karşı tepkigöstermede kullanılmasından da anlaşıl-makta. Meksika ve Dominik, iki Batı dı-şından ülke; beyzbolu, Amerika’nın eko-nomik ve kültürel egemenliğinden hoş-nutsuzluklarını dile getirdikleri bir alanolarak her fırsatta kullanmışlar, beyzbolsahalarından Amerikan karşıtlıklarını açı-ğa vurmuşlardır (Hargreaves, 2002). Kü-reselleşmeyle, benzer dünyalar yaratıla-cağı, çeşitliliğin azaltılacağı görüşü, top-lulukların kimliklerini koruma direnciyleçelişmekte (Dyreson, 2003), “küçükköy”lerin, evrenselden öte kendi değer-lerine, yani yerele yaslanmaları öne çık-maktadır.

    Günümüz dünyasında, birey “yereli”yani kendisini keşfinde ortak bir kültüre

    gereksinim duyar. Paylaşılan mitler, anı-lar, gelenekler ortak kültürü yaratırkenbireyin kendisini bulduğu gördüğü yeride belirler (Smith, 2002). Etnik mitolojilerve semboller ortak mirası restore ede-rek, “bizim” ve “ötekinin” sınırını çizer.Ulus inşasında önceki kuşaklara sem-bollerin aktarımı, kimliğin bir kültüre vemillete bağlanmasına, dayanışma, aidi-yet kazanmasına yol açar. İnsanların An-dersen’in “hayali cemaatler” olarak ta-nımladığı (Hobsbawm, 2006) birlikteliğeolan gereksinimleri bu dünyada bir yerbulma, kendini bir topluluk içinde tanıma(Smith, 2004), biz ve öteki karşıtlığınaböylece dayanak bulma ve güçlenme is-teğinden kaynaklanmakta. Millet ve millikimliğin yapıları birbiriyle ilişkili etnik,kültürel, bölgesel, ekonomik ve yasal si-yasi ögelerle (Simith, 2004) bir bellekoluşturmaya yol açar. Milli kimliğin de-ğerleri bu ortak bellekte yer alarak, üye-lerine kültürlenir. Bourdie’nun “habitus”terimine, bu noktada dayanarak, millet-lerin “biz”, “onlar” karşıtlığına temeloluşturan ayrımları yarattığını söyleyebi-liyoruz. Habitus, kimliklerin oluşumunda,bilinçaltında, bireyin farkına varmadantoplumuna özgü davranış, duygu, zevkvb. renkleri edindirir ve dolayısıyla bireyide tanımlayıcıdır aynı zamanda (Bourdi-eu, 2002). Uzun uygarlık süreci sonundabirey ve ulus kimlikleri birbirine nasılbağlanıp, kolektif kimlik haline gelir?Sporda milliyetçilik, neredeyse bir millimücadele biçimine dönüştürüldüyse;milletleri yada devletleri temsil eden

    233

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • sporcular (Antik Yunan’da site devletleri-nin sporcularını hatırlatan bir gelişme),hayali cemaatlerin esas temsilcileri ola-rak sahnede yer alıyorlarsa (Hobsbawm,2006); sporda şiddet eylemlerinde milli-yetçi kimliğin, spor-güç ilişkisi düzlemin-de dikkate alınması kaçınılmaz. Elias(Elias, 2002; Elias ve Dunning, 1986)’ın“betisel sosyoloji” yaklaşımı; uygarlaş-ma sürecinde davranışları kurallara bağ-lanan, modernleşen ve gittikçe sıkıcı ha-le gelen bir toplumda, bireyin yaşantısı-na renk ve anlam katabilecek bir etkinlikolarak sporun, eski dönemlerdeki özüneuygun bir rekreasyonel etkinlik olarakyeniden sahneye çıkarıldığını vurgular.Neydi eski dönemlerdeki özü sporun?Şiddet. Mücadele sporlarındaki saldır-ganlık, savaş taklidi yada dövüş oyunubiçiminde şiddeti merkezi bir yerde tu-tan, kent sokaklarında bölgesel kurallaragöre oynanan, dışsal hiç bir kontrol me-kanizmasının olmadığı bazen binlercekişinin izlediği bu oyunlar üst düzeydeşiddete açıktı (Elias ve Dunning, 1986).Şiddet kullanımının tek merkezde (parla-menter sistem) toplandığı sistem, spo-run da örgütlenip kurallarının belirlenme-sini zorunlu kılmıştır. Bununla birliktesporda şiddetin erkek kimliğini besleyenve yeniden üreten özelliği bu kurallariçinde de varlığını sürdürür. Dunning veMaguire (1996), 19. yüzyılda okullardaoyunların modernleşmesi ile oyuncularınyoğun şiddet eylemleri kurallara bağlan-sa bile şehir-endüstriyel ulus-devletinortaya çıktığı başlangıç dönemindekine

    benzer bir toplumun ataerkil özellikleriniyansıttığını söylerler. Şiddet düzenlen-miş bile olsa, cinsiyetler arasındaki güçdengesi erkekten yanadır (Elias ve Dun-ning, 1986) ve erkek aristokrat toplum-sal gruplardan orta-sınıf elitlere, toplum-sal güç, dereceli bir değişime uğrar. İn-giltere’de 18. yy.’da hem parlamentersistemin hem de sporun örgütlenmesi,bu güç yapısındaki dönüşümün, bireyle-rin toplumsal habitusunda da benzerdönüşümlere yol açan gelişmeleri gös-terir (Maugiure, 1994). Sporda şiddetkullanımının, özünde erkek kimliğini ta-nımladığını ve kültürel bir olguya (ataer-kil yapı) bağlanarak toplumdan güç aldı-ğını Leicester okulu makro boyutta, Eli-as’ın betisel (figurational) sosyoloji kura-mına dayanarak (Dunning, 2002; Dun-ning ve Maguire, 1996), futbol temellişiddetin, erkeklik göstergesi olduğunusavunmuştur. Toplumsal gelişmelerdeAvrupa’da toplumsal sınıflar arasındadereceli olarak davranışların ve yaşamınuygarlaştırılmasına karşın, Dunning’egöre bu değerler işçi sınıfına sızmadı-ğı/ulaşmadığı için, alt işçi sınıfının ya-bancılaşmasıyla şiddet davranışını ya-sallaştıran özel bir alt-kültür oluşturul-muştur. İşçi-sınıfının alt-kültürü de er-keklik üzerine odaklanmıştır. Sokaklardakavga ve saldırıyı öğrenerek toplumsal-laşan işçi sınıfından genç erkekler kimlikgöstergesini, futbolda maço erkek tarzısaldırılarla şiddet biçiminde ortaya koy-maktadırlar (Dunning, 2002; Dunning,Murphy ve Waddington, 1991). Tarihsel

    234

    Bulgu

  • köklere inen bu hegemonik erkeklik de-ğerlerinin -erkek şiddetinin- sporcudanizleyiciye onay bulması, onun doğallaş-masında ve tabii sürdürülmesindeönemlidir, diyebiliriz. Taraftar açısındantakımının oyuncularının sertliğini onayla-mak ise; bir takımı ve onun şiddet ey-lemlerini destekleyerek diğer takımakarşı olduğunu ortaya koymak demektir(Finn, 1999). Güney Amerika ve Avru-pa’da taraftar şiddeti incelendiğinde fut-bolla ilişkili olarak, genç işçi sınıfındanerkeklerin şiddet eylemleri Dunning’idestekler görünmesine karşın, sosyo-politik etkenler, özellikle ırk, sınıf, top-lumsal cinsiyet de şiddet eylemindeönemli etkenlerden sayılmaktadır (Ward,2002). Ayrıca, 1980’lerle birlikte alt işçi-sınıfı dışından grupların da şiddet ey-lemlerine katılması (Dunning, 2000; Gu-ilianotti, 1999a, b) sporda şiddetin yuka-rıda belirtilen etkenlerle birlikte ekono-mik ve siyasi yönelimlerin de katkısıylaciddi bir toplumsal sorun haline geldiği-ni göstermektedir. Gençlik hareketlerin-den, siyasi çizginin yeni sağa kayan po-litikalarına, ekonomik bunalımlara, etki-lerin spora, özellikle futbola yansıması,bu alana özel değişik yaklaşımları gün-deme getirmiştir. İki büyük savaş, genel-likle sanatçıları ve gençliği etkisine alanbaşkaldıran insan profilini karşımıza çı-karır. Savaşın yıkımlarıyla karamsarlığaitilen, ellili yılların kuşağı, kapitalist siste-min tüketim nesnesi konumuna düşürengelişmelere, soğuk savaşın kutuplaştır-dığı bir dünyaya tepkilerini, geleneklere

    karşı çıkan saldırgan bir tutumla belirtir.Toplumsal sistemin bir yaşam biçimi da-yattığını düşünenler, daha çok da şidde-te konu olan genç kuşaklar alternatif biryaşam biçimi olarak alt-gruplarla kendi-lerini tanımlama yolunu seçmişlerdir.Şiddeti tarihsel süreçte, davranışlarındüzenlenmesini ve bunun toplumsal dö-nüşümünü sporla ilişki kurarak açıklayanLeciester Okulu da dahil, tüm araştırmayaklaşımları, dolayısıyla şiddet analizle-rini gençlik kesimi ve işçi sınıfı üzerindenyapmışlardır. 1960’larla özellikle İngilte-re’de artış eğilimi gösteren taraftar şid-detinin, medyanın ilgi alanına girmesiylemoral panik havasına büründürüldüğü,yönetimlerin yasal düzenlemelerine şid-det eylemleri nedeniyle dayanak bulma-ları (Merrill, 1986), İngiliz akademisyen-lerini futbol şiddetini araştırmaya yönelt-miştir.

    Futbol Şiddetine Yaklaşımlar: Araş-tırmalarını Marksist çerçeveye dayandı-ran Ian Taylor (1970), II. Dünya Savaşısonrası, kulüplerin topluluk özelliğini yiti-rip, ticari niteliğinin öne çıkarılmasıyladeğişen spor yapısının futbol holiganiz-mine yol açtığını, işçi sınıfının yabancı-laşmasında oyunun ticarileşmesininönemli payı olduğunu vurgulamıştır(Marsh, Fox, Carnibella, McCann veMarsh, 1996). Kültürel çalışmalar grubuise, futbolda şiddeti gençlik alt-kültürle-riyle ilişkilendirerek açıklar. Clark ve Hall(Hebdige, 2005), gençlik alt-kültürleri-nin; işçi sınıfından genç erkeklere işçi sı-

    235

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • nıfı üyesi olmanın ikinci sınıfı ima etmesi,yetişkinlere boyun eğme gibi, yaşamla-rındaki temel çatışmaları çözmelerindeyardımcı olduğunu savunmuşlardır. II.Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan,Teddy Boys, Mods ve Rockers, Skinhe-ad, yakın zamanlarda Glamrock, Punk,House vb. çeşitli gençlik alt-kültürleri,futbol taraftarlarının da değişen niteliğiniyansıtmakta. Clark (Hebdige, 2005),“skinhead”in, işçi sınıfını temsil eden je-ans ve botlarıyla, kendine güvenen, sertve ırkçı tutumlarıyla geleneksel işçi sınıfıdavranışını taklit ettiklerini ve bu sembo-lik tavırlarla bir şiddet topluluğu oluştur-duklarını belirtir. Mod’lar ise, tersine işçisınıfı değerlerinden kaçacak biçimde,yukarı mobiliteyle birleştirilen şık görü-nümlü, diğerlerinden farklı olarak kolek-tif toplumsal kimliği çözmeye uğraşanbir topluluktur. Bununla birlikte, hepsinintakımı destekleme biçimleri önceki ta-raftarların davranış kalıplarından farklıdeğildir. Clark (Hebdige, 2005), artık,oyuncuların birbirine uyguladığı şiddetin(oyun içi şiddetin), izleyicilere taşındığınıve taraftar grupları arasında bölgeninkazanılması, kaybedilmesi savaşına dö-nüştüğünü belirtmekte. Bu görüş, futbolgençlik alt-kültürü bağlamında, şiddetegeniş bir sosyolojik perspektif kazandır-ması (Hebdige, 2005; Marsh ve ark.,1996) nedeniyle, araştırmalarda yaygınkabul bulmaktadır. Peter Marsh (etnoje-nik yaklaşım) ise tribünlerdeki şiddetinsembolik ve kurallı olduğunu, kurallarınsaldırganlığın belli sınırlar içinde sergi-

    lenmesini garantilediğini düşünmektedir.Saldırganlığı, yıkıcılığı önleyen bir subap,erkeklik meziyetlerini gösteren ritüellerolarak aldığı ve şiddeti zararsız bir etkin-lik saydığı için eleştirilen Marsh, dahasonraları, şiddetin içerik değiştirdiğinikabul eder (Marsh ve ark., 1996). Leic-hester Okulu, futbol holiganizmi araştır-malarını betisel (figurational) sosyolojikuramına dayandırarak, makro boyutta(Dunning, 1990, 2000; Elias, 2002), ho-liganizme tarihsel ve değişim açısındanyaklaşır. Ayrıca, holiganların durumlarınıanaliz ederek, holigan davranışının neanlama geldiğini ortaya çıkarmayı he-defler. Onları toplumsal yapıya özelliklesınıf sistemi içine yerleştirerek toplumungeneli içindeki gruplar ile aralarındakiilişkinin dinamiklerini araştırırlar (Dun-ning, 2000). Leicester Okulu’na yönelti-len eleştiriler; Batı kaynaklı bir uygarlaş-ma modelinin, batı dışında kalan ülkele-ri kapsamadığı (Dyreson, 2003; Evansve Rowe, 2002; Giulianotti, 2005), futbolşiddetinin sınıfsal olarak salt alt-işçi sını-fına bağlanamayacağı (Armstrong veHarris, 1991; Giulianotti, 2005) ve tümülkelerdeki işçi gruplarının İngiliz holiganözelliği göstermediği (Marsh ve ark.,1996) üzerinedir. Tipik holigan; eğitim-siz, işsiz, kesimden gelen, prestij ve sta-tüyü kavgayla, maço özellikleriyle sağla-yan gruplar olsa da, Leicester Okulu’nunholiganların sınıfsal yapısı üzerinden şid-det yaklaşımlarında; toplumların sporakatılımlarını, seçtikleri spor dallarını, top-lumsal yapıların özelliklerini dikkate al-

    236

    Bulgu

  • mamaları yaklaşımlarının önemli zayıfnoktaları sayılmakta. Betisel (figurati-onal) sosyoloji kuramının, Avrupa mer-kezli uygarlaşma yaklaşımı, eksiklikleri-ne karşın, Elias’ın, Bourdieu’nun kültürelçevrede temellenen habitus kavramınadayandırdığı bir toplumsal dönüşümün,kolektif kimliklerin, sporda şiddete yö-nelmesini anlamada yararlı olduğunudüşünüyorum. Ayrıca habitus kavramı,kanımca, kültürel özü içinde, ataerkilsistemle bağlantılı erkeklik kimliğini kül-türlemede de açıklayıcı bir anahtar. Ant-ropolojik yaklaşımın temsilcileri, Armst-rong ve Harris (1991), Sheffield Unitedtaraftarları ile yaptıkları mikro boyutta,derinlemesine araştırmalarda, holiganla-rın çeşitli rol ve kimlikleri yapılandırarak,bunları yeniden ürettiklerini göstermiş-lerdir. Giulianotti (1991) ise, İskoç futboltakımı taraftarlarının davranışlarını bellikültürel ve tarihsel güçlere dayandırdığı(etnografik yaklaşım) araştırmaları sonu-cunda, şiddet eylemlerini içinde ortayaçıkan durumla ilişkili olarak (casual) de-ğerlendirilmesi gerektiğini belirtir. Armst-rong ve Hobbs (1999) ile Giulianotti(1999b) ayrıca, şiddet eylemlerinin yö-netimler, güvenlik güçleri ve özelliklemedyanın gösterdiği oranda yaygın vetehlikeli olmadığını, olayların olduğun-dan farklı yansıtılarak, kamuoyunda po-litik düzenlemelere zemin hazırlandığıgörüşündeler. Dunning, Murphy ve Willi-ams (1991) ile Dunning (2000), antropo-lojik yaklaşımı zengin verilerine karşı,araştırma alanlarının kısıtlılığı (tek bir ta-

    kımın taraftarı) ve tarihsel köklerinin za-yıflığı ve dolayısıyla günümüzle sınırlan-dırdığı için eleştirirken; antropolojik yak-laşım da makro düzeyde çalışmaların,holiganların ortaya nasıl çıktığını (Armst-rong ve Harris, 1991) açıklamakta yeter-siz kaldığını öne sürerek Leicester oku-lunu eleştirir. Bu yaklaşımlar bize, taraf-tar şiddetini açıklamada tek bir yaklaşı-ma bağlanmadan öte, spor alt-kültürleriçerçevesinde, toplumların yapılarının,konjonktürel gelişmelerinin dikkate alın-ması gerektiğini vurgulamakta.

    SPOR ALT-KÜLTÜRÜ, KİMLİK VE ŞİDDET

    Sporcu Alt-Kültürü ve Şiddet: Spor-da şiddetin bir yönüyle, toplumsal cinsi-yet ideolojisi ve erkeklik kültürünü anla-maktan geçtiğini (Lance, 2005) kabulediyorsak, sporda şiddetin açıklanma-sında, kültürel boyutun, bölgesel özellik-lerin, sınıf, ırk, cinsiyet ayrımının dikkatealınması ve modernist çözümlemeleretemkinli yaklaşılması önemli. Elias (Ma-guire, 2005) ulusların habitusunu “uyu-yan bellek” olarak tanımlıyor. Bireyselözellik yanında, toplumsal olarak bireyindiğer grup üyeleriyle paylaştığı kişiselözelliklerinin tümüdür uyuyan bellek(Maguire, 2005). Bu çerçeveden kolektifkimlikler, bireyle ilişkili habitus kodlarıyada davranış kalıplarıyla tanımlanabilir.Bireyler bir grubun habitusuna dayanır.Athen (Lance, 2005)’in şiddet kuramı;grupların değerleri, kültürel tanım ve

    237

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • normları, egemen düzenleri, motivas-yonları ve ilişkilerine bağlı olarak farklıdeğerleri öğretir görüşünü temel alır.Grup yapısı, bu görüşe göre, şiddeteolan yatkınlığı ve derecesini belirler.Önemli şiddet eylemleri durumla (grupdeğerleri, beceri, normlar) ilişkili olarakortaya çıkar, kısaca durumun bir ürünü-dür şiddet. Bu yaklaşımın arka planındasembolik etkileşim yatmaktadır. Toplum-sal öğrenmede, erkek ayrıcalığının yeni-den üretilmek için kullanıldığı yer, yuka-rıda da belirtildiği gibi, modern sporlar-dır. Messner (Lance, 2005), genç oyun-cuların sporda kadınlardan farklı sportifyetenek gösterilerine koyulur ve şiddet-ten hoşlanmasalar da oyunun sınırlarıiçinde şiddeti yasal ve doğal bulurlar di-yerek, sporun erkekler için aslında bizebir şiddet alt-kültürü de oluşturabildiğinihatırlatır. Bloom ve Smith (1996), yaptık-ları araştırmalarda, hokeydeki şiddetindiğer toplumsal alanlara yayıldığını gör-müşler. Bu nedenle, hokey oyuncuları ilehokey oyuncusu olmayanlar arasında,hokey alanı dışında kavga etmeyi onay-lama konusunda yaptıkları bir karşılaştır-mada, şiddeti onaylama konusunda, ho-key oyuncularının diğer gruba göre dahafazla eğilimli olduğu anlaşılmış. Spor alt-kültüründe o spor dalına özgü norm vedeğerlerin etkileşim içinde öğrenildiği,yani toplumsallaşma sürecinde kimlikedinmede önemli rol oynadığı bilinmek-te. Grup üyeleri değerleri öğrenir, yeniroller alır ve böylece grubun politika vesembolleri öğrenilerek yeni kimlikler olu-

    şur (Donnely ve Young, 1988). Profesyo-nel hokeyin meslek alt-kültüründe şid-det davranışını destekleyen norm ve de-ğerlerinin benimsenmesi, oyuncularınkavga etme ve ceza alma ve oyun dışın-da barlarda, toplumsal alanlarda şiddetdavranışı sergilemeleri (Bloom veSmith, 1996), hokey grubunun tanımla-yıcı özellikleridir. Grup üyelerinin şiddetikültürel norm olarak içselleştirmesiylekimlikler biçimlenir (Weiss, 2001) ve şid-det, sporcuların grup kimliğini güçlendi-ren önemli bir alt-kültür etmeni halinegelir. Bir diğer gruba bağlanma etmenide, bireylerin kendilerini objektif olarakdeğerlendirmek ve aynı zamanda üstün-lüklerini, özelliklerini ortaya çıkarma iste-ğidir (Bilgin, 1994). Sporun bireyin per-formansını sayılabilir kılma özelliği (birin-cilik, 5 metre yüksek atlama, 3 sayı yap-ma vb.) nedeniyle semboller açık, su-num herkes tarafından anlaşılır olduğun-dan spor, katılan kişinin kimliğini güçlen-dirici (Weiss, 2001) kendini değerlendiri-ci bir işleve sahiptir. Onun açık ve anla-şılabilir özelliği, bireyin farkedilip, kendi-sini değerlendirmesine fırsat vermekte-dir. Bu nedenle hokey, ragbi, futbol vb.mesleki spor alt-kültürleri, toplumsallaş-ma sürecinde, grubun öz değerlerini be-nimseyenlerin kimliğinin inşasına katkı-da bulunmakta, onu biçimlendirici etki-leşimi yaratmaktadır. Sporda başarıyaulaşmada karşı tarafa şiddet uygulamaöğrenilen bir davranıştır diye belirtmiştikama çevreden destek bulduğu sürece,bu davranış yeniden üretilmekte ve de

    238

    Bulgu

  • yasallaşmakta. Genç buz hokeycileri veAmerikan futbol oyuncuları üzerine yapı-lan araştırmalarda; antrenörlerin, arka-daşların ve toplulukların şiddet beklenti-lerinden ötürü, şiddet normatif bir dav-ranış biçimine dönüşmüştür (Messner,1992). Hokey oyuncuları belirli şiddetdavranışlarını geleneksel erkeklik değe-ri olarak öğrenerek (toplumsallaşma) dö-vüşü hokey kültürünün geleneksel ele-menti, güçlülük işareti saymaktalar. Bukültürlenme, toplumun (izleyici/taraftar)beklentisiyle örtüşünce, şiddetin hokeyözelinde ama genel anlamda sporda do-ğallaştırılması kaçınılmaz. Şiddet alt-kül-türüyle neredeyse özdeşleşmiş bir spordalı olan hokeyin, Kuzey Amerika’daRus, İsveç, Finlandiya ve eski Çekosla-vak oyuncularından çok daha sert oy-nandığı belirtilmekte. Öyle ki, şiddet üstdüzey buz hokeyi oyuncuları arasındabaşvurulan bir beceri niteliği haline gel-miş. Kazanmak için gerekmese de, oyunsırasında, çevresi ve izleyici, oyuncular-dan bir şekilde dövüşmesini bekliyor(Weinstein, Smith ve Wiesenthal, 1995).Sporun, alt-kültür, özellikle bir meslekialt-kültür özelliği, yaşanılan toplumunbeklentileriyle uyuşuyor görüldüğü gibi.Şiddet oyun içi bir element olsa da dere-cesi ve beklentiler, onun toplumsal yanı-na atıf yapıyor. Meslek alt-kültürü ola-rak, sporda şiddetin spor dalına özel alt-kültür özelliklerinin bulunması, bunlarısporcuların öğrenmesi, sembolik etkile-şim yoluyla, grup-içi ilişkiyle bağlantılıbir süreç. Toplumsal öğrenme de diyebi-

    leceğimiz bu etkileşim/süreç, kimliği in-şa etmekte ve ayrıca grup yapısı hakkın-da da ip uçları vermekte. Mitlerin tanrı-insan, iyi-kötü gibi zıtlıklar/uzaklıklarüzerine kurulu yapısı ideolojik anlamlaryüklerken (Barthes, 1990), alt-kültürler-deki biz-öteki zıtlığı/uzaklığı da kimliğioluşturmada grup yapısına anlamlaryüklemektedir.

    Kimlik ve Şiddet: Spor -sırasındamitlerin nesnesi konumuna indirgensede – kendini yenileyen ve güçlenen kim-likler inşa ederek, ideolojik düzeni sür-dürmekte etken. Milli-etnik kimlik, er-keklik kimliği, izleyici/taraftar yada katı-lımcı/sporcu kimlikleri, sporda şiddetleörtüşen bir anlam ifade etmekte. Kimlik-şiddet-spor; spor alt-kültürünü temel-lendiren elementlerden. Bireyin toplum-sal varlık olarak ilk yaşadığı çevre vetoplumda kendini onaylatması, kimliği-nin tanınmasıyla olası, bunu biliyoruz.Evren varolduğundan beri, insan-doğave insan-insan çatışması süregelmekte,bilinen diğer bir gerçek. Varlığı onaylat-maya yönelik çatışma araçlarından birişiddet, ayrıca da bu amaçla kullanıldı-ğında yasal bir araç olarak düşünülmek-te. Sanat, bu araçların içinde diğer enbildik ve tabii kabul göreni de. Sanat vespor her ikisi farklı düzlemlerde de olsakimliğin dışa vurumunda birer araçtırlarve eylemleriyle birer söz, birer mesaj ile-tirler. Şiddetin kültürel mesajını nasılokuyabiliriz? Güney Amerika yerlilerininyetişkinliğe giriş ritleri (Clastres, 1992),

    239

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • bizim destanlarımızda, Dede Korkut öy-külerinde erkekliğe adım atmada, güç,kahramanlık gösterileri, bireye toplumsalnormları ve kuralları öğreten şiddetin yo-ğun kullanıldığı ritüellerdir. Şiddet kulla-nımı bu iki örnekte kimlik edinmede ya-sal bir araç olarak kullanılırken toplum-dan onay alındığına ve en önemlisiözünde şiddetin erkek kimliğini tanımlar-ken, kültürel bir olguya bağlandığına işa-ret etmesidir. Küreselleşmenin, değişikboyutlarda çeşitliliğe yol açtığını milli veetnik kimliklerin güçlenmesinden vespor sahalarındaki gösterilerden anlaya-bilmekteyiz daha önce değinildiği gibi.Kültür sıradan günlük davranış kalıpları-na anlam ve değerler yükleyerek hem biryaşam biçimi anlatır öğretir hem de ku-şaklara aktarır ve bireyin toplumsal de-neyimini temellendirir (Williams, 1993).Deneyimin edinilme sürecinde içinde ya-şadığımız kültürün gizli/açık anlam vedeğerlerinin açıklamasını da yapar. An-lam ve değerlerin, ardlarında ise ideolo-jik mesajlar konumlanmıştır. Kültürel ça-lışmalar grubunun, bu kodların toplum-sal yaşamı sınıflandırıp, anlaşılabilir veanlamlı hale getirdiği görüşünden (Heb-dige, 2005), ideolojik işlevi üstlenen çe-şitli araçların toplumsal belleği oluştur-mada, kolektiflik duyusunu güçlendir-mede kullanıldığını yeniden hatırlıyoruz.Mitlerin her aracı, nesneyi yaşamı an-lamlandırmada kullanarak ideolojik yapı-yı kurup, güçlendirdiğini biliyoruz (Bart-hes, 1990). Ritüeller, ayinler, mitler,oyunlar, öyküler toplumsal bellek oluştu-

    ran ve bunu bireye aktaran ideolojikaraçlardandır ve günümüz dünyasındaspor tüm gösterenleriyle bize ideolojikbir öze sahip olduğunu öyküleriyle(Dyreson, 2003) dile getirmektedir. Gü-ney Amerika’da yerlilerin toplumla dış-sallık ilişkisi çerçevesinde, varolan kuralve normlar aracılığıyla toplumun kendiniyeniden üretmesini ritüellerle, mitlerlegerçekleştirmesi (Claster, 1992) gibi,spor da, kolektiflik duyusunu güçlendi-ren bir ortama olanak hazırlayarak, kül-türel kimliğin edinilme ve dışavurumun-da, kısaca yeniden üretiminde ritüel işlevüstlenmiştir. Sporun, şiddet de dahil ey-lemleri, araçları, mekanları, kısaca tümokunmaları, Dyreson (2003)’un deyimiy-le “öykü anlatması”, ideolojik anlamlarlayüklüdür. Durkheim’ın “toplumsal belle-ği”, Bourdieu’nun “habitusu”, Elias’ın“uyuyan belleği”, bireyin bireysel kimliği-ni kendinden bağımsız dışsal bir top-lumsal çevrede edinildiğini söylemekte.Habitus’un esnek değişkenliğini Bourdi-eu (2002) vurgulamış olsa da, kimliğinbelirli bir gelenek çevresinde edinildiğibu alanda çalışanlar tarafından genelkabul görmektedir. Bu gelenek içindeşiddet hangi ideolojik anlamları, değer-leri sembolize etmektedir? Sporun kim-likle ilişkisinin bir yüzü şiddet. Sporun in-sanlık tarihiyle iç içe geçmiş serüvenin-de, insan-doğa, insan-insan arasındakisavaşım uygarlığın temellerini oluşturur-ken, şiddet ve spor varlık gösterimindede bir araç demiştik. Doğada, kendi cin-siyle bu yoğunlukta iletişim, dayanışma

    240

    Bulgu

  • yanında, savaşan, egemenlik kuran bircanlı bulunmuyor. Sporun ilk insanlardayaşamsal beden etkinlikleri, toplu-luk/devlet yaşamına geçişte savaş, sta-tü edinme aracı olarak kullanımı (Mechi-koff ve Estes, 2002) mitolojilerde, des-tanlarda, örneğin, Homeros’un İlya-da’sında karşımıza çıkar. Bildiğimiz gibi,ilk insanların yaşamsal önemdeki aktivi-teleri güçlülüğün de simgesiydi şüphe-siz. İnsanlığın geçirdiği evrelerde bede-nini iyi kullanabilen, gücünü doğaya, di-ğer canlılarla birlikte kendi türüne degösterenler ancak yaşamda kalma şan-sını yakalayabilmiş ve üstünlüğünü kur-muştur. Şiddetin çağdaş dünyada kont-rollü etkenlik biçiminde karşımıza çık-masında, bu geçmişi ve kökleri dikkatealınmakta. Şiddet kullanımına, uygarlıksürecinde merkezi bir kurumda toplana-rak kurallara bağlanmış saldırganlık dür-tülerinin, kontrollü ve denetimli spor ala-nında açığa vurulabilmesine olanak/izinverilmiştir yaklaşımı (Elias, 2002 ); şidde-tin yasal adresinin, çağdaşlaşan toplum-larda spor alanlarına kaydığına işareteder. Böylece, saldırgan dürtülerin top-lumsal onayla yönlendirildiği bir etkinlikolarak karşımıza çıkarılır spor. Şiddetininsanın köklerinde bulunduğunu öne sü-ren biyolojik yaklaşımla çakışır Elias’ınbetisel (figurational) sosyolojisindekispor-şiddet ilişkisi. Kondrad Lorenz(Bakker, Whiting ve Van der Brug, 1990)için saldırganlık, doğuştan, doğal ve hat-ta gerekli bir güdüdür. Düşmanlık eğilim-lerini bir noktaya toplamasından ötürü

    yararlı bile bulmaktadır onu. Sporda sal-dırganlığın; hoşnutsuzluğu, düşmanlıkla-rı kanalize edebilen “güvenlik subabı” iş-levinin temelinde de bu biyolojik yakla-şım seçilir. Spor ve şiddet; biyolojik an-lamda -insan bedeni özelinde- evrensel,kullanılan araçlar ve mesajlar açısındanise toplumlara özel yani kültürel kılanözelliğinin bir bakıma açıklamasıdır dabu ikilinin gelişimi. Dolayısıyla, evrenselboyutuna karşın, şiddetin kimler tarafın-dan ve ne için uygulandığı araştırması,bizi toplumlara özel bir şiddet değerlen-dirmesine yönlendirmektedir. Yukarıdasöylediklerimizi toparlarsak; şiddet top-lumsal belleğe, o toplumun mitleri, des-tanları, sanat yapıtları aracılığıyla yerleş-mektedir ve şiddeti biçimlendiren değer-ler, kültürel mirasla ilişkilidir.

    Etnik kimliklerin yitirilme endişesinekarşı, varlığı hatırlatma girişimlerininfarklı siyasal, kültürel platformlardan,spor sahalarına çekilmesine; Sidney’deBad Blue Boys adlı 16-21 yaşlarındakiHırvat gençlerin, Hırvat alt-kültürünü ho-ligan uygulamalarıyla spor sahalarındasergilemelerini örnek gösterebiliriz(Hughson, 1998). Toplumsal direnmebiçimi olarak sahaları seçen bu gençle-rin taraftarlık adına yaptıkları eylemlerde,“ötekilere” ilettikleri mesaj, varlığınonaylanması ve sürdürülmesi içeriğinitaşımaktadır. Sporda şiddetle bağlantılıtaraftar kimliği, milli kimlik etiketi altındaırkçılık biçiminde de karşımıza çıkabil-mekte. Sporda şiddet-güç ilişkisi,1970’lerde başlayan konser salonlarına

    241

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • ve özellikle futbol sahalarına taşan ırkçıeylemler genelde ırkçı şiddet eylemleri-nin bir yansıması olarak kendini gösterir.İzleyici şiddeti genel ekonomik ve siya-sal konjonktürden bağımsız değildir.Futbolda ırkçılık olgusunun 1970’lerinsonu, 1980’lerin başında ilk ortaya çıkıphızla yayılması ve ırkçı davranışın artışı,sağ kanat hareketlerinin futbolu temeldekendine yandaş/militan toplamak içinkullanmaya yeltenmesiyle ilgilidir. Siyahoyuncuların 1970’lerde futbolda ortayaçıkmalarıyla, ırkçı şarkılar ve sataşmalar,doğrudan incitmeye, aşağılamaya yö-neldi ve futbolda gittikçe yaygın halegelmeye başladı (Back ve Solomos,1999). Sporda ırkçı politikalar salt fut-bolla sınırlı değil. Yakın zamanlarda 2000Wimbledon Tenis turnuvasında, ilk siyahkadın tenisçi Venus Williams’ın tek ba-yanlarda şampiyonluğu, elit, beyaz, he-teroseksüel, 19. yüzyıl İngiliz ataerkil(Vincent, 2004) yapısına bir saldırı olaraknitelenir. Tarihsel ve kültürel pratiklerde,tenisin beyaz orta-sınıf sporu olarak ka-lacağı görüşü, beyaz izleyiciler arasındayaygın. Chris Evert, Anna Kournikova,Maria Sharapova gibi orta sınıfın stan-dartlarını oluşturan beyaz kadın tenisçi-ler, ırkçı kadınlığın imajını geliştiren (Do-uglas, 2005) örnekler olarak sunulması-na karşılık, sporculuklarından öte fizikselgörünümleri öne çıkarıldığı için, beyazkadın için de bir cinsiyet ayrımıyla karşı-laşmaktayız. Siyah kadın tenisçiler Sere-na ve Venus Williams’ın başarılarındanduyulan genel rahatsızlık, özellikle med-

    ya söylemleriyle yansıtılır. Medya, Afrikakökenli siyah kadınların bedenlerinin aşı-rı gücü üzerine geliştirdiği söylemlerle,onların başarılarını biyolojik ırksal özelli-ğe indirger (Vincent, 2004). Irkçı politika-ların arka planında, beyaz, elit, hetero-seksüel erkek gücünün varlığının yattığı-nı biliyoruz. Irkçılık, sınıfsal farklılık vecinsiyet ayrımı gibi toplumun egemendeğerlerini gelecek kuşaklara aktaranspor; ritüelleriyleriyle özellikle toplumunegemen değerlerini yeniden üreterekbelki de toplumdaki anlayışın değişme-sini bir ölçüde yavaşlatıyor yada engelli-yor da diyebiliriz. Foley (1990)’in birAmerikan kasabasında lise futbolu üze-rine yaptığı çalışma; futbol ritüellerinintoplumsal statüyü, toplumsal mobiliteyikorumaya yönelik olduğuna, hiyerarşikyapının korunmasına, toplumsal cinsiyetve toplumsal sınıf özelliklerinin yenidenüretilmesine katkı sağladığına değin-mektedir. Bu araştırma; yerel örgütlüsporun, Amerika’da hala arkaik özelliktetutucu bir güç olmayı sürdürdüğünügöstererek, “sporun toplumdaki anlayı-şın değişmesini bir ölçüde yavaşlatıyoryada engelliyor” görüşüne destek ver-mekte.

    Erkeklik kültürü’nün milliyetçilik bağ-lamında, taraftar şiddetinde karşımızaçıktığı ve taraftarlık merkezinde, milliyet-çilik ve erkeklik yapısının yeniden üretil-diğine de (King, 1995), İstanbul’daManchester United ve Galatasaray ta-kımları arasında oyun öncesi çıkan olay-

    242

    Bulgu

  • larda tanık olunmuştur. İstanbul’dakiolay şiddetin, toplumsal pratikleri vurgu-lamasıyla önem kazanmıştır. King(1995), tarihsel perspektiften, Manches-ter United takımı taraftarlarının şiddeteylemlerini; milliyetçi erkeklik bilincinin,Türk devletinin ve bazı Türk vatandaşla-rının politik konumlarının ve ideolojik ko-şulların tetiklediğini açıklar. Taraftar şid-deti, yukarıda belirtilen erkek/milliyetçiözünü korumasına karşın, konjonktürelgelişmeler taraftar profilinin değişimindeve eylemlerin şekillenmesinde etkendir.Dunning (2000) 80’li yıllara gelindiğindeşiddet eylemlerinde niteliksiz işçiler ya-nında, nitelikli işçilerin de (erkek işçiler),60 ve 70’lere oranla arttığını ve bunlarınişçi sınıfından gelen “skinhead” tarzınıbenimseyen bir taraftar grubu oluştur-duğunu belirtmektedir. Nitelikli işçi sını-fından gelen “skinhead”ler, görünüşteorta sınıfa uyum sağlamış bir futbol “ca-sual”u (şiddet eylemlerinin durumla iliş-kili ortaya çıkması) olarak adlandırılmak-tadır. Giulianotti (1999b)’nin İskoç taraf-tar özelliğiyle ve Merkel (1999)’in Almantaraftarlarının karnaval eylemleriyle çakı-şan bir kesimdir bu futbol “casual”ları.Bu araştırmacılar özellikle de Giulianotti,taraftar eylemlerini gençlik alt-kültürünebağlanan “futbol casual”la, yeni bir holi-gan kuşağının oluştuğunu, tüketim,zevkleri ve giyimleriyle (ünlü markalarıkullanma) bunların üst-işçi sınıfındangeldiklerini açıklar. Şiddet, “casual”lardaerkek kimliğini öne çıkarmada yine araçolmayı sürdürürken, Tartan Army grubu

    ise, şiddete başvurmadan erkek kimliği-ni geliştirmeyi yeğlemektedir (Giulianot-ti, 1999b). Taraftarlar arasındaki bu fark-lılıklar, post-modern kimliklerin futbol ta-raftarlığında “yeni-kabile” (neo-tribal)toplumsal ilişkisini ortaya çıkarmakta Gi-ulianotti (2005)’ye göre. Post-modernhabitus’un çok daha esnek olduğu sportüketimindeki çeşitlilikten de anlaşılmak-ta. Eklektik post-modern kültür, tarafta-rın küresel spor mallarını tüketmesinemedya aracılığıyla fırsat veriyor. Yeni ta-raftar kimliği, bu anlamda, bütünsel birtaraftar profili sergilemiyor. Aynı taraftargrubu içindeki, farklı tarzlar ve görüşleri,rekabetleri, post-modern alt-kültürde,“yeni kabilelerin” varlığının işaretleri ola-rak alır (Giulianotti, 2005). Giulianotti’ninpost-modern alt-kültürlerde işaret ettiğiyeni kabile oluşumlarını izleyerek, Manc-hester United kulübünün taraftarlarıarasındaki güç çekişmesi (King, 2000);Ülkemizde Bursaspor taraftarları (Kaya-oğlu, 2004) arasındaki alt-grupların sıra-dan taraftarlardan takımla özdeş olma,maço değerlere ve şiddete eğilim açısın-dan farklılıkları, mikro araştırmalarınönemine dikkat çekmesi açısındanönemli. Manchester United kulübününişçi sınıfından uzaklaştırıldığını eleştirentaraftarlarla, yeni uygulamaya onay ve-renler arasındaki bölünmelere rağmen,bu erkekler arasında, kültürü anlama vepaylaşım alanı olarak bir alt-kültür özelli-ğini hala koruduğunu belirtir King (2000).

    Son olarak; taraftar alt-kültürleri ve

    243

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • profillerinin ülkelerin toplumsal yapısınıyansıtmasına; Dunning’e yöneltilen eleş-tirileri doğrular nitelikte, şiddet araştır-malarından bazı örneklerle destek ver-mek istiyorum. Kuzey Amerika’da, sportaraftarları, genelde eğitimli orta-sınıftangelen kadınlardır. Toronto Maple Leafshokey takımının örneğin taraftarlarının%45’i kadındır ve hokey bu ülkede fut-boldan daha fazla yaygındır. Futbolla il-gili şiddet ise, düşük düzeyde olup, ge-nelde kutlamaya yönelik eylemlerdir. Ay-rıca, takım taraftarlığı güçlü bir alt-kültüroluşturmaz (Roberts ve Benjamin,2000). Taraftar şiddeti de dolayısıylatoplumsal sorun niteliğine dönüşmemiş-tir.

    Amerika’da da örneğin, İngiltere ben-zeri futbol taraftarlığından söz edilmesede, şiddete toplum, sporcu ve taraftararasındaki yabancılaşma neden olmak-tadır (Young, 1991). Almanya’da ise, fut-bol holiganları mesleklerinde, işlerindebeklentilerine yanıt alamayan, başarılıolamayan orta-sınıftan gençlerden oluş-maktadır (Pilz, 1996). Amerikan toplu-munu tanımlayan, yarışmacı sistem için-de aradığını bulamayan, kendini güçsüzhisseden bireye spor alanının, başkası-nın yerine geçme deneyimi yaşatarak,güç duygusu kazandırması (Young,1991) yanında, yoğun din, ırk, etnisitegibi ayrımların çatışması da ayrıca spor-da yansımalarını bulurken (Young,2002), Alman gençleri kendilerine daya-tılan yaşamın dışında, yaşamlarına renkkatmak ve heyecan amacıyla şiddete

    yönelmektedir (Pilz, 1996). Buna karşı-lık, İtalyan (Roversi, 1991; Roversi veBalestri, 2000) ve İspanyol (Spaaj ve Vi-nas, 2005), “ultras”ları, siyasi kimlikleriy-le taraftarlıklarını vurgulamışlardır. Bubenzerliklere karşın, İtalyan “ultras”larıçoğunluk nitelikli işçi sınıfından ve öğ-renci kesiminden gelirken, İspanyol “ult-ras”ları belirgin bir sınıfı temsil etmez.Arjantin’de de benzer biçimde, taraftar-ların, toplumsal muhalefeti temsil edeneylemleri, futbol sahalarında, diktatörlükrejimine karşı özellikle militarist bir gös-teri şekline dönüşmüş ve sahalar her fır-satta siyasi arenaya çevrilmiştir (Alabar-ces, 1999).

    Toplumların kültürel özellikleri, siyasiyapıları ve ekonomik gelişmişlikleri taraf-tar profilini belirlemede etkendir ve dola-yısıyla farklılık da bu nedenle yaratılmışolsa da, Avrupa ve Güney Amerika’dataraftar profilinin genç, işçi sınıfındanbeyaz erkeklerden oluştuğunu, Yunanis-tan (Courakis, 1998) ve Fransa (Marshve ark., 1996)’nın, nitelikli/niteliksiz işçisınıfından gelen genç erkeklerin taraftareylemlerinin, erkeklik gösterisine yönelikolmasına da gönderme yaparak söyle-yebiliriz.

    Bu farklı/benzer özelliklere karşın,alt-kültür araştırmalarının (mikro boyut-ta) bize çizdiği yeni bir taraftar profilinde;takımla organik bir bağ kurmayan taraf-tarların, son dönemlerde kendi içlerindegüç ve varlık mücadelesi (yeni kabile tu-tumu) verme eğiliminde oldukları göz-

    244

    Bulgu

  • lenmiştir. “Ultras”ların örneğin, takımlarıile grup bağları çok zayıftır ve çatışmalar,rakip takımlardan öte, kendi kulüplerinintaraftarları arasında güç mücadelesi ya-da zıtlıklar nedeniyle çıkmaktadır (Ro-versi ve Balestri, 2000). Şiddet eylemle-rinin özellikle futbol şiddetinin, polis ka-yıtlarında yüksek gösterilmesinin yadaşiddet senaryolarının hazırlanmasının ar-dında, yeni sağın yükselen değerlerinitoplumda yasal düzenlemelerle yerleş-tirme çabasına bağlayanlar (Armstrongve Hobss, 1999; Giulianotti, 1999a;1999b), örneğin; İskoç taraftarlarının ey-lemlerinin, çok küçük, organize olmamışgenç erkeklerin eylemleri olduğu (casu-al) üzerinde dururlar. Eylemlerin niteli-ğindeki ve taraftar profilindeki değişim-lere karşın, yönetimlerin, “moral panik”yaratarak, güvenlik güçleri ve medyanındesteğiyle, yeni yasal düzenlemelerinedayanak hazırlama ve iktidarın gücünüsağlamlaştırmada futbol şiddetini kul-landıkları görüşüne, sporun tarihsel çiz-gisi izlenerek onay verebilmekteyiz.Özellikle polisin, şiddet olaylarını, diğeralanlardaki suç ve şiddetin daha yüksekolduğunu dikkate almadan, geneldesporda şiddet üzerinde odaklanarak vemedyaya malzeme yapacak biçimdeabartılı önlemler alarak, politikacıla-ra/yönetimlere destek verme uygulama-ları (Armstrong ve Hobbs, 1999; Giuli-anotti, 1999a; 1999b; Merril, 1986), sa-nırım sporun güçle ilişkisini bize bir kezdaha hatırlatmakta.

    SONUÇ

    Sporda alt-kültürel kimlik çerçeve-sinde şiddet uygulayanların, milliyetçi veerkeklik kimliği üzerine odaklandıklarınısöyleyebiliyoruz. Bourdieu ve Wacquant(2003)’a göre, erkek tahakkümü bedenaracılığıyla zorlanmakta, toplumsallaştır-ma işlevi cinsel tahakküm bağıntılarınıgiderek bedene doğru yöneltmektedir.Biyolojik kökenli bir toplumsal yapılan-ma da dolayısıyla biyolojiye yaslanarakmeşrulaştırılmakta. “Tahakküm edenle-rin, tahakküm yoluyla tahakküme uğra-ma”ları, simgesel şiddet bağlamında,Wolf (Bourdieu ve Wacquant, 2003)’unaltını çizdiği, bir hegemonik erkeklik da-ha da önemlisi hiyerarşik bir erkeklik ya-pılanması. Sporda hegemonik erkekliğininşasını açıklamada kullandığımızda ise;tüm oyunculardan sert erkeklik kültürü-nün özelliklerini göstermesini bekleyentoplum bakışı söz konusu olduğunda,simgesel ve fiziksel/bedensel bir üstün-lük kurma, başarmak için, gücünü kul-lanma şeklinde anlaşılır. Dolayısıylaoyuncular arasında yasal olmayan şid-det davranışının tolare edilmesinin ar-dında (habitus kanadından) erkekliğinbedenle dışa vurumu yatmaktadır. Finn(1999)’e göre, futbolda oyuncuların serterkek olma gerekliliği, oyun içindeki bir-birine meydan okuyan, erkeklikle ilişkili.Connel (1998)’ın deyimiyle, hegemonikerkeklik ve ataerkil şiddet arasındaki ya-kın ilişkide, fiziksel/ekonomik şiddetegemen konumdaki bir kültürel örüntüyü

    245

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • destekler yada ideolojiler fiziksel gücüolanları onaylar.

    Şiddetin evrenselliğine karşın, şiddetdilinin kültürel arka planı, çeşitliliği yad-sınamaz. Toplumda geleneksel değerle-rin içerik ve yoğunluğu ya da simgelerebağlılık derecesinde farklılık sergilemek-tedir şiddet davranışı. Buna ek olarak,toplumdaki güncel eğilimler, benzer de-ğerlerin kültürel içerik ve şiddetini de et-kileyebilmektedir. İstanbul’da Nisan2000 yılında, Galatasaray-Leeds Unitedkarşılaşması sonrasında, Türk bayrağınasaygısızlık yaptığı gerekçesiyle bir İngiliztaraftarın (holiganın) ölümüyle sonuçla-nan olayın görünen yüzü, bayrağa say-gısızlık, tarihsel kökenlere inen “bayra-ğın kutsallığına”, kültürel değere bir sal-dırı olarak nitelendirilmiştir. Olayda, ge-leneksel kimliği inşa eden değerlerle öz-deşleşmiş şiddetin haklılaştırmasına da-yandırılan bu noktayı, Batı’nın üstünlüğümitine tepkiyle; küreselleşme karşısında,kültürel değerleri koruma ve onun öte-sinde, siyasi konjonktürde yaygın milli-yetçilik söylemleriyle özdeşleşmiş güçlüerkeklik göstergeleriyle ilişkilendirebili-riz. Dolayısıyla toplumumuzun ataerkildeğerlere bağlılığı, onu koruma ve sür-dürme isteği, gelişen toplumsal olaylarında etkisiyle diğer toplumlardan ayrı birkonumda incelenmeyi gerektirmektedir.Destanlarımızda; kahraman, cesur, sa-vaşçı özellikleri günümüzde hala arkaikerkeklik değerleri olarak yaşamaktadır.Erkeklik sembollerinin günümüzde belli

    alanlarda ve topluluklarda geçerliğini ko-ruması, bir çeşit modern-gelenekselkarşıtlığını ortaya koymaktadır. Sahipolunan ayrıcalıklı erkeklik kalıp-yargıları-nı değiştirme girişimleri, ataerkil siste-min direnciyle karşılaşmaktadır. Toplum-sal cinsiyet, bu nedenle toplumumuzdaetkisini tüm gücüyle duyurmaktadır. Ga-zetelerde, erkek sporcuların haber ve fo-toğraflarının kadın sporculardan dahafazla yer alması yanında, görüntüleringeleneksel erkek değerlerini yansıtması(Bulgu, 1997), beden eğitimi derslerindetoplumsal cinsiyetin kültürlenmesi (Ko-ca, 2006), medyadan eğitime tüm ku-rumların toplumsal değerleri yenidenüretme işlevinin, uyuyan belleklere yer-leştirilmesi olarak alınmalıdır.

    Sonuçta, sporda şiddet tüm ülkelerinsorunu. Horak (1991), futbola yönelikşiddet çözümünde taraftar alt-kültürünüüç temel soruna odaklamıştır: a. İlk be-lirdiği 70’lerin başından beri alt-kültürolarak taraftarların stil, norm ve moralstandartlarındaki temel değişimler, b.Taraftarın yaşadığı çevredeki değişimlerve taraftar üzerine bunların etkisi, c. Ku-şaklar arasındaki değişimin yönü ve ta-raftar popülasyonu içinde kuşaklar arasıfarklar. Ayrıca, yine futbola özel taraftarşiddetini araştırmada; futbolun popüler-liğinin derecesi ve medyanın futbol vediğer sportif olayları sunuşu, tarafta-rın/izleyenlerin sosyo-kültürel özellikleri,polisin önlemleri ve davranışları, toplum-daki etnik kimlikler, dinsel, bölgesel ay-

    246

    Bulgu

  • rımlar/çatışmalar, sosyo-ekonomik eşit-sizlikler ve toplumsal cinsiyet normları-nın önemi (Ward, 2002) özellikle vurgu-lanmakta ve polis, kulüpler, medya ilepolitikacılar ve siyasi kurumlara önemliroller yüklenmektedir (Horak, 1991).Makro çözümlemeler dışında; son sözolarak, alt-kültürel etkileşimlerin araştırıl-masında; şiddet alt-kültürünün toplum-lara özgü yanı dışında, mikro düzeyde,aynı alt-kültür içindeki taraftar tanımla-maları da şiddet analizlerinde anahtar roloynayabilir, düşüncesindeyim.

    Yazışma Adresi (Corresponding Address)

    Dr. Nefise BULGUHacettepe ÜniversitesiSpor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu06800 Beytepe / ANKARAe-posta: [email protected]

    KAYNAKLAR Alabarces, P. (1999). Post-modern times:

    ıdentities and violence in argentinefootball. In Armstrong G. & Giulianot-ti R. (Eds) Football Cultures and Iden-tities. (pp. 77-85). Basingstoke:McMillan Press.

    Armstrong, G. & Harris, R. (1991). Footballhooligans: theory and evidence. So-ciol Rev, 39(33), 427-458.

    Armstrong, G. & Hobbs, D. (1999). Tackledfrom behind. In Giulianotti,R. BonneyN. & Hepworth M. (Eds). Footbal, Vi-olence and Social Identity. (pp. 196-228). London: Routledge.

    Back, L.C. & Solomos, T.J. (1999). Beyondthe racist/hooligan couplet:race, so-cial theory and football culture. Brit JSociol, 50(3), 419-442

    Bakker, F.C., Whiting, H.T.A. & van der Brug,H. (1990). Sport Psychology Con-cepts and Application. Chickester:John Wiley &Sons.

    Barthes, R. (1990). Çağdaş Söylen. Çev. T.Yücel. İstanbul: Hürriyet Vakfı Yayın-ları.

    Bilgin, N. (1994). Sosyal Bilimlerin Kavşağın-da Kimlik Sorunu. İzmir: Ege Yayıncı-lık.

    Blake, A. (1996). Body Language-The Me-aning of Modern Sport. London: Law-rence & Wishard.

    Bloom, A. G. & Smith, M. (1996). Hockey vi-olence: A test of cultural spillover the-ory. Sociol Sport J, 13, 65-77.

    Bourdieu, P. (2002). Distinction A Social Cri-tique of the Judgement of Taste.Translated by R. Nice. Harvard Uni-versity Press.

    Bourdieu, P. & Wacquant, J.D. (2003). Düşü-nümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar.Çev. N. Ökten. İstanbul: İletişim Ya-yınları.

    Bulgu, N. (1997). Spor kurumunda cinsiyetayrımı: Haber fotoğraflarına yansıyantoplumsal değerler. Spor BilimleriDergisi, 8 (2), 26-37.

    Chiba, N., Ebihara, O. & Morino, S. (2001).Globalization, naturalization andıdentity Int Rev Sociol Sport, 36(2),203-221.

    Clastres, P. (1992). Vahşi Savaşçının Mutsuz-luğu. Çev. A. Türker & M. Sert. İstan-bul: Ayrıntı Yayınları.

    Connell, R.W. (1998). Toplumsal Cinsiyet veİktidar Toplum, Kişi ve Cinsel Politika.Çev. C. Soydemir. İstanbul: AyrıntıYayınları.

    Courakis, N. (1998). Football violence: Notonly a British problem. Eur J CrimPolicy Res, 6, 293-302.

    Donnely, P. & Young, K. (1988). The const-ruction and confirmation of identity in

    247

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • sport subcultures. Sociol Sport J, 5,223-240

    Douglas, D. D. (2005). Venus, Serena, andthe Women’s Tennis Association:When and where “race” enters. Soci-ol Sport J. 22, 256-282.

    Dunning, E. (1990). Sociological reflectionson sport violence and civilization. IntRev Sociol Sport J, 25(1), 65-81.Dunning, E. (2000). Towards a soci-ological understanding of football ho-oliganizm as a world phenomen. EurJ Crim Policy Res, 8, 141-162.

    Dunning, E. (2002). Figurational contributi-ons to the sociological study of sport.In Maguire J. & Young K. (Eds) The-ory, Sport and Society. (pp. 239-266)JAI Elsevier Science Ltd.

    Dunning, E. & Maguire, J. (1996). Process-sociological notes on sport, genderrelations and violence control. Int RevSociol Sport J, 31(3), 295-321.

    Dunning, E., Murphy, P. & Waddington, I.(1991). Anthropological versus soci-ological approaches to the study ofsoccer holiganism: some critical no-tes. Sociol Rev, 39(33), 459-480.

    Dunning. E., Murphy, P. & Williams, J. (1991).Spectator violence at football matc-hes: towards a sociological explana-tion. Brit J Sociol, 37(2), 221-244.

    Dyreson, M. (2003). Globalizing the nati-on_making process: Modern sport inworld history. Int J Hist Sport, 20(1),91-106.

    Elias, N. (2002). Uygarlık Süreci. C. I-II. Çev.E. Ateşman & E. Özbek). İstanbul: İle-tişim Yayınları.

    Elias, N. & Dunning, E. (1986). Quest for Ex-citement: Sport and Leisure in the Ci-vilizing Process. New York: BasilBlackwell.

    Evans, R. & Rowe, M. (2002). For club and

    country: Taking football disorder ab-road. Soccer and Society, 3(1) 37-53.

    Finn, G.P. (1999). Football Violence: a Soci-etal Psychological Perspective. In Gi-ulianotti R., Bonney N. & HepworthM. (Eds). Football, Violence and Soci-al Identity. (pp.90-127). London: Ro-utledge.

    Foucault, M. (2003a). Deliliğin Tarihi. Çev.H.U. Tanrıöver). İstanbul: Ayrıntı Ya-yınları.

    Foucault, M. (2003b). İktidarın Gözü. Çev. I.Ergüden. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

    Foley, D. (1990). The great american footballritual: reproducing race, class, andgender ınequality. Sociol Sport J,7(111), 111-135.

    Giulianotti, R. (1991). Scotland’s tartan armyin Italy: The case for the carnivales-que. Sociol Rev, 39(33), 503-527.

    Giulianotti, R. (1999a). Taking liberties: Hibscasuals and Scottish law. In Giuli-anotti R., Bonney N. & Hepwort M.(Eds) Footbal, Violence & Social Iden-tity. (pp.229-261) London: Routledge.

    Giulianotti, R. (1999b). Hooligans and carni-val fans: Scottish football supportercultures. In Armstrong G. & Giulianot-ti R. (Eds). Football Cultures andIdentities. (pp.29-40) Basingstoke:McMillan Press.

    Giulianotti, R. (2005). Sport a Critical Soci-ology. Cambridge, MA: Polity press.

    Hargreaves, J. (1998). Sport, Power andCulture. London: Blakwell.

    Hargreaves, J. (2002). Globalisation Theory,Global Sport, and Nations and Nati-onalism. In Sugden J. & Tomlinson A.(Eds) Power Games. (pp. 25-43)London: Routledge.

    Hebdige, D. (2005). Alt-Kültürler, Tarzın An-lamı. Çev. S. Nişancı. İstanbul: BabilYayınları.

    248

    Bulgu

  • Hobsbawm, E.J. (2006). Milletler ve Milliyet-çilik, Program, Mit, Gerçeklik. Çev. OAkınhay. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

    Horak, R. (1991). Things change: Trends inAustrian football hooliganism from1977-1990. Sociol Rev, 39(33), 531-548.

    Hughson, J. (1998). Soccer support and so-cial ıdentity-finding the “thirdspace”.Int Rev Sociol Sport J, 33(4), 403-409.

    King, A. (1995). Outline of a practical theoryof football violence. J Sport Sociol,29(4), 635-651.

    King, A. (2000). Football fandom and post-national identity in the New Europe.Brit J Sociol, 51(3), 419-441.

    Kayaoğlu, A.G. (2004). Futbolda seyirci şid-deti: Sosyal psikolojinin katkıları vesınırlılıkları. Türk Psikoloji Yazıları, 7(13), 79-101.

    Koca, C. (2006). Beden Eğitimi ve Spor Ala-nında Toplumsal ve Kültürel YenidenÜretim. Yayınlanmamış doktora tezi.Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimle-ri Enstitüsü.

    Lance, M.L. (2005). Violence in sport: A the-retical note. Sociol Spectrum, 25,213-214.

    Maguire, J. (1994). Sport, identity politicsand globalization: Diminishing cont-rasts and incrasing varities. SociolSport J, 11,398-427.

    Maguire, J. (2001). Global Sport, Identities,Societies, Civilizations. Polity.

    Maguire, J. (2005). Power and Global Sport,Zones of Prestige, Emulation and Re-sistance. London: Routladge.

    Maguire, J. & Tuck, J. (2005). National Iden-tity, rugby union and the “Irish”. IrishJ Sociol, 14(1), 86-109.

    Marsh, P., Fox, K., Carnibella, G., McCann,J. & Marsh, J. (1996). Football Violen-

    ce in Europe: The Amsterdam Group.Amsterdam.

    Mechikoff, R.A. & Estes, S.G. (2002). A His-tory and Philosophy of Sport andPhysical Education From Ancient Ci-vilization To The Modern World.(Third Edition). Boston, MA: McGraw-Hill.

    Merkel, U. (1999). Football Identity and Yo-uth Culture in Germany. In ArmstrongG. & Giulianotti R. (Eds) Football Cul-tures and Identities. (pp.52-66).Basingstoke: McMillan Press.

    Merrill, J. M. (1986). The mythology of foot-ball hooliganism: A closer look at theBritish experience. Int Rev SociolSport J, 21(1), 1-19.

    Messner, M.A. (1992). Power at Play Sportsand the Problem of Masculinity.Boston: Beacon Press.

    Pilz, G.A. (1996). Social factors influencingsport and violence: On the problemof football hooliganism in Germany.Int Rev Sociol Sport J, 31(1), 49-59.

    Roberts, J.V. & Benjamin, C.Y. (2000). Spec-tator violence in sports: A North Ame-rican perspective. Eur J Crim PolicyRes, 8, 163-181.

    Roversi, A. (1991). Footbal violence in Italy.Int Rev Sociol Sport J, 26(4),311-331.

    Roversi, A. & Balestri, C. (2000). Italian ultrastoday: Change or decline? Eur J CrimPolicy Res, 8, 183-189.

    Spaaij, R., Vinas, C. (2005). Passion, politicsand violence: A socio-historicalanalysis of Spanish ultras. SoccerSoc, 6(1), 79-96.

    Smith, A.D. (2002). Ulusların Etnik KökeniÇev. S. Bayramoğlu.& H. Kendir. An-kara: Dost.

    Smith, A.D. (2004). Milli Kimlik. Çev. B.S. Şe-ner. (3. Baskı). İstanbul: İletişim.

    Tomlinson, A. (2002). Theorising spectacle

    249

    Sporda Şiddet ve Alt-Kültür

  • beyond Debord. In Sugden J. & Tom-linson A. (Eds) Power Games ACritical Sociology of Sport. (pp. 44-60). London: Routledge.

    Vincent, J. (2004). Game, sex and match:The construction of gender in Britishnewspaper of the 2000 coverageWimbledon Championships. SociolSport J, 21, 435-456

    Ward, R. (2002). Fan violence social problemor moral panic. Aggres Violent Beh,7, 453-475.

    Weinstein, M.D., Smith, M.D. & Wiesenthal,D.L. (1995). Masculinity and hockey

    violence. Sex Roles, 33(11-12), 831-847.

    Weiss, O. (2001). Identity reinforcement insport. Int Rev Sociol Sport J, 36(4),393-405.

    Williams, R. (1993). Kültür. Çev. E. Başer. İs-tanbul: İletişim.

    Young, K. (1991). Sport and collectiveviolence. Exerc Sport Sci Rev, 19,539-587

    Young, K. (2002). Standart deviations: Anupdate on North American sportscrowd disorder. Sociol Sport J, 19,237-275.

    250

    Bulgu