58
www.yuruyus-info.org www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 548 20 Kasım 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) NURİYE GÜLMEN NURİYE GÜLMEN OHAL ve Öncesi Faşist Saldırılara Karşı, İlk Ciddi Direnişi Gerçekleştiren Akademisyen ACUN KARADAĞ ACUN KARADAĞ OHAL Adı Altındaki Faşist Saldırılara Direnen, İlk Kamu Emekçisi SALİH SAVAŞ: SALİH SAVAŞ: Defalarca Gözaltına Alınmasına Rağmen Ekmeği ve Onuru İçin Direnen İşçi SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler: ÇHD’liler: AKP Faşizmine Karşı Adalet Mücadelesini, Mahkeme Salonlarında ve Barikatın Ardında Savunan, Halkın Avukatları… HAKAN İNCİ: HAKAN İNCİ: 17 yaşında Liseli Dev-Genç’li… Yaşı kadar gardiyanın saldırısına direnerek Maltepe Hapishanesi’nde haklarını kazandı DİRENMEK UMUT OLMAKTIR, UMUT VERMEKTİR; DİRENMEK YOL GÖSTERMEKTİR, YOL YAPMAKTIR HALKA KİLİT VURULMAZ! DİRENİŞE MÜHÜR İŞLEMEZ! TAYAD’LILAR: TAYAD’LILAR: Bu Mühür Hükümsüzdür! Bu Mühür Hükümsüzdür! TAYAD’ı Kurarken Devlete Sormadık ki Kapısına TAYAD’ı Kurarken Devlete Sormadık ki Kapısına Mühür Vurdunuz Diye Kapansın! Mühür Vurdunuz Diye Kapansın! HAKLAR DERNEKLERİ: HAKLAR DERNEKLERİ: Mühürleriniz Anadolu Halklarına Sökmez! Mühürleriniz Anadolu Halklarına Sökmez! HALKIN AVUKATLARI: HALKIN AVUKATLARI: Biz; Onların Zoru Gördüğünde Pişmanlık Dilekçesine Sarılan Biz; Onların Zoru Gördüğünde Pişmanlık Dilekçesine Sarılan Sümüklü Memurlarına Benzemeyiz! Sümüklü Memurlarına Benzemeyiz!

SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

ww

w.yu

ruyu

s-in

fo.o

rg

www.yuruyus-info.org

[email protected]

yuruyus.biz@

gm

ail.com

Haftalık Dergi / Sayı: 54820 Kasım 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

NURİYE GÜLMENNURİYE GÜLMENOHAL ve Öncesi

Faşist Saldırılara Karşı, İlk Ciddi Direnişi

Gerçekleştiren Akademisyen

ACUN KARADAĞACUN KARADAĞOHAL Adı Altındaki

Faşist Saldırılara Direnen, İlk Kamu Emekçisi

SALİH SAVAŞ: SALİH SAVAŞ: DefalarcaGözaltına

AlınmasınaRağmen Ekmeği

ve Onuru İçinDirenen İşçi

SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL;

TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER

UMUT OLABİLİR!

ÇHD’liler:ÇHD’liler:AKP Faşizmine Karşı Adalet Mücadelesini,

Mahkeme Salonlarında veBarikatın Ardında Savunan,

Halkın Avukatları…HAKAN İNCİ:HAKAN İNCİ:

17 yaşında Liseli Dev-Genç’li… Yaşı kadar gardiyanın saldırısına direnerek

Maltepe Hapishanesi’nde haklarını kazandı

DİRENMEK UMUT OLMAKTIR, UMUT VERMEKTİR;DİRENMEK YOL GÖSTERMEKTİR, YOL YAPMAKTIR

HALKA KİLİT VURULMAZ!DİRENİŞE MÜHÜR İŞLEMEZ!

TAYAD’LILAR:TAYAD’LILAR:Bu Mühür Hükümsüzdür! Bu Mühür Hükümsüzdür! TAYAD’ı Kurarken Devlete Sormadık ki KapısınaTAYAD’ı Kurarken Devlete Sormadık ki KapısınaMühür Vurdunuz Diye Kapansın!Mühür Vurdunuz Diye Kapansın!

HAKLAR DERNEKLERİ:HAKLAR DERNEKLERİ:Mühürleriniz Anadolu Halklarına Sökmez!Mühürleriniz Anadolu Halklarına Sökmez!

HALKIN AVUKATLARI:HALKIN AVUKATLARI:Biz; Onların Zoru Gördüğünde Pişmanlık Dilekçesine Sarılan Biz; Onların Zoru Gördüğünde Pişmanlık Dilekçesine Sarılan Sümüklü Memurlarına Benzemeyiz!Sümüklü Memurlarına Benzemeyiz!

Page 2: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

[email protected]: (0-212) 251 94 35

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 45

Mail: [email protected]

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Türkiye solunda, ideolojik ve örgütsel bağımsızlığa sahipolunmayışının en yaygın biçimleri ve nedenleri şöyle

sıralanabilir: Şablonculuk, taklitçilik, enternasyonalizminyanlış kavranışı ve uygulanışı, düzen içi eğilimler taşımak,

kendine ve ideolojisine güvensizlik...Sen ancak sırtını bir yere dayayarak ayakta

durabiliyorsan, sırtını dayadığın yer yok olduğunda, ayaktaduramayıp düşeceğin kesindir. Bu bir fizik kuralıdır. Ama oarada, ya yaslanacak yeni bir yer aranır, ya da kendi başına

ayakta durabilmenin yolu, yöntemi keşfedilir. Bunları keşfedemeyen ölür...

Bugünün dünyasında, yalnız başına kalmayı gözealmadan güçlü olmak ve düşmana karşı savaşmak

mümkün değildir. Yalnız başına emperyalizme, oligarşiye ve onun

uzantılarına karşı savaşmak, hiçbir teknik ile silahladeğiştirilemeyecek dünyanın en büyük gücüdür. Bu kendinegüvendir. Bu ideolojik sağlamlıktır. Dışarıda veya tutsaklıkta

bizi yenilmez kılan ideolojik sağlamlığımız ve bunungetirdiği güven devam ettikçe, tüm saldırılara karşı yine

zaferden zafere koşacağız.Mücadele tarihimizde, içinden geçtiğimiz zorlu

dönemeçlerde sarsılmamışsak, bölünüp parçalanmamışsak,politik olarak tıkanmamışsak, sağdan-soldan etkilenmeyip

kendi ayaklarımız üzerinde durabilmişsek, bu ideolojiknetliğimiz, Marksist-Leninist çizgide yürüyor oluşumuz

sayesindedir. Bu çizgi devrime olan inancımızıncesaretimizin, kararlılığımızın, uzlaşmaz oluşumuzun,

kendimize ve halkımıza duyduğumuz güvenin ifadesidir.

Mahallelerimizde yozlaşmaya izin vermeyeceğiz!Oturma eylemlerimizle direneceğiz.

Duvar yazılarımızla direneceğiz.Köşelerimize, yozlaşma şehitlerimizin adını vererek direneceğiz

Ki çocuklarımız, onların, neye karşı mücadele ettiklerini bilerek büyüsünler...

Onların direnişlerini afiş, kuş, pul yaparak direneceğiz… Ki gençlerimiz onları örnek alsınlar

Toplantılarımızla direneceğiz.Yürüyüşlerimizle direneceğiz.

O bataklığı mutlaka kurutacağız!

Page 3: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

ii ç i n d e k i l e rzapt etmeli

23 Devrimci Olmak Parti-Cepheli Olmaktır:Sevdiklerimizi devrimekazanmalı, sevdiklerimiz içinsavaşmalıyız.

26 Faşizm Zalimin Zulmüdür:Faşizme karşı direnmekmeşru ve zorunludur!

27 10 Soruda: Şovenizm

31 Halk Meclisi: Sokakçalışması; her ev, her sokakbizim demektir...

33 Gençlik Federasyonu’ndan:Faşizmin saldırıları karşısındaher Dev-Genç’li sorunçözmeyi, çözüm üretmeyiöğrenmeli!

34 Liseliyiz Biz: Liseli Dev-Genç’lilik sorumluluküstlenme cesaretidir!

35 Devrimci İşçi Hareketi: İşçisınıfı tarihinde bir ilk: Kazova

36 Halkın Mühendis Mimarları:Devrimci mühendislik nedenhalkla birleşmek zorundadır

37 Kamu Emekçileri Cephesi:İşimiz, onurumuz vegeleceğimiz için tek başımızada olsak direnecek, faşizminhaklarımızı gasp etmesine izin

vermeyeceğiz!

10 DHKC: “Vurduk kilidi gitti”diyor... fırıldak Süleyman.“Kırdık kilidi bitti” diyorhalk ve devrimciler. Halkakilit işlemez, direnişe kilitvuramazsın Süleyman Soylu!

13 Devrimciliğin Köşe Taşları:Hukuk yalanı, faşizminüzerini örten “şal”dır

14 Biz Diyoruz ki: Faşizmin enbüyük yalanı hukuk

devletidir

15 Halkın Hukuk Bürosu: AKPfaşizmi yönetememe kriziyaşıyor. Devrimci kurumlarıbasarak halkı susturmayaçalışıyor.

17 Solun Köşe Taşları: Kürtmilliyetçi hareketinineylemleri halk güçleriniparçalayıp düşman cephesinibirleştiriyor!

19 Mahalleler: Mahallelerhalktır; halk Cephe’dir;Cephe devrimdir!

21 Bütün KEC’liler meydanları

4 Faşizm yasal olunca zulümolmaktan çıkmaz! Faşizmyasal olunca halkları teslimalamaz!

FAŞİZM YASAL OLUNCAHALKLARI TESLİM ALAMAZ!

39 Ülkemizde Gençlik:Derneklerimizi halkdüşmanlarına bırakmayacağız!

41 “Mahallemizde uyuşturucuya

savaş açtık”

42 Basından; “benim için bir dilek

ağacı dik anne”

43 Parti binalarının kapısına

yasadışı şekilde kilitvurulmasına sesi çıkmayanHDP, halkın hangi sorununuçözebilir?

44 Kapatma kararlarınızı

tanımıyoruz!

45 İhraç edilen öğretmen Acun

Karadağ direnişe başlıyor!

46 Ceza ve Tevkifevleri Genel

Müdürlüğü önünde eylemyapmak isteyen TAYAD’lı

ailelere polis saldırdı

48 Anti-Emperyalist Cephe’nin

Ortadoğu ve ülkemizdekiçalışmalarına ilişkin röportaj

51 Avrupa’da Yürüyüş: ...

53 Avrupa’da Biz: Yozlaşma bize

de çok yakın! Yozlaşmayakarşı mücadele edelim

55 Avrupa’da Dev-Genç: ...

56 Yitirdiklerimiz

58 Dergi haberleri...

HASTA TUTSAKMESUDEPEHLİVANSERBESTBIRAKILSIN!

UMUDA DAVETŞENLİĞİ-9

Umut DenizindeBir Damla da siz Olun!� Öykü, anı, deneme, masal...� Şiir, şarkı sözü, mani...� Resim, karikatür, fotoğraf...üretimlerinizle katılabilirsiniz.� (Umudun Çocukları için konusınırlaması yoktur, ürettikleri herşey kabulümüzdür.)

Son katılım tarihi: 1 Aralık 2016Katılım Adresi: Güven Güzeler2 No’lu F Tipi HapishaneTekirdağ

Page 4: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Faşizm yasal olunca, zulüm olmaktançıkmaz. Aksine yasalar faşizme itaatikolaylaştırır. Halkın elini kolunu hemfiziksel güç ile hem de sosyal ve ideolojikbaskı araçları ile bağlar. Yani faşizmyasal olduğunda çok daha tehlikelidir.

Sözlük anlamına baktığımızda yasa,“Devletin yasama organları tarafındankonulan ve uyulması gereken kurallar”olarak tanımlanır. Oysaki yasalar yalnızcayasama organı tarafından konulmaz. Çün-kü yasalar Anayasa’ya uygun olmak zo-rundadır. Anayasalar temelinde bir kurucuirade tarafından yapılır. Örneğin, TCdevletinin tüm Anayasaları, silahlı gücüelinde bulunduran siyasi iradelerce ya-pılmıştır. Ve devletin şeklini, unsurlarını,yönetim biçim ve araçlarını anayasa bel-gesi ile tebliğ eder ve buna göre kurdu-ğunu söyler. Meclise yasa yetkisi ver-mekle beraber, Yasama’yı, yani Meclisianayasaya aykırı kanun yapmaktan meneder. Kurucu anayasanın yani devlet ak-lının meclisi denetim altında tutmak içinkullandığı bu mekanizma genellikle ter-sinden işler. Ve hak arayanlar Anaya-sa’daki hakların bile verilmediği ya daihlal edildiği gerekçesi ile anayasa mah-kemesine başvurmak zorunda kalırlar.Yine, muhalefet partileri, iktidarı ve mec-lisi anayasaya uygun davranmaya zorla-mak için, anayasa mahkemesine başvurur.Yani mevcut iktidara aykırı düşünenleriktidarın gücünden Anayasa’ya sığınırlar.Ancak faşist bir rejimde, tüm hukuk yol-ları iktidarın dilediğine çıkar.

Sıkça duyarız; “Türkiye hukuk dev-letidir”, “Yasalar önünde herkes eşittir”,“Adil yargılama hakkı”, “Masumiyet ka-rinesi”, “Hukukun üstünlüğü”... diye. Enbaşta işbirlikçi oligarşi adına yönetenlersarılır bu cümlelere, haksız ve gayrı meş-ruluklarını gizlemek için. Sonra medya-sıyla, burjuva kalemşörleriyle halkın

diline de pelesenk edilir. Çeşitli sol ke-simlerden sendikacısına, memurundanöğrencisine kadar bilinçli ya da bilinçsizce“adalete güveniyorum, demokrasiye ina-nıyorum” denmeye başlanır.

Oysa, burjuvazinin kendi düzeninimeşrulaştırmak, baskı ve terörünü giz-lemek için, başvurduğu demagojidenbaşka bir şey değildir bu sözlerin anla-mı.

En başta belirtmeliyiz ki, “hukukdevleti” diye bir devlet tanımlaması yok-tur. Toplumlar tarihi, bugüne kadar dörtdevlet tipine tanık oldu. Bunlar, kölecidevlet, feodal devlet, kapitalist devletve sosyalist devlettir.

Türkiye devleti; emperyalizmin yenisömürgesi, çarpık kapitalizmin hakimolduğu, burjuva demokratik devriminiyapamamış, burjuva demokrasisiyle değil,oligarşik diktatörlükle yönetilen faşistbir devlettir. Yönetim biçimi ise demokrasideğil; sömürge tipi faşizmdir.

Hukuk; Egemen SınıfınYasallaştırılmış İradesidir

Öncelikle “hukuk devleti, hukukunüstünlüğü vb.” demagojilere geçmedenönce “hukuk nedir?” bir bakalım: Birtoplumun yaşamında, kişilerle devletarasındaki, devletle çeşitli örgütlenmelerve kurumlar arasındaki, kişilerin kendiaralarındaki ilişkileri belirleyen kurallarabir bütün olarak hukuk denir. Bu kurallar,devlet tarafından konulur ve bu kurallarınuygulanması da devletin “zor”uyla gü-vence altına alınır.

Burada da görüldüğü gibi, hukukunbu tanımı tüm toplumlar, devletler içingeçerlidir. Ancak hiçbir zaman tüm top-lumlar ve devletler için geçerli bir hukukolmamıştır. Ki, çokça duyduğumuz “ev-rensel hukuk” da aslında yine bir çarpıt-madan ibarettir. Şayet bir hukuktan bah-

Halklarımız Tüm Acılara Katlanabilir ama Adaletsizliğe Katlanacak KadarOnursuz ve İradesiz Değildir!

Halkların İradesinin Faşizme Galip Geleceğine İnanıyor, Bunun İçin Savaşıyoruz...

Faşizme Karşı Mücadele; Gücünü Yasalardan Değil, Meşruluğundan Alır...Faşizm Yasal Olunca, Zulüm Olmaktan Çıkmaz!

FAŞİZM YASAL OLUNCA HALKLARI TESLİM ALAMAZ!

“Türkiye hukukdevletidir”, “Yasalar önünde

herkes eşittir”, “Adilyargılama hakkı”, “Masumiyet

karinesi”, “Hukukunüstünlüğü”... diye; en başta

işbirlikçi oligarşi adınayönetenler sarılır bu

cümlelere, haksız ve gayrımeşruluklarını gizlemek için

Oysa, burjuvazinin kendidüzenini meşrulaştırmak,

baskı ve terörünü gizlemekiçin başvurduğu demagojiden

başka bir şey değildir busözlerin anlamı.

“Yasalar sadece meclis gibiyasama organları tarafındankonulmaz” dedik. Örneğin,içinde bulunduğumuz süreç

gibi, OHAL veya sıkıyönetimsüreçlerinde bakanların

çıkardığı kararnameler ileyönetilmeye başlar. Artık yasaörtüsüne bile ihtiyaç yoktur.

Kararname yani idaritalimatlar devreye girer. Valisi,

hakimi, savcısı, komiseritalimat vermeye başlar. “Buyaptığın yasaya aykırıdır”demek hakkına bile sahipdeğilsindir artık. Eskiden

“beğenmiyorsan git şikayet et”diyenler “burada kanunbenim” demeye başlar.

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!44

Page 5: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

sedeceksek bunun adını koymalıyız;kölecilik hukuku, burjuvazinin hu-kuku ya da proleterya hukuku. Do-layısıyla bir hukukun “adaletli” olupolmayacağını “kimin hukuku” soru-suna vereceğimiz cevap belirleye-cektir.

Bu anlamıyla hukuk; egemen sı-nıfın yasallaştırılmış iradesidir. Ege-men sınıfın örgütlü gücü olan devlet,kendi iradesini geçerli hale getirmekiçin ihtiyacı olan hukuk kurallarınıbelirleme imkanını da elinde bulun-durur.

Bu yüzden, her iktidar, elinde bu-lundurduğu devleti kullanarak ka-nunlar çıkarıp kendi hukukunu oluş-turur. Neyin suç olup olmadığınahangi suça ne kadar ceza verileceğinekendileri karar verirler. Temel alınankıstas da anayasa ve bu anayasayagöre oluşturulmuş yasalar olur. Kibu anayasayı da yapan yine kendile-ridir.

Doğal olarak her devletin niteliğikendi hukuk sistemine de yansır.Çünkü hukuk dediğimiz şey, gerçekte,mevcut devletin ve o devleti elindebulunduran egemen sınıfların varlığınıgüvence altına almak için yapılmıştır.

Başka bir deyişle hukuk, mevcutüretim ilişkilerini, ekonomik ve siyasisistemi sürdürmenin bir aracıdır.

Sınıflar üstü bir hukuk yoktur veher hukukun “sınıfsal” bir içeriğivardır. O sınıfsal içeriğine göre de,aslında hukuk yani yasalar sistemi,adaleti sağlamanın bir aracı olmaktanziyade, bir sınıfın çıkarlarını sağlamaalma aracından başka bir şey değil-dir.

Hukukta; kültür, ideoloji, din vedevlet gibi bir üst yapı kurumudurve üretim ilişkileri tarafından belir-lenir.

Türk Ceza Kanunları’nın büyükçoğunluğu faşist İtalya’nın Ceza Ya-saları’ndan alınmıştır. Şayet faşistİtalya’dan değil de “demokrat” birbaşka ülke kanunlarından alınmış ol-saydı da farklı olamazdı. Çünkü, birülkenin hukuk sistemini belirleyenino ülkenin içinde bulunduğu üretimilişkileri olduğunu belirtmiştik.

Ülkemizde sık sık yasalar değişir,komisyonlar kurulur, yeni yasalar çı-

kartılır. Kuşkusuz burada belirleyiciolan; oligarşinin ihtiyaçları ve sınıflarmücadelesinin seyridir. Birileri oturupen “mükemmel” hukuk yasalarınıhazırlayabilir, ancak o yasalara denkdüşen bir toplumsal yapı yoksa, ha-zırlanan bu mükemmel yasalar birişe yaramaz.

Yasalar, sadece meclis gibi yasamaorganları tarafından konulmaz dedik.Örneğin, içinde bulunduğumuz süreçgibi, OHAL veya sıkıyönetim süreç-lerinde, bakanların çıkardığı karar-nameler ile yönetilmeye başlar. Artıkyasa örtüsüne bile ihtiyaç yoktur.Kararname yani idari talimatlar dev-reye girer. Valisi, hakimi, savcısı,komiseri talimat vermeye başlar. “Buyaptığın yasaya aykırıdır” demekhakkına bile sahip değilsindir artık.Eskiden “beğenmiyorsan git şikayetet” diyenler “burada kanun benim”demeye başlar.

Peki, o zaman neden her zamantalimat ile yönetmiyorlar?

İşte bu da kapitalizmin bir cilve-sidir. Piyasa ekonomisinin gereğiolarak tekellerin kendilerini güveniçinde hissetmeleri gerekir. OHAL’inyarattığı suskunluk ve korku saye-sinde; ticari anlaşmaları, özelleştir-meleri, kamuya ait kaynakların usul-süz kullanımını, kişi ve grupların ki-şisel menfaat elde etmesini kolay-laştırmaktadır. Silah tekellerini vebir kısım piyasaları memnun etmek-tedir. Örneğin 24 Aralık kararlarınıuygulamak için darbe yapmak gerekir.Ancak bir yerde artık bir normalleşmegerekmektedir. Piyasalar güvensizbir ortamda gelişmeyeceği için, in-sanların kendilerini güven içinde his-setmesinin yolları aranır. Bunlardanbiri de hukuk güvenliğidir.

Böylece sistem beslenmek içinbir meşruluk arayışına başlar. Zorakarşı zor ile karşılık verileceği için,yönetmek de giderek zorlaşmıştır. Ohalde bütün itirazları, hak arayışlarınıdenetlemek ve kontrol altına almakgereklidir. Hukuk dışı yöntemlerlehak arama yerine, insanları hukukiçine çeker.

Birisi devlet adına seslenir; “Meraketmeyin her şey yolunda, hepimizyasalar karşısında eşitiz artık. Kimse

yasaya aykırı iş yapamaz, yasayı çiğ-neyen babam bile olsa yakasına ya-pışırım” diye nutuklar atmaya başlar.Aslında değişen fazla bir şey yoktur.Faşizm bir yasallık örtüsü ile örtülür.

Faşizmin Hukuku,İşbirlikçi OligarşininMülkünü Korumak İçindir

Ülkemizdeki hukuk sistemininözü, işbirlikçi oligarşinin çıkarlarınısavunmak, düzenini sağlamlaştırmaküzerine kurulmuştur. Her mahkemesalonunun en görünen yerine astıkları“Adalet mülkün temelidir” sözlerindeolduğu gibi; onların hukuk sistemiişbirlikçi burjuvazinin malını-mülkünükorumak için vardır.

Elbette, yasalar üzerinde, yazılımetinlerde bu tam olarak böyle ifadeedilmez; “yasalar önünde herkes eşit-tir”, “adalet herkes içindir” denir.Mahkemelerde hakimler, yargıçlarkararlarını “oligarşi adına” değil,“millet adına” verir. İşte demagojide tam burda başlar; millet adına!

Neden? Çünkü halkın hak ve ada-let arayışlarının, mücadelelerinin dü-zene, iktidara yönelmesini istemezler.Bu yüzden de devleti, hukuk sistemini“tarafsız”, “sınıflarüstü bir kurum”gibi gösterirler. “Devlet hepimizindevletidir, hakkınızı yasal sınırlariçinde, devletin mahkemelerinde ara-yın” diyerek halkın öfkesini ve mü-cadelesini düzen sınırlarına hapse-derler. Bu sınırların dışına çıkanlarfaşist terörle, baskı yasalarıyla ezilmekistenir.

Tarih boyunca “yasa” halklar için,uyulması, devlet zoru ile sağlanmasısebebi ile korkulu bir saygı ile karşı-lanmıştır. Yani saygının sebebi ço-ğunlukla korku olmuştur.

Zulüm yasal olunca, zulüm ol-maktan çıkmaz, yasal cezalar dahaaz acı vermez. Faşist yasalar tekelcisermayenin ihtiyaç duyduğu kanunlarıyapar. Sermayenin çıkarına olan daemekçilerin zararınadır. Tekelci ser-mayenin ve onun işbirlikçisi olandevleti eleştiren, protesto ve teşhireden, onun işleyişini zorlaştıran ağırşekilde cezalandırılır, fişlenir. Seyahatetmesi, öğrenim görmesi, iş bulmasızorlaştırılır. Terörist ilan edilir. Aile-

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

55Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 6: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

sinden ve toplumdan dışlanmasınaçalışılır. Devlet o kişinin adını sanınıunutmaz tabir yerindeyse kin güder.Bütün bu gayrı meşru haller yasamarifeti ile yapılır.

Halkın değerlerini, kültürünü, ge-leneklerini kanunla değiştirmeyekalkmak zulümdür. Halkın anadiliniyasaklamak ve bir başka dili kullan-maya zorlamak zulümdür. Ama yasalmıdır? Evet yasaldır.

Faşizmle yönetilen yeni-sömürgebir ülkede hukuk, faşizmi gizleyenbir örtüdür. Bu nedenle “Hukuk Dev-leti” faşizmin en önemli yalanıdır.Çünkü hukuk devleti değil, “DevletHukuku” işletilmektedir. Yeni sö-mürge ülkede kanunlar emperyalistgüçlerin yönlendirmesi ile yapılır veuygulanır. Sık sık kanun değişikliklerizorlanır ve bu şekilde tam teslim ol-muş bir ülke yaratmaya çalışırlar.İstihdam alanları, çalışma biçimleri,ekonomik yatırımlar, hakları kullanmabiçimi ve sınırları emperyalistler ta-rafından belirlenmeye çalışılır.

Diğer yandan hukuka uygun dav-ranmaya zorlanan yalnızca yöneti-lenler, ezilenlerdir. Yönetenler, sö-mürenler asla hukuka uygun dav-ranmazlar. Latin atasözünün dediğigibi “Kanunlar Örümcek Ağına Ben-zer; Güçlüler Deler Geçer, ZayıflarTakılır Kalır”

Bu yalanın nasıl hayata geçiril-diğine gelince Göbels’in dediği gibiolur. Bir yalanı o kadar çok ve değişikşekillerde dile getirirler ki halk kabuletmek zorunda kalır. Ataların, şeriatınkestiği parmak acımaz dediğine inan-dırmaya çalışırlar. Oysa ki parmakda tırnak da acır. Adaletsizliğin acısıhiçbir zaman kaybolmaz. Ki, Os-manlı’ya karşı defalarca ayaklanmıştırhalk.

Örneğin, Osmanlı padişahı İkinciBayezid ‘‘Umumi Kanunname’’ ya-yınlamış ve işkenceyi yasal hale ge-tirmiştir.

“Bir kimsenin üstünde ya da evin-de çalıntı bir eşya bulunursa, eşya okişi tarafından satın alınmışsa, satanıbuldururlar. Satan bulunamazsa veönceden de hırsızlıkla suçlandıysakadıya götürürler ya da bir başkayerde bulduğunu kanıtlayana değin

işkence yapılır. Ama suçu kesinleş-meden önce ölmemesi için işkencededikkatli davranılır ve işkencede ölenindosyası kapatılmaz.”

İşkence yasal hale kavuştu diyebir halka düşmanlık olmaktan çıkmaz.Çünkü ancak iki şeye dayanır biryasa, ya hakka ve adalete, bu du-rumda ancak hayata geçirilebilir. İkikorkuya ve güce. Bu durumda halkmecburen uyar, ancak mutlaka buzulme isyan eder, fırsatını bulduğundakaçmaya çalışır.

Bugün de işkencenin yasak vesuç olduğu yazılıdır kanunlarda, an-cak iktidar işkence yapmaktadır. Öylebir korku estirilmektedir ki insanlarişkenceyi şikayet bile edemez halegetirilmiştir. Hukuk diye bir yalanaherkesi inandırmaya çalışıyorlar.Çünkü halk, hukuk düzeni içinde“hakkımı arayabilirim” diye inansınistiyorlar. Halkın mücadelesini düzeniçileştirmek istiyorlar.

Faşizm Meşruluğunu“Kanun Devleti”Olmaktan Alır. Hukuku;Baskı ve TerörününYasal Dayanağıdır

Faşizm en genel anlamda baskıdır,terördür. Fakat sonuçta onun da bir“meşruluk” sorunu vardır. Ve faşizmmeşruluğunu “kanun devleti” olmak-tan alır.

Tekelci burjuvazinin en gerici,en şovenist, en saldırgan ve en kanlıiktidarı olarak faşizmin de bir “hu-kuk”u vardır. Bu hukuk doğal olarakfaşist bir hukuktur.

Oligarşinin krizi büyüdükçe baskıve terörünü artırmak, hak ve özgür-lükleri kısıtlamak zorunda kalıyor.İşte bir yandan baskı ve terörünüuygularken, diğer yandan da bu terörüyasal kılıfa oturtarak zulmünü meş-rulaştırmaya çalışıyor.

İhtiyaca göre çıkardıkları çeşitliyasalar, faşizme hukuki kılıf giydir-mekten başka bir şey değildir. Buhukuk; faşizmi gizleyen, üzerini örtenbir şaldır. Faşist devletin baskı veterörünün yasal dayanağıdır.

Burjuvazinin sözcülerinin sık sıkkullandığı “mesele bağımsız yargıya

intikal etmiştir, yargı son sözü söy-leyecektir” türü ifadeler, kitlelerdekibu düşünceyi, beklentiyi güçlendir-mek için kullanılır. Her sömürü dü-zeni, kendi hukuk sisteminin tartış-masız kabul edilmesini ister. Halkın;bedellerini ödeyerek, mücadeleylekazandığı hak ve özgürlüklerinin nezaman, ne şekilde askıya alınacağı,yok edileceği bu hukuk sistemiylebelirlenir.

Bu nedenle “Türkiye’nin de-mokratik, hukuk devleti” olduğukoca bir yalandan ibarettir. Faşizmile demokrasi yan yana olmaz.

Hukuk; AKP’nin ElindeHalklara Yönelmiş Bir Silahtır

12 Eylül Cuntası’yla birlikte ku-rumlaşan açık faşizm, işbirlikçi AKPiktidarıyla birlikte kendi ruhuna veihtiyacına uygun bir hukuk yarattı.Fethullahçılar’la girdiği it dalaşındada tüm yasa ve kurumları kendi çı-karları doğrultusunda nasıl kullan-dığını görüyoruz. Bu hukuk, AKP’ninelinde tüm muhaliflere, halklara karşıbir silaha dönüşmüş durumdadır. Öy-leki 12 Eylül cuntacılarını aratmayanterörüyle saldırmaya devam ediyor.

- AKP iktidarının OHAL ilanettiği günden bu yana gözaltına alınanHalk Cepheli sayısı 225, tutukla-nanların sayısı ise 56’dır. Bunlarınbirçoğunun ne için tutuklandığı, neile suçlandığı bile belli değil.

- Halkın meclislerine saldırıldı,uyuşturucuya ve yozlaşmaya karşıhalkın kan ve can bedeli açtığı HasanFerit Gedik Uyuşturucuya Karşı Sa-vaş ve Kurtuluş Merkezi işgal edildi,taksi durakları yıkıldı, kültür mer-kezleri, yoksul mahalleler, evler ba-sıldı...

- Parlamentoda onlarca milletve-kili olan bir partinin parti binalarıbasıldı, milletvekilleri, belediye baş-kanları tutuklandı.

- Çeşitli gazete ve dergilerin ya-yınları durduruldu, Cumhuriyet ga-zetesi basıldı, çalışanları tutuklandı.

- Hukuk ve adalet mücadelesiveren avukatların büroları basıldı,devrimci avukatlar gözaltına alındı.Ankara Halkın Hukuk Bürosu, Çağ-

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!66

Page 7: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

daş Hukukçular Derneği, Adalet Oku-lu Derneği, Özgür Hukukçular Der-neği gibi kurumların faaliyetleri dur-duruldu.

- Aralarında TAYAD, Haklar Der-neği, Özgürlükler Derneği, Dayanış-ma dernekleri gibi kurumların bu-lunduğu 370 derneğin kapısına kilitvuruldu...

- Gözaltı süreleri bir aya çıkartıldıve gözaltına almalar, adam kaçırmalarrutin haline getirildi. Gelinen aşamadafaşizm sadece devrimcilere saldır-mıyor; sola, reformistlere, düzen içikesimlere de saldırıyor.

Bu, düzenin yönetememe kriziningiderek büyümesidir.

Bu, emperyalizmin ve oligarşininadaletini uygulayan faşizmin huku-kudur. Faşizmin hukukunda yasal yada yasadışı, haklı ya da haksız ol-manın bir önemi yoktur. Her şeyibelirleyen egemenlerin ihtiyaçları-dır.

Faşizmin HukukundaAdaletsizlikler, HukukiHale Getirilmiştir

Tüm bunlar yasal, kanunlara uy-gun mu?

Evet, olabilir. Peki, hangi yasalara,kimin kanunlarına göre!

Faşizmin hukukunda adaletsiz-likler hukuki hale getirilmiştir.

Köleci toplumun da bir hukukuvardı; kölelerin nasıl alınıp satılaca-ğını, efendilerin köle üzerindeki hak-larının neler olacağını belirliyordubu hukuk. Köleci toplumun egemensınıfı, köle sahipleridir. Devlet, onlarınelindedir. Köleci devletin hukuku dadoğal olarak onların çıkarlarını yan-sıtır. O gün hukuki olan, adaletli de-ğildi...

Burjuva hukuku ise “eşitlik” üze-rine oturur. Daha doğrusu tarihselolarak öyle olmak zorundaydı. Bur-juvazi iktidarı ele geçirmek için işçisınıfı ve belli ölçülerde de yoksulköylülerle birlikte savaşmıştır feo-dalizme karşı. Bu savaş “eşitlik, ada-let, özgürlük” bayrağı altında sür-dürülmüştür. Feodalitenin elindeniktidarı, birlikte kan dökerek almış-lardır. Burjuvazi ne zaman ki iktidarınıgüçlendirmeye başladı o vakit feo-

dalizme karşı savunduğu “eşitlik,adalet, özgürlük” taleplerinden vaz-geçmeye, emekçilere tanımak zorundakaldığı hakları da fiilen yok etmeyebaşlamıştır.

Emperyalizmle birlikte burjuvazigericileşmiş, saldırganlığı artmıştır.Bu gericiliğin en uç biçimi de faşizmolarak karşımıza çıkmaktadır. Faşizmde kendi hukukunu yaratmıştır. Sal-dırılarını, baskı ve terörünü bu hu-kuksal kılıf altında sürdürür. Bu günhukuki olan adil midir? Elbette de-ğildir.

Faşizm Yasal Olunca,Zulüm Olmaktan Çıkmıyor

Evet, OHAL’ler, KHK’lar, Sıkı-yönetimler de yasal. Anti-terör ya-saları da yasal. Devlet adına BinOperasyon yapmak yasal, adam ka-çırmak, kaybetmek yasal, köyleriyakmak, boşaltmak, halkları katlet-mek yasal...

Polisin yaptığı infazlar, katliamlar;“yasaların kendilerine verdiği yetkiye”dayanarak yapılır.

Çünkü bu ülkenin yasaları, polise;devrimcileri, halkın çocuklarını kat-letme hakkı vermiştir.

Evet, ülkemizde yüz binlerce insanbu yasalarla işkencelerden geçirildi,geçiriliyor. Yüz binlerce insan buyasalarla yargılandı, tutuklandı, onyıllara varan cezalar aldı, hapisha-nelere atıldı.

Ve bu yasalarla ülkemizde insanlardiri diri yakıldı. Katilleri koruyanda uyuşturucu satıcılarını, mafyacıları,tetikçileri aklayan da bu yasalardır.

“Devlet adına kurşun atan” katillerfaşizmin yasaları tarafından aklanır,ölüm mangaları hukuk kılıfına uy-durularak koruma altına alnır.

OHAL Yasa-dışıdırKHK’lar Meşru Değildir

Kanunlara bakarsanız OHAL ya-saldır. Bir gecede çıkarttıklarıKHK’lar da yasaldır. Bunlar yasalolunca hak, adalet yerini mi buluyor?Hayır bulamaz. Zaten OHAL veKHK’lar halka adaletsizliği kabulettirmek için hazırlanıyor. KHK’larinsanların katledilmesi için hazırlandı.

Örneğin KHK’ya göre işlem yapanhiçbir kamu personelinin yargılan-mayacağı kuralı şu an yasaldır. Sokakortasında, evinde yatarken, işi, emeği,evi, geleceği için direnenler katle-dildiğinde hesabı sorulmasın diyedirbu yasalar.

Bakın Hasan Ferit, Dilek Doğan,Yılmaz Öztürk, Berkin Elvan, Ab-dullah Çömert, Ahmet Atakan dava-larına… Soruşturma aşamasındadosyalar gizli yürütüldü, gerçeğinaraştırılması, delillerin toplanmasıbinbir güçlükle yürütüldü. Açılandavalarda gerçek sorumlular yargı-lanmadığı gibi, delillerle katil ol-dukları kanıtlanan polislerde tutuk-lanmıyor. Yargılamalar halka kapalıyapılıyor. Hakkını arayan aileler teh-ditlerle, zorluklarla, hakimin umur-samaz tavırları ile bıktırılmaktadır.Ve yasalara bakarsanız... Bu yapılanlaryasaldır. Zulmün yasalarıdır.

Berkin’in ve Dilek Doğan’ın ka-tillerinin ismi, resmi, tüm görüntüleriortadadır; kendi hukuklarına göre detutuklanmaları gerekir. Ancak mil-yonlarca insanın gözlerinin içinebaka baka “halk için adalet yok”derler. Oysa adalet isteyenler yineaynı mahkemeler tarafından tutuk-lanır, onlarca yıl hapse mahkum edi-lir.

Eğer mesele sadece yürürlüktekihukuka uymak ise, Hitler’in faşistiktidarında da pekala yasalar çerçe-vesinde hareket edilmiştir.

Zaten faşizm, kendi hukukunu daçiğneyen bir rejim değil midir? Kaldıki kendi hukukuna uygun davrandı-ğında da faşizm, faşizm olmaktançıkmıyor ve bizim de onu meşrugörmemiz gerekmiyor. Bu düzendeyasayı yapan da, uygulayan ya daçiğneyen de faşizmdir. Faşizm yasalolunca, zulüm olmaktan çıkmıyor.

O halde; anti-demokratik yasa veuygulamalara karşı çıkmak, faşizminterörüne karşı mücadele etmek suçdeğil; haktır, görevdir, zorunluluk-tur.

Nasıl ki, dün Nazi işgaline karşıdirenmek onurlu bir görev idiyse,bugün de faşizmin tüm baskı ve ya-saklarına karşı direnmek onurlu vezorunlu bir görevdir.

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

77Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 8: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

AKP hukukuna karşı çıkan-ların “vatana ihanet” ile suçlandığıbir ülkede; baskılara, haksızlık-lara, adaletsizliklere direnmeksuç değildir, vatanseverliktir.

Faşizmin YasalarınaMahkum OlmayacağızHaklarımızı DirenerekKazandık, SavaşarakKoruyacağız

Faşizmin hukukuna karşı hal-kın hukukunu savunuyor, halkınyasalarını yapmak ve adaleti sağ-lamak için savaşıyoruz. Bununancak halkın iktidarıyla mümkünolacağını biliyoruz. Dolayısıylahukuk ve adalet mücadelemizinmuhtevası, düzen sınırlarını aşan,onun yasa ve hukukuna hapsol-mayan, sorunların çözümününhalkın devrimci iktidarının ku-rulmasıyla, sosyalist bir devrimlemümkün olacağını savunan biranlayıştır.

Ancak bu demek değildir ki dü-zenin hukuksuzluklarına, gayri-meş-ruluklarına sessiz kalacağız. Faşizminhukukunun adaleti sağlayamayacağınıteşhir etmek için hukuk ve adaletmücadelemizi her yerde ve koşuldasürdüreceğiz. Berkin’in, Dilek’in,Hasan Ferit’in katillerinin peşini bı-rakmayacağız. Adliye binalarını, mah-keme salonlarını başlarına yıkıncayakadar katiller için adalet istemeyedevam edeceğiz.

Nedir adalet? “Hak ve hukukauygunluk, hakkı gözetme, yerine ge-tirme, doğruluk” olarak tanımlanırsözlüklerde. Hangi hak, kimin hakkı,hukuku? Bu hak-hukuk neye görebelirlenir, adalet kimin için?

Elbette, halk için adalet, katilleriçin ceza! Kuşkusuz faşizmin mah-kemelerinden halk için adalet, katilleriçin bir ceza çıkmayacağını biliyoruz.Baskı ve zulümle ayakta duran iktidarhalkların hak taleplerini karşılayamaz,adaleti sağlayamaz.

Faşist AKP iktidarı, darbe girişimigerekçesiyle ve OHAL yasalarınadayanarak on binlerce emekçiyi işin-den attı, görevinden uzaklaştırdı yada tutukladı. Yüzlerce akademisyeni

açığa aldı. Daha düne kadar sesiniçıkarmayan aydınları, yazarları tu-tuklamaya başladı. Bir günde 370demokratik kitle örgütünün kapısınakilit vuruldu. Tüm bunlara karşıortaya konan tepki ise neredeyse yokdenecek kadar az.

Hukuk ile HalkınUmutları, BeklentileriTaze Tutulmaya Çalışılır

Hukuk, sesi emen odalar gibi hal-kın umudunu emer. “Bizde kanunvar” diyerek haksızlığın hesabınınsorulacağı inancını yerleştirmeye ça-lışırlar, “süreci mahkemelere bıra-kalım” “Savcı bey ne gerekiyorsayargı süreci içinde her şeyi yapabilir.Buna müdahale doğru olmaz’’ “Tür-kiye’de yargı bağımsız ve tarafsızdır”diyerek umudu diri tutmaya çalışı-yorlar. Örneğin 7 Ekim tarihli birkonuşmasında HSYK BaşkanvekiliMehmet Yılmaz, “Hakim ve savcı-larımıza HSYK olarak güveniyoruz.Artık yargıda kumpas devri bitti.Artık yargıda uydurulmuş delillerlehükmetme dönemi sona erdi” diyerekhukuk masalını anlatmaya devamediyordu.

Yargıya güveni sıfır olan sermaye

grubunun başında yer alanisimlerden olan Zorlu GrubuYönetim Kurulu Başkanı Ah-met Nazif Zorlu, ihaleye iliş-kin davalarla ilgili olarak “Ül-kemize güvendiğimiz için 800milyon doları peşin ödedik.Yargıya inancımız sonsuz”diyordu. Yalan söylüyor el-bette. Bunlar sonucundanemin olmadıkları, güvencealtına almadıkları hiçbir işegirişmezler. Ama mesele halkıaldatmak olunca binbir yalanuydurmaktadırlar. İstikrar içinde en çok yargıya olan güvenigeliştirmeye çalışıyorlar.

Yine CHP Genel BaşkanıKemal Kılıçdaroğlu, iktidarpartisine verdiği cevapta di-yordu ki: Neden beni mah-kemeye vermiyorlar, verindiye rica ediyorum ki bütündelilleri ortaya koyalım. Kor-kuyorlar çünkü suçlu olduk-

larını biliyorlar.  Kılıçdaroğlu delilleriortaya koymak için mahkemeyi bek-liyor. Mahkeme yoksa anlatmıyor.Neden sınıflar üstü, devletin üstündebir mahkeme mi var Türkiye’de?Özellikle bugünlerde AKP iktidarınakarşı karar alabilecek bir mahkeme,hakim var mıdır. Yoktur.

Bizim ülkemizdeki ceza yasalarıİtalyan faşist yasalarından alınmıştır.Daha sonra oligarşinin çıkarlarınagöre bu yasalar düzenlenmiştir. Em-peryalizm ve oligarşinin çıkarı neise, yasalar o ihtiyaca göre düzenle-niyor. Tüm sınıflı toplumlarda iktidarıelinde bulunduran egemen sınıflar,çıkarları doğrultusunda kendi düzen-lerini meşrulaştıran ve koruyan birhukuk ve yargı sistemi de oluştururlar.Dolayısıyla bunu oluştururken deneyin suç olup olmadığına, hangisuça ne kadar ceza verileceğine ken-dileri karar verirler. Temel alınankıstas da anayasa ve bu anayasayagöre oluşturulmuş yasalar olur. Ancakbu anayasaları halk yapmaz. Anaya-salar egemen olan sınıfın çıkarlarınıgüvence altına alırlar. Anayasalarıyaparken de halkın onayını almazlar.

Faşizmle yönetilen bir devletinanayasasında faşizmi kurumsalaştır-

Hukuk, sesi emen odalar gibihalkın umudunu emer. “Bizde kanun

var” diyerek, haksızlığın hesabınınsorulacağı inancını yerleştirmeyeçalışırlar, “süreci mahkemelere

bırakalım” “Savcı bey ne gerekiyorsayargı süreci içinde her şeyi yapabilir.

Buna müdahale doğruolmaz’’ “Türkiye’de yargı bağımsız ve

tarafsızdır” diyerek umudu diritutmaya çalışıyorlar. Örneğin 7 Ekim

tarihli bir konuşmasında HSYKBaşkanvekili Mehmet Yılmaz, “Hakim

ve savcılarımıza HSYK olarakgüveniyoruz. Artık yargıda kumpas

devri bitti. Artık yargıda uydurulmuşdelillerle hükmetme dönemi sona

erdi” diyerek hukuk masalınıanlatmaya

devam ediyordu.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!8

Page 9: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

mak, bu yönetimi güvence altına al-mak ve tüm üst yapı kurumlarınıbuna göre düzenlemek kaçınılmazdır.

Faşizme KarşıSavaşmanın Yolu,Özgür TutsaklarınİnancınıKuşanabilmektir!

Kafası düzen sınırlarını aşamayansol, reformist kesimlerin hemen pekçoğunun söylediği-yaptığı tek şey“sinmeyeceğiz, kabul etmeyeceğiz,teslim olmadık, teslim olmayacağız”türünden açıklamalar ve en nihaye-tinde “bağımsız yargı”dan umut bek-lemeler. Hayır, hak ve hukuk müca-delesi bu şekilde yürütülmez; sokakta,meydanda, iş yerinde, okulda, ma-hallede dikileceksin faşizmin karşı-sına.

Bir Nuriye Gülmen olup, “işimekmeğim ve onurum için direniyo-rum, kararlarınızı tanımıyorum” di-yemiyorsanız, ne yazık ki iradenizifaşizme teslim ettiğinizin resmidirbu.

Binlerce kamu emekçisi işindenoldu. KESK sendikalarına, üyelerinebile sahip çıkamadı.

Bugün Kürt halkımıza yöneliksaldırıların ardı arkası kesilmiyor.Artık sadece köyler, mezralar değil,koca koca ilçeler, şehirler yok ediliyor,haritadan siliniyor. Belediye başkan-ları, milletvekilleri tutuklanıyor. PekiKürt milliyetçilerinin tavrı ne? So-kaklara çıkmak, belediyeleri başlarınayıkmak yerine “aklın ve barışın galipgeleceği”ne inanmak. Avrupa’ya şi-kayet etmek oluyor. Oysa tarihseldeneyimlerimiz, tüm düzen içi poli-tikaların, faşizmin çizdiği sınırlardabittiğini göstermiştir.

Bakın, işine geri dönmek için An-kara Yüksel Caddesi’nde direnişebaşlayan ve gözaltına alınan akade-misyen Nuriye Gülmen ne diyor:“Gözaltındayken polisler yaptıklarıher şeyi kabul edeyim istiyorlar. Bende onlara yaptıkları gözaltının meşruolmadığını, suç işlediklerini söylü-yorum. Bir kadının işine geri dönmetalebiyle yaptığı bir eyleme hangigerekçeyle saldırıyorlar? “Eylem ya-

sağı varmış”. Onları rahatsız eden,direnişimin meşruiyeti, sürekliliği,taleplerimin yakıcılığı ve emekçilerdebulacağı karşılık. Binlerce insanınemeğini, onurunu, mesleğini bir ge-cede harcamanın gayri meşruluğu,suçluluğuyla saldırıyorlar...” diyerekmeydan okuyabileceksin faşizme kar-şı.

Faşizm koşullarında haklarına sa-hip çıkmanın yolu 17 yaşında Hakanİnci olabilmektir. Faşizmin saldırı-larına, işkencelerine ve tecrite karşıdirenebilmektir. Direnme hakkı içinbile direnmek, canlarını vermek zo-runda kalan Özgür Tutsaklar’ın yo-lundan gidebilmektir.

Faşizm koşullarında direnmek be-delleri göze alabilmektir. “Faşist AKP80 milyon halkı teslim alamaz”,“OHAL’inizi, KHK’larınızı tanımı-yoruz” diyerek meydan okumaktır.

Can vererek, kan dökerek kazan-dığımız mevzilerimizi faşizme teslimetmeyeceğiz.

Faşizmin baskı ve zulmüne karşıhalkın can ve mal güvenliğini koru-mak, bedellerini ödeyerek kazandı-ğımız haklarımıza sahip çıkmak içindaha çok mücadele edecek, daha çokörgütleneceğiz. Faşizmin karşısındaduracak tek güç, halkın örgütlü gü-cüdür.

Direnerek kazandığımız hakları-mızı savaşarak koruyacağız. Emper-yalizme ve faşizme karşı savaşmakhaklı ve meşrudur. Faşizme karşısavaş hiçbir yasayla sınırlandırılamaz.Bu savaşın kendi yasaları vardır. Buyasalarda savaşın; savaşan iki irade-nin, birinin diğerine kendi iradesinikabul ettirinceye kadar süreceğidir.

Unutmayalım: İnsan, tüm acılarakatlanabilir ama adaletsizliğe katla-nacak kadar onursuz ve iradesiz de-ğildir! Halkların iradesinin faşizmegalip geleceğine inanıyor, bunun içinsavaşıyoruz.

Tarafsız bağımsız bir yargı yoktur.Sınıflar üstü bir yargı yoktur.

Devlet halkın arayışlarını, müca-delesini düzen içileştirmek için hu-kuku kullanır.

“Hakkını arayan yasalar çerçe-vesinde, devletin mahkemelerindearamalıdır” diyerek adalet mücade-

lesini boğmaya çalışırlar. Hukuk sadece halkın çıkarlarını

temsil ettiğinde adaletlidir. Kendihakkımızı almak istiyorsak sadecehukuka, yasaya dayanamayız. Halkınmücadele tarihinin yasaları vardır.Hayata kanla işlenen yasalar vardır.En önemli ve insanın onurunu ka-zandıran kural, direnme hakkıdır.Zulme boğun eğmeme hakkıdır. Zul-me boğun eğdiğimizde halk ve hayatyok olur. Halkımız ve hayatımız içinbize ait olanı zorla söküp almalıyız.

Halkın mücadelesi ile kazandığı-mız yasalar kadar güçlü ve bağlayıcıyasa yoktur.

Sonuç olarak;1- Soyut bir hukuk yoktur, her

hukukun sınıfsal bir niteliği vardır.Bu niteliği belirleyen üretim ilişki-leridir.

2- Sınıflı toplumlardaki hukuk,“herkesin” haklarının savunucusudeğil, egemen iktidarın koruyucusu-dur, yasal güvencesidir.

3- Ülkemizde uygulanan hukuk,faşizmin hukukudur. Öyle “herkesyasalar önünde eşittir, Türkiye hukukdevletidir, adalete güvenin...” yalan-larına kanmayın. Hukuk, faşizminüstünü örten bir şaldır.

4- Savaşımızın temel dayanağıtarihsel ve siyasal haklılığımızdır.

5- Sınırlarımızı belirleyen faşizminyasaları değil, tarihsel ve siyasal hak-lılığımıza olan inancımız ve meşru-luğumuzdur.

6- Faşizmin hukukuna karşı, hal-kın yasalarıyla, halkın hukuku veadaleti için savaşıyoruz. Faşizmi yen-me onuru direnenlerin ve savaşanla-rındır.

7- Emperyalizme ve faşizme karşıbirleşelim, örgütlenelim, savaşalım.

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

99Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Bahçelievler Mahallesi’ndePankart Asıldı

Bahçelievler Zafer Mahallesi'nde13 Kasım günü pankart asıldı. Pankartta“Adaletsizliğin Hesabını Soracağız -Halk Cephesi” imzası vardı.

Page 10: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!110

“Vurduk kilidi gitti” diyor... FırıldakSüleyman.

“Kırdık kilidi bitti” diyor halk ve dev-rimciler.

HALKA KİLİT İŞLEMEZ, DİRENİŞE KİLİT VURAMAZSIN

SÜLEYMAN SOYLUSen önce kendine kilit vur FIRILDAK

SÜLEYMAN, bir o yana bir bu yana dö-nüyorsun... Bir DYP’desin Bir AKP’desinyarın nerede olacaksın acaba ?

Hoşgeldin Dönek Süleyman, Hoşgeldin Kuru Gürültü Süleyman,Demek işte bu kadar!Demek, “Vurdun kiliti gitti” öyle mi dönek Süley-

man?Öyle diyor Süleyman: “Bağırıyorlar, çağırıyorlar. 370

dernek kapattık. Neden? Oralarda pinekleyecekler, teröredestek sağlayacaklar. Vurduk kilidi, gitti. Hadi açın dagörelim".

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla 370dernek kapatıldı. Soysuz Süleyman, bununla övünüyor,ucuz kabadayılar gibi, atıp tutuyor.

Eee Süleyman, kapattığınız derneklerin üyeleri halk vedevrimciler de Kırdık Kilidi Gitti!.. diyor ne olacak şimdi.Açtıklarını görmek istemişsin, gördün mü Süleyman? Kapısınavurduğunuz mühürleri söktüler, koyduğunuz kilitleri kırdılar.Ne oldu Süleyman? Ne yapabildin? Ne yapabilirsin?

Elinizden ne gelir? Tutuklar mısınız? Öldürür müsünüz?Bunlar devrimcilere, halka işlemez Süleyman.

Demek kış ayları gerillalar için iyi geçmeyecek Süley-man, öyle mi?

Duyun, dönek Süleyman Mart ayının sonuna kadar“Doğu illerinde” olacağını söylemiş, “Bilsinler ki onlariçin iyi bir ay olmayacak, kış onlar için iyi geçmeyecek.Bütün güvenlik kuvvetlerimizle beraber onlara bir dahagöremeyecekleri kadar büyük bir zayiat verdireceğiz.”demiş. Onlar halk çocuklarıdır Süleyman, sen halka karşısavaşta bir şey yapamazsın. Onlar kendi vatanlarında sa-vaşıyorlar Süleyman, senin gibi kendi vatanını satanlar,onlara karşı savaşta bir şey elde edemezler.

Süleyman sen konuşmayı da bilmiyorsun, nerede kimenereye kadar efeleneceğini de bilmiyorsun. Aslan taklidi

yapan kediye benziyorsun Süleyman.Demek, bugüne kadar gelip geçenler içinde en yamanı

sensin öyle mi Süleyman? Ağarların, Menzirlerin, Cer-rahların, Gülerlerin yapamadığını, abilerin İdris Naim’in,Efkan Ala’nın başaramadığını sen bir çırpıda başardın!

İnsan bu kadar saf olamaz, sen kendini aptallığa mıvuruyorsun Süleyman?

Kim verdi sana bu aklı?Tayyip Erdoğan’dan mı aldın bu aklı?Kim seni şişirip şişirip balon gibi salıyor ortalığa?

Daha ilk adımında söndün.Tısss! Tısss! Duyuyor musunuz? Süleyman’dan geliyor

bu ses. Bu bir balonun sönme sesidir.Sor abilerine anlatsınlar sana Süleyman, halka karşı

savaşılmaz, halka karşı savaşıp kazanan yoktur.Mesela Mehmet Ağar bilir bunu. Anlamıştır o. Şimdi bir

emniyetçi eskisi olarak Tayyip’in kapkacağını yalıyor ki,kendisine de iş çıksın. Görüp görebileceği değer bu kadardır.

Sen kimsin Süleyman? Mehmet Ağar’dan daha mı ya-mansın?

Öyle olamadığını gördük.Geç aynanın karşısına suratına bak Süleyman, aslan

değilsin sen kedisin kedi, aslana özenirsen böyle patlarsın.Ne oldu şimdi? Gönderdin silahlı adamlarını, kırdılar

derneklerin kapısını girdiler, vurdular kapısına mührüçıktılar. Halk ve devrimciler de kopardılar o mühürleritekrar derneklere girdiler.

Film Fırıldak SüleymanTayyip’in kuru gürültü Süleyman’ın diğer özelliği

fırıldak hızında dönmesidir. Fırıldak kendi ekseni etrafındadöner, bizim film fırıldak Süleyman’ın bir ekseni yok.Geçmişte, Çiller’in ekseninde dönüyordu. Çiller’in eksenindedönerken, Tayyip Erdoğan’a saydırıyordu. Sonra Tayyipkendisine ayakkabı kutuları içinde ne gösterdiyse, birbaktık Süleyman Tayyip’in ekseninde dönmeye başlamış.Yarın Tayyip Erdoğan’ın AKP’sini de satabilir. Döneklersatarlar, kendi partisini satan AKP’yi de satar.

Bakın da kişilik görün, bakın da bu ülkeye AKP’ninlayık gördüğü İçişleri Bakanını görün.

DYP parti olarak tükenmiş, artık Mehmet Ağar gibibir katil eskisinin eline kalmıştı, Süleyman Soylu’yu ozaman getirdiler DYP’nin başına, yıl 2008.

Süleyman’ın o dönem şimdilerde etrafında fırıldakolup döndüğü Tayyip Erdoğan hakkında yaptığı açıklamalarabakalım:

20 Nisan 2008:

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ

Açıklama: 465 Tarih: 15.11.2016

Page 11: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

111Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

“AT ÜSTÜNDE DURMAYI BECEREMEYEN BAŞ-BAKAN”

“Bu ülkenin herkese çatan ve kaos yaratan bir Başbakanıvar ki, ... Kendisi evindekilerin yüzüne nasıl bakıyor. AKPiktidarından önce işsizlik yüzde 6’ydı bugün 11.3’e çıktı.Başbakan at üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülkeyönetmeyi de aynı şekilde beceremedi.”

10 Aralık 2008:“PAÇALARINDAN YOLSUZLUK AKIYOR”“Beceriksizlik ve yetersizlikle, Türkiye’yi krizle karşı

karşıya bıraktılar. Paçalarından yolsuzluk akıyor. Türkiye'deihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır.”

31 Aralık 2008: “BOYAN DÖKÜLDÜ RECEP TAYYİP ERDO-

ĞAN”“Önce çıktın, ‘Arabulucuyum' dedin, şimdi bölgedeki

Müslüman ülkelerin kalbini almakla görevlendirildin. EyRecep Tayyip Erdoğan, boyun eydin, emir eri oldun,milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü TayyipErdoğan.”

25 Şubat 2009: “BAŞBAKAN RANTIN BABASINI GETİRDİ”“... Türkiye'yi yolsuzluk çukuru içine batırdı. ... Bu

ülkeyi rant ülkesi yapmayacağım dedi sayın Başbakan,rantın babasını getirdi. Bunlar yarım doktor, yarım hoca.”

14 Mart 2009: “KENDİSİNİ PADİŞAH OLARAK GÖRÜYOR”“... Başbakan da kendisini padişah olarak görmek isti-

yor.”Sonra, aynı Süleyman, 5 Eylül 2012 tarihinde AKP’li

oluyor. Artık Tayyip’in paçasından akan yolsuzluklarıortaya saçmakla değil, paçalarından yere düşmeden top-lamakla kendini görevli sayıyordu.

Seyyar satıcı Süleyman, kendini de pazarlamanın ustasıolarak önce kırmızı plakalı aracı kaptı. 7 Haziran öncesi“‘Allah şahittir ki bütün bedenim kan gölüne dönse deErdoğan'dan ayrılmayacağım” dedikten sonra kırmızıplaka ile ödüllendirildi.

Sonra Çiller’in beslemesi Süleyman Tayyip övgülerinedevam etti, şimdi İçişleri Bakanlığı’nda koltuğu kapmışdurumda. Aslan takliti yapması bundandır, kendisininaslan olduğuna inandırmaya çalışıyor herkesi ama ancakmiyavlama sesi çıkarabiliyor Süleyman. Hepsi bu.

Hey gidi AKP’liler, nasıl kabul ettiniz bu fırıldağı ba-şınıza, o kadar emek harcadınız AKP’ye, Süleyman’ıgetirip bakan yaptılar, size izlemek düştü. İçinizden, bukedi yavrusu kadar bile bir adam çıkaramadınız mı? He-pinizin içi kofmuş ha, öyle mi?

Bakanlara bakar mısınız? Kimler bu ülkeyi yönetiyorgörün. Dün hakkında sayıp döktüğü adama bugün yalakalıkyapan bir fırıldak İçişleri Bakanlığı yapıyor.

Süleyman’a bakın, AKP iktidarının da karakterini gö-rün.

Geceleri Uyuyabiliyor musun Süleyman?Süleyman’ın diğer özelliği DHKP-C korkusudur. Bakın

Amerika Büyükelçisi Riccardone’ye ne diyordu Süley-man:

"DHKP-C’nin şaşkınlığıyla beraber neredeyse göz-lerine uyku girmeyen bir adam, Türkiye ile ilgili hiçbirfikri aklından geçiremez."

Amerikalı’nın gözüne uyku girmiyor da senin gözünegiriyor mu?

Hayatınla ilgili endişelerin ne durumda Süleyman?Hatırlatalım, aynı açıklamanda şöyle diyordun; "Hayatımızıtehdit içinde yaşıyoruz. Onun gibi çelik parmaklıklariçinde, korumalar altında yaşıyor değiliz."

Sana koruma vermiyorlar mı Süleyman? Senin arkasınasaklanacağın çelik parmaklıklar yok mu?

Çok mu korkuyorsun AĞAR’IN ÇÖMEZİ SÜLEY-MAN?

Halk düşmanlığını bırak, anlat suçlarını halka, kurtulkorkularından. Bize inan, halka sığınanların korkmasıiçin bir neden kalmaz. Halk denilen o derya, senin gibisünepe çömezlerden bile halka zararsız bir insan çıkarır.

Bize inan, suçlarını itiraf edersen, korkularından dakurtulursun.

Mehmet Ağar'ı tanırsın değil mi Süleyman. Ne görü-yorsun Mehmet Ağar'a baktığın zaman?

Korku görüyor olmalısın. Biz biliyoruz, kızının mezarınabile gidemeyen bir adamdır Mehmet Ağar. Gidemez.Mehmet Ağar'ın yaşamını belirleyen Cephe'nin ulaşabileceğiyerlerde bulunmamaktır. Cephe'nin ulaşabileceği yerleribiliyorsunuz. Her yer. Yani nedir ruh haliniz, "yer yarılsada yerin dibine girsek." Öyle düşündüğünüz oluyor mu?

Mehmet Ağar İstanbul'a geldiğinde yıl 1990'dı Süleyman,ona da hoşgeldin demiştik;

"HOŞ GELDİN BAY MEHMET AĞAR" diye baş-lıyor karşılamamız ve şöyle bitiyor:

"Şöyle bir düşünün Bay Ağar. Kaç emniyet müdürü,kaç sıkıyönetim komutanı, kaç polis şefi geldi geçti bukentten? Ve şimdi neredeler?"

Biz bunu söylerken yıl 1990'dı Süleyman. SonraMehmet Ağar da geçti, sonra Necdet Menzir de, HayriKozakçıoğlu da geçti.

“Dedik ki Mehmet Ağar’a, İstanbul halkı size teslimolmayacak Bay Ağar.”

Sen söyle Süleyman, Ağar abin teslim alabildi miİstanbul halkını, ANADOLU HALKLARINI? Teslimalabilseydi, köşe bucak saklanmak zorunda kalmazdı.Bak Süleyman devrimciler halkın içindeler, siz korumasızkendi evinizde kalamıyorsunuz.

Sen De Hoşgeldin Süleyman!Günü gelecek sen de gideceksin Süleyman. Gelir ve

gidersiniz. Ve günü geldiğinde hesabınızı verirsiniz. Bizbu ülkenin gerçek sahipleriyiz Süleyman. Biz Anadoluhalklarıyız Bu toprakları bırakıp bir yere gitmeyiz. Bizimkemiklerimiz, atalarımızın kemikleri de bu topraklardadır.Bizim atalarımız bu topraklar için kanını dökenlerdir.Senin soysuz soyun gibi değiliz biz.

Süleyman’ın dedesini de tanıyalım:

Page 12: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Türkiye’nin yeni sömürgeleştirilmesi sürecini derin-leştiren, işbirlikçi DP-AP-DYP çizgisine adamış kendini.DP kurulduğunda dedesi, nenesi yoğun bir propagandayürütmüş. Dedesi’nden babasına aşılanan uşaklık ve halkdüşmanlığı sonucu, baba Hasan Soylu, 18 yaşında, TürkiyeKomünizmle Mücadele Derneği başkanlığına kadar yük-selmiş.

ABD vatandaşıyken başbakan olabilen Tansu Çiller’insevgisini kazanarak “Çiller Prensi” olarak anılmayabaşlayan Süleyman Soylu ise; DYP içi koltuk kavgasındaDYP’nin Genel Başkanlığı’na seçilerek Amerikan vatandaşıÇiller’in partideki gölgesi olmuş.

Süleyman’ın soyu da budur, kendisi de budur.BAKMAYIN SOYADININ SOYLU OLDUĞUNA

ASLINDA SOYSUZ SÜLEYMANDIR BU SÜLEY-MAN.

Şimdi AKP’nin bakan koltuğunda oturan bir kof ka-rizmadır Süleyman.

Evet Süleyman, Ağar’a dediğimiz gibi sana da sesle-niyoruz. Evet, Süleyman Ağar’a dediğimiz gibi sana dagüle güle diyeceğiz.

Şunu bilmelisin Süleyman Soylu, halka mühür vu-ramazsın. Direninlere mühür vuramazsın. Direnişemühür vuramazsın. Onlar mühür tutmaz. Çünkü onlarhaklı. Tarihsel olarak haklı. Bilimin ve tarihin yasalarıonlardan yana. Bilimi ve tarihi mühürleyemezsin Sü-leyman soylu. Yenileceksiniz.

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ

EK: HOŞ GELDİN BAY MEHMET AĞARBurası İstanbul Bay Ağar. Sen de tanırsın.Bu kentte milyonlarca emekçi yaşar. İşçidir, memurdur,

esnaftır, yaşamını çalışarak kazanan insanlardır bunlar.Birçoğu çalışacak bir işe bile sahip değildir, işsizdir; "taşıtoprağa altındır" diye, yerinden-yurdundan kopup gelmiştirburaya. Başını sokacak damı yoktur, yoksuldur, açlık çeker.

Burada kimsesiz çocuklar köprü altlarında büyür, çöp-lüklerde beslenir. Okul çağına gelmiş emekçi çocuklarıokula gidemez, okuma-yazmayı öğrenmeden çalışmayıöğrenirler. Gençleri bekleyen umutlu yarınları değil, kah-vehane köşeleridir. Kadınlar boğaz tokluğuna bedenlerinisatmak zorunda kalırlar. Kapitalizmin tüm vahşiliğini,acımasızlığını, insana değer vermeyen niteliğini çok dahaaçık biçimde görmek mümkündür bu kentte.

Bir başka yüzü daha vardır bu kentin. Tekeller, tefeciler,devlet bürokratları, polis ve mafya iç içe geçmiştir burada.Halkın zenginliklerini gasp ederek, emeğini sömürerekgünlerini gün ederler. Sömürü ve soygun düzeninin sürmesiiçin ne gerekirse onu yaparlar. Rüşvet, haraç, zorbalık,işkence, cinayet, katliam... her şey fazlasıyla vardır burada.

Siz, bu düzen aynen sürsün diye atandınız bu kenteBay Ağar. Egemenler adına "kahyalık" yapacak, emekçikanı akıtacak, hakkını arayanı zorla susturacaksınız; gör-eviniz ve üstlendiğiniz misyon budur Bay Ağar. Sizebaşarılar diliyoruz.

Ama dikkat edin Bay Ağar. Bu kent nicelerini gördü.

Kimler geldi, kimler geçti bu kentten biliyor musun?Hepsi de astı kesti, vurdu kırdı, peki ama sonuç ne oldu?Emekçiler hakları için mücadele vermekten, devrimcilerhesap sormaktan vazgeçti mi?

İstanbul halkı size teslim olmayacak Bay Ağar. İktidarıntüm olanaklarını seferber edeceksiniz biliyoruz. Amaemekçileri, devrimcileri terörle sindirip susturamayacaksınız.İşçiler grevlere, direnişlere memurlar haklı eylemlerinesiz geldiniz diye son vermeyecek, yoksul gecekondu halkınevini yıktırmaya razı olmayacak, gençlik "DemokratikÜniversite" isteminden, YÖK sultasına karşı mücadeledenvazgeçmeyecek!

Terörü, önleme adına özal iktidarı İstanbul'a tayin ettisizi Bay Ağar. Soruyoruz, hangi terörü önleyeceksinizsiz? Terörü uygulayan bizzat siz değil misiniz? İşkenceemrini veren, insanları sokak ortasında kurşunlatan, geceyarıları evlerine baskın yaptıran siz değil misiniz? İstanbulhalkı sizi çok iyi tanıyor Bay Ağar. Bunu unutmayın.

Bu kentte halk polisi sevmez; çünkü polis demek, terördemektir, işkence demektir, cop demektir, halka eziyet de-mektir. Mafya ile kol kola olma, haraç alma demektir. Herne kadar gazetelerde tefrika edilen açıklamalarınızda, bugerçeği bildiğinizi ve değiştirmeyi hedeflediğinizi söylüyorolsanız da, bunu başaramazsınız Bay Ağar. Çünkü siz debu çarkın bir parçasısınız; misyonunuz ve göreviniz, halkave devrimcilere terör uygulamaktır. Ve siz, yıllardır bu işigönüllü yapan birisiniz. Kendinizi halka "şirin" göstermeçabanız, "işkenceci" kimliğinizi gizlemeye yetmeyecektir.

Evet, M.Ağar... Siz İstanbul'u; İstanbul halkı sizi tanıyor.Elinizde devletin tüm olanakları, emrinizde bir polisordusu var. 400 yeni araç ve 10 binden fazla yeni polisletalviye ediliyorsunuz. Bütün bunlarla eskisinden farklı neyapacaksınız? Emrinizdeki polislerden, hangi anlayışla,hangi ücretle özveri bekliyorsunuz? Vatan-millet adına,devlet adına demeye kalkmayın. Çünkü, devletin işi, bitenibir kenara fırlatıp attığını onlardan daha iyi hiç kimsebilmez. 12 Eylül, yüz binlerce insana işkence yaptı, bin-lercesini zindanlara doldurdu, devrimcileri astı-kesti, kur-şunladı; ama onlar bugün yine meydanlarda, devrimciadalet yine işliyor. Peki işkencecilere, devrimci katillerinene oldu? Devlet onları koruyabiliyor mu?

Şöyle bir düşünün Bay Ağar. Kaç emniyet müdürü, kaçsıkıyönetim komutanı, kaç polis şefi geldi geçti bu kentten?Ve şimdi neredeler? Onların, işkence yaptıkları devrimcilerebile, "Beni dışarıda görsen ne yaparsın?" diye sorduklarını,kendilerini en güçlü gördükleri anda bile korkularını dışavurmaktan kaçınamadıklarını unutmayın!

Bay M.Ağar! İşçisiyle, memuruyla, gecekonduda ya-şayanıyla, kadını-erkeğiyle, genci-yaşlısıyla İstanbul'unmilyonlarca emekçisi sizi bekliyor. Devrimciler sizi bekliyor.Sizin baskı ve terörünüzü, işkence ve katliamlarınızı kar-şılamaya hazırırz. Ama unutmayın ki, sömürü ve zulmekarşı çıkanların, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm içinmücadele edenlerin de kendilerini savunacak silahlarıvar.

İstanbul halkı polis terörüne teslim olmayacak!

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!112

Page 13: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

1- Faşizm en genel anlamda bas-kıdır, terördür. Fakat sonuçta onundabir "meşruluk" sorunu vardır. Ve faşizmin de meşruluğunu "kanundevleti" olmaktan alır. Faşist bir dev-let, sık sık kendi yasalarını çiğnesede bir örtüye de ihtiyaç duyar.

2- Ülkemizdeki hukuk da faşizminhukukudur. Ve biçimsel olarak kimiburjuva demokratik hak kırıntılarınınvarlığı, bir parlamentonun ve seçim-lerin olması, bu hukuku burjuva de-mokrasisinin hukuku yapmaz. Tekelciburjuvazinin en gerici, en şovenisten saldırgan ve en kanlı iktidarıolarak faşizmin de bir “hukuk”u var-dır. Bu hukuk doğal olarak faşist birhukuktur.

3- Faşizmin mevcudiyetini veyayokluğunu belirleyen “devletin kendiyasalarına uyup uymaması” değil,bizzat o yasaların muhtevasıdır. Dev-letin kendi yasalarını bile çiğnemesifaşizmde sık rastlanan bir durumdurve faşizmin teşhiri açısından önemlibir noktadır ama faşizmi belirleyentek olgu değildir.

4- Faşizmin mevcudiyetini veyayokluğunu belirleyen "devletin kendiyasalarına uyup uymaması" değil,bizzat o yasaların muhtevasıdır.

5- AKP'nin hukuku faşizmin hu-kukudur. Devletin kurumlarını bugünFethullahçılar'ın veya AKP destekçisibaşka bir tarikatın ele geçirmesi be-lirleyici değildir; bu güçlerin hepsifaşizme uyum sağlamakta, faşist dev-letin zihniyeti ve yasalarıyla yönet-meye devam etmektedirler.

6- Hukuk bir yerde, verili güçilişkilerinin bir sonucudur. Oligarşiiktidar olmuşsa, hukukunu da kendiiktidarını sürdürecek şekilde düzenler.

7- Baskı uygulamayan, herhangibir devlet türü yoktur tarihte. Birsınıfın başka bir sınıf üzerindeki baskıve tahakküm aracıdır diye tanımlan-ması boşuna değildir. Devlet böylebir yapı olduğuna göre, onun huku-kunun da kendi karakterine uygunolacağı, hukukun da aslında“bir sınıfınbaşka bir sınıf üzerindeki baskı ve ta-

hakkümüne” hizmet edeceği açıktır.Bunun dışında mutlak bir eşitlik vemutlak adaleti sağlayan soyut birhukuk yoktur; böyle bir hukuk ta-hayyülü, sınıfsal gerçeğin reddidir.… “Kanunlar önünde herkes eşittir”iddiası ve söylemi de, işte bu sınıfgerçeğiyle dağılıp tuz buz olur.

8- “Faşizmin hukuku” denilince,bundan ne anlamak gerektiği nokta-sında net olmak gerekir. Bu sorununcevabı, aynı zamanda ülkemiz so-mutunun da izahıdır zaten. Her ül-kenin içinde bulunduğu koşullara,faşizmin iktidara geliş biçimine bağlıolarak, hukukun şekillenişi de fark-lılıklar gösterir.

9- Kapitalist üretim ilişkilerininbir tezahürü olan hukukta veya fa-şizmin hukukunda, adaletsizlik, hu-kuki hale getirilmiştir.

10- Burjuva politikacılar “Türkiyelaik, demokratik bir hukuk devletidir”sözünü çok kullanırlar. Bazıları ise“Türkiye bir kanun devletidir” sözünütercih eder. İkisi de sonuçta demagojiolmakla birlikte, hukuk devleti kav-ramıyla, kanun devleti kavramlarınınifade ettiği şeyler de farklıdır aslında.

11- Hukuk bir üst yapı kurumudurve alt yapı tarafından, yani hakimüretim ilişkileri tarafından belirlenir.Hakim sınıfın çıkarlarını esas alır.Tabii bu, mekanik bir belirleme de-ğildir. Kapitalist üretim ilişkilerininhakim olduğu, fa-şizmle yönetilen tümülkelerde hukuk aynıolur diye bir kuralyok. Temelde aynıolsa da, pek çok dafarklılıklar içerebilir.

12- Hukuk don-muş bir üstyapı ku-rumu değildir. Sınıflarmücadelesindeki ge-lişmeler, şu veya buşekilde hukuka dayansır ve onu ileriyeve geriye doğru ye-niden şekillendirir.Halk güçleri de, ege-

men sınıflar da hukuku bu mücadeleiçinde birbirine karşı kullanabileceğielverişli bir silah haline getirmeyeçalışır. Yasaların ikide bir değişmesi,çeşitli sınıf ve katmanların yasalarkarşısındaki tutumunun dönem dönemdeğişmesi, bunun sonucudur.

13- Hukuk açısından iki önemlinokta akıldan çıkarılmamalıdır: Bi-rincisi; ülkemizdeki hukuk, faşizminhukukudur. Biçimsel olarak kimi bur-juva demokratik hakların varlığı, buhukuku burjuva demokrasisinin hu-kuku yapmaz.

İkincisi, hukuk ve adalet bir mü-cadele zeminidir; uygulanan hukukne olursa olsun, halk bu zemindebir mücadeleden asla geri durmama-lıdır. Bu zemindeki mücadele nihaianlamda burjuva hukukunu aşan birperspektifle sürdürülmelidir.

14- Bizim gibi ülkelerdeki hukukaynı zamanda “izafi” bir özellik ta-şır.

İzafilik, aslında mücadelenin hu-kuk üzerindeki etkisini gösterir aynızamanda. Bireylerle devlet arasındaki,bireylerin kendi aralarındaki, çeşitlitoplumsal grup ve katmanların diğergrup ve katmanlarla ilişkilerini be-lirleyen kurallar yani hukuk, sınıflarmücadelesindeki güçler dengesindendoğrudan ve hızla etkilenebilen vebu anlamda hızla değişebilen birözelliğe sahiptir.

HHUKUK YALANI FAŞİZMİN ÜZERİNİ ÖRTEN

BİR “ŞAL”DIR

Küçük Armutlu, Mimarı Senem Doyduk İçinKahvaltı Düzenledi!

Küçük Armutlu'da 13 Kasım günü Mimar Meclisi,Halkın Mühendis Mimarları ve Armutlu Halk Cephesikahvaltı düzenledi. 30 kişinin katıldığı kahvaltıSenem hocanın 18 Kasım’daki mahkemesine çağrıyapılması ile başlandı. Önce Senem Hocanın KüçükArmutlu Mahallesi üzerindeki emeklerinden bahsedildive Senem Hocanın tutuklanmasının nedeninin, mes-leğini halk için kullanmasından kaynaklandığı söy-lendi. Yaklaşık 1 saat süren kahvaltı tüm herkesinSenem Hocayı sahiplenmek için 18 Kasım Cumagünü mahkemede olmasının önemli olduğu vurgu-lanarak sona erdi.

DEVRİMCİLİĞİN KÖŞE TAŞLARI

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

13Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 14: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

��Biz diyoruz ki; hukuk, faşizmin işlediği suçların üstünü örten şaldır.Oligarşinin tarihi; kendi hukukunu, kendisinin çiğnediği örneklerle doludur.

�Biz diyoruz ki; hukuk sınıflı toplumlarda ortaya çıkmıştır. Ezen, sömürensınıfın egemenliğini korumak, pekiştirmek için hukuk ortaya çıkmıştır. Sınıflıtoplumlar var olduğu sürece ezilenler için, halk için adaletsizlik hep olacaktır.

�Biz diyoruz ki; faşizmde “suç” kavramı halk için üretilmiştir. Suçlu olanhalktır. Yasalar egemen sınıfı korumak için vardır.

�Biz diyoruz ki; oligarşi, sınıfsal çıkarlarını hukukta en açık biçimde ifadeetmek ister, fakat yasalar sisteminde “haklar ve özgürlüklere” de yer açmak zorundakalır. Böylelikle faşizmin üstüne, burjuva demokrasisinin bazı normları geçirilmişolur. Bu nedenle ülkemizde hak ve özgürlükler göstermelik, kağıt üzerindedir.

�Biz diyoruz ki; hukuk vardır, burjuvazinin çıkarlarını savunur; hukukvardır, halkın çıkarlarını savunur; fakat hangi sınıfın hukuku olursa olsun kendiiçinde bir tutarlılığı ve biçimsel de olsa, kuralları vardır. Oligarşinin faşisthukuku ise, bunun tam tersine; kuralsız, keyfidir.

�Biz diyoruz ki; “hukuk devleti” kavramının kendisinde bir aldatmaca, birçarpıtma saklıdır. Bu kavram, oligarşinin kendi düzenini meşrulaştırmak içinkullandığı içi boş bir kavramdır.

�Biz diyoruz ki; oligarşinin deyimiyle “kanun devleti” olmak, sadece halkıdüzenin meşruluğuna ikna etmek için kullanılan bir argümandır. Burjuvazi, hukukukendi yaptığı için, hukuka uygun olan her şey meşrudur diye savunur. Oysa, hukukauygun olan her şey meşru değildir. Sömürü, hukuka uygundur ama meşru değildir.

�Biz diyoruz ki; halkın hukukunu ancak halkın iktidarı yapar. Ve bu yanıylada bizim hukuk ve adalet mücadelemiz “reformcu” bir mücadele değil, devrimiçin mücadeledir.

Bu Haftaki Filmimiz:

"Black"Antep Özgürlükler Derneği’nde

12 Kasım'da Halk Cepheliler filmgösterimi gerçekleştirdiler. 6 kişininkatıldığı film gösteriminde ‘BLACK’filmi izlendi ve film sonunda filmüzerine değerlendirmeler yapıldı.

Bize Umut Aşılayan

Öğreten Filmler İzliyoruzDersim’de 12 Kasım'da film gös-

terimi yapıldı. "Piyanist" filmi izlendi.Filmin bitiminde değerlendirmesiyapıldı. Değerlendirmede filmdeolan geri ve reformist, oportünistyanların yanlışlığı ve aslında o kadarcefa, acı çekenlerin kurtuluşlarınınkaçmak değil, kurtuluşa kadar sa-vaşarak olacağı söylendi. Film gös-terimine 9 kişi katıldı.

Hatay: 12 Kasım günü film gös-terimi yapıldı. “Demir Çeneli Me-lekler” filminin izlendiği film gös-teriminden sonra herkesten kısa de-ğerlendirmeler yapılması istendi.Filmde Amerikan kadınlarına oyhakkı kazandırmak için örgütlenmeyapan ve kaçınılmaz olarak bedelödeyen, hapishanelerde direniş baş-latan kadınlar konu alınıyor. Yapılanfilm gösterimine 17 kişi katıldı.

Biz Diyoruz ki;�FAŞİZMİN EN BÜYÜK YALANI

‘HUKUK DEVLETİ’ DİR!

14

Page 15: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

11 Kasım günü İçişleri Bakanlığıtarafından 370 derneğin faaliyetlerininvaliliklerce durdurulduğu açıklandı.Bu açıklamadan kısa bir süre sonrabirçok derneğin kapılarının mühür-lenmeye başlandığı haberleri gelmeyebaşladı. Bu dernekler arasında ÇağdaşHukukçular Derneği ve Adalet OkuluDerneği de bulunuyordu.

Çağdaş Hukukçular Derneği Ge-nel Merkezi ve Ankara Şubesi’ninkapısının, Ankara İl Dernekler Mü-dürlüğü görevlileri ve Güvenlik Şubepolisleri tarafından mühürlenmesi sı-rasında ÇHD üyesi avukatlar bu du-rumu sloganlarla protesto ederken,Adalet Okulu Derneği’nin ve AnkaraHalkın Hukuk Bürosu’nun bulunduğubinaya gelen polisler halkın avukat-larının direnişiyle karşılaştılar.

Derneğin kapısına kilit vurmayagelenler direnişin haklılığı ve meş-ruluğu karşısında acizleştiler. Çünkükendileri de gayrı meşru olduklarını,yaptıklarının kendi hukuklarında dahiyeri olmadığını biliyorlardı. Bunuyüzlerine vuran halkın avukatlarınaverebildikleri tek cevap, “Ne yapalım,emir büyük yerden” oluyordu.

Halkın avukatları, Halkın HukukBürosu’nu mühürlemeye gelen po-lislere ve dernekler müdürlüğü me-murlarına buranın avukatlık bürosuolduğunu ve bir dernek olmadığını,yalnızca kuruluş aşamasında tebligatiçin dernek adresi olarak gösterildi-ğini, mühürlenemeyeceğini anlatma-larına rağmen, “Emir büyük yerden”dedi emir erleri...

İçişleri Bakanlığı kararı ve valilikonayı ile Halkın Hukuk Bürosu’nunkapısına dayanmışlardı. Hiçbir meş-ruluğu olmayan ve düzenin hukukunadahi aykırı olan bu karar elbettehalkın avukatlarını susturmaya, sin-dirmeye yönelikti; ama sadece bununiçin değildi. Halkın avukatlarını sin-

direrek bütün halka mesaj vermeyiumuyorlardı. Umduklarını bulama-dılar. Hevesleri kursaklarında kaldı.Susamazdı halkın avukatları, sine-mezdi. Büronun tarihi, onlarca yıllıkdeneyimi, yaratılan değerler, halkınavukatlığı, devrimci avukatlık gele-neği... Bunun önünde engeldi. Sus-madılar, sinmediler...

Kapıya ilk dayandıkları andan iti-baren bir direniş ateşi yaktı halkınavukatları. Bu hukuksuz, keyfi kararıtanımadıklarını, açıkça yüzlerine vur-dular kapıya dayanan zorbaların...“Yaptıklarınızı ‘hukuk’ ile açıklamayaçalışmayın. Biz hukukçuyuz… Sizinyaptığınız hukuk değil… Sizin yaptı-ğınız idari işlem dahi değil... Tamamenhukuk dışı bir alana çıktınız... Meşrudeğilsiniz… Direneceğiz” dediler.

Halkın avukatlarının yaktığı buateş büyüdü, kısa sürede yakınında-kileri de içine aldı... ÇHD’li avukatlar,Özgürlükçü Hukukçular Derneği,Halkevleri Hukuk Dairesi, HukuktaSol Tavır, Halkın Kurtuluş Partisiavukatları, HDP ve CHP’nin hukukçumilletvekilleri oradaydı. Barolar Bir-liği temsilcileri, Ankara Barosu Yö-netim Kurulu üyeleri ve Avukat Hak-ları Merkezi oradaydı...

Aynı anda dışarıda, büronun veadalet okulunun bulunduğu binanınönünde ise avukatlarını sahiplenmeyegelen halk vardı. Polisin saldırısınarağmen Devrimci Parti, TAYAD,Halk Cephesi, Adalet Okulu Öğren-cileri büronun kapısının önünden ay-rılmadılar.

Büronun önüne gelemeyip, fizikendirenişe destek olamayıp internetaracılığıyla ya da telefonla arayarakdestek ve dayanışmalarını ileten bin-lerce insan oldu. Kısaca halk, avu-katlarına sahip çıktı. Bugüne kadaravukatlar onları savunmuştu şimdionlar avukatlarını savunuyordu.

Büronun ismi, kimin olduğu önemlideğildi artık. Orası bir direniş mevzi-siydi sadece... Faşizme karşı bir direnişkalesi... Kaleyi savunmak için gel-mişlerdi. Bu yalnız bir destek ve da-yanışma gösterisi değildi, kendi hak-kını, direnme hakkını savunma idi.

O gece tarihsel bir gece yaşandıgerçekten... Milyonlarca insan, öncebir avuç avukatın arkalarındaki gö-rünmeyen kalabalıklardan aldıklarıgüçle, kapıya dayanan karanlığın ze-banilerine meydan okumalarına tanıkoldu. Sonra giderek büyüyen direnişateşinin sıcaklığını içinde hissetti...Bu, tarihsel ve siyasal haklılığın,meşruluğun gücüydü işte...

Saatlerce içeri girmeye çalışanpolisler karşılaşmayı ummadıklarıbu direniş karşısında geri adım atıpkısa süreliğine de olsa büro önündençekilirken, bir süre sonra yenidentalimat alıp kapıyı kırarak girmeyeçalıştılar. Bu kez de halkın avukat-larının barikatına çarpan polisler içerigirmek için uzun süre uğraştılar.

Güvenlik Şube, çevik kuvvet, der-nekler masası Halkın Hukuk Büro-su’na altı saat boyunca giremedi.Gücü olmadığı için değil, meşru vehaklı olmadığı için giremedi… Acizoldukları için giremedi...

Emniyet müdürlüğü, savcılık, der-nekler masası yaptıkları işin hukuksuzolduğunu biliyorlardı. Bu yüzden avu-katların rıza ve onayını istediler, “Neolur bize bir yer gösterin, ‘şurasıdır’diye kabul edin” dediler... Kabul et-medi halkın avukatları. Tartışmanınbir yerinde milletvekilleri kendi ini-siyatifleri ile, “odalardan birini mü-hürleyin gidin” diye önerdikleri zamanmemurlar ve polisler “o zaman ruh-satlarını indirsinler, dosyalarını çıkar-sınlar odadan” diye gerçek niyetlerinigösterdiler. İstedikleri halkın avukat-larının onuruydu, namusuydu... O za-

BBU DİRENİŞ, OHAL’İN 80 MİLYON HALKI TESLİMALAMAYACAĞININ İLANIDIR...

AKP faşizmi yönetememe krizi yaşıyor

Devrimci Kurumları Kapatarak Halkı Susturmaya Çalışıyor...

YÖNETEMEYEN AKP, “OHAL” İLE YÖNETİYOR!

HALKIN AVUKATLARININ 6 SAAT SÜREN DİRENİŞİ Halkın HukukBürosu

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

15Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 16: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

mana kadar iyi niyetle “ne var biroda gösterseniz” diye telkinde bulunanmeslektaşları dahil herkes “yeter artık”dedi ve ipler işte burada koptu.

Tayyip Erdoğan’ın İçişleri BakanıSüleyman Soylu talimat verdi. Busaatten sonra sıradan polislere, çevikkuvvete falan güvenmiyordu. ÖzelHarekat geldi, çevik kuvvetin başınageçti...

Kapıları kırarak girdi içeri zeba-niler. Güçsüz ve korkaktılar... Gir-dikleri yer bir hukuk bürosu olduğuhalde uzun namlulu silahlarını avu-katların üzerlerine doğrulttular. Ağız-larından salyalar akıtarak talimatlaryağdırdılar; ama nafile... Dinleteme-diler. O bağırmalar, talimatlar, silahdoğrultmalar, tehditler, gözaltına al-malar susturamadı halkın avukatla-rını... O gece, halkın avukatlığı ge-

leneğine yeni bir halka eklendi. Halkladevrimci avukatlar arasında kopmazbağ daha da güçlendi. Çünkü karanlıkyolun sonunda doğacak güneşi gös-terdi halkın avukatları onlara. Avu-katlarının direnişi umut oldu halka...

Sonuç olarak; OHAL var, bu ko-şullarda hiçbir şey yapılamaz dü-şüncesi yanlıştır. Faşizme karşı mü-cadelede ileri-geri tavır yoktur. Endoğru hat sıklaştırdığımız saflarda;en haklı, en meşru olduğumuz yerdebirleştiğimiz hattır. Açıktır ki, bu hatdireniş hattıdır.

Bu direnişle bir kez daha gördükki, direniş en kötü koşullarda, enağır şartlarda, en “olmaz” denilenanlarda bile olmazı olur kılar... Direnişumudu diri tutar, umutsuzlara umutolur, yılgınlara güç verir... Umududiri tutmak, umudu büyütmek, ka-

ranlığın ortasında ışık olmak içinyeni direnişler yaratalım. Zamanumutsuzluğu, yılgınlığı yayma değildirenme zamanı şimdi.

“...Ey halk, parçala şu nankörsuskunluğunu 

Baş kaldır artık  Sevginin ve öfkenin uğultusunu  Bağrına vura vura taşırken sana  Karşılık gözetmiyor o gencecik

insanlar  Ne barbarın tehdidi, ne dişleri

kıran elektrik  Dalga dalga yayılan o rüzgarı

durdurabilir  Bu direniş senin için ey halk  Bu çığlık senin kollarınla  Yıkılsın şu köhne dünya  Ve coşkuyla yeniden kurulsun diye

çınlatıyor hayatı...Nihat BEHRAM”

Devrimci İşçi Hareketi 10 Ekim’de bir açıklama ya-yınlayarak işten atılan belediye işçisi Salih Savaş’ın di-renmeye devam ettiğini belirtti. Açıklamada şunlar ifadeedildi: “Çerkezköy Belediyesi otoparkında çalışan SalihSavaş, 8 Ekim’de hiçbir gerekçe gösterilmeksizin iştençıkarıldı. Sözlü olarak, küçülmeye gidiyoruz denilipişten çıkarılmasının hemen ardından yerine başka birişçi alındı. Salih Savaş bir ay boyunca belediye yetkili-lerinin hemen hemen hepsi ile görüşmüş ancak hepsi deSalih Savaş’ı oyalamaktan başka hiçbir şey yapmamışlardır.Salih Savaş, 8 Kasım’da belediye önünde direnişe başladı.Direnişe başlar başlamaz polisler tarafından işkence ilegözaltına alındı. O gün serbest bırakılınca tekrar belediyeönüne gitti. 9 Kasım günü de belediye önünde direnişe

devam edince, polisler tekrar gözaltına alıp akşamsaatlerine kadar gözaltında tutulup savcılıktan serbestbırakıldı. 10 Kasım günü direnişine kaldığı yerden devameden Salih Savaş’ı birçok insan ziyaret etti. Sınıfa gidenbir çocuk gelip “abi bende telefonuma çekip internettenpaylaşabilir miyim” dedi. Esnaf gelip çay ve su getirdi.Her gelen belediyeye bir şeyler söyleyip direnişi destek-lediklerini söylediler. Çerkezköy halkının ilgisi yoğundu.Tabi bunların yanında direnişten rahatsız olan CHP kadınkollarından iki kişi Salih Savaş’a yanaşıp “her şeyiberbat ettin, sana kaç para veriyorlar, kim sana paraveriyor, yazıklar olsun” demişlerdir. Haksız yere iştenatılan bir işçi ve hala kendi çıkarlarını düşünen işçiyedüşman olan bir kafa yapısı. Sözde işçi haklarındanbahsedip, işçiyle karşı karşıya gelmekten nefret eden biranlayış… Bunlar ancak işçi düşmanı olabilirler. Herşeyleri para olduğu için, işi onuru ekmeği için direnenişçiyi kendileri gibi sanıyorlar. Bilmiyorlar ki bir direnişparayla değil, onur ile kararlılık ile olur.”

Okmeydanı Halk Meclisi üyeleriPiyalepaşa Mahallesi Yıldırım Beyazıtsokağında 11 Kasım’da açık alantoplantısı düzenledi. Uyuşturucu sa-tıcılarının merkez üssü durumundakisokakta düzenlenen toplantıda, uzunbir süredir bütün bir sokağı kuşataraksakinlerine neredeyse esir hayatı ya-şatan çeteleri, ancak, örgütlü mücadele

ederek kovabilecekleri anlatıldı. ŞarkKahvesi’nde bulunan telefon kulü-belerinde başlatılan oturma eylemiörnek verildi. Bu hafta 7.si düzenlenenoturma eyleminin sonuçlarından bah-sedilirken, süreç içerisinde orada bu-lunan kalabalık torbacı grubununnasıl barınamayıp kaçtıkları belirtildi.Birlik ve beraberliğimizle birçok so-

runun üstesinden gelinebileceği an-latıldıktan sonra, karşılıklı önerilersunuldu. Sunulan önerilerden birisiolan “oturma eylemi” çoğunluk ta-rafından kabul gördü. Sonra hep be-raber yapılacak oturma eyleminintarih ve saati belirlendikten sonratoplantı bitirilerek sona erdi. Toplan-tıya 70 mahalle sakini katıldı.

Salih Savaş İşi ve Onuru İçin Direnmeye Devam Ediyor!

Direne Direne Kazanacağız!

UUyuşturucuya Karşı Mücadeleyi So kak Sokak Ö rüyo ruz !Bu Pisliği Halk Meclisleri Temizler

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!16

Page 17: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Geçtiğimiz hafta 4 Kasım Cuma günü Kürt milliyetçihareket Diyarbakır Bağlar İlçesinde Çevik Kuvvet ŞubeMüdürlüğü yakınlarında bomba yüklü bir minübüs ileyaptığı eylemde ikisi polis 9'u halktan insan öldü. 100’ünüzerinde insan yaralandı. 1750 ev ve iş yeri hasar gördü.

Devlet kaynakları eylemin PKK tarafından yapıldığınıaçıklarken HDP'liler eylemin IŞİD tarafından yapılmışolabileceğini açıkladı. Daha sonra TAK imzasıyla yapılanaçıklamayla Kürt milliyetçi hareket eylemi üstlendi.

IŞİD; emperyalistlerin ve işbirlikçilerin besleyip bü-yüttüğü bir örgüttür. Halka zarar veren eylemleriyle,toplu katliamlarıyla, kelle kesmesiyle, tecavüzleriyle bi-linen bir örgüt. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin ye-tiştirmesi bir örgüt olduğu için onların her türlü halkadüşman yöntemlerini kullanmaktadır.

PKK; Kürt halkının kurtuluşu için mücadele ettiğiniidda eden bir örgüt. Ancak nasıl bir kurtuluş hareketidirki, bir eylem yapıldığında eylemin IŞİD'in mi, PKK'ninmi yaptığı ayırt edilemiyor?

Son Diyarbakır eyleminde olduğu gibi HDP'liler bileeylemin IŞİD'in eylemi olabileceğini açıkladı. Çünkü so-nuçlarından bakıldığından 2 polis ölürken, 9'u halktaninsan öldü. 100’ün üzerinde yaralı ve 1750 ev ve işyerihasar gördü.

Kürt milliyetçi hareket ‘90’lı yıllarda “Kürdün evineateş düştüyse, Türkün de evi yanacak, Kürdün ormanlarıyanıyorsa Türk’ün de yanacak” diyordu. Düşman olarakTürk halkını görüyordu. Bugün Diyarbakır’da PKK ey-lemleriyle Kürdün de ocağına ateş düşüyor. Küçükburjuva milliyetçiliğinin geldiği noktadır burası...

Devrimci eylem politik eylemdir. Eylemin amacıhalka gerçekleri açıklamaktır. Düşmanın yalan ve de-magojilerini açığa çıkartmaktır. Düşmanın gerçek yüzünühalk kitlelerine göstermektir. Politikanın farklı araçlarlasürdürülmesidir. Devrimci eylem örgütleyicidir. Halkıdevrim lehine saflaştırandır. Hesap sorandır. Hedef gös-terendir. Mesaj ileten, çağrı yapandır. Dostu düşmanıgösterir. Faşist devletin sanıldığı kadar güçlü olmadığınıortaya koyar. Devrimcilerin cüretini yansıtır.

Devrimci eylem düşmanın yalan ve demagojileriniaçığa çıkarttıkça çelişkileri derinleştirir. Düşman saflarındadağılmalar, bölünmeler, parçalanmalar yaratırken halkaumut olur. Halk kitlelerini devrim cephesinde saflaştırır.

Kürt milliyetçi hareketinin yaptığı eylemlerin isehalkın üzerinde tam tersi bir etkisi olmaktadır. ÇünküKürt milliyetçi hareketin yaptığı eylemler oligarşi kadarhalkı da hedef almaktadır.

İki polis öldürmek için Çevik Kuvvet Şube Müdür-lüğü’nün metrelerce uzağında, tonlarca bomba patlatmak

devrimci eylem olamaz. Halktan 9 ölü, 100’ün üzerinde yaralı... 1750 ev ve

iş yerinde ciddi derecede hasarlar... Nedir bu eylemin amacı?Bu tür eylemlerle ne hedeflenmektedir?Kızılay’da şehrin en kalabalık olduğu bir meydanda

ve yoksul halkın kullandığı otobüs durağında bombapatlatmakla aynı mantıktır.

Bu eylemlerin halkların lehine olmadığı, Kürt halkınahizmet etmediği açıktır.

Kürt milliyetçi hareket on yıllardır milliyetçi bakışaçısıyla halka zarar veren eylemler yapmaktadır.

Kürt milliyetçi hareketin eylem anlayışında “suçlu-suçsuz” ayrımı yoktur. “Savaştır bu olur”, “kurşunadres sormaz” anlayışı hakimdir...

Kürt milliyetçi hareketin eylem anlayışı; “Kürdünormanları yanıyorsa Türk’ün de ormanları yanacak...”anlayışıdır.

Kürt milliyetçi hareketin, “Kurşun adres sormaz”anlayışında somutlanan yanlış eylem çizgisi, haklı vemeşru olan bir ulusal mücadeleyi halklar nezdinde gayrimeşru bir duruma düşürmüştür.

Milliyetçiliğin yön verdiği yanlış eylem çizgisiyleşovenizm körüklenmiş ve halklar arası önyargılar, düş-manlıklar büyüdüğü için sınıf mücadelesinin gelişmesinede engel olmuştur.

Devrimci eylem halk güçlerini devrim saflarında bir-leştirir. Devrimci eylem halkın düşmana olan öfkesinin,kininin, duygularının tercümanıdır. Şafak ve Bahtiyar’ınAKP’nin savcısı M. Selim Kiraz’ı rehin alma eylemindensonra, devrimcilerin “Halkımız sizi seviyoruz” mesajınabinlerce “biz de sizi seviyoruz” mesajıyla cevap verilmesibunun en somut ifadesidir.

Kürt milliyetçi hareketin eylemleri ise halk güçlerinibölüp parçalarken düşman cephesini iktidarıyla, muha-lefetiyle, oligarşi içi tüm çelişkiler bir kenara bırakılıp

TAK Diyarbakır Bağlar'da Bombalı Saldırı Gerçekleştirdi: 2 Polis 9 Halktan İnsan Öldü...

1750 Ev Hasar Gördü...

HASAR GÖRENLER HALKIN EVLERİDİR

SADECE 2 POLİSİN ÖLDÜĞÜ EYLEMDE, HALKTAN

ÖLEN İNSAN SAYISI 9’DURDevrimci Eylem

Halk Cephesini Birleştirip Düşman Cephesini Parçalar!

Kürt Milliyetçi Hareketinin Eylemleri Halk Güçlerini Parçalayıp

Düşman Cephesini Birleştiriyor!

Sol’un Sol’un Köşe TaşlarıKöşe Taşları

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

17Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 18: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

birleştirmektedir. PKK’nin halka zarar veren her eyleminden sonra

oligarşik güçler AKP etrafında birleşip “terörü” kınamak-tadırlar. Kürt milliyetçi hareket bu eylemleriyle oligarşiyideğil, halkı hedef almaktadır. Kürt milliyetçi hareketegöre oligarşi hep uzlaşılacak bir güç olarak görülmüş halkise hep aşağılanmış, adeta düşman olarak görülmüştür.

Kürt milliyetçi harekete göre Türk halkı PKK’yi “an-lamadığı” için “suçlu” olmuştur.

Kürt milliyetçi hareket, Vezneciler eyleminden sonrayaptığı şu açıklama Kürt milliyetçi hareketin nasılbaktığını göstermektedir: “Yaşanan sivil kayıplardanise Kürt halkına vahşi bir savaşı dayatan faşist AKPsorumludur. Türk halkı sessiz kalarak onayladığı busavaşın mağduru olmaya mahkumdur. Türkiye'de bu-lunan ve gelmek isteyen yabancı turistleri de tekraruyarıyoruz. Yabancılar bizim hedefimiz değildir”

“Sessiz kalırsan savaşın mağduru olmaya mah-kumsun” diyor. Yabancı turistlere uyarı yapıp “hedefimizdeğilsiniz” derken Türkiye halklarına uyarı da yok. Yabizim oligarşi ile uzlaşmamız için sesinizi yükselteceksinizya da hedefimiz olmaya devam edeceksiniz diyor.

Evet, Kürt milliyetçi hareket bunu dün “batı”dayaşayan Türkiye halklarına derken, bugün milliyetçiliğinçıkmazı içinde debelenen teslimiyetçi, uzlaşmacı politi-kalarına destek vermeyen KÜRT HALKINA demektedir.

Kürdistan’da tonlarca bomba kullanılarak onlacakişinin katledildiği eylemlerin amacı budur.

Halka Zarar Veren Eylemler Kürt Milliyetçiliğinin Çıkmazıdır

Kürt milliyetçi hareketin halka zarar veren yanlışeylem çizgisi, sadece bu çizgiyi hayata geçirenlere değil,en genel anlamda sola büyük zarar vermiştir ve vermektedir.Halka ve devrimin meşruiyetine zarar veren bu çizgikarşısında uyarı ve eleştiri görevini kararlılıkla sürdürentek siyasi hareket devrimci harekettir. Kürt milliyetçihareketin halka zarar veren eylemleri on yıllardır sür-mektedir. Reformizm ve oportünizm Kürt milliyetçi ha-reketi eleştirmek bir yana, kraldan daha kralcı kesilerekyanlışın üstünü örtmeye ve meşrulaştırmaya çalışmıştır.

Bu yanıyla PKK’nin on yıllardır süren halka zararveren eylemlerinden reformizm ve oportünizm de so-rumludur. Zaman zaman Kürt milliyetçi hareketin ken-disinin bile “özür dilemek” zorunda kaldığı eylemleriöylesine eleştirmek oportünizmin ve raformizmin bu so-rumluluğunu gidermez.

Son Diyarbakır eyleminden sonra da çeşitli kesimlerdenKürt milliyetçi harekete karşı eleştiriler yapılmıştır.Ancak bu eleştirilerin hiçbir tutarlılığı yoktur.

Kürt Milliyetçi Hareket Halka Zarar Veren Eylemleri İlk kez Yapmıyor! Nerdeydiniz?

HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Diyarbakır

eyleminden sonra TAK'ın açıklamasına tepki göstererekşöyle dedi; "Hiçbir söz, vekillerimiz, eşbaşkanlarımız,yöneticilerimiz ve sivil halkı hedef alan kör şiddetihaklılaştıramaz. Hiçbir kurtuluş hareketi IŞİD'le aynıhat üzerine düşmeyi, yaşam hakkını hoyratça çiğnemeyibir kuru özür ile geçiştiremez"

Ertuğrul Kürkçü de “KÖR TERÖR” diyerek, Kürtmilliyetçi hareketin halka zarar veren bu anlayışını ge-çiştiremez. Kürt milliyetçi hareket son bir yıldır 50 tonunüzerinde bomba patlattı. Bu eylemlerde halktan yüzlerceinsanımızı katletti.

PKK bu tür eylemleri ilk kez yapmıyor. Kızılay’daotobüs durağında yaptığı bombalı eylemle 34 kişiyi kat-letti... Ve PKK 90’dan beri “Kurşun adres sormaz”diyerek halka zarar veren eylemler yapmaktadır.

Devrimcilerin kan can bedeli yarattığı devrimci eylemanlayışına zarar vermektedir. Halkı katletmektir. “Sessizkalırsanız savaşın mağduru olmaya mahkumsunuz”demektedir. Vezneciler Katliamı’ndan sonra yapılan buaçıklama yapılacak yeni katliamların meşrulaştırılmasıdır.O zaman nerdeydiniz?

IŞİD ile PKK’nin eylemleri ayırt edilemiyor... Buyeni bir durum değil.

IŞİD’i yaratan emperyalistlerdir. Bugün Suriye’deaynı emperyalistler Kürt milliyetçi hareketi kullanmaktadır.Dün Esad iktidarını yıkmak için IŞİD’e yaptırdıklarınıemperyalistler bugün Kürt milliyetçi herekete yaptır-maktadır. Emperyalizme hizmet konusunda aralarındahiçbir fark yoktur ve bugün emperyalistlerin “Kara gücü”olarak kullanılan Kürt milliyetçi harekettir.

Kürt milliyetçi hakeretin emperyalizmin “kara gücü”olarak kullanılmasına eleştirisi olmayanların Diyarba-kır’daki katliama eleştirileri tutarlı bir eleştiri değildir.

Sonuç olarak; 1- Kürt milliyetçi hareketin eylemleri dün “batı”daki

Türkiye halklarını hedef alırken, bugün uzlaşmacı, tesli-miyetçi politikalarına destek vermediği için Kürt halkınıda hedef alır duruma gelmiştir.

2- PKK’ye bu tür eylemleri yaptıran milliyetçi bakışaçısıdır. Milliyetçilik çıkmazının geldiği nokta burasıdır.

3- Kürt milliyetçi hareketin tüm eylemlerinin arkasındayine oligarşiyle uzlaşmak vardır. Oligarşi masaya oturmayaçağırılırken, teslimiyetçi politikaları halk tarafından des-teklenmediği için halk da cezalandırılmaktadır.

4- Kürt milliyetçi hareketin bu eylem anlayışı, halkgüçlerini hızla bölüp parçalarken, oligarşik cepheyi tüm çe-lişkilerine rağmen, faşist AKP politikalarında birleştirmektedir.

5- Devrimci eylem halk güçlerini devrim lehine bir-leştirip, düşman cephesinde çelişkileri derinleştirerekparçalanmalar yaratmalıdır. Kürt milliyetçi hareketinhalk güçlerini bölen, parçalayan eylem anlayışı mahkumedilmeden yapılan eleştiriler tutarlı değildir.

Kürt milliyetçi hareketin halka zarar veren eylemlerinibir kez daha kınıyor ve halka zarar veren eylemlerdenvazgeçmesini istiyoruz.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!18

Page 19: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Nerede örgütleneceğiz?Gecekondu mahallelerinde örgüt-

leneceğiz.Neden?Çünkü, devrim yapmak istiyoruz.Devrim?Devrim Halkın İktidarıdır.Halk?Halk; bir avuç emperyalizmin iş-

birlikçi, asalak, halk düşmanı ve haindışında kalan herkestir.

Halk yoksullardır.Yoksullar?Yoksullar, işçiler, memurlar, öğ-

renciler, ev kadınları, işsizler, küçükesnaf, köylüler... dir. Ve köylüler dı-şında kalan tüm yoksulların yaşamalanları, gecekondu mahalleleridir.

“Mahalleler, emekçi halkın yoğunolarak yaşadığı yerleşim birimleridir.Çıkarları devrimden yana olan halksınıf ve tabakaları, şehir merkezle-rinin etrafında kumelenmiş ve dahaçok gecekondu niteliği taşıyan bubölgelerde otururlar.

Ülkemizde kırdan kente göç so-nucu kentlerin artan nufusu barın-dıracak bir planlı gelişme içinde ol-mamasından öturu yoğun bir gece-kondulaşma söz konusudur. Bu alan-lar, emekçi halk yığınlarının yaşadığıbölgeler olması itibarıyla kentlerdeki

devrimci çalışmanın da odak-laştığı alanların en başındagelir.

Gecekondu semtleri, duzensiz ken-tleşme yapısıyla emekçi halkın çe-lişkilerinin en yoğun ve en somutolarak ortaya çıktığı yerler olmasıitibarıyla, kentlerin en hareketli alan-larını oluştururlar. Buralar için kent-lerin yumuşak karnı da diyebiliriz.

Buralarda işçi sınıfı yanında me-murlar, öğrenciler, çeşitli meslek sa-hipleri, işsizler vb. gibi toplumunhemen her kategorisinden emekçiinsanlar vardır.

Kırsal alanın etkileri yoğundur,köyle bağlantı tum canlılığı ile surer.”(Haklıyız Kazanacağız)

Bunun için devrim yapmak isteyenbir örgütün örgütleneceği ilk ve ön-celikli yer, gecekondu mahalleleri ol-mak zorundadır. Eğer devrim sadecebir tercih değil, aynı zamanda bir zo-runluluk olarak görülüyorsa, gece-kondu mahallelerinde örgütlenmekde bir tercih değil, zorunluluk olarakgörülmelidir.

Gecekondu mahallelerinin durumuve gecekondu mahallelerinde örgütlen-meye yaklaşım bu kadar açık ve nettir.

Ülkemizde oportünizm ve refor-mizm gecekondu mahallelerine git-mezler, gecekondu mahallelerine bu-run kıvırırlar.

Oportünizmin bir kısmı işçicidir.

Gecekondu mahallelerine gitme-melerinin nedenini işçici teorileri ileaçıklamaya çalışırlar. Gerekçelerinin,gerçekle ilgisi yoktur. İşçi sınıfını ör-gütlemek isteyen de gecekondu ma-hallelerine gitmek zorundadır. İşçi sı-nıfıda Beyoğlu’nda yaşamaz, lükssemtlerde yaşamaz, işçi sınıfıda ge-cekondu mahallelerinde yaşar.

Oportünizmin bir kısmı İkinci Pay-laşım Savaşı öncesi dünya tablosunuşablon gibi ezberleyip, bugünün Tür-kiye koşullarına uygulamaya çalışır.Bu nedenle de yeni sömürgecilik iliş-kilerini, yeni sömürge ülkelerdekiçarpık kapitalist gelişimi ve bununyarattığı çarpık kentleşme ve gece-kondu sistemini çözümlemekten ka-çınmış bu nedenle gecekondu gerçe-ğine ilgisiz yaşamaktadır.

Her iki kesim de kendi ideolojikpolitik çizgileri ve yaşam tarzları ne-deniyle gecekondulardan uzak dur-maktadırlar.

Özellikle reformizm ayrıca, küçükburjuva ve halk safları içindeki elitkesimlerin hareketi haline gelmiş, ya-şam alışkanlıkları nedeniyle de hemgecekondu halkını küçümsemekte vehem de gecekondu semtlerinde yaşa-mak istememektedir. Bu yaşam alış-kanlıkları da gecekondulara burunbükmelerinin nedenleri arasındadır.

Diğer bir ifade ile, oportünizm vereformizmin gecekondu mahallelerine

MAHALLELEREkmeğimiz içinOnurumuz için

Adalet için Savaşıyoruz

Sorun Sorun Faşizm legal çalışmaFaşizm legal çalışma

olanaklarımızı sınırlıolanaklarımızı sınırlı --yor... legal alanda çalışyor... legal alanda çalış--

ma yapamaz halema yapamaz halegetirmek istiyor..getirmek istiyor.. ..

ÇözümÇözümBirincisi legal çalışma olanaklarımızıBirincisi legal çalışma olanaklarımızı

sonuna kadar savunacak ve koruyacağızsonuna kadar savunacak ve koruyacağızİkincisi, illegal çalışmayı daha da geliştirecek veİkincisi, illegal çalışmayı daha da geliştirecek ve

güçlendireceğiz...güçlendireceğiz...Faşizme karşı mücadele her zaman en meşru eylemdir.Faşizme karşı mücadele her zaman en meşru eylemdir.

Faşizmin saldırganlığının artması, legal ve demokratik çalışmaFaşizmin saldırganlığının artması, legal ve demokratik çalışmaolanaklarının her zamankinden daha fazla ortadan kaldırılması,olanaklarının her zamankinden daha fazla ortadan kaldırılması,faşizme karşı legal ve illegal, silahlı ve silahsız her biçimi kulfaşizme karşı legal ve illegal, silahlı ve silahsız her biçimi kul--

lanarak savaşmayı her zamankinden daha vazgeçilmez halelanarak savaşmayı her zamankinden daha vazgeçilmez halegetirmiştir. O halde savaşacağız. Bir yol tıkandığındagetirmiştir. O halde savaşacağız. Bir yol tıkandığında

yeni bir yol bulacağız, bir yöntemimiz kullanılayeni bir yol bulacağız, bir yöntemimiz kullanıla--maz hale geldiğinde yeni bir yöntemmaz hale geldiğinde yeni bir yöntem

bulacağız.bulacağız.

Mahalleler HalktırHalk Cephe’dirCephe Devrim’dir

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

19Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 20: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

gitmemelerinin nedeni, devrimle il-gilerinin olmamasından ya da artıkkalmamasından kaynaklanıyor.

Devrimle ilgileri olmayanların ge-cekondu mahallelerine gitmelerine degerek kalmıyor.

Gecekondu halkının yoksulluğun-dan da uzak durmuş oluyorlar.

Gecekondu halkının sistemle çe-lişki ve çatışmalarından da uzak du-rarak, geceleri yataklarında rahat uyu-nan mahallelerinde rahat ediyorlar.

Reformizm, Oportünizm İleGecekondu HalkınınKopuşu ÖzellikleBüyük Direnişte AldıklarıTavırla Derinleşmiştir.

Yıl 2000 iken, emperyalizm veoligarşi ile yoksul halk arasında de-rinleşen çelişkinin çatışma alanını ha-pishaneler oluşturuyordu.

Emperyalizm ve oligarşi yoksulhalkın devrimci savaşını hapishane-lerde devrimci harekete saldırarakdurdurmak, geriletmek istiyordu. Yok-sul halkın temsilcileri devrimcilerin

tavrı, tereddütsüz her türlü bedeliödeme pahasına bu saldırıyı püskürt-mek, koşulsuz direniş oldu.

Oportünizm, o güne kadar şu yada bu şekilde devrim saflarında be-deller ödeyerek kalırken, 2000 yılın-daki saldırıda tavrını teslimiyettenyana belirledi.

O zaman reformizm ve oportü-nizmin devrimci tutsakların tam 7 yılboyunca Ölüm Orucu Direnişi teme-linde sürdürdükleri büyük direnişesaldırısı, devrimle tüm bağlarını ko-partma ve reformizmin ve Kürt mil-liyetçiliğinin çok özlü şekilde ifadeettikleri gibi, aynı mahalleden olmamave emperyalizme ve oligarşiye fark-larını gösterme tavrıydı.

Devrimden kopuşları tümüyle, ge-cekondu mahallelerinin yollarını unut-malarını getirmişti.

Bu süreç aynı zamanda ülkemizreformizm ve oportünizminin ideolojikolarak emperyalizm ve yeni dünyadüzeni politikaları karşısındaki tümdirencini tüketmesi ve koşulsuz teslimolması idi. Yenilmişlerdi ve yenilgininbayrağını dalgalandırdılar.

Bu ideolojik yenilgi ve teslimiyetinsonucu olarak Kürt milliyetçileri ilebirlikte Amerikan emperyalizminin Su-riye’deki kara gücü haline geldiler. Ye-nilginin bayrağı artık ellerinde emper-yalizmin bayrağı olarak dalgalanıyordu.Görüntüde kendi bayrakları, flamalarıolduğu zaman da Amerikan bayraklarıaltında güvence aradıkları zaman daartık emperyalizmin bayrağını dalga-landırıyorlardı. Bu bayrak ideolojik ye-nilgileri ve teslimiyetin bayrağı idi.

Fakat, gecekondu halkını örgütle-mek için ideolojik netlik de olmazsaolmaz olmakla birlikte yeterli değildir.Aynı zamanda doğru yöntem ve doğruaraçlara sahip olmak, bunu hayatageçirecek coşku, motivasyon ve ka-rarlılığa sahip olmak gerekir. YaniCepheli olmak gerekir.

Egitim:Egitim:Eğitim; dünyayı, ülkemizi, sınıflar gerçeğini kavramaya yönelik teorik bilgilerin,Eğitim; dünyayı, ülkemizi, sınıflar gerçeğini kavramaya yönelik teorik bilgilerin,

pratik işlerin nasıl yapılacağının öğrenilmesinin yanısıra; devrimci bir kişilik,pratik işlerin nasıl yapılacağının öğrenilmesinin yanısıra; devrimci bir kişilik,düşünüş tarzı, yaşam tarzının oluşmasına da hizmet etmelidir. düşünüş tarzı, yaşam tarzının oluşmasına da hizmet etmelidir.

Emperyalistler de Türkiye oligarşisi de Sta-linʼden çok korkarlar. Tir tir titremeleri için adınıduymaları yetiyor. Onun için adını her yerdensilmek istiyorlar. Stalin hakkında sayısız yalanuyduruyorlar. Bu kadar çok yalan uydurmalarıkorkularından. On yıllar sonra bile Stalinʼe süreklisaldırmaları, hakaret etmeleri korkularından.

Stalin gerçeğini halklardan saklamak istiyor-lar.

Saldırarak korkularını bastırmak istiyorlar.Stalinʼin ismi bile yetiyor.Çelik anlamına geliyor Stalin.Nasıl çelikleşmiş Stalin?Devrimci teori ve devrimci pratikle.

Rusya halkının emperyalizme ve Çarlığa kar-şı savaşı içinde çelikleşmiş Stalin. Devrimciteori suyu olmuş Stalinʼin ve devrimci pratikçekiç darbeleri olmuş.

Devrimci teori ve faşizmin saldırıları altındaçelikleşeceğiz.

Bizi yıkamayan her saldırı bizi büyütür, gücü-müze güç katar... bizi çelikleştirir... sağlamlaştırır...

Faşizmin saldırıları karşısında direndikçe, fa-şizmin saldırılarına direnebilmek için devrimciteori, devrimci ahlak, devrimci değerlerle kendi-mizi eğittikçe, her yediğimiz darbede yıkılmakyerine çelikleşeceğiz,

STALİN OLACAĞIZ.

Devrimci Kişilik:ÇÇekiç Darbeleri Altında Stalin Olacağız

Rusça’da Stalin Çelik Anlamına Gelir

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!20

Okmeydanı

Page 21: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

“Hırsız değiliz, katil değiliz, dar-beci değiliz, emekçiyiz”

Nuriye Gülmen

Ülkemizde kamu emekcileri, aka-demisyenlere yönelik son dönemlerdeAKP faşizminin saldırıları artaraksürüyor.

İşten atmaların, hakkında soruş-turma açılanların sayıları onlarla yüz-lerde değil, artık binlerle on binlerleifade ediliyor.

Sadace KESK’ e bağlı EĞİTİM-SEN sendikasından, 11 bin 285 öğ-retmen bir günde işinden oldu.

11 bin 285 EĞİTİM-SEN’ li öğ-retmenin bağlı bulunduğu konfede-rasyon KESK, bu kıyım karşısındabasın açıklaması, sahte Ankara yü-rüyüşleri yaparak üzerlerine düşensorumluğu adeta savuşturdu... Herzamanki KESK taktiğini uyguladılar,bir şey yapıyormuş gibi yapıp yarıyoldan geri döndüler...

Ankara Valisi’nin gelemezsinizdemesi ile birlikte KESK’ li yöneti-ciler Vali’nin söylediklerini ikilet-meden yerine getirdiler. Onuru olanher sendika yöneticisi için utanılacakbir durum olan bu gelişme karşısındaKESK’ li sendika yöneticileri piş-kindi...

Bugün KESK’ in uzlaşmacılıküzerine kurulu sendikacılık anlayışıiflas etmiştir...

KESK’ in bu gerileme süreci büyükdireniş karşında izledikleri politikalarile yakından ilgilidir... Hapishanelerdendevrimci tutsaklarının tabutları bir birçıkarken bir kez bile ağızlarını açıpbir şey söylemeyenler, yapılan eylemçağrıları karşısında sessiz kalan başkaişimiz var deyip yalan söyleyenlerin,KESK’ i bugün getirdikleri yer orta-dadır... 220 bin üyesi olan bir konfe-derasyon bugün AKP in oyuncağı ol-muş durumdadır.

Kamu EmekçileriniKESK Temsil Edemez

Türkiye’ de devrimci hareketi1970’ lerde nasıl 50 yıllık revizyonist,reformist çizgiden koparak kendi yo-lunu bulduysa, aynı şey bugün kamuemekçileri için geçerlidir. Kamu

emekcileri reformizmin,uzlaşmacılığın bataklı-ğında kulaç atanKESK’ den koparakyollarına devam ede-ceklerdir...

220 Bin Üyesi ileTek Bir DirenişÖrgütlemeyenKESK KamuEmekçilerininUmudu Olamaz!

Bugün Kamu Emekçileri açısındangörünen tablo şudur:

Bir yanda boyun eğen uzlaşanpolitikaları ile uzlaşmacılığa gömül-müş KESK. Diğer yanda İstanbul’dan Ankara’ya adım adım yürüyen,kamu emekçilerine umut veren, “di-renerek haklarımızı kazanırız” diyenKEC’ li kamu emekçileri...

Bu umudu büyütmek bütün KEC’lilerin boynunun borcudur.

Her KEC’ li bu süreçte bir adımöne çıkmalıdır.

Akademisyen NURİYE GÜL-MEN gibi...

Ne diyor Nuriye direniş günlü-ğünde.

“Orada oturursam, haksızlığa uğ-ramış olan tüm kamu emekçilerinincesaret bulacağını biliyorlar. Oranınbir şölen yerine dönüşeceğini, birdireniş alanı olacağını biliyorlar. Se-simizin çok gür çıkabileceğini, ya-ratıcılığımızla o alanda çok anlamlışeyler yapabileceğimizi biliyorlar.Oraya oturursam insanlara ne çokşey anlatabileceğimizi, halktan sak-lanan, yalanlarla üstü örtülen herşeyi bir bir ifşa edeceğimizi biliyorlar.Oraya oturursam, artık kazanmış sa-yılacağımı biliyorlar...”

İllaki oturacağım. Dünyanın engüzel manzaralı yerini verseler, or-manlar içinde, kuş cıvıltıları arasındaotur deseler, yok, anıtımı isterim di-yeceğim. O anıtın önünde oturacağım.Bedeli ne olursa olsun.

Bugün saat 12:30’da oradayım.Hiç olmazsa, uzaktan da olsa gözkırpmaya gelin.”

Satırları ile bize sesleniyor Nuri-ye.

Gelin diyor... Tarihimiz’den, haklılığımızdan,

meşruluğumuzdan aldığımız güçlegelin diyor...

Meydanlarda oturalım, AKP fa-şizmine senin yasalarını da OHAL’inde tanımıyoruz, işimizi aşımızı geriistiyoruz diye...

Var mı bundan daha kararlı sözler... Bundan daha kararlı bir eylem.Onun da yüreği güm güm atmamış

mıdır? Elbette o da bu duyguları ya-şamıştır. Ama hakkını almak için birkenarda köşede sinmiş bir vaziyetteoturmayı boyun eğmeyi kendine ye-diremeyen onurlu, namuslu bir kamuemekçisi... Yani İÇİMİZDEN BİRİ.

Nuriye’ in duyguları düşücelerinitaşıyan onlarca yüzlerce kamu emek-çisi olduğunu biliyoruz.

“...hiç olmazsa uzaktan göz kırp-maya gel diyor, korkan eden amayüreğinin bir yerinde bir şeyler yap-mak isteyen kamu emekçilerine…

Acun Karadağ… Duydu Nuriye’ nin sesini ve onu

yanlız bırakmadı. Şimdi BİRKEN İKİ OLDULAR5 milyonluk Ankara’da, memur

şehrinde iki tane KEC’ li, tarihimizdenaldığımız güçle direnmenin verdiğionurla cüretle direniyor.

Ayrı ayrı yerlerde tek başlarınadirenmeye başlayan iki kamu emek-cinin yolları karakolda kesişiyor...

“Çankaya Emniyeti, tekrar sağlıkkontrolü ve salıverilme. İki buçuksaatte tüm işlemler bitti. İlk sağlıkkontrolünde Acun’la ve onunla birliktegözaltına alınan KESK’li kamu emek-

BİRKEN İKİ OLDULAR YETMEZ ÜÇ, DÖRT, BEŞ OLMALIYIZ...

BÜTÜN KEC’LİLER MEYDANLARI ZAPT ETMELİ...

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

21Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 22: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!222

çileri ile karşılaştık. Arkadaşlarımızıngözaltı aracına gittik, hal hatır ettik.Hepsi iyilerdi. Acun’u ayrı bir araçtatutuyorlarmış. Aracın kapısını da aç-mamışlar. Birden ‘Nuriye’ diyen birses duydum. Derinden geliyordu.Kara camların ardından birbirimizleselamlaştık. Asıl kucaklaşmamız has-tane içinde oldu. Sanki yıllardır gö-rüşmemişiz gibi kucaklaştık. Çok an-lamlıydı. Bugünün duygusu, o ku-caklaşmanın bende bıraktığı iz. Güçveren, aynı duygu ve düşüncelerlebir yola girmiş olan iki insanın yol-daşça, kardeşçe sarılması...”

“Elimizdesiniz, suçlusunuz, canı-nıza okuyacağız” diyen düşmancagözlere inat.

Direnmenin insana kazandırdığıonur bu olmalı...

Duygu ve düşüncelerin en soyluyaşandığı alan bu olmalı…

Ulaş’ın mahkemede Mahir’e sa-rılması gibi...

Yoldaşça kardeşçe sımsıkı aynıyolda yürümenin onuruyla.

Hepimiz hak etmiyor muyuz buduygu ve düşünceleri, bu onuru…

Bizlerin Nuriye’den Acun’danneyimiz eksik?

Sözü ustaya bırakıyorum diyorNuriye:

“Her insanın içinde bir mecburkurdu, bir İnce Memedlik bir Kö-roğluluk kurdu var. Köroğlu gitti,İnce Memed geldi. İnsanoğlununiçinde bu kurt oldukça insanoğlu neolursa olsun yenilmeyecek. Sen in-sanoğlunun içindeki kurtsun. Ne olur-san ol, nereye gidersen git. İşte in-sanoğlunun içindeki bu kurt yiterse,insanlık da işte o zaman insanlıktançıkar. İnsanoğlu içindeki bu kurdunuyitirmeyecek, ona kıyamete kadargözü gibi yüreği gibi bakacak. Okurt insanoğlunun şahdamarı, atanyüreğidir. Senin içindeki kurt da, işteinsanlığın bu kurdudur.”

Tüm KEC’ liler, Kamu EmekçileriNuriye’nin Acun’un direnişine omuzverelim.

Direnenlerin yolundan yürüye-

lim...KEC direnişini bir kez daha tarihin

ak sayfalarına yazalım.Daha ne denir ki...Direnmeye mecbur olunduğumuz

yerde...TÜM KEC’ liler;AKP faşizmine karşı mücadelemizi

tek tek militan direnişlerle büyütelim.Meydanlara çıkarak yaratacağımız

tek tek direnişlerle AKP faşizminekarşı direniş kaleleri kuralım... Bede-nimizi direniş mevzisi dönüştürelim...

KEC olarak meydanları zapt ede-lim... Nuriye’nin ve Acun’un yoludanyürüyelim.

“AçmazAçamazDemeHiçBirZamanBuNarÇiçeği.AçacaktırElbetBizimCaddelerimizde de”HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ...

Nuriye Gülmen'e Desteğe Gelenlerde Gözaltına Alındı

Nuriye Gülmen’e destek olmakiçin 15 Kasım'da basın açıklamasıve oturma eylemi yapan Dev-Lis’lilerve haberi takip eden gazeteci CanÖzen, işkence ile gözaltına alındılar.Desteğe gelenler her şeye rağmenNuriye Gülmen'i yalnız bırakmaya-caklarını, haklı mücadelesinin ya-nında olacaklarını belirttiler.

Eskişehir Halk Cephesi:Geleceğimiz İçin Direnenlere

Selam Olsun "KHK ile açığa alınan Akade-

misyen Kamu emekçisi Nuriye Gül-men Ankara’da hakları için 4 gündürdireniyor, 4 gündür gözaltına alını-yor… Ve Çerkezköy Belediyesi’ndenişten atılan Salih Savaş belediyenin

önünde direnişini sürdürürken de-falarca gözaltına alındı…Vazgeç-mediler direnmekten! Geleceğimiziçin direniyorlar, gözaltına alınıyorlar!Bu onurlu direnişlerinin yanında-yız”

Kuruçeşme Halk Cephesi:“Direnen Nuriye Gülmen Salih

Savaş’ın Yanındayız”Yaşamın her alanında direnişi

örgütlüyoruz, mücadeleyi yükselti-yoruz. Hırsız AKP’nin yönetememekrizi, dibi olmayan bir derinliğe gir-miştir, içinden çıkamayacak bir halalmış gün yüzüne çıkmıştır. Öğret-men, akademisyen, işçi, avukat…tek de olsa hakkımızı istemeye de-vam edeceğiz. Teslim olmayacağız,zaferi kazanacağız. Hırsız AKP,KHK ile sürdürdüğü pervasızca açığaaldığı akademisyen kamu emekçisi

Nuriye Gülmen işine geri dönmesiiçin 5 gündür direniyor ve işkence-lerle yerlerde sürüklenerek gözaltınaalınıyor AKP’nin paralı uşakları ta-rafından. Aynı zamanda ÇerkezköyBelediyesi’nden işten atılan SalihSavaş belediyenin önünde günlercedirenişini sürdürürken defalarca di-renişini yaptığı Çerkezköy Belediyesiönünden işkencelerle gözaltına alı-nıyor. Gözaltından işkenceden çıkarçıkmaz tekrar hakları için direnişyerlerine giden Nuriye Gülmen,Salih Savaş hakları için işe geri alı-nana kadar vazgeçmeyeceklerini,haksızlıklara, adaletsizliklere karşısonuna kadar direneceklerini de ka-rarlılıklarını da yaptıkları eylemlerledefalarca göstermişlerdir. Geleceği-miz için vazgeçmediler direnmek-ten... Bu onurlu direnişlerinin ya-nındayız…"

Page 23: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Sevgi güzel bir duygudur. Öylekolay oluşmazda hani. Emek ister,çaba ister, fedakarlık ister, sevgi yücebir duygudur.

Ailemizi severiz, arkadaşlarımızıseveriz, birine aşık olur severiz...Yaşamayı severiz, yoldaşlarımızı,halkımızı, vatanımızı severiz. Uğrunabedel ödediklerimizi severiz.

Düzenin de bir sevgi anlayışı vardırbizim de. Sevgi de tüm diğer her şeygibi sınıfsaldır. Böyle baktığmızdasevginin en temiz, en saf, en çıkarsızhali devrimci saflarda yaşanır. Çünküdevrimcilik HALK VE VATAN SEV-GİSİ ETRAFINDA buluşmaktır. Hertürlü çıkardan sıyrılmıştır.

Düzen der ki; Kendinden başkasını düşünme,

kendinden başkasına güvenme, herkoyun kendi bacağından asılır, ge-misini kurtaran kaptandır, bu dünyayısen mi kurtaracaksın herkes kendihayatını yaşar vb. Burda koyu birbireycilik ve bencillik vardır.

Aileye olan sevgiyi dağıtır, vatanhalk sevgisini yok eder, aşkı-sevdayıbile günlük hale getirerek çürütür,ilk görüşte başlayıp ilk dönemeçteyok olan aşklar yaratır. Aşk düzeninelinde gömlek gibi değiştirilen birçürümeye tabi tutulur. Düzende sev-ginin hiçbir biçimi yoktur ve gerçekanlamıyla da yaşanamaz.

Her türlü sevgiye esas olarak bizanlam vereceğiz, veriyoruz.

Düzen “babana bile güvenme” di-yor, biz ailemize emek vermeliyiz, ai-lemizi devrime kazanmalıyız diyoruz.

Düzen “herkes kendinden sorum-ludur” diyor, biz Sevgi Erdoğan Vefa

Evi açarak hepimiz bir birimizdensorumluyuz diyoruz.

Düzen “gemisini kurtaran kap-tandır” diyor, biz bu halk bu vatanbizim diyoruz.

Düzen “aşkı yaşa, olmadı değiştir,olmadı bir daha aşık ol gençsin ha-yatını yaşa” diyor. Biz, her türlü sev-ginin mayasında emek vardır. Sev-dalanmak hem de ölümüne, hem deunutmamacasına, sarılıp bir daha bı-rakmamacasına, bir ömür boyu sev-dalanmak, hiç bitmemecesine sev-dalanmak diyoruz.

Biz Cepheliyiz. Anamızı da yol-daşlarımızı da sevdalımızı da vata-nımızı da severiz sonuna kadar.

Bu nedenle her şeyde EMEK...EMEK her şeyin yaratıcısıdır. Sev-

ginin de yaratıcısıdır.Sevgi kendi başına ortaya çıkan

kuru bir şey değildir. Sevgiyi yaratankimi değerler vardır ve bunun başındada emek gelir. EMEK... Bir cephe-linin asla unutmaması gereken temelşeylerden birisidir. Bizim her türlüfaaliyetimizin mayasında emek var-dır. Emek olmadan hiçbir işte başarımümkün değildir, olsada geçicidir.

Ailelerimizi; ÖrgütlersekDevrimden, ÖrgütlemezsekDüzenden Yanadır.Ailelerimizi Sevmek, OnlarıDavamıza Ortak Etmektir

Ailelerimiz, örgütlediğimizde bi-zim dava ortaklarımız olurlar. Olmaz,

Sevgi; Onurlu, Namuslu Bir DuygudurEN BÜYÜK SEVGİ HALK VE VATAN SEVGİSİDİRVatanımız Bağımsız, Halkımız Özgür Değilse; Hiçbir Sevgi Özgür Olamaz...Sevdiklerimizi Devrime Kazanmalı, Sevdiklerimiz İçin SavaşmalıyızSEVMEK FEDAKARLIKTIR...

Her türlü sevgiye esas olarak biz anlam

vereceğiz, veriyoruz.

Düzen “babana bile güvenme” diyor, biz

ailemize emek vermeliyiz, ailemizi devrime

kazanmalıyız diyoruz.

Düzen “herkes kendinden sorumludur” diyor,

biz Sevgi Erdoğan Vefa Evi açarak “hepimiz

birbirimizden sorumluyuz” diyoruz.

Düzen “gemisini kurtaran kaptandır” diyor, biz

bu halk bu vatan bizim diyoruz.

Düzen “aşkı yaşa, olmadı değiştir, olmadı bir

daha aşık ol, gençsin hayatını yaşa” diyor. Biz,

her türlü sevginin mayasında emek vardır.

Sevdalanmak hem de ölümüne, hem de

unutmamacasına, sarılıp bir daha

bırakmamacasına, bir ömür boyu sevdalanmak,

hiç bitmemecesine sevdalanmak diyoruz.

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

23Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 24: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

aileler örgütlenmez diyemeyiz.Çünkü ailelerimiz, örgütemeve savaştırma iddiasında ol-duğumuz halkımızdır. Ailele-rimizi halkımızın dışında gör-mek düşebileceğimiz en büyükyanlışlardandır.

Öncelikle ailelerimizi; ör-gütleyeceğimiz bir kesim olarakdüşünüp, ona göre yaklaşaca-ğız. Bu aynı zamanda da enyakınımızdan başlamaktır. 1980faşist cuntası yıllarında, ülkedetek bir muhalefet olmadığı ko-şullarda, Devrimci--Sol tutsak-ları ailelerini örgütleyerek fa-şizimin yarattığı karanlığı par-çalamış, devrimci tutsaklarınseslerini sokağa halka taşımış-lardır. Tutsaklar “aileler örgüt-lenmez”, “ailelerden bir şeyolmaz”, “onlar yaşlı insanlar”veya “aman ailelerimizin başınabir şey gelmesin” diye düşün-mediler. Faşizm, halkın mü-cadelesini tamamen boğmak,önce devrimcileri, sonra tümhalkı tamamen teslim almakistiyordu. Buna karşı mutlakabir yol bulunmalıydı. Tutsaklariçeride zaten her koşulda di-reniyorlar, bedel ödüyorlardı.Ancak dışarıda bir örgütlülükyoktu. Fakat yarattılar, hemde yaşlı ana babalardan, eş ve kar-deşlerden. TAYAD böyle doğdu vedevrim tarihine damga vuran bir ör-gütlenme oldu.

Ailelerimize kimi zaman da kor-kuyla yaklaşırız. Çekiniriz, ne derler,ne düşünürler diye bakarız. Bizi onay-lamayacaklarını, karşı çıkacaklarınıdüşündüğümüzden ailemizi örgütle-mekten uzak dururuz.

Evet, kimi aileler karşı da çıkabilir,kimileri tavır da alabilir. İşi ileri gö-türüp dövenler, eve kitleyenler vb.de olabilir.

Peki ne yapacağız?-Birincisi; ailelerimiz karşısında

düşüncelerimizi kararlı bir şekildesavunacağız. Doğru ve haklı olanbiziz. Onlara doğrudan ve haklıdanyana olduğumuzu, bunun onur du-yulacak bir şey olduğunu anlatacağız.

-İkincisi; Yavaş yavaş anlatarak

anlamalarını sağlayacağız. Belli olay-larla, mesela haberlerde çıkan yok-sulluk rakamları üzerinden, haberlerdeçıkan uyuşturucu kullanım yaşı veyaygınlığı üzerinden, devletin faşistuygulamaları, yolsuzluk vb. her şeyüzerinden yavaş yavaş anlatabiliriz.

-Üçüncüsü ailelerimiz bizdeki de-ğişimi fark etmeliler. Olgunlaştığımızı,ağırbaşlılığımızı, saygımızı, emeğimizigörmeli ve bize saygı duymalıdır.

Ancak her şeye rağmen karşıçıkan aileler olacaktır. Burada isekesin olarak devrimden yana tavrımızıkoymalıyız. Biz geri davranırsak bizidüzene çekerler. Genel olarak da ai-leler istisnalar dışında hep geri yan-larımıza seslenir, duygusal yanları-mıza seslenerek bizi düzene çekmeyeçalışılar. Burada önemli olan bizimilkeli duruşumuzdur.

Anlamalıyız ki, bu duruş aileyekarşı değil esas olarak DÜZENE

KARŞIDIR. Çünkü burada bizimgeri yanlarımıza seslenen her nekadar aile gibi dursada aslındadüzendir. Çünkü ailemiz de dü-zenin kendilerine verdikleriylebize yaklışırlar. Biz halkımız vevatanımız için mücadele ediyoruz.Bu bize bu halkın, bu vatanınevladı olmanın yüklediği bir so-rumluluktur. Hiç kimse bu so-rumluluktan kaçamaz. Bu sorum-luluğumuzu yerine getireceğiz.Bu noktada kararlı olmalıyız.Doğru olan, haklı olan biziz. Bunedenle kararlı olmalıyız. Za-manla bu kararlılığımızın ailele-rimizi de etkilediğini ve dönüş-türdüğünü göreceğiz.

Sevdalar da YaşanırBu Kavgada,Önce VatanÖnce Halkım Diyerek...Sevdalar da YaşanırBu Kavgada ÖnceYoldaşlarım Diyerek...

Düzen her şey gibi aşk-sevdaduygularını da yozlaştırıyor. Baştada belirttiğimiz gibi günlük“aşk”lar, “moda” aşklar yaratıyor.Sevgiden emekten uzak, cinselliğiöne çııkaran, karşısındakinden

faydalanmayı öne çıkaran bir anlayışıhızla yaygınlaştırıyor.

Aşk, moda oluyor, yırtık kot misalisabahtan akşama değiştiriliveriyor.Yok bu sevgi değil, aşk değil, sevdahiç değil.

Biz Anadolu’nun evlatlarıyız, biz-de gelenekler, görenekler vardır. Bizde değerler vardır, saygı vardır sevgivardır.

Anadolu’da sevdalar vardır, karasevda denir adına. Ömür tükenir desevda tükenmez hani... Ölünür desevda bitmez hani... Kara bir çift göz,bir tutam saç uğruna canlar verilirAnadolu’da... Adına sevda denir.

Düzenin tüm kokuşmuluğunun,tüm yozlaşmışlığının aksine, sevdalarkanla yazılır bizde. Adına türküleryakılır, “Ankara’da onurunla/ sarılıpyurdunun sıcak bedenine/ yatıyordunsevdalı sevdalı” diye.

Muharrem Karataş düşmandan

Peki yoldaşlık ilişkisi nasıl

kurulur, nasıl böylesine büyük bir

güven ve sevgi ortaya çıkar?

EMEK ile. Emek, örgütlü ve

bilinçli bir emek... Emek yoktan

vareden, insanı insan yapandır,

sevgidir emek, bağlılıktır.

Hayatı paylaşmaktır, gülmeyi,

ağlamayı, hastalığı, mutluuğu

coşkuyu paylaşmaktır. Kavgayı

ekmek yapıp payetmektir

ortasından. Tuza basmaktır, tat

vermektir ona...

Emek eleştirmek, özeleştiri

vermektir. Yanlışı ortaya

çıkarmak, yoldaşımızı yanlıştan

kurtarmak onu büyütmektir.

Kendi yanlışımızı cesaretle

ortaya koyarak özeliştiri vermek

ve kendimizi büyütmektir.

Yoldaşlık sevgisi bir yerde

eleştiri-özeliştiri ile şekillenir.

Eleştiri-özeleştiri aynı zamanda

yoldaşımıza duyduğumuz

güvendir...

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!24

Page 25: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

hesap sormaya giderken, sevdalısınınyazmasını alir yüreğine koyar, sev-dasıyla gider hesap sormaya da, öl-meye de.

Sevda bizde sonuna kadardır ,İbrahim Erdoğan ve Sevgi Erdoğangibi aynı mezarda bile sürdürmektirsevdayı.

Sevda bizde umudun adını duvarakanla yazmaktır kuşatmalarda, EsmaPolat ve Eyüphan Polat gibi.

Sevda biz de Sinan Kukul gibi“bırakıp sevdamızı kadife tenli za-manlara”, “şimdi silaha sarılmanınzamanıdır” diyebilmektir. Önce vatan,önce halkım ve yolddaşlarım diye-bilmektir

Önce halkım ve vatanım diye-meyenler, gerçekte bir başkasını dasevemezler. Çünkü sevgi sınıfsal birolgudur diğer her şey gibi. Bu nedenledüşmanlarımız sevgi anlayışını yoz-laştırmaya ve çürütmeye çalışıyorlar.Çünkü sevgi gerçek değerleriyle ya-şandığında güçlü bir duygudur, özün-de fedakarlık vardır emek vardır.Sevgiyi kendi öz değerleriyle birlikte,vatanın kurtuluşu mücadelesine har-manlayan bir halk, düşmanın tümpolitikalarını altüst ederek düşmanıyenme gücüne kavuşur.

Bu nedenle düşman sevgiyi dediğer her şey kimi tüketim kültürününbir parçası haline getiriyor. Sevgihızla tüketilen, bozdurulup harcananbir metaya dönüştürülüyor.

İşte tam da burada DEVRİMCİLİKbaşlıyor. Burada CEPHELİ çıkıyordüzenin karşısına. Sevgi EMEKTİR,FEDADIR diyen Cepheli, HALK VA-TAN VE YOLDAŞLIK sevgisiyledikiliyor düşmanın karşısına.

Dünyayı değiştirme kararlılığıyla,sevginin gerçek anlamıyla dikiliyordüzenin karşısına... Sosyalizm inan-cıyla... Yeni bir dünya inancıyla...İşte bu inancın adı Yoldaş...

Yoldaşlık Ölümüne Güven,Ölümüne Sevgi; YoldaşlıkBir Çift Göz Olmak!Yoldaşlık Yüreğine Mahir’iKuşanmaktır!

Yoldaşlık o her türlü duygudan

yüce, her türlü bağdan güçlü, hertürlü emekten büyük, her türlü çı-kardan arınmış, saf ve temiz bir sev-ginin yarattığı sonsuz bir güvendir.

Yoldaşlık ölümüne bir sevgidir.Neden yoldaşlık, nedir yoldaşlığı

bu kadar değerli kılan?Biz sadece bir düşünceyi paylaş-

mıyoruz elbette, biz ortak bir hayatyaratıyoruz. Ortak bir geleceği birliktekuruyoruz. Yeni bir dünya, insanayakışan bir dünya, sınıfsız ve sömü-rüsüz bir dünya düşünüyoruz, bununidealini paylaşıyor, bunun savaşınıveriyoruz. Yeni bir hayatı birlikteyaratıyoruz. Yeni bir geleceği birliktekuruyoruz.

Her türlü çıkardan, karşılıktanarındırılmış bir paylaşımın içine gi-riyoruz. Bir birimizden beklentimizsadece kavga ortaklığı, dava ortaklığı,silah ortaklığı. Bunun dışında birbeklentimiz yok. Yoldaşlık ilişkisindehiçbir çıkar yok. Bu nedenle dünyanınen temiz ve saf sevgisi yoldaşlıksevgisidir. Dünyanın en güvenli iliş-kisi yoldaşlık ilişkisidir.

Yeri geldiğinde yoldaşımız içincanımızı veririz. “Bir canım var fedaolsun” diyerek kendimizi yoldaşı-mızın önüne atarız.

Yeri geldiğinde sırtlarız yaralıyoldaşımızı

Yeri gelir hesabını sormak içindüşmana saldırır şehit düşeriz ElifSultan Kalsen gibi.

Günü gelir işkencede dayanağımızolur.

Yoldaşımız sırtımızı hiçbir kaygıduymadan yaslayabileceğimiz yücebir dağdır. YOLDAŞLIK İKİ DAĞINBİR BİRİYLE KUCAKLAŞMASI-DIR. Bir çok kuşatmada yoldaşları-mız düşmana “yoldaşlarımız sizdenhesap soracak” diyerek bu güvenihaykırmışlardır. Yoldaşlık güveni vesevgisi kuşatmalarda düşmandan he-sap soran bir silaha dönüşmüştür.

Sibel Yalçın bir SPB birliğininkomutanıdır, eylemden sonra geriçekilirken kuşatılırlar. Sibel yoldaş-larını kurtarmak için kendini fedaeder. 18’inde yüreği yoldaş sevgisiylebüyümüş bir kahramandır. Kuşatılırşehit düşer ve cenazesi henüz kalk-madan yoldaşları Sibel’i ihbar eden

işbirlikçiyi cezalandırırlar. Bir ey-lemde yodaşlık kendini üst üste de-falarca gösterir Hem feda var vehem de hesap sorma bilinci. İşte busahiplenme bu feda her türlü çıkardanarınmış, yüksek bir bilincin ürünüdür.

Peki yoldaşlık ilişkisi nasıl kurulur,nasıl böylesine büyük bir güven vesevgi ortaya çıkar?

EMEK ile. Emek, örgütlü ve bi-linçli bir emek... Emek yoktan vare-den, insanı insan yapandır, sevgidiremek, bağlılıktır.

Hayatı paylaşmaktır, gülmeyi, ağ-lamayı, hastalığı, mutluluğu coşkuyupaylaşmaktır. Kavgayı ekmek yapıppayetmektir ortasından. Tuza bas-maktır, tat vermektir ona...

Emek eleştirmek, özeleştiri ver-mektir. Yanlışı ortaya çıkarmak, yol-daşımızı yanlıştan kurtarmak onubüyütmektir. Kendi yanlışımızı ce-saretle ortaya koyarak özeleştiri ver-mek ve kendimizi büyütmektir. Yol-daşlık sevgisi bir yerde eleştiri öze-leştiri ile şekillenir. Eleştiri özeleştiriaynı zamanda yoldaşımıza duydu-ğumuz güvendir...

Yoldaşlık büyük bir aile olmaktır.Emek üzerine kurulu bir aile... Yol-daşlık üzerine kurulu bir aile. Sevgive feda üzerine kurulu bir aile. HE-PİMİZ BİRİMİZ İÇİN diyen biraile. TEK BİR YÜREKTE BİRLE-ŞEN bir aile. DÜNYAYI DEĞİŞTİ-RECEK olan bir aile... CEPHE Aİ-LESİ olmaktır yoldaşlık.

Yoldaşlık.. tek tek derelerin birle-şerek büyük bir ırmağa, çağlayanlara,şelalelere dönüşmesidir, kayaları par-çalayan, engelleri yıkan, dağları aşan...Yoldaşlık tek bir nehir olmaktır.

SEVGİ ÖLÜMÜNEDİR BİZDEVATAN İÇİN DE HALK İÇİN DE!

YOLDAŞTIR SEVGİ BİZDESIRTIMIZI YASLAYACAĞIMIZULU BİR ÇINARDIR!

NEHİRLERİN BİRLEŞMESİDAĞLARIN KUCAKLAŞMASI-DIR

ORMAN GİBİ GÜRDÜR BİZDE SEVGİ, HALK GİBİ GURUR-LU VE ONURLU...

MAHİRİN YÜREĞİDİR SEVGİBİZDE KIZIL KIZIL AKAN YA-ŞAMDA DA ÖLÜMDE DE...

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

225Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 26: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

FAŞİZM, ZALİMİN ZULMÜDÜR...

FAŞİZME KARŞI, DİRENMEK MEŞRU VEZORUNLUDUR!

Bizler devrimciyiz vatanımızı ve halkımızı çok seviyoruz,faşizme ve emperyalizme karşı savaşıyoruz. Faşizm nedir?İşsiz olmamız, parasız eğitim, ulaşım, sağlık hakkımızın ol-mamasıdır. Faşizm çocuğumuza süt alamamamızdır; sokaktakatledilen genç, yaşlı insanlarımıza, ölülerimize dahi işkenceedilmesidir, insanlarımızın akrebe bağlanıp sürüklenmesidir.Faşizm kanla beslenir, halka ait hiçbir değeri yoktur. FaşizmAKP ile başlamadı, AKP gidince bitmeyecek.

Faşizm, “hukuk”, “demokrasi”, “insan hakları” gibikelimeleri bol bol kullanır; faşizm yalancıdır. En ufak haktalebimizde gerçek yüzüyle çıkar karşımıza, en iyi bildiğiişi yapar; İşkence yapar, hapishaneye atar yetmedi katleder.Faşizm halka düşmandır.

Faşizme halk iktidarı ile yoksulların iktidarı ile son ve-receğiz. Faşizme Anadolu Halk İhtilaliyle son vereceğiz.Faşizme karşı direniş meşrudur. Bazen bir slogan, birpankart, bir duvar yazısı, taş, sopa, benzin olacak elimizde.Alişan, Bahtiyar, Elif olup hesap soracağız en güvendiklerikalelerinde. Faşizme devrimle son vereceğiz!

Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz...

ÖĞRENELİM:“Faşizmin sadece ‘Komünist tehlikeye’ karşı yöneldiğini

düşünenler kendilerini acı bir şekilde aldatıyorlar: Bunlarileride yanlışlıklarının ve siyasi dar görüşlülüklerinin kar-şılığını epeyce pahalı ödemek zorunda kalacaklardır. Faşizmsadece anti-komünist olmakla kalmayıp, aynı zamandaözünde halka da karşıdır. Faşizmin görevi sermaye saldırısını,kitlelerin kapitalist bir azınlık tarafından sömürülmesininsiyasi anlamda başarı kazanmasını ve bu azınlığın halkçoğunluğu üzerindeki egemenliğini sağlamlaştırmaktır.”(Dimitrov-Faşizme Karşı Birleşik Cephe. Sayfa-13)

FAŞİZME KARŞI SLOGANLAR:

KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN MÜCADELEMİZ!

FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA!

ZAM, ZULÜM, İŞKENCE; İŞTE FAŞİZM!

FAŞİZMİ DÖKTÜĞÜ KANDA BOĞACAĞIZ

FAŞİZMİ YENECEĞİZ!

FAŞİZMDEN ÖRNEKLER:ALMANYA: Bir Nazi generalinin karısı her gün

esir kamplarındaki Yahudiler'i inceler. Parlak deriliolanları eliyle işaret ederek seçer. İnsan derisindenabajur yapma zevki vardır. "Parlak derili olanlarışığı daha iyi yansıtıyor" diyerek seçtiği insanları kat-lettirir.

TÜRKİYE:Faşist katiller Maraş Katliamı’nda yoksul halkı

otomatik silahlarla katlettiler çoluk, çocuk, genç,ihtiyar, kadın, erkek demediler, ana rahmindeki bebelerebile acımadılar, kadınların mahrem yerlerine dinamitpatlattılar, göğüslerini kestiler, yaktılar, duvarlara,ağaçlara çivileyip öldürdüler. Evlerini yaktılar, mallarınıyağmaladılar, yaralıları öldürmek için hastanelere sal-dırdılar, yardıma gelen sağlık araçlarını engellediler,katliamlarını sürdürdüler... Sivil faşistler bu katliamıdevletin gözetiminde gerçekleştirdi.

ALMAN FAŞİZMİNİN SUÇLARI:Zeka geriliği ve fiziki rahatsızlığı

olanlar gaz odalarında katledildi. Aka-binde fırında kül haline getirildi:

-1 Eylül 1939, 2. Paylaşım Sava-şı’nın başlamasıyla, zeka ve fiziki en-gelliler katliamı başladı, yasası çıkartıldı.

Naziler, zeka ve fiziki engellilerin"yaşama hakkı olmadığına" hükümverdiler.

- Güney Almanya, Kuzey Ren Ves-falya, Berlin ve Brandenburg'da, toplam6 tane Nazi kampında katledildiler.

-İlk 1,5 yılda 70 bin insan katledildi,Nazi faşizmin sonuna kadar toplam300 bin zeka ve fiziki engelli katledildi.

-Bu katliamın kurbanları ağırlıklıolarak sinir hastanesinde yatan ve"yoksul" olanlar oldu.

-Katledilme gerekçesi: "Değersizyaşam".

Çünkü: Zeka ve fiziki engelliler-devletin parasına mal oluyordu,masraf oluşturuyordu.

Ayrıca: "Toplumun iyiliği" içinşarttı. Çünkü onlar topluma iyi ol-mayan genleri taşıyacaktı.

-Kim "zeka engelli ve fiziki en-gelli” olarak damgalanıyordu?

Bunun için kekeme olması veyafarklı bir konuşma kusuru bulunması,parkinson gibi tedavi edilmeyen ra-

hatsızlıkları olması, evlilik dışı çocukyapması, okulda öğrenme sorunu ya-şanması vs... yeterliydi.

-Gaz odalarında katledilenler,ocaklarda kül edilmeden önce, altındişleri varsa, onlar çıkartılıyordu.

Bazen "bilimsel araştırmalar" için,insanların beyni çıkartılıyordu.

-Zeka ve fiziki özürlü insanlar kı-sırlaştırılıyordu. "Toplumu kötü gen-lerden" korumak için.

-Protestan kiliseler, ötenaziyi güçlübir şekilde destekledi: "Halkın çıkarı"için. Katolik kiliseler destekleme eği-limi gösterdi, ama Roma'daki Papaonay vermedi.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!26

Page 27: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

1- Şovenizm nedir?Şovenizm; abartılı, saldırgan bir

vatanseverlik, aşırı milliyetçilik veulusal üstünlük inancıdır. Faşizminihtiyacı olan ırkçı ve milliyetçi dü-şüncelerle birlikte gelişir.

Şovenizm, ezen ulus milliyetçili-ğinin bir biçimidir. Ezen ulusun üs-tünlüğü düşüncesine dayanır. Ve ken-disinin “üstün ırk” olarak diğer uluslarıezme, onlar üzerinde tahakküm kur-maya hakkı olduğunu düşünür. Yaniezen ulus milliyetçiliği, hangi kesimtarafından savunuluyor olursa olsun,burjuvazinin, halkları köleleştirme,asimile etme ve giderek yok etmedüşüncesini içerir.

Bir başka ifadeyle söyleyecekolursak; şovenizm, bütün sorunlarınkaynağı olan kapitalizmi, faşist devletyapısını ustaca gizlemekten başkabir şey değildir.

2- Şovenizm nasıl ortayaçıkmıştır?

Tarihi bilgilere göre Fransa’daNapoleon’un ordusunda NicolasChauvin adlı bir asker vardır. Fransaiçin savaşırken neredeyse 17 kezölümden dönen Chauvin, yine de ül-kesi için Napoleon’un ordusunda sa-vaşmaya devam etmek istemiştir.Chauvin’in, Fransa’ya ve Napoleon’akarşı olan bu bağlılığı daha sonra buaskerin isminin verileceği “ileri de-recedeki vatanseverlik”, “vatanı uğ-runa saldırmayı göze alma” şeklinde,aşırı derecedeki milliyetçilik akımışovenizm’i oluşturmuştur.

Bir başka kaynakta ise şovenizmkelimesinin doğuşu aslen bir tiyatrooyunu ile olmuştur. 1831 yılındaFransa’da sahnelenen La Cocarde

tricolore isimli kome-dide “Şovenizm” ke-limesi ilk kez aşırı de-recedeki milliyetçilikdüşüncelerinin miza-hen isimlendirilmesin-de kullanıldığı belir-tilmektedir.

Milliyetçi akım-ların ve şovenizminen çok yayıldığı dö-nem 19. ve 20 yy.dır.Özellikle 1. Paylaşım

Savaşı sırasında ülkelerin özgüven-lerini yitirmesi ve yaşanan kayıplarla,yenilgilerle birlikte aşağılık hislerininbaş göstermeye başlaması, radikalmilliyetçiliğin ve şovenizmin yayıl-masında önemli bir etken olmuştur.

Savaş sonunda bir suçlu arayantarafların suçu birbirlerine atması,karşılıklı nefreti, beraberinde güçlümilliyetçilik propagandalarını ve şo-venizmi doğurmuştur. Bu dönemlerdesiyasi, ekonomik ve politik olarakgücü elinde bulunduranların gerçeklerigizlemek için sıkça başvurdukları biryöntem haline gelmiş, halk arasındada yayılmasına ve yer edinmesineneden olmuştur.

Irkçı-şovenist politikaların en barizörnekleri Nazi Almanya’sının Yahudisoykırımında, GüneyAfrika beyaz yöneti-minin Siyah Afrika-lı’lara karşı yok etmesaldırılarında, siyo-nistlerin Filistin’deArap halkına karşı po-litikalarında yaşandı.Örneğin Fransa’nınCezayir halkının Ulu-sal Kurtuluş Savaşı’nıkana boğma politika-ları 1962’de, bu mü-cadele başarıyla so-nuçlanana dek sürdü-rülürken; bugün Af-rika’nın birçok ülke-sinde benzer yöntem-lerle sömürgeciliğinidevam ettirmektedir.

Bizim ülkemizdeise Ermeni’lere karşıgrişilen katliamlarda,Rumların göç ettiril-

mesinde ve Kürt halkına yönelikilhak, inkar, imha ve asimilasyon po-litikalarında açık bir şekilde görül-mektedir.

3- Sosyal şovenizm nedir? Ezen ulus milliyetçiliğinin asıl

sahibi burjuvazidir. Ancak bu düşünce,küçük-burjuva kesimlerde, hatta ken-dine “sol” diyen bazı kesimlerde degörülmektedir. İşte, egemen ulus mil-liyetçiliğinin sol içindeki yansımasınaise “sosyal şovenizm” diyoruz.

Sosyal şovenizmin, proletarya saf-larındaki küçük burjuva düşüncelerüzerinde yükselir. Görünürde Ulus-ların Kendi Kaderini Tayin Hakkı(UKKTH)’nı savunur; ama ayrılmave bağımsız devletini kurma hakkınakarşıdır.

Bu anlamda sosyal şovenizm,“UKKTH’nin ayrılma hakkı dışındakiher türlü yorumu” olarak da tanım-lanabilir. Gıdasını egemen burjuvamilliyetçiliğinden alır ve elbette sontahlilde kendi burjuvazisinin uluslarıezme siyasetini savunur.

Sosyal şovenler, çoğunlukla dev-letin parçalanıp, küçüleceği gibi kay-gılarla karşı çıkar ayrılmaya. Ezilenulusun “kültürel-ulusal özerklikle”yetinmesini ister. Ki mesela ülke-mizdeki sosyal şovenler bunu bile

Şovenizm, ezen ulus

milliyetçiliğinin bir biçimidir.

Ezen ulusun üstünlüğü

düşüncesine dayanır. Ve

kendisinin “üstün ırk” olarak

diğer ulusları ezme, onlar

üzerinde tahakküm kurmaya

hakkı olduğunu düşünür. Yani

ezen ulus milliyetçiliği, hangi

kesim tarafından savunuluyor

olursa olsun, burjuvazinin,

halkları köleleştirme, asimile

etme ve giderek yok etme

düşüncesini içerir.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz denöğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10ŞOVENİZM

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

27Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 28: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

fazla görüp, sadece “di-lini” konuşmakla ye-tinmesini istemektedir-ler. Bu politikalarındandolayı da ezen ulusburjuvazisinin ulusalbaskısının destekçisidurumundadırlar.

Egemen ulusun di-ğer uluslar üzerindekibaskı siyaseti, emper-yalizm döneminde, do-ğal olarak emperyaliz-min halkları sömürge-leştirmesinin bir par-çası haline gelmiştir.Dolayısıyla, sosyal şo-venizm, emperyaliz-min ve burjuvazininulusal baskı ve sömür-geleştirme, ilhak poli-tikalarının proletaryasaflarındaki destekçi-sidir. Yani sosyal şo-venizm, ne kadar solgörünümlü veya sos-yalist sıfatlara sahip olursa olsun,emperyalizmin ve burjuvazinin ye-değine düşmektir.

Lenin “Devrimimizde Proletar-yanın Görevleri” makalesinde sosyalşovenizmi “sözde sosyalist, eylemdeşoven” olarak tanımlar ve işçi hareketiiçindeki burjuvalar olarak değerlen-dirir, sınıf düşmanı olarak görür.

Yani sosyal şovenizm; solcu, dev-rimci, sosyalist olduklarını iddiaedenlerin, “ulusal çıkarlar” diyerekburjuvazinin çıkarları doğrultusundahareket etmeleri, onun şovenist po-litikalarına destek vermeleridir.

4- Sosyal şovenizmintarihsel kökeni nedir?

Sosyal şovenizmin en karakteristikörnekleri 1. Paylaşım Savaşı döne-minde karşımıza çıkmaktadır. Sosyalşovenizm, bu savaşta, “anayurdunsavunulması” görüşüne sahip çıkarakkendi burjuvazisinin çıkarlarını sa-vunur duruma gelmişti.

Bilindiği üzere, sosyal şoven ha-reketler ve önderler, esas olarak 2.Enternasyonal içinden çıkmıştır. Budönem kendi burjuvalarıyla ittifakpolitikasını savunan 2. enternasyo-

nalciler devrimden vazgeçmiş, “re-form savunuculuğu” çizgi haline ge-tirilmiş ve “iyi kapitalizm, iyi em-peryalizm” gibi bir yığın saçma teoriortaya sürülmüştü. Bunların en rağbetgöreni ise kuşkusuz Dönek Ka-utksy’nin 1. Paylaşım Savaşı döne-minde savunduğu “ultra emperya-lizm” teorisidir.

Kautksy, bu teoriyle emperyaliz-min yağmacı politikalarından başkaseçenekleri olabileceğini, kapitalistlerarasında yapılacak anlaşmalarla sa-vaşların ortadan kaldırılabileceğinisöylüyor ve artık “emperyalizm ba-rışçıl bir doğrultuya girmiştir” dola-yısıyla “emperyalizm ile bir aradayaşanabilir” diyordu.

Ona göre proletarya, sanayi ser-mayesiyle işbirliğine girmeli, “barışçı”burjuva güçleri desteklenmeliydi.Sosyal şovencilerin “kendi burjuva-zisini savunma” düşüncesi de bu teo-rinin bir ürünüdür.

İşte bu koşullarda gündeme gelenemperyalist savaş, bu evrimi hızlan-dırmış, oportünizmi sosyal şovenizmedönüştürmüş ve böylece oportünistlerile burjuvazi arasındaki gizli ittifakıaçığa çıkarmıştır.

Bu konuda Lenin’in; “sos-yal şovenizm, tamamlanmışoportünizmdir” tanımlamasıtam da bu durumu özetle-mektedir.

5- Sosyal şovenizminülkemizdeki gelişiminasıl olmuştur?

Sosyal şovenizmin ülke-mizdeki ilk örnekleri de yine2. Enternasyonal’in devamıolarak şekillenmiştir.

1910’ların sonu, 20’lerinbaşlarında oluşturulan Türkiyeİşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası(TİÇSF), TKP gibi sosyalistörgütlenmeler, II. Enternas-yonal’in oportünist, sosyal şo-ven politikalarının takipçilerive devamcıları olmuşlardır.

En çarpıcı örnekleri,1920’lerde Kürt isyanlarınınkatliamlarla bastırılması kar-şısında, TKP çizgisi tarafından

sergilenmiştir. Daha sonra ise,gerek Kürt sorunu çerçevesinde, ge-rekse Ermeni soykırımı, Kıbrıs me-selesi gibi konularda bu tavrın çeşitliörnekleri görülmüştür.

Sosyal şovenizm, Türkiye solundave özellikle de aydınlar arasında sa-nıldığından daha yaygındır.

Bugün ülkemizdeki sol, reformistkesimlerin pek çoğu, her ne kadarKürt milliyetçi hareketinin kuyruğunatakılmış olsalar da; gerek Kürt, Er-meni ya da diğer ulus ve azınlıklarsorunu konusunda olsun gerekse iş-birlikçi burjuvazinin politikalarınayedeklenerek ona güç verme konu-sunda olsun, özünde sosyal şovenpolitikalardan vazgeçmiş değillerdir.

Ülkemizde Kürt sorununun çö-zümü konusunda; Kürt halkının kur-tuluşu için emperyalizme ve oligarşiyekarşı halkların kurtuluş mücadelesinigeliştirmek yerine önerilen “silah bı-rakma, uzlaşma, barış” politikalarıda esasında aynı sosyal şoven çizgininsavunulmasıdır.

6- Milliyetçilik ve şovenizmarasındaki bağ nedir?

Şovenizm ve milliyetçilik faşizminayrılmaz parçalarından biridir. Çoğu

Irkçı-şovenist politikaların en

bariz örnekleri Nazi Almanya’sının

Yahudi soykırımında, Güney Afrika

beyaz yönetiminin Siyah

Afrikalı’lara karşı yok etme

saldırılarında, Siyonistlerin

Filistin’de Arap halkına karşı

politikalarında yaşandı. Örneğin

Fransa’nın Cezayir halkının ulusal

kurtuluş savaşını kana boğma

politikaları 1962’de, bu mücadele

başarıyla sonuçlanana dek

sürdürülürken; bugün Afrika’nın

birçok ülkesinde benzer

yöntemlerle sömürgeciliğini devam

ettirmektedir.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!28

Page 29: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

kez bu kavramların birlikteve iç içe geçtiğini, faşizminsömürü ve zulüm politikala-rını gizlemenin bir aracı ola-rak kullandığını görüyoruz.

Kimi zaman “hassas va-tandaş duyarlılığı” olarak,kimi zaman “linç saldırıları”ile, bayrak, marş, futbol vb.tartışmalarda sıkça gündemegelen bir konudur. Ancakyapılan tartışmaların hemenbir çoğu politik muhteva-sından uzak ve hatta işi yu-muşatan, kabullendirmeye,kanıksatmaya yönelik tar-tışmalardır.

Milliyetçilik ve şovenizmkendiliğinden bir olgu ol-madığı gibi sistemden deayrı ele alınamaz.

Faşizm, “finans kapitalinen gerici, en şoven ve enemperyalist unsurlarının açıkterörcü diktatörlüğü” olaraktanımlanır. Buradan da an-laşılacağı üzere şovenizm,faşizmin en karakteristiközelliğidir.

Yine Dimitrov da: “İdeo-lojik açıdan faşizm, esasolarak milliyetçilik ve şo-venizm fikirlerine sarılmak-tadır. Bunun için, yerli işçi-leri, diğer ülkelerden gelenişçilere karşı çıkarmaya,özellikle işsizleri aldatmayave kitlelerin dikkatini iç si-yasi meselelerden dış siyasimeselelere çekmeye çalış-maktadır. Bunun için kitleleridiğer halklara karşı kışkırt-makta, milli şoven duygularıkörüklemekte...” diye belir-tir, Faşizme Karşı BirleşikCephe’de.

Ülkemizde ise bu tanım-lamadaki tüm unsurları gör-mek mümkündür. Ki özel-likle halkın dikkatlerini “içsiyasi meseleler yerine dışsiyasi meselelere çekme”konusu ise neredeyse tümşovenist politikaların teme-lini oluşturmaktadır.

7- Şovenizm ile amaçlanannedir?

Milliyetçilik ve şovenizmin, fa-şizmin politikaları içinde önemli biryere sahip olduğunu söylemiştik.

Bu önem, birincisi; ulusal ve sı-nıfsal mücadelenin önüne geçme,ikincisi de halkın tepkilerini farklıyönlere kanalize etme görevini üst-lenmesinden ileri gelmektedir.

Tek başına askeri ve polisiye yön-temlerle, baskı yasalarıyla bunu ba-şaramayacaklarını bildiklerinden, hal-kın ulusal ve sosyal taleplerinin kar-şısına şovenizmle kışkırttığı kitleleriçıkartabilmektedir.

Milliyetçi, şovenist politikalar ha-yatın her alanında yoğun bir şekildesürdürülürken, yoksul halk kitleleriiçinde kendine taban bulduğu da birgerçektir. Bu kitleler, etkisi altındakaldığı bu şovenist histeriyle ülkesine,vatanına sahip çıktığını düşünerekhaklar ve özgürlükler mücadelesininkarşısına çıkartılmaktadır.

Oligarşi, şovenizmle halk kitle-lerinin geri yanlarına seslenerek on-ların memnuniyetsizliğini ve tepki-lerini de kontrol altına alma ama-cındadır. Böylece bütün sorunlarınkaynağı olan sistemi, faşist devletyapısını gizleyebilme, sömürü siste-mini güvenceye alarak krizlerini deyine kitleler üzerinden aşmayı he-deflemektedir.

8-Ülkemizde şovenizm hangi politikalar üzerindengeliştiriliyor?

Türkiye’de şovenizmin gelişimi,1930’lu, ‘40’lı yıllarda Avrupa’yı birbaştan bir başa kuşatan Nazi kıtalarınayön veren ırkçı-faşist düşünceler reh-ber alınarak olmuştur.

Türk şovenistlerine göre, Türkiyetoprakları üzerinde ve devlet sınırlarıiçinde yaşayan herkes Türk’tü. Türkegemenleri, Türk ulusundan olma-yanların “ancak Türk’e hizmet ede-bilecekleri” propagandasıyla ezenulus şovenizmini körüklerken, ideo-lojik gıdalarını da “ari ırkın üstünlü-ğü” teorisinden alıyorlardı. “TürkTarih Tezi” ve “Güneş Dil Teorisi”ylegeliştirilen Türk ve Türk’e dair özel-

Milliyetçilik ve

şovenizmin, faşizmin

politikaları içinde önemli

bir yere sahip olduğunu

söylemiştik.

Bu önem, birincisi;

ulusal ve sınıfsal

mücadelenin önüne

geçme, ikincisi de halkın

tepkilerini farklı yönlere

kanalize etme görevini

üstlenmesinden ileri

gelmektedir.

Tek başına askeri ve

polisiye yöntemlerle, baskı

yasalarıyla bunu

başaramayacaklarını

bildiklerinden, halkın

ulusal ve sosyal

taleplerinin karşısına

şovenizmle kışkırttığı

kitleleri

çıkartabilmektedir.

Milliyetçi, şovenist

politikalar hayatın her

alanında yoğun bir şekilde

sürdürülürken, yoksul halk

kitleleri içinde kendine

taban bulduğu, da bir

gerçektir. Bu kitleler,

etkisi altında kaldığı bu

şovenist histeriyle

ülkesine, vatanına sahip

çıktığını düşünerek haklar

ve özgürlükler

mücadelesinin karşısına

çıkartılmaktadır.

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

29Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 30: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

liklerin “ayrıcalığı” iddiası, ulusaleğitim ve şekillendirmenin dayanağıyapılıyordu.

Özellikle İttihat ve Terakki dö-neminden başlayarak günümüzünmilliyetçi-şovenist politikalarına ka-dar, yüz yıla yakın süredir “Türk’üngücü”, “Türk’ün ululuğu”, “Türk’ündünyaya bedel oluşu” üzerinden sür-dürülen propagandanın temel özelliğibudur. Şovenizm böylece bizzat oli-garşinin devlet ve kurumları eliyle,hükümetlerin ve düzen partilerininpolitikalarında, eğitim sisteminde ke-sintisizce sürdürülen ideolojik, kül-türel bir şekillendirme yaratarak kitlegücü oluşturulmaya çalışılmıştır.

Faşizmin kitle tabanı yaratmakiçin izlediği politikalar, kullandığıaraçlar ülkeden ülkeye farklılıklariçerse de öz olarak aynıdır; üstünırk-üstün ulus anlayışı üzerindenyükselmektedir. Ancak bizim gibiçok uluslu, çok kültürlü bir ülkede“üstün ırk” düşüncesinin yaşam bu-lamayacağını bildiklerinden, şovenistpolitikaların temeli “dört yanımızdüşmanla çevrili”, “Türkiye’yi za-yıflatmaya, bölmeye çalışıyorlar”,“iç ve dış düşmanların komploları”,“dış mihraklar...” söylemleri üzerin-den şekillendirilmiştir.

Bugün ülkemizde şovenizm de-nilince, esas olarak “Kürt düşmanlığı”anlaşılsa da şovenizmin yöneldiğitek hedef Kürt meselesiyle sınırlıdeğildir. Kıbrıs meselesinden AB’yekadar bir çok konu şovenizmin kap-samına girmektedir.

Şovenizmin en karakteristik özel-liklerinden biri anti-komünistliktir.Ülkemizde şovenizmin gelişiminebakıldığında, “ulusal birliğin önündekibölücü, yıkıcı engel” olarak yansıtılan“komünizme karşı” olmanın belirginbir unsur olduğu görülür. Geçmişte“Komünizme Karşı Mücadele Ko-miteleri”ni bu temelde örgütlemiş-lerdir.

Halkı, “ulusun ve ülkenin varlı-ğının tehlikede olduğu” ruh halinesokan oligarşi, bu havayı egemenkılabildiği ölçüde, devrimci müca-deleyi de “vatana ihanet” olarak gös-terebilmektedir. Bu yanıyla şovenizmoligarşi açısından can simidi gibidir.

Şovenizm, bir “ulusal gurur” ya-ratma yönelimi içinde Osmanlı’ya sa-hip çıkarak kendine oradan tarihselbir dayanak yaratmaya çalışır. Bu,son süreçte özellikle AKP’nin üzerindeyükseldiği bir politika haline gelmiştir.İslamcı kesimleri şovenizme yedek-lemek için de iyi bir malzemedir.

Şovenizm kitleleri etkilemek içindini de kullanmaktan çekinmez. Hit-ler’in “Tanrının yapıtını korumakiçin savaşıyorum” sözü Türkiye’de;“bayrak inmez ezan susmaz” şeklinedönüşmüştür.

Faşist AKP’nin “Darbe Girişimi”sonrasında, dini ve dinci-gerici kesiminasıl kullandıklarına tanık olduk.Keza “darbe karşıtlığı” üzerindenyürüttükleri polikitalar ise halk kit-leleri içinde şovenizmin nasıl kö-rüklendiğine örnektir.

9- Şovenizmvatanseverlik midir?

Yukarıda, şovenizmi anlatırken“ileri derecedeki vatanseverlik”, “va-tanı uğruna saldırmayı göze alma”şeklinde bir tanımlamada bulunmuş-tuk. Yine faşistlerin de kendilerinien keskin “vatansever” karşılarında-kileri, özellikle de devrimcileri ise“vatan haini” olarak gördüklerini bi-liriz. O halde “vatanı savunmanın,vatanı sevmenin neresi kötü” deni-lebilir elbette.

Kuşkusuz ki bizim anladığımızvatanseverlik ile milliyetçi-faşistlerinsavunduğu, anladığı vatanseverlikaynı şey değildir.

Onların vatanseverliği tam bir al-datmaca ve demagojiden ibarettir.Hiçbir faşist ne tehlikede dediklerivatan için, ne de bayrak için bir damlakanını, dahası canını feda etmez. Kibugün vatan topraklarının 35 milyonmetre karesi emperyalistlere peşkeşçekilmiş, ülkemizin her yeri emper-yalist üslerle doldurulmuştur. Ekono-mik, askeri ve siyasi olarak emper-yalizme bağımlı ve onun denetimialtındadır. Emperyalizmin yeni sö-mürgesi olan ülkemizde, bağımlılıkilişkileri her geçen gün daha da artı-rılırken hiçbir faşist bağımsızlıktan,vatanseverlikten söz edemez.

Kaldı ki ülkemizde yaşayan de-

ğişik ulus ve milliyetlerden halklarıyok saymak, -dün Kıbrıs’ta bugünOrtadoğu’da olduğu gibi- başka halk-ların topraklarına göz dikmek, işgalve ilhak etmek vatanseverlikle, mil-liyetçilikle açıklanamaz.

Gerçek vatanseverler, halklarınkurtuluşu ve vatanın bağımsızlığıiçin mücadele eden devrimcilerdir.

10- Şovenizme karşı nasılmücadele edeceğiz?

Bugün şovenistler ellerinde per-gelle kafatası ölçmeyi bıraktılar belkiama şovenizmin düşünce tarzı, yön-temleri, değişmemiştir. İşbirlikçi ik-tidarlar, toplumun milliyetçi, şovenistdüşünceler altında olmasını her dö-nem istediler, bunu sağlamak içinher türlü yönteme başvurdular.

Şovenist saldırganlık “Türk’ünTürk’ten başka dostu yoktur”, “Tür-kiye Türklerin’dir” diyerek, bayraktanmarşa, dış mihraktan vatan hainliğine,Kürt düşmanlığına kadar çok değişikbiçimleriyle sürmektedir. Öyleki busaldırganlığın karşısına çıkanlar, tar-tışmaya kalkanlar faşist yasalarla,gözaltı ve tutuklamalarla, katliam velinç saldırılarıyla yok edilmeye çalı-şılmaktadır.

Öte yandan 2. Enternasyonal’dengünümüze kadar örnekleriyle gördükki lafta sosyalist, gerçekte şovenolanlar devrim ve sosyalizm dava-sından vazgeçerek, kitleleri burju-vazinin ideolojik hegemonyasına tes-lim etmişlerdir. Bu anlamda sosyalşovenistler de “sol” saflardan burju-vazinin bu saldırganlığına ortak ol-maktadırlar.

Kuşkusuz milliyetçiliğin, şove-nizmin faşizme hizmet ettiğini söy-lemek yetmiyor. Şovenist kuşatmayateslim olmadan, sosyal şovenizmedüşmeden bu gerçeği ortaya koymakve en geniş kitlelere, özellikle deşovenizmin etkisi altındaki kesimleregöstermek, anlatmak zorundayız.

Politikalarımızla, propagandamız-la, mücadelemizle düzenin etkisi al-tındaki kitleleri örgütleyerek şove-nizme ulusal değerler ve taleplernoktasında demagoji ve manevraalanı bırakmadan mücadeleyi, HalkKurtuluş Savaşımızı büyütmeliyiz.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!330

Page 31: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Okmeydanı’nda HalkMeclisi Toplantısı;Uyuşturucu Satmak Şerefsizliktir!

Okmeydanı Halk Meclisi uyuş-turucuya karşı yaptığı sokak toplan-tılarıyla halka öncülük ediyor. 10Kasım akşamı uyuşturucu satışınınyoğun olduğu Yolağzı bölgesindeyapılan sokak toplantısında 13 Kasımakşamı mahallede oturanlarla toplantıyapma kararı alındı.

13 Kasım akşamı ise Yolağzı’ndabir kahvede toplantı yapıldı. Pazar ak-şamı yapılan toplantıya o bölgede ya-şayan her kesimden insan katıldı. Dev-rimci düşüncelere sahip olandan, düzenpartilerinin etkisi altındaki halk ke-simlerine, mahalle halkını birleştirentemel konu uyuşturucunun yaygınlaş-ması!

Bu çerçevede yürütülen çalışma-larla toplanan halka, öncelikle HalkMeclisi ve uyuşturucuya karşı mü-cadele anlatıldı. Sorunlarımıza gerçekçözümlerin yalnızca Halk Meclisle-ri’nde bulunabileceği vurgulandı.

80’e yakın kişiyle yapılan toplantıdaÇeşme durağında torbacılarla çatışmayaşandığı haberi üzerine, toplantıyakatılanlar topluca Çeşme Durağı böl-gesine gitti. Oradaki torbacı halk ta-rafından cezalandırıldı ve ardındansloganlarla Okmeydanı sokaklarındakitlesel bir yürüyüş yapıldı. Çeşme,Yolağzı, Fatih Sultan Mehmet Caddesive Şark Kahvesi güzergahında yapılanyürüyüşte “Uyuşturucu Satmak Şe-refsizliktir” sloganları atıldı.

Yürüyüşün ardından tekrar top-lantıya dönüldü ve kampanya üzerinedüşünceler ve öneriler alındı. Bu sı-rada mahallede oturanlar Yolağzı’ndabir torbacının yakalandığını söyledilerve torbacı halkın içine çıkarıldı. Tor-bacı buradaki halk tarafından dövüldü,sattığı uyuşturucu ve üzerindeki pa-ralar yakıldı. Halk Meclisi satıcınıntelefonuna da el koydu ve satıcıyı

uyuşturucu almak için arayanlartoplantıya çağırıldı. İki alıcıgeldiklerinde uyuşturucu satantorbacı yerine öfkeli halkı gö-

rünce neye uğradığını şaşırdılar. 2alıcı da yakalanıp dövüldü.

Halk Meclisi’nin Yolağzında uyuş-turucuya karşı yaptığı toplantı kitleselbir yürüyüşe dönüştü, 2 satıcı ve 2alıcı cezalandırıldı.

Halkın her kesiminden katılımınolduğu toplantıda, sorunların tek çö-züm yerinin halkın kendi örgütlediğimeclislerde olduğu da vurgulandı.

Okmeydanı’nda yapılan iki toplantıbizlere kimi gerçekleri gösterdi.

Örgütlenmek İçin; HalklaDüzen Arasındaki Çelişkinin YoğunlaştığıZemini Bul. Ana Halkayı Yakala!

Okmeydanı Halk Meclisi, anahalkayı yakalamış ve bu zemindehalka gitmiştir. Büyük bir halk po-tansiyeli ile karşılaşılmıştır.

Bir kez daha bilimsel gerçek ken-dini gösteriyor. Halk kendi sorunla-rının çözümünü düzenden beklemiyor,sorunlarının çözümü için kendi ör-gütlerini oluşturmak istiyor. Sorunbu gerçeği görerek, halkın ihtiyaçduyduğu örgütlenme biçimlerininoluşturulmasına öncülük etmekte.

Halk güvensiz düşüncelerin birgerçekliğinin olmadığını gösteren birörnektir. Halkın sadece sol düşünceyibenimseyen kesimlerinin değil, dü-zenin ideolojik etkisi altında bulunankesimleri de düzenin devrimcilereve halka karşı psikolojik savaşınınetkisinde değil,kendi sorunlarıçerçevesinde dü-şünebildiği gö-rülmüştür.

O halde halkagitmemenin bir ge-rekçesi yoktur. Sa-dece halkın sol dü-şünceye yatkın ke-simlerine değil,tüm halk güçlerine

gitmenin önemi bu çalışmada ortayaçıkmıştır.

Sokak çalışmasının belirleyiciyanı da buradadır.

Sokak Çalışması Tüm HalkıÖrgütleme İddiasıdır

Tüm halkı örgütleme iddiasında-yız. Neden? Nereye dayanıyor buiddia?

Tek kelimeyle haklılık. Biz haklıve meşru bir dava için savaşıyoruz.

Ekmek için savaşıyoruz.Onur için savaşıyoruz.Adalet için savaşıyoruz.Bu zeminde yürüyen bir savaştan

daha meşru bir savaş olamaz. Bu sa-vaştan daha haklı, onurlu bir savaşolamaz.

Böylesine haklı bir savaşın, halkınher kesimini örgütleyebileceğine gü-veniyoruz.

Savaşımızın haklılığını, tüm hal-kımıza anlatabileceğimize inanıyo-ruz.

Bunun için tüm halkı örgütleyee-cek politikalar üretiyoruz. Israrla tümhalka gitmemiz, tüm halka gerçeklerianlatmamız, düzenin ideolojik politiketkisinden kurtarmamız gerektiğindeısrar ediyoruz.

Halka güveniyoruz. Düzenin tümpisliği ortaya dökülmüş durumdadır.Buna rağmen halkın belli bir kesiminietkilediği gerçektir, fakat halkın bupislikleri göremediğini, çözümleye-mediğini düşünmek de halkı tanı-mamak olur. Biz halkımızı tanıyoruz.Doğru politikalarla gidildiğinde, halkagüven verebilen bir pratik sergilen-diğinde, halkımızın her kesimini ör-gütlemek mümkündür.

Her Ev, Her Sokak Bizim Demektir

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

31Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Sokak Çalışması

Page 32: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Halkımıza Güven

Diyorsun ki;

“bu halk adam olmaz”

Öyle mi?

Sen-ben adamsak eğer

Oluyormuş demek ki!

Varırız evine

Paylaşırız sofrasını

Hatta evini

Ki zengin değildir

Paylaştığı her şeyi

Ya sen!

Paylaşıyor musun

her şeyini?

Okuduğunu mesela

Kitabını Dergini Bilgini

Sorunlarını kavganın

Çözümlerini ...

Hiç değilse gündemi .

“cahil” diyorsun

İyi ya

Paylaş o zaman bilgini

“Korkak” diyorsun

İyi ya

Paylaş o zaman

cesaretini “Örgütsüz”

diyorsun

İyi ya

Paylaş o zaman

Parti’ni Cephe’ni…

İki tavır iki ideolojiİki tavır iki ideolojiGeldiler ve kırdılar derneklerimizin kapılarını. Direnişlekarşılaştılar. Vurdular kapısına mührü ve gittiler. Kırdıkkapılara vurdukları mührü ve açtık derneklerimizi. Faşizminyasaları içinde hareket etmek zorunda hissetmedik kendimi-zi. Çünkü biliyoruz ki, faşizmin yasaları da faşisttir.Geldiler, belediye binalarından, evlerinden topladılar Kürtmilliyetçilerinin milletvekillerini, belediye başkanlarını.Direnmediler. Geldiler, derneklerin kapılarını kırma ihtiyacıduymadılar, çünkü, bu derneklerde kapılar açık karşılandı-lar. Derneklerin kapısına mührü vurup gittiler ve bu dernek-lerin kapılarının kendi izinleri dışında tekrar açılmayacağın-dan emindiler.İki tavrın farkı iki ideolojinin farkından geliyor. Biri prole-taryanın ideolojisidir, faşist düzenin yasalarıyla sınırlamazkendini. Diğeri küçük burjuvazinin ideolojisidir.Düzeniçidir, kapitalizmin yasalarıyla sınırlar kendini.

İdeolojik mücadeleYöntem ve Araç HalktadırHer sorunun çözümü halktadır.Bu kuru bir laf değil. Gerçeğin ta kendisidir.Örgütlenme çalışması yapacağız, ama yeni yöntem

ve araçlar geliştirmekte sıkıntı mı çekiyoruz?Dergi dağıtımı yapmamız gerekir. Yöntem ve araçta

sıkıntı mı çekiyoruz?Uyuşturucuya karşı mücadele etmemiz gerekiyor.Faşizmin saldırıları karşısında yeni yöntem ve araçlarla

mücadeleyi zenginleştirmemiz gerekiyor.Halka gideceğiz. Halk kendi yöntem ve araçlarıyla

gelir. Halkın her soruna ilişkin kendi birikimi ve deneyimleriile geliştirdiği çözümleri vardır. Halk, binlerce yıllık birtarihe uzanan, milyarlarca insanın deneyiminden süzülenbirikimi kendinde toplamış, on milyonlar demektir.

Bunun için halk her soruna çözüm geliştirebilecekyöntem ve araç zenginliğine sahiptir.

yöntem ve araç

atasözü:

Bencillik tek harfli bir alfabedir

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!32

- AKP iktidarı 370 derneğikapatma kararı aldı. AKP iktidarıdiyor ki, örgütlenmek yasak. Entemel sorunlarınız için bile biraraya gelmek yasak. Halkın sorun-larını çözmesi yasak.

Ekmek yasakOnur yasakAdalet yasakEkmeğimizi, onurumuzu, adaleti

yasaklayan bir düzene karşı savaş-mak meşrudur. Ev ev, sokak sokakörgütlenelim ve bu iktidarı yıkalım.

- Devrimciler ve halk, kurugürültü Süleyman Soylu’nun poliszorbalığıyla kapattırdığı dernekle-rin mühürlerini söküp dernekleregirdiler. Faşizmin zorbalığına karşıdirenmek meşrudur.

- Nuriye Gülmen ve AcunKaradağ, hepimizi direnişe çağırı-

yor. Onlar, faşizme karşı direnen ikionurlu akademisyendir. Onlar hal-kın aydınlarıdır. Yanlarında olalım.Onların direnişinden öğrenelim.

- Faşizmin katliamlarındanhesap sormak için, İstanbulArmutlu Mahallesi Meydanı’ndakatledilen Yılmaz Öztürk’ün 17Kasım’da Çağlayan Adliyesi’ndegörülecek olan mahkemesine katıla-lım.

- Faşizmin yalanlarına karşıgerçekler için, Halkın Sesi Radyoyudinleyelim.

Halkın Sesi Radyosu ile yeni biralan daha açtık. Arkamızda medyapatronları yok sırtımızı düzenedayamadık. Biz bir tek halkımızınsahiplenmesine güveniyoruz. Birtek halkımızdan ve haklılığımızdangüç alıyoruz

Haftanın Çat KapıGündemi

Çat Kapı Her Eve Girmektir...Çat Kapı Tüm Halkı Devrime Katmaktır...

Page 33: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Ülkemiz gençliğinin bugün birçoksorunu var. Bunların başında ekonomiksorunlar geldiği gibi, faşizm koşullarındadüşünmenin üretmenin zorluklarını daen ağır şekilde yaşıyorlar. Son zaman-larda haberlerde sıkça rastladığımız birhaber var. Üniversite gençliği başkaülkelerde eğitim almak için, bu konuylailgili bürolarda kuyruk oluşturuyormuş.Gittikleri ülkelerde iki kuruş kazana-bilmek için her işi yapmaya razı olarakbu arayışta olan gençlik, yeter ki buradaeğitim almayayım da gece gündüz ça-lışırım diye düşünüyor. Ülkemizdegençlik eğitim alabilmek için maddimanevi birçok emek veriyor. Bin birzorlukla eğitim almaya çalışan ülkemizgençliği, bu sistemde eğitim alsa damezun olduğunda mesleğini yapamıyor.Bugün hangi gence sorarsak soralımhiçbiri geleceği hakkında umutlu değil.Gelecekte kendilerini neyin, nasıl biryaşamın beklediğini bilmiyorlar. Budüzen her yanıyla gençliğe umutsuzlukaşılıyor. Bu umutsuz gençlerde tamolarak sömürü düzenin devamı içingerekli olan gençlik olarak ortaya çı-kıyor.

Düzenin eğitim sistemi gençliğebakışı kendi düzenin devamını sağla-mak temelindedir. Bu yüzden sorma-yan, sorgulamayan, sorun çözmeyenbir gençlik yetiştiriyorlar, yetiştirmeyedevam edecekler.

Gençliğe Biz Alternatif YöntemlerSunmadığımız Sürece, Bu DüzenBöyle Sürecek

Evet sü-rekli faşizmleyönetilen ül-kemizde dünolduğu gibibugün de so-

ran, sorgulayan, hakkını almak içinmücadele veren gençlik, tutuklama te-rörüne maruz kalıyor. En ufak bir mu-halefete bile tahammül edemeyen AKPiktidarı, binlerce öğrenciyi tecrit edereksusturmaya, sindirmeye çalışıyor. Üni-versiteleri kışlalara dönüştürüyor, dörtbir yandan yasaklarla saldırılarla gençliğiçevreliyor.

Bu noktada ne yapacağız. Ne yap-malıyız?

Okullara girmek zor, çalışma yapmakzor. Bunca saldırı ortamında bir bildiribir masa bir afiş bile bedel gerektiriyor.Bu noktada Öğrenci Meclislerinin, oku-ma gruplarının siyasi önemini iyi kav-ramalı kavratmalıyız. Bizi okullara al-mazlarsa kafeler, kütüphaneler, sokaklar,mahalleler, okul önleri, oku-ma gruplarımız her yer bizimgençliğin kalbine ulaşacağı-mız damarlardır. Dernekle-rimizi kapatsalar bile ÖğrenciMeclislerimiz, okuma grup-larımız bizim eğitim ve ça-lışma odaklarımız olmalı.

Gençliğin akademik, de-mokratik, kültürel sorunla-rını buralarda konuşup gen-çliğe kendi sorunlarına çö-züm ve örgütlenme aşama-sına buralarda katmalıyız.

Faşizme karşı gençliğindayanışmasını ÖğrenciMeclislerinde örgütlemeli-yiz ve birlikte, örgütlülükteısrar etmeliyiz. Tüm ülke

gençliği bizim olmalıdır. Tavır vedavranışlarımızı, politikalarımızı bunagöre belirlemeliyiz. Öğrenci Meclis-lerinde gençliği harekete geçirmeliokuma gruplarımızda sorgulamayı,tartışmayı öğretmeliyiz.

İçinde bulunduğumuz süreç hızlıve zorlu. Bu yüzden daha fazla so-rumluluklar üstlenmeliyiz. Yeni gö-revlere aday olmalıyız. Sadece iş yapandeğil sorun çözen, değişen, değiştirenkadrolar olmalıyız. Her Dev-Genç’libir yönetici gibi düşünmeli kendiniböyle yetiştirmeli. Tutuklanan, şehitdüşen yoldaşlarımızın yerini ancak bugönüllülükle doldurabiliriz. Devamlıolarak saldırarak, tutuklayarak bizi yokedeceğini düşünen faşizme ancak böylecevap verebiliriz. Mücadelemizin sü-rekliliğini sağlayacak örgütlenmeleriancak böyle yaratabiliriz.

Faşizm Gençliğimizi Teslim Ala-maz Çünkü Anadolunun Yiğit Evlat-ları, Dev-Genç’lileri var!

FAŞİZMİN SALDIRILARI KARŞISINDA HER DEV-GENÇ’LİSORUN ÇÖZMEYİ, ÇÖZÜM ÜRETMEYİ ÖĞRENMELİ!

DEV­GENÇLİLERİN BUGÜN GÖREVLERİ NEDİR? 1­Her Dev­Genç’li kendini bir kadro gibi yetiş­tirmeli böyle düşünmeli. 2­Her Dev­Genç’li sorun çözmeyi, çözüm üret­meyi örgütleme yapmayı öğrenmeli.3­Her Dev­Gençli kendini savaşı her cephedesevk eden komutan, kurmay gibi hazırlamalı.4­ Eğitimimizi aksatmamalı sürekli ilerlemeyiesas olmalıyız.5­ Her Dev­Genç’li şehit düşen, tutuklanan,bedel ödeyen yoldaşları için bir adım dahaatmalı. 6­Düzenin yasaları sınırları varsa bizimÖğrenci Meclislerimiz var. ÖğrenciMeclislerini kurmalı ve gençliği kendi sorun­ları etrafında burada örgütlemeliyiz.7­Okuma gruplarımız anti­bilimsel eğitimkarşısında bir mevzidir. Birlikte Sorgulamayı,düşünmeyi, tartışmayı öğreneceğimiz bumevzilerimizin önemini kavramalı hayatageçirmeliyiz.8­Faşizmin saldırıları karşısında, mücadelemi­zin devamını sağlayacağımız örgütlenmeleryaratmalıyız.9­Örgütlenirken örgütlemeli, öğrenirkenöğretmeli, birken iki olmalıyız10­Tarihsel ve siyasal sorumluluğumuzun;faşizme ve emperyalizme karşı gençliği örgüt­leme savaşı olduğunu asla unutmamalıyız.

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

33Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 34: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Sorumluluk üstleniyoruz. Faşizme karşı demokrasi,emperyalizme karşı tam bağımsız bir vatan, kapitalizmekarşı sosyalizm mücadelesinde biz de Liseli Dev-Genç’liler olarak sorumluluk üstlendik.

Sorumluluklarımızı biliyoruz. Emperyalizmin ve fa-şizmin çıkarları için yozlaştırılan, susturulan, düşünmeyenbencil insanlar haline getirilmeye, halk çocuklarının ör-gütlenmesi, anti-emperyalist anti- faşist kimliğini kay-betmemesi, bu karakterinin örgütlenmesi mücadelesi bi-zimdir. Düzenin etkisinde kalan, düzenin saflarında hap-solmuş gençliği çıkarabilmek, Liseli Gençliği kendisorun ve talepleri temelinde bir araya getirmek, eğitmek,güç oluşturmak. Oluşturulan bu gücü düzene ve düzeninuygulamalarına karşı seferber etmek sorumluluğu bizimdir.

Tarihin birçok döneminde halkın mücadelesinin enönünde yer alan ayaklanmaların fiilen başını çeken, yıl-gınlık, sinmişlik ortamlarına; cüreti ve coşkusuyla sonveren dinamiklere sahip olan gençliktir. Gençliğin budinamiklerini harekete geçirmek, örgütlemek ise bizimsorumluluğumuz görevimizdir. Yaşımıza göre sorumlu-luklarımız büyük biliyoruz. Ancak biz yarının kavgasında,savaşındayız. Nasıl bir ülkede yaşamak, nasıl bir sistemdeyaşamak istiyorsak onun mücadelesini veriyoruz. Haktan,adaletten, eşitlikten yanadır mücadelemiz. Savaşımızınkazanılacağı ve geleceğin bizim olacağı ise tarihselolarak kanıtlanmıştır. Geriye kalan bizim olan geleceğe,sosyalizme daha hızlı varabilmektir. Bugün işte bununçabasında, emeğinde, savaşındayız.

Bugün AKP faşizmi biz Dev-Gençlilere bunca az-gınlıkla saldırıyorsa bu üstlendiğimiz büyük sorumluluktankorktuğu içindir. Kendimize güveniyoruz. İdeolojimizegüveniyoruz. Başarabileceğimize İnanıyoruz.

Üstlendiğimiz Sorumluluğun Gerekliliklerinin Far-kındayız.

Sürekli olarak gelişeceğiz, imkansızlıklara koşullara

bahane olarak sarılmayacağız. Gençliğimizi, yaratıcılı-ğımızı örgütlenme için kullanacağız.

Örgütlenmeyi esas alacağız. Faşizme karşı tüm gençliğiiçine kattığımız örgütlenmeler yaratacağız.

Programlı ve disiplinli çalışacağız. Hedefli ve sonuç alıcı çalışma tarzını benimseyece-

ğiz.Doğru düşünmeyi öğreneceğiz. Hazır formüllere sa-

rılmayacağız. Marksizm-Leninizm’i sosyalizmi öğreneceköğreteceğiz. Sorunlarımızı biz çözeceğiz.

Hayatın içindeki en temel çelişkide safımız ezilenlerindoğrunun safıdır. Diğer tüm çelişkileri bu penceredenbakarak çözeceğiz.

Her sorunumuzun çözümü örgütlenmektir. Ör-gütleneceğiz.

Liseli Dev-Genç’liler olarak her boşluğu doldurma,yaşamı, savaşı örgütleme sorumluluğunu üstleniyoruz.Tüm görevlerimize büyük küçük demeden bu sorumluluklayaklaşacağız.

Yarınlarımızı, geleceğimizi sorumluluklarımızın bi-lincinde olarak kazanacağız. Parasız, bilimsel, demokratikeğitim mücadelesini; tam bağımsız, sosyalist vatandayaşama idealimizi, üstlendiğimiz sorumluluğu yerinegetirerek gerçekleştireceğiz.

LİSELİ DEV-GENÇ’LİLİKSORUMLULUK ÜSTLENME CESARETİDİR!

Gençlik; sınıfsal konumu ve

gençliğe özgü özellikleriyle

saftır, temizdir. Haktan ve

adaletten yanadır.

Özgürlük düşünceleri

onun karakteridir. (DAYI)

Liseliyiz BizBu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!34

Page 35: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Kazova patronları, Ümit So-muncu ve Umut Mustafa Somuncu"iflas ettim" diyerek 31 Ocak'tafabrikadaki para edecek mallarıçalıp kaçtılar. Kaçarken de, İşçilerin4 Aylık Maaşlarını, İhbar ve KıdamTazminatlarını Gasp Ettiler.

Kazova işçileri, haklarını ala-bilmek ve zafere ulaşmak için, YÜ-RÜYÜŞ dergisi okuru, bir arka-daşları aracılığıyla, Devrimci İşçiHareketi ile görüşürler.

Devrimci İşçi Hareketi, HalkınHukuk Bürosu’ndan bir kaç avukatlabirlikte, işçilerle birlikte bir toplantıdüzenlerler.

Devrimci İşçi Hareketi, ZAFE-RE ULAŞMANIN YOLU DİRE-NİŞTEN GEÇER ilkesiyle, Kazovaişçilerinin direnişini örgütler.

Kazova işçileri, Devrimici İşçiHareketi önderliğinde 28 Şubat'ta2013 tarihinde Galatasaray Lisesiönünden, Taksim'e yürüyerek ilkeylemliliklerini hayata geçirirler.

Kazova işçileri, emeğimizi hırsızpatronlara yedirmeyeceğiz diyerek,28 Şubat'ta başlattıkları direnişlerini,28 Nisan'da, Direne Direne Kaza-nacağız, sloganları ve inancıyla, pat-ronların fabrikada kalan makinalarıkaçırmaması için, fabrika önünde,çadır direnişine dönüştürürler.

İş yeri direnişleriyle birlikte, sa-dece YÜRÜYÜŞ dergisinde çıkanhaberleri, diğer basın kuruluşlarıtarafından da verilmeye başlanır.

28 Haziran'da, ise patronlarındirenişlerine cevap vermemelerisonucunda, İŞÇİYİZ HAKLIYIZKAZANACAĞIZ şiarlarıyla, meşru

hakları olan, iş yeri işgaliyle, fab-rikayı işgal ettiler.

Kazova işçileri; 31 Ağustos 3013günü, Kazova Tekstil Fabrikası’ndamakineleri çalışır hale getirerek,GRUP YORUM'un verdiği mini birkonserle, üretimlerine başladılar.

25 Eylül saat 13.00' te ŞişliCami önünde toplanan Kazova iş-çileri, BU DİRENİŞ TÜRKİYE'DEBİR İLKTİR. ÜRETİMDEN GE-LEN GÜCÜMÜZLE KENDİMİZÜRETİYORUZ yazılı pankartla,Şişli Bomonti'deki direniş çadırla-rına yürüdüler.

FOSEM'in, Kazova direnişinianlatan belgesel ile, GRUP YORUMve onlarca devrimci sanatçı direnişedestek verdi, direniş Kanada, Suriye,Amerika, Almanya, ingiltere gibiuluslararası alanlardan sahiplenildi.

Diren Kazova mağazaları açıldı.İŞÇİLER SADECE ÜRETMİYOR.ÜRETİM ARAÇLARINA SAHİPOLMALARI YANIYLA DA TÜR-KİYE’ DE BİR İLK YARATTI-LAR.

Devrimci İşçi Hareketi, direnişinişçilerden, sanatçılardan ve birçokduyarlı insan çevresinden ve de ulus-lararası alandan destek görmesine vedirenişin zafere ulaşmasında en çokemek sarfeden devrimci iradedir.

Her zoru aşmanın temel gücününBİRLİK DAYANIŞMA VE MÜ-CADELE olduğunun bilinciyle, ör-gütlülüğümüzü yaygınlaştıralımDAHA FAZLA KAZOVA yarata-lım. Kapitalizm karşısında örgüt-lülüğümüzü dayanışmamızı sahip-lenmemizi büyütelim.

İşçi sınıfı tarihinde bir ilk:

KAZOVA Direniş, İşgal, Üretim!

ATASÖZÜCesurun bakışı, korkağın

kılıcından keskindir.

Şirin AYAS’a 1000 Mektup Gönderelim

Faşizmin katil polisleri tarafından15 gün önce İstanbul Alibeyköy’debir arkadaşımızın yanından kaçırılıpişkence ile gözaltına alınarak tutuklananŞirin AYAS’a mektup yazalım. Hergün hücresine bir selam verelim.

Katil AKP yıllardır halkı sindirmekiçin türlü yöntemler kullanıyor. Şimdide OHAL'i bahane ederek herkese sal-dırıyor. Bu saldırılarla devrimciler faz-lası ile yüz yüze kalıyor. Şirin Ayasarkadaşımız da bunlardan bir tanesi.

Arkadaşımızı sahiplenelim. Mek-tuplar yazalım, kartlar atalım. Baskılarınbizi yıldırmadığını görsün düşman.

Devrimci tutsaklar onurumuzdur. Adres :Şirin AYAS 9 No’lu Silivri Kadın Kapalı

Hapishanesi Silivri-İstanbul

DEVRİMCİİŞÇİ HAREKETİ

Direniş bizim geleneğimizdir.Sahiplenecek ve

taviz vermeyeceğizbu gelenekten...

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

35Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 36: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

DEVRİMCİ MÜHENDİSLİK NEDEN

HALKLA BİRLEŞMEK ZORUNDADIR...

Çünkü; tekellerin çıkarı halkınzararınadır; halkın çıkarı devriminçıkarıdır.

Çünkü; mühendis-mimarlar ancakhalka hizmet ettiklerinde meslekahlaklarına sahip çıkabilirler.

Çünkü; halk için çalıştığında,

onaylamadığı projelerin altına imzaatmak zorunda kalmazlar.

Çünkü; emperyalist politikalarve teknoloji havayı, suyu, toprağızehirliyor.

Çünkü; emeğini parası olana değil,ihtiyacı olana vermelidir.SOSYALİST TARIM ÖRNEKLERİ:

KÜBAKüba’da kent bahçelerinin ekim

dikimi Ocak 1991’de başlamış.“Huertos populares” yani “popular gar-dens” devlet arazisinin ortaklaşa ekilipdikilmesiyle gıda sorununu büyük ölçü-de gidermiş.

Değerlendirilebilecek her alan ekil-miş; balkonlar, verandalar, otoban kenar-ları, çıkmaz sokaklar, arka bahçeler,boş arsalar, parkların çim alanları…Kent Tarımı için bakanlık dahi kurulmuşKüba’da. Herkesin tarım eğitimi içineğitmenler görevlendirilmiş, ücretsizkurslar açılmış. Daha önceki çöplüklerartık patates, fasulye, salatalık bahçeleriolmuş. Bu bahçeler insanların yemealışkanlıklarını da değiştirmiş tabii kigıda sorunu eskisi kadar büyük bir prob-lem olmamasına rağmen bu bahçeleredevam etmiş insanlar. Kent bahçelerindekimyasal ürünler çok nadiren ve denetimaltında kullanılıyor. 2,2 milyonlukHavana’da, şehirlilerin ihtiyacı olanbesin maddelerinin % 80’i kent bahçe-lerinde üretiliyor.

AKP’NİN “MİLLİ TARIM STRATEJİSİ”KOCA BİR YALANDIR!

Emperyalizme göbekten bağlı ülkemizde tarım politikamızın da“milli” olması beklenemez. Ama AKP faşizmi, milli bir tarım politikasıolduğunu açıkladı.

14 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Tayyip Erdoğan’ınsarayında “Milli Tarım Projesi” toplantısı düzenlendi. Burada BinaliYıldırım ve Tayyip Erdoğan tarafından yapılan konuşmalarda AKP’ninemperyalist politikalarla yok ettiği tarımın millileştirileceği açıklandı.

Buğdaydan domatese kadar tüm ürünlerde emperyalizme bağımlıolan Türkiye’nin kendi tarım politikası olamaz.

Toplantıda yapılan konuşmalarda, tarımda kullanılan azotlu gübrenintüm hastalıkların nedeni olduğu itiraf ediliyor. Erdoğan diyor ki; “Şuazotlu gübreyle topraklarımızı mahvettik ve topraklarımız suyla buluştuğuzaman ne yazık ki çamur olup, akıp gidiyor. Doğallıktan uzak, tüm has-talıkların temelinde de ne yatıyor? O gübreleme yatıyor”

Madem tüm hastalıkların nedeni olduğunu biliyorsunuz, -ki bu yenibir bilgi değildir- neden bugüne kadar bir şey yapmadınız? Faşizm milligörünen stratejilerle halkın milliyetçi duygularını körüklüyor. Sosyalistlerinbulduğu halkçı çözümleri yok sayıyorlar. Ama tarım halkın açlık sorununuçözmek değil de emperyalist tekellerin kasalarını doldurmak için yapıldığımüddetçe, o tarım politikasından halka yönelik hiçbir fayda çıkmaz.

Azotlu gübrenin yerine doğal gübre kullanmayı destekleyecekmiş AKP. Bir başka değişiklik ise, AKP eliyle yok edilen hayvancılığı yeniden

canlandırmak olacakmış. Halk için tarımı ancak sosyalistler yapabilirler. Çünkü sosyalizm

bireyin değil ortak mülkiyetin, tekellerin değil halkın çıkarını esas alır.AKP’nin “milli” tarım projesi koca bir yalandır...

ÖZLÜSÖZ:İhtiyaç mucidin anasıdır.

HALKIN MÜHENDİS MİMARLARI VEHALK BAHÇELERİ

Halkın Mühendis Mimarları olarak emperyalizmin ihti-yaçları ve çıkarları doğrultusunda şekillendirilen, insanlarızehirleyen, kalıcı ve ölümcül hastalıklara neden olan tarımada hayvancılığa da mahkum olmadığımızı söylüyoruz.Söylemekle de kalmıyoruz. Tarımda da emperyalist tekellerinürettiği tohumlara, kimyasal gübreye, zirai ilaçlara ihtiyacı-mızın olmadığını halka göstermek için kendi yöresel, doğaltohumlarımızla halkla birlikte Küçükarmutlu’da Şenay-Gülsüman Halk Bahçesi’ni kurduk.

Halk bahçemizde ürettiğimiz ürünlerde kimyasal gübre,ilaç kullanmıyoruz. Halk Bahçelerinde ilk olarak yazlıkürünler olan domates, biber, patlıcan, kabak, fasulye vehıyar yetiştirdik. Organik tohumlarımız ile mahallelerimizdekurduğumuz alanlarda toprağı ıslah edip tarım yapılabilir

hale getirdikten sonra tohumlarımızı fideye dönüştürüp,fidelerimizi toprakla buluşturup üretimimize başladık.

Halkın Mühendis Mimarları olarak bu çalışmamızı bir“hobi” olarak yapmıyoruz. Bu çalışmalarımız; “halk içinmühendislik mimarlık” faaliyetlerinin nasıl yapılması gerek-tiğini hem meslektaşlarımıza, hem de halkımıza pratiktegöstermektir. Bu çalışmayı halka benimsetmemiz, halkınoturduğu konutların boş alanlarında böyle bahçelerin oluş-turulmasını ve halkın kendi sebze meyvesini sağlıklı doğalbir şekilde yetiştirmesini sağlayacaktır. Doğal yolla yetiştirilensebze ve meyve halkın ihtiyacını karşılarken, diğer yandanhalkın birbiriyle kaynaşmasını, birlikte “imece” halinde işyapmasını ve tüketim alışkanlığından kurtulup “üretim”alışkanlığının gelişmesini sağlayacaktır.

Nisan 2014’te kurduğumuz Şenay ve Gülsüman HalkBahçesi’nde, 2014, 2015 ve 2016’da Tohum Ekim Şenliğive Hasat Şenliği düzenledik.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!36

Page 37: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Ankara’nın göbeğinde, AKP fa-şizminin dizginsizce saldırdığı şugünlerde bir direniş başladı.

Nuriye Gülmen işine, emeğine,onuruna sahip çıkarak tek başına daolsa direniyor. Eylemine başlar baş-lamaz gözaltına alındı. Bugün iştenatılan on binlerce kamu emekçisi birköşede oturup durumu kabullenmiş-ken o direniyor. Elbette bu noktadahemen neden sorusunu sormalıyız.İşinden şu ya da bu nedenle atılan,uzaklaştırılan on binlerce insan varkenneden tek başına direniş? Bu sorununcevabı ülkemizin içinde bulunduğudurumdur. Faşizm saldırıyor, gözaltınaalıyor, işkence yapıyor ve bu durumdabize sahip çıkması gereken sendikalarbırakalım haklarımızı savunmayı baş-larını dahi kaldıramayacak kadar ica-zetçi ve teslimiyetçi politikalarınesiri olmuş durumda.

Ancak var olan bu olumsuz tab-loya karşı teslim olmak değil diren-mek tercih edilmelidir. Bu yanıylaNuriye Gülmen herkese örnek teşkiletmektedir. Tıpkı Cansel Malatyalıgibi... Hayat defalarca doğrulamıştırki sadece direnenler kazanır. Çünkümeşru olan biziz, haklı olan biziz…Böyle olduğu için de tek başımızada olsa direnecek ve direniş ruhunuyaygınlaştıracağız. Tarihimize bak-tığımızda çokça örnek görürüz. Ör-neğin 12 Eylül’ün en karanlık gün-lerinde hapishaneler teslim olmuşkenDevrimci-Sol Tutsaklarının kararlı

direnişi birçok tutsağı yeniden ayağakaldıran güç olmuştur. Bu yanıylayılgınlığın panzehri direniştir. Direnişgüç verir.

Direniş umutsuzluğun girdabındaboğulanlara umut olur.

Direniş faşizmin gayri meşrulu-ğunu ve bizim haklılığımızı her anın-da halkın bilincinde yer ettirir.

Direniş yılgınlığı, teslimiyeti sü-pürüp atar.

Direniş her gününde faşizmin ka-ranlık yüzünü teşhir eder, tüm de-mogojilerini, yalanlarını ortaya serer.

Direniş bizim kültürümüzdür. Direniş geleneğimizdir. Bugün bu geleneğe bir halka da

Nuriye Gülmen ekliyor. Tek başına olmak değil, mesele;

haklılığına olan inançtır. Bizler buinançla hareket ederek. Nuriye Gül-men’in direnişini tüm kamu emek-çilerinin direnişi haline getirmeliyiz.Çünkü direniş faşizmin saldırılarınakarşı kurulmuş en güçlü barikat veaynı zamanda bizim en temel hakla-rımız için AKP iktidarının yakasınayapışmamızdır. Bu direnişi herkeseanlatmalı, bulunduğumuz her iş ye-rinde Nuriye Gülmen’in direnişinikamu emekçilerinin gündemi halinegetirmeliyiz.

Biz kamu emekçileri olarak hak-lılığımızın ve birliğimizin gücüylehareket etmeliyiz. Meşruluğumuzburadadır. Yaptığımız eylem prog-ramımızda faşist saldırıları püskür-tecek nitelikte bu sürece denk düşen

kendine güvenli ve hesap sorucuolmalıdır. Kararlı direngen, radikalbir mücadele hattı bizleri güçlen-dirir, düzeni ise güçsüz kılar.

Ve onlar haksızdır. Haklı vemeşru olan biz emekçileriz. Bizleriparçalamalarına, gücümüzü, birli-ğimizi bölmelerine izin verdiği-mizde mücadelenin bedelleri dahaağır ve hakların kazanılması dadaha zor olacaktır. Bizleri tek tek

bitirmelerine izin vermeyecek, KamuEmekçileri Meclislerimizde birleşerekNuriye Gülmen’in yalnız olmadığını,onun direnişini kararlılıkla sahiple-nerek AKP faşizminin saldırılarınacevap vereceğiz.

İŞİMİZ, ONURUMUZ VE GELECEĞİMİZ İÇİNTEK BAŞIMIZA DA OLSAK DİRENECEK FAŞİZMİN

HAKLARIMIZI GASP ETMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ!

BİRLİKTE DİRENELİM

BİRLİKTE KAZANALIM

BİZ KİMİZ,NE İSTİYORUZ?

* Dünyadaki ve ülkemizdekidüzeni değiştirmek istiyoruz.

* Sosyalizm ( Gelecekteki he-defimiz;

herkesten yeteneği kadar, herkese çalıştığı kadar, Komünizme ulaşmak için ge-

çilmesi zorunlu bir aşama, sınıflıve sömürüye dayalı toplumunkalıntılarının temizlendiği, her-kese ihtiyacı kadar verebilecekkadar üretimin arttırılmasını sağ-layacak bir aşama.)

* Komünizm ( nihai amaç, sınıfsız, sömürüsüz bir toplum, herkesten yeteneği kadar, herkese ihtiyacı kadar, yok-

sulluğun olmadığı, bütün dünyahalklarının mutlu ve refah içindeyaşadığı,bir düzen. Bu nedenlebizim sorunumuz sadece kendiülkemizin değil bütün dünyanınsorunudur.)

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

337Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 38: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

İşine Emeğine SahipÇıkmak Suç Değildir!

Kamu Emekçileri Cephesi işinegeri dönmek için oturmaya eylemiyapan ve 4. kez gözaltına alınanNuriye Gülmen'le ilgili 13 Kasım'dabir açıklama yayınladı. Açıklamada:"Alınterini OHAL’e faşizme teslimetmemenin büyük suçunu işliyorNuriye Gülmen… Açlıkla terbiyeederek bir lokma ekmeğe muhtaçetmek istiyor. Nuriye Gülmen dilencideğildir, hiç kimseden sadaka iste-

miyor… Yıllarca emek harcadığıişini, görevini istiyor. Akademis-yenlik, bilim insanı olmak, baştakendi sorununa sahip çıkmaktır.Dünyada ülkesinde yaşananlarakarşı sorumluluk duymaktır. Aydınolmanın gerekliliğini yapıyor NuriyeGülmen. Bunu yapmasına engel ol-mak kimsenin haddi değildir. Ken-disine saldıran AKP’nin katil pol-isleri şunu çok iyi bilmeliler kiemeğiyle, alınteriyle, onuruyla ya-şayan, halkını, vatanını sevenlerasla teslim olmaz." denildi.

“Kamu emekçilerinin öncelikle so-runu örgütlenmektir.

Kendi haklı talepleri doğrultusundamücadele edebilmek, ülke sorunlarınailişkin tavır alabilmek, işçilerle dayanışmaiçinde olabilmek, her şey ama her şeyiçin öncelikli sorun budur. Düzende ba-rikatları esas olarak bu noktada örmüş-tür.”

Ne yapacağız?Örgütsüzlük, örgütlülüğeSuskunluk, mücadeleyeYoksullaşma; hak aramaya, sendikal

bilinceApolitikleşme politikleşmeyeOnursuzlaşma, onura dönüşecek...Kamu emekçilerine kaybettirilenleri

geri alma isteği, sürecidir.Kamu emekçilerinin aşağılanmaya

karşı koyuşudur. Bu karşı koyuşa ivmekazandıracak olan kamu emekçilerineyoksullaşmayı, yozlaşmayı, onursuzlaşmayıdayatan politikaların yarattığı tepkiyi ya-kalayıp; örgütlü mücadele kanalına akıtandevrimci politikaları hayata geçirmektir.”

Hatice Yüksel, katıldığı basın açıklamasından sonraEskişehir valisi tarafından açığa alınmıştı.

Kendisi, o süreçte evinde oturup kaderini beklemedi.İmza toplayarak, masa açarak, bildiri dağıtarak haksızlığauğradığını, hakkını arayacağını anlattı. Ama halen işinegeri dönememişti. Bu sefer de Eskişehir’in en işlek ye-rinde, Adalar’da çadır açtı. 63 gün süren direnişin so-nucunda işine geri döndü. çadır direnişinin son 10gününde açlık grevi yaptı. ve işine, öğrencilerine geridöndü… Direndi ve kazandı…

Bugün de binlerceöğretmen, öğrencilerin-

den koparıldı. OHAL bahanesiyleaçığa alınan, ihraç edilen emekçilerinkendilerine düşen görev; işine, eme-ğine sahip çıkmalarıdır.

Hatice Yüksel direnişini BİR-LİKTE DİRENDİK BİRLİKTE KA-ZANDIK isimli kitabında anlattı.

Onun deneyimlerini, direnişiniokuyalım, kamu emekçilerine an-latalım...

Öğretmen Acun Karadağ, kızının yanından bu şekildegözaltına alındı. Polis annesini gözaltına almakla kalmayıpkızından da kimlik istedi. Aşağıdaki “gözaltı haberi” kızıİpek Moral tarafından yazılmıştır.

“Annem Acun Karadağ 20 senelik öğretmen ve ihraç

edildiği için 9 yıldır çalıştığı okulunun önünde oturupişini isteyecekti. Daha bir slogan atamadan, bir pankartaçamadan getirdikleri bir otobüs çevik ile 6-7 kişi ilegözaltına alındı.

ANNEMİN VE ANNEMLE GÖZALTINDA TUTU-LAN ARKADAŞLARININ GÖZALTINDA BAŞINAGELEBİLECEK HER ŞEYDEN ANKARA EMNİYETİSORUMLUDUR”

Acun Karadağ ile birlikte; Eğitim Sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Sultan Saygılı,

Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası AnkaraŞube Başkanı Murat Çeşme, Hüseyin Saygılı, Ömer Kök,Saniye Erenler Öztürk ve Gizem Erkan gözaltına alındı.

Ekmeği işi ve öğrencileri için onurlu mücadelesindevazgeçmeyen Acun Karadağ onurumuzdur. Her zamanyanındayız!

Acun Karadağ Ekmeği, İşi veÖğrencileri İçin Direniyor

BİRLİKTE DİRENDİK BİRLİKTE KAZANDIK!

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!38

Page 39: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Ülkemizde Gençlik

Anadolu toprakları bereketlidirve nice genç savaşçılar, genç dev-rimciler çıkarttı, çıkartmaya devamediyor. Bu genç Devrimciler hiçbirçıkar beklemeden her gün işten, oku-lundan, emeğinden mahrum bırakılanhalkı için canını ortaya koyarak mü-cadele ediyor. “Ne yapıyorlar?” di-yecekseniz, örneğin bir insan içingünün yirmi dört saati dışarıda hiçbilmediğiniz evlerin kapısını çalıpçocuklar yatağa aç girmesin, ana-babalar işsiz kalmasın, kısaca halkımızhuzurlu olsun diye çözümsüz bırakılanbu halka çözüm bulmak için mücadeleediyorlar. Biraz daha ileri gideceksek,Avrupa’nın en korunaklı ve en büyük“Adliye Sarayı”nda halka umut olu-yorlar ve olmaya devam ediyorlar.Bu meşru ve militan mücadelelerinedeniyle AKP faşizmi ve bozuk dü-zeninin zebanileri tarafından gün ge-liyor işkence görüyor, tutuklanıyorve katlediliyor. Çok daha fazla keli-meler ekleyebiliriz, ama kısaca umu-dun gençliği Dev-Genç ve LiseliDev-Genç’in çalışmalarını yayınla-madan önce şu an tecrit ve işkencekoşullarında bulunan Özgür TutsakDev-Genç’lileri ve bulundukları ad-resleri yayınlıyoruz. Her kim olursakolalım, ister onları birebir tanıyın,ister tanımayın onlardan bir mektubuesirgemeyelim. Zaferin gençliğimizinelleri ile gelmesi umuduyla…

“Derneklerimizi Halk Düşmanlarına Bırakmayacağız!

11 Kasım’da İçişleri Bakanlığıtarafından yayınlanan bir açıklamanınardından birçok derneğimizin kapısınamühür vurularak işlemez hale geti-rilmek isteniyor. Birçok devrimci de-mokratik mevzinin kapısında mühürvar. Amaçlanan tüm halkı teslim al-mak, sırtını dayayacağı bir kurumbırakmamak, devrimcileri “sokağaatmak”, korku dağlarını büyütmek,toplumu sindirmektir. Halkımız! Busaldırılar ne ilk, ne de sondur. Yıkılanakadar saldıracak faşizm. Bu saldırılarakarşı bizim cevabımız ise direnişolacaktır. Derneklerimizin kapısınadayanmayı cesaret edecek halk düş-manlarına cevabımız tarihsel olacaktır;Silahınız Bombanızla Gelin, VarsaCesaretiniz Gelin! O kapısına mühürvurduğunuz dernekler kan ile kurul-muştur. Kan ile yazılan bir direniştarihinin birer halkasıdırlar. Öyle ko-layca teslim alamazsınız halkın evini.Derneklerimizde ne varsa, onunladireneceğiz. Siz halk düşmanları, piskanlı ellerinizi derneklerimizden çe-kin, mevzilerimizden uzak durun!”

Liseli Dev-Genç (12 Kasım): “Derneklerimizi Ka-patırsanız Her Yeri Dernek Yaparız!OHAL’i Tanımıyor Faşizme KarşıMücadeleyi Büyütüyoruz!

AKP, OHAL bahanesiyle örgüt-lenme hakkımızı elimizden almakiçin derneklerimizi kapatıyor. İçişleriBakanlığı, 370 derneğin faaliyetininOHAL kapsamında, “milli güvenliğetehdit oluşturduğu” iddiasıyla dur-durulduğunu duyurdu. Halka doğruyu

ve yanlışı anlatacak olmamız halkdüşmanlarını korkutuyor. Biz de İlanEdiyoruz! Derneklerimizi Kapatır-sanız Her Evi, Her Sokağı, Her Okulu,Her Kahveyi Dernekleştireceğiz! Der-nek Binalarımızı MühürleyebilirsinizBelki Ama Sokakları Asla! OHAL’ini-zi ve onun uygulamalarını kabullen-meyeceğiz. Her baskılarınıza karşıalternatifler yaratacak, hız kesmedenörgütleneceğiz. Pis, işkenceci, sah-tekar, halka düşman düzeninizi ba-şınıza yıkacağız!”

Malatya Liseli Dev-Genç(14 Kasım): “Soruyoruz size;bizlerin, sizin mühürlerinize uyaca-ğımızı mı sandınız adi herifler, sizinüç kuruş etmez sözlerinizi mi dinle-yeceğimizi sandınız. Yıllardan beridirgerçekliğimizi ortaya koyduk, sizlerde biliyorsunuz korkaklar, mühürle-rinizi söküp atacağımızı, çünkü bizhalk ve vatan sevgisiyle mühürlüyüzsizin mühürleriniz bizlere vız gelirtırıs gider halk düşmanları. AKP 80milyon halkı teslim alamaz dedik vediyoruz. Mussolini’ye, Hitler’e kal-mayan dünya size de kalmayacak.Çok yakındır düzeninizi kafanızdaparçalayacağız... AKP hükümeti aya-ğınızı denk alın yoksa gerçekliği sizegösterenler, halkımıza Şafak gibi do-ğan ve halkımızı Bahtiyar edenlerolacaktır, halkın adaleti sizin de ka-pınızı çalacaktır. Devrimci kurumlarasaldırmaya son verin! Mührünüzütanımıyoruz!”

Gençlik Mücadelesinin Önünde Mühürleriniz, OHAL’leriniz, Hiçbir Şeyiniz DuramayacakGençlik Meşru Mücadelesini Faşizmi Yıkıp Zaferi Elde Edene Kadar Devam Ettirecek!

Halktan Yana Sanat Yapan Aydınlarımızı Asla Unutmayacağız Çanakkale-Biga Halk Bilim Topluluğu 6 Kasım'da şiir dinletisi düzenledi. Programda Nazım Hikmet’in hayatı,

mücadelesi, sürgünleri, tutsaklıkları sanata bakış açısı üzerine konuşuldu ve şiirleri seslendirildi. Nazım HikmetRan ile ilgili "Nazım Hikmet; bu toprakların acılarına sorunlarına ve verilen mücadeleye karşı her daim halkınınyanında olmuştur bu yanıyla Anadolu topraklarında onurlu bir aydın olarak hafızalara kazınmıştır. Nazım’ınörgütlü yaşamı ve örgütlü sanatı egemenler tarafından sindirilmeye çalışılmıştır. Yaşamının her evresinde bubaskıları görmüştür fakat o halkın sanatçısı olarak dik duruşunu sergilemiş şiirlerin de, yazıların da düşüncelerindenvazgeçmemiş, dile getirmeye devam etmiştir. Bizler de Halk Bilim topluluğu olarak yüzünü halkına dönmüş sanat-çılarımızın yanında olarak onların yaptıklarını anlatarak ve unutturmayacağız " denildi. Programa 15 kişi katıldı.

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

339Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 40: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Ülkemizde Gençlik

14 Kasım’da Boğaziçi Üniversitesiöğrencileri rektörlük seçimlerini hiçesayarak faşist AKP’nin, kendi yerleş-tirdiği rektörü tanımadıklarını göstermekiçin yürüyüş yapmak istemişlerdir. Yü-rüyüşe AKP’nin katil polisleri saldırarak,öğrencileri işkenceyle gözaltına almıştır.Öğrenciler tüm saldırılara rağmen Ku-zey Kampüsü’nde direnişe geçmişlerdir.Bu olay ile ilgili 14 Kasım’da yazılıaçıklama yayınlayan Dev-Genç şu söz-lere yer vermiştir; “Faşizmin yıllardırsüren üniversite korkusu bugün de de-vam etmektedir. Faşist AKP, OHALdöneminde yine en yoğun saldırıyıüniversitelere yapmıştır... Üniversitegençliğinin dinamikliğinden, demo-kratik devrimci istek ve tavırlarındankorkan katil Erdoğan seçilmiş rektöryerine kayyum rektör atayacak kadarçaresizleşmiştir… Bu topraklarda 47yıldır süren bir mücadele var. Bu top-raklardaki her insan üniversite gençli-ğinin direngenliğini, mücadeleciliğinitanır. AKP faşizminin ilk kez başvur-duğu bir yöntem değildir bu. Dahaönce de İstanbul Üniversitesi’nde se-çilmiş rektör yerine kayyum rektöratamıştır. Korkularınız boşa. Bizlerüniversite gençliği olarak demokratiküniversite, bağımsız Türkiye isteği-mizden asla vazgeçmeyeceğiz. Haklıolan biziz. Biz kazanacağız.”

AKP’nin Katil Polisi Hukuksuzca Tacizlerine Devam Ediyor!AKP’nin Katil Polisi Suç İşliyor!

AKP’nin eli kanlı katil polisleriMunzur Üniversitesi’nde okuyan ikiDev-Genç’linin ailesini taciz etmeyedevam ediyor. Geçtiğimiz haftalardabir Dev-Genç’linin memleketteki ba-basının dükkanına giderek çocuğununnerde olduğunu sorup aileyi tedirginetmişlerdir. Bunun üzerine babasıDev-Genç’liyi arayarak “sen tutuk-lanmadan önce de gelmişlerdi böyle”diyerek tedirginliğini ifade etti. Yapılanbu ahlaksızlık üzerine 13 Kasım’daortak bir açıklama yayınlayan DersimHalk Cephesi ve Dersim Dev-Gençaçıklamada kısaca şu sözlere yer verdi;“Katil polisin bu yaptığı uygulamahukuksuzdur. Ailelere giderek tedir-ginliği arttırmayı hedefliyor... Aynızamanda senin evini, numaranı, aileni,her şeyini biliyoruz imajı yaratma pe-şinde. Ailemizin numarasını, iş yeriniveya evini bilebilirsiniz... Bu bilgilerebugün bir çocuk dahi ulaşabilir... Onlarbizim ailemiz. Belinizdeki silahlaragüvenmeyin. O zırhlı araçlarınıza gü-venmeyin. Hükümetinize, emir aldı-ğınız o katile güvenmeyin. Yeri gel-diğinde hiç biri yanınızda olmayacak.

Ve o an halkın evlatlarıyla baş başakalacaksınız

Dev-Genç Hücrelerde Direnişi Büyütüyor

Trabzon Hapishanesi’nde tutulantutsak Dev-Genç’li Ferdi İşçi 12 Ka-sım’da kendisine uygulanan ağırtecrit, baskı ve işkenceye karşı hücreyakma eylemi yaptı. Eylem sırasındavücudunda 2. derece yanıklar mey-dana geldi. Bu eylem ile ilgili 12Kasım’da yazılı açıklama yayınlayanİzmir Dev-Genç, kısaca şu sözlereyer verdi; “Ferdi İşçi’nin devrimcilereuygulanan ve kendisinin de maruzkaldığı ağır işkence şartlarına karşıtakındığı duruş ve pratiğe geçirdiğieylem AKP faşizminin 80 milyonhalkı teslim alamayacağının sembo-lüdür. Ferdi İşçi yoksul halkın birevladı ve öğrencidir. Yaşamını hal-kımıza göre biçimlendirmiş ve pratiğedökmüştür. AKP Faşizmini ve Ha-pishane Yönetimini Uyarıyoruz! Tes-lim almaya çalıştığınız Ferdi İşçigibi binlerce halkın evladı yoldaşınınyanındadır... Bedenlerimizi tutsaketmeye çalıştığınız hücreler AKP fa-şizmine mezar olacak. Tecritten veişkenceden vazgeçin. Aksi haldebizim yoldaşlığımızın sağlam bağ-larını boynunuzda göreceksiniz!”

Dev-Genç Tutsaklarının Adreslerini Yayınlıyoruz,

Mektup Yazalım Tecrit’i Kıralım!

Elazığ E Tipi Kapalı Hapisha-nesiNeslihan Albayrak

Maltepe Çocuk HapishanesiHakan İnci

Mersin HapishanesiHalil Yakut

Silivri 6 No’lu HapishanesiEser Çelik

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Haps.Ali Ülgü

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Haps.Candaş Kat

Tarsus Kadın Kapalı Haps.Öznur TosunAslı Buçaklar

Trabzon E Tipi Kapalı Haps.Ferdi İşçi

Silivri 9 No’lu HapishanesiUlaş İnciGürkan TürkoğluTuğçe Nur ÖzbayAysun KaşdaşSeda KayaYaprak YılmazEzgi Kul

AKP Üniversite Gençliğinden Korkuyor!Korkularınız Boşa, Biz Kazanacağız!

Grup Yorum'a Yapılan Yasaklamaları Baskıları Korolarımızla Aşacağız

Hatay Grup Yorum Halk Korosu her pazarolduğu gibi 13 Kasım'da bir araya gelerek çalış-malarına devam etti. Çalışmada nefes alma ve sesaçma egzersizleri yapıldı. Ardından Yorum’un tür-küleri söylenerek çalışmaya son verildi. 2 saatsüren çalışmaya 12 kişi katıldı.

Duyuru: Türkülerimizde Senin de Sesin OlmalıGrup Yorum Eskişehir Korosu 13 Kasım günü,

23 Nisan Kültür Merkezi’nde çalışmalarımız başladı.Her hafta pazar günü 14.00-17.00 saatlerinde olacakçalışmalarımıza herkesi bekliyoruz.

Grup Yorum Eskişehir Halk Korosu

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!40

Page 41: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

441Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Çayan Halk Meclisi, 13 Kasım’da ma-hallede uyuşturucuya karşı oturma eylemidüzenledi. Oturma eylemine 16 kişi katıldı.Oturma eyleminde halka ajitasyonlar eş-

liğinde “Mahallemizde uyuşturucu sattır-mayacağız” denildi. Oturma eylemine TA-YAD’lı Aileler ve halktan insanlar katıl-dı.

Çayan Halk Meclisi :Mahallemizde Uyuşturucuya Savaş Açtık Savaşı Büyüteceğiz

Antep Özgürlükler Derneği’nde,13 Kasım'da “Uyuşturucu” ile ilgiliseminer düzenlendi. Seminere ko-nuşmacı olarak Hasan Ferit GedikUyuşturucu İle Savaş ve KurtuluşMerkezi’nden Özgür Aydın ve Mer-kez’de tedavi gören bağımlılardanMuhammed’in annesi Ayşe anne ka-tıldı. Seminerde ilk olarak HFGUyuşturucu İle Savaş ve KurtuluşMerkezi’ni tanıtan sinevizyon gös-terildi. Sinevizyonun ardından ilkolarak Özgür Aydın söz aldı. Uyuş-turucu ile egemenlerin ne amaçladığıüzerine konuşmasına başlayan Aydın,dünyada ve Türkiye'de uyuşturucukullanımı ve uyuşturucudan ölümlerile ilgili istatistiklerden bahsetti.Uyuşturucunun bilinçli bir şekildeyayıldığını ve daha çok yoksul, ge-cekondu mahallelerinde, Alevi veKürt halkının yaşadığı yerlerde sa-tıldığını söyledi. Buralarda yaşayanhalkın, direnme dinamiklerinin daha

çok olduğunu ve egemenlerin bu di-namikleri yok etmek için başta uyuş-turucu olmak üzere yoz ilişkileriyaydığını söyledi. Uyuşturucu kul-lanımı ardından, devletin HFG Uyuş-turucu İle Savaş ve Kurtuluş Mer-kezi’ne saldırısı ve işgal etmesininnedenleri anlatıldı. Sorunu yaratan-ların, bu sorunu çözemeyeceği vur-gulandı. Ardından sözü Ayşe Annealdı ve kendi yaşadığı pratiği anlattı.Oğlunu ilk önce devletin kurumuolan AMATEM’e götürdüğünü veburada uyuşturucuyu, uyuşturucu ile“tedavi” ettiklerini gördüğü için bu-radan aldığını anlattı. Ardından HFGUyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’ni duyduğunu ve burayagetirdiğini, burada oğlunun nasılolumlu bir değişim gösterdiğini an-lattı. HFG Uyuşturucu ile Savaş veKurtuluş Merkezleri’nin sayısınınartmasını ve bağımlıların kurtulmasıiçin her yerde mücadele ettiğini, bun-

dan sonra da edeceğini söyledi.Ayşe Anne’nin ardından, Antep’te

de HFG Uyuşturucu ile Savaş ve Kur-tuluş Merkezi’nin kurulacağını ve bu-nun için halkın sahiplenmesinin önemiüzerine konuşuldu. Seminere katılan-ların da üzerine düşen görevler olduğu,bunu yapıldığı oranda Antep’te uyuş-turucuya son verilebileceği tartışıldı.Seminere 22 kişi katıldı. Bundan sonrakahvelerde, günlerde ve okullarda sin-evizyonun izletilmesi ve üzerine soh-betler yapılması kararı alındı.

Seminerin video linki aşağıda-dır…

https://www.youtube.com/watch?v=HPOklTXmDSc

Düztepe Mahallesi'nde seminerleilgili 11 Kasım'da yapılan çalışmada50 afiş Düztepe sokaklarına asılırkenmahalle esnafları ile ve çocuğu uyuş-turucu kullanan bir aile ile sohbetedilip panele davet edildi.

Antep’te Yozlaşmaya Karşı Mücadelemiz SürecekAntep Halk Cepheliler 13 Kasım’da Düztepe Mahal-

lesi’nde kapı çalışması yaparak, halkı uyuşturucuya karşıyapılacak seminere davet etti. Yapılan çalışmada 400bildiri halka ulaştırılırken, halk ile uyuşturucu ve yozlaşmaüzerine sohbet edildi ve seminer hakkında bilgi verilerekdavet edildi. Yapılan çalışmaya 4 Halk Cepheli katıldı.

Dersim Sokaklarında Duvar GazetesiHalk Cepheliler Dersim’de 8 Kasım'dan itibaren

duvar gazetelerini oluşturmaya başladı. Bir sonrakigünde hazırlanan yazılar duvarlara asıldı. Ayrıca Yürüyüşdergisi propagandası amaçlı “Sırtımızdan Vuranlaraİnat Yürüyüş Okuyun Yürüyüş Okutun!” yazılı kuşla-maları 13 Kasım’da Moğultay Mahallesi’nde yapıldı.

Yozlaşmaya Karşı Mücadelemizi Gelin Birlikte Verelim

Page 42: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

28 Ekim 2015 Cumhuriyet

IŞIL ÖZGENTÜRK

Üç yıl önce o daha da küçüktü.Küçükarmutlu’da halkın mühendisleri,halkın ziraatçıları ve mahalle halkı,hep birlikte yepyeni umut dolu birprojenin etrafında toplanmıştı. Mahal-lede kullanılmayan bir boş alan hazır-lanmış, orada yaşayanlar için ortakbir bostana dönüştürülmüştü. Mahallehalkı, mahalle gençleri tarafından pa-ketlenmiş domates, hıyar, biber (hepsiyerli) tohumları, fideleri sırayla alıpbir dostluk ve kardeşlik havası içindetoprağa ekiyorlardı.

Ben de oradaydım, Dilek de. Ekosebir etek, beyaz bir gömlek giymişti.Çevredeki cemevi için elde ördüklericüzdanları, yastık kılıflarını, sabun-lukları satan bir yandan da neşeli birtürkü tutturmuş annelere, kız kardeşlereyardım ediyordu. Dilek’in gözleri öy-lesine umut dolu, sesi öylesine cıvıltı-lıydı kiondan minnacık kırmızı renkteiki patik almıştım. Şimdi o patiklermasamın yanında duruyor ve ben birpolisin hunharca öldürdüğü Dilek’idüşünüyorum.

Canından can alınan Aysel Ana,anacığım, Dilek için bir ağaç dik, he-pimizin dilekleri o ağacı öyle kuşatsınki, yeryüzünün bütün kızları seninkızın olsun. Her biri bir dilekle seslensinDilek’e. Sevdiğiyle evlenen bir işçikız, usulca gelin telinden bir top assın

ağaca. Bir başkası, en çok istediğihemşirelik okulunu kazandığı için gül-lerin en güzelleriyle ağacın dallarınısüslesin. Bir başkası Doğu’da askernişanlısının bir mektubunu asıversinağaca. Bir kadın çocuğu sağ salimdoğduğu için onun minik patikleriniağacın bir oyuğuna yerleştirsin. Birbaşkası kocasından şiddet gördüğündeağacın sert kabuğuna sarılıp yaşamakiçin yeniden güç bulsun. Annesininfutbol ayakkabısı alamadığı Ali, eskibir futbol ayakkabısı bulup bağcıkla-rından assın ağaca. Artık kimselerinmasallarını dinlemediği masalcı Nimether gün aynı saatte elinde küçük biriğneyle gelip ağacın yapraklarına ma-salın o günkü bölümünü iğne oyasıgibi işlesin. Gaziler giysilerinden çı-kardıkları madalyalarını birbiri ardınagene yapraklara iğnelesinler. Mehmet’inannesi de gelip bir tekerlekli sandalyedilese, oğlu için, kucakta taşımak zoroluyor. Mahallenin delisi her gün birşeker bağlasın dallara, çocuklar gelipyesin diye. Sevdalılar, ağacın kovuğunabirbirlerinin adlarını yazıp yanına daküçücük bir kalp koyuversinler. Ağaçbir şenlik ağacı olsun, namı yürüsün,Dilek’in ağacının!

Ağaç öyle bir gölge versin ki ba-harda salatalıklar pıtrak gibi her yerikapladığında, domatesler kızardığındacümle mahalleli onun altında piknikyapsın. O gölge, ev işinden yorgun

argın dönen kadınların su içtiği, günlükdedikodularını yaptığı bir köşe olsun.Sevdalılar ilk onun gölgesinde öpüşsün.Annesine kızan Ali, soluğu ağacın al-tında alsın, birileri onu nasıl olsa dinler.Ah, namı öyle bir yürüsün ki dilekağacının her gün onlarca kız- erkek,yaşlı-genç insan, ağaca gidip kendikendine söz versin. “Onu bir poliskurşunu öldürdü! Hiç unutmayacağız!”

Dilek ağacı dileklerle öyle dolsunki Dilek’i vuran işkenceci namıyla bi-linen o polis, yolda yürürken, çocuk-larıyla oynarken sürekli binlerce insanınhiç durmadan fısıldadığını duysun. Di-lek ağacındaki her dilek, dilek ağa-cındaki her istek usulca onun yanınasokulup, “Sen gencecik, henüz çocukyaşında bir kız çocuğunu öldürdün”diye seslensin. Gecenin karanlığındakuytu bir köşeden geçerken o gencecikkız aklına gelsin. Kızını evlendirdiğigün, tam da kızını öperken Dilek’inyere düşerken çıkardığı sesle ürpersin!

Dilek ağacındaki dilekler çoğalırken,o usul usul ölsün. Anacığım, Dilekiçin bir dilek ağacı dik. Öldüğü evintam da kapısı önüne. Çünkü o dilekağacı bir annenin çektiği acıyı, bir ba-banın kederini, ağabeylerinin gözbebeğibir kız çocuğunun bize bir armağanıolacaktır. Onu hiçbir zaman unutma-yacağız. Ben onu hep o kırmızı patiklerialdığım gün ışık saçan gülümsemesiyleanımsayacağım.

BBasından...

Benim İçin Bir ‘Dilek’ Ağacı Dik Anne...

Düzenin Okullarına Alternatif Okullarımızda Öğreniyor, Öğretiyor, Büyüyoruz

Ankara: İdilcan Kültür Merke-zi'nde 6 Kasım'da kahvaltı düzenledi.Önceki aylarda düzenli olarak yapılanve bir süredir ara verilen kahvaltı faa-liyetine, bu haftadan itibaren tekrarbaşlandı... Aynı gün içerisinde AnkaraHalk Cephesi, İdilcan Kültür Merke-zi’nde Halk Okulu çalışması düzenledi.Çalışmada, Yürüyüş dergisi 545. sa-yısında yer alan, “Devrimciliği Bı-rakmak, Halka İhanettir!” başlıklı yazıokundu ve bunun üzerine tartışıldı...Halk Okulu çalışması her pazar saat11.30’da yapılmaya devam edecek.

13 Kasım'da yapılan çalışmada“Devrimcilik İçin Kendi Sınırlarımızı

Zorlamalıyız” yazısı okundu ve tar-tışıldı. Çalışmaya 5 kişi katıldı.

Dersim: Halk Cepheliler 13 Ka-sım'da kahvaltıda buluştu. Seyit Rızada yapılan Kahvaltı sonrasın da kahv-altı faaliyetini daha da kitleselleştirmehedefi konuldu. Aynı gün içerisindeHalk Okulu çalışması da yapıldı. Ça-lışmada derginin son sayısında çıkan"emperyalizm ve faşizm gerçeği" ileilgili başyazı okundu. Daha sonrasındaalınan değerlendirme de tatlı su sol-culuğuna dikkat çekildi ve bu sürecidirenilerek, savaşılarak aşılabileceğikonuşuldu.

Hatay: 12 Kasım’da halk okuluçalışması yapıldı. “Korku ve Meşruluk”adlı konunun tartışıldığı çalışma 1 saatsürdü. Çalışmaya 11 kişi katıldı.

İstanbul-Esenyurt: EsenyurtÖzgürlükler Derneği’nde 11 Kasım'dahalk okulu çalışmaları 2. haftada de-vam etti. 5 kişinin katıldığı çalışmada,"Faşizm" konusu işlendi. Toplamda1 saat sürdü. Faşizmin tanımı veTürkiye'deki durumu tartışıldı.

Şehitlerimiz Onurumuz, Bugünümüz, GeleceğimizdirUnutmayacağız

Dersim de 13 Kasım'da Elif SultanKalsen ve Fidan Kalşen’in mezarlarıziyaret edildi. Mezar ziyaretinde Elifve Fidan’a bir yoldaşı tarafından ya-zılan “Elif Demek” şiiri okundu.Daha sonra Elif Sultan ve Fidan Kal-şen nezdinde tüm devrim şehitleriiçin bir dakikalık saygı duruşundabulunuldu. Ziyarete dört kişi katıldı.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!42

Page 43: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Bir resim yansıdı basına, AyhanBilgen, HDP grup toplantılarının ya-pıldığı salonun sıralarında tek başınaoturuyor. Önemi yok, Ayhan Bilgen’egöre “Salon boş olsa da söyleyeceksözümüz var". Başka bir şey yok, içiboş, cüretsiz sözleri var.

Halkların Demokratik Partisi(HDP)’nin Parti başkanları dahil, 10milletvekilinin tutuklandığı 4 Kasımgecesinden itibaren 6 gün boyuncaHDP Genel Merkez binası polis ablu-kası altında ve kimse giremiyor. Suyasabuna dokunmayan bir iki açıklamadışında bir tepki yok. HDP Parti Söz-cüsü Ayhan Bilgen açıklama yapıyor;keyfi bir uygulamadır. Fiili olarak daparti çalışmalarını engellemektir. Mu-hataplarımız da yaptığımız görüşme-lerde hatalı olduklarını kabul ettiler.

Sonuç, 6 gün sonra polisin deneti-minde kontrollü olarak giriş çıkışlaraizin verilmiş.

AKP iktidarı, parti binası ablukasınıkabul ettiriyor. Söz konusu parti, fa-şizmin kendi yasaları içinde seçim-lerden çıkmış üçüncü partidir.

AKP iktidarı katliamlar yaptı, ses-leri çıkmadı, kabullendiler.

Hükümete iki bakan verdiler, ba-kanlar aşağılandı sineye çektiler.

Belediye başkanları, milletvekilleri,parti başkanları tutuklandı, basın açık-laması dışında bir şey yapmadılar.

Nedir bu sisteme karşı tepkisizliğinnedeni?

Kürt milliyetçi hareket neden 6gün boyunca bir parti binasının kapı-sına kilit vurulmasını seyrediyor. Üs-telik, kendilerinin de açıkladıklarıgibi, polis bırakalım gayrı meşru ol-mayı aynı zamanda açıktan yasalarıdaçiğniyor. HDP tepkisiz.

Kürt halkının mücadele tarihi bi-linir. Böyle bir durumda, halk giderçatışır, polis ablukasını kırar ve girer.HDP’nin bu gücü yok mudur?

Kürt milliyetçiliğinin örgütsüzlüğübir gerçektir. Kitle potansiyeli örgütsüzbir potansiyeldir, fakat mevcut tepki-sizliği bu durum da izah etmeye yeterlideğil. Burada belirleyici olan ideolojiknedenlerdir.

Kürt milliyetçi hareket sistemleçatışmamak üzerine politika yaptığıiçin gelinen nokta burası olmuştur.Devletin her türlü saldırısına karşıçıkıp parti yöneticilerinden biri bir

açıklama yapıyor ve sorun bitiyor.Milliyetçilik, sistemle öylesine bü-

tünleşmiş durumda ki, yıllardır sistemiçi politikayla kendi taraftarlarınadakabul ettirmiş durumdalar. Kitle debir ölçüde HDP yöneticilerinin basınaçıklamaları ile yetinir hale getirilmiş.Sonuç meclise üçüncü parti olarakgirecek kadar oy alabilen bir parti,yasalar da çiğnenerek, parti binaları6 gün kapatılıyor ve bıraktık parti bi-nasını çatışarak halka açmayı, mil-yonlara, yaşanan sorunu duyurabilecekkadar bile bir ses çıkarmıyor.

Kürt milliyetçiliğinin sisteme karşımücadele dinamiklerini bütünüyle yi-tirdiğini gösteren örneklerdir. Kendiparti binasının yasadışı bir şekilde ka-patılmasına bir tepki gösteremeyen birparti, halkın hangi sorununu çözebilir?

PARTİ BAŞKANLARININ TUTUKLANMASINA SESİ ÇIKMAYAN,PARTİ BİNALARININ KAPISINA YASA DIŞI ŞEKİLDE KİLİT VURULMASINASESİ ÇIKMAYAN HDP, HALKIN HANGİ SORUNUNU ÇÖZEBİLİR?

Alevilik; Faşizmin İcazetineSığınmak Değil,Faşizmle Uzlaşmak Değil,Faşizme Karşı Direnmektir!

Halk Meclislerinde birleşelim örgütle-nelim, mücadele edelim faşizmi yenelim!

Gazi Halk Cephesi cemevi dedesi VeliGülsoy ve yönetim kurulu üyeleriyle ilgilison süreçte yaşanan saldırılara karşı du-yarsız kalmaları ve Halk Cephesi’ni suç-layıcı açıklamalar yapmasıyla ilgili 13Kasım'da bir açıklama yayınladı. Açıkla-mada: “AKP faşizmi Gazi Mahallesi’ndebize, cemevimize saldırıyor. İbadethanemizineredeyse her akşam kuşatıyor, gaza bo-ğuyor. Faşizm, Aleviliğin içini boşaltarakve de baskıyla, terörle Alevi halkımızıteslim almaya çalışıyor! Bunların karşısındabiz Gazi Halk Cephesi olarak, Gazi Cem-evinde devam eden ve 1 aya yaklaşanaçlık grevimiz de dahil olmak üzere çeşitliyol ve yöntemlerle direniyoruz. Çünkü

devrimcilik bunu gerektirir.Peki ya Alevi halkımızı ve cemevimizi

de hedef alan AKP faşizminin Gazi Ma-hallesi’ne yönelik saldırıları karşısında GaziCemevi dedesi ve yönetim kurulu başkanıVeli Gülsoy ile yönetim kurulu üyeleri neyapmıştır? Hiçbir şey yapmadıkları gibi,direnen devrimcilerin, Halk Cephesi’ninkarşısında yer almışlardır. Devam edenaçlık grevimizi bitirmek için, bizi cem-evinden çıkarmak için uğraşmışlardır. Cem-evi polisler tarafından kuşatıldığı, basılmayaçalışıldığı geceler kendilerini aramamızarağmen Cemevine gelmemişlerdir.

Veli Gülsoy; Alevi dedeliğinin vasıf-larını yerine getiremeyen, devletten icazetdileyen, AKP’nin Alevisi olmak isteyenbiridir. Ki 15 Temmuz darbe girişimi son-rasında faşist AKP’nin Başbakanı BinalıYıldırım’ı ziyaret etmiş, geçmiş olsun di-leklerini sunmuştur. AKP’lilerle oturupkalkmıştır. Düşkündür…

Bu adam, bu yaptıklarıyla Gazi Cem-evi'nin dedesi değil, kapısından içeri dahigirecek biri değildir. Defalarca özeleştirivermesini, devrimcileri suçlayan açıklama-larını geri çekmesini istedik ama yapmadı.

Günlerdir Gazi Cemevi’nde ve ma-hallemizde süren terör karşısında susanlar,bir araya gelmeyenler bugün Cemevi se-çimleri yaklaşıyor diye koşuşturmaya,kulis faaliyetlerine başladılar. Bu tavır daAleviliğe aykırıdır.

Ne Veli Gülsoy ne de faşizmle uzlaş-mak için, masaya oturmak her türlü geriadımı atmaya hazır olanlar Gazi Mahal-lesi’nde cemevini halk ve halk adına yö-netemezler. İşte bu yüzden Gazi Cemeviyönetim seçimlerinde aday olan hiçbirismi desteklemiyoruz.

Biz seçim oyunları için, koltuk içindeğil, Faşizme Karşı Aleviliği de Savunmakiçin Birleşelim diyoruz. Mücadele edelimdiyoruz.” denildi.

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

43Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 44: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!444

TAYAD’lı Ailelerimiz Bu CumartesiKurumlarının Mühürlenmesine KarşıGalatasaray Lisesi Önündeydi

Cumartesi günü saat 17.00’de Ga-latasaray Lisesi önünde bir araya gelenTAYAD’lı Aileler, derneklerinin mü-hürlenmesine, AKP faşizminin artansaldırılarına ilişkin bir açıklama yap-tılar. Okunan açıklamanın metni şöy-ledir:

“TAYAD’lı Aileler olarak 30 yıldırfaşizme karşı demokrasi mücadelesiveriyoruz.

Halkımız, dostlarımız,Korkmayın! Bugün çok güçlüymüş

gibi gözüken faşizm hiç olmadığıkadar güçsüzdür. Çok büyük bir kriziçerisindedir. Öyle ki demokratik alan-larımıza baskı uygulayarak kendi kri-zini çözmeye çalışmaktadır fakat zatendemokratik mücadele veren TAYAD,ÇHD gibi kurumlar bu baskılara karşıhalkın örgütlendiği mevzilerdir. YaniAKP Türkiye’deki demokrasi müca-delesini engellemeye çalışırken aslındabüyütmektedir… Hiçbir mühür faali-yetlerimizi engelleyemez. .

Kapatma Kararını Tanımıyoruz.Devlet kendi yasalarını açıkça tanı-madığını ilan etmiştir. Peki devletintanımadığı yasayı biz neden tanıyalım?TAYAD’lı Aileler olarak 30 yıldır ev-latlarımızı nasıl sahipleniyorsak, öylesahiplenmeye devam edeceğiz, onların

sesi soluğu olmaya devam edeceğiz.”Çayan Halk Cephesi: TAYAD’a

ve derneklerimize yapılan operasyon-lara karşı Cepheliler mahallesini sa-vundu. Cepheliler gece saat 01.00’dan05.00’a kadar çatıştı. Katillerin ma-halleden çekilmesiyle beraber eylemirade olarak bitirildi.

İkitelli Halk Cephesi: Kurumlaramühür vurularak kapatılmak istenme-sini protesto etmek için İkitelli Öz-gürlükler Derneği önünde toplanankitleye basın açıklamasından sonrahalaylar çekilirken polisler zırhlı araç-larla saldırdı. Mahallede çatışmalaryaşandı. Yapılan basın açıklamasına;SYKP, Toplumsal Dayanışma, HDP,Halk Evleri, Devrimci Parti de destekverdi.

Ankara Halk Cephesi: TAYAD’a,Halkın Hukuk Bürosu’na, devrimcikurum ve derneklere, Adalet Okulu’nayapılan baskınları protesto etmek için12 Kasım akşam, saat 18.00’da YükselCaddesi’nde basın açıklaması düzen-ledi. “AKP Faşizmine Teslim Olma-yacağız”

Eskişehir Halk Cephesi: GültepeKültür Dayanışma Derneğine 11 Ka-sım’da ordu gibi gelen halk düşmanları,dernekte bulunan bir Halk Cepheli’nintepkisiyle karşılaştı. Sağı solu kurca-lamaya çalışan polislere dernekte ara-ma yapamayacaklarını söyleyen Halk

Cepheli, baskının yasadışı olduğunusöyleyerek aramaya engel olmaya ça-lıştı. Katil polis, devrim şehitlerininresmi bulunan magnetleri, 122 kah-raman şehidin resminin olduğu pan-kartı Çiğdem Yakşi ve Berna Yılmazınresminin olduğu tabloyu ayrıca 15adet Zafer Yolunda kitabını çalıp der-neği mühürlediler. Mühür 13 Kasım’dahalk tarafından sökülüp, dernek açıl-mıştır. 14 Kasım’da savcılık kararıylasaat 13.00’da dernek tekrar mühür-lendi, halkın kararıyla 14.00’da mühürtekrar söküldü.

İzmir Halk Cephesi: Halk Cep-heliler, mühürlenen derneklerineAKP’nin yasaklarını tanımadıklarınıanlatan pankart astılar. 11 Kasım'dasaat 20.30’da AKP’nin katil polisleriakrepler, çevik kuvvet ve yüzlerce si-ville Yamanlar Dayanışma ve KültürDerneği’ne işgale gelerek dernek yö-netimine bildirimde bile bulunmadanderneği mühürlediler. Ancak halkıAKP’nin mühür yasağını tanımadığınıgöstererek, derneğin kapısına vurulanmührü söküp attı..

Halk Cepheliler de 13 Kasım sabahıderneğe bir pankart astılar. “KatilAKP’nin Yasaklarını ve OHAL’iniTanımıyoruz! HALK CEPHESİ” ya-zan pankart derneğin kapısına asılarakdevrimcileri hiçbir faşist yasanın teslimalamayacağı anlatılmıştır.

Zafer Bizim Olacak!Halk Cephesi’nin 12 Kasım’da Okmeydanı Halk

Meclisi’nde düzenlediği “Zafer Bizim Gecesi” ha-berini yaşayanların kaleminden yayınlıyoruz. Zaferingelmesi umuduyla…

12 Kasım’da Okmeydanı Halk Meclisi’nde tahli-yelerimizle beraber zafer gecesi etkinliğimizdeydik.15 kurşunla katledilen devrimci kadın Günay Özars-lan’ın cenazesine katıldıkları için aylardır tutsak olanişkence gören yoldaşlarımızı faşizmin elinden aldık.

Etkinliğimizin başında devrime olan inancımızıve mücadeledeki kararlılığımızı anlatan açılış konuşmasıyapıldı daha sonra tahliye olan yoldaşlarımızdan ha-pishanedeki baskıları ve baskılara karşı gelişen geneldirenişi dinledik. Tahliyelerimizin hepsi konuşmasınınsonunda ”Özgür Tutsaklarımızın çok moralli olduklarınızafere inandıklarını ve herkesi direnişin coşkusuylaselamladıklarını” söyledi. Hep beraber türkülerimizisöyledik halaylarımızı çektik.

Halk İçin Devrimci Sanatı BüyüteceğizYaygınlaştıracağız

İdil Halk Tiyatrosu (İHT) Bedreddin Ekibi 9 Kasım’dabiraraya gelerek toplantı yaptı. Yapılan toplantıda, baskılara vefaşizmin bütün saldırılarına rağmen halk için yapılan sanatınöneminden bahsedildi. Tutuklanan ve gözaltına alınan arkadaş-larının olmamasına rağmen oyunu sergilemenin ve daha da ge-liştirmenin öneminden bahsedildi. Toplantıda son olarak önü-müzdeki dönem için sahnelenecek oyunlar için prova tarihleribelirlendi ve herkesten oyuna ve sürecimizi nasıl aşacağımızadair görüşler alındı.

Ayrıca İHT 10 Kasım’da İstanbul Okmeydanı ve Alibeyköy’detiyatro kurs kayıtları için çalışma yaptı. İlan çalışması sırasındaçalışmalara gelmek isteyen birçok kişiyle tanışıldı. Çalışmasonunda elliden fazla ilan esnaf camlarına ve duvarlara asıldı.İHT son olarak 12 Kasım’da çalışmalar sonucu ilk dersini yaptı.

14 kişinin katıldığı çalışmada, her cumartesi çalışmaların15.00’da yapılacağı duyurusu yapıldı ve kurs kayıtlarının önü-müzdeki haftaya kadar devam edeceği belirtildi.

Kapatma Kararlarınızı Tanımıyoruz!

Page 45: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Canım Öğrencilerim. Her sabah sizinleuyanıyorum. Birkaç dakika sonra bir karar-nameyle ihraç olduğumu hatırlıyorum. Rü-yalarıma giriyorsunuz. Siz benim 20 yıllıkemeğimsiniz. 20 yıldır birinize bir fiskevurmadım. Kötü söz söylemedim. Zamanzaman kızdığım olmuştur. Sinirlenmelerimde iyi insanlar olabilmeniz içindi.

Her yılın başında ilk gün ilk ders tahtaya“bu sınıfta rekabet yok dayanışma var” ya-zardım ve bunu öğütlerdim size. Rekabetyok eder dayanışma büyütür, insanlaştırırderdim. Sanırım bu öğütlerim başımı derdesokuyor. İstiyorlar ki rekabet edin, birbiriniziKürt, Alevi, Suriyeli diye ayırın düşmanlaşınkavga edin. Yoksa sizi canından çok sevenbir öğretmeni neden sizden ayırsınlar.

Sevgili veliler, TEOG sınavına 3 haftakala ne kadar büyük devlet meselesiydimki beni görevden aldılar? Çocuklarımızı pe-rişan ettiler. Darbecileri zaten tutukladılar.Bu olanlar neyin olağanüstü hali? Ben elimesilah mı almışım? Darbeyi mi desteklemişim?Ülkemi ve öğrencilerimi sevmekten başkane suçum var? Siz de bu ülkeye neler oluyordiye düşünmüyor musunuz?

Öğretmen arkadaşlarım. Beni en iyi siztanırsınız. Birinizin kalbini kırmış mıyım?Ben şizofren miyim her gün 6- 7 saat iyiinsan olacağım okul dışına çıkınca teröristolacağım? Aklı olan bu suçlamayı kabuleder mi? Ben de kabul etmiyorum.

Tüm dünya yasaları hakkını ara der.Yargı yollarını yasaklayarak hakkımı aramayollarını kapattılar. Bana başka yol bırak-madılar. Ben de okulumun önünde işimi,ekmeğimi, öğrencilerimi alana kadar otu-racağım. Yağmur, çamur, kar beni hastaedebilir. Zaten romatizma hastasıyım bili-yorsunuz. Olsun. Kimseye zarar vermeyecekbir bekleyiş… Vergisini ödediğim kaldırımdakendi başıma oturacağım.

14 Kasım Pazartesi 12:30’da Altındağilçesi Halim Şaşmaz Ortaokulu önünde otur-maya başlayacağım. Gelip bir merhaba der-seniz, hatırımı sorarsanız çok sevinirim. Buülkenin aydınlık yüzlü insanları unutmayınrekabet kendiniz dahil yok eder; dayanışmavar eder.Acun Karadağ: Eğitim Sen Üyesi ve OkulTemsilcisi

#Haklıyızgeridöneceğiz

Acun KaradağDerhal Serbest Bırakılsın

Kamu Emekçileri Cephesi işiiçin direnen Acun Karadağ'ın vearkadaşlarının gözaltına alınmasıylailgili 14 Kasım'da bir açıklama ya-yınladı: "Asıl suçu işleyen 20 yılıkemeğine sahip çıkan acun öğretmenesaldıranlar gözaltına alanlardır…

Asıl suçlu olanlar Acun öğret-menin 20 yılını hiçe sayandır…

Asıl suçlu olanlar öğretmenleriaçlıkla terbiye etmek isteyen zih-niyettir...

Asıl suçlu olanlar 20 yıllık öğ-retmeni bir gecede öğrencilerindenkoparanlardır…

Asıl suçlu olan OHAL’le halkıteslim almak isteyen faşizmdir!

Teslim olmayacağız direneceğizbiz kazanacağız!

Acun Karadağ ve desteğe ge-lenler derhal serbest bırakılsın!"denildi.

Kamu Emekçisi Nuriye Gülmen’inÇağrısını Yayınlıyoruz!

Direniş Güncesi (6. gün) ve ÇağrıAynı heyecanı her gün duyuyorum.

Gözaltına alınma anına kadar kalbimgümbür gümbür atıyor. Gözaltı aracınabinince soluk soluğa kalmış bir haldeoluyorum, yavaş yavaş sakinleşiyorum.

Bugün ikinci dakikada alındım. Anıtınönüne geçer geçmez oturdum. Polislerhemen geldiler. Toplantı ve gösteri yürü-yüşleri kanununa muhalefet ettiğimi, bu-rada oturamayacağımı, oturmaya devamedersem gözaltına alınacağımı söyledi-ler.

Toplantı ya da gösteri yapmadığımı,sadece oturduğumu söyledim. Sonra et-raftaki insanlara anlatmaya başladım.Yine küçük bir halka oluştu etrafta. İn-sanların ilgisi üstümüzde toplandı. Öncekigünden ders çıkarmış polisler, hemenmüdahale ettiler. Hüseyin yine yanımdaydı.Anıttan bulvara kadar olan mesafe poliseşliğinde zorla götürülmek için oldukçauzun sayılır. Bir taraftan polislerin sü-rüklemelerine, çekiştirmelerine engel ol-maya çalışıp, diğer taraftan insanlara der-dimi anlatmayı denedim yine. Soluk

soluğa kaldığım için sesimi düzgün kul-lanamıyorum. Kesik kesik, çatlak birsesle, olanca öfkemle bağırdım: “Hırsızdeğiliz, katil değiliz, darbeci değiliz,emekçiyiz! Bizi işimizden atıyorlar, açığaalıyorlar. İşimizi istediğimiz için gözaltınaalıyorlar!” Sonra yine bir hengame. Hü-seyin’e ters kelepçe yapmaya çalıştılar,bir taraftan avukatımıza saldırdılar. Benide hareketsiz duracak şekilde tuttular. Bukez daha büyük bir kalabalık toplandı.Sahiplenenler, polise tepki gösterenleroldu. Bir türlü hangi araca bindireceklerinekarar veremedikleri için beş dakikadanuzun süre bulvarda kaldık.

Anlık fotoğraflar kalıyor zihnimdeher günkü gözaltı deneyimimden. Saliseyleölçülebilecek, insanlarla göz göze gelmeanları. Avukatımızın polislerin saldırısınauğradığı an. Hüseyin’e kelepçe takılırkenpolislerin üstüne atlamaya çalışmam.Sonra arabaya bindiriliyoruz ve biliyoruzki Gazi Hastanesi’ne gideceğiz.

Ardından Çankaya Emniyeti, tekrarsağlık kontrolü ve salıverilme. İki buçuksaatte tüm işlemler bitti. İlk sağlık kont-rolünde Acun’la ve onunla birlikte göz-altına alınan KESK’li kamu emekçileriyle

karşılaştık. Arkadaşlarımızın gözaltı ara-cına gittik, hal hatır ettik. Hepsi iyilerdi.Acun’u ayrı bir araçta tutuyorlarmış. Ara-cın kapısını da açmamışlar. Birden “Nu-riye” diyen bir ses duydum. Derindengeliyordu. Kara camların ardından birbi-rimizle selamlaştık. Asıl kucaklaşmamızhastane içinde oldu. Sanki yıllardır gö-rüşmemişiz gibi kucaklaştık. Çok anlam-lıydı. Bugünün duygusu, o kucaklaşmanınbende bıraktığı iz. Güç veren, aynı duyguve düşüncelerle bir yola girmiş olan ikiinsanın yoldaşça, kardeşçe sarılması. “Eli-mizdesiniz, suçlusunuz, canınıza okuya-cağız” diyen düşmanca gözlere inat.

Bugün de para cezası kestiler. Büyükbir nümayişle yapılan gözaltılardan sonra,kabahatler kanunundan para cezası kes-meleri komik oluyor tabii. Orantısız birdurum. Ama yapacak başka bir şeyleride yok. 2911’e muhalefetten işlem yapa-mıyorlar “toplantı ya da gösteriyürüyüşü”nün koşulları oluşmadığı için.Geçen gün polislerden biri itiraf etti.“Sizi her gün niye getiriyorlar, anlamı-yorum, dövizde suç unsuru yok, toplanmayok, yürüyüş yok.”

Sevgiler, Nuriye.

Çağrıİhraç Edilen Öğretmen Acun Karadağ Direnişe Başlıyor!

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

445Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 46: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!446

Ceza ve Tevkifevleri Genel Mü-dürlüğü Önünde Eylem Yapmak İs-teyen TAYAD’lı Ailelere Polis Sal-dırdı.

Hapishanelerde yaşanan hak ih-lalleri ve işkenceleri görüşmek vekonuyla ilgili basın açıklaması, otur-ma eylemi yapmak için Ceza ve Tev-kif Evleri Genel Müdürlüğü’ne gidenTAYAD’lı Ailelere 16 Kasım'da polissaldırdı ve gözaltına alındılar. “SohbetHakkı Uygulansın, Kitap ve YayınSınırlamasına Son, Hasta TutsaklarSerbest Bırakılsın” talepleriyle Cezave Tevkif Evleri önüne giden ailelerehem polis saldırdı hem de Ceza veTevkif Evleri Genel Müdürlüğü ko-nuyla ilgili olarak TAYAD’lı Ailelerlegörüşmeyi reddetti.

Ailelere saldıran polis önce bibergazı sıktı sonrasında ise ters kelepçeyaparak aileleri gözaltına aldı. Göz-altına alınan tutsak ailelerinden Edipve Canip Tarhan’ın annesi HanımTarhan’ın kolu ters kelepçeden kay-naklı zedelendi. Gözaltına alınan 19tutsak yakını, 5 saat gözaltında kal-dıktan sonra serbest bırakıldı. Polisinizin vermediği, Ceza ve Tevkif EvleriGenel Müdürü’nün dinlemeye tenezzületmediği açıklama ve dilekçe şöyle:

“1- SOHBET HAKKI UYGU-LANSIN. Sohbet hakkı 2007 yılındayayımlanan 45/1 genelgesiyle haftada10 saat 10 kişiyle sohbet olarak ta-nımlanmıştır. Bu hakkın tanınmasınıistiyoruz. Evlatlarımızın can bedelikazandığı bu hakkın tanınmamasıhem devletin kendi sözünü tutmamasıhem de bu halk için canını veren 122şehidimizin cenazelerinin üzerindetepinmek anlamına gelmektedir.

2- KİTAP SINIRLAMASINASON VERİLMELİDİR. Kitaplar tut-saklarımızın en değerli şeyleridir.Bir insanın kitaplarını yasaklamak,sınırlamak onun düşüncelerini sınır-lamakla aynı şeydir. Evlatlarımız dü-şünceleri için canını ortaya koymuşturve düşüncelerine yönelik yapılan birsaldırıyı varlığına yapılmış bir saldırıolarak görür. 4 duvar arasında kitap-

larından başka bir şeyi olmayan tut-sakların kitaplarına getirilen sınırla-manın derhal geri çekilmesi gerekir.

3- HASTA TUTSAKLAR SER-BEST BIRAKILMALIDIR. Kanserhastası Mesude Pehlivan ve yüzlercehasta tutsak hapishanelerde tedaviolamadıkları için can veriyorlar. Hastatutsakların iyileşene kadar tedavilerinidışarıda yaptırmaları ve sağlıklarınakavuşuncaya kadar infazlarının er-telenmesi gerekmektedir. Adalet Ba-kanlığı Hasta Tutsaklar gerçeğineyüz çevirerek resmen hapishanelerdetoplu katliam yapmaktadır. Savaşlardabile yaralıların tedavisi güvence altınaalınırken Adalet Bakanlığı kendi so-rumluluğu altında bulunan tutukluve hükümlülerin ölümüne davetiyeçıkarmaktadır.

4- GÖRÜŞ VE İLETİŞİM CE-ZALARI KALDIRILSIN. Hapishaneidareleri en ufak bir slogana bile ile-tişim, hücre cezaları vermekte, tut-sakların aileleriyle görüş haklarını buyolla gasp etmektedir. Slogan atmak,anma yapmak, direnmek düşünce veifade özgürlüğü kapsamında ele alın-mak zorundadır. Bir kişinin hapisha-nede olması onun anayasal haklarındanmahrum edileceği anlamına gelemez.Keyfi bir şekilde verilen iletişim vehücre cezaları tecriti derinleştirmekve ceza içinde ceza uygulamaktanbaşka Bir şey değildir.

5- İNFAZ YAKMALAR DUR-DURULSUN. İnfaz yakmalar adetahukuk dışında idari bir cezalandırmayöntemi olmuştur. Bir kişinin cezasıadli makamlarca belirlenirken artıkhapishane idareleri de hakim yerinegeçmiş 5’er 10’ar yıl cezalar vermeyebaşlamıştır. Bu cezaları ceza infazyasasına dayandıran hapishane ida-releri adeta bu yasadaki esnekliğikullanarak tutsaklara istediği zamanistediği cezayı vermektedir.

Tüm bu taleplere ek olarak özel-likle Silivri 9 No’lu Hapishanesi’ndekadın tutsaklara dönük çok ciddi iş-kenceler yapılmıştır. Sevcan Adıgüzelisimli kadın tutsak defalarca kez iş-

kence görmüş ve bu açıklanmasınarağmen Adalet Bakanlığı yalanla-mıştır. Sevcan Adıgüzel 2 hafta öncetahliye olmuştur. Kendisinin birebiranlattıkları hapishanelerde işkenceninvarlığının kanıtıdır.

Yine Silivri 9 No’lu Hapishane-si’nde kalan Mesude Pehlivan kanserhastasıdır. Mesude Pehlivan’ın te-davisi bizzat hapishane idaresi tara-fından keyfi olarak geciktirilmiş busebeple sağlığı geri dönülemez bi-çimde ilerlemiştir.

Yine Silivri 9 No’lu Hapishane-si’nde oğlu otizm hastası olan ZeynepBakır’ın oğlunun rehabilitasyonu içinBakırköy hapishanesine ya da GebzeHapishanesi’ne sevk edilme talebikeyfi bir şekilde reddedilmiştir, busebeple Zeynep Bakır açlık grevinebaşlamıştır. Poyraz Ali’nin annesiylerehabilitasyona gitmesi onun sağlığıiçin mutlak suretle yerine getirilmesigereken bir zorunluluktur. Fakat bubasit talep bile küstahça kale alın-mamaktadır. Bu küstahlığa ZeynepBakır oğlu için açlık grevine başla-yarak yanıt vermiştir.

Tüm bunlar Ceza ve Tevkif Evleritarafından kolaylıkla çözebileceği ko-nuşulurken bu konuda adım atmaktanuzak durmaktalardır. Halkın sorunlarıonları sadece direniş başladığı andailgilendirmektedir. Bu ülkede çokbasit haklar bile direnmeden kazanıl-mamaktadır. Hapishanelerde yaşanansorunların derhal çözülmesi gerek-mektedir. Aksi takdirde evlatlarımızbu basit haklar için büyük bedellerödemek zorunda kalacaklardır. ”

TAYAD'lı Aileler'den gözaltınaalınan 18 kişi (1-İnanç Özkeskin, 2-Haydar Göleli, 3-Fatma Yayla, 4-Selver Karakoç, 5-Nesimi Özcan, 6-Hanım Tarhan, 7-İsmail Kara, 8- Se-zai Demirtaş, 9-İbrahim Şener, 10-Damla Türkyılmaz, 11- Orhan Namlı,12-Cennet Işıklı, 13-Suat Hatırnaz,14-Rabia Ölmezler, 15-Emine Can-sever, 16- Köksal Taş, 17- Hava Yıl-maz, 18-Bektaş Özcan), aynı günserbest bırakıldı.

Evlatlarımızı Sahiplenmekten

Vazgeçmeyeceğiz!

Page 47: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Öyle bir dönemden geçiyoruz kibugün selam verdiğimiz birisi yarınsiyasi şubede bir kaç gün sonra dahapishanede olabiliyor. Yada belkibugün dışarıdayız ama yarın hapis-hanede olabiliriz. Daha önce sadecedevrimciler için bir gündem olan ha-pishaneye girme meselesi artık genişhalk yığınlarının gündemi haline gel-miş durumda. (.......)

Faşizm o kadar yoğun bir tutuk-lama terörü uyguluyor ki neredeyseher gün bir devrimci demokrat tu-tuklanıyor. Tutuklamalara karşı ya-pılacakları birkaç maddede açıkla-maya çalışacağız. Tüm evlatlarımızdostlarımız sağında, solunda, önündearkasında kim tutuklanırsa hemenbu maddelere göre hareket ederseişi çok kolay olacaktır.

1- Bir kişi tutuklanınca hemenailesine ulaşmak ve geçmiş olsundemek gerekiyor.

2- Tutuklanan kişinin hangi ha-pishaneye götürüldüğü, kişinin avu-katlarından yada ailesinden öğrenil-melidir.

3-Tutuklanan kişiye hızlıca enyakın merkez postaneden faks çe-kilmelidir. (Faks mektuptan dahahızlı ulaşır) Bu faksta Özgür Tutsa-ğımızın bir ihtiyacı olup olmadığısorulmalı, hapishaneye girerken ya-şadıklarını yazması için TAYAD’ınadresi verilmelidir. (Güzeltepe Ma-hallesi, Birsen Sokak, No:19/2 Eyüpİstanbul)

4- Tutuklanan kişiden gelecek ih-tiyaç listesini beklemeksizin; pantolon,kazak, iç çamaşırı, çorap, havlu, mont,eşofman, tişört, ayakkabı yatırılmalıdır.Onun için tutuklanan kişinin kendieşyaları hızlıca toplanıp yıkanıp ütü-

lenmeli, kendi eşyası olmayanları isemutlaka sıfır olmalı. Tutsaklarımızakesinlikle kullanılmış eşya yollama-malıyız. Bu eşyalardan pantolon, ka-zak ve montların asker yeşili, polismavisi olmamasına dikkat edilecek.Ayakkabıların içinde demir olmayacak(demir olup olmadığını anlamak içinayakkabıcıya gidilebilir. Ayrıca ge-nelde tutsakların ayak numarasınıöğrenmek zor olabiliyor, bunun içineski ayakkabılarını gönderebiliriz)

5- Tutuklanan kişinin ailesiylegörüşe ne zaman gidecekleri konu-şulmalı, eğer görüşe nasıl gideceğinibilmiyorsa bulunduğu hapishaneyenasıl gideceği tarif edilmeli. Ayrıcada görüş saatini hapishaneyi arayaraköğrenebileceği belirtilmeli. Hapis-hanelerin telefonları internet sitele-rinde mevcut.

6- Tutuklanan arkadaşlarımızınmutlaka kitap ihtiyacı olur, kitaplariçerideki en önemli ihtiyaçtır. Bununiçin PTT kargodan kitaplar doğrudanyollanabilir. Kitap kargolarında in-dirim uygulanmaktadır. Kitaplarınilk sayfasına tutsağın ismi yazılma-lıdır.

7- Hapishanelere gidecek tümkargolar sadece PTT kargodan yatı-rılmalıdır, çünkü başka kargo şirke-tinden almıyorlar.

8- Bir çok hapishane artık aile dı-şında kimseden para yada eşya almıyor.Bunun için eşya yada para gönderirkenya PTT’den gönderilecek (PTT’denhapishanedeki birine para yatırabilir-siniz fakat bunun için işlem ücretialıyorlar) yada ailesine verilecek.

9- OHAL kapsamında tutuklulariçin arkadaş görüşçülerini yasakladıfaşizm. Bunu bazı hapishaneler uy-

guluyor, bazıları uygulamıyor. Buyüzden arkadaş görüşçüleri hakkındamutlaka içerideki tutsaktan bilgi alın-malı. Tutsakların arkadaş görüşçüsübelirtme süresi 2 aydır. Bu yüzdenen kısa zamanda arkadaş görüşçüolmak isteyenlerin isim ve soy isimlerifaks ile tutsağa bildirilmelidir.

10- TAYAD’lı Aileler yukarıdakibütün maddeler konusunda bilgiyesahiptir, bu yüzden hapishanelerleilgili olan her şeyi bize sorabilirsiniz.Tutsak ailelerinin iletişim bilgileriniTAYAD’a , TAYAD’ın iletişim bil-gilerini ise mutlaka tutsak ailesinevermeliyiz.

11- Tutuklanan insanlarımızın gö-rüş gününü ve telefon gününü mutlakaöğrenip o günlerde ailesini aramalıselam yollamalı ve durumu hakkındabilgi almalı, dışarısı hakkında güncelbilgiler vermeliyiz (Örnek; derneklerkapatıldı, falanca etkinlik iyi geçtivb.)

12- Tutuklanan kişilerin ihtiyaç-larını istekleri ertelemeksizin hallet-meliyiz.

13- Tutsağımızın ihtiyaçlarını hal-letmesi için birisine, bir kuruma haberverdiysek, onun karşılanıp karşılan-madığını mutlaka denetlememeliyiz.Aksi takdirde çok basit ihtiyaçlar ay-larca beklemek durumunda kalıyor.

Tutsakları sahiplenmek ertelene-mez, ikinci plana atılamaz derecedeönemli bir görevimizdir. Bunun içintüm çevremizdeki insanları eğitmelive dayanışma ruhunu yaratmalıyız.

TAYAD Adres: Güzeltepe Mah.Birsen Sok. No:19/2 Eyüp/İSTAN-BUL

TAYAD Tel: 0545 898 98 37E-Posta: [email protected]

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

447Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Hasta Tutsak Mesude Pehlivanı Zulmün Elinden Çekip Alacağız!

Elazığ Halk Cephesi hasta tutsak Mesude Pehlivan'la ilgili12 Kasım'da açıklama yaptı. Açıklamada: "52 yaşında kanserhastası bir devrimciyi faşizmin zindanlarında bırakmayacağız.AKP faşizmi bunu unutmasın ki Güler Zere’yi nasıl zulmünzindanlarından aldıysak Mesude Pehlivan’ı da alacağız. Hastatutsaklara özgürlük talebimiz her koşulda devam edecek" de-nildi.

Katillerden Hesap Sormak İçin, Yılmaz Öztürk'ün Mahkemesine Katılalım!

Armutlu'da 21 Şubat 2016 tarihinde polis tarafındansokakta katledilen Yılmaz Öztürk'ün mahkemesineçağrı çalışması yapıldı. Armutlu Meydanına 17 Ka-sım’da Çağlayan Adliyesinde görülecek olan YılmazÖztürk’ün mahkemesine çağrı için pankart asıldı.

Page 48: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Sorular:1- Emperya-

lizmin ve işbirlik-çilerinin dünyahalklarına saldı-rılarını her geçengün arttırdığı birdönemde Anti-Emperyalist Cep-he’nin kurulma-sını ve faaliyetle-rini nasıl değer-lendiriyorsunuz?

2- Emperya-lizmin derinleşenkrizini rahatlat-mak amacıylayeni pazarlar ya-ratma politikası-

nın bir ürünü olarak Ortadoğu'dakiülkeleri işgal etme, işbirlikçileştire-mediği iktidarları yıkma politikasıhakkında ne düşünüyorsunuz?

3- Dünya üzerinde yüzü halka dö-nük, gerçekleri haber yapan sayılıbasın yayın kuruluşu dışında genelolarak emperyalizmin politikalarınahizmet ediyor. Bu nedenle Suriye’deyaşananlardan, halkların durumu ko-nusunda gerçekleri çok sınırlı öğre-nebiliyoruz. Siz ziyaretinizde halklada görüşme, sohbet etme imkanı bu-labildiniz. Bu konuda neler söylemekistersiniz?

4- Suriye'de ve Lübnan'da nasılkarşılandınız?

5- Ortadoğu'dan sonra Kürdistanve Gazi Mahallesi’ne ziyaretiniz oldu.Bu ziyaretler sırasında neler yaşadınız?Sizi en çok etkileyen ne oldu?

6- Bu ziyaretlerin ardından, yaşa-dıklarınızla ilgili kendi ülkenizde neleryapmayı düşünüyorsunuz?

7- Son olarak eklemek istediğinizbir şey var mı?

Av. Aytaç Ünsal : Bugün baştaABD olmak üzere emperyalizm, Orta-doğu’da ve dünyanın her yerinde jan-darmalık yapıyor, imparatorluğunu ilan

etmeye çalışıyor. ABD, çıkarlarına uy-mayan devletleri, örgütleri ve kişileriterörist ilan ediyor ve imha etmeye ça-lışıyor. Afganistan, Irak, Libya ve Suriyesaldırıları da bu kapsamda gerçekleşti-rilmiştir. Emperyalizm sadece bu dev-letlere saldırmakla kalmıyor, bu dev-letlerde yaşayan halkların direnme di-namiklerini ortadan kaldırmak için halk-lara yönelik katliamlar gerçekleştiriyor.Geçmişte yalnızca askeri güçlere sal-dırılar yapılırken bugün halklara dönükkitlesel katliamlar yapılıyor.

Emperyalizmin bu saldırılarına di-renen, karşı çıkan herkes terörist ilanediliyor. İşgale, katliama ve emperyalistsaldırganlığa karşı çıkmak suç olarakgörülüyor. Yapmış oldukları saldırılarınhalklar tarafından açıkça görülmesiniistemiyorlar. Bu yüzden artık saldırılarıda bizzat kendileri gerçekleştirmiyorlar.ABD, Irak işgalinde olduğu gibi işgalibizzat gerçekleştirirse Ortadoğu’dave dünyada anti-emperyalizmin, anti-Amerikancılığın gelişeceğini biliyor.Bu yüzden Irak işgalinin ardındanLibya’da ve Suriye’de kendi işbirlik-çilerini yarattılar. İşgali ve saldırılarıbu işbirlikçiler aracılığıyla gerçekleş-tirdiler. Irak’ta IŞİD’i, Suriye’de ÖzgürSuriye Ordusu’nu yarattılar ve bu iş-birlikçilerin karşısında kendileri debir koalisyon ve muhalefet yarattılar.

Emperyalistler böyle bir taktik iz-leyerek, dünya halklarının beyinlerinibulandırmaya ve bütün kavramları altüst etmeye çalışıyor. Dost kim, düşmankim, gerçekten saldırıyı kim başlattıbunlar belirsiz kalsın, ABD’nin sal-dırılardaki sorumluluğu görünmez ol-sun istiyorlar.

İşte böyle bir politik ortamda AntiEmperyalist Cephe şeklinde anti em-peryalist ve anti Amerikancı bir ör-gütlenme tüm bu muğlaklığı ve belir-sizliği dağıtıyor ve dünya halklarınagerçek düşmanın ABD emperyalizmiolduğunu hatırlatıyor. Direnen dünyahalklarının mücadelesini ortaklaştırıyor.Emperyalizm nasıl sürekli örgütleni-

yorsa, dünya halklarının emperyalizmekarşı örgütleneceği bir zemin yaratıyor.

Tüm bu nedenlerle AEC gibi anti-emperyalist, enternasyonalist örgüt-lenmelerin ya da faaliyetlerin yay-gınlaşmasının dünya halkları için çokönemli olduğunu düşünüyorum.

Yukarıda da bahsettiğim gibi em-peryalizm kendi politikalarına uygunolmayan devletleri terörist ilan ediyorve saldırıyor. Ortadoğu’daki saldırılarıda bunun bir parçasıdır. Irak işgalisonrası ABD’li Bakan CondalezzaRice “22 ülkenin sınırlarının ve re-jimlerinin değişeceğinden” bahsedi-yordu. İşte Irak, Libya, Afganistanve Suriye bu ülkelerden birkaçıdır.Amaç NATO üyesi olmayan, ülkesindeABD üssü bulunmayan, ABD’ye mut-lak bağımlılığı bulunmayan ülkelerinABD’ye bağımlı hale getirilmesidir.ABD bu amacını gerçekleştirirkenözellikle Ortadoğu’da Türkiye, İsrail,Katar, Suudi Arabistan gibi ülkelerlebirlikte çalışıyor. Mesela ABD, TayyipErdoğan’ı BOP başkanı ilan etti verejimleri değiştirilen ülkelere saldırı-ların tamamında Türkiye’yi bir maşagibi kullandı. Son olarak Suriye’yeyönelik saldırılarda kullanılan ÖzgürSuriye Ordusu, ABD’li askerler tara-fından Türkiye’de eğitildi. KırşehirHirfanlı’da bulunan askeri kamptaÖSO militanları eğitildi, silahlandırıldıve Suriye’ye savaşmaya gönderildi.

Suriye halklarının kanını dökmesiiçin emperyalizmin çeteleri Türkiye’deeğitildi, silahlandırıldı. Biz HalkınHukuk Bürosu olarak bu durumun“vatana ihanet suçunu” oluşturduğunainanıyoruz ve AKP’li yetkililer ileilgili vatana ihanetten suç duyurusundabulunduk.

Emperyalizm Ortadoğu’da çıkarlarıiçin kan dökerken ülkemizi, halkları-mızı kullanması kabul edilemez. Hiçbironurlu ve namuslu insan bu politikalarıkabul etmemelidir. AEC’nin bu faali-yetleri de Türkiye’de anti emperyalistduyguların, reflekslerin gelişmesini

HHB’den Av. Aytaç Ünsal ile Anti-Emperyalist Cephe’ninOrtadoğu ve Ülkemizdeki Çalışmalarına İlişkin Röportaj:

“Anti-Emperyalist Cephe Anti-Emperyalist Cephe şeklinde anti-emperyalist ve anti-Amerikancıbir örgütlenme tüm bu muğlaklığı ve belirsizliği dağıtıyor ve dünya halklarına gerçek düşmanınABD emperyalizmi olduğunu hatırlatıyor. Direnen dünya halklarının mücadelesini ortaklaştırıyor”

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!48

Page 49: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

sağlayacaktır. Dünyada ve Türkiye’de yayın ya-

pan burjuva basın, halka gerçekleriaktarmıyor. Emperyalistlerin servisettiği haberler ortak, bütün yayın ku-ruluşlarında aynı anda haber yapılıyor,hızla yayılıyor. Örneğin, Halep’te ya-ralanan bir çocuk olan Ümran bebeğingörüntüleri bir anda bütün emperyalistmedya kuruluşlarında yayınlanmayabaşladı. CNN, BBC muhabirleri canlıyayında Ümran bebek için ağladılar,timsah gözyaşları döktüler. Çocuklarınve kadınların acılar çektiği, yaşamlarınıyitirdikleri söylemleri üzerinden birduygu yaratmaya çalıştılar. Ama buhaberlerde temel sorular eksikti: “Üm-ran bebek neden o koşullarda yaşamakzorunda bırakılmıştı?”, “saldırı ger-çekten kim tarafından yapılmıştı”,“Suriye’deki savaş neden başlamıştı,kim başlatmıştı?”, “Suriye’deki işbir-likçi çeteler hangi katliamlarda kaççocuk öldürmüşlerdi?” bu soruları ha-berler de bulmak mümkün değildi.Bir çocuğun çektiği acı üzerindendünya halklarının bilincini bulandır-maya çalışıyorlardı ve sonuç bir andaşuna bağlanıyordu: Esad katil! Gitmeli!

Bu çok tipik bir emperyalist pro-paganda yöntemidir. Örneklerini dahaönce de Irak’ta, Libya’da gördük. Hiç-bir burjuva medyada, ÖSO’nun kat-lettiği sivilleri göremezsiniz, Şam’aatılan havan toplarıyla katledilen ilk-okul çocuklarını göremezsiniz, Ciz-re’de, Nusaybin’de öldürülen annelerin,yaşlı insanların hikayelerini dinleye-mezsiniz. Çünkü burjuva medyanınhaber politikasını gerçekler değil, em-peryalist çıkarlar oluşturur.

Biz bu bilginin ne kadar doğru ol-duğunu Şam’a gittiğimizde gördük.Mesela savaşta yaralanan askerlerin,halktan insanların tedavi edildiği birdevlet hastanesini ziyaret ettik. Oradayaralılar arasında Sünni, Alevi veHristiyan inançlardan insanlar vardı.AKP’nin propaganda malzemesi olarakkullandığı Türkmen halkından bir ya-ralıyla Türkçe sohbet ettik. Yaralı olanbu insanlar “Bunun etnik savaş olma-dığını ABD, Türkiye ve İsrail’in sal-dırganlığına karşı Suriye halkının onur-lu direnişi olduğunu, bu direnişte kan-larının ve canlarının Suriye halkına,

vatanlarına feda olacağını” söylediler. Çocukları işbirlikçi çetelerin içinde,

Suriye devletine karşı savaşan ve ken-dileri evlerini kaybetmiş halktan in-sanlar, devletin inşa ettiği toplu ko-nutlarda yaşıyorlar. Bu toplu yaşammerkezlerini ziyaret ettik. Orada ya-şayan Sunni inançtan Suriyelilerle ko-nuştuk. Büyük bir kısmı “BeşşarEsad’ın ve Baas partisinin tek onurluyol olduğunu” söylediler.

Bütün bu gördüklerimiz ve tanıkolduklarımız, burjuva medyanın söy-lediğinin aksine Suriye’de BeşşarEsad’ın ve Baas Partisi’nin arkasındagüçlü bir halk desteği olduğunu, halk-tan insanların vatanlarının işgal edil-mesine karşı direndikleri ve öldüklerigerçeğini ortaya koyuyordu. Bu ya-lanlara karşı, gerçeğin Türkiye’de hal-kımıza ulaşması ve iki halk arasındakiiletişimi ancak böyle anti emperyalist,vatansever platformlar sağlayabilir.

Özellikle Şam’da Suriye hükümetibir protokol karşılama gerçekleştirdi.Bizim için ayarlanmış otobüs ve korumaarabaları, trafik polisleriyle birlikte ka-lacağımız otele götürüldük. Bizimle il-gilenen hükümet yetkilileri ve halktaninsanlar çok sıcak ve samimi karşıladılar.

Bakanlar ve yetkililer, Türkiye’dehalkın faşizme karşı mücadelesini ya-kından takip ettiklerini ortaya koydular.Bu konuda okudukları ve araştırmayaptıkları anlaşılıyordu. Yapılan gö-rüşmeler oldukça sıcak geçti.

Özellikle “emperyalizme karşı di-renen Suriye halkının akan kanı bizimkanımızdır. Savaşta ölenler bizim şe-hidimiz, yaralananlar bizim gazimizdir.Sembolik olarak da olsa biz bu yara-lılara kan vermek istiyoruz, kanımızortaklaşsın” dediğimizde, bizimle il-gilenen görevliler oldukça duygulandı.Gezi ve ziyaretlerin başından sonunakadar özel olarak ilgilendiler.

Suriye halkı oldukça temiz birhalk, şu anda da bu temiz duygularıylavatanlarına sahip çıkıyorlar ve işbirlikçiçetelere karşı direniyorlar. Biz ziya-retimiz boyunca halktaki direniş sı-caklığını da yakından hissettik. YineSuriye halkında gördüğümüz şey ka-rarlılıktı, bu kararlılık ve irade saye-sinde kısa süre içerisinde zaferi kaza-nacaklarına inanıyorum.

Beyrut’ta da halkta aynı etkiyi gör-dük. Orada da İsrail birkaç defa Hiz-bullah tarafından yenilgiye uğratılmış.Lübnan halkı bu direnişe aktif olarakkatılmış ve binlerce şehit vermiş. Enson 2006 yılında İsrail’e karşı ger-çekleşen direnişin ve zaferin etkisinihalkın üzerinde gördük. Orada da Hiz-bullah yetkilileri oldukça sıcak bir şe-kilde karşıladılar. Direniş bölgelerinigezdik, direnişe katılmış halktan in-sanlarla sohbet etme şansı yakaladık.Direnişi yaşayan halktan bir insan“Lübnan’da Mleeta bölgesinde önce15 kişinin direnmeye başladığını, dahasonra direniş devam edince bu sayının200’e çıktığını, bu kadar az bir sayıyladireniş sürdüğü için bir çok politika-cının kendilerini deli olarak gördüğünü,İsrail gibi bir canavarın böyle yenile-meyeceğini söylediklerini ama diren-mekten vazgeçmedikleri için zaferikazandıklarını” söyledi.

Tüm bunlara tanık olmak oldukçaetkileyici ve öğreticiydi. Şunu bir kezdaha görmüş olduk: Direnişin temelive dayanak noktası haklılıktır, bu hak-lılığa sahip olanlar asla vazgeçmedikçebir gün mutlaka kazanırlar.

Yurtdışındaki bu ziyaretlerin ar-dından Kahramanmaraş TerolarKöyü’ne, Antep’e ve Diyarbakır’a zi-yaretler gerçekleştirildi. Bu ziyaretlerdede özellikle bölgedeki halkın üzerindenasıl yoğun bir baskı uygulandığınıbizzat görmüş olduk. Halktan insanlarlagörüştük, barolar ve derneklerle gö-rüşmeler gerçekleştirildi.

Farklı ülkelerden gelen konuklargenel olarak politik durumu takip edi-yordu. Ama özellikle DBP, DTK tem-silcilerinin ağzından “Rojava’da em-peryalizm desteği olduğunu, ABDdesteği olmadan Ortadoğu’da politikayapılamayacağı” cümlelerini duymak-tan ötürü çok şaşırdılar. Birkaç kişiböyle söylemleri “ABD dostu olmakla”eleştirdi ve böyle Kürt halkının öz-gürleşemeyeceğini söylediler. Bu açı-dan ziyaretler ve görüşmeler de verimlitartışmalar gerçekleşti.

Antep’te düğün’de gerçekleştirilenkatliamın iç yüzünü katledilenlerinailelerinden dinledik. Aileler, “katlia-mın yaşandığı aynı akşam toplam 3düğünün olduğunu, diğerlerinin kendi

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

449Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 50: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

düğünlerinden daha kalabalık oldu-ğunu ama özel olarak kendi düğünle-rinin hedef seçildiğini çünkü kendi-lerinin düğünden 3 gün önce düğünüpolise haber verdiklerini, aynı zamandaHDP seçmeni olduklarını bu yüzdenhedef seçildiklerini” söylediler.

“Katliamın üzerinden 3 saat geç-mesiyle polislerin ve belediye ekip-lerinin patlamanın olduğu sokağı ka-pattıklarını ve 2 saat içinde her yeritemizleyip, yıkılan binaları onardık-larını” anlattılar.

“Katledilen insanların ailelerininhesaplarına bir gün sonra paralar yatı-rıldığını, hızla valiliğe çağırıldıklarınıtazminatların konuşulduğunu” söyle-diler.

Bu katliam saldırısını yaşayan ai-leler bu sebeplerle bunun bir devletkatliamı olduğunu düşünüyorlar.AKP’nin bilinçli olarak bu saldırıyıdüzenlediğini hem HDP’li aileler üze-rinde korku salmak istediğini hem debu saldırıyı bahane ederek Cerablus’agirdiklerini düşünüyorlar.

Özellikle ailesinden 8 kişiyi kay-betmiş olan bir kişiyle görüşmemizoldukça etkiliydi. Devletin tüm çare-

sizleştirme çabalarına rağmen bu in-sanın dik duruşu, gerçeklerin farkındaoluşu ve verilen destek karşısındagösterdiği sıcaklık herkesi oldukçaetkiledi. Bu insanımızı dinlerken tüy-lerimiz diken diken oldu. Emperya-listlerin ve işbirlikçilerinin çolukçocuk, kadın dinlemeden nasıl so-ğukkanlı bir biçimde katliamlar ger-çekleştirdiği, bu anlatımlarla bir kezdaha ortaya çıktı. Bu durum oradabulunan herkeste büyük bir öfke ya-rattı.

Biz Halkın Hukuk Bürosu olarakülkemizde bir adalet mücadelesi yü-rütüyoruz. Bu mücadelemiz, bağım-sızlık, demokrasi ve sosyalizm mü-cadelesinin bir parçası. Bu ziyaretlersonucunda Suriye’de, Lübnan’da veülkemizde emperyalistlerin ve işbir-likçilerinin politikalarına birebir tanıkolduk. Emperyalistlerin bu politika-larının yarattığı savaşlar ve halklarındirenişi de bir adalet mücadelesidirve biz bu mücadeleye daha fazladestek olacağız.

Eğit-donat projesi gibi ülkemizinbir savaş üssüne çeviren projelere karşısuç duyuruları yaptık, teşhir ettik.

Suriye halkına saldıranları, Orta-doğu’da ABD’nin askerliğini yapmayaçalışanları teşhir etmeye, bu konudahalkların adalet mücadelesine destekolmaya devam edeceğiz. Özellikle ABDve İsrail, dünyadaki, Ortadoğu’daki veülkemizdeki bütün katliamlardan, ada-letsizliklerden bizzat sorumludur. Antiemperyalist, anti Amerikancı ve antisiyonist bir refleks yaratmak gerekiyor,halkımızın bu ülkelere zaten alerjisivardır ama biz bu duyguları daha ber-raklaştırabilmeliyiz. Bunun için ABD’yeve emperyalistlere yönelik mücadelemizaynı şekilde devam edecek.

Şam’a ve Beyrut’a yapılan bu zi-yaretler ve halklara verilen destek,Türkiye’de doğal olarak burjuva basıntarafından ilgi görmedi. Çünkü AKPhükümeti ÖSO’yu destekliyor, ABDpolitikasının uygulayıcılığını yapıyor.Bu yüzden de Suriye ile ilgili ger-çeklere ilgi göstermiyorlar. Ancaksizin devrimci basın olarak bu ger-çeklerin açığa çıkması konusundakiçabanız ve bu ziyaretlere olan ilginizoldukça önemlidir. Bu açıdan size vederginizin tüm emekçilerine teşekkürediyorum.

Kerpiç Evlerden Gelip Saraylarını BaşlarınaYıkacağımızı Çok İyi Biliyorlar!

Altınşehir Halk Cephesi AKP'nin mahallede kalekolyapmasına ilişkin 10 Kasım'da bir açıklama yaptı.Açıklamada şunlara değindi: "AKP katliamlarına ye-nilerini eklemek için yoksul mahallelere saldırılarınıher geçen gün daha da arttırmaktadır. Çünkü yoksulmahallelerde halkın öncüleri devrimciler vardır. Kerpiçevlerden gelip saraylarını başlarına yıkacağımızı çokiyi biliyorlar. Bu nedenle örgütlülüğün önüne geçmekiçin mahallelerimize kalekollar yapıyorlar! Altınşehir’inŞahintepe Mahallesi – Aşık Veysel Caddesi üzerindeyaklaşık 1 aydır kalekol inşaatı sürmektedir!

Mahallemizin cefasını biz çektik sefasını kimseyesürdürtmeyiz. Mahallemizde yıkıma asla izin verme-yeceğiz! Bunu AKP’de çok iyi biliyor. Örgütlülüğünönüne geçmek içinse mahallemize kalekol yapıyorlar.Tayip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albay-rak’ın Gazi Mahallesi’ni bitirin talimatını çok iyi bili-yoruz. Asla Gazi Mahallesi’ni bitiremeyecekler. Aksinebizler bütün yoksul mahallelerimizi birer Gazi Mahallesiyapacağız! Evet, Altınşehir’i Gazi Mahallesi yapaca-ğız!..Katliamlarına yenilerini eklemek için hızla çabagösteren AKP’yi uyarıyoruz. Mahallemizde kalekolistemiyoruz. Çekin katil sürülerinizi mahallemizden!.."

Fuhuş Yapmak TerbiyesizliktirYozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz

Çayan Mahallesi'nde Cepheliler 11 Kasım gece 04.00suların metro şantiyesini basarak fuhuş yapan 5 kişiyi ya-kaladı. Yakalanan terbiyesizlerin aracı parçalanarak ma-halleden uzaklaştırıldı.AKP’nin katil polisleri hayat ka-dınlarını olay yerinden uzaklaştırdıktan sonra metro şan-tiyesini basarak Cephelileri aradı ama bulamadı. Bununlailgili Cayan Halk Cephesi'nin yaptığı açıklamada: "Sizleresesleniyoruz; gecenin bir yarısı da olsa bu mahalle bizim,bu mahallede kumara, fuhuşa, uyuşturucuya geçit verme-yeceğiz." denildi.

���

Halka Gelecek Zararın HesabınıMisliyle Soracağız

AKP’nin katil polisleri 7 Kasım'da boykot uygulayanÇayan Mahallesi Sokullu Caddesinde azgınca saldırarakCephelileri sahiplenen halka plastik mermi yağdırmış,Cepheliler'den birine ateş etmiş, esnaflara tehditler savurmuşama hiç bir şey elde edemeden mahalleden çekilmişti.Yapılan açıklamada: "AKP’nin katil polislerine sesleniyoruz;halkımıza gelebilecek en ufak zararın hesabını sizdenmisliyle soracağız."

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!50

Page 51: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Avusturya’da Türkiye’dekiSon Gelişmelerle İlgili Panel

“AKP En Ufak Direnişi Bile Yok EtmeyeÇalışıyor”

Avusturya’nın Bruck şehrindeki Komünist Partisi(KPÖ) Bruck A.D.Mur temsilciliği ile Türkiye’dekidurumla ilgili 11 Kasım Cuma günü saat 18.30’daTürkiye’deki güncel durumla ilgili bir panel dü-zenlendi. Uluslararası Tecritle Mücadele Platformuve Halkın Hukuk Bürosu ile ÇHD avukatı BarkınTimtik panele konuşmacı olarak davetliydi.

Önce KPÖ sözcüsü açılış konuşma yaptı, ardındanUTMP temsilcisi Türkiye’deki darbe girişimindensonra yaşanan siyasi ortam hakkında kısa bilgi verdi.Aynı zamanda, AKP’ye yönelik darbe girişimiylebirlikte ağır insan hakları ihlalleri dünyanın gündeminibelirlediyse de, faşizmin Türkiye’de yeni bir fenomenolmadığı, 12 Eylül’den sonra aralıksız kısmen dahagizlenerek hüküm sürdüğünü belirtti.

Konuşmasını “Apaçık tek taraflı yürütülen barışsürecinin eşliğinde Kürt gerillaların silahsızlandırmaprojesi tüm hızla devam ederken,

AKP kendini Kürt halkına ve tüm muhalefeteyönelik daha büyük saldırılar için hazırlık yapmıştır”diye devam etti.

UTMP konuşmacısı diğer yandan giderek ağırlaşanişkence ve günümüzdeki hapishane direnişlerindenbahsetti ve işkenceyi teşhir eden dövizlere işaret etti.

Avukat Barkın Timtik ilk önce KPÖ Bruck’adavet ettiği ve burada biraraya gelinebilmesinefırsat verdiği için teşekkür etti.

15 katılımcı ile gerçekleşen panel sayısal olarakmütevazi olsa da gelen herkes, orada kazanılanyeni deneyimlerinden ve sohbetlerden memnun ay-rılmıştı.

Paneller devam ediyor. Avukat Barkın Timtik’inkatılacağı bir diğer panel, 18 Kasım Cuma günü,saat 19.30’da Viyana’da bulunan Amerling KültürEvi’nde yapılacaktır.

Londra Dev-Genç Türkü Gecesi Düzenledi! 6 Kasım Pazar günü saat 19.00’da yemekle başlayan gençlik

gecesi, gecenin geç saatlerine kadar sürdü. 24 kişinin katıldığı etkinlikte yemekler yenilip, sohbetler edildikten

sonra Grup Yorum marşları ve halk türküleri söylendi. Halaylarladevam eden gece, oyunlar oynandıktan sonra her hafta düzenlenecekolan türkü gecemize çağrı yapılarak gece sonlandırıldı.

���

Londra’da Türkü Gecesi Yapıldı İngiltere’nin başkenti Londra’da 12 Kasım Cumartesi günü

Pir Sultan Abdal Kültür Merkezi’nde Türkü Gecesi yapıldı. Düzenin bizlere dayattığı yoz eğlence kültürüne karşı, biz

kendi değerlerimize uygun eğlenecek ve kendi kültürümüzle ya-şayacağız her şeyi. Hayatımızın her anı, yaptığımız her faaliyet,düzenlediğimiz her etkinlik mücadelemizin büyümesi ve insanla-rımızın moral ve coşkusunun daha da güçlenmesi içindir.

Yaklaşık 50 kişinin katıldığı türkü gecesi geç saatlerde son-landırıldı.

Belçika‘nın Başkenti Brüksel’deAKP Faşizmine Karşi Bir Eylem Düzenledik

Bizler, memleketinden uzakta yaşamak zorunda bırakılanlar olarakhalkın avukatlarına, TAYAD’a ve diğer kurumlarımıza yapılan alçakça

saldırıları lanetlemek ve halkın direnişini desteklemek için ve AKP fa-şizminden mutlaka hesap soracağımızı haykırmak için 14 kasım PazartesiBrüksel T.C. konsolosluğunun önünde bir eylem yaptık.

10 kişi ile fransızca « OHAL’inizi tanımıyoruz, AKP 80 milyonhalkı teslim alamaz » yazılı pankartımızla saat 13.00’da dikildikzulmün Brüksel temsilciliğinin önüne. Fransızca bildirilerimizle AKPfaşizmini anlattık Belçika halkına. Eylemimiz 45 dakika sürdü.

Stuttgart Halk Kültürevinde

“F Tipi Film” Gösterimi20 Kasım Pazar günü saat 14.00’da Stuttgart Halk Kültürevi’nde

“F Tipi Film” gösterimi gerçekleştirilecektir. Stuttgart ve çevresindeyaşayan tüm dostlarımızı sinema gününe, derneğimize davet ediyoruz

Londra Dev-Genç’ten Film Gösterimi ve Stant 11 Kasım Cuma akşam saat 18:00’da Halkın Hukuk Bürosu’nun

canlı yayını izleyerek başlayan film gösteriminde daha sonra ‘3 Aptal’filmi izlendi. Eğitim sistemindeki yanlışları ve her şeyin bir çözümüolduğunu anlatan filmi herkes beğenerek izledi. Etkinlik küçük birmasa tenisi turnuvasından sonra sona erdi.

12 kişinin katıldığı etkinlik 23.00 gibi bitti. Ayrıca 11 Kasım Cumagünü Londra Dev-Genç stant açtı. 1 saat süren çalışmaya 2 Dev-Genç’li katıldı ve 10 adet Bizim Gençlik dergisi gençlere ulaştırıldı.

Belçika’da Kahvaltıda Bir araya Geldik Belçika’nın Maasmechelen şehrinde Pazar günü bu bölgede yaşayan

ailelerimizle birlikte saat 11.00’da kahvaltı yaptık. AKP faşizminin ülkedeKurumlarımıza yönelik faşist saldırılarına ve kurumlarımızın mühürle-melerine karşı yapılan direniş ve mücadele’ye öneminin bizlere moralverdiğini bu mücadelenin yurt dışında’da destek verilmesi gerektiğianlatıldı. Kahvaltıya 10 kişi katıldı ve saat 14.00’da son buldu.

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

51Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Av ru pa’da

Page 52: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Suriye Halkıyla Acıyı, Sevincive Zaferleri PaylaşmanınOnurunu Yaşıyoruz

Suriye Halk Cephesi 11 Kasım’dabaşkent Şam’ın Rabve adlı piknik ala-nında Suriyeli dostları ile bir araya geldi.Piknik hazırlığına bir hafta öncesindenbaşlayan Halk Cepheliler, 4 Kasım’dadostlarıyla toplanarak hem genel gündemitartıştı hem de pikniği organize etti. 10kişinin katıldığı toplantıda yapılacak iş-lerin programı çıkarılıp, iş bölümü ya-pıldı. Suriye Halk Cephesi’nin çalış-malarına herkesin kendini katması vegörev alması gerektiği üzerine konuşulantoplantıda pikniğe herkes yakınlarınıgetirme sözü verdi. Toplantıda, ayrıcaFas’ta zabıtaların balıklarını çöp kon-teynırına dökmesi üzerine, tepki içinkendini konteynıra atan Muhsin Fikri’ninacımasızca çöplerle öğütülüp katledilmesiüzerine de konuşuldu. Bu konuyla ilgiliherkesin fikri alındı. Bu katliamın onay-lanmaması gerektiği üzerine anlaşılırken

Fas’ta bir Arap Baharı’nı yaratmanınzemini olabileceğinden de bahsedildi.Son olarak Suriye’nin farklı bölgelerindenhalk fıkraları ve kıssadan hisseler anlatıldıardından hep beraber Arapça şarkılarsöylendi.

11 Kasım’da ise sabah erken saatlerdeortak bir şekilde alınıp hazırlanan eşya-lardan komün oluşturuldu ve Rabvepiknik alanına gidildi. Yapılan hazırlığınardından Türkiye Halk Cephesi – SuriyeTemsilciliği adına yapılan konuşmadaöncelikle yeni dostlar “Cephemize hoşgeldiniz…” şeklinde selamlandı. Ko-nuşmanın devamında şunlar ifade edildi:“… Bizler Suriye Halk Cephesi olarakSuriye’de başlatılan savaştan önce deburada bulunuyorduk. Bu süre içerisindeSuriye halkları hangi sorunları çekti isebiz de onlar gibi yaşamaya çalıştık,onlar nasıl ki vatanlarını bırakmadıysabizler de direnenlerin ve zafere inancıolan insanlar gibi burayı bırakmayacağız.Ayrıca burada her bölgeden farklı mez-heplerden insanların bir arada olması

savaşın başından beri halklar arasındayapılmak istenen fitnenin boşa çıkarıl-dığının göstergesidir. Umarız direnenSuriye’nin zaferini hep beraber yaşaya-cağız ve daha büyük programlarda biraraya geleceğiz… Ayrıca Suriye HalkCephesi’nin yapacağı çalışmalarda dasizlerin katılmasından onur ve gururduyarız… tekrar, hoş geldiniz” denildi.Pikniğe katılanlar da genel olarak; SuriyeHalk Cephesi’yle birlikte böyle bir faa-liyette bir arada olmanın onurunu yaşa-dıklarını ve bu birlikteliğin sürmesi içinüzerlerine düşeni yapacaklarını belirtti.Konuşmacılardan biri sözlerini “YaşasınHalk Cephesi” şeklinde bitirdi. Dahasonra hep beraber hazırlanan yemekyenildi. Yemeğin ardından Arapça şarkılareşliğinde halaylar çekildi. Ve son olarakHalk Cephesi dostları bu programın ha-yata geçirildiği için teşekkürlerini belirtti.Piknik “zaferde ve sonrasında hep beraberolma dileğiyle” sonlandırıldı. Pikniğe16 kişi katıldı.

Yayınlarımız Marsilya Halkıyla Buluştu 4 Kasım günü Marsilya Alevi Kültür Merkezi’nin

organize ettiği bir etkinlikte Türkiyeli insanlarımızlabir araya geldik.

Dertli Divani, Ahmet Aslan ve yerel sanatçılarınyer aldığı etkinlikte biz Halk Cepheliler de bir stantaçarak umudun sesini halkımıza ulaştırdık.

Standımıza ilgi yoğundu. Bizi ziyaret eden insan-larımızla ülkemizin durumu üzerine sohbet ettik vefaşizme karşı omuz omuza mücadele edip direnmeningerekliliğine vurgu yaptık. Mahallelerimizdeki faşizmekarşı direnişi ve liseli tutsağımız Hakan İnci’nin zaferinipaylaştık.

Standımızda 20 adet On Beşinde Bir Fidan UmudunÇocuğu Berkin Elvan, 25 adet Yürüyüş ve 3 adetBizim Gençlik dergisi insanlarımıza ulaştırıldı.

Almanya’ın Hamburg Kentinde Dev-Genç’lilerden Eylem 13 Kasım Pazar günü Hamburg Dev-Genç’liler Hamburg’un

merkezi bölgelerinden olan ve birçok Alman solcunun bulunduğuSt. Pauli bölgesinde AKP’nin devrimcilere yönelik baskınlarınakarşı korsan eylem düzenledi. Gece saat 00.30’da başlayaneylemde boya ile dolu olan şişeler yere atıldıktan sonraAlmanca yazılı “KAHROLSUN AKP FAŞİZM KAHROLSUNOHAL- HAMBURG DEV-GENÇ” pankartı asıldı, Almancaajitasyon ve sloganlar ile faşist AKP iktidarı ve onun “OHAL”adı altında halka karşı açtığı savaş teşhir edildi.

���

NRW Dev-Genç Essen Konsolosluğu ÖnündeTek Kişilik Oturma Eylemi Yaptı

10 Kasım’da Almanya’nın Essen kentindeki Türk Konso-losluğu önünde bir Dev-Genç’li tarafından oturma eylemiyapıldı. Türkiye’de süren baskıları ve tutsaklara süren saldırılarıprotesto etmek için oturma eylemi gerçekleştirildi. Oturmaeylemi 40 dakika sürdü.

���

Belçika’da Cepheliler Afişleme Yaptı Halk Cephesi olduğu heryerde faşizme ve her türlü baskı

ve zulme karşı mücadele ediyor, halkın her kesimine aynıçağrıyı yapıyor;

AKP FAŞİZMİNE KARŞI HALK MECLİSLERİNDEÖRGÜTLENELİM!

8 Kasım Pazartesi günü Belçika’nın Verviers şehrindefaşizme karşı mücadele çağrısının yapıldığı 40 adet A3 afişiasıldı.

“Dünden Bugüne Grup Yorum”Belgesel Sunum Gerçekleştirildi

13 Kasım Pazar günü Stuttgart Halk KültürevindeGazeteci Tarkan Bozkurt’un hazırlayıp sunduğu “DündenBugüne Grup Yorum” belgeseli, halkın yoğun katılımıylagerçekleştirildi. Sunum öncesinde ülke gündemi, Dernekve kurumlara yapılan operasyonlara değinildi.

Devrimci demokrat çevreden insanlarında katılımgösterdiği sunuma verilen arada sohbetler edildi, ye-mekler dağıtıldı. Sunumun ikinci bölümü Grup Yorum’unverdiği küçük bir konserle sona erdi.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!52

Page 53: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Avrupa'da yaşayan Anadolu in-sanlarıyız. Elli yılı aşkındır Avrupaülkelerinde yaşıyoruz. Anadolu'dangetirdiğimiz birçok değerli gelenekve göreneğimizi de yaşatıyoruz. Amabizler de Avrupa'da yalnızlaştırılmış,özüne yabancılaştırılmış ve emper-yalist yoz kültürle şekilsizleştirilmişbir toplumsal yaşam içinde payımızıalıyoruz. Ve bu pay büyüdükçe deAvrupa yanımız güçlenirken, Anado-lulu yanımız da zayıflıyor.

Anadolulu yanlarımız her şeyerağmen direniyor. Direniyor çünkü,bizi Anadolu'ya bağlayan damarlarçok güçlü köklere sahiptir. Misafir-perverlik, arkadaşlık, dostluk, vefaduygusu, fedakarlık, komşuluk, ak-rabalık, hemşerilik ve daha birçokgüçlü damarla, topraklarımıza bağlıyız.Anadolu kökenli bir gencimiz nekadar yozlaşsa da, hep farklı bir yanıvardır. Görüntüsü ne kadar farklı olsada, içinde hep bir afili Anadolu deli-kanlısı vardır. Ama şu da bir gerçektirki, içinde bulunduğumuz yaşam şekli,gün be gün Anadolu yanlarımızı datörpülemektedir.

Uyum Yok, Asimilasyon Var Elli yıldır, asimilasyonun her çeşidine

maruz kalıyoruz. İşyerlerinde, okullarda,sokakta, devlet kurumlarında ve yaşamınher alanında çok açık bir baskılanmaile karşı karşıyayız. Baskılanmanın ilkbasamağı çok masum gibi görünen“uyum” kavramıdır. “İçinde bulundu-ğumuz topluma uyum göstermeliyiz,yoksa başarısız oluruz. Biz dıştalanırız,çocuklarımız dıştalanır, kendimize birgelecek kuramayız...” türündeki gerek-çeler görünüşte çok mantıklı da gelirbirçok insanımıza. Başörtüsünü çıkar-tarak, bıyıkları keserek, giyim kuşamı-mızı piyasanın istediği şekle getirsekde, yine de bir türlü uyum sağlayamayız.Çünkü sorun, tek yanlı olarak çözüle-bilecek bir sorun değildir. Karşımızdakieğer bu uyuma hazır değilse; bizimuyum dediğimiz şey, sadece karşımız-dakine benzemeye çalışmaktan ibaret

boş bir çabadır. Kültürümüz değişik, yaşam alış-

kanlıklarımız, dini inançlarımız, top-lumsal değerlerimiz... Birbirine okadar uzak ki; ne kadar da bunlarıbirbirine uydurmaya çalışsak da ba-şaramayız. Mesela; misafirperverliğiele alalım. Anadolu kültüründeki mi-safirperverlikle, Avrupalılar’ın ko-nuklarına bakış açısı asla birarayagelebilecek nitelikte değildir. Anado-lu'da bir kişiyi davet edersin ve okişi eşini çocuklarını da alıp gider,hatta başka bir arkadaş veya dostunuda götürse, kapıda garip karşılanmaz.Bir Alman iş arkadaşınızı gözünüzünönüne getirin. Sizinle randevu yap-mıştır ve siz onun evine eşiniz veçoluk çocuğunuzla gittiniz. Nasıl kar-şılanırsınız? Veya okul veya iş arka-daşınızın evine çatkapı gittiniz, nasılkarşılanırsınız? Elbette bu örneklereşunu söylemek de mümkün: Ama on-ların kültürü böyle, eğer onlara gide-ceksek, biz onların kurallarına görehareket edeceğiz... Evet işte sorununasimilasyonla düğümlendiği nokta dabudur. Uyum kelimesi de, “onlarınkurallarına göre hareket etmek” şeklinedönüşüyor. Peki bunun uyumla, kar-şılıklı uyumla, karşılıklı entegrasyonlabir alakası var mı? Yok. Ama yine debunun adına ısrarla “uyum” derler.

Entegrasyon,AsimilasyonunKılıflı HalindenBaşka Bir Şey Değildir

“Asimilasyona hayır, entegrasyonaevet” sloganı büyülü bir slogan halinegetirilmektedir. Asimilasyon başkasıgibi olmaksa, entegrasyon da başkasınauyumlu bir parça haline gelmektir.Yani her ikisinde de, kendin olmaktançıkarsın. Peki bizi biz yapan şeylernedir? Kültürümüzdür, yaşam ve dü-şünce biçimimizdir. Bu anlamda, asimileolmak da, entegre olmak da kendi kül-türümüzden soyunmaktan başka biranlama gelmez. O halde; asimilasyon

da, entegrasyon da bir kültür katlia-mından başka bir şey değildir.

Peki biz yabancılar neden içindeyaşadığımız topluma uymak ve entegreolmak zorundayız? Farklılıklarımızlayaşayamaz mıyız? Her farklılık birkültür ise, her farklılık da aynı za-manda bir zenginlik değil midir? Kül-türel zenginlik ise kötü birşey değildir.Aksine iyi ve güzel birşeydir. Anadolukültürünü ele alalım; Alevisi, Sünnisi,Hristiyanı... Türk, Kürt, Çerkez, Laz,Arap, Süryani, Ermeni, Ezidi, Pomak,Arnavut, Boşnak, Türkmen ve dahabirçok milliyetin kendine has yanlarıve kültürleriyle yüzlerce ve hatta bin-lerce yıldır birarada yaşayabildiğizengin bir kültürel dokunun şekillen-dirdiği zengin kültürel bir yapıdır.Herkesin tek inancı, tek milli geçmişikabullendiği şartlarda, bu zenginlikde ortadan kalkacaktır.

Hiçbir kültürün diğer kültürdendaha üstün olduğunu söyleyebilecekbir durumda değiliz. Bu, yanlış daolur. Ancak, içinde bulunduğumuzAvrupa ülkeleri dini inançları, sö-mürgecilik ve yayılmacılığın aracıolarak kullandığı için, kendi dininidiğer dinlerden üstün görür. Yine sö-mürgeciliğin yarattığı kültürün etki-siyle, sömürgecilerin kültürlerinin di-ğerlerinden daha üstün olduğu da-yatması, bugünkü Avrupa kültürünüde şekillendirmiştir. Emperyalizm ça-ğında ise bu üstün ırk, üstün kültüranlayışı ırkçılığın da temeli olmuştur.

Kime Özeniyoruz Bugünkü Avrupa kültürünün te-

melinde ırkçılık vardır. Üstün ırk,üstün kültürün başka bir sonucu daolamaz. Bir ırk ve kültürün üstünlü-ğünün diğerleri tarafından kabulle-nilmesini istemek, o kültürün yokedilmesini hedeflemekten başka birşey değildir. Bir düşünelim; faşist birNazi'nin, bir Anadolu kültürünün kar-şısında ne üstünlüğü olabilir? Hiçbirüstünlüğü olamaz. Aksine, bin yıllarıngetirdiği kültürel değerleri yok ettiği

YYOZLAŞMA BİZE DE ÇOK YAKIN

YOZLAŞMAYA KARŞI MÜCADELE EDELİM

AVRUPA’dakiBİZ

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

53Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 54: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

için, temelsiz ve zayıf bir kültürdür.Ve bizim buna özenmemiz de sözkonusu olamaz.

Elbette ki, açık bir ırkçı faşistekimse özenmez. Ama, özünde yinebizim kültürel zenginliğimizi “uyum”,“entegrasyon” gibi kılıflarla bizimyaşamımıza dayatanlar karşısında dadik durmak zorundayız. Mesela “BirAlman nayn derse, bir daha evet de-mez” diye tabir ettiğimiz bir durumvardır. Ve bunu da zaman zaman ka-rarlılık olarak algılarız. Ama özündeöyle değildir. Çünkü, karşımızdakisadece bilmediği bir şey karşısında'hayır' demekte ısrar etmekten başkabir şey yapmıyordur. Bu tavır özünde;bilmediğinden, yabancıdan, yeni olan-dan korkuyu ifade etmektedir. Veböylesi bir anlayışın özenilecek biryanı da olamaz.

Bu örnekler belki çok kaba ör-neklerdir. Ama yine de günlük yaşa-mımıza bir şekilde giren daha başkabirçok alışkanlık vardır. Ve bunlarınherbiri de bizi kültürel bir soykırımatabi tutmaktadır. Farkına varmamızgereken de asıl olarak bu tehlikedir.İlk bakışta, mantıklı gibi görünenalışkanlıklar, bir süre sonra bizi Ana-dolu’ya bağlayan köklerimizi zayıf-latan bir işlev görmeye başlar.

MisafirliklereRandevu Şartı

Bir yandan Anadoluluyuz amaeğer bir yandan da randevusuz misafirkabul etmiyorsak; Anadolu yanımız-dan neleri kaybettiğimizi de görme-liyiz. Ve Avrupa'da bu alışkanlık, birsalgın hastalık gibi Anadolu insanınıda sarmalamaktadır. Bugün birçokAnadolu kökenli insanımız randevuyapmadan gelen bir dostuna kapısınıve gönlünü tam olarak açmıyorsa,ortada bir sorun vardır. Randevulugelinmesini isteyen bir ev sahibi,“belki durumum müsait değil”, “belkiözel bir işim var”, “çalışan bir insanım,yoruluyorum ve misafiri çekecek ha-lim her zaman olmayabilir” vs. şek-linde gerekçeleri meşrulaştırmaya ça-lışır. Oysa, ona ziyarete gelen de aynışekilde çalışan bir insandır. Ama belkibir derdi vardır, bu derdini bir dostuyla

paylaşmak ve sorununa bir çözümaramak için, o kapıyı çalmıştır. Yüzünekapanan kapı, aslında ev sahibini de,ziyaretçiyi de yalnızlaştıran bir göreviyerine getirir.

Yalnızlaşma, yabancılaşma... asılolarak bencillik ve egoizmle beslenir.Bencillik ve egoizm ise emperyalistkültürün temel taşlarıdır. Bencilleşen,egoistleşen, bireycileşen insanlar hiç-birşeylerini paylaşmazlar, paylaşmakistemezler.

Dostluğu öldüren herşeyin teme-linde mutlaka bencillik vardır, mül-kiyetçilik vardır. Ve emperyalist kültürbunu sürekli körükler “babana bilegüvenmeyeceksin”, “kendinden baş-kasına güvenme”, “en yakınına bilezayıf yanlarını belli etme, çünkü sanakarşı kullanırlar”... Peki bunun sonucunedir? Yalnızlık, kapkalın bir yalnızlık,umutsuzluk, mutsuzluk... En yakını-mızdakilere bile güvenmeyeceksek,kime güveneceğiz? Emperyalist kül-türün bu konudaki cevabı: “kuruludüzene güveneceksin, kurulu düzeneuyum göstereceksin, sen sen olmaktançıkacak ve nasıl olman gerektiği söy-leniyorsa öyle olmalısın”dır.

Değerlerimiz Ne Kadar Tör-pülenirse, O KadarYozlaşırız

Randevulu misafirlikler, günlükyaşamımızdaki tek sorun değildir.Yemek alışkanlıklarımız da bundannasibini alır. Randevulu misafirliklerbizim mutfak kültürümüzü de değiş-tirmektedir. Anadolu kültüründe, sofrakurarken yedek bir tabağımız ve ka-şığımız hep el altında olur. Randevusuzgelen misafir için el altında bir tabakyoktur. Çünkü yemek de ona göreyapılmıştır. Eğer misafir yemek saa-tinden sonra gelmişse, “aç mısın”diye de sorulmamaya başlanmıştır.İşte bizi topraklarımıza bağlayankültür damarlarımızı bu alışkanlıklaryıpratmaya başlar. Bunu yapanlar dasürekli olarak 'insanlık ölmüş, dostlukbitmiş, kendinden başkasına güven-meyeceksin' diye sık sık vaaz ederler.Herkes karşısındakini kendisi gibi bi-lirmiş denir. Kendisi açısından dostlukbitmişse, gerçek dostlukların da bitmiş

olduğunu düşünürler. Ve bu şekildedüşünenler de günden güne yalnızlaşır.

Yalnızlaşan insanlarımız, kendi-lerine küçük dünyalar kurarlar. Odünyalar da tv'lerdeki dizilerle, in-ternetteki sanal alemlere hapsolur.Yalnızlık büyüdükçe güvensizlik güç-lenir ve her şey çıkarlara göre şekil-lenmeye başlar. Düğünlerimizi dü-şünelim; her şey takılara göre belirlenirduruma gelmiştir. Kim ne kadar takıtaktı diye özel olarak kamera ile kayıtaltına alınır. Dostluklar da, hediyelerde ancak karşılığı maddi olarak ölçülendeğersizlikler haline dönüştükçe, in-sanlarımızdan ve bizim gibi olanlardanda kopmaya başlarız. Bir düğüne gi-dilecekse, önce bilgisayardaki kayıtlarabakılır.

Sonuç Olarak; Avrupa'da toplumsal ilişkilerimizin

şekilsizleşmesi asıl olarak, “uyum”sağlamaya çalıştığımız, 'entegre' ol-maya çalıştığımız, Avrupa'nın em-peryalist kültürünün, bizim kültürümüzüzerinde açtığı gediklere bağlıdır. Av-rupalı gibi yaşamak zorunda değiliz.Bizi Anadolu topraklarına bağlayançok güçlü bir kültür hazinesine sahibiz.Bugün devrimcilerin yaşattığı halkkültürümüz, yalnızlaşmaya karşı enbüyük kalkanımızdır.

Emperyalizmin kültürümüzü tör-pülemesinin önüne geçmek çok ko-laydır. Halk kültürümüze sarılmalıyız.Randevusuz gelen insanlarımıza ka-pımızı da, gönlümüzü de açalım. Biz-den derman arayan dostumuzun der-dine ortak olalım. Halk değerlerimizintemelinde vefa vardır, özveri vardır,fedakarlık vardır. Devrimciler bu de-ğerleri en üst düzeyde yaşatanlardır.Halk kültürünü, devrimci değerlerleyükseltelim. Dayanışma ve sahiplen-meyi, günlük yaşamımızın temeli ha-line getirelim.

Unutmayalım; umut hep vardır.Umudun yarattığı büyük ailemiz vebüyük evimiz olan halkımız ve vatantoprağına daha bir sıkı sarılalım. Elliyıldır içinde yaşadığımız bir Avrupagerçeği vardır. Ama unutmayalım ki,bizi biz yapan köklerimiz, değerleri-mizle de yüzlerce, binlerce yıl yaşadık.

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!554

Page 55: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

KÜLTÜRELAHLAKİ

YOZLAŞMA

SİYASİYOZLAŞMA

SOSYALYOZLAŞMA

- Geleneklerimizi unutmak

- Örf ve adetlerimizi unutmak

- Yöresel yemekleri unutmak

- Kendi değerlerini unutmak

- Yalan söylemek- Küfür etmek- Büyüklerimize

saygısızlık yapmak- Emeğine

yabancılaşmak- Dedikodu yapmak- Ahlaki anlamda

özünü kaybetmek

- Kendi sorunlarımızı bilmemek, farkına varmamak

- Sınıfsal bakmamak- Emperyalizmi düşman olarak görmemek

- Dostu düşmanı ayırt edememek

- Bireyci çıkarlarımız için düzen ile işbirliği yapmak

- İlke ve kuralsız yaşamak

- Bireyci yaşamak, halkı dışlamak.

- Kolektif yaşamamak

- İlke ve kural yerine bencil duygularla

hareket etmek- Sadece ve sadece

kendini düşünmek- Halkı hor görmek- Halka karşı hiçbir

sorumluluk duymamak, halkın sorunlarını önemsememek

YOZLAŞMAYALIM, KİMLİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM VE 23 ARALIK - 2 OCAK ARASI

YAPILACAK OLAN GENÇLİK KIŞ KAMPIMIZA KATILALIM!

YOZLAŞMA UYAN, EMPERYALİZME KARŞI DİREN!YOZLAŞMAYACAĞIZ ASİMİLE OLMAYACAĞIZ HAKKIMIZI ALACAĞIZ!

YOZLAŞMA

EMPERYALİZMİN POLİTİKASIDIR,

EZiLEN HALKALARI

TESLİM ALMA POLİTİKASIDIR.

EMPERYALİZM BİZİ HANGİARAÇLARLA YOZLAŞTIRIYOR?

-KUMAR-FUHUŞ-ALKOL

-MEDYA, DİZİ, FİLM-SOSYAL MEDYA

-REKLAMLAR-SPOR

20 Kasım2016

Yürüyüş

Sayı: 548

55Susanlar, Sinenler Değil; Tek Başına da Olsa Direnenler Umut Olabilir

Page 56: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

“...Cepheli olmak; sıra neferi olmak, coşkulu ve cesaretliolmaktır”

Erhan Yılmaz

28 Kasım - 4 Aralık

Zeliha ERTÜRK:1978’te İstanbul’da doğdu. Aslen Sivas-

Zaralı, Alevi ve Kürt bir ailenin çocuğudur.Çocukluğu, gençliği çalışarak geçti. Dev-rimcileri ve faşizmi Gazi Ayaklanması’ndatanıdı. 2000’de F Tipi hapishanelerle birlikteyeniden hücre ve tecrit gündeme geldiğinde,Ölüm Orucu gönüllülerinden biriydi. Kartal

Hapishanesi’nde 5. Ölüm Orucu Ekibi’nde başladığı onurludirenişini, 6 ay boyunca sürdürerek 30 Kasım 2002’de şehitdüştü.

Zeliha Ertürk

Feridun Yücel BATU: 1969 Muş doğumludur. Aslen Antalya

Finikelidir. 1990’da, Uludağ Üniversitesi’nde,gençlik mücadelesi içinde yerini aldı. 1994Eylül’ünde tutuklandı. 19-22 Aralık Katlia-mı’nda Ümraniye’de direnen devrimcilerdenbiriydi. 2001’de Kandıra F Tipi’nden tahliyeoldu, ancak kısa süre sonra tekrar tutuklandı

ve Kırıklar F Tipi’ne konuldu. Aralık 2001’de örgütüyleilişkisi kesilmiş olmasına rağmen, tecrite karşı ölümorucuna başlayarak 1 Aralık 2002’de şehit düştü.

Feridun Yücel Batu Hikmet KURU, Alaattin GENÇ, Ahmet ÇOBAN, Kadir DOĞAN:Dördüde Karadeniz’in yoksul köylü ailelerinin çocuklarıydı.

Aybastı’da bilinçli olarak öldürüldüler.

Hikmet Kuru

Kubilay YEŞİLKAYAEnver ERİstanbul mahalli birim-

lerde görev yapıyorlardı. Fa-şistlerin kahve taramaları vekatliamlarının artması ilebirlikte mahallenin güven-liğine yönelik görevler üst-

lendiler. Hasköy’de, faşist saldırılara karşı nöbet tutarken,Hasköy'de bulundukları kahvehaneye faşistler tarafındanbaskın düzenlenmesi üzerine çıkan çatışmada, 28 Kasım1979’da şehit düştüler.

Kubilay Yeşilkaya, 1961 doğumludur. Yaşı gençti; amasömürü ve zulüm düzenine öfkesi büyüktü. Devrim özlemibüyüktü. Devrimci hareketin saflarında anti-faşist müca-deleye katıldı. Devrimci hareketin mahalli birimler örgüt-lenmesinde görev yapıyordu.

Enver Er, 1961 doğumludur. Halkının anti-faşist mü-cadelesine militanca katıldı. Aslen Giresun doğumlu olanEnver, İstanbul Liseli Dev-Genç içerisinde çalışırken anti-faşist mücadelenin yoğunlaşması üzerine Hasköy mahallibiriminde görev aldı.

Alaattin Genç Ahmet Çoban Kadir Doğan

Kubilay Yeşilkaya Enver Er

Erhan YILMAZMehmet YILDIRIM:29 Kasım 1998 akşamı Gölgeli

dağları eteklerinde Balkıca Kö-yü’nde kuşatılan Ege Kır GerillaBirliği Komutanı Erhan Yılmazve Komutan Yardımcısı MehmetYıldırım, 20 saat boyunca slo-

ganlarıyla, marşlarıyla, propagandalarıyla, silahlarıyla hiç sus-mayarak, Balkıca destanını yazdılar. Onları teslim alamayandüşman, 30 Kasım’da köy evini havan toplarıyla, roketlerleyakıp yıkarak iki savaşçının yakılmış cesetlerini teslim alabil-di.

Erhan Yılmaz, 1976’da Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yoksulbir Türkmen ailesinin çocuğu olarak doğdu. Haksızlık ve zulmübizzat yaşaması, düzene karşı tepkileri lise yıllarında onudevrimci düşüncelere götürdü. Gençlik çalışmalarının yanı sıraBalıkesir, Bandırma, Susurluk sorumluluklarını üstlendi. Birsüre tutsaklık yaşadı. Tahliye olduğunda, artık yeri, özleminiduyduğu dağlardı. Şehit düştüğünde birliğinin komutanıydı.Ege dağlarına çıkmadan hemen önce “Ege dağlarında biz,kanat vuran şahiniz, marşını söyleyeceğimiz günler yakındır.”diyordu. Parti Ona devrimi, devrimci kişiliği öğretti. O savaşıyla,yaşamıyla, direnişiyle Parti’yi yücelterek, Ege dağlarına gerillanıntohumlarını ekerek ölümsüzleşti.

Mehmet Yıldırım, 1964 Kars Kağızman ilçesi Oluklu Köyüdoğumludur. Yoksul bir Kürt köylü ailesinin çocuğuydu.Yoksulluk nedeniyle genç yaşta çok çeşitli işlerde çalışarak ya-şamını kazanmaya başladı. İşçilik yaşamında sömürünün veadaletsizliklerin en çarpıcı biçimlerini yaşadı. 1993’te devrimcilerletanıştı ve kısa süre sonra o da bir devrimci oldu. İstanbul Ali-beyköy’de Devrimci Sol sempatizanı olarak çeşitli faaliyetlersürdürdü. Kısa süre sonra tutsaklıkla tanıştı. Tutsaklık onuniçin erken gelen ama devrimi tüm yönleriyle öğreneceği birokul haline dönüşecekti. “Herkesin yaptığını ben de yapabilirim”özgüvenine sahipti. 1995’te Karadeniz Kır Birliği’ne katıldı.Şehit düştüğünde Ege Kır Gerilla Birliği’nde komutan yardım-cısıydı.

Erhan Yılmaz Mehmet Yıldırım

Page 57: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

“Her 4 Ocak'ta, Özgür Tutsaklar bir anma programıyaparlar. Anma programından sonra Ümit Günger, Ali RızaDemir, İbrahim Erler, Muharrem Karademir, Feridun ve kat-liamdan sağ kurtulan diğer Özgür Tutsaklar mutlaka şehitliktebir araya gelirler.

O günlere dair anılar yeniden paylaşılır, Mecitlerin şehitlerpanosundaki resimlerinin altında onlarla beraber söylenmiştürküler yeniden söylenir.” (Canım Feda, Boran Yayınevi,Ahmet İbili, syf: 31)

Ümraniye Hapishanesi’nde bir masanın etrafında toplananÖzgür Tutsaklar arasındadır Feridun da. Bir anma programıhazırlanacaktır. 4 Ocak’ta şehit düşen Özgür Tutsaklar içinyapılacak anma programının hazırlıkları günler öncesindenbaşlamıştır.

4 Ocak 1996’da, Ümraniye Hapishanesi’nde oligarşininkatilleri tarafından yapılan katliam saldırısında, direnişimizinkahramanları olarak şehitler kervanımıza katılan AbdülmecitSeçkin, Rıza Boybaş, Orhan Özen ve Gültekin Beyhan yol-daşlarımızı anmak için yapılacak törende görev alanlarınhemen hepsi onlarla omuz omuza çatışmış, direnmiş tutsaklardı.

O direnişte, daha sonraki direnişlerde şehit düşecek olanyoldaşlarımızdan İlginç Özkeskin, Halil Önder, Ali RızaDemir, Cengiz Çalıkoparan yoldaşlarımız da, ağır yaralananlararasındaydılar.

Feridun Yücel de, o katliam saldırısından sağ kurtulanlararasındadır. 4 Ocak Katliamı ile ilgili herhangi bir sohbetkonusu açıldığında Feridun Yücel, mutlaka şehitlerimizi,onların kahramalıklarını anlatırdı.

Özellikle Mecitlerin şehit düşerken yarattıkları kahramanlık,düşmanla göğüs göğüse çatışmaları onu en çok etkileyenanların başında gelmektedir.

Şehitlere yakınlığı, onun kişisel özelliklerinin en önemliyanlarından biridir. Tanıdığı tüm şehitlerden etkilenmiştir.Onlara bağlılığını anlatımlarından çıkarmak mümkündür.

Nitekim, böyle bir sınavı Ümraniye Hapishanesi’nde bukez 19 Aralık’taki “Hayata Dönüş” katliam saldırısında yaşadı.

Yoldaşı kolları arasında son nefesini verecekti...“Feridun ve birkaç arkadaş, Umut'un yanı başındaydılar.

Yanlarına gittim. Umut boylu boyunca uzanmış yatıyordu.Yüzü bembeyazdı. Her zamanki bordo renkli kabanı üzerindeydiyine. Feridun, nefesini kontrol ediyor, nabzını almaya çalışıyorduUmut'un. Bir kaç kez denedi ve en sonunda, ayağa kalkıp“Umut şehit düştü, arkadaşlar” dedi.” (age, syf: 367) Devrimcitutsakların her birinin yaşadığı duyguları yaşadı o da. Düşmanınkalleşçe sürdürdüğü teslim alma politikası karşısında tümyoldaşları gibi direnecekti. Yoldaşı Umut Gedik onun kollarıarasında şehit düştü. Yoldaşının nabzını kontrol ederek,yapılacak bir şey var mı diye son kez bakmıştı Umut’a.

Kuşkusuz bu yaşananlar onda derin izler bıraktı. Şehitlerebağlılığı o anlamda nedensiz değildir. Nitekim kendisi de direniş

şehidi olarak ölümsüzleştiğinde bu yanlarını düşündüm önce.Anma ve kutlama programlarında onun her zaman bir bi-

çimiyle emeği olmuştur. Bu tür etkinliklere katılmak, emekvermek, bir şeyler üretmek onun her zaman severek yaptığıişler arasındadır. Sanat yönü gelişkin, bu konularda az çok birilgisi, emeği, yoğunlaşması olan Özgür Tutsakların oluşturduğubir grup da vardı Ümraniye Hapishanesi’nde. Feridun Yücelve Ölüm Orucu şehidimiz Bülent Çoban, bu gurubun üyele-riydiler. İkisi özellikli ilginç bir ikilidir. Bülent Çoban’ınsessizliği yanında, Feridun Yücel o denli konuşkandır.

“Bu grubun en “geveze” elemanı Feridun'dur. Tahtacı-Yörük bir ailenin çocuğu olan Feridun, 1969'da Muş'ta doğsada, aslen Antalyalıdır. Devrimci hareketle tanışması, 1990yılında Bursa-Uludağ Üniversitesi’nde öğrenciyken olur. BirDev-Genç’li olarak mücadelesini sürdürürken 1994'te tutuk-landı.” (age, syf: 80)

Özelliklerinden birisi de sohbetleri çok sevmesidir. Yaptığıişlerden arta kalan zamanlarda onu havalandırmada ya dakoğuşta bir yoldaşı ile oturmuş, sohbet ederken görebilirdiniz.Neşelidir. Hapishanede tutsak olmak onun bu yanını hiç etki-lememiştir desek yeridir. Hatta tutsak düşmesi ile ilgili kimiolayları anlatırken, mizahi bir dille, kimi şeylerle alay ederekanlatırdı. Böylesine neşeli ve konuşkandır.

Ki, hukuki olarak mahkemenin ceza vereceği bir durum ol-mamasına karşın, siyasi bir karar verilmiş, ceza almıştır. Bunedenle mahkemesi “yılan hikayesi”ne dönmüştür. O bunlardanoligarşinin yargısına karşı mizah malzemesi çıkaracak kadarrahattır. Hapishanede olmanın “dünya’nın sonu olmadığı”nıbilecek kadar, mücadelenin meşruluğuna inanan bir devrimcidir.

Tüm bu özellikleri yanında, direnişlerde “inatçı”dır. Ağzındançıkan sözler konusunda geri adım atmazdı. Hele düşman kar-şısında bu daha belirgindir. Nitekim, Ölüm Orucu tartışmalarınınbaşladığı dönemde, Ölüm Orucu gönüllüsü olmaya adaydır.Ancak daha sonra açıklanan ekipler içinde yoktur.

Ölüm Orucu ekipleri içinde yer almadığı için, “sitem”edenlerden biridir. Ölüm Orucu direnişçisi olmayı hep çokistedi. Hatta bunun “kavgası”nı da çok yaptı.

Yine düşmanın saldırıları karşısında da her zaman tavrınet olmuştur.

“Feridun Batu'yla beraber, askerlerin “muamele” yaptıklarıyere götürüldük. Karşımızdaki kontralardan biri “ayakkabılarınızıçıkarın, soyunun” deyince, Feridun hiçbir şey çıkartmayacağızcevabını verdi. Ve daha cümlesi bitmeden saldırmaya başladılar.Zaten bunu bekliyorduk. Epey bir süre sürdü bu işkence.Sonra kelepçeleyip ringlere doğru götürdüler...

Merdivenlerde oluşturdukları koridorda gelip giden herkesetahta coplarla vuruyorlardı. Bekletme yerinde ise, üzerimizdedeğerli olan ne varsa çalıyorlardı. Tam talancı bunlar. Faşistgardiyanlar da saldırıp vurmaktan geri durmuyorlar. Ama,saldırmayıp çaresiz gözlerle, bu işkenceleri izleyenler devardı. Bu ortama doktor kılıklı birileri de tanık oluyor.Gözlerinin önünde yaşananlara rağmen, utanmadan “neyinvar?” diyebiliyor. İşte böyle hayata döndürülüyoruz(!). Hayır,biz hayatın onurunu ya da onurlu hayatımızı savunmayadevam ediyoruz...” (age, syf:378)

Feridun Yücel Batu’yu bir Dev-Genç’li olarak her zamansaygı ile anıyoruz.

Feridun Yücel Batu'yu Bir Yoldaşı Anlatıyor:Tutsaklık koşullarında üretken, düşman karşısında net!

Anıları Mirasımız

Page 58: SUSANLAR, TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLERyuruyus.biz/pdf/pdf/548.pdf · 2016. 11. 19. · SUSANLAR, SİNENLER DEĞİL; TEK BAŞINA DA OLSA DİRENENLER UMUT OLABİLİR! ÇHD’liler:

Yürüyüş

20 Kasım2016

Sayı: 548

Direnmek Umut Olmaktır, Umut Vermektir!558

Yürüyüş dergisi tüm faşist bas-kılara rağmen halka uluşmaya devamediyor. Bu saldırıları daha önce degördük bedeller pahasına şehitlik pa-hasına halka gitmeye devam ettik.Halkı gerçeklerden mahrum bırak-madık. Bugünde her türlü bedeli öde-meye hazır ve nazırız... Umudun ışı-ğını söndüremezsiz

İSTANBULEsenyurt: Yürüyüş dergisi Köyiçi Meyda-

nı'nda 9 Kasım'da esnaflara ve halkaulaştırıldı. 2 kişinin yaptığı çalışmadatoplam 28 dergi halka ulaştırıldı.

Gazi:Barajüstü bölgesinde 30 esnafa

ve 100 eve dergi dağıtıldı. Düz böl-gesinde ise 270 Yürüyüş dergisi da-ğıtıldı. Sekizevler bölgesinde yapılançalışmada 30 esnafa 130 eve dergisidağıtıldı. Dergi dağıtımı sırasındahalkla sohbet edildi Mahalledekipolis baskısı ve faşizme karşı müca-dele anlatıldı. Ayrıca Süresiz AçlıkGrevi Direnişi de anlatıldı.

Dağevleri:Dergiyi Dağevleri’nde halkımıza

ulaştırmaya devam ediyoruz. Faşizmekarşı yapılan kampanya anlatılırkenderneklere yapılan saldırılar ve mü-hürlemeler konuşuldu. 13 Kasım'dayapılan çalışmada 50 dergi dağıtımıyapıldı.

İkitelli: 547. sayı 14 Kasım'da İkitelli

sokaklarında halka ulaştırıldı. Yapılançalışmada ÇHD ve HHB’ ye yapılanbaskınlar, devrimci kurumlara yönelikmühürleme ve Halk Cephesi’nin sü-rece ilişkin tavrı anlatıldı. Gün içeri-sinde yapılan çalışmalara 7 HalkCepheli ve 3 Liseli Dev-Genç'li ka-tıldı. Yaklaşık 200 dergi halka ulaş-tırıldı.

Altınşehir: Bayramtepe-Tokat Mahallesi’nde

11 Kasım'da kapı çalışması yapılarak546. sayıdan 50 adet dağıtıldı. 15Kasım'da ise Altınşehir’in ŞahintepeMahallesi’nde halka, derginin 547.

sayısından 36 adet dağıtıldı.

ANADOLU:Dersim:Derginin dağıtımı 11 Kasım'da

yapıldı. Birkaç tane okur iki tanedergi alıp çevresine de vereceğinibelirtti. Ayrıca Kobaneli bir aile evinedavet etti. Başka bir evde de kamuemekçileri üzerindeki baskı konu-şuldu. Bir saat süren çalışmada 30dergi halka ulaştırılırken çalışmayaiki Halk Cepheli katıldı. Aynı günayrıca "Faşizme Karşı Omuz Omuza"pullamaları yapıştırıldı. 10 Kasım'dayapılan dağıtımda 40 dergi halkaulaştırıldı.

Elazığ:Hozat Garajı’nda 10 Kasım'da

Yürüyüş dergisi dağıtımı yapıldı.Dergi dağıtımı esnasında girilen ka-felerde üniversite öğrencilerin ilgisiyoğundu. Toplam 1 saat süren çalış-mada 35 dergi halka ulaştırıldı. Birsonraki gün Şehit İlhanlar ve FevziÇakmak Mahallesi'ndeki esnaflara

dergi dağıtımı yapıldı. Dergi dağıtımıesnasında bir esnaf: “Bir haftadırsizi arıyorum geçen hafta buraya ba-kan arkadaş almamış ben her haftaistiyorum” dedi. Toplam 50 dergihalka ulaştırıldı.

Hatay: Armutlu Mahallesi’nde 11 Ka-

sım'da dergi dağıtımına çıkıldı. Es-naflar OHAL’den dolayı dergi dağı-tımını sakıncalı bulduklarını, Yürüyüşdağıtımcılarına bir şey olmasındankorktuklarını, faşizmin azgınlığınateslim olmayıp dergiyi halka ulaş-tırdıkları için takdir ettiklerini söy-lediler. Esnafla bolca sohbetin edildiğidağıtımda 50 dergi Armutlu halkınaulaştırıldı. Çalışmaya 3 kişi katıldı.

Antep: Düztepe Mahallesi’nde 12 ve 13

Kasım'da yapılan Yürüyüş dergisidağıtımında halka yozlaşmaya karşıyapılacak olan seminerden bahsediliphalk seminere davet edildi. Yapılançalışmada 50 dergi Düztepe halkınaulaştırıldı.

Faşizmin Zulmüne Boyun Eğmeyecek Saldırılara KarşıDayanışmamızı Büyütmeye Devam Edeceğiz...

Devrimci İşçi Hareketi 10 Kasım’daCumhuriyet gazetesini ve HDP İstanbulİl Merkezini ziyaret etti. Cumhuriyet ga-zetesi ziyaretimizde yazar Şükran Soner’legörüşüldü AKP faşizmiyle birlikte, CHP’libelediyelerin yaptığı işçi düşmanlığındanbahsedildi. Salih Savaş’ın üç gündür Çer-kezköy Belediyesi’nden atıldığı işe dönmekiçin direndiği ve CHP’li belediye başka-nının AKP’nin polislerine işkenceyle göz-altı yaptırıldığı anlatıldı. Şükran SonerCumhuriyet gazetesinde yazar olmayı pat-ronsuz olduğu için çok sevdiğini söyledi. CHP’li belediyelerin kendince haklısebepleri var, ama bu onların bir işçiyi ekmeğinden etme hakkı vermez dedi.Ziyareti kısa tutup gazetenin bahçesindekilerle, sohbet ettikten sonra ziyaretsonlandırıldı.

Aynı gün içinde HDP İstanbul il Merkezi ziyaret edilip il yöneticileriyle gö-rüşüldü. Tutuklu milletvekillerinin durumu soruldu HDP milletvekillerinin,Belediye başkanlarının, Edirne, Silivri ve Kandıra F tipi Hapishaneleri’ne ko-nuldukları öğrenildi. Görüşmeye giden il yöneticisi olan avukatlarına,sağlıklarının ve morallerinin iyi olduğunu tutuklanmalarını beklediklerini veşaşırmadıklarını söylemişler.

Yürüyüşümüzü EngelleyemeyeceksinizFaşimze Karşı Gerçekleri

Ulaştırmaya Devam Ediyoruz Edeceğiz