140
systematic sistematik systematic error dizgesel (sistematik) hata systematic sampling dizgesel örnekleme systematic(al) sistemik, uslu ve kaideye göre, intizamlı systematise, to sistemleştirmek systematization 1. sistemli şekle getirme, sistemleştirme; 2. fikirlerin, anlam ifade edecek şekilde sıralanması, fikir ve düşünce düzeni systematize, to sistemli şekle koymak, sistemleştirmek systemic sisteme ait systems analyst dizge (sistem) çözümleyici systems application architecture (SAA) sistem uygulama mimarisi ‐T‐ t beam tablalı kiriş, t kiriş, t profilli putrel t elbow t dirsek, t dirsekli rakor t girder tablalı kiriş t intersection t kavşağı, t tipi kavşak (kavşak ayaklarından biri öbürünün uzantısı gibi olup, üçüncü ayağın bu doğrultuyu tam veya yaklaşık dik, 75 ile 105 derece arasında bir açı ile kestiği t harfi biçiminde üçlü kavşak) t iron t profilli demir t junction bkz. t intersection trailer römork, treyler, çekme araba, çekçek t rap points kullanıcısı olmayan vagonların kendiliğinden ray değiştirmesini engellemek için tebdili hat takımları t rap kapan, tuzak, kapanca, sifon, ayırma düzeni sürgü, mandal, menteşeli kapak, (a) diffızyon pompasının yüksek vakum kısmında bulunan yağ buhar basıncı etkisini azaltan cihaz, (b) roket rotoriannın sürücü habbeyi, itici zerreyi yerinde muhafaza eden kısım t shape t demiri, t profil t slot milling cutter t kanalı açmak için freze bıçağı

systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

systematic sistematik 

systematic error dizgesel (sistematik) hata 

systematic sampling dizgesel örnekleme 

systematic(al) sistemik, uslu ve kaideye göre, intizamlı 

systematise, to sistemleştirmek 

systematization 1. sistemli şekle getirme, sistemleştirme; 2. fikirlerin, anlam ifade edecek şekilde 

sıralanması, fikir ve düşünce düzeni 

systematize, to sistemli şekle koymak, sistemleştirmek 

systemic sisteme ait 

systems analyst dizge (sistem) çözümleyici 

systems application architecture (SAA) sistem uygulama mimarisi 

‐T‐ 

 

t beam tablalı kiriş, t kiriş, t profilli putrel 

t elbow t dirsek, t dirsekli rakor 

t girder tablalı kiriş 

t intersection t kavşağı, t tipi kavşak (kavşak ayaklarından biri öbürünün uzantısı gibi olup, 

üçüncü ayağın bu doğrultuyu tam veya yaklaşık dik, 75 ile 105 derece arasında bir açı ile kestiği 

t harfi biçiminde üçlü kavşak) 

t iron t profilli demir 

t junction bkz. t intersection 

trailer römork, treyler, çekme araba, çekçek 

t rap points kullanıcısı olmayan vagonların kendiliğinden ray değiştirmesini engellemek için 

tebdili hat takımları 

t rap kapan, tuzak, kapanca, sifon, ayırma düzeni sürgü, mandal, menteşeli kapak, (a) diffızyon 

pompasının yüksek vakum kısmında bulunan yağ buhar basıncı etkisini azaltan cihaz, (b) roket 

rotoriannın sürücü habbeyi, itici zerreyi yerinde muhafaza eden kısım 

t shape t demiri, t profil 

t slot milling cutter t kanalı açmak için freze bıçağı 

Page 2: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

t square t cetveli 

t, t sırası ile zaman ve periyod sembolleri, t ayrıca kinetik enerji ve tork için kullanılır 

tand b döndürülmüş ve delinmiş 

tdc (top dead center) üst ölü nokta 

tm burulma momenti, (tork) 

tpi bir parmaktaki (1 inch) vida dişi sayısı 

tric agent trachoma inclusion conjunctive kelimeleri için kullanılan kısaltma 

ts gerilme mukavemeti 

tab 1. sekme 2. etiket 

tab delimited sekmeyle ayrılmış 

tab dialog etiketli iletişim kutusu 

tab marker tab imleyici 

tab position sekme konumu 

tab ruler tab cetveli 

tab ruler sekme cetveli 

tab stop sekme durağı 

table 1. tablo, çizelge, cetvel, liste 2. masa 

table tabla 

table tezgah 

table cell tablo gözesi 

table feed besleme tablası kesme takımı sabit iş parçasının bağlandığı tablası yatay hareket 

edebilen tezgah tablalarına besleme tablası denir 

table lookup çizelgeye başvurma 

table of chemical elements kimyasal elementler çizelgesi, periyodik tablo 

table of contents içindekiler 

table vice tezgah mengenesi 

table planyalama ve diğer işlemler için iş parçasının üzerine tespit edildiği tezgahın yatay kısmı, 

tabla 

Page 3: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tablet yassı hap, tablet 

tabular çizelge halinde 

tabular cetvel halinde 

tabulate cetvele geçirme, tablolaştırma, çizelgelemek 

tabulate çizelge yapmak 

tabulate, to çizelgelemek 

tabulation çizelge haline koyma 

tabulation çizelgeleme 

tache leke, taş 

tacheometer takometre 

tachogenerator takogeneratör 

tachogram takografi ile elde edilen grafik 

tachograph takoğraf 

tachometer devir saati 

tachometer takometre, döner şaftların dakikada yaptığı devri gösteren yay kontrollü bilezik 

sarkaç veya yay kuvvetine sahip regülatör veya manyetik olarak çalıştırılan cihaz, pamuk bükme 

şaftının devrini kayd edenlere ‘ındıkator’denir 

tachy‐ (ön_ek) , 1. süratli, çabuk, hızlı; 2. sürat 

tachymeter takeometre 

tachymeter hareket süratini ölçme aleti, takimetre 

tack raptiye 

tack ufak çivi 

tack coat yapıştırma tabakası (bir yüzeye, üzerine gelecek tabaka ile bağıntısını arttırmak üzere, 

ince bir film halinde uygulanan bir sıvı tabakası) 

tack weld kesik dikiş kaynak, nokta kaynak 

tackle (lifting tackle) alet, avadanlık, teçhizat, donatım, palanga düzeni, takım, tertibat, vinç  

tertibatı, makara düzeni, halat donanımı, madenci ocağı vargeli 

Page 4: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tag etiketleme, etiket koyma, işaretleme, etiket, elektronik etiket (durmaksızın geçiş 

sistemlerinde araçların içersinde bulundurulması gereken ve şerit anteniyle elektromanyetik 

dalga yoluyla haberleşme özelliğine sahip elektronik ünite) 

tag, to etiketlemek 

tag yönlendirme imi 

tagged işaretli, etiketli 

tagged image file format file (tiff) tıff 

tagged image file format (tiff) resim format biçimi 

tail kuyruk 

tail izlemek 

tail (auxiliary) rotor kuyruk rotoru, yardımcı rotor helikopterlerde kuyruktaki yatay aks üzerine 

monte edilmiş ve yatay itme kuvveti oluşturarak tek bir ana rotor torkunu dengeleyen ve 

helikoptere yön kontrolü sağlayan küçük rotor, buna ayrıca yardımcı rotor veya zıt‐tork rotor 

tail and directional lamp bulb kuyruk ve işaret lambası ampulü 

tail and directional signal lamp kuyruk ve işaret lambası 

tail and signal lamp arka ve sinyal lambası 

tail and stop light stop ve arka lamba grubu 

tail chain arka topraklama zinciri (yakıt tanker kamyonlarında biriken statik elektriği toprağa 

veren toprak zinciri) 

tail drum kuyruk tamburu 

tail end kuyruk tarafı 

tail gate arka kapak, arka kapı 

tail gate spreader kapaklı serici (ayarlanabilir kapağı olan ve damperli kamyonların arka 

kapaklarının altına bağlanarak asılan kutu) 

tail lamp kuyruk lambası, arka lamba 

tail lamp body kuyruk lambası gövdesi 

tail lamp bulb kuyruk lambası ampulü 

tail lamp cable kuyruk lambası kablosu 

tail lamp cable and socket kuyruk lambası kablosu ve duyu 

Page 5: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tail lamp cable socket spring kuyruk lambası kablosu duyu yayı 

tail lamp cable socket washer kuyruk lambası kablosu duyu pulu 

tail lamp lens kuyruk lambası camı 

tail lamp lens gasket kuyruk lambası camının contası 

tail lamp shell kuyruk lambası yuvası 

tail lamp socket kuyruk lambası duyu 

tail light stop lambası 

tail light arka lamba 

tail pin torna arka merkez pimi 

tail pipe kuyruk egzoz borusu, egzoz uç borusu, egzoz susturucusundan sonraki egzoz uç borusu 

tail pipe front support kuyruk egzoz borusu ön mesnedi 

tail pipe rear support kuyruk egzoz borusu arka mesnedi 

tail pipe egzoz manifoltundan çıkan gazlan dışarı atan egzoz ucundaki boru 

tail pulley kuyruk tamburu 

tail race su türbin çarkından veya diğer hidrolik makinelerden su çıkışını yönlendiren kanal 

tail rotor kuyruk rotoru 

tail rotor yardımcı rotor 

tail shaft kuyruk mili 

tail screw kuyruk pervanesi 

tail screw (a) ayna arka merkez vidası (b) payandalı silindiri çalıştıran vida, (c) genel olarak bir 

makina uzvunu çalıştıran (tahrik eden) uzvun arkasında bulunan vida 

tail stock torna gezer punta gövdesi 

tail stop screw geri dişli mekanizmalı torna aynası arka vidası 

tail wheel kuyruk tekerleği 

tail seyyar krenlerin arka tarafında denge ağırlığının üzerinde bulunduğu kısım 

tailings artık şistler 

tailings tortu, atık (taşın konkasörden geçirildikten sonra, eleğin büyük açıklığından geçmeyen 

büyüklükteki taşlar) 

Page 6: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tailrace su çıkış noktası 

tailshaft gemi uskurunu, pervanesini, döndüren şaft 

tailstock (poppet) torna tezgahında, iş parçasını tahrik aynasının uzağındaki diğer kısımda 

mesnetleyen hareketli kısım 

tailwater mansap yönündeki su 

tailwater level mansap yönündeki su düzeyi 

taintor gate amerika birleşik devletlerinde su yükseklik seviyesi kontrolü için kullanılan bir çeşit 

kapak, sürgü 

taintor gate bkz. gate 

take, to almak 

take apart parçalarına ayırmak 

take into account dikkate almak, göz önünde bulundurmak 

take up gerdirmek, boşluğunu almak, yükünü üzerine almak suretiyle askıda tutmak 

take up forces kuvvetleri almak 

take up nut gerdirme somunu 

take up screw gerdirme cıvatası 

take up sprocket zincir gerdirme dişlisi 

take up wheel palet gerdirme makarası 

take‐off havalanmak 

take‐off havalanma 

take‐off piece ara parça 

take‐off piece çıkartma parçası 

take‐off sprocket wheel çekilmiş sinema fılimlerini sabit hızdaki dişli tahrik makarasından 

alarak sabit hızı, germe makarasının çekme etkisinden koruyan dişli makara 

take‐up gergi düzeni 

take‐up reel germe makarası take‐off sprocket wheel’ den filimleri alan, filimde uygun gerginliği 

oluşturmak için sürtünme ile tahrik olan makara 

take‐up travel gergi mesafesi 

taking over certificate kabul belgesi, geçici kabul belgesi 

Page 7: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

talc talk 

talc su ihtiva eden magnezyum silikat 

talent kabiliyet 

talk konuşma 

talus cone döküntü konisi, birikinti konisi 

talus deposit döküntü şevi 

talus material yamaç molozu 

talus slide şev kırılması, topuk kayması, şev kayması (şev topuğunda veya üzerinde) 

talus, incline of a bkz. incline of a talus 

tambour tambur 

tambour hareketleri kaydeden bir cihazda davum şeklindeki kısım 

tamp tokmaklamak 

tamped soil silindirlenmiş zemin, sıkıştırılmış zemin 

tamper tokmak 

tampering kurcalama, onaysız değişiklik 

tamping tokmaklama 

tamping bar titreşimli sıkıştırıcı çubuk, tokmak 

tamping in layers tabakalar halinde tokmaklama 

tamping rod saplı tokmak, beton dövme çubuğu 

tamping roller vibrasyonlu silindir, titreşimli silindir 

tampon tampon, tapa, fitil 

tampon 1. gaz, pamuk v.s. ile yapılan ve bastırarak kan dindirmeğe veya ilaç tatbikine yarayan 

yumaklar, tıkaç, tampon (cerrahide kullanılır); 2. tampon ile tıkamak 

tamponade 1. tamponlama; 2. iç kanamayı durdurmakta kullanılan bir alet 

tamponage herhangi bir boşluğa yerleştirme 

tandem 1. tandem, çift arka diferansiyel 2. arka arkaya sıralanma 

tandem axle çiftli dingil grubu 

tandem compressor çift etkili kompresör 

Page 8: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tandem connection art arda bağlantı 

tandem cylinder tandem (birden fazla piston yüzeyli) silindir 

tandem drive çift tamburlu tahrik 

tandem drive çift arka diferansiyelle tahrik, tandemli tahrik 

tandem driving rear axle tandem tahrikli arka aks, çift tahrikli arka aks 

tandem engine tandem motor 

tandem engine silindirleri eksenel olarak birbiri ardı gelen ve ortak bir piston koluna sahip 

motor, tandem makinasi 

tandem roller tandem silindir (birbiri arkasına yerleştirilmiş olan ve böylece birbirini takiben 

yaklaşık aynı iz üzerinde çalışan, yaklaşık aynı genişlikte iki veya daha fazla tekerleğe sahip yol 

silindiri) 

tandem switch düzgeçiş santralı 

tandem trunk peşpeşe gövdeyol 

tang alet sap kısmı tutanak, kabza 

tangency değme, teğetlik 

tangent tanjant, teğet (güzergahın doğrusal bileşeni veya düz kesimi) 

tangent distance tanjant boyu (yatay kurpta some noktası ile tanjant orijin veya tanjant final 

noktaları arasındaki mesafe) 

tangent line teğet doğrusu 

tangent modulus of elasticity, initial bkz. initial tangent modulus of elasticity 

tangent of circle çember teğeti 

tangent plane teğet düzlem 

tangent point teğet noktası (tanjant orijinal, başlangıç teğet noktası veya tanjant final, bitiş teğet 

noktası, aliymanın bitip kurbun başladığı veya kurbun bitip alinyimanın başladığı veya zikzakta 

eğriliğin yön değiştirdiği nokta) 

tangent screw (tangent wheel) ince dişli vida cihaz ayarı yapmada kullanılan ince dişli vida 

tangential teğetsel 

tangential component teğetsel bileşen 

tangential fan teğetsel vantilatör 

Page 9: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tangential keys bkz. key 

tangential normal stress teğetsel normal gerilme 

tangential stress kesme gerilmesi, teğetsel gerilme 

tangential wave path teğet ışın 

tangle deniz yosunu 

tank tank, yağ deposu 

tank breather tank havalandırıcısı 

tank engine tenderiı makine, tenderti lokomotif, kendi su tankına sahip kömürlü lokomotif 

tank farm depo/çoklu 

tank sprayer püskürtme tankı (uygun bir şasi üzerine, malzemeyi memeleri vasıtasıyla ve 

genellikle basınç altında yol üzerine püskürtecek mekanik kısımlarla birlikte monte edilmiş bir 

tanktan ibaret, sıvı maddeler distribütörü) 

tank support platform depo taban sacı 

tank truck akaryakıt vb sıvı taşıma kamyonu, tanker veya arazöz 

tank vent pipe depo havalandırma borusu 

tank with spherical bottom altı küresel olan su kulesi 

tank/gravity depo/üst 

tank/reserve depo/yedek 

tank/service depo/günlük 

tankage depolama 

tanker tanker, sıvı taşıma kamyonu 

tanker tanker gemi, tanker vagon 

tanking yeraltı yapılarında, yeraltı suyunun süzülmesine engel olmak için kullanılan su geçirmez 

malzeme 

tantalum tantal 

tantalum Ta sembolü ile bilinen, atom no:73 ve atom ağırlığı: 180.95 olan kimyasal element, 

tantal 

tantrum aşırı öfke ile belirgin nöbet, öfke nöbeti 

Page 10: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tap 1. darbe, vuruş, vurmak, hafif darbelerle çakmaya veya çıkarmaya çalışmak, kılavuz çekmek, 

kılavuzla diş açmak, kılavuz, diş kılavuzu 2. musluk, tapa, tıkaç 

tap diş açmak, kılavuz 

tap tapa, vurma 

tap çıkma (telefon hattı), priz 

tap musluk 

tap diş açmak 

tap (f) akmak 

tap and dies kılavuz ve paftalar 

tap and dies set kılavuz ve pafta takımı 

tap bolt yivli bulon 

tap discharge rate musluk boşalma oranı 

tap discharge rate musluk boşaltma oranı 

tap drill kılavuz matkabı 

tap grooving klavuzlar üzerindeki kanalların freze ile açılması 

tap plate pafta, vida lokması 

tap set/triple kılavuz/üçlü takım 

tap water musluk suyu 

tap wrench kılavuz kolu 

tap wrench ortasında kare şeklinde delik olan kullanım esnasında kare şeklindeki klavuz kolu 

ucuna veya çeşme kafasına geçen kol, başlık 

tap erkek klavuz, boru içersinde iç diş açmak için kullanılan erkek klavuz, klavuzun üzerinde 

boyuna kanal olup çıkan talaşın dışan verilmesi sağlanmış olur  

tap/insert kılavuzu/tamir 

tap/plug kılavuz/orta 

tap/second kılavuz/son 

tap/taper kılavuz/birinci 

tap/thorough kılavuz/tam geçişli 

Page 11: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tape 1. manyetik bant 2. şerit metre, izolabant, izolabantla kapatmak, bantla sarmak 3. şerit, kor‐

don, yapışkan 

tape backup teyp üzerinde yedekleme 

tape backup device manyetik bant yedekleme aygıtı 

tape condenser tarak makinesi tarak silindinndeki lif ağlarını fitil haline dönüştürmek için den 

şeritleri ve perdahlama merdanelerini kontrol eden mekanizma 

tape deck manyetik kart birimi 

tape drive teyp sürücü 

tape dump teyp dökümü 

tape mark manyetik bant imi 

tape measure şerit metre 

tape reel bant makarası 

tape‐controlled machine çalışması tamamen veya kısmen üzerinde delikler açılmış şerit 

tarafından kontrol edilen sistem, bir kesme takımının hızı veya beslemesi veya iş parçası 

kontrolü teyplerden okunan elektronik talimatlar ile yapılır optik ve pünomatik okuma, 

mekanik, pünomat 

taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya 

inceltme 

taper konik 

taper, to incelmek 

taper incelen 

taper bastard eşkenar üçgen kesitli eğe 

taper file fare kuyruğu eğe 

taper key bkz. key 

taper needle konik iğne 

taper pin drill sapı doğrusal, saptan konik uca doğru üzerindeki kartallarda daralma olan 

helezon matkap 

taper reamer konik rayba 

taper roller bearing konik rulman 

Page 12: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

taper roller bearing konik bilyalı yatak 

taper roller‐bearing konik makaralı rulman, iç ve dış konik bilezikler ve konik makaralar 

kullanılarak, dip basmasını ve radyal yükleri karşılayan yatak 

taper screw chuck (serew worm chuck) konik vidalı ayna, küçük düz ayna merkezine konik vida 

tespit edilmiş böylece kerestelerin bu vidaya tutturulması ile dönme işlemleri yapılabilen ayna 

taper screw thread koninin yüzüne açılmış vida dişi 

taper screw tread bir koni yüzeyine diş açılması şeklinde oluşan vida dişi 

taper shank konik sap 

taper shank four lipped type çok ağızlı ve konik saplı tip 

taper shank mors konik sap 

taper shank two lipped type iki ağızlı ve konik saplı tip 

taper shank bazı matkap uçlarında veya raymalarda olduğu gibi boyunca daralan fakat kesiti 

dairesel olan sap, gövde 

taper tap bir boruya iç diş açmak için kullanılan ve girecek diş açma klavuzuna yol vermesi için 

bir kaç diş açan ilk klavuz 

taper thread konik diş 

taper turning konik tornalama 

taper, to gittikçe incelmek 

tapered konik, koni biçiminde, uca doğru incelen, gittikçe incelen 

tapered bearing konik masuralı yatak 

tapered bearing cone konik rulman, konik yatak, konik rulman iç yatağı 

tapered bearing cup konik rulman dış kursu 

tapered bit konik bağlantılı delici uç 

tapered distribution düzgün sönümlü dağılım 

tapered pin konik pim 

tapered roller bearing konik rulman 

tapered roller bearing konik masuralı rulman 

tapered roller bearing cone konik masuralı yatak 

tapered roller bearing cup konik masuralı yatak dış zarfı 

Page 13: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tapered shaft konik mil 

tapered shoulder meyilli fatura, konik fatura, konik çıkıntı, konik omuz noktası 

tapered socket halat kovanı 

tapered thread konik vida 

tapped itecek 

tapped kılavuz ile diş çekilmiş 

tapped delay line dallı (prizli) gecikme hattı 

tapped hole dişi vida deliği 

tappet manivela 

tappet fincan 

tappet itici, kaldırıcı, supap iteceği, supap kadehi, supap itici tablası 

tappet (tappet valve) itici, itecek, itecek çubuğu, itecek kolu 

tappet cam itecek kamı 

tappet clearance itici boşluğu 

tappet clearance supap sapı ile supap iteceği ucu arasındaki açıklık 

tappet guide subap iteceği yuvası 

tappet rod itecek çubuğu, itici çubuk 

tapping vida açmak 

tapping aspirasyon 

tapping hafif hafif vurma, kılavuz çekme 

tapping machine dişi vida dişi çekmek için kılavuz tezgahı 

tapping point aldı noktası 

tapping screw diş açma klavuzu 

tapping klavuz salma, vida dişi çekme, hafifçe vurma, tıklatma, çekme 

tar asfalt 

tar acids katran asitleri (katranın 225‐250°c’a kadar destillenen fraksiyonunun sodyum 

hidroksitle muamelesinden elde edilen karışık kısmı) 

Page 14: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tar bases katran bazları (kaynama noktası 225‐250°c arasında olan katran destilatlarının asit ile 

muamele edilmesinden elde edilen çeşitli organik azot bileşikleri; piridin, pikolin, anilin, 

toluidin, kinolin, kinaldin vb) 

tar coating katran kaplama 

tar emulsion katran emülsiyonu (katranın, uygun bir emülsiyon verici maddenin yardımı ile 

suda veya sulu çözeltide çok küçük parçacıklar halinde ve süspansiyon şeklinde dağılmış olduğu 

bir emülsiyon) 

tar paving katranlı kaplama (yaya yolları, oyun sahaları ve yayalara mahsus benzeri diğer 

sahalara veya taşıt trafiği çok hafif olan yerlere bir veya iki tabaka halinde serilen katranlı 

makadam kaplama) 

tar sand katranlı kum 

tar yield katran randımanı 

tar, distillated bkz. distillated tar 

tare 1. bir şeyin tartısından indirilen kabın ağırlığı, dara; 2. darasını çıkarmak 

tare mass dara 

tare/net dara/net 

tared loads daralı yükler 

target hedef, erek; amaç 

target address hedef adresi 

target height hedef levhası yüksekliği 

target identification hedef tanılama 

target language amaç dil 

target plate hedef levhası 

target tracking radar hedef izleyen radar 

tariff fiyat listesi 

tariff tarife 

tariff system tarife sistemi 

tariff table ücret tablosu (çevre birimlerinin çalışması sırasında kullanacakları, giriş istasyonları 

ve araç sınıflarına göre ücretler, gecikme süreleri, eş zamanlama süresi, rapor basım saati vb 

verileri içeren bilgisayar dosyaları) 

Page 15: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tarmac asfalt, kaba asfalt 

tarmacadam katranlı makadam (kontrol edilen şartlar altında karıştırılmış agrega ile yol katranı 

veya agrega ile katran‐bitüm karışımından ibaret, kaba agrega miktarının hakim olduğu, çok 

boşluklu bir yol malzemesi) 

tarmacadam plant katranlı makadam tesisi 

tarnish donuklaştırmak 

tarp tente 

tarpaulin katranlı muşamba 

tar‐stabilized soil katranla stabilize edilmiş toprak 

tarviated katranlı makadam yol kaplamalarına verilen bir ad 

task iş, görev, vazife, hizmet 

task force çalışma kolu 

task list görev listesi 

task management görev yönetimi 

task migration görev göç ettirme 

tasla (t) akım yoğunluğu birimi ‐ 1 wb/m2 

taste, to tadına bakmak, tatmak 

tasting tat alma, tatma 

tattletale toplam işlem sayısı 

taut gergin, gerilmiş 

tauten, to gerginleştirmek, gerilmek 

tautness gerginlik 

tawing çekme 

tax, to vergi koymak, vergilendirmek 

tax vergi, resmi harç 

tax deductable vergiden düşülebilir 

tax free vergiden muaf 

tax rate vergi oranı 

Page 16: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

taxes and duties vergiler ve harçlar 

taxi‐cab taksi 

taxi‐cab metric taksimetre ölçevi 

taximeter taksimetre 

taxon sınıflandırmada müşterek özellik taşıyan canlıların oluşturduğu grup 

taxpayer vergi mükellefi 

t‐bolts (tee‐headed bolts) t kafalı cıvata tezgah tablasındaki uygun kanallara iş parçasını 

tutturabilmek için 90 derece döndürülerek kullanılan ve kafa kısmında küçük çapraz bir parça 

olan cıvata 

t‐circuit t‐devresi 

t connector t bağlantı elemanı, t rakor 

tdc (top dead center) üst ölü nokta 

teachware eğitim yazılımı 

team ekip, takım 

team work ekip çalışması, takım çalışması 

tear yırtılma, yıpranma, yırtmak, yırtılmak 

tear gözyaşı 

tear kopartmak, yırtılmak, yırtmak 

teat bkz. nipple 

technetium Te sembolü ile bilinen, atom no, 43 ve atom ağırlığı: 99 olan kimyasal element, 

teknetyum 

technique yöntem 

technic bkz. technical 

technical teknik 

technical adviser teknik danışman 

technical committee teknik komite 

technical data teknik bilgiler 

technical literature teknik yazın, literatür 

Page 17: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

technical management teknik yönetim 

technical manual teknik el kitabı 

technical marketing information(tmi) teknik pazar bilgisi 

technical research teknik araştırma 

technical specifications teknik şartname 

technical staff teknik eleman 

technical term teknik terim, teknik deyim 

technician tekniker, teknisyen 

technics bkz. technique 

technique mekanik bir olayın veya cerrahi bi rameliyatın yapılma metodu 

technique teknik 

techno‐ (ön‐ek) teknik anlamı veren birleştirici 

technochemistry endüstriyel kimya 

technological teknolojik 

technological teknolojiye ait 

technological determinism teknolojik gerekircilik 

technological properties teknolojik özellikler, mekanik özellikler 

technology teknoloji 

tectal çatı şeklindeki oluşumla ilgili 

tectiform çatı şeklinde, dam biçiminde 

tectonic forces tektonik kuvvetler 

tectonics yer yuvarlağının yapısı, yapısal yerbilimi 

tectorial tavanlı, örtülü, 

tee t parçası 

tee t borusu, çatal boru, t dirsek, t dirsekli rakor 

tee beam bkz. t beam 

tee elbow bkz. t elbow 

tee joint t‐eki (kablo) 

Page 18: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tee slot te kanal 

tee tube t dirsekli boru 

tee‐headed bolt bkz. t‐bolts 

tee‐rest bkz. t‐rest 

tee‐slots bkz. t‐bolts 

teeth dişli çark dişi, kesici takımlara göre: finishing teeth, ınvolute gear‐teeth, roughing teeth, 

semifınishing teeth 

tee‐valve t şeklinde üç yollu kontrol valfı, çekvalf 

tele‐ (ön‐ek) pref, 1. uzakta, uzak (mesafede); 2. son, sonunda 

tele‐ (ön‐ek) uzaktan anlamı veren birleştirici 

tele control tele kontrol 

tele control uzaktan kontrol 

telecommunication uziletişim, telekomünikasyon 

telecommunication teleiletişim, uziletişim 

telecommunication path teleiletişim yolu 

telecommunication security teleiletişim güvenliği 

telecommunications telekomünikasyon, uziletişim 

telecommuting evde çalışma, tele‐çalışma 

teleconference telekonferans, teletoplantı 

teleconferencing uziletişimli toplantı 

telecontrol uzaktan denetim 

telecopier faks makinası 

teleeducation tele‐öğretim 

teleelectric teleelektrik 

telegram telgraf 

telegraph pole telgraf direği 

telehandler teleskopik yükleyici 

teleinstruction tele‐eğitim 

Page 19: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

telemarketing telepazarlama 

telemeasuring equipment uzaktan ölçme donatısı 

telemechanics makinaları uzaktan idare 

telemetry uzaktan ölçüm 

telemonitoring uzaktan gözetleme 

teleorganic hayati, hayat için gerekli 

telephone telefon 

telephone conduit telefon kablo borusu 

telephone exchange merkezi telefon santrali (acil haberleşme sistemlerinin merkezi telefon 

santrali) 

teleprinter uzaktan yazar makine, telepnnter, uzaktan yazıcı 

teleprocessing uzişlem 

teleprocessing uzaktan bilgi işleme 

teleprocessing network uzişlem ağı 

telescope teleskop, dürbün 

telescope magnification dürbün büyütmesi 

telescope tangent screw dürbün az hareket vidası 

telescope/hand teleskopu/el 

telescopic teleskopik, iç içe geçen 

telescopic boom iç içe geçmeli kol 

telescopic cylinder teleskopik silindir 

telescopic shock absorber teleskopik amortisör 

telescopic slide (telescopic shaft) birbiri içerisine geçmiş borulardan oluşan gerektiğinde uzayıp 

kısalabilen teleskop 

teleservice telehizmet 

teleshopping tele‐alışveriş 

teletext document telemetin belgesi 

teletext service telemetin hizmeti 

Page 20: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

teletext teleteks 

teletypewriter, teletype uzak yazıcı, uzyazıcı 

teleview televizyonda izlemek 

television televizyon 

telewriting teleyazı 

telex teleks 

telford base blokaj 

teli tale otomatik sayma makinesi, kontör, sayıcı, su seviye müşiri, su taşma borusu, sicil kayıt 

düzeni, istihparatçı 

tellurium tellür 

tellurium te sembolü le bilinen, atom no:52 ve atom ağırlığı: 127.61 olan kimyasal element 

telo pref, son, sonunda 

telpher teleferik 

telpher line otomatik elektrikle çalışan taşıtların yükleri taşıdığı havai tel ray sistemi 

TEM bkz. Trans‐European North‐South Motorway 

temper 1. su vermek, çeliğe su vermek 2. tavlamak, sertleştirmek 

temperament bkz. temper 

temperamental sinirli 

temperance 1. ılımlılık, ölçülülük, itidal; 2. alkollü içkilerden sakınma 

temperate mutedil 

temperate climate ılıman iklim 

temperate zone ılıman bölge 

temperature sıcaklık, hararet 

temperature adjustment sıcaklık ayarı 

temperature adjustment sıcaklık değişimlerinde kronomometre ve saat ayarı yapma 

temperature coefficient sıcaklık katsayısı 

temperature compensation ortam sıcaklılığındaki değişimlere göre cihaz göstergesinin otomatik 

ayarı 

Page 21: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

temperature control sıcaklık kontrol mekanizması 

temperature control unit sıcaklık kontrol ünitesi 

temperature control valve sıcaklık kontrol valfı 

temperature controller sıcaklık kontrolörü, sıcaklık regülatörü 

temperature curve sıcaklık eğrisi 

temperature deviation sıcaklık sapması 

temperature difference sıcaklık farkı 

temperature differential damage sıcaklığın karışım içinde homojen olmamasından kaynaklanan 

bozukluklar 

temperature drop sıcaklık düşmesi 

temperature gauge termometre 

temperature indicator sıcaklık göstergesi 

temperature limit sıcaklık sınırı 

temperature of mix karışımın sıcaklığı 

temperature of soil toprak sıcaklığı 

temperature range sıcaklık aralığı 

temperature regulator termostat 

temperature rise sıcaklık yükselmesi 

temperature segregation sıcaklığın karışım içinde homojen olmaması 

temperature sensor sıcaklık algılayıcısı, hararet müşiri 

temperature stress sıcaklık gerilmesi 

temperature succeptibility of asphalt asfaltın sıcaklık hassasiyeti 

temperature swing sıcaklık salınımı 

temperature switch sıcaklık anahtarı 

temperature ısı, sıcaklık, hararet, sıcaklık derecesi 

temperature/allowable sıcaklık/izin verilen 

temperature/average sıcaklık/ortalama 

temperature/comfort sıcaklığı/konfor 

Page 22: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

temperature/critical sıcaklık/kritik 

temperature/design sıcaklığı/proje, tasarım sıcaklığı 

temperature/dry bulb sıcaklığı/kuru termometre 

temperature/effective sıcaklık/etkin 

temperature/entering sıcaklığı/giriş 

temperature/equilibrium sıcaklığı/denge 

temperature/evaporation sıcaklığı/ buharlaşma 

temperature/excess sıcaklık/fazla 

temperature/flame sıcaklığı/alev 

temperature/flow sıcaklığı/akış 

temperature/ignition ateşleme sıcaklığı 

temperature/initial sıcaklığı/başlangıç 

temperature/low sıcaklık/düşük 

temperature/maximum sıcaklık/ maksimum 

temperature/mean sıcaklık/ortalama 

temperature/melting sıcaklığı/erime 

temperature/minimum sıcaklık/ minimum 

temperature/operating sıcaklığı/işletme 

temperature/permissible sıcaklık/izin verilen 

temperature/radiant sıcaklığı/ışıma 

temperature/return sıcaklığı/dönüş 

temperature/set sıcaklığı/ayar 

temperature/wet bulb sıcaklığı/yaş termometre 

temperature/working sıcaklığı/işletme 

tempered steel su verilmiş çelik, sertleştirilmiş çelik 

tempering ısıl işlem 

tempering tavlama, temperleme 

tempering colour su vermek üzere ısıtılan maddenin aldığı tav rengi 

Page 23: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tempering method su verme metodu, tavlama metodu 

tempering oven tav fırını, tav ocağı 

tempest compatible tempest uyumlu 

tempest compliant equipment tempest uyumlu donatım 

tempest inspection tempest denetimi 

tempest security tempest güvenliği 

template (templet) kalıp, model, örnek, mastar, şablon makinada veya başka şekilde işlem 

görmüş iş parçasının boyut ve işlem kontrolü için kullanılan hassas boyutlardaki ince plaka 

template matching şablon eşleme 

temple dokuma germe çubuğu, çivili (mıhlı) veya kanallı silindirlere sahip dokunan kumaşın 

genişliğinin sabit tutulmasını sağlayan dokuma tezgahı germe cihazı 

tempolabile [medikal] zamanla değişebilen 

temporal geçici 

temporary geçici 

temporary acceptance geçici kabul 

temporary admission geçici kabul 

temporary connection geçici bağlantı 

temporary crossing geçici geçit 

temporary deformation geçici deformasyon 

temporary drainage geçici drenaj 

temporary drop geçici düşüş 

temporary elastic compression of a pile bir kazığın geçici elastik sıkışması 

temporary facility geçici tesis 

temporary load geçici yük 

temporary magnet geçici mıknatıs 

temporary magnetism geçici mıknatıslık 

temporary pier geçici orta ayak 

temporary storage geçici saklama 

Page 24: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

temporary structure geçici yapı 

temporary support geçici mesnet 

temporary, tentative geçici 

tempostabile zamanla değişmeyen 

temulence aşırı alkol alımının sebep olduğu zehirlenme hail; alkol intoksikasyonu 

tenable makul 

tenacious [medikal] yapışkan 

tenant kiracı 

tendency eğilim, temayül 

tendency to cave in göçmeye meyletme, göçmeye eğilim 

tendency to shrink büzülme eğilimi 

tendency toward sliding kayma eğilimi 

tender teklif (fiyat teklifi) 

tender ihale 

tender ihale etmek 

tender form and cost estimate sheet teklif formu ve keşif özeti cetveli 

tender offering shorter delivery period daha kısa teslim müddetli teklif 

tender specifications ihale şartnamesi, teklif verme şartnamesi 

tender unit price teklif birim fiyatı 

tenderer teklif sahibi, ihaleye katılan 

tendering teklif verme 

tendering ihale 

tenon erkek geçme 

tenon ahşap dil 

tenon saplama 

tenon lamba (geçme birleşimli kerestede erkek paralel) 

tenon kırlangıç kuyruğu 

tenon geçme, dil, kırlangıç kuyruğu, geçme ile tutturmak, geçme yapmak 

Page 25: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tenoning kırlangıç kuyruğu yapma 

tenoning machine ağaç parçada geçme yeri oluşturmak için kullanılan dört kesıcıli makına iki 

testere sağa sola ayarlanabilir olup ikisi beraber düşey doğrultuda çalışırlar diğer ikisi yatay 

çalışıp omuzları kesmek için kullanılırlar tenoning machine kırlangıç kuyruğu makinası 

tensile gerilim, çekme 

tensile (s) gerilebilir, gerilmeyle ilgili 

tensile band germe şeridi 

tensile bolt germe cıvatası 

tensile force çekme kuvveti 

tensile load germe yükü 

tensile strain çekme deformasyonu 

tensile strength çekme dayanımı 

tensile test çekme deneyi 

tensile test diagram çekme deneyi diyagramı 

tensile force çekme kuvveti 

tensile‐testing machine gerilme deneyi yapma cihazı, gerilme cihazı 

tensimeter bkz. tensiometer  

tensiometer gerginlik ölçer, gerilim ölçer, tansiometre, kapilarimetre 

tension 1. çekme, germe, gerilim, gerilme 2. voltaj farkı 

tension çekme, gerginlik 

tension bar germe çubuğu 

tension bolt gergi cıvatası 

tension crack çekme çatlağı 

tension failure çekme kırılması 

tension force çekme kuvveti 

tension free pore water germesiz boşluk suyu 

tension in the pore water boşluk suyundaki gerilme, boşluk suyu basıncı, nötr basınç veya 

gerilme 

Page 26: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tension lever gergi kolu 

tension member çekme elemanı 

tension nut yay basıncını tutan cıvata somunu, gerdirme somunu 

tension of the water vapour su buharı gerilmesi 

tension pile çekme kazığı 

tension pulley gergi kasnağı 

tension ring iç gerdirme halkası, iç gerdirme segmanı 

tension rod gerdirme çubuğu 

tension screw gerdirme vidası 

tension spring çekme durumunda çalışan yay 

tension spring gerdirme yayı, basınç yayı 

tension station gerdirme düzeni 

tension test çekme deneyi 

tension wire gergi teli 

tension zone çekme bölgesi 

tensor tansör 

tent çadır, tente 

tent peg çadır kazığı 

tentative 1. deneme, denemelik 2. geçici 

tentative 1. tecrübi, deneysel; 2. değişebilir 

terbium terbiyum 

terbium Tb sembolü ile bilinen, atom no:65 ve atom ağırlığı: 158.93 olan kimyasal element 

teredo deniz tarak makinesi 

term devre 

term dönem 

term terim 

term 1. vade (borçluya borcunu ödemesi için verilen zaman) 2. terim, madde, şart 

term 1. had, hudut, sınır; 2. belirli bir sürenin (özellikle gebelik) sona ermesi 

Page 27: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

terminal uç, kutup, çıkış, kablo bağlama ucu, 

terminal 

terminal based linearity uç değer doğrusallığı (ölçme) 

terminal block buat 

terminal box uç bağlantı kutusu 

terminal box block tevzi kutusu 

terminal clamp uç kıskacı, kutu başlığı 

terminal cluster uçbirim kümesi 

terminal component uçbirim bileşeni 

terminal emulation uçbirim öykünümü 

terminal exchange uç santralı 

terminal insulator screw terminal yalıtma vidası 

terminal lever terminal kolu 

terminal lug kablo bağlama tırnağı 

terminal multiplexer uçbirim çoğullayıcısı 

terminal node uç düğüm 

terminal nut kablo bağlama somunu 

terminal pair (port) bağlantı kapısı; kapı 

terminal point bitiş noktası 

terminal point besleme noktası 

terminal pressure bitiş basıncı 

terminal server uçbirim paylaştırıcı 

terminal valve çıkış (boşaltma) vanası 

terminal velocity son noktadaki hız 

terminate bitirmek, bitmek 

terminate sonlandırmak 

terminate sona erdirmek, bitirmek, feshetmek 

terminate and stay resident bitince yerleşik kalan 

Page 28: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

terminate, to sonlandırmak 

terminated in sonlandırılmış 

terminated line sonlandırılmış hat 

terminating traffic varış trafiği (belli bir bölgeye bir veya birkaç noktadan giren trafiğin varışları 

bu bölgede olan kısmı) 

termination 1. sonlanma, bitiş, son; 2. sonlandırma, bitirme 

termination bağlantı ucu (kablo), sonlandırma 

termination for convenience alıcının isteği ile yürürlükten kaldırma 

termination for insolvency iflas nedeniyle yürürlükten kaldırma 

terminator sonlandırıcı 

terminology terimler, tabirler, terminoloji, tabir tekniği, hususi tabir 

terminus sınır, son 

termionic tube elektron tübü 

terms and conditions şartname 

ternary üçlü 

ternary üç parçalı 

ternary code üçlü kod 

ternary operation üçlü işlem 

ternate üçten oluşan 

terotechnology fabrika, makına ve cihazların yerleştirilmesi, bakımı, kurulması, sökülmesi ve 

danışmanlık hizmetleri 

terra toprak 

terra cotta bir nevi tuğla, pişmiş kil 

terrace teras 

terracing birçok tabaka halinde (kat kat) dikme 

terrain arazi 

terrain model arazi modeli 

terrain, flat bkz. flat terrain 

Page 29: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

terrain, hilly bkz. hilly terrain 

terrain, level bkz. level terrain 

terrain, mountainous bkz. mountainous terrain 

terrain, rolling bkz. rolling terrain 

terrain, rugged bkz. rugged terrain 

terraine arazi 

terramycin oksitetrasiklinin ticari adı, teramisin 

terrazzo mozaik 

terrazzo floor çimento mozaikli döşeme 

terrazzo tile karo mozaik 

terrestrial yer, yersel 

terrestrial yerüstü 

terrestrial communication yerüstü iletişim 

terrestrial coordinates yersel koordinatlar 

terrestrial heat flow jeotermal enerji 

terrestrial interference yerüstü karışması 

terrestrial photogrammetry yersel fotogrametri (arazi üzerinde konumları belirli olan 

noktalardan çekilen resimlerle yapılan fotogra‐metrik çalışmalar) 

terrestrial photograph yersel resim 

terrestrial survey yersel ölçme 

territorial sea hükümranlık suları 

territory belli sınırlar içindeki bölge, yöre 

terror korku krizi, şiddetli korku, dehşet, pavor 

tertian üç günde bir veya gün aşırı gelen (olan), gün aşırı tutan nöbet, tertius 

tertiary 1. üçüncü, üçüncü derece, üçüncü devre 2. tersiyer (senozoyik çağının birinci dönemi ve 

bu dönemde çökelen jeolojik birimlerin genel adı) 

tertiary üçüncü (gelen) 

tertiary treatment üçüncül arıtma (ikincil işlemlerden sonra gelen atık suyu arıtma işlemi) 

Page 30: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tertiary triangulation üçüncü derece nirengi 

tertile processing dokuma işlemi, tekstil 

tertipara [medikal] üç canlı doğum yapmış kadın 

tessellated küçük karelerle işaretlenmiş olan 

test (a) deney, tecrübe, test, (b) maden tasfiyesinde kullanılan pota, (c) tahlil için kullanılan ecza 

(d) tasfiye etmek (e) tahlil etmek 

test deney, test, tecrübe, muayene, kontrol, denemek, deney yapmak 

test apparatus deney aleti 

test at constant load sabit yük altında deney 

test bench sınama denektaşı 

test bench deney masası 

test bench deneme tezgahı, bremze 

test bit pattern sınayıcı bit örüntüsü 

test booth deney kabini 

test bores deneme sondajları 

test box test cihazı 

test certificate deney belgesi 

test certificate test sertifikası 

test clip muayene mandalı, elektrikli ölçü cihazlarının kablo ucu kıskaçları 

test cock test vanası (musluğu) 

test compaction deneme sıkıştırması 

test crazing ince sır çatlak deneyi 

test cylinder deneme silindiri, test silindiri 

test data deney verileri 

test design sınama tasarımı, test tasarımı 

test dust test tozu 

test efflorescence toz olma ve ufalanma deneyi 

test equipment deneme aletleri 

Page 31: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

test field deneme alanı 

test fill deneme dolgusu 

test flight deneme uçuşu 

test for short kısa devre muayenesi 

test length deneme uzunluğu 

test load deneme yükü, deneme yüklemesi, deney yükü 

test loop sınama döngüsü 

test method test metodu, deney metodu 

test of hypothesis hipotez sınaması 

test piece deney parçası 

test pile deneme kazığı 

test piling deneme kazığı çakma 

test pit deneme çukuru, deneme kuyusu, deney çukuru 

test plan sınama planı 

test point deney noktası 

test pressure deneme basıncı 

test procedure deney metodu 

test program sınama programı 

test pumping deneme pompalaması 

test result deney sonucu 

test results deney sonuçları 

test rig deney seti 

test rig bkz.  test equipment test ekipmanı 

test rod deneme demir çubuğu 

test room test odası 

test run deneme çalışması 

test sample deney örneği 

Page 32: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

test section deneme kesimi (üzerinde trafik deneylerinin yapıldığı, deneme şeritleri ile taşıtların 

dönmek için manevra yaptıkları kısımlar dahil, saha) 

test set up deney hazırlığı 

test shaft deneme çukuru, deneme kuyusu 

test site deneme alanı 

test specification deney şartnamesi 

test specimen deney örneği 

test stand deney sehpası 

test statistic sınama istatistiği 

test track deneme şeridi (üzerinde trafik denemelerinin yapıldığı deneme kesiminin düz olan 

kısmı) 

test traffic test trafiği 

test tube deney borusu, deney tüpü 

test, duration of the bkz. duration of the test 

test, full scale bkz. full scale test 

test, hydrostatic bkz. hydrostatic test 

test, penetration bkz. penetration test 

test, rattler bkz. rattler test 

test, sedimentation bkz. sedimentation test 

test, slump bkz. slump test 

test, sulfonation bkz. sulfonation test 

test, thawing bkz. thawing test 

test/bending deneyi/bükme 

test/performance deneyi/verim 

test/type deneyi/prtototip 

testability sınanabilirlik 

testaceous kırmızımsı, kahverengi 

testbed sınama ortamı 

Page 33: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tester deneme cihazı 

testing deneme, deney yapma, ölçü alma, test etme 

testing apparatus deney aleti 

testing data deney verileri 

testing lamp deneme lambası, ışıklı sarım tecrübe cihazı 

testing machine deneme makinesi, deney cihazı 

testing machine numunenin uzamasını vs, ölçmek için numuneye yük uygulanan cihaz, bkz. 

Haigh fatigue‐ testing machine, Izod test, tensile‐testing machine 

testing method deney metodu, deney yöntemi 

testing voltage deneme gerilimi 

testing voltage deneme voltajı 

testing deneme, muayene, tecrübe, prova, sınama 

test‐piece gerilme, vurma ve diğer test cihazlarında kullanılmak için hassas ölçülerde yapılmış 

numune parça 

test‐type görme keskinliğini ölçmekte kullanılan harf veya şekilleri ihtiva eden tablo 

tetra‐ (ön‐ek) , dört 

tetra‐ (ön‐ek) dört anlamı veren birleştirici 

tetrabasic dört hidrojen atomu verebilen 

tetragenous dörde bölünebilen 

tetragon dörtgen 

tetragonium dört taraflı şekil, tetragon 

tetrahedral dört yüzeyli 

tetrahedral layer dört yüzlü tabaka 

tetrahedral positions dört yüzlü durumlar 

tetrahedron dört yüzlü 

tetrahedron dört üçgen yüzeyli şekil 

tetravalent dört değerli, tetravalan 

text metin, yazı 

Page 34: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

textbook ders kitabı 

text editing metin düzenleme 

text editor metin düzenleyici 

text editor yazı editörü (bilgisayar) 

text formatter metin formatlayıcı 

text processing metin işleme 

text string metin dizgisi 

textiform ağ şeklinde örgüye sahip olan 

textile dokuma, tekstil 

textile bearing dokuma sanayinde kullanılan tip yatak 

textile belt dokuma bant 

textile engineer tekstil mühendisi 

textiles mensucat 

textural dokusal 

textural doku oluşumuna ait 

texture doku, nesiç 

texture analysis doku çözümlemesi 

texture depth kaplamanın doku derinliği 

texture features doku öznitelikleri 

texture map doku eşlemi 

texture segmentation doku bölütlemesi 

texture dokunuş, örgü, terkip, yapı, bir tezgahta takım tarafından işlenen bir parçanın işlemden 

sonraki yüzey yapısı 

tfo bkz. thin flim oven 

thaw erime, don çözülmesi, erimek, eritmek 

thawing erime 

thawing çözülme, karın çözülmesi 

thawing of aggregate agreganın çözülmesi 

Page 35: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thawing test çözülme deneyi 

theca (çoğ. thecae), zarf, kılıf, mahfaza, tabaka 

thematic data bir konuya ait veri 

thematic map konulu harita 

theme konu 

theorem teorem, kanıtlanabilen bilimsel önerme 

theorem kuram, teorem 

theorem kanıtsav, teorem 

theoretic kuramsal 

theoretic limit of elasticity teorik elastiklik limiti 

theoretical kuramsal, teorik 

theoretical frequencies kuramsal sıklıklar 

theoretical investigations teorik araştırmalar 

theoretical maximum density maksimum teorik yoğunluk (toplu asfalt karışımının boşluksuz 

olduğu farz edildiği haldeki teorik özgül ağırlığı) 

theoretical physics kuramsal fizik 

theoretically kuramsal olarak 

theorist kuramcı 

theorize teori oluşturmak 

theory kuram, teori, nazariye 

theory of plasticity plastisite teorisi 

theory/cell hücre kuramı 

theory/Copernicus’ Kopernik kuramı 

theory/Dalton atomic dalton atom kuramı 

theory/Lamarck evolution lamarck kuramı 

theory/light particle ışığın parçacık kuramı 

theory/planetesimal gezegenlerin oluşumu kuramı 

therapy tedavi, terapi 

Page 36: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

therm sıcaklık birimi 

therm‐ ısı anlamı veren birleştirici 

therm(o) (ön‐ek), sıcaklık 

thermal ısıl 

thermal 1. kaplıcaya ait; 2. sıcağa ait, termik 

thermal ısısal, termal 

thermal anemometer ısıl ananometre 

thermal balance ısıl denge 

thermal capacity ısıl kapasite 

thermal comfort ısıl konfor 

thermal conductance ısıl iletkenlik 

thermal conductance ısıl iletken 

thermal conductivity ısıl iletkenliği 

thermal contact metamorphism magmanın madde salgısı olmadan yalnız sıcaklığı ile içine 

sokulduğu kayaçları başkalaştırmasını kapsayan süreç 

thermal container termal konteyner 

thermal convection ısıl konveksiyon 

thermal converter termik dönüştürücü 

thermal cracking ısısal çatlaklar 

thermal diffusivity ısıl dağılma 

thermal diffusivity ısı geçirgenlik 

thermal effıciency ısı verimliliği, ısı makınası ile yapılan işin, ısı makinasına giren yakıt veya 

buhar ısısının iş eşdeğerine oranına denir 

thermal efficiency ısıl verim 

thermal electric relay ısıl elektrik rölesi 

thermal energy termal enerji 

thermal environment ısı çevresi, termal çevre, termik çevre 

thermal equilibrium ısıl denge (ısı dengesi) 

Page 37: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thermal expansion ısısal uzama, ısı genleşmesi 

thermal expansion ısıl genleşme 

thermal expansion coefficient ısıl genleşme katsayısı 

thermal expansion bkz. expansion 

thermal forces ısıdan meydana gelen kuvvetler 

thermal head ısıl yazma kafası 

thermal izolasyon sıcaklık tecridi, sıcaklık izolasyonu, ısı izolasyonu 

thermal instrument ısıl alet 

thermal insulation ısı izolasyonu, ısı yalıtımı 

thermal insulation ısıl izolasyon 

thermal ionisation ısıl iyonlaşma 

thermal output ısı çıktısı 

thermal pollution termik kirlilik 

thermal printer ısıl yazıcı 

thermal radiation ısıl radyasyon 

thermal reactions termal reaksiyonlar 

thermal recorder ısıl kayıtçı 

thermal relay ısıl röle 

thermal relay sıcaklığa duyarlı röle 

thermal relay ısıl bağlak, ısıl röle 

thermal resistance ısıl direnç (sıcaklık geçirme direnci) 

thermal resistivity ısıl direnç 

thermal shock ısıl şok 

thermal spalling ısı ile dökülme 

thermal storage ısı depolama 

thermal storage vessel ısı deposu basınçlı kap 

thermal storage vessel ısı depolama tankı 

thermal stres ısıl gerilim 

Page 38: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thermal stress farklı sıcaklıklardan dolayı parçaların eşit olmayan uzamalarından kaynaklanan 

yapı ve mekanizmalar içersinde oluşan gerilmeler 

thermal switch termik şalter 

thermal transmission termik iletimi, ısı iletimi, sıcaklık iletimi, termal iletim 

thermal transmittance ısıl geçirgenlik katsayısı 

thermal water termal akışkan, termal sıvı, termal su 

thermal water courses termal su kaynağı 

thermal water field jeotermal sıcak su rezervuarı 

thermelometer küçük sıcaklık değişikliklerini ölçen elektrikli termometre 

thermesthesia [medikal] sıcak veya soğuğu duyma yetisi 

thermesthesiometer sıcağa karşı duyarlılık derecesini ölçme aleti 

thermhypesthesia [medikal] sıcağa karşı duyarlığın azalması 

thermic ısısal 

thermic value ısısal değer 

thermion termiyon 

thermionic ısıl elektronik, termiyonik 

thermistor sıcaklık ölçme cihazı 

thermistor ısıldirenç 

thermistor termistör 

thermit termit 

thermite termit 

thermite welding termit kaynağı 

thermo‐ (ön‐ek) ısı anlamı veren birleştirici 

thermochemistry termokimya 

thermocouple bimetal, termo eleman 

thermocouple ısılçift 

thermocouple instrument ısılçiftli alet 

thermocouple junction ısılçift bağlantısı 

Page 39: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thermocouple sheath ısılçift koruncağı 

thermochemistry kimyanın sıcaklıkla kimyasal tesir arasındaki ilgiden söz eden kısmı, 

termokimya 

thermodiffusion ısı tesirinden yayılma veya dağılma 

thermoduric hararete karşı dayanıklı 

thermodynamic analogue termodinamik benzeşim 

thermodynamics termodinamik 

thermodynamics ısı dinamiği, termodinamik, ısı gücü bilgisi 

thermoelectric termoelektrik 

thermoelectric power termoelektrik güç 

thermoelectriciti hararetin bilavasıta tesirinden meydana gelen elektrik, ısı elektriği, 

termoelektrik 

thermoelement ısılöğe 

thermoexcitory vücut hareketini yükselten 

thermogram termografın kaydetti çizgi 

thermograph sıcaklık kaydedici, termograf 

thermograph sıcaklık değişikliklerini kaydeden alet, termograf 

thermo‐hygrograph ısıl nem ölçer 

thermohyperesthesia [medikal]  sıcağa karşı aşırı duyarlık 

thermo‐ionic emission termoiyonik salım 

thermokinematics termokinematik 

thermolabile ısıtmakla (çok defa 56°’nın üstünde) harap olan, termolabil 

thermology haraket bilgisi, ısı bilim, termoloji 

thermoluminescence ısındığ zaman bir maddeden ışık çıkması 

thermometer hararet derecesini ölçen aleti, termometre 

thermometer sıcaklık ölçer, termometre 

thermometer bulb sıcaklıkölçer haznesi 

thermometer well termometre kovanı 

Page 40: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thermometric(al) termometreye ait 

thermometry hararet derecesini ölçme (usulü veya bilgisi) 

thermonuclear termonükleer 

thermonuclear fusion termonükleer füzyon 

thermonuclear reaction termonükleer reaksiyon 

thermo‐osmosis ısıl geçişme 

thermopenetration vücudun derin kısımlarını düşük gerilimli ve yüksek amperli akım 

uygulayarak hararet gönderme 

thermophore termofor 

thermophore içi sıcak su ile veya kimyasal bir madde ile doldurulmuş olup devamlı ısı sağlayan 

kaplar, büyot, termofor 

thermopile küçük ısı değişikliklerini ölçen cihaz 

thermoplastic sıcakta kalıplanır nitelikte olan, ısı ile yumuşayan 

thermoplega sıcaklık veya güneş çarpması, termopleji 

thermoprinter ısılyazıcı 

thermoresistant yüksek ısıya dayanıklı 

thermos bottle termos 

thermos flask termos şisesi 

thermosat ısıya aynı derecede muhafaza eden otomatik alet, termostat 

thermoscan bir bölgedeki ısı dağılımını ölçebilen aygıt 

thermoscope ısı değişikliklerini gösteren alet, termoskop 

thermosetting sıcakta sertleşen 

thermosiphon termosifon, su soğutmalı motorlarda soğutma işleminin yapıldığı kapalı borulu 

sistem 

thermosphere termosfer 

thermostable sıcağa karşı dayanıklık, ısı etkisiyle değişmeyen, termostabl 

thermostat ısı derecelerini kendiliğinden düzenleyen alet, termostat, araçlarda motor sıcaklığını 

düzenleyen supap 

thermostat ısıdenetir, termostat 

Page 41: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thermostat bellows termostat körüğü 

thermostat gasket termostat contası 

thermostat housing termostat yuvası 

thermostat night setback termostatın gece için ayarı 

thermostat spacer ring termostat bileziği 

thermostat spring termostat yayı 

thermostat valve termostat su devri kapama ve açma supabı 

thermostat termostat, sıcaklık kontrol cihazı, ısı denetici, sıcaklık değişimlerini ölçerek, sabit bir 

sıcaklık muhafazası için, ısı ve soğutma kaynaklarını doğaldan ve ındırek yolla kontrol eden 

cihaz 

thermostatic termostatik 

thermostatic coil termostat bobini 

thermostatic heat control spring ısı kelebeği kumanda yayı (ısı ile genleşip büzülmek suretiyle 

ısı kelebeğine kumanda eden yay) 

thermostatic trap termostatik kondenstop 

thermostatic valve termostatik vana 

thermostatics ısıyı muhafaza bilimi, termostati 

thermosteresis ısıdan yoksun etme 

thermosystaltic ısı sonucunda kasılan 

thermotank ısıtıcılı depo 

thermotics ısıbilim, termoloji 

thermotolerant sıcaklığa dayanıklı olan, ısıya tahammül eden 

thermotropism ısı karşısında gelişme 

thermy (son‐ek) sıcaklık, ısı anlamına sonek 

thesaurus eşanlamlılar sözlüğü 

thesis herhangi bir konu üzearinde yapılan belli bir sonuca yönelik bilimsel çalışma, tez 

thesis sav 

thick koyu 

Page 42: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thick kalın 

thick ethernet kalın ethernet 

thick line kalın çizgi 

thick viscous fluid koyu viskoz sıvı, koyu viskoz akışkan 

thicken kalınlaştırmak, koyulaştırmak 

thickener koyulaştırıcı 

thickness yoğunluk 

thickness kalınlık 

thickness gauge sentil 

thickness gauge kalınlık mastarlı sentil 

thickness of the stratum tabaka kalınlığı 

thimble halat halkası 

thimble yüksük, halat yüksüğü, bir başı kapalı burç 

thin, to incelmek, inceltmek, seyreltmek 

thin seyrek 

thin ince 

thin ethernet ince ethernet 

thin film ince film 

thin flim oven (tfo) ince film halinde ısıtma fırını 

thin lift ince tabaka 

thin plate model ince levha modeli 

thin route network seyrek trafikli ağ 

thin surfacing ince satıh kaplaması 

thin surfacing carpet bkz. carpet 

thinking düşünme, düşünce 

thinner inceltici 

thinner tiner, boya sulandırıcı 

thio‐ (ön‐ek) kükürt, sülfür  

Page 43: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

third gear hız kutusu üçüncü vites dişlisi, üçüncü vites 

third generation computer üçüncü kuşak bilgisayar 

third order triangulation üçüncü derece nirengi 

third party üçüncü şahıs, üçüncü taraf 

third party üçüncü parti 

third party software bağımsız şirketlerin yazılımı 

third person üçüncü şahıs 

third pinion (watch) saatlerde üçüncü dişli çark ile aynı mil üzerinde olan pinyon dişli 

third rail üçüncü ray 

third speed üçüncü vites 

third wheel (watch) saat dişli çark sisteminde dördüncü (saniye) pinyonunu döndüren, merkez 

ve dördüncü dişli çark arasındaki dişli çark 

thirst su içme isteği ile belirgin kuvvetli his, susuzluk 

thirsty susamış, susuz 

this disk is damaged bu disk hasarlı 

thixotropy karıştırma sonucunda viskozitenin değişmesi 

thompson indicator motor indikatörierinde kullanılır 

thoriated filament toriyonlu filaman, akkor lamba 

thorium toryum 

thorium Th, sembolü ile bilinen atom no: 90 ve atom ağırlığı: 232.05 olan kimyasal element 

toryum 

thoron Tn sembolü ile bilinen, atom no: 86 ve atom ağırlığı: 220 olan radyoaktif izotop, toron 

thorough tam 

thoroughfare tap klavuz çektiği borudan geçecek kadar küçük kare şeklinde kafası olan klavuz, 

işlek klavuz 

thoroughness kusursuzluk 

thou bkz. mill 

thousands separator binlik basamak ayırıcı 

Page 44: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thrasher (thrashing machine, thresher) ekin tanelerini saplarından ayıran kırıcı, parçalayıcı 

makina, döner silindirler içersinde buğday başaklarını döverek onları saplarından ayırıp hava 

üfleyerek taneleri tamamen samanlarından ayırıp çuvallara doldurma işlemınide yerine getirir 

thrashing boşa çabalama 

thread yürümek 

thread diş, vida dişi 

thread iş parçacığı 

thread 1. iplik; 2. iplik veya lif şeklinde uzantı, bu nitelikte oluşum 

thread diş açmak 

thread cutter vida açar 

thread cutter diş kesici takımı 

thread cutting vida dişi açma, diş kesme 

thread cutting bit torna diş açma kalemi ucu 

thread cutting machine vida dişi çekme makinesi 

thread cutting tool torna diş kalemi 

thread file vida diş törpüsü 

thread gauge diş mastarı 

thread gauge vida dişi mastarı, vida dişi ölçer 

thread grinding diş taşlama 

thread grinding özel profile sahip, iş parçası dönerken otomatik olarak çapraz yönde hareket 

ederek vida diş yüzeylerini taşlayan ve hassas bir hale getiren taşlama çarkı 

thread insert tamir dişi 

thread insert takviye dişi 

thread measurement diş ölçümü 

thread measurement vida dişi basit ölçüm yöntemi şekil 210’de gösterilmiştir çapları bilinen üç 

tel parçası ölçülecek temas noktaları arasına sokulur 

thread pitch diş hatvesi, diş adımı 

thread rolling diş açma/rulo ile 

thread rolling yuvarlanma basıncı ile vida dişi oluşturma 

Page 45: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thread diş, vida dişi 

thread/button headed screw diş/ yuvarlak başlı 

thread/half round screw diş/yuvarlak başlı 

thread/international diş/uluslararası 

thread/metric coarse screw diş/metrik kaba 

thread/metric fine screw diş/metrik ince 

thread/metric screw diş/metrik 

thread/multi start screw diş/çok ağızlamalı 

thread/pipe screw diş/boru 

thread/power transmission screw dişi/ güç aktarma dişli 

thread/screw dişi/dişli 

thread/square screw diş/kare 

thread/tapered pipe screw diş/konik boru 

thread/tapered screw diş/konik 

thread/wheel dişli çark dişi 

thread/whitworth coarse screw diş/ whitworth kaba 

thread/whitworth fine screw diş/ whitworth ince 

thread/whitworth screw diş/whitworth 

threaded diş açılmış 

threaded bit dişli bağlantılı matkap ucu, dişli bağlantılı delici uç 

threaded bushing dış yüzü vida dişli ve yuvasına vida gibi vira edilen burç 

threaded connector vida dişli rakor 

threaded flange vidalı flanş 

threaded flange vidalı muf 

threaded hole single‐angle dişli delikli tek taraflı konik 

threaded joint dişli geçme 

threaded pipe dişli boru 

threaded sleeve dişli gömlek 

Page 46: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

threaded tapered rod dişli bağlantılı konik uçlu matkap 

threaded tube dişli boru 

threading vida açma, vida dişi çekme 

threading spring tool holder yaylı vida kalemi tutucusu 

threads, power transmission üç farklı tip güç iletme dişleri şekil 211’da gösterilmiştir 

threat agent tehdit etkeni 

threat and risk assessment tehdit ve risk değerlendirme 

threat monitoring tehdit gözetleme 

three üç 

three contact üç temaslı 

three contact lugs üç temaslı socket 

three d üç boyutlu 

three dimensional üç boyutlu 

three dimensional (3‐D) üç boyutlu 

three dimensional (3D) graphics üç boyutlu grafik 

three dimensional (3D) modelling üç boyutlu modelleme 

three dimensional photo üç boyutlu resim 

three dimensional space üç boyutlu uzay 

three dimensional view üç boyutlu görüntü 

three jaw chuck üç ayaklı ayna 

three party service üç aboneli hizmet 

three pass boiler üç geçişli kazan 

three pass boiler kazan/üç geçişli 

three phase current trifaze akım 

three phase motor üç fazlı (trifaze) motor 

three pipe system üç borulu sistem 

three position valve üç konumlu valf 

three quarter üç çeyrek 

Page 47: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

three square bastard eşkenar üçgen kesitli çift sıra dişli eğe 

three square file üç köşeli eğe 

three stranded rope üç bükümlü halat 

three wheel carrier triportör 

three‐dimensional consolidation üç boyutlu konsolidasyon, üç yönlü konsolidasyon 

three‐dimensional seepage flow üç boyutlu sızıntı akımı 

three‐dimensional state of stress üç boyutlu gerilme hali 

three‐dimensional stress distribution üç boyutlu gerilme dağılımı 

three‐high mill (three‐high rolls) üçüzlü hadde tezgahı birbiri üzerinde olan üç hadde 

merdanesinden oluşan alt ikisinde çubuk veya plakaların öne doğru, üst ikisindede arkaya doğru 

çekildiği merdane 

three‐hinged arch üç mafsallı kemer 

three‐lane highway üç şeritli karayolu (üç şeritli enkesite sahip olan karayolu) 

three‐lane road üç şeritli yol(her iki yöndeki trafik için, aynı platformda birer şeridi ve ortasında 

her iki yöndeki trafiğin geçmek için kullanacağı üçüncü bir şeridi olan iki yönlü yol) 

three‐leg directional interchange üç‐ayaklı kavşak (üç kesişen ayağın teşkil ettiği bir platform 

kavşağı) 

three‐leg intersection üçlü kavşak (üç yolun birleşmesi ile oluşan eşdüzey kavşak) 

three‐phase trifaze, üç fazlı elektrik akımı 

three‐phase motor trifaze elektrik motoru 

three‐phase transformer üç fazlı transformatör 

three‐pipe air conditioning system üç borulu klima sistemi 

three‐pipe üç kollu boru 

three‐quarter plate watch üç çeyrek plaka saati denge amacı ile kesilmiş üst plaka ile aynı 

düzlemde bulunan pandule sahip saat 

three‐start thread bkz. multi‐threaded screw 

three‐throw crank krank açıları 120’şer derece olan üç sübab, piston veya kova çalıştıran 

özellikle pompalarda kullanılan krank mili, krank şaftı 

Page 48: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

three‐throw pump (treble‐barrel pump) üç silindir haznesi de aynı hizada olan ve piston kollan 

120’şer derece krank açısına sahip krank kolu, “three‐throw crank”ten tahrik alan pompa 

three‐way bucket üç yöne boşaltmalı kova 

three‐way cock üç yollu vana 

three‐way intersection üçlü kavşak (t kavşağı, çatal kavşak veya y kavşağı gibi üç ayağı olan 

kavşak) 

three‐way tee brake tube üç yollu fren borusu 

three‐way valve üç yollu vana, üç yollu valf 

three‐wheel roller üç tekerlekli silindir (ön dingiline bağlı olan ve şeridin orta kısmına basan 

geniş bir tambur ile, arka dingiline bağlı 

olan ve çiğnenen şeridin kenarlarına basan, daha dar iki tamburu bulunan yol silindiri) 

thresher döver, dövücü, harman makinesi 

threshold eşik, kapı eşiği, giriş yeri, geçit 

threshold eşik değer 

threshold başlangıç, bilincin başlangıcı, eşik 

threshold detector eşikli algılayıcı 

threshold frequency eşik frekansı 

threshold function eşik işlevi 

threshold gate eşik geçidi 

threshold limit value eşik sınır değeri 

threshold limit value izin verilen limit (sınır) değeri 

threshold of audibility eşik duyulabilme sınırı 

threshold of hearing eşik işitme sınırı 

threshold of luminescence ışıma eşiği 

threshold relation eşik ilişkisi, başlangıç ilişkisi 

threshold sensitivity duyarlılık eşiği 

threshold stress level eşik gerilme seviyesi 

threshold value kritik değer (üstyapı performansının müdahale gerektiren seviyesi) 

Page 49: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

threshold void ratio eşik boşluk oranı 

threshold zone eşik bölgesi (tünel kapısından başlayan tünel içindeki ilk bölüm) 

threshold (to) eşik; eşiklemek 

thrilling bkz. knurling tool 

throat diameter (of a worm wheel) diş uçları minimum çapı 

throat latch boğaz altı 

throat boğaz, boyun, demiryolu tekerleği veya flanş iç kenarı 

throb, 1. atım, vuruş, nabız veya kalb atımı; 2. atmak, nabız gibi atmak 

throbbing atma, nabız veya kalb atımı şeklinde ritmik atım gösterme 

throe şiddetli ağrı 

thromb(o)‐ (ön‐ek) tıkaç 

throttle azaltma 

throttle gaz kesmek, kısmak 

throttle (f) kısmak, daraltmak 

throttle booster spring el gazı yardımcı yayı 

throttle butterfly karbüratör gaz kelebeği 

throttle control gaz kumanda tertibatı 

throttle control bell crank el gazı kumanda telinin başladığı mafsal parçası 

throttle control bell crank stud gaz kumanda mafsalı saplaması 

throttle control bell crank to carburetor rod gaz kumanda mafsalı ile karbüratör arası mil 

throttle control bell crank to carburetor rod ball joint gaz kumanda mafsalı ile karbüratör arası 

mili bilyalı mafsalı 

throttle control bell crank to carburetor rod spring gaz kumanda mafsalı ile karbüratör arası mili 

yayı 

throttle control bell crank to carburetor rod swivel gaz kumanda mafsalı ile karbüratör arası eğri 

kumanda kolu 

throttle control button gaz kumanda düğmesi 

throttle control button and wire gaz kumanda düğmesi ve teli 

Page 50: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

throttle control guide gaz kumanda çubuğu 

throttle control guide and housing gaz kumanda çubuğu ve kovanı 

throttle control knob el gazı düğmesi, el gazı topuzu 

throttle control spring gaz kumanda yayı 

throttle control wire gaz kumanda teli 

throttle control wire tube gaz kumanda teli borusu 

throttle control wire tube bracket gaz kumanda teli borusu braketi 

throttle fly karbüratör gaz kelebeği 

throttle governing buhar makinalarının şaft veya kayar valf yerine kısma valfi ile regüle 

edilmesi, kontrol edilmesi 

throttle governor kısma regülatörü 

throttle hand control lever gaz elle kumanda bağlantısı 

throttle lever gaz kolu 

throttle linkage gaz kumanda bağlantıları 

throttle shaft gaz kumanda çubuğu 

throttle stop pin gaz limit tahdit pimi 

throttle stop screw gaz limit tahdit vidası 

throttle valve kısma valfi 

throttle valve (a) benziniı motorların kelebek valfı (b) gaz motorlarının regülatör valfi (c) buhar 

makineleri ve türbinlerinin regülatör kontrollü buhar valfleri, (d) soğutma makinelerinde 

çalışan akışkanın basınç ve sıcaklık aralığını kontrol eden regülatör valfi, (e) throttling kısma, 

dardan geçirme, boğma, çekme, gaz kesme, bir akışkanı dar ve dolanbaçlı pasajlardan geçirerek 

basıncını düşürme işlemi 

through aktarmasız, engelsiz, transit, doğru geçen 

through‐ (ön‐ek) vasıtasiyle, yolu ile 

through band süre‐uzaklık diyagramı şeridi, zaman‐mesafe diyagramı şeridi (kesintisiz sisteme 

göre işaretlemede, teorik hızla giden bir ideal taşıt grubunun hareketinin süre‐ uzaklık ilgisinin, 

bir süre‐uzaklık diagramı üzerinde şerit şeklinde gösterilişi) 

through bill of lading gemi acentesi tarafından tanzim edilen konşimento, bileşik konşimento 

Page 51: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

through bolt boylamasına delikli cıvata 

through girder yol seviyesi alt başlıkta olan kiriş 

through highway transit karayolu, anayol 

through road transit yol through street transit cadde, anacadde 

through traffic düzgeçiş trafiği 

through traffic transit trafik (verilen bir alan içerisinde başlangıç ve bitişi olmayan direkt trafik) 

through trip transit sefer, transit seyahat (etüt bölgesi içinden geçen, fakat ne çıkışı, nede varışı 

etüt bölgesi içinde olan sefer) 

through truss yol seviyesi alt başlıkta olan kafes kiriş 

through way cock geçiş (düz geçiş) kısma vanası 

through‐connection delay santral bağlantı gecikmesi 

throughput debi 

throughput üretilen iş 

throughput nüfuz, yayılma 

throughput iş çıkarma yeteneği, üretilen iş 

through‐the‐wall air conditioner duvar geçişli klima cihazı 

throw disc kısa bir biyel kolu ile koçu çalıştıran zıvana makinesi diski 

throw in bkz. throw in the clutch 

throw in the clutch debriyajı kavratma 

throw off yağ dağıtma 

throw out bkz. throw out the clutch 

throw out the clutch debriyaj yapmak, debriyajı boşlamak 

throw atma, fırlafma, fırlatış, devirme yarıçapın iki katına eşit olan krank eksantrıklığı, krank 

kaçıklığı 

thrower bkz. slinger 

throwout bearing debriyaj baskı bilyası 

throwout collar debriyaj baskı bilyası bileziği 

Page 52: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

throwout gear vitesten çıkarma, vitesi boşa alma, hız kutusu dişlilerinin kendiliğinden 

ayrılmaları, vitesten atma 

throwout gear tek bir eksantriğee sahip gemi makineleri geri vitesi, geri vites dişlisi 

thrust baskı 

thrust itki, baskı, itmek, saplamak 

thrust itmek, itme kuvveti 

thrust (a) bir pervane (uskur) bileşke kuvvetinin pervane mil eksenine paralel olan bileşeni (b) 

jet veya roket motorlarındaki bileşke kuvvet (c) bir makine veya mekanizma uzvuna gelen bası 

kuvveti 

thrust ball bearing eksenel sabit bilyalı yatak 

thrust bearing gezinti yatağı 

thrust bearing yan basınçları alan yatak, baskı bilyası, baskı yatağı 

thrust bearing gezinti yatağı 

thrust bearing dip yatağı 

thrust bearing basınç yatağı 

thrust bearing gezinti yatağı 

thrust bearing (thrust block) basma yatağı, dip yatağı, taban yatağı şaft eksenine paralel yükü 

karşılayabilen yatak 

thrust block bkz. thrust bearing 

thrust button dayanma takozu 

thrust collar alın bileziği 

thrust collars basma bileziği, dayama bileziği itme kuvvetini yatağa ileten bilezik, burç 

thrust flange eksenel yatak vazifesi gören plaka 

thrust force itiş kuvveti 

thrust force çekiş kuvveti 

thrust needle roller and cage eksensel iğneli çember 

thrust of the earth toprak itkisi, toprak basıncı, zemin basıncı 

thrust plate eksenel yatak vazifesi gören plaka 

thrust plate destek plakası 

Page 53: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

thrust reverser itme çevirici, itme kuvveti saptırıcı 

thrust screw bir matkap, sondaj veya herhangi bir makınada itmeyi alan, itmeyi karşılayan mil 

thrust shaft basma mili 

thrust shaft basma mili, dayama mili deniz makinalarında basma yatağı için üzerlerinde basma 

bileziği oluşturulan farklı uzunluktaki şaftlar 

thrust shoulder baskı faturası 

thrust spoiler (thrust reverser) itme kuvvetini (jet thrust) azaltmak veya tersine çevirmek için 

itici (puskürtücü) memelere monte edilen cihaz 

thrust surface baskı yüzeyi 

thrust washer gezinti pulu, eksenel yatak pulu, baskı pulu, gezinti yatağı 

thrypsis [medical] parçalı kırık 

thulium Tm sembolü ile bilinen, atom no: 69 ve atom ağırlığı: 168.94 olan kimyasal element 

thulium tulyum 

thumb el başparmağı 

thumb nut dış yüzü tırtıllı silindirik somun 

thumb pressure baş parmak basıncı (yarı sıkı geçmeler için) 

thumb screw elle gevşetilip sıkıştırılan vida, kelebek başlı cıvata, silindirik başlı ayar vidası, 

silindirik başlı ayar cıvatası 

thumbnut somun/kelebek 

thumbscrew kelebek cıvata 

thumbtack raptiye 

thury screw thread (swiss sere w thread) profil açısı 47, 5 derece olan metrik diş, diş 

yüksekliğinin yarısı kesilmiş olup tepesi yuvarlanmıştır 

thwart, to engel olmak 

ticket bilet 

ticket roll bilet rulosu 

tidal amplification gel‐git etkisi 

tidal barrage gel‐git barajı 

tidal compensation gel‐git dengelemesi 

Page 54: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tidal energy gel‐git enerjisi 

tidal plant gel‐git santralı 

tidal plant/floating gel‐git santralı/yüzer 

tidal power station gel‐git santralı 

tidal race gel‐git santralı besleme kanalı 

tidal range gel‐git yüksekliği 

tidal river gelgit nehri 

tidal traffic gel‐git trafiği, dalgalı trafik, gayrı muntazam trafik (zamana veya diğer şartlara göre 

yönlerden birinin aşırı yüklendiği iki yönlü bir yoldaki trafik) 

tide gel‐git, med cezir 

tide mark gel‐git yüksekliği 

tie, to bağlamak 

tie sargı, bağ, ek, kablo irtibatı, bağlantı, çiroz demiri 

tie bar rot çubuğu 

tie bar gergi çubuğu 

tie bar basma kolu 

tie bar bağlama çubuğu 

tie bar bkz. tie rod basma, çekme (kolu) çubuğu 

tie bolt tespit cıvatası 

tie bracket tespit cıvatası flanşı 

tie down bağlama 

tie line özel bağlantı numarası; santrallarası hat 

tie pin kıskaçlı iğne 

tie point blok ve kolonları bağlayan nokta 

tie rod 1. bağlantı, bağlantı kolu, direksiyon rodu, uzun rot 2. palplanş, ankraj çubuğu, gergi 

çubuğu 

tie rod bağlama çubuğu, rot 

tie rod rod 

Page 55: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tie rod bearing rot başı aşık yatağı 

tie rod cylinder saplamalı silindir 

tie rod end rot başlığı 

tie rod sleeve rot başı bileziği 

tie rod spring rot başı aşık yayı 

tie rod to the rear face of a sheet piling palplanşın arkasındaki ankraj çubuğu 

tie rod yoke direksiyon rotu bağlama tertibatı 

tie rope örme halat 

tie trunk santrallararası gövdeyol 

tie‐beam bağlantı kirişi 

tier kat 

tie‐rods (tension rods) (a) kren vinç kolunu destekleyen çubuklar, (b) sadece çeki gerilmesine 

maruz uzuv 

tight kompakt, sıkı, gergin 

tight sıkışmış, tıkanık 

tight coupling sıkı sıkıya bağlaşmış 

tight international fit‐up iç kısmı sıkıca monte edilmiş 

tight strand gergin şerit 

tight track gergin palet 

tight/air hava sızdırmaz 

tighten sıkma 

tighten sıkıştırmak, sıkmak 

tightener gerdirici, sıkıcı 

tightening sıkma, sıkıştırma 

tightening data cıvata ve somun sıkma torklarını gösteren cetvel 

tightening pulley gergi kasnağı 

tightening pulley germe kasnağı 

tightening screw sıkıştırma vidası 

Page 56: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tightening torque sıkma torku 

tightening torque cıvata veya somun sıkma kuvveti (torku) 

tightening torque sıkma torku 

tightly coupled sıkı bağlı 

tightly coupled sıkı sıkıya bağlı 

tightly packed çok sıkı, çok yoğun durumda 

tightness sızdırmazlık 

tightness sıkılık 

tile kiremit, yassı tuğla 

tile karo 

tile drains seramik boru 

tile partition tuğla bölme 

till buzul menşeli kil toprağı, buzul birikintisi 

tilt (arkaya) eğim 

tilt 1. eğilim, meyil; 2. eğilmek, belli bir yöne meyil yapmak 

tilt eğiklik, eğim, eğmek, eğilmek, aşırı dönme, devrilme, devirmek, devrilmek 

tilt arkaya yatırma 

tilt (bucket) toplama 

tilt about etrafında dönme hareketi, etrafında dönme 

tilt and tip system tilt ve devirme sistemi 

tilt arm tilt kolu, eğim kolu 

tilt brace mekanik tilt kolu 

tilt brace (bulldozer) mekanik tilt kolu (buldozer) 

tilt cylinder devirme silindiri 

tilt cylinder eğim silindiri, tilt silindiri 

tilt lever tilt levyesi 

tilter eğici, meyil verici 

tilting aşırı dönme, devrilme 

Page 57: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tilting around etrafında dönme hareketi, etrafında dönme 

tilting device devirme tertibatı 

tilting moment devrilme momenti 

tilting screw yükseliş vidası 

tilting wagon devirme vagon 

tiltmeter dönme ölçer 

timber kereste 

timber tını 

timber ahşap, kereste, ağaç, tahta 

timber beam ahşap kiriş 

timber bridge ahşap köprü 

timber cribbing ahşap ızgara sandık ayak 

timber design ahşap tasarım 

timber flooring ahşap parke döşeme, ahşap yer kaplaması 

timber pile ahşap kazık 

timber piling ahşap kazık çakma 

timber sheet piling ahşap palplanş 

timber stringer ahşap kiriş 

timber structure ahşap inşaat, ahşap yapı 

timbering ahşap kaplama 

timbering of a cut bir hendeğin iksalanması, bir hendeğin desteklenmesi 

timbre ses tınısı 

time 1. vakit, zaman, süre, müddet, vade 2. hemzamanlamak, senkronize etmek 3. aynı zamanda 

iki parçanın veya sistemin müşterek fonksiyonu temin etmek 4. saat tutmak 

time defa, kere 

time saat tutmak 

Page 58: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

time and motion study zaman ve hareket incelemesi, bir operatörün veya makina kısmının bir iş 

parçasının belirli bir biçimde işlenmesi ile ne kadar zaman kazanılabileceğinin veya işlemin ne 

kadar basıtleştirilebileceğinin incelenmesi 

time average zaman ortalaması 

time bandwidth product zaman‐sıklık bantları çarpımı 

time base expansion zaman genleştirmesi 

time bomb saatli bomba (yazılım) 

time charter zamana bağlı kiralama 

time clock zaman saati 

time clock operation zaman saati kumandası 

time clock operation puantörlü işletme 

time constant zaman sabiti titreşim genliğinin ekponansıyel olarak azalan, başlangıç değerinin 

1/e miktarında azalma süresi 

time contour map izokron haritası, eş zaman çizgileri haritası (verilen bir nokta veya bölgeden 

aynı zaman içinde gidilebilecek 

noktaların izokronlar; eş zaman çizgileri ile birleştirildiği harita) 

time defrosting zamana bağlı defrost (eritme) 

time delay zaman gecikmesi 

time delay zaman geciktirme 

time delay gecikme 

time delay bkz. time lag gecikme, geri kalma 

time delay control zaman geciktirmeli denetim 

time delay module zaman geciktirici modül 

time division zaman bölüşümü 

time division multiplexing, tdm zaman bölüşümlü çoğullama 

time division switching zaman bölüşümlü anahtarlama 

time domain zaman bölgesi 

time extension süre uzatma 

time factor zaman faktörü 

Page 59: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

time format zaman biçimi 

time frame zaman çerçevesi 

time frame, time slice zaman dilimi 

time fuel injector enjektör zaman ayarı 

time gate zaman geçidi 

time headway boy farkı, zaman aralığı (aynı yönde giden iki taşıtın aynı noktalarının yol 

üzerindeki belli bir noktadan geçmeleri arasındaki zaman) 

time interval zaman aralığı 

time invariance zamanda değişmezlik 

time jitter zaman seğirmesi 

time keeper kronometreci, saat kontrol memuru 

time lag gecikme, gecikme süresi 

time lag in compression konsolidasyon gecikme süresi, sıkışma gecikme süresi 

time lag of consolidation konsolidasyon gecikme süresi, sıkışma gecikme süresi 

time management zaman yönetimi 

time mean speed zaman ortalama hızı (karayolunun belli bir noktasından geçen araçların 

hızlarının aritmetik ortalaması) 

time of consolidation konsolidasyon süresi 

time of delivery teslim zamanı 

time of extension süre uzatımı 

time of flow akış süresi (suyun drenaj sisteminden belirli bir noktaya kadar akması esnasında 

geçen zaman) 

time of form removal kalıpların alınma zamanı 

time of mixing karıştırma zamanı 

time of opening proposals tekliflerin açılma zamanı 

time of set tespit etme zamanı, sertleşme zamanı, priz müddeti 

time of settlement yerleşme zamanı, oturma süresi, oturma zamanı 

time out, timeout zaman aşımı 

Page 60: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

time program zaman programı 

time pulse distributor zaman darbesi dağıtıcısı 

time register saat yazmacı 

time relay zaman rölesi 

time response zaman yanıtı 

time saving zaman tasarrufu 

time saving zaman kazanma, zaman tasarrufu 

time schedule iş programı 

time schedule çalışma planı, iş ilerleme planı, tatbikat programı 

time series zaman serileri (bir değişkenin birbirini takip eden zaman birimleri içerisinde aldığı 

değerlerin sıralanmasıyla elde edilen seri) 

time sharing zaman bölümü (dağılımı) 

time sharing zaman paylaşımı 

time sheet puantaj 

time sheet zaman cetveli 

time shift zaman kaydırma 

time slicing süre dilimleme 

time slot zaman dilimi 

time slot interchange zaman dilimi değiştokuşu 

time specific belirli bir anda başlayan 

time stamp zaman damgası 

time switch süre şalteri 

time switch zaman süreli anahtar 

time table ders programı 

time table tarife 

time varying system zamanla değişen sistem 

time zone saat dilimi, zaman dilimi 

time, acceleration bkz. acceleration time 

Page 61: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

time, access bkz. access time 

time, clock saat 

time‐base generator zaman dayanağı üreteci 

time‐consolidation curve zaman konsolidasyon eğrisi 

time‐consuming zaman alıcı 

timed accerelation zamanlanmış ivdirme 

timed call ücretli süreli çağrı 

time‐deformation curve zaman‐deformasyon eğrisi 

time‐dependent losses zamana bağlı kayıplar 

time‐load curve yük eğrisi, yük‐zaman eğrisi 

timely zamanında 

timeout zamanaşımı 

timer düzenleyici, elektrikli zaman düzenleyicisi, zaman rölesi 

timer süre ölçer 

timer kronometre 

timer zamanlayıcı, zaman ayarı 

timer relay zaman rolesi 

times defa, kere 

time‐saving zaman kazandırıcı 

time‐settlement curve zaman‐oturma eğrisi 

time‐swelling curve zaman‐şişme eğrisi 

timing saat ayarı 

timing hemzamanlama, zaman ayarı 

timing zamanlama 

timing belt tevzi kayışı, motor ön dişli düzeni kayışı 

timing belt ayar kayışı iç yan kenarında yanal (enine) dişleri olan ve tahrik eden ve tahrik olan 

kasnaklardaki yivlere (yarıklara) girerek hareket ileten kayış 

Page 62: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

timing chain tevzi zinciri (motor ön dişlileri arası zinciri, krank‐eksantrik milleri zinciri, krank ve 

kam millerini eş çalıştıran zincir) 

timing chain ayar zinciri, pistonlu makinalarda krank mili ile kam mili üzerindeki zincir dişli 

çarkları birleştiren onlar arasında hareket aktaran zincir 

timing diagram zamanlama çizeneği 

timing gear zamanlama dişlisi 

timing gear tevzi dişlisi, krank ve eksantrik milleri başı dişlileri, ön düzen zaman dişlisi 

timing gear ön düzen, zaman dişlisi 

timing gear train zaman ayarı dişli düzeni 

timing gear ayarlama düzeni, 2/1 hız oranında kam milini krank miline birleştiren dişli 

mekanizma 

timing hole volan mahfazası üzerinde ateşlemenin hem zamanlanması için kullanılan volan 

işaretlerini gözetleme deliği 

timing information zamanlama bilgisi 

timing lamp ateşleme ayar lambası, avans lambasıda denilen alet 

timing light bkz. timing lamp 

timing mark volan üzerindeki ateşleme ayar işaretleri 

timing nuts kronomometre denge (pandül) bileziği üzerindeki kolun her bir ucunda zaman ayarı 

gayesi için kullanılan somunlar 

timing pulse zaman ayar vurumu 

timing recovery zaman dayanağı kazanımı 

timing screws ayar vidaları 

timing system zaman ayar düzeni 

timing washers ayar rondelaları, pandül’ün vida kafaları altına yerleştirilen ve onun kütle atalet 

momentini dolayısı ile titreşim zamanını değiştiren rondelalar 

timing wheels tek kam miline sahip içten yanmalı motorlarda krank mili ve kam mili üzerinde 

bulunan ve ayar zinciri ile birbirlerine bağlı, hızı 1/2 oranında azaltan zincir‐dişli çarklar 

timing (a) saat ayarı(b) kronometre veya saat ile saat tutma (c) subab ayarı yapma 

timing/ignition ateşleme ayarı 

Page 63: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tin Sn (stannum) sembolü ile bilinen, atom no: 50 ve atom ağırlığı: 118.70 olan kimyasal 

element, kalay 

tin teneke, kalay 

tin kutulamak 

tin hat çelik miğfer 

tin base babbit lining kalaylı babit kaplaması 

tin coated kalay kaplı 

tin coated copper kalay kaplamalı bakır 

tin plate teneke levha, kalay ile kaplama, kalaylama 

tinctable yapısına boya alır, boyanabilir 

tinction 1. boyama, renk verme; 2. renk verici madde, boya maddesi, boya 

tinctorial boyamaya ait 

tingible boyanabilir, boyanabilen 

tinned kalaylı 

tinning kalaylama 

tinsel conductor gelin teli iletken 

tinsmith tenekeci 

tintometer sıvıların renk bakımından karşılaştırılmasını sağlayan cetvel 

tintometry titometrenin kullanılışı 

tip son, uç, en tepe nokta 

tip ipucu; fiş ucu 

tip devirmek, devrilmek, yana yatırmak, yana yatmak 

tip uç nokta 

tip 1. uç, heyelanın ucu, kazık ucu, meme ucu 2. devirmek, eğmek 

tip angle uç açısı, tepe açısı, uç koni üreticisi (oluşturucusu) ile mahrut dişli ekseni arasındaki açı 

tip circle diş üstü dairesi 

tip circle uç silindirin çapraz bir düzlem ile kesişmesi ile oluşan daire, buna diş üstü daireside 

denir 

Page 64: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tip cone mahruti dişli diş uçlarının oluşturduğu (onları içersine alan) koni 

tip cylinder uç silindir 

tip cylinder (blade) uç silindir (bıçak) 

tip cylinder düz, helisel veya sonsuz dişli çarklarda diş üstlerini içeren, diş üstlerinin 

oluşturduğu, silindir 

tip diameter uç çapı, kazık uç çapı 

tip diameter (a) düz, helisel ve sonsuz dişli çark diş üstü silindirleri çapı (b) konik (mahruti) dişli 

diş dış uç yüzleri ile uç konisi kesişmesinden oluşan çemberin çapı 

tip of landslide heyelanın ucu 

tip of the pile kazık ucu 

tip radius kanat yarıçapı 

tip radius kepçe toplama yarıçapı 

tip radius boşaltma yarıçapı 

tip resistance uç direnci 

tip speed çevresel hız 

tip velocity ratio en yüksek rüzgar hızı oranı 

tip, hint ipucu 

tip uç, tepe diş yan kenarı (böğrü) ile diş ucunun birleştiği kenar 

tip‐path plane uç yörünge düzlemi uçak pervanelerinde kanat uçlarının dönme esnasında 

içersinde hareket ettiği düzlem, rotor göbeğinden daha yüksektedir 

tipped fill dökme dolgu 

tipper kasası yanlara eğilerek yük boşaltan tip kamyon 

tipping boşaltma, çöp boşaltma 

tipping devirme 

tipping bucket devirme kovası, boşaltma kovası, devirme vargeli, boşaltma vargeli 

tipping load devrilme yükü 

tipping load denge ağırlığı 

tipping parts muylu etrafında dönen parçalar 

Page 65: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tipping platform devirme platformu 

tyre lastik, otomobil lastiği 

tyre lastik, tekerlek, dış lastik, bandaj, araç lastiği 

tyre 1. yormak, yorgunluk vermek, bitkinleştirmek; 2. yorulmak, bitkinleşmek 

Tire and Rim Association (TRA) amerika lastik ve jant birliği 

tyre carrier yedek lastik askısı, stepne askısı 

tyre chain lastik koruma zinciri 

tyre chain patinaj zinciri 

tyre chain lastik zinciri 

tyre chain adjuster patinaj zinciri gerdirme tertibatı 

tyre contact area tekerlek tesir bölgesi, tekerlek temas alanı 

tyre gauge dingil açıklığı 

tyre gauge tekerlek lastiklerinin hava basıncını ölçen alet 

tyre inflation pressure lastik hava basıncı 

tyre iron lastik levyesi 

tyre pressure lastik basıncı 

tyre pressure lastiklere basılacak hava miktarı, lastiklere basılan hava basıncı 

tyre pressure failure inik lastik 

tyre pressure gauge bkz. tire gauge 

tyre protection chain lastik koruyucu zincir 

tyre pump lastik pompası 

tyre rim jant tırnağı çemberi 

tyre rim jant 

tyre rim block bkz. tyre rim peg 

tyre rim peg jant tırnağını bijon somunları vasıtasıyla poyraya tutturan tırnak veya pabuç 

tyre section araç lastiği kesiti 

tyre size araç lastiği boyutları 

tyre tube iç lastik, şambryel 

Page 66: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tyre valve lastik supabı 

tyre, tire (Amerikan İngilizcesi’nde) lastik (tekerlek) 

tiredness yorgunluk, bitkinlik 

tire‐rod bağlantı çubuğu 

titan titan 

titan crane çok büyük buharlı kren, hercules krenine benzer olup, sadece dönme hareketi 

yapamamaktadır 

titan crane bkz. crane 

titanium titaniyum 

titanium Ti sembolü ile bilinen atom no: 22 ve atom ağırlığı: 47.90 olan kimyasal element, 

titanyum 

titanium titan 

titer titre 

title başlık, ad, ünvan 

title bar başlık çubuğu 

title deed tapu senedi, menkul veya gayri menkulun yasal sahiplik hakkı 

title page başlık sayfası 

title sheet baş pafta 

titrate, to titre etmek 

titration volümetrik analiz, bir solüsyonun belli bir ölçüye göre ayarlanması, titre, titrasyon 

titre birim hacımdaki miktarı bilinen standard 

tnermodynamic termodinamik 

tnt (trinitrotoluol) trinitrotolüol 

toe and floor board pedalların bulunduğu kısım ve döşeme levhası 

toe and floor board brake cylinder inspection hole pedalların bulunduğu kısım ve döşeme 

levhası fren silindiri kontrol deliği 

toe and floor board brake cylinder inspection hole cover pedalların bulunduğu kısım ve döşeme 

levhası fren silindirini kontrol deliği kapağı 

toe board döşeme tahtası 

Page 67: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

toe board clutch and brake pedal cover nut debriyaj ve fren pedalları deliği kapak somunu 

toe board clutch and brake pedal hole debriyaj ve fren pedalları delikleri 

toe board clutch and pedal hole cover debriyaj ve fren pedalları delikleri kapağı 

toe circle topuk dairesi 

toe in tekerleğin içe eğimi 

toe in önü kapalı 

toe of a dam baraj topuğu 

toe of footing sömel burnu, ucu 

toe of slope şev topuğu, şev kazığı noktası 

toe out önü açık 

toe out tekerleğin dışa eğimi 

toe ray makas burnu 

toe resistance of a pile bir kazığın uç direnci 

toe trench topukta drenaj, topuk drenaj hendeği 

toe wall topuk duvarı 

toe (a) pedal mekanizmasında çalışan düşey bir milin alt ucu (b) ray makas burnu, ray makas 

ucu 

toe‐in ön düzen açısı (otomobil ön tekerleklerinin ön tarafta arkaya nazaran birbirine daha 

yakın olması) 

toe‐in paytaklık, içe dönüş, motorlu taşıtların ön tekerleklerinin direksiyon stabilitesini 

sağlamak ve lastiklerde eşit bir aşınmaya olanak sağlamak için tekerlek düzlemlerinin öne doğru 

yanaşması, kıvrılması 

toe‐out otomobil hareket halinde iken ön tekerleklerin arka tarafta birbirlerinden arkaya 

nazaran daha fazla açılmaları 

toe‐out otomobil ön tekerleklerinin, direksiyon kollarının belirli bir konumda tesis 

edilmelennden dolayı dönme esnasında dışarı yönde yaptıkları eğim, meyil 

together birlikte, beraber 

toggle 1. tespit etme, yerinde tutma 2. kablo ucu tespit pimi, birbirine menteşeli iki kol veya 

plaka mesnet, payanda 

Page 68: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

toggle menteşe 

toggle action menteşe hareketi 

toggle actuator uçtan mafsallı kol kumandası 

toggle anchor mesnet pimi, tespit mili 

toggle button geçiş tuşu 

toggle button iki konumlu düğme 

toggle joint bkz. knee joint 

toggle joint dirsekli mafsal 

toggle keys geçiş tuşları 

toggle lever uçtan mafsallı kol 

toggle plate mesnet plakası, konkasör sabit çenesi mesnedi 

toggle switch menteşe şalter 

toggle switch çıtçıt anahtar, mandallı anahtar 

toggle switch devirmeli anahtar 

toggle wedge tespit kaması, mesnet kaması 

toggle, to çöğünmek, geçiş yapmak 

toggle‐joint (knee) dirsekli mafsal, dirsek mafsalı, birbirleri ile bir açı oluşturan merkezlerinden 

mafsallanmış iki kolun oluşturduğu oynak mafsal 

token jeton 

token bus andaçlı veriyolu 

token file alıntı kütüğü 

token passing andaç geçirme 

token ring andaçlı halka 

token ring network simgeli halka ağı 

toko‐ (ön‐ek), bkz. toco‐ 

tokodynagraph tokodinamometre ile elde edilen grafik 

tolerable müsaade edilebilir 

tolerable error kabul edilebilir hata 

Page 69: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tolerable settlement kabul edilebilen oturma, müsaade edilen oturma 

tolerance tahammül 

tolerance 1. tolerans, maksimum ve minimum limitler arasındaki de‐ğerler 2. pay, fark, boy farkı 

tolerance tolerans, izin verilen sapma 

tolerance hoşgörü 

tolerance tolerans, bazı boyutlarda kabul edilebilir değişimler 

tolerate 1. müsaade etmek, hoş görmek 2. açıklık vermek, boşluk bırakmak, belirli bir miktar 

aşınma, boşluk vb hallere göz yummak 

toll geçiş ücreti 

toll authority ücret toplama idaresi 

toll booth gişe, geçit ücreti ödeme gişeleri, gişe kabini 

toll bridge geçişi ücretli köprü 

toll collection ücret toplama 

toll collection system ücret toplama sistemi 

toll collector ücret toplama sistemlerinde geçiş ücreti tahsilat işlemini yürüten görevli 

toll facility ücret toplama tesisi 

toll financing ücret toplama ile finans sağlamak 

toll free number ücretsiz hatlar 

toll indicator ücret göstergesi (ücret toplama sistemlerinde sürücülerin ödeyecekleri ücretleri, 

aracın sınıfını, para üstünü vs göstermeye yarayan elektronik veya elektromekanik gösterge) 

toll level ücret seviyesi 

toll motorways paralı otoyollar 

toll office kentlerarası santral 

toll plaza ücret toplama istasyonu 

toll plaza ramp ücret toplama bağlantı kolu 

toll plaza sign ücret toplama istasyonu işareti 

toll rate ücret oranı 

toll rate regulation geçiş ücreti ayarlaması 

Page 70: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

toll regulation bkz. toll rate regulation 

toll revenue geçiş ücreti gelirleri 

toll road paralı yol, ücretli yol (üzerinden belirli bir ücret ödemek suretiyle geçilebilen yol) 

toll station ücret toplama istasyonu 

toll ticket geçiş ücreti bileti 

toll‐free ücretsiz 

tolls geçiş ücreti 

tollways ücretli yollar 

toluene toluen, C7H8 karbonhidratı 

toluene insolubles toluende çözünmeyen kısımlar (kömür katranı veya ziftinin belirli tecrübe 

şartları altında tolüende çözünmeyen kısmı) 

tommy bar lokma anahtar kolu 

tomo‐ (ön‐ek) kesme, kesşi, kesit, kısım 

ton ton 

tone ton (ses), koyuluk (imge) 

tone 1. vücudun veya organın sıhhatli hali, beden kuvveti, tonüs; 2. ses tonu 

tone dialing tuşlu arama 

toner karartıcı 

tong kavrayıcı 

tongs maşa 

tongs kıskaç, maşa 

tongs pense 

tongs jaw kıskaç çenesi 

tongs, lifting çeneleri arasında bir plaka taşıyan kaldırma kıskaçları(çenelerı) gösterilmiştir (ii) 

açık, d çubuğu ile tutulan, b mafsalı, c zinciri ve e mafsalı kullanılarak, a tarafından hareket 

ettirilen çeneler gösterilmiştir 

tongue dil, çıkıntı, tırnak 

tongue and groove lamba‐zıvana 

Page 71: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tongue and groove facing flange kamalı flanş 

tongue and groove facing flange lamba ve zıvanalı alın flanş 

tongue and groove joint lamba ve zıvana 

tongued and grooved lamba‐zıvanalı 

tongueing döner bir kafaya tespit edilmiş kesiciler kullanılarak bir tahta plakanın kenarında 

geçme yapacak bir kısım oluşturarak, diğer bir plakanın kenarında açılan kanala bu kısmı 

sokarak iki tahta plakayı birleştirme işlemi geçme işlemi 

ton‐kilometer ton‐kilometre 

tonnage tonaj, taşıma kapasitesi 

tonnage navlun 

tonnage yük kapasitesi, tonaj, iç hacim 

tonnage/net gemi tonajı/net 

tonne(t) kütle biri m=1000 kg 

tono‐ (ön‐ek) gerilim 

tonograph yazan tonometre 

tool takım, alet 

tool alet, araç, bir işi gerçekleştirmede kullanılan herhangi bir el aleti 

tool 1. araç, alet, avadanlık, takım, torna bıçağı 2. el ve el aletleri ile işlemek, taşlama çarkının 

yüzünü elmas kalemi ile düzeltmek 

tool kesici takım 

tool bag alet çantası 

tool bar alet çubuğu 

tool bit torna kalemi 

tool box takım sandığı 

tool box avadanlık, araç kutusu 

tool carriage takım arabası 

tool carriage takım yatağı, takım kızağı otomatik çalışan makinalarda kesici takımı taşıyan kızak 

tool holder torna kalemi tutucusu 

Page 72: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tool kit takım seti 

tool kit avadanlık çantası 

tool kit takım çantası 

tool kit takım, takım kutusu, avadanlık 

tool list alet listesi 

tool list takım listesi 

tool palette araç paleti 

tool post (a) torna kızak mesnedinde takımı tutan çeneler, mengene, kelepçe, kilit (b) planya, fre‐

ze tezgahlarında koç içersinde kesici takımı tutan çeneler, kelepçe 

tool rest bkz. rest, slide rest 

tool room takım odası, takımhane özel tezgahların ve takımların bulunduğu bölüm 

tool stay t mesnedi oyuğu içersinde tutulan üzerinde kanal olan çubuk, matkap ucunun yassı 

sapı bu oyuk içersine girmektedir 

tool steel kesici takım çeliği 

tool takım, iş gören alet şekil 213’de hem boşaltan nemde şekil veren tahta rendesi 

görülmektedir 

toolbar araç çubuğu 

toolholder takım tutucusu 

tool‐holder (cutter bar) takım tutacağı, takım malafası, takım mesnedi, kalem mesnedi, kalem 

sapı 

tooling aletle işleme, takımla işleme, takımlar, aletler 

toolkit araç takımı 

tools edevat 

tooth diş 

tooth crest diş tepesi 

tooth flank çalışma derinliği içersinde kalan diş yüzeyi bölgesi 

tooth profile diş profili 

tooth rest diş desteği 

Page 73: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tooth space (a) diş üstü silindiri yarıçapı ile dış dibi silindiri yarıçapı arası mesafe (b) konik dişli 

(mahrut dişlisi) arka koni oluşturucusu boyunca ölçülen diş üstü konisi ve diş dibi konisi 

arasındaki en kısa mesafe 

tooth thickness diş kalınlığı 

tooth thickness diş kalınlığı, yuvarlanma (referans) dairesi üzerindeki dişin iki yüzü arasındaki 

yay uzunluğu 

tooth trace diş kesişme çizgisi 

tooth trace diş açıklık mahrutu (konisi) veya referans silindir ile diş cenahının (yan yüzünün) 

kesişme hattı, kesişme çizgisi 

tooth bkz. teeth 

tooth/skip testere dişi/atlamalı 

tooth/standard testere dişi/standart 

toothed dizi halinde diş veya dişe benzer çıkıntılar gösteren, dişil 

toothed arc dişli kavis 

toothed cylinder bkz. pin barrel 

toothed ring connector alligator halkası (ahşap birleşim) 

toothed wheels bkz. bevel gear, helical gear, spiral gear, spur gear, worm gear 

top üst, tavan 

top and bottom tools bkz. swage 

top bearing üst yatak 

top card düşey veya salınan bir silindirin üst kısmından alınan ındikatör kartı 

top chord kafes kiriş üst başlığı 

top clamp üst kelepçe 

top cover üst kaplama 

top dead center ust ölü nokta, iç ölü nokta pistonun en üst noktada bulunduğu krank konumu 

top deck üst tabliye 

top down modeling bölerek modelleştirme 

top flow line üst akım ipi, üst akım çizgisi 

top gear üst dişli 

Page 74: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

top gear plate üst dişli plakası 

top layer üst tabaka, yüzeysel tabaka, örtü tabakası 

top management üst yönetim 

top margin üst kenar 

top margin üst kenar boşluğu 

top mounted üste monte edilmiş 

top of form (tof) form başı 

top of page sayfa başı 

top of slope şev tepesi 

top rail trabzan, üst korkuluk çubuğu 

top rake bkz. rake 

top ring üst segman 

top side üst taraf 

top slab üst plak 

top speed en yüksek hız 

top steam çift tesirli buhar çekiçlerinde (şahmerdanlarda) pistonun üst kısmından giren buhar 

top view üst görünüş 

top(o)‐ (ön‐ek), yer, saha 

top‐down design tepeden tabana, yukarıdan aşağı tasarım 

topdown programming yukarıdan aşağıya programlama 

topic konu 

topical belirli bir yere ait olan 

topographer topoğraf 

topographic belirli bölgeler itarif eden 

topographic map topoğrafik harita, topografya haritası 

topographic survey topoğrafik ölçme 

topographical survey harita alımı 

topography bir kısım veya bölgenin özel tarifi 

Page 75: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

topography topoğrafya, arazi yapısı 

topography of the rock surface kaya yüzeyinin topografyası, kaya yüzeyinin eş düzey eğrileri 

geçirilmiş haritası 

topology ilinge 

topology topoloji (şekillerin gerçek konumlarından çok birbiriyle olan ilişkisini dikkate alan ma‐

tematiğin bir dalı) 

topping yüzeyleme, üstüne kırpma, tepe 

topping up ilave etmek, tamamlamak 

topple, to devrilmek 

toppling devrilme 

topsoil bitkisel toprak (bitkilerin yetiştiği en üst toprak tabakası) 

topview üst görünüş 

torc bkz. torque 

torch asetilen alevi, şalome, asetilen beki, hamlaç 

torch pürmüz lambası, hamlaç 

torch şalüme 

torch el feneri 

torch annealing şalüme ile tavlama 

torch cutting oksijen ile kesme 

torch cutting oksijenle kesme 

torch/welding hamlaç 

tore tor, kaval (kemerde yarım daire profilinde yuvarlak silme kısmı) 

torgue coefficient (of propeller) tork sabiti, torkun, akışkanın yoğunluğu, açısal hızın karesi ve 

çapın beşinci katının çarpımına bölünmesi 

toricx ring (seal) bombeli segman 

tork proportioning differantial tork orantılı diferansiyel 

torqmatic converter torkmatik konvertör 

torque tork 

Page 76: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

torque tork, bükme momenti, burma momenti, burulma momenti, döndürme momenti, dönme 

momenti 

torque arm tork kolu 

torque characteristic tork karakteristiği 

torque converter tork konvertör, moment değiştirici 

torque converter tork değiştirici 

torque converter tork değiştirici 

torque converter (a) akışkan volan (mayı volan) veya kavrama gibi değişken verimliliğe sahip 

sonsuz hız değişim özelliklen içeren cihaz, sistem (b) örneğin dişli kutusu gibi torku arttırıcı 

herhangi bir cihaz 

torque data sıkma değerleri cetveli 

torque divider tork bölücü 

torque dynamometer tork dinamometresi 

torque dynamometer bir makınanın gücünü yutarak torkunu ölçen ölçme cihazı 

torque limiter tork sınırlayıcı 

torque limiter sabit güçlü türbin torkunun belirli bir değerin üzenne çıkmasını engelleyen cihaz 

tork sınırlayıcı 

torque meter tork metre 

torque meter tork ölçer, tork metre, şaft üzerinde belirli aralıktaki iki nokta arasında şaftın 

burulmasını ölçerek bu ölçümden tork’un hesaplanmasını sağlayan cihaz 

torque proportioning differantial tork orantılı diferansiyel 

torque splitter tork bölücü 

torque tester tork deneme cihazı 

torque tube boru mil, döndürme borusu bir torkun iletilmesinde veya torka karşı direnme amacı 

ile kullanılan boru mil 

torque variator moment değiştirici 

torque wrench cıvata sıkma torkunu ölçen anahtar 

torque wrench tork anahtarı 

torque tork, döndürme momenti 

Page 77: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

torrefaction herhangi bir maddeyi yüksek ısı etkisiyle kurutma, kavurma 

torrent sel 

torrid zone dönence kuşağı 

torsiograph torsıyograf burulma yazıcı bir şaftın burulma titreşimleri frekansları ile genliklerini 

ölçen cihaz 

torsion 1. bükme, burma, bükülme, burkulma, dönme (uzunluğuna mihver üzerinde), torsiyon; 2. 

ameliyattan sonra kan akıntısını durdurmak için bir dmarın kesik ucunu bükme 

torsion burulma, torsiyon 

torsion bar burulma çubuğu 

torsion bar suspension burulma çubuğu askısı, burulma çubuğu süspansiyonu bazı motorlu 

taşıtlara adapte edilen yay sistemi, bu sistemde bazı düz demir çubuklar taşıtın ağırlığı ile bir 

uçlarından burulmaya maruz bırakılmak sureti ile burulmalı askı sistemi, burulmalı yay siste 

torsion couple burulma çifti 

torsion damper burulma söndürücü 

torsion pendulum burulma sarkacı 

torsion pendulum bir yayın ucuna asılan bir kütlenin genliğinden bağımsız olan sabit pehod ile 

saat ibresi yönünde ve saat ibresinin tersi yönünde değişerek dönüp basit harmonık titreşim 

yapması ile oluşan sistem burulma sarkacı 

torsion shear burulma kesmesi 

torsion spring burulma yayı 

torsion strength burulma dayanımı 

torsion stress burulma gerilmesi 

torsion test burulma deneyi 

torsion type burulma tipi 

torsional moment burulma momenti, kuvvet çifti momenti 

torsional shear test burulmalı kesme deneyi 

torsional strength burulma dayanımı 

torsional stress burulma gerilmesi 

torsional vibration burulma titreşimleri bkz. damper and vibration 

Page 78: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

torsional vibration damper burulma titreşim söndürücü, burulma titreşim yutucu, burulma 

titreşim daşpotu bkz. damper 

torsionally rigid burulmaz 

torsiversion bir dişin uzun ekseni üzerinde yan dönmesi 

torskmal vibration damper burulma titreşim söndürücüleri, bir şaft üzerine monte edilen ve 

relatif hareketi viskoz sürtünme ile söndürülen volan 

torso gövde 

tortjue link uçakların şok yutucu teleskobık uzuvlarının relatıv dönme hareketlenni önleyen 

makas tipinde mekanik bir kol düzeneği 

tortuosity dolambaçlılık, eğri büğrülük 

tortuous kıvrıntılar gösteren, burmalı, büküntülü 

toruloid düğümlü veya tomurcuklu 

torulus küçük çıkıntı 

torus tor 

total toplam almak, toplama varmak 

total toplam, tutar 

total amount genel toplam 

total amount toplam miktar 

total core recovery toplam karot verimi 

total cost toplam maliyet (bir firmanın üretim faaliyetlerinde bulunurken yaptığı her türlü gider‐

ler toplamı) 

total efficiency bkz. overall efficiency toplam verim 

total elongation toplam uzama 

total energy toplam enerji 

total energy system toplam enerji sistemi 

total head toplam basınç yüksekliği 

total heat toplam ısı 

total heat output toplam ısı kapasitesi 

total heat output toplam ısı çıktısı 

Page 79: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

total indicator reading (tir) toplam sapma miktarı 

total input toplam girdi 

total loss toplam kayıp 

total loss toplam zarar 

total mass toplam kütle 

total normal stress toplam normal gerilme 

total output toplam çıktı 

total pressure toplam basınç 

total price toplam fiyat 

total quality toplam kalite 

total quality management (TQM) toplam kalite yönetimi (TKY) 

total reflection tam yansıma 

total settlement son oturma, nihai oturma, toplam oturma 

total station elektronik mesafe ölçer (otomatik veri toplayıcılı) 

total stopping distance toplam duruş mesafesi 

total stress toplam gerilme 

total stroke toplam strok, toplam kurs 

total technology araştırma, geliştirme dizayn, imalat, pazarlama, fabnka işletmesi ile planlama ve 

yönetimin tümüne beraber toplam teknoloji denir 

total thickness of snow toplam kar kalınlığı 

total turnover toplam ciro 

total value toplam bedel 

total, sum toplam 

total/as toplam olarak 

totality bütünlük 

totalization toplama 

totalize toplamak 

totalizer toplama makinası 

Page 80: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

totalizing measuring instrument tümleyici ölçme aygıtı 

totem ilkel kabilelerde, kabile’nin atası olarak kabul edilen herhangi bir hayvan veya bitki, totem 

touch dokunmak, temas etmek 

touch değmek, dokunmak 

touch tuşe: 1. vücut boşluklarının parmak veya el yardımıyla yoklanarak muayenesi (mesela 

vaginanın tuşesi gibi), dokunum, tactus; 2. dokunma duyusu 

touch pad dokunmaya duyarlı tablet 

touch screen dokunma duyarlı ekran 

touch sensitive dokunma duyarlı 

tough sağlam, dayanıklı, sert 

toughness peklik, sertlik, mukavemet, çetinlik, dirilik, gevreklik ve yumuşaklık arasında, boyca 

uzaması ile kesit alanı değişimi düşük, buna karşın yüksek kopma mukavemetine sahip malzeme 

toughness index sertlik indeksi 

toughness of aggregate agreganın sağlamlığı veya sertliği 

toughness of rock kayaların sertliği 

tour devir 

tourbillon movement (watch) ince çelik taşıyıcı üzerinde olup dördüncü pinyon ile beraber 

dönen ve ayrıca pandülü taşıyan saat maşası bu düzeneğin amacı konum hatalarını ortadan 

kaldırmak içindir 

touristical area turizm bölgesi 

tourniquet kan akıntısını durdurmak için kola veya bacağa sarılan sıkı sargı, turnike 

tow çekmek/yedekte 

tow üstüpü 

tow taşıtı çekme 

tow bar çeki kolu 

tow hook çeki kancası 

tow pressure düşük basınç 

tow rope çekme halatı 

towed type çekilir tip 

Page 81: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

towed type roller çekilir tip silindir 

towel havlu 

towel rail havlu askısı 

tower kule 

tower clock kule saati 

tower crane kule kren 

tower crane çelik bir kulenin tepesine mafsallanmış döner tablalı ankastre kren, ağır makinaları 

kaldırmakta kullanıllıp mafsalın diğer tarafındaki ölü ağırlıklar ile dengeleme sağlanır 

tower leg kule bacağı, kule ayağı 

tower pier kule gövdesi 

tower saddle kule semeri 

tower strut kule bağlama kirişi 

towing çekme 

towing bar çekme çubuğu 

towing hook çekme kancası 

towing link çekme halkası 

towing winch çeki vinci 

town kasaba 

town center şehir merkezi 

town gas havagazı 

town planning şehir planlaması, kent planlaması, şehircilik 

tow‐path yedeğe alıp çekme yolu (bir kanalın veya kanala geçit sağlayan bir su yolunun kenarı 

boyunca uzanan ve tekneleri yedeğe alıp çekme veya denizcilikle ilgili diğer hizmetler için 

kullanılan yol) 

tox‐ (ön‐ek) toksik madde, zehir anlamına önek 

toxic zehirli, zehirleyici 

toxic fume zehirli duman 

toxic gas zehirli gaz 

Page 82: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

toxic(o)‐ (ön‐ek) zehir, zehirli 

toxicant zehirleyici 

toxicant 1. zehirli, zehirleyici, zehir meydana gelen; 2. zehirli, madde zehir 

toxication zehirleme, zehirlenme, toksikasyon 

toxicity zehirlilik, toksisite 

trabs ışın demeti 

trace 1. zerre, cüzi şey; 2. iz, belirti, işaret 

trace eser miktarda 

trace iz, izlemek 

trace izlemek, kopya etmek 

trace iz, belirti 

trace element az rastlanan madde, nadir madde 

trace log izleme günlüğü 

trace of a matrix matrisin izi 

trace, track, trail iz 

trace, track, trail, monitor izlemek 

traceability izlenebilirlik 

tracer kopya eden 

tracer kopyalama ucu, yörünge izleyici 

tracer resmi kopya eden ressam, kopya makinesi 

tracer bilgi edinmek amacıyla kullanılan bir madde veya bir aygıt 

tracer gas izleme gazı 

tracer gas izleyici gaz 

tracing kopye etme 

tracing cloth resim muşambası, muşamba kâğıt 

tracing machine kopyalama tezgahı 

tracing machines ağaç işleri kopyalama tezgahı 

tracing paper aydınger 

Page 83: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tracing paper aydınger kağıdı 

track 1. dingil genişliği, iz, yol, ray, demiryolu, hat, güzergah 2. palet, palet takımı 

track izini takip etmek 

track adjuster palet ayarlayıcı 

track adjusting bolt palet gerdirme ayar cıvatası 

track ball/trackball iztopu 

track bolts palet cıvataları 

track bushing palet burcu 

track chain palet zinciri 

track drilling paletli delici 

track drive sprocket palet tahrik dişlisi 

track frame palet şasesi 

track frame palet takımı şasisi, palet takımı çerçevesi 

track frame guide roller bracket palet makara mesnetleri 

track frame pivot palet şasi mili 

track frame pivot bracket palet şasi eksen mili mesnedi 

track frame pivot oil seal palet şasisi eksen mili yağ keçesi 

track frame pivot oil seal diaphragm palet şasisi eksen mili yağ keçesi diyaframı 

track frame pivot oil seal diaphragm retainer palet şasisi eksen mili yağ keçesi diyaframı 

tutucusu 

track frame pivot oil seal diaphragm retainer mounting bolt palet şasisi eksen mili yağ keçesi 

diyaframı tutucusu tespit cıvatası 

track front idler palet ön avara tekerleği, doğrultu tekerleği 

track front idler guide doğrultu tekerleği kızağı 

track gauge palet açıklığı 

track grouser palet tırnağı 

track guide palet kılavuzu 

track idler istikamet tekeri 

Page 84: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

track idler palet avara makarası 

track idler roller palet taşıyıcı makarası 

track link palet pabucu baklası 

track link palet zincir baklası 

track link bushing palet baklası burcu 

track link pin palet baklası pimi 

track pad palet pabucu 

track pad bolts palet pabucu cıvatası 

track pin palet pimi 

track pin press palet pim presi 

track pitch iz aralığı 

track press palet presi 

track rod palet mili 

track rod motorlu taşıtlarda yarım dingiller tarafından taşınan, kolları küre mafsallar kullanıla‐

rak birleştiren çubuk bu çubuk ile direksiyondan tahrik alarak dönme hareketi yapan bir teker‐

lekten diğer tekerleğe dönü hareketi iletilir 

track roller yürüyüş makarası 

track roller palet makarası, yürüyüş makarası, palet askı tamburları 

track roller flange palet makarası flanşı 

track roller seal palet makarası yağ keçesi 

track sag palet sarkması 

track shoe pabuç 

track shoe palet çenesi 

track shoe palet pabucu 

track shoe bolts palet pabucu cıvataları 

track shoe grouser palet pabucu tırnağı 

track shoe lug palet pabucu kulağı 

track shoe pin palet pabucu pimi 

Page 85: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

track shoe take‐up wheel palet takımı askı tamburu 

track shoe width palet pabuç genişliği 

track shoes palet pabucu 

track spring palet gerdirme yayı 

track spring mud guard palet gerdirme yayı mahfazası 

track spring retainer palet gerdirme yayı tutucusu 

track spring shield palet gerdirme yayı mahfazası 

track type loader paletli yükleyici 

track type tractor paletli dozer 

track type tractor paletli traktör 

track wear gauge palet aşınmasını ölçmek için kullanılan şablon 

track, car bkz. car track 

track, railroad bkz. railroad track 

track (a) tren rayları (b) taşıtlarda aynı dingildeki tekerlekler arası mesafe (c) uçakların ana 

tekerlerlerinin yerle temas eden dış temas noktaları arası mesafe (d) uçak iniş takımları çift 

teker orta hatları arası mesafe 

tracking peşpeşe gitme, arka arkaya gitme (taşıtların bir şeritte ve hemen hemen aynı bir iz 

üzerinden birbiri peşi sıra gitmesi) 

tracking yürüme sistemi 

tracking izleme 

tracking antenna izleme anteni 

tracking error izleme hatası 

tracking error of a measuring instrument ölçme aygıtının izleme hatası 

tracking problem izleme sorunu 

trackless trolley bkz. trolleybus coach 

tracks torna yatak mesnedi üst yüzleri 

tract 1. çizgi, şerit, demet, kordon, tractus; 2. belirli bir amaca hizmet eden organlar sistemi 

tract ada (bir veya birkaç bina bloğu ihtiva eden, binaları ve trafik durumu ile oldukça yeknesak 

olan bir şehir içi bölgeciği) 

Page 86: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tractability çözülebilirlik (mat.) 

tractable izlenebilir, çözülebilir 

traction çekme, çekiş gücü 

traction iz, çekiç, traksiyon 

traction cer 

traction çekiş 

traction drive sürtünmeli tahrik 

traction engine çekici lokomotif 

traction engine (road locomotive) çekici makina, çekici lokomotif 

traction motor yürüyüş motoru 

traction sheave tahrik makarası 

traction sheave tahrik kasnağı 

traction sheave (of an elevator) tahrik kasnağı, üzerinde yivler, oluklar, bulunan ve motordan 

aldığı tahrik ile dönüp üzerindeki halatı hareket ettiren kasnak 

traction steel bandaj çeliği 

traction wheel tekerlekli çekici 

traction çeki, çekme çekiş kuvveti, taşıma, motordan tahrik alan tekerleklerin yer ile tekerlekler 

arasındaki sürtünme yardımı ile hareket ederek çekme, yürüme işini yerine getirmesi taşıtı 

hareket ettirmesi 

tractive çekici, çeken 

tractive force çekici kuvvet 

tractive force çekici kuvvet, yürütücü kuvvet, lokomotifin veya traktörün çekme çubuğuna 

uyguladığı kuvvet 

tractor çekme işleminde kullanılna araç 

tractor traktör, çekici 

tractor dozer 

tractor chain traktör patinaj zinciri 

tractor without trailer romorksüz çekici 

Page 87: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tractor (a) zirai amaçla kullanılan traktör, (b) türbin, pervane, şaftında gerilme oluşturan güç 

makinesine sahip uçak, (c) çekme amaçlı kullanılan her türlü taşıt 

tractus tel 

trade alışveriş 

trade alışveriş yapmak 

trade ticaret 

trade discount ticari iskonto, indirim, tenzilat 

trade name marka 

trade secrets ticari sırlar 

trademark ticari marka, alameti farika, marka 

trade‐off ödünleşim 

trades people esnaf 

tradesman tacir, tüccar 

tradesmen and craftsmen esnaf ve sanatkarlar 

tradition gelenek 

traditional geleneksel 

traffic trafik 

traffic trafik (yolu, taşıma, gitme veya gezme amacı ile kullanan tek veya çok sayıda taşıtların, 

yükleri ile beraber tümü) 

traffic analysis trafik analizi, (mevcut bir yol veya taşıma sisteminde halihazır trafiğin, cinslerini 

ayırmaksızın sadece sayısı üzerinden yapılan analizi) 

traffic analysis trafik çözümlemesi 

traffic assignment trafik yükleme, trafik bindirme, trafik tahsisi 

traffic calming yol kullanıcıları arasındaki etkileşimin kalitesini zenginleştiren ve motorlu 

taşıtların hızlarını azaltan program 

traffic capacity trafik sığası 

traffic capacity kapasite (çeşitli şartlar altında, 

yolun herhangi bir kesiminden geçebilen en fazla taşıt sayısı) 

traffic carried taşınan trafik 

Page 88: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

traffic census trafik sayımı 

traffic concentration trafik yoğunluğu (herhangi bir anda yolun birim uzunluğuna düşen taşıt 

sayısı) 

traffic condition trafiğin durumu (trafik akımındaki araç tiplerinin dağılımı, trafiğin yönsel 

dağılımı, şerit kullanım dağılımı ve belli bir yerdeki sürücü popülasyonunun tipi) 

traffic control trafik denetimi 

traffic control trafiğin düzenlenmesi (trafiğe kumanda etmeye, kılavuzlamaya ve güvenini 

sağlamaya yarayan, fakat yolun bir parçası olmayan bütün düzen) 

traffic control devices trafik kontrol cihazları (trafiği düzenlemek, kıla‐vuzlamak ve tehlikeleri 

önceden bildirmek ve yolla ilgili diğer bilgileri vermek için dikilmiş veya yerleştirilmiş levha, 

ışıklı işaretler, işaretler veya diğer şeyler) 

traffic control station trafik kontrol istasyonu 

traffic count trafik sayımı (herhangi bir kesitten belli bir zaman süresinde geçen taşıtların 

sayılması) 

traffic cut karışımsız kavşak (karışım önlenerek düzenlenmiş kavşak) 

traffic demand trafik talebi 

traffic density taşıma sıklığı, trafik sıklığı, trafik yoğunluğu 

traffic diagnosis trafik teşhisi, trafik değerlendirme (bir yol veya taşıma sisteminin kapasite, 

güven ve ekonomiyi göz önünde tutarak, trafikle ilgili hususların hesaplanması) 

traffic engineering trafik mühendisliği (üzerinde insan veya eşyanın taşınmasında güven, 

kolaylık ve ekonomi sağlamak üzere, yollar ve yollara bitişik arazinin planlanması, geliştirilmesi 

ve işletmesi ile uğraşan mühendislik dalı) 

traffic flow trafik akımı (belli bir yolun, belli bir kesiminden, belirtilen bir zaman‐saat, gün, yıl vb 

süresinde tek veya her iki yönde geçen taşıtların sayısı) 

traffic flow diagram trafik akım diyagramı (belli bir zaman, genel olarak bir saat içinde yolun 

herhangi bir kesiminden faydalanan trafik 

miktarının yol veya sokak şebekesinin veya bunun bir kısmının üzerinde grafik olarak 

gösterilmesi) 

traffic flow map trafik hacim haritası 

traffic forecast trafik tahmini 

Page 89: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

traffic gap trafik boşluğu 

traffic interaction en az iki yol kullanıcısının dahil olduğu ve her bir yol kullanıcısının diğerine 

göre durumunu değiştirmesi hali 

traffic interchange köprülü kavşak (trafiğin farklı seviyelerdeki yollardan geçmesini sağlayan bir 

veya birkaç köprü ile oluşturulmuş kavşak) 

traffic island trafik adası (platform üzerinde trafik akımlarını ayırmak veya yöneltmek için 

genellikle kavşaklarda yapılan, trafiğe kapalı alan) 

traffic jam trafik sıkışıklığı 

traffic lane şerit, trafik şeridi (yolun, taşıtların yana doğru küçük yer değiştirmelerine imkan 

vererek bir dizi halinde hareketine yetecek genişlikteki kısmı) 

traffic lane design trafik şeridi hesabı, trafik şeridi tasarımı 

traffic law trafik kanunu 

traffic lights trafik ışıkları 

traffic line şerit çizgisi (eksen çizgisi olmamak şartıyla, aynı yöndeki şeritleri ayıran devamlı 

veya kesikli çizilen uzunlamasına çizgi) 

traffic load trafik yükü 

traffic management trafik yönetimi 

traffic management system trafik yönetim sistemi 

traffic marking trafik işaretlemesi 

traffic matrix trafik matrisi 

traffic monitoring trafik izleme 

traffic offered sunulan trafik 

traffic padding trafik dolgulaması 

traffic patrol trafik devriyesi 

traffic pollution trafik kirliliği (trafiğin yoğunlaşmasıyla artan ve araçlardan kaynaklanan 

atmosfer ve gürültü kirliliğinin oluşturduğu kirlilik bütünü) 

traffic prognosis trafik tahmini (planlanan bir yol veya taşıma sisteminde meydana gelecek 

trafiğin tahmini) 

traffic railing yaya korkuluğu, yaya parmaklığı 

Page 90: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

traffic regulation trafik yönetmeliği 

traffic roundabout dönel kavşak (trafiğin, bir göbek, merkezi ada etrafında, saat ibrelerinin tersi‐

ne ve tek yönlü bir dönüş yolunu kullanarak girdiği veya çıktığı, üç veya daha fazla sayıda ayağı 

olan kavşak) 

traffic sign trafik işaret levhası (üzerinde, trafiğe yön veren, tehlikeleri bildiren veya bilgi veren 

sembol ve yazılar bulunan levha) 

traffic sign board trafik işaret levhası 

traffic signal ışıklı trafik işaret cihazı (elle, elektrikle veya mekanik olarak işleyen ve trafiğe sıra 

ile dur veya geç emri verebilen cihaz) 

traffic signal control system sinyalizasyonlu trafik kontrol sistemi 

traffic signing trafik işaretlemesi 

traffic simulator trafik modeli 

traffic stream trafik akımı (bir veya birkaç dizi halinde aynı yönde hareket eden taşıtlar) 

traffic study trafik etüdü 

traffic surveillance trafik gözlemi 

traffic survey trafik etüdü 

traffic vibrations trafik titreşimleri 

traffic violation trafik ihlali 

traffic volume trafik oylumu, trafik hacmi 

traffic, average daily bkz. average daily traffic 

traffic, heavy bkz. heavy traffic 

trafficability mat trafik yaygısı 

traffic‐actuated control trafikle kumanda, trafik uyarmalı kumanda (bazı özel hallerde, taşıt veya 

yayaların yalnızca veya beraberce etkisi ile işleyen bir otomatik kumanda şekli) 

traffic‐actuated controller trafikle kumanda cihazı, trafik uyarma cihazı (trafiğin o andaki veya 

değişen ihtiyacına göre, ışıklı işaret cihazlarını bir detektör vasıtasıyla çalıştıran otomatik cihaz) 

traffic‐actuated signal trafik uyarmalı sinyal, trafikle kumanda edilen ışıklı işaret cihazı (trafikle 

kumanda aletleri vasıtasıyla çalışan ışıklı 

işaret cihaz) 

Page 91: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tragacanth emülsiyon ve süspansiyon hazırlamakta kullanılan nebati bir zamk 

trail izlemek, sürüklemek 

trail and error deneme‐yanılma 

trail hole deneme deliği 

trail döndürülmüş tekerleğin yer ile temas noktası ile onun arkasındaki döner mil aks hattının 

yer ile kesiştiği nokta arasındaki uzaklık, ayrıca; yedekte gitmek, sürüklemek, çekilmek 

trailer artbilgi 

trailer karavan 

trailer römork 

trailer treyler (bir çekici askısına bağlı olarak çekilen araba) 

trailer axle sadece yük taksimi için kullanılan ve direksiyon veya tahrikle ilgisi bulunmayan 

serbest aks, dingil 

trailer label artetiket 

trailer plug römork fişi 

trailing en arka 

trailing axle lokomotifin en arkadaki aksı 

trailing blanks izleyen boşluklar 

trailing edge of a pulse darbenin art kenarı 

trailing edge thickness taşıyıcı kenar kuvveti 

trailing edge thickness bitiş kenarı kalınlığı 

trailing edge türbin kanadı, uskur, pervanenin hava veya su ile temasa gelen enson kenarı, arka 

kenar 

trailing lengths tam olarak birleşmiş bir lokomotifin son tekerleklere kadar uzanan birleşik 

çubukları, kolları 

trailing points bkz. points 

trailing spıings lokomotif arka tekerlerinin dingil kutusunu taşıyan yaylar 

trailing wheels lokomotiflerin en arkadaki tekerlekleri 

train 1. tren, katar 2. yetiştirmek, eğitmek 

train dişli çark dizisi 

Page 92: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

train iş hattı 

train brake emme freni, boşluk freni, vakum freni 

train of gearing dişli çark mekanizma, dişli çarklar ve pınyon dişliler kullanılarak hız düşürmek 

dolayısı ile tork arttırmak amacı için kullanılan, veya tersi amaçla, kullanılan mekanizma 

train of unit impulses birim dürtü katarı 

train of wheels bkz. train of gearing 

train (a) bir kaç dişli çarkın oluşturduğu mekanizma, dişli çark dizileri (b) makinelerde eş 

çalışan, beraber çalışan dişli çarklar veya uzuvlar (c)  tren (d) çalıştırmak, yetiştirmek 

trainee eğitim gören 

trainee stajyer, kursiyer 

training eğitme, alıştırma 

training kurs, staj, eğitim 

training eğitme, eğitici 

training data eğitme verileri 

training idler kılavuz makara 

training package eğitim paketi 

training pattern set eğitici örüntü kümesi 

training period staj, eğitim dönemi 

training program eğitim programı 

training sequence eğitici dizi 

training unit eğitim birimi 

training/apprentice eğitimi/çıraklık 

trait 1. yüz hattı; 2. önde gelen vasıf, kişiye özgü özellik 

trajectories of principal strains asal şekil değiştirmelerin gidişi 

trajectories of principal stresses asal gerilme doğrultuları, asal gerilme çizgileri 

trajectory yörünge 

trajectory gezinge 

tram doğru ayarlama 

Page 93: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tram wheel flanşlı tekerlek 

tram (a) ibrişim, ipek ipliği, atkı, mekik ipliği, (b) tranvay, tranvay rayı, araba dingili, havai 

vargel, elips pergeli 

tramcar tramvay 

tramp iron döküntü demir 

tramp iron in cement çimentoda döküntü demir 

tramway tramvay 

tramway maden ocağı treni 

tranquil sakin durgun, rahat 

tranquility yatışma, sükunet 

tranquilization yatıştırma, teskin etme, sükunete sevketme, ilaç vererek hastayı sakinleştirme 

trans‐ (ön‐ek)  içinden, arasından 

transabdominal [medikal] batının içinden geçerek gerçekleştirilir 

transact, to bitirmek 

transact, to yapmak 

transaction hareket 

transaction iş 

transaction işlembilgi, hareket 

transaction muamele 

transaction driven harekete dayalı 

transaction file hareket kütüğü, işlem dosyası 

transactions tutanak, toplantı kayıtları 

transanimation [medikal] zehirlenmiş bir şahsı ağız yolu ile yapılan sun’i solunumla 

canlandırma 

transaudient ses dalgalarını geçiren 

trans‐border connection sınır ötesi bağlantı 

transcalent ısı dalgalarını geçiren 

transceiver alıcı verici 

Page 94: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transcendental function aşkın işlev 

transcoding; code conversion kod çevrimi 

transcribe, to kopya çıkartmak 

transcribe, to çevriyazmak 

transcript transkrip 

transcript kopya 

transcription machine yazıya dönüştürme makinesi 

transducer hissedici eleman 

transducer dönüştürücü 

transducer 1. belli bir enerjiyi diğer bir enerji şekline dönüştüren alet; 2. basınç değişimlerini 

elektriksel akım haline dönüştürerek çizelge halinde kaydeden alet 

transducer actuating mechanism dört çeşit çevirici (transducer) mekanizma 

transducer bir çeşit fiziksel büyüklüğü (veya sinyali) başka bir fiziksel büyüklüğe dönüştüren ci‐

haz, güç çevirici 

transect, to herhangi bir oluşumun uzun eksenine dik olarak kesit yapmak, enlilemesine kesit 

yapmak 

transection 1. kesme; 2. kesilme; 3. enine kesme ve kesilme 

Trans‐European North‐South Motorway (TEM) trans avrupa kuzey güney otoyolu 

transfer aktarmak, taşımak, transfer etmek, nakil, havale, devir 

transfer bir yerden diğer yere geçiş 

transfer, to aktarmak, iletmek, nakletmek 

transfer, to aktarım; aktarmak 

transfer a force kuvvet iletmek, kuvvet nakletmek, kuvvet taşımak 

transfer agreement temlikname sözleşmesi, transfer sözleşmesi 

transfer case ara hız kutusu, yardımcı hız kutusu, arazi tipi hız kutusu 

transfer chute iletim oluğu 

transfer conveyor transfer konveyörü 

transfer drive ara şanzıman 

Page 95: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transfer function aktarım işlevi 

transfer function aktarma fonksiyonu 

transfer function method transfer fonksiyonu yöntemi, iletim fonksiyonu metodu 

transfer gear transfer dişlisi 

transfer gear housing (circle) transfer dişli kutusu (kule dönüş) 

transfer line aktarma hattı 

transfer line aktarma hattı iş hattı, bir çok 

makinanın otomatik olarak sürekli bir iş hattı üzerinde çalışması 

transfer of an effort bir kuvveti aktarma, gücün aktarılması 

transfer of axis eksen değiştirme 

transfer of load yük aktarması, yük nakli 

transfer of technology teknoloji transferi 

transfer point aktarma noktası 

transfer point nakil yeri 

transfer pump transfer pompası 

transfer pump aracı pompa, besleme pompası, depodan aldığı sıvıyı asıl mekanizmaya ileten 

pompa, transfer pompası 

transfer pump strainer enjektör pompa bloku transfer pompası tel süzgeci, filtresi 

transfer rate aktarım hızı 

transfer slide iletim kızağı 

transfer standard aktarım standardı 

transfer station aktarma istasyonu 

transfer syntax aktarım sözdizimi 

transfer time aktarım süresi 

transfer tower aktarma kulesi 

transferable transfer edilebilir, devredilebilir 

transferable bir yerden diğer yere geçebilen, nakledilebilen 

transferable letter of credit devre‐dilebilir akreditif 

Page 96: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transfers transferler, nakiller (verilen malzeme, teçhizat ve makine veya yapılan hizmetler için 

tahsisat, fonlar veya proje hesapları arasındaki aktarmalar) 

transfix içinden geçip tesbit etmek 

transfixion içinden geçerek tesbit etme 

transform dönüşüm 

transform dönüştürmek 

transform çevirmek, dönüştürmek 

transform coding dönüşüm kodlaması 

transform, to dönüştürmek 

transformation dönüştürme, dönüşüm, değişim, dönüştürüm, şekil değiş‐tirme 

transformation 1. değişme, herhangi bir canlının şekil veya yapı bakımından değişim göstermesi; 

2. bir maddenin özelliğini kaybederek başka bir madde transformation input dönüştürme girdisi 

transformation loss dönüştürme kaybı 

transformation of coordinates konaç (koordinat) dönüşümü 

transformation of energy enerji dönüşümü 

transformation/linear dönüşüm/lineer 

transformed dönüştürülmüş 

transformed area şekli değişmiş yüzey 

transformed section şekli değişmiş kesit 

transformed value of a measurand ölçülen büyüklüğün dönüşüm değeri 

transformer dönüştürücü 

transformer transformatör, voltaj değiştirme cihazı 

transformer trafo 

transformer bridge trafolu köprü 

transformer oil trafo yağı 

transformer outlet voltage trafo çıkış voltajı 

transforming station transformatör merkezi 

transgression 1. tecavüz, kanun ihlali 2. denizin yükselip karayı kaplaması 

Page 97: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transhipment yük aktarması 

transient kısa süre devam eden, geçici 

transient geçici, muvakkat 

transient area geçici program alanı 

transient heat flow değişken ısı akışı 

transient heat flow geçici (süreksiz) ısı akışı 

transient load geçici yük 

transient loading geçici yükleme 

transient phenomena geçici olaylar 

transient wave geçici dalga 

transient sürekli olmayan, gelip geçici, kısa, geldi geçti 

transistor transistor 

transit düzgeçiş 

transit aktarma 

transit transit geçme 

transit 1. ölçü aleti 2. geçiş, gelip geçiş, transit 

transit exchange düzgeçiş santralı 

transit network düzgeçiş ağı 

transit party transit ekibi 

transit share düzgeçiş ücret payı 

transit station transit istasyonu 

transit trade transit ticaret 

transit traffic düzgeçiş trafiği 

transit traffic transit trafik, gelip geçen trafik 

transition bağlantı 

transition bir halden diğer hale geçme, değişme, çevrilme 

transition geçiş, bağlantı, değişme 

transition chute geçiş şutu 

Page 98: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transition climate geçiş iklimi 

transition curve geçiş eğrisi, rakordman (yön veya eğim değişikliklerini kolaylaştırmak için 

kullanılan, eğikliği azar azar değişen eğri) 

transition diagram geçiş çizeneği 

transition fit bkz. fit 

transition flow geçiş akışı 

transition length rakordman boyu (rakordman eğrisinin uzunluğu) 

transition piece geçiş parçası 

transition probability geçiş olasılığı 

transition region geçiş bölgesi 

transition slab yaklaşım plağı 

transition width geçiş genişliği 

transition zone geçiş bölgesi 

transitional geçişle ilgili, geçişli, değişmeye ait 

transitional 1. değişimle ilgili; 2. değişme veya geçiş gösteren, değişici 

transitive geçişli 

transitive axiom geçişme aksiyomu 

transitivity geçişlilik kuralı 

transitman alet operatörü 

transitory belli bir süre devam eden, geçeci, süreksiz 

translate çevirmek, tercüme etmek 

translate 1. ötelemek, yer değiştirmek 2. tercüme etmek, çevirmek 

translate, dial çevirmek 

translate, to çevirmek 

translateral bir yandan öbür yana 

translation tercüme, çeviri 

translation 1. ötelenme, yer değiştirme 2. çeviri, tercüme 

translator çevirici izlence 

Page 99: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

translator çevirmen, tercüman 

translatory motion yer değiştirme hareketi, ötelenme hareketi 

transliterate, to damga değiştirmek 

translucent ışığı hafif olarak geçiren 

translucent yarı‐saydam 

translucid yarı saydam 

transmissibility iletim 

transmissible bir şahıstan diğerine geçebilen 

transmission 1. iletme, transmisyon 2. hız kutusu, vites kutusu 

transmission 1. bulaşıcı nitelikte bir hastalığın bir kimseden diğer bir kimseye geçişi, hastalığın 

bir organdan diğer bir orgna geçişi; 2. kalıtsal özelliklerin anne‐babadan evlada geçişi 

transmission iletim 

transmission şanzıman (transmisyon) 

transmission aktarma, nakil, şanzıman 

transmission geçirme 

transmission aktarma, aktarma organı 

transmission iletim, gönderim 

transmission and distribution network iletim ve dağıtım sistemi 

transmission belt aktarma kayışı 

transmission belt transmisyon kayışı, transotör kayışı, transmisyon “v” kayışı 

transmission block iletim öbeği, iletim bloğu 

transmission bridge besleme köprüsü 

transmission buffer iletim yastığı 

transmission case hız kutusu gövdesi 

transmission case stud hız kutusu gövde saplaması 

transmission case to clutch housing gasket hız kutusu gövdesi ile kavrama yuvası arasındaki 

conta 

transmission cluster gear hız kutusu grup dişlisi 

Page 100: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transmission clutch gear hız kutusu senkromeş dişlisi 

transmission clutch gear sleeve hız kutusu senkromeş dişlisi burcu 

transmission clutch gear snap ring hız kutusu senkromeş dişlisi tespit segmanı 

transmission clutch gear synchronizer shifting plate hız kutusu senkromeş dişlisi senkronize 

plakası 

transmission clutch gear synchronizer spring hız kutusu senkromeş dişlisi senkronize yayı 

transmission clutch gear synchronizer stop ring hız kutusu senkromeş dişlisi senkronize tahdit 

halkası 

transmission control lever vites kolu 

transmission countershaft hız kutusu ara mili 

transmission countershaft bearing hız kutusu ara mili yatağı 

transmission countershaft bearing spacer hız kutusu ara mili yatağı ara parçası 

transmission countershaft gear hız kutusu ara mili dişlisi 

transmission countershaft gear thrust washer hız kutusu ara mili dişlisi baskı pulu 

transmission coupling hız kutusu kavraması 

transmission cut off şanzıman boşa alma 

transmission drive gears hız kutusu tahrik dişlileri, ana mil üzerindeki dişliler, motordan 

hareket alan hız kutusu dişlileri 

transmission drive pinion hız kutusu tahrik konik mili 

transmission drive pinion bearing hız kutusu tahrik konik mili yatağı 

transmission drive pinion bearing retainer hız kutusu tahrik konik mili yatağı tutucusu 

transmission drive pinion bearing retainer gasket hız kutusu tahrik konik mili yatağı 

tutucusunun contası 

transmission drive pinion bearing retainer screw hız kutusu tahrik konik dişlisi yatağı tutucu 

vidası 

transmission drive pinion bearing snap ring hız kutusu konik mili yatağı tespit segmanı 

transmission drive pinion bearing washer hız kutusu tahrik konik mili yatağı pulu 

transmission driven gears hız kutusu tahrik dişlileri 

transmission driving shaft hız kutusu tahrik dişlilerinin mili 

Page 101: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transmission driving shaft and gear hız kutusu tahrik mili ve dişlisi 

transmission driving shaft bearing hız kutusu tahrik mili yatağı 

transmission driving shaft bearing spacer hız kutusu tahrik mili yatağı ara parçası 

transmission dynamometer iletim dinamometresi 

transmission dynamometer iletim dinamometresi, bir şaft tarafından iletilen gücü ölçmeye 

yarayan cihaz 

transmission end cover hız kutusu uç kapağı 

transmission end cover dowel pin hız kutusu uç kapağı tespit pimi 

transmission factor iletim faktörü 

transmission fitler şanzuman filtre 

transmission flange hız kutusu flanşı 

transmission gasket set hız kutusu conta takımı 

transmission gear aktarma düzeni 

transmission gear shift hız kutusu vites kaydırma milleri 

transmission gear shift rails hız kutusu vites kaydırma milleri 

transmission gear shift snap balls hız kutusu vites kaydırma milleri kilit bilyaları 

transmission gear shift tower hız kutusu hilalleri mahfazası, hız kutusu üst çıkıntısı 

transmission intermediate shaft hız kutusu ara mili 

transmission intermediate shaft idler gear hız kutusu ara mili avara dişlisi 

transmission line amplifier iletim hattı yükselteci 

transmission loss iletim yitimi 

transmission main drive gear hız kutusu priz direk dişlisi 

transmission main shaft hız kutusu ana mili 

transmission main shaft pilot bearing hız kutusu ana mili uç yatağı 

transmission main shaft pilot bearing snap ring hız kutusu ana mili uç yatağı tespit segmanı 

transmission main shaft rear bearing hız kutusu ana mili arka yatağı 

transmission main shaft rear bearing oil seal hız kutusu ana mili arka yatak yağ keçesi 

transmission main shaft rear bearing retainer hız kutusu ana mili arka yatak tutucusu 

Page 102: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transmission main shaft rear bearing snap ring hız kutusu ana mili arka yatak tespit segmanı 

transmission main shaft rear bearing spacer hız kutusu ana mili arka yatak ara parçası 

transmission media iletim ortamları 

transmission network iletim şebekesi 

transmission of a force kuvvet iletme, kuvvet nakletme, kuvvet taşıma 

transmission of load yük aktarması, yük nakli 

transmission oil level rod hız kutusu yağını ölçme çubuğu 

transmission oiler gear hız kutusu yağlama dişlisi 

transmission oiler gear bushing hız kutusu yağlama dişlisi burcu 

transmission oiler gear reservoir hız kutusu yağlama dişlisi rezervuarı 

transmission oiler gear sleeve hız kutusu yağlama dişlisi bileziği 

transmission oiler gear sleeve key hız kutusu yağlama dişlisi bileziği tespit kaması 

transmission parameters (a,b,c,d) iletim parametreleri 

transmission performance iletim başarımı 

transmission pinion konik dişli 

transmission power take‐off hız kutusundan kuvvet çıkışı, şanjmandan kuvvet alan, tahrik alan, 

teçhizatın kuvvet çıkışı 

transmission protocol iletim protokolu 

transmission pump şanzuman pompası 

transmission reverse gear hız kutusu geri vites dişlisi 

transmission reverse idler hız kutusu geri vites avara dişlisi 

transmission reverse idler gear hız kutusu geri vites ara, avara dişlisi 

transmission reverse idler gear bearing hız kutusu geri vites avara dişlisi yatağı 

transmission reverse idler gear oil scoop hız kutusu geri vites avara dişlisi yağ haznesi 

transmission reverse idler gear shaft hız kutusu geri vites avara dişlisi mili 

transmission reverse idler thrust washer hız kutusu geri vites avara dişlisi baskı pulu 

transmission reverse speed gear hız kutusu geri vites dişlisi 

transmission screen şanzuman süzgeci 

Page 103: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transmission screen and filter şanzuman filtre ve süzgeci 

transmission second speed gear hız kutusu ikinci vites dişlisi 

transmission shaft kardan mili, transmisyon mili 

transmission shaft güç iletme mili, hız kutusu mili 

transmission shifter fork hız kutusu vites hilali 

transmission shifter socket vites kolu başlığı bilyasının yuvası 

transmission shifter yoke hız kutusu vites hilali 

transmission sliding first and reverse gear hız kutusu kayar birinci ve geri vites dişlisi 

transmission sliding gears hız kutusu kayar, gezer dişlileri 

transmission speed iletim hızı 

transmission speedometer drive gear hız kutusu kilometre saat kordonu tahrik dişlisi 

transmission spline shaft hız kutusu frezeli mili 

transmission spline shaft bearing hız kutusu frezeli mili yatağı 

transmission standards iletim standartları 

transmission steel transmisyon çeliği 

transmission syncronizer gear hız kutusu senkromeş dişlisi 

transmission syncronizer springs hız kutusu senkromeş yayları 

transmission iletme, aktarma, geçirme, transmisyon mili, vites mekanizması, güç iletme düzeni 

transmissivity aktarılabilirlik, nakledilebilirlik 

transmit aktarmak, geçirmek, göndermek, iletmek, nakletmek, yayın yapmak 

transmit iletmek, göndermek 

transmit flow control iletim akış denetimi 

transmit window gönderme penceresi 

transmit, to iletmek, göndermek 

transmitivity iletkenlik 

transmit‐receive switch alış‐veriş anahtarı 

transmittance iletim 

transmittance aktarganlık 

Page 104: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transmittance coefficient ısıl geçirgenlik katsayısı 

transmittance coefficient u‐value ısıl geçirgenlik katsayısı 

transmitter verici, iletici 

transmitter verici, gönderici, aracılık yapan 

transmitter gönderici, göndermeç, verici 

transmitter transmitter 

transmitter chain verici zinciri 

transmultiplexer çapraz çoğullayıcı 

transmural çeper aracılığıyla gerçekleştirilen 

transmutable başka bir şekil veya maddeye değişebilen 

transmutation değişme, değişim, şekil veya yapı bakımından değişme, transmutasyon 

transnasal burundan geçerek, burun aracılığıyla 

transom çapraz kiriş 

transom lento, yatay destek 

transonic ultra‐ses geçmesine izin veren 

transparency 1. slayt, dia 2. şeffaflık, saydamlık 

transparent şeffaf, saydam, transparan 

transparent needles şeffaf iğneler, saydam iğneler 

transparent paper aydınger 

transparent paper şeffaf kağıt, aydınger 

transparent transmission saydam iletim 

transpirable ter geçiren 

transpiration sızmak, terlemek 

transpiration terleme 

transpiration cooling buharlaşma soğutması 

transpiration cooling film, ince, şeffaf soğutma, terlemelı soğutma 

transpire terleme 

transponder uydu alıcı‐vericisi 

Page 105: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transport taşıma, nakliye 

transport, to iletmek, taşımak 

transport, to taşımak 

transport ulaştırma, taşımak, nakletmek, taşıma, taşımacılık, nakliyat 

transport taşınma, bir yerden diğer yere geçme iletilme 

transport nakletmek, taşımak, ulaştırmak 

transport and distribution loss iletim ve dağıtım kaybı 

transport lag taşınım gecikmesi 

transport layer taşıma katmanı 

transport loss nakliye kaybı 

transport modeling ulaştırma modelleri 

transport taşıma, iletim, nakliyat, götürme, sevk, yollama; nakliye, taşıma düzeni, taşımak, 

iletmek, götürmek, ulaştırmak, yollamak, nakletmek 

transportasion center ulaşım merkezi, taşıma merkezi, nakliye merkezi 

transportation ulaştırma, taşıma, nakliye 

transportation and storage conditions taşıma ve saklama koşulları 

transportation engineering ulaşım mühendisliği 

transportation network ulaşım ağı 

transportation study ulaşım etüdü 

transportation survey ulaşım etüdü 

transported soil taşınmış zemin, taşınmış toprak 

transporter taşıyıcı 

transporter bridge nakil köprüsü, iki kule tepesinin kiriş (hatıl) ile birleştirilmesi ve bu kinş 

üzeinde askı platform taşıyan bir arabanın hareket etmesi ile oluşan taşıma sistemi, platform yer 

seviyesinde olduğunda nakledilecek şeyler kolayca yüklenebilir 

transporting nakliyat, taşıma, ulaştırma 

transporting equipment ulaştırma donanımı, taşıma aracı 

transpose transpoze 

Page 106: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transpose, to tarafını değiştirmek 

transpose, to yerini değiştirmek 

transpose of a matrix matrisin devriği 

transposed transmission line çaprazlama iletim hattı 

transposition yerini ters çevirmek 

transposition 1. devirme (matris); 2. çaprazlama (kablo); 3. karılma 

transposition cipher karılmaya dayalı kripto 

transshipment bill of lading aktarma konşimento 

transversal yanal, enine, çapraz 

transversal enine, transversalis 

transversal force yanal kuvvet, enine kuvvet 

transversal swinging arm çapraz sallantı kolu 

transversally loaded beams enine yüklü kirişler 

transverse enine, transversus 

transverse enine, enlemesine, çapraz 

transverse anisotropy enine anizotropluk 

transverse axis enine eksen 

transverse beam enleme kirişi, enine kiriş 

transverse bore delik 

transverse clevis foot ayak yer bağlantısı 

transverse crack enine çatlak (merkez hattına hemen hemen dikey doğrultudaki çatlaklar) 

transverse diametral pitch çapraz diş açıklığı, diş kutru, pi sayısının inç olarak çapraz diş 

açıklığına böiümü 

transverse distribution enine dağıtma, enine dağılış (bir trafik akımının yol enkesitindeki bir 

takım paralel şeritler arasında dağılması) 

transverse electric and magnetic mode enine elektrik ve manyetik kip 

transverse electric mode enine elektrik kipi 

transverse flooring enine döşeme 

Page 107: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

transverse force yanal kuvvet, enine kuvvet 

transverse isotropy enine izotropluk 

transverse joint enine derz, enine ek yeri 

transverse load enine yük 

transverse magnetic mode enine manyetik alan 

transverse modulus of elasticity elastik kesme modülü, enine elastisite modülü 

transverse moment enine moment 

transverse parity check dikey eşlik denetimi 

transverse pitch enine adım 

transverse pitch enine adım, çapraz adım, yuvarlanma daireleri üzerinden ölçülen birbiri ardı 

gelen iki dişin aynı diş yüzeylerinin yuvarlanma daireleri ile kesiştiği noktalar arası uzaklık 

transverse plane enine düzlem, enine yüz, çapraz düzlem vida, dişli vs eksenine dik düzlem 

transverse pressure angle enine kesitteki diş profiline dik olan, ve o noktada referans daireyi 

kesen, doğru ile aynı noktada referans dairesine teğet olan doğru arasındaki sivri açı 

transverse principal stress enine asal gerilme 

transverse profile enine profil, en kesit profili 

transverse reinforcement dağıtım donatısı 

transverse section enine kesit, ana eksene dik olan kesit düzlemi 

transverse sections of arch ring kemer anoları (dökümde) 

transverse sliding enine kayma hareketi 

transverse spring enine yay 

transverse springs motorlu taşıtlarda, akslara paralel şekilde, enine yönde yerleştirilmiş yaprak 

yaylar 

transverse swelling enine kabarma 

transverse travel enine hareket 

transverse ventilation enine havalandırma (tünel eksenine dik yönde hem taze hem kirli hava 

kanalları ile yapılan havalandırma) 

transverse wave enine dalga 

transverse wave kesme dalgası, enine dalga 

Page 108: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

trap kapan, kondenstop 

trap tuzak 

trap door iner tip kapı 

trap door gizli kapı (yazılım) 

trap‐door çatı kapısı, kapak 

trapeze trapez, yamuk 

trapeziform yamuk şeklinde, yamuğa benzer 

trapezium trapez, yamuk 

trapezoid trapezoid, trapez, yamuk 

trapezoid/median of yamuğun orta tabanı 

trapezoidal trapez şeklindeki 

trapezoidal beam trapez şeklindeki kiriş 

trapezoidal bucket trapezoid kepçe 

trapezoidal distribution of earth pressure toprak basıncının yamuk şeklinde dağılışı 

trapezoidal thread trapez diş 

trapped hapsedilmiş 

trapped tutulmuş, kıstırılmış 

trapped air hapsedilmiş hava 

trapped water tutulmuş su 

trapping hapsolma 

trash hurda, süprüntü, çöp 

trash çöp sepeti 

trash can çöp kutusu 

trash; trashcan çöp kutusu 

trass tras, tras taşı 

trauma 1. yaralanma, zedelenme; 2. yara, bere, travma 

traumat‐ pref, travma anlamına önek 

traumat(o)‐ (ön‐ek)  travma (ile ilgili) 

Page 109: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

traumatic yaraya ait, travmatik 

travel yürüyüş, seyahat 

travel seyahat, yolculuk 

travel hareket, seyahat etmek 

travel hareket miktarı 

travel stok, gezinti payı 

travel (cylinder) strok 

travel agency seyahat acentesi 

travel allowance harcırah 

travel brake valve yürüyüş fren valfı 

travel expenses seyahat giderleri 

travel motor yürüyüş motoru 

travel speed seyahat hızı 

travel time seyahat süresi (iki nokta arasında seyahat için yol üzerindeki durma ve gecikmeler 

dahil, yol dışındakiler hariç gerekli zaman) 

travel piston, sübab, sübab kolu gibi gidip gelme hareketi yapan bir uzvun maksimum hareket 

miktarı 

travelator (moving walkway) eskalatör (yürüyen merdiven) prensibi ile çalışan, basamaksız, 

aşağı yukarı eğik bir rampada yolcu taşıyan hareketli platform 

travelling bridge hareketli köprü 

traveling grate hareketli ızgara 

travelled way kaplama (karayolunun, banketler ve yardımcı ek şeritler hariç, taşıtların 

hareketine ayrılmış kısmı) 

traveller 1. yolcu 2. seyyar iskele, hareketli iskele 

traveller gantry sahip olduğu raylar üzerinde hareket eden bir araba ve bu arabayada sabit 

vinçler tespit edilmiş ayaklı çerçeve, ayaklı sehpa 

traveller rail seyyar iskele rayı, hareketli iskele rayı 

traveller, overhead bkz. crane 

Page 110: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

traveller küçük c harfi şeklinde, halkalı bükme tezgahı halkası üzerinde bulunan ipler için klavuz 

görevi gören, iplik bükücünün girişine yardımcı olan yaylı tutucu, yaylı kenet 

travelling yürüme 

travelling brake oynar fren 

travelling bridge hareketli köprü tekerlekleri üzerinde ileri gen, öne arkaya hareket ettirilen 

köprü, şekil 217’de a kamyonundan b haznesine boşaltılmış taneli bir malzemenin buradan c 

taşıyıcısı ile alınıp d hunisi yardımı ile e kamyonuna boşaltılmasını sağlayan hareketl 

travelling crane seyyar vinç 

travelling crane gezici vinç, bkz. crane 

travelling gear gezici vinç tahrik mekanizması 

travelling grate gezer (hareketli) ızgara 

travelling jip crane düşey ana direğe tespit edilmiş yatay kol üzerinde hareketli araba(vargel) 

taşıyan kren 

travelling load hareketli yük 

travelling mechanism yürütme mekanizması 

travelling roller hareketli makara 

travelling speed yürüme hızı 

travelling standard gezici standart 

traverse çapraz 

traverse enine geçmek 

traverse poligon hattı, poligon ölçmek 

traverse angle poligon kırılma açısı 

traverse beam enine kiriş 

traverse point poligon noktası 

traverse station poligon istasyonu 

traversing enine hareket 

traversing çapraz hareket 

traversing drill çapraz matkap, kanal açan matkap 

traversing gear yana çevirme dişlisi 

Page 111: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

traversing length yüzey yapısı incelenmesinde kullanılan yüzey boyu, genellikle bir çok 

incelenecek örnek boyunu ihtiva edebilir 

traversing lever yana döndürme levyesi 

traversing mandrel süslü nakışlı vida dişi açmak için en sonda değiştirilebilir klavuz vidalara 

sahip kayar kalem mesnedi 

traversing mechanism yan döndürme tertibatı 

traversing rack yan dişli eğimi 

traversing screw jack tabanındaki rulman içersinde yatay çapraz vidanın döndürülmesi ile 

boyuna, aşağı yukarı hareket eden vidalı kriko 

traversing screw takım tezgahlarının bazı uzuvlarına çapraz hareket sağlayan vida 

traversing tornada kesici kalemin veya herhangi bir tezgahta kesici takımın boyuna hareketi 

trawl winch trol vinci 

tray tepsi 

tray tabla 

tread 1. sırt, araç lastiği sırtı 2. adım, basamak 

tread diş (lastik), dingil açıklığı 

tread vida dişi 

tread design araç lastiğinin sırt deseni 

tread pattern bkz. tread design 

treadle 1. ayakla harekete geçirme, ayakla tahrik etme, pedal 2. strip (araç geçişlerini 

algılamakta kullanılan ve şerit biçiminde araçların geçiş yönlerine dik olarak yol yüzeyine monte 

edilen elektromekanik algılayıcı) 

treadle pedal, ayak manivelası 

treadle pedal 

treadle pedala basmak 

treadle type pedallı tip, ayakla tahrikli tip 

treadle valve pedal vasıtasıyla kumanda olunan hidrolik valf 

Page 112: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

treadle (a) tezgah, dikiş makinesi veya diğer bazı makineleri hareket ettirmek için kranka bir 

biyel ile bağlı ayakla çalıştırılan pedal (b) trenlerin raylar üzerinde hareket etmeleri anında 

raylarda meydana gelen sehimlerin meydana getirdiği temas ile çalışan s 

treadmill yürüme dolabı, insan veya atların döner bir silindir üzerinde yürümesi ile oluşturulan 

hareket 

treasury hazine 

treasury bond hazine bonosu 

treat işlem yapmak, muamele etmek 

treat davranmak, muamele etmek, saymak, işlemek, işlem yapmak, muamele yapmak 

treat tedavi etmek 

treated işlem görmüş 

treated air işlenmiş hava 

treated Portland cement işlenmiş Portland çimentosu 

treated timber işlem görmüş ahşap (katranlanmış vb) 

treating/finishing process arındırma işlemi 

treatise ilmi eser 

treatment işlem, muamele 

treatment 1. muamele, işlem 2. arıtma, iyileştirme (atık su veya gazların kirleticilerden 

temizlenmesi işlemlerinin tümü) 

treatment tedavi 

treatment plant arıtma tesisi 

tremble1. titremek; 2. titreme 

treble üç misli 

treble barrel pump üçlü silindir pompa 

treble clack box üçlü klape muhafazası, kapak muhafazası, üçlü kızak muhafazası 

treble ported slide valve silindir içersindeki egzoz gazlarını boşaltmak için kullanılan ucundaki 

çıkış kanalı yanında gövdesindede iki küçük çıkış kanalı olan sübab, valf 

treble valve box üçlü valf muhafazası, üçlü sübab muhafazası gövdesinde emme, boşaltma ve 

arakontrol veya muhafaza valflen olan pompa gövdesi 

Page 113: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tree ağaç 

tree ağaç şeklinde yayılan kristal 

tree coding ağaç tipi kodlama 

tree network ağaç tipi ağ 

tree network ağaç ağ 

tree search ağaç yapısında arama 

tree search ağaç tipi arama 

tree topology ağaç topolojisi 

trellis coded modulation kafes kodlamalı kipleme 

tremble titreme 

trembling titreme, tremor 

tremie tremi, oluklu huni 

tremour bkz. trembling 

tremulor herhangi bir vücut kısmında titreşim meydana getiren masaj aleti 

tremulous titreyen, titrek 

trench kanal 

trench hendek, çukur 

trench çukur açmak, hendek açmak 

trench drain hendek drenaj 

trench, open bkz. open trench 

trencher hendek kazma makinesi 

trencher bucket hendek kazma makinesinin kovası 

trenching bucket kanal kepçesi 

trend temayül, eğilim 

trend şekil, biçim, eğilim, gidiş, gelişme şekli 

trend akım 

trend yönseme 

trend eğilim göstermek 

Page 114: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

trend fitting yönseme eğrisi uydurma 

trend of economical improvement ekonomik gelişim trendi 

trend of the curve eğrinin eğilimi, eğrinin karakteri 

treshold stress level eşik gerilme seviyesi 

tresis delme 

t‐rest t şeklindeki mesnet, marangoz tezgahlarında tezgah gövdesine tespit edilmiş takım 

mesnedi olarak kullanılan t şeklindeki mesnet 

trestle iş sehpası ayağı 

trestle köprü sehpa 

trestle ayaklık 

trestle sehpa/eşek 

trestle bridge sehpa köprü, ayakları kazıklardan oluşan köprü 

trestle bridge ayaklı köprü 

tri‐ (ön‐ek) üç anlamı veren birleştirici 

tri‐ (ön‐ek) üç, üçlü, üç defa, üç misli 

triad üçlü takım 

triad 1. üç değerli element; 2. birbirine benzer üç cisimden veya üniteden oluşan sistem 

trial deneme, tecrübe, deney 

trial and error deneme‐yanılma 

trial borehole kılavuz sondajı, deneme sondajı 

trial borings deneme sondajları 

trial circle deneme dairesi 

trial compaction deneme sıkıştırması 

trial driving deneme kazığı çakma 

trial hole deneme deliği 

trial loading deneme yüklemesi, deney yükü 

trial mix deneme karışımı 

trial pile deneme kazığı 

Page 115: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

trial pit deneme çukuru, araştırma çukuru, deneme kuyusu 

trial run deneme işletmesi 

trial run deneme çalışması 

triangle üçgen 

triangle gönye 

triangle/acute angled üçgen/dar açılı 

triangle/congruent üçgen/eş 

triangle/oblique üçgen/eğik 

triangle/oblique üçgen/yatık 

triangle/right angled üçgen/dik açılı 

triangular üç köşeli 

triangular üçgensel 

triangular üçgen (şeklinde), triangularis 

triangular distribution of pressure üçgen basınç dağılımı 

triangular load distribution üçgen yük dağılımı 

triangular stress diagram üçgen gerilme diyagramı 

triangular stress distribution üçgen gerilme dağılımı 

triangular truss üçgen şeklindeki kafes kiriş 

triangulate üçgenlere bölme 

triangulate üçgen yapmak 

triangulation üçgenleme, triyangülasyon, üçgenlerle nirengi ağı oluşturmak (bilgisayarda 

projelendirmede arazi veya tasarım yüzeylerini modellemek için üçgenlere bölme işlemi) 

triangulation coordinate value nirengi koordinat değeri 

triangulation net üçgenleme ağı 

triangulation network üçgenleme ağı 

triangulation point nirengi noktası 

triangulation station nirengi 

Page 116: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

triassic triyas (mesozoik çağının birinci dönemi ve bu dönemde çökelen jeolojik birimlerin genel 

adı) 

triatomic (a) üç atomlu, (b) üç hidrojen atomlu, (c) üç hidroksil gruplu 

triaxial üç eksenli 

triaxial apparatus üç eksenli basınç aleti, üç eksenli kesme aygıtı 

triaxial compression üç eksenli basınç 

triaxial compression test üç eksenli basınç deneyi, üç eksenli kesme deneyi 

triaxial method üç eksenli metodu 

triaxial state of stress üç eksenli gerilme durumu 

triaxial stress üç eksenli gerilme 

triaxial test üç eksenli basınç deneyi 

triaxial test sample üç eksenli deney numunesi 

triaxial test specimen bkz. triaxial test sample 

tribasic üç üslü 

triblet (a) üzerinde bilezik, somun vs, ‘nin meydana getirildiği veya dövülerek şekil verildiği 

konik mil, zımba, (b) üzerinde boruların çekildiği çelik rayma, maça 

tribology sürtünme, yağlama ve aşınma bilimi 

triboluminescence bir maddenin toz haline getirildiği zaman ışık vermesi 

tribometer sürtünme ölçme aleti 

tribometry sürtünme ölçeği 

tributary yardımcı 

tributary 1. katkıda bulunan 2. nehir kolu 

tributary channel kol kanalı 

tributary circuit yardımcı devre 

trick valve (allan valve) egzoz boşluğu (çıkış yeri) yanında iç buhar pasajınada sahip kayar valf 

trickle, to damlama 

trickle, to damlamak, sızmak 

Page 117: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tricycle (a) tribütör, önde bir arkada iki tekerleği bulunan motorlu taşıt, (b) bir tanesi uçak 

gövdesinin ön fakat alt kısmında diğer ikisıde gövenın tam ağırlık merkezi altına gelen kısmında 

olan üç tekerlek 

trident üç çıkıntı gösteren, üç dişli 

trigger tetikleme 

trigger tetiklemek, tetik 

trigger circuit tetikleme devresi 

trigger fork tetik çatalı 

trigger pulse tetikleme darbesi 

trigger, to tetiklemek 

trigger tetik, mandal, yayı veya tetiği boşa alıp mekanizmanın çalışmaya başlamasına olanak 

sağlayan cihaz 

trigonal 1. üçgensi; 2. üçgene ait 

trigonal üçgene ait 

trigone üçgen, trigonum 

trigonometric trigonometrik 

trigonometric circle trigonometrik çember 

trigonometric derivative trigonometrik türev 

trigonometric function trigonometrik fonksiyon 

trigonometric integral trigonometrik integral 

trigonometric/inverse trigonometrik/ters 

trigonometrical point trigonometrik nokta 

trigonometry trigonometri 

trigonous üç açılı 

trigonum anat, üçgen 

trihedral üç yüzlü 

trihedron üç yüzeyin birleşim şekli 

trilaminar üç tabakadan oluşmuş, üç tabakalı 

Page 118: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

trillion trilyon 

trim, to kırpmak, kısaltmak 

trim 1. seviyesine getirmek, tıraş etmek 2. çerçeve, kenarı zırhlı, otomobillerin krome süs aksamı 

trim, to kırpmak 

trim bu terim disk, gövde yuva segmanı, sübab gövde malzemelerin alaşım miktarlarını belirten 

bir terimdir, örneğin ‘10 per cent chrome trim’ % 10 krom alaşımı 

trimanual üç elle yapılan 

trimensual üç ayda bir olan 

trimetal bearing alloy üçlü yatak alaşımı 

trimming ince ayar 

trimming süsleme, kenar süsü 

trimming dozer istif bıçaklı dozer 

trimming machine kordon makinası 

trimming machine kırpma makinası 

trimming machine (guillotine) kordon makinesi, kırpma makinesi, giyotin kağıt uçlarını kırpmak 

için kullanılan kesici tezgah 

trimming press ince metal lehvaları kalıpla şekil verme, baskı yapma amadan için kullanılan pres 

trinidad lake asphalt trinidad göl asfaltı (batı hint adalarındaki trinidad adasından elde edilen 

bir doğal asfalt) 

trip kısa gezi 

trip sefer, yolculuk (bir çıkış ve varış arasında bir yönde hareket) 

trip açma 

trip, to açmak 

trip amplifier durdurma amplifikatörü 

trip assignment trafik tahsisi 

trip distribution trafik dağılımı 

trip dogs otomatik vida dişi açma tezgahlarında veya otomatik tezgahlarda her bir çalışma 

esnasında doğru konum, hız ve tepe konumu verebilmesi için ayarlanabilir kam uyduları 

trip end estimation yolculuk sonu tahmini 

Page 119: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

trip engine subabları (valfleri) eksantrik yerine kısa kollar ile açılan motor 

trip gear sübab tahrik mekanizması subablan triger (tetik) ile açıp, tetiği boşa alarak yay kuvveti 

ile onların tekrar kapanmasına olanak sağlayan mekanizma 

trip hammer mekanik çekiç 

trip lever sübabların (valflerin) hızlı açılıp kapanmasına olanak sağlayan üç köşeli krank kolu 

tripartite üç parçalı, üç yanlı 

triple üç kat 

triple üçlü, üç taneli 

triple axle üçlü aks, üçlü dingil grubu 

triple grouser üç trınaklı pabuç 

triple grouser shoe üç tırnaklı pabuç 

triple‐expansion (steam) engine aynı krank mili üzerinde çalışan yüksek basınç, orta basınç ve 

düşük basınç silindirlerine sahip buhar makinası 

triplet üçlü takım 

triplet 1. üçüz; 2. üç mercekli 

triplex üçlü veya üç katlı, üç misli, üç defa 

triplex glass üç katlı kırılmaz cam 

triplicate üç kopya 

tripod alet sehpası, üç ayak, üç ayaklı sehpa 

tripod sacayak 

tripod crane üç ayak sehpalı caraskal 

tripod head sehpa başlığı 

tripper aktarma düzeni 

tripper car boşaltma arabası 

tripping durdurma 

tripping boşaltma çarkı dişinin, saat maşasının kilitleme yüzünü geçip gitmesi, ondan ayrılması 

tripsy‐ (son‐ek) sıkıştırarak ezme anlamına sonek 

tripos tripod 

Page 120: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

triquetrus üçköşeli (kesiti üçgen) 

trisaccharide hidrolize olduğu zaman üç molekül monosakkarid veren hidrokarbon 

trisection üç eşit kısma bölme 

triturable toz haline getirilebilir 

triturate 1. toz haline getirmek; 2. ince toz haline getirilmiş madde 

trituration 1. toz haline getirme; 2. ince toz haline getirilmiş madde 

trivalence üç değerli olma hali (element hakkında) 

trivial önemsiz 

trivial solution apaçık çözüm 

trivial, minor önemsiz 

trizonal üç tabaka gösteren, üç sıra halinde dizilmiş 

trolley araba, askı 

trolley el arabası 

trolley devrilir taşıt 

trolley market arabası 

trolley tramvay 

trolley (trolly) (a) raylar üzerinde hareket eden alçak taşıt, (b) tekerlekler üzerinde hareket 

eden küçük masa, (c) devrilir taşıt, kasası yük boşaltmak için kalkar taşıt, (d) marketlerde kulla‐

nılan tekerlekli alış veriş arabası 

trolley bus troleybüs, üzerinden geçen elektrik hatlarından aldığı elekrik gücü ile çalışan otobüs 

trolley conveyor asılı tür konveyörü 

trolley wheel (a) troleybüslerde kullanılan havai tel makarası, (b) demir yollarındaki alçak 

vagonlarda kullanılan tek veya çift flanşlı tekerlek 

trolleybus coach troleybüs (insan taşıyan, elektrikle beslenen, fakat raylar üzerinde hareket 

etmeyen ve akımı havai hat vasıtasıyla alan taşıt) 

trommel 1. kırma taşı boyutlarına ayırmak için kullanılan silindirik dönen bir elek 2. döküm 

temizleme dolabı 

tropical tropik 

tropical sıcak bölgelere ait, sıcak memleketlerde görülen 

Page 121: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tropical climate tropikal iklim 

tropical zone tropikal kuşak 

tropics tropikal kuşak 

trotyl kuvvetli patlayıcı bir madde, trotil 

trouble, to rahatsız etmek, sıkıntı vermek 

trouble güçlük, sıkıntı, zorluk 

trouble arıza, bozukluk 

troubleshooting sorun giderme, arıza arama, arıza tespiti 

troubleshooting arızacılık 

troublesome ground kötü zemin, kötü toprak 

troublesome soil bkz. troublesome ground 

trough kertik, oluk, taşıtın yağmur olukları 

trough çukur, çöküklük, oluk 

trough tekne, oluk 

trough gate oluklu kapak 

troughed idler oluklu makara 

troughing oluklaşma 

trowel mala çekmek 

trowel el küreği 

trowel mala 

trowel/brick malası/duvarcı 

trowel/cement malası/düzeltme 

trowel/garden malası/bahçıvan 

truck kamyon 

truck açık yük vagonu 

truck crane kamyonlu kreyn, kamyonlu vinç 

truck driver kamyon şoförü 

truck frame kamyon şasesi 

Page 122: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

truck load kamyon yükü 

truck loading kamyon yükü 

truck mixer kamyona monte edilmiş betonyer 

truck mounted crane seyyar vinç, kamyona monte edilmiş vinç 

truck train load kamyon katarı yükü 

truck train loading kamyon katarı yükü 

truck kamyon, taşıma arabası, araba, vagon, platformlu araba, maden ocağı arabası 

truckage taşıma ücreti 

trucker kamyon sürücüsü 

truck‐tractor treyler çekici 

truck‐truck accident kamyon kamyona kaza 

true gerçek 

true angle of internal friction gerçek iç 

sürtünme açısı 

true azimuth gerçek azimut 

true azimuth coğrafi kuzeye göre azimut 

true bearing gerçek doğrultu 

true coefficient of friction gerçek sürtünme katsayısı 

true cohesion gerçek kohezyon, hakiki kohezyon, gerçek iç yapışkanlık 

true dip doğrultuya dikey olan eğim 

true north gerçek kuzey 

true value gerçek değer 

true value of a quantity bir büyüklüğün gerçek değeri 

trueing doğrultma 

truetype truetype 

truing doğrulama, düzeltme 

trumpet boru, trompet 

trumpet interchange trompet kavşak 

Page 123: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

trumpet junction trompet kavşak 

truncal gövdeye ait 

truncate ucunu kesmek 

truncate kol ve bacakları budayıp yalnız gövdeyi bırakmak 

truncate, to kırpmak 

truncated tepesinden kesik 

truncated tepesi ve uçları kesilmiş, sadece gövdeden ibaret 

truncated cone kesik koni 

truncated prism kesik prizma 

truncation uç kesme 

truncation error kırpma hatası 

truncus (çoğ trunci), bkz. trunk 

trunk bagaj 

trunk gövde, ana kısım, arabanın bagajı 

trunk ana hat 

trunk telefon hattı 

trunk gövdeyol, trank 

trunk gövde, truncus 

trunk air pump piston kolu delik olup biyel kolunu içersine alan ve biye) kolunun piston alt 

ucuna gevşek olarak yatakiandığı havalı gemi pompası 

trunk cable (escon) ana kablo 

trunk cables bagaj kabloları 

trunk call şehirlerarası konuşma 

trunk call şehirlerarası çağrı 

trunk circuit gövdeyol devresi, şehirlerarası devre 

trunk compartment light bagaj lambası 

trunk dialling şehirlerarası arama 

trunk exchange gövdeyol santralı, şehirlerarası santral 

Page 124: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

trunk lid bagaj kapağı 

trunk line ana hat 

trunk piston çapına göre oldukça uzun olan, piston kolu ve piston çaprazı (kroşet) ihtiva 

etmeden, biyel kolu ile direk bağlantılı olan piston, kovan piston 

trunk plunger dalma pistonun içi boş olup, alt ucundan mafsallı biyeli içersine alan pompa 

pistonu 

trunk road ana yol 

trunk route ana arter 

trunk route ana yol 

trunnion pimli 

trunnion muylu, mesnet 

trunnion tapa, tıkaç 

trunnion mafsal 

trunnion (trunnion bearing) mil, muylu, top muylusu, silindir yatağı, üzerinde silindir veya 

teknenin döndüğü veya salınım yaptığı yatak 

trunnion bearing muylu yatağı, istinat yatağı, taban yatağı 

trunnion foot mounting mafsallı yer bağlantısı 

trunnion housing mafsal muhafazası 

trunnion mounting pimli bağlantı, mafsallı bağlantı 

trunnion pin istinat pimi 

trunnion socket mafsal taşı 

truss makas 

truss kafes kiriş 

truss kiriş 

truss destek olmak 

truss reddedilmiş bir fıtığı yerinde tutan bağ 

truss beam kafes sisteminde kiriş 

truss bridge kafes köprü 

Page 125: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

truss diagram kafes kiriş diyagramı 

truss housing üstü kiremitle örtülü kafes 

kirişli köprü 

truss member kafes kiriş elemanı 

truss, half through bkz. half through truss 

truss, main bkz. main truss 

truss, pin‐connected bkz. pin‐connected truss 

truss, riveted bkz. riveted truss 

truss, sub bkz. sub truss 

truss, through bkz. through truss 

truss, welded bkz. welded truss 

trussed beam bkz. truss beam 

trussed shaft mesnetli mil 

trussed shaft rijit hale getirmek için çubuklar ile mesnetlenmiş hafif, ince uzun mil 

trust fund aggrement destek fonu anlaşması 

trustee mutemet 

truth gerçek 

truth table doğruluk çizelgesi 

try, to çalışmak, denemek 

try 1. denemek, tecrübe etmek; 2. deneme, tecrübe 

trying‐up machine dairesel diskinin etrafına kesici bıçakları sabıtlenmış ve büyük kereste 

parçalarını planyalamak için kullanılan marangoz tezgahı 

t‐test t‐sınaması, t‐ölçeri 

tub tekne 

tub küvet 

tub leğen 

tube metro 

tube boru, tüp, araç iç lastiği 

Page 126: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tube tünel 

tube boru/dış çap ölçülü, boru 

tube iç lastik 

tube hortum, boru 

tube şambriyel 

tube bundle boru demeti 

tube casing muhafaza borusu, kuyu muhafaza borusu 

tube clamp boru kelepçesi 

tube clip boru klipsi 

tube cutter boru keseceği 

tube drawing boru çekme 

tube drawing boru çekme, dikişsiz boru imal etme 

tube extrusion kalıptan boru çekme 

tube expander makinato, boru genişletici 

tube expander daha çok kazan imalatçılarının kullandığı bir takım olup, merkezinde konik bir 

mil olan merdaneli sistemde konik milin döndürülerek boru içersine sokulması ile boru çapının 

arttırılmasını sağlayan mekanizma 

tube extrusion boru çekme 

tube fitting boru rakoru 

tube flaring tool rakor geçecek boru ağzına havşa açma aleti 

tube foundation borulu temel 

tube friction boru sürtünmesi 

tube mili boru değirmeni, boru taşlama tezgahı, içi bölümlere ayrılmış uzunca bir boru olup, 

taşlanacak malzemenin uygun bir taşlamaya maruz kalabilmesi için ilerledikçe taşlama 

bölümleri küçülmektedirler 

tube plate boru sacı, borulu plaka, boru cidarı 

tube sampler, thin‐walled bkz. thin walled tube sampler 

tube sampling boring karotiyer ile numune alma, tüple numune alma sondajı, karot sondajı 

tube steel pier çelik kılıflı boru şeklindeki kazık ayak 

Page 127: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tube support boru tespit takozu, boru mesnedi 

tube type tyre iç lastikli araç lastiği 

tube union boru rakoru 

tube, combustion bkz. combustion tube 

tube, sample bkz. sample tube 

tube boru, lüle, kamış, masure, buz, tûp, yeraltı demiryolu (metro) tünel, iç lastik, şamrel 

tubeaxial fan aksiyal (eksenel) fan, vantilatör 

tubeless borusuz 

tubeless iç lastiksiz, tubles 

tubeless tire iç lastiksiz araç lastiği 

tubular boru 

tubular boru şeklinde 

tubular borucuğa ait 

tubular construction içi boru biçiminde boş demirden yapılmış konstrüksiyon 

tubular conveyor boru konveyör 

tubular foundation borulu temel 

tubular level silindirik düzeç 

tubular steel pier içi boş dairesel çelik orta ayak 

tubule küçük boru 

tubule borucuk, tubulus 

tubuliform küçük tüp şeklinde 

tubulous küçük tüplerden oluşmuş 

tufa sünger taşı, tüf 

tuff tüf (normal olarak aktif veya sönmüş volkanların yamaçlarında ve eteklerinde bulunan 

volkanik küllerin kaynaşmış veya bağlanmış bir şekli) 

tug çekme halatı 

tug römorkör 

tug, to asılmak, çekmek 

Page 128: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tug çekme 

tug boat römorkör 

turndown ratio bükme oranı, kıvırma oranı, katlama oranı, yatırma oranı, azaltma oranı 

tumble dönmek, tepetaklak yuvarlanmak 

tumbler drier çamaşır kurutma makinası, döner kazanlı kurutma makinesi 

tumbler lock mandal veya tırnağın vida kertiğine girmesi sonucu onun hareketini, takı tırnağın 

kaldırılması veya bir anahtar ile yerinden hareket ettirilmesine kadar, durduran kilit 

mekanizması 

tumbling bir iş parçasının aşındırıcı malzemeler ile beraber yüzeyinin işlenmesi ve temizlenmesi 

amacı ile bir kazanda döndürülme işlemi 

tumbler bearing uzun şaftların mestlenmesi için kullanılan mesnet yatağı olup taşıyıcı veya 

hareketli cisim bu yatak ile temasa geldiğinde yatak dış bir mesnede mafsallanır taşıyıcının 

geçmesine olanak sağlayıp geçiş işleminden hemen sonra orijinal konumuna gelir 

tumefacient [medikal] şiş yapan, şişiren 

tumescence [medikal] şişme durumu, şişkinlik 

tumid [medikal] şişmiş, kabarık 

tumidity [medikal] şişkinlik, kabarıklık 

turning cylinders (slewing cylinders) hidrolik krenlerde koçun krenin merkezi etrafında 

dönmesini sağlayan en kısa silindir 

turning tool bkz. lathe tool 

turning tornada dairesel veya silindirik parça işleme, torna etme 

tune ayar etmek 

tune up ayar (motorun makine üzerine ayarı, supap ateşleme buji ağırlığı, platin tırnak açıklığı 

vb küçük ayarlar) 

tune up ayarlamak 

tune up data motor ayarları değerleri cetveli 

tune, to ayarlamak, uyumlamak 

tuned torsional vibration damper ayarlı burulma titreşim söndürücüsü, şaftın doğal 

frekanslarına yakın frekanslarda etkili olacak şekilde şaft miline bir yay ile akuple olan rezonans 

volan sistemi 

Page 129: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

tuner radyo alıcısı, ayar aygıtı 

tuner ayarlayıcı 

tungsten tungsten, volfram, şelit 

tungsten W (Wolfram) sembolü ile bilinen, atom no: 74 ve atom ağırlığı: 183.86 olan kimyasal 

element, tungsten 

tungsten lamp tungsten lambası 

tunic tabaka, gömlek, tunica 

tunica (çoğ. tunicae), bkz. tunic 

tunicle zar 

tuning ayarlama 

tuning frekans (sıklık) uyumlaması 

tuning ayar 

tuning rodaj 

tuning (of a device) aygıtın ayarlanması 

tuning fork ses çatalı 

tunnel tünel açmak 

tunnel kapalı yol, tünel 

tunnel cooler tünel tip soğutucu 

tunnel effect tünel etkisi 

tunnel freezer tünel tip dondurucu 

tunnel lighting system tünel aydınlatma sistemi 

tunnel lining tünel kaplaması 

tunnel ventilation tünel havalandırma 

tunnel zones tünel bölgeleri (gündüz aydınlatması açısından tünelde tanımlanan beş ayrı bölge) 

tunnel kemer, dehliz, galeri, geçit, tünel, lağım, delik, baca, tünel açmak, lağım açmak 

tup (a) buharlı çekiç başı, (b) şahmerdan, şahmerdan başı, kazık çakıcı 

turbary turbalık 

turbid bulanık, dumanlı, donuk 

Page 130: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

turbid düzensiz 

turbid water çalkantılı su, bulanık su 

turbidimeter bulanıklık ölçer 

turbidimeter bulanıklık ölçücüsü 

turbidimeter bulanıklık dterecesini ölçen alet 

turbidimeter, jackson bkz. jackson turbidimeter 

turbidimetry bir sıvının bulanıklık derecesini ölçme 

turbidity bulanıklık, çalkantılılık (suda ve havada asılı bulunan maddelerin neden olduğu, güneş 

ışınlarının ortama girme ve bitkilerin büyüme düzeylerini denetleyen, içme suyu kalitesi 

açısından çok zararlı olan ortam koşulları) 

turbidity bulanıklık 

turbidity coefficient bulanıklık katsayısı 

turbidity coefficient pusluluk katsayısı 

turbine türbin 

turbine blade türbin kanadı 

turbine rotor türbin çarkı 

turbine wheel türbin çarkı, türbin pervanesi 

turbine‐type axial compressor şekil 220, türbin tipi bir aksiyel kompresörün stator ve rotorunu 

göstermektedir 

turbo‐ (ön‐ek) türbin anlamı veren birleştirici 

turbo blower turbo körük (fan) 

turbo compressor turbo kompresör 

turbo generator turbo jeneratör 

turbo jet turbo jet 

turboblower turbo körük 

turbo‐starter uçak motorlarını çalıştırmak için kullanılan sıkıştırılmış hava, gaz kaynağı veya 

diğer başka bir yolla çalıştırılan bağımsız türbin 

turbocharged engine turboşarjer motor 

turbocharger türboşarj, türbo 

Page 131: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

turbocompressor turbo kompresör 

turboengine turbo motor 

turbogenerator turbo jeneratör, turbo generatör 

turbogenerator türbinli jeneratör, türbinli generatör 

turbogenerator türbo jeneratör, buhar türbini ile jeneratörün direkt bileşiminden oluşan sistem 

turbojet engine türünü jet motoru kompresör, yanma odaları ve gaz türbininden oluşan egzoz 

konisinden itme( püskürtme) memelerine geçen sıcak gazlar ile itme oluşturan hava emici 

motor 

turboprop pervaneli türbin 

turboprop engine türbinli pervane motoru, kısmen pervane tarafından, kısmende jet tarafından 

itme hareketi sağlanan hava emmeji türbo jet motoru 

turbo‐pump (a) klavuz kanatlan (yönlendirici kanatları) pervane çıkışında olan santrifüj pompa, 

(b) güdümlü silahlar için kullanılan koçlu hava türbini ve hidrolik pompa kombinasyonu 

turbo‐superchargsr bkz. supercharger 

turbulent flow türbülanslı akış 

turbulence türbülans, dönerek karışma 

turbulence türbülans, girdap 

turbulence chamber türbülans odası 

turbulence chamber türbülans hücresi 

turbulent türbülanslı 

turbulent flow türbülanslı akım, akış çizgisi akış eksenine koşut kalmayan akıntı 

turbulent flow türbülanslı akış 

turing machine turing makinası 

Turkish International Cooperation Agency (TICA) Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı (TIKA) 

turmeric paper zerdeçal kağıdı, kalevi maddeleri muayene etmeğe mahsus kağıt 

turn, to döndürmek 

turn, to dönmek 

turn sarım (bobin); dönüş 

turn, to tornalamak 

Page 132: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

turn, to çevirmek 

turn, to döndürmek, dönmek, kıvırmak, kıvrılmak 

turnaround göbek, dönüş cebi 

turn bench torna tezgahı 

turn off kapatmak, durdurmak, devre dışı bırakmak 

turn off kapatmak, şalterle devreyi kesmek, stop etmek 

turn off kesime gitme (devre) 

turn on iletime geçme (devre) 

turn on açmak, çalıştırmak, devreye almak 

turn signal dönüş sinyali 

turnaround time yön değiştirme gecikmesi 

turnboot bkz. curb pins 

turnbuckle fırdöndü 

turnbuckle germe donanımı, mil ucu aşığı, mil uzunluğu ayar baklası veya çatalı, ayar somunu, 

fırdöndü çektirmesi 

turnbuckle fırdöndü, germe aleti, gerici, iki ucunda biri sağ biri sol diş açılmış uzun vida bu vida 

ile iki farklı çubuk birleştirildiği gibi, gerilebilir, boy ayarlaması yapılabilir 

turned torna edilmiş 

turned bolts tornalanmış bulonlar 

turner tornacı 

turning tornalama 

turning rotasyon, dönme 

turning çevirme, döndürme 

turning axis dönme ekseni 

turning bay göbek, dönüş cebi 

turning clrcle taşıtın dönebileceği minimum viraj yarıçapı 

turning moment dönme momenti 

turning movement dönme hareketi 

Page 133: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

turning point değişme noktası, dönüş noktası 

turning radius dönüş yarı çapı 

turning radius dönme miktarı, dönüş yarıçapı 

turning tool torna kalemi 

turning tool holder torna kalemi tutucusu 

turning vane döner kanatlı 

turning vane fan döner kanatlı fan 

turnkey anahtar teslimi 

turnkey anahtar teslim 

turnkey contract anahtar teslimi sözleşme 

turnout sarma, sapak (yavaş seyir eden taşıtları düz giden trafik şeridinden çekerek, takip eden 

taşıtlara geçiş olanağı sağlayan, genişletilmiş, engelsiz banket) 

turnout lane hızlanma‐yavaşlama şeridi, katılma‐ayrılma şeridi, cep (taşıtların kısa süreli 

duruşlar için faydalandıkları genişletilmiş yol kısmı) 

turnover devir 

turnover iş hacmi 

turnover toplam ciro 

turnover devir hızı 

turnpike paralı yol (üzerinden belirli bir ücret ödemek suretiyle geçilebilen yol) 

turnplate döner tabla 

turns küçük parçaları mesnetlemek, parlatmak vs, için saat imalatçıları tarafından kollanılan 

küçük, sabit merkezli tezgah olup genellikle mengeneye tutturulup, el ile döndürülen bir çark ile 

çalışır 

turnstile turnike 

turntable döner tabla 

turntable döner platform 

turntable ladder döner tablalı merdiven 

turret küçük kule 

turret taret 

Page 134: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

turret clock kule saati, hareketi kadranından ayrı olan büyük saat, bkz. tower clock 

turret head (turret) of a lathe döner başlıklı torma, revolver tezgahı üzerinde birden fazla kesici 

takım taşıyan iş parçasının işlenmesi esnasında bu kesici takımları birbiri ardı kullanılan tezgah 

turret lathe revolver torna 

turret lathe büyük tezgah, ırgat baslığı ve kundak tertibatı her özel iş için belirli bir sırada 

otomatik olarak çalışan tezgah, revolvent tornalarda karşılaşılmayan bir durum olan ırgat yatağı 

ana yatak kızağı üzerinde bulunur 

turret saddle turret tezgahların altı köşeli revoh/ent takım kafasını taşıyan kısmı, mesnet torna 

yatağı üzerinde doğrudan kayar 

tutorial eğitmen 

tutorial paper başvuru makalesi, eğitmence yazılmış makale 

tutorial session eğitim oturumu 

turbine rotor bkz. rotor ve şekil 168 

turbine türbin, dolap, çark, su, sıcak gazlar veya buhar tahriki ile çalışan ve güç üreten dönel 

ünite, su türbini, buhar türbini, gaz türbini gibi 

turbine blade türbin kanadı, bkz. turbine 

turbine buckets (a) çarpma tesirli türbin kanatları, (b) türbin kanatları (A.B.D.) 

turbine disc (or drum) türbin kanatlarının tespit edildiği dönel türbin göbeği, türbin diski 

turbine pump santrifüj pompadan daha fazla kaldırma yüksekliği olan kademeli dönel pompa 

turbine wheel,  

turbine rotor şekil 222’te en basit hero tip çim fıskiye çarkı, çim sulama çarkı, gösterilmiştir, bkz. 

rotor 

TÜV (Technischer Überwachungsverein) Alman teknik inceleme kurumu 

tweezers cımbız 

twice iki kere 

twin ikiz, çift 

twin blade lift cylinders çift bıçaklı kaldırma silindirleri 

twin core cable çift tel göbekli çelik halat 

twin cylinder compressor ikiz silindirli kompresör 

Page 135: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

twin cylinder compressor ikiz (çift) silindirli kompresör 

twin disc clutch çift çelik diskli kavrama 

twin engine çift motor 

twin pump ikiz pompa 

twin screws çift pervaneli, çift uskuriu birbirine paralel farklı iki şaftta bulunan sağ ve sol 

pervane 

twin sprocket iki sıra dişli çark, iki zinciri birden tahrik eden çiftli zincir dişlisi 

twin‐shaft turbine aynı yatay şafta bağlı benzer iki türbinin zıt yönde egzoz vererek kendi itme 

kuvvetlerimde dengelemeyi gerçekleştiren türbin çifti 

twinaxial ikiz eksenli 

twinge birden gelen şiddetli sancı 

twist burmak, burulma 

twist, to bükmek, bükülmek 

twist, to kıvırmak 

twist drill matkap ucu 

twist drill helisel matkap, helezon matkap 

twist drill, inch size bkz. inch size twist drill 

twist drill, milimetrical size bkz. milimetrical size twist drill 

twist drill, wire gauge size bkz. wire gauge size twist drill 

twist drill helezon matkap, konik uca sahip helisel, oyuk kanal kenarları kesme işini gören, konik 

ile delme işi için yer oluşturan matkap 

twist drill/cylindrical matkap ucu/ silindirik 

twist drill/morse taper matkap ucu/ mors konik 

twisted pair bükülü tel çifti 

twisted wire bükülü kablo, örülmüş kablo 

twisting burkulma 

twisting torsiyon, burulma 

twisting frame çifte büküm tezgahı 

Page 136: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

twisting moment burulma momenti 

two cycle iki zamanlı 

two cycle engine iki zamanlı motor 

two cycle motor bkz. two cycle engine 

two cylinder engine iki silindirli motor 

two dimensional (2‐D) iki boyutlu 

two dimensional flow iki boyutlu akım, düzlemsel akım 

two dimensional state of stress düzlem gerilme, iki boyutlu gerilme hali 

two flute iki ağızlı 

two hand control block iki elle kontrol bloğu 

two hand release iki elle tetikleme 

two hand safety block iki el güvenlik bloğu 

two lane road iki şeritli yol (her iki zıt yöndeki trafik için birer şeriti bulunan, bölünmemiş iki‐

yönlü yol) 

two phase iki fazlı, çift safhalı 

two phase current iki fazlı akım 

two phase flow iki fazlı akış 

two phase motor iki fazlı akımla çalışan elektrik motoru 

two piece flange iki parçalı flanş 

two pipe heating iki borulu ısıtma 

two point level control system iki nokta seviye denetim sistemi 

two port valve bkz. two‐way valve iki geçişli vana 

two position valve iki konumlu valf 

two speed tracking çift hızlı yürüyüş sistemi 

two stage iki kademeli, iki safhalı 

two stage compressor iki kademeli kompresör 

two step bkz. two stage 

two step compressor bkz. two stage compressor 

Page 137: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

two way valve iki konumlu valf 

two wire circuit iki kablolu devre (sistem) 

two zone partial transverse ventilation çift bölge havalandırma (tünelde boyuna hava akışını 

sağlamak için, havanın tünelin bir bölümünden sağlanıp diğer bir bölümüne boşaltıldığı 

kuvvetlendirilmiş kısmi enine havalandırma) 

two‐start thread çift dişli vida 

two‐cycle iki zamanlı 

two‐cycle engine iki zamanlı motor 

two‐headed arrow çift başlı ok 

two‐high rolls (two‐high mill) iki merdane hadde merdanelerden biri diğerinin üzerinde olan ve 

merdanelenn geri dönüşünün olmaması durumunda haddeden geçen çubuğun üstten geri 

alınarak geri geçiş zaman kaybı oluşturan hadde tezgahı 

two‐hinged arch iki mafsallı kemer 

two‐jawed chuck iki çeneli ayna, ya bağımsız veya tek bir vidalı mil tarafından tahrik olan iki 

çeneye sahip aynalı torna tezgahı 

two‐lane iki şeritli 

two‐lane highway iki şeritli karayolu (her yön için bir şeride sahip olan iki şeritli enkesitten 

oluşan karayolu) 

two‐out‐of‐five code beşten ikisi kodu 

two‐phase flow gaz ve sıvı gibi iki fazın kapalı bir kanal veya borudan aynı anda akma hareketi 

two‐phase flow iki fazlı akış 

two‐pipe flow çift borulu akış, iki borulu akış 

two‐ply timber floor çift katlı ahşap döşeme 

two‐quadrant multiplier iki dördünlü çarpıcı 

two’s complement ikiye tümleyen 

two‐sided weaving section iki yönlü örülme alanı (araçların karayolu yaklaşımına sağdan veya 

bunun tersi girmeleri ve araçların karayolunda soldan ayrılmaları durumunda oluşan çapraz 

geçiş örülme alanı) 

two‐stage iki kademeli 

two‐stage compressor iki kademeli kompresör 

Page 138: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

two‐step action iki basamaklı eylem 

two‐stroke (2‐stroke) cycle iki zamanlı motor 

two‐terminal network tek kapılı devre 

two‐throw crank genellikle krank açıları 90° olan iki kranktı krank şaftı, krank mili 

two‐throw pump çift krankla çalışan iki silindirli emme pompası 

two‐vehicle accident iki taşıtlı kaza (iki taşıtın karıştığı kaza) 

two‐way iki yollu 

two‐way highway iki yönlü karayolu 

two‐way left‐turn lane iki yönlü sola dönüş şeridi (akımın herhangi bir yönünde sola dönüş 

yapan araçların sürekli olarak kullandığı üç şeritli veya çok şeritli yollardaki orta şerit) 

two‐way reinforcement iki doğrultuda donatı 

two‐way road iki‐yönlü yol (trafiğin aynı anda birbirine zıt yönlerde hareket edebildiği yol) 

two‐way slab iki doğrultuda plak 

two‐way slab floor iki yönlü döşeme 

two‐way switch komütatör 

two‐way switch iki yollu anahtar 

two‐way valve iki yönlü valf 

two‐way valve iki yollu vana 

two‐wire channel iki telli kanal 

two‐wire circuit iki‐telli devre 

two‐wire circuit iki kablolu devre 

two‐wire‐system iki‐telli sistem 

twtst drill grinder helezon matkap taşlayıcı, helezon matkap sabit açısını taşlamaya yarayan 

taşlama tezgahı 

tychastics sanayi kazalarının izlenmesi 

tying contract bağlayıcı sözleşme 

tying down makinayı bağlamak 

type n. 1. cins, tip; 2. örnek; 3. hurufat 

Page 139: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

type tip, tür, çeşit, cins 

type, to daktilo etmek 

type code tip kodu 

type declaration tip bildirimi 

type designation tip tanımlaması 

type face, typeface yazıyüzü ailesi 

type of action of an element öğe davranışı 

type of clay kil cinsi 

type of control denetim türü 

type of error hata türü 

type of mounting montaj şekli 

type of soil zemin tipi, zemin cinsi 

type of terrain arazi cinsi 

type test tip sınaması 

typeface yazıyüzü 

typematic key yinelemeli tuş 

types of beams kiriş tipleri, çeşitleri 

types of fit birleşme tipleri, geometrik boyutlardan ziyade diğer faktörlere bağlı olarak isim alan 

birleşme tipleri, sıkı geçme, toleranslı geçme gibi 

typeset karakter dizmek 

typeset, to karakter dizmek 

typesetter karakter dizicisi 

typewriter daktilo 

typewriter yazı makinası 

typical tipik 

typical belli özelliler taşıyan cinse has özellikler gösteren, tipik 

typical cross‐section tip enkesit (yolun tipik standart enkesit boyutlarını ve yapım 

karakteristiklerini gösteren enkesit) 

Page 140: systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya inceltme taper konik taper, to incelmek

typical cross‐section sheet tipik enkesit paftası 

typical section tipik kesit 

typically tipik olarak 

typing sınıflandırma 

tire bkz. tyre 

tyre lastik, otomobil lastiği 

tire carrier bkz. tyre carrier 

tire gauge bkz. tyre gauge 

tire pressure bkz. tyre pressure 

tire rim bkz. tyre rim 

tire rim block bkz. tyre rim peg 

tire rim peg bkz. tyre rim peg 

tyre rolling milis düşey veya yatay merdaneler, tekerlek sına demirinin iç ve dış merdaneler 

arasında ilk ve son işlemde şekillendirildiği haddeler 

tire size bkz. tyre size 

tire valve bkz. tyre valve 

tire, pressure gauge bkz. tyre pressure gauge 

tire tekerlek lastiği, tekerlek sına demiri, tekerlek taban demiri, tekerlek ispiti, dışlastiği 

lokomotif tekerleğini kuvvetlendirmek için tekerlek çevresine geçirilen dövülmüş ve flanşlı çelik 

çember 

‐U‐ 

 

u bolt u kelepçe 

u bolt u cıvatası, çift kollu askı cıvatası 

u iron u profili demir 

u joint u bağlantısı 

u joint yoke u bağlantısı çatal mafsalı 

u pipe u borusu