Tasavvuf Araştırmalarında Dönemlendirme Sorunu: Din ...nazariyat.org/content/5-sayilar/4-4/1-m0030/ekrem-demirli_tr.pdf · Ekr emirli, Tasavvuf Araitırmalarında Dönemlendirme

  • Upload
    ngothuy

  • View
    233

  • Download
    3

Embed Size (px)

Citation preview

  • Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    Ekrem Demirli *

    Atf Demirli, Ekrem, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi, Nazariyat slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi 2/4 (Nisan 2016): 1-29.

    DOI dx.doi.org/10.12658/Nazariyat.2.4.M0030

    z: Bilimlerin dnemlere ayrtrlmas belirli bir alan daraltarak ele almann ve o alandaki dnmleri takip edebilmenin nemli aralarndan birisidir. Bununla birlikte slm bilimleri tarihi sz konusu olunca baarl d-nemlendirmelerden sz etmek gtr; bn Haldnun ana hatlaryla kelm iin, ksmen de tasavvuf iin syledik-leri uzun yllardr geerliliini korudu. Bunun temel nedeni, din ilimleri hakkndaki almalarn yetersizliinden daha ok yntemdeki sorunlardr. Henz din ilimlerini dnemlere ayrmay da mmkn klabilecek bir yntem ortada yoktur ve yine bu nedenle din ilimlerinin tarihi, bilimsel olarak yazlmamtr. te yandan bir bilimin tarihi sadece o bilim dhilinden yazlamaz; onu etkileyen pek ok dhili ve harici amilin dikkate alnd, karlatrmal en azndan bunu dikkate alarak bir bilim tarihi yazmaktan sz edebiliriz. Tasavvuf aratrmalar bu tasnif yok-sunluu nedeniyle ciddi sorunlarla maluldr. Hangi sfyi ve eseri, hangi erevede ele alacamz hakknda ak bir fikre sahip deiliz. Tasavvuf almalarnda baarl ve bilimsel neticeler elde edebilmek iin yaplmas gereken en nemli ilerden birisi, dnemlendirme yapmaktr. Dnemlendirme, bize, bir sfden ve onun metninden bamsz olarak, dnem hakknda bir bak as verecektir ve o metni o bak asyla ele almamz mmkn klacaktr.

    Anahtar Kelimeler: Zht Dnemi, Tasavvuf Dnemi, Felsefi Tasavvuf, Snni Tasavvuf, Metafizik Tasavvuf.

    Abstract: The parceling of the sciences into periods is one of the essential devices of treating a field by specifica-tion and tracing the transformations in that field. Nonetheless, it would be hard to speak of robust periodizations concerning the history of Islamic sciences. What Ibn Khaldn had spelled retained its validity quite long for the mainstays of the speculative theology, and partially for Sufism. The basic reason was the methodological prob-lems rather than the inadequacy of the studies in religious sciences. Yet there is no method that would also make the periodization of the Islamic sciences plausible, ergo the history of religious sciences has not been written scientifically. On the other hand, the history of a science cannot be written solely from within; one may consider writing a comparative at least taking note of it history of science that would take into account many internal and external factors. Sufi studies are fraught with serious challenges in the absence of that classification. We do not have a clear idea for studying which Sufi and work in what context. The espousal of periodization is one of the crucial tasks to be undertaken in order to obtain valid and scientific results in the Sufi studies. Periodization would furnish us with a view of the period independent from a Sufi and the text, and enable us to access the text with that vista.

    Keywords: The Period of Zuhd, The Period of Sufism, Philosophical Sufism, Sunnite Sufism, Metaphysical Sufism.

    * Prof. Dr., stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi. Makalenin farkl merhalelerinde katklar olan Dr. Hac Bayram Baer, Do. Dr. mer Trker ve Dr. brahim Halil ere teekkr ederim. letiim: [email protected]

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    2

    Sfyyenin itikad Ehl-i snnetin itikaddr.Kelbz (Hicr IV. asr)

    Muhakkik sfler kelamclar ile hibir konuda ittifak etmemitir.Sadreddin Konev (Hicr VII. asr)

    Giri: Sorunun Tespiti

    T asavvufa nedenlerinde ve ieriinde hibir zaman ittifak edilemeyecek bir ekilde hl ilmi denilmitir; hibir cmle tasavvufun din ilimler arasnda yer alma abasndaki srecini bu cmle kadar gletirmemiti. On dr-dnc asr sflerinden Dvd el-Kayser (. 751/1350) tasavvuf anlayn mev-zu, mesele ve yntemi belirlenen mdevven bir ilim zemininde ina ederken Ko-nevnin yolunu takip ederek mhim bir tespitte bulunur: Tasavvufu byle ele almazsak, herkes onu airne tahayyller ve ind yorumlar olarak grecek.1 Kay-serye gre byle bir algnn nne gemek, tasavvufu mdevven ilim olarak ina etmekle mmknd. Kayser bir ihtimalden sz eder gibi olsa bile, vaka tam onun dedii gibiydi. Genel bilim tasnif eserlerine baknca, tasavvuf hibir zaman bir ilim olarak telakki edilmedii gibi kendisi de bir ilim olmak hususunda istekli davranma-d. Bu itibarla tasavvuf iinde ortaya kan eserler, en ok tasavvuf iinden kukuyla karland ve bu eserlerin kime hitap ettii sorunu hep muallakta kald. u soru, gemite ve gnmzde anlamn yitirmi deildir: Tasavvuf iinde yazlm eser-ler, bir insann tasavvuf terbiyesine nasl katk salayabilir? Fahreddin er-Rz (. 606/1210) frkalar kitabnda seleflerinin sfleri eserlerinde zikretmemesini ele-tirir.2 Ona gre byle yapmakla hata etmilerdir: Sfleri frkalar iinde zikretmek gerekirdi. Sfler ise kendi eserlerinde tasavvufu yceltmek maksadyla onun bir ilim olmakla snrlanamayacan syler.3 Demek ki tasavvuf mdevven ilim sayl-mada hem dardan bir diren grm hem de ieriden sfler buna istekli olma-mlardr. Tasavvuf Cneyd-i Baddden (. 297/909) itibaren din ilimleri arasna

    1 Dvd el-Kayser, Risle fi ilmit-tasavvuf, er-Resil iinde, nr. Mehmet Bayraktar (Kayseri: Kayseri Bykehir Belediyesi Kltr Yaynlar, 1997), 111.

    2 Rz yle demektedir: Bilinmelidir ki slm mmetinin frkalarn yazanlar sfleri zikretmemiler-dir. Bu bir hatadr. nk sflerin sznn ve yolunun amac marifetullahtr. O da beden ilikilerden soyutlanma ve temizlenmedir. Bu ise gzel bir yoldur. Onlarn eitli frkalar vardr. Bkz. Fahreddin er-Rz, tikdtl-frakil-mslimn vel-mrikn, thk. Ali Sami Ner (Kahire: Mektebetn-nahda-til-Msriyye, 1938), 72-73.

    3 Eb Nasr Serrc et-Ts, el-Lma, thk. Abdlhalim Mahmud, Th Abdlbaki Surr (Kahire: Drl-k-tbil-hadse, 1960), 40; kr. Serrc, slam Tasavvufu, ev. Hasan Kmil Ylmaz (stanbul: Altnoluk Ya-ynlar, 1996), 21-22.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    3

    girmek zorunda kalsa bile, bu aba hibir zaman herkesi sfleri ve sf olmayan-lar ikna edemedi. Bu meyanda sfler tarafndan tasavvufu yceltmek maksadyla dile getirilen hl ilmi tabirinin kilit bir rol oynadn sylemek gerekir. Hl ilmi ve bunu teyit ve tefsir etmek zere sylenen zevk ilmi, tasavvufun mdevven ilimler arasna girme mcadelesini zayflatm, bunun yan sra sflerin bilgi grlerini anlatrken kullandklar keif, ilham, mahede gibi kavramlar, sreci daha da etki-sizletirmitir. En azndan yle bir hkme ulamak mmkndr: Bir sf iin hl ilmi ile sf olmayan iin hl ilmi tabiri, nadiren ayn anlama gelebilir. Bu tabir birisi iin yceltici ve hususilii anlatan bir nitelemeyken, teki iin ilimden uzaklatran sbjektif bir uran iir gibi ikrar demektir.

    Hl ilminin tarihsel dnemlere gre ayrlmas gerekir mi? Hl tabirini sbjek-tiflik ve bilimden uzaklk anlamnda alanlar iin byle bir zahmete gerek yok; bu-nun yerine amel hareketin dhili krlmalarndan ve daha ok sahih bir gelenein bozulma srecinden sz etmek mmkndr. nk ortada mevzusu, meseleleri, yntemi ve maksad belirlenmi bir ilim yoktur. te yandan tasavvuf deiimlere ahitlik edebilecek bir sosyal olgu eklinde telakki edildii srece ondan ve dnem-lerinden sz etmek anlamldr. bn Haldnun (. 808/1406) ilk sflerin zht ve ibadet merkezli tasavvuf anlaylarnn, btni gruplarla ve retilerle tanmalar neticesinde bozulmasndan sz ediini bu kapsamda deerlendirebiliriz.4 Hl ilmi tabirini yceltici bir niteleme sayan sfler iin i daha da belirsizdir; nk tasnif-ten ve bir dnemlendirmeden sz etmek, en azndan bir deiimden ve mntesipler arasndaki ihtilaflardan, belki atmalardan sz etmeyi gerektirir. Sfler ise zevk ve hl yntemini mntesipler arasnda ihtilaflar ortadan kaldran bir yntem say-mlardr. Bu durumda nasl bir deiimden ve dnemlendirmeden sz edeceiz? On drdnc asrn nl sf-airi Yunus Emre Yz bini birdir derviin, araya ayar gerekmez5 derken bu sreklilie ve btnle iaret eder. Bu durumda tasavvufun demlendirilmesinden sz etmek, en azndan, sfler iin ynteme ynelik bir ele-tiri ve kuku olarak kabul edilebilir. Tasavvufun douu meselesi bata olmak zere pek ok konuda sfler, tam anlamyla bir ilimden sz edemeyeceimiz iddiasyla tasavvuf meselesini ele almtr. Bunlarn bir ksmna aada deineceiz, ancak imdilik syleyeceimiz udur: Sz konusu eserlerde bile tasavvufun bir ilim olup olmadn tespit gtr. Bu nedenle tarihsel srecinden ve dnemlerinden sz ede-ceimiz eyin bizzat kendisi hakknda bir ilim olup olmad bahsinde mntesip-leri arasnda kesin bir kanaat yoktur.

    4 Eb Zeyd Veliyyddin Abdurrahman b. Muhammed bn Haldn, el-Mukaddime, thk. Abdsselam e-eddd (Drlbeyz: Beytl-fnn vel-ulm vel-db, 2005), V, 221-222; kr. bn Haldn, Mukad-dime, ev. Sleyman Uluda, 9. bsk. (stanbul: Dergh Yaynlar, 2013), II, 858-860.

    5 Yunus Emre, Divan, nr. Mustafa Tatc (Ankara: MEB, 1997), II, 166.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    4

    Demek ki tasavvufun belirli dnemlere tasnif edilmesi zerinde dnmek, hem ieriden hem dardan gelebilecek gl ve ksmen mukni itirazlarla malul bir abadr ve bu durum yaplan teebbs iin banda kadk klabilir. Nitekim C-neyd-i Baddden sonra yazlan ve gnmzde en ok kullanlan metinlerde eleti-rel bir tarih tasnifi vardr. Her eyden nce onlar iin tasavvufun balamasndan sz etmek doru deildir; sz edilmesi gereken ey, tasavvufun dikkat ekici bir ekilde slm cemiyetinde yaygnlamasdr. Yaygnlama ise slm toplumunun ahlaki ve din hayatndaki zlmenin bir ahidi olarak yorumlanmaldr. Tasavvufun slm toplumundaki yaygnlama sreci, Hz. Peygamberden itibaren slam mmetindeki orta yolu temsil eden seilmilerde6 temessl eden manevi hayatn zamanla soru-ce-vapl bir konumaya-bilime doru bozulma srecinden ibarettir. Mesela Eskiden bu iin ad yoktu, kendi vard; imdi ise ad var kendi yok7 anlamndaki cmleler, bu dnemde yazlan kitaplarda sklkla tekrar edilir. Byle bir cmle, hi kukusuz, d-nemlendirme abasn gerilemenin ve bozulmann tespiti olarak grmeyi icbar eder. Baka bir anlatmla dnemlendirmeden sz etmek demek, gerileme ve bozulmann tarihini tespit etmek demektir. Kelbz (. 380/990) tasavvufun nce hl olarak baladn, daha sonra yaz devrine doru gerilediini anlatr.8 Her hlkrda bu d-nemde yazlm eserlerde herhangi bir ayrm ve tasnifi temellendirmek gtr. Bu bahiste zerinde durabileceimiz eylerden birisi, frkalamann tespit edilmesidir. Hucvr (. 465/1072) bu konuda verimli yazarlardan birisidir. Hucvrde grebile-ceimiz en nemli hususlardan birisi, sf frkalamalar iinde sapkn gruplarn tes-pitidir. Bu itibarla dnemlendirmek gerekelerini belirlemek mmkn olmasa bile, kendi iinde bir tasnif yapmak ve sahih ile btl tasavvuf anlayn tespit etmek, bu eserlerde bir sorun eklinde ortaya kmtr.

    Tasavvufu Dnemlendirmek: Bilimsel Bir htiya ve Vaka Arasnda Skmak

    slm ilim geleneindeki en garip paradoks udur: Hl ve zevk ilmi olan tasavvuf hem ortaya kan literatr hem tatbikat alan itibaryla bilhassa tarikatlar sebe-biyle din ilimlerinde aina olmadmz bir hacme sahiptir. Byle bir literatrde

    6 Serrc, el-Lma, 108-122; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 73-83.7 Bu ifade erken dnemin nl mutasavvflarndan Eb Hasan Bencye (. 348/960) aittir. Bkz. Eb

    Abdurrahman Slem, Tabaktus-sfyye, thk. Nureddin erbe, 2. bsk. (Halep: Drl-kitbin-nefs, 1986), 459; Ali b. Osman Cllb Hucvr, Kefl-mahcb, thk. sd Abdlhd Kandl (Beyrut: D-rn-nahdatil-Arabiyye, 1980), 239; kr. Hucvr, Hakikat Bilgisi: Kefl-mahcb, ev. Sleyman Uluda (stanbul: Dergh Yaynlar, 1996), 123.

    8 Eb Bekir Kelbz, et-Taarruf li-mezhebi ehlit-tasavvuf, thk. Ahmed emseddin (Beyrut: Drl-kt-bil-ilmiyye, 2001), 6-7; kr. Kelbz, Dou Devrinde Tasavvuf: Taarruf, ev. Sleyman Uluda (stan-bul: Dergh Yaynlar, 1992), 48.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    5

    kendini ifade etmi bir hareketi veya ilmi, nesnel llerde dnemlere ayrtrmak g, btn kapsayacak bir teori gelitirmek ise neredeyse imknsz bir itir. Ancak yine de dnemlendirme yapmak sahici gerekeleri ve hareket noktas bulabilirsek aratrmalar salkl bir zeminde yapmay mmkn klar. O zaman soru udur: Ta-savvuf tarihi zerinde tasnifi meru ve makul klabilecek bir hareket noktas buluna-bilir mi? Bunun iin ikna edici bir gereke ve delil bulmak arttr, zira ilkesi belirsiz herhangi bir tasnif sbjektif kalacaktr ve bilimsel deer tamayacaktr. Bunun iin iki nemli sfnin grn karlatrmak istiyoruz. Drdnc ve beinci asrda yazlan eserlerdeki tasavvuf anlayn en iyi anlatan ifadelerden birisi Kelbznin Taarruf li-mezhebi ehlit-tasavvufunda geer. Daha dorusu Kelbznin kitab bu ana fikir ekseninde yazlmtr ve bu nedenle onu dnemin tasavvuf anlayn en iyi yanstan eserlerden biri kabul edebiliriz. Kelbz sflerin tasavvuf grn anlatrken eserinin btnnde u ana fikri savunur: Sflerin her bahisteki gr-leri Ehl-i snnetin akidesiyle uyumludur. Kelbziye gre buna fkh mezhepleri de dhil edilebilir. stelik Kelbz byle bir iddiada bulunmakla kalmaz; mehur eserinin ilk ksmn akide bahsine ayrr ve sflerin Ehl-i snnet akidesine nasl bal olduklarn gstermeye alr.9 Muasrlar olan Serrc (. 378/988) ve Eb T-lib el-Mekk (. 386/996) ile bir sonraki yzylda yaayan Kueyr (. 465/1072) ve Hucvr (. 465/1072) gibi sfler de ayn gr paylar.10 Kelbz bu grlerini savunurken bir tr anket yntemiyle ulaabildii btn sflerin grlerini derle-diini belirtir;11 bu nedenle btn sahih sfleri balayc bir iddia vardr karmzda! Bu durumda drdnc ve beinci asrda yazlm kitaplardaki tasavvuf anlayn en azndan akide ve buna bal olarak fkh bahislerinde, ayn tavrda ve izgide mta-laa edebiliriz. Tasavvuf hakknda yazlm elimizdeki eserlerin szlk kitaplarn-dan tabakat ve tefsir kitaplarna kadar nemli bir ksm bu konuda Kelbz ile hemfikirdir ve hepsi ayn ana fikir ekseninde yazlmtr: Sahih tasavvuf anlaynn batl anlaylardan ayrtrlmas. Sahih olmann lt ise Ehl-i snnet akide ve f-kh anlayyla uyumluluktur. Bu iddiay nc, drdnc ve beinci asrda ortaya kan tasavvuf literatrnn temel iddias saymakta bir beis yoktur: Kelm ve fkh ilimlerinin alanlarndaki otoriteyi kabul eden ve onlarla uzlaan bir tasavvuf. Sfler bu bak asyla geriye doru baknca, Hz. Peygambere kadar bir tarihsel btn-lk ina etmilerdir. zellikle tabakat kitaplar Slem (. 412/1021), Eb Nuaym

    9 Kelbz, et-Taarruf, 31-103; kr. Kelbz, Dou Devrinde Tasavvuf, 53-125.10 Serrc, Lma, 21-24; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 11-14; Abdlkerm el-Kueyr, Risletl-Kueyriyye,

    thk. Abdlhalim Mahmd ve Mahmd b. erif, nr. Veliyddin Muhammed Salih el-Ferfr (am: D-rl-ferfr, 2002), 29-48; kr. Kueyr, Kueyr Rislesi, ev. Sleyman Uluda (stanbul: Dergh Yaynla-r, 1996), 83-91; Hucvr, Kefl-mahcb, 453 vd.; 509 vd.; kr. Hucvr, Hakikat Bilgisi, 335 vd.; 397 vd.

    11 Kelbz, et-Taarruf, 7; kr. Kelbz, Dou Devrinde Tasavvuf, 49.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    6

    el-sfahn (. 430/1038) ve eserlerine tabakat ksm ayran dier sf yazarlar bu tarihsel sreklilii salamtr.12 Farkl dnemlerdeki sf imamlar ki henz tasav-vuf ve sf isminin kmadn hesaba katmalyz hep Ehl-i snnet akidesine bal olmu, fkhn gerekliliine ve balayclna inanmlardr. Bu yaklam sadece sa-hih tasavvuf anlayna tarihsel bir sreklilik getirmekle kalmaz, ayn zamanda Ehl-i snnet akidesinin temessl ettii ekollere de tarihsel bir derinlik kazandrr: Hl ilmi Ehl-i snnet akidesinin doruluunun delilidir. Yunus Emrenin Yz bini birdir derviin iddias geerli olsayd, bir tasnif gereksiz kalabilir, tarihlendirme sadece bir kronoloji meselesi olmaktan teye gitmezdi. Fakat Yunusun sz bir iddia m-dr, temenni midir? yle grnyor ki Yunusun sz bir temennidir ve vaka onun dedii gibi olmamtr.

    Kelbzden yaklak asr sonra yaayan Sadreddin Konev (. 673/1274) bir mektubunda yle der: Sfler ile kelamclar hemen hibir bahiste gr birliine varmamtr. Biz gr birliinden sz ederken sfler ile filozoflar arasndaki gr birliinden sz ederiz.13 Konev, bnl-Arabyle birlikte yedinci asrda ortaya kan tasavvuf anlaynn en gl temsilcisidir. Bu itibarla Konevden sz etmek, bir dnemin anlayndan sz etmek demektir ve bu gr balayc bir grtr. Ba-ka bir anlatmla Kelbznin gr bir dnemi temsil ettii kadar e-eyhl-Kebr (kurucu dnr anlamnda byk stat) Konevnin cmlesi de bir dnemi en azndan saysn bilmesek bile bir literatr ortaya koymu tasavvuf anlayn tem-sil eder. Tasavvuf zerindeki almalarda dnemlendirme meselesini ele almak iin bundan daha gl bir sebep bulamayz. nk bir dnemi temsil eden en iyi iki rnekten birinin syledii ile teki bir dnemi temsil eden en iyi yazarn syledii birbirine tam olarak zttr. stelik Konevnin gr akis de bulmutur: Kelmcla-rn bnl-Arab ve takipilerine ynelik eletirilerinin banda, filozoflarla hemfikir olmak sulamas gelir. O zaman soracamz soru udur: Bu iki kiiyi ayn tasavvuf anlaynn temsilcileri saymak mmkn olabilir mi? Bir bilim veya disiplin tehft sorunuyla malul olmakszn byle birbirine zt iki gr bnyesinde barndrabi-lir mi? Dorusu tasavvuf zerindeki almalarda gzden karlmamas gereken en nemli sorun budur.

    12 Eb Abdurrahman es-Slem, Tabakts-sfyye, thk. Nureddin erbe, 2. bsk. (Halep: Drl-kitbin-nefs, 1986); Eb Nuaym Ahmed b. Abdullah b. shak el-sfahn, Hilyetl-evliy ve tabaktl-asfiy, c. I-X (Kahire: Matbaats-saade, 1974); Kueyr, Risletl-Kueyriyye, 49-150; Hucvr, Kefl-mahcb, 267-392.

    13 el-Mrselt beyne Sadreddn el-Konev ve Nasriddn et-Ts, thk. Gudrun Schubert (Beyrut: Franz Steiner Verlag, 1995), 165-166; kr. Konev, Sadreddin Konev ile Nasireddin Ts Arasnda Yazmalar: el-Mr-selt, ev. Ekrem Demirli (stanbul: z Yaynclk, 2002), 189.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    7

    Akademik Aratrmalarda Dnemlendirme Sorunu: Meruiyet Sorunu Tartmasnda Yzeysellie Mahkm Kalmak

    Akademik tasavvuf aratrmalarnn istikametini tasavvufun menei sorunu zerindeki aratrma olarak adlandrlmas zor tartmalar belirledi. slm dn-yasndaki aratrmaclar iin mene sorunu, oryantalist almalardan, sadece ta-savvuf iin deil, belki btn din ilimleri iin geerli bir sorun olarak tevars edildi. zellikle erken dnem oryantalistlerin bir blm, slmn ne rettii sorununa kimden neyi ald sorununu ncelemitir.14 Zaman iinde yerli aratrmalar da bu mene sorunu ekseninde ekillenmiti.15 Tasavvuf bu bahiste en verimli aland;

    14 Burada tasavvuf zelinde birka rnek zikretmek yeterli olacaktr. Yaymlad iki makalede tasavvuf ta-rihinin erken dnemini zht dnemi ve tasavvuf dnemi eklinde ikiye ayran Ignaz Goldziher (. 1921), zhd-tasavvuf ayrmn bir dnemlendirme konusu yapan ilk oryantalistlerdendir. Goldzihere gre ta-savvufun yaad sre, daha geni planda slmn bir tekml srecidir. slm bandan beri zhd d-ncesinin eksikliiyle maluld ve hicri ikinci asrdan itibaren Mslman keiler yoluyla zht hareketi, slmn eksik ynn tamamlam oldu. Bununla beraber ayn hareket hicri drdnc asrdan itibaren mistik bir karakter kazanarak yeni bir aamaya gemitir. Bu sre, slmdan nce Arap toplumunda grlen asetik-mistik unsurlarn tasavvuf yazarlar eliyle slma dhil edilmesine ahitlik etmitir. Bkz. Ignaz Goldziher, Materialien zur Entwicklungs-geschichte des Sufismus, Wiener Zeitschrift fur die Kunde des Morgenlandes 13 (1899): 35-56; Asketismus und Sufismus, Vorlesungen ber den Islam (Heidelberg, 1910), 139-200; Introduction to Islamic Theology and Law, ev. Andras ve Ruth Hamori (Princeton: Prin-ceton University Press, 1981), 116-167. Duncan B. Macdonald (. 1943) hem Aspects of Islamda hem de Development of Muslim Theologyde tasavvufun bir zht hareketi olarak baladn ve geliim srecinde ruhbanlktan etkilendiini sylemektedir. Ona gre ilk dnemde sfler amele daha ok nem veriyorlar-d. Bu zht arlkl amel tasavvuf, zamanla yabanc tesirlerin ve bilhassa Yeni Efltunculuun etkisinde kalarak yerini teolojik speklasyonlara dayal mistisizme brakmtr. Bu nedenle Macdonald, tasavvuf bir zht olarak balasa bile zamanla zhd-amel ekol ve felsef-nazar ekol olmak zere iki kola ayrldn, bunlardan ikincisinin panteizme varan grler iermesi sebebiyle slmdan bir sapma saylabileceini dnmektedir. Bkz. Donald Black Macdonald, Development of Muslim Theology, Jurisprudence and Cons-titutional Theory (New York: Charles Scribners Sons, 1903), 172-185; Aspects of Islam, (New York: The Macmillan Company, 1911), 190-203. Reynold Alleyne Nicholson (. 1945) ise oryantalistler ierisinde tasavvufun geliimi zerinde en ok duran aratrmac olarak dikkati eker. Bkz. Reynold A. Nicholson, A Historical Enquiry Concerning the Origin and Development of Sufism, with a list of Definitions of the terms sufi and tasawwuf, Arranged chronologically, Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain & Ireland 38 (1906): 303-348; The Mystics of Islam (Londra: Routledge, 1966); A Literary History of the Arabs (Cambridge: Cambridge University Press, 1979), 224-235; Studies in Islamic Mysticism (Cambridge: Cambridge University Press, 1980). sveli oryantalist Tor Andrae de (. 1947) tasavvufun geliimini an-latrken onun yabanc unsurlardan etkilendiini dile getirir. Bkz. Tor Andrae, In the Garden of Myrtles: Stu-dies in Early Islamic Mysticism, ev. Brigitta Sharpre (Albany: SUNY, 1987), 33-54. Margaret Smith, slm ve Hristiyanlk ilikisi zerinden sfler ile Hristiyan keiler arasndaki benzerlikler zerinde durur. Bkz. Margaret Smith, Studies in Early Mysticism in the Near and the Middle East (Oxford: Oneworld Publi-cations, 1995), 125-152; The Way of the Mystics: The Early Christian Mystics and the Rise of Sufis (Londra: The Sheldon Press, 1976). Oryantalistlerin tasavvuf tarihini dnemlendirme giriimlerinin bir eletirisi iin bkz. Hac Bayram Baer, Snn Tasavvufun Teekkl Srecinde eriat-Hakikat likisi Sorunu (Hicr III. ve IV. Yzyllar) (Doktora tezi, stanbul niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, 2015), 11-20.

    15 Bir rnek iin bkz. Ebul-Al Aff, The Mystical Philosophy of Muhyiddin Ibn Arabi (Cambridge: Cambridge University Press, 1939); kr. A. E. Aff, Muhyiddin bnul-Arabnin Tasavvuf Felsefesi, ev. Mehmet Da (Ankara: A lahiyat Fakltesi Yaynlar, 1975). Ebul-Al Aff, et-Tasavvuf: es-Sevretr-rhiyye fil-s-lm, (skenderiye, 1963); kr. Ebul-Al Aff, Tasavvuf: slamda Manev Hayat, ev. Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal (stanbul: z Yaynclk, 1996).

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    8

    nk tasavvuf geni bir alanda ortaya kt gibi ayn zamanda kadim din-felsefi inanlarla ve kltrlerle en ok temas eden hareketti. Baka bir anlatmla tasavvuf, saha ile en gl irtibata sahip aland. Bu ve baka nedenlerle tasavvuf slmda ya-banc unsur veya zayf halka sayld ve pek ok insan tarafndan slmn Hicaz sonra-sndaki bozulmasnn ana sebebi tasavvuf kabul edildi. Tasavvufun slma tad kaynaklar bazen Hristiyanlk bazen Hint, bazen Msr, bazen baka yerel kaynaklar olarak zikredildi. Bu meyanda tasavvuf almalarndaki zht tasavvufu veya felsefi tasavvuf gibi baz tasnifler ise mene sorununu daha belirgin klmak maksadyla yaplmtr.16 te yandan tasavvuf zerine yazlm kitaplarda baka bir tasnif bi-imi dikkat eker ki, Trkiyede tasavvuf hakknda yaplan aratrmalar da bu al-malarn devam niteliindedir.17 Bunlardan birisini dikkate alarak bir tahlil yapmak mmkndr. Bu tasnife gre tasavvuf, zht dnemi, tasavvuf dnemi, tarikatlar dnemi ve vahdet-i vcd dnemi eklinde drtl bir tasnife ayrlmtr.18 Ancak bu tasnifin neye gre yapld belirsizdir. Her eyden nce tasavvufa dair bir tasnifin tasavvuf dnemi diye mstakil bir dnemden sz etmesi elikilidir: Bir ilim ad niin ayn zamanda dnemin ad olsun? Ayrca dnemlendirmenin gerekeleri de hi ak deildir. En nemli sorun ise vahdet-i vcd dnemi ve tarikatlar dnemi eklindeki son dneme dair isimlendirmelerdir. Tarikatlar dnemi ve tasavvuf d-nemi eklindeki ayrm nesnel gerekelerle nasl ayrtrlacaktr? Tarikatlar dnemi tasavvuf dnemi denilen dnemin anlayndan uzaklama mdr veya ona ne kat-mtr ki mstakil bir dnem saylsn? Her hlkrda bu tasniflerdeki en byk so-run, dnemlendirmenin takip edecei sistematik bir yntemin belirsizliidir. Zht dnemi ve tasavvuf dnemi eklindeki tasniflerde de bu belirsizlik ortaya kar.

    16 Bu tasniflerle ilgili yukardaki oryantalist almalara ek olarak bkz. Ebul-Al Aff, et-Tasavvuf: es-Sev-retr-rhiyye fil-slm (skenderiye, 1963); Abdlkdir Mahmd, el-Felsefets-sfiyye fil-slm (Kahire: Drl-fikr, 1962); brahim Besyn, Neett-tasavvufil-slm, (Kahire: Drl-marif, 1969); Kasm Gan, Trhut-tasavvuf fil-slm (Kahire: Mektebetn-nahdatil-Msriyye, 1970).

    17 Bu almalardan bazlar iin bkz. Mehmed Ali Ayn, Tasavvuf Tarihi (stanbul: Kitabhne-i Sd, 1341); Erol Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, 2. bsk. (stanbul: tken Yaynlar, 1984); Mustafa Kara, Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, 6. bsk. (stanbul: Dergh Yaynlar, 2003), 77; Hasan Kmil Ylmaz, Ana Hatlaryla Tasavvuf ve Tarikatlar, 10 bsk. (stanbul: Ensar Neriyat, 2004), 84 vd.; Mustafa Akar, Tasav-vuf Tarihi Literatr (stanbul: z Yaynclk, 2006), 35, 36; Kadir zkse (ed.), Tasavvuf, 3. bsk. (Ankara: Grafiker Yaynlar, 2015), 105-210.

    18 Trkede bu tasnifi dile getiren aratrmaclar, bu tr bir dnemlendirmenin kaynayla ilgili herhangi bir bilgi vermedikleri gibi bu dnemlendirmeye eletirel bir bak asyla da yaklamazlar. Bunun bal-ca sebebi, bu eserlerin ncelikli olarak ders kitab niteliinde yazlm olmasdr. Yalnzca Mustafa Kara, tasavvuf tarihinin dnemleriyle ilgili eitli tasnifleri verdikten sonra, yukardaki drtl tasnifin en ok tercih edilen tasnif olduunu; fakat tasavvuf tarihinin dnemleri arasnda bir tasavvuf dneminin zikredilmesinin tuhaf kabul edilebileceini belirtmekle yetinir. Bu dnemlendirmeyi eserlerinde zik-reden baz mellifler iin bkz. Kara, Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, 77-78; Osman Trer, Ana Hatlaryla Tasavvuf Tarihi (stanbul: Seha Yaynlar, 1998), 76-77. Hasan Kmil Ylmaz, zht dnemi, tasavvuf dnemi ve tarikat dnemi eklinde l bir tasniften hareket ederek dier yazarlardan daha belirgin bir tercih yapar. Bkz. Ylmaz, Ana Hatlaryla Tasavvuf ve Tarikatlar, 84.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    9

    Bir kiinin zahit mi yoksa sf mi saylaca ak bir gerekeye dayanmaz. Bununla birlikte bu bahiste en nemli mesele felsefi tasavvuf ile zht veya tasavvuf dne-mi eklindeki ayrmlarda tebarz eder. Felsefi tasavvuf tabiri dlayc ve kltc bir terimletirme eklinde kullanlmtr.19 Buna kaynaklk tekil eden ilk dnem sflerinin szleri ve tasavvuf anlaylar da zaten d kaynakl kabul edilerek daha nceden dlanmt.20 Ancak bu tasavvufun esasta ne olduu, hangi unsurlardan ortaya kt ve her eyden nemlisi bir ilim olarak unsurlarnn ne olduu meselesi ak deildir. Tasavvufu dnemlendirme meselesindeki ciddi sorunlardan birisi de tarikatlar bahsidir. Tasavvufun tarikatlar araclyla yaygnlamas ve geni kitle-lere ulamas, tasavvuf aratrmalarnn nemli meselelerinden birisidir. zellikle Trkiyede tasavvuf zerinde yaplan aratrmalarda tarikatlar bahsi ciddi bir yer igal eder. Pek ok aratrmac iin tasavvuf ve tarikatlar birlikte mtalaa edilmesi gereken unsurlardr. Bu yaklamn doruluu ve yanll aratrmamzn dnda kalr; ancak burada zerinde durmamz gereken husus, tarikatlarn niin bir dnem olarak zikredileceinin belirsizliidir. Mesela tarikatlardaki tasavvuf anlaynda bir deiim var mdr, yok mudur? Bu husus belirlenmeksizin tarikatlar diye bir tasav-vuf dneminden sz etmek gereki olamaz.

    Binaenaleyh snrl lde de olsa bir dnemlendirme yaplmtr; fakat bu d-nemlendirme teebbsnn baarsz kalnmasnn ana sebebi, meselenin nasl ele alnaca hakkndaki belirsizliktir. Dnemlendirmede nasl bir yol takip etmek gere-kir? Kanaatimce bunun iin belirli metinlerin zerinden bir mesele tespiti yapmak hareket noktas olabilir. nk tasavvufun btnne amil cmleler kurmak ala-nn genilii nedeniyle ok zordur. Bu genilii anlatmak zere unu da belirtmek gerekir: Tasavvufun temel iddialarndan olan ibadet ve zht ahlak merkezli bir ha-yat, tasavvufun dnda da vardr; seleflik, ehl-i hadis veya teki gelenekler iinde de bir zht anlay vardr ve tasavvufu bunlardan ayrtrmak zordur. Yapmamz gere-ken ey, elde bulunan ve tasavvuf alannda yazld kabul edilen hkim metinleri dikkate alarak, metinler arasndaki irtibat ve farkllamalar tespit etmektir. Baka bir anlatmla temsil gcne sahip eserlerde ortaya kan meseleler vardr ve bunlara getirilen zmleri dikkate alarak bir dnemlendirmenin imkn aratrlmaldr.

    En Zoru Balangc Tespit: Cins (Zht) inde Fasl Aramak

    Hibir ilim taifesi, ilimlerini tarif ederken sfler kadar gr ayrl iine d-memitir. Onlarca tasavvuf tarifi km, tasavvuf kelimesinin kkeni iin bile erken dnemin nemli yazarlarnda dahi gr birlii olumam ve stelik biraz

    19 Bir rnek iin bkz. Mahmd, el-Felsefets-sfiyye, 299-604.20 Serrc, el-Lma, 541 vd.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    10

    derine inildiinde ciddi elikilerden sz edebileceimiz bir durum ortaya kmtr.21 Tasavvufu tarif ederken takip edilen ynteme baktmzda iki ekilde hareket ettik-lerini grmekteyiz. Birincisi kelimenin kkeni iin ileri srlen grlerdir. Bu me-yanda pek ok kk ileri srlmtr. Bunun sebebi nedir? yle anlalyor ki bunun sebebi Serrcn dikkatimizi ektii zere tasavvufun nce ilim eklinde deil, bir hareket eklinde ortaya kmasyd.22 Serrc geri tasavvufa bir hareket de demez; onun iin tasavvuf bir ilim deildi, bir hl hi deildi; tasavvuf btn ilimleri kuat-c ve btn hlleri amil bir eydi. Serrcn, grn tasavvufu yceltmek iin ileri srm olmas meseleyi deitirmez. Her hlkrda tasavvuf nce bir ilim eklinde ortaya kmamtr ve bu durumda kelimenin kkeni iin ileri srlen grlerde byle bir ittifakn bulunmamas anlalr bir eydir. te yandan Serrc, tasavvufu herhangi bir ahlaki hl ile veya erdem ile zdeletirmenin mmkn olamayacan da ileri srer. Bu durumda tasavvuf dendiinde, zht veya tevekkl ya da baka bir eyin yeterli olmayacan, bu sebeple yaplacak en doru eyin bu insanlar giydikle-ri elbiseye, yani sftan (yn) yaplm kyafetlere nispetle anmak olacan savunur.23 O zaman soru udur: Gerekte tasavvuf nedir? Bu noktada Serrcn baz elikile-rini tespit edebiliriz. ncelikle bilgi ve hlleri iin kuatc kelime bulamayacamz insanlar bir kyafetin nasl birletirebileceini aklamak gtr. Serrc bunu d k-yafetle aklamak yoluna giderek tasavvuf kelimesinin yn anlamndaki sftan t-retilmi olabileceini syler.24 Buna gre tasavvefe, yn elbise giymek anlamna gelir. Bu yaklam kendi devrindeki insanlar da tam olarak ikna etmi deildir. Bununla birlikte tasavvuf kelimesinin kkeni iin ileri srlen grler zerinden tasavvuf ile zahitlik ilikisini dnebiliriz. Ancak zahitlii ele almadaki glk, onu zahitler eklinde frka hline getirmede tebarz eder. Zahitlik slmn ana karakteristikle-rinden ve vlm erdemlerden biridir. stelik sf sayamayacamz pek ok insa-na hadisi, kelmc veya fakih pekl zahit diyebiliriz. Bu nedenle zahitlii belirli bir disipline hasretmek ve onu bir ilmin balama noktas saymak gereki deildir. Zht hareketleri iinde kelm, fkh ve hadis gibi ilimlerin imamlar ve nc isimleri de zikredilir. Bu nedenle zhd genel ve btne yaygn bir hareket eklinde ele al-mak iin pek ok neden vardr.25 Bununla birlikte bu zht hareketlerinin tasavvufla

    21 Klasik eserlerdeki baz tasavvuf tarifleri iin bkz. Serrc, el-Lma, 45; Kelbz, et-Taarruf, 103-107; Eb Sad el-Hark (. 407/1016), Tehzbl-esrr, thk. Bessam Muhammed Brd (Abu Dabi: el-Mec-maus-sekf, 1999), 25-39; Kueyr, Risletl-Kueyriyye, 478-485; Hucvr, Kefl-mahcb, 227-239. Erken dnemde yaplan tasavvuf tariflerine ynelik bir derleme almas iin bkz. Nicholson, A Histo-rical Enquiry, 303-348.

    22 Serrc, el-Lma, 40-43.23 Serrc, el-Lma, 40; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 21-22.24 Serrc, el-Lma, 40-43.25 Bu konu hakknda bkz. Hac Bayram Baer, Snn Tasavvufun Teekkl Srecinde eriat-Hakikat li-

    kisi Sorunu, 20-44.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    11

    irtibat baka birtakm nedenlerle kurulabilir. Bunu bilhassa ortaya kan eletirel slupla irtibatlandrmak mmkndr. Bu nedenle akademik aratrmalarda zhd tasavvuf ile zdeletirmek veya onu en azndan balama noktas saymak yaygn bir galat kabul edilebilir.

    Bilimlerin ilk dnemlerini tespit etmek gtr. Bir bilim iin ne zaman bala-d? sorusuna verilecek cevabn yeterli olmamasndan kaynaklanr bu durum. Esas mesele, bir bilimin tekinden veya benzeri hareketlerden nasl ayrtdr. Tasav-vuf hakknda da baka hareketlerden ve ilimlerden nasl ayrt sorusuna cevap vermeksizin bir balama noktas tespit etmek anlamszdr. Bu nedenle tasavvufun erken devrini ilk ynelimler veya kurumsallama ncesinde tasavvuf eklinde d-nebiliriz. Kurumsallama ncesi derken, esas ilevlerini daha sonra greceimiz birtakm tavrlardan ve iddialardan sz etmek mmkn olabilir. Her eyden nce tasavvuf, fetihlerle birlikte gelien sosyal hayata ve zenginleen topluma kar bir hareket olarak yaygnlamtr. Bu itibarla elimizdeki eserlerde dikkatimizi ekecek baz tasnifler vardr. Bu tasniflerde farkl dnemlerin sf imamlar, srekli zhtle-riyle, ibadet hayatlaryla ve her eyden nemlisi insanlarn zenginlie ve yeni ehrin artlarnn belirledii sosyal hayatta yer alma mcadelesine yneldii bir zamanda kendilerini dindarla adamlklaryla tebarz eden isimlerdi. Bununla birlikte bu tavr tasavvuf ile zdetirmek veya tasavvufun erken dnemi saymak iin baka baz unsurlarn ortaya kmasn beklemek gerekir. Bu unsurlar, zahitlerin bir ksmnn eletirel sluplaryla n plana kmalar ve yeni ehir hayatna kar durularyla ilgili hareketlerdir. Biz bu tavrlar daha sonra yazlm eserlerde ve ortaya kan tartmalarda takip edebiliriz. Mesela dikkat eken en nemli unsurlardan birisi, ticaret/kesp hakkndaki grleridir. slm cemaatinin ana karakterlerinden biri-si olmas gereken zhdn temsilcilerinden bir ksm, tevekkl ve kesp arasnda bir eliki grmeye balaynca ayrma ortaya kmaya balam demektir. Vaka bu tartma tasavvufun btn evrelerinde ortaya kan ok ciddi bir meseledir: Tevek-kl ve kesp ilikisi! Hi kukusuz bu tartmann btnyle tasavvuf hareketleriy-le ilgili olduunu syleyemeyiz. Tevekkl ve say elikisi, kelm ekollerinin de ele aldklar bir meseleydi. Orada tartmann zgr irade ve iman meselesi ekseninde ekillenmi olmas durumu deitirmez. Her hlkrda kesbin tevekkl ortadan kaldrp kaldrmayaca meselesi Mslmanlarn aina olduu bir tartmayd, fakat zahitlerin bir ksm bu hususta bir tavr gelitirince, zhtte blnme ortaya km olmaldr. Zhtteki bu blnmeyi takip edebileceimiz bir sulama vardr: Kesp hak-kndaki tavrlar sebebiyle sflere miskinler denilmitir. Bu itibarla sfler miskin tevekkl ehli iken, teki Mslmanlarn kesp merkezli tevekkl benimsemesiyle ayrma balam olmaldr. Bu kesp tavrn biz tasavvuf kelimesinin kkeni iin ileri srlen grlerden de takip edebiliriz. Mesela az ve deersiz yemek yemeye

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    12

    atf yapan sfne (l bitkileri) kelimesinden yaplan itikak bu anlama iaret eder.26 Tevekkl ve say elikisi, ok ynl tartmalara yol amtr. Bu konunun ayrnt-larna girmeyeceiz, fakat unu belirtmeliyiz: Eb Hanifenin talebelerinden mam Muhammed b. el-Hasan e-eybnye (. 189/805) izafe edilen Kitbl-Kesbin, bu hususta sflere ynelik kesbi savunma maksad tayan bir eser olmas, tartma-nn slm cemaatindeki durumunu gstermesi asndan kayda deerdir.27 te yan-dan bizzat sfler de kesbin mahiyeti ve tevekkl-kesp ilikisi zerinde ok sz sy-lemilerdir.28 Bizim iin meselenin nemli olan ksm udur: Kesp-tevekkl ilikisi sorunu, kelmdaki irade tartmasnn bir neticesidir, fakat sflerin pratiklii bu meselede ortaya kar. Onlar meseleyi ok teknik ve pratik bir konuya tahsis ederek Mslmanlarn iman-amel etrafnda skan tartmalarna yeni bir unsur eklemi oldular. Bunu tasavvufun ilerleyen srelerinde srekli greceimiz tasavvufun pratiklii eklinde ifade edebiliriz. Tasavvufa mene tekil eden zahitlerin eletirisi bununla snrl deildi. Onlar evlilik hayatyla ve genel anlamda toplumsal hayatta bulunmakla ilgili eletiriler de getirdiler. Bu eletirilerin bir ksm genel din anlay iinde bulunabilir; makam sevgisinin ktlenmesi, ihlas sahibi olmak vs. Bu tarz yaklamlar insanlarn bir ksmn inzivaya ve ehirden uzaklamaya ynlendirdi. Aslnda inziva bireysel hareket eklinde kald srece, burada bir sorundan sz edi-lemez. Ancak zaman iinde bireysel hareketler toplu grup davranlar hline gel-meye balaynca, yeni ehir hayatna doru tepkinin rgtlenmesinin n ald. Zahitler arasnda ayrma bu ekilde ikinci bir boyut kazand: nzivaya ynelerek ehirden uzaklamak. Tasavvuf kelimesinin kkeni iin ileri srlen grlerde bu inzivann izleri grlr. Zahitlerin ekildikleri maara veya sahil sebebiyle, yaa-dklar mekna nispetle isimlendirilmeleri buna rnek olarak verilebilir: Maarada yaayanlar.29 Bu yaklam, hi kukusuz, ehirlemeye kar gelitirilen bir tepkiydi.

    26 Sfne kelimesi hakkndaki en erken bilgilerden birisi Eb Nuaymn Hilyesinde gemektedir. Bkz. el-s-fahn, Hilyetl-evliy, I, 17. Tasavvuf kelimesinin kkeni iin ne srlen dier grler iin bkz. Refik el-Acem, Mevst mustalahtit-tasavvufil-slm (Beyrut, 1999), 177-184.

    27 mam Muhammede nispet edilen bu eser Serahsnin el-Mebstunun iinde gnmze ulam ve ay-rca mstakil bir basks yaplmtr. es-Serahs, el-Mebst, (Beyrut: Drl-marife, 1986), XXX; mam Muhammed e-eybn, el-ktisb fir-rzkil-mstetb, thk. Mahmud Arns (Beyrut: Drl-ktbil-il-miyye, 1986). Bu eser hakkndaki bir aratrma iin bkz. Michael Bonner, The Kitb al-Kasb attributed to al-Shaybn: Poverty, surplus, and the circulation of wealth, Journal of the American Oriental Society 121 (2001): 410-427.

    28 Bu konuyu ele alan baz klasik metinler yledir: Hris el-Muhsib, el-Meksib, thk. Sad Kerm el-Fak (skenderiye: Diret bn Haldn, trs.); Hakm et-Tirmiz, Beynl-kesb, dbl-mridn ile birlikte, thk. Abdlfetth Abdullah Bereke, (Kahire: Matbaatss-saade, 1977); Serrc, el-Lma, 259-262, 523-525. Tevekkl ve kesp arasndaki ilikiye ynelik tartmalarn tasavvufun teekkl srecindeki nemi iin bkz. Hac Bayram Baer, Snn Tasavvufun Teekkl Srecinde eriat-Hakikat likisi Sorunu, 44-68.

    29 Mutasavvflar bu konuda en ok Horasan blgesinde ehirlerden uzaklaarak ikft ad verilen bir maarada yaayan zahitleri rnek verirler ve onlar ifade etmek iin ikftiyye derler. rnek iin bkz. Eb Hafs mer es-Shreverd, Avrifl-marif (Kahire: Mektebetl-allmiyye, 1939), 48.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    13

    stelik buna evlenmemek, daha dorusu evlenmememin bir erdem olduu kabul eklenince zahitler arasndaki blnmenin ve baz zahitlerin cemaatten ayrmas-nn hzlanmasndan sz edebileceimiz bir noktaya ulam olduk. Bunu ikinci ve nemli bir nokta olarak tespit etmek mmkndr. nc bir husus ise bilgi ve amel ilikisi zerinden ortaya kan eletirilerle ilgilidir. Bu da genel bir eletiriydi ve Mslmanlar bilginin amele dnmesi gerektii, amelsiz bilginin bo olduunu naslardan biliyorlard. Fakat bu husus zahitlerin bir ksm tarafndan kuvvetli bir eletiriyle ifade edilmeye balaynca stelik bu eletiriyi yapanlarn bir ksm bilgi ehliyetinden yoksun insanlard zahitler arasndaki ayrma pekimi oldu. Bu ele-tirinin ilim ehli, rsum ehli, zahir ehli eklinde srekli tekrar edildiini biliyoruz. Btn bu eletiriler ise fkh ve kelm gibi din ilimlerinin alann zayflatan tavrlar-d. Tasavvuf kelimesinin kkeni iin ileri srlen tasfiye (saflamak) ve saff- evvel (ilk safta bulunmak) gibi kelimeler bu anlama iaret eden hususlard.30 nk kalbi arndrmadktan sonra bilginin bir nemi olamayacana gre ilk safta bulunmann yolu da bilgi deil kalbi tezkiye etmek olmalyd.

    Bu tavrlara baka hususlar eklemek mmkndr, fakat bizim iin bu eletiri-ler yeterlidir. Bu sayede zahitlik, en azndan bu unsurla genel dindarlk anlay-ndan ve genel zht eilimlerinden ayrarak tasavvufa kaynaklk tekil edecek bir mahiyet kazanm olmaldr. Bu yeni ve kat zahitlik, tevekkl benimseyerek kesbi reddetmi, inzivay seerek sosyallemeyi ve ehirde yaamay reddetmi, tezkiye ve tasfiye eklinde henz tam olarak ieriini bilmediimiz bir tavr benimseyerek bilgiyi tezyif etmi insanlarn hayat tarz idi. Tasavvufa ynelim dnemi derken bu anlay kast ediyoruz.

    Snni Tasavvufun Teekkl: Tasavvufun Din ilimleri Arasna Girme Mcadelesi veya ehre Geri Dnmek

    ehrin dnda yaygnlaan kontrolsz hareketin hangi sorunlara yol atn drdnc ve beinci ksmen de nc asrda ortaya kan tasavvuf eserlerindeki tartmalardan anlyoruz. Baka bir anlatmla isimsiz dnemin yol at sorunlar ve tartmalar, bu dnemdeki metinlerden reniyoruz. Bu metinler kendisine ka-dar gelen dnemin bir eletirisi olarak da kabul edilebilir; ama daha ok kontrolsz hareketin zapturapt altna alnmasndan ibarettir. Bu nedenle bu dnemi bir nceki dnemden tevars edilen sorunlarn zlmek istendii ve isimsiz harekete isim verildii dnem olarak grmek gerekir. Bu meyanda zerinde durulan ana mesele,

    30 Serrc, el-Lma, 45-49; Kueyr, Risletl-Kueyriyye, 478-485; Hucvr, Kefl-mahcb, 227-239.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    14

    eriat ve hakikat ilikisi olmutur.31 Bu tartmann ilk nasl ortaya ktn anla-mak gtr. nk bu tartmalarn zahitlerden mi kaynakland yoksa Mslman cemaat iinde frkalama hareketlerinden mi kaynakland meselesi etrefilli bir meseledir. Ancak burada en mhim meselenin, Mslmanlar bandan beri derin-den etkileyen bilgi-eylem ilikisi veya Mslman dnyada bu tartmann tezahr ettii kavramsallatrmayla iman ve amel tartmalar olduu kabul edilebilir. Bu meyanda slamda ekollerin ortaya kmasnda en nemli amil iman-amel meselesi olduu kadar, iman zerindeki tartmalar da btn alt konularn ilkesi hline gel-mitir. Bu nedenle tasavvufun yaygnlamas da dhil olmak zere slm iindeki teolojik tartmalarn nemli bir ksm, mmin kim ve gerek imann ne olduuyla ilgili tartmalarna irca edilebilir. Bu tartma her eyden nce naslarda ve bilhassa hadislerde geen bir tartmayd. Bu meyanda mnafklk bata olmak zere gerek-te Mslman olmadklar hlde Mslman grnen insanlardan sz eden naslar hatrlamak gerekir.32 Byle naslar grnen Mslmanla bir eletiri getirmekle birlikte, gerek iman sadece ideal olarak anlatm, ona kesin bir snr izmemiti. Hi kukusuz, kelm bilginleri arasnda imann ne olduu hakkndaki grler bu kapsamda deerlendirilebilir.

    Kelm bilginleri iin iman bahsinde iki nemli mesele daha sonra sfleri de-rinden etkilemitir: Birincisi imann gerekleri hakkndaki konular, ikincisi iman ile amel arasndaki irtibattr. man ile amel arasndaki irtibat, Ebul-Hasan el-Earnin (. 324/936) dile getirdii zere Mslmanlar arasndaki ilk ihtilaflarn neticesinde ortaya km tartmalarla balamt.33 Hz. Ali ile Muaviye taraftarlar arasndaki atmalarn ardndan gelen ihtilaflar, Mslmanlar arasnda ilk teolojik tartma-nn balamasna yol at. Bu kez durum farklyd ve ilk ihtilaftan baka bir ekilde sorun tekrar gndeme gelmiti. Artk mesele, kimin halife olaca meselesiyle ilgili deildi; bir mmin kan dktnde veya hakeme bavurduunda hakem hadise-si onun durumu ne olacakt? Bu durumda siyasal hadiseler teolojik tartmalarn zeminini hazrlamt ve Mslmanlar yaklak asr bu meseleleri tartacaklar bir srece girmilerdi. yle grnyor ki, burada iki temayl daha sonra tasavvu-fun gidiatn etkilemi olmaldr: Birincisi kargaa ortamnn bizzat kendisi, dindar

    31 Ekrem Demirli, Sadreddin Konevde Bilgi ve Varlk (stanbul: z Yaynclk, 2004), 29-62; Ekrem Demirli, Zahir limlerin Otoritesi Karsnda Tasavvufun Meruiyet Aray, stanbul niversitesi lahiyat Fa-kltesi Dergisi 15 (2007). Tasavvufun teekkl srecini eriat-hakikat ilikisi sorunu erevesinde ele alan yeni bir alma iin bkz. Hac Bayram Baer, Snn Tasavvufun Teekkl Srecinde eriat-Hakikat likisi Sorunu. Ayrca bkz. Abdullah Kartal, Tasavvufun Oluumu: eriat-Hakikat likisi (Bursa: Emin Yaynlar, 2015).

    32 Baz ayetler iin bkz. Kuran, 2: 8-14; 4: 72-73, 137; 5: 52-53; 9: 42-103.33 Ebul-Hasan el-Ear, Kitbl-bne, 2. bsk. (Haydarabat, 1948), 1-13; Makltl-slmiyyn ve ih-

    tilful-musalln, thk. Muhammed Muhyiddin Abdlhamid (Kahire: Mektebetn-nahdatil-Msriyye, 1950), 6-20.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    15

    insanlarn bir ksmn hayatn iinden uzaklatrmtr. Daha erken dnemlerden itibaren byk sahabeler arasnda byle siyasi-din tartmalara girmek istemeyen ve inzivaya ynelen kimseler vard. Zaman iinde bu tartmalar devam etti ve Ms-lmanlar arasnda frkalamalar kesin hatlarla belirlendi. Btn bu blnmeler, ana akm zayflatt ve eletiri bir hak olarak ortaya kt. Artk herkes unu konuabilir-di: Gerek iman nedir, gerek Mslman kimdir? Binaenaleyh daha sonra zhdn yaylma amillerinden birisi olarak saydmz bu din dnce eletirisini, bu tart-malarla badatrmak mmkndr. Bu tartmalarn zaman iinde zhd nasl ay-rtrdn belirttik. Yeni dnemde bu tartmalar, eriat ve hakikat ilikisi sorunu diye ifade edebileceimiz bir erevede ele alnd. eriat ilimlerine ynelik eletiriler ilimlerin alann zayflatm olsa bile, zaman iinde bu zayflktan zahitler de mem-nun olmayacakt. nk zayf bir bilgi ile sahih ve btl ayrmn yapmak mm-kn olmayacakt. Bu durumda sahih tasavvuf anlay ile btl anlay arasndaki ayrm, bilgiyle salanabilirdi. Baka bir anlatmla sahih ile btl arasndaki ayrm, sflerin bata tezyif ettikleri bilgi anlayyla yeni bir iliki kurmalarn icbar etti.

    Bu meyanda dikkatimizi eken ok nemli bir metin Hucvrnin Kefl-mah-cbudur. Hucvr eserine sbtl-ilm blmyle balar ve bu blmde baz eli-kili hususlarla birlikte nihayetinde bilim olmann sorunlar zerinde durur.34 s-btl-ilm, Hakikat sabittir ve bilgi mmkndr ilkesini dncenin ana meselesi haline getirmek demektir. Hucvr bu bahse nce bilginin tr ve deerinden sz eden bir aklamayla girer ki, bu genellikle bir tasavvuf kitabndan beklenebilecek bir sluptur. Ancak bahsin ilerleyen blmlerinde bu kez dnce tarihinde aina olduumuz ana sorunla karlarz: Bilgi mmkn mdr, deil midir? Bu tartma iinde Hucvr ilk sflerin genel zht anlayndan ayran zahitlerin yol at bir soruna dikkatimizi eker. O da Btnlik ile sflerin irtibatlarndan kaynakla-nan karklklar sebebiyle tasavvufun bilgi kart eklinde alglanmasdr. Burada Hucvrnin tam olarak kimlerden sz ettiini bilmiyoruz. Ancak baka birtakm de-lillerden hareketle Btnlik ile sfler arasndaki karklklardan sz ettiini hesaba katabiliriz ve yine bn Haldnun szlerini bu kapsamda deerlendirebiliriz.35 Hu-cvr nce sofistler diye bilinen mlhit bir grubun bilginin mmkn olmadn sy-lediklerini belirterek kadim bir tartmaya atf yapar. Ona gre byle bir cmlenin bir gereklii yoktur: Allah onlara lanet etsin.36 Bu telin yeni dnemin anlayn idrak etmek iin nemli grnmektedir: Yeni dnem tasavvufu bilgiyi yok sayan, hatta tezyif eden her trl akm lanetleyecektir. Hucvr bir yandan tasavvuf ile ka-ran zmreler sorununa iaret ederken, te yandan bilginin ispat bahsinde sfle-

    34 Hucvr, Kefl-mahcb, 203-213; kr. Hucvr, Hakikat Bilgisi, 89-98.35 bn Haldn, el-Mukaddime, V, 221-222.36 Hucvr, Kefl-mahcb, 209; kr. Hucvr, Hakikat Bilgisi, 94.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    16

    rin benimsedii gr beyan eder.37 Hucvrnin yaklam daha nce Cneyd-i Ba-ddden itibaren dile getirilen baka bir ilkeyle yakndan irtibatldr. Daha doru bir anlatmla Cneydin cmlesiyle Hucvryi ayn balamda deerlendirmek gerekir. Cneyd-i Badd tasavvufun Kuran ve snnet ile snrl bir ilim olduunu syle-miti. Buradan hareketle de ahit/delil diye bir kavram retmi, tasavvufi bilginin ahit ile meyyet olmasn zorunlu grmt.38 Sahih tasavvuf anlaynn yegne dayana, naslardan ortaya kan delil idi; naslarla snrl bir ilim olarak ise tasavvu-fu ele almak onu bir din ilmi eklinde mtalaa etmek demektir.

    Tasavvufun zahitlik eletirisinden sonra ciddi bir sorunla yz yze geldiini grmekteyiz. Bu sorunu Cneyd-i Baddden itibaren ortaya kan tartmalardan takip etmek mmkndr. Sfler henz bu ismi almadan nce din ilimlerini ve baka pek ok meseleyi eletirseler bile, sahih ve btl tasavvuf ayrm ortaya k-maya baladnda yntem sorunuyla kar karya kalmlard. Vaka sfler hangi yntemi takip edecekti? Doru sf veya yanl sf kimdir? Bu tartmalar sflerin hakikate gtrecek yntemin ne olduu sorunuyla i atmalar yaamalarna yol amt. Cneyd-i Baddnin cmlesi tasavvufta yeni bir dnemin balamas de-mekti. Aslnda tasavvufun din ilimleri arasna girme abasyla sonulanacak bu s-rete, sfler bataki iddialarndan veya en azndan bir ksmndan uzaklam oldu; bataki iddia derken kast ettiimiz ey, dikkatlerini amele ve nefs terbiyeye verirken bilgiyi ikincilletirmelerini kast ettiimiz aktr. nk tasavvufun yaygnlama-s srasnda bilgi Kelbznin eserinde grdmz zere eletirilen bir eydi: Tasavvuf soru-cevaba dnnce bozuldu!39 Bu nedenle tasavvufun geliim sreci bakmndan bu dnemi, sflerin ilk iddialarndan bir uzaklama kabul edebiliriz. nk bu sayede artk tasavvuf bir din ilmi hline gelecek ve teki ilimler gibi siste-matik bir yap kazanmaya balayacaktr.

    37 Hucvr, Kefl-mahcb, 209-213; kr. Hucvr, Hakikat Bilgisi, 94-98.38 Cneydden bu manada iki farkl sz nakledilmitir. Birincisi Bizim bu ilmimiz Resulullahn hadisine

    baldr eklindedir. Bkz. Serrc, el-Lma, 144; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 104. Dier sz ise Kuran ezberlemeyen ve hadis yazmayan kimselere tasavvuf yolunda tbi olunmaz. nk bizim bu ilmimiz Ki-tap ve snnetle mukayyettir eklindedir. Bkz. Kueyr, Risletl-Kueyriyye, 96; kr. Kueyr, Kueyr Rislesi, 117. Ayrca burada bilginin tashih ya da tahkiki iin iki delilin art olduuyla ilgili baka sflerin ifadelerine atf yapabiliriz. Eb Sleyman ed-Drn (. 215/830) yle der: Bazen hakikate dair bilgiler kalbimi krk gn sreyle sarar. Ben iki ahit olmadan onlarn gnlmde yer etmesine izin veremem. Bu iki ahit Kuran ve snnettir. Bkz. Serrc, el-Lma, 146; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 105; Kueyr, Risle-tl-Kueyriyye, 80; kr. Kueyr, Kueyr Rislesi, 109. Znnn el-Msr (. 245/859) yle der: Arif zahir ahkmla elien btn bilgisine inanmaz. Bkz. Serrc, el-Lma, 61; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 37. Eb Hafs ed-Haddd (. 260/883) yle der: Bir kimse hllerini ve eylemlerini Kitap ve snnetle lmez ve aklna gelen havtr bunlarla deerlendirmezse, ismi Allahn adamlar listesinden silinir. Bkz. Kueyr, Risletl-Kueyriyye, 88; kr. Kueyr, Kueyr Rislesi, 113. Sehl b. Abdullah et-Tster (. 283/896) yle demitir: Kitap ve snnetten ahidi bulunmayan her vecd geersizdir. Bkz. Serrc, el-Lma, 146, 376; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 105, 294. Eb Sad el-Harrz (. 286/899) ise yle der: Zahire muhalif olan her btn batldr. Bkz. Kueyr, Risletl-Kueyriyye, 111; kr. Kueyr, Kueyr Rislesi, 125.

    39 Kelbz, et-Taarruf, 6-7; kr. Kelbz, Dou Devrinde Tasavvuf, 48.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    17

    Ancak burada ana sorun udur: Tasavvuf hangi ilmin yerini alacaktr veya nasl bir ilim hline gelecektir? Bu konuda elimizdeki en uygun isim Serrctr. Serrc ve onunla birlikte Kelbz ve Kueyr gibi isimler, ayn sorun zerinde odaklanarak tasavvufun din ilimleri arasndaki yerini ele almlard. Meselenin en nemli ksm tasavvufun teki ilimlerle ilikisi olacakt. Acaba tasavvuf teki ilimlerle nasl bir iliki kuracakt? Bu sorunun cevabn ncelikle Serrcn eserinde bulabiliriz. Ser-rcn kitabnn en bariz hususiyeti, ehrin dna savrulmu olan dank tasavvufu ehliletirmek diyebileceimiz bir iddiayla yazlm olmasdr. Vaka Serrc btn bahislerde sfleri geleneksel-allagelmi bir ilim grubu olarak ele alarak onlarn teki ilim ehli gibi elikilere ve hatalara debileceklerini dile getirir.40 Bu nedenle Serrcn eseri, bir btn olarak tasavvufun geirdii evreyi anlamamz iin yeter-lidir. Serrca gre din ilimleri derken akla gelmesi gereken ey, fkh ehli, kelm ehli ve hadis limleridir. Bunlar dinin akide ve ameli hkmlerini naslardan istin-bat eden ilimlerdir. Bu ilimlerin alanlar akide ve amel eklinde belirlenebilir. Serrc nc olarak sflerden sz eder ve onlar baz abartl ifadelerle ver.41 Bu vg daha nce Serrc tarafndan baka bir amala yaplmt. O da tasavvuf ve sflerin slm mmeti iindeki seilmi snf olduu iddiasyd ki buna deinmitik. Burada o, sflerin ilimlerinin stnlnden sz eder, ancak bundan nemli olan tasavvufu bir ilim eklide fkh ve kelmla birlikte ele alma niyetidir. Bu noktada onun ze-rinde durduu husus, ilimlerin ayrmdr. Tasavvuf bir alana sahiptir ve bu alanda teki ilimler gibi istinbat yetisine sahiptir. Hi kukusuz bu alan snrl bir lde de olsa ahlak alan olarak kabul edilebilir. nk sflerin hl dedikleri ey netice itibaryla amel ve ahlaki bir terbiyeyle ilgili bir hareketti. Ancak bu iddia da kendi bana yeterli olmazd. Bu abay anlaml klan ey, teki ilimlerle otorite paylam-n dikkatli bir ekilde yapm olmasdr. Serrca gre kelmclar kelm bahsinde otorite sahibidir, fkh ise kendi alannda otorite sahibidir. Bunun anlam, sflerin sz konusu alanlarda fakihlere ve kelmclara tbi olmasdr. Buna mukabil sf-ler de kendi alanlarnda bilgi istinbat etme hakkna sahiptir.42 Serrcn bu abasn Kelbzde de grmekteyiz. Kelbz Ehl-i snnet akidesiyle tasavvufun irtibatn Serrcn belirledii ekilde kurar ve sflerin Ehl-i snnetin akide ilkelerine tam olarak bal olduklarn syler.43 Bu yaklam, Cneyd-i Baddde grdmz, Kuran- Kerim ve snnet ile tasavvufun snrl olmasn anlalr klar. nk en azndan burada baka bir snr daha ortaya kmaktadr ki, o da Ehl-i snnet sn-rdr. Baka bir ifadeyle Cneyd-i Baddnin cmlesini ilke kabul edersek, Serrc

    40 Serrc, el-Lma, 31-38; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 16-21.41 Serrc, Lma, 21-30; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 9-13.42 Serrc, el-Lma, 147-164; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 109-123.43 Kelbz, et-Taarruf, 31-97; kr. Kelbz, Dou Devrinde Tasavvuf, 61-125.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    18

    ve ondan sonra gelenlerin bu ilkeye yeni bir ereve kazandrarak onu uygulanabi-lir hle getirdiklerini dnebiliriz. Yazlan tabakat kitaplar bu ereve zerinden yazld gibi, ortaya kan stlahlar ve kullanlan dil de srekli bu ilke erevesinde ekillendi. Bu ereve Snn ilim gelenei iinde tasavvufun kendini tanmlama a-basn mmkn klmtr. Kueyr, Hucvr gibi sfler baka ynlerden srece dhil olmulardr. Her hlkrda bu srete tasavvufun Snn ilim gelenei ierisinde bir din ilmi eklinde teesss ettiini syleyebiliriz.

    Bu dnemde yazlan kitaplardaki sorunlara dikkat ettiimizde, bu ynyle de sreci sistematik bir ekilde ele almak, hatta tebarz eden eitli safhalar birbirine eklemleyerek tek bir dnem saymak mmkndr. Bu eserlerin en nemli meselesi eriat ve hakikat ilikisi diyebileceimiz bir sorundur. Bu sorun nce sflerin din ilimlerine ynelik eletirilerinde ortaya kan yzeysellik ve kuruluk iddiasndan kaynaklanmt, ancak bu tartmalarn bhlik eilimlerini artrmaya balamas, meselenin yeniden ele alnmas gerektirdi. Baka bir ifadeyle eriat-hakikat iliki-si sorunu artk sahih ve btl tasavvuf anlaynn kilit sorunu hline gelmiti. Bu yazarlar, eriat ve hakikat ilikisi sorununu eriat ve onu temsil eden ilimleri vaz-geilmez ereve sayarak zmek istemitir. Bu meyanda Hakikat eriat iindedir kabul, dnemin en nemli kabul hline gelmitir. Hucvr Allah hakkndaki bilgi ilim ve hldir; ilim her eyin temelidir derken bunu kast eder.44

    eriat ve hakikat ilikisini tarif etmek zere ortaya kan bu sreci, bulunan -zm itibaryla Snn tasavvuf diye tasnif etmek gerekir. Bunun balca nedeni, eriat ve hakikat sorununa getirilen zmn Snn ilim geleneinde bulunmu olmasdr. Baka bir ifadeyle bu zm, zahitliin ayrmasna yol aan iddialarn boa kar-tacak ekilde, ehre dnmekle bulunmutu. Bunu zahitlerin kt ehre yeniden dnmesi diye ifade edebiliriz. Bu, artk kesp, evlilik, sosyal hayattan uzaklama, bilgi retmek vb. btn bu hususlarn uzlama iinde ele alnmas demekti. Doal olarak bu ereveye uymayan sz ve dnceler ise ataht diye ifade edilerek mu-allakta brakld. ataht, zmn, iinde bir sr tad anlamna gelebilir; en azndan daha sonraki dnemde bu athiyeler zme dhil edilmek istendi ve ta-savvufun iddias bunlarla muhafaza edildi. Her hlkrda bu dnem kelm ve fkh ile ki bunlar Ehl-i snnet kelm ve fkh idi otoritenin paylald bir sreti. Bu srete sfler mucize-keramet, nebi-veli eklinde ifade edilen dnceleri, srekli birincinin lehinde yorumlam, bu sayede tasavvufu dinin iki temel alann tekil eden akide ve amelde tbi ilim hline getirmek istemilerdi. Buna tasavvufi haya-tn teki bahislerini de ekleyebiliriz; her hlkrda sfler, kendi ilimlerini kelm ve fkhla elimeden ve akide-amel alanlarnda onlara bal ilim hline getirmekle

    44 Hucvr, Kefl-mahcb, 509; kr. Hucvr, Hakikat Bilgisi, 398.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    19

    eriat-hakikat ilikisini zmek istemiti. Bu noktada Snn tabirini aklamak iin birka hususa daha iaret etmek yerinde olur. Her eyden nce bu tasavvufun byk ve kk muhalifleri vardr. Yeni dneminde tasavvufun byk muhalifi, her trl bh eilim ile eriat ilimlerini kmseyen tavrlarn sahipleridir. Hucvrnin so-fistiyye hakkndaki cmlelerini hatrlarsak bu tavra sahip olanlara ilim kartlar da diyebiliriz.45 Bu ilim kartlarnn bir ksmnn Btnlikle irtibatl olduu hesaba katldnda ki Btnlik ve Snn ilim anlay kartln Gazzlde de grrz46 bu muhalifler arasna Btn akmlar da dhil edilebilir. Sfler byle akmlara bilhassa bh akmlara Snn ilim gelenei iinde bir tasavvuf anlayyla cevap vermek istemitir. te yandan bu anlayn i muhalifleri de vardr. Mesela, bunu daha snrl anlamda bir muhaliflik kabul etsek bile Mutezile bu anlayn muha-liflerinden birisidir. Mutezilenin zgrlk ve irade teorisi, Hucvrnin Sehliyye ekolyle ilgili eletirisinden anladmz kadaryla yeni dnem tasavvufunun dhi-li muhaliflerinden birisidir. Velayet teorisinde ise yine Mutezile ve Haeviyye gibi ekollerin muhalifleri temsil ettiini grmekteyiz. Sfler bilinli bir ekilde hemen btn kavramlarda Ehl-i snnetin kesp anlayn, irade grn, Allahn mut-lak kudretini, endeterminist lem grn vb. yanstarak meseleleri ele almlar-d. Esas itibaryla sflerin ataht eklindeki ifadelerinin bir ksmn veya tevekkl anlaylarn da Ehl-i snnet akidesiyle uyumlu hle getirmek mmkndr; fakat bizzat sfler bunu yapmadlar ve ataht tabiriyle uzlann dnda tuttular. O hl-de yeni tasavvuf anlayn Snn diye tavsif etmek, iinde yer ald ilim geleneiyle uyumdaki sraryla ilgili bir neticedir. stelik bu noktada dikkate deer bir sorunu da ak brakmak gerektiini sylemek gerekir: Bu tasavvuf, niceliksel olarak tasav-vufun ne kadarn temsil ediyordu? Veya sahih ya da btl tasavvuf anlaylar ger-ekten de bu kitaplarda beyan edildii keskinlikte birbirinden ayrm mdr? Bu sorularn cevabn tam olarak bilmiyoruz, ancak zaman iinde tasavvufun ikili bir mcadelesine tank olacaz ki, bu ikili mcadele, yeni dnemin istilzam ettii bir neticeydi. Birincisi tasavvufun teki din ilimleriyle ilikisinde ortaya kan sorunlar-d. Bu sorunlar, tarih iinde, tekke-medrese ikilemi eklinde devam edecek olan bir erevede varln srdrd. Ancak esas byk atma tasavvufun kendi iindeki atmalardr. Yeni tasavvuf anlay, kazand doktrinel yapy srarla savunmu, batl, sapkn, zndk gibi nitelemelerle kendi dndaki tasavvufu iddetle eletirmi-tir. Byle bir atmay mmkn ve srekli klan ey, bu Snn niteliiydi. On yedinci asrda mam Rabbnye varncaya kadar bu mcadelenin izlerini farkl dnemlerde iddetli bir ekilde grmekteyiz.

    45 Hucvr, Kefl-mahcb, 209; kr. Hucvr, Hakikat Bilgisi, 94.46 Eb Hmid el-Gazzl, Fedihul-Btniyye, thk. Abdurrahman Bedev (Kuveyt, Kahire: Drl-kt-

    bis-sekf, 1964), 131-173; kr. Gazzl, Fedihul-Btniyye: Btnliin Yz, ev. Avni lhan (Ankara: TDV Yaynlar, 1993), 45-80.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    20

    Gazzlnin (. 505/1111) tasavvufu el-Munkiz mined-dallde kurtarc ilim ola-rak zikretmesi bu uzlann bir neticesiydi.47 Bununla birlikte Gazzlnin bu iddias aklanmas g bir iddiadr. En azndan Serrc, Kueyr gibi sf yazarlarn tasav-vuf hakkndaki grlerini aan bir beklenti iindedir Gazzl! Gazzl gerekte ne demek istemitir? Tasavvuf insan hangi dalletten kurtaracaktr? Her eyden nce Gazzlnin tasavvufa byle bir ilev yklemesi, tasavvufun bsbtn teekkl et-tiini gsterir. Gazzlnin gznde tasavvufun yntemi bellidir, ana sorunlar ve konular belirlenmitir, kavramlar oturmutur ve sfler byk isimlerini ortaya kararak bir taife hline gelmitir. Gazzlnin tasavvufu bu hliyle zikretmesi bil-gi-eylem ilikisi kapsamnda deerlendirilebilir ki, bu da tasavvufun slm toplu-munda yaygnlamasnn en nemli amillerinden birisiydi. Bu itibarla Gazzlde tasavvuftan sz etmek, tek bana bilgi renmenin veya amelin yeterli olmad, buna mukabil insann kemale ancak amele dnecek bir bilgiyle ulaabileceini kabul etmek demektir. Ancak Gazzlde grmemiz gereken daha nemli bir baka mesele, kelm ilminin yetersizliidir. Gazzl kelm ilmini yetersiz sayarak beklen-tiyi ykseltmi, bu sayede hem kendisinden nceki sflerden mesela Kelbz ve Kueyrden bir lde uzaklam hem de yeni gelimelere kapy aralamtr. te yandan Snn tasavvuf din ilimleri arasnda yerini fkh- btn olarak almak istemi-ti. Gazzlnin bu anlaya katk saladn sylemek gerekir.

    Gazzlnin kelm yetersiz ve filozoflar tutarsz grmesi, bunun yan sra Btnlik ile tasavvufu da kesin hatlarla ayrtrmas, tasavvufun din ilimleri iin-deki yerini anlamaya byk katk salamtr. Bundan sonra tasavvufun yeni bir dneminden sz edeceiz. Bu srecin hangi amiller etkisinde gerekletii imdilik meselemiz deildir; bizim iin nemli olan, sf diye bilinen hkim bir grubun eser-lerinde ortaya kan farkllktr. Bu farklla Konevnin ifadesi ile Kelbznin ifa-desini karlatrmakla iaret etmitik. imdi soracamz soru udur: Kelbznin tasavvuf anlayn Snn kelm ve fkh ile otoriteyi paylaan fkh- btn olarak grdk. Peki, Konevnin tasavvuf anlay nerede durmaktadr?

    bnl-Arab ve Konev: Kemal Devrinde Tasavvuf ve Metafizii Yeniden na

    Metafizii bir disiplinle tarif etmek ve onu hususiletirmek, stelik bir bilimin evrelerinden saymak bilimsel bir tavr olabilir mi? Geleneksel metafizik anlay ie-risinde byle bir teebbs anlamsz olmakla kalmaz; bizzat metafiziin iddialaryla bsbtn eliir. Metafizik bir disiplinle snrlanmayacak ekilde klli bilim olarak kabul edilmitir. Hakkndaki btn tartmalar da bu iddiayla ilgilidir: Bir bilim han-

    47 Eb Hmid el-Gazzl, el-Munkiz mined-dall, thk. Mahmud Beyc, 2. bsk. (Dmak: Matbaats-sabh, 1992), 64-71.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    21

    gi srete klli bilim olabilir? Bu ynyle kelm veya tasavvuf ile metafizii niteleye-rek kelm metafizii veya tasavvuf metafizii tabirini kullanmak itiraza ok ak bir nitelemedir. Fakat metafizii bu iki nazari disiplinin dnda baka bir frkaya veya taifeye hasretmek mmkn mdr? Mesela filozoflara mahsus ve onlar tara-fndan yaplan bir bilim kabul etmek zorunlu mudur? Tarihsel olarak baktmzda metafizik, felsefi ilimlerin gayesini tekil eder ve btn bilimler iin kurucu bir ilim kabul edilir. Buras doru olmakla birlikte metafizii bir gruba mahsus saymak yine de zorunlu olmayabilir. Bu itibarla Konevyi dikkate aldmzda, onun metafizik hakknda byle bir yaklama sahip olduunu dnebiliriz. nk o ve daha nce bnl-Arab, metafiziin iddialarn gerekletiremediini ve tamamlanmam bir metafizik olduunu dnmt. nk onlara gre metafiziin nihai maksad e-yay olduu hl zere idrak etmektir ve bu bakmdan filozoflar aklc yntemle eya hakknda nihai ve yetkin bir bilgiye ulaamamlardr. O zaman tartmann do-ruluk ve yanlln bir kenara brakarak unu sylemek gerekir: Metafizik bahis konusu olunca bnl-Arab ve Konev nlerinde tamamlanmam bir ilim gr-mlerdi. Eyann hakikatine muttali olmak herhangi bir ilimde ulaabildiimiz bir ey deildi; mehur cmle ile ifade edersek Hakikatler sabit ve bilgi mmkndr, henz kesin olarak ortaya konulmu deildi.

    Konev bu nedenle tamamlanacak metafizii yeniden yorumlamtr. Bu yak-lam Gazzlnin tutarsz metafizikiler iddiasndan daha gereki ve ikna edici bir eletiri olarak kabul edilebilir. Bu nedenle Konev metafizii mevzu, mesail ve mebadisiyle tesis etmek istemitir. Bunu yaparken filozoflardan tevars edilen me-tafizii eletirir, kelm bahsini ise greceli olarak ihmal eder. bnl-Arab ise sadece filozoflar deil, Mutezil ve Ear gelenekler bata olmak zere hem kelmclarn teorilerini hem de bizzat sfleri eletirerek karmak bir nazari karlatrmayla g-rlerini ortaya koyar. Bu durumda Konevnin eserlerini dikkate aldmzda, me-tafiziin hususi bir yorumundan sz etmek gerekir. Baka bir ifadeyle Konev bize metafizii mevzu, mesele, maksat ve yntemi bakmndan tantrken ne yapmak istemitir? Her eyden nce artk ona ne ad vereceiz?

    Ad vermeden nce unu tekrar vurgulamakta yarar var: Tasavvufun Gazzlden itibaren yeni bir merhaleye ulat dorudur fakat bu sre metafizikte karar klma-yabilirdi. nk onun takipisi olduu tasavvuf kendi iinde bir yeterlilie ulam-t; nitekim Gazzlden sonra da ayn tasavvuf anlay bnl-Arabden bamsz bir ekilde devam edebilmitir. Bu nedenle Gazzl, dnemin kurucu ismi deildir ve burada bir sreklilikten sz etmek imkn ddr. Baka bir ifadeyle Snn ta-savvufa kurtarc ilim diye bakan Gazzl ile bnl-Arab ve Konev arasnda bir sreklilik kurmak, sz konusu deildir. Bu durumda yeni tasavvuf anlayn nereye balayacamz, byk bir mesele olarak tebellr eder. yle grnyor ki bnl-A-rab ve Konev de bunun farkndadr. Ancak sreklilikten sz edebileceimiz baka bir alan vardr. O da tasavvufun bir nceki evresinde iinde gizledii ataht dili ve

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    22

    bu dille gizlenen dncelerin sahibi olan tasavvufun kurucu sfler devridir. b-nl-Arab bu dnemden isimlere atflar yapar ve bir sreklilik ina eder. Bu ynyle bnl-Arabnin dncesinde kendi devri hakknda kemal dnemi fikri ak bir ekilde yer alsa bile, o dnemin ana fikirlerde kurucu sfler dnemiyle irtibat aikrdr. bnl-Arab tasavvufu bir btnlk iinde ele almak istemiti. Sfler ittifak hlindedir iddias, bnl-Arabnin temel iddialarndan biri olmakla birlikte bu iddiay temellendirmek gtr. Daha dorusu ortada iki yorum geleneine ait literatr vardr: Birincisi Cneyd-i Baddden itibaren ortaya kan Snn tasavvuf eserleri iken, dieri bnl-Arab ve Konevnin eserleridir. Her ikisi de kurucu sf-ler devrini yorumlayarak tasavvufu hemfikir klmak istemitir. Bununla birlikte Serrcn eserlerinde ataht ve buna bal olarak sflerin srmeleri bahsi, Ehl-i snnet kelmyla uzla iinde ele alnrken bnl-Arabi bu uzlann dna karak daha geni bir zeminde ele alr. Bu itibarla ataht sorunu zerinde, iki dnemin yaklamlarn savunmac-daraltc yaklam (Serrc) ve metafizie tayan serbest yaklam eklinde mtalaa etmek mmkndr.

    Dnemin ismini belirlemek gtr. Bunun en nemli nedenlerinden birisi, bnl-Arabnin metinlerindeki sluptur. bnl-Arabnin metinlerinden giderek dnemi isimlendirebilecek baz isimlerden ziyade baz lakaplar ve nitelemeler bu-labiliriz. Bunlarn banda muhakkikler, tahkik ilmi, ilm-i esrar gibi tasavvufi ha-yatn iinde teden beri kullanlan kavramlar gelir. Tahkik ve bu kelimeden tretil-mi muhakkik, dnemi anlatmak zere kullanlan en uygun terimlerden birisidir, ancak bnl-Arabnin bu hususta bize yardmc olabilecek en nemli grleri, muhataplarn belirlerken ortaya koyduu yaklamlarda bulunur. bnl-Arab bir yandan filozoflar, te yandan kelmclar eletirerek yeni dnem tasavvufunun ala-nn belirlemitir: Kelmn tutarsz, felsefenin metafiziin ise yetersiz kalmakla dolduramad alan doldurmak. bnl-Arabnin bu yaklam, Konev tarafndan tamamlanmtr. Konev olmasayd, sadece bnl-Arabnin ifadelerinden, onun tam olarak neden sz ettiini kartamazdk. Bu nedenle tasavvufun yeni dnemi hakkndaki bak amz ekillendiren Konevnin iddialar ve slubu olmutur. Konev her eyden nce bir ayrm yaparak kelm ile aradaki atmaya iaret eder. Bu atmaya ynelik ifadesini, Nasrddin et-Tsyle (. 672/1274) yazmalarnda kullanmtr. Ts kendisine aklclarn gr birliinden sz ederken, Konev sfle-rin kelmclarla hemen hibir hususta ittifak etmediini syler; ona gre muhakkik sfler ile filozoflar arasnda gr birliinden sz edebiliriz.48 Konevnin bu iddias, tasavvufa ynelik eletirileri anlamay mmkn klar. Sfler kendi eserlerinde ta-savvuf ve felsefe arasndaki irtibata dikkat ekmilerdir. bnl-Arab bu mesele ze-rinde durmu, sflerin filozoflarla kartrlmamas gerektiini belirtmiti. Konev de benzer aklamalarda bulunur. Binaenaleyh bu dnemden itibaren tasavvuf-fel-

    48 Konev, el-Mrselt, 165-166; kr. Konev, Yazmalar, 189.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    23

    sefe ilikisi tartlmaya balanm, sflere ynelik filozof eletirisi yaygnlam-tr. Teftaznnin (. 792/1390) filozoflar ve sfler Hakkn hakikatinin zorunlu varlk olduu hususunda ittifak etmitir cmlesi, Snn tasavvuf srecinde sa-lanm uzlamann bozulmasna iaret etmekteydi.49 nk Hakkn mutlak varlk olmas, vahdet-i vcd anlaynn en nemli ilkesiydi ve bu ilkeyle birlikte sfler varlk grlerini kelmclardan ayrtrmlard. Demek ki, bu cmle tasavvufu temsil ettii lde ayn zamanda Kelbznin temsil ettii tasavvuf anlayndan da bir kopu idi.

    Her eyden nce Konev, ilm-i ilhden (metafizik) sz ediyordu ki bu, metafi-ziin isimlerinden birisidir. Konev bu ilmi, ilim tasnifinde bildiimiz hliyle mev-zu ve mesail ve mebadisiyle ina etmek istedi. Konevye gre bu ilmin mevzusu Hakkn varldr.50 Bu yaklam yeni tasavvuf anlaynda ok nemli bir husustur, zira byle bir iddiayla Konev tasavvufu yeni bir noktaya tamaktadr. Metafiziin mevzusu Hakkn varl ise Hakkn varlnn ispat gereksizdir. Bu yaklam daha nce Mutezilenin baz akmlar iinde var olan bir grtr,51 ancak Konev ve b-nl-Arabnin bu dnceye onlarla ayn noktadan varmak yerine filozoflarn varlk teorisinden vardn belirtmek gerekir.52 nk bu yaklam varlk olmak bakmn-dan varlk Haktr ilkesinden hareketle bu neticeye ular. Hlbuki ayn ifade filozof-lar tarafndan salt varlk olarak metafiziin mevzusu kabul edilmiti. Meselenin ayrntsna girmeksizin syleyeceimiz husus udur: Bu noktada sfler kelmclar yerine filozoflarn akl yrtmesiyle metafizii ina etmek istemi, Hakkn varln metafiziin mevzusu kabul etmilerdi. Bu yaklam en azndan kelmclarn Tanr ve varlk anlayndan bir kopma anlamna geldii kadar, tam anlamyla, filozoflarn varlk anlayyla bir uyumdan sz edemeyiz. Bu itibarla sfler grnte arada bir tavr gelitirmilerdir, ancak metinlerine daha dikkatle baktmzda bu aradalk durumu bir sentez deil, temel bir iddia olarak ortaya kar. Burada tekrar Serrcn

    49 Teftaznnin bu cmlesi ve vahdet-i vcda ynelik dier eletirileri ile bunlarn deerlendirilmesi hak-knda bkz. Abdlgan en-Nablus (. 1143/1731), el-Vcdl-hakk vel-hitbs-sdk, thk. Bekr Aleddin (Dmak: LInstitut Franais Dtudes Arabes de Damas, 1995), 117, ayrca 117-148; kr. Abdlgan en-Nablus, Gerek Varlk, Vahdet-i Vcdun Mdafaas, ev. Ekrem Demirli (stanbul: z Yaynclk, 2003), 147, ayrca 147-183.

    50 Sadreddin Konev, Tasavvuf Metafizii: Mifthul-gaybil-cem vel-vcd, ev. Ekrem Demirli, 2 bsk. (stan-bul: z Yaynclk, 2004), 9.

    51 Kd Abdlcebbr (. 415/1025), erhu Usl-i Hamse, ev. lyas elebi (stanbul: Trkiye Yazma Eserler Kurumu Bakanl Yaynlar, 2013), I, 64 vd.

    52 Bu iddiayla ilgili bkz. Ekrem Demirli, Sadreddin Konevde Bilgi ve Varlk, (stanbul: Kap Yaynlar, 2015), 68-141; slam Metafiziinde Tanr ve nsan: bnl-Arab ve Vahdet-i Vcd Gelenei, (stanbul: Kabalc Ya-ynlar, 2009), 118-143, 169-203; bnl-Arab Metafizii (stanbul: Sufi Kitap, 2013), 11-107.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    24

    seilmi nesil fikrini hatrlayabiliriz.53 te yandan filozoflarn Tanr hakkndaki aklamalar snrldr. bn Sn metafizikte Tanrnn varln ispatlamay bir mat-lab kabul ettikten sonra peygamberin Tanr hakknda snrl bilgi vermesinden sz eder; aksi takdirde insanlar m-l-yutak (yaplmas imknsz) bir ie ynlendirilmi olurlar. Bu itibarla filozoflarn, varl dnda Tanr hakkndaki izahlarnda bir tr agnostisizmi benimsediklerini belirtebiliriz. Muhtemelen bu yaklam bnl-Arab tarafndan ehl-i tatl olarak grlmelerinin nedeni olacaktr. bnl-Arab ve Konev ise Tanrnn varln verili kabul ettikten sonra bilginin meselesi olarak Tanr-lem ve insan irtibatn ele alrlar. Artk Tanr hakknda konumak, Ondan ve fiillerinden sz etmek demektir ve Onu tanmak metafizik yapmann amac olacaktr. Tasavvuf bu yaklamyla bir nceki tasavvufa eklemlenir. nk nceki tasavvuf da maksat olarak Tanrnn ahlakyla ahlaklanmay benimsemiti. Fakat bunu kelm ilmi ieri-sinde yapacaklard. Yeni dnem tasavvufunu metafizik yapan ey, onun sistematik yntemi iken, Tanr hakkndaki bilgiyi mesele hline getirmekle geleneksel felsefi tavrdan uzaklap tasavvufi tavr da gstermi oldu. te yandan bu metafiziin ilkeleri ilah isimlerdi. lah isimler meselesi tasavvufun en nemli meselesiydi, n-k bnl-Arab ve Konev dncesine gre btn bilgilerimiz isimlerden kacak-tr. Bununla birlikte burada da ok ciddi bir sorun ile kar karyayz. nk ilah isimlerin bilginin aralar olarak ele alnmas, bizi hem kelm limlerinin hem de filozoflarn grleriyle hesaplamaya gtrr. bnl-Arab ve Konevnin bunun farknda olduunu sylemeliyiz. Bu bahiste filozoflar ve hatta Mutezileyi, ehl-i tatl (deist) iinde deerlendirirler ve onlar gz ard ederler. Buna mukabil kelm-clarn sfatlar teorisini eletirerek yeni bir ilah isimler gr ortaya koyarlar. Bu yaklamn ilk dnem tasavvufunun anlayndan kelmla irtibat sebebiyle ayr-tn sylemek gerekir. stelik bu yaklamyla bnl-Arab paradoksal bir ekilde filozoflara yaklar. Her hlkrda yeni dnem tasavvuf anlaynn mebadi gr, mstakil bir dnce eklinde ele alnmay hak eder.

    bnl-Arab ve Konev nclnde teekkl eden tasavvufun byk muhalifi-ni ehl-i tatl olarak kabul edebiliriz. Onlar, pasif veya bilinemeyen bir Tanr telakki-sine karlk, vahyi esas alarak metafiziin nasl temellendirileceini gstermek is-temitir. Hlbuki Snn tasavvuf iin muhalif, bh akmlar olabilirdi. Bu anlayn maksad, Tanr hakkndaki nihai bilgimizdir ki bu, insann ahlaki bir varlk olarak yetkinlemesiyle elde edecei bir bilgidir. Burada ortaya kan kavramlarda bir d-nemlendirme sorunu yaanr. Bu kavramlatrmay velayet ve nbvvet meselesin-de grrz. bnl-Arab insan- kmil ve velayet dncesinde, Snn tasavvuftan

    53 Serrc, el-Lma, 108-122; kr. Serrc, slam Tasavvufu, 73-83.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    25

    birok unsur alsa bile onlar yeniden yorumlar. Hakm et-Tirmiz, bu bahiste b-nl-Arabnin nclerinden olduu gibi, ayn zamanda, ilk dnemdeki byk sf-ler, bnl-Arabnin imamlar arasnda yer alr.54 Btn bunlar iki dnemi birbirine yaklatrrken, onlar ayrtran husus konunun teorik yndr.

    Bu itibarla hicri yedinci asrdan itibaren tasavvufun yeni bir dneme girdiini ve bu dnemin niin felsefi tasavvuf olarak adlandrlamayacan grdk. zerinde durmamz gereken baka bir husus ise bu tasavvuf anlaynn geleceidir. Yeni ta-savvuf anlay, ana metinleri zerine yazlm erhlerle varln srdrm, kendi-ne mahsus bir dil ve slup gelitirerek sonraki tasavvufi dnceyi ekillendirmitir. zellikle Fussul-hikem ve Mifthul-gayb rihleri bu dnemin temsilcileri kabul edilebilir.55 Bununla birlikte yeni dnem metinlerinin erhlerle varln srdrmesi baz sorunlar da beraberinde getirmitir. Bu sorunlarn banda yeni dnem erh geleneinin, bir uzlatrmay tercih etmi olmasdr. Bu uzlatrma neticesinde yeni dnem tasavvufu ile Snn tasavvuf anlay birbirine yaklam, ancak daha nem-lisi, bnl-Arab ve Konevnin grlerinden bir lde uzaklama da grlmtr. Her hlkrda yeni dnem tasavvufu sistematik bir ekilde kurulmu, felsefe ile kelm arasndaki geleneksel mcadeleye sfler de katlm, slm dncesine yeni sorunlar ve yeni kavramlar getirmilerdir. Artk bu dnem tasavvufunu metafizik tasavvuf diye tabir etmek Konevnin eserlerinin istilzam edecei bir neticedir.

    54 Bu hususta u iki eserin ilgili blmleri karlatrmal olarak incelenebilir. Bkz. Hakm et-Tirmiz, Hat-ml-evliy, thk. Abdlvris Muhammed Ali (Beyrut: Drl-ktbil-ilmiyye, 1999), 14-22; Muhyiddin bnl-Arab, Fthtl-Mekkiyye (Beyrut, trs.), II, 40-139; kr. bn Arab, Ftht- Mekkiyye, ev. Ek-rem Demirli, (stanbul: Litera Yaynlar, 2006-2012), VI, 207-429 ve VII, 15-89.

    55 zellikle bu iki eser zerine yazlan Arapa, Farsa ve Trke erhler, vahdet-i vcd gelenei bazen Ekberlik olarak da anlr isimlendirmesini hakl karacak lde, uzun bir zaman dilimine ve corafi blgeye yaylmtr. Hakknda yzden fazla erhi bulunduu tespit edilen Fussul-hikem, bu ynyle slm dnce miras ierisinde zerine en ok erh yazlan kitap durumundadr. On nc asrdan itibaren bata Sadreddin Konev olmak zere smail b. Sevdekn, Affddin et-Tilimsn ve Fahreddn-i Irk gibi mutasavvflar, Fuss zerine yazdklar aklayc kitaplarla bu erh geleneinin ilk halkasn oluturmulardr. Gerek anlamda ilk erhin Meyyidddin el-Cendye (. 691/1292) ait olduu ka-bul edilmitir. Ardndan Cendnin talebesi Abdrrezzk el-Kn (. 736/1335) ve Knnin talebesi Dvd el-Kayser (. 751/1350) Fuss zerine erh yazmlardr. zellikle Kaysernin erhine ran hav-zasnda ok sayda talikat yazlmtr. Yine bu dnemde Alddevle-i Simnn, Rkneddin Mesd e-rz, bn Abbd er-Rund, Haydar el-mul ne kan rihler olduu gibi, Yazcolu Kardeler ve eyh Bedreddin Simv (. 823/1420) gibi Anadoludaki tasavvufi hayatn nde gelen isimleri de vahdet-i v-cd takipisi kabul edilmitir. On drdnc asrdan sonra da yazlmaya devam eden Fuss erhleri ara-snda Molla Cm, Sofyal Bl Efendi, smail Ankarav, Abdullah Bosnev ve Abdlgan en-Nablusnin erhleri dikkati eker. Son dnemde ise Trkede Ahmed Avni Konukun (. 1938) ve Ekrem Demirlinin Fuss erhleri bu gelenein son rneklerini tekil eder. Konevnin, bnl-Arab dncesini anlamada bir anahtar vazifesi gren Mifthul-gayb adl eseri de ayn ekilde bir erh gelenei oluturmutur. Molla Fenr, Kutbddinzde znik, Molla Ahmed-i lh, Atpazr Osman Fazl- lh, Abdurrahman Rahim, Ahmed b. Abdullah el-Krm ve Malkozde Mustafa Efendi gibi isimler Miftha erh yazmlardr. Vah-det-i vcd geleneinin metafizik bahislerindeki grleri iin bkz. Ekrem Demirli, slam Metafiziinde Tanr ve nsan: bnl-Arab ve Vahdet-i Vcd Gelenei (stanbul: Kabalc Yaynlar, 2009).

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    26

    Sonu

    Hl ilmini dnemlendirmek g bile olsa onu ksma en azndan iki buuk ksma taksim etmeye altk. Her eyden nce tasavvuf aratrmalarnda ana meselenin tasnif iin bir yntem belirlemenin gl olduunu syledik. Bizce bu yntemin ortaya konulmas, ana metinler iindeki meselelerin irtibatn kur-makla mmkndr. Bunun iin bir metin hiyerarisi belirlemek gerekir ve tasavvu-fi dncede ana metin-tali metin ayrmn kabul etmek zorunludur. Bunu kabul ettikten sonra ana metinlerin sorunlar zerinden bir dnemlendirme yapmann imknn aratrmak gerekir. yle grnyor ki bu bahiste iin kolay taraf C-neyd-i Baddden itibaren ortaya kan metinleri tasavvuf tarihi iinde bir ze-mine yerletirmektir. nk en azndan Trkiyedeki aratrmalarda bu metinler tasavvufun ilk dnemini temsil eden temel eserler kabul edilir ve bu hususta genel bir ittifak vardr. Bununla birlikte esas mesele bu metinlerin temsil ettii tasavvuf anlaynn kendisinden sonraki ve nceki tasavvuf arasndaki yerini tespittir. Her eyden nce tasavvufun ilk ynelimlerini tespit etmek gtr. Bu sadece tasavvuf iin ortaya kan bir zorluk deildir. Bir btn olarak slmn Hicazdan Dou Ak-denize intikal ettii sre iinde ortaya kan yeni toplumsal hayat ve ehir deer-leriyle ilikili olan srecin tarihini yazmak ok etin bir itir. stelik gnmzde tasavvufun erken evresi hakkndaki belirsizlik, btn din ilimleri iin geerlidir. Bu alandaki bilgilerimiz artt lde tasavvuf zerindeki belirsizlik de azalacak-tr. Hicaz sonrasnda slm, Dou Akdenizde kadim bir miras ile karlat ve bu karlama her alanda byk atmalar meydana getirdi. Greceli olarak muzaffer olan insanlar bu atma srecinde sarsld ve Hicaz bir zleme dnt. Msl-manlarn bu blgelere yerlemesi ancak yeni bir bilgi anlay ve yeni dnceler gelitirmesiyle mmkn olabildi. Tasavvufa kaynaklk tekil eden hareketler, bu noktada, daha ok itiraz eden mnzevi bireylerin hareketleri olarak geliti, en azn-dan meseleyi byle kabul etmek iin pek ok neden vardr. Bu bireyler zaman iinde eletirel sylemlerini artrdka dikkatleri zerlerine ektiler ve mnzevi bireyler cemaat hline gelmeye balad. Bu durumda hareket daha belirgin bir kimlik ka-zanmaya balad ve genel zht hareketlerinden ayran kat ve eletirel bir zht tipi dodu. Bunun ise balca kesp (ticaret ve zenginlik), evlenme, sosyal hayata katlma ve bilim retmekle ilgili bir eletiri olduunu biliyoruz. Btn bunlar, za-hitleri uzlamaz insanlar hline getirerek ehirden kopard. Bylece insanlar artk onlara miskin derken, onlarn gznde de ehirdekiler kuralc din anlaynn temsilcileriydi. Bu kontrolsz hareketler bh eilimlere yneldiklerinde kendi iinde krlmalar balad. yle ki sahih ve batl tasavvuf anlaylaryla karlama-mz bundan sonra sz konusu olacaktr. Tasavvuf da ilk zahitlik ynelimlerinden

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    27

    sonra kimlik kazand srece bu dnemde ulat. Bu evreyi Snn tasavvuf diye isimlendirdik. nk bu dneminde tasavvuf kendini btl tasavvuftan ayrtr-maya alrken zm Snn ilimler iinde yer almada buldu. stelik bilinli bir ekilde muhalif akmlar belirledi ve bu akmlarn grlerini eletirerek Snn akide ve amel hayatna uygun bir anlay gelitirmek istedi. Tasavvufun bu dne-mini fkh, kelam ve teki din ilimleriyle uzlaan Snn tasavvuf evresi diye isim-lendirdik ki, bu anlayn bata tarikatlarda yaygn olarak bulunmasnn yan sra gnmze kadar devam eden gelen bir anlay olduunu da belirtmeliyiz. Binaena-leyh burada tarihsel olarak alm bir dnem sz konusu deildir, sadece bu anla-yn dnda yeni ve daha kapsaml bir tasavvuf evresinden sz edebileceimiz bir dnem ortaya kmtr. Bu dnem ise metafizik dnem veya olgunluk evresi diye isimlendirdiimiz dnemdir. bnl-Arab ve Konev bu dnemi btn din ilimleri iin olgunluk evresi ve marifet evresi olarak kabul eder. Onlar bu dneme varacak ekilde tarihi yorumlarlar ve sahabe nesli, sonraki nesil ve kendi dnemleri olmak zere slm mmetinin dnemlerinden sz ederler. Onlara gre bu dnem, aacn meyveye durduu dnemdir. Din ilimleri maksadna ulamtr ve gaye gerekle-mitir. Bundan sonra beklenecek ey, gerilemedir. stelik bnl-Arab ve Konev bu dnemden geriye doru giderek en azndan byk sfleri ayn fikirlerde uz-latrmak isterler; bunu ise yntemin doruluk lt olarak kabul ederler. Fakat daha sonra gelen mam Rabbn ve baka sfler baka bir yorum getirerek Snn tasavvuf ile metafizik dnem arasndaki kopukluu pekitirirler. Bununla birlikte buradaki tartmada kimin doru syledii bizim iin nemli deildir; nemli olan tarihsel olarak bu tasnifin tutarlldr. Ortada Snn tasavvuf dnemi ve meta-fizik dnem diye iki bariz dnem vardr ve bunlarn uzlatrlmas kolay deildir. stelik ikinci dnemle birlikte Snn tasavvuf ile din ilimleri arasnda gerekleen uzlama yeniden bozulmutur. bnl-Arab ve Konev, yani vahdet-i vcd dn-cesi olmasayd, din ilimleri arasnda tasavvufun yeri fkh- btn olarak pekiecek, fakat din bilgi alanndaki otoritesi zayflayacakt. bnl-Arabyle birlikte ise din ilimler kelm ve fkh alanndaki yeri zayflam olsa bile, bilgi ve varlk teorisi kazanm ve din ilimleri alanndan ksmen uzaklasa bile, yeni bir alanda metafi-zik kendini tahkim yoluna gitmitir.

    Byle bir tasnifin en nemli hususiyeti dikkate alnan metinleri belirli sorunlar balamnda okumak ve o sorunlara cevap bulmadaki tutarlldr. Hi kukusuz, ta-savvuf zerindeki aratrmalarda baka tasnifler de bulunabilir, hatta bulunmaldr. Ancak btne amil olmaya en yakn tasnif, bu tasnif olarak grnmektedir.

  • NAZARYAT slm Felsefe ve Bilim Tarihi Aratrmalar Dergisi

    28

    Kaynakael-Acem, Refik. Mevst Mustalahtit-Tasavvufil-slm. Beyrut, 1999.

    Aff, Ebul-Al. The Mystical Philosophy of Muhyiddin Ibn bnl-Arab. Cambridge: Cambridge University Press, 1939.

    . Muhyiddin bnl-Arabnin Tasavvuf Felsefesi, ev. Mehmet Da. Ankara: A lahiyat Fakltesi Yaynlar, 1975.

    . et-Tasavvuf: es-Sevretr-rhiyye fil-slm. skenderiye, 1963.

    . Tasavvuf: slamda Manev Hayat, ev. Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal. stanbul: z Yaynclk, 1996.

    Anawati, Georges Chehata ve Gardet, Louis. Mystique Musulmane: Aspects et Tendances-Experiences et Techiques. Paris: Librairie Philosophique J. Vrin, 1961.

    Andrae, Tor. In the Garden of Myrtles: Studies in Early Islamic Mysticism, ev. Brigitta Sharpre. Albany: SUNY, 1987.

    Akar, Mustafa. Tasavvuf Tarihi Literatr. stanbul: z Yaynclk, 2006.

    Ayn, Mehmed Ali. Tasavvuf Tarihi. stanbul: Kitabhne-i Sd, 1341.

    Baer, Hac Bayram. Snn Tasavvufun Teekkl Srecinde eriat-Hakikat likisi Sorunu (Hicr III. ve IV. Yz-yllar). Doktora tezi, stanbul niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, 2015.

    Besyn, brahim. Neett-tasavvufil-slm. Kahire: Drl-marif, 1969.

    Bonner, Michael. The Kitb al-Kasb attributed to al-Shaybn: Poverty, surplus, and the circulation of wealth. Journal of the American Oriental Society 121 (2001): 410-427.

    Demirli, Ekrem. Sadreddin Konevde Bilgi ve Varlk. stanbul: z Yaynclk, 2004. Dier Bask: stanbul: Kap Yaynlar, 2015.

    . slam Metafiziinde Tanr ve nsan: bnl-Arab ve Vahdet-i Vcd Gelenei. stanbul: Kabalc Yaynlar, 2009.

    . bnl-Arab Metafizii. stanbul: Suf Kitap, 2013.

    . Zahiri limlerin Otoritesi Karsnda Tasavvufun Meruiyet Aray. stanbul niversitesi lahiyat Fa-kltesi Dergisi 15 (2007).

    Derin, Sleyman. ngiliz Oryantalizmi ve Tasavvuf. stanbul: Kre Yaynlar, 2006.

    el-Ear, Ebul-Hasan. Kitbl-bne, Haydarabat: 1948.

    . Makltl-slmiyyn ve ihtilful-musalln, thk. M. Muhyiddin Abdlhamid. Kahire: Mektebetn-nah-datil-Msriyye, 1950.

    Gan, Kasm. Trhut-tasavvuf fil-slm. Kahire: Mektebetn-nahdatil-Msriyye, 1970.

    Gazzl, Eb Hmid. el-Munkiz mined-dall, thk. Mahmud Beyc. Dmak: Matbaats-sabh, 1992.

    . Fedihul-Btniyye, thk. Abdurrahman Bedev. Kuveyt, Kahire: Drl-ktbis-sekf, 1964.

    . Fedihul-Btniyye: Btnliin Yz, ev. Avni lhan. Ankara: TDV Yaynlar, 1993.

    Goldziher, Ignaz. Materialien zur Entwicklungs-geschichte des Sufismus. Wiener Zeitschrift fur die Kunde des Morgenlandes 13 (1899): 35-56.

    . Asketismus und Sufismus. Vorlesungen ber den Islam. Heidelberg: 1910, 139-200.

    . Introduction to Islamic Theology and Law, ev. Andras ve Ruth Hamori. Princeton: Princeton Univer-sity Press, 1981.

    Gngr, Erol. slam Tasavvufunun Meseleleri. stanbul: tken Yaynlar, 1984.

    el-Hark, Eb Sad. Tehzbl-esrr, thk. Bessam Muhammed Brd. Abu Dabi: el-Mecmaus-sekf, 1999.

    el-Hucvr, Ali b. Osman Cllb. Kefl-mahcb, thk. sd Abdlhd Kandl. Beyrut: Drn-nahdatil-Arabiy-ye, 1980.

    . Hakikat Bilgisi: Kefl-mahcb, ev. Sleyman Uluda. stanbul: Dergh Yaynlar, 1996.

    el-sfahn, Eb Nuaym. Hilyetl-evliy ve tabaktl-asfiy I-X. Kahire: Matbaats-saade, 1974.

    bn Haldn. el-Mukaddime I-V, thk. Abdsselam eddadi. Drlbeyz: Beytl-fnn vel-ulm vel-db, 2005.

    . Mukaddime I-II, ev. Sleyman Uluda. stanbul: Dergh Yaynlar, 2013.

    bnl-Arab, Muhyiddin. Fthtl-Mekkiyye I-IV. Beyrut: trs.

    . Ftht- Mekkiyye VI-VII, ev. Ekrem Demirli. stanbul: Litera Yay., 2008.

  • Ekrem Demirli, Tasavvuf Aratrmalarnda Dnemlendirme Sorunu: Din Bilimleri ile Metafizik Arasnda Tasavvufun lim Olma Mcadelesi

    29

    Kd Abdlcebbr. erhu Usl-i Hamse I-II, ev. lyas elebi. stanbul: Trkiye Yazma Eserler Kurumu Bakanl Yaynlar, 2013.

    Kara, Mustafa. Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi. stanbul: Dergah Yaynlar, 2003.

    Kartal, Abdullah. Tasavvufun Oluumu: eriat-Hakikat likisi. Bursa: Emin Yaynlar, 2015.

    el-Kayser, Dvd. Risle f ilmit-tasavvuf. er-Resil iinde, nr. Mehmet Bayraktar. Kayseri: Kayseri Byk-ehir Belediyesi Kltr Yaynlar, 1997.

    el-Kelbz, Eb Bekir. et-Taarruf li-mezhebi ehlit-tasavvuf, thk. Ahmed emseddin. Beyrut: Drl-ktbil-il-miyye, 2001.

    . Dou Devrinde Tasavvuf: Taarruf, ev. Sleyman Uluda. stanbul: Dergh Yaynlar, 1992.

    Konev, Sadreddn. el-Mrselt beyne Sadreddn el-Konev ve Nasriddn et-Ts, thk. Gudrun Schubert. Beyrut: Franz Steiner Verlag, 1995.

    . Sadreddin Konev ile Nasireddin Ts Arasnda Yazmalar: el-Mrselt, ev. Ekrem Demirli. stanbul: z Yaynclk, 2002.

    . Tasavvuf Metafizii: Mifthul-gaybil-cem vel-vcd, ev. Ekrem Demirli. stanbul: z Yaynclk, 2004.

    Kueyr, Abdlkerm. Risletl-Kueyriyye, thk. Abdlhalim Mahmd ve Mahmd b. erif, nr. Veliyddin Mu-hammed Salih el-Ferfr. am: Drl-ferfr, 2002.

    . Kueyr Rislesi, ev. Sleyman Uluda. stanbul: Dergh Yaynlar, 1996.

    Macdonald, Donald Black. Development of Muslim Theology, Jurisprudence and Constitutional Theory. New York: Charles Scribners Sons, 1903.

    . Aspects of Islam. New York: The Macmillan Company, 1911.

    Mahmd, Abdlkdir. el-Felsefets-sfiyye fil-slm. Kahire: Drl-fikr, 1962.

    el-Muhsib, Hris. el-Meksib, thk. Sad Kerm el-Fak. skenderiye: Diret bn Haldn, trs.

    Nablus, Abdlgan. el-Vcdul-Hakk vel-hitbs-sdk, thk. Bekri Aleddin. Dmak: LInstitut Franais Dtu-des Arabes de Damas, 1995.

    . Gerek Varlk, Vahdet-i Vcdun Mdafaas, ev. Ekrem Demirli. stanbul: z Yaynclk, 2003.

    Nicholson, Reynold A. A Historical Enquiry Concerning the Origin and Development of Sufism, with a list of Definitions of the terms sufi and tasawwuf, Arranged chronologically. Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain & Ireland 38 (1906): 303-348.

    . The Mystics of Islam. Londra: Routledge, 1966.

    . A Literary History of the Arabs. Cambridge: Cambridge University Press, 1979.

    . Studies in Islamic Mysticism. Cambridge: Cambridge University Press, 1980.

    zkse, Kadir (ed.). Tasavvuf. Ankara: Grafiker Yaynlar, 2015.

    er-Rz, Fahreddin. tikdtl-frakil-mslimn vel-mrikn, thk. Ali Sami Ner. Kahire: Mektebetn-nahda-til-Msriyye, 1938.

    es-Serahs. el-Mebst XXX. Beyrut: Drl-marife, 1986.

    es-Serrc et-Ts, Eb Nasr. el-Lma. thk. Abdlhalim Mahmd, Th Abdlbaki Surr. Kahire: Drl-kt-bil-hadse, 1960.

    . slam Tasavvufu: Lma, ev. Hasan Kmil Ylmaz. stanbul: Altnoluk Yaynlar, 1996.

    Smith, Margaret. The Way of the Mystics: The Early Christian Mystics and the Rise of Sufis. Londra: The Sheldon Press, 1976.

    . Studies in Early Mysticism in the Near and the Middle East. Oxford: Oneworld Publications, 1995.

    es-Shreverd, Eb Hafs mer. Avrifl-marif. Kahire: Mektebetl-allmiyye, 1939.

    es-Slem, Eb Abdurrahman. Tabaktus-sfyye, thk. Nureddin erbe. Halep: Drl-kitbin-nefs, 1986.

    e-eybn, mam Muhammed b. Hasan. el-ktisb fir-rzkil-mstetb, thk. Mahmud Arns. Beyrut: Drl-k-tbil-ilmiyye, 1986.

    et-Tirmiz, Hakm. Beynl-kesb. dbl-mridn ile birlikte, thk. Abdlfetth Abdullah Bereke, Kahire: Mat-baatss-saade, 1977.

    . Hatml-evliy, thk. Abdlvris Muhammed Ali. Beyrut: Drl-ktbil-ilmiyye, 1999.

    Trer, Osman. Ana Hatlaryla Tasavvuf Tarihi. stanbul: Seha Yaynlar, 1998.

    Ylmaz, Hasan Kmil. Ana Hatlaryla Tasavvuf ve Tarikatlar. stanbul: Ensar Neriyat, 2004.

    Yunus Emre.