180
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Hayriye YÜKSEL Tez Danışmanı Prof. Dr. Türel YILMAZ Ankara-2007

T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI

ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Hayriye YÜKSEL

Tez Danışmanı Prof. Dr. Türel YILMAZ

Ankara-2007

Page 2: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı
Page 3: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

i

ÖNSÖZ

Yaşadığınız şehrin sokaklarına şöyle bir göz attığınızda göreceksiniz

ki; gençlerin hemen hemen hepsi düşük bel pantolon ve Converse

ayakkabılar giymekte, saç şekillerinde asimetrik kesimleri tercih etmekte ve

IPOD/MP3 vasıtasıyla bol gürültülü müzikleri dinlemektedir. Aslında sayılan

benzerlikleri sadece yaşanılan şehirle sınırlandırmak doğru değildir. Nitekim

dünya genelindeki gençlerin durumu da aynıdır. Benzerliklerin bu kadar fazla

olmasının nedenini tek bir kelimeyle açıklamak mümkün: Küreselleşme.

Herkes, her meta aynı tornadan çıkacak, en doğruyu “büyük birader” bilecek

ve mevcut süreci tersine çevirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecek.

Oysa insan içgüdüsel olarak kendini ortaya koyacak bir varlık arayışı

içerisindedir. Diğerlerinden farkıyla kendini kanıtlamaya çalışmakta ve bu

farklılıkla yeni birlikler oluşturmaktadır. Konun hem en güzel hem en basit

örneği ise; “hemşericilik” anlayışı ile kurulan Ankaralılar, Gölbaşılılar ve

Oğulbeyliler dernekleridir. Dolayısıyla küreselleşme hem bireyleri

aynılaştırmakta, hem de kendi varlıklarını kanıtlama çabası ile farklılıkları

vurgulama arayışına iterek ayrıştırmaktadır.

“Küreselleşmenin ekonomik alanda yeni yeni oluşmaya başladığı,

dolayısıyla kişilerin kimliklerinde etkisinin hissedilmediği, hatta insan

haklarıyla birlikte ortaya çıkan bireyin bilinçlenmesinin dahi söz konusu

olmadığı bir döneminde “ulus” nasıl ortaya çıkabilmiştir?” sorusu ile ise bu

tezin yazım süreci başlamıştır.

Ulus inşasının, yönetici elitin müdahalesiyle gerçekleşmesi nedeniyle

konu kapsamı tek parti dönemi ile sınırlandırılmış ve çalışmanın sadece bir

yüksek lisans tezi olmasından dolayı ulus inşasında kullanılan diğer araçlar

(eğitim süreçleri, tek dil ve tarih anlayışı oluşturulması…vb.) göz ardı edilerek

“zorunlu göç” uzmanlaşma alanı olarak belirlenmiştir.

Page 4: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

ii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ i

İÇİNDEKİLER ii

KISALTMALAR v

TABLOLAR vi

GİRİŞ 1

BİRİNCİ BÖLÜM

TÜRK-YUNAN ZORUNLU NÜFUS MÜBADELESİ

I. LAUSANNE BARIŞ KONFERANSI ÖNCESİ TÜRKİYE 17

II. LAUSANNE BARIŞ KONFERANSI ÖNCESİ YUNANİSTAN 21

III. LAUSANNE BARIŞ KONFERANSI’NDA MÜBADELE 23

IV. TÜRK VE YUNAN HALKLARININ MÜBADELESİNE İLİŞKİN

SÖZLEŞME VE PROTOKOL 29

V. LAUSANNE’DA VARILAN ANTLAŞMA SONRASI HUKUKİ

GELİŞMELER 32

VI. TÜRKİYE’DE MÜBADELE 36

A. Mübadele İmar ve İskan Vekaleti ve Mübadele İmar ve

İskan Kanunu 37

B. Mübadele Öncesinde Yapılan Hazırlıklar 39

C. Rumların Türkiye’den Ayrılışı 41

D. Türkiye’ye İlk Gelişler 43

VII. YUNANİSTAN’DA MÜBADELE

A. Mübadele Öncesi Yunanistan’da Gerçekleştirilen Hazırlıklar 56

B. Türklerin Yunanistan’dan Ayrılışı 59

C. Yunanistan’a İlk Gelişler ve Yerleşim 60

Page 5: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

iii

D. Yunanistan’da Ekonominin Gelişimi ve Mübadillerin Üreticiye

Dönüştürülmesi 64

VIII. MÜBADELEDEN FARKLI BİR ÖRNEK: GİRİT VE KAPADOKYA

MÜBADİLLERİ 65

IX. MÜBADELEYE İLİŞKİN GENEL SONUÇ 66

A. Demografik Yapı ve Yerleşim Açısından 66

B. Ekonomi Açısından 69

C. Siyasi etkiler acısından 71

D. Sosyo-Kültürel Etkiler Açısından 72

İKİNCİ BÖLÜM

İSYANLAR SONRASI KÜRTLERİN İSKANI

I. İSKAN AŞAMALARI 74

II. OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE KÜRTLER 75

A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı 75

B. İlk Kürt İsyanları 82

C. İlk Kürt Örgütlenmeleri 83

III. MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE (1919-1922) KÜRTLER 85

A. Kürtler İle Uzlaşma 88

B. Milli Mücadele Döneminde Kürt İsyanları 89

IV. ANAYASAL METİNLERDE KÜRTLER: 1921 VE 1924

ANAYASALARI 89

V. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (1923-1938) KÜRT

İSYANLARI 91

VI. KÜRT İSYANLARI SONRASI İZLENİLEN POLİTİKALAR 100

A. Raporlar ve Çözüm Önerileri 100

B. Kürt Sorunu Konusunda Umumi Müfettişlik Uygulaması 106

C. Kürt Sorunu Konusunda İskan Kanunu 107

Page 6: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

iv

VII. İSKAN KANUNU’NUN DEĞERLENDİRMESİ 116

SONUÇ 120

KAYNAKÇA 124

EKLER 130

ÖZET 164

ABSTRACT 166

Page 7: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

v

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

a.g.e. :Adı geçen eser

a.g.m. : Adı geçen makale

bkz. : Bakınız

BM : Birleşmiş Milletler

CHF : Cumhuriyet Halk Fırkası

CHP : Cumhuriyet Halk Partisi

Der. : Derleyen

Haz. : Hazırlayan

MC : Milletler Cemiyeti

s. : Sayfa

ss. : Sayfa sayıları

Page 8: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

vi

TABLOLAR Tablo-1: 1923-1925 yılları itibariyle Türkiye’ye gelen göçmenler 7 Tablo-2: Mübadillerin yerleşim alanları 6 Tablo-3: 1923-1928 yılları arasında iller bazında yerleştirilen göçmen miktarı 47-48 Tablo-4: Yunanistan’ın etnik nüfus dağılımı 68 Tablo-5: 1800’lü yıllar Kürt isyanları 82 Tablo-6: Osmanlı’da ilk Kürt örgütlenmeleri 84 Tablo-7: Türkiye’de Kürt isyanları 92

Page 9: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-1945) İSKAN KANUNLARI

GİRİŞ Her sosyal bilimci (ki pozitif bilimlerin aksine, bilim olmanın koşulu

sayılan nesnel, genel geçer, ampirik verilere ya da kurallara sahip değildir)

için tezi öncesinde zihinde bir soru ve sorunun da ötesinde bir cevap

mevcuttur. İşte bu cevap aslında tezdir ve soru da cevabı kanıtlamaya

yöneliktir.

“Ulus İnşasında Zorunlu Göç Unsuru: Tek Parti Dönemi (1923-1945)

İskan Kanunları” isimli tez de yukarıdaki sosyal bilimci açmazına uygun

olarak ortaya çıkmıştır. Buna göre zihinde var olan cevaplar;

1. Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus-devlet olarak kurulmasında homojen

ulusun varlığı birincil koşuldur.

2. Cumhuriyet Halk Partisi (Tek Parti) döneminde uygulanan ulusu

homojenleştirme çalışmalarında kullanılan araçlardan biri de “zorunlu göç”

tür.

3. 1923-1945 yılları arasında zorunlu göç Rum asıllı ve Türk

kültüründen olmayan Kürt asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına

uygulanmıştır.

4. Zorunlu göçün, Rum ve Kürtlere uygulanmış olması her iki grubun

birlikte ele alınması gerektiği anlamına gelmemelidir. Bunun birinci nedeni;

Rum ve Türk ahalinin mübadelesinin, uluslararası ilişkileri ilgilendiren bir

konu, Anadolu’da çıkan isyanlar sonrası Doğu’da bulunan Kürt nüfusun,

ülkenin Batı bölgelerinde iskan ettirilmesinin ise ülke içi bir sorun olmasıdır.

Page 10: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

2

İkinci neden ise; mübadele anlayışında, farklı olandan ebediyen kurtulmanın;

Kürtlerin iskanında, iskanla birlikte ıslaha da dönüşmesidir.

5. Farklı gibi görünen iki iskan örneğinin ortak noktaları; uygulanan

göçün zorunlu olması, göç öncesinde yapılan planlamaların yetersizliği,

düzensizliği ve savaş\isyanlar sonrası Rum ve Kürtlerin ulusal varlığı

açısından sakıncalı unsurlar olarak görülmeleridir.

Sayılanlara uygun olarak tez, “Türk-Yunan Ahali Mübadelesi” ve

“İsyanlar Sonrası Kürtlerin İskanı” isimli iki ana başlık adı altında incelenmiş,

incelemeler Tek Parti dönemi ile sınırlandırılarak iskanların ulus inşasında

kullanılan doğru/faydalı bir araç olup olmadığı irdelenmiştir.

Tez için belirlenen zaman aralığı, Tek Parti iktidarının 1950 yılında

sona ermiş olmasına rağmen, 1923-1945 yılları arasıdır. Bu sınırlama ile ilk

çok partili seçimler (1946) öncesinde meydana gelen politika değişiklikleri tez

kapsamı dışında tutulmaya çalışılmıştır.

Tez konusu içerisine “zorunlu göç” unsuru taşımamalarından ötürü

Anadolu’ya Balkanlardan özellikle Bulgaristan ve Yugoslavya’dan

gerçekleşen göç hareketleri ile Kafkasya’dan gerçekleşen Çerkez-Çeçen

göçleri dahil edilmemiştir. Nitekim bu göçler, devletlerin değil her göç gibi

koşulların zorlaması ile meydana gelmiş ve geri dönüşü mümkün göç

hadiseleri olarak değerlendirilmiştir.

Tez kapsamının ne olduğu ya da okuyucunun ne anlatılmak istendiğini

anlamasının ilk koşulu neyin anlatılmayacağının önceden bilinmesidir. Bu

kapsamda tanımlanması gereken ilk kavramlar ulus-devlet ve tek parti

döneminde uygulanan politikaların amacı olarak görülen ulus inşasıdır.

Page 11: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

3

Ulus-devletler ortaya çıkışları dikkate alındığında üç tür

sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Bunlar: Avrupa ve Avrupa yakın çevresi

merkezli ulus-devletler, Amerika kıtasında yerli halkın ortadan kaldırılması ve

yerine göçmen bir nüfusun getirilmesi ile oluşan ulus-devletler ve 20. yüzyılın

ikinci yarısından sonra sömürgecilikten sıyrılma olarak ortaya çıkan ulus-

devletlerdir.1

Ulus-devlet kurumsallaşmış siyasi iktidarın belli bir tarihsel aşamada

büründüğü yapısal bir biçim; ulus bu yapılanmanın meşruiyet kaynağı olan

kurgu; ulusçuluk da, bu meşruiyet kaynağını tek geçerli değer olarak kabul

etmeyi hedefleyen bir siyasi akımdır.2

Ulus-devlet içerisinde, ulus ve devletin tüm unsurları ile birlikte

mükemmel bir türdeşliğe sahip olduğu kabul edilir. Ancak bu ulus devlette ne

başlangıçta ne de sonrasında tam olarak sağlanabilmiş değildir ve devlet,

bunu sağlamak için uluslaştırma araçlarına sürekli olarak başvurmaktadır.3

Uluslaştırma yani ulus inşa etme aşamalarında, devletin yararlandığı

öğeler, ulusun içsel (din, dil, soy-kültür-tarih birliği) ve dışsal (düşman imajı)

unsurlarıdır.4

Hem Osmanlı devletinin halefi olması hem de yeni devleti kuran elit

kesimin köklü bir devlet geleneğinden gelmesi göz önünde

bulundurulduğunda Türkiye Cumhuriyeti için devlet inşasının, ulus inşasından

daha önce gerçekleştiği tespitinde bulunmak yanlış olmasa gerektir. Devlet

inşasında rol oynayan elit kesim ulus inşasında da etkili olmuş ve Hroch’un,

ulusal hareketlerin üç aşamadan oluştuğu tezini destekler bir konumda yer

almıştır. Bu ulusal hareketlerden ilki; entelektüel seçkinlerin, bir halk

grubunun dilsel, kültürel, toplumsal ve tarihsel niteliklerini araştırması, ikincisi; 1 Ozan Erözden, Ulus-Devlet, Ankara, Dost Kitabevi, 1997, ss. 8-9. 2 Erözden, a.g.e., s.47 3 Erözden, a.g.e., s.10 4 Erözden, a.g.e., s.106

Page 12: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

4

siyasallaşmış aydın kesimin, ilk entelektüel çıkışı toparlayarak kitlelerin ulusal

bilincini uyandırmaya çalışması ve son evrede kitlesel bir ulusal hareketin

oluşmasıdır.5

Ulus İnşası ise, devletlerin ulus yaratma çabalarının tümüne ulus

inşası adı verilmektedir. Bir ulus-devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti

de, ulusu yurttaşlık temelinde oluşmuş bir siyasal topluluk olarak görmüş6,

tek, homojen bir dil, kültür ve kimlik yaratıp, bunu ülkede yaşayan tüm

insanlara ulusal dil, kültür ve kimlik olarak benimsetmek suretiyle kendi

ulusunu yaratmayı amaçlamıştır.7

Devletlerin ulus inşa etme politikalarının en önemli araçları; kamusal

eğitim sistemi ve ulusal dil olarak kabul edilmektedir. Ancak devlet tarafından

yaratılan ulusal dil, kültür ve kimlik yoktan var edilmemiş, baskın ya da

egemen olan etno kültüre dayalı olarak ortaya çıkarılmıştır.8 Türkiye

Cumhuriyeti de kuruluşunda bünyesinde Rum, Ermeni, Yahudi, Kürt…vb.

unsurlar barındırmış olmasına rağmen, ulus inşasında baskın olan Türk

kültür ve dilini esas almış, bu kültür ve dili egemen kılabilmek için içerisinde

zorunlu göçün de yer aldığı çeşitli politikaları uygulamıştır.

Tek parti yönetimi ulus inşasında ülke planlama ilkelerinden

yararlanmıştır. Ülke planlaması, ülkenin sahip olduğu mekanı ile sosyo-

ekonomik verileri arasında, seçilen sosyo-ekonomik hedeflere yönelik

planlamadır.9 Ülke planlaması esnasında göz önünde bulundurulan genel

ilkeler: Ülkenin bütün bölgelerinde, sağlık koşulları uygun yaşama ve çalışma

olanakları yaratmak, sosyal, ekonomik, kültürel yönlerden dengeli bir dağılım

5 Hroch, “From National Movement to the Fully-Formed Nation-The Nation-Building Process in Europe”, New Left Review, Sayı: 198 (Mart-Nisan 1993), ss.6-7. 6 Nuri Bilgin, “Cumhuriyetçi Yurttaşlık Modeli ve Yeni Meydan Okuyuşlar”, Demokrasi Platformu, Yıl:2, Sayı:5, Kış 2006, s.3. 7 Nafiz Tok, “Çokkültürcülüğe Bir Yanıt Olarak Tekkültürcülük ve Çokkültürcülük”, Demokrasi Platformu, Yıl:2, Sayı:5, Kış 2006, s.21. 8 Tok, a.g.e., s.21. 9 Orhan Göçer, Ülke Planlama İlkeleri, İstanbul, Yıldız Üniversitesi Matbaası, 1990, s.1.

Page 13: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

5

sağlamak, ülkede ulaşım ve altyapı ağını geliştirmek, yaşam koşulları bütünü

ile ülke ortalamasının altında bulunan bölgelerde sosyo-ekonomik ilişkiler ve

kültürel donatımları düzeltmek, tarımsal alanlar ve orman alanlarının verimini

arttıracak önlemler almak, kırsal bölgelerde, uygun nüfus yoğunluğunun

homojen dağılımını sağlamak, uygun ve yeterli sayıda işyerleri temin etmek,

bu iş yerlerinde çalışacak işgücünün yetişmesini desteklemek, şehirlerde

sağlıklı yaşam koşullarının bozulmasını engellemek, ekonomik ve sosyal

dokunun dengeli dağılımını sağlamak, çevre koruması için gerekli önlemlerin

alınmasını sağlamak, milli varlığı korumak ve genel karakteri desteklemek

amacıyla: tarihsel gelenekler, örf ve adetleri korunmak, askeri savunma için

gerekli donatımları düşünmektir.10

Ulus inşasında uygulanan araçlardan ilki göçtür. Türkçe’de fiil olarak

göç(mek) iki anlamda kullanılmaktadır. Birincisi; bir yerden başka bir yere

gitmek yani göç etmek, ikincisi de; binanın yıkılması anlamında göçmek yani

yıkılmak ve bozulmaktır. Bu iki tanımlamayı birleştiren duygusal tanımlama

ise Ege üniversitesinde göç üzerine yapılan bir sempozyumda Ayla Kut

tarafından yapılmıştır: “Göç, eksilmektir, göç etmenin insanı eksiltmesidir.”11

Bir yerleşim biriminden, bir siyasi sınırı olan toprak parçasından başka

birine doğru, fert grup veya kitle halinde gerçekleşen hareket olan göçü,

toplumdaki öteki yer değiştirmelerden ayıran başlıca ölçüt, göç edenin eski

toplumsal ilişkilerini değiştirmesi, yeni yerleşim yerinde yeni toplumsal ilişkiler

kurmasıdır. Bu nedenle kısa süreli ve mevsimlik yer değiştirmeler göç

sayılmamakta, bir yer değiştirmenin göç sayılabilmesi için süresinin en az bir

yıl olması ön koşulu aranmaktadır. 12

Göçe sebep olan faktörler: Kültürel hayranlık, macera arzusu, farklı bir

hayat kurma isteği, güçlü bir devletin mensubu olma, yurtdışında daha iyi

10 Göçer, a.g.e., ss.8-9. 11 Samim Akgönül ,“Göçmenliğe Dair Kelimeler,” Virgül, Mayıs 2006, s.67. 12 Ana Britanica, Cilt-9, s.570.

Page 14: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

6

sağlık, konut ve eğitim hizmetleri, ekonomik avantajlar, ucuz toprak temin

etme ve zorunlu göçün de sebepleri sayılan; işkence, şiddet, etnik

çatışmalar, dini ve siyasi hürriyetlerin kısıtlanması, istenmeyen kişilerin

yurtlarından uzaklaştırılıp başka mekanlara sürülmesi olarak

sıralanmaktadır.13

Yaşadığı ülkeyi, sosyal, ekonomik ve/veya siyasi sebeplerden dolayı

terk etmek mecburiyetinde kalıp, başka bir ülkeye yerleşen veya yerleşmek

isteyen göçmenler14 , yurt dışına giden (emigration) ve yurda gelenler

(immigration) olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.15 Göçmen ile sık sık

karıştırılan göçebe (nomad) ise; belirli bir mekanda sabit bir meskende

ikamet etmeleri için, yurt içinde çadır, hayvan, binek ve diğer vasıtalarla

mevsim ve iklimlere göre yer değiştiren insan topluluğudur.16

Türkiye Cumhuriyeti’ne 1923-1945 yılları itibariyle gelen mübadil,

mülteci ve göçmen miktarının hane sayısı, nüfus ve her sene için devlet

tarafından harcanan para miktarının dağılımı şöyledir: 17

13 Ali Seyyar , Sosyal Siyaset Terimleri-Ansiklopedik Sözlük, İstanbul, Beta Basım, 2002, ss.194-195. 14 Ali Seyyar, a.g.e., s.195. 15 Okan Gümüş, Aziz Sevi, Ansiklopedik Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, Ankara, Polat Yayınları, 1991, s.239. 16 Seyyar, a.g.e.,s.195. 17 Nüfus Hareketleri İstatistiği, Ankara, Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğü, 1948, s.279.

Page 15: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

7

Tablo-1: 1923-1945 yılları itibariyle Türkiye’ye gelen göçmen miktarı.

YILLAR HANE SAYISI NÜFUS SARFİYAT (1000 LİRA)

1923 50.529 196.420 6.095

1924 52.221 208.886 5.286

1925 9.815 39.634 2.906

1926 8.201 32.850 892

1927 6.805 27.172 2.124

1928 10.143 40.570 748

1929 4.785 19.133 974

1930 3.490 13.964 175

1931 2.945 11.648 76

1932 2.905 11.603 259

1933 6.167 25.656 293

1934 9.282 34.057 750

1935 13.002 50.719 2.568

1936 8.512 33.074 2.774

1937 7.008 26.752 4.957

1938 8.734 29.678 2.866

1939 5.728 21.458 1.570

1940 3.499 11.216 1.635

1941 - 12.063 1.497

1942 - 4.261 1.165

1943 - 2.316 1.396

1944 - 681 1.400

1945 - 2.755 655

TOPLAM 213.771 856.566 48.018

Page 16: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

8

1923-1933 yılları arasında göçmenlerin geldikleri ülkelere göre

dağılımı; Bulgaristan’dan 101.507 (%16.3), Romanya’dan 33.852 (%5.4),

Yugoslavya’dan 108.179 (17.2), Yunanistan’dan 384.000 (%61.1) kişidir.18

Ancak veriler, Balkan/Kafkas göçleri ve dönemin savaş/savaş sonrası

koşulları düşünüldüğünde, yaklaşık rakamlar olarak değerlendirilmektedir.

Doğru verilere ise 1952 yılından itibaren Türkiye’ye giren yabancı sayımının

Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yapılması sonucu ulaşılabilinmiştir.19

Yerinden olma/edilme olarak da adlandırılan zorunlu göç ise,20

nüfusun, bir coğrafi bölgeden, diğer bir bölgeye, içinde yaşanılan iktisadi,

sosyal, siyasi durum imkansızlığı (şiddet, iç savaş, etnik çatışmalar, anti-

demokratik dayatmalar, baskıcı otorite …vb.) sebebiyle yer değiştirmesidir.

Türk-Yunan nüfus mübadelesi zorunlu olması açısından dünya

tarihinde bir ilktir. Nüfus mübadelesinin benzeri niteliğindeki diğer

uygulamalar ise, II. Dünya Savaşı esnasında Almanya ile Estonya, Letonya,

Sovyetler Birliği, Romanya, İtalya ve Hırvatistan tarafından gönüllü nüfus

naklini içeren antlaşmalardır. Ayrıca 8 Nisan 1950 tarihinde Hindistan ve

Pakistan arasında gönüllü mübadeleyi içeren Yeni Delhi Antlaşması da

zorunlu göçe örnek teşkil etmektedir.21 Antlaşma öncesinde Ağustos 1947 ile

Mart 1948 tarihleri arasında 4.500.000 Hindu ve Sih Batı Pakistan’dan

Hindistan’a, 6.000.000 Müslüman da Hindistan’dan Pakistan’a göç etmiş ve

bu göç esnasında 200.000 kişi hayatını kaybetmiştir.22

18 Cevat Geray, Türkiye’den ve Türkiye’ye Göçler ve Göçmenlerin İskanı, Ankara, Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Enstitüsü, s.11. 19 Haluk Cillav, Nüfus İstatistikleri ve Demografinin Genel Esasları, İstanbul, İ.Ü İktisat Fakültesi Yayını, 1960, s.396. 20 Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet ve Yerinden Edinilmiş Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru, İstanbul, TESEV, 2006, s.5. 21 Michael Barutcıskı, “Lozan’a Yeniden Bir Bakış: Uluslararası Hukuk ve Siyasette Nüfus Mübadeleleri”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.35-40. 22 Ayhan Aktar, “Nüfusun Homojenleştirilmesi ve Ekonominin Türkleştirilmesi Sürecinde Bir Aşama”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.133.

Page 17: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

9

Ulus inşasında kullanılan araçlardan biri de iskandır. İskan, kelime

anlamı olarak; yurtlandırma,23 barınma, yerleşme, yerleştirilmedir.24 Hukuk

terimi olarak ise; Türkiye’de yerleşmek maksadıyla dışarıdan toplu olarak

gelmek isteyen Türk soyundan meskun veya göçebe fertler ve aşiretlerin ile

Türk kültürüne bağlı kimselerin (göçmenlerin) mevzuata göre dahile

yerleştirilmeleri siyasetidir.25

Lausanne Barış Konferansı sırasında mübadele kapsamında yer

alacak kitlenin kapsamı konusunda azınlık (ekalliyet) ve mülteci (sığınmacı)

kavramları gündeme gelmiştir. Eski dilde ekalliyet, günümüzde ise popüler

terim olan “azınlık” ın uluslararası hukukta genel kabul gören bir tanımı

olmamasına rağmen, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu

Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu Raportörü

Francesco Capatorti’nin 1978’de önerdiği ve geçerli kabul edilen tanıma göre

azınlık; bir devletin nüfusunun geri kalanına göre sayısal olarak az olan,

egemen olmayan konumda bulunan, üyeleri o ülkenin vatandaşları olarak

etnik, dilsel ya da dinsel açıdan nüfusun geri kalanından ayrılan özellikler

taşıyan ve kültürlerini, geleneklerini, dinlerini ya da dillerini korumak amacıyla

üstü örtülü bir dayanışma duygusu gösteren gruptur.26

Azınlık terimi ile sık sık karıştırılan mülteci (sığınmacı) ise; 1951 tarihli

ve mültecilerin statüsü ile ilgili BM sözleşmesinde tanımlandığı biçimi ile; ırkı,

dini, milliyeti veya belirli bir toplumsal gruba mensubiyeti ya da siyasal görüşü

nedeniyle zulme uğrayacağı yolunda haklı bir korku taşıyan ve vatandaşı

olduğu ülkenin dışında bulunan ve o ülkenin korumasından yararlanmayan

ya da aynı korku yüzünden yararlanmak istemeyen kişidir.27

23 Türkçe Sözlük, Ankara, Dil Derneği, 1991,s.281. 24 Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Ankara, Seçkin Kitabevi, 1985, s. 374. 25 Türk Hukuk Lügatı, Ankara, Başbakanlık Yayınları, 1991, s.166. 26 Erol Kurubaş, Asimilasyondan Tanınmaya Uluslararası Alanda Azınlık Sorunları ve Avrupa Yaklaşımı, Ankara, Asil Yayın Dağıtım, 2004, s.16. 27 Dünya Mültecilerinin Durumu “Bir İnsanlık Sorunu”, BMMYK, Oxford University Press, 1999, s. 23.

Page 18: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

10

İskan Kanunu’na göre mülteci; Türkiye’de yerleşmek maksadı ile

olmayıp bir zaruret icrasıyla muvakkat (geçici) oturmak üzere sığınan

kimseler olarak tanımlanmıştır.28

Laussanne Barış Konferansı Türk ve Yunan halkları arasında nüfusun

mübadelesi ile sonuçlanmıştır. Mübadele, bir mal veya hizmetin diğer bir mal,

hizmet veya para ile değiştirilmesiyken, ahali mübadelesi; siyasal mahiyette

bir uyrukluk iktisabı yoluyla, bir devlete mensup, bir kısım ahalinin diğer bir

devlete mensup ahali ile karşılıklı olarak değiştirilmesidir.29

Mübadele fiilinin öznesi olan mübadil ise, Arapça “bdl” kökünden

gelmekte ve “bedel” kelimesi ile eş anlamda kullanılmaktadır.30 Fiilin öznesi

olmasına rağmen Türkiye’de bulunan mübadiller için kullanılan terim kökü

“hcr”, Arapça bir yerden bir yere gitmek olan “hicret”tir. Muhacir kelimesinin

benzeri olan hicret kelimesinden farkı; herhangi bir şekilde gitmek değil “acı

duyarak ayrılmak” anlamını da içerisinde barındırmasıdır.31

İskan Kanunu’na göre ise muhacir; Türkiye’ye yerleşmek maksadı ile

dışarıdan, münferiden veya müçtemian (toplu halde), gelmek isteyen Türk

soyundan meskun veya göçebe fertler ve aşiretler ve Türk kültürüne bağlı

meskun kimselerdir.32 Tezin yazımında Türk-Yunan halkları arasında

meydana gelen zorunlu göçün özneleri için mübadil terimi kullanılacaktır.

Mübadillerin iskanında karşılaşılan sorunlardan ilki boşalan Rum

evlerinin fuzuli işgalidir. Fuzuli işgal, 1923 tarihli mübadele antlaşması

öncesinde ve sonrasında göç eden Rumlara ait taşınmazların, kimi fırsatçılar

28 Adnan Güriz, Türkiye’de Nüfus Politikası ve Hukuk Düzeni, İstanbul, Türkiye Kalkınma Vakfı Yayınları, 1975, s.163. 29 Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Ankara, 1985, Seçkin Kitabevi, s.17. 30 Akgönül, a.g.m., s.67. 31 Akgönül, a.g.m., s.67. 32 Güriz, a.g.e., s.163.

Page 19: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

11

tarafından yağmalanmak üzere tasarruflarına geçirilmesi eylemidir.33Fuzuli

işgallerin bir kısmı Anadolu’da bulunan ve felaketzedeler/herikzedeler olarak

adlandırılan kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir. Felaketzede, 1919-1923

yılları arasında Türk-Yunan savaşlarından her ne biçimde olursa olsun, zarar

görmüş bütün kesimler için kullanılan genel bir deyimdir, herikzede deyimi

ise, evi yanarak savaştan zarar görmüş kesimi diğer zarar görenlerden

ayırmak için kullanılmıştır.34

Mübadele sonrası karşılaşılan ve Türk ve Yunan tarafları arsında uzun

süre çözülemeyen meselelerden ilki etabli sorunudur. Sakin bulunan, sakin

tutulmuş olan, yerleşik, yerleşmiş anlamındaki etabli, 1923 tarihli Türk-Yunan

Ahali Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol’de; 30 Ekim 1918’den önce

İstanbul belediye sınırları içerisine yerleşmiş (etabli) bulunan Rumlar için

kullanılmıştır.35 Türk ve Yunan tarafları arasında nüfus mübadelesine ilşkin

ikinci sorun ise; Anadolu’dan ayrılan Rumlardan kalan terkedilmiş ev, dükkan,

mağaza, fabrika, değirmen, tarla, bağ, bahçe ve paraca kıymetli her türlü

taşınabilir mal için kullanılan emval-i metrukedir. 36

Devletin ulus inşasında zorunlu göçe tabii tuttuğu kitlelerden ilkini

Türk-Yunan Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol

kapsamında Türkiye’ye gelen mübadiller oluşturuken, ikinci kitle Doğu ve

Güneydoğu Anadolu’da çıkan isyanlar sonucunda Türkiye’nin Batı

bölgelerine yerleştirilen Türk kültürü nüfuz etmemiş kişilerden meydana

gelmiştir. İsyan (ayaklanma); halkın tamamının ya da bir kısmının mevcut

devlet düzenine baş kaldırması ya da şiddet kullanarak karşı koymasıyken,37

isyan kavramı ile sıklıkla karıştırılan “iğtişaş” kavramı ise; devlet kuvvetleri

33 Kemal Arı, Büyük Mübadele: Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2003, s.10. 34 Arı, a.g.e., ss.8-9. 35 Fahir Armaoğlu, 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1995, İstanbul, Alkım Yayınevi, s.325. 36 Kemal Arı, “Yunan İşgalinden Sonra İzmir’de Emval-i Metruke ve Fuzuli İşgal Sorunu”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 15, Temmuz 1998, s.692. 37 Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Ankara, Seçkin Kitabevi, 1985, s.71.

Page 20: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

12

aleyhine değil, ahalinin birbiri ardına silahlanarak mukateleye kalkışmaları

suretiyle vücuda gelen mevzii bir fiildir. 38

Türkiye Cumhuriyeti’nin iskan uygulamalarından önce Osmanlı

devletinin kuruluşundan yıkılışına kadar gerçekleştirmiş olduğu iskan

politikalarını da değinmek gerekmektedir. Osmanlı Devleti’nin iskan politikası;

kuruluşunda ordunun ardında ya da onlarla birlikte fetih hareketlerine katılan

dervişler, ıssız yerlerde tekke ve zaviyeler inşa edilmesini sağlayarak, ilk

iskanların gerçekletirilmesidir. Dervişlerin önderliğinde başlayan ilk iskan

hareketlerinde yeni alınmış yerlere ahali sürgün edilmiş, muhtelif yerlerde

vakıflar kurulmuş ve müstakil derbend (boğaz, dar geçit, sınır) tesislerine

ahali yerleştirilmesi suretiyle iskan politikası gerçekleştirilmiştir.39

Osmanlı devlet sistemi içerisinde nüfusun devlet kararı ile zorunlu

iskanı üç farklı nedene dayandırılarak gerçekleştirilmiştir.40 Bunlardan

birincisi: İmparatorluğun yeni topraklarında hakimiyeti sürekli kılmak

maksadıyla Anadolu’dan Müslüman nüfusun yeni alınan topraklara ve yeni

alınan topraklardaki Müslüman olmayan nüfusun Anadolu’ya

yerleştirilmesidir.

İkinci nedeni: Nüfusun azaldığı, ekonominin çöktüğü yerlerde hem

kentlere hem de kırsal alana yeni nüfus yerleştirilerek o yörelerin

şenlendirilmesi ve imarı üçüncü neden de güvenlik ve düzenin sağlanması

maksadıyla konar göçer gruplardan olup yerleşik gruplara baskı yapan

grupların belirli alanlara yerleştirilmesiyle yol güvenliğinin ve derbent köylerin

iskanının sağlanması ve ayrıca yerel güç elde etmiş beylerin merkezi otoriteyi

zayıflatıcı tutumları karşısında merkezi otoriteyi yeniden hakim kılmaktır.

38 Türk Hukuk Lügatı, Ankara, Başbakanlık Yayınları, 1991, s.173. 39 Yusuf Halaçoğlu, 18.Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1991, ss.2-3. 40İlhan Tekeli, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Nüfusun Zorunlu Yer Değiştirmesi ve İskan Sorunu”, Toplum ve Bilim, Sayı: 50, Yaz 1990, s.51.

Page 21: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

13

Osmanlı Devleti’nde yukarıda sayılan nedenlere dayanarak

gerçekleştirilen zorunlu iskanlara “sürgün” adı verilmiştir. Merkezden kadılara

gönderilen hükümler çerçevesinde uygulanan sürgünlerde karar, belirlenen

yörenin belirli bir oranına (1/10 ya da 1/5) uygulanmış, sürgüne uğrayanların

hayvanlarını ve her türlü üretim araçlarını birlikte götürmeleri istenmiş ve

götüremeyecekleri üretim araçları da defterlere kaydedilmiştir. Sürgün kararı

uygulananların taşınmaz malları müzayede ile satılmış, sürgün esnasında

yoldan kaçanlar ise cezalandırılmıştır. 41 Sürgün edilenler yerleştirildikleri

alanda her türlü angarya ve vergiden muaf olarak iki yıl geçirme

mecburiyetine tabii tutulmuşlardır.42 Örneğin Rumeli’de iskan ettirilecek

kişilere yurtluk, toprak, tımar gibi imtiyazlar tanınarak göç teşvik edilmeye

çalışılmıştır.43

Duraklama döneminde, fetihlerin sona ermesi ile birlikte yeni

topraklara sahip olma ve zorunlu iskan uygulaması son bulmuştur. Ayrıca,

Celali ayaklanmaları nedeniyle köyler yollardan uzak vadi içlerine ve dağlık

alanlara çekilmiştir. Bu durumda iskan sorunu; verimli ovalardaki köylerin

yeniden “şenlendirilmesi” ve yol sisteminin güvenliğini sağlayan derbent

köylerinin yeniden canlandırılması olarak değişim göstermiştir. Rumeli’deki

verimli alanların kaybedilmesi sonrası Anadolu’daki tarımsal alanların

önemini daha da artırmış ve iskan faaliyetleri Anadolu’nun verimli

topraklarında yoğunlaşmıştır.44

18. yüzyılda; konar-göçer aşiretlerin iskanı yoğunluk kazanmış,

yerleştirilmeye çalışılan aşiretler Anadolu’da batıdan doğuya doğru Yörük,

Türkmen ve Kürt aşiretleri, Anadolu’nun güneyinde ise Arap aşiretleri olarak

sıralanmıştır. 45

41 Tekeli, a.g.m., s.51. 42Ömer Lütfi Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt:13, Yıl: 1951-1952, ss.67-68. 43 Halaçoğlu, a.g.e., s.4. 44 Tekeli, a.g.m., s.53. 45 Tekeli, a.g.m., s.53.

Page 22: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

14

Konar-göçer halkın iskanına hükümet tarafından ağırlık verilmesinin

sebepleri: Konar-göçer ahalinin merkeziyetçi devlet ile bağdaşmayan hayat

tarzları yüzünden yerli halka büyük zarar vermesinin engellenmek istenmesi,

harap ve boş kalan yerleri imar ederek, yeniden ziraata açmak, büyük zarar

meydana getiren göçebe gruplara karşı yerli ahaliyi, ekili topraklarını ve

hayvanlarını muhafaza etmektir.46

Aşiretlerin iskanında geliştirilen yöntem; sancak beyi ya da valinin

başkanlığında bir iskan komisyonu oluşturulması ile yerleştirilen aşiretler ve

nasıl yerleştirildikleri konusunda düzenlenen defterlerin İstanbul’a

gönderilmesidir. Buna göre; iskan faaliyetlerinin yoğunlaştığı belirli yerler;

Kütahya-Aydın, Konya-Karaman, Silifke-Antalya, Ankara-Nevşehir, Sivas-

Erzurum, Çukurova, Diyarbakır, Malatya, Rakka, Halep, Hama-Humus

yöreleri ve Kıbrıs’tır.47

İskan sonrası konar göçer aşiretlerin yerleşik yaşama uymalarında

sorunlar yaşanmış, yerleştikleri alanların bataklık olması sebebiyle

yakalanılan sıtmadan büyük kayıplar verilmiştir. Yerleşilen yerlerde toprağın

verimli olmaması ya da toprağı işlemede yeterli bilgiye sahip olunamaması

yerleşilen yerleri terk etme eğilimini başlatmış, devlet yolları tutarak zorunlu

iskanı gerçekleştirmiştir. 48

Köy ve kasabaları terk ederek İstanbul, Edirne, Bursa çevresine

yığılan Müslüman ve Müslüman olmayan nüfusun eski yerlerine gönderilmesi

döneme ilişkin bir başka iskan problemi olmuştur.49 Ancak, sayılan iskanların

gelişi güzel gerçekleştirildiğini söylemek de güçtür. Nitekim yerleşik ahalinin

yerlerini terk ederek başka yerlere gitmeleri kanunnameler ile belirlenmiş,

46 Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskanı, İstanbul, Eren Yayıncılık, 1987, ss.39-48. 47 Orhonlu, a.g.e., s.53. 48 Orhonlu, a.g.e., s.53. 49 Orhonlu, a.g.e., ss.53-54.

Page 23: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

15

aksi şekilde hareket edenler takip edilerek eski yerlerine iade edilmişlerdir.

Yerlerini terk edip başka yerlere giden kimseler ise gittikleri yerlerde 10 yıldan

fazla kalmışlardır.50

19. yüzyılda devletin genelinde ortaya çıkan değişim ile birlikte iskan

hareketlerinde de farklılıklar meydana gelmiştir. Bu dönemde aşiret reislerine

bulundukları eyalet valisi tarafından birer mühür verilmiş, böylece aşiret

mensubu hiçbir şahsın izinsiz olarak başka bir yere gitmemesi sağlanmıştır.

Ayrıca, 1842’de alınan bir kararla, aşiretlerin bulundukları kaza ve sancak

topraklarından dışarı yaylak ve kışlağa gitmeleri de önlenmiştir. Böylelikle

ordunun kuvvet kaynağı olarak her an başvurabileceği aşiretler kontrol altına

alınmıştır.51

Döneme ilişkin iskan siyaseti sadece aşiretler ile sınırlı kalmamış bazı

bölgelerde derebeyi şeklinde bulunup, devlet emirlerini dinlemeyen grupların

ıslahı ve iskanları yapılarak, bulundukları bölgelerden uzak bölgelere

nakledilmeleri sağlanmıştır.52

Anadolu’da aşiretlerin iskanı ile meşgul olan devlet, uluslaşma

süreciyle, imparatorluk içerisinden çıkan yeni ulus devletlerin Türk-Müslüman

kitleler üzerinde baskılar uygulayarak kitlesel göç hareketlerini başlatması

sorunu ile karşı karşıya gelmiştir.

İmparatorluk topraklarına gerçekleşen göçe ilişkin rakamlar: 1859-

1878 yılları arasında Kafkasya’dan 2.000.000, Büyük Balkan göçlerinde

1.500.000 kişi şeklindedir. Osmanlı topraklarına göç etmiş, bu kişilerden

yaklaşık 800.000’i göçler esnasında yaşamını yitirmiştir.53 Muhaceret

meselesi karşısında 1860 yılında muhacirlerin iskanı ve onların çeşitli

meseleleriyle meşgul olmak üzere “İskan-ı Muhacirin Komisyonu” 50 Halaçoğlu, a.g.e., s.5. 51 Halaçoğlu, a.g.e., s.8. 52 Halaçoğlu, a.g.e., s.8. 53 Tekeli, a.g.m., ss.54-56.

Page 24: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

16

kurulmuştur.54 Dolayısıyla 19. yüzyıl iskan politikası 18.yüzyılın aksine daha

planlı ve örgütlü yürütülmüştür.

20. yüzyılda iskan siyaseti imparatorluğun küçülen topraklarına doğru

gerçekleştirilen göçlere paralel olarak şekillenmiştir. 1912-1913 yılları

arasında Balkanlardan imparatorluk topraklarına 640.000 kadar Müslüman

Türk göç etmiştir.55 Göçler sonrası, 1914 yılında “Aşair ve Muhacirin

Müdüriyeti Umumisi” kurulmuş ve örgütlenme gerçekleştirilmiştir. Kuruluş

tarafından, Balkanlardan göç eden göçmenler Trakya’daki boş topraklara

yerleştirilmiştir. Bu politikanın izlenmesinde; göçmenlerin alıştıkları iklime

uygun bölgelerde iskan edilmeleri ve sınır bölgelerinde Türk-Müslüman

yoğunluklu tampon bölgeleri oluşturmak gibi kaygılar rol oynamıştır. Ancak

göçmenlerin yerleştirildiği yerlerde daha önce bulunan nüfusla eşit oranda

olmaları da göz önünde bulundurulmuştur. Özellikle Çerkezlerin

yerleştirilmesinde; grupların küçük yerleşim yerlerine dağıtılmalarına ve

önderlerinin ayrı yerlere gönderilmelerine özel ihtimam gösterilmiştir.56

Balkan Savaşları sonrası nüfus hareketlerinin yoğunluğu ilk nüfus

mübadelesi antlaşmalarının, bu savaşlar sonrasında yapılmasına neden

olmuştur. Nitekim 1913 yılında Bulgaristan ile imzalanan Edirne

Antlaşması’na göre Türk-Bulgar sınırında 15’er kilometre mesafedeki Bulgar

ve Müslümanların “gönüllü” nüfus değişimi kararlaştırılmıştır. Buna göre

Bulgaristan’dan gelenlerin sayısı 48.570, Bulgaristan’a gidenlerin sayısı ise

46.764 olarak tespit edilmiştir.

Balkan savaşları sonrasında imzalanan diğer antlaşma; İzmir ve

Balıkesir’de oturan Rumların Yunanistan’a göç etmeye başlaması ve İngiliz

gazeteci Doktor Dilion’un araya girmesi nedeniyle Osmanlı ve Yunan

hükümet yetkilileri arasında 1914 yılında İzmir’de imzalanan antlaşmadır.

54 Halaçoğlu, a.g.e., s.9. 55 Tekeli, a.g.m., s.56. 56 Tekeli, a.g.m., s.57.

Page 25: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

17

Antlaşmaya göre; Doğu Trakya’daki ve Ege sahillerindeki 30 km.’lik

alanlardaki Rumlarla, Makedonya Türklerinin ve onlara ait malların değişimi

kabul edilmiştir.57 Ancak I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile söz konusu

antlaşma uygulanamamıştır.

Tezin konusunu oluşturan iskan politikasına geçmeden önce,

değinilmesi gereken konulardan biri de iskan konusunda etkili olan Tek Parti

dönemi nüfus politikalarına değinmek zaruridir. Nitekim, Cumhuriyet rejiminin

kuruluşundan 1960’lı yıllara kadar genel eğilim ülke nüfusunu artırmaya

yönelikti. ve bu politikada; kalkınma modelinin bir parçası olarak görülen

geniş aile anlayışı ile kalabalık nüfuslu bir toplum yaratma amacı etkili

olmuştur. 58

Nüfus sorunu ilk kez Gazi Mustafa Kemal’in 1920’li yıllardaki

söylemlerinde; Türkiye nüfusunun artması, ulusal sağlık sorunlarının

çözülmesi, ölümlerin azaltılması ve kişilerin üretim için yetenekli bir biçimde

yetiştirilmesi olarak yer almıştır. Tek parti yönetimi için “büyük millet” olmanın

koşulu kalabalık bir nüfusa sahip olmak olarak tanımlanmıştır.59

Balkanlar’dan Anadolu’ya gerçekleşen göçü teşvik etmek ve

Türkiye’nin nüfusunu arttırmak Gazi Mustafa Kemal’in demeçlerinde de yer

bulmuştur:

“Memleketin nüfusu şayan-ı teessüf bir derecededir. Zannederim ki bütün Anadolu

halkı sekiz milyonu geçmez…Şimdi biz bunu telafi etmek istiyoruz…hudud-ı milliye haricinde kalan aynı ırk ve harstan olan anasırı da getirmek ve onları da müreffeh bir halde yaşatmak nüfusumuzu teyzid etmek lazımdır…bence Makedonya’dan ve Garbi Trakya’dan gelen kamilen Türkleri buraya nakletmek lazımdır.”60

57 Halaçoğlu, a.g.e., s.60. 58 Arı, “Cumhuriyet’in Nüfus Politikası”, Toplumsal Tarih, Sayı:191, Kasım 2003, s.28. 59 Arı, a.g.m., s.29. 60 H.Yıldırım Ağanoğlu, Osmanlı’dan Cumhuriyete Balkanlar’ın Makus Tarihi:Göç, İstanbul, Kum Saati Yayınları, 2001, ss.275-276.

Page 26: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

18

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Üçüncü Büyük Kongresi’nde belirlenen

programda “Nüfusumuzu artıracak tedbirleri ehemmiyetle takip edeciğiz”

ifadesi yer almış,61 Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Yönetim Kurulu, 1932

yılında nüfus sorununu incelemek ve bu konuda alınması gereken tedbirleri

belirlemek amacıyla bir komisyon kurulmasını kararlaştırmıştır. Komisyonun

görevi; memleket dahilinde izdivacın çoğalmasına engel olan iktisadi, sıhhi,

içtimai ve diğer sebepleri arayarak, nüfusun çoğalması için kanuni, idari ne

gibi tedbirlerin alınması gerektiğini ve bekarlar vergisinin fayda ve zararlarını

raporla bildirmek olarak belirtilmiştir.62

1935 tarihli Cumhuriyet Halk Partisi 4’üncü kurultayında kabul edilen

nüfus politikası ile ilgili belli başlı ilkeler ise, Türk sosyal hayatında ailenin

esas olması, nüfusun arttırılarak gelecek neslin sağlam ve gürbüz

yetiştirilmesi, nüfusun artırılması kapsamında yurtdışından gelecek Türklere

imkanı olan her yardım ve kolaylığın gösterilmesidir.63

Nüfus artışının öncelikli hedef olarak görülmesindeki nedenler; uzun

savaş yılları nedeniyle nüfusun gittikçe azalmış olması, geniş yurt

topraklarının ekonomik, sosyal, siyasal olarak değerlendirilmesi gerekliliği ve

asker temini noktasında özellikle erkek nüfus azlığından ordunun olumsuz

etkilenmesidir.

Kemal Arı’ya göre ise bahse konu nüfus artırma politikasının

arkasındaki neden: Türkiye’nin benimsediği çağdaş ve özgün ilkelerin,

siyasal-sosyal politikaların ve kültürel atılımın, nüfusun bir yandan ulusal ve

türdeş (homojen), bir yandan da artmış olması ile olanaklı olduğu

düşüncesidir. 64

61 Güriz, a.g.e., s.245. 62 Güriz, a.g.e., s.248. 63 Güriz, a.g.e., s.246. 64 Kemal Arı, “Cumhuriyet Dönemi Nüfus Politikasını Belirleyen Temel Unsurlar”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Mart 1992, s.410.

Page 27: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

19

“Çok nüfus, tok nüfus, şen ve zengin nüfus” düsturu ile hareket eden

Tek Parti yöneticileri nüfusun artırılmasında iki ana stratejiyi benimsemiştir.

Birincisi doğum oranını arttırıcı, ölümleri engelleyici tedbirlerin alınması,

ikincisi ise; dışarıdan gerçekleşecek göçler ile ülke nüfusunun artırılmasıdır.

Hükümet, doğum oranını arttırmak ve ölümleri engelliyici önlemleri

almak için, salgın hastalıklarla mücadeleyi birincil hedef olarak belirlemiş,

aynı zamanda yasalarla, çocuk düşürmeyi/düşürtmeyi, çocuk yapmaya engel

nitelikteki fiil ve hareketleri ağır cezayı gerektirecek yaptırımlar olarak görmüş

ve 11.06.1936 tarih ve 3038 sayılı yasayla, bu nitelikteki eylemi, “ırkın

tümlüğü ve sağlığı aleyhine cürümler” olarak nitelendirmiştir.65

1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile ise 6 ve daha

fazla çocuk sahibi olanların para ya da madalya ile ödüllendirilmeleri

kararlaştırılmıştır.66 Sayılanlar kapsamında nüfusu artırma yönündeki bu

önlemleri alma görevi Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na verilmiştir.67

Yurtdışından gerçekleştirilecek göçlerle göçü teşvike yönelik önlemler

alınmış ve göç edenlere başta yerleşim yeri verilmesi olmak üzere çeşitli

kolaylıklar sağlanmıştır. *İzlenen politikalar sonrası 1923 yılında 12.339.093

olan Türkiye Cumhuriyeti nüfusu, 1945 yılında 18.790.174’e yükselmiştir.68

65 Kemal Arı, “Cumhuriyet’in Nüfus Politikası”, s.30. 66 Arı, “Cumhuriyet’in Nüfus Politikası”, .s.30. 67Arı, a.g.m., s.31. * Bu konuya zorunlu göç kapsamında değinilecektir. 68 Geray. a.g.m, s.28.

Page 28: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

BİRİNCİ BÖLÜM

TÜRK-YUNAN ZORUNLU NÜFUS MÜBADELESİ I. LAUSANNE BARIŞ KONFERANSI ÖNCESİ TÜRKİYE Mübadele fikrinin Lausanne Barış Konferansı öncesi Türkiye

bakımından ideolojik altyapısı Mahmut Esat Bozkurt’un 18 Kasım 1920 tarihli

konuşmasında mevcuttur:

“Belki Osmanlı Mebusan Meclisinde Hıristiyanlar aleyhinde söylemek doğru olmazdı.

Fakat kendimi eski manada Osmanlı Mebusan Meclisinde farz etmiyorum ve memlekette Hıristiyan tabakasının hiçbir hakkı olmadığına inanmış bir adam sıfatıyla söylüyorum…Onlar emperyalizmin çocuklarıdır ve vatanın hain çocuklarıdır. Onların bu mecliste işi yoktur.” 1

1830’da Yunanistan kurulalı beri bir asır geçmiştir ve Milli Mücadele

sonrası Rumlar ile birlikte yaşamak imkansız hale gelmiştir. Ülkeyi homojen

bir nüfusa kavuşturmak, siyasi istikrarın ön koşulu olarak görülmektedir. Bu

ortamda mübadele, kanlı bir savaş yaşamış iki komşu devlet arasında sulh

yapmanın daha kanlı ve daha kötü bir yaşayıştan kurtulmanın tek yoludur.

Ankara tarafından mübadelenin ilk kez gündeme getirilişi, Hariciye

Vekili Yusuf Kemal (Tengirşek)’in, Büyük Taarruz’dan yaklaşık altı ay kadar

önce, 22 Mart 1922’de Paris’te yapılacak konferans öncesinde Avrupa

ülkelerinde gerçekleştirdiği temaslar esnasındadır. Temaslara dair 4 Nisan

1922 tarihinde TBMM gizli oturumunda şu açıklamalar yapılmıştır:

“Avrupa’da bizim aleyhimize düşmanların kullanabileceği en büyük silah bu

ekalliyetler silahıdır. Binaenaleyh ben ikinci gün kendisine (yani Lord Curzon’a) gittim ve ilk evvel kendisine ekalliyetlerden bahsettim ve bunu ikiye ayırdık. Rum ekalliyetler için mübadele esasını teklif ettim ve dedim ki: Biz, devamlı bir sulh istiyoruz ve bunun için bu suretle bizi onlardan, onları bizden emin kılmaktır. Bundan sonra bize kalacak Rumlarda Harici bir fikir vardır. Bir gün Türkiye’yi parçalayacağız, burayı oraya (Yunanistan’a) raptedeceğiz. Buraların Türkiye’de kaldığı sabit olmalıdır ki, birbirimizin elini tutalım. Birbirimizle iyi geçinelim. Bundan iyisi ise onları rahat yaşayabilecekleri yerlere göndermek ve Müslümanları da rahat yaşayabilecekleri bir yere celbetmek lazımdır. Binaenaleyh bu

1 Rıdvan Akın, “TBMM’nin Lausanne Siyaseti ve Heyet-i Murahhasanın Karşılaştığı Belli Başlı Sorunlar”, Belgelerle Türk Tarihi, Sayı 41, Haziran 2000, s.36.

Page 29: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

18

suretle bu meseleyi cezri (kesin) bir surette halletmek demektir. Emin bir esas koymaktır veŞarkta (bundan) böyle Hıristiyan ve Müslümanların münasebeti iyi olur dedim. Biz, bunu diğer bir şey olarak teklif etmiyoruz. Nitekim, Yunanlılar, Bulgarlarla bu bapta bir muahede yapmışlar ve biz de vaktiyle Venizelos’la bir mukavele akdetmişizdir ve bunun için İzmir taraflarında Muhtar Bey’in riyaseti alanında bir komisyon teşekkül etmişti. İşte bunun sureti halli için size ilk teklifimiz budur. Bunun üzerine dediler ki; Türkiye’de bulunan Hıristiyanları kaldırıp Yunanistan’a göndermek pek güçtür. Ben de dedim ki: fakat evvelemirde (öncelikle) İzmir civarında bulunan Rumlarla yapalım ve diğer aksamı memalikte (ülkenin diğer kısımlarında) kalacak Hıristiyanlar ise, biz açık söylüyoruz; İtilaf devletlerinin yekdiğeriyle veyahut muhasımlarıyla kabul edilmiş olan (azınlıkların korunması ile ilgili) esasları biz de kabul ederiz. Bu da onlara teminat olsun (dedim).”2

Yusuf Kemal Bey’in, Yunanistan ve Bulgaristan arasında yapıldığını

belirttiği antlaşma 27 Kasım 1919 tarihli Neuilly-Sur-Seine Antlaşması’dır.

Antlaşmanın 56. maddesine göre; Bulgar ve Yunan tarafları arasında etnik,

dini ve anadil bakımında azınlık olanların karşılıklı olarak fakat isteğe bağlı bir

biçimde mübadelesi öngörülmüştür. Antlaşma uyarınca; 30.000 Yunanlı,

Bulgaristan’dan Yunanistan’a göç etmiş, 53.000 Bulgar da, Yunanistan’dan

ayrılıp Bulgaristan’a yerleşmiştir. İsteğe bağlı göçü öngörmesinden dolayı,

1930 yılındaki Yunanistan resmi rakamlarına göre; 82.000 Bulgar,

Yunanistan’dan ayrılmayarak Batı Makedonya’da kalmıştır.3 Antlaşma

mübadele edilecekleri belirlemede geniş kapsamlı olması ve isteğe bağlı

göçü öngörmesi noktalarında Türk-Yunan nüfus mübadelesinden farklıdır,

ancak Lausanne’da Milletler Cemiyeti Komiseri Dr.Nansen∗ tarafından Türk

ve Yunan taraflarına emsal olarak gösterilmiştir.

Yusuf Kemal Bey’in görüşmelerinde gündeme gelen ikinci bir husus

ise, İzmir civarındaki Rumlar ile Selanik civarındaki Türklerin yer

değiştirmesidir. Bu konuda Osmanlı devletinin Atina temsilcisi Galip Kemali

(Söylemezoğlu) Bey ile Venizelos arasında bir antlaşma imzalanmış ve İzmir

civarındaki (Aydın vilayeti dahilindeki) Rumlarla, Makedonya’daki 2 TBMM Gizli Celse Zabıtları, 4 Nisan 1922, Devre I,c.3. Ankara, İş Bankası Yayınları, 1985, s.176. 3 Ayhan Aktar, “Türk Yunan Nüfus Mübadelesi’nin İlk Yılı; Eylül 1922-Eylül 1923”, Der: Müfide Pekin, Yeniden Kurulan Yaşamlar-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.42-44. ∗ F.Nansen: Norveçli kaşif, 1921 yılında MC tarafından MC Sığınmacılar Yüksek Komiseri olarak atanmıştır. Ölümü üzerine 1930 yılında , MC bünyesinde Sığınmacılar İçin Uluslararası Nansen Ofisi adını taşıyan bir organ kurulmuştur. Bu konuda bkz. Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri -II.Kitap, Turhan Kitabevi, 1999, s.203.

Page 30: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

19

Müslümanların “zorunlu olmayan bir biçimde” mübadelesi için ilk sözlü

antlaşma sağlanmıştır. Ancak I. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkması ile

mübadele projesi hayata geçirilememiştir.4

Başkomutanlık Meydan Muharebesinin hemen öncesinde mübadele

konusu tekrar Ankara Hükümeti’nin gündemine gelmiştir. Büyük Taarruz

öncesi müttefiklerin dikkatini dağıtmak için Londra’ya bir gezi düzenleyen

Fethi (Okyar) Bey’in, Gazi Mustafa Kemal’e çektiği telgrafta yer alan ifade şu

şeklindedir ve daha İzmir’e girmeden mübadele konusu zihinlerde yer

etmiştir: “İngiltere acele mütareke istiyor. Fransa ve İtalya Yunanlılara yardım

etmeyecektir. Trakya’nın alınması, azınlıkların değiştirilmesi, harp tazminatı

ve ülkede yapılan tahribatın tamiri istenmelidir” 5

Mudanya Mütarekesi’nin imzalanması öncesindeki diplomatik temaslar

esnasında mübadele konusu yeniden gündeme gelmiştir. 18 Eylül 1922’de

diplomatik temaslar için Türkiye’ye gelen Fransa Yüksek Komiseri General

Pelle, Dahiliye vekili Fethi Bey ile görüşmüş, görüşmeden; mübadeleye

Türkiye’nin olumlu baktığı ve Amerikalıların bu konuda aracılık yapması

fikrine de sıcak yaklaştığı sonuçları çıkmıştır.6

Aynı günlerde, aynı konuda görüşmeler gerçekleştiren iki farklı isim

daha vardır. Bunlar; Amerikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol ve Ankara

Hükümeti’nin İstanbul’daki temsilcisi Kızılay Başkanı Hamit (Hasancan)

Bey’dir. Amiral Bristol’un anlatımına göre görüşmenin özeti şu şekildedir:

“Hamit Bey Türk tarafından Anadolu’dan bütün Rum ve Ermenilerin çıkarılmasını

arzu ettiğini belirtir. (Buna karşılık) Amiral Bristol bu durumun Anadolu’nun ekonomik şartlarını olumsuz olarak etkileyeceğini belirtir. Hamit Bey de bu istenmeyen unsurlarla birlikte gelecek refah ve zenginlik yerine, daha düşük refah seviyesini tercih ettiklerini vurgular.” 7

4 Aktar, a.g.m., s. 45. 5 Aktar, a.g.m., s.46. 6 Aktar, a.g.m., s. 47. 7 Akın, a.g.m., s.48.

Page 31: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

20

Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanması, Anadolu topraklarında

bulunan Rumlar arasında büyük paniğe yol açarken İstanbul ve Yunanistan’a

doğru bir göç hareketini de başlatmıştır.

TBMM’de yapılan oturumlarda ise; Anadolu’dan kaçanların Trakya’ya

yerleştirilerek bölgede çoğunluk oluşturulacağı endişesi dile getirilmiş ve

BMM ordusunun İstanbul’u almak için harekata başlaması durumunda

40.000 Rum’un ordu kurma teşebbüsü içerisinde olduğu spekülasyonları

yapılmıştır. Mecliste yapılan bazı konuşmalar BMM Hükümetinin Rumlara

bakışını özetler niteliktedir.

Burdur Mebusu Soysallıoğlu İsmail Suphi Bey, “Rumlar ve Patrikhane

vatana ihanet etmektedir, bu suçu işleyen bir azınlık artık vatandaşlık

hukukunu ileri süremez”, Aydın Mebusu Tahsin Bey ise; “Yerli Rumların

vapur vapur kaçmalarına izin verilmemeli, garnizonlarda rehin tutulmalılar ve

bir siyasi koz olarak kullanılmalılar”8 beyanlarında bulunarak Anadolu ve

Trakya’da bulunan Rum ekalliyetin durumunun belirsizliğine işaret etmiştir.

Lausanne Barış Konferansı öncesinde azınlıklar konusunda BMM’de

gerçekleştirilen görüşmeler ve Lausanne’a gönderilecek heyete verilen

talimatlardan azınlıkların “dış mihraklarca” kullanıma müsait ve egemenliği

altında bulunduğu devlete her an ihanet edebilecek unsurlar olarak

görüldükleri açıktır. Nitekim, Rize Mebusu Ziya Hurşit Bey’in beyanı da bunu

kanıtlar niteliktedir:

“Memleket dahilinde yaşayacak olan bazı Hıristiyan unsurlar bulunacaktır. Bu anasır için, Yüksek Meclis, Türk milletinin ve İslamın öteden beri vasıflandırdığı bulundurdukları hareketi daima göstereceklerdir. Fakat bunun bir haddi vardır. Bütün cihan, mesela Lehistan, kendi dahilinde kalan bir Alman, bir Slovak azınlık için ne kadar bir hukuk veriyorsa biz de o kadar vereceğiz.”9

8 Akın, a.g.m., s.36. 9 Cengiz Kürşat, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Lausanne Murahhas Heyeti’ne Verilen Talimatlar”, Belgelerle Türk Tarihi, Sayı:18, Temmuz 1998, s.22.

Page 32: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

21

BMM tarafından, Lausanne’a giden heyete verilen talimatlar

incelendiğinde de mübadele konusu ile karşılaşılır. Nitekim, verilen

talimatların 9.maddesi: “Ekalliyetler, esas mübadeledir.” ifadesini içerir.10

Ancak Lausanne’a gönderilen heyetin gündeminde sadece Rum ekalliyetler

yoktur, Ermeni ekalliyetleri de içine alacak şekilde mübadelenin

gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Örneğin, Başvekil Hüseyin Rauf

(Orbay)’un Lausanne’a yolladığı 4 Aralık 1922 tarihli talimatta, “Yerli

Ermenilerin Ermenistan’daki Türklerle mübadelesi”nin gerçekleştirilmesi

istenmektedir.11 6 Aralık 1922 tarihli Lausanne’dan Ankara’ya çekilen cevabi

telgrafta ise; Ermeni mübadelesini konuşacak muhatap olmadığı ve elde

edilmiş diplomatik kazanımlardan vazgeçmemek adına Ermeni nüfusun

mübadelesinin gündeme getirilmediği belirtilmiştir.12

II LAUSANNE BARIŞ KONFERANSI ÖNCESİ YUNANİSTAN Kuruluşundan Balkan Savaşlarına kadar geçen zaman içerisinde

Yunanistan homojen bir ulus haline gelmiş, ancak bu bütünlük Trakya’nın

Yunanistan’a katılması ile bozulmuştur. 1913 sonrası Makedonya, Girit, Epir

ve Ege adalarının da Yunanistan’a katılması ile ülkedeki Türk, Ulah, Slav ve

Arnavutların sayısı artmış ve yabancıların sayısı toplam nüfusun %20’sine

ulaşmıştır.13

Yunanistan I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında tarafsız kalmış, 1917

Haziran ortasında Yunanistan Kralı’nın tahttan feragati üzerine başbakan

olan Venizelos, İngiltere ve Fransa’nın yanında yer alarak Yunanistan’ı

savaşa sürüklemiştir. 1919 Paris konferansında Venizelos, itilaf devletlerinin

10 Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Cilt 3, İstanbul, Altındağ Yayınevi, 1968, s.982. 11 Bilal Şimşir, Lausanne Telgrafları: Türk Diplomatik Belgelerinde Lausanne Barış Konferansı (Kasım 1922-Şubat 1923), Cilt:1, Ankara TTK, 1990, s.163. 12 Şimşir, a.g.e., s.172. 13 Seçil AKGÜN, “Birkaç Amerikan Kaynağından Türk-Yunan Mübadelesi Sorunu”, 3. Askeri Tarih Semineri, Türk-Yunan İlişkileri, Ankara, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 1986, s.242.

Page 33: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

22

yanında savaşa girmiş olmanın bahşettiği kayırmacılığı Batılı devletlerden

fazlasıyla görmüştür. Örneğin Lloyd George, Venizelos için “Perikles’ten∗

sonra Yunanistan’ın yetiştirdiği en büyük devlet adamı” derken, Lausanne’da

Yunanistan’ın isteklerini incelemekten sorumlu komisyon başkanı Harold

Nicholson da Venizelos için “Avrupa’da Lenin ile birlikte yegane büyük adam

Venizelos’tur” açıklamasını yapmıştır.14

I. Dünya Savaşı sonrası Yunanistan’ın İstanbul merkezli olarak

Türkiye’deki faaliyeti; Yunan hükümetinin finanse ettiği ve İstanbul’daki İngiliz

Yüksek Komiserliği’nin de desteklediği özel bir komisyon aracılığı ile I. Dünya

Savaşı sırasında Türk ordusunu kumanda eden Alman General Liman Von

Sanders’in tavsiyesi üzerine İtilaf devletlerine gizlice yardım etmelerini

önlemek için Anadolu’nun iç taraflarına yerleştirilen Hıristiyan nüfusun, eski

yerlerine getirilmesidir.15

Venizelos, Lausanne’da arkasındaki tüm desteğe rağmen savaştan

yenik çıkmış bir temsilcidir ve 15 Aralık 1922 tarihi itibariyle toplam 890.000

Anadolu ve Trakya Rum’unun Yunanistan’da büyük şehirlere ve Ege

adalarına yığıldığının farkındadır.16 Yunanistan’da nüfusunun dörtte birini

oluşturan bu kitleyi ekonomik ve sosyal açıdan denetim altına alacak bir

hükümet de yoktur.

Kurtuluş savaşında yenilmesinin ardından Sakız ve Midilli adalarına

sığınan Yunan askeri birlikleri, İhtilal Komitesi’nin önderliğinde 10-23 Eylül

1923 tarihleri arasında baş kaldırmış ve 26 Eylül 1923’te iktidarı ele

geçirmiştir. İktidarı ele geçiriş kralın tahttan çekilmesi ile gerçekleşmesine

∗ Perikles: MÖ. 495-MÖ.429 yılları arasında yaşamış Atinalı asker ve devlet adamı. Demokrasiyi tam anlamı ile uygulayarak aristokrasiyi savunan siyasi partilere karşı çıkmış, halkın yüksek devlet kademelerine gelmesini sağlamıştır. Aralarında Aisyklos, Sophokles, Eupides ve Sokrates’in de bulunduğu şair, tiyatro yazarı ve düşünürlerin içerisinde yer almıştır. Bu konuda bkz. Büyük Kültür Ansiklopedisi, Cilt: 10, s.3817. 14 Nejat Göyünç, “Sevres’ten Lausanne’a”, Belleten, Sayı:183, Temmuz 1982, s.551. 15 Alexander Arastasius Pallis, Yunanlıların Anadolu Macerası (1915-1922), çev. Orhan Azizoğlu, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 1997, s.104. 16 Aktar, a.g.m., s.62.

Page 34: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

23

rağmen halk “Kralcılar” ve “Venizeloscular” olarak ikiye ayrılmış ve bu durum

yıllarca sürerek siyasal iktidarsızlığa yol açmıştır.17

Lausanne Barış Konferansı öncesinde Yunan heyetinin

belirlenmesinde konferansın diğer katılımcı devletlerinden farklı bir yöntem

izlenmiş, İhtilal Komitesi, Paris’te hiçbir resmi görevle yükümlü olmaksızın

bulunan Venizelos’tan Lausanne’da Yunan heyetini temsil etmesini

istemiştir.18

Yunanistan’ı temsil eden Venizelos ve Caclamanos, diğer heyetlerden

farklı olarak, ellerindeki yetkiyi her hangi bir “ad referandum” kaydına bağlı

olmaksızın kullanmıştır. Yani konferanstaki herhangi bir belgeyi Yunan

hükümetine danışmadan imzalama yetkisine sahip olmuşlardır.19 Kısacası,

Lausanne’de Yunanistan’ın siyasi iktidar zayıflığı Venizelos’un sahip olduğu

güçlü yetkiler ile giderilmiştir.

III. LAUSANNE BARIŞ KONFERANSI’NDA MÜBADELE Ahali mübadelesinin ilk ortaya çıkışı, ABD Hükümetinin, Lausanne

Barış Konferansına iştirak eden itilaf devletleri hükümetlerine gönderdiği 30

Ekim 1922 tarihli muhtıradır. Muhtıranın 5.maddesinde; “Problemin en olumlu

çözümü, Küçük Asya ile Yunanistan’daki Hıristiyan ve Müslüman azınlıkların

mübadelesi olabilecektir” ifadesi yer almaktadır.20

Lausanne’da heyetler arası görüşmelerde ahali mübadelesinin

gündeme gelişi ise, Türk heyetinden Rıza Nur’un anlatımına göre, 1 Aralık

1922 günü İngiliz delegasyonu başkanı Lord Curzon’un Türk ve Yunan

17 Melek Fırat, “1913-1923 Yunanistan’la ilişkiler”, Ed.Baskın ORAN, Türk Dış Politikası, Cilt:I, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, s.326. 18 a.g.e., s.326. 19 Yusuf Hikmet Bayur, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Ankara, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1995, s.121. 20 Kamuran Gürün, Savaşan Dünya ve Türkiye, İstanbul, Bilgi Yayınevi, 1986, s.407.

Page 35: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

24

tarafları arasında harp esirleri ve ahali mübadelesi meselelerinin hallini teklif

etmesi ile gerçekleşmiştir. Lord Curzon bu meseleye bir an önce çözüm

bulunmasını istemiş, buna gerekçe olarak da ekonomisi tarıma dayalı olan

her iki ülke için de gelecek yılın ürününü elde etmenin yüksek derecede

öneme haiz olmasını göstermiştir. Lord Curzon’un teklifinin ardından

Nansen’in bu konuda hazırlamış olduğu rapor okunmuş ve delegelerin

fikirlerini bildirmeleri istenmiştir.21

Türk delegasyonunda bulunan ve Azınlık Komisyonu’nda Türkiye

adına yer alan Rıza Nur’un hatıralarından öğrenildiğine göre ahali

mübadelesinin gündeme geleceğinden Türk heyeti haberdar değildir. Rıza

Nur durumu şöyle anlatır: “Hayrette kaldım. Bu mübadele benim Türkçülük

noktasında özel emelim idi; fakat böyle tarihte görülmemiş bir şeyi nasıl teklif

edeceğim diye öteden beri düşünüp duruyordum. Şimdi kendi kendine ortaya

geldi. Yani gökten düşmüş minkudret oldu.”22

Türk heyeti başkanı İsmet İnönü de, mübadele konusunun oturum

gündemine alınmış olmasına hayret etmiş, Türkiye ile Milletler Cemiyeti (MC)

arasında resmi bir ilişki bulunmadığından rapor kişisel nitelikte bir nitelikte bir

çalışma olarak tanımlanmış Türk yetkililer ile yapıldığı iddia edilen temasların

kişisel görüşme noktasından ileri götürülemediğine işaret etmiştir.23 Oysa

Nansen, Türkiye’de kalmış tetkikler yapmış ve yaptığı resmi görüşmelere

dayanarak hazırladığı raporunda şöyle demiştir:

“Türk ve Rum’un mübadelesi için fikrimi komisyona bildirmeye Lord Curzon beni davet etti. Bu mesele iki aydan beri mütalaa ve tetkik edilmektedir. Bizzat yaptığım araştırmalar ahali mübadelesinin yakın şarkta sulh ve ekonomi istikrarı için zaruri bir şey olduğunu göstermiştir. Cemiyet-i Akvam beni siyasi mültecilere yardım için göndermişti. İstanbul’da dört büyük devletin (İngiltere, Fransa, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri) mümessilleri, Türk ve Rum azınlıkların mübadelesi için bu iki hükümet nezdinde derhal icrası için teşebbüste bulunmamı söylediler. Bu iki hükümetle de temas ettim. Yunan

21 Rıza Nur, Joseph C. Grew, Lausanne Barış Konferansı’nın Perde Arkası, İstanbul, Örgün Yayınevi, 2003, s.124. 22 Rıza Nur, Joseph C. Grew, a.g.e., s.124. 23 Seha L. Meray, Lausanne Barış Konferansı Tutanaklar-Belgeler, İstanbul, YKY, 2001, s.122-123.

Page 36: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

25

hükümetinin resmen rızasını aldım. Ankara hükümeti ile müzakerem de epeyce ilerlemişti. Bu mesele vahim bir ekonomik meseledir. Mübadele tam ve aceleyle yapılmalıdır.”24

Rıza Nur ve İsmet İnönü’ün aksine Nansen, Türk hükümeti ile de

görüşüldüğünü belirtmiştir. Anlaşılan odur ki Lausanne’a gönderilen heyet bu

konuda bilgilendirilmemiştir. Ancak Rıza Nur’un teklife ilişkin değerlendirmesi

şöyledir:

“Türkiye’yi asırlardan beri kendisine zaaf sebebi olan, isyanlar yapan, ecnebi devletlere alet olan unsurlardan kurtarmak, yeknesak Türk yapmak en mühim şeydi. Keza benim fikrimi işgal eden şeylerin de en mühimi idi; fakat nasıl teklif edeceğimi düşünüyordum. Ağır ve emsalsiz iş. Kabul ettirilmesi, hatta teklifi bile çok güçtü. Allah’tan onlar teklif ettiler.”25

Türk heyeti nüfus mübadelesi teklifinden gayet memnundur. Türk

heyetinin değerlendirmesi; Nansen’in bu teklifte bulunmaya İngilizler

tarafından sevkedildiği şeklindedir. Yunanistan’ın teklifi kabul etme nedeni ise

Anadolu’da Rumların imha edilmesi korkusu olarak yorumlanmıştır.26

Nansen, raporunda; Rumların bıraktıkları bakımlı toprakları işletmek

için gereken nüfusun hemen ve iyi koşullar altında Türkiye’ye sığınacaklarına

ve Yunanistan’ın çeşitli şehir ve kasabalarına sığınarak oralarda toplanmış

göçmenlerin kendi ihtiyaçlarını kendi başlarına sağlama olanağını elde

edeceklerine yer vermiştir. Bunun için mübadelenin hiç olmazsa Şubat

sonundan önce yani üç ay içerisinde gerçekleşmesi öngörülmüştür.27

Nansen, yapmış olduğu konuşmada taraflarca sanılanın aksine,

mübadeleye ilişkin görüşmelerin uzun ve güç olmayacağı ve Bulgar-Yunan

Hükümetleri arasında gerçekleştirilen nüfus mübadelesinden

yararlanılacağını vurgulamış, bahse konu antlaşmanın tarafların oluru ile iki

hafta içerisinde imza edilebileceği tahmin edilmiştir.28

24 Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, ss.1040-1041. 25 R.Nur-C.Grew, a.g.e., s.124. 26 R.Nur-C.Grew, a.g.e., ss. 126. 27 Seha L. Meray, a.g.e., s.121. 28 Seha L. Meray, a.g.e., s.121.

Page 37: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

26

Raporun okunması sonrasında Türk heyeti, konunun azınlıklar

meselesi ile birlikte ele alınmasını istemiş, Yunanistan ise, Nansen’in teklif

ettiği ilkeleri kabul ederek mümkün olduğu kadar çabuk bir çözüm

bulunmasından yana olduğunu belirtmiştir.29 Böylece konuya ilişkin bir alt

komisyon kurulması kararlaştırılmış ve Lord Curzon, konferans çağrısında

bulunan üç büyü devletin temsilcisi, Yunanistan ve Türkiye’nin birer

temsilcisinin katılacağı küçük bir alt komisyonun kurulmasını hemen teklif

etmiştir. Komisyonun görev kapsamına ilişkin olarak kabul ettiği karar:

“Savaş tutsakları ile rehinelerin geri verilmesini içine almak üzere, Yunanistan ile Türkiye arasında nüfus mübadelesi sorununun, konferansa çağıran üç büyük devletle, Türkiye ve Yunanistan devletlerinin birer temsilcisinden kurulu ve bir İtalyan temsilcisinin başkanlığını yapacağı bir alt komisyonun incelemesine havale edilmesine ve alt komisyonun bu soruna ilişkin olarak Dr. Nansen’i dinlemesine ve yararlı göreceği tanıkları toplamasıdır.”30

Ancak taraflar arasında antlaşmaya varılmadan önce bazı sorunlar

ortaya çıkmıştır, bunlar: Mübadelenin zorunlu ya da isteğe bağlı olup

olmayacağının kesinleşmemesi, antlaşmanın her iki ülke için de kapsamının

belirsizliği, mübadeleyi uygulayacak Karma Komisyon ya da başka bir

organın niteliğidir.

Nansen, mübadeleyi uygulayacak komisyon konusunda Yunan-Bulgar

Nüfus Mübadelesi Antlaşması’nın uygulanmasını denetleyen Karma

Komisyon’u örnek göstermiş ve Türk-Yunan nüfus mübadelesinde de ilgili

hükümetlerin birer temsilcisi ve MC Meclisi’nce atanmış iki temsilcinin yer

alacağı Karma Komisyon kurulmasını önermiştir.31

Komisyonun kurulmasının ardından yaşanan ikinci sorun;

mübadelenin zorunlu mu isteğe bağlı mı olacağı konusudur. Venizelos, Türk

nüfusun Yunanistan’dan zorla ayrılmamasını istemiş, ayrıca binlerce Rum’un

29 Seha L. Meray, a.g.e., ss.123-124. 30 Seha L. Meray, a.g.e., s.128-129. 31 Seha L. Meray, a.g.e., ss.121-122.

Page 38: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

27

İstanbul’dan ayrılmak zorunda bırakılmasını da kabul etmemiştir. Türk heyeti

ise, mübadelenin İstanbul’u da kapsayacak şekilde zorunlu olmasından yana

tavır takınmıştır.

Lord Curzon, herkesin iç güdüsüyle isteğe bağlı mübadeleden yana

olacağını, ancak kurulacak alt komisyonda bu konunun karara

bağlanabileceğini belirtmiştir. Ayrıca, Lord Curzon isteğe bağlı mübadelenin

uygulanmasının aylar alabilme olasılığının, mübadelenin nedeni olan bir an

önce toprağın işlenmesi ve Yunanistan’a yığılan göçmenlerin yerleşim

sorunun mümkün olan en kısa zamanda çözülmesi gerekliliğine de

değinmiştir.32 Sonuçta komisyon mübadelenin zorunlu olmasını karara

bağlamıştır.

Üçüncü sorun mübadelenin kapsamına ilişkindir. Türk heyeti savaşın

yeni bitimi ve İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşunun henüz

gerçekleşmesi nedeniyle ülkelerinde bulunan Rum sayısı hakkında ellerinde

sağlıklı verilerin olmadığını belirtmiş, Yunan heyeti ise Yunanistan’da bulunan

Türk nüfusun 450.000-480.000 arası olarak tahmin edildiğini açıklamıştır.

Ancak Konferans sırasındaki en şaşırtıcı rakam, Hilal-i Ahmer Cemiyeti Reisi

Hamit Bey’in, Dr. Nansen’e verdiği ve Doğu Trakya Rumlarının nüfusunun

320.000 olarak gösterildiği rakam olmuştur, nitekim bu rakam Yunan heyeti

tarafından Doğu Trakya için verilen 300.000 rakamından bile büyüktür.33

Lord Curzon, Küçük Asya’da 500.000, İstanbul’da ise 15.000 Rum

yaşadığını belirtmiştir. Curzon İstanbul’da yaşayan Rum azınlığın, Türkiye’nin

ticari hayatındaki etkinliğine komisyon toplantılarında sık sık değinerek

İstanbul’un mübadele kapsamı dışında bırakılması ve 124.000 kişi olarak

tahmin edilen Batı Trakya Türk nüfusunun da aynı kapsamda

değerlendirilmesini istemiştir.34 Sonuçta Türk heyeti İstanbul Rumlarının

32 Seha L. Meray, a.g.e., s.126. 33 Seha L. Meray, a.g.e., s.126. 34 Seha L. Meray, a.g.e., s.127.

Page 39: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

28

mübadele dışı bırakılmasını kabul etmiş, ancak şu şartların varlığında ısrarcı

olmuştur.

1. Türk uyruğu olmayan bütün Rumlar ile İstanbul doğumlu olmayan

Türk uyruğu Rumların İstanbul’dan çıkarılması.

2. Son üç yıl içinde Türkiye’ye karşı düşmanca davranışlar içinde

bulunan Rum derneklerinin ve birliklerinin İstanbul’dan çıkartılması.

3. İstanbul Rumlarına tanınan ayrıcalıktan yalnızca Beyoğlu, İstanbul

ve Üsküdar Rumlarının yararlanması.

4. Evrensel patrikliğin bütün kurulları ve organları ile birlikte

İstanbul’dan uzaklaştırılması.35

Uzun süren çalışmalar sonrası Türkiye son koşul hariç diğerlerinden

vazgeçmiş, patrikhane konusu Lausanne’da oluşturulan I. Komisyon’a

bırakılmış ve İstanbul Rumları da mübadele dışı sayılmıştır.

Mübadele konusu Azınlıklar Komisyonu’nda görüşülmüş, Türk heyeti

adına Rıza Nur, Yunanistan adına ise Venizelos ve Caclamanos

müzakereleri yürütmüştür. Ahali mübadelesi alt komisyonda 13 oturumu işgal

etmiş ve 27 Ocak 1923 günü sonuçlanmıştır. Türk ve Yunan Ahalisinin

Mübadelesine Dair Mukavelename ve Protokol, Lausanne Konferansı

kesintiye uğramadan önce 30 Ocak 1923 günü Türk ve Yunan taraflarınca

imza edilmiştir. Sözleşme, Lausanne Barış Antlaşmasının tasdiki tarihinde

yürürlüğe gireceğinden, Türkiye tasdik formalitesini Yunanistan’dan daha geç

sonuçlandırmış ve sözleşme, 23 Ağustos 1923 tarihinde yürürlüğe

girebilmiştir.36 Türk heyetinden R.Nur; mübadele kararının anlamını şöyle

açıklamıştır: “Vatanımızda başka ırkta, başka dilde, başka dinde adam

bırakmamak en esaslı, en adil, en hayati iştir. Bu sebepledir ki, zaten ben

Türkçülüğe, şiddetli Türk nasyonalistliğine çok yıllardan beri dökülmüşüm.”37

35 Fırat, a.g.m., s.332. 36 Kamuran Gürün, Savaşan Dünya ve Türkiye, İstanbul, Bilgi Yayınevi, 1986, s.407. 37 Seha L. Meray, a.g.e., s. 129.

Page 40: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

29

Ayrıca, Lausanne Antlaşmasında statülerinin belli olmaması nedeniyle

Batı Trakya, Gökçeada ve Bozcaada mübadele antlaşmasının kapsamı

dışında bırakılmıştır. Mübadeleye ilişkin protokol sonrasında kesinleşen

Lausanne antlaşmasının 14. maddesine göre ise; Gökçeada ve Bozcaada

mübadele dışında bırakılmıştır. 1920 tarihinde iki adada yaklaşık 9.000 Rum

yaşamaktadır.38

IV. TÜRK VE YUNAN HALKLARININ MÜBADELESİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME VE PROTOKOL Türk heyeti adına Mustafa İsmet, Rıza Nur ve Hasan (Saka), Yunan

heyeti adına ise Venizelos ve Caclamanos imzalarını taşıyan Türk ve Rum

Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol, 30 Ocak 1923 tarihinde

imza edilmiştir.39

Sözleşmenin 1. maddesine göre mübadele, Türkiye’de oturan Rum

Ortodoks dininden Türk uyruklular ile Yunanistan’da oturan Müslüman

dininden Yunan uyruklular arasında gerçekleşecektir.

Sözleşmenin 2. maddesine göre ise; mübadele kapsamına İstanbul’da

oturan Rumlar ve Batı Trakya’da oturan Müslümanlar dahil edilmemiştir.

Sözleşmeye göre; İstanbul’da oturan Rumlar; 1912 yasası ile sınırlandığı

biçimde İstanbul belediye sınırları içinde 30 Ekim 1918 tarihinden önce

yerleşmiş tüm Rumlardır. Mübadele kapsamının dışında tutulan Batı Trakya

Müslümanları ise; 1913 Bükreş Antlaşması’nın saptamış olduğu sınır

çizgisinin doğusundaki bölgeye yerleşmiş olan Müslümanlardır.

38 Baskın ORAN, “Kalanların Öyküsü” , Der. Renee Hirschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.167. 39 İsmail Soysal, Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları (1920-1945), Cilt I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1983, ss.177-183.

Page 41: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

30

Yunanistan’a ilk gönderilecek olanlar sözleşmenin 4. maddesinde

sayılmış, buna göre; aileleri Türk ülkesini daha önce bırakıp gitmiş olup da

kendileri Türkiye’de alıkonulmuş bulunan Rum halkından vücutça sağlam

erkekler bu kapsamda değerlendirilmiştir. Mübadele kapsamında yer

alanların gidişine kesinlikle engel olunmayacaktır, ancak 6. maddede

belirtildiği üzere; göçmenin kesinleşmiş bir hapis cezası bulunduğu, henüz

kesinleşmemiş bir cezaya çarptırıldığı ya da kendisine karşı ceza

kovuşturması yürütüldüğü durumlarda, söz konusu göçmen cezasını çekmek

ya da yargılanmak üzere, kendisine karşı kovuşturmada bulunan ülkenin

makamlarınca, gideceği ülkenin makamlarına teslim edilecektir. Mübadillerin

uyrukluklarının değişimi için herhangi bir işlem yapılmasına gerek

görülmemiştir. 7. maddeye göre; göçmenler vardıkları ülkenin topraklarına

ayak bastıkları anda bu ülkenin uyrukluğunu edinmiş sayılmışlardır.

Mübadiller her türlü taşınır mallarını yanlarında götürme hakkına sahip

olmuştur. Ancak yanlarında götüremeyecekleri malları bulundukları yerde

bırakacaklardır ve 8. maddeye göre; yerel makamlar bırakılan taşınır malların

dökümünü ve değerini malları bırakan göçmenin gözleri önünde saptayacak,

malların dökümünü gösterir tutanaklar dört örnek olarak düzenlenecek ve

bunlardan birincisi yerel makamlarca saklanacak, ikincisi karma Komisyon’a

sunulacak, üçüncüsü göç edilecek ülkenin hükümetine, dördüncüsü de

göçmene verilecektir.

Sözleşmenin işleyişinden sorumlu olarak 11. maddede öngörüldüğü

üzere Karma Komisyon’un kurulması kararlaştırmış. Buna göre; bağıtlı

yüksek tarafların her birinden (Türkiye ve Yunanistan) dört ve I. Dünya

Savaşı’na katılmış devletlerin uyrukları arasından MC Konseyi’nin seçeceği

üç üyeden oluşan ve Türkiye’de ya da Yunanistan’da toplanacak olan bir

Karma Komisyon kurulacaktır. Karma Komisyon gerekli gördüğü durumlarda

kendisine bağlı olarak alt komisyonlar da kurabilecektir.

Page 42: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

31

Karma Komisyon’un merkezi 8 Ekim 1923’ten 21 Haziran 1924’e

kadar Yunanistan’ın Atina şehri olmuş, bu tarihten sonra Komisyon merkezini

İstanbul’a taşınmış ve 1928 yılında tasfiye edilene kadar da İstanbul’da

kalmıştır.40 Karma Komisyon’un görevleri 12.maddede sıralanmıştır, buna

göre; komisyon, göçü denetleyecek, kolaylaştıracak, taşınır ve taşınmaz

malların tasfiyesini gerçekleştirecek, tüm bu işlemleri gerçekleştirirken

sözleşmenin uygulanmasında gerekli gördüğü tüm önlemleri almaya ve tüm

sorunları karara bağlamaya da tam yetkili olacaktır. Karma Komisyon yine

aynı maddede belirtildiği üzere kararlarını oy çokluğu ile alacak ve tasfiye

edilecek mallar, haklar ve çıkarlara ilişkin tüm itirazlar Karma Komisyon

tarafından kesin olarak karara bağlanacaktır.

Karma Komisyon’un malların tasfiyesi konusundaki görevi ayrıca 14.

maddede düzenlenmiş olup, Komisyon’un ilgili mal sahibine bıraktığı mallar

için borçlu kalınan para tutarını belirten bir açıklama belgesi vereceği, bu

belgeye göre malların bırakıldığı ülke ile hükümetinin, göçmenin bağlı olduğu

hükümete karşı borcu olacağı kabul edilmiştir. Göçmenin gittiği ülkede,

bıraktığı malların karşılığında mal alması öngörülmüştür.

Sözleşmenin tarafları, mübadele kapsamında yer alan kişilerin

gidecekleri ülkede hangi limanlara çıkacakları gibi konuları Karma Komisyon

vasıtası ile görüşülmüş, mübadele edilecek halklara, gidecekleri günden önce

baskıda bulunmamayı ve giden/gidecek göçmenleri hiçbir vergi ya da resme

bağlı kılmamayı da yükümlenmişlerdir.

40 Mihri BELLİ, Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi-Ekonomik Açıdan Bir Bakış, İstanbul, Belge Yayınları, 2006, s.28.

Page 43: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

32

V. LAUSANNE’DA VARILAN ANTLAŞMA SONRASI HUKUKİ GELİŞMELER Nüfus mübadelesine ilişkin hususlar Lausanne’da imza edilmesine

rağmen konu tam anlamı ile çözülememiş, 21 Haziran 1925’te Ankara’da ve

1 Aralık 1925’te Atina’da imza edilen antlaşmalar kriz havasını yumuşatmakla

birlikte nihai çözüme 10 Haziran 1930 yılında “Mübadelei Ahaliye Müteadair

Lausanne Muahedenamesine Atina İtilafnamesi’nin Tatbikatından Mütevellit

Mesailin Sureti Katiyede Halli Hakkında Mukavelename” ile ulaşılabilinmiştir.

Söz konusu antlaşmaları Türk ve Yunan Halklarının Mübadelesine

İlişkin Sözleşme ve Protokol’ün 2. Maddesinden kaynaklanan “etabli” sorunu

belirlemiştir. Bahse konu maddede İstanbul Rumlarının tanımı yapılmış;

“1912 kanunuyla sınırlandırıldığı biçimde, İstanbul Şehremaneti daireleri

(belediye sınırları) içinde, 30 Ekim 1918 tarihinden önce yerleşmiş bulunan

bütün Rumlar İstanbul Rumu sayılacaktır” ifadesi yer almıştır.

Mübadelenin başlaması ile birlikte sözleşmeyi, taraf olan devletlerin

her ikisinin de farklı yorumladığı ortaya çıkmış, Yunanistan söz konusu

maddeyi antlaşmanın ruhuna uygun olarak yorumlamış ve İstanbul’a gelmiş

olan Rumlarda yerleşme niyetinin olup olmamasının esas alınıp alınmaması

gerektiğini ileri sürmüştür. Türkiye ise 1918’den önce İstanbul’a gelen

Rumların Türk resmi belgelerine göre belirlenmesinden yana olmuştur.41

Hukuki bir anlaşmazlık gibi görünmesine rağmen, sorun devletlerin

çıkar çatışmasından ibarettir. Türkiye, homojen bir ulus devlet kurarak

Rumlardan boşalacak mülklere ve ticari sektöre Türkleri yerleştirmek

isterken, Yunanistan, hem İstanbul’da var olacak Rumlar aracılığıyla Megali

İdea’ya zemin hazırlamaya, hem de Türk resmi kayıtlarında yer almayan

41 Fırat, a.g.m., s.339.

Page 44: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

33

4.500 Rum’un Yunanistan’da yerleştirilmesi sorunundan kurtulmaya

çalışmıştır.

Çözüm için başvurulan ilk merci Karma Komisyon olmuş, netice

alınamaması üzerine 19 Kasım 1924’te “ms” sözcüğünün anlamı ve “İstanbul

Rum ahalisi” sayılabilmenin koşulları hakkında MC Genel Sekreterliği’ne

başvurularak danışma görüşü istenmiştir. Uluslararası Adalet Divanı, 21

Şubat 1924’te görüşünü bildirmiş, yerleşik deyiminin süreklilik taşıyan bir

oturma eylemi olduğu ve İstanbul Rum ahalisinin sözleşmede belirtildiği

üzere 30 Ekim 1918’den önce İstanbul’a gelmeleri gerektiği belirtilmiştir. 42

Sorunun, Karma Komisyon, Milletler Cemiyeti ve Uluslararası Sürekli

Adalet Divanı tarafından çözülememesi neticesinde Yunan hükümeti Batı

Trakya’da bulunan Müslümanların mallarına el koymuş ve Türkiye de çok

geçmeden aynı tavrı İstanbul’da bulunan Ortodokslara karşı sergilemiştir. 21

Haziran 1925 tarihli antlaşma uyarınca; Türkiye 30 Ekim 1918’den önce

Türkiye’de bulunan tüm Rumlara yerleşme niyetlerinin olup olmadığına

bakılmaksızın yerleşik sıfatı vermiş, bu sıfat kapsamında yer alan, yasal

pasaportu olmaksızın ülkesini terk edenler hariç, Batı Trakya Türkleri ve

İstanbul Rumlarına ülkelerine serbestçe dönebilme hakkı tanımıştır.43

01 Aralık 1926 tarihli Atina Antalaşması’na göre; Yunanistan’da

bulunan ve Türklere ait olan emlak, karma bir komisyon tarafından belirlenen

fiyat üzerinden Yunan Hükümeti’nce satın alınmış, Türkiye’de bulunan ve

1912 yılından önce ülkeyi terk eden Rumlarla, mübadele kapsamında yer

alan Rumlara malları, geri verilmiş, İstanbul Rumları ise bu hüküm dışında

bırakılmıştır.44

42 Fırat, a.g.m., s.339. 43 Fırat, a.g.m., s.343. 44 Arı, a.g.e., s.161.

Page 45: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

34

30 Kasım 1930’da sorun, patrikhane meselesiyle birlikte çözümlenmiş,

antlaşma uyarınca; İstanbul’un Avrupa yakasında Sarıyer-Yenimahalle’den

Yeşilköy’e uzanan sahil şeridi ile Anadolu yakasında Beykoz’dan Bostancı

köprüsü’ne uzanan sahil şeridi ve adaları kapsayan belediye sınırlarının

dışında kalan, Avrupa yakasında Kilyos, Kemerburgaz, Çekmece, Mimar

Sinan, Anadolu yakasında Alemdağ, Yakacık, Büyük Bakkalköy, Pendik,

Kartal, Maltepe, Küçükyalı gibi yerleşim birimlerinde yaşayan Rumlar göç

etmek zorunda kalmışlardır. 45

1930 tarihli antlaşma ilk olarak “etabli” sorununu çözmüş, antlaşmanın

10. maddesine göre; “Etabli, İstanbul’a geldikleri tarih ve doğdukları yer ne

olursa olsun değişimden ayrık tutulmuş olan İstanbul bölgesinde bugün hazır

bulunan Türk uyruğundaki tüm Ortodoks Rumlar” olarak tanımlanmıştır.

Antlaşmada sahip olunan mallar beş kategoride düzenlenmiştir:46

1. Mübadillerin Malları: Terk edilen taşınır ve taşınmaz mallar terk

edilen ülke hükümetine geçecek, bankalarda bırakılan mallar sahiplerine iade

edilecektir.

2. Türk Uyrukluların Malları: Yunanistan’da bırakılan mallar Yunan

hükümetine bırakılacaktır.

3. Yunan Uyrukluların Malları: Yunan uyrukluların İstanbul bölgesi

dışında bırakılan malları Türk hükümetine geçecektir.

4. İstanbul Yerleşiklerinin Malları: İstanbul’da bulunan yerleşik

Rumların malları üzerindeki mülkiyet hakları kaldırılmayacaktır.

5. Batı Trakya Yerleşiklerinin Malları: Yerleşik kabul edilen

Müslümanların mülkiyet hakları varlığını devam ettirelecektir, el koyma ve

haciz durumları da kaldırılacaktır.

45 Orhan Türker, “Ahali Mübadelesinin 75. Yılı”, Tarih ve Toplum, sayı 172, Nisan 1998, , s.234. 46 Fırat, a.g.m., ss.346-347.

Page 46: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

35

Antlaşmaya göre, Yunan hükümeti 425.000 İngiliz Lirasını Karma

Komisyon emrine vermiş, bu paranın 150.000’er Lirası Rumların Türk

hükümetine geçen İstanbul dışındaki mallarının ve yerleşik Müslümanların

Yunan hükümetine geçen mallarının tazmini için kullanılmıştır. Kalan 125.000

Lira ise Karma Komisyon tarafından 3 defada Türk hükümetine verilmiştir.47

9 Aralık 1933 tarihli “Türk-Rum Ahali Mübadelesi Muhtelit

Komisyonunun İlgasına Mütedair Mukavelename” ile Karma Komisyon’un

görevine son verme amacı güdülmesine rağmen, Türklerin sahip olduğu

haklara ilişkin olarak 10 Haziran 1930’dan önce Yunan hükümetince fiilen

işgal edilmemiş mallar konusunda her hangi bir sınırlayıcı işlem

yapılmayacağı öngörülmüştür.48

Çözüme geç ulaşılmasında Yunanistan’da siyasi iktidarın sık sık el

değiştirmesinin etkisi büyük olmuştur. Nüfus mübadelesi sözleşmesinin, iki

ülke meclislerinden geçirilmesi sırasında da sorunlar yaşanmış, özellikle

Yunan meclisinde bulunan Kralcılar gayri memnun tavır takınmışlardır.

Venizelos ise yaptığı konuşmada Kralcılara şu cevabı vermiştir:

“Yunan Ordusunun Anadolu’da verdiği kurbanları unutarak Ankara’ya gitmiş olmakla itham edildim. Fakat efendiler, her iki taraf da bu vakıaları unutmak kararını vermedikçe, el ele vermek ve hakiki bir dostluğu temin ve tesis etmek kabil olur muydu? Haydarpaşa’yı Ankara Yaylası’ndan ayıran mesafeyi kat etmek cesaretini gösterdiğimden dolayı muaheze edildim. Fakat şurasını hatırlatmak isterim ki Türkiye bunları unutmaya bizden ziyade muhtaçtır. Zira bütün bu yaylalar harp meydanı olmuş ve bütün harp meydanları gibi tahribata uğramıştır. Binaenaleyh halihazırda dostumuz bulunan Türkler, saldırgan olarak yaptığımız bütün bu tahribatı unuttularsa, benim katlandığımız fedakarlıkları unutmamalığıma ne sebep vardır.”

Ayrıca Venizelos “Megola idea”ya ihanet edildiği söylemlerine karşılık

olarak Türkiye’de milyonlarca Rum’un bulunduğu sırada gerçekleştirilememiş

iken, Lausanne mübadelesinden sonraki vaziyette bu gayeye bağlanmanın

cinnet olacağını belirtmiştir.

47 Fırat, a.g.m., s.346-347. 48 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri-II.Kitap, Ankara, Turhan Kitabevi, 1999, 199-200.

Page 47: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

36

VI. TÜRKİYE’DE MÜBADELE

Savaş sonrası yaşanan karmaşa ortamında Türk hükümeti,

mübadeleden önce, Rumlar tarafından Anadolu’da terk edilmiş mallar ve

fuzuli işgal sorunu ile karşılaşmıştır. Nitekim Yunanistan’dan gelen

mübadillerin, Rumlar tarafından terk edilmiş evlere yerleştirilmesi

gerekmektedir, ancak bu evler ya Türkiye’de bulunan herikzedeler tarafından

işgal edilmiş, ya fuzuli işgale uğramış ya da Ege’de yaşanan büyük yangın

sonrası kullanılmaz hale getirilmiştir.

Rumlar tarafından terk edilmiş mallar, üç grupta incelenmektedir:

Hiçbir kurum ya da kişinin sorumlu olmadığı, TBMM Hükümeti’nin otoriteyi

sağlamaya çalıştığı dönemde işgal edilmiş taşınmazlar;. Maliye Vekaleti’nin

sorumluluğu üstlendiği andan, Lausane’da imzalanan sözleşmenin yürürlüğe

girdiği ana kadar tasarruf yetkisinin uyguladığı taşınmazlar ve resmi

kurumlarca ve özellikle de “askeriye” tarafından el konulmuş mallar.49

Mübadele ile terk edilmiş Rum evlerinin kaydedilmesi gereği duyulmuş

ve Maliye Vekili Hasan Fehmi Bey, Emval-i Metruke Komisyonu’nu

kurmuştur. Komisyon, terk edilen ev, dükkan, mağaza kayıtlarının yanı sıra

Rumların yanlarında götüremedikleri sandalye ve masa gibi taşınır malların

da dökümünü yapmıştır.50 Döküm sonrasında göçmenlerin iskanına uygun

olduğu değerlendirilen ev ve taşınmazlar, Muhacirin Komisyonu’na terk

edilmiş, uygun olmayanlar ise açık artırma yoluyla satılmış ya da Sükna

Kanunu gereğince subay ve memurlara, Maliye Vekaleti adına kiraya

verilmiştir.51

49 Arı, a.g.e., s.15. 50 Arı, a.g.e., s.11. 51 Arı, a.g.e., s.11.

Page 48: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

37

A. Mübadele İmar ve İskan Vekaleti ve Mübadele İmar ve İskan Kanunu Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’da yaşanan iç göçte, göçmenlerin

yerleştirilmesi ile Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekaleti’ne bağlı Muhacirin

Müdüriyeti ilgilenmiştir. Bu yetki, Yunanistan’dan gelecek göçmenlerin iskanı

sorununda Tunalı Hilmi Bey ve 132 arkadaşının verdiği önergeyle 13 Ekim

1923 tarihinden itibaren yeni kurulan Mübadele, İmar ve İskan vekaletine

devredilmiştir ve yeni vekalete vekil olarak İzmir Mebusu Mustafa Necati Bey

(Uğural) atanmıştır.52

Mustafa Necati Bey, ilk iş olarak diğer ülkelerdeki (Belçika, Almanya

ve Fransa) imar ve iskan ile ilgili mevzuatı incelemiş ve 1 Kasım 1923 tarihli

366 nolu yasa ile Vekalet’in merkezdeki teşkilat yapısını belirlemiştir. Buna

göre Vekalet, ortak müsteşarlığı olan iki genel müdürlüğe ayrılmış ve şu

şekilde teşkilatlandırılmıştır: 53

1. Mübadele ve İskan Müdüriyet-i Umumiyesi

a. Sevkiyat ve Nakliyat Şubesi

b. Muhacirin Şubesi

c. İaşe Şubesi

ç. İskan ve Emakin Şubesi

2. İmar Müdüriyet-i Umumiyesi

a. Muamelat Şubesi

b. İnşaat ve Tamirat Şubesi

c. Heyet-i Fenniye Şubesi

3. Hukuk Müşavirliği

4. Heyet-i Teftişiye

5. Muhasebe Şubesi Müdüriyeti 52 Arı, a.g.e., s.28. 53 Ali Cengizkıran, “Türkiye’de Mübadele Konut ve Yerleşim Politikası”, Der. Müfide Pekin, Yeniden Kurulan Yaşamlar-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.308.

Page 49: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

38

6. İhsaiyet ve Memurin Şubesi Müdüriyeti

7. Evrak ve Muhaberat Şubesi Müdüriyeti

8. Hıfzısıhha Mütehassıslığı

Vekaletin kurulmasının ardından 8 Kasım1923 tarihinde Mübadele

İmar ve İskan Kanunu kabul edilmiştir. Yasaya göre; Vekalet, ahalinin

taşınma, beslenme, barınma ve yerleşmesinden sorumlu olacaktır. Ayrıca

Vekalet, sayılan işleri gerçekleştirirken mülki ve askeri araç gereçlerden ve

devlete ait diğer olanaklardan yararlanmaya da yetkili kılınmıştır.

Kabul edilen kanun çerçevesinde Vekalet’e; mübadele suretiyle

geleceklerin nakil ve iskanları, beslenmeleri, 1912 yılından beri iskan

edilmemiş muhacir, mülteci, aşiretler ve evleri yıkılan ya da yakılan kişilerin

iskanı ve memlekette harap olan mahallelerin imarı ile ilgilenme görevi

verilmiştir.54

1925 tarihinde yayınlanan bir kararname uyarınca, muhacirlerin sevki,

beslenmesi, iskan ettirilecek konutların tamiri, inşası ve adiyen iskanların

gerçekleştirilmesi en büyük mülki memurun onayı ile iskan müdür veya

memurları tarafından gerçekleştirilmiştir. Ortaya çıkan anlaşmazlıklar en

büyük mülki memurun başkanlığında, defterdar, iskan, ziraat ve tapu müdür

veya memurlarından oluşacak komisyon tarafından çözümlenmiştir. İcra

muameleleri de iskan müdür veya memurlarının başkanlığında tapu-emlak

müdür veya memurlarından oluşan komisyon tarafından gerçekleştirilmiştir.55

Vekaletin 1924 yılında çıkardığı yönetmelik ve genelgeler ile sağlıklı

bir iskan politikası uygulamasının temelleri atılmıştır. Bunlardan en önemlileri

“Yangından Zarar Görenlere Yapılacak Yardım Hakkında Yönetmelik”,

“Savaş Dolayısıyla Yakılan ve Tahrip Olan Evlerin Tamiri ve Yeniden İnşası

Konusundaki Yönetmelik” ve “Mübadeleye Tabii Kişilerin İskan Edileceği

54 İskan Tarihçesi, İstanbul, Hamit Matbaası, 1932, ss.13-14. 55 İskan Tarihçesi, ss.57-58.

Page 50: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

39

Bölgelerdeki Terk Edilmiş Mülkte Yapılacak Küçük Tamiratlar Hakkındaki

Yönetmelik”tir.

Yunanistan’dan gelecek göçmenlerin sayısının azalması ve

Vekalet’teyolsuzluk yapıldığına dair eleştirilerin artması sonucu, 11 Aralık

1924 tarihinde kabul edilen 529 nolu yasa ile Mübadele İmar ve İskan

Vekaleti kaldırılmış, yürütmesi gereken görevler Dahiliye Vekaleti’ne bağlı

olarak kurulan İskan Müdiriyet-i Umumisi’ne devredilmiştir.

B. Mübadele Öncesinde Yapılan Hazırlıklar Mübadillerin tahliye işlemleri için belirlenen genel plan çerçevesinde

her bir coğrafi bölge için bir tahliye tarihi belirlenmiş, tahliyeler, Karma

Komisyon’un belirlediği limanlardan yapılmış ve hem Yunanistan hem de

Türkiye tarafı tahliye işlemi için yeterli sayıda gemiyi Karma Komisyonu’nun

kullanımına vermeyi kabul etmiştir.

Yunanistan’da bulunan göçmenlerin Anadolu’ya taşınmasında, deniz

yolu tercih edilmiş, bu tercihte göçmenlerin Yunanistan’ın çeşitli limanlarına

sığınmış olmaları etkili olmuştur. Taşımayı gerçekleştirmek için Sevkiyat

Müdüriyeti tarafından ihale açılmış, ihale kapsamında: Yunanistan’dan

getirilecek olan göçmenlerin, Selanik’ten Tekfurdağı’na; Kalikratya’dan

İstanbul ve Mudanya’ya; Kavala’dan İstanbul, Zonguldak, Sinop, Samsun,

Ordu, Giresun, İzmit, Tekfurdağı, Gelibolu, Bandırma ve Burhaniye’ye; Girit

ve Kandiye’den Mersin, Silifke, Marmaris, Bodrum, Gökabad, Göllük, Ayvalık,

Çanakkale ve Erdek iskelelerine boşaltılması, taşıma ücretini mübadilin

kendisinin vermesi, ücreti ödeyemeyecek derecede fakir olanların parasının

hükümetçe karşılanması, yapılan taşımalarda insan, eşya ve hayvan için ayrı

ayrı tutarlarda para alınması, taşıma esnasında mübadillerin dinlenmesinin

dikkate alınması, vapurlara tatlı su depoları konulması, elde edilecek gelirin

% 20’sinin Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne bağışlanması, 8 yaşından küçük

Page 51: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

40

çocuklardan para alınmaması ve nüfus başına 100 kg. kadar eşyanın

ücretsiz taşınması şartları aranmıştır.56

Şartlar uyarınca ihale açılmış ve ihaleyi İtalyan Lloyd Tristino Vapur

Kumpanyası kazanmıştır. Ancak ulusal sermayenin bu yolla ülke dışına

çıkacağı kaygısı ve yabancı bir şirketin taşıma işlemini gerçekleştirmesinin

gurur meselesi yapılmasının etkisiyle ihale 57iptal edilmiş ve mübadilleri

taşıma görevi Seyr-i Sefarin İdaresi ile Türk Vapurcular Birliği’ne verilmiştir.58

Sınırlı olanaklarına rağmen taşıma işlemini gerçekleştirecek olan yerli

vapurlarda kamaralar; hasta, hamile, yaşlı ve çocuklara ayrılmıştır. Ayrıca

Hilal-i Ahmer Cemiyeti de, her gemide birisi doktor olmak üzere iki sağlık

memuru görevlendirmiş ve taşıma süresince ordunun menzil teşkilatlarından

yararlanılması sağlanmıştır.59

Türk vapurları sadece Müslüman mübadilleri taşımamış, Yunanistan’a

gitmesi gereken Rumları da taşımıştır. Göçmenleri Türkiye’ye getiren

vapurlar için Tuzla, İznik, Samsun, İzmir, Antalya ve Mersin iskeleleri

belirlenmiş, Çeşme, Erdek ve Ayvalık iskeleleri de gereksinim oldukça

kullanılmıştır.60

Mübadele İmar ve İskan Vekaleti ile Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti

arasında, 6 Mart 1924 tarihinde imza edilen itilafname uyarınca; mübadele ile

gelen göçmenlerin sağlık durumları ile yakından ilgilenme görevi Hilal-i

Ahmer şube ve kuruluşlarına verilmiştir.61 Bu doğrultuda gelen mübadillerde

görülen salgın hastalıkların tedavileri ile ilgilenmek üzere, Selanik, Hanya,

Drama, Kandiye ve Kavala’da, İmdad-ı Sıhhi Heyetleri kurulmuştur.62Bahse

56 Arı, a.g.e., s.38. 57 Arı, a.g.e., s.87. 58 Arı, a.g.e., ss.38-41. 59 Arı, a.g.e., s.43. 60 Arı, a.g.e., s.85. 61 Arı, a.g.e., s.46. 62 Arı, a.g.e., s.46.

Page 52: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

41

konu kurullar, göçmenlerin sağlık durumları ile ilgilenmiş, bulaşıcı hastalıkları

önlemek amacıyla çiçek, dizanteri ve veba aşıları63 yapılmış ve mübadillerin

taşınma işlemi gerçekleşinceye kadar açıkta kalmalarına engel olmak için

barınacak yerler inşa etmiştir.

Mübadillerin gelişi ile birlikte 28 Kasım 1923’te “Misafirhaneler

Talimatnamesi” hazırlanmış, buna göre; indirme ve boşaltma iskelelerinde

“tahaffuzhane” adı verilen yerler inşa edilmiştir. Tahaffuzhaneler, mübadillerin

karaya çıktıklarında temizlik denetiminden geçirilmesi ve göçmenler için

hazırlanmış misafirhanelerden oluşturulmuştur.64 Misafirhanelerde kalan

mübadillere, İskan müdüriyeti tarafından çay, ekmek, zeytin ve çorba

yardımında bulunulmuş ve mübadelenin başlangıcından Ağustos 1924

tarihine kadar 458.000 kişinin iaşesi sağlanmıştır.65

Misafirhaneler, ihraç iskelelerinde, konak yerlerinde ve iskan

mıntıkalarında kurulmuş, elverişli binalardan yararlanılmış, hiç kimsenin taş

ve toprak üzerinde kalmaması için askeri kurumlardan yatak ve yorgan temin

edilmiş ve ihraç iskelelerinde bulunan misafirhanelerde 10’ar yataklı revirler

kurulmuştur.66

C. Rumların Türkiye’den Ayrılışı Balkan Savaşları öncesi Rum Patrikhanesinin istatistiklerine göre;

1912 yılında Anadolu’da (İstanbul’un Anadolu yakası dahil); 1.782.582 Rum

bulunmaktadır. 1910 yılına ait Türk resmi rakamları ise aynı alanda

1.777.146 Rum’un yaşadığını belirtmişlertir.67

63 TBMM Zabıtları, Devre:2, içtima:2, Cilt:9,s.58. 64 TBMM Zabıt , Devre:2, İçtima:;2, Cilt:9, s.58 65 Arı, a.g.e., s.99. 66 İskan Tarihçesi, s.19. 67 Justin McCarthy, Muslims and Minorities: The Population of Otoman Anatolia and the End of the Empire, New York, New York University Pres, 1983, ss.90-91.

Page 53: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

42

Anadolu’dan ilk örgütlü Rum göçü İzmir’in Yunan ordusundan alınması

ile başlamış, hatta bunu hızlandırıcı nedenlerden biri olarak, bir Türk uçağı

tarafından İzmir şehrinin üzerinde dağıtılan bildirilerde Yunan askerleri ve

Rumların en geç bir ay içerisinde şehri terk etmeleri gerektiği belirtilen yazılar

gösterilmiştir..68

Türk halkı Rumların bir an önce Anadolu’dan ayrılmasından yana

olmuş, Lausanne’da imzalanan sözleşme sonrası Ağustos 1924 tarihinde

hükümetin Rumlar lehine bir antlaşma yapacağı haberi Türk mübadiller

arasında tepkiye neden olmuş ve İstanbul’da bir protesto mitingi

düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. 17 Ağustos 1924 tarihinde Sultanahmet

Meydanı’nda Mübadele Cemiyeti organizesinde söz konusu miting

düzenlenmiştir. Mitingde yapılan konuşmalarda mübadillerin çektiği sıkıntılar

vurgulanmış, etabli olmayan Rumların bir an önce Yunanistan’a gönderilmesi

istenmiş ve alınan kararlar bir telgrafla başbakan İsmet İnönü’ye iletilmiştir.69

1923 tarihli Türk ve Yunan halklarının Mübadelesine ilişkin

sözleşmenin imzalanmasından sonra Rumların mübadelesine ilk olarak

Niğde ve Kayseri’de başlanmış, ancak sorun İstanbul’da bulunan Rumların

mübadelesinde yaşanmıştır. Yunanistan Muhtelit Mübadele Komisyonu’na bir

nota vererek “etabli” sorununun bir an önce çözülmesini istemiştir.

Mübadele kapsamına dahil edilmemek için Türkiye’de yaşayan Rumlar

Türk hükümetine başvurarak, ülkenin güney bölgelerinde yaşayan Rumların

Fener Rum Patrikhanesi’ne değil, Antakya ve Kudüs Patriklerine bağlı

olduklarını ileri sürmüşlerdir. Rumların bir kısmı ise Arnavut asıllı olduklarını

iddia etmiş, ancak mübadele kapsamında olmaktan kurtulamamışlardır.70

Türkiye tarafından tehdit olarak görülmeyen Katolik Rumlar ve Kurtuluş

68 Ağanoğlu, a.g.e., s.280. 69 M.Çağatay Okutan, Tek Parti Döneminde Azınlık Politikaları, İstanbul, Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2004, ss.9-11. 70 Okutan, a.g.e., s.29.

Page 54: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

43

Savaşı sırasındaki yardımları nedeniyle Keskin Piskopos Vekili Papa Eftim

mübadeleye dahil edilmemiştir.71

Mübadele kapsamına dahil edilmeyen İstanbul Rumlarının sayısı 1923

yılı polis müdüriyeti kayıtlarına göre; 10.000 civarındadır, ancak gerçek

rakamlar bu sayının 25.000 olduğu doğrultusundadır.72 Ayrıca nüfus

mübadelesi kapsamı içerisine, mübadele sözleşmesi öncesinde

Müslümanlığı kabul edip evlilik yapmış olanlar ile Kurtuluş Savaşı sırasında

Türkiye lehine casusluk yaparak yardımda bulunanlar dahil edilmemiştir.73

D. Türkiye’ye İlk Gelişler Türkiye’ye ulaşan mübadillere yönelik olarak ilk aşamada Muhtelit

Mübadele Komisyonu tarafından verilen “hüviyet vesikaları”nın kontrolü

gerçekleştirilmiş, mübadiller arasında; anarşist, casus ve cani olanlarla,

Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlılarla çalışıp Yunanistan’a kaçarak mübadeleyi

fırsat bilip sığınanlar, geldikleri yere geri gönderilmeleri için yerel hükümet

kurumlarına teslim edilmişlerdir.74

Kimlik tespitlerinin yapılmasının ardından mübadiller, iskanları

yapılıncaya kadar misafirhanelerde tutulmuşlar, bu dönemde mübadele

kapsamına girmeyen Sırbistan ve Arnavutluk’tan gelen göçmenler de,

mübadillere sağlanan olanaklardan yararlanabilmişlerdir.75

Yıllar itibariyle Türkiye’ye gelen mübadillerin sayısı Kemal Arı’ya göre;

1923 yılında 61.318 mübadil, 1924 yılında 370.000 mübadil ve toplamda

1925 yılına kadar 456.720 mübadildir. Ayrıca Türkiye’ye gelen 50.000’e yakın

71 Engin Berber, “Mübadeleye Bugünden Bakmak”, www.siyasitarih.com. 72 Mehmet Ali Gökçatı, “Mübadillerin Protesto Mitingi”, Tarih ve Toplum, Ocak 2003, Sayı 229, s.9. 73 Okutan, a.g.e., s.230. 74 İskan Tarihçesi, s.21. 75 Arı, a.g.e., s.91.

Page 55: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

44

sığınmacı ve göçmen de bu rakama eklendiğinde bu sayı 500.000’i

aşmaktadır.76

Mihri Belli’nin, Karma Komisyon’un, 1923-1926 yılları arasında

Yunanistan’dan Anadolu’ya gelen Türkler’ in sayısına dayanarak verdiği

istatistikler ise; 1923-1924 yılları arasında Selanik’ten 109.577, Resmo

(Hanya)’dan 8.142, Drama’dan 76.047, Kavala’dan 45.527, Kozana’dan

26.623, Kayalar’dan 30.780, 1925 yılında Kozana ve Kayalar’dan 34.653,

1924-1926 yılları arasında Gumenitza (Epir)’dan 2.989, Midilli adasından

7.500, toplamda 355.635 kişidir.77

Genel kanı ise Türkiye’ye gelen mübadillerin sayısının 380.000 ila

460.000 arasında olduğu şeklindedir. Mübadiller Türkiye’ye, Kasım 1923 ve

Şubat 1925 tarihleri arasında gelmişler ve bu zaman zarfı içerisinde hava ve

taşıma koşulları nedeniyle mübadiller arasında ölümler meydana gelmiştir.

Mübadele, İmar ve İskan Vekaleti’ne ikinci vekil olarak getirilmiş Refet Bey’in

(Canıtez)’ in verdiği bilgiye göre; taşıma sırasında yolda 269, vapurdan

misafirhaneye götürülüş esnasında 9, misafirhanelerde 870 ve toplamda

3.819 kişi hayatını kaybetmiştir.78

Yunanistan’dan Türkiye’ye gelişleri hava koşulları ve ulaşım

olanaklarının güçlüğünden ötürü zor geçen mübadilleri bekleyen yeni sorun,

yerleşim alanlarının belirlenmesi olmuştur. Savaştan yeni çıkmış ülkenin

koşullarını en iyi Mahmut Celal Bey’in şu sözleri yansıtmaktadır: “Adaya

koyamayız, yanık yere koyamayız. Baştan aşağıya memleket yanık ve

haraptır. Nereye koyacağız?”79

Mübadillerin yerleştirilmesi için 6 Eylül 1923 tarihinde ülkenin 7

yerleşim bölgesine ayrılması kararlaştırılmış, Yunanistan’dan gelen 76 Arı, a.g.e., s.92. 77 Belli, a.g.e., 2006, ss.32-33 78 TBMM Zabıt, Devre:2, içtima:2, cilt:9, s.58. 79 TBMM Zabıt, Devre:2, içtima:2, cilt:9, s.100.

Page 56: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

45

göçmenlerin Türkiye’ye gelmeden önce hangi mesleklerle iştigal olduklarına

ve Yunanistan’da hangi bölgelerde ikamet ettiklerine göre, Türkiye’de de aynı

orantıda düzenlemeler yapılmış ve mübadillerin Yunanistan ile benzer iklim

koşullarına sahip bölgelere yerleştirilmeleri sağlanmıştır. Buna göre genel

olarak tütün üretimi ile geçimlerini sağlayan, Drama, Kavala, Girit ve

adalardan gelecek mübadillerin, kıyı Ege ve Tekirdağ çevresine, Selanik

göçmenlerinin ise, Karadeniz’in kıyı şeridine yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır.

Ancak meslek ve iklim kollarına uygun yerleşimlerin yapılabilmesi için

bazı tespitlerin önceden yapılması zaruri görülmüş, buna yönelik olarak İmar

ve İskan Vekili Mustafa Necati Bey tarafından vilayetlere gönderilen

yazılarda; mıntıkada ne tür tarımla uğraşıldığı, ne kadar emval-i metruke

bulunduğu, kaç emval-i metruke hanesinin boş olduğu ve ne kadarının

boşaltılabileceği sorularının yanıtlanması istenmiştir.80

Anadolu’da yapılan tespitler de yeterli görülmemiş ve Atina’da bulunan

Muhtelit Mübadele Komisyonu’nda görev yapan Türk heyetine de bir yazı

gönderilerek hangi kazadan, ne kadar ahali geleceği ile vaziyetleri ve

uğraşlarının neler olduğunun öğrenilmesi istenmiştir. 81

Sonuçta Yunanistan ve Türkiye’de sorulan sorulara gelen yanıtlardan

ayrıntılı cetveller düzenlenmiş ve Vekalet mübadillerin yerleşim alanları ve

kapsamlarını Tablo-2’de şu şekilde yer almıştır.

80 Arı, a.g.e., s.50. 81 Arı, a.g.e., s.51.

Page 57: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

46

Tablo-2: Mübadillerin yerleşim alanları.

Yerleşim Alanı İllerin İsimleri

Birinci Alan: Sinop, Samsun, Ordu, Giresun,

Trabzon, Gümüşhane, Amasya,

Tokat, Çorum

İkinci Alan: Edirne, Tekfurdağı, Gelibolu,

Kırkkilise, Çanakkale

Üçüncü Alan: Balıkesir

Dördüncü Alan: İzmir, Manisa, Aydın, Menteşe, Afyon

Beşinci Alan: Bursa

Altıncı Alan: İstanbul, Çatalca, Zonguldak

Yedinci Alan: İzmit, Bolu, Bilecik, Eskişehir,

Kütahya

Sekizinci Alan: Antalya, Isparta, Burdur

Dokuzuncu Alan: Konya, Niğde, Kayseri, Aksaray,

Kırşehir

Onuncu Alan: Adana, Mersin, Silifke, Kozan,

Ayntab, Maraş

Gelen göçmenlerin %38’i Doğu Trakya’nın dört iline (İstanbul,

Kırklareli, Edirne Tekirdağ), %42’si Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Çanakkale,

İzmir, Aydın,Manisa ve Muğla’ya, %10’u ise Antalya, İçel, Mersin, Adana ve

Samsun’a yerleştirilmiştir.82 1921-1928 yılları arasında iller bazında

yerleştirilen göçmen sayıları (mübadiller ve Yugoslavya, Romanya,

Bulgaristan ve SSCB’nden gelenler dahil) Mihri Belli’ye Tablo-3’te şöyledir:

82 Akgün, a.g.e., s.275.

Page 58: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

47

Tablo-3: 1921-1928 yılları arasında iller bazında yerleştirilen göçmen miktarı.

İLLER GÖÇMEN MİKTARI

Adana 8.440

Afyon 1.045

Aksaray 3.286

Amasya 3.844

Ankara 1.651

Antalya 4.920

Artvin 46

Aydın 6.630

Balıkesir 37.174

Bayazıt 2.856

Bilecik 4.461

Bitlis 3.360

Bolu 194

Burdur 448

Bursa 34.543

C. Bereket 2.994

Çanakkale 11.638

Çorum 1.570

Denizli 2.728

Diyarbakır 484

Elaziz 2.124

Edirne 49.441

Erzurum 1.095

Eskişehir 2.567

Giresun 623

Gümüşhane 811

Hakkari 310

Erzincan 116

Isparta 1.175

Page 59: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

48

İLLER GÖÇMEN MİKTARI

İçel 1.037

İstanbul 36.487

İzmir 31.502

Kars 2.512

Kastamonu 842

Kayseri 7.280

Kırşehir 193

Kırklareli 33.119

Kocaeli 27687

Konya 5.549

Kütahya 1.881

Manisa 13.881

Mardin 200

Maraş 1.143

Mersin 3.330

Muğla 4.968

Niğde 15.702

Ordu 1.248

Samsun 22.668

Sinop 1.189

Sivas 7.539

Ş.Karahisar 5.879

Tekirdağ 33.728

Trabzon 404

Urfa 290

Van 275

Yozgat 1.635

Zonguldak 1.285

TOPLAM 463.534

Page 60: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

49

Ayrıca, mübadiller geldikleri yöreye göre tütüncü, çiftçi, bağcı ve

zeytinci olarak da gruplandırılmıştır. Buna göre;

1. Drama ve Kavala’dan gelen 30.000 tütüncü, Samsun ve çevresine,

2. Serez’den gelen 20.000 tütüncü, 15.000 çiftçi ve bağcı ile 5.000

zeytinci, Adana ve çevresine,

3. Kozana, Girebene, Nasçil ve Kesriye ahalisinden 2.500 tütüncü,

15.000 çiftçi ve bağcı ile 5.000 zeytinci, Malatya ve çevresine,

4. Kayalar, Karafeyye, Vodine, Katerin, Alasonya, Langaza,

Demirhisar, Gevgilinin’in bazı köyleri, Yenice, Vardar ve Karacaabat

ahalisinden 3.000 tütüncü, 25.000 çiftçi ve bağcı ile 15.000 zeytinci, Amasya,

Tokat ve Sivas’a,

5. Zeytinci, Drama, Kavala, Selanik ve ahalisinden 20.000 tütüncü,

55.000 çiftçi ve bağcı ile 15.000 zeytinci, Çatalca, Tekirdağ, karaman, Niğde

ve çevresine,

6. Preveze ve Yanya ahalisinden 15.000 zeytinci, 40.000 çiftçi ve

bağcı, Antalya ve Silifke çevresine,

7. Midilli, Girit ve adalar ahalisinden 30.000 çiftçi ve bağcı ile 20.000

zeytinci, Ayvalık, Edremit ve Mersin çevresine yerleştirilmiştir.83

Mübadillerin yerleşimi için düşünülen ilk yerler, Rumların yaşadığı ve

terk ettiği yerlerdir. Ancak daha önce de değinildiği gibi bu yerleşim yerlerinin

çoğu yıkılmış ve kullanılamaz hale getirilmiştir. Kasım 1923’te Mübadele İmar

83 İskan Tarihçesi, s.18.

Page 61: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

50

ve İskan Vekaleti, onarım işlerinin başlaması için İskan Komisyonları’na

gerekli emirleri vermiş ve ilk onarımlara Samsun, İzmir, İstanbul ve Trakya’da

başlanmıştır.84

Mübadillerin yerleşimin ivedilikle halledilmesi gereken bir sorundur ve

Vekalet için hızlı ve ucuz ev elde etme öncelikli hedeftir. Bu kapsamda;

Vekalet tarafından, kolay taşınabilen baraka ve huğ (kamış) türünde konutlar

yaptırarak ya da satın alarak geçici mahalleler kurulmuş, Samsun ve İzmir

civarında kurulan barakalar ilk aşamada geçici yerleşim yeri olarak

görülmesine rağmen daha sonra kalıcı hale getirilmiştir. Huğ’larda yerleşim

ise Adana’nın Kozan-Taylan bölgesinde 8 ev olarak gerçekleşmiştir.85

Ucuz ve hızlı ev inşa etmenin ikinci aşamasını iktisadi evler

oluşturmuştur. Bu ev tipi, tek çatı altında, ikişer odalı, dört konut birimini

içerisinde barındıran yapılanmalardır.

Onarımı imkansız alanların varlığı ve Köy Kanunu’nda yer alan “ideal

köy” tipinin uygulanmak istenmesi, mübadiller için “Numune Köyler”in

yapılmasını gündeme getirmiş, İzmir çevresi, Eskişehir-Ankara çizgisi,

Samsun ve çevresi örnek köylerin yapımı için uygun yerler olarak

belirlenmiştir.86

Yerleşim birimlerinin saptanmasında kağıt üzerinde; demiryoluna

yakınlık, çevrede su ve tarımsal arazi bulunması gibi kriterler etkili olmuş,

daha sonra alana gönderilen müfettişler ve uzman kişiler tarafından yerleşim

yerleri araştırması yapılarak karara bağlanmıştır. Belirlemenin ardından

kurulacak numune köyler genelde Bayındırlık Müdürlüğü mühendisleri

tarafından tasarlanmış, köylerin ortasında meydan niteliği taşıyan bir arazi

bırakılmış, cami, çeşme, mezarlık, pazar yeri, mektep, yerleri de hazırlanarak

84 Arı, a.g.e., s.61. 85 İskan Tarihçesi, s.137. 86 İskan Tarihçesi, s.65.

Page 62: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

51

eksiltme ya da emanet usulü devlet tarafından evler yaptırılmıştır. Ülke

çapındaki 69 numune köy, Antalya, Samsun, İzmir, Bilecik, Cebelibereket,

Mersin, Ankara ve Manisa’da inşa edilmiştir.87

Mübadillerin yerleşimi için yeni evler inşa edilmesinin yanı sıra emval-i

metrukelerde gerekli onarımlar yapılarak mübadillere dağıtımını

gerçekleştirilmiştir. Ancak 12 Nisan 1924 tarihli İskan Vekili Mahmut Celal

Bey imzalı bir yazı ile Ermeni emval-i metrukesinin mübadiller için

kullanılmaması kararlaştırılmıştır. Dağıtımı yapılan emval-i metrukeler sadece

Rum malları ile sınırlı kalmamış, Tehcir sonucu Anadolu’dan ayrılan

Ermenilerin malları da bu kapsam içerisinde yer almıştır. 88

Yerleşim planı çerçevesinde; vekalete bağlı iskan komisyonlarınca

dağıtılan ev sayısı: 88.700, sığınmacılara dağıtılan ev sayısı 20.797,

Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan ve Sovyetler Birliği’nden gelen ve

Ermeni/Rum evlerine yerleştirilen göçmenlerin sayısı 172.029, terk edilmiş

Rum ve Ermeni evlerine yerleştirilen herikzede sayısı 14.312, sığınmacı

sayısı 35.936, felaketzede sayısı 18.340 ve Doğu vilayetlerinden gelen

göçmen sayısı 2.774’tür.89Ayrıca tamirat ve inşaat işleri kapsamında;19.279

emval-i metruke tamir ettirilmiş, 4.567 hane yeniden inşa edilmiş ve 69

numune köy kurulmuştur.90

Mübadiller Türkiye’ye geliş tarihleri olan 10 Kasım 1923 tarihinden

itibaren, misafirhanelerde belirli bir süre tutulmuş ardından İskan

Komisyonu’nun kararına uygun olarak daha önceden belirlenmiş evlere iskan

memurları tarafından yerleştirilmişlerdir. Ancak iskan memurlarının, iskan

sırasında yolsuzluk yaptığı iddiaları ve iskan edilecek evlerin henüz gerekli

87 İskan Tarihçesi, s.140. 88 Ali Cengizkıran, “Türkiye’de Mübadele Konut ve Yerleşim Politikası”, Der. Müfide PEKİN, Yeniden Kurulan Yaşamlar-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.330. 89 İskan Tarihçesi, s.137. 90İskan Tarihçesi, s.140.

Page 63: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

52

tamirata uğramaması ve yeni kurulacak köylerin kurulmamış olması iskanı

zorlaştırmıştır. 91

Vekalet, terkedilmiş evlere yerleşimin yapılmasında önceliği

mübadillere vermiş, ancak terkedilmiş evlerin savaş sonrasında işgal edilmiş

ve Anadolu’dan ayrılan Rumlar tarafından ucuz fiyata bölgede bulunan

fırsatçılara satılmış olması yerleşimi olanaksız kılmıştır.

Maliye Vekaleti durum karşısında Emval-i Metruke Komisyonu’nu

oluşturmuş, hükümet bu fiili durumdan kamu yararı sağlamak düşüncesiyle

evleri işgal edenlerden kira almak yoluna gitmiş ya da açık artırma ile evleri

satmıştır. İmar ve İskan Vekili Mustafa Necati Bey’in verdiği rakamlara göre;

Rumlardan 100.000 civarında ev kalmış, ancak bunlardan sadece 25.000

kadarı hükümetin eline geçebilmiştir.92 Felaketzedeler tarafından işgal edilen

evlerin boşaltılmasında sorun yaşanmazken, subay ve diğer memurların

evleri boşaltmasında güçlükler yaşanmış ve bu evlerin boşaltılması

gerçekleştirilememiştir.93

Bütün bu karışıklık ve yaşanan güçlükler sonrasında Mübadele İmar

ve İskan Vekaleti, 17 Ocak 1924’te yayınladığı bir genelge ile İskan

Kanunu’nun kapsamı içine giren zümreleri belirlemiştir. Bunlar: 1913 yılından

sonra göç edip de iskan işlemi görmemiş göçmenler, ulusal sınırlar dışında

kalan yerlerden gelip kayıtları yapılan sığınmacılar, savaş ve işgal nedeniyle

evleri yakıp yıkılan istilazedeler, doğu vilayetleri göçmenlerinden olup, kendi

çabalarıyla geçimini sağlayamayacak derecede yoksul olanlar, devlet

hazinesinden 800 kuruştan aşağı maaş alan asli veya 40 liradan düşük ücret

ve yevmiye alan muhacir, mülteci ve istilazede memur ve müstahdemlerdir.94

91 Arı, a.g.e., s.115. 92 Arı, a.g.e., ss.12-14. 93 Arı, a.g.e., s.117. 94 İskan Tarihçesi, ss.35-36.

Page 64: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

53

İskanlar esnasında Anadolu Rumlarının bırakmış oldukları malları,

felaketzedelere yardım olarak verilmemiş, bunun yerine felaketzedelerin

emval-i metrukelerine yerleştirilmeleri öngörülmüştür. Ancak Ermeni

taşınmazları felaketzedelerin ihtiyaçlarını karşılayamadığından Rumların terk

ettiği evlere de yerleşim yapılması kararlaştırılmıştır.95

Göçmenlerin iskanı çerçevesinde karşılaşılan diğer bir güçlük

akrabalarının yanında iskan edilmek isteyen mübadillerdir. Mübadillerin

akrabalarının yanına gitmesi için, gitmek istenilen yerde akrabasının

bulunması ve adi iskan hakkından feragat ettiğine dair taahhüt senedini

imzalaması şartları getirilmiştir.96

Yeni iskan yerlerinde geçim sıkıntısı içerisinde olan mübadiller,

bulundukları yerleri terk ederek bir iç göç hareketi başlatmışlardır. Bu durum

karşısında Vekalet, 17 Ocak 1924 tarihinde çıkardığı genelge ile;

mübadillerin terk ettikleri yerlere tekrar geri dönerek iskan edilemeyeceklerini

ve yardıma bile muhtaç olsalar kendilerine yardım edilmeyeceğini karara

bağlamıştır. Ancak iç göç ve toplumsal karışıklığın önüne geçilememesi 28

Ekim 1925 tarihli Mecburi İkamet Kanunu’nun çıkarılmasını gerekli kılmış ve

bütün mübadillere, yerleştikleri yerlerde 5 yıl boyunca oturmaları zorunluluğu

getirilmiştir.97

Mübadillerin bulundukları yeri terk etmelerinin tek nedeni geçim

sıkıntısı değildir. Türkiye’ye gelişte yaşanılan karmaşa ortamı kimi ailelerin

parçalanmasına neden olmuş ve mübadiller akrabalarının yanına doğru bir iç

göç hareketi başlatmışlardır.

İskanlar esnasında karşılaşılan güçlüklerle birlikte yaşanan

yolsuzluklar Mübadele İmar ve İskan Vekaleti’nin faaliyetlerinin Meclis

95 İskan Tarihçesi, s.37. 96 Arı, a.g.e.,s.37. 97 Arı, a.g.e., ss.65-66.

Page 65: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

54

araştırması olarak gündeme gelmesini sağlamış, 07 Ekim-08 Kasım 1924

tarihleri arasında konu TBMM’de tartışılmış ve vekaletin kuruluşundan

itibaren bakanlık yapmış üç mebus (Mustafa Necati, Mahmut Celal Bey ve

Refet Bey), kendilerini ve Vekaletin gerçekleştirdiği faaliyetleri

savunmuşlardır.

Mübadillerin iskanının ardından yaşanan sorun, mübadelenin

amacında da belirtildiği gibi, mübadillerin üretici duruma getirilmeleri ve

toprağın bir an önce işletilmesini sağlamaktır. Yunanistan’dan gelmeden

önce mübadillerin hangi işi yaptıkları ve nereye yerleştirilecekleri

belirlenmiştir, ancak göçün büyük kitleler halinde gerçekleşmesi bu

planlamaların dışına çıkılmasına neden olmuştur.

Gelen mübadillerin çoğu çiftçidir ve buna yönelik olarak 6 Temmuz

1924 tarihli “Emval-i Gayrimenkule-i Metrukenin Kanunen Hakk-ı İskan-ı Haiz

Muhacirine Tevziini Mübeyyin Talimatnamenin Mer’iyete Vazına Dair

Talimatname yayınlanmıştır. Talimatnameye göre terk edilmiş malların

mübadillere “adiyen” yani karşı önlemleri alarak temkini elden bırakmadan

dağıtımı kararlaştırılmıştır.98

Aile nüfusunun 5 kişiden az olması durumunda, noksan her nüfus için

sayılan oranların yarısı ölçüsünde ağaç ve arazi verilmesi planlanmıştır.

Ancak mal dağıtım işi sanıldığı kadar kolay gerçekleşmemiş,

göçmenlerin Yunanistan’da bıraktığı malların kayıtlarının eksik olması ve

Anadolu’da bulunan terk edilmiş Rum mallarının savaş sonrasında işgale

uğraması toprak dağıtımını güçleştirmiştir. Verilen arazi miktarında da

usulsüzlükler meydana gelmiş, 30 dönüm diye verilen arazilerin 15-20 dönüm

olduğu daha sonra ortaya çıkmıştır. Mübadiller yapılan yolsuzlukların

farkında olmalarına rağmen haksızlıklar karşısında dil bilmeme, yabancı bir

98 TBMM Zabıt, Devre:2, İçtima:1, Cilt:3, s.171.

Page 66: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

55

memlekette olmanın getirdiği çekingenlik ve korku hallerinden dolayı

haklarını arayamamışlardır. 99

Arazi dağıtımının ardından mübadillerin üretici duruma getirilmeleri için

tarım araçları ve çift hayvanları dağıtılmıştır. Yapılan bu yardım karşılığında

mübadil ailelerden borç senetleri alınmış ve mübadillerden, verilen paranın, 5

yıl içinde 10 taksit olarak ödenmesi istenmiştir. Mübadillere tarım aracı, çift

hayvanı ve tohumluk verilmesine “terfih” denilmiş ve bu iş için her yerleşim

bölgesine bir tarım uzmanı gönderilmiştir.100

Mübadele sözleşmesi kapsamında gerçekleştirilen iskanlarda 88.700

hane, 5.000.000 arazi, bağ, bahçe, 4.300.000 zeytin ve incir ağacı

mübadillere dağıtılmıştır. Ayrıca çoğunluğu çiftçi olan mübadillere, üretimi

artırmak amacıyla, 7.618.000 kilo tohumluk, 27.501 adet pulluk, 41.253

muhtelif ziraat aleti, 12 adet traktör, 19.070 kg. kükürt ve göztaşı, 22.994 adet

çift hayvanı ve 15.258 lira sermaye verilmiştir.101

Her ne kadar mübadillerin çoğunluğu çiftçi olsa da az sayıdaki

zanaatkar mübadile yönelik olarak 30 Nisan 1924 tarihinde Hükümet

tarafından bir genelge yayınlanmıştır. Genelgeye göre; sanatkarlara

mesleklerini icra için kira alınmaksızın dükkan bulunması ve gerekli araç

gerecin sağlanması kararlaştırılmıştır. Yapılan yardımlar dikkate alındığında

en fazla ihtiyaç duyulan zanaatkarlar: Kayıkçı, balıkçı, demirci, dökmeci,

kunduracı, aşçı, kasap, marangoz, doğramacı, ağaç modelcisi, oymacı,

araba yapımcısı/tamircisi, dokumacı, tornacı, tesfiyeci, makineci ve

eczacıdır.102 Zanaatkar mübadiller de kendilerine yapılan yardımı taksitle üç

sene içerisinde ödemekle mükellef kılınmıştır.

99 Kemal Yalçın, Emanet Çeyiz-Mübadele İnsanları, İstanbul, Doğan Kitap, 1999, s.188. 100 Arı, a.g.e., s.146. 101 İskan Tarihçesi, ss.138-139. 102 Arı, a.g.e., s.146.

Page 67: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

56

Mübadillerin Türkiye’ye getirilmesi ve yerleştirilmesinde harcanan para

1923-1929 yılları arasında 28.018.352 liradır ve bu paranın harcanabilir

kısmını 16.831.876 lira oluşturmuştur. Paranın yıllara göre dağılımı ise;

1923’te 5.228.415, 1924’te 5.199.390, 1925’te 2.808.695, 1926’da 889.930,

1927’de 1.008.713, 1928’de 725.949, 1929’da 970.784 liradır.103

Genel olarak Yunanistan’dan gelen mübadillerin büyük bir kısmı

bıraktıkları mallardan daha azına Türkiye de razı olmuş, mübadillerin bir

kısmı da tasfiye belgelerinde sahtekarlık yaparak haksız kazanç

sağlamışlardır. Sonuçta göçmenler yerleştirildikleri yerlerde kendilerinden

beklenilen verimi ilk yıllarda gösterilemememmiş, bu durumdan hem kendileri

hem de sorumlu oldukları bağlar ve zeytinlikler zarar görmüşlerdir.104

VII. YUNANİSTAN’DA MÜBADELE A. Mübadele Öncesi Yunanistan’da Gerçekleştirilen Hazırlıklar 1922 yılında Anadolu’da bulunan Rumların kitleler halinde

Yunanistan’a göç etmesi, Yunanistan’da paniğe neden olmuş ve aynı yıllarda

İstanbul’daki Rus Mültecilerin Milletler Cemiyeti Yüksek Komiseri olan Fritjof

Nansen, Yunanistan’ın durumunu Milletler Cemiyeti’nin dikkatine sunarak acil

yardımın gerekli olduğunu belirtmiştir. Milletler Cemiyeti Konseyi de acil

ihtiyaç fonundan 100.000 İsveç Frangını Dr.Nansen’in kullanımına ayırmıştır.

Nansen, sorunun geçici tedbirlerle çözülemeyeceğini Milletler Cemiyeti’ne

beyan etmiş ve uluslararası borç kredisi bulma girişimlerine başlamıştır. Bu

kapsamda Amerikan Kızıl Haç’ı ve Amarican Near East Relief (Amerikan

Yakın Doğu Yardımı)’ten katkı sağlamıştır.105

103 İskan Tarihçesi, s.135. 104 Arı, a.g.e., s.153. 105 Belli, a.g.e., ss.56-58.

Page 68: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

57

Diğer taraftan Milletler Cemiyeti de konunun ciddiyetine binaen bir alt

komite oluşturmuş, komite, Yunanlı göçmenlerin yerleşim planıyla ilgili

Milletler Cemiyeti Konseyi’ne bir protokol ve tüzük sunmuştur. Milletler

Cemiyeti Konseyi tarafından onaylanan bu protokol ve tüzüğe göre; Yunan

hükümeti, bir Göçmen İskan Komisyonu’nu kurmakla yükümlü kılınmıştır.

Yunanistan, Göçmen İskan Komisyonu’nu ilk olarak 11 Kasım 1923’te

kurmuş ve göçmenlerin iskan ettirilmesi işini sürdürmekle yetinmiştir.106

Mübadele işlemlerinin gerçekleştirilmesinden sorumlu kurumun Karma

Komisyon olması mübadeleye ait hazırlıkların da bu komisyon tarafından

yapılmasını zorunlu kılmıştır. Komisyon’un yetkilerini kullanma tarihi sadece

1923 ile sınırlı değildir, Komisyon, 1912 Balkan Savaşı’ndan başlayarak

Yunanistan’dan Türkiye’ye ve Türkiye’den Yunanistan’a göç etmiş tüm

göçmenlerin mal varlıkları ile ilgilenmiştir. Komisyon tarafından 7 Ekim 1923

tarihinden sonra el konulan tüm malların sahiplerine geri verilmesi istenmiş

ve bu tarihten sonra her iki hükümet tarafından el konulan malların tazmin

edilmesi kararlaştırılmıştır. Mallara el konulması karşılığında Yunan

Hükümeti, Türkiye’ye 1.018.019.400 drahmi ödemiştir. 107

Mübadele gerçekleşmeden önce Yunanistan’da bulunan Müslümanlar,

yola çıkmadan önce mallarının kayıtlarını yaptırmış ve dört nüsha halinde

mal bildirim beyannameleri düzenlenmiştir. Beyannameler kapsamında

taşınır mallar; üzerinde bulundukları taşınmaz mülke taşınması durumunda

zarar vermeyecek mallar olarak tanımlanmış, ayrıca mübadillerin altınlarını,

banka hesaplarını ve kasada saklanan paralarını da ayrıldıkları ülkeden

dışarıya çıkarmalarına izin verilmiştir. 108

Yanmış binalara ait malların taşınır mal olup olmadıkları soruna neden

olmuş, Komisyon tarafından verilen kararda bahse konu mallar taşınır mal

106 Belli, a.g.e., s.58-59. 107Belli, a.g.e., s.38. 108 İskan Tarihçesi, s.72.

Page 69: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

58

olarak kabul edilmiştir. Ayrıca Giritli göçmenler, mezar taşlarının da taşınır

mal kabul edilerek mübadele kapsamında yer almasını istemiş, ancak

Komisyon bu konuda olumsuz karar almıştır.109

Mübadillerin geride bıraktıkları malların, Karma Komisyon tarafından

tasfiye edilmesi ve mal sahiplerine altın esas alınarak ödeme yapılması

kararlaştırılmıştır. Ancak Karma Komisyon, sözleşmede belirtildiği üzere altını

değil, Türk altın lirasını esas alarak ödemeleri gerçekleştirmiştir. Tasfiye

işleminden sonra mübadillerin doldurması kararlaştırılan beyannameler de

düzenli bir şekilde doldurulamamış, bu durumun meydana gelmesinde;

beyannamelerin doğrudan mübadiller tarafından doldurulmaması ve

mübadele ortamının aciliyet arz etmesinden ötürü resmi makamlarca gerekli

kontroller yapılmaksızın beyannamelerin onaylanmasının etkisi olmuştur.

Yunanistan’ın savaş sonrası ülkesinde bulunan Müslümanlara baskı

uygulamasından dolayı çoğu mübadil, beyanname vermeksizin Yunanistan’ı

terk etmiş ve beyanname verenlerin sayısı 120.000 ile sınırlı kalmıştır.110

Mübadele işinden sorumlu olan Karma Komisyon, işlemleri

gerçekleştirebilmek için alt komisyonlar kurmuş, iş yüküne ve çalışan

personel sayısına göre komisyon bütçeleri değişiklik göstermiştir. 1924 yılı

itibariyle Komisyon bütçesinde yer alan gider toplamı: 546.436$’dır. Daha

sonraki yıllarda göçün tamamlandığı gerekçesiyle Karma Komisyon’un alt

komisyonları kaldırılmış, 1930 yılında Komisyon’un iş yoğunluğu en alt

seviyeye inmiş, kurulduğu tarih olan 1923’ten kaldırıldığı 1932 yılına kadar

Karma Komisyon toplam 4.000.000 $ harcama gerçekleştirmiştir.111

Karma Komisyon’a Sözleşme uyarınca; göçün yönetimi, mübadele

kapsamında kişilere ait malların takdiri ve malların tasfiyesi görevi verilmiştir.

Mihri Belli’ye göre; “Karma Komisyon, üslendiği işin önemsiz denebilecek

109 Belli, a.g.e., s. 40. 110 İskan Tarihçesi, s.74. 111 Belli, a.g.e., ss.50-53.

Page 70: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

59

kadar az bir bölümünde başarılı olmuş, dolayısıyla bu komisyonun varlığı

Yunanistan ve Türkiye halkları için pahalı ve savurganca bir lüksten öte

olamamıştır.”112

B. Türklerin Yunanistan’dan Ayrılışı Sözleşmede geçen “Yunan uyruklu Müslümanlar” ifadesi bazı Türk

olmayan Müslümanların da Türkiye’ye girmesini sağlamış, bu kapsamda;

Arnavut kökenli, Epir bölgesinde yaşayan ve “Tsamides” olarak adlandırılan

Müslümanlar, Rumca konuşan Kıptiler ve Makedonya’da dağınık halde

yaşayan bazı gruplar da mübadeleye dahil olmuştur.113

Türk olmayan kişilerin Anadolu’ya getirilmesi mecliste muhalefet ile

karşılaşmış, Mübadele Vekaleti itirazlara karşı; mübadele ile gelenlerin Türk

olduğu cevabını vermiştir. Sonuçta mübadele başlangıcında esas alınan din

kriteri yerine içerisinde etnisiteyi de barındıran bir oluşum halini almıştır.

Mübadele sonrasında Yunanistan’da kalmayı kabul eden Müslümanlar;

Lausanne Antlaşması gereği Trakya’da kalacak 110.000 Müslüman, Epir

bölgesinde yaşayan ve “Tsamides” olarak adlandırılan 22.000 Müslüman,

genellikle Makedonya bölgesinde yaşayan müftüler ve Arnavutluk’tan

aldıkları belgelerle kendilerini Arnavut kökenli gösteren 2.000 kişiden

oluşmuştur.114

Yunanistan’dan ayrılanların hepsinin Mübadele Sözleşmesi

kapsamında yer alan kişilerden oluştuğunu söylemek de hayli güçtür.

Türkiye’nin tüm göçebelere bedava toprak dağıtacağına dair haberin

yayılması ile bir çok Yugoslavya Müslümanı da Selanik’e gelerek Türkiye’ye

112 Belli, a.g.e., s.54. 113Konstantinos Tsitselkis, “1923’ten önce Yunanistan’da Müslüman Cemaatler-Yasal Süreklilikler ve İdeolojik Tutarsızlıklar”, Der. Müfide Pekin, Yeniden Kurulan Yaşamlar-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.349. 114 Ağanoğlu, a.g.e., s.349.

Page 71: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

60

göç etmiştir. Durumun karmaşıklığı Karma Komisyon’un işini daha da

güçleştirmiş ve gemi kaptanlarına bu kişileri taşımamaları emredilmiştir.115

Batı Trakya’da bulunan Müslümanların mübadele öncesi ve

sonrasındaki sayıları incelendiğinde; Batı Trakya’da 1920 yılına ait nüfus

sayımında 86.793 Müslüman, 1928 yılı sayımında 103.175 Müslüman

yaşamış, bunların 85.535’nin Türkçe konuştuğu, 16.740’ının Pomak ve

850’sinin ise Roman olduğu tespit edilmiştir.116

C. Yunanistan’a İlk Gelişler ve Yerleşim Mihri Belli’nin Türkiye’den ayrılan ve 1923-1926 yılları arasında

Yunanistan’a gelen Rumlarla ilgili olarak Karma Komisyon’un istatistiklerine

dayanarak verdiği rakamlar; 1924-1926 yılları arasından İstanbul’dan 97.951,

1924 yılında Samsun’dan 58.164, 1924-1925 yılları arasında Mersin’den

50.124, 1923-1924 yılları arasında İzmir’den 2.500, 1924’te Kırklareli’den;

1.177 kişinin Yunanistan’a göç ettiği şeklindedir.117

Nevşehir’den Yunanistan’a göç eden Anna Georgiade’nin

anlatımına göre; Yunanistan, Rumlar tarafından merak edilen ve sevilen bir

ülke olmakla birlikte yerleşilmek istenilen bir ülke olmamış ve bir kaç yıl orada

kaldıktan sonra geri dönüleceği düşüncesi içerisinde olunmuştur.118

Türkiye’ye gelen mübadiller ile ilgili gelişmelerin benzerleri

Yunanistan’da da yaşanmıştır. Uluağaç göçmeni Sofia Metalleiduo’un

anlatımına göre; Yunanistan’a ulaşılması ile birlikte mübadiller hastalık

115 Belli, a.g.e., s.34. 116Alexis Alexandiris, “Din ve Etnisite: Yunanistan ve Türkiye’deki Azınlıkların Kimlik meselesi”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.193. 117 Belli, a.g.e., s.31. 118 Bilge Umar, Yunanlılar ve Anadolu Rumlarının Anlatımıyla İzmir Savaşı, İstanbul, İnkılap, 2002, s.178.

Page 72: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

61

olduğundan kuşku duyularak karantinaya alınmış, yaşam koşulların güçlüğü

açlık, yoksulluk ve hastalık ölümleri de beraberinde getirmiştir. 119

Yunanistan hükümeti ilk iş olarak gelen göçmenlerin kırsal alanlara

yerleştirilmesi ile uğraşmış, Türkiye’ye giden Müslümanların çoğunluğunun,

Makedonya’dan göç etmesi üzerine yerleşim planlarında Makedonya ve Batı

Trakya’ya ağırlık verilmiştir. Makedonya’ya 87.084, Batı Trakya’ya ise 41.828

aile120 yerleştirerek kuzeydoğu sınırını garanti altına almaya çalışan Yunan

hükümeti yeni bir burjuva sınıfını yaratmayı da hedef edinmiştir. Toprağın

yeniden dağıtılması ile bu hedef gerçekleşebilmiş, 1923 yılında yapılan

kamulaştırma sonrasında topraklar, mültecilere ve topraksız köylülere

dağıtılmıştır. Göçmen İskan Komisyonu tarafından göçmenlere dağıtılan

topraklar üç kategoride incelenmektedir: Yunanistan devletine ait topraklar,

mübadele sözleşmesi sonucu Yunanistan’dan ayrılan Müslümanların

boşalttıkları topraklar ve 3 Ekim 1924’te çıkartılan Tarım Reformu yasası

gereğince istimlak edilen topraklar.121

1 Ağustos 1930 tarihine kadar Göçmen ve İskan Komisyonu’nun

göçmenlere dağıttığı toprak miktarı Makedonya’da; 378.100 hektar,

Trakya’da; 13.500 hektar, diğer bölgelerde; 19.747 hektar ve toplamda;

411.347 hektardır.122

1923’te kırsal yerleşim konusunda yazılan bir raporda başarılı bir iskan

politikası için; tek aileye mensup kişilerin ya da bir aile çevresinin aynı yere

iskan edilmesi, daha önce Türkiye’de bir arada yaşayan toplulukların bir

119 Umar, a.g.e., s.182. 120 Vassilis Colonas, “1923’ten Önce ve Sonra Küçük Asya Rumlarının Konut Sorunu ve Mimari Tarzı”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.257. 121 Elisabeth Kontoiorgi, “Makedonya’nın Yunanistan’a Ait olan Kısmına Mülteci Yerleşiminin Ekonomik sonuçları, 1923-1932”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.92. 122 Umar, a.g.e., s.69.

Page 73: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

62

araya gelmesi ve göçmenlerin alıştıkları doğal coğrafyaya yani Türkiye’de

terk ettikleri yerlerin benzerlerine yerleştirilmesi önerilmiştir.123

Göçmen İskan Komisyonu, 1924 yılında 62.583 kırsal yerleşim

gerçekleştirmiş, 11.359 ev inşa etmiş ve göçmen ailelere hayvan, tohumluk,

yük arabası ile saban dağıtmıştır.124

Yunanistan’da yapılan yerleşim ağırlıklı olarak kırsal kesimde

gerçekleştirilmesine rağmen Türkiye’den gelen mübadiller kent kökenlidir,

bunun en büyük kanıtı, 1920 yılında Yunanistan’da şehirde yaşayan nüfusun,

toplam nüfusun %22.9’unun, 1928’de %31.1’ini ve 1940’da %32.8’ini

oluşturmasıdır.125

Kentlere yerleşim çerçevesinde; Atina, Pire, Patlas ve Selanik gibi

büyük yerleşim yerlerinde yeni yapılaşmaya gidilmiş ve göçmenlerin bu

şehirlerde toplanması teşvik edilmiştir. Söz konusu teşvikin nedeni; şehirlerde

var olan işsizliği gidermek ve Makedonya ile Batı Trakya’da yoğunlaşan

yerleşimin kır-kent dengesini sağlamak amaçlıdır. Kentsel yerleşimlerde yeni

göçmen mahalleleri oluşturulmuş, harap durumdaki evler tamir edilmiş, ev ve

dükkanlar uygun koşullarda göçmenlere kiralanmış ve yeni iş kuracaklara

uygun krediler verilmiştir.126

Mübadillerin iskanı esnasında kullanılan evler; Yunan uyruklu

Müslümanların terk ettiği ve 1922-1924 yılları arasında Yunanistan hükümeti

tarafından inşa edilmiş evlerdir. 1929 yılı sonunda Makedonya ve Batı

Trakya’da inşa ettirilen evlerin toplam sayısı; 111.292, yine aynı bölgede

123 Vassilis Colonas, a.g.m., s.259. 124Argiris Petronadis, Hacıustalar-Akmağdeni’nden Aridea’ya Bir Mübadele Öyküsü, İstanbul, Kitap Yayınevi, 2004, s.66. 125Alexandra Yerolympos, “Yunanistan’da İki Savaş Arası Dönemde Şehir Planlama ve Mülteciler Sorunu: Geçici Çözümler ve Uzun Vadeli Zararlar”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.213. 126Belli, a.g.e., s.66.

Page 74: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

63

bulunan ailelerin sayısı ise; 130.000’dir.127 1930 yılına kadar Göçmen ve

İskan Komisyonu tarafından Müslümanlar da bırakılan ve devlet tarafından

yaptırılan toplam 77.500 eve 52.000 ev daha eklenmiştir.128

Kurulan yeni yerleşim yerlerinde geleneksel yaşam biçimi yerine

modern yerleşim birimleri kurulmuş, yerleşime tabi tutulanların kooperatifler

halinde örgütlenmesi teşvik edilerek zorunlu tarım reformu getirilmiştir.

Özellikle İngiliz şehir planlamacıları tarafından tasarlanan şehirlerde bahçeli

banliyöler, kamu ve belediye binaları ve özel araziler için ortak mekanlar

tasarlanmış ve 1923’te Planlama Yasası kabul edilmiştir. Ancak yoğun

mübadil akınıyla ortaya çıkan acil ihtiyaçlara cevap verme gereksinimi

yasanın uygulanmasını engellemiştir.129

1927 yılında Göçmen ve İskan Komisyonu, kırsal alana 551.468 kişi,

şehirlere ise; 72.230 kişi yerleştirmiştir.130 Dağıtılan toprak miktarı tıpkı

Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da aile içerisinde bulunan fert miktarına

ve yapılacak tarımın türüne göre değişiklik göstermiştir.

1928 yılında gerçekleştirilen iskana ilişkin Komisyon tarafından

yayınlanan raporda yerleşim üç sınıfa ayrılmıştır. Bunlar: “Zengin

Yerleşimler” olarak adlandırılan, yerleşimlerin %35’ini oluşturan ve daha fazla

yatırıma ihtiyaç duymayan yerler; “Donanımları Tam Olmayan Yerleşimler”

olarak ikinci sırada yer alan, daha fazla desteğe ihtiyaç duyan ve

yerleşimlerin %40’ını oluşturan yerler, ve son olarak göçmenlerin, yerleşim

yerlerine uyum sağlayamadığı ve açlığın yaşandığı “Başarısız Yerleşim

Yerleri”dir.131

127 Belli, a.g.e., s.73. 128Vassilis Colonas, “1923’ten Önce ve Sonra Küçük Asya Rumlarının Konut Sorunu Ve Mimari Tarzı”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.261. 129 Alexandra Yerolympos, a.g.m., ss.215-224. 130 Belli, a.g.e., s.70. 131 Belli, a.g.e., s.72.

Page 75: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

64

Mübadele sonrası parçalanmış aileler problemi ile Yunanistan’da da

karşılaşılmış, göçmen kitlesinin büyüklüğü ve göçün belirli bir programa göre

yapılmaması ailelerin parçalanmasına neden olmuştur. Konuya ilişkin en

ilginç örnek; birbirlerini kaybeden kişilerin 1960 yılına kadar Atina radyosu

tarafından anons edilmesidir. 132

D. Yunanistan’da Ekonominin Gelişimi ve Mübadillerin Üreticiye Dönüştürülmesi

Yunanistan’a gelen mübadillerin çoğu tahıl ve tütün üreticisidir, 1924

yılında 50.096.125 kg. olan tütün üretimi 1929 yılında 85.944.990’a

çıkmıştır.133 Ayrıca mübadiller, Yunanistan’a gelişlerinde beraberlerinde

üzüm yetiştiriciliğini de getirerek bağcılığın gelişmesine katkı sağlamışlardır.

Gelen mübadillerle birlikte Yunanistan’da daha önce hiç yetiştirilmemiş

yonca ve şeker pancarı gibi ürünler yetiştirilmiş, yeni tarımsal yöntemlerle

toprak daha yoğun ve yaygın olarak kullanılabilinmiştir. 1923 yılında

Yunanistan’ın toplam tarım alanı 12.690.281 strematta iken bu rakam 1928

yılında 15.901.486 ya çıkmış, böylece %25 oranında bir artış sağlanmıştır.

Tahıl üretimi de 1922 yılında 624.211 ton iken, 1928 yılında 1.000.000 ton

üzerine çıkmıştır.134

Yunan hükümeti zanaat sahibi göçmenleri desteklemek amacıyla

12.320 sterlinlik kaynak ayırmıştır. Bu kapsamda; Çanakkale ve diğer Batı

Anadolu yerleşimlerinden gelen çömlekçilikte usta Rumlara, Karadeniz’den

gelen ve Pontos diye adlandırılan bakır ustalarına yardımda

bulunulmuştur.135 Yunanistan’da ipek böcekçiliği ve halıcılık da Türkiye’den

giden mübadillerin sayesinde kurulabilmiş, Yunan hükümeti halıcılığın

gelişmesi için Türkiye’den ithal edilen yün ipliklerden vergi almayarak sektörü 132 Argiris Petronadis, a.g.e., s.12. 133 Belli, a.g.e., s.80. 134 Belli, a.g.e., s.79. 135 Belli, a.g.e., s.82.

Page 76: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

65

desteklemiştir. Böylece Yunanistan, dış pazarda Türkiye ile rekabet edebilir

hale gelmiştir.136

VIII. MÜBADELEDEN FARKLI BİR ÖRNEK: GİRİT VE KAPADOKYA MÜBADİLLERİ Mübadelenin yoğun olarak gerçekleştirildiği bölgeler Yunanistan

açısından Makedonya, Türkiye açısından ise Ege kıyılarıdır, ancak yaşanılan

süreçte Girit ve Kapadokya mübadillerinin özel bir yeri vardır. Çünkü Girit’te

yaşayan Müslümanlar ve Kapadokya’da yaşayan Ortodoks Rumlar

bulundukları yerin dilini konuşan, gelenek ve göreneklerini dinlerine göre

muhafaza edememiş, kısacası entegre olmuş kitlelerdir.

1919 yılında Kapadokya nüfusu 12.000 Türk ve 7.000 Rum’dan

meydana gelmiş, Kapadokya’da bulunan Ortodoks Rumlar günlük

yaşantılarında aralarında Türkçe konuşmuş Yunanca’yı ise sadece dini

ayinlerde kullanmışlardır. Mübadele antlaşması gereği 1924 yılında

Kapadokya’nın da içerisinde bulunduğu Niğde, Nevşehir ve Kayseri

vilayetlerinden, yaşadıkları topluma entegre olmuş toplam 44.432 Ortodoks

Rum Türkiye’den Yunanistan’a göç etmiştir.

Mübadelenin diğer tarafını oluşturan Giritli Müslümanlar, adanın

Hanya, Resmo, Kandiye, Kastro ve Lasithi vilayetlerinde yaşamış, 1881

yılında adadaki sayıları 75.000’e ulaşmış, (Hıristiyanların sayısı ise

200.000’dir) ve mübadele sırasında 23.000-40.000 arasında nüfusa sahip

olduğu düşünülen bir kitle Türkiye’ye göç etmiştir.137

Büyük Taarruzun kazanılmasını Girit’te yaşayan Müslümanlar sevinçle

karşılamış, ancak bu sevinç belli edilmekten çekinilmiştir. Müslümanlar, Rum 136 Arı, a.g.e., s.178. 137 Sophia Koufopoulou, “Türkiye’de Müslüman Giritliler” Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.317.

Page 77: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

66

göçmenlerin Girit’e gelmeleri ile evlerini ve camilerini kaybetmelerine rağmen

tepkisiz kalmıştır. Mübadele haberi geldiğinde iki tarafta da şaşkınlık ortaya

çıkmış, bu durum P.Prevvalekis tarafından şöyle yorumlanmıştır; “Her iki

taraf da haberin inanılmaz olduğunu savunuyor ve kendilerini kavga etmiş,

ama tam kavgayı unuttukları sırada karşısında onları boşayan papazı bulan

bir evli çift gibi hissediyorlardı.” 138.

Cunda adasına yerleştirilen Girit Müslümanları, planlı iskana tabi

tutulmamış, bir anlatıma göre; boş evin kapısına bir mendil asan o eve

yerleşmiştir.139 Giritli mübadiller, Cunda’da Hıristiyan ahalinin apar topar

bırakıp gittiği zeytin üretimi için gerekli altyapıyı hazır bulmuşlar, bütün ticari

ilişkileri yeniden kurarak Ortodoks Rumların kaldığı yerden devam

etmişlerdir. Ticari ilişkilerin yeniden canlanmasında Rumca ve Türkçe’ye

hakim oluş, Cunda’nın coğrafi özellikleri nedeniyle Türk-Yunan sınırında

kaçakçılığa elverişli olması ve Giritli Müslümanların Yunanistan ile olan

bağlarının tamamen kopmaması etkili olmuştur.140

IX. MÜBADELEYE İLİŞKİN GENEL SONUÇ A. Demografik Yapı ve Yerleşim Açısından

Mübadele ile homojen nüfus yaratma çabası sadece Türkiye ile sınırlı

değildi. Nitekim mübadeleye ilişkin sorunları sonlandıran Ankara

antlaşmasından hemen sonra 1930 yılında Venizelos tarafından yapılan bir

konuşma aynı amacın Yunanistan tarafından da gerçekleştirilmeye

çalışıldığının göstergesidir:

“Türkiye’nin bizzat kendisi Osmanlı imparatorluğu fikrinin en büyük düşmanıdır. Yani Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu hakkında tek bir şeyi dahi duymak istememektedir.

138 Belli, a.g.e., s.52. 139 Feride Çiçekoğlu, Suyun Öte Yanı, İstanbul, Can Yayınları, 1992, s.51. 140 Sophia Koufopoulou, “Türkiye’de Müslüman Giritliler” Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.327.

Page 78: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

67

Cumhuriyet Türkiyesi homojen bir Türk devletini kurmaya çalışmaktadır. 1922’de yaşadığımız Küçük Asya felaketinden sonra ve neredeyse Türkiye’deki bütün milletdaşlarımızın Yunan topraklarına gelmesi sonucunda, biz de zaten benzeri bir iş ile uğraşıyoruz.”141

İskan, Türkiye’ye göre Yunanistan’da daha düzenli gerçekleşmiştir.

Bunun nedeni Yunanistan’ın uluslararası yardım alması ve İngiltere ile

MC’nin desteğidir. Uluslararası yardımda bulunan devletlerden biri de

ABD’dir. ABD’nin tarafından, Türk Ordusunun İzmir’e girdiği 9 Eylül 1922’den

24 Temmuz 1923 gününe kadar, Türkiye’deki Rum nüfusa yardım etmek

amacıyla, 1 milyon doları ABD’deki Yunanlılardan, 1 milyonu Amerikan

Kadınlar Hastahanesi’nden, 3 milyonu Amerikan Kızılhaçından olmak üzere

toplam 8 milyon dolar harcamada bulunulmuştur. Parasal yardımın yanı sıra

Yunanistan’da bulunan göçmenlere gıda dağıtımı, kalacak çadırların

kurulması, yetimhane ve hastahane açılması faaliyetleri de

gerçekleştirilmiştir.142

Yunanistan’a göç eden kişi sayısının Türkiye’ye göç edenlerden daha

fazla olması ve göçmen miktarının Yunan nüfusunun 1/3’ü ya da 1/4’üne

tekabül etmesi bahse konu uluslararası desteğe imkan sağlamıştır.

Yunanistan’ın etnik nüfus dağılımı Tablo-4’te şu şekilde verilmiştir. 143

141 Ayhan Aktar, “Nüfusun Homojenleştirilmesi ve Ekonominin Türkleştirilmesi Sürecinde Bir Aşama”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.116. 142 Akgün, a.g.e., s.255 143 D.Mounton Pentzopoulos, Balkan Exchange of Minorities and It’s İmpact Upon Greece, Paris, 1962, s.182.

Page 79: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

68

Tablo-4: Yunanistan’ın etnik nüfus dağılımı.

YILLAR ETNİSİTE NÜFUS MİKTARI TOPLAM NÜFUSA ORANI (%)

Yunan 4.176.000 86

Türk 370.000 7.68

Bulgar 104.000 2.15

Arnavut 25.000 0.52

Yahudi 70.000 1.46

1913

Ermeni ve diğerleri 75.000 1.56

Yunan 4.470.000 80.75

Türk 770.000 13.91

Bulgar 139.000 2.51

Arnavut 18.000 0.32

Yahudi 65.000 1.17

1920

Ermeni ve diğerleri 74.000 1.34

Yunan 5.8220.000 93.83

Türk 103.000 1.66

Bulgar 82.000 1.32

Arnavut 20.000 0.32

Yahudi 70.000 1.13

1928

Ermeni ve diğerleri 108.000 1.74

Mübadele başladığında Yunanistan’ın nüfusu; 6 milyondur. Yunanistan’da yapılan 1926 tarihli nüfus sayımına göre; 1923 öncesi ve

sonrasında, Anadolu’dan 626.954, Doğu Karadeniz’den 182.169,

İstanbul’dan 38.458 ve Doğu Trakya’dan 256.635, kişi olmak üzere toplam

1.142.674 kişi Yunanistan’a göç etmiştir.144 Bunlardan sadece 186.189’u

144 Pentzopoulos, a.g.e., s.99.

Page 80: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

69

1923 tarihli sözleşme ve protokol uyarınca Yunanistan’a gelen

mübadillerdir.145

Mübadillerin Makedonya ve Trakya’ya yerleştirilmesi ile bu bölgelerin

homojen nüfusa sahip olmaları hedeflenmiş ve başarıya da ulaşılmıştır.

Mübadele öncesinde Makedonya’da bulunan Yunan nüfus oranı (1912);

%42.6 iken mübadele sonrasında (1926) %88.8’dir.146

Mübadele sona erdiğinde 1927 yılında Türkiye’de yapılan nüfus

sayımında 13.269.000 olarak saptanan nüfus içinde ana dili Türkçe olanlar

11.777.000, Rumca olanlar ise 120.000 kişi olarak tespit edilmiştir.147

Mübadelede din farklılığının esas alınması, Anadolu’da bulunan kimi

Rumların din değiştirerek evlerinde kalmalarını sağlamış, 148 benzeri durum

Müslüman mübadiller için de ortaya çıkmış, özellikle Girit’te kimi Müslümanlar

din değiştirmiştir.

B. Ekonomi Açısından

Türkiye ve Yunanistan için mübadele ekonomik kayıp ve kazançları da

beraberinde getirmiştir. Türkiye açısından Rumların ülkeden ayrılışı ile kimi

sektörlerde boşluklar ortaya çıkmış ve Müslüman tüccarların söz konusu

alanlara girmesine ortam hazırlanarak ekonomi ulusal bir niteliğe

büründürülmüştür.

Giden Rumların yarattığı fırsatlardan yararlanmanın yanı sıra gelen

göçmenlerin de ülke ekonomisine katkıları gerçekleşmiş, Yunanistan’dan

gelen Türkler yeni tarım tekniklerini, patates ve tütün ekiminde farklı

yöntemleri Türkiye’ye aktarmışlar ve tütün ile pamuğun üretim miktarının 145 Ağanoğlu, a.g.e., s.306. 146 Ağanoğlu, a.g.e., s.134. 147 Tekeli, a.g.e., ss.63-64. 148 Ağanoğlu, a.g.e., s.302.

Page 81: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

70

artmasında etkili olmuşlardır. Buna karşılık Rumların geride bıraktığı ekilebilir

tarla, bağ, bahçe ve zeytinlikler bakımsızlık ve gelen mübadillerin bilgisizliği,

yaşanan işgücü kaybı nedenleriyle harabolmuş, incir, zeytin ve kuru üzüm

üretiminde düşüş yaşanmıştır.149

Mübadele ile birlikte ticaretle ilgilenen Rumların çoğunluğu

Anadolu’dan göç etmiş böylece üretici ile yabancı ithalatçı arasında iletişim

ortadan kalkmış ve dış ticaret faaliyetlerinde daralma meydana gelmiştir. Bu

konudaki en somut örnek; İzmir’den tarım ürünlerini ithal etmek isteyen bir

üretici ile İngiltere’nin Bristol limanındaki ithalatçı ile bağlantı kuracak

kimsenin bulunmamasıdır.150

Nüfus mübadelesi, toplam üretimde Türk ekonomisi için bir şok,

Yunanistan için ise, dış yardımlara bağımlı bir hükümet anlamına gelmiştir.

Yunanistan’daki mültecilerin hem köylere hem de şehirlere yerleştirilmesi

hükümet üzerinde büyük giderlere yol açmış, hükümet dış borçlanma yolunu

tercih ederek, yüksek faiz oranlarında kredi almıştır. Mültecilerin

yerleştirilmesi sırasında harcanılan 10.000.000 Sterlin Yunan hazinesini yılda

2.888.000 Sterlin borç-faiz yükünün altında bırakmıştır.151 Dış yardımlar

Yunanistan’ı hem dış müdahalelere açık hale getirmiş, hem de siyasi alanda

istikrarsızlaştırmıştır.152

Demografik olarak sağlanan homojenleşme, ekonominin de

türdeşleşmesini sağlamış, her iki ülkede ulusal sermaye oluşmuş, kısa

vadede zararlı çıkılmış gibi görünse de uzun vadede mübadeleden ekonomik

manada kazançlı çıkılmıştır.

149 Arı, a.g.e., s.182. 150Ayhan Aktar, “Nüfusun Homojenleştirilmesi ve Ekonominin Türkleştirilmesi Sürecinde Bir Aşama”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.143. 151Aktar, a.g.m., s.115. 152Renee Hırschon, “Lozan Sözleşmesi’nin Sonuçları: Genel Bir Bakış”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.22-23.

Page 82: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

71

C. Siyasi Etkiler Açısından

Yunanistan tarafından uygulanan iskan politikasında mübadiller,

Makedonya ve Batı Trakya’ya yerleştirilmiş, hedeflenen homojenleştirme

sağlanmış ve bahse konu yerler Yunanlaştırılmıştır, ancak bu durum

beraberinde şehirlerin farklı kesimlere ayrılmasına ve gettoların ortaya

çıkmasına neden olmuştur. Mübadillerin siyasi tercihlerini komünistlerden

yana kullanmaları 1930’lu yılların başında Komünistleri iktidara taşımış,

bölünmüşlük 1949 yılına kadar süren iç savaşta da kendisini göstermiştir.153

Mübadele ile Rumların Türkiye’den ayrılmasının, Türk siyasal hayatı

üzerinde de etkisi olmuş, ekonomik olduğu kadar siyasal hayatın da elit bir

kısmını oluşturan Rumların yerine yeni bir bürokrasinin kurulması

gerekmiştir.154

Nüfus mübadelesi ile ülkenin ekonomik yönden en gelişmiş kitlesi göç

etmiş, onların yerlerini dolduran Müslüman iş adamları söz konusu fırsatın

devletin almış olduğu mübadele kararından kaynaklandığı düşüncesi ile

devlete daha da bağımlı hale gelmiştir. Dış güçlerin desteğini, etnik

mensubiyetlerinin farklı olmaması nedeniyle, elde edememiş olan bu kitle

devlete muhalif politik örgütlenmeler içerisinde de yer almamıştır. 155

Mübadil kitlenin toplam nüfusa göre Yunanistan’da daha kalabalık,

Türkiye’de ise az olması ekonomik, demografik ve siyasi açıdan mübadele

etkisinin Yunanistan’da daha fazla hissedilmesine neden olmuştur. Bu

farklılığın en belirgin olduğu alan da muhalif siyasi akımlarla karşılaşılmasını

sağlayan Yunanistan’daki mübadil örgütlenmesi olmuştur.

153Renee Hırschon, a.g.m., ss.23-24. 154Renee Hırschon, a.g.m., s.24. 155 Çağlar Keyder, “Nüfus Mübadelesinin Türkiye Açısından Sonuçları”, Der: Renee Hırschon, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.63-64.

Page 83: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

72

Ç. Sosyo-Kültürel Etkiler Açısından Kültürel alanda mübadele unutulmuş kültürlerin ortaya çıkartılmasına

yardımcı olmuş, mübadele ile birlikte Yunanistan’da resim, heykel ve

oymacılıkta Bizans gelenekleri yeniden ortaya çıkarılarak Ortodoks Hıristiyan

ilahiyatı canlandırılmıştır. Anadolu’dan gelen mübadiller ile birlikte Yunan

müziği, folkloru ve edebiyatı çeşitlenerek zenginleşmiştir.

Türkiye’de ise mübadeleye ilişkin edebi yapılar ve farklı unsurları

barındıran müzik eserlerine 1990 yılından itibaren rastlanmıştır. Burada

mübadil kitlenin Yunanistan’a gidenlere oranla daha az olması ve Türkiye’ye

gelen mübadiller arasında örgütlülüğün daha geç tarihlerde gerçekleşmesinin

etkisi büyüktür.156

Mübadiller, göç ettikleri yere kendi kimliklerini de götürmüşler ve ilk iş

olarak terk ettikleri memleketlerinin adını, önlerine “yeni” sözcüğü getirerek

geldikleri yerlerde de kullanmışlardır.157 Bunun en iyi örneklerinden birini de

Kapadokya’nın Karvali bölgesinden Yunanistan’da deniz kenarında boş bir

araziye yerleştirilen ve yerleştikleri araziye Nea Karvali adını veren 300

mübadil aile oluşturmaktadır.158 Yunanistan hükümeti ise 1926 yılında aldığı

bir karar ile ülkesinde bulunan Türkçe yerleşim yerlerinin adlarını

değiştirmiştir.159

İsim değişiminin de ötesinde Yunanistan ve Türkiye’de başkalarının

kendileri için inşa ettikleri evlerde yaşamak zorunda kalan mübadiller,

otonomi duygularını yitirdiklerinden kilise, camilere ya da cemaat yaşamına

156 Hırschon, a.g.m., s.25. 157 Vasso Stelaku, “Alan, Mekan ve Kimlik: Kapadokyalı İki Rum Grubunun Yerleşiminde Bellek ve Din”, Der: Renee Hırschon,Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.272-273 158 Stelaku, a.g.m., s.277-282. 159 Sefer Güvenç, “80. Yılında Mübadele ve Güncel Sorunlar”, Der. Müfide Pekin, Yeniden Kurulan Yaşamlar-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.448.

Page 84: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

73

aşırı bir kimlik duygusu yükleyerek aidiyet duygusunu yeniden kazanma

arayışına girmişlerdir.

Mübadelenin ilk yıllarında göç edilen ülke halkı ile mübadiller

arasındaki ilişkiler mesafeli seyretmiş, ilk 10 yıl “kızı yerliye verirsek, burada

kalır” anlayışı ile evlilikler bile gerçekleştirilmemiştir.160

Kuşkusuz mübadelenin en sancılı geçen bölümünü sosyo-kültürel

uyum sorunları oluşturmuş ve göç edilen ülke halkları tarafından, mübadiller

“Yarı Gavur” ve “Türk Dölü” olarak adlandırılmıştır. Yaşanan sorunlar,

mübadelenin ilk kuşağı ile sınırlı kalmış, çocuk ya da torunlar için dede ya da

ninelerin anlattığı anılardan ve boyunlarda taşınılan Anadolu toprağından

öteye gidilememiştir. Kısacası sosyo-kültürel açıdan mübadele her iki halk

için de kayıpların en büyüğü olmuştur.

160 Yalçın, a.g.e., s. 220.

Page 85: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

İKİNCİ BÖLÜM

İSYANLAR SONRASI KÜRTLERİN İSKANI I. İSKAN AŞAMALARI Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulus inşası sürecinin ilk aşaması

nüfusun niceliksel olarak Türk-Müslüman olmasını sağlamaktır. İkinci aşama

ise, farklı kültürlere sahip insanların aynı kültüre mensup olmasını sağlayarak

hem ulus oluşumuna katkıda bulunmak hem de devletin geleceğini garanti

altına almaktır.

Söz konusu süreçlerden ilki tek parti döneminde nüfus mübadelesi ile

gerçekleştirilmiş ve ulus nüfus olarak Türkleştirilmiş/Müslümanlaştırılmıştır.

İkinci süreç ise; İskan Kanunu ile Türk kültürüne mensup olmayan halkın

Türk ulusu haline getirilmesidir.

Çalışmanın bu bölümünde öncelikle Osmanlı devletinin Doğu Anadolu

politikası incelenmiştir. İncelemenin ikinci bölümünde; Milli Mücadele dönemi

ve Cumhuriyetin ilanı ile birlikte gerçekleştirilen devrimlere tepki niteliğinde

ortaya çıkan Kürt isyanları, isyan sebeplerinin rejim karşıtlığı ya da etnik/dini

temeli sorgulanmaksızın, ele alınmıştır. Üçüncü bölümde isyanlar sonrası

uygulanan politikalar, döneme ait raporlar, parti söylemleri, anayasal metinler

ve İskan Kanunu açılarından sıralanmıştır. Son bölümde ise İskan

Kanununun “ulus inşası” amacına hizmet edip etmediği değerlendirilmiştir.

Page 86: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

75

II. OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE KÜRTLER

A. Türk-Kürt İlişkilerinin Başlangıcı

Türk-Kürt ilişkisinin başlangıcı, “Kürt” ya da “Kürdistan” teriminin ilk

ortaya çıkışı ile paraleldir. Kürtler konusundaki uzmanlığı ile tanınan

Minorsky’e göre; Selçuklular zamanında kullanılan bu terimler, 11.yüzyılda

Kürdistan, İran’da, başkent Hemedan olmak üzere, Emir Çoban isimli Oğuz

Beyi liderliğinde kurulan Kürdistan eyaletinden gelmektedir.1 Ancak iki unsur

arasındaki ilişkilerin başlangıcı esas olarak Osmanlı Devleti dönemindedir.

1501’de Akkoyunlu devletinin yıkılması ile Şii Safevi egemenliğine

giren Sünni Kürtlerden bir kısmı, Sünni Osmanlı devletinin egemenliğine

girmek için Doğu Anadolu’ya göç ederken Anadolu’daki Alevi Türkmen

aşiretlerinin bir kısmı da, Şii İran egemenliğine girmek için İran’a göç etmiştir.

Bu göçlerin en büyük yansıması 1514 tarihli Çaldıran Savaşı sırasında

yaşanmış ve Safevilerden rahatsız olan Sünni Kürt ve Türkmen beyleri

Osmanlı devletinin savaşı galip olarak bitirmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Kürt aşiret beyleri Osmanlı’ya sığınma nedenlerini “ariza” isimli metinde şöyle

ifade etmişlerdir:

“Can ü gönülden İslam sultanına biat eyledik, ilhadları (dinden çıkışları) zahir olan Kızılbaşlardan teberi eyledik…Cihada gayret gösterdik ve İslam Padişanı’nın yollarını bekledik…Hepimizin arzusu şudur ki; bu muhlis ve size itaat eden beldelere yardım edesiniz. Bizim beldelerimiz Kızılbaş diyarına yakındır, komşudur ve hatta karışıktır. Nice yıllar bu mülhidler (dinden çıkmışlar), bizim evlerimizi yıkmışlar ve bizimle savaşmışlardır. Sadece İslam Sultanı’na muhabbet üzere olduğumuz için, bu inancı saf insanları o zalimlerin zulümlerinden kurtarmayı merhametinizden bekliyoruz. Sizin inayetleriniz olması, biz kendi başımıza müstakil olarak bunlara karşı çıkamayız. Zira Kürtler ayrı ayrı kabile ve aşiret tarzında yaşamaktadırlar. Sadece Allah’ı bir bilip Muhammed ümmeti olduğumuzda ittifak ederiz. Diğer hususlarda birbirimize uymamız mümkün değildir. Sünnetullah (Alalh’ın kanunu) böyle cari olmuştur.ancak ümit varız ki, Padişah’tan yardım olursa, Arap ve Acem Irak’ı ile Azerbaycan’dan o zalimlerin elleri kesilir.”2

1 Mustafa Akyol, Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek, Yanlış Giden Neydi, Bundan Sonra Nereye? İstanbul, Doğan Kitap, 2006, s.24. 2 Akyol, a.g.e. ss. 28-31.

Page 87: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

76

Türk-Kürt uzlaşması, Anadolu’nun Osmanlı hakimiyetine geçmesine

de katkı sağlamıştır. Şah İsmail, Maraş ve Sivas’taki Türkmenleri etkilemeye

çalışırken I. Selim de İdris Bitlisi yardımı ile bölgenin aşiret beylerine

fermanlar göndererek güvence vermiştir. 17 bayrak ve 500 adet değerli

hediye ile Kürdistan seferine çıkan İdris Bitlisi, sadece padişah tuğrası

bulunan boş fermanları aşiretler arasında dağıtarak, “Bu fermanlardan

dilediği kadar alınsın. Üzerini de kendi yazıp, bölgenin beylerine, emirlerine,

aşiret ağalarına dağıtılsın. Din için, devlet için, ülkenin sıhhat ve selameti için

kanunlara uyup, bir savaş zamanı asker toplayarak orduya dahil olmalarını

sağlayasın” 3 emrini yerine getirmeye çalışmıştır. Fermanlar sayesinde

beyler, aşiretler “Mir Aşiretliği” unvanını almış ve padişahtan başka hiç

kimseye karşı sorumluluk kabul etmeyen “otonomi” statüsünü elde

etmişlerdir. 4

Akkoyunlular ve Safeviler’in, büyük Kürt ailelerinin güçlerini dağıtma

politikası güderek Kürt yöneticilerinin yerlerine Şii-Türk yöneticilerini

yerleştirmeleri Kürtlerin, bu devletlere olan bağlılığının azalmasına ve

Osmanlı devleti yanında yer almasına neden olmuştur. 1514-1517 yılları

arasında Osmanlı yönetimde kurulan Kürt bölgeleri; Van Gölünün batısından,

Diyarbekir’i de içine alan bölgede “Diyarbekir” bölgesi, Urfa ve Suriye’nin

Rakka kentini içeren refah seviyesi yüksek “Rakka” bölgesi, “Süryani” bölgesi

ve şimdiki Irak Kuzeyi’ne tekabül eden “Musul” bölgesidir.5

Osmanlı yönetimi, Anadolu’daki hakimiyetin sağlanması ile birlikte I.

Süleyman zamanında eyalet sistemi uygulamasına geçmiş ve, Kürtlerin

yaşadığı bölgelerde yönetimin babadan oğla geçtiği 16 hükümet

kurdurmuştur. Bu hükümetler; Cizre, Hazro, Eğil, Palu, Kiğı, Genç, Bitlis,

Hizan, Hakkari, Mahmudi, Şehrizor, Mihrivana, Amadiye, Asti, Tercil ve

3 Hasan Yıldız, 20.Yüzyıl Başlarında Kürt Siyasası ve Modernizim, İstanbul, Nüjen Yayınları, 1996, s.14. 4 Akyol, a.g.e., s.34. 5 Martin Van Bruinessen, Ağa, Şeyh ve Devlet, Ankara, Özge Yayınları, Bila Tarih, s. 191.

Page 88: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

77

Mihriban’dır. 6 Hükümetler aynı zamanda sancaklara da ayrılmıştır. Bölge

yirmi sancağa bölünmüş ve merkezden atanan sancak beyleri tarafından

yönetilmiştir. Bu sancaklarda merkezi hükümet müdahale yetkisine sahip

olmuş, ancak bölgede yaşayan Kürt beyleri kısmen de olsa egemenliklerini

muhafaza etmiştir. Merkezi hükümet yönetici seçimine müdahale etmemiş,

yöneticilik babadan oğla geçmiş, merkezi otoriteye toprak vergisi ödenmemiş

ve düzenli orduya asker yollanmamıştır.7

Evliya Çelebi “Seyahatname”sinde Kürtlerin yaşadığı bölge koruyucu

bir tampon bölge olarak tanımlamış, Kürt aşiret ve beyliklerinin nispeten

bağımsız oldukları belirtilmiştir.8 Kürt beylerinin egemenliklerini devam

ettirdikleri bu durum, 1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile birlikte

değişmeye başlamış, Osmanlı devleti, yeni idari yapılanmasına uygun olarak

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde de ayan tipi örgütlenmeyi

benimsemiştir. Buna göre bölgelerde bulunan belli başlı emirlikler; Botan,

Bedinan, Hakkari, Baban ve Soran’dır. Bu beylikler “Müstakil Kürt Emirlikleri”

ya da “Müstakil Kürt Hükümetleri” olarak takdim edilmişlerdir.9

Kürt beylerinin egemenliğini kısıtlayan bir başka gelişme de Sultan

Abdülmecit dönemindeki Toprak Yasası’dır. Toprak yasasıyla birlikte, vakıf

topraklarının az bir bölümü dışındaki toprak mülkiyetinin, devlete ait olduğu

ilan edilmiş ve toprağın zilyetliğinin bireylere bağışlanmasının özel bir devlet

kurumu aracılığıyla gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Yasa, küçük bir

bahşiş karşılığında topraktaki hakkı ifade eden bir belge verilmesi ve bütün

ekilebilir toprakların özel kişiler adına kaydedilmesini öngörmüştür. Yasa

uyarınca; bir köyün ya da kasabanın toprağının bütün olarak halka ya da

halktan birkaç kişiye bağışlanmaması, ayrı ayrı toprak parçaları halinde

herkese verilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece aşiretlerin bölünmesi ve aşiret 6 Yıldız, a.g.e., s. 16. 7 Van Bruinessen, a.g.e., s.191. 8 Martin Van Bruinessen, “16. ve 17. Yüzyıllarda Kürdistan”, Toplumsal Tarih, Sayı: 155, Aralık 2006, s.27. 9 Abdülhaluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, Turan Kültür Vakfı Yayınları, Ankara 1996, s.282.

Page 89: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

78

liderleri dışında halktan kimselerin de toprak sahibi olması amaçlanmıştır.

Toprak kanunun diğer bir özelliği de göçebelerin toprağa yerleşimini

sağlamaktır. Sayılan amaçlar doğrultusunda toprak reformu hemen

başlatılmış, ancak reformun başlaması ile birlikte Kürdistan’da büyük

topraklara sahip olan kişiler zamanla hakimiyetlerini ilan etmeye

başlamışlardır.10

Osmanlı devletinin, bünyesinde barındırdığı Kürtlere ilişkin bir başka

uygulaması da II. Abdülhamit’in emriyle, 1890 tarihinde Doğu Anadolu’da

Ermeni ve Ruslara karşı savaşması amacıyla kurdurulan Hamidiye

Alaylarıdır. Amaç; düzenli orduda askerlik görevini yerine getirmeyen

Kürtlerden faydalanmaktır.

Hamidiye Alayları, 1909 yılında “Aşiret Alayları”, 1912’de ise “Aşiret

Süvari Fırkaları” olarak yeniden isimlendirilmiştir. Bahsi geçen alaylar Balkan

Savaşları, I.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında yer almışlardır.11 Ayrıca,

Hamidiye alaylarının oluşturulmasından sonra Kürt beylerinin devlete

bağlılığını sağlamak maksadıyla beylerin çocuklarını eğitmek üzere 1892’de

İstanbul’da bir Aşiret Mektebi açılmıştır.12

I. Dünya Savaşının başlaması ile birlikte İttihat ve Terakki hükümeti

aşiretler üzerinde olumlu tesir yaratmak amacıyla Sivas, Ankara ve Bitlis

hapishanelerinde bulunan Kürtleri affederek serbest bırakmış ve Kürt

aşiretlerinin hükümete bağlılıklarını sağlamak maksadıyla Nakşibendi

şeyhlerine vaazlar verdirtmiştir. İttihat ve Terakki yöneticileri 1915 tarihinde

Ermeni Tehciri ile başlayan iskan politikaları kapsamında, Mardin ve

10 Van Bruinessen, a.g.e., ss.224-225. 11 Akyol, a.g.e., s.46. 12 Malmisanij, Kürt Milliyetçiliği ve Dr. Abdullah Cevdet, Jina Nu Yayınları, 1986, ss.10-11.

Page 90: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

79

Midyat’ta Ermenilerden boşalan köy ve kazalara aşiret süvari alaylarına

mensup muhacirler yerleştirilmesidir. 13

I. Dünya Savaşı sırasında Rusların saldırılarına karşı korunmak

amacıyla Orta ve Batı Anadolu’ya gönderilen Kürtlerin sayısı Muhacirin

Dairesi’nin resmi kayıtlarına göre 700.000’dir. Babanzade Muşlu Hilmi

Yıldırım’ın iddiasına göre I.Dünya Savaşı başlar başlamaz 3700 Kürt ailesi

Rumeli ve Anadolu’ya göç ettirilmiştir. Muhacirin Müdiriyet-i Umumiyesi

tarafından göçmenlerin yerleştirilmesi hakkında basılıp yayınlanmış olan

talimatnamenin ilk iki maddesi ise şöyledir:

“Kürtler ufak ufak kafilelere ayrılıp, silahlardan arındırılarak değişik bölgelere gönderilecek, orada genel nüfusun %5’ini geçmeyecektir ve Kürt mültecileri yerlerine geri gönderilmeyecektir. Yozgat ve Ankara’ya Kürt reisleriyle, molla ve nüfuz sahibi kişiler ilkin diğer kişiler ile birlikte sevk olunacak ve orada bulunanlar diğer kişiler ile ilişkide bulunmayacak şekilde ayrılacak ve hükümet gözetimi altında bulundurulacaktır.”14

Rusların Osmanlı topraklarına girişi ile birlikte Kürtlerin iskanında yeni

bir dönem başlamış, Van, Bitlis ve Erzurum’dan gelen ve çoğunluğunu

Kürtlerin oluşturduğu Müslüman göçer nüfus, 1916 baharından itibaren

ülkenin diğer bölgelerine sevk edilmiştir. İlk aşamada Kürtlerin Batı

Anadolu’ya müteferrikan iskanı planlanmış, öncellikle batı illerinde daha

önceki yıllarda iskan edilmiş olan Kürtlerin miktarı, yerli Türk ahali ile

münasebetleri, kendi aralarında hangi dilleri konuştukları, Türkçe’ye aşina

olup olmadıkları ile adet ve lisanlarını muhafaza dereceleri hakkında bilgiler

gerekmiştir. Bilgileri öğrenmek maksadıyla 26 Ocak 1916 tarihinde Talat

Paşa, Konya, Kastamonu, Ankara, Sivas, Adana, Aydın ve Trabzon

vilayetleri ile Kayseri, Canik, Eskişehir, Karahisar ve Niğde mutasarrıflıklarına

şu telgrafı çekmiştir:

13 Fuat Dündar, İttihat ve Terakki’nin Müslümanları İskan Politikası, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, ss.138-139 14 Malmisanij, a.g.e., ss.64-65.

Page 91: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

80

“Ahval-i harbiye dolayısıyla dahile iltica eden Kürtlerin Anadolu vilayet-i garbiyesine

sevkleri ile müteferrikan iskanları mutasavvır ise de evvel emirde dahil-i vilayet/livada Kürdler

ve Kürd köyleri hakkında tafsilatlı malumat alma icab ettiğinden: Nerede ne kadar Kürt

vardır? Nüfusları miktarı nedir? Lisan ve adet-i asliyelerini muhafaza ediyorlar mı? Türk

köylüsü ve köyleriyle münasebetleri ne derecededir? Serian tahkikat icrasıyla mufassalan ve

ilave-i mütealalarıyla birlikte inbası.”15

Talat Paşa imzasını taşıyan, Kürtlerin sevk ve iskanı ile ilgili netleşmiş

ifadeleri barındıran ve Diyarbakır vilayetine çekilen 2 Mayıs 1916 tarihli

telgrafta; Doğu vilayetlerinden gelen Kürt mültecilerin, Kürt ve Araplardan

oluşan yerlerde iskanı sakıncalı görülmüş, bunların “harp mıntıkasından

Anadolu içlerine” sevk ve iskan edilmeleri gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca lider

ve şeyhlerin kafilelerden koparılarak kasabalarda ve geri kalanlarının da

köylerde iskan edilmelerine ilişkin talimatname hazırlanmıştır.16

Kürt mültecilerin iskan edileceği tüm vilayetlere gönderilen başka bir

telgrafta ise; harp mıntıkalarından gelen Kürt mültecilerin reis, imam ve

şeyhlerden ayrı ve yerli ahalinin %5 oranının geçmeyecek surette Anadolu

içlerine iskan edilmesi istenmiştir.17

1917 yılında Rus işgalinin ilerlemesi ile birlikte Urfa ve Diyarbakır’da

mülteci izdihamı yaşanmıştır. Kürt mültecilerin Batı Anadolu’ya

taşınmalarında ana toplanma yeri olarak Konya belirlenmiş, Konya’nın

doğusundaki iller ve işgal bölgesine yakın yerlerde genellikle Türkler iskan

edilmiş, Batı bölgelerinde ise Kürtlerin iskan edilmesi planlanmıştır. 4 Haziran

1917 tarihinde Konya’da biriken büyük kitlelerin diğer illere dağıtımına

yeniden başlanmış ve mültecilerin memleket, lisan ve meslekleriyle kaç evde

kaç nüfusun bulundurulduğunun araştırılması istenmiştir. Talat Paşa’nın

15 Dündar, a.g.e., s.140. 16 Dündar, a.g.e., s.141-142. 17 Dündar, a.g.e., ss.143-144.

Page 92: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

81

istifası ile ise; yeni kurulan hükümet , tüm mültecilerin Türk ya da Kürt

ayırmaksızın memleketlerine iade edilmesi gerektiği yönünde karar almıştır.18

Rus ordusundan kaçıp Urfa, Maraş, Diyarbakır gibi yakın vilayetlere

sığınan Kürtlerin Batı Anadolu’ya sevkiyatları kolay gerçekleşmemiş, iklim

koşulları ve bazı mültecilerin Diyarbakır gibi memleketlerine yakın illerde

kalmayı sürdürmek istemesi iskanı güçleştirmiştir. Osmanlı ordusunun Muş

ve Bitlis’i geri alması, Ankara, Sivas, Konya ve Diyarbakır illeriyle İçel, Teke,

Karahisar-ı Sahib, Kayseri ve Niğde livalarında hükümetten izinsiz geri

dönüşlerin yaşanmasına sebep olmuştur.19

Batıya doğru yayılmayı hedefleyen Osmanlı devleti için Kürtlerin

bulunduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun, iki nedenden dolayı devlet

hizmetlerinden faydalanma açısından geri plana itildiği ve bölgede bulunan

bey/ağa/şeyhlere yarı bağımsız bir statü tanındığı değerlendirilmektedir.

Birincisi, bu topraklarda kendileri gibi Müslüman bir halk yaşamaktadır ve

gaza inancı ile hareket edip bölgeye tamamıyla sahip olmaya gerek yoktur.

İkincisi ise, bu toprakları kontrol altına almak için önemli miktarda askeri gücü

seferber etmek gerekmektedir, bölgede bulunan Kürtler ise hem Şii İran’a

hem de Ermenilere karşı koyarak Osmanlı yönetimi ile işbirliği içerisinde

olarak tampon bölge işlevi görmüştür.

18 Dündar, a.g.e., s.155 19 Dündar, a.g.e., ss.147-148.

Page 93: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

82

B. Kürt İsyanları

1800’lü yıllarda ortaya çıkan Kürt isyanları Tablo-1’de şu şekilde yer

almıştır: 20

Tablo-5: 1800’lü Yılar Kürt İsyanları.

İSYAN TARİHİ İSYANIN ADI

1806-1808 Babanzade Abdurrahman Paşa İsyanı

1812 Babanzadelerden Ahmet Paşa İsyanı

1830-1834 Kör Mehmet Paşa İsyanı

1830 Garzan Kürtlerinin ayaklanması

1830-1833 arasında Yezidi İsyanı

1831-1845 Bedirhanoğulları İsyanı

1834 Şerif Ahmet Han İsyanı

1860 Babanzade Abdurrahman Paşa İsyanı

1877 Bedirhanilerden Osman ve Hüseyin Paşa İsyanı

1880 Şehy Ubeydullah İsyanı

1881 Abdullah Paşa Harekatı

1889 Bedirhanilerden Emir Alp İsyanı

Kürt isyanları 19. yüzyılda Osmanlı devlet teşkilatında meydana gelen

değişimler ile birlikte ortaya çıkmıştır. İlk büyük çaplı Kürt isyanı, Babanzade

Abdurrahman Paşanın 1806-1808 yılları arasında, bölgeye atanan valiye

itiraz ederek ayaklanmasıdır.21

Döneme ilişkin olarak ikinci derecede önemli addedilebilecek isyan,

II.Mahmut döneminde Yeniçeri ocağının kaldırılmasına karşı çıkan Bedirhan

20Abdülhadi Toplu, Tarih İçinde Anadolu Sakinleri ve İsyanlar-Ayaklanmalar, Ankara, Ocak Yayınları, 1996. ss.328-329. 21 Çay, a.g.e., s. 84.

Page 94: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

83

aşiretinin ayaklanmasıdır. 1880 tarihli Şeyh Ubeydullah ayaklanması ise;

Cumhuriyet dönemi isyanlarının esin kaynağıdır ve Kürtçü yazarlar tarafından

ilk Kürt başkaldırısı olarak değerlendirilmektedir.

1800’lü yıllarda meydana gelen Kürt isyanları aşiret çıkarlarının

sağlanmasından öte bir amaç taşımamış, aşiretlerin bölgede kendi

egemenliklerini kurmak istemeleri, Osmanlı yönetiminin vergi ve yeni

kurulacak ordu için asker toplamak istemesi üzerine ayaklanmalar meydana

gelmiş ve geniş kapsama ulaşamadan merkezi otorite tarafından

bastırılmıştır.22

C. İlk Kürt Örgütlenmeleri

Ulusçuluk akımının yayılması ile birlikte Osmanlı devleti içerisinde yer

alan etnik unsurların tümü örgütlenmeye başlamıştır, Kürtler tarafından

kurulan örgütler Tablo-2’de şu şekilde sıralanmıştır: 23

22Hıdır Göktaş, Kürtler, İsyan, Tenkil, İstanbul, Alan Yayıncılık, 1991, s.50. 23Rohat Alakom, “Kürt Örgütlenme Tarihi”, Tarih ve Toplum, Ocak 2001, Sayı 205, ss. 19-21.

Page 95: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

84

Tablo-6: Osmanlı’da İlk Kürt Örgütlenmeleri.

KURULUŞ TARİHİ ÖRGÜTLENMELERİN İSİMLERİ

1900’lerin başı Kürdistan Azm-i Kavi Cemiyeti

1908 Kürdistan Teavün ve Terakki Cemiyeti

1910 Kürt Neşr-i Maarif Cemiyeti

1912 Kürdistan Muhiban Cemiyeti

1912 Hevi Kürd Talebe Cemiyeti (Hevi)

1912 Kürdistan Teşrik-i Mesai Cemiyeti

1918 Kürdistan Teali Cemiyeti

- Kürt Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti

- Kürt Millet Fırkası

1919 Kürt Kadınları Teali Cemiyeti

1919 Kürd Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti

1923 Azadi

Kürt örgütlenmeleri, Osmanlı’dan ayrılarak Kürdistan’ın kurulması

anlayışını benimsememiş, bu anlayış Milli Mücadele döneminde de devam

etmiştir. 1919 yılında Kürdistan Teali Cemiyeti üyeleri, Kürdistan’ın

bağımsızlığının ilan edilmesini ve Türk askerleri de dahil bütün yabancı

askerlerin Kürdistan’dan sürülmesini gündeme getirmiş, ancak Cemiyet

başkanı Seyit Abdülkadir, Türklerin zorda olduğu bir dönemde, onlara karşı

çıkmanın Kürt hareketinin yararına olmayacağı görüşünü savunarak bu

öneriye karşı çıkmıştır.24

İstanbul’da faaliyet gösteren Kürtçü dernekler, Şeyh Sait isyanı

sonrası yurtdışına çıkmışlar, 1927 yılında Suriye’de bulunan Hoybun

Cemiyetine katılarak Ermeni Taşnak Cemiyeti ile ilişki içerisinde

bulunmuşlardır. Hoybun Cemiyeti’nin amacı cemiyete ait beyannamede;

24 Haz. Celile Celil, M.S. Lazarev, O.D.İ.Jagalina, M.A.Gasaratyan, Ş.Mihoyan, Yeni ve Yakın Çağda Kürt Siyaset Tarihi, İstanbul, Peri Yayınları, Bilatarih, s.110.

Page 96: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

85

“Türkiye boyunduruğu altında bulunan Kürdistan ve Kürtlerin tahlisi ve

hududu tabiiye ve milliyesi dahilinde bir Kürdistan devleti müstakilliyesinin

teşkilidir.” olarak belirtilmiştir.25

III. MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE (1919-1922) KÜRTLER A. Kürtler İle Uzlaşma 1916 yılında Diyarbakır’da 16. Kolordu’da görev yapan Gazi Mustafa

Kemal, Milli Mücadele’de Kürtlerden faydalanılması gerekliğinden hareketle

Kurtuluş Savaşı başlar başlamaz bir çok Kürt aşiret lideri ile irtibata geçmiş

ve Anadolu’da Milli Mücadeleyi başlatmadan önce Kürt aşiret liderlerine

yolladığı telgraflarla onların desteğini talep etmiştir. 26

Türk ve Kürtlerin ayrılmaz unsurlar olduklarının vurgulanmasının

ardından Doğu ve Güneydoğu’da bulunan aşiretlerce, Kurtuluş Savaşında

Gazi Mustafa Kemal’in yanında yer alacaklarını belirten telgraflar çekilmiştir.

Telgraflarda: “…biz Kürtlerin, Türk kardeşlerimiz ile birlikte Halifemizin

etrafında birleşmekten ve dünyanın sonuna kadar beraber yaşamaktan

başka bir dileğimiz yoktur.” ifadesi yer almıştır.27

13 Aralık 1918 tarihli Vilayeti Şarkiye Müdafai Hukuku Milliye

Cemiyeti’nin ilk toplantı kararı da Kürtlerin, Kuruluş Savaşında yer almasına

yönelik olmuştur. Karar: “Doğu Vilayetleri’nde Türk ve Kürdün tarihi ve ırki

hukukunun (Osmanlılık) milliyeti altında toplanması ve her iki ırkın

25 “150’likler ve Hoybun Cemiyeti”, Toplumsal Tarih, Şubat 1999, s.51. 26 Akyol, a.g.e.,s.65. 27İsmail Beşikçi, Doğu Anadolu’nun Düzeni Sosyo-Ekonomik ve Etnik Temelleri, Ankara, Yurt Kitap-Yayın, 1992, s.381.

Page 97: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

86

menfaatinin uzlaştırılmasının -biri diğerinin hakkına tecavüz etmeksizin- kabul

olduğu…” şeklindedir.28

Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti ile Osmanlı hükümeti

arasında imzalanan 18 Ekim 1919 tarihli Amasya Protokolü’nde de Kürtlere

yer verilerek, Osmanlı ülkesi, Türk ve Kürtlerin yurdu olarak tanımlanmıştır.

Ayrıca Kürtlerin Osmanlı milletinin ayrılmaz bir unsuru olduğu ve Kürtlerin

etnik-toplumsal örflerinin tanınacağı vurgulanmıştır.29

Türk-Kürt uzlaşmasının ilk işareti kendisini 1919’da Erzurum

Kongresi’nde göstermiş ve Kongrenin 56 delegesinden 22’sini Kürtler

oluşturmuştur. İslam ve Osmanlı yurtseverliği Kürtler ve diğer delegeler

arasında önemli bir bağ kurmuş, Kürtlerin Heyet-i Temsiliye’de yer alması

sağlanmıştır.30

Mart 1920’de İslami dayanışmayı ve Kürtlerle Türkleri ayırma

çabalarına muhalefeti vurgulayan bir bildirge, 22 Kürt aşiretinin reisi

tarafından imzalanarak kamuoyuna duyurulmuş ve ilk mecliste Kürtler 74

milletvekili ile temsil edilmiştir.31

Mart 1920 tarihli Kürt bildirgesine Gazi Mustafa Kemal, 01 Mayıs 1920

tarihli Meclis oturumunda milletin “İslam Unsurlarından” oluştuğunu, milletin

unsurları arasında herhangi bir etnik sınıflandırmanın bulunmadığını

belirterek şu karşılığı vermiştir:

“Meclis-i alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep (oluşan) anasır-ı İslamiye’dir, samimi ve mecmuadır. Binaenaleyh bu heyeti aliyenin temsil ettiği, hukukunu, hayatını, şeref ve şanını kurtarmak için azmettiği emeller, yalnız bir unsur-u İslam’a münhasır değildir.

28Doğu Perinçek, Kurtuluş Savaşında Kürt Politikası, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2000, s.332. 29 Mesut Yeğen, Devlet Söyleminde Kürt Sorunu, İstanbul,İletişim Yayınları, 2006, s.116. 30 Kemal Kirişçi-Gareth M.Wınrow, Kürt Sorunu-Kökeni ve Gelişimi, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2002, s. 83. 31 Kirişçi-Wınrow, a.g.e., ss.84-85.

Page 98: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

87

Anasır-ı İslamiye’den mürekkep bir kütleye aittir…Bu mecmuayı teşkil eden her unsur-u İslam, bizim kendimiz ve menfii (menfaatleri) tamamıyla müşterek olan vatandaşlarımızdır ve yine kabul ettiğimiz esasatın ilk satırlarında bu muhtelif anasır-ı İslamiye ki vatandaştırlar, yekdiğerine karşı hürmeti mütekabile ile riayetkardırlar ve yekdiğerinin her türlü hukukunun, ırkı, içtimai, coğrafi hukukuna daima riayetkardırlar.”32 Milli Mücadeleye destek verme noktasında Kürtler arasında farklı bir

politika izleyen kesim Dersim (Tunceli) Kürtleri olmuştur. Dersim’de bulunan

Kürtler tarafından 25 Aralık 1920 tarihinde B.M.M.’ne çekilen telgrafta:

“Sevres muahedesi mucibince; Diyarbakir, Elaziz, Van ve Bitlis vilayetlerinde

müstakil bir Küdristan teşekkül etmesi lazım geliyor, binaenaleyh bu teşkil

edilmelidir, aksi takdirde bu hakkı silah kuvvetiyle almaya mecbur

kalacağımızı beyan ederiz.” ifadeleri yer almıştır.33

Ancak Ankara Hükümeti, Diyap Ağa, Meço Ağa, Kango oğlu Ahmet

Remzi ve Binbaşı Hayri’nin Dersim mebusu olarak meclise girmelerini

sağlamış ve Dersim Kürtleri’nin bağımsızlık yolundaki çalışmalarına darbe

indirmiştir.34

Kürtlerin milli mücadeleye verdiği desteğin bir başka göstergesi de

uluslararası arenada Türk hükümetinin yanında yer almasıdır. Paris

Konferansı öncesinde Kürt Şerif Paşa, 20 Aralık 1920 tarihinde Ermeni

Boğos Paşa ile bir antlaşma imzalamış ve Doğu Anadolu topraklarının

paylaşılması Barış Konferansı’nın iyi niyet ile adalet duygularına bırakılmıştır.

Antlaşmayı tepki ile karşılayan Osmanlı Kürtleri, Erzincan’dan Fransız

Yüksek Komiserliğine gönderdikleri telgrafta Şerif Paşa’yı protesto etmişler

ve “Türkler ile Kürtlerin soy ve din olarak kardeş olduklarını” belirtmişlerdir.35

Sağlanan uzlaşı karşılığında Kürtlerin özerk bir yapıya ve Osmanlı

devleti dönemindekine benzer bir konuma sahip olmalarını sağlamak için

32 Akyol, a.g.e.,s.68. 33 Göktaş, a.g.e., s.38. 34 Göktaş, a.g.e., s.s.38-39. 35 Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanması (1919-1925), Ankara, Um:Ag, 2005, ss.3-4.

Page 99: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

88

1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanununda nahiyeler ile vilayetlerin şuralarla

yönetilmesi ve kazaların da tüzel kişiliğe sahip olması kabul edilmiştir. 36

B. Milli Mücadele Döneminde Kürt İsyanları

Milli Mücadele döneminde gerçekleşen Kürt isyanlarından ilki

İngilizlerin teşviki ile Kürt devleti kurmaya amaçlayan 11 Mayıs–18 Haziran

1919 tarihli Ali Batı isyanı, ikincisi ise, Kürt Teali ve Teavün Cemiyeti ile ilişki

içine girmiş Cemil Çeto’nun 20 Mayıs-07 Haziran 1920 tarihli isyanıdır. Her iki

isyan da büyük çaplı bir nitelik arz etmemiş ve kısa sürede bastırılmıştır.37

BMM’nin karşılaştığı ve kayda değer nitelikteki ilk isyan, Koçgiri

isyanıdır. Erzurum, Sivas ve Amasya kongrelerinde Kürt ve Türklerin ortak

parlamentosu olarak ifade edilen Meclis’te kendi milletvekillerinin yer

almadığını düşünen Kürtler arasında kıpırdanmalar başlamış ve durumun

ehemmiyetine binaen Gazi Mustafa Kemal, Koçgiri aşireti reisi Alişan Bey ile

özel bir görüşme gerçekleştirmiştir. Görüşmede; Alişan Bey, Wilson

prensiplerinde öngörüldüğü üzere Kürtlere “özerklik” verilmesi gerektiği fikrini

dile getirmiş, Gazi Mustafa Kemal’in, bu fikri kesin bir dille reddetmesi üzerine

Koçgiri ve Dersim aşiretleri, Kuvayı Milliye hareketi ile yollarını ayırmış ve

Temmuz 1920’de Koçgiri ayaklanmasını başlatmıştır.38

1920 isyanının büyüklüğünün kanıtı; Nurettin Paşa ve yer yer Topal

Osman’ın desteğiyle 27 Nisan-24 Mayıs tarihleri arasında bölgede meydana

gelen onbeşten fazla çatışmada beşyüz isyancının öldürülmesi ve isyanın

yaklaşık 9 ayda bastırılmasıdır.39

Türkleri ve Kürtleri Kurtuluş Savaşı’nda yan yana getiren unsurlar:

İslam’ın birleştirici etkisi ve Doğu Anadolu’ya yönelik Ermeni tehdidi olmuştur. 36 Perinçek, a.g.e., ss.265-266. 37 Çay, a.g.e., s.316. 38 Bulut, a.g.e. ss.87-88. 39 Bulut, a.g.e., s.320.

Page 100: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

89

Ancak Koçgiri ayaklanması bu birleştirici unsurların dışında kalmıştır. Bunun

iki nedeni vardır: Birincisi; İslam söyleminden Koçgiri ve çevresi Sünni değil

Alevi mezhebe mensup olması nedeniyle etkilenmemiş olması, ikincisi ise;

Doğu Anadolu’ya yönelik olan Ermeni tehdidinin daha Batı’da yer alan Koçgiri

için söz konusu olmamasıdır.40 Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Kürt isyanlarının

hem sayısı artacak hem de niteliği farklılaşacaktır.

IV. ANAYASAL METİNLERDE KÜRTLER: 1921 VE 1924 ANAYASALARI

Ulus inşasında temel olarak kabul edilebilecek metinlerin başlıcası

devlet-vatandaş ilişkilerini düzenleyen anayasa metinleridir. Bu konuda

dikkatleri üzerinde toplayan anayasa metinlerinden ilki 1921 tarihli Teşkilat-ı

Esasiye Kanunudur. Kanunun ulus inşası ile ilgili maddeleri şunlardır:

Madde 11: Vilayet mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti

haizdir. Harici ve dahili siyaset, şeri, adli ve askeri umur, beynelmilel iktisadi

münasebat ve hükümetin umumi tekalifi ve menafi birden ziyade vilayata

şamil hususat müstesna olmak üzere Büyük millet Meclisince vaz edilecek

kavanin mucibince Evkaf, Medaris, maarif, Sıhhiye, iktisat, Ziraat, Nafia ve

Muaveneti içtimaiye işlerinin tanzim ve idaresi vilayet şuralarının salahiyeti

dahilindedir.

Madde 12: Vilayet şuraları vilayetler halkınca müntehap azadan

mürekkeptir. Vilayet şuralarının içtima devresi iki senedir. İçtima müddeti

senede iki aydır.

Madde 14: Vilayette Büyük Millet Meclisinin vekili ve mümessili olmak

üzere vali bulunur. Vali, Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından tayin

olunup vazifesi devletin umumi vemüşterek vazaifini rüyet etmektir. Vali

40 Akyol, a.g.e., s.71.

Page 101: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

90

yalnız devletin umumi vazaifi ile mahalli vazaif arasında tearuz müdahale

eder.41

Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile vilayetlere mahalli işlerde manevi

şahsiyet ve özerklik verilmiş, dış ve iç siyaset, şeri, askeri ve adli işler,

uluslararası iktisadi ilişkiler ile hükümetin genel vergileri ile birden fazla

vilayeti ilgilendiren hususlar istisna olmak üzere, vakıflar, medreseler, eğitim,

sağlık, iktisat, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım işlerinin düzenlenmesi ve

idaresi vilayet şuralarına bırakılmıştır.

Vilayet Şuraları, vilayet halkınca seçilen üyelerden oluşmuş, böylece

halkın doğrudan yönetime katılması sağlanmıştır. Valinin yetkileri ise devletin

genel görevleri ile mahalli görevler arasında çatışma durumunda müdahale

ile sınırlandırılmıştır.

Konuya ilişkin ikinci metin 1924 anayasasıdır. 1924 anayasasının

gerekçe kısmında devlette Türkten başka millet olmadığı şu şekilde ifade

edilmiştir: “Devletimiz bir devleti milliyedir. Beynelmilel veyahut fevkalmilel bir

devlet değildir. Devlet, Türkten başka millet tanımaz. Memleket dahilinde

hukuku mütesaviyeyi haiz başka ırktan kimseler bulunduğundan bunların ırki

mübaneyetlerini manii milliyet tanımak caiz olamaz. Kezalik hürriyeti vicdan

musaddak olduğundan ihtilafı din de manii milliyet addedilmiştir.”42 1924

anayasasında konuya ilişkin olarak yer alan ifadeler şunlardır:

Madde 10: Yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçme

hakkına haizdir.

Madde 11: Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçilir.

41 Suna Kili, A.Şeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Bilatarih, s.92. 42 Yeğen, a.g.e., s.118.

Page 102: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

91

Madde 12: Ecnebi hizmeti resmiyesinde bulunanlar, mücazatı terhibiye

veya sirkat, sahtekarlık, dolandırıcılık, emniyeti suistimal, hileli iflas

cürümlerinden biriyle mahkum olanlar, mahçurlar tabiiyeti ecnebiye

iddiasında bulunanlar, hukuku medeniyetten ıskat edilmiş olanlar, Türkçe

okuyup yazmak bilmeyenler mebus intihap olunamazlar.

Madde 88: Türkiye ahalisine din ve ırk farklı olmaksızın vatandaşlık

itibariyle (Türk) itlak olunur.

Türkiye’de veya hariçte bir Türk babanın sulbünden doğan veyahut

Türkiye’de doğup da memleket dahilinde ikamet ve sini rüşvet vusulünden

resmen Türklüğü ihtiyar eden veyahut vatandaşlık kanunu mucibince

Türklüğe kabul olunan herkes Türk’tür.

Türklük sıfatı kanunen muayyen olan ahvalde izae edilir.43

1924 anayasasında mebus seçme ve seçilmenin kaideleri de

düzenlenmiş, yaş sınırının yanı sıra “Türk” olma koşulu da getirilmiştir. Bu

koşulun vatandaşlık tanımında bulunan ifadesi ile hukuki bir tanım olduğu ileri

sürülmektedir.

1924 anayasasının 1921 anayasasından farkı “Türk” teriminin ilk kez

bilinçli olarak tanımlanmaya çalışılmasıdır. 1924 anayasasında ulus

oluşturulmasında ırk ya da din ayrımı gözetilmeksizin hukuki bir vatandaşlık

tanımı geliştirilmiştir.

V. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (1923-1938) KÜRT İSYANLARI

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı ile birlikte ortaya çıkan isyanlar Tablo-3’te

sırasıyla şu şekilde yer almıştır: 44

43 Kili, Gözübüyük, a.g.e., s.112-128. 44 T.C’de Ayaklanmalar (1924-1938), Ankara, Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, 1972

Page 103: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

92

Tablo-7: Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürt İsyanları.

İSYAN TARİHLERİ İSYANIN ADI

12-28 Eylül 1924 Nasturi İsyanı

13 Şubat-31 Mayıs 1925 Şeyh Sait İsyanı

09-12 Ağustos 1925 Roçkotan ve Raman Harekatı

1925-1937 Sason İsyanı

16 Mayıs-17 Haziran 1926 I. Ağrı Harekatı

07 Ekim-30 Ekim 1926 Koçuşağı İsyanı

26 Mayıs-25 Ağustos 1927 Mutki İsyanı

13-20 Eylül 1927 II. Ağrı Harekatı

07 Ekim-17 Kasım 1927 Bicar Tenkil Harekatı

22 Mayıs-03 Ağustos 1929 Asi Resul İsyanı

04-27 Eylül 1929 Tendürek Harekatı

20 Mayıs-09 Haziran 1930 Savur Tenkil Harekatı

20 Haziran-Eylül 1930 Zeylan İsyanı

16 Temmuz-10 Ekim 1930 Omar İsyanı

17-14 Eylül 1930 III. Ağrı Harekatı

18 Ekim-14 Kasım 1930 Pülümür Harekatı

1937-1938 Tunceli (Dersim) Harekatı

Bu isyanlardan, büyük çaplı ve hükümeti daha fazla önlemler almaya

sevk edenleri: Şeyh Sait ve Dersim İsyanlarıdır.

Şeyh Sait İsyanı, 3 Mart 1924 yılında halifeliğin kaldırılması Kürt

aşiretler arasında tepki ile karşılanmış, 1924 yazında Erzurum’da bir araya

gelen Şeyh Sait, Cibranlı Halit ve Muşlu Musa Bey, “bu dinsiz düzene boyun

eğmeme ve karşı koyma” kararlarını almışlardır.45 Ayaklanmaya hazırlık

kapsamında Şeyh Sait imzalı bildiriler dağıtılmaya başlanmıştır. Bunlardan

birinde yer alan ifadeler şöyledir:

45 Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanması (1919-1925), Ankara, Um:Ag, 2005, s.44.

Page 104: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

93

“Kurulduğu günden beri İslam dininin temellerini yıkmaya çalışan Türkiye

Cumhuriyeti reisi Mustafa Kemal ile arkadaşlarının, Kur’an ahkamına aykırı hareket ederek

Allah ve Peygamber’i inkar ettikleri ve İslam halifesini sürdükleri için gayrimeşru olan bu

idarenin yıkılmasının bütün İslamların üzerinde farz olduğu…” 46

İsyan, planlanan 21 Mart tarihinden önce, Jandarma ile girilen bir

çatışma sonrası, 13 Şubat 1925 tarihinde başlamış ve 17 şubat 1925’te Fethi

Bey hükümeti, Doğu illerinde sıkı yönetim ilan etme kararı almıştır. Aynı gün

Hıyanet-i Vataniye Yasası’nda yapılan bir değişiklikle, dince kutsal kavramları

kullanmak için örgüt kurma suçu, vatana ihanet olarak tanımlanmış ve bu

suçu işlemenin karşılığı idam cezası olarak belirlenmiştir. 47

Hükümetin iskana karşı aldığı önlemlere muhalefette yer alan

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası destek vermiş, 24 Şubat 1925’te Şeyh Sait

isyanının hemen sonrasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası reisi Kazım

Karabekir, başvekil Fethi Bey ile yaptığı görüşmede şu hususları gündeme

getirmiştir:

“…İster Kürt ister irtica olsun fıkramız beyannamesinde dahi ilan vehicle Hükümete yardım vazifemizdir…Bizim teklifimiz şudur: Kürt ihtilali Hükümet iradesizliği yüzünden çıkmış ve büyümüştür. Elbirliği ile bu hususta bulunuruz, ve fıkra şubelerine Kürt isyanına karşı Hükümetle birlikte aldığımızı, Hükümeti mahalliyelerine yardım etmelerini temin ederiz. Kürt ihtimalidir. Bunu irtica şeklinde tamamıyla tehlikeyi başka mıntıkada sardırmayınız.” 48

Muhalefetin desteğine rağmen Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)

yöneticiler arasında Kürt hareketinin bastırılması konusunda farklılıklar ortaya

çıkmıştır. CHF, isyana karşı alınacak önlemler konusunda üç gruba ayrılıştır:

Ilımlılar, aşırı milliyetçiler ve sol kesim. Fethi Bey ılımlıların, İsmet Paşa aşırı

milliyetçilerin, Mahmut Esat sol radikallerin başını çekmiştir. Parti

yönetiminde çoğunluğu oluşturan aşırı milliyetçiler, ılımlıları hükümetten

46 Mumcu, a.g.e., s. 49. 47 Mumcu, a.g.e., ss.57-59. 48 Haz. Faruk Özerengin, Kürt Meselesi, Kazım Karabekir, İstanbul, Emre Yayınların, 2006, ss. 15-16.

Page 105: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

94

uzaklaştırmak için fırsat kollamışlar ve aradıkları fırsatı Şeyh Sait isyanındaki

tutumundan dolayı Fethi Bey’i eleştirerek bulmuşlardır. 49

Şeyh Sait ayaklanmasının başlamasının ardından 21 Şubat 1925

tarihinde Heybeli Adada istirahat eden İsmet Paşa Anakara’ya çağırılmış ve

Çankaya köşkünde Gazi Mustafa Kemal, Başbakan Fethi Bey ve Meclis

Başkanı Kazım (Özalp) Bey ile birlikte yapılan toplantıya katılmıştır. Toplantı

sonrası meclis başkanlığına “sıkıyönetim” ilanı için şu yazı yazılmıştır:

“Ergani vilayetinin bir kısmında devletin silahlı kuvvetlerine karşı meydana gelen isyan Diyarbakır, Elazığ, Genç vilayetlerine de geçmiş ve genişlemeye müsait görünmüş olduğundan Muş, Ergani, Dersim, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Siverek, Siirt, Bitlis, Van, Hakkari vilayetleriyle, Erzurum vilayetinin Kiğı ve Hınıs kazalarında bir ay müddetle örfi idare ilan edilmiştir.”50

Ancak alınan tedbirler yeterli olmamış, Fethi Bey hükümeti istifa etmiş,

03 Mart 1925’te İsmet Paşa hükümeti kurulmuş ve hükümet programına

uygun olarak 04 Mart 1925’te 122 kabul 22 ret oyu ile Takrir-i Sükun Kanunu

kabul edilmiştir. Takrir-i Sükun yasa tasarısına ilişkin ilk sözü Dersim Mebusu

Feridun Fikri Bey almış ve tasarının, anayasayı denetim altına almasından ve

hükümete anayasaya aykırı yetkiler sağlamasından endişe duyduğunu

belirterek şu açıklamaları yapmıştır.

“Hükümet, istediğinde belirsiz bazı deyimlerle herhangi bir kavramı irtica sözcüğü kapsamına sokamaz mı? Herhangi bir kavramı da isyan sözcüğü kapsamı içine sokamaz mı? Memleketin sosyal düzeni kavramından daha belirsiz, sınırı çizilmemiş ne vardır?...Baskıcı hükümetler, sosyal düzen ilkesi altında hep kendi isteklerini ileri sürmüşlerdir. Cumhuriyetimizde böyle bir maddeye yer olmamalıdır. Cumhuriyet ve ulusal egemenlik yönetimindeki amaç, bütün yurttaşların güven ve huzurudur. Bu gibi konularda hükümetin takdir hakkını kullanması, herkesin yararına güvenmesi demektir. Çünkü dünyada sükun ve huzur deyimi kadar geniş bir deyim yoktur. Bu deyime neler girmez ki?… Dünyadaki keyfi yönetime dayanan bütün hükümetler, bütün yanlış işlerini bu kapıdan içeri sokmuşlardır.

49 Hasretyan, Ahmad, 1925 Kürt Ayaklanması, istanbul, Medya Güneşi Yayınları, 1992, s.23. 50 Göktaş, a.g.e., ss. 61-62.

Page 106: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

95

Bir de güvenlik sözcüğü var. Bu sözcüğü hükümetin eline vererek insanların çabalarını, kuruluş, kışkırtıcılık, bozgunculuk yayayım diye sınırlamak doğru değildir. Öyle bir sınır ki insanların uslarından geçenleri bile bu kapsama sokmak mümkündür. Bu nedenlerle bu yasayı Cumhuriyet ve ulusal egemenlik ruhuna, Anayasaya aykırı görüyorum.”51

Takrir-i Sükun Kanununun ardından Hükümetin icraatı birisi Ankara’da

diğeri Diyarbakır’da olmak üzere iki İstiklal Mahkemesi’nin kurulması

olmuştur. Ankara’da kurulan ve yetkileri sınırlı olan mahkemenin, idam

kararlarını TBMM’nin onayına sunması şartı getirilmiş, Doğu illerinden

sorumlu Diyarbakır merkezli mahkeme ise, sınırsız yetkilere ve herhangi bir

kurumun izniolmaksızın idam kararı verebilmeye muktedir kılınmıştır.52 Bu

durum karşısında muhalefeti temsilen Kazım Karabekir, Meclis kürsüsünden

şu açıklamayı yapmıştır:

“Muhterem arkadaşlar…Evvelce bu kürsüden söylediğim vehicle hadise isyan zuhur

eden mıntıkada hükümetimizin her türlü kanuni icraatına taraftarız. Ve bunu bir daha tekrar ediyorum. Fakat bu muayyen hadise karşısında milletin hukuki tabiyesini tazyike matuf olacak icraata kesinlikle taraftar değiliz. Huzuru alinize getirilen kanun gayri vazıf ve elastikidir. Eğer bu kabul edilirse ve buna istinaden teşkilatı esasiyemizin ruhundan doğan siyasi taazzuvlar ve bunların faaliyetini tahdide veyahut matbuatı tazyike teşebbüs edilirse halk hakimiyeti tenkis edilecek demektir. Çünkü artık milletvekillerinin sedaları dahi bu kubbe altında harice çıkamayacaktır. Bu kanunu kabul etmek Cumhuriyet tarihi için bir şeref değildir. İstiklal mahkemelerine gelince: İstiklal mahkemeleri, isminin medlulü ve vehicle İstiklal Harplerimiz esnasında yapılmış ve yapılması lazım gelen bir mahkeme idi. Binaenaleyh bunların tarihe karıştırılması da Meclisi aliniz için tarihi bir şereftir. İsmet Paşa Hazretleri fikren istiklal mahkemelerine ıslahat aleti zannediyorlarsa pek ziyade yanılıyorlar.” 53

Mart 1925 sonunda General Kemalettin Sami Paşa Ordu

Komutanlığına getirilmiş hükümetin aldığı önlemlere ilaveten Kürt isyanları ile

ilgili olarak hükümete şu önerileri sunmuştur: Ayaklanmaya karşı kanlı ve

acımasız bir bastırma harekatı gereklidir, hedeflere göre genel saldırı Nisan

başında gerçekleştirilebilir, ayaklanmaya katılsın ya da katılmasın bütün

Kürtlerin silahsızlandırılmalıdır, Kürtlerin ülkenin diğer yörelerine çoğunluğu

51 TBMM Zabıtları, Devre:II, İçtima:II, Cilt:15 Yıl:1924, s.134. 52 Hasretyan, Ahmad, 1925 Kürt Ayaklanması, İstanbul, Medya Güneşi Yayınları, 1992, s.28. 53 TBMM Zabıtları, Devre:II, İçtima:II, Cilt:15 Yıl:1924, ss.134-135.

Page 107: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

96

oluşturmayacak bir biçimde dağıtılması ve Türklerin Kürt yörelerine

yerleştirilmesi gereklidir.54

Şeyh Sait İsyanı, Mayıs 1925’te bastırılmış, isyanın ele başları

yakalanmış, yargılanmış, bir ay kadar süren duruşmalar 28 Haziran 1925’te

sonuçlandırılarak, Şeyh Sait’in de aralarında bulunduğu 46 sanık idama

mahkum edilmiştir. İnfazlar, ipleri cellatların çekmesi yerine toplumun çeşitli

kesimlerinden-bakkal, kasap gibi kişilerin-cellatların yerini alması suretiyle

gerçekleştirilmiştir.55

İsyanın bastırılması sonrası bölgede sakıncalı olarak görülen kişi grup

ve aşiretlerin Batı’ya, yerleştirilmesi kararlaştırılmış, bu uygulamalar 20 Nisan

1925 tarih ve 134 sayılı Heyet-i Umumiye kararına dayanarak

gerçekleştirilmiş, ancak asıl kanun 19 Haziran 1927 tarihinde 1097 sayılı

“Bazı Eşhasın Şark Menatıkından Garp Vilayetlerine Nakline Dair Kanun”

adıyla çıkartılmıştır. İsyanının bastırılması sonrasında hükümet, sıkıyönetimin

kaldırılmasını öngörmüş ancak bölgede oluşacak boşluğu doldurmak için 26

Haziran 1927 tarihinde 1164 sayılı “ Umumi Müfettişlik Teşkiline Dair Kanun”

çıkartılmıştır.56

Şeyh Sait İsyanı sonucu verilen kayıplara ilişkin her hangi bir kayıt

bulunmamakla birlikte Kürt kaynaklarında yer alan rakamlara göre isyan

sonucunda; 206 köy yıkılmış, 8752 ev yakılmış, 15.206 kadın, erkek ve çocuk

öldürülmüştür. Süreyya Bedirhan’ın iddiasına göre ise; Türk hükümeti

tarafından öldürülen ya da göçe zorlanan Kürtlerin sayısı 1 milyondur.

Konuya ilişkin diğer rakamlar tarihçi Chirguh tarafından verilmiştir. Buna göre;

1925–1926, 1926–1927 ve 1927–1928 kışları boyunca 500.000’den fazla kişi

göç ettirilmiş ve bunlardan 200.000’i Batı Anadolu’ya zorunlu göç esnasında

hayatlarını kaybetmiştir. Ayrıca çatışmalarda 2.400 Kürt ve 50.000 Türk 54 Hasretyan, Ahmad, a.g.e., s.30. 55Osman Köker, “Kürt İsyanlarının Liderleri Nasıl Yargılandı, Nasıl Asıldı?”, Toplumsal Tarih, Temmuz 1999, s.6 56 Göktaş, a.g.e., ss. 78-90.

Page 108: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

97

ölmüştür. Harekâtın Türk hazinesine maliyeti ise 60.000.0000 Türk lirası

olmuştur.57

Şeyh Sait’in torunu A.Melik Fırat’ın iddiasına göre ise; 1925 Şeyh Sait

ayaklanması esnasında 8.758 ev harap olmuş ve 15.206 kişi hayatını

kaybetmiştir. Ayrıca isyan sırasında bölge halkı, 200-250 km. yol kat ederek

İran, Irak ve Suriye’nin sınır köylerine sığınmıştır.58

Dersim ve çevresi hem Osmanlı devleti hem de Türkiye Cumhuriyeti

için sorunlu bir bölge olmuş ve çözüm önerileri içeren çeşitli raporlar

hazırlanmıştır. Devletin Dersim ile ilgilenmeye başlaması Tanzimat

Fermanı’nın ilanı ile birlikte gerçekleşmiş ve bu ilginin sebebi şu iki nedene

dayandırılmıştır. Birincisi; yoksullaşmaya başlayan devlet için hiç vergi

ödememiş Dersim, mali bir kaynaktır. İkincisi ise; Dersim gençlerinin yeni

düzenlenmiş orduya katılması, ordunun asker gereksinimini karşılamasına

katkı sağlayacaktır.59

Dersim hakkındaki raporların ilki, Dersim’e Vali olarak atanan Arif

Paşa’ya aittir. Bunu 1896’da Anadolu Müfettiş-i Umumisi ve Dördüncü Ordu

Komutanı Zeki Paşa’nın raporu ve 1916-1918 tarihli Kazım Karabekir

tarafından hazırlanan raporlar izlemiştir. Cumhuriyet tarihinin raporları ise;

Diyarbakır Valisi Cemal Bey, Hamdi Bey, İbrahim Tali Bey ve İçişleri Bakanı

Şükrü Kaya’ya aittir. Raporlarda Dersim’e dair yer alan ortak ifadeler

şunlardır:

- Dersim’in coğrafi ve toplumsal yapısı çapulculuk ve isyana teşvik

eder niteliktedir. Halk bundan dolayı vergi vermemektedir ve askerlik

hizmetini yerine getirmemektedir.

- Toprağın tarıma elverişli olmaması halkı çapulculuğa yöneltmektedir.

57 Wadie Jwaideh, Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi Kökenleri ve Gelişimi, İstanbul, İletişim Yayınları, 1999, s.398-399. 58Ferzende Kaya, Mezopotamya Sürgünü-Abdülmelik Fırat’ın Yaşam Öyküsü-, İstanbul, Anka Yayınları, 2003, 46. 59 Faik Bulut, Dersim Raporları, İstanbul, Evrensel Basım Yayın, 2005, s.65.

Page 109: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

98

- Halkın gerçek efendileri şeyh, seyit, dede, ağa ve beydir. Dersim’in

mutlaka devletin egemenliğine girmesi gerekir.

- Bölgede sadece asker ve jandarma bulundurularak itaat sağlanamaz,

tedip ve korkutmanın yanı sıra ıslahat da gereklidir.

- Dersim halkı aslında Türkmendir, sonradan Kürtleşmişlerdir, Türk

köklerine dönmeleri için kışlaların yanında okullar yapılmalıdır.

- Her durumda Dersimli önderlere karşı yumuşak davranılmamalı, seyit

ve ağalar bölgeden sürgün edilmelidir.

- Dersim olaylarının tekrar etmemesi için evler ve köyler yakılmalı, halk

topluca ülkenin başka yerlerinde iskan edilmelidir.60

Dersim yöresine ait bir başka çalışmada Ziya Gökalp, yöre halkının

“ıslah edilebilmesi”, yani “göçebelikten kurtarılıp yerleşik hale getirilmesi”

gerekliliğini belirtmiştir. Ziya Gökalp’e göre; bölge halkı, dağlık bir bölgede

yaşamaktadır, bölgelerde ziraat mümkün olmadığından halkın düz arazilerde

iskan edilmesi gerekmektedir, Kürtler uzak yerlere gidip askerlik yapmak

istememektedirler, bölgede mahalli taburlar teşkil edilerek arzu edenlerin

imalat ve inşaatta istihdam edilmeleri sağlanabilecektir ve böylelikle Kürtlerin

göç ederek askerlikten kurtulma yolunu seçmeleri engellenecektir.61

Müfettiş İbrahim Tali Bey, Dersim’i 1928 yılında gezmiş ve 1930

yılında İçişleri Bakanlığı için bölgeye ilişkinsunduğu raporda; Dersim’in dışarı

ile ilişkilerini keserek saldırılar ve ticarete engel olunması, her tarafı

kapattıktan sonra kuşatma çemberini daraltarak fenalıklardan dolayı

yakalananların derhal Dersim’den çıkarılması ve Batı’ya serpiştirilmesi, seyit,

reis ve halifelerin Dersim’den çıkartılarak Batı’ya gönderilmesi, toprakların

köylülere verilmesi, Adliyece aranan suçluların yakalanması, eski ve yeni

vergilerin alınması, topraksız ve şuna buna kul olmuş fukaranın yine Batı’ya

nakil edilerek buralara yerleştirilmesi ve dağ başlarında ve hakim

60 Bulut, a.g.e. ss.71-73. 61 Haz:Şevket Baysanoğlu, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, Ziya Gökalp, İstanbul, Sosyal Yayınlar, 1992, ss.49-50.

Page 110: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

99

noktalardaki münferit evler ve köyleri yakılarak yerleşimin dağlık olmayan

yerlerde gerçekleştirilmesi hususları yer almıştır.62

Ayrıca İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Batı illerinde iskan edilmesi gereken

ağaları belirlemiş ve 347 ailenin adının yer aldığı listeyi rapora ek olarak

sunmuştur. Rapor uyarınca Tekirdağ iline 76, Edirne iline 38, Kırklareli’ne 56,

Balıkesir’e 65, Manisa’ya 73, İzmir’e 34 aile olmak üzere 3470 kişi için, 3000

TL ödenek ayrılarak sürgün kararı alınmıştır.63

1937’de yeni rejimin uygulamalarından rahatsız olan Dersim’de Seyit

Ali Rıza liderliğinde isyan başlamış ve 1938 yılında gerçekleştirilen harekat

ile isyan bastırılmıştır. Dersim Harekatı sırasında hayatını kaybedenlere

ilişkin resmi rakamlar bulunmamakla birlikte, W.Jwaideh’e göre askeri

birliklerden 33 kişi hayatını kaybetmiş, 60 kişi yaralanmış, isyancılardan ise

163 kişi ölmüş ve 866 kişi yaralanmıştır. Yakılan köy sayısı 60’tır.64 Dersim

İsyanı sırasında hayatını kaybeden kişi sayısı başka bir kaynakta 40.000 kişi

olarak verilmiştir.65

Ağrı İsyanı ve Dersim Harekatı sırasında Meclis’te hiç tartışma

gerçekleşmemiş, Tunceli Kanunu’nu “kabul edenler, etmeyenler” şeklinde

onaylanmış ve muhalefet etkisi söz konusu olmamıştır.66

62 Uğur Mumcu, Kürt Dosyası, Ankara, Um:Ag, 2005, ss. 31-33. 63 Mumcu, a.g.e., ss. 47-51. 64 Göktaş, a.g.e., s.140. 65 Jwaideh, a.g.e., s.419. 66 Göktaş, a.g.e., s.9.

Page 111: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

100

VI. KÜRT İSYANLARI SONRASI İZLENİLEN POLİTİKALAR

A. Raporlar ve Çözüm Önerileri Kürt isyanları ile birlikte devlet katında çözüm önerileri içeren raporlar

hazırlanmıştır. Bunlardan ilki Kemalettin Sami Paşa Raporu’dur. 1925 yılında

Şeyh Sait İsyana karşı Türk askerini komuta eden Kemalettin Sami Paşa’nın

Kürt sorunu konusundaki çözüm önerileri: Ayaklanma kanlı ve acımasızca

bastırılması, ayaklanmaya katılıp katılmamalarına bakılmaksızın bütün

Kürtler silahsızlandırılması, hiçbir yerde çoğunluk oluşturmamaları için

Kürtlerin, ülkenin değişik bölgelerine iskanı ve ayrıca Kürt bölgelerine

Türklerin yerleştirilmesidir.67

Kürt isyanları ile ilgili ikinci çözüm önerisi Şark Islahat Planı’dır. 1925

sonrasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya ilişkin olarak pek çok rapor

hazırlanmış ve neticede bu raporları ortak bir rapor haline dönüştürmek

maksadıyla İçişleri Bakanı Cemil Uybadın, Adalet Bakanı Mahmut Esat

Bozkurt, Çankırı Mebusu Abdulhalik (Renda) ve Genelkurmay İkinci Başkanı

Kazım Orbay’dan oluşan “Şark Islahat Encümeni” isimli heyet, Bakanlar

Kuruluna sunulmak üzere “Şark Islahat Planı”nı hazırlamıştır. Planda Şarkın

ıslahı için öngörülenler: Sıkıyönetim uygulamasının sürekli hale getirilmesi,

Türkiye’nin, Umumi Müfettişlik bölgelerine ayrılması, Umumi Müfettişlik

içerisinde; Hakkari, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Genç, Diyarbakır, Mardin, Urfa,

Siverek, Elaziz, Dersim, Malatya, Ergani, Beyazıt, Pülümür, Kiğı ve Hınıs’ın

bulunması, bölgede bulunan sivil ya da askeri mahkemelerde yerli halkın

bulunmaması, Van ile Midyat arasındaki hattın batısında Ermenilerin

boşalttığı bölgelere Türk göçmenlerini yerleştirilmesi, ayrıca Rize, Trabzon ve

Erzurum’un kuzeydoğusunda yaşayanların da (Lazlar ve Gürcüler) eğer

isterlerse göçmenlere tanınan haklardan yararlanması, Hınıs Çayı, Murat

Vadisi ve Van Gölü’ne nakledilmesi, Ermenilerden kalan topraklara yerleşen

67 Haz. C. Celil, M. Lazarev, O.D.İ.Jagalina, M.A.Gasaratyan, Ş.Mihoyan, a.g.e., ss. 156-157.

Page 112: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

101

Kürtlerin, buradan alınarak eski yerlerine gönderilmesi, isteyenlerin ise Batı

bölgelerine nakledilmesi, bürokrasinin Kürt kökenlerinden arındırılması,

Malatya, Elaziz, Diyarbakır, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş,

Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişkezek, Ovacık, Hısnı Mansur,

Behisni, Arga, Hekimhan, Birecik ve Çermik vilayetleri ile kaza

merkezlerinde, hükümet/belediye daireleri ile diğer idari şubelerde, okullarda,

çarşı ve pazarlarda Türkçe’den başka dil kullananların, hükümet ve belediye

emirlerine karşı gelmek suçundan cezalandırılması, aslen Türk olan fakat

Kürtlük ya da Araplığa asimile olmak üzere olan bölgelerde Türk ocakları ve

okulları açılması, Fırat’ın Batısındaki illerin bazılarında dağınık olarak

bulunan Kürtlerin Kürtçe konuşmalarının yasaklanmasıdır.68

Kürt isyanlarının çözümünde gündeme gelen diğer bir öneri Umumi

Müfettişler Konferansı’nda Abidin Özmen’in sunduğu tebliğidir.

Aralık 1937 tarihli Umumi Müfettişler Konferansı’nda Dahiliye Müfettişi

Abidin Özmen’in, Kürtçülük akımının önlenmesi için önerdiği çözüm yolu,

“asimilasyon”dur. Bu kapsamda: Doğu illeri; Van Gölü çevresi, Muş Ovası,

Bulanık ve Malazgirt ilçeleri ile, trenlerin ve şoselerin uğradığı yerlere Türk

göçmenleri yerleştirilmesi, Kürtlere Türkçe öğretilecek, bunun için de köy

çocuklarının okuyacağı köy okulları kurulması, “Asimilasyonu” sağlamak için

“Türklük Merkezleri” kurulması, devlet dairelerinde Kürtçe konuşmaya izin

verilmemesi, Kürtçe konuşan memurların uyarılması, bir ileriki aşamada ise

maaşlarında kesinti uygulanması, Kürtler üzerindeki ağa egemenliğinin

engellenmesi, bölgede yol yapımına hız verilmesi ve gerekirse askerlik

çağına gelenlerin “Amele Taburları”nda görevlendirilmesidir. 69

1939-1940 yılları arasında hazırlandığı tahmin edilen ve CHP Genel

Sekreterliğine sunulan yazarı belirsiz raporda ise şu hususlar yer almaktadır:

68 Ahmet Yıldız, “Ne Mutlu Türküm Diyebilene” Türk Ulusal Kimliğinin Etno-Seküler Sınırları (1919-1938), İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, ss.246-247. 69 Mumcu, Kürt Dosyası, ss.99-100.

Page 113: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

102

“…Türkiye Cumhuriyeti bünyesi tam bir “Milli Devlet” vasfını taşımaktadır. Bu bakımdan Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı imparatorluğundan en esaslı vasıfta ayrılmakta olduğundan Milliyet esasını ilk plana almıştır. Bu ülkede müstakil bir devlet olarak yaşayabilmek de ancak milliyet davasının ilk plana alınması ile mümkündür. Nitekim çok sağlam esaslarla kurulmuş olan bugünkü Türkiye Cumhuriyeti, derin bir sağ duyu ile bu esası, prensiplerinin başına almış ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile tespit etmiştir. Osmanlı imparatorluğunun şarkta Volga nehrine, garpta Viyana önlerine, cenupta Basra körfezine, Afrika’da Fas hudutlarına dayanarak kuvvetinin en yüksek haddine vardığı 16. asırda olduğu gibi bu imparatorluğun en zayıf zamanı olan II.Abdülhamit devrinde de Türk unsuru, devletin en ağır yüklerini omuzlarında taşımakla beraber, bu ülkede ekseriyeti teşkil etmiyordu. Bugünkü Türkiye Cumhuriyetinde ise mesele bu bakından da berraktır. Yani bugünkü milli hudutlarımız içinde yaşayan insanların en az %85’inin dili Türkçe’dir. Geri kalan %15’i ise Türkçe’den başka bir anadiliyle konuşmaktadır. Bu durum karşısında tek vazifemiz bu vatan üstünde anadili bakımından “Birlik bir millet” meydana getirmektir.” 70

1935 istatistiklerinde nüfusun %15’ine yakınının Türkçe’den başka

dilleri konuştuğunun hatırlatılmasının ardından aynı raporda durumun

gelecek için tehlike teşkil edeceği “tek millet” yaratılması gerektiği şöyle ifade

edilmiştir:

“ Coğrafi mevkisi nazik, fakir bir memlekette bu nisbet, daima uyanık bulunmayı gerekli kılmaktadır. Bunun için Osmanlı imparatorluğundan kalan bu muhtelif unsurları bir pota içinde kaynatarak kısa bir zamanda (Birlik bir millet) meydana getirmek, bugünkü neslin esas vazifesidir. Bu vazifeyi hakkıyla yapabilmek için de sistemli bir milliyet politikasının esaslarını tespit ederek tatbik etmek lazımdır…”71

Türk milliyetçiliğinin devlet dahilindeki hedefi şu şekilde açıklanmıştır:

“Tek bir dil konuşan; kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı bulunan yurttaşlardan mürekkep siyasi ve içtimai bir bütün meydana getirmek yani vatan içinde anadili tek, ülküsü tek birlik bir millet yaratmaktır. Dar ırk ve dar coğrafi fikirlere bağlanarak ayıran ve azaltan bir Türkçülük değil, dil, dilek ve kültür biriliğini daima göz önünde tutan çoğaltıcı bir millet prensibi gütmek ve bunun murakibi olmak Parti bakımından vazifemizdir.”

Bu hedefe ulaşmak için izlenecek yollar; birleşik millet anlayışının

partiye benimsetilmesi, Memleketteki her türlü şerefin Türkçe ve kendisini

70 Faik Bulut, Kürt Sorununa Çözüm Arayışları-Devlet ve Parti Raporlarlı, Yerli ve Yabancı Öneriler (1920-1997), İstanbul, Ozan Yayıncılık, 1998, ss. 168-169. 71 Bulut, a.g.e., ss. 169-170.

Page 114: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

103

Türk hissederek Türkçülükten başka bir kavmiyete bağlılık göstermeyenlere

has olduğunun zihinlere işlenmesi,72 şeklinde sıralanmıştır.

Tek bir dil konuşan, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı yurttaşlar

yaratmanın yolları; yurttaş olarak yaratılmak istenilen milletin coğrafyasının

parçalanması ve bu suretle topluluğun bozulması, iktisaden bağımlı hale

getirilmesi, ulusal kültürünün yaygınlaştırılması, topluluğu bozulmuş azınlıkla

akrabalıklar tesis edilmesi, uygulamalar esnasında adaletin göz önünde

bulundurularak sevgi ve saygı telkin edilmesi 73 olarak sıralanmıştır.

Raporun Kürtler başlığı adı altında “Türkiye’de en mühim milliyet

meselesi Kürt meselesidir” denildikten sonra şunlar belirtilmiştir:

“Irkları eski milliyetleri ne olursa olsun bunlarla aramızda milli birliğin en esaslı amili olan dil birliği yoktur. Bu realiteyi açık ve sarih olarak görmek lazımdır. “Dağ Türkü, Yayla Kürdü” tabirlerle hakikatı kendi gözlerimizden saklamak zarardan başka bir şey getirmeyeceği gibi, bunların Türk olduğuna da mazileri ne olursa olsun bugün ne kendilerini ne de başka bir kimseyi inandıramayız. Bunun için memleketin büyük bir kısmında yabancı bir unsurun toplu olarak yaşadığını bilmek ve itiraf etmek ve buna göre tedbirler almak zaruridir. Bu unsurun toplu bir halde hudut üzerinde oturması ve her vakit dışarının iğvasına (kandırmasına) maruz bulunması bu husustaki uyanıklığımızı en yüksek dereceye çıkarmaktadır. Bağlı haritaya bakılacak olursa Ağrı, Hakkari, Van, Bitlis, Muş, Bingöl, Tunceli, Siirt, Diyarbakır, Mardin ve Urfa vilayetlerinde Kürtler nüfusun %60’ından fazlasını teşkil etmekte ve muayyen bir memleket parçasında ekseriyet halinde bulunmaktadırlar. Bugün Kürt kavminin yazılmış bir tarihi, bir edebiyatı, ilim dili ve bunlar kadar mühim olan bir istiklal gelenekleri bulunmamakla beraber, yerleştikleri yerin ehemmiyeti ve her vakit haricin iğvasına maruz bulunmaları ve daima büyük devletlerden yardım görmeleri bunların herhangi bir zamanda istiklal hareketine geçmelerini mümkün kılabilir.”74 Rapora göre; sayılan nedenden ötürü acilen hususi tedbirler almak

gerekmektedir, ancak burada alınacak tedbirler Çerkes, Arnavut, Gürcü gibi

küçük azınlıklar için alınan önlemlerden daha kapsamlı olmalıdır. Bunlardan

ilki “Her Türk için Türkiye’de uzaklık ve yakınlık mefhumu ancak hududun

ötesinden başlayacak bir mefhum olduğunu, yoksa Ankara’ya veya İstanbul’a

olan mesafenin vatan bakımından bir ölçüt olmadığını bilmek ve zihniyetini

72 Bulut, a.g.e., s. 174. 73 Bulut, a.g.e., s. 175. 74 Bulut, a.g.e., s. 173.

Page 115: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

104

buna uydurmak Türk devleti teşkilatında iş alan her adamın vazifesidir.”75

olarak tanımlanan vazifelerin yerine getirilişi esnasında fedakarlıktan

kaçınmamaktır.

İkinci tedbir iskan tedbiridir ve Kürtlerin bulundukları yerlerde Türklerin

iskan edilmesi gerektiği şöyle anlatılmıştır:

“Kürtlerin yoğunlukta oturdukları memleket parçasını tabii harita üzerinde ve nüfus haritasıyla mukayese edersek bu parçanın şarktan garba doğru uzayan silsileler arasında büyük nehirlerle sulanan vadilerde memleketin ortasına kadar uzayıp gittiğini görürüz. Bu sahada oturan ve ekseriyeti çoban ve kısmen göçebe olarak yaşayan bu kavmin, memleketin en cenup mıntıkasından başlayarak bir taraftan Palandöken dağlarının güney eğimine, diğer taraftan Kars vilayetinin göle kazasına ve garpta Birecik, Behisni, Akçadağ, Hekimhan hattına kadar uzayan kısmında keşif ve tam bir arazi irtibatı dahilinde oturmakta olduğunu görürüz. Bu tevazu şekline bakınca ilk hatra gelen şey, arazinin de tabiyatına uyarak bu havalide muayyen yerlerde kesif Türk kitlelerini iskan etmektir.” 76

Rapor, 1934 tarihli İskan Kanunu’na yönelik yorumlar da getirmiş,

kanunun, yürürlüğe girdiği günden itibaren içeriğine uygun tatbik edilmediği,

idare amirlerinin isteklerine alet olduğu ve bir çok ahvalde de yalnız hariçten

gelenlerin şöyle böyle iskanına hizmet ettiği belirtilmiştir.

İskanın başarıya ulaşması için Türk nüfusunun miktarının buralarda

oturan Kürt nüfusa tekabül etmesi ve medeni seviye itibariyle de Kürt’e üstün

olması öngörülmüştür. Bu noktada yapılması gerekenler: İlk öğretimin devlet

yardımıyla gerçekleştirilmesi, öncelikle Kürt olan köylerde okul açılmayarak

nüfusu karışık olan köylerde okul açılması, Kürt olan köylerin çocukları için

bölgede yatılı ilkokulların tesisine başlanması, maarif teşkilatında çalışacak

öğretmenlerin ana dillerinin Kürtçe olmamasına dikkat edilmesi, seçilecek

öğretmenlerin kendi başlarına bırakılmayarak enstitüye bağlanması,

öğretmen okulları ile köy enstitülerine ana dili Kürtçe olanların alınmaması,

öğretmen okulları ve enstitülerinin kendilerine ayrılan bölgedeki ilkokulların

75 Bulut, a.g.e., s. 184. 76 Bulut, a.g.e., s. 184.

Page 116: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

105

öğretmenlerinden, her sene üçte birini kendi müesseselerine celbederek en

az altı hafta bunlarla çalışmasıdır.77

Tek parti döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da CHP’nin parti

teşkilatlanması düşük bir seviyede olmuş, hatta bölgeye ait 13 ilde bulunan

Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri de kapatılmıştır. Bölgeye parti teşkilatı kurmaya

gerek duyulmamış ve Halk Evleri de açılmamıştır. Bölgeden milletvekili

belirlenmiş, ancak halk CHP’nin katılım sistemi içerisinde yer alamamıştır.78

1936 yılında CHP’nin Doğu ve Güneydoğu bölgesine ilişkin olarak

parti teşkilatı sadece üç ilden oluşmaktadır. Bu iller 10.497 üye sayısı ile

Maraş, 4.463 üye sayısı ile Malatya ve 1.575 üye sayısı ile Gaziantep’tir.79

CHP’nin ulus inşası ve bu ulus içerisinde Türk kültürüne yaptığı vurgu

1927 tarihli parti programında da yer almıştır. 1927 programında CHP,

vatandaşlar arasında en kuvvetli rabıtanın dil birliği, his birliği, fikir birliği

olduğuna kani olarak Türk dilini ve kültürünü bihakkın yaymak ve inkişaf

ettirmeyi esas kabul etmiştir.80

Adalet Bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt’un 17 Eylül 1930 tarihli bir

konuşması da parti fikirlerini yansıtır niteliktedir: “Cumhuriyet Halk

fırkasındayım. Çünkü bu fırka bugüne kadar yaptıkları ile, esasen önemli olan

Türk milletine mevkiini iade etti. Benim fikrim ve kanaatim şudur ki, dost da

düşman da bilsin ki bu memleketin efendisi Türk’tük. Öz Türk olmayanların

Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.” 81

77 Bulut, a.g.e., s. 190. 78 Akyol, a.g.e., s.122. 79 Cemil Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945), Cilt-1, İstanbul, İletişim Yayınları, 2003, s.161. 80 İsmail Beşikçi, CHF Tüzüğü (1927) ve Kürt Sorunu, Ankara, Yurt Kitap Yayın, 1990, s.81. 81 Akyol, a.g.e. s.126.

Page 117: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

106

1931 tarihli CHF programında da; “Türk dilinin milli, mükemmel ve

mazbut bir dil haline gelmesi hakkındaki ciddi teşebbüse devam olunacaktır.”

ifadesi yer almıştır.82

B. Kürt Sorunu Konusu Umumi Müfettişlik Uygulaması 1927 yılında Doğu ve Güneydoğuya yönelik sıkıyönetim

uygulamasının kaldırılmasının ardından 26 Haziran 1927 tarih ve 1164

numaralı Umumi Müfettişlik Teşkiline Dair Kanun ilan edilmiş ve Türkiye dört

genel müfettişliğe ayrılmıştır. Genel Müfettişliklerin kuruluşunun nedeni 5

maddelik kanunun 1 ve 3. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Buna göre temel

amaç, idare ve işbirliğini tesis etmek ve emniyet, asayiş ile idare amirleri

arasında çalışma birliğini sağlamaktır.83 1947’de kaldırılan bu uygulamanın,

ilk Umumi Müfettişi İbrahim Tali Öngören’dir.84

Umumi Müfettişliklerden ilki, Elazığ, Urfa, Bitlis, Van, Hakkari,

Diyarbakır, Siirt ve Mardin vilayetlerini içine almak üzere Birinci Umumi

Müfettişlik adıyla Diyarbakır merkezli olarak 1 Ocak 1928’de faaliyete

geçirilmiştir. Bu müfettişliğe daha sonra Ağrı vilayeti de ilave edilmiş, böylece

Umumi Müfettişlik kapsamındaki vilayet sayısı 9’a yükseltilmiştir. 1929 yılında

1509 sayılı kanunla Bitlis vilayeti lağvedilmiş, onun yerine Muş vilayeti

kurulmuştur. Bitlis de kaza halinde Muş’a bağlanmıştır.

20 Haziran 1927 tarihli ve 1164 sayılı kanun gereğince, 19 Şubat

1934’te Trakya bölgesi İkinci Genel Müfettişlik olarak kurulmuştur. İkinci

Genel Müfettişlik, Kırklareli, Tekirdağ, Edirne, Çanakkale illerini içine almış,

merkez olarak ise Edirne’yi belirlemiştir.

82 İsmail Beşikçi, CHF’nın Programı (1931) ve Kürt Sorunu, Ankara, Belge Yayınları, 1990, s.19 83 İsmail Beşikçi, Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi, Ankara, Yurt Kitap Yayın, 1992, s.46. 84 Yıldız, a.g.e., s.257.

Page 118: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

107

Yine aynı kanun gereği olarak 6 Eylül 1935’te merkezi Erzurum olmak

üzere üçüncü Genel Müfettişlik kurulmuş, Üçüncü Genel Müfettişlik Ağrı

(birinci Genel Müfettişlikten alınarak) Erzurum, Erzincan, Kars, Rize,

Trabzon, Gümüşhane illerini içine almıştır.

20 Haziran 1927 tarihli ve 1164 sayılı kanun gereğince Birinci Genel

Müfettişlik bölgesi içinde yer alan Tunceli, Bingöl ve Elazığ vilayetleri

Dördüncü Genel Müfettişlik olarak teşkil edilmiştir.85 Genel Müfettişlik

uygulaması 1947 yılında kaldırılmıştır.

Genel Müfettişlik uygulaması sıkıyönetim uygulamasının yerini almış,

bölge vali ya da Jandarma komutanının yerine genel müfettiş tarafından

idare olunmuştur.

C. Kürt Sorunu Konusunda İskan Kanunu

1927 tarih ve 1097 sayılı yasa ile “İdari, askeri ve içtimai sebeplere

binaen Şark örfi idare mıntıkası ile Beyazıt vilayetlerinden 1400 kadar şahsın

ve işbu eşhas aileleri ile 80 asi ailesinin ve bu sebepten ağır ceza

mahkumlarının garp vilayetlerine nakli için hükümete mezuniyet verilmiştir.”86

Yasa gerekçesinde İsmet İnönü, Cumhuriyet döneminde “hükümet içinde

hükümet şeklinde icrayı hüküm ve bu yüzden menfaat temin eden

mütügallibe” diye tanımladığı bu kişileri, yerinden alınıp Batı illerine

sürülmedikçe “aydınlanma ve ilerleme olmayacağı” nı belirtmiştir.87 Yasa

gereğince Kürtlerin yaşadığı bölgelere yönelik olarak Cumhuriyet rejimi ilk

zorunlu göç uygulamasını gerçekleştirmiştir.

85 Beşikçi, Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi, ss.42-43. 86 Beşikçi, Doğu Anadolu’nun Düzeni Sosyo-Ekonomik ve Etnik Temeller, Ankara, Yurt Kitap-Yayın, 1992, s.434. 87 Uğur Mumcu, Kürt Dosyası, s.53.

Page 119: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

108

İskan Kanunu’nun gerekçesinde kanunun amacı şu şekilde

belirtilmiştir:

“Türk bayrağına gönül bağlamamış iken Türk yurttaşlığını, kanunun ona verdiği her türlü hakları kullanmakta olanları Türkiye Cumhuriyeti uygun göremezdi. Bunun içindir ki bu gibileri Türk kültüründe eritmek ve onları Türk oldukları için daha sağlam yurda bağlamak yollarını bu kanun göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde, Türküm diyen herkesin bu Türklüğü devlet için belli ve açık olmalıdır”88

İkinci zorunlu göç uygulaması 1934 tarihli İskan Kanunu olmuştur.

İskan Kanunu’na ilişkin kanun tasarısı TBMM’ne 2 Mayıs 1932 tarihinde

sunulmuş, tasarının kanunlaşması 1934 tarihine kadar uzamıştır. İskan

kanunun sunuluş gerekçesinde; Yavuz Sultan Selim devrinde hilafetin

Osmanlı hanedanlığına geçmesi ile birlikte, fetih yolu ile ele geçirilen

ülkelerde Türklüğün temsiline engel olunduğu belirtilerek Tanzimat

döneminde yaratılan yapay Osmanlıcılığın “milli temsil siyaseti”ni engellediği

vurgulanmıştır. 89

Kanuna ilişkin gerekçede Osmanlı devletinin Kürt aşiretler için izlediği

özel siyasete ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir:

“Aşiretleri kendi hallerine bırakmak, hatta reisler ve ağaların aşiret üzerlerindeki nüfuzlarını artırmak ve onları ağalar ve beyler aracılığı ile Hükümete bağlamak, gerek birbirleriyle gerek yerleşen halk ile aralarındaki uyuşmazlık ve çelişkileri beklemek mutlak yönetimin başlıca siyasetiydi. Eski ve yeni Osmanlı yönetiminin bütün yasaları, fermanları ve fetvaları, aşiret ağalığı, beyliği, tıpkı aramızda bir komün idaresi özerkliği ve belediye başkanlığı şeklinde görmüş ve tanımıştır. Meşrutiyet’in ilanından ve Balkan Savaşı’ndan sonra İçişleri Bakanlığı’na bağlı göçmenlerin yönetiminin faaliyetleri arttı. 1914 yılında aşiretlerin yönetimi de göçmenlerin yönetimi kapsamı içine alındı.” 90

Yasanın; ağa, şeyh ve beylere verilen tüm ayrıcalıkları kaldırmayı ve

Kürt feodal yönetimlerinin yok edilmesini hedefleyen amacı ise şöyle

anlatılmıştır:

“Milli üretimi artırmak ve kıymetlendirmek için mevcut nüfusumuzu hem dışarıdan gelecek ırkdaşlarımızla artırmaya, hem de içeride üreyip türemek imkanının kalmadığı dar 88 TBMM Zabıt, 4.Dönem, Cilt:23-24, s.8. 89 Mumcu, a.g.e., s.55. 90 Mumcu, a.g.e., s.56.

Page 120: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

109

gelirli çevrelerden kurtararak arazileri geniş yerlerde ırkı kuvvetlendirecek, vatandaşlar arasında fazla doğurganlık ve sağlık koşulları uygunsuz olan yerlerden elverişli yerlere kaldırarak nüfus kütleleri arasında ölümlerin azalmasıyla ve topraksız halkın toprak edinmesiyle gelişmeye ihtiyaç vardı.”91

27.04.1934 tarihli İskan Kanunu Muvakkat Encümeni Mazbatası’nda

“Bu kanun niçin yapıldı?” sorusunun cevabı şu şekilde yer almıştır:

“...Yalnız muhacir getirerek yerleştirmek düşüncesi bu kanunda yer tutmuş değildir. Burada en canlı ve köklü düşünce yapılacak iş, yerleştirmenin bilgi yolunda yapılmış olması ile beraber binlerce yıldan beri dönüp dolaşan dağınık Türkleri toparlayarak artık bu göçebe yaşayışına bir son vermek ve kültür işini kökünden kesmek için buraya açık ve kestirme kurallar konmuştur. Öteden beri Türk kültürüne uzak kalmış olanların ülkede yerleşerek onlara Türk kültürünü benimsetmek için devletin yapacağı işler, bu kanunda açıkça gösterilmiştir. Türk bayrağına gönül bağlamışken, Türk yurttaşlığını, kanunun ona verdiği her türlü hakları kullanmakta olanları Türkiye Cumhuriyeti uygun göremezdi. Bunun içindir ki, bu gibileri Türk kültüründe eritmek ve onları Türk oldukları için daha sağlam yurda bağlamak yollarını bu kanun göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde Türk’üm diyen her kesin bu Türklüğü devlet için belli ve açık olmalıdır. Burada devlet, hiçbir Türk’ün Türklüğünden bir soluk işkillenmek istemez. Yalnız, devletin kanunlarından her türlü koruyuculuğu ve yararlılığı görerek, her Türk gibi, yurdun bütün iyiliklerini kazançlarını verimlerini bol bol almakla beraber, Türk duygusunu taşımaz gibi durmak işini bu kanun kökünden kesip atmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bütün bunların nereden geldiğini araştırarak bu kanunla uygunsuzlukların hepsini ortadan kaldırmıştır. Bunları Türk Büyük Benliğinde yerleşip eriterek, bir kardeş yurttaş varlığı yaratmak istemiştir. Bunun için de kanunun temeli ne gelişigüzele, ne de bana göreler üzerine kurulmuş değildir. Burada en sarsılmaz temel kökünü yaşamak bilgisinden alarak kurulmuş olan Yurt bilgisidir. Ve kanun bunun üzerine kurulmak istemiştir. Bunun içindir ki, devletin düşüncesi yalnız muhacir getirip yerleştirmek olmadığını başlangıçta anlatmıştır.”92 Yasanın TBMM’nde gerçekleşen görüşmelerinde İçişleri Bakanı Şükrü

Kaya, yasanın göçebelerin iskanını da kapsayacağını belirterek şu hususlara

değinmiştir:

“Kendilerine (göçmenlere) Cumhuriyet nimetleri henüz yetiştirilememiştir. Aralarında ne yargıç vardır, ne hekim ne öğretmen. Bunların, böyle rüzgara kapılmış yapraklar gibi oradan oraya sürüklendiğini görmek çok acıdır. Ben bir bakan, bir milletvekili olarak bunları görmekten çok üzülüyorum. Sizin de üzüntülerinizi dile getiriyorum. Bu yurttaşları da uygar ve iktisadi bir halde oturtmak için bu yasa içinde maddeler vardır.”

Yasa sadece iskan konusunu ihtiva etmemekte aynı zamanda

uygarlaşmayı da öngörmektedir. Ancak aynı Bakan konuşmasının

devamında asıl amacın ne olduğu şu sözler ile ifade edilmiştir: “Bazı yerlerde

91 Mumcu, a.g.e., s.57. 92 İsmail BEŞİKÇİ, Kürtlerin Mecburi İskanı, ss. 134-135)

Page 121: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

110

niçin temiz Türkçe konuşulmuyor? Bu yasa tek dille konuşan, bir düşünen,

aynı duyguyu taşıyan bir memleket yapacaktır. 93

İskan Kanunu’nun, ulus inşası kapsamında değerlendirilebilecek

maddelerinden ilki kanunun ikinci maddesidir∗. Bu madde ile Türkiye üç iskan

bölgesine ayrılmıştır. Birinci bölge Türk kültürünün yayılması istenilen ve

ülkenin Doğu bölgesi olarak tespit edildiği değerlendirilen illerden oluşmuş ve

ikinci bölge; Türk kültüründen olmayan nüfusun bu kültüre asimile olması için

tasarlanan, yoğun Türk nüfusun bulunduğu ve ülkenin Batı bölgesi olarak

tespit edildiği değerlendirilen illeri kapsamıştır. Üçüncü bölge ise; iskanın

yasak olduğu, boşaltılması istenilen ve yine ülkenin Doğu bölgesi olduğu

değerlendirilen illerden meydana gelmiştir.

Konuyla ilgili ikinci madde İskan Kanunu’nun 4. maddesidir. ∗∗ Kanuna

göre; Türk kültürüne bağlı olduğu düşünülen Türk soyundan muhacirlerin 1

numaralı mıntıkalara yerleştirilmesi planlanmış, ancak anarşistler, casuslar

ve çingeneler muhacir olarak değerlendirilmediğinden iskana tabi tutulmaları

uygun görülmemiştir.

93 TBMM Zabıt, Yıl:1934, Cilt:23, Devre:4, s.141. ∗ Madde 2.Dahiliye Vekilliğince yapılıp İcra Vekilleri Heyetince tasdik olunacak haritaya göre Türkiye, iskan bakımından üç nevi mıntıkaya ayrılır. 1 numaralı mıntıkalar:Türk kültürlü nüfusunun tekasüfü istenilen yerlerdir. 2 numaralı mıntıkalar: Türk kültürüne temsili istenilen nüfusun nakil ve iskanına ayrılan yerlerdir. 3 numaralı mıntıkalar: Yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat sebepleri boşaltılması istenilen ve iskan ve ikamet yasak edilen yelerdir. ∗∗ Madde 4. A: Türk kültürüne bağlı olmayanlar, B: Anarşistler, C: Casuslar, Ç: Göçebe çingeneler, D: Memleket dışına çıkarılmış olanlar Türkiye’ye muhacir olarak alınmazlar, Bulaşık hastalıklar doğrudan doğruya Hükümet hastanelerine gönderilip orada parasız tedavi olunurlar.

Page 122: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

111

İskan Kanununun çifte standart taşıdığının ve planlanan iskan

politikalarının başarıya ulaşmasını zorlaştıran ilk işaret kanunun 7.

maddesidir.∗ Maddeye göre; Doğu bölgelerine iskanı planlanan “muhacirlere”

yerleşim bölgelerini belirlemede getirilen zorunluluk derecesi ile Batı

bölgelerine iskanı planlanan Türk kültüründen uzak halkın yerleşiminde

getirilen zorunluluk derecesi farklı değerlerde olmuştur.

İskan Kanunu’nun 10. maddesi∗∗ uyarınca ise, şeyhlik, beylik gibi

uygulamaların kaldırılması ve bu kişilere ait olan arazilerin topraksız köylülere

dağıtılması öngörülmüş, bu ise yasanın devrim niteliği taşıdığına ilişkin

yorumların yapılmasına neden olmuştur.∗∗ Ancak unvanların kaldırılması ve

Türk kültürüne bağlı olmayan aşiret fertlerinin 2 numaralı mıntıkalara

yerleşmesi çözüm olmamış, bölgeden ayrılan aşiret liderlerin yerini yeni

ağalar, şeyhler ve beyler doldurmuş, topraksız köylüye dağıtılması planlanan

araziler usulsüzlükler ile belli kişilerin elinde toplanmış ve siyasi iktidarların,

∗ Madde 7. Türk ırkından olup Hükümetten iskan yardımı istememeyi yazı ile bildiren muhacirler ve mülteciler Türkiye içinde istedikleri yerde yerleşmeğe serbest bırakılırlar. Hükümetten iskan yardımı isteyenler Hükümetin göstereceği yerlere gitmeğe mecburdurlar. Türk ırkından olmayanlar, Hükümetten yardım istemeseler bile, Hükümetin göstereceği yerde yurt tutmağa ve Hükümetin izni olmadıkça buralarda kalmağa mecburdurlar. İzinsiz başka yere gidenler ilk defasında yerlerine çevrilirler. Tekerrürü halinde İcra Vekilleri Heyeti kararı ile, vatandaşlıktan düşürülürler. ∗∗ Madde 10: Kanun aşirete hükmi şahsiyet tanımaz. Bu hususta herhangi bir hüküm, vesika ve ilana müstenit de olma tanınmış haklar kaldırılmıştır. Aşiret reisliği, beyliği, ağalığı ve şeyhliği ve bunların herhangi bir vesikaya veya görgü ve göreneğe müstenit her türlü teşkilat ve taazzuvları kaldırılmıştır. Bu kanunun neşrinden önce herhangi bir hüküm veya vesika ile veya örf ve adetle aşiretlerin şahsiyetlerine veya onlara izafetle reis, bey, ağa ve şeyhlerine ait olarak tanınmış, kayıtlı, kayıtsız, bütün gayrimenkullar devlete geçer. Bu kanun hükümlerine ve devletçe tutulan usullere göre bu gayrimenkullar muhacirlere, mültecilere, göçebeler, naklolunanlara, topraksız veya az topraklı yerli çiftçilere dağıtılıp tapuya bağlanır. Bu gayrimenkulların aidiyeti tapu sicillerindeki kayıtlara göre tespit olunur. Tapu sicillerinde aidiyete dair bir kayıt yoksa veyahut kayıtlar yalnız şahıslar namına olup da halk arasında bunların aşirete ait olduğu şayi bunuyor ve aşiret fertleri de bu gayrimenkullardan başkasına sahip bulunmuyorlarsa aidiyet, tahkikat üzerine, o yerin idare heyeti kararı ile hallolur; idare heyetlerinin valilerce tasdik edilen bu kararı kat’idir. Türk tebaasında olup da Türk kültürüne bağlı bulunmayan aşiretler fertlerinin dağınık olarak 2 numaralı mıntıkalara, Türk tabiiyetli ve Türk kültürlü göçebe aşiretler fertlerini sıhhat ve yaşama şartları elverişli yerlere nakledip yerleştirmeğe; Türk tebaası olmayan ve Türk kültürüne bağlı bulunmayan göçebe aşiretle fertlerini icaba göre Türkiye dışarısına çıkarmağa Dahiliye Vekili salahiyetlidir.

Page 123: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

112

eskisinden farklı olmayan bu uygulamalara verdiği destek ile İskan Kanunu

devrim niteliği taşımayamamıştır.

Kanunun 11. maddesi∗, Türk kültüründen olmayan vatandaşların

örgütlü hale gelerek her an bir ayaklanma başlatılmasından duyulan

endişeye işaret etmiştir. Gayrimüslimlere yönelik olarak getirilen bu hükmün

yorumu; kanunun yürürlüğe girmesinin hemen ardından kaleme alınan “İskan

ve Muhaceret” isimli kitapta, bazı iş kollarında egemen oldukları iddia edilen

azınlıkların bu hakimiyetine son verme gayreti olarak yer almıştır.94

Hangi mıntıkalara kimlerin yerleştirileceği 12. ve 13. maddelerde

sıralanmıştır.∗ Buna göre; Türk kültürüne mensup olmayanlar ülkenin Batı

∗ Madde 11: Ana dili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu gibi kimselerin köyü, bir mahalleyi, bir işi veya bir sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri yasaktır. Kasabalarda ve şehirlerde yerleşen ecnebilerin tutarı belediye sınırı içindeki bütün nüfus tutarının yüzde onunu geçemez ve ayrı mahalle kuramazlar. 94 H.Nuri, İskan ve Muhaceret, İstanbul,Tecelli Matbaası, 1934, ss.19-20. ∗∗ Madde 12:1 numaralı mıntıkalara: Yeniden hiçbir aşiretin veya göçebenin sokulmasına, Türk kültürüne bağlı olmayan hiçbir ferdin yeniden yerleşmesine ve bu mıntıkaların eski yerlilerinden olsa bile Türk kültürüne bağlı olmayan hiçbir kimsenin avdet etmesine izin verilemez. Bu mıntıkalarda soyca Türk olup dilini unutmuş veya ihmal etmiş bulunan köyler ve aşiretler efradı, ahalisi Türk kültürüne bağlı köyler ile nahiye, kaza ve vilayet merkezleri civarına yerleştirirler. Bu mıntıkalarda, 1914’den önce, yerleşip ana dili Türkçe olan ve umumi veya milli savaşta mıntıka dışarısındaki vilayetlere gelmiş ve bu kanunun mer’iyetine kadar hiçbir iskan yardımı görmemiş bulunanların eski yurtlarına gelmeleri ve yerleşmeleri temin olunur. Dışarıdan gelecek Türk kültürlü muhacirler, iklim ve yaşayış şartlarına uygunluğu göz önünde tutularak, mıntıkalara alınıp yerleştirirler. 3 numaralı mıntıkalar halkından veya 1 numaralı mıntıkalar dışında yerleşmiş olanlardan Türk kültürlü vatandaşlar, aileleri ile birlikte, iklim ve yaşayış şartlarına uygun olmak üzere, 1 numaralı mıntıkalara alınıp iskan edilirler. 1 numaralı mıntıkalar haricindeki vilayetler ahalisinden bu mıntıkalara, aileleri ile birlikte gelip yerleşmek isteyen Türk ırk ve kültürlü asker ve mülkiye mütekaitleri, yine bu vilayetler halkından ve Türk ırkından olduğu halde bu mıntıkalarda askerlik etmiş olup terhislerinde ailelerini getirerek ve bekar olanlar da evlenerek, yerleşmek isteyenler, 17’inci maddeye göre, iskan edilirler. Madde 13. 2 numaralı mıntıkada: Aşağıda yazılanlar Dahiliye Vekilliğinin münasip göreceği yerlerde iskan edilirler: A: Dışarıdan gelen muhacirler ve mülteciler; B: Bu mıntıkadaki aşiretler; C: 1 ve3 numaralı mıntıkalardan naklolunanlar;

Page 124: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

113

bölgeleri olan 2 numaralı mıntıkalara, Türk kültürüne mensup çoğunluğu

muhacir kitle ise ülkenin Doğu bölgelerine yerleştirilecektir. Amaç; planlı bir

iskan sağlamak ya da göçebelerin yerleşik hale getirilmesini sağlamaktan

ziyade ulus inşasını Türk kültürü üzerine inşa etmektir.

1 numaralı mıntıkalara iskanın zorunluluk açısından daha yumuşak

kurallar ihtiva etmesi, hükümeti iskana teşvik için kurallar koymaya zorlamış

ve buralarda iskan edecek Türk kültürüne mensup şahıslara iskan

kanununun 20’nci maddesi uyarınca∗ daha fazla toprak verilerek Doğu

Anadolu cazip hale getirilmeye çalışılmıştır.

İskan Kanunun çifte standarda sahip olduğunun ikinci işareti 29.

maddedir.∗∗ Madde uyarınca 1 numaralı mıntıkalarda iskan edilenlerin

bulundukları bölgede oturma zorunluluğu 10 yıl olarak tespit edilmişken, aynı

kuralın uygulanması 2 numaralı mıntıkalarda İcra Vekilleri Heyeti’nin iznine

Ç: 1 ve 3 numaralı mıntıkalar halkından olup bu mıntıkalarda askerliğini bitirmiş olanlardan evlenerek kalmak isteyenler; D: 1 numaralı mıntıkalardan Türk ırkından olmayanlardan bu mıntıkaya gelip yerleşmek isteyenler. Aşağıda yazılanlar, İcra Vekilleri Heyeti kararı ile, nakil ve iskan edilebilirler: A: Topraksız veya az topraklı çiftçiler; B: Heyelan ve seylap gibi afete uğrayan kimseler; C: Verimsiz veya azmaklık ve bataklık veya tehlikeli veya askerlikçe yasak topraklardaki insanlar; Ç: Harsi, siyasi, idari, içtimai, askeri, iktisadi sebeplerle nakline lüzum görülenler. Türk ırkından olmayanların serpiştirme suretiyle köylere ve ayrı mahalle veya küme teşkil edemeyecek şekilde kasaba ve şehirlere iskanları mecburidir. ∗ Madde 20: 1 numaralı mıntıkalara iskan edilenlere, değeri peşin verilmek üzere iskan derecesinin iki katı, 1914 veya daha önceki yılların tapu ve yoksa vergi kıymetleri üzeriden, toprak verilir. Vergi veya tapu kıymeti olmayanları, emsaline bakılarak, o yerin idare heyetinin takdir edeceği kıymet üzerinden vermek caizdir. ∗∗ Madde 29: Hükümetçe iskan edilen muhacirler, mülteciler, göçebeler ve 1 numaralı mıntıkada hükümetçe yerleştirilen kimseler yerleştirildikleri yerde en az 10 yıl oturmağı mecburdurlar. Bunlar Dahiliye vekilliğinin izni olmadıkça başka yerlerde yurt tutamazlar. Başka yerlere izinsiz gidip yurt tutanlar ve tutmak isteyenler yerleştirildikleri yere döndürülürler. 1 ve 3 numaralı mıntıkalardan 2 numaralı mıntıkaya naklolunan ve 2 numaralı mıntıkada 9, 10 ve11 ‘inci maddelere göre bir yeden başka yere nakledilenler on yıl sonra dahi, İcra Vekilleri Heyeti kararı olmadıkça, başka yerlere gidip yurt tutamazlar.

Page 125: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

114

tabii tutulmuştur. Türk kültüründen olmayan unsurların iskan edildikleri

bölgeden Türk kültürüne sahip olmadan dönmelerine izin verilmemiştir.

İskan kanunu kapsamında İçişleri Bakanlığına verilen diğer yetkiler:

Toprağı az, bataklık, ormanlık, dağlık ve taşlık olan geçim vasıtalarından

mahrum bulunan köyler halkını, meskun veya göçebe bulunan mıntıkalar

halkını ve evleri dağınık köyler halkını, yaşayış ve sıhhat itibariyle elverişli

yerlere nakil ve dağınık köyler halkını da daha uygun merkezlere toplamaktır.

Ayrıca Bakanlık, Türk kültürüne bağlı olmayan çingeneler ve

göçebeleri, toplu olmamak üzere kasabalara serpiştirme suretiyle Türk

kültürlü köylere dağıtıp yerleştirecektir. Bunlar içerisinde casusluğu tespit

edilen kişiler ise sınır dışı edilecektir.95

İskana yasaklanan 3 numaralı mıntıkalar ise öyle dağlık ve kayalık

alanları içine almıştır ki fiziksel yapıları dolayısıyla, bu alanlarda sadece

buralarda doğanlar oturabilmiştir. Türk kültürüne mensup kitlenin, bu

bölgelere yerleştirilmesi durumunda, kısa bir süre içinde buralarda ölecekleri

kesindir, o halde bu kişilerin 3 numaralı mıntıkalara nakledilmesi mümkün

değildir, ama yine de bu bölgelerin boşaltılması gerekmektedir, çünkü askeri

operasyonlar sırasında, Türk birlikleri bu bölgelerde büyük kayıplara maruz

kalmışlardır. 96

Celadet Ali Bedirhan’a göre; İskan Kanunu kapsamında ülkenin Batı

vilayetlerinde iskan edilmiş bir kişinin, kat etmesi gereken mesafe yaklaşık

1750 km.dir ve 1750 km.yi kat etmek için her kişiye dönemin koşullarına

göre, 600 frank harcamak gerekmiştir. 97

95 Nuri, a.g.e., ss.9-10. 96 Bedirhan, a.g.e., ss.26-27. 97 Bedirhan, a.g.e., ss. 30-31.

Page 126: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

115

Türk kültürüne mensup göçmenlerin, ülkenin Doğu’suna yerleşmek

istemelerini düşünmek güçtür. Girit göçmenleriyle 1902’de benzeri bir

deneme yapılmış, ancak iklimin sert olması ve yabancılara karşı

misafirperver tavırla yaklaşılmaması nedeniyle başarıya ulaşılamamıştır.

Nitekim, 1934 yılında çıkarılan İskan Kanunu sonrasında Türkiye’ye

dışarıdan gelen göçmenler de bu kanun kapsamında iskana tabi tutulmuştur.

Türk soyundan ve Türk kültürüne sahip olan bu göçmenlerden iskan yardımı

istemeyenler istedikleri yere yerleştirilebilecekken, iskan yardımı isteyenler

devletin gösterdiği yerlere yerleştirilmiştir. Türkiye’ye dışarıdan gelen ve

İskan Kanunu’na tabii tutulan kişilerden çoğunluğu iskan yardımından

yararlanmayı istememiştir. 1923-1933 yılları arasında 157.736 aileye, aile

başına ortalama 39,6 dekar olmak üzere toplam 6.258.928 dekar toprak

dağıtılmış, 1934-1949 yılları arasında ise,62.849 aileye, aile başına 46,6

dekar olmak üzere toplam 2.866.685 dekar toprak verilmiştir.98 İskan

politikası doğrultusunda Diyarbakır’da yeni kurulan 17 köye, 8 bin Balkan

göçmeni yerleştirilmiş, ancak 1943 yılına gelindiğinde bunlardan sadece

3560’i yerleştirildikleri bölgede kalmıştır.99

İskan Kanunu’nun uygulanmasına göre; Tunceli, Erzincan, Bitlis, Siirt,

Van, Bingöl, Diyarbakır, Ağrı, Muş, Erzurum, Elazığ, Kars, Malatya, Mardin,

Çoruh illerinden 5.074 hanede 25.831 nüfus Batı Anadolu’ya nakledilmiştir.

1947 yılında çıkarılan 5098 sayılı yasa ile zorunlu iskana tabi tutulan kişilerin

nakledildikleri yerde oturma zorunluluğu kaldırılmış, 4.128 hanede 22.516 kişi

Doğu Anadolu’daki eski yererline dönmüştür. 1948 yılında çıkarılan 5227

sayılı yasa ile muhtaç durumda olanlara eski yerlerine dönmeleri halinde

Batıda verilen iskan hakları tanınınca 917 hanede 4607 nüfus Doğu

Anadolu’ya dönmüştür. 5826 sayılı yasa ile de Tunceli, Van, Siirt, Bitlis, Ağrı

ve Kars’ta yasak bölge ilan edilen yerler yerleşime açılmış ve tapuya bağlı

olarak devlete geçmiş olan taşınmazlar eski sahiplerine geri verilmiştir.100

98 Okutan, a.g.e., s.63. 99 Yıldız, a.g.e., s.147. 100 Okutan, a.g.e., s.64.

Page 127: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

116

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki nüfus dengesini

sağlamak maksadıyla başka bölgelerden buraya yerleştirilmeye çalışılan

göçmenlere karşı halk arasında kin duygusu gelişmiş, Türk kültürünün hakim

olmadığı kişileri Batı Anadolu’ya gönderme politikası ise ekonomik ve

psikolojik yıkım anlamına geldiğinden hoşnutsuzluk yaratmıştır.101

VII. İSKAN KANUNU’NUN DEĞERLENDİRMESİ

Yaşadıkları bölgenin dağlık ve sert iklim koşullarına sahip olması,

Kürtlerin merkezi otorite tarafından kontrol edilmelerini güçleştirmiş ve Kürtler

ödedikleri az miktar vergi karşılığında kısmi bir özerkliğe sahip olmuşlardır.

Kürtler, Osmanlı döneminde sahip olunan bu özerkliğin, devletin

yıkılması sonrasında da devam edeceğini düşünerek Milli Mücadele

hareketine destek vermişlerdir. Cumhuriyet kadrolarının niyeti de ilk aşamada

şu şekilde olmuştur. Bu niyet ifadesini 16-17 Ocak 1923 tarihli İzmit basın

toplantısında bulmuştur. Vakit gazetesinin başyazarı Ahmet Emin Bey ile

Gazi Mustafa Kemal arasında geçen sohbet şu şekildedir:

“Ahmet Emin Bey: Kürt meselesine temas buyurmuştunuz, Kürtlük meselesi nedir? Dahili bir mesele olarak temas buyurursanız çok iyi olur. Gazi Mustafa Kemal: Kürt meselesi, bizim yani Türklerin menfaatine olarak da katiyen mevzubahis olamaz. Çünkü malumaliniz bizim hudud-u milliyemiz dahilinde mevcut Kürt anasır o surette tevattun etmiştir ki pek mahdut yerlerde hali kesafettir. Fakat kesafetlerini kaybede ede ve Türk anasırının içine gire gire öyle bir hudut hasıl olmuştur ki Kürtlük namına bir hudut çizmek istersek Türklüğü ve Türkiye’yi mahvetmek lazımdır. Faraza, Erzurum’a, Sivas’a kadar giden, Harput’a kadar giden bir hudut aramak lazımdır. Ve hatta Konya çöllerinde Kürt aşiretlerini de nazar-ı dikkatten hariç tutmamak lazım gelir. Binaenaleyh başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmekten ise bizim Teşkilatı-ı Esasiye Kanunu’nu mucibince zaten bir nevi mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı mevzuubahs olurken, onları da beraber ifade lazımdır. İfade olunmadıkları zaman, bundan kendilerine ait mesele ihdas etmeleri daima variddir. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi, hem Kürtlerin ve hem de Türklerin sahib-i selahiyet vekillerinden mürekkeptir ve bu iki unsur bütün menfaatlerini ve mukadderatlarını tevhid 101 Akyol, a.g.e., s.109.

Page 128: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

117

etmiştir. Yani onlar bilirler ki müşterek bir şeydir. Ayrı bir hudut çizmeye kalkışmak doğru olmaz.”102

Ancak, Cumhuriyet rejimi uygulamaları Kürtlere kısmi bir özerlik

verilmekten yana olmamış ve 1924 anayasası vilayetlerin sahip olduğu

göreceli özerkliği kaldırılmıştır. Tüm bunların yanı sıra birleştirici unsur olarak

addedilebilecek hilafetin kaldırılması Kürt topluluklar tarafından tepkiyle

karşılanmış ve yeni rejimin uygulamalarına karşı isyanlar başlamıştır. 1924-

1938 yılları arasında gerçekleşen 18 isyanın 17’si Doğu Anadolu’da meydana

gelmiş ve bunlardan 16’sına Kürtler katılmıştır.103

Cumhuriyet döneminde Kürt isyanları, sayısal olarak artmasının yanı

sıra niteliksel bir değişme de yaşamıştır. Kürt isyanları aşiret çıkarlarını

savunmaktan ziyade zamanla önce dini sonra da etnik bir karaktere

bürünmüştür. İsyanların, etnik karaktere bürünmesi, Kürtlerin, Çerkez, Laz,

Abaza, Arap, Azeri ve Boşnak gruplar gibi Türk ulusuna katılmalarını

güçleştirmiştir. Mevcut durum karşısında devlet, sayılan etnik gruplara

uygulanandan farklı ulus inşası yöntemlerini ele almıştır, bu yöntemlerden en

önemlisi 1934 tarihli İskan Kanunu’dur.

İskan Kanunu, 1925 tarihinde başlayan Kürt isyanlarının sonucu olarak

ortaya çıkmamıştır. Nitekim, isyanlar öncesinde de Doğu ve Güneydoğu’ya

yönelik olarak raporlar hazırlanmış ve Kürtlerin, ülkenin Batı bölgelerine iskan

ettirilmeleri bir çözüm yöntemi olarak öne sürülmüştür. Ancak 1934 tarihli

İskan Kanunu’nun, önceki iskan planlamalarından farkı; Türk kültürüne

mensup halkın, bu kültüre yabancı Doğu Anadolu bölgesinde iskanını da

içermesi olmuştur.

Ülkenin Doğusundan Batısına zorunlu göçle iskan ettirilen nüfus

rakamlar kesin olmamakla birlikte 25.000 kişidir. Batıdan Doğuya

102 Perinçek, a.g.e., ss.357-359. 103 Kirişçi, Wınrow, a.g.e., s.105.

Page 129: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

118

gerçekleştirilen iskanlar ise göçlerin isteğe bağlı ve geri dönüşü mümkün

kılmasından ötürü kalıcı olmamış ve kayda değer bir nitelik taşıyamamıştır.

Zorunlu iskan uygulamasının 1947 yılında sona ermesi ile birlikte

Batı’da bulunan Türk kültürüne yabancı unsurlar geldikleri yerlere geri

dönmüşler ve “Türk ulus inşası” başarıya ulaşamamıştır.

İskan Kanunu’nun tam anlamıyla başarıya ulaşmamasının ve ulus

inşasının tamamlanamamasının öncelikli nedeni; kanun hükümlerinin ihtiva

ettiği zorunluluk uygulamasının, ülkenin Batısına ve Doğusuna iskan

ettirilecek topluluklar için farklılık arz etmesidir. Doğu’da iskana tabi tutulan

Türk kültüründen topluluk, zorunluluk uygulaması bulunmadığından tüm

teşviklere rağmen eski yerleşimlerine geri dönmüştür.

Ülkenin Doğusundan Batısına göç ettirilen Türk kültürüne mensup

olmayan topluluk ise, zorunlulu iskan uygulamasının yürürlükten kalkması ile

önceki iskan yerlerine geri dönmüş ve yaşamlarına kaldıkları yerden devam

edebilmiştir. Batı’da zorunlu iskana tabi tutulan toplulukların yaşamlarına

kaldıkları yerden devam edebilmelerinde, İskan Kanunu ile kararlaştırılan ağa

ve şeyhlere ait olan toprakların köylülere dağıtılmaması ve ağaların kendi

yerlerine geri dönmeleri ile birlikte toprakların kendilerine iade edilmesi etkili

olmuştur.104

İskan Kanunlarının, ülkenin Doğu bölgelerinde başarıya

ulaşamamasının bir diğer nedeni ise; ulus inşasında kullanılan ekonomik

kalkınma ve entegrasyon ile bölgenin eğitimine yapılacak katkılara gereken

önemin verilmemesidir. Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan

Kürtler, ulus-devlet anlayışının öncesinde olduğu gibi İran, Irak ve Suriye ile

sınır ticaretini devam etmiş, bölgeye yönelik olarak herhangi bir kalkınma

104 Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, I.Cilt (1884-1938), Ankara, Remzi Kitabevi, 2001, ss.314-315.

Page 130: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

119

projesi uygulanmamış ve Kazım Karabekir’in ziraat projesi de göz ardı

edilmiştir.105

İskan Kanun, “tek bir lisan konuşan, aynı düşünen ve hisseden bir

memleket yaratmayı” yani “Türk ulus inşasını” amaçlamış, ancak sadece

ülkenin bir kısmını, tek bir yöntemle inşa etmeyi amaçlayan bu uygulama

başarısız olmuştur.

105 Akyol, a.g.e., s.110.

Page 131: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

SONUÇ

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda yönetici elit tarafından, ulusun

içsel unsurları, Hroch’un sınıflandırmasında yer alan ilk iki aşama (ulus

niteliklerinin araştırılması ve ulus bilincinin yaratılması) için kullanılırken,

ulusun dışsal unsuru, ulusun ortaya çıkmasının son aşaması olan kitlesel bir

hareketin oluşmasında etkili olmuştur.

Ulusun içsel öğelerinden din, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus inşasında

göz önünde bulundurulan ilk kriter olmuş ve devlet-ulus benzeşmesinde,

“Müslüman devlet ulusunun da Müslüman olması” kriteri benimsenmiştir.

Kuşkusuz bu anlayışın benimsenmesinde; Hıristiyan işgal güçlerine karşı

verilen Milli Mücadele, Osmanlı devletinin yıkılma süreci içerisine girmesi ile

işgal kuvvetleri ile birlikte hareket eden gayrimüslim tebaa ve yeni kurulan

devletin nüfusunun büyük çoğunluğunun Müslüman olması ile Osmanlı

devletine nazaran daha homojen bir yapı ihtiva etmesinin etkisi büyüktür.

Ancak esas sebep, ulus-devlet kurgusunun sağlam olması idealidir.

Müslüman vatandaşlara sahip olma anlayışı ya da ulus inşasının ilk

aşaması, devletin kuruluşu ile eş zamanlıdır: Lausanne Barış Antlaşması.

Antlaşma göstermiştir ki homojen ulusun varlığı ile sağlam ulus-devlete sahip

olma anlayışı sadece Türkiye Cumhuriyeti tarafından benimsememektedir ve

Yunanistan da aynı amacı gerçekleştirme peşindedir. Sonuçta Lausanne

Barış Antlaşmasına ek bir protokol ile Türk ve Yunan halklarının mübadelesi

kararlaştırılmış ve 1924-1926 yılları arasında nüfus mübadelesi

gerçekleştirilmiştir. Aslında mübadele 1922 Eylül ayında Yunan orduları ile

birlikte Anadolu Rumlarının Yunanistan’a kaçışı ile başlamış ve

Yunanistan’da bulunan Türklerin Türkiye’ye zorunlu göçü ile yasal hale

bürünmüştür. 1922-1926 yılları arasında yaklaşık 2.000.000 insanın yer

değiştirdiği bu zorunlu göç uygulaması dünyadaki ilk ve tek uygulamadır.

Page 132: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

121

Sonuçta mübadele amacına ulaşabilmiş ve homojen bir ulus inşa

edilebilmiş midir? Her iki devlet için de bu sorunun cevabı kısmen evet,

kısmen hayırdır. Sorunun cevabı evettir, çünkü her iki devlette de nüfusun

büyük çoğunluğu Türk veya Yunandır. Sorunun cevabı hayırdır, çünkü

ulusların diğerine tahammül edemeyerek daha kötü felaketlere

sürüklenmesini engellemek için yapılan mübadele tam tersi bir netice

yaratmış ve içindeki az miktar azınlıktan (Türk/Rum) rahatsız olunur hatta bu

azınlıkların “kin state” lerine karşı bile kadim nefretler beslenir hale

gelinmiştir.

Mübadeleden öte ulus inşasının ilk aşamasında din kriterinin esas

alındığını gösteren bir başka örnek de Türk etnisitesine mensup olmasına

rağmen Müslüman olmadıkları için Türkiye’ye yerleşmelerine izin verilmeyen

Gagavuz Türkleridir.

İçteki faklılıkları dışarı atan, dıştaki benzerlerini de içeri alan Türkiye

Cumhuriyeti için ulus inşasının ikinci aşamasını, ulusun bir diğer içsel öğesi

dil oluşturmuştur. Ülkenin farklı bölgelerinde farklı bir dil konuşan, farklı etnik

kökenden geldiklerine inan ve daha da önemlisi devlet/rejim aleyhtarı

ayaklanma çıkaran halka, Türk kültürüne ait olduğunun hatırlatılması

gerekmiştir.

1927 yılında 13.6 milyonluk nüfusun %9’u anadilini Kürtçe olarak ifade

etmiş, aynı oran 1935 nüfus sayımına göre 16.598.037 olan toplam nüfusta

da değişiklik göstermemiştir.1 Bu oranlar yönetici elitte kaygıya neden olmuş

ve Türk kültürüne sahip olmayan unsurlar ile Türk kültürüne sahip ulusun yer

değiştirmesini öngören 1934 tarihli İskan Kanunu’nun uygulanmasına

geçilmiştir.

1 Ali Erman Özsoy, İsmet Koç, Aykut Toros, “Türkiye’nin Etnik Yapısının Ana Dil Sorunlarına Göre Analizi”, Nüfus Bilim Dergisi, Yıl: 1992, Say: 14., ss.109-110.

Page 133: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

122

1934 tarihli İskan Kanunu amacına ulaşmış ve homojen bir ulus inşa

edilmesi kapsamında tek hakim kültürün Türk kültürü olmasını sağlayabilmiş

midir? Bu sorunun cevabı 1945 nüfus sayımına göre evet olabilir, nitekim

1945 nüfus sayımına göre 18.790.174 toplam nüfusa sahip Türkiye’de

anadilini ve ikinci dilini Kürtçe olarak belirten kişi sayısı: 1.137.532’dir yani

nüfusun %6’sıdır ve bu rakam 10 yıl öncesine göre %3’lük bir azalışa işaret

etmektedir.2

Ancak sorunun cevabı kesinlikle hayırdır, çünkü İskan Kanunu, tek

taraflı işleyen bir mekanizmayı öngörerek Türk kültürüne mensup kişilerin, bu

kültürün hakim olmadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da iskanını zorunlu

kılmamış, dolayısıyla bu yerler Türk kültürünün bir parçası olamamıştır. Bunu

kanıtlamanın en iyi yolu da yine bir nüfus sayımına ilişkin rakamlardır. 1990

yılına ait nüfus sayımında anadil sorusu yer almamasına rağmen, 1965 yılı

rakamlarına atıfta bulunularak projeksiyon yöntemiyle yapılan tahmine göre;

anadilini Kürtçe olarak belirten kişilerin sayısı %6’dır ve bu rakam, İskan

Kanunu uygulamasının hemen ardından gerçekleştirilen nüfus sayımı verileri

ile aynıdır.3 Nüfus sayımının ötesinde Türkiye’de bulunan Kürtlerin anadilde

eğitim, Kürtçe televizyon/radyo yayını gibi talepleri de İskan Kanununun

amacına ulaşamadığının en güncel kanıtlarıdır.

Devlet inşası, ulus inşasından önce gerçekleşebildiği gibi ortak bir

sadakat ve bağlılık duygusu ile ulusal kültür olmadan da varolabilir. Ulus

inşası ise; etnik, ırksal, sınıfsal ayrılıklar bir devletin birliğini, meşruluğunu ve

varlığını tehdit etmeye devam ettiği sürece tamamlanamayacaktır. Devlet, bu

noktada yeni tedbirler alma gereğini duyacak ve ulus-devlet inşa etmek için

içerisinde zorunlu göçün de yer aldığı yeni arayışlar içerisine girecektir.

Osmanlı devletinde, imparatorluğun gelirini artırmak, “reaya”yı en

verimli sahalarda ve rasyonel bir şekilde çalıştırmak, yeni fethedilen

2 Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğü Kayıtları, Ankara, 1950, s.108. 3 Özsoy, Koç, Toros, a.g.e., s.110.

Page 134: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

123

memleketi şenlendirmek, askeri sevkiyatı ve erzak tedarikini kolaylaştıracak

şekilde yollar boyunca köyler ve kasabalar kurarak nakliyat ve seyahati

teşkilatlandırmak ve nihayetinde yabancı bir memlekette diğer düşman

unsurlar arasında yerleştirilecek Türk ve Müslüman muhacirler ile siyasi ve

askeri emniyeti sağlamak gibi gayeler ile iskan politikasının bir parçası haline

getirilen “zorunlu göç” uygulaması4, “ulus inşasında” kullanılabilir bir araç

değildir.

Ne Türk-Yunan nüfus mübadelesinde, ne de 1934 tarihli İskan Kanunu

uygulamasında “zorunlu göç” yöntemiyle ulus inşası amacına ulaşabilmiştir.

Hatta homojenleştirme amacı farklı etnik mensubiyetlerin birbirlerini algılayış

tarzlarını radikalleştirerek sorunun günümüze kadar gelmesine menfi

anlamda katkı sağlamıştır.

4 Ömer Lütfi Barkan, “Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt:13, Yıl:1951-1952, ss.57-58.

Page 135: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

124

KAYNAKÇA

“150’likler ve Hoybun Cemiyeti”, Toplumsal Tarih, Şubat 1999, s.51. AĞANOĞLU, H.Yıldırım, Osmanlı’dan Cumhuriyete Balkanlar’ın Makus Tarihi:Göç, İstanbul, Kum Saati Yayınları, 2001. AKGÖNÜL, Samim ,“Göçmenliğe Dair Kelimeler,” Virgül, Mayıs 2006, ss.58-71. AKGÜN, Seçil, “Birkaç Amerikan Kaynağından Türk-Yunan Mübadelesi Sorunu”, 3. Askeri Tarih Semineri-Türk-Yunan İlişkileri, Ankara, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 1986. AKIN, Rıdvan, “TBMM’nin Lausanne Siyaseti ve Heyet-i Murahhasa’nın Karşılaştığı Belli Başlı Sorunlar”, Belgelerle Türk Tarihi, Haziran 2000, Sayı:41, ss.32-47. AKTAR,Ayhan, “Nüfusun Homojenleştirilmesi ve Ekonominin Türkleştirilmesi Sürecinde Bir Aşama”, Der: Renee HIRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.111-161. -----------------, “Türk Yunan Nüfus Mübadelesinin İlk Yılı: Eylül 1922-Eylül 1923”, Der.Müfide PEKİN, Yeniden Kurulan Yaşamlar: 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.41-75. AKYOL, Mustafa, Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek, Yanlış Giden Neydi, Bundan Sonra Nereye? İstanbul,Doğan Kitap, 2006. ALAKOM, Rohat, “Kürt Örgütlenme Tarihi”, Tarih ve Toplum, Ocak 2001, Sayı 205, ss.19-21. ALEXANDİRİS, Alexis, “Din ve Etnisite: Yunanistan ve Türkiye’deki Azınlıkların Kimlik meselesi”, Der: Renee HIRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss. 185-209. Ana Britanica, Cilt-9. Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Ankara, Seçkin Kitabevi, 1985. ARI, Kemal, Büyük Mübadele: Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2003.

Page 136: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

125

-----------------, “Yunan İşgalinden Sonra İzmir’de Emval-i Metruke ve Fuzuli İşgal Sorunu”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 15, Temmuz 1998, ss.678-694. -----------------, “Cumhuriyet’in Nüfus Politikası”, Toplumsal Tarih, Kasım 2003, ss.28-31. -----------------, “Cumhuriyet Dönemi Nüfus Politikasını Belirleyen Temel Unsurlar”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Mart 1992, s.406-412. ARMAOĞLU, Fahir, 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1995, İstanbul, Alkım Yayınevi. AYDEMİR, Şevket Süreyya, İkinci Adam, I.Cilt (1884-1938), Ankara, Remzi Kitabevi, 2001. BARKAN, Ömer Lütfi, “Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt:13, Yıl:1951-1952, ss.42-70. BARUTCISKI, Michael, “Lozan’a Yeniden Bir Bakış: Uluslararası Hukuk ve Siyasette Nüfus Mübadeleleri”, Der: Renee HIRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.31-54. Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğü Kayıtları, Ankara, 1950, s.108. BAYSANOĞLU, Şevket (Haz.), Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler-Ziya Gökalp, İstanbul, Sosyal Yayınlar, 1992. BAYUR, Yusuf Hikmet, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1995. BEDİRHAN, Celadet Ali, Kürt Sorunu Üzerine, Avesta, 1997. BELLİ, Mihri, Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi-Ekonomik Açıdan Bir Bakış, İstanbul, Belge Yayınları, 2006. BEŞİKÇİ, İsmail, Doğu Anadolu’nun Düzeni Sosyo-Ekonomik ve Etnik Temelleri, Ankara, Yurt Kitap-Yayın, 1990. --------------, CHF Tüzüğü (1927) ve Kürt Sorunu, Ankara, Yurt Kitap Yayın, 1990. --------------, CHF’nın Programı (1931) ve Kürt Sorunu, Ankara, Belge Yayınları, 1990.

Page 137: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

126

--------------, Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi, Ankara, Yurt Kitap Yayın, 1992. BİLGİN, Nuri, “Cumhuriyetçi Yurttaşlık Modeli ve Yeni Meydan Okuyuşlar,” Demokrasi Platformu, Yıl:2, Sayı:5, Kış 2006, ss.1-18. BULUT, Faik, Dersim Raporları, İstanbul, Evrensel Basım Yayın, 2005. --------------, Kürt Sorununa Çözüm Arayışları-Devlet ve Parti Raporlarlı, Yerli ve Yabancı Öneriler (1920-1997), İstanbul, Ozan Yayıncılık, 1998. Büyük Kültür Ansiklopedisi, Cilt: 10. CENGİZKIRAN, Ali, “Türkiye’de Mübadele Konut ve Yerleşim Politikası”, Der. Müfide PEKİN, Yeniden Kurulan Yaşamlar-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, ss.285-337. CİLLAV, Haluk, Nüfus İstatistikleri ve Demografinin Genel Esasları, İstanbul, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, 1960. COLONAS, Vassilis, “1923’ten Önce ve Sonra Küçük Asya Rumlarının Konut Sorunu ve Mimari Tarzı”, Der: Renee HIRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, ss.249-270. ÇAY, Abdülhaluk, Her Yönüyle Kürt Dosyası, Ankara, Turan Kültür Vakfı Yayınları, 1996. CELİL, Celile, M.S. LAZAREV, O.D.İ.JAGALİNA, M.A.GASARATYAN, Ş.MİHOYAN, Yeni ve Yakın Çağda Kürt Siyaset Tarihi, İstanbul, Peri Yayınları, bilatarih. ÇİÇEKOĞLU, Feride, Suyun Öte Yanı, İstanbul, Can Yayınları, 1992. DÜNDAR, Fuat, İttihat ve Terakki’nin Müslümanları İskan Politikası, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001. Dünya Mültecilerinin Durumu “Bir İnsanlık Sorunu, BMMYK, Oxford University Press, 1999. ERÖZDEN, Ozan, Ulus-Devlet, Ankara, Dost Kitabevi, 1997. FIRAT, Melek, “1913-1923 Yunanistan’la ilişkiler”, Ed.Baskın ORAN Türk Dış Politikası, Cilt:I, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001,ss.178-238.

Page 138: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

127

GERAY, Cevat, Türkiye’den ve Türkiye’ye Göçler ve Göçmenlerin İskanı,SBF Maliye Enstitüsü Dergisi, 1962, ss.1-34. GÖÇER, Orhan, Ülke Planlama İlkeleri, İstanbul, Yıldız Üniversitesi Matbaası, 1990. GÖKTAŞ, Hıdır, Kürtler, İsyan, Tenkil, İstanbul, Alan Yayıncılık, 1991. GÜMÜŞ, Okan, Aziz SEVİ, Ansiklopedik Uluslararası İlişkiler Sözlüğü Ankara, Polat Yayınları, 1991. GÜRİZ, Adnan, Türkiye’de Nüfus Politikası ve Hukuk Düzeni, İstanbul, Türkiye Kalkınma Vakfı Yayınları, 1975. GÜRÜN, Kamuran, Savaşan Dünya ve Türkiye, İstanbul, Bilgi Yayınevi, 1986. Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet ve Yerinden Edinilmiş Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru, İstanbul, TESEV, 2006. HALAÇOĞLU, Yusuf, 18.Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1991. HASRETYAN, M.A., AHMAD, K.M., 1925 Kürt Ayaklanması, Medya Güneşi Yayınları, 1992. HIRSCHON, Renee, “Lozan Sözleşmesi’nin Sonuçları: Genel Bir Bakış”, Der: Renee HIRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.17-30. HROCH, “From National Movement to the Fully-Formed Nation-The Nation-Building Process in Europe”, New Left Review, Sayı:198 (Mart-Nisan 1993), ss.3-20. JWAİDEH, Wadie, Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi Kökenleri ve Gelişimi, İstanbul, İletişim Yayınları, 1999. KAYA, Ferzende, Mezopotamya Sürgünü-Abdülmelik Fırat’ın Yaşam Öyküsü-, İstanbul, Anka Yayınları, 2003. KİLİ, Suna, GÖZÜBÜYÜK, A.Şeref, Türk Anayasa Metinleri, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Bilatarih. KİRİŞÇİ, Kemal, M.WINROW, Gareth, Kürt Sorunu-Kökeni ve Gelişimi, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2002.

Page 139: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

128

KOÇAK, Cemil, Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945), Cilt-1, İstanbul, İletişim Yayınları, 2003. KONTOİORGİ, Elisabeth, “Makedonya’nın Yunanistan’a Ait olan Kısmına Mülteci Yerleşiminin Ekonomik sonuçları, 1923-1932”, Der: Renee HIRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.89-110. KOUFOPOULOU, Sophia, “Türkiye’de Müslüman Giritliler” Der: Renee HIRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.313-328. KÖKER, Osman, “Kürt İsyanlarının Liderleri Nasıl Yargılandı, Nasıl Asıldı?”, Toplumsal Tarih, Temmuz 1999.ss. 1-8. KURUBAŞ, Erol, Asimilasyondan Tanınmaya Uluslararası Alanda Azınlık Sorunları ve Avrupa Yaklaşımı, Ankara, Asil Yayın Dağıtım, 2004. KÜRŞAT, Cengiz, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Lausanne Murahhas Heyeti’ne Verilen Talimatlar”, Belgelerle Türk Tarihi, Temmuz 1998, Sayı:18, ss.1-26. Malmisanij, Kürt Milliyetçiliği ve Dr. Abdullah Cevdet, Jina Nu Yayınları, 1986. MERAY, Seha L., Lausanne Barış Konferansı Tutanaklar-Belgeler, İstanbul, YKY, 2001. MUMCU, Uğur, Kürt-İslam Ayaklanması (1919-1925), Ankara, Um:Ag, 2005. --------------, Kürt Dosyası, Ankara, Um:Ag, 2005. NUR, Rıza, Hayat ve Hatıratım, Cilt 3, İstanbul, Altındağ Yayınevi,1968. NUR, Rıza, GREW, Joseph C., Lausanne Barış Konferansı’nın Perde Arkası, İstanbul, Örgün Yayınevi, 2003. NURİ H., İskan ve Muhaceret, İstanbul, Tecelli Matbaası, 1934. Nüfus Hareketleri İstatistiği, Ankara, Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğü, 1948. ORAN, Baskın, “Kalanların Öyküsü”, Der. Renee HİRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.161-164.

Page 140: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

129

ORHONLU, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskanı, İstanbul, Eren Yayıncılık, 1987. ÖZERENGİN, Faruk (Haz.), Kürt Meselesi-Kazım Karabekir, İstanbul, Emre Yayınların, 2006. ÖZSOY, Ali Erman, İsmet KOÇ, Aykut TOROS, “Türkiye’nin Etnik Yapısının Ana Dil Sorunlarına Göre Analizi”, Nüfus Bilim Dergisi, Yıl 1992, Sayı 14, ss.95-117. PALLİS, Alexander Arastasius, Yunanlıların Anadolu Macerası (1915-1922), Çev. Orhan AZİZOĞLU, İstanbul, YKY, 1997. PAZARCI, Hüseyin, Uluslararası Hukuk Dersleri -II.Kitap, Ankara, Turhan Kitabevi, 1999. PENTZOPOULOS, D. Mounton, Balkan Exchange of Minorities and It’s İmpact Upon Greece, Paris, 1962, ss.165-185. PERİNÇEK, Doğu, Kurtuluş Savaşında Kürt Politikası, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2000. PETRONADİS, Argiris, Hacıustalar-Akmağdeni’nden Aridea’ya Bir Mübadele Öyküsü, İstanbul, Kitap Yayınevi, 2004. SEYYAR, Ali, Sosyal Siyaset Terimleri-Ansiklopedik Sözlük, İstanbul, Beta Basım, 2002. SOYSAL, İsmail, Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları (1920-1945), Cilt I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1983. ŞİMŞİR, Bilal, Lausanne Telgrafları: Türk Diplomatik Belgelerinde Lausanne Barış Konferansı (Kasım 1922-Şubat 1923), c.1, Ankara TTK, 1990. TEKELİ, İlhan, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Nüfusun Zorunlu Yer Değiştirmesi ve İskan Sorunu”, Toplum ve Bilim, Sayı: 50, Yaz 1990, ss. 49-71. TOK, Nafiz, “Çokkültürcülüğe Bir Yanıt Olarak Tekkültürcülük ve Çokkültürcülük,” Demokrasi Platformu, Yıl:2, Sayı:5, Kış 2006, ss. 19-35. TOPLU, Abdülhadi, Tarih İçinde Anadolu Sakinleri ve İsyanlar-Ayaklanmalar, Ocak Yayınları, Ankara, 1996. TSİTSELKİS, Konstantinos, “1923’ten Önce Yunanistan’da Müslüman Cemaatler-Yasal Süreklilikler ve İdeolojik Tutarsızlıklar”, Der. Müfide PEKİN,

Page 141: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

130

Yeniden Kurulan Yaşamlar-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss. 341-356. Türk Hukuk Lügatı, Ankara, Başbakanlık Yayınları, 1991. Türkçe Sözlük, Ankara, Dil Derneği, 1991. TÜRKER, Orhan, “Ahali Mübadelesinin 75. Yılı”, Tarih ve Toplum, Nisan 1998, sayı 172, ss. 323-348. Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar (1924-1938), Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Ankara, 1972. TBMM Gizli Celse Zabıtları, 4 Nisan 1922, Devre I, Cilt.3. Ankara, İş Bankası Yayınları, 1985. TBMM Zabıtları, Devre:II, içtima:II, Cilt:9, 25 Şubat 1925. TBMM Zabıtları, Devre:II, içtima:II, Cilt:9, 27 Ekim 1924. TBMM Zabıtları, Devre:II, İçtima:II, Cilt:15, 4 Mart 1925. TBMM Zabıtları, Devre:IV, Cilt:23-24, 6 Haziran 1934. TBMM Zabıtları, Devre:IV, Cilt:23, 7 Haziran 1934. UMAR, Bilge, Yunanlılar ve Anadolu Rumlarının Anlatımıyla İzmir Savaşı, Ankara, İnkılap, 2002. VAN BRUİNESSEN, Martin, Ağa, Şeyh ve Devlet, Ankara, Özge Yayınları, Bila tarih. YALÇIN, Kemal, Emanet Çeyiz-Mübadele İnsanları, İstanbul, Doğan Kitap, 1999. YEĞEN, Mesut, Devlet Söyleminde Kürt Sorunu, İstanbul, İletişim Yayınları, 2006. YEROLYMPOS, Alexandra, “Yunanistan’da İki Savaş Arası Dönemde Şehir Planlama ve Mülteciler Sorunu: Geçici Çözümler ve Uzun Vadeli Zararlar”, Der: Renee HIRSCHON, Ege’yi Geçerken-1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, ss.209-224. YILDIZ, Ahmet, “Ne Mutlu Türküm Diyebilene”: Türk Ulusal Kimliğinin Etno-Seküler Sınırları (1919-1938), İstanbul, İletişim Yayınları, 2001.

Page 142: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

131

YILDIZ, Hasan, 20.Yüzyıl Başlarında Kürt Siyasası ve Modernizim, İstanbul, Nüjen Yayınları, 1996.

Page 143: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

130

TÜRK VE RUM NÜFUS MÜBALESİNE İLİŞKİN SÖZLEME VE PROTOKOL İmza tarihi 30 Ocak 1923

Madde 1. Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden

Türk uyrukları ile, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan

uyrukların, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine

girişilecektir.

Bu kimselerden hiçbiri, Türk hükümetinin izni olmadıkça Türkiye’ye ya

da Yunan hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan’a dönerek orada

yerleşmeyecektir.

Madde 2. Birinci maddede öngörülen mübadele:

a) İstanbul’da oturan Rumlar,

b) Batı Trakya’da oturan Müslümanları kapsamayacaktır.

1912 Yasası ile sınırlandırıldığı biçimde İstanbul Belediye sınırları

içinde 30 Ekim 1918 gününden önce yerleşmiş bulunan tüm Rumlar,

İstanbul’da oturan Rumlar sayılacaktır.

1913 Bükreş Antlaşmasının saptamış olduğu sınır çizgisinin

doğusundaki bölgeye yerleşmiş tüm Müslümanlar, Batı Trakya’da oturan

Müslümanlar sayılacaklardır.

Madde 3. Karşılıklı olarak, üzerindeki Rum ve Türk nüfusu

mübadele edilecek olan toprakları 18 Ekim 1912 tarihinde sonra bırakıp

gitmiş olan Rumlar ve Müslümanlar 1. maddede öngörülen mübadelenin

kapsamına girer sayılacaklardır.

İşbu Sözleşmede kullanılan “göçmen” terimi, 18 Ekim 1912 tarihinden

sonra göç etmesi gereken ya da göç etmiş bulunan tüm gerçek ya da tüzel

kişileri kapsamaktadır.

Page 144: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

131

Madde 4. Aileleri Türk ülkesini daha önce bırakıp gitmiş olup da

kendileri Türkiye’de alıkonulmuş bulunan Rum halkından vücutça sağlam

erkekler, işbu Sözleşme uyarınca, Yunanistan’a gönderilecek ilk kafileyi

oluşturacaktır.

Madde 5. İşbu Sözleşmenin 9. ve 10. maddelerindeki çekinceler

saklı kalmak üzere, bu Sözleşme uyarınca yapılacak mübadele yüzünden,

Türkiye’deki Rumların ya da Yunanistan’da Türklerin mülkiyet haklarına ve

alacaklarına hiçbir zarar verilmeyecektir.

Madde 6. Mübadele edilecek halklara mensup bir kimsenin, hangi

nedenle olursa olsun, gidişine hiçbir engel çıkartılmayacaktır. Bir göçmeni,

kesinleşmiş bir hapis cezası bulunduğu, henüz kesinleşmemiş bir cezaya

çarptırıldığı, ya da kendisine karşı ceza kovuşturması yürütüldüğü durularda,

söz konusu göçmen, cezasını çekmek ya da yargılanmak üzere, kendisine

karşı kovuşturmada ulunan ülkenin makamlarınca, gideceği ülkenin

makamlarına teslim edilecektir.

Madde 7. Göçmenler, bırakıp gideceği ülkenin uyrukluğuna

yitirecekler ve vardıkları ülkenin topraklarına ayak bastıkları anda, bu ülkenin

uyrukluğunu edinmiş sayılacaklardır.

İki ülkeden birini yada ötekini daha önce bırakıp gitmiş olan ve henüz

yeni bir uyrukluk edinmemiş bulunan göçmenler, bu yeni uyrukluğu, işbu

Sözleşmenin imzası gününde edinmiş olacaklardır.

Madde 8. Göçmenler her çeşit taşınır mallarını yanlarında

götürmekte ya da bunları taştırmakta serbest olacaklardır. Bu yüzden

kendilerinden çıkış ya da giriş resmi ya da herhangi başka bir resim

alınmayacaktır.

Bunu gibi, işbu Sözleşme uyarınca bağıtlı devletlerden birinin ülkesini

bırakıp gidecek her topluluk üyesinin (camiler, tekkeler, medreseler, kiliseler,

manastırlar, okullar, hastaneler, dernekler, birlikler ve tüzel kişiler, ya da ne

Page 145: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

132

çeşit olursa olsun, başkaca tesisler personelini de kapsamak üter) kendi

topluluklarının taşınır mallarını yanlarında serbestçe götürmeğe ya da

taşıttırmağa haklı olacaktır.

11. maddede öngörülen Karma Komisyonun tavsiyesi üzerine, her iki

ülke makamlarınca, taşım işlerinde en geniş kolaylıklar sağlanacaktır.

Taşınır mallarının tümünü ya da bir ölümünü yanlarında

götüremeyecek olan göçmenler, bunları oldukları yerde bırakabileceklerdir

Bu durumda, yerel makalar, bırakılan taşınır malların dökümünü ve değerini,

ilgili göçmenin gözleri önünde saptamakla görevli olacaklardır. Göçmenin

bırakacağı taşınır malların dökümünü ve değerini gösteren tutanakla dört

örnek olarak düzenlenecek ve bunlardan biri yerel makamlarca saklanacak,

ikinci 9. maddede öngörülen arıtım işlemine temel alınmak üzere, 11.

maddede öngörülen Karma Komisyonuna sunulacak, üçüncüsü göç edilecek

ülkenin Hükümetine, dördüncü de göçmene verilecektir.

Madde 9. 8. maddede söz konusu olan göçmenlerin ve

toplulukların, kent ya da köylerdeki taşınmaz malları ile bu göçmenlerin ya da

topluların bırakmış oldukları taşınır mallar, 11. maddede öngörülen Karma

Komisyonca, aşağıdaki hükümler uyarınca arıtılacaktır:

Zorunlu mübadele uygulanacak bölgelerde bulunup mübadele

uygulanmayacak bir bölgede yerleşmiş toplulukların di ya da yardım

kurumlarının malları da, ödeş koşullar içine, arıtılacaktır.

Madde 10. Bağıtlı Yüksek Tarafların ülkelerin daha önceden bırakıp

gitmiş olan ve işbu Sözleşmenin 3. maddesi uyarınca nüfus mübadelesinin

kapsamına girer sayılan kimselerin taşınır ya da taşınmaz mallarının arıtımı,

9. madde uyarınca ve Türkiye ile Yunanistan’da, 18 Ekim 1912 gününden bu

yana yürürlüğe konulmuş yasalara ve her çeşit yönetmeliklere göre, ya da

başka herhangi bir zoralım, zorla satın alım vb. gibi, işbu mallar üzerindeki

mülkiyet hakkını her hangi bir yolan kısıtlayıcı nitelikte hiçbir önleme konu

olmaksızın, yürütülecektir. İşbu maddede ve 9. maddede söz konusu mallar,

Page 146: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

133

bu çeşit bir önleme konu olursa, bu mallara 11. maddede öngörülen

Komisyonca, bu önlemler uygulanmamışçasına, değer biçilecektir.

Kamulaştırılmış mallara gelince, Karma Komisyon, her iki ülkede

mübadele kapsamına girecek kimlerin olup da mübadele uygulanacak

toplada bulunan ve 18 Ekim 1912’den sonra kamulaştırılmış olan bu mallara

yeniden değer biçecektir. Komisyon, bir zarar verilmiş olduğunu görürse,

bunun onarılması için mal sahiplerinin alacak hesabına ve kamulaştırılan

taşınmaz malın bulunduğu ülke Hükümetin borcuna geçilecektir

8. ve 9. maddelerde söz konusu kimlere, şu yada bu yoldan

yararlanmaktan yoksun bırakıldıkları malların gelirlerini elde edememişlerse,

bu gelirlerin tutarının kendilerine geri verilmesi, Savaş öncesi ortalama gelir

temel alınarak ve Karma Komisyonunca saptanacak yöntemler uyarınca,

sağlanacaktır.

Yunanistan’daki Vakıf mallarının ve bunlardan doğan hak ve çıkarların

ve Türkiye’de Rumların benzer tesislerin arıtımına girişirken, 11. maddede

öngörülen Karma Komisyon, bu tesislerin ve bunlarla ilgili bulunan özel

kişilerin haklarını ve çıkarlarını bütünüyle korumak amacıyla, daha önce

yapılmış antlaşmalarda kabul edilen ilkelerden esinlenecektir.

11. maddede öngörülen Komisyon, bu hükümleri uygulamakla görevli

olacaktır.

Madde 11. İşbu Sözleşmenin yürürlüğe girişinden başlayarak bir aylık

süre içinde, Bağıtlı Yüksek Taraflardan her birinden dört ve 1914-1918

Savaşına katılmamış devletlerin uyrukları arasından Milletler Cemiyeti

Konseyi’nin seçeceği üç üyeden oluşan ve Türkiye’de ya da Yunanistan’da

toplanacak olan, bir Karma Komisyon kurulacaktır. Komisyonun Başkanlığını,

tarafsız üç üyeden her biri sıra ile yapacaktır.

Karma Komisyon, gerekli göreceği yerlerde her biri bir Türk ve bir

Yunanlı üye ile Karma Komisyonca atanacak tarafsız bir Başkandan

oluşacak ve Karma Komisyona bağlı kalarak çalışacak Alt-Komisyonlar

kurmağa yetkili olacaktır. Karma Komisyon, Alt-Komisyonlara verilecek

yetkileri kendisi saptayacaktır.

Page 147: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

134

Madde 12. Karma Komisyon, işbu Sözleşmede öngörülen taşınır ve

taşınmaz malların tasfiyesine girişmekle yetkili olacaktır.

Karma Komisyon, göçün ve yukarıda belirtilen arıtım işinin

yöntemlerini saptayacaktır.

Karma Komisyon, genel olarak, işbu Sözleşmenin uygulanmasında

gerekli göreceği önlemleri almağa ve bu Sözleşme yüzünden ortaya

çıkabilecek tüm sorunları karara bağlamağa tam yetkili olacaktır.

Karma Komisyonunun kararları oy çokluluğu ile alınacaktır.

Tasfiye edilecek mallara, haklara ve çıkarlara ilişin tüm itirazla Karma

Komisyonunca kesin olarak karara bağlanacaktır.

Madde 13. Karma Komisyon, ilgilileri dinledikten ya da dinlemeğe

yöntemi uyarınca çağırdıktan sonra, işbu Sözleşme uyarınca arıtılması

gereken taşınmaz mallara değer biçtirme işlemine girişmek için tam yetkili

olacaktır.

Arıtılacak mallara değer biçilmesinde, bu malların altın para ile olan

değeri temel sayılacaktır.

Madde 14. Komisyon, ilgili mal sahibine, elinden alınan ve ulunduğu

ülkenin Hükümeti emrinde kalacak olan mallar için borçlu kalınan para

tutarını belirten bir açıklama belgesi verilecektir.

Bu açıklama belgeleri temel sayılarak borçlu kalınan para tutarları,

arıtımın yapılacağı ülke ile Hükümetinin, göçmenin bağlı olduğu Hükümete

karşı bir borcu olacaktır.Göçmenin, ilke olarak göç ettiği ülkede, kendisine

borçlu bulunulan paraların karşılığında, ayrıldığı ülkede bırakmış olacağı

mallarla eşdeğerde ve nitelikte, mal alması gerekecektir.

Her altı ayda bir, yukarıda belirtilen biçimde açıklama belgeleri temeli

üzerinden, her iki Hükümetçe ödenmesi gereken paraların hesabı

çıkartılacaktır.

Arıtım işlemi bütünlediği zaman, karşılıklı borçlar birbirine eşit çıkarsa,

bunlarla ilgili hesaplar denkleştirilmiş ve kapatılmış olacaktır. Bu denkleştirme

Page 148: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

135

işleminden sonra, Hükümetlerden biri ötesine borçlu kalırsa, bu borç peşin

para ile ödenecektir. Borçlu Hükümet, bu ödeme için süre tanınmasını

isterse, Komisyon, yıllık en çok üç taksitle ödenmesi koşulu ile bu süreyi ona

tanıyabilecektir. Komisyon, bu üre içinde ödenmesi gereken faizleri de

saptayacaktır.

Ödenecek para oldukça önemli ve daha uzun sürelerin tanınmasını

gerektirmekteyse, borçlu Hükümet, borçlu olduğu paranın yüzde yirmisine

dek, Karma Komisyonca saptanacak bir parayı peşin olarak ödeyecek, geri

kalan borç için de, Karma Komisyonca saptanacak oranda faizli ve yirmi yıllık

bir süre içinde ödenmesi gereken borç senetleri çıkarabilecektir. Borçlu

Hükümet, bu borç için Komisyonca kabul edilecek sağlancalar gösterecektir.

Bu sağlancalar, Yunanistan’da Uluslar arası Komisyonca, İstanbul’da Düyun-

u Umumiye Meclisince işletilecek ve bunların gelirleri toplanacaktır. Bu

sağlancalar konusunda anlaşmaya varılmazsa, Milletler Cemiyeti Konseyi

bunların neler olacağını saptamaya yetkili olacaktır.

Madde 15. Göçü kolaylaştırmak amacıyla, ilgili devletlerce, Karma

Komisyonun saptayacağı koşullarla, Komisyona öndelik olarak ödemede

bulunacaktır.

Madde 16. Türkiye ve Yunanistan hükümetleri, işbu Sözleşme

uyarınca, ülkelerini bırakıp gidecek olan kimseler ile bu kimselerin gidecekleri

ülkelere götürülmek üzere varacakları limanlara yapılacak bildirilere ilişkin

tüm sorunlar üterinde, 11. maddede öngörülen Karma Komisyonu ile

anlaşacaklardır.

Bağıtlı Yüksek Taraflara, mübadele edilecek haklara, gidişleri için

saptanmış günden önce yurtlarını bırakıp gitmelerine yol açmak, ya da

mallarını ellerinden çıkartmak üzere, doğrudan ya da dolaylı hiçbir baskıda

bulunmamayı, karşılıklı olarak yükümlenirler.Bağıtlı Yüksek Taraflar, ülkeyi

bırakıp giden ya da gidecek olan göçmenleri hiçbir vergiye ya da olağanüstü

bir resme bağlamamayı da yükümlenirler.

Page 149: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

136

2. madde uyarınca mübadele dışında bırakılacak bölgelerde

oturanların, bu bölgelerde kalma ya da oranlara yeniden dönmek hakları ile

Türkiye ve Yunanistan’da özgürlüklerinden ve mülkiyet haklarından serbestçe

yararlanmalarına hiçbir engel çıkartılmayacaktır.Bu hüküm,mübadele dışı

bırakılacak söz konusu bölgelerde oturanların mallarını başkalarına

serbestçe geçirmelerini ve bu kimselerden Türkiye’yi ya da Yunanistan’ı

kendi istekleriyle bırakıp gitmek isteyeceklerin gidişini engelleme nedeni

olarak öne sürülmeyecektir.

Madde 17. Karma Komisyonun ve kolların çalışmaları ve işlerinin

yürütülmesi için gerekli giderler, Komisyonca saptanacak oranlara göre, ilgili

hükümetlerce karşılanacaktır.

Madde 18. Bağıtlı Yüksek Taraflar, işbu Sözleşmenin

uygulanmasının ağlamak üzere, yasalarında gerekli değişiklikleri yapmayı

yükümlenirler.

Madde 19. İşbu Sözleşme, Bağıtlı Yüksek Taraflar bakımından,

Türkiye ile yapılacak Barış Antlaşmasının bir parçasıymış gibi özdeş güçte ve

değerde sayılacaktır. İşbu Sözleşme, söz konusu Antlaşma Bağıtlı Yüksek

Tarafların her ikisince onaylanır onaylanmaz yürürlüğe girecektir.

Bu hükümetlere olan inançla, her birinin yetki belgelerinin yöntemine

uygun olduğu görülen aşağıdaki imzaların sahipleri yetkili Temsilciler işbu

Sözleşmeyi imzalamışlardır.

Lozan’a, 30 Ocak 1923 günü üç örnek olarak düzenlenmiştir. Bu

örneklerden biri Yunanistan Hükümetine, biri Türkiye Büyük Millet Meclisi

Hükümetine verilecek, üçüncüsü de, aslına uygun olan birer örneğini Türkiye

ile yapılmış arış Antlaşmasının imzalayan devletlere yollayacak olan Fransa

Cumhuriyeti Hükümetine, bu devletin arşivlerine konulmak üzere

sunulacaktır.

Page 150: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

137

İSKAN KANUNU Kanun no: 2510

Kabul tarihi: 14 Haziran 1934

Madde 1. Türkiye’de Türk kültürüne bağlılık dolayısıyla nüfus

oturuş ve yayılışının, bu kanuna uygun olarak, İcra Vekillerince yapılacak bir

programa göre, düzetilmesi Dahiliye Vekilliğine verilmiştir.

Madde 2. Dahiliye Vekilliğince yapılıp İcra Vekilleri Heyetince tasdik

olunacak haritaya göre Türkiye, iskan bakımından üç nevi mıntıkaya ayrılır.

1 numaralı mıntıkalar:Türk kültürlü nüfusunun tekasüfü istenilen

yerlerdir.

2 numaralı mıntıkalar: Türk kültürüne temsili istenilen nüfusun nakil ve

iskanına ayrılan yerlerdir.

3 numaralı mıntıkalar: Yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve

inzibat sebepleri boşaltılması istenilen ve iskan ve ikamet yasak edilen

yelerdir.

Yukarıda yazılan iskan mıntıkaların tasdikli haritasında, zamanla

ortaya çıkacak ihtiyaca göre değişiklikler yapılması Dahiliye vekilliğinin teklifi

üzerine İcra Vekilleri Heyeti kararına bağlıdır.

Fasıl: I Madde 3. Türkiye’de yerleşmek maksadıyla dışarıdan, münferiden

veya müçtemian, gelmek isteyen Türk soyundan meskun veya göçebe fertler

ve aşiretler ve Türk kültürüne bağlı meskun kimseler, işbu kanunun

hükümlerine göre Dahiliye Vekilliğinin emirle kabul olunurlar. Bunlara

(muhacir) denir. Kimlerin ve hangi memleketler halkının Türk kültürüne bağlı

sayılacağı İcra Vekilleri Heyeti kararı ile tespit olunur.

Türkiye’ye yerleşmek maksadı ile olmayıp bir zaruret ilcasile muvakkat

oturmak üzere sığınanlara (mülteci) denir. 4’üncü maddede yazılı sebepler

Page 151: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

138

bulunmayan mülteciler, Türkiye’de yerleşme isterler ve bunu yazıl ile

bulundukları yerin Hükümetine ildirirle ise muhacir muamelesi görürler. Öbür

mülteciler için Vatandaşlık Kanunu hükümleri tatbik olunur.

Dahiliye Vekilliği muhacirlerin ve mültecilerin alınma yollarını gösterir

bir talimatname hazırlar.

Madde 4. A: Türk kültürüne bağlı olmayanlar,

B: Anarşistler,

C: Casuslar,

Ç: Göçebe çingeneler,

D: Memleket dışına çıkarılmış olanlar Türkiye’ye muhacir olarak

alınmazlar, Bulaşık hastalıklar doğrudan doğruya Hükümet hastanelerine

gönderilip orada parasız tedavi olunurlar.

Madde 5. Hususi bir ahit dolayısıyla Türkiye’ye mecburi olarak

gelenler yapılan muahede hükümlerine ve Hükümetçe verilen kararlara göre

alınırlar.

Madde 6. A: Muhacirler sınırlardan girdikleri veya nakil

vasıtalarından çıktıkları yerin en büyük mülkiye memuruna kendilerini ve

ailesi fertlerini yazdırıp bir “muhacir kağıdı” almağa ve bir vatandaşlığa girme

beyannamesi imzalamağa mecburdurlar. Muhacir kağıdı muvakkat doğum

kağıdı yerine geçer ve bir yıl muteber tutulur.

B: Muhacir olarak alınanlar, İcra Vekilleri Heyeti kararı ile, hemen

vatandaşlığa alınırlar. Küçükler baba ve analarına veya hısımlarına bağlı

tutulurlar. Kimsesiz gelen –küçükler, yaşına bakılmaksızın, vatandaşlığımıza

geçirilirler.

Madde 7. A: Türk ırkından olup Hükümetten ikan yardımı

istememeyi yazı ile bildiren muhacirler ve mülteciler Türkiye içinde istedikleri

Page 152: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

139

yerde yerleşmeğe serbest bırakılırlar. Hükümetten iskan yardımı isteyenler

Hükümetin göstereceği yerlere gitmeğe mecburdurlar.

B: Türk ırkından olmayanlar, Hükümetten yardım istemeseler bile,

Hükümetin göstereceği yerde yurt tutmağa ve Hükümetin izni olmadıkça

buralarda kalmağa mecburdurlar. İzinsiz başka yere gideler ilk defasında

yerlerine çevrilirler. Tekerrürü halinde İcra Vekilleri Heyeti kararı ile,

vatandaşlıktan düşürülürler.

C: Türkiye’ye geldikleri tarihten itibaren iki yıl içinde iskan

istemeyen muhacir ve mültecilere iskan yardımı yapılmaz.

Fasıl:II Madde 8. Türkiye içinde toprağı dar veya azmaklık, bataklık,

ormanlık, dağlık ve taşlık olan yerlerde bulunan ve geçim vasıtasından

mahrum olan köyleri, gerek meskun gerek göçebe bulunsun üç numaralı

mıntıkalar halkını yaşayış ve sıhhat şartları elverişli olan yerlere nakletmeğe;

evleri dağınık köyleri daha uygun merkezlere toplamağa; huğları, obaları ve

komları söyler içine kaldırmağa ve yenilerinin yapılmasını yasak etmeğe

Dahiliye Vekili salahiyetlidir.

Madde 9. Türkiye tabiiyetinde bulunan gezginci çingeneleri ve

Türk kültürüne bağlı olmayan göçebeleri, toplu olmamak üzere kabalara ve

serpiştirme suretiyle Türk kültürlü köylere dağıtıp yerleştirmeğe,: casuslukları

sezilenleri sınır boylarından uzaklaştırmağa ecnebi tebaası gezginci

çingeneleri ve Türk kültürüne bağlı olmayan göçebeleri milli sınırlar dışına

çıkarmağa Dahiliye Vekili salahiyetlidir.

Madde 10. A: kanun aşirete hükmi şahsiyet tanımaz. Bu hususta

herhangi bir hüküm, vesika ve ilana müstenit de olma tanınmış haklar

kaldırılmıştır. Aşiret reisliği, beyliği, ağalığı ve şeyhliği ve bunların herhangi

bir vesikaya veya görgü ve göreneğe müstenit her türlü teşkilat ve taazzuvları

kaldırılmıştır.

Page 153: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

140

B: Bu kanunun neşrinden önce herhangi bir hüküm veya vesika ile

veya örf ve adetle aşiretlerin şahsiyetlerine veya onlara izafetle Reis, Bey,

Ağa ve şeyhlerine ait olarak tanınmış, kayıtlı, yatısız, bütün gayrimenkullar

devlete geçer. Bu kanun hükümlerine ve devletçe tutulan usullere göre bu

gayrimenkullar muhacirlere, mültecilere, göçebeler, naklolunanlara, topraksız

veya az topraklı yerli çiftçilere dağıtılıp tapuya bağlanır. Bu gayrimenkulların

aidiyeti tapu sicillerindeki kayıtlara göre tespit olunur. Tapu sicillerinde

aidiyete dair bir kayıt yoksa veyahut kayıtlar yalnız şahıslar namına olupta

halk arasında bunların aşirete ait olduğu şayi bunuyor ve aşiret fertleri de bu

gayrimenkullardan başkasına sahip bulunmuyorlarsa aidiyet, tahkikat

üzerine, o yerin idare heyeti kararı ile hallolur; idare heyetlerinin valilerce

tasdik edilen bu kararı kat’idir.

C: Bu kanunun neşrinden önce aşiretlere reislik, beylik, ağalık,

şeyhlik yapmış olanları ve yapmak isteyenleri ve sınırlar boyunda

oturmasında emniyet ve asayiş bakımından mahzur bulunanları, aileleri ile

birlikte, münasip yerlere naklettirip yerleştirmeğe İcra Vekilleri Heyeti karı ile,

Dahiliye Vekilli salahiyetlidir.

Ç: Türk tebaasında olupta Türk kültürüne bağlı bulunmayan

aşiretler fertlerinin dağınık olarak 2 numaralı mıntıkalara, Türk tabiiyetli öve

Türk kültürlü göçebe aşiretler fertlerini sıhhat ve yaşama şartları elverişli

yerlere nakledip yerleştirmeğe; Türk tebaası olmayan ve Türk kültürüne bağlı

bulunmayan göçebe aşiretle fertlerini icaba göre Türkiye dışarısına

çıkarmağa Dahiliye Vekili salahiyetlidir.

Madde 11. A: Ana dili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere

yeniden köy ve mahalle , işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu gibi

kimselerin köyü, bir mahalleyi, bir işi veya bir sanatı kendi soydaşlarına

inhisar ettirmeleri yasaktır.

B: Türk kültürüne bağlı olmayanlar veya Türk kültürüne bağlı

olupta Türkçe’den başka dil konuşanlar hakkında harsi, askeri, siyasi, içtimai

ve inzibatı sebeplerle, İcra Vekilleri Heyeti kararı ile, Dahiliye Vekili lüzumlu

Page 154: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

141

görülen tedbirleri almağa mecburdur. Toptan olmak şartıyla başka yerlere

nakil ve vatandaşlıktan iskat etmek de bu tedbirler içindedir.

C: Kasabalarda ve şehirlerde yerleşen ecnebilerin tutarı belediye

sınırı içindeki bütün nüfus tutarının yüzde onunu geçemez ve ayrı mahalle

kuramazlar.

Fasıl: III Madde 12. 1 numaralı mıntıkalara:

A: Yeniden hiçbir aşiretin veya göçebenin sokulmasına, Türk

kültürüne bağlı olmayan hiçbir ferdin yeniden yerleşmesine ve bu mıntıkaların

eski yerlilerinden olsa bile Türk kültürüne bağlı olmayan hiçbir kimsenin avdet

etmesine izin verilemez.

B: Bu mıntıkalarda soyca Türk olup dilini unutmuş veya ihmal

etmiş bulunan köyler ve aşiretler efradı, ahalisi Türk kültürüne bağlı köyler ile

nahiye, kaza ve vilayet merkezleri civarına yerleştirirler.

C: Bu mıntıkalarda, 1914’den önce, yerleşip ana dili Türkçe olan

ve umumi veya milli savaşta mıntıka dışarısındaki vilayetlere gelmiş ve bu

kanunun mer’iyetine kadar hiçbir iskan yardımı görmemiş bulunanların eski

yurtlarına gelmeleri ve yerleşmeleri temin olunur.

Ç: Dışarıdan gelece Türk kültürlü muhacirler, iklim ve yaşayış

şartlarına uygunluğu göz önünde tutularak, mıntıkalara alınıp yerleştirirler.

D: 3 numaralı mıntıkalar halkından veya 1 numaralı mıntıkalar

dışında yerleşmiş olanlardan Türk kültürlü vatandaşlar, aileleri ile birlikte,

iklim ve yaşayış şartlarına uygun olmak üzere, 1 numaralı mıntıkalara alınıp

iskan edilirler.

E: 1 numaralı mıntıkalar haricindeki vilayetler ahalisinden bu

mıntıkalara, aileleri ile birlikte gelip erleşmek isteyen Türk ırk ve kültürlü asker

ve mülkiye mütekaitleri, yine bu vilayetler hakkından ve Türk ırkından olduğu

halde bu mıntıkalarda askerlik etmiş olup terhislerinde ailelerini getirerek ve

Page 155: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

142

bekar olanlar da evlenerek, yerleşmek isteyenler, 17’inci maddeye göre, ikan

edilirler.

Madde 13. 2 numaralı mıntıkada:

1- Aşağıda yazılanlar Dahiliye Vekilliğinin münasip göreceği

yerlede iskan edilirler:

A: Dışarıdan gelen muhacirler ve mülteciler;

B: Bu mıntıkadaki aşiretler;

C: 1 ve3 numaralı mıntıkalardan naklolunanlar;

Ç: 1 ve 3 numaralı mıntıkalar halkından olup bu mıntıkalarda

askerliğini bitirmiş olanlardan evlenerek kalmak isteyenler;

D: 1 numaralı mıntıkalardan Türk ırkından olmayanlardan bu

mıntıkaya gelip yerleşmek isteyenler.

2- Aşağıda yazılanlar, İcra Vekilleri Heyeti kararı ile, nakil ve iskan

edilebilirler:

A: Topraksız veya az topraklı çiftçiler;

B: Heyelan ve seylap gibi afete uğrayan kimseler;

C: Verimsiz veya azmaklık ve bataklık veya tehlikeli veya

askerlikçe yasak topraklardaki insanlar;

Ç: Harsi, siyasi, idari, içtimai, askeri, iktisadi sebeplerle nakline

lüzum görülenler.

3- Türk ırkından olmayanların serpiştirme suretiyle köylere ve ayrı

mahalle veya küme teşkil edemeyecek şekilde kasaba ve şehirlere iskanları

mecburidir.

Madde 14. Yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat

sebepleriyle Hükümetçe iskan ve ikamet yasa edilip boşaltılması istenilen üç

numaralı mıntıkalar halkı, iklime, yayış şartlarına ve bu kanunda yazılı

kayıtlara göre 1 veya 2 numaralı mıntıkalara nakil ve iskan edilirler.

Madde 15.

Page 156: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

143

1- devlet kara ve deniz nakil vasıtaları muhacirleri, mültecileri,

gümrükten muaf bütün eşyalarının ve hayvanlarını, Hükümetçe

naklolunanları ve eşya ve hayvanlarını yerleşecekleri yere, yerleşecekleri yer

yolları üzerine değilse en yakın istasyon veya limana kadar parasız

naklederler.

İmtiyazlı nakliye ve tahmil ve tahliye şirketleri bu kimseler ve eşyaları

ve hayvanları hakkında asgari tariflerini tatbika mecburdurlar.

2- 8,9,10,11,12,13 VE 14’üncü maddelerde yazılı dahilde bir

yerden diğer yere naklolunanlardan ve dışarıdan kendi kendine gelen

muhacir ve mültecilerden ihtiyaçlı olanlar:

A: İskana tabi tutulurlar,

B: Kendilerinin, zat, ev, sanat ve ticaret eşyalarının, alet ve

edevatının, yiyeceklerinin, tohumluklarının, koşum ve damızlık hayvanlarının

ve gümrükten muaf bütün eşyalarının kalktıkları yerden veya sınırdan

yerleşecekleri yere kadar nakliye masrafları hükümetçe verilir.

C: Bunların kaldırıldıkları veya sınırlarımızdan içeriye girdikleri

günden iskan edildikleri güne kadar geçen zaman zarfında ve iskanlarından

itibaren bir yıl içinde yatacakları, yiyecekleri, yakacakları ve tedavileri

Hükümetçe meccanen temin olunur.

Ç: Bunlardan çok fakir olanlarına, bir defalık, giyecek de

Hükümetçe verilebilir.

3- Hükümetçe naklolunanlardan ve kendi kendine gelen muhacir

ve mültecilerden ihtiyaçsız olanlara ve serbest iskan isteyen bütün muhacir

ve mültecilere Hükümetçe masraf yapılamaz. Ancak imkan olan yerlerden

bunlara toprak, ev yeri bağ ve meyvelik yeri verilir.

Masrafları kendi tarafından ödenmek şartıyla, nakil vasıtaları, yatacak

yer, yiyecek, içecek ve yakacak Hükümetçe temin ve tanzim olunabilir.

4- Hükümet kararı ile getirilen muhacirlerden ihtiyaçlı ihtiyaçsız

aranmayarak hepsi bu maddenin ikinci beni tamamen tatbik olunur ve

kalktıkları yerden sınırlarıma kadar ikinci bendin B fıkrasındaki bütün nakliye,

yatacak yer, yiyecek yakacak ve tedavi masrafları Hükümet tarafından verilir.

Page 157: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

144

5- İskan yerlerini bırakarak serbest iskan isteyenlere, verilmiş olan

yapılar ve topraklar ve yapılan masraflar peşin olarak geri alınmak şartıyla,

Dahiliye Vekilliğince serbest iskana izin verilebilir.

6- İhtiyaçlıları ve ihtiyaçsızları ayırmağa yarayan bir “ihtiyaç derece

cetveli” Dahiliye Vekilliğince yapılır.

Madde 16. A: Karı ve koca bir aile olarak iskan edilir;

B: Evlenmemiş çocuklar, çocuksuz erkek ve kadın dullar, ana ve

baba ile veya bunlardan sağ olanı ile birlikte iskan görürler;

C: anasız ve babasız torunlar dede ve büyük analar ile veya

bunlardan sağ olan ile birlikte iskan edilirler. Ancak torunların hisseleri tapuda

kendi adlarına yazılır;

Ç: Anasız ve babasız çocuklar birlikte bulunduğu veya yaşadığı

kan, civar ve sihri hısımları ile birlikte yerleştirirler. Bunların küçüklerine

ayrıca vasi tayin ettirilir.

E: Evli çocuklar ve evli torunlar, başlı başına bir aile olarak iskan

görürler,

F: C fıkrasındaki torunların, Ç ve D fıkrasındaki çocukların, üvey

çocukların ve evlatlıkların hisseleri evleninceye kadar hiçbir suretle

satılamaz, bağışlanamaz ve hacız olunamaz,

G: Türk muhacir ve mülteciler hısım ve akrabalarının bulundukları

yerde iskan olurlar.

Madde 17. iskan bir aileye, nüfus ve ihtiyacına göre oturacak ev

veya ev yeri, sanatkarlara ve tüccarlara ayrıca geçim getirecek dükkan veya

mağaza yahut bu gibi yapı veya yeri ve mütedavil sermaye, çiftçilere de

ayrıca kafi toprakla çift hayvanı, alat ve edevatı, tohumluk, ahır ve samanlık

veya yeri vermekle yapılır.

Köylerde, kasabalarda sanatkarlara dükkandan ayrı yarım istihkak

miktarı toprak da verilir.

Page 158: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

145

Madde 18. İskanda Hükümetçe verilen talimata göre yapı yapılması

için malzeme veya para verilebilir. Yapı yapmakta kendileri de çalışabilirler.

İskan için devlet ormanlarından parasız kereste vermek ve bu yapıları

yapmada asker,. Devlet memur ve müstahdemlerini ve vasıtalarını kullanmak

caizdir.

Madde 19. Yeniden kurulan veya canlandırılan köylere, orta malı

olarak mevcut nüfusun ortak ihtiyacına yetişen mektep, cami, köy odası,

karakol, Pazar, harman ve mezarlık yerleri, otlak, suvat, orman kanunu

hükümleri içinde baltalık ve başka ortak ihtiyaçlara lazım yerler parasız

bırakılır.

Mektep odası, çeşme, su yolları, kuyu, sarnıç ve sulama tertibatı da

hükümetçe yapılabilir veya tamir edilebilir. Bu işlerde buraya yerleştirenleri

işletmeğe hükümet salahiyetlidir.

Madde 20. 1 numaralı mıntıkalara iskan edilenlere, değir peşin

verilmek üzere iskan derecesinin iki katı, 1914 veya daha önceki yılların tapu

ve yoksa vergi kıymetleri üzeriden, toprak verilir.

Vergi veya tapu kıymeti olmayanları, emsaline bakılara, o yerin idare

heyetinin takdir edeceği kıymet üzerinden vermek caizdir.

Madde 21. İskan edilen muhacir, mülteci, göçebe ve naklolunan

çiftçilere ve sanatkarla aşağıda yazılı topraklardan dağıtılır.

A: Menşei ve nevi ne olursa olsun bütün milli topraklardan;

B: Şehirlerin, kasabaların, köylerin sınırları içinde bulunan mera

bataklık ve fundalık gibi orta malı olup hükümetçe ihtiyaçtan fazla görülen

topaklardan;

C: Şehirlerin, kasabaların, köylerin sınırları dışında kalan ve orman

olmayan baş yerlerden;

Ç: Devletçe görülecek lüzum ve zaruret üzerine bazı ormanlarda,

İcra Vekilleri Heyeti kararı ile, muvafık görülen yerlerden;

Page 159: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

146

D: Hükümetçe satın alınacak veya istimlak olunacak çiftlikler ve

topraklardan;

Madde 22. Muhacirlerin, mültecilerin, göçebelerin ve naklolunanların

yerleştirilmelerine ayılan veya bunlara verilen yapılar ve topraklar kimin işgali

altında olursa olusun vali veya kaymakamın yazılı emirle zabıtaca boşaltılır

ve kendilerine teslim olunur. bunlara vuku bulacak tecavüzlerde de vali ve

kaymakamlar zabıta marifeti ile tahliyeye salahiyetlidirler.

Madde 23. Bu kanun hükümlerine göre muhacirlere, mülteciler,

göçebeler, naklolunanlara ve yerlilere dağıtılan yapı ve toprakların temlikine

vali ve kaymakamlar salahiyetlidirler. Dağıtış defter veya kararların altı vali

veya kaymakamlarca tasdik edilmesi, temliktir. Tasdikli defterlerdeki veya

kararlardaki miktarlar muteberdir.

Madde 24. Muhacirleri ve mültecileri ve naklolanları kendilerine ev

yapıncaya veya hükümetçe yaptırılıncaya kadar yerleşecekleri yerde veya

civarda mevcut hükümete veya halka ait münasip binalarda barındırma ve bu

binaları vali veya kaymakamın yazıl emriyle zabıtaca hemen boşaltmak

caizdir. Ancak bu boşatmanın ev ve bina sahiplerinin yaşamlarını ve

barınmalarını imkansız kılacak yolda olmaması ve bir yıldan fazla sürmemesi

şarttır.Bu yolda binası boşaltılanlara hükümetçe münasip kira verilir.

Muhacirlerin, mültecilerin ve naklolunanların geçtikleri yerlerde muvakkat

konaklamak üzere bir haftana fazla bir müddet için bina boşaltılmasına izin

verilemez. Bu maddenin hükümlerini tatbik için Dahiliye Vekilliğince talimat

yapılır.

Madde 25. Muhacirlerin, mültecilerin, naklolunanların ve göçebelerin

yurtlandırıldıklarından başlayarak iki yıl içinde, görülecek hakiki lüzum

üzerine, aynı mıntıkalarda iskan yerlerini değiştirmeğe ve düzenlemeğe

Dahiliye Vekili salahiyetlidir.

Page 160: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

147

Fasıl IV

Madde 26. 3 numaralı mıntıkalardan mecburi nakledilenler menkul

mallarının birlikte görülebilirler. Bunların bıraktıkları gayri menkullerin

mülkiyeti tam olarak devlete geçer. Tasarruf vesikasına bağlı olanların,

sahiplerine 1914 veya daha önceki yıllar vergi, yoksa tapu değerlerinin dört

katı üzerinden tapu ve vergi değerleri olmayanların emsalinin vergi veya tapu

değerlerine akarak o yerin idare heyetince takdir edilecek değer üzerinden

birer “istihkak mazbatası” verilir.

Madde27. Bu kanun hükümlerine göre hükümetçe naklettirilenler

veya isteklerini ile göç edenler bir yıl içinde eski yerlerindeki menkul ve gayri

menkul mallarını tasfiye etmeğe mecburdurlar. Bu müddet içinde tasfiye

etmeyenlerin menkul ve gayrimenkul malları devletçe tasfiye olunur.

Unlardan isteyenler 26 ncı maddeye göre gayri menkullerine karşılık

hükümetten istihkak mazbatası alabilirler. Bu takdirde mu gayri menkullerin

mülkiyeti tam olarak devlete geçer.

Madde 28. istihkak mazbataları önce sahiplerine gittikleri yerde

iskan için verilen menkul ve gayrimenkul mallara mahsup edilir. Bakiyeleri

yerleştikleri vilayet içinde hazinenin mülk ve toprak artırmalarında nakil olarak

kabul olunur. Şu kadar var ki bir aileye istihkam mazbatası karşılığı olarak

iskan haddinin iki katından fazla toprak verilemez.

İstihkak mazbataları, sahiplerinin adlarına yazılı olup, ancak noterlikler

vasıtasıyla başkalarına ciro edilebilir.

Bunların mirasçılarına intikali umumi hükümlere bağlıdır.

Madde 29. A: Hükümetçe iskan edilen muhacirler, mülteciler,

göçebeler ve 1 numaralı mıntıkada hükümetçe yerleştirilen kimseler

yerleştirildikleri yerde en an yıl oturmağı mecburdurlar. Bunlar Dahiliye

vekilliğinin ini olmadıkça başka yerlerde yut tutamazlar.Başka yerlere izinsiz

gidip yurt tutanlar ve tutmak isteyenler yerleştirildikleri yere döndürülürler.

Page 161: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

148

B: 1 ve 3 numaralı mıntıkalardan 2 numaralı mıntıkaya naklolunan

ve 2 numaralı mıntıkada 9,10 ve11 ‘inci maddelere göre bir yeden başka yere

nakledilenler on yıl sonra dahi, İcra Vekilleri Heyeti kararı olmadıkça, başka

yerlere gidip yurt tutamazlar.

Madde 30. 1 ve 2 numaralı mıntıkalara yerleşenlere borçlu ve

borçsuz iskan yolu ile verilen gayri menkuller on yıl müddetle hiç suretle

satılama, bağışlamaz, terhin edilemez, haciz olunamaz. Tapularına o yolda

kayıt düşülür.

Hükümetin izni ile Ziraat Bankası’na terhin caizdir.

Fasıl V Madde 31. Bu kanunun hükümlerine göre alınan muhacirlerle

dışarıdan gelen mülteci ve aşiret fertlerinin birlikte getirdikleri aşağıda

gösterilen kendi eşyaları, malları ve hayvanları gümrük resmile, bir defaya

mahsus olmak üzere sair bütün teklif ve resimlerden muaftır.

1. Bir aile için:

A: Zat ve ev eşyası kamilen

B: Meslek ve meşgale eşyası aşağıdaki kayitlerle:

Çiftçi ise: Çift hayvanları, arabaları, araba ve koşum takımları,

çiftçiliğe mahsus her türlü alet ve edevat ve makineleri, damızlık hayvanları,

tohumluk ve yiyecek zahireleri ve aşlıkları kamilen ve ödene beri beledikleri

büyük ve küçük hayvanlarla zirai mahsullerinden değeri altı bin liraya kadar

olan miktarı.

Sanatkarlar ise: Hür türlü sanat alet ve edevatı ve makineleri,

söküp getirecekleri fabrikaları, alet ve edevatı kamilen ve fabrikalar

masnuatından ve iptidai maddelerinden değeri altı bin liraya kadar olan

miktarları (trikotaj fabrikası makineleri ve kauçuk sanatları mamulatından

dolan ayakkabıları hariçtir. Ancak zata mahsus ve kullanılmış küçük trikotaj

makineleri muafiyetten istifade eder.)

Page 162: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

149

2. Bir cemaat için (bir köy ve mahalle veya cemaate ait kullanılmış

eşya):

A: Bütün mektep eşyası

B: Bütün cami eşyası

C: Vakıflara ait eşya ve mahsuller;

Ç: Köy ve mahalle odası eşyası, hatıralar ve cemaate yadigar

eşya;

D: Köyün ve mahallenin harman, ortak makinesi ve traktör gibi

ortak zirai makine ve aletleri, köy değirmeni ve un fabrikası gibi müşterek

sanat fabrika ve makineleri,

Madde 32. Muhacirler ve mülteciler 31’nci madde haricinde menkul

ve gayrimenkul malların bedeli veya ellerinde bulunan nakitleri karşılığı

Türkiye’de yapacakları sanat veya ticaret veya ziraat eşyası getirebilirler. Bu

yolda getirilecek eşya gümrük ve sair resimlere tabidir. Ancak bu eşyanın

şeker, benzin, petrol, koza, ipek ve ipeklilerden ve Türkiye’de inhisara bağlı

maddelerle trikotaj makineleri ve kauçuk sanayii mahsullerinden olan

ayakkabılardan olmaması şarttır.

Madde 33 Hükümetçe memleket iktisadiyatını korumak üzere alınan

ve alınacak olan tedbirler 31’inci ve 32’inci maddelere göre hariçten

getirebilecek eşya hakkında tatbik edilemez.

Madde 34 31 ve 32’inci maddelerdeki muafiyetleri kazanabilmek,

Türk vatandaşlığına girmek için beyanname verip karşılığında bir kağıt

almağa ve getirilen malaların,muhacirlerin ve mültecilerin kendi malları

olmasına vabestedir.

Sınırlarda elli kapılardan başka yollardan girmeğe mecbur kalmış olan

muhacirler ve mülteciler getirecekleri mallar için bir beyanname verirler; aksi

sabit oluncaya kadar bu beyannameler muafiyet için muteber olur.

Kapılardan gelecek muhacirlerin ve mültecilerin nizamnamesinde şekil ve

Page 163: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

150

mahiyetleri gösterilecek bir vesika göstermeleri veyahut yalnız veya toplu bir

beyanname vermeleri kafidir.

Türk vatandaşlığına girmekten vazgeçen veya giremeyen veya

getirdikleri malların kendi malları olmadığı anlaşılanlardan 31’inci maddeye

göre affedilmiş olan teklif ve resimler tam olarak hasıl olunur. 32’inci

maddeye göre geçirilmiş eşya için bu teklif ve resimler iki kat alınır.

Muhacirlere ve mültecilere ait olmadığı halde bu kanunun

hükümlerinden istifade edilerek geçirilecek gerek eşya ve hayvanlar ve gerek

sahipleri 1918 numaralı kaçakçılık kanunu hükümlerine tabi tutulur.

Madde 35 Muhacirlerin ve mültecilerin gümrüksüz olarak

sokacakları malların değeri gümrükten geçtiği yerin piyasasındaki toptan

fiyata göre tayin olunur.

2. Vergi ve resim muafiyeti

Madde 36 A: Hariçten gelecek muhacirlerle mültecilere

pasaport vize ve eşya vesikası pulsuz, parasız verilir.

B: Muhacirlerin, mültecilerin verecekleri veya kendilerine verilecek

beyanname, vesika ve sair evrak her türlü damga ve pul resminden muaftır.

Madde 37. Muhacirler, mülteciler, 12’inci maddeye göre 1 numaralı

mıntıkada iskan edilenler, bir yerde yurtlandırılan göçebeler ve mıntıkadan

öteki mıntıkaya Hükümetçe naklolunup iskan edilenler aşağıdaki

muafiyetlerden istifade ederler

1. Vergi muafiyeti: A: 1 numaralı mıntıkaya iskan edilenler yerleştirildikleri yıl

sonundan başlayarak üç yıl toprak, yapı, kazanç ve yol vergilerinden

muaf tutulurlar. Yeni yapılar Bina Vergisi Kanunu muafiyetlerine

tabidir.

B: Bu kanun hükümlerine göre Hükümetçe temlik edilen toprak ve

yalılardan bu temlik dolayısıyla veraset ve İntikal Vergisi ve ferağ harcı ve

resmi alınmaz.

Page 164: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

151

C: Noterlerce yapılacak borçlanma senetleri ve pula ve harç ve

ücrete tabi değildir.

2. Tapu Muafiyeti: Bu kanuna göre gerek parasız ve gerek borçlu ve gerek peşin paralı olarak

verilen bütün yapı ve topraklar harçsız, pulsuz tapuya bağlanarak senedi

verilir. Temlik ve tefiz, kıymet takdiri, borçlanma ve ipotek konup kaldırma

muameleleri hiçbir harca, masrafa ve pula tabi tutulamaz.

3. Askerlik Muafiyeti: Madde 38. A: Muhacirlerin askerlik çağlarının başlangıcı

geldikleri yıla nüfus kütüklerine geçen yaşlarına ve bu esasa göre hesap

olunur. Nüfus doğum kağıtlarında doğumlarının ay ve günü yazılı

olmayanların doğum günleri yılın temmuzunun binci günü sayılır.

B: Geldikleri yıl ikinci kanunun birinde 22 yaşını bitirmiş olanlar

muvazzaf hizmete tabi tutulmayıp yaşıtları efrat arasına ihtiyata geçirilirler.

Bu gibilerin, her ne sebeple olursa olsun, nüfus kütüğüne yazılmalarının

gecikmiş olması, geldikleri zaman ve yaşıtlarına göre aşlayacak olan askerlik

çağlarının geciktiremez.Bunlar, nüfus kütüğüne yazıldıkları tarihten

başlayarak iki yıl geçmedikçe talim manevra ve baka iş için silah altına

çağrılmazlar.

Geldikleri yıl ikinci kanunun birinde 22 yaşını bitirmemiş olanlar

muvazzaf hizmetini yapmağa mecbur tutulurlar. Ancak bunlardan geldikleri

tarihte (16-22 dahil) yaşında olupta Hükümetçe iskan edilenlerin ve

Hükümetin gösterdiği yerde yurt tutanların muvazzaflık hizmetleri, nüfus

kütüğüne kaydolundukları tarihten başlayarak, iki yıl geciktirilirler. Bu

hizmetleri, en yakın piyade kıtalarında yaptırılmak üzere altı aya indirilir.

Hükümetçe iskan edilmeyenler veya hükümetin gösterdiği yerde yurt tutmak

istemeyenler yalnız iki yıllık geciktirme hakkında istifade ederler.

C: Memleketlerindeki tahsilleri ihtiyat zabiti yetişecek derecede

olupta, geldikleri tarihte, 22 yaşını bitirmemiş bulunanlardan ihtiyat zabiti

olmak isteyenler ve geldikleri tarihte, 22 yaşını bitirmemiş ve memleketlerinde

Page 165: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

152

askerlik etmemmiş olanlar iki yıl geciktirme hizmetinden sonra 1076 numaralı

kanun hükümlerine tabi tutulurlar.

Ç: Muhacirler arasında önce tabi oldukları hükümet ordusunda

ihtiyat veya muvazzaf zabit olanlardan lazım olan evsafı taşıyanlalar, staja

tabi tutularak, ihtiyat zabitliğine geçirilirler.

D: Umumi seferberlikte muafiyet yoktur. Ancak nüfus kütüğüne

kaydolundukları tarihten başlayarak üç geçmemiş olanların silah altına

alınmaları üç ayın sonuna bırakılır.

E: Bir yıl içinde nüfus kütüğüne kayıtlarını yaptırmayanlar

yukarıdaki muafiyetten istifade edemezler.

F: Eski memleketlerinde askerlik ettiklerini veya bunun yerine

bedel verdiklerinin tevsik enler tekrar muvazzaf hizmete tabi tutulmayıp

yaşıtları yerli efrat ile ihtiyata geçirilirler.

G: Türkiye içinde bir iskan mıntıkasından diğer bir iskan

mıntıkasına hükümetçe naklolunarak yerleştirilen vatandaşlardan muvazzaf

hizmete tabi olupta bunu henüz yapmamış olanların bu hizmetleri,

yerleşecekleri yere vardıkları tarihten başlayarak, iki yıl geciktirilir ve en yakın

piyade kıtalarında yaptırılmak üzere altı aya indirilir.

H: Kanunen muhacir tanınmayan mülteciler ve ecnebililerden Türk

vatandaşlığına girenler, vatandaşlığa alındıkları tarihte hangi yaşta iseler o

yaştaki yerli efrat gibi askerliklerini yaparlar.

Fasıl VI

Madde 39.1: 1 ve 2 numaralı mıntıkalarda 12 ve 13’üncü maddelere

mutabık olarak hükümetçe iskan edilmiş veya edilecek muhacirlere,

mültecilere göçebelere ve naklolunanlara 885 numaralı kanun hükümlerine

göre verilmiş veya bu kanun hükümlerine göre verilecek olan iskan haddi

dahilindeki mütedavil sermaye, sanat ve ziraat alet ve edevatı, hayvanlar,

koşum ve araba takımları, tohumluklar ve 1 numaralı mıntıkalardakilere iskan

haddi içinde verilmiş veya verilecek toprak ve yapılar parasızdır. Bunlardan

Page 166: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

153

önce borçlanmış olanlardan tahsil edilmeyen taksitler tahsil olunmaz ve tahsil

edilenler de geri verilmez.

II: 2 numaralı mıntıkada 885 numaralı kanun hükümlerine göre

iskan edilmiş veya bu kanun hükümlerine göre iskan edilecek muhacirlere,

mültecilere, göçebelere ve naklolunanlara verilmiş veya verilecek yapılar ve

topraklar borçlanmağa tabidir.

Borçlanma: İskanın sekizinci yılının eylülünden başlamak ve yirmi

yılda ve kırk müsavi taksitte ödenmek üzere yapılır. Borç yirmi sekizinci yıl

sonunda tamamen tahsil edilmiş olur.

Peşin verenlerin borçlarının yarısı affolunur.

Bu kanundan önce iskan edilmiş olan muhacirlere, mültecilere,

nakledilenlere ve göçebelere borçla iskan haddi içinde verilmiş olan topraklar

ve yapıların bedeli iskan edildikleri tarihten sonra sekizinci yılın eylülünden

başlamak üzere yirmi yılda kırk müsavi taksitte tahsil olunur.

Madde 40. İskan ameliyat ve inşaatı için, her yılın tahakkuk edecek

miktarı o yıl bütçesinden verilmek üzere, gelecek yıllara sari taahhütler

yapmağa hükümet salahiyetlidir.

Madde 41. Her yıl, Dahiliye Vekaleti bütçesine ayrı bir fasıl halinde,

bu kanunda yazılan işleri görmeğe kafi miktarda tahsisat konulur.

Fasıl VII Madde 42. Dahiliye Vekilliğinde Vekilin veya tevkil edeceği zatın

reisliği altında Dahiliye, Milli Müdafaa, Hariciye,Maliye, Maarif, İktisat, Ziraat,

Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekilliklerince ve Ziraat Bankasınca seçilecek

zatlardan ve vukuf ve ihtisaslarından istifade edilmek üzere Dahiliye

Vekaletince hariçten alınacak en çok üç zattan müteşekkil merkezi iskan

komisyonu bulunur.

Merkezi iskan komisyonu başlıca Türkiye’ye gelecek muhacirlerin veya

Türkiye’de naklolunacak vatandaşların iktisadi, içtimai, sıhhi vasıflara ve

Page 167: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

154

şartlara gere mürettep yerlerini tetkik etmek, 1 ve 2 numaralı iskan mıntıkaları

ve programları hakkında tetkiklerde bulunmak, iskana yarayacak toprak ve

yapıları araştırıp bulmak, muhacirlerin sevk şartlarını mütalaa eylemek, iskan

tahsisatının sarf yerleri hakkında mütalaada bulunmak, hariçten ve dahilden

yeni yurtlarına yerleşecek olanların sevkleri ve müstahsil hale girinceye kadar

bakımları ile alakadar olan devlet daireleri şubelerinin muzaheretlerini ve

çalışma birliğini yapmağa yarayan tedbirleri düşünmek gibi vazifelerle

mükelleftir. Kararı istişari mahiyeti haizdir.

Merkez iskan komisyonunun çalışma tarzsı Dahiliye Vekaletince

tanzim ve İcra Vekilleri Heyeti tarafından tasdik edilecek bir talimatname ile

tespit olunur.

Fasıl VIII Madde 43. Muhacirlere, mültecilere, göçebelere ve naklolunanlara,

yerleşecekleri kazaya eriştikleri günden başlayarak en çok üç ay içinde

istihkakları olan eldeki yapıların veya yerlerin ve toprakların tam olarak

dağıtılıp teslim ve tevzi defterlerinin tapuya tevdi edilmiş ve tapuca da

tescilleri yapılarak tapuları kendilerine verilmiş olması mecburidir. Çok

miktarda birden toplu muhacir gelen kazalarda Dahiliye Vekili bu müddeti altı

ay daha uzatabilir.

Tahsisat verilen yerlerde istihsal vasıtaların veya bedellerinin tam

olarak veya tahsisat miktarına göre kısmen üç ay içinde verilmiş bulunması

mecburidir.

Zaruri hallerde idarei hususiyelerden, belediyelerden, köy

sandıklarından ve imeci suretiyle halktan yardımlar temin olunabilir.

Bütün hükümet memurları her şeyden önce bu madde hükümlerini

yapmağa mecburdurlar.

Madde 44. Muhacirlerin, mültecilerin, göçebelerin ve naklolunanların

iskan edilmesinden, istihkaklarının eksiksiz olarak vaktinde dağıtılıp teslim

Page 168: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

155

olunmasından ve müstahsil hale getirilmesinden vali ve kaymakamlar

mesuldürler.

Vilayet ve kazada iskan teşkilatı varsa, bunlar vali ve kaymakamın

emrinde bu işleri görürler. İskan teşkilatı olmayan veya olupta yetmeyen

yerlerde vali ve kaymakamlar kendi vilayet ve kazaları devlet, idarei hussiye

ve belediye memurlarından münasip gördüklerini muhacirleri,mültecileri,

göçebeleri ve naklolunanları yerleştirmek, bunara verilecek yerleri ölçmek ve

dağıtmak ve inşaata bakmak gibi muhacir ve iskan ve nakil işlerine memur

etmeğe salahiyetidirler. Bu memurlar her şeyden önce bu işleri yapmağa

mecburdurlar.

Madde 45. Valiler, kaymakamlar bu kanun hükümlerini, İcra Vekilleri

Heyetince veya Dahiliye Vekilliğince verilecek talimat ve emirleri dikkat ve

ehemmiyetle tatbik ve takip etmeğe, nahiye müdürleri, emniyet memurları ve

jandarma bu emir ve talimatlara istinaden vali ve kaymakamlarca verilecek

emirleri dikkat ve ehemmiyetle ve azami süratle yapmağa mecburdurlar.

Yapmayan veya yapamayan veya yaptıramayan veya bunda

dikkatsizlik ve gevşeklik gösterenler vazifeden çıkarılırlar.

Madde 46. 43,44 ve 45’inci maddelerdeki mecburiyetleri yapmayan,

bu maddelere muhalif hareket eden e iskan işlerinde gevşeklik gösteren

memurlar hakkında kaymakamlar onbeş günlüğe ve aliler bir aylığa kadar

para cezası kesmeğe salahiyetlidirler.

Madde 47. Umumi müfettişlik teşkilatı olan mıntıkalarda umumi

müfettişler muhacirlerin, mültecilerin, naklolunanların ve göçebelerin

muayyen müddetlerde iskan ettirilip müstahsil hale gelmelerinden birince

derecede mesuldürler.

Fasıl IX

Page 169: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

156

Madde 48. 18 Teşrinievvel 1912 tarihinden bu kanunun neşri

tarihine kadar Trakya da iskan edilip tapusu verilmiş olan gayrimenkul

sahiplerinden boş kalmış yerlere yeniden Hükümetçe iskan edilmiş olanların

namına tapu senedi verilir ve bunların eski kayıtları terkin olunur.

Bu gayrimenkulların sahipleri zuhur eder ve başka bir yere iskan

edilmediği de anlaşılırsa kendilerine yeni muhacir gibi toprak ve yapı verilir.

Madde 49. Bu kanunun icra sureti nizamname ve talimatnamelerle

tayin olunur. Muhacirlerin, mültecilerin ve bu kanun hükümlerine göre 1 veya

2 numaralı mıntıkalardan naklolunup yerleştirilenlerin bu kanundaki

muafiyetlerden istifade etmek üzere ne yolda hareket edecekleri bu

nizamnamelerde gösterilir.

Madde 50. 31 Mayıs 1926 tarih ve 885 numaralı, 3-IV-1933 tarih ve

2263 numaralı, mahalli iskanlarının bilamezuniyet tebdil eden muhacir ve

mültecilerle aşair hakkında 28 ikinciteşrin 1341 tarih ve 675 numaralı

kanunlar, 22-III-1934 tarih ve 2396 numaralı muhacir ve mültecilerin gümrük

muafiyeti hakkındaki kanunun muvakkat maddesinden maadaki maddeleri, 2

Haziran 1929 tarih ve 1507 numaralı askerlik mükellefiyeti kanununun

muaddel ikinci maddesinin bu kanunun 38’inci maddesine mugayir hükümleri

ve bu kanuna muvafık olmayan bütün hükümleri kaldırılmıştır.

Madde 51. Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde 52. Bu kanunun hükümlerine icraya İcra Vekilleri Heyeti

memurdur.

Page 170: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

157

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NCA DERSİM’DEN SÜRÜLECEKLER LİSTESİNE ALINAN AĞALAR İLE BU AĞALARIN SÜRÜLECEKLERİ YERLER

Kırklareli’ne; Laçin Aşireti reisleri Hekimoğlu Yusuf, İbrahim, Hüseyin,Havlo,

Mogomutlu Rıza, Haydar, Hasan, Topal Yusuf

Lüleburgaz’a; Aşağı Karaballı Aşireti reisleri Kangozade Mehmet, Ali oğulları

Veysi, Murtazazade İsmail Ağa, Mikailzade Koçağa ve oğulları Hızır ve

Süleyman, Yaşil Ağa, Temur Ağa oğulları Yusuf, Hasan, Adil Koç Ağa’nın

kardeşleri Yeys, Seyit Han İbrahim, Hüseyn, Sabri Cemil

Bandırma’ya; Yukarı Karaballı Aşireti reisi Hüseyin Ağa oğlu Mehmet

Kırklareli’ne; İksor Aşireti Reisleri Şadilli seyit Rıza ve Topal Hamdi

Manisa’ya; Ferhat Uşağı Aşireti reisleri Kahramanzade Diyap Ağa oğulları

Vali, Süleyman,Hüseyin Mahmut, Çemşit-Zenci (oğlu Doğan),

Kahramanzade Seyit Han, Havişelli Küçük Ağa oğlu Mahmut, Ani Hatun oğlu

İsmail, İncik Ağa

Tekirdağ’a Gilabi Aşireti’nden İbrahimzade Hüseyin, Gona Hasan Ağa Gelap

ve Haydar Ağalar,Kolik Aşireti(nden) Muhtar Ağa ve Süleyman Efendi,

Koçgiri Aşireti(nden) Alişan Bey, Haydar Bey, Sadoğlu Paşa Ağa, Hasan

ağa, Süleyman Ağa, Zeynel Ağa, Ağa oğlu Memil Ağa, Kırganlı Aşireti’nden

Şad Oğlu Süleyman ve Memeli Ağa

Bergama’ya Aşağı Abbas Uşağı aşireti(nden) Zeynozade Mustafa Meçi

oğulları İbrahim Ağa, torunu Ahmet, Zeynel Ağa’nın yeğeni Mustafa, oğulları

Yusuf Ali, Hüseyin, Ebubekir Beyler, Küçük Ağa’nın oğulları İsmail, Alişan,

eski milletvekili Miço Mustafa, Koç Ağa

Page 171: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

158

Hayrabolu’ya; Bozunkanlu Keçel Uşağı aşireti(nden) Munzur Ağa, Pir oğlu,

Yusuf Efendi, Ali Şevki Efendi, Muzurzade Nuri, Liko, Seyid, Mahli, Şah

Cihan, Pir Hasan Ağa, Veli Ağa, Kahramanzade Mehmet Ağa, Hayır olu

Eyup Ağa

Akhisar’a; Birmanlı Aşireti Reisi Hilorik Hüseyin Ağa, Baluşağı Aşireti Reisi

Paşa Temur, Seycan, Eyup Ağa, Seyit Han, Hır oğlu, Eyüp Ağa, Asuranlı

Aşireti Reisi İbrahim Ağa,. Yukarı Abbas Uşağı Aşireti Reisi Seyit Rıza

Kırkavaklı Seyit Ali oğlu, Hüseyin, Seyid Ağa, Seyid Rıza’nın oğulları Baba,

İbrahim, Seyid Hasan Hüseyin, Hamamlı Aşiret Reisi Süleyman Efendi

Bandırma’ya; Perihan Aşireti Reisi Hayıroğulları

Salihli’ye; Beyit Uşağı Aşireti Reisi Süleyman oğlu Zeynel, Sol Hasanlı

Mahmut, Hasan, Hüseyin Ağa, Kerim oğlu Ali Molla Mehmetzade Dursun

Efendi, İsmailzade Zeynel, Süleymanoğlu Halil, Zeynel’in kardeşi Hasan,

aslanlı Uşağı Aşireti Reisi Pülümürlü Seyid, Hüseyin Ağa, Hafidi Ağa,. Gedikli

Koçluca Kabile reisi Hasan Meko, Mest Uşağı Reisi Nur Ali

Kırklareli’ne; Bergevir ve Bazgar Aşiretleri Reisleri Topuzoğlu İbrahim,

Süleyman ve Mahmut

Keşan’a; Topuz aşireti Reisleri Alişar Ağazade Veli Dolu, oğlu, Mahmat Ağa,

Kara Ali oğlu Kego Ağa

Kozluca’ya; Koç Uşağı Aşireti Çemişkezek Reisleri Hezeride Kopu,

Hezeride Dursun Ali, Abdükte Ahmet oğlu Ağa, Brade Hüseyin Ağa ve Hozat

Reisleri

Page 172: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

159

Balıkesir’in Balya İlçesine; Kör Seyid Han, Maksud oğlu İdare namı ile

İbrahim, Timur oğlu Hüseyin, Kerim oğlu, Beko, Mahmut, Seyid Ali Ağa, İdare

İbrahim oğlu Seyit Han

Turgutlu’ya; Maksut Uşağı aşireti Reisi Kasım oğlu Munzur Ağa, Aydın,

Mustafa, Süleyman, Mahmut, Kahraman, Abbas Ağalar, Ferhat Uşağı Reisi

Aydın oğlu Kahraman, Bazik uşağı Reisi Abdal Hıdır

Babaeski’ye; Rasik Uşağı Aşireti Reisi Oshihte Zeynel Ağa, Kamil Ağa’nın

oğlu Halil İbrahim, Abbas oğlu, Abbas, Şam Uşağı Aşireti Reisleri Şeyh

Hasan, Nuri Ağa, Karakaşta Süleyman Çavuş, Lilo Ağa, Ali İbrahim, Şeyh

Cihan, Munzur oğlu İbiş

Uzunköprü’ye; Karsanlı Aşireti’nden Ali, Hasan, Murtaza Ağalar, Hakesli

Keko, Yertal oğlu Ali Ağa, Mehmet Onbaşı, İlermanlı Musa Ağa, kardeşleri

İbrahim ve Ali Ağalar

Bayındır’a; Selamlı Aşireti’nden Pülümür’de Dursun Ağa’nın oğulları Hasan,

Musa Ağalar, Nazimiye ve çevre Sof mezrasından Rıza Efendi ile kardeşleri

Fazlı, Resul, amcazadeleri Ali ve Süleyman, Ahmet Ağazade Resul Efendi

Uzunköprü’ye, Botanlı Aşireti’nden Ahmet, Orumlu Yusuf, Kelabi Aşo,

torunu Mehmet Haydar ve Alişan Ağa

Babaeski’ye; Zerkanlı Aşireti’nden Pülümür’de Mustafa

Çorlu’ya; Çerikli Aşireti’nden Şeyh Hüzeyin Beyzade Mustafa ve Hasan

Beyler

Keşan’a; Yusufanlı Aşireti’nden Hüseyin Mehmet ve Kamer Ağalar, Hüseyin

Ağa’nın oğlu Keğo, Peşte Zano Ağa, Murtaza oğlu Mehmet, İzoli Aşireti’nden

Page 173: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

160

Gedikoğlu Mehmet, Yusuf, aziz, Pişitte Hakkı Efendi, Beyhanlı Aşireti’nden

Mir Seyitli Hasan

Çorum’a; Kısmorlu Aşireti’nden Hasan Efendi, Sür Uşağı Aşireti’nden

Hasan, Sürzade eyüp Ağa, Güllübizade Timur ağa, yeğenleri İsmail ve

Hasan Ağalar, Haydarzade Haşo Müdür Ağa, Maykiritli Gebanlılar Reisi

Hasan Ağa

Susurluk’a; Haydaranlı aşireti Reisleri Büşnekte Mehmet Ağa oğlu, Kamer,

Hızır Hocan Köyünde Ali oğlu Hızır, Umum Reisleri Kelman Hüseyin,

amcaoğulları Hüseyin, Musa, Süleyman, Ali, Süleyman Kabilesi Reisi

Rostaklı Kamer Ağa

Keşan’a; Şeyh Mmehmetli-Modanlı aşireti Reisleri Hişto Köyünde Hızır Nur

oğlu Ali, Bako, Nazimiye’nin Yukarı Harik’te Keko, Harikli Kihto oğulları

Kamer, Hüseyin

Malkara’ya; Hormekli-Horik Aşireti Reisleri Mehmet efendi, Süleyman,

Mustafa, Pertal-Battal Ağa, Giverikli Süleyman Ağa, Oğulları Bertal, Ali,

Hasan, Süleyman Ağa’nın kardeşleri Beral Efendi, Hüseyin Hasan Süleyman

ve Ali Ağalar

Bandırma’ya; Bemedanlı Aşireti Reisleri Kamer, Cebrail, Hasan ve Cibozer

Malkara’ya; Zerkanik Aşireti Reisi Timkin Ağa, Pilvenk Aşireti Perisleri Zilanlı

Süleyman, kardeşi Hasan, Köş oğlu Hacı Mustafa, Halifanlı Reisi Seyid

İbrahim oğlu Süleyman

Kula’ya; Beritanlı Aşireti Reisleri İbrahim, Zülfü Paşa, Ali Ağa, Seyhan Aşireti

Reisleri Hüseyin Seyid Ağa, Ciki Ali Kiro

Alaşehir’e; Kodan Aşireti Reisleri Hasan efendi ve Dilo Kiro

Page 174: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

161

Çorlu’ya; Balabanlı Aşireti Reisleri Halil Ağazade Paşo, Mehmet ve Kamer

Ağalar

Alaşehir’e; Derviş Cemal Evladı aşiret Reisi Erzurumlu Şeyhozade, Ali

Abbas evladı Aşireti Reisleri Kirtinli Ağazade ve Terlikuklu Ali Ağa

Bandırma’ya; Şadilli Aşireti Reisleri Oho Ağası Necip Ağazade Hasan Ağa,

Umum Reis Mustafa Ağa, Mehmet Efendi, Adil Bey, Rıfat Hüseyin Ağa,

Zülfiş, Mehmet Efendi oğulları Seyid ve Ali

Kırklareli’ne;Kaz Aşireti Reisi Osman Bey

Ödemiş’e; Garanson Aşireti’nden Hacı Didi Bey, Garabas Aşireti’nden Abdal

Ağa, Sultan Munzur Aşireti’nden Seyid oğlu Süleyman, Seyid Emin, Baba

Mansur Aşireti Reisleri Mazgirt’li Seyid ve Pülümür’lü Seyid İsmail, Avucan

aşireti reisleri Kababallı Seyid Hıdır, Seyid İsmail

Saray’a; Kureyşan’lı Aşireti’nden ali Çavuş’un Hasan efendi, Seyit Mahmut

Mahallaş Ağa, Derviş İbrahim, Zeynel Çavuşaro, Seydo Ali Ağa, Havr

Köyünden Rehber, Köresipi Köyünden Keki Ali, Bert Törüşmekte Hasan

Efendi, Tarla Köyünden Dibo Ağa, Kiği’nin Sitir Köyünden Casus İbrahim,

Nazimiye’de Renen Köyünden Hamdiş, Gülik Köyünden Hasan, Şeyh

Mahmut Çavuş, Zine Köyünden Aligah, Kalman Köyünden Süleyman,

Çamuret Köyünden Zeynel Ağa, Kiği’nin Sis Köyünden İbrahim Ağa

Uzunköprü’ye; Şükranlı Aşireti Reisi Ali Ağa

Alaşehir’e; Şeyh Mehmet Dede Evladı Aşireti’nden Doğan Dede evladı, Pir

Sultan Evladı Aşireti, Sebelanlı Aşireti Reisleri Mustafa ve Rıza Ağalar ile

Hüsnü Bey a

Page 175: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

162

Kırklareli’ne; Cibanlı ayireti’nden Şeyh Said’in kayınbiraderi Ahmet Bey

Bala’ya; Abdalalanlı Aşireti’nden Pülümürlü Nur oğlu Mustafa ve Tercan’da

Laz Hüseyin Efendi

Balıkesir’e; Arilli Aşireti Reisleri Kirisli Yusuf Ağa, kardeşleri İsmail, Hüseyin,

Ferhat, amcçazadeleri Alık-Muhik, Türk Mehmet Ağa torunu Hüseyin Ağa

oğlu Yusuf Ağa, Mahdudan Kabilesi Reisi Ramazanlı Dursun Ağa, Şekolan

Kabilesi Reisleri Hazmiyeli Hüseyin, Miro Ağa, Dirizli İsmail, Nazimiye’de

Battal oğlu Musa, Keşkovaroda Keko, Ferhadan Reisi Diyikli Deli oğlu

Hüseyin

Pınarhisar’a; Hiranlı Aşireti reisleri Mustafa, Mehmet ali, Hüseyin, Kiriniste

Mustafa Ağalar, İbi Mahmut Köyünden M.Ali, Sindam Köyünde Ali Dest oğlu

Mehmet Ağa, Polan Köyünde Hüseyin Efendi

Kula’ya; Bütikanlı Aşireti’nden Hüseyin Ağazade İbrahim, Zeynel ve Ali

Ağalar

Uzunköprü’ye; Çambelli Aşireti’nden Hasa Ağa

Pınarhisar’a; Şadilli Aşireti’nden Mahmut ve Abdurrahman Beyler, Biles

Aşireti’nden Milli Halil Bey, Veli Bey

Vize’ye; Kubanlı Aşireti’nden Muti, Mala Aşireti’nden Mola Ahmet, Yelçi

Aşireti’nden İskender ağa

Akhisar’a; Şertlik Aşireti’nden Necip Efendi

Vize’ye, Kumsur Aşireti’nden Resul Ağa Puğ-Puhar Aşireti’nden Hasan Ağa

Akhisar’a; Az Aşireti’nden Mehmet Ağa, ;Atmalı Aşireti’nden Battal oğlu

Mehmet Efendi

Page 176: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

163

Vize’ye; Hitsor Aşireti’nden Kahraman Bey, Eşref Aşireti’nden Mehmet Ağa,

Hakun Aşiretinden Mehmet Ağa

Malkara’ya; Sinamilli Aşireti’nden Hacı Hasan Ağa

Malkara’ya; Malhas-Al Hasan Aşireti’nden İbil Ağa, Buyan Aşireti’nden

İyores ve Hasan Ağalar (Bkz. Dersim ek s:1-14)

(71) Dersim, s: 15-19

Page 177: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

164

ÖZET (YÜKSEL, Hayriye, Ulus İnşasında Zorunlu Göç Unsuru: Tek Parti Dönemi (1923-1945) İskan Kanunları, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007.)

“Ulus İnşasında Zorunlu Göç Unsuru: Tek Parti Dönemi (1923-1945)

İskan Kanunları” isimli tez çalışmasında, devlet inşasını tamamlamış Türkiye

Cumhuriyeti’nin, ulus inşasının neden, nasıl, ne zaman, nerede ve kimler

tarafından gerçekleştirildiği incelenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nde ulusun nasıl oluşturulduğu öncesinde

Osmanlı İmparatorluğunda iskanın ne maksatla gerçekleştirildiğine değinmek

gerekmiştir. Buna göre; Osmanlı İmparatorluğunda iskan, bir ulus inşa

etmekten ya da etnik unsurları birbiri ile kaynaştırmaktan öte, toprağın verimli

kılınmasına ve devlet için gelir kaynağı haline getirilmesine yönelik olarak bir

“şenlendirme” eylemdir.

Türkiye Cumhuriyeti’nde ulus inşasının ilk aşaması olarak, devletin

kurucu belgesi Lausanne Antlaşması temel alınmış ve antlaşma kapsamında

imzalanan 1923 tarihli Türk-Yunan Halklarının Mübadelesi Protokolü ile hem

Türkiye’nin hem de Yunanistan’ın homojen ulus yaratma amacını taşıdığı

vurgulanmıştır. Her iki devlet için de “ulus” ta bulunması gereken yegane

kriter aynı dinden olma ölçütü olmuştur. Türk-Yunan halklarının

mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol kapsamında aralarında ana dili

Türkçe olan Hıristiyan Kapadokya Rumları ve ana dili Rumca olan Giritli

Müslümanların da yer aldığı yaklaşık 2 milyon kişi zorunlu göçe maruz

kalmıştır.

Ulus inşasının ikinci aşamasında 1934 tarihli İskan Kanunu

incelenmiş. Kanuna göre; ulus olma kriterine aynı dinden olmanın yanı sıra

aynı kültürden olan kriteri de eklenmiştir. Aynı kültürden olmanın en belirgin

Türkçe konuşmak olmuş ve hakim kültür de Türk kültürü olarak

tanımlanmıştır.

Page 178: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

165

Türk kültüründen olmalarına rağmen zamanla bu özelliklerini

kaybeden ve Kürtleştikleri iddia edilen kitlelerin, mevcut yönetimin idari

alanda gerçekleştirdiği ıslahatlara karşı ayaklanması sonucunda yönetici elit,

isyan bölgelerine yönelik olarak kalıcı önlemler alma arayışına girmiş ve 1934

tarihli İskan Kanunu’nu çıkarmıştır. Kanun uyarınca Türk kültürünün hakim

olduğu halkın ülkenin Doğu bölgelerine, Türk kültürüne sahip olmayan halkın

da ülkenin Batı bölgelerine zorunlu göçü öngörülmüştür.

Hem Türk ve Yunan halklarının mübadelesi hem de 1934 tarihli İskan

Kanunu vasıtasıyla ulus inşa edilmeye çalışılmış, bu aşamada Müslüman ve

Türk kültürüne mensup ulusun ortaya çıkarılmasında kullanılan araçlardan

biri de zorunlu göç unsuru olmuştur.

Anahtar Sözcükler: 1. Zorunlu Göç

2. Nüfus Mübadelesi

3. İskan

4. Kürt

5. Ulus İnşası

Page 179: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

166

ABSTRACT

(YÜKSEL, Hayriye, Forced Emigration Element In The Nation Building Process: Single Party Era (1923-1945) Law of Settlement, Master Thesis, Ankara, 2007.)

The dissertation named “Forced Emigration Element In The Nation

Building Process: Single Party Era (1923-1945) Law of Settlement” analyses

the question of “By whom, why, how, when and where the nation building has

been realized in the Republic of Turkey which had already accomplished the

state building process?”

Before analyzing how the nation was established in the Republic of

Turkey it is necessary to deal with aim of the settlement project. In this

regard, settlement aimed at efficient utilization of the land in order to use it as

a source of income for the government rather than nation building or merging

the ethnic elements with each other.

The Lausanne Treaty was the fundamental and initial phase of nation

building in the Republic of Turkey and in this regard the 1923 Protocol on the

Population Exchange of Turkish-Greek People emphasized that both Turkey

and Greece had the objective of creating a homogeneous nation. The sole

criteria for both nations were to have a common religion.

Through the execution of the treaty around 2 million people were

exposed to forced emigration sending the Turkish speaking Christian Greeks

of Kapadokia to Greece and Greek speaking Muslims of Crete to Turkey.

In the second phase of the nation building the Law of Settlement was

analyzed. Through the settlement law to share the same culture was also

included as criteria along with the common religion element.

Page 180: T.C. GAZ ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ENST TÜSÜ ULUSLAR ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · A. Türk-Kürt İttifakının Başlangıcı

167

As a result of reactive rebellions by masses that allegedly became

gradually Kurdish by passage of time despite once they were from the

Turkish culture, against the reforms of existing administration, the ruling elite

enacted the Law of Settlement dated 1934 in search for a durable

precautions. This law foresaw the forced emigration of people who possess

Turkish culture to the east part of the country and those who do not to the

west part vice versa.

Through the population exchange of Turkish and Greek people as well

as 1934 Law of Settlement nation building was aimed and forced emigration

appeared as a tool to create a Muslim nation with Turkish culture.

Key Words: 1. Forced Emigration

2. Population Exchange

3. Settlement

4. Kurdish

5. Nation Building