139
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU ÇERÇEVESİNDE YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE USULÜ Abdurrahman ERDOĞAN 1130203511 YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN Dr. Öğr. Üyesi Vahdettin AYDIN ISPARTA-2019

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

  • Upload
    others

  • View
    14

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

T.C.

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU ÇERÇEVESİNDE

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA

AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN

SORUŞTURMASININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE USULÜ

Abdurrahman ERDOĞAN

1130203511

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Dr. Öğr. Üyesi Vahdettin AYDIN

ISPARTA-2019

Page 2: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

ii

Page 3: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

iii

Page 4: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

iv

(ERDOĞAN, Abdurrahman, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu Çerçevesinde

Yükseköğretim Kurumlarında Akademik ve İdari Personele Uygulanan Disiplin

Soruşturmasının Hukuki Niteliği ve Usulü, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2019)

ÖZET

“2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu Çerçevesinde Yükseköğretim

Kurumlarında Akademik ve İdari Personele Uygulanan Disiplin Soruşturmasının

Hukuki Niteliği ve Usulü” başlıklı çalışmada; ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarında

görev yapan akademik ve idari personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları,

disiplin soruşturması sonrası verilen disiplin cezaları ve verilen bu disiplin cezalarına

karşı başvuru yolları, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun disiplin hükümlerinde

yapılan son değişiklikler çerçevesinde incelenmiştir.

Yükseköğretim Kurumlarında uygulanan disiplin soruşturmaları, soruşturmaya

sebep olan fiil ya da fiillerin işleniş zamanından başlayıp, soruşturma sonucunda ceza

işleminin kesinleştiği zamana kadar geçen süreçtir. Tüm bu süreçte uygulanan usul,

disiplin hukuku çerçevesinde ele alınmıştır. Disiplin hukukundaki tüm ilkelerin disiplin

soruşturmalarında nasıl uygulanacağı ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53.

maddesinde yer alan disiplin hükümlerinin nasıl uygulanması gerektiği çalışmanın

amacını ortaya koymaktadır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan,

Yükseköğretim kurumlarındaki akademik ve idari personele uygulanacak bu usul ve

esasların, yargı kararları ve disiplin hukukunun temel ilkeleri ile örtüşmeyen hükümleri

disiplin hukuku çerçevesinde değerlendirmek suretiyle tespit edilmiştir. Bu eksiklikler

için disiplin soruşturmaları ile ilgili Danıştay içtihatları ve hukukun temel ilkeleri

ayrıntılı olarak incelenmiş ve bu çerçevede usulüne uygun bir disiplin soruşturması

yapılabilmesi için çeşitli önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler

Yükseköğretim, Öğretim Elemanı, Memur, Personel, Disiplin, Disiplin Suçu,

Disiplin Cezası, Disiplin Soruşturması.

Page 5: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

v

(ERDOĞAN, Abdurrahman, The Legal Nature and Procedure of Disciplinary

Investigation Applied to Academic and Administrative Staff in Higher Education

Institutions within the Framework of Higher Education Law No. 2547, Master Thesis,

Isparta, 2019)

ABSTRACT

In the study titled “The Legal Nature and Procedure of Disciplinary

Investigation Applied to Academic and Administrative Staff in Higher Education

Institutions within the Framework of Higher Education Law No. 2547”; disciplinary

investigations on academic and administrative staff working in higher education

institutions in our country, disciplinary penalties given after disciplinary investigation

and ways of application against these disciplinary penalties, it has been examined within

the framework of recent amendments made to the disciplinary provisions of the Higher

Education Law No. 2547.

Disciplinary investigations applied in Higher Education Institutions are the

process that starts from the time of the act or acts that cause the investigation and goes

to the time when the criminal procedure is finalized as a result of the investigation. The

aim of this study is to explain how all principles of disciplinary law will be applied in

disciplinary investigations and how the disciplinary provisions of article 53 of Higher

Education Law No. 2547 should be applied.

Article 53 of the Higher Education Law No. 2547, these procedures and

principles to be applied to academic and administrative staff in higher education

institutions, judicial decisions and the principles that do not comply with the basic

principles of disciplinary law has been identified by evaluating within the framework of

disciplinary law. For these deficiencies, the case-law of the Council of State regarding

the disciplinary investigations and the basic principles of law have been examined in

detail and various proposals have been made in order to conduct a proper disciplinary

investigation.

Keywords

High Education, Academic Staff, Civil Servant, Staff, Discipline, Disciplinary

Crime, Disciplinary Punishment, Disciplinary Investigation.

Page 6: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

vi

İÇİNDEKİLER

TEZ SAVUNMA SINAV TUTANAĞI................................................................ ii

YEMİN METNİ SAYFASI................................................................................... iii

ÖZET...................................................................................................................... iv

ABSTRACT............................................................................................................ v

İÇİNDEKİLER...................................................................................................... vi

KISALTMALAR................................................................................................... x

ÖNSÖZ................................................................................................................... xi

GİRİŞ...................................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HUKUKİ YAPISI VE YÜKSEKÖĞRETİM

KURUMLARI PERSONELİNİN SINIFLANDIRILMASI

1. YÜKSEKÖĞRETİM KAVRAMI................................................................. 5

2. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HUKUKİ YAPISI.................... 6

2.1. Yükseköğretim Kurumlarının Akademik Yapılanması.............................. 9

2.2. Yükseköğretim Kurumlarının İdari Yapılanması....................................... 10

3. YÜKSEKÖĞRETİM PERSONELİNİN

SINIFLANDIRILMASI VE NİTELİĞİ........................................................ 10

3.1. Akademik Personel..................................................................................... 11

3.2. İdari Personel.............................................................................................. 11

İKİNCİ BÖLÜM

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE

DİSİPLİN SORUŞTURMASI AÇILMASI

1. 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’NUN DİSİPLİN HÜKÜMLERİ

BAKIMINDAN KAPSAMI............................................................................ 13

2. 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’NDA TANIMLI DİSİPLİN

AMİRLERİ....................................................................................................... 16

Page 7: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

vii

3. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ

PERSONELİN DİSİPLİN SORUŞTURMASINA BAŞLAMA SÜRECİ... 18

3.1. Soruşturmacı Belirleme.............................................................................. 24

3.2. Soruşturmacının Görev ve Yetkileri.......................................................... 28

3.2.1. Soruşturmaya Başlama.................................................................... 28

3.2.2. Soruşturma Hazırlık Tutanağı......................................................... 29

3.2.3. Bilgi ve Belgelerin Toplanması....................................................... 29

3.2.4. İfadelerin Alınması.......................................................................... 29

3.2.5. Soruşturmanın Genişletilmesi.......................................................... 33

3.2.6. Sicil Bilgisi İsteme.......................................................................... 33

3.2.7. Soruşturma Raporunun Düzenlenmesi............................................ 34

3.2.8. Tamamlanan Disiplin Soruşturması Dosyasının Teslimi................ 36

3.3. Soruşturmacı Değişikliği............................................................................ 36

3.4. Soruşturulanın Müdafi Talebi..................................................................... 38

3.5. Şikâyetten Vazgeçme................................................................................. 38

3.6. Soruşturmanın Gizliliği............................................................................... 39

3.7. Görevden Uzaklaştırma.............................................................................. 41

3.7.1. Görevden Uzaklaştırmaya Yetkili Makamlar.................................. 43

3.7.2. Görevden Uzaklaştırma Süresi........................................................ 43

3.7.3. Görevden Uzaklaştırma Sonrası Soruşturmaya Başlama Süresi..... 44

3.7.4. Görevden Uzaklaştırılanların Mali ve Sosyal Hakları..................... 45

3.7.5. Görevden Uzaklaştırma Tedbirinin Kaldırılması............................. 45

3.8. Soruşturma Süresi....................................................................................... 47

3.9. Görevi Sona Eren Personel Hakkında Disiplin Soruşturması.................... 48

3.10. Disiplin Soruşturması ve Ceza Kovuşturmasının Birlikte Yürütülmesi... 49

4. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE

İDARİ PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI

SONUCUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SAVUNMA ALINMASI... 53

4.1. Savunma Yapma Hakkı Süresi ve Savunma İsteyecek Makamlar............. 54

4.2. Savunma Davet Yazısının İçeriği............................................................... 57

4.3. Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden Çıkarma

Cezalarında Savunma Şekli............................................................................... 58

Page 8: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

viii

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE

UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI SONRASI CEZA İNFAZI, İTİRAZ

SÜRECİ VE DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ

1. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ

PERSONELE UYGULANACAK DİSİPLİN CEZALARI......................... 59

2. DİSİPLİN CEZASI VERMEYE YETKİLİ MAKAMLAR........................ 65

2.1. Uyarma ve Kınama Cezası Verme Yetkisi................................................. 66

2.2. Aylıktan Veya Ücretten Kesme ve Kademe İlerlemesinin Durdurulması

Veya Birden Fazla Ücretten Kesme Cezası Verme Yetkisi........................ 68

2.3. Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden

Çıkarma Cezası Verme Yetkisi................................................................... 70

2.4. Disiplin Cezalarına Karar Verme Süresi.................................................... 71

2.5. Öğretim Elemanları Hakkında Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın

Disiplin Soruşturması Başlatma ve Ceza Verme Yetkisi............................ 72

2.6. Fiilin Ast İle Üst Tarafından Birlikte İşlenmesi Durumunda

Ceza Verme Yetkisi..................................................................................... 73

2.7. Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamların Diğer Görev ve Yetkileri... 73

2.8. Disiplin Soruşturması Sonucunda Ceza Verilmemesi................................ 77

3. DİSİPLİN CEZALARININ VERİLMESİ AŞAMASINDA

UYGULANACAK HUSUSLAR..................................................................... 78

3.1. Aynı Fiile Birden Fazla Ceza Verilememesi.............................................. 78

3.2. Disiplin Cezalarında Tekerrür..................................................................... 79

3.3. Bir Derece Alt Ceza Uygulaması................................................................ 82

3.4. Benzer Nitelikteki Fiillere Verilecek Disiplin Cezaları............................. 84

3.5. Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasının Uygulanamadığı Haller.. 84

3.6. Disiplin Cezalarının Uygulanma Zamanı................................................... 85

3.7. Disiplin Cezası Alanların Atanamayacağı Kadrolar.................................. 86

3.8. Sendika Temsilcilerinin Disiplin Kurullarına Katılması............................ 86

4. DİSİPLİN SORUŞTURMASINDA VE DİSİPLİN CEZALARININ

VERİLMESİNDE ZAMANAŞIMI................................................................ 88

Page 9: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

ix

4.1. Disiplin Soruşturmasında Zamanaşımı....................................................... 89

4.2. Disiplin Cezalarında Zamanaşımı............................................................... 90

4.3. Yargı Kararı İle İptal Edilen Disiplin Cezalarında Zamanaşımı................ 91

5. DİSİPLİN KURULLARININ TEŞEKKÜLÜ............................................... 92

5.1. Yüksek Disiplin Kurulu............................................................................. 92

5.2. Üniversite ve Üniversiteye Bağlı Birimlerdeki Disiplin Kurulları............ 92

5.3. Yükseköğretim Kurulu Personeli ve Üniversitelerarası Kurul

Personeli İçin Disiplin Kurulu.................................................................... 95

5.4. Disiplin Kurullarına Katılması Yasak Olanlar........................................... 96

5.5. Disiplin Kurullarının Teşekkül Edemediği Durumlar................................ 97

6. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI İTİRAZ................................................. 98

6.1. Uyarma ve Kınama Cezalarına Karşı İtiraz Edilecek Makamlar................98

6.2. Aylıktan Veya Ücretten Kesme ve Kademe İlerlemesinin

Durdurulması Veya Birden Fazla Ücretten Kesme Cezalarına

Karşı İtiraz Edilecek Makamlar................................................................... 99

6.3. Disiplin Cezalarına Karşı İtiraz Süresi....................................................... 100

6.4. İtiraz Değerlendirme Süresi....................................................................... 100

6.5. İtirazın Değerlendirilmesi Sonucunda Verilen Kararlar............................. 101

7. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ........................... 101

8. DİSİPLİN CEZALARININ ORTADAN KALDIRILMASI....................... 104

8.1. Personelin Talebi Üzerine Disiplin Cezasının

Özlük Dosyasından Silinmesi...................................................................... 106

8.2. Disiplin Cezasının Yargı Kararı İle İptal Edilmesi..................................... 107

8.3. Yasama Organı Tarafından Af Kanunu Çıkarılması.................................. 108

SONUÇ................................................................................................................... 110

KAYNAKLAR....................................................................................................... 115

ÖZGEÇMİŞ........................................................................................................... 128

Page 10: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

x

KISALTMALAR

AİD : Amme İdaresi Dergisi

DD : Danıştay Dergisi

TİD : Türk İdare Dergisi

TDK : Türk Dil Kurumu

DMK : Devlet Memurları Kanunu

TCK : Türk Ceza Kanunu

SÜHFD : Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

GÜHFD : Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

AÜHFD : Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

İÜHFM : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası

KHK : Kanun Hükmünde Kararname

AYM : Anayasa Mahkemesi

YÖK : Yükseköğretim Kurulu

ÜAK : Üniversitelerarası Kurul

C : Cilt

S : Sayı

s : Sayfa

K : Karar

E : Esas

md : Madde

a.g.e. : Adı Geçen Eser

a.g.m. : Adı Geçen Makale

Dr. Öğr. Üyesi: Doktor Öğretim Üyesi

Page 11: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

xi

ÖNSÖZ

Bilimin merkezi olan Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanı ve

memurlar hakkında uygulanan disiplin hükümlerinin mevzuata uygun bir şekilde

yapılması için, soruşturma süreci ve soruşturma sonrasında yapılacak tüm işlem ve

yazışmalarda bu çalışmanın rehber olması hedeflenmiştir. Böyle bir hedefin

belirlenmesindeki amaç ise, bir yükseköğretim kurumu personeli olarak gördüğüm

kadarıyla, bu kurumlardaki personellerin yeni düzenlenen disiplin mevzuatı ile ilgili

bilgi eksikliğinin olması ve disiplin hükümlerinin uygulanması yönünden yapılan usul

hatalarının çok sık görülmesidir.

Bu bilgi eksikliği ve usul hatalarının soruşturmalara yansıması sonucunda, idare

mahkemeleri tarafından bozulan soruşturma dosyaları üzerine başlatılan yeni işlemler

yükseköğretim kurumlarının iş yükünü fazlasıyla arttırmaktadır. Bu çalışmanın disiplin

soruşturmalarında uygulanacak usul ve esaslarda rehber olabileceği ve yapılacak olan

disiplin soruşturmalarındaki hataları en aza indirebileceği kanaatindeyim.

Bu çalışmamı sürdürürken manevi desteğini hiç eksik etmeyen eşime ve kızıma

başta olmak üzere, Süleyman Demirel Üniversitesi gibi büyük bir üniversitenin idari

yükünü Genel Sekreter olarak üzerine almış tez danışmanım Dr. Öğr. Üyesi Vahdettin

AYDIN’a ve Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı aynı zamanda

İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kürşat ERSÖZ’e yardımlarını, bilgisini

ve zamanını esirgemediği için minnet ve şükranlarımı sunarım.

Page 12: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

1

GİRİŞ

Devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri tarafından gerçekleştirilen kamu

hizmetleri, kamu görevlileri aracılığıyla yerine getirilmektedir. Kamu kurum ve

kuruluşlarında verilen hizmetlerin etkin, verimli, kesintisiz ve doğru bir şekilde devam

ettirilebilmesi için kamu görevlilerine uygulanmak üzere ve onların belli bir düzen

içinde çalışmalarını sağlamaya yönelik kanun, yönetmelik ve çeşitli mevzuatlarla

getirilen birtakım kurallar mevcuttur. İşte bu kuralların bütününe disiplin kuralları

denmektedir.

Disiplin kuralları bazen bir kanunda, bazen de bir kanuna dayanılarak çıkarılan

yönetmeliklerle sağlanmaktadır. En çok bilinen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu1

disiplin hükümleri yönünden genel kanun olarak kabul görmüştür. Ancak bazı kurum ve

kuruluşlar disiplin hükümlerine özel kanunlarında yer vererek, disiplin soruşturmalarına

ve disiplin cezalarına ilişkin tüm uygulamaları bu özel kanuna göre yapmaktadır.

Bunlardan bir tanesi de tezimizin konusu olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu2 ve

bu Kanun’un 53. maddesinde yer alan ve yükseköğretim kurumları personeline

uygulanan disiplin hükümleridir.

Daha önce yükseköğretim kurumlarındaki yönetici ve öğretim elemanları ile

memur ve diğer personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları, 2547 sayılı

Yükseköğretim Kanunu’na dayanılarak çıkarılan Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve

Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’ne3 göre yapılıyor iken,

Anayasa Mahkemesinin 14 Ocak 2015 tarihli ve 2015/6 sayılı kararıyla;4 yükseköğretim

kurumlarında görevli öğretim elemanlarına, memurlara ve diğer personele uygulanacak

disiplin cezalarının kanuna göre değil yönetmeliğe göre verilmesinin Anayasa’ya aykırı

olduğu gerekçesiyle, anılan Yönetmelik’in iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar üzerine; 02/12/2016 tarihli ve

6764 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik

1 Resmi Gazete, Tarih: 23/07/1965, Sayı: 12056. 2 Resmi Gazete, Tarih: 06/11/1981, Sayı: 17506. 3 Resmi Gazete, Tarih: 21/8/1982, Sayı: 17789. 4 Resmi Gazete, Tarih: 07/04/2015, Sayı: 29319.

Page 13: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

2

Yapılmasına Dair Kanun5 ile, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine

eklenen disiplin hükümleri uyarınca, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim

elemanları ve memurlar hakkında başlatılacak disiplin soruşturmalarında uygulanacak

usul ve esaslar artık 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre yapılacaktır. Disiplin

soruşturması sonucunda verilecek disiplin cezaları ise, 657 sayılı Devlet Memurları

Kanunu’nun 125. maddesinde sayılan fiillere ilave olarak 2547 sayılı Yükseköğretim

Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan fiil ve hallere göre verilecektir. Ancak, 2547 sayılı

Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4, 53/b-6 maddelerinde, “657

sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak” ibaresi, Anayasa

Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla6; “Öğretim elemanı,

memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu personeline ilişkin

disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar arasında görevin

niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve farklılıkların

dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin tümüyle aynı

kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim elemanlarının disiplin

sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin tamamının dâhil edilmesi,

Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar

gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere de yol

açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve 130. maddeleriyle

bağdaşmadığı” gerekçesi ile iptal edilmiştir.

Yine Anayasa Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla;

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/Ç-1-e maddesi doğrultusunda,

Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın öğretim elemanları hakkında soruşturma açma

yetkisi, bilimsel özerkliği zayıflatan ve Yükseköğretim Kurulu’nun sahip olduğu

denetim yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleri ile bağdaşmadığı

gerekçesi ile iptal edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu karar ile, 657 sayılı Devlet Memurları

Kanunu’nda sayılan fiillerin öğretim elemanlarına uygulanamayacağı ve Yükseköğretim

Kurulu Başkanı’nın öğretim elemanları hakkında soruşturma açamayacağı hükmüne

varmıştır. Ayrıca söz konusu iptal kararının resmi gazetede yayınlanmasından

başlayarak 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu itibarla,

5 Resmi Gazete, Tarih: 09/12/2016, Sayı: 29913. 6 Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834.

Page 14: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

3

17/07/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu karar 17/04/2020 tarihinde

yürürlüğe girecek ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan fiiller öğretim

elemanlarına uygulanamayacaktır.

Görüldüğü üzere 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu özel bir disiplin normu

olarak karşımıza çıkmakta ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndan usul ve esas

bakımından ayrılmaktadır. Bu sebeple 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53.

maddesinde yer alan ilgili disiplin hükümleri tezimize konu edilmiştir.

Bilindiği üzere son yıllarda ülkemizde sıklıkla çeşitli mevzuat değişikliği

yapılmaktadır. Bu değişikliklerden biri de 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53.

maddesinde kapsamlı bir şekilde yapılmıştır. İşte söz konusu Kanun’da yapılan yenilik

ve değişiklikler doğrultusunda, yükseköğretim personeline uygulanan disiplin

soruşturmaları yeni uygulamalar ortaya çıkmıştır. Yükseköğretim kurumlarında bu

Kanun’a göre yapılan personel disiplin soruşturmaları ve bu soruşturmalar ile ilgili

yapılan yazışmalar, yeterli mevzuat bilgisi ve tecrübesi olmayan kamu görevlileri

tarafından yapılıyor olması, disiplin suçlarının unsurlarının tespit edilmesi, bu tespit

ışığında disiplin cezasına karar verilmesi aşamasında ve disiplin cezalarının disiplin

amirince veya disiplin kurulunca uygulanmasında ciddi hatalara yol açmaktadır. Bu

hatalar sonucu verilen kararlar idare mahkemelerince bozulmakta ve yükseköğretim

kurumlarımıza maddi anlamda (avukatlık ücretleri, kırtasiye giderleri, iş yükü vs.) yük

olmaktadır. Bu Kanun çerçevesinde yükseköğretim kurumlarınca yapılan personel

disiplin soruşturmalarında nelere dikkat edilmesi gerektiği, bu Kanun’daki yeniliklerin

nasıl uygulanacağı, bu uygulamalar yapılırken (özellikle usul açısından) disiplin

soruşturmalarının sonucunun anılan Kanun’a ve Danıştay içtihatlarına uygun bir şekilde

sonuçlandırılması tezin amacını ortaya koymaktadır. Ayrıca tez çalışmamız ile, 2547

sayılı Yükseköğretim Kanunu çerçevesinde yükseköğretim kurumlarında başlatılan

personel disiplin soruşturmalarında yapılan hataların en aza indirilmesi hedeflenmiştir.

Tez çalışmamızda, Devlet yükseköğretim kurumlarında görev yapan 2914 sayılı

Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 3. maddesinde sayılan öğretim elemanları ile 657

sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/A maddesinde memur kadrosunda yer alan

personel hakkında yapılan disiplin soruşturmasının usul ve esasları incelenecek olup,

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan sözleşmeli personel, işçiler ve vakıf

üniversiteleri personeli ile ilgili yapılan disiplin soruşturmaları ele alınmayacaktır.

Page 15: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

4

Çalışma üç bölüm halinde hazırlanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde;

yükseköğretim kavramı, yükseköğretim kurumlarının hukuki yapısı ve yükseköğretim

personelinin sınıflandırılması konularına yer verilmiştir.

Çalışmanın ikinci bölümünde; 2547 sayı Yükseköğretim Kanunu’nun disiplin

hükümleri bakımından kapsamı, 2547 sayı Yükseköğretim Kanunu’nda tanımlı disiplin

amirleri, yükseköğretim kurumlarında akademik ve idari personelin disiplin

soruşturmasına başlama süreci ve disiplin soruşturması sonucunda savunma alınması

konuları incelenmiştir.

Çalışmanın üçüncü bölümünde ise; yükseköğretim kurumlarında akademik ve

idari personele uygulanan disiplin cezaları, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar,

disiplin cezalarına karşı itiraz, disiplin cezalarına karşı yargısal süreç, disiplin

cezalarının ortadan kaldırılması konularına ve disiplin soruşturmalarında göz önünde

bulundurulması gereken tüm önemli hususlara değinilmiştir.

Page 16: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

5

BİRİNCİ BÖLÜM

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HUKUKİ YAPISI VE YÜKSEKÖĞRETİM

KURUMLARI PERSONELİNİN SINIFLANDIRILMASI

1. YÜKSEKÖĞRETİM KAVRAMI

Çağdaş yaşamın temel gereksinimi olan eğitim ve eğitilme ihtiyacı insanlık

tarihi boyunca giderilmeye çalışılmış ve bu gereksinim eğitim ve öğretim kurumları

tarafından öğrenmeye eğilimli insanlara sunulmuştur. Gelişmişlik düzeyi ne olursa

olsun tüm dünya ülkeleri tarafından eğitim ve öğretime önem verilmekte ve bir sistem

üzerinde uygulanmaya çalışılmaktadır. Her ülke için eğitim ve öğretim farklı bir sisteme

oturtulmuş olsa bile, tüm ülkelerde eğitim ve öğretim sırasıyla ilköğretim, ortaöğretim

ve yükseköğretim adı verilen öğretim kademelerinden oluşmaktadır.

Ortaöğretimin amaçlarından biri yükseköğretim kademesine geçebilecek öğrenci

yetiştirmektir. Yükseköğretimde verilen eğitim ve öğretim, ortaöğretimde kazanılan

bilgi, beceri ve tecrübelere dayanmaktadır. Bu nedenle, yükseköğretim kademesine

gelmiş öğrencilerin başarıları, ortaöğretim kurumlarındaki almış olduğu eğitime

bağlıdır. Birbirlerinden ayrılmaz olan bu kademelerden ilköğretim ve ortaöğretimin

önemini göz ardı etmemekle birlikte, yükseköğretimi önemi bakımında ayrıca ele almak

gereklidir.

Kanunlarımıza göre eğitim ve öğretimin en üst seviyesini yükseköğretim

oluşturmakta ve en önemli iki işlevi, bilim üretmek ve yüksek nitelikli insan gücü yetiş-

tirmektir. Nitelikli insan gücü bir diğer adıyla beşeri sermaye ülkelerin ekonomik ve

sosyal refahının arttırılmasında çok önemli bir yere sahiptir. Bireylerin yeterli bilgi ve

becerilerle donatılarak topluma kazandırılmasında eğitim özellikle yükseköğretim en

önemli araçlardan biridir. Yükseköğretim, nitelikli insan gücünü topluma

kazandırmanın ve sosyal refahı arttırmanın yanında bireylerin elde ettiği gelir düzeyini

iyileştirmesiyle de bireysel refaha katkı sağlamaktadır. Yükseköğretimin topluma ve

Page 17: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

6

bireylere sağladığı bu faydalar sebebiyle, yükseköğretime olan talep her geçen gün

artmaktadır.7

Yükseköğretim tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de üniversiteler tarafından

verilmektedir. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3/a maddesinde yükseköğretim

“Milli eğitim sistemi içinde, ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yılı kapsayan her

kademedeki eğitim-öğretimin tümüdür.” şeklinde tanımlanmıştır.

2. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HUKUKİ YAPISI

Yükseköğretim kurumları, insanın ve bilgi birikiminin gelişmesinde en önemli

kaynaktır. Yükseköğretim kurumları bu niteliği ile her toplumun kültür ve mirasının bir

sonraki kuşağa aktarılmasında, araştırma ve geliştirme yolu ile insanlığa yeni bilgiler

kazandırılmasında, bireyin kendisini daha iyi tanımasında ve içinde yaşamış olduğu

topluma hizmet ve öncülük ederek yaşam düzeyinin yükselmesinde önemli rol oynar.

Üniversitelerin toplumların kültürel iletişim merkezi olma özelliği büyük önem

kazanmıştır. İnsanlığın hizmetinde olan birçok buluş, yükseköğretim kurumlarının

ürünüdür. Yükseköğretim kurumları, yalnız belli sayıda öğrenciye eğitim öğretim

vermekle kalmayıp araştırma, geliştirme ve danışmanlık faaliyetleri ile de toplumun ve

ülkelerin gelişmesine büyük katkıda bulunmaktadır.8

Üniversiteler, Anayasamızın 130. ve 131. maddeleri ile Anayasa’dan önce

çıkarılarak yürürlüğe konulan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre

düzenlenmiştir.

Anayasamızın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesindeki

düzenlemeler şu şekildedir:

“Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin

ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli

düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve

insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel

özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.”

7 Doğan Uysal-Emel Ersun Aydemir, “Türkiye’de Yükseköğretim Kavramı ve Yükseköğretimin İstihdam

ve Ekonomiye Etkisinin Analizi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, S.35, s.

275-284. 8 Aydoğan Ataünal, Türkiye’de Yükseköğretim, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998, s. 1.

Page 18: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

7

“Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak

şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim

kurumları kurulabilir.”

“Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında

olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.”

“Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların

seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve

denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama,

yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim

elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve

süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlar, Devletin yapacağı yardımlar

ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının

uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının

görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve

teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere

Devletin sağladığı mali kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir.”

“Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları

dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik

yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen

hükümlere tabidir.”

Anayasamızın “Yükseköğretim Üst Kuruluşları” başlıklı 131. maddesindeki

düzenlemeler şu şekildedir:

“Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek,

denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma

faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler

doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların

etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için

planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.”

“Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler tarafından seçilen ve sayıları, nitelikleri,

seçilme usulleri kanunla belirlenen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde

başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile Cumhurbaşkanınca atanan

üyeler ve Cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya seçilen üyelerden kurulur.”

Page 19: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

8

“Kurulun teşkilatı, görev, yetki, sorumluluğu ve çalışma esasları kanunla

düzenlenir.”

Görüldüğü üzere Anayasamızda yükseköğretim kurumları, bilimsel çalışmaların

yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirilip, bilimsel ve idari özerkliğe

sahip kılınarak öteki kamu kurumlarından farklı değerlendirilmiş, öğretim elemanlarına

da kamu görevlisi olmakla birlikte genel sınıflandırma içerisinde ayrı bir yer vererek,

kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduğu değerlendirilmiştir. Öğretim

elemanlarının bu konumları dikkate alındığında bunları diğer kamu görevlileri gibi

değerlendirmek mümkün değildir.9

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3. maddesinde, yükseköğretim

kurumları ile ilgili geçen tanımlamalar şu şekildedir:

Yüksek teknoloji enstitüsü: ”Özellikle teknoloji alanlarında yüksek düzeyde

araştırma, eğitim-öğretim, üretim, yayın ve danışmanlık yapan, kamu tüzel kişiliğine ve

bilimsel özerkliğe sahip bir yükseköğretim kurumudur.”

Üniversite: “Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde

eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü,

yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.”

Fakülte: “Yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan;

kendisine birimler bağlanabilen bir yükseköğretim kurumudur.”

Enstitü: “Üniversitelerde ve fakültelerde birden fazla benzer ve ilgili bilim

dallarında lisans üstü, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama yapan bir

yükseköğretim kurumudur.”

Yüksekokul: “Belirli bir mesleğe yönelik eğitim öğretime ağırlık veren bir

yükseköğretim kurumudur.”

Konservatuvar: “Müzik ve sahne sanatlarında sanatçı yetiştiren bir

yükseköğretim kurumudur.”

Meslek Yüksekokulu: “Belirli mesleklere yönelik nitelikli insan gücü

yetiştirmeyi amaçlayan, yılda iki ve ya üç dönem olmak üzere iki yıllık eğitim-öğretim

sürdüren, önlisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumudur.”

Uygulama ve Araştırma Merkezi: “Yükseköğretim kurumlarında eğitim

öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek

9 Tayfun Akgüner-Kahraman Berk, İdare Hukuku, Der Yayınları, İstanbul, 2017, s. 448.

Page 20: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

9

dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim-öğretim, uygulama ve araştırmaların

sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumudur.”

Bölüm: “Amaç, kapsam ve nitelik yönünden bir bütün teşkil eden, birbirini

tamamlayan veya birbirine yakın anabilim ve anasanat dallarından oluşan; fakültelerin

ve yüksekokulların eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama birimidir. Anabilim

dalı ve anasanat dalları bilim ve sanat dallarından oluşur. Yükseköğretimdeki çeşitli

birimlerin ortak derslerini vermek üzere rektörlüğe bağlı bölümler de kurulabilir.”

2.1. Yükseköğretim Kurumlarının Akademik Yapılanması

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda öngörülen üniversiteye ait birimlerin

akademik yönden teşkilatlanması, işleyiş, görev, yetki ve sorumluluklarıyla, ilgili alt

birimlerin üst birimlerle olan ilişkilerini düzenlemek üzere Üniversitelerde Akademik

Teşkilat Yönetmeliği10 yürürlüğe konulmuştur. Üniversitelerin akademik yapılanmaları,

en üst makam olan rektörlükten aşağı doğru bir hiyerarşi oluşturarak, akademik

birimlerde görev yapan tüm akademik personeli kapsamaktadır.

Üniversitenin tüm birimleri ile akademik ve idari personelinin genel denetim-

gözetim görevini yapan rektör, hem akademik hem de idari yapının başı konumunda

olup, söz konusu Yönetmelik’e göre yükseköğretim kurumlarında akademik yapılanma

aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:

Rektör

Senato

Üniversite Yönetim Kurulu

Fakülteler

Enstitüler

Yüksekokullar

Konservatuvar

Meslek Yüksekokulları

Uygulama ve Araştırma Merkezleri

Bölümler

Anabilim ve Anasanat Dalları

10 Resmi Gazete, Tarih: 18/02/1982, Sayı: 17609.

Page 21: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

10

Bilim ve Sanat Dalları

2.2. Yükseköğretim Kurumlarının İdari Yapılanması

Yükseköğretim üst kuruluşları ile yükseköğretim kurumlarının idari teşkilatının

kuruluş ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemek üzere Yükseköğretim Üst Kuruluşları

İle Yükseköğretim Kurumlarının İdari Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde

Kararname11 yürürlüğe konulmuştur. Üniversitelerin idari yapılarında hiyerarşik olarak

en üst yönetici genel sekreter olarak belirtilmektedir. Genel sekreter, üniversite idari

teşkilatının başıdır ve bu teşkilatın çalışmasından Rektöre karşı sorumludur.

Yükseköğretim kurumlarındaki idari yapılanmayı aşağıdaki gibi sıralanmıştır:

Genel Sekreterlik

Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı

Personel Daire Başkanlığı

Komptrolörlük (İdari ve Mali İşler) Daire Başkanlığı

Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı

Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı

Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı

Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

Hukuk Müşavirliği

Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı

Üniversite Hastanesi Başmüdürlüğü

Fakülte, Enstitü ve Yüksekokul Sekreterleri

3. YÜKSEKÖĞRETİM PERSONELİNİN SINIFLANDIRILMASI VE

NİTELİĞİ

“Sınıflandırma, devlet kamu hizmetleri görevlerini ve bu görevlerde çalışan

Devlet memurlarını görevlerin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara

ayırmaktır. Diğer bir ifadeyle sınıflandırma, görev ve personel esas alınarak, hizmet

11 Resmi Gazete, Tarih: 21/11/1983, Sayı: 18228.

Page 22: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

11

birimlerini bir grupta toplamaktır. Sınıf, ortak eğitim ve meslek niteliklerine sahip olan

kamu görevlisi grubudur. Hiçbir memur sınıfının dışında çalıştırılamayacağına göre,

ortak yetişme ve aynı nitelikleri gerektiren mesleklerin bir “sınıf” oluşturması esastır.”12

Bilindiği üzere yükseköğretim kurumlarında farklı kadro ve unvanlarda kamu

personeli görev yapmaktadır. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan kamu

personeline uygulanacak olan disiplin hükümlerinin bulunduğu kadro ve unvanına göre

farklılık göstereceği göz önüne alındığında, Yükseköğretim kurumlarında görev yapan

kamu personelinin hangi sınıflandırılmaya tabi tutulduğunu açıklamak çalışmamız

açısından faydalı olacaktır.

3.1. Akademik Personel

Yükseköğretim kurumlarında akademik personel olarak çalışan kamu

görevlileri, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun13 3. maddesine göre

öğretim elemanları olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre;

Öğretim Üyeleri Sınıfı; Profesör, Doçent ve Doktor Öğretim Üyesi

kadrosundan oluşmaktadır.

Öğretim Görevlileri Sınıfı; sadece Öğretim Görevlisi kadrosundan

oluşmaktadır.

Araştırma Görevlileri Sınıfı; sadece Araştırma Görevlisi kadrosundan

oluşmaktadır.

Görüldüğü üzere 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na tabi öğretim elemanları

yukarıdaki şekilde sınıflandırılmış ve anılan Kanun’un 53. maddesindeki disiplin

hükümlerine tabi tutulmuştur.

3.2. İdari Personel

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesine göre,“kamu hizmetleri;

memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürülür.” Böylece yükseköğretim

12 Bahtiyar Akyılmaz, Murat Sezginer, Cemil Kaya, Türk İdare Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara,

2016, s. 651-652. 13 Resmi Gazete, Tarih: 13/10/1983, Sayı: 18190.

Page 23: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

12

kurumlarında idari personel olarak çalışan kamu görevlileri memur, sözleşmeli personel

ve işçi şeklinde istihdam edilmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesine göre, “ bu Kanun’a tabi

kurumlarda çalıştırılan memurlar sınıflandırılmaya tabi tutulmuşlardır. Bu

sınıflandırmaya aşağıdaki şekildedir;

Genel İdari Hizmetler Sınıfı

Teknik Hizmetler Sınıfı

Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı

Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı

Avukatlık Hizmetleri Sınıfı

Din Hizmetleri Sınıfı

Emniyet Hizmetleri Sınıfı

Jandarma Hizmetleri Sınıfı

Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınıfı

Yardımcı Hizmetler Sınıfı

Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı

Milli İstihbarat Hizmetleri Sınıfı”

Tüm bu hizmet sınıflarında görev yapan kamu çalışanları, farklı kadro ve

unvanlar adı altında memur olarak tanımlanmıştır.

Yükseköğretim Kurumlarında genel olarak genel idari hizmetler sınıfı, teknik

hizmetler sınıfı, sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı, avukatlık

hizmetleri sınıfı ve yardımcı hizmetler sınıfı bulunmakta olup, bu sınıflarda çeşitli kadro

ve unvanlarla görev yapılmaktadır. Örneğin fakülte sekreteri ve bilgisayar işletmeni gibi

kadrolarda bulunan memurlar genel idari hizmetler sınıfında, hemşireler sağlık

hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfında, mühendisler teknik hizmetler

sınıfında görev yapmaktadırlar.

Page 24: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

13

İKİNCİ BÖLÜM

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE

DİSİPLİN SORUŞTURMASI AÇILMASI

1. 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’NUN DİSİPLİN HÜKÜMLERİ

BAKIMINDAN KAPSAMI

Yukarıda sınıflandırması yapılan yükseköğretim kurumları personeli olan

öğretim elemanları, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na tabi olduğundan, bu öğretim

elemanları hakkında anılan Kanun’un 53. maddesindeki disiplin hükümlerine göre işlem

yapılacaktır.

Ancak yükseköğretim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na

göre görev yapan memurlar için durum biraz farklıdır. Şöyle ki;

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 1. maddesi kapsam maddesi olarak

düzenlenmiş olup bu maddeye göre; “Bu Kanun, Genel ve Katma Bütçeli Kurumlar, İl

Özel İdareleri, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Belediyelerin kurdukları birlikler ile

bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet

sandıklarında veya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkında

uygulanır.”

Yine aynı Kanun’un aynı maddesinin 3. fıkrasında ise, “Anayasa Mahkemesi

üye ve yedek üyeleri ile raportörleri; hâkimlik ve savcılık mesleklerinde veya bu

mesleklerden sayılan görevlerde bulunanlar, Danıştay ve Sayıştay meslek mensupları ve

Sayıştay savcı ve yardımcıları, Üniversitelerin, İktisadi ve Ticari İlimler

Akademilerinin, Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademilerinin, Devlet Güzel

Sanatlar Akademilerinin, Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün öğretim

üye ve yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası üyeleri, Genelkurmay

Mehtaran Bölüğü Sanatkarları, Devlet Tiyatrosu ile Devlet Opera ve Balesi ve Belediye

Opera ve tiyatroları ile şehir ve belediye konservatuvar ve orkestralarının sanatkar

memurları, uzman memurları, uygulatıcı uzman memurları ve stajyerleri; Spor-Toto

Teşkilatında çalışan personel; subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ve

sözleşmeli erbaş ve erler ile Emniyet Teşkilatı mensupları özel kanunları hükümlerine

tabidir.” denmektedir.

Page 25: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

14

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 6. fıkrasına göre,

“Özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına ilişkin hükümleri saklıdır.” Bu nedenle,

bu Kanun’da yer alan disiplin hükümlerinin hangi memurlar hakkında uygulanıp

hangilerine uygulanmayacağını, bu Kanun’un 1. maddesi ışığında tespit etmek

gerekmektedir.

Özel kanunlarında farklı bir hüküm düzenlenmemesi şartıyla, 657 sayılı Devlet

Memurları Kanunu’nun 1. maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlarda çalışan memurlar

657 sayılı Kanun’un disiplin cezalarını düzenleyen hükümlerine tabidirler. Bu

Kanun’un 125. maddesinin 6. fıkrasında yer alan hüküm gereği, özel kanunlarında

disiplin suç ve cezalarına ilişkin hüküm bulunan kurum ve kuruluşlarda görevli

memurlar bu özel hükümlere tabidirler.14

Böylece bu Kanun’un 1. maddesinin 3. fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlarda

görevli memurlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olmadıklarından bu

Kanun’daki disiplin hükümlerinin de bunlar hakkında uygulanma olanağı

bulunmamaktadır. Ancak bu kurum ve kuruluşların özel yasalarında 657 sayılı Devlet

Memurları Kanunu’na göndermede bulunuyorsa, yalnız göndermede bulunulan

hükümler uygulanabilecektir.

Örneğin; “Bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır”

veya “Bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 657 sayılı Devlet Memurları

Kanunu’nun disipline ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde gönderme yapıldığı

takdirde genel kanun olması sebebiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu

hükümlerine göre işlem yapılır.

Özel kanun olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda da benzer bir durum

vardır. Anılan Kanun’un 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4, 53/b-6 maddelerinde, “657

sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak bu Kanun kapsamındaki

kamu görevlileri için uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe

ilerlemesinin durdurulması ve kamu görevinden çıkarma cezalarını gerektiren fiiller

şunlardır” denilerek, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na kısmi göndermede

bulunulmuş olup, yukarıda da bahsedildiği gibi sadece göndermede bulunulan hükümler

uygulanacaktır.

14 Kemal Gözler, İdare Hukuku, Ekin Kitapevi, Bursa, 2019, c.2, s. 789; Danıştay 12. Dairesi’nin

21/11/2000 tarihli ve E. 2000/958, K. 2000/4088 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 105, s. 601.

Page 26: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

15

Ancak, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4,

53/b-6 maddelerinde, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak”

ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla15;

“Öğretim elemanı, memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu

personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar

arasında görevin niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve

farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin

tümüyle aynı kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim

elemanlarının disiplin sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin

tamamının dâhil edilmesi, Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle

örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden

birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve

130. maddeleriyle bağdaşmadığı” gerekçesi ile iptal edilmiştir.

Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu karar ile, 657 sayılı Devlet

Memurları Kanunu’nda sayılan fiillerin öğretim elemanlarına uygulanamayacağı

hükmüne varmıştır. Ayrıca söz konusu iptal kararının resmi gazetede yayınlanmasından

başlayarak 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu itibarla,

17/07/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu karar 17/04/2020 tarihinde

yürürlüğe girecek ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan fiiller öğretim

elemanlarına uygulanamayacaktır.

Anayasa Mahkemesinin bu kararı üzerine kanun koyucu tarafından, bu dokuz

aylık dilim içerisinde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3,

53/b-4, 53/b-6 maddelerine, öğretim elamanlarının haklarını açıkça koruyacak

“üniversite özerklik ilkesi” kapsamında yeni fiiller eklenerek, anılan Kanun’un disiplin

hükümleri üzerinde gerekli düzenleme yapılacaktır.16

Yine 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 20. maddesinde, “Bu

Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı

Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.” ifadesi yer almaktadır. Ancak anılan

Kanun’un 1. maddesinde Kanun’un amacı, “4/11/1981 tarih ve 2547 sayılı

Yükseköğretim Kanununda yer alan öğretim elemanları tanımına giren personeli

sınıflandırmak, aylıklarını ve ek göstergelerini düzenlemek, derece yükseltilmesi ve

15 Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834. 16 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 444.

Page 27: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

16

kademe ilerlemesinin şekil ve şartları ile, sosyal haklardan yararlanma, ek ders ücreti,

üniversite, idari görev ve geliştirme ödeneklerinin miktarını tespit etmek, emekli ve

yabancı öğretim elemanlarının sözleşmeli olarak çalıştırılma usul ve esaslarını

belirlemektir.” ifadeleri ile açıklanmış ve bu ifadelerden anlaşılacağı üzere, öğretim

elemanlarına uygulanacak disiplin hükümleri dışındaki diğer çeşitli özlük haklarını

belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş bir Kanun olduğu karşımıza çıkmaktadır. Bu

sebeple disiplin hükümleri dışındaki özlük hakları ile ilgili 2914 sayılı Yükseköğretim

Personel Kanunu’nda hüküm bulunmayan durumlarda, 2547 sayılı Yükseköğretim

Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanacaktır. 2914 sayılı

Yükseköğretim Personel Kanunu’nda disiplin hükümleri bulunmadığı gerekçesi ile 657

sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun disiplin hükümlerine uygulamak, usul açısından

yanlış bir uygulama olacaktır. Kaldı ki, 2547 Yükseköğretim Kanunu’nun 53.

maddesinde akademik ve idari personel ile ilgili disiplin hükümleri yer almakta ve

anılan personele bu hükümler uygulanmaktadır.

2. 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’NDA TANIMLI DİSİPLİN

AMİRLERİ

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/a maddesinde disiplin amirleri,

“Yükseköğretim Kurulu Başkanı üst kuruluşlar, rektörler ve bağımsız vakıf meslek

yüksekokulu müdürlerinin ve 53/Ç maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan

fiillerle ilgili olarak öğretim elemanlarının; rektör, üniversitenin; bağımsız vakıf meslek

yüksekokulu müdürü, bağımsız vakıf meslek yüksekokulunun; dekan, fakültenin;

enstitü ve yüksekokul müdürleri, enstitü ve yüksekokulların; kadrosu bulunan uygulama

araştırma merkezi ile bağımsız enstitü müdürleri, uygulama araştırma merkezi ile

enstitünün; bu birimlerin genel sekreter veya sekreterleri de bağlı birim personelinin

disiplin amirleridir” şeklinde tanımlanmıştır.

Disiplin amirlerinin kimler olduğu ile ilgili tanımlama yapılan bu maddeyi biraz

açacak olursak;

Yükseköğretim Kurulu Başkanı; üst kuruluşlar, üniversite rektörleri, bağımsız

vakıf meslek yüksekokulu müdürleri ile aylıktan veya ücretten kesme, kademe

ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim

Page 28: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

17

mesleğinden ve kamu görevinden çıkarma cezaları gerektiren fiillerle ilgili olarak

öğretim elemanlarının,17

Rektör; sorumlu olduğu üniversitede görev yapan tüm idari ve akademik

personelin,

Dekan; sorumlu olduğu fakültede görev yapan tüm idari ve akademik

personelin,

Enstitü Müdürü; sorumlu olduğu enstitüde görev yapan tüm idari ve akademik

personelin,

Yüksekokul Müdürü; sorumlu olduğu yüksekokulda görev yapan tüm idari ve

akademik personelin,

Genel Sekreter; Üniversite merkez örgütü idari personelinin,

Fakülte Sekreteri; sorumlu olduğu fakültede görev yapan tüm idari personelin,

Enstitü Sekreteri; sorumlu olduğu enstitüde görev yapan tüm idari personelin,

Yüksekokul Sekreteri; sorumlu olduğu yüksekokulda görev yapan tüm idari

personelin, disiplin amiridir.

“Yukarıda belirtilen disiplin amirlerinin yardımcıları (Rektör Yardımcıları,

Dekan Yardımcıları, Yüksekokul Müdür Yardımcıları, Enstitü Müdür Yardımcıları ve

Genel Sekreter Yardımcıları) ile disiplin amiri olarak sayılmayan (Daire Başkanı,

Koordinatör, Bölüm Başkanı gibi) yöneticiler disiplin soruşturması açamazlar. Bu

kişiler, disiplin soruşturmasına konu olacak bir fiili öğrendiklerinde durumu en kısa süre

içinde sıralı disiplin amirine bildirmelidir. Ancak disiplin amirlerine vekâlet eden

vekiller, vekâlet dönemi ile sınırlı olmak üzere disiplin amiri yetkisine sahiptir.”18

17 Yükseköğretim Kurulu Başkanı’na öğretim elemanları hakkında soruşturma açma yetkisi tanıyan dava

konusu kuralın, bilimsel özerkliği zayıflatan ve Yükseköğretim Kurulu’nun sahip olduğu denetim

yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleri ile bağdaşmadığı gerekçesi ile, Anayasa

Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Resmi Gazete, Tarih:

17/07/2019, Sayı: 30834. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın öğretim

elemanlarına disiplin amiri sıfatıyla soruşturma açamayacağı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın,

öğretim elemanlarının disiplin amiri olamayacağı anlamı taşımaktadır. 18 Çankaya Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı, “Personel Disiplin Soruşturması Kılavuzu”,

http://pdb.cankaya.edu.tr/wp-content/uploads/sites/8/2018/04/REV.03-%C3%87ANKAYA-

%C3%9CN%C4%B0VERS%C4%B0TES%C4%B0-D%C4%B0S%C4%B0PL%C4%B0N-

SORU%C5%9ETURMA-KILAVUZU-PERSONEL.pdf, (22/07/2019).

Page 29: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

18

3. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ

PERSONELİN DİSİPLİN SORUŞTURMASINA BAŞLAMA SÜRECİ

Fransızca “dicipline” kökenli bir sözcük olan disiplin kelimesi, dilimize

Fransızcadan geçmiştir. Türk Dil Kurumu disiplin kelimesini, “Bir topluluğun

yasalarına ve düzenle ilgili yazılı ya da yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması

durumu, sıkıdüzen, zapturapt” ve “kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce

ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü” şeklinde

tanımlanmaktadır.19

Günümüzde yürürlükte olmayan cumhuriyet döneminin ilk memur kanunu olan

788 sayılı Memurin Kanunu’nda20 disiplin terimi yerine “inzibati” terimi kullanılmıştır.

Türk Dil Kurumu inzibati kelimesini, “Sıkı düzeni sağlayıcı, düzene bağlayıcı, insan

davranışlarını sınırlayıcı, düzenleyici, baskı altına alıcı” şeklinde tanımlamaktadır.21

Bireyin davranış ve hareketlerini kendi kendine kontrol altına almasını ifade

eden ve önleyici bir tedbir olarak kullanılan disiplin terimi, hukuksal olarak

gerçekleştirilmesi istenilmeyen bir fiilin sonucunda uygulanan yaptırımı da ifade

etmektedir.22 Bir başka tanıma göre disiplin, yönetim düzeni içerisinde yer alan kişilerin

kanunlara ve kurallara uyması ve belli bir yol izleyen bilgi ve becerilerin tümünü ifade

etmektedir.23 Bu anlamda disiplin, örgüt içinde düzenin ve örgüt hizmetlerinin en iyi bir

şekilde yürütülmesi ve başarının sağlanmasında kullanılan etkili bir araç olarak

tanımlanmaktadır.24

Kamu disiplini ise; kamu kurum ve kuruluşlarında kanun, tüzük ve yönetmelik

hükümlerine aykırı tutum ve davranışların kontrol altına alınarak, kurum içi düzenin

sağlanması yoluyla kamu hizmetlerinin etkili ve verimli olarak yürütülmesi olarak

tanımlanabilir.25

19 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=T

DK.GTS.5bdc0135b3c9f5.52873783, (02/11/2018). 20Resmi Gazete, Tarih: 31/03/1926, Sayı: 336. 21 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=T

DK.GTS.5bdc0135b3c9f5.52873783, (15/07/2019). 22 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 721; Selman Sacit BOZ, “Memur Disiplin Hukukuna Hâkim Olan Temel

İlkler”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (SÜHFD), 2017, c. 25, S.2, s. 18. 23 Ahmet Taşkın, Kamu Görevlileri Disiplin Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2006, s. 121. 24 Tiran GENÇ, “Kamu Yönetiminde Disiplin”, Türk İdare Dergisi (TİD), 1990, S. 389, s. 3. 25 Taşkın, a.g.e., s. 122; Ali D. Ulusoy, İdari Yaptırımlar, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2013, s. 149.

Page 30: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

19

Disiplin kavramı işlevine göre “otokratik disiplin” ve “demokratik disiplin”

olmak üzere ikiye ayrılabilir. Disiplin sisteminin işlevi bastırıcılık taşıyorsa bu disiplin

türüne “otokratik disiplin” adı verilirken, disiplinin sisteminin işlevi, bastırıcı değil de

yapıcı bir anlayış doğrultusunda hareket ediyorsa bu disiplin türüne de “demokratik

disiplin” adı verilmektedir. Ülkemizdeki Devlet memurluğu sisteminde bu işlevlerden

hangisinin esas alındığına bakılırsa, karma bir sistemden söz edilebilir. Çünkü

kanunlardaki “zorunluluk”, “yasaklama” vb. gibi ifadeler her ne kadar “bastırıcılık”

işlevine işaret etse de, verilen disiplin cezalarının memurun davranışlarına da bakılarak

belli bir süre sonra özlük dosyasından silinebilmesi “yapıcı” işleve yönelik olduğu

sonucunu doğurur ki, bu da karma bir sistemin uyguladığını gösterir.26

Kelime olarak disiplin suçu, eğitim ve iş hayatında bir kimsenin disiplin

yönetmeliğine aykırı davranmasıdır.27 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124.

maddesinin 2. fıkrasında, “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak

amacı ile kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin Devlet

memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmemek,

uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmamak, yasakladığı işleri yapmak” disiplin

suçu olarak tanımlanmıştır.

Disiplin suçu kavramı ile ilgili doktrinde birden çok tanımlama yapılmıştır.

Disiplin suçu, memurun göreviyle ilgili kusurlu bir fiil işlemesidir.28 Diğer bir tanımla,

kamu kurumlarında verilen hizmetlerin yerine getirilmesine ve kurum düzeninin

sağlanmasına yönelik olarak mevzuat hükümlerinde öngörülen ve ihlali disiplin cezası

yaptırımına bağlanan fiillerin işlenmesidir.29

Tanımlardan da anlaşılacağı üzere, disiplin suçu memurun kusurlu davranışı ile

ortaya çıkmaktadır. Disiplin suçu bilerek ve istenerek (kast) gerçekleştirilebildiği gibi,

dikkatsiz ve özensiz (taksir) davranma sonucu da ortaya çıkabilir.30

Disiplin suçunun ne olduğu, disiplin suçu işlendiği zaman yaptırımının ne

olduğunu bilmek kamu personelinin en önemli sorumluluklarından biridir. Kanunlarda

açıkça yazan disiplin hükümlerini bilmemek, ceza hukukunun önemli ilkelerinden birisi

26 Gözler, a.g.e., s. 772; Taşkın, a.g.e., s. 121-122. 27 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/ /index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=

TDK.GTS.5be43a952b3223. 27901790, (08/11/2018). 28 Kemal Gözler, İdare Hukuku, Ekin Kitapevi, Bursa, 2003, c.2, s. 686. 29 Mehmet Sağlam, Türk Personel Hukukunda Disiplin Suç Ve Cezalarına İlişkin Esaslar Ve

Uygulanması, Mahalli İdareler Derneği Yayını, Ankara, 2003, s. 6. 30 Taşkın, a.g.e., s. 192.

Page 31: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

20

olan kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesine aykırı bir durumdur. Söz konusu ilke,

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun31 4. maddesinde “ceza kanunlarını bilmemek

mazeret sayılmaz” şeklinde ifade edilmiştir. Ceza hukukunda olduğu gibi disiplin

hukukunda da kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi geçerlidir.

Anayasamızın 89. maddesi gereğince, kanunların yürürlüğe girebilmesi için

Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiği gibi, 124. maddesinin 2. fıkrasında da “hangi

yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanacağının kanunla belirleneceği” belirtilmiş

ve uygulamaya yönelik olarak 3011 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanacak Olan

Yönetmelikler Hakkında Kanun32 ile “Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve kamu tüzel

kişilerinin; işbirliğine, yetki ve görev alanlarına ait hükümleri düzenleyen, kamu

personeline ait genel hükümleri kapsayan ve kamuyu ilgilendiren yönetmeliklerin

Resmi Gazete’de yayımlanması” zorunluluğu getirilmiştir.

Toplumsal düzen ve idarenin işleyişi ile ilgili olan ve kişilere yönelik hak ve

yükümlülükler ile ilgili yasal düzenlemeler, yetkili makamlarca çıkarılan kanun, kanun

hükmünde kararname ve yönetmelikler Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe

girmektedir. Bu sebeple Resmi Gazete aracılığıyla yürürlüğe giren hukuksal mevzuatı

bilmemek gibi bir mazeretin kabul edilmesi mümkün değildir.

Söz konusu ilke doğrultusunda usulüne uygun olarak yürürlüğe giren bir

mevzuat hükmünde yer alan hak ve yükümlülüklerin kamu görevlileri tarafından

bilindiği kabul edilir.33 Bu açıdan bir kamu görevlisinin işlediği fiilin ya da sergilediği

davranışın haksızlık teşkil ettiği, bu fiil ve davranışlarla kurum düzeninin bozulduğunu

bilmediği ve bilebilecek konumda olmadığı iddiası kabul edilemez.34

Kamu görevlisinin disiplin suçu işlediği iddiası; ihbar, şikâyet, hiyerarşik

denetim esnasında amirin tespiti, merkezi denetim sırasında müfettişlerin ortaya

çıkarması, başka kurumların haber vermesi ve medyada yapılan yayınlarla öğrenme gibi

yöntemlerle tespit edilebilir.35

31 Resmi Gazete, Tarih: 12/10/2004, Sayı: 25611. 32 Resmi Gazete, Tarih: 01/06/1984, Sayı: 18418. 33 Cemil Kaya, “Memur Disiplin Suç ve Cezalarına ve Disiplin Soruşturmasına Hâkim Olan Temel

İlkler”, Amme İdaresi Dergisi (AİD), 2005, c. 38, S.2, s. 68. 34Boz, a.g.m., s. 23. 35 Oğuz Sancakdar, Eser Us, Mine Kasapoğlu Turhan, Lale Burcu Önüt, Serkan Seyhan, İdare Hukuku

Teorik Çalışma Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2018, s. 445; A. Alper Durmuş, Memur Disiplin

Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 132.

Page 32: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

21

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124. maddesinin 2. fıkrasında disiplin

cezaları; “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların,

Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği

ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyen, uyulmasını zorunlu kıldığı

hususları yapmayan, yasakladığı işleri yapan devlet memurlarına işlediği fiilin

durumuna göre verilecek cezalar” olarak tanımlanmıştır.

Kamu çalışanı, kamu hizmetini yürüttüğü kurumun düzenine uymadığı takdirde,

kurum yönetimi hiyerarşi düzeni içinde kişinin yaptığı fiile karşılık olarak yaptırımda

bulunması disiplin cezası olarak adlandırılır.36

Doktrinde disiplin cezaları üzerine faklı tanımlamalar yapılmıştır. Pınar’a göre

disiplin cezası; kamu hizmetlerinin yürütülmesi ve kamu yararının devamlılığının

sağlanması amacıyla, kamu görevlileri için görev, yetki ve sorumlulukları bakımından

yasal olarak uygulanan yaptırımlardır.37 Sağlam’a göre; kamu kurumunda

gerçekleştirilen idari işlemlerin korunmasını ve düzenli bir şekilde devam etmesini

amaçlayan idari işlemlerdir.38

Anayasamızın 38. maddesinin 9. fıkrasında, “İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması

sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” denilmektedir. “O nedenle idare,

kişinin hayatına (Anayasa, m.17) veya mal varlığına (m.35) veya Anayasanın koruması

altında bulunan herhangi bir hürriyetine dokunan tarzda bir disiplin cezası veremez.

Örneğin idarenin hapis cezası veya para cezası gibi bir disiplin ceza vermesi mümkün

değildir. Disiplin cezası memurun hürriyetine veya mal varlığına bir zarar vermez;

sadece onun kariyerine ve görevinden kaynaklanan haklarına bir zarar verir. Disiplin

cezası maddi (örneğin maaş kesimi) veya manevi (örneğin uyarı veya kınama) sonuçlar

doğurabilir. Dolayısıyla disiplin cezalarının mesleki nitelikte cezalar olduğunu

söyleyebiliriz.”39

Tanımlarda da görüldüğü üzere disiplin cezaları, kamu kurum ve kuruluşlarında

verilen hizmetlerin etkin, verimli, kesintisiz ve doğru bir şekilde devam ettirilebilmesi

için kamu çalışanlarına uygulanmak üzere ve onların belli bir düzen içinde çalışmalarını

sağlamaya yönelik kanun ve yönetmeliklerle getirilen yaptırımların tümüdür.

36 Taşkın, a.g.e., s. 192. 37 İbrahim Pınar, 4483 sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli Soruşturma Usulleri, Seçkin

Yayınevi, Ankara, 2003, s. 705. 38 Sağlam, a.g.e., s. 16. 39 Gözler, a.g.e., s. 775-776.

Page 33: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

22

Bir kamu çalışanına disiplin cezası verilebilmesi için suç sayılan fiilin sübut

bulması şart olup, fiilin varlığı sabit olmadan hiçbir disiplin mercii tarafından ceza

tayinine olanak bulunmamakla birlikte, fiilin sübut bulup bulmadığı yapılacak tarafsız

bir soruşturma sonucunda ortaya çıkarılmalıdır.40

Disiplin hükümlerine aykırı fiil olduğu önceden belirlenmiş bir fiil, işlem, tutum

ya da davranışın memur tarafından işlendiğinin iddia, ihbar, şikâyet veya diğer

yöntemlerle ileri sürülmesi halinde, memurun suçla ilgi derecesini ortaya çıkarmak ve

gerçekleri objektif kriterlerle ortaya koymak amacıyla disiplin amirinin emriyle yapılan

her türlü araştırma ve inceleme işlemini disiplin soruşturması olarak tanımlamak

mümkündür.41

Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla kanunların ve

yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya yurt dışında

yerine getirmeyenlere, uyulması zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı

işleri yapanlara uygulanacak disiplin cezasının hukuka uygun olması ve gerçeğin

şüpheye yer vermeyecek tarzda ortaya konularak tespit edilmesi amacıyla disiplin

soruşturması yapılır.42

Bir idari yaptırım olan disiplin cezasının verilebilmesi için cezanın dayanağı

olan fiilin hiçbir şüpheye vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu

belirlemeyi yapmak için tarafsız ve usulüne uygun olarak yapılacak olan bir soruşturma

sonucunda düzenlenen disiplin soruşturma raporu bulunmalıdır. Disiplin amirleri ve

disiplin kurulları, disiplin cezasına esas fiilin kamu personeli tarafından gerçekleştirilip

gerçekleştirilmediğini ancak bir soruşturma raporunu değerlendirerek tespit edebilecek

ve bu rapora dayalı olarak ceza tayinine gidebileceklerdir.43

“Disiplin cezası verilmesini gerektiren bir fiilin işlendiğini öğrenen disiplin

amiri yazılı olarak disiplin soruşturması başlatır.”44 Disiplin soruşturması başlatılırken;

şikâyet veya ihbar edenin isminin gizli kalması gibi bir talebi yok ise, şikâyet ya da

ihbar edenin kim olduğu, hakkında soruşturma başlatılan yükseköğretim kurumu

40 Hüsamettin Kırmızıgül, Disiplin Suç Ve Cezaları Ve Denetim Yolları, Kazancı Hukuk Yayınları,

İstanbul, 1998, s. 9. 41 Durmuş, a.g.e., s. 179. 42 Durmuş, a.g.e., s. 179. 43 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 738; İbrahim Pınar, “Disiplin Suç ve Cezaları ve Sicil Hukuku”, Sözkesen

Matbaacılık, Ankara, 2008, s. 439; Danıştay 10. Dairesi’nin 23/11/1989 tarihli ve E. 1987/2100, K.

1989/2239 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 78-79, s. 517. 44 2547 Md. 53/A-1/a.

Page 34: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

23

personelinin nerede görev yaptığı, unvanın ne olduğu, soruşturma başlatılmasına neden

fiilin neyden ibaret olduğu, iddia edilen fiilin nerede ve ne zaman işlendiği gibi

bilgilerin soruşturma başlatma yazısında belirtilmesi gerekmektedir.45 Yine aynı şekilde

soruşturma başlatma yazısında hangi kanun uyarınca soruşturma başlatıldığı yer

almalıdır.

“Üst disiplin amirinin soruşturma açtığı veya açtırdığı disiplin olayında alt

disiplin amiri ayrıca soruşturma yapamaz veya yaptıramaz. Daha önce açılmış

soruşturma varsa bunlar üst amirin açtığı veya açtırdığı soruşturma ile birleştirilir.”46 Bu

madde görüldüğü üzere, disiplin soruşturması alt disiplin amirince başlatılacağı gibi üst

disiplin amirince de başlatılabilir. Örneğin, bir öğretim elemanı hakkında yapılan

şikâyet üzerine, şikâyet edilen öğretim elemanının görev yaptığı fakülteye bildirilmeden

üniversite rektörü tarafından soruşturma başlatılmış olabilir. Eğer ki aynı öğretim

elemanı hakkında görev yaptığı fakültedeki disiplin amirince de bir soruşturma

başlatıldı ise, bu soruşturma üniversite rektörünün başlattığı soruşturma ile birleştirilir.

Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin ihbar ve şikâyetler ile ilgili disiplin

soruşturmasına başlama sürecinde de dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır.

“Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin disiplin cezası verilmesini gerektiren fiiller

açısından soruşturma başlatılmadan önce bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarınca

inceleme yapılması zorunludur.”47

Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin şikâyetler öncelikle üniversitelerin

bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarınca gönderilmeli, anılan kurulların yapacağı

inceleme sonucu verilecek karara göre işlem tesis edilmelidir. İnceleme sonucunda

bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık tespit edilmesi durumunda, bu karar en kısa

sürede hakkında etik inceleme yapılan personelin görev yaptığı birimdeki disiplin

amirine bildirilir.

Etik ihlali iddiaları sebebiyle yükseköğretim kurumlarının etik kurullarında

gerekli inceleme yapılmadan doğrudan soruşturma başlatılması usul açısından sakat

olacaktır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda, etik ile ilgili disiplin soruşturması

yapılmadan önce etik inceleme yapılması zorunluluk olarak ifade edilmiştir. Bazen

yükseköğretim kurumlarına diğer yükseköğretim kurumlarından etik ihlali iddiasıyla

45 Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 446. 46 2547 Md. 53/A-1/a. 47 2547 Md. 53/A-1/b.

Page 35: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

24

ilgili bilgi ve belge gelmekte ve bunun üzerine doğrudan soruşturma başlatılmaktadır.

Bu yanlış bir uygulamadır. Eğer faklı bir yükseköğretim kurumu tarafından etik

inceleme yapılarak etik ihlal olduğu tespit edilmiş ise, personelin görev yaptığı

yükseköğretim kurumu tarafından doğrudan soruşturma başlatılabilir. Ancak hiçbir etik

inceleme yapılmadan etik ihlali iddiası üzerine disiplin soruşturması doğru bir

uygulama olmayacaktır. Örneğin, YÖK ya da ÜAK tarafından etik ihlal iddiası ile ilgili

şikâyet başvuruları Üniversitelere gönderilmektedir. Üniversiteler bu şikâyet ile ilgili

herhangi bir etik kurulun inceleme yapıp yapmadığını tespit etmeli, eğer herhangi bir

etik inceleme yapılmadı ise mutlak suretle üniversitedeki etik kurulun incelemesine

sunulmalı ve bu inceleme sonucunda etik ihlalin tespit edilmesi durumunda disiplin

soruşturmasına başlanmalıdır.

3.1. Soruşturmacı Belirleme

Kamu görevlisi hakkında şikâyete konu olan fiilin kamu görevlisi tarafından

işlenip işlenmediği, bu fiilin disiplin suçu olup olmadığı konularının belirlenmesi için

yapılan disiplin soruşturmaları soruşturmacı görevlendirilerek yapılmaktadır.48 “Disiplin

amiri soruşturmayı kendisi yapabileceği gibi soruşturmayı yapmak üzere birim

içerisinden soruşturmacı veya komisyon görevlendirebilir. Ancak zorunlu hallerde

rektörlük aracılığıyla diğer birimlerden soruşturmacı talep edilebilir.”49

Soruşturmacı görevlendirme ile ilgili Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir

kararında, “Herhangi bir fiilin işlenildiğinin öğrenilmesi halinde disiplin amirince bir

soruşturmacı atanarak ayrıntılı bir soruşturma yapılmasının sağlanması gerektiği,

soruşturmacı atanmadan ve yöntemine uygun bir soruşturma yapılmadan disiplin cezası

verilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Temyiz istemi ile incelenmekte olan dava

dosyasında, Vergi Dairesinde memur olan davacı hakkında Vergi Dairesi Müdür vekili

tarafından alınan savunmaya dayalı olarak verilen disiplin cezasının soruşturmanın

eksik olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmaktadır. Olayda bağımsız bir

48 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 691. 49 2547 Md.53/A-1/c.

Page 36: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

25

soruşturmacı atanmadan ve usulüne uygun bir soruşturma yapılmadan disiplin cezası

verilmesi hukuka aykırı bulunmaktadır.”50 denilmiştir.

Danıştay’ın başka bir kararında, “Disiplin soruşturması, soruşturmacı atanarak

yapılabileceği gibi disiplin cezasını vermeye yetkili amirce de yapılabilir. Yani

mevzuatta disiplin soruşturması açılması ve disiplin cezası verilebilmesi soruşturmacı

atanmasına bağlanmamıştır. Soruşturma bilgi belge toplanarak bir olayı aydınlatmak

için yapılır. Oysa, olayda davacının derse girmediği tutanakla sabittir. Dolayısıyla

disiplin amirince, kendisine yasaca verilen yetkiye dayanılarak davacının savunması

istenilerek ceza tatbik edilmesinde mevzuata aykırılık görülmemiştir.”51 denilmiştir.

Pınar’a göre; “disiplin soruşturmasının disiplin amiri tarafından bizzat

yürütülmesi mümkün olmakla birlikte, soruşturmanın aynı zamanda disiplin cezası

vermekle de yetkili olan disiplin amiri tarafından değil, ayrıca atanacak bir soruşturmacı

tarafından yürütülüp sonuçlandırılması daha uygundur. Disiplin cezalarının idari bir

işlem niteliği taşımasına rağmen, Danıştay, ceza hukukunda hâkim olan birçok ilkeyi

disiplin suç ve cezaları alanında da uygulamaktadır. Disiplin amirinin; hem disiplin

soruşturmasını yürütmesi ve bu kapsamda delil toplaması hem de bu delilleri

değerlendirerek disiplin cezası vermesi ceza usul hukukunda hâkim olan ‘çelişme ilkesi’

ne aykırıdır. Diğer taraftan, disiplin soruşturmasının bizzat disiplin amiri tarafından

yürütülmesi halinde, ayrı bir disiplin soruşturması raporu düzenlenmesine gerek

duyulmaması ihtimali vardır. Bu durum; disiplin işleminin yargısal denetiminin sağlıklı

bir şekilde yapılmasını tehlikeye düşürdüğü gibi, disiplin amirinin objektif hareket edip

etmediği konusunda şüphelere neden olacaktır.”52

Bu değerlendirme ve bilgiler ışığında, disiplin cezasını verecek olan disiplin

amirinin disiplin soruşturmasını doğrudan kendisinin yapması, soruşturmanın

tarafsızlığı açısından çeşitli sorunlar doğuracaktır. En uygun olanı, disiplin amirinin

50 Danıştay 12. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 2002/2424, K. 2005/4113 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019);

Danıştay 8. Dairesi’nin 30/03/1998 tarihli ve E. 1996/807, K. 1998/1175 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/03/2019). 51 Danıştay 8. Dairesi’nin 16/12/1998 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019); Danıştay 10. Dairesi’nin

10/02/1992 tarihli ve E. 1991/1310, K. 1992/215 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 426;

Danıştay 8. Dairesi’nin 16/12/1998 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı kararı, Danıştay Dergisi

(DD), S. 100, s. 374. 52 Pınar, a.g.e., s. 441; Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/7739, K. 2011/1108 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 126, s. 386-387.

Page 37: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

26

birim içerisinden bir personeli veya bir komisyonu soruşturmacı olarak

görevlendirmesidir.

Ancak bazı zorunlu hallerde rektörlük aracılığıyla diğer birimlerden

soruşturmacı talep edebilmektedir. Burada bahsi geçen zorunlu hallerden kasıt;

soruşturma başlatacak birimde, hakkında soruşturma başlatılacak personelden üst veya

eşdeğer unvanda personel olmaması, soruşturması yapılacak personelin birimin diğer

personelleriyle husumetinin bulunması, soruşturmacılık görevinin birimlerdeki

personellerce istenmemesi gibi durumlardır. Bu durum rektörlük tarafından

değerlendirilir ve uygun görülen bir soruşturmacı adı soruşturma başlatacak birime

bildirilir ve rektörlükçe belirlenen kişi birim tarafından soruşturmacı olarak

görevlendirilir. Ayrıca soruşturmacı olarak görevlendirilecek personelin soruşturmaya

konu olayla ilgisinin bulunmaması, hakkında soruşturma açılanla arasında husumet

bulunmaması ve tarafsız olması gerekmektedir.53

Soruşturmacı belirlenirken dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da,

“soruşturmacının görev ve unvanı, soruşturulanın görev ve unvanının üstünde veya

onunla aynı düzeyde olmasıdır.”54 Bu maddeden de anlaşılacağı üzere, soruşturulan

kişinin unvan ve görevi dikkate alınarak, belirlenecek soruşturmacının görev ve

unvanının soruşturulan kişinin görev ve unvanından üst ya da eşit derecede olmasına

dikkat edilmelidir.55 Örneğin, soruşturulan kişinin doçent olarak görev yapan bir

öğretim üyesi olduğunu düşünürsek, bu öğretim üyesinin soruşturmasını ancak başka bir

doçent ya da profesör görevinde olan bir personel yapabilir. Yine başka bir örnek

verecek olursak, fakülte dekanı olarak görev yapan bir profesörün soruşturmasını yine

dekan olarak görev yapan bir profesör yapabilir.56

Soruşturmacı belirlenirken dikkat edilmesi gereken diğer başka bir husus da,

“fiilin ast ile üst tarafından birlikte işlenmesi hâlinde soruşturma usulü ve disiplin cezası

verme yetkisi üste göre belirlenir.”57 Eğer ki fiili işleyen personellerin görev ve

unvanları farklı ise soruşturmacı belirlenirken üst görev ve unvanda bulunan personele

53 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 739; Danıştay 12. Dairesi’nin 30/06/2011 tarihli ve E. 2008/4925, K.

2011/3569 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 315-316. 54 2547 Md. 53/A-1/d. 55 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 691. 56 Ramazan Çağlayan, İdare Hukuku Dersleri, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, s. 547; Danıştay İdari

Dava Daireleri Kurulu'nun 31/10/2013 tarihli ve E. 2010/1420, K. 2013/3394 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 135, s. 109-113. 57 2547 Md. 53/A-1/e.

Page 38: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

27

göre soruşturmacı görevlendirilir. Örneğin, bir şube müdürü ile daire başkanının birlikte

işlemiş olduğu fiil üzerine başlatılacak olan soruşturmada, soruşturmacı olarak bir daire

başkanı ya da üst görev ve unvanda bulunan personelin görevlendirilmesi gerekir.

“Soruşturulanın disiplin cezası verilmesini gerektiren fiili işlediği ve disiplin

soruşturmasının başlatıldığı tarihteki görev veya unvanının farklı olması halinde disiplin

soruşturması, üst görev veya unvanı esas alınarak yürütülür.”58 Görüldüğü üzere fiil

tarihindeki görev ve unvan ile soruşturma başlatılırken sahip olunan görev ve unvanın

farklı olması soruşturmacı belirleme konusunda önem arz etmektedir. İşlenen fiil ile

soruşturmanın başlaması arasında zaman farkı olabilir. Bu zaman diliminde görev ve

unvanda bir değişiklik olması durumunda üst görev ve unvan esas alınacaktır. Örneğin,

fiil tarihinde doçent olarak görev yapan bir öğretim üyesi fiil tarihinden sonra profesör

olarak atanmış olabilir. Soruşturmanın açılacağı tarihte profesör olarak görev yapıyor

ise, soruşturma açılacak tarihteki görev ve unvanına göre soruşturmacı belirlenmeli ve

soruşturma buna göre yürütülmelidir.

Yükseköğretim kurumlarında soruşturmacı belirleme konusu her geçen gün

sorun haline gelmektedir. Disiplin amiri soruşturmacı belirlerken yukarıda yer olan

hususları her ne kadar göz önünde bulundursa da, soruşturmacılık görevi akademik ve

idari personel tarafından kabul edilmeme gibi bir eğilim göstermektedir. Bunun sebebi

ise fazladan iş yükü, disiplin soruşturması mevzuatına hâkim olunmaması,

soruşturmacılık görevinin vermiş olduğu sorumluluktan kaçınma gibi nedenlerdir.

Söz konusu sorunu ortadan kaldırmak için, yükseköğretim kurumlarında bulunan

her bir kadro ve unvan için ayrı ayrı disiplin soruşturması kurulları oluşturmak çözüm

olabilir. Örneğin üniversitelerde bulunan etik kurullar gibi. Bilindiği üzere

Üniversitelerde Sağlık Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, Sosyal ve

Beşeri Bilimler Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, Fen ve Mühendislik

Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu bulunmakta ve bu kurulların bir

görevi de, etik ihlaller ile ilgili şikâyetleri inceleyip karar bağlamaktır. Şikâyet konusu

hangi bilim dalının alanına giriyorsa o bilim dalının etik kurulu incelemeyi

yapmaktadır. İşte bu mantık ile disiplin soruşturması kurulları da kurulabilir. Örneğin

profesör kadrosunda olan akademik personeller için profesörlerden oluşan bir disiplin

soruşturması kurulu oluşturulabilir. Bu kurulda sağlık bilimleri, sosyal bilimler ve fen

58 2547 Md. 53/A-1/f.

Page 39: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

28

bilimleri alanından profesörlerin bulunması, disiplin soruşturmasının teknik boyutta bir

inceleme gerektirmesi durumunda gerekli olacaktır. Bu kurullara bir de sekreterya

kurulmalı ve soruşturma sürecindeki tüm yazışmalar bu sekreterya tarafından

yürütülmelidir. Bu şekilde doçent, doktor öğretim üyesi, öğretim görevlisi, araştırma

görevlisi kadroları ve üniversitelerde idari kadroda bulunan personel için ayrı ayrı

disiplin soruşturması kurulları oluşturulabilir. Ayrıca bu disiplin soruşturması

kurullarının her bir üyesi için idari görev ödeneğine benzer bir ödeneğin ödenmesi de

disiplin soruşturması kurullarında görev almayı cazip hale getirecektir. Disiplin

soruşturması kurullarının oluşumu, görevleri, yetkileri ve özlük hakları ile ilgili 2547

sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda düzenleme yapılmalıdır.

3.2. Soruşturmacının Görev ve Yetkileri

Disiplin amirinin görevlendireceği soruşturmacının görev ve yetkilileri ile

soruşturma süresince soruşturmacı tarafından uygulaması gereken usul ve esaslara

aşağıda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

3.2.1. Soruşturmaya Başlama

Disiplin suçlarıyla ilgili soruşturma yapılmasında amaç; gerçekleşen olayın ve

kanıtlarının, disiplin suçunun işleniş koşulları, oluş biçimi, sonuçları ve ilgililerin kişisel

durumları göz önünde tutularak tarafsız bir biçimde incelenip değerlendirilmesi ve

böylece cezalandırma yönünden sağlıklı bir sonuca ulaşılmasıdır. Disiplin soruşturması

ile, disiplin suçu teşkil ettiği ileri sürülen fiil ve bu fiili işlediği iddia edilen personel

hakkında her türlü araştırma yapılmalıdır. Disiplin soruşturmasında soruşturmacı olarak

görevlendirildiğine dair görevlendirme yazısını tebliğ alan soruşturmacı, tebliğ

tarihinden itibaren soruşturmaya hemen başlar.

Page 40: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

29

3.2.2. Soruşturma Hazırlık Tutanağı

“Soruşturma işlemleri bir tutanak ile tespit olunur.”59 Soruşturmacı ya da

soruşturma komisyonu tarafından soruşturma sürecinde yapılacak işlemler tespit

edilerek tutanak altına alınmalıdır. Bunun yanında ifade alma işlemleri soruşturmacının

belirleyeceği yer ve zamanda gerçekleşecek olması durumunda, alınacak ifadeler de

mutlak suretle tutanak altına alınmalıdır. Yine benzer işlemler tutanak altına alınarak

yapılmalıdır.60

3.2.3. Bilgi ve Belgelerin Toplanması

“Soruşturmacı, disiplin soruşturması ile ilgili bilgi ve belgeleri toplama, ifade

alma, tanık dinleme, bilirkişiye başvurma, keşif yapma, inceleme yapma, ilgili

makamlarla yazışma yetkisine haizdir.”61 “Soruşturmacının, görevlendirme kapsamında

talep ettiği bilgi ve belgeler gecikmeksizin kendisine verilir.”62

Soruşturmacı kurum içinden ya da başka bir kurumdan disiplin soruşturması

kapsamında gerekli gördüğü her türlü bilgi veya belgeyi isteyebilir. Soruşturmacının bu

talebi gecikmeksizin yerine getirilir. Disiplin soruşturmasında nadiren de olsa özellikle

teknik konularda bilirkişi incelemesine başvurulabilmektedir. Soruşturmacı gerekli

görülmesi durumunda disiplin soruşturması kapsamında bilirkişi incelemesi isteyebilir.

Yine soruşturmacı disiplin soruşturması kapsamında keşif yapma ve inceleme yapma

yetkisine sahiptir.63

3.2.4. İfadelerin Alınması

Disiplin soruşturmasında yukarıda sayılan işlemler yanında, soruşturma konusu

olayın açıklığa kavuşturulması bakımından alınacak ifadeler de büyük önem

taşımaktadır. 2547 sayılı Kanun’da açık ve kesin hüküm bulunmamakla birlikte ifade

59 2547 Md. 53/A-1/j. 60 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 740. 61 2547 Md. 53/A-1/g. 62 2547 Md. 53/A-1/h. 63 Çağlayan, a.g.e., s. 547.

Page 41: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

30

için çağrılacak veya yazılı ifade istenecek şikâyetçi ya da tanığa 7 (yedi) günden az

olmamak üzere süre verilir. İfadesi istenecek şikâyetçiye gönderilecek ifade istem

yazısında; şikâyetin kendisine ait olup olmadığı, soruşturmaya konu olan olayın nerede,

ne zaman ve nasıl gerçekleştiği, varsa görgü tanıklarının olup olmadığı ve varsa

soruşturma konusuna ilişkin yeni bilgi, belge ve delil olup olmadığı konularına yer

verilmelidir. Bu ifade istem yazısı, şikâyetçinin soruşturmayı açan kurumun personeli

olması durumunda, soruşturmacı tarafından şikâyetçinin görev yaptığı birim vasıtasıyla

tebliğ/tebellüğ belgesi hazırlanarak gizli kapalı zarf içerisinde tebliğ ettirilir. Daha sonra

ifade istem yazısını tebliğ eden birim, hazırlanan tebliğ/tebellüğ belgesini

soruşturmacıya gönderir. Eğer şikâyetçi soruşturmayı açan kurum dışından bir kişi ise,

soruşturmacı tarafından hazırlanan ifade istem yazısı gizli kapalı zarf içerisinde

soruşturmayı açan birim vasıtasıyla şikâyetçinin MERNİS adresine, 7201 sayılı Tebligat

Kanunu’na64 göre tebliğ mazbatalı olarak tebliğ ettirilir. Tebligat sonucunda oluşturulan

tebliğ mazbatası soruşturmayı açan birim tarafından soruşturmacıya gönderilir.

Şikâyetçi, ifadesini yazılı olarak değil de soruşturmacının belirlediği yer ve

zamanda vermek istiyor ise, belirlenen yer ve zamanda hazır bulunmalıdır. Şikâyet

evrağı kendisine gösterilerek şikâyetin ve imzanın kendisine ait olup olmadığının tespiti

yapılarak ifadesinin alınmasına başlanmalıdır. Soruşturmaya konu olan olayın nerede,

ne zaman ve nasıl gerçekleştiği, varsa görgü tanıklarının olup olmadığı ve varsa

soruşturma konusuna ilişkin yeni bilgi, belge ve delil olup olmadığı soruları sorulmalı

ve şikâyetçi tarafından verilen cevaplar hemen yazıya geçirilerek ifade tutanağı şeklinde

tutanağa bağlanmalıdır.

Şikâyet evrağında isim ve imzası bulunan kişinin bu dilekçesinin kendisine ait

olmadığı beyanında bulunması durumunda bile, hakkında isnatta bulunulan personelle

ilgili somut deliller varsa disiplin soruşturması sürdürülmelidir. Aksi halde veya

tereddüt söz konusu ise bu durum görevlendirme yapan disiplin amirine soruşturmacı

tarafından derhal yazılı olarak bildirilmeli ve alınacak emre göre işlem yapılmalıdır.65

Şikâyetçinin ifadesinden sonra tanıkların dinlenilmesine geçilmelidir. Tanığa

gönderilecek ifade istem yazılarının tebliğ edilme şekli, şikâyetçiye yapılacak tebliğ

şekliyle aynı olmalıdır. Tanık ifadelerinin yeminli olarak alınmasına dikkat edilmelidir.

64 Resmi Gazete, Tarih: 11/02/1959, Sayı: 10139. 65 Bahattin Duman, Yükseköğretim Ceza ve Disiplin Soruşturması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2010, s.

162.

Page 42: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

31

Soruşturmacı tarafından sorulan soruların cevabı, tanık tarafından yazılı olarak

soruşturmacıya yazılı ifade şeklinde gönderilebilir. Soruşturmacının belirlediği yer ve

zamanda ifade verilmek isteniyor ise, belirlenen yer ve zamanda hazır bulunulmalı ve

soruların sözlü olarak soruşturmacı tarafından sorulup, tanık tarafından verilen cevaplar

hemen yazıya geçirilerek ifade tutanağı şeklinde tutanağa bağlanmalıdır.

Daha sonra hakkında soruşturma başlatılan personelden (sanık) ifade alma

işlemine geçilmelidir. “İfade için çağrılacak veya yazılı ifade istenecek sanığa 7 (yedi)

günden az olmamak üzere süre verilir.”66 İfadesi istenecek sanığa gönderilecek ifade

istem yazısında; şikâyetçinin sanık hakkında iddia ettiği fiilin ya da fiillerin neyden

ibaret olduğu ayrıntılı olarak belirtilmeli ve şikâyetçinin iddiasını karşı bilgi, belge ve

delil olup olmadığı konularına yer verilmelidir. Yine ifade istem yazısında, süresi

içerisinde ifade vermediği takdirde mevcut bilgi, belge ve delillere göre işlem yapılacağı

sanığa ayrıca bildirilmelidir. İfade istem yazısı soruşturmacı tarafından sanığın görev

yaptığı birim vasıtasıyla tebliğ/tebellüğ belgesi hazırlanarak gizli kapalı zarf içerisinde

tebliğ ettirilir. Daha sonra ifade istem yazısını tebliğ eden birim, hazırlanan

tebliğ/tebellüğ belgesini soruşturmacıya gönderir.

Eğer sanık, ifadesini yazılı olarak değil de soruşturmacının belirlediği yer ve

zamanda vermek istiyor ise, belirlenen yer ve zamanda hazır bulunmalıdır. Şikâyetçinin

sanık hakkında iddia ettiği fiilin ya da fiillerin neyden ibaret olduğu ayrıntılı olarak

belirtilmeli ve şikâyetçinin iddiasını karşı bilgi, belge ve delil olup olmadığı soruları

sorulmalı ve şikâyetçi tarafından verilen cevaplar hemen yazıya geçirilerek ifade

tutanağı şeklinde tutanağa bağlanmalıdır.

Kimi soruşturmacıların sanığın ifadesini aldıkları ve bunu soruşturma raporunda

savunma olarak nitelendirdikleri görülmektedir. Savunma adı altında alınmış olsa dahi,

2547 sayılı Kanun’un 53/A maddesinde 2. fıkrasında bendinde tanımlanan savunma

alma usul ve esaslarına ilişkin unsurları taşımayan sanık ifadelerinin savunma olarak

kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir. Bu nedenle soruşturma sonucunda

yapılacak işlem yargıda iptal edilebilir. Soruşturma devam ederken sanığa suç isnadı

henüz yoktur. Sanığa suçu anlatılmadan verdiği ifade bu nedenle savunma yerine

66 2547 Md. 53/A-2/a.

Page 43: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

32

geçmez. Savunmadan söz edebilmek için sanığa mutlaka kendisine isnat edilen suçun

ne olduğunun bildirilmiş olması gerekir.67

Soruşturmacının alacağı tüm bu ifade sürecinde, ilgililere sorulacak soruların

çok iyi değerlendirilmesi, kullanılacak kelimelerin titizlikle seçilmesi, açık, anlaşılır ve

kısa olmasına özen gösterilmesi gereklidir. Şikâyetçi ve şikâyet edilen personelce

gösterilen veya soruşturmacı tarafından resen tespit edilen tanıklar dinlenilmeli ve

gerekli görüldüğünde kurum ve birim yöneticilerinin de görüşleri istenmelidir.

Şikâyetçi, tanık ve şikâyet edilen personelin ifadeleri ayrı ayrı ve farklı zamanlarda

alınmalı, birbirleri ile karşılaşmamaları için gerekli önlemler alınmalıdır.

Soruşturmacının belirlediği yer ve zamanda ifade alınması nedeniyle ifade tutanağı

düzenlenmesi halinde, gerekli kimlik kontrolü yapıldıktan sonra soruların ayrı ayrı

sorulması ve alınacak cevapların satır atlanmaksızın ve paraf yapmaksızın ayrı ayrı

yazılması, ifadenin birkaç sayfa sürmesi halinde her sayfanın altına ilgililer tarafından

(ifadeyi alan, ifadeyi veren ve katip) paraf atılması, son sayfanın isim ve unvan açılarak

imzalanması gerekir. Şikâyet edilen personel hakkındaki iddiaların, madde madde

sorularak ayrı ayrı cevaplanması istenmeli, ifade veren kişiye müdahale edilmemeli,

kullandığı kelimeler ve cümleler yanlış olsa da aynen yazılmalı, söyleyeceklerinin

tamamını belirtmesine imkân verilmeli, söyleyecekleri tamamladıktan sonra

cevaplandırılması istenilen hususlardan eksik kalan varsa hatırlatılmalı, başka bir

diyeceğinin bulunup bulunmadığı mutlaka sorulmalı ve bu husus tutanağa geçirildikten

sonra ifadesi imzalatılmalıdır.68

Soruşturma sürecinde ortaya çıkan yeni gelişmeler sebebiyle gerekli görüldüğü

takdirde şikâyetçi, tanık ve şikâyet edilen personelin, yukarıda belirtilen usule uygun

olarak soruşturmacı tarafından tekrar ifadesine başvurulabilir. Özellikle ifade istem

yazılarının tebliğ edilme şekline çok dikkat edilmelidir. Çünkü verilen ifade yazıları

soruşturmanın sonucuna direk etki eden belgeler olduğundan, tebliğ edilen sanığın,

tanığın ya da şikâyetçinin eline sağlıklı bir şekilde ulaşmalı ve ifadelerini vermeleri

sağlanmalıdır. Kaldı ki mahkemeler de bu duruma çok dikkat etmektedir. İfade istem

yazılarının usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmeyerek sonuçlanan soruşturmalar

sonucunda verilen disiplin cezaları sıkılıkla mahkemelerden geri dönmektedir.

67 Duman, a.g.e., s. 163. 68 Duman, a.g.e., s. 162-163.

Page 44: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

33

3.2.5. Soruşturmanın Genişletilmesi

“Soruşturmacı, görevlendirildiği konuda soruşturma yürütür; soruşturma

sırasında disiplin soruşturmasına konu olabilecek başka fiillerin ortaya çıkması

durumunda bunları gecikmeksizin disiplin amirine bildirir.”69

Soruşturmacı soruşturma esnasında, disiplin soruşturmasına konu olabilecek

farklı fiillerin işlendiğini tespit ettiği anda, bu durumu geciktirmeksizin disiplin amirine

bildirir. Soruşturmacı, soruşturmaya konu olabilecek farklı fiiller ile ilgili ceza teklifi

sunamaz. Çünkü soruşturma başlatılırken, hakkında soruşturma açılan personelin hangi

fiili işlediği soruşturma başlatma yazısında belirtilmiş ve soruşturma bu fiil üzerinden

başlatılmıştır. Soruşturmacıdan ya da farklı bir yoldan disiplin soruşturmasına konu

olabilecek farklı bir fiilin işlendiğini öğrenen disiplin amiri, yazılı karar alarak

soruşturmanın bu fiili de kapsayacak şekilde genişletilmesine karar verir.70

Soruşturmanın genişletilmesi ile ilgili verilen bu karar geciktirilmeksizin

soruşturmacıya gönderilir. Soruşturmanın genişletilmesine karar verildiğini öğrenen

soruşturmacı da yeni tespit edilen fiil ya da filler çerçevesinde soruşturmayı yürütür.71

Yine disiplin amiri soruşturmanın genişletilmesine bağlı olarak, ortaya

çıkabilecek yeni durumlarda mevcut soruşturmacının değiştirilmesine ya da

soruşturmanın bir soruşturma komisyonu tarafından yürütülmesine karar verebilir. Tabi

yukarıda belirtildiği gibi bu değişikliklerin hepsi disiplin amirinin yazılı kararı ile

yapılır.

3.2.6. Sicil Bilgisi İsteme

Yürütülen disiplin soruşturması sonucunda, soruşturmacının 2547 sayılı

Kanun’un 53/D maddesinin 2. ve 3. fıkraları uyarınca ceza artırımı veya ceza indirimi

önerebilmesi için, hakkında soruşturma yapılan personelin sicil ve disiplin durumu

bilgisinin özlük dosyasının bulunduğu birimden istemesi gerekir.

69 2547 Md. 53/A-1/ı. 70 Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009 tarihli ve E. 2008/6979, K. 2009/854 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 122, s. 464-468. 71 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 740; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 438.

Page 45: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

34

Soruşturmacının bu yazısına verilecek cevap yazısında, hakkında soruşturma

başlatılan personelin varsa almış olduğu ödül ya da başarı belgelerine ve varsa daha

önce almış olduğu disiplin cezalarının neler olduğu, bu disiplin cezalarının hangi fiilden

kaynaklandığı, disiplin cezasının hangi tarihte verildiği bilgilerine ayrıntılı bir şekilde

yer verilmelidir. Bu bilgiler tekerrür uygulaması bakımından da önem arz etmektedir.

3.2.7. Soruşturma Raporunun Düzenlenmesi

Disiplin soruşturmasının tamamlanmasından sonra bir soruşturma raporu

düzenlenir. Soruşturmacının kanaatini bildireceği bu raporda; soruşturma emrini veren

makam, sanığın bilgileri, disiplin soruşturmasının konusu, disiplin soruşturmasına

başlama tarihi, inceleme, değerlendirme, sonuç ve teklif başlıklarına yer verilmelidir.72

Soruşturma emri başlığı altına, soruşturma emrini veren disiplin amirinin yazılı

emrinin tarih ve sayısı yazılmalıdır. Sanığın bilgileri başlığı altında, soruşturma geçiren

personelin adı, soyadı, görev yaptığı birimin adı, unvanı ve gerek görülürse diğer kimlik

bilgileri yer almalıdır. Soruşturmanın konusu başlığı altına, disiplin soruşturmasına

konu olan olayın ne olduğu kısaca yazılır. Soruşturmaya başlama tarihi başlığı altına da

soruşturmacının fiilen soruşturmaya başladığı tarih yazılır.

İnceleme ve değerlendirme başlıkları altında; soruşturma kapsamında

soruşturmacının elde ettiği bilgi, belge ve deliller ile şikâyetçi, sanık ve tanıklardan

alınan ifadelerin incelenerek, bu inceleme sonucunda bilgi ve belgelerin nasıl

değerlendirildiğine açık ve anlaşılır bir şekilde yer verilmelidir.

Soruşturmacı raporun sonuç ve teklif başlığında; yapılan değerlendirmeler

ışığında olayın suç teşkil edip etmediği, sanığın bu suçu işleyip işlemediği, 2547 sayılı

Kanun’un 53. maddesinde veya 657 sayılı DMK’nin 125. maddesinde bu suça karşılık

gelecek fiilin madde, fıkra ve bendini belirterek uygulanabilecek cezayı teklif etmelidir.

Soruşturmacı bu ceza teklifinde bulunurken, 2547 sayılı Kanun’un 53/D maddesinin 2.

ve 3. fıkraları uyarınca ceza artırımı veya ceza indirimi uygulanıp uygulanamayacağını

da gerekçesi ile birlikte belirtmelidir.

Bir alt ceza veya bir derece ağır ceza teklif edilecek ise, asıl cezasının Kanun’da

yer alan madde, fıkra ve bendi belirtilir ve bir alt veya bir derece ağır olan cezanın

72 Çağlayan, a.g.e., s. 549-550; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 692.

Page 46: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

35

sadece adı yazılır. Örneğin; “..............2547 sayılı Kanun’un 53/b-2-b maddesinde yer

alan ‘Resmi olarak ders vermekle yükümlü bulunulan öğrencilere özel ders vermek’

fiilini işlediği gerekçesi ile “Kınama” cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de,

daha önce almış olduğu herhangi bir disiplin cezası bulunmaması sebebiyle, anılan

Kanun’un 53/D maddesinin 3. fıkrası uyarınca bir alt ceza olan ‘UYARMA’ cezası ile

cezalandırılması teklif edilmektedir.” ifadeleri kullanılmalıdır.

Asıl cezanın uyarma cezası olduğu durumlarda bir alt cezası teklifi yapılacak ise,

uyarma cezasını altında bir ceza olmadığı için ceza verilmemesi teklifinde

bulunulmalıdır. Örneğin; “..............2547 sayılı Kanun’un 53/b-1-a maddesinde yer alan

‘Yetkili makamların bilgi ve belge istemini mazeretsiz olarak zamanında yerine

getirmemek’ fiilini işlediği gerekçesi ile ‘UYARMA’ cezası ile cezalandırılması

gerekmekte ise de, daha önce almış olduğu herhangi bir disiplin cezası bulunmaması

sebebiyle, anılan Kanun’un 53/D maddesinin 3. fıkrası uyarınca bir alt ceza ile

cezalandırılması, ancak anılan Kanun’da bir alt ceza bulunmadığı için ceza verilmemesi

teklif edilmektedir.” ifadeleri kullanılmalıdır.

Soruşturma raporu yazılırken raporun tüm bölümlerinde; açık bir anlatımla,

incelenen ve soruşturulan konularla tüm hususlar ve bunların yasal unsurları açık ve

etraflı bir şekilde belirtilmeli, kasıt ya da kusurlu fiil ve haller, şikâyet edilen kişinin

lehine ya da aleyhine olan tüm hususlar, sicil ve disiplin durumu değerlendirilmeli,

sonucu etkilemeyecek gereksiz açıklamalardan kaçınılmalı, raporun bütün soruşturma

konularını kapsayacak nitelikte olmasına özen gösterilmeli ve yapılan incelemeler

rapora tam olarak yansıtılmalı, konuların yanlış yorumlanmasına yol açılmayacak

şekilde, objektif yaklaşılmalı ve getirilen tekliflerin sebep ve dayanakları açıkça

belirtilmeli, raporda bir önceki bölümün bir sonraki bölümü açıklayıcı ve geliştirici

nitelikte olmasına ve bölümler arasında denge bulunmasına dikkat edilmeli, kullanılan

kanuni terimlerin, bilimsel deyim ve kelimelerin seçiminde ve kullanılmasında özenli

davranılmalı ve TCK’de suç olarak nitelendirilen terimlere yer verilmemeli, verilmesi

durumunda ayrıca ceza soruşturması yapılması gerektiği belirtilmelidir.73

Soruşturmacılar bazen, soruşturma esnasında elde ettiği bilgi, belge ve deliller

çerçevesinde ara rapor hazırlayarak, disiplin amirini bilgilendirme yoluna gidebilirler.

Disiplin amiri de bu bilgilendirme üzerine yetkisi dahilinde çeşitli tasarruflarda

73 Duman, a.g.e., s. 166.

Page 47: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

36

bulunabilir. Örneğin, anabilim dalında yaşanan bir sorun ile ilgili, o anabilim dalında

görevli öğretim elemanlarının şikâyeti üzerine anabilim dalı başkanı hakkında başlatılan

disiplin soruşturması devam ederken, anabilim dalı kurulu toplantısında başkanın

öğretim üyelerine karşı uygulamış olduğu baskı ve mobbing gibi uygulamaları tespit

eden soruşturmacı, bu durumu ara rapor ile disiplin amirine sunabilir. Disiplin amiri de

bu ara raporu değerlendirerek soruşturulanı anabilim dalı başkanlığı görevinden

alabileceği gibi, tespit edilen yeni fiiller ile ilgili soruşturmayı da genişletebilir. Burada

görevden alma işlemi görevden uzaklaştırma değil, sadece anabilim dalı başkanlığı

görevinden alma olarak değerlendirilmelidir. Kaldı ki, soruşturmacının disiplin amirine

sunduğu ara rapor üzerine fiil ya da fiillerin ağırlığına göre durum atamaya yetkili amire

bildirilir ve atamaya yetkili amir tarafından görevden uzaklaştırma tedbiri de

uygulanabilir.

Soruşturmacı, soruşturma raporunun sonuç ve teklif kısmında bulunduğu disiplin

cezası teklifi nedeniyle sorumlu tutulamaz. Çünkü soruşturmacılar ceza veren makam

olmadığı için getirmiş olduğu kanaat her zaman teklif niteliği taşımaktadır. Ancak olay

ve bulguların saptanması ve delillerin karartılması gibi hukuka aykırı davrandığı

takdirde sorumlu tutulabilir.74

3.2.8. Tamamlanan Disiplin Soruşturması Dosyasının Teslimi

Soruşturmacı tarafından tamamlanan disiplin soruşturması bir üst yazı ile

soruşturmayı başlatan birime bildirilir. Bu yazı ekinde soruşturma sonucunda hazırlanan

dosya ve dosya içeriğini gösteren dizi pusulası yer almalıdır.75

3.3. Soruşturmacı Değişikliği

Disiplin soruşturmalarında, soruşturma devam ederken soruşturmayı yürüten

soruşturmacının belli gerekçelerle değiştirilmesi gerekebilir. Bu gerekçelerden bazıları

şunlardır;

74 Çağlayan, a.g.e., s. 550. 75 Gözler, a.g.e., s. 804.

Page 48: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

37

Hakkında soruşturma yapılan personel “Reddi Muhakkik” talebinde bulunabilir.

Ancak soruşturulanın bu talebini haklı çıkaracak gerekçeleri olması gerekir. Örneğin;

soruşturmacının soruşturulanla geçmişte yaşadığı bir husumet bulunması bir gerekçe

olabilir. Gerçekten böyle bir husumet var ise eğer, bu husumeti gerekçe gösteren

soruşturulanın talebi yerine getirilerek soruşturmacı değiştirilebilir.

Soruşturmacı olarak görevlendirilen personel herhangi bir gerekçe göstererek

soruşturmacılık görevini iade edebilir. İdari işlerinin yoğun olması, sağlık sorunları,

soruşturulan ile arasında bir husumet bulunması ve disiplin soruşturması konusunda

yeterli mevzuat bilgisinin olmaması gibi gerekçeler sunarak görevi iade talebinde

bulunabilir. Bu gerekçeleri değerlendiren disiplin amiri soruşturmacı değişikliğine

gidebilir.

Soruşturma sürecinde, soruşturulanın görev ve unvanının değişmesi de

soruşturmacı değişikliği için bir gerekçe olabilir. Örneğin; Dr. Öğr. Üyesi kadro ve

unvanında bulunan bir öğretim üyesi için açılan soruşturmada, Dr. Öğr. Üyesi kadro ve

unvanında bulunan soruşturmacının görevlendirildiği düşünelim. Soruşturulanın

soruşturma devam ederken Doçentlik kadro ve unvanını alması durumunda

soruşturmacı alt bir unvanda kalacağından ve bu durum 2547 sayı Kanun’un 53/A-d

“Soruşturmacının görev ve unvanı, soruşturulanın görev ve unvanının üstünde veya

onunla aynı düzeyde olmalıdır” ve 53/A-f “Soruşturulanın disiplin cezası verilmesini

gerektiren fiili işlediği ve disiplin soruşturmasının başlatıldığı tarihteki görev veya

unvanının farklı olması hâlinde disiplin soruşturması, üst görev veya unvanı esas

alınarak yürütülür” maddelerine aykırı olacağından soruşturmacı değişikliği

yapılmalıdır. Bu durum disiplin amiri tarafından tespit edileceği gibi soruşturulan ya da

soruşturmacı tarafından da talep edilebilir.

Disiplin soruşturması devam ederken, soruşturmaya konu olan fiilin dışında

başka bir fiilin varlığı tespit edildiğinde, bu duruma bağlı olarak soruşturmanın

genişletilmesi gerekecektir. Soruşturma genişletildiğinde, bu soruşturmanın yürütülmesi

mevcut soruşturmacı tarafında devam edebileceği gibi, sonradan tespit edilen fiilin

durumu ve ağırlığına göre disiplin amirince bir soruşturma komisyonu tarafından

yürütülmesi istenebilir. Bu durumda disiplin amiri tarafından ilk görevlendiren

soruşturmacı değiştirilerek soruşturma komisyonu görevlendirilir.

Page 49: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

38

Tüm bu soruşturmacı değişikliği işlemleri, disiplin amirinin yazılı kararı ile

yapılması zorunludur. Soruşturmacı değişikliği kararı alındıktan sonra, bu karar ilk

görevlendirilen soruşturmacıya bildirilir ve kendisine gönderilen evrakların iadesi

istenir. Daha sonra yeni belirlenen soruşturmacıya soruşturmacı tayini yazısı yazılır.

3.4. Soruşturulanın Müdafi Talebi

Soruşturmacı tarafından ifadeye davet edilen soruşturulanın müdafi talebinde

bulunması durumunda, bu talebi reddedilecektir. Çünkü disiplin soruşturmaları idari

işlemler olduğundan, ceza soruşturması gibi düşünülmemelidir. Ceza soruşturmalarında

müdafi talep edilmesi durumunda, barodan avukat talep edilir ve ceza soruşturması

geçiren personele baro tarafından avukat görevlendirilir.

Ancak disiplin soruşturmalarında bu mümkün değildir. Disiplin soruşturması

kapsamında müdafi talebine karşı Antalya Barosu Başkanlığı’nın bir yazısında, idari

soruşturma niteliğinde olan disiplin soruşturmasında avukat görevlendirmesi

yapılamadığı bildirilmiştir.76

3.5. Şikâyetten Vazgeçme

Suçtan zarar gören kimsenin yetkili mercilere gereğinin yapılması için usulüne

uygun olarak yazılı veya sözlü olarak müracaat etmesi şikâyet olarak tanımlanabilir.

Ceza hukuku yönünden şikâyetten vazgeçme, şikâyet hakkını kullanmış olan şikâyet

sahibinin, hüküm kesinleşinceye kadar şikâyetinden kendi iradesi ile vazgeçmesidir.77

Türk Ceza Kanunu’na göre, takibi şikâyete bağlı suçlarda şikâyetten

vazgeçilmesi hangi aşamada olursa olsun takibatın durdurulmasını gerektirir. Bu

hususla ilgili Danıştay 1. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Şüpheliye isnat edilen

suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89. maddesine ilişkin olduğu ve takibinin

şikâyete bağlı bulunduğu, konuyla ilgili soruşturma devam ederken şikâyetçinin

soruşturmacıya verdiği 16.10.2015 tarihli dilekçesinde, şikâyetinden vazgeçtiğini

76 Antalya Barosu Başkanlığı’nın Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğüne hitaben yazmış olduğu 12/04/2018

tarihli ve 4263 sayılı yazısı. 77 Timur Demirtaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2002, s. 620.

Page 50: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

39

belirttiği, böylece atılı suçun soruşturulması için gerekli olan şikâyet şartının ortadan

kalktığı anlaşıldığından…” denilerek, üniversite rektörlüğünce oluşturulan yetkili

kurulun78 vermiş olduğu men-i muhakeme kararının Danıştay tarafından bozulduğu,

şikâyetten vazgeçme nedeniyle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair

karar verildiği görülmüştür.79

Disiplin hukukunda ise takibi şikâyete bağlı bir disiplin suçu öngörülmemiş

olup, disiplin soruşturmasına başlama bakımından şikâyet bir ihbar niteliği taşımaktadır.

Dolayısıyla şikâyetten vazgeçmenin disiplin soruşturmasının yürütülmesine ve ceza

verilmesine bir etkisi bulunmamaktadır.80

Her ne kadar şikâyetten vazgeçme disiplin soruşturmasının yürütülmesine ve

ceza verilmesine engel değilse bile, disiplin amiri veya disiplin kurulunca ceza

verilmeden önce veya verilen disiplin cezasına karşı yapılan itirazların değerlendirildiği

disiplin kurulunda şikâyetçinin şikâyetinden vazgeçtiği değerlendirmeye alınabilir.

3.6. Soruşturmanın Gizliliği

“Disiplin soruşturmalarında, soruşturmanın gizliliği esastır.”81 Soruşturmayı

yürüten soruşturmacı soruşturmanın her aşamasında, soruşturmacıyı görevlendiren

disiplin amiri ve soruşturma ile ilgili yazışmaları yapan ilgili birim personeli

soruşturmanın gizliliği ile ilgili gerekli özen ve dikkati göstermelidir.82

Soruşturmanın gizliliği açısından önemli olan diğer bir husus da; soruşturma

devam ederken, soruşturma sürecinde oluşan dosya içerisindeki her türlü bilgi ve

belgenin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanun’u83 kapsamında soruşturulan tarafından

talep edilmesi durumunda nasıl hareket edilmesi gerektiğidir.

78 Buradaki yetkili kuruldan kasıt; Savcılık tarafından düzenlenen görevsizlik kararı üzerine, 2547 sayılı

Kanun’un 53/c maddesi uyarınca Üniversite tarafından yapılan cezai soruşturma sonucunda düzenlenen

soruşturma dosyasının, men-i muhakeme ya da lüzum-u muhakeme yönünde karar verilmesi için

gönderildiği, anılan Kanun’un 53/c/2-d hükmü uyarınca oluşturulan Üniversite Son Soruşturma

Kurulu’dur. 79 Danıştay 1. Dairesi’nin 16/03/2017 tarihli ve E. 2017/155, K. 2017/432 sayılı kararı. 80 Sağlam, a.g.e., s. 83. 81 2547 Md. 53/A-1/k. 82 Turan Yıldırım, Melikşah Yasin, Nur Kaman, Eyüp Özdemir, Gül Üstün, Özge Okay Tekinsoy, İdare

Hukuku, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2018, s. 208. 83Resmi Gazete, Tarih: 24/10/2003, Sayı: 25269.

Page 51: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

40

4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanun’un “İdarî soruşturmaya ilişkin bilgi veya

belgeler” başlıklı 19. maddesinde:

“Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili

olup, açıklanması veya zamanından önce açıklanması halinde;

a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,

b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini

tehlikeye sokacak,

c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,

d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya

soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini

güçleştirecek,

Bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.” denilmektedir.84

Yine, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller

Hakkında Yönetmelik’in85 “İstenecek bilgi veya belgelerin niteliği” başlıklı 12.

maddesinin 2. fıkrasında, “Kurum ve kuruluşlar; ayrı veya özel bir çalışma, araştırma,

inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için

yapılacak başvurular ile tekemmül etmemiş bir işleme ilişkin bilgi veya belge için

yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler” denilmektedir.

Bu durumda soruşturmacı ve/veya disiplin amiri tarafından gerekli

değerlendirme yapılarak anılan Kanun’un 19. maddesi ve anılan Yönetmelik’in 12.

maddesi gerekçe gösterilerek dosya istem talebi reddedilebilir. Bu konu ile ilgili Bilgi

Edinme Değerlendirme Kurulu’nun örnek bir kararında, “Başvuru sahibinin talep

konusu yaptığı belgelere ilişkin soruşturmanın tekemmül etmemiş olmasına bağlı

olarak, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller Hakkında

Yönetmeliğin 12 nci maddesi 2 nci fıkrası ‘Kurum ve Kuruluşlar; ...tekemmül etmemiş

bir işleme ilişkin bilgi ve belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verilebilir.’

hükmü uyarınca, itirazının reddedildiği…” denilerek, hakkında devam eden bir disiplin

soruşturmasına ilişkin bilgi ve belge isteyen personele, kurumunun vermiş olduğu cevap

yazısına karşı Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna yapmış olduğu itiraz

reddedilmiştir.86

84 4982 Md. 19. 85 Resmi Gazete, Tarih: 27/04/2004, Sayı: 25445. 86 Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun 21/06/2018 tarihli ve 2018/801 sayılı kararı.

Page 52: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

41

Ancak soruşturma tamamlandıktan sonra, soruşturulanın savunmasını yapabilme

gerekçesi ile anılan Kanun kapsamında soruşturma dosyasını talep etmesi durumunda,

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller Hakkında

Yönetmelik’in “Gizli bilgileri ayırarak bilgi veya belge verme” başlıklı 21. maddesi

uyarınca, “İstenen bilgi veya belgelerde, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan

bilgiler ile açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden

ayrılabiliyorsa, söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya açıklanması

yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulur. Ayırma gerekçesi

başvurana yazılı olarak bildirilir” 3. kişilere ait bilgi veya belgeler çıkarılarak

soruşturulana gönderilebilir. Buradaki 3. kişilerden kasıt, şikâyet eden ve soruşturulan

kişiler haricindeki tüm kişilerdir. Ancak her halükarda şikâyetçinin adı ve soyadı

dışındaki kimlik ve iletişim bilgileri dosyadan çıkarılır.

Eğer ki dosyadaki şikâyetçi, şikâyet başvurusunda bulunurken isminin gizli

kalmasını talep etti ise, 3. kişilerin yanı sıra şikâyetçinin de tüm bilgileri dosyadan

çıkarılır.

3.7. Görevden Uzaklaştırma

Anayasamızın 130. maddesinin 9. fıkrasında, “Yükseköğretim kurumlarının

kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları

üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim

elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı

yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar

ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak

harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler,

özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara

göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve

teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi,

Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı mali kaynakların

kullanılması kanunla düzenlenir” denilerek, öğretim elemanlarının her türlü özlük hakkı

ile disiplin ve cezai işlemlerinin kanunla düzenleneceği hükmüne yer vermiştir.

Page 53: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

42

Daha önce yükseköğretim kurumlarındaki yönetici ve öğretim elemanları ile

memur ve diğer personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları ve görevden

uzaklaştırma işlemleri, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na dayanılarak çıkarılan

Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin

Yönetmeliği’ne göre yapılıyor iken, Anayasa Mahkemesinin 14 Ocak 2015 tarihli ve

2015/6 sayılı kararıyla; yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına,

memurlara ve diğer personele uygulanacak disiplin cezalarının kanuna göre değil

yönetmeliğe göre verilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle, anılan

Yönetmelik’in iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar üzerine; 02/12/2016 tarihli ve

6764 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun ile, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine

eklenen disiplin hükümleri uyarınca, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim

elemanları ve memurlar hakkında başlatılacak disiplin soruşturmalarında uygulanacak

usul ve esaslar artık 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre yapılacaktır.

Görüldüğü üzere, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine

eklenen disiplin hükümleri içerisinde yer alan 53/B maddesi görevden uzaklaştırma ile

ilgili hükümleri içermekte ve yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanları

ve memurlar hakkında uygulanacak görevden uzaklaştırma tedbiri, Anayasamızın 129.

maddesi doğrultusunda artık yönetmeliğe göre değil, 2547 sayılı Yükseköğretim

Kanunu’nun 53/B maddesine göre uygulanmaktadır.

“Görevden uzaklaştırma, Devlet veya vakıf yükseköğretim kurumlarında

yürütülen kamu hizmetinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca

görülen üst kuruluşlar ile yükseköğretim kurumu yöneticileri, öğretim elemanları,

memurlar ve diğer personel hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir.”87 Görevden

uzaklaştırma, bir disiplin işlemi olmadığı gibi bir ceza işlemi de değildir.88

87 2547 Md. 53/B-1. 88 Gözler, a.g.e., s. 800.

Page 54: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

43

3.7.1. Görevden Uzaklaştırmaya Yetkili Makamlar

“Görevden uzaklaştırmaya Yükseköğretim Üst Kuruluş Başkanları ile Devlet

yükseköğretim kurumlarında atamaya yetkili amirler, vakıf yükseköğretim

kurumlarında rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokullarında müdürler

yetkilidir.”89 Kanun’un bu maddesinden, Devlet yükseköğretim kurumlarında ve vakıf

yükseköğretim kurumlarında rektörler, bağımsız vakıf meslek yüksekokullarında

müdürler görevden uzaklaştırma yapmaya yetkili amirler olduğu anlaşılmaktadır. Devlet

yükseköğretim kurumlarında ve vakıf yükseköğretim kurumlarında fakülte dekanları,

enstitü müdürleri, yüksekokul müdürleri ve meslek yüksekokul müdürleri atamaya

yetkili amir olmadığından dolayı görevden uzaklaştırma işlemi yapamazlar.

“Rektörlerin, bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürlerinin ve dekanların

görevden uzaklaştırılması kararı disiplin amirinin teklifi üzerine Yükseköğretim Genel

Kurulu tarafından verilir. Görevden uzaklaştırma kararları atamaya yetkili amirlere

bildirilir.”90 Kanun’un bu maddesinden anlaşılacağı üzere, rektörlerin ve bağımsız vakıf

meslek yüksekokulu müdürlerinin görevden uzaklaştırma kararı YÖK başkanının

teklifi, dekanların görevden uzaklaştırma kararı ise rektörlerin teklifi üzerine

Yükseköğretim Genel Kurulu tarafından verilmektedir.

Görevden uzaklaştırma işlemi yetkili makamın alacağı bir olur yazısı ile

yapılmaktadır. Bu yazıda görevden uzaklaştırma tedbirinin neden uygulandığı, hangi

kanun uyarınca yapıldığı ve görevden uzaklaştırma tedbirin kaç ay süre ile yapıldığı

açıkça belirtilmelidir. Bu olur yazısı en kısa sürede bir üst yazı ile görevden

uzaklaştırılana ve birimine bildirilir.

3.7.2. Görevden Uzaklaştırma Süresi

“Görevden uzaklaştırma tedbiri disiplin veya ceza soruşturmasının herhangi bir

safhasında üç ay süreyle alınabilir. Soruşturmayı yürütenler görevden uzaklaştırmayı

89 2547 Md. 53/B-2. 90 2547 Md. 53/B-3.

Page 55: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

44

teklif edebilirler. Bu sürenin bitiminde tedbir kararının alınmasına ilişkin sebeplerin

devam etmesi halinde tedbir her defasında üç ay uzatılabilir.”91

Atamaya yetkili amir, soruşturma devam ederken soruşturulanın görevi başında

kalmasını soruşturmanın selameti açısından sakınca görürse görevden uzaklaştırma

tedbirini uygulayabilir. Bu teklif soruşturmacı tarafından gelirse, atamaya yetkili amir

durumu değerlendirerek görevden uzaklaştırma tedbirini uygulayabilir. Kanun’da

görevden uzaklaştırmanın süresi 3 (üç) ay olarak belirtilmiş ve soruşturmanın gidişatına

ve fiilin ağırlığına göre bu süre her defasında 3 (ay) süre uzatılabilir.

Görevden uzaklaştırma uzatımı işlemi yine atamaya yetkili amirin olur yazısı ile

yapılır. Bu yazıda daha önce görevden uzaklaştırıldığı, görevden uzaklaştırma

uzatımının gerekçesi, uzatma işleminin hangi kanun uyarınca ve kaç ay süre ile

yapıldığı belirtilmelidir. Personelin görevden uzaklaştırılmış olması, bu uzaklaştırmanın

soruşturma bitene kadar devam edeceği anlamı taşımaz. Atamaya yetkili amir, her 3

(üç) ayda bir gerekli değerlendirmeleri yaparak görevden uzaklaştırma tedbirinin

devamı gerekiyorsa görevden uzaklaştırma uzatımı işlemini olur yazısı ile

tekrarlamalıdır.

Görevden uzaklaştırma uzatımı oluru en kısa sürede bir üst yazı ile görevden

uzaklaştırılana ve birimine bildirilir. Yapılacak olan görevden uzaklaştırma uzatımı

işleminin ilk 3 (üç) aylık süre bitimine birkaç gün kala yapılması, olası bir gecikme

durumunun önüne geçmesi bakımından daha doğru olacaktır.

3.7.3. Görevden Uzaklaştırma Sonrası Soruşturmaya Başlama Süresi

“Görevinden uzaklaştırılanlar hakkında görevden uzaklaştırmayı izleyen on

işgünü içinde soruşturmaya başlanması şarttır.”92 Görevden uzaklaştırma tedbirini

uygulayan atamaya yetkili amir bu durumu derhal görevden uzaklaştırılan personelin

disiplin amirine bildirir. Disiplin amiri de görevden uzaklaştırma gerekçesine uygun

olarak 10 (on) iş günü içerisinde soruşturmaya başlamak zorundadır. Tabi ki atamaya

yetkili amir de görevden uzaklaştırma tedbirini uyguladıktan sonra bu süre içerisinde

soruşturma başlatabilir.

91 2547 Md. 53/B-1. 92 2547 Md. 53/B-4.

Page 56: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

45

“Görevden uzaklaştırma işleminden sonra süresi içinde soruşturmaya

başlamayan, görevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılmasının zorunlu olduğu

durumlarda bu tedbiri kaldırmayan veya görevden uzaklaştırma işlemini keyfi olarak

veya garaz ya da kini dolayısı ile yaptığı, yaptırılan soruşturma sonunda anlaşılan

yetkililer, hukuki, mali ve cezai sorumluluğa tabidirler.”93 Kanun’un bu maddesi ile,

yetkili makamlara verilen görevden uzaklaştırma yetkisinin keyfi kullanılmasının önüne

geçilmiştir.

3.7.4. Görevden Uzaklaştırılanların Mali ve Sosyal Hakları

“Görevden uzaklaştırılanlar, kanunların öngördüğü sosyal hak ve yardımlardan

faydalanmaya devam ederler. Ancak görevden uzaklaştırma süresi içinde kendilerine

aylıklarının veya ücretlerinin üçte ikisi ödenir.”94 Görevden uzaklaştırma cezai bir işlem

olmadığından dolayı, görevden uzaklaştırılan personelin yararlandığı sosyal hak ve

yardımları devam eder. Ancak maaşının üçte birlik kısmı kesintiye uğrar.

3.7.5. Görevden Uzaklaştırma Tedbirinin Kaldırılması

“Göreve tekrar başlatılmanın zorunlu olduğu durumlarda, bunların aylıklarının

veya ücretlerinin kesilmiş olan üçte biri kendilerine ödenir ve Devlet yükseköğretim

kurumlarında çalışanlar bakımından görevden uzakta geçirdikleri süre, derecelerindeki

kademe ilerlemesinde ve bu sürenin dereceye yükselmesi için gerekli en az bekleme

süresini aşan kısmı, üst dereceye yükselmeleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi

yapılmak ve akademik yükselme için gerekli bekleme süresinden sayılmak suretiyle

değerlendirilir.”95

“Soruşturma sonunda kamu görevinden çıkarma cezası önerilmesi hali dışında

görevden uzaklaştırma tedbiri, bu tedbiri alan yetkililerce derhal kaldırılır.”96 Görevden

uzaklaştırma tedbirini uygulayan yetkili makam, disiplin soruşturması sonucunda

herhangi bir disiplin cezası önerilmemesi ya da kamu görevinden çıkarma dışındaki

93 2547 Md. 53/B-5. 94 2547 Md. 53/B-6. 95 2547 Md. 53/B-7. 96 2547 Md. 53/B-8.

Page 57: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

46

diğer disiplin cezalarından birinin önerilmesi durumunda görevden uzaklaştırma

tedbirini derhal kaldırır.

“Görevden uzaklaştırma tedbiri alınmakla beraber, soruşturma sonunda yetkili

makam veya mercilerce hakkında kamu görevinden çıkarmadan başka bir disiplin cezası

verilenler ile ceza kararından evvel haklarındaki disiplin soruşturması af ile

kaldırılanlar, bu kararların kesinleşmesi üzerine veya tedbir süresinin dolması hâlinde

derhal göreve iade edilirler.”97 Kamu görevinden çıkarma cezası atamaya yetkili amirin

teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verildiğinden, disiplin soruşturması

sonuçlansa bile anılan Kurul tarafından verilecek karar beklenmelidir. Anılan Kurul,

atamaya yetkili amirin önerdiği kamu görevinden çıkarma cezası dışında başka bir

disiplin cezası verirse bu durum derhal atamaya yetkili amire bildirilir ve atamaya

yetkili amir de görevden uzaklaştırılan personeli derhal göreve iade eder.

“Kişinin görevi başında kalmasının, soruşturmanın devamına engel olmadığı

hallerde görevden uzaklaştırma tedbiri süresi dolmadan da kaldırılabilir.”98 Soruşturma

devam ederken, personelin görevi başında kalması soruşturmanın devamına engel

olmadığı kanaatine varıldığı durumlarda, 3 (üç) aylık görevden uzaklaştırma süresi

dolmadan göreve iade edilebilir. Personelin görevi başında kalması, soruşturmanın

devamına engel olmadığı soruşturmacının teklifi üzerine ya da atamaya yetkili amirin

kanaatine üzerine karar verilir. Görevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılması yine

yetkili makamın alacağı bir olur yazısı ile yapılmaktadır. Bu yazı en kısa sürede bir üst

yazı ile görevden uzaklaştırılana ve birimine bildirilir.

Kanun’un 53/B maddesinin 8. fıkrasında, “Soruşturma sonunda kamu

görevinden çıkarma cezası önerilmesi hali dışında görevden uzaklaştırma tedbiri, bu

tedbiri alan yetkililerce derhal kaldırılır” denmektedir. Burada akıllara gelen bir husus

da, kamu görevinden çıkarma cezası dışında bir ceza olan üniversite öğretim

mesleğinden çıkarma cezası önerilenlerin, kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler

gibi bir görevden uzaklaştırma işlemine tabi tutulmamasıdır. Yani soruşturma sonunda

kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler göreve iade edilmezken, üniversite öğretim

mesleğinden çıkarma cezası önerilenler neden göreve iade edilmektedir? Hâlbuki her iki

ceza da atmaya yetkili amirin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu tarafından

verilmektedir.

97 2547 Md. 53/B-9. 98 2547 Md. 53/B-10.

Page 58: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

47

Akıllara gelen bu husus şöyle düşünülmektedir; kamu görevinden çıkarma cezası

önerilen ve Yüksek Disiplin Kurulunca bu önerinin kabul edilmesi durumunda, bu

personelin gerek diğer kamu kurumlarında gerekse de yükseköğretim kurumlarında bir

daha görev yapamayacağı, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası önerilen ve

Yüksek Disiplin Kurulunca bu önerinin kabul edilmesi durumunda ise, bu personelin

akademik bir kadroya bir daha atanmamak üzere üniversite öğretim mesleğinden

çıkarılarak sadece yükseköğretim kurumlarının akademik kadrolarına atanamayacağı

düşünüldüğünden, kamu görevinden çıkarama cezası ile üniversite öğretim mesleğinden

çıkarma cezası bu yönleriyle görevden uzaklaştırma sonrası göreve iade açısından bir

tutulmamaktadır.

Kaldı ki, kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler çok ciddi fiil işlediğinden

görevi başında kalmasında sakınca görüldüğünden görevden uzaklaştırılmakta ve

Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararı beklenmeden göreve iade edilmemektedirler. Ama

üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası önerilenler ise sadece “Başkalarının

özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara uygun biçimde

atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek” fiilini işlediği için

görevden uzaklaştırılsa bile, Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararı beklenmeden göreve

iade edilmektedir. Çünkü bu fiilin, Yüksek Disiplin Kurulu karar verene kadar görevi

başında kalmasında sakınca görülecek bir fiil olmadığı düşünülmektedir.

Hatta ve hatta, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektirecek

“Başkalarının özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara

uygun biçimde atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek” fiilini

işleyen personel hakkında başlatılan disiplin soruşturması sebebi ile, bu personelin

görevden uzaklaştırılması doğru bir uygulama olmayacaktır.

3.8. Soruşturma Süresi

“Disiplin soruşturması, görevlendirme yazısının tebliğ tarihinden itibaren iki ay

içinde tamamlanır. Soruşturma bu süre içinde tamamlanamaz ise soruşturmacı gerekçeli

Page 59: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

48

olarak ek süre talep edebilir, disiplin amiri gerekçeyi değerlendirerek ve zamanaşımı

sürelerini dikkate alarak karar verir.”99

Disiplin amiri ve soruşturmacı disiplin soruşturmalarındaki süreleri takip

etmelidir. Soruşturmacı süresinde bitiremediği soruşturmada 2 (iki) aylık süre dolmadan

gerekçe belirterek disiplin amirinden ek süre talep eder. Disiplin amiri de bu gerekçeyi

değerlendirerek soruşturmacının talep ettiği ek süreyi verir. Burada dikkat edilmesi

gereken husus, disiplin amirinin zamanaşımı100 sürelerini göz önüne alarak ek süre

vermesidir. Örneğin disiplin soruşturmasının zamanaşımına uğramasına 1 (bir) ay var

iken disiplin amiri soruşturmacıya 2 (iki) ay ek süre veremez.

3.9. Görevi Sona Eren Personel Hakkında Disiplin Soruşturması

Hakkında disiplin soruşturması başlatılmış personelin herhangi bir sebeple

kurumundan ayrılmış olması soruşturmanın sonlandırılması anlamına gelmez. “Fiili

işleyenin emeklilik veya başka nedenlerle görevinin sona ermesi, hakkında soruşturma

açılmasına ve soruşturmanın devamına engel olmaz. Bu durumda soruşturma sonunda

verilen disiplin cezası, özlük dosyasında saklanır. Aylıktan veya ücretten kesme ve

kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezaları ilgilinin

kamu görevine dönmesi ya da bir vakıf yükseköğretim kurumunda göreve başlaması

halinde uygulanır.”101

Kanun’un bu hükmünden anlaşılacağı üzere, personelin kurumdan ayrılması

disiplin soruşturması açılmasına ve açılan soruşturmanın devamına engel değildir.

Disiplin suçu işlendiği zaman memur olan kişinin daha sonra memurluktan ayrılması,

disiplin suçu işlediği zamandaki nedensellik bağını ortadan kaldırmaz. Çünkü hukuk

kuralları, her suça işlendiği andaki fiile ve hukuksal durumuna göre, yürürlükteki

mevzuat hükümleri çerçevesinde ceza verilmesini gerektirir.102 Kurumundan emeklilik

ya da istifaen görevinden ayrılan personelin, görevinden ayrılmadan önce işlemiş

olduğu fiilden dolayı hakkında soruşturma açılabilir ve bu soruşturma sonucunda

disiplin cezası verilebilir. Verilen bu ceza personelin özlük dosyasında saklanır. Eğer

99 2547 Md. 53/A-1/l. 100 Disiplin soruşturmalarında zamanaşımı “Zamanaşımı” başlığı altında ayrıca incelenecektir. 101 2547 Md. 53/A-1/m. 102 İsmet Giritli, Pertev Bilgen, Tayfun Akgüner, Kahraman Berk, İdare Hukuku, Der Yayanları, İstanbul,

2015, s. 875; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 446.

Page 60: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

49

ceza aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden

fazla ücretten kesme cezaları ise, personelin kamu görevine geri dönmesi ya da vakıf

yükseköğretim kurumunda göreve başlaması durumunda, göreve başladığı tarihi izleyen

aybaşında uygulanır.

Soruşturma geçiren personelin naklen başka bir kuruma gitmesi durumunda usul

biraz faklıdır. Disiplin soruşturması devam ederken kurumdan naklen ayrılan personelin

disiplin soruşturması tamamlandıktan sonra disiplin cezası önerildi ise, disiplin cezası

personelin görev yaptığı yerdeki disiplin amirince verilir kuralı103 doğrultusunda

savunma alma işlemi ve disiplin cezası verilmesi için, soruşturma dosyası personelin

naklen gittiği kuruma gönderilmelidir. Soruşturma sonucunda disiplin cezası önerilmedi

ise her halükarda soruşturma dosyası personelin özlük dosyasında muhafaza edilmesi

için ivedi bir şekilde naklen gitmiş olduğu kuruma gönderilmelidir.

3.10. Disiplin Soruşturması ve Ceza Kovuşturmasının Birlikte Yürütülmesi

“Bir fiilden dolayı ilgili hakkında ceza soruşturması veya kovuşturması yapılıyor

olması, aynı fiilden dolayı disiplin soruşturması yapılmasına, ceza verilmesine ve bu

cezanın yerine getirilmesine engel değildir. Gerektiğinde ceza kovuşturması bekletici

mesele yapılabilir. Bu durumda disiplin soruşturmasına ilişkin zamanaşımı süreleri

durur.”104

Disiplin soruşturması idari bir işlemdir ve disiplin soruşturmasına konu fiil ile

ilgili ceza soruşturması veya kovuşturması yapılıyor olması idari işlem olan disiplin

soruşturmasına ve bu soruşturma sonucunda ceza verilmesine engel değildir. Eğer ceza

kovuşturmasının sonucu beklenmek istenirse bu durumda disiplin amirinin alacağı

yazılı bir karar ile ceza kovuşturması bekletici mesele yapılabilir. Böylece disiplin

soruşturmasına konu olan fiilin işlendiği tarihten itibaren 2 (iki) yıl olan zamanaşımı

süresi durur.

Örneğin, fiilin 20/01/2017 tarihinde işlendiğini düşünülürse ve bu fiil ile ilgili

ceza kovuşturması yapıldığı gerekçesi ile ceza kovuşturması sonucunun beklenmesi

yönünde 20/02/2018 tarihinde disiplin amirince yazılı bir karar alınması durumunda, 13.

103 Disiplin cezası verme yetkisi “Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamlar” başlığı altında ayrıca

incelenecektir. 104 2547 Md. 53/A-1/n.

Page 61: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

50

ayda zamanaşımı süresi duracaktır. 20/02/2018 tarihinden sonra, ceza kovuşturmasının

20/05/2019 tarihinde sonuçlandığı ve 20/06/2019 tarihinde kuruma bildirildiği

düşünülürse, kuruma bildirildiği tarihten itibaren zamanaşımı süreleri tekrar işlemeye

başlar ve 11 (onbir) ay içerisinde yani 20/05/2020 tarihine kadar soruşturma tamamlanır

ve bekletici mesele yapılan ceza kovuşturmasından çıkan sonuca göre disiplin cezası

verilir ya da verilmez.

Ancak dikkat etmek gerekir ki, disiplin soruşturmalarında Kanun’da da

belirtildiği gibi sadece ceza kovuşturması bekletici mesele yapılabilir. Disiplin

soruşturmalarında, ceza soruşturması bekletici mesele yapılamaz. Kanun sadece ceza

kovuşturması açısından bekletici mesele yapılabileceğini uygun görmüştür.

Kamu görevlisi hakkında iddia edilen fiil, aynı zamanda ceza kanununa göre de

suç niteliği taşıyorsa ve ceza kanununa göre yapılan soruşturma veya yargılama

sonucunda ilgili suçsuz görülmüşse, artık ilgili üzerine atılı suçu işlemediğinin kabulü

zorunludur.105 Ceza kanununa göre yapılan soruşturma veya yargılama sonucu

saptanamayan bir fiilin, disiplin soruşturmasına dayanak alınıp işlenmiş olduğunun

kabulüne olanak yoktur.106

Bu durumda disiplin cezası verilmesine neden olan ve aynı zamanda ceza

kanununa göre de suç sayılan bir fiilden dolayı sanığın ceza mahkemesinde, disiplin

cezası verilmesine de neden olan fiilin hiç olmadığı veya sanık tarafından işlenmediği

yolundaki verilen beraat kararı, disiplin cezasının idare mahkemelerince iptali için

yeterli sayılmaktadır.107 Çünkü disiplin soruşturmaları sonucu verilen disiplin cezaları

her ne kadar idari işlem olsa da, disiplin cezalarının iptali için idari yargı yoluna

başvurmak gerekir. Bu nedenle bekletici mesele yapılan ceza kovuşturmasının sonucuna

göre disiplin soruşturmasının sonuçlandırılması doğru olacaktır.108 Özellikle kamu

görevinden çıkarma cezaları için ceza kovuşturması bekletici mesele yapılmalı ve ceza

mahkemelerinin kararı doğrultusunda karar verilmelidir.109

Yabancı hukuklarda ceza kovuşturmasının bekletici mesele yapılması ile ilgili

farklı uygulamalar bulunmaktadır. Örneğin İtalyan Ceza Muhakemeleri Usulü

105 Danıştay 10. Dairesi’nin 12/11/1984 tarihli ve E. 1984/907, K. 1984/1860 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 58-59, s. 390. 106 Pınar, a.g.e., s. 735. 107 Pınar, a.g.e., s. 735. 108Zehreddin Aslan, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Disiplin Suç ve Cezaları, Alfa

Yayıncılık, İstanbul, 2001, s. 32. 109 Nur Kaman Karan, Devlet Memurluğunun Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2003, s. 193.

Page 62: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

51

Kanunu’na göre, disiplin cezası gerektiren bir suçtan dolayı ceza kovuşturmasına

başlanmış ise, disiplin soruşturmasının durdurulması ve ceza kovuşturmasının

sonucunun beklenmesi zorunludur. İngiltere’de disiplin cezasının uygulanmasına

geçilmeden önce olayın ceza kanunlarının kapsamına girip girmediği konusunda

disiplin soruşturması başlatan kurum tarafından araştırılması veya savcılıktan tavsiye

istenmesi usul icabıdır. Yine Avrupa Birliği Personel Tüzüğü’nün 88. maddesinin son

fıkrasına göre, memur hakkında aynı eylemden dolayı ceza kovuşturması başlatılmışsa,

disiplin cezası ancak mahkemenin kararından sonra verilebilmektedir.110

Ülkemizde de, disiplin cezası gerektiren bir suçtan dolayı ceza kovuşturmasına

başlanmış ise, disiplin cezası uygulanmadan ceza kovuşturmasının sonucunun

beklenmesi gerekir.111 Bu durum yasal zorunluluk haline getirilerek 2547 sayılı

Kanun’un 53/A-1/n maddesinde eklenmelidir. Çünkü ceza kovuşturması devam ederken

verilen disiplin cezalarının kesinleşmesinden sonra, ceza mahkemelerince fiilin hiç

olmadığı veya sanık tarafından işlenmediği yolundaki verilen verilecek beraat kararı

yukarıda da bahsedildiği gibi idare mahkemelerince iptal gerekçesidir. Böyle bir önlem

alınarak idare mahkemelerinin ve üniversitelerin ve dahi tüm kurumların hukuk

müşavirliklerinin iş yükünün ciddi manada azalacağı düşünülmektedir.

Ancak kamu görevlisinin üzerine atılı suça ilişkin olayın, personel hukukuna

göre başka yönlerden değerlendirilmesine, saptandığı takdirde başka bir disiplin suçu

nedeniyle disiplin cezası verilmesine engel değildir. Yani ceza mahkemesinin vermiş

olduğu beraat kararı, işlendiği sabit olan fiilin ceza kanununda yazılı bir suçu meydana

getirmediği gerekçesine dayanıyorsa, disiplin amiri veya disiplin kurulları ceza

mahkemesinin beraat kararına rağmen disiplin cezası verebilir. Çünkü söz konusu fiil

ceza kanununda yazılı olan suç unsurlarını taşımadığı halde, disiplin suçu

oluşturabilir.112 Bu doğrultuda Danıştay’ın vermiş olduğu bir kararda; “sahte fatura

düzenleyerek veya sahte olduğunu bildiği bir faturayı kullanarak vergi iadesinden

yararlanan kamu görevlisinin ceza mahkemesinden beraat etmesine rağmen, Merkez

Bankası’nda çalışan bu kamu görevlisinin, bankaya ilişkin olmasa da gerçeğe aykırı

110 Onur Karahanoğulları, “Memur Disiplin Hukukunun Niteliği ve İlkeleri”, Çağdaş Yerel Yönetimler

Dergisi, 1999, c. 8, S.3, s. 64-65. 111 Danıştay 12. Dairesi’nin 18/02/2009 tarihli ve E. 2007/506, K. 2009/869 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 121, s. 409-411. 112Aslan, a.g.e, s. 34-35; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 21/04/2010 tarihli ve E. 2010/1391, K.

2011/273 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 36-40; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun

04/04/2012 tarihli ve E. 2007/2208, K. 2012/246 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 132, s. 141-147.

Page 63: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

52

belge düzenleyerek kendisine yarar sağlaması hafife alınamayacak ve kabul

edilemeyecek bir davranış olması sebebiyle disiplin cezası verilmesinde hukuka

aykırılık bulmamıştır.”113

Yine delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararlarının disiplin soruşturması

açısından mutlak bağlayıcılık yönü yoktur.114 Danıştay’ın görüşüne göre, “delil

yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararları tam anlamıyla aklanma niteliği

taşımamaktadır. Bu sebeple disiplin soruşturması sürecinde toplanan deliller ayrıca

değerlendirilmelidir.”115 Danıştay, “delil yetersizliği nedeni ile vermiş olduğu beraat

kararının disiplin soruşturmasını bağlamayacağını, ek gerekçe ve deliller bulunması

durumunda beraat kararına rağmen disiplin cezasının verilebileceğini”116 kabul

etmektedir. Bu doğrultuda Danıştay’ın vermiş olduğu bir kararda; “davacı hakkında

açılan ceza davası sonucunda delil yetersizliği nedeniyle beraat etmiş olmakla beraber;

disiplin soruşturması sonucunda, hesap uzmanı olarak vergi incelemelerini yaptığı firma

sahiplerinden menfaat temini yoluna gittiği anlaşılan davacının memuriyet sıfatıyla

bağdaşmayacak utanç verici nitelikte bulunan söz konusu eylemleri nedeniyle devlet

memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasında, delil yetersizliği nedeniyle

verilen beraat kararının disiplin hukuku yönünden mutlak anlamda bağlayıcı nitelik

taşımayacağı gerekçesiyle,”117 verilen disiplin cezasında hukuka aykırılık görmemiştir.

Aynı şekilde genel affın disiplin cezalarına etkisi yoktur. Disiplin cezaları ceza

mahkûmiyetinin sonucu olmadığı için, af kanunlarıyla mahkemelerce verilen

mahkûmiyet kararlarını ortadan kaldırması, işlenmiş olan fiillerin işlenmediği sonucunu

doğurmayacaktır. Zimmet suçunu işlediği ağır ceza mahkemesi kararıyla sabit olmakla

beraber, suçun af kanunu kapsamına girmesi nedeniyle davanın ortadan kalktığı, bu

durumda davacı hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilemeyeceği

113 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1993 tarihli ve E. 1993/1901, K. 1993/3855 sayılı kararı,

https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759509/8-daire-e-1993-1901-k-1993-3855/, (15/07/2019). 114 Aslan, a.g.e, s. 36. 115 Danıştay 8. Dairesi’nin 13/11/1996 tarihli ve E. 1994/7095, K. 1996/3113 sayılı kararı,

https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/762849/8-daire-e-1994-7095-k-1996-3113/, (15/07/2019). 116 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1993 tarihli ve E. 1993/1901, K. 1993/3855 sayılı kararı,

https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759509/8-daire-e-1993-1901-k-1993-3855/, (15/07/2019);

Danıştay 12. Dairesi’nin 04/02/2011 tarihli ve E. 2010/64, K. 2011/474 sayılı kararı, Danıştay Dergisi

(DD), S. 126, s. 377-381; Danıştay 12. Dairesi’nin 16/05/2013 tarihli ve E. 2010/1494, K. 2013/4059

sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 134, s. 345-350. 117 Danıştay 10. Dairesi’nin 26/10/1989 tarihli ve E. 1987/1637, K. 1989/1877 sayılı kararı,

https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759512/10-daire-e-1987-1637-k-1989-

1877/?v=list&aranan=tekit, (15/07/2019).

Page 64: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

53

gerekçesi ile dava konusu işlemi iptal eden idare mahkemesi kararını Danıştay

bozmuştur. Danıştay’ın bozma gerekçesinde; davacının zimmet suçunu işlediğinin sabit

olduğu, ayrıca ceza mahkemesinin kararının bir beraat kararı sonucunu doğurmadığını

ve davacının af yasasından TCK’deki sonuçları itibariyle yararlandığını ifade ederek, bu

durumun disiplin hukuku açısından sonuç doğurmayacağını ifade etmiştir.118

Ayrıca, “bir fiilin diğer kanunlar uyarınca idari yaptırıma bağlanmış olması, aynı

fiile 2547 sayılı Kanun kapsamında disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmez.”119

4. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ

PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI SONUCUNUN

DEĞERLENDİRİLMESİ VE SAVUNMA ALINMASI

Soruşturmacı tarafından tamamlanan disiplin soruşturması sonucunda

oluşturulan dosyanın soruşturmayı başlatan makama teslim edilmesinden sonra,

oluşturulan dosyanın 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan

usule göre yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir. Yapılan kontroller sonrasında usul

yönünden bir eksiklik yok ise ve soruşturmacı tarafından disiplin cezası önerildi ise

dosya ile ilgili gerekli değerlendirmeler yapılarak savunma alma işlemine geçilmelidir.

Fakat dosyada herhangi bir eksiklik veya yanlış yapılan bir işlemin tespit edilmesi

durumunda, dosyayı eksikliklerin veya yanlışlıkların giderilmesi için soruşturmacıya

iade edilmesi gerekmektedir.

Disiplin soruşturmalarında savunma en fazla önem verilen konulardan biridir.

Bu sebeple, disiplin soruşturmalarında en fazla dikkat edilmesi gereken savunma alma

işleminin usulüne uygun bir şekilde yapılması gerekir.

Anayasamızın 129. maddesinin 2. fıkrasında, “Memurlar ve diğer kamu

görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları

mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez” ifadesi ile disiplin

soruşturmalarında savunmanın önemi vurgulanmıştır.

118 Aslan, a.g.e, s. 38. 119 2547 Md. 53/A-1/o.

Page 65: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

54

4.1. Savunma Yapma Hakkı Süresi ve Savunma İsteyecek Makamlar

Demokratik düzende savunma hakkı en temel ilkelerden biridir. Bu hak yargı

organları önünde olduğu kadar disiplin soruşturmalarında da vazgeçilemeyecek

haklardan biridir.120 Disiplin soruşturmalarında “Soruşturulana, iddialar hakkında

savunma imkânı tanınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın yedi

günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen tarihte geçerli bir mazereti

olmaksızın savunmasını yapmayan, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.”121

Kanun’un bu hükmünden de anlaşılacağı üzere soruşturulana savunmasını yapmak

üzere en az 7 (yedi) günlük süre verilir. Tabi bu süre savunma yapacak olan

soruşturulana tebliğ tarihinden itibaren başlar. “Savunmaya davet yazısında hakkında

disiplin soruşturması açılan fiilin neden ibaret bulunduğu, savunmasını belirtilen sürede

yapmadığı takdirde savunmasından vazgeçmiş sayılacağı bildirilir.”122

Ancak yukarıda “soruşturmayı yapan” sözünden soruşturmacının değil, bizzat

disiplin amirinin anlaşılması gerekmektedir. Danıştay 3. Daire Başkanlığı’nın E.

1973/272, K. 1973/269 sayılı ve 29/05/1973 tarihli kararında “soruşturmayı yapan”

sözünden müfettiş veya soruşturmacının değil, disiplin cezası vermeye yetkili amir olan

disiplin amirinin anlaşılması gerektiği vurgulanmıştır. Danıştay 3. Daire Başkanlığı’nın

anılan görüşüne göre soruşturmacıların savunma almaları söz konusu değildir.

Soruşturmacıların savunma adı altında alınan beyanın, kusurlu ya da suçlu

konumundaki personelden ifade yoluyla123 bilgi alınması şeklinde değerlendirilmesi

gerekmektedir.124

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/A-1-c maddesi ile, disiplin cezası

vermeye yetkisi bulunmayan soruşturmacı tarafından soruşturmanın yapılması mümkün

kılınmış; yine anılan Kanun’un 53/A-2-a maddesi ile bu soruşturmacı tarafından

savunmanın isteneceği belirtilmiştir. Bu usul ile yapılan disiplin soruşturmasında

savunma hakkının tam olarak kullanıldığını kabule imkân yoktur.125

120 Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 436. 121 2547 Md. 53/A-2/a. 122 2547 Md. 53/A-2/b. 123 Disiplin soruşturmasında alınan ifadeler “İfadelerin Alınması” başlığı altında ayrıntılı olarak

incelenmiştir. 124 Duman, a.g.e., s. 165; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 438. 125 Bahtiyar Akyılmaz, “Anayasal Esaslar Çerçevesinde Kamu Personeli Disiplin Hukuku ve

Uygulamadaki Sorunlar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (GÜHFD), 2002, c. 6, S.1-2, s. 256.

Page 66: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

55

Disiplin soruşturması sırasında, soruşturmacının soruşturulan personeli sorguya

çekip ifadesini alması ile, disiplin soruşturması sonunda olay delilleri ile ortaya

çıktıktan sonra disiplin amirin ya da disiplin kurulu tarafından savunmasının alınması

farklı sonuçlar doğurduğundan, soruşturma dosyasında personelin sorguya çekildiğine

dair ifade tutanağı olsa dahi, idare mahkemeleri süre verilerek alınmış savunmanın

varlığını mutlaka aramaktadır.126 Bu doğrultuda disiplin cezasını vermeye yetkili

disiplin amiri veya disiplin kurulları tarafından mutlak suretle soruşturulandan savunma

alınması gerekir.127

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bir kararında; “Soruşturmacı

Başmüfettiş tarafından, soruşturma devam ederken, davacıya gönderilen yazı,

soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak davacının ifadesine başvurulması amacıyla

hazırlanmış bir yazı niteliğinde olup bu yazıda, davacı hakkındaki iddialar, bu iddiaların

dayandığı deliller, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesi ve önerilen disiplin cezası

belirtilmemiştir. Belirtilen niteliğiyle, söz konusu yazının bir savunma isteme yazısı ve

yazıya verilen cevabın bir savunma olarak da kabulü hukuken mümkün değildir”128

denilerek, soruşturmacının almış olduğu ifade yazısının savunma niteliği taşımadığı

konusuna açıklık getirilmiştir.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın başka bir kararında, “Dosyadaki belgelerin

incelenmesinden, davacı hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezasını veren

Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunca davacının 657 sayılı Yasa'nın 129.

maddesi kapsamında son savunmasının alınmadığı, soruşturmacının almış olduğu

savunmaların değerlendirilmesi suretiyle karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, yukarıda sözü edilen Yasa hükümleri uyarınca hakkında Devlet

Memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında Yüksek Disiplin

Kurulunca son savunması alınmadan tesis edilen işlemde mevzuata ve disiplin hukuku

ilkelerine uyarlık görülmediğinden, bu husus göz ardı edilerek verilen kararda isabet

126 Pınar, a.g.e., s. 731; Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2010 tarihli ve E. 2007/1614, K. 2010/1439 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 124, s. 439-441. 127 Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 212; Metin Günday, İdare Hukuku, İmaj

Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 632. 128 Danıştay İdarî Dava Daireleri Kurulu’nun 17/02/2011 tarihli ve E. 2007/1846, K. 2011/66 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/04/2019).

Page 67: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

56

bulunmamaktadır”129 denilerek, disiplin amiri veya disiplin kurullarınca savunma

alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği vurgulanmıştır.

Aslında bu durum savcının soruşturma yaparak iddianame hazırlaması ve

hâkimin de ceza uygulama işlemine benzemektedir. Ceza soruşturmalarında savcı

gerekli soruşturmayı yapar, ifadeleri alır ve hazırladığı iddianameyi ceza mahkemesine

sunar. Bu iddianame sonucunda mahkemede hâkim tarafından bir yargılama yapılır. Bu

yargılamada sanık vekili aracılığıyla savunmasını yapar ve hâkim tarafından bir karar

verilir. Savcının hazırlamış olduğu iddianame üzerine hâkim sanığı dinlemeden

doğrudan bir ceza veremez, iddialar hakkında sanıktan vekili aracılığıyla savunma ister

ve böylece bir kanaat getirir. İşte disiplin soruşturmaları da böyledir. Soruşturmacı

soruşturmasını yapar ve bir ceza teklifinde bulunur. Bu ceza teklifi cezayı vermeye

yetkili makam tarafından değerlendirilir ve soruşturma geçiren personelden savunma

alarak disiplin cezasını verilmesi konusunda bir karara varır.130

“Disiplin cezası vermeye yetkili makamlar gerek görürse, isnat edilen fiil ve

soruşturma raporunda önerilen disiplin cezasını da belirtmek suretiyle, bu maddedeki

esaslar çerçevesinde (a) ve (b) bentlerindeki usule göre tekrar savunma isteyebilir.”131

Kanun’un bu maddesinde, ceza vermeye yetkili disiplin amiri ve disiplin kurullarının

gerek gördüğü takdirde savunma alınabileceği yazmaktadır.

Ancak Kanun’un savunma alınması ile ilgili 53/A maddesinin 2. fıkrasının (a) ve

(c) bentlerindeki çelişkili ifadeler sebebiyle, disiplin soruşturmaları sonucunda savunma

alınması ile ilgili ciddi hatalar meydana gelmektedir.

Şöyle ki, Kanun’un 53/A maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde “Soruşturmayı

yapan” ifadesi disiplin amiri olarak değil de soruşturmacı olarak anlaşıldığından,

soruşturma sırasında soruşturmacının almış olduğu yazılı ifade savunma alma olarak

anlaşıldığı karşımıza çıkmaktadır. Hal böyle olunca disiplin amiri veya disiplin kurulları

da soruşturmacı tarafından alınan yazılı ifadeyi savunma olarak değerlendirip,

soruşturma sonucunda savunma isteme yoluna gitmemektedirler. Ancak bilinmelidir ki,

soruşturma devam ederken sanığa suç isnadı henüz yoktur. Sanığa suçu anlatılmadan

verdiği ifade bu nedenle savunma yerine geçmez. Savunmadan söz edebilmek için

129 Danıştay 12. Dairesi’nin 27/03/2009 tarihli ve E. 2008/2174, K. 2009/1703 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/04/2019). 130 Berkant Göçer, “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin

Yönetmeliği’nin Uygulama Sorunu”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2014, S.112 s. 252. 131 2547 Md. 53/A-2/c.

Page 68: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

57

sanığa mutlaka kendisine isnat edilen suçun ne olduğunun bildirilmiş olması gerekir. Bu

da soruşturma sonucunda disiplin amiri veya disiplin kurullarınca, isnat edilen fiil ve

soruşturma raporunda önerilen disiplin cezasını da belirtmek suretiyle soruşturulandan

savunma istemekle mümkündür.132

Kanun’un 53/A maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde ise, “Disiplin cezası

vermeye yetkili makamlar gerek görürse” ifadesi, disiplin amiri veya disiplin

kurullarının savunma alma işlemini gerek gördüğü takdirde yapabileceği ve savunma

almanın zorunlu olmadığı şeklinde anlaşıldığı görülmektedir. Hâlbuki, gerek görülüp

görülmediğine bakılmaksızın disiplin cezası verilmeden önce mutlaka savunma

alınması gerekmektedir.

Kanun’un savunma alınması ile ilgili 53/A maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (c)

bentleri ile ilgili yukarıda yapılan eleştiriler de göz önüne alınarak; (a) ve (c) bentleri

birleştirerek, “Disiplin soruşturmalarında soruşturulana, iddialar hakkında savunma

imkânı tanınmadan disiplin cezası verilemez. Disiplin cezası vermeye yetkili makamlar,

isnat edilen fiil ve soruşturma raporunda önerilen disiplin cezasını da belirtmek

suretiyle, yedi günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen tarihte

geçerli bir mazereti olmaksızın savunmasını yapmayan, savunma hakkından vazgeçmiş

sayılır” ifadesine benzer bir ifadenin Kanun’a eklenmesi uygulama açısından daha

doğru olacaktır. Kaldı ki Danıştay’ın yukarıda belirtilen kararları da bu doğrultudadır.

4.2. Savunma Davet Yazısının İçeriği

Disiplin soruşturmalarında savunma alma işlemi, soruşturulana disiplin cezası

verilmeden önce usulüne uygun olarak yapılması gereken ve önem arz eden bir

işlemdir. Disiplin cezasını vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulları

savunma istem yazısında, isnat edilen fiilin ne olduğu ve soruşturma raporunda

önerildiği şekliyle bu fiile karşılık gelen disiplin cezasının Kanun’da belirtilen madde,

fıkra ve bendini belirterek soruşturulanın yazılı savunmasını istemelidir.133

Ayrıca, soruşturulana soruşturma raporunda yer verilen maddi olayın tanık

ifadelerini, soruşturma yapanın görüş ve kanaatini, işlemin hukuki dayanağını,

132 Gözler, a.g.e., s. 803. 133 Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 437; Danıştay 12. Dairesi’nin 23/03/2011

tarihli ve E. 2008/7024, K. 2011/1334 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 127, s. 375-376.

Page 69: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

58

soruşturmacının disiplin cezası önerisini açık ve etraflı bir biçimde öğrenme hakkı

bulunmaktadır.134 Bu durumda soruşturulan hakkında düzenlenen soruşturma raporunun

yazılı savunma istem yazısı ile birlikte gönderilmesi doğru olacaktır.

Savunma istem yazısında yukarıda belirtilen hususların yanında, yedi günden az

olmamak üzere verilen süre içinde veya belirtilen tarihte geçerli bir mazereti olmaksızın

savunmasını yapmadığı takdirde savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı

soruşturulana bildirilmelidir. Bildirilmezse usule uygun bir bildirim yapıldığından söz

edilemez.135

4.3. Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden Çıkarma Cezalarında

Savunma Şekli

“Hakkında üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden

çıkarma cezası istenenler soruşturma evrakını inceleme, tanık dinletme, disiplin

kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma

hakkına sahiptir.”136 Kanun’un bu maddesinde, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma

ve kamu görevinden çıkarma cezası istenenler için yapılacak savunmanın usulü

belirtilmiştir. Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma

cezaları atamaya yetkili amirin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla

verildiği137 ve disiplin cezasının ağırlığı da göz önüne alındığında, soruşturulana bu

kurulda evrak inceleme, tanık dinletme, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak

kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkı tanınmıştır.

Görüldüğü gibi, yalnız üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu

görevinden çıkarma cezaları için sözlü savunmadan bahsedilmiş olup, diğer disiplin

cezaları için sözlü savunma yapma söz konusu değildir.138

134 Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 213; Gözler, a.g.e., s. 803. 135 Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 438. 136 2547 Md. 53/A-3. 137 Disiplin cezası vermeye yetkili kurullar “Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamlar” başlığı

altında ayrıca incelenecektir. 138 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 691.

Page 70: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

59

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE

UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI SONRASI CEZA İNFAZI, İTİRAZ

SÜRECİ VE DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ

1. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ

PERSONELE UYGULANACAK DİSİPLİN CEZALARI

Yükseköğretim Kurumlarında görev yapan akademik ve idari personele

uygulanabilecek disiplin cezaları şunlardır:

Uyarma Cezası: “Yükseköğretim kurumlarında görev yapan personelin,

görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile

bildirilmesidir.”139

Kınama Cezası: “Yükseköğretim kurumlarında görev yapan personelin,

görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.”140

Aylıktan veya Ücretten Kesme Cezası: “Aylıktan veya ücretten kesme, Devlet

yükseköğretim kurumlarında brüt aylıktan; vakıf yükseköğretim kurumlarında

brüt ücretten bir defaya mahsus olmak üzere 1/30 ila 1/8 arasında kesinti

yapılmasıdır.”141

Kademe İlerlemesinin Durdurulması Veya Birden Fazla Ücretten Kesme

Cezası: “Devlet yükseköğretim kurumlarında bulunulan kademedeki

ilerlemenin, fiilin ağırlık derecesine göre bir ila üç yıl arasında durdurulması;

vakıf yükseköğretim kurumlarında ise fiilin ağırlık derecesine göre üç ila altı ay

süreyle brüt ücretten 1/4 ila 1/2 arasında kesintiye gidilmesidir.”142

Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma Cezası: “Akademik bir kadroya bir

daha atanmamak üzere üniversite öğretim mesleğinden çıkarmadır.”143

139 2547 Md. 53/b-1. 140 2547 Md. 53/b-2. 141 2547 Md. 53/b-3. 142 2547 Md. 53/b-4. 143 2547 Md. 53/b-5.

Page 71: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

60

Kamu Görevinden Çıkarma Cezası: “Kamu kurum ve kuruluşları ile vakıf

yükseköğretim kurumlarında öğretim elemanı ve memur olarak bir daha

atanmamak üzere kamu görevinden çıkarmadır.”144

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4, 53/b-6

maddelerinde, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak bu

Kanun kapsamındaki kamu görevlileri için uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten

kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve kamu görevinden çıkarma cezalarını

gerektiren fiiller şunlardır” denilerek, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125.

maddesinde sayılan fiiller ve bu fiillere ilave olarak 2547 sayılı Yükseköğretim

Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan fiil ve hallere göre Yükseköğretim Kurumlarında

görev yapan akademik ve idari personele yukarıda sayılan disiplin cezası

uygulanabilecektir.

Ancak, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4,

53/b-6 maddelerinde, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak”

ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla145;

“Öğretim elemanı, memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu

personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar

arasında görevin niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve

farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin

tümüyle aynı kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim

elemanlarının disiplin sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin

tamamının dâhil edilmesi, Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle

örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden

birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve

130. maddeleriyle bağdaşmadığı” gerekçesi ile iptal edilmiştir.

Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu karar ile, 657 sayılı Devlet

Memurları Kanunu’nda sayılan fiillerin öğretim elemanlarına uygulanamayacağı

hükmüne varmıştır. Ayrıca söz konusu iptal kararının resmi gazetede yayınlanmasından

başlayarak 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu itibarla,

144 2547 Md. 53/b-6. 145 Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834.

Page 72: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

61

17/07/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu karar 17/04/2020 tarihinde

yürürlüğe girecek ve bu tarihten sonra 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan

fiiller öğretim elemanlarına uygulanamayacaktır.

Yükseköğretim Kurumlarında görev yapan akademik ve idari personel

sınıflandırılmasına ve niteliğine bakıldığında Anayasa Mahkemesi’nin kararının doğru

olduğu görülecektir. Çünkü, akademik çalışma yapan personel ile idari görev yürüten

idari personeli aynı kurallara tabi tutmak çeşitli sorunlar oluşturacaktır. Örneğin, 657

sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/A-g maddesinde belirtilen “Belirlenen kılık

ve kıyafet hükümlerine aykırı davranma” fiilinin bir akademisyene uygulama imkânı

yoktur. Çünkü akademik kadrolar için belirlenmiş bir kılık kıyafet mevzuatı

bulunmamaktadır. Yine başka bir örnek verecek olursak, 2547 sayılı Yükseköğretim

Kanunu’nun 59. maddesinde “Yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanları, siyasi

partilere üye olabilirler; yükseköğretim kurumlarındaki görevlerini aksatmamak ve bir

ay içinde kurumlarına bildirmek kaydıyla, siyasi partilerin merkez organları ile onlara

bağlı araştırma ve danışma birimlerinde görev alabilirler. Şu kadar ki, bu durumdaki

öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu üyesi,

rektör, dekan, enstitü ve yüksekokul müdürü ve bölüm başkanı olamazlar, onların

yardımcılıklarına seçilemezler.” denilmekte iken, 657 sayılı Kanunu’nun 125/E-c

maddesinde belirtilen “Siyasi partiye girmek” fiilinden dolayı bir akademisyene disiplin

cezası verilemeyecektir.146 Çünkü tabi olduğu 2547 sayılı Kanun siyasi partiye üye

olmaya izin vermektedir. Bu durumda 657 sayılı Kanun’daki hüküm akademisyenlere

uygulanamayacaktır.

Yine akademik personelin yapmış olduğu bilimsel çalışmaların kamuoyuna

duyurulması amacı ile basına bilgi ve demeç vermesi sebebiyle, 657 sayılı Kanunu’nun

125/B-m maddesinde belirtilen “Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya

radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.” fiilinden dolayı bir

akademik personele disiplin cezası verilemeyecektir.

Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında bahsettiği gibi, yukarıda belirtilen bu

durum gerek disiplin cezası veren makamlar gerekse disiplin cezasına muhatap olan

akademisyenler yönünden birtakım belirsizliklere de yol açmaktadır. Bu doğrultuda

suçta ve cezada kanunilik ilkesi doğrultusunda hareket ederek, akademik personel ile

146 Gözler, a.g.e., s. 759.

Page 73: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

62

ilgili disiplin cezası gerektirecek fiil ve hallerin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda

yer alması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

Bir suça karşı verilecek cezaların kanunda tarif edilmiş olması esastır. Buna “suç

ve cezada kanunilik ilkesi” denmektedir. Anayasamızın 38. maddesinin 1. fıkrasında,

“Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı

cezalandırılamaz” ifadesi ile bu ilke vurgulanmıştır.

Yine Anayasamızın 128. maddesinin 2. fıkrasında, “Memurların ve diğer kamu

görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık

ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” denilmiştir. Anayasamızın bu

maddesine göre, memurların özlük haklarını etkileyecek nitelikte olan disiplin

cezalarının ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılması öngörülmüştür.147

Disiplin hukukunda suçlar konusunda olmasa da cezalar konusunda kanunilik

ilkesi yani kanunsuz ceza olmaz ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla disiplin cezasını vermeye

yetkili makamlar kanun tarafından öngörülmüş disiplin cezasını verebilirler.148

Kanunilik ilkesi çerçevesinde, 02/12/2016 tarihinden önce 2547 Sayılı

Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) fıkrasına bakacak olursak;

Anılan Kanunun 53. maddesine (b) fıkrasında, “Öğretim elemanları, memur ve

diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden

ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim

mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi

disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin

amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne

alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir” ifadesi yer almaktaydı.

Söz konusu maddenin Anayasamıza aykırı olduğu iddiası nedeni ile açılan dava

sonucunda; Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı kararıyla,

maddenin birinci cümlesinin Anayasamıza aykırı olmadığı, ancak ikinci cümlesinin

aşağıda belirtildiği şekli ile, Anayasamızın 38., 128. ve 130. maddelerine aykırı olduğu

gerekçesi ile iptaline karar verilmiştir.

147 Ömer Asım Livanelioğlu, Memur Disiplin Hukuku, Us-a Yayıncılık, Ankara, 1997, s. 21. 148 Gözler, a.g.e., s. 777; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 724; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün,

Tekinsoy, a.g.e., s. 198; Doğan Soyaslan, Yürütme Organının Suç ve Ceza Koyma Yetkisi, Kazancı Hukuk

Yayınları, Ankara, 1990, s. 93; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 690-691.

Page 74: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

63

Söz konusu kararda, “Anayasanın 38. maddesinde suç ve cezaların kanuniliği

ilkesi düzenlenmiştir. Ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunun ‘açıkça’ suç sayması

şartına bağlanmış olmasıyla, suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin şekli bakımdan

kanun biçiminde çıkarılması yeterli olmayıp bunların içerik bakımından da belirli

amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerekir. Bu açıdan kanunun metni, bireylerin

hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli

bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış

olmalıdır. Bu nedenle, belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal

yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının

öngörülebilmesi gerekir.

Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında, ‘Memurların ve diğer kamu

görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık

ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.’ denilmiş; 130. maddesinin

dokuzuncu fıkrasında ise öğretim elemanlarının disiplin ve ceza işlerinin kanunla

düzenleneceği kural altına alınmıştır.

Dava konusu kural ile düzenlenmesi öngörülen hususlar, hangi fiillerin hangi

disiplin cezalarını gerektireceği, bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin

amirlerinin yetkileri gibi konuları içermektedir. Kamu görevlileri olarak memurların ve

öğretim elemanlarının disiplin işlemleri konusunda kuralla getirilmiş bir kanuni

güvence bulunmamaktadır. Söz konusu disiplin işlemleri, Anayasa'nın yukarıda yer alan

hükümleri gereğince kanunla düzenlenmesi öngörülen hususlardır. Bu hâliyle öğretim

elemanları, memurlar ve diğer personel için getirilmiş herhangi bir kanuni güvence

bulunmadığı gibi yasal olarak belirlilik de sağlanmamıştır. Kural, sadece Devlet

memurlarına uygulanan usul ve esasların göz önüne alınmasını düzenlemiş ancak

bunun dışında herhangi bir kanuni düzenlemeye yer vermemiştir.

Dava konusu kural bu hâliyle disiplin uygulamaları ile ilgili olarak genel ilkeleri

ortaya koymamakta, disiplin cezalarını gerektiren hâl ve durumları belirlememektedir.

Ayrıca kuralda, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar, disiplin cezalarının

verilmesinde zamanaşımı ve karar verme süreleri, yüksek disiplin kurulunun çalışma

usul ve yöntemleri, kurul kararlarına itiraz ve savunma hakkı başta olmak üzere kamu

görevlilerinin hakları, cezaların tatbik edilme şekli ve disiplin cezalarının hangi

hâllerde özlük dosyasından silinebileceği gibi konuların hiçbiri ile ilgili kanuni

Page 75: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

64

düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine

dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim

Kurulunca düzenlenmesini öngören dava konusu kural, Anayasa'nın 38., 128. ve 130.

maddeleriyle bağdaşmamaktadır.”149 ifadelerine yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı

kararıyla, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına, memurlara ve

diğer personele uygulanacak disiplin cezalarının kanuna göre değil yönetmeliğe göre

verilmesinin Anayasamıza aykırı olduğu hükmüne varılmıştır. Böylece, 2547 sayılı

Kanun’un 53. maddesine dayanılarak çıkarılan Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve

Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin yasal bir dayanağı

kalmamıştır.

Anayasa Mahkemesinin bu kararı ile hem disiplin cezalarının, hem de disiplin

cezalarının verilmesine neden olacak fiillerin kanunla konulabileceği zorunluluğu ortaya

çıkmıştır. Dolayısıyla bu karar göre, kanunilik ilkesi sadece disiplin cezaları için değil,

disiplin suçları için de aranmalıdır. Bu karar disiplin hukukunda, sadece disiplin cezaları

için değil, disiplin suçları için de kanunilik ilkesinin geçerli olduğu varsayımına

dayandığı için eleştiriye açıktır.

Şöyle ki, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 4.

fıkrasında, “Yukarıda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallere

nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin

cezası verilir” ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/D maddesinin 5.

fıkrasında “Bu Kanunda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillere nitelik

ve ağırlıkları itibarıyla benzer fiilleri işleyenlere de hangi disiplin fiiline benzediği

belirtilerek aynı türden disiplin cezaları verilir” denilerek, kamu kurumlarında idareye

disiplini sağlamak adına, Kanun’da tarif edilmemiş suçlara disiplin cezası verme

olanağı sağlanmıştır. Ancak idarenin disiplin suçu saydığı fiillerin Kanun’un saydığı

disiplin suçlarına “nitelik ve ağırlıkları itibarıyla benzer” olması gerekir. Yani idare

tamamen serbest bir şekilde değil, ancak kıyas yoluyla disiplin suçu ihdas edebilecektir.

İşte bu yönü ile disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli değildir. Eğer disiplin

suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olsaydı, Kanun’da öngörülmemiş ama kurum

düzenini bozan fiillerin disiplin cezası ile cezalandırılması mümkün olmazdı. Keza

149 Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı kararı, Resmi Gazete, Tarih: 07/04/2015,

Sayı: 29319.

Page 76: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

65

disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olsaydı, kıyas yoluyla disiplin suçu

yaratılamazdı.150

Ceza hukukunda suçları tanımlamak nispeten kolay olsa da, disiplin hukukunda

hangi fiilin disiplin suçu oluşturduğunu, hangi filin disiplin suçu oluşturmadığını tespit

etmek o kadar kolay değildir. Çünkü idarenin faaliyetleri çok çeşitli, karmaşık ve

değişken olduğundan, disiplin cezasını gerektirecek fiillerin tümünün Kanun’da tek tek

belirlenmesinin oldukça güçtür.151

Her ne kadar disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olmasa bile idare,

personelin görevi ile ilgili kusurlu fiillerini, bu fiillerin kanun veya yönetmelikle

tanımlanmış olmasına bakmadan disiplin suçu olarak kabul edip disiplin cezası

verebilir. Çünkü idarenin disiplin yetkisi, idarenin kendi personeli üzerinde sahip

olduğu genel yönetim yetkisinden kaynaklanan genel bir yetkidir. Tabi bu yetkinin

kanunla düzenlenmesinde yarar vardır. Ayrıca disipline aykırı bir fiil kanunla

düzenlenmedi diye, bu fiili işleyen personele idarenin disiplin cezası vermeyeceğini

söylemek mümkün değildir.152

2. DİSİPLİN CEZASI VERMEYE YETKİLİ MAKAMLAR

“Adli cezalar mahkeme tarafından verilirken disiplin cezaları mahkeme

statüsüne sahip olamayan makamlarca verilir. Ayrıca adli cezalarda olduğu gibi disiplin

cezalarında da adli cezalarda ayniyet sağlanmış olsaydı yasal düzenlemelerle tüm

disiplin suçlarının tanımlanması cezaların alt ve üst sınırlarının belirlenmesi kusurlu

harekete paralel olarak cezanın belirlenmesi ve disiplin cezası verme yetkisinin özerk

bir yargı yerine bırakılması gerekirdi. Oysa durum böyle değildir. Disiplin cezaları

sıralaması yapılmış olmakla birlikte her somut olayda suçun gerektirdiği ceza disiplin

amiri tarafından belirlenir ve cezanın bir yargı yeri tarafından verilmesi ise çok

istisnai153 bir durumdur.”154

150 Gözler, a.g.e., s. 777-786; Kırmızıgül, a.g.e., s. 22. 151 Gözler, a.g.e., s. 782; Danıştay 8. Dairesi’nin 27/05/2019 tarihli ve E. 2013/8065, K. 2019/5104 sayılı

kararı. 152 Gözler, a.g.e., s. 785. 153 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/01/2018 tarihli ve E. 2017/1154, K. 2018/311 sayılı kararı ile; Sanığın

“1/15 Oranında Aylıktan Kesme Cezası” ile cezalandırılmasına karşı açmış olduğu davayı reddeden yerel

mahkemenin kararını temyizen inceleyerek onaylayan Danıştay 8. Daire’nin kararında imzası bulunan

hâkimin reddi istemi sonucunda (Reddi Hâkim); davacı tarafından reddi hâkim talebine ilişkin herhangi

Page 77: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

66

Disiplin soruşturmalarında, soruşturmacı tarafından soruşturma tamamlandıktan

sonra, disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulunca alınan

savunma sonrasında disiplin cezası verme süreci başlamaktadır. Bu süreçte disiplin

cezalarının hangi makam tarafından verileceği ayrıntılı olarak aşağıda incelenecektir.

2.1. Uyarma ve Kınama Cezası Verme Yetkisi

“Uyarma ve kınama cezaları sıralı disiplin amirleri tarafından, rektörler ve

bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkında Yükseköğretim Kurulu

Başkanı tarafından verilir.”155 Soruşturma sonucunda önerilen disiplin cezaları uyarma

ve kınama cezaları ise bu cezalar, hakkında soruşturma yapılan personelin görev yaptığı

birimdeki sıralı disiplin amirlerince verilir. Bu cezalar verilirken ceza verilecek

personelin görev yaptığı birimin disiplin amiri tarafından verilmesi önem arz

etmektedir.

Örneğin, soruşturma başladığında hakkında soruşturma yapılan personel

Edebiyat Fakültesi Dekanlığında görev yapıyor iken, soruşturma sürecinde 2547 sayılı

Kanun’un 13/b-4 maddesi uyarınca Fen Fakültesi Dekanlığına görevlendirilmesi

durumunda, soruşturma sonucunda soruşturmayı başlatan Edebiyat Fakültesi Dekanlığı

tarafından hazırlanan soruşturma dosyası Fen Fakültesi Dekanlığına gönderilir.

Hakkında soruşturma açılan personelin savunmasının alınması ve disiplin cezasının

verilmesi, Fen Fakültesi Dekanlığındaki disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri

veya disiplin kurulu tarafından gerçekleştirilir.

Nitekim Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Mevzuatta aksine bir

hüküm bulunmadığı sürece, disiplin cezasının verildiği tarihteki disiplin amiri veya

disiplin kurulu disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu olup,

olayda dava konusu işleme dayanak olan Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri

bir inandırıcı ve somut gerekçe ortaya konulmamakla birlikte, ileri sürülen müphem, hukuken

somutlaştırılmamış talebin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 42. maddesinin 4. fıkrasına

göre kötü niyet taşıdığı anlaşıldığından, anılan madde uyarınca istemde bulunan hakkında takdiren 1.000

TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Tezcan’ın bahsettiği istisnai disiplin

cezasına, Danıştay 8. Dairesi’nin söz konusu kararında yer alan disiplin para cezası iyi bir örnek olarak

gösterilebilir. 154 Durmuş Tezcan, “Kamu Görevlilerine Uygulanan Disiplin Cezalarının Hukuki Niteliği ve Adil

Yargılanma Hakkı”, Prof. Dr. Çetin Özek Armağanı, 2004, s. 866. 155 2547 md. 53/Ç-1/a.

Page 78: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

67

Yönetmeliğinde aksi yönde bir hüküm bulunmadığından, kınama cezasının verildiği

tarihte davacının görev yaptığı yerdeki disiplin amiri tarafından işlem tesis edilmesinde

hukuka aykırılık bulunmamaktadır”156 denilerek, hakkında disiplin cezası verilecek

personelin görev yaptığı birimdeki disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından disiplin

cezası verileceği vurgulanmıştır.

Ancak disiplin amirlerinin uyarma ve kınama cezası verme yetkisinde istisnai bir

durum vardır. Şöyle ki; profesör kadro ve unvanına sahip bir öğretim üyesine

soruşturma sonucunda verilecek uyarma ya da kınama cezası, görev yaptığı fakültedeki

dekan tarafından verilmelidir. Fakülte dekanları profesör kadro ve unvanına sahip

olduğu bilindiğine göre, vekâlet bıraktığı doçent kadro ve unvanında olan dekan

yardımcısı, profesör kadro ve unvanına sahip bir öğretim üyesine disiplin cezası

verebilecek midir? Bu durumda dekan vekili olan doçent, profesör olan öğretim üyesine

disiplin cezası veremeyecektir. Nasıl ki soruşturmacı belirlenirken eşdeğer ve üst

unvanlı bir soruşturmacı belirleniyorsa ya da disiplin kurullarında profesörlerle ilgili

hususların görüşülmesinde doçentler katılamıyorsa, ceza verme işleminde de ceza

verenin ve ceza verilenin kadro ve unvanlarına dikkat edilmelidir. Bu durumda

vekâletin bitmesi beklenerek ceza dekan tarafından verilmelidir. Ancak dekan yardımcı

doçentin vekâlet ettiği dönemde disiplin cezası verme işlemi zamanaşımına

uğrayacaksa, bu disiplin cezası istisnai olarak üst disiplin amiri olan rektör tarafından

verilmelidir. Bu istisnai durum her ne kadar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun

kararına157 aykırı bir durum olmuş olsa bile, disiplin cezasının zamanaşımı uğramaması

için gerekli bir durumdur.

Ayrıca rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkındaki

uyarma ve kınama cezaları, disiplin amiri olan Yükseköğretim Kurulu Başkanı

tarafından verilir.

156 Danıştay 12. Dairesi’nin 26/11/2013 tarihli ve E. 2012/8023, K. 2013/8802 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019). 157 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2010 tarihli ve E. 2006/2042, K. 2010/448 sayılı

kararı, https://www.memurlar.net/haber/226279/rektor-arastirma-gorevlisine-ceza-veremez.html,

(24/09/2019).

Page 79: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

68

2.2. Aylıktan Veya Ücretten Kesme ve Kademe İlerlemesinin Durdurulması Veya

Birden Fazla Ücretten Kesme Cezası Verme Yetkisi

“Aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya

birden fazla ücretten kesme cezaları kişinin görevli olduğu birimdeki disiplin kurulu

kararı ile verilir.”158 Soruşturma sonucunda önerilen bu disiplin cezaları ile ilgili

savunma alma ve disiplin cezası verme işlemleri, hakkında soruşturma başlatılan

personelin görev yaptığı yerdeki disiplin kurulu tarafından yapılır.

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, bu cezalar verilirken ceza verilecek personelin

görev yaptığı birimin disiplin kurulu tarafından verilmesi ve bu cezalar verilirken

cezanın türüne göre ceza oranının disiplin kurulu kararında belirtilmesi önem arz

etmektedir.159 Aylıktan veya ücretten kesme işlemi bir defaya mahsus olmak üzere

yapılmalıdır. Bir yıl süre ile aylıktan veya ücretten kesme işlemi hukuka aykırı

olacaktır.160

Danıştay 5. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Hakkında yapılan soruşturma

ile eylemi kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olarak değerlendirilen davacının

durumunun, öncelikle bu cezayı vermeye yetkili disiplin kurulunda görüşülmesi ve bir

alt cezanın bu kurulca değerlendirilmesi gerekirken, disiplin kurulu kararı alınmaksızın

doğrudan atamaya yetkili amir tarafından bir alt ceza olan aylıktan kesme cezasıyla

cezalandırılmasına ilişkin işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı”161

denilerek, disiplin cezalarının yetkili makamlarca verilmesi gerektiği, aksi takdirde bu

durumun yetki yönünden162 hukuka aykırı olacağı belirtilmiştir.

Yine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bir kararında, “İdari kararların,

Anayasa ve yasaların yetkili kıldığı organ, makam ve kamu görevlileri tarafından

alınması zorunludur. Yetkiyle ilgili idare hukukunun bilinen ilkelerine göre alt

kademedeki bir makamın üst kademedeki bir makamın yerine karar alması nasıl işlemi

158 2547 Md. 53/Ç-1/b. 159 Danıştay 12. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 2002/2424, K. 2005/4113 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019). 160 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1996 tarihli ve E. 1994/7699, K. 1996/3386 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 93, s. 415-417. 161 Danıştay 5. Dairesi’nin 10/11/2016 tarihli ve E. 2016/10059, K. 2016/5931 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019). 162 Detaylı bilgi için bkz. Çağlayan, a.g.e., s. 344-346; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün,

Tekinsoy, a.g.e., s. 366-367; Güher Ulu, İdari İşlemin Yetki Unsuru, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012, s.

140-160; Günday, a.g.e., s. 137; A. Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015, s.

209.

Page 80: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

69

yetki yönünden hukuka aykırı hale getirecek ise üst kademedeki bir makamın, alt

kademedeki bir idari makamın görevine giren bir konuda karar alması halinde de işlem

yetki yönünden hukuka aykırı olacaktır.

Anılan Yönetmelik maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı

üzere; disiplin suçlarının soruşturulması konusunda sıralı disiplin amirlerinin yetkisi

belirlenirken üst disiplin amirleri bu konuda açıkça yetkili kılınmış olmasına

karşın, soruşturmaya yetkili amirlerin disiplin cezası verme konusunda da yetkili

olduklarına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, disiplin cezasını vermeye

kimlerin yetkili olduğu başka bir maddede düzenlenmiştir. Böylece, soruşturma yapma

yetkisi ile ceza verme yetkisi maddelerde yer alış şekliyle de birbirinden bağımsız

düşünülmüştür. Dolayısıyla, soruşturma açma konusunda üst disiplin amirlerine tanınan

yetkinin, ceza vermeye ilişkin yetkiyi içermediği sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu nedenle, Yönetmeliğin 33/a maddesindeki uyarma, kınama, aylıktan kesme

cezalarını vermeye yetkili olduğu belirlenen disiplin amirleri tanımından, birinci sırada

yer alan disiplin amirinin anlaşılması gerekmektedir. Sayılan bu cezaların verilmesinde

üst disiplin amirlerinin de yetkili olduğu konusunda Yönetmelik’te açık bir düzenleme

bulunmadığından, üst disiplin amirlerinin sözü edilen cezaları vermeye yetkili

olamayacağı kabul edilmelidir. Bu kabul, disiplin cezası verilirken, disiplin

soruşturmasına konu eyleme ilişkin unsurların ve ilgilinin daha önceki kişisel

performansının da değerlendirmeye tabi tutulacağını öngören Yönetmeliğin diğer

maddelerinde yer alan kuralların da doğal bir sonucudur. Yönetmelik kurallarında, bu

değerlendirmelerin, ilgiliyi en yakın tanıyan disiplin amirince yapılmasının amaçlandığı

sonucuna varılmaktadır. Öte yandan, disiplin cezasına ilişkin yetkinin doğru

kullanılmaması itiraz edilecek mercii konusunda Yönetmelikte öngörülen sıralamanın

da bozulmasına neden olacaktır.

Olayda, ...Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ...

Anabilim Dalında araştırma görevlisi olan davacıya, 1/8 oranında aylıktan kesme

cezasının disiplin amiri olan dekan tarafından verilmesi gerekirken rektör tarafından

verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, Danıştay Sekizinci Dairesi’nin kararında da belirtildiği üzere, tesis

edilen işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından, işlemin bu nedenle

Page 81: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

70

iptali…”163 denilerek, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının,

yetki yönünden personelin görev yaptığı yerdeki disiplin kurulu tarafından verilmesi

gerektiği tekrar vurgulanmıştır. Söz konusu Danıştay kararında, yürürlükten kaldırılan

Yönetmelik’ten bahsedilmiş ve aylıktan kesme cezasının bu Yönetmelik’e göre disiplin

amirince verildiği görülmüştür. Ancak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda aylıktan

kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının, personelin görev yaptığı

birimdeki disiplin kurulunca verilmesi gerektiği açık bir şekilde yer aldığından, söz

konusu Danıştay kararının, anılan Kanun’un hükümleri ile örtüştüğü görülmektedir.

“Rektörler, bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri ve dekanlar hakkında

aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla

ücretten kesme cezaları Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla verilir.”164

Rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkında, disiplin

amiri olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanı tarafından başlatılan disiplin soruşturması

sonucunda, bu cezalar ile ilgili savunma alma ve ceza verme işlemleri Yüksek Disiplin

Kurulu tarafından yapılır.

Fakülte dekanları hakkında ise, disiplin amiri olarak rektör tarafından başlatılan

disiplin soruşturması sonucunda, bu cezalar ile ilgili savunma alma ve ceza verme

işlemleri Yüksek Disiplin Kurulu tarafından yapılır. Dekanlar hakkında başlatılan

disiplin soruşturması sonucunda oluşturulan soruşturma dosyası derhal gerekli

işlemlerin tesis edilmesi için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderilir.

2.3. Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden Çıkarma

Cezası Verme Yetkisi

“Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezaları

atamaya yetkili amirin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla verilir.”165

Soruşturma sonucunda bu cezalar, üniversitelerde atamaya yetkili amir olan rektörün

teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla verilir. Bu cezaların diğer disiplin

163 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2010 tarihli ve E. 2006/2042, K. 2010/448 sayılı

kararı, https://www.memurlar.net/haber/226279/rektor-arastirma-gorevlisine-ceza-veremez.html,

(24/09/2019) . 164 2547 Md. 53/Ç-1/d. 165 2547 Md. 53/Ç-1/c.

Page 82: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

71

kurulları tarafından verilmesi yetki yönünden hukuka aykırıdır.166 Hakkında soruşturma

yapılan personelin savunması, disiplin cezası vermeye yetkili makam olan Yüksek

Disiplin Kurulu tarafından alınır.

“Rektörler, bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri ve dekanlar hakkında

üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezaları Yüksek

Disiplin Kurulu kararıyla verilir.”167

Rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkında, disiplin

amiri olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanı tarafından başlatılan disiplin soruşturması

sonucunda, bu cezalar ile ilgili savunma alma ve ceza verme işlemleri Yüksek Disiplin

Kurulu tarafından yapılır.

Fakülte dekanları hakkında ise, disiplin amiri olarak rektör tarafından başlatılan

disiplin soruşturması sonucunda, bu cezalar ile ilgili savunma alma ve ceza verme

işlemleri Yüksek Disiplin Kurulu tarafından yapılır. Dekanlar hakkında başlatılan

disiplin soruşturması sonucunda oluşturulan soruşturma dosyası derhal gerekli

işlemlerin tesis edilmesi için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderilir.

2.4. Disiplin Cezalarına Karar Verme Süresi

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde, yetkili makamların

disiplin cezalarını kaç gün içerisinde verebileceği ile ilgili herhangi bir hüküm

bulunmamaktadır.

Ancak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 128. maddesinde, yetkili

makamların disiplin cezalarını verebilecekleri süre belirlenmiştir. Bu Kanun’a göre

disiplin amirinin verebileceği uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları 15 (onbeş)

gün içerisinde, disiplin kurullarının verebileceği kademe ilerlemesinin durdurulması

cezasının kurula gönderilme tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde, yüksek disiplin

kurulunun verebileceği kamu görevinden çıkarma cezasının kurula gönderilmesinde

itibaren 6 (altı) ay içerisinde verilmesi gerekmektedir.

166 Danıştay 8. Dairesi’nin 29/11/1996 tarihli ve E. 1995/4567, K. 1996/3513 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 93, s. 417-419; Danıştay 10. Dairesi’nin 10/02/1997 tarihli ve E. 1995/4185, K.

1997/3879 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 406. 167 2547 Md. 53/Ç-1/d.

Page 83: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

72

Yükseköğretim kurumları personeli hakkında başlatılan disiplin

soruşturmalarında ve verilecek olan disiplin cezalarında uygulanacak usulün 2547 sayılı

Kanun’a göre yapıldığı düşünüldüğünde, 657 sayılı Kanun’un bu süreleri bağlayıcı

değildir. Ancak 657 sayılı Kanun’daki bu süreler, yükseköğretim kurumları personeline

verilecek disiplin cezalarında karar alma açısından makul süreler olduğu

düşünülmektedir.

Bu sebeple, 2547 sayılı Kanun’a göre yapılmış bir disiplin soruşturması

sonucunda disiplin amiri tarafından verilebilecek uyarma ve kınama cezalarının 15

(onbeş) gün içerisinde, disiplin kurulu tarafından verilebilecek aylıktan veya ücretten

kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme

cezalarının 30 (otuz) gün içerisinde, yüksek disiplin kurulunun verebileceği üniversite

öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarının da 6 (altı) ay

içerisinde verilmesi yerinde olacaktır. Ayrıca kanun koyucu tarafından bu veya benzer

sürelerin, 2547 sayılı Kanun’un “Disiplin cezası vermeye yetkili amirler ve kurullar”

başlıklı 53/Ç maddesine eklenmesi disiplin cezası verme süreleri konusunda tereddüte

düşülmemesi açısından doğru olacaktır. Ayrıca anılan Kanun’da bu sürelerin açıkça

belirtilmemesi, disiplin cezası verme işleminin uzamasına ve personelin durumunun

belirsizliğini korumasına neden olacaktır.168

2.5. Öğretim Elemanları Hakkında Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın Disiplin

Soruşturması Başlatma ve Ceza Verme Yetkisi

“Aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden

fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden ve kamu görevinden çıkarma

cezaları gerektiren fiillerle ilgili olarak öğretim elemanları hakkında Yükseköğretim

Kurulu Başkanı disiplin amiri sıfatıyla doğrudan soruşturma açabilir. Bu kapsamda

yapılan soruşturmalar sonucunda verilecek cezalar Yüksek Disiplin Kurulunca

verilir.”169

Kanun’un bu maddesi ile, Yükseköğretim Kurulu Başkanına uyarma ve kınama

cezaları dışında disiplin cezası gerektirecek fiiller ile ilgili disiplin soruşturması açma

168 Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 208. 169 2547 Md. 53/Ç-1/e.

Page 84: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

73

hakkı tanınmıştı. Ancak, Yükseköğretim Kurulu Başkanı’na öğretim elemanları

hakkında soruşturma açma yetkisi, bilimsel özerkliği zayıflatan ve Yükseköğretim

Kurulu’nun sahip olduğu denetim yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131.

maddeleri ile bağdaşmadığı gerekçesi ile, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve

2019/20 sayılı kararıyla170 iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı ile artık,

Yükseköğretim Kurulu Başkanı öğretim elemanlarına disiplin amiri sıfatıyla soruşturma

açamayacaktır.

2.6. Fiilin Ast İle Üst Tarafından Birlikte İşlenmesi Durumunda Ceza Verme

Yetkisi

Fiilin ast ile üst tarafından birlikte işlenmesi durumunda soruşturma usulü ve

ceza verme yetkisi üste göre yapılmalıdır. Örneğin; rektörün, fakülte dekanı ve fakülte

sekreteri hakkında başlatmış olduğu bir disiplin soruşturması sonucunda soruşturmacı

tarafından her ikisine de aylıktan kesme veya ücretten kesme cezası teklif edildi ise,

dekanlara verilecek aylıktan kesme veya ücretten kesme cezası Yüksek Disiplin Kurulu

tarafından verileceği için, dosya ayrılmadan fakülte sekreteri için de Yükseköğretim

Kurulu Başkanlığına gönderilecektir. Yani fakülte sekreteri için teklif edilen bu ceza,

fakülte sekreterinin görev yaptığı fakülte disiplin kurulunca verilemez.

Fiil dekan ve fakülte sekreteri ile birlikte işlendiği için, dekan hakkında cezayı

vermeye yetkili makam hangisi ise dosya o makama gönderilir ve hem dekan için hem

de fakülte sekreteri için ceza o makam tarafından verilir.

2.7. Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamların Diğer Görev ve Yetkileri

“Disiplin cezası vermeye yetkili makamlar, soruşturmada eksiklik olduğunun

tespiti halinde eksikliklerin giderilmesi amacıyla dosyayı iade edebilir, soruşturmacı

tarafından önerilen disiplin cezasını aynen verebilir, hafifletebilir veya reddedebilir.

Teklif edilen cezanın reddedilmesi halinde ilgili disiplin amiri ya da kurulu tarafından

ret gerekçesine uygun olarak en geç üç ay içerisinde yeni işlem tesis edilebilir.”171

170 Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834. 171 2547 Md. 53/Ç-2.

Page 85: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

74

Kanun’un bu maddesi ile, soruşturmacı tarafından yapılan soruşturma sonucunda

önerilen disiplin cezasının verilip verilmeyeceği disiplin cezası vermeye yetkili

makamlar takdirine bırakılmıştır. Bu makamlar önerilen cezayı aynen verebileceği gibi

hafifleterek de verebilir ya da önerilen cezayı reddederek vermeyebilir. Ancak

soruşturma yapılmasının amacı, iddia olunan fiilin hakkında soruşturma yapılan

personel tarafından işlenip işlenmediğini tespit etmektir. Yapılan soruşturma ile bu fiilin

işlendiğinin tespit edilmesi durumunda, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar

tarafından bu durum göz ardı edilemeyeceğinden, disiplin soruşturması sonucunda

önerilen disiplin cezasına bağlı kalarak gerekli cezayı vermelidirler. Fakat yapılan

soruşturmada, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar tarafından herhangi bir eksiklik

veya yanlış yapılan bir işlemin tespit edilmesi durumunda, dosyayı eksikliklerin veya

yanlışlıkların giderilmesi için soruşturmacıya iade edebilirler.

Ayrıca disiplin cezası vermeye yetkili makamlarca, soruşturmacının önerdiği

disiplin cezasının reddedilmesi halinde, ilgili disiplin amiri ya da disiplin kurulu

tarafından ret gerekçesine uygun olarak en geç 3(üç) ay içerisinde yeni bir soruşturma

açılmasına karar verilerek bu süre içerisinde yeni bir işlem tesis edilebilir.

Kanun’da yetkili makam olarak sayılan makamlar disiplin cezalarını verebilir.

Bu sebeple, “disiplin cezası verme yetkisi devredilemez.”172 Örneğin, kademe

ilerlemesinin durdurulması cezasının disiplin kurulu tarafından verilmesi gerekirken, bu

yetkinin herhangi bir kararla disiplin amirine devri mümkün değildir. Ancak disiplin

amirlerine vekâlet eden vekiller, vekâlet dönemi ile sınırlı olmak üzere disiplin amiri

yetkisine sahiptir.

“Disiplin kurulları gerekli gördüğü takdirde ilgilinin özlük dosyasını ve her türlü

evrakı incelemeye, ilgili yerlerden bilgi almaya, her türlü incelemeyi yaptırmaya,

yeminli tanık ve bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, keşif yapmaya veya

yaptırmaya yetkilidir.”173

Disiplin kurulları cezayı veren ve yapılan itirazları değerlendiren kurul

olduğundan tüm bilgi ve belgeleri inceleyerek bir karar vermek zorundadır. Bu kararı

verirken herhangi bir hataya düşmeden doğru karar vermek için yeminli tanık ve

bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, keşif yapmaya veya yaptırmaya

172 2547 Md. 53/Ç-3. 173 2547 Md. 53/Ç-4.

Page 86: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

75

yetkilidir. Disiplin kurullarının bu talepleri doğrultusunda, gerekli tüm yazışmalar

yapılarak talepler geciktirilmeksizin eksiksiz olarak yerine getirilmelidir.

Disiplin cezası veren ve itirazları değerlendiren yetkili makamların kararları

gerekçeli olmalıdır. Karar metninde bu disiplin cezasının verilmesine yol açan hukuki

ve fiili sebepler açıklanmalıdır. Gerekçe zorunluluğu aynı zamanda disiplin cezasını

veren ve itirazı değerlendiren makamları, verilen disiplin cezasını daha iyi incelemeye

sevk eder ve art niyetli verilen disiplin cezalarını engelleyerek personele güvence

sağlar.174

Disiplin cezasını vermeye yetkili makamlar disiplin cezasını verirken memurun

lehine olan hükmün uygulanması ilkesi doğrultusunda hareket etmelidir. Kişinin, suçun

işlendiği anda yürürlükte bulunan kanuna göre cezalandırılması ve lehe olan kanun

hükmünün uygulanması ceza hukukunun önemli ilkelerindendir. Bu ilkeler, Türk Ceza

Kanunu’nun 7. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında, “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan

kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik

tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir

fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz.

Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri

kendiliğinden kalkar. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan

yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve

infaz olunur” şeklinde düzenlenmiştir.

Aynı prensip Anayasamızın 38. maddesinin 1. fıkrasında, “Kimse, işlendiği

zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz;

kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir

ceza verilemez” şeklinde yer almıştır.

Buna göre, her suç işlendiği anda yürürlükte bulunan kanun hükümleri uyarınca

cezalandırılır. Ancak lehte olan hükümlerin uygulanacağı hukukun temel

prensiplerindendir. Suç işleyen kişinin lehine olan hüküm, fiilin işlendiği anda

yürürlükte olan kanun hükmü olabileceği gibi fiilin işlenmesinden sonra yürürlüğe giren

kanun hükmü de olabilir.175

174 Gözler, a.g.e., s. 780. 175 Kaya, a.g.m., s. 70.

Page 87: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

76

Ceza hukukundaki bu prensibin disiplin hukukumuzda da geçerli olduğu

Danıştay tarafından da kabul edilmektedir.176 Buna göre disiplin hukukumuzda, fiilin

işlendiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanması esastır. Ancak, fiilin

işlenmesinden, cezanın verilmesine kadar geçen zaman zarfında, mevzuatta memurun

lehine olacak şekilde değişiklik yapılması halinde bu yeni hükümler uygulanır. Yeni

yapılan düzenlemenin memurun aleyhinde olması halinde ise fiilin işlendiği tarihte

yürürlükte olan mevzuata göre işlem yapılır.177

Disiplin cezası verirken dikkate alınması gereken bir diğer ilke de eşitlik

ilkesidir. Anayasamızın 10. maddesinin 5. fıkrasında, “Devlet organları ve idare

makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek

zorundadırlar” hükmü bulunmaktadır.

Bu hüküm doğrultusunda, işlenen disiplin suçlarında kamu görevlisinin statüsü,

kişisel durumu, sosyal ve ekonomik durumu önemli değildir. Benzer disiplin suçlarına

ilişkin fiil ve davranışlar aynı disiplin cezası ile cezalandırılmalıdır. Bu açıdan disiplin

cezalarında eşitlik ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla eşitlik ilkesi disiplin cezalarında da

uygulanan Anayasal bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır.178

Yine disiplin cezası verilirken ölçülülük ilkesi doğrultusunda hareket etmek

gereklidir. Suç ve cezalar arasında adil bir dengenin bulunması gerekliliği Anayasal bir

ilke olan ölçülülük ilkesinden kaynaklanmaktadır. Disiplin suçları ile bu suçlardan

kaynaklanan disiplin cezaları verilirken ölçülülük ilkesi göz önüne bulundurulmalı ve

disiplin cezası ihlalin ağırlığı ile orantılı olmalıdır.179

Ölçülülük ilkesi Anayasamızın Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği başlıklı 13.

maddesinde; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın

ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu

sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik

Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” şeklinde yer almıştır.

Bu ilkenin disiplin hukukunda da geçerli olduğunu gösteren Danıştay kararı

mevcuttur. Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Bir memur hakkında takdir

176 Danıştay 11. Dairesi’nin 12/12/2013 tarihli ve E. 2010/1591, K. 2013/439 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/01/2019). 177 Taşkın, a.g.e., s. 142. 178 Boz, a.g.m., s. 34; Danıştay 8. Dairesi’nin 25/03/1992 tarihli ve E. 1991/1471, K. 1992/518 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 421. 179 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 725; Çağlayan, a.g.e., s. 536; Kaya, a.g.m., s. 71; Sancakdar, Us, Kasapoğlu

Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 439; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 693.

Page 88: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

77

edilen disiplin cezası ile, ilgilinin eylemi arasında adil bir denge bulunması ilkesi

disiplin hukukunun temel ilkelerindendir. Bu denge kurulurken, olayın oluş biçimi,

ilgilinin suç kastının bulunup bulunmadığı, irade dışı etkenlerin eylemin meydana

gelmesine etkisi gibi hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir” denilerek,

bu ilkenin önemini ortaya koymuştur.180

Bu doğrultuda kamu görevlisi tarafından işlenen fiil ve davranışa uygulanacak

disiplin cezasının elverişli ve gerekli bulunması ayrıca fiil ile arasında makul bir

orantının bulunması gerekmektedir.181

2.8. Disiplin Soruşturması Sonucunda Ceza Verilmemesi

Disiplin soruşturması sonucunda soruşturmacı tarafından herhangi bir disiplin

cezasının teklif edilmemesi durumunda, disiplin amiri tarafından soruşturma dosyası

incelenir ve dosyada bir eksiklik varsa, eksikliklerin giderilmesi için dosya

soruşturmacıya iade edilir.

Eksiklik olmaması durumunda dosya disiplin amirince değerlendirildikten sonra

disiplin cezası verilmeyecek ise, soruşturma sonucu hakkında soruşturma yapılan

personele ve varsa şikâyetçiye bildirilir. Daha sonra, oluşturulan disiplin soruşturması

dosyası soruşturulan personelin özlük dosyasına kaldırılır.

Soruşturma sonucunda soruşturmacının ceza önermemesine rağmen, disiplin

amiri tarafından ceza verilmesi yönünde bir kanat getirilirse disiplin cezası verme süreci

başlatılır.

Ayrıca disiplin soruşturması sonucunda, soruşturmacı tarafından teklif edilen

disiplin cezasından sonra alınan savunma, disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından

yeterli görülerek disiplin cezası verilmeyebilir. Bu durum hakkında soruşturma yapılan

personele ve varsa şikâyetçiye bildirilir.

180 Danıştay 8. Dairesi’nin 11/12/1997 tarihli ve E. 1995/3680, K. 1997/3928 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (11/01/2019). 181 Boz, a.g.m., s. 24.

Page 89: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

78

3. DİSİPLİN CEZALARININ VERİLMESİ AŞAMASINDA UYGULANACAK

HUSUSLAR

Disiplin soruşturmalarından sonra uygulanacak disiplin cezaları için Kanun’da

belli başlı ilkeler ve usuller belirlenmiştir. Disiplin cezalarında alt ve üst cezanın nasıl

uygulanacağı, bazı disiplin cezalarının uygulanamaması durumunda yapılması

gerekenler, disiplin cezalarının ne zaman uygulanacağı ve disiplin cezası alan

personelin hangi idari görevleri alamayacağı bu başlık altında incelenecektir.

3.1. Aynı Fiile Birden Fazla Ceza Verilememesi

“Aynı fiile birden fazla disiplin cezası verilemez. Fiilin birden fazla disiplin suçu

teşkil etmesi hâlinde bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren disiplin cezası verilir.”182

Disiplin soruşturması sonucunda soruşturmacının aynı fiile ilişkin birden fazla disiplin

cezası önermesi durumunda, cezayı vermeye yetkili makam o fiilin birden fazla disiplin

suçu teşkil edip etmediğini tespit eder. Fiilin birden fazla disiplin suçu teşkil etmesi

durumunda, cezayı vermeye yetkili makam o fiile ilişkin en ağır cezayı gerektiren

disiplin cezasını verir.183

Oğurlu’ya göre; “Birden çok disiplin cezasının aynı eylem ya da davranış içinde

öngörülmesi yapılan uygulamayı makul sınırlar dışına taşırır. Kanun koyucu ve

yöneticiler, disiplin cezalarının sebep unsurunu oluşturan bir idari ihlalin birden çok

disiplin cezası ile cezalandırılması yerine, tek fakat etkin bir yaptırım içeren

düzenlemeler yapma yoluna gitmelidir.”184

Gözler’e göre; “Bir disiplin suçundan dolayı sadece bir disiplin cezası verilir.

Yanı ceza hukukundaki “non bis in idem” (aynı suçtan dolayı birden fazla ceza

verilemez) ilkesi disiplin hukukunda da geçerlidir. Şüphesiz, memurun aynı suçu tekrar

işlemesi durumunda non bis in idem ilkesi geçerli değildir; memura tekrar ceza

verilebilir.”185

182 2547 Md. 53/D-1. 183 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 695. 184 Yücel Oğurlu, “Ceza Mahkemesi Kararının Disiplin Cezasına Etkisi ve Sorunu “Ne Bis İn İdem”

Kuralı”, Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (AÜHFD), 2003, c. 52, S.2, s. 122-123. 185 Gözler, a.g.e., s. 778.

Page 90: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

79

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/D-1 maddesinde de bu görüş

benimsenmiş ve fiilin birden fazla disiplin suçu teşkil etmesi hâlinde bu suçlardan en

ağır cezayı gerektiren sadece bir disiplin cezasının verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Yukarıda bahsedilen tek eyleme tek ceza ilkesinin yanında, personelin birden

fazla disiplin suçu işlenmesi durumunda her fiil için ayrı ayrı disiplin cezası verilecektir.

Bazen uygulamada birden çok disiplin suçu işleyen personele, idare tarafından tek ve en

ağır disiplin cezası verilebilmekte ve bu yönteme de tevhiden cezalandırma

denmektedir.186

Disiplin hukukunda tevhiden cezalandırma yöntemi, idarenin takdir yetkisi

çerçevesinde yapılan bir uygulamadır. Bu uygulamanın 2547 sayılı Kanun’da herhangi

bir dayanağı bulunmamaktadır. Tevhiden cezalandırma usulünün kapsam ve sınırına

ilişkin bir kanuni düzenleme bulunmadığından, bu konuda idarenin geniş takdir yetkisi

bulunmaktadır. Tevhiden cezalandırmada idarenin takdir yetkisinin çerçevesi ve sınırı,

yargı kararlarıyla çizilmektedir. Yargı makamları farklı fiillerden dolayı tek ceza

verilemez187 görüşünde bulunmuş olsa bile, özellikle son yıllarda tevhiden ceza verme

işlemini yargı makamları tarafından benimsemiştir. Ancak yükseköğretim kurumlarında

tevhiden cezalandırma yönteminin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yasal bir

zemine kavuşturulması disiplin suç ve cezalarının kanuniliği ilkesine de hizmet

edecektir. Tevhiden cezalandırmaya ilişkin yapılacak yasal düzenlemede, tevhiden

cezalandırma yönteminin kapsamı ve sınırı, en fazla kaç disiplin suçuna ilişkin cezanın

tevhid edileceği hususlarına açıkça yer verilmelidir.188

3.2. Disiplin Cezalarında Tekerrür

“Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiilin, cezaların özlük dosyasından

çıkarılmasına ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Tekerrüre

esas alınacak cezanın, süresi içerisinde itiraz edilmemesi veya itirazın reddedilmesi

suretiyle kesinleşmiş olması gerekir. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiiller

nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir.

186 Yunus Eraslan, “Disiplin Hukukunda Tevhiden Cezalandırma”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, 2019,

S. 13, s. 170. 187 Danıştay 12. Dairesi’nin 26/12/2006 tarihli ve E. 2003/3266, K. 2006/6688 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 115, s. 396-397. 188 Eraslan, a.g.m., s. 184.

Page 91: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

80

Kanunla affedilmiş disiplin cezaları ile tekerrür nedeniyle verilen bir derece ağır cezalar

tekerrüre esas alınmaz.”189

Disiplin soruşturmalarında daha önce işlenen bir fiilin tekrar işlenmesi

durumunda tekerrür uygulaması devreye girmektedir. Disiplin soruşturmalarında

tekerrürün üç farklı şekilde uygulanmaktadır.

Birincisi, daha önce disiplin cezası verilmesine sebep olmuş ve aynı derecede

disiplin cezasının gerektiren bir fiilin tekrardan işlenmesi durumudur. Örneğin, 2547

sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-2-a maddesinde yer alan “Yetkili makamların

görevle ilgili bilgi ve belge istemini mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek”

fiilini işlediği gerekçesi ile “Kınama” cezası ile cezalandırılan ve bu cezası kesinleşen

personelin, bu cezanın özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre190 içerisinde anılan

Kanun’un 53/b-2-a maddesinde yer alan fiili tekrar işlemesi durumunda, bir derece ağır

ceza olan “Aylıktan veya Ücretten Kesme” cezası ile cezalandırılması yoluna

gidilecektir.191

İkincisi, aynı derecede cezayı gerektiren fakat farklı fiillerin üçüncü kez

işlenmesi durumudur. Örneğin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-2-a

maddesinde yer alan “Yetkili makamların görevle ilgili bilgi ve belge istemini

mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek” fiilini işlediği gerekçesi ile “Kınama”

cezası ile cezalandırılan ve bu cezası kesinleşen personelin, farklı bir soruşturma

kapsamında yine anılan Kanun’un 53/b-2-b maddesinde yer alan “Resmi olarak ders

vermekle yükümlü bulunulan öğrencilere özel ders vermek” fiilini işlediğini ve bu

cezanın da kesinleştiğini düşünelim. Bu durumda iki ayrı soruşturmada iki farklı fiil

işlenmiş ve bu soruşturmalar kapsamında iki ayrı “Kınama” cezası almış olacaktır. İşte

bu cezaların özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre içerisinde anılan Kanun’un

53/b-2 maddesinde yer alan herhangi bir fiilin tekrar işlemesi durumunda aynı

derecedeki cezayı üçüncü kez işlemiş olacağından, bir derece ağır ceza olan “Aylıktan

veya Ücretten Kesme” cezası ile cezalandırılması yoluna gidilecektir.192

189 2547 Md. 53/D-2. 190Disiplin cezalarının özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süreler “Personelin Talebi Üzerine

Disiplin Cezasının Özlük Dosyasından Silinmesi” bağlığı altında incelenecektir. 191 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694; Danıştay 3. Dairesi’nin 15/04/1982 tarihli ve E. 1982/1554,

K. 1982/922 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 48-49, s.70. 192 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694; Danıştay 10. Dairesi’nin 29/03/1990 tarihli ve E. 1988/1946,

K. 1990/720 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 80, s. 413; Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009

tarihli ve E. 2006/3798, K. 2009/6817 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD) S. 122, s. 462-464; Danıştay

Page 92: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

81

Üçüncüsü ise, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanamadığı

hallerde brüt aylıklarının 1/4’ü ila 1/2’si oranında aylıktan kesme cezası alan ve bu

disiplin cezası kesinleşen personelin, aynı derecede cezayı gerektirecek herhangi bir fiili

tekrar işlemesi durumunda bir üst ceza olan “Kamu Görevinden Çıkarma” cezası ile

cezalandırılmasıdır.

Tüm bu tekerrüre esas olan cezaların süresi içerisinde itiraz edilmemesi veya

itirazın reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olması ve özlük dosyasından çıkarılmasına

ilişkin süre içinde işlenmiş olması gerekir. Aynı zamanda, kanunla affedilmiş disiplin

cezaları ile tekerrür nedeniyle verilen bir derece ağır cezalar tekerrüre esas alınmaz.

Bununla ilgili Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Bakılan olayda;

davacının 24.06.2005 tarihli ve 141 sayılı PTT Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin

Kurulu kararıyla, PTT Personel Yönetmeliği’nin 115/d ve (g) maddeleri uyarınca almış

olduğu iki ayrı kınama cezasının tekerrüre esas alınması suretiyle, davacının

15.10.2012-31.10.2012 tarihleri arasında işlediği iddia olunan fiilleri nedeniyle dava

konusu disiplin cezasının tesis edildiği görülmüş ise de, iki adet kınama cezasına

dayanak teşkil eden fiillerin işlenmesinden itibaren beş senelik sicilden silinme süresi

geçtikten sonra dava konusu disiplin cezasına dayanak fiillerin işlenmiş olduğu

görüldüğünden, davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde tekerrür hükümleri

uygulanmasına olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda, davacı

hakkında tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde

hukuka uyarlık, davanın reddi yolundan verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki

isabet görülmemiştir”193 denilerek, iki ayrı kınama cezasını tekerrüre esas ceza olarak

değerlendirilip özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre içinde işlenmiş olmasına

bakılmadan verilen aylıktan kesme cezasında hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Ancak Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararındaki, “657 sayılı Kanun’un

125. maddesinde, cezaların tekerrüründen değil, disiplin cezalarının verilmesine sebep

olmuş, fiil ve hallerin tekerrüründen bahsedildiğinden, söz konusu fiil ve haller

nedeniyle verilen disiplin cezaları affedilmiş olsa bile ilgiliye tekerrür hükümlerinin

12. Dairesi’nin 23/02/2011 tarihli ve E. 2008/5309, K. 2011/920 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S.

126, s. 384-386. 193 Danıştay 12. Dairesi’nin 07/11/2017 tarihli ve E. 2014/4229, K. 2017/5230 sayılı kararı,

https://www.memurlar.net/haber/795652/danistay-dan-disiplin-cezalarinda-tekerrur-uygulamasina-dair-

onemli-karar.html, (09/04/2019).

Page 93: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

82

uygulanması gerekir”194 ifadesi, 2547 sayılı Kanun’da yer alan “Kanunla affedilmiş

disiplin cezaları tekerrüre esas alınmaz” hükmü ile uyuşmamaktadır. Danıştay kararında

her ne kadar fiil ve hallerin tekerrüründen bahsetse de, bu fiil ve hallerin sonucunda

verilen disiplin cezası affedildiğinde disiplin cezasına sebep olan fiil de affedilmiş

olacağından, 2547 sayılı Kanun’da yer alan hükmün uygulanması usul açısından daha

doğru olacaktır.195

Ayrıca tekerrür nedeni ile verilecek bir üst ceza, o cezayı vermeye yetkili

makam tarafından verilmelidir.

3.3. Bir Derece Alt Ceza Uygulanması

“Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan veya ödül veya başarı

belgesi alanlara verilecek disiplin cezalarında bir derece alt ceza uygulanabilir. Bir

derece alt cezayı, asıl cezayı vermeye yetkili makam verir.”196

İyi halin değerlendirilmesi olarak da ifade edilen bir derece alt cezanın

uygulanması işlemi, hakkında disiplin cezası uygulanacak personelin geçmişte disiplin

cezası alıp almadığı, çalışmalarının olumlu olup olmadığı ve başarı belgesinin bulunup

bulunmadığı gibi kriterler değerlendirilerek uygulanmaktadır.197 Bu kriterlerin olumlu

olması durumunda bir derece alt ceza uygulamasına gidilebilir. Ancak bu durumda bir

derece alt cezayı, asıl cezayı vermeye yetkili makam vermelidir.198 Örneğin, personelin

işlediği fiile karşılık gelen ceza “Aylıktan veya Ücretten Kesme” cezası olması

durumunda eğer bir derece alt ceza olan “Kınama” cezası verilecek ise, bu ceza aylıktan

veya ücretten kesme cezasını vermeye yetkili disiplin kurulu tarafından verilir. Yani bu

ceza kınama cezası diye düşünülerek disiplin amiri tarafından verilemez. Bir başka

örnek verecek olursak, işlenen fiile karşılık gelen ceza “Kamu Görevinden Çıkarma”

cezası olması durumunda eğer bir derece alt ceza olan “Kademe İlerlemesinin

194 Danıştay 12. Dairesi’nin 08/11/2000 tarihli ve E. 2000/3109, K. 2000/3834 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 105, s. 639. 195 Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2010 tarihli ve E. 2007/1614, K. 2010/1439 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 124, s. 439-441. 196 2547 Md. 53/D-3. 197 Danıştay 1. Dairesi’nin 09/02/1998 tarihli ve E. 1997/181, K. 1998/21 sayılı kararı, Danıştay Dergisi

(DD), S. 97, s. 36; Danıştay 12. Dairesi’nin 09/10/2002 tarihli ve E. 2000/2702, K. 2002/2982 sayılı

kararı, (DKD), S. 1, s. 482-484; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/04/2011 tarihli ve E.

2007/1200, K. 2011/268 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 129, s. 88-91. 198 Gözler, a.g.e., s. 796; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694.

Page 94: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

83

Durdurulması veya Birden Fazla Ücretten Kesme” cezası verilecek ise, bu cezayı kamu

görevinden çıkarma cezasını vermeye yetkili Yüksek Disiplin Kurulu vermelidir.199

Alt ceza uygulaması disiplin soruşturmalarında çok göz ardı edilen bir

durumdur. Her ne kadar bir derece alt ceza verilmiş olsa bile, asıl cezayı hangi makam

verecek ise alt cezayı da o makam vermelidir. Bu konu ile ilgili Danıştay 12. Daire

Başkanlığı’nın kararında, “657 sayılı Yasa'da öngörülen koşulların varlığı halinde bir

derece hafif ceza verme yetkisinin asıl cezayı vermeye yetkili disiplin kurulu veya

disiplin amirine ait olması karşısında, doğrudan kıdem indirilmesi cezasını verme

yetkisi bulunmayan Vali tarafından alt ceza uygulanmak suretiyle 1 günlük maaş kesim

cezası ile cezalandırmaya ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde yetki unsuru

yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı”200 denilerek, bir derece alt cezayı vermeye

yetkili makamın, asıl cezayı vermeye yetkili makam olduğu vurgulanmıştır.

“Kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezasına

bir üst ceza uygulanması gereken hallerde üst ceza kamu görevinden çıkarma cezasıdır.

Kamu görevinden çıkarma cezasına bir alt ceza uygulanması gereken hallerde ise alt

ceza kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezasıdır.”201

Kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası ile

kamu görevinden çıkarma cezası arasında üniversite öğretim mesleğinden çıkarma

cezası yer aldığından, alt ve üst cezaların neler olduğu ayrımının daha rahat yapılması

için kanun koyucu tarafından Kanun’a bu hüküm eklenmiştir.

Alt ceza verme işlemi ceza vermeye yetkili makamlar tarafından bazı

durumlarda yanlış yorumlanarak, Kanun’da sayılan sıralı cezaların iki ya da üç alt

disiplin cezası uygulamasına gidilebilmektedir. Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir

kararında, “Bir alt ceza, disiplin cezası olarak memurun fiiline uyan cezanın alt sınırı

olmayıp, 657 sayılı yasadaki sıralamaya göre bir derece hafif olan cezadır”202 denilerek,

alt ceza uygulamasının sırasıyla bir alt disiplin cezası olacağını vurgulanmıştır.

199 Danıştay 10. Dairesi’nin 05/04/1989 tarihli ve E. 1987/1476, K. 1989/734 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 76-77, s.736; Danıştay 8. Dairesi’nin 22/12/1997 tarihli ve E. 1996/138, K. 1997/4123

sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 449. 200 Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/8257, K. 2011/1110 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/04/2019). 201 2547 Md. 53/D-4. 202 Danıştay 8. Dairesi’nin 30/09/1996 tarihli ve E. 1994/7701, K. 1996/2345 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 93, s. 419-421.

Page 95: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

84

3.4. Benzer Nitelikteki Fillere Verilecek Disiplin Cezaları

“Kanunda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillere nitelik ve

ağırlıkları itibarıyla benzer fiilleri işleyenlere de hangi disiplin fiiline benzediği

belirtilerek aynı türden disiplin cezaları verilir.”203

Kanun’un bu maddesinde, Kanun’da yer almayan fiillerin işlenmesi durumunda

verilecek disiplin cezalarında nasıl hareket edilmesi gerektiği yer almaktadır.

Soruşturma sonucunda tespit edilen fiile benzerlik gösteren fiil açıkça belirtilerek,

benzerlik gösteren fiile karşılık gelen disiplin cezası verilmelidir. Bu durum hem

soruşturma raporunda, hem de disiplin cezasını verecek makamın ceza verilecek

personele yazdığı yazıda gerekçeli bir şekilde belirtilmelidir.

Ancak Kanun’un bu maddesi, disiplin amirlerine tanınan geniş bir takdir hakkı

olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanun’un bu hükmü kötü niyetli amirlerce keyfi olarak

kullanılabilme ihtimali, kamu düzenini bozucu bir tehlikeyi barındırmaktadır.204

Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin Kanun’da olabildiğince ayrıntılı olarak

sayılması ve sadece Kanun’da yer alan eylemlerin cezalandırılması, disiplin suçlarında

kanunilik ilkesine uygun bir düzenleme olacaktır.

3.5. Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasının Uygulanamadığı Haller

“Birinci derecenin son kademesinde bulunulması nedeniyle kademe

ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanamaması halinde brüt aylıklarının 1/4’ü ila

1/2’si oranında aylıktan kesme cezası uygulanır. Tekerrürü halinde ise ilgili disiplin

kurulu tarafından kamu görevinden çıkarma cezası verilir.”205

Yükseköğretim kurumlarında akademik ve idari personellerin birinci derecenin

son kademesinde olmaları durumunda kademe ilerlemesinin durdurulması cezası

uygulanamamaktadır. Bu durumda brüt aylıklarından bir defaya mahsus olmak üzere

1/4’ü ila 1/2’si oranında aylıktan kesme cezası verilmektedir.

1/4 ila 1/2 oranında aylıktan kesme cezasını, kademe ilerlemesinin durdurulması

cezasını vermeye yetkili disiplin kurulu vermelidir. Disiplin kurulun kararında kademe

203 2547 Md. 53/D-5. 204 Giritli, Bilgen, Akgüner, Berk, a.g.e., s. 862. 205 2547 Md. 53/D-6.

Page 96: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

85

ilerlemesinin durdurulması cezası uygulanamadığından 1/4’ü ila 1/2’si oranında

aylıktan kesme cezasının uygulanacağı açıkça belirtilmelidir. Kademe ilerlemesinin

durdurulması cezasının uygulanamadığının disiplin kurulu kararından sonra tespit

edilmesi durumunda ayrıca bir karar alınarak bu ceza uygulanamaz. Bu sebeple mutlak

suretle disiplin kurulu kararı alınmadan önce disiplin cezası verilecek personelin derece

ve kademe durumu tespit edilmelidir.

Ayrıca, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanamadığı hallerde

brüt aylıklarının 1/4’ü ila 1/2’si oranında aylıktan kesme cezası alan ve bu disiplin

cezası kesinleşen personelin, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektirecek

herhangi bir fiili tekrar işlemesi durumunda bir üst ceza olan “Kamu Görevinden

Çıkarma” cezası ile cezalandırılır. Bu disiplin cezası ise, kamu görevinden çıkarama

cezasını vermeye yetkili makam olan Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilir.

3.6. Disiplin Cezalarının Uygulanma Zamanı

“Disiplin cezaları, verildikleri tarihten itibaren, aylıktan veya ücretten kesme

cezası ile kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası

ise cezanın verildiği tarihi izleyen aybaşında uygulanır.”206

“Disiplin cezaları üst disiplin amirine, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma

cezası tüm yükseköğretim kurumlarına, kamu görevinden çıkarma cezası ise ayrıca

Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.”207

Bir idari işlem olan disiplin cezası, tüm idari işlemler gibi geleceğe yönelik etki

ve sonuç doğurduğundan geçmişe etkili bir disiplin cezası verilemez.208 Örneğin disiplin

suçunun işlendiği tarihten geçerli olmak üzere bir disiplin cezası verilemez.209

Disiplin suç ve cezalarının geçmişe yürümezliği, bunların zaman bakımından

uygulanması ile alakalıdır. Kanunların zaman bakımından uygulanmasında temel ilke,

kanunların geriye yürümemesi, diğer bir değişle yürürlüğe girdiği tarihten sonra

gerçekleşen fiillere uygulanmasıdır.210

206 2547 Md. 53/D-7. 207 2547 Md. 53/D-8. 208 Gözler, a.g.e., s. 679. 209 Boz, a.g.m., s. 25. 210 Kaya, a.g.m., s. 69.

Page 97: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

86

Disiplin cezalarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin olan bu durum

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 132. maddesinin 1. fıkrasında, “Disiplin

cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır” ve 2547 sayılı

Yükseköğretim Kanunu’nun 53/D maddesinin 7. fıkrasında, “Disiplin cezaları,

verildikleri tarihten itibaren, aylıktan veya ücretten kesme cezası ile kademe

ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası ise cezanın verildiği

tarihi izleyen aybaşında uygulanır” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Bu maddelere

göre disiplin cezasının uygulanması soruşturmanın tamamlanmasıyla mümkündür. Yani

soruşturma tamamlandıktan sonra disiplin amirinin veya disiplin kurulunun kararının

ardından disiplin cezası uygulanır. Bu açıdan geçmişe yönelik olarak disiplin cezasının

verilmesine imkân bulunmamaktadır.

3.7. Disiplin Cezası Alanların Atanamayacağı Kadrolar

“Aylıktan veya ücretten kesme cezası alanlar üç yıl, kademe ilerlemesinin

durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası alanlar beş yıl boyunca rektör,

dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, meslek yüksekokulu müdürü, bölüm

başkanı, anabilim dalı başkanı, anasanat dalı başkanı, bilim dalı başkanı, sanat dalı

başkanı, daire başkanı dengi ve üstü kadrolara atanamazlar. Söz konusu disiplin

cezalarının verildiği tarihte bu görevlerde bulunanların görevleri kendiliğinden sona erer

ve durum ilgili mercilere derhal bildirilir”211

3.8. Sendika Temsilcilerin Disiplin Kurullarına Katılması

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda, sendika üyesi olan personel hakkında

karar alınacak disiplin kurullarına sendika temsilcilerinin katılabileceği yönünde bir

hüküm bulunmamaktadır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, sendika temsilcisinin

disiplin kurullarına katılması yönünde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda bir

kurala yer verilmediği, bu sebeple idare mahkemesinin, sendika temsilcinin disiplin

211 2547 Md. 53/D-9.

Page 98: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

87

kuruluna katılmaması sebebiyle dava konusu işlemin şekil bakımından hukuka aykırı

olduğu yönündeki kararını bozmuştur.212

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun213

“Sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri” başlıklı 19/f maddesinde,

“Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin

izlenmesinde veya hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini

veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil

etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak” ifadesi

yer almaktadır.

Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından,

“Yükseköğretim kurumları disiplin kurulu toplantılarına sendika temsilcisinin

katılımının sağlanması konusunda bir karar alınması hususunda Yükseköğretim Kurulu

Başkanlığı’na tavsiyede bulunulması” yönünde de bir karar alınmıştır.214

Bu doğrultuda, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik

Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu

Sözleşme hükümlerinin 2. kısım 1. bölümünün “Yükseköğretim Kurumları disiplin

kurullarında sendika temsilcisinin bulunması” başlıklı 20. maddesinde, “Hakkında

disiplin soruşturması yürütülen kamu görevlisinin üyesi olduğu sendikanın temsilcisi,

yükseköğretim kurumları disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır” ifadesi yer

aldığından, sendika üyesi olan personel hakkında karar alınacak disiplin kurullarına

sendika temsilcileri de katılabilecektir. Disiplin kurulu toplantısının ilgili sendikaya

bildirilmesi üzerine, disiplin kuruluna katılacak olan sendika temsilcisinin kim olduğu,

ilgili sendika tarafından önceden kuruma bildirilmelidir.215 Ancak disiplin kurullarında

bu sendika temsilcilerinin herhangi bir oy kullanma hakkı bulunmamaktadır.

Sendika temsilcilerinin disiplin kurullarında bulunarak üyesi olduğu personel

hakkında verilecek kararda, usulüne uygun olarak itirazda bulunması doğaldır. Çünkü

soruşturmada herhangi bir hata ve eksiklik olup olmadığı konusunda sendika üyesi

personelin aleyhine olan bir durumda gerekli itirazda bulunup düzeltilmesini talep

212 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/06/2017 tarihli ve E. 2015/86, K. 2017/2642 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/04/2019). 213 Resmi Gazete, Tarih: 12/07/2001, Sayı: 24460. 214Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 06/09/2018 tarihli ve 18745356-

101.07.04-E.15042 sayılı kararı, https://www.ombudsman.gov.tr/wp-content/uploads/2018/09/karar-

2018-5964.pdf, (10/04/2019). 215 Çağlayan, a.g.e., s. 540.

Page 99: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

88

edebilir. Ancak bazen sendika temsilcileri disiplin kurullarında koruma içgüdüsü ile

hareket etmektedir. Sendika üyesi personelin disiplin cezasına konu olan fiili çok açık

bir şekilde işlediği ortada iken, sadece sendika üyesi olduğu için işlediği fiile

bakılmaksızın korunmaktadır. Bu doğru bir uygulama değildir. Sendika temsilcileri de

bu konuda hassas davranmalı ve mevzuat çerçevesi içersinde tavır sergilemelidirler.

Yine sendika temsilcileri disiplin kurullarına katılırken, hakkında disiplin cezası

teklifinde bulunulan veya itirazı değerlendirilen personelin kadro ve unvanına eşdeğer

veya üst unvanda bir sendika temsilcisinin disiplin kuruluna katılmasına dikkat etmesi

gerekir. Örneğin idari bir personelin, akademik bir personele verilecek olan cezanın

görüşüldüğü disiplin kuruluna katılarak akademik bir personel hakkında görüş

bildirmesi uygun olmayabilir. Disiplin cezasına konu olan fiil belki teknik bir konu,

belki de akademik bir konu olabilir. Bu sebeple disiplin cezası teklifinde bulunulan veya

itirazı değerlendirilen personelin kadro ve unvanına uygun bir sendika temsilcisinin

disiplin kurulu toplantılarına katılması hem personel için hem de muhatap alınan

disiplin kurulu üyeleri için daha doğru olacaktır.

Ayrıca sendika temsilcilerinin disiplin kurullarına katılması yönünde 2547 sayılı

Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde gerekli düzenlemelerin yapılması,

yükseköğretim kurumlarının disiplin soruşturmalarında uyguladıkları usulün mevzuata

uygun olması açısından faydalı olacaktır.

4. DİSİPLİN SORUŞTURMALARINDA VE DİSİPLİN CEZALARININ

VERİLMESİNDE ZAMANAŞIMI

Zamanaşımı konusu disiplin soruşturmalarında ve bu soruşturmalar sonucunda

verilecek disiplin cezalarında usul açısından önem arz etmektedir. Disiplin

soruşturmalarına başlama süresi, verilecek disiplin cezalarında fiilin işlendiği tarih ve

verilen disiplin cezalarının yargı kararıyla iptal edilmesi durumunda yeniden yapılacak

işlemlerin süresi zamanaşımı ile doğrudan bağlantılıdır. Zamanaşımı ile ilgili bu

hususlar aşağıda başlıklar halinde incelenecektir.

Page 100: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

89

4.1. Disiplin Soruşturmalarında Zamanaşımı

“Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği

tarihten itibaren; Uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme ve kademe

ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezalarında bir ay içinde

disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin soruşturması açılamaz.”216

“Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezasında altı

ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin soruşturması

açılamaz.”217

Görüldüğü üzere Kanun’da belirtilen süreler içerisinde disiplin soruşturması

başlatılmadığı takdirde, disiplin soruşturması başlatma işlemi zamanaşımına

uğrayacaktır. Bu sebeple, disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallerin

işlendiğini öğrenen disiplin amiri, bu zamanaşımı sürelerini de göz önüne alarak bir an

önce disiplin soruşturmasına başlamalıdır.218 Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir

kararında, “657 sayılı Yasa’nın zamanaşımı başlıklı 127. maddesinde düzenlenen ve

ilgililer bakımından güvence niteliği taşıyan zamanaşımı sürelerinin, kamu düzenine

ilişkin olması nedeniyle disiplin soruşturmasını açmaya yetkili amirlerce uyulması

zorunlu olan süreler olduğu ve anılan kanunda öngörülmüş olan 1 ve 6 aylık

zamanaşımı süresi geçirildikten sonra yapılan disiplin soruşturması neticesinde verilen

disiplin cezasının hukuka aykırı olacağı” şeklindeki ifadesi de zamanaşımı sürelerinin

önemini vurgulamaktadır.219

Disiplin soruşturmasına başlama süreleri hak düşürücü sürelerdir. Süreler

kesilmez ya da durmaz.220

216 2547 md. 53/C-1/a. 217 2547 md. 53/C-1/b. 218 Çağlayan, a.g.e., s. 551; Duman, a.g.e., s. 157. 219 Danıştay12. Dairesi’nin 21/03/2012 tarihli ve E. 2011/6930, K. 2012/1639 sayılı kararı,

https://mevzuatinyeri.com/disiplin-sorusturmasi/disiplin-sorusturmasinda-zaman-asimi-ile-ilgili-danistay-

kararlari.html, (10/04/2019). 220 Giritli, Bilgen, Akgüner, Berk, a.g.e., s. 873; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 743.

Page 101: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

90

4.2. Disiplin Cezalarında Zamanaşımı

“Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl,

üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektiren fiil açısından altı yıl geçmiş

ise disiplin cezası verilemez.”221 Kanun’un bu maddesinde de, disiplin cezası verme

zamanaşımı süreleri yer almaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, zamanaşımı

sürelerinin disiplin soruşturmasının açılmasından itibaren değil, fiilin işlendiği tarihten

itibaren başlamasıdır.

Fiillerin işleniş tarihi ile ilgili olarak; “Ani disiplin suçlarında, fiilin bütün

unsurlarının oluşup tamamlanması ile (örneğin işyerinde mesai saatleri içinde bağırıp

çağırarak etrafı rahatsız etmek ani suçtur; yapıldığı anda suç oluşmuştur); teşebbüs

suçlarında, sonucun gerçekleşmesinden sonra (teşebbüs sayılacak hareketin

yapılmasıyla, örneğin menfaat sağlayacak herhangi bir girişimde bulunma hali);

mütemadi (devam eden) ve müteselsil (zincirleme-birbirini takip eden) disiplin

suçlarında, temadi ve teselsülün son bulduğu andan itibaren; iştirak halinde işlenen

toplu disiplin suçlarında işlenen fiile toplu suç vasfını verecek derecede iştirak halinin

tamamlanması ile”222 ceza verme zamanaşımı başlar. Bu sebeple, fiilin işlendiği tarih

itibariyle başlayacak ceza verme zamanaşımı sürelerine disiplin amiri tarafından dikkat

edilmelidir. Aynı şekilde soruşturmacı tarafından da bu süreler göz ardı edilmemeli ve

soruşturma, ceza verme zamanaşımına girmeden önce tamamlanmalıdır.223

Disiplin cezası verme süreleri hak düşürücü sürelerdir. Süreler kesilmez ya da

durmaz.224 Ancak bu durumun bir istisnası vardır. Şöyle ki; 2547 sayılı Yükseköğretim

Kanunu’nun 53/A-1/n maddesinde yer alan, “…Gerektiğinde ceza kovuşturması

bekletici mesele yapılabilir. Bu durumda disiplin soruşturmasına ilişkin zamanaşımı

süreleri durur” ifadesi gereği, disiplin soruşturmasına konu olan fiil ile ilgili aynı

zamanda ceza kovuşturması yapılıyor ise, ceza kovuşturması bekletici mesele

221 2547 Md. 53/C-2. 222 Duman, a.g.e., s. 157. 223 Çağlayan, a.g.e., s. 553; Pınar, a.g.e., s. 428; Danıştay 12. Dairesi’nin 23/02/2007 tarihli ve E.

2004/4330, K. 2007/772 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 115, s. 403-405; Danıştay 12. Dairesi’nin

02/12/2013 tarihli ve E. 2010/5239, K. 2013/9337 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 135, s. 232-

234. 224 Giritli, Bilgen, Akgüner, Berk, a.g.e., s. 873; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 743.

Page 102: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

91

yapılabilir.225 İşte bu durum disiplin cezası verme zamanaşımını durduracağı için,

burada hak düşürücü süreden bahsedilemez. Ama ceza kovuşturması yok ise ya da ceza

soruşturması bekletici mesele yapılmadı ise, işte burada hak düşürücü süreden

bahsedilebilir ve iki yıllık zamanaşımı süresi hak düşürücü süre olarak değerlendirilir.

“Bilimsel bir eserin akademik atama ve terfilerde kullanılması ya da kısmen

veya tamamen yeniden yayımlanması hâlinde bu Kanun’un yukarıda belirtilen 53/C-2

maddesinde belirtilen zamanaşımı süreleri yeniden işlemeye başlar.”226

4.3. Yargı Kararı İle İptal Edilen Disiplin Cezalarında Zamanaşımı

“Disiplin cezasının yargı kararıyla iptal edilmesi hâlinde, kararın idareye ulaştığı

tarihten itibaren kalan disiplin ceza zamanaşımı süresi içerisinde, zamanaşımı süresinin

dolması veya üç aydan daha az süre kalması hâlinde en geç üç ay içerisinde karar

gerekçesi dikkate alınarak yeniden disiplin cezası tesis edilebilir.”227

Kanun’un bu maddesi çok iyi kavranması ve çok iyi yorumlanması gereken bir

maddedir. Çünkü yükseköğretim kurumları tarafından verilen disiplin cezalarının

birçoğu idare mahkemeleri tarafından iptal edilmektedir. İşte bu iptal kararından sonra

bu madde devreye girmektedir. İptal kararı idare ulaştığı tarihten itibaren yargı kararının

gerekçesi doğrultusunda yeni bir işlem tesis edilebilir. Yargı kararı idareye ulaştığı

tarihten itibaren zamanaşımı süresi içerisinde iptal kararı doğrultusunda yeni bir

soruşturma başlatılıp disiplin cezası verilebilir. Eğer zamanaşımı süreleri doldu ise ya

da zamanaşımı süresinin dolmasına 3 (üç) aydan daha kısa bir süre kalmış ise en geç

3(üç) ay içerisinde soruşturma başlatılıp disiplin cezası verilebilir.

Örneğin, fiilin işlendiği tarihi 01/03/2017 olarak ele alalım. Bu fiil sebebi ile

personele verilen disiplin cezasının idare mahkemesince iptal edildiği 01/04/2018

tarihinde yükseköğretim kurumuna bildirilmesi durumunda, bu kurumun 01/03/2019

tarihine kadar yeni bir soruşturma açarak disiplin cezası verme yetkisi bulunmaktadır.

Eğer ki personele verilen disiplin cezasının idare mahkemesince iptal edildiği

01/02/2019 tarihinde yükseköğretim kurumuna bildirilmesi durumunda, bu kurumun, 2

225 Ceza kovuşturmasının bekletici mesele yapılması “Disiplin Soruşturması ve Ceza Kovuşturmasının

Birlikte Yürütülmesi” başlığı altında incelenmiştir. 226 2547 Md. 53/C-3. 227 2547 Md. 53/C-4.

Page 103: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

92

(iki) yıllık zamanaşımı süresinin 01/03/2019 tarihinde dolduğuna bakılmaksızın,

01/05/2019 tarihine kadar yeni bir soruşturma açarak disiplin cezası verme yetkisi

bulunmaktadır.

Bu 3 (üç) aylık süre disiplin amiri tarafından takip edilerek soruşturmaya

başlanmalı, soruşturma sonunda savunma alınmalı ve disiplin cezası verilmelidir.

5. DİSİPLİN KURULLARININ TEŞEKKÜLÜ

Disiplin soruşturması sonucunda verilecek disiplin cezaları ve bu cezalara karşı

yapılan itirazları değerlendiren disiplin kurullarının kimlerden oluşacağı ve nasıl

teşekkül edeceği 2547 sayı Kanun’un 53/E maddesinde ayrı ayrı tanımlanmıştır.

5.1. Yüksek Disiplin Kurulu

“Yüksek Disiplin Kurulu Yükseköğretim Genel Kuruludur.”228 Yükseköğretim

Genel Kurulu Yüksek Disiplin Kurulu sıfatıyla, Kanun’un 53/Ç maddesinde bahsi

geçen disiplin cezalarını vermek ve Kanun’un 53/F maddesinde bahsi geçen itirazları

değerlendirmek üzere toplanır.

5.2. Üniversite ve Üniversiteye Bağlı Birimlerdeki Disiplin Kurulları

“Üniversite disiplin kurulu rektör dışındaki üniversite yönetim kurulu

üyelerinden oluşur; kurula akademik olarak en kıdemli profesör üye başkanlık eder.

Üniversite bağlı birimlerinin yönetim kurulları aynı zamanda disiplin kurulu olarak

görev yapar. Bu birimlerin disiplin kurullarında dekan veya müdür yer alamaz. Bu

durumda ilgili disiplin kuruluna kurul üyelerinden en yüksek unvanlı öğretim üyesi, en

yüksek unvanlı öğretim üyesinin birden fazla olması halinde en kıdemli üye, öğretim

üyesi bulunmaması halinde en kıdemli öğretim görevlisi başkanlık eder.”229

Kanun’un bu maddesinde üniversitelerdeki disiplin kurullarının nasıl teşekkül

edeceği belirlenmiştir. Üniversite yönetim kurulu, üniversite disiplin kurulu sıfatıyla

228 2547 Md. 53/E-1. 229 2547 md. 53/E-2.

Page 104: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

93

toplanır. Üniversite disiplin kurulunda rektör yer almaz. Bu sebeple disiplin kuruluna en

kıdemli profesör üye başkanlık eder.

Üniversitelerin diğer birimleri olan Fakülte, Enstitü, Yüksekokul ve Meslek

Yüksekokullarında ise, bu birimlerin yönetim kurulları disiplin kurulu sıfatıyla toplanır.

Bu birimlerin dekan ve müdürleri disiplin kurulunda yer almaz. Bu sebeple disiplin

kuruluna en yüksek unvanlı ve en kıdemli üye başkanlık eder.

Disiplin kurullarında görüşülecek disiplin soruşturmaları dosyaları, toplantı

tarihinden makul bir süre öncesinde gizlilik esasına riayet edilerek disiplin kurulu

üyelerinin incelemesine sunulmalıdır. Çünkü disiplin soruşturması sürecinde elde edilen

tüm bilgi, belge ve deliller ve dahi verilen her türlü kararların, disiplin kurulu üyelerinin

sağlıklı bir karar vermesi açısından, toplantı öncesinde detaylı olarak incelemesi önem

arz etmektedir.

Üniversite rektörünün, fakülte dekanlarının, enstitü ve yüksekokul müdürlerinin

disiplin kurullarına katılamayacağı yönündeki 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun

53/E-2 maddesinde yer alan hüküm aslında bir yönüyle eleştiriye açıktır. Şöyle ki;

uyarma ve kınama cezası verilmesini gerektiren bir fiilden dolayı soruşturma başlatan

rektör, dekan ya da müdür, soruşturma sonucunda uyarma ve kınama cezası verebiliyor

iken, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren bir

fiilden dolayı soruşturma başlatan rektör, dekan ya da müdür, soruşturma sonucunda bu

cezaları vermeye yetkili disiplin kuruluna neden katılamamaktadır? Disiplin amiri

olarak soruşturma açma yetkisi verilen rektör, dekan ve müdüre sadece uyarma ve

kınama cezası verme yetkisinin yanında, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin

durdurulması cezasını veren disiplin kurullarına da katılma yetkisi verilmelidir.

Yine itirazın değerlendirildiği kurullardan biri olan üniversite disiplin kuruluna

üniversite rektörünün katılamayacağı ayrı bir tartışma konusudur. Rektörün kendi

verdiği disiplin cezalarının dışındaki disiplin cezalarına yapılan itirazların

değerlendirildiği üniversite disiplin kuruluna rektör neden katılamamaktadır? Örneğin,

hukuk fakültesi disiplin kurulunun vermiş olduğu disiplin cezasına karşı yapılan itirazı

değerlendiren üniversite disiplin kuruluna rektör katılamamaktadır. Bakıldığında

soruşturmayı açanın hukuk fakültesi dekanı olması ve disiplin cezasını verenin de

hukuk fakültesi disiplin kurulu olmasına rağmen, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu

üniversite rektörünün, bu disiplin cezasına karşı yapılan itirazın değerlendirildiği

Page 105: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

94

üniversite disiplin kuruluna katılmasını yasaklamıştır. Anılan Kanun’da, yukarıdaki

eleştiriler doğrultusunda düzenleme yapılarak, rektörün kendi verdiği disiplin cezaları

dışındaki cezalara karşı yapılan itirazların değerlendirildiği üniversite disiplin kuruluna

katılma yetkisi verilmelidir.

Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi, “Soruşturmada görev alanlar disiplin

kurullarındaki oylamalara, disiplin kurulunda görev alanlar ile disiplin cezası verenler

bu cezalara itirazların görüşüldüğü kurullardaki oylamalara katılamazlar.”230 Çünkü

cezayı veren rektör, dekan ya da müdürün, bu cezaya karşı yapılan itirazın

değerlendirildiği kurulda yer alması tarafsızlık ilkesi açısından sakınca doğuracak ve

itirazın değerlendirilmesi usul açısından sakatlanacaktır.

Kanun’da belirtildiği gibi üniversite rektörünün kendi verdiği cezaya karşı

yapılan itirazların görüşüldüğü üniversite disiplin kuruluna katılması yasaktır. Bu

disiplin kurulu dışındaki üniversite disiplin kurullarına katılmasına da kanunen engel

konulması, rektörün disiplin kurullarındaki diğer üyelerin karalarını etkileyebileceği

düşüncesi kuvvetle muhtemeldir. Bu sebeple rektörün bu disiplin kurullarına katılması

kanunen yasaklanmış olabilir.

Yine üniversite genel sekreterinin, rektörlükte görev yapan idari personele

disiplin amiri sıfatı ile verdiği uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazın

değerlendirildiği üniversite disiplin kuruluna ya da genel sekreterin, rektörlükte görev

yapan idari personel hakkında başlatmış olduğu disiplin soruşturması sonucunda karara

bağlanacak aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarının

görüşüldüğü üniversite disiplin kuruluna katılıp katılamayacağı ayrı bir tartışma

konusudur. Kanun’da her ne kadar, disiplin cezası verenler bu cezalara yapılan

itirazların görüşüldüğü kurullardaki oylamalara katılamazlar hükmü yer alsa da,

Yükseköğretim Üst Kuruluşları İle Yükseköğretim Kurumlarının İdari Teşkilatı

Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 27/b maddesinde, “Üniversite Senatosu ile

Üniversite Yönetim Kurulunda oya katılmaksızın raportörlük görevi yapmak; bu

kurullarda alınan kararların yazılması, korunması ve saklanmasını sağlamak” üniversite

genel sekreterinin görevleri arasında sayılmıştır. Yani genel sekreterin diğer disiplin

amirlerinden faklı olarak bir görevi de, üniversite disiplin kurulu sıfatıyla toplanan

üniversite yönetim kuruluna raportörlük görevi yapmak olduğundan, disiplin kuruluna

230 2547 Md. 53/E-6.

Page 106: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

95

katılıp katılmaması ile ilgili 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda herhangi bir

hüküm bulunmamakta ve bu yönü ile anılan Kanun’da boşluk bulunduğundan

uygulamada çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.

Disiplin cezası verenler bu cezalara yapılan itirazların görüşüldüğü kurullardaki

oylamalara katılamazlar hükmü uyarınca, rektörlükte görev yapan idari personele

uyarma ya da kınama cezası veren genel sekreter, bu cezalara yapılan itirazların

görüşüldüğü üniversite disiplin kuruluna karar verme aşamasında katılamayacaktır.

Ancak raportörlük görevini yerine getirmek için, söz konusu kurula disiplin

soruşturması raporuna sunmalı ve karar verme aşamasında disiplin kurulu

toplantısından ayrılmalıdır.

Ayrıca genel sekreter, rektörlükte görev yapan idari personel hakkında başlatmış

olduğu disiplin soruşturması sonucunda karara bağlanacak aylıktan kesme ve kademe

ilerlemesinin durdurulması cezalarının görüşüldüğü üniversite disiplin kuruluna

katılabilmelidir. Yukarıda bahsedilen, disiplin amiri olarak soruşturma açma yetkisi

verilen rektör, dekan ve müdüre sadece uyarma ve kınama cezası verme yetkisinin

yanında, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını veren disiplin

kurullarına da katılma yetkisi verilmelidir mantığı çerçevesinde, genel sekretere de aynı

yetki verilmelidir. Kaldı ki genel sekreterin, üniversite disiplin kurulu sıfatıyla toplanan

üniversite yönetim kurulunda oy kullanma hakkı bulunmamaktadır.

Tüm bu eksiklikler ve uygulamada tereddüte düşülen durumlarla ilgili, 2547

sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

5.3. Yükseköğretim Kurulu Personeli ve Üniversitelerarası Kurul Personeli İçin

Disiplin Kurulu

“Yükseköğretim Kurulu personeli için disiplin kurulu, Genel Sekreterin

başkanlığında, I. Hukuk Müşaviri ile Personel, Strateji Geliştirme, İdari ve Mali İşler

Daire başkanlarından teşekkül eder.”231

“Üniversitelerarası Kurul personeli için disiplin kurulu, Genel Sekreterin

başkanlığında Genel Sekreter Yardımcısı ve Hukuk Müşavirinden teşekkül eder.”232

231 2547 md. 53/E-3. 232 2547 Md. 53/E-4.

Page 107: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

96

5.4. Disiplin Kurullarına Katılması Yasak Olanlar

“Yüksek Disiplin Kurulu hariç, disiplin kurullarında profesörlerle ilgili

hususların görüşülmesinde doçent ve doktor öğretim üyeleri, doçentlerle ilgili

hususların görüşülmesinde doktor öğretim üyeleri ve kendileri ile ilgili hususların

görüşülmesinde ilgili üyeler görüşmelere katılamazlar.”233

“Soruşturmada görev alanlar disiplin kurullarındaki oylamalara, disiplin

kurulunda görev alanlar ile disiplin cezası verenler bu cezalara itirazların görüşüldüğü

kurullardaki oylamalara katılamazlar.”234 Kanun’un bu maddesinde yer alan hükümler,

disiplin cezaları verilirken çok dikkat edilmesi gereken hususlardan biridir.

Bu doğrultuda, soruşturmada görev yapan soruşturmacı ya da soruşturma

komisyonu üyeleri disiplin cezası verilecek disiplin kurullarında ve itirazın

değerlendirildiği disiplin kurullarına katılamazlar.235 Soruşturmada görev alanların

disiplin kurullarına katılamayacaklar ile ilgili Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın vermiş

olduğu bir kararda, “Disiplin kurulu kararlarının sağlıklı ve objektif olması, kararı veren

kurul üyelerinin, olayı objektif değerlendirebilmeleriyle mümkündür. Bu itibarla,

disiplin soruşturmasıyla görevlendirilen kişinin, delilleri toplayıp, ilgilinin savunmasını

alıp, kendi kanaatim da bildirir şekilde hazırladığı soruşturma raporunun disiplin

kuruluna intikalinden sonra, kurula katılarak oy kullanması disiplin hukukunda kabul

edilmemektedir” ifadesi yer almıştır.236

Disiplin cezası veren disiplin amiri ile disiplin cezasını veren disiplin kurulu

üyeleri, itirazın değerlendirildiği disiplin kurullarına katılamazlar.

Bu durumu birkaç örnek ile açıklayacak olursak; uyarma cezası veren bir fakülte

dekanı, bu cezaya karşı yapılan itirazın değerlendirildiği fakülte disiplin kurulana

katılamayacaktır. Yine aylıktan kesme cezasını veren fakülte disiplin kurulu üyeleri, bu

cezaya karşı yapılan itirazın değerlendirildiği üniversite disiplin kurulana

katılamayacaktır.

233 2547 Md. 53/E-5. 234 2547 Md. 53/E-6. 235 Danıştay 12. Dairesi’nin 23/03/2011 tarihli ve E. 2008/857, K. 2011/1319 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 127, s. 378-380. 236 Danıştay 8. Dairesi’nin 17/06/1999 tarihli ve E. 1997/3109, K. 1999/4030 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (10/04/2019).

Page 108: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

97

5.5. Disiplin Kurullarının Teşekkül Edemediği Durumlar

“Herhangi bir sebeple disiplin kurullarının teşekkül edememesi halinde eksik

üyelikler eşdeğer unvana sahip öğretim üyeleri arasından senato tarafından belirlenen

üyelerce tamamlanır.”237

Bazı durumlarda disiplin kurulları farklı sebeplerle teşekkül edememektedir. Bu

sebeplerden en çok görülen birine örnek verecek olursak; profesör unvanına sahip bir

öğretim üyesine verilecek kademe ilerlemesinin durdurulması cezası için toplanacak

fakülte disiplin kuruluna, Kanun’un yukarıda bahsedilen 53/E-5 maddesi uyarınca 2

(iki) doçent üye ve 1 (bir) doktor öğretim üyesi ve dekan katılamayacağından, 7 (yedi)

kişilik disiplin kuruluna sadece 3 (üç) profesör üye katılabilecektir. Bu durumda toplantı

nisabı sağlanamayacağından eksik eşdeğer unvana sahip üyelerin senato tarafından

belirlenmesi yoluna gidilecektir. Senato tarafından belirlenen profesör unvanına sahip

üyeler disiplin kurulunda yer alarak gerekli kararı vereceklerdir.

Yine farklı sebeplerden dolayı disiplin kurulu toplantı nisabının

sağlanamayacağı durumlarda, eksik üyelikler eşdeğer unvana sahip öğretim üyeleri

arasından senato tarafından belirlenen üyelerce tamamlanır.

Bütün idari işlemlerde olduğu gibi, disiplin sürecinde yapılan işlemlerin ve

alınan kararların da usul kurallarına uygun olması gerekir. Senato tarafından disiplin

kurullarının eksik üyelerinin tamamlanmaması durumunda, bu kurullar tarafından

verilen disiplin cezaları ve yapılan itirazı kabul ya da red kararları usul yönünden

sakatlanır.238

Bilindiği üzere üniversite yönetim kurulu, üniversite disiplin kurulu sıfatıyla

toplanır. Bu toplantılar genellikle rektörlük binası içerisinde bulunan senato odası gibi

büyük toplantı salonlarında gerçekleştirilir. Üniversite yönetim kurulu, üniversite

bünyesinde yer alan tüm fakülte dekanları ve senato tarafından seçilen 3 (üç)

profesörden oluşmaktadır. Üniversite yerleşkelerine bakıldığında, kampüs içinde olduğu

kadar kampüs dışarısında hatta ilçelerde fakülteler bulunmaktadır. Tüm bu fakülte

dekanları üniversite yönetim kurulu toplantılarına katılmak için rektörlükte toplanmakta

ve kampüse uzak olan fakültede dekanları da yönetim kurulu toplantılarına katılmak

üzere nerdeyse bir mesai gününü harcamaktadır. Peki üniversite yönetim kurulu

237 2547 Md. 53/E-7. 238 Nihat Kayar, Kamu Personel Yönetimi, Ekin Yayınevi, Bursa, 2016, s. 291.

Page 109: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

98

toplantıları için harcanan zamandan tasarruf etmek adına, günümüz teknolojisi

kullanılarak gizlilik esasına riayet edilerek telekonferans yoluyla yönetim kurulu

toplantıları yapılabilir mi? Bakıldığında imkânsız gibi görünmemektedir. Her yönetim

kurulu üyesi, bulunduğu yerdeki kişisel bilgisayarın başına geçerek, sağlam bir altyapı

ile oluşturulmuş telekonferans sistemi ile bu toplantıları gerçekleştirebilir. Ülkemizin

iklim şartlarına da bakıldığında olası bir olumsuz hava şartlarında gerçekleştirilemeyen

yönetim kurulu toplantıları telekonferans yolu ile gerçekleştirilebilir. Hatta gündem

maddesi çok az olan yönetim kurulu toplantıları bile bu yöntem ile gerçekleştirilebilir.

Bu sayede hem zaman tasarrufu hem de toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantılar

için gerçekleştirilen ulaşım ve benzeri maddi harcamalarda da ciddi tasarruf

sağlanabilir.

6. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI İTİRAZ

Soruşturma sonucunda disiplin amirleri veya disiplin kurullarınca verilen

disiplin cezalarına karşı hangi makamlara kaç gün içerisinde itiraz edileceği, bu

itirazların yetkili makamlarca kaç gün içerisinde değerlendirilip karar verileceği ve

itirazın kabulü ya da reddi halinde nasıl işlem yapılacağı bu başlık altında ayrıntılı bir

şekilde incelenecektir.

6.1. Uyarma ve Kınama Cezalarına Karşı İtiraz Edilecek Makamlar

“Uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz ilgilinin görevli olduğu birimin

disiplin kuruluna, dekanlar için üniversite disiplin kuruluna, rektörler ve bağımsız vakıf

meslek yüksekokulu müdürleri için Yüksek Disiplin Kuruluna yapılabilir.”239

Disiplin amiri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itirazlar,

disiplin cezası alan personel tarafından görev yaptığı birimin disiplin kuruluna yapılır.

Disiplin cezasını veren disiplin amirinin katılmadığı disiplin kurulunca itiraz

değerlendirilerek bir karara varılır ve bu gerekçeli karar itiraz eden personele bildirilir.

239 2547 Md. 53/F-1/a.

Page 110: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

99

Üniversite rektörleri ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürlerine

Yükseköğretim Kurulu Başkanı tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı

itirazlar Yüksek Disiplin Kuruluna yapılır.

6.2. Aylıktan Veya Ücretten Kesme ve Kademe İlerlemesinin Durdurulması Veya

Birden Fazla Ücretten Kesme Cezalarına Karşı İtiraz Edilecek Makamlar

“Aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya

birden fazla ücretten kesme cezasına karşı itiraz ilgilinin görevli olduğu üniversite

disiplin kuruluna, yükseköğretim üst kuruluşlarında görev yapan personel için Yüksek

Disiplin Kuruluna yapılabilir.”240

Disiplin cezası alan personel tarafından görev yaptığı birimin disiplin kurulu

tarafından verilen aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması

veya birden fazla ücretten kesme cezalarına karşı itirazlar, disiplin cezası alan personel

tarafından görev yaptığı üniversitenin disiplin kuruluna yapılır. Üniversite rektörünün

katılmadığı üniversite disiplin kurulunca itiraz değerlendirilerek bir karara varılır ve bu

gerekçeli karar itiraz eden personele bildirilir.

Yükseköğretim üst kuruluşlarında görev yapan personele disiplin kurulunca

verilen aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden

fazla ücretten kesme cezalarına karşı itirazlar Yüksek Disiplin Kuruluna yapılır.

Ayrıca bu disiplin cezalarına karşı yapılan itirazları değerlendiren kurullarla

ilgili muallakta kalınan bir durum vardır. Şöyle ki, üniversite rektörlüğünde görev yapan

akademik ve idari personele, üniversite disiplin kurulu tarafından verilen aylıktan kesme

ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarına karşı itiraz hangi disiplin kuruluna

yapılacaktır? Üniversitede, üniversite disiplin kurulunun üstünde bir disiplin kurulu

olmadığına göre, 2547 sayılı Kanun’un 53/E-7 maddesinde “Herhangi bir sebeple

disiplin kurullarının teşekkül edememesi halinde eksik üyelikler eşdeğer unvana sahip

öğretim üyeleri arasından senato tarafından belirlenen üyelerce tamamlanır.”

denildiğinden, bu madde doğrultusunda aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin

durdurulması cezası alan rektörlük personelinin bu disiplin cezalarına itiraz etmesi

durumunda, senato tarafından yeni bir disiplin kurulu oluşturularak itiraz

240 2547 Md. 53/F-1/b.

Page 111: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

100

değerlendirilmelidir. Ancak üniversitenin rektörlük hariç tüm birimlerindeki personelin

itiraz edecekleri disiplin kurulları Kanun’da çok net bir şekilde yer almakta iken,

rektörlük personelinin bu disiplin cezalarına karşı hangi disiplin kuruluna itiraz edeceği

belli değildir. Bu durumda disiplin cezası alan rektörlük personeli hangi disiplin

kuruluna itiraz edeceğini bilemeyecek ve bu durum rektörlük personelinin aleyhine

olacaktır. Bu kapsamda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda bu konu ile ilgili

gerekli düzenlemeye gidilerek, üniversite disiplin kurulu tarafından aylıktan kesme ve

kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilen rektörlük personelinin hangi disiplin

kuruluna itiraz edeceği söz konusu Kanun’da açıkça belirtilmelidir.

6.3. Disiplin Cezalarına Karşı İtiraz Süresi

“İtiraz süresi, cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gündür.”241 Kanun’da

disiplin cezalarına karşı itiraz süresi, disiplin cezasının personele tebliğ tarihinden

itibaren 7 (yedi) gün olarak belirlenmiştir. Bu süre Kanun’da zorunlu tutulmuştur. Bu

süre içerisinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir.242 Ancak verilen disiplin

cezasına karşı itiraz başvurusunda bulunmak zorunlu değil, ihtiyari bir başvuru yoludur.

Disiplin cezası alan personel itiraz başvurusunda bulunabileceği gibi, doğrudan idare

mahkemesine dava açma hakkını da kullanabilir.

6.4. İtiraz Değerlendirilme Süresi

“İtiraz mercileri, itiraz tarihinden itibaren altmış gün içinde karar verir.”243

Verilen disiplin cezasına karşı yapılan itirazı değerlendirecek ilgili disiplin kurulu, 60 (altmış)

gün içinde gerekli değerlendirmeyi yaparak karar verir. Gerekçeli olarak hazırlanan bu karar

geciktirilmeksizin itiraz edene bildirilir.

241 2547 Md. 53/F-2. 242 Gözler, a.g.e., s. 806. 243 2547 Md. 53/F-3.

Page 112: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

101

6.5. İtirazın Değerlendirilmesi Sonucunda Verilen Kararlar

“İtiraz mercileri itirazı kabul ya da reddedebilir. İtirazın kabul edilmesi halinde

ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar, ancak ilgili disiplin amiri veya disiplin kurulu

tarafından kabul gerekçesine uygun olarak en geç üç ay içerisinde yeni bir işlem tesis

edilebilir.”244

İtirazı değerlendiren disiplin kurulu, yapılan itirazı kabul ya da reddeder. Bu

kurulların kabul ya da red dışında herhangi bir karar vermesi mümkün değildir. Yani

itirazın değerlendirilmesinden sonra, verilen disiplin cezasını değiştirerek bir alt ceza

veya bir üst ceza verme gibi bir yetkisi yoktur. Disiplin cezasına itiraz edecek olan bir

kamu görevlisi kendisine verilen cezanın daha da arttırılabileceği düşüncesiyle bu yolu

kullanmaktan çekinebilir.245 Ancak “İtiraz mercileri itirazı kabul ya da reddedebilir”

hüküm doğrultusunda itiraz sonucunda daha önceden verilen cezanın arttırılması

mümkün değildir. Bu durum “aleyhte düzeltme yasağı (reformatio in pejus)” olarak

ifade edilmektedir.246

İtirazın kabul edilmesi durumunda ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar. Fakat

itirazı kabul gerekçesi ayrıntılı olarak disiplin kurulu kararına yazılır ve bu gerekçeye

uygun olarak en geç 3 (üç) ay içerisinde yeni bir işlem tesis edilebilir. Örneğin,

savunma alınmadan ceza verildiği itirazı değerlendiren kurul tarafından tespit edilmesi

durumunda, yapılan itiraz kabul edilerek bu husus disiplin kurulu kararına yazılır ve

itiraz edene gönderilir. Aynı zamanda savunma almadan disiplin cezası veren disiplin

amiri veya disiplin kuruluna bu durum bildirilerek, savunma alınması yönünde yeniden

işlem tesisi edilmesi sağlanmalıdır.

7. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ

Anayasamızın 129. maddesinin 3. fıkrasında yer alan, “Disiplin kararları yargı

denetimi dışında bırakılamaz.” hükmü gereğince, yükseköğretim kurumların görev

244 2547 Md. 53/F-4. 245 Boz, a.g.m., s. 34-35. 246 Gözler, a.g.e., s. 807; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 213.

Page 113: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

102

yapan akademik ve idari personele verilen disiplin cezalarına karşı yargısal başvuru

yoluna gidilebilir.247

Kendisine disiplin cezası uygulanan personel, disiplin cezasının tebliğ tarihinden

itibaren 60 (atmış) gün içerisinde personelin görevli bulunduğu yerdeki idare

mahkemesine iptal davası açabilir. İptal davası açabildiği gibi tam yargı davası da

açarak uğradığı maddi veya manevi zararların tazminini isteyebilir. Disiplin cezasının

mahkeme kararı ile iptal edilmesi durumunda, disiplin cezası geçmişe etkili olarak idare

tarafından 30 (otuz) gün içerisinde ortadan kaldırılır. Disiplin cezasının türüne göre,

maaş kesimi yapıldı ise kesilen miktar geri ödenir, kademe ilerlemesi durduruldu ise

kademe ilerlemesi yapılır. Yine kamu görevinden çıkarma uygulandı ise mahkeme

kararı üzerine personel görev yaptığı birime iade edilir.248

Disiplin cezaları üzerine açılan davalar ile ilgili olarak; disiplin cezasına karşı

itiraz başvurusu yapılmadan doğrudan dava açıldığında, 60 (atmış) günlük dava açma

süresi disiplin cezasının personele tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır. Yani itiraz

edilmeyen disiplin cezası personele tebliğ edildiği gün kesinleşmiş olacak ve tebliğ

tarihinden itibaren 60 (atmış) günlük süre içerisinde disiplin cezasına dava

açılabilecektir. Ancak disiplin cezasına karşı itiraz başvurusu yoluna gidilirse ve itiraz

reddedilirse ya da idare tarafından 60 (atmış) gün içerisinde herhangi bir cevap

verilmezse (zımni ret), itirazı değerlendiren disiplin kurulu kararının personele tebliğ

edildiği gün disiplin cezası kesinleşmiş olacaktır. Bu tebliğ tarihinden sonra 60 (atmış)

gün içresinde dava açma hakkı bulunmaktadır.

Söz konusu durum Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “657 sayılı

Devlet Memurları Kanunu’nun 135. maddesi ile disiplin amirleri tarafından verilen

uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarına karşı

yapılacak itiraz ve tabi olacağı süre yönlerinden özel bir düzenleme yapılmıştır. Bu

nedenle, davacının disiplin cezasına karşı yaptığı itiraza kadar geçen sürenin, 2577

sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında düşünülerek değerlendirilmesine imkân

yoktur. Çünkü itiraz edilen disiplin cezası, Kanun’un özel hükmü gereği

kesinleşmeyecektir. Ancak disiplin cezasına 135. madde kapsamında itiraz edilmesi

durumunda, idare tarafından verilen cevap üzerine veya 60 gün içerisinde cevap

verilmemesi durumunda, zımni ret işlemi üzerine dava açma süresi işlemeye

247 Gözler, a.g.e., s. 822; Çağlayan, a.g.e., s. 559. 248 Gözler, a.g.e., s. 810; Çağlayan, a.g.e., s. 559; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 744.

Page 114: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

103

başlayacaktır.”249 şeklinde izah edilmiştir. Bu karada belirtildiği gibi, 2547 sayılı

Yükseköğretim Kanunu’nda da disiplin cezalarına karşı yapılacak itiraz ve tabi olacağı

süre yönlerinden özel bir düzenleme yapılmış olup; itiraz edilmeyen disiplin cezaları

tebliğ edildiği günde, itiraz edilen disiplin cezaları da itirazın reddedilerek tebliğ

edildiği günde 60 (atmış) günlük dava açma süresi başlayacaktır.

Yine dava açma süresi ile ilgili Konya Bölge İdare Mahkemesi’nin vermiş oldu

bir kararda, “2547 sayılı Kanunun 53. maddesinde belirtilen disiplin cezalarına itiraz,

itiraz mercii ve itirazın tabi olacağı süre yönlerinden “özel” bir düzenleme yapılmış ve

söz konusu disiplin cezalarının usule ve yasaya aykırı olduğu iddiasıyla, yasal süresi

içerisinde doğrudan doğruya dava açmak ve yetkili merciye itirazda bulunmak

seçenekleri tanınmıştır.

2547 sayılı Kanunun 53. maddesinde yer alan “özel” düzenleme gereği, maddede

belirtilen cezalara karşı idari aşamada tanınan itiraz hakkının kullanılmasının tercih

edilmesi halinde, itiraz mercileri tarafından değerlendirme yapılarak tesis edilen işlem

cezalar hakkında nihai işlem niteliğindedir. Söz konusu maddede itiraz mercilerinin,

itiraz tarihinden itibaren altmış gün içinde karar vermek zorunda oldukları yolundaki

düzenleme uyarınca, itiraz mercileri tarafından itiraz dilekçesi incelenmek suretiyle bir

değerlendirme yapılmaması halinde ise ceza kesinleşmeyecek, uygulanabilirlik

özelliğini taşımayacaktır.

Diğer yandan, idari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda, genel dava açma

süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin veya ayrı idari başvuru yollarının

öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları

dava açma süreleri ve özel idari başvuru yolları gösterilmedikçe özel dava açma veya

idari başvuru sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40.

maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma veya özel idari başvuru süresine tabi olmasına

rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin

tebliği tarihinden itibaren, özel idari başvuru süresinin geçirildiğinden ve buna bağlı

olarak davanın süresinden sonra açıldığından bahsedilemez.

Dosyanın incelenmesinden, ... Üniversitesi ... Anabilim Dalı öğretim üyesi

davacının, 2547 sayılı Kanunun 53/b-3-h maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan

kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin 10.04.2018 tarihinde tebliği üzerine

249 Danıştay 12. Dairesi’nin 23/12/2013 tarihli ve E. 2013/10983, K. 2013/12389 sayılı kararı, Danıştay

Dergisi (DD), S. 135, s. 427-431.

Page 115: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

104

yasada öngörülen 7 günlük süre içinde 17.04.2018 tarihinde yaptığı itirazın 16.05.2018

tarih ve 21/09 sayılı Akdeniz Üniversitesi Disiplin Kurulu kararı ile reddedilerek

25.05.2018 tarihinde davacıya tebliği üzerine 23.07.2018 tarihinde bakılan davanın

açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile

cezalandırılmasına ilişkin disiplin cezası, davacının itirazının 16.05.2018 tarih ve 21/09

sayılı ... Üniversitesi Disiplin Kurulu kararı kararıyla reddi üzerine kesinleşmiş olup,

dava açma süresi de cezanın kesinleşmesine yol açan itirazın reddine dair kararın tebliği

tarihinden itibaren başlatılacağından, Disiplin Kurulu kararının tebliğinden itibaren

altmış gün içinde 23.07.2018 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığının

anlaşılması karşısında, Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken

davanın süreaşımı yönünden reddine dair istinaf başvurusuna konu Mahkeme kararında

hukuki isabet bulunmamaktadır.”250 denilerek, dava açma süreleri ile ilgili net bir karar

ortaya koyulmuştur.

8. DİSİPLİN CEZALARININ ORTADAN KALDIRILMASI

Disiplin cezaları kesinleştikten sonra af kanunu ile affedilmedikçe, yargı kararı

ile iptal edilmedikçe veya belli sürelerin dolmasıyla birlikte 2547 sayılı Yükseköğretim

Kanunu’nun 53/G-2 maddesine göre personel tarafından talepte bulunulmadıkça ortadan

kaldırılması veya özlük dosyasından silinmesi mümkün değildir.251 Adli yargıda olduğu

gibi disiplin hukukunda yargılamanın yenilenmesi gibi bir usul de öngörülmediğinden

personele verilen disiplin cezasının sonradan haksız verildiğinin anlaşılması halinde,

yetkili disiplin amirinin veya disiplin kurulunun disiplin cezasını ortadan kaldıracak

yeni bir karar almasına yargı mercii cevaz vermemektedir.252

İdari işlemlerin geri alınması, hatalı bir idari işlemin idarenin alacağı bir başka

idari işlem ile ilk yapıldığı andan itibaren doğan bütün hukuki sonuçları ile ortadan

250 Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 28/12/2018 tarihli ve E. 2018/2071, K.

2018/2034 sayılı kararı. 251 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 698. 252 Yaşar Güçlü, Devlet Memurunun El Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 406-407; Danıştay 12.

Dairesi’nin 11/04/2007 tarihli ve E. 2004/848, K. 2007/1765 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 116,

s. 366-368.

Page 116: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

105

kaldırılmasıdır.253 Disiplin cezaları da idari işlem niteliğindedir. Fakat diğer idari

işlemlerden ayrı tutulmuştur.254

Verilen cezanın geri alınamaması ilkesi doğrultusunda, yetkili kurul ve

makamlarca verilip, varsa itiraz ve onay mercilerinden geçip kesinleşen disiplin cezası

kararlarının, özlük dosyasından silinme süresi geçtikten sonra prosedürüne uygun olarak

hükümsüz kılınması hali hariç, geri alınması, yerine başka bir disiplin cezasının

verilmesi veya herhangi bir sebeple kaldırılması mümkün değildir.255

Nitekim Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Kamu hizmetinin belli

bir düzen içerisinde yürütülmesi için gerekli önlemlerden olan disiplin cezası, niteliği

gereği öteki idari işlemlerden farklıdır. Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu

organların oluşumu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu

sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin cezası işlemi sıkı şekil

şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir. Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari

işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasanın

tasarrufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına göre belli süreler

geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atamaya yetkili amirden istenebilir”256

denilerek, disiplin cezalarının hangi şartlarda ortadan kaldırılacağı belirtilmiştir.

Bu karar ışığında, verilen disiplin cezasının idare tarafından geri alınması için;

mahkeme kararları nedeniyle disiplin cezasının iptal edilmesi, ilgili mevzuat

çerçevesinde süre aşımı nedeniyle disiplin cezasının özlük dosyasından silinmesinin

memur tarafından talep edilmesi ve yasama organınca disiplin affı şeklinde cezanın

ortadan kaldırılması hallerinden birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu haller dışında

disiplin amiri veya disiplin kurulunca verilen ve kesinleşen disiplin cezalarının geri

alınabilmeleri mümkün değildir. Bu durum, kamu hizmetlerinin belli bir düzen

içerisinde yürütülmesi ve kurum içi disiplinin sağlanması ve sürdürülebilmesi için

zorunludur. Disiplin ile ilgili hükümlerin bulunduğu kanun ve yönetmeliklerde, disiplin

cezalarının geri alınabilmesine ilişkin olarak disiplin amirlerine veya disiplin kurullarına

takdir hakkı tanınmamış olması, kamu hizmetlerinin belli bir düzen içerisinde

253 Günday, a.g.e., s. 170; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 326. 254 Sağlam, a.g.e., s. 80. 255 Erol Dündar, “Milli Eğitim Teşkilatı Mensuplarına İlişkin Disiplin Cezaları ve Yargı Denetimi”,

Danıştay Dergisi (DD), 1988, S. 68-69, s. 43. 256 Danıştay 8. Dairesi’nin 12/10/1998 tarihli ve E. 1998/4988, K. 1998/3015 sayılı kararı,

http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (10/01/2019).

Page 117: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

106

yürütülmesi, kurum içi disiplinin sürdürülmesi, disiplin cezalarının etkinliğinin

sağlanması ve disiplin cezalarının amacının korunması gibi pek çok faydası olduğu

söylenebilir.

Ayrıca ceza hukukunda yer alan tecil (erteleme) müessesi disiplin hukuku

açısından geçerli değildir. Çünkü 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda ve 657 sayılı

Devlet Memurları Kanunu’nda verilen disiplin cezalarının ertelenmesi gibi bir hüküm

bulunmamaktadır. Bu nedenle türü her ne olursa olsun verilen disiplin cezalarının

ertelenmesi mümkün değildir.

8.1. Personelin Talebi Üzerine Disiplin Cezasının Özlük Dosyasından Silinmesi

“Uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından itibaren beş yıl, aylıktan veya

ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme

cezalarının uygulanmasından itibaren on yıl sonra atamaya yetkili amire başvurularak

verilmiş olan cezaların özlük dosyasından silinmesi talep edilebilir. İlgilinin, bu süreler

içerisindeki davranışları, isteğini haklı kılacak nitelikte görülürse, talep yerine

getirilir.”257

Disiplin cezasının özlük dosyasından silinmesinin istenmesi disiplin cezası alan

personelin yararına getirilmiş bir haktır.258 Kanun’da disiplin cezalarının özlük

dosyasından silinme şartı, cezanın türüne göre bir süreye ve bu süre içerisinde

personelin davranışlarına bağlanmıştır. Uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından

itibaren 5 (beş) yıl, aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması

veya birden fazla ücretten kesme cezalarının uygulanmasından itibaren 10 (on) yıl sonra

atamaya yetkili amire başvurularak verilmiş olan disiplin cezalarının özlük dosyasından

silinmesi talep edilebilir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi bu süreler dolmuş olsa

dahi, disiplin cezası almış olan personelin bu süreler içerisindeki davranışları olumlu ise

bu talep yerine getirilir. Davranışlarının olumlu olup olmadığı ilgilinin görev yaptığı

birimin disiplin amirine yazı yazılarak sorulabilir. Bu yazıya disiplin amiri tarafından

olumlu bir cevap gelirse, atamaya yetki amir talebi yerine getirerek bir olur yazısı söz

konusu disiplin cezasını özlük dosyasından siler. Ancak disiplin cezasının özlük

257 2547 md. 53/G-2. 258 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 748.

Page 118: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

107

dosyasından silinmesi, soruşturma dosyasının tamamen özlük dosyasından çıkarılıp

imha edilmesi anlamına gelmez. Sadece verilen disiplin cezası özlük dosyasından silinir

ve soruşturma dosyası fiziken özlük dosyasında yer alır.

Disiplin cezalarının özlük dosyasından silinmesi ile ilgili tereddütte kalınan bir

konu daha vardır. Örneğin, soruşturma sonucunda aylıktan kesme cezası verilmesi

gerekirken iyi halden dolayı bir alt ceza olan kınama cezası ile cezalandırılan

personelin, disiplin cezasının uygulanmasından 5 (beş) yıl sonra cezasının silinmesi

talebinde bulunması durumunda, dikkate alınması gereken ceza aylıktan kesme cezası

mı yoksa kınama cezası mı olmalıdır? Bu ceza verilirken asıl ceza olan aylıktan kesme

cezasına göre işlem yapılmaktadır. Öyle ki ceza her ne kadar kınama cezası olsa bile

fiile karşılık gelen ceza aylıktan kesme cezası olduğu için, bu ceza disiplin amiri

tarafından değil disiplin kurulu tarafından verilmektedir. Bu sebeple ceza verilirken asıl

ceza olan aylıktan kesme cezasına göre işlem yapılıyor ise, bu cezanın özlük

dosyasından silinmesi telep edilirken de asıl ceza olan aylıktan kesme cezasına göre

işlem yapılmalıdır. Böylece aylıktan kesme cezası verilmesi gerekirken iyi halden

kınama cezası verilmesi durumunda, bu cezanın özlük dosyasından silinme süresi 10

(on) yıl olmalıdır.

Ayrıca “Disiplin cezaları ilgililerin özlük dosyalarında saklanır.”259

Yükseköğretim personeli hakkında yapılan disiplin soruşturması dosyaları ve bu

soruşturma sonucunda verilen disiplin cezaları, diğer özlük ile ilgili bilgi ve belgelerin

bulunduğu özlük dosyasında saklanmalıdır.

8.2. Disiplin Cezasının Yargı Kararı İle İptal Edilmesi

Disiplin cezalarının yargı kararı ile iptal edilmesi durumunda, 2577 sayılı İdari

Yargılama Usulü Kanunu’nun260 28. maddesi doğrulturunda, bu kararın yükseköğretim

kurumuna tebliğ tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde, mahkeme kararı tarihinden

itibaren disiplin cezasının işlemden kaldırılması şarttır.261 Bu işlem alınacak bir olur

yazısı ile yapılır ve cezanın işlemden kaldırıldığına dair alınan olur yazısı ilgili

personele bildirilir.

259 2547 Md. 53/G-1. 260 Resmi Gazete, Tarih: 20/01/1982, Sayı: 17580. 261 Gözler, a.g.e., s. 827; Gözübüyük, a.g.e., s. 251.

Page 119: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

108

Disiplin cezası işlemden kaldırıldıktan sonra, eğer mahkeme usul açısından

işlemi iptal etti ise, Kanun’un 53/C-4 maddesi uyarınca yeni bir işlem tesisi edilmesi

için soruşturma dosyası ilgili personelin görev yaptığı birime gönderilir. Personelin

görev yaptığı birim mahkeme kararını inceler ve dosya hangi usul hatası ile bozuldu ise

ona göre işlem tesis eder. Örneğin; disiplin cezası, disiplin kurulu tarafından verilmesi

gerekiyor iken disiplin amiri tarafından verilmesi sebebi ile mahkeme tarafından iptal

edildi ise, dosya disiplin kuruluna gönderilmek suretiyle yeni bir işlem tesis edilir ve

ceza disiplin kurulunca verilerek süreç devam ettirilmelidir. Fakat soruşturmacı

tarafından, soruşturma geçiren personelden hiçbir ifade almadan eksik soruşturmaya

dayalı olarak yürüttüğü soruşturma sonucunda verilen disiplin cezasının mahkeme

tarafından iptal edilmesi durumunda, disiplin amiri tarafından tekrar soruşturmacı

görevlendirilerek mahkeme kararı doğrultusunda soruşturma başlatmak sureti ile yeni

bir işlem tesis etmesi gerekmektedir. Yani mahkemenin iptal gerekçesi göz önüne

alınarak eksiklik ne ise ona göre bir işlem tesis edilmesi gerekir.

Eğer mahkeme, disiplin soruşturmasına konu olan fiilin sübut bulmadığı

gerekçesi ile verilen disiplin cezasını iptal etti ise, bu durumda yeni bir işlem tesis

etmeye olanak yoktur. Disiplin cezası işlemden kaldırılarak ilgili personele ve ilgili

personelin görev yaptığı birime bildirilir.

8.3. Yasama Organı Tarafından Af Kanunu Çıkarılması

Yasama organı tarafından çıkarılan bir kanuna göre disiplin cezaları affedilebilir

ve bu cezaların sicil dosyasından silinmesi öngörülebilir. En son 5525 sayılı Memurlar

ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun262

gereğince, bazı istisnalar dışında memurlar ve diğer kamu görevlilerinin 23//04/1999-

14/02/2005 tarihleri arasında işlemiş oldukları fiillerden dolayı verilmiş disiplin cezaları

affedilmiştir.

“Ancak disiplin cezalarının affına ilişkin değil, ceza hukuku anlamında suçların

affına ilişkin olan af kanunları, kanun aksini öngörmemişse, doğrudan doğruya disiplin

cezalarını ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla bir suçtan dolayı hem ceza hukuku anlamında

ceza, hem de disiplin cezası verilmiş ise, ceza hukuku anlamında cezanın affedilmesi,

262 Resmi Gazete, Tarih: 04/07/2006, Sayı: 26218.

Page 120: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

109

disiplin suçunun ortadan kalkması sonucunu doğurmaz. Ancak disiplin cezası, memurun

ceza hukuku anlamında bir suç işlemesinden dolayı verilmişse ve bu suç genel affa

uğramışsa, disiplin cezası da ortadan kalkar. Zira bu durumda, disiplin cezası, ceza

hukuku anlamında cezanın ek bir sonucudur ve genel af hem suçu, hem de cezayı bütün

hüküm ve sonuçlarıyla silmektedir.”263

263 Gözler, a.g.e., s. 827-828.

Page 121: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

110

SONUÇ

Toplum düzeni açısından ve sosyal hayatın tüm alanında yer alan ve hayatın

genel akışının düzenli işlemesinde ve sürekliliğin sağlanmasında temel olan disiplin,

kamu kurum ve kuruluşlarında da hizmetlerin verimli, süratli, aksamadan ve kaliteli bir

şekilde yürütülmesi için temel unsurdur.

Kamu kurumları içerisinde kurallara uyulması, kurum içi düzenin sağlanması,

kamu hizmetlerinin eksiksiz ve aksamasına izin verilmeyecek şekilde hızlı bir şekilde

yürütülmesi için gerekli olan disiplin, kamu kurumlarının amaçlarının

gerçekleştirilmesinde kullanılan bir araç niteliğindedir.

Yükseköğretim kurumları da amaçları doğrultusunda disiplin mekanizmasını bir

araç niteliğinde kullanarak, bu kurumlar içerisinde yürütülen kamu hizmetlerinden

beklenen faydanın en üst seviyeye çıkarılması yönünde hareket etmelidir. Bu

doğrultuda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesindeki disiplin

hükümleri uygulanarak yükseköğretim kurumlarındaki bu disiplin mekanizması

işletilmelidir.

Anayasamızın 130. maddesinin 9. fıkrasında; “Yükseköğretim kurumlarının

kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları

üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim

elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı

yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar

ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak

harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler,

özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara

göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve

teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi,

Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı mali kaynakların

kullanılması kanunla düzenlenir” denilerek, yükseköğretim kurumları personelinin her

türlü özlük hakkı ile disiplin ve cezai işlemlerinin kanunla düzenleneceği hükmüne yer

verilmiş ve bu işlemlerin “kanunilik” ilkesi doğrultusunda yapılması gerektiği

vurgulanmıştır.

Page 122: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

111

Daha önce yükseköğretim kurumlarındaki yönetici ve öğretim elemanları ile

memur ve diğer personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları ve görevden

uzaklaştırma işlemleri, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na dayanılarak çıkarılan

Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin

Yönetmeliği’ne göre yapılıyor iken, Anayasa Mahkemesinin 14 Ocak 2015 tarihli ve

2015/6 sayılı kararıyla; yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına,

memurlara ve diğer personele uygulanacak disiplin cezalarının kanuna göre değil

yönetmeliğe göre verilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle, anılan

Yönetmelik’in iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar üzerine; 02/12/2016 tarihli ve

6764 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun ile, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine

eklenen disiplin hükümleri uyarınca, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim

elemanları ve memurlar hakkında başlatılacak disiplin soruşturmalarında uygulanacak

usul ve esaslar artık özel Kanun olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre

yapılacaktır.

Bir idari yaptırım olan disiplin cezasının verilebilmesi için cezanın dayanağı

olan fiilin hiçbir şüpheye vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu

belirlemeyi yapmak için tarafsız ve usulüne uygun olarak yapılacak olan bir soruşturma

sonucunda düzenlenen disiplin soruşturma raporu bulunmalıdır. Disiplin amirleri ve

disiplin kurulları, disiplin cezasına esas fiilin kamu personeli tarafından gerçekleştirilip

gerçekleştirilmediğini ancak bir soruşturma raporunu değerlendirerek tespit edebilecek

ve bu rapora dayalı olarak ceza tayinine gidebileceklerdir.

Özel bilgi ve deneyim isteyen bu soruşturmaları yapan soruşturmacıların, 2547

sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan disiplin hükümleri ile ilgili

yeterli bilgi ve birikime sahip olmaları gerekmektedir. Bu nedenle soruşturmacı tayin

edilirken, bu konuda uzman olan ve tarafsızlığı konusunda şüphe bulunmayan kişiler

seçilmelidir.

Yapılan tarafsız bir soruşturma sonucunda, soruşturmacı tarafından sunulan

teklif değerlendirilmeli ve disiplin soruşturmalarının olmazsa olmazı diye nitelendirilen

savunma alma işlemi de usulüne uygun olarak eksiksiz bir şekilde yapılmalıdır.

Page 123: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

112

Savunma almadan verilen disiplin cezalarının idare mahkemeleri ve Danıştay tarafından

usul eksikliği olarak değerlendirildiği bilinen bir gerçektir. Bu sebeple yükseköğretim

kurumlarında yapılan her bir disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası verilmeden

mutlak suretle savunma alınmalıdır.

Savunma alma işleminden sonra, Kanun’da ceza vermeye yetkili makamlar

olarak belirlenmiş disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından usulüne uygun olarak

disiplin cezaları verilmeli ve itiraz hakkının olduğu ve bu itirazı hangi makamlara

yapacağı veya idare mahkemelerine dava açma hakkının olduğu soruşturulan personele

bildirilmelidir.

Her ne kadar itiraz edilmeden direk olarak idare mahkemelerine dava açma

hakkı bulunsa bile, Devlet memurluğundan çıkarma cezası dışındaki disiplin cezaları

için öncelikle itiraz edilmesi, yargı yoluna başvurma hakkının ise itirazın

kesinleşmesinden sonra kullanılabilecek bir hak olarak bildirilmesi; hem idare

mahkemelerinin iş yükünü hafifleterek, bu mahkemelere götürülen sorunların daha kısa

sürede sonuçlanmasını sağlayacak, hem de disiplin cezası alan personelin mağduriyeti

daha da büyümeden sorun giderilebilecektir.

Disiplin cezasına karşı itiraz hakkını kullanan personelin itiraz dilekçesi disiplin

kurullarınca eksiksiz olarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirilme sonucunda

itirazının kabul ya da reddedildiği disiplin cezası alan personele bildirilmelidir. Eğer

itirazı reddedildiyse bu karara karşı idare mahkemelerinde dava açma hakkının olduğu

bildirilerek tüm soruşturma süreci tamamlanmalıdır.

Görüldüğü üzere, yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari

personel hakkında, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre yapılan disiplin

soruşturmalarında sırası ile gerçekleştirilmesi gereken bu süreç, anılan Kanun

hükümlerine göre eksiksiz olarak yerine getirilmelidir. Bu sürecin herhangi bir

aşamasında yapılacak olası bir yanlışlık disiplin soruşturmasını usul açısından

sakatlayacaktır.

Gerçekleşen bu usul hataları sebebiyle, soruşturma dosyaları idare mahkemeleri

ve Danıştay tarafından bozularak yükseköğretim kurumlarına geri gönderilmekte ve bu

kurumlarda mahkeme kararı doğrultusunda yeni bir işlem yapmak zorunda kalmaktadır.

Usulüne uygun olmayan disiplin soruşturmaları hem yükseköğretim kurumlarında ciddi

Page 124: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

113

anlamda gereksiz iş yükü, kırtasiye giderleri ve avukatlık ücretlerine yol açmakta, hem

de adli makamların iş yükünü arttırmaktadır.

Sayılan tüm bu usul hatalarını engellemek için, soruşturmacının

görevlendirilmesi sürecinden, itirazın değerlendirilip cezasının kesinleşme sürecine

kadar tüm işlemler 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde sayılan

disiplin hükümlerine göre yapılmalı, bu süreçte görevli soruşturmacının mevzuata

hâkim olması ve disiplin cezasını verecek disiplin amiri ve disiplin kurullarının anılan

Kanun’un ilgili maddesindeki hükümlere göre disiplin cezasını uygulaması

gerekmektedir. Yükseköğretim kurumlarının disiplin birimlerinde görev yapan idari

personelin de mevzuata hâkim olması ve soruşturmanın tüm sürecinde gerekli dikkat ve

özeni göstermesi, yapılan usul hatalarının önüne geçilmesinde önemli faktör olacaktır.

Ayrıca 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan disiplin

hükümlerinde tespit edilen eksiklikler ile ilgili, hukukun temel ilkeleri ve Danıştay

içtihatları etraflıca incelenerek tezde çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Bu eksiklikler ve

öneriler şu şekildedir:

Disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası teklif edildiği durumlarda, gerek

görülüp görülmesine bakılmaksızın disiplin amiri ya da disiplin kurulu tarafından

disiplin cezası verilmeden önce soruşturulanın savunmasının alınmalıdır. Bu makamlar

tarafından savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği şeklinde anılan Kanun’da

net bir hüküm bulunmalıdır.

Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararı ile, 657 sayılı

Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan fiillerin öğretim elemanlarına uygulanamayacağı

hükmüne varmıştır. Söz konusu iptal kararının resmi gazetede yayınlanmasından

başlayarak 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu itibarla,

17/07/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu karar 17/04/2020 tarihinde

yürürlüğe girecek ve bu tarihten sonra 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan

fiiller öğretim elemanlarına uygulanamayacaktır. Bu doğrultuda suçta ve cezada

kanunilik ilkesi doğrultusunda hareket ederek, akademik personel ile ilgili disiplin

cezası gerektirecek fiil ve hallerin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yer alması

için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde, disiplin cezalarında

karar verme süreleri ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sebeple anılan

Page 125: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

114

Kanun’un “Disiplin cezası vermeye yetkili amirler ve kurullar” başlıklı 53/Ç maddesine

disiplin cezalarında karar verme sürelerinin eklenmesi, disiplin cezası verme süreleri

konusunda tereddüte düşülmemesi açısından doğru olacaktır.

Yine, sendika temsilcilerinin disiplin kurullarına katılması yönünde 2547 sayılı

Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu

konu ile ilgili anılan Kanun’da gerekli düzenlemelerin yapılması, yükseköğretim

kurumlarının disiplin soruşturmalarında uyguladıkları usulün mevzuata uygun olması

açısından faydalı olacaktır.

Üniversite disiplin kurulu tarafından aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin

durdurulması cezası verilen rektörlük personelinin hangi disiplin kuruluna itiraz edeceği

ile ilgili, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde gerekli düzenlemeye

gidilerek, bu personelin itiraz edeceği makamlar açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, 2547

sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan zamanaşımı sürelerinin,

aynı zaman hak düşürücü süreler olduğu anılan maddede yer almalıdır.

Bu öneriler doğrultusunda kanun koyucunun anılan Kanun’da yapacağı yapıcı

düzenlemeler, yükseköğretim kurumlarında personel hakkında yapılan disiplin

soruşturmalarındaki bazı belirsizlikleri ve uygulamadan kaynaklanan usul hatalarını

gidereceği düşünülmektedir.

Page 126: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

115

KAYNAKLAR

Akgüner, Tayfun-Berk, Kahraman, İdare Hukuku, İstanbul, Der Yayınları, 2017.

Akyılmaz, Bahtiyar-Sezginer, Murat-Kaya, Cemil, Türk İdare Hukuku, Ankara,

Seçkin Yayıncılık, 2016.

Akyılmaz, Bahtiyar, “Anayasal Esaslar Çerçevesinde Kamu Personeli Disiplin

Hukuku ve Uygulamadaki Sorunlar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

(GÜHFD), 2002, C. 6, S.1-2, ss. 239-260.

Arslan, Süleyman-Akyılmaz, Bahtiyar-Sezginer, Murat, Kaya, Cemil, İdare Hukuku

Mevzuatı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2015.

Aslan, Zehreddin, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Disiplin Suç ve

Cezaları, İstanbul, Alfa Yayıncılık, 2001.

Ataünal, Aydoğan, Türkiye’de Yükseköğretim, Ankara, Milli Eğitim Bakanlığı

Yayınları, 1998.

Boz, Selman Sacit, “Memur Disiplin Hukukuna Hâkim Olan Temel İlkler”, Selçuk

Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (SÜHFD), 2017, C. 25, S.2, ss. 15-41.

Bucaktepe, Adil,“Disiplin Makamlarının Disiplin Cezası Verme Yetkileri Üzerine

Bir Değerlendirme”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2015, C. 19, S.2,

ss. 199-224.

Çağlayan, Ramazan, İdare Hukuku Dersleri, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018.

Demircioğlu, Mustafa Yaşar, “Üniversitelerde 2014 Yılından Önce İşlenen İntihal

Suçlarıyla İlgili Disiplin Soruşturması Ve Cezalandırma Sistemi”, Ankara Barosu

Dergisi, 2014, S.4, ss. 239-262.

Page 127: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

116

Demirtaş, Timur - Erdem, Mustafa Ruhan, Ceza Hukuku Pratik Çalışmalar, Ankara,

Seçkin Yayıncılık, 2013.

Demirtaş, Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2002.

Dilek, Muzaffer, “Memur Disiplin Hukukunun ve Disiplin Soruşturmasının Temel

Esasları”, Türk İdare Dergisi (TİD), 1999, S. 423, ss. 27-64.

Dönmezer, Sulhi- Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, 1. Cilt, İstanbul,

Beta Yayıncılık, 1997.

Dönmezer, Sulhi-Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, 2. Cilt, İstanbul,

Beta Yayıncılık, 1997.

Duman, Bahattin, Yükseköğretim Ceza ve Disiplin Soruşturması, Ankara, Seçkin

Yayıncılık, 2016.

Durmuş, A.Alper, Memur Disiplin Hukuku, Ankara, Adalet Yayınevi, 2014.

Dündar, Erol, “Milli Eğitim Teşkilatı Mensuplarına İlişkin Disiplin Cezaları ve

Yargı Denetimi”, Danıştay Dergisi (DD), 1988, S. 68-69, ss. 3-45.

Eraslan, Yunus, “Disiplin Hukukunda Tevhiden Cezalandırma”, Uyuşmazlık

Mahkemesi Dergisi, 2019, S. 13, ss. 167-186.

Genç, Tiran, “Kamu Yönetiminde Disiplin”, Türk İdare Dergisi (TİD), 1990, S. 389,

ss. 1-10.

Giritli, İsmet-Bilgen, Pertev-Akgüner, Tayfun-Berk, Kahraman, İdare Hukuku,

İstanbul, Der Yayınları, 2015.

Göçer, Berkant, “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve

Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin Uygulama Sorunu”, Türkiye Barolar Birliği

Dergisi, 2014, S.112 ss. 237-256.

Gözler, Kemal, İdare Hukuku, 2. Cilt, Bursa, Ekin Kitapevi, 2019.

Page 128: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

117

Gözler, Kemal, İdare Hukuku, 2. Cilt, Bursa, Ekin Kitapevi, 2003.

Gözübüyük, A. Şeref, Yönetsel Yargı, Ankara, Turhan Kitapevi, 2015.

Güçlü, Yaşar, Devlet Memurunun El Kitabı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2009.

Günday, Metin, İdare Hukuku, Ankara, İmaj Yayınevi, 2015.

Irmak, Yücel, “Kamu Görevlileri Hakkında Verilen Disiplin Cezalarında Yargı

Denetimi”, İdari Yargı Paneli, 2003, ss. 169-189.

Kaman Karan, Nur, Devlet Memurluğunun Sona Ermesi, Ankara, Seçkin Yayıncılık,

2003.

Karahanoğulları, Onur, Kamu Hizmeti (Kavram ve Hukuksal Rejim), Ankara,

Turhan Kitapevi, 2015.

Karahanoğulları, Onur, “Memur Disiplin Hukukunun Niteliği ve İlkeleri”, Çağdaş

Yerel Yönetimler Dergisi, 1999, C. 8, S.3, ss. 55-77.

Kaya, Cemil, “Memur Disiplin Suç ve Cezalarına ve Disiplin Soruşturmasına

Hâkim Olan Temel İlkler”, Amme İdaresi Dergisi (AİD), 2005, C. 38, S.2, ss. 61-

87.

Kayar, Nihat, Kamu Personel Yönetimi, Bursa, Ekin Yayınevi, 2016.

Kırmızıgül, Hüsamettin, Disiplin Suç ve Cezaları Ve Denetim Yolları, İstanbul,

Kazancı Hukuk Yayınları, 1998.

Kutlu, Muharrem, “Disiplin Suç ve Cezaları ve Danıştay’ın Tutumu”, Türk İdare

Dergisi (TİD), 1989, S. 385,ss. 63-78.

Livanelioğlu, Ömer Asım, Memur Disiplin Hukuku, Ankara, Us-a Yayıncılık, 1997.

Oğurlu, Yücel, “Ceza Mahkemesi Kararının Disiplin Cezasına Etkisi ve Sorunu “Ne

Bis İn İdem” Kuralı”, Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (AÜHFD),

2003, C. 52, S.2, ss. 101-124.

Page 129: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

118

Örücü, Esin,“Disiplin Cezaları 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Sistemi”,

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası (İÜHFM), 1966, C. 32, S. 2-4, ss.

782-823.

Pınar, İbrahim, 4483 sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli

Soruşturma Usulleri, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2003.

Pınar, İbrahim, Disiplin Suç ve Cezaları ve Sicil Hukuku, Ankara, Sözkesen

Matbaacılık, 2008.

Sağlam, Mehmet, Türk Personel Hukukunda Disiplin Suç Ve Cezalarına İlişkin

Esaslar Ve Uygulanması, Ankara, Mahalli İdareler Derneği Yayını, 2003.

Sancakdar, Oğuz-Us, Eser-Kasapoğlu Turhan, Mine-Önüt, Lale Burcu-Seyhan,

Serkan İdare Hukuku Teorik Çalışma Kitabı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2018.

Soyaslan, Doğan. Yürütme Organının Suç ve Ceza Koyma Yetkisi, Ankara, Kazancı

Hukuk Yayınları, 1990.

Taşkın, Ahmet, Kamu Görevlileri Disiplin Hukuku, Ankara, Seçkin Yayıncılık,

2006.

Tezcan, Durmuş, “Kamu Görevlilerine Uygulanan Disiplin Cezalarının Hukuki

Niteliği ve Adil Yargılanma Hakkı”, Prof. Dr. Çetin Özek Armağanı, 2004, ss. 859-

874.

Toroslu, Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara, Savaş Yayınevi, 2005.

Tortop, Nuri, “Disiplin, Disiplin Cezaları ve Disiplin Suçları”, Amme İdaresi

Dergisi (AİD), 1983, C. 16, S. 3, ss. 89-100.

Ulu, Güher, İdari İşlemin Yetki Unsuru, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2012.

Ulusoy, Ali D., İdari Yaptırımlar, İstanbul, Onikilevha Yayıncılık, 2013.

Page 130: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

119

Uysal, Doğan-Ersun Aydemir, Emel, “Türkiye’de Yükseköğretim Kavramı ve

Yükseköğretimin İstihdam ve Ekonomiye Etkisinin Analizi”, Selçuk Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, S.35, s. 275-284.

Yıldırım, Turan-Yasin, Melikşah-Kaman, Nur-Özdemir, Eyüp-Üstün, Gül-Okay

Tekinsoy, Özge, İdare Hukuku, İstanbul, Onikilevha Yayıncılık, 2018.

Page 131: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

120

YARGI KARARLARI

Danıştay 1. Dairesi’nin 09/02/1998 tarihli ve E. 1997/181, K. 1998/21 sayılı kararı,

Danıştay Dergisi (DD), S. 97, s. 36.

Danıştay 1. Dairesi’nin 16/03/2017 tarihli ve E. 2017/155, K. 2017/432 sayılı kararı.

Danıştay 10. Dairesi’nin 05/04/1988 tarihli ve E. 1987/487, K. 1988/576 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), 1989, S. 72-73, s. 658.

Danıştay 10. Dairesi’nin 05/04/1989 tarihli ve E. 1987/1476, K. 1989/734 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 76-77, s.736.

Danıştay 10. Dairesi’nin 10/02/1992 tarihli ve E. 1991/1310, K. 1992/215 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 426.

Danıştay 10. Dairesi’nin 10/02/1997 tarihli ve E. 1995/4185, K. 1997/3879 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 406.

Danıştay 10. Dairesi’nin 12/11/1984 tarihli ve E. 1984/907, K. 1984/1860 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 58-59, s. 390.

Danıştay 10. Dairesi’nin 23/11/1989 tarihli ve E. 1987/2100, K. 1989/2239 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 78-79, s. 517.

Danıştay 10. Dairesi’nin 26/10/1989 tarihli ve E. 1987/1637, K. 1989/1877 sayılı

kararı, https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759512/10-daire-e-1987-1637-k-

1989-1877/?v=list&aranan=tekit, (15/07/2019).

Danıştay 10. Dairesi’nin 29/03/1990 tarihli ve E. 1988/1946, K. 90/720 sayılı kararı,

Danıştay Dergisi (DD), S. 80, s. 413.

Danıştay 11. Dairesi’nin 12/12/2013 tarihli ve E. 2010/1591, K. 2013/439 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/01/2019).

Page 132: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

121

Danıştay 12. Dairesi’nin 02/12/2013 tarihli ve E. 2010/5239, K. 2013/9337 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 135, s. 232-234.

Danıştay 12. Dairesi’nin 04/02/2011 tarihli ve E. 2010/64, K. 2011/474 sayılı kararı,

Danıştay Dergisi (DD), S. 126, s. 377-381.

Danıştay 12. Dairesi’nin 08/11/2000 tarihli ve E. 2000/3109, K. 2000/3834 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 105, s. 639.

Danıştay 12. Dairesi’nin 09/10/2002 tarihli ve E. 2000/2702, K. 2002/2982 sayılı

kararı, (DKD), S. 1, s. 482-484.

Danıştay 12. Dairesi’nin 11/04/2007 tarihli ve E. 2004/848, K. 2007/1765 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 116, s. 366-368.

Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2010 tarihli ve E. 2007/1614, K. 2010/1439 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 124, s. 439-441.

Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/7739, K. 2011/1108 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 126, s. 386-387.

Danıştay 12. Dairesi’nin 16/05/2013 tarihli ve E. 2010/1494, K. 2013/4059 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 134, s. 345-350.

Danıştay 12. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 2002/2424, K. 2005/4113 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019).

Danıştay 12. Dairesi’nin 18/02/2009 tarihli ve E. 2007/506, K. 2009/869 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 121, s. 409-411.

Danıştay 12. Dairesi’nin 23/02/2007 tarihli ve E. 2004/4330, K. 2007/772 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 115, s. 403-405.

Danıştay 12. Dairesi’nin 23/02/2011 tarihli ve E. 2008/5309, K. 2011/920 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 126, s. 384-386.

Page 133: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

122

Danıştay 12. Dairesi’nin 23/03/2011 tarihli ve E. 2008/7024, K. 2011/1334 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 127, s. 375-376.

Danıştay 12. Dairesi’nin 23/03/2011 tarihli ve E. 2008/857, K. 2011/1319 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 127, s. 378-380.

Danıştay 12. Dairesi’nin 26/11/2013 tarihli ve E. 2012/8023, K. 2013/8802 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019).

Danıştay 12. Dairesi’nin 23/12/2013 tarihli ve E. 2013/10983, K. 2013/12389 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 135, s. 427-431.

Danıştay 12. Dairesi’nin 26/12/2006 tarihli ve E. 2003/3266, K. 2006/6688 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 115, s. 396-397.

Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009 tarihli ve E. 2006/3798, K. 2009/6817 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 122, s. 462-464.

Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009 tarihli ve E. 2008/6979, K. 2009/854 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 122, s. 464-468.

Danıştay 12. Dairesi’nin 30/06/2011 tarihli ve E. 2008/4925, K. 2011/3569 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 315-316.

Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/8257, K. 2011/1110 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/04/2019).

Danıştay 12. Dairesi’nin 07/11/2017 tarihli ve E. 2014/4229, K. 2017/5230 sayılı

kararı, https://www.memurlar.net/haber/795652/danistay-dan-disiplin-cezalarinda-

tekerrur-uygulamasina-dair-onemli-karar.html, (09/04/2019).

Danıştay 12. Dairesi’nin 21/03/2012 tarihli ve E. 2011/6930, K. 2012/1639 sayılı

kararı,https://mevzuatinyeri.com/disiplin-sorusturmasi/disiplin-sorusturmasinda-

zaman-asimi-ile-ilgili-danistay-kararlari.html, (10/04/2019).

Page 134: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

123

Danıştay 12. Dairesi’nin 21/11/2000 tarihli ve E. 2000/958, K. 2000/4088 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 105, s. 601.

Danıştay 12. Dairesi’nin 27/03/2009 tarihli ve E. 2008/2174, K. 2009/1703 sayılı

kararı,https://mevzuatinyeri.com/disiplin-sorusturmasi/disiplin-sorusturmasinda-

zaman-asimi-ile-ilgili-danistay-kararlari.html, (01/04/2019).

Danıştay 12. Dairesi’nin 04/04/2012 tarihli ve E. 2009/4526, K. 2012/1924 sayılı

kararı,https://mevzuatinyeri.com/disiplin-sorusturmasi/disiplin-sorusturmasinda-

zaman-asimi-ile-ilgili-danistay-kararlari.html, (09/04/2019).

Danıştay 3. Dairesi’nin 15/04/1982 tarihli ve E. 1982/1554, K. 1982/922 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 48-49, s.70.

Danıştay 5. Dairesi’nin 10/11/2016 tarihli ve E. 2016/10059, K. 2016/5931 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019).

Danıştay 8. Dairesi’nin 11/12/1997 tarihli ve E. 1995/3680, K. 1997/3928 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (11/01/2019).

Danıştay 8. Dairesi’nin 12/10/1998 tarihli ve E. 1998/4988, K. 1998/3015 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (10/01/2019).

Danıştay 8. Dairesi’nin 13/11/1996 tarihli ve E. 1994/7095, K. 1996/3113 sayılı

kararı, https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/762849/8-daire-e-1994-7095-k-

1996-3113/, (15/07/2019).

Danıştay 8. Dairesi’nin 16/12/1998 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 100, s. 374.

Danıştay 8. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019).

Page 135: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

124

Danıştay 8. Dairesi’nin 17/06/1999 tarihli ve E. 1997/3109, K. 1999/4030 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (10/04/2019).

Danıştay 8. Dairesi’nin 22/05/1997 tarihli ve E. 1996/1793, K. 1997/1778 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019).

Danıştay 8. Dairesi’nin 22/12/1997 tarihli ve E. 1996/138, K. 1997/4123 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 449.

Danıştay 8. Dairesi’nin 25/03/1992 tarihli ve E. 1991/1471, K. 1992/518 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 421.

Danıştay 8. Dairesi’nin 25/01/2018 tarihli ve E. 2017/1154, K. 2018/311 sayılı

kararı.

Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1993 tarihli ve E. 1993/1901, K. 1993/3855 sayılı

kararı, https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759509/8-daire-e-1993-1901-k-

1993-3855/, (15/07/2019).

Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1996 tarihli ve E. 1994/7699, K. 1996/3386 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 93, s. 415-417.

Danıştay 8. Dairesi’nin 29/11/1996 tarihli ve E. 1995/4567, K. 1996/3513 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 93, s. 417-419.

Danıştay 8. Dairesi’nin 30/03/1998 tarihli ve E. 1996/807, K. 1998/1175 sayılı

kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/03/2019).

Danıştay 8. Dairesi’nin 30/09/1996 tarihli ve E. 1994/7701, K. 1996/2345 sayılı

kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 93, s. 419-421.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 04/04/2012 tarihli ve E. 2007/2208, K.

2012/246 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 132, s. 141-147.

Page 136: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

125

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2010 tarihli ve E. 2006/2042, K.

2010/448 sayılı kararı, https://www.memurlar.net/haber/226279/rektor-arastirma-

gorevlisine-ceza-veremez.html, (24/09/2019).

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 17/02/2011 tarihli ve E. 2007/1846, K.

2011/66 sayılı kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/,

(01/04/2019).

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/06/2017 tarihli ve E. 2015/86, K.

2017/2642 sayılı kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/,

(01/04/2019).

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/04/2011 tarihli ve E. 2007/1200, K.

2011/268 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 129, s. 88-91.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/04/2010 tarihli ve E. 2010/1391, K.

2011/273 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 36-40.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 31/10/2013 tarihli ve E. 2010/1420, K.

2013/3394 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 135, s. 109-113.

Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 28/12/2018 tarihli ve E.

2018/2071, K. 2018/2034 sayılı kararı.

İNTERNET KAYNAKLARI

Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun 21/06/2018 tarihli ve 2018/801 sayılı

kararı.

Çankaya Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı, “Personel Disiplin Soruşturması

Kılavuzu”, http://pdb.cankaya.edu.tr/wp-content/uploads/sites/8/2018/04/REV.03-

%C3%87ANKAYA-%C3%9CN%C4%B0VERS%C4%B0TES%C4%B0-

Page 137: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

126

D%C4%B0S%C4%B0PL%C4%B0N-SORU%C5%9ETURMA-KILAVUZU-

PERSONEL.pdf, (22/07/2019).

Türk Dil Kurumu,

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5bd

c0135b3c9f5.52873783, (02/11/2018).

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 06/09/2018 tarihli ve

18745356-101.07.04-E.15042 sayılı kararı, https://www.ombudsman.gov.tr/wp-

content/uploads/2018/09/karar-2018-5964.pdf, (10/04/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 21/8/1982 tarihli, Sayı: 17789,

http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17789.pdf, (03/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 07/04/2015 tarihli, Sayı: 29319,

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/04/20150407-15.pdf, (03/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 09/12/2016 tarihli, Sayı: 29913,

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/12/20161209-5.htm, (03/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834,

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/07/20190717-7.pdf, (18/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 23/07/1965, Sayı: 12056,

http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/12056.pdf, (03/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 06/11/1981, Sayı: 17506,

http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17506..pdf, (03/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 13/10/1983, Sayı: 18190,

http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/18190.pdf, (03/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 24/10/2003, Sayı: 25269,

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2003/10/20031024.htm, (03/07/2019).

Page 138: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

127

Resmi Gazete, Tarih: 12/07/2001, Sayı: 24460,

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2001/07/20010712.htm, (03/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 20/01/1982, Sayı: 17580,

http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17580.pdf, (03/07/2019).

Resmi Gazete, Tarih: 11/02/1959, Sayı: 10139,

https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/10139.pdf, (03/07/2019).

Page 139: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER

128

ÖZ GEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler :

Adı ve Soyadı : Abdurrahman ERDOĞAN

Doğum Yeri ve Yılı : Erzincan – 17/07/1985

Medeni Hali : Evli

Eğitim Durumu :

Ön Lisans : Atatürk Üniversitesi Erzincan Meslek Yüksekokulu

Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama.

Lisans Öğrenimi : Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü.

Yüksek Lisans Öğrenimi : Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Kamu Yönetimi Anabilim Dalı.

İş Deneyimi :

1- Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü - VHKİ

2- Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü - VHKİ

3- Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Personel Daire Başkanlığı Sicil-Disiplin

İşlemleri Şube Müdürlüğü - Memur

4- Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Personel Daire Başkanlığı Sicil-Disiplin

İşlemleri Şube Müdürlüğü - Şef

5- Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Personel Daire Başkanlığı Sicil-Disiplin

İşlemleri Şube Müdürlüğü – Şube Müdürü (Halen devam ediyor)

Yabancı Dil ve Düzeyi :

1- İngilizce (Düşük Seviye)