27
TÜRK- AKADEMiK DERGiSi iki kez hak.emli bir dergidir. Editor 1 Editor in Chief Prof. Dr. MehmetAYDIN Editör 1 Associaties Editor Doç. Dr. Dicle AYDIN Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS 1 Years: 7 1 Number: 14 2012-YAZ KONYA

TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

TÜRK- İSLAM MEDENİYETI AKADEMiK ARAŞTIRMALAR DERGiSi

Yılda iki kez yayımlanan uluslararası hak.emli bir dergidir.

Editor 1 Editor in Chief

Prof. Dr. MehmetAYDIN

Editör Yardımcıları 1 Associaties Editor

Doç. Dr. Dicle AYDIN

Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS

Yıl 1 Years: 7 Sayı 1 Number: 14

2012-YAZ

KONYA

Page 2: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK) VE ALİ FETHi (OKYAR)'NİN FAALİYETLERİIŞIGU\nDA

OSMANLI DEVLETi'NDE YAŞANAN SiYASİ GELİŞMELER

Yrd. Doç. Dr. Nurgün Koç•

Öz

XIX. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti'ni ilgilendiren çok önemli gelişmeler ortaya çıkmıştır. Devlet gerek İçeriden, gerekse dışandan gelen çeşitli etkenlerle yıpranrmştır. Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en öneınli olaylandır. Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşlan ve İmparatorluğun Birinci Dünya Savaşı'na katılması da dış politika ile ilgili ve devletin parçalanmasına yol açan önemli gelişmelerdir. Bu dönemde İttihat ve Terakki, önce eelniyet sonra da parti olarak, olayların gidişatından birinci derecede sorumlu görülmektedir. Dönemin genç subaylarından olan Mustafa Kemal (Atatürk) ile Ali Fethi (Okyar) bu olayların içerisinde ve merkezinde yer alarak öneınli görevler yapmışlardır.

Anahtar kelimeler: Mustafa Kemal Paşa, Ali Fethi Bey, İttihat ve Terakki Ceıniyeti, Ordu, Siyaset.

Political Developments in the Ottoman Empire In the Light of the Activities of Mustafa Kemal (Atatürk) and Ali Fethi (Okyar)

Abstract

In the last quarter of the 19th century, very iınportant developments relating to the Ottoman Empire is occurred. The Empire was brought down by both various internal and external factors. Proclamation of the constitutional monarchy in 1876 and 1908, 31 March Incident, 1913 Ottoman coup d' etat are among the most iınportant internal developments. Italy-Turkish War, Balkan W ars and the empire' s entering World W ar I are the im portant events that w ere related to the foreign policy and led to the dissolution of the empire. In this period, Union and Progress Association, first as a commitlee and then as a party, was seen priınarily responsible for the events. Mustafa Kemal Pasha and Ali Fethi Okyar, young military officers of the period, have conducted iınportant tasks by being within and in the center of the events.

Keywords: Mustafa Kemal Pasha, Mr. Ali Fethi, Union and Progress Commmittee, Military, Politics.

• Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı

Page 3: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

54 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

1. Giriş

Osmanlı Devleti' nin en uzun yüzyılı olarak belirtilen XIX. yüzyılın son çeyreği belki de İmparatorluğun gidişatını belirleyen olayiann son bölümünün sahnelendiği bir dönem olmuştur. Bu bağlamda Meşrutiyet ve sonrasındaki gelişmeler çokça incelenmiş olduğundan biz bu çalışmamızda farklı bir yolla, Mustafa Kemal Paşa ve Ali Fethi Bey'in faaliyetlerini esas alarak bu dönemde gerçekleşen olaylan incelerneyi seçtik. Çünkü Mustafa Kemal Paşa ile Ali Fethi Bey arasındaki samimi arkadaşiıkı ve daha önemlisi çeşitli olaylara bakış açısındaki ilkesel benzerlikler çoğunlukla ikisinin yollannın kesişmesine olanak sağlamıştır. Serbest Fırka deneyimine kadar giden süreçteki yakınlık

bilinmektedir. Biz bu çalışmamızda İkinci Meşrutiyet ve sonras:qıdaki olayiann içinde faal olarak görev alan bu genç iki subayın Birinci Dünya Savaşı ve mütareke dönemine kadar olan çalışmalarını ortaya koymaya çalışacağız. Bu dönemde Ali Fethi Bey'in Mustafa Kemal' e göre özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin siyasi yapısı içinde daha ön planda ve etkin durumda olduğunu da hatırlatmak gerekir. Mondros Mütarekesi'nden sonra ise durum tersine dönecek, Fethi Bey, siyasi tutuklu olarak Malta Adası'na sürgüne gönderilirken, Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya geçerek milli mücadele hareketinin lideri haline gelecektir.

2. IT. Meşrutiyet ve Sonrasındaki Gelişmeler

"Rumeli' de Er Geç Mutlaka Bir Harp Patlayacaktı" diyen İsmet İnönü, 1907' de dönemin özelliklerini şöyle anlatır: "Bütün fikirler bu ihtimalle meşgul idi. Arada, dış siyaset bir şüphe uyandınrsa veya içerde yeni bir vukuat çıkarsa, hemen herkes bir hazırlık gayretine düşerdi .... İstanbul idaresinin hazırlık gayreti, ya eksik bir silahı o esnada satın almak, yahut ordunun talim ve terbiyesi bakımından yeni bir hamle yapmak idi"2.

"Bizim ilk gençliğimiz Balkan milletlerinin her dördü ile - Yunan, Bulgar, Sırp, Karadağ - emniyetsizlik ve mücadele içinde geçmiştir. Ecdadımız herhalde daha iyi geçinmesini biliyordu. Daha doğrusu, milliyet cereyanlan milletierin şuuruna hP.kim olduktan sonra ortaya çıkan geçimsizlik, en aşın şekliyle bizim zamanımıza rast gelmiştir. Bulgarlar milli benliklerine sahip olduktan sonra bize en ziyade hasım görünmüşlerdir. Hiilbuki Bulgaristan aynidığı günden itibaren biz onun hayati meseleleriyle hiç uğraşmadık. Bizim Makedonya' dan çekilişimizde, şüphesiz Bulgaristan en büyük zahmeti yüklenmiştir. Şurası gariptir ki, Rumeli payiaşmasından en az hisseyi de o almıştır''3.

Jön Türk hareketi memlekete özgürlük, eşitlik ve adalet getirmek amacıyla ortaya atılmışh. Jön Türkler Araplar, Arnavutlar, Yunanlılar, Türkler, Ermeniler

1 Atatürk'ün en eski arkadaşlanndan ikisi, Selanik'te ilkokuldan tanıdığı Nuri (Conker) ile Manastır İdadisi'nde taruşhğı Ali Fethi'dir (Okyar), Bkz., Erik Jan Zürcher, Milli Mücadelede İttihatçılık, İstanbul 2010, s.81. 2 İsmet İnönü, Hatıralar, (Haz.Sabahattin Selek), Ankara 2009, s.35. 3 a.g.e., s.40.

Page 4: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 55

vb. bütün milletleri birleştirmeyi ümit ediyorlar, "böylelikle de sevgili vatanın bağımsızlık ve gelişmesi için birlikte çalışabileceklerini sanıyorlardı". Ne yazık ki ihtilalin ardından gerçekleşen olaylar bambaşka bir istikamet izlemeye başladı. Yunanlılar, İttihat ve Terakki'nin amaçlannın gerçekleşmemesi için bu birliğe karşı çıktılar. Çünkü eşitlik ve özgürlük onların asıl amaçlarına ters düşmekteydi. Eşitlik, bütün ~~verlerin . çıkarda ve sorumiulukta eşitliği demekti. Mecliste genel asken hizmete şıddetle karşı çıkanlar Yunanlılar olmuştu1 •

Pangalh Harp Okulu, her yıl ortalama bin subay yetiştiriyor ve bunların dörtte üçü Makedonya ve Trakya'ya gönderiliyordu. Bu gençler orada Bulgar ve Rum çeteleri ile yıllarca dağlarda, çaryışmışlar, istibdadm kötü idaresini zaafını, aczini görmüşlerdir. Paris'te çalışan Ittihatçılar gizlice bu subaylık içine girerek teşkilatlandırmışlardır. Zamarun küçük devlet memurlarırun, küçük idare amirleriyle posta ve telgraf memurlannın bu harekete olan katkılan da oldukça önemlidir2•

Selanik ve Manastır' da 10 Temmuz' da başlayan inkılap sonucu 23 Temmuz 1908' de Meşrutiyet ilan edilmiş, 24 Temmuz tarihli irade ile de resmiyete konulmuştur. Kısa bir süre sonra 23 Temmuz tarihi inkılap günü olarak kabul edilmiştir. Arb.k İttihat ve T~akki Cemiyeti merkezleri bulunduklan yerlerde açıktan faaliyete geçiyorlar, Istanbul' da ve ülkenin çeşitli yerlerinde merkezler kurularak idareye manen etkide bulunuyorlardı. Genç subaylar devletin bütün memurlarını cemiyete sokuyorlar, eski memurlardan istemediklerinin görevden uzaklaştırılmalarını sağlıyorlardı. SivJ!. ve asker her türlü görevliye Kanun-u Esasi'ye sadakat yemini ettiriyorlardı. Istanbul'un durumu kısa sürede çok daha aşırı bir seviyeye vardı3•

İhtilalin en önde gelen simalan olarak Enver Bey ile Niyazi Bey'in adlan geçmektedir. Enver Bey, Erkan-ı Harbiye Binbaşısı olarak Manastır' da, bölge kumandanlığının yabancı komitacılan izlemekle görevli teşkilatm mensubu idi. Bu dönemde Enver Bey, Niyazi Bey gibi ~~~, Sırp ve Yunan çetelerini takip etmekle ün kazanmış çok sayıda ve çeşıtli rutbede asker yetişmiş olmasına rağmen bunların arasında adı en çok anılan Enver Bey idi. Enver Bey'in ünü yalnız kahramanlı.~dan g~lmi~or, b~~arılı ~~ ~kan-ı harp zabiti olarak görülüp özellikle kişilik özelliklerıyle de ornek gosterilerek saygı duyu1uyordu4.

1908 devriminden sonra İttihatçılar hükümet kurmayı pek düşürimedikleri için eski idarenin pek çok adamını bir süre işbaşında bıraktılar. Cemiyetin iktidan ele alıp alınamayı istemesi tarhşmaya açıktır. Kemal Karpat, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin hiç olmazsa başlangıçta .Perde arkasından, gizliliğini koruyarak subaylar ile devleti yönetmeyi seçtiğini düşünür. Bunun bazı .

ı Alpay I<abacalı (Haz.), Talat Paşa' mn Anılan, İstanbul 2000, s.ll. ı Rahmi Apak, Yehnişlik Bir Subayın Hatıralan, Ankara 1988, s.27. 3 İnönü, a;g.e., s.47. 4 a.g.e.,s.48.

Page 5: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

56 Yrd. Doç. Dr. Nurgiin KOÇ

nedenleri vardır. Cemiyetin, ülkenin temel sorunlarına çözüm getirecek bir programı yoktu. Ayrıca toplumsal sorunlara çözüm bulacak bilgi ve anlayışa sahip bir kadrosu da bulunmamaktaydıı.

1908 devriminden kısa bir süre sonra İstanbul' da 31 Mart ayaklanması gerçekleşir. Ayaklanmanın İttihat ve Terakki ile eski yönetim arasındaki nüfuz mücadelesi olduğu açıkça görülmektedir.

Abdurrahman Şeref Efendi olayın başlangıcını şöyle anlatır: "Mart'ın

otuzbirinci Salı günü şafaktan evvel nigenban-ı hürriyet olmak üzere Üçüncü Ordu'dan getirilip Taş Kışla'da iiriim-saz olan Avcı Taburlan efriidı biz şeri'at isteriz iddi'asiyle silahlanarak ziibitlerini dinlemeyerek ve hattti bazılannı haps ederek İstanbul'a doğru gitdikleri ve diğer kışlaZarda bulunan asiikirin dahi bunlara iştirak ile kışlalannı terk eyledikleri haviidisi ale's- sabah şayi' oldu. Bunlann Ayasofya Meydanı'na ve meclis-i meb'usiin pfşgiinına gitdikleri ve diğer asiikirin dahi suret-i iltihiikı ve hoca kıyiifetinde bir takım müfsidlerin ilkfiatıyle o günkü vak' anın ne şekil ve renk kesb eylediği

ma'lumdur''Z.

Abdurrahman Şeref Efendi, Sultan Abdülhamid'in bu olaylarla ilgisi olmadığına dair teminat vermesine rağmen, şeriat askerlerinin son zamanlarda oldukça müsrif davrandıklarını, Osmanlı ve İngiliz altınlarını bozdurarak " .. faytonlarda gezmekte ve lokantalarda ve birah/inelerde alabildiğine masraf etmekde ... " oldukları, bu altınların kaynağının Yıldız hazinesinden başka bir yer olamayacağını belirtmektedir. Üstelik son zamanlarda Avrupa bankalarından bir iki milyon liranm Yıldız' a getirildiği söylentisi ortada dolaşmakta idi ki, askerlerin cebindeki İngiliz altınları bu söylentiyi doğrular nitelikteydi3•

Abdülhamid'in, son Mabeyn Başkatibi Ali Cevat Bey'e " ... bu adamlar beni istemezler, biraderi isterler. Çünkü bizim birader, zirnam-ı idaresini başkalanna

maalmemnuniye teslim eder. Fıtraten halfm ve selfm bir adamdır'" demesi4, ülkenin en uzak köşelerindeki bir yerinde, Kuzey Afrika' da Trablusgarp civarındaki Baldari' deki bir İttihatçının bile "Abdülhamid'in hal'i için, Selanik yöresinde kimi hazırlıkiann yapılmakta olduğuna dair söylentiler işitilmeye başlanmıştı"5 ifadesi 31 Mart Hadisesinin İttihatçıların yönetimi ele geçirmek için düzenlemiş oldukları planlı bir çalışmaya dayandığını düşündürmektedir.

Tahttan indiri1miş olan Sultan Abdülhamid, Çırağan Sarayı'nda ikamet etmek istemişse de Hareket Ordusu, onun İstanbul' da bulunmasını tehlikeli görerek Selanik' e nakledilmesi kararını almış ve bu kararı tebliğ etmek ve

1 Kemal H. Karpat, Osmanlı' dan Günümüze Asker ve Siyaset, İstanbul2010, s.111-112. 2Bayram Kodaman-Mehmet Ali Ünal (Haz.), Son Vak'anüvis Abdurrahman Şeref Efendi Tarihi II. Meşrutiyet Olayları (1908-1909), Ankara 1996, s.19-20. 3 a.g.e., s.21. 4 Faik Reşit Unat (Haz.), İkinci Meşrutiyetin İlfuu ve Otuzbir Mart Hadisesi, Ankara 1991, s.12. 5 Esat K. Ertıır (Haz.), Tamu Yelleri, Ankara 1994, s.73 .

. . ,

Page 6: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 57

gerçekleştirmek için Hüseyin Hüsnü Paşa, Miralay Galib Bey ve Erkan-ı Harbiye Binbaşısı Fethi Bey' i görevlendinnişful.

Kemal Karpat' a göre sosyal ve siyasal sebeplerle ortaya çıkan 31 Mart Olayı, askerin eski alışkanlıklarından kalan padişahım çok yaşa, şeriat isteriz gibi sloganlardan dolayı, daha sonraları bu ayaklanmanın irticai olduğu ve II. Abdülhamid tarafından teşvik edildiği yorumlarına yol açmıştır. Asimda ayaklanma biriken sorunların patlaması ve İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin sorunlara çözüm bulmakta hazırlıksız oluşunun bir göstergesiydi. Fakat olay İttihatçılar için iktidara tam anlamıyla hakim olmak ve Abdülhamid'i yönetimden saf dışı bırakmak için bir fırsat olmuştur. Karpat olayı "Askerler arasında hoşnutsuzluk ve siyasi partilerin kıncı rekabetinden çıkmıştır. Din ise, muhalefeti güçlendirecek ve meşrulaştıracak bir vasıta olarak kullanılmıştır" şeklinde yorumlar2•

Yine İkinci Meşrutiyet ve sonrasındaki gelişmeleri değerlendiren bir başka tarihçiye, Tuncer Baykara'ya göre bu devir, çağı yakalamak isteyenlerin giriştiği hamleleri içine alır. Bu hamleler ve çağı yakalamak çabaları desteklenir, engellenmez. Ancak aynı anda, geleneksel Türk ve İslfuni değerlerin, devlet eliyle kötülenmesi söz konusu değildir. Özellikle İslfuniyetle ilgili değerlendirmelerde, kendinden önceki olumsuz döneme göre II. Abdülhamid dönemi bir dengeyi ve olağanlığı ön plana çıkarır. Kısacası dönem yeni ile geleneğin yanyana yaşatılmak istendiği bir zaman olarak kabul edilebilir. Fakat bu beraberlikte, eğitimin ve yeniliklerden yana olanların gözü, çağda

modernliktedir. 1908' de bu dengede, ibre çağın, yeninin ve modernin lehine bozulmuştur3.

3. Mustafa Kemal Bey ve Fethi Bey'in İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne

Girişleri ve Faaliyetleri

O dönemin genç kuşak askerlerinin neredeyse tamamı II.Abdülhamid'in istibdadından ülkenin kurtarılması görüşünde birleşmekte ve bu fikir etrafında gelişen hareketin içinde yer almaktaydılar. Gittikçe büyüyen ve genişleyen bu hareketin yani İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin içinde faal olarak görev alan genç subaylardan Mustafa Kemal (Atatürk)4 ile Ali Fethi (Okyar)' ninl de devletin

tKodaman- Ünal, a.g.e., s.60. ı Karpat,a.g.e., s.116-117. 3 Tuncer Baykara, "II. Abdülhamid Devri'nin Atatürk'ün Yetiştiği Ortam Olarak Tahlili Denemesi", Atatürk ve XX. Yüzyıl Türk Tarihi Araştırmaları, İstanbul 2006, s.35-36. 4 Selanik Askeri Rüşdiyesi'ni ve Manashr Askeri İdadisi'ni bitiren Atatürk İstanbul'a giderek Harp Okulu'nun piyade suufına kaydoldu (13 Mart 1899). Daha sonra Harp Akadeınisi'ne devam etti (1902). 11 Ocak 1905' de mezun olarak yüzbaşı rütbesiyle askerlik mesleğine başladı. Şam' daki V. Ordu'ya atanarak Otuzuncu Süvari Alayında staj yapmaya memur edildi. Burada bazı

arkadaşl!'lrlyla "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurdu. 20 Haziran 1907'de Kolağası oldu ve Şam'da Ordu Erkan-ı Harbiyesine tayin edildi. Eylül 1907'de Makedonya'daki Üçüncü Ordu'ya tayin olundu. 31 Mart (13 Nisan 1909) Olayı'nda Hareket Ordusu'nun ilk devre kurmaylığıru yaptı. Aynı

Page 7: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

... , ·.

58 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

kötü gidişabm engellemeye çalışmaktan başka amaçlan olmadığı açıktır.

Atatürk'ün, Vahdettin'in ölüm haberini aldığında hissettiği duygu ve düşünceleri aslında o dönemde ülkenin geleceği için nasıl bütün fırsatlan

yıl 38. Piyade Alayı Komutanlıgt'na tayin edildi. Daha sonra Genelkurmay Başkanlıgt Dairesi'ne memur edildi ( ı3 Eylülı911). Trablusgarp Savaşı'nın başlaması üzerine gönüllü olarak cepheye gitti. 27 Kasım ı91l'de Binbaşı oldu. Balkan Savaşları başlayınca Gelibolu Yarımadasını korumak üzere Bahrisefit Boğazı Kuvva-yı Mürettebisi Harekat Şubesi Müdürlüğü'ne tayin edildi (25 Kasım ı9ı2). Bir süre sonra Bolayır Kolordusu Kurmay Başkanlıgt da kendisine verildi. 27 Ekim ı9ı3' de Sofya Ateşemiliterliği'ne atandı. Bükreş, Belgrad ve Çetine Ataşemiliterlikleri de kendisine verilmiş ve bu sırada yarbaylığa terfi ettirilmiştir (ı Mart ı9ı4). Birinci Dünya Savaşı' pm başlaması üzerine Tekirdağ' da kurulmakta olan bir türnenin komutanlıgı.ru üzerine aldı (2 Şubat ı9ı5). Bu tümen, "ı9 Fırka" adıyla Birinci Dünya Savaşı'nda önemli rol oynadı. Arıburnu Kuvvetleri Komutanı olarak Çanakkale Savaşı'nda büyük başarılar elde ederek ı Haziran ı9ı5'de albaylığa terfi etti. 8 Ağustos ı9ı5'de Anafartalar Grubu Komutanlıgt'na tayin edildi. ı9ı6'da ı6. Kolordu Komutanlıgt'na atanarak Muş ve Bitlis'i Ruslar'dan geri aldı. İkinci Ordu Komutanlıgt'ndaki görevinden sonra Yedinci.Ordu Komutanlıgt'na atandı (5 Temmuz ı9ı7). 3ı Ekim ı9ı8'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlıgt'na tayin edildi, Bkz., Atatürk, İslam Ansiklopedisi, C: I, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul ı978, s.719-729. Mustafa Kemal Paşa ı9 Mayıs ı9ı9'da Samsım'a hareket etmiştir. 8- 9 Temmuz ı9ı9'da resmi göreviyle beraber askerlikten de istifasını vermiştir. 23 Temmuz ı9ı9'da açılan Erzurum Kongresi'nde Başkan ve 7 Ağustos ı919'da Heyet-i Temsiliye Başkanlıgtna seçilmiştir. 24 Nisan ı920'de T.B.M.M. Başkanı seçilmiştir. 5 Ağustos ı92l'de Meclis tarafından geniş yetkilerle ve üç ay süreyle Başkomutanlık yetkisi verilmiştir. ı9 Eylül ı92ı'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya Meclis tarafından "Mareşallik" rütbesi ile "Gazilik" ünvanı verilmiştir. 29 Ekim ı923'de Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bundan sonra ölümüne kadar üç kez daha Cumhurbaşkanı seçilmiştir, Bkz., Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi ı91B-ı938, Ankara 2000, s.4ı, 66, 72, 77-78, ı55-ı56, 274, 288, 399-400, 472, 522, 574. ı Ali Fethi Bey, 22 Kanunuevvel3ı9'da Yüzbaşı, ı2 Mart 322'de Kolağası, 7 Mayıs 324'de Binbaşı, ı Eylül 329' da Kayınakam olınuştur. ll Kanunusanİ ı3ı9' da üç sırufta bölük kumandanlıgt yapmak üzere Üçüncü Orduya; 8 Ağustos 323' de Üçüncü Ordu Mahçova Yunan smırı mmtıka kumandanlıgtna; ı6 Şubat 323' de Selanik- Zibofça demiryolu hat komiserliğine atandı. 7 Mayıs 323' de Binbaşılığa terfi etti ve Selanik Jandarma Subay Okulu Komutanı oldu. 30 Kanunuevvel 324 (1908)'de Paris Sefareti Ateşemiliterliğine atandı. 6 Ağustos 325'de rütbesi Kolağalığa indirildi, ı4 Nisan 326' da tekrar Binbaşılığa yükseltildi. ı7 Haziran ı910' da Fransız manevralarmda bulundu. 29 Eylül326' da Birinci ve İkinci Orduİarda yapılacak manevralara katılmak üzere İstanbul' a çağrıldı. 20 Haziran ı911' de kendi isteğiyle İşkodra Ku va yi mürettebe Erkan-ı Harbiyesine iştirak etmek üzere Paris'ten İşkodra'ya geldi. ı3 Mart ı912'de Trablusgarp muharebesine katılmak için Paris'ten hareket etti. Trablusgarp dönüşünde E.H.U. Dairesine memur edildi. ı9 Teşrinisani 328'de Bahri Sefit Boğazı Ku va yı mürettebe E.H. Riyasetine atandı. ı Eylül 19ı3' de kendi isteğiyle istifa etti. Trablusgarp' daki fevkalade hizmetlerinden dolayı Kayınakamlığa terfi ederek ihtiyar sınıfına

naklolundu, Bkz., Osman Okyar- Melımet Seyitdanlıoğlu, Fethi Okyar' m Anıları Atatürk, Okyar ve Çok Piırtili Türkiye, Ankara ı999, s.ı93-ı94. Asker, politikacı ve devlet adaını olan Ali Fethi Okyar (ıBBO-ı943), ı906'da İttihat ve Terakki Cemiyetine girmiş, ı908'de Meşrutiyetin ilanından sonra Paris' e ataşemiliter olarak gönderilmiştir. ı91l'de İttihat ve Terakki Genel Kurul üyeliği yapmış, ı9ıi-12'de Trablusgarp'a gitmiştir. Türkiye ile Bulgaristan arasında yapılan antlaşmayı imzalamıştır (ı912). ı9ı2'de Manastır, ı914'de İstanbul mebusu, .ı915'de Sofya Elçisi oldu. "Mustafa Kemal'in yakınlarmdan". Büyük Millet Meclisi'nde mebusluk yaptı. ı923'te Dahiliye Vekili, ı924- 25'te Başbakan oldu. ı925-30 yılları arasında Paris Büyükelçiliği görevini sürdürdü. ı930' da Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu. i934'de Londra Büyükelçiliği'ne atandı. ı939'da Bolu Mebusu ve Adalet Bakiını oldu, Bkz., Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki (ı908-ı914), (Çev. Nuran Yavuz), İstanbul t.y., s.276-277. ·

Page 8: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 59

değerlendirme çabası içinde olduğunu göstermesi açısından son derece dikkate değerdirl.

Başından itibaren cemiyetin üyesi olan Mustafa Kemal, çekirdek kadrodaki eylemci subaylardan biridir. 1908 Devriminde, 1909'daki Hareket Ordusu'nda yer almış, 1911'de Trablusgarp'ta görev yapmışh. Onun, cemiyet içinde Cemal Paşa bizbine mensup olduğu anlaşılmaktadır. Bu hizip içinde özellikle Ali Fethi Bey' e yakın olduğu görülmektedir. Ali Fethi Bey'in cemiyette sözü geçen bir subay olduğu ve Enver Bey ile de rakip olduklan anlaşılmaktadır. 1912- 13 yıllarında Fethi ve Mustafa Kemal Beyler'in Enver Bey'le olan şahsi çahşmalan2 artmışh. Bu yüzden Babıali baskını sonrasında Mustafa Kemal, önde gelen bir askeri lider olan Enver tarafından iktidar merkezinin dışına itilmişf:ir3.

Mustafa Kemal Paşa İttihat ve Terakki içindeki ilk zamanlarını şöyle anlatır: "Ben de tam bu tarihte -1323'te- Şam'dan Selanik'e gelmiş ve Cemal Paşa ile maiyet-i müşirf Erkan-ı Harbiyesinin küçük odasında Fethi Bey de dahil olduğu halde, arkadaşlık etmiş tim.

Cemal Paşa binbaşı, ben ve Fethi Bey Kolağası idik ... Cemal Paşa o zaman büronun kahramanı, bize çömez diyorlardı. Hakikatte ben çömez değildim: Mektebten çıktıktan sonra iki sene kıtaatta staj yapmış ve birkaç ay Şam'da Erkan-ı Harbiye Dairesinde büroda çalışmış idim. Fakat her yerin eskisi yeni gelene acemi, çömez nazariyle bakar, ben de, isyan etmeksizin sobanın arkasında köşeye sıkışmış masanın üstünde, hergün

ı Bkz., "Filhakika Padişah'ın değişmesi bir memleket ve millet için pek büyük bir hadisedir. Ben, veliaht hazretlerini Almanya seyahati münasebeti ile pek iyi tanımıştım. Aramızda bir dereceye kadar hususiyet ve samirniyet hasıl olmuştu. Gönlüm onun tahta cülus ettiğini müteakıb bizzat tebrik etınek mi istiyordu? Acaba bunun için mi teessür ediyordum! Hayır zannederim bu da değil! Kendisiyle başlamış olan münasebeti azami derecede ilerietmek fırsatı elimde iken, müstağni davrandım. Bir defııdan maaıla ziyaretine gitınedim. Hattil bu defa İstanbul'dan aynlırken veda dahi etınedim. İşte teessür bundan ileri geliyor", Afetinan, M. Kemal Atatürk'ün Karlsbad Hatıralan, Ankara 1991, s.40. ı 1913 sonlannda Tanin gazetesinin muhabiri olarak Trakya' da görev yapmaya başlayan Falih Rıfkı (Atay), Mustafa Kemal' i ve Enver' i ilk defa bu vesile ile tanır. Aralanndaki çekişme hakkında şunlan anlatır: "Bir gün Vali Hacı Adil Bey bir teftişe çıkacağını, beni de beraber alacağını haber verdi. "Tanin" gazetesine mektuplar yollayacnğıma seviniyordum. Once Dimetoka'ya gidecektik. Burası, galiba bir Kolordu merkezi idi. Sonradan anladığıma göre, Hacı Adil Bey'in bir görevi de Enver'le bu Kolordu arasındaki bir anlaşmazlığı yatıştırmak, bir soğukluğu gidermekti. Olay şu imiş: Müttefikleri ile harbe tutuşan Bulgar/ann Edirne'de dayanma imkiinı yoktu. Yürüyüşe karar verdikten sonra, durum öyle imiş ki, şehre Fahri Paşa kuvvetleri girmeli imiş. Hıllbuki Enver, süvarilerini koşturarak Edirne'ye varmış ve gazetelerin gündelik kahramanı olmuş. Fahri Paşa'nın yanında Enver'in iki rakibi varmış: Fethi Bey, Mustafa Kemal Bey! Biri kurmay başkanı, öteki harekiit şubesi müdürüymüş. Bunlar Enver' e kızmışlar. Hiilbuki üçü de İttihat ve Terakki'nin ileri gelen asker üyelerinden imişler. Hacı Adil Bey, o bulıran/ı günlerde bu üç ordu gend arasındaki dargınlığın derinleşmesini önlemek için çalışacakmış". Falih Rıfkı bu toplantıda tanıdığı Mustafa Kemal'in kendisinde derin izler bıraktığını çünkü yakışıklı, temiz giyimli, keskin bakışlı, gururlu, bütün dikkatleri üstüne çeken bu subayın pek söze kanşmasa da başı külahlı, göğsü fişekli, omuzu tüfekli fedai komiteciler kılığında bir subay olmadığını söyler, Bkz., Falih Rıfkı Atay, Çankaya, İstarıbul t.y., s.88-89. 3 Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, İstanbul1996, s.207.

Page 9: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

60 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

yığın yığın bulduğum paperassi çalakalem çıkarmağa çalışmakla çömezlik çilesini dolduruyordum. Fakat isyan uzak değildi"1•

İttihat ve Terakki'nin aktif subaylarından biri olan Mustafa Kemal gibi genç İttihatçılardan olan Ali Fuat (Cebesoy) da, Genel Merkezden aldığı görevle Manastır'a giderken, Mustafa Kemal Bey'in Serez çevresinde hafiyeler tarafından jurnal edilmiş bir binbaşının ordu adına soruşturulması için görevlendirildiğini söyler. İttihat ve Terakki'nin Makedonya'nın her yanında göze çarpan hareketliliğinin yaşandığı o günlerde hürriyetin bir iki ay içinde ilan edileceğini düşünmekte, fakat daha çok sonrası ile ilgili endişelenmekteydiler. Mustafa Kemal, Ali Fuat' a, ortada ne güçlü bir örgüt ne de bir program olmadığını, üzerinde anlaşılmış bir kurul ya da önder de bulunmadığını, bu yüzden devrimden sonraki durumun çok daha vahim olacağını anlatırı.

Genç İttihatçılar arasında devrimle ilgili ateşli tartışmaların sık sık yaşandığı anlaşılmaktadır. Mustafa Kemal, Ali Fuat, Fethi Bey ve diğer bazı yakın arkadaşlar bu konuyu sık sık tartışırlar. Yeri gelmişken Mustafa Kemal ile Fethi Bey arasındaki samimi dostluğa işaret etınek gerekir. 1890'larda Manastır Askeri İdadisi'nde başlayan, Harbiye yıllarında güçlenen, İttihat ve Terakki Ceıniyeti'nde hem siyasi faaliyetler sırasında hem de eğlence saatlerinde gelişen Selanik yılları Kemal ile Fethi arasındaki dostluğu geliştirıniştir3.

Onlara göre devrimi hiç kuşkusuz ordu yapacaktı. Kanun-u Esasi'nin tekrar yürürlüğe girmesi için padişahı zorlayacak olan da ordu idi. Orduyu bu işe inkılapçı genç subaylar zorlayacaktı. Fakat bundan sonrası hakkında

zihinlerinde soru işaretler vardı; ne zaman harekete geçileceği, liderin ya da önde gelenlerin kimler olacağı hususları karanlıktaydı. Kişiler üzerinde ayrı ayrı düşünüyorlar ve yorumlar yapıyorlardı. Siviller bir yana bırakıldığında Enver, Cemal gibi isimler geçiyordu. Binbaşı Enver idealist, fakat çok tay, toy olduğu kadar da kendini beğenmiş görülüyordu. Binbaşı Cemal ise ölçülü ve dengeli görülmesine rağmen o da biraz kibirli bulunuyordu4.

ı Aietinan, a.g.e., s.36. 2 Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, İstanbul t.y., s.145-146. 3 Okyar- Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.13. 4 Cebesoy, a.g.e., s.142. Benzer değerlendirmeleri İttihat ve Terakki üyelerinden Hüseyin Kamil'de de görüyoruz. Ona göre üst dÜZey yöneticilerin yani Enver, Talat ve Ceİnal Paşa'ların hırslı, kurnaz, ancak içinde bulunulan koşullarda devlet yönetecek nitelikte kişiler değildiler. Yeterince yürekli de olmadıklaruu, perde arkasında kalmayı, İttihatçı olmayan, ne var ki, İttihatçılara sempati gösteren sadrazamlar başkanlığında hükfunetler kurulınasuu, bu hükfunetlerde birkaç nazırlıkla yetinmeyi yeğlediklerini söyler. Yargıç Hüseyin Kamil'e göre yürekli olmadıklarnun bir kanıtı da büyük yenilgiyle birlikte, Almanlar'ın ardına takılarak yurttan kaçınalarıdır. "Enver, ne denli hırslı olduğunu, Babınli baskınıyla, Saray'a damat olmakla, kimseye danışmadan İmparatorluğu savaşa sokınakla .... yeterince kanıtlamışhr. Talat, namuslu, ancak yeteneksiz biriydi. Cemal ise bir küçük Enver'di.", Bkz., Ertur, a.g.e., s.140-141.

·. ··v

Page 10: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 61

Ali Fuat Paşa, yine genç subaylann Olimpas Gazinosunda büyük bir masada oturup benzer konulan konuştuklan bir akşam, İran' daki hürriyet mücadelesini, ihtilalcilerin başansını, Muzaffer Şah'ın parlamentoyu açmak zorunda kalışını, Girit' te de benzer gelişmelerin yaşandığını vb. anlatırlarken Ali Fethi, "bizde neden böyle adamlar ortaya çıkmaz", diye öfkeyle ortaya ab.lınca Mustafa Kemal'in derin bir düşüneeye daldığını söyler. Arkadaşlanndan birinin "Ben, senin ne düşündüğünü biliyorum. Mutlaka neden ben çıkmayayım, diyorsun" sözlerine karşın Mustafa Kemal, "Evet, öyle düşünüyorum, neden, neden bir Mustafa Kemal çıkmasın?" der. Saatler ileriediğinde üç arkadaş baş başa kalırlar. Mustafa Kemal sürekli konuşuyor, "Niçin bizden de çıkmamalı, örneğin sen, örneğin Ali Fuat. Evet neden bir Mustafa Kemal çıkmasın?" diyor ve devam ediyordu; "Hem devrimden söz ediyoruz, hem bu kadar örgütümüz var; buna karşılık, İstanbul'un baskılanna boyun eğiyornz, ses çıkarmıyoruz. Sonra da İran'daki, Yunanistan'daki hürriyet hareketlerine imreniyoruz. Bir öndere hasret çektiğimizi söylüyoruz. Ben önder olabilirim diye ortaya atıldığım zaman herkes susuyor, sonra da devrimin sorumlu kişileri olduklannı söyleyenler bir korku içinde çekilip gidiyorlar. Bu nasıl iş? Yok öyle şey, bir an önce toplanmalı ve bir karar vermeliyi"1 der.

4. II. Meşrutiyet'in İlanından Sonraki Faaliyetleri

İttihat ve Terakki'nin orduyu siyasetten ayırmak politikası çerçevesinde Fethi Bey' e Paris Ateşemiliterliği görevi telif edilir ve o da kabul eder2.

Fethi Bey Paris'te daha çok sivil kıyafetle ve mümkün olduğunca her yere girip çıkarak, demokrasinin bu kıdemli ülkesini özelliklerini tanımaya çalışır. Fethi Bey' de o dönemlerde ve daha sonralan, cumhuriyet yıllarda pek çok kişiden daha önde olan demokrasi algısının Paris' teki çalışmalan sırasında şekillendiği söylenebiJir3.

ı Ali Fuat Cebesoy, Mustafa Kemal'in Meşrutiyet hareketlerinde önder olmadığını, daha doğrusu yapmadıklanru fakat Türk yurdunun en korkunç yıkımlara sürüklenmek istendiği Mütareke yıllarmda gerçek ve içten bir önder olarak Türk halkının başına geçtiğini ve onu amaçlanan kıyımdan kurtarılmasında öncülük ettiğini belirtir, Bkz., a.g.e., s.142-144. 2 Fethi Okyar, Üç Devirde Bir Adam, (Haz. Cemal Kutay), İstanbul 1980, s.109, 119. İlk zamanlarda gerek yüksek rütbeli subaylar gerekse siviller küçük rütbeli subaylarm siyasete kaTişınalarmı engellemeye çalışmışlardır. Halkı etkileyecek karizmatik, zeki genç subaylar İstanbul'dan uzaklaştırılın.uılardır. Enver Bey Berlin' e, Hafız Hakkı Viyana'ya, Ali Fethi Bey Paris' e ataşemiliter olarak gönderilmiş, Cemal önce Adana Valiliği'ne sonra da Bağdat'a atanmıştı. Cemiyet ancak 1912 sonlarmda genç subayları aktif siyasete katılmak üzere çağırnuştır. Bu çağrı Kfunil Paşa'ya karşı düzenlenen darbeyi gerçekleştirmeye yönelik yapılmıştır ve Talat Bey' den geldiği sanılmaktadır. Osmanlı ordusunun Balkanlar' da yenilmesi sonrasındaki ortarn siviller le askerlerin birbirlerine karşı olan tutumlarının yeniden düzenlenmesini gerektirmiştir. Bu da siyasetin orduya girmesi ve askerin açıkça siyasete kanşmasına imkan verdi. "Ortaklık, her iki tarafa da eşit haklar tanıdığı ndan, sivilin, savaş zamanında bile, askerin egemenliği altına girmesi biçimini almadı. Kurulan bu denge sayesindedir ki, Cemiyet orduyu yeni baştan örgiitleyebilecek ve ülkeyi, beklenmedik başanlar göstereceği Birinci Dünya Savaşı'na girebilecek gibi hazırlayacaktı", Bkz., Ahmad, a.g.e., s.267-268. 3 Ali Fethi Bey, öteden beri, temeli laiklik olan bütün reformların çok ateşli bir taraftarı idi. Partiler hakkında görüş alış verişi ve tedbirlerin isabetli ve gerekli olduğuna inanmıştı, Bkz., Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, İstanbul2004, s.395. Özellikle Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşu

Page 11: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

62 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

Aynı şekilde ordu ile siyasetin birbirinden ayniması gereği İttihat ve Terakki' de tartışılan özellikle cemiyetin yönetirnde iyice güçlenmeye başladığı dönemlerde sıkça gündeme gelen bir konu olmasına rağınen bu konuda somut adımı atacak, demokrasiye inancını gösterecek kişi yine Fethi Bey olacaktır.

Gazeteci Hasan Fehmi'nin öldürülmesinden sekiz gün sonra 31 Mart (13 Nisan 1909) Olayı patlak verir. Daha sonra ise İttihatçı terörü yaygınlaşır ve bu kez Sada-yı Millet gazetesi başyazarı Ahmet Samim bir suikasta kurban gider (9 Haziran 1910). İçte çekişmeler, dışarıda savaşlar ve toprak kayıpları yaşanırken ordunun siyasete karışması meselesi iç politik gündemin ilk sıralarını işgal eder. Ordunun politikadan aynştırılmasını hem muhalefet hem de iktidar istemektedir. Fakat İttihat ve Terakki'nin iktidarının orduya dayandığı gerçeği ortada iken Selanik'te toplanan İttihat ve Terakki kongresinde bazı kararlar alınarak askerin politikayla uğraşma devrinin kapandığı ilan edilse de böyle olmamıştır1.

31 Mart Olayında Hareket Ordusu'nda yer alan Mustafa Kemal Bey' e kısa süre sonra Kuzey Afrika' da görev verilir: II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi üzerine Trablusgarp Mebusu Yusuf Şetvan'ın başında bulunduğu bir ayaklanma çıkmışh. İttihat ve Terakki Fırkası bu olayı yerinde incelemek ve bastırmakla Mustafa Kemal'i görevlendirir. Parti merkezi Selanik'e çağrılarak bu görevi kabul etmesi istenir2.

Gerek Trablusgarp gerekse Balkan Savaşları'nda ülkenin başına gelen felaketler karşısında sessizce bir kenarda kalıp kendilerine görev verilmesini beklemeyen bu iki atılgan genç subay cepheye koşarlar. Birbirleriyle iletişim halinde olmayı da ihmal etmezler3.

Bilindiği gibi Osmanlılar Trablusgarp'ta genç subaylar sayesinde büyük bir başarı kazanmak üzere iken Balkan Savaşları patlak verir. Bunun üzerine Mustafa Kemal de derhal Trablusgarp'tan ana vatana dönmek ihtiyacı hisseder. Mısır'a ulaşhğında Kornonova yenilgisini, Selanik'in düştüğünü ve Bulgar ordusunun Çatalca'ya dayandığı haberlerini alır. Avrupa yoluyla ve Romanya üzerinden İstanbul'a geldiğinde durumu duyduklarından daha da vahim bulur. Bahrisefit Boğazı Kuva-yi Müretlebesi Harekat Şubesi Müdürlüğüne tayin edilir. Bu ordunun Erkan-ı Harbiye Reisi Fethi Bey' di. Klsa süre sonra kendisine Bolayır Kolordusu da denilen bir kuvvetin Erkan-ı Harbiye Reisliği de verilir.

sırasında cumhuriyet ve demokrasiye verdiği önemi sık sık dile getirmiştir. Manisa' da halka hitap eden Fethi Bey, burada "Cumhuriyet mefkuresi için çalışıyoruz. Cumhuriyet herkesin hakkı intihabını serbest kullanması, herkesin fikrini serbest söylemesi, herkesin kanaati için serbest mücadele etmesi haklannı Türk milletine temin etmiştir" der, Bkz., Yann gazetesi, 10 Eylül1930. 1 Kabacalı, Bir İhtila!cinin Serüvenleri Doğmayan Hürriyet ve Yanda Kalan İhtila!, İstanbul t.y., s.17-18. 2 Uluğ İğdemir, Yıiiann İçinden, Ankara 1991, s.121. 3 Fethi Bey'in özellikle Trablusgarp Savaşı'ndaki faaliyetleriyle ilgili aynntılı bilgiye Cemal Kutay'ın hazırladığı Üç Devirde Bir Adam'da rastlanmaktadır, Bkz. s.133-140. Oğlu Osman Okyar ve Mehmet Seyitdanlıoğlu tarafından hazırlanan hatıralarda ise Trablusgarp ile ilgili bilgiye rastlanmaz.

-.:· ··. ----.

Page 12: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 63

Bu kolordunun komutanı olmadığından kuvvetleri, ordu komutanı adına Mustafa Kemal idare etmiştir. Edirne'ye ilk giren kıta, bu kplordunun süvari livası idi. Mustafa Kemal Paşa'nın Gelibolu ve Bolayır'daki görevleri Çanakkale Bağazı'nın nasıl savunulacağı konusunda tetkiklerde bulunmasını sağlamıştır1.

5. 31 Mart Olayı ve Babıali Baskını Dolayısıyla Ordu- Siyaset

İlişkilerinin Tartışılması

Kısa bir süre Hareket Ordusu karargahında erkarnharp subayı olarak çalışan İsmet Bey (İnönü) İttihat ve Terakki mensupları tarafından kendilerini eleştiren gazetecilerin öldürülmesi ve öldürenlerin kaçırılması gibi kornitacı adeti olan şiddet hareketleriyle 31 Mart'ın bıraktığı vehim ve şüphenin, siyasi hayatımızı vahim bir şekilde zehirlediğini belirtir. Ayaklanmanın sonucu olan Hareket Ordusu nüfuzu, bir baskı olarak ağırlığını uzun müddet hissettirmiştir. Hareket Ordusu kumandanının Rumeli'deki geniş nüfuzu bütün memleketin askeri hayatında etkisini göstermiştir: "İhtilal hareketinin içinde ve her safhasında bulunmuş olan ileri erkanıharp subaylan bir aradaydılar. Hepimiz bir noktaya samimi ve kesin olarak inanmış bulunuyorduk: Orduyu, mutlaka siyasetten kurtarmak lazımdı. 31 Marttan sonra ilk yapılacak iş buydu. Hareket Ordusu kumandanının itiban ve nüfuzu bütün orduZara böyle bir telkin yapmak için en elverişli unsur kıymetindeydi. Bir gün, bir genç olarak beni masa başına oturttular. Bana bir tebliğ müsveddesi yazmamı söylediler. Sonra hazırladığımı, herkes bir şey ekleyerek ve düzelterek tamamladı. Teklif olarak yazıyı benim Mahmut Şevket Paşa'ya götürmemde ısrar ettiler. Gittim. Mahmut Şevket Paşa yazıyı dikkatle okudu, beğendi, memnun oldu. Önce Rumeli ordulanna selahiyetle ve Anadolu ordulanna bilgi ve telkin olarak tebliğ

edilmesini söyledi"ı.

1909'da Selanik'te düzenlenen İttihat ve Terakki Kongresinde ordunun ve subayların siyasetten ayrılması ciddi bir tartışına konusu olmuştur. Erkanıharp Kolağası Mustafa Kemal Bey subayların görevlerine dönmeleri için ısrarlı bir mücadele açmış, cemiyet azasının endişesine karşı fikrinde ısrar etmiştir.

Nihayet 2. Ordu' da da aynı görüşe inanıldığı ileri sürülmüş ve kongre kararıyla azadan iki subay Edirne'ye gönderilerek Kazım Karabekir' den ve İsmet Bey' den bilgi edinmek istenmiştir. Cemiyetin güvenilir azasından iki emektar Edirne'ye gelirler. Burada İsmet Bey, Mustafa Kemal Bey'in fikrinde ısrar ederek, ordunun siyasetten ayrılmasının mutlaka lazını olduğunu anlatmaya çalıştıklanru, gelen kişilerin inanmış olarak kongreye döndüklerini belirtirken bu kişilerin kim olduklarını söylemez fakat bu olayla ilgili olarak olumlu bir sonuç a1ınmamış olmasına duyduğu üzüntünün ne kadar derin olduğunu ifade eder3.

ı İğdemir, a.g.e., s.325. 2 İnönü, a.g.e., s.58 .. 3 İa.g.e., s.58-59. Konuya 1908 yılındaki kongrede kısaca değinilmiş, sadece 10. maddesinde "Cemiyet ordu ile münasebah tetkik olunarak bir talimatname kaleme alınmışhr'' şeklinde karar alınmışhr, Bkz., Tank Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler İkinci Meşrutiyet Dönemi 1908-1918, C: I, İstanbul 2009,s.97.

Page 13: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

- --,

64 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

31 Mart sonrasında benzer girişimler devam ederken İttihat ve Terakki iktidarına karşı olan muhalefet yükselmekte, rejim karşıtlan özellikle Hürriyet ve İtilaf Fırkası eleştirilerini sıkıyönetim konusunda arttırmaktaydı. Sıkıyönetimin Meclis' e haber vermeksizin uzatılması şiddetle eleştirilmekte, Meşrutiyet'in, Divan-ı Harbi Örfi (Sıkıyönetim Mahkemesi) gölgesinde yaşatıldığı söylenmekteydil.

Oysa İttihat ve Terakki hareketi, başlangıçta çok olumlu ve samimiydi. Ülkeyi Abdülhamid istibdadından kurtarmak, devlete çeki düzen vermek ve halkı bilinçlendirmeyi amaçlıyordu. II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesini sağlamak büyük bir başandır. Ancak, asıl ondan sonra yapılması gerekli olan şeyler yapılamamış, yöneticiler olaylar karşısında ne yapacağını bilerneden bocalamaya başlamışlardır. Bunda belki karşı karşıya gelinen sorunların

boyutlannın da katkısının olabileceği belirtilir. Halk da bu denli özgürlüğe alışkın değildi. İstanbul' da herkes dilediği gibi yazar ve konuşur olmuştu. Savaşlardaki yenilgiler, halkın gereksinmelerini karşılamaktaki güçlükler, muhaliflerin her çeşit propagandalan, halkı İttihat ve Terakki' den uzaklaştırmışh. Yöneticiler bunu anlıyorlar, halkı kazanacak önlemlere başvuracak yerde, sinirleniyorlar, bütün güçleriyle muhaliflere yükleniyorlardı. · Katilleri bulunamayan cinayetler işleniyor, bunlar hep İttihat ve Terakki'nin üstüne yükleniyordu. Bölünme orduya da bulaşmış, Halaskaran2 adında bir grup oluşturulmuştu. Bu kez bölünmeyi önlemek için komitecilik yöntemlerine3 başvurulmuştu. Hüseyin Kamil, "Benim gibi alt düzeyde bulunan, genellikle memur ve subay olduklan için, o yıllarda İmparatorluğun çeşitli uzak yörelerinde görev yapan kişiler, olup bitenleri çok geç ya da hiç öğrenememek durumunda kalmışızdır .... Olup bitenleri benim gibi çok kişinin onaylamadığı bir gerçektir .... Bir çeşit gizli üçlü diktatörlük içinde bulunulduğu bir gerçekti'' der 4•

Haleiskaran Zabitan Hareketi dolayısıyla ordu- siyaset ilişkileri daha öncekilerden farklı bir tarhşma ortamına çekilmişti!. Yeni durumda çok sayıdaki ordu mensubu ilk kez İttihat ve Terakki aleyhine siyasi hayata ağırlığını

1Kabacalı, Bir İhtilalcinin Serüvenleri Doğmayan Hürriyet ve Yanda Kalan İhtilal, İstanbul t.y., s.18. ı Çok zaman geçmeden İtti.hatçı geleneğe uyarak on iki subay Manastır' da dağa çıkar. Küçük rütbeli subaylar Harbiye Nazm Mahmut Şevket Paşa' va tehditvan mektuplar gönderirler. Böylece ordunun politikadan uzaklaşmasına yönelik bir yasa tasarısı hazırlanır. 1912 genel seçimlerini İttihat ve Terakki'nin kazanması hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Bu koşullarda Haziran 1912'de Halaskar Zabitan (Kurtarıcı Subaylar) Grubu kurulur. Kendini cemiyet olarak adlandıran topluluğun kurucusu Gelibolulu Kurınay Binbaşı Kemal (Şenkıl)' dir. Alt düzey rütbeli subaylarıi daha sonralan Prens Sabahattin, Dr.Rıza Nur gibi siviller de katılır. Hazırlanan grup beyannamesinde amaçlannın ülkeyi içinde bulunduğu büyük bunalımdan kurtarmak, gerçek meşrutiyet esaslannın oluşmasını sağlamak olduğunu bildirirler, Bkz., a.g.e., s.18-20. 3 Halaskar Zabitan üyelerinden olan Hasan Vasfi, İttilıat ve Terakki hükümetini düşürmek için çalışmalarda bulunan cuntacılardan biri olarak tutuklanır. Tutukianma süresi içinde, "aramızdan üç kişinin hafiyeleri olduğu belli olmuştu" dediği kişilerden birinin Yüzbaşı Fethi olduğunu söyler ve Fethi Bey'in son günlere kadar komitenin (Halaskar) en güvenilen adaını olduğunu ifade eder, Bkz., a.g.e., s.31-46. 4 Esat K Ertur, a.g.e., s.140-142.

Page 14: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 65

koymuşhır. Bu kez mağdurlar, öncekilerin aksine İttihat ve Terakki muhalifleri değil, İttihat ve Terakki iktidan ve mensubuydular. Daha önce İttihat ve Terakki karşıtlan tarafından ordu-siyaset ve ordu- İttihat ve Terakki ilişkileri hakkında şikayetler dile getirilirken bu kez Hah1skar hareketi sebebiyle İttihatçılar tarafından dile getiriliyordu1. Ordu ile siyaset arasındaki ilişkilerin tartışılması ve ordunun siyasetten ayrışması düşüncesini savunmalarmı, İttihatçıların çoğunluğunun Halaskararı grubuna karşı siyasi bir manevrası olduğu kabul edildiğinde, Mustafa Kemal ve Fethi Bey'in bu fikri politik değil samimi biçimde savunduklan ifade edilebilir.

Bu çalkantılı ortaında Balkanlı müttefikler kendi aralarında anlaşmazlığa düşüp Sırbistan, Yunanistan ve Romanya birleşerek Bulgaristan'a hücum edince Trakya'ya yürümek hiç olınazsa Edirne'yi geri almak için fırsat doğar. Fakat büyük devletler buna razı alınayacaklar özellikle Rusya engelleyecektir. Böyle bir tehlikeyi göze almak için Babıali'yi basmak, belki de Harbiye Nazırını öldürmek söz konusu olacaktır2.

Hükümeti devirmeden önce Talat Bey Gelibolu'ya gelerek Mustafa Kemal Bey'le görüşmüş, daha sonra birlikte Fethi Bey'in yanına gitmişlerdir. Talat Bey kendilerine yine birlikte çalışmayı teklif etmiştir. Talat Bey, İstanbul'a döndükten sonra Ali Fethi İstanbul' da önemli bir olay olacağından hemen gelınesini isteyen bir telgraf aldı. Nazım Paşa'nın öldürülınesi karanna isyan edince yapmayacaklarını vaat etmişlerdi3.

Babıali baskınının gerçekleştiği gün orada bulunan ve olayların başlangıcını gören Mabeyn Başkatibi Ali Fuat Bey (Türkgeldi), silah seslerini işittiğini ve odacıların gelip Harbiye Nazırı Nazım Paşa'nın vurulduğunu söylediklerini bildirir. Ayrıca odacılar, Talat ile Enver Bey'lerin Sadrazarnın yanına gelerek kendisine istifa teklif ettiklerini ve Enver Bey' in istifanarneyi alıp Saraya götürdüğünü haber verirler. Silah sesleri ve gürültüler sona erdikten sonra Sadrazam Kamil Paşa'nın huzuruna çıkar: "Bu aralık Kamil Paşa beni nezdine çağınp 'Enver ile Tal'at geldiler, istifa teklif ettiler. Yazdığım istifanarnede 'dhet-i askeriyyeden vuku bulan teklif üzerine, diye yazmış olduğum halde 'ahali' tabirini de ilfive ettirdiler' dedi ve evvelce kendisine tevdf ettiğim telgraJnfimeyi iade etti"4.

İkinci Meşrutiyet devrinin tanıklarmdan olan Alpay Kabacalı (naını diğer) Hasan Amca'ya göre İttihatçılar Nazım Paşa'nın başkanlığında bir kabine kurmayı planlıyorlardı. Böylece muhaliflerine biraz şirin görünecek bir ekiple ortaya çıkmayı daha elverişli görmüşlerdi. Babıali'yi basmayı, Nazım Paşa'yı öldürmek için değil, Kamil Paşa'yı çekilıneye zorlamak için düşünmüşlerdi. Bu olayda Nazım Paşa' dan yardım umduklan bile akla gelebilir. Bu baskın genel

1 Ali Birinci, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, İstanbul1990, 5.176. ı Atay, a.g.e., 5.82. 3 a.g.e., 5.82-83. 4 Ali Fuad Türkgeldi, Görüp İşittiklerim, Ankara 1987, 5.77-78.

Page 15: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

. .. ,

66 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

merkezin programına uyularak yapılmış olsaydı, belki sonu böyle bitecekti. Fakat İttihat ve Terakki Cemiyeti merkezini Manasbr' dan Selanik' e gönderen, Hareket Ordusu komutanlığını Hüsnü Paşa veya Mustafa Kemal yerine Mahmut Şevket Paşa'ya verdiren, Enver'i, Hafız Hakkı'yı ön plana yükselten gizli kuvvetin istediği olmalıydı ve nitekim öyle oldu. Bu hareketi İttihatçılar . akıllarına bile getirmezden önce görev için uygun bulunan hürriyet kahramanı ı Enver Bey Bingazi'den çağrıldı. Alp ay Kabacalı Enver Bey' in İstanbul' a doğru yola çıkhğı haberini ilk olarak Frankfurter Zeitung gazetesinin verdiğini,

olaydan birkaç gün önce Mahmud Şevket Paşa'run Alman sefaretine giderek Alman elçisi Wangenheim ile iki saat baş başa konuştuğunu söyleyerek "bu kanlı maceraya biraz da ışık serpilmiş olur kanaatindeyim" der ve Alman etkisine işaret eder. Somasında askerin siyasetle uğraşmasının menıleketi balıracağını söyleyip durmuş olan Mahmut Şevket Paşa, Hafız Hakkı Paşa'run peşinde saraya koşarak mührü alır ve sadrazamlık koltuğuna oturur. Bu işe hem İttihatçılar hem de muhalifleri şaşakalırlar1 .

Feroz Ahmad'a göre, Kfunil Paşa'yı yerinden oyuatmayı başaramayan İttihatçılar Harbiye Nazırı Nazım Paşa'ya döner. Brüksel' deki İttihatçılara bir mektup yazan Talat Paşa sonunda bir darbe yapmaya karar verdiklerini belirtir.· Mektupta, önce Nazım Paşa ile görüşerek onu savaşmaya devam etmesi için teşvik ettikleri, Kurmay Başkaru İzzet Paşa gibi deneyimli adamlar, Enver, Fethi, Cemal gibi İttihatçı subaylar kullanmasını önerdiklerini yazıyordu. Fakat Nazım Paşa İttihatçıların yakınlaşma çabalarına cevap vermeyince Mahmut Şevket Paşa, İzzet Paşa ve İttihatçı subayların işbirliğiyle hükümeti devirip yerine geçme teşebbüsleri üzerinde durmaya başlarlar2.

İttihatçı memurlardan Yargıç Hüseyin Kfunil'in bu olay ve somasıyla ilgili görüşleri şöyledir:

"Babıiili baskınında başrolü oynayan Enver Bey (Paşa)3 idi. Gerçekte bu darbenin arkasında İttihat ve Terakki Cemiyeti bulunuyordu. Ancak darbeye karşın, cemiyet doğrudan hükumeti ele almaktan kaçınmış, bir süre daha gölgede kalmayı yeğlemişti. Enver Bey, Sultan Reşad'dan, Mahmut Şevket Paşa'nın aynı zamanda harbiye nazın olmak koşuluyla, sadnazamlığına, İzzet Paşa'nın da başkumandan vekilliğine atandıklanna dair irade elde etmeyi başarmıştı. Kilmil Paşa istifa ederek Kıbns' a gitti. Kimi na::ırlar tutuklandı.

İttihat ve Terakki'nin eylemli olarak yönetimi ele alması, Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi sonucudur. Bunun üzerine Sait Halim Paşa Sadrazam olmuş,

1Kabacalı, Bir İhtilalcinin Serüvenleri Dağınayan Hürriyet ve Yanda Kalan İhtilal, İstanbul t.y., s.175-176. ı Ahmad, a.g.e., s.198. 3 Babıili baskınından sonra Enver Bey hem Paşa hem Harbiye Nazırı olur. 4 Ocak 1914 tarihli gazetelerde Bingazi'deki hizmetlerinderı dolayı zam olunan üç sene kıdemli miralaylığa (albay) ve Balkan Harbi'ndeki fedakarlığmdan dolayı üç sene daha zam ile mirlivalığa {tuğgerıeral) terfi eden Enver Paşa'nın Harbiye Nezareti'ne tayin edildiği haberleri çıkar, Bkz., Atay, a.g.e., s.83 .

------··---:--·- --·· -- ., -·. ·-- --:--..

Page 16: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 67

muhaliflerden bir bölümü kaçmış, bir bölümü asılmış, bir bölümü de genellikle Sinop' a sürülmüşlerdir 1.

Bu gelişmelerin ardından hem ülkenin hem de İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yönetiminde yapılacak ısiahat ve imparatorluğun yeni ideolojik temelli sorunlan 1913' deki İttihat ve Terakki Kongresinde yer almıştır. 20 Eylül 1913' de İstanbul' daki kongrenin açılış nutkunu Ali Fethi Bey okumuştur. Fethi Bey burada İttihat ve Terakki'ye karşı kinci bir hükümetten, İttihatçı aleyhtarlığından, devletin gençler tarafından yönetilınesine karşı gösterilen tepkiden söz ediyordu2.

Enver Paşa'nın Harbiye Nazırlığı'm orduda içine sindiremeyecekler arasında Fethi Bey'in de bulunacağına kuşku yoktur. İttihatçılar onu askerlikten ayırıp genel sekreter yapmayı düşündüler. Fethi Bey'in evine yerleşen Mustafa Kemal Bey, bu yolla bir şeyler yapılabileceği ihtimalini düşünerek kabul etmesinde ısrar etti. Fethi Bey Umum Katip olunca ilk iş olarak İttihatçı fedallerin maaşlarını kesti. Onun komiteellikle hiçbir ilişkisi bulunmaınaktaydı ve partinin parasını onlara yedirmeyeceğini söylüyordu. Kongre yaklaşırken Mustafa Kemal ile Fethi Bey bir nutuk hazırlarlar. Nutkun umumi katip tarafından söylenınesi gerekirken onun söyleyeceklerini tahmin edenler bir oyun düzenleyerek kürsüye çıkmasına fırsat vermezler ve daha yerinden kalkmadan kürsüye çıkan Şükrü Bey (daha sonralan Maarif Nazırı) hazırladıklan nutku okur3.

Fethi Bey'in İttihat ve Terakki merkezinden uzaklaştrrılması çabası için bulunan görevi yani Sofya Elçiliği'ni Talat Bey teklif eder. Fethi Bey, Mustafa Kemal' e kabul etme nedenini söylerken, "Evet, çünkü durum çok önemli imiş. Cemal Paşa ile de görüşmüşler. O beni sever, bilirsin" dediği Cemal Paşa'nın yanına ikisi birlikte giderler. Cemal Paşa da görevin çok öneınli olduğunu tekrarlayarak Mustafa Kemal' e onun da gitmesini, bu sayede gereksiz didişmelerle uğraşmak zorunda kalmayacaklarını söyler. Mustafa Kemal Bey de Fethi Bey ile birlikte bir kenara çekilıneyi kabul ederek ateşemiliterlik görevi ile Sofya'ya gider4.

Böylece Balkan Savaşlan'ndan sonra Mustafa Kemal Sofya Ateşemiliterliği'ne atamr ve Birinci Dünya Savaşı'na kadar bu görevde kalır. Ek

1 Ertur, a.g.e., s.140. 26 Mart'ta Edirne, kahramanca bir savunmanın ardından Bulgar lar' a teslim olur. Mahmut Şevket Paşa hükümeti 30 Mayıs'ta Edirne'yi Bulgarlar'a terk eden banş anlaşmasıru Londra'da imzalar. İttihat ve Terakki muhaliflerinden bir grup bu olayın kamuoyunda yarathğı olumsuz etkiyi hesaba katarak iktidar aleyhine hazırladıklan plan gereği 11 Haziran' da Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'ya İstanbul'da bir suikast düzenleyerek öldürürler. Fakat suikast kamuoyunu İttihat ve Terakki lehin~ çevirir. Bundan yararlanan İttihatçılar geniş bir temizlik hareketine girişerek adeta tek başına iktidara geçerler, Bkz., Okyar- Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.15. 2 Ahmad, a.g.e., s.234. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin 1913 yılındaki kongresinde kabul edilen siyasi programı ve nizamnamesi için Bkz., Tank Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler, C: I, İstanbul 2009, s.140-153. 3 Atay, a.g.e., s.83-84. 4 a.g.e., s.84.

Page 17: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

68 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

olarak Bükreş, Belgrad ve Çetine Ateşemiliterlikleri de uhdesine verilmiştir. Sofya' da iken Kaymakamlığa terfi eder!.

Enver Bey'in yıldırım hızıyla yükselmesi iki üç kişinin tek başına egemen olduğu bir siyasal sistemin kurulmasını getirmiştir. Bu koşullarda İttihat Terakki' deki liberal kanadı temsil eden Mustafa Kemal- Fethi ikilisinin böyle bir i sistemde yer bulamayacakları ortadadır. Fethi ve Mustafa Kemal2 ile arkadaşlıklarını sürdüren Talat Bey ve Cemal Paşa onlar için Enver'in sultasından uzak görevler bulurlar ve böylece Fethi Bey' e Sofya sefirliği, Mustafa Kemal' e de merkezi Sofya olmak üzere Bükreş ve Belgrad Ateşemiliterliği teklif edilir. Yaptıkları politik mücadeleyi kaybettiklerini gören iki arkadaş yeni görevlerini kabul ederler. Böylece Mustafa Kemal bir buçuk yıl, Fethi Bey üç yıl İstanbul siyasetinden ayrı kalacaktır. Kısa sürede Sofya'nın diplomatik ve sosyal hayatının içine girerler. Türkiye' deki ortamdan farklı bu yarı Bablı ortamdan hoşlandıkları, yabancı diplomatlar ve Bulgar sosyetesi ile sık sık görüştükleri görülmektedi.r3.

Birinci Dünya Savaşı'nın çıktığı sırada Sofya' da ateşemiliter olan Kaymakam Mustafa Kemal, devletin savaşın dışında tutulması gerektiğini . düşünmekte ve gerekli kademeleri uyarmaktadır. Hatta Almanlar'la beraber olanların da yenileceğini bildirmektedir. Bütün bu düşünceleri4 dikkate alınmaz. O da böyle bir ortamda Sofya' da kordiplomatik içinde rahat salon hayatı geçirmek yerine cephede rütbesine uygun herhangi bir görev isteğiyle

ı İğdemir, a.g.e., s.325. ı "O, genç Türkler ihtiliil hareketinin, 1908-9 hiidiselerinde önemli rol oynamış ileri gelen bir fizası olduğu lıalde, müstakil gönişü, tenkit rulıu, ve eğilrnek bilmiyen karekterinin mutlak iffeti, onun, en yüksek mesul makamlara çıkmasına, devlet ve millet mukadderahnda hiikim söz salıibi olmasına mani olmuştu. O bu mesul seliihiyetli makama ancak 1918 de geldi. Ve ne yazık ki, geç geldi.", Bkz., Hasan Cemil Çambel, Makaleler Hatıralar, Ankara 1987, s.45. 3 Okyar- Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.17. 4 Mustafa Kemal bu konudaki fikirlerini ve eleştirilerini gerçekçi bir bakış açısıyla sıralarken Türkiye'deki bazı devlet adamlannın buna dikkat etmediğini, devlet adamuun kendi hisleriyle hareket etmesinin felakete yol açacağııu söyler 1·e gerek Bu!g,u-ist,m gerekse :\lmanya'nın durumuyla ilgili olarak yapılması gerekeniere dikkat çeker, Bkz., Afetinan, a.g.e., s.35. "Bulgarlar tarafından, Meriç havzasını yeniden himüyle yönetimlerine geçinnek ve Edirne'yi yeniden zaptehnek gibi dilekler beslenmesi ihtimalleri uzak gönilemezse de, Bulgaristan'ın bugünkü durumu devam eyledikçe, Osmanlı Devletine karşı dostça bir siyaset izlenmesini, yalnız bugünkü hükümete değil, ilerde iktidara gelmesi mu/ı temel olan diğer partilere de gerekli saydınnaktadır. Malinoffun ve muhalif partilerin diğer bazı başkanlannın son seçimler sırasında verdikleri siyasi demeçlerden bu arzettiğim yolda konuştuklan, sözüne güvenilen kişilerce bildirilmiştir. Bununla birlikte, bu gibi sözlere gereğinden çok önem verilmeyerek, dış siyaseti, dış akımlarla değişen Bulgaristan'ın siyasi öğretişi daima göz alhnda bulundurulmak durum ğereğidir. Fikrimce, Edirne'nin gerektiği gibi talıkim edilmesi ve hoş görülemeyecek (küçümsenemeyecek) derecede önemli bir kuvvetin Edirne yöresinde (frakya'da) bulundurulması ve diğer askeri tedbirlerin, Bulgaristan'ın gelecekte alacağı dış siyasetin lehimizde kalması sonucunu verecek en önemli vasıtadır", Bkz., Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk ve Türk-Bulgar İlişkileri (1913-1938), T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Yaym No.16, Ankara 2002, s.163.

Page 18: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 69

Başkumandanlık Vekilliği'ne başvurur ve 19. Tümen Kumandanlığ'ına tayin edilir1.

Bulgaristan' da ateşemiliter olduğu dönemde Mustafa Kemal Bulgar politikasını ve politikacılarını2 da yakından izlemiştir. örneğin Malinoff, Radoslavoff gibi politikacılar hakkında bilgi verir. Malinoff'un zeki, ve değerli bir kişi olduğunu, hükümet başkanı olan Radoslavoff'un Avusturya siyasetini izlediği gürültülü günlerde Kral'ın, Malinoff'u her zaman kabul ederek yumuşak tutumu ve hoşça davramşlanyla idare ettiğini belirtir. Bulgaristan'ın siyasal yapısını, partilerin durumunu de gözlemleyen Mustafa Kemal partilerin her zaman milletin menfaatine hareket ettiğini, memleketin çıkarlan neyi gerektiriyorsa muhalefet de dahil olmak üzere o doğrultuda hareket edildiğini söyler.3

Mustafa Kemal Sofya' daki devlet işlerinin dışındaki özel zamanlarını Fransızca' sını geliştirerek, çeşitli davetiere katılarak geçirmiştir. Falih Rıfkı onun Sofya' daki günlerini şöyle anlatır: "Pek çekici, iyi giyinen, dans eden, içen eğlenen bir erkek güzeli de olduğu için toplantı yıldızlan arasında idi. Çok çeşitli zevkleri olduğu için fikir arkadaşlan, olay ve eğlence arkadaşlan, birbirinden pek farklı idi. Ömrünün sonuna kadar da böyle kalmıştır. Bir değişmez hali toplantı havasına hakim olmuştu. Hırsı ve gururu şüphesiz, hele içtiği vakitler, kıncı denecek kadar sert ve yalçındı. Ordu ve politikada kendinden üstün gördüğü yoktu. Doğrusu bu da doğru idi. Sofya'ya gidinceye kadar daima haklı çıkmıştı. Hiçbir huyu ve davranışı İttihatçı ölçüsüne göre değildi. O devirde yaşama ve onun zevklerini yaratan şeyler, kadın, içki, açık eğlence, dans, jlört, hepsi ayn ayn günahtır. Hiç olmazsa gizli olmalıdır. Kimse görmemeli ve duymamalıdır. Mustafa Kemal'in huyu da gizliliği gurur ezici bulmasi idi. Alıliikın softaca da halkça da aniaşılma ve zorlama sıkı ve baskısına karşı idi"4•

ı Atay, a.g.e., s.94-95. ı Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı'nda Bulgarlar'ın Ruslar'la birlikte hareket etmesi ya da tarafsız kalması için çalışmalarda bulunarı Malirıoff'un, Radoslavoff'un Avusturya siyasetinden ayrılmasına engel alamadığını söyler. Fakat Radoslavoff'un da başarısı devleti körü körüne savaşa sokmayıp Bulgar çıkarları en iyi derecede koruyacak fırsatları kollarnasındandır. Almanların

Avusturya kuvvetlerini takviyesiyle gerçekleşen taarruz sonucunda Sırbistan'ın biivük bir tehlikevle karşılaştıgı anda Bulgarlar'ın bu fırsatı kaçırınaları miiırıkün değildi. Bu durumda Rus taraftarlığı yararlı olmazdı. Bulgar ordusunu, galip Alınan ve Avusturya kuvvetleriyle çarpıştırarak Ruslara yardım etmektense galip ordularıyla beraber yürüyerek vatanı genişletmek daha kolay ve yararlı bir sonuç getirebilirdi. Balkan Savaşları'ndan sonra Sırplar'ın Yunanlılar'la birlikte Bulgaristan'a saldırmalarının sonucu ortaya çıkıruş olan Bulgar milletinin öfkesi de böyle bir hareketi destekleyebilirdi. İşte o zaman bu durumu takdir eden Malirıoff hakikatte durdu. Fakat gerek o gerekse Radoslavof ve Kral, memleketin bu şekilde ulaşacağı başarı ve elde edilecek menfaatler için Almanlar'a ve Tiirkler'e karşı cephe almak gerekirse bu safharun aktörün de Malirıoff olacağını biliyorlardı. Mustafa Kemal, bu gerçeği keşfettiğini ve Bulgar lar' a karşı daima tedbirli olunması gerektiğini, Bulgaristan konusundaki görüşlerini Cemal Paşa'ya Silvan'dan yazdığı mektuplarda ortaya koyduğunu söyler, Bkz., Afetinan, a.g.e., s.34-35. 3 a.g.e., s.25-26. 4 Atay, a.g.e., s.92.

Page 19: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

. .. , .

70 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

6. Mondros Mütarekesi ve Sonrasındaki Çalışmalan

Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla cepheye koşan Mustafa Kemal Bey, Çanakkale Savaşı'nda Anafartalar cephesi komutanı olarak şöhret kazanmış1,

ardından Doğu· ve Filistin cephelerinde yine üstün başarılar elde ederek savaşı Suriye cephesindeki tüm kıtaların, Yıldırım Orduları Grubu Komutanı bir; mirliva olarak olarak bitirmişti. Orduda çok yetenekli ama bir o kadar da kavgacı ve gururlu bir subay olarak ün kazanmışh2•

Bağdat ve dvarını İngiliz işgalinden kurtarmak amacıyla kurulan ve Alman General Falkenhayn yönetimine verilen ordulardan birinin komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa3 bunun esasında yanlış ve gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durum olduğunu Umumi Karargaha ısrarla bildirmiş olmasına rağmen herhangi bir sonuç alamayacağını anlayınca istifasını vererek İstanbul' a dönmüştür. Bu sırada Beşiktaş Akaretler'deki evinde Rauf Bey kendisini ziyaret eder, bazen de o Bahriye Nezareti'ne giderek Rauf Bey'le görüşürlerdi. Bu konuşmalarda savaşın genel idare tarzını şiddetle eleştirirdi. Özellikle Başkumandanlık Vekaleti'ne ve kopyalarını Sadrazam Talat Paşa'ya gönderdiği; tetkiklere ve belgelere dayanan ve memleketin halini belirhnesi bakırnından gerçekten dikkate değer mufassal raporlarını okur, hatalı kararlarla askeri kuvvetlerin israf edildiğini, iaşe kaynaklarının kurutulduğunu, buna da Almanlar'ın oyuncağı haline gelen Enver Paşa'nın sebep olduğunu ısrarla söyler ve bütün bunları düzelhnenin tek çaresinin Başkumandanlıkta değişiklik

yapılmasına bağlı olduğunu ileri sürerdi4.

Ali Fethi Bey için, Almanya ve müttefiklerinin kaçınılmaz sonu belli olmaya başlayınca silahları bırakınayı planlayan Bulgaristan' da görev yapmasının bir anlamı kalmamışh. Sofya'ya giderken Manashr mebusluğundan istifasını

vermişti. Bu kez ülkesinin siyasal yaşamına tekrar katılarak yaklaşan felaketi mümkün olduğunca hafiflehneyi planlıyordu. Bu düşüncelerini açhğı Talat

ı Çanakkale Savaşlan'nın en önemli sonucu Mustafa Kemal'in askeri dehasını ortaya çıkarmasıdır. Mustafa Kemal burada, durumu çabuk kavramak, soğukkanlılıkla doğru karar alabilmek, verdiği kararı cesaretle uygulamak, inisiyatif kullanmak, sorumluluğu üzerine almak gibi üstün komutanlık özelliklerini göstererek savaşın gidisatı üzerinde birinci derecede etkili olmuştur, Bkz., Çanakkale Savaşları Sebep ve Sonuçları Uluslararası Sempozyumu, Ankara 1993, s. 62-63. ı Zürcher, a.g.e., s.207-208. Mustafa Kemal'in Fethi Bey ile iletişimi cephedeyken de kesilmez. Zaman zaman ordunun dururnuyla ilgili yazdığı ve Harbiye Nezareti'ne ve Talat Paşa'ya gönderdiği raporların bir nüshasıru Sofya Elçisi olan Fethi Bey' e de yollarnıştır. Çanakkale Savaşı'ndan sonra dinlenmek üzere birkaç günlüğüne Fethi Bey'in yanına Sofya'ya gittiği bilinir. Dalıa sonra Mustafa Kemal, Veliaht Vahdettin'in Başyaveri olarak Almanya'ya giderken Fethi Bey kendilerini Sofya istasyonunda karşılamış ve Vahdettin' e Bulgaristan hakkındaki raporunu sunduktan sonra kısa bir süre Mustafa Kemal ile görüşebilmişlerdi, Bkz.,Okyar- Seyitdarılıoğlu, a.g.e., s.18-19. Burada Okyar ve Seyitdanlıoğlu tarafından Cemal Kutay'ın hazırladığı Üç Devirde Bir Adam adlı eser referans gösterilmiştir, s.223. 3 VII. Ordu Komutaıu 4 "Rauf Orbay'ın Hatıraları", Hatıralar, Vesikalar, Resimlerle Yakın Tarihimiz, C: II, Sayı: 24, 9 Ağııstos 1962, s.336 .

Page 20: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 71

Paşa' nın İstanbul mebusluğu teklifini kabul ederek 21 Aralık 1917' de Sofya' dan ayrıldı1 .

Savaşın yenilgiyle sona erdiği ve devletin geleceğinin belirleneceği o kritik ortamda Mustafa Kemal birçok tanıdıklarıyla temasa geçiyor, ne saray ne de hükümetten eser kalmamış olan ümitsizlik içinde çareler düşünüyordu. Görüştüğü kişilerin başında Fethi Bey gelir:

"Eski arkadaşım Fethi beyle (Fethi Okyar) günlerce ve gecelerce dertleştim. Benim evimde veya onun apartmanında konuşuyor ve birbirimize aynı şeyi soruyorduk: Ne yapılabilir? Temas ettiklerim arasında eski İttihatçılardan, yahut İtilafçılardan, işgal kuvvetleri ile beraber çalışanlardan birçok kimseler vardı. Her biri ile tamamen başka türlü görüşüyordum. Bunlar dışında pek samimi ve gizli bir temasım da İsmet beyle olmuştur"2.

Bir gün Fethi Bey ve dört müşterek arkadaşlarıyla birlikte, bir hayli tartışmadan sonra, ihtilaci bir komite kurmaya karar verirler ve ihtilalci önlemler düşünmeye başlarlar. Bu önlemlerin içinde padişahı değiştirmek, kabineyi düşürmek, yeni bir hükümet oluşmasrm sağlayarak daha kararlı

hareket etmek çareleri vardı. Başka bir gün de Mustafa Kemal'in Şişli' deki evinde toplarurlar. Fakat bu toplanhda bulunanlardan biri ortaya çıkacak tehlikelere işaret ederek ayrılmak istediğini belirtince Fethi Bey'le göz göze gelen Mustafa Kemal Paşa, bu teşebbüsün sona ermesi gerektiğini söyler ve anlaşıldığı kadanyla bu girişimler sonuçsuz kalır3.

Talat Paşa'nın çekilmesinden sonra Mütareke kabineleri ve Vahdettin bir İttihatçı çoğunluk karşısında kalmış olsalar da bu çoğunluğun İttihatçılığırun bazı özelliklerde kaldığını kabul etmek gerekir. İzzet Paşa Hükümeti'nin kurulması esnasında yani Mütareke' den önce bu çoğunluğun çatladığı görülür. örneğin Doğu vilayetleri mebuslan farklı bir gruplaşına içindedirler. İttihatçıların bir kısmı da Müstakiller adı altmda ayrışına isteğindedirler. Bu sırada Radikal Avam Fırkası kurulmuşhır. İşte bu ortamda Dahiliye Nazırı olan Fethi Bey'in de Hürriyetperver Avam Fırkası adlı bir parti kuracağı söylentisi yayılmıştır. Teceddüd Fırkasz,4 mütarekenin imzalanınasının ardından

kurulmuştu.r5.

Ahmet İzzet Paşa'nın istifasım olumsuz gören Mustafa Kemal Paşa, İstanbul' da hala bir şeyler yapılabileceğini düşünmektey di; " ... ve Jıattii kendisi ile benim ve İsmail Canbulat ve Ali Fethi Beylerin iştirakiyle yeni bir Ahmet İzzet Paşa

ı Okyar- Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.19. 2 Falih Rıfkı Atay, Atatürk'ün Bana Anlathklan Mustafa Kemal'in Ağzından Vahidettin, İstanbul 2005,s.99. 3 Atay, a.g.e., s.99-100. 4 Mütareke sırasında kurulan Teceddüt Fırkası, İttihat ve Terakki'nin devaıru olarak görülmüştür, Bkz., B.C.A., 490.01.63.240.3. s Tarık Zafer Tıınaya, Türkiye' de Siyasal Partiler Mütareke Dönemi 1918-1922, C: II, İstanbul 2008, s.36-37.

Page 21: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

· ... ,

72 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

kabinesi kurmak suretiyle vaziyete bir dereceye kadar hakim olabileceğimizi ileri sürerek, Ahmet İzzet Paşayı bu yola sevk için, ziyaretine gitmemizi istedi. Birlikte gittik, görüştük. İzzet Paşa; arhk iş işten geçtiğini, bugünkü şartlar alhnda böyle bir teşebbüse geçmenin faydasız olacağını uzun uzadıya izahla, mazur görülmesini rica etti"l.

Ekim 1918' de, Ali Fethi Bey (İstanbul mebusu) ve Hüseyin Kadri Bey (Karesi mebusu) tarafından sözü edilen Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası kurulmuştur2• Mütarekenin ilk siyasal partilerinden biridir ve Mebusan kanadı içinde kurulmuştur. Kurucularının tümünün İttihat ve Terakki'nin eski mebusları olmasından ötürü bu partinin niteliklerinin taşıyıcısı sayılabilir. Kısa süre soma kurulacak olan Teceddüd Fırkası ile benzer görüntüdedir. Fakat İttihat ve Terakki Fırkası'nın yasal ınirasçısı değilc:fu3.

Osmanlı Mebusan Meclisi içinde kurulan parti kısa süren hayatı boyunca ülke içinde örgütlenme olanağı bulamamıştır. Bununla birlikte Meclisi Mebusan' da aktif bir rol oynamıştır. Fırka, kurulduğu tarihten Meclis'in feshine kadar İzzet, Tevfik ve Damat Ferit Paşa hükümetleriyle diyalogda bulunmuş, kendi programına uygun bulunduğu gerekçesiyle Ahmet İzzet Paşa kabinesine güvenoyu vermiştir. Zaten partinin kurucularından Fethi Bey, bu hükümetin Dahiliye Nazırı idi4.

Tevfik Paşa kabİnesiyle iyi ilişkiler kurulmamış, kabineye güvensizlik oyus verilmiştir. Fırkanın yayın organı Minber gazetesidir. Fırka, içinden çıktığı İttihat ve Terakki'ye karşıt bir tutum izleyerek, davet edildiği halde İttihat ve Terakki'nin son kongresine katılmamıştır. Fırka hakkında birinci Damat Ferit hükümetince 6 Mayıs 1919 tarihli Meclis-i Vükela kararıyla gerek Hürriyetperver Avam Fırkası gerekse Teceddüd Fırkası'nın yönetim kurullarındaki üyelerinin tümünün feshedilmiş İttihat ve Terakki Fırkası'nın erkan ve üyesi oldukları, bir kısmının tutuklu ve zanlı bulunduğu, her iki partinin sadece isim değiştirerek kuruldukları dolayısıyla İttihat ve Terakki' den farklı olmadıkları ileri sürülerek kapatılmaları kararı alınmıştır. Böylece parti sekiz ay kadar yaşayabilmiştir6.

E. J. Zürcher'e göre, Mondros Ateşkes Antiaşması'nın ardından İstanbul'a gelmiş olan Mustafa Kemal Paşa, kendisini arkadaşı Ali Fethi Bey'in Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası'na yakın göstererek siyasi alanda bir konum elde etıneye çalışmıştı. 1919 ilkbaharında bundan bir netice elde edilerneyeceği

1 Feridun Kandemir, Hatıralan ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay, İstanbul1965, s.30-31. 2 Fethi Bey anılarında bu fırkadan söz etmez. Fethi Bey'in anılarının kaleme alındığı gerek "Üç Devirde Bir Adam", gerekse oğlu Osman Okyar' m Mehmet Seyitdanoğlu ile birlikte hazırladıklan "Fethi Okyar'ın Arulan"nda bu partiden söz edilmediği görülür. 3 Tunaya, a.g.e., s.91. 4 a.g.e., s.92. s Atatürk'ün de Tevfik Paşa Hükümeti'nin düşürülmesinden yana olduğu bilindiğine göre bu konuyla ilgili olarak Atatürk ile Fethi Bey'in ortak hareket ettiği anlaşılmaktadır. 6 a.g.e., s.93-94.

Page 22: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 73

ortaya çıkınca çok sayıda meslektaşının yaphğı gibi o da Anadolu'ya gitmeye karar vermiştirı.

Sahibi ve başyazarının Fethi Bey olduğu "Minber" gazetesinde Mustafa Kemal Paşa da yazılar yazdı: "Fikirlerimizi birlikte neşretmek üzere ben de kendisi ile ortak olmuştum. Gazetenin ne derece başanlı olduğunu bilemem. Herhalde benim bu ilk ve son gazeteciliğim başanlı olmamışhr" 2•

Rauf Bey de Minher'le ilgili şunları söyler: " ... Mustafa Kemal Paşa, Ali Fethi Beyin "Minber" gazetesine ortak olarak, propaganda yolu ile, hiç değilse politikacılar, mebuslar ve ayan azalan üzerinde müessir olarak bir şeıjler yapmak ve iş başındaki Tevfik Paşa kabinesini, mebusan meclisinde edineceğimiz bazı taraftar mebuslara, itimatsızlık reyi verdirerek düşürmek teşebbüsünü ileri sürdü. Ve filhakika Minber Tevfik Paşa aleyhinde şiddetli neşriyat yapmağa başladı. Mustafa Kemal Paşa ile biz de bizzat meclise giderek mebuslar arasında taraftar edinrneğe büyük bir gayretle çalışhk. Fakat bu da bir netice vermedi"3.

önce Cemal Paşa, sonra Enver Paşa ve ardından da Talat Bey' den sacirazama gelen mektuplar ve bu kişilerin ülkeyi terk ehniş olmaları Ahmet İzzet Paşa Hükümetini zor durumda bıraknuş, kalanlarm tutuklanmalarma dair çeşitli fikirler ortaya ahlmışh. Tutuklamalar için çeşitli isimler ortaya ahlır. Bedri, Azmi, Doktor Nazım, Bahattin Şakir, Kara Kemal, Doktor Reşit, Vehip Paşa, Rüsuhi, Ziya Gökalp vb. Fethi Bey tutuklamalara karşı koyar, Merkez Kumandanı bu şahıslarm tutuklanmaları için elinde bir Meclisi Vükela kararı olması gerekti~ söyleyince Fethi Bey böyle bir emir vermeyeceğini ifade eder. Komutan, elinde bir delil olmadan tutuklama yapamayacağını söylemiş diğer yandan Sadrazam daVehip Paşa'nın tutuklanmasına razı olmayınca o zaman için bir şey yapılamayacağı anlaşılmıştı:r4.

Fakat gazetelerin hep bir ağızdan İttihat ve Terakki aleyhindeki yazıları, bu arada fırka genel merkezini suistimallerle suçlamaları Dahiliye Nazırı Fethi Bey'in duruma müdahale etmesini zorunlu hale getirmiştir. Paşalarm kaçmasına karşı tepkiler gazetelerde büyürken Levazımat Umum Müdürü İsmail Hakkı Paşa'nın da kaçhğı haberleri saldırıları iyice arttırır. Kaçışları hükümetin kolaylaştırdığı, kabinedeki İttihatçı nazırlarm yardımıyla olduğu, Ali Fethi Bey'in ise engel olmamasından dolayı suçlu olduğu yolundaki yayınlar alıp yürümüşJ:ürS.

ı Zürcher, a.g.e., s.207-208. ı Atay, a.g.e., s.100. 3 Kandemir, a.g.e., s.31. 4 "Cavid Beyin Hatıralanndan", Hatıralar, Vesikalar, Resimlerle Yakın Tarihimiz, C: II, Sayı: 26, 23 Ağustos 1962, s.397. s Rauf Bey, İttihat ve Terakki Fırkası Umumi Katipliğinde bulunan Fethi Bey'in Fırka ileri gelenlerinin birçok hareketine karşı çıkmış ve kabul etmemiş olmasına rağmen yalnız yetkisi içindeki sorııştıırmalara giriştiğini, genel merkez hesaplarını teftiş için memıırlar görevlendirdiğini, şahsi ve kanıma aykırı muamelelere teşebbüs etmediğini söyler, Bkz., "Rauf Orbay'm Hatıraları", Hatıralar, Vesikalar, Resimlerle Yakın Tarihimiz, C: II, Sayı: 18,28 Haziran 1962, s.146.

Page 23: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

. .. ,

74 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

10 Mart 1919'da İngilizler'in hazırladıklan ve Damat Ferit' e verdikleri otuz alh kişilik listede Fethi Bey'in de adı vardır. Tutuklanarak Bekirağa bölümüne gönderilir. Sürgüne ve ölüme sebep olmaktan suçlu bulunan Talat, Enver ve Cemal Paşa'lann fuarını kolaylaştırmış olmakla suçlanır ve kendisiyle birlikte tutuklu bulunan altmış yedi kişiyle birlikte 27 Mayıs 1919' da İngiltere'nin kolonisi olan Malta Adası'na sürgüne gönderilir. Arkadaşının bu zor günlerinde onu yalnız bırakmayan Mus~a Kemal Paşa, Bekirağa'da kendisini ziyaret edecek ve moral verecektir. Ingilizler'le esir mübadelesi antiaşması yapılır yapılmaz Fethi Bey. en kısa sürede Ankara'ya geçmiş ve Mustafa Kemal Paşa'nın yanına ulaşmıştır. Istanbul Milletvekili olarak aldığı mazbatasıyla Büyük Millet Meclisi'nde göreve başlamış ve Meclis tarafından Dalıpiye Vekaleti'ne seçilmiştir. Bundan sonra da Mustafa Kemal Paşa ile Fethi Bey arasında güvene dayanan yakın çalışma süreci devam edecektirl.

7. Sonuç

1930' da Serbest Cumhuriyet Fırka' sını kurma gibi büyük bir güven isteyen ve sorumluluğu olan bir görevi Atatürk'ün Fethi Bey' e vermesini anlamak için ikisi arasındaki ömür boyu sürmüş ve Serbest Fırka olayında çok gerginleşmiş . bir ilişkinin samimiyetini2 gözden kaçırmamak gerektiğine dikkat çekilir3.

Suriye' de görevde bulunmasından dolayı İttihat ve Terakki'ye daha sonralan giren Mustafa Kemal' e karşı, atak, girgin, gerçekçi, eleştirmekten çekinmeyen, fikirlerini sakınmadan açıkça söyleyen kişiliğinden dolayı Enver Bey ve bazı cemiyet üyeleri tarafından antipati duyulmuştur. Meşrutiyetin ilanının ardından Mustafa Kemal Bey, cemiyetin parti olarak örgütlenmesini ve ordunun siyasetten arındırılmasını, ülkede Türk çoğunluğuna dayanan sağlam bir yönetimin kurulması için gerekli önlemlerin alınması g~rektiğini savunmuş, cemiyet ileri gelenleriyle arası açılmıştır. 22 Eylül1909' da Ittihat ve Terakki'nin Selanik'te yaphğı kongrede bu fikirlerini açıklamış; ordu mensuplannın cemiyetin içinde bulunması halinde millete dayalı bir parti kurulamayacağını, ordunun da zaafa uğrayacağını belirtmiştir. Bu görüş kongrede tartışmalı olarak kabul edilip bazı subaylar istifa ettirilse bile Enver, Hafız Hakkı, Cemal vb. pek çok asker orduda kalmaya ve cemiyelle etkin olmaya devam ettiler. Cemiyet ileri gelenleri seçimlerin yapılıp, cemiyet- hükümet ilişkilerinin belirleneceği bir

ı Okyar- Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.23-25. ı Fethi Bey ile Atatürk arasındaki ilişkiler Serbest Cumhuriyet Fırkası sürecindeki ortamda soğumuş olsa da aralarındaki yakınlıktan dolayı bu durunnın uzun sürmediği, Fethi Bey'in çalışmalarına ve özellikle dış ilişkilerle ilgili görevlerine devam ettiği görülmektedir ve bu çalışmaları ölümüne kadar devam etmiştir. Örneğin, 1 Mayıs 1934 tarihinde Londra'da toplanacak olan "Sınai Mülkiyeti Himaye Birliği" Konferansında Hükümeti temsil etmek üzere Londra Büyük Elçisi Fethi Bey'in görevlendirilmesi kararlaştırılmıştır, Bkz., B.C.A., 030.18.01.02.43.19.10. 22 Haziran'da Montreux'da toplanacak Boğazlar Konferansına gönderilen heyete Londra Büyük Elçisi Fethi Okyar'ın da katılması Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilmiştir, Bkz., B.C.A., 030.18.01.02.66.51.13. Londra Büyükelçisi olan Fethi Okyar, 1939 yılında, Osman Göktürk'ün vefatıyla boşalan Bolu milletvekilliğine oy birliği ile seçilmiştir, Bkz., B.C.A., 030.10.75.497.10. 3 Okyar- Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.l3 .

-- ··. -·-·:-

Page 24: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ 75

dönernde onu İstanbul'dan uzaklaşbrnuşlar, Trablusgarp'taki karışıklıklan düzenlernek üzere gönderrnişlerdirı.

Fethi Bey de her ne kadar İttihat ve Terakki' de aktif olarak yer alrnışsa da ne Osmanlı Devleti'nin savaşa sokulrnasında ne de diğer önemli gelişmelerde İttihatçıların yanında bulunrnarnıştı. Lider kadro tarafından olayların dışında tutulmuş, merkezden uzaklaştınlrnıştı. Fakat savaş sonunda sanki işlerin

tamamen içindeyrnişçesine sorumluluk almaktan kaçınrnarnıştır.

Mustafa Kemal Paşa ile Fethi Bey arasındaki samimi dostluğun

oluşmasında kuşkusuz dönernin olaylannın bu iki insanı birçok noktada karşılaştırması ve kişilik özelliklerinin özellikle inandıklan değerler uğruna hareket etme özelliğine sahip olmalannın yakınlaştıncı unsurlar olduğu

düşünülebilir.

Mustafa Kemal hareketli, heyecanlı, aksiyoner bir karaktere sahipti. Fethi Bey ise Batı kültürünü hazınetıneye çalışan, Fransızca kitap okumaya meraklı, hoşgörülü, sis.ternli ve ihtiyatlı bir kişilikti. Ortak yanlan ise vatanseverlik, Abdülharnid'in istibdat yönetimine karşı olmak, hürriyeti ve Batı kururnlarını benimsernek idi. Farklı taraflan iki arkadaşı birbirine yaklaştırıyor, adeta birbirlerini tamarnlıyorlardı. Aralarındaki dostluk 1908- 1913 yılları arasındaki dönemde, İttihat ve Terakki' de ortak kanadı oluşturrnalanyla güçlendi. Balkan Savaşı sırasında aynı kolorduda görev almaları, 1910' da Fransa' daki rnanevralara birlikte katılmalan aralarındaki yakınlığı arttırdı2•

İttihat ve•Terakki'de Genel Merkez'in Talat, Enver ve Cemal'den oluşan otoriter tavrına karşı çıkrnışlardı. İkisi de askerin politikaya karışrnalannın sakıncalan üzerinde durrnuşlar, yıllık kongrelerde bu tutumu eleştirrnişlerdir. Ancak askerin politikadan uzaklaştırılması fikri Genel Merkez tarafından

özellikle Enver Paşa'nın etkisiyle uygulanrnarnıştJ.r3.

Hem Mustafa Kemal hem de Fethi Bey Babııili baskını ile gerçekleşen askeri darbeyi yanlış görerek eleştirrnişlerdir. Olaydan sonra Edirne'nin Bulgarlar'dan kurtanlması için Erkanı Harbiye'ye sundukları raporda Babııili baskına katılanların cezasız kalmasını protesto etmişlerdir. Edirne'nin kurtanlması için Bolayır Kolordusu'nun Kurrnay Başkanı Ali Fethi ve Mustafa Kemal tarafından hazırlanmış askeri harekat planına karşı İstanbul' da Falu·i Paşa Kolordusu'nw1 Kurrnay Başkanı Enver Paşa'nın hazırladığı plan kabul edilmiştir. Fakat

ı Çanakkale Savaşlan Sebep ve Sonuçlan illuslararası Seınpozyumu, Ankara 1993, s. 56-57. 8 Temmuz 1918'de Mustafa Kemal Paşa'nın, İttihatçılarla ilgili tuttuğu notlar, onlara duyduğu güvensizliği göstermesi açısından dikkate değerdir: "1. Cemal Paşa'nın mevkii, takib ettiği tarz-ı hayatı için menba-z servet. 2. Talat Paşa'nın Cemal Paşa'ya muamele-i biiriddnesi! Sebebi ne olabilir? 3. Enver Paşa bana karşı ne politı'ka takib ediyor. Buna karşı ne karar vermeliyim.? 4. Yenipadişah ne gibi vaziyetler alabilir.?", Bkz., Afetinan, a.g.e., s.54. ı Okyar- Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.13-14. 3 a.g.e., s.14.

Page 25: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

· ... , .

76 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

uygulamada iki kolordu arasında zamanlama hatası ortaya çıkınca harekat başarılı olmamış ve Edirne Bulgarlar'ca zaptedilmiştir. Böylece bir tarafta Mustafa Kemal ile Ali Fethi diğer tarafta Enver arasındaki gizli soğukluk Ocak 1913' de siyasi . ve askeri seviyede tamiri mümkün olmayan anlaşınazlığa dönüşınüştürl.

Her ne kadar Falili Rıfkı, Fethi Bey için, Mustafa Kemal Bey Sofya'ya yanına gittiğinde kendisiyle yakından ilgilenınediğini söyleyerek "Fethi Bey hasisti. Halbuki Mustafa Kemal Ankara' da Kuvay-ı Milliyeye Meclis Başkanı ve sonra Cumhurbaşkanı olunca, Fethi Bey ne zaman gelse ailesi ile beraber kendi evinin bahçesindeki ufak köşkte yatınp kaldınrdı"2 dese de Fethi Bey ile Mustafa Kemal arasındaki yakınlık savaş çıkıp Mustafa Kemal Sofya' dan aynlınca da devam etmiş, Fethi Bey "Vefa hissi, beşeri duygulannın en sağlamlanndan olan değerli

arkadaşım ... " dediği Mustafa Kemal' den vatanın içinde bulunduğu gerçek koşulları öğrenınişf:ir3.

Mustafa Kemal Paşa ile Fethi Bey arasındaki yakın arkadaşlık özellikle İttihat ve Terakki içinde oluşan siyasi yapılanma gereği her ikisinin de dışlanması dolayısıyla daha da artmış, ordu- siyaset ilişkilerine yaklaşırndaki . fikir benzerliği ikisini daha da yakınlaştımuş görünmektedir. Fakat Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki gelişmelere kadar olan süreçte özellikle siyasi anlamda Fethi Bey, Mustafa Kemal Paşa' dan daha ön plandadır. Mustafa Kemal Paşa ise bu dönernde siyasetin neredeyse tamamen dışında bırakılmış4 fakat özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında askeri dehasrm ortaya koyma fırsah bulınasıyla birlikte başanya dayanan şöhreti ülke çapına yayılmışh. Sonrasında ise Mustafa Kemal Paşa askeri ve siyasi lider olarak ön plana çıkacak, Fethi Bey Malta sürgününden dönünce kendisine katılacak ve ilerideki çalışmaları, Serbest Fırka deneyiminde olduğu gibi, çeşitli şekillerde sürecektir.

ı a.g.e., s.14-15. ı Atay, Çankaya, s.91-92. 3 Okyar, Üç Devirde Bir Adam, s.218. 4 Enver'in 1913'ten sonraki kariyeri, İttihat ve Terakki içindeki en kudretli askeri lider özelliklerini yansıtır. Mustafa Kemal, askeri karıadın en yüksek düzeyinde olmasa da seçkin bir üyesidir ve muhtemelen 1913'ten itibaren güçlenen Enver Paşa'nın değil, gücünü gittikçe yitiren Cemal Paşa fraksiyonuna mensuptur. Mustafa Kemal Paşa, ordunun siyasete müdalıalesine sürekli karşı çıkmasına rağmen, özellikle 1915- 1918 yıllan arasmda siyasal faaliyette bulunmuş, Enver Paşa ve Alman darıışmanlannın siyasetini sürekli eleştirıniştir, Bkz., Zürcher, Milli Mücadelede İttihatçılık, İstanbul2010, s.107.

Page 26: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

8. Kaynaklar

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Kaynaklan

B.C.A., 490.01.63.240.3.

B.C.A., 030.10.75.497.10.

B.C.A., 030.18.01.02.43.19.10.

B.C.A., 030.18.01.02.66.51.13.

Kitap ve Makaleler

77

AFETİNAN, M. Kemal Atatürk'ün Karlsbad Hatıralan, Ankara 1991.

AHMAD, Feroz, İttihat ve Terakki (1908-1914), (Çev. Nuran Yavuz), İstanbul t.y.

APAK, R., 1988, "Yetmişlik Bir Subayın Hatıralan", Ankara.

---- 1978, "Atatürk", İslam Ansiklopedisi, C: I, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.

ATAY, F, R., 2005, "Atatürk'ün Bana Anlattıklan Mustafa Kemal'in Ağzından Vahidettin", İstanbul.

----, "Çankaya", İstanbul, t.y.

BAYKARA, T., 2006, "II. Abdülhamid Devri'nin Atatürk'ün de Yetiştiği Ortam Olarak Tahlil~ Denemesi", Atatürk ve XX. Yüzyıl Türk Tarihi Araşbrmalan, İstanbul2006.

Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk ve Türk-Bulgar İlişkileri (1913-1938), T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, No: 16, Ankara 2002.

BİRİNCİ, A., 1990, "Hürriyet ve İtilaf Fırkası", İstanbul.

---- 1962, "Cavid Beyin Hatıralanndan, Hatıralar, Vesikalar, Resimlerle Yakın Tarihimiz", C: ll, Sayı: 26, 23 Ağustos 1962.

CEBESOY, A, F.,---, "Sınıf Arkadaşım Atatürk'', İstanbul t.y.

ÇAMBEL, H, C., 1987, "Makaleler Hatıralar", Ankara.

----, 1993, Çanakkale Savaşlan Sebep ve Sonuçlan Uluslararası

Sempozyumu, Ankara.

ERTUR, E, K., (Haz.),1994,"Tamu Yelleri", Ankara.

İGDEMİR, U., 1991, "Yıllann İçinden", Ankara.

İNÖNÜ, İ., 2009, "Hatıralar", (Haz. Sabahattin Selek), Ankara.

KABACALI, A., ---"Bir İhtilfildnin Serüvenleri Doğmayan Hürriyet ve Yanda Kalan İhtilfil", İstanbul t.y.

Page 27: TÜRK-İSLAM MEDENİYETI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2012_14/2012_14_KOCN.pdf · Meşrutiyet'in iki kez ilan edilmesi, 31 Mart Vakası, Babıali Baskını dönemin en

.. · ... ,

78 Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ

KABACALI, A., (Haz.), 2000, "Talat Paşa'nın Anılan", Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 1. Baskı, İstanbul.

KANDEMİR, F., 1965, "Hatıralan ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay", İstanbul.

KARP AT, K., H.,2010, "Osmanlı' dan Günümüze Asker ve Siyaset", İstanbul.

KOCA TÜRK, U., 2000, "Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1918-1938", Ankara.

KODAMAN, B., ÜNAL, M, A., (Haz.), 1996, "Son Vak'anüvis Abdurrahman ŞerefEfendi Tarihi II. Meşrutiyet Olaylan (1908-1909)", Ankara.

OKYAR, F., 1980, "Üç Devirde Bir Adam, (Haz. Cemal Kutay)/' İstanbul.

OKYAR, O.; SEYİTDANLIOGLU, M., 1999, "Fethi Okyar'ın Anılan Atatürk Okyar ve Çok Partili Türkiye" Ankara.

Rauf Orbay'ın Habraları, Habralar, Vesikalar, Resimlerle Yakın Tarihimiz, C: II, Sayı: 18, 28 Haziran 1962.

Rauf Orbay'ın Habraları, Habralar, Vesikalar, Resimlerle Yakın Tarihiıni.i, C: II, Sayı: 24, 9 Ağustos 1962.

SOYAK, H, R., 2004, "Atatürk'ten Hatıralar", İstanbul.

TUNAYA T, Z., 2009, "Türkiye'de Siyasal Partiler İkinci Meşrutiyet Dönemi 1908-1918", C: I, İstanbul.

---, 2008, "Türkiye'de Siyasal Partiler Mütareke Dönemi 1918-1922", C: II, İstanbul.

TÜRKGELDt AF., 1987,"Görüp İşittiklerim", Ankara.

UNAT, F, R., (Haz.), 1991, "İkinci Meşrutiyetin İlanı ve Otuzbir Mart Hiidisesi", Ankara.

ZÜRCHER, E. L 1996, "Modernleşen Türkiye'nin Tarihi", İstanbul.

---,2010, "Milli Mücadelede İttihatçılık", İstanbul.

Süreli Yayınlar:

Yarın Gazetesi, 10 Eylül1930 .