37
Haziran 2012 Sayı 12 BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Trabzon Yomra Fen Lisesi www.tyfl.k12.tr 2012 21. Yüzyılın ilacı PROPOLİS 2011’den Akılda Kalanlar Her Yönüyle Trabzon Etkinlikleri Varız ki; Çözülür bilimle bu giz. Bu yolun rehberi olsun bize İZ 22 60 32 Eyof 2011 Trabzon 64 Yüz Nakli ve Geleceği 36

Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Haziran 2012 Sayı 12BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ

Trabzon Yomra Fen Lisesi

www.tyfl.k12.tr2012

21. Yüzyılın ilacı PROPOLİS

2011’den Akılda Kalanlar

Her Yönüyle Trabzon Etkinlikleri

Varız ki; Çözülür bilimle bu giz. Bu yolun rehberi olsun bize İZ

22

60

32

Eyof 2011 Trabzon64

Yüz Nakli ve Geleceği 36

Page 2: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Trabzon Yomra Fen LisesiBilim Kültür Dergisi

Haziran 2012 - Sayı 12

SahibiTrabzon Yomra Fen Lisesi Adına

Mehmet Zeki DİKMEN(Okul Müdürü)

Genel Yayın YönetmeniHarun ÜÇÜNCÜ

İnceleme KuruluÜmit HUNUTLU

Osman Nuri TÜRKER

Seçme Düzenleme KuruluOğuzhan KARAKAŞ

Özge SÖNMEZŞafak TÜLEMEZ

ReklamHarun ÜÇÜNCÜOsman ÖZKURT

Ali DEMİRELÖzge SÖNMEZ

FotoğraflarMeryem İPEK

Dergi TasarımHarun ÜÇÜNCÜ

BaskıA Grafik

Editörden

“ Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler, önce onurlarını, sonra özgürlüklerini daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkumdurlar. ”

12. sayımız ile yeniden merhaba sevgili İZ okuyucuları.

10 yıllık serüveninde her sayısıyla kaliteden taviz vermeden bugüne kadar gelen dergimiz bizlere emanet artık. Aylar süren hazırlama sürecinde öğrencilerimizle beraber bir dergiyi çıkarmanın zorluklarını ve engellerini yakından görmüş olduk. Bu nedenle bu sayıya kadar dergimizi hazırlayıp bizlere sunan önceki sayıların dergi editörleri Halim Aytekin ERGÜL ve Ahmet Hamdi ALKAN’a ve emeği geçen diğer tüm öğretmen ve öğrencilere siz okuyucularımızın önünde teşekkür etmek istiyorum. Bu zor göreve talip olup güçlükleri aşarak bizlere onlarca sayıyı kazandırdıkları için.

Bir okul dergisi ne kadar önemli olabilir sizce. Çok mu? Ya da az. Emek harcayanlar için çok kıymetli olduğunu söyleyebilirim. Bunu bu yıl katıldığımız “Her Yönüyle Trabzon” etkinliklerinde mezunlarımızın kendi resimlerini ve yazılarını bulmak için dergimizin sayfalarını ilk günün heyecanıyla çevirmelerinde ve yüzlerindeki tebessümde görmüştüm. Bu bir derginin gücünü ve kıymetini anlatıyordu. Bu nedenle dergimizin öğretmen, öğrenci ve velilerimizin katkılarıyla uzun yıllar devam etmesini umuyorum.

Dergimizi hazırlamaya başladığımız andan itibaren yoğunlaştığımız konu okulumuz oldu çoğunlukla. Bilim-Kültür içerikli dergimizde bilimin yuvası olan bir fen lisesinden bolca sözetmek gerekiyordu. Yıllar sonra dergimizi elimize aldığımızda okulumuzun bu yılları hakkında fikir edinebilelim istedik. İçerik olarak pek sıkıntı çekmedik. Çünkü okulumuz başarılarıyla, hazırladığı projelerle, sosyal ve kültürel faaliyetleriyle dergi içeriği için cömertti bize karşı. Dergiye alamadığımız birçok konu da oldu. Sonraki sayılarımızda bunlara da değinmek istiyoruz.

Yeni sayımızı beğeneceğinizi umuyoruz. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere.

Harun ÜÇÜNCÜ

Genel Yayın Yönetmeni

İZ DERGİSİ

Page 3: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

54 | Haziran 2012 - İz

6 OKULUMUZDAN HABERLER

12 20. DÖNEM MEZUNLARIMIZ

14 BİLİMDÜNYASINDANHABERLER

16 TEKNOLOJİDÜNYASINDANHABERLER

18 2011vE2012YILIPROJELERİ

22 “BİZEHERYERTRABZON”

28 ÜNLÜMATEMATİKÇİLER

30 HERKESBULUTLARDA

32 YÜZYILINİLAcIPROPOLİS

34 FOTOĞRAFÜZERİNE

36 YÜZNAKLİ

38 OYUNDÜNYASI

40 BONSAI

42 TİROİDBEZİvEGUATR

6 14 60

44 TÜRKLERve ANADOLU

46 ERDEMBAŞİLERÖPÖRTAJ

48 BOĞAGÜREŞLERİ

50 ROMEO veJULİET

52 TAGİKHANİYEvile Röpörtaj

54 ÇAĞRISARIGÖZile Röpörtaj

56 TYFL’YEMEKTUP

58 İLGINÇMÜLAKATDIYALOGLARI

60 2011’DENAKILDAKALANLAR

64 EYOF2011’INARDINDAN

68 TIPBÖLÜMÜ

70 BİLGİSAYARINTARİHÇESİ

72 WWW.TYFL.K12.TR

74 KİTAP,FİLM,ALBÜM,WEBSİTESİ

İÇİNDEKİLER

2834

68

16

12

22

64

38

44

46

30

4858

Page 4: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

7

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

6 | Haziran 2012 - İz

2011 Türkiye Liseler Arası Bilgi Yarışması 1.liği

TBMM 23. Dönem Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin’in himayesinde Milli Eğitim Bakanlığı ve Bizim TV(BRTV) tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenen 78 ilin katılımıyla gerçekleştirilen İller Yarışıyor adlı liseler arası bilgi yarışmasında Trabzon’u temsilen yarışmaya katılan okulumuz, yarışmada Tür-kiye birincisi olarak büyük bir başarı elde etmiş ve bir kez daha Trabzon’un gururu olmuştur.

“En son sayının ardından iki yıl geçti. Yeni bir İZ dergisiyle karşınızdayız. Haliyle oku-lumuzdaki haberler de çok. Şimdi bu iki yılda neler olmuş bakalım dilerseniz.“

2011 ÖSYS Türkiye Sekizinciliği

2011 LYS sonuçlarında Uğur Berkay SARAÇ ile MF1 puan türünde Türkiye 11. liği, MF2 puan türünde Tür-kiye 8. liği, MF3 puan türünde Türkiye 10. luğu, MF4 puan türünde Türkiye 11. liği derecelerini elde ederek okulu-muzun başarısını bir kez daha kanıtlamıştır.

2011 YGS Sonuçları

2011 YGS’de öğrencimiz Uğur Berkay SARAÇ YGS1 puan türünde 489,705 puanla Tür-kiye 79. su, YGS2 puan türünde 489,829 puanla Türkiye 72.si ve her iki puan türünde Trabzon 1.si olarak gururumuz olmuştur. Ayrıca öğrencilerimiz Hasan Can BAŞKAYA, Osman MERDAN ve Yusuf YEŞİLde ilk 1000 e girme başarısı göstermiştir.

2011 yılı Tübitak Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştıma Projeleri Yarışması

Okulumuz 2011 yılı Tübitak Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştıma Projeleri Yarışmasına Biyoloji Öğretmenimiz Fatih TUTAL’ın danışmanlığında 6 alanda 13 proje ile başvurdu. Bu projelerden 1 Fizik,1 Biyoloji, 1 Kimya ve 1 Sosyoloji projesi olmak üzere 4 proje Erzurumdaki bölge finallerinde sergilenmeye değer bulundu.

Okulumuz bu projelerden ;

Kimya alanında Ömer Faruk Gurbetoğlu-Yiğit Göktuğ Yavuz’un hazırladığı proje ile ikincilik,

Biyoloji alanında Merve Kurt-Özge Sönmez hazırladığı proje ile üçüncülük,

Fizik alanında Harun AKTAŞ’ın hazırladığı proje ile üçüncülük kazanmıştır.

Projelerde emeği geçen Biyoloji öğretmenimiz Fatih TUTAL ve öğrencilermizi tebrik ediyor başarılarının devamını diliyoruz.

2010 KTÜ Matematik Yarışması

KTÜ de düzen-lenen Matema-tik yarışmasında okulumuz Türkiye genelinde 4. oldu. Yarışmaya katılan öğrencilerimiz : Uğur Berkay SARAÇ,Ahmet Onur AKGÜL,Remzi GÖRÜCÜ

2011 Ecutaturk Eğitim Fuarı

Trabzon’da bu yıl ikincisi düzenlenen Ecutaturk Eğitim Fuarı 6-8 Nisan tarihleri arasında tüm orta ve ilköğretim öğrencileriyle buluştu. Fuara birçok Özel Üniversite ve Trabzon’da bulunan Ortaöğretim kurumları katıldı. Okulumuz, sergilediği projeler, başarı listeleri, tanıtım sunumu, biyoloji materyalleri, dergiler ve broşürleri ile yoğun ilgi gören standıyla fuarda 2 gün boyunca yerini aldı.

2011 Okyanus Kolejleri 3. Fen Bilimleri Proje Yarışması

İstanbul’da 09-10 Nisan 2011 tarihleri arasında düzenlenen Okyanus Kolejleri 3. Fen Bilimleri Proje Yarışmasına okulumuz 3 Biyoloji, 1 Kimya ve 1 Fizik olmak üzere 5 projeyle katılmış olup, yarışma sonunda; Merve Kurt ve Özge Sönmez’in hazırlamış oldukları “Propolis’in Karınca Kovucu Etkisinin Araştırılması” proje Biyoloji dalında Türkiye ikincisi; Pınar Baki ve Dilara Betül Aslan’ın hazırlamış oldukları “Çevremizi kirleten plastik atıklardan ısı yalıtımlı duvar briketi elde edilmesi” proje ile Fizik alanında Türkiye üçüncüsü olmuştur. Danışman Öğretmen Fatih TUTAL ve öğrencilerimizi tebrik eder başarılarının devamını dileriz.

“Hastalık Hastası” adlı Tiyatro Oyunumuz Sahnelendi

Okulumuzun, Edebiyat Öğretmenimiz Osman Nuri TÜRKER danışmanlığında hazırladığı “Hastalık Hasta adlı tiyatro oyunu 8 Haziran 2011 Çarşamba günü saat 19:00 Trabzon Devlet Tiyatrosu Haluk ONGAN Sahnesinde sahnelendi.

Başarıyla sahnelenen tiyatro oyununda öğrencilerimizin performansı çok beğenildi. Özellikle öğretmen taklitleri(Osman ÖZKURT ve müdürümüz Mehmet Zeki DİKMEN)büyük ilgi gördü. Tiyatro oyununda emeği geçen öğretmen ve öğrencilerimizi tebrik eder bize böyle güzel bir gece yaşattıkları için teşekkür ederiz. Tiyatromuzun resimlerine ve vidosuna okul sitemizden ulaşabilirsiniz.

Öykü yazma yarışması

Türkiye Liseler arası 6. “Hişt Hişt, Genç Sait Faik!” Öykü yazma yarışmasında öğrencimiz Cemre YAVUZ’un yazdığı “Kedili, Fareli Unlu Bir Şey” isimli öykü 6.“ HİŞT HİŞT, GENÇ SAİT FAİK!” adlı kitapta yayınlanmaya değer bulundu. Cemre YAVUZ u tebrik ediyor başarılarının devamını diliyoruz.

OKULUMUZDAN HABERLER

Page 5: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

9

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

8 | Haziran 2012 - İz

19. Mezuniyet töreni

Okulumuzun 19. Mezuniyet töreni 09.06.2011 Perşembe günü saat 14:00 da büyük coşku ve katılımla gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan mezuniyet töreni, okul müdürümüz Mehmet Zeki DİKMEN’in konuşması, dönem birincimiz Uğur Berkay SARAÇ’ın konuşması, Yomra Kaymakamı Sayın Osman VAROL’un konuşmaları ve dönem birincisine plaket ve ödül vermesi, Trabzon Belediye Başkanı Sayın Orhan Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU’nun konuşmaları, telgraf ve faksların okunması, bayrak ve flama devir teslim töreni, dönem birincisinin yaş kütüğüne plaket çakması, bilimsel çalışmalar ve çeşitli müsabakalara katılan öğretmen ve öğrencilerimize başarı belgelerinin verilmesi, mezun öğrencilerimize mezuniyet plaketlerinin verilmesi ile devam etti. Mezun öğrencilerin kep atma anı görülmeye değerdi. Son olarak folklor gösterisiyle devam eden tören, proje sergisi ve açık büfe ikramı ile sona erdi.

Mezun olan öğrencilerimizi tebrik ediyor bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyoruz.

Her Yönüyle Trabzon

Okulumuz, Ankara’da bu yıl altıncısı düzenlenen “Her Yönüyle Trabzon” etkinliklerinde Yomra Standındaydı. Tanıtım ve mezun öğrencilerimizle iletişim amacıyla katıldığımız etkinlikler 4 gün boyunca devam etti. Etkinlikliklerde Trabzondaki tüm ilçeler kendi standlarında tanıtımlarını yaptılar. Horon ve kolbasti oynayarak Ankaralılara güzel anlar yaşattılar. 4 gün

Okulumuzdan ayrılan öğretmenler

2011 yılında okulumuzdan ayrılan öğretmenlerimiz için 08.02.2012 Perşembe akşamı saat 18:00 da bir veda yemeği düzenledik. Yemeğe okulumuz öğretmenleri ve ayrılan öğretmen arkadaşlarımızın yanında, Yomra Kaymakamı Sayın Salih ALTUN ve eşi Av. Yeşim Aktürk Altun, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Ayhan HOŞ, Şube Müdürümüz Sayın Aydın KELEŞ’te katıldı. Okul Müdürümüz Mehmet Zeki DİKMEN ayrılan arkadaşlarımıza okulumuza emeklerinden dolayı teşekkür etti. Yomra Kaymakamımız Sayın Salih ALTUN ilçemizde Trabzon Yomra Fen Lisesinin bulunmasının gurur verdiğini söyleyip okulumuzdan ayrılan öğretmen arkadaşlarımıza yeni görev yerlerinde başarılar diledi ve birer plaketle ödüllendirdi. Bizlerde öğretmenlerimize emeklerinden dolayı teşekkür ediyor yeni görevlerinde başarılar diliyoruz.

Öğretmenlerimizin Yeni Görev Yerleri :

• Zekeriya ABANOZOĞLU- Sosyal Bilgiler Lisesi/ Müdür • Hasan BEŞER - Trabzon Fen Lisesi / Müdür

Yardımcısı• İsmail AYTAR - Trabzon Fen Lisesi / Matematik

Öğretmeni• Sinan MOLLAMEHMETOĞLU - Akçaabat Sağlık

Meslek Lisesi / Müdür Yardımcısı• İlhan BAL - Aliye Aşırbaylı Anaokulu / Müdür

Yardımcısı

Tübitak Proje Yarışmalarında Bölge İkinciliği

Okulumuz 10 ilden toplam 90 projenin katıldığı, 43. Tübitak Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması Erzurum bölge elemelerinde , Biyoloji öğretmenimiz Fatih TUTAL rehberliğinde11/A sınıfı öğrencileri Gamze Nur TAŞDEMİR ve Tuğçe AK’ın hazırladığı, “Hemoglobin ve Platinli karışımlar kullanılarak CO (Karbonmonoksit) tutucu duvar boyası yapımı” projesiyle Kimya alanında ikinci oldu. Erzurum Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezinde 23 Mart Cuma günü yapılan ödül töreninde öğrencilerimiz, başarı belgelesi, ikincilik madalyası ve para ödülü ile ödüllendirildi. Öğrencilerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

2004 Mezunlarımızdan Ziyaret

2004 yılı mezunlarımızdan Metin Cudi YARDIMCI, Çağrı SARIGÖZ, Mustafa Onur DEMİREL, Yalçın KALAYCI, Şerafettin Çağlar SEYMEN, İsmail Hakkı ÇELEBİ, Emre ABANOZ ve Umut GÜVERCİN YGS öncesi öğrencilerimize moral vermek ve birikimlerini paylaşmak amacıyla okulumuzu ziyaret ettiler. Mezunlarımız okulumuz konferans salonunda son sınıf öğrencilerimize, mezun oldukları bölümler ve iş hayatı hakkında bilgiler verdiler , üniversite tercihlerinde tavsiyede bulundular. Oldukça faydalı ve eğlenceli geçen sohbetten son sınıf öğrencilerimiz memnun kaldılar. Büyük bir vefa örneği sergileyerek öğrencilerimizle unutamayacakları bir söyleşi yapan mezunlarımıza gösterdikleri duyarlılıktan dolayı teşekkür ediyor, kendileriyle gurur duyuyoruz.

boyunca “Bize Her Yer Trabzon” sözünün hakkı bir kez daha verildi. Trabzona gelemeyen hemşehrilerimizde memleket özlemlerini giderdiler.

Okulumuz adına Okul Müdürümüz Mehmet Zeki DİKMEN ve Bilgisayar Öğretmenimiz Harun ÜÇÜNCÜ ile katıldığımız etkinlerde mezun öğrencilerimizle konuşma fırsatı bulduk. Mezun öğrencilerimizi standda görmek bize ayrı bir mutluluk verdi. Kütük defterlerinde eski fotoğraflarına ulaşan mezun öğrenciler o günleri hatırlayarak duygulandılar. Bu vesileyle etkinlikleri düzenleyen emeği geçen herkese ve bizi standımızda yalnız bırakmayan mezun öğrencilerimize teşekkür ediyoruz. Bir sonraki etkinliklerde görüşmek dileğiyle.

OKULUMUZDAN HABERLER

Page 6: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

BİLİMSEL HABERLERSınıflar Arası Futbol Müsabakalarında Şampşyon 10/C

2011-2012 Eğitim-Öğretim yılı Sınıflar arası halı saha maçlarında şampiyon sınıf 10/C oldu. 19.04.2012 Perşembe günü final maçında 10/C, 11/C sınıfıyla karşılaştı. Maçı 5-4 kazanan 10/C şampiyon oldu. 3. ve 4. lük maçında ise 9/A sınıfını 3-2 mağlup eden 11/A sınıfı 3. oldu. Şampiyon olan sınıfımızı tebrik ediyoruz.

Comenius Projesi

Okulumuzunda ortaklarından olduğu 11 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen Comenius Programı “Naturel Treasures of Europe” projesinin İspanya ve Portekiz’den sonraki üçüncü ayağı 23-28 Nisan 2012 tarihlerinde okulumuzun rehberliğinde Trabzon’da gerçekleştirildi. 8 ülkeden (Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Polonya, Letonya, Slovenya ve Belçika) gelen 18 öğretmen 22 öğrenciden oluşan misafirlerimize 4 gün boyunca Trabzon’un doğal güzelliklerini, kültürünü ve tarihini anlatmaya çalıştık.

Program süresince; Avrupadan gelen öğrenciler ve okulumuz öğrencileri Trabzon doğasındaki bitki türlerini araştırdılar. Uzungölde öğrenciler arasında belirlenen bitki türlerinin bulunup eşleştirilmesi temalı

bir yarışma yapıldı. KTÜ Botanik Anabilimdalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Kamil Coşkunçelebi misafirlerimize Trabzon doğasındaki bitki türleri hakkında bilimsel bilgiler verdi.

Proje kapsamında ayrıca, Akçaabat, Atatürk Köşkü, Ayasofya Müzesi, GülbaharHatun Camii, Trabzon şehir merkezi, forum Alışveriş merkezi, Boztepe, Uzungöl, Sümela Manastırı güzergâhları gezildi ve yabancı misafirlerimize Türk kültürü ve yaşantısı hakkında bilgiler verildi. Öğretmen ve öğrencilerimizin eşlik ettiği misafirlerimizle ülkelerindeki okul yaşantıları, eğitim sistemi ve uygulamaları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. 12 Nisan Cumartesi günü ülkemizden memnun ayrılan misafirlerimiz Trabzon’u, Türk insanını ve misafirperverliğini çok sevdiklerini başka bir fırsatta tekrar gelmek istediklerini belirttiler. Çoğu yabancı misafirimizin ilk olarak geldiği Türkiye’den ve Trabzon’dan memnun ayrılmaları onlar kadar bizleri de mutlu etti.

Basketbolda Şampiyon 12/CSınıflar arası basketbol müsabakaları final maçında 12/C

ile 12/A sınıfları 3 Mayıs 2012 tarihinde okulumuz spor salonunda karşılaştılar. Normal süresi berabere biten birincilik maçını, uzatma atışlarında öne geçen 12/C sınıfı kazanarak sınıflar arası basketbol müsabakalarının şampiyonu oldu. Öğrencilerimizi tebrik ediyor, bu etkinlikte emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.

Futbol ve Voleybolda Birincilik19 Mayıs Atatürk’ü Anma Ve Gençlik ve Spor Bayramının 93. yıl dönümü gençlik haftası etkinlikleri kapsamında yapılan liseler arası futsal ve voleybol turnuvalarında birinci olduk. Başarıda emeği geçen öğretmen ve öğrencilerimizi tebrik ediyoruz.

TYFL, “AYYAR HAMZA” ile güldü...Birbirinden yetenekli oyuncuların bir araya geldiği ti-yatro oyunu beğeni ile izlendi. Süpriz söylem ve anlamlı alıntılarla yorumladıkları oyunu renkli hale getiren oyun-cular büyük alkış aldı. Başta Osman Nuri TÜRKER olmak üzere, rol alan öğrencilerimizi, teknik ekibi ve emeği geçen herkesi kutluyoruz.

TYFL Bilkent Üniversitesi Fizik Olimpiyatlarına 3 öğrenci ile gidiyor.Şükrü Furkan ÖZTÜRK, Harun AKTAŞ ve Taha HACIHASANOĞLU ile temsil edilecek okulumuz böl-genin gururu olmaya devam ediyor.

20. Dönem Mezuniyet Töreni 20. Dönem mezuniyet töreni 30 Mayıs 2012 saat 15:00 okulumuz spor salonunda yapıldı.

11

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

10 | Haziran 2012 - İz

Yeni Binamıza Taşındık

Elde ettiği başarılarla eğitimde bir marka olmayı başaran okulumuz fiziki anlamdaki eksiklerini de yeni taşındığımız ek okul binası, yemekhane ve kapalı spor salonuyla tamamlamış oldu. Her türlü olanağa sahip kampüsüyle başarılarının yanı sıra fiziki imkanlarıyla da ülkemizin en önemli okullarından birisi konumuna gelen okulumuz, Türkiye’nin en iyisi olma hedefine emin adımlarla yürüyecektir. Bu vesileyle yeni taşındığımız ek binamızın hayırlı olmasını diliyor; bu güzel eserlerin okulumuza kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkürü bir borç biliyoruz.

Fatih TUTAL Bakanlık Müfettişliğine atandı

Okulumuzda 6 yıldır görev yapmakta olan Biyoloji Öğretmenimiz Fatih TUTAL, Bakanlık müfettişliğine atandı. Bu vesileyle 11/A sınıfı Fatih TUTAL için yeni okul bahçemizde bir veda etkinliği düzenledi. Etkinlikte öğrenciler Fatih TUTAL’ı çok sevdiklerini, okulumuzdan ayrıldığı için üzüntülü olduklarını fakat yeni görevi için de aynı zamanda sevinç duyduklarını belirttiler. Etkinliğin sonunda çalınan duygusal müzikle de herkesin gözleri doldu. Okulumuzun çalışkanlığı ile medarı iftiharı olan Biyoloji öğretmenimiz Fatih TUTAL’a yeni görevinde başarılar diliyor, okulumuza katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. “TYFL Seni Unutmayacak”

OKULUMUZDAN HABERLER

Page 7: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

51-KÜBRA ANAÇ64-KAZIM MERT KARAKURT66-MUTLU YILMAZ69-ZEHRA HÜSNA ŞANLI70-VECDİ VAHDET CÖMEZ76-PELİN DEMİRAL79-SERTAN KELEŞOĞLU83-KUTHAN ÇİÇEK84-SAİT SAMET AYAZ285-SEYHAN KARA370-MEHMET BEKİR AYDIN397-ŞAFAK TÜLEMEZ400-ALİ TALİP ÖNDER402-TEMUR BABA405-ÖMER BURAK TERZİ409-TAYFUN AYDOĞDU414-BURAK FAZIL PEHLİVAN426-IŞILAY MANZAK460-SEDA HACISALİHOĞLU

49-EZGİ ÇEBİ73-HALE AĞIRMAN74-İLKCAN NUHOĞLU291-GÖKAY DAĞDAŞ315-TUNA HAN SALİH MERAL396-TUĞÇE SOYTAŞ398-MUAMMER KURTULUŞ401-ECE TAŞÇI403-BUĞRAHAN TÜYSÜZ404-SALİH YILMAZ410-YİĞİT GÖKTUĞ YAVUZ411-NAHİDE ERKAYA416-YUNUS EMRE KOCAGÖZ419-MEHMET AKİF UZLU421-YAĞMUR ÇAĞLA REİS422-SİNEM KÜÇÜKMUSTAFA424-OĞUZHAN BAYRAK430-CEMİL BAYKAL431-İNCİ SELİMOĞLU432-ÖMER FARUK GURBETOĞLU434-METEHAN İPEK

65-HALİL İBRAHİM DOKSANOĞLU67-MUHAMMET HALİL BALTACIOĞLU68-EMRE ULUBAY71-ÜNAL ÇAKIR72-ARİF SÜHEYL ÜÇÜNCÜ75-NURBANU ERBAY78-MUHAMMET YAVUZ ÇATAL80-MEHMET BAYRAM ÇAKIR82-AYŞEN KAZAN85-MEHMET AKİF SARAÇ385-SİNAN EKİN DURMUŞ395-MERVE İSKENDEROĞLU399-TANER BİRİNCİ408-FIRATHAN GEDİKLİ413-KEREM AYDIN415-SANİYE ÖZGE ARMUTCU417-CİHAN SEMİZ418-OĞULCAN ŞAFFAK420-YUSUF ALPER BERBER423-ALPEREN BAHRİ SAVAŞKAN425-CEMRE YAVUZ428-FUNDA DENİZ433-FATİH İSKENDER435-ESRA KUDU

12A 12B 12C

13

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

12 | Haziran 2012 - İz

BİLİMSEL HABERLER20. DÖNEM MEZUNLARIMIZ

Page 8: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Arseniği yapıtaşı olarak kullanan bakteri

Herşey belirsiz bir basın açıklamasıyla başladı: “NASA, Dünya-dışı yaşama dair arayışları kökünden etkileyecek astrobiyolojik bir bulguyu tartışmak üzere basın toplantısı düzenleyecek.” Medya ve sanal ortam-da uzaylılarla t e m a s a g e ç i l d i ğ i n i n açıklanacağına kadar uzanan bir speküla-syon dalgası hakim olsa da gerçek tamamen dünyaya aitti. Araştırma ekibinden Felisa Wolfe-Simon’un Kasım ayında yaptığı açıklama, Kaliforniya Mono Gölü’nde yaşayan bir bakteri türünün, laboratu-var şartlarında DNA’sındaki fosfor elementi yerine canlılar için zehirli olan arseniği bağlayabildiği şeklindeydi. Bulgu bilimsel açıdan büyük öneme sahip olsa da sonuçların geçerliliğine yönelik şüphelere ilişkin tartışmalar bilim gündemini meşgul ediyor.

Eyjafjallajökull patlaması20 Mart 2010 tarihinde, yarattığı etkiden daha ilgi çe-

kici ismiyle İzlanda’daki Eyjafjallajökull Yanardağı faali-yete geçti ve 250 milyon metreküp külü atmosfere yaydı. 14 Nisan’daki ikinci patlamayla birlikte özellikle Avrupa üzerinden geçen uçuşlar iptal edildi. Bu tip volkanik faa-liyetler oldukça yaygın olmasına karşın önemli bir hava yolu üzerinde meydana gelmiş olması ve ismi nedeniyle dikkat çekiciydi.

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı nihayet

Avrupa Nükleer A r a ş t ı r m a Merkezi’ndeki (CERN) Büyük Hadron Ç a r p ı ş t ı r ı c ı s ı ’ n ı n çalışmasıyla birlikte g e r ç e k l e ş t i r i l e n deneyde elde edilen 38 adet anti-hidrojen atomu, üzerinde yeterince gözlem yapılacak bir süre boyunca, yani saniyenin onda birinde, belirli bir ortamda tutularak (hapsedilerek) incelendi. Bu anti-madde atomları üzerinde yapılan gözlemlerin, evrenin ortaya çıktığı Büyük Patlama’dan sonra anti-maddeye ne olduğunun anlaşılmasına ışık tutması bekleniyor. CERN’de yürütülen ve sicim kuramının bazı biçimlerinin test edildiği deneyde oluşabileceği öngörülen minik kara delikler, kamuoyunda tartışma başlatmıştı. Deney sonuçları, bu tip karadeliklerinin herhangi bir şekilde oluşmadığını ortaya koydu ve kaydedilen 7 trilyon elektro voltluk kütlesel enerjiye sahip çarpışmalar sırasında, mikroskobik karadeliklerin varlığına ilişkin hiçbir veri kaydedilemedi. Böylece farklı boyutların varlığını öngören bir dizi teorik model en azından bu enerji düzeyi için yanlışlanmış oldu.

Derin karanlığın yaratıklarıTeuthidodrilus samae bilimsel adındaki bu on ‘kollu’ deniz solucanı, Endonezya açıklarında yürütülen bir ekspedisyon sırasında yüzeyin 3.000 metre altında keşfedilen onlarca yeni canlı türünden bir tanesi.

Farelerde yaşlanma durduruldu

ABD’de Mayo Klinik’teki bilim adamları, yaşlılık nedeniyle derinin kırışması ve kataraktı farelerde önledi.

J. M. Van Duersen ve ekibi yaşlanma hücresi denilen “senescent” hücrelerini farelerden uzaklaştırdı. Yaşlanma hücrelerinin katarakt veya dejenere eklemlerde (artrit) biriktiği biliniyor ama zararı bilinmiyordu.

Van Duersen, bu hücrelerin çevrelerindeki dokulara zarar verdiğini buldu.

Farelere verilen özel bir ilaçla yaşlanma hücreleri, kendi kendilerini yok etti.

İlaçla yaşlanma hücreleri uzaklaştırılan farelerde, katarakt gelişmedi ve normal farelere oranla daha uzun süre koşabildiler. Normal farelerde yaşlanma nedeniyle derideki yağ hücreleri azalınca derileri kırıştığı halde yaşlanma hücreleri uzaklaştırılan farelerde kırışıklık olmadı. Detaylı araştırmalardan sonra insan deneylerine başlanacağı açıklandı.

Alzheimer hastalığını durdurabilecek önemli gelişmeİngiltere’de Pro-fesör J. Collinge ve ekibi, Alzheimer hastalığını durdu-rabilecek bir keşif yaptı. Collinge bir beyin hastalığı olan CJD’nin te-davisi için iki an-tikor geliştirdi. Bu antikorların, Al-zheimer hastalığına etkisini incelemek için farelerde denediler ve hastalığın durduğunu buldular.Hastalarda “amiloid beta” proteini, beyinde sinir hücrelerine bağlanır ve sinir hücrelerinin haberleşmesini engelleyerek hafıza kaybına neden olur. İngiltere’de geliştirilen antikorlar bu zararlı amiloid proteinlerini bloke ederek farelerde hastalığı durdurdu. İnsan deneylerinin uzun süreceği açıklandı.

Evrende dünya benzeri gezegenler bulunduABD’nin Kepler uzay teleskopu evrende dünya benzeri gezegenler buldu. NASA’nın 2009’da uzaya gönderdiği teleskopun bulduğu gezegenlerden 10’u dünyaya yakın boyutlarda ve kendi güneşleri etrafında dönüy-or.Gezegenlerde su ve oksijen içeren atmosfer varsa oraya ulaşan insanların normal yaşam sürdürmesi mümkün olabilir. Yıllardır gelecekte insanların yaşamını sürdürebileceği gezegenler aranıyordu.Kepler, dünya benzeri ilk gezegenleri buldu. Kepler-22b adlı gezegen hakkındaki bilgiler 5 Mart 2011’de açıklandı. Kepler-22b dünyaya 600 ışık yılı uzakta, çapı dünyanın 2,4 katı ve güneşi etrafında 290 günde bir tur atıyor. Atmosferi varsa yüzey sıcaklığı 22°C yok ise -11°C olarak hesaplandı. Bu gezegenlerden hangisinde yaşanabileceğini öğrenmek yıllar sürecek.

BİLİMDÜNYASINDANHABERLERBeynin gökkuşağı haritası

Bilim insanları, yeni bir görüntüleme tekniği ile insan beyninin gökkuşağına benzeyen sinir kor-donu haritasını ortaya çıkarmayı başardı.

Science dergisinde yayımlanan araştırmada, ‘difüzyon spektrum görüntüleme’ tekniğiyle beynin kıvrımları içinde yatan sinir kordonlarının geometrik yapısı tespit edilmeye çalışıldı.

Kullanılan teknikte, beyin sıvısının sinirler ve sinir etrafındaki hareketleri belirlendi. Ortaya çkan görüntü, bilim insanlarının beklediğinin aksine çok daha düzenli ve basit bir yapıyı gözler önüne serdi.

Ali VEREP / 11-A

15

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

14 | Haziran 2012 - İz

Page 9: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

TEKNOLOJİDÜNYASINDANHABERLEROdaklama geçmişte kaldı artık ışık alanı kamerası var

Dijital kameralar ilk kez satışa sunuldukları doksanlı yılların başından bu yana çok gelişti. Gitgide küçülen daha güçlü sensorlar ve işlemciler sayesinde kameralar farklı görünümler kazandılar. Fakat bu değişimler Lytro’nun ışık alanı (light-field) kamerasındaki yeniliklerle karşılaştırıldığında önemsiz kalıyor.

Bildik diğer “doğrult ve çek” kameraların aksine Lytros’un küçük dikdörtgen bir gövdesi var. Kameranın elden kaymaması için gövdenin yarısı lastikle kaplanmış. Gövdenin bir ucunda objektif diğer ucunda ise küçük bir dokunmatik ekran bulunuyor. Ve kullanımı son derece kolay: açma/ kapama tuşu ve deklanşör dışında sadece optik 8xzum için bir ayar var.

Karala, not al ve kaydetYaratıcı fikirlerini kâğıda karalamaya alışık olanlar artık bu notları

kaybetmeyecekler. Wacom Inkling olarak isimlendirilen “karala-kaydet” sistemi kâğıda yazılan veya çizilen her bilgiyi kaydediyor. Sistem iki parçadan oluşuyor: her türlü defter veya benzer düzleme iliştirilebilen klips şeklinde bir sensor ve bir kalem. Hareket eden kalemden yayılan sonar benzeri atımlar klipsteki iki mikrofon tarafından algılanıyor. Klipsin işlemcisi devamlı olarak kalemin konumunu saptayıp, kaydediyor. Kalem aynı zamanda basınç verilerini de klipse gönderiyor. Bu da sisteme hatların kalınlığını ayarlamaya izin veriyor. Sistem USB ile bir bilgisayara bağlandığında, çizimleri JPEG veya PDF olarak aktarıyor veya yayımlanabilecek dosyaları doğrudan doğruya Adobe Illustrator çizim programına veya diğerlerine aktarıyor.

Dokun ve hissetFin Senseg şirketi kullanıcılara ekran üzerindeki görüntülere

sadece dokunmaya değil hissetmeye de izin veren bir teknoloji geliştirdi. E-Sense teknolojisinde “tixel” olarak isimlendirilen dokunılabilir piksellerden yararlanılıyor. Bir desene dokunduğunuzda bu alan cildinize elektrik akımları göndererek o desenin bir kopyasını duyu olarak bey-ninizde oluşmasını sağlıyor. Bu şekilde dokuduğunuz desenleri aynı zamanda hissedebiliyorsunuz. Teknoloji gerçek bir klavye hissi veren uygulamalar ve daha gerçekçi kullanıcı arayüzleri gibi birçok alanda kullanılabilecek.

Futbol oynayarak enerji üretmekFikir gerçekten de dâhice. Futbol topu

içindeki enerji depolama sistemi, her vuruşla, her yuvarlanış ve fırlatılışla yani topun her türlü hareketiyle şarj oluyor. Bu enerji daha sonra örneğin bir LED ampulün enerjisini karşılıyor. Üç saatlik ışık için on beş dakikalık futbol oyunu yeterli olmakta. İki eski Harvard öğrencisi tarafından geliştirilen ürünün amacı, elektriğe ulaşılamayan veya zor ulaşılan ülkelerde hayatı kolaylaştırmak.

Cilt hücreleri spreyle büyüyor

Kötü bir yanığın ardından cildin iyileşmesi gerekir, ama cildin herhangi bir yerden gelmesi gerekiyor. Bu konuda işte Avita firmasının ReCell Spray-On-Skin solüsyonu imdada yetişiyor. Çünkü bu solüsyon hücrelerin hızla büyümesini sağlıyor. Cerrah hastanın sağlıklı cildinden bir parça alarak bunu ReCell’in sıvı süspansiyonuna yerleştiriyor. Sadece yirmi dakika sonra hücreler, örnek parçanın seksen katı büyüklüğündeki bir alana püskürtülerek, hücrelerle birleşip, tedavi edecek kadar çoğalmış oluyorlar.

Dünyanın en hafif malzemesiABD’de bir grup mühendis

dünyanın en hafif malzemesini üretti.

Kaliforniya Üniversitesi, HRL Laboratuarları ve Kaliforniya Teknik Enstitüsü’nün ortaklaşa yaptığı araştırmanın sonuçları Bilim dergisinin son sayısında yayınlandı. Malzeme “muazzam bir enerji soğurma kapasitesine” sahip...

Araştırmacılar plastik köpük-ten 100 kez daha hafif olan bu malzemenin yeni nesil batary-alar, amortisörler, ısı ve ses yalıtımı gibi pek çok alanda kullanılabileceğini söylüyor.

Güvenli ısınmaÜlkemizde her yıl soba faciası

yüzünden yüzlerce kişi yaşamını yitirmekte. Amerika’da ise her yıl ısıtıcılar yüzünden 20.000’e yakın konut yanıyormuş. Dyson firması bu nedenle güvenli bir ısıtıcı üretti. Dyson Hot çok daha hızlı ısıtmasıyla da dikkat çekiyor. Yalıtımlı bir kaplama, ısıtıcının seramik ısıtıcı elemanlarını aletin dış kenarlarından ayırarak onları soğuk tutuyor. Ek güvenlik, ısıtıcının verimini etkilemiyor.

Yargıda bir ilk: Facebook hesabına el koyuldu

Almanya’da bir yargıç internet hukuku alanında önemli bir karara imza attı. Yargıç, delillere ulaşmak için soygun yapmakla suçlanan bir şüphelinin Facebook hesabına el koydu.

20 yaşındaki bir gencin Facebook üzerinden aldığı bir mesajla edindiği bilgiler yardımıyla soygun yaptığı iddia ediliyor. Davanın görüldüğü Reutlingen Asliye Ceza Mahkemesi yargıcı, kanıtlara ulaşmak için davacının Facebook hesabına el konulmasına karar verdi.

Hukukçulara göre bu tarz bir ceza muhakemesi daha önce Almanya’da görülmedi. Yargıcın Facebook’ta paylaşıldığı iddia edilen bilgilere ulaşmayı başarıp başaramayacağı henüz bilinmiyor. Ancak başarması halinde sosyal paylaşım sitesinin, gelecekteki birçok yargılama sürecinde büyük bir rol oynayabileceği belirtiliyor.

Suçlular Facebook ile AranacakAlmanya’nın Aşağı Saksonya eyaleti polis teşkilatı, suçluları

yakalamak ve kayıp kişileri bulabilmek amacıyla yakında Facebook’u kullanmaya başlayacak. Ancak proje, veri güvenliği nedeniyle eleştiri alıyor.

Tweetler dersin bir parçası oldu

Almanya’da bir medya bilimleri profesörü, derslerde amfi duvarına öğrencilerinin ders hakkındaki tweetlerini yansıtıyor.

Trier Üniversitesi medya bilimleri dalı öğretim üyelerinden Prof. Hans-Jürgen Bucher, “Dijital medya sayesinde öğrenciler doğrudan derse katılabiliyor” diyor. Öğrencilerin isimlerinin görülmediği duvarda, bazen ders hakkında bir soru, bazen de yorum ya da kitap ve makale önerileri yer alıyor. Ara sıra tweet duvarına göz atan profesör, sorulara yanıt veriyor. Bucher, “Bu söz almaktan çekinen öğrenciler için çok iyi bir yöntem. “ diyor.

Ali VEREP / 11-A

17

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

16 | Haziran 2012 - İz

Page 10: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

PiCEA ORiENTALiS (DOğU LADiNi)’ DE GÖRÜLEN DALLANMA FRAKTALi

(BİYOLOJİ)

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLARELIF NAZ SANCARNUREFŞAN AVCI

PROJENİN AMACIBu çalışmada; arıların kendi kovanlarını ortamdaki haşerelerden korumak amacıyla ürettiği propolisin, karıncaların besinlerden uzaklaştırılması amacıyla kullanılıp kullanılamayacağı incelenecektir.

2012 Doesef Proje Yarışmaları Teşvik Ödülü

Cyclamen coum MİLLER. (SİKLAMEN) BİTKİSİNDEN ORGANİK SABUN ELDE EDİLMESİ

(KİMYA)

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLARÖMER FARUK GURBETOĞLU

YİĞİT GÖKTUĞ YAVUZ

PROJENİN AMACIGünümüzde temizlik amacıyla kullanılan sabun-

lar ve benzeri temizleyiciler içerdikleri kimyasal mad-delerden dolayı hem insan sağlığına hem de atık olarak bırakıldıkları doğaya büyük zarar vermektedir.

Bu çalışmada tamamen doğal yollarla yetişen bir bitki olan Siklamen’in temizleyici özelliğinin olmasından yola çıkılarak organik bir temizleyici olan sabun üretilmesi amaçlanmıştır.

2011 Tübitak Araştırma Projeleri Bölge Finali İkinciliği

UÇUCU SiViLARDAN YARARLANARAK TERMİK SANTRALLERDE ENERJİ VERİMİNİN

ARTTiRiLMASi (FİZİK)

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYAN

HARUN AKTAŞ

PROJENİN AMACI Termik santrallerde uçucu sıvı kullanılarak hi-

drojen bağlarına giden boşa enerjinin harcanmasını engellenmek ve gereken enerjinin azaltılmasıyla güneş enerjisini termik santrallerde kullanmak amaçlanmaktadır.

2011 Tübitak Araştırma Projeleri Bölge finali Fizik alanı üçüncülük

PROPOLİSİN KARiNCA KOVUCU ETKİSİNİN İNCELENMESİ

(BİYOLOJİ)

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLARÖZGE SÖNMEZ & MERVE KURT

PROJENİN AMACIBu çalışmada; arıların kendi kovanlarını ortamdaki haşerelerden korumak amacıyla ürettiği propolisin, karıncaların besinlerden uzaklaştırılması amacıyla kullanılıp kullanılamayacağı incelenecektir.

2011 Tübitak Araştırma Projeleri Bölge Finali 3. lüğü

Okyanus Kolejleri 3. Fen Bilimleri Proje Yarışması Türkiye 2.liği

FUTBOLUN BİREYİN SOSYAL HAYATi VE AİLE BİREYLERİ ARASiNDAKİ İLİŞKİLERE

ETKİSİNİN İNCELENMESİ (TRABZON ÖRNEğİ) (SOSYOLOJİ)

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLAR

AYŞEN KAZANMERVE İSKENDEROĞLU

PROJENİN AMACI

Günümüzde bir spor dalı olmaktan öteye gi-derek hayatımızın hemen hemen her alanında karşımıza çıkan futbolu sosyal açıdan ele almak; fut-bolun bireyleri ve özellikle aileleri ile ilişkilerini ne yönde etkilediğini saptayabilmek bu projedeki amacımızdır.

2011 Tübitak Araştırma Projeleri Bölge finali Sosyoloji alanı üçüncülük

2011vE2012YILIPROJELERİ

HEMOGLOBiN VE PLATiNLi KARiŞiMLAR KULLANiLARAK CO (KARBONMONOKSiT)

TUTUCU DUVAR BOYASi YAPiMi (KİMYA)

DANIŞMAN ÖĞRETMEN

FATİH TUTAL

HAZIRLAYANLARGAMZENUR TAŞDEMİR & TUĞÇE AK

PROJENİN AMACIBu çalışmada; arıların kendi kovanlarını ortamdaki haşerelerden korumak amacıyla ürettiği propolisin, karıncaların besinlerden uzaklaştırılması amacıyla kullanılıp kullanılamayacağı incelenecektir.

2012 Tübitak Araştırma Projeleri Bölge Finali 2. liği

2012 Doesef Proje Yarışmaları Teşvik ödülü

BAKiR(Cu),BAKiR OKSiT (Cu2O) VE TUZLU SU KULLANiLARAK DAHA HESAPLi GÜNEŞ

HÜCRESi YAPiMi(FİZİK)

DANIŞMAN ÖĞRETMEN

Özcan ÖZDEMİR

HAZIRLAYANLAROğuzhan KARAKAŞ, Ali VEREP, Tolga AKAYDIN

PROJENİN AMACIGünümüzde giderek önem kazanan güneş enerjisinden toplumun daha fazla faydalanması için yüksek maliyetli güneş hücrelerine alternatif olarak daha hesaplı güneş

hücresinin araştırılması amaçlanmıştır.

SU VARSA HAYAT VAR, SU VARSA ENERJİ VAR; ENERJİ Mİ HAYAT Mi?

DANIŞMAN ÖĞRETMEN

FATİH TUTAL

HAZIRLAYANLARFatmanur GEDİKLİ

Meryem İPEK

AMAÇRize- İkizdereVadisi’ndeki faaliyete

geçen ve yapılması planlanan Hidroelektrik Santralleri (HES) nin insan hayatı ve doğal yaşam üzerindeki olumsuz etkileriyle eko-nomik hayata olan katkılarının –İkizdere vadi-si üzerindeki HES projeleri örnek alınarak-incelenerek karşılaştırılması.

19

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

18 | Haziran 2012 - İz

Page 11: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Plantago major ( DAMAR OTU )BİTKİSİNİN ANTİBAKTERİYEL AKTİVİTESİNİN

ARAŞTiRiLMASi

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLARFIRATHAN GEDİKLİM. BAYRAM ÇAKIR

PROJENİN AMACI:Bu çalışmada Plantago major (damar otu)

bitkisinden elde edilen ekstrelerin antibakteri-yel aktiviteleri disk difüzyon metoduna göre, özellikle her biri ayrı bir hastalığın etkeni olan Staphylococcus aureus, Salmonella typhimirium, Enterococcus faecalise ve Proteus vulgaris bak-teri kültürlerine karşı test edilerek bu mikroor-ganizmalara karşı bir antibakteriyel etki gösterip göstermediğinin araştırılması amaçlanmıştır.

Çalışma sonunda olumlu bir sonucun çıkması durumunda bu bitkinin endüstride ve de özellikle sağlık sektöründe antibiyotik ilaç olarak kullanımının yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır.

LABADA (Rumeoc patienta) BİTKİSİNİN iSiRGAN OTUNUN (Urtica dioica) YAKiCiLiği

ÜZERİNE ETKİSİ

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLAREmre ULUBAY

Ünal ÇAKIR

PROJENİN AMACITrabzon’un Sürmene ilçesinde ısırgan

otu yakmalarında labada bitkisi yaygın olarak kullanılmaktadır. İnsanlar labada bitkisinin suyunu çıkararak ısırgan otunun yaktığı böl-geye sürmektedir. Bu çalışmada labada bitki-sinin ısırgan otu yakmalarında kullanıldığında gerçekten etkili olup olmadığı test edilmek

amaçlanmıştır.

SAYiDAN SONUCA

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYAN

Şafak TÜLEMEZ

PROJENİN AMACI Herhangi sayıda nesne ve her nesnenin han-

gi olayla ne kadar sayıda karşılaştığı verildiğinde nesneler arasındaki olayların sonuçlarını veren bir yöntem bulmak ve bunu bir bilgisayar yazılımı geliştirerek uygulamak.

TRABZON MERKEZ İLÇEDEKİ HAVA KİRLİLİğİNİN SOLUNUM SİSTEMİ HASTA-

LiKLARi ÜZERİNE ETKİSİ

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLARÖ. FARUK BAYRAKTAR

ARTUNER VARLIBAŞ

PROJENİN AMACIBu projede Trabzon Merkez Bölgesinde bu-

lunan ev ve fabrika bacalarından çıkan SO2 ve PM (partikül) maddelerin bu bölgede yaşayan insanların sağlığı üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler araştırılmış ve bu duruma sebep olan hava kirliliğinin en aza indirilmesi amaçlanmıştır.

ACER TRAUTVETTERiMEDV. (KAYiN GÖVDELi AKÇAAğAÇ) ODUNUNUN ANATOMiK ÖZEL-LiKLERi VE BU ÖZELLiKLERiN YAŞLA iLiŞKiSi

DANiŞMAN ÖğRETMEN

FATİH TUTAL

HAZiRLAYANLARHALİL İBRAHİM DOKSANOĞLU

MUHAMMET HALİL BALTACIOĞLU

AMAÇBu araştırmada Acer trautvetteriMedv. (Kayın

Gövdeli Akçaağaç) Odununun Anatomik yapısı ve bu yapıyı oluşturan elemanların özelliklerinin be-lirlenmesi ve bu özelliklerin yaşla ilişkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır.

2011vE2012YILIPROJELER

İNSANLARDA FARKLI EL TERCİHİNE GÖRE KOR-PUS KALLOZUM ALANI İLE AKICI ZEKA İLİŞKİSİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLARIŞILAY MANZAKSEYHAN KARA

PROJENİN AMACI

Araştırmalarda değişen el tercihlerine bağlı olarak beynin anatomik ve işlevsel farklılıkları olabileceği fikri ortaya atılmıştır. Popüler olarak bi-linen, solak bireylerin görsel ve işitsel işlevlerde (örn. sanatsal faaliyetler) avantajlı olduğu; diğer bir ifade ile yatkın olduğu belirilmiştir. Bu çalışmada ise değişen el tercihine göre insanlarda mental fonksiyonların önemli bir belirleyicisi olan akıcı zekanın oluşumunda rol oynadığı düşünülen ve iki yarıküre arasındaki iletişimi sağlayan korpus kallozum alanları ile akıcı zeka ilişkisi araştırılması

amaçlanmıştır.

ÇEŞİTLİ BİTKİLERDEN ELDE EDİLEN ÇÖZELTİLERİN SENTETİK HORMON OLARAK

KULLANiLABİLİRLİğİNİN ARAŞTiRiLMASi

DANIŞMAN ÖĞRETMENFATİH TUTAL

HAZIRLAYANLAR

SEDA HACISALİHOĞLUPELİN DEMİRAL

PROJENİN AMACI

Bu çalışmamızda çevremizde bolca bulunan ısırgan otu(Urtica Dioica), karalâhana( Brassica Ol-eracea ), su yosunlarının ayrı ayrı çürütülmesi ve bu üç bitkinin bir arada çürütülmesi ile elde edilen çö-zeltilerin sentetik hormon olarak kullanabilirliliğinin araştırılmasını amaçladık.

“Proje çalışmalarında büyük emeği olan Biyoloji

Öğretmenimiz Fatih TUTAL’a ve emeği geçen tüm öğretmenlere

teşekkür ediyoruz.”

21

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

20 | Haziran 2012 - İz

Page 12: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

23

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

22 | Haziran 2012 - İz

Anakara’da her yıl Trabzon’un kurtuluş günü olan 24 Şubat tarihine göre Trabzon Vakfı’nın organizasyonuyla düzenlenen “Her Yönüyle Trabzon” etkinliklerinde bu yıl okulumuzda vardı. Trabzon Yomra Fen Lisesi adına okul müdürümüz Mehmet Zeki DİKMEN ve benim de katıldığım etkinlikler 23-27 Şubat tarihleri arasında 4 gün bounca devam etti ve başlıktaki gibi “Bize Her Yer Trabzon“ sözünün hakkı bir kez daha verildi.

Etkinlikte okulumuz Yomra ilçesinin bir değeri olarak Yomra Kaymakamlığı standında yer aldı. Gerçekten de Yomra deyince okulumuz akla ilk gelenlerden değil mi? Parantez: Sadece Yomra değil Trabzon deyince de.

“Her Yönüyle Trabzon” etkinlikleri bu yıl 6. kez düzenlendi. Fakat burdaki yansımaları biraz daha sönük oluyor ve bu yüzden Trabzonda pek bilinmiyor maalesef. Ama Ankaradaki coşku, ilgi ve katılım inanın görülmeye değer. 4 gün boyunca yüzbinlerce kişi bu etkinliklere akın etti ve Trabzonu her yönüyle tanıma fırsatı buldu. Her yönüyle çünkü etkinliklerde yok yoktu. Horon, kolbasti, yöresel lezzetlerimiz, ilçelerimiz ve meşhur yönleri, şair/yazar/ressamlarımız, sanatçılarımız,

geleneksel kıyafetlerimiz, Trabzon tarihini anlatan filmler ve Ankarada yaşayan hemşehrilerimiz. Tüm bunlar sayesinde hemşehrilerimiz memleket hasreti giderme fırsatı buldular. Herkesin gözünde büyük bir özlem vardı ve herkes yanındaki Ankaralı arkadaşlarına Trabzonun bu değerlerini gururla gösterip anlatıyorlardı. Trabzon ayaklarına kadar gelmişti. Bu fırsat kaçmazdı değil mi?

Sadece Trabzonlular memnun kalmadı tabi Ankaralılarda çok sevdi bu etkinlikleri. Herkes şunu diyordu “Bu etkinlikleri en iyi düzenleyen şehir

sizsiniz”. Bu bize ayrı bir gurur verdi. Bu etkinlikleri farklı tarihlerde Erzurum, Elazığ, Artvin, Rize ve bir çok ilimiz de yapıyor. Ama en iyinin Trabzon olarak görülmesi çok güzel. En iyi biz olacaktık tabi. Ne yana baksanız ayrı bir güzellik ve manzara. Her standda horon ekipleri hünerlerini sergiliyor ve

ziyaretçilerin ilgisini çekmeyi başarıyordu. Horon bilen bilmeyen en azından dışardan da olsa eşlik ediyor yerinde duramıyordu. Bende bunu fırsat bilip standımızın da ilgi görmesi adına “5 dakikada horon ders verilir” yazısını astım standımızın önüne. Bu yazı kimini gülümsettti bazı ziyaretçilerde ders almak istediler. Horon 5 dakika da öğretilecek kadar basit değil ama yine de işin özünü kavrattım sanırım. Standlar birbirinden güzel el sanatları ürünleriyle, yöresel kıyafetlerle dolup taştı. Gelenler elleri boş ayrılmadı standlardan. Kiminin elinde hediyelik eşyalar, kiminin elinde el işi sepetler, boyunlarda borda mavi renkli şallar ve hemen hemen herkesin elinde Trabzonu anlatan dergi, afiş, broşürler vardı.

Peki okul olarak biz neler yaptık. Yomra standında kendimize ait ayrı bir masa kurduk ve mezun avına çıktık Yomrayı görenlerin gözü Trabzon Yomra Fen Lisesi’ nide arıyordu haliyle. Standdan içeri bakan bizi görüyordu, görmeyeni biz görüyorduk. Kuruluşumuzdan bu yana tüm öğrencilerin bulunduğu okul kütüklerini yanımızda götürmüştük. Gelen mezunlarımızı okul yıllarına geri döndürmek için. Gerçektende bu defterlerde kendi kayıtlarını ve okula giriş yılındaki resimlerini görenler şaşırıp çok mutlu oldular. Eşleriyle arkadaşlarıyla bu kayıtlara bakıp eski günlere döndüler ve o cümle söylendi hep “Hey gidi günler hey”. Bu sözden sonra anıları dinlememek olur mu? Okul, pansiyon hikâyeleri öğretmenler… Sordukça anlatıyorlardı. Nedense hep pansiyondan

kaçma anıları anlatılıyor ilk. (Heyecanlıymış ta…) Anıları dinledikten sonra öğretmenler soruldu ve hepsine selam gönderildi. Bizde tek tek ilettik tabi. Yanımızda İZ dergisinin önceki sayıları, okulumuzun rozeti, hazırladığımız takvim broşür gibi bize ait materyallerde vardı. Hepsinden birer adet hediye ettik mezunlarımıza. Yüzlerindeki mutluluğu görmek güzeldi. Bizde mezunlarımızı güzel yerlerde görmekten gurur duyduk açıkçası. Ben bu okula Kasım 2010 da geldim ve sadece 19. Dönem mezunlarını tanıdım. Önceki mezunların derslerine girmesem de ve onlar üzerinde bir emeğim olmasa da hepsini güzel yerlerde görmek beni okul adına çok gururlandırdı. Okulumuzun büyüklüğüne tanık oldum bir kez daha.

Masamızda mezunlarımız için açmış olduğumuz anı defteri ile de hafızalarda canlanan anıları güzel düşünceleri kayıt altına almış olduk. Bu anılarıda dergimizde yayınlıyoruz şimdi. Son olarak fotoğraf çektirip bir sonraki etkinliklerde tekrar buluşmak üzere ayrıldık mezunlarımızla.

4. günün sonunda üzerimizde tatlı bir yorgunluk ve mezunlarımızı tanımanın memnuniyeti vardı. Onlar kadar bizde mutlu olduk bu sohbetlerden. Bir sonraki etkinlikler yine Trabzonun kurtuluşu olan 24 Şubat tarihlerine denk gelecek. Böyle büyük bir organisyonda mezunlarla daha iyi iletişime geçebilmek için ayrı bir stand kurmayı planlıyoruz. Umarım daha çok mezunla görüşebiliriz bu vesileyle. Bu yazıda bunun bir duyurusu olsun. Tüm mezunlarımızı önümüzdeki yıl yapılacak olan “Her Yönüyle Trabzon” etkinliklerine bekliyoruz.

Görüşmek dileğiyle...

HerYönüyleTrabzonEtkinlikleri

Okulumuz bu yıl 6. sı düzenlenen

“Her Yönüyle Trabzon” etkinlerindeydi.

“BİZEHERYERTRABZON” Harun ÜÇÜNCÜ / Bilişim Teknolojileri Öğretmeni

Page 13: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

25

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

24 | Haziran 2012 - İz

“BİZEHERYERTRABZON”

Page 14: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

ÖKLİD (M.Ö.365-M.Ö.300)

İskenderiye’de doğdu.”Temel Öğeler” adlı eseriyle son zamanlara kadar geçerliliğini koruyan matematiğin temellerini attı.Bu geometri halen liselerde okutulmaktadır.Öklid,kendinden öncekilerin eserleriyle kendi öz yapıtlarını da derleyerek bugün “Öklid geometrisi” adıyla bilinen geometriyi aksiyomlarına dayandırarak geliştirmiştir. Büyük İskender döneminden sonra Yunan ilminin yayılmasına ve bilime yeni bir bakış açısı getirmesine öncü olmuştur.

İskenderiye’de Kral Batlamyus’un zamanında bir matematik okulu açmış ve burada matematik dersleri vermiştir. Batlamyus bu okulu ziyaret etmiş Öklid’in derslerini izlemiştir.Ancak Öklid’in anlattığı dersleri iyi anlamamış veya anlaşılması ona zor gelmiş. Bunun üzerine Öklid’e matematiğin öğretimini ve öğrenilmesini kolaylaştıracak yöntemler bulmasını emretmek istemiştir. Hiç kimseye boyun eğmeyen Öklid; ”İlim için kral yolu yoktur.” Diyerek karşı çıkmış,bu sözü ile de tarihe geçmiştir.

Öklid, geometri ile de olduğu kadar sayılar kavramı ilede ilgilenmiştir.Thales ve Pisagor’un geniş matematik kültürünü ve bu matematikçilerin oluşturduğu matematiğin özlerini çıkarıp sistemli

bir hale getiren Öklid’dir. Öğrendiği geometriyi sistemleştirip ispatlı bir geometri haline getirmesinde oldukça ustalık göstermiştir. Bu da onun birinci sınıf matematikçi olduğunu gösterir.

M.Ö yaşayan bu Yunan matematikçinin yaşam süreci ve öyküsü hakkında fazla bilgi yoktur. Bilinen tek şey bir matematik okulu kurup burada kendi yazdığı “Temel Öğeler” ya da “Elemanlar” adlı kitabını okuttuğudur. Ondan sonra yüzyılardır süren ve kendi adını verdiği bir dizi postulatlarını sıralar.Kitabı boyunca bu postulatlarını teoremlerinde kullanır. Bu yöntem onun en becerikli yanıdır.İspatlarını çok düzenli verir. Eserinin tümü 13 bölümdür. Bu bölüme M.Ö. II. yüzyılda yaşadığı sanılan İskenderiyeli matematikçi Hypsikles’e ait olduğu bilinen iki ayrı bölüm daha eklenmiştir.

NASiRÜDDİN-İ TUSİ (1201-1274)

“Türk Öklid’i” ünvanlı büyük doğu bilgini. Horasan’da doğdu. Bağdat’da öldü. Aritmetik, geometri, trigonometri, astronomi, optik, mineraloji, tıp, coğrafya, mantık, felsefe, ahlak, müzik ve edebiyat alanlarında eserler verdi. Düzlem ve küme trigonometrilerini sistemli biçimde inceledi. Küme üçgenindeki büyük dairelerin oluşturdukları

üçgen ve dörtgenlerin topolojik sentezinde o kadar ayrıntılı bir analiz yapmıştır ki, kendinden sonra modern analitik yöntemlerin bunlar aracılığıyla kolayca çıkarılması olanaklı olmuştur.Öklit’in “paraleller” aksiyomunu ikna edici bulmayarak yerine yeni bir aksiyom denedi. Tusi bu aksiyomunda bir üçgenin iç açıları toplamının 180 derece olduğunu kanıtladı ve buna dayanarak oklid aksiyomunu çıkardı.

CARL FRİEDRİCH GAUSS (1777-1855)

Ünlü Alman matematikçisi. Çocuk denecek yaştan itibaren şasırtıcı buluşlar yapmaya başladı. 17 yaşında bağımsız olarak sayı kavramındaki ikinci dereceden karşıtlık yasasını buldu. 24 yaşında cebirin temel teoremi denilen ve gerçek katsayılı hız cebirsel denkleminen az bir kökü olduğunu, böylece n kökü bulunduğunu belirten teoremin ilk titiz kanıtını verdi. Disgunisitiones aritmeticae adlı kitabı modern sayı kavramını başlangıcı olarak kabul edilir. Önemli katkılarında biri yüzey kavramıydı. 1825 ve 1832 de dördüncü dereceden(iki kat haneli) artıklarla ilgili çalışmalarını ortaya koydu.1831 deki yapıtında karmaşık sayıların hem cebirini hem aritmetiğini verdi. Ortaya çıkan yeni asal sayı kavramına göre 3 asal olanak kalırken 5=(1-2i)(1+2i) olduğundan artık asal değildi.Fizik ile de uğraştı. Yaptığı çalışmalar sonucunda potans kavramı matematikten bağımsız bir dal olmaya başladı.

ÜÇPORTRE

Öklid

NASIRÜDDİN-İ TUSİ

Carl Friedrich GAUSS

Osman ÖZKURT / Matematik Öğretmeni

27

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TRT

RA

BZ

ON

Y

OM

RA

F

EN

L

İS

ES

İ

WW

W.

TY

FL

.K

12

.T

R

26 | Haziran 2012 - İz

“BİZEHERYERTRABZON”Standımızdaki anı defterinden...

Öğrencilik yıllarımın en güzel yıllarını geçirdiğim sevgili lisem.Bana kazandırdığın arkadaşlıklar, dostluklar için hep minnetar oldum sana. İyi ki kazanmışım, gelmişim. İyi ki yurtta kalmışım.Artık kimse bilmez ama Kabus Team’denSevgilerle.İsa ÇALiŞ2005 Mezunu

Hayatta nerede olacağımın belirlendiği yer.Seni ve Trabzon’u özlemek hayatımın en tatlı uğraşlarından biri. Umarım birgün gelir, çocuğumu senin kapından alırım.Sedat YiLANCi

Hiç kopamadığımız bağları bize veren, arkadaşlık, kardeşlik, dıstluk duygularını içimizde yeşerten sevgi okulumuz.Hiçbir yerde sahip olamayacağımız anılarla hafızamızı donattığın için sonsuz teşekkürler.Merve Ahsen DEMİRAyberk TürkyılmazNilay BİLGİN2005 11/B Mezunları

Sevgili okulum. Mutlu, umutlu günlerim. Bana bu günlerimizin temelini atan değerli hocalarım, arkadaşlarım ve her şeyiyle TYFL’mHayatımın en önemli zamanlarıydı belki. Mesleğimin hazırlığı ve bilgi edinme süreci olarak kısır bir bakış değil sadece. Arkadaşlıklar, kardeşlikler, öğretmenler, anne-babalar. Tüm zamanımızı en yakınlarımından bile daha çok beraber geçirdiğimiz kıymetli insanlar.Hayatı beraber öğrendik. Beraber hastalandık, beraber güldük eğlendik, beraber azar yedik. Acı günde de tatlı günde de beraberdik.Okul ve yurt bambaşkaydı. Yurt hayattı. Gecesi gündüzü bir başkaydı. Bizi biz biliriz. Biz gerçek bir ai-leyiz. Tanışmadığım kardeşlerim de var biliyorum. Henüz mezun olmamış kardeşlerim. Henüz TYFL’ye girmemiş kardeşlerim. TYFL kardeşliktir. Ailemdeki herkese selamlar. Yuvadan ucan kuş. Asiye KESİM16. Dönem Mezunu

Trabzon Günleri dolayısıyla katıldığım Ankara etkinliklerinde Trabzon Yomra Fen Lisesi tanıtım standında nefeslendim. Burası benim çocuklarımın evi idi. O günleri heyecanla buradaki sorumlu öğretmen arkadaşımla paylaştım. O günlerden bugüne Yomra Fen Lisesinin başarılarını görünce duygulandım. Hele Türkiye birincliği. Beni sonsuz bahtiyar eti. Çocuklarım adına onur duydum. Hepinize sevgiler hürmetler.Ömer GAYRETLİEmekli Öğretmen

Page 15: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Son zamanlarda bilişim dünyasında adını sıkça duyduğumuz büyük teknoloji şirketlerinin de

adapte olmaya çalıştığı bir kavram var: Bulut bilişim.

Peki, nedir bu bulut bilişim. Bulut bilişim veya Cloud computing bilişim aygıtları arasında ortak bilgi paylaşımını sağlayan bir hizmettir. Yani kullanıcının veri depolama merkezi olarak kendi bilgisayarının sabit sürücüsü (Hard Disk) yerine, internet aracılığıyla 3. kişilerin sahip olduğu devasa çevrimiçi sunucuları kullanmasıdır. Örnek olarak evde kullandığımız elektriği verebiliriz. Elektrik idaresi bizim için bütün altyapı, bakım onarım ve dağıtım hizmetlerini üstlenirken, biz sadece evimizde kullandığımız elektriğin faturadaki miktarını ödüyoruz.

Bulut Bilişimde de bizim olmayan bir sistemi sadece kullandığımız için kullandığımız kadarını öderiz. Bulut

bilişim yeni bir eğilim değil, aksine bizim sanal dünyada yaşamaya başladığımızdan beri var olan bir hizmet. E-posta servisleri aslında size bir bulut sunar. E-postalarınız servis sağlayıcınızın bilgisayarlarında depolanmıştır fakat siz sadece kullanıcı adınız ve şifrenizle onlara ulaşabilirsiniz. Şimdiki sistemle sadece e-posta değil birçok doküman, yazılım ve uygulamaları saklayabilmek mümkün. Hatta bir bulut bilişim türü olan çevrimiçi masaüstü uygulamaları ile size ait bir sanal bilgisayarınız olabilir.

Bulut bilişim hizmeti kendi içinde 4 çeşide ayrılır:

Halka Açık Bulut(Public Cloud): İnternet üzerinden herkesin kullanabildiği servislerdir.

Özel Bulut(Private Cloud): Herkese açık olmayan bir yapıda olan bulut yapısında servisler bir güvenlik duvarı arkasında sadece yetkisi olan kullanıcıya sunulurlar.

Grup Bulutu(Community Cloud): Belirli bir kullanıcı grubunun kullanımına sunulmuş bulut yapısıdır. Grup üyeleri uygulama ve verilere erişebilirler.

Karışık Bulut(Hybrid Cloud): Yukarıdaki yapıların birlikle kullanılmasıyla oluşan yapıdır.

Bulut bilişimi bu kadar popüler yapan özelliği çok hesaplı olması. Veri Depolamak için oluşturacağınız bir sisteme uçuk ücretler vermek zorunda değilsiniz. Ayrıca bu sistemin bakımı ya da onarımı için birilerine para ödemek zorunda

HERKESBULUTLARDA

“Önümüzdeki 5 yılda şirketlerin bulut bilişim

çözümleri sayesinde yılda 20 milyar dolar

kazanacağı, 5 yılın tamamındaysa yeni yatırımlara

sevkedebilecekleri toplam 625 milyar

dolarlık bir tasarruf sağlayacakları

öngörülüyor. Bu konuda öne çıkan iki isim de IBM

ve Microsoft oluyor.”

da değilsiniz. Ayrıca sisteminiz için odanızda bir yerde ayırmanıza gerek yok. O sizden çok uzakta da olsa çalışır durumda olacak. Hem donanım arızalanırsa veya elektrik kesilirse ne yaparım diye düşünmezsiniz. Çünkü sizin sisteminiz artık bulutlar arasındadır. Bu özellikleri sayesinde bulut bilişimin geleceğinin parlak olduğu söyleyebiliriz. Hatta bilgisayar kuramcıları internetin bulut bilişimden geçtiğini iddaa etmektedir. Buna göre gelecekte, bilgisayar hard disklerinin yerine çevrimiçi bulutların kullanılacağı ön görüsü hâkimdir.

Bulut bilişim sektörünün gelişmesi ilerde özellikle bilişim teknolojisi tüketen toplumlarda birçok bilgi dağıtımı sağlayan firmaların önemli bir konuma geleceği ve bu firmaların oluşturacağı rekabetin hukuksal olarak bazı sorunlar doğuracağı tartışılmaktadır. Çünkü verilerin tüm işlemlerinin çevrimiçi altyapılarda yapılması, verilere istenilmeyen erişimlerin olma tehlikesi taşımaktadır. Bu güvenlik açıklarına en iyi örnek Sony şirketinin yaşadığı sorun verilebilir. Sony’nin PlayStation Network ağının güvenlik açığından yararlanılması 100 milyona yakın müşterinin bilgilerinin çalınmasına neden oldu. IBM Almanya’nın yönetim kurulu başkan vekili Lothar Mackert bulut bilişimin en büyük

sıkıntısını şöyle açıklıyor,”Bilişim uygulamalarında olan bağımlılık inanılmaz boyutlarda artıyor. Bir şirkette elektrik kesildiğinde işler durur, bilgi işlem çöktüğünde daha da beteri oluyor.”

Bulut bilişimin pratikliği ve hesaplılığı ile bir trend olmasına rağmen şimdilik yeni bir uygulama olduğundan; ulusal veya uluslararası hukuki bir düzenlemenin olmaması, çevrimiçi saldırılara açık olması, servis internet üzerinden sağlandığı için insanları internete iyice bağımlı yapması, sabit bir internet bağlantısı olmadığında bir işe yaramaması, veri iletiminin internet hızına bağlı

olması gibi bazı eksiklikleri mevcut.

Fakat yakın bir zamanda, tüm iş evraklarımıza, multimedya arşivlerimize cebimizden veya tabletimizden hatta televizyonumuzdan ulaşacağımız, belkide ağır donanım ihtiyaçları yüzünden oynayamadığımız bilgisayar oyunlarını bulut bilişim üzerinden oynayabileceğimiz su götürmez bir gerçektir.

Oğuzhan KARAKAŞ

Oğuzhan KARAKAŞ / 11-A

29

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

28 | Haziran 2012 - İz

Kaynaklar:http://www.gelecex.com/bulut-bilisim-nedir.htmlhttp://www.ntvmsnbc.com/id/25214150/http://www.mervekarabulut.net/blog/bulut-bilisim/

Online bir işletim sistemi olan EyeOs ile internet üzerinden bir işletim sistemi kullanabilirsiniz.

Adres: http://www.eyeos.org/

Page 16: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Günümüzde kullanılan sentetik ilaçların yan etkilerinin ortaya çıkması ve hastalık etmenlerinin bu ilaçlara direnç geliştirmesi insanları doğal ilaç olarak bilinen ürünlerin tüketimine yöneltmiştir. Bu doğal ürünler arasında en yaygın olarak kullanılanlardan birisi de arı ürünleridir. Arı ürünleri birçok hastalıkta, hastalığın ilerlemesinin önüne geçmek, ağrıların azaltılması ve hastalığın tedavi edilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Arı ürünlerinin tedavi amacıyla kullanılmasına ‘Apiterapi’ denilmektedir.Apiterapi; bal, propolis, arı sütü, polen ve arı zehiri kullanımını kapsamaktadır.

Arı ürünlerinden biri olan propolis insanoğlu tarafından çok eski çağlardan beri farklı tıpta ve hayvancılıkta yaygın olarak kullanılmıştır ve son zamanlarda oldukça popüler hale gelmiştir.

Günümüze kadar gelen eski Yunan yazıtları propolisin iltihaplanan yaralar ve diş çürükleri için tedavi amacıyla kullanıldığını tanımlarken, Romalılar döneminde yara üzerine konulan lapa benzeri karışımın içerisine katılarak kullanıldığı aktarılmaktadır. İbranice eski vasiyetnamelerde Tzori olarak geçmektedir ve tedavi edici özelliklerinden bahsedilmektedir. Avrupa’daki on ikinci yüzyıl kayıtları, propolisin medikal preparatlarının ağız ve yara enfeksiyonlarının tedavisi ve diş sağlığı için kullanımından bahsetmektedir.

Bir arı ürünü olan propolis; bal arıları tarafından ağaçların kabuk ve kozalaklarından, bitkilerin tomurcuk ve filizlerinden toplanan çeşitli polenler, yağlar, özel reçine ve mumsu maddelerden oluşur

Diğer adı bee glue olan propolis pro- ve –polis köklerinden oluşur ve kovanın (şehrin) savunması

anlamını taşır

Bal arıları reçineyi toplarken çiğneyip tükürük enzimleri ile karıştırarak kısmen sindirirler ve kısmen sindirilmiş materyal, balmumu ile karıştırılarak kovanda kullanılmaktadır. Tükürük enzimleriyle karışan propolisin kimyasal yapısında meydana gelen değişikliklerden dolayı, propolisin standardize edilmesinde güçlükler oluşur. Propolis kovanda çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Arılar propolisi; kovan deliklerinin ve çatlaklarının kapatılmasında, peteklerin tamir edilmesinde ve birbirine yapıştırılmasında, koloninin çeşitli arı hastalıklarından korunmasında ve hastalık etmenlerinin etkisiz duruma getirilmesinde kullanırlar.Ayrıca yavru yetiştirme döneminde yarık ve çatlaklardan suyun buharlaşıp kaybolması engellenir. Böylece kovan için gerekli olan nem de korunmuş olur. Bunların yanında olumsuz çevre koşullarından kovanı korumak, kovan giriş deliğini küçültmek amacıyla da kullanılmaktadır.

Propolis aynı zamanda bir mumyalama maddesidir. Arılar kovana saldıranları öldürüp kovan içinden atamadıklarında, bu canlıları propolis ile mumyalarlar. Böylece, bu mumyalama işlemi ile olması muhtemel bakteri ve maya üremesi durdurulur. Arılar, propolisi arka bacaklarında bulunan polen sepetlerinde depo etmekte ve koloniye taşımaktadırlar.

Propolisin kaynağını oluşturan bitkiler; kavak (Populus spp), kayın (Fagus sylvatica), huş (Betula alba), kestane (Castanca sativa), at kestanesi (Alnus glutinosa) gibi bitkiler olabilmektedir.

Propolisin; antibakteriyel, antikaryojenik,

30 | Haziran 2012 - İz

“PROPOLİS”

21’inci yüzyılın ilacı

antiinflamatuar, antioksidatif, tümörisidal ve antimutajenik özellikleri çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur. Propolisin antimikrobiyal etkinliğinin yanı sıra; karaciğer koruyucu, antiülseratif, immün sistemi stimüle edici, antikanserojenik, antiseptik, antimikotik, bakteriyostatik, kanamayı durdurucu, antiviral, spazmolitik, anestezik, antioksidan özelliklere sahip olması günümüzde apiterapi, biyokozmetik, ilaç ve gıda sektöründe popüler bir hammadde olarak kullanılmasını beraberinde getirmektedir

Propolis; Tayvan, Japonya, Brezilya, ABD ve Avrupa ülkeleri gibi dünyanın pek çok yerinde, sağlıklı yaşam ve hastalıkların önlenmesinde bir gıda ürünü ve alternatif ilaç olarak oldukça ilgi görmektedir .

Cildi nemlendirme, yenileme, kırışıklıkları giderme ve antibakteriyel özelliklerinden dolayı güzellik kremlerinde, çeşitli losyonlarda kullanılarak kozmetik endüstrisinde yer alır (15). Ayrıca propolis; dişeti, dudak ve ağız iltihaplarını iyileştirebilmek için diş macunları ile ağız yıkama solüsyonlarında da kullanılmaktadır.

Yiyecek teknolojisinde de önemli bir yere sahip olan propolis, konservecilikte kimyasal koruyucu

olarak ve insan vücuduna yararlı bileşenler içermesi nedeniyle de mineral destekli diyetetik ürünlerde yer almaktadır . Propolis içeren meşrubat ve yiyeceklere kanserden, diyabetten, inflamasyondan ve çeşitli kalp hastalıklarından korunmak isteyen tüketiciler rağbet etmektedirler . Özellikle son yıllarda; propolis içeren tablet, toz ve sakız ürünleri marketlerde tüketicinin hizmetine sunulmuştur.

Propolis, arıların bitkilerden ürettiği ve kovan içi temizlikte

ve kovanın yalıtımında kullandıkları bir maddedir. Kovana giren ve

taşıyamayacakları kadar böcekleri öldürüp bu sıvıyla kaplarlar ve onu

yalıtırlar. İnsanlar da arıların ürettiği bu maddeyi sağlık için tüketmektedir. 1 mg Propolis, yaklaşık olarak 20 mg

Penisilin’e denk gelmektedir.

Özge SÖNMEZ / 11-A

Page 17: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Fotoğraf; gözün gördüğünü ruhun yansıması şeklinde sonsuzlaştırma sanatıdır. Bu sanatta göz somut olanı görme, ruh somut olanı soyutlaştırma, beden de somuttan soyutlaştırılanı tekrar somutlaştırma işlevindedir. Fotoğrafçı güzel ve çekilesi olanı görür, ruhuyla kompozisyonu kurar, makinesiyle de fotoğrafını çeker. Gerek duyarsa da fotoğrafına sonradan biraz daha ruh, duygu ve heyecan katar. Gerçek fotoğrafçılar için fotoğraf ve fotoğraf çekmek budur, duygudur, sanattır, yaşamdır…

Gerçek fotoğrafçılar tüm bunları yaparken –yani fotoğraf çekerken- kendi ruhlarının derinliklerinde hissettiklerini, belki de herkesten gizlediklerini bu yolla açığa sermiş olurlar. Çünkü ünlü bir fotoğrafçının da dediği gibi ‘Bastıkları deklanşör kendi yürekleridir.’ Fotoğraflarını kendi ruhlarının yansıması şeklinde çektiklerinden kendi yürekleridir, kurguladıkları kompozisyonlarda kendilerini kompozisyonun içinde bir karakterle eşleştirdiklerinden kendi yürekleridir, çektikleri fotoğrafları çekme sebeplerinin o fotoğrafların kendi ruhlarının süzgecinden geçebilmiş olmalarından dolayı kendi yürekleridir…Sözün özü ‘duygularıyla deklanşöre basanların, fotoğrafları yerine ruhlarını izlersiniz’…

Gerçek fotoğrafçıların bu davranışta olmaları fotoğraf sanatının ‘sanat’ kategorisine almayanların hipotezlerini çürütmüştür ayrıca. Çünkü gerçek fotoğrafçılar gözlerinin gördüklerinin ruhlarıyla işleyerek kayda alırlar. Yani fotoğraf çekmek yalnız belli bir alanı dikdörtgene alıp deklanşöre basmak, var olanı direkt –işlemeden- kayda almak değildir onlar için. Aksine ruhun var olanlarla sentezlenip o dikdörtgenin içindekilere yansıtılmış halidir. Ve ‘SANAT’tır. Sırf fotoğraf çekme popülaritesinin artmasıyla çoğalan fotoğraf çekme eylemini yapan insan sayısının artması ve ortalama fotoğraf kalitesininin görünürde düşmesi nedeniyle gerçek fotoğrafçıların çektiği ‘sanat’ niteliğindeki fotoğraflar göz ardı edilip, ‘Fotoğraf sanat değildir.’ denemez bana göre…

Kendi adıma ‘fotoğraf üzerine’ düşüncelerimi belirttikten sonra sizlere fotoğrafçılık yolunda bana yön gösteren, yardın eden, fotoğraf üstadlarının güzel düşünceleriyle baş başa bırakıyorum…

“Fotoğraf, geçmekte olan gerçek anın yakalanmasıdır.” Jacques-Henri Lartigue (Fransız fotoğrafçı)

‘’ Fotoğraf çekmek insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya

getirmesidir.’’ Henri Certier Bresson-Fransız fotoğrafçı

Onur AYDIN, İlker ORAN, Samet GüLER, Tahir YILDIZ, Ahmet

VuRuCu ve Kıvanç TüFEKçIOğLu;Fotoğraf konusunda ufkumu açıp, çalışmalarım boyunca

yardımlarınızı benden esirgemediğiniz için sonsuz

teşekkürler….

Meryem İPEK / 11-Awww.fotokritik.com/kullanici/meryemipek

FOTOĞRAFÜZERİNE

AHMET VuRuCu / Fotoğrafçı, Emlakçı - www.fotokritik.com/kullanici/Gucci07Fotoğraf çekerken adeta transa geçiyorsun! Dünyayla iletişimin kesiliyor. Duyduğun tek his, gördüğün güzellikleri yaşadığın gibi başka insanlara da yaşatabilmek oluyor...

ONuR AYDIN / Fotoğrafçı, Öğretmen - www.fotokritik.com/kullanici/delicevat10‘Fotoğraf yaşanmışlıkları, mutlulukları, hüzünleri, savaşları ,sayfalarca kitabın veya saatlerce süren filmlerin anlatamadığını tek bir kareye sığdırma sanatıdır.’

TAHİR YILDIZ / Fotoğrafçı, Makine Mühendisi, Pazarlamacı - fotograf.tahiryildiz.comFotoğrafın olmazsa olmazı kompozisyondur. Kompozisyon her şeydir. Onun arkasından netlik gelir. Bir fotoğraf her zaman net olması gerekmez fakat net olması gereken fotoğraflarda netlik her şeydir. Onun arkasından da alan derinliğinin iyi kullanılması gelir, ne kadar kullanılmalı hala bir tartışma konusu olmasına rağmen…

SAMET GüLER / Fotoğrafçı, Öğretmen - www.fotokritik.com/kullanici/muhur‘Fotoğrafa dahil ne söylenmek istersen söylensin, elinizde bir makine varsa eğer onun ismi fotoğraf olmaktan çok, artık sizin dünyanızdır. İçine sığdırmak istedikleriniz siz ; çektikleriniz de bu yoldaki hayalleriniz…Bazen sevmenin bazen aşkın bazen dostluğun ve hatta ölmenin ne demek olduğunu hissetmek sizin elinizde, hissetmenin verdiği haz aşkın en doruk noktası ölümün en büyük sonsuzluğu şimdi sizin parmaklarınızda, görmek istediğin kadar uzak çekmek istediğin kadar yakın olan herşey hayallerinde...’

İLKER ORAN / Fotoğrafçı,Öğretmen - facebook.com\ilkeror‘’Dünyayı diğerlerinden farklı görebilmek, var olanı farklı yansıtmak, ışıkla boyamak... Aslında kelimelere, cümlelere sığmayacak kadar büyük bir sevgidir fotoğraf.

Hobi değil tam aksine yaşam şeklidir. Fotoğraf çekmenin amacı yine fotoğraf çekmektir. Araç değildir amaçtır. Tehlikeleri vardır, sıkıntıları vardır. Ama o ünlü sözde denildiği gibi “Pek çok şey tek bir anlık keyif ve yaşam boyu utanç sebebidir; oysa fotoğraf tek bir anlık utanç ve yaşam boyu keyfi getirir”.’’

KIVANç TüFEKçİOğLu / Fotoğrafçı, İş Yeri Sahibi - www.fotokritik.com/kullanici/kivanctf‘Gezdiğin bir yeri, yaşadığın anlamlı bir anı, sevdiklerini, özlediklerini, aşklarını, kimi zaman çok sevdiğin bir yemeği veya unuttuğun büyüklerini… Seninle beraber zamanı ve o anı paylaştığın arkadaşlarını… Hayatın boyunca ondan güzeli yok diyeceğin bir kartalı… Denizi izlerken gözünün önünde sudan fırlayan yunusları… Yağmurdan sonra beliren gökkuşağını… Korku-dan titreye titreye yuvasına yanaştığın o büyük ama bir o kadarda korkutucu köpeği… Hayal-lerini yaşatan ve geçmişine ayna olan her şeydir fotoğraf. Bugün, yarın ve daima...’

Fotoğraf ve Fotoğrafçılık Üzerine...

Meryem İPEK / 11-A

33

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

32 | Haziran 2012 - İz

Page 18: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

1997 yılı John Woo yapımı Face Off filminde FBI ajanı Sean Archer(John Trovolta), sadist bir terörist olan Castor Troy’un(Nicolas Cage) ele geçirir ve onun yüzünü alarak terör çetesinin içine girmeyi planlar. Ancak öldüğünü sandığı Troy komadan çıkarak Archer’ın labaratuvarda bıraktığı yüzü ameliyatla kendine taktırır. Archer, teröristlerin arasında kalırken, Troy da Archer’ın ailesinin içine sızar.

Benzer bir senaryoda 10 yıldır devam etmekte olan Kurtlar Vadisi dizisinde yaşanır. Dizinin ilk bölümlerinde devlet görevlisi olan Polat Alemdar tüm hayatından vazgeçip yüzünü değiştirerek mafyanın içine sızar.

Ezel dizisinde de ana karakter hapishaneden kurtulmak için yeni bir yüz değiştirme ameliyatına girer.

O zamanlar imkansız gibi görünen yüz değiştirme ameliyatları bahsettiğim film ve dizilerdeki kadar kusursuz olmasada artık

günümüzde mümkün hale geldi. Film ve dizilerde oldukça seyirci toplayan bu olay gerçek hayatta da epey ilgi görmekte.

Yüz nakli nedir? Yüz nakli çeşitli nedenlerle yüz

bölgesinde tam ya da kısmi kayıplar ve eksiklikler oluşmuş olan bireylere, tıpkı böbrek nakli olayında olduğu gibi beyin ölümü gerçekleşmiş bir

başka bireyden yüzün bir bölümünü yada tamamını nakil etmeyi amaçlama işidir.

Ölmüş bir insandan alınan yüz bölgesinin yaşayan fakat yüzünde

çok ağır doku eksiklikleri olan ve bu nedenle çok ağır fiziki ve ruhsal travma altında yaşayan bireylerde gerçekten çok ümit verici ve heyecan verici bir tedavi şekli olarak düşünülmektedir.

Bu konudaki düşünce ve çalışmalar çok eskilere dayanmasına ve hatta bu konuda bir çok sinema filmi yapılmış olmasına rağmen konu hep ütopik bir konu olarak kalmış fakat Plastik Cerrahi bilimi bu konuda özellikle son yıllarda çok önemli çalışmalara imza atmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde Clevaland Foundation Clinic de

Plastik ve Rekonstructif Cerrah Dr Seminova ve arkadaşları tarafından yapılan bilimsel çalışmalar bu konudaki çaba ve çalışmaları daha da hızlandırmıştır.

Tüm bu ilerlemelerden sonra

dünyadaki ilk tam yüz nakli, 20 Mart 2010 tarihinde Barcelona’da 31 yaşındaki Oscar isimli hastaya gerçekleştirilmiştir. Hasta, bundan beş yıl önce av tüfeğinden çıkan kurşun ile yüzünün büyük bir bölümünü kaybetmişti.

Yüz naklinde cerrahi olarak henüz ölmüş bir insanın yüz bölgesini ihtiyacı olan bir başkasına nakletmek işin aslında en kolay kısmı.Yüz naklinde temel sorun cerrahi olarak nakledilme işleminden sonra başka bir insandan alınmış olan bu dokuların reddedilmeden yeni yerinde canlılığını sürdürmesidir. Ne yazık ki bir başkasına ait olan özellikle yüz bölgesi gibi farklı tipte birçok dokuları barındıran vücut kısımlarının nakledildiği kimse üzerinde uzun süre yaşaması mümkün değildir. Vücut hemen savunma mekanizmalarını harekete geçirmekte ve nakledilen dokuyu vücuttan atmak için çaba sarf etmektedir. Bu reddetme işlemini azaltmak ya da önlemek amacıyla vücudun savunma mekanizmalarını engelleyen bazı ilaç kombinasyonları kullanılmakta ve dokuların vücut tarafından ret edilmeden yerinde canlılığını sürdürmesi sağlanmaktadır. Bu işlem ise o kadar kolay ve masum olmamakta ve ağır bedeller içermektedir.

Yüz Nakli Ameliyatı Nasıl Gerçekleşir?

Alıcının yüzündeki hasarlı bölgelere göre donörden yüz derisiyle birlikte yağ, kas, kıkırdak, sinir ve damarlar alınıp, buz dolu bir kapta muhafaza edilerek alıcının bulunduğu yere taşınıyor. Nakil işleminden önce alıcının yüzündeki tahrip olmuş deri ve kaslar alınarak yeni dokulara yer açılıyor. Doktorlar nakil sırasında mikroskobik boyuttaki ip ve iğnelerle damarları birbirine bağlayıp nakledilen yüzü canlı tutmak için oksijen zengini kan desteğiyle dolaşımı sağlıyor; hastanın yeni yüzünü hissetmesi ve kontrol etmesi için sinir ve kaslar arasındaki bağlantıları kuruyorlar.

Nihayet yüz, kafatasına yerleştirilip son şekli verilerek yerine dikiliyor ve bir başkasının yüzü, alıcının kemik yapısına uyum sağlayarak şekilleniyor. Hikâyenin sonunda alıcı, donörle ortak bir simaya sahip oluyor.

Türkiyedeki ilk yüz nakliTürkiye’de ilk kez tam yüz nakli

Akdeniz Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim

Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan başkanlığındaki ekip ile, Uşak’ta beyin ölümü gerçekleşen Ahmet Kaya’dan alınan yüzün 19 yaşındaki Uğur ACAR’a nakledilmesiyle gerçekleştirildi. Uğur Acar, ameliyattan önce yüz nakline karar vermesinin sebebini “Küçük çocukların benden korkması, yüzümün bu halinden dolayı iş görüşmelerinde reddedildiğimi bilmem” diye anlatıyordu. Henüz 40 günlükken evde yaşanan bir kaza yüzünden tam 19 yıldır bunu

bekliyordu.

Uğur Acar’ın hikâyesi, bir başka hikâyenin sonlanmasıyla başlayacaktı. Beyin ölümü gerçekleşen Ahmet Kaya’nın dokuları Uğur Acar’a uymasıyla tüm dünyanın konuştuğu yüz nakli operasyonu Antalya’da gerçekleştirildi. Hayata yeni bir yüzle devam etmek Uğur Acar için hayati önem taşıyan bir karar, çünkü normal bir hayat arzusu Acar’a ıssız bir hayatı da beraberinde getirebilir. Nitekim; Uğur Acar’ı bekleyen bir mücadele var. Acar, kendisine nakledilen yüzü korumak ve doku uyumunun bozulmaması için kendi bağışıklık sistemini ilaçlarla dizginlemek, zayıflayan direncini de her türlü hastalık riskinden sakınmak zorunda!

Görüldüğü gibi yüz nakli artık imkansız değil ama düşünüldüğü kadar kolay da değil. Ülkemizdeki başarılı örneklerinden sonra daha da artacağı söylenebilir. Sağlık Bakanlığı şu an yüz nakli için sırada bekleyen 200 kişi olduğunu açıkladı.

Bazı uzmanlar ilerde yüz naklinin sadece sağlık ve estetik amaçlı değil, insanların kimliklerini gizlemek için başvuracakları bir yol olarak kullanılacağını söylüyorlar.

Bahsettiğimiz filmler bir gün gerçek olur kim bilir.

YÜZNAKLİ Arya YILDIRIM / 11-A

35

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

34 | Haziran 2012 - İz

Faceoff, Kurtlar Vadisi, Ezel... Bu film ve diziler

size ne çağrıştırıyor? Hepsinin çıkış noktası ve popüler olmalarını

sağlayan kurgu aynı. Yeni bir yüz ve yeni bir yaşam.

Günümüzde yüz nakli yukarıda saydığım film

ve dizilerdeki gibi gizlilik amacıyla yapılmasa da, ülkemizde ve dünyada

yapılan nakil ameliyatları akıllara neden olmasın

sorusunu getiriyor.

Aksiyon/Bili-Kurgu türündeki Faceoff filmi gösterime girdiği yıllarda yüz nakli konusuyla

büyük ilgi çekmişti.

Türkiyedeki ilk tam yüz naklinin yapıldığı Uğur ACAR

Page 19: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

37

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

36 | Haziran 2012 - İz

Hepimizin az ya da çok bilgisayar veya oyun konsollarıyla (veya her

ikisiyle de) oyunlarla haşır neşir olmuşluğumuz vardır. Oyun oynayan bir kişinin de “Ben şunu şöyle yapardım” , “Burası kötü olmuş düzeltilmesi lazım” veya daha azınlıkta bir kısmın “Acaba şöyle bir oyun yapsam nasıl olurdu?” şeklinde düşünmüşlüğü vardır ve bu gayet doğaldır.

İşte bizleri düşünen sevgili yazılımcılar da büyük bir ekibe veya sermayeye ihtiyaç duymadan yalnızca büyük bir gayret sarf ederek kendi oyunumuzu tasarlayabileceğimiz yararlı küçük programlar yapmışlar. Tabi eğer büyük şeyler düşünüyorsanız size daha büyük programlar gerekecektir ki bunlar ileri düzeyde programlama bilgisi ve bu bilgiyi kullanabileceğiniz gelişmiş oyun motorları gerektirir. örneğin Crysis 2 oyununun yapıldığı CryEngine 3 isimli oyun motoru 1.2 milyon dolar gibi bir paraya satılıyor :) Ama hevesiniz kırılmasın küçük oyun motorları kullanarak servet olmasa da büyük paralar kazanabilirsiniz.

Aslında temelde bir oyun içinde nesneler olan ve sizin bu nesneleri klavye, mouse, oyun kolu vb. yardımıyla kontrol ederek amaca

ulaşmanızı sağlayan bir programdır. Nesneleri yaratmak herhangi bir 3 boyutlu model programları kullanılarak biraz sabırla rahatlıkla halledilebilir ancak iş bu nesneleri kontrol etmeye gelince işler karışıyor. Bu noktada ister programın verdiği ancak kısıtlı görevlerde olan kodları kullanırsınız ya da kendi görevlerinizi oluşturursunuz.

İşte bu anlamda en kullanışlı bulduğum, ufak bir JavaScript bilgisiyle yeterli bir oyun ortaya koyabileceğiniz program Unity’dir diye düşünüyorum. Kullanımını öğrendikten sonra kendi dünyanızı 2-3 saat içinde oluşturabileceğiniz,

yarattığınız sahnede ışığın nereden vuracağından tutun da rüzgârın ne yönden ne şiddetle eseceğine kadar her şeyi belirleyebildiğiniz bir program olan Unity ücretsiz olarak kullanılabiliyor. Henüz Türkçe dil desteği bulunmamasına rağmen gayet anlaşılabilir bir içerik sunuyor sizlere. Ağaçlar, çimenler, küçük binalar ve dekorasyonlar gibi bazı nesneler programda hazır bulunuyor. Bunları ne şekilde kullanacağınızsa tamamen size kalmış.

Oyun İncelemeYapacağımız inceleme hepinizin en

Bütün oyunseverl-ere saygılar ve se-lamlar :)

Dergimizin bu bölü-münde sizlere ba-sit bir oyunun nasıl yapılacağını, bazı oyunların tanıtımını ve Alienware isimli oyun canavarı bilgisayardan bahsedeceğim.

Unity progamının arayüzü sade ve kullanışlı.

azından adını duymuş olduğu küçük fakat eğlenceli bir oyun olan Angry Birds’ün yeni çıkan oyunu Angry Birds Space hakkında.

Oyunun yapımında ve reklamında NASA’nın büyük rolü olduğunu söylemezsek ayıp etmiş oluruz. Oyunun reklamı için Uluslararası Uzay İstasyonunda yerçekimsiz ortamda bir sapan yardımıyla oyunun tanıtımı bile yapıldı.

Eski oyunlarında dünyayı dolaşıp yumurtalarını çalan domuzlardan intikam almak isteyen kuşlarımız bu sefer bu maceralarına uzayda devam ediyorlar. Tabi ki uzaya çıktıkları için görünüşleri ve güçleri de az biraz değişime uğruyor. Ayrıca 3 yeni kuş da aralarına katılıyor ancak bumerang ve yıkıcı kuşlar bu oyunda gözükmüyor.

Oyunun mekaniğinde herhangi bir değişme yok fakat kuşları fırlattığımız mekân uzay olunca gezegenlerin çekimine, meteorlara ve yapıların ne şekilde yıkılacağına önem vermemiz gerekiyor. Bir gezegenin dış tarafta bir çekim alanı, merkeze yaklaştıkçaysa da daha güçlü bir çekim alanı bulunuyor. Ayrıca gezegen veya asteroitin yapısına göre de bu çekim mesafeleri ve güçleri değişebiliyor. Hatta eğer düzgün bir hızı tutturabilirseniz kuşunuz yörüngeye oturuyor ve orada sonsuza kadar dönebiliyor.

Biraz kuşların özelliklerinden

bahsedelim;

Kırmızı: Bu kuşun oyundaki tek etkisi ince tahtaları kırabilmek ve herhangi bir özel gücü yok. Ancak yıkım gücü fazla olmasa da yardımcı olabiliyor.

Mavi: Fırlattıktan sonra tıkladığımız bir anda 3’e bölünen ve buz kalıplarını yıkıp geçmeye hevesli bu küçük kuşlar tahta veya taşlara karşı ne yazık ki işe yaramıyorlar.

Yeşil: Oyundaki yaşlı kuş olarak tasvir edebileceğimiz bu şişman kuş yıkım etkisinden ziyade vurduğu yeri darmadağın etme özelliğine sahip.

Siyah: Büyük ihtimalle oyundaki en etkili kuş. Attıktan sonra tıklayarak veya belirli bir süre sonra otomatik olarak patlayan bu kuş etrafında ne var ne yok mahvediyor.

Mor: Oyunumuza yeni katılan bu arkadaşı herhangi bir yere fırlatın ve gitmesini istediğiniz noktaya tıklayın. Adrese teslim işte böyle bir şey. Ancak ne yazık ki sadece doğrusal gidebiliyor.

Buz: Bu kuş ve küçük mavişlerimiz beraber kul lanı ldık lar ında çok etkili bir yıkım gücü oluşturuyorlar. Kuşumuz gittiği yeri buzla kaplama

özelliğine sahip, gerisini siz düşünün.

Oyun DonanımGelgelelim Türkiye’de adını çok

duyuramamış ancak dünyadaki tüm oyuncuların hayallerini süsleyen bir bilgisayar olan Alienware’ e.

Türkiye’deki dağıtımını Dell firmasının üstlendiği bu marka bir oyuncunun istediği her şeyi içinde barındırıyor. Zaten bilgisayarın tüm parçalarını, rengini şeklini şemalini size oluşturtuyor ve hayalinizdeki bilgisayarı teslim ediyor. Dizüstü ve masaüstü modellerine ve ayrıntılı

özelliklerine www.alienware.com adresinden ulaşabilir ve bunları kendinize göre düzenleyebilirsiniz.

Fiyatı biraz tuzlu olsa da (fiyatları 1500-2000$ ‘dan başlıyor) normal bir bilgisayarın aksine sizi 5-10 sene parça değişimi yapmadan rahatlıkla götürebilecek bir bilgisayar. Zaten aldığınızda görünüşü ve özellikleriyle sizi mest edecek ve verdiğiniz paranın hakkını ziyadesiyle verdiğini göreceksiniz.

Modelleri arasında farklılıklar olsa da kasanın görünüş ve teknik şu şekilde;

İçinde klasik havalandırma sağlayan pervaneler yerine sıvıyla soğutma teknolojisi kullanıyor.

Bilgisayarla birlikte gelen kontrol paneli programıyla kasanızdaki her parçanın sıcaklığından tutun da çıkan ışıkların rengine kadar istediğiniz ayarı yapabiliyorsunuz.

Buyurun parçalara bakalım;

Ekran Kartı: 1GB GDDR5 NVIDIA® GeForce® GTX 555

İşlemci: Intel® Core™ i7-2600 3.4GHz (8MB Cache)

Sürücü: Tepsisiz Çift Katmanlı Blu-Ray Okuyucu (BR-ROM, DVD+-RW, CD-RW)

RAM: 16GB 1333MHz DDR3 Dual Channel (4X4GB)

Harddisk: 1000GB SATA hard drive (7200RPM)

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

Kasa tasarımı uzaylı kafa yapısını andırıyor.

OYUNDÜNYASI Osman Berkay ŞAHİN / 10-C

Page 20: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

“Bonsai, özel tekniklerle ağaçların saksılar içinde budanarak

ve bodurlaştırarak büyütülmesi sanatıdır.”

TARİHÇESİ

Japonca olan bu sözcük, tepsi (tabak) anlamına gelen “bon” ve bitki anlamına gelen “sai” sözcüklerinden türetilmiştir. Saksıdaki ağaç veya bitki anlamına gelir.

Bonsai sanatı Japonya’ya 7-9. yüzyıllarda Çin’den gelmiştir. Çin’de Penjing adı verilen ağaç minyatürleştirme sanatının binlerce yıllık geçmişi vardır. Yalnız penjing’in bir farkı vardır. Penjing’de bir tek saksıda bir ağaç değil, örneğin birkaç minyatür ağacın gölgesinde oturan bir köylü tasvir edilmekteydi.

YETİŞTİRİLMESİ

Bonsai, yaşayan ağaçlara duyulan saygıyı ve bu ağaçların yaşamasını konu alan bir sanattır. Bonsailer minyatür olmalarına rağmen çevremizde gördüğümüz ağaçlardan hiçbir farkları yoktur.

Özenle seçilen ağaç dalları, budanarak ve ilgiyle yetiştirilerek minyatür ağaç görünümü kazanır.

En güzel bonsailer sığ ve yayvan saksılarda yetiştirilenlerdir. Değişik şekillerde bonsailer bulunmaktadır: süpürge şeklinde - şelale şeklinde - rüzgara açık şekildedir. Japonların doğaya olan tutkuları yaşamlarına da yansımış ve yıllar geçtikçe bahçeciliğe verilen önem artmıştır.

Bonsailerde bu kültürün bir parçasını oluşturmaktadır ve büyük şehirlerde insanların doğaya olan özlemlerini minyatür olarak karşılamaktadırlar.

Genellikle bonsailerin iklime ayak uydurmaları çok zordur. Bundan dolayı bonsailerin yetiştirilmesi özel bir ilgi gerektirmektedir, yetiştirilirken ağacın doğal özelliğine toprağın nemliliğine, seçilen saksının özelliklerine, ışık ve doğal koşullara çok dikkat edilmelidir. Bu koşullar sağlandığında ufak balkonlu bir ev bonsai koleksiyonu için yeterlidir.

Aslında ağırlıklı olarak dış mekân ağaç ve çalı türlerinden bonsai yapılsa da çokça bilinen ev bitkilerinden de bonsai yapılmaktadır. Bunlardan Ficus en popülerlerindendir. Açelya, şefleradan da bonsai yapılmaktadır. En ufak bonsailere verilen isim mame (fasulye) dir. En popüler bonsailer ise yaklaşık boyları 15 cm kadar olanlardır.

Bonsai yetiştirmek biraz bahçecilik bilgisi ve sabır gerektirir. Bonsai yapmak isteyenlerin en çok yaptığı hata bonsai adayı ağaç, çalı veya bitki türünü hemen dar ve sığ

bir kaba alınarak yapılmaktadır. Bu istenilen sonuca ulaşamama hatta bitkinin ölümüne sebep olmaktadır.

Bonsainin istenilen forma ulaşıncaya kadar mümkün olan en bol topraklı bir yerde veya mümkün olan en büyük saksılarda serbest ve hızlı büyüme sağlanmalıdır. Düzenli olarak sulaması ve gübrelemesi yapılmalıdır. Ancak bu şekilde istenilen sonuca hızla ulaşılır.

Eğer doğadan bir bonsai adayı bulabilirseniz yıllarla ifade edilebilecek bir zaman tasarrufu sağlamış olursunuz. Doğadan bulunan bonsaiye Yamadori denmektedir. İyi bir bakımla 3 sene gibi bir zamanda dal ve kök terbiyesiyle istediğiniz forma sokabilirsiniz.

BONSAI Muammer Kurtuluş / 12-B

Uzmanlar şimdi buldukları bu kemiklerin gerçek yaşlarını tespit etmeye çalışıyor. Arkeologlar ilk aşamada erkeğin herhangi bir nedenle öldüğünü, kadının ise onun yanına uzanarak intihar ettiği tahmininde bulundu. Ancak esrarı laboratuar çalışmaları çözecek.

Peki bu kalıntılar, herkesin bildiği filmlere konu olan Romeo ve Juliet’e ait olabilir mi?

5 bin yıl önce Mantua bataklık bir bölgeydi ve birçok nehrin kesişme noktasında yer alıyordu. Avcılık ve balıkçılıkla hayatını devam ettiren halkın yaşadığı bu bölgenin bir diğer özelliği ise Romeo ve Juliet’in hikayesine de evsahipliği yapması.

Kitapta, Romeo düşmanı Tybalt Capulet’i öldürmek üzere Mantua’ya gittiğinde Juliet’e aşık olmuştu. Kasabanın tarihin en büyük aşklarından birine ev sahipliği yaptığı düşünüldüğünde binlerce yıllık bu iskeletlerin Romeo ve Juliet’e ait olduğu iddia ediliyor.

William Shakespeare’in eserlerini yaşanmış halk hikayelerine dayandırdığı düşünüldüğünde iddianın gerçek olma olasılığı da artıyor.

Romeo ve Juliet’in hikayesi

Çok eskiden beri Verona’da Montegü ve Kapulet adında, düşman iki zengin aile yaşarmış. Tesadüf bu ya, bir gün Kapulet’lerin balosunda Montegü’nün oğlu Romeo genç ve güzel Juliet ile karşılaşır. Gençler birbirlerini çok severler.

Juliet’in akrabaları Romeo’nun kendi ezeli düşmanlarının oğlu olduğunu öğrenince aşıkları ayırmaya çalışır. Romeo ve Juliet, gizlice evlenmeye karar verirler. Bu evliliğin, iki aile arasındaki düşmanlığa bir son verebileceği umuduyla Peder Lorenzo tarafından gerçekleştirilen bir törenle evlenirler.

Bir sokak kavgasında Romeo’nun arkadaşı Merkutio öldürülür. Arkadaşının öcünü almak isteyen Romeo, sevgilisinin kardeşi Tybalt’ı bıçaklar ve Dük tarafından sürgünle cezalandırılır. Juliet’in anne - babası da, kızlarını bir an önce genç bir kont olan Paris ile evlendirmeyi istemektedir. Sevgilisi Romeo’ya sadık kalmak isteyen Juliet’in tek çaresi hayatına son vermektir ve genç kız ölümü seçer.<<

Aşkı Juliet’in olmadığı bir dünyada yaşamak Romeo için çekilmez bir

hal alır ve Romeo da bıçakla intihar eder.. Romeo ve Juliet’in aşkı bir efsane olarak yüzyıllarca zihinlerde yaşamaya devam eder...

“Romeo:Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:

biz dönünceye dek siz parıIdayın diye.

gözIeri gökte oIsaydı, yıIdızIar da onun yüzünde;

utandırdı yıIdızIarı yanakIarının parIakIığı.

gün ışığının kandiIi utandırdığı gibi tıpkı.

öyIe parIak bir ışık çağIayanı oIurdu ki gözIeri gökte

gece bitti sanarak kuşIar cıvıIdaşırdı.’

JuIiet: Bana Romeo’mu ver; sonra öIdüğünde

aI da küçük yıIdızIara böI onu;

onIar göğün yüzünü öyIe bir süsIeyecektir ki,

bütün dünya gönüI verip geceye,

tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe…”

ROMEO veJULİET Sılacan UZUNER / 11-C

39

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

38 | Haziran 2012 - İz

5000 yıllık aşk!

İtalya’nın kuzeyindeki Mantua kasabasında yapılan arkeolojik kazılarda üzerinden

5 bin yıldan fazla zaman geçen ama görenleri bugün bile şaşkına çeviren bir

aşkın kalıntıları bulundu. Bir kadın ve erkeğin birbirine sarılmış kemikleri arkeoloji

ekibini bile şaşırttı. Kalıntıların bulunduğu kasabanın Romeo ve Juliet’in aşkına

konukluk etmiş olması olayın esrarını daha da artırdı.

Page 21: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

TROİD BEZİ

Tiroid bezi nefes borusunun önünde, kelebek şeklinde 20-25gr ağırlığında hormon üreten bir salgı bezidir. İnsan vücudunun metabolizma hızını ayarlayarak tüm sistemlerin düzenli olarak çalışmasını sağlar. Vücudun sıcak ya da soğuğa adaptasyonunu, bebeklerde büyüme ve gelişmeyi, zekâ gelişimini, deri, saç kalitesini etkiler. Bezin yavaş ya da hızlı çalışmasıyla hastalık belirtileri ortaya çıkar.

Tiroit bezi, iyot maddesini ve aminoasitleri kullanarak T3, T4 denen hormonları üretir. Ülkemizdeki iyot alımı azlığı nedeniyle çok sık olarak (neredeyse üç kişiden birinde ) guatr gözlenmektedir. Ayrıca guatr neden olan bazı maddelerin alımıyla, kimyasal

maddeler, bazıailaçlar (lithium) ve bazı mikroplar (E Coli) sebebiyle de oluşmaktadır.

İyot deniz suyunda, deniz ürünü balıklarda ve etlerde bulunur. Vücudun günlük ihtiyacı 150 mgr’dır. 50 mgr’ın altına düşerse hormon yapımı azalır ve hipofiz bezinden hormon yapımını uyarmak üzere TSH salınır; bu da tiroit bezinde hücre artışını uyarır. Tiroit bezi hücrelerdeki artışla büyümeye başlar.

Guatrdan korunmak için iyotton zengin gıdalar ve iyottan zengin su alınmalıdır. Bu yapılamıyorsa mutlaka iyotlu tuz kullanmalıyız. Özellikle çocuklarda daha dikkatli olunmalı, çünkü gelişme ve başarıları büyük ölçüde etkilenir.

GUATR NEDİR?

Tiroid bezinin büyümesine GUATR adı verilmektedir. Büyüyen bir tiroit bezi dışardan görülebilir veya boynun bir veya iki tarafında şişlik şeklinde hissedilebilir. Bazen de hastalar boyunlarının sıkıldığını ifade ederler. Büyüme; düzgün ( difüz guatr ) ya da yumrulaşmalar şeklinde ( nodüler guatr ) olabilir. Her iki halde de ya guatr normal çalışıyor ( ötiroit guatr ) ya fazla çalışıyor ( hipertiroidik guatr veya toksik guatr ) ya da az çalışıyor olabilir ( hipotiroidik guatr ).

1. Hormonların yüksek seyrettiği hipertiroidik tip; aşırı sinirlilik, canlılık, fazla terleme sıcağa tahammülsüzlük, çarpıntı, yorgunluk, zayıflama, nefes darlığı, halsizlik, sık acıkma gibi şikayetler gelişir. (Yaygın ve hipertiroidik olan guatrlara halk arasın da zehirli guatr, iç guatr denmektedir.)

Teşhiste tiroit hormonlarının ölçümleri yapılır ve buna göre ilaçları düzenlenir.

İlaçlarla hormonlar normal düzeye getirildikten sonra gerekirse cerrahi müdahale yapılır.

2. Hormonların düşük olduğu hipotiridik tip; cilt kuru mat ve soğuktur, kilo alımı artar, kabızlık gelişir, mental işlemler yavaşlar, unutkanlık, dikkat azalması görülebilir.

Tedavide hormonları azaldığından hormon ilave edilir ve büyüme durdurulmaya çalışılır.

3. Hormon düzeylerinin normal seyrettiği ötiroidik tip bez büyümüştür. Nefes darlığı ses kısıklığı olmadığı sürece tedavisiz takip edilir. Ancak hasta kötü kozmetik görünümünden ya da nefes darlığından yakınıyor olabilir. Büyük olgularda cerrahi uygulanır.

Nodüllü guatrın önemi nedir ?

Tiroitte gelişen nodül veya nodüller gözle görülebilir veya elle hissedilebilir. Bazen de tesadüfen tetkikler sonucunda ortaya çıkar.

Özellikle son yıllarda ultrason, tomografi, manyetik rezonans (MR) gibi tetkik araçlarının yaygın kullanıma girmesiyle elle hissedilemeyen nodüller erken devrelerde saptanabilmektedir. Dolayısıyla tiroidin çalışmasında bozukluk yoksa küçük nodüller bulgu vermeyebilir ve hastanın yakınması olmayabilir. Ancak düzgün büyümede olduğu gibi kötü kozmetik görünüme ve nefes darlığına yol açabilirler. Bazen nodül veya nodüllerin tiroitten bağımsız olarak kendi başlarına fazla çalışmaları ( otonomi kazanma ) sonucu toksik nodüler guatr denen durum ortaya çıkar.

Dişi guatr nedir?

Guatr için ameliyat edilmiş hastaların bir kısmında çok çeşitli nedenlere bağlı olarak guatrın yeniden oluşma şansı vardır. Guatrı yeniden oluşan hastaların guatrına dişi guatr adı verilmiştir.

İç guatr nedir?

Bu adlandırma ya fazla çalışan guatrlar için ya da dışardan çok belirgin olmayan guatrlar için

ortaya atılmış bir deyim olarak kabul edilebilir

Nodüller kötü huylu olabilir mi ?

Nodüllerin üzerinde fazlaca durulmasının asıl nedeni budur. Ancak nodüllerin büyük kısmı iyi huyludur.

Nodüllerin kötü huylu olabileceğini gösteren bulgular nelerdir?

Bunun muayene ile anlaşılması hemen hemen imkânsızdır. Ancak bazı göstergeler kötü huylu olabileceğini ima edebilir. Eğer nodül çok sertse, yutkunmakla hareket etmiyorsa nodül ortaya çıktıktan sonra ses kısıklığı ve yutkunma güçlüğü başlamışsa şüphelenilmelidir. Bu bireylerde daha sonra değinilecek olan tetkiklerle doğru tanı konabilir. Ayrıca herhangi bir hastalık için boyuna şua ( radyoterapi ) alan hastalarla, nükleer kaza olan bölgede yaşayan bireylerde nodülün kanser olma şansı artmaktadır. Çernobil nükleer kazasından sonra o bölgede yaşayan çocuklarda tiroit nodülü ve kanserinde artma saptanmıştır

TİROİDBEZİvEGUATR Özge SÖNMEZ / 11-A

41

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

40 | Haziran 2012 - İz

Bu konuda Prof. Dr. Sela-hattin Kologlu’nun yaptığı araştırmalarda günde 7 Kg

karalahana yiyenlerde guatr görülebileceği saptanmıştır.

Karadenizde yaşanan guatr hastalığının nedenleri genelde hep karalahana olarak bilinir. Peki bu bir gerçek mi? Karadeniz bölgesinde çok yenen karalahana guatr

yapar mı?

Page 22: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan,yüzlerce yıllık bir geçmişe sahip olan ve halen günümüzde

tartışmaların merkezinde bulunan bu değerli topraklara Anadolu denilmiştir. Anadolu kelimesi kimisine göre Yunanlar tarafından ortaya çıkarılmış ve güneşin doğduğu ülke anlamına geldiği söylenmektedir. Başka bir görüşe göre adını Anadolu’ya gelen ilk akıncıların yaşlı bir kadına rastlamasıyla almıştır. Yaşlı kadın yorgun argın gelen akıncılara ayran ikram eder. Askerlerin her biri “ana dol” diye ayranları bittikçe çanaklarını yaşlı kadına uzatırlar. Kadın da elindeki testiyle her birinin çanaklarını doldurur, ama ne hikmetse ayran hiç bitmez.

Bu bilgiler aslında hepimizin az çok kulaktan dolma şekilde bildiğimiz bir takım söylemler. Asıl önemli olan koskoca dünya coğrafyasında Anadolu’yu bu kadar değerli kılanın ne olduğudur. Anadolu tarih boyunca birçok göç ve istilaya uğramıştır. Bunun temel nedeni üç tarafının denizlerle çevrili oluşu; Asya, Avrupa ve Afrika’ya kara ve deniz yoluyla ulaşımının elverişli olması, olumlu iklim şartlarının, verimli topraklarının ve bol su kaynaklarının olmasıdır. Günümüzde Anadolu coğrafyasının sahip olduğu yer altı zenginlikleri de yabancı devletleri cezp etmektedir.

Anadolu başlı başına bir kültür birikimidir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bunlar arasında Asurlular, Traklar, Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, İyonyalılar,

Urartular daha sonra Pers, İskender, Roma, Bizans İmparatorlukları gelmiştir. Tarihler 1071’i gösterdiğinde Anadolu tarihinde yeni bir millet baş göstermişti. Onlar Türklerdi. Türk Milletine Malazgirt zaferi ile tarihin seyrini belirleyebilecek bir coğrafya ve tarihin o güne kadar görmüş olduğu birçok medeniyetin kültürünü kucaklamış bir kapı açıldı. Artık Türkler Selçuklu Devleti olarak Bizans’a karşı kesin bir zafer kazanmıştır.

Anadolu’ya akın sürecinde Türkleri yakından tanıma fırsatı bulan diğer ırklar gücü ,kuvveti, kararlılığı ve vatan aşkıyla tanımladılar Türkü. Asıl coğrafyasının Orta Asya olduğu söylenen Türkleri de Anadolu’ya iten belki de çeken sebepler vardı. İlk başlarda azınlıklar halinde göç eden Türk boyları Moğol İstilasıyla göç oranlarını artırmış ve yerleşkesini büyük ölçüde değiştirmiştir. Orta Asya’dan Anadolu’ya 1.000.000 civarında Türk göçmenin

TÜRKLERve ANADOLU M. Gencehan KARDAŞ / 10-C

12. ve 13. da yerleştiği söylenmektedir. O tarihlerde Anadolu’nun nüfusu 12.000.000 idi.

Zaman geçtikçe Selçuklu Devleti otoritesini yitirdi ve beylikler güçlendi. Bu coğrafyada güçlü olma arzusu her devletin ve beyliğin hayaliydi. Herkes birbiriyle savaşırken içlerinden birisi öylesine sağlam bir politika izledi ki kardeşlerini karşısına almaktansa yurt edindiği yerdeki yabancılarla mücadeleyi seçti. İşte o beylik Osmanlı Beyliği’ydi. İzlediği bu politika sayesinde hem çevre beyliklerin hem de ahilerin desteğini alabilmiştir. Bu politikası sayesinde Anadolu’da her geçen gün büyümeye devam etti.

Osmanlı büyüdükçe diğer devletler ve beylikler tedirgin olmaktaydı. Bu durumdan tedirgin olanlardan birisi de Timurdu. Timur Osmanlı’nın üzerine yürüme kararı almıştı ve tarihler 1402’yi gösterdiğinde Ankara Savaşı neticesinde Osmanlı mağlup oldu. Tarihimizde kötü bir yeri olan bu olayın bana kalırsa tek bir iyi yönü bulunmaktadır. Timur ve yanında bulunan beyliklerin baskısına dayanamayan doğuda yaşayan Türkmenler Anadolu’nun içlerine kadar gelmişlerdir. O dönemde fark edilemese de bunun faydasını Osmanlı Devleti ilerleyen zamanlarında görmüştür.

Osmanlı yaşadığı kısa bir duraksamanın ardından kendini toparlamış ve kendisine gelmişti. Sıra Osmanlı’nın en büyük gayesine gelmişti ‘Nizam-ı alem’. Bu gaye uğrunda fetih politikalarına devam eden Osmanlı Devleti hoşgörüyü hiçbir zaman elden bırakmamış ve Anadolu’yu bir hoşgörü diyarı haline getirmiştir.Buna verilebilecek en büyük örnek İstanbul’un Fethidir. İstanbul’un Fethi birçok açıdan Osmanlı’nın gücünü,gayesini,politikasını ve kararlılığını en iyi şekilde göstermiştir.

Atalarımız birçok coğrafyada hüküm sürmüş ve buralarda halkı en iyi şekilde yönetmiştir.Ancak feth edilen bu topraklar hiçbir zaman Anadolu’nun değerinde olamamıştır.Bir zamanlar göçmen oldukları bu toprakları artık Türk halkı kendi vatanı olarak benimsemiştir.Zamanın biraz ileri alırsak Osmanlı’nın dağılış zamanlarında bu vatan olgusunu en iyi şekilde görürüz. Vatanını düşman ayaklarının altında ezdirmeyeceğine öylesine kararlıdır ki Türk halkı 1.Dünya Savaşı’nda, Kurtuluş Savaşı’nda aç kalır, açıkta yatardı. Mermisi bittiği an yeri dönmez süngüsünü takar koşardı. Kendisi için değil vatanı için gelecek nesiller yani bizler için canlarını hiç tereddüt etmeden feda etti onlar.

Kökeni asırlara dayanan bu eşsiz millet birçok coğrafyada yaşamış ve hakimiyet kurmuştur. Atalarımız gitmiş oldukları her yerin kültürünü tatmış ve bizlere dair birçok eser bırakmışlardır. Biz Türk gençlerine düşen en önemli görev Anadolu denen bu coğrafyada nadide vatanımızı en iyi şekilde koruyup kollamak, kökeni ne olursa olsun ben Türk’üm diyebilen ve kendisini Türk

gibi hisseden her bireyi bu vatanın bir parçası olarak görüp kardeşliğimizi her geçen gün pekiştirebilmektir.

Sözlerimi son olarak geçmişten günümüze Anadolu’yu ve Türk halkını çok güzel anlatan bir şiirle tamamlıyorum.

BİZİM MEMLEKET

İçinden tanırım ben o elleri,Onlar ki zahirde viran olurlar;Ardıçlı dağları, çamlı belleriAşanlar şi’rine hayran olurlar.

Dökülür köpüklü sular yarından,Baharlar yaratır kışın karından;İçenler sihirli pınarlarındanŞöyle bir silkinir, ceylan olurlar!..

Orada yaşayan erlerin içiBir tasta yoğurur derdi, sevinci;Onlar ki sabansız, tarlasız çiftçi,Davarsız, kavalsız çoban olurlar.

Başıboş, kırlara salar tayını,Elinden düşürmez okla yayını;Ellere bırakır zafer payını,Memleket yolunda kurban olurlar...

Faruk Nafız ÇAMLiBEL

43

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

42 | Haziran 2012 - İz

Page 23: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

ERDEMBAŞİLERÖPÖRTAJ Nazlıcan DİLBER - Oğuzhan KARAKAŞ / 11-A

45

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TRT

RA

BZ

ON

Y

OM

RA

F

EN

L

İS

ES

İ

WW

W.

TY

FL

.K

12

.T

R

44 | Haziran 2012 - İz

-Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

- Memur bir ailenin çocuğuyum. Aslen Orduluyuz. Liseyi Kırıkkale’den kazandım. Liseden sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliğini kazandım ama 2. Sınıfta ayrılıp tiyatroya başladım. Sonra 2005 yılında Yeditepe Üniversitesi konservatuarını kazandım.

TYFL’yi 1 cümleyle tanımlayabilir misiniz.Biz farkın yaşatıldığı yer diyoruz.

- Güzelmiş. Bilmem hiç düşünmemiştim.Hayatı öğrenmek için güzel bir yerdi.O zaman HAYAT OKULU diyeyim.

-Okulda yaşayıp hiç unutamadığınız bir anınız var mı?

- Bir keresinde Osman hoca okula yeni gelmişti ve çok sevilmişti. Derslerde Trabzonspor hakkında konuşurduk.Bir gün ben elim belimde ters köprü kurup yerden parayı alırım dedi. İddiaya girdiler. Öğle tatilinde benim eşofmanlarımı giydi. Gerçekten de yaptı!

Bir keresinde de lise 2 ’de 18 martla ilgili bir piyes yaptık.Yemekhanede kasalarla sahne kurup ellerimizde salça tutup kan olarak kullandık. Sonra 94 yılında yılsonunda

“ Okulumuzun 5. dönem mezunlarından tiyatro

sanatçısı Erdem BAŞ ile okul yıllarını ve TYFL ‘den tiyatro oyunculuğuna uzanan hayat

yolculuğunu konuştuk. ”

yıllığa Atatürk’ün gençliğe hitabesini değiştirip yazdık. O sene siyasi olaylar yüzünden yıllıklar toplandı.

-O zamanlar TYFL ’de yurt hayatı nasıldı? Orada kurduğunuz arkadaşlıklar hayatınızda nasıl bir yere sahip?

- Arkadaşlarımla hala görüşüyoruz. Hatta geçen buluştuk.Birbirimizden hiç kopmadık. Benim doktorum arkadaşım mesela. Bu çok gurur verici.

-Farklı bir konuda eğitim aldığınız halde sizi oyunculuğa iten ne idi?

- Hiç öyle bir düşüncem yoktu aslında. Elektrik elektronik bölümünde okurken 1. Sınıfta inektim. 2. sınıfta ev arkadaşımın isteğiyle beraber tiyatro kulübüne katıldık.Çok eğlenceliydi. Hamdi ALKAN izlemeye gelirdi. Bir gün beni çağırdı. O sıralar yayında olan programında oynamamı teklif etti. Günlük harçlıklarla skeçler oynadım. Dönüm noktası oydu.

-Bu yolda aileniz ve çevrenizden nasıl tepkiler aldınız?

- Direkt oyuncu olmak istiyordum desem asla izin vermezdiler. Ama beni tv’de görünce güvendiler.

-Lisede nasıl bir öğrenciydiniz?

- Orta halli bir öğrenciydim. Lise 1’de salgın oldu okul 10-15 gün tatil edildi. Döndüğümde ben hastalandım.Bu kez 1 ay evde dinlendim. Toparlanmak zor oldu o yüzden alttan ders alan nadir öğrencilerdenim. Biraz da yaramazdım. Siz beni Ömer Abiye sorun.

-Hiç keşke dediniz mi?

- Mesleğime dair hiç demedim.

-Mesleğiniz size neler kazandırdı?

- Tv’de izlerken gıpta ettiğim insanlarla çalıştım. Müjdat GEZEN, Zeki ALASYA, Metin AKPINAR gibi isimlerle bir arada bulundum. Ayrıca ufkum gelişti.Mesela St.Petersburg’da turneye gittik. Orayı gezdim, gördüm ve okudum. Her anlamda geliştim.

-Arkadaşlarımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

- Devir çok vahşileşti. Amaç başarılı olmak, para kazanmaksa çok donanımlı olmak zorundasınız. İlgilendiğiniz bir şeyler olmalı. Kendinizi geliştirmelisiniz.

Erdem BAŞ’ın rol aldığı Film ve DizilerPapatyam (TV Dizisi) 2009 -2011 RızaSümela'nın Şifresi:Temel 2011 DavutMemlekette Demokrasi Var 2010 Jandarma İdrisHavalimanı / İyi Uçuşlar (TV Dizisi) 2008 HamitDerman (TV Dizisi) 2008 Numune ÖnderOyun Bitti (TV Dizisi) 2007 TosunOrganize İşler 2005 Hayri

Ayrılsak da Beraberiz (TV Dizisi) 1999 -2003 Mc ErdemÇocuklar Duymasın (TV Dizisi) 2002 Rapçi ErdemBana Abi De (TV Dizisi) 2002En Son Babalar Duyar (TV Dizisi) 2002 Hasan/Dombili (2002/2007)Reyting Hamdi (TV Dizisi) 2002 ErdemZor Baba (TV Dizisi) 2002Zülküf ile Zarife (TV Filmi) 2000Kahkaha Show (TV Dizisi) 2000 Erdem

Page 24: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

BOĞAGÜREŞLERİ

Kökeni 1500 yıl öncesine dayanan boğa güreşleri,ilk kez Girit adasında yapıldığı sanılıyor.Daha sonra çeşitli nedenlerle azalan ilgi Müslüman Faslıların 8. yüzyılda bu sporu İspanya’ya getirmeleriyle yeniden can bulmuştur.18. yüzyılda tekrar gözden düşen boğa güreşleri ispanya’da iç savaşın bitiminden sonra tekrar üne kavuşmuştur.Ve boğa güreşleri günümüzde hala farklı yerlerde ,farklı biçimlerde yapılmaktadır. Boğa güreşlerinin ülkemizdeki başlangıç tarihi ise tam olarak bilinmemekle birlikte yüzyıllardır çeşitli yörelerde yapılmaktadır.

Gelelim ülkemizde boğa güreşlerinin oluşumuna; eskiden insanlar tarlalarını koşmak, harmanını dövmek için bu hayvanların gücünden yararlanırdı.Herkesin en az 1 boğası bulunur ve bu boğalar kışları ahırda yaşarlardı. Bunların başında her zaman bir çoban olmaz zaten ilkbahar geldiği zaman bütün boğalar toplanıp birkaç ay yaylada kalırlardı. Kış aylarında sürekli ahırda kalıp ilkbaharın gelişiyle dışarıya çıkan boğalar tabiatları gereği birbirlerine üstünlük kurma gereksinimi hissederlerdi. Bu üstünlük bazen bağırıp çağırarak bazen bir bakışla bir çok kez de kavga ederek kurulabiliyordu. Arazinin dağlık oluşu hayvanların kavga ederken birbirlerine zarar vermeleriyle sonuçlandığı için insanlarımız boğaları düz bir yerde gözetim eşliğinde

“ İspanya’daki kanlı ve

vahşet görüntüleri içeren boğa güreşleri nedeniyle, ülkemizde de düzenlenen boğa güreşleri festivallerine de bir ön yargı oluşmakta. Ne var ki ülkemizde boğa güreşinin ismine uygun bir şekilde sadece boğalar güreşmekte ve şaşırtıcı bir şekilde güreşen boğalar birbirine zarar vermeden güreş sonlanmaktadır.

Koray BAYRAKTUTAN / 11-A

güreştirmek istemişler. Bundan sonra seyretmekte ilginç olmuş ve bu gelenek günümüzde festivallere dönüşmüş.

İspanya’da yoğun olarak düzenlenen boğa güreşleri, matador olarak adlandırılan kişinin önceden yorulmuş ve kan kaybetmesine yol açacak şekilde yaralanmış olan boğayı öldürmesiyle sonuçlanır. Bu tür boğa güreşleri İspanya dahil diğer tüm ülkelerde tasvip edilmemekte, kaldırılması gündeme gelmektedir. Diğer Avrupa Birliği ülkelerinin aksine ülkemizde yapılan boğa güreşleri kesinlikle hayvanlara yapılan vahşete karşıdır. Boğa güreşleri Türkiye’de Artvin başta olmak üzere Rize, Muğla, Aydın ve Manisa gibi kentlerimizde boğalar kendi aralarında güreştirilerek yapılmaktadır.Yurdumuzda yapılan bu güreşler İspanya ve diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ,matador ve boğa arasında geçmeyip, boğa ve boğa karşılaştırılarak yapılır. Boğa güreşleri Artvin’de Kafkasör yaylasında yapılmaktadır. Festival adını da bu yayladan almaktadır.Şenliklerin tam adı ise Kafkasör Kültür Turizm ve Sanat Festivalidir. Festival 3 güne yayılmış ve son gün final günü en önemli etkinliği olan boğa güreşlerine ayrılmıştır.

Bu güreşler yapıldığı tarihten itibaren, boğaların zarar görmemesi ve herhangi bir şekilde eziyete uğramamaları için dikkat edilmekte, belirli kurallar uygulanmaktadır. Bu güreşlerde ilin her yanından getirilen boğalar boyun kalınlığına ve kilolarına göre sınıflandırılıp güreştirilir. Önceleri göğüs ölçüsü ile yapılan gruplandırma son yıllarda yerini kilo ile denkleştirmeye bırakmıştır. Birbirine denk boğalar meydana bırakılmadan önce güreş için uygunluk kontrolünden geçirilir ve meydanda birbirlerine verebilecek zararı en aza indirmek için sahipleri ve hakemler tarafından takip edilir. Güreş sırasında güçsüz görülen boğanın çekilmesi halinde yenik kabul edilir ve güreş meydanında ayrılan bölümden

ilgililerce arenadan uzaklaştırılırlar. Diğer boğa ise galip ilan edilir ve üst tura çıkar. Böylece, Kafkasör boğa güreşleri, kendi kuralları içinde güç gösterisi olarak bir spor ve şenlik ortamına dönüşür.

İlginçtir ki, boynuzlarını kullanarak güreşen boğalar birbirlerine hemen hemen hiç zarar vermezler. Günümüze kadar olan tüm boğa güreşi festivallerinde yaşanan yaralanmalar hemen hemen yok denecek kadar azdır. Özellikle en çok sevdiğimiz futbolda ve diğer spor dallarında saha içinde ve saha dışında yaşanan olayları düşünüp bir karşılaştırma yaptığımızda boğa güreşlerine olan önyargılarımızdan “var ise eğer” biraz da olsa kurtulmamız gerektiğini anlayabiliriz.

Konuyu bitirmeden bu yılki 32. Artvin Kafkasör Kültür, Turizm ve Sanat Festivalinin 29-30 Haziran - 1 Temmuz 2012 tarihinde yapılacağını da belirtelim.

“ İspanya’nın Katalonya

bölgelesinde 1 Ocak 2012 tarihinden

itibaren geleneksel olan boğa güreşleri

yasaklanmıştır.

Güreşlerde, boğaların zarar görmemesi ve herhangi bir şekilde eziyete uğramamaları için dikkat edilmekte,

belirli kurallar uygulanmaktadır.

47

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

46 | Haziran 2012 - İz

Page 25: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

2005 yılı mezunlarımızdan Tagi Khaniyev 1988 Bakü doğumlu. ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümünü bitiren Tagi, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünde lisansüstü eğitimine devam etmekte .

-Özgeçmişinizden kısaca bahseder misiniz?

28 Mart 1988’de Bakü’de doğdum. İlk okulun birinci senesini Bakü’de tamamladıktan sonra 1995 yılında ailemle birlikte Trabzon’a taşındım. İlköğretimimi Mimar Sinan İlköğretim Okulunda tamamladıktan sonra Trabzon Yomra Fen Lisesi’nde liseyi okudum. Üniversite için Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümünde okuman üzere Ankara’ya taşındım. Üniversite yıllarında çeşitli ulusal ve uluslar arası öğrenci ve gençlik kuruluşlarında aktif görevler aldım. Üniversite hayatım boyunca 30’dan fazla ülkede 100’den fazla uluslar arası etkinliğe katılımcı, kolaylaştırıcı, organizatör ya da eğitmen olarak katıldım. Şubat 2012’den itibaren de Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünde lisansüstü eğitimime devam etmekteyim .

“2005 yılı mezunlarımızdan İZ dergisinin isim babası ve

emektarlarından Tagi Khaniyev ile TYFL deki okul hayatı ve

mesleği hakkında bir röpörtaj yaptık.”

- Mühendislik okumak isteyen birine hangi üniversiteleri önerirsiniz?

İyi bir mühendis olmanın yöntemi iyi bir üniversiteden mezun olmak demek değildir. İyi bir mühendis olmak için bireyin kendisini geliştirmesi gerekmektedir. Türkiye’deki üniversitelerin büyük bölümünün ders programları benzer, kullandıkları ders materyalleri de aşağı yukarı aynı. Dolayısıyla ister Ankara’da bir üniversitede okuyun ister Trabzon’da size sunulan olanaklar aşağı yukarı aynı olacaktır. Farkı yaratacak olan sizsiniz. Fakat eğer eğitiminizin başka kurumlar tarafından tanınmasını, değerli görülmesini istiyorsanız (yani yüksek lisans başvurusu yaptığınız zaman, ya da büyük bir şirkette

işe girmek istediğiniz zaman) o zaman sizlerin de çok iyi bildiğiniz Türkiye’de yaklaşık 10 üniversite vardır. Diğer kurumların eğitiminize verdiği değer, üniversitelerin ÖSS (ya da şimdi YGS oldu sanırım) taban puanlarıdır.

- Hayata atılma arifesinde olan bizlere meslek seçimi ile ilgili neler önerirsiniz?

Seçeceğiniz mesleği hakikaten yapmak isteyip istemediğinize şuanda karar verebilmeniz mümkün değil, çünkü o mesleğin tam olarak ne yaptığını bilmiyorsunuz. O yüzden tavsiyem bu konuda esnek olmanızdır. Üniversitenin ilk senesinde mesleğinizle ilgili mümkün olduğunca fazla bilgi edinmenizdir. Eğer gördüğünüz şeyi beğenirseniz eğitiminize

TAGİKHANİYEvile Röpörtajdevam edin. Beğenmediğinize karar verirseniz o zaman mutlaka farklı fırsatları takip ediniz, bölüm değiştirmeyi düşününüz, tamamen farklı bir alanla ilgili aktivitelere katılıp kendinizi geliştiriniz. Nihai amacınız, hakikaten yapmaktan zevk alacağınız işi bulmak olsun.

-Öğrencilik hayatınızda TYFL’nin yeri nedir?

TYFL benim için oldukça önemli bir yere sahip. Kişiliğimin oluşmaya başladığı dönemin önemli bir kısmına tesadüf etmektedir TYFL’deki yıllarım. Birbirinden değerli dostluklarım ve anılarım vardır TYFL’de. Analitik düşünme yeteneği kazandığım, zorlu koşullara bağışıklık kazandığım ve bir şeyler başarmanın mutluluğunu yaşadığım, hayatımın önemli dönüm noktalarından bir tanesi.

-TYFL’de yaşanmış hiç unutamadığınız bir anınızı anlatabilir misiniz ?

Belki biliyorsunuzdur, İZ dergisinin ilk sayısının çıkarılması için 13. Dönemden 6-7 arkadaş ve bizim dönemden de ben baya uğraşmıştık. O zamanlar 1. Sınıftaydım. İlk toplantılardan bir tanesinde derginin ismi ne olsun diye karar verilecekti. Ben bunun üzerine çok düşündüğüm için aklımda bir isim vardı ve hatta o ismi neden seçtiğimi belirtmek için bir yazı da yazmıştım. Toplantı sırasında herkes bir sürü isim saydı. Kimsenin içine tam olarak oturmadı. Ben sessizce oturuyordum bir köşede. Herkesin fikirleri bittiği sırada benim de bir fikrim var ama önce bir yazı okumak istiyorum dedim ve okudum. O anda her şey bitmişti, o 6-7 kişilik lise 2’lerle aramda bir fark kalmamıştı. Kendilerinden biri olarak beni kabul ettiler ve daha fazla konuşmaya gerek yok, derginin ismi belli oldu: “İZ”. O yazı da, daha sonra ilk sayının iç kapağında yayınlandı. Benim için bu anı, içinde bulunduğun koşullar seni yapmak istediğin şeyin imkansızlığına ne kadar yönlendirirse yönlendirsin, doğruluğuna inandığın bir şey için öne çıkmanın ne kadar önemli olduğunu gösteren bir semboldür.

-Lise arkadaşlıklarının unutulmaz olduğu ve baki kaldığı söylenir. Sizce de öyle mi?

Bütün arkadaşlıklar değil. Ama üniversitedeki arkadaşlıklardan daha baki olduğunu söyleyebilirim. Lise’de çok fazla konuşmadığım birisiyle daha sonradan görüştüğümde uzunca konuşmuşluğum olmuştur. Ama üniversitede böyle bir şey mümkün değildir.

-Lise hayatımızda özellikle yapmamızı önerdiğiniz bir şey var mı?

Özellikle ya da herkes için genel geçer olan bir şeyi öneremem. Ama önereceğim şey, yukarıdaki sorularda çokça üzerinde durduğum, kendinizi tanımanıza yarayacak her türlü faaliyet içine girmeye çalışınız. Sadece dersler olmasın odağınız, hayatınıza mümkün olduğu kadar renk katın.

-Lise ve üniversitedeyken çalışma sisteminiz nasıldı?

Sanırım Lise için buna az çok cevap verdim. Sınavlara, çıkmış soruları vs. çözerek, konuları anlayarak giriyordum. Üniversite’de ise çok farklı bir süreç vardı. İlk iki sene (bunlar başarılı olduğum seneler) lisedeki düzenimi devam ettirdiğim bir dönemdi. Sonraki iki senenin büyük çoğunluğu yurtdışında geçtiği için derslere devam edemedim ve ortalamamın önemli ölçüde düştüğü, okulun uzamasına sebep olan bir dönemdi. Son süreçte ise (son 1.5 sene), kendimi toparlayıp, konuları kendi başıma anlamaya çalıştığım bir dönem yaşadım. Yine derslere pek devam etmiyordum ama notlardan ve kitaplardan konunun özünü anlamaya çalışıyordum. Bu dönem de benim için başarılı geçmiş bir dönemdi.

Sanırım bu kadar. Soruları hazırlayan arkadaşlara, genel olarak da İZ dergisinin başladığından 10 sene sonra da devam ediyor olduğunu görme mutluluğunu bana bahşeden bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. İletişim bilgilerimi aşağıda veriyorum isteyen arkadaşlar bana ulaşabilirler, yardımcı olabileceğimi düşündükleri bir sorun olursa.

Sınavlarınızda başarılar,

Tagi Khaniyev

TYFL 2005 mezunu

Tel: +90 530 415 85 13

Email: [email protected]

(Röpörtajın tamamına web sitemizdeki TYFL Blog bölümünden ulaşabilirsiniz.)

Özge SÖNMEZ

Özge SÖNMEZ / 11-A

49

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

48 | Haziran 2012 - İz

Page 26: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

-Özgeçmişinizden kısaca bahseder misiniz?

1987 Adana doğumluyum, memleketim Osmaniye. İlköğrenimimi Osmaniye’de tamamladıktan sonra 2001-2004 yılları arasında TYFL’de okudum. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden Şubat 2010’da mezun oldum. Mezun olduktan sonra sağlık nedenleriyle memlekete ailemin yanına döndüm. Bir süre dinlendikten sonra çeşitli kamu kurumlarında görevlerde bulundum. Geçtiğimiz günlerde Aselsan’da mühendis olarak çalışmaya başladım. Aynı zamanda Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Mühendislik Yönetimi yüksek lisansı yapıyorum. Üniversite öğrencisi olan kardeşimle birlikte Ankara’da yaşıyorum.

-Mühendislik hayaliniz miydi yoksa bir tesadüf müydü?

Lisedeyken elektrik-elektronik mühendisliği dışında bir bölüm düşünmemiştim.

-Mühendislik okumak ne gibi ilgi ve beceriler gerektiriyor?

Tüm mühendislik dalları için konuşmak gerekirse, üniversitenin ilk iki yılında genelde matematik bilgisi ve yatkınlığı iyi olan öğrenciler daha başarılı oluyorlar. Üçüncü sınıf ve sonrasında ise her mühendislik dalının kendine özgü dersleri alınmaya başlanıyor, doğal olarak her mühendislik dalı için farklı beceriler gerekecektir. Elektrik-elektronik mühendisliği için adı üstünde elektrik ya da elektronikle ilgili az da olsa yatkınlığın olması gerekir diye düşünüyorum.

-Mühendisliğin iyi ve kötü yanlarını bir teraziye koyarsanız hangi taraf daha ağır basar? Kısaca açıklayabilir misiniz?

Benim için iyi yanları daha fazla elbette. Özellikle önünüze birçok ekmeğini kazanma yöntemi sunabilmesi önemli. Ama tabii bazen de o kadar detay işlerle uğraşıyorsunuz ki iş arkadaşlarınız dışında aynı dili konuşabildiğiniz insan sayısı azalabiliyor.

-Mesleğinizi seviyor musunuz?

“Mesleğime aşığım” diyemem belki ama seviyorum evet.

-Üniversitede fen liseli olmanın ayrıcalığı var mı?

2005 yılı mezunlarımızdan Çağrı SARIGÖZ 1987 Adana doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Ele-ktronik Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. Şu an Aselsan ‘da mühendis olarak görev yapmakta.

“2004 yılında ÖSS’de Türkiye ikincisi olarak bizleri

gururlandıran Çağrı SARIGÖZ ile mesleği ve TYFL hakkında

konuştuk.”

ÇAĞRISARIGÖZile RöpörtajFen lisesini yatılı okuyan öğrenciler üniversitede

yurt hayatına daha kolay uyum sağlayabiliyorlar. Üniversitenin ilk yıllarında alınan temel sayısal derslerde de daha rahat başarı elde edebiliyorlar.

- Hayata atılma arifesinde olan bizlere meslek ve üniversite seçimi ile ilgili neler önerirsiniz?

Üniversiteden önce meslek seçimi yapmanız doğru olacaktır. Üniversite öğrenci adaylarının yaptığı en büyük hata yüksek puan aldıklarında “puanım yanmasın” diye önceden istediği bölümden vazgeçip yüksek puanlı bir bölümü tercih etmeleri. Bu hataya düşmeyin.

-Öğrencilik hayatınızda TYFL’nin yeri nedir?

Özellikle gurbetçi dediğimiz başka illerden gelen arkadaşlar olarak özlem dolu bir 3 yıl geçirdik diyebilirim. Ben teyzemin Trabzon’da olması ve kuzenimle aynı sınıfta olmamızdan dolayı bir nebze şanslıydım. Bu zor 3 yılın bana kattığı en önemli şey edindiğim arkadaşlıklar oldu sanırım.

- TYFL’de sizi en çok etkileyen ve unutamadığınız öğretmen kimdir? Onunla bir anınızı kısaca anlatır mısınız?

En çok Osman Özkurt hocamızla ilgili anılar aklıma geliyor. Bir keresinde dersinde uyanık kalmak için büyük gayret sarf ederken beni yakalamış ve gülerek beni uyarmıştı.

-Lise hayatımızda özellikle yapmamızı önerdiğiniz bir şey var mı?

Hocalarla birlikte yapılan şehir dışı gezilere kesinlikle katılın derim. Sanırım bizim dönemle başlamış bir şeydi bu. Hocalarımızla birlikte Ankara ve İstanbul’daki üniversiteleri gezmiştik ve hocalarımızla hiç olmadığı kadar yakınlaşma imkanı bulmuştuk.

-Lise arkadaşlıklarının unutulmaz olduğu ve baki kaldığı söylenir. Sizce de öyle mi?

Her lise için bunu söylememiz doğru olmaz. Ama TYFL’de genel olarak mezunlar irtibatı koparmamaya özen gösteriyorlar. Örneğin ben ne zaman İstanbul’a gitsem 15 kişiyi bir araya toplayabiliyorum. Şu an Ankara’da yaşıyorum ve haftada en az 1 kez liseden bir arkadaşımla görüşüyorum. 3 yıl boyunca aynı binada yatıp kalkıp aynı yemeği yiyip aynı okulda derse girdiğimiz için kopamıyoruz birbirimizden.

-TYFL’de nasıl bir öğrenciydiniz?

Walkman (o zamanlar kasetliydi) kulaklıklarıyla ortalıkta dolaşan bir öğrenciydim. Derslerim iyiydi ama 5.0 ortalama getirmek için hiçbir zaman özel bir gayret göstermedim.

-Üniversite sınavında gösterdiğiniz başarıyı neye borçlusunuz?Başarınızın sırrını bizle paylaşır mısınız?

Üniversite son sınıfta Mart ayının ortalarında rapor alarak Osmaniye’ye ailemin yanına döndüm ve Osmaniye’de bir dersaneye yazılarak yoğun bir 3 aylık ders çalışma dönemine girdim. Hayatımın hiçbir döneminde herhangi bir şey için o 3 ay kadar çok çalışmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Mart ayında Osmaniye’ye geldiğimde birçok derste eksiklerim vardı, deneme sınavlarını çoğu zaman yetiştiremiyordum. Zamanla eksik ders konularımı kapattıkça ve test çözdükçe daha iyi puanlar almaya, sınavı da rahatlıkla yetiştirip zaman artırabilmeye başlamıştım. Sınavda hiç paniklememiş olmam en büyük avantajımdı sanırım, o gün şanslı günümdü.

-Lise ve üniversitedeyken çalışma sisteminiz nasıldı?

Bir çalışma sistemim yoktu. Kimi zaman dersi derste öğrendim, kimi zaman derslere hiç gitmedim sınavlardan önceki geceler sabahladım. Özellikle üniversitede hiç umursamadığım ve kalıp bir sonraki dönem tekrar aldığım dersler dahi oldu.

- Bize vakit ayırıp sorularımızı yanıtladığınız için teşekürler.

Ben teşekkür ederim. Tüm TYFL’ye selamlar ve başarılar.

Özge SÖNMEZ / 11-A

51

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

50 | Haziran 2012 - İz

Page 27: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

“Yıl 2001…Yaz bitiyor, okullar açılıyordu.

Ordu Fen Lisesi’ni kazanmıştım ancak ailem, Ordu uzak olduğu için gitmemi istememişti. Ya Yomra Fen Lisesi olacaktı ya da hiçbiri. Yedek sıralamasında bekliyordum umutla. Artık pazartesi olmuş, okullar açılmıştı. Apar topar biz de gittik TYFL’ye belki hala bir kişi kaydını yaptırmamıştır diye. Öyle de olmuştu. 96 kişilik kontenjanda 96. sıradan kaydımı yaptırabildim çok şükür. O kadar çok sevinmiştim ki… Gerçi kayıt olduktan birkaç gün sonra, Artvin’den Yomra Fen Lisesi’ni kazanmış bir arkadaşımızın Çoruh Nehri’nde boğularak hayatını kaybettiğini öğrendiğimde bu sevincim epey buruklaşmıştı. Belki de bu sebeple iki kişilik sevgi besledim, iki kişilik bağlandım hayatımın en aktif ve en keyifli 3 yılını geçirdiğim Trabzon Yomra Fen Lisesi’ne.”

Okula başladığımız ilk gün herkesin yüzündeki heyecan açıkça görülüyordu. Sınıfta herkes birbirine bakıyor, bu yeni ortamı algılamaya çalışıyordu. Benim daha o gün başlamıştı TYFL aşkım. Kalktım herkesle tek tek tanıştım. Epey garipsendi bu hareketim, ama ortamın yeni oluşmasının sebep olduğu soğukluğu biraz dindirdi sanırım. Gündüz okulda, akşam pansiyonda yeni insanlarla tanışıyorduk. 13. Dönemin en “Be-lalı” sınıfı olan “B” sınıfındaydım. En belalısıydı çünkü erkekler kadar kızlar da hocaların şikâyetlerinin kaynağı oluyordu, hatta belki de daha fazla. En çok gürültü yapan, derslere ve etütlere en çok geç kalan, derslerde hocaları en çok kızdıran hatta sınav sorularını habersizce alan(!), en aşırı sınıftı. Çok şey beklenen bir dönemin (çünkü 8 yıllık ilköğretime geçilmesiyle birlikte 86 ve 87 doğumlular aynı yıl sınava girmiştik ve bir değil, iki neslin iyi öğrencileriydik) 4 sınıfı arasında en zayıf halkası olarak görülüyorduk. Doğruydu da çünkü kopya çekemediğimiz sınavlarda çoğunlukla en düşük ortalamaya sahip sınıf oluyorduk. Ancak 3 yılın sonunda, aynı sınıftan, o zamanki adıyla “ÖSS Sınavı”nda Türkiye 2.liği ve birçok Türkiye derecesi çıktı.

Pek başarılı sayılabilecek bir öğrenci olmadığım için dersler hakkında pek fazla yorum yapamayacağım ancak çok değerli hocalarımız olduğunu söyleyebilirim. Bunu belki o zamanlar fark edemiyordum ama yıllar sonra çok daha iyi anlayabildim. Birçok kuraldışı hareketimiz, yaramazlığımız oldu elbette ama hocalarımıza saygıda kusur etmemeye büyük özen gösterdik. Bunun göstergesi olarak şunu söyleyebilirim ki, hala daha o zamanlar yaptığım şeyleri itiraf etmekten çekiniyor, içimden “aman hocalar duymasın!” diye düşünüyorsam bunun sebebi hocalarımıza duyduğumuz saygıdır.

Okul dışındaki zamanlarda yapabileceğimiz şeyler çok kısıtlıydı ama tadını çıkarmasını bilirdik. Kendimden örnek verecek olursam, okulun bahçesinde saatlerce basketbol oynamaktan bıkmazdım. Ayrıca 3 yıl süresince okulun etrafında attığım binlerce turda rastladığım herkese takılır, şakalar yapar hatta birçok zaman da kızdırırdım.

Bu gençlik enerjisini sadece haylazlık için kullanmadık elbette. Lise–2 ‘de ilk geziyi düzenledik. Ankara ve İstanbul’da üniversiteleri gezdik. İlk dergiyi, içinde gizliden bizim dönemin numarasını (13) bulunduran İZ dergisini, çıkardık. Sportif anlamda da epey başarılı sayılırdık. O günlerdeki yerel gazetelerde çıkan başlıklar oldukça çarpıcıydı. Voleybol takımı “pürneşe” Trabzon 2.si olurken basketbol takımı 70 sayı fark atarak “gürlüyor”du.

Bu anlattıklarımın dışında, bir dergi yazısına sığması imkânsız birçok güzel anı var ve hepsini hatırladıkça yüzümde o mutlu ifade oluşuyor. Hey gidi günler…

Öğretim hayatımız da oldukça verimliydi. Kimimiz az, kimimiz çok öğrendi belki ama hepimiz gerçek bir bilim insanı olmak için gerekli olan temel bilgiyi, gerçek bir Fen Lisesi’nde öğrendik. Bu gururu da hayatım boyunca taşıyacağım. Ancak TYFL’de herkesin çok iyi öğrendiği, edindiği başka bir şey var. Yıllar sonra bile hissedebiliyorum. Çekincesiz, korkusuz, çıkarsız arkadaşlık ve dostluk kurabilmek… Öyle ki, 3 yıl okuduğum bu okulda edindiğim dost sayısı, 7 yıl okuduğum üniversitede edindiğim dost sayısından çok daha fazladır. Hala vaktimin büyük çoğunluğunu bu insanlarla geçiriyorum. Hepsine selam olsun bu yazı.

Belki duyguların çok yoğun ve çok hassas olduğu bir dönemde okuduğumuz için bu kadar rahat kurduk dostluklarımızı. Ama gerçektiler. 24 saat aynı havayı soluduk. Paylaşmayı, dayanışmayı öğrendik. Birbirimizi etkileyerek, beraber şekillendirdik karakterlerimizi. Bazen kötü olabiliyordu ama büyük çoğunlukla iyi huylardı birbirimize kazandırdığımız. Çünkü bu okuldaki öğrencilerin hepsi belli seviyenin üstünde insanlar ve dolayısıyla oluşan grup yanlışları doğruya daha kolay çeviriyor.

Benden büyük 12 dönemdeki ağabeylerim, ablalarım varken bana düşmezdi belki bu yazıyı yazmak ancak onların da aynı şeyleri hissettiğinden, aynı şeyleri yazacağından eminim.

Son olarak da şu an öğrenci olan kardeşlerime birkaç tavsiyem olacak. TYFL’de edindiğiniz dostlukları kolay harcamayın. Bir daha o kadar samimi bir ortamı ne üniversitede ne de sonrasında iş hayatında bulabileceksiniz. Mutlaka kıymetini bilin. Bir de üniversite tercihlerinde ne istediğinize çok dikkat edin. Bununla ilgili, okulda yaptığımız söyleşide bahsettiğim bir benzetmeyi tekrarlamak istiyorum. Meslek seçimi, restoranda yemek seçmeye benzer. Ancak unutmayın ki bu yemek büyük ihtimalle hayatınız boyunca yiyeceğiniz “aynı yemek” olacak. O yüzden doğru tercih etmelisinizdir. İstemediğiniz bir bölümü sırf popüler olduğu için seçmek, lüks bir lokantada “Suşi” yemek gibidir. Eğer “Suşi” sevmiyorsanız, ne kadar lüks içinde yaşıyor olsanız da hayat sizin için keyifli olmayacaktır. Öte yandan damak zevkiniz “Suşi”ye uygunsa tabi ki onu tercih edin, afiyet olsun. Ama değilse, o kadar lüks olmayan bir lokantada, yiyeceğiniz leziz bir kebapla mutlu bir hayat sürebilirsiniz, bunu aklınızdan çıkarmayın. Popülarite veya aile baskısından dolayı tercih yapmayın, hayatınızı eziyete çevirmeyin. Unutmayın ki siz bu kapasiteye sahip olduğunuz sürece, hangi meslekte olursanız olun, başarılı ve yeterli kazanca sahip olacaksınız.

Herkese selamlar, sevgiler, saygılar…

Metin Cudi YARDIMCI

13. Dönem

TYFL’YEMEKTUP Metin Cudi YARDIMCI / 13. Dönem Mezunu

53

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

52 | Haziran 2012 - İz

Page 28: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Mülakatı iki kişi veya bir kişi ile bir grup arasında sözlü bilgi alışverişi veya belirli bir amaç

doğrultusunda yapılan yüzyüze görüşme olarak tanımlayabiliriz. Bu bilgi alışverişi her zaman olmasa da genellikle planlanmıştır. İki tarafın da konuşma ve dinlemesini içerir. Genelde ilginç ve zekanızı ölçmeye yönelik sorulardan oluşur. Bazen de çok komik. Örneklerle başlayalım:

İşveren : Vardiyalı çalışabilir misiniz? Aday : Evet, ama sadece gündüz

vardiyasında çalışmak istiyorum.

Bazende işveren cevabı hakeder.

İşveren : Size ne kadar güvenebiliriz? Aday : Ne kadar para vereceksiniz?

Mülakat soruları komik olabilceği gibi mülakatın kendisinin ilginç olduğu durumlarda yok değil. Gerçek mi bilmem ama şu mülakat hikayesi olayı özetliyor.

Bir işyerine eleman alınacakmış ve yazılı başvuruları geçenler mulakata çağrılmış. Bir çok kişi kapıda birikmiş ve mülakatı yapanlar kapıdan içeri giren herkese aynı soruyu sormuş: “iki kere iki?” .. herkesin cevabı tabi 4 (dört) olmuş.. En sonuncu ise soru sorulduğunda bi saniye deyip kağıdı kalemi almış ve yazmış. 2x2=4 ve hesap makinesiyle de yapıp sonucu söylemiş ve o kişi işe alınmış..

Bazende zeki olmak gerekiyor sorulan zor sorular karşısında. Örneğin Cambridge Hukuk Bölümü mülakatında sorulan şöyle bir soruya nasıl cevap verirdiniz. “Akıllı olduğunu düşünüyor musun” John Farndon’ un yazdığı soruyla aynı isimi taşıyan kitabında

bu soruya şöyle bir cevap vermiş? Alçakgönüllü bir tavırla “hayır” derseniz karşınızdaki bunu ciddiye alıp sizi o işten mahrum kılabilir. “Evet” derseniz karşınızdaki ve sizden daha makam sahibi olan kişiyle aynı zekaya sahip olduğunuzu ima edip başınıza bela almış olursunuz. Evet ve Hayır diyemiyorsak ne diyeceğiz peki. Yazarın şöyle bir önerisi var. “Evet, benden beklediğiniz kadar akıllıyım.” Kısa ve net bir cevap değil mi?

Bazen mülakat soruları içinden çıkılmaz bir probleme veya bir bulmacaya dönüşebiliyor? Süre az ve sizden cevap bekleyen gözler var karşınızda. Qualcomm firmasının sorduğu soru şu:

“Elinizde belli bir yükseklikte patlayan 20 adet ampul ve 100 katlı bir bina varsa ampullerin hangi yükseklikte patladığını nasıl belirleyebilirsiniz?”

Cevabı yarın diyeceğim ama ben de bulamadım açıkçası. Elbette mantıklı bir cevabı vardır. Biraz da siz düşünün bakalım.

Peki şu sorulara ne cevap verirdiniz?

“Eğer bir Microsoft Office programı olsaydınız hangisi olurdunuz?” Summit Racing

Veritabanının ne anlama geldiğini sekiz yaşındaki kuzeninizin anlayacağı bir şekilde açıklayın.

Aynı boyda sekiz topun var. Hepsi aynı ağırlıkta ancak bir tanesi biraz daha ağır. Bir terazide sadece iki defa tartarak hangi topun daha ağır olduğunu nasıl bulabilirsin?

Örnek çok. Yaz yaz düşün düşün bitmeyecek kadar. Okumaya devam.

Mülakat ile ilgili okuduğum bir kitap ve beni çok güldüren

bir karikatür sonrası bu ko-nuda hem bizleri güldürecek, hem de faydalı olacak bir kaç

bilgi veren bir yazı yazmak istedim. Mülakat ilginç ve çok

geniş bir konu aslında. Hem komik hikayeler barındırıyor hem de ciddiye alınması ger-

eken konular var içinde.

“BİZSİZİARARIZ”İLGINÇMÜLAKATDIYALOGLARI- Kendinizin iyi yönlerinden bahseder misiniz?

- Eeeea hanımefendi bu benim için çok zor, nasıl bahsedeyim?

- Yani bahsedemez misiniz?- Valla bahsedemem.- Ya nasil yani, mesela iyi ingilizce bilirim, şöyle

böyleyim bişiler söyleyemez misiniz?- Mesela iyi ingilizce bilirim o zaman.- Hymmm anlıyorum.

İş veren : ”Neden alüminyum boru ve kontraplak sektörü? Sizi bu sektöre çeken nedir?”

Aday : “Alüminyum kontraplaklar küçüklüğümden beri benim hayatımın anlamıydı çünkü! Hayatımı kontraplaklar arasında geçirmek, burada sabahlamak, kontraplaklarla gülmek ağlamak ve bu işi yaparken ölmek istiyorum!!”

İş veren - !! vay be.... ! ?? !

- Neden bizim işyerimizde çalışmak istiyorsunuz? - Evime yakın olduğu için.-Ehh peki ücret olarak ne istersiniz, kafanızda ne

var?-1000$-Ama çok fazla o..-Peki 200 lira da olabilir..

- Sizi neden alalim?- Sizi neden almislardi?

-Sizi neden alalim...-Bir fark yaratin. Kimse almazken siz alın.-Biz sizi ararız.

Şimdi işin ciddi boyutlarına değinelim. Böyle güzeldi değil mi? Ama mülakat önemli bir konu. Belki de işi kapmanın %90’ı. Çoğu şirket yazılı bir sınava değil de mülakatta aldığı bir cevaba daha çok güveniyor.

Peki mülakatta neleri yapmalı neleri yapmamalıyız. Yapılması gerekenler

• Kendinden emin ve güvenli bir şekilde el sıkış.• Söyleyeceklerini kendinden emin, yüksek sesle ve iyi

bir gramerle söyle.• Mülakatı yapan kişiyi rahatsız etmeyecek kadar

gözünün içine bak.• Daha önceden şirketle ilgili yeterli bilgi edindiğini

belli et.• Çok fazla ciddi olma, esprilere gülerek karşılık ver.• Küçük bir not defteri ve kalem getirmeyi unutma.• Mülakatı yapan kişiye konuşma sırasında adıyla

hitap et.• Görüşmecinin elini sıkıp teşekkür etmeyi unutma.

Yapılmaması gerekenler

• İlgisiz ve heyecansız görünme.• Asıl amacının para olduğunu gösterme.• CV’ndeki yanlışlıklar için kendini özür borçlu

hissetme.• Eski çalıştığın şirketlerdeki kişileri eleştirme, pozitif

ol.• Okul hayatına karşı olumlu düşünceler beslemediğini

gösterme.• Mülakata geç kalma, fazla erken de gitme,

zamanından beş dakika önce orada olmaya çalış.• Tepkilere tutsak kalma, bazıları sırf seni yanıltmak

için yapılıyor olabilir.

Harun ÜÇÜNCÜ / Bilişim Teknolojileri Öğretmeni

55

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

54 | Haziran 2012 - İz

Page 29: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

57

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

56 | Haziran 2012 - İz

2011’DENAKILDAKALANLARArapBaharı

Adına Arap Baharı diyoruz ama biraz hafızamızı zorlarsak her şeyin aslında 2010 yılının Aralık ayında, yani düpedüz kış ortasında başladığını hatırlayabiliıiz. Bahar biraz da sembolik bir anlam taşıyor burada. Yenilenmenin, çiçeklenmenin, devrimin sembolü bahar.

18 Aralık 2010’da artık daha fazla dayanamayarak kendini ateşe atan, kelimenin gerçek anlamıyla kendini yakan Tunuslu sokak satıcısı Muhammed Bouazizi olmasa belki de 2011’in küresel ölçekte en önemli olayı yaşanmayacaktı.

Biz de, televizyonlar sayesinde, tarihin en büyük kırılmalarından birini naklen izleme şansını bulduk böylece. Mısır’ın başkenti Kahire’deki Tahrir Meydanı devrimin merkezi haline geldi ve Tunus, Mısır, Libya, Suriye derken bir yansımasını da Wall Street lşgal eylemlerinde bulan Arap Bahan 21. yüzyılın en büyük kitle-sel hareketine dönüştü.

WikileaksŞüphe yok ki 21.

Yüzyıl Obama, Putin, Sarkozy ve Merkel ka-dar, hatta onlar-dan daha da fa-zla, Muhammed Bouazizi, Mark Zuckerberg, Susan Boyle ve Julian As-sange gibi sıradan k a h r a m a n l a r ı n yüzyılı. Bu tuhaf şöhretler kendi alanlarında bir devrimin fitilini ateşleyen, yaşadıkları zamanı tari-he dönüştüren ve kesinlikle kurulu düze-ni tehdit eden karakterler.

Adını ilk kez 2010 yılında duyduğumuz ve o zamandan beri de bir türlü unutamadığımız Julian Assange sistemi o denli tehdit ediyorduki, acilen zapt-ı rapt altına alınıp bir yere kapatılması gerekiyordu. Kurucusu olduğu Wikile-kas sitesinde dünyanın en gizli kapaklı planlarını ifşa eden Assange bir anda tüm ezilmişlerin, tüm suskunların, tüm küskünlerin kahramanı oluverdi. Ne yazık ki 2011’in büyük bir kısmını ev hapsinde geçirdi .

AvrupaKriziBize teğet geçip geçmediği ayrı bir tartışma konusu elbette ama küresel eko-

nomik krizin Avrupa’yı tam da kalbinden vurduğu tartışılmaz bir gerçek. Öyle böyle değil hem de, Euro bölgesinde işler o kadar karıştı ki, hükümetler düştü. Önce Yunanistan, ardından İtalya liderlerini değiştirmek zorunda kaldı. Papandreu ve Berlusconi’nin koltuklarını terk etmesiyle bir dönemin sonuna gelindi.

Amerikan Rüyası uzun süredir alay konusuydu gerçi ama artık yerini alacak bir Avrupa Rüyası’nın da olmadığını herkes anlamış oldu.Dahası, rüyaların kabusa dönüştüğü yıl oldu 2011.

SteveJobsBill Gates bilgisayarı nasıl

kullanacağımızı öğrettiyse, Steve Jobs şu kısacık hayatı nasıl yaşayacağımızı öğretmiştir. Aralarındaki fark bu kadar net. Gerçek-ten de tasarımın neredeyse her şeyden daha önemli olduğu 21. yüzyılın en önemli figürlerinden biriydi Jobs ve hiç de ucuz sayılmayacak bir hayali satıyordu tüm dünyaya. Ustelik bunu hiç de bizi incit-meden yaptı. Kimse kendini suçlu hissetmedi, binlerce doları ihtiyacı olup olmadığını dahi sorgulamadığı bir teknolojiye yatırırken.

Ne var ki paranın bile sözünün geçmediği bir şeyler vardı ve Steve Jobs ne yaparsa yapsın ölüme diş geçiremeyecekti. Tam da tersi oldu ne yazık ki. Son 40 yılın en ilham verici şahsiyetlerinden biri, erken bir yaşta amansız bir hastalığa yenik düştü. Bir süredir bekleniyordu gerçi ama 2011 yılının 5 Ekim günü, son oyuncağı iPhone 4S’in görücüye çıkışından günler sonra hayata veda ettiğinde herkes yine de şöyle bir sarsılıp kendine geldi. Tıpkı Elvis’in, John Lennon’ın ya da ölümsüz olduğunu sandığımız kim varsa onun göçüp gittiğinde olduğu gibi.

ÇılgınProje2011’de en çok konuşulan konu başlıklarından biri de

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çılgın” diye nitelediği ve kalın bir sırperdesiyle örtülen projesiydi. Kamuoyu uzun süre çılgın projenin ne olabileceğini konuştu. Her kafadan bir ses, her yürekten bir çılgın proje çıkıyordu ama hiç biri Başbakan’ın muhayyile-sine erişemedi.

İstanbul’un Avrupa yakasında İstanbul Boğazı’na rakip bir kanal yapılacağını ve adının da Kanal İstanbul koyulacağını söyleyen Başbakan resmen yeni bir şehir inşa et-mekten söz ediyordu. Başbakan’ın açıklaması büyük yankı yaptı haliyle. Kimileri böylesi bir projenin gereksiz olduğunu iddia ederken, kimileri de yeni bir kent inşa etmenin getireceği eko-nomik büyümeye dikkat çekiyordu.

JaponyaDepremi

Dünyada en çok depremin meydana geldiği Japonya depreme en hazırlıklı ülke aynı zamanda. Fakat Japonya 11 Mart 2011’de, yerel saatle 14.46’da meydana gel-en 9 büyüklüğündeki depreme hazırlıksız yakalandı. Japonya’yı vuran en büyük deprem olarak kayıtlara geçen Tohoku depremi Batı Pasifik 0kyanusu’nun 32 kilo-metre derinliğinde meydana geldi. Ama asıl büyük tahribat depremin tetiklediği tsunami ile yaşandı.

Dalgaların boyunun 40 metreyi aştığı tsu-nami önüne çıkan her şeyi yıkıp geçtiği gibi Fukuşima’daki nükleer santralde de onarımı imkansız bir tahribat meydana getirdi.

Fukuşima Nükleer Santrali’nde meydana gelen hasar tüm dünyada nükleer santral-lerin güvenliği konusunu yeniden gündeme getirdi ve birçok ülke santralIen` kapatmaya karar verdi.

Sonuç olarak 15.841 kişinin hayatını kaybettiği, 5890 kişinin yaralandığı ve yaklaşık 3500 kişinin halen kayıp olduğu deprem 2011’in küresel ölçekte en önemli olaylarından biri olarak kayıtlara geçti.

vanDepremi23 Ekim Pazar günü ajanslara düşen bir haber 2011’in en acı

olayını duyuruyordu tüm Türkiye’ye. Van’ın Erciş kazasına bağlı Tabanlı köyünde meydana gelen, richter ölçeğine göre 7.2 büyüklüğündeki, depremde ilk belirlemelere göre 136 kişi hayatını kaybetmişti.

Kısa bir süre sonra hem Van merkezde, hem de civar ilçe ve köy-lerde çok sayıda binanın çöktüğü ve can kaybının tahminlerin çok üzerinde olduğu anlaşıldı.

Van depreminden 17 gün sonra meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki yeni bir sarsıntı acılara acı kattı ve ölü sayısını artırdı.

Sonuçta 600’ü aşkın insanımızın hayatını kaybettiği, çok daha fazlasının evsiz kaldığı Van’da zorlu hava koşullarına rağmen çadırlarda yaşayan binlerce insan var ve onların elinden tutmak da bizlere düşüyor elbette.

Somali2011’in iç burkan başka bir olayıda Somalide yaşanan açlıktı. Hergün 100 lerce kişiin açlıktan hayatını kaybettiği So-malide hükümet resmen açlık ilan etmişti. Büyük yardım kampanyalarının düzenlendiği ülkemizde yarım milyar dolar bağış toplanmıştı.

Page 30: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

EYOF 2011 in ardından yaklaşık bir yıl geçti. Tem-muz 2011 de

49 ülkeden binlerce sporcunun katılımıyla gerçekleşen bu organizasyonun hem şehrimize hemde ülkemize büyük katkıları oldu. Türkiye’ye ilk defa gelen olimpiyat ateşi 23 Temmuz 2011 deki muhteşem açılış töreni-yle Trabzon’da alevlendi. Sahildeki tüm il-çelerimizde ayrı bir spor heyecanı vardı ve salonlar halkımızın katılımıyla doldu taştı. Kısacası herşey güzeldi. Bu organizasyonun altından Trabzon olarak alnımızın akıyla kalktık diyebiliriz.

Olimpiyatlarda kazanan taraf sadece altın madalya alan sporcular değildi elbet. Onlarca yeni tesisin yapıldığı ve mevcut spor tesislerinin yenilendiği Trabzon’da kazanan taraftı. Şimdi olimpiyatlarda neler yaşandı, neler kazandık bunun bir özetini sunmaya çalışalım.

Etkinlik dönemiOrganizasyon, Hüseyin Avni Aker Stadı’daki açılış ile 23

Temmuz 2010’da başladı. Bunun yanında yayıncı kuruluş (TRT), ilk kez bir açılış programını 3 boyutlu olarak canlı yayınladı, ayrıca etkinlik boyunca TRT Spor karşılaşmaları canlı yayınlarla ekrana aktardı. Olimpiyat ateşiyse; Atina’dan yola çıkıp, önce İstanbul sonra Ankara’ya gönderilip, oradan da Trabzon’a getirildi. Olimpiyat meşalesini ise dünya şampiyonu güreşçi Selçuk Çebi yaktı. Sporcu ve hakem yeminlerinin ardından düzenle-nen Mustafa Sandal konseriyle açılış tamamlanmış oldu. Oyunları izleyebilmek için gerekli tutar 1 TL olarak be-lirlenirken; oyunlarda ilk altın madalyayı Rus yüzücü Ma-ria Baklakova kazandı.

Alınan ÖdüllerOyunlarda 14-17 yaş arası toplam 3180 sporcu 9

branşta mücadele verdi. EYOF 2011 in en başarılı takımı 21 altın, 17 Gümüş, 16 bronz madalya alan Rusya oldu.

Türkiye 9 branşta 140 sporcuyla mücadele ettiği oyun-lar da 2 altın 7 bronz madalya kazandı ve olimpiyatları 20. sırada tamamladı. Altın madalyalar Bayanlar Judo ve Erkek voleybol branşlarında kazanıldı. Madalya tablomuz ise şöyle :

Spor Altın Gümüş Bronz Toplam

Atletizm 0 0 2 2Basketbol 0 0 1 1Bisiklet 0 0 0 0Jimnastik 0 0 1 1Hentbol 0 0 0 0Judo 1 0 2 3Yüzme 0 0 0 0Tenis 0 0 0 0Voleybol 1 0 1 2

Toplam 2 0 7 9

KapanışEYOF 2011, 30 Temmuz 2011 gecesi Hüseyin Avni

Aker Stadı’nda yapılan ve yaklaşık 15 bin kişinin izlediği bir seremoniyle tamamlandı. Kapanışta, olimpiyat ateşi söndürülerek; olimpiyat bayrağı, Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu tarafından 12. Avru-pa Gençlik Olimpik Oyunları’nın ev sahibi Hollanda’nın Utrecht belediye başkanına takdim edildi. Seremoninin ardından Gripin’in verdiği konserle, 11. Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları kapanmış oldu. Oyunlarda; 3180 spor-cu ve 2500 misafir olmak üzere toplam 6000 in üzerinde misafir konuk edildi.

Müsabaka Yerleri ise şöyleydi.

Tenis (Beşirli Tenis Yerleşkesi), basketbol (19 Mayıs, Hayri Gür), yüzme (M.A.Ersoy Yüzme Kompleksi), hent-bol (Çarşıbaşı-Araklı Spor Salonları), voleybol (Araklı-Arsin Spor Salonları), judo (Of Spor Salonu), bisiklet (Karadeniz Sahil Yolu) ve jimnastik (Yomra Jimnastik Sa-lonu) dallarındaki müsabakalar yer aldı

EYOF 2011 ile ne kazandık ne kaybet-tik?

İlk olarak EYOF 2011 in 2020 yılında yapılacak olan ve Türkiye’nin de adaylığını açıklayacağı Yaz Olimpiyatları için iyi bir referans olduğunu söylemeliyiz. Bu organiza-syondan başarılı bir şiekilde çıkmamız yaz olimpiyatları için şansımızı arttırmış durumda.

Şimdide şehrimizde EYOF için inşa edilen yerleşkeler ve spor tesisleri neler bunlara bakalım.

Hayri Gür Spor Salonu

Salon, komplike iki antrenman sahasıyla birlikte; EYOF 2011 basketbol karşılaşmaları için Kasım 2009’da yapılmaya başlandı ve Mayıs 2011’de hizmete girdi.

Trabzon’un Pelitli semtinde yapılan 7.500 kişi kapasiteli salon adını; Trabzonspor’un ilk teknik direktörü ve spor eğitimcisi olan Hayri Gür’den aldı. Olimpiyatlarda bas-ketbol karşılaşmaları bu salonda yapıldı.

Beşirli Tenis Yerleşkesi

Kompleks, biri 4,500 kişilik ana kort olmak üzere; 3’ü kapalı 12’si açık toplam 16 kort olarak yapıldı. Gün-

cel olarak Beşirli Tenis Yerleşkesi, 16 kortuyla birlikte Türkiye’deki en büyük tenis kompleksidir.

Mehmet Akif Ersoy Yüzme Kompleksi

Tesis, EYOF 2011’i Trabzon’nun kazanmasının ardından;

59

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

58 | Haziran 2012 - İz

OLİMPİYAT ŞEHRİ

TRABZON

EYOF2011’INARDINDAN Harun ÜÇÜNCÜ / Bilişim Teknolojileri Öğretmeni

Page 31: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

2009’dan başlanarak aslen 8 kulvarlı bir havuz olan Mehmet Akif Ersoy Havuzu’nun büyütülüp yeni bölmel-er entegre edilmesiyle yapıldı. Kompleksin çatısına en-tegre edilen sistemle; havuz Türkiye’nin ilk açılır-kapanır yüzme havuzu halini aldı. Bunun yanında havuzun kul-var sayısı 10’a çıkarıldı, 1,400 kişi kapasiteli bir tribün eklendi ve komplekse atlama kuleleri yerleştirildi.

Yomra Jimnastik Salonu

Yapımına 2010 Kasım ayında başlanan salon; Türkiye’nin ilk jimnastik salonu olarak 2011 Haziran ayında tamamlandı. 2,500 kişi kapasiteli salona, ayrıca

iki antrenman salonu da yapıldı.

Söğütlü Atletizm Sahası

Saha, mevcut atletizm pistinin üç tarafı 7,200 kişilik bir tribünle çevrilerek tasarlandı. Tesise, 8 kulvarlı atletizm pisti ve iki antrenman sahası yapıldı.

Onarımdan geçirilen spor salonları

EYOF 2011’de Hayri Gür Spor Salonu ve Yomra Jimnas-tik Salonu hariç; yeni spor salonu inşa edilmemiş; var olan salonlar revize edilmiştir. Revize edilen salonlar ve kullanıldıkları branşlar aşağıda belirtilmiştir:

Trabzon 19 Mayıs Spor Salonu: Avni Aker Stadyumu’nun yanında bulunan 1.100 kapasiteli spor salondur. Bayan-larda basketbol maçları bu salonda oynanmıştır.

Araklı Spor Salonu: Trabzon’un Araklı ilçesinde 2006 yılında yapımı tamamlanan 500 kişi kapasiteli spor sa-lonu. Organizasyonun voleybol maçlarında kullanılmıştır.

Of Spor Salonu: EYOF’ta judo karşılaşmaları bu salonda yapılmıştır.

Arsin Spor Salonu: EYOF’ta voleybol karşılaşmaları bu sa-londa yapılmıştır.

Vakfıkebir Spor Salonu: EYOF’ta hentbol karşılaşmaları bu salonda yapılmıştır.

çarşıbaşı Spor Salonu: EYOF’ta hentbol karşılaşmaları bu salonda yapılmıştır.

Ayrıca 2800 yatak kapasiteli şu an Kredi Yurtlar kuru-muna devredilen Olimpiyat Köyü inşa edilmiştir.

Reiki Çinlilerde “Chi” (ki), Hintlilerde “Pra-na”, Avrupa ya da Amerika’da “ışık, bio enerji, kozmik enerji”, Tasavvufta; “Nefes” olarak adlandırılan yaşam en-erjisi her canlıda bulunan ve canlının yaşamı boyunca onu çevreleyen bir enerjidir. Canlının bu enerjisi düşükse veya dolaşımında bir tutukluk varsa hastalıklara daha açık olur. Yeterli enerji dolumu sağlanamıyorsa fizik-sel ya da duygusal bitkinlik yaşar, normalden daha öfkeli ve depresif olur. Enerjisi yüksek olduğunda ve rahatça aktığında; daha az hastalanır ve sağlığınını uzun süre koruyabil-ir. Reiki, daha fazla yaşam enerjisi kullanmanızı sağlayan doğal ve basit bir yöntemdir. Reiki kelimesi ‘’Rei (Her yerde varo-lan)’’ ve ‘’Ki (Ruhsal yaşam enerjisi)’’ sözcüklerinden oluşmuş japonca bir kelimedir ve anlamı ‘’Evrensel Yaşam Enerjisi’’dir. Reiki, doğası gereği ruhsal bir çalışma olmasına rağmen, herhangi bir dogması yoktur ve hiçbir dine ya da inanca bağlı değildir. Uygulaması çok güçlü olan ruhsal bir deneyim-dir. Uygulayıcılarda psişik duyuları güçlendiren ve ruhsal farkındalığın artmasını sağlayan reiki, he-men her zaman, her türlü ağrı ve rahatsızlıkların hızlı iyileşmesinde etkilidir. Ayrıca, ruhsal gelişimdeki pozitif etkisi, uygulamadan sonra

karşılaşılan sorunlara daha de-rin bir bakış açısı kazanılmasını sağlar. Yaşamınızda doğru karar-lar almak için gereken farkındalığa ulaşılmasında yararlıdır. Bedendeki enerjileri dengeleyerek rahatlamayı sağlar. Aynı zamanda stresli anlarda pozitif tepkileri arttırır.Alternatif tıp bilgileri içinde anılmasına rağmen, bir alternatif tıp yöntemi değildir. Tıbbî müda-halelerin yerine geçmez. Tıp te-davilerinin olumsuz yan etkileri-nini azaltmanın yanı sıra, tedavinin olumlu sonuçlanmasına katkıda bu-lunur. Ağrının azaltılmasını ya da yok edilmesini sağlar. Reiki, ilkyardımda da uygulanabilir. Kaza anında,

bir uzmanın gelmesi beklenirken oluşacak şok duygularını hafifletir. Reiki, her zaman yararlıdır ve her tür-lü terapi ya da tedavinin etkinliğini

arttırır. Reiki uygulamalarının bu güne kadar hiçbir yan etkisi görülmemiştir. La-baratuvar ortamında yapılan deney-lerde, reiki verilen hastaların daha çabuk iyileştiği gözlemlenmiştir ve dünyada birçok hastanede reiki uygulamasını bütünleyici tedavi olarak kabul etmektedir. Bugün dünyada yaklaşık iki mi-lyon kişi tarafından uygulanmakta olan reiki diğer şifa teknikleri gibi öğrenilmez. Eğitime katılmak için uzun süren meditasyonlar yapmış olmak ya da özel yeteneklere sahip olmak gerekmez. Bu beceri, Reiki hocası tarafından öğrenciye reiki enerjisinin aktarılması (inisiyasyon) ile kazanılır. Bu işlem taç, kalp ve el çakralarını açar ve reiki ile öğrenci arasında özel bir bağlantı sağlar. Her inisiyede fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal bir arınma oluşur. Bir kez aktarım işlemi yapıldıktan sonra ömrünüzün geri kalan kısmında bu enerjiye hep sahip olunulur. Uygu-lamadan sonra öğrencinin yapması gereken tedavi uygulanacak kişinin üzerine ellerini yerleştirmektir. Bu-rada öğrencinin görevi Reiki’ye kanallık etmektir. Reiki’nin kendi bilinci vardır ve gitmesi gereken yeri bilir. Çalışma sırasında Reiki, uygula-ma yapılan kişinin yüksek benliği ile bağlantı kurar ve iyileşme sürecini başlatır. Reiki eğitimi üç aşamadan oluşmaktadır.

“REİKİ”EvrenselYaşamEnerjisi

“Reiki, Kaynağı Tibet olduğu sanılan şifa ve ruh-sal çalışma tekniklerine dayanan binlerce yıllık bir öğreti ve uygulamadır. Oldukça kolay, herkes tarafından öğrenilebilen bir tekniktir.”

Özge SÖNMEZ / 11-A

61

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

60 | Haziran 2012 - İz

EYOF2011’INARDINDAN

Page 32: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Bitkilerin, sus bitkilerinin ve bilhassa meyve ağaçlarının üretilmesinde kadim tarihten

beri uygulanan bir metodtur. Doğada, ormanlarda dalların birbirine sürtünmeleri sonucu kendiliğinden oluşan bir çeşit aşılanmanın, ilk insanlar tarafından görülerek meyve ağaçlarının iyileştirilmesinde kullanılmaya başladığı düşünülmektedir.

İyi nitelikli bir ağacın tohumu, ya da bir meyvenin çekirdeği ekilse, sonuçta o bitkinin özelliklerini taşımayan değişik bir bitki elde edilir. Bunun sebebi, bunların çoğunun hibritlerinden, melezlerinden elde edilmiş olmasındandır.

Bu sebepten çekirdekle yapılmak istenen üretimde nitelikleri değişerek asıllarına (anacına) çeken başka çeşitler ortaya çıkacaktır. İşte bu sebepten, aşılama veya çelikleme metodları ortaya çıkmıştır. Çelikle ve aşılama ile yapılan üretimlerde o bitkinin özellikleri bozulmadan devam eder.

Aşı ile üretim en emin ve çabuk sonuç alınan bir tekniktir. Aşı için bir ANAÇ ve bir de DAMIZLIK AĞAÇ veya fidan gerekir. Özerine aşı yapılacak ağaç veya fidana ANAÇ; kendisinden ası kalemi almana ise DAMIZLIK AĞAÇ denir.

Aşının ya da aşılama tekniğinin bir çok türü var ise de bunları iki ana grupta toplamak mümkündür

1- Göz Aşısı veya Yaprak Aşısı

2- Kalem Aşıları

Göz Aşısı veya Yaprak Aşıları:

Adi Göz Aşısı (Yaprak aşısı. Boru Aşısı ve Kabuk Aşısı’dır.

En çok kullanılanı Adi Göz Aşısı veya Yaprak Aşısıdır. Bu aşı ilkbahar sonu-yaz başlangıcında ve bir de sonbahar da olmak üzere iki mevsimde yapılır.

Bunlardan Mayıs-Haziran aylarında yapılan göz aşısına

“Sürgün Göz Aşısı” ve Eylül-Ekim aylarında yapılanına

da “Durgun Göz Aşısı” denir.

Sürgün göz aşısı kışa kadar büyüme yaparken Durgun Göz Aşısı latent devresine girip kışı öyle geçirir ve ancak ilkbahar da sürmeye başlar. Bu suretle daha kuvvetli büyür. Yaz dönemi kısa süren bölgelerde don rizikosu sebebiyle Durgun Göz Aşısı yapmak isabetli olur.

Göz aşısı için Damızlık ağacın yıllık sürgünlerinin olgunlaşmış olanları seçilir. Kesilen bu parçanın yapraklan, saplarının yarısı kalacak şekilde koparılır. Göz’ü çıkarmak için sürgün elde ters tutulur. Aşı çakısı ile göz hafifçe kesilir. Kendisine aşı yapılacak olan Anacın yumuşak kabuklu bir yerinde çakı ile (T)

AğAç AŞILAMA

“Yöremizde de çok sık kullanılan ağaç aşılama yöntemlerine değinmek

istedik. “

harfi seklinde bir çizgi yapılarak, kabuk, çakının ucu ile hafifçe kaldırılır (açılır) ve açılan bu yarığa evvelce hazırlanmış Göz yerleştirilir. Gözün dışarda kalan kısmı kesilerek atılır. Rafya ile sıkıca bağlanır. 15 gün sonra rafya çözülür veya kesilip atılır. Rafya yerine ince soyulmuş dut veya söğüt dalları da bağ olarak kullanılabilir.

Boru aşısı Ceviz, kestane, sakız gibi ağaçlara uygulanır. Boru aşısı için Damızlık kaleminden, üzerinde bir göz bulunan bir kabuk parçası boru şeklinde çıkarılır. Anac’ın tepesi kesilerek uygulanacak kısmın kabuğu soyulur, boru şeklindeki kabuk buraya geçilir. Gene rafya ile bağlanır.

Kalem aşıları Bahçe ve Süs Bitkileri ile meyve ağaçlan için uygulanır. Yüksek boylu süs bitkilerine PENDULA (Sarkık) formlu taksonlann aşılanması bu metodla yapılır. Morus’a Morus pendula, Betula’ya Betula ‘ alba Pendula, Fagus silvatica Pendula, Fagus’a Fagus silvatica Pendula gibi... Özerinde birkaç tane tomurcuk (göz) bulunan gövdeye Kalem denilir.

Kalem aşılarının çeşitleri :

Bindirme ve kopulasyon. Yanaştırma, Yarma, Kabuk aşısı

Bindirme veya kopulasyon Aşısı : Aşılanacak olan Anac’ın çapı kadar kalınlıkta seçilen damızlık kalemi, birbirine yapışacak şekilde ve eğik olarak kesilirler Bu kesilen yüzeyler birbiri ile iyice çakışacak şekilde birleştirilerek sıkıca bağlanır. Bu tarz aşılanmanın mevsimi Mart-Nisan aylarıdır.

Castanea, Clematis, Coraus, Cratae-gus, Malus, Pirus, Syringa,Ulmus, Weigelia cinslerinin türleri ve alt

türlerine uygulanır.

Yanaştırma Aşısı : Tohumdan üretilmesi halinde bazı özellikleri kaybolan süs bitkilerinden, kısa zamanda büyük ve sağlıklı bir birey elde etmek için uygulanır,

örneğin : Picea abies Engelmannili glauca uygulaması gibi. Aşının vetasyon periyodunda yapılması lazım gelir.

Bu suretle aşının yarasının kapanması çabuk olur. Yanaştırma metodunda, Anaç ile Damızlık bireylerin birbiri ile yapışacak yüzeyleri Kambiyum tabaklanna kadar açılıp her ikisinin açılan yüzeyleri üst üste getirilip sıkıca bağlanır. Yaranın hava almaması için de

macunlanır.

Yarma Aşı :

Bu aşı genelde tepe seviyelerinde yapılır. Yarma aşı yapılacak ağaçlar yaslı ve kuvvetli olmalıdır.Çiftçilerimiz bu aşıyı çok iyi bilirler.

Aşılanacak Anacın tepesi düz bir şekilde kesilir. Kesilen yüzey keskin bir bıçakla düzeltilir ve pürüzleri giderilir. Daha sonra özel Aşı Baltası ile ve ağaç tokmakla vurularak anaç ortasından yarılır. Aşı kalemlerinin uçları sivriltilerek, daha doğrusu inceltilerek, anaçta açılan yangın karşılıklı iki tarafına iki kalem yerleştirilir. Rafya ile bağlanıp aşı macunu sürerek yara yerleri örtülür. Böylece aşının çabuk tutması temin edilmiş olur.

Latent döneminde Hibiscus syriacus (Ağaç hatmi), Camelia, Viburnum (Karto pu), Larix (Melez), Vitis (asma), Abies (Köknar), Cedrus (Sedir), Pinus (Çam) cinslerinin tür ve alt türlerine uygulanır.

Kaynak: www.agaclar.net

Page 33: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

TIPBÖLÜMÜ

Tıp Bölümü Hakkında Bilgiler İnsanların sağlığını koruma ve geliştirme,

hastalık ve sakatlıklarını iyileştirme alanında çalışacak hekimleri yetiştirme ile ilgili eğitim ve araştırma yapılır. Tıp fakültesi diploması alan bir kimse pratisyen hekim ünvanını taşır. Bir pratisyen hekim, uzmanlık sınavında başarılı olduğu taktirde aşağıda belirtilen alanlardan birinde uzmanlaşabilir:

Programda Okutulan Belli Başlı Dersler: Tıp programında eğitim süresi 6 yıldır. Bu fakültelerde öğretim “Tıp Doktorluğu” ve “Temel Tıp Bilimlerinde Lisans Eğitimi” olmak üzere iki düzeyde yapılır. Tıp doktorluğu düzeyi üç kademeden oluşur:

(1)Temel Tıp Bilimleri Önlisans Kademesi, öğretimin ilk iki yılını kapsar. Bu dönemde biyoloji, fizik, kimya dersleri ile anatomi, fizyoloji, mikrobiyoloji vb. temel tıp dersleri verilir.

(2) Klinik Bilimleri Yüksek Lisans Kademesi, öğretimin 3., 4. ve 5. sınıflarını kapsamakta ve bazı temel tıp bilimleri dersleri ile klinik, poliklinik gibi uygulama alanları ve gerekli laboratuvar çalışmalarını içermektedir.

(3) Öğretimin 6. yılını kapsayan Aile Hekimliği Kademesi, klinik ve poliklinik uygulamalarını içermektedir. Temel Tıp Bilimleri Lisans Eğitimi ise, Temel Tıp Bilimleri Önlisans Kademesini başarı ile tamamlayanlardan dileyenlerin devam edebilecekleri 2 yıllık bir eğitimdir. Bu dönemde, botanik, zooloji, anatomi, biyokimya, biyofizik, mikrobiyoloji vb. dersler okutulmaktadır.

Gereken Nitelikler: Tıp programında okumak ve doktor olmak isteyen kimselerin çok üstün bir akademik yeteneğe, kuvvetli bir dikkat ve belleğe; operatör olmak isteyenlerin ayrıca el-parmak becerisine sahip olmaları gerekir. Tıp eğitimi uzun ve yorucu bir eğitimdir. Bunun için kişinin bilime, özellikle biyoloji, fizik, kimya, anatomi ve fizyolojiye içten ilgi duyması, sabırlı ve azimli olması, meslekdaşları ve hastaları ile iyi iletişim kurabilmesi için hoşgörülü, insan sevgisi ve insanlara yardım isteği güçlü bir kimse

“OkulumuzdanmezunolanöğrencilerimizinçoğunluğuTıpfakültelerinitercihetmekte.Der-gimizdedebubölümüanlatanbiryazıyayınlamakisabetliolacaktır.”

olması gerekir. Tıp eğitimi uzun ve masraflı bir eğitimdir. Kişinin bu hususu göz önünde tutması gereklidir.

Tıp programında aşağıdaki diplomalar verilir.

Temel Tıp Bilimleri Önlisans Diploması: Temel Tıp Bilimleri Önlisans Kademesini başarı ile tamamlayanlara üniversiteden ayrıldıkları takdirde “Temel Tıp Bilimleri Önlisans Diploması” verilir.

Temel Tıp Bilimleri Lisans Diploması: Temel Tıp Bilimleri Önlisans ve Temel Tıp Bilimleri Lisans eğitimini başarı ile tamamlayanlara “Temel Tıp Bilimleri Lisans Diploması” verilir.

Klinik Bilimleri Yüksek Lisans Diploması: Klinik Bilimleri Yüksek Lisans Kademesini başarı ile tamamlayanlara “Klinik Bilimleri Yüksek Lisans Diploması” verilir.

Tıp Doktorluğu Diploması: Tıp Doktorluğu için öngörülen Temel Tıp Bilimleri Önlisans, Klinik Bilimleri Yüksek Lisans ve onları takip eden Aile Hekimliği kademelerini başarı ile tamamlayanlara “Tıp Doktorluğu Diploması” verilir. Tıp eğitimini bitiren bir kimsenin hekimlik yapabilmesi için Tabipler Odasına kaydını yaptırması zorunludur. Tabipler Odası yasası gereğince her 100 hekimin bulunduğu yerde bir tabipler odası açılır. Oda, hekimlerin çalışmalarını meslek yasasına uygunluğu yönünden denetler, onların haklarını korur. Doktorun çalışma koşulları genellikle ağırdır. Resmi bir sağlık kuruluşuna bağlı

hekimlerin gündüz çalışmalarına ek olarak gece ve hafta sonu nöbetleri vardır. Ülkemizde hekim sayısı az olduğundan bir hekime düşen hasta sayısı da çok fazla olmaktadır. Muayenehanesi de olan hekimler günün her saatinde dolu demektir. Geceleri hastaya çağrılan doktor, mesleki sorumluluğu gereği gitmek zorundadır. Tıp doktorluğu diploması alan bir kimse “Pratisyen Doktor” ünvanını taşır. Tıp doktoru olan kimse, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı, TUS’ta başarılı olduğu takdirde, aşağıda belirtilen alanlardan birinde uzmanlaşabilir.

- Koruyucu Hekimlik Uzmanlık Dalları:

- Halk Sağlığı Epidemiyoloji İşci Sağlığı ve Güvenliği

- Okul Hekimliği Askeri Sağlık Hizmetleri Hekimliği

- Spor Hekimliği

- Hava ve Uzay Hekimliği- Deniz Hekimliği - Hijyen ve Koruyucu Hekimlik- Mikrobiyoloji ve Klinik

Mikrobiyoloji - Aile Hekimliği II- İyileştirici Hekimlik (Klinik)

Uzmanlık Alanları: - İç Hastalıkları,- Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz,- Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları,

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji,

- Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, - Deri ve Zührevi Hastalıklar, - Nöroloji (Sinir Sistemi Hastalıklar), - Genel Cerrahi, - Çocuk Cerrahisi, - Ortopedi ve Travmatoloji (İskelet

Sistemi Hastalıkları), - Anesteziyoloji ve Reanimasyon, - Kadın Hastalıkları ve Doğum, - Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları, - Göz Hastalıkları, - Üroloji (Boşaltım Sistemi

Hastalıkları), - Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, - Hidroklimatoloji,- Radyoloji, - Göğüs Cerrahisi, - Kalp ve Damar Cerrahisi, - Beyin ve Sinir Cerrahisi,- Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi III- Laboratuvar Uzmanlık

Alanları: - Biyokimya ve Klinik Biyokimya, - Patolojik Anatomi, Tıbbi

Farmakoloji,- Mikrobiyoloji ve Klinik

Mikrobiyoloji.IV- Akademik Uzmanlık

Dalları: - Adli Tıp, - Anatomi, - Fizyoloji, - Fizyopatoloji, - Tıbbi Histoloji ve Embriyoloji, - Tıp Tarihi ve Deontoloji, - Tıbbi Genetik, - Nükleer Tıp

İster uzman ister pratisyen olsun bir doktorun en önemli görevi toplumu ve kişileri her türlü hastalıktan korumak, bütün çabalara karşın sağlığı bozulan kimseleri tedavi etmektir.

Çalışma Alanları: Ülkemizin sağlık personeline, özellikle hekime ihtiyacı gittikçe artmaktadır. Hekim ve sağlık personeli sayısının yetersiz olması ve yurt düzeyinde dengesiz dağılımı yüzünden sağlık hizmetlerinde istenen gelişme sağlanamamaktadır. Ülkemizde her alanda yetişmiş hekime, özellikle pratisyen hekime büyük ihtiyaç vardır. ekimlerin %70’i uzman hekim olup ülkenin gelişmiş bölgelerinde toplandıkları göz önüne alınırsa az gelişmiş bölgelerde hekime olan gereksinme daha iyi anlaşılabilir.

65

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

64 | Haziran 2012 - İz

Page 34: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Bilgisayarla 1960’ta, internetle 1993’te

tanışan Türkiye’nin bilişim kültürü, üretici olmaktan çok sosyalleşmeye yatkın.

Karayolları Genel Müdürlüğü Amerika’dan elektronik beyin almış. Bu beyin bilmem kaç memurun, bilmem kaç ayda yaptığını, birkaç dakikada yapıyormuş… Yalnız insanın içine bir şüphe düşüyor; biz Allah’ın verdiği beyni kullanamazken Amerika’nın verdiğini nasıl kullanacağız bakalım.”

Bembeyaz bir kar örtüsüyle çevrili Polatlı–Sivrihisar karayolunda ilerlerken, Çetin Altan’ın Milliyet gazetesinde yaklaşık 50 yıl önce “Tereddüt” başlığı altında yazdığı bu satırlar düşüyor aklıma. Altan’ın, –bugün görece sakin bir görüntü çizen– yolun bana hatırlattığı yorumunu yaptığı 5 Şubat 1961 tarihinde, Türkiye ilk bilgisayarına, o zamanki popüler ismiyle “elektronik beyin”e kavuşalı

sadece birkaç ay olmuştu. Ünlü yazarın, teknolojinin toplumsal ve ekonomik hayatı dönüştüreceği vurgusunu yapacağı günlere daha zaman vardı.

Altan gibi pek çok insanın tereddütle yaklaştığı “elektronik beyin” 1960 yılı Eylül ayının son günü

ülkemize gelmiş ve Karayolları

Umum Müdürlüğü’ne kurulmuştu. IBM 650 Model I adını taşıyan bu sistem o tarihlerde sadece Türkiye’nin değil, Balkanlar ve Ortadoğu’nun da ilk bilgisayarı olma özelliğini taşıyordu ve karayollarımızdaki çalışmaların modernize edilmesi amacıyla getirilmişti...

... 1960’ta Türkiye’de IBM 650’nin dilinden anlayan ne bir bilgisayar mühendisi ne de bir bilgisayar programcısı bulunuyordu. Çetin Altan’ın tereddütü biraz da bu gerçeklerden güç alıyordu.

Dolayısıyla bilgisayarın daha adının bile olmadığı dönemlerde bilişim sektörü Türkiye’de “kendi göbeğini kendi kesecekti.” 1954 yılında Karayolları’na giren ve zamanla Elektronik Hesap Makineleri Müdürlüğü Sistem Etüd Şefi olan Güngör Günalçın 1960 yılında ne üniversitelerde ne de başka kurumlarda bu teknolojinin olduğunu söylüyor:

“Bütün eğitimini, elemanların yetiştirilmesini, terminolojisini, her şeyini bu sektör, bilgisayarı kullanan şirketi ve pazarlayan şirketi ile kendi başına gerçekleştirdi. Türkiye’nin bilgi teknolojileri politika ve stratejilerini oluşturdu. Bilişim

sektörü Türkiye’de kendi göbeğini kendi kesmek durumunda kalan bir sektör oldu.”

IBM 650, Karayolları’nda 1978 yılına kadar, 18 yıl boyunca hizmet verdi.

DÜNYA DiŞi VARLiK

1960’lı yıllarda Türkiye’de bilgisayar pek çok insan için, neredeyse “dünya dışı” (extra terrestrial–ET), çok gelişmiş bir “beyin” olarak algılanıyordu. Sistemin işletim konsolu üzerinde

yanıp sönen lambalar, ‘70’lerin ünlü “Uzay Yolu” dizisindeki uzay gemisi Atılgan’ın iletişim subayı Uhura’nın önündeki paneli hatırlatıyor ve bu haliyle arka planda olağanüstü hızlı çalışan bir “beyin” yattığı izlenimini veriyordu. Hal böyle olunca bu tip bir beynin işleyişinden de olsa olsa çok kıymetli “operatörler” anlayabilirdi.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nde 1990’lı yıllarda

ELEKTRONİKBEYİNDENAKILLIKALEMEBilgi İşlem Merkezi Müdürü olarak görev yapan Çetin Saatçioğlu, Türkiye’nin ilk bilgisayarına gösterilen yoğun ilgiden bir şekilde nasibini alanlar arasında bilgisayar operatörlerinin de olduğunu vurguluyor:

“O zaman lise mezunu arkadaşlarımız IBM 650’de operatör olarak çalışıyordu. Bunlardan bazıları evlerinin kapısına ‘doktor’, ‘mühendis’ yazar gibi ‘operatör’ diye yazı yazmış. Bir gece bunlardan birisinin kapısı çalınmış ve gelenler arkadaşı doktor zannederek ‘aman çocuğumuz çok hasta, yardımcı olun operatör bey’ diye yardım istemişler.”

Elektronik beyne bu tip bir kıymet atfedilince, uzmanı olmayanların bu sistemlerin gelişinden tedirginlik duyması da kaçınılmaz oldu. İlk tepkiler Karayolları personelinden geldi. Bilgisayarın işlerini ellerinden alacağını düşünenler, bordroların yanlış hesaplanabileceğini ileri sürerek dolaylı yoldan tepkilerini göstermişti. Çetin Saatçioğlu o dönem IBM 650’ye gösterilen tepkileri şöyle özetliyor: “Hangi işe el attıysak bir direniş oldu. Yol mühendisliği hesaplarında olsun, birtakım istatistiksel çalışmalarda olsun, muhasebe işlerinde olsun hep bir tedirginlik yaşandı. İnsanlar işlerinin ellerinden gideceği endişesine kapılmışlardı. Ya işlerine son verileceğini ya da

tayin edileceklerini zannettiler.”

TiME’DA YiLiN ‘MAKİNESİ’

Ağustos 1981’de, Apple’dan iki yıl sonra, IBM ilk kişisel bilgisayarını (IBM 5150) geliştirdi. Bu sistem bilgisayar endüstrisinde standart haline geldikten sonra diğer firmalar kendi sistemlerini IBM standartlarıyla uyumlu hale getirerek üzerine “IBM compatible” (IBM uyumlu) etiketi koydular. Intel 8088 işlemci kullanan 64 KB RAM belleğe sahip böyle bir sistemin başına geçenler, günümüzdeki Excel uygulamasının ilkel versiyonu olan Visicalc hesap tablosuyla şirketlerinin hesap işlerini yapabiliyor, EasyWriter 1.0 metin editörüyle yazışmalarını yürütebiliyordu. Ayrıca UCSD Pascal ve Microsoft Basic programlama dilleri kullanılarak şirketin ihtiyaç duyacağı bir takım uygulamalar da yazabiliyorlardı.

İş dünyasında güç yavaş yavaş bilgisayar uzmanlarından, masa başında oturan ve asli işi bilgisayar olmayan firma çalışanlarına geçiyordu. Kişisel bilgisayar, inanılmaz bir verimlilik artışı getiriyordu. Bunun için kullanıcının kendisini biraz eğitmesi yeterliydi. Yoksa bilgisayar artık “çocuk oyuncağı” mı olmak üzeriydi? 1981’in Kasım ayında gazetelere verilen bir IBM PC (5150) ilanında bir çocuk bu gelişmeyi sezmişcesine soruyordu: “Baba, bu akşam IBM PC’yi ben kullanabilir miyim?” İlan, babaları bu soruya olumlu yanıt vermeye çağırıyordu.

Bu bir devrimdi! Time dergisi bu yüzden 3 Ocak 1983 tarihli sayısında geleneğini yıktı ve bilgisayarı 1982’de “Yılın Adamı”, daha doğrusu “Machine of the Year” (Yılın Makinesi) seçti.

TÜRKİYE’DE İNTERNET YAYiLiYOR

Kişisel bilgisayarlar 1990’lı yıllarda Türkiye’de büyük bir yaygınlığa kavuştu. 2000 yılında 594 bin PC satılırken, 2005’te bu rakam 1 milyona ulaştı. Apple’ın Mac sistemleri o yıllarda daha çok masa üstü yayıncılık sektörüyle sınırlı görülen bir kullanıma sahip olsa da, temsilciliğini yürüten şirket, Türkçe F–klavyenin Türkiye’ye getirilmesinde, sistem ve uygulama yazılımlarının yerelleştirilerek kullanıcılara ulaştırılmasında öncülük etmişti.

1990’lar kişisel bilgisayarların ofislerden sonra evlere de girdiği yıllar oldu. Ortada daha internet yokken son kullanıcılara yönelik modemler de yaygınlaşmaya başladı. Başlangıçta amaç bu modemleri kullanarak faks çekmekti.

... Nisan 1993’te Türkiye’de internete bağlı bilgisayar sayısı sadece 194’tü. Kasım 1996’da 13 bin 367’ye, 2000 yılına geldiğinde de 600 bine ulaştı.

Bilgisayar firmalarıyla İnternet Servis Sağlayıcıları’ nın (İSS) düzenlediği düşük taksitli ‘‘bilgisayar + internet’’ kampanyaları sayesinde internet kullanıcı sayısı hızla arttı. 21. yüzyılın ilk 10 yıllık diliminin sonunda hanelerin yarıya yakını artık internetle dünyaya bağlanmıştı...

Akdoğan Özkan / National Geographic Dergisi Mart Sayısı

67

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

66 | Haziran 2012 - İz

Page 35: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

WEB SİTESİ TAVSİYEKİTAP TAVSİYEİSKENDER PALA / ODHer yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden

İskender Pala yeni romanı ‘OD’ ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden

gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD’un ana kahramanı. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre’nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa

edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunus’un hamlıktan saflığa geçişi okunuyor.

NECİP FAZiL KiSAKÜREK

Bir Adam YaratmakGeçirdiği büyük ruh

çilesinin sahne destanı… İstanbul Şehir Tiyatrosunun 1937-38 sezonunda Muhsin Ertuğrul tarafından sahnelenip temsil edilen eser, ilk temsil gecesinden itibaren çok büyük yankı uyandırmış ve 1977 yılında sinemaya da aktarılmıştır.

NECİP FAZiL KiSAKÜREK / ÇİLENecip Fazıl Kısakürek,

insan ruhunun mistik-trajik dehlizlerinde cesurca dolaşmış, kendi Poetikasını yazmış bir şair olarak modern Türk şiirinin, fikir ve dava adamı kimliğiyle de Türk düşünce hayatının baş aktörlerindendir.

Çile, şairin, yıllar içinde bütün şiirlerini ayıklayarak, düzel-terek, sıralayarak oluşturduğu �altmış yılı bulan şiir serüveninin

verimlerini kendi kurduğu bir yapı içinde topladığı� bir başyapıt.

http://shiftdelete.netBilgisaayar teknolojilerini takip eden biriyseniz bu site listenizde vardır zaten. Güncel teknoloji haberlerinin yer aldığı sitede aradığınız herşeyi bulabilir, ödüllü teknolo-ji bilgi yarışmalarına da katılabilirsiniz. Yer imlerin-ize eklemeyi unutmayın.

http://10minutemail.com10 dakikalık mail adresi ne işime yarar demeyin. Bu site size 10 dakika boyunca geçerli olacak bir mail adresi veriyor. Böylece bir siteye üye olurken gerçek mail adresi vermek zorunda k a l m ı y o r s u n u z . Ve gereksiz üyelik doğrulama mailleri geçici mail adresinize geliyor. İsterseniz 10 dakikalık dilimler halinde bu süreyi uzatabiliyorsunuz.

http://cetvel.somut.net/ Bilgisayar karşısındayken bir şey ölçmek istediğinizde yerinizden kalkıp cetvel aramanıza gerek yok. Bu site size ekran çözünürlüğünüzüde hesaba katıp gerçek boyutlarda bir cetvel sunuyor. Tabi ölçmek istediğiniz nesneyi ekrana tutmanız gerekecek. Mönitörünüzü kaldırıp cet-vel gibi oraya buraya taşımayın sakın :)

http://www.free-ocr.comOCR yazılımlarınızı d u y m u ş s u n u z d u r. Resmi worde çeviren programlar dersek anlaşılır olur belki. Eğer böyle bir programınız yoksa bu işlemi online olarak ücretsiz bir şekilde yapabilir-siniz. Başlıktaki siteye girip yazıya çevrilmesini istediğiniz resmi ve yazının dilini seçip Send File butonuna basıyorsunuz. Kullanımı kolay ve old-ukça başarılı sonuçlar veren bir site.

Harun ÜÇÜNCÜ Bilişim Teknolojileri Öğretmeni

Osman Nuri TÜRKER Edebiyat Öğretmenleri

FİLM TAVSİYEALBÜM TAVSİYEVOLKAN KONAK

Karadeniz müziğini kendine özgü tarzıyla yaşatan, her kesimden insana hitap edebilen Volkan KONAK ,samimiyetini, içtenliğini bu kez ‘lifor’ ilie bizlere sunuyor. Lifor ‘da son birkaç seferdir yakaladığı kıvamda şarkılar

söylemeye devam ediyor.

Şarkıları söylerken aynı zamanda onları yaşayışına tanık olduğumuz volkan konak albümünde 11 şarkı barındırıyor. Üstad Cahit BERKAY’ın efsanevi bestesi ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ın üzerine okuduğu ‘kadınım/

doğum’ şiiriyle karşımıza çıkan Lifor’un çıkış şarkısı olarak ‘Rüzgar’ gösteriliyor.

MUSTAFA CECELİSezen Aksu imzalı “Unutamam” şarkısıyla yorumcu

kimliğini tanıdığımız ve 2009 yılında ilk single çalısması “Li-mon Çiçekleri”nin ardından kendi ismini taşıyan ilk albü-müyle şarkıcılık kariyerine resmen başlayan Mustafa Ceceli, ikinci solo albümünü tamamladı. Yaklaşık 2 yıl aradan sonra 2 nisan tarihinde müzik marketlerde yerini alan al-bümde Şehrazat , Nil KARAIBRAHIMGIL, Sezen AKSU,Ravi INCIGÖZ ,Soner SARIKABADAYI imzalı şarkılar yer alıyor. yine albümle aynı ismi taşıyan söz, müzik ve düzenlemesi Ender Çabuker’e ait olan albümün çıkış şarkısı olan ‘ES’ dinleyicilerin beğenisine sunuldu.

EMRE AYDiNYazdığı şarkı

sözleriyle,yaptığı bestel-erle müzik dünyasında zirveye tırmanan emre aydın bu yılın sonlarında çıkarmayı planladığı al-büm öncesi yaptığı single ile şarkılarını dinleyici-yle buluşturuyor. ‘soğuk odalar’ ve ‘beni biraz böyle hatırla’ şarkılarıyla

hazırlanan single da sözü ve müziği kendisine ait olan soğuk odalar şarkısıyla gülden mutlu emre aydın a eşlik ediyor. Beni biraz böyle hatırla da ise Nikos Papadopoulos un bestesiyle şarkının söz yazarlığını kendisi üstleniyor.

HANGOVER ii / Eğlenceli bir film aray-anlara...Filmde, Phil (Bradley Cooper), Stu (Ed Helms), Alan (Zach Galifianakis) ve Doug (Justin Bartha), Stu’nun düğünü için Taylan’a giderler. Las Vegas’taki unutulmaz bekarlığa veda par-tisinden sonra Stu işini şansa bırakmayıp sakin bir düğün öncesi kahvaltısı yapmayı tercih eder. Ancak her zaman herşey planlandığı gibi gitmeyebilir... Vegas’ta olan Vegas’ta kalabilir ama Bangkok’ta olan-lar hayal bile edilemez.

3 iDiOTS / Mutlaka izleyin.Hollywood’u unutup Bollywood’a yönelmenizi sağlayacak muhteşem bir film. Vaktiniz olursa başrol oyuncusu Aamir Khan ‘ın diğer filmlerini de(Taare Zameen Par, Ghajini) mutlaka izleyin.Hindistan’ın en iyi mühendislik okuluna

başlayan öğrencilerin hayatını anlatıyor özet olarak. Sistemin daima yarış üzerine kurulu olduğu, herkesin en iyi olmaya çabaladığı bir okulda sistemi değiştirmeye çalışan bir öğrenci ve onun en yakın 2 arkadaşı. Ranco karakterinin başrol oynadığı film dram ve komedi türünü en iyi şekilde harmanlayıp bize öğretici bir film olmakta.

WALL-E / Mükemmel Bir AnimasyonDünya gezegenini terk eden insanlar tarafından unutulduktan sonra, uzun yıllar boyunca yapayalnız yaşayan ve bu süre içinde programlandığı işle uğraşan robot WALL-E, günün birinde EVE adlı arama ro-botuyla karşılaşır ve hayatı aniden yepyeni bir anlam kazanır. Geleceğin daha önce hiç hayal edilmemiş

vizyonlarını içeren bu filmde WALL-E ’ye, aralarında bir hamamböceği ile bozuk robotlardan oluşan kah-raman ruhlu bir topluluğun da yer aldığı birbirinden ilginç karakterler eşlik eder.

Tuğçe AK / 11-A Harun ÜÇÜNCÜ Bilişim Teknolojileri Öğretmeni

69

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

68 | Haziran 2012 - İz

Page 36: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

OKULUMUZDAN KARELER Fotoğraflar : Meryem İPEK - 11/A

71

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

70 | Haziran 2012 - İz

Page 37: Trabzon Yomra Fen Lisesi - Eğitim Bilişim Ağıimg.eba.gov.tr/372/88a/f03/6d9/e47/fc4/4dd/82c/32e/7c9/...BİLİM-KÜLTÜR DERGİSİ Haziran 2012 Sayı 12 Trabzon Yomra Fen Lisesi

Web siteleri kurumları en iyi ve en güncel bir şekilde anlatan araçlar günümüzde. Böyle olunca Trabzon’ un en iyi okulunun web sitesinin de iyi olması gerekiyor haliyle. 1,5 yıldır yeni arayüzü ve altyapısı ile öğrencilerimize velilerimize öğretmenlerimize hizmet veren web sitemiz herkes tarafından beğenilmekte. Bu yazıda hem web istemizi tanıtmak hemde içeriğini sizlere sunmak istedim.

İlk olarak web sitemizde; okul bilgilerine, fotoğraflarına, haberlere, duyurulara, sosyal kültürel faaliyetlere, proje haberlerine, rehberlik dökümanlarına, kısacası okulumuz hakkındaki tüm bilgilere ulaşabiliyorsunuz.

Yeni web sitemiz öğretmen,öğrenci,veli ve mezunlar için üyeliklere açık durumda. Bunun bizler için önemi nedir peki? Siteye üye olan bir öğrencimizin bilgileri (iletişim, fotoğraf vs.) yıllar boyunca saklanmakta, öğrencimiz istediği zaman bu bilgileri güncelleyebilmektedir. Böylece mezun öğrencilerimizi de okuldan sonra takip etme fırsatını bulmuş oluyoruz.

Web sitemize üye olan öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, velilerimiz, mezunlarımız sitemize içerikte ekleyebilmekte, haber ve resimlere yorum yapabilmektedir.

Web sitemizde okulumuzun kuruluşundan günümüze kadar olan fotoğrafları paylaştığımız Geçmişten Günümüze adlı web albümleri mevcut.

İZ dergimizin tüm sayılarını E-dergi formatında

web sitemize yükledik.

Video Galeri bölümünde okulda yapılan tüm etkinliklerin ( t i y a t r o , m e z u n i y e t töreni, belirli gün ve haftalar) videoalarına ulaşabilirsiniz.

O k u l u m u z u n yürütmekte olduğu projeler hakkında bilgiler alabilirsiniz.

Web sitemizde Bugün Doğanlar isminde bir bölüm açtık. Ki doğum günlerimizi herkes hatırlasın :)

Öğrencilerimizin olduğu deneme sınavları aynı gün okunarak sonuçlar web sitemize yüklenmektedir.

TYFL BLog ve TYFL Forum bölümlerinde öğretmen, öğrenci, veli ve mezunlarımız blog tarzı yazılar yazarak site üzerinden herkesle paylaşabilirler.

Ayrıca Beden eğitimi öğretmenimiz Ali Rıza KAHRAMAN’ın kurduğu TYFL HABER adlı facebook sayfasından da okulumuz hakkındaki haber ve duyurulara ulaşabilirsiniz.

Facebok sayfa adresi : www.facebook.com/tyfl61

TR

AB

ZO

N

YO

MR

A

FE

N

SE

W

WW

.T

YF

L.

K1

2.

TR

72 | Haziran 2012 - İz

WWW.TYFL.K12.TR