37
1 ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMESİ CENEVRE İSVİÇRE DAVACI : ( HAYTAP ) HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU Boyalıköşk sok No : 52 Arnavutköy Beşiktaş İstanbul VEKİLİ : Av. Ahmet Kemal Şenpolat ( Adres antettedir) DAVALI : TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ANKARA KONUSU : Davalı Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin sayın mahkemeniz tarafından yunus parklarının açılmasına vermiş olduğu icazet nedeniyle kınanmasını , bundan sonra deniz memelilerinin her ne isim altında olursa olsun hapsedilmesinin engellenmesini , bu yönde işletme ruhsatı ya da benzer isimler altında verilmiş ya da verilecek tüm izinlerin iptal edilmesi ve tazminat olarak hayvanların rehabilitasyonun sağlanması için bütçe ayrılarak özgürlüğüne kavuşturulması için özel bir bilimsel kurul ve tesis oluşturulmasını I- TÜRKİYE’DEKİ FİİLİ DURUM ve YUNUS PARKLARI HAKKINDA AÇIKLAMALAR : 1) Müvekkilim HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu valilik tarafından onaylanmış , resmi tüzel kişiliği olan , bünyesinde 21 dernek ve ülke çapında 70 e yakın resmi temsilciliği barındıran hayvan hakları ve çevre ihlalleri konusunda Türkiye’de faaliyet gösteren , kamuoyu oluşturan , halkla ilişkiler eğitim ve saha çalışmaları yapan gerektiğinde yargı mercileri önünde dava açan bir sivil toplum örgütüdür. Ek 1 : Istanbul Valiliği tarafından onaylanmış HAYTAP Federasyon tüzel kişilik belgesi 2) Türkiye’deki hayvan hakları konusunda en net gözle görülen ve en acı veren eziyetlerden birisi ‚yunus parkları‛ adı altında turistik bölgelerde faaliyet gösteren ticari işletmelerde yapılan

ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

1

ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMESİ

CENEVRE – İSVİÇRE

DAVACI : ( HAYTAP ) HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU

Boyalıköşk sok No : 52 Arnavutköy Beşiktaş İstanbul

VEKİLİ : Av. Ahmet Kemal Şenpolat

( Adres antettedir)

DAVALI : TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ

ANKARA

KONUSU : Davalı Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin sayın mahkemeniz tarafından

yunus parklarının açılmasına vermiş olduğu icazet nedeniyle kınanmasını , bundan sonra deniz

memelilerinin her ne isim altında olursa olsun hapsedilmesinin engellenmesini , bu yönde

işletme ruhsatı ya da benzer isimler altında verilmiş ya da verilecek tüm izinlerin iptal edilmesi

ve tazminat olarak hayvanların rehabilitasyonun sağlanması için bütçe ayrılarak özgürlüğüne

kavuşturulması için özel bir bilimsel kurul ve tesis oluşturulmasını

I- TÜRKİYE’DEKİ FİİLİ DURUM ve YUNUS PARKLARI HAKKINDA

AÇIKLAMALAR :

1) Müvekkilim HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu valilik tarafından onaylanmış , resmi

tüzel kişiliği olan , bünyesinde 21 dernek ve ülke çapında 70 e yakın resmi temsilciliği barındıran

hayvan hakları ve çevre ihlalleri konusunda Türkiye’de faaliyet gösteren , kamuoyu oluşturan ,

halkla ilişkiler eğitim ve saha çalışmaları yapan gerektiğinde yargı mercileri önünde dava açan

bir sivil toplum örgütüdür.

Ek 1 : Istanbul Valiliği tarafından onaylanmış HAYTAP Federasyon tüzel kişilik belgesi

2) Türkiye’deki hayvan hakları konusunda en net gözle görülen ve en acı veren eziyetlerden

birisi ‚yunus parkları‛ adı altında turistik bölgelerde faaliyet gösteren ticari işletmelerde yapılan

Page 2: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

2

deniz memelilerine karşı yapılan hayvan hakkı ihlalleri gelmektedir. Altın tozu serpilmiş bir

dünyanın ardındaki acı aşağıda somut delillerini de gösterdiğimiz üzere tek tek

ispatlanmaktadır. Buna rağmen davalı hükümetin denetim mekanizmalarını

çalıştırmamasından cesaret alınarak bu ihlaller giderek güçlenmektedir.

3) Bilindiği üzere denizlerin en sevimli canlıları yunuslar saatte 60km hız kat ettikleri ve bir

havuzdan hapishaneye kilitlenmedikleri sürece günde 130 km yol alabildikleri bilimsel

raporlarla teyit edilmektedir. Tutsak yunusların açık denizlerden bu şov ve terapi amaçlı olarak

gösteri havuzlarına ( hapishanelerine ) uzanan hazin bir öyküsü olduğu ise buraya gelen ve

yüzlerce euro para bırakan insanlar tarafından ise maalesef bilinmemektedir. Her gösteri sonrası

çocukların , yetişkin insanların çığlık çığlığa el çırptığı bu yunuslar , aslında çığlık çığlığa bir av

sonucunda yakalanıp bu turistik merkezlere getirilmektedir.

Japonya’nın Taiji adasında yakalanan bu yunuslarla ilgili olarak geçtiğimiz yıllarda hazırlanan

KOY ( THE COVE) adlı belgesel ise hayvanların dünyasındaki bu dramın nasıl yaşandığını

görüntüler ve tanıklar eşliğinde kanıtlamış durumda. Richard O’barry gibi bir zamanlar Flipper

adlı yunus dizi filimini çeken bir pişmanlık ve itiraf filmi olan bu yapım en iyi belgesel Oscar

ödülünü almış , dünyanın dikkatinin bir anda turistik merkezlerde bulunan yunus parklarına

çevrilmesine neden oldu.

4) Taiji bölgesi’nin yunusların göç yolu üzerinde olması ve Japon balıkçılar tarafından deniz

altında oluşturulan yapay ses duvarı neticesinde yunuslar Taiji’deki koya ses yoluyla kıyıya

doğru sürülerek sıkıştırılmaktadır. Balıkçılar bu aşamadan sonra koyun ağzını ağ ile kapatıp bu

zavallı hayvanları hunharca ve canice; demir sopalarla bazılarını öldürmekte , bazılarını

yaralamakta, ticari meta olarak kullanabileceklerini ise vahşice yakalamakta ve yunus parkı

işletme sahibine ve eğiticisine teslim etmektedir. Taiji bölgesi her sene, ‚drive hunt‛ adı verilen

yunus avı sezonu nedeniyle kan gölüne dönmekte .

5) Yeryüzünde cehennemin kendisi olarak bile adlandırılabilecek bu bölgede her yıl yaklaşık 20

bin yunus bu şekildeki bir katliama kurban gidiyor. 1963 – 1999 yılları arasında Japonya

Hükümeti, 668 bin 393’un yunusun balıkçılar tarafından avlanmasına resmi olarak izin verirken ,

bu yunusların bazıları etleri için avlanırken, büyük bir bölümü de yakalama sırasındaki ‚ufak‛

kazalar nedeniyle hayatını yitirdi. Geri kalanlar ise, şehirlerdeki gösteri havuzlarına ve

akvaryumlara hapsedilmek için yaşam sularından koparıldılar. Aynı hükümet, 2000 yılında 21

bin 775 yunusun avlanması için izin vermişti. Balıkçılar, yakaladıkları ve Japonya’da eğitilip

satılan her canlı yunus için ortalama 100-150 bin dolar alırken, ölü bir yunusun fiyatı 500 dolara

denk geliyor!

Page 3: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

3

6) Yakalanan hayvan ise daha sonraki hayatını esaret altında geçeceği yolculuğa çıkmaktadır.

Ardından bir ülkenin içinde faaliyet gösteren yunus parkında yaşamaya ve açlığa mahkum

olarak doğal hayatında yapmadığı hareketleri yapmaya zorlanmaktadırlar. Aylarca süren bu

eğitimde yunuslar çoğu zaman aç bırakılıyor , fiziksel işkenceye uğruyor , eşlerinden ayrı

tutuluyor , hatta doğal hayatta canlı balık seçiminde bile rahat davranırken bu havuzlarda

eğiticilerinin plastik kovalar içinden

verdiği ölü balıklara yemeye mecbur

kalıyorlar. Bu gösteri merkezlerinde

yunuslar; yemek saatlerinde, en aç

oldukları zaman gösteriye çıkarken bir

gözleri hep eğitmenlerde oluyor. Bu

durumun bir zamanlar sokaklarda

gösteri için gezdirilen ayı eğitmenlerinin

şartlı reflex gereği ayıları ayağa

kaldırmalarından farkı yok. Onların da

ayaklarının altında ateş yakılır ya da

sirklerdeki gibi ayaklarının altından

elektrik verileceğini düşündükleri için

seyirciler karşısında ayağa kalkarlardı. Yunus parklarındaki tüm deniz canlıları küçücük klorlu

havuzlarda iken , insanların onların da kendileri gibi mutlu olduğunu sanmaları en büyük hata

olmaktadır. Oysa bu havuzlara hapsedilen hayvanların tamamı memeli hayvanlar. Yani biz

insanlar gibi duyguları var , annelik dürtüleri var , sevgileri var . Onları aslında en iyi bizim

anlamamız gerekirken , para kazanma dürtüsü nedeniyle onları hapsederek inanılmaz bir

kötülüğe ortak oluyoruz.

Yunusların en büyük dezavantajları ise; fiziksel olarak gülümsüyormuş gibi görünmelerinden

ötürü insanların bu fiziksel görünüşe bakarak onların bu havuz şovlarından eğlendiği,

hoşlandığı mutlu bir hayat yaşadıkları izlenimine kapılmaları. Zavallılar öldükleri zaman bile

gülümsüyorlar . Muhtemelen yunuslar dünyanın en sevimli ve sürekli gülümseyen hayvanı.

Onlarla yüzmek, oyunlar oynamak pek çok kişinin düşlerini süslüyor.

Oysa yunuslar yalnızca ağız yapısı yüzünden gülümsüyor gibi gözüküyor! Şişeburunlu

yunusların on binlercesi ne yazık ki zekaları ve gülümsemeleri nedeniyle 20. yüzyılın ilk

yarısından beri insanlığı eğlendirmek için gülümseye gülümseyerek öldüğünü vurgulamamız

gerek.

Page 4: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

4

Acımasız kovalamaca sonunda

denizlerden ve çok güçlü sosyal bağlarının olduğu ailelerinden çalınan yunusların çoğu daha o

onda şoktan, travmalardan ölüyor. Beğenilmeyip geri atılan yunusların da çoğu şok yüzünden

boğularak ya da ciğerlerine su dolması yüzünden zatürree olarak ölüyor. Bu yunusların

ailelerden koparılmalarının geride kalan sosyal grubu nasıl bir şekilde etkilediği ise çoğu kez göz

ardı ediliyor.

Sosyal bir hayvan olup gruplar halinde yüzen yunusları, derinliği en fazla 5-6 metre olan

havuzlara kapatmak ya da deniz içinde küçük bir alanı çevirip onun içine hapsetmek aslında

kara sirklerinin denize yansımış hali olup , bu işin ticaretini yapanlar ciddi olarak bu eziyet

üzerinden para kazanmakta, gerekli izin yollarını ise bakanlık yerine ilgili belediyelerden basit

bir çalışma ruhsatı ile almakta.

7) Yunusların havuzlarda öğrenmek zorunda kaldıkları ilk şeylerden biri ölü balık yemek

oluyor. Buna uzun süre direniyorlar, ilk ölü balıkları kusuyorlar. İşte tüm bu sorunlarla başa

çıkarak hayatta kalmayı başaran yunuslar sonunda o ölü balıklar uğruna müzik eşliğinde çember

içinden geçmeye, top çevirmeye başlıyorlar. Oysa doğada onlar, büyük ve inatçı avcılar.

Zamanlarının yarısını avlanarak geçiriyorlar. Ölü balık, daha az hareket ve daha az zihin

hareketi demek. Bu da bilimsel tezlere göre ‚sıkıntı‛ ve özellikle de erkeklerde ‚agresyon-

asabiyet‛ hali demek. Bir süre sonra bu ruh hali de, birçok bilimsel teze göre, birbirlerine veya

eğitmenlerine aniden saldıran veya nefesini tutarak, betona atlayarak veya yemek yemeyerek

intihar eden yunuslar demek!

Page 5: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

5

Havuzlarda yunus ölümleri yüksek

olduğu için denizlerden yeni yunuslar

çalınıyor. Bu durum gösteri

havuzlarına giden herkesi yeni

yunusların denizlerden

kopartılmasından sorumlu kılıyor.

Tam bu esnada bir başka tarihsel

gerçek ile insanlardaki bu beklenti

örtüşüyor : ABD deniz kuvvetlerinin

bir programı; mayın avlamak,

gemilerin yanına yaklaşıp bomba

patlatmak, su altında insanları etkisiz

hale getirmek için yunusları eğitiyor. Soğuk Savaş döneminde Rusya 'Onlar yapıyorsa, biz de

yaparız,' diyor ve bir yunus eğitim programı başlatıyor. Fakat sonra vazgeçiyorlar bu işten,

hayvanları Karadeniz'e salıyorlar. Ve bu yunusların eğitmenleri işsiz kalıyor. İşte o Rus

eğitmenler, Ortadoğu'ya, bize gelip yunus gösterileri düzenlemeye başlıyor. Sonra da bu 'yunus

terapisi' olayını uyduruyorlar. Minareyi çalıp kılıfını hazırlıyorlar yani.

8) Diğer yandan yunusların ticari rant olarak kullanıldığı diğer sektör, bu hayvanların

downsendromlu veya otistik çocukların ya da iletişim becerisi eksik olan kişilerin veya çişini

belirli bir yaşa geldiği halde tutamayanlar çocuklar için tedavi edici bir umut kapısı olarak

turizm şirketlerince paket program gibi pazarlanması. Bilimsel metotlardan umudu kesen aileler

binlerce euroluk paketlere üye olmakta , seans seans çocuklarını bu havuzlara getirmekte ,

onların yunuslarla yüzerek ya da fotoğraf çektirerek iyileşeceği sanısını almaktalar. Oysa TC

Sağlık bakanlığından bizzat gelen resmi yazıda bu tedavinin bilimsel olduğuna dair bir veri

olmadığı resmi olarak teyit edilmiştir. Yani hem hastalar , hem yunuslar bu terapi adı verilen

bilimsel gerçekliği olmayan metotlarla sömürülmektedir.

EK 2 : TC Sağlık Bakanlığından 25.03.2011 tarihinde gelen yazı

Page 6: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

6

9) Boğazların sokak çocukları olan

yunusları; örneğin İstanbul ‘da bir

euroluk Asya’dan Avrupa’ya yapılan

bir vapur yolculuğu ile izlemek

mümkünken , onları bu klorlu suyun

olduğu, devamlı bir su altı

gürültüsünün bulunduğu, hatta

sonarlarını bile kullanamadıkları bu

havuzlara hapis etmek , ticari ranttan

gözünü hırs bürüyen tacirler ve ona

izin veren davalı ülkenin bu zamana

kadar yapılan tüm resmi

başvurularımıza rağmen konuyu

ciddiye alıp yasaklamaması anlamına

geliyor.

10- Avrupa’nın bir çok ülkesinde bu

gösteri merkezleri bulunmamakta,

hatta dünyada bir çok ülke kara sirklerini bile yasaklamakta iken Türkiye bu pastadan pay

almak için durmadan yenisini açıyor. Yunuslarla yüzmenin yarım saati 100 eurodan başlıyor.

Hele ki hastalık tedavi edici bir pakete sizi üye yapıp umut tacirliği yaptılarsa bunun sonu yok.

Zaten havuzda eğitim alması öngörülen bir yunusun ortalama bedeli 100-150 bin dolardan

başlıyor. Milyon dolarlık tutsaklar para üretmek için tüm bu işkenceyi çekiyorlar. Yunusların

havuzlarda öğrenmek zorunda kaldıkları ilk şeylerden biri ölü balık yemek oluyor. Buna uzun

süre direniyorlar, ilk ölü balıkları kusuyorlar. İşte tüm bu sorunlarla başa çıkarak hayatta

kalmayı başaran yunuslar sonunda o ölü balıklar uğruna müzik eşliğinde çember içinden

geçmeye, top çevirmeye başlıyorlar. Fotoğraf çektirmekten , beraber yüzmeye kadar bir çok

alternatif tüketiciye sunuluyor ve ciddi paraların döndüğü bu acımasız sektöre devlet ses

çıkartmıyor. Havuzlarda yunus ölümleri yüksek olduğu için denizlerden yeni yunuslar

çalınıyor. Bu durum dolphinarium adı verilen gösteri havuzlarına giden herkesi yeni yunusların

denizlerden kopartılmasından sorumlu kılıyor.

Federasyon olarak yıllardan beri konuya olan hassasiyetimizi gerek ülke başbakanı ile

yaptığımız birebir toplantıda , gerekse bakanlıklara yaptığımız resmi yazılı başvurularda ve

hatta yaptığımız bir çok eylemde yıllardan beri duyurmaya çalışıyoruz. Ancak tüm bu

çabalarımıza rağmen karşımızda bulunan rant lobisi , Türkiye’de her yıl giderek artan bir yunus

parkı sayısı ile bizleri karşı karşıya bırakıyor. Bu dava dilekçesinin yazıldığı tarihte Türkiye’nin

Ege ve Akdeniz sahillerinde , İstanbul’daki de dahil olmak üzere toplam 12 yunus parkı faaliyet

gösterdiğini belirtelim.

Page 7: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

7

12) Yunus parklarında çalışan bir eski bir eğitmenin Türk basınında çıkan itirafları ise içerde

yaşanan inanılmaz dramı itiraf niteliğinde. Melisa Sevim adlı eski eğitmen bırakma nedeni olarak

yunus ölümlerine şahit oldum ve kaldıramadığım bir çaresizlik hissetmeye başladığını , onları

kurtaramamış olmaya tahammül edemediğini belirtiyor. Tıpkı ‚Cove‛ belgeselini çeken ve bir

zamanlar gönlümüzde Filipper adlı dizi filmle gönlümüzde taht kuran fakat sonradan pişman

olan Richard O’barry gibi. Melisa Sevim verdiği itiraf gibi röportajda şöyle devam ediyor :

“Ben yeni yakalanmış bir yunusu bizzat eğitmedim ama 2 ay içinde ölü balığa alışmış ve eğitime hazır hale geldikleri bilinir bu sektörde. Basit bir şovun çıkarılabilmesi için 6 ay civarında bir süreye ihtiyaç var. Bu süreler eğitmenlere bağlı olarak da değişir. Eğitmenler işlerinde deneyimli değilse, bu süreler daha da uzayabilir. Fakat özellikle Japonya – Taiji’den gelen yunuslar, fiziksel ve zihinsel travmaları yüzünden daha uzun sürede uyum sağlıyorlar.

Eğitmenlik deneyimim sırasında aşık olduğum, çok güçlü bir bağ kurduğum bir yunus vardı. 17 yaşındaydı, diğer yunuslara göre yaşlıydı diyebiliriz. Yunus terapisi yapılan havuzda çok sıkılıp havuzun diğer tarafına çekip gidiyordu. Ne yemeği, ne de komutları umursuyordu. Onun eğitmeni olmayan tecrübeli bir eğitmen vardı uyum sağladığı, ama onunla farklı havuzlardalardı. Bu yunus, onunla kurduğum o özel bağ, gösterdiğim incelik ve sabır sayesinde beni dinliyordu. Bu benim tarzımdı. Fakat daha sonra bir eğitmenin bir yunusa şiddet uygularken yakalanışına da şahit oldum. Yani her iki tipte de eğitmen var. Bu işi para için yapan çok fazla eğitmen var ve hayvanlara büyük eziyetler ediyorlar. Özellikle Rusya’dan gelen eğitmenler genellikle en sert davrananlar olur.şiddet uygulayanlar arasında onları dövenler de vardı, vuranlar da vardı. Aç bırakanlar da. Dayak da esaretin bir gerçeği Ne yazık ki... Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

11) Bu konuda son olarak ünlü Amerikalı yazar Jack London’ın Sevginin Katıksızı adlı kitabının

önsözünden sirk gerçeğinde yaşanan korkunç dramı yüz yıl önce kaleme aldığı o güzel yazıyı

yüce mahkemeye tekrar anımsatmak isteriz

Page 8: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

8

" ....son yıllarda insan doğasına karşı bende gelişen anlayış aklı başında ve sağlıklı hiçbir insanoğlunun , bu gösterilerin ardında yatan ve onları olası kılan korkunç zulmü bilip de , bu gibi eğlenceleri hoş karşılamayacağı bilincini edinmeme yol açtı. İşte şimdi , burada şu üç şeyi önerme yürekliliğini gösteriyorum:

Birincisi , bütün insanoğullları kendi ceplerinden para ödeyen seyirciler karşısında yalnız ve yalnız hayvanların yapabileceği ve yapmak zorunda bırakılabileceği bu gösterilerin , sonsuz ve kaçınılmaz bir zulümle gerçekleştiğini bilmiş olsunlar.

İkincisi hayvan eğitme güzel sanat dalının temellerini kavramış olan kadın , erkek , kız, kızan , yerel ve ulusal insanlığı koruma örgütlerine ve hayvanlara işkenceyi önleme örgütlelerine üye olsun ve bu kuruluşlarla işbirliği etsinler

Üçüncüsü , daha başka yüzbinlerce insan gibi , ben de başka alanlarda çalıştım, insan kitlelerini , kendi öz sefaleterlini ve perişan durumlaını gidermeleri amacıyla belli hareketleri yapmak üzere örgütllemeye çabaladım. İnsanoğlunu , herhangi bir örgütlü mücadeleye girmeye razı etmek güç ; kendi koşullarını hafifletmek üzere örgütlenmelerini sağlamak , daha da güç, ve hele kendilerinden biraz daha hayvan olan hayvanların kötü koşullarını hafifletmek üzere örgütleyip mücadeleye sokmak çok daha güç.

Ama yüzde birimizin onda biri bile hayvanlara yapılan işkencenin önlenmesi yolunda hiç bir örgüte katılmayız , ve ne sözlerimizle ne de eylem ve başka katkılarımızla hayvanlara yapılan işkencenin önlenmesi yolunda çalışmayız....."

8 Aralık 1915

Glen Ellen , California Jack London

Page 9: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

9

II- HAYTAP Tarafından Bu Konuda Yapılan Lobicilik ve Halkla İlişkiler

Çalışmalarından Örnekler

1- Yukarıda anlatılan tüm bu saptamalardan sonra müvekkilim federasyon tarafından ülke

çapında özellikle son 3 yıldır ciddi kampanyalar , bilinçlendirme çalışmaları ve hatta

parlemento nezdinde , bakanlık ve başbakanlık nezdinde görüşmeler yapılmıştır.

Bunlardan bazılarını örnekler halinde sunmak istiyoruz

a) Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı , İstanbul Büyükşehir Başkanı ile Dolmabahçe

sarayında 20/02/2011 tarihinde hayvan hakları ile ilgili yapılan görüşme ve

sunulan rapor

b) HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu 4.temsilciler toplantısı Marmaris / Ortaca

bölümündeki basın açıklaması suyun altında yapılması ve kamuoyunda

duyurulması

Page 10: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

10

Etkinliğin ulusal görsel medyada özet görüntüleri :

http://www.haytap.tv/index.php/videos/haytap/haytap-ozgur-yunuslar-etkinligi

http://www.haytap.tv/index.php/videos/haytap/yunus-parklarini-istemiyoruz-hayvan-

haklari-%E2%80%93-haytap

c) Konu ile ilgili federasyon tarafından yaptırılıp dağıtılan afişler

Page 11: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

11

Page 12: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

12

d) Dolphinariumların kapatılması ve mutfakta yaşanan dramın anlatılması ile ilgili

bir çok televizyon programı ( www.haytap.tv’de bu programların çoğu halen

yayınlamaktadır )

e) Bakanlıklarla federasyon nezdinde yapılan resmi yazışmalar

f) Bu konuda çalışma yapan bir çok ulusal ve uluslararası irili ufaklı platformun

çalışmaları , Marmaris’te açılmak istenen yunus parkına karşı kitlesel yürüyüşün

fotoğrafları

Page 13: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

13

Page 14: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

14

g) Türkiye’de meşhur yazar ve rol model sanatçılarla Yunus Parklarına Hayır Etkinliği Sergisi ve

Filmi

Page 15: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

15

Page 16: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

16

Televizyon yayını için :

http://videogaleri.gazetevatan.com/16916_9_Unluler-yunuslara-ozgurluk-icin-sualtinda-poz-verdi

Page 17: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

17

h) Davalı devletin bizzat kontrolünde olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda ( TRT) Yunus

parklarının neden olmaması gerektiğine katıldığımız dair televizyon yayını

http://www.haytap.tv/index.php/videos/haytap/trt-haber-merkezi-yunus-terapi-ve-gosteri-

merkezlerinde-tutsak-yunuslar-ahmet-kemal-senpolat

i) HAYTAP başkanı olarak yazılı basında bu konuda çıkan makaleler, yazılı

basındaki haberlerimiz

Ek :3

j) Yapılan kampanyalar sonucu Yunus parkına bilet satmayı bırakan , promosyon

vermeyi terkeden şirketler j-a )

OPET olarak sosyal sorumluluk bilinci ile hareket eden, çevresel ve

sosyal sorunları faaliyetlerimizin bir parçası haline getiren, tüm

taraflara karşı etik ve sorumlu davranan, çevreci çalışmalarımız ile

doğayı korumaya katkıda bulunan ve bu yönde kararlar alarak

uygulayan bir firmayız.

İstanbul Dolphinarium ile yapmış olduğumuz indirim

kampanyası, en az bizim kadar duyarlı bir kitle tarafından,

yunusların yaşamlarına zarar veren bir uygulamaya destek

olduğu düşüncesi ile tepki gördü. Biz de bu görüşleri saygıyla

karşılıyor ve akaryakıt alanlara sunduğumuz İstanbul Dolphinarium

indirim kuponu kampanyamızı durduruyoruz.

j-b) Sayın Haytap Yetkilisi,

Öncelikle şikayetinizi Bankamız ile paylaştığınız için teşekkür ederiz.

Page 18: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

18

Şikayetiniz kapsamı gündeme getirmiş olduğunuz hususlar; Bankamız yetkili birimleri tarafından en üst düzeyde gündeme alınmış ve yapılan değerlendirmeler kapsamında gerekli aksiyonların alınması sağlanmıştır.

Sahip olduğu finansal süpermarket anlayışıyla müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun ve yenilikçi çözümler sunan Bankamızın; kredi kartımız sahiplerine yönelik olarak Dolphinarium’daki yunus gösterilerine %25 indirim ve yüzme ile dalış derslerinde 2 taksit imkânı sunduğu kampanyasını bu değerlendirmeler kapsamında sonlandırmış bulunuyoruz.

Bilgilerinize sunar, değerli görüşlerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür eder ve esenlikler dilerim.

Saygılarımla,

Recep Gür

DenizBank A.Ş.

Müşteri Memnuniyeti Bölüm Müdürü

II- HUKUKİ DURUM

1-Türkiye’de Yunuslar, küçük balıkları yedikleri gerekçesiyle 1960'tan 1980'lere kadar devletin

balıkçılara dağıttığı fişeklerle öldürüldü. Yunusların vurulması o dönemde Türkiye ile Sovyetler

Birliği arasında sorunlara neden oldu. Ruslar o dönemlerde haftada bir Türkiye’ye protesto

notası veriyorlardı. Sorun Avrupa Parlamentosu'na yansıdı. Türkiye büyük sıkıntılar yaşadı.

Çünkü bütün dünya ülkeleri, yunusların denizlerdeki ekolojik denge içindeki önemini biliyordu.

Bir tek Türkiye görmezden geliyordu. Türkiye uluslararası mahkemelere verilme durumuyla

karşılaştığı sırada Avrupa Konseyi'nde Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması

Sözleşmesi hazırlandı.

Page 19: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

19

1979'da Bern Sözleşmesi adı altında imzalandı. Bunu imzalayan ülkeler, yunusları da koruma

altına alma yükümlülüğüne girdi. Sonunda Türkiye 1984'te bu andlaşmayı onayladı.. Bu

sözleşmeye göre yunusların esaret altında tutulması, ticari meta olarak kullanılması Türkiye'de

yasak. Fakat 2007 yılında bir kez Türkiye 30 yunusun yakalanmasına izin verdi. Ama ancak 27

yunus yakalandı, şu anda parklarda çalışan yunusların bazıları o dönem yakalandı. Bu kararı

nedeniyle Türkiye kınama cezası aldı.

2- Yunusların ekonomik değer taşıyan balık sürülerini tükettiği bilgisi de yanlış bilgilerle

kamuoyu balıkçılık endüstrisinde büyük paralar kazanan sektörün uydurduğu bir başka yalan.

Yunusların sayılarında artış olması aslında çok olumlu bir şey çünkü denizlerin yeniden

sağlığına kavuştuğunu , ekosistemin tekrar kurulma aşamasına girdiğini gösterir. Acı olan

gerçek ise Türkiye'de 222 bin balıkçıdan yüzde 10'u avlanan balığın yüzde 90'ına sahip. Bunlar

bakanlık nezdinde güçlü lobiciliklerle istedikleri kararları çıkarmaya çalışıyor.

Gerçekte ortada çok farklı bir tablo var. TC Tarım Bakanlığı, Türkiye'de yaygın şekilde usulsüz

balıkçılık yapılmasına göz yumuyor. Işıkla balıkçılık, trolle avlanmak balık stoklarını vahim

şekilde tüketiyor. Yasak olmasına karşın şu an 3 bin trolün olduğu tahmin ediliyor.

Yunuslar ise hedef saptırmaca olup balık stoklarının erimesine kılıf uydurulduğu açık bir gerçek.

3-) 26.01.2007 tarihli Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı Kontrol ve Koruma Genel

Müdürlüğü’nden elimize ulaşan yazıya göre, ‚zihinsel ve bedensel engellilerin terapisi ile gösteri

amacıyla yararlanmak amacıyla‛ bakanlığa başvuru yapan 6 firmaya Türkiye sularında yunus

avlama izni verilmiş ! durumda .

Buna gerekçe olarak da Ukrayna ve Rusya’dan getirilen 5 yunusun daha önce zarar görmesi ve

ithalatın zorluğu öne sürülüyor !

Yazının tarihine kadar olan -2007- süreçte, aynı yazıda belirtildiği üzere, 6 yunus yakalanarak

tesislere konuluyor .

Örneğin; yine 31 Mayıs 2006 tarihli aynı birimin yazısına göre,

‚O….adlı bir şirkete 4 adet yunus avlama izni veriliyor . Hükümetlerarası bir oluşum olan Avrupa

Konseyi’nin düzenlediği Bern Sözleşmesi Sekreteryası’na 2010 yılında sunulan ve Türkiye tarafından

hazırlanan resmi belgeye göre; 15 Nisan 2007 tarihine kadar toplam 23 yunus avlanmış, 7’sinin

avlanma izni ortadan kaldırılmış ve izinler askıya alınmıştır. Resmi olarak avlanma noktaları

tarafımıza açıklanmamış olsa da, SAD raporlarında, Foça, Karaburun, İskenderun Körfezi ve

Page 20: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

20

Marmara Denizi’nde avlandıkları bilgisi belirtilmiştir. Marmaris Hisarönü’ndeki havuzda esaret

altındaki yunusların ise, kendi karasularımızda, Karaburun açıklarında avlandığı ortaya çıkıyor ‚

(1983 yılında, yunusların Türkiye’de avı tamamen yasaklanmıştı oysa ki. Bu yasak, bilinen haliyle,

çıkan özel izinlerle birlikte, ilk kez 2006 yılında delinmiştir.)

(Bu belgeye göre; yasal izinle; Kuşadası’ndaki A... Gösteri Merkezi 9 yunus; Marmaris’teki Dolphin-

..... Otel ‘rehabilitasyon’ için 5 yunus; Antalya’daki T... A... gösteri amaçlı 3 yunus ve Bodrum’daki

Y... Turizm ise yine gösteri amaçlı 6 yunus avlamıştır).

4-) İzinsiz, denetimsiz, ruhsatsız havuzlar

Son olarak yine 2006 tarihli aynı yazıya göre, TC Tarım Bakanlığı’na bağlı il müdürlükleri, bu

havuzları ve parkları kontrol etme yükümlüğünde. Oysa Şubat 2010’da 4 yunusun ardı

ardına öldüğü S...A... Yunus Gösteri Merkezi’nin o tarihlerde Tarım Bakanlığı’ndan yunuslar

için alınması gereken CITES belgesinin ve hatta “yunus parkı açma izninin” olmadığı

bilgisi, yine Alanya Kaymakamlığı tarafından resmi yazıda belgesiyle gönderilmiş durumda

!

Yalnızca Alanya/ Türkler Belediyesi’nden aldığı ‚işyeri açma izninin olduğu‛ bildirilmiştir.

Yani, Türkiye’de, izinsiz ve denetimsiz, bakkal açar gibi yunus parkı açılmakta davalı devlet

de bu izinlerin verilmesine ses çıkarmayarak yukardan beri açıklamaya çalıştığımız hayvan

hakları ihlaline izin vermiş oluyor. ! Başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, ve Orman Su İşleri

Bakanlığı hatta Kültür ve Turizm Bakanlığı da tüm bu izin alma prosedürlerinde müdahil

olup , yine aynı hükümetin bizzat 2004 yılında çıkardığı Hayvanları Koruma Kanuna ters bir

davranış sergiliyor ya da dolphinarium rantçılığı karşısında sesini çıkaramıyor . Çünkü 2004

yılında çıkan 5199 sayılı hayvanları koruma yasası 4/f maddesi

‚ Yabani hayvanların yaşama ortamlarından koparılmaması, doğada serbestçe yaşayan bir hayvanın

yakalanıp özgürlükten yoksun bırakılmaması esastır.” demesine rağmen sanki bu madde yokmuş gibi

de facto durumun de iuri hale gelmesine göz yumuyor. Fiili durum ses çıkartılmadığı için zaman içinde

hukuki hale geliyor.

Page 21: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

21

Diğer yandan ,Uluslararası

Doğayı Koruma Birliği

(IUCN) 2009.1'e göre

statüsü Karadeniz

popülasyonu için

‚tehlikede‛ (EN -

endangered), dünya

çapındaki genel

popülasyonu için ‚asgari

kaygı‛ (LC – least concern)

olarak belirlenmesine

rağmen Türkiye’de,

‚afalina‛ türü (common

bottlenose dolphin),

dünyada en çok tutsak

edilen yunus türü olarak

karşımıza çıkıyor.

Bu türler yukarıda bahsi geçen uluslararası anlaşmaların yanı sıra, 1380 sayılı su ürünleri

kanunu ile de koruma altında olmasına rağmen fiiliyata bu hayvanların avlanmasına ve

bakanlık korumaları altında gösteri merkezlerinde bilimsel gerçekliği kanıtlanmayan

gösterilerde kullanılıyor. Yunusların, bugün baktığımızda en büyük düşmanı insandır. Her

canlının bir doğal düşmanı, tehdidi vardır: Deniz memelilerinin ise insandır. Örneğin;

tesadüfi ağa yakalanma (bycatch), deniz ve ses kirliliği, aşırı balık avcılığına bağlı besin

kıtlığıdır.

Ancak bu yabani türlerin, insanları taklit etmeye zorlanmalarının, şarkı söylemek ve göbek

atmak için uzun süre aç bırakılarak eğitilmelerinin hiçbir anlamı ve mantıklı açıklaması,

bugüne kadar taraflı yazdırılan güya bilimsel olan kitaplar dışında yoktur. Bu merkezler

olayın ne kadar bilimsel olduğunu kanıtlamak üzere sosyal medya ya da kitaplar aracılığı ile

makaleler yazdırdığı da açıktır.

5) Öte yandan davalı hükümetin bir başka bakanlığı , ( TC Sağlık Bakanlığı ) havuzlarda

insanlarla beraber bu canlıların yüzmesinin yasak olduğuna dair yönetmeliği; baskılarımız

ve taleplerimiz sonucu 6/3/2011 tarihli yönetmeliği ile çıkarırken , bir başka tarihteki

başvurumuz üzerine de terapi adlı yapılan çalışmaların bilimsel geçerliğinin

kanıtlanmadığını resmi yazıyla tarafımıza bildiriyor.

TC Sağlık Bakanlığının /3/2011 tarihli ve 27866 sayılı Resmî Gazete’de “Yüzme Havuzlarının Tabi Olacağı Sağlık Esasları Hakkında Yönetmelik” :

Page 22: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

22

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak, Tanımlar

Amaç

MADDE 1-(1) Bu Yönetmeliğin amacı, yüzme amacıyla kullanılan açık ve kapalı yüzme havuzları ile sularının hijyenik şartlara uygunluğu, yüzme havuzu suyunun kalite standartlarının belirlenmesi, denetlenmesi ve izlenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir.

Yüzme havuzunun işletilmesi

MADDE 8- (1) Yüzme havuzu ile yüzme havuzu suyunun genel hijyen kurallarına uyması esastır. Yüzme havuzu, yeterli miktarda su ihtiva edecek, emniyet tedbirleri sağlanacak ve işletilmesinde aşağıdaki şartlara uyulacaktır.

e) Yüzme havuzunda fok ve yunus gibi deniz hayvanları ile kedi köpek gibi evcil hayvanların insanlarla birlikte bulunmalarına hiçbir şekilde izin verilmeyecektir.

Görüldüğü üzere davalı hükümetin bakanlıkları arasındaki açık koordinasyonsuzluk,

birbirlerinden habersiz çalışma , izinlerin kimler tarafından verileceğinin bile belli olmaması

bu işten kazanç sağlayan simsarların ve tüccarların ekmeğine yağ sürerken , onlarca deniz

canlısı bir gün o kafesler ve havuzlar ardından çıkıp özgür olmayı , arkadaşları ile aileleri ile

uçsuz bucaksız denizlerde yüzmeyi , karınlarını avlanarak doğal ortamlarda beslemeyi

bekliyor.

6) Bu arada önemle belirtmek isteriz ki yanlış uygulama yapan kimi ülkelerde halen bu yunus

parklarının olması davalı yan tarafından bir savunma olarak sunulmasını kabul etmiyoruz. Ayrıca

HAYTAP olarak, KESİNLİKLE BU HAVUZLARIN standartlarını ya da devletin buralara daha iyi

olanaklarla daha lüks tesisler yapmasını da tartışmıyoruz.

Biz, tüm yunus parklarının ve akvaryumların kapatılmasını tartışıyor ve davalı yandan gerek söz

verdiği edimleri uygulamasını , gerekse ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde ve vicdani kanaat

, merhamet nedeniyle zavallı hayvanların özgürlüğünü elinde olan imza makamı gücünü kullanarak

ivedilikle yerine getirmesini istiyoruz. Bu yabani türlerin, diğer hayvanlarla birlikte, gösteri

işçilerine dönüştürülmesini engellemeye çalışıyoruz. Önemli olan, türlerin nesillerinin

tükenme noktasına gelene kadar sömürülmesi ve ondan sonra çözüm yolları aranması

olmadığını anlatmamızdan bir sonuç alınamadığından yüce mahkemenize başvurmak yolu

Page 23: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

23

zorunluluk teşkil etmiştir. Eğer tüm anlattıklarımız ve yaptığımız çabalar bir sonuç vermiş

olsaydı zaten bu davanın açılmayacağı, durumun dostane görüşmeler ve Sulh yoluyla

çözüme bağlanacağı muhakkaktı. Ancak yapılan başvurulardan bir sonuç çıkmadığından ve

bu yolda da bir umut olmadığından mahkemenizin bu acil durumu ivedilikle gündemine

almasını bekliyoruz.

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda açıklanan nedenlerle , davalı Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin sayın

mahkemeniz tarafından yunus parklarının açılmasına vermiş olduğu icazet nedeniyle

kınanmasını ,

bundan sonra deniz memelilerinin her ne isim altında olursa olsun hapsedilmesinin

engellenmesini ,

bu yönde işletme ruhsatı ya da benzer isimler altında verilmiş ya da verilecek tüm izinlerin

iptal edilmesi ,

tazminat olarak hayvanların rehabilitasyonun sağlanması için bütçe ayrılarak özgürlüğüne

kavuşturulması için özel bir bilimsel kurul ve tesis oluşturulması yönünde karar

oluşturulmasını saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.19/07/2013

VEKİLİ

Av. Ahmet Kemal Şenpolat

Page 24: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

24

EKLER ve DELİLLER:

EK 1 : Federasyon Tüzüğü

Page 25: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

25

EK 2: TC Sağlık Bakanlığından 25.03.2011 tarihinde gelen resmi yazı

--- SAĞLIK BAKANLIĞINDAN GELEN CEVAP -- Subject: BİMER başvurusu Date: Fri, 25 Mar 2011 15:43:54 +0200 From: [email protected] To: ….

23/03/2011 TARİHLİ ve 10508 sayılı yazımızın aslına uygun örneğidir. Konu : BİMER başvurusu.

Sayın …….

Yunus Balıkları’nın havuzlarda rehabilitasyon eğitimlerine izin verilmesinin mahsurlarına ilişkin

BİMER’e (Başbakanlık İletişim Merkezi) internet aracılığıyla yapmış olduğunuz iki ayrı başvurunuz

incelenmiştir. Havuzda yunuslarla tedavi işlemiyle ilgili izinler Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca verilmekte olup,

konu hakkında Bakanlığımızca Hacettepe Üniversitesi ile Bakanlığımız Ankara Fizik Tedavi

Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden bilimsel görüş istenilmiştir. Hacettepe Üniversitesi’nden alınan görüş başvurunuzda belirttiğiniz e-posta adresine gönderilmiş

olup, bir kez daha belirtilmesinde fayda görülmüştür. Hacettepe Üniversitesinin konu hakkındaki

görüşünde özetle "… Bu tedavinin bilimselliğinin kanıtlanmadığı ve FDA tarafından talep edilen emniyet

ve işlerliğine dair kesin kanıtlar bulunmayan bir yöntem olduğu, bu tür sözde tedavilerin FDA tarafından

onaylanan farkının faydalarının bilimsel olarak onaylanmaması olduğu, ayrıca bu tür tedavilerin

"Bilinmeyen risk" içerdiği, bilinmeyen riskin tedavinin faydaları yanında yan etkilerinin belirlenmemiş

olması şeklinde açıklanabileceği, adı geçen tedavi ile ilgili herhangi bir kontrollü, çift kör, randomize

çalışma bulunmadığı, bu konuda Pubmed taramasında saptanan tek bilimsel yazıda ise bu tedavinin

olmsuz etkilerinden söz edildiği, başvurunuzda geçen linklerde de zikredilen olumsuz etkileri pekiştiren

görüşler içerdiğinin düşünüldüğü ayrıca, Amerikan Gıda ve İlaç Kurulunun (FDA) resmi inernet sitesinde,

adı geçen tedaviye ait bir endikasyon bulunmadığı ve bü tür tedavilerin, bazı kişiler tarafından kötüye

kullanılara, hasta yakınlarının maddi ve manevi yönden kandırılabileceğinin vurgulandığı, Sonuç olarak

adı geçen tedaviye izin verilmemesinin uygun olacağı kanaatinde oldukları” bildirilmiştir. Bakanlığımız Ankara Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin konu

hakkındaki görüşünde ise özetle “…Yunus yardımlı terapinin ….., Bilimsel olarak kanıtlanmış hastalığı

ya da dizabiliteyi azaltıcı ya da önleyici hiçbir etkisi bulunmadığı” bildirilmiştir. Halen mevzuatımızda bu tür tedavi uygulaması bulunmamakta, Bakanlığımızca da bu tür yerlere

ilişkin ruhsat düzenlenmemektedir. Bilgilerinizi rica ederim.

Uzm.Dr.Bekir KESKİNKILIÇ Bakan a. Genel Müdür Yardımcısı

Page 26: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

26

EK :3

Ölüdeniz to get its first dolphinarium

FETHİYE - Hürriyet Daily News | 3/11/2010 12:00:00 AM | JANE TUNA AKATAY - ÖZLEM ÖZTÜRK

Although the construction of a new dolphinarium in the Hisarönü is an opportunity for local businesses, environmentalists worry the dolphins' conditions will be poor.

Although the construction of a new dolphinarium in the Hisarönü area of Ölüdeniz is a great

opportunity for local businesses, environmentalists are concerned the dolphins will be kept in improper conditions.

Tourists taking their holidays in the resorts of Hisarönü, Ölüdeniz and Fethiye this season will

have the opportunity to swim with dolphins, according to Ölüdeniz Mayor Keramettin Yılmaz.

“Owners of Kaş dolphinarium have rented land from the municipality,” the mayor told the Hürriyet Daily News & Economic Review. “Construction for the pool has commenced and will

be completed for opening at the beginning of this summer season. I understand there will be two dolphins from the Mediterranean.”

The mayor said local business operators are expecting an increase in tourists coming to the

area after the opening of the facility. “It will be great for Hisarönü and Ölüdeniz and tourists, as they will not have to travel so far.”

İbrahim Dilek, personal assistant to Alesandr Kuznetsov, general manager of Dolphintherapy

Kaş, said two dolphins will be brought from the dolphinarium in Kaş to Hisarönü. The dolphins will live in a four-meter deep pool of approximately 250 square meters.

“The dolphins will spend roughly six to seven months in summer season in Hisarönü and will

spend the winter relaxing in Kaş,” said Dilek.

The pool is being built in accordance with European standards and will be large enough for two dolphins to live comfortably, he said.

Page 27: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

27

“The health, safety and well-being of the dolphins are our number one priority,” said Dilek. “We have a veterinarian, trainer and keepers on site. Monthly spot checks will be run by the government to ensure the dolphins are given the adequate care.”

The new center will offer therapy swims, yet the main attraction will be swimming with the dolphins.

“Basically each customer will have one hour,” said Dilek. “We provide information and

training before they spend time with a dolphin. There will be up to 10 customers per dolphin.

“There will be five sessions a day with appropriate breaks throughout the day. They will work up to three hours a day, the rest will be time for the dolphins to relax.”

Hisarönü is some kilometers from the sea, so “our first priority is to transport sea water straight from Ölüdeniz. If we do not get the go ahead for this, we will look at mixing natural salt brought from the sea with fresh water,” he said.

Dilek also thinks the dolphinarium is an exciting opportunity for Fethiye, Hisarönü and Ölüdeniz and it will attract more tourists to the area, thus helping businesses.

Salih Taşcı, head of the Fethiye branch of the Turkish Association of Travel Agencies, or

TÜRSAB, is delighted by the prospect.

“It‟s a really popular activity for English tourists,” he said. “Until now, they‟ve had to travel to Kaş and pay 50 Turkish Liras for the trip, excluding entrance fees.

“Currently, the Kaş dolphinarium takes a fee of 110 TL to swim with dolphins for six minutes. The lower cost of the tour will make it even more popular.

“The potential in Hisarönü is greater than Kaş because it is closer to Fethiye. This will pull in

the crowds.”

Deniz Tangal, owner of local tourist company Activities and Homes Unlimited, is pragmatic. “I think dolphinariums are fine, provided they are constructed in a suitable place with enough

space for the dolphins to live healthily. Personally, I‟d prefer to see them free.”

Tangal thinks most British people living in the region would not approve of the dolphinarium. “As for the package tourists who come and go, I don‟t think they would oppose it.”

Tangal became more skeptical after visiting the construction site, however, which used to be a children‟s playground. “This is a dolphin pond, not a pool, it‟s far too small. How do they propose that the dolphins will live here? This does not sit well with my views of how animals

should be kept. They should be respected and not treated like a gimmick.”

Murat Malli from Koral Travel, a Turkish tourism agency, accepts that not everybody feels the same about captive dolphins. “We have good sales for the dolphinariums at our Marmaris

and Antalya branches,” he said. “Turks are receptive to the idea of dolphin therapy, as they are genuinely intrigued by the animals. Having said that, people‟s perceptions are changing

about the way dolphins are being kept in captivity.”

Page 28: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

28

The use of captive dolphins and whales for entertainment is a source of contentious debate, particularly following the recent death of Dawn Brancheau, a trainer who was killed by a killer whale at SeaWorld in Orlando, Florida.

Özgür Keşaplı Didrickson, coordinator of Underwater Research Society's Marine Mammal Research Group, or SAD-DEMAG, recently told the Daily News that dolphins could only live safely in their natural habitat and that non-governmental organizations were trying to draw

attention to the plight of dolphins in captivity in Turkey.

Banu Dökmecibaşı, an oceans campaigner for Greenpeace Mediterranean, said international agreements, specifically the Bern Convention, allow the use of the sea mammals only for

conservation, research and education purposes.

He said their use for commercial gain under the guise of therapy, swimming or show is strictly forbidden.

“The increase [of dolphinariums in Turkey] is just unacceptable. The recent death [of four dolphins in Alanya] is one example of why cetaceans shouldn‟t be exploited in this way,” she said, adding that Turkey‟s Environment Ministry should act to stop the practice as should the

department responsible for conservation.

“It seems that the Bern Convention‟s use of the word 'exception' provides these people with an excuse to allow these facilities,” she said. “The convention allows for exceptions of

capturing [whales and dolphins] only if there is a benefit for conservation, but certainly not for fun!”

Many studies suggest that keeping dolphins in concrete pools is detrimental to their health

because their sonar “bounces” off the walls. Although the Dolphintherapy Kaş Web site agrees on the matter, Dilek believes the matter is ultimately unimportant.

“The dolphins‟ sonar abilities will improve when they are back in Kaş, like my Turkish did

when I came back to Turkey,” he said.

Cathy Williamson, captivity campaigner, speaking by phone on behalf of the U.K.-based Whale and Dolphin Conservation Society, or WDCS, argued Turkey is doing itself a

disservice.

“Nowhere in the world do knowledgeable environmental and conservation groups condone swimming with dolphins, neither in the wild nor in artificial enclosures,” she said. “Before

people participate in this sort of business they should watch „The Cove,‟ which illustrates very well the barbarity of these practices.”

Page 29: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

29

Page 30: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

30

Page 31: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

31

Page 32: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

32

WHY DONT WE WANT DOLPHINARIUMS ?

Interview with HAYTAP President Ahmet Senpolat , Attorney at Law regarding Dolphinariums

Page 33: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

33

Page 34: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

34

Page 35: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

35

Page 36: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

36

Page 37: ULUSLARARASI HAYVAN HAKLARI MAHKEMES ...Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.”

37