115
UĞURKAN EREZ

Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

UĞURKANEREZ

Page 2: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 3: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

2

Merhaba

F irmaların yeniliklerini sunduğu showlara tanıklık edeceğimiz ve beklediğimiz, fuar dönemi başladı… Piyasalardaki durgun-luk, maalesef kuyum sektörünü de olumsuz etkiledi. Dilerim bu fuar dönemi her firma için başarılı geçer ve piyasalardaki

durgunluğu bir nebze olsun hafifletir…

Hızlı bir giriş yaptığımız Ekim ayında, VOIR Magazin olarak güzel gelişmeler yaşadık. Dergimizin dağıtımının verimini almaya başladık. Sektör içi ve dışından birçok firma ve marka hem tebriklerini iletip hem de dergimizde yer almak istediklerini belirttiler. Bu sayede her sayı dağıtım ağımız genişlemekte… Bu bizim için oldukça güzel bir gelişme. Sektöre “farklı” bir bakış açısıyla bakıp, köprü olmamızın ne kadar doğru olduğunu sonuçlardan görüyoruz. Bu doğrultuda; 11 Ekim Perşembe günü, İstanbul Fashion Week kapsamında Erol Albayrak, 2013 İlkbahar/Yaz kreasyonu “La Dolce Vita” adlı defilesiyle yer ala-cak. Erol Albayrak Defilesinde dergimize ayrılan bölümde tanıtımımızı yaparak, dergi dağıtımını gerçekleştireceğiz. Tek başıma yürüdüğüm bu yolda ekibim başta olmak üzere, desteğini esirgemeden her ay yanımda yer alan firmalara da teşekkür ederim, beni onore ediyorlar… Sektörlerin nabzını tutmaya, yenilikleri takip etmeye devam edeceğiz. Ekim fuarında da yanınızdayız. Herkesi stan-dımıza bekleriz… Ayrıca yaklaşan Kurban Bayramınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

Nurseli’denİmtiyaz Sahibi

Voir Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜ[email protected]

Yazı İşleri MüdürüGonca ÇİPE (Sorumlu)

Genel Yayın KoordinatörüA.Faruk GÖKÇÜL / [email protected]

Editör / Gonca ÇİPE / [email protected] / Ceren CEYHAN / [email protected]

Görsel Yönetmen / Burcu Tokoğlu İNCESU [email protected]

Moda Editörü / Erol ALBAYRAK [email protected]

Sanat Danışmanı / Faruk ÖZModa Çekim Planlama / Mor & Art Design

Dijital Medya Sorumlusu / Sıcak Marka

Reklam ve Halkla İlişkiler / Burak GÖKÇÜ[email protected]

Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPEYrd. Doç. Dr. Nuri SEZER

Bu Sayıda Katkıda Bulunanlar Nuran AÇILAN, Nuri AÇILAN

Karadeniz Temsilcisi / Mustafa İSLAMOĞLU

Renk Ayrımı & Baskı / Portakal Baskı AŞ.Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No:5 K:1 4.Levent

Şişli-İstanbul/TürkiyeTel: +90 212 332 28 01 (pbx) Fax: +90 212 332 02 08

Dağıtım / Aras KuryeYayın Türü / Aylık Süreli Yayın

Yönetim Yeri ve İletişimAlemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105

Eser Han Fatih - İstanbul / TürkiyeTel: +90 212 522 15 51

www.voirmagazin.com [email protected]

Nurseli GÖKÇÜL

EKİM - 2012 3. SAYI

Kapak / NADİR METALModel / NUR GÜMÜŞDOĞRAYANSiyah Elbise / EROL ALBAYRAK

Fotoğraf / İsmail TARHAN Mekan / KREATİFİZ Makyör / Rıfat YÜZÜAK Kuaför / Sinan&Osman

VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyele-ri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergi-si’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayım-lanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

UĞURKANEREZ

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır.Yerel Süreli Yayın Olarak 5000 Adet Basılmıştır.

Page 4: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

3

9 VOIRPROFİL Kayıp Kıta Atlantis Mücevherde Hayat Buldu 12 Zirve Alyans Röportaj: Mehmet Güleryüz

14 VOIR MODA Adım Tasarımcısı Uğurkan Erez

16 VOIR HABER İstanbul Fashion Week

20 VOIRGÜNCEL 24 VOIR HABER Barış Manço Ekolü Takılarıyla Geri Dönüyor

26 VOIRGÜNCEL

30 Gimora.com Röportaj

34 VOIR HABER Zenith ile Yıldızlar Geçidi

36 VOIR MODA İstanbul Fashion Week Heyecanı Erol Albayrak

38 VOIR HABER Burak Yakın: Yükselmeye ve Büyümeye Devam 42 VOIRGÜNCEL 46 Hasan Kale: İnsan Kendini Tasarlayabilmeli

52 Açalya Samyeli Danoğlu

56 Tarihi Takıya Dönüştüren İsim: Sercan Otantik Ropörtaj

57 Trendler ve Fuarın Renkli Yüzü Aylin Gözen

60 VOIRTREND

EKİM

62 Kazaz Sanatı Ropörtaj: Hasan Tabakoğlu

63 VOIRKÖŞE Murat Tırpan: Beklenen Haber

64 VOIRYAŞAM Hanse Düzen Bozuyor, Liderliğe Oynuyor Hanse 415

66 VOIRGÜNCEL 68 Her zaman Yenilikçi, Her Zaman Farklı Ropörtaj: Barış Lek

70 VOIR HABER Yenilikçi Markadan Yenilikçi Ürün

72 VOIRTREND

74 VOIRKÖŞE Avk. Hamdi Çiyiltepe: Bankalara Altın Alıp Satma

75 VOIR Mekan Nar 78 VOIRGÜNCEL

84 VOIR HABER Tarihe Işık Tutan Mücevherler

85 VOIRKÖŞE Nuri Sezer: Sanat Akımları ve Etkileri II

86 VOIRGÜNCEL

90 VOIRTREND

91 VOIRKÖŞE Selçuk Özkan: Sosyal Medya

85 VOIRGEZİ Kütahya

95 VOIRFUARGÜNCESİ

107 VOIRSİNEMA

109 VOIRKİTAPKÖŞE Müge Bilgin Akdaş: Veda Mektubu

110 VOIRKÜLTÜRSANAT

Page 5: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

4

VOIR EDİTÖR’DEN

Yeni bir sayı ve büyük bir heyecenla tekrar karşınızdayız. Her za-manki koşturmacamıza ilave olarak; İstanbul Jewelry Show’un başlaması ile kuyumculuk sektörü, İstanbul Fashion Week ile de moda sektöründe hareketlilik söz konusu… Tabi tüm bu etkinlik-

lerin olması da ayrı bir tat kattı dergimize. Bu ay her iki sektör sayesinde; rengarenk, tasarımların havada uçuştuğu, özel organizasyonların gerçek-leştirildiği, bomba gibi günler bizleri bekliyor.Bu sayıda neler yaptık? Öncelikle yine kendi sektörümüze, bunun yanında sektörümüze paralel modaya geniş yer verdik. Moda ile ilgili Erol Albay-rak, takıdaki yeni trendlerle Aylin Gözen sizlere ışık tutmaya devam ede-cekler. Ayrıca sizler için yeni bir sayfa daha ekledik; sinema sayfası… Her ay yeni çıkacak filmlerin yanı sıra, bir filmin de detayına Burak Kaplan ile bakacağız. Her ay yaptığımız farklı röportajlar ve köşe yazarlarımızla, zaman zaman keyif alacak, zaman zaman da bilgileneceksiniz. Yine zengin, keyifli, okunası ve bakılası bir dergi hazırladığımız kanaatindeyim. Beğen-menizi ümit ederim.Ekim sayımızın kapak sponsoru Nadir Metal oldu. 2004 Türkiye Güzeli Nur Gümüşdoğrayan ile çekimler yaptık. Kendilerine özellikle teşekkür etmek isterim. Bu teşekkürü sponsor olmalarından ziyade vizyonları için yapmak istiyorum. O kadar yenilikçi ve o kadar açık fikirli davrandılar ki, kocaman bir tebriği hak ediyorlar diye düşünüyorum. Açıkcası böyle açık fikirli firmaların, sektörü ileri seviyelere taşıyacağına eminim. Bu anlam-da bir çok firmamız da bulunmakta… Yıllardır farklı fikirleri ve orijinal bakış açısıyla Roberto Bravo da, bence bu firmalar arasında “haklı” yeri-ni alır. Firmalarımızı saymaya kalksak maalesef bu sayfa yetmez… Yıllar gösteriyor ki kuyum sektörü, yeni fikirlerle birlikte daha iyiye doğru gidi-yor. Bu, sektörümüz açısından sevindirici bir durum… Tatlı yorgunlukların yaşanacağı, keyifli, verimli bir ay geçirmemiz dile-ğiyle…

Page 6: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 7: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 8: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 9: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

8

Bu özel anı daha da özel kılmak istiyordu genç adam. Şöyle bir etrafını süzdü. Ortam ona ilham veren cinstendi. Dışarıdan süzülen ışık, biricik aşkının o sıcacık gülüm-

semesini daha da ısıtıyordu sanki. Kemanını omzuna koydu; en derin melodilere ses verdi. Ve genç adam son notaya da dokundu kemanında… Saate baktı göz ucuyla. Za-man durmuştu o an sanki. Hala kulaklarında çaldığı müziğin tınısı vardı. Tüm cesareti-ni topladı… Cebinden minicik bir kutu çıkardı; kocaman, çarpan yüreğine inat. Biricik aşkının ellerini ellerinin arasına aldı. Kalbini açtı, aşkını haykırdı. Ve o sihirli soruyu sordu; “benimle evlenir misin?”… Ersoy Alyans tüm romantik anlarınızda sizinle…

Ersoy AlyanslaBir Gün...

“ADVERTORIAL” SAYFADIR.

Page 10: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

9

Kayıp KıtaAtlantis Mücevherde Hayat Buldu

Bir efsaneye göre Atlantik Okyanusu'ndaki muhteşem ada Atlantis’in birbiri içine geçmiş bir kaç adadan oluştuğu söylenmektedir. Atlantis zengin ve müreffeh bir ülkedir. Atlantis kenti de kırmızı ve siyah taşlardan inşa edilmiş ve görkemli

yapılarla bezenmiştir. Fakat her güzel şeyin olduğu gibi Atlantis'in bu altın çağının da sonu gelmiştir. Halk bu şaşaalı yaşam sonunda çok büyük bir yozlaşmaya uğrar. Bu yozlaşma sonunda disiplinlerini kaybederler. Tanrılar Atlantisliler' in şımarıklığını büyük bir felaketle cezalandırmaya karar verir. Ve bir gün ne olduysa olur, bir gece içinde okyanus bu dokuz çember şeklindeki adayı yutar. Zamanımızda ise bu kayıp şehir İzmir’de hayat bulur. Karakaş ailesi efsanevi adanın şaşasını ve ihtişamını mücevherlerine yansıtır. 1968 yılında iki kişilik bir atölye olarak baba Yaşar Karakaş tarafından temelleri atılan Atlantis Karakaş, oğul Kamil Karakaş tarafından dünyaya yayılan bir marka olur.

VOIR PROFİL

Page 11: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Atlantis Karakaş’ın mihenk taşı:Karakaş KuyumculukAdını efsanevi batık kıtadan alan Atlantis Karakaş’ın temelleri 1968’de İzmir Kemeraltı’nda Yaşar Karakaş tarafından atılır. Adı da Karakaş Kuyumculuk’dur. O zamanlar iki kişilik bir atölye-den ibarettir Karakaş Kuyumculuk. İki kişilik atölye zamanla Karakaş Ailesinin özverili, titiz çalışmaları sonucu yavaş yavaş büyümeye başlar. Bu arada 26 Aralık 1975’de Karakaş Kuyum-culuk’u “Atlantis” adıyla bugünün Türkiye’sinin önemli şirket-lerinden biri yapacak olan Kamil Karakaş aileye katılır. Baba ku-yumcu olunca Kamil Karakaş da çocukluğundan itibaren kendini bu sektörün içinde bulur. Okula başlayana kadar her gün baba-sıyla atölyenin yolunu tutar, okul başladıktan sonra ise kışları okulda, yazları atölyede geçen bir çocukluk geçirir… Daha çok işin mutfağıyla ilgilenir; kardeşleri kuyumculukla ilgili eğitim-ler alırken, o tezgahta durur. O dönemde teknolojik imkanların şimdiki kadar zengin olmaması ve ürünlerin el emeği ile ince ince işlenmesi, Kamil Karakaş’ın daha çok ilgisini çeker. Lise öğrenimi bitene kadar bu tempo devam eder, sonrası ise üniver-sitedir. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini kazanır Kamil Karakaş. Her ne kadar daha o yaşta bir meslek edinmiş olsa da baba Yaşar Karakaş bütün çocuklarının iyi birer eğitim almasın-da ısrarcıdır. 1985’de Eskişehir’deki üniversite tahsilini tamam-layan Karakaş, tekrar baba ocağına geri dönerek tezgahın başına geçer. Aynı yıl şirket, pazarlama birimlerinin kurulmasıyla Ege Bölgesi’nde toptan kuyumculuk yapan bir firma haline dönü-şür. 1995’de ise Karakaş Ailesi İzmir’de kuyumculuk fabrikası kurarak atölyeciliğe noktayı koyar. Böylece Yaşar Kuyumculuk müşterilerine profesyonel kalite standartları ile hizmet veren ilk firma olur. 180 kişilik personeli ile firma, Ege Bölgesi’nin en büyük toptancısı haline gelir. Yurt içinde ve yurt dışında da şubeler açmaya başlar.

Değişim zamanı…2005’de ise Kamil Karakaş için yeni bir dönem başlar. Baba Ya-şar Karakaş vefat etmiştir. Ailede yaşanan bu üzücü olayın ar-dından Kamil Karakaş için daha büyük sorumluluklar alma vakti

gelmiştir. Bu dönemi şu sözlerle anlatır Kamil Karakaş; “Bilin-diği üzere aile şirketlerinde ikinci neslin işi, birinci nesilden çok daha zordur. Bizimki daha zor oldu. Neden derseniz, rahmetli büyüğümüz Yaşar Karakaş, gerçekten kuyumculuk sektörünün Ege Bölgesi’ndeki duayenlerindendi. Her türlü yeniliği babam gerçekleştirmiştir. Kendisi çok sosyal, çok hareketli bir kişi-likti. Onun yerini doldurmak, onun gibi düşünmek yetmezdi. Çünkü artık konjonktür değişmişti. İkinci nesil olarak bize de bu değişime ayak uydurmak ve konumumuzu daha ileriye taşı-mamız gerekiyordu.” Böylece Kamil Karakaş, ailesiyle ortak bir karar alarak Karakaş Kuyumculuk’dan ayrılır. Bu kararın nedeni aile şirketi yapısından çıkıp, tamamiyle kurumsal ve dünya mar-kası haline gelecek bir şirket oluşturmaktı.Bu kararla birlikte Atlantis Karakaş’ın temelleri atılır ve Kamil Karakaş, Yönetim Kurulu Başkanlığı’na geçer. İzmir’de yeni bir fabrika kurulur. Bu fabrikayla beraber de geleneksel üretim anlayışından çağdaş üretim anlayışına geçilir. Zengin ürün çeşidi, piyasa araştırması, uluslararası tasarım ve moda trendlerinin takip edilmeye baş-lanmasıyla Atlantis Karakaş günden güne gelişmeye, büyüme-ye ve sektördeki sayılı firmalar arasında gösterilmeye başlar. Özgün tasarımları ile de kadınların kalbini fethetmeyi başarır. Ayrıca Türkiye’nin sekiz bölgesine şube müdürlükleri kurup, üretim pazarlama ve satış kanadı oluşturularak bu sistem saye-sinde, günlük binlerce müşteriye anında hizmet verebilen bir

10

Page 12: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

yapı haline gelir. Karakaş Atlantis verdiği hizmetler sayesinde, Sanayi ve Ticaret Odaları’ndan aldığı altın ve gümüş madalya-larla başarılarını da tesciller.

“Yalnızca ölüler değişmez!”Tüm bu başarıların arkasında, baba Yaşar Karakaş’ın oğlu Kamil Karakaş’a verdiği nasihatın da etkisi vardır:“Vatana ve insanla-ra faydalı olacak işler yapın. Bunun için çok çalışıp, bu yoldan ayrılmayın.” Kamil Karakaş bu başarısında ekibinin de payının olduğunun altını çizmeden geçmiyor. Emir-komuta ilişkisinden ziyade, saygı ve sevgi çerçevesinde gelişen ekip ruhu, elde edilen başarıların yapı taşlarından birini oluşturuyor. Ayrıca At-lantis Karakaş, şirket içinde oluşturulan Atlantis Akademi’de, çalışanlara yönelik verilen eğitimlerle her zaman gelişen ve ile-riye doğru bakan genç dinamik bir şirket olma yolunda ilerliyor. Kamil Karakaş da hiçbir zaman “ben yeterince iyiyim” diyen iş adamı profilini oluşturmuyor. “Yalnızca ölüler değişmez!” sözü hayat felsefesi olur ve sürekli yeni bir şeyler öğrenme, kendi-ni geliştirme çabasındadır. Hedefler de büyük olunca, Karakaş için durmak söz konusu olamaz. Bu yıl sektörde bir ilki başa-rarak altın takı ürünlerinin üretimini yapıp; pazarlama ve satı-şını üstlenen bir firma olarak halka arz olan Atlantis Karakaş, bu doğrultuda yatırımlarını büyüterek 2013 yılı içinde Türkiye kuyumculuk pazarının yüzde yüzüne ulaşıp, daha fazla katma değer üretip, daha fazla istihdam sağlama amacında… Diğer bir hedef ise; halka arz olma başarısını göstermiş bir kuyumculuk firması olarak tüm dünyada tanınan bir marka olmak. Kamil Karakaş sadece kendi markası için değil, sektör için de çalış-malarda bulunur. Bunlardan biri Denizbank ile birlikte hayata geçirdiği HAS yani Hesaplı Altın Sistemi projesidir. Bir diğeri ise yine Denizbank ile gerçekleştirdiği işletme kart ve pos ma-kineleri aracılığı ile kuyumculara sağladıkları taksit imkanları... Bu kadar yoğun çalışma temposunda nefes alması için imdadına koşan ise çocukluğundan beri tutkusu olan spordur. Peki sektö-rün sorunları? Kamil Karakaş sektörün eksik yanları olduğunu kabul ediyor. Ama bu konuda meslektaşlarına güveni sonsuz. Sektörün gelişmesi için mücadele veren, en zor şartlarda dahi ayakta durmaya çalışan firmaların katma değer ürettiğine ve

11

ciddi istihdam sağladığına dikkat çeken Karakaş, ortak çalış-malar sonucu sorunların çözüleceği inancında. Şu sözlerle de Hükümetin yapması gerekenlere dikkat çekiyor: “Burada artık şunu görmesi gereken bakanlıklarımız var; biz, şu an İtalya’dan sonra en iyi takı yapan firmalara sahibiz. Ülkenin tanıtımına kat-kıda bulunacak olduğuna inandığım bu yönümüzü, artık gerekli fuarlarda ya da tanıtım çalışmalarında ön plana çıkarmalı, sektö-rün de ülke tanıtımında önemli bir yere sahip olduğunu görme-leri gerekiyor. Bunun sonucunda da sektöre yakınlaştıklarında sektörün desteklenmesi gereken kısımlarını da görmüş olacak-lardır eminim.” Son olarak Kamil Karakaş genç girişimcilere de tavsiyelerde bulunarak hedefleri konusunda ısrarcı olmaları gerektiğini ifade ediyor; azimle, yılmadan çalışmalarının başarılı olmalarında büyük etkisi olacağının altını çiziyor.

Page 13: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Mehmet Bey neden tek bir ürün çeşidi üzerinde markalaşmayı tercih ettiniz?Zirve Alyans olarak tek bir ürün çeşidi üzerinde yoğunlaşmamızın asıl amacı, vermiş olduğumuz hizmet kalitesini en üst seviyelerde tutmak ve müşterilerimize istekleri doğrultusunda en kısa zaman zarfı içerisinde olumlu cevap verebilmektir. Kaliteli üretim, kalite-li markayı getirir. Bu mantığı göz önüne alırsak, markalaşma için gerekli süreci de doğru orantılı olarak en alt seviyelere çekmiş oluruz.

Zirve Alyans’ın başarılı bir marka olmasındaki etkenler neler?Bizim en önemli özelliğimiz, ürünlerimize vermiş olduğumuz ka-lite değeridir. Öncelikle biz kendi üretmiş olduğumuz ürünleri be-ğenmeliyiz ki, müşterilerimize de bunu yansıtıp, olumlu tepkiler alabilelim. Çünkü ürünün kalitesi ne kadar yüksek olursa karşılaşı-labilecek sorunlar da o kadar az olur. Az sorun demek markalaşma anlamındaki en önemli etkendir.

On-line satışlarınızda beklediğiniz hedefi yakaladınız mı? On-line satış başlığı altında çalışmalarımız tamamen yeni olup, bunu en iyi şekilde daha yukarılara nasıl taşınacağının çabası içe-risindeyiz. Şirket olarak en kısa zamanda müşterilerimizin istekle-rine her anlamda karşılık verebileceğimiz bir yapılandırmaya adım atmış olacağız.

Tasarımlarınızı oluştururken neleri göz önünde bulunduru-yorsunuz?En başta güncel kalabilmek çok önemli. Çünkü günümüz moda-sında tüketicinin beğenisi sürekli farklılık göstermekte. Eğer bun-lara çözümler üretebiliyorsanız, o zaman tasarımlarınızı da en iyi şekilde piyasaya sürüyorsunuz demektir. Bizim asıl işimiz toptan satış ve pazarlama... Bu yüzden de hangi tasarım ürünlerinin, ne derecede piyasada yer bulduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyor ve nabzını tutabiliyoruz.

12

Alyans trendlerinin nabzını tutan, kaliteli üretime ağırlık vererek ve tek bir çeşit üzerinde uzmanlaşarak, markalaşma yolunda emin adımlar atan Zirve Alyans

Kadınlar alyansta en çok hangi modelleri tercih ediyor? Bu konuyla ilgili bir genelleme yapmamız mümkün değil. Çünkü üretmiş olduğumuz her çeşit alyanstan olması gereken verimi alıyoruz. Diğer bir şekilde ifade etmek gerekirse, firma olarak üretmiş olduğumuz ürünlerin satış aşamasına gelene kadar geçen süreçte olabilecek tüm olasılıkları bizler zaten deneyerek elde edi-yoruz..

Yurt dışındaki kadınlarla Türkiye’deki kadınların tercihleri farklı mı? Tabii ki farklılıklar oluyor. Fakat üretim ağında çok fazla model se-çeneğine sahip olduğumuz için yurt dışı ya da yurt içi olarak bir ayrım gözetmemiz söz konusu bile olamaz. Çünkü bizler ürünleri-mizi sadece tek bir kesime yönelik üretmiyor, aksine her malın bir alıcısının olduğunu bilerek değerlendiriyoruz.

İstanbul dışındaki müşterileriniz sizin ürünlerinize nasıl ulaşabilir?Şu anda Türkiye genelinde bir çok bölgede hizmet vermekteyiz. Prensip olarak temel düşüncemiz, müşterilerimiz bizlere ulaşma-dan bizler müşterilerimize nasıl ulaşırız? Her daim bunu göz önün-de bulundurup, gerekli çalışmalarımızı bu yönde yürütüyoruz. Her sene düzenlenen “Kuyumculuk Fuarlarında” değerli müşterileri-mize hizmet vermek için yerimizi almış bulunuyoruz..

Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? Arap ve Balkan Ülkeleri en yoğun çalıştığımız yerler. Ancak diğer ülkelerden de gelen siparişleri göz ardı edemeyiz.

2013 hedefleriniz neler? Öncelikli hedefimiz; sektörde dünya standartlarını yakalayarak, marka adını zirveye taşımak. Bunun yanı sıra, göstermiş olduğu-muz faaliyetlerin de standartlarını daima yukarı çekerek; müşteri memnuniyeti anlayışı ile sürdürülebilir kalite, saygınlık ve sektö-rel liderliği sağlamak üzerine yaptığımız çalışmaları bir ileri sevi-yeye taşımak.

“Kaliteli üretim, kaliteli markayı getirir.”

Zirve Alyans Yönetim Kurulu Başkanı

Mehmet Güleryüz

Page 14: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 15: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

VOIR MODA

14

Uğurkan Bey aslında iktisat mezunu-sunuz. Moda dünyasıyla nasıl tanıştı-nız?Anneciğim ve babacığımın isteğini kırma-yarak onların istediği gibi iktisat okudum. Aslında içimde olan mesleği ise okulum bitip, kısa bir süre alanımda çalıştıktan sonra seçtim. Seçimlerimden çok şükür ki hiç pişman değilim. Koreografinin bir ma-tematik işi olduğunu da düşünürsek; oku-duğum bölümün de çok faydasını gördüm diyebilirim aslında.

Neden koreograf olmayı seçtiniz?Ben sahneleri, podyumları hep çok sev-dim fakat arkasında olmayı seçtim. Bunun benim tarzıma daha yakın olduğunu dü-şündüm ve aslında çok da doğru bir karar vermişim. Koreografi biraz hayal gücüdür. Benim hayal gücüm çok kuvvetlidir. Bazen

gittiğim bir müzedeki gördüğüm bir tab-lodan ilham alıyor ve kafamda bir şeyler tasarlıyorum. Kafamda tasarladığım şeyi podyumda izliyor olmak beni çok mutlu ediyor.

Ama halkın genel bir kesmi sizi moda tasarımcısı olarak biliyor. Bunun nede-ni sizce ne?Bunun sebebi “Bugün ne giysem?” ya-rışması sanırım. Ben 29 yılını bu mesleğe vermiş bir koreografım. Moda camiasının içinde olmam, bu camiadan kimi ailem gibi olmuş birçok dostumun olması ve devamlı olanlarla beraber olmam sanırım böyle bir imaja neden oldu. Yıllarımı verdiğim bu meslek ve moda sektörüne yakınlığımın bana moda ile ilgili çok şey kattığı bir ger-çek olsa da ben asla bir moda tasarımcısı değil, mesleğine aşık bir koreografım.

Miss Turkey, Best Model gibi bütün bü-yük organizasyonlarda ve defilelerde sizin imzanız var. Koreograf denince ilk akla gelen isimsiniz. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?Tecrübeye bağlıyorum. Dediğim gibi ben 29 yılımı bu mesleğe verdim. 29 yıl önce koreografi denildiğinde bir çok insan onun ne olduğunu bilmiyordu. Şimdi ise herkes böyle bir meslek olduğunu biliyor. Benim bu mesleğe verdiğim yıllar, koreografi de-nildiğinde akla ilk gelen isim olmamı sağ-ladı sanırım. Halkımızın bu taktiri de beni çok onore ediyor.

Genel olarak podyumda yürümek çok basit bir iş olarak algılanır. Ama biliyo-ruz ki her defile öncesinde saatler süren uzun ve yorucu çalışmalar yapıyorsu-nuz. Biraz bahseder misiniz?

adım adımpodyum

Sahne ve podyumları çok seven, bu tutkusunun peşinden giden, Türkiye’de mesleğinin öncülerinden biri de olmayı başarmış,

“Adım Tasarımcısı” Uğurkan Erez…

Page 16: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

15

Podyumda yürümek sanıldığı gibi basit bir iş değil. Saatlerce hatta bazen günlerce ça-lıyoruz. Tasarımı, tasarımcının temasını ön plana çıkaracak bir koreografi hayal ediyor, hayalimi kafamda tasarlıyor, daha sonra koreografiyi oluşturuyorum. Her zaman söylediğim gibi, tam kafamızın üzerinden bir ip ile yukarıya bağlı gibi dimdik ve düz-gün bir yürüyüş bile uzun çalışmalar ile ortaya çıkıyor.

Ülkemizde top model diyebileceğimiz kaç manken var? Kimler?Ülkemizin çok top modeli var…Özge Ulu-soy, Çağla Şikel, Bilge Kara bunlardan sa-dece bir kaçı. Bu isimler mesleki başarıları dışında duruşları ve tarzları ile de top mo-del ünvanını hak ediyorlar.

“Bugün ne giysem?” kısa sürede çok se-vildi. Bunu neye bağlıyorsunuz?Bunun tek sebebini samimiyetimiz olarak görüyorum. İzlediğiniz hiçbir şey önceden planlı değil. İçimizden o an nasıl geliyor ise o şekilde davranıyoruz. Tatlı sert tartışma-larımız, birbirimize takılmalarımız, şaka-laşmalarımız hepsi doğal. İzleyicilerimizin de bu enerjimizi aldığını ve samimiyetimi-zi sevdiğini düşünüyorum.

“Bugün Ne Giysem”e katılan yarışma-cıları değerlendirirsek, Türk kadınının modayla arası nasıl?Türk kadınının moda ile arası gayet iyi. Benim eksik olduğunu düşündüğüm tek şey vücutlarını yeterince tanımıyor olma-ları. Modayı ne kadar yakından takip edi-yor olsak da, vücudumuzu tanımaz ve bize neyin yakışacağını bilmezsek yeterince şık olmayı başaramayız.

İstanbul Fashion Week hangi noktada? Sizce eksiklikler var mı?Ufak tefek eksiklerimiz olsa da her geçen gün daha iyiye gidiyor. Ifw’nin Türkiye’ye gelmesi beni çok mutlu etti ve ciddi bir aşama kat ettiğimizin göstergesi oldu.

İş alanınıza bir de dizi ve reklam oyun-cuları yetiştirmeyi eklediniz. Bundan bahseder misiniz?Evet artık Uğurkan Erez Cast Ajansımız var. Bir çok oyuncumuz dizilerde, filmler-de yer alıyor. Onları gördükçe gerçekten çok gururlanıyorum. Başarıları ile övü-nüyorum. Onlar da güzel işler yapıyor ve beni hep onore ediyorlar.

Page 17: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Bu sezon 7. si gerçekleşecek olan İstan-bul Fashion Week için tüm hazırlıklar ta-mamlandı, geri sayım başladı. Türkiye’nin

en seçkin marka ve moda tasarımcılarının 2013 İlkbahar-Yaz koleksiyonlarını tanıtacağı İstanbul Fashion Week’de, 10-13 Ekim tarihleri arasında tüm İstanbul moda ile yatıp moda ile kalkacak ve bu kez bir ilk yaşanarak etkinlik, sanat limanları arasında yerini alan Antrepo 3’de düzenlenecek.İstanbul Fashion Week’e doğru, İstanbul Hazırgi-yim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği Başkanı Hik-met Tanrıverdi, IFW Komite Başkanı Volkan Atik, Birleşmiş Markalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Öncel, Moda Tasarımcıları Der-neği Başkanı Mehtap Elaidi ve İstanbul Moda Akademisi Direktörü Seda Lafçı, 11 Eylül’de The Istanbul Edition Hotel’de bir basın toplantı-sı düzenleyerek İstanbul Fashion Week’e katıla-cak tasarımcıları bir araya getirdi. İstanbul Fashion Week kapsamında defile yapa-cak 34 tasarımcı arasında Mehtap Elaidi, Gamze Saraçoğlu, Özgür Mansur, Simay Bülbül, Özlem Kaya, Tuvana Büyükçınar, Niyazi Erdoğan, Nejla Güvenç, Gül Ağış, Studio Kaprol, Atıl Kutoğlu, Ha-tice Gökçe, Erol Albayrak, Jale Hürdoğan, Deniz Kaprol, Şafak Tokur, Dilek Hanif, Çiğdem Akın, Günseli Türkay, Zeynep Erdoğan, Aslı Güler, Zey-nep Tosun, Elif Cığızoğlu, Nihan Buruk ve Hakan Akkaya gibi önemli isimler yer alıyor. Damat, Triko Mısırlı, İpek Tohumcu, ADL & Cengiz Abazoğlu ve AVVA gibi markalar da sürpriz etkinlikleri ile Istan-bul Fashion Week’e renk katmaya hazırlanıyor. İstanbul Fashion Week’de renkli bir şölen bizleri bekliyor.

İstanbul Fashion Week için geri sayım başladı!

VOIR MODA

16

Page 18: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 19: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 20: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

ISTANBUL JEWELRY SHOWHALL 1 C 39 - 42 / D 01 - 04

Page 21: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

20

Sade Şıklık İçin Ice-White

Birbirinden canlı renkleri ve dinamik tasarımları ile bilinen Ice-Watch’ın yeni koleksiyonu, zarif görünümü ile saat tutkunlarının gözdesi

haline geliyor. Şıklık ve sadeliği bir arada isteyenler için tasarlanan Ice-White koleksiyonu zarif görünümüyle herkesi büyülüyor. Ice-W-hite koleksiyonu geri döndü ve sizler için yeniden tasarlandı. Modası geçmeyen, yeni ve ahenkli bir koleksiyon olan Ice-White sade bir şıklığa çağrışım yapan tüm renkleri koleksiyonun içinde barındırıyor. Ice-White, Konyalı Saat distribütörlüğünde satışa sunuluyor.

Son yılların gözde tasarım marka-larından olarak adından sıkça söz

ettiren Janset Style; koleksiyonun-da, kişiye özel butik tasarımları ile ka-rakterinizi yansıtacak ışıl ışıl mücev-herlere yer veren ve son dönemlerde dikkat çekerek en yaratıcı mücevher-leri tasarlayan ve tasarımlarında bü-yük ustalık gerektiren el işçiliğine ve alışılmışın dışında Osmanlı motiflerine sıkça yer veriyor. Janset Style özgün tasarımları ile karşınıza çıkarken, butik tasarımları ile de göz ka-maştırıyor. Özgün ve an-lamını yitirmeyecek Janset Style tasarımları, sizleri gerçek bir sanatsever ol-maya davet ediyor.

Günün Her Anı Size Eşlik Edecek Bir KoleksiyonYargıcı, yine zamanın ve mekanın ötesinde tasa-

rımlarıyla, size kendinizi rahat, çekici ve şık his-settirecek yeni bir koleksiyon sunuyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan bir gün, uzun zamandır hazırlandığınız önemli bir toplantı, size keyif veren bir yemek, sevdiklerinizle beraber olmak ya da hep gitmeyi hayal ettiğiniz bir yer...Yargıcı 2012-2013 sonbahar/kış koleksiyonu her za-man ve her yerde kendinizi cool, farklı ve iyi hissede-bilmeniz için hazırlandı.

Kişiye Özel Butik Tasarımlar…

VOIR GÜNCEL

Page 22: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 23: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

22

Modern Erkeğin Sonbahara AdımıKlasik, spor ya da günlük... Sonbaharın gelişiyle yazlık ayakka-

bılar yerini kapalı ayakkabılara bırakıyor. Her bakımlı erkeğin ilk dikkat ettiği ürünlerden biri olan ayakkabılarda da bunu görmek mümkün. Hush Puppies’in sonbahara özel erkek koleksiyonu, şimdi ayakkabı tutku-nu erkeklerin beğeni-sini kazanıyor.

Mevsimi Abdullah Kiğılı’da Yaşayın

Abdullah Kiğılı, tüm detaylarında kaliteyi bulabileceğiniz yepye-ni sonbahar kış koleksiyonu ile sizi farklı kılmaya devam ediyor.

Farklılığı arayan, taşıdığı kıyafeti herkesin üzerinde görmek istemeyen erkekler için, Abdullah Kiğılı sonbahar kış koleksiyonunu iftiharla su-nuyor. Özel dikim teknikleri ile inceliği, uzunluğu, sağlamlığı ve diğer pamuklarda olmayan ipeğimsi doğal parlaklığı ile tercih sebebi olan Abdullah Kiğılı gömlekler, şıklık ve rahatlığı bir arada sunuyor.

Moschino Cheap and Chic Yeni Sezona Hazır

Moschino Cheap and Chic saat koleksiyonu, 2012-13 son-bahar / kış, sezonunun ana trendlerinin beklenmedik ve ori-

jinal detaylarını yorumladı.

Up To Date koleksiyonu, net hatlardan hoşlanan, yenilikçi ve oriji-nal detaylara odaklanan erkekler için dört ayrı model olarak tasar-landı. Takvim penceresinin üzerindeki çelik çerçeve modülünün çıkarılması ile saatin görünümü kolayca değiştirilebiliyor ve böyle-ce elegan ve sade bir model yaratılabiliyor. Saatin kanvas kayışının deri kayış ile değiştirilebilmesi ise bir diğer özelliği.

VOIR GÜNCEL

Page 24: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 25: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

24

“Osmanlı Takı by Celali-Barış Manço Takıları” projesinin mimarları, babalarının bıraktı-

ğı manevi mirası nesilden nesile aktarmak isteyen Doğukan ve Batıkan Manço... Pro-jenin hayata geçiş öyküsünü ise Doğukan Manço şu sözlerle anlatıyor: “Kardeşimle benim hep aklımızda olan bir projeydi. Sa-dece yeterli bağlantılarımız olmadığı için nasıl yapacağımızı bilmiyorduk. Bir gün Osmanlı Takı by Celali-Barış Manço Takı-ları’nın tasarımcılığını da üstlenen arkada-şım Dinçer Yılmaz’a bu projeyi anlatınca, bizi Osmanlı Takı by Celali markasının

sahibi Celali Orakcı ile tanıştırdı. Beraber takılara bakmak için Moda’daki müzeye gittik.”

Babam yukarıdan yardım ettiMüzeye gidince çok ilginç bir tesadüf de ortaya çıkar. Müzede sergilenen takıla-rın bazıları yine Celali Orakcı imzalıdır. Doğukan Manço’ya göre bu, yukarıdan babası tarafından gönderilen bir destek-tir. Celali Orakcı için ise hem sağlığında Barış Manço ile çalışmış olmak hem de şimdi böyle bir projede yer almak gurur vericidir. Böylece çalışmalara başlanır. İşin tasarım kısmını ise Celali Orakcı’dan öğre-

VOIR HABER

Müziğiyle olduğu kadar kıyafetleri ve takılarıyla da bir ekolün öncüsüdür Barış Manço. Sadece o yıllarda değil bugün bile erkeklerin kolay kolay takmaya cesaret edemeyeceği takıları kendine yakıştırmasını, taşımasını bilmiş hiç yadırganmamıştır. Şimdi Barış Manço ile özdeşlen o takılar "Osmanlı Takı by Celali-Barış Manço Takıları" projesiyle yeniden hayat buluyor.

BARIŞ MANÇO EKOLÜTakılarıyla Geri Dönüyor

Page 26: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

25

niyoruz: “Müzede zaten 1990’lı yıllarda çalıştığımız takılar vardı. Kalıpları elimizde olduğu için onları yeniden yapmak kolay oldu. Ancak Barış Manço’nun resimlerindeki takıları yapmak kolay olmadı. Titiz bir çalışmayla birebir replikalarını yapmayı ba-şardık. Yüzüklerin diğer takılara dönüşmesini de sağlıyoruz. Bir yüzüğü; küpe, bileklik ve kolye olarak da yorumlayıp koleksi-yonu genişletiyoruz. Böylece sadece yüzük değil diğer model-lerimizi de sevenleriyle buluş-turmayı hedefliyoruz.”

500 parça takı severlerle buluşacakKoleksiyonda 500 parçanın yer alması düşünülüyor. Şu ana kadar tasarlanan 110 parça ilk olarak 13-16 Eylül 2012’de gerçekleştirilen “Bijoux Expo Türkiye” Fuarı’nda görücüye çıktı. Doğal olarak Barış Manço hayranlarının ilgisi de bir hayli yoğundu. Öyle ki tanıtım oldu-ğunu bilmeden satın almaya ge-lenlerin bile olduğunu belirten Doğukan Manço, bununla ilgili bir anısını anlatıyor: “Babamın bir hayranı bana gelip gücüm yeter mi, yetmez mi bilemedim. O yüzden bütün paramı çektim geldim, dedi. Bunu duymak çok güzeldi. Ama hemen şunu da be-lirtelim; biz işin ticari kısmıyla ilgilenmiyoruz. Amacımız Barış Manço gibi bir değeri korumak, unutturmamak. Dolayısıyla ta-kılar çok yüksek fiyatlarda satıl-mayacak. Herkes rahatlıkla bu takılara sahip olabilecek.”Koleksiyonun önümüzdeki ay-larda satışa çıkması planlanıyor. Celali Orakcı hedeflerinin başta müzik marketler olmak üzere, AVM’lerde ve “Osmanlı Takı by Celali” satış noktalarında sat-mak olduğunu belirtti. İnternet üzerinden de bu koleksiyona rahatlıkla ulaşılabilecek. Ayrıca isteyen Barış Manço’nun müze haline getirilen Moda’daki evini ziyaret ettiğinde, beğendiği par-çayı buradan da satın alma imka-nına sahip olacak.

Page 27: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

26

VOIR GÜNCEL

Terazi Burcu Ünlülerine Özel Takı Tasarımları

Terazi burcu adından da anlaşılacağı gibi adalet burcudur. Bu bur-çtaki kişiler her zaman güzel, dengeli ve uyumlu bir dünya ararlar.

Bilinen en üstün yetenekleri ölçülü olmalarıdır. Terazi burçları saygılı ve zariftir. Terazi burcu ünlüleri Catherine Zeta Jones, Meryl Streep, Hülya Avşar, Ebru Gündeş ve Nurseli İdiz hangi mücevherleri kul-lanmalı? Bu kadar hassas bir kişiliğe sahip Terazi burcunun uğurlu taşları da kişiliklerine uyumlu olarak çok zarif ve özel doğal taşlar olan Pembe Kuvars ve Turkuaz’dır. Lizay Pırlanta tasarımcıları, olduk-ça hassas bir kişiliğe sahip olan Terazi burçlarına, özellikle boyuna değen Kuvars bir kolye taşımalarını, çünkü pembe kuvarsın pozitif enerjilerini arttıracağını; önemli anlaşmaları imzalarken, hayatı ile ilgili önemli kararlar için söz verirken turkuaz taşı olan bir yüzük takarsa kendine büyük fayda sağlayacağını belirtiyor.

Rengarenk

Sonbaharın hissedildiği bu-

günlerde gözlerinize, dudaklarınıza ve son trendleri uygulayabi-leceğiniz tırnakları-nıza canlılık katmak için Inglot geniş renk skalası; ruj, far ve ojeleri ile sizleri bekliyor.

Masalsı Dünyaya YolculukPark’s by Park Bravo sonbahar hüznünün

en çok hissedildiği Ekim ayında sizleri bü-yülü dünyasına davet ediyor. Park’s by Park Bravo’nun masalsı bahçelerden ilham alan koleksiyonu ile sonbaharın romantizmi kıya-fetlerinize yansıyacak. Siyah ve damla sakızı renklerinin ağırlıklı olarak kullanıldığı Park’s by Park Bravo sonbahar kolesiyonunda, yeşilin en güzel tonlarından mermer yeşili ve yeşim taşı rengi; koleksiyonu daha gizemli kılıyor.Sonbaharın ruhunu Park’s by Park Bravo ile hissetmek için bu büyülü dünyanın kapılarını sizlere açıyoruz.

Page 28: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 29: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

28

VOIR GÜNCEL

Mendo’s distribütörlüğünde Türk müdavimleriyle bulu-şan dünya markası Calvin Klein, 2012-2013 Sonba-

har-Kış sezonunun gözde trendleri arasında yer alacak çanta ve cüzdan modelleriyle sıra dışı bir görünüm sunuyor. Ayrıca rahat tasarımlarıyla günlük kullanımın da vazgeçilmezi olan bu çanta ve cüzdanlarda iddialı tasarımlar sizlerle buluşuyor. Deri ve metal aksesuarların bolca kullanıldığı 2012-2013 Sonbahar-Kış sezonu Calvin Klein çanta ve cüzdanlarla, ka-liteyi ve şıklığı bir arada taşıyacaksınız.

Yeni Sezon Çanta ve Cüzdanlar

Çizme Giyebilme Özgürlüğü Gabor ile Mümkün!

Yüksek kaliteli Avrupa konforu-nu temsil eden ve şık model-

leri ile dikkat çeken Gabor, kadın ayakkabı konusunda uzmanlığını konuşturuyor. Gabor’un sonba-har / kış 2012 kadın koleksiyonu, rahatlığından ödün vermeyen ve zevk sahibi kadınların ilk tercihi olu-yor. Optimum konfor için 3 farklı genişlikte kalıp seçenekleri sunan Gabor’un ayrıcalıkları arasında, bu-çuklu numara alternatifleri dışında, bayanlar için 44 numaraya kadar çeşit bulmak mümkün.

Yeni Koleksiyon Büyülüyor!

Janna Daimond son koleksiyonunda yine renk ve motifleriyle dik-kat çekerek, ışıl ışıl göz alan mücevherlerin yer aldığı koleksiyo-

nunda, tüm görkemi ile yine mücevher severlerden tam not almayı başardı. Yunanca’da “sonsuz aşk” anlamına gelen ve “adamas” keli-mesinden türeyen, yıldızlardan bile yaşlı, Tanrı’nın gözyaşları olduğuna inanılan, kendi karakteristik özelliklerini taşıyan, en yüksek ısının bile zarar veremediği, aşk sembolü olarak beyinlerimizde yer eden elmas-lar, bu özelliklerle binlerce yıldır gizemini ve güzelliğini koruyor. Geniş bir hedef kitleye sahip olan, her yaştaki kadına hitap edebile-cek bir koleksiyona sahip ve başarılı çizgisinden asla ödün vermeyen Janna Diamond; elmasın bu müthiş özelliklerine kayıtsız kalmayarak, kullandıkça yıldızları üzerinde hissedebileceğiniz, elmaslardan oluşan bir koleksiyon hazırladı.

Page 30: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 31: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

tığımızı kanıtlar nitelikte. Tasarımcılarımızı ve tedarikçilerimizi özenle seçtikten sonra irtibata geçiyoruz.

gimora.com’u diğer e-ticaret sitelerin-den ayıran özellikleri neler?Gimora, Türkiye’de tasarım takı ve akse-suar satan ilk ve tek e-ticaret sitesidir. Biz tasarımcıya ve tasarım ürünlere önem veri-yoruz. AVM’lerde veya outlet mağazalarda satılan takı ve aksesuar ürünlerine kesin-likle sitemizde yer vermiyoruz. Gimora’da birçok ürün kişiye özel yapılıyor. Normal satış noktalarında yer alamayan tasarımcı-lar ve tedarikçiler için muhteşem bir pazar sunuyoruz.

gimora.com, e-tohum 15 girişimcileri arasına girdi. Bundan bahseder misiniz?Gimora’da ortağımla beraber iş yükünü oldukça sahiplendiğimizden bu tarz yatı-rımları kovalamak için biraz geç kalmıştık.

30

Murat Bey gimora.com’u kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Aydın Bey ile nasıl bir araya geldiniz, süreci biraz anlatır mısınız?Ortağım ve ortaokuldan beri arkadaşım olan Aydın Günal ile 2004 yılından beri, bir e-ticaret sitesi kurmayı düşlüyorduk. İkimizin de iş yoğunluğundan ve meslekle-rimizde daha fazla tecrübe sahibi olmamız gerektiğinden Gimora’yı kurmak 2011 Ma-yıs’ına kaldı. Ben altın, gümüş ve pırlantayı biliyordum. Aydın da yazılımı çok iyi bili-yordu. Güçlerimizi birleştirdik ve 9 m2’lik mütevazi bir odada Gimora’yı kurduk.

Ürün yelpazenizden bahseder misiniz? Bünyenizde kaç marka ve tasarımcı var? Gimora’da 17 farklı ülkeden 97 tasarımcının 5000’i aşkın ürünü var. Ürünlerimiz pırlan-talı ürünlerden gümüşe ve Murano cam sa-natlarına kadar farklılık gösteriyor.

Günlük ortalama kaç kişi siteyi ziyaret ediyor? Ziyaretçi sayısıyla alışveriş ya-pan kişi sayısı ne orantıda? Bu hedefle-diğiniz bir rakam mı?Günlük 8000’e yakın ziyaretçimiz var. Gi-mora, dikey pazarda olan bir e-ticaret sitesi olduğu için genelde takı ve aksesuar seven bir kitle tarafından takip ediliyor. Bir de eşine, nişanlısına, sözlüsüne veya kız arka-daşına hediye almak isteyen ciddi bir erkek müşteri grubumuz var.

Hem ziyaretçi sayınızı hem de bün-yenizdeki firma ve tasarımcı sayısını çoğaltmak için ne gibi çalışmalar yapı-yorsunuz?İnternette ziyaretçi demek reklam ve PR çalışmasıyla eş değer konumda. Türkiye’de tasarım takı ve aksesuar alanında halen ilk ve tek e-ticaret sitesiyiz. Biz Gimora’yı kur-duktan sonra taklitlerimiz ve takipçilerimiz tabi ki çıktı. Bu da ne denli doğru bir iş yap-

IT yöneticisi Aydın Günal ve Gemolog Murat Durguner ortaokuldan beri süregelen arkadaşlıklarını iş ortaklığına dönüştürmeye karar vererek, 2011 yılında gimora.com’u kurdular. Türkiye’de takı ve aksesuar tasarımcılarını bir araya getirerek tüketiciyle buluşturan gimora.com, günlük 8000’e yakın ziyaretçisi, 5000’i aşkın ürün yelpazesiyle e-ticaret sitelerinin önde gelen isimlerinden olmayı başardı.

E-Ticaretin ÖncülerindenGimora.com

Page 32: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

E-Tohuma başvurduk ve Gimora’yla ilgili bir sunum gerçekleştirdik. Bu sunumdan sonra sahibinden.com’un da sahibi AIV(Ak-soy Internet Ventures) bizimle ilgilendi, karşılıklı frekanslar tutunca Gimora’ ya ya-tırımcı olarak ortak oldu.

AIV ortaklığının, gimora.com açısından ne gibi artıları oldu? Başka ortaklıklar olacak mı?AIV’ den sonra ilk olarak 9 m2’ lik ofisi-mizden, 4.Levent’teki 380 m2’ lik ofisimize geçtik. Daha önce dışarıdan aldığımız tüm hizmetleri kendi bünyemize kattık. Kendi yazılımımızı oluşturarak, müşterilerimize daha iyi hizmet verebilecek bir yapıya ulaş-tık. Başka bir ortaklığı düşünmek için şu anda erken. Bu konuda çok aceleci değiliz.

Hedefleriniz neler?Eylül 2012’de yurt dışına İngilizce olarak açılıyoruz. Bununla beraber, yabancı müşte-rilerimize de satış yapıyor duruma gelece-

ğiz. 2013 hedefimiz, 2012’de yakaladığımız başarıyı en az üçe katlamak.

Sizce ülkemizde insanlar e-ticaret kav-ramına ne kadar alıştı? Ülkemizde e-ticaretin patlaması 2008’den sonrayı buldu. Son 4 yılda çok ciddi mesa-feler kat edildi. Bu daha yeni bir başlangıç. Şu anda İngiltere’de satılan 10 üründen 4 tanesi internetten alınıyor. 2006’da Ame-rika’da mücevherat satışlarının %10’u in-ternetten yapılıyordu. Şu anda Amerika’da internet satış oranları %30’a yaklaşmış durumda. Ülkemizde henüz sağlıklı bir veri yok. Cirolarımızdan da anladığımız üzere tüketici internete kayıyor. Hem güvenilir hem araştırarak ürünlere ulaşıyor.

E-ticaretin daha da gelişmesi için neler yapılmalı?Devletin e-ticareti daha fazla destekleme-si gerekiyor. İnternet satışlarının tamamı kayıt içi ve faturalı satışlar. Ciddi bir vergi

geliri var devlet için. Girişimcilere en az 1-2 yıl SSK, vergi, stopaj muafiyeti gere-kiyor. Ülkemizde girişimcilere destek çok az. Sonra neden bu ülkeden yeni değerler çıkmıyor diye soruyoruz. Okul sonrası in-sanlar ya aile işine giriyor ya da bir firmada çalışmak durumunda kalıyor. Girişimci des-teklenirse işsizlik de ciddi anlamda azalır. Ülkemizde bir iş yapmak için maalesef bil-giden çok yüklü bir sermaye gerekiyor.

E-ticaretin hem kurucu hem de müşte-ri açısından avantajları neler?E-ticaretde tahmin bile edemeyeceğiniz bölgelere ve insanlara ulaşabiliyorsunuz. Sitemiz şu anda Türkçe olmasına rağmen, yazın Japonya ve Doğu Avrupa’ya ciddi gön-deriler yaptık. İnternet doğal olarak girişim-ciyi dünya piyasalarına çıkarıyor. E-ticaret, müşteri için farklı ürün, güvenilir alışveriş demek. İnternette alışveriş yapan bir in-san, ülkesinde bulunmayan bir ürünü ya da hizmeti çok rahat bir şekilde alabiliyor.

31

Page 33: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 34: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 35: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

34

“Yüksek Saatçilik” alanında üretim yapan çok az üreticiden biri olan Zenith, Pilot koleksiyonu ile tüm dünyaca bilinen havacılık alanında-ki bilgisini yeniden ortaya koydu. Paris’te Sanat ve Taşıt Müzesi’n-

de gerçekleştirilen davette, havacılık alanında vazgeçilmez iki özellik olan, kesinlik ve güvenilirlik konusunda kalitesini bir kez daha kanıtlayan Zenith, Pilot koleksiyonunu dünyanın ünlü isimlerine tanıttı.

Dünyaca Ünlülerin Gözdesi Zenith Pilot Serisiİsviçreli ünlü saat markası Zenith’in gecesinde, Ekim ayında Red Bull Stratos görevinin bir parçası olarak 36.5 km yükseklikte bir kapsülden 8 Ekim’de at-layış yapacak olan Zenith marka elçisi Felix Baumgartner de dahil pek çok sa-yıda davetli vardı. Geceye Konyalı Saat Genel Müdürü İrfan Nalçacı katılırken diğer Fransız ünlüler arasında aktris Virginie Ledoyen, aktör Richard Berry, Jean-Paul Rouve, Laurent Lafitte, Elie Semoun, Estelle Lefebure, Pascal Elbe ve Andrea Soldano da yer aldı.1909 yılında İngiliz denizi üzerinde uçan ilk insan olan Louis Blériot’un var-lığının hissedildiği gecede Paris’teki Sanat ve Taşıt Müzesi’nin kalıcı kolek-siyonuna ait olan uçak da, Zenith marka saat takan bir pilotla gece boyunca sergilendi.

Zenith’in 2 kg Ağırlığındaki Mirasçısı “Pilot d’Aéronef”Konuklar dışında gecenin diğer yıldızları tabi ki havacılık alanındaki en parlak dönemin mirası olan Pilot Koleksiyonun üç yeni modeliydi. Havacılığın özgür ruhlu öncülerinin yankılarını taşıyan Pilot d’Aéronef; ağırlığı ve 57,5 mm çap-lı, titanyumdan yapılmış kasasıyla, davete katılanları kendisine hayran bıraktı. Mekanizması tarihten gelen tecrübe ve uçuştan gelen özgürlük duygusunu taşıyan bu modeller, kendini havacılık tarihine adayanların ve sınırsız bir bakış açısına sahip olanların tarzlarını yansıtmayı başarıyor.

VOIR HABER

Konyalı Saat’in distribütörlüğündeki dünyanın en prestijli saat üreticilerinden Zenith, 17 Eylül 2012 tarihinde, tüm dünyadan gelen gazeteciler, bayiler ve müşterilerden oluşan 250’nin üzerinde davetliyi, Zenith’in gösterişli Pilot koleksiyonunu kutlamak için, Paris’teki Sanat ve El Sanatları Müzesi’nde bir araya getirdi.

ZENITH İLE YILDIZLAR GEÇİDİ

Laurent Lafitte et Jean-Frédéric Dufour

Paris

’de

gerç

ekleş

tirile

n pa

rtide

n

İrfan Nalçacı, Jean Frédéric Dufour, Felix Baumgartner, Gökçe Atuk

Jean-Paul Rouve, Virginie Ledoyen, Elie Semoun, Richard Berry

Page 36: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 37: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

36

İFW son dönemlerdeki en et-kin moda vitrinimiz ol-muştur. Üstelik yıllardır

bunun gerekliliği için çok çaba harcadığı-mız kanısındayım. Dünya fuarlar takvimine girmemiş bir ülkenin moda sektöründe hiç-bir iddiası olamazdı zaten. İstanbul Fashion Week, Dünya modasına Türk tasarımcıla-rın kendi moda çizgilerini sergilediği çok önemli bir pencere işlevindedir. Ülkemizin birçok önemli tasarımcısı; koleksiyonları-nı İstanbul Moda Haftası kapsamında su-narak, özellikle medya organları ile hem kendi çizgilerini geniş kitlelere sunma ve tanıtma şansına sahip oluyor, hem de tüm tasarımcılar bir bütün olarak ülkemizin moda vitrinini el birliğiyle Dünya’ya açmış oluyorlar. Fashion Week’ler aslında vizyo-nel açıdan en renkli ve dinamik kariyer ala-nıdır. Ancak son yıllarda yapılan çalışma-ların kişisel çabaların ötesine geçmediğini özel sektör ve devlet desteğinin yeterli olmadığını düşünüyorum. Türk tekstil sektörü uzun yıllardan sonra fason üretim yapan ülke statüsünden moda üreten ülke statüsüne geçmiştir. Bu sürece kadar özellikle ihracat yapan hazır giyim markalarının koleksiyon üretimi ve sunum stratejileri, aynı zamanda o firmaların sek-tördeki pazar paylarına önemli bir katma değer sağlamıştır. Alıcı firmaların talep et-tikleri koleksiyon numuneleri ile başlayan moda serüveni yerini, tasarımını da kendi oluşturan ve artık koleksiyon üretebilen imalatçı Türk firmalarıyla çalışma döne-mine bırakmıştır. Bu süreç aynı zamanda

ülkemizdeki moda tasarımcılarının kendi-lerini geliştirme ve ifade edebilme süreci-dir. Son on beş yıldır moda tasarımcılığının akademik ölçüde değer kazanmasının se-beplerinden biri de budur. Tüm bu dene-yimler sayesinde; alt yapı olarak güçlü bir pozisyona gelen Türk tekstil sektörü, aynı zamanda kumaş imal eden, tekstil aksesu-arları üretebilen, boya ve baskı konusunda da entegre olmuş bir çok fabrikaya da sahip olmuştur. Bu alanda bireysel olarak çalışan moda tasarımcılarımızın da ulusal ve ulus-lararası moda arenasında kendi moda tar-zını ifade edebileceği mecralar sayesinde, moda maceramız daha hızlı bir ivme kazan-mıştır.Günümüzde Türk tekstil sektörünün bu güne kadar geçirmiş olduğu evreleri mer-cek altına almakta fayda vardır. Tekstil ima-lat, alt yapı ve entegre tesisler konusunda üstelik kalifiye eleman çoğunluğuna sa-hip bir sektörden bahsediyoruz. Ülkemiz, tekstil sektöründe her segmentte başarılı olabilir. Ancak rekabet kriterlerini doğru uygulama ve taklitçilikten öte reel modayı satma bilincine erişme gerçekliği ile yüz-leşmek zorundayız. Özgün ve kaliteli olan ürün, modada her zaman iyi satar. İFW bu anlamda Türk tasarımcılarının hem bek-lentilerine hem de kreatif endüstrinin sun-duğu yeni oluşumlara ışık tutacaktır. Bu-rada en önemli nokta; koleksiyon sunumu gerçekleştirecek tasarımcıların, İstanbul Moda Haftasına yaptıkları yatırım ile İstan-bul Moda Haftasının tasarımcılarına yaptık-ları yatırımın paralel olması gerektiğidir.

Ero

l Alb

ayra

k

MODA SERÜVENİ

Bu sene her zamankinden daha farklı ve heyecan verici anların yaşanacağı, rengarenk ve ışıltılı moda esintileri ile buluşacağız. 2013 İlkbahar - Yaz modasının özgün ve sıcak yansımaları ile ülkemizin başarılı moda tasarımcıları, sizlere kendi fantastik dünyalarından göz kırpacaklar...

İstanbul Fashion Week Heyecanı

Page 38: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

3737

Page 39: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

38

VOIR HABER

Aralık 2011 tarihinde Capital 500 dergisi tarafından düzen-lenen ödül töreninde “İhracatını En Çok Arttıran” firmalar kategorisinde ikincilik ödülünü alan Nadir, bu yıl yayınla-

nan “Türkiye’nin en büyük 500 Şirketi” sıralamasında 68’inci sıraya yükselme başarısı gösterdi. Büyük başarılara her gün bir yenisini ekleyen Nadir, özellikle son dönemde gerçekleştirdiği bu başarılarla Türk ekonomisine de büyük katkı sağlıyor. Ekonomik katkının yanında saygınlık olarak da sektörün en önemli kurumu olan LBMA - Londra Külçe Piyasası Birliği’ne hem altın hem de gümüş dalında “Good Delivery List” – En İyi Üreticiler listesine giren Nadir, gümüş dalında listeye giren ilk Türk firması unvanına da sahip. Dünya’da ve Türkiye’de yaşanan zorlu ekonomik ortama rağmen gerçekleşen bu başarıları değerlendiren Nadir Döviz’in Genel Müdürü Sayın Burak Yakın, “İş dünyasının saygın yayın organı Capital Dergisi’nin listesinde 68’inci sırada yer alıyoruz. Bu so-nuç, yenilikçi vizyonumuz ve tüm süreçlerde uyguladığımız top-lam kalite anlayışımız ile sektörümüze yaptığımız yatırımların doğru yönde olduğunun bir göstergesi. Ekonominin yönünü de-ğiştirebilen kıymetli metal sektöründe elde ettiğimiz bu başarılar geleceğe güvenle bakmamızı sağlıyor. Bu başarıların tümüne ba-kıldığında listenin uzunluğu -imkansızı başarmak- gibi bir gerçeği de ortaya koyuyor. Bu da bizi, çalışanlarımızı ve iş ortaklarımızı daha da çok motive eden bir durum. Başarılar büyük olunca hedef-ler de aynı oranda büyümek zorunda. Bu gayretle çalışmalarımıza devam edip, sektöre ve Türk ekonomisine katkımızı ileriye taşı-ma misyonumuzu güçlendirmiş oluyoruz.” değerlendirmesini ya-parak, Nadir’in büyümeye devam edeceğinin sinyallerini veriyor.İstanbul Altın Borsası ve Dubai Altın Borsası’ndan sonra LBMA - Londra Külçe Piyasası Birliği “En İyi Üreticiler listesine” ne girerek uluslararası alanda saygınlığını iyice güçlendiren Nadir, kıymetli metal alanında özellikle yabancı firmaların tercih ettiği global iş ortağı konumda faaliyetine devam ediyor. Son olarak Tür-kiye’de bir ilk olan ve Nadir Rhodium markasıyla sektöre sunu-lan, yüksek saflıktaki metalik rodyumdan, kullanıma hazır rodyum kaplama çözeltisi üretimini gerçekleştiren Nadir, Ar-GE ve tek-noloji yatırımlarının ne kadar önem arz ettiğini de kanıtlamış olu-yor. NadirGold markasıyla külçe ve coins (yuvarlak) altın, gümüş ve platin ürünlerle birlikte inovatif ürünler geliştiren Nadir, ürün gamındaki çeşitliliği ile sektöre alternatif ürünler kazandırmaya devam ediyor.

Capital Dergisi'nin bu yıl 15'incisi düzenlenen ve 2011 yılını kapsayan geleneksel “Capital 500” Türkiye'nin en büyük 500 özel şirketi araştırması sonucunda, “En Büyük Şirket”

kategorisinde 68’inci sıraya yükselen Nadir, büyüme ivmesini yükseltmeye devam ediyor.

YÜKSELMEYE VE BÜYÜMEYE DEVAM

Page 40: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Tarihten motiflere; lalelere, kaftanlara ve belki de Friglere uzanan dokulara şahitlik edebilirsiniz.

Tarihi dokunun havasını soluyabilir, kendinizi o ihtişama kaptırabilirsiniz. Fibula; eski ile tarihi, yeni ile modernliği bir arada sunuyor. Her mücevherde ayrı bir öykü, ayrı bir haz var…Usta ellerden çıkan bu mücevherler kendinizi şımartmanızı, değer katmanızı sağlayacak. İki uç noktayı usta bir şekilde sentezlenmeyi başarmış bir firma Fibula Diamond…

Eskiden Yeniye, Mücevherle

“ADVERTORIAL” SAYFADIR. 39

FİBULA

Page 41: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 42: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 43: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

42

Bu Papatya İçinizi Isıtacak!

Yaz sıcaklıklarının yavaş yavaş azaltığı bugünlerde sonhabar ha-zırlıkları da hızlanıyor. Tüketicinin ihtiyaçlarına göre ürün gamını

genişleten Emsan, sonbahara yönelik farklı bir ürün tasarladı. Papat-ya demlik ile sonbaharda içinizi ısıtacak bitki çayları hazırlamak artık çok kolay.Yorgunluğunuzu alacak sıcacık ıhlamur çayından, hayatınıza dinginlik ve huzur getirecek bitki çaylarını Emsan’ın yepyeni ürünü Papatya demlik ile hazırlayabilirsiniz. Papatya demlik serin sonbahar geceleri-nizin kurtarıcısı oluyor. İçeriğindeki özel süzgeci ile çay ve bitki tane-lerinin suya karışmasını engelleyip çayınızın berrak görünmesini; özel dizaynı ile süzgeçteki aromanın suya eşit şekilde dağılmasını sağlıyor.

Geleneksele Dönüş

OOsmanlı’nın göz alıcı tasarımları ve görkemli motifleri gündelik hayatımıza geri dönüyor. Modern biçimlerle harmanlanan gele-

neksel tarzlar bugün her zamankinden daha yoğun biçimde estetik anlayışımıza hakim durumda. Geleneksel keyfimiz Türk kahvesi de bu “geleneksele dönüş” trendiyle biçim değiştiriyor. Porselensepeti.com geleneksel motiflerin gündelik hayatımızdaki yükselişine paralel olarak Osmanlı tonları ve biçimleriyle tasarlanmış fincan setlerini Türk kahvesi tutkunlarıyla buluşturuyor. Modernle gelenekselin zarif kombinasyonları olarak ortaya çıkan fincan setleri kahve keyfimize ekstra keyif katıyor. Osmanlı’nın göz alıcı kaftanların-dan, görkemli desenlerine kadar bir çok çeşidi bulmanız mümkün.

Mutfağınızın Baristası Olun

Kahve makineleri alanında dünyanın bir numarası İtalyan De’Lon-ghi, tek tuşla 5 çeşit kahve keyfi hazırlamanıza olanak sağlıyor.

De’Longhi tarafından üretilen EC 850 M tam otomatik kahve ma-kinesi ile evinizde arkadaşlarınızla, iş yerinde konuklarınızla leziz bir kahvenin tadını çıkarabilir, günün stresinden ve yorgunluğundan arı-nabilirsiniz. De’Longhi EC 850 M tam otomatik kahve makinesi, aynı anda Espresso, Cappuccino, Caffe Latte ve Latte Machiato çeşitle-rini tek tuşla sizlere sunuyor.

VOIR GÜNCEL

Page 44: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 45: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

44

VOIR GÜNCEL

Sadakatin En Asil Sembolü

Yeni akımlar ile mükemmel işçilik ve tasarım ustalığını birleştirerek; mücevheri sıra dışı koleksiyonları ile yo-

rumlayan Roberto Bravo, kuğuya dönüşen zarif bir pren-sesin dillere destan güzelliği ve içinde duyduğu sonsuz aşkın vücut bulduğu Swan Lake Koleksiyonu’nu beğeni-lere sunuyor. Roberto Bravo sadakatin en asil sembolünü betimlediği Swan Lake Koleksiyonu’nda, zarif bir kuğunun masumiyetini yansıtan renklerin birbirine uyumlu geçişiyle çalışılmış sıcak mine tekniğini kullanıyor. Koleksiyonda pır-lantanın yanı sıra, hikâyesiyle uyumlu bir şekilde, sadakatin simgesi olan renkli safirler de kullanılıyor. İncelik, güzellik, zarafetin ve bilgeliğin betimlendiği bu özel koleksiyonda pastel ve sofistike renkler tercih ediliyor.

Sıra Dışı Mücevher Markası Roberto Bravo Aqua Florya AVM’de!Mücevher sektöründe yarım asırlık deneyimini, modern çizgiler

ve tasarım ustalığıyla birleştiren Roberto Bravo, hızla yayılmaya devam eden mağaza ve satış noktaları ile sıra dışı stilini mücevher tutkunları ile paylaşmaya devam ediyor.

MDM ile Mağazalarınızda Müşteri Deneyimi Yaratın!

Merkez, MDM eğitimini tamamlamış mücevher satış uzmanı kadrosu ile daimi ve dönemsel ihtiyaçlarınızda destek olurken, mücevher sektöründe kariyer yapmak

isteyenler ve mevcut kadronuz için uygulamalı mücevher satış uzmanı eğitimleriyle, mücevher mağazacılığına farklı bir bakış getiriyor.MDM Mücevher Danışma Merkezi’nin Faaliyet Alanları:• Yetiştirilmiş Nitelikli Mücevher Satış Uzmanları Eğitimleri ve Yetiştirilmiş Nitelikli Mücevher Satış Uzmanları ile İnsan Kaynakları Desteği; mücevher mağazalarında gerçek müşterilerle eğitmenler gözetiminde staj yapmış, sınavlarını başarıyla geçen gerçek uzmanları yetiştirme ve yerleştirme.• Dönemsel Mücevher Satış Uzmanı Desteği; firmanızın artan iş yükü dönemlerinde faydalanabileceğiniz dönemsel insan kaynakları ihtiyacınızı karşılama.• Mağaza ve Personel Takip ve Raporlama; gizli misafirler aracılığıyla, hizmet kali-tesinin artırması, çalışanların gelişiminin sağlanması, MDM tarafından atanmış veya mevcut personelin ihtiyaçlarını belirleyerek düzenin devamını sağlamak.• Mücevher Sektöründe Kariyer Yapmak İsteyen Adaylara İş Garantili Eğitimler• Satış Noktalarında Satış Arttırıcı Organizasyon ve Etkinlikler; müşterilerinizin mağa-zanıza gönüllü gelmesini sağlayacak, zengin içerikli etkinliklerin düzenlenmesi yoluyla satışlarınızı küçük maliyetlerle arttırmanızı sağlar. • Tüketiciye Yönelik Seminerler

Siz Hangi Sihrin Parçasısınız?

Kişinin kendi farkındalığını deneyimlediği ve sadece kendi karması yoluyla erişebildiği

bir diyarda mutluluğu bulabileceğini müjde-leyen Shamballa öğretisi, gerçeğin şimdi ve burada olduğunu hatırlatıyor. Roberto Bravo, trend avcılarının tutkusu haline gelen Sham-balla bilekliklerini, mutluluğu anda ve kendi zihninde yaşamanın önemini işaret eden se-zonun provokatif ikonu kurukafa parçaların sembolü “Memento Mori” felsefesi ile bağ-daştırarak yepyeni bir konsept yarattı. Moda dünyasını kuşatan ikonik kurukafalar ile yetin-meyen ROBERTO BRAVO, her bir parçaya yüklediği anlam sayesinde sizleri, seçtiğiniz Shamballa bileklik ile içinizdeki sihirli krallı-ğı bulmaya davet ediyor. Zihinsel, duygusal ve spritüel seviyelerde mutluluğun kapılarını kendi farkındalığınız yoluyla açıyor. ROBER-TO BRAVO; kadın erkek tüm trend takipçile-rinin ve ünlü isimlerin tercihi Shamballa bilek-liklerini, sıra dışı anlayışı ile karşınıza çıkarıyor.

Page 46: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 47: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

46

İnsan Kendini Tasarlayabilmeli

Bazı insanlar vardır ki ne kelimelere ne de sayfalara sığdıramazsınız. Anlamsız kalır, kifayetsiz kalır tüm anlatım biçimleri. Ancak onları birebir dinleyerek, hissederek anlarsınız. İşte Hasan Kale de böyle bir sanatçı. Kelimelerimiz döndüğünce anlatmaya, onun ağzından size ifade etmeye çalışacağız.

Page 48: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

47

Kimdir Hasan Kale? Tanımayanlara, duyup da bilmeyenlere anlatalım. Ressam, minyatür sanatçısı, micro

art sanatçısı, mücevher tasarımcısı, en-düstriyel tasarımcı… Kısacası O “Tasarım-cı”. Öyle ki sohbetimizde ettiği ve benim bir kenara not aldığım şu sözleri de söyle-yebilen biri: “İnsan kendini tasarlayabilme-li. Ben; saçımdan sakalıma, kıyafetimden duruşuma her şeyini tasarlamış bir insa-nım.” O kadar ilginç ve o kadar kendine has ki hayran olmamak mümkün değil. O anlatıyor, biz dinliyoruz; biz soruyoruz, O anlatıyor.Eğitim almadan tüm bunları başaran, ken-dini yetiştirmeyi bilmiş, her deneyimini tecrübe olarak cebine koymuş biri. Güzel Sanatlar Akademisine gitmeyi, sırf ora-daki öğrenci profili kendi mantalitesine uymadığı için reddetmiş bir kişilik. Peki eğitim almadan nasıl başarmış bunu? He-men cevaplıyor tabii; “ Uyumayın! Zamanı geldiğinde yeterince uyuyacağız. Ben çok uyumam. Zaman çok önemli, kaybede-mem. Günde sadece iki saat uyurum. Geri

kalanında üretirim. Ürettikçe gencim, sağ-lıklıyım.” diyor. Sürekli üretmek, üretmek, üretmek…Hayatında önce sanat geliyor. “Sanatı tek bir çerçeveye sığdıramazsınız. Sanatçı mü-cevher de tasarlar, resim de yapar, heykel de yapar, endüstriyel tasarım da yapar. Ben hepsini yapmaya çalışıyorum” diyor. Yaptı-ğı işlere baktığınızda, zaten geniş bir çer-çeveden baktığını da görüyorsunuz. Yine kendi deyimiyle ifade etmekte yarar var. O hayatın tam ortasında, içimizde ama “fark-lı” olarak yaşıyor.İnegöl’de doğup büyüdükten sonra İstan-bul’a geliyor ve Hasan Kale olmasının ilk deneyimleri de burada başlıyor. Bir gün ajansın birinden ilginç bir teklif geliyor. Bir kibrit kutusuna 20 kişiyi çizmesi isteniyor ve bunu başarıyor. Bu iş onun ardı arkası kesilmeyen işlere imza atmasına vesile oluyor. Üstelik yeni başladığı mesleki ha-yatının ilk yılları olmasına karşın, yurt dışı projelerinin de ilklerini yaşıyor. İsveç Kral-lığı, Fransa gibi ülkelere işler yapıyor ve ar-dından önemli mekanlarda sergiler açıyor.

Sanatçının; resim ve minyatürün yanında mücevher tasarımları da bulunuyor. Çok önemli koleksiyonlar ve eserler (Sur-u Sultani, Siyah Beyaz Esinlenmeler vb.) ortaya çıkartıyor. Birlikte çalıştığı büyük markalara ayrı bir değer katıyor. Tasarla-dığı mücevherler için, “ Bir çok önemli in-sanda benim imzamı taşıyan mücevherler var. Beni tanımaları önemli değil. Şöhret peşinde değilim. Benim bunu bilip, tasar-ladığım mücevherlerin beğenilerek takıl-dığını görmem yeterli.” diyor.Minyatürden mikroya geçiş öyküsü de hayli ilginç. Ne kadar ince çizgi çizilir so-rusunun cevabını merak eden Hasan Kale, çok ince çizgiler yapılabileceğinin kanaati-ne varınca da bu çizgiler ne kadar küçüğe indirgenebilir sorusuna cevap arar. Yaptığı eserlere bakınca bunun da cevabını buldu-ğu anlaşılıyor.Mikro eserlerine ilk olarak bir Meksika fasulyesi üzerinde çalışarak başlar. Bunda mükemmeliğe ulaşınca diğer mikro eser-lerini ortaya çıkartır. “Sanat fikirdir” diyor. Hep bir fikir üzerine giden sanatçı, yeni fikirler, projeler peşinde koşar. Zoru ba-şardıkça, en zorunu başarmaya çalışır, ba-şarır da… Her ilginç fikrini hayata geçirir. Emek isteyen sanatının yanında inanılmaz bir sabırla çalışır. İğne deliğine İstanbul si-

Page 49: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

48

lüeti yapacak kadar da ustadır artık. O ka-dar minik karelere hatta zerrelere sanatını işler ki, sergileri büyüteç ile gözlemlenir. Şimdilerde saç telinin üzerine İstanbul Pa-noraması yapma fikrini hayata geçirmek istiyor. Eminim yine ses getirecek bir pro-je olacaktır. Mikro eserleri için; “İnsanlar sergilerime geldiklerinde, nefret ettikleri bir sineğin ya da böceğin kanadındaki res-mi görüp gülümsüyorsa bu bana yetiyor.” diyor ve devam ediyor, “İnsanlara, daha doğrusu gelecek yüzyıllara kültürel bir mi-ras bırakabilirsem ne mutlu. Fikirlerimi, bilgilerimi sürekli gençlerle, öğrenmek isteyenlerle paylaşırım. Tanrı bana bir yeti ve dünyada kapladığım bir metrekare verdi. Tüm bunları benden sonrakilere de aktarmalı, öğretmeliyim.”… Dinledikçe hayranlığımız artıyor.Bu yazıyı okuyan bir çok insanın kafasın-dan geçenleri görür gibiyim. Yalnız uyar-malıyım; Hasan Kale ezber bozan… Bu kadar yeteneğe ve bilgiye sahip biri şunları söyleyecek kadar da filozof: “Ben siyahım… Herşeyim, tüm renklerini için-de barındıran; hiçbir şeyim, renksiz olan.” Notlarıma bakıyorum da hangi derin sö-zünü ya da felsefesini aktarayım şaşırıyo-rum. Hasan Kale’nin sanatçı kişiliğini ayrı, felsefi kişiliğini de ayrı konu almak lazım galiba. İkisi de ayrı bir araştırma konusu. Üç saatlik sohbetimiz içinde hep bir öğ-retme, bilgisini paylaşma ve karşısındaki insanın hayatında bir güzellik, farkındalık yaratma peşinde. Keyifle dinledik Hasan Kale’yi. Kalemimiz yettiğince anlatmaya çalıştık. Umarım başarılı olmuşuzdur.

Page 50: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 51: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 52: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 53: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

52

açalyaSamyeli Danoğlu

Page 54: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

53

Miss Turkey 2012’ye katılmaya nasıl karar verdiniz?Ailem katılmamı çok istiyordu. Bir gün dersten çıkıp eve döndüğümde annemler aradı, “Miss Turkey yarışmasının başvu-ruları başlamış, bu sene de katılmak iste-miyorum dersen biz senin adına başvuru yapacağız, haberin olsun” dediler. Yakın ar-kadaşlarımla da paylaştım bu fikri, onlar da çok destekleyince katılmaya karar verdim.

Birinciliği bekliyor muydunuz? İsminiz okunduğunda ne hissettiniz?Dereceye girmeyi herkes çok istiyordu. Ben de iyi bir derece almak adına kamp süresi boyunca benden beklenenleri yeri-ne getirmek için elimden gelenin en iyisini yaptım. Ama “kesin birinci olurum” diye bir iddiam hiç olmadı. İsmim açıklandığında çok mutlu oldum. O muhteşem geceyi düşün-dükçe hala çok heyecanlanıyorum. Rüya gi-biydi her sey! O gece tacımla uyudum hatta. Ne kadar sevindiğimi siz düşünün.

İnternette sizinle ilgili yer alan yazılar-da “Gelecek hedeflerinde oyunculuk ve mankenlik yer almıyor.” diye bir cümle var. O zaman neden bu yarışma-ya katıldınız?Miss Turkey seçilen kızın geleceği manken-lik ve oyunculukla sınırlı değil çünkü. Bun-ları da yapabilir. Ama hayalleri, hedefleri daha büyük olmalı. Miss World’e gittiğimde gördüm ki oradaki yarışmacılar, ülkesi adı-na yararlı şeyler yapmaya çalışıyor. Turizmi canlandırmak adına etkinliklerde yer alıyor. Örneğin Miss İndia ülkesinde, özellikle ka-dınlarda okuma - yazma oranı düşük olduğu için, okullara gidip aylarca kız çocuklarına ve annelerine eğitim vermiş. Genc kızlar seni takip ediyor, ne yaptığını, ne giydiğini, ne yediğini ve misyonunun ne olduğunu bilmek istiyor. Bu yüzden onlara iyi bir “rol modeli” olmak istiyorum. Man-ken, oyuncu ama aynı zamanda farkındalık yaratan, ülkesine ve insanına katkıda bulu-nan bir Miss Turkey olmak istiyorum.

Birinciliğin şu ana kadar getirmiş oldu-ğu avantajlar oldu mu?Elbette. Öncelikle yurt dışında çok önemli bir yarışmada ülkemi temsil etme gururunu yaşadım ve aileme yaşattım. Döner dönmez çok iyi bir markanın, Orkid’in yeni yüzü se-çildim. “Hayat bir podyum, güvenle yürü-meli” sloganıyla yeni ürününü, orkid ultra extra’yı tanıtacağım.

Boyunuz 1.85 cm. Türkiye ortalaması-nın çok üstünde. Bu kadar uzun boylu olmanın avantajları ve dezavantajları neler?Küçükken uzun boylu olmamı dezavantaj

olarak görüyordum. Bunda kesinlikle arka-daşlarımın “Çok fazla uzunsun” gibi yorum-larının etkisi büyük. Ama büyüdükçe bunun bir avantaj, bir ayrıcalık olduğunu anladım.

Hobileriniz arasında moda danışman-lığı var. Bunu profesyonelliğe dökmeyi düşünüyor musunuz?Yarışmaya katılmadan önce, Massimo Dutti mağazasında 6-7 ay Moda Danışmanlığı yaptım ve cok zevk aldım. Belki ileride kendimi bu alanda geliştirebilirim. Neden olmasın?

Kariyer hedefleriniz neler?Birçok alanda aktif olmak istiyorum. Yarış-madan önce fuarlarda tercümanlık, moda danışmanlığı yaptım. Ayrıca “gönüllü” olarak huzur evinde ve bir ay kadar da en-gelli insanların bakımında yardımcı oldum Almanya’da… Şimdi de çok farklı şeyler yapacağım. Mankenlik, oyunculuk gibi… Belki ileride sunculuk veya spikerlik de eklenir bunlara. Hayatı dolu dolu yaşamak istiyorum. Her şeyi deneyerek, hayattaki güçlü yönlerimi keşfetmek, yerimi bulmak istiyorum.

“Rol modeli” olmak istiyorum!Star Televizyonunun düzenlediği “Miss Turkey 2012” yarışmasında birinci olan Açalya Samyeli Danoğlu, ülkesine hizmet etmek istiyor. Birinci olmayı aklından bile geçirmeyen Açalya Samyeli Danoğlu, gönüllü işlerde de çalışmış bir gencimiz. En büyük hedefi gençlerin “farkındalık” kazanmasını sağlamak…

Page 55: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

54

Sektöre giriş sürecinizi anlatır mısınız?Yıllardır kuyum sektöründe satışçı ola-rak çalıştıktan sonra kendi işimi yapmaya karar verdim. 2003 yılında Sercan Otan-tik markasıyla sektördeki yerimizi aldık. Önce altınla başladık ancak yüksek ser-maye gerektirdiği için gümüşe yöneldik. Daha sonra bir arkadaşımız vasıtasıyla otantik ile tanıştık ve otantik takılar yap-maya başladık.

Ürün yelpazenizden bahseder misiniz?Ürün yelpazemizde yüzük, küpe, kolye, bilezik, taç, kemer gibi madenle işleyebi-leceğimiz her türlü ürün bulunmaktadır.

Tasarımlarınızda en çok hangi mater-yalleri kullanıyorsunuz?Takılarımız daha çok gümüş ağırlıklı. Za-man zaman gümüşle altını karıştırıp pır-lanta ile kombin yapıyoruz. Taş olarak ise tasarımlarımız zirkon ağırlıklı.

Sercan Otantik aslında bir aile şirketi. Bunun avantajları ve dezavantajları var mı?Aile şirketi olmanın dezavantajlarından ziyade avantajlarını daha çok yaşıyoruz. Eşimle çalışmaya başladığım andan iti-baren anladım ki biz birbirimiz için hem ideal birer eş hem de ideal birer ortağız. Kadınlara hitap ettiğimiz için her zaman bir kadın gözü ve zevki avantajdır. Ben de eşimin zevkine ve yaptığı tasarımlara çok güveniyorum. Satış rakamlarımız da bunu doğruluyor. Ayrıca biz işte karı-koca değil ortağız. İşi işte bırakıyoruz. Çocuklarıma da patronluk değil, yol göstericilik yapı-

yorum. Onların bilinçli olması için çabalı-yorum. Sonuçta bir gün tek başlarına ka-lacaklar. O yüzden sorumluluk almalarını sağlamaya çalışıyorum.

Tasarımlarınız nasıl ortaya çıkıyor? Nelerden ilham alıyorsunuz?Tasarım kısmıyla eşim Nuran Hanım ilgi-leniyor. Yaşama dair var olan her şeyden ilham alıyor. Beğendiği bir nesneyi, kendi tarzı ve zevkini katarak yeniden resme-diyor, takıya dönüştürüyor. Her bir takıyı sanki kendisi takacakmış gibi tasarlıyor, takmayacağı hiçbir şeyi üretmiyor. Bu ko-nuda kendisine sonsuz güvenim var.

Başka şehirlerde mağaza açmayı düşü-nüyor musunuz?Başka şehirlerde olmamız için önce bizim mağazalaşmamız lazım. Hedeflerimizden biri de bu. Şimdi değil ama ileriki zaman-larda çocuklarım işi iyice öğrendikten sonra bu yönde adımlar atacaklar.

Marka tanıtımınız için neler yapıyor-sunuz?Dergilere reklam veriyoruz ve fuarlara katılıyoruz.

Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? Resmi olarak ABD, İspanya ve Londra’ ya ihracat yapıyoruz. Ama dünyanın bir çok yerinden müşterilerimiz gelip bizden alışveriş yapıyorlar.

2013 hedefleriniz neler?Yurt dışındaki fuarlarda ismimizi duyur-mak ve yurt içinde mağazalaşmak önce-likli hedeflerimiz arasında.

Sercan Otantik, 2003 yılında sektörde varlık gösteren bir aile şirketi. Gümüşü otantik ile buluşturarak ortaya çıkarttıkları tasarımlarla sektördeki yerleri farklı. Nuri Açılan işin satış kısmında yer alırken eşi Nuran Açılan ise kendi yaratıcılığını kullandığı özgün tasarımlarıyla her bir ürüne kendi imzasını atıyor.

Tarihi takıya dönüştüren isimSercan Otantik

Page 56: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 57: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Bir su damlası gibi hayat dolu tasarımlar…Kendi melodisini, ahengi yakalayan bilezikler…

Modern çizginin ana hatlarını oluşturan yorumlar…

“ADVERTORIAL” SAYFADIR.

K lasik ve geleneksel bilezik çeşitleri, modern çizgiler ile

Murat Kuyumculuk’un tasarımlarıyla yorumlanıyor. Su gibi akıcı, cezbedici modelleri, firma bünyesinde yeniden hayat buluyor. Koleksiyonlarını görmeli ve mutlaka kalite farkından faydalanmalısınız.

MuratDÖVİZ - ALTIN - PIRLANTA

56

Page 58: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

57

9 Eylül’de “Perakendede İnnovasyon”Değişimi yönetmek ve faydalarından yararlanmak” konulu bir kongre düzenlendi.

Vicenza OroBu fuarıyla bir süre önce başlattığı öncülük misyonuna uygun olarak fuarın kimliğinde daha fazla tasarımdan ve sanattan faydalanmaya başladı. “Creativity 5.0” adını verdiği fuarın ana teması da bu misyonuna öncülük eder nitelikteydi. Açılış töreninde ilk konuşmayı Fiera Di Vicenza Başkanı Roberto Ditri’nin yaptığı mini panel’e M3’in yöneticisi 1Ruggero Frezza, Nuvolab’ın kurucusu Francesco Inguscio ve pek çok isim katıldı. Roberto Ditri konuşmasında, “ekonominin geleceği dev firmalarda ya da küçük organizasyonlarda değildir. Zaman, güçleri birleştirme ve birlikte çalışmanın zamanıdır. Tıpkı Vicenza Oro’nun Amerika’dan, Dubai’den getirdiği ve yakında Çin ve Brezilya’dan getireceği firmalarla yaptığı gibi. Pazar her an evrim içinde, biz de her zaman bu evrime cevap verecek şekilde bir adım önde ve hazır olmalıyız” dedi.

TRENDLER VE FUARIN RENKLİ YÜZÜ

Hazırlayan: Aylin Gözen

9-12 Eylül tarihlerinde Vicenza'da düzenlenen Vicenza Oro; "değişen ekonomiye karşı sektörde sadece know-how ve üretim becerileriyle değil, aynı zamanda son teknolojilerle de donanarak mücadele edilmesi" hedefiyle organize ettiği sonbahar fuarını, mücevher dünyasını, işadamları, vizyonerler ve gazetecilerle buluşturarak gerçekleştirdi.

Page 59: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

58

Trend Vision Bir süre önce ilk sinyallerini verdiği trendleri belirleme ve tasarımda öncü olma misyonunu fuarın her alanına yaymaya başlayan Vicenza Oro, Trend Vision bölümündeki sergisi ve video gösterileri ile pek çok farklı trendi başlıklar altında izleyenlere sundu. Fuarda kendisini hissettiren akımları Base distiction, Chromatic Energy, Folk & Co, Historical Roots, Nature Illusion, Without Borders şeklinde belirlenirken, ayrıca 2013 ve 2014+ trendleri de hem bir konferans hem de 2014+ Trend kitapları ile tanıtıldı.

Fuar SergisiFuarın ilk akşamı, mücevher sektörü; Vicenza’nın tarihi merkezi Palazzo Bonin Longare’de, Vicenza Oro’nun, “out of showroom/ off VıcenzaOro” adını verdiği ekibiyle düzenlediği “Souvenir d’Italie. Souvenir Jewellery Between Memory and Design” adlı sergisinde buluştu. Milano Politeknik Takı Tasarım bölümünde profesör olan Alba Cappellieri tarafından hazırlanan serginin bir de kitabı yayımlandı.

Açılış PartisiFuarın en renkli anlarından biri de düzenlenen “Creativity5.0 Party” oldu. Açılış partisinde yine Vicenza Oro’nun yaratıcılık, tasarım ve trendler konusunda yaratmaya çalıştığı öncülük ve farklılık hissediliyordu.

GAVELLO

KARA ROSS

MVEE

HELLMUTTI

OLIVER WEBER

PAOLO PIOVAN

ROBERTO COIN

ALEXANDRA MOR

Page 60: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Sanat tarihinde barok dönem, yaklaşık 1600’lerden başlayıp, 1775’e kadar süren en verimli dönemlerden biridir. Adını, Portekizli kuyumcuların kullandığı ve “şekilsiz oluşmuş

inci” anlamına gelen “Barrocco”dan almıştır. Rönesans Döne-mi’nin sonrasındaki bu dönem, Neoklasizm tarzının başlangıcını da oluşturur. Barok tarzın ilk günleri, ince ve dramatik tarzı ile rönesanstan ayrılırken, bazı tasarımlar rönesans tarzı ile büyük bir benzerlik içindedir ve ayırt etmek oldukça güçtür.1625’den sonra, Rönesans Dönemi kadınlarının giydiği sert ve kıvrımlı giysilere karşı net bir reaksiyon fark edilir. Düşük yakalı, yumuşak ve akan elbiseler yeni neslin tercihi olur ve mücevherler de bu giysilerle uyumlu tasarlanır. Bu değişim özellikle Fransa, İtalya ve daha sonra İspanya’da yayılırken, Almanya, İngiltere ve Hollanda’da bu aynı hızda görülmez.17. yüzyılın başları Avrupa’nın dini görüş ayrılıkları nedeniyle bölündüğü zamanlardır. Bunun sonucunda pek çok Protestan za-naatkar, doğduğu Katolik topraklardan uzaklaşarak, Hollanda gibi Protestan ülkelere yerleşir. Aynı zamanda uluslararası ticaretin artması da esnaf ve tüccarlardan oluşan belli bir kitlenin de bir ölçüde zenginleşmesini sağlar. Bu gelişme, daha önce ancak soy-lular tarafından takılabilen mücevherin, belli bir burjuva kesime de inmesini ve daha yaygınlaşmasını sağlar. Geçmişteki usta kuyum-cuların yanında, bu gelişmeler sayesinde, ilk perakende mücev-hercilerin ortaya çıkması da 17. yüzyıla rastlar.17. yüzyılın sonlarından itibaren, mücevherler gittikçe daha faz-la doğadan motifler taşımaya başlar. Fransa’da başlayan bu eğilim tüm Avrupa’yı kısa sürede etkiler. Doğu, Avrupa’ya daha önce hiç görmedikleri çiçekleri taşır ve Avrupa bu çiçekleri büyük bir be-ğeni ile karşılar. 16. Yüzyılın sonlarından itibaren modaya nakışlarla giren bu de-senler, kısa sürede mücevher tasarımcılarını da etkiler. Chample-ve tarzındaki sıcak mine ve minelerle yapılmış çiçek desenlerinin mücevherde kullanımı her yerde görülür. 1650’lerden itibaren de değerli metal üzerine gravür ile çiçek desenleri uygulanması git-tikçe daha tercih edilen bir yol olmaya başlar.17. yüzyılın sonlarında fasetli mücevher taşlarının kullanımının artmasıyla, mıhlama daha da gelişir. Mücevher tasarımları daha do-ğal formlara ve özellikle kurdele figürleri kullanmaya yönelir. Kur-dele deseni, Barok mücevher tarzının en yaygın özelliklerinden biridir. Kullanımına ilham veren ise, o dönemlerde mücevherin elbiselere bir kurdele ile iliştirilmesindendir ve kendi başına be-lirgin bir tasarım öğesi olur. Bu dönemde yapılmış pek çok portre ve resimde; mine, inci ve mücevher taşlarıyla süslenmiş kurdele desenli broş ve kolye uçlarına rastlanır.Bu dönemin yeni bir katkısı da saatlerde olmuştur. Saatler, 17. yüzyılda tek başına bir aksesuar olarak düşünülür hale gelmiştir. Rönesans Dönemi boyunca saatler pek çok aksesuarda kullanıl-masına rağmen, ancak bu dönemde tek başına önem kazanmıştır. Mücevher taşları, mine, gravür gibi her türlü tekniğin kullanıldığı saat kasaları, onları dönemin en şaşırtıcı mücevherlerinden biri haline getirmiştir.

Mücevherde Barok Dönemin Etkileri

Aylin GÖZENMücevher - Pazarlama Uzmanı

ICA International Color Stone Association Üyesi

Zaman TüneliVe Fuar SonlandıFuar 12 Eylül tarihinde sona ererken, İtalya’dan 7.849, farklı ülkelerden 4.141 olmak üzere 20.000’in üzerinde alıcıyı ağırlamış oldu. Fuarın verdiği bilgilere göre 1320 katılımcının 931’i İtalya’dan iken, 389’u da 32 farklı ülkedendi. Fuara 34 ülkeden delegasyon grupları ile 672 kişi katıldı.

MISIS

MISIS

Pasquale Bruni

59

BONATO

Page 61: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

60

VOIR TREND

“East Meets West” koleksiyonuyla ön plana çıkan DESA, Mısır Çarşısı’nın baharatlarının renklerinden, Doğu kültürünün grafiksel ve köşeli desenlerine kadar uzanan tasarımlarıyla göz dolduruyor. İngiliz kültürünün giyim tarzıyla harmanlanan koleksiyon, zarif, rafine, klasik ve her zaman modern. Oxford tipi babetler, Sezonun öne çıkan çanta tarzlarında biri olan “Bugatti”ler, koleksiyonun vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Krokodil baskılı deriler, düz yumuşak derilerle birleştirilerek yaratılan kalıplı çantalarda vintage havasını estiriyor. Erkek evrak ve seyahat çantalarındaki sap detayları kullanılarak lüks ve deri işçiliği de Desa’nın yeni sezonda ön plana çıkan detaylarından… Yakut renkli, piton baskılı, sivri burunlu ortadan direkli zarif formlu ayakkabılar, bu sezon kadınların ayaklarını süslüyor.

Batik’in 2012-2013 sonbahar kış koleksiyonu'nda özellikle “Future”

teması bizlere hayal ve gerçekliğin bir araya geldiği sanal bir labirent sunuyor.

Yeni sezonda Batik ile uzay turumuz başlıyor… Fütürizmi vurgulayan baskılı t-shirt’ler ve çizgili taytlar, siyah beyaz bloklu ve geometrik baskılı elbiseler, modayı zamanın ilerisine taşıyor…

Gwyneth Paltrow, Olivia Wilde, Blake Lively, Kate Bosworth, Jessica Alba, Naomi Watts, Ginnıfer Goodwin, Amanda Seytried'a kadar dünya starlarının ayaklarını süsleyen APERLAI sezonun en

dikkat çekici trendleri arasında yer alıyor... Gizem Bingöl ve Başak Abacı’nın kurmuş olduğu Atelier

55; Dünya moda metropollerinin yeni trend merkezlerinin en güzel örneklerinden biri olmaya aday, Galata’da açılmış olan bir “Concept Store”. Ayrıca Galata’da sergi ve mağazaları gezerken dinlenmek isteyenler için bir de cafesi de mevcut…

Şehirli iş kadınlarının vazgeçilmezi, Ngstyle'da dökümlü kumaşlardan etek ve pantolonlar, peplum bluzlar, deri bluz ve elbiseler, işlemeli trench-coatlar, maxi etekler, hareket özgürlüğü tanıyan jarse kombinleri ve payetli elbiseler, bordo, kırmızı, lacivert, mor, konyak, taba, yeşil, kahverengi, ekru, siyah, bebek mavisi ve pamuk şekeri pembesi Ngstyle’ın cesur renkleriyle buluşuyor.

Doğu ve Batı kültürlerinin harmanlanmış tasarımları

Uzay turu

Piton, vatos ve pony gibi egzotikderilerden tasarımlar

Şehir şıklığı

Page 62: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

ISTANBUL JEWELRY SHOWHALL 1 I 55 - 58 / J 17 - 20

Page 63: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

62

Kazazlık sanatına nasıl başladınız?Babamın dükkanında Osmanlı tesbih kamçısı yapan Abdullah El-tıran usta vardı… Dükkana 10 günde bir tane kamçı getirir, 40-50 kuruşa satardı bize. Biz de 60 kuruşa satardık. Tabi Abdullah amca 10-15 günde bir ancak bir püskül yapabiliyordu ve babam bu parayı peşin olarak ödüyordu. O peşin paranın sevgisiyle Ab-dullah amca daha fazla üretim yapmaya ve bize daha fazla püskül getirmeye başladı. Fakat para o dönemde çok kıymetli… Babam bu sanatı öğrenmemi isteyince Abdullah amcadan ders almaya başladım. Püskül 9 tane ayrı işlemden meydana geliyor. Her biri de ayrı bir düğüm, ayrı bir işlem. Püskülün en zoru top örmek.

Sıra top örmeye geldiğinde bir kere gösterdi ama tamamen de-ğil, sadece başlangıcını… Gerisini benim öğrenmem gerektiğini söyleyerek derslere son verdi. Aylarca uğraştım, öğrenemedim. Kütüphaneden padişahlarımızın kullandıkları tespih toplarını araştırdım. Sonra Abdullah amcanın ördüğü toplardan söke söke çözdüm nasıl yapıldığını.

Bu güne nasıl taşıdınız sanatınızı?Ailece evin içinde 8 kişiyiz. Büyük,küçük hepimiz kazaz sana-tıyla uğraşıyoruz. Kim öğrenmek isterse kapım açık. Para ka-zanmak isteyen ev hanımlarına da mesleği öğretiyorum. Şu anda 53 tane bayan işçim var ve onlarada para almadan öğrettim. Ne yazık ki öğrettiğim bir çok insan kendini usta ilan edip, başkala-rına öğretmediler. Ben kaç yıldır bu işi yapıyorum ama kendime hala “Usta” diyemiyorum; hocalık belgem olduğu halde ben usta değilim!

Telkari ve Kazaz sanatları işlenmesi ve motifleriyle usta-dan ustaya farklılık gösterir. Sizin farkınız ya da imzanız var mı?Benim imzam kalitem. Ben yaptığım her işe 100 yıl garanti ve-riyorum. Benim gibi bu kadar uzun yıl garanti veren başka usta yok. Bugün aldığınız kazaziye ya da telkari hemen kopar. Halbu-ki kazaziye, ne kadar ince işçilik gösterilirse o kadar sağlam olur. Ne yazık ki bazı kazaziye işleri benim adımla satılıyor ve kırılıp dökülenler benim ürünüm olmadığı halde bana getiriliyor. Benim adımı taşıyan bir ürünü anlamaları çok basit. Ben her müşterime kartımı, tarih atarak veririm ki benden aldığı anlaşılsın.

Bildiğimiz kadarıyla Sultanahmet’te, Ramazan aylarında kurulan bu standların oluşumunda siz de vardınız. Anlatır mısınız?2003 yılında AKP Hükümetinin Kültür ve Turizm Bakanı olan Atilla Koç bir genelge yayınladı. İl Kültür Müdürlükleri eski sanat ve zanaat ustalarını Ankara’ya topladı. İlk olarak o yılın Haziran ayında Sulatanahmet meydanında 30-35 tane stand kur-durdu. O günden sonra, Kültür Bakanlığı Türkiye’deki tüm bu esnafları toplayıp, çeşitli illerde sergiler açılmasına vesile oldu. Sonrasında bu etkinlikleri dernekleştirmek istedik. “Nesli Tü-kenen Altın Eller Derneği”ni kurduk. O yıldan sonra bu etkinlik-ler rutin olarak devam etti.

Sürekli yurt dışına giderek sanatımızı tanıtıp, Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunuyorsunuz. Nedir bunun öyküsü?Kazaz Sanatı üzerine; onur belgelerim, ödüllerim var. Ben her ay bir ülkeye bakanlık desteğiyle giderim ve yurt dışında da bir çok ödülüm var. Hatta bana gittiğim ülkelerde vatandaşlık teklifi bile yaparlar. Yalnız şimdiki bakanlardan ricada bulunmak isterim. Kaybolan sanatlarımız ve ustalarımız Atilla Koç zamanında çok canlandırılmıştı. Ama artık yavaş yavaş o etki gitmeye ve daha az şeyler yapılmaya başlandı. Benim gibi ustalar maalesef ticari olarak çok iyi yerlerde değiller. Hatta geçimlerini zor sağlıyorlar. Bu yüzden bakanlarımızın daha çok zanaatkarlara eğilmesini ve daha fazla destek vermelerini bekliyoruz.

Kazaz Sanatı (Kazaziye işi) M.Ö. 2800 yıllarına dayanan, Lidyalılardan Anadolu insanına miras kalan, çok eski bir sanattır. Yaygın bir sanatken unutulmaya yüz tutmuş ve Trabzon’da yapılmaya devam etmiştir. Kazaz Sanatı; 0,08 mikron inceliğinde, 24 ayar Altın veya 1000 ayar Gümüş telin ipek ya da naylon tel üzerine burularak sarılması ile biraz daha kalın ve sağlam tel haline getirilip, sonrasında bu tellerin dikiş iğnesine takılarak çeşitli model örgülü takılar haline getirilmesiyle oluşur. Kaybolan sanatın son kalan ustalarından biri olan Hasan Tabakoğlu ile Sultanahmet’te Ramazan ayında kurulan, “Asırlık Tatlar ve Sanatlar” etkinliğindeki röportajımızı sunuyoruz.

Page 64: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Beklenen Haber

Murat TırpanMurat Gold

Yönetim Kurulu Başkanı

Piyasaların beklediği haber 13 eylül itibariyle geldi. FED açık uçlu QE3’e gideceğini açıkladı

Ağustos ayında-ki Federal Açık Piyasa Komitesi

toplantısından bu yana alınan bilgiler, ekono-mik aktivitenin son aylarda ılımlı bir hızla büyümeye devam et-tiğine işaret ediyor. İstihdamda büyüme

yavaşladı ve işsizlik oranı yüksek seyretmeye devam ediyor. Enflasyon bastırılmış durumda; bununla birlikte altının fiyatı son dönemde arttı.

Maksimum istihdama ve fiyat istikrarına doğru devam eden ilerlemeyi desteklemek için komite, oldukça genişlemeci para politikası duruşunun, ekonomik toparlanma güçlendik-ten sonra da devam etmesini bekliyor.

Özellikle FOMC federal fon faizinin 0-0,25 seviyesinde tutul-masına karar verdi. Federal fon faizi olağanüstü düşük seviye-lerin en azından 2015 ortasına kadar garantili olacağını öngör-düğünü belirtti.

FED in QE3 ile ilgili bilgi verdikten sonra altın fiyatlarının yükselişine devam ettiğini gözlemledik.

Bu bilgiden önce kar satışları ile 1717 ons seviyesine gerile-yen altın hemen akabinde 1776 seviyelerine kadar yükseldi. 1750 seviyesini kolay geçen ons fiyatı artık iyiden iyiye net bir yükseliş baskısı içine girdi. İlk hedef 1800 olarak öngörü-lüyor.

Volatilitenin artacağı günler başladı. Sert hareketlere dikkat etmek gerek.

ON MÜCEVHERAT HRD KAMPANYASINA BÜYÜK İLGİ

ON Mücevherat tarafından kısa bir süre önce başlatılan istenilen her ürüne HRD sertifikası kampanyası büyük

ilgi topladı. ON Mücevherat garantisinin yanında HRD ser-tifikalı mücevher sahibi olmak isteyenler bu fırsattan fay-dalandılar. Bir yandan yaklaşan Ekim fuarına birbirinden iddialı ürün grupları ile hazırlanan ON firması bir taraftan da kampanya ile ilgili çalışmalarını yoğun bir şekilde de-vam ettirmekte. Seçiminizi yapın; HRD sertifikası ile teslim edelim sloganıyla bütünleşen kampanya uzun soluklu bir çalışma…

Mücevher sektöründe bir ilk olarak gerçekleştirilen bu özel kampanyadan ON Mücevherat farkı ile faydalanmak iste-yenlere kalan tek şey mücevherini seçmek…ON Mücevhe-rat firmasını CNR Fuarında Hall 1 F-4549 G-0711 ziyaret edebilirisiniz.

Page 65: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

64

A lman ekolünün mühendislik kapasitesini ve mükem-meliyetçiliğini denizlere taşıyan Hanse Group, spor görünümü, konforla hızın dengeli bütünlüğü ve iç ta-

sarımda da çağdaş “loft” stilinin ön plana çıktığı modelleriyle, farklı ihtiyaç ve isteklere geniş bir yelpazede cevap veriyor. Tüm bu özellikleriyle Hanse, global platformda olduğu gibi bulunduğu tüm ülkelerde de en iyiler arasındaki yerini sağ-lamlaştırıyor. Fuar sezonuna hızlı bir başlangıç yapan Hanse, Türkiye’de bugüne kadarki en iddialı fuar katılımını gerçek-leştirerek, İstanbul Boat Show’da, 385, 415, 445, 495 ve Moody 62 DS modellerini sergiliyor.

Avrupanın en iyi beş teknesinden biri415, yenilenen Hanse serisinde bugüne kadar 700 adet üre-tilen efsanevi Hanse 400’ün yerini aldı ve 2012 yılında yel-kenseverlerle buluşur buluşmaz Avrupa’nın en prestijli ödülü olan European Yacht of The Year’a aday gösterilen 5 tekne-den biri oldu.

Hanse Düzen Bozuyor Liderliğe Oynuyor HANSE 415

VOIR YAŞAM

Global pazardaki en büyük üç üreticiden biri olan Hanse Group; Türkiye’de yeni sezona iddialı bir giriş yapıyor. Alman teknecilik grubu Hanse Group’un Türkiye’deki temsilcisi Trio Deniz, Pendik Marina’da gerçekleştirilen İstanbul Boat Show’a dört Hanse ve bir Moody olmak üzere toplam 5 farklı model ile katılıyor. Farklı istek ve ihtiyaçlara uygun olarak sunulan tekne modelleri ve Avrupa’da yılın en iyi tekneleri arasında gösterilen Hanse 415, Trio Deniz’in standında deniz tutkunlarını bekliyor.

Page 66: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Hanse 415, segmentindeki en hızlı yelkenli olarak konforu performans keyfiyle perçin-liyor. Sürat yapıldığında bile dengesinden ödün vermeyen tekne, zorlu ve değişken ko-şullarda bile güvenli bir seyir yapılmasını sağ-lıyor. Kolay kullanımı sayesinde tek başınay-ken de deniz seyrinden çok daha fazla keyif alınmasını sağlayan teknenin self-tacking (kendinden tramolalı) jib’i, alman sistemi ana yelken iskotası gibi özellikleri deniz tutkusunu kimseyle paylaşmak istemeyen yelkencilerin hayallerini gerçekleştiriyor. Kendi sınıfının en geniş teknelerinden biri olan 415, Hanse’nin öncüsü olduğu self-tacking ön yelkeni, ge-niş havuzluk alanı, salona giriş merdiveninin rahatlığı, tüm mandarlarının dümen mahalin-den kullanılacak şekilde tasarlanmış olması ve sınıfının en büyük yüzme platformu ile fark yaratıyor. Ayrıca tasarımdaki kişiselleştirme opsiyonlarının çokluğuyla seri üretimde haute couture’ü mümkün kılıyor.Modern ve elegan tasarımı, fonksiyonelliğe uygun olarak düşünülen akıllı ışık yönetimi, iç tarafta yer alan masa olarak ya da otur-ma grubunun bir parçası olarak kullanılabilen hareketli modülü, dümendeyken telefon ve benzeri eşyaların konabileceği su geçirme-yen saklama alanı gibi detayları da teknedeki yaşamı kolaylaştırıyor.

HANSE 385

65

Page 67: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

66

Günümüze Yeni bir Myras!

Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda tarihi MÖ 11 bin yılla-rına uzanan Göbeklitepe Mimarisi, Atasay “Myras Göbeklitepe”

koleksiyonuna esin kaynağı oldu. Dünyanın en eski mimari alanları, taş yapıtları ve tapınakları ile bilinen Göbeklitepe mimarisinden esin-lenerek hazırlanan “Göbeklitepe” koleksiyonunun göz alıcı parçaların-dan madalyon kolye, kadınları hikayesi ve mükemmel işçiliği ile büyü-leyecek. “Göbekli Tepe” koleksiyonu Atasay Tasarım Ekibi tarafından ModTasarımcısı Özlem Süer ile Arkeolog Editör Nezih Başgelen’in danışmanlığında ve Özgül Sokullu koordinatörlüğünde hazırlandı. Yeni sezonda kültürel değerleri kendini ifade etmede araç olarak se-çen ve ince zevki olan kadınların tercihi madalyon kolye, mücevherle farklılaşmak isteyenlerin tercihi olacak.

“Forum Fashion Week” Başlıyor!

Forum Fashion Week, bu yıl 5 – 6 – 7 Ekim tarihlerinde ilk defa Türkiye’deki tüm Forum Alışveriş Merkezleri’nde moda ve alışveriş tutkunlarına çok özel anlar

yaşatacak. Androjen tarzıyla moda dünyasında fırtınalar estiren kadın görünümlü erkek model Andrej Pejic ve dünyanın en seksi modelleri arasında yer alan Joanna Krupa, Forum Fashion Week kapsamında İstanbul’a gelecek. Türkiye’de alışveriş merkezi kavramını değiştiren Forum Alışveriş Merkezleri, Forum Fashion Week ile 5-6-7 Ekim tarihleri arasında modanın nabzını tutacak. Tüm Türkiye’de aynı anda düzenlenecek Forum Fashion Week ile ziyaretçiler moda ve tasarım dolu günler geçirecek. Eğlence dolu 3 güne hazır olun.

VOIR GÜNCEL

Dünyanın ilk GPS Solar Saati

Zaman dilimlerini anlayan bir saat… Gezegenin neresinde olursanız olun doğru saati aramak nihayet sona erdi. Seiko, kendi çatısı

altında patentli, düşük enerji tüketimli GPS alıcısını geliştirerek, GPS uydularının global ağını kullanarak GPS sinyallerini alan ve zaman di-limlerini, saati ve takvimi belirleyen saati yarattı. Saat, dünyadaki 39 ayrı saat dilimini algılayabiliyor. Bu çığır açan yeni saatin ismi Astron. 1969’da sunulan dünyanın ilk quartz kol saatinin ismi ile anılan Seiko Astron, saat yapım teknolojisinde yeni bir çağ açıyor. Seiko Astron, Ekim ayında tüm dünya ile aynı anda ülkemizde satışa sunulacak. Bu saat, şimdiye kadar üretilen en akıllı saat olabilir mi?

Page 68: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 69: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Barış Bey iş hayatına ne zaman atıldı-nız?1984 yılında kuyumcu tamircisinde çırak olarak başladım. 2000 yılın başlarına kadar aynı firmada tamirci olarak çalıştım. 2000 yılından sonra önce 14 ayar altın çanta işine başladık. 2005’de Sina Montür’ü kurduk.

Sina Montür sektöre nasıl bir hizmet veriyor?Sina Montür olarak sektöre girdiğimiz ilk yıllarda önce ağırlıklı olarak tek taş ve al-yans ile uğraştık. 2006’nın sonlarında farklı tek taşlar yapmak istedik. Klasik tek taşla-rı Türkiye pazarına uyarlamaya çalıştık. O dönemin ihtiyacına göre bazı ürünleri gram olarak daha hafif, bazı ürünleri de daha fan-tezileştirerek iyi bir ivme yakaladık. Müş-terilerimizin talepleri doğrultusunda farklı model seçenekleri geliştirdik. Şu anda eli-mizde çok ciddi bir fantezi ve tek taş alyans serimiz var. Özellikle tek taş alyans konu-sunda Türkiye pazarında çok iddialıyız. 14

68

Sektöre 1984’de tamirci çırağı olarak giren Barış Lek, 16 yılın ardından kendi ayakları üzerinde durma vaktinin geldiğine karar verir. Önce 14 ayar çanta işine başlar. Ardından 2005’de Sina Montür’ü kurar. Kısa sürede büyüyen firma tek taş ve alyansta yarattığı çeşitlilikle hem müşterilerinin beğenisini kazanır hem de sektöre kendini ispat eder.

Her Zaman Yenilikçi,Her Zaman Farklı

Page 70: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

ayar altın işini de bırakmadık. İki katlı ofisimizin alt katında bir ekibimiz var. Onlar altın işine devam ediyor.

Müşterileriniz size nasıl ulaşıyor?Mağaza olarak sadece İstanbul’dayız. Eğer perakendeci olsay-dık farklı yerlerde şube açmayı düşünürdük. Ama toptancı ol-duğumuz için buna ihtiyaç duymadık. Zaten ekiplerimiz bütün Anadolu’yu gezerek müşterilerimize ulaşıyor.

Tasarım ekibiniz var mı?Çok yetenekli kişilerden oluşan bir tasarım ekibimiz var. Ancak biz sadece kendi ekibimize bağlı kalmıyoruz. Tasarım ekibimiz aynı zamanda dışarıda profesyonelleşmiş kişilerle birlikte çalı-şıyorlar. Kişinin okuldan mezun olup ben tasarımcıyım diyerek size gelmesi artık yeterli olmuyor. Bunun yanında uzun süre mesleki tecrübesi olan kişilerle çalışmak marka açısından daha verimli oluyor. Biz de bu yüzden sadece profesyonel olarak bu işi yapan, sadece yeni modeller üreten, yeni çizimler yapan ki-şilerle çalışıyoruz.

Tasarımlarınız nasıl ortaya çıkıyor?Bunu iki bölüme ayırabiliriz. Birinci bölümü çok kolay. Biz müşterimizin ne istediğini biliyoruz. Bu konuda profesyoneliz. Hangi ürünün, hangi hatlarla çıkartıldığı zaman başarılı olacağı-nı biliyoruz. İkinci bölüm ise yeni bir şeyler üretmek. Biz yeni ürünler yapıp, müşteriye beğendirmek istiyoruz. Asıl önemli olan bu. Tabi bu da uzun bir süre alıyor. Çünkü tasarladığınız bir model, makineden bizim hayal ettiğimiz gibi çıkmayabiliyor. Be-ğenmediğimiz bir ürünü de müşterilerimize sunmuyoruz. Ki-şiye özel tasarımlarımız da oluyor. Müşterimiz bize gelip nasıl bir ürün istediğini anlatıyor biz de onu çizip hayata geçiriyoruz.

Markanızı tanıtmak adına yaptığınız çalışmalardan bah-seder misiniz?Açıkçası reklam çalışmaları konusunda bir yıldır zayıf kaldık. Yurt dışındaki fuarlarda yaptığımız küçük broşürler var. Bu bro-şürleri ülkelerdeki esnaflara dağıtıyoruz. Yurt içinde ise sektö-rel dergilere reklam veriyoruz.

Takı tercihleri ülkeden ülkeye değişiyor mu?Ülkeden ülkeye tercihler değişiyor tabi. Hatta bir ülkede ilden ile bile tercihler farklılaşıyor. Yaklaşık 21 ülkede bulundum. Hepsi birbirinden farklı. Biz de iş yaptığımız ülkelerin tercihle-rine göre üretim yapıyoruz.

Hangi ülkelerle çalışma yapıyorsunuz?Ağırlıklı olarak Kuzey Afrika ve Orta Asya ile çalışıyoruz. Avru-pa’da özellikle Almanya’da müşterilerimiz çoğunlukta. Bu ağı-mızı genişletmek için de yurt dışı fuarlarında yerimizi alıyoruz.

Sina Montür olarak gelecek planlarınız neler?Biz müşterilerimize ürünlerinizi komple üretelim diyoruz. Montürü bizden, taşı farklı bir yerden alıp, mıhlamasını cilasını farklı yerde yapmayın diyoruz. Bununla alakalı ciddi çalışmaları-mız var. Atölyemizi büyüttük. Bu aynı zamanda müşterilerimiz açısından da ekonomik avantajlar sağlıyor.

Page 71: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

70

VOIR HABER

Türkiye’nin yenilikçi yüzü Nadir Metal’den yine bir ilk, Nadir Rhodium…Türkiye'nin yüksek saflıktaki metalik rodyumdan çıkılarak kullanıma hazır ilk rodyum kaplama çözeltisi Nadir Rhodium, yüksek dağıtım gücü, yüksek parlaklık, yüksek beyazlık...

YENİLİKÇİ MARKADAN YENİ ÜRÜN

T ürk kuyum sektörüne yenilikçi yüzüyle her zaman ilkleri yaşatan Nadir Metal’den yeni bir ürün, Nadir Rhodium. Türkiye’de ilk olarak; yüksek saflıktaki

metalik rodyumdan, kullanıma hazır rodyum kaplama çö-zeltisi üretimi gerçekleştiren Nadir, bu sayede rodaj işlemi için tamamıyla yerli bir ürünü sektöre kazandırmış oluyor. Bugüne kadar ulaşılmış tecrübe ve bilgi birikiminin yanın-da büyük bir AR-GE ve teknoloji yatırımıyla sektöre arz olan Nadir, Rhodium N1, Rhodium N2 ve Rhodium Pen olarak üç farklı ürün çeşidi ile mevcut yabancı egemenliği-ne de son veriyor. Yüksek dağıtım gücü, yüksek parlaklık ve yüksek beyazlığı ile kuyum sektöründe son derece id-dialı bir yer edinmeye hazırlanan Nadir, bu sayede sektöre verdiği hizmetlere bir yenisini daha eklemiş oluyor.Türkiye’de var olan diğer markalar, yurt dışından konsant-re kaplama çözeltisini sulandırarak yurt içinde satarken Nadir, yeni ürünü Nadir Rhodium’u yüksek teknolojisi sayesinde tüm prosesleri kendi bünyesinde, kendi tesisle-rinde gerçekleştirerek üretiyor ve nihai ürün olarak sek-töre sunuyor. Bugüne kadar sunduğu tüm ürün ve hizmetlerde olduğu gibi yine kusursuz, yurt dışında markalaşmış ürünlere al-ternatif olabilecek, dünya standartlarında bir ürün yarat-ma gayretiyle yola çıkan Nadir, yurt dışı pazarına da yakın zamanda açılmayı hedefliyor. Türkiye’de ve yurt dışında gramlık altın sektöründe yakaladığı başarıyı, yeni ürünüy-le de yakalamayı amaçlıyor.

Page 72: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 73: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

72

Park Bravo

gimora.com

VOIR TREND

Guess

Cloves Şıklığı!

Askeri etkiMango’nun yeni sonbahar-kış 2012 sezonunda net hatlara dahil edilmiş ayrıntılarla birlikte belirgin bir askeri etki göze çarpıyor. Öne çıkan özellikler arasında askeri motifli butonlar ve vatkalı giysiler yer alıyor. Bunların tümü, hakinin nötr tonlara dönüşen farklı renklerini içeren bir renk paletinde sunulmakta. Ayrıca, özellikle hacimli manşetler ve bel kısmına vurgu yapacak şekilde yeni hacimler sunan mimari formların da açık bir etkisi mevcut.

80’lerin modası “Diskotek” So Chictasarımlarında!

Page 74: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 75: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

İlgili yönetmelik taslağı ile 1/11/2006 tarihli ve 26333 sayı-lı Resmi Gazete’de yayımlanan bankaların kıymetli maden alım satımına ve alacaklarından dolayı edindikleri emtia ve gayrimenkullerin elden çıkarılmasına ilişkin usul ve esaslar

hakkında yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının “Banka-lar, Kıymetli Madenler Borsalarında işlem gören veya standart-ları ve nitelikleri Hazine Müsteşarlığı veya İstanbul Altın Bor-sası tarafından belirlenen ya da bu standartlara ve niteliklere uygunluğu bakımından, üretildikleri rafineriler itibarıyla kabul edilebilirlikleri İstanbul Altın Borsasınca teyit edilen kıymetli madenler ile standartları ve nitelikleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin 08/08/1951 tarihli ve 1738 sayılı Kararı ile belirlenen Cumhuriyet altın sikkeleri ile ziynet altınlarının alım ve satımı ile Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarında işlem gören ve stan-dart ve nitelikleri yetkili merciler tarafından belirlenen kıymetli madenleri esas alan sözleşmelerin alım ve satımını yapabilirler” şeklinde değiştirilmesi düşünülmektedir.

Taslak yürürlüğe girerse bankalar, Kıymetli Madenler Borsala-rında işlem gören veya standartları ve nitelikleri Hazine Müste-şarlığı veya İstanbul Altın Borsası tarafından belirlenen ya da bu standartlara ve niteliklere uygunluğu bakımından, üretildikleri rafineriler itibarıyla kabul edilebilirlikleri İstanbul Altın Borsa-sı’nca teyit edilen kıymetli madenlerin alım satımını yapabilme yetkisine sahip olacaklardır.

Yine bankalar, standartları ve nitelikleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 8 Ağustos 1951 tarihli ve 1738 sayılı kararı ile be-lirlenen Cumhuriyet Altın Sikkeleri ile ziynet altınlarının alım ve satımı ile vadeli işlem ve opsiyon borsalarında işlem gören, standart ve nitelikleri yetkili merciler tarafından belirlenen kıymetli madenleri esas alan sözleşmelerin alım ve satımını da gerçekleştirebileceklerdir.

Bir başka ifade ile BDDK’nın hazırladığı taslağın yürürlüğe gir-mesi ile birlikte bankalara da aynı kuyumcular gibi ziynet eşyası alıp satma yetkisi ve izni verilmektedir. Bunun anlamı bankalar

Av.Hamdi ÇiyiltepeRize Kuyumcular Derneği Hukuk Danışmanı

da artık Cumhuriyet Altını ve küçük altın gibi yatırım araçlarını alıp satabileceklerdir.

Yeni taslak ile birlikte kuyumculuk sektörü bankalar gibi güçlü sermayeye sahip yeni rakiplerle karşı karşıya kalacak olup bu durumun sektöre vereceği zararın ne olacağı ise izahtan vares-tedir.

Son günlerde ki bu gelişme uzun zamandır çalışmaları yürütü-len “Türkiye Kuyumcular Birliği Kanun Tasarısı” nın ne kadar önemli olduğunu ve kanun taslağının yürürlüğe girebilmesi için çalışmalarımızın hızlandırılması gerektiğini bir kez daha sektö-rümüze hatırlatmıştır.

Gelişmeler göstermektedirki kuyumculuk sektörü kendi mes-leki örgütlenmesi yapmaz ve mesleğini bir kanunla koruma al-tına almazsa asli işi kuyumculuk olmayanlar da sektöre girecek ve maalesef sektör sürdürülebilirliğini yitirecektir. Zira kuyum-cuların bankalar gibi güçlü sermayeye sahip kuruluşlarla reka-bet etmeleri pratikte mümkün değildir.

Sonuç olarak; sektörde yaşanan sıkıntıların giderilmesi, sektö-rümüzün korunabilmesi için “Türkiye Kuyumcular, Sarraflar Ve Mücevherciler Odaları Birliği Kanun Tasarısının” bir an önce yasalaşması amacıyla tüm oda ve derneklerimizin güçbirliği yaparak çalışması gerekmektedir. Aksi halde, üzülerek ifade etmek gerekir ki kuyumculuk sektörünü zor günler beklemek-tedir.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun BANKALARA ALTIN ALIP SATMA

Yetkisi Veren Yeni Taslağının Değerlendirilmesi

Kaynakça:http://www.altin.net/altin/haberleri/143/bddk-ve-bankalara-altin-satma-tasarisi.htmlhttp://ekonomi.haberturk.com/finans-borsa/haber/771464-bankalara-altin-kolaylikhttp://www.platinhaber.com/babacandan-bankalara-altin-destek--62931h.htmhttp://www.e-sirket.com/bddk-nin-bankalarin-altin-alim-sati-haber-8859.htmhttp://www.bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/Mevzuat/Duzenleme_Taslaklari/11190yonet-melik_degisiklik_onerisi.pdf

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) internet sitesinde 2708/2012 tarihinde “Bankaların Kıymetli Maden Alım Satımına ve Alacaklarından Dolayı Edindikleri Emtia ve Gayrimenkullerin Elden Çıkarılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” taslağı yayımlanmıştır.

74

Page 76: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

NarTarihi yarımadada şık bir esnaf lokantası…

Nar, İstanbul’un yeni gurme lokantası. Tarihi yarımadada yer alan Nuruosmaniye'deki Armaggan Mağazası'nın 5. katında bulunan Nar, gastronomi uzmanı Vedat Başaran imzasını taşıyor. Başaran’nın deyimiyle burası şık bir esnaf lokantası. Her şey günlük ve tamamen doğal ürünlerden oluşuyor. Mevsimi olmayan bir yiyeceği yemeniz söz konusu bile değil. Nar’da ayrıca Türk kültürüne ait unutulmaya yüz tutmuş lezzetler Vedat Başaran sayesinde tekrar gün yüzüne çıkıyor. Siz de kaliteli ve taze ürünlerden oluşan bu yemeklerin tadına bakmak isterseniz Armaggan’ı es geçmeyin.

VOIR MEKAN

75

Page 77: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Vedat Bey futbolcu olarak başlayıp, gastronomi ile devam eden bir kariyeriniz var. Bu geçiş nasıl oldu?Bir yandan futbol oynarken bir yandan da eğitimime devam edi-yordum. Uludağ Üniversitesi Otelcilik ve Turizm Yüksek Okulu mezunuyum. Ancak üniversiteyi bitirdikten sonra sakatlandım ve futbolu bırakmak zorunda kaldım. Babam da yiyecek işiyle uğ-raşıyordu. Şarküterisi ve manavı vardı. Ben de bu yönde eğitim almaya karar verdim. O zamanlar Türkiye’de mutfakla ilgili eği-tim alanları pek yoktu. Hem yabancı dilimi geliştirmek hem de gastronomi eğitimi almak üzere İngiltere’ye gittim. Yemek yap-mak, yemeğin sosyolojisi ve kültürüyle ilgilenmek eskiden beri benim için bir yaşam tarzı. Bu alanda da yapılması gerekenleri

yapmak, dünya gastronomisine katılacak olan değerleri ortaya çı-karabilmek adına; ülkemin gastronomi kültürü hakkındaki farkın-dalığıyla ilgili çalışmalar yaptım. İstanbul’a geldiğim 1987’den bu yana önemli bir zaman dilimi içinde, özellikle Türk gastronomi-sinin bütün alanlarıyla ilgilendim. Tarihini inceledim, tercümeler yaptım, uygulamalar yaptım, bunlarla ilgili restoranlar açtım, kon-septler kurdum. Dünyanın her tarafında da seminerler verdim, vermeye de devam ediyorum.

Nar restoran ne zaman açıldı? Neden Nar?Nar’ ı geçen senenin Haziran ayının başında açtık. Bu konsept de yine kendi hayatımda yaptığım çalışmaların içinde farklı bir şeydir. Nar lokantası zaten “Nar Gourmet” in ortaya çıkardığı bir eser. Nar Gourmet de sağlıklı gıdalar üreten, geleneksel gıdaların sağlıklı şekilde üretilmesini sağlayan, geleneksel tekniklerin de-vamını sağlayan bir proje. Nar Restoran bu projenin dışa vurumu olarak da değerlendirilebilir. Nar ismi ise doğal ve bölgesel anla-mına gelen natural & regional’ın baş harflerinin birleşmesinden meydana gelmektedir.

Mutfağınızdan bahseder misiniz?Bizim menü kartımızın ilk sayfasını okuduğunuz zaman ora-da bir manifestomuz var. Bu manifesto birçok şeyi ifade ediyor. Bu manifestonun ışığı altında kullandığımız, yaptığımız her şey Türklerin bir kültür olarak meydana getirdiği değerlerden oluşur. Bu değerler Orta Asya’dan başlamış, Selçuklular ile Osmanlı ve Cumhuriyete kadar gelmiştir. İşte bu sürenin içinde atalarımızın dolaştığı topraklardaki ayak izleri, aslında Nar lokantasının sun-maya çalıştığı yemeklerin toplamıdır. Bu nedenle mutfağımızda biz sadece saray mutfağını, İstanbul mutfağını veya bölgesel mut-fakları ayrı ayrı sunmuyoruz; belli bir konseptin içinde topluyo-ruz. Mevsimine uygun ürünler kullanıyoruz. Amacımız müşteri-lerimize yemek yedikleri zaman yaşadıkları mevsimin neye ait olduğunu, hangi döneme ait olduğunu ve yaşadıkları mevsimin neleri sunduğunu göstermek. Yani bugün yeni doğan bir çocuk patlıcanın, salatalığın, çileğin hangi mevsime ait olduğunu bilmez. Batı daha da felakettir bu konuda. Çünkü iklimleri müsait olma-dığı için ithal ürünlerle beslenirler. Bizim de hedefimiz ülkemizin bu durumlara düşmesini engellemek. Bu nedenle bizim yemek-lerimiz ev yemeği olabilir, eski bir restoran yemeği olabilir, sa-ray yemeği olabilir ama mutlak suretle mevsimlik taze sebze ve meyvelerden yapılır.

Nar çok şık bir mekan ama siz esnaf lokantası diye tanım-lıyorsunuz. Biraz açar mısınız?Esnaf lokantasının genel prensipleri vardır. Esnaf lokantası in-sana yakın bir konseptir. İnsanı reddeden, insanı dışlayan, insanı kendi statüsüyle boğan bir konsept değildir. Esnaf lokantasının bizim ülkemizdeki algısının bu olduğunu kabul ederek biz yine aynı sıcaklıkla ve esnaf lokantasının değerlerini koruyarak sağla-yabileceğimiz en yüksek medeni standartları sağlıyoruz. Bir lo-kantanın olmazsa olmazı fiyatlar uygun olacak, yemekler lezzetli olacak ama mutlaka fiziksel şartları da düzgün olacaktır. Dolayı-sıyla benim esnaf lokantasından kastım hem yemekleriyle hem de davranışıyla kucaklayan bir işletme…

Müşteri profilinizden bahseder misiniz?Burası aslında mücevher dünyasının kalbi. Hem üretimin hem tasarımın hem de satışın yapıldığı böyle bir yeri dünyada bulmak çok kolay bir şey değil. Her kategoride çalışan insanın bir arada yaşadığı bir yerden bahsediyoruz. İstanbul’un insanları geliyor, Türkiye’nin insanları geliyor, bir de dünyanın insanları geliyor. Firma sahipleri, firma tasarımcıları, firmanın üst düzey yönetici-

VOIR MEKAN

76

Page 78: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

77

Bir de doğal ürünlerin uluslararası alanda pazarlandığı Nar Gourmet var. Bundan bah-

seder misiniz?Bizim Dudullu’da reçelhanemiz ve lokum, şeker ima-

lathanemiz var. Bunun bir kısmı da bir kat aşağımızda bulunan YESAM’da taze taze yapılır. Buraya gelen insanlar lokumun, şe-kerin ne olduğunu görür. Onlar da doğal ve katkısızdır. Nar Gour-met’in olmazsa olmazı doğallıktır. Bizde makine üretimi yoktur. Her şey el üretimidir. Ürünler Anadolu’dan toplanır seçilir. Gıda mühendislerinin kontrolündedir. Reçel yapılırken evdeki yapılan tencerelerle yapılır. Kolaya kaçmıyoruz. Zamanla büyük otellerin tercihi olmaya başladık. Diğer önemli nokta bunu çağdaş modern tasarımlarla paketleyebilmek, hijyenik ortamlarda saklayabilmek ve satabilmek. Türkiye genelinde 200’e yakın önemli şarküte-rilerde marketlerde ürünlerimiz satılıyor. Online satışımız var. İstinye’de bütün ürünlerimizi gösterdiğimiz bir dükkanımız var. Bir de Armaggan’ın giriş katında var.

Nar aynı zamanda birçok etkinliğe ve Sivil Toplum Kuru-luşları’nın toplantılarına da ev sahipliği yapıyor. Bundan bahseder misiniz?Burası bir müze mağaza konumunda. Konsepte baktığınızda bina-nın içindeki eserlerden duvardaki tablolara kadar burası bir kül-tür merkezini de ifade edebilir. Üçüncü katta böyle bir galerimiz var zaten. Bu galerimizde de senede dört defa önemli sergiler yapıyoruz. Toplantı salonlarımız var. Buradaki birçok önemli fir-ma, burayı bir toplantı salonu olarak kullanabiliyor. Ayrıca burası şarapçıların tadım merkezi haline geldi. Yurt dışından birçok aşçı bizimle çalışmaya geliyor. YESAM’da çalışıyor, denemeler yapı-yor, kendi ülkesinde uyguluyor.

leri ve zaman zaman da çalışanları geliyor. Aynı zamanda Kapalıçarşı’yı ziyaret eden insanlar ve turistler geliyor. Ama beni en çok mutlu eden kendi insanlarımızın gelmesi. Kültürlü, görgülü insan kalitesi var burada. Kadınlar burada gün bile yapabilir, evlerindeki rahat ortamı burada bulabilir.

Nar’da en çok hangi yemekler tercih ediliyor?Müşterilerimize baktığımızda sürekli yedikleri bir yemek yok. Burada her gün 3-4 çeşit çorba çıkar. Gelen müşterimiz her gün farklı bir çorba içebilir. Biz zaten müşterilerimizin her gün ke-mikleşmiş yemeklere yönelmesini istemiyoruz, farklı yemekler yemesini istiyoruz. Biz yemek reçetemizi genişletmek için uğ-raşıyoruz. Zaten etrafta, her gün hemen hemen aynı yemekleri çıkartan lokantalar var. Biz herkesin yaptığını yapmak istemiyo-ruz. Biz olmayanı yapalım, olanlarla yarışmayalım, insanlar seçe-nek şansı bulsun istiyoruz. Bir de yüzde yüz doğal hiçbir katkı maddesi içermeyen ürünlerden oluşan yemeklerimizi müşteri-lerimize sunuyoruz.

Nar bünyesinde bulunan Yemek Sanatları Merkezi’nin ku-ruluş amacı nedir? YESAM bir okul değil bir araştırma merkezi. Çağlar boyunca Türklerin yaşadıkları coğrafyalarda oluşturdukları, unutulmuş ve unutulmaya yüz tutmuş yeme-içme kültür mirasının araştı-rılmasını ve kayıt altına alınmasını amaçlamakta. Biz belirli ara-lıklarla bir bölge seçiyoruz, o bölgenin yemeklerini ve kültürünü tanıtıyoruz. Peki kimler geliyor? Mutlaka isteriz ki turizm okul-larındaki öğrenciler olsun. Hobi meraklıları, kültür meraklıları; mutlaka restoran, otelciler ve basın olsun. Mesela bu ay sonunda Sefarat mutfağını işleyeceğiz.

Page 79: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

78

VOIR GÜNCEL

Atık Pilleri Atmayın!

Çevreye ve doğanın korunmasına duyarlı Nacar, atık pillerin toplana-rak ekonomiye yeniden kazandırılabilmesi için çalışıyor. Köklü tarihi

ile değerli saat üreticilerinden olan marka, Türkiye’de var olan tüm ba-yileri ve Konyalı Saat Mağazaları aracılığı ile hem saat hem de diğer atık pilleri, doğaya ulaşmadan geri dönüşüme kazandıracak. Saat modasının öncü ismi Nacar, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından atık pillerin ayrı toplanması, taşınması, depolanması ve bertarafında yet-kilendirilmiş tek kuruluş olan “Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Der-neği” ile çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak, çevre kirlenmesini önlemek ve Türkiye’de bu ürünlerin alıcı ortamı olan etkilerini asgariye indirebilmek amacıyla atık pillerin toplanmasına destek oluyor.Atık pillerin geri dönüşümü hem insan ve çevre sağlığı hem de ekono-mik açıdan önemli bir unsur. Atık pillerin içerisindeki kimyasal maddele-rin çöp depolama alanlarında yeraltı sularına ve toprağa karışarak kirlilik yaratması ise doğaya ve çevreye zarar veriyor. Atık pillerin geri kazanımı yoluyla doğal kaynakların verimli kullanımını artırmak için atık pillerin top-lanmasına artık siz de destek olabilirsiniz.

Toçev Çocukları, Yarınlarını Pelikan ile Çiziyor!

ÇYazı, tasarım, okul, üniversite, hobi ve ofis gereçleri ile ço-cuktan yetişkin kullanımına kadar kaliteli ürünler sunan Pe-

likan, 2012-2013 eğitim öğretim yılında TOÇEV çocuklarının tüm kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladı. 174 yıllık geçmişiyle Pelikan, dünyanın en eski ticari markala-rından biri olma özelliğini taşıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde bilinen ve tercih edilen Pelikan, sosyal sorumluluk projelerine verdiği desteğe bir yenisini daha ekledi ve TOÇEV çocukları-nın, 2012- 2013 eğitim öğretim yılı boyunca kullanacakları tüm kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladı. Okumak isteyen ancak ailesinin maddi yetersizliği nedeniy-le okuyamayan ya da çalışmak zorunda kalan çocuklarımıza tüm eğitim hayatları boyunca maddi ve manevi destek veren TOÇEV işbirliği ile Pelikan çocuklarımızın okullarına yeni umut-larla başlamasına imkan sağladı. Eğitim alanında yaptığı sosyal sorumluluk projeleriyle bilinen Pelikan, kalem, kalemtıraş, silgi, kuru boya, pastel boya ve sulu boyadan oluşan toplam 3386 adet kırtasiye ihtiyacını ilkokul, ortaokul, lise seviyesindeki TO-ÇEV çocuklarına armağan etti.Çocuklarımızın her türlü kırtasiye ihtiyacını karşılayan Pelikan, hayallerini çizeceği renkli boyaları, hayatına yön verecek olan eğitim günlerini Pelikan kalitesi ile geçirmelerini sağlıyor. TO-ÇEV’e bağışlanan kırtasiye gereçleri ile yarınlarımız olan çocuk-larımız geleceklerini Pelikan kalemleri ile çizecekler.

Page 80: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 81: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

80

Sonbaharı Sanatla Değerlendirip Doğayla BütünleşinCam Ocağı Vakfı; Ekim ayı boyunca ger-

çekleşecek haftasonu atölyelerinin yanı sıra; Pilar Aldana Mendez, ince işçilikle ya-pılmış mücevher görünümündeki eserleriyle ünlü Kate Fowle Meleney ve çocuk atölyerini sanatseverlere açıyor.Özellikle çocuklar için eşi bulunmaz bir dene-yim sunan Cam Ocağı Vakfı, haftasonu atöl-yelerinde boncuk füzyon ve cam üfleme gibi aktiviteleri öğretiyor. Ayrıca okul gezilerine de açık olan Vakıf; muhteşem doğası ve 20.000 m2 alana yayılı mekanında çocukları ağırlama-yı, onları cam sanatıyla tanıştırmayı heyecanla bekliyor.Şehrin kaosundan kaçmak, haftasonlarını Riva Nehri kıyısına kurulmuş bu muhteşem tesiste doğayla bütünleşerek geçirmek iste-yenler için de Cam Ocağı Vakfı, hem başka bir yerde bulunamayacak bir sanat deneyimi hem de kısa bir Ekim tatili imkanı sunuyor.

Rize’nin İncisi

Sımsıcak sohbetlerin baş tacı çay… Buram buram aroması ile du-manı üstünde tüter. Kimi hararetten, kimi ısınmak için, yegane

içilendir. Geçmişi yüzyıllara dayanan çay, Türk kültürümüzün olmazsa olmaz içeceği. Aileleri bir araya toplayan, sohbetlerin vazgeçilmezidir. Farklı kültürlerde, farklı şekillerde tüketilen çay ülkemizde en çok Ri-ze’de yetiştirilip, dünya pazarına sunuluyor. Rize için o kadar önemli ki Kaçkar Gold esin aldığı çay yapraklarını takılarında kullanmaya karar vermiş. “Rizenin İncisi” adıyla çıkardığı koleksiyonu, şıklığı ve modernliği ile Rize’yi temsil niteliğinde…

FCUK, Adını Bileklere Taşıyor

Sonbahara uygun tasarımlarıyla dikkat çeken FCUK, kahverengi saatlerinde marka ismini de yeniden yorumluyor. Yuvarlak çelik

kasa ve deri kayışlı saatlerde sadelik ön planda tutuluyor. 4-7 Ekim 2012 tarihleri arasında mücevher ve saat endüstrisi, sek-törün en önemli etkinliği olan İstanbul Mücevher fuarında 35. kez bir araya gelecek. 2005 yılından bu yana dünya markalarını Türk tüketi-cisiyle buluşturmaya devam eden Sezgin Saat de takı ve saat sektö-rünün en büyüğü olan fuara damga vuracak.

VOIR GÜNCEL

Page 82: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 83: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 84: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 85: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Kültürel mirasımızın korunması ve tanıtılması için çalış-malarını yürüten Bilkent Kültür Girişimi (BKG), Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun kaleme aldığı “Osmanlı Saray Mücevheri – Mücevher Üzerinden Tarihi Okumak” kitabını tarih severlerin beğenisine sundu. 16 yıllık bi-

limsel bir araştırmanın ürünü olan bu kitapta İrepoğlu, mimari ve sanat tarihi bilgi birikimi ile yazarlık deneyimini buluşturuyor. Kitapta, 600 yıl sürmüş bir imparatorluğun göz kamaştıran mü-cevher eşyaları ve mücevher takıları, kendilerine özgü tarihleri, ayrıntıları, anlamları ve kullanımları aktarılıyor. Diğer taraftan mücevherin yüzyıllar içindeki gelişim ve değişimine paralel ola-rak imparatorluğun tarih sahnesindeki yeri de bu kitapta gözler önüne seriliyor.İrepoğlu Bilkent Kültür Girişimi Yayınlarından çıkan kitabı ile ilgili olarak tarihe, merceğine yüzyılları simgeleyen mücevher-lerin yerleştirildiği bir zaman dürbününden baktığını ve dönemin en parlak aynası olan mücevherleri dile getirerek tarihin akışını anlattığını söylüyor. İrepoğlu ayrıca padişahın hazinesiyle, değerli taşların anlamlarıyla, geleneklerle, göz kamaştıran tasarımlarla ve kullanım ayrıntılarıyla bu kitabı okuyucularına sunduğunu be-lirtiyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu kitapta altın çiçek yuvalı zümrütler, yakutlar, firuzelerle yüklü tüm bu mücevherleri ayrıntılarıyla izlerken, onları esas çekici kılanın, yüklenen anlam-lar olduğunu da belgeleriyle okuyacaksınız.”

Kitabında, tarihin mücevher üzerinden okunabileceğini ortaya koyan İrepoğlu, birçok çarpıcı örneği de okuyucularına sunuyor. Bu örnekler arasında; • Yavuz Sultan Selim’in firuzeli yakutlu hançerinin necef kabza-sındaki “İran fatihi” ve “Mülkün sahibi” yazıları ve ebced hesa-bıyla Allah sözcüğünün rakam değerlerini ve 920 (1514) tarihini vererek Çaldıran Zaferi’ne işaret eden harfler,• Sultan III. Mehmed’in validesi Safiye Sultan ile Kraliçe I. Eliza-beth’in birlerine yolladıkları mücevher armağanların listesi,• Rus Çarı’na yollanan ve Osmanlı kuyumculuğunun dışa açılışı olarak görülebilecek mücevherler,•İktidar simgesi, güç simgesi, yeni padişahın tahta çıkışında mut-laka takılması gereken, padişahın başında olmasa da bir alayın ba-şında onu temsilen geçirilen, cenazesinde tabutunun başına ta-kılan, türbesinde sandukasını bezeyen sorguç kavramının çeşitli açılımları yer alıyor.

Mimar, sanat tarihçisi ve tarihi roman yazarı Gül İrepoğlu’nun yeni kitabı “Osmanlı Saray Mücevheri - Mücevher Üzerinden Tarihi Okumak” tarihe mücevherler aracılığıyla ışık tutuyor.

Tarihe Işık Tutan Mücevherler

VOIR GÜNCEL

Prof. Dr. Gül İrepoğlu ve Bilkent Kültur Girişimi Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Orhan Hallik

Zümrütlü, mineli hançer, 18.yy

Zümrütlü, elmaslı iri sorgu, 18.yy

84

Page 86: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Geçen ay kısa bir giriş yaptığımız ve genel çerçeveden değerlendirdiğimiz sanat akımlarını işlemeye, detaylandırmaya bu ay da devam ediyorum.

RÖNESANS (Klasizm) (15.yy - 16.yy)Antik Yunan ve Roma sanatının yeniden doğu-şu anlamına gelir. Avrupa’nın yüzyıllar süren bir uykudan, baskıdan uyanmasıdır. Bilim ve sanat alanında büyük bir gelişme yaşanmış ve bugün-kü Avrupa’nın temelleri atılmıştır. Rönesans için Klasizm de denir. Ortaçağ’da insanlar üzerinde Kilisenin büyük bir baskısı vardı, bilim ve sanat ikinci plana atılmıştı, Rönesansla birlikte her alan-da gelişme yaşanmış ve büyük atılımlara neden olmuştur. Rönesansla birlikte yeni bir dünya gö-rüşü oluşmuştur. Önce İtalya’da başlamış, daha sonra tüm Avrupa’ya yayılmıştır, kültürel farklı-lıklarla, her ülkede değişik uygulamalara neden olmuştur. Rönesans resminde konular dinsel ve mitolojiden alınmıştır, günlük konulara çoğun-lukla yer verilmez ancak bazı Avrupa ülkelerinde ressamlar bu kuralların dışına çıkmışlardır.

BAROK (17.yy - 18.yy)Her akım kendisinden önceki akıma bir tepki-dir demiştim, Barok da Rönesans sanatına bir tepki olarak doğmuştur. Rönesans’daki denge kavramına, matematiksel bir sanata tepki ola-rak Barok’ta hareketlilik esastır. Bunu gölge ışık oyunlarıyla, dairesel kompozisyonlarla sağlarlar. Rönesans’ta merkezi bir kompozisyon vardır. Her şey matematiksel bir düzende, sıkı kurallar içinde yapılır. Sadelik, denge ve ölçü önemlidir. Barok ile birlikte resimde yeni bir mekan görün-tüsü yakalanır.

NEO KLASİZM (18.yy - 19.yy başı)Zamanla Barok sanatın aşırılığa kaçması, aşırı dekoratif öğelere kayması (Rokoko) bazı sanat-çılarda bir tepki yaratır, geçmişin klasik dünya-sına özlem duyarlar. Antik dünyanın özlenen o ruhuna bir türlü ulaşılamamıştır.

ROMANTİZM19.yüzyılın ilk sanat akımıdır. Esin kaynağı kişinin kendisidir. Duygular ve düşler resmin oluşmasın-da etkilidir. Resimde tarihsel konuların, folklorik öğelerin yer aldığı görülür. Klasik ağırbaşlılığın yerini tutkular ve hareket alır. Desen önemini kaybeder, renk ön plana çıkar. Daha sonra gö-receğimiz renkçi sanat akımlarına ilham verir. Rönesans’ta olduğu gibi Romantizm de her ülkede farklılıklar gösterir. Fransız ihtilali Avrupa ülkelerinde ulusal duyguların ön plana çıkmasına neden olur.

Federico Fiori Barocci,Aeneas’ Truva’dan Kaçış, 1598, Galeri Borghese,

Roma

Anselm Feuerbach, Nanna, 1861, Newe Pinakothek,

Münih

Caspar David Friedrich, Bulutların Üzerinde Yolculuk, 1818, Kunsthalle Hamburg

Sanat Akımları ve Etkileri- II

Arnolfini’nin Evlenmesi,Jan Van Eyck, 1434, Londra Ulusal Galerisi

Yrd.Doç.Dr. Nuri SezerGrafik Sanatçısı

Galata’dan Kız Kulesi'ne, Kremlin Sarayı'ndan, Mostar Köprüsü'ne... Şehirlerin simgeleri haline gelmiş ünlü yapılarını "Cities Kolleksiyonu" altında toplayan Eylül Tasarım, bu koleksiyonu Volare Art markasıyla piyasaya sundu. Bugüne kadar bir çok farklı tasarıma imza atan Eylül Tasarım, dikkat çekici unsurları kullanmayı seviyor. Tamamı el işçiliğine dayanan, vitrinin genel konseptine uygun renk ve dokuda hazırlanabilen parçalar tek ya da grup olarak satılabiliyor.. Hayallerinize sınır tanımayın...

Tarih Vitrininizde…

Page 87: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

86

VOIR GÜNCEL

Ugh Designs gimora.com Üyelerine Diyor

Aynı kumsalın çocukları, aynı ekolün öğrencileri, aynı şehrin yor-gunları Gözde Şengül ve Selin Şafak, UGH Designs markasını

www.gimora.com üyelerinin beğenisine sunuyor.gimora.com’da satışa sunulan UGH Designs koleksiyonu, gücünü doğadan ve etnik kültürden alıyor. Paslanmaz çeliğe ve rengârenk derilere hayat veren UGH Designs, severek, isteyerek, hayal ederek ve özgürce yapılmış tasarımlarıyla görenleri heyecanlandırıyor. Ta-sarımlarında bu sezonun modası hayvan figürlerinin yanı sıra etnik kültürlerden izlerin de görüldüğü koleksiyonda, akik taşıyla süslen-miş gerçek deri üzeri el boyamasından oluşan kolyeler de bulunuyor. İsteğe göre bakır ya da gümüş renk zincir ile kullanılan doğal tüyler kolye ve küpe olarak karşımıza çıkıyor.

“Chocorua’’ Doğadan İlham Aldı

Timberland’in yeni saati doğadan vazgeçemeyenlere özel tasar-landı. Saat piyasasına başka bir soluk getiren Timberland nitelikli

ve cazip saatleriyle Türkiye pazarında önemli bir yer edindi. Mace-rasever ruha sahip saat tutkunlarının tercih ettiği Timberland’ın en çok tercih edilen saatlerinden biri olan Chocorua tırmanışa geçire-cek. Tırmanış saati olarak nitelendirebilecek Chocorua özellikleriyle de doğada en yakın dostunuz olacak.

Karnaval Şıklığı

Kiğılı 2012-2013 sonbahar/kış koleksiyonu, desenlerdeki çeşitlilik ve göz alıcı renkleri ile karnaval sıcaklığını gardırobunuza taşıyor.

Klasik tarz ile spor şıklığın mükemmel uyumunu bir araya getiren Kiğılı, kış gardırobunuz için eşsiz kombinler sunuyor. Bu yılın Kiğılı koleksiyonu ile özel gecelerde de farkınızı hissedeceksiniz. Özgün tasarımları ile dikkat çeken Kiğılı koleksiyonunda, her zevke uygun tasarımlar yer alıyor. Sezonun öne çıkan renkleri arasında toprak ton-ları, lacivert ve bordonun yanı sıra koyu yeşilin tonları hakim.

My Part, Classic, Spring ve Fly…

Sonsuza kadar evet; Assos MW Classıc… Birlikte var olmanın sonsuz hafifliği; Assos MW Fly… O, sanki sizin için yaratılmış;

Assos MW My Part… İlk baharınız, son aşkınız; Assos MW Spring…“Her şey diğer yarısıyla var olur.” Romantizmi ve masumiyeti bir araya getiren ASSOS MW Koleksiyonu sahip olduğu sonsuz ışıltı ile mutlu bir geleceğin vazgeçilmezi oluyor.Artık sonsuzluğa uzanan o ilk adımda; birbirini tamamlayan çiftler, tutkulu aşklarını simgeleyen Assos MW alyansları tercih edecekler.

Ugh!

Page 88: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Derya Diamond, günümüz rekabet piyasasında yeni bir kampanya ile ürünlerine dikkat çekiyor. Kalitesinin yanında fiyatlarını da vurgulamak isteyen firma, “Fiyatlarımızı kıyaslayın!”sloganıyla bir kampanya başlattı.

Derya Diamond fiyat politikasını yenilemeye gitti. Firma, uygun fiyat politası uygulama kararı aldı. Ürün kalitesinden ödün vermeden sadece fiyat-

larını yenileyen firma sahibi Derya Güldal, “Piyasaların durgun olması ve rekabetin artmasından dolayı böyle bir karar aldık. Uygun fiyatlarla, kaliteli hizmet vermek isti-yoruz” dedi. Pırlanta taş konusunda her gün deneyimleri-nin ve birikimlerinin çoğaldığından bahseden Derya Bey yeni kampanyalarından herkesin faydalanması gerektiğini söylüyor ve ekliyor, “Sektördeki bilinirliğimizi ve marka-mızı büyütmek için zaman zaman farklılıklar üretmeye ça-lışıyoruz. Bilindiği gibi taş sektörü takı sektörü kadar ye-nilik üretemiyor. Biz de firma olarak farklılık oluşturmak için, kaliteyi artırmak için çalışıyoruz. Ekibimizle birlikte yenilik üretmeye devam edeceğiz”. 25 yıllık tecrübesi ve kalifiye elemanları ile sektöre hizmet veren Derya Dia-mond, pırlanta taş satışını farklı mağaza konsepti eşliğin-de müşterilerine sunuyor.

Fiyatlarımızı Kıyaslayın!

Page 89: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 90: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 91: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

90

UĞUR İNCİ

VOIR TREND

ON MÜCEVHERAT

PİRAMİT

Page 92: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

Bugünlerde sıkça duyduğumuz sosyal medya (ağlar) diye nitelenen kavram bize ne kadar yakın? Çoğu-muzun bildiği ancak; kimimizin uzaktan yakından ilgi

duymadığı ancak özellikle gençler ve teknoloji meraklıları arasında hızla yayılan, kiminin vazgeçilmezi haline gelen, ki-minin sosyal medyayı (ağları) sadece Facebook, Twitter san-dığı… Aslında o kadar fazla adette ki, bütün ülkelerdekiler buraya yazılsa neredeyse yarım sayfa yer tutar. Yine de bun-ların en bilinenlerini hatırlamadan geçmeyelim: Facebook, Twitter, Google, Linkedin, MySpace, FriendFeed, Last.fm, deviantART, Flickr, StumbleUpon, YouTube, DailyMotion en öne çıkan sosyal ağlar olarak sayılabilir.Bu yeni oluşan fenomende klasik medya ile sosyal medya ayrımına bir göz atalım.Sosyal medyanın bütün faaliyetleri kullanan tüketici tara-fından oluşturulmaktadır. Tüketici tarafından oluşturulan bu ortam, sosyal medyanın tüm tanımlarında ortak paydayı oluşturmaktadır. Diğer ortak paydalar ise teknoloji ve değer yaratmalarıdır.Klasik medya; bilgi, eğitim, haber yayınlamak işini çoğun-lukla bir bedel karşılığında yaparken, sosyal medya daha ucuz, çoğu zaman ücretsiz, daha bireysel kaynakları kullana-rak yapmamızı sağlamaktadır.Sosyal ve geleneksel medya tarafından paylaşılan bir özel-lik, küçük veya büyük kitlelere ulaşmak için iyi birer kanal oluşturur. Örneğin; basit bir blog yazısı ya da bir televizyon programı ile milyonlara ulaşabilirsiniz. Sosyal medya da geleneksel medya da küresel izleyici kitle-sine ulaşma yeteneğine sahip olmakla beraber, sosyal medya daha ölçeklendirilebilir olmaktadır.Sosyal medya daha az hiyerarşik, daha az merkeziyetçi ol-duğundan esnek bir yapıya sahip bulunmaktadır. Bu yüzden olaylara hem küresel, hem de lokal düzeyde çok daha hızlı reaksiyonlar verebilmektedir.Erişilebilirlik genellikle sosyal medyaya daha kolaydır. Her ne kadar bazen hükümetler ya da yerel yöneticiler tarafından kısıtlanmaya çalışılsa da çoğunlukla ulaşım sorunu aşılabil-mektedir. Bunda sosyal medya sahiplerinin tamamının özel sektörden oluşması çok önem arz etmektedir. Geleneksel medyada haber kanalları çoğunlukla hükümetler ve yerel yö-neticilerin açık denetimine tabi olmaktadır.Sosyal medyanın geleneksel medyaya göre daha demokratik olduğu da aşikardır.Geleneksel medyada yazılan ya da yayımlanan bir şeyi dü-zeltmek nerede ise imkansız olmasına karşın, sosyal medya-da düzeltmeler ve doğruyu bulmalar hızla yapılabilmektedir.Çoğu insan geleneksel ve sosyal medyayı bilinçli veya bilinç-siz birleştirerek yaşamaya devam edecektir ve işin doğrusu da budur.

Sosyal Medya (Sosyal Ağlar)

Selçuk ÖZKANTekvin Pırlanta

Genel Müdür Yardımcısı

91

89. Yıl!Her yıl coşkuyla kutlanmaya devam eden Cumhuriyet Bayramı bu yıl 89. kez kutlanacak. Halkın birlikte yürüdüğü, konserlerin verildiği, meydanlarda bayram coşkusunu yaşadığı “Cumhuriyet Bayramı”bu yıl da yine şenliklerle kutlanacak.

Ülkemiz var olma mücadelesini ve düşmana karşı savaşını her zaman omuz omuza gerçekleştirmiş, inanılmaz, kazanılması imkansız zaferlere imza atmıştır. 1922’de

kaldırılan saltanatlık ile padişahlık sistemi ortadan kaldırılmıştır. Meclis aldığı bir kararla 13 Ekim’de Ankara’yı başkent ilan etmiş, Atatürk, Cumhuriyet yönetiminin hazırlıklarına başlamıştır. 28 Ekim akşamı Çankaya’da düzenlediği yemeğe arkadaşlarını çağırmış ve “Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz” demiştir.O dönemler gazetecilik yapan ve Atatürk ile İsmet İnönü’nün gezilerine de katılan Enver Behnan Şapolyo’nun kaleminden bir alıntı sunmak isteriz: “Akşam saat on sekiz kırk beş’ti Millet Me-clisi oturumu açıldı. Donuk bir ışık. Sağda dinleyicilere ayrılmış bir yer, solda gazeteciler balkonu, ortada okul sıralarında otur-muş milletvekilleri, Atatürk yok. Bütün milletvekilleri sıkışık bir durumda oturuyorlardı. Bu sessizlik içinde İsmet İnönü: Anayas-anın birinci maddesinin “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir” biçiminde değiştirilmesi için görüşme açılsın dedi. Değiştirilmesi istenen başka maddeler de vardı. Değişiklik isteği üzerine birçok millet-vekili söz aldı. Heyecanlı konuşmalar yapıldı. Bu sırada milli şair Mehmet Emin Yurdakul söz alarak orada bulunanları “Yaşasın Cumhuriyet” diye bağırmaya davet etti. Bütün milletvekilleri tek bir vücut gibi harekete geçti, ayağa kalktılar. Gün görmüş gaziler, generaller, kalemleriyle, kılıçlarıyla bu memlekete hizmet etmiş kahramanlar dimdik durdular. Sonra hep bir ağızdan “Yaşasın Cumhuriyet” diye bağırdılar. Anayasa değişikliği görüşmeleri tamamlandıktan sonra değişiklik isteği oya sunuldu. Bütün eller “kabul” diye kalktı. Türkiye devletinin cumhuriyet olduğunu be-lirleyen değişiklik oy birliği ile kabul edildi. Saat sekiz buçuktu. Bu dakikadan itibaren Türkiye Devleti’nin adı Cumhuriyet ol-muştu.” Böylece Atatürk, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Ulusun-dur!” sözünü yerine getirmiş olur…

Page 93: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

KütahyaVOIR GEZİ

92

Tarihi yerleri, hayat veren doğası ile sanatın beşiği Kütahya…

Page 94: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

93

Kütahya’da Turist Olmak…Kütahya’ya gidildiğinde gezilecek, görülecek bir çok yer bulun-maktadır. Müzeden, kaplıcalara bir çok turistik bölge ve yere sa-hiptir. Ayrıca; Kütahya evleri, doğa ve dağ yürüyüş parkurları, tabiat parkları, barajları, avlanma alanları, bisiklet-motor-atlı doğa yürüyüş için uygun parkurları da şehirde bulabilirsiniz. Gölcük Yaylası’nda da kamp ve karavan turizmi ile ilgilenenlere yönelik alanlar bulunmaktadır.

Müzeler: Arkeoloji Müzesi, Çini Müzesi, Lajos Kossuth Mü-zesi, Jeoloji Müzesi, Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi, Anado-lu Kültür Sanat ve Arkeoloji Müzesi, Tavşanlı Belediye Müzesi, Aizanoi Antik Kenti (Zeus Tapınağı, Stadium, Borsa Binası, Antik Köprüler, Sütunlu Cadde), Frigya Vadileri, Seyit Ömer Höyük Ar-keolojik Kazıları, Kütahya Kalesi.

Camii, Mescid ve Türbeler: Ulu Camii, Mevlevihane-Dö-nenler Camii, Tavşanlı Ulu Camii, Simav Ağa Camii, Yeşil Camii, Şaphane Karaseyfullah Camii, Hıdırlık Mescidi, Muvakkithane, Menzilhane, Şeyh Buhari (Gümü-şeşik) Türbesi, Ana Sultan Türbe-si, Dede Vali Türbesi, Haymeana Türbesi, Sunullah Gaybi Türbesi, Paşam Sultan Türbesi, Karaahmet Bey Türbesi, Şair Şeyhi (Hekim Sinan), Celaleddin Çelebi, Evliya Çelebi Kültür Sanat Evi, Evliya Çelebi Anıtı

Anadolu’daki en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kütahya’nın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, M.Ö VI. yüzyıla kadar

uzandığı sanılmaktadır. Yüzyıllar boyu farklı mede-niyetlerin; Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Makedonya, Britanya, Bergama Krallıkları ile Roma ve Bizans İmparatorluğunun hakimiyetinde bulunmuştur.

El sanatlarına verilen önemden dolayı Kütahya’ya “Sa-natın beşiği” demek yanlış olmaz. Edebiyat alanında da büyük ustalara ev sahipliği yapmış bir kültür şehri-dir Kütahya…

Malazgirt Savaşının ardından 1078 yılında ilk ola-rak Anadolu Selçuklu Devleti Kütahya’yı fethetmiş, sonrasında devam eden savaşlarda birkaç kez kaybedilse de tekrar Türk Topraklarına katılmış-tır. Ayrıca Başkomutan Meydan Muhaberisi’nde de önemli yer almış, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Dumlıpınar’da; “Ordular İlk Hedefiniz Akde-niz’dir İleri!” tarihi emrini vermiştir. Bütün bu Krallıklar ve İmparatorluklar Kütahya’nın zengin bir kültürel mirasa sahip olmasını sağlamıştır. Kütahya; ören yerleri, müzeleri, camileri, anıtları açısından kültür, yeşilliği açısından doğa turizmin, kaplıcaları açısın-dan da termal turizmin ana damarlarından biridir.

Page 95: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

haklı yerini almıştır. Çiniciliğin yanı sıra; tahta kaşık oymacılığı, oya işlemeciliği, hasırcılık ve urgancılık, halı-kilim dokumacılığı, bakırcılık ve keçecilik gibi kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarımı-zı, az da olsa sürdürmeye çalışılmaktadır.

Kuyumculuk: Kuyumculuk açısından şehir ayrı bir öneme sahiptir. Şehir insanı ziynet eşyasına büyük önem verir.

Elmas İşlemeciliği: Atalarından beri süre gelen elmas işle-meciliğine verilen önem büyüktür. Özellikle Osmanlı döneminde Küçük Bedesten elmas işlemeciliğinin merkeziydi. Şehrin insan-ları, halen elmas işlemeciliği sanatını sürdürmeye, yaşatmaya devam etmektedir.

Gümüş İşlemeciliği: Kütahya’nın Gümüş Köyünde Frig-lerden bu yana Gümüş madeni çıkartılmaktadır. Bu yüzden Tür-kiye’nin tek gümüş fabrikası da Kütahya’da bulunmakta ve bu gü-müşler işlenerek satılmaktadır. Kütahya’da Gümüş işlemeciliği zaman içinde gelişmiş ve artık önemli bir yer edinmiştir.

Yemek Kültürü: Kütahya’da hamur işleri ve süt ürünleri ağırlık gösterir. Çorbaların da özel bir yeri vardır. Teke, sıkıcık, oğmaç ve miyane çorbası bunlara güzel bir örnektir. Tavşanlının leblebisi, Simav’ın tahinli pide ve cevizli çöreği gibi, bölgesel lez-zetleri de vardır. Kısacası Kütahya kültüründen doğasına görül-mesi, gezilmesi gereken nadide şehirlerimizden biridir.

94

VOIR GEZİ

Bedestenler: Büyük Bedesten, Küçük Bedesten, Eski Hü-kümet Konağı, Rüstem Paşa (Medresesi) El Sanatları Çarşısı, Altıntaş Çakırsaz Hanı.

Anıtlar: Dumlupınar İlk Hedef Anıtı, Dumlupınar Şehitliği, Şehit Baba-Oğul Anıtı, Milisler Anıtı, Üç Komutan Anıtı, Meh-metçik Anıtı, Dumlupınar Atatürk Karargah Evi, Büyük Aslı-hanlar Üç Tepeler Şehitliği, Zafertepeçalköy Zafer Anıtı, Zafer-tepeçalköy Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı, Zafertepeçalköy Yüzbaşı Şefik Efendi Şehitliği, Zafertepeçalköy Kırık Kağnı ve Üç Komutan Anıtı, Emet Cevizdere Şehitliği, Gediz Abidesi, Kü-tahya Şehitler Anıtı ve Parkı.

Termal Turizm ve Kaplıcalar: Kütahya Ilıca Termal Tu-rizm Merkezi, Kütahya Emet Yeşil ve Kaynarca Termal Turizm Merkezi, Kütahya Gediz Murat Dağı Termal Turizm Merkezi, Kütahya Gediz Ilıcasu Termal Turizm Merkezi, Kütahya Simav Eynal-Çitgöl-Naşa Termal Turizm Merkezi, Kütahya Tavşanlı Göbel Termal Turizm Merkezi, Kütahya Hisarcık Esire Termal Turizm Merkezi, Kütahya Yoncalı Kaplıcaları, Kütahya Emet De-reli Kaplıcaları, Kütahya Hisarcık Hamamköy Kaplıcaları, Kütah-ya Emet Yeniceköy Kaplıcaları.

El Sanatları: En başta tabii ki çinicilik sanatı gelir. 14. yy’dan günümüze dek uzanır ve halkın geçim kaynağını oluşturur. Kü-tahya, çinicilik sanatıyla Türkiye’de ve Dünyada adını kanıtlamış,

Page 96: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

VOIRFUAR GÜNCESİ

2012 -2013

Page 97: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

96

Yerli ve yabancı üreticiler, toptancı-lar, perakendeciler, ihracatçılar, it-halatçılar ve tasarımcıların sektörle

ilgili aradıkları tüm yenilik ve gelişmeleri izleyebildikleri Istanbul Jewelry Show, sektöründen aldığı güçle bugün alanında dünyanın sayılı fuarları arasında yer alıyor. Mücevher piyasalarının takvimindeki en önemli günler arasında yer alan ve 89 ül-keden toplam 20.568 yerli ve yabancı pro-fesyonelin ziyaret ettiği Istanbul Jewelry Show Mart gösteriyor ki Istanbul Jewelry Show Ekim Altınbaş, Ariş, Atasay, Cetaş, Karat, Pera Diamond, Roberto Bravo, Onsa Mücevherat, Zen Diamond gibi sek-törün önde gelen 600’ün üzerinde yerli ve

yabancı firma ve markası ile uluslararası alıcıların gündemindeki yerimizi daha da sağlamlaştıracak ve yine adından çok söz ettirecek.

Istanbul Jewelry Show Ekim Fuarı Yine Işıl Işıl Dünyanın en büyük 3. mücevher fuarı olan Istanbul Jewelry Show, 35. kez Ekim ayında yine göz kamaştıracak. Neredeyse dünyadaki tüm kültürlerin mücevher sa-natındaki işlerini ticaret ortamında tanıtan ve bilinirlik kazandıran Istanbul Jewelry Show, Türk üreticilerin yanı sıra Hong Kong, Tayland, Hindistan, Çin, Birleşik

Arap Emirlikleri, Lübnan, Yunanistan, Belçika ve Singapur’un önde gelen fir-malarını Doğu Avrupa’dan Yakın Asya’ya, Rusya’dan Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’dan Türki Cumhuriyetler’e kadar dünya çapın-daki en önemli alıcılarla buluşturacak. 4 gün devam edecek olan ve yalnızca sek-tör profesyonellerine açık olan fuarda altın, mücevher, taş, montür, inci, gümüş, saat, vitrin malzemeleri, makine ve ekipmanla-rı, kuyumcu yazılımları, güvenlik araçları ve kasa sektörünün önemli firmaları yer alıyor. IJS Ekim Fuarı, düzenlendiği ta-rihler dolayısıyla dini günler, noel, yılbaşı, sevgililer günü öncesinde, yeni iş bağlantı-larının kurulması bakımından da sektörün en doğru ticaret merkezi haline geliyor.

VOIR FUAR GÜNCESİ

Istanbul Uluslararası Mücevherat, Saat ve Malzemeleri Fuarı “ISTANBUL JEWELRY SHOW EKİM 2012”, UBM Rotaforte tarafından, 4-7 Ekim 2012 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde (CNR Expo) gerçekleştirilecek. Kuyumculuk ve mücevherat endüstrisinin buluşma platformu olarak adlandırılan Fuar, Avrupa ve Orta Doğu’nun en önemli ticaret köprüsü olarak 35. kez sektörün önde gelenlerini 10.000’den fazla yeni ve farklı ürünle buluşturacak.

ISTANBUL JEWELRY SHOW EKİM 35. Kez Dünya Mücevher Sektörünü İstanbul’da Buluşturacak

Page 98: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 99: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

98

01-04 Şubat 2013 tarihlerinde 5. kez Uluslararası İzmir Fuar Ala-nında açılacak olan JEWEX 2013

Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı’na sektöre yön veren yaklaşık 150 kurumsal kuyumculuk firmasının katı-lacağı tahmin ediliyor. JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı’nın ilk 4 yılında, dört dörtlük bir organizasyonu or-taya koyduğuna vurgu yapan Gençiz Fuarcı-lık Genel Müdürü Osman Gençer, sektörle yaptıkları sıkı işbirliğinin başarıyı getirdiğini ifade etti. İzmir’deki ürün bazındaki en de-ğerli fuarı düzenleyen Gençer, “Sektörün vizyon sahibi öncüleri ile her yıl yeniden ye-nilenen heyecanımızla hayata geçirdiğimiz JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarımız kalitesini kanıtladı. Uluslararası kriterler düzeyindeki standart-larıyla büyük ilgi görüyor. Gençiz Fuarcılık olarak, ilk yıllardaki gibi fuarı ve organizas-yon katılımcılarının gücünü veya etkinlikle-rin düzeyini anlatmıyoruz. Buna da ihtiyaç kalmıyor. JEWEX denildiği zaman rezervas-yon için yer tahsisinin mümkün olup olma-dığı soruluyor”. dedi.

JEWEX 2013’ün önemli bölümlerinden bi-rini oluşturan Homeros Takı Tasarım Yarış-ması gelenekselleşti. Alyans tasarımı dalı-nın teması “Ege Rüyası”, Mücevher ve Takı tasarımı dalının teması “Ege Üçlemesi” ola-rak belirlendi. Yarışma tüm ilgililerin katılı-mına açık olacak. Her iki dalda, ilk üç dere-ceye giren yarışmacılar ödüllerini alacak ve her iki dalda da üçer mansiyon tasarımcılara verilecek. Buna göre yarışmanın Alyans da-lının ve Mücevher, Takı dalının birincilerine 3 cumhuriyet, ikincilerine 2 cumhuriyet ve üçüncülerine ise 1’er cumhuriyet altını veri-lecek. Her iki dalda aynı zamanda üçer kişi mansiyon ödülü alacak. Mansiyon ödülleri ise birer çeyrek Ata altını olacak. Gelenek-sel hale getirdikleri Takı Tasarım Yarışması ile Türk Kuyumculuk Sektörüne yeni viz-yonlar kazandırmak istediklerini belirten İz-mir Kuyumcular Odası Başkanı Yılmaz Uça, yarışma temasını da bölge tanıtımına yöne-lik seçtiklerine vurgu yaptı. Başkan Uça, “ Ege’nin her köşesine ait farklı üzüm, zeytin ve incir hikayeleri, birbirinden güzel üzüm bağları, zeytinlikleri ve incir ağaçları bu pro-je için esin kaynağı oldu. Ve yarışmamızın

bu seneki teması bu üçleme ışığında hazır-landı. Üzüm - Zeytin - İncir ve tabi ki “EGE ÜÇLEMESİ”. Türk Kuyumculuk sektörüne yeni vizyonlar katan bu yarışmaya 2012’de 150 tasarımcı 450 proje ile katılmıştı. İlgi-nin daha da yoğunlaşacağını düşünüyorum. Türkiye’nin önemli isimlerinin jüri üyesi olarak katıldığı yarışmada dereceye girenler eserleriyle birlikte açılış töreninde podyuma çıkacaklar ve ödüllerini alacaklar” dedi.

JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı’nın önemli bölümlerin-den birini de “JEWEX TREND takı defilesi oluşturuyor. Her zevke hitap eden bol se-çenekli moda yaratan mücevher portföyü, eşsiz değerdeki koleksiyonları ile mücev-her sektöründe ayrı bir yere sahip 5 firma, gelenekselleşen defilede ünlü mankenlerin sunumunda şaheserlerini profesyonellerin beğenisine sunuyor. Sektörün Ege Zirvesi niteliğindeki organizasyona yurt içinden ve yurt dışından hedef pazarların önemli alıcıla-rının yoğunlaştırılması için Gençiz Fuarcılık özel bir çalışma yürütüyor.

Kuyumculuğun

Ege Zirvesi

VOIR FUAR GÜNCESİ

Türk kuyumculuk sektörünün "Ege Zirvesi" niteliğindeki JEWEX Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı her yıl yükselen çıtasıyla sektörün vizyonunu ortaya koymaya devam ediyor. 01-04 Şubat 2013 tarihlerinde 5. kez Uluslararası İzmir Fuar Alanında Gençiz Fuarcılık tarafından düzenlenecek olan JEWEX 2013, yine sektörün öncü firmalarını heyecanlandırdı.

Page 100: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 101: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

100

Bu 40. Sektör buluşması daha baş-lamadan yaklaşık yedi ay önce toplamda 873 sergi sahipliği

başvurusuyla mükemmel bir artışa varı-yor. Önceden rezerve edilen sergi alanı, 2012’deki aynı başvuru dönemine kıyas-la yüzde 17’yi aşan bir artış göstermiş ve şimdiden- sergiden 210 gün öncesinden toplamda 30.847 m2‘ye ulaşmış bulunuyor.Sergi yönetimi hem sergi sahipleri hem de alandaki bu büyümeyle birlikte bir son-raki hazırlık aşamasına iyimser bakabili-yor. Özellikle sergi alanındaki artış, yeni Inhorgenta Munich sergi konseptinin işe yaradığının ve 2013 jübile yılındaki ticaret sergisinin, sektör için başarılı bir buluşma olacağının açık bir göstergesi.

Inhorgenta Munich Ürün Müdürü Renate Wittgenstein, “İlk yanıtlardan ve sayılar-dan oldukça memnunuz.” diye vurguluyor ve devam ediyor “2013 yılı başvuru sayıları bize yeni konsept açısından doğru yolda ol-duğumuzu gösteriyor.” İlk başvuru sayılarına dayanarak, Inhor-genta Munich’te özellikle yaşam tarzı ala-nında sergi sahibi sayısında bir artış bekle-nebilir. Uzun yılların saygın ünlü ortakları ile birlikte farklı pazar segmentlerinden birçok yeni sergi sahibi, sektörün ulusla-rarası izleyicilerine kendi koleksiyonlarını sunacak. Ayrıca, yurt dışından gelen baş-vurulardaki artış göze çarpıyor. Özellikle İtalya’dan gelen sergicilerdeki artış ayırt edilebiliyor. Salonlar için hazırlanan ferah,

yüksek kalite iç mekanların yanı sıra, ti-caret sergisi bölümlerinde yeniden yapı-landırma gerçekleştirilecek. Renate Witt-genstein, “Salon B1 – Birinci Sınıf Takılar – tıpkı Tasarımcılar’a ayrılan Salon C2 gibi yeni bir konsept kazanıyor. Yaşam Tarzı alanının artan önemi bu sektör trendine öngörülü bir salon konsepti tahsis etmemiz için ilham verdi.” açıklamasında bulunuyor ve şöyle devam ediyor: “Modayı belirle-yenlerin ve köklü yaşam tarzı markaları-nın kendilerine has platformlarının olması akla yatkın bir şey. Neticede Inhorgenta Munich kendisini geleceğin ölçütü olarak konumlandırıyor. Bu kavramsal yeniden uyumlandırmayla birlikte, sergicilerimize iyi bir ticaret için mükemmel olan ortamı sunduğumuza inancım tam.”

Inhorgenta Munich; Almanya’nın en büyük takı ve saat ticaret sergisi, 2013’teki jübile yılı için sergi sahipleri arasında çok güçlü bir talep kaydetti

JÜBİLE YILINA BAŞARILI BAŞLANGIÇInhorgenta Munich 2013, harika ileri uygulama verileri kaydediyor

VOIR FUAR GÜNCESİ

Page 102: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

ULUSLARARASI MÜCEVHERAT VE SAAT FUARI

ŞUBAT 22 – 25, 2013

MESSE MÜNCHEN, MÜNIH, ALMANyA

INHORGENTA.COM

İRTİBAT: AGORA TURIzM VE TICARET LTd. S TI. TEL.: 0212 241 81 71 [email protected]

inho13_AnzUebergang_230x295_TUR.indd 1 26.09.12 13:05

Page 103: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

26 – 28 Nisan 2013 tarihleri arasında Gaziantep Kuyumcular Odası işbirliği ile Altınbaş Kuyumculuğun katkıla-

rıyla ve Cemcem Kuyumculuğun ana spon-sorluğunda Gaziantep’te düzenleyecek ol-duğumuz 9. Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı’mız, 2012 yılında olduğu gibi , 2013 yılında da sektörün İstanbul’dan sonra en önemli buluşma merkezi olmaya devam edecektir.Start Fuarcılık yönetim kurulu başkanı Musa Öztürk: “Gaziantep Kuyumcular Odası işbirliği ile dokuzuncusunu gerçek-leştirecek olduğumuz Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı’mız gerek katılımcı firma anlamında gerekse ziyaretçi anlamında,

sektöre daha iyi hizmet verme adına her yıl daha da büyümektedir. Ülkemiz gene-linden katılan birçok üretici firmalarımızla beraber; hem ürün bazında hem de makine ve ekipmanları alanında kuyum sektöründe yaşanan tüm yenilikleri bu fuarda buluştur-maktayız.”Gaziantep Kuyumcular Odası Başkanı Se-dat Özdinç: “Gerçekleştirecek olduğumuz Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı’mız her geçen yıl kendini yenileyerek, katılımcı fir-ma ve ziyaretçi anlamında gelişmektedir. Türkiye’nin dört bir yanından birçok önem-li firma katılımcı olarak yer almaktadır. Fu-arımızda, sektörde önemli yere sahip olan markalar ve firmalar yer almaktadır. Fua-

rımız; başta Gaziantep Valiliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Ticaret Odası, Gaziantep Sanayi Odası, GAOSB (Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi), Gazi-antep Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, KOSGEB olmak üzere tüm çevre il /ilçe ku-yumcu odaları tarafından, yurt içinde Tür-kiye’nin dört bir yanından; Ankara, Adana, Konya, Kayseri, Mersin, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Şanlıurfa, Malatya, Erzurum, Adıyaman, Elazığ, Mardin, Antakya, Tar-sus, Osmaniye, İskenderun… Gaziantep Kuyumcular Odası olarak Fuarımızı daha da büyütmek ve sektöre daha çok katkı sağ-layacak boyuta taşımak için desteklerimiz artarak devam edecektir.”

GAZİANTEP’DE GELENEKSELLEŞEN BULUŞMAYerel üretim yapan firmalarımızla ulusal ve uluslararası bazda üretim ve ihracat yapan

firmalarımızın buluşma noktası 9 .Ortadoğu Altın ve Mücvher Fuarı…

VOIR FUAR GÜNCESİ

102

Page 104: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 105: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

104

2Ankara’nın yeni fuar ve kongre mer-kezinde düzenlenecek fuar, konum ve hizmetler açısından en uygun ko-

şulları barındırmakta… 61.000 m2 alana sahip bu yeni yapı, ATO Şehir merkezinde ve toplu taşıma araçlarına erişiminin kolay-lığı ile ziyaretçi ve katılımcılar açısından olumlu olacak. Ankara Kuyumcular Odası Başkanı Hasan Çavuşculu, “Start Fuarcılık, Türkiye‘nin birçok ilinde başarılı organizasyonlar ger-çekleştirmektedir. 1.sini gerçekleştirdiği-miz Ankagold fuarımızın ardından, fuarın daha iyi yerlere taşınabilmesi için Start Fuarcılı’ğın da daha fazla gayret sarfedece-ğine inanıyorum. Odamız; 17-18-19 Mayıs 2013 tarihleri arasında Ankagold- Ankara Altın, Gümüş, Mücevher ve Saat Fuarı‘nın

düzenlemesi için, Başkentimize yakışır bir organizasyon olması adına; Ankara Ku-yumcular ve Saatçiler Odası olarak her tür-lü desteği verecektir. Start Fuarcılık da An-kara’da düzenlenecek olan bu fuara çevre oda ve derneklerin desteğini alarak, yurt sathında sektör profesyonellerinin fuarı ziyaret etmesi için gereken önemi ve öze-ni gösterecektir. Bu fuarın sektör için çok önemli olduğunu hem biz, hem Start Fuar-cılık, hem Ankara’da altın, gümüş, mücev-her ve saat işiyle uğraşan kuyumcu esna-fımız, hem de ülke genelindeki üreticiler ve toptancılar çok iyi bilmektedir. Başarı, Türk Kuyumculuğunun olacaktır.“ dedi.Start Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Musa Öztürk; “Başkentimizde 2.’ni dü-zenleyeceğimiz Ankagold- Ankara Altın,

Gümüş, Mücevher ve Saat Fuarımız, Ülke genelinde ve özellikle İç Anadolu ve Ka-radeniz bölgesine hitap edecek olup; bu bölgede bulunan İllerimizden sektör tem-silcilerini, ücretsiz otobüslerle fuarımıza taşıyacağız. Adından da anlaşılacağı gibi “Ankagold-Ankara Altın, Gümüş, Mü-cevher ve Saat Fuarı’mız” oldukça geniş bir kitleye hitap edecektir. Başkentimize yakışır bir organizasyonla gerçekleştire-ceğimiz fuarımızı, Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odamızla birlikte hak ettiği noktaya taşıyacağız. Fuarımızın sektöre hayırlı olmasını temenni eder, başta ku-yum sektörüne ve Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odamıza, şirketimize duydukları güvenden dolayı şükranlarımı sunarım.” diye ekledi.

SEKTÖRÜN YENİ BULUŞMA NOKTASIAnkagold - Ankara Altın, Gümüş, Mücevher ve Saat Fuarı, Anadolu’nun merkezi Ankara’da,

17- 19 Mayıs 2013 tarihleri arasında Avrupa’nın 3. büyük fuar kongre merkezinde altın ve mücevher ışıltıları yükselecek.

VOIR FUAR GÜNCESİ

Page 106: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 107: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

106

BEYAZ BUTİK

TARZ ALYANS

TARZ ALYANS

VOIR TREND

Page 108: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

107

VİZYON SEÇKİLERİTAKEN 2Yönetmen: Olivier MegatonOyuncular: Liam Neeson, Famke Janssen, Maggie GraceGösterim Tarihi: 5 Ekim 20122008 yılında vizyona giren ve yapımcılığını ünlü yönetmen Luc Besson’un üstlendiği Taken’in, tüm dünyada beklenmedik bir gişe başarısı elde etme-sinin ardından devam filmi de kaçınılmaz olarak fazla gecikmedi. Büyük bir bölümü İstanbul’da çekilen Taken 2’de bu sefer Liam Neeson’ın can-landırdığı CIA Ajanı Bryan Mills’in eşi kaçırılır ve yetenekli özel ajan bu kez de eşini kurtarmak için kolları sıvar. Devam filmindeki en büyük değişiklik yönetmen koltuğunu ilk filmin yönetmeni olan Pierre Morel’den devralan

Olivier Megaton. Yapımcı Luc Besson ile daha önce “Transporter” serisinin son filminde ve geç-tiğimiz yıl vizyona giren “Colombiana” isimli filmde beraber çalışan Megaton’un Taken 2’de, ilk filmdeki hızlı ve stilize tempoyu tutturmayı başardığı ve başarılı bir devam filmine imza attığı kulağımıza gelenler arasında.

Uzun HikayeYönetmen: Osman SınavOyuncular: Kenan İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz, Altan ErkekliGösterim Tarihi: 12 Ekim 2012Yönetmen Osman Sınav’ın yaklaşık 10 yıldır hayata geçirmek için uğraş-tığı Uzun Hikaye, aynı zamanda Sınav’ı oyuncusu Kenan İmirzalıoğlu ile Deli Yürek’ten sonra yeniden biraraya getiren ilk proje olarak da anılıyor. Mustafa Kutlu’nun aynı adlı romanından uyarlanan filmi senaryolaştıran isim ise “Sınav” fiminin senaryosu ile tanıdığımız Yiğit Güralp. Çekimleri

Kütahya, Altınoluk ve Adapazarı’nda tam 8 haftada yapılan film, aynı zamanda oyuncu Tuğçe Ka-zaz’ın da ilk sinema filmi olma özelliğini taşıyor. Kazaz, filmde Kenan İmirzalıoğlu’nun canlandırdığı Bulgaryalı Ali karakterinin eşi rolünde karşımıza çıkacak.

Cloud AtlasYönetmen: Andy Wachowski, Lana Wachowski, Tom TykwerOyuncular: Tom Hanks, Halle Berry, Hugh GrantGösterim Tarihi: 26 Ekim 2012Yazar David Mitchell’ın 2004’te yayımlanan ve yayımlandığı tüm ülkelerde bir çok-satan’a dönüşen ünlü romanı Cloud Atlas’ın sinema uyarlaması, Al-man yönetmen Tom Tykwer ve “The Matrix” serisinin yönetmenleri Andy ve Lana Wachowski tarafından hayata geçirildi. Farklı zaman ve mekanlarda geçen bir çok hikaye anlatması sebebiyle çoğu otoritenin sinemaya uyar-lanmasını imkansız bulduğu roman, bu ay dünya ile aynı anda ülkemizde de

vizyona girecek. Çekimlerinin büyük bir gizlilikle gerçekleştirildiği film ile ilgili en çok merak edilen nokta ise ünlü oyuncu Tom Hanks’ın 4 farklı karaktere birden hayat veriyor olması. Geçtiğimiz ay yayınlanan 4 dakikalık hayli uzun fragmanı ile sinema dünyasında ciddi bir yankı uyandıran Cloud Atlas, bizce ayın kaçırılmaması gereken en önemli filmi.

HABERLERJüri Başkanlığını Hülya Avşar’ın yaptığı 49. Antalya Altın Portakal Film Fes-

tivali 6 – 12 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Ulusal Yarışmada, Venedik Film Festivali’nde Geleceğin Aslanı ödülünü de kazanan, Ali Aydın imzalı “Küf”ün de yarışacağı geniş ve farklı bir seçki var. M. Çağatay Tosun imzalı “Derin Düşün-ce” ve Ulaş Güneş Kacargil’in Dilek Keser ile beraber yönettiği “Evdeki Yabancılar” bu farklı seçki arasından ilk öne çıkan filmler.

29 Ağustos – 8 Eylül tarihleri arasında düzenlenen 69. Venedik Film Fes-tivali sona erdi ve ödüller sahiplerini buldu. En İyi Film ödülü olan Altın

Aslan’ı Güney Koreli yönetmen Kim-Ki Duk’un “Pieta” isimli filmi alırken, en iyi yönetmen ödülü olan Gümüş Aslan’a ise “The Master” isimli filmi ile ünlü yönetmen Paul Thomas Anderson layık görüldü. Ayrıca festivalde ülkemizi temsil eden Ali Aydın imzalı “Küf”, Geleceğin Aslanı ödülünü alarak ülkemize bu ödülü 2.kez getir-miş oldu. Aynı ödülü, 2 yıl önce Seren Yüce, “Çoğunluk” isimli filmi ile kazanmıştı.

Yazar Robert Ludlum’ın ünlü macera romanı serisi Bourne’un sinema macerası, baş karakteri Jason Bour-ne olmadan yoluna devam ediyor. Yönetmen Doug Li-

man 2002 yılında ilk Bourne filmi olan The Bourne Identity’i çektiğinde, kimse serinin bu kadar sevilip ses getireceğini öngörememişti. İki yıl sonra devam filmleri için yönetmen koltuğunu Doug Liman’dan devralan Paul Greengrass ise, çektiği 2 filmle seriye, rakip ajan Bond’un bile imreneceği bir hava katmayı başardı ve ajan filmleri janrında çıtayı ciddi bir şekilde yükseltti. 2007 yılında, serinin o güne kadarki son filmi olan “The Bourne Ultimatum”un gösterime girmesinin ardından ise Paul Greengrass ve ajan Bourne rolüyle çok iyi bir performans yakalamış olan aktör Matt Damon, hikayenin onlar açısından bir sona bağlandığını ve seriye devam etme-yeceklerini açıkladılar. Fakat yapımcılar onlarla aynı fikirde değildi! Böylelikle Jason Bourne karakterinin olmadığı bir Bourne filmi tasarlamak için, serinin önceki filmlerinin de senaryo-sunu yazmış olan ve 2007 tarihli Oscar adayı filmi “Michael Clayton” ile yönetmenlikte de başarılı olduğunu ispatlayan Tony Gilroy projenin başına getirildi. Öncelikle belirtmek gerek; ünlü aksiyon koreografı Dan Bradley’nin tasarladığı, her Bourne filminde izlemeye alıştı-ğımız nefes kesen aksiyon sekansları Bourne’un Mirası’nda da mevcut. Fakat elbetteki beklentimiz bundan fazlası! Ama

maalesef Tony Gilroy’un Ja-son Bourne’suz Bourne filmi formülünün işlediğini söyle-yemeyiz. Öncelikle, önceki filmlerden bağımsız olarak bakılmak istendiğinde filmin eski filmlere aşina olmayan yeni izleyiciler için oldukça karmaşık bir senaryoya sahip olduğunu belirtmek gerek. Örneğin Gilroy, yeni filmde Pam Landy ya da Ezra Kra-mer gibi birçok eski karakteri tanıtmaya bile gerek duyma-mış ve seyircinin bu karak-terleri tanıdığını ve önceden neler olup bittiğini bildiğini

varsayarak bir yapı kurmuş. Bu yapı, yeni karakterimiz Aa-ron Cross’un hikayesinin gidişatını pek etkilemese de filmde ciddi bir dağınıklığa yol açıyor ve izleyiciyi yabancısı olduğu bir dünyanın içine atarak “ne oldu şimdi?”, “neler olup biti-yor?” sorularını sordurmak zorunda bırakıyor. Matt Damon’ın yerini doldurmak için kadroya dahil olan Je-remy Renner, üzerine düşen görevi oyunculuk anlamında başarıyla üstlense de karakterin karizmasına dair sorunlar Jason Bourne’a duyduğumuz sempatiyi Aaron Cross’a duy-mamıza engel oluyor. Kadın oyuncu kontenjanında ise Rachel Weisz, tüm Bourne serisi içindeki en iyi kadın performansını sergilemiş diyebilirim. Bourne evreni içinde ilk defa bir kadın karakter de en az erkekler kadar etkin Bourne’un Mirası’n-da!Sonuçta, çok eğlenceli aksiyon sekansları sunan, özellikle IMAX bir sinema salonunda izlendiğinde etkisi artacak olan eğlenceliği bol bir film olmuş Bourne’un Mirası. Fakat, bu filmden sonra ortada orijinal Bourne serisine ait artık devre-decek bir Miras’ın da kalmayacağı gerçeğini de göz önünde bulundurun derim ben!

Burak KaplanOkan Üniversitesi

Araştırma Görevlisi

BirbakışBourne’unMirası

Page 109: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

108

Doğa'dan ilham alan takılar

VOIR TREND

Yeni akımlar ile mükemmel işçilik ve tasarım ustalığını birleştirerek; mü-cevheri sıra dışı koleksiyonları ile yorumlayan Roberto Bravo, kuğuya dönüşen zarif bir prensesin dillere destan güzelliği ve içinde duyduğu sonsuz aşkın vücut bulduğu Swan Lake Koleksiyonu’nu beğenilere su-nuyor.

Sonsuz Aşk

gimora.com

Koç Deri

mudo concept

Page 110: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

109

Kitabın arka kapağında Garcîa Mârqu-ez’in ağzından şu sözler yer alıyor:

“Yüzyıllık Yalnızlık’ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla akta-rabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın hısım ak-raba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bı-rakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık’ı iki yıldan daha kısa bir sürede yaz-dım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık’ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı büyük bir dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatma-mıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız.” “Yüzyıllık Yalnızlık”, Garcîa Mârquez’le tanışmak adına büyülü ilk basa-mak diyebilirim. Roman bizi bize gösteren, duygularımızı, korkularımızı ve nasıl acınası bir yalnızlığa mahkum olduğumuzu hatırlatıyor. Derin ve etkileyici... Bir de hatırlatma yapalım; bu roman, 1982 Nobel Edebiyat Ödülüne sahip.

Sıkı bir Gabriel Garcîa Mârquez takipçisi olarak, bir süre önce sağlık durumu hakkındaki son haberleri ve artık ya-zamayacak olması yönündeki bilgileri üzüntüyle okudum.

Haberin detaylarını ve doğruluğunu öğrenebilmek adına araş-tırma yaparken, büyük ustanın yakın dostları için yazdığı iddia edilen, daha sonra çeşitli dillere çevrilerek internet üzerinden yayınlandığı “veda mektubu” na denk geldim.

Büyülü gerçekçilik akımının babası olarak görülen Garcîa ‘nın bu mektubunda çok şey anlattığı inancıyla sizlerle paylaşmak-tan mutluluk duyarım...

İşte usta yazar Marquez’in duygu yüklü veda mektubu:

Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm. Eşyaların maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm. İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam ederdim. Başkaları uyurken uyanık kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı dondurmanın tadından zevk almaya bakardım. Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir, sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım. Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve güneşin göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer,Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim. Gözyaşlarımla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim. Tanrım bir yudumluk yaşamım olsaydı...Gün geçmesin ki, karşılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim. Ve aşk içinde yaşardım. Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış olduğunu anlatırdım. Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanır. Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini öğretirdim. Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim.Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim.Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim.Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir şekilde...Artık ölebilir miyim?

http://www.museumofhoaxes.com/marquez.htmlhttps://byglossarist.wordpress.com

Gabriel Garcîa Mârquez’in vedamektubu

HER YAŞTA GENÇ KALMAK • Dharma Yayınları: Batı tıbbı eğitimi al-mış olan Dr. Volf aynı zamanda geleneksel Çin tıbbı uzmanı. Doktorumuz bu kitapta her iki tıbbı da pratik bir şekilde kaynaştırdı. Dr. Volf elinizdeki bu rehberde yaşına, özelliklerine ve bedeninin kapasitesine göre bütün ka-dınlara 20, 50 veya 80 yaşlarında karşılaşacakları problemleri izah ediyor. Sayıları 100’ü aşan egzersiz şekillerinin yanı sıra, akupunktur noktaları ve dijitopunktur sistemini de veren Dr. Volf, bütün kadınlara kendi vücut sağ-lıklarını avuçlarının içine almanın zamanının geldiğini söylüyor. Nadia Volf tıp hekimliğinin yanı sıra bilim uzmanlığına da sahip. Leningrad Üniversi-tesi’nde nörofarmakoloji profesörü olan yazar Montpellier Tıp Fakültesi’nin üniversitelerarası akupunktur merkesinden de mezun oldu. Çin tıbbından esinlenen birçok rehber kaleme aldı.

ÇÖLÜN SIRRI • Maya Kitap: Yıl 1833, İngiliz Deniz Kuvvetleri Arap Yarımadası kıyılarını keşifte. Genç ve hırslı bir asker olan Teğmen James Wellsted, Kral’a hizmet ettiği günlerinin, onu ün ve zafere götürmesinde kararlıdır. Ancak iki subay arkadaşının istihbarat toplarken kaybolması tüm planlarını alt üst eder. Wellsted, çok tehlikeli bu kurtarma görevini üstlen-melidir. Kölelik Arabistan’da hala yaygındır. Köyünden koparılıp çok uzaklara götürülen Habeşli asi güzel Zena, Maskat pazarında satılığa çıkarılır. Fakat kendini teğmenin kölesi olarak bulduğunda, talihi tamamen değiştirecektir. Zena, onları nelerin beklediğini bilmeden bu tehlikeli görevde teğmene eş-lik etmek zorundadır. İkisi de bir seçim yapmak zorunda kalacak: öyle bir seçim ki, hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek… Yoksa kaderleri kumlara mı yazılacak?

Yüzyıllık YalnızlıkYazar: Gabriel Garcîa MârquezTürü: Dünya RomanSayfa Sayısı: 464Yayınevi: Can Yayınları

editörün seçtikleri

Byglossarist

Müg

e B

ilgin

Akd

Page 111: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

KONSERÇocuklar caz ile tanışacakOrff Yaklaşımı’na dayalı olarak yapılacak “Çocuklar-la Caz” atölye çalışmasında, en temel caz ritmi olan swing, beden perküsyonu, tekerlemeler ve oyunlarla çocuklara tanıtılacak. Bu ritmin üzerine Orff Çalgıları (Ksilofon, metalofon, vurmalı çalgılar) kullanılarak basit eşliklerle birlikte çocuklarla beraber melodik doğaçla-malar yapılacak ve ortaya çıkan parçalar düzenlenerek çocuklardan renkli bir caz orkestrası oluşturulacak. 20 Ekim Cumartesi 22. Akbank Caz Festivali kapsamında gerçekleştirilecek etkinliğe tüm 7-11 yaş arası çocuk-ları bekliyoruz. Biletler Biletix’ de.

22. Akbank Caz FestivaliHer yıl olduğu gibi 22. yılında da dünyaca ünlü caz sa-natçılarını caz tutkunlarıyla buluşturacak olan Akbank Caz Festivali, 03-21 Ekim 2012 tarihleri arasında Pozitif Live organizasyonuyla gerçekleşecek. Klasik cazdan avangart tınılara, dünya müziklerinden elekt-ronikanın sınırlarına uzanan işitsel tecrübelerle sanat-severlere oldukça geniş bir çeşitlilik sunan Akbank Caz Festivali bu seneki isimleriyle göz kamaştırıyor. Cazın megastar’ı Miles Davis’in, ölümünden 20 sene son-ra dahi müzik dünyası üzerinde etkisini sürdürmesini sağlayan projelerden Miles Smiles izleyenleri unu-tulmaz bir zaman yolculuğuna çıkacak. Bu sene 20. yılını kutlayan ACT plak şirketinin, dokuz müzisyenden oluşan yıldızlar topluluğu kutlamalar şerefine 20 yılın hikayesini efsane bir performans ile anlatacak. Ame-rikan cazının efsanelerinden Anthony Braxton, 17 yıl aradan sonra bu kez Diamond Curtain Wall Quartet ile Akbank Caz Festivalinde. Günümüzün en önemli film ve tiyatro bestecilerinden Yunan piyanist ve besteci Eleni Karaindrou, Ender Sakpınar yönetiminde yay-lı ve nefesli çalgılardan oluşan çok özel bir orkestra eşliğinde Theo Angelopoulos filmlerinden unutulmaz anları sahneye taşıyacak. Kuzey Avrupa’nın melodik lirizmden Hindistan ve Orta Doğu’nun müzikal renkle-rine farklı coğrafyaların müzikleri 22. Akbank Caz Fes-tivali’nde buluşuyor. Ayrıca Türk cazının ustalarını ve genç yeteneklerini buluşturan “Türk Cazının Ustaları ve Genç Yetenekleri” isimli bölüm yenilikçi çalışmalardan standartlara, sürpriz konukların yer aldığı birliktelikler-den folklorik tınıların renk verdiği çalışmalara uzanan bir çeşitlilik içeriyor.

Sensation İstanbul’da, yer yerinden oynayacak…Virgin Radio’nun katkıları ve One Colony organizasyo-nuyla Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek Sensation İstanbul’da sahne alacak. Sensation İstanbul, dün-yanın dev DJ’lerinin eşliğinde 17500 müzik ve dans severe ev sahipliği yapacak. Wicked Wonderland şo-vunun yenilenen versiyonunun prömiyerinin de ger-çekleştirileceği 13 Ekim gecesi açılışı dünyadaki tüm Sensation’ların değişmez DJ’i Mr. White gerçekleştire-cek. House müziğin efsane ismi, dünyada “afro-cent-ric house müziği” sırtında taşıyan ve 2012 Sensation Amsterdam “Source of Light” prömiyerinde çalan Den-nis Ferrer Sensation İstanbul’un önemli sürprizlerinden biri olacak. Biletler Biletix’ te.

Jehan Barbur bu kez hayata ‘Sarı’ bir filtreden bakıyorJehan Barbur ‘Uyan’ ve ‘Hayat’ albümlerinin ardından ‘Sarı’ ile tekrar dinleyiciyle buluşuyor. ‘Sarı’ albümünde de şarkıların birçoğunun sözü ve bestesi Jehan Bar-bur’a ait. Albümde kendi parçaları dışında, bir Bülent Ortaçgil şarkısı olan Dalyan Deltası’nın yeni yorumu ile müziği Cahit Berkay’a ait olan Kırık Bir Aşk Hika-yesi, Jehan Barbur’ un sözleriyle yer alıyor. Albümün ilk konseri ise 4 Ekim Perşembe akşamı Ghetto’ da gerçekleşecek. Bu enfes müzik ziyafetini kaçırmayın. Biletler Biletix’ de.

Cem Adrian yeni albümüyle Jolly Joker’ de Kendine özgü tarzı ve tavrı ile müzik çalışmalarına devam eden Cem Adrian; güçlü besteleri, çarpıcı şarkı sözleri ve çok özel sesiyle 12 şarkıdan oluşan yepyeni albümü “Siyah Bir Veda Öpücüğü”nü 18 Ey-lül’de müzikseverlerin beğenisine sundu. Sanatçı, yeni albümünden parçaları, İstanbul’da vereceği lansman

konserinde hayranları ile paylaşacak. “Siyah Bir Veda Öpücüğü”nde, tüm şarkılar Adrian imzası taşıyor. “Si-yah Bir Veda Öpücüğü”ndeki besteler; piyano ve ke-man ağırlıklı ezgileri ve etkileyici sözleriyle sanatçının özgün tarzını bir kez daha ortaya koyuyor. Albümde, Nisan ayında hayatını kaybeden, Türkiye’nin en önemli kadın müzisyenlerinden Ayten Alpman’ ın Cem Adrian ile çok özel bir düeti de yer alıyor. Cem Adrian’ ın 5 Ekim 2012 Cuma akşamı Jolly Joker İstanbul’da ger-çekleşecek lansman konserinin biletleri Biletix’ de.

Yeniden Yeni TürküŞimdi ve Sonra… Yeni Türkü… Uzun bir aradan son-ra Yeni Türkü yeni şarkıları müzikseverlerle… Adını albümde bir şarkı olarak yer alan Yılmaz Erdoğan’ın “Ankara” şiirinin dizelerinden alan yeni albüm, 10 yeni ‘Yeni Türkü’ şarkısı içeriyor. Albümün çıkış par-çası “Böyle Gitmez”, Cengiz Onural ve Derya Köroğlu imzalı. Derya Köroğlu, Erkin Hadimoğlu, Serdar Barçın ve Furkan Bilgi hem yepyeni şarkılar hem de klasik Yeni Türkü repertuarı ile sahnede olacak. Bu muhte-şem konser 6 Ekim Cumartesi akşamı Jolly Joker’ de. Biletler Biletix’ de.

Paolo Restani - İstanbul ResitalleriPaolo Restani için “Bir kez dinlediniz mi, bir daha asla unutamazsınız.” deniliyor. İtalyan virtüöz, Riccardo Muti ekibi olarak bilinen seçkin müzisyenler çevresinin üye-si ve ünlü orkestra şefinin favori piyanistlerinden biri olmasının yanı sıra özellikle romantik dönem repertu-arındaki usta yorumları ile dünya çapında hatırı sayılır

110

VOIR KÜLTÜR

SANAT

Page 112: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

111

birkaç isimden biri. 1967 doğumlu İtalyan virtüöz Pao-lo Restani, ilk resitalini verdiğinde henüz 12 yaşınday-dı. Restani, 2005’te 4. Güney Amerika turnesinde “Ar-gentina Critics Awards” ödüllerinde “Yılın En İyi Klasik Müzik Solisti” ünvanı ile ödüllendirildi. Paolo Restani 4 Ekim Perşembe akşamı Sakıp Sabancı Müzesi’ nde. Biletler Biletix’ de.

Red Carpet Party “Latin Affair’’ ile Latin ateşini yakalayınMundo Latino ve Refresh The Venue, 2012-2013 se-zonunda festival tadında çok özel etkinliklere ev sahip-liği yapmak üzere hazırlanıyor. Etkinlikler zincirinin ilki olan Red Carpet Party ‘’Latin Affair’’ 13 Ekim Cumarte-si gecesi Refresh The Venue’de izleyicilerle buluşuyor. Latin dünyasının en önemli isimlerinin ağırlanacağı organizasyonda konuk sanatçılar ve parti konsepti ile bir ilk yaratılıyor. “Kırmızı Halı” konseptinin her yerde yansıtılacağı etkinlikte yer alan danslar, şovlar ve bir-birinden farklı performanslarla muhteşem bir geceye imza atılacak. Latin dünyasında birçok yeniliğin bir arada sunulduğu etkinlikte sıra dışı bir şov da izleyi-cileri bekliyor. Hollanda’dan özel olarak davet edilen

Burlesque yıldızı Beeby Rose da gecede sahne alacak özel isimler arasında yerini alıyor. Biletler Biletix’ de.

SAHNEIslak Köpek- Serra Yılmazİstanbullu doğaçlama grubu Islak Köpek, ilk perfor-manslarını Korhan Erel, Şevket Akıncı, Volkan Terzioğlu ve Volkan Ergen’den oluşan ilk kadrosu ile 2005 yılın-da sergiledi. 2006 yılında Dirk Stromberg ve Robert Reigle’in katıldığı altı kişilik topluluk çeşitli mekanlarda verdikleri konserlerin yanı sıra bir çok kayıt yaptı. Hol-landa, Romanya ve Polonya’da da konserler veren Is-lak Köpek, 22. Akbank Caz Festivali kapsamında Serra Yılmaz’ın eşliğinde, doğaçlama estetiğinin spontanlık ilkesine bağlı kalarak çarpıcı ve şiirsel bir dinleti su-nacaklar. Grup doğaçlama ve özgür caz ruhunun Tür-

kiye’de alışagelmişin dışındaki ender temsilcilerinden sayılıyor. 20 Kasım Cumartesi akşamı gerçekleşecek etkinliğin biletleri Biletix’ de.

Scorpions yeniden İstanbul’daRock dünyasının efsanevi isimlerinden Scorpions, sevenlerinin yoğun talebi üzerine ‘Comeblack’ ile Türkiye’ye geri dönüyor! 46 yıllık müzik serüvenleri-nin sonunda 2010 yılında dağılma kararı alan grup, hala sürmekte olan 3 yıllık Farewell dünya turnesine başladı ve aynı yıl çıkan ‘Sting in the Tail’ albümlerinin başarısı ardından müzik severlerle yeniden buluşmaya devam ediyor. ‘Comeblack’ albümü, hem yıllardır gö-nülden destek gördükleri Scorpions hayranlarına hem de The Beatles ve The Rolling Stones gibi gruba müzik kariyerlerinde ilham veren efsanevi isimlere bir teşek-kür niteliğinde. Efsanenin arkasından “Keşke konsere gitseydik” diyenler, 17 Ekim’de İzmir Arena’da ve 19 Ekim’de İstanbul Küçükçiftlik Park’ta Scorpions ile bir kez daha unutulmaz melodileri eşliğinde muhteşem bir gece geçirecekler. Biletler Biletix’ de.

Haklı olmak istiyorsan ‘APTAL’ olacaksınTiyatro ve mizahın önemli isimlerinden Müjdat Gezen güldürürken düşündüren tek kişilik oyunu ‘Aptal’ ile sahnede. Haklı olmak istiyorsan aptal olacaksın. Çünkü güzellik, şöhret, servet geçicidir. Oysa aptallık kalıcıdır. Çok güleceksiniz, çok eğleneceksiniz ve bazı sırları ilk kez duyacaksınız. Usta sanatçının bu muhteşem tek kişilik oyununu kaçırmak istemiyorsanız 7 Ekim Pazar Caddebostan Kültür Merkezi’ndeki yerinizi alın. Biletler Biletix’ de.

SERGİHerkesin ulaşabileceği eserlerin müzayedesi başlıyorNev Müzayedecilik’in, 14 Ekim Pazar günü saat 14.00’te Taxim Hill Hotel’ de düzenleyeceği müzayede de, uçak aksesuarlarından fonograflara, askeri malze-melerden tekke işi eserlere, kudüm koleksiyonlarından güverte fenerleri ve laternalara, pikaplardan opera dürbünleri ve yağlı boya tablolara, oyuncak, tesbih, tuğralı gümüşler ve porselen biblolara kadar, çok sa-yıda tematik ürün açık artırmaya sunulacak. Açık ar-tırmaya sunulacak eserler arasında özellikle Mustafa Kemal Atatürk ıslak imzalı İstiklal Madalyası Beratı dik-kati çekiyor. Antik eser müzayedesi, ürün çeşitliğinin yanı sıra herkesin ulaşabileceği fiyatlarıyla da dikkat

çekiyor. 1800’lerden 1970’lere kadar uzanan parçala-rın fiyatları 50 liradan başlıyor.

6. Beyoğlu Sahaf FestivaliBeyoğlu Belediyesi’nce düzenlenen ve kitapseverlerle sahaflar tarafından her yıl dört gözle beklenen gele-neksel Beyoğlu Sahaf Festivali, 25 Eylül’de başladı. Altıncısı düzenlenen festival geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Tepebaşı’nda gerçekleştiriliyor. 14 Ekim 2012 tarihine kadar sürecek festivale 75 sahafımız katılıyor Festival boyunca, kitapların yanı sıra tarihe tanıklık eden dergiler, eskiye ait yazılar, eski fotoğraflar, film, tiyatro afişleri, nadide levhalar, mektuplar, kartpostallar ve özel koleksiyonlar da stantlarda meraklılarının ilgi-sine sunulacak.

Algı Kapıları SergisiCep Sanat Galerisi, 13 Eylül – 13 Ekim tarihleri ara-sında “Algı Kapıları” adlı sergi ile, Ahmet Sarı, Barış Cihanoğlu, Cemal Gürsel Soyel, Erdinç Babat, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Nadide Acar Karaca, Nurdan İskender, Seyit Mehmet Buçukoğlu, Semih Zeki ve Takayoshi Sakabe ile çağdaş sanatın birbirinden bağımsız sanat-çılarının çalışmalarını The Marmara Pera’da bir araya getiriyor. Nesnel gerçeklik aleminde öznel bir deneyim yaşayan sanatçılar bu deneyimi izleyiciyle de paylaş-mak istiyor. Algi Kapıları ile birlikte varoluş da sorgula-nıyor. Geriye yine de ve her zaman tek bir soru kalıyor: gerçeklik nedir?

Page 113: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için

112

Page 114: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için
Page 115: Voir Magazin - Eylül 2012 Sayısını indirmek için