Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Öz
Modern öncesi dönemlerin küçük sanayi tesisleri olan değirmenler çalışma şekillerine göre çeşitli terimlerle
adlandırılmıştır. Anadolu genelinde en fazla su değirmenleri kullanılmış, bunlara da âsiyâb denilmiştir.
Değirmenlerin bünyesindeki taş sayılarının azlığı veya çokluğu, 3, 6, 12 ay boyunca çalışıyor olmaları;
büyüklükleri, iş kapasiteleri ve su kaynaklarının devamlılığı gibi hususlarda farklı değerlendirmeler
yapabilmemize imkan tanımıştır. Özellikle, 1584 tarihinde, Çat Köyü’ndeki 15 taşlı değirmen ile
Değirmenderesi / Dere Köyü’ndeki 38 taşlı değirmen zamanının adeta küçük birer un fabrikaları gibi çalışmış
olmalıdırlar. Bunların dışında da Bozkır ve çevresinde un değirmenleri olmakla birlikte, bir tek
tahunhaneye/susam değirmenine rastlanılmamaktadır. Yine, bu dönemde susam bitkisinin yetiştirildiğine dair
de bir iz yoktur. Fakat Bozkır’a komşu olan Akseki ve Manavgat’ta hem susam bitkisi yetiştirilmekte, hem de
tahunhane işletmeleri görülmektedir. Bu işletmeler zamanla kapanmış olmalı ki hâlâ Bozkır ve çevresinde
susam ziraati yapılmamasına rağmen, Konya ve çevresinde tahin denilince Bozkır akla gelmektedir. Bozkırlılar
kendi topraklarında yetiştiremedikleri ve dışarıdan aldıkları susamı işleyerek kendi markaları haline
getirebilmeyi başarmışlardır.
•
Anahtar Kelimeler
XVI. yy, Bozkır, Su Değirmenleri, Değirmen İşletmeciliği
•
* Prof. Dr., Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi, [email protected] ** Arş. Gör., Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim elemanı, [email protected]
XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE
DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH
CENTURY TO PRESENT DAY
Doğan YÖRÜK*
Onur KABAK **
216 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
Abstract
Mills which were small industrial facilities of pre-modern era, has been entitled in various terms according to
their working styles. Watermills were one of the mill type commonly used in Anatolia and they were called as
asiyab. Some matters such as minority or multiplicity of numbers of millstones in watermills, working times
for 3,6,12 months, their size, capacities and the continuity of water sources enable us to make different
evaluations for them. Especially, watermills with 15 millstones in Çat village and the 38 millstones in
Değirmenderesi village in 1584, must have worked like small flour factories. Although there were flour mills
around Bozkır, we could not see any sesame mills. Also there is no sign of growing sesame seeds in that period.
It is understood that sesame was grown and sesame mills (tahunhane) were seen in Akseki and Manavgat,
neighbours of Bozkır. These businesses must have been closed in time and although there is no sesame
cultivation around the Bozkır, this place became well-known for tahin around Konya. By processing the sesame
they have bought from outside, those who were Bozkır’s people made it brand.
•
Keywords
XVI. th Century, Bozkır, Water Mills, Mill Management.
217 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
GİRİŞ
Su, tarihin ilk dönemlerinden beri temizlik, içeçek ve hatta dini1 bir obje olarak
insanoğlunun vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Onu tarihi süreç içerisinde vazgeçilmez
kılan bir başka nokta daha vardı ki o da suyun bir enerji kaynağı olarak su değirmeni
teknolojisine uyarlanmasıydı. Su değirmenlerinin ilk olarak ne zaman ve kimler
tarafından kullanılmaya başlandığı tam olarak bilinmemektedir2. Jean Gimpel, bir
ihtimal, ilk su değirmenlerinin mühendisler tarafından M.Ö. II. Yüzyılın sonlarına doğru
yapıldığını ileri sürmüştür3. Romalılar, ilk örnekleri 0,5 beygir gücünde olan ve yatay
konumdaki çarkların döndürdüğü değirmenleri, dişliler vasıtasıyla dikine durabilen
çarklara uyarlamayı başarmışlardır. Böylelikle değirmenin öğütme gücünü altı kat
arttırarak fabrikalaşmanın ve yüksek bir ekonomik kazancın kapısını aralamışlardır. Bu
yeni gelişme ile 40 kölenin bir el değirmeniyle 10 saatte öğüteceği tahılı, bir su değirmeni
tek başına aynı zaman ölçüsünde yapabilecek konuma gelmiştir4. Değirmen teknolojisi
hakkında gelişmiş bilgilerine rağmen Romalılar, bu donanımı, imparatorluğun birkaç
noktasıyla sınırlı tutmuşlar ve yalnızca buğday öğütme işinde kullanmışlardır5. Oysa
Ortaçağda bu anlamda büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir. Özellikle de IX. yüzyıldan
sonra su değirmenleri giderek yaygınlaşmaya başlamıştır. Braudel, “Avrupa’da
Atlantik’ten Moskof Devleti’ne kadar artık hiçbir köy yoktur ki, değirmencisi ve akıntıyla
dönen değirmen dolabı olmasın” diyerek yaşanan bu değişimi gözler önüne sermiştir6.
Avrupa’da su gücünden elde edilen enerji, tahıl öğütme işinin dışında demir
dövmede kullanılan çekiçlere, kumaş çırpıcılara, tabakhanelere ve kâğıt çekme işine
uyarlanarak bir nevi fabrikalara dönüşmüşlerdir7. Öyle ki bu üretim merkezleri zamanla
hisseleri sermaye sahipleri tarafından alınıp satılabilen anonim şirketler haline gelmişler
1 Murat Turgut, “Tarhuntašša’daki Su Kültü Mekânları”, Tarihin Peşinde, S.14, Konya 2015, s.337-354. 2 M.Ö. yaklaşık 4. bin yılın sonlarına doğru elle öğütülen değirmen taşlarının yerine hayvan ve su gücüyle çalışan değirmenlerin kullanılmaya başlandığı ve bu dönemde makinalaşma için önemli bir adım atıldığı belirtilmektedir. Bkz. Hasan Bahar, “Uygarlıkların Kaynağı Su”, Su Medeniyeti Sempozyumu, Ed. Kerim Han Acar, Konya 2010, s.49-50. 3 Jean Gimpel, Ortaçağda Endüstri Devrimi, 7. Basım, Çev. Nazım Özüaydın, Tubitak Yay., Ankara 2004, s.7; Strabon, Pontus kralı Mithridates’in Kabeira’daki (Niksar yakınlarında) sarayının bulunduğu yerde bir su değirmeninden bahseder. Strabon, Geographika-Antik Anadolu Coğrafyası (Kitap XII-XIII-XIV), çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2009, s.42. 4 Gimpel, Ortaçağ Avrupa Endüstrisi, s.7-8. 5 Fernand Braudel, Maddi Uygarlık, Ekonomi ve Kapitalizm XV-XVIII. Yüzyıllar, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, C.I, Gece Yay., Ankara 1993, s.310.; Roma’da su değirmenlerinin neden yaygınlık kazanmadığına dair bir bilgi için George Basalla, Teknolojinin Evrimi, Çev. Cem Soydemir, 8. Baskı, Tubitak Yay., Ankara 2000, s.195-197. 6 Braudel, Maddi Uygarlık, s.310-311. 7 Steven A. Epstein, Geç Dönem Ortaçağ Avrupası: Ekonomi ve Sosyal Tarih-1000-1500, Çev. Serap Işık, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay.,İstanbul 2014, s.227-228.
218 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
ve Endüstri devrimi öncesi makineleşmenin merkezine oturarak, Batı’nın dünyaya
üstünlük kurmasında haklı bir yer edinmişlerdir8.
Ortaçağ İslam coğrafyasında da su değirmenleri yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
Nüfusun kalabalık olduğu Bağdat gibi şehirlerin hububat ihtiyacını karşılamak için Dicle
ırmağına önemli sayıda su değirmenleri inşa edilmiştir. X. yüzyılda Dicle nehrinde gezici
sallar üzerine monte edilen su değirmenleri vasıtasıyla günlük 10 tonluk buğday
öğütülebilmiştir9. Aynı dönemde Ciruft’ta küçük bir nehir üzerinde 60 adet değirmen
çalıştırıldığı, Basra’da ise gelgit enerjisinden faydalanılarak değirmen işletildiği
görülmüştür10. XII. yüzyılda Artuklu Türklerinin sarayında hizmet vermiş olan El-Cezeri,
başta su çarkları olmak üzere su hidrolik mühendisliği ile ilgili önemli çalışmalara imza
atmıştır11.
Osmanlı devletinin geniş ve birbirinden farklı coğrafi alanlara hükmetmesi,
şüphesiz enerji türü bakımından farklı değirmen tiplerinin kurulmasına neden olmuştur.
Bunlar: At (kıraç) değirmenleri, su (asiyab) değirmenleri, yel (bad-rah) değirmenleri ve
dolaplardır12. Ancak irili ufaklı pek çok akarsuyun bulunması en azından Anadolu’da su
değirmenlerinin diğer değirmen çeşitlerine oranla daha fazla yaygınlaşmasında etkili
olmuştur13. Osmanlı devletinin vergi tespiti için düzenlemiş olduğu tahrir defterlerinden
elde edilen veriler, XVI. yüzyıl Anadolu’sundaki pek çok sancak, kaza ve nahiyede su
değirmenlerinin yaygınlığına işaret etmektedir14. Klasik Osmanlı sosyal-iktisadi dünya
görüşü ekseninde, üretilen mal ve hizmetlerin olabildiğince bol ve ucuz olması için
üretimin mümkün olan en yüksek seviyede tutulmak istenmesi, birer üretim
mekanizmaları olan su değirmenlerinin önemine vurgu yapmaktadır15. XX. yüzyılın ilk
çeyreğinde, üretim tesislerinde kullanılan enerjinin % 72,60’nın hâlâ su gücünden elde
edilmesi, modern güç kaynakları öncesi suyun yaygın kullanımı hakkında fikir
vermektedir16.
8 Gimpel, Ortaçağ Avrupa Endüstrisi, s.19-27. 9 Zeki Tez, Bilim ve Teknikte Ortaçağ Müslümanları, Nobel Yay., Ankara 2001, s.235. 10 Ahmet N. Özdal, “Ortaçağ İslâm Dünyasında Farklı İşletmecilik Türleri ve Organizasyonel Yapıları-Bir Taslak Çalışması”, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, 2014, s.92. 11 Faruk Köse, “Su Makinalarının Medeniyet Tarihinde Gelişimi ve Önemi”, Su Medeniyeti Sempozyumu, Ed. Kerim Han Acar, Konya 2010, s.516-527. 12 Ahmet Yiğit, “XIV-XVI. Yüzyıllarda Menteşe Livasında Değirmenler”, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2007, S.18, s.203; Salih Aynural, İstanbul Değirmenleri ve Fırınları Zahire Ticareti (1740-1840), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2001. 13 Ümit Koç, “XVI. Yüzyıl Anadolu’sunda Değirmenler”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S.149, Nisan 2004, s.183. 14 Tahrir defterlerine dayalı çalışmalardan toplanan veriler ışığında XVI. Yüzyıldaki değirmenlerin sayısı ve gelirleri ile alakalı tablo için bkz. Koç, “XVI. Yüzyıl Anadolu’sunda Değirmenler”, s.186-188. 15 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2000, s.43-52. 16 Ozan Arslan, “1927-1928 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesine Göre Türkiye’deki Üretim Tesislerinin Güç Kaynakları Üzerine Kantitatif Bir Çalışma”, Turkish Studies, Vol:10/9, 2015, s.48-50.
219 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
Osmanlı devletinde değirmenlerin, stratejik öneme sahip ve genellikle ihracı
yasak ürünler listesinin başında gelen başta buğday olmak üzere tahıl öğütme işinde
kullanılması yukarıda bahsettiğimiz sosyal-iktisadi dünya görüşü ile birleştiğinde bir
anlam kazanmaktadır. Kaza merkezlerinden başlayarak, büyük şehirlerin, ordunun vs.
beslenmesi için gerekli olan unun öğütülmesi bu açıdan büyük önem arz etmekteydi.
Ancak Osmanlı’da Geç Dönem Ortaçağ ve Erken Modern Dönem Avrupası’nda meydana
gelen teknolojik değişimi, yani su değirmenlerinin un öğütmek veya yağ elde etmek
dışında başka işler için kullanılıp kullanılmadığını tam olarak bilememekteyiz. Bunun
yanında özellikle dokumacılığın yaygın olduğu Balkanların bir kısmında bu türden
mekanik değişimlerin uyarlandığını görebilmekteyiz. Henüz XV. ve XVI. yüzyıllarda su
kuvveti ile işleyen aba, kebe, çuha değirmenlerinin var olduğu dikkat çekmektedir. XV.
yüzyılın sonralarında İspanya’dan kaçıp Osmanlıya sığınan Yahudilerin (Sefarad) o
dönem Avrupa’nın en ileri dokuma tekniğini kullanan İspanya’dan bu teknolojiyi
yanlarında getirdikleri düşünülmektedir17. İskeçe’nin Esketza ırmağı üzerinde bulunan 77
su değirmeninden 24’ünü yünlü kumaş üretimiyle ilgili sıkıştırma tezgâhı durumundaki
kebe değirmenleri oluşturmaktaydı18. Benzer bir şekilde suyun bol olduğu İslimye’de
yünlüler su değirmenlerinde işlenmekteydi19. Ayrıca İzladi’de demir dövmeye yarayan
su değirmenleri ile İstolni Belgrad’ta bir barut değirmeni XVI. yüzyıl kayıtlarına
yansımıştır20.
Osmanlı kanunnamelerinde değirmen işletmeciliği ile ilgili düzenlemeler açık bir
şekilde ifade edilmiş olup, bir değirmencinin uyması gereken kurallar en ince ayrıntısına
kadar belirtilmiştir21. Burada iki temel amaç gözetilmiştir. Bunlardan ilki küçük
işletmelerin devamlılığını sağlamak, ikincisi ise değirmen işletmecisi ile bu işletmeden
faydalanacak kişiler arasında doğabilecek sorunların önüne geçmektir. Özellikle XV. ve
XVI. yüzyıllarda hazırlanan Tahrir defterleri sayesinde, imparatorluğun pek çok
noktasına yayılmış, stratejik öneme sahip bu değirmenlerin vaziyetleri, türleri, sayıları,
taş adetleri, yıl içinde ne kadar çalıştıkları vs. gibi hususlar kayıt altına alınmıştır.
Üretimin kısıtlı ve ulaşım imkânlarının sınırlı olduğu bu yüzyıllarda, Osmanlı yönetim
kademesinin temelde tebaasının refahını sağlamak ve devlet ile halk arasında süregiden
17 Halil Sahillioğlu, “Yeniçeri Çuhası ve II. Bayezid’in Son Yıllarından Yeniçeri Çuha Muhasebesi”, İst Üniv. Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, S.2-3, 1973-74, s.415-418. 18 Machiel Kiel, “İskeçe”, DİA, C.22, İstanbul 2000, s.554. 19 Mahhiel Kiel, “İslimye”, DİA, C.23, İstanbul 2001, s.74. 20 Machiel Kiel, “İzladi”, DİA, C.23, İstanbul 2001, s.514.; Geza David, “İstolni Belgrad”, DİA, C.23, İstanbul 2001, s.406. 21 Ve değirmenciler gözlene; değirmende tavuk besleyüp halkın ununa ve buğdayına zarar etmeyeler. Vakti bilmek isterler ise ancak bir horoz besleyeler. Eyü döğeler illet etmeyeler ve kimsenin buğdayını değiştirmeyeler ve değirmeni hâlî (boş) komayalar ve yabana gitmeyeler ve taşların vakti geldikçe diş edeler ve haklarından artuk terke almayalar ve uğurlamayalar. Ve her kişi nevbetiyle öğüde ve bir kişinin terkesin çukarub aher kimesneninkini koymayalar. Eğer inad ederlerse muhkem haklarında geline illa muhkem ve müntehi hakkından geleler. Bkz. Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri IV, İstanbul 1992, s.329; Yiğit “XIV-XVI. Yüzyıllarda Menteşe Livasında Değirmenler”, s.104.
220 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
yöneten-yönetilen ilişkisini bozmamak adına bu denetim, önem taşımaktaydı. Tahrir
kayıtları, bu anlamda toplumun ihtiyacı olan tahıl ürünlerinin öğütülmesinde kullanılan
değirmenlerin harap, yani kullanılmaz ise bunların tamiri veya yenilerinin yapılması
hususunda geliştirilecek siyasetin belirlenmesinde de bir veri kaynağı olmuştur
diyebiliriz.
Tahrir defterlerinde su değirmenleri, asiyab adıyla tanımlanmış olup, onlardan
alınan vergi ise resm-i asiyab şeklinde kaydedilmiştir. Vergilendirilme yapılırken bina
sayısı değil, değirmenin içinde un öğüten taş (bab) sayısı esas alınmış, aylık 5 akçe
üzerinden, değirmenin çalışma süresine göre bir hesaplama yapılmıştır. Yani 12 ay
boyunca düzenli çalışan bir su değirmeninden 60 akçe, 6 ay süreyle çalışan bir
değirmenden 30 akçe ve ancak sel sularının yürütebildiği değirmenlerden ise kaç ay
çalışmışsa her ay için 5 akçe vergi alınmıştır22. Vergiler bazı yerlerde aynî olarak da
alınabilmekteydi. Mesela, Menteşe livasında değirmenlerden Bursa müddü ile 1 müd
buğday ve 1 müd arpanın vergi olarak toplandığı görülmektedir. Fakat bu uygulamadan
kıtlığa sebebiyet vereceği endişesiyle bir süre sonra vazgeçildiği anlaşılmaktadır23.
Osmanlı devletinde su değirmenlerinin bulunduğu kırsal mekânların sosyo-
ekonomik anlamda diğerlerine oranla olumlu anlamda bir farklılaşmaya sebebiyet
verdiğini belirtmek gerekmektedir. Genellikle köylerin uzağında su akışı boyunca inşa
edilen bu değirmenler, çevre köylerden insanların unlarını öğütmek için günlerce sıra
beklediği ve bu süre zarfında iletişim kurup, sohbet edebildikleri yerler olarak cazibe
merkezleri haline gelmişlerdir. Bu durum aynı zamanda değirmenin bulunduğu yer ile
çevre köyler arasında düzenli bir yol ağının kurulmasına zemin hazırlamıştır24. Nitekim
değirmeni bulunan bazı mezraların zamanla köye dönüşmesi değirmenlerin neden birer
cazibe merkezleri olduğu görüşünü kanıtlar niteliktedir25. Bu bağlamda, bildirinin amacı,
XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla, hatta günümüze kadar süreklilik içinde gelen Bozkır’daki
su değirmenlerinin ve işletmeciliğinin niteliği üzerinden, Bozkır ve çevresine neler
kazandırdığını sorgulamak olacaktır.
A-BOZKIR DEĞİRMENLERİ
Osmanlı idari yapılanması içinde Karaman eyaletinin, Beyşehir sancağına bağlı,
Seydişehir kazasına tabi olan Bozkır nahiyesi, XVI. yüzyıl boyunca ortalama 40 köyden
oluşmaktadır26. Bu ünitenin merkezi konumundaki Siristad köyü (gününüzdeki Bozkır
22 Mehmet Akif Erdoğru, “Karaman Vilâyeti Kanunnâmeleri”, OTAM, S.4, Ankara 1993, s.474, 484, 510; Bayram Ürekli - Doğan Yörük, “Karaman Eyâletine ait Bir Kanunnâme Sureti”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.8, Konya 2002, s.348. 23 Yiğit, “XIV-XVI. Yüzyıllarda Menteşe Livasında Değirmenler”, s.105. 24 Doğan Yörük, “XVI. Yüzyılda Konya Kazasında Su Değirmenleri ve Bezirhaneler”, Turkish Studies, Volume 9/1, Winter 2014, p.639. 25 Yörük, “Su Değirmenleri”, s.641. 26 Alaattin Aköz, “XVI. Yüzyılın Başlarında Bozkır Nahiyesinde Yerleşme ve Üretim”, Bozkırın Dünü ve Bugünü Sempozyumu, Ed. Mustafa Yılmaz-Ahmet Atalay-Osman Doğanay, Konya 2007, s.68.
221 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
adlı yerleşme) Konya’nın 116 km güneyinde Torosların kuzey eteklerinde 1.131 metre
yükseklikte vadiler arasında sıkışıp kalmıştır27. Söz konusu bölge su kaynakları
bakımından zengin sayılabilecek bir konumdadır. Akdağ, Güldağı ve Haydar Dağı’nın
doğu ve kuzey yamaçlarından doğan Çarşamba Çayı; yağmur, kar ve karstik kaynakların
da eklenmesiyle güçlenerek Bozkır’ın ortasından geçmektedir28. Bu çayın
kaynaklarından olan Aygır Pınarı ile Bozkır arasındaki mevkii, konumuz açısından su
değirmenlerinin yoğun bir şekilde işletildikleri su kaynağı olması bakımından önem
taşımaktadır.
Harita 1: 16. ve 19. Yüzyıllarda Bozkır’daki Değirmenler
Bozkır, oldukça dağlık ve engebeli bir arazi üzerinde bulunmasından dolayı
yerleşim birimleri genellikle akarsuların meydana getirdiği derin vadi tabanları üzerinde
kurulmuştur. Başka bir deyişle, halk akarsu kenarlarına yerleşmeyi tercih etmiştir. Bu
27 Hasan Bahar, “Bozkır”, Konya Ansiklopedisi, C.2, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Konya 2011, s.170. 28 Adnan Doğan Buldur-Sabahattin Sarı, “Çarşamba Çayı’nın 15 Aralık 2010 Tarihli Taşkını ve Bozkır’daki (Konya) Etkisi”, Marmara Coğrafya Dergisi, S.25, Ocak 2012, s.91-92.
222 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
durum, su değirmenlerinin kırsal yerleşim birimlerinin içinde veya yakınlarında kurulmuş
olabileceğini göstermektedir. Nitekim bugün Dere olarak bilinen kasabanın, XVI. yüzyıl
kayıtlarına, muhtemelen buradaki değirmenlerin fazlalığından dolayı, Değirmendere
olarak kaydedilmiş olması, bu köyde değirmen işletmeciliğinin başat bir unsur olduğunu
göstermesi bakımından önemlidir29.
XVI. yüzyıla ait tahrir defterlerinden elde edilen veriler ışığında, 1500-1584 yılları
arasında Bozkır nahiyesine bağlı köyler arasında başta Değirmendere olmak üzere, Çat
(Çağlayan), Siristad, Avrana, Kiçisandı, Fart, Kazıkdere, Sinandı ve Morsun’da su
değirmenlerinin işletildiğini görmekteyiz. 1500 yılında nahiye içinde toplamda 37 adet
olan değirmen taşı, 1524 yılında hiç değişmeden sabit kalırken, bu rakam 1584 yılında
%108’lik oranda bir artışla 77’ye yükselmiştir30. Yüzyılın sonlarına doğru değirmen
sayısında görülen bu artış eğilimi, Konya kazası dâhilindeki nahiyelerde görülen artışla
benzerlik göstermekle beraber, oran olarak çok daha yukarılarda seyretmiştir31. Bu
hususta, Değirmendere ve Çat köylerinde dönen taş sayısı dikkat çekici bir özellik
taşımaktadır. Nahiyeye bağlı diğer köylerde dönen taş adedi 1 ila 4 arasında değişirken,
Değirmendere’de bu rakam 20’den 38’e, Çat’da ise 9’dan 15’e çıkmıştır. Aygır pınarı
üzerine sıralanmış birbirine yakın bu iki köy, adeta dönemin birer un fabrikası gibi
çalışmışlardır. Değirmenler genellikle bir veya iki gözden (taştan) meydana gelirken,
Siristad, Çat ve Değirmendere köylerindeki değirmenler diğerlerinden nitelik ve nicelik
itibarıyla farklılaşmaktadırlar. Tahrirlere göre Siristad’da 2, 4, 9; Çat’ta 9, 15;
Değirmendere’de 20, 15, 38 taşlı ve hepsinin yıl boyunca çalışıyor olması ile tek bir çatı
altında bulunmaları ilginçtir. Zira XVI. yüzyıl kırsalında bu kadar fazla taşı bünyesinde
barındıran değirmen sayısı neredeyse yok gibidir. Konya32, Aksaray, Akşehir33 ve Ereğli
çevresinde karşılaştığımız en yüksek taş sayısı Ereğli’nin İvriz çayı üzerine kurulmuş
olan 16 taşlı bir değirmendir34. Değirmendere köyündeki 3 ayrı değirmenden birinin 20
taştan zaman içinde 38 taşa çıkması su kaynağı ve iş hacmi açısından önemli olduğu
kadar, değirmenin kurulduğu fiziki alanın büyüklüğüne de işaret eder. Ne var ki sahada
ilgili kişilerle yaptığımız görüşmelerde; söz konusu köyde bir zamanlar 36 değirmenin
varlığı ifade edilmiş, fakat bunun tek bir çatı altındaki konumu kabul görmemiştir.
29 BOA TT 40, s.406; BOA TT 399, s.288. 30 BOA TT 40, s.398-417; BOA TT 399, s.288-295; M. Akif Erdoğru, Beyşehir Sancağının 1584 Tarihli Nüfus Sayımı (Beyşehir, Seydişehir, Bozkır), Ege Üniversitesi Edebiyat Fak. Yay., İzmir 2004, s.380-421. 31 XVI. Yüzyılda Konya kazasına bağlı nahiylerdeki değirmen taş sayıları %35,7’lik bir artışla 109’da 148’e yükselmiştir. Bkz. Yörük, “Su Değirmenleri”, s.641. Konya’daki su değirmenleriyle ilgili diğer çalışmalar için bkz. Remzi Duran-Ali Baş-Ruhi Özcan, Konya Su Değirmenleri, Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Konya 2016; Muammer Ulutürk, “Meram’da Tarihi Su Değirmenleri”, TÜBAR, XXIX, 2011, s.447-460; Ali Baş-Remzi Duran-Ruhi Özcan, “Konya Meram İlçesi Tarihi Su Değirmenleri”, XIV. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Konya 2011, s.95-113; M. Akif Erdoğru, “Beyşehir Sancağındaki Su Değirmenleri (1466-1584)”, I. Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Konya 2006, s. 354-360. 32 Yörük, “Su Değirmenleri”, s.647-650. 33 Volkan Ertürk, XVI. Yüzyılda Akşehir Sancağı, Akademi Titiz Yay., İstanbul 2011, s.204-207. 34 TKGM TT 113, vr.369a.
223 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
Gerekçe olarak dere kenarında bu kadar geniş bir alanın yokluğu gösterilmiş, buna ek
olarak da mevcut su gücünün tek bir değirmen içinde bu kadar fazla taşı çeviremeyeceği
kanaati dillendirilmiştir35.
Tablo I: XVI. Yüzyılda Bozkır’daki Değirmenler
Köy Adı 1500 1524 1584
Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr
Çat - - - 9 - 480 15 12 ay 900
Avrana - - - - - - 1 1 ay 15
Kiçisandı 3 4ay 60 4 - 60 4 6 ay 120
Fart 2 6 ay 60 - - - 1 12 ay 60
Siristad 2 12 ay 120 4 12 ay 240 9 12 ay 540
Siristad 1 8 ay 40 - - - - - -
Siristad 1 12 ay 60 - - - - - -
Siristad 1 bab 0 - - - - - -
Siristad - - - - - - 1 Harap 0
Kazık(dere) 2 6 ay 60 2 6 ay 60 2 6 ay 60
Değirmendere 20 12 ay 1200 15 12 ay 900 38 12 ay 2280
Değirmendere 1 Harap 0 - - - 2 Harap 0
Değirmendere 1 12 ay 60 1 12 ay 60 1 Hâdis
12 ay
60
Sinandı 2 6 ay 60 2 6 ay 60 2 3 ay 30
Sinandı - - - - - - 1 Hâdis
3 ay
15
Morsun 1 - 0 - - - - - -
TOPLAM 37 1720 37 1860 77 4080
Bozkır nahiyesindeki su değirmenleriyle ilgili söylenmesi gereken bir başka nokta
ise bunların ağırlıklı olarak Sorkun ve Bozkır arasındaki 10-12 km’lik akarsu yatağı
üzerinde kurulmuş olmalarıdır. Nitekim 1500 yılında nahiye içindeki toplam 37 taşın 26
(%70,2)’sı, 1524 yılında 37 taşın 29 (%78,3)’u ve son olarak 1584 yılında 77 taşın 63
(%81,8)’ü bu hat boyunca işletilmiştir. Ancak Osmanlı idarecileri, aynı bölge ve yatak
üzerinde değirmenlerin kurulmasını belli bir ihtiyacın oluşmasına ve ekonomik olarak
diğer değirmenlere zarar vermemesi kuralına bağlamışlardı. Aksi takdirde değirmen
sahipleri arasında husumet doğabileceği düşünülmekteydi. Bu sebeple değirmenler
35 Osman Kalay ve Hasan Kalay. Mülakat tarihi 07.04.2016.
224 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
arasındaki mesafe 600 zirâ, yaklaşık 454,8 metre olarak belirlenmişti36. Fakat köylerdeki
değirmen sayılarına bakıldığında bu kurala zaman zaman uyulmadığı da söylenebilir.
Mesela, aynı anda Siristad’da 4, Değirmendere’de 3, Sinandı’da 2 değirmenin varlığı
dikkat çekmektedir. Bu değirmenlerin aralarında mesafelerin olması gerekenden çok daha
yakın olduğu düşünüldüğünde, bölgenin coğrafi şartlarının ve konumunun da belirleyici
rol oynadığı söylenebilir. Sorkun, Değirmendere, Çat ve Siristad gibi Bozkır Çayı
üzerindeki arazi bakımından tarıma elverişsiz köyler bu durumu lehlerine çevirmişler, 10-
12 km’lik hat boyunca değirmenler kurarak çevre köylerden un öğütmek isteyen kişilerin
uğrak yeri olmuşlardır. Bu hareketlilik beraberinde pek çok meslek erbabının buralarda
faaliyet göstermesine de zemin hazırlamıştır.
Tahrir defterleri XVI. yüzyılda değirmenlerin çalışma süreleri hakkında da bilgi
vermektedir. Değirmenler üzerine kuruldukları su kaynaklarının rejimine göre 12 ay, 8
ay, 6 ay veya 3 ay şeklinde çalışma prensiplerine sahiptiler. Daha önce de belirtildiği gibi
işletildiği süre zarfı, ondan alınacak verginin belirlenmesini sağlamaktaydı. Bölgedeki
değirmenlerin ekseriyetinin 12 ay boyunca düzenli olarak çalıştığı görülmektedir. 1500
yılında toplam değirmenlerin %64,8’i, 1524 yılında %54,05’i ve 1584’te ise %83,11’i yıl
boyunca işletilmiştir. Harap yani belli sebeplerle kullanılamaz hale gelen değirmenlerin
sayısı ise çok az denilebilecek bir seviyededir. Yüzyılın son çeyreğinde harap olan 3
değirmene karşılık, 2 yeni değirmen devreye sokulmuştur. Tablo II’de de görüleceği
üzere yıl boyunca çalışan değirmenlerin kabarıklığı, üzerinde kuruldukları su kaynağının
düzenliliğine işaret etmektedir. Yine, mevsimlik yağışlara bağlı oluşan akarsular ve
göletlerin üzerinde de değirmenler kurulmakla birlikte bunların varlığı diğerlerine göre
çok daha azdır.
Tablo II: Bozkır Nahiyesindeki Değirmenlerin Yıllık Çalışma Süreleri
Süre 1500 1524 1584
Adet % Adet % Adet %
12 ay 24 64,86 20 54,05 64 83,11
8 ay 1 2,70 - - - -
6 ay 6 16,21 4 10,81 6 7,79
4 ay 3 8,10 - - - -
3 ay - - 4 10,81 3 3,89
1 ay - - - - 1 1,29
Harap 1 2,70 - - 3 3,89
Belirsiz 2 5,40 9
(10-12 ay)
24,32 - -
Toplam 37 100 37 100 77 100
36 Yörük, “Su Değirmenleri”, s.642.
225 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
Karaman eyaleti kanunnamelerinde değirmenlerden aylık 5 akçe üzerinden yıllık 60 akçe
alınması istenilmiştir37. Bu doğrultuda, bir değirmen bünyesindeki birden fazla taşın
vergilendirilmesi de çalışma sürelerine göre değişebilmektedir. Mesela, 1524 tarihinde
Çat köyündeki 9 taşlı değirmene 480 akçelik bir vergi yazılmıştır. Bu miktarı 9’a
böldüğümüzde 53,33 akçelik bir rakam elde edilmektedir. Böyle bir vergilendirme söz
konusu bile olamayacağına göre 9 taştan bir veya bir kaçının daha uzun veya kısa süre
çalıştığı düşünülmelidir. Benzer şekilde, 1500 ile 1524 yılları arasında Bozkır’daki
değirmen taşı sayısı (37) aynı olmasına rağmen, vergi miktarındaki artış taşların çalışma
sürelerinin arttığına işaret etmektedir. Değirmenlerden 1500 yılında 1720 akçe vergi
alınırken, 1524’te bu miktar %8,13’lük bir artışla 1860 akçeye yükselmiş, 1584’te ise
%119,3’lük bir artışla 4080 akçeye çıkmıştır.
Tahrir defterleri değirmenlerin mülkiyetinin kimin elinde olduğu bilgisini de
zaman zaman bizlere verebilir. Bunlar ya bir kişinin mülkiyetinde, ya da herhangi bir
vakfın gelir kalemleri içinde yer alabilirler. Miri diyebileceğimiz mülkiyeti devlete ait
değirmen ise neredeyse yok gibidir. Bu tür değirmenler, defterlere mülkiyet ve tasarruf
hakkı kimin üzerinde ise onun adıyla yazılmışlardır. Mesela, 1500 yılında Siristad
köyündeki değirmenlerden biri Zaviye-i Derviş Mustafa değirmeni38,
Değirmendere’dekilerden biri Kemal Kadı değirmeni, Morsun’daki ise İbrahim Beğ
değirmeni olarak kaydedilmiştir39. Buradaki örneklerde değirmenlerin vakıf veya
mülkiyet haklarına gönderme yapılırken, ekseriyetinde bu illiyet bağları verilmemiştir.
Bu husus, merkezi yönetimin vergi kalemlerini istatiksel bir veri tabanı haline
getirmekten ziyade kendisinin vergi alabileceği kalemleri kayda alma girişimiyle
ilişkilidir.
B-XIX. YÜZYIL’DA BOZKIR DEĞİRMENLERİ
XIX. yüzyılda Bozkır idari bakımdan kaza ünitesine dönüşmüş, buna bağlı olarak
da idari birimin köy sayısı artarak 58’e yükselmiştir40. Yine, XVI. yüzyıldaki gibi
değirmen ve değirmen işletmeciliği Dere (Değirmendere) köyünde yoğunlaşmıştır.
Özellikle Fart, Sinandı (Sandı), Siristad, Çat ve Dere köylerindeki değirmenciliğin XVI.
yüzyıldan XIX. yüzyıla taşınması önemlidir. Bu süreklilik geçmişte kalmamış, günümüze
kadar da devam ettirilebilmiştir. Bu bağlamda, 1840 tarihli Temettuat ile 1845 tarihli
37 Erdoğru, “Kanunnâmeleri”, s.474, 484, 510; Ürekli - Yörük, “Kanunnâme Sureti”, s.348. 38 BOA TT 40, s.398; Şafakçı, bu zaviyenin Şeyh Musa Zaviyesi olabileceğini belirtmektedir. Bkz. Hamit Şafakçı, “Konya’nın Bozkır İlçesindeki Şeyh Musa Zaviyesi”, Tarihin Peşinde Dergisi, S.12, Konya 2012, s.239. 39 BOA TT 40, s.406, 411. 40 Ramazan Tosun, 1256 Tarihli Bozkır Temettuat Defterine Göre Bozkır’ın Köyleri, Palet Yay.,Konya 2015, s. 11-38.
226 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
Nüfus defterleri bizlere bazı bilgiler sunmaktadır. Her ne kadar Bozkır’daki değirmen
sayısını tam olarak bilemesek de, değirmen ve değirmen işletmeciliği hakkında Tahrir
defterlerinden elde edemediğimiz verilere ulaşabilmekteyiz. Bu defterlere köylerdeki
değirmenler değil, daha çok değirmenciler ve değirmen hisselerine sahip olanlar yazılmış,
vergilendirmeler de buna göre yapılmıştır. 1840’da Bozkır’a bağlı köylerden 15’inde
gerek hisse mülkiyeti yoluyla, gerekse doğrudan değirmen işletmeciliğiyle uğraşıldığı
anlaşılmaktadır. Bunlar içinde değirmenciler ayrı bir önem taşımaktadır. Zira her
dönemde değirmen ustaları ve işletmecileri zenginlik, zekâ ve el yetenekleri bakımından
yaşadıkları kırsal toplum içinde öne çıkabilmişlerdir. Bu tarihte, Bozkır’da toplam 36
değirmenciden 25 (% 69,4)’inin Dere köyünde, 9 (% 25)’unun ise Çat köyünde varlıkları
tespit edilmiştir41.
1845 tarihli Nüfus defterinde de değirmenci sayısı Temettuat verilerine oldukça
yakındır. Kazadaki bütün değirmenciler Dere (35) ve Çat (7) köylerinde toplanmış, diğer
köylerde yaşayan nüfus için böyle bir statü veya sınıf tanımlaması yapılmamıştır42. Bu
husus, değirmencilik mesleği veya işletmeciliği hakkındaki uzmanlaşmanın bu iki köyde
ortaya çıktığına işaret etmektedir. Değirmencilik ile değirmen mülkiyetini elinde
bulunduran kişileri birbirinden ayırmak gerekir. Değirmenciler hem değirmen sahibi hem
de işleticisi konumunda olabilecekleri gibi başkasının mülkiyetindeki bir değirmeni yıllık
kiralamanın yanında, öğüttükleri buğdaydan aldıkları değirmen hakkı üzerinden de bir
paylaşıma gidebilirlerdi. Nitekim yakın zamana kadar Kütahya’nın Simav ilçesi Kayaışık
köyündeki değirmen işletmeciliği, değirmen hakkı üzerinden alınan hisse ile
yapılmıştır43. Dönemlerinin en fazla kâr getiren işletmeleri olan değirmenlerden
ekonomik olarak değirmencilerden ziyade değirmen sahipleri faydalanmıştır denilebilir.
Zira 1840’taki 36 değirmenciden 19 (% 52,7)’u işlettikleri değirmenlerde herhangi bir
hisseye sahip değildir. Hisse sahibi olanların da hisse oranları oldukça düşük seviyededir.
Mesela, Dere köyündeki toplam 280,75 hisseden pay alan 12 değirmencinin hissesi
sadece ve sadece 36’dır. Bu durum, sermaye ve emek ayrımının belirginleşmeye başladığı
XIII. yüzyıl Avrupa değirmen işletmeciliğinde görülen sermaye sahiplerinin, miras veya
satın alma yoluyla değirmencileri peyderpey bu kârlı işin dışına ittiği döneme
benzemektedir44. Ancak Bozkır örneğinde, değirmencilerin hisselerden mahrum
bırakıldığını iddia etmek pek mümkün değildir. Miras ve satın alma yoluyla
devredildiğini bildiğimiz bu hisselerden45 değirmenciler feragat mı etmiştir, yoksa emek
ve sermaye ayrımında olduğu gibi bir uzmanlaşmanın sonucu mudur, ya da uzun süreden
41 Tosun, 1256 Tarihli Temettuat, s.213-251. 42 BOA NFS 3321, s. 98-107/274-297 43 Kütahya ili Simav ilçesinin Kayaışık köyünde dedeleri, babaları ve kendileri de iki ayrı değirmeni işletmiş olan Veli Arslan ve Tahir Taşdemir ile 29.04.2012 tarihinde yapılan görüşme. 44 Gimpel, Ortaçağ Avrupa Endüstrisi, s.19-20. 45 Dere kasabasında Güleroğlu markasıyla tahin değirmeni işleten Hasan Güler, değirmen hisselerinin erkek ve kız çocuklara miras yoluyla kaldığı gibi satış yoluyla el değiştirebildiğini belirtmektedir. 07.04.2016 tarihinde yapılan mülakat. Hisseler halk arasında okka adıyla konuşulmakta mirasa ve satışa bu haliyle konu olmaktadır.
227 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
beri devam edegelen bir işletme tarzı mıdır, maalesef bilemiyoruz. Bunun kendi içinde
bir uzmanlaşmanın ürünü olduğu kanaatini taşımakla birlikte, değirmen hisselerine sahip
olanlarla, değirmen işleten kiracılar arasında derin bir ekonomik ayırımın olmadığını da
zikretmek gerekir.
1840 yılındaki Temettuat veriler dikkate alındığında bir değirmenin yaklaşık 12
hisseden oluştuğu anlaşılmaktadır. Fakat Hoca köyündeki iki örnek tek bir taşın bazen 24
hisseye bölünebileceğini göstermektedir46. Kimi durumlarda 1 hissenin dahi yarım ve
çeyrek oranında parçalandığı karşımıza çıkmaktadır47. Bunun yanında bazı değirmenler
de herhangi bir sehme ayrılmadan bir bütün halinde müstakilen kalabilmişlerdir.
Hissedarlar değirmen taşlarındaki hisseleri oranında öğütülen undan pay almaktaydılar.
Aynı dönemde, her bir hisse 50 kuruş civarında parasal bir değere sahipti. Lakin bu
miktar, muhtemelen, değirmen taşlarının yıllık çalışma prensibine ya da iş kapasitesine
bağlı olarak değişebilmekteydi. Nitekim değirmen taşının tek bir hissesi kimi zaman 10
kuruşa kadar inerken, kimi zaman da 100 kuruşun üzerine çıkabilmekteydi.
Grafik 1: Değirmende 1 Hissenin Kuruş Olarak Oranı (1840)
Bozkır ve çevresinde, 1840’ta, 13’ü müstakil değirmen sahibi olmak üzere
toplamda 168 kişi değirmenlerden hissedardır. Toplam hisse miktarının 604,75 olduğu bu
hissedarlardan 121’i değirmencilik dışında farklı mesleklerle uğraşmaktadır. Bunlar
arasında çiftçiler 160,25 (% 26,49) ile herhangi bir mesleği olmayan şeyh, hacı, efendi,
amelmânde ve şâbb-ı emredler 159,25 (% 26,33) en yüksek paylarla başı çekerlerken,
46 Tosun, 1256 Tarihli Temettuat, s. 118,121. 47 Tosun, 1256 Tarihli Temettuat, s. 217, 222.
14%
31%
7%
29%
7%
12%
50 kuruştan az
50 kuruş
60 kuruş
65-69 kuruş arası
70-79 kuruş arası
80 kuruştan fazla
228 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
ameleler de küçümsenmeyecek bir hisseye 113,75 (% 18,80) sahiptirler. İmamlar ve
hatiplerin de değirmen hisselerinden pay aldıkları görülmektedir. Özellikle Hoca
köyündeki 35,5 hisseye sahip olan bu grubun toplamdaki hisse miktarı ise 61,5 (%
10,17)’dur. Ekmeğini bu işten kazanan ve mesleği değirmencilik olanların payı ise 53 (%
8,76) hisse ile oldukça düşük kalmaktadır. Bunlara ilaveten muhtarlar 24,5 (% 4,05),
tacirler 20,5 (% 3,38), demirciler 9 (% 1,48) ve rençberler 3 (% 0,49) gibi farklı meslek
kollarına mensup kişiler gelmektedir.
Bozkır içindeki hisse sahiplerinin yanında Bozkır dışındaki kişilerin de
buralardaki değirmenlerden hisseler aldıkları görülmektedir. Örneğin, Hadim’den Ahmet
Efendi mahdumu Rasih Efendi, Alanya sancağına bağlı Seki köyünden Hüseyin ve
Alanya sancağından Abdi Paşa Gezlevi, Dere ve Çat köyündeki değirmen hisselerini satın
alarak, yatırım yapmışlardır. Değirmen gelirlerinin bu kadar fazla hisseye ayrılması ve
her meslekten birilerinin bu hisselere yatırım yapabiliyor olması, bir nevi borsa gibi işlem
gördüğünün bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Böyle bir yapılanma içinde
hisselerin daha çok imam, hatip, muhtar gibi idareciler ile hacı, şeyh, değirmenciler ve
tacirler elinde birikmesi beklenirken çiftçiler ve amelelerin öne çıkması, henüz emek ve
sermaye ayrımından kaynaklı uzmanlaşmanın gerçekleşmediği söylenebilir.
Tablo III: Değirmenlerde Hissesi Sahibi Olan Toplumsal Kesimler (1840)
Meslekler Hisse Sayısı %
1 Çiftçiler 160,25 26,49
2 Mesleksizler (şeyh, hacı, efendi,
amelmânde ve şâbb-ı emredler)
159,25 26,33
3 Ameleler 113,75 18,80
4 İmam ve Hatipler 61,5 10,17
5 Değirmenciler 53 8,76
6 Muhtarlar 24,5 4,05
7 Tacirler 20,5 3,38
8 Demirciler 9 1,48
9 Rençberler 3 0,49
Toplam 604,75 99,95
Değirmen hisselerinin köy bazında dağılımına bakıldığında ise 280,75 (%46,42)
hisse ile Dere köyü başı çekmektedir. Bu oran Bozkır içindeki tüm hisselerin yaklaşık
yarısına denk gelmektedir. Dolayısıyla Dere köyü, değirmen işletmeciliği hususunda
229 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
XVI. yüzyıldaki konumunu XIX. yüzyıl ortalarına kadar taşıyabilmiştir. Dere’yi 137
(%22,65) hisseyle Çat, onu da 100,5 (% 16,61) hisseyle Hoca köyü takip etmiştir48.
Tablo IV: Değirmen Hisselerinden Pay Alanlar (1840)
Köy Adı Dğrmnc DODHO FMODHO DHSO THM
Pınarcık 1 1 1 1 müstakil 1 müstakil
Hoca - - 6 12
7 müstakil
100,5 hisse
7 müstakil
Gerez 1 1 - - -
Gezlevi - - 1 2 21 hisse
Dedemköy - - 1 1 müstakil 1 müstakil
Kayapınar - - 6 7 29 hisse
Çat 9 4 34 46 137 hisse
Dere 25 13 62 87
3 müstakil
280,75 hisse
3 Müstakil
Kuruçay - - 2 2 6 hisse
Arvana - - 2 2 12 hisse
Erdoğan - - 2 2 9 hisse
Sandı - - - 1 1 hisse
Bademli - - 1 1 müstakil 1 müstakil
Karaardıç’ın
Çeşme
- - 4 5 6,5 hisse
Fart - - 1 2 2 hisse
TOPLAM 36 19 121 168
13 müstakil
604,75 hisse
13 müstakil
Dğrmnc: Değirmenci; DODHO: Değirmenci Olup Değirmen Hissesi Olmayanlar; FMODHO: Farklı
Mesleklerden Olup Değirmen Hissesi Olanlar; DHSO: Değirmenlerde Hisse Sahibi Olanlar; THM: Toplam
Hisse Miktarı
C-DEĞİRMENLERİN TAHUNHANEYE DÖNÜŞÜMÜ
Bozkır’daki değirmenlerin tarihi serüveni içerisinde önemli kilometre taşlarından
biri de un öğütmekte kullanılan bu su değirmenlerinin tahin değirmenlerine dönüşmesidir.
Teknik anlamda ciddi bir sistem değişikliğine gerek kalmadan un değirmenleri tahin
değirmenlerine dönüştürülebilir. Buradaki değişim, sadece ve sadece öğütme taşlarının
yumuşaklığı veya sertliğindedir. Un değirmenlerinde kullanılan taşlarda herhangi bir
değişiklik yapılmadan tahin üretimine geçilirse taşların sık sık değiştirilmesi gerektiği,
bunun yerine daha sert taşların tercih edilmesiyle bu sürenin uzatılabileceği dile
48 Veriler Ramazan Tosun’un 1256 Tarihli Temettuat Defterine Göre Bozkır’ın Köyleri adlı kitabının 39 ile 398 sayfaları arasından çıkarılmıştır.
230 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
getirilmektedir. Nitekim un değirmenleri için XVI. yüzyılda Konya çevresindeki köy,
mezraa ve dağlardan temin edilebilen taşlar49 tahin değirmenlerinde kullanılmamış,
bunun yerine Bigadiç/Balıkesir çevresindeki daha sert taşlar tercih edilmiştir.
Su gücüyle çalışan un değirmenlerinin tahinhaneye dönüşümü, aynı zamanda
Bozkır’ın (özellikle Dere köyünün) yüzyıllar boyu değirmencilik alanındaki ustalığını
müteşebbis bir ruhla besleyerek, dönemin ekonomik şartları çerçevesinde uyarlamasının
da bir göstergesidir. Zira tarihsel süreç içinde bünyesinde en fazla değirmeni barındıran
Değirmendere (Dere) köyü, günümüzde de tahin değirmenleriyle adını duyurmaktadır.
Bozkır ve çevresinde faaliyet gösteren işletmelerden Güleroğlu, Çavuşoğlu ve
Kalaycıoğlu gibi markaların bu köyde toplanması, geleneğin günümüze taşınması
bakımından önemlidir.
Dönüşümün ne zaman gerçekleştiği hakkında kesin bir tarih verilemese de bugün
tahin değirmeni işletenler, bunun yaklaşık 100 yıl önce meydana geldiğini
belirtmektedirler50. Buradaki belirleyici faktör su gücü yerine motor gücünün devreye
girmiş olmasıdır. Daha önce Seydişehir, Akören, Akseki, Hatunsaray’a kadar geniş bir
coğrafi alana hizmet eden Bozkır değirmenleri, motor gücüyle çalışan değirmenlerin
kullanılmaya başlanmasıyla bu etkinliğini kaybetmişlerdir. Su değirmeni sahipleri
işletmelerini kapatmak veya dönemin şartlarına göre teknolojisini değiştirerek, mevcut
işlerine devam etmek yerine küçük bir değişiklikle farklı bir sektöre kaymayı tercih
etmişlerdir. Susamın ezilerek yağının çıkarılması işlemi olan bu sektör, Bozkır için
oldukça yeni bir iş sahası olarak görülmelidir. Çünkü XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar
Bozkır ve çevresinde ziraatı hiç bir zaman yapılmayan susam bu sektörün ana ham
maddesidir. Bu bağlamda, Bozkır’daki değirmen işletmeciliğinin undan tahine geçişi,
sadece sektör değişimiyle kalmayıp, Bozkır Tahini adıyla tahine marka verecek kadar
kendisiyle özdeşleştirmesi önemlidir. Bu ustalık, şüphesiz Bozkırlı değirmencilerin
susamı işleme biçiminde ve kaliteli tahinin elde edilmesindeki yüzlerce yıldan beri
nesilden nesile aktara geldikleri değirmencilik hakkındaki bilgi birikiminde aranmalıdır.
Osmanlı kaynaklarında susam yağının çıkarıldığı yerlere tahunhane denilmekte
ve taş sayıları bâb kabul edilmekte, buna göre vergilendirilmekteydi. XVI. yüzyıl Bozkır
Tahrir defterlerinde herhangi bir tahunhane kaydına rastlanmamakta, buna karşılık
Bozkır’ın yaklaşık 80 km batısındaki Akseki kazasının 9 köyünde tahin imalathaneleri
görülmektedir. Bu işletmelerden alınan vergi miktarı, içlerinde dönen taş sayılarına ve
çalışma sürelerine göre değişmektedir. Nitekim buradaki vergiler 15 akçeden başlamakta,
150 akçeye kadar çıkmaktadır. 1575’te bu tahunhanelere yıllık 615 akçelik bir vergi
yazılmış51, buralarda işlenen susamın da Akseki’ye bağlı Birgos, Fersin, Eyügalu ve Murt
49 Yörük, “Su Değirmenleri”, s.645-646. 50 Osman Kalay, Mustafa Kalay ve Hasan Güler ile yapılan mülakat. 07.04.2016. 51 İsmail Kıvrım, “XVI. Yüzyılda Akseki (Yerleşme, Nüfus, Ekonomi)”, Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, Temmuz 2015, s.53.
231 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
köylerinde üretildiği ve yıllık 530 akçelik bir vergiye karşılık geldiği kaydedilmiştir52.
XIX. yüzyılın ortalarında Akseki’deki durumu bilmiyorsak da Alanya’ya bağlı Kerliye,
Şeyh ve Oba nahiyelerinde toplam 10 dönümlük bir arazide susam üretiminin yapıldığı
anlaşılmaktadır53. Bozkır dışındaki Akseki ve Alanya gibi merkezlerdeki susam üretimi
ve tahunhane işletmelerinden bahsedişimizin sebebi, eskiden beri buralarda üretilip,
işletilmesine rağmen tahini markaya dönüştürememiş ve tahin işletmeciliğinde
derinleşememiş olmalarını vurgulamak içindir.
XVI. yüzyıldaki Akseki su değirmenleri hiç de azımsanmayacak kadar bir yekûn
ve dağılım gösterse de neredeyse tamamının mevsimlik yağışlara bağlı olduğu
görülmektedir. Su kaynaklarının yetersizliği değirmenlerin çalışma sürelerini ve üretim
kapasitelerini olumsuz yönde etkilemiş olmalıdır. Mevsimsel yağışların artışına bağlı
olarak su debisinin yükseldiği dönemlerde işleyen değirmenler, yıl içerisinde genellikle
4-6 ay arasında çalışabilmişlerdir. Akseki değirmenlerinde dönen taş sayısı
Bozkır’dakilere yakın olmakla beraber çalışma süreleri bakımından oldukça gerideydi.
1500 tarihinde Görsetle köyünde 6 ay çalışan değirmenin dışındaki tüm değirmenler 4 ay
işletilebilmişlerdir. 1575 yılına gelindiğinde ise Simyan köyündeki 2 taşlı değirmen 12
ay, 9 köyde 4 ay, 3 köyde 6 ay ve 2 köyde de 3 ay süreyle çalıştırılabilmişlerdir54.
Akseki değirmenlerin çalışma sürelerinin kısıtlılığından dolayı buradaki
değirmenciliğin Bozkır’daki gibi uzmanlaşmaya gitmediği, hatta değirmenlerin
devamlılığında aksamalara neden olduğu ileri sürülebilir. Nitekim XVI. yüzyıldan XIX.
yüzyıla, hatta günümüzde bile Akseki’de susam ziraatı55 ve tahin üretimi56 yapılmasına
rağmen, Bozkır gibi markaya ve ticari değere dönüştürülememesinin arkasındaki
nedenler, değirmenlerin çalışma dönemlerinin azlığında ve sürekliliğinin
sağlanamamasında aranmalıdır. Değirmenlerin çalışmadığı zamanlarda Aksekililer
buğdaylarını öğütmek için daha çok Bozkır’a gelmişlerdir. Bu husus yakın zamanlara
kadar devam etmiş, Manavgat-Akseki yörüklerinin önce buğday, daha sonra susam nakli
ve tahin ihtiyacı ile ticaretinde Bozkır değirmenleri, özellikle Dere köyü merkezi bir
konum üstlenmiştir. Öyle ki yakın zamanlara kadar, 250-300 kişilik gruplar halinde gelen
yörükler getirdikleri susamdan Dere köyünde tahin çıkartıp satmak üzere geri
götürdükleri anlatılmaktadır57.
52 Kıvrım, “Akseki”, s.50. 53 Nazım Karagedik, XIX. Yüzyıl Ortalarında Alanya (Temettuat Defterlerine Göre), PAÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Denizli 2005, s.46. 54 Kıvrım, “Akseki”, s.52-53. 55 http://www.haberler.com/akseki-tahini-pazara-cikti-2334457-haberi/Erişim Tarihi: 31.08.2016. 56 http://www.yazanoglu.com/Erşim Tarihi: 31.08.2016. 57 Osman Kalay ile yapılan mülakat. 07.02.2016.
232 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
Yine, Akseki-Bozkır hattı Alanya limanını iç bölgelere bağlayan önemli bir ticari
yol bağlantısı idi58. Bozkır’a çevre köylerden ve kasabalardan gelip değirmenlerde
buğdaylarını öğütmek için günlerce sıra bekleyen insanlar, aynı zamanda Dere ve Çat
köylerinde nüfus yoğunluğunun artmasına ve çeşitli meslek dallarının buralarda ortaya
çıkmasına zemin hazırladılar. Ayakkabıcılık, demircilik, bıçakçılık, tüfenkçilik vs. bu
mesleklerden bir kaçıdır59. XX. yüzyıl başlarında önemli bir ticaret emtiası haline
gelmeye başlayan susam ve ondan elde edilen tahin Bozkır için yeni bir sektör olarak
kendini gösterdi. Özellikle Dere köyü merkezli su değirmenleri tahin değirmenlerine
dönüştürülerek piyasaya tahin arz edildi. Öyle ki değirmeni olmayan müteşebbis
girişimciler satın aldıkları susamı öğütmek için değirmenleri günlük veya haftalık
kiralama yoluna giderek çıkardıkları tahini piyasada satıyor, ellerindeki mal bittikten
sonra bu işi tekrarlıyorlardı. Bozkır’daki tahin firmalarından Güleroğlu Tahinleri aile
şirketi bu şekilde doğmuştur60. Böylelikle bir yandan değirmen sahipleri, diğer yandan
ticaretten anlayan, piyasayı tanıyan kiracıların devreye girmesiyle Akseki ve Manavgat
çevresinden gelen susam, Bozkır değirmenlerinde tahine dönüşmüş, Bozkırlı ticaret
erbabının elinde bölgesel ve ulusal pazarlara ulaşarak Bozkır Tahini adıyla ticari bir
marka haline gelmiştir.
Günümüzde, Bozkır tahininin üretimi Dere ve Sorkun köylerinde kurulmuş olan
Kalaycıoğlu, Çavuşoğlu, Güleroğlu, Karabacak ve Göktepe gibi firmalar öncülüğünde
devam etmektedir. Bu değirmenlerdeki taşların bir kısmı su ile bir kısmı da elektrik ile
çalışmaktadır. Motor gücü öğütme taşlarını aşırı ve hızlı döndürdüğünden susamı yakma
riski taşımakta ve tahin kalitesini bozmaktadır. Bunun yerine geleneksel yöntem olan su
gücü tercih edilmiş, fakat suyun olmadığı veya kullanılamadığı yerlerde ise motor gücü
devreye girmiş, taşların saniyedeki dönme hızı ve sayısı, su gücününkine indirgenerek
tahinin yanma veya iyi ezilmeme riski ortadan kaldırılmıştır. Tahin imalatında susamın
niteliği (yerli, ithal) kadar ateşte kavrulması ve ezilmesi en önemli safhaları
oluşturmaktadır. Yerli susamın ithale göre daha yağlı ve rehalı olduğu belirtilmekte61,
kavrulurken tavının kaçırılması yanmasına, tavlanmaması ise çiğ kalmasına neden olduğu
zikredilmekte, ezilmesi esnasındaki taşın ağırlığı ve gücü de yine yanmaya ve acımaya
sebep olduğu dile getirlmektedir. Nitekim M. Ali Göktepe, Aksekili değirmencilerin
susamı yaktıklarından dolayı kaliteli tahin üretemediklerini, bu yüzden sadece
Bozkırlıların değil Akseki ve Manavgat çevresinde yaşayan insanların da Bozkır
tahinlerine yöneldiklerini dile getirmiştir62. Halen, Çat köyünde bir un değirmeni,
Sorkun’da Mehmet Çavuş ve Karabacak Tahin işletmesi (ikisi aynı işletmeyi kullanıyor)
58 Selim Hilmi Özkan, “Tarihi Alanya-Bozkır Yolu ve Bu Yolun Tarihi Serüveni”, Alanya XII. Tarih ve Kültür Sempozyumu, ed. Faruk Nafiz Koçak, 2012, s.292-296. 59 Hasan Güler ile yapılan mülakat. 07.02.2016. 60 Hasan Güler ile yapılan mülakat. 07.02.2016. 61 http://www.butundunya.com/pdfs/2015/12/129-133.pdf/Erişim Tarihi: 01.09.2016. 62 Mehmet Ali Göktepe ile yapılan mülakat. 07.02.2016
233 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
ve Dere’de Güleroğlu Tahin imalathanesinin bünyesindeki 5 taştan 2’si su gücüyle
çalışmaktadır.
Resim 1: Su gücü ve elektrikle çalışan tahin değirmenleri (Güleroğlu tahin işletmesi)
SONUÇ
Modern öncesi dönemin küçük sanayi tesisleri olan değirmenler kuruldukları
yerlerin sosyo-kültürel ve ekonomik yapılarını değiştirip dönüştürme özellikleri
bakımından dikkate değerdir. Bu bağlamda, Bozkır Çayı üzerinde Dere, Çat ve Siristad
(Bozkır) köylerindeki değirmenler pek çok özellikleriyle diğerlerinden
farklılaşmaktadırlar. Öncelikle, buradaki değirmenlerin genelde yıl boyunca
çalıştıklarını, bünyesinde barındırdıkları taşların fazlalığından dolayı birer fabrika
görünümünde olduklarını, XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar varlıklarını
koruyabildiklerini, hatta zamanla niteliklerini değiştirebildiklerini belirtmemiz gerekir.
Bu husus, söz konusu köyleri nüfus yoğunluğu ile iktisadî ve içtimaî açıdan çevrelerinin
merkezi haline getirdiği gibi babadan oğula intikal eden derin bir değirmencilik birikimini
de doğurmuştur. Yıl boyunca çalışan değirmenler miras veya satış yoluyla hisselere
bölünmüş, bunlar borsa gibi alınıp satılmış, hisseler değirmencilerden çok çiftçi, amele,
vs. gibi kişiler elinde birikmiştir. XX. yüzyıl başlarında motorlu değirmenlerin devreye
girmesiyle rekabet gücünü un sektöründen yabancısı oldukları tahine kaydıran bozkırlı
234 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
değirmenciler, Akseki ve Manavgat’taki rakiplerine fark atmışlar, kısa süre içinde Bozkır
Tahini adıyla, tahinde ticari bir marka meydana getirmişlerdir.
235 XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE BOZKIR SU DEĞİRMENLERİ VE DEĞİRMEN İŞLETMECİLİĞİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
KAYNAKÇA
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tapu Tahrir Defterleri (BOA TT): 40, 399, 392.
Başbakanlık Tapu Kadastro Arşivi (TKGM) TT 113
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Nüfus Defterleri (BOA NFS): 3321
AKGÜNDÜZ, Ahmet, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri IV, İstanbul 1992.
AKÖZ, Alaattin, “XVI. Yüzyılın Başlarında Bozkır Nahiyesinde Yerleşme ve Üretim”, Bozkırın Dünü
ve Bugünü Sempozyumu, Ed. Mustafa Yılmaz-Ahmet Atalay-Osman Doğanay, Konya 2007, s.67-
86.
ARSLAN, Ozan, “1927-1928 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesine Göre Türkiye’deki Üretim
Tesislerinin Güç Kaynakları Üzerine Kantitatif Bir Çalışma”, Turkish Studies, Vol:10/9, 2015, s.43-
58.
AYNURAL, Salih, İstanbul Değirmenleri ve Fırınları Zahire Ticareti (1740-1840), Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, İstanbul 2001.
BAHAR, Hasan, “Uygarlıkların Kaynağı Su”, Su Medeniyeti Sempozyumu, Ed. Kerim Han Acar,
Konya 2010, s.42-69.
BAHAR, Hasan, “Bozkır”, Konya Ansiklopedisi, C.2, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Konya
2011, s.170-172.
BASALLA, George, Teknolojinin Evrimi, Çev. Cem Soydemir, 8. Baskı, Tubitak Yay., Ankara 2000.
BAŞ, Ali -Remzi Duran-Ruhi Özcan, “Konya Meram İlçesi Tarihi Su Değirmenleri”, XIV. Ortaçağ ve
Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Konya 2011, s.95-113.
BRAUDEL, Fernand, Maddi Uygarlık, Ekonomi ve Kapitalizm XV-XVIII. Yüzyıllar, I. Cilt, Çev.
Mehmet Ali Kılıçbay, Gece Yay., İstanbul 1993.
DANIŞMAN, H.H. Günhan, “A Survey of Turbine-Type Water-Mills in the Bolu Region of the Central
Anatolian Plateau”, METU Journal of the Faculty of Architecture, Volume 3, Number 1, 1997, p.17-
37.
DAVID, Geza, “İstolni Belgrad”, DİA, C.23, İstanbul 2001, s.405-407.
DOĞAN, Adnan Buldur-Sabahattin Sarı, “Çarşamba Çayı’nın 15 Aralık 2010 Tarihli Taşkını ve
Bozkır’daki (Konya) Etkisi”, Marmara Coğrafya Dergisi, S.25, Ocak 2012, s.81-107.
DURAN, Remzi -Ali Baş, Ruhi Özcan, Konya Su Değirmenleri, Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür
Yayınları, Konya 2016.
EPSTEIN, Steven A, Geç Dönem Ortaçağ Avrupası: Ekonomi ve Sosyal Tarih-1000-1500, Çev. Serap
Işık, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay., İstanbul 2014.
ERDOĞRU, M. Akif, Beyşehir Sancağının 1584 Tarihli Nüfus Sayımı (Beyşehir, Seydişehir, Bozkır), Ege
Üniversitesi Edebiyat Fak. Yay., İzmir 2004.
ERDOĞRU, M. Akif, “Beyşehir Sancağındaki Su Değirmenleri (1466-1584)”, I. Uluslararası Beyşehir ve
Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Konya 2006, s. 354-360.
ERDOĞRU, M. Akif, “Karaman Vilâyeti Kanunnâmeleri”, OTAM, S.4, Ankara 1993, s.467-516.
GENÇ, Mehmet, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2000.
GIMPEL, Jean, Ortaçağda Endüstri Devrimi, 7. Basım, Çev. Nazım Özüaydın, Tubitak Yay, Ankara
2004.
KARAGEDİK, Nazım, XIX. Yüzyıl Ortalarında Alanya (Temettuat Defterlerine Göre), PAÜ Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Denizli 2005.
KIEL, Machiel, “İskeçe”, DİA, C.22, İstanbul 2000, s.553-555.
KIEL, Machiel, “İzladi”, DİA, C.23, İstanbul 2001, s.513-515.
KIEL, Mahhiel, “İslimye”, DİA, C.23, İstanbul 2001, s.73-75.
KIVRIM, İsmail, “XVI. Yüzyılda Akseki (Yerleşme, Nüfus, Ekonomi)”, Osmanlı Medeniyeti
Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, Temmuz 2015, s.36-62.
KOÇ, Ümit, “XVI. Yüzyıl Anadolu’sunda Değirmenler”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S.149,
Nisan 2004, s.181-190.
KÖSE, Faruk, “Su Makinalarının Medeniyet Tarihinde Gelişimi ve Önemi”, Su Medeniyeti
Sempozyumu, Ed. Kerim Han Acar, Konya 2010, s.516-527.
236 WATERMILLS AND ITS MANAGEMENT IN BOZKIR FROM XVITH CENTURY TO PRESENT DAY
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
LEWIS, E. E, Teknolojinin Başyapıtları-Yaratıcı Mühendisliğin, Mimarlığın ve Tasarımın Tarihi, Çev.
Bilal Gölgeçen, Güncel Yay., İstanbul 2005.
ÖZDAL, Ahmet N, “Ortaçağ İslâm Dünyasında Farklı İşletmecilik Türleri ve Organizasyonel Yapıları-
Bir Taslak Çalışması”, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, 2014, s.73-95.
ÖZKAN, Selim Himi, “Tarihi Alanya-Bozkır Yolu ve Bu Yolun Tarihi Serüveni”, Alanya XII. Tarih ve
Kültür Sempozyumu, ed. Faruk Nafiz Koçak, 2012, s.292-296.
SAHİLLİOĞLU, Halil, “Yeniçeri Çuhası ve II. Bayezid’in Son Yıllarından Yeniçeri Çuha Muhasebesi”,
İst Üniv. Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı: 2-3, 1973-74, s.415-466.
STRABON, Geographika-Antik Anadolu Coğrafyası (Kitap XII-XIII-XIV), çev. Adnan Pekman,
Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2009.
ŞAFAKÇI, Hamit, “Konya’nın Bozkır İlçesindeki Şeyh Musa Zaviyesi”, Tarihin Peşinde Dergisi, Sayı:
12, 2012, s.237-255.
TEZ, Zeki, Bilim ve Teknikte Ortaçağ Müslümanları, Nobel Yay., Ankara 2001.
TOSUN, Ramazan, 1256 Tarihli Bozkır Temettuat Defterine Göre Bozkır’ın Köyleri, Palet Yay.,Konya
2015.
TURGUT, Murat, “Tarhuntašša’daki Su Kültü Mekânları”, Tarihin Peşinde, S.14, Konya 2015, s.337-
354.
ULUTÜRK, Muammer, “Meram’da Tarihi Su Değirmenleri”, TÜBAR, XXIX, 2011, s.447-460.
ÜREKLİ, Bayram - Doğan Yörük, “Karaman Eyâletine ait Bir Kanunnâme Sureti”, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.8, Konya 2002, s.339-372.
YİĞİT, Ahmet, “XIV-XVI. Yüzyıllarda Menteşe Livasında Değirmenler”, Muğla Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2007, S.18, s.97-155
YÖRÜK, Doğan, “XVI. Yüzyılda Konya Kazasında Su Değirmenleri ve Bezirhaneler”, Turkish Studies,
Volume 9/1, Winter 2014, p.637-655.
Mülakat Yapılan Kişiler
ASLAN, Veli, 01.04.1951 Kütahya ili Simav ilçesi Kayaışık köyü doğumlu olup dedesi, babası ve kendisi
de değirmencilik yapmıştır.
GÖKTEPE, Mehmet Ali, 20.07.1950 Konya ili Bozkır ilçesi Sorkun köyü doğumlu olup Göktepe
tahinlerinin sahibidir.
GÜLER, Hasan: 01.05.1942 Konya ili Bozkır ilçesi Dere köyü doğumlu olup Güleroğlu tahinlerinin
sahibidir.
KALAY, Mustafa, 01.07.1965 Konya ili Bozkır ilçesi Dere köyü doğumlu olup Kalaycıoğlu tahinlerinin
sahiplerindendir.
KALAY, Osman, 01.02.1956 Konya ili Bozkır ilçesi Dere köyü doğumlu olup Kalaycıoğlu tahinlerinin
sahiplerindendir.
TAŞDEMİR, Tahir, 28.11 1954 Kütahya ili Simav ilçesi Kayaışık köyü doğumlu olup dedesi, babası ve
kendisi de değirmencilik yapmıştır.