18
ARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Özet Son yıllarda Arktika Bölgesi’ne olan ilgi bölgenin potansiyel enerji kaynakları, ticari taşımacılık için yeni bir ulaşım koridoru olma potansiyeli ve stratejik öneminden dolayı bir potansiyel çatışma bölgesi olması nedeniyle artmıştır. Özellikle günümüzde yaşanan küresel enerji güvenliği tartışmaları açısından bakıldığında bölgeye olan ilgi daha iyi anlaşılabilir. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu tarafından olasılığa bağlı jeoloji yöntemleri kullanılarak yapılan tahminlerde Arktika Bölgesi’nin dünyanın keşfedilmemiş petrol rezervlerinin %13’üne, gaz rezervlerinin % 30’una sahip olduğu tespit edilmiştir. Küresel ısınma ile birlikte azalan Arktika buzulları nedeniyle yakın gelecekte bu enerji kaynaklarının sondajının ticari olarak mümkün olabileceği öngörülmektedir. ABD’nin Alaska kıyılarındaki karasularının yaklaşık 27 milyar varil petrol ve 132 trilyon küp feet doğal gaza sahip olduğu tahmin edilmektedir ve bu rezervlerin çoğu Arktika Bölgesi’nde yer almaktadır. Uzmanlar özellikle bölgedeki Chucki Denizi’nin ABD’de bulunan diğer işlenmemiş enerji havzalarına kıyasla çok daha zengin olduğunu tahmin etmektedirler. ABD’nin ekonomik rakipleri olan Rusya ve Çin’in Arktika bölgesindeki enerji kaynaklarına olan ilgileri ve bu konudaki işbirlikleri dikkate alındığında ABD’nin Arktika politikasının nasıl şekilleneceği daha da önem kazanmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada Arktika Bölgesi ile ilgili olarak ABD devlet kurumları tarafından yapılan temel politika önerileri, konulan hedefler ve hazırlanan stratejik planlar incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Arktika, Enerji Kaynakları, ABD, Alaska. ARCTIC ENERGY RESOURCES AND U.S. ARCTIC POLICY Ayşegül Ateş Abstract The attention given to Arctic region as a source for potential energy resources, as a potential route for commercial shipping and as a potential conflict zone due to its strategic importance has risen in recent years. This interest in the region could be understood better in the framework of recent global energy security discussions. According to estimations of U.S. Geographical Research, Arctic region may contain 13 % of undiscovered oil, 30 % of undiscovered gas in the World. Analysist forecast that in near future due to melting Arctic ice with global warming, development of these energy resources would be commercially feasible. It is estimated that the continental shelf of Alaska contains approximately 27 billion of barrels oil and 132 billion cubic feet natural gas and most of these reserves are situated in the Arctic Region. Researchers predict that especially Arctic’s Chukchi Sea is potentially much richer in natural resources compare to other undiscovered energy areas in U.S. When we take into account of the interest and collaboration of the economic rivals of U.S., Russia and China in Arctic, how U.S. Arctic policy would evolve gains more importance. In this framework, we examine U.S. Arctic Policy recommendations, goals and strategic plans released by federal entities in this study. Keywords: Arctic, Energy Resources, U.S., Alaska. 1 GİRİŞ Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat Bölümü, Antalya, TÜRKİYE. Çalışmanın ilk versiyonu İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ortaktığında düzenlenen Kutup Bilim Programı Çalıştayında sunulmuştur. Prof. Dr., Akdeniz University Department of Economics, Antalya, TÜRKİYE. The earlier version of this study presented at Polar Scientific Program Workshop organized by the collaboration of Polar Research Center of İstanbul Technical University and TUBİTAK Marmara Research Center.

kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

ARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASIAyşegül Ateş

ÖzetSon yıllarda Arktika Bölgesi’ne olan ilgi bölgenin potansiyel enerji kaynakları, ticari

taşımacılık için yeni bir ulaşım koridoru olma potansiyeli ve stratejik öneminden dolayı bir potansiyel çatışma bölgesi olması nedeniyle artmıştır. Özellikle günümüzde yaşanan küresel enerji güvenliği tartışmaları açısından bakıldığında bölgeye olan ilgi daha iyi anlaşılabilir. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu tarafından olasılığa bağlı jeoloji yöntemleri kullanılarak yapılan tahminlerde Arktika Bölgesi’nin dünyanın keşfedilmemiş petrol rezervlerinin %13’üne, gaz rezervlerinin % 30’una sahip olduğu tespit edilmiştir. Küresel ısınma ile birlikte azalan Arktika buzulları nedeniyle yakın gelecekte bu enerji kaynaklarının sondajının ticari olarak mümkün olabileceği öngörülmektedir. ABD’nin Alaska kıyılarındaki karasularının yaklaşık 27 milyar varil petrol ve 132 trilyon küp feet doğal gaza sahip olduğu tahmin edilmektedir ve bu rezervlerin çoğu Arktika Bölgesi’nde yer almaktadır. Uzmanlar özellikle bölgedeki Chucki Denizi’nin ABD’de bulunan diğer işlenmemiş enerji havzalarına kıyasla çok daha zengin olduğunu tahmin etmektedirler. ABD’nin ekonomik rakipleri olan Rusya ve Çin’in Arktika bölgesindeki enerji kaynaklarına olan ilgileri ve bu konudaki işbirlikleri dikkate alındığında ABD’nin Arktika politikasının nasıl şekilleneceği daha da önem kazanmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada Arktika Bölgesi ile ilgili olarak ABD devlet kurumları tarafından yapılan temel politika önerileri, konulan hedefler ve hazırlanan stratejik planlar incelenecektir.Anahtar Kelimeler: Arktika, Enerji Kaynakları, ABD, Alaska.

ARCTIC ENERGY RESOURCES AND U.S. ARCTIC POLICYAyşegül Ateş

AbstractThe attention given to Arctic region as a source for potential energy resources, as a

potential route for commercial shipping and as a potential conflict zone due to its strategic importance has risen in recent years. This interest in the region could be understood better in the framework of recent global energy security discussions. According to estimations of U.S. Geographical Research, Arctic region may contain 13 % of undiscovered oil, 30 % of undiscovered gas in the World. Analysist forecast that in near future due to melting Arctic ice with global warming, development of these energy resources would be commercially feasible. It is estimated that the continental shelf of Alaska contains approximately 27 billion of barrels oil and 132 billion cubic feet natural gas and most of these reserves are situated in the Arctic Region. Researchers predict that especially Arctic’s Chukchi Sea is potentially much richer in natural resources compare to other undiscovered energy areas in U.S. When we take into account of the interest and collaboration of the economic rivals of U.S., Russia and China in Arctic, how U.S. Arctic policy would evolve gains more importance. In this framework, we examine U.S. Arctic Policy recommendations, goals and strategic plans released by federal entities in this study. Keywords: Arctic, Energy Resources, U.S., Alaska.

1 GİRİŞGünümüzde Arktika bölgesi ile ilgili tartışmalar temel olarak dört ana grupta

toplanmaktadır: Bölgedeki doğal kaynaklar ve bunların çıkarılması, yeni deniz rotalarının oluşumu, bölgenin uluslararası hukuki çerçevesi ve NATO ve askeri gelişmeler. ABD’nin Arktika bölgesindeki ekonomik çıkarları deniz taşımacılığı, enerji, madencilik, balıkçılık

Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat Bölümü, Antalya, TÜRKİYE. Çalışmanın ilk versiyonu İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ortaktığında düzenlenen Kutup Bilim Programı Çalıştayında sunulmuştur.

Prof. Dr., Akdeniz University Department of Economics, Antalya, TÜRKİYE. The earlier version of this study presented at Polar Scientific Program Workshop organized by the collaboration of Polar Research Center of İstanbul Technical University and TUBİTAK Marmara Research Center.

Page 2: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

sektörlerini ve Alaska’da yaşayan yerli topluluklarının ekonomik refahının arttırılmasını içeren hem bölgedeki hem de bölgeden geçişteki faaliyetleri kapsamaktadır. Bu çalışmada Arktika bölgesindeki enerji kaynakları ve bu çerçevede ABD’nin Arktika politikası incelenecektir.

Son yıllarda dünyada iklim değişiklerinin yaratacağı problemler ve iklim değişikliğinin Arktika bölgesine etkileri ile ilgili endişeler artarken diğer taraftan enerji piyasalarındaki arz kapasitesinin artan enerji talebini karşılayamayabileceği endişeleri de bulunmaktadır. Arktika çerçevesinde iklim değişikliği, enerji güvenliği, ekonomi ve çevre sorunları konuları içiçe geçmiştir (Kolisnek, 2008; Zellen, 2008). Uzmanlara göre iklim değişikliği sonucu buzulların erimesi ile birlikte Arktika bölgesinde daha önce ulaşılamayan petrol ve gaz rezervlerine tamamiyle ya da dönemsel ulaşılabilme imkanı ortaya çıkacaktır. Bu rezervlerin başarılı bir şekilde işlenmesi küresel enerji piyasalarındaki arz baskısını azaltacak ve enerji güvenliğini arttıracaktır.

Bu çalışmada ilk önce bölgedeki petrol ve gaz rezervlerinin miktarı ve lokasyonu incelenecek daha sonra bu rezervlere ulaşmanın zorlukları tartışılacak ve hali hazırda var olan araştırma geliştirme faaliyetleri incelenip ve bölgedeki enerji sondajının geleceği hakkında bir değerlendirme yapılacaktır. Takip eden bölümde ABD Arktika Politikasının tarihi gelişimi kısaca açıklandıktan sonra son dönemde ABD Arktika Politikasının nasıl şekillendiği genel hatlarıyla incelenecek ve ABD Arktika politikası enerji güvenliği bağlamında değerlendirilecektir.

2 Arktika Bölgesi’nin Enerji Kaynakları Arktika Bölgesi sahip olduğu potansiyel enerji kaynakları nedeniyle son dönemlerde

dikkat çekmeye başlamıştır. İklim değişikliği nedeniyle Arktika Bölgesi’ndeki buzulların hızlı bir şekilde erimesi daha önce ulaşılmayan enerji kaynaklarının çıkarılması için fırsat yaratmaktadır. Bölgede ekonomi, enerji güvenliği ve çevresel sorunlar ile ilgili konular birbirleriyle içiçe geçmiş durumdadır. Arktika doğal kaynaklar itibarıyla zengindir ve bölgedeki temel iktisadi faaliyetlerden bir tanesi doğal kaynakların çıkarılmasıdır.

Arktika Dairesi’nin kuzey bölgesinde uranyum ve kömür maden yatakları bulunmaktadır ancak ticari olarak ilgi çeken temel enerji kaynakları petrol ve gazdır. USGS (2008) çalışmasına göre Arktika Bölgesi’nde zengin hidrokarbon rezervleri bulunmaktadır. ABD Jeoloji Araştırma Kurumu tarafından olasılığa bağlı jeoloji yöntemleri kullanılarak yapılan tahminlerde Arktika Bölgesi’nin dünyanın keşfedilmemiş petrol rezervlerinin %13’üne, gaz rezervlerinin % 30’una sahip olduğunu tespit edilmiştir (Gautier vd., 2009). Bu enerji kaynaklarının önemli bir kısmı Alaska’da bulunmaktadır. Söz konusu rezervlerin varlığı bu rezervlerin tamamının çıkarılacağı ya da çıkarılabileceği anlamına gelmemektedir. Bu kaynakların ticari olarak çıkarılabilirliği kaynakların çıkarılma, işlenme ve piyasaya ulaşım maliyetlerine bağlı olacaktır. USGS (2008) çalışması hesaplamalarında, 50 milyon varilden düşük petrol yataklarını ve 300 milyar küp feet’den düşük gaz yataklarını dikkate alınmamıştır. Çalışma gaz hidratlar, katran kumu, kömür yatağı methanı gibi geleneksel olmayan hidrokarbonları da hesaba katmamıştır. Hesaplamalara katılmayan bu geleneksel olmayan hidrokarbonlar gelecekte enerji arzı açısından önem kazanma potansiyeline sahiptir ve Arktika Bölgesi’nde çok büyük miktarda gaz hidratı rezervleri bulunmaktadır ancak uzmanlar bu kaynakların güvenli ve ticari olarak kârlı bir şekilde çıkarılması için gerekli teknolojinin 2030’dan önce sağlanmasının mümkün olmadığını belirtmektedirler (Dawe ve Thomas, 2007). Şekil 1, bölgedeki var olan ve potansiyel petrol ve gaz alanlarını göstermektedir.1

1 Arktika Dairesi’ndeki potansiyel enerji kaynaklarının bölgelere göre dağılımı için bkz. USGS (2008).

Page 3: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

Şekil 3: Arktika Bölgesi’ndeki Petrol ve Gaz Kaynakları

Not: Noktalar hâlihazırda var olan petrol ve gaz alanlarını, gölgelendirilmiş alan ise potansiyel petrol ve gaz rezervlerinin alanlarını göstermektedir. Kaynak: Council on Foreign Relation, 2017.

Arktika Bölgesi’ndeki enerji rezervlerine olan küresel ilgi 1970’lerde başlamıştır (AMAP, 2007; CAPP, 2011). Arktika Bölgesi’nde hidrokarbon rezerv aramaları ve işletimi 2000’li yıllarda artan enerji fiyatları ve eriyen buzullar nedeniyle artış göstermiştir.2 Son senelerdeki düşük petrol fiyatları, düşük karbon salınımı ekonomisi iklim ajandası ve çevre ile ilgili kaygılar Arktika petrolü sondaj endüstrisinin geliştirilmesine olan ilgiyi azaltmış gibi görünse de dünya enerji güvenliği sorunları ve gelecekte petrol ve gaz fiyatlarının hızla artma ihtimali bu bölgenin öneminin devam ettiğini göstermektedir.

Arktika Bölgesi’ndeki doğal kaynakların çıkarımından elde edilecek fayda ve çevrenin korunması arasında dengenin sağlanması da gerekmektedir. Bu nedenle ABD ve bölgedeki diğer ülkeler doğal kaynak çıkarımında sürdürülebilirlik ve çevreye karşı sorumluluğun önemini vurgulamaktadırlar. Ancak bu dengede bazı ülkeler doğal kaynak çıkarılmasına ağırlık verirken diğerleri çevre sorunlarına karşı duyarlılığı ön plana çıkarmaktadırlar. Bu da Arktika Bölgesi’nde ülkelerin doğal kaynak çıkarımı açısından birbirine benzer olmayan yaklaşımlar sergilediğini ortaya koymaktadır.

Arktika Bölgesi’ndeki potansiyel enerji kaynaklarına erişim kolaylaşırken Arktika Okyanusu kıyısına erişimi bulunan Kanada, ABD, Rusya, Norveç ve Danimarka bölgedeki enerji kaynaklarının çıkarılmasına dair özel haklarını ve enerji kaynakları arama ve çıkarma faaliyetlerini genişletme çabası içine girmişlerdir. Uluslararası hukuka göre bu ülkelerin hiçbirinin Arktika Bölge’sinde egemenlik hakkı yoktur. Ancak Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi Arktika deniz yüzeyinin belirli bölümlerini kutup çevresindeki beş ülkeye tahsis etmiştir.3 Bu sözleşmeye göre münhasır ekonomik bölgeler (MEB) karasularının ölçüldüğü genişliğinin 200 deniz mili ötesine geçemez. Yasanın onaylanmasından sonra Arktika ülkelerine genişletilmiş kıta sahanlığı hakkı için bilimsel olarak kanıtlar sunmaları için 10 sene süre tanınmıştır. Bu kanıtlar kabul edildiği takdirde yasa genişletilmiş sahanlık alanında yer alan denizdibi ya da üzerindeki kaynaklara erişim 2 Küresel ısınma Arktika ve Arktika-altı bölgede bazı değişmelere yol açmaktadır. Eliasson ve arkadaşları

çalışmasında, bu değişimler sonucu büyüme potansiyeline en fazla sahip olan bölgenin Barents Denizi olduğunu ve sırasıyla Beaufort Denizi ve Kara Denizi’nin onu takip ettiğini belirtmişlerdir (2017). Barents Denizi’ndeki potansiyelin arkasında yatan faktörler doğal kaynakların bolluğu Kuzey Deniz Rotasına nazaran lokasyonu, coğrafi şartları ve hâlihazırda sahip olduğu altyapıdır. Diğer bölgelerdeki kısıtlayıcı faktörler daha fazladır. Kuzey Atlantik’te Grönland’ın doğu ve batı kıyıları özellikle petrol ve gaz sondajında en fazla fırsata sahip olmalarına rağmen, ekolojik değişmeye ve kirliliğe karşı en fazla kırılganlığı olan bölgelerdir.

3 Detaylı bilgi için bkz. Üçüncü Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı (UNCLOS III).

Page 4: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

için söz konusu ülkeye özel haklar tanıyacaktır. ABD bu yasayı imzalamış ancak yasayı tasdik etmemiştir, bu nedenle de ABD’nin MEB’nin dışındaki kaynaklara erişim konusunda resmi hak iddia etmesi mümkün olmayacaktır ve aynı zamanda ABD Birleşmiş Milletlerin bu iddiaları karara bağlayan komisyonunda yer alamayacaktır. Diğer Arktika ülkeleri (Norveç, Rusya, Kanada ve Danimarka) MEB’nin dışında kalan deniz dibi kaynaklarına erişim için gerekli hakları elde edebilmek için bilimsel kanıtlar sunabilmek için projelere başlamışlardır (Ellis 2014: 53). Örneğin Lomonosov Sırtı üzerinde Rusya, Kanada ve Danimarka’nın hak iddiaları bulunmaktadır. Rusya söz konusu bölgenin Asya kıta sahanlığının bir parçası olduğunu, Kanada ve Danimarka ise Lomonosov Sırtı’nın Kuzey Amerika kıta sahanlığının bir parçası olduğunu iddia etmektedir. Kanada da 2018 yılında Kuzey Kutbu’nu içeren bir hak iddiası başvurusunda bulunmayı planlamaktadır.4 Şekil 2, Arktika ülkelerin bölgedeki genişletilmiş kıta sahanlığı hak iddialarını göstermektedir.

Şekil 4: Arktika Ülkeleri Hak İddiaları

Not: Kırmızı nokta Kuzey Kutbu’nu göstermektedir.Kaynak: Ekonomist Resmi İnternet Sitesi, 2017.

Bölgede şimdiye kadar yapılan hidrokarbon çalışmaları bireysel, ülkelerin yetki sınırlarına dâhil olan ve göreli olarak sığ sularda yapılmıştır. Ancak bölgedeki açık denizlerdeki hidrokarbon rezervlerinin çoğu keşfedilmemiştir ve bu keşfedilmemiş rezervlerin çoğu da ülkelerin yetki alanı dışındaki sularda yer almaktadır.

Arktika Bölgesi’ndeki kaynakların arama ve çıkarma faaliyetlerinin lojistik ve çevresel zorluklar taşıması nedeniyle bölgedeki egemenlik problemleri daha da karmaşıklaşmaktadır (AMAP, 2007). İklim değişikliği ile birlikte Arktika enerji kaynaklarının çıkarımının yasal olarak nasıl düzenleneceği konusu daha da önem kazanmaktadır. Açık denizlerdeki arama, üretim ve taşıma faaliyetleri çevre kirlenmesi ile ilgili riskleri de beraberinde getirmektedir (WWF-Canada Arctic Offshore Drilling Review, 2011: 72). Bölgedeki deniz dibi sondaj faaliyetlerinin artması çevre kirlenmesine yol açan petrol sızıntıları gibi problemleri de arttıracaktır. Bölgede arama yapma ve petrol sızıntılarına müdahale Arktika şartlarında

4 Arktika Bölgesi’ndeki hak iddialarının gelişimi için bkz. Evolution of Arctic Territorial Claims and Agreements: A Timeline (1903-Present), https://www.stimson.org/content/evolution-arctic-territorial-claims-and-agreements-timeline-1903-present (Erişim Tarihi: 25 Ağustos 2017).

Page 5: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

normal şartlara göre çok daha zordur ve petrol sızıntıları Arktika Bölgesi’nin kendine özgü ekosisteminde ve bölgeden geçimini sağlayan Alaska yerli halkı üzerinde istenmeyen sonuçlar doğurma potansiyeline sahiptir. Arktika Bölgesi ekosistemi kırılgan ve bozulduğunda çok yavaş düzelen bir yapıdadır. Bölgede yaşayan bir çok canlı organizma petrol arama çalışmalarından kaynaklanan petrol sızıntılarının yarattığı etkiler karşısında son derece korumasızdır (Amos, 2011). Bu nedenle Arktika Bölgesi’nde deniz dibi sondajının nasıl yapılacağına dair yasal çerçevenin de belirlenmesi gerekmektedir. Arktika Bölgesi’nde enerji kaynaklarının çıkarımında karşılaşılabilecek zorluklarla mücadele etmek bölgenin yönetim anlaşmalarının bölünmüş ve karmaşık olması ile daha da zorlaşmaktadır. Arktika ülkeleri arasında sondaj hakkının belirlenmesi ile ilgili arazi anlaşmazlıkların çözümünde Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine (BMDHS/UNCLOS) başvurulmaktadır. Ancak bölgedeki deniz dibi sondajının güvenliği konusunda belirleyici olan, milletler üstü bir kuruluş olan Arktika Konseyi’dir. Bunun yanında Arktika sondajı ile ilgili ABD iç yasaları da karmaşıktır. Bu nedenle bölgede enerji kaynaklarının çıkarımı konusunda yasal ve yönetimsel zorluklar yaşanmaktadır.

Arktika Bölgesinde petrol ve gaz arama çıkarma faaliyetleri çok eskilere dayanmaktadır.5 Arktika Bölgesi’nde ticari olarak ilk petrol Imperial Oil şirketi tarafından 1920 yılında Norman Kuyularında bulunmuştur. Sonrasında hem Arktika kıyısında hem de Arktika denizinde çeşitli sondaj kuyuları açılmıştır.6 Şekil 3, Arktika Dairesi’nin kuzeyindeki arama kuyularının sayılarını ülkeler itibarıyla göstermektedir. Arktika Bölgesi’nde (Snohvit Arktika doğal gaz alanı) ilk LNG gelişimi Norveç tarafından yapılmıştr. 2010’larda dünyanın en uzun araştırma kuyuları Sakhalin Z44 Rusya’da açılmıştır, aynı dönemde Rusya Kara Denizi’nde araştırma sondajı başlamıştır (National Petroleum Council, 2015).

Arktika Bölgesi’nde kaynak arama faaliyetleri bölgenin doğa koşullarından dolayı 1960’lara kadar çok düşük seviyede gerçekleşmiştir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte arama aktivitelerinde karşılaşılan zorlukların üstesinden gelinmeye başlanmış ve daha zorlu ortamlarda aramalar yapılma imkânı ortaya çıkmıştır. Cook Körfezi’nde 1960’larda ilk platformun kurulması, Trans-Alaska boru hattının yapımı daha sonra deniz buzunun ve buzulların etkisine dayanabilecek ilk platform olan Hibernia Platformununun “Buzdağı Vadisinde” kurulması teknolojinin gelişmesi ile birlikte daha zorlu bölgelerde üretim ve araştırma faaliyetleri yapma imkânını ortaya çıkarmıştır (National Petroleum Council, 2015: 78-80).

Grafik 1: Arktika Dairesi’nin Kuzeyinde Yer Alan Küresel Arama Kuyuları, Ülkeler İtibariyle

5 Arktika Bölgesi enerji kaynakları araştırma faaliyetlerinin tarihçesi için bkz. Arctic Energy Center Resmi İnternet Sitesi, http://arcticenergycenter.com/arctic-exploration-isnt-new/ (Erişim Tarihi: 1 Eylül 2017).

6 Son dönemlerdeki arama ve çıkarma faaliyerleri için bkz. Gulas ve diğerleri (2017). Gulas ve arkadaşları, beş Arktika Okyanusu ülkelerinin petrol ve gaz arama ve çıkarma faaliyetlerini Arktika Gözlemleme ve Tespit Program (Arctic Monitoring and Assesement Programme) bilgisini kullanarak yaklaşık 30 yıllık bir süre için kronolojik olarak grafiklemişlerdir (2017).

Page 6: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

Rusya ABD Kanada Norveç Grönland0

500

1000

1500

2000

2500

3000

3500

3300

546 531157 8

Kaynak: National Petroleum Council, 2015.

2015 ve 2016 yıllarında Arktika Bölgesi’ndeki ısınma dünyanın geri kalanına kıyasla iki kat daha fazla olmuştur. Bu olay, Arktika genişlemesi (Arctic amplification) olarak adlandırılmaktadır (ISAB, 2016). NASA tarafından 22 Mart 2017 tarihinde yayınlanan notta Arktika denizindeki buz seviyesinin 1980’lerden bu tarafa sürekli olarak azaldığı belirtilmektedir.7, 8 Camiso (2016) çalışmasında uydu kullanılarak tespit edilen yüzey sıcaklığı verisine göre Arktika Bölgesi’nde küresel ısınmanın güçlü bir şekilde görüldüğünü tespit etmiştir. Çalışma bölgede dikkati çeken mevsim değişikliklerinden de bahsetmektedir. Arktika Bölgesi’nde ilkbahar, yaz ve sonbahar daha da ısınmış ve dolayısıyla deniz buz seviyesi erime dönemi de uzamıştır. Erime döneminin uzaması beraberinde kış sonunda oluşan buz tabakasının incelmesine neden olmakta ve dolayısıyla da deniz buzunun daha erken çözülmesini beraberinde getirmektedir. Bu hızlı iklim değişikliğinin deniz yüzeyinin beklenenden erken yükselmesine neden olması ve dolayısıyla çeşitli olumsuz çevresel etkiler yaratması beklenmektedir. Diğer taraftan bu iklim değişiminin bölgede yeni ticaret yollarının oluşmasına imkân tanıyacağı ve petrol, gaz kaynaklarının sondajını kolaylaştıracağı da öngörülmektedir.9 İklim değişikliği ile birlikte Arktika Bölgesi’nde sondajın yapılabileceği açık su mevsimi (open water season) uzamıştır. Bir başka ifadeyle yaşanan iklim değişikliği teknolojik gelişmelerle beraber bölgede yeni ekonomik fırsatlar da yaratacaktır. Bununla birlikte 2000’li yıllarda artan petrol fiyatları da Arktika sondajının artmasına neden olan faktörlerden birisidir. Örneğin Çevresel örgütlerin tepkilerine rağmen, Shell 2015 yılında araştırma sondajına başlamıştır (Davenport, 2017). Son yıllarda uluslararası alanda Arktika Bölgesi’ne olan ilgi yoğunlaşmasına rağmen takip eden dönemde düşen petrol fiyatları bazı şirketlerin Arktika Bölgesi’ndeki faaliyetlerden çekilmesine neden olmuştur. Gaz aramaları açısından bakıldığında ise son dönemde Arktika Bölgesi’nde karada bulunan kaya gazı formasyonları Arktika denizindeki doğal gaz aramalarını engellemektedir. Düşük petrol fiyatları ve iklim değişikliği ile ilgili kamuoyu baskısı bazı şirketlerin bölgedeki arama faaliyetlerini durdurmasına neden olsa da Norveç 7 Detaylı bilgi için bkz. Sea Ice Extent Sinks to Record Lows at Both Poles, 22 Mart 2017,

https://www.nasa.gov/feature/goddard/2017/sea-ice-extent-sinks-to-record-lows-at-both-poles (Erişim Tarihi: 14 Ağustos 2017).

8 Buzullar, Dünya iklim sisteminin önemli bir unsurudur ve kış mevsiminde okyanus ısısının atmosfere yayılmasını önlerken yaz mevsiminde okyanus tarafından emilen güneş ısısı miktarını sınır. Aynı zamanda buzullar okyanustaki tuzun da yeniden dağılımını sağlar.

9 Arktika buzunun erimesi Kuzey Denizi Rotası ve Kuzeybatı Geçidi’ndeki ticari taşımacılık aktivitelerini de arttırabilir. Arktika Bölgesi’nde taşımacılık yapan gemilerin tabii olduğu uluslararası yasal çerçeve hâlihazırda güncellenmektedir. (O’Rourke, 2017a)

Page 7: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

ve İtalya şirketleri Barents Denizi’nde projelerine devam etmektedirler. Rus şirketi Gazprom’da Pechora Denizi’nde üretim yapmaktadır (Mooney, 2015). Özellikle Rusya ve Çin stratejik önemi dolayısıyla Arktika Bölgesi’ndeki doğal kaynaklara ulaşabilmek için yoğun olarak çalışmaktadırlar. AB de Arktika Bölgesi uluslararası enerji kaynaklarının Avrupa için hayati öneme sahip olduğunu belirtmektedir.10,11

Sonuç olarak, Arktika Bölgesi’nde enerji kaynaklarına ulaşımın temel itici gücü enerji güvenliğinin sağlanması arzusudur. İklim değişikliği ve kaynak çıkarımı ile ilgili teknolojinin gelişmesi bu arzunun karşılanması için gerekli ortamı hazırlamaktadır.12,13

3 ABD’nin Arktika Bölgesi Enerji Kaynakları ABD’nin bir Arktika ülkesi olması 1867 yılında ABD’nin Alaska’yı Rusya’dan satın

alması suretiyle olmuştur. Alaska’daki petrol ve gaz aramaları 1896 yılında Alaska Petroleum şirketinin sondaj için arazi kiralaması ile başlamıştır. ABD 1900’lerin başlarında, Alaska’nın Cook Körfezi’nde ilk üç kuyunun sondajına başlamıştır. Arktika Bölgesi’ndeki ilk ticari petrol kuyusu Kanada’da (Norman Wells) 1920’de açılmış ve 1932’de üretime geçmiştir. Ancak ABD Arktikası’nda ciddi petrol ve gaz araştırmaları 1950’lere kadar başlamamıştır. Bunun nedeni daha önceki dönemlerdeki yüksek maliyetler, altyapının yeterli olmaması ve sondaj sezonunun kısalığı gibi faktörlerdir. Bu faktörler söz konusu dönemdeki aktiviteler için önemli zorluklar yaratmıştır. Bu nedenle ABD 1950’lerin ortalarına kadar ciddi petrol arama faaliyetleri yapmamıştır.

1950’lerde Swanson Nehri bölgesinde petrol bulunması ile birlikte bu bölge Alaska’nın ilk kıyı üretimi petrol alanı olmuştur. Kuzey Alaska’da (North Slope) 1968 yılında Kuzey Amerika’nın en büyük petrol alanı Prudhoe Körfezi keşfedilmiştir. Ancak sert, uzak ve lojistik olarak zorlu koşullarına sahip bu bölgeden çıkarım yapılabilmesi için kayda değer bir yatırım ve dayanıklı hidrokarbon taşıma sisteminin (boru hattı) inşaası gerekliydi. Prudhoe Körfezi boru hattının (Trans-Alaska Pipeline System TAPS) yapımı 1977 yılında tamamlanıp, hizmete girmiştir. Günümüzde Prudhoe Körfezi Kuzey Amerika’nın en büyük petrol alanı olma özelliğini korumaktadır (National Petroleum Council, 2015: 85-89).

Arktika Bölgesi’nin en büyük hidrokarbon rezervlerine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Şekil 4, Arktika Bölgesi’ndeki petrol ve gaz rezervlerini göstermektedir. Bu grafiğe göre Alaska petrol ve gaz rezervlerinde Rusya’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.

10 Arktika Bölgesi’nde yer almayan ülkelerin kutuplardan hidrokarbonlar ve ulaşım maksatları için yararlanması konusunda girişim yapan Çin, milli gelirinin dikkate değer bir kısmını uluslararası deniz taşımacılığı ile sağlamaktadır. Arktika Konseyi’nin daimi gözlemcilerinden olan Çin, Rusya’nın kuzeyinde beliren Arktika rotalarını kullanmak için çalışmaktadır. Bu bağlamda dünyanın en büyük nükleer olmayan buz kırıcı gemisini (Xuelong) inşa etmiştir. Çin uluslararası toplantılarda Arktika sorunlarının bölgesel değil uluslararası olduğunu dile getirmektedir (Sorensen ve Klimenko, 2017).

11 Bkz. EU Council: Climate Change and International Security; High Representative and the European Commission to the European Council S113/8.

12 BP’nin 2017 yılında yayınladığı rapora gore, petrol tüketimi küresel enerji tüketiminin halen üçte birini oluşturmaktadır. Bkz. BP Statistical Review of World Energy June 2017, https://www.bp.com/content/dam/bp/en/corporate/pdf/energy-economics/statistical-review-2017/bp-statistical-review-of-world-energy-2017-full-report.pdf (Erişim Tarihi: 24 Ağustos 2017).

13 Son 10 yılda ultra derin deniz sondajını sağlayan bir takım teknolojik yenilikler yaşanmıştır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus değişen teknolojiye uygun güvenli sondaj mevzuatın hazırlanmasının belli bir zaman alacak olmasıdır.

Page 8: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

Grafik 2: Arktika Bölgesi Petrol ve Gaz Rezervleri

Rusya

Alaska

Grönland

Kanada

Norveç

0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% 70% 80%

41%

28%

18%

9%

4%

70%

14%

8%

4%

4%

Toplam Arktik Gaz Toplam Arktik Petrol

Not: Toplam Arktika petrolü – Küresel kaynakların %15’i 134 milyar varil petrol denkliğinde. Toplam Arktika Gazı - Küresel kaynakların %30’u 279 milyar varil petrol denkliğinde Kaynak: Hullavard ve Roy, 2015. [USGS (2008) verileri ile hazırlanmıştır].

ABD Arktika Bölgesi’nde önemli derecede bir enerji kaynağı potansiyeli bulunmaktadır. Alaska’nın federal kara suları yaklaşık 27 milyon varil petrol ve 132 trilyon varil küp feet doğal gaza sahiptir (Ebinger, 2015). National Petroleum Council raporuna göre, Alaska kıyılarındaki keşfedilmemiş konvansiyonel kaynakların % 90’ı 100 metreden daha sığ sularda bulunmaktadır ve Alaska’nın keşfedilmemiş konvansiyonel likit kaynak potansiyelinin yaklaşık % 55’i Chukchi Denizi ve Beaufort Denizi’ndedir (National Petroleum Council, 2015: 77). Şekil 6, ABD’nin bölgedeki temel arama ve geliştirme alanlarını göstermektedir.

Şekil 5: Arktika ve Arktika-Altı Temel Arama ve Geliştirme Alanlarını Gösteren ABD Arktika Bölgesi Haritası

Page 9: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

Kaynak: National Petroleum Council, 2015.

Alaska’da petrol ve gaz araştırmalarının devamını destekleyen Arctic Inupiat gibi gruplar bulunmaktadır. Eyalet hükümetleri petrol ve gaz endüstrisi tarafından verilen vergilerden ve imtiyaz ücretlerinden yüksek gelirler elde etmektedirler. Bunun yanında yönetimlerin Arktika Bölgesi’ndeki petrol ve gaz araştırmalarını devam ettirmek için daha somut gerekçeleri de (ABD enerji arz güvenliğinin sağlanması gibi) bulunmaktadır.

Küresel ısınma ile birlikte Arktika Bölgesi’nin ticari ve ekonomik öneminin de zaman içinde artması beklenmektedir. Buzulların erimesi ile birlikte sert iklim koşullarından dolayı kullanımı daha zor olan Kuzey Batı Geçidi’nin daha fazla kullanımına imkân doğacaktır. ABD açısından bakıldığında ABD hâlihazırda bu geçidin ticari amaçla kayda değer derecede kullanılması için gerekli altyapıya da (buz kırıcılar, limanlar) sahip değildir.14 ABD’nin alt yapı eksikliği de Moskova ve Çin offshore petrol üretimlerini arttırırken ABD’nin bu konuda geri kalmasına yol açmaktadır. Özetle, ABD’nin Arktika politikasında Trump yönetimine kadar pasif davranmasının altında yatan nedenlerden bir tanesi gerekli altyapıya sahip olmaması olabilir. ABD’nin Alaska üzerinden 1000 millik bir Arktika sınırı bulunmaktadır. Ancak bu alanın kullanılması için Bering Boğazı’ndan kuzeye doğru derin su limanı ve altyapı tesislerini gerçekleştirmesi gereklidir. İlaveten ABD henüz Birleşmiş Milletler deniz hukuku sözleşmesini imzalamadığı için MEB’nin dışında kalan alanlar için hak iddiasında da bulunamaz. ABD dış politikasında çok etkili bir düşünce kuruluşu olan Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) 2017 yılında yayınladığı raporda bu konulara vurgu yapmakta ve ABD’nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesini onaylamasını ve ABD’nin genişletilmiş kıta sahanlığı hakkı için başvurmasını ve bölgedeki altyapıyı geliştirmesini

14 ABD Sahil Korumanın sahip olduğu üç kutup buz kırıcısından iki tanesi (Polar Star ve Polar Sea) 30 yıllık kullanım sürelerini doldurmuşlardır ve Polar Sea işlevsel değildir (O’Rourke, 2017b: 2). Rusya’nın ise 41 tane buz kırıcısı bulunmaktadır.

Page 10: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

(ABD Sahil Güvenliği tarafından işletilen buz kırıcıların sayısının arttırılması, haberleşme ve enerji sektörü altyapılarının geliştirilmesi) öneri olarak sunmuştur.15

4 ABD’nin Arktika PolitikasıBu bölümde ABD Arktika Politikasının tarihi gelişimi kısaca incelendikten sonra bu

politikanın son dönemde nasıl şekillendiği genel hatlarıyla incelenecek ve ABD Arktika politikası enerji güvenliği bağlamında değerlendirilecektir. Bu çerçevede Arktika Bölgesi için Ulusal Strateji (NSAR) ve Arktika Bölgesi için Ulusal Strateji için Uygulama Planı (IPNSAR) incelenecektir.

ABD Arktika stratejisi 1971 yılında yayınlanan Başkan Richard Nixon’ın Ulusal Güvenlik Kararı Bildirisinden (NSDM-144) bu yana zaman içinde gelişmiştir. Söz konusu bildiriden günümüze ABD Başkanları Ronald Reagan, Bill Clinton, George W. Bush ve Barack Obama ABD’nin Arktika Bölgesi’ndeki çıkarlarına dair ulusal strateji planları yayınlamışlardır.

Richard Nixon’ın Ulusal Güvenlik Kararı Bildirgesi’nin temel amacı kurumlar arası Arktika politikası grubu oluşturmaktı. Ronald Reagan tarafından 1983 yılında yayınlanan Ulusal Güvenlik Kararı Direktifi (NSDD-90) temel olarak Arktika Bölgesi’nde ABD’nin güvenlik ile ilgili çıkarlarını korumayı, bölgenin rasyonel gelişimini ve olumsuz çevresel etkilerin minimizasyonunu, bölge ile ilgili bilimsel çalışmaların desteklenmesini ve bölgede karşılıklı yarar sağlayan uluslararası işbirlikleri oluşturmasını amaçlamaktaydı. Bill Clinton tarafından 1994 yılında yayınlanan Başkanlık Kararı Direktifi (PDD/NSC-26) ise Arktika Bölgesi’nin korunması ve bölgenin biyolojik kaynaklarının muhafaza edilmesine vurgu yaparak bölgedeki doğal kaynak yönetiminin ve ekonomik gelişmenin çevresel olarak sürdürülebilir olmasının güvence altına alınmasını amaçlıyordu. Direktif aynı zamanda Arktika ulusları arasında işbirliğini güçlendirilmesini, Arktika Bölgesi’ndeki yerel halkın kendilerini etkileyecek kararlara katılımının sağlanmasını amaçlamaktaydı. George Bush 66 numaralı ABD Ulusal Güvenlik Başkanlık Direktifinde (NSPD-66) ABD’nin rolünü “ABD bölgedeki değişen ve etkili çıkarları ile bir Arktika ülkesi” şeklinde tanımlamaktadır. George Bush’un 66 numaralı ABD Ulusal Güvenlik Başkanlık Direktifi (NSPD-66) ve 25 numaralı İç Güvenlik Başkanlık Direktifi (HSPD-25) Arktika Bölgesi ile ilgili temel hedefleri şu şekilde belirlemiştir: (1) Arktika Bölgesi’ne ilişkin ulusal ve iç güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması, (2) Arktika çevresinin korunması ve bölgenin biyolojik kaynaklarının muhafaza edilmesi, (3) Bölgedeki doğal kaynak yönetiminin ve ekonomik gelişmenin çevresel olarak sürdürülebilir olmasının güvence altına alınması, (4) Arktika ülkeleri arasındaki işbirliğini sağlayacak kurumların güçlendirilmesi, (5) Arktika Bölgesi’ndeki yerel halkların kendi yaşamlarını etkileyecek kararlara katılımının sağlanması, (6) Bölge ile ilgili yerel, bölgesel ve küresel sorunların bilimsel olarak izlenmesinin ve araştırılmasının geliştirilmesidir (National Petroleum Council, 2015: 122-123, Ebinger vd., 2014).

2013 yılında dönemin ABD Başkanı Barack Obama Arktika Bölgesi için NSAR’ı yayınlamıştır. NSAR, ABD’nin Arktika Bölgesi için stratejik önceliklerinin çerçevesini çizmektedir. Bu öncelikler ABD’nin ortaya çıkan yeni durumlara çevreye ve bölgenin de özel yapısına dikkat ederek etkin bir şekilde tepki vermesini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu stratejinin üç temel noktası şunlardır: (1) Bölgedeki tüm aktiviteler (ticari, bilimsel, askeri) dikkate alınarak Amerikan çıkarlarının geliştirilmesi, (2) Çevresel korumacılığı destekleyen sorumlu bir Arktika idaresinin oluşturulmaya çalışılması, (3) Arktika Konseyi’nin çalışmaları da dâhil olmak üzere ikili ya da çoklu ilişkilerle uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesidir (NSAR, 2013).16 NSAR’ın dört temel ilkesi bulunmaktadır: (1) Barışı ve istikrarı korumak, (2) Elde edilebilir en iyi bilgi çerçevesinde karar vermek, (3) Yenilik getiren anlaşmalar 15 ABD’nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin ABD’nin ulusal çıkarları aleyhine olacağına dair

argümanlar da bulunmaktadır. Bu tartışmanın detayı için bkz. Unclosdebate Resmi İnternet Sitesi, https://www.unclosdebate.org/argument/656/us-ratification-unclos-would-be-disadvantageous (Erişim Tarihi: 20 Ağustos 2017).

16 2013 yılında yayınlanan Arktika Bölgesi için Ulusal Strateji ile birlikte bazı federal hükümet birimleri

(Savunma Bakanlığı, ABD Kıyı Koruma, NASA vb.) ulusal Arktika stratejisinin içinde kendi rollerini ve sorumluluklarını açıkça belirlemek için kendi Arktika stratejilerini hazırlamışlardır.

Page 11: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

yapmak, (4) Alaska yerli halkına danışmak ve yerli halka koordinasyonu sağlamaktır. Bunlarla birlikte NSAR’ın uygulanması için “Arktika Bölgesi Ulusal Stratejisi Uygulama Planı” oluşturulmuştur.17,18 Bu bağlamda 2014’te ABD Dışişleri Bakanlığı Arktika için yeni bir özel temsilci pozisyonu oluşturmuştur. 21 Ocak 2015 tarihinde Obama yönetimi Arktika’da ulusal çabaların koordinasyonunu genişleten bir kanun hükmünde kararname yayınlamıştır. Bunu takiben, Beyaz Saray altı kuruluşlar arası çalışma grubunu koordine eden Arktika İdare Komitesi’ni (Arctic Executive Steering Committee AESC) kurmuştur.19 Burada ilgi çeken nokta Arktika İdare Komitesi’nin ABD başkanına Ulusal Güvenlik Konseyi ya da Ulusal Ekonomik Konseyi değil de Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisi üzerinden raporlama yapıyor olmasıdır. Enerji Bakanlığının idari komitedeki rolü de özellikle önemlidir. Çünkü federal hükümette enerji sektörünün Arktika Bölgesi’ndeki faaliyetlerini koordine edecek tek bir ofis bulunmamaktadır. Arktika Bölgesi’ndeki enerji kaynaklarının çevreye karşı duyarlı bir şekilde çıkarılmasını sağlama bağlamında Enerji Bakanlığının ABD Arktika Bölgesi’nde enerji sektörünün resmi irtibatı noktası rolünü üstlenmesi beklenmektedir (National Petroleum Council, 2015: 123-126).

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama Ağustos 2015 yılında görevde iken Arktika Dairesi’ni ziyaret eden ilk ABD Başkanı olmuştur ve Obama bu ziyaret ile bölgenin önemine işaret etmiştir. Obama yönetimi altında Arktika politikası, bilimsel işbirliği ve iklim değişikliğine uyum çerçevesinde uygulanmıştır. ABD’nin Eylül 2016’da dünyadaki bilim bakanlarını bir araya getiren Birinci Arktika Bilim Bakanlık toplantısına ev sahipliği yapmış olması da Obama yönetiminin bölgedeki bilimsel işbirliğine verdiği önemi göstermektedir. Avrupa Birliği ve 25 ülkenin bilim bakanları Beyaz Saray’da Arktika Bölgesi’ndeki öncelikli araştırma konularını tespit etmek ve Arktika Bölgesi’nde artan işbirliği ve yerli halkın sürece katılımının sağlanması üzerine ortak bildiri imzalamak için toplanmışlardır (White House Arctic Science Ministerial, 2016).

Petrol ve gaz kaynaklarının çıkarılması açısından baktığımızda NSAR (2013) ABD’nin enerji güvenliği açısından Arktika bölgesinin önemine dikkat çekmektedir. NSAR (2013), Arktika Bölgesi’ndeki kaynakların ihtiyatlı bir şekilde çıkarılmasına vurgu yaparak, bu tür bir politikanın ulusal enerji güvenliğini sağlamaya yardımcı olmasının yanında, bölgenin yerli halkı, bölge ekonomisi ve aynı zamanda bir bütün olarak ABD ekonomisi için önemli olan bölgesel kalkınmayı da destekleyeceğini ifade etmektedir. NSAR (2015) on yıllık yenilenebilir enerji planında ise ABD’nin Arktika enerji çıkarlarının değişen Arktika koşullarında enerji üretim maliyetlerini düşüren ve Arktika yerlilerinin yaşam kalitesini artıran dayanıklı ve sürdürülebilir enerji sistemleri geliştiren ve var olan altyapıyı optimize eden ve uygun yenilenebilir ve enerji etkin teknolojilerle entegre eden holistik bir yaklaşım ile güven altına alındığını belirtmektedir.

Obama yönetimi döneminde Arktika ile ilgili bir başka gelişme de 24 Nisan 2015’ten itibaren Arktika Konseyi başkanlığını ABD’nin almış olmasıdır.20 Arktika Konseyi, 2015-17 Arktika Bölgesi Ulusal Stratejisi Uygulama Planı (The Implementation Plan for the National Strategy, IPNSAR)

Beyaz Saray tarafından Ocak 2014’de açıklanmıştır. Planın amacı Arktika Bölgesi Ulusal Stratejisinin uygulanması için metodoloji, süreç ve temel yaklaşımı belirlemektir (IPNSAR, 2014).

18 Obama yönetimi Mart 2016’da Arctic Executive Steering Committee tarafından hazırlanan NSAR’ın Uygulama Çerçevesi başlıklı ek bir metin yayınlamıştır. Bu metinde iklim değişikliğinin Arktika Bölgesi’ndeki etkisinden bahsedilmekte ve ABD’nin çıkarlarını iyileştirmeyi sağlamak amacıyla ABD hükümetinin aksiyonlarını dönemsel olarak gözden geçirmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu doğrultuda güncelleştirilmiş bir çerçeve NSAR’ın Uygulama Çerçevesi ortaya konmuştur. Bkz. Implementation Framework for the National Strategy for the Arctic Region (2016).

19 Arktika İdare Komitesinin başkanı Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisinin en üst düzey yetkilisi başkan yardımcısı ise ABD Ulusal Güvenlik Müşaviridir. Komitenin diğer üyeleri arasında İç İşleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Ulusal Güvenlik Konseyi, Çevresel Kalite Konseyi, Ticaret Bakanlığı, Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Çevre Koruma Ajansı, Arktika Araştırma Komisyonu, Ulusal İstihbarat Yönetici Ofisi, Ulusal Bilim Kuruluşu, Yönetim ve Bütçe Ofisi, İç Güvenlik Bakanlığı bulunmaktadır (National Petroleum Council, 2015b).

20 Arktika Konseyi, 1996 yılında Ottowa Deklerasyonu ile kurulmuştur. Günümüzde Arktika Konseyi, Arktika Bölgesi’ne sınırı olan 8 daimi katılımcı ülkeden (ABD, Kanada, Rusya, Norveç, Danimarka, İsveç, Finlandiya ve İzlanda), 12 gözlemci ülkeden (Çin, Kore, Fransa, Almanya, Hollanda, Polonya, İspanya, Birleşik Krallık, İtalya, Japonya, Singapur ve Hindistan), bölgedeki yerli toplulukları temsil eden 6 daimi katılımcı grubundan, 6 çalışma grubundan, hükümetler arası ve parlamentolar arası organizasyonlardan, hükümetle ilgili olmayan

Page 12: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

2017 dönemindeki ABD başkanlığında bölgeye daha fazla önem vermeye başlamıştır. Konsey son dönemlerde çevre korumacılığı, iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik konularında uluslararası araştırmalar yaparak ve yüksek düzey anlaşmalar için bir forum şeklinde hareket ederek Arktika yönetimindeki rolünü arttırmıştır. Obama yönetimi ABD başkanlığındaki Arktika Konseyi için üç öncelik belirlemiştir: (1) Arktika topluluklarının ekonomik ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi, (2) Arktika Okyanusu’nun güvenliği ve idaresi, (3) İklim değişikliği etkilerinin ele alınması. ABD Arktika Konseyi Başkanlığını Mayıs 2017 Finlandiya’ya devretmiş bulunmaktadır. Ancak ABD sekiz Arktika ülkesinden birisi olarak konseyin hedeflerini ve aktivitelerini şekillendirme konusunda konseyde her dönem önemli bir rol oynamaktadır.

Arktika Konseyi’ndeki çalışma gruplarından iki tanesi petrol ve doğal gaz konuları ile ilgilenmektedir: Arktika Deniz Çevre Koruma (PAME) ve Acil Durum, Önleme, Hazırlık ve Müdahale (EPPR). Arktika Deniz Çevre Koruma çalışma grubu Arktika kıyısındaki petrol ve gaz faaliyetleri için bir dizi kural ortaya koymuştur. Bu kurallar bağlayıcı değillerdir. Doğal kaynak arama ve çıkarma faaliyetleri yapılırken çevrenin bozulmasını önlemek, biyoçeşitliliği korumak ve yerel halkın refahını korumak gibi sadece daha yüksek standartları amaçlamaktadır. Acil Durum, Önleme, Hazırlık ve Müdahale (EPRP) çalışma grubu ise çevre konuları ile ilgili acil durumlarla ilgili önleme, hazırlık ve müdahale konularının arama ve kurtarma faaliyetleri gibi değişik yönleri ile ilgilenmektedir. Bu grup Arktika’daki petrol sızıntılarını önleme ve müdahale ile ilgili konularda petrol sektörü ve diğer ilgili organizasyonlarla konsey arasındaki irtibatı da sağlamaktadır (National Petroleum Council, 2015: 129-130).

ABD Okyanus Enerjisi ve Yönetimi Dairesi ile Güvenlik ve Çevresel Uygulamalar Dairesi, Alaska açık denizlerinde güvenli ve sorumlu araştırma sondajı yapılabilmesini sağlamak amacıyla bir dizi düzenleme önerisi yayınlamıştır. Bu düzenlemeler tarafların Arktika koşullarına uygun araştırma programları dizayn etmeleri ve uygulamalarını sağlamayı amaçlamaktadır (Department of the Interior, 2015). Düzenlemeler tarafların sondaj sırasında buzlanma koşullarını ve kötü hava şartlarını öngörme, tahmin etme, raporlama ve cevap verme kapasitesini sağlayarak ve sözleşmenin taraflarını etkin bir şekilde yöneterek kaynak kontrol ve sızıntı önleme araçları kullanmaları ve olası bir patlama esnasında yeni bir tahliye kuyusu açmak için ayrı bir tahliye teçhizatına erişim sağlaması gerekliliğini ifade etmektedir. Düzenlemeler aynı zamanda tarafların Arktika şartları için dizayn edilmiş Petrol Sızıntı ve Müdahale Planı geliştirmeleri ve uygulamalarını şart koşmaktadır. Ancak petrol sızıntılarına müdahalenin planlanması, hazırlığı ve denetiminden sorumlu olan ABD Sahil Korumanın bunları sağlayacak altyapısı yeterli değildir. O’Rourke raporuna göre Sahil Güvenlik’in bölgedeki faaliyetlerini etkin bir şekilde sürdürebilmesi için buz kırma kapasitesini arttırması gerekmektedir. Bunun için de en azından altı tane buz kırıcı gemiye ihtiyacı bulunmaktadır (2017b).

Ocak 2015’de Obama yönetimi çevresel nedenlerle Arktika sularının belli bir bölümünü ticari petrol ve gaz faaliyetlerine kapatmıştır (White House Resmi İnternet Sitesi, 2015). 2015 yılında Obama yönetimi Chukcki ve Beaufort Denizi’nde şirketler için pratikte araştırma faaliyetlerini neredeyse imkânsızlaştıran bir dizi yeni kiralama şartı uygulamaya konulacağını duyurmuştur. Bu bağlamda ABD Arktika açık denizlerinde petrol arama ihalelerini de belirsiz bir tarihe kadar iptal etmiş ve hâlihazırda araştırma yapan şirketlerin sözleşmelerinin uzatılması isteğini de reddetmiştir (Department of the Interior, 2015).

Aralık 2016’da ABD ve Kanada ortak beyanatla Arktika sularında petrol sondajı yasağı getirmişlerdir.21 ABD Kuzey Kutbunda federal mülkiyette bulunan okyanus sularının %98’inde Atlantik’teki 31 mercan kanyonunda, New England ve Virginia arasında kalan sularda sondaj yasağının getirildiğini açıklamıştır. Bunun sonucu Arktika’da 115 milyon Kuzey ve Orta Atlantik Okyanusunda 3,8 milyon dönümlük alanda sondajı yasaklamıştır (White House Office of the Press Secretary, 2016). Kanada Başkanı Trudeau Kanada’nın

organizasyonlardan ve çeşitli görev güçlerinden oluşmaktadır (Arktika Konseyi Resmi İnternet Sitesi, 2017).21 ABD’nin Dış Kıta Sahanlığı Yasası’nda (Continental Outer Shelfs Land Act ) ABD başkanının bölgeyi yatırıma

kapatabileceği belirtilirken sonraki yönetimlerin bölgeyi eski haline döndürme yetkilerinden bahsedilmemektedir (Continental Outer Shelfs Lands Act 1953 ve Submerged Lands Act 1953).

Page 13: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

kuzey kutup bölgesindeki sularında, yeni lisans yasağını beş yıl süreyle yürürlüğe koyacağını açıklamıştır.

Trump yönetiminin ilk açıklamaları ABD Arktika politikasının değişeceğinin ilk işaretlerini vermiştir ve ABD Arktika bölgesinin sondaja açılmasının öncelikli konular arasında olduğunu belirtmiştir. Bu açıklamaları takiben, 28 Nisan 2017 tarihinde Trump yönetimi, Arktika ve Antarktika’da deniz dibi petrol ve gaz sondajını genişletmeyi amaçlayan Amerika’nın offshore enerji stratejisinin uygulanması ile ilgili bir kanun hakkında kararname yayınlamıştır (White House Arctic Science Ministerial, 2017). Kararnamenin amacı ABD’nin “enerji inovasyonu, aramaları ve üretiminde küresel liderliği korunmasının sağlanmasıdır”. Bu kararname ile birlikte 9 Aralık 2016’da Obama yönetimi tarafından yayınlanan Kuzey Bering Denizi İklim Direnci (Northern Bering Sea Climate Resistance) kararnamesini de yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni kararname ile 120 milyon dönüm okyanus mıntıkasının petrol ve gaz sektörünün arama ve sondaj faaliyetlerine açılmasının yolu açılmıştır. Bu kararname federal Arktika Okyanusu sularının % 98’ini etkilemektedir.22 Washington Post’un 29 Haziran 2017 tarihli haberinde yeni ABD yönetiminin Obama’nın Arktika ve Antarktika’da koyduğu 5 yıllık petrol ve gaz aramaları ve sondaj yasağını kaldırmayı planladığı belirtilmiştir. İç İşleri Bakanlığına göre dış kıta sahanlığının kiralamaya (leasing) açılması stratejisi Trump yönetiminin ABD’yi enerji üretiminde dünya lideri yapma ve enerji sektöründe istihdamı arttırma çabasının bir parçasıdır.23,24 ABD Arktika Bölgesi’nde yaşanan son gelişmelerden bir tanesi de, İç İşleri Bakanlığına bağlı olan Okyanus Enerji Yönetim Ofisi’nin Beaufort Denizi’nde Prudhoe Korfezi’nin 15 km kuzeybatısında yer alan yapay adada İtalyan Petrol Şirketi Eni SpA’nın arama kuyuları sondaj talebini onayladığını açıklamasıdır (Callahan, 2017). Eni’nin diğer federal hükümet ve eyalet izinlerini de aldıktan sonra Aralık ayında sondaja başlaması beklenmektedir (Siciliano, 2017). Bu gelişme de Trump yönetiminin Arktika Bölgesi’ne dair politika değişikliğinin ilk etkileri olarak yorumlanabilir.

Özetle, Arktika Bölgesi’nde enerji kaynaklarını arama ve çıkarma konusunda ABD Arktika politikasında Trump yönetimi ile birlikte belirgin bir değişim yaşanmıştır. Çevreyi korumayı öne alan bir Arktika politikasından enerji güvenliğine vurgu yapan bir politikaya doğru kayma olmuştur. Bu politika değişikliği çevrecilerin tepkilerini almaya devam etmektedir. ABD’nin enerji güvenliği için Arktika Bölgesi’ni kullanmasının yolu tekrar açılmıştır. Ancak ABD eğer enerji güvenliği için bu bölgeyi kullanmayı planlıyorsa bölgedeki altyapı yatırımlarını da hızlandırması gerekmektedir.

5 SONUÇArktika Bölgesi’ne olan ilgi bölgenin ekonomik önemi ve sahip olduğu potansiyel enerji

kaynakları dolayısı ile her geçen gün artmaktadır. İklim değişikliği ile birlikte Arktika buzullarının erimesi ve gelişen teknoloji bölgedeki bugüne kadar keşfedilmemiş petrol ve gaz rezervlerine ulaşma imkânını kolaylaştırmaktadır. Küresel olarak enerji kaynaklarının giderek azalıyor olması ve ülkelerin enerji güvenliği ile ilgili kaygılarının bu bölgeyi uluslararası bir çatışma alanı haline getirme ihtimali bulunmaktadır.

Trump yönetimi ile birlikte ABD’nin Arktika politikasında dikkat çekici bir kırılma olmuştur ve bu bağlamda Arktika Bölgesi’nde enerji kaynaklarını arama ve çıkarılma faaliyetlerinin tekrar başlamasının yolu açılmıştır. ABD’nin Arktika politikasındaki bu

22 Bu kararname İç İşleri Bakanlığına Obama yönetimi tarafından deniz dibi sondajında ve kiralamasında yasaklanan bölgelerin tekrar gözden geçirilmesi emirini vermektedir. Ancak Arktika ve Antarktika’da sondaj yasağını kaldıran bu kararname çevreci gruplar ve Alaska yerlileri tarafından dava konusu olmuştur.

23 Trump yönteminin analizi, bu bölgenin petrol üretimine açılmasının 300,000 istihdam yaratacağını belirtmektedir.

24 Ancak bu gelişmeler Arktika Bölgesi’nde deniz dibi sondajının artacağı anlamına gelmemektedir. Enerji sektörü açısından bakıldığında, kıyıdan yatay sondajın artması ile petrol ve doğal gaz üretiminin artması ve dolayısıyla petrol fiyatlarının düşmesi deniz dibi sondajına olan ilgiyi azaltabilir. Arktika Ulusal Yaban Hayatı Koruma Alanı’nın (ANWR) sondaja açılması olasılığı olsa bile düşük petrol fiyatları yüzünden şu anda buraya yatırım yapılması mümkün olmayabilir. Ama diğer taraftan da Trump yönetiminin büyük sektörlerde deregülasyon yapması beklenmektedir. Enerji sektöründe deregülasyon sektörün maruz kaldığı maliyetleri de düşürecektir, bu da Arktika’da enerji arama çalışmalarını tetikleyebilir.

Page 14: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

keskin değişim dikkati çekicidir. Ancak ABD’nin Arktika Bölgesi’ni enerji sektörüne açması sektörün bölgede arama ve çıkarma faaliyetleri gerçekleştireceği anlamına gelmemektedir. Arktika Bölgesi’nde üretim yapmak doğa şartlarından dolayı zorlayıcı ve çok daha maliyetlidir. Enerji fiyatlarının çok düştüğü bu dönemde bölgede üretim yapmak ekonomik açıdan anlamlı olmayabilir. İklim değişikliği ile ilgili kamuoyu baskısı da bazı şirketlerin bölgedeki arama faaliyetlerini durdurmasına neden olabilir.

Daha öncede belirtildiği gibi Arktika Bölgesi’nde birçok alanda uluslararası işbirliği yoğun olmasına rağmen bazı analistler tarafından enerji güvenliği açısından bölge artan şekilde potansiyel çatışma alanı olarak da algılanmaktadır. Bunun yanında Arktika enerji yönetimi çok karmaşık bir konudur ve yoğun bir çaba gerektirmektedir. Çeşitli devlet ya da devlet dışı birimlerin çabalarına rağmen henüz Arktika deniz sondajı ile ilgili sistematik ve etkin bir yaklaşım oluşturulmamıştır. ABD açısından bakıldığında yakın gelecekte ABD Arktika Bölgesi’ndeki fırsatlardan yararlanmak istiyorsa öncelikle bölgedeki altyapıyı güçlendirmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇAAMAP (2007): “Arctic Oil and Gas 2007”, Arctic Monitoring and Assessment Programme (AMAP) Oslo, Norway. Amos, W. (2011): “Development of Canadian Development of Canadian Arctic Offshore Oil andArctic Executive Steering Committee (2016), “Implementation Framework for the National Strategy for the

Arctic Region”, https://obamawhitehouse.archives.gov/sites/whitehouse.gov/files/documents/National%20Strategy%20for%20the%20Arctic%20Region%20Implementation%20Framework%20%28Appendix%20A%29%20Final.pdf (Erişim Tarihi: 9 Eylül 2016).

Arktika Konseyi Resmi İnternet Sitesi, http://www.arctic-council.org/index.php/en/about-us (Erişim Tarihi: 10 Ağustos 2017).

Bureau of Ocean Energy Management, “2017-2022 Outer Continental Shelf Oil and Gas Leasing Draft Proposed Program”, January 2015, 5-9.

Callahan, J. (2017): “Producer Plans to Drill into a Federal OCS Reservoir from Pre-existing Gravel Island”, https://www.boem.gov/press07122017/ (Erişim Tarihi: 19 Haziran 2017).

CAPP (2011): Potential Oil and Gas Activities in the Beaufort, Presentation to NEB Arctic Offshore Drilling Review.

CFR (2017): “Arctic Imperatives, Reinforcing U.S. Strategy on America’s Fourth Coast, Council on Foreign Relation”, Independent Task Force Report No.75.

Comiso, J.C. (2016): “Global Trends in the Sea Ice Cover and Associated Surface Temperature”, International Archives of the Programmetry, Remote Sensing and Spatial Information Sciences, V. XLI-B8, 469-479.

Continental Outer Shelf Lands Act (1953), https://www.boem.gov/Outer-Continental-Shelf-Lands-Act/ (Erişim Tarihi: 23 Ağustos 2017).

Council on Foreign Relations, “A Strategy to Advance The Arctic Economy”, 16 Şubat 2012, http://www.cfr.org/arctic/strategy-advance-arctic-economy/p27258 (Erişim Tarihi: 25 Mart 2017).

Davenport, C. (2015): “Shell Wins Final Permission for Arctic Oil and Gas Drilling, N.Y. Times”, https://www.nytimes.com/2015/08/18/us/shell-wins-finalpermission-for-arctic-oil-and-gas-drilling.html (Erişim Tarihi: 19 Ağustos 2017).

Dawe, R.A. ve Thomas, S. (2007): “A Large Potential Methane Source- Natural Gas Hydrates, Energy Sources Part A: Recovery”, Utilization and Environmental Effects, 29(3), 217-229.

Department of the Interior (2015): “Oil and Gas and Sulphur Operations on the Outer Continental Shelf-Requirements for Exploratory Drilling on the Arctic Outer Continental Shelf”, http://www.bsee.gov/uploadedFiles/Proposed%20Arctic%20Drilling%20Rule.pdf (Erişim Tarihi: 14 Şubat 2017).

Ebinger, C., Banks, J.B. ve Schackmann, A. (2014): Offshore Oil and Gas Governance in the Arctic, A Leadership Role for the U.S., Energy Security Initiative at Brookings.

Ebinger, C.K. (2015): “The U.S. still needs Arctic energy”, 14 Eylül 2015, https://www.brookings.edu/blog/order-from-chaos/2015/09/14/the-u-s-still-needs-arctic-energy/ (Erişim Tarihi: 15 Ağustos 2017).

Ekonomist Resmi İnternet Sitesi, “Frozen Conflict”. https://www.economist.com/news/international/21636756-denmark-claims-north-pole-frozen-conflict (Erişim Tarihi: 28 Ağustos 2017).

Eliasson, K., Ulfarsson, G.F., Valsson, T. ve Gardarsson, S.M. (2017): Identification of Development Areas in A Warming Arctic with Respect to Natural Sources, Transportation, Protected Areas and Geography. Futures, 85, 14-29.

Ellis, J. (2014): Law of Sea Convention, Essential Concepts of Global Environmental Governance, 113.Gautier, D.L., Bird, K.J., Charpentier, R.R., Grantz, A., Houseknecht, D.W., Klett, T.R. , Moore, T.E., Pitman, J.K.,

Schenk, C.J., Schuenemeyer, J.H., Sorensen, K.Tennyson, M.E., Valin, Z.C. ve Wandrey, C.J. (2009): “Assesment of Undiscovered Oil and Gas in the Arctic”, Science, 324(5931), 1177-1178.

Gulas, S., Downton, M., D’Souza, K., Hayden, K ve Walker, T.R. (2017): “Declining Arctic Ocean Oil and Gas Developments: Opportunities to Improve Governance and Environmental Pollution Control”, Marine Policy, 53-61.

Page 15: kutupcagi2019.antalya.edu.tr · Web viewARKTİKA BÖLGESİ’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE ABD’NİN ARKTİKA POLİTİKASI Ayşegül Ateş Prof. Dr., Akdeniz Universitesi İİBF, İktisat

Hullavard, S. ve Roy, A.K. “Negotiating the Rapids of Arctic and Alaska Oil and Natural Gas Reserves”, 2 Mart 2015, http://www.akbizmag.com/Alaska-Business-Monthly/March-2015/Negotiating-the-Rapids-of-Arctic-and-Alaska-Oil-and-Natural-Gas-Reserves/ (Erişim Tarihi: 25 Ağustos 2017).

IPNSAR (2014): “Implementation Plan for the National Strategy for the Arctic Region”, http://www.virginia.edu/colp/pdf/national-strategy-arctic-region.pdf (Erişim Tarihi: 2 Eylül 2017).

ISAB (2016): “International Security Advisory Board Report on Arctic Policy”, https://www.state.gov/documents/organization/262585.pdf (Erişim Tarihi 25 Mart 2017).

Kolisnek, G. (2008): Canadian Arctic Energy Security, Journal of Energy Security.Mooney, C. (2015): “Following in Shell’s Footsteps, Oil Major Stat oil Will Also Exit the Alaskan Arctic”,

Washington Post, https://www.washingtonpost.com/news/energy-environment/wp/2015/11/17/following-in-shellsfootsteps-oil-major-statoil-will-also-exit-the-alaskan-arctic (Erişim Tarihi: 19 Ağustos 2017).

National Petroleum Council (2015a): Arctic Potential. Realizing the Promise of U.S. Arctic Oil and Gas Resources, 1-678.

National Petroleum Council (2015b): Arctic Potential. Realizing the Promise of U.S. Arctic Oil and Gas Resources, Executive Summary, 1-87.

NSAR (2013): “National Strategy for the Arctic Region, White House”, https://www.innovation.ca/sites/default/files/Rome2013/files/US%20Arctic%20National%20Strategy,%202013.pdf (Erişim Tarihi: 2 Eylül 2017).

NSAR (2015): “National Strategy for the Arctic Region”, Ten Year Renewable Energy Plan US Department of Energy, Office of Indian Energy.

O’Rourke, R. (2017a): Changes in theArctic: Background and Issues for Congress, Congressional Research Service, R41153, Washington DC.

O’Rourke, R. (2017b): Coast Guard Polar Icebreaker Modernization: Background and Issues for Congress, Congressional Research Serviceç RL34391, Washington DC.

Siciliano, J. (2017): “Trump gives thumbs up to Italian firm to drill in the Arctic”, http://www.washingtonexaminer.com/trump-gives-thumbs-up-to-italian-firm-to-drill-in-the-arctic/article/2628540 (Erişim Tarihi: 25 Ağustos 2017).