8
Ege Bölgesi’nin en büyük ve en ge- lişmiş şehri olan İzmir’in yıllardır Süper Lig’de takım bulunduramama- sının altında bir neden yatar mı bi- linmez ama bu yıl Karşıyaka ve Altay bu şehri temsilen Süper Lig’e yüksel- me mücadelesi veriyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, ölümünün 85. yıldönümünde Karşıyaka’daki kabri başında törenle anıldı. 14 Ocak 1923 günü yitirdiğimiz Zübeyde Hanım için düzenlenen törene çok sayıda katılan vardı. 21-23 Ocak tarihleri arasında İzmir dünyaya örnek olacak bir etkinliğe imza attı ve farklı ülkelerden bilima- damlarının katılımıyla “Uluslararası Güvenli Su Üretimi Kongresi”ni dü- zenledi. Kongrede İzmir’in arsenikli suyu da ele alındı. Geçtiğimiz sene müzikseverlerin ku- laklarının pası silinirken, bu sayede ekonomik krizi biraz olsun unutmayı başardık diyebiliriz. Fakat şu sıralar müzik dünyasının 2009 senesinde böy- le renkli geçmeyeceği haberleri müzik severlerin tadını kaçırmaya yetti. Suyumuz onay aldı Müziğin sesi kısılıyor 6. sayfada 4. sayfada 3. sayfada 8. sayfada Şubat 2009 Yıl 3 Sayı 13 Dünya sigarayı bırakma günü İzmir’in gücü Zübeyde Hanım Birçoğumuz Avrupa Birliği’nin eğitim alanındaki çalışmalarından haberdarız. 1998 Sorbon Deklarasyonu ile daha da detaylandırılmaya başlanan süreç; 1999 yılında 29 Avrupa ülkesinin yüksek öğre- timden sorumlu bakanlarının imzaladığı Bologna Deklarasyonu ile hız kazanmıştır. Bu ülkelerin ortak amacı bir “Avrupa yük- sek öğrenim alanı” oluşturmaktır. Böylece ülkeler arası öğrenim hareketliliği daha yoğunlaşmış, kredi transfer sistemi oluş- turulmuş, yerel ve uluslararası araştırmalar için yeterli ve gerekli zemin yaratılmıştır. Avrupa Üniversiteler Birliği (European University Association-EUA) Bologna sü- reci kapsamında Avrupa Birliği Rektörler Konferansları Konfederasyonu’nun 2001 tarihinde birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Biz de EUA üyesi bir yükseköğrenim ku- rumu olarak bu sürece dahil olduk. Farklı bakış açılarından yapılacak olan bu değer- lendirme süreci; üniversitemizin yurtiçin- de ve yurtdışında tanınırlığını arttıracak akademik ve idari süreçlerin iyileştiril- mesine katkıda bulunacaktır. Kurumsal değerlendirme sürecinin bir diğer avantajı ise idari ve akademik personel ile öğren- cilere üniversitemizin işleyişi, stratejisi, eğitim ve öğretim süreçleri ve kültürel yapısı hakkında daha detaylı bilgi edin- me olanağı sağlamasıdır. Değerlendirme, Avrupa’nın farklı üniversitelerinde görev yapan akademik ve idari personelden ve bir öğrenciden oluşan beş kişilik uzman bir kadro tarafından yapılacaktır. Komite ilk ziyaretini 10-12 Mart 2009 tarihleri arasında gerçekleştirecek. Bu sü- reçte biz öğrencilere de önemli görevler düşüyor. Üniversitemizi ziyaret edecek olan komite üyeleri, sadece akademisyen- lerle ya da idari personel ile değil aynı za- manda biz öğrencilerle de paralel oturum- lar yapacak ve bizlerin bakış açısından da üniversitemizi değerlendirecekler. İletişim Fakültesindeki arkadaşlarımız okul çapın- da düzenlenecek duyuru kampanyası için afiş tasarımlarını yaptılar bile. Şu sıralar Öğrenci Dekanlığı ile beraber kampanya çalışmalarına devam ediyorlar. Pek yakın- da hepimiz bu konu hakkındaki gelişme- leri panolardan takip etmeye başlayacağız. İçinde bulunduğumuz süreç; eğitim ve öğretim kalitesinin gözden geçirilmesi ve varsa eksiklerin giderilmesi açısından önemlidir. Tüm bunları göz önünde bulundurarak üniversite ile olan bağımızı sadece dersler- le sınırlandırmamalı, yapılan çalışmalara gönüllü olarak katılmalıyız. Belki de en önemlisi, üniversitemizin şu anda için- de bulunduğu değerlendirme sürecinin farkında olmalıyız. Ayrıca, okulumuzda yapılan çalışmaların, söz edilen Bologna süreci ve EUA çalışmalarının detayları- http://eua.ieu.edu.tr adresinden takip edebilirsiniz. İzmir Ekonomi Üniversitesi EUA sürecinde 2008 yılı Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Paul Krugman’ın yaşadığımız küresel kri- zin önemini Büyük Depresyon dönemiyle karşılaştırarak açıkladığını ve bu tarihsel perspektifin Türkiye için yol gösterici ola- bileceğine değinen İEÜ Rektörü Prof.Dr. Attila Sezgin, “Asli gündemimiz üretim, istihdam ve dolayısıyla reel sektör olma- lıdır. Krizler kurumsal dönüşümlerin ya- şandığı, toplumsal sözleşmelerin yeniden gözden geçirildiği ve atılım olanaklarının su yüzüne çıkabildiği durumlar anlamına da gelmektedir” dedi. Dünyadaki ekonomi patronlarına göre, 2009’un küresel krizle mücadele yılı ola- cağını ifade eden İEÜ Mütevelli Heyet Başkanı ve İTO Yönetim Kurulu Başka- nı Ekrem Demirtaş, “Sadece ABD değil, tüm dünya Obama’nın açıklayacağı 310 milyar dolarlık ekonomiyi teşvik paketini heyecanla bekliyor. Durgunlukla mücade- le için tedbirler alıyor. IMF bile reçetesini değiştirdi. Ülkemizin ekonomisi de kü- resel krizden ciddi anlamda etkileniyor. Merkez Bankası Başkanı, krizde ikinci bir dalganın gelebileceğini belirtiyor. Önlem olarak gösterge faizleri iki puan aşağı çe- kildi. Maliye Bakanımız tedbir paketinin ipuçlarını verdi. Güzel gelişme, ancak ön- lemlerin daha erken alınmasını beklerdik. Piyasalarda güvenin sağlanması her şeyden daha önemli. Çünkü ülkemize yansıyan krizin daha çok reel kesim üzerinde etkili olması bekleniyor. Krizin büyüme oranla- rında ciddi azalmalara neden olacağı bek- lentiler arasında. Bu nedenle gün tedbirli olmayı gerektiriyor” diye konuştu. İhracatın azalmaya rağmen 2008’i rekorla kapadığına dikkat çeken Türkiye İhracatçı- lar Meclis Başkanı Mehmet Büyükekşi ise 2001 krizine göre çok daha iyi durumda olduğumuzu belirterek şartların 2010’da düzeleceğini düşündüklerini belirtti. Di- ğer katılımcıların da ortak görüşü moral- lerin yüksek tutulması yönünde oldu. Ekonomide çıkış yolları 7. Eğitim-öğretim yılını dolduran üniversitemiz, her geçen yıl gelişmeye ve değişmeye devam ediyor. Bu ay gazetemizde, üniversitemizin bütününü ve en çok da öğrencileri ilgilendiren bir konudan bahsedeceğiz. Emine Zehra Yurtkulu

Ekonomide çıkış yollarıiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/univers13.pdfEge Bölgesi’nin en büyük ve en ge-lişmiş şehri olan İzmir’in yıllardır Süper Lig’de takım

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • Ege Bölgesi’nin en büyük ve en ge-lişmiş şehri olan İzmir’in yıllardır Süper Lig’de takım bulunduramama-sının altında bir neden yatar mı bi-linmez ama bu yıl Karşıyaka ve Altay bu şehri temsilen Süper Lig’e yüksel-me mücadelesi veriyor.

    Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, ölümünün 85. yıldönümünde Karşıyaka’daki kabri başında törenle anıldı. 14 Ocak 1923 günü yitirdiğimiz Zübeyde Hanım için düzenlenen törene çok sayıda katılan vardı.

    21-23 Ocak tarihleri arasında İzmir dünyaya örnek olacak bir etkinliğe imza attı ve farklı ülkelerden bilima-damlarının katılımıyla “Uluslararası Güvenli Su Üretimi Kongresi”ni dü-zenledi. Kongrede İzmir’in arsenikli suyu da ele alındı.

    Geçtiğimiz sene müzikseverlerin ku-laklarının pası silinirken, bu sayede ekonomik krizi biraz olsun unutmayı başardık diyebiliriz. Fakat şu sıralar müzik dünyasının 2009 senesinde böy-le renkli geçmeyeceği haberleri müzik severlerin tadını kaçırmaya yetti.

    Suyumuz onay aldı

    Müziğin sesi kısılıyor

    6. sayfada

    4. sayfada

    3. sayfada

    8. sayfada

    Şubat 2009Yıl 3 Sayı 13

    Dünya sigarayı bırakma günü

    İzmir’in gücü

    Zübeyde Hanım

    Birçoğumuz Avrupa Birliği’nin eğitim alanındaki çalışmalarından haberdarız. 1998 Sorbon Deklarasyonu ile daha da detaylandırılmaya başlanan süreç; 1999 yılında 29 Avrupa ülkesinin yüksek öğre-timden sorumlu bakanlarının imzaladığı Bologna Deklarasyonu ile hız kazanmıştır. Bu ülkelerin ortak amacı bir “Avrupa yük-sek öğrenim alanı” oluşturmaktır. Böylece ülkeler arası öğrenim hareketliliği daha yoğunlaşmış, kredi transfer sistemi oluş-turulmuş, yerel ve uluslararası araştırmalar için yeterli ve gerekli zemin yaratılmıştır. Avrupa Üniversiteler Birliği (European University Association-EUA) Bologna sü-reci kapsamında Avrupa Birliği Rektörler Konferansları Konfederasyonu’nun 2001 tarihinde birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Biz de EUA üyesi bir yükseköğrenim ku-rumu olarak bu sürece dahil olduk. Farklı bakış açılarından yapılacak olan bu değer-lendirme süreci; üniversitemizin yurtiçin-

    de ve yurtdışında tanınırlığını arttıracak akademik ve idari süreçlerin iyileştiril-mesine katkıda bulunacaktır. Kurumsal değerlendirme sürecinin bir diğer avantajı ise idari ve akademik personel ile öğren-cilere üniversitemizin işleyişi, stratejisi, eğitim ve öğretim süreçleri ve kültürel yapısı hakkında daha detaylı bilgi edin-me olanağı sağlamasıdır. Değerlendirme, Avrupa’nın farklı üniversitelerinde görev yapan akademik ve idari personelden ve bir öğrenciden oluşan beş kişilik uzman bir kadro tarafından yapılacaktır. Komite ilk ziyaretini 10-12 Mart 2009 tarihleri arasında gerçekleştirecek. Bu sü-reçte biz öğrencilere de önemli görevler düşüyor. Üniversitemizi ziyaret edecek olan komite üyeleri, sadece akademisyen-lerle ya da idari personel ile değil aynı za-manda biz öğrencilerle de paralel oturum-lar yapacak ve bizlerin bakış açısından da üniversitemizi değerlendirecekler. İletişim

    Fakültesindeki arkadaşlarımız okul çapın-da düzenlenecek duyuru kampanyası için afiş tasarımlarını yaptılar bile. Şu sıralar Öğrenci Dekanlığı ile beraber kampanya çalışmalarına devam ediyorlar. Pek yakın-da hepimiz bu konu hakkındaki gelişme-leri panolardan takip etmeye başlayacağız. İçinde bulunduğumuz süreç; eğitim ve öğretim kalitesinin gözden geçirilmesi ve varsa eksiklerin giderilmesi açısından önemlidir. Tüm bunları göz önünde bulundurarak üniversite ile olan bağımızı sadece dersler-le sınırlandırmamalı, yapılan çalışmalara gönüllü olarak katılmalıyız. Belki de en önemlisi, üniversitemizin şu anda için-de bulunduğu değerlendirme sürecinin farkında olmalıyız. Ayrıca, okulumuzda yapılan çalışmaların, söz edilen Bologna süreci ve EUA çalışmalarının detayları-nı http://eua.ieu.edu.tr adresinden takip edebilirsiniz.

    İzmir Ekonomi Üniversitesi EUA sürecinde

    2008 yılı Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Paul Krugman’ın yaşadığımız küresel kri-zin önemini Büyük Depresyon dönemiyle karşılaştırarak açıkladığını ve bu tarihsel perspektifin Türkiye için yol gösterici ola-bileceğine değinen İEÜ Rektörü Prof.Dr. Attila Sezgin, “Asli gündemimiz üretim, istihdam ve dolayısıyla reel sektör olma-

    lıdır. Krizler kurumsal dönüşümlerin ya-şandığı, toplumsal sözleşmelerin yeniden gözden geçirildiği ve atılım olanaklarının su yüzüne çıkabildiği durumlar anlamına da gelmektedir” dedi. Dünyadaki ekonomi patronlarına göre, 2009’un küresel krizle mücadele yılı ola-cağını ifade eden İEÜ Mütevelli Heyet

    Başkanı ve İTO Yönetim Kurulu Başka-nı Ekrem Demirtaş, “Sadece ABD değil, tüm dünya Obama’nın açıklayacağı 310 milyar dolarlık ekonomiyi teşvik paketini heyecanla bekliyor. Durgunlukla mücade-le için tedbirler alıyor. IMF bile reçetesini değiştirdi. Ülkemizin ekonomisi de kü-resel krizden ciddi anlamda etkileniyor. Merkez Bankası Başkanı, krizde ikinci bir dalganın gelebileceğini belirtiyor. Önlem olarak gösterge faizleri iki puan aşağı çe-kildi. Maliye Bakanımız tedbir paketinin ipuçlarını verdi. Güzel gelişme, ancak ön-lemlerin daha erken alınmasını beklerdik. Piyasalarda güvenin sağlanması her şeyden daha önemli. Çünkü ülkemize yansıyan krizin daha çok reel kesim üzerinde etkili olması bekleniyor. Krizin büyüme oranla-rında ciddi azalmalara neden olacağı bek-lentiler arasında. Bu nedenle gün tedbirli olmayı gerektiriyor” diye konuştu. İhracatın azalmaya rağmen 2008’i rekorla kapadığına dikkat çeken Türkiye İhracatçı-lar Meclis Başkanı Mehmet Büyükekşi ise 2001 krizine göre çok daha iyi durumda olduğumuzu belirterek şartların 2010’da düzeleceğini düşündüklerini belirtti. Di-ğer katılımcıların da ortak görüşü moral-lerin yüksek tutulması yönünde oldu.

    Ekonomide çıkış yolları

    7. Eğitim-öğretim yılını dolduran üniversitemiz, her geçen yıl gelişmeye ve değişmeye devam ediyor. Bu ay gazetemizde, üniversitemizin bütününü ve en çok da öğrencileri ilgilendiren bir konudan bahsedeceğiz.

    Emine Zehra Yurtkulu

  • 2

    KAMPÜS Ünivers

    Hakan Ertep’le kısa bir sohbet

    Burçin Gezen: “İletişim tasarımı” adı ve içeriği itibari ile Türkiye’de çok tartışılan bir bölüm; bize kısaca iletişim tasarımı nedir, açıklar mısınız?

    Hakan Ertep: Soruya biraz daha geriye giderek yanıt vermek gerekiyor. Şu anda yaptığımız işin temeli grafik tasarıma da-yanıyor. İletişim tasarımı, grafik tasarım-dan temelde farklı olmamasına rağmen daha güncel, hareket içeren, interaktif ve iki boyutlu bir ifade alanı olarak düşünü-lebilir. Grafik tasarımı, endüstri devrimi ile oluşmaya başlayan ve 1800’lü yılların sonunda ilan ve duyurularla şekillenen iki boyutlu görsel bir ifade ortamıdır. Seneler içerisinde dünya ve teknoloji geliştikçe ve bunun paralelinde insanla-rın ihtiyaçları değiştikçe grafik tasarım da şekillenmeye başladı. Grafik tasarıma birkaç ek yapacak olursak, bu alan her şeyden önce iki boyutludur, mutlaka ka-

    ğıt ve benzeri türevdeki yüzeylere basılır. Tasarım disiplinleri içerisinde belki de tek iki boyutlu olanıdır. Genel anlam-da tasarım bölümlerine baktığımızda mimarlık, moda, endüstriyel tasarım ve benzerlerinin tümü üç boyutlu hacim-lerle uğraşırlar ve üç boyutlu nesneler üretirler; grafik tasarımın alanı ise iki boyutlu yüzeylerdir. Hayatımızda karşı-mıza çıkan tüm ilanlar, afişler, logolar, dergi ve kitaplar, broşürler, piktogramlar ve benzeri semboller, yani görsel mesaj veren her şey esasında bir grafik tasarım ürünüdür. Tüm bunlara baktığımızda hepsi hareketsiz olan görüntülerdir. Ne-den artık grafik tasarım değil de iletişim tasarımı terimini kullanıyoruz sorusunu sorarsak, günümüzde grafik tasarım var, ama artık başka boyutlara ulaştı.

    Grafik, iletişim tasarımının temelidir ve artık çok daha farklı boyutlardan oluşuyor

    dediniz. Bize bu boyutlardan ve isim de-ğişikliğinin getirilerinden kısaca bahseder misiniz?

    Tabii ki. Buna bir örnekle devam edebili-riz. Web sayfa tasarımından yola çıkarak, bir çoğumuz web sayfalarının sadece ‘html’ bilgisine sahip mühendisler veya benzeri kişiler tarafından yapıldığını düşünebilir; ama bu da tamamen bizim alanımıza, yani grafik tasarımına giriyor, çünkü web say-fası da iki boyutlu bir görsel ifade ortamı. Kağıda baskının kalkması ve elektronik bir sergileme ortamına taşınması değişen unsurlar, ama sergilenen görsellik yine iki boyutlu. Alanımızdaki değişiklilikler ile iletişim tasarımı iki önemli olgu kazandı: birincisi, hareket ve zaman faktörü devreye girdi; ikincisi de interaktif, yani etkileşimli hale geldi! Basit bir örnek vermek gerekirse, sinema veya televizyonda gördüğümüz tüm belgeseller, filmler veya reklamlar esasında

    İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Doç.Dr. Hakan Ertep’in kapısını çaldık ve aklımıza takılan soruların cevaplarını işin özüne inerek aldık.

    Yeni Öğrenci Konseyi göreve başladıÖğrenci Konseyi Yeni Başkanı Murat Dede, yaptığımız röportajda öğrenci desteğinin konsey için çok önemli olduğunu vurguladı. Dede, “Öğrencileri birlik içine sokmaya yönelik faaliyetler gösteriyoruz. Keşke adımız ‘Öğrenci Konseyi’ değil de ‘Öğrenci Birliği’ olsa diye düşünmüyor değiliz” dedi.

    Uğur Çalışkan: Öncelikle kendinizi tanı-tır mısınız?

    Murat Dede: 1986 yılında İzmir’de doğ-dum. Özel İzmir Amerikan Koleji’nde oku-duktan sonra İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nü kazandım. Geçen sene tasarım grubu olan DAWS’ı kurduk.

    Önceki seçimlerde katılım oranı düşüktü. Bu yıl geçen yıllara oranla daha büyük bir katılım oldu. Bu durumu nasıl değerlendi-riyorsunuz?

    Daha önceki seçimlerde öğrenciler

    neden katılmadı, ilk önce bunu irde-lemek gerekiyor. Belki yeterli bilgilen-dirme yapılmadı. Belki önceki Öğrenci Konseyleri iyi çalışamadı. Konseylerin yaptığı aktiviteleri duymayan öğren-ciler onlara oy verme gereği duymadı. Reklamımızı iyi yapabildik sanırım ve kendimize güven duyulmasını sağla-dık. İnsanları organize ederek oy aldık. Bu sene ilk defa neredeyse bin kişi oy kullandı. Tabii bu rakam yüksek değil ama belki de yapacağımız çalışmalar-la durum daha iyiye gidecektir. Bizim amacımız öğrencilere yayılabilen bir konsey yaratmak.

    Daha önceki konseylerden farkınız nedir?

    Daha önceki konseyler iyi işler yaptı-lar. Ama daha önceki konseylerde bel-ki de “Konseye gireyim de ne olursa olsun” gibi bir yaklaşım olduğu için başkan ya da başkan yardımcısı yalnız kaldı. Bundan dolayı insanlar atılımlar konusunda heyecan duyamadı. Öğren-ciler ise öğrenci konseylerinin sade-ce bahar şenliklerini düzenlediklerini sandılar. Konseyde görev alanlar destek bulamadılar. Bu yüzden de hayallerini gerçekleştiremediler. Biz o konseylerin hayallerini devralıyoruz, neleri yapmak

    istediler de yapamadılar, bunları başar-mak istiyoruz.

    Konsey olarak neler yapmayı planlıyorsunuz?

    Bizim büyük bir hedefimiz vardı, o da ye-mek fiyatlarını düşürmekti. Bunu propa-gandamızda da söyledik. Bu ay gündüzle-ri tabldota geçiliyor ve fiyat 4 YTL olacak. Bunun dışında, daha önceki konseylerin kurmuş olduğu ve sadece bahar şenlikle-rinde görev alan gönüllü konseyi her türlü aktivite ve projemizde kullanmak istiyo-ruz. Ayrıca kulüp destekli bir konsey ya-ratmak istiyoruz. Uğur Çalışkan

    günümüz grafik tasarım ve iletişim tasarı-mı ögelerini içeriyor. Özellikle buralardaki programların açılış ve kapanış jeneriklerine dikkatle bakılırsa bunların alanımızla ilgili ne kadar güncel ve anlaşılabilecek örnekler sergilediği daha rahat görülebilir.

    İletişim tasarımı bazı üniversitelerde ‘görsel iletişim tasarımı’ diye adlandırılıyor, bu de-ğişiklik insanlarda karışıklık yaratıyor ola-bilir. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Görsel iletişim tasarımı ya da iletişim ta-sarımı, temelde aynı içerikten oluşuyor; ama ifade farklılığından dolayı insanların kafası karışabiliyor. Ancak tüm bu anlatı-lanlardan da anlaşılacağı gibi, hepsi ortak payda olan grafik tasarımda buluşuyor...

    Hakan Ertep’e bize ayırdığı zaman için çok teşekkür ediyoruz...

    Burçin Gezen

  • 3

    KAMPÜSÜnivers

    Alfred Bernhard Nobel varlıklı bir ailenin üçün-cü oğlu olarak 21 Ekim

    1833’te Stokholm’de dünyaya gelir. Alfred doğduğunda, iflas eden babası Immanuel Nobel, Rus ordusu için si-lah üretmeye başlar ve Alfred bu sayede özel öğretmelerden eğitim alır. Henüz on yedi yaşındayken Rusça, Fransızca, İngilizce ve Almanca’yı akıcı bir dille konuşabilmektedir. Oğlunun kendi gibi bir mühendis olmasını isteyen babası-nın hoşuna gitmese de Alfred, fizik ve kimyanın yanı sıra İngiliz edebiyatına ve şiire ilgi duyar. Derken Alfred Nobel’in hayatına ünlü İtalyan kimyager Asca-nio Sobrero girer ve Alfred, tehlikeli bir patlayıcı madde olan nitrogliserin ile tanışır. Çalışmalarını yürüttüğü labo-ratuvarda basınç ve sıcaklığın etkisiyle yaşanan bir patlamada Alfred’in küçük kardeşi Emil hayatını kaybeder. Buna rağmen dinamitin mucidi Nobel çalış-malarına devam eder.1864 yılında araştırmalarının sonucunu alır ve dinamit barutunu bularak inşaat ve madencilik alanında çığır açar. Bu sayede kısa süre içinde yirmi farklı ül-kede kurulan yüze yakın şirketin sahibi olarak uluslararası bir ün edinir. 1896 yılındaki ölümüne kadar, sahibi olduğu patent sayısını 355’e çıkaran mucidin vasiyeti, mirasının Nobel Ödülleri’nin enstitüleştirilmesi yönünde kullanılma-sı ve 33 milyon 200 bin kronunun her yıl, insanlığa hizmette bulunanlara su-nulmasıydı!Buraya kadar herşey iyi gibi görünse de, mucidin servetinin Amerikan silah şir-ketleri Lockheed Martin ve Honeywell hisselerinde değerlendirildiği ve ABD’de bir borsa şirketi tarafından yönetildiği üç sene önce ortaya çıktığında, ödüle ve ödülün amacına gölge düştü.Sadece edebiyat dalındaki ödülüne 1.5 milyon avro tutarında bir kaynak ayrı-lan ve her yıl merakla beklenen Nobel Barış Ödülleri’ne, dünyanın kara lis-tesinde bulunan Amerikan Honeywell Holding’in sponsorluk ettiği haberi buraya kadar okuduğunuz başarı öy-küsünü yorumsuz bırakmakta! Dahası, holdingin nükleer savaş başlıkları ve helikopter silahları üretiyor olması da ayrıca bir hayal kırıklığı yaratıyor.Sözün bittiği yerde vasiyetin barış yan-lısı havasını bozan Nobel’i ve hakkında çıkan haberleri övmeyerek son sözümü söylemek istiyorum.

    Nobel Barış Ödülü ya da nükleer başlıklı savaş ödülü

    Seray Özbiçer Medya ve İletişim Blm. Öğr.

    Zübeyde Hanım’ın ölüm yıl dönümü

    Törene İzmir Valisi Cahit Kıraç, Karşı-yaka Kaymakamı Mehmet Emin Avcı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu eşleriyle katıldı. 14 Ocak 1923 günü yitirdiğimiz Zübeyde Hanım’ın aile-si Anadolu’dan Rumeli’ye göç eden Türk-menlerdendi. Zübeyde Hanım’ın hastalığı ilerlemiş ve doktorları kendisine İzmir’de yaşamasını tavsiye etmişti. Bunun üzerine Salih Bozok refakatinde annesini İzmir’e

    uğurlayan Atatürk, “Salih, annemin hasta-lığı çok vahimleşti. Korkarım ki yolda ken-disine bir hal olmasın. Son isteğini yerine getirmek için engel olmak istemedim. Bu korktuğum şey vaki olursa yapacağın şey şudur. Ankara’ya yakınsanız Ankara’ya dö-nesiniz. İzmir’e yakınsanız oraya gidersiniz dedi. Annemin cenazesi benim her zaman ziyaret edebileceğim bir yere defnedilme-lidir’’ der. Tren Karşıyaka’ya geldiğinde Latife Hanım, Zübeyde Hanım’ı karşıla-yar ve onu ailenin Karşıyaka’daki köşkü-ne yerleştirir. Zübeyde Hanım İzmir’de yaşadığı süre içinde Latife Hanım sık sık ziyaret ederek hastalığıyla yakından ilgile-nir. 14 Ocak 1923’te Atatürk Eskişehir’de yaptığı bir konuşmadan sonra Emir Ça-vuşu Ali’yi çağırarak annesiyle ilgili bir haber olup olmadığını sorar. Emir subayı şifre geldiğini fakat çözülemediğini söyle-diğinde “Annemin öldüğünü biliyorum. Bir rüya gördüm. Yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı ve annemi götürdü”der. Gerçekten de telgrafı gönderen kişi Salih Bozok’tur ve ne yazık-ki annesinin vefat ettiğini yazar. Atatürk annesinin cenaze törenine katılamaz ve bu kritik dönemde yurt gezisini kesmeden, içi kan ağlayarak vatan hizmeti için yoluna

    devam eder. Dönemin devlet büyükleri ve sevenlerinin katıldığı cenaze töreninin ardından Zubeyde Hanım defnedilir. La-tife Hanım sandukalı ve uzun kitabeli bir mezar yaptırır ve kitabede ‘Türkiye Bü-yük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin saygıdeğer anneleri Zübeyde Hanımefendi’nin...’ diye başla-yan uzun cümleler bulunmaktadır. Fakat

    bu cümleler Atatürk’e abartılı gelmiştir.Atatürk, “Bu sanduka ve kitabe kaldırılsın. Dağdan büyük ve uzun bir taş getirilip baş tarafa dikilsin ve ‘Atatürk’ün anası Zübey-de Hanım burada gömülüdür’ diye yazılıp altına da ölüm tarihi konulsun” diyerek alçak gönüllülüğünü annesinin vefatında dahi gösterme erdeminde bulunmuştur.

    Global kriz ve etkileri tartışıldı

    İzmir Ekonomi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Sosyal Bilim-ler Enstitüsü’nün organize ettiği “Finansal Kriz, Reel Sektör ve Fırsatlar” panelinin açı-lış konuşmalarını Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yard. Doç. Alp Limoncuoğlu ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemali Dinçer yaptı. Limoncuoğlu, krizin ayak seslerinin son günlerde iyice yükseldiğinden bahsetti. Dinçer ise artan işsizlik oranları ve diğer pa-rametreler için sosyal bir krize yol açmadan tedbir alınması gerektiğini vurguladı. Dr. Ali Nail Kubalı yaptığı konuşmada, Türki-ye ekonomisinin tekerlerinden kıvılcımlar çıkarak yavaşlayan bir otomobile benzediği-ni belirtti. Kubalı, “Bu ortamda bütçe açığı verelim, enflasyondan korkmayalım. Bunun

    için kamu yatırımlarının devamı sağlanma-lı. Hükümet reel sektöre destek sağlamalı.” dedi. Denizbank Dexia Express Yatırım Başekonomisti Güldem Atabay ise Türkiye ekonomisinin resesyon (durgunluk) işaretle-ri verdiğini ifade etti. Ekonomik durgunluk sonucu yaşanacak işten çıkarmaların yarata-cağı sosyal sorunlara dikkat çeken Atabay, Türk özel sektörünün toplam 81 milyar do-larlık borcunun orta ve uzun vadeye yayıl-dığını, sadece 4 milyar dolarlık borcun kısa vadeli olduğunu kaydetti. Atabay, “IMF ile yapılacak bir anlaşma Türk özel sektörüne kredi veren, bankalara sendikasyon kredisi açan kuruluşlara, mali tarafta gevşeme ol-mayacak mesajı verecek. Türkiye’nin, finans piyasası ve iç pazarda talep artışını izleyen

    dengeli bir politikaya ihtiyacı var. Türkiye, bu krizi çok büyük hatalar yapmazsa yöne-tebilecek noktada” şeklinde konuştu. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yö-netim Kurulu Üyesi Ömer Yüngül, krizin reel sektöre etkilerini değerlendirdi. Global ekonomik krizin sona erdiğini, şu an tüm dünyada ekonominin kurallarının yeniden yazıldığını dile getirdi. Yüngül, “Yeni dö-nemde üretim çok önem kazanacak. Yeni kurallarla bölgesel korumacılığın önem ka-zanacağını düşünüyorum. Ara malı, lüks mal ithalatında çok liberal davrandık. Bu kuralları yeniden gözden geçirmemiz ge-reken bir döneme giriyoruz. Küçülerek büyümek zorunda olduğumuz bir dönem yaşacağız. Bu süreçte tarıma daha çok önem verilmeli” yorumunu yaptı. Natixis Pra-mex Türkiye Temsilcisi Dr. Rıza Kadılar da Türkiye’nin IMF ile 25 milyar dolarlık bir yardım paketini içeren anlaşma yapmasının yerinde olacağını söyledi. Aslında IMF’yi ayakta tutanın Türkiye olduğunu öne sü-ren Kadılar, “Bu krizi mümkün olduğunca az hasarla atlatmak için hükümet kararları-nı vermeli ve uygulamalı. Dünyadaki sıcak para için IMF ile anlaşma yaparken, KOBİ kredileri, ihracat ve bireysel krediler, sigorta gibi güven verici reel sektörü harekete geçiri-ci tedbirleri almalı ve uygulamalı” dedi.

    Uğur Çalışkan

    Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım , ölümünün 85. yıldönümünde Karşıyaka’daki kabri başında törenle anıldı.

    Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu ve etkilerini bu yıl daha da hissedeceğimiz küresel mali kriz, geçtiğimiz kasım ayında üniversitemizde tartışıldı.

    Cihan Karaağaçlı

  • 4

    YEREL Ünivers

    Grup Tual, İEÜ Sosyal Yardımlaşma Kulübü’nün çabalarıyla İEÜ’de yeni albü-münden parçaları engelliler için seslendirdi. Kurulduğu günden bu yana Koza Bakımev-leri Projesi’ne destek veren İEÜ Sosyal Yar-dımlaşma Kulübü, engelliler için büyük bir iş daha başarmış oldu. Konserden önce pro-je ve engelliler hakkında kısa bir konuşma yapan Koza Bakımevleri Projesi Koordina-törü Cemal Tanık, İEÜ’ye ve öğrencilerine desteklerinden ötürü teşekkürlerini sundu. Daha sonra Grup Tual yeni albümünde yer alan birbirinden güzel şarkıları İEÜ öğ-rencileri için söyledi. Gurp, engelliler için yazdıkları şarkının Sinan Çetin tarafından çekilen klibinin önümüzdeki günlerde te-levizyonda gösterime gireceğinin müjdesini de verdi.

    Grup Tual’dan engellilere destekİzmir’in suyu dünyadan

    onay aldıKısa kısa...»

    Sayfa Editörü: Gizem Arabacı

    • Sanatsal yönümüzModern sanat çalışmalarıyla dikkat çeken ve bu alandaki ilk özel müze olan İstanbul Modern Sanat Müzesi’ne ait koleksiyon, 10 Ocak’tan itibaren İzmir’de sergilene-cek. Türkiye’nin teknik altyapısı en güç-lü merkezi olan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin açılış etkinliği olarak, İstanbul Modern Sanat Müzesi koleksi-yonundan derlenen, önemli çağdaş sanat eserleri bir araya getiriliyor. Küratörlü-ğünü İstanbul Modern Sanat Müzesi Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı sergide; soyut eserler, insan bedeninin merkezî öğe olarak yorumlandığı figü-ratif çalışmalar ve videonun kullanıldığı çağdaş sanat örnekleri yer alıyor. 30 eseri kapsayan sergi, 10.00-18.00 saatleri ara-sında gezilebilir.

    • Kolay öğrenimlerAvrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Prog-ramları kapsamında düzenlenen “Avru-pa Dil Ödülü” töreni için İzmir, Aydın, Muğla ve Manisa’dan 500 yabancı dil öğretmeni İzmir’de bir araya geldi. Ya-bancı dil eğitimini kolaylaştırıcı projele-rin hazırlanması yönünde öğretmenlerin çalışma yapmasını isteyen İl Milli Eğitim Müdür Vekili Seyfettin Yılmaz, İzmir’de proje çalışmalarının her gün artarak de-vam ettiğini belirtti.

    • Anlamlı davetÜniversitelerin, yabancı diller yükseko-kulu yöneticileri 13 Şubat’ta İEÜ Yaban-cı Diller Yüksek Okulu ev sahipliğinde biraraya geliyor. Bir günlük toplantının amacı, Türk üniversitelerindeki yabancı diller yüksekokullarının ortak çabalarına, çalışmalarına ve sorunlarına ışık tutmak ve bu konularda çözümler üretilmesini sağlamak.

    • Konuğumuz Keith MarrowKeith Marrow tekrar İEÜ Yabancı Diller Yüksekokulu’nun konuğu oluyor. 2008 yılı Kasım ayı içinde üniversitemiz Ya-bancı Diller Yüksekokulu’nun davetlisi olarak İngilizce hazırlık programının işleyisi hakkında bilgi toplayan Keith Marrow, eğitmenlerle yapacağı test tek-niği konulu çalışmalar için 16-20 Şubat tarihleri arasında tekrar üniversitemize konuk oluyor.

    • Zehir akıyorİzmir’in ilçelerindeki 20 farklı noktadan alınan su örneklerinin analiz edilmesi sonucunda, 13 noktadaki arsenik mik-tarının sınır değer olan 10 mikrogramın üzerinde olduğu tespit edildi. Bitmek bilmeyen bu sorun umuyoruz ki en kısa zamanda çözülür.

    • Yılın ödülüYılın en beğenilen şov programı ödülünü kazanan “Çok Güzel Hareketler’’ ekibi 25 Ocak Pazar günü İzmir İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde sahne aldı. Gösteri, İzmir halkı tarafından ilgiyle karşılandı.

    21-23 Ocak tarihleri arasında İzmir dünyaya örnek olacak bir etkinliğe imza attı ve farklı ülkelerden bilimadamlarının katılımıyla “Uluslararası Güvenli Su Üretimi Kongresi”ni düzenledi.

    Son zamanlarda sık sık gündeme gelen bir sorun İzmir’in su sıkıntısı ve sudaki fazla arsenik miktarı. Sorun aslında sade-ce İzmir’de değil, bütün dünyada küresel ısınmayla birlikte ortaya çıkıyor. Bu da suyun gündemde kalmasını sağlıyor. İz-mir 21-23 Ocak tarihleri arasında bütün dünyaya örnek olacak bir etkinliğe imza attı ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen konusunda uzman bilim adamlarının ka-tıldığı “Uluslararası Güvenli Su Üretimi Kongresi”ni düzenledi.Kongrede İzmir’in su kaynaklarından, arsenik kirliliğine, güvenli su üretimi tekniklerinden, arsenik giderme teknik-lerine kadar suyla ilgili çeşitli konularda oturumlar yapıldı. Bu oturumlar hem İzmir’in suyuyla ilgili ileride atılacak adımlar için yol gösterici oldu, hem de daha önceden diğer ülkelerde yapılan uy-gulamalar konusunda fikir verdi.Birçok bilimadamı İzmir’in arsenik-le ilgili yaptığı çalışmaların son dere-ce başarılı olduğunu söyledi. Böylece, İzmir’de arsenik miktarının yüksek olduğu ve sağlığa zararlı olduğu gerek-çesiyle yazın başlatılan çalışmaların ba-şarıya ulaştığı uzman tanıklar eşliğinde de kanıtlandı. Kongre’ye ABD’deki Rice Üniversitesi’nde görev yapan ve arsenikle ilgili projeleri “dünyayı değiştirecek altı

    buluştan biri” olarak kayda geçen Türk Doktor Cafer Yavuz da katıldı. Yavuz, son arsenik değerlerine göre İzmirliler’e “kaygılanmayın” çağrısı yaptı. Dr. Cafer Yavuz “Önemli olan, sorunun tespit edil-mesi ve üzerine gidilmesi. İzlenimlerime göre, İzmir Büyükşehir Belediyesi ger-çekleştirdiği yatırımlarla içme suyundaki arsenik oranında gerekli olan minimum değerlere ulaşmış. Şu an herhangi bir sı-kıntı yok. Zaten ben de buraya geldiğim-de İzmir’in suyunu içtim” diye konuştu.

    İzmir’in yeni sanat mabediYeni yılın hemen öncesinde açılan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi sadece İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ve diğer müzik aktiviteleri için yeni bir konser yeri olmak-la kalmıyor, aynı zamanda 3 kata yayılan sergi salonları ile İzmir’in bugüne dek ya-pılmış en önemli sanat merkezi olma özel-liğini de kazanmış oluyor. Projesine 2000 yılında başlanan sanat merkezinin akustik düzenlemesi, Sydney Opera Binası ve İn-giliz Kraliyet Opera Binası’nın yapımını üstlenen, İngiliz ARUP firması tarafından yapıldı.Restore edilmiş binalar, kitap, CD ve bi-let satışının yanı sıra müzik kütüphanesi olarak da kullanılacak. Giriş işlevi gören “Kent Meydanı”, açık hava ve sanat mer-kezi olarak kullanılması beklenen “Kültür Platformu” ve konser salonlarının bulun-duğu “Sanat Merkezi” ile 3 ana bölümden oluşan “modern sanat kompleksi” teması-nı da tamamlamış gibi görünüyor. Yeni sanat merkezi, konser ve konferanslar için 1225 izleyici/dinleyici kapasiteli bir bü-yük salon, tiyatro oyunları için planlanan 250 kişilik iki salon, geniş sergi alanları ve dört adet toplantı salonu barındırıyor.

    Hem sanatçıların hem de sanat ile ilgile-nen bütün İzmirlilerin beklentilerini yük-seltmesi beklenen Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, küçük bir kısmı inşaat altında olmasına rağmen programına çok-tan başladı. 30 Aralık 2008’de düzenlenen “Viyana Gecesi”nden sonra, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Ocak ayı boyunca eği-tim konserleri vererek konser salonunun akustik gücünün ve konforunun İzmirli müzik dinleyicileri ile buluşmasını sağla-mış oldu. Şefliğini ve müzik direktörlüğü-nü İbrahim Yazıcı’nın yaptığı senfoni or-kestrası, programını hem uluslararası hem de ülkedeki diğer sanatçıların ve solistlerin de katılımıyla yeni sanat merkezinde sür-dürecek. 6 Şubat 2009’da düzenlenmesi planlanan ayın ilk konserinde orkestra, besteci Felix Mendelssohn Bartholdy’nin 200. doğum günü anısına, Alman beste-cinin William Shakespeare’in aynı adlı komedisi için bestelediği “Bir Yaz Gecesi Rüyası”nı, ve “Mi Minör Keman Kon-çertosu” ile “Senfoni No.1” adlı diğer iki eserini daha seslendirecek. Konçertonun solisti ünlü keman sanatçısı Suna Kan.

    Açelya Arslantaş Uğur Parlar

    İzmir ekmeği marka oluyor

    Gizem Arabacı

    İzmir’i ve İzmir mutfağını öne çıkaran pro-jeler üreten İzmir Ticaret Odası (İZTO), başkan Ekrem Demirtaş öncülüğünde İz-mir ekmeğini markalaştırmak için 2007 yılında başlattığı çalışmaları sürdürüyor. Ocak ayında basına tanıtılan bol tahıllı be-yaz ekmeğin İzmir markasını taşıması ve hem yurt geneline hem de yurtdışına dağı-tımının yapılması bekleniyor. Ayrıca isteyen üyelerin başvuru yaparak “İzmir Ekmeği” markasının kullanım hakkını ve formülünü alıp üretim yapabilecekleri duyuruldu. İz-mir ekmeğinin poşetli ve İZTO tarafından belirlenen İzmir logosu ile satışa sunulacağı, satış fiyatının ise sabit olmayacağı belirtildi. İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir’i bir marka ve dünya kenti yapmak için çalıştıkla-rını söyleyerek, “Biz İzmir’i markalaştırmak için zengin İzmir mutfağını gündeme geti-ren yurt geneline ve yurtdışına açılabilecek çalışmalar yapıyoruz. Bu konudaki çalış-malara üniversitemizdeki Mutfak Sanatları Eğitimi ile başladık. En temel ürün olan ek-mekle devam ediyoruz. Amacımız, İzmir’e özgü İzmir ile birlikte marka olabilecek bir ekmek çeşidi yaratmak ve halkımıza doyu-rucu, lif ve mineral açısından daha besleyici, lezzetli, uygun saklama koşulları sağlandı-ğı takdirde daha geç bayatlayan bir ekmek sunmaktır” dedi.

    Gizem Güngör

    Necmettin Burak İşlek

  • 5

    • Our artistic side…The collection that belongs to İstanbul Modern Art Museum which draws atten-tion with its modern art studies and the first private museum in this area will be exhibited in İzmir as of January 10. The important modern art works are gathered from the collection of İstanbul Modern Art Museum as the opening activity of Ahmed Adnan Saygun Art Center which has the most powerful technical infrast-ructure in Turkey. Modern art examples like abstract works, figurative studies in which human body is interpreted as the central element and video take place in the exhibition the curator of which is İs-tanbul Modern Art Museum Chief Cu-rator Levent Çalıkoğlu. The exhibition that covers 30 works of art can bevisited from 10.00 to 18.00.

    • Easy studies…500 foreign language teachers from İz-mir, Aydın, Muğla and Manisa came together in İzmir for “European Lan-guage Award” organized in the scope of European Union Education and Yo-uth Program. Deputy of Provincial Di-rector of National Education Seyfettin Yılmaz wanted the teachers to prepare projects on making foreign language learning easier for the students and sta-ted that these projects would continue in İzmir.

    • Meaningful invitationSchool of Foreign Languages direc-tors of the universities come together at IUE School of Foreign Languages on February 13, 2009. The aim of the one-day meeting is to shed light on the common efforts, studies and problems of the schools of foreign languages and to bring out solutions about these sub-jects.

    • Our guest Keith MarrowKeith Marrow is the guest of IUE Scho-ol of Foreign Languages again. Keith Marrow has been at our university in November 2008 and gathered infor-mation about the operation of English Preparatory Program. He will at IUE on February 16-20, 2009 this time for the studies on test technique with the teac-hers.

    • What flows is poisonAfter analyzing the water samples taken from 20 different points in İzmir, the ar-senic amount in 13 points is over 10 mic-rograms which is the limiting value. We hope this problem will be solved as soon as possible.

    • The award of the yearThe crew of “Çok Güzel Hareketler Bun-lar” which won the best show of the year award took the stage on January 25, 2009 in İzmir İsmet İnönü Art Center. The pe-ople in İzmir showed great attention to the show.

    ENGLISHTranslation: Nükhet Tuncay

    IUE Rector Prof. Dr. Attila Sezgin discussed that Paul Krugman the winner of 2008 No-bel Prize for Economics had explained the importance of global crisis we are experien-cing by comparing it with “Big Depression” era and that historical perspective could be instructive for Turkey and said “Our actual agenda should be production, employment and therefore real sector. The crisis can also mean the cases where institutional transfor-mations are experienced, social agreements

    are rechecked and where opportunities for advancing surface.”IUE Board of Trustees President and ICC Board of Directors President Ekrem De-mirtaş stated that according to the bosses of the economics in the world the year 2009 will be a year of struggling with global crisis. He said “Not only the USA but the whole world is waiting for the explanation of Oba-ma about the incentive package with 310 billion dollars. They are taking precautions

    Solutions in Economics and new expansion to real sector

    for struggle with the recession. Even IMF changed its receipt. The economics of our country is being seriously affected by the global crisis. The President of the Central Bank states that a second wave in crises could be possible. As a precaution the in-dicator interests are dragged down for two points. Our minister of Finance gave some clues about precaution package. It is a good development; however we were expecting these precautions to be taken earlier. Pro-viding confidence in the markets is more important than anything, because, the cri-sis in our country is expected to have more impact on the real sector. Serious decrease in the development of the crisis is among expectations. That is why today we need to be cautious.”Turkish Board for Exporters President Mehmet Büyükekşi stated that in spite of the decrease, exportation closed 2008 with a record and said that we were in a better state than 2001 crisis, and they believed that things will be better in 2010. The common point in the speeches of other speakers was to be optimistic.

    In short...»

    The water of İzmir gained approval from the world

    2009 will upset music lovers, the volume ofthe music will be turned downThe year 2008 was very generous for music lovers. We hosted world famous artists like Metallica, Kylie Minogue, Mark Knopfler, Judas Priest, Lenny Kravitz and Björk. Last year we forgot the economical crisis a little bit with these concerts. However, the year 2009 seems not to be as colorful as last year. The organizers have difficulty in finding sponsors due to the economical crisis that affected the whole world. The leading companies of Tur-key cover 30 or 70 % of the concerts have a great role in making these organizations. But the sponsors tighten their belts because of the economical crisis. Many companies lessen production and lay off. The purcha-sing power decreases and the cost of the ar-tists increases, that is why many important organization companies direct to domestic market. This indicates that the volume of the Açelya Arslantaş

    A problem of İzmir that is on agenda nowa-days is the water shortage and the amount of arsenic in the water. The problem is not just in İzmir in fact, it is the problem of the world due to global warming. This keeps water on the agenda. On January 21-23 İzmir organized “International Secure Wa-ter Production Congress” that can be an example for the world with the participati-on of scientist from different countries. Many sessions took place in the congress on arsenic pollution, secure water produc-tion techniques, arsenic clearance tech-niques, etc. These sessions were both very helpful for the further steps about the water of İzmir and they gave ideas about the app-

    lications that were executed before in other countries. Many scientists said that the works done in İzmir were very successful. It is proved and witnessed by the experts that the works star-ted in summer for the high arsenic amount

    in İzmir’s water were very successful. One of the attendees of the congress was Rice University academician, Turkish doctor Cafer Yavuz who had an invention about arsenic and recorded as “one of the golden inventions that will change the world”. Ya-vuz said the people in İzmir did not need to worry about the arsenic amounts. Dr. Cafer Yavuz said “What is important is to determine the problem and do something about it. As far as I have observed, İzmir Metropolitan Municipality has minimized the arsenic amount in the drinking water with its investments. There isn’t any prob-lem now. Andwhen I came here I drank the water of İzmir.”

    Minogue, Mark Knopfler, and Judas Priest to Turkey in 2008 said that all the compa-nies in the world were affected by the crisis and they were economizing. Görgün Taner, general manager of İstanbul Culture and Art Foundation which brings very important artists and groups to Turkey for thirty seven years said that they were determining their priorities by examining the sponsorships and activities in culture-art and they would make no concessions of artistic quality. Cengizhan Yeldan summarizes the case by saying “In the world, there is a concept like concert and entertainment tourism. There were nearly two thousand foreign audiences in Metallica Concert last year. If they spent 2 thousand dollars per person it makes 4 million dollars.” It seems that music lovers will spend 2009 at their homes.

    music will be turned down in 2009. For now, the only music activity in 2009 is seems to be the Depeche Mode concert in May. Iron Maiden, The Cure, Coldplay, AC/DC, Ali-cia Keys, Eric Clapton and Leonard Cohen concerts seem to be just probabilities. Loo-king to the current state of Purple Concerts which brought Metallica to Turkey last year will indicate the state of the music world to-day. The company that was in touch with ne-arly ten groups last year is now talking to only two bands this year. These are the guarantee bands whose sponsors were determined be-fore. Cengizhan Yeldan, one of the partners of Purple Concerts said that 2009 would be calm except for the festivals that had spon-sors and he stated that the preparations were generally for 2010. Zümrüt Arol Bekçe, the general manager of BKM that brought Kylie

    Gizem Güngör

    Seray Özbiçer

  • Ayın FilmiThe Curious Case of Benjamin Button

    Murathan Mungan, şiirden tiyatroya, öyküden denemeye farklı edebiyat türlerinde ürün veren, yeteneği ve yaratıcılığı tartışılma-yan, Türk edebiyatının hem üretken hem de niteliği hiçbir zaman niceliğe feda etmeyen en önemli yazarlarındandır. 2008’in Mart ayında çıkan Kadından Kentler, on altı kentte geçen on altı kadı-

    nın hikâyelerinden oluşmaktadır. Kitaptaki kadın karakterler çarpı-cı betimlemelerle ve benzetmeler-le donanmış. Evlenen, boşanan, intihar eden, yaşama sevinciyle dolu olan, birbiriyle yarışan, dert-leşen... derin derin kazarak, ince ince işleyerek oluşturmuş, var et-miş tüm hikâyelerini.Mekânı değil, zamanı özleyen ama geçmişini ve şimdisini mekâna hapseden beden, parça-lı ve süreksiz bir kent coğrafyası

    içinde acının apaçık, kaçınılmaz ve üstesinden gelinmez bir de-neyim olduğunu, kendi ile öteki, kendi ile kent, hatta kendi ile kendi arasına koyduğu mesafedeki yaşantıları sunmuş Murathan Mungan bize. Bildiğimiz, tanıdığımız, ustaca yazılmış, aktarılan sorunlar ile kitabın edebiliğini zedelemeyen, okurun okuma zevkine de hitap eden hikâyeler bunlar. Toplumsal dönüşüm sürecinde kadın kimliğinin belirleyicilerinden olarak kentler, kasabalar; taşrada kendine bakan, kendine taşradan bakan kadı-nın birey olarak macerasından kesitler var Kadından Kentler’de. “Kordonboyu’nda Ömer Çavuş Kahvesi”nde başlayan kitap, “Adana Sıcağında Erguvanlar”, “Trabzon Burması”, “Yakası Be-yaz Kürklü Taba Rengi Kaban”, “Samsun Sigarası, Tütün Balya-ları, Tamaron”, “Amasya’daki Teyze”, “Burası Ankara İl Radyosu, Şimdi...”, “Sinop’a Gelin Giden”, “Kanat Turizmin Değerli Yol-cuları”, “Hayat Hanım, İlk Tayin”, “Annemin Çektiği Fotoğraf-lar”, “Diyarbakır Surlarında”, “Lüks Terzi’nin Kızları”, “Gümüş-hane Çok Uzak” ve “Tantunicinin Karısı”nın ardından “Esenler Otogarı”nda son buluyor.

    KÜLTÜR

    6

    Bu ay çok çok eskilerden bir albüm var. Yanlış anla-şılmasın, Is-sız Adam’ın gazına gelip nostalji dü-menleri çe-virmiyorum size. Kendisi yıllardan beri en sevdiğim, en gözde albümlerimden biridir. Gerçi David Sylvian’ın hangi albümü senin için sevilmeyen bir albümdür diye sorsanız, ona da verecek bir cevabım yok. Çünkü bence öyle bir albümü yok.Neyse, sözü uzatmadan, zaten kısıtlı olan yerimi verimli bir şekilde kullansam iyi olacak. Kısa ve net olarak söyleyeyim: Bu albüm çok iyi! Diyecek başka çok sözüm var aslında, ama diyemiyorum. Olur da dinlersiniz, -beni de mutlu edersiniz- kafanızda benim yaptığım bazı yorumların kırıntıları kalır diye korkuyorum. Türü hakkında bile “şudur” diyebileceğim bir albüm olmadığı için, tek söylemek istediğim şey bu. Belki biraz da albümde emeği geçmiş çok önemli müzisyenlerin adını zikredip, size bazı referanslar verebilirim: Steve Jansen, Mark Isham, Ryuichi Sakamoto, David Torn ve tabii ki de David Sylvian. Bu isimlerden biri bile tanıdık geldiyse, he-men atlamışsınızdır zaten albüme diye düşünüyorum. Bil-miyorsanız bile, tanışmak için geç değil. Hayatınız boyunca müziklerini dinleyebileceğiniz insanlar tanıyacaksınız ne de olsa sonunda.Son bir kez daha kısa ve net olarak söyleyeyim: Bu albüm çok iyi, alın onu, sabahlara kadar dinleyin ve arı kovanının sırlarını bir de siz öğrenin. Dünyada sır olarak kalan şeylerin sayısı gittikçe azalırken...

    Ayın AlbümüDavid SylvianSecrets of the Beehive

    Ayın KitabıKadından KentlerMurathan Mungan

    N. Toros Mutlu

    Seray Özbiçer

    Ünivers

    2009 müzik severleri üzecek, müziğin sesi kısılacak

    Yönetmen: David FincherSenaryo: Eric RothTür: Dram, Fantastik, Romantik / 166 dk.Oyuncular: Cate Blanchett, Brad Pitt, Jason Flemyng

    Hayata 80 ya-şında başlamak nasıl olurdu? Gö z l e r i m i z neredeyse hiç g ö r m ü y o r , eklemlerimiz tutmuyor, or-

    ganlarımızın çoğu yetersiz çalışıyor… Peki ya bir de git-tikçe gençleşmeye başlasak? Çevremizdeki herkes bir bir göçerken, biz gittikçe diriliyoruz, öyle ki bir zaman sonra ebeveynlerimizle aynı yaşları bile paylaşabiliyoruz. İlk sü-rüşte konforlu da gelse, hayat denilen yolculukta böyle bir “aracınızın” olmasını ister miydiniz?The Curious Case of Benjamin Button, bu sorular üzeri-ne yazılmış bir masal. Mucizevi bir olayı, oldukça olağan bir durummuş gibi anlatan ve bunu da Forrest Gump ve Big Fish filmlerine özgü masalsı öğelerle işleyen bir film. Tam bu noktada senaristi Eric Roth’un, Forrest Gump’ın da senaristi olduğunu belirtmek yerinde olur sanıyorum. Çünkü filmi izleyenler, filmin hikaye örgüsü ve bir dö-nem filmi olmasıyla Forrest Gump tadı alabilirler. Sinematografik açıdan da 2008’in gözde filmlerinden olan TCCoBB, birkaç rahatsız edici -daha doğrusu beklenmedik- teknik kusur dışında kendisine yapılan övgüleri hak ediyor. Oyunculukları zaten sağlam ak-törlere teslim edilmiş olan filmin yönetmenliğini de tecrübeli yönetmen David Fincher yapınca, ortaya kaçırılmaması gereken bir yapıt çıkmış. Ayrıca film müzikleri albümünün de, aynen filmin kendisi gibi arşivlerde saklamak isteyeceğiniz nitelikte olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

    Geride bıraktığımız 2008 yılı müzik-severler için hayli bereketli bir seneydi. Metallica, Kylie Minogue, Mark Knopf-ler, Judas Priest, Lenny Kravitz ve Björk gibi dünyaca ünlü sanatçıları ağırladık. Geçtiğimiz sene müzikseverlerin kulak-larının pası silinirken, bu sayede dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizi biraz ol-sun unutmayı başardık diyebiliriz. Fakat şu sıralar müzik dünyasının 2009 sene-sinde böyle renkli geçmeyeceği haber-leri müzik severlerin tadını kaçırmaya yetti. Dünyayı sarsan ve ülkemizde de her alanda kendini hissettiren ekonomik kriz nedeniyle organizatörler sponsor bulmakta zorlanıyor. Türkiye’nin önde gelen firmalarından oluşan sponsorlar, konserlerin genel masrafının yüzde 30 ila yüzde 70’ini karşılayarak organizas-yonların gerçekleşmesinde çok büyük rol oynuyor. Fakat sponsorlar kriz politi-kası nedeniyle kemerleri sıkıyor. Birçok şirket şu sıralar üretimi azaltmaya, işçi çıkartmaya gidiyor. Alım gücü düşer-ken, sanatçılarla anlaşmanın da maliyeti artıyor ve bu nedenle birçok önemli or-ganizasyon firması biraz daha iç piyasaya yönelik butik işlere kayıyor. Bu daralma 2009 konser piyasasının biraz daha sö-

    nük geçeceğinin, yani müziğin sesinin kısılacağının en büyük işareti. Şu an için 2009’un kesin olan tek büyük müzik etkinliği, 14 Mayıs’taki Depeche Mode konseri olarak gözüküyor. İsimleri mü-zik kulislerinde dillendirilen Iron Ma-den, The Cure, Coldplay, AC/DC, Alicia Keys, Eric Clapton ve Leonard Cohen konserleri de sponsor bulunamayışın-dan ötürü sadece ihtimal olarak kalacak gibi görünüyor. Geçtiğimiz yıl dünyaca ünlü grup Metallica’yı Türk müzikse-verlerle buluşturan Purple Concerts’in şimdiki durumunu geçen sene ile kı-yaslayarak müzik dünyasının akıbetini daha iyi anlamak mümkün. Geçen sene bu dönemlerde yaklaşık on grupla gö-rüşen firma, şu sıralar sadece iki grupla görüşüyor. Bunlar da sponsoru önceden belli olan garantilenmiş gruplar. Purple Concerts’ın ortaklarından Cengizhan Yeldan, sponsoru olan festivaller ve daha önceden anlaşması yapılmış etkinlikler haricinde 2009’un müzik dünyası açı-sından durgun geçeceğini belirterek, hazırlıklarının genelde 2010 için yapıl-dığını belirtiyor. 2008’de Kylie Mino-gue, Mark Knopfler, Judas Priest gibi isimleri Türkiye’ye getiren BKM’nin

    Gülnihal Akan

    genel müdürü Zümrüt Arol Bekçe, tüm dünyada bütün şirketlerin krizden etki-lendiklerini ve personelden sponsorluğa kadar her alanda tasarrufa yöneldiklerini ifade ederek, şirketlerin yalnızca konser-lerde değil, tüm sponsorluklarda kesinti-ye gittiğini vurguluyor. Otuz yedi yıldır Türkiye’ye çok önemli sanatçı ve grupları getiren İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) Genel Müdürü Görgün Taner ise kültür sanat alanındaki sponsorlukları ve faaliyetlerini gözden geçirerek öncelikle-

    rini belirlediklerini ve uluslararası festi-vallerin programlarında sanatsal kalite çıtasından ödün vermeyeceklerini dile getiriyor. Cengizhan Yeldan, “Dünyada konser ve eğlence turizmi gibi bir kavram var. Metallica konserinde iki bine yakın yabancı izleyici vardı. Adam başı 2 bin dolar harcasalar bu 4 milyon dolarlık döviz girdisi demektir” sözleriyle aslında durumu çok iyi özetliyor. Müzikseverler bu gidişle 2009’u evlerinde geçirecek gibi gözüküyor.

    N. Toros Mutlu

  • 7

    SİNEMALAR,FİLM GÖSTERİMLERİ

    Desem film gösterimleri

    Ayazda Bir Yürek / Un Coeur En HiverYönetmen: Claude Sautet Tür: DramSeanslar: 1-5 Şubat

    Şafak / AlbaYönetmen: Francesco MaselliTür: DramSeanslar: 6-12 Şubat

    Herkes Kendi Kedisini Arar / Chaun Cherce Son CatYönetmen: Cedric KlapischTür: Romantik / KomediSeanslar: 13-19 Şubat

    Kafka / KafkaYönetmen: Steven SoderberghTür: Dram / GerilimSeanslar: 20-26 Şubat

    Kalifornia / Kalifornia Yönetmen: Dominic SenaTür: Polisiye / GerilimSeanslar: 27-28 Şubat

    Ayrıntılı bilgi için; Web adresi: www.deu.edu.tr/desem Tel. (232) 422 29 46

    Vizyona girecek filmler

    The Curious Case of Benjamin Button (Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi) Yönetmen: David FincherTür: Dram / Fantastik / RomantikGösterim tarihi: 6 Şubat

    Recep İvedik 2Yönetmen: Togan GökbakarTür: KomediGösterim tarihi: 13 Şubat

    NefesYönetmen: Levent SemerciTür: BilinmiyorGösterim tarihi: 20 Şubat

    Slumdog MillionaireYönetmen: Danny Boyle, Loveleen TandanTür: Dram / Romantik / SuçGösterim tarihi: 27 Şubat

    OPERA VE BALE

    Simone Boccanegra (Opera)Tarih: 7-10-12-14 ŞubatYer: İzmir Devlet Opera ve Balesi

    Heidi (Çocuk Operası)Tarih: 11-25 ŞubatYer: Selahattin Akçiçek Salonu

    Sunshine Band KonseriTarih: 16 Şubat Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi

    La Boheme (Opera)Tarih: 19-21Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi

    Don Kişot (Bale)Tarih: 25-26-28 ŞubatYer: İzmir Devlet Opera ve Balesi

    Concerto Borocco KonseriTarih: 25 ŞubatYer: İzmir Devlet Opera ve Balesi

    Ayrıntılı bilgi için;İnternet adresi: www.izdob.gov.trTel. (232) 484 64 45

    TİYATRO

    Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk Oyunu)Tarih: 1-2 ŞubatYer: Konak Sahnesi

    TeyzesiTarih: 3-7 ŞubatYer: Konak Sahnesi

    Jeanne D’arc’ın Öteki ÖlümüTarih: 10-14/17-21 ŞubatYer: Konak Sahnesi

    Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu)Tarih: 22 ŞubatYer: Konak Sahnesi

    Bir Garip Orhan VeliTarih: 24-28 ŞubatYer: Konak Sahnesi

    Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu)Tarih: 1-3-4-17-18 Şubat

    Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi

    Felatun Bey İle Rakım EfendiTarih: 5-7/12-14 ŞubatYer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi

    Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk Oyunu)

    Tarih: 8/15 ŞubatYer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi

    Bir Daha Çal SamTarih: 26-28 ŞubatYer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi

    Delil YetersizliğiTarih: 3-4/10-11/17-18Yer: Karşıyaka Oda Tiyatrosu

    Jeanne D’arc’ın Öteki ÖlümüTarih: 24-25 ŞubatYer: Karşıyaka Oda Tiyatrosu

    Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk Oyunu)Tarih: 3-4/17-18 ŞubatYer: Dr. Selahattin Akçiçek Sahnesi ÜçkağıtçıTarih: 5-8 ŞubatYer: Sabancı Kültür Merkezi Sahnesi

    Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu)Tarih: 23 ŞubatYer: Narlıdere Kültür Merkezi Sah-nesi

    Felatun Bey İle Rakım EfendiTarih: 27 ŞubatYer: Narlıdere Kültür Merkezi Sahnesi

    Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu)Tarih: 20 ŞubatYer: Soyer Kültür Sanat Sahnesi

    Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk Oyunu)Tarih: 27 ŞubatYer: Soyer Kültür Sanat Sahnesi

    Ayrıntılı bilgi için;İnternet adresi: www.dtgm.gov.tr

    İyi Günde Kötü GündeTarih: 1 ŞubatYer: DEÜ Sabancı Kültür Sarayı

    Mustafam KemalimTarih: 6 ŞubatYer: EÜ Atatürk Kültür MerkeziBana Bunu YapmaTarih: 13-15 ŞubatYer: EÜ Atatürk Kültür Merkezi

    Sadece ArkadaşızTarih: 23 ŞubatYer: EÜ Atatürk Kültür Merkezi

    Çok Güzel Hareketler BunlarTarih: 26-27 ŞubatYer: İsmet İnönü Sanat MerkeziAyrıntılı bilgi için;İnternet adresi: www.biletix.com

    KONSER

    Eski 45’ likler PartisiTarih: 6 ŞubatYer: Bios Bar

    YaşarTarih: 6 ŞubatYer: Ooze Venue

    Dolapdere Big GangTarih: 13 ŞubatYer: Ooze Venue

    TeomanTarih: 20 ŞubatYer: Ooze Venue

    Murat YılmazyıldırımTarih: 25 ŞubatYer: Bios Bar

    Cem AdrianTarih: 27 ŞubatYer: Ooze Venue

    Ayrıntılı bilgi için;İnternet adresi: www.biletix.com

    FUAR

    If Wedding Fashion İzmir3. Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim FuarıTarih: 22-25 Şubat

    Ayrıntılı bilgi için;Web adresi: www.izfas.com.trTel. (232) 497 10 00

    »

    Rehber ÜniversİEÜ Aylık Haber Bülteni» Hazırlayan: Uğur Çalışkan

    »

    »

    »

    »

  • İspanya Kral Kupası geçtiğimiz günlerde ilginç bir olaya sahne oldu. Sevilla ilk maçta kendi evinde Deportivo’yu 2-1 mağlup ederken, karşılaşmanın en ilginç anı skordan çok, ikinci golü atan Frederic Kanoute’nin gol sevin-ciydi. Malili Futbolcu gol sevin-cinden sonra formasının altında “Filistin” yazan tişörtü objektif-lere tuttu ve İsrail’in Gazze’ye girmesi karşısındaki tepkisini milyonlara gösterdi. Kanoute, bu tepkisi yüzünden maçın ha-keminden sarı kart gördü. Kar-şılaşmanın ardından toplanan İspanya Futbol Federasyonu Re-kabet Komitesi ise “Saha içinde futbolcular, dinsel veya siyasi te-malı hiçbir mesaj veremez’’ mad-desine aykırı olduğu gerekçesiyle tecrübeli golcüye bu hareketin-den dolayı 3 bin avro para cezası verdi. Öte yandan İran Sports

    SPOR Ünivers

    Sporla dolu bir hafta sonu nasıl geçer?Değerli okurlar, yaklaşık iki yıldır gazetemizin spor sayfa-sına çok sayıda yazı yazdım. Futboldan basketbola, tenis-ten voleybola kadar çok farklı konuda sizleri bilgilendirmeye çalıştım. Bu ayki sayımızda ise tüm hafta sonunu evinde saatlerce spor müsabakalarını izleyerek geçirmek isteyen-lere önerilerimi sunacağım. Cuma akşamından başlaya-lım. Saat 20.00’deki Turk-cell Süper Lig karşılaşmasıyla hafta sonunu açabilirsiniz. Saat 23.00’te Murat Kosova ve Kaan Kural’ın enfes sunu-muyla NBA Stüdyo’yu izleyip, basketbolun zirvesinde neler olduğunu öğrenebilirsiniz. Sonraki önerim ise uykusuz kalmayı sevenlere olacak. Sa-

    İzmir gücü!

    43 kere maşallah

    Sahibi: Prof.Dr. Sevda AlankuşSorumlu Yazı İşleri Müdürü: Öğr.Gör. Altuğ Akın

    Yayın Kurulu: Prof.Dr. Sevda Alankuş, Yrd.Doç.Dr. Gökçen Karanfil, Öğr.Gör. Burak Doğu, Öğr.Gör. Selin TürkelYazı İşleri: Öğr.Gör. Burak Doğu, Araş.Gör. Sumru Yıldırım, Araş.Gör. Rana Kuddaş, Araş.Gör. Zehra Zıraman

    Şubat Sayısı Bölüm Editörleri: Gizem Arabacı, Gizem Güngör, Uğur Çalışkan, İbrahim Mut, Doğuş SarGörsel Yönetmen: Öğr.Gör. Burak Doğu Tasarım: Hakan Gözütok

    Yer: İzmir Ekonomi Üniversitesi - Balçovahttp://univers.ieu.edu.tr

    Santral 279 25 25Genel Sekreterlik 488 81 15Öğrenci İşleri 488 81 57Öğrenci Dekanlığı 488 84 20Güvenlik 488 81 11Kütüphane 488 84 01

    Önemli Telefonlar

    Radyomuzu dinlemek içinhttp://www.ieu.edu.tr

    ON AIR butona tıklayınız.

    Radyo İzmir Ekonomi Yayında

    Şubat 2009

    http://comm.ieu.edu.tr/radyo/radyo_index.html

    Yerel, aylık süreli yayındır.

    NBA takımlarından Utah Jazz’da forma giyen milli basketbolcu Mehmet Okur, 12 Ocak gecesi oynanan Indiana Pacers maçın-da attığı 43 sayıyla kariyerinin en yüksek rakamına ulaştı. Maça ilk beşte başlayan Mehmet’in sahada kaldığı süre içerisinde serbest atış çizgisinden 14/15, saha içerisin-den de 13/19 şut isabeti bulurken, basketbolcu mücadeleyi 9 ribaunt, 3 asist ve 1 top çalmayla tamam-ladı. Utah temsilcisinin rakibini 120-113 geçtiği maçta Pacers po-tasına 43 sayı bırakarak sayı kate-gorisinde kariyer rekorunu gelişti-ren Mehmet’in bu alandaki eski rekoru, 38 sayıyla 2007 yılı Ocak ayında Washington Wizards’a kar-

    Kanoute’nin eylemi

    baha karşı başlayacak bir NBA karşılaşmasını izleyebilirsiniz. Eğer şanslıysanız, karşınıza Lakers-Boston maçı çıkabilir. Cumartesi gündüz seansını ise 14:45’teki İngiltere Ligi maçıyla açabilirsiniz. Eğer bu ligin kaliteli futboluna doya-mazsanız, saat 17.00’de bir tane daha İngiltere Premiere Ligi maçı sizi bekliyor. Ör-neğin bir Liverpool-Chelsea maçının tadına doyum olmaz. Akşam seansında ise Türkiye, İtalya, İspanya liglerindeki maçlardan birisini seçebilirsi-niz. Pazar günü öğleni için siz-lere Beko Basketbol Ligi’nden bir maç öneririm. Örneğin bir Fenerbahçe-Galatasaray derbi-si çok cazip bir seçenek. Teni-si seviyorsanız, bir ATP veya

    FIFA 2008 yılı ödülleriİsviçre’nin Zürih kentinde on sekizincisi

    düzenlenen ödül töreninde beş farklı ka-tegoride verilen ödüller sahiplerini bul-du. FIFA 2008 Yılın Futbolcusu Ödülü 935 oy alan Cristiano Ronaldo’ya verildi.

    İkinci sırayı 678 oyla Lionel Messi, üçüncü sırayı ise 203 oyla Fernando Torres aldı. FIFA Gelişim Ödülü bu sene ilk kez kendi stadyumlarında maç yapan Filistin’e veril-

    di. FIFA Fair-Play ödülü Ermenistan ve Türkiye federasyonlarına verildi. 2008 FIFA Başkanlık Ödülü, kadınlar futboluna verilirken, FIFA Yılın Kadın Futbolcu ödülünün sahibi Brezilyalı Marta oldu. Bilgilendirme: 15 Şubat 2009 tarihinde NBA All-Star vardır. Bütün okurların bilgilerine sunarım.

    gazetesinin haberine göre İran Ligi takımlarından Zub Ahan Kulübü, yaptığı anlamlı hare-ketten dolayı Kanoute’ye veri-len 3 bin Avro’luk para cezasını ödemeye hazır olduğunu ve futbolcunun yanıtını bekledik-lerini açıkladı.

    Tü rk iye ’n in üçüncü büyük şehri olan İzmir’in takımları kendi lig-lerindeki başarılarını bu sene bir üst lige taşıyabilecekler mi bilinmez ama ilk dönem bu ta-kım içinde istedikleri gibi geç-ti. Ege Bölgesi’nin en büyük ve en gelişmiş şehri olan İzmir’in yıllardır Süper Lig’de takım bulunduramamasının altında bir neden yatar mı bilinmez bu

    yıl Karşıyaka ve Al-tay bu şehri temsi-

    len Süper Lig’e y ü k s e l m e m ü c a d e l e s i veriyor. 1912

    yılında kuru-lan Karşıyaka birinci ligdeki yükselme mü-cadelesinde ilk dönemde 17 maçta 9 gali-biyet 5 bera-

    berlik 3 yenilgi alarak topladı-

    ğı 32 puanla lider Kasımpaşa’dan 3 puan az

    toplayarak üçüncü sırada bu-lunuyor. Karşıyaka’nın ligin en az gol yiyen ikinci ekibi olma-sı dikkatleri çekiyor. Bir diğer İzmir temsilcisi Altay’ın ise 17 maçta 7 galibiyet 7 beraberlik 3 yenilgisi bulunuyor. Altay, topladığı 28 puanla 6.sırada bulunuyor. Altay’ın en büyük özelliği ise ligin en çok gol atan

    (29) ikinci ekibi olması. Altay ve Karşıyaka’nın Süper Lig’e çıkmak için yapılan play-off’a katılabilmeleri için sezonu ilk 6 içinde bitirmeleri gerekiyor.Buca, birinci lige yükselme mücadelesi için ikinci lig ikin-ci grupta verdiği mücadelesin-de 20 maç sonucunda grubu li-der tamamlayarak play-off’lara katılma hakkını sağladı. 20 maçta 48 gol atarak kendi gru-bunun en fazla gol atan takımı olmasının yanı sıra son maçta 7-0 yenilmeseydi grubunun en az gol yiyen takımı da olacaktı. İzmirspor ve Göztepe’nin ikinci lig’e çıkmak için sürdürdükleri ilk yarı mücadelelerinde aynı grupta bulunan iki İzmir tem-silcisi birinci Göztepe, ikinci İzmirspor olarak play-off’lara katılma haklarını sağladılar. Bütün takımlarımızı sezon sonunda bir üst ligde görmek İzmir Ekonomi Üniversiteliler olarak en büyük dileğimiz…

    şıydı. Öte yandan Mehmet, Jazz’ın lige katıldığı 1974-1975 sezonun-dan bu yana, 40 ve üzerinde sayı üreten ilk pivot olarak da adını Utah tarihine yazdırdı.

    WTA turnuvasının finali de, pazar gününüze renk katabilir. Akşam saatlerinde çok sayıda ligin maç saatleri çakışıyor, seçim size kalmış. Elbette ki; yoğun hayat temposunda tüm bu yayınları izlemek kolay değil. Bu durumda öncelikle-rinize göre seçimler yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu yayınlarda sizlere Melih Şen-dil, Murat Kosova, Güntekin Onay, Ercan Taner gibi kaliteli spikerlerin de eşlik edecekleri-ni unutmayın. Yağmurlu bir günde, evinizin rahatlığında ayaklarınızı uzatmış maçınızı izlerken, sevdiğiniz tatlıyı da yediğinizi düşünün. Bence çok iyi bir kombinasyon, deneme-ye değmez mi?

    Kemal Şengül

    Doğuş Sar

    Göztepe, İzmirspor, Buca, Karşıyaka, Altay ve yükselme mücadeleleri…

    Doğuş Sar