65
T.C ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ TARIM EKONOMİSİ BÖLÜMÜ TE-L-2015-0000 YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ Merve DOĞAN Tez Danışmanı Dr. Altuğ ÖZDEN AYDIN 2015

YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

T.C

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

ZİRAAT FAKÜLTESİ

TARIM EKONOMİSİ BÖLÜMÜ

TE-L-2015-0000

YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ

Merve DOĞAN

Tez Danışmanı

Dr. Altuğ ÖZDEN

AYDIN

2015

Page 2: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

T.C

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

ZİRAAT FAKÜLTESİ

TARIM EKONOMİSİ BÖLÜMÜ

TE-L-2015-0000

YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ

Merve DOĞAN

Tez Danışmanı

Dr. Altuğ ÖZDEN

AYDIN

2015

Page 3: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

İçindekiler

ÖZET............................................................................................................................. i

ÖNSÖZ ........................................................................................................................ ii

Çizelgeler Dizini ......................................................................................................... iii

1.GİRİŞ ....................................................................................................................... 1

1.1 Konunun Önemi ..................................................................................................... 1

1.2 Araştırmanın Önemi ............................................................................................... 2

1.3 Araştırmanın Amacı ............................................................................................... 2

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ...................................................................................... 3

3.MATERYAL ve METOT ....................................................................................... 5

3.1. Materyal ................................................................................................................ 5

3.2. Metot ..................................................................................................................... 5

4.YENİLENEBİLİR VE YENİLENEMEYEN ENERJİ KAVRAMLARI .......... 5

4.1. Yenilenebilir Enerjinin Genel Tanımı .................................................................. 5

4.2.1. Yenilenebilir Enerji Kaynakları ......................................................................... 7

4.2.1. Hidroelektrik Enerjisi ......................................................................................... 8

4.2.1.1. Hidroelektrik Enerjisinin Avantajları .............................................................. 8

4.2.1.2. Hidroelektrik Enerjisinin Dezavantajları ...................................................... 10

4.2.3.Biokütle Enerjisi ............................................................................................... 10

4.2.3.1. Biokütle Enerjisinin Avantajları ................................................................... 12

4.2.3.2. Biokütle Enerjisinin Dezavantajları .............................................................. 12

4.2.4. Jeotermal Enerji ............................................................................................... 12

4.2.4.1.Jeotermal Enerjinin Avantajları ..................................................................... 13

4.2.4.2. Jeotermal Enerjinin Dezavantajları ............................................................... 14

4.2.5. Rüzgâr Enerjisi ................................................................................................. 15

4.2.5.1. Rüzgâr Enerjisinin Avantajları ..................................................................... 15

4.2.5.2. Rüzgâr Enerjisinin Dezavantajları ................................................................ 16

4.2.6. Güneş Enerjisi .................................................................................................. 16

4.2.6.1. Güneş Radyasyonu ........................................................................................ 17

4.2.6.2. Güneş Enerjisinin Avantajları ....................................................................... 18

4.2.6.3. Güneş Enerjisinin Dezavantajları .................................................................. 19

4.2.7. Hidrojen Enerjisi .............................................................................................. 19

4.2.7.1. Hidrojen Enerjisinin Avantajları ................................................................... 20

4.2.7.2. Hidrojen Enerjisinin Dezavantajları .............................................................. 21

Page 4: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

4.2.8. Dalga, Akıntı ve Gelgit Enerjisi ....................................................................... 21

4.2.8.1. Dalga, Akıntı ve Gelgit Enerjisinin Avantajları ............................................ 21

4.2.8.2. Dalga, Akıntı ve Gelgit Enerjisinin Dezavantajları ...................................... 22

4.2.9. Elektrik Üretimi ile İlgili Maliyetler ................................................................ 25

4.2.9.1 Yenilenebilir Enerji Teşvikleri ....................................................................... 29

5. BULGULAR ......................................................................................................... 29

5.1. YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ ...................................... 29

5.1.1. Tarım Kaynaklı Biokütle Enerjisi .................................................................... 30

5.1.1.2. Biokütle Kaynakları ...................................................................................... 30

5.1.2. Enerji Bitkileri .................................................................................................. 31

5.1.2.1. Yağlı Tohum Bitkileri ................................................................................... 31

5.1.2.2. Karbonhidrat Bitkileri ................................................................................... 32

5.1.2.3. Elyaf Bitkileri ................................................................................................ 34

5.2.1. Ağaç Kökenli Yakacak Enerjisi ....................................................................... 38

5.2.2.Biyoetonol ......................................................................................................... 38

5.2.3.Biyogaz ............................................................................................................. 39

5.2.3.1. Biyogaz Üretiminde Kullanılan Maddeler .................................................... 40

5.2.4. Biyodizel .......................................................................................................... 41

5.2.4.1. Biyodizelin Avantajları ................................................................................. 41

6.SONUÇ ve ÖNERİLER ........................................................................................ 44

Kaynaklar ................................................................................................................... 46

Page 5: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

i

ÖZET

Sürdürülebilir bir tarım politikası, özellikle enerji kullanımının sürdürülebilir

kalkınma ile uyumlu olması ve gelecek kuşaklara temiz ve yaşanabilir bir çevre

bırakılmasının güvence altına alınması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu

durumu sağlamak için yenilenebilir enerji kaynaklarına teşvik edilmelidir.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından biokütle enerjisi, enerji problemlerine karşı

önemli bir çözümdür. Bu çalışma dayenilenebilir enerji kaynakları hakkında genel

bilgiler verilerekbiokütle enerjisi vurgulanmıştır. Enerji bitkilerinin biokütle enerjisi

üzerine etkisi anlatılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Enerji Kaynakları, Dünya, Tarım, Türkiye, Yenilenebilir Enerji

Page 6: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

ii

ÖNSÖZ

Lisans tezimin hazırlanmasında emeği geçen tez danışmanım değerli hocam

Dr. Altuğ ÖZDEN’e saygılarımı sunuyor ve desteklerinden dolayı kendisine teşekkür

ediyorum. Ayrıca eğitim hayatım boyunca daima desteklerini esirgemeyen aileme

çok teşekkür ediyorum.

Page 7: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

iii

Çizelgeler Dizini

Çizelge 1.Dünya ve Türkiye Yenilenemeyen Enerji Üretimi ............................................. 6

Çizelge 2.Toplam Birincil Enerji Üretimi ve Tüketimi ...................................................... 7

Çizelge 3.Dünya Yenilenebilir Enerji Üretimi .................................................................. 23

Çizelge 4. Dünya Yenilenebilir Enerji Üretimi ................................................................. 24

Çizelge 5.Türkiye Yenilenebilir Enerji Üretimi ................................................................ 24

Çizelge 6.Türkiye’de elektrik enerjisi kurulu gücünün yıllar bazında değişimi ............ 25

Çizelge 7.Türkiye’de enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretim miktarları .......... 25

Çizelge 8.Türkiye’nin nüfus, ekonomi ve enerji durumu ................................................. 26

Çizelge 9.Enerji santrallerinin işletme-bakım ve yakıt maliyeti ...................................... 27

Çizelge 10.Enerji santrallerinin kapasite faktörü, ilk yatırım ve birim enerji üretim

maliyeti .................................................................................................................................. 27

Çizelge 11.Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü ülkelerinde kömür, nükleer ve

doğalgazdan % 5 iskonto oranıyla 2010 yılı birim enerji üretim maliyeti ..................... 28

Çizelge 12.Dünya Tarım Varlığı ......................................................................................... 37

Çizelge 13.Türkiye Tarım Varlığı....................................................................................... 37

Çizelge 14.Türkiye’de biokütle enerjisine hammadde oluşturan bitkisel üretim

potansiyeli ............................................................................................................................. 37

Çizelge 15.Biokütle Enerjisinin Yenilenebilir Enerji Üretimine Oranı .......................... 42

Çizelge 16.Tarım ve Ormancılık Enerji Kullanımının Toplam Enerji Kullanımına

Oranı ..................................................................................................................................... 42

Çizelge 17.Yenilenebilir Enerji Üretimi Üzerine Etkili Faktörlere Ait Tanımlayıcı

İstatistikler ............................................................................................................................ 43

Çizelge 18.Yenilenebilir Enerjiye Etki Eden Faktörler .................................................... 43

Page 8: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

1

1. GİRİŞ

1.1 Konunun Önemi

Enerji, ekonomik ve sosyal gelişmişliğin bir göstergesi olarak insanoğlunun

vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Enerji kavramı ve enerji kaynaklarının sürdürülebilirliği

geçmişten bugüne dünyanın en önemli konularından ve sorunlarından biri olmuştur.

Enerji yaşam kalitesinin artırılmasında etken olduğu gibi, teknolojik üretim ve

gelişim için hayati derecede önemlidir. Enerji kaynaklarının hızla tükenmesi, petrol,

kömür, nükleer enerji gibi kendini yenileme durumu olmayan kaynakların bilinçsizce

kullanılması, bu kaynakların çevreye ve atmosfere verdiği kirlilik gibi etkenler

insanları yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya yönlendirmiştir.

Yenilenebilir enerji en genel anlatımıyla, Dünya da bol miktarda bulunan,

kendini yenileyebilme özelliğine sahip olan, doğaya zarar vermeyen enerji

kaynaklarıdır. Yenilenebilir enerji kullanımı; enerji kaynaklarında çeşitliliği artıran,

azalmakta olan fosil kaynakların yerini alabilecek, yerli olduğu için fosil yakıtlardaki

dışa bağımlılığı azaltan, kırsal alanda elektrik temininde önemli, fosil yakıtların

yerine kullanılarak hava kirliliği-sera gazı sorunlarına çözüm getirecek bir

seçenektir. Gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelerin en önemli ihtiyaçlarının başında

gelen enerji tüketimi, sürekli artmakta ve bu artış gelecekte de devam etmektedir.

Bugün sahip olduğumuz teknolojik gelişmelerin devam etmesi ve sunduğu

imkânların yaşamımızda sürmesi için doğrudan ve dolaylı olarak enerji tüketmek

zorundayız. Tüketmek zorunda olduğumuz enerjinin bugün büyük bir çoğunluğu

fosil yakıtlarından, geri kalanı ise nükleer ve yenilenebilir enerji kaynaklarından

karşılanmaktadır. Fosil yakıt kullanımının çevre ve insan sağlığına verdiği tüm dünya

üzerindeki zararları, önlem alınmazsa bu zararların telafisi için gelecekte yaşayacak

insanların ödeyeceği bedelin çok büyük boyutlara erişeceğini kaçınılmaz olacaktır

(MEB, 2012).

Dünya da enerji ihtiyacı her yıl yaklaşık %4–5 oranında artmaktadır. Buna

karşılık, bu ihtiyacı karşılayan fosil yakıt rezervi ise çok daha hızlı bir şekilde

azalmaktadır. En iyimser tahminler bile önümüzdeki 50 yıl içinde petrol rezervlerinin

büyük ölçüde tükeneceğini ve ihtiyacı karşılayamayacağını göstermektedir. Kömür

ve doğalgaz için de uzun süreçte benzer bir durum söz konusudur. Ayrıca fosil yakıt

kullanımı, dünya ortalama sıcaklığını artırmış, yoğun hava kirliliğinin yanı sıra

Page 9: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

2

milyarlarca dolar zarara yol açan sel, fırtına gibi doğal felaketlerin gözle görülür

şekilde artmasına neden olmuştur. Bu nedenle insanoğlu fosil yakıt rezervlerinin

bitmesini beklemeden yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek zorundadır (Görez

ve Alkan, 2005).

1.2 Araştırmanın Önemi

Enerji üretiminde fosil kaynak kullanımının devam edebilme olanağının

kalmadığı, kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Bu durumda, sanayinin gelişmeye

başlaması ile kullanımı giderek artan, kalkınma ve sanayileşme yolunda verdiği

zararlar, önceleri göz ardı edilen bu enerji kaynaklarının yerine çevremizin kendi

doğal ürünü olan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının arttırılması

gerçeği her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Hava, su, toprak kirliliğinden bitki

örtüsünün ve hayvanların yok olmasına kadar uzanan çevre sorunları, bu sorunlardan

etkilenen insanlarda gelecek kaygısı uyandırmış, bu kaygı ile beraber, çevrenin

korunmasına karşı hassasiyet de giderek artmaya başlamıştır. Yenilenebilir enerji

kaynakları ülkenin çeşitli bölgelerinde dağınık bir biçimde bulunduğundan,

ekonomik ve sosyal açıdan gelişmemiş, sanayinin geri kaldığı coğrafi bölgelerde

uygulanma potansiyeline sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması

sonucu üretimi teşvik edilmiş olan ekonomik uygulamalardaki artış, gelişmesine

neden olabilir. Böylece bölgeler arası gelişmişlik farkının giderilmesinde, ekonomik

ve sosyal dengesizliğin azalmasında yenilenebilir enerji kaynakları etkili olabilir

(MEB, 2012).

1.3 Araştırmanın Amacı

Yaşanılan hızlı nüfus artışı ile Dünya da her gün yenilenmekte olan teknolojik

yönelimler daha fazla enerji tüketimine neden olmaktadır. Enerji, Dünya ekonomisi

için önemli bir unsurdur. Dünya devletleri ve uluslararası kuruluşlar enerji

kaynaklarını (petrol, doğalgaz, kömür) elde etmek için birbirleriyle yarışmaktadır.

Bu nedenle, enerji ihtiyacı ulusal ve uluslararası gündemde oldukça önemli bir yer

tutmaktadır. Enerji kaynaklarının tükenebilir oluşu, dışa bağımlılığın varlığı ve

çevresel etkiler sebebiyle; günümüzde ülkeler için güvenli, yeterli miktarda, ucuz ve

temiz enerji üretmek, ekonomik ve sosyal hayatın temel problemleri arasında yerini

almaktadır. Bu araştırma da yenilenebilir enerji de tarımın rolü incelenmiş ve tarım

ile yenilenebilir enerjinin arasında nasıl bir ilişki bulunduğu, tarımın yenilenebilir

Page 10: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

3

enerji üzerinde etkisinin var olup olmadığı, üretilen tarımsal ürünlerin veya diğer

atıkların ne kadar etkili olduğu ve çevreye duyarlı yenilenebilir enerji üretiminin

mevcut durumunun ortaya konulması amaçlanmıştır.

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

Yenilenebilir enerji de tarımın kullanımın belirlenmesi ve sonuçlarının

değerlendirilmesi üzerinde yapılmış birçok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar

içinde araştırma konusu ile ilgili olanlar, tarih sırasına göre aşağıda özetlenmeye

çalışılmıştır.

Şenpınar ve Gençoğlu, (2006) Yenilenebilir enerji kaynaklarının çevresel etkileri

açısından karşılaştırılması konulu bu çalışmada yenilenebilir enerji kaynakları

hakkında genel bilgiler verilerek, yenilenebilir enerji kaynaklarının olumlu ve

olumsuz çevresel etkileri incelenmiştir.

Özertan, (2007) Biyoyakıtlar Türkiye için ne ifade ediyor bu çalışmada yenilenebilir

enerji kaynağı olarak biokütleden elde edilen biyoyakıtların üretimine yönelik

oluşturulacak politikalar ve Türkiye’nin biyoyakıtlara yönelik karar alabilmesi için

detaylı planlama yapması ve sonrasında enerji, çevre, tarım ve kırsal kalkınmaya

yönelik entegre ve dinamik politikalar üretmesi ile ilgili bilgiler verilmiştir.

Kaplan v.d., (2009) Geleceğin alternatif enerji kaynağı biyoetonolün önemi ve

sorgum bitkisi konulu bu çalışmada biyoetonolün üretiminin önemi ve Dünya’da

biyoetonol üretiminde çok önemli yere sahip olan sorgum bitkisinin tarımı ile Dünya

ülkelerindeki kullanımı hakkında bilgiler sunulmuştur.

Önal ve Yarbay, (2010) Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli ve

geleceği bu çalışmada öncelikle yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımlarına

yönelik genel bilgiler sunulmuştur. Enerji sorunu çözümüne katkı ve ulusal

ekonomiye yeni kazanç sağlaması açısından yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan

enerji elde yöntemleri geliştirilmelidir sonucuna varılmıştır.

Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu

çalışmada Türkiye’de enerji tarımının yapılması ve biyoetonol üretilmesi üzerinde

araştırmalar yapılmış ve ulusal politika olarak rüzgâr, güneş, jeotermal ve

hidroelektrik enerjisi üzerine yapılan yatırımlar gibi, biyoenerji konusunda da

Page 11: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

4

yapılacak olan yatırımlar sürekli bir şekilde teşvik edilmeli bu alanda ulusal bir

politika oluşturulmalı sonucuna ulaşılmıştır.

Kılıç, (2011) Bu Çalışmada biyogaz önemi, genel durumu ve Türkiye’deki yeri ele

alınmıştır. Türkiye’nin enerji ihtiyacının karşılanmasında ve enerji sorununun

çözümü için; tarımsal, hayvansal ve evsel atıkların anaerobik işlemlerle

değerlendirilmesi gerekmektedir. Atıkların üretim potansiyellerinin, anaerobik

parçalanma koşullarının ve uygun üretim türünün belirlenmesi, konuyla ilgili

çalışmaların desteklenerek anaerobik arıtma teknolojilerin geliştirilmesi şarttır.

Organik madde ve sudan meydana gelen biokütlenin enerjiye dönüştürülmesinde

kullanılan teknolojinin basit ve çabuk uygulanabilir olması, enerjinin az masrafla

dönüştürülmesi, ekonomik olması, yenilenebilir enerji kaynaklara dayalı olması,

doğadaki mevcut olan dengeyi bozmaması da bu üretimlerin tercih sebepleri

arasındadır sonucuna ulaşılmıştır.

Koç ve Şenel, (2012) Dünya’da ve Türkiye’de enerji durumu bu çalışmada enerji

kaynaklarının Dünyadaki ve Türkiye’deki durumu incelenmiş enerji kaynaklarının

rezerv/kapasite, üretim ve tüketim değerleri üzerinde durulmuş ayrıca yenilemez ve

yenilenebilir enerji kaynakları için durum tespiti yapılmış ve ülkelerin yenilenebilir

enerji kaynakları konuları üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır.

Karayılmazlar v.d, (2011) Bu çalışmada biokütlenin Türkiye’de enerji üretiminde

değerlendirilmesi üzerinde durulmuş biokütle yetiştiriciliğinin ülkemizdeki

potansiyeli ve önemi hakkında bilgiler verilmiş ve enerji gereksiniminin önemli bir

miktarını modern enerji ormancılığı projesi sağlaması için çalışmalar yapılması

gerektiği belirtilmiştir.

Baran, (2012) Bu çalışmada çevre dostu enerji üretimi ile yenilenebilir kaynakların

enerji üretiminde ki rolü ve geleceğe dönük beklentiler tartışılmış ve fosil yakıtlara

dayanan enerji üretimi, çevre kirlenmesi, sera etkisi, doğal bitki örtüsü ve insan

sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nedeni ile gelecek vaat etmeyen bir yöntem

sonucu ulaşılmıştır. Bu bağlamda, çevre stratejileri belirlenirken, güneş ve rüzgar

enerji üretimi alt başlığına mutlaka yer verilmeli ve bu konudaki araştırma ve

projeler desteklenmelidir.

Page 12: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

5

Karaca, (2013) Bu çalışmada tarım sektöründe atıl ve yenilenebilir enerji

kaynakların değerlendirilmesi çalışılmıştır. Tarım sektörünün çağın gerekliliklerine

ve sürdürülebilir kalkınma ile uyumlu bir yapıya bürünmesi konusunda bazı öneriler

sunulmuş önerilerin ortak noktası artık tüm dünyada sürdürülebilir olmadığı kabul

edilen fosil yakıtlara tarım sektöründe de sınırlama getirilmesidir sonucuna

ulaşılmıştır.

3.MATERYAL ve METOT

3.1. Materyal

Çalışmanın ana materyali çeşitli kurum ve kuruluşlardan derlenen veriler ile

literatür taraması sonucu elde edilen bilimsel makale, tez, kitap vb. kaynaklardan

oluşturmaktadır.

3.2. Metot

Çalışmada mevcut toplam enerji üretimi, yenilenebilir ve yenilenemeyen

enerji üretimleri ve mevcut tüketim istatistikleri basit yüzde hesaplar şeklinde

sunulmuştur. Yenilenebilir enerji üretim ve bu üretim üzerine etkili olabileceği

düşünülen faktörler arasındaki ilişkileri belirlemek amacı ile korelasyon katsayıları

hesaplanmıştır.

4.YENİLENEBİLİR VE YENİLENEMEYEN ENERJİ KAVRAMLARI

Enerji, yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli temel ihtiyaçlardan biridir.

Isıtmada, aydınlatmada, elektrikli aletlerin çalışmasında, taşımacılıkta, sanayide, vb.

birçok alanlarda enerji kullanılmaktadır. Enerji kaynakları, kömür, petrol, doğalgaz,

bor ve nükleer enerji gibi yenilemeyen ve kendini yenileyebilme özelliğine sahip

doğaya zarar vermeyen yenilenebilir enerji olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

4.1. Yenilenebilir Enerjinin Genel Tanımı

Hızla artan dünya nüfusu ve sanayileşme ile birlikte artan enerji gereksinimi,

gün geçtikçe azalan, kısıtlı geleneksel enerji kaynakları ile karşılanamamaktadır.

Enerji ihtiyacının büyük kısmını karşılayan fosil yakıtlar bugün çevre kirliliğinin

önemli nedenlerinden biridir. Bu yüzden yenilenebilir enerjiye ilgi artmaya

başlamıştır (ÇKA, 2010).

Yenilenebilir enerji, doğal ortam koşulları içinde özellik ve varlıklarını

koruyabilen, miktarları değişmeden sabit kalabilen kaynaklardır. Coğrafi olarak çok

geniş alanlarda bulunabilmekte, yerel ve modüler olarak istenilen miktarda enerji

Page 13: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

6

talebini karşılayacak şekilde kullanılabilmekte ve daha çok kırsal ve dağınık yerleşim

birimlerinin enerji talep yapısıyla uyum göstermektedir (EİE, 2012).

Yenilenebilir enerji kaynakları bakım masrafları, işletme masrafları, çevresel

etkileri az olması, ulusal nitelikleri ve güvenilir enerji sağlama özellikleri ile ülkemiz

ve dünya için önemli bir yere sahiptirler (Haskök, 2005).

Bu açıklamaların dışında çeşitli yazar ve kurumlar yenilenebilir enerjiyi şöyle

tanımlamışlardır:

Yenilenebilir enerji, doğanın kendi evrimi içinde, bir sonraki gün aynen

mevcut olabilen enerji kaynağını ifade etmektedir (Turan, 2006).

Yenilenebilir enerji, sürekli devam eden doğal süreçlerde var olan, kaynağını

güneşten, doğadan ve atık maddelerden alan enerjidir (Ayanoğlu, 2013).

Yenilenebilir enerji, yeryüzünde ve doğada çoğunlukla herhangi bir üretim

sürecine ihtiyaç duymadan temin edilebilen, fosil kaynaklı olmayan, elektrik enerjisi

üretilirken CO2 emisyonu az bir seviyede gerçekleşen, çevreye zararı ve etkisi

geleneksel enerji kaynaklarına göre çok daha düşük olan, sürekli yenilenen ve

kullanılmaya hazır olarak doğada var olan hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal,

biokütle, biyogaz, dalga, akıntı ve gelgit ve hidrojen gibi enerji kaynaklarını ifade

eder (MEB, 2012).

Bu tanımlar ışığında, en yalın haliyle açıklandığında, yenilenebilir enerji:

Doğada bol miktar da bulunan, çevreye zarar vermeyen, kendini

yenileyebilme özelliğine sahip olan, varlığını koruyabilen enerji kaynakların

tümüdür.

Çizelge 1.Dünya ve Türkiye Yenilenemeyen Enerji Üretimi

Petrol

(bin varil)

Doğalgaz

(milyar/metreküp)

Kömür

(katrilyon Btu )

Dünya 90456.57 147475.98

164.24

Türkiye 56.65 22.31 0.64

Kaynak: EIA(2012)

Page 14: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

7

Dünya yenilenemeyen enerji üretimin de kömür daha çok kullanılmaktadır.

Bunun ardından doğal gaz ve petrol takip etmektedir. Türkiye de ise yenilenemeyen

enerji üretimin de en çok kömür kullanılmaktadır.

Çizelge 2.Toplam Birincil Enerji Üretimi ve Tüketimi (Katrilyon Btu)

Üretim Tüketim Üretim/Tüketim(%)

Dünya 537.26 524.07 102.0

Çin 101.781 105.882 96.12

Amerika 107.06 116.19 92.14

İsveç 1.542 2.203 70.02

Avrupa 44.00 81.44 54.02

Fransa 5.075 10.694 47.46

Almanya 4.804 13.465 35.67

Türkiye 1.381 5.053 27.33

İspanya 1.546 6.028 25.65

İtalya 1.414 7.173 19.71

Norveç 9.568 1.943 492.35

Kaynak: EIA (2012)

Ülkelerin toplam birincil enerji üretim ve tüketimine bakıldığında Avrupa,

Almanya, İtalya, İspanya, Fransa ve Türkiye de üretim tüketimi

karşılayamamaktadır. Toplam birincil enerji üretimi daha fazla üretilmesi

gerekmektedir.

4.2.1. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Yenilenebilir enerji kaynaklarının çevreye olumsuz etkileri, fosil kaynaklı

enerji kaynaklarına göre daha azdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyetleri

fosil kökenli yakıtlara göre daha azdır, yenilenebilir olduklarından dolayı

tükenmezler ve fosil yakıtların aksine çevre ve insan sağlığı için önemli bir tehdit

oluşturmazlar. Bu nedenle yenilenebilir enerjiye ilgi giderek artmaktadır. Dünya da

yenilenebilir enerji, kullanım miktarlarına göre şu şekilde sıralanmaktadır;

Hidroelektrik Enerjisi

Page 15: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

8

Biokütle Enerjisi

Jeotermal Enerjisi

Rüzgâr Enerjisi

Güneş Enerjisi

Hidrojen Enerjisi

Dalga, akıntı ve gelgit Enerjisi

4.2.1. Hidroelektrik Enerjisi

Hidroelektrik enerji, termik ve nükleer santraller gibi ısınmış su, hava

emisyonları, kül ve radyoaktif atıklara neden olmayan önemli bir alternatif enerji

kaynağıdır. Termik santraller meydana getirdikleri CO2emisyonları ve bu gazın

küresel ısınmaya olan etkileri nedeniyle son 10 yılda oldukça gündeme

gelmektedirler. Enerjinin ülke ekonomisindeki önemi ve çevrenin korunması göz

önünde bulundurulduğu zaman, hidroelektrik enerji santralleri en çevre dostu enerji

üretim santralleridir (Görez ve Alkan, 2005). Kullanılmakta olan en eski enerji

kaynaklarından biri olan hidrolik enerjinin kaynağı sudur. Bu nedenle hidroelektrik

santraller bir su kaynağı üzerinde olmak zorundadır. Elektriği uzun mesafelere ileten

teknoloji bulunduktan sonra, hidrolik enerji daha da çok kullanılır olmuştur.

Hidroelektrik santraller akan suyun gücünü elektriğe dönüştürürler. Akan su içindeki

enerjimiktarını, suyun akış ya da düşüş hızı belirler. Büyük bir nehirde akan su

büyük miktarda enerji taşımaktadır. Ya da su çok yüksek bir noktadan

düşürüldüğünde de yine yüksek miktarda enerji elde edilmektedir. Her iki yolla da

kanal ya da borular içine alınan su, türbinlere doğru akar, elektrik üretimi için

pervane biçiminde kolları olan türbinlerin dönmesini sağlar. Türbinler jeneratörlere

bağlıdır ve mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürürler. Hidroelektrik santraller

en önemli ve enerji üretiminde en büyük paya sahip yenilenebilir enerji kaynaklarıdır

(MEB, 2012).

4.2.1.1. Hidroelektrik Enerjisinin Avantajları

Rezervuarlı ve nehir tipi olarak yapılan hidrolik santraller, elektrik enerjisi

üretimi aşamasında atmosfere hiç sera gazı emisyonu vermemektedir.

Page 16: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

9

Hidroelektrik santrallerin çevre ile etkileşimi incelenecek olursa, hidro

projeler, sera gazları, SO2 ve parçacık emisyonlarının olmaması avantajına

sahiptir.

Barajların, arazi kullanımında yarattığı değişiklikler, insanların topraklarını

boşaltması, flora ve fauna üzerine etkileri, dibe çökme ile baraj alanının

dolması ve su kullanım kalitesi üzerinde etkileri vardır.

Büyük su rezervuarlarının oluşması nedeniyle ortaya çıkan toprak kaybı

sonucu doğal ve jeolojik dengenin bozulabilmesi olasılığı vardır. Bu

rezervuarlarda oluşan bataklıklar, metan gazı oluşumu için uygun bir ortam

teşkil ederler.

Akarsularımızın, rejimlerini kontrol altına almak, dolayısıyla taşkın

zararlarını önlemek ve depolanan sulardan içme suyu, sulama yararları

sağlamak ve enerji elde etmek amacıyla bugüne kadar birçok baraj ve

hidroelektrik santralleri yapılmıştır.

Hidroelektrik santrallerin ekonomik ömrü diğer tip santrallerden çok daha

uzundur.

İşletme gideri düşüktür ve herhangi bir yakıt gideri yoktur.

Ucuz elektrik üreterek rekabetçi elektrik piyasasının oluşmasına en büyük

katkıyı yapar.

İşletme kolaylığı ve esneklik çok önemli bir özelliğidir.

Enterkonnekte sistemde yük dengelenmesi ve frekans düzenlenmesi gibi çok

önemli fonksiyonları vardır.

Hidroelektrik santraller için yapılan barajlar suyun hızını keserek erozyonun

durdurulmasında önemli rol oynarlar.

Enerji depolama kapasiteleri olduğundan dışa bağımlılığı azaltırlar ve bu

bağlamda arz güvenliğinin sağlanmasına da katkıda bulunurlar.

Yöre halkına istihdam, sulu tarım, taşımacılık, su sporları gibi sosyal ve

ekonomik faydalar da sağlarlar.

Page 17: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

10

Hidrolik enerji bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Su, kapalı bir çevrim içinde

sürekli hareket etmektedir.

Barajlı hidroelektrik santrallerin sağladığı bir başka avantaj da nehir

santralleri, rüzgâr santralleri, güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji

kaynaklarının daha güvenilir biçimde hizmet vermelerini sağlamaktır (MEB,

2012).

4.2.1.2. Hidroelektrik Enerjisinin Dezavantajları

Barajlar çevresindeki bölgenin ekolojisini değiştirir.

Hidrolik enerjinin mikroklimatik, hidrolojik ve biyolojik çevre etkileri vardır.

Baraj gölünün geniş yüzey alanı, buharlaşmayı arttırmakta tarım arazilerin de

tuzlanma ve çoraklaşma olmakta, sudan kaynaklanan parazit hastalıkları

arttırmaktadır.

Hidrolojik rejimde değişiklik olmakta, zorla göç yaşanabilmektedir.

Sıcaklık, yağış, rüzgâr rejimleri değişmekte, yöredeki doğal bitki örtüsü ile su

ve kara canlıları yaşam alanında değişiklik olmakta, yaşama adapte olabilen

türler varlıklarını sürdürmektedir.

Akarsuyun akış rejiminin ve fizikokimyasal parametrelerinin değişmesi yeni

hidrolojik etkiler oluşturmaktadır (MEB, 2012).

4.2.3. Biokütle Enerjisi

Biokütle kaynakları ağaç ve ağaç atıkları, zirai mahsul ve atık yan ürünleri,

kentsel katı atıklar, hayvan atıkları, gıda işleme proseslerinin atıkları, suda yaşayan

bitkiler ve algleri kapsar. Biokütle genelde tükenen fosil yakıt kaynakları yerine

kullanılabilecek yenilenebilir enerji için potansiyel kaynak olarak kabul görmüştür.

Biokütle çoğunlukla ağaç ve ağaç atıklarından(%64), kentsel katı atıklardan(%24),

tarımsal atıklardan(%5) ve atık gazlardan(%5) üretilir (Demirbaş, 2009). Klasik

biokütle enerjisi, ormanlardan elde edilen yakacak olarak kullanılan bitki ve hayvan

atıklarından oluşur. Klasik biokütle enerjisi, diğer enerji kaynaklarının yetersiz

olduğu bölgelerde, ilkelden günümüze kadarkullanılabilen doğrudan yakma

teknikleriyle elde edilen enerjidir. Bu tip biokütleler genellikle pişirme ve ısıtma

amaçlı kullanılmaktadır. Modern biokütle kaynakları ise, enerji ormancılığı, ağaç ve

Page 18: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

11

orman endüstrisi atıkları, hayvansal atıklar ve kentsel atıklardır. Modern biokütle

kaynakları, pazar işlemleri ile karakterize edilmekte, sanayi, ulaştırma ve ticaret

sektöründe kullanılmaktadırlar (Çukurçayır ve Sağır, 2008).

Biokütle günümüzde sanayileşmiş ülkelerde enerji tüketiminin %3’ünü

oluşturmaktadır. Fakat Dünya nüfusunun yaklaşık %50’sini oluşturan gelişen

ülkelerdeki kırsal nüfusun büyük kısmı yakıt için odun şeklinde biokütleyi esas alır.

Biokütle gelişen ülkelerde birincil enerji tüketiminin %35’ini oluşturur; Dünyada

birincil enerji tüketiminde %14’e yükselmiştir. Avrupa, Kuzey Amerika ve Orta

Doğu’da biokütle toplam enerji tüketiminin ortalama %2-3’ünü oluşturur. Dünya

nüfusunun dörtte üçünü barındıran Afrika, Asya ve Latin Amerika’da biokütle enerji

ihtiyacının önemli bir payını sağlar. Ayrıca gelişen ülkelerdeki kırsal nüfusun büyük

bölümü ve şehirsel nüfusun fakir kısımları için, biokütle genelde yemek pişirme ve

ısınma gibi temel ihtiyaçlar için mevcut ve gücü yetebilentek enerji kaynağıdır

(Demirbaş, 2009). Hububat tozu, saman ve fındıkkabuğu gibi tarımsal atıklar, ağaç

ve hayvan dışkısı biokütle enerjisinin temel kaynaklarıdır. Bugün ülkenin bazı

köylerinde ısınma ve yemek pişirme amacı ile yukarıda bahsi geçen türde biokütle

yakılmaktadır (Özgür, 2008).

Günümüzde enerji tarımı adını verdiğimiz bir tarım türü oluşmuştur. Bu tarım

türünde C4 adı verilen bitkiler (Şeker kamışı, mısır, tatlı darı, vb.) yetiştirilmektedir.

Bu bitkiler suyu ve karbondioksiti verimli kullanan, kuraklığa dayanıklı verimi

yüksek bitkilerdir (Anonim, 2011b).

Halen elde edilmekte olan biokütle enerjisinin; %64’ü orman bakım ve üretim

çalışmalarında ortaya çıkan inceçaplı materyaller, orman endüstrisinde oluşan talaş

ve yongalar, kullanılmayan ağaç kökenli yakacak olmak üzere, orman ve ağaç

atıklarından,%24’ü belediye katı atıklarından, %5’i tarımsal bitki ve artıkları, sert

meyve kabukları gibi tarımsal atıklardan, %5’i ise deposal gazlardan üretilmektedir

(OGM, 2009).

Biokütleden enerji yanında, mobilya, kâğıt, yalıtım maddesi yapımı gibi daha

birçok alanda yararlanılmaktadır. Enerji olarak kullanılmasında ise, katı, sıvı ve gaz

yakıtlar elde etmek için çeşitli teknolojiler kullanılmaktadır. Biyoetonol, biyogaz,

biyodizel gibi yakıtların yanı sıra, yine biokütleden elde edilen, gübre, hidrojen,

Page 19: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

12

metan ve odun briketi gibi daha birçok yakıt türü saymak olanaklıdır. Bu yakıtların

elde edilmesinde termokimyasal ve biyokimyasal olarak sınıflanabilen yeni teknikler

geliştirilmiş ve yıllar içinde verimlilikleri artırılmıştır. İsveç ve Finlandiya gibi

ülkelerde bölgesel biokütle santralleri ile elektrik üretimi yapılmakta olup yeni

santrallerin yapımı sürmektedir (Anonim, 2011c).

4.2.3.1. Biokütle Enerjisinin Avantajları

Biokütle enerjisi alternatif enerji kaynakları içerisinde büyük bir potansiyele

sahip olup, rüzgâr ve güneş gibi kesikli değil, sürekli enerji sağlayabilen bir

kaynaktır.

Biokütle enerjisinin kolay depolanabilir olması diğer yenilenebilir enerji

kaynaklarına göre avantaj sağlar.

Biokütle yakıtlarının güncel kullanma yerlerinden birisi de fosil yakıtlarla

%2-25 gibi çeşitli oranlarda karışık yakılmalarıdır.

Fosil yakıtlar, biokütle yakıtlarla karışık yakıldıklarında hava kirliliği

üzerindeki baskıyı azaltırlar (MEB, 2012).

4.2.3.2. Biokütle Enerjisinin Dezavantajları

Çöp v.b bazı atıkların yakılması sonucu ortaya çıkan atıklar bazı çevresel

önlemlerin alınmasını gerektirmektedir.

Biokütle enerjisinin depolanması ile geçici görsel çevre kirliliği yaratabilen

bu tür kaynaklar, enerji kaynağı olarak kullanılması sonucunda, bertaraf

edilmektedir (MEB, 2012).

4.2.4. Jeotermal Enerji

Jeotermal kelimesi Yunan kökenli dünya ve ısı kelimelerinin birleşmesinden

oluşmaktadır (İnce, 2005). Jeotermal enerji temelinde dünyanın alt katmanlarında

bulunan ve önemli biryenilenebilir enerji kaynağı olarak kabul edilen bir çeşit termal

enerjidir. Bu enerji kaynağı yüzyıllardır su ve yeryüzü ısınmasında, tıbbi amaçlı

tedavilerde ya da pişirme amacıyla kullanılmaktadır (Dur, 2005).

Jeotermal enerji: Yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde bulunan ve

yeryüzündeki havzalardan beslenen sularla potansiyelini oluşturanbirikmiş ısının

meydana getirdiği sıcaklıkları bölgesel olarak değişen ve bünyesinde daha çok

erimişmineral tuzlar ve gazlar içeren su ve buhardan oluşan bir hidrotermal kütledir.

Page 20: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

13

Yeraltındaki bazı granitgibi sert kayaların oluşturduğu sistemler de bünyelerinde su

içermemesine rağmen bir jeotermal enerji kaynağı olarak nitelendirilmektedir

(Arslan, 2006).

Yerküredeki termal rejimler kaynak tiplerine göre sınıflandırılır. Bunlar sırasıyla

aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Hidrotermal enerji

Magma enerjisi

Sıcak kuru kaya

Yerküre enerjisi

Bunlar jeolojik süreçte yeraltında biri veya birkaçı tarafından yeraltının farklı

bölgelerinde yerküre konsantrasyonu olarak oluşurlar. Yerküre enerjisi yerkabuğuna

yakın bölgelerde oluşan bir ısıl enerjidir. Genelde bu enerji dünyanın farklı

bölgelerinde mevcut olup endüstriyel ısı ihtiyaçlarımızıkarşılamada, konutların

ısıtılması ve soğutulması ve sıcak su ihtiyaçlarımızı karşılamada kullanılmaktadır

(Arslan, 2006).

4.2.4.1.Jeotermal Enerjinin Avantajları

Jeotermal enerjisinin verimi çok yüksektir ve doğrudan elde edilebildiği için

maliyeti düşük, iyi, yenilenebilir, kesintisiz, çevreyle dost, yerli bir güç

kaynağıdır.

Jeotermal enerjiden elde edilen birim gücü maliyeti, hidroelektrik dışında

termik ve diğer santrallerden elde edilene göre çok daha ucuzdur.

Termik santrallere göre çok daha az çevre sorununa yol açmaktadır.

Geri basım uygulamalarının giderek gelişmesiyle çevre sorunu hiç

kalmamıştır.

Son yıllarda geliştirilen yeni teknolojilerle daha düşük sıcaklıktaki alanlarda

da elektrik üretimi mümkün olmakta ve santral çevrim verimleri arttırılarak

birim enerji maliyeti daha da aşağılara çekilmektedir.

Jeotermal enerji birden fazla amaçla aynı anda kullanılabilmektedir.

Page 21: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

14

Jeotermal enerji kullanımı sonucunda, dünyada fosil yakıtların tüketimi ve

bunların kullanımından doğan sera etkisi ve asit yağmuru gazlarının

atmosfere atımı nedeniyle meydana gelen zararlı etkiler azaltılmıştır.

Lokal bir enerji kaynağı olduğu, ithali ve ihracı ve uluslararası bir parası

olmadığı için savaş ve uluslararası problemlere neden olmaz.

Konutlara ısıtma amacı ile kömür, mazot ve odun taşımacılığını ortadan

kaldıracağından şehir içindeki trafik yükünü azaltır.

Maliyeti, elektrik üretimi ya da ısıtma amacıyla kullanılan diğer enerji

kaynaklarından daha ucuzdur.

Özellikle elektrik dışı uygulamalarda, yerli teknoloji kolaylıkla geliştirilebilmektedir

(MEB, 2012).

4.2.4.2. Jeotermal Enerjinin Dezavantajları

Jeotermal enerjinin özellikle santrallerde dezavantajları vardır.

Jeotermal kaynakları geliştirme maliyetleri birçok faktöre göre değişiklik

göstermektedir. Kayaçların çok sert olması ya da yüksek sıcaklık gibi

durumlarda da maliyet etkilenebilmektedir. Maliyeti arttıracak bir diğer sebep

de çökeltme eğilimi taşıyan bileşenler ya da karbondioksit ya da hidrojen

sülfür gibi gazlardır.

Jeotermal enerjiden yararlanmayı olumsuz etkileyen bir diğer faktör de

uzaklıktır. Kaynağın kullanılacağı alana uzak olması, özel bir tekniğin

oluşturulmasına neden olur.

Elektrik elde edilen sistemlerin dönüşüm verimlilikleri düşük olduğu için

çevreye büyük miktarda atık su bırakılmaktadır.

Atık suların borularla deniz ve göllere verilmesi de çevresel dengeleri

değiştirebilmektedir.

Jeotermal kuyular çevrede gürültü kirliliğine yol açabilir.

Atık sulardaki bor gibi bazı kimyasallar bitkilere zarar verebilmektedir.

Page 22: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

15

Santraller işlenirken yeraltından çekilen su, göçme gibi tehlikelere sebep

olabilmekte bununla birlikte suyun çekilmesi ya da yeraltına enjekte edilmesi

durumunda deprem oluşabilmektedir (MEB, 2012).

4.2.5. Rüzgâr Enerjisi

Rüzgâr enerjisi, temiz, kendini yenileyebilen, iklim değişikliği sorununa

çözüm olabilecek, enerji güvenliğini sağlayan ve enerji arzını çeşitlendiren, yakıt

maliyeti olmayan, dolayısıyla yakıt ithalini önleyen, kaynak tükenmesi riski olmayan

bir enerji kaynağıdır.

Yer yüzeylerinin farklı ısınması, havanın sıcaklığının, neminin ve basıncının

farklı olmasına, bu farklı basınç da havanın hareketine neden olmaktadır. Güneş

ışınları olduğu sürece rüzgâr olacaktır. Rüzgâr güneş enerjisinin dolaylı ürünüdür.

Dünyaya ulaşan güneş enerjisinin yaklaşık %2 kadarı rüzgâr enerjisine

çevrilmektedir (Kıncay v.d., 2009).

Bu enerji kaynağı kirletici içermemektedir ve birçok yerde mevcuttur.

Rüzgârtürbinleri ürettikleri elektriğin maliyetini düşürmekte ve daha verimli

olmaktadır.1980’den bu yana malzeme, tasarım, kontrol ile desteklenen önemliteknik

gelişmeler rüzgârtürbinlerinden elektrik üretimini ekonomik olarak rekabetçi duruma

getirmiştir (Demirbaş, 2009). Rüzgâr enerjisi güvenli, temiz ve çok bulunabilir

olmasından dolayı önemli bir kaynaktır. Rüzgâr enerjisi yöreye özgü bir kaynaktır;

coğrafi ve meteorolojikesaslı sınırlamalara sahiptir.Rüzgâr enerjisi temiz, bol ve

yenilenebilir olmasının yanı sıra tarımsal faaliyetlerin olduğu çoğu bölgede

faydalanma imkânı olan bir kaynaktır. Yeterli rüzgâr hızının mevcut olduğu durumda

küçük çiftliklerde kullanılan rüzgârgülleri ve daha büyük enerji gereksinimlerine

cevap veren rüzgâr türbini aracılığıyla tarım sektöründe ihtiyaç duyulan enerji

gereksinimi rahatlıkla karşılanmaktadır. Rüzgâr türbinleri fosil yakıt santrallerine

göre işgücü dışında işletme maliyetinin sıfır olması nedeniyle daha ekonomik bir

enerji kaynağıdır (Turan, 2006).

4.2.5.1. Rüzgâr Enerjisinin Avantajları

Rüzgâr; dünya, güneş ve atmosfer olduğu sürece tükenmemesi ve rüzgâr

tesislerinin kurulumu ile işletilmesinin diğer tesislere göre daha kolay olması

nedeni ile önemli bir enerji kaynağıdır.

Page 23: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

16

Rüzgâr türbinleri modüler olduğu için istenilen büyüklükte üretilerek tek ya

da grup hâlinde kullanılabilir.

Ticari türbinlerin işletmeye alınması, inşaatın başlamasından üretime geçişine

kadar üç ay gibi kısa bir sürede gerçekleşebilir.

Bu sektör sayesinde yeni iş olanakları sağlanacaktır.

Ülke ekonomisine katkı sağlanacaktır.

4.2.5.2. Rüzgâr Enerjisinin Dezavantajları

Türbinlerin görsel ve estetik açıdan olumsuzlukları vardır.

Rüzgâr türbinleri gürültü yapabilir.

Kuş ölümlerine sebep olur.

Üç km’ye kadar radyo ve televizyon alıcılarını karıştırabilir.

Haberleşmede parazitler oluşturur.

Rüzgâr sürekli olmadığı için üretim değeri sabit tutulamaz.

Rüzgâr türbinleri büyük alan kaplamaktadır.

Yatırım maliyetleri yüksektir (MEB, 2012).

4.2.6. Güneş Enerjisi

Fosil ve hidrolik enerjinin de asıl kaynağı olan ve dünyamızı ısıtan enerjidir.

Güneş enerjisi, hidrojenin helyuma dönüşmesi sırasında ortaya çıkan enerjinin ışınım

biçiminde uzaya yayılmasıdır. Güneş daha milyonlarca yıl ışımasını

sürdüreceğinden, dünyamız için sonsuz bir enerji kaynağıdır. Güneş enerjisi çevre

kirliliğine yol açmayan tükenmez bir enerji kaynağıdır.

Güneş enerjisi teknolojisi hızla gelişmektedir. Son dönemlere kadar güneş

enerjisigenellikle güneş ışığının doğrudan elektriğe dönüştürüldüğü PV

işlemdenoluşmaktaydı. Binalar kendisine güç ve havalandırma sağlamak üzere PV

iledonatılarak inşa edilebilmekteydi. Bununla beraber artık günümüzde aynalar

vemercekler kullanılarak suyun ısıtılması ve sonrasında geleneksel

türbinlerinçalıştırılmasına olanak sağlayan yoğunlaştırılmış güneş enerjisi

önemsenmeyebaşlamıştır. Endüstriyel ölçekte çalışan bu tür güç santrallerinin ilk

örnekleri ABD ve İspanya’da bulunmaktadır. Teorik olarak Nevada’dan Cezayir’e ve

Page 24: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

17

Hindistan’akadar görülen geniş çöl alanlarının güneş enerjisini kullanmak üzere

aynalarlakaplanarak enerji elde edilmesi üzerinde tartışmalar sürmektedir. En

büyükpotansiyel temiz enerji kaynaklarından biri olması nedeniyle yoğunlaştırılmış

güneşenerjisinin kullanılabilir hale getirilmesi küresel bir önceliktir (Ayas v.d.,

2009).

4.2.6.1. Güneş Radyasyonu

Işınım veya radyasyon, bir kaynaktan çevreye enerji taşınımdır. Radyasyon,

elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji emisyonu ya da

aktarımı şeklinde ifade edilir. Bilindiği gibi maddenin temel yapısını atomlar

meydana getirmektedir. Atom ise, proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ile

bunun çevresinde dönmekte olan elektronlardan oluşmaktadır. Herhangi bir

maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla

ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa,

beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar.Çevresine bu

şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere radyoaktif madde, çevreye yayılan alfa,

beta ve gama gibi ışınlara ise radyasyon adı verilmektedir. Geniş çapta kabul

görülmüş olan terminolojiye göre taşıdığı enerji büyüklüğüne bakıldığında güneş

radyasyonunun çoğunlukla kısa dalga boyuna sahiptir ve bu radyasyon

değerleri İrradyans ve İrradyasyon isimli iki kavram ile açıklanmaktadır.

İrradyans: birim zamanda birim alana düşen güneş gücü (anlık enerji) *W/m2]

İrradyasyon: belirli bir zaman aralığında birim alana düşen güneş enerjisi miktarıdır.

*Wh/m2]

Direkt Radyasyon: Saçılmadan, yansıtılmadan, direkt olarak açık gökyüzünden yer

yüzeyine ulaşan radyasyona direkt radyasyon denilmektedir.

Difüz Radyasyon: Difüz radyasyon ise saçılarak ve dağılmaya uğrayarak yeryüzüne

ulaşabilen radyasyondur.

Yansıtılan Radyasyon: Gelen güneş radyasyonunun bulutlar ve yer yüzeyi

tarafından atmosfere geri gönderilen radyasyona yansıtılan radyasyon denir.

Albedo: Yer yüzeyine ulaşan güneş ışınımının yerden yansımasının ölçüsüdür.

Yani Yerden yansıtılan radyasyonun güneşten gelen toplam radyasyona oranı bize

Page 25: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

18

albedoyu verir. Yer yüzeyine bağlı olarak değişir. Mesela yazın giydiğimiz giysinin

renginin beyaz olması sonucunda gelen radyasyonu iyi yansıttığı için giydiğimiz

siyah giysiye göre daha az sıcaklık hissederiz. Aynı şekilde kar örtüsü iyi bir

yansıtıcı, asfalt yolları ise kötü bir yansıtıcı yani düşük albedo değerlerine sahiptir.

Yansıta bilirlik ya da Albedo, yüzeylerin yansıtma gücü veya bir yüzeyin üzerine

düşen elektromanyetik enerjiyi yansıtma kapasitesi. Genel olarak güneş ışığını

yansıtma kapasitesi için kullanılır. Albedo, cismin yüzey dokusuna, rengine ve

alanına bağlı olarak değişir. Elektromanyetik alanların tümünde veya belirli bir

bölümünde hesaplanabilir. Uzaydan dünyaya bakıldığında, bulutlar parlak, okyanus

yüzeyi ise genelde koyu olarak gözükür. Beyaz bulutlar üzerlerine düşen ışığın

büyük bölümünü yansıtırlar; yani albedoları yüksektir. Deniz yüzeyi ise üzerine

düşen ışığın büyük bölümünü emer, ancak çok küçük bölümünü yansıtır; yani

albedosu düşüktür. Gezegenimizin yüzeyinde en yüksek albedo oranına sahip olan

cisimler arasında kar ve kum sayılabilir. En düşük albedo değerlerine ise yeni

sürülmüş nemli topraklarda ve ormanlık alanlarda rastlanır.

Toplam Radyasyon: Direkt, Difüz ve Albedo bileşenlerinin toplamına toplam

radyasyon denilmektedir (Teknodan, 2010).

4.2.6.2. Güneş Enerjisinin Avantajları

Güneş enerjisi temiz, yenilenebilir ve sürekli bir enerji kaynağıdır.

Güneş enerjisi ile çalışan sistemler kolaylıkla taşınıp kurulabilir.

Çevreyi kirletici atıkları olmayan, çevre dostu, gerektiğinde enerji ihtiyacına

bağlı olarak kolayca değiştirilebilen sistemlerdir.

Güneş enerjisinin, yakıt sorununun olmaması, işletme kolaylığı, mekanik

yıpranma olmaması, değişebilir olması, uzun yıllar sorunsuz olarak çalışması

gibi üstünlükleri vardır.

Güneş pili, dayanıklı, güvenilir ve uzun ömürlüdür.

Elektrik şebeke hattı bulunmayan ya da şebeke hattının götürülmesinin

pahalı olduğu kırsal yörelerde güneş pillerinin kullanımı daha ekonomik

olabilmektedir.

Page 26: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

19

Her ev, kendi enerjisini çatısına kurduğu güneş pilleri ile karşılayabilir.

Böylece iletim ve enerjiyi taşıma maliyetleri ve kayıpları ortadan kalkar.

4.2.6.3. Güneş Enerjisinin Dezavantajları

Güneş Pillerinin verimleri düşüktür (%15 civarı).

Fotovoltaik pillerin üretim kaynaklı başlangıç ve tüketim maliyeti yüksektir,

ancak teknolojik gelişmeler ile enerji giderek yaygınlaşmakta ve maliyette

düşmektedir.

Kesintili bir kaynak olan güneş enerjisinin depolanma imkânları sınırlıdır.

Güneş enerjisi istenilen anda ve yoğunlukta bulunamayabilir.

Güneşten gelen enerji, isteğimiz dâhilinde kontrol edilemez.

Elde edilen ısının talebin yoğun olduğu zamanlarda depolanmasını gerektirir.

Enerjiden yararlanmak için kullanılan düzeneklerin ilk yatırım giderleri

günümüzde yüksektir.

Enerji ihtiyacının fazla olduğu kış aylarında güneş ışınları az, geceleri ise hiç

yoktur (MEB, 2012).

4.2.7. Hidrojen Enerjisi

Hidrojen, Güneş ve diğer yıldızların termonükleer tepkimeye vermiş olduğu

ısınınyakıtıdır. Hidrojen, tüm yakıtlar içinde birim kütle basına en yüksek enerji

içeriğine sahip gazdır. 1 kg hidrojen 2,1 kg doğalgaz veya 2,8 kg petrolün sahip

olduğu enerjiyesahiptir (Turan, 2006).

Hidrojen dünyada en basit ve en çok bulunan bir elementtir. Aynı zamanda

renksiz, kokusuz, havadan 14,4 kez daha hafif ve zehirsiz bir gazdır. Yerel olarak da

üretimimümkün olan hidrojen enerjisi ayrıca kolay ve güvenli bir şekilde taşınması

ileenerji kaybı az olan, her alanda kullanılabilen bir enerji türüdür. Hidrojen

doğadabileşikler halinde bulunmaktadır ve en çok bilinen bileşiği sudur. Hidrojenin

yakıt olarak kullanılması halinde atmosfere atılan ürün sadece su ve subuharıdır.

Bunun dışında çevreyi kirletici veya sera etkisini artırıcı hiçbir zararlımadde

üretilmemektedir. Hidrojen kömür, doğalgaz gibi fosil kaynaklarının yanı sıra sudan,

rüzgâr, dalga ve biokütleden de üretilebilmektedir (Turan, 2006).

Page 27: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

20

Hidrojen birincil bir yakıt olmadığından, su, fosil ya da fosil olmayan

yakıtlardan üretilmek zorundadır. Hidrojenin enerji kaynağı olarak yaygın kullanımı

küresel iklim değişikliği, enerji verimliliği ve hava kalitesini iyileştirecektir. Buhar

gazlaştırma verimi su ürün oranı artışına paralel olarak arttırılabilir. Pirolizden ve

buhar gazlaştırmadan hidrojen eldesi sıcaklıkla artış gösterir. Hidrojen iki önemli

enerji problemini çözme potansiyeline sahiptir: petrole bağımlılığı azaltır ve kirlilik

ve sera gazı emisyon seviyelerini düşürür. Hidrojen günümüzde geleneksel enerji

kaynaklarından daha pahalıdır. Hidrojeni biokütleden ekonomik olarak üretmede

çeşitli teknolojiler bulunmaktadır. Hidrojen biokütleden piroliz ile üretilebilmektedir.

Isı üretmek üzere yakılabilir ya da elektrik üretmek için yakıt piline gönderilebilir

(Demirbaş, 2009).

Hidrojen karbon içermeyen bir yakıt olduğundan, fosil yakıtların neden

olduğu türden bir kirliliğe yol açmamaktadır. Hidrojen kullanım teknolojilerinin

gelişmesi ve fosil enerjikaynaklarının yakıt hücresi gibi farklı teknolojilerle

kullanılması halinde, fosil yakıtların çevresel zararları daha da azaltılabilecektir.

4.2.7.1. Hidrojen Enerjisinin Avantajları

Hidrojen gazı farklı yöntemlerle elde edildiği gibi su, güneş enerjisi ya da

onun türevleri olarak kabul edilen rüzgâr, dalga ve biokütle ile de

üretilebilmektedir.

Hidrojen karbon içermediği için fosil yakıtların neden olduğu çevresel

sorunları yaratmaz.

Sera etkisi oluşturmayan, kirli hava ve asit yağmurları gibi doğaya zarar

veren kimyasal madde oluşturmaz.

Hidrojenin zorda olsa depolanabilir ve taşınabilir olması kullanım alanının

çok geniş olmasına neden olmaktadır.

Hidrojen enerjisi taşıdığı enerjiyi kolaylıkla elektrik enerjisine

dönüştürebilmektedir.

Hidrojen aynı zamanda verimli bir yakıttır. Enerjinin diğer türlerine (mekanik

ve elektrik) başka yakıtlardan daha verimli bir biçimde dönüştürülebilir.

Page 28: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

21

Hidrojen, uçaklar, gemiler ve denizaltılar için de ideal bir yakıttır (MEB,

2012).

4.2.7.2. Hidrojen Enerjisinin Dezavantajları

Diğer yakıtlardan üç kat pahalı bir yakıt türüdür.

Hidrojenin korunması ve kapalı yerlerde uzun süre tutulması, kolay

sızabildiği için oldukça zordur.

Hidrojen oksijenle kontrolsüz bir ortamda patlayarak birleştiğinden oldukça

tehlikelidir (MEB, 2012).

4.2.8. Dalga, Akıntı ve Gelgit Enerjisi

Dünya yüzeyinin farklı ısınması sonucu oluşan rüzgârların deniz yüzeyinde

esmesi ile meydana gelen deniz dalgalarındaki gücün, diğer yenilenebilir enerji

kaynaklarına göre 10–15 kat daha fazla olduğu hesaplanmıştır (Sağlam ve Uyar,

2005). Bugünekadar dalga enerjisinden elektrik üretim teknikleri geliştirilmiş, fakat

kapasitenin çok altında enerji elde edildiği için ve birkaç olumsuz deneyim bu büyük

enerji kaynağına ilgiyi azaltmıştır. Güç kaynağının sonsuz ve bol olması, fosil

yakıtlara bağımlılığı, küresel ısınmayı, her türlü kirliliği dolaylı olarak azaltması,

elektrik şebekesinin olmadığı uzak alanlara elektrik sağlaması, deniz ortamında

yapılacak diğer çalışmalarda potansiyel teknolojinin kullanımına olanak tanıması,

tuzlu suyun tatlı suya çevrilip ihtiyaç olan bölgeye pompalanması, dalga enerjisinin

olumlu yönleridir (Sağlam ve Uyar, 2005).

4.2.8.1. Dalga, Akıntı ve Gelgit Enerjisinin Avantajları

Dalga ve gelgit enerjisi kirletici etkisi olmayan, rüzgâr estikçe ve dünya,

güneş, ay arası çekim kuvveti devam ettikçe sürekliliği olan yenilenebilir

enerji kaynaklarıdır.

Yakıt maliyetleri yoktur ve ömürleri uzundur.

Gelgit barajı dalgakıran görevini görür ve çok yüksek dalgalara karşı

bulunduğu havzayı sel taşkınlarına karşı korur.

Bu enerji, fosil yakıtlara bağımlılığı, küresel ısınmaya, asit yağmurlarını, her

türlü kirliliği dolaylı olarak azaltması, elektrik şebekesinin olmadığı kıyı

bölgelerine elektrik sağlaması, tuzlu suyu tatlı suya çevirerek ihtiyaç duyulan

bölgeye pompalayabilmesi gibi olumlu yönlere sahiptir.

Page 29: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

22

Hava kalitesini yükselten, temiz, sınırsız ve ucuz enerjidir.

Denize bıraktığı hiçbir fiziksel, kimyasal ve organik kirleticisi yoktur. Ancak,

sistemlerin inşası sırasında bir miktar emisyon açığa çıkmaktadır.

Dalga enerji sistemleri durgun su oluşturur ve böylece kano ve dalma gibi su

sporlarının yapılmasına imkân sağlar.

Dalga enerji sistemleri çeşitli deniz canlıları için yapay bir ortan oluşturur ve

deniz içinde değişik türdeki canlı varlıklarının gelişmesini destekleyebilir

(MEB, 2012).

4.2.8.2. Dalga, akıntı ve Gelgit Enerjisinin Dezavantajları

Dalga ve akımlardaki değişim, yüzeye yakın yaşayan canlı türlerini doğrudan

etkiler.

Kıyı şeridi ve kıyıya yakın uygulamalarda görüntü ve gürültü kirliliği söz

konusu olabilir.

Kıyıdan uzak uygulamalar denizcilik için tehlike oluşturabilir.

Kıyı şeridi ve kıyıya yakın uygulamalar estetiksel açıdan olumsuz etki

yaratabilir.

Su yüzeyinin büyük bir kısmının dalga enerji sistemleri ile kaplanması deniz

yaşamına zarar verirken aynı zamanda atmosferle teması engellediği için

daha büyük etkiler de yaratabilir.

Dalga enerji tesisleri, dalgakıran gibi davrandığı için denizi durgunlaştırır. Bu

birçok limanda istenen etki olmasına karşın denizin üst tabakasının karışımını

yavaşlatması deniz yaşamını ve balıkçılığı ters yönde etkiler.

Turizm üzerinde olumsuz etkiler doğurabilmesi, başlangıç yatırım

maliyetlerinin yüksek oluşu gibi olumsuz tarafları da vardır.

Dalga enerjisi dezavantajları ile karşılaştırıldığında avantajları ağır basan,

sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir ve temiz enerji gibi kavramlarla tutarlı, CO2

emisyonu bulunmayan bol miktarlı bir enerji kaynağıdır (MEB, 2012).

Page 30: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

23

Çizelge 3. Dünya Yenilenebilir Enerji Üretimi (milyar-kilowat/saat)

1980 1990 2000 2012 % 2000-2012%

değişim

Dünya 1753.85 2279.02 2871.70 4714.82 100 64.18

Avrupa 471.87 499.64 666.10 1040.10 22.06 56.13

Çin 57.61 125.14 223.24 1003.51 21.28 349.51

ABD 284.68 360.85 361.27 508.36 10.78 40.71

Brezilya 130.35 205.96 309.20 451.47 9.58 46.01

Kanada 252.23 297.85 363.46 397.34 8.43 9.32

Rusya _ _ 165.03 167.93 3.56 1.76

Almanya 23.94 21.94 41.04 142.68 3.03 247.61

Norveç 82.71 120.17 140.72 142.41 3.02 1.20

Japonya 88.87 100.67 105.39 122.36 2.60 16.10

İsveç 58.87 73.78 82.58 96.96 2.06 17.41

İtalya 48.79 34.64 50.95 91.80 1.95 80.16

İspanya 29.50 25.85 36.11 86.75 1.84 140.20

Fransa 69.37 54.99 70.68 82.77 1.76 17.11

Venezüella 14.43 36.61 62.19 81.18 1.72 30.53

Türkiye 11.28 22.99 30.89 64.63 1.37 109.19

Kaynak: EIA (1980-2012)

Ülkelerin elektrik üretimine bakıldığında Dünya elektrik üretimin de en fazla

paya sahip olan ülke Çin’dir. Çin yenilenebilir enerji üretimine önem vermektedir.

Almanya ise güneş enerjisine önem vermektedir. İspanya rüzgâr enerjisi üretimde

birinci derece de rol oynamaktadır. Türkiye de artışlar görülmektedir.

Page 31: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

24

Çizelge 4. Dünya Yenilenebilir Enerji Üretimi (milyar-kilowatt/saat)

1980 1990 2000 2012 % 2000-2012%

değişim

Hidroelektrik 1722.88 2144.50 2622.90 3646.06 77.33 39.01

Jeotermal 35.82 51.56 68.19 1.45 32.25

Rüzgâr 0 3.53 31.36 52.00 11.03 1557.95

Biokütle 17.30 94.16 164.19 384.21 8.15 134.00

Güneş 0 0.40 1.08 95.85 2.03 8734.29

Dalga, gelgit

ve akıntı

0.47 0.60 0.60 0.50 0.01 -17.08

Toplam 1753.89 2279.02 2871.70 4714.82 100.00 64.18

Kaynak: EIA (1980-2012 )

Hidroelektrik enerjisi diğer enerjilere göre daha çok üretilmektedir. Yüzdelik

değişime baktığımızda en çok rüzgâr enerjisi gelişme göstermiştir rüzgar tribün

sayısı artmıştır. En çok değişim ise güneş enerjisinde görülmektedir. Dalga

enerjisinde büyük bir azalış görülmektedir.

Çizelge 5. Türkiye Yenilenebilir Enerji Üretimi(milyar-kilovat/saat)

1980 1990 2000 2012 % 2000-

2012%değişim

Hidroelektrik 11.15 22.91 30.57 57.28 88.63 87.39

Jeotermal _ 0.08 0.07 0.89 1.39 1082.89

Rüzgâr _ _ 0.03 5.86 9.07 17657.58

Güneş _ _ _ _ 0.92 169.09

Biokütle 0.21 _ 0.22 0.59 0.00 0.00

Dalga, gelgit

ve akıntı

_ 22.99 30.88 _ 0.00 0.00

Toplam 11.28 22.99 30.89 64.637 100.0 109.19

Kaynak: EIA (1980-2012)

Türkiye yenilenebilir enerji üretiminde Hidroelektrik enerjisinden enerji

üretimi en fazla paya sahiptir. 1980 den 2012 yılına kadar yenilenebilir enerji üretimi

giderek artmaktadır. Güneş enerjisi üretimi değerleri gösterilmemiştir. Dalga,gelgit

ve akıntı enerjisi 2012 yılında birden azalmıştır.

Page 32: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

25

4.2.9. Elektrik Üretimi ile İlgili Maliyetler

Çizelge 6. Türkiye’de elektrik enerjisi kurulu gücünün yıllar bazında değişimi

(MW)

Yıl Termik Hidrolik Jeotermal

ve Rüzgâr Toplam Artış (%)

1990 9,535.8 6,764.3 17.5 16,317.6 3.2

2000 16,052.5 11,175.2 36.4 27,264.1 4.4

2001 16,623.1 11,672.9 36.4 28,332.4 3.9

2002 19,568.5 12,240.9 36.4 31,845.8 12.4

2003 22,974.4 12,578.7 33.9 35,587.0 11.7

2004 24,144.7 12,645.4 33.9 36,824.0 3.5

2005 25,902.3 12,906.1 35.1 38,843.5 5.5

2006 27,420.2 13,062.7 81.9 40,564.8 4.4

2007 27,271.6 13,394.9 169.2 40,835.7 0.7

2008 27,595.0 13,828.7 393.5 41,817.2 2.4

2009 29,339.1 14,553.3 868.8 44,761.2 7.0

2010 32,278.5 15,831.2 1,414.4 49,524.1 10.6 Kaynak: TEİAŞ (2010)

2010 yılında Türkiye’deki elektrik santrallerinin toplam kurulu gücü 49,524.1

MW’dır. Bu kurulu gücün %65’ini termik santraller, %35’ini ise hidroelektrik

santraller, jeotermal ve rüzgâr enerji santralleri oluşturmuştur. 2010 yılında 17,245.6

MW’lık yenilenebilir enerji kurulu gücünün 15,831.2 MW’lık kısmını hidrolik

enerji, 1,414.4 MW’lık kısmını jeotermal enerji ve rüzgâr enerjisi oluşturmuştur.

Çizelge 7.Türkiye’de enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretim miktarları

(GWh)

Kaynaklar/Yıllar 2008 2009 2010 2010 (%)

Taşkömürü 15,858 16,148 18,120 8.6

Linyit 41,858 39,089 35,942 17

Asfaltit - 448 984 0.5

Biokütle 220 340 - 0

Odun - - 458 0.2

Petrol 7,519 4,803 2,180 1

Doğalgaz 98,685 96,095 98,144 46.5

Hidrolik 33,270 35,959 51,795 24.5

Rüzgâr 847 1,495 2,916 1.4

Jeotermal 162 436 668 0.3

Genel Toplam 198,418 194,813 211,207 100 Kaynak: TEİAŞ (2010)

Türkiye’de elektrik enerjisi üretimi; taşkömürü, linyit, asfaltit, hayvan ve

bitki artığı, odun, petrol, doğalgaz, hidrolik enerji, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji

gibi kaynaklardan gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde 2010 yılı elektrik enerjisi

üretiminde en fazla paya sahip olan enerji kaynakları sırasıyla; doğalgaz (% 46,5),

Page 33: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

26

hidrolik (%24,5), linyit (%17) ve taşkömürü (%8,6) şeklindedir (Çizelge 7).

Türkiye’de 2008 ve 2010 yıllarında enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretim

miktarları karşılaştırıldığında; 2010 yılında linyit, hayvan ve bitki artığı, petrol,

doğalgaz gibi kaynaklardan elektrik enerjisi üretimi azalırken; taşkömürü, asfaltit,

odun, hidrolik, rüzgâr, jeotermal gibi kaynaklardan elektrik enerjisi üretiminin arttığı

gözlenmiştir. Ülkemizde 2009 yılında elektrik enerjisi üretimi % 2 azalırken, 2010

yılında % 8 artmıştır. 2008 yılında 198,418 GWh’lik elektrik enerjisi üretimi

gerçekleştirilirken; 2010 yılında 211,207 GWh’lik elektrik enerjisi üretilmiştir.

Enerji, ekonomik ve sosyal kalkınma için temel girdilerden biri konumundadır.

Çizelge 8. Türkiye’nin nüfus, ekonomi ve enerji durumu

Yıllar

Nüfus

(Milyon

kişi)

GSYİH

(Milyar$)

Kişi

başı

GSYİH

($/kişi)

Enerji

tüketimi

(Mtep)

Elektrik

enerjisi

tüketimi

(TWh)

Kişi başı

enerji

tüketimi

(kgep/kişi)

Kişi başı

elektrik

enerji

tüketimi

(kWh/kişi)

1973 38.072 76 1,994 24.6 12.4 646 326

1990 56.098 150 2,674 53.7 56.8 957 1,013

1995 62.171 178 2,861 64.6 85.6 1,039 1,376

2000 67.804 214 3,158 82.6 128.3 1,218 1,892

2005 71.000 212 2,986 90.1 132.7 1,254 1,849

2010 72.850 913 12,530 105.13 180.21 1,443 2,474 Kaynak: IEA (2012)

1973 yılında nüfusumuz 38.072 milyon kişi, gayri safi yurt içi hasılamız

(GSYİH) 76 milyar $, enerji tüketimimiz 24,6 Mtep (milyon ton eşdeğer petrol),

elektrik enerjisi tüketimimiz 12,4 TWh iken; 2010 yılında nüfusumuzun 72.85

milyon kişiye, gayri safi yurt içi hasılamızın 913 milyar $’a, enerji tüketimimizin

105,13 Mtep’e, elektrik enerjisi tüketimimizin 180,21 TWh’e yükseldiği tespit

edilmiştir. 1973 ve 2010 yıllarını kapsayan süreçte, kişi başı enerji tüketimimiz

yaklaşık iki kat artış göstererek 1,443 kgep (kilogram eşdeğer petrol), kişi başı

elektrik enerjisi tüketimimiz yaklaşık sekiz kat artış göstererek 2,474 kWh, kişi başı

gayri safi yurt içi hâsılamız yaklaşık altı kat artış göstererek 12,530 $ olarak

gerçekleşmiştir.

Page 34: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

27

Çizelge 9.Enerji santrallerinin işletme-bakım ve yakıt maliyeti

Santral tipi İşletme-bakım maliyeti

(cent/kWh)

Yakıt maliyeti

(cent/kWh)

Doğalgazlı termik santral 0.415 3.609

Linyitli termik santral 1.495 1.839

İthal kömürlü termik santral 1.413 1.965

Hidroelektrik santral 0.203 0

Nükleer santral 0.780 1.000

Rüzgâr enerji santrali 1.2 0

Jeotermal enerji santrali 1.8 0

Güneş enerji santrali

(Fotovoltaik pil) 1.6 0

Kaynak: IEA ( 2012)

Enerji santralleri içerisinde yakıt maliyeti en yüksek olan santraller sırasıyla;

doğalgazlı termik santraller (3.609 cent/kWh), ithal kömürlü termik santraller

(1.965 cent/kWh) ve linyitli termik santrallerdir (1.839 cent/kWh). İşletme ve bakım

maliyeti en fazla olan santraller ise; jeotermal enerji santralleri (1,8 cent/kWh), güneş

enerji santralleri (1,6 cent/kWh) ve linyitli termik santraller (1.495 cent/kWh)

şeklinde sıralanmaktadır.

Çizelge 10.Enerji santrallerinin kapasite faktörü, ilk yatırım ve birim enerji

üretim maliyeti

Santral tipi Yerel/Dışa

bağımlı

Kapasite

Faktörü

(%)

İlk yatırım

maliyeti

($/kW)

Birim enerji

Üretim maliyeti

(cent/kWh)

Doğalgazlı termik

santral

Dışa

bağımlı

85–90 500–1,300 3.6–10,6

Linyitli termik

santral Yerel

50–85 2,000–3,000 4.6–12,0

İthal kömürlü

termik santral

Dışa

bağımlı

50–85 1,500–2,500 4.5–8,8

Hidroelektrik

santral Yerel

30–45 1,900–2,600 2.7–3,5

Nükleer santral Yerel/Dışa

bağımlı 85–95 2,500–5,000 3.0–8,2

Rüzgâr enerji

santrali(Yükseklik:

30 m ve hız: 8,5 m/s)

Yerel 25–45 1,200–2,500 5.1–14,6

Jeotermal enerji

santrali Yerel 80–90 1,700–4,000 3.3–4,0

Güneş enerji santrali

(Fotovoltaik pil) Yerel 20–25 4,000–8,000 12.3–24,5

Biokütle enerji

santrali Yerel

80–90 2,000–3,500 4.8–8,0

Kaynak: IEA (2012)

Page 35: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

28

Kapasite faktörü, santralin belirli bir periyotta ürettiği enerjinin tam

kapasitede üretebileceği enerjiye oranı olarak tanımlanmaktadır. Santrallerden

verimli bir şekilde faydalanabilmek amacıyla santrallerin kapasite faktörünün yüksek

olması arzu edilir. En yüksek kapasite faktörüne sahip enerji santralleri; nükleer

santraller (%95), doğalgazlı termik santraller (%90) ve jeotermal enerji santralleri

(%90) şeklinde sıralanmaktadır. Hidroelektrik santrallerin ilk yatırım maliyeti diğer

santrallere göre biraz daha yüksek olmasına rağmen yakıt maliyetinin olmaması ve

işletme-bakım maliyetinin çok düşük olması sebebiyle bu tip santraller en düşük

birim enerji üretim maliyetine sahip olan enerji üretim tesisleridir. Enerji santralleri

içerisinde birim enerji üretim maliyeti düşük olan diğer santraller sırasıyla; nükleer

santraller ve jeotermal enerji santralleri ise; güneş santralleri (4,000-8,000 $), nükleer

santraller (2,500-5,000 $/kW), biokütle enerji santralleri (2,000-3,500 $) şeklinde

sıralanmaktadır. Rüzgâr enerji santralleri, yakıt maliyeti olmayan enerji santralleri

olmasına rağmen bu tip santrallerin işletme ve bakım maliyeti 1,2 cent/kWh, ilk

yatırım maliyeti 1,200-2,500 $/kW seviyelerindendir. Günümüzde işletilmekte olan

nükleer santrallerin ilk yatırım maliyeti diğer enerji santrallerine göre daha yüksektir.

Nükleer santrallerin ilk yatırım maliyeti ülkeden ülkeye ve seçilen teknolojiye göre

değişmekle birlikte 2,500–5,000 $/kW seviyelerindedir. Nükleer santrallerin fosil

yakıtlı santrallere göre en önemli avantajı; kapasite faktörünün yüksek ve yakıt

maliyetinin düşük olmasıdır. Nükleer santrallerde yakıt maliyeti elektrik enerjisi

üretim maliyetinin %10-12’sini oluştururken; kömürle çalışan termik santrallerde %

40-45’ini, doğalgaz santrallerinde ise %50-55’ini oluşturmaktadır. İlk yatırım

maliyeti en fazla olan santraller; nükleer enerji santralleri olup toplam elektrik

enerjisi üretim maliyetinin yaklaşık %70’ini oluşturmaktadır. İlk yatırım maliyeti

kömürle çalışan termik santrallerde elektrik enerjisi üretim maliyetinin %40-45’ini,

doğalgaz santrallerinde %20-25’ini oluşturmaktadır.

Çizelge 11. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü ülkelerinde kömür, nükleer

ve doğalgazdan % 5 iskonto oranıyla 2010 yılı birim enerji üretim maliyeti

Türkiye ABD Kanada Fransa Almanya Japonya Kore

Nükleer 4.32 3.01 2.60 2.54 2.86 4.80 2.34

Kömür 4.13 2.71 3.11 3.33 3.52 4.95 2.16

Doğalgaz 4.6 4.67 4.00 3.92 4.90 5.21 4.65

Page 36: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

29

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) nükleer kaynaklardan kömürden ve

doğalgazdan birim enerji üretim maliyeti sırasıyla 3.01 cent/kWh, 2.71 cent/kWh,

4.67 cent/kWh iken; Türkiye’de nükleer kaynaklardan kömürden ve doğalgazdan

birim enerji üretim maliyeti sırasıyla 4.32 cent/kWh, 4.13 cent/kWh, 4,6 cent/kWh

olarak tahmin edilmektedir. Birim enerji üretim maliyetleri, doğalgaz, kömür ve

uranyum fiyatlarındaki yükselişle birlikte her sene artmaktadır. Buna rağmen;

nükleer kaynaklardan ve kömürden elektrik enerjisi üretim maliyetinin doğalgazdan

elektrik enerjisi üretim maliyetine göre daha düşük olduğu tespit edilmiştir.

4.2.9.1 Yenilenebilir Enerji Teşvikleri

Dünya Bankası Kredileri: Yenilenebilir enerji yatırımlarına Türkiye Sınaî

Kalkınma Bankası ve Türkiye Kalkınma Bankası tarafından kredi sağlanmaktadır

(Çaynak, 2012).

ABD Eximbank: Yenilenebilir enerji verimliliği projeleri için 1 milyar $’lık

finansman sağlama antlaşmasıdır (Çaynak, 2012).

5. BULGULAR

5.1. YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ

Gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelerin en önemli ihtiyaçlarının başında gelen

enerji tüketimi, sürekli artmakta ve bu artış gelecekte de devam etmektedir.

Tüketmek zorunda olduğumuz enerjinin bugün büyük bir çoğunluğu fosil

yakıtlarından, geri kalanı ise yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmaktadır.

Bu enerji ihtiyacını tarımsal ürünler üreterek yenilenebilir enerjiye olan ilgiyi daha

çok artırarak çevreye daha duyarlı enerji kaynağı üretmektir. Tarımsal üretim,

yenilenebilir enerji çeşitlerinden sadece biokütle enerjisine kaynak oluşturmaktadır.

Tarımsal kaynaklar ile ihtiyaç duyulan yenilenebilir enerjinin bir kısmı

karşılanmaktadır. Bu durumun, uzun vadede hem tarımsal üretimin hem de enerji

üretiminin sürdürebilirliği üzerinde olumlu etkileri olacağı düşünülmektedir. Tarım

sektörün de etkin olarak kullanılan başlıca yenilenebilir enerji kaynakları; güneş

enerjisi, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji ve biokütle enerjisidir. Tarımsal atıklardan

en çok elde edilen enerji de biokütle enerjisidir (Öztürk, 2005).

Page 37: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

30

5.1.1. Tarım Kaynaklı Biokütle Enerjisi

Biokütle 100 yıllık periyottan daha kısa bir sürede yenilenebilen, karada ve

suda yetişen bitkiler, hayvan atıkları, gıda endüstrisi ve orman yan ürünleri ile

kentsel atıkları içeren tüm organik maddeler olarak tanımlanmıştır. Bitkisel biokütle,

yeşil bitkilerin güneş enerjisinifotosentez ile kimyasal enerjiye dönüştürerek

depolaması sonucu meydana gelen biyolojik kütle ve buna bağlı organik madde

kaynakları olarak tanımlanmaktadır.

Çevreyi kirletmeyen yenilenebilir enerji kaynakları arasında, özellikle

gelişmekte olan ülkeler için uygulama alanı en geniş olan enerji kaynaklarından birisi

de biokütledir. Biokütle sadece yenilenebilir olması ile değil, her yerde

yetiştirilebilmesi, sosyo-ekonomik gelişme sağlaması, çevrenin korumasına katkısı,

elektrik enerjisi üretimi, kimyasal madde ve özellikle içten yanmalı motorlu taşıtlar

için yakıt elde edilebilmesi nedeni ile stratejik bir enerji kaynağı sayılmaktadır.

Dünyada fosil enerji kaynaklarının ömürlerinin kısıtlı olması ve çevre üzerindeki

olumsuz etkileri nedeniyle biokütle giderek önem kazanmaktadır.

5.1.1.2. Biokütle Kaynakları

Biokütle kaynaklarını; bitkisel kaynaklar, hayvansal atıklar, şehir ve endüstri

atıkları şeklinde sınıflandırabiliriz.

Bitkisel Kaynaklar

Bitkisel kaynaklar olarak; orman ürünlerini, yetiştiricilik dönemi 5-10 yıl,

verimlerinin ise 15-35 ton/ha olan ağaç türlerini içeren enerji ormanlarını, enerji

tarımı yetiştiriciliğine konu olan sorgum, şeker kamışı, mısır gibi C4 bitkilerini,

buğday, arpa, çavdar, şeker pancarı gibi C3 bitkilerini, şeker ve nişasta ihtiva eden

bitkileri (şeker pancarı, patates vb.), yağlı tohumlu bitkileri (kanola, aspir, ayçiçeği,

soya vb.), bazı su otlarını ve algleri sayabiliriz.

Enerji Tarımı amaçlı yetiştirilen bitkiler, tarım ve orman artıkları enerji elde

etmek amacıyla değerlendirilen bitkisel kaynaklardır. Bu biokütle kaynaklarının ısıl

değeri 3800–4300 kcal/kg arasında değişmektedir (Akdağ, 2007).

Hayvansal Atıklar

Sığır, at, koyun, tavuk gibi hayvanların dışkısı, mezbaha atıkları ve hayvansal

ürünlerin işlenmesi sırasında ortaya çıkan atıklardır. Hayvansal gübrenin enerji eldesi

Page 38: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

31

amacıyla kullanımı söz konusudur. Hayvansal gübrenin geleneksel yöntemlerle

değerlendirilmesinde, samanla karıştırılıp kurutulması suretiyle elde edilen gübrenin

köylerde yakıt olarak kullanımı oldukça yaygındır. Hayvansal gübrenin oksijensiz

ortamda fermantasyonu ile üretilen biyogazın dünyada kullanımı da oldukça

yaygındır. Biyogazın ısıl değeri, karışımdaki metan yüzdesine bağlı olarak 1900 ile

27500 kJ/m3 arasında değişmektedir (Akdağ, 2007).

Şehir ve Endüstri Atıkları

Çöp depolama alanlarındaki yerlerdeki, katı, evsel ve endüstriyel atıkların,

evsel atık su arıtma tesislerinde oluşan arıtma çamurlarının aerobik organizmalarla

metan gazına dönüştürülmesiyle değerlendirilmesidir. Elde edilen biyogazın doğal

gaz dağıtım sisteminde kullanılması, gaz temizleme işleminin pahalı olması

nedeniyle fazla uygulanmamaktadır. Depolama alanından oluşan 1 metreküp gazın

ısıl değeri ise yine çöpün bileşenlerine bağlı olarak 18- 27 MJ/Nm3 arasında

değişmektedir (Akdağ, 2007).

5.1.2. Enerji Bitkileri

Yağlı tohum bitkiler (ayçiçeği, kolza, soya, aspir, vb.)

Karbonhidrat bitkileri (patates, buğday, mısır, şeker kamışı, vb.)

Elyaf bitkileri (keten, kenevir, sorgum, vb.)

5.1.2.1. Yağlı Tohum Bitkileri

Ayçiçeği (Helianthusannuus L.), günümüzün en önemli yağ bitkilerinden

biridir. Ayçiçeği; içerdiği yüksek orandaki (%22–50) yağ miktarı nedeniyle, bitkisel

ham yağ üretimi bakımından önemli bir yağ bitkisidir. Dünya bitkisel ham yağ

üretiminin %12,6’sı ayçiçeğinden karşılanmaktadır. Ülkemizde yıllara göre

değişmekle beraber, yıllık 220–380 bin ton ayçiçeği yağı üretilmektedir. Türkiye

bitkisel ham yağ üretiminin %46,7’si ayçiçeğinden karşılanmaktadır (Arıoğlu, 2007).

Biyodizel üretiminin %8’ini(30 milyon ton) olarak ayçiçekten üretilmiştir (Thoenes,

2005).

Kanola (Brasiccanapus L.), ülkemizde rapiska, rapitsa, kolza isimleriyle de

bilinmektedir. Kolza, ülkemize 1960 yıllarında Balkanlardan gelen göçmenler

tarafından getirilmiş ve Trakya'da ekim alanı bulmuştur. Ancak kolza ürününün

yağında insan sağlığına zararlı Erusik asit, küspesinde de hayvan sağlığına zararlı

Glukosinolat bulunması nedeniyle 1979 yılında ekimi yasaklanmıştır. İlk olarak

Page 39: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

32

Kanada'da insan ve hayvan sağlığına zararlı olmayan çeşitlerin ıslah edilmesi

sonucunda Kanola adı verilmiştir. Kışlık ve yazlık olmak üzere iki fizyolojik döneme

sahiptir. Kanolanın bitkisel yağ besin değeri zeytinyağına yakındır. Sarıçiçekleri

arıcılık için çok değerlidir. Kumlu topraklar hariç hemen her toprakta yetişebilir

(TÇV, 2006). Biyodizel üretiminin %11’ini (46 milyon ton) olarak kolzadan

üretilmiştir (Thoenes, 2005).

Soya (Glycinemax. (L) Merr.),Uzakdoğu kökenli bir üründür. Dünyada 170-

180 milyon ton civarında üretilmektedir. Ülkemizde 1930’lu yıllarda üretimine

başlanmıştır (Nazlıcan, 2007). Tohumlarında %18-24 oranında yağ, %35-45

oranında protein içermektedir ve toprağa organik madde ve azot sağlamaktadır.

Dünya’da en fazla üretilen ve tüketilen yağ soya fasulyesi yağı, yem sanayisinde en

fazla kullanılan hammadde ise soya fasulyesi küspesidir. Biyodizel üretiminin

%58’sini (236 milyon ton) olarak soyadan üretilmiştir (Thoenes, 2005).

Aspir (Carthamustinctorius), Compositae familyasından, dikenli ve dikensiz

çeşitleri olan tek yıllık yağlı tohumlu bitkidir. 2,5-3,0 m derinlere gidebilen kazık

kök sistemine sahip olması nedeniyle kurak alanlara adaptasyonu yüksektir. Aspir

bitkisinden yağ, küspe ve kuşyemi olmak üzere üç temel ürün elde edilmektedir.

Ayrıca yalancı safran olarak bilinen sarı, turuncu ve kırmızı renkteki taç yaprakları

gıda ve kumaş boyası, bitkisel çay ve yemeklerde kullanılmaktadır (Mundel v.d.,

2006).

Tohumlarında bulunan %35-40 oranındaki yağı doymuş yağ asitleri

yüzdesinin düşük, doymamış yağ asitleri yüzdesinin yüksek olması nedeniyle kaliteli

bir yağdır. Son yıllarda aspir çeşitleri tekli doymamış yağ asidi yüzdesi yüksek oleik

tip ve çoklu doymamış yağ asidi yüzdesi yüksek linoleik tip olmak üzere

geliştirilmektedirler (Berglund v.d., 2006).

5.1.2.2. Karbonhidrat Bitkileri

Patates: Güney Amerika kökenli bir bitki olan patates (Solanumtuberosum

L.), günümüzde deniz seviyesinden 4000 m yüksekliğe, 70. kuzey enleminden 50.

güney enlemine kadar çok geniş bir alana yayılmış olup, dünyada mısır, çeltik ve

buğdaydan sonra en fazla üretimi yapılan dördüncü bitki konumundadır.

Page 40: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

33

Halen milyonlarca insanın açlık ve yetersiz beslenme sorunlarıyla karşı

karşıya olduğu dünyada, bu sorunların çözümüne katkı sağlayabilecek ürünlerin

başında patatesin geldiğini düşünen Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü

(FAO), bu konuda bir farkındalık yaratmak amacıyla 2008 yılını “Dünya Patates

Yılı” ilan etmiştir. “Gizli hazine” sloganı ile uygulamaya sokulan Dünya Patates Yılı

etkinlikleri çerçevesinde, özellikle az gelişmiş ülkelerde patates tarımının

yaygınlaştırılması amacıyla birçok proje uygulamaya sokulmuştur. Günümüzden 6

000 ile 10 000 yıl önceki bir zaman dilimi içerisinde Peru ve Bolivya sınırları

içerisindeki And Dağlarında kültüre alınmaya başlandığı tahmin edilen patatesin

(Spooner ve Hetterscheid, 2006).

Buğday: Dünyada115 den fazla ülkede tarımı yapılan ve en çok yetiştirilen

zirai üründür. Son yüzyılda üretimi daha da artan buğday, dünya nüfusunun büyük

çoğunluğunun gıda talebini karşılamakta kullanılan bir tahıldır. Dünyada insan

gıdasının yaklaşık %21’i buğday ve buğdaydan hazırlanan ürünlerden

sağlanmaktadır (Talebnia et al.,2010). Buğday dünyada etanol üretiminde mısırdan

ve şeker kamışından sonra en çok kullanılan üründür. Daha önce yapılan

çalışmalarda buğdayın etanol veriminin %90 civarında olduğu ifade edilmiştir (Wu

et al., 2006). Etanol üretimi için buğdayın içerdiği nişasta miktarı önemlidir. Protein

miktarı yüksek olan ekmeklik buğdaylar etanol üretimine uygun değildir (Buresova

ve Hrivna, 2011).Artan nüfusun gıda taleplerini karşılamak için buğday yetiştirmek,

orman bölgelerinin azalması, kırsal üretimin düşmesi ve atık maddelerin suyu

kirletmesi gibi çevre üzerine olumsuz etkilere neden olmaktadır. Buğday üretiminin

artması; toprağın aşırı derecede zorlanması, toprak erozyonu, pestisitler ve suni

gübreler yüzünden suyun kirlenmesi, buğday hasadı sırasında buğday samanının

yakılmasıyla havanın kirlenmesi, aşırı mahsul nedeniyle biyoçeşitliliğin azalması,

küçük ve orta büyüklükteki tarım alanlarının kaybolması ve kırsal alanlardan göç

gibi ek problemleri de beraberinde getirmektedir. Daha kârlı bir yatırım olarak

görünen etanol üretimi için buğday yetiştirilmesi ve toprağın aşırı yüklenmesi

muhtemelen bu problemleri daha da kötüleştirecektir. Ayrıca gıda olarak

kullanılması gereken buğdayın etanol üretiminde kullanılması gıda fiyatlarında da

artışa neden olacaktır (Dong et al., 2008). Bu nedenle buğday yerine buğday

samanından etanol üretilmeye başlanmıştır (Talebnia ve v.d., 2010). Dünya üzerinde

Page 41: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

34

354 milyon ton buğday samanı üretildiği ve bundan 104 galon etanol elde edildiği

ifade edilmektedir (Ballesteros et al., 2006).

Mısır, gerek besin maddesi olarak gerekse glikoz, nişasta, yağ ve yem

sanayinin ham maddesi olarak önemli bir üründür. Mısır, günümüzde iki temel

biyoyakıt hammaddesinden biridir. Ayrıca soya fasulyesinden sonra ikinci en büyük

biyoteknolojik üründür (Torney et al., 2007). ABD mısırdan her yıl 13 milyar galon

etanol üretme kapasitesine sahiptir ve bu miktarın her yıl daha da artması

beklenmektedir (Gray et al., 2006). Mısırdan etanol üretiminde en önemli aşama

nişastanın etkili bir şekilde fermente edilebilir şekerlere dönüştürülmesidir. Mısıra

uygulanan ön işlemler sırasında embriyo ve lif yapısının uzaklaştırılması etanol

verimin artırılmasında oldukça etkilidir (Corredor et al.,2006). Mısır bazlı nişastadan

elde edilen etanol üretimindeki hızlı artış, gıda ve yem olarak kullanılmak üzere

ekilen alanlardaki mısır miktarında düşüşe neden olmaktadır. Yüksek verim

nedeniyle ABD’de etanolün %70’i mısırdan üretilmektedir (Balat, 2011). Mısırdan

etanol üretiminde ortaya çıkan dezavantajlardan biri de mısırın diğer tahıllara göre

daha fazla toprak erozyonuna neden olması ve mısır üretiminde daha fazla azotlu

gübre kullanmasıdır (Balat, 2011).

Şekerkamışı(Saccharumofficinarum), buğdaygiller (Poaceae)familyasından şe

ker elde edilen bir bitkidir. Sıcak bölgelerde yetişir. Şeker üretim

maliyeti pancara göre daha düşüktür. Dünya şeker üretiminin yüzde

70'i şeker kamışından sağlanır. En büyük üretim yüzde 15 olarak Küba'nın dır.

Kübalılar şeker kamışını kahveye batırırlar. Küba'nın milli

içkisi rom şekerkamışından üretilir. Küba'da en çok şeker kamışı üretilen yer Pınar

del Rio'dur. Küba'ya İspanyollar tarafından taşınmıştır. İspanyollar Şeker Kamışını

Büyük İskender ile tanımışlardır. Hindistan'dan Avrupa'ya yayılmıştır. Şeker

kamışından çıkartılan etanol, Brezilya'da arabalara yakıt olarak kullanılmaktadır.

5.1.2.3. Elyaf Bitkileri

Keten, ketengiller(Linaceae)ailesinden, basit yapraklı ve lifleri dokumacılıkta

kullanılan otsu bitki ve bu bitkinin liflerinden yapılan dokuma. Keten 0,30-1 m

boyunda, mavimsi ya da maviye çalan pembe renkli küçük çiçeklerle kaplı, dik

durumlu tek saptan oluşan bir bitkidir; gövdede kurutucu özellikteki bir yağ

bakımından zengin (%28-38 oranında), parlak kahverengi küçük tohumlu kapsüller

Page 42: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

35

bulunur. Yağ elde edildikten sonra geriye hayvan yemi olarak kullanılan küspe kalır.

Keten, toprağı verimsiz kılan bir bitki olduğu için, ekildiği toprak düzenli olarak

değiştirilmelidir. Keten ekimi, genellikle mart ayının son haftasında yapılır. Hektar

başına, ortalama 700–1 200 kg lif ve 600–1 000 kg tohum elde edilir. Ürün, liflerin

kırılmaması için daha çok makineler yardımıyla toplanır. Keten birkaç gün tarlada

küçük yığınlar halinde kurumaya bırakılır. Liflerin üstü pektik maddelerle örtülü

olduğundan, saplar suya yatırılır; suya yatırma işlemi pektik maddeleri erittiği için,

liflerin ayrılmasını sağlar; daha sonra bunların üstüne sert biçimde vurularak lif

demetleri kabuktan ayrılır. Ayrılan keten lifleri iplik fabrikalarına gönderilir. Kenevir

ve pamuk gibi öbür doğal dokuma maddeleriyle yapay dokuma maddelerinin

rekabeti günümüzde keten tarımında düşüşe yol açtı. Dünyanın başlıca keten üreticisi

5,5.C.B’dir. Ülkede 1 200 000 ha bir alam kaplayan dokumacılığa yönelik keten

tarımından 480 000 t lif elde edilir; dünya üretiminin % 70’inden çoğunu oluşturan

bu keten, saf ya da pamukla birlikte dokumacılıkta, ayrıca dikiş ipliği yapımında,

biyoyakıt üretimin de kullanılır. Lif üretiminde S.S.C.B’ni Polonya ve Fransa izler.

Birçok ülke, yağ elde etmede kullanılan keten tarımına geniş alanlar ayırmıştır

(Arjantin’de 800 000 ha. S.S.C.B’nde 1 500 000 ha, Hindistan da 1 800 000 ha).

Ketenden elde edilen yağdan cila, boya, matbaa mürekkepleri ve linoleum yapımında

yararlanılır (Duman,2014).

Kenevir (Cannabis), Cannabaceae familyasına ait, tek yıllık bitki cinsidir.

İnsanlık tarihinin en eski bitkisel hammadde kaynağı olan, saplarında bulunan lifler

iplik, dokuma ve kumaş yapımında, hamurlu kısmı ise kâğıt yapımında kullanılan bir

bitki türüdür. Anavatanı Orta Asya'dır. Ilıman ve Tropik bölgelerde yetişir ve kültürü

yapılır. Lifleri dayanıklı ve oldukça uzundur. Liflerde lignin maddesi biriktiğinde

esneklik özelliği azalır. Cinsin lifleri, kaba dokumacılıkta (çuval, halat çanta, ağ

yapımı gibi) kullanılır. Yapraklarının tıpta ve kozmetikte kullanımları

vardır. Tohumu ise oldukça yağlı olması açısından yakıt ve oldukça besleyici olması

açısından da gıda olarak kullanılmaktadır. Sabun yapımı ve boya yapımında da

tohumlarından yararlanılır. Cinsin yağ ve lif eldesinde kullanılan türü

Cannabissativa’dır.

Sorgum (Sorghumbicolor (L.) Moench); tatlı sorgum, tahıl sorgum ve yemlik

sorgum olarak üç sınıfa ayrılmaktadır (Almoderesand Hadi, 2009). Sorgum,

Page 43: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

36

gelişmekte olan ülkelerde enerji üretimi için araştırılan bitkiler arasında özellikle

etanol üretimi için en ümit verici olanıdır. Tatlı sorgum kuraklık sırasında dormant

hale geçebilme yeteneğine sahip olduğu için kuraklığa en dayanıklı zirai üründür

(Balat et al., 2007). Sorgum yüksek tuza dayanıklı, su tutma kapasitesine sahip, pH

değeri 5–8 aralığında olan yüksek alkali içeriğine sahip topraklarda gelişebilen

verimi yüksek bir biokütledir (Almoderesand, 2009). Sorgum yüksek karbonhidrat

içeriğine sahip olması nedeniyle en önemli etanol kaynaklarından biri olmaya

başlamıştır. Tatlı sorgum ılıman iklimlerde yetişebilir. Çok fazla azota gereksinim

duymaz ve yetişme periyodu oldukça kısadır (Goshadrau et al.,2011). Tatlı

sorgumdan elde edilen şeker, hektar başına yaklaşık 8.000 litre etanol üretimi

sağlamaktadır. Bu değer mısırdan elde edilen etanolün iki katı, Brezilya’ da üretilen

ve 6.000 lt/ha etanol üretimi sağlayan şeker kamışının yaklaşık %30 fazlasıdır

(Bennet ve Anex, 2009). Tatlı sorgumun en önemli dezavantajları, mevsimsel olarak

elde edilişi ve depolamasının pahalı oluşudur. Depolama için iyi hazırlanmış

altyapıya ve iş gücüne ihtiyaç vardır. Depolama masraflarının yüksek oluşu ve

yüksek şeker içeriğinden dolayı mikroorganizmalar tarafından bozulmaya müsait

olması nedeniyle hasattan hemen sonra ve ılıman koşullarda sorgum nişastasının

etanole dönüştürülmesi gerekmektedir (Bennet ve Anex, 2009). Tahıl sorgum ABD

ve Meksika’ da en çok üretilen tahıllardan biridir. Araştırmacılar ve etanol üreticileri

sorgumun etanol üretimi için teknik açıdan kabul edilebilir özelliklere sahip, alt yapı

özelliklerine uygun, ekonomik açıdan kârlı ve ülkelerin etanol ihtiyacını

karşılayabilecek potansiyele sahip olduğunu ortaya koymuşlardır. Sorgumdan elde

edilen etanolün özellikleri mısırdan elde edilen etanolün özellikleriyle

karşılaştırılabilir düzeydedir (Wang et al., 2008).

Dünyanın kurak bölgelerinde ve yarı kurak topraklarda yetişebilmesi ve

mısıra kıyasla çok sert topraklarda gelişebilmesi tahıl sorgumun avantajlarından

birisidir. Sorgum, üreticiler tarafından mısırdan daha ucuz olması ve daha fazla ürün

vermesi nedeniyle de tercih edilmektedir. Nişastaca zengindir ve nişasta

kompozisyonu mısıra çok benzer. Sorgum nişastasının sindirilebilirliğinin düşük

olması, mısıra kıyasla daha düşük etanol verimine sahip olmasına neden olmaktadır.

Bunun başlıca nedenleri nişasta ile protein arasındaki güçlü interaksiyon, sorgumun

yüksek lif içeriği ve sorgumda bulunan tanin gibi bazı fenolik bileşiklerin, enzimleri

Page 44: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

37

inhibe etmesidir. Yüksek orandaki tannin, nişasta ve protein sindirilebilirliğinde

yaklaşık %10’luk bir kayba neden olmaktadır (Zhan et al., 2006). Bu etmenler doğal

ve jelatinize olmuş nişastanın enzim hidrolizine duyarlılığını azaltmaktadır. Nişasta

ve protein interaksiyonunu bozarak sorgum nişastasının etanole dönüşüm oranını

artırabilmek amacıyla çeşitli ön işlemler uygulanmaktadır. Bu yöntemler öğütme,

partikül küçültme gibi mekanik, kabuk soyma, buhar verme, radyasyon, sonikasyon

ve ekstrüzyon gibi fiziksel, asit veya alkali hidrolizi gibi kimyasal, enzim hidrolizi,

mikroorganizmalarla muamele gibi biyolojik metotları ve bunların

kombinasyonlarını kapsamaktadır (Chuck ve Hernandez, 2009).

Çizelge 12.Dünya Tarım Varlığı

Tarım Alanı 492 220 656 ha

Ekilen Alan 156 254 797 ha

Orman Alanı 402 191 077 ha

Kaynak: FAO ( 2012)

Çizelge 13.Türkiye Tarım Varlığı

Tarım Alanı 38 560 000 ha

Ekilen Alan 15 789 000 ha

Orman Alanı 21 700 000 ha

Kaynak: TUİK (2014)

Çizelge 14.Türkiye’de biokütle enerjisine hammadde oluşturan bitkisel üretim

potansiyeli

Bitkisel Ürün (ton) Dünya Türkiye

Şeker Kamışı 1877.105 160

Mısır 1016.736 5.900

Buğday 713.182 22.050

Patates 368.096 3.948

Soya 276.406 150.000

Kolza 72.532 102.000

Ayçiçek 44.753 1.523

Keten 2.238 1

Aspir 647.374 45.000

Sorgum - 361

Kenevir - 1

Kaynak: TUİK (2014)

Page 45: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

38

Biokütle enerjisinden elde edilen enerji türleri: Ağaç kökenli yakacak enerjisi,

biyoetonol, biyogaz ve biyodizeldir.

5.2.1. Ağaç Kökenli Yakacak Enerjisi

Orman biokütlesi, fosil enerji kaynaklarının, örneğin petrolün kullanımı ile

oluşan problemlere bir çözüm olarak yeşil enerji ürünlerini sunar. Orman biokütlesi

gelecektebiyoyakıt önemli bir kaynağı olarak da kullanılabilecektir. Bu nedenle,

orman kökenli sektör Avrupa gibi Türkiye için de daha fazla gereksinim duyulan

yenilenebilir enerjinin sağlanmasında ve yeşil enerji kaynaklarının teşvik

edilmesinde büyük önem taşıyan önemli bir rol oynayacaktır.

Bugün dünyada karakavak, balzam kavakları, titrek kavaklar, söğüt, okaliptüs

ve yarı kurak alan bitkisi olarak da cynara gibi hızlı büyüyen ağaçlar enerji amacıyla

yetiştirilmektedir. Bu ağaçlar oldukça değişik iklim ve toprak koşullarında

yetişebildiği gibi büyüme hızları da diğer ağaçlara göre 10–20 kat arasında

değişmektedir. Günümüzde biyoteknolojik yöntemlerle enerji ağaçlarının büyüme

hızları daha da artırılabilir. Bu ağaçların genelde her 5 yılda bir budanarak yeniden

büyümeleri sağlanır ve hasat edilen dallar biokütle kaynağı olarak kullanılır. Enerji

ormanlarından elde edilen ortalama yıllık verim, hektardan 22 ton dolayında biokütle

olmaktadır. Enerji ağaçları ile hem var olan ormanların korunması, hem de çevre

kirliliğini azaltmak olanaklıdır (YEGM, 2014).

5.2.2.Biyoetonol

Biyoetonol, etil alkol, mayalanma alkolü veya sadece alkol olarak da

bilinmektedir. Etanol suya çok benzeyen renksiz ve berrak bir sıvı olup, su ile

tamamen karıştırılabilir. Etanol sulandırıldığında tatlı bir tadı olmakla beraber,

konsantre durumunda acı, yakıcı ve etere benzer bir kokusu vardır. Etanol tıpta,

losyonlarda, kozmetik sanayisinde, güçlendirici ilaçlarda, kolonyalarda, temizlik

maddelerinde, çözücülerde, organik kimyasalların sentezlenmesinde ve taşımacılıkta

yakıt olarak çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır (Wyman, 2004). Şekerli,

nişastalı ve selülozik maddelerden elde edilen etanolün maliyeti etilenden üretime

göre çok düşüktür. Bitkisel kaynaklı etanol genellikle yakıt olarak kullanılmakta

fakat saflaştırıldığı takdirde etanolün kullanıldığı bütün alanlarda kullanılmaktadır.

Etilen kullanılarak üretilen etanol ise tıpta, losyonlarda, kozmetik sanayinde,

Page 46: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

39

güçlendirici ilaçlarda, kolonyalarda, temizlik maddelerinde, çözücülerde çeşitli

amaçlar için yararlanılmaktadır (Wyman, 2004 ).

Biokütleyi biyoetanole dönüştürmede dört temel adım vardır:

Güneş enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye, dönüştürerek

depolanma sonucubiokütle üretmek.

Bu biokütleyi farklı süreç teknolojilerinde kullanılabilecek bir hammaddeye

dönüştürmek.

Etanol üretmek için biyokatalizörler kullanarak biokütleyi fermente etmek.

Kimyasal, ısı ve diğer yakıtları üretmek için kullanılabilen fermantasyon

ürünleri etanolü ve yan ürünleri geri kazanmak (Ertaş v.d., 2005).

Biyoetanole üretimi için dört farklı yöntem geliştirilmiştir. İlk üç yöntem

biokütleden şeker üretmek ve sonra fermantasyon ile şekeri etanole

dönüştürme ilkesine dayanmaktadır. Dördüncü yöntem ise çok farklı bir

yaklaşım olup, biokütlenin termal işlem ile H2 ve CO gazlarına

dönüştürülmesi ve sonra etanol üretimi için fermente edilmesidir (Ertaş v.d.,

2005) .

5.2.3. Biyogaz

Organik kökenli atık ve artıkların oksijensiz ortamda fermantasyonu sonucu

ortaya çıkan renksiz, kokusuz, havadan hafif, parlak mavi bir alevle yanan bir gaz

karışımdır. Bileşiminde organik maddelerin bileşimine bağlı olarak yaklaşık; % 40-

70 metan, % 30-60 karbondioksit, % 0-3 hidrojen sülfür ile çok az miktarda azot ve

hidrojen bulunur. Biyogaz; ucuz, çevre dostu bir enerji ve gübre kaynağıdır. Biyogaz

üretimi sonucunda hayvan gübresinde bulunabilecek yabancı ot tohumları çimlenme

özelliğini kaybeder. Hayvan gübrelerinden kaynaklanan insan sağlığını ve yer altı

sularını tehdit eden hastalık etmenlerinin büyük oranda etkinliğinin kaybolmasını

sağlamaktadır. Biyogaz üretiminden sonra atıklar yok olmamakta, üstelik çok daha

değerli bir organik gübre haline dönüşmektedir.

Biyogaz elde edinimi temel olarak organik maddelerin ayrıştırılmasına

dayandığı için temel madde olarak bitkisel atıklar ya da hayvansal gübreler

kullanılabilmektedir. Günümüzde biyogaz üretimi, çok çeşitli çaplarda; tek bir evin

Page 47: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

40

ısıtma ve mutfak giderlerini karşılamaktan, jeneratörlerle elektrik üretimine kadar

yapılmaktadır.

Biyogaz oluşumunda başlıca üç evre vardır ki bunlar sırasıyla; Hidroliz, Asit

oluşturma ve Metan oluşumudur. Birinci aşama atığın mikroorganizmaların

salgıladıkları enzimlerle çözünür hâle dönüştürülmesidir. Bu aşamada

polisakkaritlermonosakkaritlere, proteinler peptidlere ve aminoasitlere dönüşür.

Sonraki aşamada asit oluşturucu bakteriler devreye girerek bu maddeleri asetik asit

gibi küçük yapılı maddelere dönüştürürler. Asit oluşumu üretim esnasında pH'nın

düşmesine neden olabilir bu ise metan oluşumunu sağlayacak bakteriler üzerinde

olumsuz etki yaratabilir. Son aşamada bu maddeleri metan oluşturucu bakteriler,

biyogaza dönüştürürler. Biyogaz oluşumu mikrobiyolojik etkenlerle gerçekleşmekte

ve doğal olarak bu mikrobiyolojik organizmaların etkileneceği her türlü koşul

biyogaz üretimini de etkilemektedir.

Bir anaerobik sistemde karmaşık yapılı organik maddelerin tamamen metana

dönüşebilmesi için ortamda farklı türden ve birbirine bağımlı mikroorganizma

gruplarının bulunması gerekmektedir. Bu mikroorganizma grupları;

• hidroliz bakterileri,

• asit oluşturan bakteriler ve

• metan üreten bakterilerdir.

Her mikroorganizma grubu kendilerinden önceki grupların ürettikleri maddeleri

besin maddesi olarak kullanmaktadır. Hiçbir mikroorganizma tek başına basit yapılı

maddeler dahi olsa bir organik maddeyi metana dönüştürememektedir (Ardıç v.d,

.2005).

5.2.3.1. Biyogaz Üretiminde Kullanılan Maddeler

Biyogaz üretimi için kullanılan materyaller, hayvansal gübreler, organik

atıklar ve endüstriyel atıklar olarak üç başlık altında incelenebilir. Bu bağlamda

kullanılan Hayvansal atıklar: Hayvancılık ile elde edilen atıklar, hayvan gübreleri.

Bitkisel atıklar: Bahçe atıkları, yemek atıkları. Endüstriyel atıklar: Zirai atıklar,

orman endüstrisinden elde edilen atıklar, deri ve tekstil endüstrisinden ele edilen

atıklar, kâğıt endüstrisinden elde edilen atıklar, gıda endüstrisi atıkları, sebze, tahıl,

Page 48: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

41

meyve ve yağ endüstrisinden elde edilen atıklar, şeker endüstrisi atıkları, evsel katı

atıklar, atık su arıtma tesisi atıklardır.

5.2.4. Biyodizel

Organik yağların baz ve alkolle karıştırılarak dizel yakıta çevrilmesi sonucu

elde edilen ürün. Kolza (kanola), ayçiçeği, soya, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden

elde edilen yağların veya hayvansal yağların bir katalizör eşliğinde kısa zincirli

bir alkol ile (metanol veya etanol ) reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak

kullanılan bir üründür. Evsel kızartma yağları ve hayvansal yağlar da biyodizel

hammaddesi olarak kullanılabilir. Hatta donmuş yağ ve balık yağı gibi hayvansal

yağlar da biyodizel yakıt yapımında kullanılabilir. Biyodizel gliserinin yağ veya

bitkisel yağdan ayrıldığı trans esterleşme adı verilen bir kimyasal süreçle elde edilir.

Bu işlem sonucunda geriye iki ürün kalır metil esterler (biyodizelin kimyasal adı) ve

gliserin (genellikle sabun ve diğer ürünlerde kullanılmak üzere satılan değerli bir yan

ürün). Biyodizel, araçlarda, ısınmada, havacılık sanayinde kullanılan bir üründür.

Almanya, İtalya, Avustralya başta olmak üzere tüm Avrupa ve Amerika'da biyodizel

üretim ve tüketimi hızla çoğalmaktadır. 2005'de Almanya 2 milyon tona ulaşmıştır.

Kyoto protokolüne göre %2 2010'da %10 biyodizel kullanılması mecburi olmuştur.

Birçok ülkede biyodizel yasal olarak vergiden muaftır. Biyodizel üretiminde

kullanılan en favori ürün soya fasulyesidir. Elde edilen bitkisel

veya biyolojik yağlar metanol ile karıştırılıp sodyum hidroksitle tepkime hızlandırılır

ve sonuç olarak ester ve gliserin oluşur. Ester yakıt olurken yan ürün gliserin ise

diğer sektörlerde kullanılır.

5.2.4.1. Biyodizelin Avantajları

Benzin ve Dizelin çok pahalı olduğu ülkelerde örneğin Türkiye gibi alternatif

yakıt olarak kullanılarak rekabetin arttırılması ve akaryakıt fiyatlarında düşüş

sağlamasında büyük rol oynaması.

Küçük işletmelerde lokal olarak üretimi mümkündür.

Biyodizel, petrol dizeline oranla daha iyi bir yağlayıcı olduğundan motorun

ömrünü uzatır.

Biyodizel, taşınması ve depolanması güvenli bir yakıttır. Ayrıca yüksek

alevlenme noktasına (149 °C) sahiptir. Bu diğer petrol dizeli için 125 °C'dir.

Page 49: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

42

Yanmamış hidrokarbon oranı, petrol dizeline göre %90, kanserojen etkisi

olan aromatik hidrokarbonlara göre ise %75 - %90 oranında daha azdır.

Üretimin tamamıyla yerli olabilmesi sebebiyle ithal bağımlılığı ortadan kaldırır.

Kanola ve soya tarımına önem verilmesiyle tarım üreticisi bir yandan kendi

ihtiyacı olan ucuz dizel yakıtı üretirken öte yandan artan üretim gücü ve

kapasitesiyle ekonomiye katkı sağlar.

Çizelge 15.Biokütle Enerjisinin Yenilenebilir Enerji Üretimine Oranı

(%) 2006 2007 2008 2009

Dünya 75.50 75.44 74.85 74.33

Asya 83.20 81.34 80.56

Amerika 57.92 59.05 59.75 58.73

Avrupa 51.25 51.15 51.41 52.03

Türkiye 49.82 52.29 51.62 46,81

Kaynak: FAO (2006-2009)

Toplam yenilenebilir enerji üretiminin Biyoenerji üretim yüzdelik oranına

bakıldığında Dünya da 2006 ve 2007 yılları arasında bir azalama 2007 ve 2008

arsında bir artış 2008 ve 2009 arasında tekrar bir azalama görülmektedir. Türkiye

bakıldığın da 2006 ve 2007 yılları arasın da bir artış 2007 ve 2008 arasında bir azalış

2008 ve 2009 arasında ise tekrar bir azalış göstermektedir.

Çizelge 16.Tarım ve Ormancılık Enerji Kullanımının Toplam Enerji

Kullanımına Oranı

(%) 2006 2007 2008 2009

Dünya 2.21 2.16 2.07 2.07

Amerika 1.77 1.71 1.73 1.70

Avrupa 2.17 2.21 2.16 2.15

Asya 2.57 2.47 2.24 2.25

Türkiye 4.87 5.06 6.75 6.46

Kaynak: FAO (2006-2009)

Toplam enerji kullanımının Tarım ve ormancılık enerji kullanımının

yüzdesine bakıldığında Dünya 2006 yılından itibaren azalama görülmektedir.

Türkiye de ise artış görülmektedir.

Page 50: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

43

Çizelge 17.Yenilenebilir Enerji Üretimi Üzerine Etkili Faktörlere Ait

Tanımlayıcı İstatistikler

Ortalama Maksimum Minimum

Standart

sapma

Kişi Başına Düşen

Milli Gelir 12962 103806 0 19040

Toplam

Yenilenebilir

Enerji Üretimi

86144 7757379 0 657968

Toplam Tarım

Alanı 142018 6534600 73 654979

Toplam

Eğitim Seviyesi 2,9 110,0 0,0 11,1

Mısır 3787701 211196637

0 21400769

Şeker Kamışı 3957680 123460500

0 13766582

Buğday 7716411 948800000

0 69440335

Aspir 3866 257451

0 24424

Kanola 330554 15409500

0 1676244

Soya 823575 65848857

0 5713653

Kyoto Protokolü

(% evet) 94

Çizelge 18.Yenilenebilir Enerjiye Etki Eden Faktörler

Toplam Enerji 0,503**

Kyoto Protokolü 0,614**

Kişi Başına Düşen Milli Gelir 0,397*

Toplam Tarım Alanları 0,402*

Toplam Eğitim Seviyesi 0,096

Soya 0,226*

Mısır 0,297*

Buğday 0,304*

Aspir 0.012

Şeker Kamışı 0,045

Kanola 0,085

**P<0,01, *P<0,05

Page 51: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

44

6.SONUÇ ve ÖNERİLER

Genel olarak bakıldığında insan hayatının vazgeçilmez unsurlardan biri de

enerjidir. Dünya’da elektrik ihtiyacının büyük bir kısmı hâlen fosil yakıtlardan

sağlanmakta, Türkiye’de ise bu oran yaklaşık %86’yı bulmaktadır. Bu kaynaklar

insan sağlığına ve çevreye büyük tehlike oluşturmaktadır. Dolayısıyla, fosil yakıtlara

dayalı enerji üretimi sürdürülebilir bir üretim değildir. Bu durum karşısında

yenilenebilir enerji üretimi giderek önem kazanmaktadır. Yapılan çalışmalar şunu

göstermektedir ki toplam enerji ile yenilenebilir enerji üretimi arasında doğrudan bir

ilişki vardır. Bu ilişki doğal kaynakların insan ihtiyaçlarına yetersiz kalması ve

bilinçsizce kullanılması insanları yenilenebilir enerjiye yöneltmiştir. Kyoto

protokolüne üye olan devletler çevreye daha duyarlı enerji üretimi yapmaktadırlar.

Kalkınma hedefleri, yükselen refah seviyesi ve artan nüfusun beraberinde getirdiği

enerji talep artışı tarımsal üretimi arttırmakta ve bu durum karşısında enerji

bitkilerinden enerji üretimi yapılmaktadır. Fakat tarımsal üretime ihtiyaç duyulacak

olan tahılların üretimi ve kullanımı günümüzdeki koşullarda açlık ve başka

sosyoekonomik problemlerin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Bu durumu

engellemek için doğaya ve insan sağlığını etkilemeyecek şekilde genetiği

değiştirilmiş organizmalardan yararlanılarak enerji üretimi için kullanılabilir.

Biyobenzin üretiminde su ve gübre kullanımı diğer bitkilere oranla az olan;

toprak seçiciliği az ve birim alandan verimi çok fazla olan tatlı sorgum bitkisi

seçilerek etanol üretiminde hammadde olarak kullanılmalıdır.

Biyoatık kaynaklarının güçlendirilerek çevre ekonomisi açısından geleceğin

enerjisi olan biyoenerji üretimine kazandırılmalıdır.

Tarımsal kaynaklı bitkilerden daha fazla üretim yapılarak enerjinin bir kısmı

karşılanmalıdır.

Tarımsal üretim yapılırken ton başına verimin daha fazla olması açısından

genetiği değiştirilmiş organizmalardan üretim yapılmalı bu ürünlerden enerji

üretimi için kullanılmalıdır. İnsanların tüketimi için ayrı üretim yapılmalıdır.

Bu üretimin doğru bir şekilde gerçekleşmesi için yasal düzenlemeler

getirmelidir.

Page 52: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

45

Enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve

sürdürülebilir bir şekilde sunulması temel bir enerji politikası olmalıdır.

Enerji üretiminde ağırlık; yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına

verilmelidir. Enerji planlamaları, ulusal ve kamusal çıkarların korunmasına

ve toplumsal yararın arttırılmasını, yurttaşları ucuz, sürekli ve güvenilir

enerjiye kolaylıkla erişebilmesini hedeflemelidir.

Elektrik enerjisi talebinin önümüzdeki dönemlerde hızlı artacağının ve buna

bağlı olarak yeni üretim tesislerinin fazla miktarda yapılması gerektiği göz

önünde bulundurulduğunda bir üretim tesisinin başvuru aşamasından

işletmeye giriş aşamasına kadar olan tüm süreç belirli ilkeler çerçevesin de

gerçekleşmelidir. Bu ilkelerin sağlıklı ve toplumsal ekonomik çıkarlar göz

önüne alınarak belirlenmesi gerekmektedir.

Yenilenebilir enerjiye üretimine teşvikler arttırılmalı ve üretim alanları

genişletilmelidir.

Yetişmiş ve nitelikli insan gücümüz özelleştirme uygulamaları ve politik

müdahalelerle tasfiye edilmemelidir. Enerjinin üretimi ve yönetiminde en

temel unsur olan insan kaynağımızın eğitimi, istihdamı, ücreti v.b. konular

enerji politikalarının temeli olmalıdır.

Genel olarak enerji yatırımlarda, özel olarak elektrik enerjisi üretim

yatırımlarında çevreye zarar verilmemesi temel bir ilke olmalıdır.

Enerji açısından dışa bağımlı olan ülkemizde enerjinin verimli ve etkin

kullanımı ulusal politika haline getirilmelidir. Öngörülen tasarruf hedeflerine

ulaşmak için, gerekli düzenlemeler bir an önce yürürlüğe konulmalıdır.

Enerji yatırımları konusunda çevre unsuru mutlaka göz önüne alınmalı, yerli

ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönlenmeli, bu konuda destekleyici

mekanizmalar hayata geçirilmelidir.

Page 53: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

46

Kaynaklar

Anonim, 2011b. Diğer Enerji Kaynakları Tanımı ve Kaynakların Ülkemizdeki

Mevcut Durumu

Anonim,2011c. Biokütle Çevrim Teknolojileri

Akdağ, N.F., 2007. Hidrolik ve Yenilenebilir Enerji Çalışma Grubu, Biokütle

Enerjisi Ankara

Almodares, A., Hadi, M.R., 2009. Production of bioethanol from sweet sorghum:A

review. African Journal of Agricultural Research, 4(9): 772-780.

Arslan, E., 2006. Jeotermal Enerjiden Yararlanılarak Kuyu İçi Eşanjörü Yardımıyla

Konut Isıtılması ve Sıcak Su İhtiyacının Karşılanması, Pamukkale

Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Denizli.

Ayas, C., Demirayak, F., Karaosmanoğlu, F.,İş, G., Kumbaroğlu, G., Or, İ.,

Can, O., Yenigün, O., Arıkan, Y., 2009. İklim Çözümleri: 2050 Türkiye

Vizyonu, X-Press Baskı, İstanbul.

Balat, M., Balat, H., Öz, C., 2007. Progress in bioethanol processing.Progress in

Energy and Combustion Science, 551-573.

Balat, 2011. Production of bioethanol from lignocellulosic materials via the

biochemical pathway: A review. Energy Conversion and Management, 52:

858-875.

Ballesteros, I., José Negro, M., MigueL Oliva, J., Cabanas, A., Manzanares, P.,

Ballesteros, M., 2006. Ethanol production from steam-explosion pretreated

wheat straw. Applied Biochemistry and Biotechnology, 129-132.

Bennet, A.S., Anex, R.P., 2009. Production, transportation and milling costs of

sweet sorghum as a feedstock for centralized bioethanol production in the

upper Midwest. Bioresource Technology, 100: 1595-1607.

Berglund, D.B., N. Riveland, ve J. Bergman,2006.Safflower Production. NDSU

Ext. Circ. A-870 (revised). North Dakota Agric. Exp. Stn., North Dakota

State Univ., Fargo.

Buresova, I., Hrivna, L., 2011. Effect of wheat gluten proteins on bioethanol yield

from grain. Applied Energy, 88: 1205-1210.

Chuck-Hernandez,C., Perez-Carrillo, E., Serna-Saldivar, S.O., 2009. Production

of bioethanol from steam-flaked sorghum and maize. Journal of Cereal

Science, 50: 131-137.

Page 54: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

47

Corredor, D.Y.,. Bean, S.R., Schober, T., Wang, D., 2006. Effect of decorticating

sorghum on ethanol production and composition of DDGS. Cereal Chemistry,

83: 17-21.

Çaynak, 2012. Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Stratejisi, İstanbul.

Çalışkan, 2012. EİE, Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Çukurçayır ve Sağır, 2008. Enerji Sorunu, Çevre ve Alternatif Enerji Kaynakları

Demirbaş, A.,2009. Green Energy and Technology, Biohydrogen Future For Engine

Fuel Demands, London, Springer.

Duman, T. 2014. Keten nedir, Kullanım alanları ve üretimi.

Dur, F. 2005. TheUsage of Stochasticand Multicriteria Decision-Aid Methods

Evaluating Geothermal Energy Exploitation Projects, the Graduate School of

Engineering and Science of Izmir Institute of Technology, Master Thesis,

İzmir.

Dong, X., Ulgiati, S., Yan, M., Zhang, X., Gao, W., 2008. Energy and emergy

evaluation of bioethanol production from wheat in Henan Province, China.

Energy Policy, 36: 3882-3892.

DEKTMK, 2007. Enerji Sektöründe Ar-Ge Çalışma Grubu Raporu, Ankara.

Etemoğlu ve sman 2004. Enerji nedir ve Önemi

Gray, K., Zhao, L., Emptage, M., 2006. Bioethanol. Current Opinion in Chemical

Biology, 10: 141-146.

Goshadrou, A., Karimi, K., Taherzadeh, M.J., 2011. Bioethanol production from

sweet sorghum bagasse by Mucır hiemalis. Industrial Crops and Products, 34:

1219-1225.

Görez, T. Alkan, A. 2005. Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve

Hidroelektrik Enerji Potansiyeli, Yeksem 2005 III.Yenilenebilir Enerji

Kaynakları Semp., 19-21 Ekim 2005. Mersin, s.123-127.

Görez, T., Alkan, A., 2010.Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve

Hidroelektrik Enerji Potansiyeli, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik

Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, İzmir.

Haskök, A.Ş. 2005. Türkiye’nin Mevcut Enerji Kaynaklarının Durum

Değerlendirilmesi, Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek

Lisans Tezi, Eskişehir.

IEA, 2010. Key world energy statistics 2010, OECD/IEA, Paris.

Page 55: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

48

İnce, U. 2005. A Case Study of Material Testing For Corrosion In Low Temperature

Geothermal Systems, the Graduate School of Engineering and Science of

Izmir Institute of Technology, Master Thesis, İzmir.

İskender, S.,2007. Asrın Çözülemeyen Problemi Enerji, Ankara. Tütev Yayınları,

188 s. Food And Agriculture Organization of the United Nations , (FAO),

2012 Türkiye İstatistik kurumu (TUIK), 2014

Kıncay, O., Utlu Z., Ağustos H., Akbulut U., Açıkgöz Ö., 2009. Yenilenebilir

Enerji Kaynaklarında Birleşme Eğilimi, Sigma Mühendislik ve Fen Bilimleri

Dergisi, 27, 60-8.

Koç, E.,2008. Osmaniye’nin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapısı, Adana, Nobel

Yayınevi, 2008, 252-253

MEB, 2012,Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Önemi

Mizuta, A., 2010. Views on Pellets from a Global Company. Bioenergy

International, Number: 44, 3, 2010, p.11.

Mundel, H.H., R.J. Morrison, R.E. Blackshaw, ve B. Roth, 2006. Safflower

Production on the Canadian Crairies. Alberta Agric. Res. Inst., Edmonton,

AB, Canada.

Nazlıcan, A. N.,2007. Soya Yetiştiriciliği.

OGM 2009. Orman Genel Müdürlüğü’nde Biyoenerji Konusunda Yapılan

Çalısmalar, Orman Genel Müdürlüğü, Ankara.

Öztürk, 2005. Tarımda Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kullanımı

Özgür, M.A., 2008. Review of Turkey’s Renewable Energy Potential, Renewable

Energy, 33, 2345-2356.

Projecting Costs of GeneratingElectricity, 2010. International Energy Agency-

Nuclear Energy Agency Organisation for Economic Cooperation and

Development, Paris.

Sağlam, M., Uyar, T.S. 2005. Dalga Enerjisi ve Türkiye‘nin Dalga Enerjisi Teknik

Potansiyeli, Yeksem 2005 III.Yenilenebilir Enerji Kaynakları Semp., 19-21

Ekim 2005. Mersin, s.275-279.

Spooner, D.M., Hetterscheid, W.L.A., 2006. Origin, evolution and group

classification of cultivated potatoes. (Ed. T.J. Motley, N. Zerega, H. Cross)

Darwin’s Harvest: New approaches to the origins, evolution, and

conservation of crops, Columbia University Press, New York, s. 285-307.

Page 56: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

49

Talebnia, F., Karakashev, K., Angelidaki, I., 2010. Production of bioethanol from

wheat straw: An overview on pretreatment,hydrolysis and fermentation.

Bioresource Technology,101: 4744-4753.

TEKNODAN, 2010. Güneş Enerjisi Teknik Danışmanlık ve Fizibilite Hizmetleri

Thoenes, P., 2006. Biofuels and CommodityMarkets–Palm OilFocus, FAO,

CommoditiesandTradeDivision.

Topçu ve Yüksel, 2010. ÇKA, Yenilenebilir Enerji Raporu

Torney, F., Moeller, L., Scarpa, A., Wang, K., 2007. Genetic engineering

approaches to improve bioethanol production from maize. Current Opinion in

Biotechnology,18: 193-198.

Turan, S.,2006. Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Konya Ticaret Odası Dergisi.

TÜİK, 2014. Dünya ve Türkiye Tarım varlığı

EIA, 2012. Dünya ve Türkiye Yenilenebilir ve Yenilenemeyen Enerji Kaynakları

Üretimi

Zhan, X., Wang, D., Bean, S.R., Mo, X., Sun, X.S., Boyle, D., 2006. Ethanol

production from supercritical-fluid-extrusion cooked sorghum. Industrial

Crops and Products, 23: 304-310.

Wang, B., Bean, S., McLaren, J., Seib, P., Madl, R., Tuinstra, M., Shi, Y., Lenz,

M., Wu, X., Zhao, R., 2008. Grain sorghum is a viable feedstock for ethanol

production. Journal of Industrial Microbiology and Biotechnology, 35: 313-

320.

Wu, X., Zhao, R., Wang, D., Bean, S.R., Seib, P.A., Tuinstra, M.R., Campbell,

M., O’Brien, A., 2006. Effects of amylose, corn protein, and corn fiber

contents on production of ethanol from starch-rich media. Cereal Chemistry.

83(5): 569-575.

World EnergyStatistics, 2012. International Energy Agency (IEA), Paris.

Page 57: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

50

Page 58: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

51

Page 59: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

52

Page 60: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

53

Page 61: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

54

Page 62: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

55

Page 63: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

56

Page 64: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

57

Page 65: YENİLENEBİLİR ENERJİ DE TARIMIN ROLÜ · Melikoğlu ve Albostan, (2011) Türkiye’de biyoetonol üretimi ve potansiyeli. Bu çalımada Türkiye’de enerji tarımının yapılması

58