Upload
yildiz-tornavida
View
250
Download
0
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Bu sayıda; yenilenebilir enerji, sosyal ağlar,yapılan sosyal aktiviteler, kulüp olarak yapılan aktiviteler, kulüp organizasyonları, Uykusuz Dergisi Yazarı Memo TEMBELÇİZER Röportajı ve yazarların popüler bilim tadında mimari, teknoloji, tarih ve sosyal içerikli yazıları yer alıyor.
Citation preview
1
3
4
5
6
6
11
13
21
23
25
27
29
31
33
35
43
43
44
45
47
49
51
53
Avea Teknik Gezisi
Avea Teknokent
3
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Haberler
Meryem BAYRAKTAR
14
-
-
-
Rüzgar Enerjisi
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
Yenilenebilir Enerji
15
-
-
-
--
-
-
-
-
-
-
-
-
--
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
16
Hidroelektrik
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
Yenilenebilir Enerji
17
-
-
-
--
-
-
--
-
--
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
--
-
Kapak Konusu
18
Jeotermal Enerji
-
-
elde edilmektedir.
-
enjekte edilir.
--
-
-
-
--
-
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
Yenilenebilir Enerji
19
-
-
-
-
-
-
--
--
-
---
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
20
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Uzun Ömürlülük
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
Hibrit Araçlar
21
Hibrit Araç Teknolojisi
Hibrit Teknolojisinin
Kapak Konusu
Olcay KORKMAZ
22
-
Hibrit Araçlarda Batarya
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Türkiye’deki Mevcut Durum
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
23
G
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Teknoloji
Gökhan Sezek
24
-
-
-
-
-
bilir.
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Teknoloji
Ödüllü Proje Shweeb
25
-
-
-
--
-
-
-
--
--
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
Mahmut Can KOVAN
26
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kaynak:
Not:
Kapak Konusu
27
Sürekli bir füzyon reaktörü olan -
-
---
-
-
--
-
-
-
--
-
-
-
-
--
-
-
-
-
Kapak Konusu
Halit ALGÜ[email protected]
28
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
29
K -
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
Ömer Faruk [email protected]
30
-
-
-
-
-
-
Sonuç
-
-
-
-
-
-
-
-
Kaynakça
-
-
Kapak Konusu
Nükleer enerjiye neden ihtiyaç duyuyoruz?
31 32
Ülke ve dünya gündemini her geçen gün daha fazla işgal eden enerji
ihtiyacındaki artış ve buna bağlı olarak yükselen yeni kaynak arayışları hepi-mizin az çok bildiği konular. Geleneksel yollarla karşılanan enerji ihtiyacı doğaya verdiği zararlar ve tükenen kaynaklar nedeniyle sürdürülebilir olmaktan çıktı. Alternatif enerji kaynaklarına yönelik araştırmalar da hız kazandı.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için çok büyük önem arz eden enerji konusu-nun yakın gelecekte başımızı ağrıtması kaçınılmaz. Petrol ve doğalgaz gibi yeraltı kaynakları açısından şansız bir konuma sahip olan ülkemiz, eko-nomik kalkınmasını dışa bağımlı enerji kaynakları ile gerçekleştirmek durumun-da. Elektrik üretiminde %49 gibi yüksek bir paya sahip olan doğalgaz; Rusya, İran, Azerbaycan gibi komşu ülkelerden sağlanıyor. Yükselen fiyatlar ve kış aylarında artan talep kimi zaman kes-intilere ve uluslararası sorunlara neden oluyor. Devletin arz güvenliğini sağlamak için yaptığı çalışmalar olsa da uzun va-dede alternatif enerji kaynaklarına olan ihtiyaç açık bir şekilde görünüyor. Bu nedenle kaynak arayışı içerisinde olan ülkemiz kurmayı planladığı nükleer enerji santralleri ile 2020 yılında ele-ktrik ihtiyacının en az %5’lik kısmını karşılamayı hedefliyor. Nükleer enerji ül-kemizde çok tartışma yaratan bir konu. Yıllar önce yaşanan Çernobil felaketinin izleri henüz silinmiş değil ve halkımızın zihninde nükleer kelimesi hala çok kötü bir üne sahip. Bu bağlamda tartışılan konunun daha iyi anlaşılabilmesi için yazının kalanında nükleer enerji ve
halihazırda kullandığımız kömür ve doğalgaz santrallerinin detaylı bir karşılaştırmasını yapacağım.
Nükleer santraller çalışma mantığı olarak termik santrallerden çok farklı değildir. Radyoaktif ışıma sonucu açığa çıkan ısıdan elde edilen su buharının türbinleri döndürerek elektrik enerjisi oluşturmasıdır. Fosil yakıtla çalışan san-trallerden farklı olarak kullanılan yakıt; zenginleştirilmiş uranyumdur.
Nükleer santraller kömür ve doğalgaz santralleri gibi sera gazı üretmez ve atığını doğrudan doğaya salmaz, bu anlamda çevre dostudur. Fakat önemli miktarda radyoaktif atık üretirler ve bu atıkların depolanması veya yeniden kullanılması büyük dikkat ve çalışma ger-ektirmektedir. Nükleer atıklar çoğunlukla yerin 500 ila 1000 metre altına açılan tünellerde kapalı odacıklarda saklanırlar. Bu yerlerin coğrafi aktivitenin çok düşük olduğu, doğadan tamamen izole böl-gelerde seçilmesi gerekir. Radyoaktif atıkların yarılanma ömrü on binlerce yıl sürebileceği için atıkların tekrar ulaşılabilecek bölgelerde saklanması insanlar üzerinde tedirginliğe yol açmaktadır. Bir diğer kullanılan yöntem ise radyoaktif atıkların tekrar kullanılmak üzere dönüşüm santrallerinde yeniden işlenmesidir. Bu tesisler maliyet ve teknoloji açısından yüksek birikime ihti-yaç duyarlar. Günümüzde nükleer güce sahip birçok ülke geri dönüşüm santral-lerini kullanmaktadır. Fakat dönüşüm işlemi uygulansa dahi radyoaktif atıklar tamamen yok edilemez ve coğrafi de-polamaya ihtiyaç duyarlar. Elektrik ihtiyacının %75’lik kısmını nükleer san-traller vasıtasıyla elde eden Fransa
ve bir takım avrupa ülkeleri karşılıklı anlaşmalar ile diğer ülkelerin radyo-aktif atıklarını geri dönüşüm santral-lerinde işlerler, bu işlem sonucu elde kalan nükleer atık yine gönderici ül-keye iade edilir. Radyoaktif atıkların depolanması, işlenmesi ve ülkeler arasında el değiştirmesi katı anlaşmalar ile düzenlenmiştir. Buna rağmen hala üçüncü dünya ülkelerine gizli yollardan radyoaktif atıkların bırakılması bilinen bir meseledir. Fosil yakıtlarla çalışan santrallere baktığımızda ise atık yönetimi kontrol edilmesi zor bir konudur. Santrallerde ortaya çıkan atık doğrudan atmosfere salındığı için çevreye verdiği zarar çok büyüktür. MIT’de yapılan bir araştırmaya göre ABD’de elektrik enerjisi üreti-minde salınan sera gazının %90’lık kısmı kömürle çalışan santrallerden kaynaklanmaktadır. Buna ek olarak havaya salınan kül ve zehirli gazların yaptığı radyoaktif etkinin, aynı miktarda elektrik üreten bir nükleer santralden çok daha fazla olduğu ifade edilmiştir*. Kontrolsüz şekilde saçılan bu kül ve gazların tarım alanlarını ve içme sularını etkilemesi büyük sağlık sorunlarına neden olmaktadır.
Kapak KonusuKapak Konusu
Necip CEBECİ[email protected]
Nükleer santrallerin operasyonel hata-lardan dolayı patlama riski her ne kadar düşük de olsa, olası bir savaş duru-munda veya terörist saldırılar karşısında potansiyel hedef haline gelmesi sürekli tartışılan bir konudur. Nükleer santral-lerin ve burada kullanılan yakıtların çok sıkı güvenlik sistemleri ile korunması gerekir. Nükleer güce sahip devletler kullanacakları yakıt stoğunu kontrollü bir şekilde arttırırlar. Zenginleştirilmiş uranyumun nükleer silah yapımında kullanılabilmesi nedeniyle bu gücün, kötü emelleri olan kişi ve kurumlardan korunması ve üretiminin denetlenmesi gerekmektedir. Fosil yakıtlarla çalışan santrallerin oluşturduğu güvenlik riski ise çok daha düşüktür. Bu santrallerin herhangi bir saldırı durumunda neden olacağı hasar nükleer santraller ile kıyaslanamaz
Karşılaştırma yaparken kullanacağımız bir diğer önemli konu ise maliyetler-dir. Nükleer santrallerin kurulumu ihti-yaç duyduğu ileri teknoloji birimler ve yetişmiş iş gücü nedeniyle yüksek mik-tarda yatırım ve zaman gerektirmek-tedir. Santralin kurulumu uzun zaman aldığı için ekonomik olarak geri dönüş hemen sağlanamamakta, bu da devlet bütçelerine ciddi bir yük oluşturmaktadır. Kurulum tamamlanıp santral faaliyete geçtiğinde ise operasyon maliyeti fosil yakıt santrallerine göre düşük kalmakta ve fiyat dalgalanmalarından daha az etkilenmektedir. Yapılan araştırmalara göre nükleer santrallerde kullanılan yakıt maliyeti iki katına çıkarılsa dahi üretilen elektriğin fiyatı %9 oranında değişmekte, aynı hesabı kömür için yaparsak %31, doğalgaz için ise %66’lık bir sonuç or-
taya çıkmaktadır. Görüldüğü gibi op-erasyonel maliyetler açısından nükleer enerji orta vadede karlı bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Ancak uzun dönemli bir maliyet incelemesi yaparsak; ortalama 40 yıl ömre sahip olan nükleer santral-lerin söküm ve atık yönetimi maliyetlerini göz önüne almamız gerekir. Bu verilerle yapılan bir karşılaştırma toplam maliye-tin fosil yakıtla çalışan santrallerden çok da düşük olmadığını gösterir. İlerleyen yıllarda oluşabilecek maliyet değişimleri, yakıt fiyatlarındaki artış ve radyoak-tif atık çözümleri bu karşılaştırmayı değiştirebilir. Fosil yakıtla çalışan san-trallerin kurulum maliyetleri ise nükleere oranla hayli düşüktür ve kısa bir za-man içerisinde inşa edilebilir. Yukarıda
bahsettiğim gibi operasyonel maliyetler nükleere oranla bir hayli yüksektir ve yakıt fiyatındaki dalgalanmalardan belir-gin değişimlere neden olmaktadır. Ayrıca fosil yakıtla çalışan santraller gelişmiş bir ulaşım altyapısına ihtiyaç duyarlar. Bu tip santrallerde kullanılan kömür, doğalgaz ve petrol gibi kaynakların iletilmesi için; yeni demiryolları, oto-banlar ve boru hatları gerekmektedir. Ulaşım faaliyetlerine harcanan para ve taşıtların neden olduğu hava kirliliği ge-nel maliyete dahil edilmelidir. Nükleer santrallerde kullanılan yakıtlar ve üretilen atıklar boyut olarak çok küçüktür ve sürekli bir taşıma faaliyetine ihtiyaç duymazlar.
Bu iki çeşit enerji üretme metoduna al-ternatif olarak gelişen ve karbon emi-syonuna neden olmayan rüzgar ve güneş enerjisi sistemleri henüz reka-bete hazır değil. Yüksek seviyelerde seyreden kurulum maliyetleri ve tama-men iklime bağlı olarak çalışmaları bu santrallerin eksi yönleri. Kapladıkları alana ve maliyetlerine karşılık üret-tikleri enerjinin verimliliği maalesef çok düşük. Ancak devletlerin teşvik amaçlı vergi indirimleri ve sağlayacakları kolaylıklar ile doğa dostu enerji üreti-mine geçiş hızlandırılabilir. Orta ve uzun vadede yenilenebilir enerjiye geçiş kaçınılmaz olacaktır ve ülkemizin de bu konuda adımlar atması gerekir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin hazırladıkları yol haritasına göre 2020 yılında en az %20’lik enerji ihtiyacının yenilenebilir kaynak-lardan sağlanması hedeflenmektedir.
Senede % 7.5 gibi bir ivmeyle büyüyen enerji ihtiyacımızı karşılamak ve eko-nomik büyümedeki istikrarı korumak için; yeni atılımlar yapılması şarttır. Dışa bağımlı olarak büyüyen elektrik üretimi ve yükselen fiyatlar ile sağlıklı bir gelecek düşünülemez. Bu nedenle ülkemizin nükleer enerji ve yenilenebilir enerji santrallerine ihtiyacı vardır. Bu santraller sadece elektrik üretmeyecek aynı zamanda yetişmiş bir iş gücüne imkan sağlayacaktır. En önemlisi ise dünyamızı tehdit eden çevresel sorun-lara karşı atılmış bir adım olacaktır.
Kaynaklar:enerji.gov.tr world-nuclear.org spectrum.ieee.org/ecology.orgec.europa.eu/energywikipedia.org*http://tinyurl.com/p6p848
Nükleer enerjiye neden ihtiyaç duyuyoruz?
31 32
Ülke ve dünya gündemini her geçen gün daha fazla işgal eden enerji
ihtiyacındaki artış ve buna bağlı olarak yükselen yeni kaynak arayışları hepi-mizin az çok bildiği konular. Geleneksel yollarla karşılanan enerji ihtiyacı doğaya verdiği zararlar ve tükenen kaynaklar nedeniyle sürdürülebilir olmaktan çıktı. Alternatif enerji kaynaklarına yönelik araştırmalar da hız kazandı.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için çok büyük önem arz eden enerji konusu-nun yakın gelecekte başımızı ağrıtması kaçınılmaz. Petrol ve doğalgaz gibi yeraltı kaynakları açısından şansız bir konuma sahip olan ülkemiz, eko-nomik kalkınmasını dışa bağımlı enerji kaynakları ile gerçekleştirmek durumun-da. Elektrik üretiminde %49 gibi yüksek bir paya sahip olan doğalgaz; Rusya, İran, Azerbaycan gibi komşu ülkelerden sağlanıyor. Yükselen fiyatlar ve kış aylarında artan talep kimi zaman kes-intilere ve uluslararası sorunlara neden oluyor. Devletin arz güvenliğini sağlamak için yaptığı çalışmalar olsa da uzun va-dede alternatif enerji kaynaklarına olan ihtiyaç açık bir şekilde görünüyor. Bu nedenle kaynak arayışı içerisinde olan ülkemiz kurmayı planladığı nükleer enerji santralleri ile 2020 yılında ele-ktrik ihtiyacının en az %5’lik kısmını karşılamayı hedefliyor. Nükleer enerji ül-kemizde çok tartışma yaratan bir konu. Yıllar önce yaşanan Çernobil felaketinin izleri henüz silinmiş değil ve halkımızın zihninde nükleer kelimesi hala çok kötü bir üne sahip. Bu bağlamda tartışılan konunun daha iyi anlaşılabilmesi için yazının kalanında nükleer enerji ve
halihazırda kullandığımız kömür ve doğalgaz santrallerinin detaylı bir karşılaştırmasını yapacağım.
Nükleer santraller çalışma mantığı olarak termik santrallerden çok farklı değildir. Radyoaktif ışıma sonucu açığa çıkan ısıdan elde edilen su buharının türbinleri döndürerek elektrik enerjisi oluşturmasıdır. Fosil yakıtla çalışan san-trallerden farklı olarak kullanılan yakıt; zenginleştirilmiş uranyumdur.
Nükleer santraller kömür ve doğalgaz santralleri gibi sera gazı üretmez ve atığını doğrudan doğaya salmaz, bu anlamda çevre dostudur. Fakat önemli miktarda radyoaktif atık üretirler ve bu atıkların depolanması veya yeniden kullanılması büyük dikkat ve çalışma ger-ektirmektedir. Nükleer atıklar çoğunlukla yerin 500 ila 1000 metre altına açılan tünellerde kapalı odacıklarda saklanırlar. Bu yerlerin coğrafi aktivitenin çok düşük olduğu, doğadan tamamen izole böl-gelerde seçilmesi gerekir. Radyoaktif atıkların yarılanma ömrü on binlerce yıl sürebileceği için atıkların tekrar ulaşılabilecek bölgelerde saklanması insanlar üzerinde tedirginliğe yol açmaktadır. Bir diğer kullanılan yöntem ise radyoaktif atıkların tekrar kullanılmak üzere dönüşüm santrallerinde yeniden işlenmesidir. Bu tesisler maliyet ve teknoloji açısından yüksek birikime ihti-yaç duyarlar. Günümüzde nükleer güce sahip birçok ülke geri dönüşüm santral-lerini kullanmaktadır. Fakat dönüşüm işlemi uygulansa dahi radyoaktif atıklar tamamen yok edilemez ve coğrafi de-polamaya ihtiyaç duyarlar. Elektrik ihtiyacının %75’lik kısmını nükleer san-traller vasıtasıyla elde eden Fransa
ve bir takım avrupa ülkeleri karşılıklı anlaşmalar ile diğer ülkelerin radyo-aktif atıklarını geri dönüşüm santral-lerinde işlerler, bu işlem sonucu elde kalan nükleer atık yine gönderici ül-keye iade edilir. Radyoaktif atıkların depolanması, işlenmesi ve ülkeler arasında el değiştirmesi katı anlaşmalar ile düzenlenmiştir. Buna rağmen hala üçüncü dünya ülkelerine gizli yollardan radyoaktif atıkların bırakılması bilinen bir meseledir. Fosil yakıtlarla çalışan santrallere baktığımızda ise atık yönetimi kontrol edilmesi zor bir konudur. Santrallerde ortaya çıkan atık doğrudan atmosfere salındığı için çevreye verdiği zarar çok büyüktür. MIT’de yapılan bir araştırmaya göre ABD’de elektrik enerjisi üreti-minde salınan sera gazının %90’lık kısmı kömürle çalışan santrallerden kaynaklanmaktadır. Buna ek olarak havaya salınan kül ve zehirli gazların yaptığı radyoaktif etkinin, aynı miktarda elektrik üreten bir nükleer santralden çok daha fazla olduğu ifade edilmiştir*. Kontrolsüz şekilde saçılan bu kül ve gazların tarım alanlarını ve içme sularını etkilemesi büyük sağlık sorunlarına neden olmaktadır.
Kapak KonusuKapak Konusu
Necip CEBECİ[email protected]
Nükleer santrallerin operasyonel hata-lardan dolayı patlama riski her ne kadar düşük de olsa, olası bir savaş duru-munda veya terörist saldırılar karşısında potansiyel hedef haline gelmesi sürekli tartışılan bir konudur. Nükleer santral-lerin ve burada kullanılan yakıtların çok sıkı güvenlik sistemleri ile korunması gerekir. Nükleer güce sahip devletler kullanacakları yakıt stoğunu kontrollü bir şekilde arttırırlar. Zenginleştirilmiş uranyumun nükleer silah yapımında kullanılabilmesi nedeniyle bu gücün, kötü emelleri olan kişi ve kurumlardan korunması ve üretiminin denetlenmesi gerekmektedir. Fosil yakıtlarla çalışan santrallerin oluşturduğu güvenlik riski ise çok daha düşüktür. Bu santrallerin herhangi bir saldırı durumunda neden olacağı hasar nükleer santraller ile kıyaslanamaz
Karşılaştırma yaparken kullanacağımız bir diğer önemli konu ise maliyetler-dir. Nükleer santrallerin kurulumu ihti-yaç duyduğu ileri teknoloji birimler ve yetişmiş iş gücü nedeniyle yüksek mik-tarda yatırım ve zaman gerektirmek-tedir. Santralin kurulumu uzun zaman aldığı için ekonomik olarak geri dönüş hemen sağlanamamakta, bu da devlet bütçelerine ciddi bir yük oluşturmaktadır. Kurulum tamamlanıp santral faaliyete geçtiğinde ise operasyon maliyeti fosil yakıt santrallerine göre düşük kalmakta ve fiyat dalgalanmalarından daha az etkilenmektedir. Yapılan araştırmalara göre nükleer santrallerde kullanılan yakıt maliyeti iki katına çıkarılsa dahi üretilen elektriğin fiyatı %9 oranında değişmekte, aynı hesabı kömür için yaparsak %31, doğalgaz için ise %66’lık bir sonuç or-
taya çıkmaktadır. Görüldüğü gibi op-erasyonel maliyetler açısından nükleer enerji orta vadede karlı bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Ancak uzun dönemli bir maliyet incelemesi yaparsak; ortalama 40 yıl ömre sahip olan nükleer santral-lerin söküm ve atık yönetimi maliyetlerini göz önüne almamız gerekir. Bu verilerle yapılan bir karşılaştırma toplam maliye-tin fosil yakıtla çalışan santrallerden çok da düşük olmadığını gösterir. İlerleyen yıllarda oluşabilecek maliyet değişimleri, yakıt fiyatlarındaki artış ve radyoak-tif atık çözümleri bu karşılaştırmayı değiştirebilir. Fosil yakıtla çalışan san-trallerin kurulum maliyetleri ise nükleere oranla hayli düşüktür ve kısa bir za-man içerisinde inşa edilebilir. Yukarıda
bahsettiğim gibi operasyonel maliyetler nükleere oranla bir hayli yüksektir ve yakıt fiyatındaki dalgalanmalardan belir-gin değişimlere neden olmaktadır. Ayrıca fosil yakıtla çalışan santraller gelişmiş bir ulaşım altyapısına ihtiyaç duyarlar. Bu tip santrallerde kullanılan kömür, doğalgaz ve petrol gibi kaynakların iletilmesi için; yeni demiryolları, oto-banlar ve boru hatları gerekmektedir. Ulaşım faaliyetlerine harcanan para ve taşıtların neden olduğu hava kirliliği ge-nel maliyete dahil edilmelidir. Nükleer santrallerde kullanılan yakıtlar ve üretilen atıklar boyut olarak çok küçüktür ve sürekli bir taşıma faaliyetine ihtiyaç duymazlar.
Bu iki çeşit enerji üretme metoduna al-ternatif olarak gelişen ve karbon emi-syonuna neden olmayan rüzgar ve güneş enerjisi sistemleri henüz reka-bete hazır değil. Yüksek seviyelerde seyreden kurulum maliyetleri ve tama-men iklime bağlı olarak çalışmaları bu santrallerin eksi yönleri. Kapladıkları alana ve maliyetlerine karşılık üret-tikleri enerjinin verimliliği maalesef çok düşük. Ancak devletlerin teşvik amaçlı vergi indirimleri ve sağlayacakları kolaylıklar ile doğa dostu enerji üreti-mine geçiş hızlandırılabilir. Orta ve uzun vadede yenilenebilir enerjiye geçiş kaçınılmaz olacaktır ve ülkemizin de bu konuda adımlar atması gerekir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin hazırladıkları yol haritasına göre 2020 yılında en az %20’lik enerji ihtiyacının yenilenebilir kaynak-lardan sağlanması hedeflenmektedir.
Senede % 7.5 gibi bir ivmeyle büyüyen enerji ihtiyacımızı karşılamak ve eko-nomik büyümedeki istikrarı korumak için; yeni atılımlar yapılması şarttır. Dışa bağımlı olarak büyüyen elektrik üretimi ve yükselen fiyatlar ile sağlıklı bir gelecek düşünülemez. Bu nedenle ülkemizin nükleer enerji ve yenilenebilir enerji santrallerine ihtiyacı vardır. Bu santraller sadece elektrik üretmeyecek aynı zamanda yetişmiş bir iş gücüne imkan sağlayacaktır. En önemlisi ise dünyamızı tehdit eden çevresel sorun-lara karşı atılmış bir adım olacaktır.
Kaynaklar:enerji.gov.tr world-nuclear.org spectrum.ieee.org/ecology.orgec.europa.eu/energywikipedia.org*http://tinyurl.com/p6p848
33
T
-
-
-
-
-
-
Kapak Konusu
34
Kapak Konusu
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Memo TembelçizerRöportaj
35
-
-
-
-
-
-
-
-
-
--
-
-
-
-
Röportaj
36
-
-
-
-
O.D.O:
-
M.T:
-
-
-
O.D.O:
M.T:
N.C:
M.T:
N.C:
O.D.O:
M.T:
O.D.O: -
M.T:
O.D.O:
-
N.C:
M.T:
N.C:
N.C: -
M.T:
-
-
N.C:
-
M.T:
Röportaj
Memo TembelçizerRöportaj
37
-at okuluna gidiyorum sevinciyle gittim
-
-
gibi göremiyordum, hala okula git-
-
-
N.C:
M.T:
-
O.D.O:
M.T:
O.D.O:
-
Fakat sinema çok sosyal bir olay yani
-
O.D.O:-
M.T: --
pri bul diye teklif gelir tabi ama normalde
O.D.O: Peki internette sansür-
M.T:
--
gelecek bunu da fark edeceklerdir diye
-
internette sansür ya da genel olarak
-
-
-
-
ODO:
M.T: -
N.C:
M.T:demek ki küfürü sevenler daha çok
küfür demek istemiyorum, küfür bir hak-
Röportaj
38
diyelim “ m s k g t” muhabbeti .
N.C:
M.T:Lisede ortaokulda hep motosiklet
-
-ruken Bayraktere ki o eskiden motosiklet
-
-
-torla hadi Bebek’e gidelim diye herhangi
N.C:
M.T:
-dar gidip geldi öyle yani her motor-
-
N.C: -
M.T:
-
-
-
-
O.D.O:
Memo
M.T:
-
-
-
-
-kat çekmeyedebilir dert de olabilir.
O.D.O:
M.T: Bunun sebebini ben ilk bu ortama
-
bir insan için de gençlere hitap etmek
-
-
-
-
-
-
O.D.O: -
M.T:
-
Röportaj
Memo TembelçizerRöportaj
39
Türkiye’yi bilmiyorlar. Bizim dergileri
-
-
N.C: Ülkemizdeki mizah dergilerinin -
M.T:
-
-
-
-
--
-
-
-matlar deneyebiliriz.
N.C:-
-
M.T:
-
--
-
--
-
O.D.O:
M.T:
-
-
O.D.O:
Röportaj
40
M.T:
-
-
D.O: -
M.T:
-
-
N.C:
M.T:
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
N.C:
M.T: -
-
N.C:
M.T:
-
-
-
-
-
-
-
-
D.O: -
M.T: -
-
-
Röportaj
Memo TembelçizerRöportaj
41
gelmesini çok istiyorum ve bugün
O.D.O: -
M.T:
-
-
-
N.C:-
M.T:
N.C:
O.D.O:
M.T:
-
-
-
O.D.O: -
M.T:
O.D.O:
M.T:
-
-
-Son-
Röportaj
44
Bunu mu demek istediniz?
Oditoryumda neler var?
HTML: Hyper Text Markup Language
-
-
-
XML:
RSS: -
-
3. Savunma Sanayi Günleri
-
-
Rüzgar Günleri 2011
Haberler
Olcay KORKMAZ
50
MySpace
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Orkut:
-
-
-
-
-
Sosyal
Mahmut Can KOVAN