54
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 321 17 Haziran 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com AKP Zulmüne Direniyoruz! Operasyonlar Ülkesi Türkiye Her Sabah Bir Operasyonla Kalkıyoruz! AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI HALKA ZULÜMDÜR! Parasız Eğitim İsteyen Ferhat İle Berna’ya 8.5 Yıl Hapis Cezası Verildi Bu Adalet Faşizmin Adaletidir! Bu Cezalar Parasız Eğitim Mücadelesine Verilmiştir! Ferhat ve Bernaları Bitiremezsiniz! Dev-Genç’liler Başbakan Erdoğanın Karşısında Yine Pankart Açtılar! AKP’nin Gerici Paralı Eğitimine Karşı, Bilimsel Parasız Eğitim Mücadelemiz Sürüyor!

Yürüyüs 321

  • Upload
    age-age

  • View
    249

  • Download
    0

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Turkish-language weekly magazine

Citation preview

Page 1: Yürüyüs 321

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 32117 Haziran 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

AKP Zulmüne Direniyoruz!

Operasyonlar Ülkesi Türkiye Her Sabah Bir Operasyonla Kalkıyoruz!

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI HALKA ZULÜMDÜR!

Parasız Eğitim İsteyen Ferhat İle Berna’ya 8.5 Yıl Hapis Cezası Verildi

Bu Adalet Faşizmin Adaletidir! Bu Cezalar Parasız Eğitim Mücadelesine Verilmiştir!

Ferhat ve Bernaları Bitiremezsiniz!

Dev-Genç’liler Başbakan Erdoğanın Karşısında Yine

Pankart Açtılar!

AKP’nin Gerici Paralı Eğitimine Karşı,Bilimsel Parasız Eğitim Mücadelemiz

Sürüyor!

Page 2: Yürüyüs 321

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

KİTLELERE İNANMAMAK HASTALIKTIR!Kitleden korku,

kitlelerin yaratıcı yeteneklerine inançsızlıktır. Kitlelere tepeden bakan

onları, kitaplara göre eğitmeye çalışanlara,

devrimin ustalarının yorulmaksızın yaptığı uyarıdır bu.

KİTLELERE İNANIN! Kitleler devrimin hazinesi,

onun devrimci cephaneliğidir.46 YAŞINDA DELİKANLI BİR SAVAŞÇI... ANT OLSUN Kİ, HESABINI SORACAĞIZ

12 Haziran 2012 tarihinde İstanbul Sarıyer İstinye Polis Karakolu’na Engin Çeber’inişkencecilerini cezalandırmak için yapılan saldırıda çatışarak şehit düştü...

BU DELİKANLI YÜREKLER HİÇ SUSMAYACAK

Erdal DALGIÇ

Page 3: Yürüyüs 321

İİ ç i n d e k i l e r

6 AKP zulmüne karşı özgürlük

nöbeti̇ndeyi̇z!Varsa cesareti̇ni̇z geli̇n!

8 Röportaj: Halkı teslim almak için

Halk Cepheliler’e saldırıplanları yapan AKP şunubilmelidir: Halkı bitiremezsiniz!

10 AKP’nin yargısı Engin Çeber’in

katillerini aklıyor!İzi̇n vermeyeceği̇z!İşkencecilerden hesap soraca-ğız!

12 DHK-C Açıklama:Türki̇ye’de adalet yoktur!Bi̇z sağlayacağiz!

Şehitlerimizin hesabınıyeni şehitlerimizlesormaya devam edeceğiz!

14 Halkın Hukuk Bürosu: 3. Yargı

Paketinde Halktan Gizlenenler

4 Operasyonlar ülkesi Türkiyeher sabah bir operasyonlakalkıyoruz!AKP’nin polis operasyonlarıhalka zulümdür!AKP zulmünü yeneceğiz!

Erdal DALGIÇ Ölümsüzdür!

28 Tarihimizden Öğreniyoruz:

Dursun Karataş'a özgürlükkampanyası!

30 Devrimci İşçi Hareketi:

AKP “iş kazalarıyla”

öldürmeye devam ediyor!

16 Gülen-AKP çatışmasına

sahne olsa da faşistyargılamanın vazgeçilmezi:Özel Yetkili Mahkemeler

18 Ferhat ve Bernaları

tüketemezsiniz!

20 Halkın Hukuk Bürosu: Parasız

eği̇ti̇m istemek suç deği̇ldi̇r!

AKP’ni̇n yargısınatesli̇m olmayacağız

21 Yasalarınız zorbalığınızın

üstünü örtemez!

24 Haklıyız Kazanacağız:

Ezilenlerin direnişleribirbirine öğretir

25 Kaçak Güreş: İma Etmek

26 SOL’un Köşe Taşları: Sol, özü

sözü bi̇r, tutarlı olmalıdır!

27 Savaşan Kelimeler:

Varoş, mahalleler, yoksulluk!

32 Röportaj: BEDAŞ işçilerianlatıyor!

34 Gelenek yaşıyor Dev-Genç’li̇lersavaşıyor 43 yıldır kavgasürüyor

36 Hayatın Öğrettikleri:Bir Dev-Genç'li Dev-Genç

geleneğiyle büyür!

37 Gençlikten haberler...

40 Liseliyiz Biz:Ailelerimiz ve biz (1)

42 Devrimci Okul: İdeolojiksağlamlık ve ilkeli olmak!

44 Devrim yürüyüşü durdurulamaz!

45 Özgür Tutsak:

Disiplin soruşturmaları

46 Sanatçıyız Biz: AKP,Müjdat Gezen ve Fazıl Say'a"hakaret"ten ceza veremez!

47 Haberler...

48 Avrupa’da Yürüyüş...

50 Avrupa’da Biz...

52 Yitirdiklerimiz...

54 Berkan

55 Öğretmenimiz

Ülkemizde Gençlik

Antakya’dan Şam’aotuzbin türkü...

Oyuncularcephesinde isyan var...

Gençlik ırmağı...On’ların türküsünü

söyleyen On’lara...Çocuk tarlası...Çekik gözlü

yoldaşıma...Anka ordusu...Umut üzerine...Karınca ile aslan...Ay şarkısı...Mardin’de taşın ve

insanın masalı...Biz halkız...Ben Bertolt

Brecht...İsviçre’den

geçerken....

çıktı!

çıktı!

Page 4: Yürüyüs 321

Her sabah yeni bir operasyon ha-berleriyle uyanıyoruz. “Son da-

kika” haberleri ya yeni bir baskının yagözaltıların ya da tutuklamaların ha-berini veriyor.

Gençlik Federasyonu’na bağlıGençlik Dernekleri’ne yönelik

14 ilde “eş zamanlı” yapılan operas-yonla yüze yakın kişi gözaltına alın-dı ve 30’un üzerinde kişi tutuklandı.

2009 yılında başlayan KCK adı al-tında Kürt halkına yönelik yapılan

operasyonlarda gözaltıların sayısı 8bin’i, tutuklananların sayısı 5 biniaştı. Geçen bir hafta içinde yineKCK adı altında Tıp öğrencilerine ya-pılan operasyonlarda 90 kişi gözaltı-na alındı, gözaltına alınanlardan 13’ütutuklandı. Yine Van, Ağrı ve ilçi be-lediyelerine yapılan operasyonlardagözaltına alınan 14 kişiden beşi be-lediye başkanı 10 kişi tutuklandı.

Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat adı al-tında süren oligarşi içi çatışmada

da her gün yeni operasyonlar, gözal-tılar ve tutuklamalar sürüyor. Faşist dü-zende Genelkurmay Başkanlığına ka-dar yükselmiş İlker Başbuğ’u aylardırsorgusuz sualsiz “terör örgütü” kurmakve yönetmek gerekçesiyle hapishane-de tutuyor. AKP, emperyalizme ve fa-şist düzene ömrü boyunca hizmeteden İlker Başbuğ’u bile hücrelere ata-rak tüm halka ve oligarşi içi tüm ke-simlere “devlet benim, hiç kimsebana karşı direnmesin” diyor.

Devrimcilerin örgütlü olduğu yok-sul gecekondu mahallelerini,

demokratik kitle örgütlerini, dergibürolarını, sendikaları, hukuk büro-larını, parti binalarını yüzlerce polis-le kuşatma altına alıp helikopterler eş-liğinde sabaha karşı operasyonlarıy-la basıyor. Kapıları, duvarları bal-yozlarla, beton kırma makinalarıyla

kırıp yıkıyor.

Düşman bir ülkeye girer gibi “hu-zur operasyonları” adı altında

zırhlı araçlarla, panzerlerle, helikop-terlerle, binlerce polis yoksul halkınyaşadığı mahalleleri basıp evlerinkapılarını kırarak yatak odalarına ka-dar giriyor. İnsanları yataklarındankaldırıp yerlere yatırarak aşağılıyor,suçlu gibi gösterip terörlerini haklı çı-kartmaya çalışıyorlar. Halka her tür-lü aşağılamayı yaparak sindirmeye ça-lışıyorlar.

Faşist yasaları terörüne kalkan ya-pan AKP, düzen içi kendi muha-

liflerine de aynı şekilde saldıryor.AKP’li olmayan tüm partiler, BDP’si,CHP’si, MHP’si, DP’si hepsi saldırı-ların hedefi. Devletin tüm olanakla-rını kullanan AKP’liler. Ekonomionların elinde, ihalelerden onlar so-rumlu, AKP’nin istemediği hiç birmüteahhitin ihale alması mümkün de-ğilken AKP’li olmayan tüm beledi-yelere yolsuzluk operasyonları yapı-lıyor. Bu düzenin bir parçası olan, anamuhalefet partisi CHP, yönetimindeolduğu belediyelere yönelik yapılanoperasyonlara karşı önlem için, tat-bikat yapmaktan bahsediyor.

Sadece bu kesimlere yönelik de de-ğil bu operasyonlar. AKP’nin dün

iktidarı paylaştığı Fethullahçılar’laMİT kriziyle en üst noktaya çıkan ça-tışması gittikçe büyüyor. HSYK ka-rarnamesiyle 2335 hakim ve sacınıngörev yerlerinin değiştirilmesiyle buçatışmanın AKP lehine daha da de-rinleşeceği gözükmektedir.

Ancak, Türkiye’nin bir operas-yonlar ülkesine dönüşmesine

rağmen, her sabah bir operasyonlauyanmamıza rağmen AKP, halkı tes-lim alabilmiş değil. Tam tersineAKP’nin bu operasyonları, bu terörü,

bu zulmü safları keskinleştirmektedir.AKP’nin halk düşmanlığını her geçengün daha çok açığa çıkarmaktadır.Bundan dolayı AKP’nin iktidarınıkorumak için daha fazla operasyon-dan, daha fazla terörden başka poli-tikası yoktur.

Kimse boş hayallere, boş umut-lara kapılmasın. “Kürt soru-

nunun çözümü” konusunda CHP Ge-nel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ileBaşbakan Erdoğan arasında yapılangörüşmeyle burjuva medya tarafındanboş umutlar pompalanıyor. Kimileri bugörüşmenin hemen üstüne atlarken, ki-mileri de “Kürt sorunun çözümüne”olmasa da AKP politikalarının “yu-muşamasına” hizmet edeceği yö-nünde değerlendirmeler yapıyor. Kim-se kendini kandırmasın. Kendi kendiniboş hayallerle aldatmasın.

Leyla Zana Hürriyet Gazetesi’neyaptığı röportajda şöyle diyor:

“Bu işi isterse en güçlü durdurur. Ogüçlü kimdir, şimdiki hükümettir. Ohükümetin başı Erdoğan’dır. Tarihinen güçlü hükümetinin başındaki ismiisterse o iradeyi gösterir, buna gücüyeter ve sorunu çözer. Ben Erdo-ğan’ın bu işi çözeceğine inanıyorum.Buna dair umudumu, inancımı aslayitirmedim. Yitirseydim giderdim. He-pimizin yapması gereken, Başba-kan’ın yanında olduğumuzu ona his-settirmemiz, onu teşvik etmemizdir.”

İşte boş umutlardan, kastımız bu-nun gibileridir. Birincisi; oligar-

şik düzen içinde Kürt sorunun çözü-mü yoktur. Oligarşi içi tüm çözüm-ler Kürt halkının mücadelesini tas-fiyeye yöneliktir ve sorunun çözü-münü çok daha geri bir noktaya sü-rükleyecektir.

İkincisi; AKP iktidarı ya da Baş-bakan Erdoğan asla Kürt sorununu

AKP’nin Polis Operasyonları Halka Zulümdür!

AKP Zulmünü Yeneceğiz!

Operasyonlar Ülkesi Türkiye Her Sabah Bir Operasyonla Kalkıyoruz!

44

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

Page 5: Yürüyüs 321

çözemez. AKP, “gücünü” halka kar-şı uyguladığı terörden ve arkasını da-yadığı Amerika’dan alıyor. Tamtersine AKP güçlü değil, güçsüzdür.En derin yönetme krizini yaşıyor.Yönetmek için demokrasicilik oyu-nunun sınırları iyice daraldı. Ne “yenianayasa” yapımı, ne “Kılıçdaroğ-lu-Erdoğan” görüşmeleri, ne de herhangi bir konuda yapacağı “açılım-lar” bu durumu değiştirmeyecektir.

Üçüncüsü; emperyalizmin tambir maşası haline gelen AKP, em-

peryalizmin dayattığı halk düşmanıpolitikaları daha fazla terör olmadanhayata geçiremez. Her sabah yenioperasyonlarla uyanmamızın, Tür-kiyenin operasyonlar ülkesine dö-nüşmesinin nedeni budur. AKP hergeçen gün daha fazla terör uygulamakzorundadır. Terör uygulamadan ikti-darını ayakta tutamaz. Onun içinkimse AKP’nin “yumuşayacağı”hayallerine de kapılmasın.

Dördüncüsü ve esas olan da,“Kürt sorununun çözümü” çer-

çevesinde yapılan bu görüşmeler,daha öncekilerde olduğu gibi BİRAMERİKAN PROJESİDİR. Ame-rika tüm dünya halklarının düşmanı-dır. Hiç bir halkın sorununu çöz-mez. Kürt sorununu da çözemez.

Onun için AKP’nin zulmünemaruz kalan tüm halk ke-

simlerine diyoruz ki; boş umutla-ra kapılmak yerine iktidarın bugerçekliğine göre hazırlıkları-mızı yapmak zorundayız. Ki, bü-tün bu tartışmaların ortasındaAKP pervasızca terörünü sürdür-mektedir. Leyla Zana bütün bugerçekliği bilmiyor mu? Elbettebiliyor: Ancak Kürt milliyetçile-ri Kürt sorununun “düzen içi çö-zümü”ne razıdır.

AKP, Kentsel Dönüşüm adı al-tında yapılacak yağma ve

talanın önündeki yasal tüm en-gelleri kaldırdı. Yağma ve talanagöre ihtiyacı olan her türlü yasaldüzenlemeleri yaptı. AKP’ninönündeki tek engel halkın meşrudirenişidir. Bunun için devrimci-lerin örgütlü olduğu mahalleler sü-rekli bir kuşatma altında. Mahal-

lelerimizde adı konmamış bir olağanüstü hal uygulanıyor.

İŞBİRLİKÇİ AKP’NİN POLİSİMAHALLELERE BÜYÜK

ÇAPLI OPERASYONLAR YA-PACAĞI SÖYLENTİLERİNİ YA-YIYOR! Sürekli kuşatma altındaolan, polis panzerlerinin, zırhlı araç-ların fink attığı mahallelerimizdeOPERASYON yapılacağı söylenti-leriyle halkta korku dağları yaratıl-maya çalışılıyor.

HİÇ DURMAYIN! BEKLE-MEYİN AMERİKAN UŞAK-

LARI; PANZERLERİNİZLE,ZIRHLI ARAÇLARINIZLA, TO-MA’LARINIZLA, HELİKOP-TERLERİNİZLE, ROBOKOP-LARINIZLA SALDIRIN! Onyıl-lardır hiç yapmadığınız bir şey değilsaldırmak. Halkımız sizin terörü-nüzle, zulmünüzle ilk kez tanışma-yacak. Tanklarınızı da, penzerlerini-zi de, zırhlı araçlarınızı da, helikop-terlerinizi de iyi tanıyoruz. Durmayınsaldırın, kepçelerinizi, buldozerleri-nizi, yıkım ekiplerinizi de getirin!

Siz de iyi tanırsınız İstanbul’ungecekondu mahallelerini... Bu

mahalleler bizim. Bu mahalleleri bizkurduk. Devletin izniyle değil, polisle,zabıtayla, mafyayla çatışa çatışa, di-

renişlerle kurduk. Şehitler vere verekurduk.

Mahallelerimizde oturup sizingelmenizi beklemeyeceğiz. Ne

zaman operasyon yapacaklar diyeelimiz kolumuz bağlı durmayacağız.Elinizden geleni arkanıza koyma-yın. Biz hazırız. Girdiğiniz her ma-hallede barikatlarımızla karşılaşa-caksınız. Operasyon söylentileriylekorku dağlarını yaratamayacaksınız.

Halkımız! AKP’nin polis ope-rasyonları halka zulümdür.

AKP’nin düzeni zulüm düzenidir.Gayri-meşrudur. AKP’nin yasalarızulüm düzenini meşrulaştırmak içinyapılmış terör yasalarıdır.

Halkımız! Zulme karşı direnmek,haktır. Halka düşman, gayri-

meşru bir düzene karşı savaşmakdünyanın her tarafında meşrudur.AKP, halka saldırmak için her türlüaracı pervasızca kullanıyor. Gayri-meşru yasalarıyla halkın direnmehakkını da elinden almak istiyor.Gayrı-meşru düzene karşı direnmekhiç bir yasayla engellenemez.AKP’nin zulmüne karşı her türlüaracı kullanarak direnelim.

AKP’nin polislerini mahalleleri-mize sokmayalım. AKP’nin po-

lisleri uyuşturucu, fuhuş, kumar, hır-sızlık her türlü pisliğin kaynağıdır.Onların bulunduğu her yerde pislikvardır. Halka zulüm vardır. AKP’ninpolisi de AKP gibi Amerikan uşağı-dır. Eğitimlerini Amerika’dan alırlar.İşkencecidirler. Katliamcıdırlar. Hal-ka nasıl saldırdıklarına bakın. Hep-si de halkın düşmanıdır.

AKP’nin zulmüne, operasyonsöylentileriyle oluşturmak iste-

diği korku dağlarına karşı mahalle-lerimizde özgürlük nöbetleri tutu-yoruz. Bu mahalleler bizim. Bu ev-ler bizim. Taşını, kumunu, çimento-sunu, tuğlasını, kerestesini sırtları-mızda biz taşıdık. Onlar gelip yıktıbiz geri yaptık. Mahallelerimize sa-hip çıkacağız. Elimiz kolumuz bağ-lı değil. Evlerimizi yıktırmayaca-ğız. AKP’nin zulüm düzenine teslimolmayacağız. Yaratmaya çalıştıklarıkorku dağlarını başlarına yıkaca-ğız!..

İŞBİRLİKÇİ AKP’NİNPOLİSİ MAHALLELERE

BÜYÜK ÇAPLIOPERASYONLAR YAPACAĞISÖYLENTİLERİNİ YAYIYOR!

HİÇ DURMAYIN!BEKLEMEYİN AMERİKAN

UŞAKLARI;PANZERLERİNİZLE, ZIRHLI

ARAÇLARINIZLA,TOMALARINIZLA,

HELİKOPTERLERİNİZLE,ROBOKOPLARINIZLA

SALDIRIN! Mahallelerimizdeoturup sizin gelmenizi

beklemeyeceğiz. Ne zamanoperasyon yapacaklar diye elimizkolumuz bağlı durmayacağız. Bizhazırız. Girdiğiniz her mahallede

barikatlarımızla karşılaşacaksınız.

55

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

Page 6: Yürüyüs 321

Halk Cephesi, hemen her gün ev-leri, dernekleri basan, devrimcilerigözaltına alan, tutuklayan AKP ikti-darının zulmüne karşı özgürlük nö-betine başladı. İstanbul Okmeyda-nı’nda Mahmut Şevket Paşa Mahal-lesi Sağlık Ocağı önünde 9 Hazirangünü yapılan eylemle başlatılan Öz-gürlük Nöbeti, Sibel Yalçın Parkı’ndaçadır kurulmasıyla devam etti.

9 Haziran’da Mahmut ŞevketPaşa Sağlık Ocağı önünde toplananHalk Cepheliler, son günlerde yaydığı“büyük operasyon yapılacağı” söy-lentileriyle yeni operasyonlara zeminhazırlayan AKP’nin zulmünü teşhireden bir basın açıklaması yaptılar.

Yapılan açıklamada, “Toplamda14 ilde yasal derneklerimiz ve pekçok ev basılmış 100'e yakın devrimcigözaltına alınmış ve bunların 39'ututuklanmıştı. Yasal dernekler geceyarıları helikopterlerle, yüzlerce özelharekat polisiyle duvarları kırılarakbasılmıştı. Ama tüm bu saldırılar iş-birlikçi AKP'ye yetmemiş olacak kiişkenceci katil polislerini üzerimizesalmaya devam ediyor. Şimdi de bü-yük çaplı operasyon yapılacak söy-lentileri yayarak yeni saldırıların ze-minini hazırlıyor, yoksul halk üzerindeyarattığı tedirginliği büyütmeye ça-lışıyor. Bu günden söylüyoruz: ma-hallelerimize, derneklerimize ve in-sanlarımıza yönelik saldırılardan iş-birlikçi AKP ve onun komplocu, faşistpolisi sorumludur” denildi.

“Milyonları örgütleyeceğiz AKP’ninkorkularını büyüteceğiz. Zulme diren-mek meşrudur, bu meşrulukla örgütlügücümüzü büyütelim” vurgusuyla bitenaçıklamanın ardından konuşmalar vesloganlarla özgürlük nöbetinin tutula-cağı Sibel Yalçın Parkı’na yüründü.Yürüyüşün ardından Grup Yorum’unverdiği küçük konser ile halay çekenHalk Cepheliler, 3 gün sürecek özgürlüknöbetine başladılar.

Sibel Yalçın Parkı’nı kızıl flama-larla donatan Halk Cepheliler, çadırınkurulu olduğu 3 gün süresince “VarsaCesaretiniz Gelin” marşını yüksek

sesle çaldılar.AKP’nin işkencecipolisinin saldırıla-rına teslim olun-mayacağını göste-ren Halk Cepheli-ler, yaptıkları bueylemle meşrulukbilincini güçlen-dirdiler. Polis, yar-gı, hapishane…Devletin hiçbir ku-rumu, istediği za-man, istediği yerdehalka karşı teröruygulayamaz. Uyguladığında da hal-kın susup oturacağını sanıyorlarsayanılıyorlar. Sokak ortasında, kara-kollarda insanlarımızı katleden polisinyaptıkları yasal ve meşru değildir.Halk Cepheliler de bu gayrımeşrusaldırılara karşı meşru bir bilinçleözgürlük nöbeti tutuyorlar.

Okmeydanı’ndaki özgürlük nö-beti, 11 Haziran’da yapılan açık-lamayla sona erdirilerken, nöbetGazi Mahallesi’nde devredildi.

11 Haziran günü Sibel YalçınParkı’nda başlayan programa GrupYorum da marşları ve şarkılarıylakatıldı. Çekilen halayların ardından,“AKP’nin Polisi MahallelerimiziBasacakmış, Armutlu, Gazi Ok-meydanı’nda Özgürlük Nöbetin-deyiz! - Halk Cephesi” pankartı ar-kasında toplanan Halk Cepheliler,sloganlarla Anadolu Kahvesi’ne yü-rüyüşe geçtiler.

“Katil Polis Mahalleden Defol!”,“Halk Düşmanı AKP Halka HesapVerecek!”, “Halkız Haklıyız Kaza-nacağız!” sloganlarıyla Okmeydanısokaklarını inleten yaklaşık 50 HalkCepheli, Anadolu Kahvesi’nin önünegelerek bir açıklama yaptılar. Açık-lamada, “AKP’nin düzeni çürümüşbir düzendir, halka verebileceği hiçbirşey kalmamıştır. Bu çürümüş düzeniayakta tutabilmek içindir, yoksul ma-hallelerimize ve örgütlenmelerimizeyöneliktir saldırıları… Bunlarla dayetinmeyen AKP’nin işkenceci, katil

polisi şimdi de, büyük çaplı bir ope-rasyon yapılacağı söylentilerini ya-yarak yeni saldırıların zeminini ha-zırlıyor, yoksul halk üzerinde yarattığıtedirginliği büyütmeye çalışıyor. Tek-rar ediyoruz: Mahallelerimize, der-neklerimize ve insanlarımıza yöneliksaldırılardan işbirlikçi AKP ve onunkomplocu, faşist polisi sorumludur.AKP’nin faşist polisinin tüm saldı-rılarına karşı direnmeye devam ede-ceğiz” denildi.

Yapılan açıklamanın ardından,tekrar sloganlarla Sibel Yalçın Par-kı’na gidilerek eylem sonlandırıldı.

Özgürlük Nöbetini, 12 Hazirangünü Gazi Mahallesi’ndeki HalkCepheliler devraldı. Gazi ÖzgürlüklerDerneği önünde toplanan Halk Cep-heliler, mahalle içinde sesli çağrılarlayürüyüş yaparak, halkı AKP zulmünekarşı direnmeye, özgürlük nöbetinekatılmaya davet ettiler.

Gazi Mahallesi Muhtarlığı’nınbulunduğu parkın önünde açıklamayapılarak, AKP’nin halka yöneliktüm saldırılarının hesabını vereceğivurgulandı. 20 kişinin katıldığı açık-lamanın sonunda parkta çadır kuruldu.15 Haziran gününe kadar açık kalacakolan çadır, nöbetini Armutlu’ya teslimedecek.

Halk Cepheliler, 13 Haziran günüÇağlayan’da bulunan İstanbul Adli-yesi’ne giderek, AKP'nin polisiningözaltı ve baskın tehditlerine karşısuç duyurusunda bulundular.

AKP ZULMÜNE KARŞI ÖZGÜRLÜK NÖBETİNDEYİZ

Varsa Cesareti̇ni̇z Geli̇n!

66

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 7: Yürüyüs 321

Öncesinde, “Mahallelerimizi Sa-hipleneceğiz AKP Zulmüne KarşıDireneceğiz” pankartı açılarak açık-lama yapıldı. Mayıs ayında 14 ildeHalk Cepheliler’e yönelik hukuksuzcayapılan baskınlar ve tutuklamalaradeğinilerek, “Tüm bu saldırılar iş-birlikçi AKP'ye yetmemiş olacak kiişkenceci katil polislerini üzerimize

salmaya devam ediyor. Şimdi depolis yeni gözaltılar, yeni baskınlaryapacağını söylüyor. Açıktan tehditediyor” denildi.

Açıklama, "Derneklerimiz ve ça-lışanları yasadışı durumda değildirve bunu polis de gayet iyi bilmektedir.Savcılık, herhangi bir konuya dairifade almak istiyorsa bunun hukuki

yolları bellidir. Çağrısını yapar veifadesi alınmak istenen gider, ifadesiniverir. Bu yöntemler, kurumlarımızıve çalışanlarımızı hedef göstermeyeve komplo kurmaya dönük yöntem-lerdir. Buna izin vermeyeceğiz” de-nilerek bitirildi. Ardından Halk Cep-heliler topluca suç duyurusundabulundular.

Bursa'da Halk Cepheliler, 10 Ha-ziran günü Nilüfer Kent Ormanı’ndabir birlik ve dayanışma pikiniği dü-zenlediler. AKP iktidarının Halk Cep-hesi'ne yönelik saldırılarına karşı bir-liğin ve dayanışmanın daha da büyü-tülmesi için düzenlenen piknik içinbaşta Gemlik olmak üzere Bursa’nınbirçok mahallesinden insanlar ilçe vemahallelerden kaldırılan araçlarla pik-nik alanına geldiler. Kahvaltı için ha-zırlıklar başlarken diğer yandan daalanın çevresine, “Biz Bir Dost Sof-rasında Bir de Harmandalında DizKırarız Halk Cephesi”, “Yola Gel-meyeceğiz Baş Eğmeyeceğiz UmudunTürküsünü Söylemeye Devam Ede-ceğiz Halk Cephesi”, “Gücümüz Bir-liğimizdir Birleşelim Savaşalım Ka-zanalım! Halk Cephesi” pankartlarıasıldı. Ayrıca alanda iki de masaaçıldı.

Bursa Gençlik Derneği Girişimive Halk Cephesi masalarında parasızeğitim, sınavsız gelecek için imzalartoplanırken, Yürüyüş ve Tavır dergileri,kitaplar sergilendi.

Yapılan kahvaltının ardından prog-ram akışı başladı. Tarihi ve yarattıklarıdeğerleri ile borçlu olduğumuz şehit-lerimiz için saygı duruşu sonrası HalkCephesi adına kısa bir açıklama ya-pılarak dayanışmanın, birliğin önemivurgulandı; faşist AKP iktidarının sal-dırılarına karşı daha büyük bir cüretlemücadelenin büyütülmesinin önemianlatıldı.

Açıklama sonrası hazırlanan skeçgösterimi sunuldu. İlgiyle izlenenskeç sonrası yarışmalara geçildi. Çuval,yumurta, dönen top, bilgi yarışmalarıbüyük bir neşe ile izlendi ve katılındı.

Yarışmalar sürerken diğer yandan daöğle yemeği için hazırlıklar başladı.

Piknik için kurulan komite prog-ramın bütünlüğünü ayarlarken diğeryandan da çıkan aksaklıklar düzeltil-meye çalışıldı. Zabıta ve ardındanpolis gelip pankartlar ve ses sistemiiçin izin sormak istediler. Ancak alan-dan uzaklaştırılıp izin almayacaklarınıve çevredeki halkında bu durumdanbir sıkıntısı olmadığı söylenerek gön-derildi.

Liseli Dev-Genç'liler, çevrede pik-nik yapan halka giderek imza toplayıpanket yaptı.

Yemek saati geldiğinde uzun birsofra kuruldu. Yemek sonrası sohbetkonularına başlandı. Kentsel dönüşümile ilgili yıkımlara karşı halk komite-sinden bir kişi konuşarak Bursa’dakentsel dönüşüm kapsamında yıkılacakyerleri anlatarak AKP iktidarının yı-kımlarla neyi amaçladığı ve bunakarşı neler yapılması gerektiği anlatıldı.Daha sonra bir Liseli Dev-Genç'li,parasız eğitim sınavsız gelecek kam-panyasını ve genel olarak nasıl birgençlik ve nasıl bir mücadele konu-larında anlatımlarda bulundu.

Son olarak Halk Cephesi adınayapılan konuşmada, son dönemdeHalk Cephesi'ne yönelik saldırılar ko-nusunda bilgiler verilerek; baskılara,gözaltılara, tutuklamalara karşı dahafazla örgütlenme ve sahiplenmeninönemi anlatıldı.

Tutuklamaların yerinin doldurul-ması gerektiği söylendi ve gençliğinAnkara yürüyüşüne çağrıda bulunuldu.Yaklaşık 110 kişinin katıldığı piknik,çekilen halaylar sonrası eşyalar top-lanarak sonlandırıldı.

Harita ve Kadastro MühendisleriOdası İstanbul Şubesi, 8 Haziran’da,“Öğrencilerin Üniversitelerindenve Hayattan Koparılmalarına KarşıSessiz Kalmayacağız!” başlığıylayazılı bir açıklama yaptı. Bir süredirsendikalara, gazetelere, kurumlara,derneklere, kısacası halkın her ke-simine yönelik yapılan baskınlaradeğinilen açıklamada, “Tamamenkeyfi, yıldırmaya yönelik komplo-larla düzenlenen gözaltıların ve tu-tuklamaların hiçbir yasal gerekçesibulunmamaktadır. Son olarak Kon-ya Selçuk Üniversitesi Harita Mü-hendisliği 3. sınıf öğrencisi Mu-hammet Burak Akyurt ve Ali Kılıçile İnşaat Mühendisleri odası üyesiBarış Önal da bu hukuksuz gözaltısürecinin bir parçası olmuştur…Halkın tüm kesimlerine yapılan busaldırılara karşı sessiz kalmayaca-ğız. Uydurma gerekçelerle artarakdevam eden gözaltı ve tutuklulukuygulamaları ile öğrencilerin hedefhaline getirilmesine, özgürlükleriellerinden alınarak sindirilmelerine,üniversitelerinden ve hayattan ko-parılmalarına karşı sessiz kalma-yacağımızı beyan ediyor ve tutuk-lanan Muhammet Burak Akyurt,Ali Kılıç ve Barış Önal nezdindetutuklu tüm öğrencilerin serbestbırakılmalarını talep ediyoruz!” de-nildi.

AKP'nin Saldırılarına Karşı Birlik ve Dayanışmayı Büyütecek,Tutuklanan Her Devrimcinin Yerini Dolduracağız!

Oligarşinin SaldırılarınınSebebi, Düzenlerinin

Çöktüğünü Görmelerindendir. Bu Düzen Yıkılacak ve

Halk Düşmanları daAltında Kalacaktır!

7

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 8: Yürüyüs 321

88 AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Songül Çimen (Halk Cepheli)Yürüyüş: Bu çadırı niçin kurdunuz?Songül Çimen: Daha yeni 14 ilde Halk Cephesi veDev-Genç’lilere yönelik bir operasyon yapıldı. Amayeniden operasyon yapacaklarının haberini yayıyorlar.Biz de baskınlara karşı direniş çadırı kurduk. Polisoperasyonları halkın açlığa, yoksulluğa ve yı-kımlara karşı verdiği mücadeleyi engellemek içinyapıyor. Baskınların olmasını istemiyoruz, çünkühalk kendi evini korumak zorunda. Operasyonlar

olsa da olmasa da insanlar evlerini ko-ruyacak. Baskınlarla insanları sindire-bileceklerini düşünmesinler. Sanmasınlarki kimse direnmeyecek… İnsanlar bedeline olursa olsun, yine direnecek, yinesavunmasını yapacak, yine demokratikmücadelesini verecek ve işte bunun içinkurduk çadırımızı.Yürüyüş: Demokratik kurumlar, der-nekler neden basılıyor? Baskınlarınamacı nedir? Bu baskınlar niye büyükoperasyon havasında verilir?Songül Çimen: Demokratik kurumlarınbasılmasının sebebi, yani insanların de-

mokratik hakları için mücadele etmesini hazmede-miyorlar. Halkın tüm kesimlerini yanlarına çekme-sinler diye, baskınlarla sindirmeye, korkutmaya ça-lışıyorlar. Bize baskınları yapmalarının nedeni, bazıinsanları korkutmak amacıyladır, ben öyle değer-lendiriyorum.Yürüyüş: Derneklere, demokratik kurumlara bas-kınlar nasıl yapılıyor? Bu baskınlar hukuka uy-gun mu? Songül Çimen: Bu baskınlar hukuka uygun değil.Gece yarısı duvarlar delinerek, kapılar kırılarak bas-kınlar yapılıyorsa hiç de hukukun adı yok, bununadı saldırıdır. Bu saldırının hukukla bağdaşmayacağınıbiz de biliyoruz. Biz ne kadar Anadolu insanı daolsak, yani biliyoruz. Gece yarısı kapılar kırılarak,işkenceyle sürüklenerek, kollarından tutulup atılarakişkenceyle gözaltına almalarının hukukunu 5 yaşındakiçocuğa deseler, o da der ki çok yanlış bişeydir. İn-sanların oturduğu yerler, belli, gelir alıp götürür vemahkemeye çıkarır, mahkeme de ne derse o olur.Yürüyüş: Söylemek istediğiniz başka bir şey varmı?Songül Çimen: Basına özellikle bu düzenin yanındaolan ve baskınları yapanların yanında olup basılandernekleri yasadışı örgüt gibi vermeleri çok çirkin

bir şey, çok iğrenç bir şey. Biz halk olarak çok öfke-leniyoruz, ve onlara öfke duyuyoruz. Çünkü teröristdedikleri hepsi lise öğrencileridir.

Onların teröristliği nedir, kitapları mı? Teröristkitapları teröristse bütün kitap okuyanlar teröristtir ozaman. Basının bu baskınların yanında olmalarınıistemiyorum. En öncelikle terörist birisi varsa onlarbizim çocuklarımız değil, mahallelerimizi basan, gazbombalarıyla, panzerlerle terör estiren, evlerimizibasan polistir. Daha başka terörist mi yok. TuncayÖzkan’dır. 19 Aralık katliamından önce, F Tipleriaçılmadan önce Tuncay Özkan 5 yıldızlı otel olarakgösteriyordu ama bugün kendisi orda ve yarın diğer-lerinin de orda olmayacağının bir garantisi yoktur.

Erkan Erdem (Halk Cepheli)Yürüyüş: Bu çadırı niçin kurdunuz?

Erkan Erdem: Polisin keyfi saldırlarına ve tutuklamaterörüne karşı sessiz kalmayacağımızı gösterebilmekiçin.Yürüyüş: Demokratik kurumlar, dernekler niyebasılır? Baskınların amacı nedir? Bu baskınlarniye büyük operasyon havasında verilir?Erkan Erdem: Devlet kendi gücünü gösterebilmek,insanları korkutabilmek için, kendi yaptığı gayrımeşruşeyleri meşru gösterebilmek için yapıyor bunları.Yani bizleri suçlu gösterebilmek, yaptığımız şeylerisuç göstererek kendi yaptığı şeyleri de haklı göste-rebilmek için, korku verebilmek için yapılıyor diyedüşünüyorum.Yürüyüş: Dernekler, demokratikkurumlara baskınlar nasıl yapılı-yor? Bu baskınlar hukuka uygunmu?

Erkan Erdem: Hukuka uygun değil.Hukuka uygun olsa, normalde izinli,belgeli gelmesi lazım; suç neyse ifadeedilmesi lazım. Böyle bir şeyin olma-dığını biliyoruz. Kapıların kırılıyor,insanlar gözaltına alınıyor, farklı birşey yapılıyor, kendi hukukunu bileçiğneyerek yapıyorlar.

Yürüyüş: Söylemek istediğiniz başka bir şey varmı?Erkan Erdem: Kesinlikle sessiz kalmayacağız,böyle şeylere tepkimizi göstereceğiz. AKP’nin terörükarşısında direneceğiz.

Röportaj

Erkan Erdem

HALKI TESLİM ALMAK İÇİN HALK CEPHELİLER’E SALDIRIPLANLARI YAPAN AKP ŞUNU BİLMELİDİR:

Songül Çimen

Page 9: Yürüyüs 321

99HALKA ZULÜMDÜR!

Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar’ın, “EmekSömürüsüne ve Güvencesiz Çalışmaya Karşı Örgütlen-meye, Mücadeleye” başlığı ile 24 Mart 2012 tarihindebaşlattığı kampanya çerçevesinde, 9 Haziran günü İstanbulElektrik Mühendisleri Odası'nda film gösterimi yapıldı.Güney Afrika'daki siyahi halka yapılan baskı, işkence vekatliamlarla, kapitalist sistemde hukukun-adaletin nasılişlediğini anlatan “Kupkuru Bembeyaz Yaz” isimli film

izlendi. 20 kişinin katıldığı gös-terimin ardından yapılan değer-lendirmede, avukat ya da farklımeslek gruplarının düzen içindemesleklerini yapamayacakları,halka düşman sistemlerin bunaizin vermeyeceği anlatıldı.

Devrimci Mücadelede Mü-hendis Mimarlar, kampanya da-hilinde 24 Haziran günü Gazi Barajı Piknik Alanında birpiknik düzenleyecekler.

Gazi Yunus Emre Mahallesi Halk Komitesi, yozlaşmayakarşı çalışmalarına başladı. Mahallede parklarda filmlergöstererek hem ortak hareket etme, hem de halk kültürünüyaşatarak hırsızlık ve yozlaşmaya karşı olunduğu vurgu-landı.

8 Haziran günü Anadolu’nun Kayıp Şarkıları filminingösterimi yapıldı. Öncesinde yapılan konuşmada, mahalledehırsızlığın da yozlaşmanın da devlet eliyle yayıldığı, bunakarşı mücadele edenlerin tutsak edildiği, ancak halkınçoğunluğunun birlik olmasıyla mahallenin bu sorunlardanarınacağı anlatıldı. Hırsızları, esrar satıcılarını kollayanAKP’nin polisinin, tüm bunlara karşı mücadele edenlerebaskınlar düzenleyeceği söylentisinin yayıldığını ve bunakarşı da özgürlük nöbeti tutulacağı duyurularak, direnişisahiplenme çağrısı yapıldı.

Yaklaşık 50 kişinin ka-tıldığı film gösterimine ilgibüyüktü. Anadolu ezgilerive görüntüleriyle memleket-lerine dair anlatımlara baş-layan mahalleliler, çekirdek-lerini alıp çimenlere oturarakizlemeye devam ettiler. Filmgösterimlerinin her hafta sü-receği belirtildi.

İstanbul Örnektepe'de de4 Haziran günü Sultan filminin gösterimi yapıldı. Önce-sinde Halk Cepheliler, 30 Mayıs günü mahallede 20 taneafiş asarak, Sultan filminin gösterimini duyurdular.

Örnektepe Halk Kitaplığı tarafından Neşe AytenParkı'nda düzenlenen ve yıkımları konu alan Sultan filmininizlendiği programa 120 kişi katıldı. Filmin bitmesiylebirlikle kolektif bir şekilde park temizlendi, eşyalar toplandı.Bir mahalleli, eşyaları taşımak için kamyonetini getirdi.

Ankara Hüseyingazi Kültür ve Araştırma Derneği'nde,mahallenin en temel sorunlarından birisi olan yozlaşmave yoksulluk üzerine 10 Haziran günü halk toplantısıyapıldı. Halk toplantısında, yozlaşmanın gençliği apolitikhale getirebilmek için yapıldığı, bunun bir devlet politikasıolduğu anlatıldı. Çağdaş Hukukçular Derneği'nden Av.Özgür Yılmaz da, konuya yozlaşma ve adalet açısındanaçıklık getirdi, adli davalarda tanık oldukları olaylarıanlattı.

Mahalle halkı toplantıda yapılan sunumun ardından,mahallede yaşadıkları sorunlardan bahsettiler. Bir kadın,evine yakın bir yerde uyuşturucu satışı yapıldığını, kaçdefa polise haber verildiğini ama polisin geliyoruzdedikleri halde, zamanında gelip de müdahale etmediğini,her seferinde, uyuşturucu satıcılarının işi bittikten sonragelindiğini söyledi.

Başka bir mahalleli de, bir önceki toplantıda yapılankonuşmaların ardından hırsızlıkta azalma olduğunu; dahayapılacak işler varken yozlaşmaya karşı mücadele eden

insanların tutuklandığını;bundan sonra neler yapıla-caksa, derneğin öncülük yap-masını, elinden gelen şeylerimahalle halkının da yapa-cağını söyledi.

Toplantı sonunda yozlaşmayla mücadele için; Amerikankültürünü değil de, halkın kültür ve değerlerini anlatanfilm gösterimleri düzenleme; konser-şenlik örgütleme;son tutuklamalarla ilgili olarak, parklarda, türkülerimiziadalet için söylüyoruz başlığı altında, programların dü-zenlenmesi; mahalle kadınlarının el emeği ürünleriylekatıldıkları kermes düzenleme; ev ziyaretlerinin düzen-lenerek, mahallede dostluğun dayanışmanın büyütülmesikararları alındı.

Toplantıya katılanların, kararların uygulayıcısı ve ta-kipçisi olacaklarına dair sözlerinin ardından çaylar içilip,mahalleden bir ablanın toplantı için hazırladığı katmerleryenildi.

Halkın Sorunlarını En İyi Devrimcilerin Öncülüğündeki Halk Çözer

Düzenin Yozlaştırma SaldırısınaKendi Alternatiflerimizle Direneceğiz

Emeğini Halktan Yana KullanmayanlarDüzene Hizmet Ediyor Demektir

Page 10: Yürüyüs 321

110

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Engin ÇEBER, 28 Eylül 2008tarihinde bir basın açıklamasına ka-tıldığı ve Yürüyüş dergisi dağıtımıyaptığı için gözaltına alındı. Gözaltınaalınması sırasında ve karakolda tu-tulduğu süre içerisinde polislerin iş-kencesine maruz kaldı. İşkence gör-düğü dış görünüşünden anlaşılmasınave doktor raporlarında açık olmasınarağmen işkenceciler değil, Engin ÇE-BER tutuklandı. Metris Hapishane-si’ne götürüldüğünde kabul işlemleriyapan jandarmalar tarafından işken-ceye devam edildi. Metris Hapisha-nesinde tutulduğu 7 Ekim 2008 ta-rihine kadar kesintisiz işkence gördü.Bu tarihte kaldırıldığı Şişli Etfal Has-tanesi’nde 10 Ekim 2008 tarihindeyaşamını yitirdi.

Engin’in katledildiği 10 Ekim2008’den bu güne adalet yerini bul-madı. Ancak işkence, an be an tespitedildi, hiç kimsenin inkar edemeye-ceği açıklıkta devletin hapishanele-rindeki, karakollarındaki işkencelerortaya çıktı.

Engin’in arkadaşlarının, ailesininve avukatlarının çabalarıyla Bakırköy14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 39gardiyan, 3 müdür, 13 polis, 4asker ve 1 doktor toplam 60 sanıkhakkında dava açıldı. Yargılamasırasında sahte belgeler, sahte bi-lirkişi raporları düzenlendi, tanık-lar tehdit edildi, kamera kayıtlarısilinmeye çalışıldı. Başta Engin’inyoldaşları ve avukatları olmak üzerebaroların, avukatların, demokratikkitle örgütlerinin, sendikaların kısacahalkın davayı sahiplenmesi sonu-cunda, 1 müdür ve 3 gardiyan hak-kında işkenceyle adam öldürmeksuçundan müebbet, 3 polise işkenceyapmaktan toplam 17,5 yıl hapis,2 gardiyana işkence yapmaktantoplam 15 yıl, 2 gardiyana kastenyaralama suçundan toplam 10 ay,2 müdür ve 3 gardiyana görevi ih-

mal suçundan toplam 25 ay, 1 gar-diyana suçu bildirmemekten 5 ay,1 doktora ise sahte evrak tanzimetmekten 3 yıl 1 ay 15 gün hapiscezası verildi.

16 ayda sonuçlanan dava dosya-sında verilen karar tam 8 ay mah-keme kaleminde bekletildi. DosyaYargıtay’a gönderilmedi. Temyiz edi-len kararı inceleyen Yargıtay 8. CezaDairesi 28 Eylül 2011 tarihinde açık-ladığı kararla, Bakırköy 14. AğırCeza Mahkemesi’nin verdiği kararıbozdu. Bozma gerekçesi olarak ise,kararda hakimlerden birinin imzasınıneksik olması, aralarında menfaat ça-tışması bulunan sanıkların aynı avukattarafından temsil edilmesi olarakgösterildi. Tüm bunlar, sanıklarınkurtarılmak istenmesinin göster-geleridir. Özellikle Engin ÇEBER’iişkenceyle katletmekten müebbethapse mahkum olan içerisinde 1müdür ve 3 gardiyanın bulunduğu4 tutuklu sanığın tahliye edilmesi-nin önü açılmak istenmektedir.

Bozma kararının üzerine ilk du-ruşma 20 Şubat 2012, ikinci duruşma19 Mart 2012, üçüncü duruşma 30Nisan 2012 de yapıldı. Son yapılan

duruşmada, yine tutuklu sanıklarıntahliyesinin önünü açmak için, davayıuzatmaya yönelik olarak taleplerdebulunan sanık avukatlarının taleplerikabul edildi.

Bu taleplerden biri, bizim davanınen başında yapılması gerektiğini söy-lediğimiz keşif yapılması idi. Ancakaradan dört sene geçtikten sonrasanık avukatlarınca ilk defa dillen-dirilen bu talebin amacı açıktır. YineEngin’in işkence sonucu katledildiğinigösteren otopsi raporunun da yetersizolduğu gerekçesiyle yeniden AdlıTıp Kurumu’ndan ayrıntılı bir raporaldırılmasına karar verildi. Bu ta-lepler ve taleplerin kabulü davasürecini sürüncemede bırakmakçabasından başka bir şey değildir.

Keşif talebinin kabulü üzerine14.05.2012 tarihinde Metris Hapis-hanesi’nde Engin Çeber’in öldürül-düğü koğuşta keşif incelemesindebulunuldu. Mahkeme keşif işleminde;sanıkları ve tanıkları dinledi, verilenbeyanlar doğrultusunda ölçüm ilefotoğraflama işlemi yaptı.

Mahkeme verilen beyanları keşiftutanağına bağlarken, fotoğraflamave ölçüm işlemi için sadece yapıldı-

AKP’nin yargısı Engin Çeber’in katillerini aklıyor!

İzi̇n Vermeyeceği̇z!İşkencecilerden Hesap Soracağız

Page 11: Yürüyüs 321

111

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

ğını belirtmekle yetindi. Tüm bu hu-susların bilirkişi tarafından hazırla-nacak raporda ayrıntılı olarak belir-tilmesini hükme bağladı.

Bilirkişi tarafından hazırlanan01.06.2012 tarihli rapor mahkemeyesunuldu. Ve yine beklediğimiz oldu.Keşif işlemi olayı ve sanık müdürFuat Karaosmanoğlu’nun olaydakipozisyonunu apaçık gösterirken, bi-lirkişi tarafından hazırlanan 1(bir)sayfadan ibaret rapor ekinde bulunanCD içerisinde 27 (yirmiyedi) adetfotoğraf, 14.5.2012 tarihli keşif iş-leminde elde edilen sonuçları vemahkemenin belirlediği rapor kap-samını yansıtmamıştır.

1-Keşif işlemi sırasında dinlenenher sanığın ve tanığın anlatımı son-rasında durduklarını belirttikleri yer,Engin’e göre konumları tek tek fo-toğraflanmasına rağmen bu fotoğraflardosyaya sunulmamıştır.

2-Bilirkişi rapor eki olarak dos-yaya 27 (yirmiyedi) adet fotoğrafsunmuştur. Bilirkişinin keşif işlemisırasında yüzlerce kare fotoğraf çek-mesine rağmen, bunların içerisindenbu fotoğrafları hangi kritere ve amacagöre seçtiği anlaşılamamaktadır. Su-nulan fotoğraflar içerisinde 7 (yedi)

karenin boş pencere olması bu be-lirlemenin keyfi olduğunu göster-mektedir.

3-Keşif işlemi sırasında sanık vetanık anlatımlarına göre ölçümleryapılmıştır. Bu ölçümler talebimizerağmen mahkemece keşif tutana-ğına yazılmamıştır. Mahkeme, öl-çümlerin bilirkişinin hazırlayacağıraporda belirtileceğini bildirmiştir.Bu ölçümlerden sadece B-8 (Engininkaldığı koğuş) koğuşu ile koridorarasındaki mesafe rapora yazılmıştır.Rapora salt bu ölçümün yazılması,diğer ölçümlerin yazılmaması ra-porun tarafsız ve objektif olmadı-ğının açık bir göstergesidir. Bilir-kişinin fotoğraf seçiminde olduğugibi burada da son derece keyfi birtutum içerisinde olduğu anlaşılmak-tadır. Bilirkişi her sanık ve tanıkismini yazarak, bunların beyanlarınagöre olay anındaki durumlarını gös-terir fotoğraf karelerini, bu fotoğrafkarelerinin üzerinde mahkemece ya-pılan ölçümleri de belirtmek suretiylerapor hazırlaması gerekirken bu işlemiyapmamıştır.

4-Bilirkişinin raporunda keşif iş-leminde dinlenen tüm tanık ve sa-nık anlatımları bulunmamaktadır.

Son derece ilginç bir şekilde, birteknik bilirkişinin bazı tanık anla-tımlarını raporuna hiç yansıtmazkendiğer yandan kimi sanık anlatımlarınıesas alarak rapor hazırladığı görül-mektedir.

Tüm soruşturma ve yargılama sü-reci gözden geçirildiğinde devletinne yapıp edip işkencecilerini ko-rumak, aklamak, ceza almalarınıönlemek çabasında olduğu görül-mektedir. Ancak ne yaparlarsa yap-sınlar Engin’in işkence ile an an kat-ledildiği gerçeğini bizlere unuttura-mazlar. Engin’i bize unutturamazlar.İnsanlık onurunu koruduğu için kat-ledildi Engin. Günlerce süren işken-celere halkın umudunu yok ettirme-mek için katlandı. Kendinden önceyaşamını yitirmiş devrimcilerin onurlumirasına sahip çıkmak için için başeğmedi. Kısaca bizim için direndive bizim için öldü Engin. Engin bizeölürken ve öldükten sonra da öğret-miştir. Engin’e olan borcumuz büyük.

Bu borcu ödemek hepimizin gör-evidir, ödeyeceğiz.

Egemenlere de bu yazıdaki sonsözümüz; adaletin mutlaka giderilmesigereken bir özlem olduğunu akılla-rından çıkarmasınlar.

Halk Sofrası PaylaştıkçaZenginleşir

Kurulduğu günden bu güne, 5 yıldır her bahar döne-minde piknik düzenleyen Trakya Kültür Merkezi’ninbu seneki pikniği 3 Haziran’da yapıldı. Babaeski ilçesinebağlı Çavuşköy göletinde yapılan piknik, alanın temiz-lenmesi ve ardından yapılan kahvaltı ile başladı.

Öğle saatlerinde Kırklareli’den gelenlerinde katıl-masıyla, hep birlikte türküler söylenip kol kola halaylarçekildi. Sonrasında futbol maçı yapıldı. Ardından iş bö-lümü gerçekleştirilip, çay ve yemek hazırlığına geçildi.Hep birlikte yenilen yemeğin ardından, son dönemdeHalk Cephesi’ne yönelik saldırı ve tutuklamalar hakkındakonuşuldu. AKP’nin devrimcilerden duyduğu korku ne-deniyle terörünü arttırdığı vurgulandı.

Yarışmalarla devam eden piknikte, 5 takımın yarıştığıbir de bilgi yarışması yapıldı. Halk kültürümüze dair 10sorunun sorulduğu yarışmayı, Çorlu’dan gelen grup ka-zandı. Ardından sırasıyla, halat çekme, çuval yarışmalarıgerçekleştirildi. Kazananlara ödülleri verildi. Pikniğe35 kişi katıldı.

İşçilerin Direnişi HaklarınıGeri Alana Kadar Sürecek

BEDAŞ bünyesindeki çeşitli taşeron firmalara bağlıolarak çalışan toplam 470 işçi, maaşların eksik yatırılmasıve eksik işçi çalıştırılması nedeniyle 21 Mayıs günügrev yaptılar. Eyleme katılan işçiler 23 Mayıs günütelefon mesajı gönderilerek işten atıldı. Bunun üzerineBEDAŞ önünde direniş başlatıldı. Direniş devamederken 4 Haziran’da BEDAŞ önüne çadır kurularak,direniş bir adım öne çıkarıldı. 6 Haziran’da, DİSK’inönünden BEDAŞ’ın önüne, trafik kesilerek yürüyüşyapıldı. 8 Haziran’da ise Galatasaray Lisesi önündenbaşlayan yürüyüş Taksim Meydanı’nda sona erdirildi.

Bu eylem sırasında Enerji-Sen Başkanı KamilKartal, patronlar tarafından arandığını ve Pazartesiişten atılan tüm işçilerin geri alınması sözü verildiğiniaçıkladı.

Devrimci İşçi Hareketi 9 Haziran günü BEDAŞ iş-çilerini ziyaret etti. 14 Haziran itibariyle direniş devamederken, işçilerin işe iadesiyle ilgili bir adım atılmadı.Direniş kararlı bir şekilde devam ediyor.

Page 12: Yürüyüs 321

112

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

12 Haziran akşam saat 23.00 sıra-larında işkenceyle katledilen EnginÇeber’e ilk işkencenin yapıldığı İs-tanbul İstinye Polis Karakolu’na DHK-C savaşçıları tarafından bir saldırıgerçekleştirildi. Çıkan çatışmada ya-ralanan Erdal Dalgıç adındaki savaş-çımız kaldırıldığı hastanede şehitdüştü. Olayla ilgili Devrimci HalkKurtuluş Cephesi Basın Bürosu tara-fından yayınlanan 13 Haziran 2012tarih ve 389 sayılı Açıklamada şöyledenildi:

“12 Haziran 2012 tarihinde akşamsaat 23.00 sıralarında İstanbul Sarıyerİstinye Polis Karakolu’na savaşçıla-rımız tarafından bir saldırı gerçek-leştirilmiştir. Saldırıda çıkan çatışmadayaralanan Erdal Dalgıç (Gazi) adın-daki savaşçımız çatışarak şehit düşm-üştür.

İstinye Polis Karakolu bilindiğigibi sıradan bir karakol değildir. İş-kenceyle katledilen Engin Çeber’eişkencenin yapıldığı ilk işkence mer-kezidir.

Engin Çeber polisler tarafındansırtından vurularak felç edilen 17yaşındaki Ferhat Gerçek’in katillerininyargılanması için 28 Eylül 2008 yı-lında katıldığı bir basın açıklamasındaİstinye Polis Karakolu polisleri ta-rafından işkenceyle gözaltına alındı.Engin karakolda tutulduğu süre bo-yunca işkence gördü. Tutuklandıktansonra götürüldüğü Metris Hapisha-nesi’ne adımını attığı andan itibarenjandarmayla başlayan işkence 7Ekim’de komaya girene kadar gar-diyanlar tarafından sürdürüldü ve

Engin Çeber 10 Ekim 2008’de maruzkaldığı bu işkenceler sonucunda şehitdüştü.

Bu Ülkede Adalet Yok!Hava, Su, Ekmek Olmadan Yaşanmayacağı GibiAdaletsiz de Yaşanmaz!..

Hiç kimse bu ülkede adalet ol-duğunu iddia edemez. Engin Çeber’in

işkenceyle katledilmesinden bugünekadar geçen dava süreci bunu bir kezdaha göstermiştir. Engin Çeber davasıçok geniş bir kesim tarafından sahip-lenilmesine rağmen davanın ilk baş-langıcından itibaren AKP iktidarı ka-tilleri aklamak için elinden gelen herşeyi yapmıştır. Engin Çeber’in İstinyePolis Karakolu’nda başlayıp MetrisHapishanesi’nde biten işkence sürecian be an tüm delilleriyle ortaya çı-kartılmasına rağmen şimdi de işken-

ceci katiller zaman aşımıyla kurta-rılmak isteniyor.

Engin Çeber davası tekil bir örnekdeğil, Engin Çeber’in katledilmesindeolduğu gibi onlarca, yüzlerce adaletsizörneği var. Ve halkımız hep adaletsizkalıyor. İşkenceci katillerin yaptıklarıyanlarına kar mı kalacak? Diğer ta-raftan Parasız Eğitim İstiyoruz yazanpankartı açan iki üniversite öğrencisine19 ay hapiste tutulduktan sonra 8.5yıl hapis cezası verildi! Halkımız hepadaletsiz mi kalacak?

Hayır! Yaşamak için hava, su, ekmek ka-

dar adalette şarttır!

Halkı Adaletsiz Bırakmayacağız!

Kimse terör demagojisi yapmasın.Yıllarca sustuk. Tek bir eylem yap-madık. İşkenceler, katliamlar, adalet-sizlik daha da büyüdü. Bakın polisinpervasızlığına: Yalova’da iki arkadaşarasında çıkan kavgayı ayıran ÇayanBirben polisin sıktığı gaz ile katledildi.Bir trafik polisi halk otobüsü şöfö-rünün gözlerine gaz sıkıp onur kırıcıbir şekilde yere yatırıp kollarına ke-lepçe takıp işkence yapıyor... Hergün bunlar gibi yaşanan onlarcaörneği var. AKP iktidarı işkencecilerinihep koruyor. İşkenceciler hep cezasızkalıyor.

İşkence YapmakŞerefsizliktir! İşkence YapmaktanVazgeçin!İşkence yapmak insanlık suçudur.

Şerefsizliktir. İşkencecilere sesleni-yoruz. İşkence yapmaktan vazgeçin.Şerefsizlik yapmaktan vazgeçin. Yap-tığınız işkencelerin yanınıza kar ka-lacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Bu düzenin adaleti yok, ama halkınadaleti var. İstinye Polis Karakolu’nayapılan saldırıdan sonra İstanbul Em-niyet Müdürü Hüseyin Çapkın, “çokşükür ki, her hangi bir şey yok” di-

TÜRKİYE’DE ADALET YOKTUR! BİZ SAĞLAYACAĞIZ!

Şehitlerimizin Hesabını Yeni ŞehitlerimizleSormaya Devam Edeceğiz!

46 YAŞINDA DELİKANLIBİR SAVAŞÇI... ANT OLSUNKİ, HESABINI SORACAĞIZBU DELİKANLI YÜREKLER

HİÇ SUSMAYACAK!

Page 13: Yürüyüs 321

113

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

yerek kayıp vermedik-lerine şükrediyor.

İşkenceci katiller,boşuna sevinmeyin,şükrederek kendinizitesselli etmeye çalış-mayın. Çelikten kalelerda yapsanız, karakol-larınızın içine kadar gi-receğiz. Bu sefer kur-tuldunuz ama suçunuzsabit, asla unutmaya-cağız. Asla affetmeye-ceğiz. Er ya da geç iş-kencecileri bulup ceza-landıracağız. Bir dahakiseferde kurtulamaya-caksınız! Halkımız adaletsiz kalma-yacak. Yoldaşlarımızın hesabını yenişehitler pahasına da olsa mutlaka so-racağız.

AKP’nin yargısı Engin Çeber’inkatillerini zaman aşımıyla dışarı çı-kartmak istiyor. Buyurun... işkencecikatillerinizi dışarı çıkartın. Sizin mah-kemelerinizden adalet beklemiyoruz.Ceza vermeyin işkencecilerinize, ka-tillerinizi aklayın. Durmayın, tutuklubir kaç işkenceciniz var, onları dadışarı çıkartın.

Fakat; Boşuna sevinmeyin, boşunaşükretmeyin!..

İşkenceciler, halk düşmanları... İş-kencehaneleriniz sizleri koruyama-yacak!

İşkence merkezlerinizden sizi çı-kamaz hale getireceğiz. İşkenceha-nelerinizi başınıza yıkacağız!

46 Yaşında Delikanlı Bir Savaşçı... Ant Olsun ki, Hesabını Soracağız!

26 Kasım 1966 Çorum doğumluolan Erdal Dalgıç 46 yaşında bir iş-çiydi. Alevi inancından yoksul birailenin çocuğuydu. 1998 yılında ör-gütümüzle ilişkiye geçene kadar olanyaşamında kuyumculuk çırağındanbuzdolabı tamiratına, bakkalcılıktan,hayvancılığa, çivi-tel fabrikasındaçalışmaktan ekmek fabrikasına, şekerfabrikasına, benzinlikte çalışmaktanşöförlüğe kadar pek çok işte çalıştı.

1998 yılında örgütümüzle tanıştı.Çorum’da ve Ankara’da mahallelerdedergi dağıtımından çeşitli demokratikfaaliyetlere kadar görevler aldı. 2004yılında Çorum kırsalında gerillayayönelik bir operasyonda tutsak düştü.2008 yılında tahliye olana kadar An-

kara Sincan F Tipi Hapishane-si’nde tutsak kaldı.

Tahliye olduktan sonra tered-dütsüz mücadeleye koştu ve Par-ti’nin verdiği her görevi yapmayahazır olduğunu söyledi.

Erdal Dalgıç (Gazi), yaşamıboyunca faşist düzende açlık, yok-sulluk, işsizlik... her türlü zulmüyaşamıştı. Devrimci yaşamı içindeişkencelerle tanıştı, işkencecileritanıdı. Zulüm düzenine nasıl sonverileceğini öğrendi.

Yeni Şehitler Pahasına Hesap Sormaya

Devam Edeceğiz!Sorulacak hesabımız çoktu. Engin

Çeber Ferhat Gerçek’in katillerinincezalandırılması için basın açıklamasıyaparken gözaltına alındı ve günlercesüren işkence sonucunda katledildi.

Erdal Dalgıç (Gazi), İşkencedekatledilen Engin Çeber’in işkence-cilerinden hesap sormak için çıktıyola. “Ömrüm 19 Aralık Şehitleri-mize ve beni yeniden yaratan Özgürtutsaklara borcumdur.

Feda olsun...” demişti.

Halkın adalet özlemini yerine ge-tirmek için Engin’in katillerindenhesap sorarken çıkan çatışmada ça-tışarak şehit düştü. Söylediği gibiömrünü feda etti. Yeni şehitler pa-hasına da olsa Erdal’ın hesabını dasorulacak hesabımızın yanına yazı-yoruz.”

Engin Çeber; Polis Tarafından SırtındanVurularak Felç Edilen Ferhat Gerçek’i Vuran

Polislerin Yargılanmasını İsterken Tutuklandı veİşkenceyle Katledildi!

Erdal Dalgıç; Engin Çeber’in KatillerindenHesap Sorarken Şehit Düştü!

TAYAD'lı Aileler, iş-kence ile katledilenEngin Çeber'in he-sabını sormak içinyaptığı eylem sıra-

sında şehit düşenDHKC savaşçısı Erdal

Dalgıç'ın cenaze töreniyle ilgili ola-rak bir açıklama yaptı.

13 Haziran tarihli açıklamada,"Erdal Dalgıç bir eylem sırasındakatledildi. Eylem yaptığı yer, işkenceile katledilen Engin Çeber'in göz-

altına alındığı İstinye Karakolu'ydu.Engin Çeber'in katillerinin cezalan-dırılmasını isterken hep bürokrasiile karşılaştık. Engin'lerimiz adaletsizbırakılmak istendi. Yapılan eyleminEnginlerin hesabının sorulması içinolduğu açıklandı. Şehidimiz ErdalDalgıç'ın cenazesini yapılacak iş-lemlerden sonra alacak ve defne-deceğiz" denildi.

Cenaze töreninin nerede ne za-man yapılacağının da duyurulacağıaçıklandı.

6 Haziran günü Cepheliler, İs-tanbul Gülsuyu’nda okul durağındayolu kapatarak ve ateşe vererekkorsan eylem yaptılar. “Evimizi Yı-kanın Villasını Yıkarız - CEPHE"pankartının açıldığı ve 15 dakikasüren eylem boyunca “Umudun AdıDHKP-C”, “Kurtuluş Kavgada ZaferCephede” sloganları atıldı. Halka,AKP’nin yıkım saldırılarına karşıdireniş çağrısı yapıldı. Eyleme, yüz-leri kızıl maskeli 15 Cepheli katıl-dı.

Evlerimizi Yıkmaya KalkanlarKarşılarında Cephelileri Bulacak

Page 14: Yürüyüs 321

114 AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

AKP iktidarı arka arkayareform paketleri açıklıyor. 3.

Yargı paketi de Adalet Komisyo-nu’ndan geçti, meclise havale edil-di. AKP iktidarına sipariş edilen tasarımetinleri, olduğu gibi hiç değiştiril-meden Meclis’ten geçiriliyor. 3. Yar-gı paketinin kanunlaşması da an me-selesi. “Yargı Hizmetlerinin Etkin-leştirilmesi Amacıyla Bazı Kanun-larda Değişiklik Yapılması Ve BasınYayın Yoluyla İşlenen Suçlara İliş-kin Dava Ve Cezaların Ertelenme-si Hakkındaki Kanun Tasarısı” adı-nı taşıyan paket tasarı 87 maddedenoluşmaktadır. İcra İflas Kanunu,İş Mahkemeleri Kanunu, BasınKanunu, Ceza Kanunu, TerörleMücadele Kanunu, Ceza Muhake-mesi Kanunu, Danıştay Kanunu da-hil toplamda 27 kanunda değişiklikyapılmaktadır.

YARGI HİZMETLERİNİNETKİNLEŞTİRİLMESİ adı altın-da halkın;

1- Adalete ulaşma hakkı kısıt-lanıyor,

2- Şirketlere karşı işlenen suç-ların ceza miktarı artırılıyor,

3- Savunma hakkı kısıtlanıyor,

4- Haberleşme hakkına müda-hale ediliyor,

5- Özel hayat ihlal ediliyor.

Tasarıda, 2576 sayılı kanunda(BÖLGE İDARE MAHKEMELE-Rİ, İDARE MAHKEMELERİ VEVERGİ MAHKEMELERİNİ KU-RULUŞU VE GÖREVLERİ HAK-KINDA KANUN) yapılacak deği-şiklikle, Danıştay’da görevli hâkimintek başına alacağı kararların sayısını ar-tırmaktadır. Eskiden 1000 TL değe-rindeki davaların kararları için tekbaşına yetkili olan hâkim, artık mik-tar 50.000 değerindeki tüm dava dos-yasında tek başına karar alabilecek.Heyet halinde alınan kararlar artıktek bir hakim kararıyla alınabilecek.Aynı durum idare ve vergi mahkeme-lerinde de geçerli olacak. Böylecehakimlerden tasarruf edecekler.

DANIŞTAY KANUNU VE İDA-

RE MAHKEMESİ KANUNU’ndayapılacak değişiklikle; İdare ve Da-nıştay mahkemelerinde açacağımız da-valarda yürütmeyi durdurma kararıvermenin şartları ağırlaştırıldığıgibi, yürütmeyi durdurma kararıverilmesi için idarenin savunması-nın alınması şartı getiriliyor. Bu du-rumda okuldan atılan bir öğrenci birgünde yürütmeyi durdurma kararıalabilecek ve okuluna dönebilecekken,mahkeme yürütmeyi durdurma kara-rı alması gerektiğini anlasa bile ida-renin savunmasını beklemek zorundakalacak, idarenin savunma yapaca-ğı süre de belirsiz bırakılmıştır. Mah-keme birkaç ay boyunca idareyi sa-vunma vermek için bekleyecek, busüre boyunca telafisi mümkün olma-yan sonuçların nasıl engelleneceğiise hiç düzenlenmemiş, tasarı yü-rütmeyi durdurma kararı vermeyizorlaştırırken, yürütmeyi durdur-manın reddilmesi kararının hemenverebileceğini düzenlemiştir. Bu du-rumda tasarı İdare ve Danıştay Mah-kemelerinde dava açılmasının altınıboşaltmaya, dava açmanın işlevini za-yıflatmaya çalışmaktadır.

AFET RİSKİ ALTINDAKİALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜL-MESİ hakkındaki kanununda mah-kemenin yürütmeyi durdurma kara-rı vermesini yasakladıklarını hatır-larsak, zamanla idare mahkemeleri-ni işlevli hale getiren yürütmeyi dur-durma kararını tüm davalarda ortadankaldıracakları anlaşılmaktadır.

TERÖRLE MÜCADELE KA-NUNU’nda yapılacak değişiklik ile;soruşturma dosyasının incelenmesi vedosyadan örnek alınması hakkı ile il-gili kısıtlamanın sınırları genişle-tilmiştir. Müdafiinin hazır bulundu-ğu işlemler ve ifade tutanakları dahiüç ay süreyle ilgilisine verilmeyecek.Soruşturmayı tehlikeye düşürmeye-ceği aşikar olan evraklar, sağlık ra-porları dahi verilmeyecek.

BASIN KANUNUNDA yapılandeğişiklik ile, basın suçu nedeniyleaçılacak davaların zamanaşımı süre-si uzatılmaktadır. Basın için zamana-

şımı süresinin kısa olması ceza tehdidiaçısından lehlerine bir düzenlemeiken, zamanaşımının uzatılması basıniçin aleyhine bir düzenlemedir.

CEZA KANUNU’nda yapılandeğişiklik ile; silah sayılabilen eşyalarıntanımı genişletilmiş, yangın çıkartıcıherhangi bir madde örneğin deodo-rant, kolonya gibi maddeler de silahsayılabilen eşyalar arasına girmiştir.

Elektrik, doğalgaz şirketleri gibişirketlere yönelik işlenen suçlardakiceza miktarı ağırlaştırılmaktadır. Ka-çak olarak kullanılan su ve doğalgazhapis cezası ile cezalandırılıyor.

Yapılan soruşturma ve kovuştur-ma hakkında söz söylemek, değer-lendirmede bulunmak, adil yargı-lama istemek dahi yargıyı etkile-meye teşebbüs olarak değerlendiri-lebilecek genişlikte düzenlenmiştir.

Yapılan bir soruşturma hakkındabilgi vermek, bilgi almaya çalışmaksuç kapsamına alınmış, aleni yargıla-ma hakkı sınırlanmaya çalışılmıştır.

CEZA MUHAKEMESİ KA-NUNU’nda tutuklamanın şartlarınailişkin yapılan düzenleme ise, mevcutolana göre ileri olmayıp, sadece birbaşka maddenin tekrarından ibarettir.Yürürlükteki CMK’nın 101. madde-si “Bu istemlerde mutlaka gerekçegösterilir ve adli kontrol uygulama-sının yetersiz kalacağını belirten hu-kuki ve fiili nedenlere yer verilir… (2)Tutuklamaya, tutuklamanın deva-mına veya bu husustaki bir tahliye is-teminin reddine ilişkin kararlardahukuki ve fiili nedenler ile gerekçe-leri gösterilir.” şeklinde düzenlen-miştir. Tasarı metni “Tutuklamaya, tu-tuklamanın devamına veya bu hu-sustaki bir tahliye isteminin reddineilişkin kararlarda; a) Kuvvetli suçşüphesini, b) Tutuklama nedenlerininvarlığını, c) Tutuklama tedbirinin öl-çülü olduğunu, gösteren deliller somutolgularla gerekçelendirilerek açıkçagösterilir.” şeklinde değiştirilmiştir. Budeğişiklik ise CMK 100. maddesinintekrarından başka bir şey değildir.CMK 100. madde “(1) Kuvvetli suç

3. Yargı Paketinde Halktan Gizlenenler Halkın Hukuk

Bürosu

Page 15: Yürüyüs 321

115

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

şüphesinin varlığını gösteren olgula-rın ve bir tutuklama nedeninin bu-lunması halinde, şüpheli veya sanıkhakkında tutuklama kararı verilebilir.İşin önemi, verilmesi beklenen cezaveya güvenlik tedbiri ile ölçülü ol-maması halinde, tutuklama kararıverilemez.” şeklindedir.

Yürürlükteki yasa maddesi, kişi-nin tutuklanmasına, tutukluluğun de-vamına veya tutuklamanın reddineilişkin kararlarda sadece hukuki se-bepleri değil, fiili nedenleri de ge-rekçeli olarak belirtmesi gerektiğinidüzenlenmiştir. Yani mahkeme tu-tukluluğa ilişkin kararlarında dosyahakkındaki hukuki nedenler dışında,sanığın yargılamanın devamını olum-suz şekilde etkileyeceğini gösterebi-lecek fiili nedenleri de gerekçesi ileberaber belirtmek zorundadır. Durumböyle olmasına rağmen, yapılacak de-ğişikliğin ileri olduğunu söylemek, tu-tuklama terörünün yarattığı huzur-suzluğu yumuşatmak arzusundankaynaklanmaktadır.

Yürürlükteki CMK’nın 100 ve101’inci maddesine göre, delilleri ka-rartma, yok etme ihtimali olmayan,kaçmayacağı beli olan hiç kimsenin tu-tuklanmaması gerekmektedir. Ancakbaşta Özel Yetkili Mahkemeler olmaküzere hiçbir mahkemenin kanuna uy-

duğunu söylemek mümkün değildir.

Ceza Muhakemesi’nde yapılandiğer değişiklik ile; tutuklama yerineadli kontrol uygulanacak cezaların üstsınırını üç yıldan beş yıla çıkartmış-tır, ancak her düzenlemede olduğugibi yine politik sebeple yargılanan-lar bu düzenlemenin dışında olduğu-nu belirtmek gerekir. Politik sebep-le yargılananların hiç birinin ce-zalarının üst sınırı beş yıl ve altın-da değildir. Dolayısıyla Özel Yetki-li Mahkemelerde yargılananlar açı-sından tutuklama yerine adli kont-rol uygulanmasının sınırları ge-nişletilmemiştir.

Yargılanan kişiler, karar duruş-masında, müdafii bulunmasa da sa-vunma yapılmadan karar verilebilecek.Müdafiye savunma yapması için ye-terli süre verilmeyecek. Savunmahakkı kullanılmadan dava bitirilmişolacak. Ceza yargılamasında avuka-tın bulunması tamamen şekilsel bir ni-teliğe dönüştürülecektir.

Yapılacak yasal değişikliğin ne ge-tireceği bizim için gayet açıktır, hız-lı yargılama ile dosyalar incelen-meden polisin hazırlamış olduğu so-ruşturma dosyasını, polisin belir-lediği ceza maddeleri ile mahke-melerce onaylanacak. Savunma hak-kı yok sayılacak, Ceza Kanunun Adil

Yargılamayı Etkileme maddesindedeğişiklik yapılarak yargıyı etkile-meye teşebbüs eden kişilerin, masu-miyet ilkesini ihlal edenlerin ceza-landırılacağı belirtilmektedir. ÖzelYetkili Ağır Ceza Mahkemelerindedosyaların gizli olması nedeniylegizliliği ihlal eden kurumun polis-ler olduğu apaçık ortada iken bugüne kadar polis hakkında açılmışbir soruşturma bulunmaması ya-pılacak düzenlemenin hâkimlerinadil yargılamayı sağlamaları içinmücadele verenleri hedefledikleriçok açıktır.

AKP iktidarı yılların mücadelesiile kazanılmış hakkımıza saldırmak-tan vazgeçmelidir. Reform gibi gös-terilen yargı paketlerinin içeriği in-celendiğinde reform söylemini al-datmaca olduğu ortadadır.

AKP iktidarı Terörle Mücade-le Kanunu’nun, Ceza Muhakeme-si Kanunu’nun 250., 251. maddelerikaldırılmalıdır. Basın üzerindekibaskılara son verilmeli, tutuklubasın emekçileri serbest bırakıl-malıdır. Örgütlenme, düşünceleri-mizi ifade etme hakkımıza yöneliksaldırılardan vazgeçmelidir.

HALKIN HUKUK BÜROSU

24 Mart günü Ankara polisinin düzenlediği baskınlardagözaltına alınan ve kurulan komplolarla tutuklananEmel Keleş, Umut Şener, İlhan Kaya, Hakan Yılmaz, Ha-san Karapınar ve Semiha Eyilik’in serbest bırakılması içinHalk Cepheliler, 12 Haziran günü 4. kez Ankara Adliyesiönünde eylem yaptılar.

Yaptıkları açıklamada, tutuklanan devrimcilerin, Yü-rüyüş dergisi çalışanlarının serbest bırakılması için ya-pılan basın açıklamalarına katılmak, Yürüyüş dergisi sat-mak, yasal olarak faaliyet yürüten derneklere gidip gel-mek, hatta balkonunda görülmek, mezarlığa gitmek, oto-büse-dolmuşa binmek, bin operasyon yaptığını söyleyenkatliamcı kontrgerilla şefi Mehmet Ağar'ın yargılanma-sını, ceza almasını ve tutuklanmasını istemek, kahrolsun

faşizm demek ve bağımsız Türkiye istemekle “suç”lan-dıklarını söylediler.

Açıklamada “Bizler komplolar ile tutuklananlarınserbest bırakılması için mücadele etmeye, devrim şehit-lerinin mezarlarını ziyaret etmeye, Yürüyüş Dergisi çalı-şanlarının serbest bırakılması için eylemlerimize, der-neklerimize gidip-gelmeye devam edeceğiz. Hiçbir bas-kınız, gözdağınız bizi dergimiz Yürüyüş'ü ve dernekleri-mizi sahiplenmekten geri bırakamaz.” denildi. Açıklamanınardından oturma eylemi ve bildiri dağıtımı yapıldı.

“Komplolarla Tutuklananlar Serbest Bırakılsın”,“Komploları Boşa Çıkartacağız”, “Kahrolsun Faşizm Ya-şasın Mücadelemiz”, “Adalet İstiyoruz”, “Halkız HaklıyızKazanacağız” sloganların atıldığı eyleme 38 kişi katıldı.

Ankara Polisi Ne Yapar: Tehdit, Şantaj, Komplo, Gözaltı, Tutuklama…

Nafile! Halkın Haklı Mücadelesini Bitirmeye Gücünüz Yetmez!

Page 16: Yürüyüs 321

116

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Son bir haftadır Özel Yetkili Mah-kemeler’in kaldırılmasına dair tar-tışmalar gündemi kaplamış durumda...AKP bunu Özel Yetkili Mahkeme-ler(ÖYM)'in yarattığı adaletsiz or-tamı giderme adına yaptığını söy-lemektedir.

Bizzat Başbakanın ağzından"mahkemelerin canavara dönüştü-ğü" ifade edilmiş ve değiştirilmesinin,kapatılmasının gündeme alınacağıkonuşulmaya başlanmıştır. Keza aynışekilde Başbakan Yardımcısı BekirBozdağ da; "Özel Yetkili Mahkemeler,hukuk devletinde olmaması gerekenmahkemelerdir. Gereken yapılıyor,yapılacak" sözleriyle bunu pekiştir-miştir... Bu yaklaşım Gülen cemaatinintepkisini çekmekte gecikmedi.

AKP'nin kendi bindiği dalı kestiğiüzerinden, mahkemelerin neden vene kadar gerekli olduğuna kadar birdolu sözü söyleyen Gülen cemaatininyazarları ve gazeteleri mahkemelerinkapatılmaması, kapatılamayacağı üze-rine yazmaya başladılar.

Bu söz düellosu arasında ÖYM'le-rin gerçekte ne işe yaradığı ve nasılkararlar aldığı da ifşa edilmiştir. Ancakburjuva basın açısından konunun buyönü çok da ele alınmadı. Daha doğ-rusu konu burjuvaziyi ilgilendirdiğikadarıyla ele alınmakla yetinildi.

Haksızlığın ve hukuksuzluğunmekanı durumunda olan bu mahke-melerin evveliyatına baktığımızdada aynı tür mahkemelerin hep oldu-ğunu görürüz. Çok eskinin İstiklalMahkemeleri’nden DGM'lere ve ora-dan ÖYM'lere kadar hepsinin ortakyönü hukuğun işlemediği yerler ol-masıdır. DGM'lerin de ÖYM'lerinde kuruluş amacı devrimci mücade-lenin bastırılmasıdır. Birinin teşhirolduğu yerde diğeri daha da yet-kilendirilmiş olarak gündeme ge-tirilmiştir. Ve bu mahkemeler oli-garşinin asla vazgeçemediği mahke-meler olmuştur. Kendi hukuklarınındahi çok rahat çiğnenebildiği, işken-celerin, katliamların aklandığı, de-

lilsiz, ispatsız onlarca yıllık cezalarındevrimcilere verildiği yerler olmuştur.

Bugün bu mahkemelerin kapatıl-masına karşı çıkanlar bu mahkemelersayesinde devrimci mücadeleyi ge-rilettikleri gibi bir kanıta sarılmak-tadırlar.

Zaman gazetesi yazarı HüseyinGülerce Bekir Bozdağ'ın sözlerindensonra köşesinde AKP'nin bu mahke-meler sayesinde bugüne geldiğine dairbir dolu söz söyledikten ve bunlarınne kadar gerekli olduğunu ifade ettiktensonra şu sözleri söylüyor yazısında:

“Şimdi ne oldu da, AK Parti yö-neticileri, sanki onlar gitmiş de baş-kaları gelmiş gibi davranıyor? Evet,ne oldu? AK Parti kendi kurduğumahkemelere, şimdi "hukuksuz" di-yor... Ne oldu, nasıl oldu, neden oldu?

...Demokrasi yokuşundan düzlüğehenüz çıkmadık. "İktidar gevşemesin,aman bütün kazanımlar yok olmasın"diye düşünmeyelim mi? Allah koru-sun, "ya ters bir rüzgar eserse" diyehuzursuz olmayalım mı?

İşin içine başka şeyleri karıştı-ranlara, artık hüsnüzan ile bakmaktazorlanıyorum. Ters bir rüzgâr eserse,ülke kaybedecek, millet kaybedecek...Demokrasi için tehlike devam ediyordiye siren mi çalınsın illaki?”

AKP'nin, oligarşinin demokrasisiiçin tehlike çanlarını ifade ederkenyazar Gülen cemaatinin tepkisini veAKP'ye tehdidini ortaya koymaktadır.Yazı içinde AKP'nin aldığı oylarındökümünü veren yazar, bunları sa-yemizde aldın, aklını başına toplademeye getiriyor...

Aynı biçimde Zaman gazetesi deyaptığı haberde şu giriş cümlesiyleortaya koyuyor düşüncelerini:

“Özel Yetkili Mahkemeler’in yet-kilerinin kısıtlanması ve kaldırılmasıyönünde hazırlanan yasa tasarısı,kamuoyunun gündeminden düşmüyor.Hukukçular, Balyoz, Ergenekon, 12Eylül, 28 Şubat ve KCK gibi bir çoksoruşturma ve davada sonuç alın-

masını sağlayan ihtisas mahkemele-rinin yetkilerinin kısıtlanmasının uy-gulamada kaosa neden olacağını an-latıyor.”

Hukukçuların ÖYM'lerden yanadüşüncelerini derleyen gazete bu söz-leriyle de AKP'yi uyarıyor.

Gülen cemaati bu sözleriyleAKP'nin de gerçekte bu tür faşistmahkemelerden vazgeçemeyeceğinidile getirmektedir.

Ki bu AKP'nin gerçeğidir aynızamanda.. Ama sorun başkadır... Bu-gün yaşanan tartışma AKP'nin ger-çekte bu mahkemeleri kaldırmak is-temesinden kaynaklanmamaktadır.Ki daha sonraki konuşmalar bunuaçıkça ortaya da koymaktadır. Tar-tışmanın özü AKP'nin Gülen cemaa-tiyle olan çıkar kavgasının yansıma-sıdır. ÖYM'ler ellerinde bulundur-dukları yetki sayesinde AKP'yi tehditeder noktaya gelmişlerdir. Bununpatlak verdiği yer ise MİT müsteşarıHakan Fidan'ın AKP'ye rağmen ifa-deye çağrılması ve sonrasında yaşa-nan gelişmelerdir... Gülen cemaatininetkili olduğu ÖYM'den çıkan böylesibir kararın kendisi için ciddi birtehdit olduğunu gören AKP de bunakarşı atağa geçmiştir. İlk yaptığıMİT'çilerin mahkemeye davet edil-melerini engellemek olmuştur. Ancakmahkemelerin kendisine dönük tehtididevam ettiği için bu kez daha köklübir değişikliğin adımlarını atacağınıifade etmiştir.

Gerek Erdoğan'ın ve gerekse deyardımcısının sözlerine bakarakAKP'nin bu mahkemelerden gerçekanlamda vazgeçtiği ve demokratikbir açılım yapma hazırlığı içinde ol-duğunu düşünmek saflıktan başkabir şey değildir.

Ki AKP'li Cemil Çiçek bunu dahabaştan ortaya koymuştur: "Bir şeyinvarlığından şikayet ederken, yok-luğunda ortaya çıkabilecek prob-lemleri de iyi hesap etmemiz lazım"

Evet, işte oligarşi için genel olarak

Gülen-AKP Çatışmasına Sahne Olsa da Faşist Yargılamanın Vazgeçilmezi:

Özel Yetkili Mahkemeler

Page 17: Yürüyüs 321

117

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

durum budur. Asla vazgeçemeye-cekleri onsuz yapamayacakları birkurumdur ÖYM veya geçmişinDGM'leri...

Bu nedenledir ki Bekir Bozdağda bu konuya daha sonrasında açık-lık getirmek zorunda kalmıştır...Bozdağ'ın son açıklamasına ve birtelevizyon programındaki sözlerinebaktığımızda tartışmanın gerçek ne-denini de açıkça görebiliriz.

“Biz Danıştay'ın yerindelik de-netimi yüzünden çok büyük bedelödedik. Yargı görevini yapanlarınyerindelik denetimi yapmalarındanfevkalade rahatsızız. Böylesi bir mü-dahale olduğu zaman yürütme hareketedemez. Yargının yürütmeye müda-hale ettiği yerde jüristokrasi (yargıçlaryönetimi-bn) ortaya çıkar.”

Keza aynı şekilde Başbakan'ınen son açıklaması da aynı konuyuortaya koyar:

''Biz, özel yetkili mahkemeleri ku-ran iktidarız. Çalıştı ve çalışmasıesnasında da faydalı olduğu zamanlaroldu. Maalesef zararlı olan anlaroldu. Biz ideali yakalamak duru-mundayız. Uygulama esnasında birçok gerçekleri görmüş olduk...”

Evet, AKP'nin sorunu işte bukadar açıktır; mahkemelerin kendiüzerlerindeki denetimini istememekte,rahat hareket etmek istemektedirler..Bugüne kadar bağımsız yargı sözleriniağızlarına sakız edenlerin bugün yar-gıdan bu şekilde yakınmalarının ne-

deni mahkemelerin kendi çıkarlarınada zarar verecek kadar ileri gitmesidir.Yoksa mahkemelerin devrimcilereve halka karşı yaptıkları değildir.Bunu da Bozdağ'ın açıklamalarıdangörebiliriz...

“Yapılan çalışma usule ilişkin birçalışma. Kamuoyunda suçun tanımıdeğişecekmiş gibi bir yaklaşım yapılıyor.Bizim dediğimiz şu: Bizim suçların ta-nımlamasına dair bir çalışmamız yok,cezaların tanımına ilişkin bir çalışmamızyok. Cezaları artıran veya azaltan birçalışma yapılmıyor. Çalışma sadeceusule ilişkin, CMK 250 251 ve 252'yeilişkin çalışma bu...”

"Bir defa darbe teşebbüsü, demok-rasiye, milli iradeye karşı iddia edilensuçlara ilişkin yargılamalar yapılandüzenlemelerden kesinlikle halel gör-meyecektir. Terörle mücadele kapsa-mında işlenmiş suçlarla alakalı ko-nularda da bu anlamda bir şey olma-yacaktır. Bizim yapmak istediğimizşey suçların unsurlarını ve cezalarınıdeğiştirmek değil. Bizim yapmak iste-diğimiz şey usule ait birtakım düzen-lemeler yapmaktır, eleştiri konusu olanbazı hususları ortadan kaldırmaktır" İşte sorun bu kadar açık ve nettir...

AKP rahatsızlık duyduğu nokta-ları değiştirecek adımlar atmakistiyor. En son Erdoğan'ın konuş-masında sarfettiği “her şey olabilir,kapatma da olabilir” yönündekisözlerinin de başka bir anlamı yok-tur. Erdoğan bununla Gülen cemaa-tine tehdit savurmaktan başka birşey yapmamaktadır.

Sonuç olarak yaşananı bir it dalaşıolduğunu bugün artık herkes gör-mekte ve tartışmaktadır. Bu yanıylatartışmadan halktan yana, demokra-siden yana bir gelişmenin olacağıbeklentisi içine girmek boş bir bek-lentidir.

Amerika'yı mekan eden ve onlarındünyadaki çıkarlarına bekçilik yap-maya soyunan Gülen'in de Amerikan'ınher sözünü havada kapıp gereğini ye-rine getirerek Ortadoğu'da Amerikansözcülüğüne soyunan AKP'nin de kıb-lesi ABD'dir... Amerikanın bir dediğiniiki etmeyenlerin kendi aralarındakiçatışmadan halka yarayan bir şey çık-maz. Çıksa çıksa yine emperyalistefendilerinin çıkarlarını daha iyi ko-ruyacak kararlar çıkar.

Bu nedenle ÖYM'leri kapatma-yacaklarını açıkça da söylemektedirler.Kaldı ki kapatsalar dahi yerine dahaetkili ve yetkili olan, halka karşı düş-manlıkta sınır tanımayan başka birmahkeme kuracakları kesindir.

Bu nedenle düzeni koruyan mah-kemeler düzenin kendisiyle birlikteyok edilmek zorundadır. Bunu da dev-rimciler yapacaktır, halk yapacaktır...

Hatay Özgürlükler Derneği çalışanları İbrahim Ars-lanhan, Selda Özçelik ve Yılmaz Viraner’in serbest bı-rakılması talebiyle Hatay’da Halk Cepheliler tarafından

eylem yapıldı.9 Haziran’da

Ulus Meydanı'ndayapılan eylemle, 13Mayıs’ta “SuriyeHalkıyla Dayanış-ma Konseri” düzen-lemek istedikleri vedemokratik eylem-lere katıldıkları içintutuklanan dernek

çalışanları serbest bırakılıncaya kadar her Cumartesigünü eylem yapılacağı duyuruldu.

"Selda Özçelik, Yılmaz Viraner, İbrahim ArslanhanSerbest Bırakılsın" ve "Parasız Eğitim İstiyoruz Alacağız!"pankartlarının açıldığı eylemde yapılan açıklamada,“Biz devrimciler, vatanseverler olarak bunların hiçbirineizin vermeyeceğiz. Her baskında yeniden örgütleneceğiz,birken iki olacağız, her birimizi gelin tutuklayın, bizhalkız ve halkı tüketemezsiniz. Zulmünüzü yeneceğizand olsun!" denildi.

Yarım saatlik oturma eylemiyle devam eden ve 25kişinin katıldığı eyleme Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerlehalk da destek verdi. Eylem çekilen halay ve atılan slo-ganlarla bitirildi.

Tutsaklarımızı Sahiplenmeye Devam Edeceğiz!

AKP’ni̇n Mahkemeleri̇ Nazi̇ Mahkemeleri̇di̇r

Page 18: Yürüyüs 321

AKP’nin mahkemeleri BaşbakanErdoğan’ın konuşması esnasında “Pa-rasız Eğitim istiyoruz Alacağız” pan-kartı açan Ferhat Tüzer ile Berna Yıl-maz’a “terör örgütü üyeliği”nden 8.5yıl 20’şer gün hapis cezası verdiler.

Asıl terör bu değil mi?

Sen eğitim düzenini allak pullaked. Yoksul halk çocuklarının eğitimhakkını gasp etti. Gerici faşist bir eği-tim sistemiyle düzene biat eden, iş-birlikçi bir gençlik yaratmaya çalışıyor.Yoksul halk çocuklarını tekellerinucuz iş gücü olması için köleleştir.

Vatanımızı Amerika’nın savaş ka-rargahı haline getir. Topraklarımızıemperyalizme peşkeş çek.

Bütün bunlara karşı mücadeleedenlere de “terörist” de, gözaltınaal, tutukla, yıllarca hapis cezaları ver.

Teröristlik bu değilse nedir?

Ne sanıyordunuz?

Kimse size itiraz etmeyecek mi?

Siz istediğiniz gibi yalan söyleye-ceksiniz. Vatanımızı satacaksınız, iş-birlikçilik yapacaksınız. Halk çocuk-larının eğitim hakkını gasp edeceksiniz,kimse sesini çıkartmayacak!

Yok öyle yağma!

75 milyon halk yaşıyor bu ülkede!

Bu halkın onurlu evlatları var!

Bu halkın Dev-Genç’i var.

Cananlar’ı, Zehralar’ı, Eyüpler’i,... var. Ferhatlar’ı, Bernalar’ı var.Katlederek, hapsederek tüketemez-siniz onları. Her yerde karşınıza çı-kacaklar.

Ferhat ve Bernalar’a verilen bucezalar suçlu oldukları için verilmedi.Bu cezalar onların suçlu olduklarınıdeğil, haklı olduklarını gösterir. Budüzenin mahkemelerinin, yasalarınınne kadar gayrımeşru olduğunu gös-terir!

Gayrımeşru bir düzene karşı hertürlü mücadele meşrudur.

Ferhat ve Bernana da en maşruve aynı zamanda yasal haklarını kul-lanmışlardır. Bu düzenin tanıdığıyasal haklarını savunmuşlardır.

Ama AKP’nin faşist düzeni yasalhaklarını savunan Ferhat ve Berna’ya8.5 yıl hapis cezası verdi.

Bu cezalar Ferhat ve Berna’nınşahsına verilmiş cezalar değildir. Bucezalar parasız eğitim isteyen bütünhalk çocuklarına verilmiştir.

Amerikan uşağı AKP’nin eğitimsistemini ne hale getirdiği ortada.

Her alanda olduğu gibi AKP, eği-timi de emperyalistlerin ihtiyaçlarına

uygun olarak yeniden düzenliyor.Eğitimi tamamen tekellerin hizmetinesoktuğu gibi tekeller için en karlısektörlerden birisi halilne getiriyor.

AKP mevcut anayasanın 42. mad-desinde yer alan “İlköğretim, kız veerkek bütün vatandaşlar için zo-runludur ve Devlet okullarında pa-rasızdır” ibaresini kaldırarak yasalolarak da yoksul halk çocuklarınıneğitim hakkını gasp etmiştir.

Ferhat ve Bernalar, fiilen uygu-lanmayan anayasadaki bu haklarınıistedikleri için tutuklandılar. 19 ayhapis yattılar. Ve şimdi 8.5 yıl hapiscezası verildi.

Bu adalet değil. Bu yargılamadeğil. Bu işbirlikçi AKP ile halk ara-sında yaşananın savaşın bir parçasıdır.Ferhat ve Berna’ya verilen bu cezalarDev-Genç’liler’in AKP’nin gerici-fa-şist eğitim sistemine karşı, eğitiminticarileştirilmesine karşı parasız, bi-limsel eğitim mücadelesine verilmiştir.

Dev-Genç’liler uzun zamandırAKP’nin gerici faşist eğitim sisteminekarşı mücadele etmişlerdir. AKP’nineğitimi ticarileştirmesinin önündeengel olmak istemişlerdir.

Dev-Gençliler mücadeleleriyleAKP’nin yaratmak istediği işbirlikçi,gerici bir gençliğin önünde engel ol-maktadır.

Ferhat ve Bernalar’a verilen ce-zalar, Gençlik Derneklerine yapılanbaskınlar, onlarca tutuklama bununiçindir.

Saldırılarınız, her türlü terörünüz,gözaltı ve tutuklamalarınız, hapis ce-zalarınız boşunadır.

Parasız Eğitim İsteyen Ferhat İle Berna’ya 8.5 Yıl Hapis Cezası Verildi!Bu Cezalar AKP’nin Paralı, Gerici-Faşist Eğitim Sistemine Karşı

Verilen Parasız Eğitim Mücadelesine Verilmiştir!

Ferhat ve Bernaları Tüketemezsiniz!AKP’nin faşist

mahkemeleri; 8.5 yıl değil,ömür boyu hapis cezası da

verseniz Ferhat veBernalar faşist gerici

eğitim sisteminizkarşısanda parasız bilimsel

eğitim istemeye devamedecekler!

Hapis cezalarınız Dev-Genç’lileri yıldıramayacak!Her yerde bir Dev-Genç’li

PARASIZ EĞİTİMİSTİYORUZ ALACAĞIZ!diyen pankartıyla karşınıza

çıkacak! Amerikanuşaklığınızı,

işbirlikçiliğinizi teşhiredecek!

118

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 19: Yürüyüs 321

119

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Dev-Genç 43 yıllık onurlu bir ta-rihin adıdır. Anti-emperyalist, anti-faşist mücadelenin bayraktarıdır.

Dev-Gençlileri yıldıramazsınız.Dev-Gençlileri bitiremezsiniz. Heryerde karşınıza çıkacaklar.

Ferhat ve Bernalar şimdiİzmir’de; Amerikan uşağıErdoğan’ın karşısında yinepanankart açtılar.

Gündemde Ferhat ile Berna’ya

verilen hapis cezaları tartışılırkenBaşbakan Erdoğan 9 Haziran’daİzmir AKP İl Kongresinde konuşmayaptığı esnada 3 Dev-Genç’li yinepankart ve sloganlarıyla Amerikanuşağı Erdoğan’ın karşısına dikildiler.

Kürecik’te kurulmak istenen Füzeradar üssüne karşı Kocaeli’de çadırkurup Pankart açtıkları için tutuklananGülşah ve Meral için “Parasız Eği-tim İstedikleri için TutuklananGülşah ve Meral Serbest Bırakıl-

sın/Gençlik Federasyonu” yazılıpankart açarak protesto ettiler.

Üç Dev-Genç’li Amerikan uşağıErdoğan’ın suratına bir tokat gibiçarptılar. Dev-Genç’lileri teslimalamayacaklarının bir kez dahagösterdiler.

AKP, eğitimde yaptıkları sondüzenlemelerle anayasada yazalıolan parasız eğitim hakkını da kal-dırdı. Şimdi yasal olarak da eğitimhakkı gasp edilmiş oldu. Bu yoksulhalk çocuklarının eğitim hakkınayönelik AKP’nin saldırılarının per-vasızlığıdır.

AKP’nin saldırılarına teslim ol-mayacağız. Bugün bize düşen görevAKP’nin bu saldırıları karşısındadaha güçlü direniş barikatları ör-mektir.

Yoksul halk çocukları için pa-rasız eğitim mücadelesini daha dayükseltmektir.

Bu konuda kimsenin tereddütüolmasın. 43 yıllık tarihimize söz ve-riyoruz. Bu tarihi yaratan şehitlerimizezöz veriyoruz.

AKP’nin zulmü ne denli büyükolursa olsun bizi teslim alamayacak.

Dev-Genç’liler olarak AKP’ninfaşist, gerici eğitim sistemine karşıparasız bilimsel eğitim mücadelesinibüyüterek sürdüreceğiz.

Yuh size Amerikan köpekleri!İşte bir alçak, bir şerefsiz, bir yo-

baz... Onlarda, Obama’nın yaveri Er-doğan’ın bekçi köpekliğini yapıyorlar.

Bir çember sakallı. Müslümanızderler. Ellerinden tesbih, dillerindenbesmeleyi düşürmezler. 18 yaşındagenç bir kız öğrencinin saçlarından

tutmuş çekiyor.

YUH SİZİNİNSANLIĞINIZAALÇAKLAR!

YUH SİZİNMÜSLÜMANLIĞINIZAŞEREFSİZLER!..

Bunlar dindar değil, bunlarmüslüman değil, bunlar yo-baz... Bunlar çember sakallıdin tüccarları...

Amerikaya, emperyalistlereköpeklik yaparlar.

18 yaşında bir öğrenci parasız eği-tim istedi diye yaptıklarına bakın...

Yuh! size yezitler!

Bunlar peygamberin torunlarınıbaşını kesip futbol topu gibi oynayanMuaviyenin çocuğu yezitin soyun-dandır. Muaviyenin torunu bugününyezitlerine teslim olmayacağız.

Dayanışma Bizim Gücümüzdür.Dayanışmayı BüyütmekHepimizin Görevidir

TAYAD’lı Aileler, 9 Haziran günü, grev haklarınıistedikleri için işten atılan Türk Hava Yolları işçilerini,Hava-İş Sendikası üyelerini direnişlerinin 12. günündeziyaret ettiler.

Ellerinde karanfilleri, başlarında beyaz başörtüleri vekırmızı alın bantları vardı anaların. Karanfilleri ve yazdıklarımesajı işçilere veren TAYAD’lılar, direnişçilerle çay eşliğindesohbetler ettiler. Talepleri kabul edilene kadar direnişlerinisürdüreceklerini söyleyen direnişçiler, Taksim’de Ayhan Efe-oğlu’nun gömüldüğü yerin bulunması için her hafta Cumagünü yapılan yürüyüşe de geleceklerinin sözünü verdiler.

Yapılan ziyaretten çok mutlu olan işçiler, destek ziya-retlerinin devam etmesini istediler ve TAYAD’lıları alkışlarla,sloganlarla uğurladılar. TAYAD’lılar tekrar ziyaret ede-ceklerini söyleyerek direnen işçilerin yanından ayrıldılar.Ziyarete 12 TAYAD’lı katıldı.

Gözaltında Kayıplar FaşizminPolitikasıdır KayıplarımızınGömüldüğü Yerleri Açıklayın!

TAYAD’lı Aileler 8 Haziran günü GalatasarayLisesi önünde masa açarak, Ayhan Efeoğlu’nun bu-lunmasını istediler ve her Cuma saat 19.00’da İstiklalCaddesi’nde yaptıkları eylemlere çağrı yaptılar. TA-YAD’lılar, aylardır Ayhan Efeoğlu’nun mezar hakkıiçin yürüyüşler yapıyor, masalar açıyorlar. “KontrgerillaAyhan Çarkın’ın yaptığı itiraflar sonrası göstermelikkazılarla gerçeklerin üstünü örtmek istediler ama ba-şaramayacaklar” diyor TAYAD’lı Aileler. Her haftaısrarla yaptıkları eylemlerle, açtıkları masalarla dabunu gösteriyorlar.

8 Haziran’da da açılan masada birçok insanlakayıplar üzerine sohbet eden TAYAD’lılar, aynı zamandaAyhan Efeoğlu ile ilgili hazırladıkları bildirilerden 300adet dağıttılar. Ayrıca Yürüyüş dergisinin dağıtımınıyaptılar. Ayrıca Yürüyüş dergisinin dağıtımını yaptılar.

Page 20: Yürüyüs 321

14 Mart 2010 tarihinde İstanbulAbdi İpekçi Spor Salonu’nda Baş-bakan Tayyip Erdoğan’ın konuşma-sı sırasında “Parasız Eğitim İstiyo-ruz Alacağız! Gençlik Federasyo-nu” yazan pankart açtıkları için Ber-na YILMAZ, Ferhat TÜZER veUtku AYKAR isimli üç üniversi-te öğrencisi gözaltına alındı. Pankartaçan öğrencilerden Berna ve Ferhattutuklandılar. İstanbul 10. Ağır CezaMahkemesi’nde haklarında örgütüyesi oldukları ve örgüt propagandasıyaptıkları gerekçesiyle dava açıldı. Budava kapsamında Berna ve Ferhat tam19 ay tutuklu kaldıktan sonra baştaDev-Gençliler olmak üzere halkımı-zın davaya sahip çıkması üzerineserbest bırakıldı. Davaya bakan mah-keme 7 Haziran 2012 tarihindeBerna Yılmaz ve Ferhat Tüzerhakkında 8 yıl 5 Ay 20 gün ha-pis,Utku AYKAR hakkında ise 2 yıl2 ay 20 gün hapis cezasına kararverdi.

AKP’nin yargısı kontgerillacılara,işkenceci halk düşmanlarına adaletdağıtırken parasız eğitim isteyen halkçocuklarına ceza yağdırdı. Bu kararile birlikte AKP’nin halk düşmanlığıbir kez daha tescil edilirken bağımsızve tarafsız yargı söyleminin iktidar ta-rafından üretilen bir yalan olduğu birkez daha açığa çıkmış oldu. Denile-bilir ki Türkiye’de devletin her dönemen çok sarıldığı söylemlerden biri, yar-gının “bağımsız ve tarafsız”lığı ol-muştur. Çünkü yargı; devletin halkıntepkilerini yatıştırmak, onun haklıtaleplerini dindirmek, öfkesini adli-yelerin karanlık koridorlarında kay-betme dışında bir işleve sahip olma-mıştır. Bunun içindir ki o yargı dev-rimcilerin evlerde sokaklarda infazısonrasında tek bir katile ceza verme-miştir. 19 Aralıkta tutsaklarımızı diridiri yakanlar, bugün tecrit işkencesi-ni sürdürenler de cezasız bırakılmış-tır. İşçi cinayetlerini işleyen tek birpatron ceza almamıştır.

Tüm bunların gösterdiği gerçekTürkiye’de adalet sisteminin çürü-

düğüdür. Bu ne-denledir ki Ana-yasada yazan birtalebi ileri sürmek,“parasız eğitim”istemek terör suçuolarak kabul edil-miş, ağır hapis ce-zalarına hükme-dilmiştir. Bu olaymünferit değildir.Türkiye’de yargıböyle çalışmakta,mahkemeler ada-letsizlikden başka bir şey üretme-mektedirler. Yolu adliyeye düşmüş herinsanımız bu gerçekle karşılaşmak-tadır. İstiklal Mahkemeleri’yle baş-layan, Sıkıyönetim, Devlet GüvenlikMahkemeleriyle devam eden bugünÖzel Yetkili Mahkeme olarak de-vam eden yargı sistemi halkın ceza-landırılması üzerine kurulmuştur.Bugün kimse demagojik de olsa yar-gının bağımsızlığından sözetme-mektedir. Bugün gündemde yargı te-rörü vardır. AKP iktidarı bugün terö-rünü yasal kılıflar altında esas olarakyargı aracılığıyla sürdürmektedir.

Geçmişte 12 Eylül faşizmininDGM’leri devrimcilere, yurtsever-lere karşı terör estirirken AKP ikti-darında DGM’lerin yerine kurulanACM’ler ve Özel Yetkili Mahkeme-ler AKP dışındaki tüm kesimlerekarşı terör estirmektedir.

AKP iktidarı bugün Özel YetkiliMahkemeler’in yetkilerinin sınırlan-dırılmasını tartışmaktadır. Ancak butartışmaların sonucunda kimse mah-kemelerin düzeleceğini, daha adilkararlar alınacağını beklemesin. Ya-pılacak düzenlemelerden devrimci-lerin, halkın lehine hiç bir yenilik ya-pılmayacaktır.

AKP, kendi bürokratlarını ko-rumak, iktidar içi güç savaşındayargının kurbanı olmamak içindüzenleme yapma ihtiyacı duy-maktadırlar. Bu nedenledir ki tar-tıştıkları düzenlemeler yargının hal-ka yönelik şiddeti tahkim etme ve

aklama işlevini korumakta hattagüçlendirmektedir. Çünkü AKP’ninhalka yönelik zulmünün en önemliaracı yargıdır.

AKP’nin yargısının Ferhat veBerna’ya verdiği bu ceza parasızeğitim mücadelesine verilmiş cezadır.Yoksul halk çocuklarının eğitim hak-kına verilmiş cezadır. Örgütlenmehakkına verilmiş cezadır. Halkımızaörgütlenmeyin, mücadele etmeyinaksi halde ağır hapis cezalarıyla kar-şılaşırsınız denmektedir. Bunun içinaçık yasa maddelerini çiğneyerekceza yağdırıyor. Her halk çocuğununmeşru talebi olan parasız eğitim is-temeyi, ABD, İMF ve Dünya Ban-kası’nı protesto etmeyi, ücretsizsağlık, ücretsiz ulaşım istemeyi suçsayarak cezalandırıyor. Asıl olarakemperyalizme ve AKP’ye karşı ol-dukları için cezalandırıyor. AKP be-nim politikalarımı desteklemek içinörgütlenebilirsin, benim politikaları-mı desteklemek için sokağa çıkabi-lirsin demektedir. Bu nedenle bu ka-rarın muhatabı sadace Berna, Ferhatve Utku değildir, tüm halkımızdır.

Örgütlenme, Düşünce ve ifadehürriyetini hiçbir iktidar halklara sun-mamıştır. Halklar büyük bedeller öde-yerek bu hakları kazanmıştır. Tarih bu-nun mücadelelerin tarihidir. AKP’ninhaklarımızı gasp etmeye çalışmasıbeyhude bir çabadır. Bu haklar nasıl be-del ödenerek kazanıldıysa bugün de be-del ödenerek korunacaktır. AKP’ninemperyalizmden aldığı güçle bizi kö-leleştirmesine izin vermeyeceğiz.

Parasız Eği̇ti̇m İstemek Suç Deği̇ldi̇rAKP’ni̇n Yargısına Tesli̇m Olmayacağız!

Halkın HukukBürosu

Taksim

20 AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 21: Yürüyüs 321

AKP, Yıka sata, sata yıka yöneti-yor Türkiye'yi... Evlerimizi, kamubinalarını, orman arazilerini emper-yalist tekellere peşkeş çekiyor. İnşaatsektörüne giren tekellerin sayısınınartması ve inşaat sektöründeki%8,5'luk büyüme, sömürünün bü-yüklüğünü anlatıyor.

Türkiye'nin 2023 yılına kadar 400milyar dolara varan altyapı yatırımlarıolması bekleniyor. 400 milyar dolarlıkbu pazarda pay sahibi olmak isteyenşirketlerin sayısı son üç yılda %95,2oranında arttı.

İnşaat sektöründe kurulan şirketsayısı 2008 yılında 7 bin 35 iken,bu rakam 2011 yılında 13 bin 733oldu. 2012'nin ilk üç ayında kurulaninşaat şirketi sayısı ise 4 bin 751.2010 yılında dünyanın en büyük 225müteahhitlik tekeli içinde yer alanTürkiyeli şirket sayısı 31.

Emperyalist tekellerin de ağzınısulandıran bu yeni pazar alanınınpaylaşımı için birlikler de kuruluyor,var olan birlikler ise güçlendiriliyor.Bunlardan birisi de Avrupa İnşaatSanayi Federasyonu (FIEC). 60.kuruluş yıldönümünü kutlayan Tür-kiye Müteahhitler Birliği, Avrupa in-şaat tekellerinin birliği olan FIEC’inGenel Kurul toplantısını geçtiğimizhafta İstanbul’da düzenledi. Avru-pa’dan 29 ülkenin inşaat tekellerininüye olduğu bu Federasyon’un top-lantısına, Sanayi ve GirişimciliktenSorumlu Avrupa Konseyi BaşkanYardımcısı Antonio Tajani de katıldı.Tajani, Avrupa emperyalistlerininekonomik krizlerinin çözümü için

Türkiye üzerindenyaptıkları planlarıanlattı. Amerika’dayaptığı bir konuş-mada "Türkiyemuhteşem bir bü-yüme hızına sahip.Avrupa'nın Türki-

ye'yi kıskanmaması mümkün değil"diyen Tajani, Türkiye'deki altyapıyatırımları ile ilgili olarak inşaat te-

kellerinin yöneticileriyle görüştü.“2000 yılından bu yana Türkiye

Müteahhitler Birliği'nin de üyesi ol-duğu FIEC'in misyonu, Avrupa inşaatsanayisinin ihtiyaçlarına cevap ve-recek koşulların oluşturulmasını te-minen Avrupa Komisyonu nezdindegerekli çalışmaları ve sektörün söz-cülüğü görevini yürütmek olarak ta-nımlanıyor.” (08.06.2012, basından)

10 Nisan 2012 tarihli Haber Türkgazetesinde yer alan şu bilgi ise pa-zarın büyüklüğünü anlatıyor: “Krizsonrası yeni dönemde Türkiye gay-rimenkul sektörü, uluslararası yatı-rımcıların gözdesi olarak istikrarlıve sürdürülebilir bir büyüme yakaladı.Gerçekleşen toplam inşaat yatırım-larının büyüklüğü de sektörün Türkiyeekonomisindeki itici gücünü ortayakoydu. İnşaat yatırımları, toplamda118 milyar lirayla tarihi bir rakamaulaştı. Bu rakamda kamu sektörü41,5 milyar liralık harcama gerçek-leştirdi. Özel sektör ise 76,5 milyarlira toplam inşaat harcamalarıylarekor kırdı. İnşaat sektörü, 2011'deTürk ekonomisine yaklaşık 300 mil-yar lira katkıda bulundu.

Tekellerin, “sektör” diyerek sözettikleri bizim evlerimizin yağma-lanması, ekonomiye katkı diye sun-dukları ise tekellerin cebine inenkârdır.

Plan Michigan’dan Uygulama AKP’den

Bu yağma ve talanı bizzat em-peryalistler yönetiyor. AKP ve TayyipErdoğan emperyalistlerin kuklası ol-maktan öte bir vasfa sahip değildir.Astığı astık, kestiği kestik olan Er-doğan, “Çılgın Proje”lerini açıklamıştı2011 seçimlerinden önce… “Kanalİstanbul” isimli bu proje ile İstan-bul’un iki şehir haline getirileceğinisöylemişti. Ve beraberinde onlarca

YASALARINIZ ZORBALIĞINIZINÜSTÜNÜ ÖRTEMEZ!

HALKIMIZIN HAKLARI BU DÜZENİNYASALARINDAN DAHA GÜÇLÜDÜR!

KENTSEL DÖNÜŞÜMYASALAŞTI

AKP, halka “seninevini, arsanı gaspedeceğim, bana itirazetmeyeceksin” diyor

İtiraz Yok, Hapis Var!

Elektrik-Su-DoğalgazKesilecek!

Katliama Gelir GibiHazırlanıyorlar!

Tek ÇözümÖrgütlenmek, Direnmek!

Evlerimiz YalvarmaklaDeğil, DirenmekleKorunur

Hayat direnişidayatıyor

Direnmek Meşrudur

Direnmek düşmanıyenmektir!

Faşizmi yeneceğiz

Direnmekten BaşkaSeçenek Yoktur

4

Kentsel Dönüşüm AKP'nin Değil Emperyalistlerin Projesidir!

Emperyalistlerin, AKP AracılığıylaYürüttüğü Bu SaldırıyaBoyun Eğmeyeceğiz!

21

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 22: Yürüyüs 321

bağlantılı proje hayata geçirilecekti. İstanbul Büyükşehir Belediye Baş-

kanı Kadir Topbaş’ın hazırladığı İs-tanbul Nazım Planı, Erdoğan’ın açık-ladığı bu çılgın projenin kağıda dö-külmüş halini kapsıyordu. Ancak,Toplum İçin Şehircilik Platfor-mu’ndan Nazım Akkoyun ve H.Ta-rık Şengül, bu projenin 2007 yılındaAmerika’daki Michigan Üniver-sitesi’nde hazırlandığını açığa çı-karttı.

Roy Strickland, Tyson Stevensgibi mimarların başkanlığında Mic-higan Üniversitesi’nde hazırlanan“Yeni İstanbul” projesi, KentselDönüşüm’ün emperyalist merkezlibir proje olduğunu gösteriyor.

Michigan’da hazırlanan detaylıproje önerileri ile AKP’nin İstanbul’uyıkıp, kendi çıkarlarına göre yenidenyapma projeleri bire bir örtüşüyor.Michigan Üniversitesi’nin hazırladığıprojede, Kanal İstanbul olarak ad-landırılan “Yeni Şehir Projesi”, İs-tanbul Boğazı’na yapılacak 3. köprü,Avrupa yakasına yapılacak yeni ha-vaalanı da yer alıyor. Yeni İstanbulolarak ifade edilen şehirde 3. köprü,iki yeni liman, 3. havaalanı olacak.

AKP’nin 2011’de seçimin hemenöncesinde açıkladığı bu projenin2007 yılında Amerika’da hazırlanmışolması ve bu gerçeğin inkâr ediliyoroluşu, “deprem riskine karşı halkıkoruma” yalanını gizlemek içindir.Halkın evlerini yıkacak olan AKP,saldırısına yalanlarla hazırlık yapar-ken, işin başında emperyalistlerinolduğunu gizleme gereği duyuyor.Çünkü, yıkımların asıl sebebinin rantelde etmek, zenginliklerine zenginlikkatmak olduğunu açıkladıklarında,halkın vereceği tepkiden korkuyorlar.Halkın dikkatini dağıtıp, depremlekorkutup, elindekini avucundakinigasp ediyorlar.

Yavaş yavaş hazırlandılar… Pro-jelerini sanki dünyayı kurtaracak birprojeymiş gibi açıkladılar. CHP bile,bu yalanın karşısında “Daha öncebiz açıklamıştık, bizim fikrimizi çal-dılar” diye tuzağa düştü. Bu projeninhayatımızı kurtaracağına inanmamızıistediler. Ama yoksul halk için değişenhiçbir şey olmadı, olmayacak da…

Sonra tek tek, adım adım yasala-rını çıkarttılar.

Şimdi inşaat tekellerini ağırlıyorlarki, kim ne kadar kazanacak hesapyapsınlar…

3. köprünün geçiş güzergahınıbile halktan sakladılar. Oysa ta 2007yılında Michigan Üniversitesi’ndeköprünün yapılacağı yer belirlenmiş.Hatta Ulaştırma Bakanı Binali Yıl-dırım’ın, yapılacağını 2011 yılındaduyurduğu 3. köprüden tren hattıgeçmesi projesi de aynı üniversiteninprojesinde yer alıyor.

Emperyalist merkezlerde hazır-lanan rant elde etme projeleri, yerliişbirlikçileri tarafından “halka hizmet”olarak sunuluyor. Oysa halka verilenhiçbir hizmet, halkın çıkarına düşü-nülen hiçbir proje yoktur.

İstanbul’un trafiğini rahatlatmakiçin 3. köprü yapılması gerektiğiniaçıkladı AKP. Ama işin aslı öyledeğil. 3. köprü, İstanbul’un Karadenizkıyısına inşa edilmesi planlanan Yeniİstanbul’un, yani tekellerin ihtiyacınıkarşılamak için kuruluyor.

İstanbul’u bir kanalla ikiye bölmeprojesi 2007 yılında Amerikalı mi-marlar tarafından tasarlanmış. Projeyegöre Kanal İstanbul, Haliç’ten baş-layıp, Alibey havzasını takip ederek,“Yeni İstanbul”un kurulacağı bölge-den Karadeniz’e ulaşıyor.

Bu planı İstanbul Büyükşehir Be-lediyesi’nin hazırladığı yalanını dasöylüyorlar. Halkımızın işgalci Ame-rika’ya duyduğu öfkeyi çok iyi biliyorAKP. “Yerli malı” bir proje diyerekhalkın tepkisinin önüne geçiyor. Tekbaşına gövde gösterisi yapmak, güçlügörünmek istiyor AKP. Bu emper-yalistlerin de işine geliyor; çünküAKP üzerinden Ortadoğu, Kafkas,Balkan halklarını yönetiyor… Ve enönemlisi, yukarıda da dediğimiz gibi,halkın yıkımlara itiraz etmesini iste-medikleri için yıkımların amacınıgizliyorlar.

Deprem korkusu diyerek evleri-mizi elimizden alıp, bizi borçlandı-racaklar. Bu borç yükü altında bizidaha fazla sömürecekler, kanımızıemecekler. Ve gasp ettikleri arazile-rimize, kendi şehirlerini kuracaklar.Bu yeni şehirde halkın yeri yoktur.

Yoksullar ve zenginler… Villalar vegecekondular… Rezidanslar ve ma-hallelerimiz… Bu ayırımı daha dabüyütmek, bizi şehir dışına sürmekiçin saldırıyor AKP. Saldırının adı:Kentsel Dönüşüm!

3. havaalanı, Karadeniz’e açılaniki liman, İstanbul’u ikiye bölenkanal, üzerinden tren hattı da geçen3. köprü, Olimpiyat Köyü, 2 büyüküniversite, araştırma hastanesi, 25bin kişi kapasiteli oteller-pansiyonlar,onlarca gökdelen, 300 bin araç kapa-siteli dev yer altı otoparkları… Bitmekbilmeyen projeler… İçinde halkadair hiçbir şey olmayan projeler…

Yeni İstanbul, 40 bin hektarlıkaraziye kurulacak. İstanbul’un Sa-rıyer, Çatalca ve Eyüp semtleri bu-nun için paylaşılmış durumda.

Kurulacak yeni limanla birlikte,yıllık 9.5 milyon olan turist sayısının22 milyona çıkartılması hesaplanıyor.İstanbul’u halka dar etmek isteyenler,kapıları turistlere açıyor.

Yeni İstanbul’da trafik sorunu ol-mayacak. Ulaşım hızlı tren, tramvayve metro ile sağlanacak. Kara trafi-ğinde araç kullanımı en aza indirile-cek. Yeni şehrin bazı bölgeleri Sel-çuklu mimarisine göre inşa edilecek.Bazı bölgelerde en yüksek bina 4-8katla sınırlandırılırken, ticaret ve tu-rizm merkezi yapılmak istenen yer-lerinde 300 metre yüksekliğinde gök-delenler yapılacak.

“Yenişehir, 4 ana bölgeden olu-şacak. Birinci bölgede yerleşim alan-ları yer alacak. Üçüncü köprünündevamında yapılacak yeni otoyolabağlanacak birinci bölgede en yüksekbina 24 metreyi geçmeyecek. İkincibölgede; Dünya Ticaret Merkezi, Fi-nans Merkezi, Turizm ve eğlencemerkezleri yer alacak. En yüksekbina 100 kat olacak… Yeni şehrinkalbine inşa edilecek 2. bölgedekibinalar ekonomik ve turistik hare-ketlerin merkezi olacak. Bölgenindeniz kıyısına 500 yatlık marina inşaedilecek. Üçüncü bölgede; Olimpiyatköyünün yapılması tasarlanıyor. 2020Olimpiyatları’na hazırlık amacıylaetap etap inşa edilecek… Dördüncübölge ise yerleşim ve sağlık amaçlıinşa edilecek.” (Sabah Gazetesi,

222

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 23: Yürüyüs 321

Trakya Halk Komitesi tarafından6 aydır sürdürülen "Ergene Trakyadır!Emperyalizmin Çöplüğü Olmayacak-tır" kampanyası çerçevesinde 10 Ha-ziran günü Adım Adım, Köy KöyUzun Ergene Yürüyüşü başlatıldı.Uzunköprü'den başlatılan ve 40 köydolaşılarak nihayetinde adım adımAnkara'ya gidilecek yürüyüşün so-nunda Meclis'e gidilerek kampanyasüresince toplanan imzalar teslim edi-lecek ve Ergene'nin temizlenmesitalebi bir kez de Ankara'da, kirliliğinsorumlularına iletilecek. Uzunköp-rü'den İstanbul'a 1 ay sonunda ulaşıl-ması planlanıyor.

20 bin imza toplanması hedefle-nilen yürüyüş öncesinde Babaeski,Pehlivanköy ve Uzunköprü’ye toplam10 adet ozalit asılarak, yürüyüşün du-yurusu yapıldı.

10 Haziran'da Uzunköprü'de Er-gene Nehri'nin üzerinde bulunan Taş-köprü başında toplanan Trakya Halk

Komitesi üyeleri, buradan Cum-huriyet Meydanı'na yürüyerek, bu-rada basın açıklaması yaptılar. Ey-leme Uzunköprü halkı veUzunköprü Belediye BaşkanıEnis İşbilen, Belediye BaşkanYardımcısı Hüsamettin Çotra,Belediye Meclis Üyesi KadirKaşkaval, CHP İl Genel MeclisÜyeleri Mehmet Al ve ArdaYüce de katıldı.

Trakya Halk Komitesi ta-rafından yapılan açıklamada,"Ergene Nehri'ni kirletenleremperyalist ve yerli işbirlikçitekellerdir. Bu işletmeler ül-kemize ve halkımıza karşı hiçbir so-rumluluk taşımayan, kardan başka birşeyi gözü görmeyen para babalarınınişletmeleridir. Trakya'nın can damarıolan Ergene Nehri'ni işte bu tekellerinfabrikaları kirletiyor. Bunu önlemekiçin birlik olmamız gerekiyor. İllerde,ilçelerde, köylerde bu sorunun çözümü

ile ilgili komisyonlar ve komiteleroluşturulup mücadele ederek hemşimdiye kadar yapılan sömürünündurdurulmasını, hem de gelecek içinplanlanan bu talanı durdurabiliriz. Ço-cuklarımızın ve ülkemizin geleceğininçalınmasına izin vermeyelim." denildi.Ardından basın açıklaması sloganlaratılarak bitirildi.

03.06.2012)Tüm bu projelerin baş-

kanlığını ise ABD’li Mi-mar Sidney Rasekh ya-pıyor.

Yılbaşına kadar yı-kımları gerçekleştirmeyiplanlayan AKP, 2013’üİstanbul için inşaat yılıilan etmiş durumda. Yeniİstanbul’un 2014 yılınakadar hazır olması plan-lanıyor.

İnşa edebilmeleri içinönce yıkıp, arazileri gaspetmeleri gerekiyor. Yanibizi, ezilen halkları ezip geçmesi ge-rekiyor. Yeni İstanbul’da bize yer yokama onların da unuttuğu bir şey var:Örgütlü halkın gücü!..

Halkı yok sayanlar yenilmeyemahkumdur! Halk olmadan onlarhiçbir şey yapamazlar. Biz örgütlenir

ve evimizi yıktırmazsak, kimse gelipyıkamaz. Yıkarlarsa da tekrar yapa-rız… Onu da yıkarlarsa tekrar… tek-rar… tekrar…

Biz alınterimizi döktük evlerimizinher bir metrekaresine. Duvarlarınıbir gecede ördük, adına gecekondudedik… İçinde yeşerttik umutlarımızı,

içinde büyüttük çocuk-larımızı… Yorgunluğu-muzu attığımız yuvala-rımız oldu. Bahçemizdekomşumuzla dertleştik,evimizin önünde düğü-nümüzü yaptık… Nicesevinçleri ve dertleripaylaştık aynı toprak-larda… Ve şimdi diyor-lar ki yıkacağız! Kolaymı? Yıkılmak istenen

bir iki duvar değil; ya-şamımız, emeğimiz,umudumuz, geleceği-mizdir. AKP de dahil,

kimsenin bunları yağmalamasına, ta-lan etmesine izin vermeyelim. Elle-rimizle yarattığımız her şeyi gözümüzgibi korumak için örgütlenelim. Gü-cümüz halkın birliğindedir… Çağrı-mız tüm halkımızadır!

YENİ İSTANBUL DEDİKLERİAMERİKA’NIN İSTANBULUDUR

Ergene Nehri Halkındır! Kirletilmesine İzin

Vermeyeceğiz!

23HALKA ZULÜMDÜR!

Page 24: Yürüyüs 321

Daha önce bu köşede Güney Af-rika halkının yıkımlara karşı verdiğimücadeleye yer vermiştik. Bugünde, kendilerine İndiolar diyen Gua-temala yerlilerinin, sömürücü Ladi-no'lara karşı verdiği mücadeleyi an-latacağız.

“Ben… Rigoberta Menchu” isimlikitabın yazarı Rigoberta Menchu,halkının nasıl örgütlendiğini ve köy-lerini yıkmaya gelen Ladino’ları nasılengellediklerini şöyle anlatıyor:

"Böylece, örgütlenmeye başladık.Örgütümüzün adı yoktu. Atalarımızınkurdukları tuzakları hatırlıyorduk.İspanyollar, buraları zorla almayageldiklerinde halkımız, evlerde veyollarda tuzaklar kurmuştu. Atala-rımız savaşçıydı, insandı...

General Kjell, toprağımızı küçükparsellere ayırdıktan sonra, herkes,orada-burada yaşamaya başlamıştı.Evlerimiz birbirinden uzaktaydı. Veailem, yaylada sahip olduğu küçüktoprak parçasını bölmeye karar verdi.Dağlarda yaşayanlar inebilsin diye.Böylece, büyük toprak sahipleri gel-diğinde, birbirleriyle kolay anlaşa-bilecekler ve birbirlerine yakın ola-caklardı. Bir toplantı düzenlenereksorun konuşuldu. Diğerleriyle yakınolmak için, topraklarından birer par-ça, komşularına vermeleri istendi.İki ay içinde, herkesin evini bizimevin etrafında kurmalarını planladık.'Hepimiz toplu halde oturmak içintopraklarımızın bir kısmını vermeyerazıyız. Büyük arazi sahipleri gelince,bizi birleşmiş bulsunlar’...

Bütün işleri aramızda paylaşı-yorduk. Bir kısmı topraklarını ha-zırlıyor, bir kısmı, damlar için yaprakve dalları kesiyor, bir kısmı da du-varlar için destek tahtaları buluyor-

lardı.

Ve bir gün askerler geldi.Doksan askerin oluşturduğu birtaburu, köyde ilk kez görüyor-duk.... Baştan beri fikir şuydu:'Ya bizi rahat bırakacaklar yada hepimizi öldüreceklerdi.

Ama içimizden bir kişi bile köyüterketmeyecekti...

Kendimizi savunmaya başlamadanönce, küçük bir tören düzenledik. Butörende bütün köy, doğanın hakimineseslenerek, bizim için tek tanrı olanbu tanrıdan, doğanın bize verdiğiher şeyi, savunmamızda kullana-bilmek için izin istedik. Duygulu birtörendi bu. Çünkü, aramızdan kiminöleceği, kaçırılacağı ya da kime iş-kence edileceği bizim toplu yaşamı-mıza ve kendimizi savunma tarzımızabağlıydı. Bunu gayet iyi biliyorduk.

Ertesi gün köyde, herkes kendinisavunmadan ne anladığını açıkladı.Birkaçının taşları vardı, bazısınınağaç bıçağı, bazısının kalın değnek-leri, bir diğerinin herhangi bir iştekullanılan aleti vardı. Kadınlar tuz,chili (acı biber) ve kaynar su öner-diler. Elimizdeki aletleri nasıl kulla-nacağımızı anlattık birbirimize. Böy-lece ilk kez köyde bir örgütlenmeruhu oluşuyordu. Ben, buna hayrankalıyordum...

Savunmada herkesin bir görevivardı. Çocuklar, kadınlar, gençler,erkekler ve yaşlıların ayrı ayrı gö-revleri vardı. Hatta hayvanlar, kö-pekler bile köy savunmasına katılı-yorlardı... Eski tuzakları yeniledik...Bunlar üzerleri ince gergin iplerlekapatılmış olan büyük çukurlardı...

Tuzaklarımızı köyün önemli girişnoktalarına kurmuştuk. Hem de birtane değil, biri çalışmazsa diye birkaçtuzak kurulmuştu aynı yere... Yol-lardaki bu tuzaklardan başka, tektek her evde bir tuzak, öyle ki askerlerköye girer girmez her evde büyükbir dehşetle karşılaşacaklardı...

Sürekli işimizi değiş tokuş edi-yorduk, öyle ki köyde herkes bir

süre sonra her konuda bilgi ve de-neyim kazanmıştı...

Ordu gelince, toplu olarak dağakaçmak anlamsızdı. Köyün dışındasaklanabileceğimiz ve ordu köyüişgal ederse, iki üç hafta kalabilece-ğimiz derin çukurlar ve geçitler açtık.Böylece, bütün doğayı, bitkileri, ağaç-ları ve dağları güvenlik hizmetindekullanıyorduk...

Düşmanın nereden geldiğini gör-mek için, köyün dört köşesine bekçikulübeleri kurduk. İçimizden biri,burada gece-gündüz nöbet tutuyordu.Gece ve gündüz uyarı sinyalleri yap-mıştık...

Bir gece ansızın geldiler. Bizim,haber alma ağımız hemen çalışmayabaşladı. Nöbetçilerin işaretiyle, hepsiköyün dışındaki depoya gittiler. Evlerboştu yalnız köpekleri geride bırak-mıştık. Askerler gelince, köpekler hav-layacaktı. Ve böylece, askerlerin köydene kadar kaldığını anlayacaktık. As-kerler gidince, köpekler yine havla-yacaklardı. Askerler, geceleyin köyegirdiler ve evleri boş buldular...

Savunma silahlarımızı hazır bu-lundurmalıydık kendimizi korumakiçin. Ağaç bıçakları, taşlar, sıcak su,chili, tuz gibi... Taşları, düşmanımızınüzerine fırlatabilir, gözüne tuz ata-bilirdik... Tabancalı bir polise karşıhalk silahlarımız etkili olabilirdi.Örneğin kireç. Kirecin çok ince birtoz olduğunu ve rakibin gözü hedefalınarak atılması gerektiğini tecrü-belerimizden biliyorduk. Taş da ka-faya atılmalıydı...

Her evin kendini savunmak içingerekli araçlar sakladığı bir yerivardı. Her aile kendininkine erişe-meyeceği hallerde diğerlerininkininyerini biliyordu. Diğer bir yöntemde düşmanların üzerine sıcak su at-maktı. Onları evden çıkarmayı ba-şaramazsak bu yola başvuracaktık.Durmadan yeni şeyler bulmaya ça-lışıyorduk...

Böylece köyümüzün ilk eylemisona ermişti. Mutluyduk... Bu andan

Ezilenlerin DirenişleriBirbirine Öğretir

224

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 25: Yürüyüs 321

itibaren ordu, bizim köyümüzdenkorkmaya başladı...

Artık, hiç kimse çiftlikte çalışmayagitmiyor, kimse pazara gitmiyor, köyüterketmiyordu...

Büyük toprak sahipleri, bizim gibiörgütlenmiş köylerden korkuyorlardı.Kendilerini pek göstermiyorlardı,bizi rahat bırakmış gibiydiler. Kenditoprağımızın efendisi olmuştuk. Bu

andan itibaren köyümüz örgütlenmişsayılırdı...

Köyde herkes mücadeleyi yürü-tecek, çözümler bulacak ve hemenyapılması gerekli işleri anlayabilecekgüçteydi. Yapılacak işleri söyleyecekbir başkana ihtiyaç yoktu. Diğerköylülere tuzakların nasıl kurulduğunugöstermek için, köyümü terkedip birbaşka köye gitmeye karar verdim.”

Guatemala yerlilerinin açgözlü bü-yük toprak sahiplerine karşı verdiğidirenişi bugün biz de AKP’nin yıkımsaldırısına karşı mücadele vereceğiz.Direnişimizi güçlendirecek her şeyipaylaşacak, örgütlenecek ve evlerimizinönünde set olacağız. Bu savaşı AKPbaşlattı. Bize direnmekten başka yolbırakmadı. Biz de bütün onurumuzlaevlerimizi sahiplenecek, direneceğiz.

Yoldaşlarımızla ilişki-lerimizdeki en çok rastla-nan çarpık yaklaşımlardan

biri ima etmektir. Yoldaşlarımızla ilişkilerde duygu vedüşüncelerimizi kimi zaman sızlanarak, şikayet ederekifade ederiz. Kimi zaman da ima ederiz.

İma etmek, düşünce ve duyguları direk söylemekyerine dolaylı biçimde ifade etmektir.

İma etmenin biçimi kişiye, konuma, duruma, olayagöre değişebilir. Yöntemi de değişkenlik gösterir.

İma etmek eleştiri silahını kullanmayanların işidir.Eleştiri konusunda kaçak güreşmektir.

Halkımız kısaca adlandırmıştır: “Kızım sana söylü-yorum, gelinim sen anla” deyimi tam da ima etmeyi an-latır.

Neden ima ettiği sorulduğunda söylediklerimizi şuörneklerle sıralayabiliriz.

“Durumdan emin değildim, o yüzden böyle davrandımdirek söylemedim.”

“Kasti bir şey yoktu, sadece konu hakkında, fikrimisöyledim.”

“Gayet açık söylediğimi düşünüyorum, ima etme-dim.”

“Ben söyleyeceğimi söyledim, gerisi artık onun anla-masına kalmış.”

“Ben ne diyeyim yarası olan gocunur.”“Kırmaya dökmeye gerek yok, dediğimizden nasıl

olsa anlar.” Daha da sıralanabilir...İma etmenin diğer bir yöntemi de karşıdaki insanı iki

lafın birinde iğnelemektir. Ya da genel sohbetlerin içindezaafını bildiğimiz kişiyi bu biçimiyle teşhir etmek veözellikle vurgulamaktır. Kimi de sözle ifade edemeyincetavırlarla ima eder küser, alındığını hissettirir. Böyle dav-ranmak ve ima etmeyi düşünmek sıradanlıktır. Bu davra-nışlar ve bu tür konuşmalar zavallı özelliklerdir. Cesareti,cüreti olmayanların tarzıdır. Bu insanlar sözlerini direksöylemek yerine dolandırarak söylemeyi tercih eder. İmaetmek aynı zamanda ortaya laf atıp gerisini getirmemektir.Net konuşmamak eleştiri yerine kaçak güreşip ima etmek;değişmeyi, değiştirmeyi hedeflememektir.

Eleştiri gücü olmayan, bu cesareti de taşımadığındanima eder. Yani ima etmek güçsüzlerin işidir. Sorunuçözmek yerine, daha da karmaşık hale getirirler.

İmada bulunduğumuzda “neden” sorularına cevapla-rımız tamamen bahanedir. Eleştirememeye mazerettir.Örneğin; karşımızdakinin “hatalarını, yanlışlarını açıktansöylemek onun cesaretini kırabilir” diye düşünürüz.Tersine, eleştiri kimi zaman “can acıtsa da” geliştirici,yenileyicidir. Mazeretler ise gerçeklerin üzerini örtmektenbaşka işe yaramazlar. Sorular sormak, ayrıntıları sorgulamakgerçeği, yani özünde eleştirmekten kaçtığımızı su yüzüneçıkaracaktır. Mazeretler o anı kurtarabilir belki amahayata yenilmeyi engelleyemezler.

Kendine ima etmeyi yol edinenler asla eleştirmeyibaşaramazlar.

Bir devrimci eleştiri-özeleştiriyi kendine kılavuzedinmelidir. Gelişi güzel, kime söylendiği belli olmayantarzda bir sözün nereye, kime gittiği belli değildir.Böylelikle söylediğimizi ima ederek eğittiğimizi, eleştir-diğimizi düşünmek tamamen kendimizi aldatmaktır. Busorumluluğu üstümüzden atmayı tercih etmektir. Sorul-duğunda “söyledim anlasaydı” denilir. Oysa dolaylıyoldan anlatmak, muhatap olduğumuz kişiyi tepki-selleştirecektir. Kast etmek, dolaylı anlatmak, adını koy-madan ifade etmek yerine gerçekçi ve belki de “acı”gelen eleştiriler gelişimimize-geliştirmemize hizmet ede-cektir. Aksine paylaştığımız eksik, hata, sorun nerelerdebaşarısızlığa uğradığımızı gösterecektir.

Sonuçta yoldaşlık; güçlükleri yenmek için yoldaşınıneksiği hatasında dosdoğru onu eleştirmekten geçtiğinibilmekte yatar.

Doğrudan eleştirmek yerine tavırlarımızla anlatı-yorsak; küsüyor, alınıyor ve surat asıyorsak, ima edi-yorsak, laf arasında iğneliyorsak bu kaçıştır ve birdevrimci için acınası bir durumdur. Böylesi zamanlarönyargıları da subjektivizmi de büyüten zamanlardır.

Her sorunun çözümü bizdedir. Çünkü biz devrimciyiz.Bu tür yöntemler çözmekten çok çözümsüzlüğü büyütür.Oysa bizim çaremiz var. Net konuşacağız. Eksik veyanlışları görüp eleştirmek değer verdiğimizin ifadesidir.Söylemekten korkmamalı, kaygı duymamalıyız. Nedüşünüyorsak sözümüz de onunla aynı olmalıdır.Eleştiri devrimcilerin silahıdır, o yüzden güçlüdürler.Kaçak güreşmemeli, sorumluluğu üstlenip kendimizide karşı tarafı da geliştirmeliyiz.

İma Etmek

25

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 26: Yürüyüs 321

Halkın Günlüğü dergisinin 1 - 10 Mayıs 2012 tarihli36. sayısının Ufuk Çizgisi köşesinde "HapishanelerSorunu" başlıklı bir yazı yayınlandı.

Her ne kadar genel bir başlık koymuşlarsa da, esasolarak Kandıra F Tipi'nde kalp krizi geçiren MKP davasıtutsağı ABDULLAH KALAY'dan bahsederek, hasta tut-sakların durumuna duyarlı yaklaşmak gerektiğine çağrıyapıyorlar.

Öncelikle, Abdullah Kalay arkadaşa geçmiş olsun di-yoruz. Ki aynı hapishanede kalan Özgür Tutsaklar dahem Abdullah Kalay'a geçmiş olsun dileklerini doğrudaniletmiş hem de konuyla ilgili girişimlerde MKP davasıtutsaklarıyla birlikte davranmışlardır.

Sözkonusu yazıyı yayınlayan Halkın Günlüğü, “aydın,ilerici, demokrat” kesimlerden "hapishane sorunu"nave hasta tutsaklara yönelik, kendiliğindenci bir tarzdabeklediği duyarlılığı, kendisi ne kadar göstermiştir?

Yazıda bu sorunun cevabı yoktur...Devrimci bir muhasebe yapmadan bu soruya gerçek

bir cevap vermeleri de mümkün değildir.Halkın Günlüğü, ilgili yazıda, kalp krizi geçiren ve

gereken tıbbi müdahale uygulanmayan MKP dava tutsağıölürse, bunun sorumlusu sadece devlet olmaz, "... aynızamanda sessiz kalıp gerekli tepki ve duyarlılığı göster-meyenlerdir de" diyor.

Diyor ama eksik söylüyor. Çünkü, o sorumlulukiçinde "Hasta Tutsakların Serbest Bırakılması İçinOluşturulan Eylem Birliği"nden çekilenler ve bu kap-samda kendileri de vardır.

Şimdi, kendiliğindencilik ve çaresizlik içinde “aydın,ilerici, demokrat” kesimlere duyarlılık çağrısı yapıyorve "Sessiz kalıp gerekli tepki ve duyarlılığı" göster-meyenlerin de hasta tutsakların öleceğinden, ölümlerindensorumlu olacaklarını söylüyorlar.

Günaydın arkadaşlar ! Ama önce aynaya bakmalısınız.Herhalde, “Hasta Tutsaklarla İgili Eylem Birliği"ndenayrılırken hasta tutsağınız yoktu ve büyük bir sorumsuzluklaEylem Birliği' ni terk edebildiniz. Ve şimdi, yoldaşınızınbaşına gelenlerden sonra, konunun yakıcılığını bir nebzedaha hissederek "duyarlılık" çağrısı yapıyorsunuz.

Kimlerden ve nasıl bir "duyarlılık" bekliyorsunuz ?O duyarlılığı örgütlemek için ne yaptınız ?Biz söyleyelim, hasta tutsaklarla ilgili duyarlılık ve

sahiplenme yaratan bir araç olan Eylem Birliği'nden ay-rıldınız.

Bilindiği gibi, "Güler Zere' ye Özgürlük Eylem

Birliği" olarak devam eden süreç, Güler Zere yoldaşımızınzulmün elinden çekilip alınmasından sonra “Hasta Tut-sakların Serbest Bırakılması İçin Oluşturulan EylemBirliği” olarak örgütlendi.

Ne yazık ki, bu Eylem Birliği kalıcılaştırılamadı vesorunun yakıcılığına rağmen bir çok sol örgütün ayrılışınınardından çalışmasına son vermek zorunda kaldı.

Neden ?Eylem Birliği' nin 11 Mart 2011 tarihli son açıklaması

bu soruya cevap verir;"...Kendisini eşcinsel kimliği ile ifade eden kurumların,

birlik içinde karar mekanizmasında olup olmayacaklarınıtartışmak her şeyin önüne geçebilmiştir.

Bu konu başından itibaren “Hasta Tutsakların SerbestBırakılması İçin Oluşturulan Eylem Birliği”ni dağıtmaamacıyla kullanılmış, pek çok sol örgütün birliktenayrılma gerekçesi halini almıştır. " ( Yürüyüş, Sayı; 266- 1 Mayıs 2011- syf; 48 )

Böyle olduğu içindir ki, bugün hasta tutsaklarınsessizce imha edilmelerinden bu birliği terk ederek da-ğılmasına sebep olanlar da sorumludur. İşte bu yüzdensiz de sorumlusunuz.

Bu sorumluluğu "aydın, ilerici, demokrat " dediğinizkesimlerin üzerine yıkıp kendi sorumsuzluğunuzu örtbasedemezsiniz. Sözkonusu yazıda bunu denemişler amabu şekilde sadece kendilerini kandırabilirler.

Abdullah Kalaylar’a dayatılan sessiz imhaya karşıtepki ve duyarlılığı örgütleyip açığa çıkaracak aracıortadan kaldırırsanız, işte bugün yaptığınız gibi “aydın,ilerici, demokrat” ların insafından medet umar durumadüşersiniz. Bunun adı çaresizliktir.

Oysa yapılması gereken çaresizlik ve kendiliğindencilikiçeren çağrılar değildir. Devrimci görev, samimi bir mu-hasebe yaparak, Eylem Birliği'nden ayrılmanın yanlışlığınıgörmektir.

Her geçen gün artan oranda hasta tutsak sessiz imhaile katlediliyor. Bırakın, “aydın, ilerici, demokrat”kesimleri, "Komünist"ler olarak siz ne yapıyorsunuz ?

Hasta tutsakların sahiplenilmesini "aydın, ilerici,demokrat" denilen meçhul kesimlerin omuzlarına ken-diliğindenci bir tarzda ve böylesi çağrılarla bırakanlarınAbdullah Kalay'ları sahiplenmesi de samimi ve sonuçalıcı değildir. Olamaz bu bir geçiştirmedir.

Sol'un köşe taşları işte bu denli oynamıştır.Hasta tutsaklarını bile sahiplenemeyen, bu yakıcı

sorunla ilgili oluşturulan Eylem Birliğini terk eden Sol'un

26

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Hasta Tutsakların Serbest Bırakılması İçinOluşturulan Eylem Birliği’nin Dağıtılmasının

Sorumlularından DHF, “Hasta TutsakABDULLAH KALAY İçin ‘Duyarlılık’ İstiyor”

SOL, ÖZÜ SÖZÜ BİR,TUTARLI OLMALIDIR!

26-27_SolKose-321_Layout 1 15.06.2012 00:55 Page 2

Page 27: Yürüyüs 321

Varoşun sözlükteki anlamı “kent veya kasabada dışmahalle”dir. Sözlük anlamı tam anlatamasa da “dış”tır.Hayatımızın “dışı”dır. Kullanılması bilinçli bir tercihtir.Burjuvazi dilimize yerleştirmiştir.

Çocuklarımıza “varoş çocuğu” denir mesela. Yoksul-luğumuzu görüp “varoşların insanları” diye küçümserler.Yoksulluğu dile getirince “varoş edebiyatı yapma” diyedalga geçerler.

Kullanılmasındaki amaç nedir hiç düşündük mü? Ge-cekondularda yaşayan halk şehrin, mahallenin “dışıdır.”Onlar tehlikelidir. Onlar “öteki”dir. Ötekidir çünkü birbaşkaldırdılar mı dünyayı değiştirebilecek güçtedirler.Yoksullardır, baldırı çıplaklardır, düzene “uyum” sağlaya-mayanlardır. Derhal yozlaştırılmalı, kişiliksizleştirilmelidirler.Fakat yozlaştırırken yine de şehrin diğer insanlarına karış-mamalı, kaynaşmamalıdırlar.

Yoksulları aşağılamak için kullanılır varoş kelimesi.

Gecekondulardaki yoksulluğu, anlamı net olmayan“varoş” gibi bir kelimeyle yumuşatarak, belirsiz-leştirerek bilinçleri de bulanıklaştırmak isterler.

Varoş kelimesini yine kimi sol kesimin refor-mistlerin kullandığını da duymuşuzdur. Bu apaçık burju-vaziden etkilenmedir. Hedefsiz, iddiasızlıkların sonucudur.Alternatif olamamadır. Halktan ne kadar uzak olduklarınıngöstergesidir.

Peki biz nasıl kullanıyoruz?

Biz varoşun değil; her milliyetten ve dinden yoksulgecekondu halkının yaşadığı mahallelerin çocuklarıyız.Bizim yaşadığımız mahalleleri “varoş” diyerek dışlayanlar,küçümseyenler halk düşmanlarıdır. Kelimeler basit birkelime olmaktan öte, bir ideolojinin sonucudurlar. Düşün-celerimiz ve bunları dillendirdiğimiz kelimelerimiz bizimideolojimizdir. İdeoloji yaşamın kendisidir. “Varoş” kelimesigecekondu mahallesini anlatmaz. Gecekondu mahallemizbizimdir, her karışında emeğimiz vardır. Varoşsa dıştaolandır, uzaktır. Burjuvazinin, bizim mahallelerimize taktığıama bizim kabul etmediğimiz bir kelimedir.

Bu kelimeyi kabul etmemeliyiz. Mahallelerimiz neutanılacak ne de uzak görülecek yerlerdir. “Varoş” kelimesinireddetmeli, dilimizden silmeliyiz. Hatta “varoş” denildiğindeısrarla “gecekondu mahallesi” olarak düzeltmeliyiz.Ezilen, emeği sömürülen halkın yaşadığı mahalleler bizimmahallelerimizdir…

SavaşanKelimeler

Varoş, Mahalleler,Yoksulluk

köşe taşları yerli yerinde de-ğildir.

Bitirirken, yazıda geçenbir cümleye de değinelim.

Halkın Günlüğü demişki; "Büyük Katliam ve dire-niş tarihinden beridir en ağırşartlarda yürütülen tecrit vetretman saldırılarına karşımücadeleyi büyütelim!"

Sanırız, bu yazıyı yazan-lar MKP dava tutsaklarının tredmana bağlı faaliyetlereçıkmaya başladıklarını ve dolayısıyla tredmana yönelikbir sorunları kalmadığını bilmiyorlar. Hiç değilse, bu ve-sileyle öğrenmiş olurlar.

MKP dava tutsakları da artık F Tiplerinin kafesiandıran toprak sahasına çıkıp top oynayacaklar. Ne mutluonlara ( ! ) Böylece, tredmana boyun eğmiş olmalarınınödülünü de top oynayarak alacaklardır...

Sol’un yıkılan köşe taşlarından birisi tutarlılığıdır.SOL TUTARSIZDIR.

Hasta tutsaklar sorununa harkesin duyarlı olmasınıistemek, bu doğrultuda çağrılar yapmak elbette gereklidir.Ancak önce bu çağrıyı yapanlar kendileri duyarlı olmalı-dırlar. Duyarlılıktan da öte tutarlı olmalıdırlar.

SOL, bol keseden duyarlılık çağrısı yapar. Kendisi,

sıradan apolitik in-sanların gösterdiğiduyarlılığı bile gös-termez. Sol’un du-yarlılığını belirleyeniki şey vardır: Birin-cisi burjuvazi. İkin-cisi kendi çıkarları.Kendi başına bir olaygelmediği sürece du-yarlı değildir.

Hasta tutsaklara özgürlük mücadelesi adeta bununturnusollarından birisidir.

Hasta tutsaklar sorunu bu kadar yakıcı iken, bu konudadevletin politikaları bu kadar açık iken, bu konuda en genişhalk kesimlerinde bir duyarlılık da yakalanmışken, oluşturulanmücadele birliğinin dağıtılmasının sorumlularından birisiolan DHF’nin tutarlılığından bahsedilebilir mi?

DHF’nin söylediği söz doğrudur: Hasta tutsak AbdullahKALAY ölürse bunun tek sorumlusu devlet olmayacaktır,içinde DHF’nin de bulunduğu hasta tutsaklar mücadelesinibaltalayan tutarsız SOL olacaktır.

Sol önce tutarlı olmalıdır. Özü sözü bir olmalıdır. Tu-tarsızlığınız bir gün döner sizi vuran silah olur.

Özgür Tutsak Ümit İlter

27

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

26-27_SolKose-321_Layout 1 15.06.2012 00:56 Page 3

Page 28: Yürüyüs 321

Önderimiz Dursun Karataş, 9 Ey-lül 1994 tarihinde 2 yoldaşıyla birlikteFransız emperyalizmi tarafından tut-sak edildi. Hemen ardından DevrimciHalk Güçleri (DHG), “Dursun Ka-rataş’a Özgürlük” kampanyası başlattı.

Kampanya kapsamında, 13 Eylül1994’te Tarlabaşı'ndaki İngiliz Kon-solosluğu’nun duvarına Dursun Ka-rataş'ın fotoğrafının, Devrimci Solbayrağı ve imzasının yer aldığı birdia yansıtıldı. Adana ve Konya'dayoğun yazılamalar yapılırken; An-kara'da Akbank şubesi bombalandı,İstanbul Gazi Mahallesi’nde molotoflueylem yapıldı, İstanbul'da pankartlarasıldı.

16 Eylül günü İstanbul'da molo-toflu eylemler ve yazılamalaryapılırken; aynı hafta içeri-sinde başta Adana, Antakya,Antep olmak üzere Eskişehir,Manisa ve Bursa'da pek çokeylem hayata geçirildi.

Devrimci Sol Güçler,"Yine Seninleyiz" şiarıylaİstanbul Bayrampaşa'da ey-lem yaptı. Devrimci Sol, Fransız em-peryalizmine "küçük bir uyarı"da bu-lunarak Levent'teki Renault bayisinitahrip etti.

"Yaşasın Önderimiz, Yoldaşımız,Oğlumuz" diyen TİYAD'lı analarise aynı tarihlerde "Dursun Kara-taş'a Kayıtsız Şartsız Özgürlük"isteklerini tüm kampanya boyuncasürdürdüler.

Kampanya sırasında Ankara'daDHKP-C’nin kuruluşunu ilan edenve Dayı’yı selamlayan Mehmet To-paç'ın cezalandırılması eylemi, kam-panyanın anlamlı eylemlerindendir.29 Eylül günü gerçekleştirilen bucezalandırmadan 1 gün sonra Geb-ze'deki Renault bayinin bayrak di-reklerine Devrimci Sol (DHKP) bay-rağı asıldı. Dursun Karataş'a Özgürlükateşleri sonraki günlerde Parti bay-rakları pek çok yere asıldı.

Tüm bu eylemlilikler arasındaöne çıkan eylem ise 6 Ekim'de İs-

tanbul genelinde 10'dan fazlayerde yakılan Dursun Karataş'aözgürlük ateşleri oldu. Parti-Cephe'ninilanıyla birlikte her eylem hem Par-ti-Cephe'yi hem de önderliği selam-layan bir niteliğe büründü. Bu çer-çevede hareket eden Devrimci HalkGüçleri 17-20 Ekim arası başta İs-tanbul olmak üzere pek çok yazıla-malar yaptı, pankartlar astı. Bu aradaçeşitli alan, bölge ve birimlerden vedemokratik kuruluşlardan DursunKarataş'a pek çok mektup ve mesajgönderildi. Aynı zamanda Fransızsavcısı, hükümeti ve elçiliklerinegönderilen mektuplarda Dursun Ka-rataş'ın derhal serbest bırakılması is-tendi.

Devrimci Halk Güçleri Kasımayına eylemle girdiler. İlk eylemlerise Beşiktaş ilçe merkezinin ve SHPÇekmeköy belde binasının molotof-lanmasıydı. 16 Kasım günü Topkapı

Meydanı'nda yapılan molotoflu yü-rüyüş polisin şaşkınlıkla izlediği bireylemdi. Daha sonraki günler iseAnadolu'nun pek çok kenti yoğunyazılamalara sahne oldu. 19 Kasım'daTrabzon'da, 24 Kasım'da İzmir'de,25 Kasım'da Kırklareli'nde yapılaneylemler bunlardan sadece birkaçı.26 Aralık günü Haznedar'da ses bom-balı, molotoflu eylem yapıldı.

26-27 Aralık günleri Fransa’nınİstanbul Konsolosluğu’nun telefon-larını açan bir yetkili gün boyu "BenDursun Karataş'ım, emekçiyim","Ben Dursun Karataş'ım, şehit ana-sıyım", “Ben Dursun Karataş, beniteslim alamazsınız, ben halkım, ül-kemin dağlarında ovalarında benvarım…” sözlerini duydu.

31 Aralık günü Vatan Caddesi'nebakan bomba süsü verilmiş pankart1.5 saat burada kalırken aynı gününakşamı Nurtepe'de önderliği selam-layan molotoflu eylem düzenlendi.

Nurtepe Devrimci Halk Güçleri 26Ocak'ta da molotoflu eylem yaptı.

Tüm bu eylemlerle birlikte onlarcamolotoflama, gösteri, pankart, kuş-lama, duvar yazılamaları, pullamalar,afişler vb. irili ufaklı birçok eylemDevrimci Halk Güçleri tarafındangerçekleştirildi.

Yurtdışı örgütlülüğü kampanyanınodağıydı. "Dursun Karataş'a Öz-gürlük" kampanyası çerçevesindeyurtdışında yapılan eylemler içinFransa üzerinde daha etkin bir baskıgücü oluşturabilmek önemliydi. Dur-

sun Karataş'a ÖzgürlükKomiteleri de böylesi birzeminde doğdu. Asıl he-defi kamuoyunu konuyailişkin bilgilendirmek, du-yarlı hale getirmek ve des-tek vermesini sağlamakolan komite, bu amaçlaimzalar, destek mesajları

topladı, destek verenlerin mesajlarınıFransız hükümetine iletti.

Komite kampanya esnası içeri-sinde çeşitli siyasetçilerle, Avrupalıparlamenterlerle, çeşitli legal partilerle,insan hakları örgütleriyle kısacasıçok geniş bir yelpazede ilişki sağladı.Bu yelpaze içerisinde İngiltere, Al-manya, Avusturya, Fransa, İsviçre,Belçika ve Hollanda'da Dursun Ka-rataş'a Özgürlük Komiteleri kurulmuş,bunun dışında Ortadoğu ve dünyanınçeşitli bölgelerinde komite şeklindeolmasa da kampanyanın çalışmalarıyürütülmüştür.

Avrupa’da bu kampanyalar sonucuortaya çıkan belli başlı eylemler iseşöyle; 12 Eylül günü Viyana'dakiFransız Büyükelçiliği’ne pankart asıl-dı, eylem yapıldı. Yine aynı gün Ati-na'da uluslararası dayanışma çağrısıyapılarak eylem düzenlendi. Benzereylemlilikler Hollanda ve Belçika'dada gündeme geldi. Ortadoğu'da

GÜNÜMÜZÜ AYDINLATAN

28

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

DURSUN KARATAŞ'AÖZGÜRLÜK

KAMPANYASI

Page 29: Yürüyüs 321

TAYAD’lı Aileler, 6 Haziran günü Çağlayan Adliyesiönünde, hasta olmasına rağmen 1 yıldır tek başınahücrede tutulan devrimci tutsak Fikret Kara için eylemyaptı. “F Tipi Hapishanelerde Tecrite ve İşkenceye Son- TAYAD’lı Aileler” pankartının açıldığı eylemde, “Dev-rimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Tecrite Son” sloganlarıatıldı.

TAYAD’ l ı l a radına Fikret Ka-ra’nın babası İsmailKara’nın yaptığıaçıklamada; “Dev-rimci tutsak FikretKara, Tekirdağ FTipi Hapishane-si’nde 1 yıla yakınbir süredir tutuklu

ve tutuklandığından bu yana tek kişilik hücrede tutuluyor.Tüm girişimlerimize rağmen bu uygulama sürmektedir.6 Temmuz 2011 tarihinden beri tek başına tecrit hücresindetutulan Fikret Kara, defalarca yer değişikliği için yazılıbaşvuruda bulundu ancak herhangi bir cevap verilmedi.”denildi.

Açıklamada, Fikret Kara’nın 7 Mayıs’ta ÇağlayanAdliyesi’nde görülen duruşmasında hakimin Kara’nınokumak istediği savunmasına tahammül edemeyerek,saldırı emri verdiği bilgisi de verildi. TAYAD’lı Aileleringözleri önünde yaşanan bu saldırıyla ilgili olarak “Gö-zümüzün önünde bunlar yapılıyorsa, tecrit hapishanele-rinde neler yapılmıyordur? Hapishanelerdeki tecrit veişkence uygulamalarına son. Fikret Kara’ya yönelikkeyfi uygulamalara derhal son verilsin.” denildi. FikretKara’yı ve tüm devrimci tutsakları her koşulda sahiple-neceklerini belirten Aileler, duyarlı olma çağrısı yaptı.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi(FHKC) Genel Komutanlığı birbildiri yayınlayarak Fransa’yı kı-nadı. Almanya'da Dursun Karataşiçin özgürlük yürüyüşü yapıldı.Londra'da yapılan Saolo Paolo Fo-rumu'na katılanlar (Haiti, Nika-ragua, El Salvador) imza desteğindebulundular. Kampanyaya imza des-teğinde bulunanlar arasında Cezayir'inilk devlet başkanı Ahmed Ben Bellave eski Avrupa parlamenterlerindenisimler de vardı.

Türkiyeli çocuklar 1 Kasım günüAtina'da yürüdüler. Fransa Konso-losluğu’nun önüne gelen çocuklar,burada "Halklarımızın Önderi Dur-sun Karataş ile Beraberiz" slogan-ları atarak yürüyüşü bitirdiler. Benzerbir yürüyüş 12 Kasım günü Avustur-ya'nın Graz şehrinde, 29 Ekim'deLondra'da yapıldı. 13 Aralık'ta Hol-landa'da bir radyoda Dayı’yla ilgiliprogram yayınlandı.

27 Aralık'taki mahkeme öncesindeeylemler arttı. Bu eylemlerden biride 17 Aralık'ta 500 kişinin ellerindekiçiçeklerle La Sante Hapishanesi’ninönüne gelmesiydi. Çiçekler dahasonra Dursun Karataş'a iletilmesi içinhapishane yetkililerine verildi. Birsaat boyunca hapishanenin önündesloganlar atan Komite üyeleri daha

sonra marşlarla dağıldı. Çocukların yoğunlukta olduğu bir

başka eylem ise, Almanya'nın Düs-seldorf şehrindeki Fransız Konso-losluğu’nun önünde yapıldı.

27 Aralık'ta mahkemenin yapıla-cağı gün Paris sokaklarında "BizHalkız Hepimiz Aynı 'Suçu' İşledikBizi Yargılayamazsınız", "ÖnderYoldaş Dursun Karataş" sloganlarıdavullu zurnalı halaylar eşliğindeatıldı. 26 Ocak akşamı geç saatlerdeParis'in Georges Pompidou ve SaintMichel meydanları Dursun Karataş'ınözgürlüğüne kavuştuğunu öğrenenDevrimci Halk Güçleri’nin kutlama-larına ve zafer sloganlarına tanıkoldu.

DHKP-C davası tutsakları da içe-riden seslerini yükselttiler: "Önde-rimize yönelik saldırılara izin ver-meyeceğiz!" Başta Sağmalcılar Ha-pishanesi olmak üzere, Bursa, Aydın,Buca, Amasya, Malatya, Çanakkale,Çankırı, Yozgat, Bartın, Osmaniyeve Ankara hapishanelerinde bulunanDHKP-C tutsakları açlık grevleriyle,gönderdikleri protesto mektuplarıylaFransa emperyalizmini yargıladılar.

Fransız emperyalizmi, DHKP Ge-nel Sekreteri Dursun Karataş’ı 26Ocak 1995’te serbest bırakmak zo-runda kaldı. Dayı, tahliyesinin ar-

dından yeniden görevinin başına dön-dü.

Devrimci Halk Güçleri, önderleri,öğretmenleri, komutanları DursunKarataş'ın özgürlüğüne kavuştuğunuduydukları ilk anda başladılar kutla-malara. 27 Ocak akşamı OkmeydanıŞark Kahvesi durağında ilk özgürlükateşi yakıldı. Kutlamaların ikincisiÇayan Mahallesi’ndeydi. 29 Ocakgecesi Gebze Dudullutepe Mahalle-si’nde kutlama yapılırken; 31 Ocakgecesi Gebze'de trafiğe kapatılan PirSultan Caddesi bir anda düğün yerinedöndü. Hep bir ağızdan söylenenmarşlar ve türküler yerini "SelamOlsun Başkomutanımız Dursun Ka-rataş'a" sloganına bıraktı bir süresonra. Gazi, Zübeyde Hanım Ma-hallesi'nde de kutlamalar 31 Ocakgecesi yapıldı. Bu gösteriler içindeen görkemlilerinden birisi 1 Şubatgecesi Çağlayan Dere Kahveler du-rağında yapılandı. Havai fişeklerinatıldığı Parti ve Cephe amblemlerininyer aldığı flamaların taşındığı şenliğinyapıldığı meydan ateşlerle çevrelen-dikten sonra davul, zurna eşliğindehalaylar çekilmeye başlandı. Kitleellerinde Parti ve Cephe bayraklarıylahalaylar çekerken, Devrimci HalkGüçleri Dursun Karataş'ın posterlerinitaşıdılar.

Tecrit Tutsaklarımızın BeyinleriniTeslim Alamayacak

29

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 30: Yürüyüs 321

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in,bir soru önergesine verdiği açıklama iş cinayetlerini en iyiözetleyen gerçeklerdir.

“Türkiye’de 2002-2011 yılları arasındaki iş kaza-larında 10 bin 804 işçinin hayatını kaybettiğini açıkladı.Aynı tarihler arasında Türkiye genelinde 735 bin 803kaza meydana gelirken, 2003 yılından bu yana 44ölümlü kazanın soruşturması yapıldı.”

AKP’nin on yıllık iktidarı süresince 735 bin 803 iş ka-zası ve 10 bin 804 ölüm… Neredeyse her yıla bin ölümve binlerce iş göremez hale gelmiş, yaralanmış, sakatlanmışişçi. Elbette bunlar basına yansımış veya resmi makam-lar tarafından açıklanmış rakamlar. Fakat ülkenin birçokyerindeki kasabada, köyde resmi raporlara girmemişyüzlerce "kazadan" ve ölümlerden de bahsetmek gerekir.Örneğin, yaptığı işten kaynaklı hastalanıp sakat kalan veyazamana yayılan ölümlerden bahsetmez resmi raporlar...Bütün bunlar da iş cinayetleridir.

Bu ölümlü kazalardan sadece 44’ü hakkında soruş-turma yapılmış, sonuç!

Sonuç yok. Çünkü Oligarşinin yargısı, mahkemeleriişçiyi, çalışanı değil patronları koruyor. Oligarşininyargısı, meseleyi en fazla kişisel bir kusur olarak ele alıy-or ve patronları tazminata mahkûm ediyor ki, bu da çoğuzaman da istisnai bir durumdur. Patronlar da tıpkı Baş-bakanın Uludere’de köylülerin katledilmesinde olduğu gibi,“tazminatsa, tazminat öldürür öderiz” misali cinayet-lerine devam ediyor. Çünkü iş güvenliği için önlemler al-mak patron için, tazminat ödemekten çok dahaağırdır.

Diğer taraftan ortada olan iş kazaları ve cinayetler, me-selenin kimi patronların kişisel kusurlarından öte, düze-nin işçiye, emekçiye bakışının özetidir. Düzen azamisömürü üzerine kurulmuştur. Bunun içindir ki ‘İş’in ma-liyetini en aza indirmek için, malzemeden çalar, işleviniyitirmiş makinaları kullanır, güvenlik önlemlerini almazve işçiyi en ağır şartlarda çalışmaya zorlar…

11 bin İşçi, "iş kazası" adıyla öldürüldüler. Öldürüldü,çünkü "iş kazalarının" hiçbiri kaza değildi. Patronlar tar-afından bilerek, öldürülmüşlerdi. Patronlar tarafından oluş-turulan çalışma koşulları, yani fabrikalar, işyerleri, kul-lanılan aletler vb. hepsi azami kar üzerine programlanmış,işçinin güvenliği, sağlığı ise yok sayılmıştır. Bundan do-layı öldürülmelerin koşulları hazırlanmıştır.

Fabrikalar, işyerleri, inşaat alanları, şantiyeler, tersa-neler vb. yerler hiçbir zaman işçinin sağlığı ve güvenliğitemel alınarak ve bilimsel gelişmeler baz alınarak yapıl-mamıştır. Derme çatma, ucuz malzemelerin kullanıldığıve asıl olarak "iş”in en ucuza mal edileceği şekilde dizaynedilmiştir. Budur öldürmenin şartları.

İşçiler bu sağlıksız ortamlarda havasız, ışıksız, duru-ma göre aşırı sıcak veya soğuk şartlarda 12-14 saat çalış-maya mecbur bırakılmaktadır. Kullandıkları aletler demode,işlevsiz büyük oranda fiziksel güce dayanmaktadır. Be-slenmeleri yetersiz, dinlenme koşulları yoktur. Hattapek çok işyerinde tuvaletlere gidiş dahi sınırlıdır. Ka-meralarla her anları takip edilip müdahale edilmektedir.Keza işverenin, patronun cellatlarına dönüşen müdürler,şefler, ustabaşıları adeta işçinin başında birer cop halinegetirilmiştir.

Sigortasız, sendikasız ve iş güvenliği olmadan karıntokluğuna çalıştırılan ve geleceği, patronun veya temsil-cisinin iki dudağı arasında olan işçi, belirttiğimiz ağır çalış-ma koşulları altında yaşadığı baskılanma, stres vb. ne-denlerle birlikte adeta "kaza “ya zorlanmış, mahkûm edil-miştir. Bütün bu koşulları ele aldığımızda ortada "kaza"nın olmadığı, tersi patronlar tarafından "en az masrafla,en fazla kâr”ı elde etmek için işçilerin adeta ölüme mahkûmedildiği gerçeğidir.

Ülkemiz emperyalistler, işbirlikçi tekeller ve patron-lar için ucuz işçi cennetidir. Milyonlarca işsiz, düşük ücret-lerle ve koşulların ağırlığına rağmen çalışmaya hazırdır.Örneğin grizu patlaması sonucu ölen işçilerin cesetleri dahaocaktan çıkarılmadan, binlerce işsiz ocağın kapısında 'İş’egirmek için sıra bekleyebilmektedir. Budur ülkemizingerçekliği.

AKP, temsil ettiği emperyalistler ve tekeller içinçalışma hayatını daha da kuralsız hale getirmek, sadecepatronların, güçlülerin sesinin çıktığı ve işçi sınıfının varolan örgütlerinin de dağıtılacağı koşulları hazırlıyor.Ulusal İstihdam Stratejisi adı altında, işçi sınıfını tama-men kölelik koşullarına mahkum eden, sendikal örgüt-lenmeden, kıdem tazminatına kadar mücadeleyle ka-zanılmış bütün hakların gasp edileceği bir sürece hazır-lanıyor.

AKP'nin tekellerin isteği doğrultusunda hayata geçir-meye çalıştığı bu düzen, iş cinayetlerinin on binlerden yüz-binlere çıkması demektir. kuralsızlığın temel olduğu, sen-dikal örgütlenmenin tasfiye edildiği koşullarda patronlar,"azami kar" için, iş ve işçinin güvenliğini tamamen yoksayacaktır. Fabrikaları, aletleri, makinaları patronlar içindaha kıymetli olacak, "mal"ları için işçileri feda edece-klerdir.

Örneğin madenlerde masraf olmasın diye baret, mas-ke veya gaz ölçüm aleti alınmayıp işçiler öldürülecektir-ki öldürüldüler. Tuzla tersanelerinde ucuz olduğu için, kumtorbaları yerine işçiler deneme için kullanılacak veöldürülecektir, öldürüldüler. İnşaat şantiyelerinde kışınsoğukta işçiler naylon çadırlarda yaşamaya mecbur edi-lip, ısınma adına yakılarak öldürülecektir, Esenyurt’taöldürüldüler.

Devrimci İşçiHareketi

AKP "İŞ KAZALARIYLA" ÖLDÜRMEYE DEVAM EDİYOR!

30

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 31: Yürüyüs 321

Emperyalistlere, işbirlikçi tekellere ve onların iktidarıAKP'ye karşı mücadele edilmediği sürece "iş kazaların-da" ölmeye devam edeceğiz. AKP, insafa gelip bizim çalış-ma koşullarımızı düzeltmeyecektir. Ölümlerimiz, AKP'ninbakanların ağzından "takdiri ilahi", "güzel-temiz öldüler"şeklinde açıklanarak, yakınlarımızın acılarıyla dalgageçilecektir.

İş kazalarını ve cinayetlerini ancak örgütlenmiş, hak-ları için mücadele bilinci gelişmiş işçiler önleyebilir. İşkoşulları, işyerinin genel güvenliği, kullanılan aletlerinsağlamlığı, işçilerin beslenme, dinlenme koşullarının ge-liştirilmesi, ücretlerin arttırılması vb. hepsi işçilerinörgütlülüğüyle mümkündür. Bunun içindir ki patronlarilk önce örgütlülüğe saldırmakta, sendikal çalışmaya hiç-bir şekilde hayat vermemeye çalışmaktadırlar.

AKP'nin ve patronların bizim acılarımızla dalga geç-mesine izin vermeyelim. Bu bizim elimizdedir. Örgütlenip

ve mücadeleyi geliştirdiğimizde kuralsız çalıştırılmadan,iş cinayetlerine kadar sınıfımıza yönelik pek çok saldırıyıpüskürtebiliriz. Ekonomik, demokratik ve sendikal an-lamda yeni mevziler kazanabilir, bir bütün olarakhalkımızın mücadelesine önderlik edebiliriz.

Bu yanıyla DİSK'in 15-16 Haziran'da başlattığı kam-panyayı büyütmek, AKP'ye ve işbirlikçilerine karşı mü-cadeleyi geliştirmektir. Aynı zamanda iş cinayetlerikarşısında işçi sınıfının tepkisini ortaya koymaktır.

İŞ CİNAYETLERİNE SON!

AKP İŞÇİ DÜŞMANIDIR, CİNAYETLERDEN

SORUMLUDUR!

İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ

Devrimci İşçiHareketi (DİH), 9Haziran günü Be-daş işçilerini ziy-aret etti. TaksimMeydanı'nda to-planan DİH'liler,"İşçiyiz HaklıyızKazanacağ ız","Devrimci İşçiHareketi" yazılıpankart, "Sendi-ka Hakkımız En-gellenemez", "Di-rene Direne Ka-zanacağız" dö-vizleri ve attıklarısloganlarla baş-ladıkları eylemdeişçilerin çadırkurduğu Bedaşbinası önüneyürüdüler. Bedaşişçileri DİH'lileri

sloganlar ve alkışlarla karşıladılar.

Burada DİH adına Türkan Albayrak tarafından yapı-lan açıklamada, "Her türlü örgütlenmeye saldıran ama enbüyük suç örgütlenmesinin bir parçası olan, her türlü hakalma mücadelesine 'terör faaliyeti' diye kulp takan,örgütlü işçileri terörize etmeye çalışan, çalıp çırparak en

büyük hırsızlık örneği sergileyen, bünyesinde çalışan işçiyede siz de hırsızlık yapın diyerek yol gösteren, halktan veişçiden çaldığı parayla yasayı hukuku bir bez parçası gibisatın alan, sırtını AKP hukuksuzluğuna dayayan Bedaş'akarşı örgütlenmeyi, hakkını almayı ve direnişi seçen Be-daş işçilerini Devrimci İşçi Hareketi olarak selamlıyoruz."denildi. Ayrıca, direnişlerin işçiler için bir okul olduğu,yaygınlaştıkça ve hak alma bilinci geliştikçe işçi sınıfınında gelişip güçleneceğine vurgu yapıldı.

21 kişinin katıldığı eylem, Bedaş işçileriyle yapılansohbetle devam etti.

DİH'liler aynı gün, direnen Hey Tekstil işçilerini deziyaret ettiler. Bağcılar Ateştuğla Devekaldırımı Cadde-si'nde, bir araya gelen DİH'liler, "İşten Atmalara,Örgütsüzleştirmeye Karşı Birleşelim, Direnelim, Kaza-nalım" pankartını açarak yolu trafiğe kapattılar ve HeyTekstil işçilerinin yanına yürüyürek gittiler. Fabrikaönündeki işçiler, DİH'lileri sloganlara eşlik ederek karşı-ladılar.

Burada yapılan açıklamada da, "Hey Tekstil işçileriemeklerinin karşılığını ve haklarını istiyorlar. Bizler deDevrimci İşçi Hareketi ve Halk Cephesi olarak kararlılıklasürdürülen ve sürdürülecek olan direnişi destekliyoruz,desteklemeye devam edeceğiz" denildi.

TAYAD ve Halk Cephesi'nin de destek verdiği eylemdeaçıklamanın ardından Grup Yorum Korosu türkülerle,şarkılarla, marşlarla, küçük bir konser verdi, halaylar çe-kildi. Sohbetlerin ardından eylem sonlandırıldı. Yapılaneyleme 65 kişi katıldı.

HER DİRENİŞ BİR OKULDUR, HER OKULDANÖĞRENDİKLERİMİZLE MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZİşçi Düşmanı AKP ve Patronların Saldırılarına Karşı

Direnişlerle Dayanışmayı Büyütelim!

Hey Tekstil işçileri ziyaret

Bedaş işçileri çadır ziyaret

31

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 32: Yürüyüs 321

332

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Maaşları geç ve düzensiz ödendiğiiçin greve gitmeleri üzerine, iştenatılan ve işe tekrar alınmak için çadırdirenişi başlatan BEDAŞ işçileri ileyaptığımız röportajı yayınlıyoruz.

Yürüyüş:Merhaba, ön-celikle sizi kı-saca tanıya-bilir miyiz?

Mustafa Tur-na: Adım Mus-tafa Turna Ga-ziosmanpaşada işçiyim.

Yürüyüş: Neden işten atıldığınızıanlatır mısınız?

Mustafa Turna: Biz maaşlarımızıçok düzenli almıyorduk. Ayın5’inde, 28’inde, 30’unda aldığımızzamanlar oldu. Bu bizi zorluyordu.Kredi kartları faturaları bir sürüborçları oluyordu insanların. Bizçok zor durumda kalıyorduk. Maaş-larda kesinti oluyordu. Kesintilerinne kadar resmi dayanağı var o daşüpheli. Biz bunun üzerine Mayı-sın 18’inde İşçi Kanunu’nun 34.Maddesine dayanarak 470 tane di-lekçe verdik. Ayın 20’sine kadarmaaşlarımızı yatırmazsanız ayın21’inde iş bırakacağız diye 3 günönceden dilekçe verdik. Daha son-ra maaşlar ayın 25’inde yattı. Bizbu arada ayın 21’inden 25’ine ka-dar yasal hakkımız olan iş bırakma-yı uyguladık. Maaşlar yattıktansonra bu sefer işimizi istedik işimi-zi vermediler. Resmi olarak bir çı-kış da vermediler. İş vermiyor aynızamanda çıkış da vermiyor. Çünküyasal hakkımız olduğu için toplubir işten çıkarma da yapamıyor.Bu şekilde süreç buraya kadar gel-

di. Önce kendi bölge-lerimizde kaldık. Son-ra da direnişimizi ça-dıra taşıdık buraya.

Yürüyüş: Talepleri-niz nelerdir?

Mustafa Turna: Ta-leplerimiz aslında çokbasit;

Bir: Maaşlarımızınkesinti yapılmadan ve zamanındaverilmesi.

İki: Eksik elemanların tamam-lanması.

Üç:Bir de bizim kullandığımızaletler bozuluyor. Zaten bize geldi-ğinde ikinci el makineler olduğu içinsürekli arıza yapıyor. Bunların ta-miratlarını sürekli olarak bize yıkı-yorlar. Ekonomik olarak bize yükoluyor. Bir pil almaya gidiyorsun 50tl tutuyor. Bunların düzeltilmesinitalep ettik bunlar çok basit şeylerama bunu kabul etmediler. Çünkübiz bunu görüşmek istediklerindemuhataplarının sendika olduğunusöyledik. Asıl sorun sendikayı kabuletmemeleri. Sendikalı olduğumuziçin buradayız. Biz sendikayla güçlüolduğumuz için sendikayla oturur-sunuz konuşursunuz ancak bu şekildekarar verilir dedik. Çünkü örgütsüzolursak aynı süreçler devam edecek.

Yürüyüş: Direnişinizi nasıl sür-dürmeyi düşünüyorsunuz?

Mustafa Turna: Direnişimiz devamediyor. Bu gün burada oluruz yarınBEDAŞ’ın bahçesine gireriz. BEDAŞbunu çok iyi biliyor. Biz işçilerinBEDAŞ’ın çatısından aşağı pankar-tını da sallandırdığını biliyor. Bununda onlar da farkında... Zaten onlarda huzursuz zarar ediyorlar. Çünkübu işi bilmeyen bu işten anlamayan

insanlarla çalışılmayacağını anlamışdurumdalar.

Bu süreç gerçekten bizi değiştirdi.Başka bölgelerden hiç tanımadığıninsanlarla tanışıyorsun. 24 saat ça-dırımız burada o 24 saat içinde be-nimle aynı sorunu yaşayan başka birinsanla beraber el ele kol kola emekmücadelesi veriyoruz. O beni anlıyorben onu anlıyorum. Patronların ençok istemediği şey işçilerin birbirinianlayıp hep beraber bir araya gelmesi.

Mahmut Altınyurt: Adım MahmutAltınyurt 8 yıldır BEDAŞ bünye-sinde taşeron fir-malarda çalışıyo-rum.

Yürüyüş: Ne-den İşten Atıldı-nız? ÇalışmaKoşullarındanBahseder misi-niz?

Mahmut Altın-yurt: Bu firmada1,5 yıl bir sürecim var. Taşeron fir-malar işçilerin taleplerini karşılamakiçin hiçbir şey yapmıyor. İşçiler içinhiç bir şey yapmıyorlar. Kendi ihti-yaçlarını kendi düzenini sürdürmekiçin çalışıyorlar. Mesela işçilerin birtalebi olsun tamam deyip geçiştiri-yorlar. Maaşlarımızda kesintiler olu-

Röportaj

Mustafa Turna

BEDAŞ İŞÇİLERİ ANLATIYOR:

Maaşlarımızın Zamanında Ödenmesiniİstediğimiz İçin İşten Atıldık!

Mahmut Altınyurt

Page 33: Yürüyüs 321

333

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

yor. Bunları dile getirdiğimizde ta-mam halledeceğiz diyorlar. Eksikelemanla çok iş yaptırıyorlar. Di-yelim ki, 70 kişinin yapacağı işi 50kişiye yaptırıyorlar. Maaşlarımızızamanında yatırmıyor. Mesela ayın25’i diyorlar bu süre 30’u oluyorertesi ayın 2-3’ü oluyor.

Yürüyüş: Talepleriniz neler?

Mahmut Altınyurt: Eylemi yapma-mızın nedeni maaşlarımızın kesintiyeuğraması, eksik eleman çalıştırmaları,maaşlarımızın zamanında yatırılma-ması bunlarla ilgili birçok kez bizuyardık. 1.5 yıldır da bu taşeron fir-ması ile bu sorunları yaşadık. Taşe-ronlar sendikayı BEDAŞ bünyesinesokmak istemediler.

Yürüyüş: Direniş hakkında sizneler söylemek istersiniz?

Selçuk Karababa: Adım SelçukKarababa BEDAŞ’a bağlı Gazios-manpaşa ilçesinde elektrik sayacıokuma işi yapıyorum aynı zamanda

E n e r j i - S e ntemsilcisiyim.

En son dünbir görüşme-miz oldu dün-kü görüşme-mizde patrontekrar işe ala-bileceğini fakatCuma gününekadar süre is-

tediğini söyledi

Kurum alabildiğine rahatsız, oku-malar yapılmıyor bölgelerde. Sayaçokuma kurumun ekonomik anlamdakarşılığıdır. Biz çalışmadığımız sürecedoğru düzgün okumaları da yapa-mıyor tahsilatı da yürütemiyorlar.Kurum ve taşeron firma da bundankaynaklı bir görüşmeye razı oldu.Daha önce kesinlikle “sendikaylagörüşmem, sendikayı kabul etmem”diyen kurum sendika temsilcilerimizlebirlikte kurum yöneticisi patron vesendika temsilcimiz hepsi berabergörüşmeleri oldu Cuma gününe kadarsüre istedi. Biz olumlu yönde geli-şeceğini düşünüyoruz bundan sonrakieylemlerimizin.

Yürüyüş: Peki direnişinizi nasılsürdürmeyi düşünüyorsunuz?

Selçuk Karababa: Direnişimizi sür-dürme boyutunda bir sınırımız yok.Şimdi bu gün çadırımızı kurduk. Bu-rada demokratik anlamda tepkimizigösteriyoruz. Fakat tabi ki direnişdevam ettikçe ve sonuçsuz kaldıkçayani arkadaşlarımızla bu konuda otu-ruyoruz konuşuyoruz, sohbet ediyoruzbir sınırları yok. Yani yapılması ge-reken ne varsa, yani sadece buradakiçadırda durarak bu iş çözülmeyeceksebaşka biçimlere dönüştürmek nok-tasında kararlıyız. O anlamda bir sı-nırımız yok açık konuşmak gerekir-se...

Ne olabilir bu işte örneğin bugüne kadar çadırımızdan öteye geç-

medik ama kurumun içerisine de gi-reriz. Başka yere de gireriz, sınırkoymadık o konuda. Herkeste o ko-nuda kafası açık ve kararlı arkadaş-larımız. Başta tereddütlüydü aslındaama fakat burada öğrendikçe direnişgerçekten öğretti. Şöyle düşünüyoruzhiçbirimiz direnişin başındaki gibiolmayacağız. Direnişin başında dahabir çoğumuz farklı kişiliklere sahiportak yaşama bilincinden ve direnmekültüründen daha uzak insanlar ol-mamıza rağmen direnişimiz boyuncaburadaki paylaşımlarımız nöbetleri-miz bize de bir çok şey öğretti yanihatta mahallelerde şöyle tepkiler alı-yoruz. Daha önceden sıradan bir ya-şam sürdüren arkadaşlarımız vardışimdi çevredeki eşi dostu gördüğüzaman ya sana ne olmuş sen değiş-mişsin gibi (gülerek)tepkiler alıyoruz.Direniş öğretiyor bize öğrettikçe deufkumuz daha çok genişliyor ve onoktada kendimize de bir sınır koy-muyoruz. Buradan öğrendiğim so-nucu söyleyeyim sana örgütlü olmakbilinçli olmak zorundayız tüm işçileriçin dahası hayatın içerisindeki tüminsanlar için bunu söylemek istiyorumörgütlü ve bilinçli olmadan bir hakarama mücadelesi içine girmiyoruz.Daha önceden bireysel tepkiler gös-teriyorduk bireysel tepkilerin sonucudoğal olarak bir şekilde bertaraf edi-liyordu. Fakat buradan çıkardığı-mız en önemli sonuç şu; örgütlüişçi gerçekten yenilmeyecektir, ye-nilmiyoruz daha kararlı bir şekildedirenişimizi sürdürüyoruz.

Devrimci Tutsak Cem Özcan’ın, Hrant Dink’in katiliOgün Samast’a “hakaret” davasından yargılandığıdavanın duruşması 7 Haziran günü Kandıra Adliyesi’ndegörüldü. TAYAD’lı Aileler, Adliye önünde bir eylemyaparak, “Katillere Olan Öfkemiz Yargılanamaz” pan-kartını açtılar. Eylem sırasında “Katiller Halka HesapVerecek”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız”, “DevrimciTutsaklar Onurumuzdur” sloganları atıldı.

Dilek Bal tarafından yapılan açıklamada, “Halk düş-manı Ogün Samast, 3 Aralık 2011 tarihinde Kandıra FTipi Hapishanesi’nde bulunan Özgür Tutsaklar tarafındanhapishane koridorunda dövülerek cezalandırılmıştı.

Şimdi, halk düşma-nını cezalandıran ev-

latlarımız işbirlikçi AKP iktidarı tarafından yargılanıyor.Evlatlarımız 1 yıl içinde 2 kez mahkemeye çıkarılırken,katil Ogün Samast 5 yıllık tutukluluk süresince hala birceza almamıştır.” denildi. Devletin beslemesi Ogün Sa-mast’ın yaptıklarının hesabını soran özgür tutsağın yar-gılanmasının hiçbir meşru, yasal hukuki zemini olmadığınıbelirten Bal, “Bizler TAYAD’lı Aileler olarak evlatları-mızla her zaman gurur duyduk. Bundan sonra da birlikteolmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz. Buradanbir kez daha sesleniyoruz: Devletin yetiştirdiği OgünSamast’lardan ancak devrimciler hesap sorabilir.” dedi.30 kişinin katıldığı eylem sloganlarla sona erdi.

Röportaj

Selçuk Karababa

Kati̇ller Cezasız, Halkın Öfkesi̇ Yerde Kalmayacak

Page 34: Yürüyüs 321

Dev-Genç yazı dizimizin üçüncü

bölümü ile devam ediyoruz.

1994’te ise, Dev-Genç’liler bukez bir coşkuyu paylaşıyorlardı. Dev-rimci Hareket, 1994 30 Mart’ındapartileşmişti. Türkiye halkları Parti'ylebilinçlenip, Cephe'yle silahlanmıştıve Dev-Genç “Her şey Parti-Cepheİçin, Her şey Zafer İçin!” sloganıylabütünleştirdi kavgasını. Mücadelesinive örgütlenmesini de halk kurtuluşsavaşının bu yeni dönemine göre bi-çimlendirecekti...

1996 Mayıs’ında Yıldız TeknikÜniversitesi'nde TÖDEF’in önderli-ğinde yeni bir Gençlik Kurultayı top-landı. 1997’de birçok halk kesimigibi, Dev-Genç'in gündeminde de Su-surluk meselesi vardı. 6 Kasım boy-kotları, eylemleri, TÖDEF’in 1990’lıyıllar boyunca gençlik mücadelesinekazandırdığı en önemli mevzilerdenbiriydi. Öğrenci Meclisleri, GençlikCephesi, bu politikayı etkisizleştire-bilecek politikalardı ama bu örgüt-lenmeler hayata geçirilemedi...

2000’lerin başındaki tablo da çokiç açıcı değildi. Mevcut birim der-neklerinin kimisi kapatılmış, kimisininfaaliyetleri durma noktasına gelmişti.Gençlik açısından yeni bir örgütlenmehamlesine, yeni bir dinamizme ihtiyaçvardı. 2002 yılından itibaren birçokilde Gençlik Dernekleri Girişimlerioluşturuldu. Bunu onlarca ilde Genç-lik Dernekleri’nin kurulması izledi.Tabii bu derneklerin kuruluşu, hiçbiryerde, burada yazdığı gibi bir andaolmuyordu. Hemen her yerde

YÖK’ün ve poli-sin saldırıları al-tında kuruldu der-nekler.

Ve işte bütünbu engellemeleriçinde, ülke ça-pında 30’a yakınşehirde derneklerkuruldu. 2003 Şu-bat’ında da 18

Gençlik Derneği’nin katılımıyla ülkeçapında merkezileşme için GençlikBirlik Koordinasyonu oluşturuldu.

Koordinasyonu’nun çağrısı üze-rine ABD’nin Irak işgaline karşı 4Mart 2003’te çeşitli üniversitelerdeve liselerde boykot ve gösteriler ger-çekleştirildi.

Gençlik Birlik Koordinasyon ça-lışmalarını belli bir noktaya getirerek,öğrenci gençliğe yeni bir federasyo-nun kuruluşunu müjdeledi. Artık öğ-renci gençlik mücadelesini GençlikDernekleri Federasyonu önderliğindesürdürecekti.

Gençlik Dernekleri Federasyonu,henüz girişim halindeyken, güçlü bireylemle tanıttı kendini gençliğe vehalka. 2003 Ekim’inde 30'u aşkınilden öğrencilerin katılımıyla “YÖK'e,işgal ortaklığına ve tecrite hayır de-mek için adım adım Ankara’ya yü-rüyoruz” eylemi gerçekleştirildi. Yol-da üç kez polis saldırısına uğrayanöğrenciler, buna rağmen Ankara’yaulaştılar. Ankara’da da AKP İktida-rının, gençliğin taleplerine cevabı:Panzer, gaz bombası, cop ve gözaltılaroldu. Ama gençliğin öncü örgütlen-mesinin misyonu da tam burada or-taya çıkıyordu zaten; tüm bunlarakarşı gençliğin sesini, taleplerini du-yuruyor, örgütlenmesini sağlıyordu.

Federasyonun kuruluşu, 18 Ha-ziran 2004’de TMMOB'da yapılanbasın toplantısıyla açıklandı. Fede-rasyon kurulduğu aşamada, ülke ça-pında 27 ilde dernekleşmiş, 5 ildeise girişim halinde toplam 32 Genç-lik Derneği bulunmaktaydı. Bu du-

rum, oligarşinin gençliği örgütsüz-leştirme saldırısının bir kez dahaDev-Genç kararlılığıyla etkisizleşti-rildiğinin ilanıydı.

Dev-Genç Geleneğine Eklenen Her Yeni Halka, Devrim Yolunda Atılmış Yeni Bir Adımdır

2000’li yıllarda ülkemizdeki sı-nıflar mücadelesinin en öne çıkanboyutlarından biri, kuşkusuz F Tipihapishanelere karşı süren Büyük Di-renişti. Devrimci Gençlik, başındanitibaren bu direnişin yanında ve içindeoldu. Bunun ötesinde ise, Dev-Gençaçısından bu Büyük Direniş, sadece“destek, dayanışma” açısından gö-rülebilecek bir direniş değildi. Dire-nişin asli unsurları içinde yer aldılar,Tutsak Dev-Genç’liler kadar dışarı-daki Dev-Genç’liler de tüm statükolarıyıkarak katıldılar bu direnişe. İkikızkardeş, Canan ve Zehra Kulaksız,Dev-Genç tarihine fedakarlığın anıtıolarak geçtiler. Dev-Genç, bu ülkenintarihinin gördüğü her Büyük Dire-niş’te olduğu gibi, bu direnişte detarihine, misyonuna yaraşır şekildeyer aldı.

Gençlik Dernekleri, bir bütün ola-rak hem üniversitelerde, hem hayatındiğer alanlarında sahip çıktıkları Dev-Genç geleneğinin izleyicisi oldular.En başta, 6 Kasım geleneğini, Kızı-lay’da polisle çatışmayı, gözaltı vetutuklamaları göze alarak militancave fedakarca sürdürdüler. GençlikDernekleri, akademik mücadelenin,ülke ve dünya sorunlarına dönükmücadelenin dışında da çeşitli faali-yetleriyle de gençliğin çeşitli ihti-yaçlarına cevap vermeye çalışıyordu.Mesela, her sene yüzlerce öğrencininkatılımıyla gerçekleştirilen Yaz Kamp-ları, Gençlik Federasyonu’nun butür faaliyetlerinden biriydi. GençlikDernekleri’nin, 2003-2004’de “Üni-versite Kapılarını Yoksul Halk Ço-cuklarına Açalım” sloganıyla baş-

GELENEK YAŞIYOR DEV-GENÇ’LİLER SAVAŞIYOR

43 YILDIR KAVGA SÜRÜYOR

Bölüm 3

Dev-Genç’li Olmak BirRuh Hali Bir Yaşam

Tarzıdır

334

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 35: Yürüyüs 321

lattığı çalışma da bunun bir başkaörneğidir.

Üniversite gençliği üzerinde bas-kılar artmış, soruşturma terörü ya-yılmıştı. Okullar adeta polis ve özelgüvenlik birimleri ile işgal edilmişti.Okullar, kapıda kimlik kontrolü ya-pılarak girilen, sosyal-kültürel faali-yetlerin engellendiği, birer kışlayaçevrilmişti. Okul koridorlarına kadarkameralar konmuş, ilerici devrimciöğrencilere yönelik saldırılar artmıştı.O nedenle 2004 yılı başında, TKP’liöğrenciler dışındaki gençlik örgüt-lenmeleri soruşturmalara karşı birliktemücadele kararı aldılar. Ortak birkampanya örgütlendi. 15-25 Ocakgünlerinde yapılan açlık grevleriyle,soruşturmalar ve cezalar protestoedildi. Gençliğin eylemlerine aydınlarda destek verdi.

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye

Gençlik Federasyonu AKP ikti-darının Avrupa emperyalizmi ile yenibağımlılık anlaşmaları imzalamasına,vatanımızı emperyalistlere peşkeşçekmesine, halkı “AB’ye giriş” ma-salları ile aldatmasına seyirci kalmadı.2004 sonu, 2005 başında; 17 Ara-lık-17 Ocak arasında “Ne AvrupaNe Amerika Bağımsız Türkiye İş-birlikçiliğe Son!” kampanyasını baş-lattı.

Kampanya kapsamında Dolma-bahçe yürüyüşü, Ankara yürüyüşü,Avrupa Birliği Bilgi Merkezi önün-de AB bayrağının yakıldığı bir ey-lem, gecekondu mahallelerinde bin-lerce kapı çalarak bildiri dağıtma,“Türkülerimiz Bağımsız Türkiyeİçin” gecesi gibi pek çok çalışmayürütüldü. Kampanyanın son eylemi17 Ocak’ta Ankara’daydı. Yurdundört bir yanından gelen Dev-Genç’li-lere polis saldırdı; 198 kişi gözaltınaalındı, 6 kişi tutuklandı.

Dev-Genç’in Yaz Kampları Devrimin Okullarıdır

Gençlik Federasyonu, 2003’tegençliğin dayanışması amacıyla yazkampları düzenlemeye başladı. Geçenbir yılın gençlik mücadelesi açısındandeğerlendirildiği kamplar, yeni mü-cadele dönemine hazırlık görevi degördü.

Gençlik Federasyonu 2005 Ağus-tos’unda Venezuella’da yapılan“Dünya Gençlik ve Öğrenci Festi-vali”ne katıldı.

Üniversitelerde yıllardır YÖK dü-zenini oturtan oligarşi, öğrenci gençliğinneredeyse tüm haklarını gasp etmişti.Soruşturmalar ve cezalar ile öğrencigençliği yıldırmaya çalışıyordu. Bun-lara karşı “Öğrenci Haklarımızı İsti-yoruz” kampanyası 24 Kasım’da Genç-lik Federasyonu’nun örgütlü olduğutüm şehirlerde başlatıldı. Kampanyasürerken, Gençlik Federasyonu üyeleri,2006 yılbaşında, tecrite karşı aylardırAbdi İpekçi parkında oturma eylemiyapan TAYAD’lı ailelerle parkta bu-luşma kararı aldı. Hemen her şehirdengelen Dev-Genç’liler, o yılbaşını di-renen TAYAD’lı aileler ile geçirdi.

“Öğrenci Haklarımızı İstiyoruz”kampanyası 25-26 Mart’ta İstan-bul- Okmeydanı’nda düzenlenenkurultay ve toplanan imzalarınAnkara’ya götürülmesi ile son bul-du.

YÖK’ün kuruluşundan bugünehiç aksatmadan YÖK’e karşı müca-deleyi kesintisiz örgütleyen Dev-Genç örnek direnişler yarattı. GençlikFederasyonu 6 Kasım 2006’dakiYÖK protestosuna böyle hazırlandı.6 Kasım’daki protestoların en önem-lisi ve belki de en anlamlısı, YÖK’ünönünde yapılan eylemdi.

Mart 2007’de “Farkında mısı-nız? Haklarımız Çalınıyor Gele-ceğimiz İçin Öğrenci Haklarımızı

İ s t i y o r u z ”kampanyası Mart 2009’da da “Öğ-rencilere Ücretsiz Ulaşım İstiyoruzAlacağız” kampanyası düzenlendi.

Vatansever Gençlik Linçlerle Korkutulamaz

2010 yılı Dev-Genç'in gelenek-lerine yeni bir geleneğin eklenmesiylebaşladı. "Amerika Defol Bu VatanBizim " kampanyası içinde tutukla-nan arkadaşlarının serbest bırakılmasıiçin imza kampanyası başlatan EdirneGençlik Derneği üyeleri polis dene-timindeki linç güruhu tarafından linçsaldırısına uğradı.

Linç saldırısını protesto etmekiçin, 3 Ocak'ta 4 otobüsle Edirne'yegiden Halk Cepheliler ve Dev-Genç'liler, şehre sokulmayınca oto-banda direnişe başladılar. Direniş9 Ocak'a kadar devam etti. 9Ocak'ta 30 kişilik bir grup Edirne'yegirerek, polisin, jandarmanın ve linç-çilerin barikatını aşarak 27 Aralık'tailk linç saldırısının olduğu yerdebasın açıklaması yaptılar.

14 Mart 2010'da Başbakan TayyipErdoğan'ın İstanbul'daki Abdi İpekçiSpor Salonu'nda "Roman açılımı"şovu yaptığı sırada Ferhat Tüzer,Berna Yılmaz ve Utku Aykar "Pa-rasız Eğitim İstiyoruz Alacağız"pankartı açtılar. Dev-Genç'lilerin bucüreti karşısında AKP'nin polisleriazgınca saldırdı. Ferhat ve Berna tu-tuklandı. Tahliye edilinceye kadarDev-Genç'liler eylemlerini sürdüler.

5-6 Mayıs 2010'da Gençlik veÖrgütlenme kurultayı düzenlendi. 8-9 Mayıs'ta ise Sibel Yalçın DirenişParkı'nda "Dev-Genç Kültür Şen-liği" yapıldı. Lübnan, Yunanistan,Bulgaristan, Suriye, Honduras, Fi-listin ve Rusya gençliğinden tem-silciler katıldı.

Dev-Genç'in 40. yılında ParasızEğitim talebi için 14 Mayıs'ta İs-

35

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 36: Yürüyüs 321

tanbul'dan Ankara'ya adım adımyürüyüş düzenlendi. 26 Mayıs'taAnkara'ya ulaşan Dev-Genç'lilertopladıkları imzaları Meclis'e gö-türdüler.

Dev-Genç Tarih Yazmaya Devam Edecek!

Bir Dev-Genç’imiz var… Türkiyedevrim tarihine adını şanla yazdırmış.Gurur duyuyoruz Dev-Genç’le, Dev-Genç’lilerle.

Vatanın kurtuluşu mücadelesininnihayete ereceğine inanıyorsak, bundaDev-Genç’lilerin yılmaz mücadeleazminin önemi çok büyük. Çünkü

Türkiye devrim mücadelesinin ta-rihi aynı zamanda Dev-Genç tari-hidir. Dev-Genç yorulmaksızın eminadımlarla yürümektedir bu yolda.Linç girişimleri, saldırılar, bitmekbilmeyen gözaltı ve tutuklama te-rörleri, polis tehditleri, baskınlar, iş-kenceler…

Bir kere söz verildi mi, çaresizdirartık düşman. Çaresizdir Dev-Genç’iniradesi karşısında. Yüzyılların tümezilenlerinin sınıf kinine sahip birDev-Genç’imiz var. Ve bu onurlutarih, kan can pahasına yeni destanlaryazmaya devam edecek. İyi bakın bu gençliğe. İyi bakın

o alanı haklı ve meşru taleplerinidile getiren sloganlarıyla inleten,kızıl bayraklarıyla bağımsızlık, de-mokrasi ve sosyalizm mücadelesindesaf tutan gençlerimize. Onlar nedenbu ülkede umutsuz olunmaması ge-rektiğini gösteriyorlar bize. Dev-Genç’imiz onurumuz olduğu kadar,geleceğe güvenimizdir. Böyle birgençliğe sahip olmak, halkın tümkesimleri için büyük bir şans, büyükbir güçtür.

YAŞASIN DEV-GENÇ, YAŞASIN DEV-GENÇ’LİLER!

İstanbul Üniversitesi'nde Gençlik Federasyonu olarakçalışma yürütüyorduk. Bir önceki gün, faşistler kendilerinceyine bir bahane bulup üniversitede boy göstermeye gel-mişlerdi. Devrimci, demokrat öğrencilerin tepkisi sonucuo gün gidip ertesi gün daha kalabalık bir şekilde yenidengeldiler. Başka bir koridordan dışarı çıkmak üzereykenbüyük bir gürültü, bağrışma duydum. Ve koridorda pa-nolardaki afişlerimizin yırtılıp yere atılmış olduğunu veöğrencilerin de bahçede toplandığını görünce ne olduğunuanlamak için o tarafa doğru yürüdüm. Yine faşistlergelmiş ve ellerinde satırlar, sopalarla bir kaç devrimciöğrenciye saldırıp, bahçenin alt tarafında toplanmışlar-dı.

Kalabalığın içinde diğer soldan bir iki arkadaşla göz-göze geldik. Okulun öğrencisi dahi olmayan, ellerindebeyzbol sopalarıyla arkadaşlarımıza saldıran ve halabahçede duran faşistlere bir cevap verilmeliydi. Etraflarınıçeviren on kadar polis tabii ki onları korumaya almıştı.

Çalışmalarımızın yoğunluğu nedeniyle okula tek ba-şıma gelmiştim. Diğer arkadaşların işleri vardı. Faşistlerkarşımda duruyor, sol cılız seslerle öylesine tepki göste-riyordu. Yaralanan arkadaşları düşündüm. Korkuyor mu-yum diye, kendi kendime sordum. Evet, korkuyordum.Ama arkamı dönüp gidemeyeceğimi de biliyordum. Ha-miyet Yıldız geldi aklıma, tek başına faşistlere tavıralırken.

Güvenlikçilere ve polise, "Bunları buradan çıkart-mıyor musunuz?" dedim, cevabı bilerek. Sırıtıyorlardı."O zaman ben çıkartırım" diyerek faşistlerin üzerinedoğru merdivenlerden giderek hızlanan adımlarla ini-yordum. Polisleri geçtim. Sessizce ne yapacağımı izlemeyebaşladılar. Müdahale etmezlerse kendi kendime duracağımıya da geri döneceğimi düşünüyorlardı herhalde.

Benim aklımda Hamiyetler, Ali Rıza Kurtlar, Seherler...Daha hızlı, daha hızlı iniyordum merdivenlerden. Faşistlerşaşkın, ne yapacaklarını bilmez halde yüzüme bakıyorlardı.Onlar da pek ihtimal vermiyorlardı herhalde tek başımaonlara saldıracağıma. Ama ben tam da bunu yapmakiçin üzerlerine doğru koşuyordum. Arkamdaki arkadaşlarıda hareketlendirmişti bu durum.

Daha hızlı, son bir kaç adım kalmıştı ki, bir sivil, sırtçantamdan tutup durdurdu. Merdivenlerden geri çıkartmayaçalıştılar. Direniyordum. Polisler arkadaşlarımızı yaralayanve ellerinde satırlarla dolaşan faşistlere değil, bana mü-dahale ediyorlardı. Diğer öğrencileri de kalkanlarıylaokula itiyorlardı. Beni de "Bu kızı burada tutun" deyipbiraz daha tekmelediler bir köşede.

Kendimi toparladığımda faşistlerin okulu terk ettiğinigördüm. Son bir kez "Kahrolsun Faşizm Yaşasın Müca-delemiz" sloganı atarak diğer arkadaşların yanına doğruyürümeye başladım. Tanımadığım pek çok öğrenci du-rumumu sordu. Apolitik olmalarına rağmen faşistlerinde, polislerin de gerçek yüzünü görmüşlerdi.

O sırada biri yanıma gelip, "Sen Dev-Genç'li misin?"dedi. "Evet" diye karşılık verdim soran gözlerle. "Fa-şistlerin üzerine tek başına yürüdüğünü, direndiğinigörünce senin Dev-Genç'li olduğunu anlamıştım."dedi. Bu tarihi, bu geleneği, bu tanınmışlığı şehitlerimizyaratmıştı. Zehralar, Eyüpler, Hamiyetler, Seherler vedaha nicesinden mirastı bize, tek başına kalsa da diren-meden vazgeçmemek. Onlara layık olmak, onlar gibiolmak boynumuzun borcuydu.

Anıları mücadelemizde yaşayacak ve hayat, şehitle-rimizin anılarını nasıl yaşatacağımızı da öğretiyor işteböyle...

Bir Dev-Genç'li Dev-Genç Geleneğiyle Büyür

336

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 37: Yürüyüs 321

337

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Dev-Genç’lilerin, “Parasız EğitimSınavsız Gelecek İstiyoruz Alacağız”kampanyası 12 Haziran günü Anka-ra’da yapılan eylemle sonlandırıldı.Öncesinde Dev-Genç’lilerin çalışma-ları son güne kadar devam etti.

Gençlik Federasyonu, Ankara’da-ki eyleme çağrı yaptıkları açıklama-larında, “Füze Kalkanı Değil, De-mokratik Lise İstiyoruz” pankartı as-tıkları için 7 aydır tutuklu bulunan, ata-ması yapılmamış bir öğretmen olanMeral Dönmez ve Gazi ÜniversitesiEkonometri Bölümü son sınıf öğren-cisi olan Gülşah Işıklı’nın 30 Temmuz2012 tarihinde duruşmaları olduğubilgisini verdiler.

Açıklamada ayrıca, “Gençlik Fe-derasyonu olarak bu hukuksuzluğakarşı çıkmak, Gülşah ve Meral'in ta-lebini sahiplenmek, tüm gençliğin or-tak sorunu olan parasız eğitim hakkı-mız ve geleceğimizi karartan sınav sis-temi ile ilgili olarak 6 aydır bir kam-panya yürütmekteyiz. Kampanyamızkapsamında ülkenin dört bir yanındaeylemler düzenledik, binlerce imzatopladık ve yüzlerce lise öğrencisiylegörüşerek anketler yaptık. ‘ParasızEğitim, Sınavsız Gelecek Hakkımız,İstiyoruz, Alacağız!’ kampanyamızı so-nuçlandırmak, Gülşah ve Meral’inserbest bırakılması talebini dile getir-mek için Meclis’e yürüyoruz. Tümdevrimci, demokrat, ilerici kişi vekurumları kampanyamızı sahiplen-meye ve sonuçlandırmaya çağırıyoruz”

denildi.

“Parasız Eğitim İstedikleriİçin Tutuklanan Gülşah veMeral Serbest Bırakılsın!”

Anadolu’nun dört bir yanındangelen Dev-Genç’liler, Meclis’e ya-pacakları yürüyüş nedeniyle bir günöncesinden, 12 Haziran günü AnkaraYüksel Caddesi’nde buluştular. Ça-nakkale’den İzmir’den, Balıkesir’den,Bursa’dan, Antalya’dan, Mersin’den,Adana’dan, Hatay’dan, Tekirdağ’dan,Edirne, Muğla ve Eskişehir’den gelenDev-Genç’liler, Gülşah ve Meral’inserbest bırakılması için topladıkları im-zaları da getirdiler

Eylem öncesinde Abdi İpekçi Par-kı’na gelen Dev-Genç’liler, CanselMalatyalı’nın direnişine destek ziya-retine gittiler.

Yüksel ve Sakarya caddeleriniafişlerle ve Dev-Genç flamalarıyladonatan Dev-Genç’liler, bir de imzamasası açtılar. 1 günlük açlık grevi veMeclis’e yapılacak yürüyüşün duyu-rusunu yapmak için Sakarya Cadde-si’nden, Yüksel Caddesi’ne kadar yü-ründükten sonra basın açıklaması ya-pıldı. Açıklamadan sonra imzalar top-lanıp, bildiri dağıtıldı.

Kurulan ses sistemiyle Grup Yorumve Grup Ekin şarkıları çalındı, halay-lar ve horonlar çekildi. Cadde boydanboya Dev-Genç pankartlarıyla dona-tıldı. Program akşam izlenen sineviz-yon gösterimiyle devam etti. Dev-Genç mücadele geleneğinin ve tarihi-

nin anlatıldığı sinevizyon büyük bircoşkuyla izlendi. Sinevizyon sırasındamarşlar söylendi, sloganlar atıldı.

Anadolu’dan gelen Dev-Genç’li-lerle İstanbul’dan gelen Liseli Dev-Genç’liler, müzik dinletisi eşliğinde şiirdinletisi sundular. Daha sonra YükselCaddesi’nde büyük bir halay kurula-rak, dost düşman herkese “Dev-Genç’iBitiremeyecekleri” bir kez daha gös-terildi. Gece saat 24.00’te biten prog-ramın ardından gece kalmak için ev-lere dağılındı. Bir grup da YükselCaddesi’nde sabaha kadar nöbet tuttu.

13 Haziran günü yapılacak eylemöncesinde Esma İpek Kat ve Serenisimli Dev-Genç’liler Ankara KızılayAVM’den; Şahin İmğa, Berkcan Yıl-maz ve Ufuk Anıl Çalımlı GüvenPark’tan; Bilal Gürbüz, Ali Altunsoy,Erdem Hanoğlu, Ömür Tekin, BakicanIşık ve Ahmet... isimli Dev-Genç’lilerde Kızılay’da yürüdükleri sırada iş-kenceci Ankara polisi tarafından yer-lerde sürüklenerek gözaltına alındılar.

Ankara17 Haziran günü Tuzluçayır Tek-

mezar Parkı'nda yapılacak “ÖzlemDurakcan Yozlaşmaya Karşı Lise Şen-liği’ne çağrı için, Liseli Dev-Genç'li-ler Şirintepe, Tuzluçayır, Akdere veEge mahallelerinde yaygın bir şekildeafiş astılar. Esnaf ve evler dolaşılarakdavetiyeler dağıtıldı. Üç gün süreyleGrup Yorum şarkıları eşliğinde, Tek-mezar Parkı’nda ve Tuzluçayır’da

Ülkemizde Gençlik

Dev-Genç’lilerin Parasız Eğitim Talebi Halkın İçinde Yer Bulmuştur!Talep Tüm Halkındır, Gözaltılar Tutuklamalar Bunu Değiştiremez!

Antalya Mersin

Page 38: Yürüyüs 321

338

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

şenlik için masa açıldı, şenliğin bildi-rileri dağıtıldı.

İstanbul-Kartal7 Haziran günü Liseli Dev-Genç’li-

ler, Amerikan uşağı AKP’nin polisle-rinin Gençlik Federasyonu’na yöneliksaldırılarını teşhir etmek ve Dev-Genç’i sahiplenmek amacıyla, KartalAnadolu Lisesi, Kartal Ticaret MeslekLisesi, Atalar Endüstri ve Teknik Mes-lek Lisesi çevresine “Dev-Genç”,“Cephe”, “Dev-Genç’i Bitiremezsi-niz” ve “Liseli Dev-Genç” yazılama-ları yaptılar ve aynı zamanda faşistle-rin yazıları ise karalandı.

İstanbul-Kadıköy Dev-Genç’liler, 5 Haziran günü

Kadıköy Kilise Meydanı’nda masaaçtılar. 2 Yürüyüş dergisinin halkaulaştırıldığı masada, parasız eğitimtalebiyle 38 tane de imza toplandı. 1.5saat açık kalan masaya halkın ilgisi yo-ğundu.

Aynı gün Dev-Genç’liler Kadı-köy’de çeşitli cadde ve sokaklardaAnadolu Halk Festivali ile 12 HaziranAnkara yürüyüşünün afişlemesini yap-tılar.

İstanbul-Taksim11 Haziran günü “Parasız Eğitim İs-

tedikleri İçin Tutuklanan Gülşah veMeral Serbest Bırakılsın” yazılı pankartıtaşıyan Dev-Genç'liler, Taksim TramvayDurağı'ndan Galatasaray Lisesi önünekadar yürüyüş düzenlediler.

Yürüyüş sırasında İstiklal Cadde-si üzerinde kısa süre oturma eylemi ya-pılarak, “Dev-Genç" ve "Haklıyız Ka-zanacağız” marşları söylendi.

60 kişinin katıldığı eylemde Gala-tasaray Lisesi önüne gelindiğinde, Se-her Seferoğlu tarafından açıklama ya-pıldı. Seferoğlu, parasız eğitim sınavsızgelecek talebiyle yapılan kampanya ça-lışmaları hakkında bilgi vererek, Gülşahve Meral'in serbest bırakılması talebinidile getirdi. 12 Haziran'da Ankara’ya gi-dileceği de duyuruldu.

MersinMersin’de Dev-Genç’liler, 9 Ha-

ziran günü duraklara ve dershane çev-relerine 12 Haziran’da Ankara’da ya-

pılacak yürüyüşün 150 afişini astılar veyine aynı bölgelerde 150 bildiri dağı-tımını yaparak, eylemin çağrısını yap-tılar.

İzmir9 Haziran’da İzmir'de, AKP'nin

gerçekleştirdiği, Başbakan Tayyip Er-doğan’ın da katıldığı 4. Olağan İl

Kongresi’nde 2 Dev-Genç’li tarafındanpankart açıldı. “Parasız Eğitim İste-dikleri İçin Tutuklanan Gülşah ve Me-ral Serbest Bırakılsın - Gençlik Fede-rasyonu” yazılı pankartı açarak sloganatmaya başlayan iki Dev-Genç’liyeAKP'nin gerici, faşist yandaşları sal-dırdı. Dev-Genç’liler sloganlar atarakdirendiler. Berk Ercan, Dilek Kaya veDidem Tütenk isimli Dev-Genç’liler iş-kenceyle gözaltına alındılar. ÇamlıkPolis Merkezi’ne götürülen Dev-Genç’liler, 5 saat sonra serbest bıra-kıldılar.

8 Haziran'da Karşıyaka Çarşı giri-şinde imza masası açıldı. 2 saat bo-yunca açık duran masada kampanyaanlatıldı, masadan sonra başlayacakmeşaleli yürüyüşün çağrısı yapıldı;200 bildiri dağıtılıp, 200’den fazlaimza toplandı.

Dev-Genç'liler masadan sonra me-şaleli yürüyüş yaptılar. Dolmuş du-raklarından sloganlar eşliğinde başla-yan yürüyüş, iskelede yapılan basınaçıklaması ile sona erdi. Yürüyüşetoplam 33 kişi katıldı. Masaya gelipimza atanlar da yürüyüşe gelip destekverdiler.

8 Haziran günü Bornova Cumhu-riyet Caddesi üzerinde ve BornovaMetro’da afişleme yapıldı.

AntalyaGülşah ve Meral’in serbest bıra-

kılması için Antalya İl Milli EğitimMüdürlüğü önünde yapılan kendinizincirleme eyleminde tutuklanan Gül-çin Bulut, 8 Haziran günü görülen ilkmahkemesinde tahliye oldu.

Mahkeme öncesinde Antalya Genç-lik Derneği Girişimi ve Halk Cephe-si, yaptığı eylemle Gülçin Bulut ve An-talya’da polis tarafından öldürülenÇağdaş Gemlik üzerinden yaşananadaletsizlikleri teşhir ettiler. Gülçin veÇağdaş Gemlik’in fotoğraflarının ta-şındığı eylemde yapılan açıklamada,“Sınavlarla insanların umutlarının ça-lındığı bir ülkede parasız eğitim iste-mek bir zorunluluktur ve meşru birhaktır.” denildi. Mahkeme sonundaGülçin Bulut’a polise mukavemetten7.5 ay hapis cezası verildi. Hapis ce-zası 4 bin 500 lira para cezasına çev-rildi.

Kartal

Antalya

Kadıköy

Bursa

İstiklal Caddesi

Ülkemizde Gençlik

Page 39: Yürüyüs 321

339

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

9 Haziran'da Kışlahan Meyda-nı'nda imza masası açıldı. 120 imzatoplandı, 1 kitap da halka ulaştırıldı.

“Parasız Eğitim Sınavsız Gele-cek” kampanyası 11 Haziran günüAntalya Kışlahan Meydanı'nda yapı-lan eylemle bitirildi. Kampanya sıra-sında toplanan imzaların Dev-Genç'li-ler tarafından 12 Haziran’da Ankara’daMeclis'e götürüleceğinin duyurulduğueylemde, parasız eğitim talebi bir kezdaha tekrarlandı.

BursaBursa Uludağ Üniversitesi’nin Gö-

rükle yerleşkesinde Dev-Genç’liler, 6Haziran günü “Parasız Eğitim Sınav-sız Gelecek İstiyoruz Alacağız” kam-panyasının afişlemesini yaptılar. Gö-rükle sokaklarına ve alt geçit bölgesi-ne 56 adet afiş asıldı.

Üniversite’de 7 Haziran günü afiş-leme yapan Bursa Gençlik Derneği Gi-rişimi üyelerinden Ebru Yeşilırmak,ÖGB-polis işbirliğiyle işkenceyle göz-altına alındı. Görükle Polis noktasınagötürülerek, burada 1 saat boyuncaaraçta tutulduktan sonra herhangi birişlem yapılmadan serbest bırakıldı.

11 Haziran günü de Bursa KentMeydanın’da basın açıklaması yapanDev-Genç’liler, 12 Haziran Ankarayürüyüşüne çağrıda bulundular. “ParasızEğitim Sınavsız Gelecek Hakkımızİçin 12 Haziran’da Ankara’ya Gidiyo-ruz! Gençlik Federasyonu” pankartınınaçıldığı eylemde dövizler ve flamalar dataşındı. Halkın da ilgisinin yoğun ol-duğu eylemde, kimi insanlar eylem bo-yunca Dev-Genç’lilerin yanında du-rurken, Ankara’ya gelmek isteyen 3 kişide telefonlarını vererek parasız eğitimsınavsız gelecek kampanyasını sahip-lendiler. Halaylarla sona eren eylemde150 adet bildiri dağıtıldı, 35 tane imzatoplandı.

Bulunduğumuz YerlerdeOligarşinin PropagandaAraçlarına İzinVermeyeceğiz

Tekirdağ'da 7 Haziran günü, Ame-rikan işbirlikçisi Fethullah Gülen ce-maatinin düzenlediği 10. Türkçe olim-piyatlarına ait şehrin merkezi yerleri-

ne asılmış 7 adet pankart ve 1 tane deAKP pankartı Dev-Genç'liler tarafın-dan yırtılıp söküldü. Dev-Genç’liler birkez daha halkların asimile edilmesinekarşı tavırlarını eylemleriyle net bir şe-kilde göstermiş oldular.

Polisin Tehditlerine,Şantajlarına BoyunEğmeyeceğiz!

Dev-Genç’lileri baskınlarla, iş-kencelerle, tutuklamalarla bitiremeyenpolis, çaresizliğinden bu sefer de Dev-Genç’lileri aileleri üzerinden teslimalma planları yapıyor. Ailelere yalan-lar anlatarak, çocuklarını devrimci-lerden uzak tutmalarını söylüyorlar.Asıl uzak durulması gereken AKP’ninbu sömürü düzeni ve onun bekçileri-dir… Gençlerimizi yozluğun batağınaiten bu düzen, devrimcilerin mücade-lesini bitiremeyecektir.

İstanbulBahçelievler Özgürlükler Derneği

üyesi Onur Tepe’nin annesi ve baba-sı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’neçağrılarak tehdit edildiler. 6 Hazirangünü evlerine telefon eden polis tara-fından Emniyet Müdürlüğü’ne çağrı-lan aile, karakola gidip ne olduğunuöğrenmek istediğinde, “Oğluna sahipçık, başına iş gelebilir.” denilerek teh-dit edildi. Onur Tepe’nin katıldığı de-mokratik eylemlerde çekilmiş fotoğ-raflarını gösteren polis, aileyi bunlar-la baskı altına almaya çalıştı.

Bahçelievler Özgürlükler Derneği,10 Haziran’da yazılı bir açıklama ya-parak, polis tehditlerinin sonuçsuzkalacağını duyurdu. Açıklamada şun-lar ifade edildi: “Arkadaşımız OnurTepe hak ve özgürlükler mücadelesiiçerisinde yer almış ve demokratikeylemlere katılmıştır. AKP’nin polisibunu ilk defa yapmıyor. Daha önce debu yönteme başvurmuş ama sonuçalamamıştır. Tehdit ve şantajlarla mü-cadelemizi engellemeye çalışan AKPpolisine en iyi cevabımız haklar ve öz-gürlükler mücadelesini daha da bü-yütmek olacaktır. Arkadaşımız OnurTepe'nin başına geleceklerden İstanbulEmniyet Müdürlüğü sorumlu olacak-tır.”

AnkaraAnkara polisi, yalanlarına ve ah-

laksızlığa devam ediyor. Çaresizcebir işbirlikçi bulmaya çalışan polis,bunu başaramadığında aileler üzerin-den baskı ve tehditlerini harekete ge-çirmeye çalışıyor. Bunun son örneği,Ankara Gençlik Derneği üyelerinin ai-lelerinin Ankara Emniyet Müdürlüğütarafından aranmasıyla yaşandı. AnkaraEmniyet Müdürlüğü’nden aradıkları-nı belirten polisler, “Çocuğunuz bel-ki iyi niyetli ama kandırılıyor. Orası si-lahlı terör örgütü DHKP-C’nin dü-şünceleriyle hareket etmektedir. Ço-cuğunuzun sınavları bitti, neden halaorada kalmasına izin veriyorsunuz?”dediler.

Ankara Gençlik Derneği, 11 Hazi-ran günü yazılı bir açıklama yaparak,12-13 Haziran tarihinde yapacakları“Parasız Eğitim Sınavsız Gelecek İs-tiyoruz, Alacağız” kampanyasının po-lis tarafından engellenmek istendiği be-lirtilerek, “İstediğiniz kadar sindirme-ye, korkutmaya çalışın; biz, gençlik der-neklerimize sahip çıkacağız. Demo-kratik, haklı taleplerimizi haykırmak-tan vazgeçmeyeceğiz. Komplolarla,yalanlarla, iftiralarla tutukladığınızDev-Genç’lileri sahiplenmeye devamedeceğiz” dediler.

İzmirAKP'nin faşist polisi, 4 Haziran

günü İzmir’de okuyan Dilek, Nedime,Coşkun ve Gülhan isimli Dev-Genç’li-lerin ailelerini arayarak, yalanlarıyla,Dev-Genç’lileri karalamaya çalıştı.Polisin, Hatay Emniyet Müdürlü-ğü’nden aradıklarını ve çocuklarıyla il-gili bilgi vermek istediklerini söylemesiüzerine Emniyet Müdürlüğü’ne gi-den ailelere, çocuklarının kandırıldı-ğını, onları kandıranların silahlı terörörgütünden olduğu yalanını söylediler.

İzmir Gençlik Derneği, mücadele-lerinin önünün kesilmek istendiğini be-lirttikleri 11 Haziran tarihli açıklama-larında, “Bizler vatansever öğrencile-riz. Parasız eğitim, sınavsız gelecekiçin mücadele ediyoruz, mücadele-mizle korkularını büyütmeye devamedeceğiz. İzmir polisi ailelerimizi ta-ciz etmekten vazgeçmelidir! Baskılarbizi yıldıramaz!” dediler.

Ülkemizde Gençlik

Page 40: Yürüyüs 321

Liseliyiz Biz

Devrimciliğe adım atar atmaz, aileyle de çatışmalar baş-lar. İlk zamanlarda ailelerimizle çatışmamız elbette çokdoğaldır. Çünkü aile, doğduğu andan itibaren yanında olan,besleyip büyüttüğü, ona dair hayallerkurduğu, beklentiler içerisine girdiği ço-cuğunun devrimcilik yapmasını ilk andakabullenmez. Aileler evlatları konu-sunda bencil davranırlar, onlara göre se-nelerce emek vermiştir çocuğuna, zor-luklarla okutmuştur, gecesini gündüzü-ne katmıştır, yememiş, yedirmiş, giy-memiş giydirmiştir.

Ona göre çocuğu okuyup adam ol-malıdır eve ekmek getirmelidir, evlen-meli, çoluk çocuğa karışmalıdır. Aileyidevrimcilik yapmak konusunda ikna et-mek elbetteki zordur. Ama olmaz de-ğildir. Her şeyden önce ailelerimizedevrimcilik yapmanın gerekliliğini vedevrimciliğin güzelliklerini anlatmalı-yız. Hayatın yalnızca okuyup meslek sa-hibi olmaktan, evlenmekten ibaret ol-madığını ailelerimize anlatmalıyız. Ha-yatın böyle tek düze gitmediğini anlat-malıyız. Belki de bunu en iyi kendileribilir. Çünkü onlar çoğunlukla bu çürü-müş düzenin sömürdüğü, acılar yaşat-tığı emekçi insanlardır, kendi yaşadık-larından örnek vererek bunu çok rahatanlatabiliriz.

Aileyle çatışmak kolay değildir. Budurum ailenin yapısına göre değişir. Ya-şadığı yer, kültürü, alışkanlıkları, feodalyanları, ekonomik durumu, değerleri, ge-lenekleri vb. hepsi bu çatışmayı etkiler.Ama liseliler her koşulda kararlılıkla veısrarla bu meselenin üzerine gitmeli-dirler. Ailelerimizin baskısı karşısındakararlı ve ısrarlı olmazsak aileler bir çokşeyi devrimciliğimiz karşısında kulla-nırlar.

Örneğin aileyle olan bağımızı birduygu sömürüsü haline getirebilirler. Yu-karıda da bahsettiğimiz gibi, “Seni zor-luklarla büyüttüm, okuttum.” derler,“Sen bizi hiç düşünmüyor musun?”derler. “Bunca yıllık emeğimizi hiçe misayıyorsun?” derler. “Devrimcilik deneymiş, dünyayı sen mi kurtaracak-

sın?” derler ya da hastalıklarını kullanırlar. Öyledir ki, has-ta olmalarının tüm sorumlusu devrimcilik yapan çocuk-larıdır. Sen eylemlere katıldığın için, devrimcilik yaptı-

ğın için annen, baban hasta olmuştur,tansiyonu fırlamıştır, bayılmıştır.

Oysa görünürde bu denli abartıla-cak bir şey yoktur. Aslında o hastalıkhep vardır. Ancak bu durum aileler ta-rafından çoğu zaman bir duygu sö-mürüsü aracı olarak kullanılır. Her şey-den önce bu durumun bir duygu sö-mürüsü ve abartma olduğunun far-kında olmalıyız. Onlara hastalıklarının,üzüntülerinin sebebinin bu düzen ol-duğunu söylemeliyiz. Amacımız on-ları üzmek değil, düzenden kaynak-lanan acılarına, hastalıklarına son ver-mektir. Ülkemiz koşullarında sağlık-sız beslenmeden kaynaklı, yoksul-luktan kaynaklanan, düzende yaşanı-lan sıkıntılardan, çaresizliklerden si-nir, stresten kaynaklanan o kadar çokhastalık vardır ki hatta önemli bir ço-ğunluğun anti-depresan ilaçlar kul-landığı bir gerçektir. Hepsi de düzeninyarattığı sorunların, çözümsüzlüğün,çaresizliğin ürettiği hastalıklardır.

Bunlar devrimcilik yapmanın nekadar gerekli olduğunu, göstermek-tedir. Ayrıca bu duygu sömürüsü yal-nızca bununla da kalmaz. "Sen bizimcanımızsın sana bir zarar gelmesindenkorkuyoruz, gözaltına alınırsın, dayakyersin, tutuklanırsın, gönlümüz bunaelvermez, boşver devrimciliği" derler.

Bu durumu ailemize anlatmamız,onlara karşı kendimizi savunabilme-miz için, ne yaptığımız, ne için yap-tığımız önce bizim kafamızda net ol-malıdır.

Tıpkı bizim için harcadıkları emek-leri kullanmaları gibi, burada da bizisevdiklerini, zarar gelmesinden kork-tuklarını söylemeleri bencilliktir. Bu-nun başka bir açıklaması yoktur. Bu-nun bencillik olduğunu anlatmalıyız.Evet, bu bencilce bir sevgidir. Bencilcebir sahiplenme duygusudur. Her şey-

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

AİLELERİMİZ VE BİZ - 1

40

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 41: Yürüyüs 321

Liseliyiz Bizden önce bize emek harcamaları, okutmaları, saygı du-yulacak bir şeydir. Bize verdikleri emek yadsınamaz. An-cak bunun karşılığını beklemeleri bencilliktir. Her zamanyanımızda olmayacaklarını, kendi ayaklarımızın üzerin-de durabileceğimizi, hayatımıza dair kararları bizim ver-memiz gerektiğini anlamaları gerekir.

Kaldı ki, devrimcilik hayatımızda aldığımız en doğ-ru, en güzel karardır. Devrimcilik onurlu bir yaşam de-mektir. Sadece kendini ve aileni değil, tüm halkı sevmen,sahiplenmen ve onlar için mücadele etmen demektir. Sa-dece severek, meslek sahibi olarak kimseyi kurtaramaz-sın, hayatı bu sömürü düzenini değiştiremezsin. Düzeninyozlaştırma, bencilleştirme, apolitikleştirme saldırıları al-tında temiz, onurlu, sağlam kalamazsın. Düzen korkunçbir bencilliği dayatır insana; ailene bile güvenmemeyi öğ-retir. Hiçbir şeyini paylaşmamayı, sadece "senin" önem-li olduğunu, gerisini boşver demeyi öğütler. Ahlaksız biryaşama özendirir. Bir yandan bunlar olurken, diğer yan-dan emperyalistlerin sömürüsü altında olan her karış top-rağının satıldığı, Amerikan üsleriyle donatılmış bir vatanvardır. Ve bu vatan üzerinde yaşayan zulmedilen, katle-dilen, hor görülen, aç, evsiz, yoksul bırakılan halk vardır.

Bunca adaletsizliği görüp susmak, sadece aileni ve ken-

dini düşünmek bencilliktir.

Ailelerimize bunu anlatmalıyız. Bizden istedikleri ben-cil, onursuz bir yaşamdır. Bunu kabul etmeyeceğiz. Kal-dı ki okusak bile meslek sahibi olmamızın bir garantisi bileyoktur. Eğitim sistemini ve adaletsizliklerini bizden dahaiyi tanıyan yoktur. Sadece paralı eğitimin olması, sınav-larda yaşanan adaletsizlikleri bile ailemize anlatsak ye-terlidir. Parası olmayanın okuyamadığı bir ülkede yaşı-yoruz. Bunca adaletsizliğe gözyumamayız. Bundan son-rası ailenin bu durumu kabullenip kabullenmemesine ka-lıyor. Dediğimiz gibi kabullenmesi zor olacaktır. Bizi dev-rimcilik yapmaktan vazgeçirmek için ellerinden geleni ya-pacaklardır. "Bir anlık hevestir" diyeceklerdir. Bizi dik-kate almayacaklardır. Yaşımızın küçük olduğunu bu iş-lerden anlamayacağımızı söyleyerek küçümseyebilirler.Dayak atarak eve kapatmakta kullandıkları yöntemler ara-sındadır ailelerin.

Ama zamanla ne kadar kararlı olduğumuzu görmele-ri bize bağlıdır. Her şeyden önce bıkmadan, usanmadanonları da örgütlemeye çalışmalıyız. Emek harcamaktan vaz-geçmemeliyiz. Kurtuluşun tek başına yaşayarak değil, ör-gütlenerek, mücadele ederek olacağını göstermeliyiz.

-Sürecek-

AKP’nin sözde Kentsel Dönü-şüm, özünde halkın evlerini, emek-lerini sermayeye peşkeş çekme pro-jesi olan yıkımlara karşı Halk Cep-hesi’nin yürüttüğü kampanyanın ça-lışmaları devam ediyor. Yıl sonuna ka-dar yıkımları bitirme hedefinde olanAKP’ye karşı halk komiteleri kuru-luyor…

İkitelliHalk Cepheliler, 8 Haziran günü

İkitelli Atatürk Mahallesi'nde “YıkımDeğil Yerinde Islah İstiyoruz” kam-panyası çerçevesinde 50 adet afişle-me yaptılar. Ayrıca Halkalı ve İkitel-li caddeleri ile İnönü Mahallesi'ndetoplu bir şekilde kuşlamalar yapıldı.

Avcılar

5 Haziran günü Avcılar MerkezMahallesi Marmara Caddesi’nde, Re-şitpaşa Caddesi’nde ve merkez pos-tane çevresinde afişleme ve kuşlamayapıldı. Halkın ilgi gösterdiği çalış-mada 70 afişleme ve yüzlerce kuşla-ma yapıldı.

Eyüp10 Haziran günü İstanbul Eyüp’te

bulunan İstanbul Dostluk Derne-ği’nin düzenlediği ve Erdoğan Bay-raktar’ın konuşmacı olarak katıldığı“Kentsel Dönüşüm” konulu konfe-ransta Halk Cepheliler eylem yaptı.“Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız-Halk Cephesi” yazılı pankart açan Ah-met Denizer ve Cem Murat Yılmaz,AKP’nin işkenceci polisleri tara-fından gözaltına alındılar. Gözal-tına alınınan iki kişi aynı gün ak-şam saatlerinde serbest bırakıl-dılar.

Esenlerİstanbul, Esenler Karabayır

Mahallesi’nde 10 Haziran günüyıkımlara karşı halk toplantısı ya-pıldı. Mahallenin kahvehanesin-

de yapılan toplantıda ilk olarak HalkCephesi’nin yıkımlara karşı hazırla-dığı sinevizyon izlendi. Av. Oya As-lan yıkımlar hakkında bilgi verdiktensonra, halka “Evlerinizi yıkmak isti-yorlar ne yapacaksınız?” diye sorul-du. Halk ise "Evlerimizi terk etme-yeceğiz." Diyerek kararlılıklarını vur-guladılar. 100 kişinin katıldığı toplantı,mahallede komite kurulması ve İs-tanbul Büyükşehir Belediyesi önün-de eylem yapılması kararının alın-masıyla sona erdi.

Örnektepe30 Mayıs günü, yıkım bölgesi

olan Örnektepe'de 50 afiş asılarak,mahalle halkıyla yıkımlarla ilgili

Yıkımlara Karşı Direnmek Meşrudur!

441

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 42: Yürüyüs 321

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba...

Bu haftaki konumuz ideolojik sağ-lamlık ve ilkeli olmak… Konuyu mad-de madde ele alacağız…

1- İdeoloji, DünyaGörüşü, Hayata BakışDemektir!

Hayata iki açıdan bakılabilir; Ezen-ler ve ezilenler cephesinden...

Halk düşmanlarının ve halkın cep-hesinden de diyebiliriz.

Ezenler, yani bir avuç asalak-tan ibaret olan burjuva sınıfına aitolan ideoloji, burjuva ideolojisidir.

Burjuva ideolojisi, kapitalisttoplumun egemen ideolojisidir.Bu yüzden, düzen ideolojisi dedenir.

Burjuva ideolojisi, ezenlerinhep ezen olarak, ezilenlerin dehep ezilen olarak kalmasını sağ-lamayı esas alır.

Hayata, burjuva ideolojisininpenceresinden bakarsanız, halkauygulanan sömürü ve zülmü meşru gö-rür, giderek kanıksarsınız. “Böyle gelmişböyle gider” dersiniz. Halktan bir insa-nın böyle diyor oluşu, onun burjuvaideolojisinin etkisinde olduğunu gösterir.

2- Devrimci İdeoloji İse,Kapitalist Sömürüye SonVerip, Sosyalist ToplumuYaratmanın Kılavuzudur.Onu Devrimci Kılan BuÖzelliğidir!

Devrimci ideoloji, ezilenlerin kur-tuluş ideolojisidir. Sömürü ve zulme sonvermeyi esas alır.

Hayata devrimci ideolojinin pen-ceresinden bakarsanız, halkı ezip sö-mürmenin gayrimeşru olduğunu, meş-ru olanın sömürü ve zulme karşı kur-tuluşa kadar savaşmak olduğunu, tari-

hin de bu savaşımlardanoluştuğunu görürsünüz.Yani hep böyle gelmemişböyle de gitmeyecektir.Değişimi sağlayacak ola-nın devrim, devrim içinsavaşacak olanın kitleler,kitleleri bu amaçla örgüt-

leyip önderlik edecek olanın da dev-rimciler olduğunu apaçık görürsünüz.Daha önce gerçekleştirilen devrimlerinde böyle gerçekleştiğini kavrarsınız.

3- Hayatın Her An veAlanında, Burjuvaİdeolojisiyle Devrimciİdeoloji Karşı Karşıya Gelir!

Hayatın içindeki her konuda dev-rimci olanla olmayan çatışma halinde-dir. Bu çatışmalar, devrimci ideoloji ile

düzen ideolojisi arasındaki ideolojik sa-vaşın çeşitli mevzilerini oluşturur.İşte bu çatışmalardan zaferle çıkıp ha-

yatın içindeki o mevzilerde devrimciideolojinin zafer bayrağını dalgalandır-mak, her şeyden önce devrimci ilke vekuralların gereğini tereddütsüzce yap-manın temeli de ideolojik sağlamlıktır...

4- “İdeolojik sağlamlıknedir?

İdeolojik olarak savunduklarını te-redütsüzce hayata geçirmektir.

Felsefe sözlüğü "irade" olgusunu"Eylemi düşünceye uygun olarakgerçekleştirebilme yetisi" olarak ta-nımlar. (Felsefe Sözlüğü – Orhan Han-çerlioğlu)

Düşünce, inanç ve tercihinizin ge-reğini hayatın içinde eylem olarak so-

mutlayabilme güç ve sağlamlığına sa-hip olmaktır irade. Bu yanıyla, ideolo-jik sağlamlık da esas olarak kendisiniirade olarak gösterir. Bir Cepheli içinİDEOLOJİK SAĞLAMLIK, Cep-he'nin çizgisinin, tarih, ilke ve tali-matlarının gereğini her koşulda ya-pabilmesinde somutlanır...

5- İdeolojimiz, Devrimciİdeolojidir

Devrimci ideoloji, Marksizm-Le-ninizm'dir.

Marksizm-Leninizm, sömürü vezulme karşı "Kurtuluşa Kadar Sa-vaş"manın klavuzudur.

"Kurtuluşa Kadar Savaş" çizgisininAnadolu'da somutlanması, Parti- Cep-he'nin ideolojik-politik hattıdır.İdeolojik sağlamlık, ideolojik-poli-

tik hattımızın ve bu çizginin kanla ya-zılan tarihinin bilince çıkartılma-sıyla kazanılır.İdeolojik açıdan sağlam olu-

nursa kazanan devrim, kazanılandevrimcilik olur. Ki ideolojik sağ-lamlığın gereği de, her koşuldadevrimin ve devrimciliğin gerek-tirdiği her şeyi yapmaktır. Bu ya-nıyla, ideolojik sağlamlığın gere-ği, sıra neferliği olarak şekillenir.

Her koşulda devrimin gereği-ni yapmak, Mahir ve Dayı'nın ön-derliğinde hayata geçirilen "Kur-tuluşa Kadar Savaş" çizgisinin

ilke, kural, ahlakını içeren kültürünü veçalışma tarzını hayatın değişik alanla-rında somutlamaktır.

Parti-Cephe'nin kanla yazılan tarihi de"Kurtuluşa Kadar Savaş"manın tarihidir.Bu tarihin yazıcıları şehitlerimizdir.İşte bu ikisini, yani Parti-Cephe'nin

ideolojik-politik hattını ve kanla yazı-lan tarihini, bir diğer ifadeyle, teori vepratiğini içselleştirip, uygulayarak ka-zanılır ideolojik sağlamlık...

6- İdeolojik-PolitikHattımızı İçselleştirmek,Hangi Koşullarda NeYapılması GerektiğiKonusunda Netlik Sağlar.İdeolojik Netliktir Bu!İdeolojik netlik, ne zaman neyi ya-

Bir Cepheli içinİDEOLOJİK SAĞLAMLIK,Cephe'nin çizgisinin, tarih,

ilke ve talimatlarınıngereğini her

koşulda yapabilmesinde somutlanır...

Ders: İdeoloji̇k Sağlamlıkve İlkeli̇ Olmak...

442

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 43: Yürüyüs 321

pacağını bilmek ve bildiği-nin gereğini yapmaktır.Kuru, kitabi, soyut bilgileriezberlemek değil, devrimcibilincin gereğini pratiğiniçinde somutlamaktır sözkonusu olan.

Tarih bilincine sahip ol-mak ise, hangi koşullardaneyi nasıl yapacağımız ko-nusunda tarihsel davranışbiçimimizin, tarzımızın ke-sintisizliği anlamına gelen gelenekleri-mize uygun davranmayı sağlar.

Kızıldere’den ‘84 Ölüm Orucu’na,12 Temmuz'lardan, Büyük Direnişi-miz'e irili ufaklı birçok eylem ve dire-nişlerde, 1 Mayıs’lardan dernekleri-mize yapılan saldırıları barikatlarlakarşılamaya, gözaltı tavrından "Hepimizbirimiz için, birimiz hepimiz için" an-layışımıza, hayatın her an ve alanındayaşatılan geleneksel tarzımızı, bir ya-nıyla da tarih bilincinin somutlaşmasıdemektir...

7- Bir Binanın TemeliSağlam Değilse, ÜstüneÇıkılan Katlar Da ÇürükOlur!

Zaman içinde yer sarsıntılarından,esen yelden, yağan yağmurdan etkile-necek ve en nihayetinde de yıkılıp gi-decektir.

"İnsan bir kere yanlış noktadan ha-rekete başladı mı, ondan sonra ataca-ğı her adım, yapacağı her hareket buyanlış noktanın izlerini taşır." (Hüse-yin Cevahir-Aktaran; İki Adalı-Ozan Ya-yıncılık. syf; 357 )

Cevahir'in vurguladığı gibi, düşün-ce ve davranışlarımızın temelinde deideolojik sağlamlık yoksa, burjuvaideolojisinin ve onun değişik görü-nümlerinin karşısındaki düşünceleri-miz çürük, davranışlarımız çarpık olur.

Böylece, sağdan soldan etkilenir. Buetkilenmelerin sonucu olarak, devrim-ci ilkelerden taviz verilir. Kurallar es-netilmeye çalışılır. Verilen her taviz, es-netilen her kuralın oluşturduğu boşlu-ğu, düzen ideolojisi doldurur. Ve gide-rek, düşünce ve davranışlar devrime de-ğil, düzene hizmet etmeye başlar.

Temel sağlam olmayınca, tavırlar da

çarpık olur. Yüzeysel önlemler bu çar-pıklıkları gidermez, gizler. Oysa, sağ-lamlaştırılması gereken yer temeldir...

8- İdeolojik Sağlamlık,Her Koşulda Devrimci OlanıSavunmak, Devrimciİlkelerin Gereğini Yapmaktır!

Bu sağlamlık, doğru düşünüp dav-ranmakla somutlanır. Doğru ya da yan-lışın ölçüsü devrimci olup olmaması,devrime hizmet edip etmemesi, Parti'ninhedef, ilke ve kurallarına uygun olup ol-mamasıdır.

Doğru düşünmenin hayata açılanpenceresi, devrimci bakış açısına sahipolmaktır.

Devrimci bakış açısı demek, herşeye sınıfsal bir açıdan bakmak, dev-rimci ideolojiyi, kültür, ilke ve kural-larımızın ışığında hayatın gerçeklerinigörmek demektir.

Gerçeği görmek ve ona uygun dav-ranmak, burjuva idelojisinin çarpıtma veyalanlarına teslim olmamak demektir.Gerçeğin görülmesini sağlayan, dev-rimci bakış açısına sahip olmaktır. Dev-rimci bakış açısı da ideolojik sağlamlı-ğın eseridir. Devrimciliğimizin temelinisağlamlaştırmazsak, devrimin çıkarları-nın hangi koşullarda ne ve nasıl olaca-ğını net olarak görmek ve buna uygun ta-vır geliştirmek de mümkün olmaz. Muğ-lak, yanlış, ilkesiz tavırlar gelişir. Böy-lesi tavırlar da devrime hizmet etmez.

"...Müphemlik, muğlaklık, mual-lakta olmak, saman altından su yürüt-meye kalkmak oportünizmin genel ni-teliğidir." ( Hüseyin Cevahir-Aktaran;İki Adalı-syf-355)İlkeli olmayı sağlayan ideolojik

sağlamlıktır. Bu olmazsa, devrimci il-keleri kararlı ve uzlaşmaz biçimde sa-

vunmak da mümkün olmaz.Eğer ilkeli davranılmıyorsa,düşünce oportünistleşir de-mektir.İdeolojik sağlamlığın ol-

madığı yerde, daima özgüvensorunu yaşanır. Güvensizlikise, devrimci ilke ve doğru-ların kararlı bir tarzda savu-nulmasını engeller. Tered-dütler, kararsızlıklar yaşanır.Giderek, uzlaşmacı, fayda-

cı, bedel ödemekten, emek vermektenkaçan tavırlar gelişir. İşte bu tavırlarınhepsi de düşüncelerin oportünistleş-mesi olarak şekillenir. Temel sağlam ol-madığı için, üzerine çıkılan katlar da çü-rük ve çarpık olmaya başlar.

Sağlam bir devrimcilik için yapıl-ması gereken, temeli sağlamlaştırmak-tır. Temel sağlam olursa tercihler, tavırve davranışlar da sağlam olur. İşte busağlamlığa, ideolojik sağlamlık denir.

9- Ne Şiş Yansın NeKebap!..

Halkımızın her duruma ilişkin ifa-de ettiği deyimler vardır. Konumuza daböylesi bir deyimle devam ediyoruz. Or-tayolcu davranışlar için halkımızın dilegetirdiği bir deyimdir bu.

Bu deyimin mücadele içindeki kar-şılığı, düşünce ve dolayısıyla da dav-ranışların oportünistleşmesidir ?

Sözlükler, bir davranış biçimi olarak,oportünizmi şöyle tanımlıyor; "Güç du-rumlarda, davranışlarını ahlak ku-ralları ya da düzenli bir düşüncedençok, çıkarlarına uyacak biçimdeayarlayan tutum alış ..."

"Ne şiş yansın, ne kebap"çılar opor-tünistlerdir. Emek vermeden, çatışma-yı göze almadan, bedel ödemeden "dev-rimci" geçinmektir bunların yaptığı.Biz devrimciyiz. Cepheli'yiz. Hangidurumlarda tavır ve tarzımızın ne ol-duğu ve olacağını dost, düşman bilir.

Bırakın "ne şiş yansın, ne kebap"tavrını, kendimiz yanıp yok olacakdenli güç durumlarda, kuşatmalardakaldığımızda da ilkelerimizden tavizvermez, hedeflerimizden vazgeçme-yiz. Böyle olduğu içindir ki, kimileri çü-rümeye devam ederken, biz, devrimi vedevrimciliği büyütmeyi sürdürüyoruz...

İİdeolojik sağlamlığın olmadığı yer-de, daima özgüven sorunu yaşanır. Gü-vensizlik ise, devrimci ilke ve doğrula-rın kararlı bir tarzda savunulmasınıengeller. Tereddütler, kararsızlıklaryaşanır. Giderek, uzlaşmac ı, faydacı ,

bedel ödemekten, emek vermekten ka-çan tavırlar gelişir. İşte bu tavırlarınhepsi de düşüncelerin oportünistleş-

mesi olarak şekillenir.

43

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 44: Yürüyüs 321

17 Haziran’da Dersim’de yapıla-cak olan Grup Yorum’un “DevrimYürüyüşümüz Sürüyor” konserininçalışmaları devam ediyor. Dersim’de-ki Halk Cepheliler, 5 Haziran günüYeni Mahalle ve Esentepe’de afişlemeyaptılar. Bir yandan afiş çalışmalarısürerken bir yandan da el ilanı dağı-tılarak halka konser duyurusu yapıldı.Grup Yorum’a yönelik son zaman-larda artarak devam eden faşist sal-dırılarla, sırf konser düzenlediği içinonlarca yıl ceza alan öğrencilerdende bahsedildi.

Merkezde ise Seyit Rıza Parkı’ndamasa açılarak konser çağrısı yapıldı.

6 Haziran’da Cumhuriyet Mahal-lesi’nde 5 adet konser pankartı asıldı,100 adet afişleme yapıldı. Sanat So-kağı’nda, Yeraltı Çarşısı üstünde veSeyit Rıza Parkı’nda çeşitli saatlerdemasa açılarak konser duyurusu vedavetiye dağıtımı yapıldı.

7 Haziran’da Harçik-Marçik’de100 adet afiş ve 3 adet pankart asıldı.Afiş yapmaya giderken belediye oto-büsünde bildiri dağıtımı yapıldı veşoförün isteği üzerine otobüse afişasıldı. Yine Seyit Rıza Parkı’nda veYeraltı Çarşısı üzerinde masa açıldı.

8 Haziran’da Dersim Elazığ yo-lundan Pertek ilçesine gidildi. İlçeyegidene kadar yol üzerindeki tüm köy-ler ziyaret edilerek bildiri dağıtıldı.Yo-ğun ilgiyle karşılaşan Halk Cephelilerihalk evlerine davet etti. Köyde bu-lunan yaşlı insanlarla sohbet ediponları dinleyen Halk Cepheliler, tekrar

geri geleceklerini söyleyerekhalka veda ettiler.

Pertek merkeze ulaşıldı-ğında 4 Yorum dinleyicisiafiş yaparken 4 Halk Cep-heli’de konsere çağrı bildi-rilerini dağıttı. Dersim - Ela-zığ arasında toplamda 250afiş ve 6 adet pankart asıldı.

Dersim merkezde masaaçılarak hem umudun tür-küleri çalındı hem de konserçağrısı yapıldı.

10 Haziran’da Nazimiye ilçesindeve buraya bağlı köylerde tanıtım ça-lışmalarına devam edildi. Ancak fa-şizm bütün tahammülsüzlüğüyle sal-dırdı yine. İlçede çalışma yapan 7Halk Cepheli sürekli takip edilerektaciz edildi. Çalışmalar bittikten sonraCephelilerin yanına gelen polis fo-toğraf makinesini istedi. Fotoğrafmakinesini alamayan polis kimliksordu. Ancak Cepheliler polisin keyfikimlik kontrolünü kabul etmedi. Bu-nun üzerine polis biber gazı ve cop-larla Cephelilere saldırarak, yerlerdesürükleyerek, gözaltına aldı. Gözaltınaalınanların isimleri şöyle: Ayfer Rüz-gar, Taner Şamdereli, Zeynep Kara-demir, Serdar Polat, Sezgin Dereli,Ali Kemal Aşık ve Nurgül…

Bu gözaltılara rağmen konser ça-lışmaları merkezde iki ayrı yerdedevam etti. Atatürk mahallesinde es-nafa ve çevreden geçenlere bildiridağıtıldı. Çevreye pullamalar yapıldı.Merkezdeki masalar yine açıldı.

Dersim'in Nazimiye İlçesi’nde 10Haziran’da gözaltına alınan 7 HalkCepheli 11 Haziran günü savcılığaçıkarıldılar. Halk Cepheliler, Nazi-miye Adliyesi’ne giderek, gözaltınaalınan arkadaşlarını sahiplendiler.“Türküler Susmaz Halaylar Sürer-Grup Yorum” yazan önlüklerini giyenHalk Cepheliler, “Devrim Yürüyü-şümüz Sürüyor Baskılar GözaltılarBizi Yıldıramaz” yazan pankartlarınıaçtılar. Ardından Adliye bahçesindearkadaşlarını beklemeye başladılar.Bu sırada DHF ve BDP’liler de

adliye önüne desteğe geldiler. Sav-cılık’ta yapılan soruşturmanın ardın-dan Serdar Polat, Ali Kemal Aşık,Sezgin Dereli ve Taner Şamdereli11 Haziran günü çıkarıldıkları mah-kemece tutuklanarak Tunceli MerkezHapishanesi’ne götürüldüler.

Bu hukuksuzluğu teşhir etmekiçin basın açıklaması yapmak isteyenHalk Cephelilerin üzerine akrep aracısürülerek, eyleme katılan insanlarezilmeye çalışıldı. Adliye’den baş-lanarak, karakolun önünden slogan-larla ve sesli konuşmalar yapılarakçarşıya kadar yürüyüş yapıldı.

Keyfi bir şekilde tutuklanan 4Halk Cepheli’nin serbest bırakılmasıiçin 13 Haziran günü Sanat Soka-ğı’nda 17 kişinin katılımıyla eylemyapıldı. Yapılan açıklamada “Devrimyürüyüşümüzü engelleyemeyeceksi-niz. Baskılar, gözaltılar, tutuklamalarbizi yıldıramaz.” denilerek, tutukla-nanların serbest bırakılması istendi.Açıklamanın ardından sloganlarlaSeyit Rıza Parkı’na yürünerek, parktaçadır kuruldu ve gözaltıların serbestbırakılması için özgürlük nöbetinebaşlandı.

Grup Yorum da 12 Haziran tarihliyazılı bir açıklama yaparak, Der-sim’de elemanları Ayfer Rüzgar veGrup Yorum korosu elemanı TanerŞamdereli’nin gözaltına alınmasını,Taner Şamdereli’nin tutuklanmasınıprotesto etti. Açıklama “Türkülerimizhalkın mutluluğu, sizin ise korkunuzolmaya devam edecek.” sözleriylebitirildi.

Hatay Halk Cephesi de 12 Hazi-ran'da "Hatay’daki Konseri Engel-leyemediğiniz Gibi Dersim’deki Kon-seri de Engelleyemeyeceksiniz!" baş-lıklı yazılı bir açıklama yaparak Der-sim'deki konsere yönelik saldırıyıprotesto etti. Açıklamada, "Biz bututuklamaların devrimin ayak seslerinidurduramayacağını biliyoruz. 17 Ha-ziran yaklaştıkça yüreği ağzına gelenkatiller sürüsü bir kez daha görecekki bu konser engellenemez" denildi.

Devrim Yürüyüşü Gözaltılarla,Tutuklamalarla Durdurulamaz!

444

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 45: Yürüyüs 321

Hapishane idaresi son 3 yıldır yü-rüttüğü bir politika ile tutsaklara yö-nelik bir tür "soruşturma terörü" uy-gulamakta ve yapılan anma-kutlamaprogramları nedeniyle, seneler bo-yunca devam edecek iletişim ve ziya-ret yasakları getirmektedir. Açılan hersoruşturmada 2-3 ay olmak üzere top-lam 20'ye yakın "disiplin cezası" ile 4seneyi aşan iletişim ve ziyaret yasak-ları devreye sokulmuştur. Bu yasaklarnedeniyle tutsaklar en temel hakla-rından faydalanamamaktadır. 10 aydırailesi ile ziyaret yapmayan arkadaşla-rımız vardır. Hiç kimse açık görüşü ya-pamamakta, şartlı tahliye olması ge-reken tutsaklar "iyi halli olmadığı" ge-rekçesiyle hapiste tutulmaktadır. Key-fi gerekçelerle açılan bu soruşturma-lar, itiraz mercii olan İnfaz Hakimliğive 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafındanda onay görmekte, hapishane idaresi-nin açık hukuksuzlukları dahi gör-mezden gelinmektedir.

Önceki aylarda aktardığımız birhak ihlalinde Nedim Öztürk ve Meh-met Akdemir'in kaldığı hücreye yöne-lik düzenlenen baskın arama sırasındakimi eşyalara el konulmuş ve "hücre ce-zası" verilen bir soruşturma açılmıştı.İtiraz sürecinde iddiaları araştırmakamacıyla keşfe gelen İnfaz Hakimininiddiaların asılsızlığını tesbit etmesi veidarenin bilinçli bir saldırı politikası güt-tüğünün somut olarak görülmesi üze-rine, tüm derdi "Ben ne desem oolur, ne istersem onu yaparım" di-yebilmek olan idare yeni bir saldırıyagirişti. 4 Mayıs 2012 tarihinde MehmetAkdemir ve Nedim Öztürk'ün kaldığıhücreye ikinci bir baskın arama yapıl-dı. Sonrasında, el konulan Dursun Ka-rataş'ın resminin olduğu 2009 tarihli

takvim, Marks ve Lenin'in resimleri,Mahir Çayan resmi ve "Adalı" şiiri ile3 adet "İdilce - Kültür Sanat Dergisi"niniade edilmeyeceği, disiplin soruşturmasıiçin disiplin kuruluna ve ayrıca dergi veiçeriğindeki yazılar hakkında "Ceza İn-faz Kurumu'nda örgütsel eğitiminsürekliliğinin sağlanması, örgüt bi-lincinin ve dayanışmanın arttırılma-sı, örgütsel birlikteliğin devamı, silahlıterör örgütünün görüşleri yönündehareketlerin sürekliliğinin amaçlan-dığı süreli bir yayın vasfında hazır-landığı, dolayısıyla kurumdaki iyi-leştirme ve topluma yeniden kazan-dırma çalışmalarını olumsuz etkile-diğinden" denilerek el konulan eşya-ların Mehmet Akdemir'e geri veril-meyeceği, kimi dökümanların (İdilcedergileri kastediliyor) adli soruşturmagerekçesiyle -örgüt propagandası ya-pıldığı için- Cumhuriyet Savcılığı'nagönderileceği tebliğ edildi.

Mehmet Akdemir'e bu baskın ara-ma sonrasında el konulan eşyalariçin 44/3-k maddesi gereğince 20gün hücre cezası ve arama esnasın-da "DHKP-C bunları unutmayacak,hesabını mutlaka soracaktır" dediğikastedilerek 44/3-j maddesi gereğin-ce 11 gün hücre cezası verilmiş... Buhaliyle toplamda 31 gün hücre ceza-sı verilmiştir.

Baskın arama sırasında "terörörgütünün sembolü vb." denilerekel konulan Pir Sultan resmi ve 1Mayıs konulu resim çalışması iadeedilmiş, diğerleri iade edilmemiş-tir...

MEKTUP ENGELLEMELERİ

* Hapishane idaresi Oktay Kebe-lek'in İsmail Saymaz ve Birgün okurköşesine göndermek istediği "Nisanhak ihlalleri"nin bir bölümüne iliş-

kin karalama kararı aldı.

* Hapishane idaresi Hüseyin Ki-lis'ten Mehmet Akdemir'e gelen 10sayfalık mektuba el koyma kararı aldı.

* İnfaz Hakimliği Taner Kork-maz'dan Kenan Günyel'e gelen 20sayfalık mektubun verilmemesi ka-rarını onayladı.

* İnfaz Hakimliği Hüseyin Ki-lis'ten Kenan Günyel'e gelen ve en-gellenen mektubun verilmesine dairkarar aldı, ancak 2. Ağır Ceza Mah-kemesi bu kararı ortadan kaldırarakmektup engellemesini onayladı.

* İnfaz Hakimliği NagehanKurt'tan İnan Gök'e gelen mektup iç-eriğinde bulunan Grup Yorum kon-serine davetiye, Ragıp Zarakolu kar-tı ve Ayhan Efeoğlu'nun kaybedil-mesine dair el ilanına ilişkin engel-leme kararını kaldırdı ancak 2. AğırCeza Mahkemesi bu kararı iptal ede-rek mektup engellenmesini onayladı.

DİĞER HAK İHLALLERİ

* İnfaz Hakimliği Mehmet Akde-mir'in "vasi ile ziyaret yasağı süre-since görüş yapabildiği gibi telefon vemektup-iletişim yasağı süresince detelefon-faks-mektup vb. ile iletişimkurma" talebine 5275 sayılı kanunun42-4 maddesi. gereğince reddine ka-rar verdi.

* İnfaz Hakimliği, ACM kararıy-la iptal edilen dergi engelleme kara-rı sonrasında dergilerin henüz sahip-lerine teslim edilmemesine ilişkinbaşvurulara yönelik "görevsizlik" ka-rarı vererek dosyayı 2. ACM'ye yol-ladı.

Halihazırda derginin engellen-mesini söyleyen bir mahkeme kara-rı olmamasına rağmen yine de dergitutsaklara verilmiyor.

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi HapishanesiMayıs 2012 Hak İhlalleriKeyfi Gerekçelerle AçılanDisiplin Soruşturmaları

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

45

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 46: Yürüyüs 321

446

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen’e,Muzurevi adlı tiyatro oyununun se-naryosunun kendisine ait olduğunusavunan senarist Dilara Dilek Selek'ehakaret ettiği gerekçesiyle 3 ay 15gün hapis cezası verildi. Ceza paracezasına çevrildi.

Piyanist Fazıl Say hakkında isetwitter mesajları nedeniyle "halkınbir kesiminin benimsediği dini de-ğerleri alenen aşağılama" suçla-masıyla 1,5 yıla kadar hapis cezasıistemiyle dava açıldı.

Mahkemeler, üniversiteler, okul-lar, hastaneler bütün devlet kurumlarıAKP'nin emrinde çalışıyorlar.AKP'den daha fazla halkı aşağılayan,halka hakaret eden, halkın değerlerineküfreden olamaz.

Hakaret, aşağılama ve tehdit miarıyorsunuz, buyurun:

Tayyip Erdoğan, istisnasız herhafta Meclis’te muhalif olan herkesehakaret ediyor. Mutlaka aşağılayacakbirilerini buluyor. AKP’nin gruptoplantıları tehdit, aşağılama ve yalangünleri...

Gazetecileri tasmalı köpeklerebenzetti Tayyip Erdoğan.

Sanatçılara "Siz kimsiniz?" di-yerek, hakaretler etti, tehdit etti.

Fenerbahçe - Galatasaray ma-çında kendi halkını düşman olarakgösterdi. Maça gelen halka gaz bom-balarıyla, coplarla saldırdılar. Gen-cecik insanları tutukladılar. Halkıcoplayan polis kahraman, polisekarşı çıkan insanlar "terörist" vemaganda ilan edildi.

HES'i protesto edenler "terörist." "Örtüsüz kadın perdesiz eve ben-

zer, perdesiz ev ya kiralıktır yasatılık" diyerek başı açık olan kadınlaraçıkça fahişe olarak ilan edildi.

AKP iktidarı halkı her gün aşa-ğılıyor, her gün tehdit ediyor.

Fazıl Say'a açılan davanın ge-rekçesi "Halkın bir kesiminin be-nimsediği dini değerleri alenen aşa-ğılama."

Fazıl Say bu halkın inançlarınıkullanarak halkı mı soydu? DenizFeneri adına halkın emeğini, alınte-rini mi sömürdü? Milyonlarca euroyucebine mi attı? AKP yaptı bunları.Din, Allah diyerek aldı bu paraları.Peki ne oldu bu aşağılıklara dersiniz.İşte bunlardan biri olan Zahid Ak-man, geçen hafta Kanal 7 GenelYayın Yönetmenliği'ne atandı.

Cemevlerine cümbüş evi diyenler,Alevileri diri diri yakanlara hangidini değerlerden bahsediyor?

AKP kendisinden olmayan her-kesin dinini aşağılamak konusundaustadır. Kimse AKP'nin eline su dö-kemez bu konuda.

AKP, Müjdat Gezen ve Fazıl Saynezdinde sanatçılara aba altındansopa gösteriyor.

Sanat yapacaksanız da benim iste-diğim gibi yapacaksınız diyor. Tiyatrosalonlarında beni alkışlattıracaksın.Yoksulluğu anlatmayacaksın. Ortadoğupolitikalarımı öveceksin, Amerika'yıalkışlatacak, Beşar Esad'a katil dedir-tecek oyunlar yazacaksın diyor.

İşçileri anlatmayacaksın, evi yı-kılacak milyonlarca insanı anlatma-yacaksın. Oyunlarda halkı işgalci,evi yıkan AKP'yi ise Hayat Kurtaranolarak göstereceksin istiyor.

Bunun gibi yüzlerce AKP'yi övenfilmler, şarkılar, tiyatro oyunları is-tiyor.

Parasız eğitim isteyene 8 yıl hapiscezası veriyor. Grup Yorum konserinidüzenleyenler tutuklanıyor.

Hapishanelerinde, yurtlarında ço-cuklarına tecavüz ediliyor.

Müjdat Gezen'in böyle davadanböyle bir ceza alması normal değildir.Bu sadece bir bahanedir.

Ama sanatçılarımız kendisinedönüp bakmalıdır. AKP bu gücü sa-natçıların örgütsüzlüğünden alıyor.Sanatçıların halktan kopukluğundanalıyor.

AKP gibi halk düşmanı bir partisanatçıların halktan kopukluğunu

kullanarak “siz kimsiniz” diyerekaşağılayabiliyor. AKP’ye bu kozuveren sanatçıların halktan kopuklu-ğudur. Sanatçılar sırtlarını tekellere,sponsorlara, iktidarlara dayayarakdeğil, halka dayayarak sanatlarınıyaptıklarında AKP gibi halk düşmanıbir parti tehdit edemez.

Sanatçılarımız halkın içinde ol-malıdır. Tiyatro oyunları, türküleri,şarkıları, filmleri halkı anlatmalıdır.Böyle bir ülkede sanatçıların elealacağı konu mu yok? Hayır!

Halk adeta sessiz çığlık atıyor.Hergün yaşadığı onca zulüm, oncasefalet, açlık yoksulluk, trafik ka-zaları, iş kazaları, işsizlik... halkınyaşadıklarını duyan yok. Halk adetayalancı bir alemde yaşatılıyor.

Halkın sesini duyuracak olan ay-dınlarımız, sanatçılarımız, yazarla-rımızdır.

Yazılan kitaplara, çekilen filmlere,oynanan oyunlara bir bakın, içindehalk yok, halk için yapılmamış,adeta her biri halkın uyutulması içinyapılmış.

Sanatçılar, aydınlar, yazarlar hiçdüşünüyor musunz: AKP milyonlarcaevi yıkacığım diyor. Evi yıkılan buinsanlar sokaklara atıldığında nasılyaşayacaklar? Halka gidip hiç so-ruyormusunuz.

İş kazalarında her gün üç işçiölüyor. Sanatçılar için değerlendiri-lebilecek bir konu değil mi?

Bu filmleri çektiğinizde oynata-cak salon mu bulamayacaksınız?Kaygı bu mudur?

Her halükarda diyoruz ki, yüzü-nüzü halka dönmekten başka yoluyoktur. Halk için sanat yapmaktanbaşka yolunuz yoktur.

Aksi durumda ya AKP’ye biatedeceksiniz ya da yok olup gidecek-siniz. AKP iktidarı her geçen gün da-yatıyor. Ya benden yana olacaksınızya yok olacaksınız. Faşizmin kuralıdır:Aradaki yerler yok olur. Aydınların,sanatçıların yeri halkın yanıdır.

Halkı Her Gün Aşağılayan, Halka Hakaret Eden AKP, Müjdat Gezen ve Fazıl Say'a "Hakaret"ten Ceza Veremez!

Page 47: Yürüyüs 321

Hepimiz Enginiz! Enginler’iKatledenler HalkınAdaletinden Kaçamaz! Yürüyüş’ün Sesi ŞimdiDaha Gür Daha da Güçlü!..

Engin, dergimiz Yürüyüş’ü dağıttığı, sahiplendiğiiçin gözaltına alınmıştı. İstinye Karakolu’nda işkence yap-tılar, tutukladılar, Metris’te müdür ve gardiyanlar işken-ce yaptı… Ve öldürdüler Enginimizi… Metris direnişininadına halel getirmemek için işkenceler karşısında dimdikdurdu ayakta, yıkılmadı… Onu katledenler oligarşinin mah-kemelerinde az cezalarla kurtarıldılar. Ama gerçek ada-let halkın adaletidir ve halk düşmanları da bundan kaça-mazlar.

Nasıl Engin, Metris direniş tarihine sahip çıktıysa; Yü-rüyüş okurları da Engin’in mirasına sahip çıkıyor. Yürü-yüş mahalle mahalle, sokak sokak halka ulaşmaya, hal-

ka gerçekleri anlatmaya devam ediyor.

İstanbul-Gazi MahallesiYürüyüş okurları 8 Haziran günü İstanbul Gazi Ma-

hallesi’nde toplu dergi dağıtımı gerçekleştirdiler. 17 Yü-rüyüş okurunun katıldığı çalışma sırasında yüksek sesleyapılan konuşmalarla, Yürüyüş’ün sesinin susturulama-yacağı, tüm baskılara tutuklamalara rağmen Yürüyüş’ünhalka ulaşacağı duyuruldu.

Esnafların gezilmesiyle başlayan dergi dağıtımınasemt pazarında ve Sekizevler bölgesinde devam edildi. Hal-kın yoğun ilgisinin olduğu dergi dağıtımında 305 dergi hal-ka ulaştırıldı.

Hatay-SerinyolDev-Genç’liler, 9 Haziran günü Hatay Serinyol’da der-

gi dağıtımına çıktılar. 2 saatlik dergi dağıtımında 90 Yü-rüyüş dergisi halka ulaştırıldı. Bazı esnaflar, “Her haftagelin, alırız.” diyerek desteklerini gösterdiler. Yol dönü-şünde Dev-Genç’liler otobüsteki öğrencilere de dergi ver-diler. Öğrencileri derneklerine davet eden Dev-Genç’li-ler, “Mutlaka geleceğiz” cevabını aldılar.

Yürüyüş Dergisi Susmadı,Susmayacak!

18 aydır tutuklu bulunan Yürüyüş dergisi çalışanla-rının yargılandığı davanın 3. duruşması 12 Hazirangünü Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Du-ruşma öncesinde Ankara Adliyesi Ağır Ceza Mahkeme-si’nin önünde toplanan Halk Cepheliler, tutsakların ge-tirilişini beklemeye başladılar. Tutsaklar, “Yürüyüş Ça-lışanları Serbest Bırakılsın”, “Yürüyüş Halktır Susturu-lamaz”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarıile karşılandılar.

Halk Cepheliler Adliye önünde yaptıkları açıklama-da, “Halk düşmanı AKP, Yürüyüş dergisinin sayılarını top-latmaya, hemen her sayısında yazılarına dava açmaya de-vam edebilir. Yürüyüş dergisinin dağıtımını yapan okur-larına saldırmaya, gözaltına alıp tutuklamaya devam ede-bilir. Ancak AKP'nin hiçbir saldırısı, gerçekleri söyle-memize ve halka ulaştırmamıza engel olamayacaktır.AKP'nin politikalarının karşısında halkın ve haklının ya-nında olmaya, gerçekleri yazmaya ve halka ulaştırmaya,bağımsız, demokratik ve sosyalist bir Türkiye için ör-gütlenmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.Eyleme 38 Cepheli katıldı.

Mahkeme, kısa süre içerisinde savcının mütalaa vere-ceği gerekçesi ile 20 Temmuz 2012 tarihine ertelendi.

AnkaraYürüyüş dergisi çalışanlarının serbest bırakılması için

8 Haziran günü Sakarya Caddesi'nde Halk Cepheliler ta-rafından eylem yapıldı. Yaklaşık 6 aydır her hafta yapılan

eylemde bu hafta, şu açıklama yapıldı: “Devrimcileri, hüc-relerle teslim almayı amaçlayan düşünce bir kez daha ya-nıldı. Yıllarca devrimcileri yok etmek için uğraşanların tümçabaları boşunadır. Bakın işte hiçbir devrimciyi teslim ala-bildiniz mi? Hayır. Daha önce tutukladığınız devrimciler gibiYürüyüş dergisi çalışanlarını, komplolar ile tutukladığınızdevrimcileri asla teslim alamayacaksınız.” denildi.

“Yürüyüş Dergisi Çalışanları Serbest Bırakılsın”,“Yürüyüş Halktır Susturulamaz”, “Devrimci TutsaklarOnurumuzdur”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız” slogan-larının atıldığı eylem, Yürüyüş çalışanlarının 12 Haziran'dayapılacak mahkemesine çağrı ile sona erdi. Eyleme 15 kişikatıldı.

447HALKA ZULÜMDÜR!

Page 48: Yürüyüs 321

Düsseldorf’ta yapılan “Irkçılığa Karşı Tek Yürek TekSes” isimli Grup Yorum konseriyle ilgili olarak, kon-sere katılanlara düşüncelerini ve duygularını sorduk:

* Rote Armee Fraktion (Kızıl Ordu Fraksiyonu -RAF) davasından, 20 yılı aşkın bir süre Almanya ha-pishanelerinde tutsak edilmiş olan Eva Haule ve Chris-tian Klar: Bu konser için Grup Yorum'a ve tabii ki kon-serin hazırlanmasında emeği geçen herkese, tüm yol-daşlara teşekkür ediyoruz. Bizim için özel bir gündü.Grup Yorum, bizim uzun yıllardır tanıdığımız ve din-lediğimiz, hiç de uzağımızda olmayan bir gruptu. An-cak ilk defa bu büyük grubu, devrimci sanatçıları can-lı olarak izledik. Çok mutlu olduk.

Dünyada çok az grup ya da sanatçı vardır bu tür mü-zik yapan. Ya devrimci müzik yapmaya çalışırlar, sa-natsal içeriği çok zayıf kalır, yani bir yerleri hep eksiktir.Ya da profesyonel olarak müzik yaparlar, sanatla uğ-raşırlar ama yakalarını kirletmezler. Yani suya-sabunadokunmazlar. İşte, Grup Yorum bunların her ikisini debirlikte yapan ve bunu başarandır. Hem müzikal açıdanhem de devrimci duruşları ve kararlılıklarıyla örnek olanve yol gösterendir. Bunu başardıkları için sonsuz te-şekkürler...

Serdar Telek-Berlin: Grup Yorum konserlerine dahaönceden de katıldım; ancak bu konser benim için çokdaha farklıydı. Kelimelerle anlatılmayacak kadar gü-zeldi. Grup Yorum'un haksızlığa karşı olan bu kavga-sında ben de yer almak isterim.

Devrim Yola-Berlin: İlk defa bir Yorum konseri-ne katılıyorum ve bugüne kadar gördüğüm en güzel kon-serdi. Berlin'de de mutlaka yapılmasını istiyorum.

Özlem Cihangir-Berlin: İlk defa Grup Yorumkonserine katılıyorum. Konseri beğendim, çok güzel-di. Böyle bir konser olursa yine gelirim ve çalışmala-rınıza da destek olur, elimden geleni yaparım.

Av ru pa’da

Almanya’nın Köln şehrinde Mülheim-Keupstr sem-tinde, Anadolu Federasyonu tarafından 1 Hazirangünü masa açıldı. 2 Haziran’da da Düsseldorf'ta yapı-lan “Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek”, Grup Yorumkonserinda masa açıldı. Masanın yanına büyük boymiting çağrısı ile pankart asıldı. 8 Haziran günü deyine Mülheim-Keupstr’de imza masası açıldı.

Yukarıdaki başlık belki de Yunanistan’ın şu an bu-lunduğu durumu anlatan kısa bir özet gibidir. Krizin enderin yaşandığı Yunanistan’da krizin faturası sadece iş-sizlik ve yoksulluk değil, insanı hayattayken öldüren yoz-laşma en büyük sorunlardan biri haline geldi. Atina’nınşehir merkezinde birkaç yıldır artık her köşe başında, so-kakta dilenciler, sokakta yatanlar, açıktan yapılan fuhuş,gruplar halinde dolaşan uyuşturucu satıcıları ve bağım-lıları artık sıradan bir görüntü haline geldi.

Birçok ülkede olduğu gibi fuhuş ve uyuşturucu poli-sin denetiminde yapılıyor. Özellikle son dönemler herkesingözü önünde açıktan yapılan uyuşturucu ticareti küçük es-nafı da sokağa döktü. Uyuşturucunun yoğunlaştığı böl-gelerden biri olan Eksarheia bölgesi esnafı bu duruma kar-şı artık fiili olarak müdahale etmek için bir araya geldi.Devletin ve devletin polisinin hiçbir şey yapmadığını hertürlü ahlaksızlığa göz yumduğunu gören mahalleli; ma-halle içinde yürüyüş yaparak tepkisini dile getirdi

“Kapitalizmin en çürümüş, en yozlaşmış halini yan-sıtan Atina’nın merkezi, aslında emperyalizmin özellik-le yeni sömürge ülkelerde bilinçli izlediği politikanın so-nucudur. Ki bu tablo sadece Yunanistan’a ait bir tablo de-ğildir, kapitalizmin egemen olduğu her yerde aynı ger-çektir.”

Almanya'da tutuklu bulunan Anadolu Federasyonu eskibaşkanı Nurhan Erdem'in yargılandığı dava yeniden gö-rülmeye başlanıyor. 2008 yılından bu yana tutsak olan vehalen ağır tecrit koşullarında tutulan devrimci tutsak Nur-han Erdem, almış olduğu 7 yıl 8 aylık hapis cezasına itirazetmiş ve temiz davasını kazanmıştı. Düsseldorf Yüksek Eya-let Mahkemesi'nde yeniden görülecek olan davanın belli olanduruşma tarihleri şöyle: 27 Haziran, 5-11-19 Temmuz.

Irkçı Saldırılara Karşı 16Haziran Yürüyüşüne Katılalım!

Devrimci TutsaklarımızıSahiplenmek İçin Mahkemeye

Katılalım

Irkçılığa Karşı Olmak TümDuygu ve Düşünceleri

OrtaklaştırıyorKapitalizm = Kriz - İşsizlik - Açlık-Yoksulluk=Yozlaşma - Uyuşturucu - FuhuşKapitalizm Açlık ve Ahlaksızlık da Bir Şey

Üretemez!

48

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 49: Yürüyüs 321

2. Geleneksel Halk Kültür Festivali çalışması kap-samında 3 Haziran günü Gülsuyu’nda 100 adet afiş asıl-dı. Afişleme sırasında halk festivale davet edildi.

TAYAD’lı Aileler de 6 Haziran günü Mecidiyeköymetrobüs durağında açtıkları masada festivalin bildiri-lerini dağıttılar. Yapılan çalışmada 600 el ilanı halka ulaş-tırıldı. Festivale geleceğini söyleyenler, gelip el ilanla-rından alanlar oldu. TAYAD’lılar, festivale kadar her Çar-şamba günü masa açarak, festivali duyurmaya devam ede-ceklerini belirttiler. Masada ayrıca 5 adet Yürüyüş der-gisi de halka ulaştırıldı.

Sarıgazi'de ise Demokrasi Caddesi girişine 10 Hazi-ran günü Anadolu Halk Festivali tanıtım masası açıldı.4 saat açık kalan masada Grup Yorum şarkıları eşliğin-de halka çağrı yapıldı, yüzlerce bildiri dağıtıldı. Ayrıcamasada Yürüyüş dergisi ile Kurtuluş’un son sayısının ta-nıtımı gerçekleştirildi.

Sarıgazi’de 5 Haziran günü de 150 adet afiş asıldı, bil-diri dağıtıldı.

İkitelli Atatürk Mahallesi'nde de 8 Haziran'da 20 adetafiş asıldı.

Örnektepe'de ise30 Mayıs günü 50afiş asıldı.

8 Haziran'da İz-mir Bornova'daDev-Genç'liler tara-fından 200 afiş ası-larak, festivalin du-yurusu yapıldı.

Almanya’nın Köln şehrinde 9 ve 10 Haziran gün-lerinde, Esnaflar Birliği’nin organize ettiği Neonazi te-rör kurbanlarıyla dayanışma festivali düzenlendi. Da-yanışma festivali, 9 Haziran 2004 tarihinde Keups-trasse’de esnaflara yönelik bombalı saldırının yıldö-nümünde düzenlendi.

Festivale Anadolu Federasyonu da katılarak masa açtı.Öldürülen 9 insanımızın resimli pankartı ve 16 Hazi-ran’da yine bu caddede düzenlenecek mitingin çağrısınınolduğu büyük boy afişler duvarlara asıldı. Yüksek ses-le bildiriden bölümler okunarak mitinge katılım çağrı-sı yapıldı. Düsseldorf Antifa (Antifaşist örgüt) örgütüile görüşülerek mitinge çağrıldı.

Standı ziyaret eden Halk Müziği sanatçısı Zeynel Aba,Federasyon çalışanlarının “Türkülerinizle sizi de mi-tingimize bekleriz” daveti üzerine, katılacağını söyle-di. 6 saat açık kalan masada 125 imza toplandı, yüzlercebildiri dağıtıldı. Festivalin ikinci günü olan 10 Haziran’dada masa açıldı.

Yunanistan’daki NAR (Yeni Sol Akım) gençlik örgütüNKA (Komünist Kurtuluş Gençliği) tarafından her yıl ge-leneksel olarak düzenlenen gençlik festivaline Halk Cep-heliler de açtıkları masayla katıldı.

3 gün süren festivalde kriz ve seçim konulu panellerağırlıktaydı. Ayrıca yükselen sağcı ve ırkçı hareketler, mül-teciler konulu söyleşiler de yapıldı. Krize ilişkin yapılanpanellerde, borçların silinmesi, IMF ile bağların kesil-mesi ve AB ve NATO’dan çıkılması, bankaların kamu-laştırılması ön plana çıkan önerilerdi.

Kapitalizmin insancıl olamayacağı, iyileştirileme-yeceği ve tek çözümün sadece devrimle, eskinin yıkıl-masıyla olacağı vurgulandı.

Halk Cephesi’nin masasında tutsak ürünleri de sergi-lendi. Grup Yorum’un 350 bin kişilik konseri, 1 Mayıs veSuriye halkıyla dayanışma konseri, son dönemde polis sal-dırıları ve tutuklamalara ilişkin bilgilendirmede bulunul-du. Binlerce kişinin katıldığı festival 3 gün sürdü.

12 Haziran günü Almanya Düsseldorf’ta yapılan GrupYorum’un Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek Konseri’neİngiltere’den katılan Halk Cepheliler, İngiltere’ye dö-nüşlerinde konserin değerlendirmesini yaptılar.

İngiltere’den 4 otobüs, 17 araç ve 2 minibüs ile yak-laşık 300 kişi olarak konsere giden Halk Cepheliler, Ana-dolu Gençlik binasında yaptıkları toplantıda konserin coş-kusunu ve heyecanını, konsere gelemeyenlerle paylaş-tılar. Konsere katılanların ortak duygusu “Herkes sankinefes almadan dinliyor ve nefes alırsak her an konserinbüyüsü bozulacak gibi pür dikkat izliyorduk.” oldu.

Avrupa’da ırkçılık, yaşanan baskı, baskınlar ve Ana-dolu Federasyonu tutsakları ile ilgili de bilgi verildi. Al-manya’da 16 Haziran’da yapılacak olan ırkçılığa karşıyürüyüşe çağrı yapıldı. Anadolu Gençliğin 24 Haziran’dayapacağı 11. Anadolu Halk Sofrası Pikniği’nin de du-yurusu yapıldı.

İki Birden Büyüktür, Örgütlülük veDayanışma Güç Verir Direnenlere!

Emperyalizmin ZulmünüEnternasyonal Dayanışmamızla

Yıkacağız

“Binler Tek Ses Tek Nefesti!”

Düzenin Yoz KültürüneKarşı Kendi Kültürümüzü

Büyütelim

MecidiyeköyKöln

449

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 50: Yürüyüs 321

Sekiz Türkiyeli ve 1Yunanlı’nın katili Nazi-ler’in davası yaz ayındabaşlayacak. 13 kişiden al-tısına dava açılacağı tah-min ediliyor. Davayı ya-kından takip etmeliyiz,çünkü Alman devleti sü-rekli delilleri karartıyor veyok ediyor.

Katillere yardım ya-taklık edenler, silah te-min edenler serbest bıra-kılıyor bir bir. Daha bu ay 2 kişi tu-tuksuz yargılanmak üzere serbest bı-rakıldı.

Anayasayı Koruma Örgütü, her ansuç işleyebilecek 9 bin 5 yüz Neo-Nazi olduğunu açıkladı. Buna rağmenkatillerimizi teker teker serbest bıra-kıyorlar.

Davanın başından bugüne kadar,Alman yargısına güvenebileceğimizhiç veri yoktur elimizde. Delillerçok açık ortada. NSU bizzat Almangizli servisi tarafından kuruldu. Yüzbinlerce euro bizzat gizli servis tara-fından Naziler’in kasasına aktarıldı.Anayasayı Koruma Örgütü (Verfas-sungsschutz) devlete bağlı bir ku-rumdur. Bu demektir ki insanlarımı-zın ölümünden bizzat Alman devle-ti sorumludur. O zaman halkımıza he-sap verecekler. Anayasayı KorumaÖrgütü yargılanmak zorundadır. Asılonların talimatı ile yapılmıştır bütünkatliamlar. Eğer onlar yargılanmazsadaha çok ölmeye devam edeceğiz.

4 Haziran 2011'de 9 esnafın ka-tilleri ortaya çıktı. Ama zaten bunuhalk dışında Alman devletinin bütünkurumları biliyormuş. Delilleri yok et-mek için intihar ettiği söylenen Mun-dlos, Böhnardt ve Zschape’nin bizzatgizli servis çalışanı oldukları bilinenbir gerçek. NSU üyesi katillerimizdenBeate Zschape’nin, yaşadıkları bina-yı havaya uçurmadan önce Saksonyaİçişleri Bakanlığı’na kayıtlı bir tele-fondan arandığı ve arkadaşlarınınintiharından (ölümünden) haberi ol-duğu ortaya çıktı. Zschape’nin han-gi telefondan arandığının hala bilin-mediği söyleniyor ama devlet gö-revlilerinden birilerinin Zschäpe’ninbu işten kurtulması için elinden geleni

yaptığı çok açık. Deliller sürekli yokedilmeye çalışılıyor. Bu katliam tali-matlarını kim verdiyse, delilleri yoketmeye çalışanlar da onlar.

Federal Araştırma Komisyonu,NSU cinayetleri konusunda oldukçafazla bilgi toplamış. Sonuç olarak şuan ortaya çıkan duruma göre 2001 yı-lından itibaren Eyalet Emniyet Teş-kilatları (LKA) tarafından olay bili-niyordu ama katliamlar seyredildi. Yada bizzat onlar tarafından yapıldı?2001 yılında ilk insanımız öldürül-düğünde Bavyera’nın eski İçişlerive sonraki Başbakanı Günther Becks-tein ırkçı bir cinayet olabilir demiş-ti. Ama sonrasında bu bıçak gibi ke-silmişti, aileler suçlandı. Ölen in-sanlarımıza "mafyacıydı, uyuşturucuişi ile uğraşıyordu" denildi. Aileleri-miz tehdit edildi, katil muamelesi gör-dü.

Biz kime güveneceğiz Alman dev-letine mi? Neden güveneceğiz! Ka-tilleri teker teker serbest bırakıyorlar,evlerimizi yaksınlar, daha çok kat-letsinler diye mi? Bu katliamların or-taya çıkmasından sonra onlarca ev,cami yakılmaya çalışıldı. Sokak or-tasında gençlerimiz dövüldü. Ama bi-zim gençlerimiz bir cam kırdığındahemen bulan polis, canımıza kasteden katilleri ise bulamıyor.

Biz sadece dilimizden, dinimizden,inançlarımızdan kaynaklı diri diriyakıldık, güpegündüz vurulduk bu ül-kede. Alınterimizi akıttığımız, gecegündüz çalıştığımız Almanya diridiri yakıldığımız bir yere dönüştü. En-tegrasyon adı altında asimile edilmekistendik. Tabii bizim emeğimize, işgücümüze ihtiyaçları var ama sessizköleler istiyorlar. Sesi çıkmayan,

kendi kültürüne yabancı"modern köleler" istiyor-lar.

Bu saldırıların amacıbizim asimile olmamıziçindir. Kendi kültürümü-ze değerlerimize sahipçıkmamamız içindir.

Bizi yakabilirler, kat-ledebilirler ama bir halkınkültürünü, dilini, inançla-rını asla yok edemezler.Buna karşı mücadele eden

hiç bir halkı yok edemezler. Yeter kibiz hayır diyelim, yeter ki biz tek sestek yürek olalım.

Bizi sürekli korkutarak sindirme-ye çalışıyorlar. Biz korktukça dahaçok öleceğiz. Korkunun üzerine git-meliyiz. Yarın hangimizin sokak or-tasında öldürülmeyeceğinin garanti-si yoktur. Bunun için bütün halkımı-zı yaz ayında başlayacak olan bu da-vaya müdahil olmaya çağırıyoruz.

Katiller katilleri yargılayabilir mi?Gizli Servis gelecek ve raporunuokuyacak Naziler’le ilgili. Onlarınsöyledikleri delil olacak. Delillerikarartanlar, hangi delili sunacak. Biz-zat silahları verenler bizi mi savuna-cak.

Biz katillerimizden hesap sormakzorundayız. Bunu ölülerimize borç-luyuz, bunu çocuklarımıza borçluyuz.Çocuklarımız bu ülkede büyüyor,onların daha güvenli bir biçimde ya-şamasını istiyorsak bu davalara ka-tılmalıyız.

Onlar bir avuç, yüzleri insanabenzeyen ama yüzleri olmayan ka-tiller sürü. Biz ise Almanya'da 3 mil-yonuz. İstersek milyonlarca insaninletiriz Almanya sokaklarını. Al-man mahkeme salonlarını doldururuz.Sokakları inletecek kadar büyük birgüce sahibiz. Eğer sesimizi çıkar-mazsak inanın daha çok davalar iz-leyeceğiz, daha çok evlatlarımızın, eş-lerimizin, babalarımızın tabutlarına sa-rılacağız.

180 kişilik ölüm listesi çıkmıştıNaziler’den. Listede avukatlardan,cami başkanlarına kadar birçok isimvardı. Bütün halkımızı birlik olmayaçağırıyoruz. Bütün Türkiyeli ku-rumlar müdahil olmalıdır. Bütün

AVRUPA’dakiBİZ

NAZİ DAVASIYAZ AYINDA BAŞLIYOR!

KATİLLERİMİZDEN HESAPSORMAK İÇİN BÜTÜNHALKIMIZI MÜDAHİL

OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ!

50

Yürüyüş

17 Haziran2012

Sayı: 321

AKP’NİN POLİS OPERASYONLARI

Page 51: Yürüyüs 321

camiler, Alevi dernekleri, yöre der-nekleri müdahil olmalıdır.

Bugün birlik olmak zorundayız,tek ses olmak zorundayız. Mahke-meye müdahil olmak isteyenin çokolacağı düşünülüyor bu yüzden mah-kemenin Almanya'nın en büyük eya-

let mahkemesi Düsseldorf'da gö-rülmesi bekleniyor. Alman basını,Alman devleti katılımın yüksek ola-cağını düşünüyormuş, evet katılımçok olacak, evet bizzat Alman dev-letinden hesap sormak için oradaolacağız. Alman devletinin kurumla-

rının nasıl planlar yaparak bizi kat-lettiğini görmek için orada olacağız.

Katillerimizin yüzüne tükür-mek için orada olacağız. Yüzleri in-sana benzeyen ama insan olmayan bukatillerin nasıl bir ırkçı katil olduk-larını görmek için orada olacağız.

Avusturya’nın birçok şehrinde, 2 Haziran’da yapa-cağımız “Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek” konserininçalışmaları başladığında, toplantılar yaparak komitecalışmalarını başlattık. Halkı çalışmaya katarak, her böl-ge kendi içinde de yeni insanlar katarak bu çalışmaya baş-ladık. İlk toplantılarda hedefimizi belirlerken, çoğu in-san bu hedefin çok uzak olduğunu belirterek, “Ancak 200kişi gideriz, biraz abartmıyor muyuz?” dedi. Ama biz inan-mıştık. Bu konsere en az 400 kişi katılacağımız hedefi-ni koyarak, bu çerçevede çalışmamıza başladık.

Otobüslerin bedava kalkması tüm insanları şaşırtmıştı,bu iş nasıl olacak diye... Biz de anlattık hedefimizin bü-yük olduğunu. Küçük rakamları kendi önümüze hedef ko-yamayacağımızı ısrarla anlattık. Elbette inananlar ço-ğunluktaydı, yanlız inanmayanlar da vardı. Günler yak-laştıkça her şey daha belirginleşince, bu sefer o inan-

mayanlar gelip, galiba biz hedefimize ulaştık demeye baş-ladılar. Çalışmanın başında bir kararlılık vardı, ısrar var-dı. Biz uzağı da yakına getireceğiz dedik, uzak diye biryer yok, her yer her zaman bize yakın, biz istersek uza-ğı da yakına getiririz dedik… Buradaki çalışma sloga-nımız buydu.

Daha önce burada yaptığımız konserde biz toplam2400 bilet satmıştık ve bu konserde bunu aştık. Bunu ıs-rarımız ve denetimizle başardık, neredeyse, deyim ye-rindeyse dilden dile konuşmaya başladı insanlar, duy-mayanlar kalmadı.

Buradaki çalışmayı birebir insanlarla yaptık. Kapı ça-lındı, piknik yerlerine gidildi, düğünler, eylemler, kah-veler… yani kısacası insanların toplu olarak bulunduğuher yere gidildi, masalar açıldı, evler ziyaret edildi. Birçoğumuz yarış içindeydik, kim daha fazla insana gide-cek diye. Konser çalışması yaparken yeni insanlarla datanıştık, adresler aldık, Federasyonumuzu anlattık, ar-dından kendimizi anlattık. Kendimizi anlatırken, biz dev-rimciyiz buradaki halkımızın sesi soluğuyuz dedik.Dünyadaki tek dürüst insanların devrimciler olduğunuanlattık. AKP’nin zulmünü anlattık. ABD’nin katliam-cılığını anlattık. Irkçılık devlet politikasıdır dedik. Git-tiğimiz her yerde bizi dinlediler. Kısacası biz gidersek,anlatırsak, anlamayan çok az çıkacak ve diyebiliriz ki yüz-de doksanı bu çalışmamızı destekledi ve biz bu neden-le sonuç aldık.

AVRUPA’da Hayatın Öğrettikleri

AVRUPA’dakiBİZ

Devrimci Alevi Komitesi (DAK), “İnanç Özgürlüğüİstiyoruz” kampanyası çalışmalarında bu hafta da Kırk-lareli Kofcaz ilçesi Topçular Köyü'nde Topçu BabaAnma Törenleri'ne katıldı.

9 Haziran günü Topçular Köyü yakınında bulunan Top-çu Baba türbesinin yanındaki koruluk alanda, Kırklare-li Topçu Baba Kültür ve Sanat Derneği tarafından bu yıl16.sı gerçekleştirilen anmaya DAK da masa açarak ka-tıldı. Masada DAK'ı tanıtan broşürler ve kampanya bil-dirisi dağıtıldı.

Yöre sanatçılarının verdiği konserler ve dönülen se-mahlarla devam eden anmaya AKP ve CHP milletvekil-leri de katıldı.

Alevi Bektaşi Federasyonu Yönetim Kurulu ÜyesiMuhterem Aktaş konuşma yaptığı sırada Kırklareli Va-lisi ve AKP milletvekilleri kalkıp gittiler.

Kesilen kurbanlardan pişirilen yemeklerin halka da-ğıtılması ile anma sona erdi.

Topçu Baba Kimdir?Orhan Gazi zamanında Süleyman Paşa komutasındaki

40 kişilik bir grup, şimdiki ismi Topçular Köyü olan yerifethetmek için gönderilirler. Topçu Baba olarak bilinenve ismi tam olarak bilinmeyen komutan, askerlere su ge-rektiğini görür ve bir rivayete göre dirseği ile yerden suçıkarır. Daha sonra da bu yere köy halkı tarafından tür-be yapılır ve ismine 'Topçu Baba' türbesi denir.

İSTEMEK VE YAPMAK…

Düzenin Alevileri Kullanmasına İzin Vermeyeceğiz

51

17 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 321

HALKA ZULÜMDÜR!

Page 52: Yürüyüs 321

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

23 Haziran - 29 Haziran

1975 Dersim Mazgirt Basu (Güneşdere)Köyü doğumludur. Mersin Üniversitesi FelsefeBölümü’nde okurken gençliğin akademik-demokratik mücadelesine katıldı. Giderekgençliğin yönetici kadrolarından biri oldu.1999'da gençlik örgütlenmesi sorumluluğunagetirildi. 2001'de illegal alanda istihdam edildive bir süre sonra da silahlı propaganda

birliklerinde yer aldı.Hapishanelerde yoldaşlarının katledilmesine karşı,

İstanbul’da 24 Haziran 2004’te bir eylem hazırlığı içindeyken,taşıdığı bombanın kaza ile patlaması sonucu şehit düşerken,kazada halktan Zehra Şahin, Kemal Polat, Feride Ilgız dahayatını kaybetti.

Semiran POLAT

27 Haziran 1980 gecesi, Zey-tinburnu’nda faşistler tarafındankaçırılıp işkenceyle katledildiler.

Devrim Eroğlu, 1976 Bingöl,Kiğı köyü doğumludur. Devrim,lise sıralarında, mücadele etmeisteği ve coşkusuyla, Liseli Dev-rimci Gençliği aramaya başladı.

LDG ona ulaştığında, kızgınlıkla ama bir o ka-dar da yoldaşlık sıcaklığıyla söylendi: "Neredesiniz? Kaç ay-dır sizleri arıyorum."

O günden itibaren Mehmet, kararlılığı, mücadele azmive ısrarlı, inatçı yönleriyle dikkatleri hep üzerine çekti.

Yüksel Güneysel, 1973 Sivas Zara doğumludur. Dev-rimci mücadeleye 1990 yılında GOPKAD'da katıldı. Emekçibir ailenin çocuğu olması, devrimci yaşamına da yansımış-tı. Özverisi, mütevazılığıyla hiçbir şey beklemeksizin, devri-min hamalı oldu. Ona devrimci hareketin emekçisi olmakyetiyordu.

Devrim MehmetEROĞLU

3 Mart 1978 Rize doğumludur. İstanbul’dabüyüdü. Lise yıllarında mücadeleye katıldı.1997’de İstanbul Üniversitesi İktisat Bölü-mü’ne girmesiyle mücadelesini İYÖ-DER için-de sürdürdü.

Giderek gençlik örgütlenmesinde sorumluluk-lar üstlendi. Gençliğin önderlerinden, yol gösteri-cilerindendi. Büyük Direnişte; Direnerek destan

yazarak, ilklere imza atarak 29 Haziran 2001’de ölümsüzleşti.

Zehra KULAKSIZ

1978 doğumludur. Halkı için döğüşmek,devrim için daha çok şey yapmak istiyordu.Kendini Dersim dağlarında bir savaşçı ol-maya hazırlarken, 23 Haziran 1995'te Kı-rıkkale yakınlarında geçirdiği trafik kaza-sında onu kaybettik. Ali'yi kaybettiğimizdehenüz 17 yaşındaydı. 17 yaşındaki Ali'nin

en büyük isteği bir gün halkı için dağlarda gerilla olaraksavaşmaktı. Özellikle Dersim dağlarına sevdalıydı.

Ali YÜCEL

1973 Çorum doğumludur. Bir işçi olarakkatıldı Devrimci Sol saflarına. Daha sonra Si-lahlı Devrimci Birlikler içinde yer aldı.

Beşiktaş’ta bulunduğu evde, 28 Haziran1991’de polis tarafından katledildi. Yoldaşları-nın ve örgütünün zarar görmemesi için kendinifeda eden bir kahramandı o.Perihan DEMİRER

Yüksel GÜNEYSEL

Zehra'yla gerillaya katılacağı ilk gün tanışmıştık. Necla Ça-vumirza yoldaşla birlikte katılacaklardı. Yolculuk boyunca hepgerillaları soruyorlardı. İkisi de gerillaya gittiğinde yabancılıkçekmek istemiyorlardı. Ondan dolayı gerillanın yaşamını, giyi-mini, silahlarını, davranışlarını en ince ayrıntısına kadar herşeyi soruyorlardı.

Zehra gerillaya katıldıktan kısa bir süre sonra köylülerinsevgisini kazanmıştı. O köylülerle sohbet ediyor. Hasta olanköylüleri tedavi edip onların sorunlarına çözüm arıyordu. Köy-lülerin sağlık kontrollerinde her zaman Zehra vardı. Hiç bitmektükenmek bilmeyen bir enerjiyle çalışırdı. Her zaman güleryüz-lüydü. Uykudan kalkarken bile yüzündeki gülümseme hiç eksikolmazdı. Çocuklar Zehra'yı gördüklerinde "Selvi abla gelmiş"diyerek hemen Zehra'nın yanına koşarlardı. Zehra'dan öğren-dikleri sloganlarla gerillaları uğurlarlardı.

Bir gün ilaçlarımız azalmıştı. Ağrı kesici olarak yalnızca bir

tane Apranax hapımız kalmıştı. Yaşlı bir ana gelip hasta oldu-ğunu söylediğinde Zehra kalan son hapımızı da çıkarıp buanaya vermişti.

Zehra, kadın yoldaşları küçümseyenlere çok kızardı. He-men uyarır onu ikna etmek için tartışmaya girerdi. Her davranı-şında yoldaşlarına olan bağlılığı görülürdü. Yoldaşlarının yara-larını sarar, tedavi etmek için elinden geleni yapardı.

Gittiğimiz her köyde köylüler hemen Zehra'yı ararlardı.Zehra yanımızda olmayınca ona selam söylerlerdi.

25 Haziran 1995'te çatışmaya girdiklerinde Zehra son mer-misine kadar çatışmış. Düşmanın teslim olun seslerine "Asılsiz teslim olun", "Yaşasın DHKP-C" diyerek cevap veriyormuş.Bütün yoldaşları şehit düşüp mermisi bittikten sonra elinde ka-lan son silahı olan el bombasının pimini çekmiş ve düşmanateslim olacağını söylemiş. Elindeki el bombasını gizleyerek,düşman yanına yaklaştığında düşman subayının üzerine atıl-mış ve elinde sakladığı el bombasını patlatarak düşman suba-yını ve bir askeri daha öldürmüş. Düşmana son darbesini vur-muştu.

Zehra'yı anlatmak fedakarlığı, özveriyi, harekete bağlılığı,sınıf kinini anlatmaktır.

Zehra'yı tanımak halk sevgisini, yoldaş sevgisini, vatansevgisini kavramaktır. Mütevazılığı, sabırlı olmayı, emekçi ola-bilmeyi görmek ve yaşamaktır.

Bir yoldaşı Zehra Öncü'yü anlatıyor:“ZEHRA'YI ANLATMAK

SINIF KİNİNİ ANLATMAKTIR”

Anıları Mirasımız

“Kendimi mücadelenin en güzel ve önemli bir yerindegörüyorum. Önemli bir süreçten geçiyoruz ve ben debüyük bir direnişin içindeyim. Yani mücadelenin tamortasındayım. Her türlü bağı koparmaya hazırım. Hayatbağı da dahil”

Zehra Kulaksız

Page 53: Yürüyüs 321

25 Haziran 1995’de Der-sim’in Ovacık ilçesi Yeşilyazınahiyesi Kardere mevkiinde,oligarşinin askerleri tarafındankuşatıldılar. Kenan Gürz’ünkomutasında 15 saat süren yi-ğitçe çatışma sonrasında şe-hit düştüler.

Kenan Gürz, 1976'da Der-sim’in Hozat ilçesine bağlı Bi-leldi Köyü'nde doğdu. 1993’tegerillalarla tanıştı, bir süresonra da onlara katıldı. Politikyetkinliğiyle kısa sürede ko-mutanlardan biri olarak görev

aldı.

Figen Yalçınoğlu, Hozat doğumludur.Daha küçüklüğünden itibaren tanık olduğutüm baskılara karşı, kurtuluşun mücadele-den geçtiğini görerek gerillaya katıldı.

Cem Güler, 1979 Hozat Koru Köyü do-ğumludur. 12 yaşındayken gerillaya özlemibaşladı. Elazığ’da lisede anti-faşist mücade-

le içinde yer aldı. 1995’te gerillaya katıldı. Şehit düştü-ğünde 16 yaşına bile girmemişti.

Doğan Genç, 1968’de Dersim’in Pertek SöğütlütepeKöyü'nde doğdu. Küçük yaşta çalışmaya başladı. Sömü-rüldüğünün bilincine vardı ve mücadeleye katıldı. 1995yazında gerilla oldu.

Zehra Öncü, 1970 Çorum doğumludur. 1990’da dev-rimci hareketle tanıştı. Diyarbakır’da Sağlık-Sen içindeçalıştı. 1993 yazında gerilla oldu. Girdiği son çatışmada,mermisi bittikten sonra, elinde sakladığı el bombasınınpimini çekip bedel ödeterek şehit düştü.

Kenan GÜRZ Zehra ÖNCÜ

Cem GÜLER

Doğan GENÇ Figen YALÇINOĞLU

Konya doğumludur. Devrimcileri daha 12Eylül öncesinden tanıyordu. Liseyi, KonyaGazi Lisesi'nde tamamladı, sonra da SelçukÜniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili veEdebiyatı Bölümü’ne kaydoldu.

Bu dönemde Dev-Genç saflarında yeraldı. Kısa sürede Konya devrimci gençliğinin

militan önderlerinden biri olarak öne çıktı.

Konya’da geçirdiği talihsiz bir trafik kazası sonucu 28Haziran 1990’da aramızdan ayrıldı.

Sait EROL

KEREM GİBİ

Hava kurşun gibi ağır!!Bağır bağır bağır

bağırıyorum.Koşun kurşun eritmeğe

çağırıyorum.

O diyor ki bana:-Sen kendi sesinle kül olursun ey!

Kerem gibi yana yana."Deeeert çok,hemdert yok"

Yüreklerin kulakları sağır...

Hava kurşun gibi ağır.Ben diyorum ki ona

-Kül olayım Kerem gibi yana yana.

Ben yanmasamsen yanmasanbiz yanmasak,

nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...

Hava toprak gibi gebe.Hava kurşun gibi ağır.

Bağır bağır bağır bağırıyorum.Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum.

Nazım Hikmet, 1930 Mayıs

27 Haziran 1980 gecesi,

Zeytinburnu’nda faşistler

tarafından kaçırılıp işkenceyle

katledildiler.Turgut AKKAYA

1959 doğumludur. Hamidiye Bölge-

si’nde 24 Haziran 1980’de faşistlerle çıkan

bir silahlı çatışmada şehit düştü.

Recep SİNAN

1976 Adana doğumlu olan AysunBozdoğan, GESAM (Genç Ekin SanatMerkezi) çalışanı ve yöneticisiydi. 12Aralık 1999'da tutsak düştü. (TKEP/L)Davası’ndan yargılandı. 19 Aralık kat-liamından sonra Ümraniye’den KartalÖzel Tip’e sevkedildi. Burada ölüm

orucuna başladı. Hastaneye kaldırıldıktan sonra datüm baskılara rağmen tedaviyi kabul etmeyerek, 25Haziran 2001’de ölümsüzleşti.

Aysun BOZDOĞAN

Şükrü SÜLEK

Page 54: Yürüyüs 321

Mizah Mazlumun Zalimdenİntikam Alma Aracıdır