54
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 318 27 Mayıs 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com AKP Zulmünü Yeneceğiz! AKP ZULMÜNE KARŞI İŞÇİ, MEMUR, GENÇLİK TÜM HALK BİRLEŞECEĞİZ Milyonları Örgütleyeceğiz! Kışkırtıcı, Yalancı EMEP’in 1 Mayıs Hazımsızlığı Neden? Faşist Düzene karşı Dünyanın En Kitlesel 1 Mayıs’ı Ülkemizde Yapıldı! Halkı Birleştiren Devrimci Politikaların Zaferidir!

Yürüyüs 318

  • Upload
    age-age

  • View
    238

  • Download
    6

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Turkish-language weekly magazine

Citation preview

Page 1: Yürüyüs 318

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 31827 Mayıs 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

AKP Zulmünü Yeneceğiz!

AKP ZULMÜNE KARŞI İŞÇİ, MEMUR, GENÇLİKTÜM HALK BİRLEŞECEĞİZ

Milyonları Örgütleyeceğiz!

Kışkırtıcı, Yalancı EMEP’in1 Mayıs Hazımsızlığı Neden?

Faşist Düzene karşı DünyanınEn Kitlesel 1 Mayıs’ı Ülkemizde Yapıldı!

Halkı Birleştiren Devrimci Politikaların Zaferidir!

Page 2: Yürüyüs 318

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

Kendi milli kimliğine sahip çıkmayan vebunu gururla savunmayan devrimcilerin,emperyalizme karşı mücadele taktikleri

üretmesi, tüm ulusları kendi ulusalkimlikleriyle mücadelede birleştirmesi,

emperyalizme ve faşizme karşı tutarlı birsavaşı örgütlemesi mümkün değildir.

Türkiye solu ve devrimcileri, kendiulusal kültürlerini savunma, bunları

devrimci mücadele içerisinde geliştirerek,bu değerlere olumlu bir rol yükleyerek

mücadele edip halka gitmek yerine, halkayabancı kültürlerin taşıyıcıları

olmuşlardır adeta. Halkına, vatanına ulusal kültürüne

sahip çıkmak devrimin ve devrimciliğintemelidir.

Page 3: Yürüyüs 318

İİ ç i n d e k i l e r

6 Devrimci İşçi Hareketi:DİSK halkın muhalefetiniörgütlemelidir!

8 Devrimci Memur Hareketi:Grevli toplu sözleşmelisendika hakkı için23 Mayıs’ta grevdeydik

9 Halkımızın halkları

bu düzenin yasalarındandaha güçlüdür!

11 Haklıyız Kazanacağız:Afet Dönüşüm Yasasımeclisten geçti!AKP yıkımınhazırlıklarını yapıyor!Biz de hazırlıklarımızıyapalım

12 Yıkıma gelenler karşılarında

örgütlü halkı bulacak!

13 Dev-Genç adı

direnişle anılır

16 Baskınlar halk düşmanlarını

vuracak bir silahadönüşecektir...

18 Dev-Genç ruhuyla,

coşkusuyla parasız eğitimhakkımızı alacağız

21 AKP’nin katliamcılıkta ve

işbirlikçilikte sınırı yok!

22 AKP yargıda yeni̇ düzenlemeler

hazırlıyor!

23 Hayatın Öğrettikleri:

Kafamızdaki “olmaz”ı yıktı

24 Halk Düşmanı AKP:Yapılan zamlar AKP’ninyönetememe krizidir

25 Halkın Hukuk Bürosu: AKP’nin

yargısı faşizmin yargısıdır!

26 TAYAD’lı Aileler:Devrimci tutsakların savunmahakkını kullanmasını

engelleyemeyeceksiniz!

27 Dünden BugüneHalk Gerçeğimiz:Anadoluyum ben

tanıyormusun? Düğünlermiz (2)

28 Sınıf Kini: Açlığımız,

yoksulluğumuz bu adaletsiz

düzenin sonu olacak

29 Cepheli: Cepheli örgütlenme

yapmadıkça gideceği yerin

düzen olduğunu bilir!

30 Kışkırtıcı, yalancı EMEP’in

1 Mayıs hazımsızlığı neden?

Dev-Genç’in adı direnişlerle anılır!

4 AKP zulmünü yeneceği̇z! 33 Devrimci Okul: Hatalardan öğrenmek

35 Liseliyiz Biz: Yıl sonu etkinliklerine

karşı, liseli Dev-Genç şenliklerini

örgütleyelim

36 Dünden Bugüne Halk İsyanları:Antep’te işgalciye geçit

vermeyen Karayılan

37 Tarihimizden Öğreniyoruz:

Avrupa’da Dev-Genç kurultayı

38 Hainlerin döneklerin yaranmaya

çalıştığı emperyalist sistemdir!

39 “Gerçeğe güvenerek

zaferi bekliyoruz!”

41 Kürt milliyetçi hareket

Halk Cephesine saldırmaktan

ve tehditlerden vaz geçmelidir!

46 Canan’ı ölümsüzleştirmek için

daha çok örgütleneceğiz!

48 Devrimci Memur Hareketi: Mehmet

Ali öğretmen serbest bırakılsın!

49 Avrupa’daki Biz

50 Avrupa’da Hayatın Öğrettikleri

51 Avrupa’da Yürüyüş

53 Berkan

54 Yitirdiklerimiz

55 Öğretmenimiz

Page 4: Yürüyüs 318

AKP, iktidarının 3. dönemindeyüzde 50’ye yakın oy aldı. Ya-

pılan anketler de göstermektedir ki,AKP yüzde 50 oy tabanını hala ko-rumaktadır. AKP’lilere göre sokaktagördüğünüz her iki kişiden birisi AKPpolitikalarını desteklemektedir.

AKP bu oy tabanını hemen her po-litikasında “benim milletim is-

tiyor” diyerek kullanıyor. Bu dema-gojik bir yalandır. AKP’ye oy verentabanın AKP’nin politikalarını des-teklemesi mümkün değildir. HalkınAKP’nin politikalarını desteklemesiiçin aç kalmaktan zevk alması gere-kir.

AKP, A’dan Z’ye her şeye orta-lama yüzde 18 zam yaparken

memurlara yüzde 3,5+4’ten fazlazam vermem diyor. Memurlara top-lu sözleşme hakkını veriyoruz diye-rek Memurların Grevli Toplu Söz-leşme hakkını da gasp etti. Memur-lar AKP’nin yüzde 3+3’lük zammı-na itiraz edince Başbakan Erdoğan“ne grevi, memurun grev hakkı yok,yasal işlem yaparız” diyor. AKP’ye oyveren memurlar, AKP’nin bu politi-kalarına neden destek versin? 3+3’lükzammı neden kubul etsin? AKP’ninbu politikalarını destekleyenler sedecebir avuç işbirlikçi tekellerdir. Bu du-rumda AKP’nin tek destekçisi em-peryalist ve işbirlikçi tekellerdir.

AKP’nin “Kentsel Dönüşüm Ya-sası” mecliste onaylandı. AKP bu

yasayla tüm halkın evini arsasını gaspetme hakkını yasal olarak elde etti. Vehalkın bu gaspa karşı direnme, itirazetme hakkını elinden aldı. AKP, halka“senin evini, arsanı gasp edeceğim,bana itiraz etmeyeceksin” diyor.Halk bu durumda AKP’yi neden des-teklesin? Kentsel Dönüşüm Yasası,emperyalist ve işbirlikçi tekellerin da-yatmasıdır. Bu yasa tekellerin yağmave talanı için çıkartıldı.

AKP, işçilerin kazanılmış bir çokhakkını gasp etti. Bugün işçile-

rin talepleri 1850’lerin taleplerinin çokdaha gerisinde. İşçiler 1850’lerde

günlük 8 saatlik çalışmayı talep edi-yordu. Bugün çalışma hayatının çokbüyük kesiminde 13-15 saatlik ça-lışma süresi hüküm sürmektedir. İşgüvenliği, işçi güvenliği diye bir gü-vence yok. Her ay onlarca işçi iş ci-nayatlerinde katlediliyor. Patronlar iş-

çilerin kıdem tazminatlarına da göz

diktiler. İşçiyi istedikleri zaman alıpistedikleri zaman atacaklar. Çocuk iş-çiler kaçak çalıştırılıyordu, AKP onu-da yasalaştırdı. Emperyalist ve işbir-likçi tekellerin AKP’ye dayattığı“ulusal istihdam stratejisi” ile işçilerişçi olmaktan çıkartılıp “istihdambüroları” adı altında kurulan yerler-de köle gibi alınıp satılacak.

AKP istatistik oyunlarıyla işsizlikoranını düşük gösteriyor. On

milyonun üzerinde işsiz var. Asgariücret açlık sınırının altında ve on mil-yonun üzerinde insanımız açlık sını-rının altında yaşam mücadelesi veri-yor. AKP’ye oy veren işçiler, işsizler,emekliler, AKP’nin bu politikalarınıneden desteklesin?

AKP, “benim milletim artık SSKkuyruklarında beklemeyecek,

istediği özel hastanede tedavi olcak”demagojisiyle “Sağlıkta DönüşümYasası”nı çıkartarak halkın sağlıkhakkını gasp etti. Halk bunu kısa za-manda yaşayarak görecek.

Halkın dini inançlarını kullanarakeğitimde yaptığı değişikliklerle

tekellerin sömürüsüne hizmet edecek

bir eğitim sistemini getirdi. Özelleş-tirmenin önünü tamamen açtı. Parasızeğitimi yasalardan da çıkartıp halk ço-cuklarının eğitim hakkını gasp etti.

Halk AKP’nin bütün bu politika-larını neden desteklesin?

Halk AKP’nin politikalarını des-teklemiyor. AKP’de ülkeyi

halk desteğine dayanarak değil,halka rağmen yönetiyor. Onuniçin bu baskı, terör, onun için bu zu-lüm.

AKP’yi gerçek anlamda des-tekleyen sadece emperyalistler

ve işbirlikçi tekellerdir.

AKP kendisine oy veren halkıninançlarını ve duygularını sö-

mürüyor. Halkın AKP politikala-rında hiçbir çıkarı yoktur.

AKP, İKTİDARININ EN BÜ-YÜK YÖNETEMEME

KRİZİNİ YAŞIYOR!

Yönetmiyor AKP, baskı ve te-rörle iktidarını ayakta tutmaya

çalışıyor. Halkı yönetmek için faşistterör, yalan ve demagojiden başka ça-resi yoktur. Her gün yeni bir baskın-la uyanıyoruz. AKP’ye göre artıktüm halk “terörist”; devrimciler, yurt-severler, oligarşinin her zaman birin-ci hedefiydi. Onlara karşı her türlü ada-letsizlik, hukuksuzluk, baskı, terör, iş-kence, katliam yapılması meşruydu.Gece yarısı baskınlar, gözaltılar nor-maldi. Ama bugün AKP’nin zulmü sa-dece devrimcileri, yurtseverleri he-deflemiyor. Kim olursa olsun, en kü-çük bir iktidar karşıtı ses AKP zul-münün hedefi olmaya yetiyor.

Uzun zamandır ülkemizde tek ha-kim olan AKP’nin zulmüdür.

KCK adı altında Kürt halkına yöne-lik “eş zamanlı” baskınlar hiç dur-madan devam ediyor. Son iki yıliçinde tutuklananların sayısı 8 biniaştı. Devrimcilere yönelik gözaltı vetutuklamalar hiç durmadan devamediyor. Geçtiğimiz hafta içinde 15 ildeGençlik Federasyonu ve Halk Cep-hesi’ne yönelik yapılan gözaltı terö-ründe gözaltına alınanların sayısı 96,

Halkın dini inançlarınıkullanarak

eğitimde yaptığıdeğişikliklerle tekellerin

sömürüsüne hizmet edecekbir eğitim sistemini getirdi.

Özelleştirmenin önünütamamen açtı. Parasız eğitimiyasalardan da çıkartıp halkçocuklarının eğitim hakkını

gasp etti.

AKP Zulmünü Yeneceğiz!

44

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

Page 5: Yürüyüs 318

tutuklananların sayısı 38 oldu.

Yüzün üzerinde gazeteci 500’ünüzerinde öğrenci tutuklu. Ha-

pishaneler tarihinin en büyük dolu-luk oranına ulaştı. Adli olaylardanher gün yüzlerce kişi tutuklanıphapse atılıyor. Yeni ceza yasaları çı-kartılıyor, var olanlar ağırlaştırılıyor.

Yaşadığımız sürecin 12 Eylülcunta yıllarından öz itibarıyla

hiçbir farkı yoktur. AKP’nin yönete-meme krizi baskı ve terörden başkaburjuva anlamda da olsa demokrasi-cilik oyununa manevra alanı tanımı-yor. Devletin tüm kurumları AKP’yetabii olmuş durumda. Halka yönelikher türlü saldırı yasalarını çıkartıyor.

ARTIK BASKI VE TERÖRİŞE YARAMIYOR!

AKP’nin tüm zulmüne rağmenhalk susmuyor. Halkın her ke-

siminden AKP iktidarına olan öfke bü-yüyor. 2012 1 Mayıs’ında 1 MayısMeydanı’ndaki yüz binler bunun en so-mut halidir. AKP zulmüne maruz ka-lan hiçbir kesim sessiz kalmıyor.

AKP işbirlikçisi Hak-İş ve Me-mur-Sen’in Tandoğan’da Çalış-

ma Bakanı’nın konuşturulduğu1 Mayıs’ta bile işçiler Bakan FarukÇelik’ten gasp edilen haklarını sor-dular. Açlıklarını ve yoksulluklarınıhaykırdılar, zam istediler.

Kamu emekçileri AKP’nin verdi-ği 3.5’lik zammı kabul etmiyor.

İşbirlikçi Memur-Sen bile artık me-murların bu durumunu gözardı ede-meyip KESK ve Kam-Sen’le birlik-te iş bırakmak zorunda kaldı. AKP’ninToplu Sözleşme oyunu kabul etmeyen2.5 milyon Kamu emekçisi meşrugrev hakkını kullandı.

AKP, artık zulümle de yönetemiyor.Hep daha fazlasına ihtiyaç du-

yuyor. Ama yine de kimseyi teslim ala-bilmiş değil. Futbol taraftarları bileAKP’nin polisiyle çatışıyor. 15 ya-şındaki bir liseliyi bile teslim alamıyor.Yoksul gecekondularda halk evlerimiziyıktırmayacağız diyor.

AKP HALKI, HALKIN ÖR-GÜTSÜZLÜĞÜNÜ KULLA-

NARAK YÖNETİYOR!

AKP’nin bu kadar aleni yalanları,bu kadar halk düşmanı politika-

ları halkın çok geniş kesimlerinde halaetkili olabiliryorsa bunun nedeni hal-kın örgütsüzlüğüdür. AKP halk örgüt-süz olduğu için saldırılarında bu kadarpervasız olabiliyor. AKP’nin söyledi-ğinin tersinden bakarsak en kötümserhaliyle sokakta gördüğünüz her iki ki-şiden birisi AKP iktidarına öfke duy-maktadır. Fakat bu öfke aynı orandapratiğe yansımıyor. Bunun nedeni ör-gütsüzlüğümüzdür. AKP zulmüne öfkeduyan milyonlarca kişi örgütsüz oldu-ğu için öfkesini iktidara yönlendire-memektedir. AKP, halkın bu örgüt-süzlüğünü kullanarak her türlü halkdüşmanı politikalarını baskı ve terör-le hayata geçiriyor.

ÖRGÜTLÜ BİR HALK KAR-ŞISINDA AKP TERÖRÜ-

NÜN, BASKI VE ZULMÜN HİÇBİR HÜKMÜ OLMAYACAKTIR!

İşçiler, köylüler, memurlar, esnaflar,öğrenciler, aydınlar, yazarlar, sa-

natçılar, emekliler, evleri başına yı-kılmak istenen yoksul gecekonduhalkımız, ulusal demokratik taleple-ri inkar edilen Kürt halkımız, İnanç-ları yok sayılan Alevi halkımız...AKP zulmü hepemizi aynı anda ezi-yor. Sanmayın zulüm kendiliğindenazalır. AKP’nin yönetememe krizi de-rinleştikçe zulmü her geçen gün dahada pervasızlaşacak. Zulmü yenmeninyolu; birincisi örgütlenmektir. İkincisiörgütlü güçlerimizi birleştirmek ve

zulme karşı direnmektir.

ZULMÜ YENECEĞİZ! AKP,14 ilde değil, 81 ilde de baskın

yapsa da, yüzlerce Halk Cepheli’yigözaltına alıp tutuklasa da biziteslim alamayacak. Halkı teslimalamayacak. Halkı örgütleyece-ğiz. AKP’nin halka yönelik her sal-dırısının karşısına örgütlü gücü-müzle çıkacağız. Halkı örgütleye-rek halkın gücüyle çıkacağız.AKP’nin terörü buna engel ola-mayacak. Halkın öfkesi büyüyecek.

İşçiler, kazanılmış haklarımızıancak örgütlenerek ve güçleri-

mizi birleştirerek koruyabiliriz.AKP’nin kölelik yasalarını ancakörgütlenerek ve güçlerimiz birleş-tirerek boşa çıkartabiliriz.

Memurlar, örgütlenelim vegüçlerimizi birleştirelim.

AKP’nin kamu emekçilerine layıkgördüğü sefalet ücretini ve sahte sen-dika yasasını ancak örgütlenerek vegüçlerimizi birleştirerek boşa çıkar-tabiliriz.

Öğrenci gençlik, Dev-Genç saf-larında örgütlenelim ve güçleri-

mizi birleşelim. Amerikan uşağı AKP,işbirlikçi ve gerici bir gençlik yetiş-tirmek istiyor. Eğitim hakkımızı gaspediyor. İşbirlikçi değil Bağımsız Tür-kiye için eğitim hakkınız için Dev-Genç saflarında örgütlenin.

Yoksul gecekondu halkı, Halkkomitelerinden örgütlenelim ve

güçlerimizi birleştirelim. AKP faşistyasalarıyla en meşru barınma hakkı-mızı gasp edemez. AKP’nin yağmatalan ve evlerimizi başımıza yıkma-sını ancak örgütlenerek engelleyebi-liriz.

AKP ZULMÜNE KARŞI İŞÇİMEMUR GENÇLİK TÜM

HALK BİRLEŞECEĞİZ! MİL-YONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Biz milyonlarcayız. Biz örgütlen-diğimizde, biz güçlerimizi bir-

leştirdiğimizde AKP’nin faşist terö-rü etkisiz kalacaktır. Güçlü olan biziz.Milyonlar bugün AKP’ye oy verse debizimdir. Halkı devrimci politikala-rımızla birleştireceğiz. AKP zulmünüyeneceğiz!..

ZULMÜ YENECEĞİZ!AKP, 14 ilde değil, 81 ilde

de baskın yapsa, yüzlerceHalk Cepheli’yi gözaltına alıp

tutuklasa da bizi teslimalamayacak. Halkı teslim

alamayacak. Halkıörgütleyeceğiz. AKP’nin

halka yönelik her saldırısınınkarşısına örgütlü gücümüzleçıkacağız. Halkı örgütleyerek

halkın gücüyle çıkacağız.AKP’nin terörü buna engelolamayacak. Halkın öfkesi

büyüyecek.

55

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

Page 6: Yürüyüs 318

2012 1 Mayısı, pek çok açıdan kitle hare-ketinin taşıdığı devrimci potansiyeli ve dinamiği daha so-mut ortaya koymuştur. Yüz binlerce emekçi, Türkiye’nindört bir yanında temel taleplerini ortaya koymuş veAKP iktidarına karşı mücadele azmini de göstermiştir.Bugün güncel konumuz bu halk hareketini nicel ve nite-lik anlamda örgütlemek ve iktidara karşı mücadeleyi büyüt-mektir. 2012 1 Mayısı’nda DİSK, devrimci politikalar veortaya koyduğu hedefler boyutuyla önceki yıllara naza-ran öne çıkmış, işçi sınıfı ve emekçiler nezdinde itibar ka-zanmıştır. Bu hareketi büyütmek ve işçi sınıfı içerisindeDİSK’i örgütlemek, güç haline getirmek bugün hem zo-runlu, hem de önceki dönemlere kıyasla daha kolaydır.

Zorunludur, çünkü tarihsel ve siyasal koşullar bunu zor-lamaktadır. Milyonlarca işçi-emekçi, kölelik koşulların-da çalışmakta, işsizlik rekorlar kırarak emekçiler adeta iş-sizlik korkusuyla terbiye edilmektedir. İktidar ve patron-lar, işçi sınıfının örgütsüzlüğünden ve işbirlikçi sendika-lardan aldıkları güçle Ulusal İstihdam Projesi’nden, İs-tihdam bürolarına, kıdem tazminatının kaldırıl-masından, bölgesel asgari ücrete kadar, peş peşe yenisömürü yasaları, saldırıları gündeme getirmektedir. Kö-lelik derinleştirilerek kalıcı hale getirilmeye çalışılmak-tadır.

Diğer taraftan bütün bu saldırılara ve anti-demokratikyasalara rağmen örgütlenmek, geçmiş dönemlere göre zo-runlu ve kolaydır. Çünkü AKP İktidarı takiyeciliğinin sonsınırına gelmiş, halkı eskisi gibi aldatamamaktadır. İşçisınıfı ve emekçiler bütün zorluklara rağmen mücadelesi-ne devam etmekte irili-ufaklı onlarca direniş hayatageçirilmektedir. Kürt Halkı, Aleviler meşru ve demokratiktalepleri konusunda mücadelesini sürdürmekte, Devrim-ci Hareket, politikaları ve mücadele pratiğiyle ön aç-maktadır. Bu gerçek 1 Mayıs’ta kendini ortaya koymuş-tur.

Özellikle Türk-İş ve Hak-İş gibi işbirlikçi sendikalarıniktidar yanlısı durumlarının iyice netleşmesi ve işçisınıfına saldırıların ortağı olmaları da DİSK’i işçi sınıfıiçerisinde öne çıkarmıştır. İşte bu somut gerçeklik üzerinden işçi sınıfının, halk

hareketinin örgütlenme zemini güçlenmiştir. Bu süreçteDİSK, siyasal sorumluluk yüklenerek bu mücadeleninöncülerinden biri olmalıdır. Elbette, bu mücadele veöncülük, geçmiş dönemlerdeki gibi sadece propaganda ola-rak kalmamalıdır. Asıl olarak fabrikalarda, işyerlerinde vehalkın olduğu her yerde adım adım örgütlenmeli ve pra-tiğe yansımalıdır.

Bu mücadele hattı, bir kampanya şeklinde örgütlene-bilir. Hedef, AKP iktidarının başta işçi sınıfı olmak üze-re tüm halka karşı uyguladığı ve yenilerini planladığı

saldırılara karşı direnişi örgütlemek ve saldırıları püskürt-mektir. AKP’nin halk düşmanlığı , bu direniş içerisindehalka yönelik saldırılarının amaç ve kapsamı açıklan-malı, nasıl bir mücadele örgütleneceği pratikte ortaya ko-nulmalıdır. Böylesi bir kampanya ve mücadele DİSK’iörgütsel ve siyasal anlamda güçlendirecek, işçi sınıfınınmeşru ve demokratik örgütlenmesi olarak öne çıkaracak-tır.

DİSK, Direnişi Bir Kampanya Tarzında Sonuç Alma Üzerine Programlamalıdır

Ulusal İstihdam Stratejisi, Kıdem Tazminatının (doğal-lığında iş güvencesinin) kaldırılması, Bölgesel Asgari Ücretuygulaması, İstihdam Büroları adı altında köle pazarlarınınkurulması gibi işçi sınıfına yönelik doğrudan bir saldırıbaşlatılmış durumdadır. Bu saldırılara karşı sendikalar cep-hesinden direnişi kırmak için de yeni çalışma yasasıyla varolan örgütlenmeler işlevsiz hale getirilmektedir. İşte bu açık saldırılara karşı DİSK; -“ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ” EMPER-

YALİZMİN SÖMÜRÜ STRATEJİSİDİR! İPTALEDİLSİN!

-EMPERYALİST SÖMÜRÜ POLİTİKALARI-NA BOYUN EĞMEYECEĞİZ! DİRENECEĞİZ!

-KIDEM TAZMİNATLARIMIZ İŞ GÜVENCE-MİZDİR! GASP ETTİRMEYECEĞİZ!

- EMPERYALİST VE İŞBİRLİKÇİ TEKEL-LERİN KÖLESİ OLMAYACAĞIZ!

Temel talepleri çerçevesinde bir kampanya tarzında di-reniş hayata geçirmelidir. Temel taleplerin yanında;

* Taşeronluk sistemi kaldırılsın! * Esnek çalışmaya son! * İstihdam büroları adı altında kurulacak köle pa-

zarlarına hayır! * Bölgesel Asgari Ücrete hayır! * İş cinayetleri durdurulsun! * Sahte sendika yasası iptal edilsin! Kamu Emekçi-

lerine grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı istiyoruz! * 1 Mayıs 1977’nin katilleri yargılansın! * Kentsel yıkım ve yağma değil, yerinde ıslah

istiyoruz! * Parasız eğitim, parasız sağlık haktır! İstiyoruz

alacağız! * Kürt halkının demokratik meşru talepleri kabul

edilsin! * Hapishanelerde tecrite son! Hasta tutsaklara

Özgürlük! ACM’ler kaldırılsın!

DİSK Halkın MuhalefetiniÖrgütlemelidir!

Devrimci İşçiHareketi

6

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 7: Yürüyüs 318

Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde kalan özgürtutsaklar Mecit Şahinkaya ve Abdi Cangı’nın saldırıya uğ-radığını öğrenen TAYAD’lı Aileler, 18 Mayıs günü, Me-cit Şahinkaya’nın ailesiyle birlikte, Çağlayan AdliyesiCumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundular.

Hapishane idaresi hakkında yapılan suç duyurusun-dan sonra “F Tipi Hapishanelerde Tecrite ve İşkenceyeSon! İşkenceciler Cezalandırılsın!” yazılı pankart açanTAYAD’lı Aileler, Adliye önünde eylem yaptılar. Ey-lemde yapılan açıklamada, faşist hapishane idarelerininher şeyi bahane ederek tutsaklara saldırdığı belirtilerek,Kandıra F Tipi Hapishanesi’nde yapılan saldırı anlatıl-dı. Bu saldırıya bahane olarak hücrenin panosunda ası-lı bulunan Deniz Gezmiş takviminin gösterildiğini an-latan aileler, Deniz Gezmiş resminin suç olmadığını vebu takvimin yıllardır asılı kaldığını söylediler. Bu sal-dırıların sürekli yapıldığını belirten TAYAD’lı Aileler,tecrite, işkenceye son verilmesi ve işkencecilerin ceza-landırılması istediler.

* Ortadoğu’da ve Suriye’de emperyalizmin işgal po-litikalarına ve taşeronluğuna hayır! Emperyalistler veişbirlikçileri Ortadoğu’dan defolun! Talepleri de öneçıkarılmalıdır.

Elbette bu kampanya birkaç günlük açıklama, prote-sto vb. çalışmalarla geçiştirilecek bir şey değildir. Sonuçalmak için, odağına GENEL GREVİ koyan ve adım adımkamu emekçileri sendikalarından oda ve meslek örgütle-rine, gençlik örgütlenmelerinden bütün halk örgütlen-melerine kadar yayılan ve kapsayan bir tarzda olmalıdır.

Kampanya içerisinde işyeri toplantılarından, imzamasalarına, direniş çadırlarından AKP binaları önünde otur-ma eylemlerine, yürüyüşlerden işgallere vb. akla gelebi-lecek bütün meşru mücadele biçimleri hayata geçirilebi-lir. Hedef, tüm emekçilerle birlikte AKP’ye karşı sonuçalıcı bir genel grevi örgütlemektir.

DİSK, Kendine, İşçi Sınıfına ve Halka Güvenmelidir

DİSK bu kampanyayı örgütleyebilir. DİSK, bu konu-da işçi sınıfının ve halkın mücadele dinamiğine güven-melidir. Devrimci hareketin demokratik mücadeledeki tarzı-

na ve ısrarına bakmalıdır. Keza direniş ve mücadele ken-di olanaklarını ve kadrolarını da yaratacaktır. Bu yanıy-la DİSK, kitle hareketinin bugününe bakarak karamsarlığakapılmamalıdır. Asıl olan direniş ve mücadeledir. Bazentek bir direniş, büyük siyasal sonuçlar yaratabilmektedir.

Kampanya, devrimci tarzda örgütlenmek zorundadır.Yani işçi sınıfını harekete geçiren ve sonuç almak üzeri-ne yoğunlaşan bir tarzdır. Bunun için de DİSK, en üstte-ki genel başkandan, işyeri temsilcisine varıncaya kadar,kampanyanın anlam ve içeriği konusunda kendini yeni-den ele almalı, eğitmeli, var olan ataleti aşmalıdır. Kam-panyanın devrimci tarzda ele alınışı ve yaratacağı sonuçlar,DİSK, işçi sınıfı ve Türkiye devrimci hareketi açısındanönemli sonuçlar ve yeni mevziler yaratacaktır. DİSK kend-ine, işçi sınıfına ve halka güvenmelidir.

KÖLE DEĞİL İŞÇİYİZ! AKP ZULMÜNE VEKÖLELEŞTİRMEYE KARŞI AYAĞA KALKALIM!

KÖLE DEĞİL İŞÇİYİZ! HALK DÜŞMANI AKPZULMÜNE BOYUN EĞMEYECEĞİZ!

KÖLE DEĞİL İŞÇİYİZ! AÇLIĞA VE ZULMEKARŞI BİRLEŞELİM, DİRENELİM KAZANA-LIM!

İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

TAYAD’lı Aileler 18 Mayıs günü Galatasaray Lise-si önünde “Ayhan Efeoğlu’nun Mezarı Nerede CevapAlıncaya Kadar Susmayacağız! TAYAD’lı Aileler” ya-zılı pankartlarını açarak 1 saat süreyle bildiri dağıttılar.

Bildiri dağıtımının ardından Taksim Tramvay Du-rağı’nda toplanıldı. Hava sağanak yağışlı olduğu için buhafta yürüyüş yapılmadı. Tramvay Durağı’nda yapılanbasın açıklamasında TAYAD’lı Tülay Eski konuştu. Eski,“Mezar hakkımızı kazanana ve katillerden hesap sora-na kadar bu gerçekler uğruna mücadelemizi sürdürece-ğiz. Evlatlarımızın, kayıplarımızın hesabını soracağız.Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ellerimiz her zamankatillerin yakasında olacak. Bu mücadele ile kayıpları-mızı bulacağız. Herkesi kayıplarımızın bulunması içinsürdürdüğümüz mücadeleye katılmaya çağırıyoruz”diye konuştu. Eyleme 35 kişi katıldı.

Ellerimiz Her ZamanKatillerin Yakasında Olacak!

Özgür Tutsaklara Yapılan HerSaldırının Hesabını Soracağız

7

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 8: Yürüyüs 318

Kamu emekçilerinin ve KESK’in20 yılı aşkın süredir işyerlerinde vealanlarda sürdürdüğü ısrarlı ve onur-lu bir direniş vardır. Sokaklarda ku-rulan bir sendikadır KESK. Baskılar,sürgünler, gözaltılar, tutuklamalar,verilen şehitler, ödenen bedeller ve ya-ratılan fiili meşru militan mücadeleçizgisi... Her ne kadar KESK, bugüngeldiği noktada bu anlayıştan uzak-laşıp reformist, uzlaşmacı politikala-rı merkezine alsa da KESK’in kitle-si her şeye rağmen militan bir kitle-dir. 28-29 Mart eylemi bunu bir kezdaha göstermiştir. Kitlesinden ko-pan ve ona güvenmeyen KESK, sonsüreçte yaşanan “Toplu Sözleşme”oyununa ortak olarak AKP’nin yö-nettiği bir filmin figüranı olmaktadır.

4688 sayılı sahte sendika yasa-sında yapılan değişikliklerle kamu ça-lışanlarına sözde “toplu sözleşme”yapma hakkı tanınmıştır. Temel slo-ganlarından biri “Grevsiz Toplu Söz-leşme, Toplu Sözleşmesiz Sendika Ol-maz” diyen KESK, Grevli TopluSözleşmeli Sendika Hakkı talebininyer almadığı bir masaya neden otur-muştur?

O masaya oturmak toplu sözleşmeadı altında yapılan oyunu meşrulaş-tırmak demektir.

O masaya oturmak kamu emek-çilerinin 22 yıldır yarattığı geleneğesırtını dönmek demektir.

Masaya oturularak ne grevli top-lu sözleşme hakkı yasal teminat altı-na alınmış ne de özgür bir toplu pa-zarlık düzeni güvence altına alın-mıştır.

AKP’nin 3+3 ya da 3+4 gibi üc-ret zammı teklifine “kamu emekçi-leriyle dalga geçiliyor” diye karşı çı-kan KESK, o masaya oturarak bunabaştan zemin hazırlamıştır. “KESKolarak bütün kamu çalışanlarını ken-di haklarına sahip çıkmak için gele-cek hafta iş bırakmaya çağırıyorum.Hükümet bizimle dalga geçiyorsa, bi-zim belli oranda etkisiz ve duyarsızduruşlarımızdan dolayıdır” diyenKESK başkanı kitleyi duyarlı hale ge-tirmenin ve harekete geçirmenin sen-dikaların görevi olduğunu unutmuş ol-malı. Önderlik, sürece uygun politi-ka üretmek ve bu politikaların haya-ta geçirilmesini örgütlemek demektir.Üretmediğin politikalara, kamu emek-çilerinin duyarsızlaşması çok nor-maldir. Şimdi de taleplerimiz kabuledilmezse “23 Mayıs’ta Grevdeyiz”diyen KESK’in grev kararı yerinde birkarardır, kamu emekçileri grev kara-rını sahiplenmiştir.

Ancak bir gün sonrasını örgütle-memesi yanıyla 1 günlük iş bırakmakararı yetersizdir, bir bakıma görevsavmaktır. 1 gün iş bıraktık. Taleple-rimiz kabul edilmedi. 24 Mayıs’ta neolacak? Kaldıki KESK Başkanı’nıniddia ettiği gibi kamu emekçileri du-yarsız da değildir. Her zaman alınankararlar sendika yönetimi tarafındandaha geri noktalara çakilmiştir. KamuEmekçileri Konfederasyonu’nun al-dığı kararlara uymuş ve önüne çı-kartılan engeller karşısında militan-ca direnmiştir.

Bugüne kadar yaptığı eylemlerlegünü kurtarma politikalarından ileri

gidemeyen KESK, öncelikli hedefiolan “Grevsiz Toplu Sözleşme, Top-lu Sözleşmesiz Sendika Olmaz” ta-lebini hayata geçirmek için bu tür gü-nübirlik eylemlerden vazgeçmelidir.Toplu görüşme adıyla 10 yıldır sür-dürülen oyunun bir 10 yıl daha “top-lu sözleşme” adıyla devam ettiril-mesine izin vermemelidir.

Bunun için GREVLİ TOPLUSÖZLEŞMELİ SENDİKA HAKKItalebiyle önüne sonuç almayı, saldı-rıları durdurmayı, hak kazanmayıhedefleyen uzun vadeli bir eylemprogramı koymalıdır. Kitlelere git-meli, gerekirse sıfırdan başlayan birmücadeleyi örgütlemelidir.

Kamu emekçileri olarak önemli birsüreçte bulunuyoruz. Önümüzde ikiseçenek var. Ya bedeller ödeyerekalanlarda kurduğumuz sendikaları-mıza sahip çıkarak, haklarımızı re-formist uzlaşmacı politikalarla değildevrimci politikalarla kazanacağızya da sendikalarımızı, sendika ol-maktan çıkartıp sivil toplum kurulu-şu haline getiren saldırı politikaları-na izin vereceğiz.

Kamu emekçileri bunu asla kabuletmeyecek… Fiili, meşru, militansendika çizgisinden vazgeçmeyerek“Grevli, Toplu Sözleşmeli Sendika”mücadelesini bu anlayışla sürdüre-cektir.

GREVSİZ TOPLU SÖZLEŞME,TOPLU SÖZLEŞMESİZ SENDİ-KA OLMAZ!

GREVLİ, TOPLU SÖZLEŞME-Lİ SENDİKA HAKKI İSTİYORUZ!ALACAĞIZ!

Grevli Toplu Sözleşmeli SendikaHakkı için 23 Mayıs’ta Grevdeydik

Devrimci MemurHareketi

Kamu Emekçileri Cephesi, 15 Ma-yıs günü İzmir Kemeraltı’nda, dev-rimci düşünceleri savunduğu için tu-tuklanan Mehmet Ali Aslan'ın serbestbırakılması için eylem yaparak, 17 Ma-

yıs’ta Malatya’da görülecek olan du-ruşmasına katılma çağrısı yaptı.

“Mehmet Ali Aslan ve KESK’liTutsaklar Serbest Bırakılsın” pankartıtaşınan eylemde, Mehmet Ali Aslan'ın

örgütlü bir öğretmen ve bir devrim-ci olduğundan ve savunduğu değer-ler uğruna tutuklu olduğundan bah-sedilirken, AKP’nin halkın tüm ke-simlerine yönelik sindirme ve tutuk-lama terörüne karşı mücadeleninyükseltilmesi gerektiği belirtildi. 15kişinin katıldığı eylem, atılan slo-ganlarla bitirildi.

8

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Bedel Ödeyerek Kazandığımız Değerleri Direnerek Koruyacağız!

Page 9: Yürüyüs 318

Kentsel Dönüşüm Yasası meclistengeçti. Artık karşımızda yasasıyla, po-lisiyle, jandarmasıyla, zabıtasıyla faşistDEVLET var... Saldırı hazırlıklarınıtamamladılar. Evlerimizi yıkmaya

başlayacaklar.

Kentsel Dönü-şüm Yasası faşizmin, saldırılarını ya-sallaştırdığı halidir. Yoksa bu bir imaryasası değildir. Saldırının yasasıdır.Faşist diktatörlerin yönetiminde yapılanuygulamalar gibi, ben yaptım oldu,ben yıkarım bitti, denilmektedir.

"Evleri yıkmak için hiçbir yasalengel kalmasın, rahatça ve hızlayıkalım" istiyorlar.

Bu yüzden yıkım yetkisi beledi-yelerde değil, valilerde.

Polis ve jandarma valiliklere bağlıolduğu için, aradaki tüm prosedürleriyok etmek, direnenlere kolaylıkla vehızla saldırabilmek için yetkiyi vali-lere verdiler.

Yıkımlardan sorumlu en tepedekiyönetici ise Çevre ve Şehircilik Ba-kanı Erdoğan Bayraktar. Evlerimizibaşımıza yıkacak olan sürünün çobanköpekliğini Bayraktar yapıyor. Bay-raktar, halka yapacakları saldırınınhazırlığını şöyle anlatıyor: “Yasaldayanağımız sağlam. Bu kez yetkiyivaliliklere verdik. Bu önemli. Yı-kımda belediyeler yetkili olunca zor-luk çıkıyor. Hem siyasi bakabiliyorlarhem de polis-jandarma valiye bağlıolunca daha etkili olacak.”

Şehrin imarıyla belediyelerin il-gilenmesi gerekirken, halkın evleriniyıkarken zorluk çıkmasın diye buyasayı da tanımıyorlar. Faşizm kendiyasa ve kurallarını da çiğneyebiliyorhalka saldırmak için.

Yaptığı yasalar soygun, yağma vetalan düzenine göre yasal olabilir. Amameşru değildir, TANIMIYORUZ!

Yasanın nasıl bir saldırı aracı ol-duğunu madde madde ele alalım:

1- Evleri yıkmak için evin depremriski taşımasına da gerek yok. Dep-rem riski taşıyan diğer evlerin yıkıl-masını engelliyorsa, her yapı herbina yıkılabilir. YIKILACAK Bİ-NADA SINIR YOK yani. Kimse,“benim evim riskli değil, yıkmazlar”deyip rahat düşünmesin… Bu yüzdenyıkımlara karşı halkın örgütlü mü-cadelesi gereklidir.

2- Evlerin yıkım kararı bize gel-dikten sonra itiraz etme süremiz 15gün... 15 gün içinde itiraz etmezsekyıkım işlemleri başlayacak, hiçbir hak-kımız yok başka... Ama itiraz edersekde evimiz yıkılacak. Çünkü itiraz sürecidevam ederken, işleyiş durdurulma-yacak. Evim yıkılmasın diye yaptığımızitiraz mahkemelerde görülürken, do-zerler evimizi yıkmış olacak çoktan.İTİRAZ HAKKI OLMAYAN BİRDEMOKRASİ OLABİLİR Mİ? BU-NUN ADI FAŞİZMDİR!

3- Riskli olduğu söylenen evleri-mizi yıkmak için 60 gün süre var.Kendimiz yıkmazsak 60 gün sonrapolis-jandarma-zabıta işbirliğindekiAKP mafyası yıkacak.

4- Yıkılacağı kesinleşen evlerin,mahallelerin elektrik, su ve doğal-gazı kesilecek. Yıkım alanlarınaev yapmak isteyenlere ise elektrik,su ve doğalgaz bağlanmayacak.Bağlanmış olanlar varsa kesilecek.

5- Evi yıkılırken direnenlere hapiscezasına varan cezalar verilecek.

6- Yıkımların parası halktanalınacak.

YASALARINIZ ZORBALIĞINIZINÜSTÜNÜ ÖRTEMEZ!

HALKIMIZIN HAKLARI BU DÜZENİNYASALARINDAN DAHA GÜÇLÜDÜR!

Haklılık ve Meşruluk Yaşamda ve Bilinçlerdedir!

Yasalar kağıt üzerinde vardırlar ve her şey biravuç işbirlikçi tekelci sömürücünün çıkarı içindir.Haksızlık, sömürü ve zulüm düzeninin devamıiçindir. Kendisi yasadışı ve gayrımeşru olan faşizmiuygulamalarına karşı çıkmak, direnmek ve mücadeleetmek son derece meşrudur. Halkın mücadelesihaklı ve meşru oluşunu düzenin yasalarından değil,kendi yaşam mücadelesinden, bilincinde yarattığımeşruluğundan alır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMYASALAŞTI

AKP, Halka “seninevini, arsanı gaspedeceğim, bana itirazetmeyeceksin” Diyor

İtiraz Yok, Hapis Var!

Elektrik-Su-DoğalgazKesilecek!

Katliama Gelir GibiHazırlanıyorlar!

Tek ÇözümÖrgütlenmek, Direnmek!

Evlerimiz YalvarmaklaDeğil, DirenmekleKorunur

Hayat DirenişiDayatıyor

Direnmek Meşrudur

Direnmek DüşmanıYenmektir!

Faşizmi Yeneceğiz

Direnmekten BaşkaSeçenek Yoktur

1

9

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 10: Yürüyüs 318

7- Yıkıldıktan sonra yapılacakaltyapı döşemelerinin masrafı halk-tan alınacak.

Kentsel Dönüşüm Yasası faşistbir yasadır. İtiraz hakkı yok, elek-trik-su-doğalgaz kesilecek, itiraz ede-ne hapis yolu…

Bu, Açık Bir Savaş İlanıdırKatliamlara giderken yaptıkları

aynı hazırlıkları yapıyorlar. Kimsekendilerine karşı koyacak bir aracasahip olmasın, barınacak, temel ih-tiyaçlarını giderecek koşulları olmasındiye kesiyorlar her şeyi…

19 Aralık katliamı gibi… Hapis-hanelere saldırmadan önce suyu-gazı-elektriği kesmişlerdi. Ve birgece vakti, sessiz sedasız 8 bin 335asker, binlerce çevik kuvvet ve bin-lerce gardiyan katliama gelmişti. FTiplerine gitmeyeceklerini söyleyendevrimci tutsaklara saldırdılar ve 28tutsağı katlettiler.

AKP şimdi de halkın kanını dö-kecek. Katliama gelir gibi hazırlanı-yor. İtiraz hakkı yok, mahkemedehakkımızı arayamayacağız. Faşistdiktatörlüklerde olduğu gibi itirazeden hapse atılacak…

Erdoğan Bayraktar çok heyecan-lıymış, kesin yıkacağız diyor: “Tür-kiye’de Konut stokunun 20 milyonayaklaştığını bunların da yüzde 40’ayakının elden geçmesi gerekiyor. Bun-lara köy, kasaba ve şehirlerin tamamıdahil. Bunu periyotlara bölerek, 2yıllık, 5, 10, 15, 20 yıllık zaman di-limlerine planlayarak yapmak gere-kiyor, çünkü çok büyük bir maliyetivar. Bunu mutlaka yapacağız. Bubenim bakanlığımın ana kaidesi, anakulvarı. Bu konuda biz çok ciddiyizve bir o kadar da heyecanlıyız. Birsaniye bile vakit geçirmeyeceğiz.”

18.05.2012 tarihli HaberTürk'teMuharrem Sarıkaya ise, Kentsel Dö-nüşüm Yasası’yla ilgili olarak, "Kent-sel Devrim" başlıklı yazısında diyorki: "Türkiye önemli bir gelişmeninkapısını araladı, devrim yaptı. İn-sanlığı kurtardı."

AKP'nin faşizmine burjuva basında ortaktır. Yalanlarına inanmayalım!

Milyonlarca insanın katili olan Hitler,“Yalan ne kadar büyükse inananıda o kadar çok olur” demiş. Ve pra-tikte de bunu kanıtlamış…

Naziler, Kasım 1941’de Çek Bo-hemya eyaletindeki Terezin’de ya-şayan Yahudiler için Theresienstadtisimli bir kamp, bir getto (*) kuruyor.Almanya, Avusturya ve Çek ülkele-rindeki yaşlı ve önemli görevleriolan, tanınmış Yahudiler için kuru-luyor bu kamp. Yahudilerin çalışmakamplarına gönderildiği yalanınınmantıksız bulunma ihtimali üzerineNaziler, alaycı bir şekilde Theresi-enstadt’ın yaşlı ve özürlü Alman veAvusturya Yahudilerinin "emekliye"ayrılabilecekleri ve kalan ömürlerinibarış ve güven içinde geçirebilecekleribir yerleşim birimi olduğunu duyu-ruyor. Bu büyük yalan, halkın Nazi-lere başkaldırmasının önüne geçmekiçindi. Katliamlarını gizliyorlardı.Gerçekte ise bu getto, Alman işga-lindeki Polonya’da bulunan gettolarave ölüm merkezlerine ve yine Almanişgalindeki Baltık Devletleri ile Be-larus’taki ölüm merkezlerine yapı-lacak sürgünler için bir aktarmakampı görevi görüyordu.

Naziler, yaklaşık 90.000 Alman,Avusturyalı, Çek, Slovak, Hollandalıve Macar Yahudisini Theresienstadtkampından Doğu’daki ölüm mer-kezlerine gönderdi. Sadece birkaçbin kişi hayatta kaldı. Sadece The-resienstadt’ta çoğu hastalıktan ya daaçlıktan 30.000’den fazla tutsak öldü.

Kampı dinlenme tesisi olarak gös-termek üzere Prag’da Reich Ana Gü-venlik Bürosu’nun bir birimi olan Ya-hudi Göç Bürosu’ndaki SS yetkilileritarafından bir film de yapılmıştı. Film,gettodaki mahkumları konserleregiden, futbol oynayan, kendi bah-çelerinde çalışan, barakalarda vedışarıda güneş altında dinlenen in-sanlar olarak gösterdi. SS mahkum-ları yazar, aktör, set tasarımcısı, editörve besteci rolü yapmaya zorladı. Film-de, süt ve şeker gibi normalde hiçbirzaman yiyemedikleri yiyecekler kar-şılığında pek çok çocuk da kullanıldı.

Kentsel Dönüşüm Yasası da halkaanimasyonla anlatılacakmış. Şehir

merkezlerinde ofisler açarak, halkıbilgilendireceklermiş. Faşizm aynıyolları kullanıyor…

Türkiye’de de, F Tiplerinin otelolarak tanıtılması gibi… Tecritin,katliamın merkezi 2 katlı, buzdolabıolan, kendine özel duşu, havalandır-ması olan odalar olarak tanıtıldı. O“otel odalarında” tecrit işkencesiyletutsakların akıllarını yitirttiler, intiharasürüklediler, direnmeyenleri çürüt-tüler…

Faşizm demagoji ve yalanla çalışır.AKP’de iktidarını yalanla ayakta tut-maktadır. Şimdi de “Kentsel Dönü-şüm” yalanıyla, “deprem riskinekarşı halkı koruyacağız” yalanıylakapımızı çalıyor.

Nazi kamplarıyla ilgili olarak, Var-şova’daki Yahudi direnişinin bir lideriolan Yitzhak Zuckerman şöyle diyor:“Sağduyu on binlerce, yüz binlerceYahudinin yok edilebilmesinin müm-kün olduğunu anlayamadı.”

Evet, 7 milyon evin yıkılacağı vebunların içinde bizim evimizin de ola-cağını görmeliyiz. Yalan büyük amagerçekler daha da büyük. Gerçeklerigörmeliyiz. Deprem vergisiyle otoyolyapan AKP, evlerimizi yıktıktan vebizleri TOKİ binalarında kiracı yap-tıktan sonra, evsiz bıraktıktan sonra,yani alacağını aldıktan sonra bir dahahalkın yüzüne bakmayacaktır. Yaşa-nacak ilk depremde TOKİ binalarındaölen yine biz olacağız!

Hangi sorunumuzu çözdüler?

Hangi ihtiyacımızı giderdiler?

Halka yönelik hiçbir şey yapma-mıştır AKP, yapmaz da…

Biz yıkımlara karşı örgütlenmekzorundayız. Yılların birikimini, eme-ğimizi, umudumuzu AKP faşizmininellerine teslim etmemeliyiz. Direniştek çözüm yolumuzdur. Birlik olursakgüç oluruz. Milyonlarcayız biz! On-larsa bir avuç!

Kentsel Dönüşüm Yasası’nın geriçekilmesi için, evlerimizi yıktırtmamakiçin tüm halkımızı halk komitelerindeörgütlenmeye çağırıyoruz!

* Getto: Her türlü ihtiyacın başkayere gitmeden karşılanabildiği ma-halle.

110

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 11: Yürüyüs 318

Kentsel dönüşüm adı altında, baş-latılacak olan yıkımlarla ilgili uzunzamandır hazırlık yapılıyor. “Bir mil-yon evi yıkacağız” denildi. İlk önce,depreme karşı dayanıksız olan evlerinyıkılacağı söylendi. Ama bu yalanlarda yetersiz kalacaktı ki, AKP iktidarıbunun için tüm yetkileri eline almanınçabası içine girdi. Halkı kandırama-yacağı yerde yasa değişikliği yaparak,yapacağı zulmü yasalarla da meşru-laştırmaya çalıştı.

Başbakan Erdoğan’ın “iktidarıkaybetmek pahasına bunu yapa-cağız” diyerek tanımladığı afet dö-nüşüm yasası meclisten geçti. İzle-necek stratejiyi, Çevre ve ŞehircilikBakanı Bayraktar Akşam gazetesineyaptığı açıklamada; “İlk etapta hedefte6 milyon konut var. Önce ev sahibinesen yık denecek. Yıkmazsa da kaçışyok. Devlet düzenleyici olacak, fi-yatlar aşağıya çekilecek. Yani tamda halk ekmek modelinde olduğugibi” (18 Mayıs AKŞAM)

Yeni çıkan yasa ile halk evlerindenzorla çıkarılacak, evsiz bırakılacak,evinin yıkılmasına karşı çıktığı zamanise polisin saldırısı, biber gazı, jopve hapis cezaları ile karşılaşacaktır.

Her gün televizyonlarda demok-rasi şovları yapan AKP iktidarı, buyasayı başka nasıl açıklayabilir? Ak-şam gazetesinin amacınız nedir so-rusuna Bayraktar şu cevabı veriyor:“Can ve mal güvenliğini sağlamak.Bir deprem olursa ülke çok zarargörür. Deprem yıkmadan biz yıkalım.Deprem vurduğunda binalar boş ol-sun ve yenilenmiş olsun. Çevre dostuyeşil binalar, akıllı binalar yapaca-ğız…”

Bugüne kadar çıkarılan hiçbiryasa halk için, halkın çıkarları düşü-

nülerek çıkarılmamıştır. Ak-sine, halkın direnişini kırmak,uygulanan faşizmi boyutlan-dırmak, halka her türlü yaptı-rımı uygulamak için yasalarıda istedikleri şekilde düzen-lediler. Kentsel dönüşüm adıaltında saldırıyorlar. Evlerimizi

yıkmaya çalışıyorlar. Yıkılmak istenenyoksul gecekondu mahallelerindehalkımızın değerleri, gelenekleri, kül-türüdür.

Armutlu’da kaç defa geldiler yık-mak için, yıkabildiler mi? Hayır. Hergeldiklerinde devrimcilerin ve halkınbarikatları ve direnişi karşıladı düş-manı. Onlar yıktıkça halk yenidenyaptı evlerini. Bugün Armutlu’yaağzından salyalar akarak bakıyorAKP iktidarı. Gecekonduları yıkıp,boğaz manzaralı villalar yapmak, te-kellere peşkeş çekmek için.

AKP’nin Saldırı Yasalarına Karşı Direniş Barikatlarımızı Örelim!

AKP, yeni çıkardığı faşist yasaile saldırılara başladı. Yıkım ekipleri,mahallelerimize girmeye hazırlanıyor.Ne yapacağız? Elimiz kolumuz bağlı,gelmelerini mi bekleyeceğiz? Dişi-mizle tırnağımızla yaptığımız evle-rimizin gözümüzün önünde yıkılma-sına sessiz mi kalacağız?

Halkımız!

AKP’nin ölüm fermanımızı yazansaldırılarına karşı güçlü bir barikatıancak örgütlenerek kurabiliriz. Kep-çelerin, yıkım ekiplerinin mahalle-lerimize girmesini beklemeden halkkomitelerinde örgütlenelim. Halk ko-miteleriyle yıkımları engelleyelim.Evlerimize, mahallemize sahip çı-kalım. “Benim evim tapulu, buralaryıkım bölgesi değil, bana ev vere-cekler...” demeyelim. Bunlar yıkım-ların sorunsuz yapılması için uydu-rulmuş yalanlardır. İlk önce bir milyonevi yıkacağız diyerek yola çıktılar.Şimdi altı milyon evi yıkacağız di-yorlar. Ağızlarından çıkan her söz

YALAN. Çok kısa sürede yıkımlarınbaşlayacağını göreceğiz. Bunun içinyapmamız gereken halk komitelerindeörgütlenmektir. Ev ev sokak sokakbirleşip ortak kararlar alırsak, birliktehareket edersek evlerimizi yıkamazlar.

“Nasıl olsa yıkacaklar” demeyelim.Ellerinde yasalar olsa da, dozerlerle,kepçelerle de gelseler, hiçbir güç halkıniradesinden daha güçlü değildir.

Halk Komitelerinde

Ne Yapacağız?Direniş kararları alacağız. Onlar

gelmeden bizler çocuk yaşlı demedentüm halkı direnişe hazırlayacağız. Ba-rikatları hazırlayacağız. Her sokaktanbir temsilci belirleyip düzenli toplantılaryapacağız. Kaybedecek bir şeyimizyoktur. Sessiz kalırsak? Evsiz kala-cağız. Komşularımızdan, sokağımız-dan, değerlerimizden de uzaklaşacağız.Büyüdüğünde çocuğumuza ne cevapvereceğiz. Karşımıza geçip “evlerimizyıkılırken sen ne yaptın?” diye sormazmı büyüdüğünde. Sorar.

Ona vereceğimiz cevap “diren-dik” olmalı. Başımızı öne eğdirme-meli. Ki onlar da düşmanı tanısın vedirenişi öğrensin. Bizim yaşadığımızevlerde onlar da yaşamalı, onlarınçocukları da. Biz bunu istersek ba-şarırız.

Gazi’de, Armutlu’da, Çayan’dayıllardır yıkmaya çalıştılar. Nedenyıkamadılar? Çünkü direndik. Çünküörgütlüydük. Bugün çok daha güçlübarikatlara ihtiyacımız var. Çok güçlübarikatları yıkımlardan zarar görecektüm halkı birleştirerek, örgütleyerekkurabiliriz. Halk komiteleri bu ör-gütlülüğün temelidir. Kuracağımızbarikatların en güçlü malzemesidir.Kepçeler kapımıza dayanmadan Halkkomitelerini kuralım.

AKP milyonlarca evi yıkmaktanbahsediyor. Komiteler milyonları ör-gütlemenin aracıdır. Milyonları HalkKomiteleri’nde örgütleyelim. AKPiktidarına halkın yenilmez gücünügösterelim.

Afet Dönüşüm Yasası Meclisten Geçti!AKP Yıkımın Hazırlıklarını Yapıyor

Biz de Hazırlıklarımızı Yapalım!

111

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 12: Yürüyüs 318

112

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

İstanbul-Küçük ArmutluÖlüm orucu direnişçilerine kapı-

larını açmış olan, tarihi, yıkımlarakarşı verdiği mücadelelerle dolu olanKüçük Armutlu halkı, direnişçi kim-liğini sürdürüyor. AKP’nin KentselDönüşüm saldırısı, daha önceki ik-tidarların yıkımlarından daha örgütlübir şekilde geliyor. Yasalarıyla geliyor,yalanlarıyla geliyor. Ve Küçükarmutluhalkı bu yalanlara karşı, yıkımlarakarşı kurulan direniş çadırına destekvermeye devam ediyor. 100 gündüraçık olan çadır, 25 Mayıs günü dü-zenlenecek programın ardından kal-dırılacak.

Yıkımlara Karşı Halk Komitesitarafından yapılan açıklamada, "AKPiktidarı mahallemizi yıkmak istiyor."Kentsel Dönüşüm" adı altında zen-ginlere vermek istiyor Küçükarmut-lu'muzu. Buna izin vermemek için100 gündür direniş çadırı kurduk.Çadırımız 100 gündür isyanımızıdile getirdiğimiz kalemiz oldu bizim.100. gününde çadırımızı kaldırıyoruz.Fakat yıkımlara karşı mücadelemizdevam edecek" denildi.

İstanbul-Gülsuyu9 Mayıs tarihinde “Yıkımlara

Karşı” Gülsuyu Heykel Meydanı’nakurulan çadır 10 günün sonunda kal-dırıldı. 10 gün boyunca halkaAKP’nin yıkım hazırlıkları ve nasıldirenileceği anlatıldı. Kazanmanınyolunun militanlıkta ve ısrarda olduğuanlatıldı.

Etrafı kızıl flamalarla donatılançadırın açık olduğu 10 gün süresinceHeykel Meydanı’nda ve tüm mahal-lede kuşlama ve bildiri dağıtımı ya-pıldı, 15 ozalit asıldı, 200 adet afişyapıştırıldı. Tek tek çalınan kapılardayapılan sohbetlerde halka “Yoksulayıkım, zengine tapusuz villa” getirenyasalara karşı direnmekten başka yo-lumuz olmadığı anlatıldı. Mahallede20 adet “Yıkımlara Karşı Birleşelim,Kazanalım-Halk Cephesi” yazılamasıyapıldı.

Direnişin son gününde mahalledesesli çağrı yapılıp, halk yıkıma karşıdirenişe katılmaya ve yürüyüşe davetedildi. Gülensu Son Durak’tan top-lanan Halk Cepheliler, buradan Hey-kel Meydanı’na yürüyerek, çadırınönünde yaptıkları eylemle çadırı kal-dırdılar.

Ayrıca 14 ilde AKP’nin Dev-Genç ve Halk Cephesi’ne yönelikterörü ve tutuklama zulmü, yakılanateşlerin etrafında çekilen halaylar,atılan sloganlar ve yapılan onlarcayazılama ile protesto edildi.

İstanbul-Gazi Mahallesi19 Mayıs günü Gazi Mahallesi

Sekizevler gecekondu bölgesinde yı-kımlara karşı halk toplantısı yapıldı.Mahallenin bir bölümünde kapı kapıgezilerek akşam yapılacak halk top-lantısına çağrı yapıldı. Toplantı ya-pılacak alanın düzenlemesine mahallehalkı da yardım etti. Evlerinden san-dalye getiren halk, sinevizyonun ku-

rulmasına da yardım etti.

Toplantıya, Av. Oya Aslan’ın ha-zırladığı Kentsel Dönüşüm saldırısınıanlatan belgeselin izlenmesiyle baş-landı. Ardından Halk Cephesi adınaafet yasası anlatılarak, AKP iktidarınınyıkım saldırısı ve bu saldırıya karşınasıl direnilmesi gerektiği konuşuldu.Mahalle halkı yıkımlara karşı birlikolunmadığından sitem edip, tüm hal-kın birlikte direnmesiyle evlerin yık-tırılmayacağını dile getirdiler. Ma-halleliler, Halk Cepheliler’e "Siz nederseniz biz onu yapacağız" diyerektek güvendiklerinin devrimciler ol-duğunu belirttiler. Toplantıya 50 kişikatıldı.

İstanbul-NişantaşıHalk Cephesi'nin yıkımlara karşı

yürüttüğü çalışmalar, 26 Mayıs günüNişantaşı'nda kurulacak çadırla devamedecek. Saat 12.00'de OsmanbeyMetro Durağı'nda toplanacak olanHalk Cepheliler, Nişantaşı'na yürü-yerek çadırlarını kuracaklar. HalkCepheliler, eyleme çağrı yaparken,"Mustafa Sarıgül'ün her yılbaşındakırmızı halılarla döşediği caddeden'Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız'şiarını haykıracağız" dediler.

Yıkıma Gelenler Karşılarında Örgütlü Halkı Bulacak

Gülsuyu Gülsuyu

Gülsuyu

Page 13: Yürüyüs 318

113

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Gençlik Federasyo-nu’na 9 Mayıs’ta yapılanbaskında gözaltına alınanDev-Genç’liler, polisin iş-kencelerini ve direnişlerinidergimize anlattılar:

“Bizleri Teslim Alamayacak-larını Onlara Göstereceğiz, Mü-cadalemize Devam Edeceğiz.”

Baskın sırasında marşlar söyledik,telefonda konuşmalar yaptık. Attı-

ğımız slo-ganlar hepgürdü, on-ların sesinibastırıyor-du. Kapılarıkırmak içinvurduklarıbalyoz sesi-ni sloganla-r ım ı z d a ndolayı duy-muyorduk.

Barikat-larımızı kurduk. 2. kapıya geldikle-rinde bir üst kata çıktık ve oraya dabarikatımızı kurduk. Hepimiz cam-lardan sloganlarımızla halka sesle-niyorduk. Daha sonra bulunduğumuzodaya aklımızda olan sloganları yaz-dık. Yani tüm coşkumuzu duvarlarayansıttık. Mahir’in ismini keleş şek-linde duvara yazdık. Duvara “Dev-Genç’i Bitiremeyeceksiniz, SonunaKadar Direneceğiz” yazılarını yaz-dık. Hatta halaylar çektik, türkülersöyledik.

Dışarıda basın vardı, basına ko-nuşmalar yaptık. Kapıya vurmayabaşladıklarında, hepimiz barikatı güç-lendirmek için bedenlerimizle destekolduk. Yalnız daha aramızda bir kapıvardı. Ama hep birlikte hepimiz ba-rikata destek olmuştuk.

Daha sonra biber gazı sıktılar.Bizler de daha önceden hazırlamışolduğumuz ıslak havluları yüzümüzekapattık. Biber gazından dolayı sıraylacamdan hava alıyorduk. Bir kısmımızbarikata destek oluyordu daha sonradiğer arkadaşlar barikata geliyordu.

Buna rağman hala moralimiz çokiyiydi. Hala marşlar sölemeye, slo-ganlar atmaya devam ediyorduk. Ka-pının bir tarafını patlattıklarında, ele-rine vurmaya çalışıyorduk. Bir şeyleratıyorduk. Yapabildiğimiz kadar onlarısokmamaya çalışıyorduk.

Geldiklerinde rahattık, bizlerigötürürken de rahattık. İçeri gir-diklerinde bizleri katledebilirlerdiama sonuçta direnmek vardı. Ta-rihimize de böyle yazılsın istedik.

Arabada da direndik. Mahir’lebirlikte kalmıştık; bir tane sivil vardı.Bizden o kadar çok korkuyordu ki,gelin gelin diye çevik kuvveti çağı-rıyordu. Baskına gelen o olmasınarağmen, bizim ellerimiz kelepçeliolmasına rağmen o korkuyordu. Biz-leri döverken bile, biri vurduğundadaha sonra etraflarına bakıyorlardı;bir şey yapacağımızın korkusuyla...Hepimizi yerlerde sürüklüyerek ara-balara bindirdiler.

Nezarethanedeyken istediğimiziyapabiliyorduk. Tuvalete giderken“Siyasi Şube” diye çağırıyorduk. On-lar da geliyorlar, biz TEM’ciyiz di-yorlardı. Bir keresinde Mali Şube’denbiri vardı, “Siyasi Şube’yi çağır gelsinkapıyı açsın.” dedik. “Tamam SiyasiŞube orada, ben çağırırım” dedi. On-lar da kabul etti.

Bizim nereye kendi isteğimizlegidip gitmeyeceğimizi iyi biliyor-lardı. Mesela tükürük örneği gibi.Bizi Haseki Hastanesi’ne götürdüler.Muayene olacağımızı zannediyorduk.Ama içeri girdiğimizde elinde çubuklabekleyen bir doktor vardı. Kabul et-meyince üzerime atlayıp, çenemebasarak zorla aldı. Tabii ben de dahasonra onların yüzlerine tükürdüm.

Baskının amacı belli. Yüz bin-lerce kişilik konser, daha sonrabirlik beraberlik içinde yapmış ol-duğumuz pikniğimiz ve 1 Mayıs’ta36 bin kişilik bir kitle ile yürüme-

miz. Biz gitikçeartıyoruz. Tarihi-mize layık bir şe-kilde ilerliyoruz.Gücümüz arttığıiçin de bize engel

koymak istediler. Yaptığımız birçokeylemle gündem olduk. Mesela FüzeKalkanı Değil Demokratik Lise İsti-yoruz, Parasız Eğitim İstiyoruz Ala-cağız kampanyaları; konser, 1 Mayıs.Bizler onların yaratmış olduğu gün-demi değil; kendi gündemimizi ya-rattık. Bizleri teslim alamayacaklarınıonlara göstereceğiz. Biz aynı şekildederneğimizi temizleyerek mücade-lemize devam edeceğiz.

“Gerçekten Dev-Genç’in Ta-rihine Yakışır Bir Şekilde Diren-dik. Halkımıza Verdiğimiz O SözüTuttuk!”

Gece saat 02.40 civarında geldi-ler. Biz de haber alır almaz kalktık,barikatımızı kurmaya başladık.Onun dışında camlara çıkıp ajitas-yon çekiyor-duk. Halk düş-manları bize elhareketleriyle“Birazdan ge-lince görürüz,görüşeceğiz”gibi laflar edi-yorlardı. Biz dekomplolarıboşa çıkaraca-ğımızı, Dev-Genç’in tarihin-de bunların hepolduğunu anlattık.

42 yıllık tarihimizde hep baskılar,işkenceler yaşadık ama bir adım bilegeri atmadık. Bunları söyledik hal-kımıza. Sonra gece saat 05.00’te sonbulunduğumuz kapıya geldiler veduvarı kırarak gaz sıkmaya başladılar.İşte orada biz de barikatımıza yük-lendik. Engelledik onları. Onlarıniçeri girdikten sonraki geri kaçış-ları hala gözümün önünde, kaçı-yorlardı. Bayağı bir dövdük zaten.Orada ondan sonra da aç kurtlar gibi

Röportaj

Doğan Taştan

Murat Cem Yılmaz

DEV-GENÇ ADI DİRENİŞLE ANILIRÇıktık camlara... Sabo gibi, Eda gibi...

Astık Dev-Genç flamamızı cama ve haykırdık sloganlarımızı

Page 14: Yürüyüs 318

114

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

saldırdılar gerçekten, hayvan gibisaldırdılar.

Çevik otobüsünde sürekli işkencevardı, arkadaşlarımıza sataşıyorlardı.Biz de arkadaşlarımızı sahipleniyor-duki. Tabii ki bize saldırılıyordu hep.Onun dışında sabah Adli Tıp’a geti-rildik. Adli Tıp’ta kelepçelerimiziaçmadıkları için biz de gitmeyece-ğimizi söylemiştik. Zorla, işkenceyledoktorların yanına getirdiler. Doktoryalandan baktı, yani neyin var dedi,şuramdaki morluk gibi gösterdi amadoktorun önünde bile işkence yaptıpolisler. Doktor bunların hiçbiriniyazmadı.

Dev-Genç’in tarihine yakışır birşekilde direndik. Halkımıza verdiğimizo sözü tuttuk. Dedik ki biz; devrimide başaracağız bunu söyleyeyim.

“Dev-Genç’lileri Bitiremeye-ceklerini Bilmiyorlar. Onlar BizeHer Saldırdıklarında Biz Dahada Güçleniyoruz.”

Özel harekatçı polisler bize yüz-lerini göstermemek için yüzlerini

kapatmışlardı. Bir kişiye neredeyse5-6 özel harekatçı düşüyordu. Bize

saldır-dılar,arka-

danters ke-

lepçetakıp

merdi-venler-den sü-

rükle-yerekgötür-

düler. Götürülürken vurmaya de-vam ediyorlardı.

Adli Tıp’a ellerimiz arkadan ke-lepçeli götürüldük. Parmak izi alma,onursuz üst araması yaptılar Vatan’agötürülmeden önce. Onursuz üstaramasını kameraların önünde de-ğil, kamerasız bir odada yaptılar;sırf işkencelerini göstermemek için,teşhir olmamak için.

Gecenin bir yarısı tükürük örne-ğinin alınması için “Hastaneye mua-yene olmak için götürüleceksiniz”

yalanıyla hastaneye götürüldük. Ha-seki’ye götürüldük. Haseki’de 4-5 çe-vik polisi burnumuzu tıkayıp zorlaçenemizi sıkıp ağzımızı açarak tükürükalma çubuğunu ağzımıza soktular.

Gece arkadaşlarımız işkenceyegötürülürken biz devamlı slogan atı-yorduk, sloganlarımızla onlara katı-lıyorduk.

Mali Şube’nin gözaltına aldıklarıda vardı yanımızda. Direniyor ol-mamız nedeniyle ilk gün bize kızdılar,bağırdılar, “Uyuyamıyoruz” diyerektepki gösterdiler. İkinci gün bizimhalimizi gördükçe, onlar da bizdenetkilenerek polisle tartışmaya girdiler.Mesela onlar yemek yiyordu. Bizlergözaltında bulunduğumuz iki günboyunca açlık grevindeydik. Onlarayemek geldiğinde, yemek isimlerinikullanmamaya dikkat ediyorlardı;sırf bizim canımız çekmesin, bizeayıp olmasın diye.

Bizi aldıkça, bizi hücrelere hap-settikçe tüketeceklerini sanıyorlarama tüketemeyecekler. Hazımsızlıktırbu. 350 bin kişilik konserin, 1 Ma-yıs’ın ve bir çok şeyin hazımsızlığıdır.Biz Dev-Genç’liyiz. Kentsel Dönü-şüm projesiyle gelecek olan yıkım-lara engel olmaya çalışıyoruz, ev-lerimizi yıktırmıyoruz. Evimizi yı-kanın villasını yıkarız diyoruz. Bu-nun hazımsızlığıdır. Dev-Genç’lileribitiremeyeceklerini bilmiyorlar. Onlarbize her saldırdıklarında biz daha dagüçleniyoruz. Her saldırı bizi dahada güçlendiriyor. Yani Dev-Genç’lileribitiremeyecekler.

Vatan’dayken gecenin bir vaktibizi parmak izi almak için götürmeyeçalıştılar. Biz tabii sloganlarımızlaarkadaşlarımızı uyandırdık. Ellerimizarkadan kelepçeliydi ve bizi yereyatırmışlardı. Ve o zaman açık olankamerayı kapattılar. Parmak izini al-mak için kelepçeli olan bileklerimibüktüler. Ben parmak izimi vermemekiçin direnirken bana, “Diğer arka-daşların parmak izlerini paşa paşaverdi, sen niye vermiyorsun? Onlarresim çektirdi, onlar tükürük örneğinekendi ayaklarıyla gittiler, sen haladireniyorsun.” diyerek arkadaşlarımıkaralamaya çalıştılar. Ama ben ar-

kadaşlarımın benim gösterdiğim tep-kileri gösterdiklerini biliyordum.

“Biliyoruz Boşuna Değil Öde-diğimiz Bedeller. Bir HedefimizVar Bizim, Bir İddiamız. OnaUlaşmak Kolay Değil, BedellerÖdeye Ödeye Ulaşacağız OGüne.”

…Çıktık camlara... Sabo gibi,Eda gibi... Astık Dev-Genç flama-mızı cama vehaykırdık slo-ganlarımızı:“Yaşasın Dev-Genç, YaşasınDev-Genç’li-ler!”, “Kahrol-sun Faşizm Ya-şasın Mücade-lemiz!”, “Be-del Ödedik Be-del Ödetece-ğiz!” diye.

Bulunduğu-muz odaya gaz sıktılar önce. Kapı-ları ve duvarları bir bir kırıyorlardı.Saat 05.00 olduğunda ezan okuma-ya başlandı. Durdu AKP’nin katil,elleri kanlı, işkenceci polisleri. İş-kence yapmak için ezanın bitmesinibekliyorlardı.

Devletin özel olarak beslediğikatil özel harekat polisleri girdiönce. Yaklaşık 10 dakika boyuncasaldırdılar… Merdivenlerden sü-rüklenerek, atılarak aşağı indiril-dik. Ellerimize sıkıca arkadan ke-lepçe vurulmuştu. Çevik kuvvetarabasına bindirilirken, oturacağı-mız yere varana kadar çevik polis-lerin oluşturduğu koridordan geçi-yorduk. İşkenceye arabada da de-vam edildi. Düşmanımız kalleş ol-duğu için, ellerimiz arkadan bağlıy-ken saldırıyordu sürekli.

Hepimiz yara bere, kan ve şişlikiçerisindeydik. Müdahale edilmesigereken arkadaşlarımız vardı amahiç bir şey yapılmadı. Bileğimizeoturan kelepçeyi sökmeden işkenceylehepimizi Adli Tıp’a sokuyorlardı.

Adli Tıp önünde “sağlık” kontrolüiçin beklediğimiz yaklaşık 3 saat iş-kenceyle geçti. Hatta tedavi için gö-

Sıla Yerden

Sevinç Bozdağ

Röportaj

Page 15: Yürüyüs 318

115

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Röportaj

türüldüğümüz Adli Tıp içerisindenbile işkence yapılarak çıkarıldık.

Kameralarıyla bekleyen basın var-dı. Her giriş çıkışımızda çekiyordubizi. Bir arkadaşımızın yüzündekikanları basın görmesin diye, hızlıcaıslak bezle sildiler. Ancak gizleye-mediler, çünkü arkadaşımızın burnutekrar kanamaya başladı. Aynı arka-daşımızın yüzü gözükmesin diye saç-larıyla yüzü örtülmeye çalışıldı. AdliTıp’taki doktor ise bırakalım mua-yeneyi, yüzümüzdeki kanı silmekiçin peçete dahi vermedi.

Adli Tıp’tan Vatan’a götürüldük.

Saat 14.00’e kadararaba içerisinde terskelepçe ve kelep-çelerimiz sıkılı ola-rak bekletildik.Hukuksuzca, nedenderneğimizin basıl-dığını ve gözaltınaalındığımızı bilme-den 3 gün Vatan’dagözaltında tutulduk.Gözaltında bulun-duğumuz süre içe-

risinde doktora götürülmedik.

Aşağılık, Alçak, AhlaksızŞerefsiz Amerikan UşağıAKP’nin Polisleri!

Size de böyelsi bir şerefsizlik ya-kışır. CIA’nın çocukları. Şerefsizliktenbaşka ne bilirsiniz.

Kapılarımızı, duvarlarımızı kırarakiçeriye girdiler. Bütün eşyalarımızıyere atıp ezdiler. Şişelere işeyip et-rafa bıraktılar. Kadın arkadaşları-mızın ve erkek arkadaşlarımızınçamaşırlarını birbirine karıştırdılar.

Kadınların iç çamaşırlarını SibelYalçın Parkı’na astılar. Duvarlara,şehitlerimizin resimlerine ve önde-rimizin resimlerine ay yıldız çizdiler.Filiz Gencer’in yaptığı Dev-Gençşehitlerinin olduğu Güneşin Sofrasıtablosu parçalandı. Bütün elektronikaletler kırıldı, parçalandı.

Ne geçti elinize şerefsizler. Za-vallılar... Başka ne yapabilirsiniz oresimlere... Yaptığınız namussuzluklabize bir zarar veremezsiniz. Kendinamussuzluğunuzu ortaya sereriniz.Başka ne yapabilirsiniz... Bize, par-çaladığınız o resimlere zarar vere-mezsiniz. Şehitlerimizin, önderleri-mizin kılına bile dokunamazsınız...

Biliyoruz boşuna değil ödediğimizbedeller. Boşuna değil ömrümüzünbaharında katledilmemiz, bir mezarı-mızın dahi olmayışı. Boşuna değil tut-saklıklar, gözaltılar. Boşuna değil ka-famızın, gözümüzün patlaması. Birhedefimiz var bizim, bir iddiamız. Onaulaşmak kolay değil, bedeller ödeyeödeye ulaşacağız o güne. Ve yapılanlarınhesabını sorarak ulaşacağız o güne.

Şehitlerimiz Namusumuzdur! DevrimDüşümüzü Onlarla Birlikte Gerçekleştirceğiz!

Devrim şehidi Aykut Kaynar, 19 Mayıs günü, ölümünün 32. yıldönü-münde, Bolu Şehitler Mezarlığı’nda bulunan mezarının başında dostları,ailesi ve Gençlik Federasyonu çalışanları tarafından anıldı. Devrim şehitleriiçin 1 dakikalık saygı duruşuyla başlayan anma programında, Gençlik Fe-derasyonu adına Ceren Deveci konuşma yaparak, devrim şehitlerimizi sa-hiplenmenin önemine vurgu yaptı.

Deveci, “Aykut Kaynar, Bolu’da mücadelenin en ön saflarındaydı.Daha sonra Aybastı bölgesinde görevlendirildi. Aybastı'da devrimcihareketin halkla bağlarının yaygınlaştırılmasında, faşist teröre karşı mü-cadelenin örgütlenmesinde militanca çalıştı. Aybastı'da faşistler tarafındankatledildi. Şehitlerimizi anmak, unutmamak ve unutturmamak içindir.

Onları unutmamak, hayatın içinde vemücadelesine sahip çıkarak gerçek an-lamını bulur. Dostları ve arkadaşlarıylaonların mezarlarını ziyaret etmek, yü-reğimizde ve mücadelemizde onları ya-şatacağımıza dair söz vermektir.” diyekonuştu.

50 kişinin katıldığı anma, Kaynar’ıtanıyan dostlarının yaptığı konuşmalarve ailesiyle yapılan sohbetin ardındanbitirildi.

Halk Cepheliler, 20 Mayıs günüİstanbul Bağcılar’da bulunan HEYTekstil işçilerinin direniş çadırını ziyaretettiler. Halk Cepheliler direnişlerindeyanlarında olacaklarını söylerken, HeyTekstil işçileri sonuna kadar direne-ceklerini ifade ettiler.

Çalıştıkları süre içerisinde son 3aylık maaşları verilmeyen HEY Tekstilişçileri, 9 Şubat 2012 tarihinde işe git-tiklerinde, 420 işçinin işten çıkarıldığınıöğrenmişlerdi. Maaşları verilmeyenişçiler bir de işten atılmış, 15-20 yıllıktazminatları da verilmemişti. İşçiler,fabrikanın önüne çadır açarak direnişebaşladı. 100 günü aşkın süredir dire-nişteler.

AKP'nin Saltanatına Son Vermek İçin

Direnmeliyiz

Page 16: Yürüyüs 318

İstanbul-Küçük Armutlu8-9 Mayıs’ta 14 ilde Halk Cephesi

ve Dev-Genç’e yönelik yapılan polisbaskınları 12 Mayıs günü Armutlu’dayakılan direniş ateşi ve çekilen ha-laylarla protesto edildi. Gözaltıların,baskıların Cephelileri yıldıramayacağıhaykırıldı.

Halk Cepheliler, davul-zurna eş-liğinde mahallede dolaştıktan sonra,Faik Bakkal’ın önüne giderek, direnişateşlerini burada yaktılar. Ateşin et-rafında 1 saat boyunca halaylar çekildi.Halka yapılan konuşmada yaşananbaskınlar anlatılarak, “AKP iktidarıda Dev-Genç’i bitiremez. Dev-Gençhalkımızın umududur. Ezilmişliği-mizin, yoksulluğumuzun öfkesidir.40 yıldır baş eğmedik, yine eğmeye-ceğiz. Saldırılar, baskınlar karşısındadirenişimizi büyüteceğiz.” denildi.Eylem “Baskılar, Gözaltılar, Tutuk-lamalar Bizi Yıldıramaz”, “YaşasınDev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler”,“Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa KadarSavaş”, “Kurtuluş Kavgada ZaferCephede” sloganlarıyla bitirildi.

İstanbul-Bağcılar 12 Mayıs günü Bağcılar Yenima-

halle’de de Dev-Genç’lilere yönelikbaskınları protesto etmek ve direnişiselamlamak amacıyla direniş ateşiyakıldı. Ateşin etrafında halaylar çe-ken Halk Cepheliler, sloganlarıylaDev-Genç’lileri selamladılar. 30 ki-şinin katıldığı eylem, halk düşman-larının Cephelileri teslim alamayacağıbelirtilerek bitirildi.

İstanbul-OkmeydanıHalk Cepheliler, Gençlik Federas-

yonu’na yapılan baskını protesto etmekiçin, Mahmut Şevket Paşa ve PiyalePaşa mahallelerine 15 adet “YaşasınDev-Genç Yaşasın Dev-Gençliler”,“Dev-Genç’i Bitiremezsiniz, Dev-Genç” yazılamaları yaptılar.

İstanbul-İkitelli

18 Mayıs günü İkitelli AtatürkMahallesi’nde yapılan yazılamalarlaDev-Genç’liler selamlandı. Atatürk

Mahallelesi sokaklarına “YaşasınDev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler”,“Dev Genç’i Bitiremezsiniz” yazı-lamaları yapıldı.

İstanbul-Esenyurt20 Mayıs günü Esenyurt Kıraç-

Kuruçeşme'de 4 adet "Yaşasın Dev-Genç", "Dev-Genç'i Bitiremezsiniz/ Dev-Genç" yazılaması yapıldı.

Ankara-ODTÜAnkara’da Dev-Genç’liler, 19

Mayıs’ı 20 Mayıs’ı bağlayan gecesaat 03.30 sıralarında Ortadoğu Tek-nik Üniversitesi (ODTÜ) içindekiBurger King’e karşı eylem gerçek-leştirdiler. Yapılan eylemde, BurgerKing’in masaları, sandalyeleri ateşeverilip, camları indirilerek kullanılmazhale getirildi. Eylem alanına “Dev-Genç” yazılı pankartı asan Dev-Genç’liler, ardından eylemi sonlan-dırdılar. Halka dayatılan emperya-lizmin yoz kültürünü reddettiklerinibir kez daha gösteren Dev-Genç’liler,emperyalistlerin ve yerli uşaklarınınkorkularını büyüt-meye devam edi-yorlar.

17 Mayıs’taDev-Genç’liler,ODTÜ’nün duvar-larına 13 adet“Dev-Genç’i Biti-remezsiniz!”, ”Ya-şasın Dev-GençYaşasın Dev-Genç’liler!”, ”BiziBaskılarla Bitir-mezsiniz! Milyon-ları Örgütleyece-ğiz! Halk Cephe-si-Dev-Genç” ya-zılamaları yaptılar.

Mersin8 Mayıs’ta

Mersin’de HalkCephelilere yapı-lan polis baskınları17 Mayıs günü de

devam etti. Mersin ve Adana’da sav-cının mahkemeye itirazı üzerine SevalAracı Adana’da gözaltına alınarakMersin’e getirildi. Sinan Beşiroğluise, öğretmenlik yaptığı okuldan derssaatleri içerisinde gözaltına alındı.İbrahim Saygılı da evinden gözaltınaalınarak ifade vermek üzere tekrarmahkemeye sevk edildi. Gözaltınaalınanlardan Seval Aracı ve İbrahimSaygılı serbest bırakılırken; SinanBeşiroğlu ise tutuklanarak MersinCezaevi’ne gönderildi.

Mersin Halk Cepheliler, 21 Mayısgünü, Üniversite Yolu ve Pozcu-Çift-yol mahallelerinde 15 adet “Baş Eğ-meyeceğiz Bizi Bitiremeyeceksiniz-Dev-Genç” yazılamaları yaptılar.

Çanakkale 21 Mayıs'ta Dev-Genç’liler, 8-9

Mayıs tarihlerinde Türkiye genelindeyapılan polis baskınlarına karşı Dev-Genç’in mücadelesinin yılmadan devamedeceğini duyurmak amacıyla EsenlerMahallesi’nde “Baskılarınızla Dev-Genç’i Bitiremezsiniz", "Dev-Genç","Cephe" yazılamaları yaptılar.

Baskınlar, Halk Düşmanlarını Vuracak Bir Silaha Dönüşecektir!

Ankara ODTÜ

116

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 17: Yürüyüs 318

Halkın Mühendis veMimarları Olacağız EmeğimiziHalk DüşmanlarınınHizmetine Sunmayacağız

Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar, “EmekSömürüsüne ve Güvencesiz Çalışmaya Karşı MücadeleyeÖrgütlenmeye” kampanyasının çalışmalarını sürdürüyor.Ankara’da 17 Mayıs günü, ODTÜ'de Devrimci MühendisMimar öğrenciler tarafından masa açılarak; yaklaşık150 adet kampanya bildirisi dağıtıldı, 2 adet +İvmedergisi satıldı.

Aynı saatlerde ODTÜ içerisindeki Teknokent'te deçalışma yapan Devrimci Mühendis ve Mimarlar yemekarasında Teknokent'te çalışan mühendis, mimar ve şehirplancılarına 50 civarında bildiri dağıttı ve mühendislerinsorunları üzerine sohbet etti.

Ayrıca, Ankara’da tutuklanan İnşaat Mühendisi BarışÖnal’la ilgili olarak, Mimarlık, İnşaat Mühendisliği veFizik fakülteleri ile yemekhaneye 4 adet "Halkın MühendisiBarış Önal Serbest Bırakılsın" yazan ozalit asıldı.

İstanbul’da ise 16 Mayıs’ta İ.Ü Orman Fakültesi veOrman Bölge Müdürlüğü’ne gidilerek, bu kurumlardaçalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarına kampanyanınhedefi anlatıldı. 26 Mayıs’ta EMO İstanbul Şube’deyapılacak foruma çağrıda bulunularak; 170 adet kampanya

bildirisi, 140 adetforum davetiyesidağıtıldı.

19 Mayıs’taise Taksim Ga-latasaray Lisesi önünde pankart asılarak, yaklaşık 500adet bildiri halka dağıtıldı.

Barış Önal Derhal Serbest Bırakılsın8-9 Mayıs tarihlerinde 14 ilde Halk Cephesi’ne

yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınarak tutuklanan+ İvme dergisi yayın kurulu üyesi inşaat mühendisiBarış Önal’ın serbest bırakılması için, Devrimci Müca-delede Mühendis ve Mimarlar, 19 Mayıs günü Ankarave İstanbul'da eş zamanlı olarak AKP binaları önündeeylem yapıldı.

Eylemde yapılan açıklamada, baskınların ve tutukla-maların hiçbir yasal gerekçesi olmadığı; tamamen keyfi,yıldırmaya yönelik komplolarla düzenlenen baskınlar,gözaltılar ve tutuklamaların halkın mühendis mimarlarınınörgütlü gücünü bitiremeyeceği ifade edildi.

“Halkın Mühendisi Barış Önal’a Özgürlük” yazılıozalit ile “Barış Önal’a Özgürlük”, “Baskılar, Gözaltılar,Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz”, “Mühendisiz, MimarızHaklıyız Kazanacağız” dövizlerinin taşındığı eylemlereAnkara’da 45 İstanbul’da 50 kişi katıldı. Barış Önal’ınailesi ve dostları da eyleme destek verdi.

Devrimci Alevi Komitesi (DAK) çalışanları, 17 Mayıs günü GaziMahallesi’nde yaptıkları bildiri dağıtımı ile inanç özgürlüğü talebinidile getirmeye devam ettiler.

Perşembe Pazarı girişine masa açan ve pazarın içinde dolaşan DAKçalışanları, bildiri ve broşürlerini dağıttılar. Halkla yapılan kısa sohbetlerde,bu düzenin içinde, birlikte olup ve mücadele ederek inanç özgürlüğününkazanılacağı anlatıldı. 2,5 saat süren çalışmada toplam 2000 adet bildirive 150 adet broşür halka ulaştırıldı.

20 Mayıs günü İdil Kültür Merkezi’ndeLiseli Dev-Genç tarafından film gösterimiyapıldı. Yılmaz Güney’in “Duvar” filmininizlendiği gösterime 15 kişi katıldı.

Film gösteriminin ardından değerlen-dirmesi yapıldı. '80’li yılların cunta dö-neminde uygulanan ve devlet politikasıhaline gelen işkencelerin bir baskı aracıolduğu ve günümüz Türkiyesi’nde de bukoşulların devam ettiği konuşuldu. “Ül-kemizdeki hapishanelerde devrimci tut-saklar hala görüş yasaklarına, onursuzarama denilen işkencelere maruz kal-maktadır. Bu durumu değiştirmenin tekyolu direniştir. Baskının karşısında dire-nişin olduğu gerçeğini aklımızdan çıkar-mayacak, tarihimizden de aldığımız ka-rarlılık ve bilinçle bu direnişi sürdürmeyedevam edeceğiz.” diyen Liseli Dev-Genç’liler, film gösterimlerine devamedeceklerini söylediler.

Duvar Filmindeki İşkencelerBugün Hala Var

Özgür Tutsaklık TecritPolitikasını Ters Yüz Etmiştir

İnancı İçin Dövüşmeyen, Geleceğini Kuramaz!

AKP de Polisi de Hırsızdır, Talancıdır!18 Mayıs günü Şişli Cevahir Alışveriş Merkezi önünde biraraya gelen

Halk Cepheliler, yaptıkları eylemle, AKP’nin işkenceci, hırsız, talancıpolislerini protesto ettiler. 10 Mayıs 2011 tarihinde İdil Kültür Merkezi,Gençlik Federasyonu ve Okmeydanı Haklar Derneği’ne gece yarısıyapılan baskınlarda hırsız gibi çaldıkları eşyaları talan edip, kullanılamazhalde 1 yıl sonra avukatlara teslim eden hırsız AKP polisi teşhir edildi.

50 kişinin katıldığı ve hırsız AKPpolisinin talan ettiği eşyaların da sergi-lendiği açıklamanın sonunda, “Buradanbir kez daha teşhir ediyoruz: AKP’ninpolisi hırsızdır, talancıdır ve ahlaksızdır.Ve AKP iktidarını uyarıyoruz; halkımızınemeğini, devrimci değerlerimizi çiğne-mekten vazgeçin! Halka yaptığınız zulümbir gün gelip sizi bulacaktır” denildi.

Ankara AKP Önü

17

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 18: Yürüyüs 318

İstanbulLiseli Dev-Genç’liler 17 Mayıs

günü Şişli Cevahir AVM önünde “Pa-rasız Eğitim Sınavsız Gelecek Hak-kımız İstiyoruz Alacağız!” kampanyasıçerçevesinde imza masası açtılar. 1saat açık kalan masada halka, eğitimsisteminin çarpıklığı anlatıldı. 20 imzatoplanırken, yaklaşık 100 adet bildi-ri halka ulaştırıldı.

18 Mayıs’ta da sabah okula girişsaatinde Kaptan Paşa Lisesi’ne gidi-lerek bildiri dağıtıldı. Liseli Dev-Genç’liler, Kaptan Paşa Lisesi öğ-rencilerine parasız eğitimin bir hak ol-duğunu, ancak parası olmayan yoksulhalk çocuklarının paralı eğitim yü-zünden okula gidemediğini, aynı za-manda bozuk sınav sisteminin öğ-rencileri intihara sürüklediğini anlat-tılar. “Biz Dev-Genç’liyiz, 43 yıldır pa-rasız eğitim hakkımız için mücadeleediyoruz ve hakkımızı alana kadar damücadele edeceğiz.” diyen LiseliDev-Genç’liler, 110 bildiriyi öğren-cilere ulaştırdılar.

Hatay18 Mayıs günü meşaleli yürüyüş

düzenleyen Hatay Gençlik Derneği Gi-rişimi, “Parasız Eğitim, Sınavsız Ge-lecek İstiyoruz Alacağız” kampanya-sının çalışmalarını başlattıklarını du-yurdular.

Antakya Eğitim-Sen binası önün-den başlayan ve Saray Caddesi’nde de-vam eden yürüyüş esnasında AhmetAtılgan tarafından yapılan sesli ko-nuşmalarda, “Halkımız! Bizler Dev-

Genç’liyiz Parasız Eğitim, SınavsızGelecek İstiyoruz. Parasız eğitim bi-zim en temel hakkımız. Ancak bu hak-kı vermeleri bir yana, bu hakkı iste-diğimiz için gözaltlarına alınıyor ve tu-tuklanıyoruz. Gülşah ve Meral arka-daşımız ‘Füze Kalkanı Değil, Demo-kratik Liseler İstiyoruz’ dedikleri için7 aya yakın zamandır tutuklular. YineGülçin Bulut arkadaşımız ‘ParasızEğitim, Sınavsız Gelecek istiyoruz,Alacağız!’ dediği için tutuklandı. Bas-kılar, gözaltılar ve tutuklamalara rağ-men bizler parasız eğitim sınavsız ge-lecek hakkımızı istemeye devam ede-ceğiz ve alacağız” denildi.

Yürüyüş sırasında halktan fotoğrafçeken ve yürüyüşe katılanlar oldu. 20kişinin katıldığı yürüyüş, Ulus Mey-danı’na gelindiğinde bir kez dahahalka kampanya hakkında bilgi ve-rilmesiyle coşkulu bir şekilde sonbuldu.

AnkaraDev-Genç’liler, füze kalkanı değil

demokratik liseler istedikleri için tu-tuklanan Gülşah ve Meral’in serbestbırakılması için 19 Mayıs günü Yük-sel Caddesi’nde masa açtılar. Açılanmasada 75 imza toplandı ve masayagelenlere parasız, demokratik, bilim-sel eğitim istemenin suç olmadığı,Gülşah ve Meral’in aylardır hukuksuzbir şekilde tutuklu olduğu anlatıldı.Yaklaşık 2 saat açık kalan masada 15Yürüyüş dergisi de halka ulaştırıldı.

21 Mayıs günü ise Dev-Genç’liler,“Parasız Eğitim İstiyoruz Alacağız”

kampanyası dahilinde Sakarya Cad-desi’nden Yüksel Caddesi’ne meşaleliyürüyüş düzenlediler. Yürüyüşe 27 kişikatılırken, halk büyük ilgi gösterdi.

Yüksel Caddesi’nde yapılan açık-lamada, tutuklanan arkadaşlarının biran önce serbest bırakılmasını isteyenDev-Genç’liler, vatanımızın bir Ame-rikan üssü haline getirildiğini; ülke-mizdeki adaletsizliğin, yozlaşmanın,açlığın, yoksulluğun sorumlusununAmerika ve onun yerli işbirlikçileri ol-duğunu anlattılar. Gülşah ve Meral’inderhal serbest bırakılmasını isteyenDev-Genç’lilerin eylemi sloganlarlasona erdi.

Aynı gün, Sincan’daki 12. Caddeile Etimesgut’a kampanya afişleriasıldı. Yaklaşık 30 afiş yapıldı.

16 Mayıs’ta ise Ankara Mamak’tabulunan Abidinpaşa Endüstri MeslekLisesi ile Abidinpaşa Anadolu Lise-si’ne ve yakınlarındaki otobüs du-raklarına 25 adet afişleme yapıldı.

Antalya“Parasız Eğitim, Sınavsız Gelecek

İstiyoruz!” kampanyası dahilinde 11gün önce Antalya İl Milli Eğitim Mü-dürlüğü’nün önünde yapılan zincirlieylemden tutuklanan Dev-Genç’liGülçin Bulut’un derhal serbest bıra-kılması için Kışlahan Meydanı’nda ey-lem yapıldı.

“Parasız Eğitim, Sınavsız GelecekHakkımız İstiyoruz, Alacağız!” pan-kartı arkasında toplanan Dev-Genç’li-ler, “Ailelerin ve öğrencilerin oncaemeğini üç saatlik sınava sığdırmanın

Ülkemizde Gençlik

Dev-Genç Ruhuyla, CoşkusuylaParasız Eğitim Hakkımızı Alacağız

Çanakkale Ankara

18

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 19: Yürüyüs 318

neresi adaletlidir? Oysa Anayasa dabile her kişinin parasız eğitim almahakkı taahhüt edilmiştir. Bu ne çeliş-kidir ki bu hakkı alanlarda haykırmaksuç oluyor. Sırf bu yüzden önce ar-kadaşlarımız Gülşah Işıklı ve MeralDönmez tutuklandı. Daha sonra da on-ları sahiplenen Gülçin Bulut tutuk-landı… Tüm halkımızı haklının ya-nında parasız eğitim talebini sahip-lenmeye çağırıyoruz. Çünkü parasızeğitim istemek suç değildir.” açıkla-masına bulundular.

12 kişinin katıldığı eylem slogan-larla sona ererken, imza masası ise günboyu açık kaldı.

ÇanakkaleDev-Genç'liler, Çanakkale İskele

Meydanı’nda Gülşah ve Meral’in ser-best bırakılması ve parasız eğitim ta-lebini duyurmak için 20 Mayıs günüzincirleme eylemi yaptılar ve aynımeydanda bulunan Fen BilimleriDershanesi’nin en üst katının tera-sından “Baskılarınızla Dev-Genç'iBitiremezsiniz! Vatansever GençlerGülşah ve Meral Serbest Bırakılsın!”yazılı pankart sallandırdılar.

Zincirleme eyleminde de “ParasızEğitim İstiyoruz Alacağız” yazılı pan-kart açıldı. Eylem süresince halkaseslenen Dev-Genç'liler, ülkemizde pa-rası olmayanın okuyamadığını, para-sız eğitim talebinde bulunanların iş-kenceyle gözaltına alınıp hukuksuzcatutuklandığını anlattılar. Gülşah Işık-lı ve Meral Dönmez'in Ortadoğu halk-larının katledilmesine göz yummayıpfüze kalkanına hayır dedikleri için tu-tuklandıklarını belirten Dev-Genç’li-lerin bir saat süren eylemine Çanak-kale halkı yoğun ilgi gösterdi. Halk-tan insanlar, teyzeler, amcalar, genç-

ler gelip pankartın ucundan tutarak, al-kışlayarak sloganlara eşlik ettiler.Dev-Genç’lilerin boyunlarına sarıla-rak, ağlayarak, desteklediklerini, ta-leplerinde haklı olduklarını ve sonu-na kadar yanlarında olacaklarını be-lirttiler. Eylem iradi olarak bitirildi.

Çanakkale’de 19 Mayıs günü de“Vatansever Gençler Gülşah ve MeralFilm Gösterimleri”nin sonuncusu ger-çekleştirildi. Yerel gündem demokra-si Atölyesi’nde, Çanakkele GençlikDerneği Girişimi tarafından düzenle-nen ve “Küçük Ağacın Eğitimi” adlıfilmin izlendiği gösterime 22 kişi ka-tıldı.

Avrupa emperyalizminin Ameri-ka’nın yerli halkına yaptıkları sömü-rüyü, zulmü, asimile politikasını vebunların doğrultusunda verdikleri yozeğitimi anlatan film ilgiyle izlendi.Film sonrasında yapılan değerlendir-mede Türkiye’deki eğitim sistemi ileilişki kuruldu.

Anayasal Parasız EğitimHakkımızı Gasp Etmelerineİzin Vermeyelim

İstanbul Gazi Mahallesi'nde bulu-nan Aslan Gazi İlköğretim Okulu'ndaokuyan öğrencilerin aileleri, AKP ik-tidarının öğretmen ve öğrencileri hiçesayarak, düzenin çıkarları doğrultu-sunda çıkardığı 4+4+4 yasasının kal-dırılması için eylem yaptılar.

18 Mayıs günü yapılan ve "Para-sız Eğitim İstiyoruz" sloganının atıl-dığı eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.Dersten çıkan öğrencilerin de katıldığıeylemde yapılan açıklamada, çocuk-larının gelişimsel olarak okul öncesieğitim almaları gerektiğini belirten ai-leler, "Öğrencilerimiz denek değil." de-diler. İlköğretimin, ‘Devlet okullarında

parasız olduğu’ ifadesinin yasa mad-desinden çıkartıldığını vurgulayanveliler, "Bizlerden çeşitli yollarla eği-timin yükünü üstlenmemizi hep sağ-ladınız. Anayasal güvencelerimizedokundurtmayacağız. Eğitimi kendisırtına bir yük gören ve bu yükü bizvelilere yıkan bir anlayışı istemiyo-ruz." dediler.

Eylem sırasında velilerin taleple-rinin yer aldığı föylerle imza toplan-dı. 23 Mayıs’ta kamu emekçileriningrevine katılma çağrısı ile eylemeson verildi.

Baskılarınızın SebebiGerçeklerin Halka UlaşmasıKorkusudurÇaresizsiniz! GerçekleriHalka Ulaştıran “Ulak”LarOlmaya Devam Edeceğiz!

Halk Cephesi/Liseli Dev-Genç’indüzenlediği “Füze Kalkanı Değil, De-mokratik Lise İstiyoruz” kampanyasısürecinde Antakya Nimet Fahri ÖksüzLisesi’nde çalışma yürüten 2 LiseliDev-Genç’li hakkında soruşturma açıl-mıştı. Soruşturma yürütülürken polis iş-birlikçilik teklifinde bulunmuş amaistediği cevabı alamamıştı.

Liseli Dev-Genç’lileri yıldırama-yan polis, bu sefer de onları “terörist”olarak göstererek, okul idaresinin li-seliler üzerinde baskı kurmasına sebepoldu. Hatay Emniyet Müdürlüğü’ndengelen Siyasi Şube polisleri, LiseliDev-Genç’lilerin okuduğu sınıfta se-miner düzenleyerek “Armutlu’dakiderneklerde silahlar, bombalar varoraya gitmeyin. Sizlerin orada beyni-nizi yıkıyorlar, bunlar vatan haini, bö-lücüdür.” dedi.

Devamında, tiyatro, müzik yarış-

Ülkemizde Gençlik

ÇanakkaleHatay Antalya

19

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 20: Yürüyüs 318

ması ve şiir okuma yarışmalarına ka-tılmaları da engellenen Liseli Dev-Genç’liler, 20 Mayıs’ta yaptıklarıaçıklama ile,

“Buradan işbirlikçi idareye sesle-niyoruz: Bizler Dev-Genç’liyiz! Der-neklerimizin, kurumlarımızın çalış-malarını ve orada olup bitenleri siz iş-kenceci polislerden çok daha iyi bili-yorsunuz ve kimin terörist kimin halkiçin savaştığınıda… Dev-Genç’in veDev-Genç’imizin onurlu tarihini ga-yet iyi biliyoruz. Dev-Genç’lileri bubaskılarla susturup mücadelelerini bi-tiremeyeceksiniz. Bizler 43 yıl bo-yunca Dev-Genç bayrağını onurlubir şekilde taşıdık ve taşımaya devamedeceğiz. Hiçbir baskı liselerdeki ör-

gütlü mücadelemizi bitiremez,yaptı-ğınız baskılarla Dev-Genç'lileri biti-remeyeceksiniz.” dediler

.

Baskılara, Soruşturmalara Boyun Eğmedik

Eğmeyeceğiz!Bursa Gençlik Derneği Girişimi

üyeleri, Uludağ Üniversitesi öğrenci-leri Ebru Yeşilırmak ve Fırat Durgunhakkında hukuksuz bir şekilde açılansoruşturmaları teşhir etmek için, 16Mayıs günü Rektörlük önünde basınaçıklaması yaptılar. Eylemde “Soruş-turma Terörüne Son! Baskılar, So-ruşturmalar, Cezalar Bizi Yıldıra-maz\Bursa Gençlik Derneği Girişimi”

pankartı açıldı.Yapılan açıklamada, Yeşilırmak ve

Durgun hakkında, “Füze Kalkanı De-ğil Parasız Eğitim İstiyoruz” masası aç-mak, 16 Mart Katliamı’nı protestoiçin afiş asmak, vatansever Dev-Genç’liler Gülşah ve Meral’in serbestbırakılması için eylem yapmak, sınavsisteminin kaldırılmasını istemek, GrupYorum’un Bağımsız Türkiye konseri-nin afişlerini asmak… “suçlarından”soruşturma açıldığı bilgisi verildi.

Dev-Genç’liler yaptıkları açıkla-mada, “Vatansever gençliğe yönelik bubaskılar bizi sindiremeyecektir.” de-diler. 10 kişinin katıldığı eyleme Yurt-sever Gençlik ve Genç-Sen de destekverdi.

Hatay17 Mayıs’ta Dev-Genç’liler Serin-

yol’da Yürüyüş dergisi dağıtımı yaptılar.Tutuklamalara rağmen halk dergiyisahiplendi. 2 saat süren çalışmada 120Yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı. Yü-rüyüş dergisi dağıtımı sırasında, 13 Ma-yıs’taki Grup Yorum konseri ve tutuk-lanan Halk Cepheliler hakkında Se-rinyol halkı bilgilendirildi.

19 Mayıs günü Samandağ Çev-lik’te Yürüyüş okurları tarafından 3 saatiçinde 130 Yürüyüş dergisi halka ulaş-tırıldı. Dağıtım sırasında tutsak arka-daşları soranlar oldu. Yürüyüş dergisidağıtımından sonra Yürüyüş okurlarıÇevlik’te bulunan tutsak ailelerini zi-yaret ettiler.

20 Mayıs günü Sinanlı’daYürüyüş dağıtımı yapıldı. Da-ğıtım sırasında yemek ikramedenler, evlerine davet edenleroldu. Dükkânını açmadığı günolmadığını söyleyen bir amca,13 Mayıs’taki Grup Yorumkonserine katılmak için dük-kânını kapattığını söyledi. Yinebir teyze, Yürüyüş dergisininiçeriğini anlatan Yürüyüş der-gisi dağıtımcısına “Ben okuma

yazma bilmiyorum ama çok güzelşeyler yazıyorsunuz derginizi alayımçocuklarıma okuturum.” dedi. 1,5saat süren çalışmada 91 Yürüyüşdergisi halka ulaştırıldı.

MersinYürüyüş okurları 19 Mayıs günü

Mersin merkezde, 20 Mayıs günü deDemirtaş Mahallesi’nde Yürüyüşdergisinin tanıtımını yaptılar. Halk-la yapılan sohbetlerde, AKP iktida-rının halkın umudu olan devrimcile-ri bitirmek istediği; bu nedenle 14 ilde36 kişiyi hukuksuz bir şekilde tu-tuklandığı teşhir edildi. Dağıtım sı-rasında bir esnaf, simit ve çay ikram

ederken; bir başka esnaf ise “Sürek-li uğrayın, sohbet edelim.” dedi.Toplam 30 Yürüyüş dergisi ve 1 Ta-vır dergisi halka ulaştırıldı.

İzmir20 Mayıs günü İzmir’in Bademler

Köyü ile Gültepe Mahallesi’nde, Yü-rüyüş okurları dergi dağıtımı yaptılar.Gültepe halkı, yapılan sohbetlerde,CHP’li belediye başkanının seçimzamanında verdiği cemevi yapma sö-zünü tutmamasından şikayetçi oldu-lar. Bunun üzerine hiçbir düzen par-tisinden çözüm beklenmemesi ge-rektiği, halkın sorunlarını ancak hal-kın örgütlenerek çözebileceği anlatıl-

dı. Bademler Köyü’nde 17, Gül-tepe Mahallesi’nde de 28 Yürü-yüş dergisi halka ulaştırıldı.

Çanakkale 21 Mayıs günü Esenler Ma-

hallesi’nde esnaflar ve kahve-haneler dolaşılarak Yürüyüşdağıtımı yapıldı. İki Yürüyüşokurunun katıldığı dergi dağı-tımında 7 Yürüyüş dergisi hal-ka ulaştırıldı.

Ülkemizde Gençlik

Hepimiz Birer Engin Olduk! En Sağır KulaklaraDahi Sevdamızı Fısıldıyoruz!

İzmir

220

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 21: Yürüyüs 318

Uludere katliamıylailgili olarak Amerika'nınWall Street Journalisimli gazetesinde çıkanbir haberden sonra deyimyerindeyse kıyamet koptuve açıklamalar birbiriniizledi. Amerikan gaze-tesinin Pentagon’un birraporuna dayandırdığı vedaha sonrasında Pentagon sözcüsününde yalanlama yerine Türkiye ile iliş-kilerini övmekle yetindiği haberşöyle:

28 Aralık gecesi Amerika’nın Pre-dator isimli insansız hava araçlarısınırın Irak tarafında Türkiye'ye doğruilerleyen bir konvoyu tespit etti. Amakonvoydakilerin gerilla mı yoksasivil mi olduğuna karar veremedi.Türkiye'ye Predatorların konvoyayaklaşıp yakın çekim yapmalarınıteklif etti ama Ankara bunu kabuletmeyip tersine predatorların bölgedenuzak bir noktaya çekilmesini istedive operasyon kararı verildi. Ve uçaklarUludere'de 34 köylüyü katlettiler.

Bu haberin hemen sonrasında“TSK, ABD araçları değil bizim He-ron'larımız tespit ettiler ve sonra daoperasyon yapıldı” diye bir açıklamayapsalar da buna kimse inanmadı.İnanılmazdı çünkü işbirliğinin nasılişlediğini artık herkes çok iyi bil-mektedir. TSK'nın, Amerika’nın di-zinin dibinden ayrılmadığı gibi onundediğinden çıkmadığı ve her işlerinionların denetimi ve onayıyla yaptığınıherkes bilmektedir. Ki haberi yapanAmerikan gazetesi bu konuda da biraçıklama yapmakta gecikmedi.

Gazete TSK'nın açıklamasına kar-şılık olarak; “Mesele, Washingtonve Ankara için hassas bir konu. Tür-kiye, operasyonlarda ABD’ye da-yanıyormuş gibi görünmek istemi-yor” dedi.

Wall Street Journal, yeni haberindeUludere olayına ilişkin iki rapor ha-zırlandığını, ikinci raporun daha ay-rıntılı olduğunu da söylüyor. Gazeteyegöre ikinci raporda Predator, Uludere

kafilesini fark ettiğinde rutin 8 saatlikuçuş yapıyordu. Ankara’daki ortakistihbarat birimindeki Amerikan su-baylarının, tespit edilen aktiviteyiTürk muhataplarına bildirdiklerini...vb. devam ediyor.

Şimdi bu haberlerin ve iddialarınneresinden tutalım? Oligarşinin nekadar katliamcı olduğu ve katliam-cılıkta hiçbir sınır tanımadığındanmı yoksa işbirliğinin boyutundanmı? Neresinden tutsan elinde kalırcinsinden bir durum.. Ama her ikiyanı da aslında birbirini tamamlarve oligarşinin ve emperyalist efen-dilerinin halk düşmanı gerçek ka-rakterlerini ortaya serer.

Bu arada Pakistan'dan açıklamayapan Başbakan Erdoğan'ın sözleribu karakterin belgesi gibidir. Erdoğan,görüntüleri bizzat izlediğini, amaoperasyondan önce bilgisinin olma-dığını belirterek şunları söyledi:

'Uludere'de tuzağa düşürüldü-ğümüz yönündeki değerlendirmelerekatılmıyorum. Bizim silahlı kuvvet-lerimiz bu görevi samimi bir şekildeyapmıştır. Hata da olabilir. Hatayıda açıkladık, özrü de açıkladık. Taz-minatı da açıkladılar. Ama birileriistismar ediyor. Bir hatanın oldu-ğunu, hatamızın olduğunu söyledik.Allah aşkına tazminatsa tazminat.Bizim resmi tazminatımız ötesindeyaptık. İlla terör örgütünün istediğinimi söyleyeceğiz. Kusura bakmasın-lar' dedi.

Bir yandan işbirlikçiliğini gizlemetelaşı içinde hareket ederken diğeryandan ise katliamcı yüzünü tüm çıp-laklığıyla gözler önüne sermektedir.Katliamcılıkla nam salmış ve on yıl-

lardır Kürt halkının is-yanını bastırmak için hertürlü katliamı yapan, ku-lak koleksiyonu yapankatilleriyle övünen ordu-nun samimi olarak gör-evini yaptığını söylemek-tedir. Samimiyet olsa olsakatliamcılık ve işbirlik-çilik yönünde olabilir.

Amerikalılar’la aynı odada istih-barat paylaşımı yapan, Amerikanuçaklarının ülkemiz semalarında gez-mesine tek laf etmeyip bunu normalgören bir kafa yapısı işbirlikçiliğiiyice içine sindirmiş bir kafa yapısıdır.Başbakan Uludere'de tuzağa düşü-rülüp düşürülmediğini tartışıyor. Bunutartışacağına o Amerikan uçaklarınınsenin hava sahanı gözetlemesinin veAmerikan askerlerinin senin başken-tinde senin askerlerinle aynı odadabulunup onları yönlendirmesine karşıçıksana!.. Hayır, bunu yapamaz, çün-kü göbekten bağlı durumda. Bununyerine ancak boş kabadayılık yapar.

Akıl hocaları, eğitimcileri, reh-berleri ve efendileri Amerika olanlarınhalka karşı katliamdan başka bir şeyyapmayacakları bu olayla bir kezdaha gözler önüne serilmiştir. Onyıllardır katliamlar yapan oligarşininve AKP'nin gözü katletmekten başkabir şey görmemektedir. Halkların di-renişlerini kanla boğmaya çalışmaktave bu konuda hiçbir kural ve ilke detanımamaktadır.

Katledilen insanların değerini öde-diği kan parasıyla ölçmeye çalışan ve“tazminatı fazla fazla verdik o haldesusun” diyebilen bir kafa yapısındanfarklı bir tavır beklemek mantıksızdır.Kıblesi Amerika olan ve kafası tüccarcaçalışan bir anlayışın, AKP'nin bu olayafarklı bir şekilde yaklaşması elbettebeklenemezdi.

AKP bu olayda katliamcılıkta veişbirlikçilikte sınır tanımadığını birkez daha ortaya sermiştir. Adaleti,onların ödediği kan parası değil,halkların isyanı ve hesap sorma ka-rarlılığı yerine getirecektir.

AKP'nin Katliamcılıkta ve İşbirlikçilikte

Sınırı Yok!“Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık.Tazminatı da açıkladılar. Ama birileriistismar ediyor. Bir hatanın olduğunu,

hatamızın olduğunu söyledik. Allahaşkına tazminatsa tazminat. Bizim resmi

tazminatımız ötesinde yaptık” Recep Tayyip Erdoğan

221

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 22: Yürüyüs 318

AKP iktidarı gündeme getirdiğiyasa önerileriyle yargıda yeni dü-zenlemelere hazırlanıyor. AKP iktidarıbu düzenlemeleri de diğer tüm dü-zenlemeleri gibi “demokratikleşme”adımları olarak sunmaktadır.

Mahkemelere getirilen yeni yasaönerilerinde neler var?

Birincisi, mahkemeler, avukatlarolmaksızın karar verebilecek.

İkincisi, tutuklama gerekçesininsomut olgulara dayandırılması zo-runluluğu.

AKP iktidarı, içinde aynı düzen-lemelerin bulunduğu 3. Yargı Pake-tinin gecikmesi durumunda bu yasaönerisini hızla TBMM Genel Kuru-lu’ndan geçirerek yasalaştıracak.

“Yasa önerisi, Ceza MuhakemesiYasası’nın (CMY) 188. maddesindesanıkların itirazları nedeniyle krizegiren Balyoz davasında karar sürecinidoğrudan etkileyerek hızlandıracakbir değişiklik içeriyor. Yasa önerisiyle‘Cumhuriyet savcısının esas hakkın-daki mütalaasının zorunlu müdafininde hazır bulunduğu duruşmada açık-

lanmış olması veya bu mütalaanınzorunlu müdafiye yazılı olarak tebliğedilmiş olması durumlarında, çocuklarhakkında görevlendirilmiş olanlarhariç olmak üzere, hukuken kabuledilebilir bir mazereti olmayan zo-runlu müdafinin yokluğunda da kararverilebilecek’ düzenlemesi getiriliyor.Böylece bir süredir avukatların daduruşmalara katılmaması nedeniyleBalyoz davasında yaşanan kilitlen-menin aşılarak ‘avukatsız karar’ ve-rilmesinin yolu açılmış olacak.” (18Mayıs 2012, Cumhuriyet)

Diyecek ki AKP’nin mahkemeleri,duruşmalara katılmayarak mahkemeyikilitlemeye çalışırsanız bu silahınızıelinizden alırım; avukatsız da kararveririm.

AKP cephesinden bunun adı dayargı sürecini hızlandırmak oluyor.Oysa gerçek olan adaletsizliğin hız-landırılmasıdır.

Düzenlemelerdeki bir başka öneride tutuklama kararlarıyla ilgilidir.

“Öneride, CMK’nin ‘tutuklamakararını’ düzenleyen 101. maddesinde

değişiklik yapılarak tutuklama ka-rarlarında, ‘kuvvetli suç şüphesi’,‘tutuklama nedenlerinin varlığı’ ve‘somut olayda tutuklama tedbirininölçülü olduğunun somut olgularlagerekçelendirilerek açıkça yazılması’öngörüldü. Bu değişiklikle yargıcınya da mahkemenin tutuklamanın de-vamı ya da tahliye isteminin reddineilişkin karar verirken kuvvetli suçşüphesinin varlığını, tutuklama ne-denlerinin varlığını ve somut olaydatutuklama tedbirinin ölçülü olduğunusomut olgularla gerekçelendirmekzorunda kalacak.” (agg.)

AKP’nin bu önerisi de başka birçarpıklığı ortaya sermektedir. Deniyorki “tutuklama kararları somut ge-rekçelere dayandırılmak zorunda”.O halde bugüne kadar ki mahkemekararları somut gerekçelere dayan-mıyordu. Her şey mahkeme başka-nının iki dudağı arasındaydı. Diğeryandan AKP’nin yeni önerisi bu ada-letsizliği ortadan kaldırıyor, keyfiyetiortadan kaldırıyor denilebilir. Hayır.Yeni durum da adaletsizliğin deva-mından başka bir şey değildir.

AKP Yargıda Yeni Düzenlemelere Hazırlanıyor

Oligarşinin Düzeni “Somut Gerekçelere”Değil Baskı, Zulüm ve Sömürüye Dayanır

Geçtiğimiz haftalarda Halk Cephesi ve Dev-Genç’lilereyönelik yapılan baskın ve saldırılarda yüze yakın kişigözaltına alınırken 36 devrimci tutuklandı. Tutuklanmagerekçeleri oligarşinin mahkemelerinin somut gerek-çelerden ne anladığını da ortaya koymaktadır. Suç olarakgördükleri faşizmin tükenişinin ifadesidir. Son gözaltıve tutuklamalarda mahkemelerin suç olarak gördüğü fi-iller:

-2011 ve 2012 yılında 1 Mayıs’a katıldığı ve 8 MartDünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğine katıldığıiddiası,

-İnşaat Mühendisleri Odası önünde işe geri alınmatalebiyle oturma eylemi yapan Cansel Malatyalı isimlikişiye destek verdiği iddiası,

-“Füze Kalkanına Hayır” talepli basın açıklamasına

katıldığı iddiası,

-Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada Artı İvmeisimli derginin bürosuna gidip geldiği ve bu dergininolduğu “değerlendirilen” mail gruplarına üye olduğuiddiası,

-Yasemin Karadağ isimli hasta tutuklunun serbestbırakılması için yapılan basın açıklamasına katıldığı id-diası,

-30.03.1972 tarihinde öldürülen Mahir Çayan’ınmezarı başında yapılan anmaya katıldığı iddiası,

-Grup Yorum konserine çağrı yapmak için bildiridağıttığı ve afiş astığı iddiası,

-ÇHD Ankara Şubesi’nin düzenlediği Güler ZereBelgesel gösterimine katıldığı ve belgesel gösterimiiçin davetiye temin ettiği iddiası.

Faşizmin SaldırganlığıMücadelemizden Duyduğu Korkunun Sonucudur

222

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 23: Yürüyüs 318

Biz Meşruluğu Oligarşinin Yasalarında Değil Haklılığımızda ve Kuracağımız Halkİktidarında Görüyoruz

Oligarşinin faşist düzeninin heryanından adaletsizlik akmaktadır. “De-mokratikleşme” adına yapılan her dü-zenleme yalan ve demagojiden iba-rettir. Göz boyamadan ibarettir. Bıra-kalım demokratikleşmesi tersine fa-şizmin daha da kurumsallaşmasından,faşizmin yasalaşmasından ibarettir.

AKP iktidarı toplum kesimlerininbaskı, adaletsizlik, haksızlıklar kar-şısında kendini savunma, direnmehaklarını ellerinden almak için heryolu kullanmaktadır. Bunun için yasaldüzenlemeler yapmaktadır. “Avukat-sız karar” da bunun son adımlarındanbiridir. Savunma hakkının engellen-mesine karşı avukatların duruşmalaragirmemeleri, savunma yapmamalarıdaha açık ifadeyle mahkemeyi kilit-lemeleri karşısında savunmanın busilahını elinden alıyor. Onun bir nevidirenmesini boşa çıkartıyor.

AKP savunmaya yönelik bu sal-dırısını önerilerinin içindeki bir gözboyamasıyla kapatmaya çalışıyor.“Tutuklamaların somut gerekçeleredayandırılması zorunluluğu” geti-riyor. Oysa bu da faşizmin adaletigibi sahtedir.

Faşizm için somutluk yoktur. Fa-şizmin yasaları gayet açıktır. Hertürlü muhalefeti, direnme hakkınısuç olarak gören, hak talep etmeyi,bunun için mücadele etmeyi “terö-rizm” olarak suçlayan oligarşi içinsomutluk yoktur.

Oligarşi somutluğa ihtiyaç duymaz.Onun somutluğu “gizli tanıklar”dır.Gizli tanık dedi ki… Bunun sonucuyüzlerce insan tutuklanır. Ve her biriyüzlerce yıla varan cezalar alır.

Oligarşinin somutluğu, hapisha-nelerin dolup taşması, yüz binleredayanan tutuklu ve hükümlü ile ha-pishanelerin yetmeyişidir.

Oligarşinin somutluğu, onlarcakatliam, işkence, iş cinayeti ve hakihlallerine rağmen bunlardan cezaalan bir sorumlunun olmayışıdır.

Tutuklamalara somut gerekçe miistiyorsunuz? Oligarşinin mahkeme-lerinde boldur. Oligarşinin mahke-melerinin devrimcileri tutuklarkenkullandığı standart klişe şudur: “Şüp-helilerin üzerlerine atılı suçların vasıfve mahiyeti, mevcut delil durumu,haklarında kuvvetli suç şüphesininvarlığını gösterir olguların bulunması,eylemlerinin niteliği gereği adli kont-rol kararı verilmesinin yetersiz ka-lacak olması ve eylemlerinin CMK100/3. Maddesinde sayılan eylem-lerden oluşu dikkate alınarak”

Böyle diyerek faşizmin mahkeme-leri on binlerce devrimciyi tutuklamışve tutuklamaya devam etmektedir.

Onlara göre emperyalizm işbir-likçisi oligarşinin faşist düzeninitehdit eden her şey tutuklamak için,katletmek için somut gerekçedir.

Bizim somut gerekçemiz ise açık-tır, faşizme karşı direnmek tek yoldur.Haklı ve meşru olan biziz. Bizimgerekçemiz halkın iktidarı için, ba-ğımsızlık, demokrasi, sosyalizm içinemperyalizme ve oligarşiye karşıkurtuluşa kadar savaşmaktır.

Çalıştığımız alandailk kez kahvehane,kafe, çay ocağı gibi

yerlerde halk toplantıları yapma kararı aldık. Bununiçin öncelikle duyurular yapalım dedik. Ama ilk defayapacağımız için karşı çıkan arkadaşlar, olmaz diyenarkadaşlar oldu. Burası uygun değil, insanlar gelmeztüründen bahaneler sıralandı. Bazı arkadaşlarda ise“Olmaz ama yine de karar alınmışsa gidip yapalım,nasıl olsa hayata geçmez ve sonuç alınmaz." düşüncesihakimdi. Olmaz üzerine kurulu bir bakış açısı ve mantığı,çalışmamıza isteksiz başlanmasına da neden olmuştu.

Yapacağımız ilk toplantılarımızda "Halk kendi ana-yasasını oluşturabilir" konusu tartışılacaktı. Arkadaşlarhemen buradaki insanlar anayasadan ne anlar? Onlaraaçlıktan söz edelim, Kürt sorunundan, köylerin boşal-tılmasından söz edelim dediler. Arkadaşlar umutsuzdu.Ama halka gidip bu toplantıları yapacaktık.

Şehrin dört bir yanına dağıldık, tek tek esnafları do-laştık, kapıları çalarak toplantı yapacağımız yeri duyurduk.Biz henüz çağrı aşamasında iken halkın ilgisiyle karşı-laştık. Konuştuğumuz her insanın toplantı ve anayasaüzerine söyleyecekleri oldu. Konu üzerine yetmiş seksenyaşlarındaki insanlar da düşüncelerini aktarıyorlardı.Özellikle anayasa gibi bir konuda gidip düşüncelerine

başvurmamız hoşlarına gidiyordu. Bu noktada önem-sendiklerini görmeleri düşüncelerini daha rahat, ayrıntılıbiçimde paylaşmalarını sağlamıştı.

Çağrıda bulunduğumuz insanlar, iyi bir konudatoplantı yaptığımızı söylüyordu. “Komşuma, bitişiktekiesnafa da söylerim” demeye, yardımcı olmaya başladılar.Kimileri ise toplantı düzenleyeceğimiz yerler konusundaönerilerde bulundu. İnsanların böyle duyarlı olması,ilgi göstermesi, yardımcı olmaya çalışmaları bizi çoketkiledi. Daha baştan hem toplantı, hem de konuylailgili "olmaz" düşüncesinden dolayı utanmıştık. Böyleceolmaz diye bir şeyin olmadığını, olmazları olur kıl-manın bizim elimizde olduğunu bir kez daha gördük.

Biz neden olmaz demiştik? Çünkü toplantıya insanlarıngelmeyeceğini, ayrıca anayasa konusuyla ilgilenmeye-ceklerini, kendi sorunları olarak görmeyeceklerini dü-şünmüştük. Halkın anayasa konusunu sahiplenebileceğinigörememiştik. Oysa toplantılara insanların katılım veilgisi yoğun oldu. Bizim için canlı ve eğitici geçti. Hal-kımız bize birkez daha öğretmişti. Yaşadığımız pratik,kafamızdaki "olmaz"ı yıktı. Çünkü halkın toplantılarave anayasa konusuna olan duyarlılığı, katılması, ilgisiyapabileceğimize dair olan inancımızı güçlendirmişti.Bu bizim daha istekli, daha coşkulu çalışmamızı sağla-mıştı.

Kafamızdaki "Olmaz"ı Yıktı

223

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 24: Yürüyüs 318

1 milyonuaşkın kadın-erkek, genç-

yaşlı, emekçi, öğrenci, gençlik, 20121 Mayıs’ında AKP’nin düzenindenmemnun olmadığını haykırdı. Nekadar istatistiklerle oynarlarsa oyna-sınlar, ne kadar ekonominin düzeldi-ği ve her şeyin yolunda gittiği ma-sallarını anlatırlarsa anlatsınlar; 10 yıl-dır bu halkın açlık ve yoksulluğununartmasına sebep olmaktan başka birşey yapmadılar.

Memur zamları için tam 18 aydıroyalayan iktidar, zam oranını yüzde3.5+4 olarak belirledi. Halkı soyanAKP, emekçinin hakkı olan zammı dayapmıyor. 1 Mayıs’ta toplanan yüz-binler göstermiştir ki, böyle devamedemez… Zam yapmaktan başka birpolitikası kalmayan AKP iktidarı yö-netememektedir, krizdedir. Halkınyoksullaşmasından, halkın icralıkduruma düşmesinden, yemek kuy-ruklarında sıra beklemesinden, açaçıkta kalmasından AKP iktidarı so-rumludur.

Ekmeğe AKP iktidarı döneminde%300'ün üzerinde zam yapıldı. Gra-majı da düşürülen ekmeği sofraları-mıza getirmekte zorlanıyoruz.

Mutfak tüpü 2002 yılında 15 li-raydı, bugün ise 60 liranın üstünde.Yani AKP döneminde %300'lük birzam yapılmış.

2001 yılında 10 milyon 26 bin icradosyası varken, 2011'de 20 milyon506 bin icra davası işlemde. Bununanlamı şu ki: Her dört kişiden biri ic-ralık olmuş, oluyor... Bu da halkımı-zın yoksullaştığının, muhtaç hale ge-tirildiğinin çok önemli bir gösterge-sidir.

Sürekli bir kıt kanaat geçinmehali yaşıyor halkımız. Günü gününehesap yapıyor ve ekstra bir harcamaçıktığında bütün bir aylık harcama kri-ze dönüşüyor. Yoksulluk, parasızlıkyüzünden aile içinde huzursuzlukyaşanıyor. Anne-babalar çocuklarınınihtiyacını karşılayamamaktan dolayı

mutsuz, yorgun, çaresiz... Çocukla-rımız lüks bir yaşama özendiriliyor vepratikte bunu karşılayacak maddigüç de olmayınca yozlaşma başlıyor.

Bağımsız bir vatan istiyoruz. Ba-ğımlılık bizi gittikçe yoksullaştırıyor.1979-2003 yılları arasında IMF'yeödediğimiz borç faizi 135 milyar do-lar. 2003-2011 yılları arasında iseIMF'ye 450 milyar ödedik. Üstelik busadece borcun faizi, kendisi de değil.

Bu borcu biz ödüyoruz. Zengin-lerden alınan vergileri geçen haftayazmıştık. Yoksul halk zenginlerdendaha çok vergi ödüyor. IMF'den alı-nan bütün kredilerin, borçların tü-münü halk ödüyor. AKP dönemindeödediğimiz 450 milyar dolardan ha-berimiz var mı peki? Ve daha daönemlisi bu 450 milyar dolar nereye,kime harcanıyor? IMF neye dayana-rak bu kadar parayı veriyor, amacı ne-dir?

Biz halkız, bu devlet bizim için ça-lışmak zorunda, biz onun için değil.Ama AKP, burjuvazinin temsilciliği-ni yaparak, devleti onların ihtiyaçla-rı, çıkarları için kullanıyor.

IMF borç verirken, anlaşmalarakoyulan maddeler halkın tüm hakla-rını gasp ediyor. AKP'nin memura ve-receği zammı bile IMF belirliyor.Sağlıkta dönüşümün, kentsel dönü-şümün, paralı eğitimin ve daha nicesömürünün altında bu bağımlılık iliş-kileri yatıyor; halka düşman bir ikti-dar yatıyor.

Gıda, yakıt, ulaşım zamları…Halkın yaşamını sürdürebilmesi içintemel ihtiyaçlarını karşılayamaması,borç harç içinde kalması AKP’nin hal-ka verdiği değeri göstermektedir.Halkın günlük yaşamını etkilemek-tedir bu zamlar.

AKP döneminde artan sadece ek-meğin, tüpün fiyatı da değildir. Zulümartmıştır. Bunca yoksullaştırırkenbizi, zulmü de artırmalı ki, başkal-dırmamızın önüne geçmeli. AKP'ninyaptığı tam da budur. Başkaldırma-yalım diye F Tiplerinin sayısını ar-

tırmaya, kampüs şeklinde hapisha-neler inşaa etmeye devam ediyor.Hapishanedeki kişi sayısı 2002'de 59bin 429 idi. Bugün ise 130 bin 617oldu. Hapishanelerde son 15 yılda2497 tutsak öldü.

600'ü aşkın öğrenci, parasız eğitimistediği, bağımsız bir ülke istediği...için hapishanelerde.

AKP iktidarı yoksulu daha yok-sul, zengini daha zengin etti.

2012 Nisan ayında, 4 kişilik bir ai-lenin açlık sınırı 939 lira 64 kuruş,yoksulluk sınırı da 3 bin 60 lira 72 ku-ruş olarak hesaplandı.

Asgari ücret ise 701 lira.

Bu demektir ki tüm yoksul halkı-mız açlık sınırının altında yaşıyor.

Sofralarımıza getirdiğimiz yemekçeşitleri sayılıdır. Gücümüz yettiğin-ce karnımızı doyurmaya, hayatta kal-maya çalışıyoruz. Hastalanmamayaçalışıyoruz, kendi tedavimizi kendi-miz yapmaya çalışıyoruz. Kışın ge-rekirse tek odada yatıyoruz ki ısına-lım, battaniyelerle oturuyoruz. Yardımversinler diye AKP'lilerin insaf et-mesini bekliyoruz. Bizi muhtaç du-ruma düşürdüler. Onurumuz, namu-sumuz için gerekirse ölürüz amayoksulluğumuza ses çıkartmıyoruz.Elimizdekini de kaybederiz diye varolana şükredip susuyoruz. Bunu bu-lamayan da var diyoruz ve sadecekendimizi kurtarma düşüncesine sa-rılıyoruz. Yani aslında yozlaşıyoruz.

Ama bunun sorumlusu biz değiliz.Sorumlular halk düşmanlarıdır.

Ve şunu bilmeliyiz ki, eğer susar-sak bizi daha çok yoksulluk, daha çokyozlaşma, daha çok zulüm bekliyor.

Halk düşmanlarının insaf etmesi-ni mi bekleyeceğiz?

Bizi yardımlarla, sadakalarla kan-dırmalarına izin vermeyelim.

Yoksulluğumuzun sorumluların-dan hesap soralım, örgütlenelim...

Başka bir kurtuluş yolu yok!

DüşmanıHalk

AKP

24

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Yapılan Zamlar AKP’ninYönetememe Krizidir

Page 25: Yürüyüs 318

Bir taraftan 12 Eylül’le, darbeler-le, militarizmle hesaplaşılıyor yalanı;diğer yandan dizginsiz bir baskı, göz-altı, tutuklama ve yargılama terörü.

“Bakın artık tanklar yürümüyor,şölen yapılıyor” şeklinde, ülkeyiaçık hapishaneye döndüren kendile-ri değilmiş gibi, ne kadar demokrat,tank top karşıtı olduğunu dile getiri-yor Başbakan.

Roboski (Uludere)’de 34 insanı-mızı insansız hava uçaklarıyla katle-denler kendileri değilmiş gibi. Geceninkör karanlıklarında devrimci gençle-ri ‘terörist’ edebiyatıyla işkencelerlenezarethanelere taşıtanlar kendilerideğilmiş gibi. Basılmamış kitaplarıtoplatan, basın açıklamalarını, miting-leri, cenaze törenlerini, mezar ziya-retlerini hatta sabah kahvaltılarınıbile örgütsel motivasyon diyerekyasadışı örgüt üyeliğine delil kabuledenler kendileri değilmiş gibi…

12 Eylül darbe dönemini bile katbe kat aşan uygulamalarla karşılaştı-ğımızı söylemek hiç de abartı değil.12 Eylül darbesi bugünkü iktidarlatepetaklak edilmiş gerçeklerle, aldat-macalarla sürüyor. Bunu görmek içinyerleşik uygulama haline getirilensoruşturma ve kovuşturma usullerinebakmak bile yeterli.

Yasadışı örgüt üyesi olma çerçe-vesi, geçmişte, kod adı, sahte kim-lik, hiyerarşik disipline tabi olma,silah, silahlı eylem iddiası gibi somutölçülerle çizilirken bugün artık dolay-lı olarak bir yasadışı örgütün çizgisi-ne, yasadışı örgütün söylem ve eylemprogramına benzer olduğu iddiasıbile yeterli oluyor. Örnek olarak;F Tipi tecrit hapishanelerine karşıolmak, 19-22 Aralık katliamını pro-testo eylemlerine katılmak yasadı-şı örgütün propagandası olarakkabul ediliyor. Neden? Çünkü örgüt,F Tipi tecrit hapishanelerine karşıölüm orucu yapmış ve yüzlerce insa-nını bu uğurda kaybetmiştir. Bu biçim-de soyut varsayım ve ‘akıl’ yürütme-

lerle silahlı bir örgütün üyesi halinegetiriliyor insanlar. Ve özel yetkiler-le donatılmış savcılık ve mahkeme-lerde süren binlerce soruşturma vekovuşturmanın tüm dayanağı bun-lardan ibaret.

Evler, işyerleri, dernekler, gecevakti arama yapılamayacağına dairaçık yasa hükmü bulunmasına rağ-men, gece yarısı basılıyor, talan edi-liyor. Bu talan gerçek bir talan!Sonradan kullanılamayacak hale geti-rilerek iade edilse bile, binlerce kita-ba, onlarca enstrümana, resme, fotoğ-rafa, dövize, pankarta, flamaya, haf-talık dergiye el konuluyor. Teknik vekriminal delil incelemeleri, el konu-lan binlerce kitabın tek tek yüzbinlercesayfasında parmak izi incelemesiyapılıyor. Bir hırsızlık vakasında kapı-dan, çekmecelerden parmak izi alın-ması talebi “hırsız bulunamaz bunlarprofesyonel” denilip parmak izi almatalebi reddedilirken; okumayan birtoplum olunduğundan yakınılan birülkede kitap sayfaları üzerinde yasa-dışı örgüt üyesi aranıyor.

Tüm uluslararası hukuk metinle-rinde gözaltına alınan kişinin avuka-tına ve yakınlarına derhal haber veril-mesi ve görüştürülmesi esası geçerliiken, şüpheli durumuna getirilen kişi-ler ile avukatları 24 saat süre ile gö-rüştürülmüyor. Yine avukat bulun-maksızın ifade alma işlemi yapılma-sı mümkün değilken, haklarını yete-rince bilmeyen insanlardan mülakatadı altında hiç bir yasal dayanağıolmayan beyanlar alınıyor. Yine giz-lilik kararı olduğu gerekçesiyle, avu-katlar, dava açılıncaya kadar yıllaravaran süreler boyunca soruşturmaevraklarına temas edemeden ellerikolları bağlı olarak beklemek duru-mundalar. Hatta öyle ki avukatlarınkendi imzaladıkları ve müvekkilleri-nin kendi nezaretinde verdikleri beyanörnekleri bile avukatlara verilmekistenmemektedir.

Yine özel yetkilerle donatılmış

savcılık ve hakimlik önüne yasadışıörgüt üyeliği gibi bir iddia ile getiri-len tüm insanlar, sadece iddia olunansuç vasfı nedeniyle bile tutuklu olarakyargılanmakta, neredeyse özel yetki-li bu mahkemelerde tutukluluk kuralhaline getirilmiş bulunmaktadır.Normal mahkemelerde yargılanankişilerin cezaları ertelenebilir, paracezasına çevrilebilir, hükmü açıklamakgeri bırakılabilirken; özel yetkili mah-keme usullerinde tüm bu olanaklardanda yararlanılamaz. ‘Gizli tanık’ olarakifade edilen, gerçekte varlığı ve yok-luğu bile anlaşılamayan, çoğu kez iti-rafçı sanık ya da şikayetçi olduklarıtespit edilen kişiler de yine özel soruş-turma usullerinde kullanılmakta vekişiler savunmasız bırakılmaktadır.

Bunların tek gerekçesi terörlemücadele edildiği savıdır. Aslındamücadele edilen şey bizatihi halkınhak arama mücadelesidir. Yine halkıhalktan korumak için, halktan alınanvergilerle, halk için özel tek ve üç kişi-lik süper lüks F Tipi hücreler inşaetmek de en temel devlet görevi ola-rak algılanmaktadır. Bu hücreler deözel yetkili mahkemelerce ceza veril-miş ya da tutuklanmış olan insanlaramahsus olarak düzenlenmiş en paha-lı hapishanelerdir.

Bu anlattıklarımız ilk anda aklı-mıza gelen özel soruşturma ve kovuş-turma usulleri ve sonuçlarıdır. Budava dosyalarının kapağını açıp bak-tığınızda “cebir ve şiddet kullanarak;baskı, korkutma, yıldırma, sindirmeveya tehdit yöntemlerinden biriyle”işlenmiş bir fiil bulamazsınız. Bufiillerin halka yönelmiş olduğundanbahsedemezsiniz. Bu dava dosyala-rında yargılanan insanların kimlik vekişiliklerine baktığınızda sadece dev-rimci, demokrat, sosyalist fikirleresahip kişiler olduklarını görürsünüz.Yaptıkları; boyun eğmek, sessiz kal-mak, kabullenmek yerine, birliktemücadele etme bilinci ile hareketetmek, zulüm karşısında sessiz kal-mamak, hakkını aramaktır.

Sabah Kahvaltılarını Bile“Örgütsel Motivasyon” Diye Suç Sayan

AKP’nin Yargısı Faşizmin Yargısıdır!

Halkın Hukuk

Bürosu

225

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 26: Yürüyüs 318

7 Mayıs’ta, Tekirdağ 1 No'lu F TipiHapishanesi’nde bulunan Özgür TutsakFikret Kara'nın Çağlayan Adliyesi’ndeduruşması vardı.

Fikret Kara, ölüm orucu gazisi olan,devrimci bir tutsak. Tedavi için gittiği yurtdışından, yıllar sonra ülkesine dönüşün-de Silivri otogarında gözaltına alınmış vetutuklanmıştı. O, bir devrimciydi. Tut-saklara yönelik F Tipi tecrit saldırısına kar-şı 2000-2007 ölüm orucuna katılmıştı vedirenişin gazilerinden olmuştu. Devrim-ci olduğu için yargılanıyordu.

Duruşmanın olduğu gün yakınları,yoldaşları, TAYAD’lılar yılların hasre-tiyle yüzünü görmek, söyleyecekleriniduymak için mahkeme salonunu dol-durmuşlardı. F Tipi tecrit uygulamala-rı nedeniyle yakınlarının çoğu onu gö-remiyordu. Bunun hasretiyle doldur-muşlardı mahkeme salonunu.

Mahkeme daha başlamadan, savcıselamlaşmalara tepki göstererek, gerçektavrının nasıl olacağını yansıtıyordu.Onlara kalsa selamlaşmak bile yasak.Fikret, onlarca yılla yargılanıyordu vesavcının, hakimin tavrına bakılırsa“ceza” vermek için çok aceleci davra-nıyorlardı. Herşeyi, hiçbir “pürüz” ol-madan, hızlıca yapmaya çalışıyorlardı.

Bir önceki mahkemede söz alıpkonuşan Fikret Kara’nın düşünceleri,onları oldukça rahatsız etmiş olmalı kibu defa konuşturmamak için mahkemeheyeti elinden geleni yaptı, en sonun-da da saldırının talimatını verdi.

Savcı, prosedür gereği söyleyecek-lerini söyledi ve söz Fikret Kara’ya geç-ti. Fikret, yazılı savunmasını özetleokuyacağını söyledi. Savcı bu sefer“dersine” iyi çalışmış olacak ki sadecetahliye ile ilgili söyleyeceklerine izin ve-receğini söyledi ve savunma yapması-na engel olmak istedi. Savcı sadece;“yaptın mı?”, “gittin mi?” sorularına ce-vap istiyordu. Tutsakların siyasi sa-vunma yapmalarına tahammülü yoktu.Savcı; “dilekçeyi hayır okuyamazsın,seni konuşturmayacağım” diyor.“Mahkemenin kuralı budur” diye ısrar

ediyor. “Çok dosya var, bizi oyalama”diyor. Fikret gerekli cevabı veriyor;“Çok dosya olmasının sorumlusu biz-ler değiliz. Ben sizi dinledim. 20-30 yılhakkımda ceza istiyorsunuz, hükümvermişsiniz. Fakat benim 5 dakika ko-nuşmama tahammül edemiyorsunuz.”

Savcının tavrının değişmemesi üze-rine de, “Sayın savcı, söz hakkımı do-layısıyla savunma hakkımı engelli-yorsunuz, beni dinlemek zorundasınız.Bu kadar tartışıp zaman kaybettirme-seydiniz çoktan okumuştum dilekçemive bitmişti şimdi. Kısaca süreçle ilgi-li konuşacağım. Bir önceki mahke-mede neden devrimci olduğumu, niçinmücadele ettiğimi anlatmıştım.”

Savcının tavrı daha da saldırganlaşır.

Fikret, savunma hakkının meşrulu-ğuyla devam etti, boyun eğmedi bu key-fiyete; “Bağımsızlık demokrasi istemeksuç değildir. Bu uğurda mücadele et-mek bizim için onurdur. Bu onuruömür boyu taşıyacağım. Vereceğinizcezalar bizleri korkutmuyor. Bugün 7Mayıs, 6 Mayıs 1972’de asılan DenizGezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ısaygıyla anıyoruz…”

İşte, tahammül edemedikleri dü-şünceler bunlardı. Bu düşüncelerin buülke topraklarından silinmesi için kat-liamlar, tutuklamalar, işkenceler yap-mışlardı. Ama başaramamışlardı. Ve bu-nun hıncıyla saldırı emri verildi asker-lere… Sözlerin tamamlanmasına ta-hammül yoktu artık.

Askerler savcıdan aldıkları tali-matla saldırdı ve Fikret’i sürükleyerekdışarı çıkardılar. “Savunma hakkımızengellenemez” sloganları atan FikretKara’ya salondakiler de sloganlarladestek verdi. Ailesi ve TAYAD’lılar, ev-latlarını sahiplendiler.

Bu duruşma, Avrupa’nın en büyükadliye sarayı diye övünülen Çağla-yan’daydı. Evet, mekan olarak ne ka-dar büyük olduğunu gördük, Adeta sa-ray gibi. Ama çok önemli bir kusuruvardı; içinde ADALET yok.

Savcılar, devrimci tutsakları, bir ömür

boyu dört duvar arasında hücrelere ka-patmakla da yetinmiyor. Savunma hak-larını da ellerinden alarak, seslerini boğ-mak istiyorlar. Egemenlerin, zalimlerintemsilcisi olduklarını unutmuyorlar.

Savcı, 12 Eylül hukuksuzluğunuaratan bir keyfiyetle, “Ben istediğim za-man konuştururum, mahkemenin ku-ralı bu” diyebiliyor.

Bu duruşmada, demokrasisiyle övü-nülen Avrupa’nın ve ülkemizin yargı-sı, Nazi mahkemelerinden, 12 Eylül ge-nerallerinin emrindeki mahkemeler-den farksız olduğunu bir kez daha gös-terdi. Ama unuttukları bir şey daha varki, o da devrimcilerin Nazi faşizmi, 12Eylül faşizmi karşısında ve her yerdedüşüncelerini ölümleri pahasına sa-vunduklarıdır… O savunmalar ki; sa-dece mahkeme salonlarında kalmamış,halkların dilinde haklı olmanın ve ka-zanmanın sloganı haline gelmiştir. Osloganlar, şimdi dilden dile yayılarakhalka direnme çağrısı olmuştur, olma-ya devam ediyor.

Bu saldırılar, ezen ve ezilenlerin sa-vaşının mahkeme kürsüsüne yansımışhalidir. Devrimciysen, egemenlere biatetmiyorsan, emperyalizmin ve işbir-likçilerinin önünde secde etmiyorsan ce-zalardan ceza beğen…

Ama nafile, evlatlarımızı bu saldırı-larla da teslim alamayacaksınız. Mahke-meleriniz, devrimcileri yargıladığınızkürsüler olmayacak, hiç boşuna bekle-meyin. O kürsü, zalimlerin yargılandığıyerler olacak. Devrimcilerin hesap soranhaykırışlarını susturamayacaksınız.

Biz de adaletsizliğe, haksızlığa kar-şı susmayan sesimizle onların karşısındadurmaya, evlatlarımızın yanında ol-maya devam ediyoruz.

Evlatlarımızın bu susmayan sesi,milyonların dilinde büyüyor! Kork-maya devam edin! Korkularınızı bü-yüteceğiz! Evlatlarımızı ve uğruna be-deller ödedikleri düşüncelerini sahip-lenmeyi büyüteceğiz!

Evlatlarımız Savunma Hakkını Direnişlerle Kazandı!

Devrimci Tutsakların Savunma HakkınıKullanmasını Engelleyemeyeceksiniz!

TAYAD’lı Aileler

26

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 27: Yürüyüs 318

Düğünlerimize kaldığımız yerdendevam edelim.

Düğün geleneklerimize sahip çık-mak, kültürümüzün bir parçasına sahipçıkmaktır. Anadolu’nun her yanı başkabir zenginlik, başka bir tarihtir.Kültürlerimizi, değer yargılarımızı, tari-himizi öğrendikçe, Anadolu halkınınbu değerleri için mücadelemizin nekadar doğru olduğu bir kez daha etekemiğe bürünüyor. Yazımızın bu bölü-münde somut olarak hangi yöremizdedüğünlerimiz nasıl yapılır ona bakacağız.

Adana: Adana'da kız istenirkensu içilmiyor, su getirilmesi işin olma-yacağı anlamına geliyor. Kına gecesinegiden damat yolda durdurulup, yüksekbir ağaç dalına konan yumurtaları silahlavurması isteniyor. Vuramazsa kız eviceza veriyor. Başka bir geleneğe göreerkek evine asılan ayna ile bayrağı ilkatışta kıran kişi yüklü bir bahşiş alıyor.

Adıyaman: Düğün günü gelineve girerken kapıda yumurta veya narkırılıyor. Bunun anlamı gelinin eskihuylarının yumurta gibi kırılması.Kırılan nardan köyün tüm genç kızlarıyemeye çalışıyor. İnanışa göre nar tane-sini yiyen çabuk evleniyor.

Aydın: Aydın'da kız istemeye erkek-ler gidiyor. Evlilik için kesin bir kuralvar: "Evi olmayan erkeğe kız verilmez."Pazartesi başlayan düğünlere 'ön düğün',cuma başlayanlara 'ters düğün' deniyor.Damat, gelini para, buğday, şeker vepirinç serperek karşılıyor. Düğündenbirkaç gün sonra kız evi, gelin, damatve yakınlarını yemeğe çağırıyor. Buyemeğin adı "kız ardı yemeği"dir.

Burdur: Burdur'da kız tarafıdamat adayını beğenirse kahveler şekerliyapılıyor. Bu sırada su içilmemesi debaşka bir kural.

Edirne: Gelin, damatevine geldikten sonra dışarıçıkarılarak kucağına bir kızve bir erkek çocuğu oturtulu-yor. Bunun nedeni gelinin kız

ve erkek çocuğunun olmasının isten-mesi. Akşam yemeğine gelen misa-firler kaşıklarını yanlarında getiriyor.

Konya: Konya'da söz kesmeye'bitirme' deniyor. Karaman'da bitir-menin damat adayının kulağı çekilerekduyurulması bir gelenek. Düğünün baş-ladığı gün 15-20 genç düğün odunutoplamak için dağa çıkıyor. Yemekteortaya konan baklavadan dilim alanlaralacakları hediyeyi söylüyorlar. Gelinkına gecesinde kınalı elini duvara yapış-tırarak iz bırakıyor. Gelin erkek evinegötürülürken mezarlıktan geçirilmesinede özen gösteriliyor. Bunun nedenigeline "Düğünü gördün, ölümü deunutma" mesajını vermek.

Sivas: Sivas'ta düğün masraflarınıntamamını erkek tarafı karşılıyor. Gelininalınacağını haber vermeye gelen kişine yapacağını hissettirmemek zorunda.Eğer yakalanırsa elleri bağlanıp boynunatezek asılarak eşeğe ters bindirilerektüm köyde dolaştırılıyor.

Diyarbakır: Diyarbakır yöresindegelin damadın evinin kapısında dolubir testiyi kırıyor.

Kastamonu: Kastamonu’da kızistenmeye karar verildiğinde evin eniyi huylu kişisi ayakkabısını sallayarakayağından atıyor.

Bu geleneklerin hepsinin bir anlamıvar. Bu anlamı birazda eğlenceli halegetirmiş halkımız.

Örneğin; Gelin ve damadın üzerineneden pirinç atılır? Hemen hemen bütünkültürlerde bu bolluk anlamına geliyor.Evi bereketli olsun anlamında… Bazıülkelerde gelinler, ellerinde başak dallarıtaşıyıp bunları misafirlerine dağıtırlar-mış. Başak da, sofrasının zengin olmasıiçin. Umutları, yoksul olunmasın diyedir.

Gelinin ağzına Bal Sürmek; Bu gele-nek yeni gelinin büyükler ile tanışmasısırasında dudaklarına bal, şeker, yağ ilehazırlanmış bir bulamaç sürülür. Bununanlamı ise evinde mutluluk huzur eksikolmasın. Tatlı dilli olsun diyedir.

Düğünlerin ilk amacı eğlenmekolduğu kadar onun kadar önemli olandiğeri ise dayanışmadır. Halkımız yok-sulluğun bir çözümü olarak görmüştürdüğünleri. Devletin olmadığı bir yerdekendi sorununu kendisi çözme yolunagitmiştir. Yeni bir yuva kurulacak,bunun tek başına başarılaması mümkündeğil. Birisi tabağını alacak, birisi kol-tuğunu alacak, birisi para verecek ki,bir yuva kurulabilsin. İçinde dayanış-manın, dostluğun, emeğin olmadığı bireğlence halkın değeri değildir. Bu değer-ler burjuvazinin bencil eğlence anlayışıdır.

Burjuvazi düğünlerimizi tüketim araç-larına dönüştürdü artık. Bu sene bugelinlik moda, şu perdeye şu koltuk gider.Şu çiçek demeti moda. Şu pasta moda.

Oysa düğünlerimiz ihtiyacı karşılamakiçindir. Gereksiz yere masraf yapmakiçin değil. Evet güzel bir gelinliği-damat-lığı, güzel bir çiçeği… Her genç kızımızve delikanlımız ister. Ama bu artık sadeceözenti halinde devam etmekte. O almışben de alayım, onun var benim de olsun.Bu bize ait değerler değildir.

Düğünlerde takı takmak borç alış-verişine dönüştü. O bana 100 TL taktıben de takmalıyım. Belki onun gücüvardı senin yok. Burada dayanışmakültürü gidiyor, yerini çıkarcı bir anlayışalıyor. Burjuvazinin beyinlerimizi,yüreklerimizi, değer yargılarımızı kir-letmesine izin vermeyelim. Halka dairgüzel olan, doğru olan değerlerimizesahip çıkalım.

Anadoluyum Ben Tanıyormusun? Düğünlerimiz-2

Bu Halk, Bu Vatan Bi̇zi̇m! Kahrolsun Faşi̇zm Kahrolsun Emperyali̇zm!

27

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 28: Yürüyüs 318

Bugün dünyada yılda yaklaşık10 milyon insan açlık ve yeter-siz beslenmeden ölüyor. Bunakarşın da 1 milyar 300 milyon tonyiyecek çöpe atılıyor. Dünyada 1milyar’ın üzerinde kişi sürekli aç-lık çekiyor. Bu dünya nüfusunun5'te biridir. Savaşlarda ölenlerdençok daha fazla sayıda insan açlı-ğa bağlı sorunlar nedeniyle haya-tını kaybediyor. Emperyalist ül-kelerde yılda 220 milyon ton yi-yecek heba edilerek çöpe atılır-ken, dünyada her beş saniyedebir çocuk açlığa bağlı nedenler-le ölüyor.

Açlık, yoksulluk, ölüm hephalklara düşüyor. Milyonlar aç ya-şarken, bir avuç asalak burjuvazihar vurup harman savuruyor.Halklarımız bir dilim ekmek içinkaranlık, kör mahzenlerde nere-deyse bütün gün hiç durmadan ça-lışırken burjuvazi halkları sömü-rerek yattığı yerden servetine ser-vet katıyor. Emeğimizi, ekmeği-mizi, geleceğimizi, yaşamımızıçalıyor. Bizden çaldıklarıyla dagünlerini gün ediyorlar. Bizleraçlıktan ölürken, onlar yiyeme-dikleri yiyecekleri çöplere atıyor.

Bizler üç kuruş için gece gün-düz çalışmak zorunda kalırken,onlar yiyip içip gezmekten başkabir şey yapmıyorlar.

Biz üretiyoruz, biz çalışıyo-ruz, onlar sadece tüketiyorlar.Yaşadığımız düzenin gerçek yüzübu. Bu düzen burjuvazinin kapi-talist düzenidir. Bu düzen burju-vazinin adaletsizliklerinin düze-nidir. Bu düzen burjuvazinin halk-ları iliklerine kadar sömürdüğü birdüzendir. Böyle bir düzeni kabul

etmiyoruz. Sömürüye, kapitaliz-me, adaletsizliğe karşı çıkıyoruz.Yukarıdaki istatistiki bilgiler budüzenin gerçekliğidir. Sayısal ve-rilere çoğu zaman bakmayız bile.Oysa o sayılar bizim açlığımızdır,yoksulluğumuzdur. O milyonlar-la ifade edilen sayılar halkların dü-zenle çelişkisidir. O sayılar kadarbu düzene öfke duymalıyız.

Adaletli bir düzen kurmak içinsavaşıyoruz. Bu savaş sömürenlerve sömürülenler savaşıdır. Bu sa-vaş açlarla tokların savaşıdır. Busavaş adalet savaşıdır. Bu savaşkapitalizmle sosyalizm savaşıdır.Bu savaş sınıflar savaşıdır. Biz aç-lık, yoksulluk çeken işçi, köylü,emekçi milyonlarca halkız, onlarbizim sırtımızdan geçinen biravuç asalak. Emeğimizi sömür-melerine, bizim üstümüzden ge-çinmelerine izin vermemeliyiz.Halkı örgütlemeliyiz. Savaşımızıbüyütmeliyiz. En yoksullara git-meliyiz. Düzenle en çok çelişki-si olanlar yoksul halkımızdır.Çünkü açlığı en iyi yoksul halkı-mız bilir. Günlerce bir dilim ek-mekle ayakta kalmaya, yaşamayaçalışan halkımız çok iyi anlar aç-lığı. Halkımıza açlığımızın, yok-sulluğumuzun, yaşadığımız bütünsorunların kaynağının bu kapita-list sistem olduğunu anlatmalıyız.Bireysel kurtuluşun kurtuluş ol-madığını, halkın kurtuluşu için sa-vaşmak gerektiğini anlatmalıyız.Sosyalizmi anlatmalıyız. Sınıfı-mızı anlatmalıyız. Tabi bunu on-ların anlayacağı gibi anlatmalıyız.Halkımızın hayatında onların dü-zene olan kinlerini her gün dahafazla artıracak o kadar çok örnek

Açlığımız, Yoksulluğumuz BuAdaletsiz Düzenin Sonu Olacak

AÇLIK ORDUSU YÜRÜYOR

Açlık ordusu yürüyoryürüyor ekmeğe doymak için

ete doymak içinkitaba doymak için

hürriyete doymak için.Yürüyor köprüler geçerek

kıldan incekılıçtan keskin

yürüyor demir kapıları yırtıpkale duvarlarını yıkarak

yürüyor ayakları kan içinde.Açlık ordusu yürüyor

adımları gök gürültüsütürküleri ateşten

bayrağında umutumutların umudu bayrağında.

Açlık ordusu yürüyorŞehirleri omuzlarında taşıyıp

daracık sokakları karanlık evleriyleşehirleri

fabrika bacalarınıpaydostan sonralarının tükenmez

yorgunluğunu taşıyarak.Açlık ordusu yürüyor

ayı ini köyleri ardınca çekipgötürüp

ve topraksızlıktan ölenleribu koskoca toprakta.Açlık ordusu yürüyor

yürüyor ekmeksizleri ekmeğedoyurmak için

hürriyetsizleri hürriyete doyurmakiçin

açlık ordusu yürüyoryürüyor ayakları kan içinde.

Nazım Hikmet, 9 Ağustos 1962

28

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 29: Yürüyüs 318

var ki. Bu örneklerle anlatmalıyızdüzeni... Kendi dilleriyle, onların an-layacağı şekilde anlatmalıyız.

Düzene karşı duyduğumuz kini-mizi büyütmeliyiz. Kapitalizmin ya-rattığı açlık, yoksulluk bu sistemeöfke duymamızın temelidir. Sınıf ki-nimizi, düzene duyduğumuz öfkemi-zi halkımıza taşımalı, onlardan dakendimize taşımalıyız. Onların da budüzenin adaletsizliğine karşı kin veöfke duymalarını, sınıf bilinciyle sa-vaşmalarını sağlamalıyız. Ama asılmesele öfke ve kin duymaları değildir,asıl mesele onlara öfke ve kinlerini ne-reye yönlendirmeleri gerektiğini gös-terebilmektir. Yani kin ve öfkelerini sı-nıf bilinciyle kavgaya katmak, ör-gütlemektir.

Halkı örgütlemek ve savaştırmak

bizim temel görevimizdir.Marks'ın da dediği gibi; "biz deli-

yiz, zırdeliyiz. kimsenin adam yerinekoymadığı 'ayaktakımını' örgütle-mekle yetinmeyecek, iktidarı da on-lara vereceğiz."

Evet örgütleyecek, savaştıracak,halkın devrimci iktidarını kuracağız.Çünkü açlığa ancak açlar, yoksulluğaancak yoksullar son verebilir. Onlarıörgütlemek devrimi, adaletli bir düzenikurmak için örgütlenmek demektir. Buyüzden halka gideceğiz. En yoksullaragideceğiz. Bize düşen görev sınıf ki-nimizle silahlanmak ve bu çürümüş,adaletsiz düzeni alaşağı etmektir. Ki-nimizi, öfkemizi bilinçli bir şekilde aç-lığımızın, yoksulluğumuzun sebebiolan burjuvaziye ve onun kapitalist sis-temine yönlendirmeliyiz. Bu bilinçli

öfkemizle, kinimizle bu adaletsiz dü-zene karşı silahlanmalı, halkı silah-landırmalı ve savaşmalıyız. Bu çürü-müş, acımasız, vahşi sistemi yıkıp hal-kın iktidarda olduğu, sosyalist, insa-nı temel alan adaletli sistemimizi kur-malıyız. Bize, halkımıza, tüm dünyahalklarına yaşatılan en ufak acının bilehesabını sormalıyız. Kinimizi, öfke-mizi asla azaltmayarak, daha da bü-yüterek bu sınıflar savaşını biz kaza-nacağız.

Düzenle çelişkilerimizi iyi kavra-yacağız ona göre savaşacağız. Açlığa,yoksulluğa teslim olmayacağız. Ki-nimiz, öfkemiz en güçlü silahımızdır.Bu silahla vuracağız burjuvaziyi ve ka-pitalist sistemini. Er ya da geç, önün-de sonunda bu savaşı biz kazanacağız.Çünkü biz halkız ve haklıyız.

Cepheli örgütlüdür, örgüttür. Ya-şamının her anı örgütlü düşünür. Ör-gütlenmeyi düşünür. Devrimin çıka-rını düşünür. “Halk için, Cepheİçin, Devrim için” şiarı onun yaşa-mına, düşüncelerine ve çalışmasınakılavuzluk eder.

Bu yüzden de Cepheli yaşamınınher anında örgütlenme çalışması ya-par. Okulda, evde, sokakta, otobüs-te ilişki kurduğu herkesi örgütleme-ye çalışır. Örgütlenirken pratiğiyle,yaşamıyla her zaman örnek olur. İn-sanlara devrimi, sosyalizmi anlatır.

Devrimi halkla yapacağımızı bi-lir. Bu yüzden herkese gider, herkeslekonuşur, herkese anlatır.

Cepheli insan seçmez. Duygula-rıyla hareket etmez. Örgütlü düşünür.Örgütlenmeyi düşünür. İnsanlara ön-yargılı bakmaz. Bu insan böyle, şu in-san şöyle demez. O insanın eksik-likleri, çarpıklıkları olabilir. AmaCepheli o insanı değiştirmeyi, dön-üştürmeyi amaçlar.

Cepheli ısrarcıdır, kolay pes et-mez. Mücadele eder, kazanmaya ça-lışır. Bunun için emek harcar. Cephelibilir ki, herkes değişebilir. Bunainanmazsak, devrimcilik de yapa-

mayız, dev-rim de ya-pamayız.

Örgütlenmek için, örgütlülüğü-müzü büyütmek için kafa yormalıyız.Tek tek insanlara gitmeliyiz. Önce-likle iyi tanımalıyız onları kimdir, neyapar, nasıl yaşar, neyi sever? Çe-lişkilerini nelerdir bilmeliyiz. Sonranasıl değiştireceğimizi, nasıl müca-deleye katacağımızı düşünmeliyiz.Herkesle ilişki kurabilmeliyiz. İn-sanların düzenle çelişkilerini iyi tes-pit edip, onlara çelişkileri üzerindengitmeliyiz. Bir iki kere dergi ver-mekle, konuşmakla, eyleme getir-mekle insanlar örgütlenmez. İnsan-ların hayatına girmeliyiz. Onlarlavakit geçirmeliyiz. Arkadaşı olmalı-yız. Güldüğünde de, ağladığında dayanında biz olmalıyız. Bizimle her şe-yini paylaşabilmeli. Hayatında heranında biz olmalıyız. Onları nasıl de-ğiştireceğimiz, dönüştüreceğimiz,örgütleyeceğimiz üzerine düşünme-liyiz, program çıkarmalıyız ve enönemlisi de emek harcamalıyız. Kap-sayıcılığımız da buradan gelir. Kap-sayıcı olmak, insanlarımızı düşmanateslim etmemektir. Düzene tek bir in-sanımızı kaptırmamaktır. Cepheli

şunu unutmamalıdır ki, bir insanı bizörgütlemezsek, düzen örgütler. Bir in-san için iki seçenek vardır. Ya dev-rimden yanadır ya da düzendedir. Bi-zim gitmediğimiz, bizim örgütle-mediğimiz herkes düzendedir, dü-zen örgütler.

Biz düzenden daha çok çalışma-lıyız. Çünkü gerçek biziz, doğru bi-ziz, haklı biziz. Düzen yalanlarıylahalkı kandırmaya çalışır. Cephelibunun bilincindedir. Cepheli meşru-luğuna, haklılığına güvenir. Cephe-li bu bilinç, inanç ve sorumlulukla ha-reket eder.

Hiç bir şeyi kişiselleştirmeyece-ğiz.

“Bundan adam olmaz”, “Ondanbir şey çıkmaz” demeyeceğiz. İşimiz“Nasıl adam ederim”, “Nasıl iş yap-tırtırım”, “Nasıl katabilirim” diyecekve buna göre sabırla emek vereceğiz.

Başka yolu yok! Ya devrimciolacağız. Görevimizi yapacağız; dev-rim için örgütleneceğiz. Ya da; dü-zenin bataklığına giden yolda her günbir adım bir adım daha yaklaşıp ba-taklığı boylayacağız!

Cepheli KapsayıcıdırCepheli Örgütlenme Yapmadıkça

Gideceği Yerin Düzen Olduğunu Bilir!

229

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 30: Yürüyüs 318

Küba’daki 1 Mayıs kutlamalarına2 milyon kişi katıldı. Her yıl olduğugibi bu dünyanın en kitlesel 1 Mayıskutlamasıydı.

Türkiye’de Taksim’de yapılan 1Mayıs’a ise 1 milyona yakın kişi ka-tıldı. Bu rakam Küba’dan sonra Dün-ya’da en kitlesel ikinci 1 Mayıs’tı.

Ancak Küba ile ülkemiz arasındaşöyle bir fark var: Küba’daki 1 MayısSosyalist bir ülkede kutlanan 1 Ma-yıs’tı. Ülkemizdeki 1 Mayıs kutla-ması ise faşizmin olduğu bir ülkedekutlanmıştır. Bu kitle AKP iktidarının1 Mayıs öncesinden başlayan pro-vokasyon ve korkutma çabalarınarağmen doğrudan iktidarı hedefleyen1 Mayıs kutlamasıdır. Bu yanıylaülkemizde kutlanan 1 Mayıs faşistdüzene karşı yapılmış dünyanın enkitlesel 1 Mayıs’ıdır.

2012 1 Mayısı’nın işçi sınıfı baştaolmak üzere, tüm halk kesimlerindebüyük bir moral, coşku ve motivasyonyarattığı herkes tarafından söylenenortak kanıdır. Buna, Evrensel’in kimiyazarları da dahildir. Ancak, EMEP’li-lere bu durum moral ve güç vermekyerine karın ağrısı yaratıyor. Nitekim,316. sayımızda “1 Mayıs 2012’deSarı Sendikalarla Birlikte, Onun Kuy-ruğundan Kopamayan EMEP’in Po-litikaları İflas Etmiştir! KazananDevrimci Politikalardır!” başlıklıyazımızda bu durumu ele almışEMEP’i eleştirmiştik.

14 Mayıs tarihli Evrensel’de ya-yınlanan, Seyit Aslan imzalı, “1 Ma-yıs’ın Gösterdikleri ve Görevler 1Mayıs’a Yurt Genelinde Yüz binlerceEmekçi Katılmıştı” başlıklı yazı re-formist politikaların iflas etmesininhazımsızlığının devam ettiğini gös-teriyor. Özeleştiri yapmak yerine ya-lan, çarpıtma ve kışkırtıcılıkla politikiflaslarının üzeri örtülmeye çalışılı-yor.

Şaşkın Ördek Geri Geri Yüzer

Aslan diyor ki: “Her yıl olduğugibi, 2012 1 Mayıs’ına giderken işçisınıfına karşı sorumlu olanlarla ol-mayanların ayrıştığı bir süreç oldu.2012 1 Mayıs’ının toplamında alan-larda bir ayrışma yaşanmasa da,özelde sınıf hareketinin ihtiyaçlarınayaklaşım ve sorumluluklar açısındanbir ayrışmanın olduğunu belirtmekgerekir.”

Doğru söylüyor, ülkemiz 1 Ma-yıslar tarihi işçi sınıfına, emekçihalka sorumlu olanlarla olmayanlarınayrışmasının tarihidir aynı zamanda.Her zaman, devlet sendikaları ve on-ların kuyruğundan kopamayan re-formistler, oportünistler ile Mark-sist-Leninistler(M-L) ayrışmış, M-L’lerin öncülüğünde halkın kanı, canıpahası mevziler kazanılmıştır. 20121 Mayısı’na böyle gelinmiş, bir taraftadevlet sendikaları Türk-İş, Hak-İş,Kamu-Sen diğer tarafta halk güçlerikalmıştır. İflas eden EMEP gibilerininkuyrukçu reformist politikaları, ka-zanan “Taksim 1 Mayıs Alanıdır, 1Mayıs Yasallaşmalıdır” hedefinde ıs-

rar eden devrimci politikalardır.

Gelinen Aşamada OrtayaÇıkan Tablo Tüm HalkaMoral Güç, Coşku veMotivasyon Vermiştir.EMEP’e Neden Vermiyor?

Çünkü “1 Mayıs, daha kökeninde,ezenlerle ezilenlerin, sömürenlerlesömürülenlerin, burjuvaziyle emek-çilerin çatışmasının ürünü olaraktarih sahnesine çıkmıştır. Hiçbir uz-laşmacı reformist politikayı kaldır-maz.” Sınıf mücadelesinin keskin-leşmesi demek EMEP gibilerininayak bastığı zeminin ortadan kalkmasıdemektir. Bu nedenledir ki,Türk-İşve Hak-İş’in kuyruğundan kopa-mayan EMEP, 2012 1 Mayısı’nasırtı Taksim’e, yüzü sarı sendika-lara dönük katılmıştır.

Devrimciler TAKSİM İçin Sendika BürokratlarınaKarşı da Mücadele Ettiler!

Aslan diyor ki: “Bir tarafta, 1Mayıs’ı salonlara hapsetme ve devlettörenine çevirme hevesinde olanTürk-İş ve Hak-İş geleneği, diğertarafta tek ve merkezi 1 Mayıs kut-lamalarına şartlanmış DİSK geleneğive onunla birlikte sınıfa karşı so-rumluluk duymayan küçük burjuva“sol” anlayışlar.”

Yalan Söylüyor, ÇarptırıyorÖncelikle DİSK’in tek ve merkezi

1 Mayıs kutlamaları anlayışı olma-mıştır. Bu sene de DİSK “tek vemerkezi 1 Mayıs” dememiştir. AncakMarmara bölgesinde bazı iller İs-tanbul’a gelmiştir.

Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun2006 1 Mayısı değerlendirmesinden

Faşit Düzene Karşı Dünyanın En Kitlesel 1 Mayısı Ülkemizde Yapıldı!

Halkı Birleştiren Devrimci Politikaların Zaferidir!

Kışkırtıcı, Yalancı EMEP’in 1 Mayıs Hazımsızlığı Neden?

EMEP Kendi Emeğiyle,Kendi Politikalarıyla

Sağlayamadığı BaşarıyıYalancılıkta, Kışkırtıcılıkta,

Fitnecilikte Arıyor…

330

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 31: Yürüyüs 318

bir alıntıyla somutlayalım:

“Gelin 1 Mayıs’ın resmi tatil ilanedilmesi için birlikte bir şey yapalım”dedik. Bu talebin kendi gündemleride olduğunu söyleyen DİSK bürok-ratlarının yanıtı ise “bize dayatmadabulunmayın, zaten siz bir programçıkarmışsınız, buyurun yapın” oldu.

Önümüzdeki yıl ‘77 1 Mayıs’ının30. yılı olması vesilesiyle Taksim üze-rindeki yasağın gündemleri olduğunusöyleyen DİSK bürokratları, “Tak-sim’deki 1 Mayıs yasağına son veril-mesi” için ne yapacaksınız sorumuzasessizlikle yanıt verdiler. “Taksim’de1 Mayıs yasağına son verilmesi” ta-lebinin bizim de gündemimiz olduğunu,bunun için idari mahkemeye dava aç-tığımızı, birlikte daha etkin bir kam-panya örgütleyebileceğimizi söyleme-mize rağmen “bu yaptığınız dekla-rasyonunuzu bize dayatmaktır” ya-nıtıyla karşılaştık.”(...) DİSK ve KESKbürokratlarının tüm toplantı ve gö-rüşmelerde “birleşik ve kitlesel bir 1Mayıs’ı birlikte örgütleyelim” talebi-mize yönelik söylediklerinin özü veözeti şudur, “1 Mayıs benim tekelim-dedir. 1 Mayıs’a katılmak istiyorsanızbenim belirlediğim çerçevede, benimbelirlediğim alanda, benim belirledi-ğim sınırlarda gelir katılırsınız.”(26Nisan 2006)

Aslan, üstü kapalı olarak bizi eleş-tiriyor. Kendilerinin Türk-İş kuyru-ğundan ayrılmayan tarihlerinden hiçbahsetmiyor. (Ayrıntılı bilgi için bk.TÜRK-İŞ’in Kuyruğundaki Komü-nistlik! Resmi 1 Mayıs Kutlayıcılığı!,10.05. 2009, Yürüyüş, Taksim 1 Ma-yıs Alanıdır (Bölüm 4), 02.05.2010Yürüyüş ) Taksim kazanılmışsa,dünyanın ve ülkemizin en kitlesel1 Mayıs’ı kutlanmışsa bizim poli-tikalarımız sayesindedir.

1 Mayısların Bedelini Ödeye Ödeye KazandıkPeki Siz Ne Yaptınız?

Türkiye’de 1 Mayıs denildiğinde1980-2012 arası ödediğimiz bedelleriyazsak dergimizin sayfalarına sığmaz.Biz ve bizimle birlikte hareket edendevrimci demokratik güçler işken-

ceden, ölüme kadar her türlü bedeliöderken, EMEP geleneği konfede-rasyonlarla birlikte bizim mücadele-mizi mahkum etmek dışında 1 Mayısiçin ne yapmıştır? Kazanılan mevzilerikullanmaktan başka hangi pratiğindenbahsedebilir acaba!

Aslan diyor ki; “1 Mayıs’a hazırlıksüreci yeterince değerlendirilemedi.Bütün sendikalar buna dâhildir. (...)1 Mayıs hazırlık sürecinde gürül gürülörgütlenen, işyeri toplantıları yapan,milyonlarca bildirinin dağıtıldığı, onbinlerce afişin asıldığı, her sokağave köprübaşına pankartların asıldığı,işçi ve emekçilerin talepleri etrafındaalanlara çağırıldığı bir süreç ne yazıkki yaşanmamıştır.”

Bırakın onu bunu eleştirmeyi, neçalışma yaptınız, siz ne yaptınız onuanlatın. hangi fabrikada kaç toplantıyaptın, kaç afiş astın, kaç bildiri da-ğıttın, kaç işçi getirdin.... Başkasınınçalışmalarını eleştirerek kendi yap-madıklarınızın üstünü örtemezsiniz....EMEP, 1 Mayıs için ne yapmıştır.Haklar ve özgürlükler mücadelesinde“biz de şunu kazandık” diyebildiğine vardır?

1980’den sonra 1 Mayıs’ı ilk kezbir toplu sözleşmeye biz koydurduk.Devrimci işçiler, 1987’nin Ağustos-Aralık ayları boyunca yaklaşık 4.5ay süren MİGROS grevi sonucundayapılan toplu sözleşmeye, 1 Mayıs’ınemekçilerin bayramı olduğu gerçeğinigeçirdiler.

1 Mayıs ‘88, ‘89 ve ‘90 yıllarındagözaltılar, tutuklamalar, ölümler pa-hasına, 1 MAYIS YASAKLANA-MAZ, 1 MAYIS ENGELLENEMEZve 1 MAYIS ALANI SONUNA KA-DAR HALKA KAPATILAMAZ’ıülke gündemine sokan bizdik. Bu sa-yededir ki, 1991’den itibaren 1 Ma-yıslar yasal olarak kutlanmaya başlandı.

Biz “bu sadece bir “meydan”meselesi değildir; oligarşinin baskıcı,yasakçı politikalarının kırılması, baş-ka bir deyişle, faşizmin geriletilmesimeselesidir.” diye Taksim ve 1 Mayısmücadelesi verirken sarı sendikalarınkuyruğundan ayrılmayan ve bizi alanfetişizmiyle suçlayan sizdiniz.

2007 1 Mayıs günü Anadolu’dan

İstanbul’a girmeye çalışanlar işken-ceden geçirilirken, Kadıköy’de resmi1 Mayıs kutlamalarına katılıp devletinhalka saldırısına zemin hazırlayan Ka-dıköy kutlamalarına katılan, Kadıköy’üve Türk-İş işbirlikçiliğini meşrulaştırıpKESK ve DİSK yerine TÜRK-İŞ’itercih eden ve aynı zamanda “1 Ma-yıs’ın bölünmüşlüğü”nden yakınansizdiniz.

2007’nin “kaybedildiği”, siyasikörlüğü size aitti.

Ve biz ilan ediyorduk: “Tarihi-mizden ve 2007 1 Mayısı’ndan al-dığımız bu güçle diyoruz ki, 1 MayısAlanı bizim olacak.” (2007.05.06,Yürüyüş)

2012 1 Mayıs’ı işte bunu somut-ladı. Dediğimizi yaptık.

İşte Bölücülüğünüzü ve Safınızı Kanıtlayan İbretlik Sözleriniz:

2009 1 Mayısı’nda yine devrim-ciler öncülüğünde emekçi halk Tak-sim’e girme mücadelesi verirken sizyoktunuz.

“Sabah Taksim’de yaptıkları an-manın ardından Kadıköy’e gelenTürk-İş Genel Başkanı Mustafa Kum-lu ve bağlı sendikaların genel baş-kanları alkışlarla karşılandı. EmekPartisi Genel Başkanı Levent TüzelTürk-İş kortejinde yürü-dü.(02.05.2009, Evrensel)

“Oysa, krizin emekçilere faturaedildiği böylesi önemli bir süreçte mil-yonlarca işçi, kendi talepleri etrafındabirleştiği ve 1 Mayıs’ı ortak bir coş-kuyla kutladığı durumda oluşturduğugüven ve güçle istediği alanları aça-bilirdi. Taksim’de ısrarcı olmayacağınıve 1 Mayıs’ı Kadıköy’de kutlayacağınıaçıklayan Türk İş’in yanı sıra işçisınıfı bayramı olan 1 Mayıs’ı tartışmave arbede gününe dönüştürmek yanlısıolmayan, işçilerin kendi taleplerinicoşkuyla haykıracağı alanlarda ol-masını savunan Emek Partisi de Ka-dıköy’deydi. (abc)(02/05/2009, Kadı-köy’de 1 Mayıs , HASAN HÜSEYİNKIRMIZITOPRAK, Evrensel)

Şimdi mi, gerçeği gördünüz de“Bir tarafta, 1 Mayıs’ı salonlara

331

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 32: Yürüyüs 318

332

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

hapsetme ve devlet törenine çe-virme hevesinde olan Türk-İş veHak-İş geleneği” diye bahsedi-yorsunuz. Onların kuyruğundankopmazken iyiydi ama. O zaman“1 Mayıs’ı tartışma ve arbedegününe dönüştürmek yanlısı”diye tarif ettikleriniz bugün 1 mil-yona yakın kişiyi Taksim’e topla-yanlardır, gerisi EMEP gibi poli-tikaları iflas edenler ve kaçacakyeri kalmayıp Taksim’e gelmekzorunda kalanlardır.

Birlik Pahasına Apolitik 1 Mayıs mı Yapılmalıydı?

Düzen sendikaları, AKP’yi eleş-tirmeyin, işçi ve memur sendikalarıdışında kimse 1 Mayıs’a katılmasın,Kürt halkının sorunlarını, gündemegetirmeyin, Ortadoğu’da ve Suriye’deemperyalizmin maşası olarak kulla-nılmaya ses çıkartmayın, F Tiplerindetecrit ve zulüm sürsün istiyorlardı.Bu dayatmalar kabul edilmedi veayrışma oldu.

EMEP açıkça söylemelidir; “birlikpahasına boyun eğilmeliydi, politikiçeriği olmayan bir 1 Mayıs olma-lıydı” desin.

Aslan, hükümetin yeni saldırılarınıda anlattığı yazısında “ 4688 kamuemekçilerine dar gelecektir. Asıl olangrevli ve toplu iş sözleşmeli sendikahakkıdır” diyor.

Bu da tam bir ikiyüzlülüktür.Oportünistliktir. KESK’in “Toplusözleşme” diye AKP’nin oyununaortak olmasına ses çıkartmıyor.KESK’in Toplu görüşme masasınaoturarak AKP’nin sahte sendika ya-sasını meşrulaştırmasına karşı çık-mıyor. Ama bir taraftan da “asıl olanGrevli Toplu Sözleşmeli Sendikal

hakkıdır” diyor.

Siz, “asıl” dediğiniz şey için mü-cadele edelim demeyeceksiniz,KESK’in AKP’nin toplu görüşmemasasına oturmasına karşı çıkmayaraksahte sendika yasasının meşrulaştı-rılmasına destek vereceksiniz sonraGrevli Toplu Sözleşmeli SendikalHakkı’ndan bahsedeceksiniz. İşte iki-yüzlülük budur.

Seyit Aslan Yalan Söylüyor Çarpıtıyor

Kışkırtıcılık YapıyorAslan, KESK ve DİSK’i boyun

eğmediniz diye suçlamakla kalmıyorkışkırtıcılık yapıyor.

Diyor ki; “DİSK Genel Başkanıyapmış olduğu konuşmada Kürt so-rununa değinmemiştir ve genel şeylerarasında yuvarlamıştır.”

Aynı cümle içinde hem “değin-memiştir”, hem de “genel geçer şey-ler” diyor. DİSK’in “Kürt sorunundemokratik çözümü” diye bir talebiyoktur.

SEYİT ASLAN TALEPLERİDE ÇARPITIYOR. DİSK’in Kürt

halkıyla ilgili talebi “Kürt hal-kının demokratik taleplerininkabul edilmesi” şeklindedir.EMEP’li Seyit Aslan, Kürt mil-liyetçilerini kışkırtmak için yalanabaşvuruyor. Bu cümle yanlışlıklaözensiz yazılmış bir cümle de-ğildir. Bilinçli, kasıtlı yazılmışbir cümledir. EMEP’liler tarihleriboyunca en iyi bildikleri kışkır-tıcılığı yapıyor.

Seyit Aslan’ın bu değerlen-dirmesi esas olarak bir değerlen-dirme yazısı değil, kışkırtma ya-zısıdır.

EMEP’li Seyit Aslan Yalancıdır

DİSK Genel Başkanı Erol Ekicitüm konuşmalarında, yaptığı tümaçıklamalarında DİSK’in talepleriiçinde olan Kürt halkının demokratiktaleplerinin kabul edilmesini söyle-miştir.

Soruyoruz: EMEP’liler bu kış-kırtıcılıkla ne yapmak istiyor?

EMEP’in karın ağrısının çö-zümü vardır. Sarı sendikacılarınkuyruğundan kopup devrimci po-litikalarda buluşmaktır.

EMEP her şeyden önce yalan vekışkırtıcılıktan vazgeçmelidir. Tari-hinizden ders almalısınız. Kışkırtıcılıksola hiçbir şey kazandırmamıştır.Bundan sonra da kazandırmayacaktır.Sadece düşmanları sevindirir.

Bakın oligarşiye: 1 Mayıs 1977katliamını bile sol içi çatışmalar üze-rinden aklamaya çalışıyor.

Seyit Aslan ve EMEP unutmasın,bu kışıkırtıcı değerlendirmenin sınıfmücadelesine hiçbir katkısı yoktur.Sadece düşmana hizmet edecektir.

Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan ve galvanizlidemir üreten Micha fabrikasında çalışan işçiler, kötü çalışmakoşulları ve düşük ücretlere karşı Türk Metal Sendikası’naüye oldu. Buna karşılık fabrika girişinde giriş kartları elle-rinden alınan 12 işçi, işten çıkarıldılar. İşten çıkarılanişçiler ve sendika temsilcileri fabrika girişinde beklemeyebaşlarken; Aliağa Belediyesi taşeron işçileri dayanışma zi-

yaretinde bulundular. Ey-leme yaklaşık 170 kişi ka-tıldı. “Micha İşçisi YalnızDeğildir, Yaşasın Sınıf Da-yanışması, İşçiyiz HaklıyızKazanacağız” sloganlarıylabiten eylemin ardından birAliağa işçilerinden bir grupdestek için fabrika önünde kaldı.

Micha İşçileri Yalnız Değildir!

EMEP’li Seyit Aslan, Kürtmilliyetçilerini kışkırtmakiçin yalana başvuruyor. Bucümle yanlışlıkla özensiz

yazılmış bir cümle değildir.Bilinçli, kasıtlı yazılmış bir

cümledir. EMEP’liler tarihleriboyunca en iyi bildikleri

kışkırtıcılığı yapıyor. SeyitAslan’ın bu değerlendirmesi

esas olarak bir değerlendirmeyazısı değil, kışkırtma

yazısıdır.

Page 33: Yürüyüs 318

333

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Sevgili Devrimci Okul okurları,merhaba...

Devrimciliği bir bütün olarak öğ-renme ve öğretme süreci olarak ta-nımlıyoruz. Öğrenme duygusu birinsanın yaşayabileceği en güzel duy-gulardan biridir. Aynı zamanda birdevrimcinin en önemli görevlerin-dendir. Devrimci her şeyden hattahatalarından bile öğrenmesini bilir.Çünkü amacı; dünyayı ve ülkesinidoğru anlamak ve değiştirmektir...Bulunduğu alanda örgütlenme vepropaganda çalışması yapabilmeli,devrimci kültürü kavrayıp benim-semeli, devrimci yaşam tarzına sa-hip olmalıdır.

İşte tüm bunlar için örneğin '80cuntası dönemi kimi kaçkınlar; "Buhalktan adam olmaz" diyerek hal-ka küsmüşlerdi. Oysa "adam olma-yan" kendileriydi. Çünkü halkınbelli bir düşünce tarzı vardır. Bunla-rı sen görememişsindir. Bir öğrenmebiçimi vardır, anlayamamışsındır.Onu düzenin eline, burjuva kültürü-nün saldırılarına açık halde bırak-mışsındır. Hal böyleyken de elinde birorak ile hasat yapmaya kalkıyorsun.Ne ektin ki ne biçeceksin?

Halk örgütsüzse bu senin eserin-dir. Yani hatanın büyüğü sendedir.Önce kendi hatanı göreceksin ki onudüzeltesin.

İnsanların hatalarını kabul etme-si ve hatalarından dersler çıkarması biremek işidir. Gelişme gayretinde olan-lar kendilerine bu emeği harcarlar. Birdevrimci için ise bu olmazsa olmaz-dır. Çünkü onun yürüdüğü yol, üze-rinde her türden tepe, ırmak, bataklık,çalılıklar bulunan bir yoldur. Bu yoluadımlayan yolcunun gözünde herşey daha büyük anlam kazanır. Ki ha-talarını görmek isteyene her şey bi-rer aynadır.

Kendi hatalarıyla mücadele eden

devrimciler güçle-nebilirler.

Güçlenmenintek yolu eleştiri-öze-leştiriyi yaşamın do-ğal bir parçası hali-ne getirebilmektir.Eleştiri-özeleştiri

ders çıkarmak demektir. Devrimcilerancak eleştiri-özeleştiri ile kendilerininve başkalarının hatalarından öğrenmeyibaşarabilirler. Başka bir yol yoktur.

Eleştiri-özeleştiriyi etkili kullan-mak, onu gerçekten bir öğrenme ara-cı haline getirmek için devrimcilerinhalka ve yoldaşlarına olan inançlarını

güçlü tutmaları gerekir.

Yani eleştiri-özeleştiri yapmak içinde ideolojik olarak güçlü olunmalıdır.Aynı zamanda ideolojik güç kazanmakiçin de yine devrimcilerin eleştiri-öze-leştiri silahına ihtiyaçları vardır.

Hatalarını görebilenler hatalara ge-çit veren gedikleri kapatabilirler. Ha-taların kendilerini yavaşlatmasına izinvermezler. Ve hata yapmaktan kork-mazlar.

Hata YapmaktanKorkmamalıyız

Hiç hata yapmamış bir devrimci dü-şünemeyiz. Hata yapmamış olan dev-rimci hiçbir şey yapmamış demektir.

Devrimci yeniyi üretendir. Bu sü-reç içinde yanlışa düşmek de müm-kündür. Örneğin, birimimizle bir eği-tim çalışması yapalım... Bir arkadaşı-mız konuyu anlatır, diğerleri de dinlerlerdiyelim. Anlatımın sonunda; "Sorusuolan var mı?" diye sorulur ve soru so-ran çıkmayınca konu anlaşılmıştır diyedüşünülür.

Ama daha sonra o konunun hala bi-linmediği, anlaşılmadığı, kavranmadığıortaya çıkar. Şimdi bu durum da ko-

nuyu anlatan eğitmenin; "Ben anlat-mıştım, öğretmiştim, hatta anlama-yan var mı diye de sormuştum"diye savunma yapmasının bir faydasıvar mıdır? Yoktur. Çünkü önemli olansonuçtur. Ve burada eğitmene düşen ha-tasını kabul etmek; "Demek ki anla-tamadım" diyebilmektir. Böyle dü-şündüğünde hatasının nedenlerini tah-lil ederek onu ortadan kaldırabilecek-tir. Belki o konuyu yeterince araştırıp,incelememiştir. Veya kitlelerden öğ-renmeyi başaramamış, dolayısıyla on-ların anlayabileceği bir dil geliştire-memiş ve aslında bildiği bir konuyukavratamamıştır. Bir başka neden,eğittiği insanların kafalarındaki muh-

temel soruları ve onların ihtiyaçlarınıdoğru tespit edememektir.

Ancak hatalarından dersler çı-karabilenler hatayı abartmadan ne-denlerini tespit edebilir. Ve o ne-denleri bir bir ortadan kaldırabilir-ler. Aksi takdirde çözümsüzlüğü bü-yütür ve devrimci kendine olan gü-

venini de kaybeder. Kendine güven-meyen bir devrimci ise halka güven-mez.

"Dağları Taşıyan Budala İhti-yar" adlı eski bir Çin masalı vardır. Bumasal çok eskiden Çin'in kuzeyindeyaşayan ve Kuzey Dağının Budala İh-tiyarı adıyla bilinen yaşlı bir adamı an-latır.

Bu adamın evi güneye bakarmış vekapısının önünde duran Tayhang veVangvu adlı iki büyük dağ yolu kapa-tırmış. Adam bir gün oğullarını çağır-mış ve hep birlikte kazma küreğe sa-rılmışlar. Dağları büyük bir kararlılık-la kazmaya başlamışlar. Akıllı ihtiyaradıyla bilinen bir başka ak sakal onla-rı görünce gülmekten kırılmış; "Ammada aptalsınız! Bu iki koca dağı kendibaşınıza kazıp bitirmenize imkan yok!"demiş. Budala ihtiyar cevap vermiş;"Ben ölünce, oğullarım devam eder...Onlar ölünce torunlarım devam eder...Torunlarım da ölünce, onların oğullarıve torunları devam eder ve bu dur-madan sürüp gider. Dağlar ne kadaryüksek olursa olsun, daha fazla büyü-yemezler. Ama bizim kazdığımız her birparçayla biraz daha küçülürler. Nedenonları yerle bir edemez mişiz?" Akıl-

Ders: HatalardanÖğrenmek

Hatalardan ÖğrenmekHatamızı Kabul Etmekle

Mümkündür!

Page 34: Yürüyüs 318

Her birimiz devrimciliğe, devrimci mücadeleye baş-lamadan önce düzen içinde yaşıyorduk. Devrimci dü-şünceyi benimseyip, devrimcilik yapmaya başlamamız-la birlikte değişim-dönüşüm sürecine de girmiş olduk.Devrimci düşünce bizi sürekli olarak değiştirmek için yol-yöntem gösterir. Burada önemli olan, bizim değişim-dö-nüşüme açık olmamızdır.

Kuşkusuz, devrimci yaşamımız boyunca, sürekli ola-rak kendimizi değiştirmek, devrimcileşmek noktasındaemek-çaba harcamamız gerekiyor. Devrimcileşmenin sı-nırı yoktur. Devrimcileşmek; eksik-zaaflarımızla sürek-li olarak savaşmaktır. Yenilenmektir, yeni insan olmaktır.

Ve biz devrimciler, değişip-dönüşüp ve yenilendiği-miz oranda, başkasını da değiştirme noktasında olumlu,başarılı adımlar atmış oluruz. Diğer türlü değişmeyen,olumsuz özelliklerinden arınmayan devrimci, doğal ola-rak çevresini, ilişkide bulunduğu insanları da değiştire-mez. Bunun için; değişime ilk önce kendimizden baş-lamalıyız. Böyle yapalım ki, başkasına yardımcı olalım.Yaşamın her alanında, karşılaştığımız her sorunda ilk öncekendimize bakmalıyız. Bunu başardığımızda her şey dahaiyi gelişecektir, sonuçlanacaktır. İlk önce kendimizebakmalıyız; değişip-dönüşmek; yenilenmek için ilk adı-

mı atmış olmamız anlamına gelir.

Mücadele esnasında, kimi zaman yürüttüğümüzfaaliyetler, sorunlar karşısında zorlandığımız, işiniçinden çıkamadığımız anlar olmaktadır. Böylesibir durumda umutsuzluğa, yılgınlığa ve moral bo-zukluğuna düşmek yerine, her şeyi gerekirse silbaştan ele almamız gerekiyor. Bu konuda cüretli

davranmalıyız. Belki her şeye yeniden emek harcamamızgerekecek. Olsun… Kötü, temelsiz, harcı sağlam olma-yan bir binanın içinde korkuyla yaşamaktansa, o binayıyıkıp, yeniden, temeli güçlü bir bina yapmaktan asla çe-kinmemeliyiz. Evet, yeniden emek, çaba, zaman harca-yacağız. Zaten işimiz bu. Başarısız olduğumuz zaman tek-rardan denemek… Daha özenli, sabırlı ve sakin... Dahafazla emek...

Yapılacak işlerde, örgütlenme faaliyetlerimizde, herşey yerli yerinde olmalıdır. Kafamızda, başta kendimizolmak üzere, herkese ve her şeye dair plan-program ol-malı. Dağınık, planlı-programlı olmayan bir devrimcinin,bulunduğu alandan-birimden başarılı sonuçlar beklemekhayalciliktir. Bu yüzden kavgaya dair her şey net olma-lı. Net olmalıyız ki, mücadelemiz gelişsin. Net olmalıyızki, daha fazla devrimcileşip, devrimcileştirelim.

Kendimize sorular soralım. Kendimize soru sormamız,aynı zamanda çözüm üretmemiz, aramamız anlamına dagelecektir. Sorularımıza vereceğimiz her cevap, ortada olanbütün belirsizlikleri çözmemize yarayacaktır. Kendimi-ze sorular sormaktan korkmamalıyız. Verilen her soru-nun cevabında kazanan biz oluruz, mücadelemiz olur.

Ne Kadar DevrimcileşirsekO Kadar Devrimcileştiririz

334

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

lı ihtiyarın yanlış görüşünüböylece çürüttükten sonra,inancından hiçbir şey kaybet-meden her gün kazmaya de-vam etmiş.

Demek ki aşacağımız engelgözümüze dağlar kadar da gö-rünse aşılabilir. Mesele onuaşma kararlılığında olmaktır.

Dayı şöyle der; "Yenilebi-lirsiniz, yenmesini öğrene-ceksiniz. Zayıf düşebilirsiniz,kalkmasını öğreneceksiniz.Bu parti kişiliğidir. Bu kişilik,zaferin önündeki tüm engel-leri aşıp geçebilecek güvene ve inan-ca sahiptir." (Kongre Raporu)

Bıkmadan usanmadan hatalarımı-zı aşma çabası gösterirken, bir yandanda hatalarımızın kaynağını kurutmamücadelesi vermeliyiz. Nedir bu kay-nak?

Hemen birçoğumuzun günlük ya-şamda, eylemde, örgütsel işlerimizde,disiplin anlayışımızda, yoldaşlık iliş-

kilerinde, kendimizde ve başkalarındagördüğümüz, düzenden aldığımız vehenüz atamadığımız eksiklikler ve za-aflarımızdır.

Hata yapan kişi hatalarından ders-ler çıkarır ve gelecekte de dikkatliolursa daha az hata yapar. Dikkatli ol-mak derken anlatmak istediğimiz; ki-şinin kendini eğitmesidir. Bunun biryolu geçmiş deneyimlerden öğren-mektir. Ki bugün tarihimizi anlatan, on-

larca kitabımız var. Bu kitapları-mızda geçmişte düşülen kimihatalar da aktarılır. Ve bu hatala-rın nasıl düzeltildiği anlatılır.Tüm bunlar neden yazılmıştır?Gelecek kuşaklar deneyim ka-zansın, benzer hatalara düşmesindiye. Hatalarını görmek isteyeneher şey aynadır diye... Geçmişinaynasına bakmayı da ihmal et-memeliyiz. Herkesten ve herşeyden öğrenmesini bilirsek hatayapmaktan da korkmayız. Veunutmayalım ki öyle büyük, yücebir aileye sahibiz ki biz samimi

olduğumuz müddetçe hatalarımız kar-şısında bize güç verecek, elimizden tu-tacak, ayağa kaldıracaktır bizi.

Sevgili okurlar, hatalarımıza karşıacımasız olmalıyız. Savaşın asıl önem-lisini hatalarımıza karşı vereceğiz. Ha-talardan öğrenmek ise ilk önce hatamızıkabul etmekle mümkündür.

Haftaya başka bir konuda görüşmeküzere... Hoşcakalın...

Herkesten ve her şeydenöğrenmesini bilirsek hata

yapmaktan da korkmayız. Veunutmayalım ki öyle büyük,yüce bir aileye sahibiz ki biz

samimi olduğumuzmüddetçe hatalarımız

karşısında bize güç verecek,elimizden tutacak, ayağa

kaldıracaktır bizi.

Page 35: Yürüyüs 318

Her yılın sonunda okullardan yılsonu eğlenceleri, baloları, kokteylleri vb.yapılıyor. Bunun adı okuluna göre de-ğişse de özü değişmiyor. Bir yılı geri-de bırakmanın, tatile başlamanın kut-lanması olarak gösterilse de, burjuva-zinin desteklediği her şeyde olduğugibi bunu da yoz kültürünü, ahlaksızlı-ğını yaymanın aracı olarak kullanıyor.

Özellikle üniversitelerde yapılan buşenlikler, mezuniyet baloları şeklinde li-selerde de yapılıyor. Yoksulluk yüzün-den mezuniyet törenine gidemeyen li-seliler aşağılanıyor.

Gençlik her zaman ideolojik ve kül-türel olarak burjuvazinin saldırı hede-fi olmuştur. Çünkü gençlik bir halkın endinamik kesimi, devrime öncülük ede-cek, dinamitleyecek gücüdür. Bu yüz-den burjuvazinin korkulu rüyası ve ençok saldırdığı kesimdir. Saldırılarla,kendi istedikleri gibi bir gençlik yarat-maya çalışıyorlar. Düşünmeyen, sor-gulamayan, yoz, hakkını aramayan birgençlik yaratmayı hedefliyorlar.

Yıl sonu mezuniyet baloları, eğ-lenceleri ve bunun gibi masum görünenbir çok faaliyet burjuvazinin eliyle bi-linçli olarak yaygınlaştırılıyor. Gençlikiçinde yeni özentiler yaratıyorlar. Gen-çliği kendi kültüründen uzaklaştırıp, on-lara burjuvazinin yoz bireyci kültürünüahlaksızlıklarını benimsetmek istiyor-lar.

Yıl sonu baloları denen şeyde bur-juvazinin yoz kültüründen başka bir şeydeğildir. Eğlence adı altında içiliyor, yozmüzikler dinlenip dans ediliyor, her tür-lü ahlaksızlık meşrulaştırılıyor.

Bu balolar çoğu zaman tekellerinsponsorluğunda yapılıyor. Efes Pilsenbirası sponsorluğunda yapılan balo-lise mezuniyet töreni bu eğlenceninkime hizmet ettiğini de gösteriyor.

Bu eğlenceler için günler öncesindenne giyileceğinin planları yapılıyor, enabartılı kıyafetlerle gençler birbirle-

riyle yarıştırılıyor. Yoksul halk ço-cukları, giyecek kıyafet bulamadığı içinbu törenlere katılamıyor; bunun içinüzülüyor, eziliyor.

Bu, ne üzülecek ne de ezilecek birdurumdur. Bu balolar bizi yozlaş-tırmanın, uyuşturmanın aracındanbaşka bir şey değildir.

Bize bu balolarla tüm yılın acıları-nı unutacağımızı söylüyorlar. Unut-mamızı öğütledikleri şey bizim ger-çeğimizdir. Hergün hesaplaşmak zo-runda olduklarımızdır. Eğitim paralı ol-duğu için okuyamamamızdır, eğitimsisteminin çarpıklığı sonucu sınav-larda "0" puan alanlarımızdır, parasıolanlara satılan sınav soruları, şifre-lerdir, çalınan emeğimizdir.

İşte tüm bu adaletsizlikleri unut-mamızı istiyorlar. O gece giyilen gü-zel kıyafetlerle, eğlenceyle Sindirel-lacılığa özenen kül kedisi yaratmak is-tiyorlar. Acılarımızı da, sınıfımızı daunutmayacağız. Bu ülkenin gençleriolarak bize dayatılan bu yoz kültürüreddedelim. Yozlaşmaya, ahlaksızlık-lara izin vermeyelim. Kültürümüz vedeğerlerimizle burjuvazinin yoz kül-türünün karşısına dikilelim.

Bunun için okullarda kendi eğ-lencelerimizi, şenliklerimizi örgütle-yebiliriz. Kendi kültürümüzü yaşattı-ğımız, kendi müziklerimizi dinlediği-miz, oyunlarımızı oynadığımız eğ-lenceler, toplantılar, piknikler yapabi-liriz. Gençlik arasındaki bu özentiyi kı-rıp, bu yozlukların amacını daha iyi teş-hir edebiliriz. Bu, dayanışmayı vebirlikteliği de büyütecektir. Bu saye-de sorunlarımızı çözmenin adımlarınıda atmış oluruz.

Okullarımızda burjuvazinin yozkültürünü yaymanın aracı olan balo-ların örgütlenmesine izin vermeye-lim. Bu yoz kültürün karşısına dev-rimci kültürümüzle çıkalım. Alterna-tif olalım!..

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

Yıl Sonu Eğlencelerine Karşı,Liseli Dev-Genç Şenliklerini Örgütleyelim

35

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 36: Yürüyüs 318

Kurtuluş Savaşı’nda Antep deni-lince ilk akla gelen Karayılandır. Kiaynı zamanda, Kürt ve Türk halkınınKurtuluş Savaşı’ndaki omuz omuzaçarpıştığının da örneğidir Karayılan.

1888’de Antep’in Besni Kazası’nınKürt Elif Köyü’nde doğdu. Karayılan'ınasıl adı Mehmet'tir. Antep'li bir Kürtaşiretinden ve bu aşiretin önderi olanMamo'nun oğludur. Mamo'nun zamansızölümü sonucunda genç yaşına rağmen,zeki ve çevikliği ile kendisini kabul et-tiren Karayılan, aşiretin başına geçer.Ezelden beri Mehmet'in baba tarafına"Karayılan" denildiği için, adı Mehmetdeğil, Karayılan olarak anılır. Aşiretüyeleri de Karayılanı sever. Güçlü vekorkusuz olması bu sevgiyi büyütür.

Birinci paylaşım savaşının hemen

sonrasında Anado-lu'da tam bir kar-gaşa oluşmuştu.Osmanlı devletiningüçsüz olduğu budönemde, dağlar,

halkı soyan, ırzına-namusuna gözdiken eşkiyalarla doludur. ElbetteAntep'te de durum farklı değildir.

Karayılan, Birinci paylaşım sa-vaşında askere gider ve savaşın son-larına doğru yaralı olarak Antep'egeri döner. Döndüğünde Antep, bı-raktığı Antep gibi değildir. Antep'teeşkiyaların Ali kıran, başkesen ol-duğuna, halka karşı alçakça saldırı-larına tanık olur. Özellikle eşkiyaBozak Ağa bunların başında gelir.

Sonunda bir çiftliğin basılması,kadınlarına, namusuna göz dikilmesive bir çok insanın öldürülmesi, bar-dağı taşıran son damla olur.

Karayılan, aşiretinden eli silahtutan, attığını vuran gençleri, ihti-yarlardan deneyimlilerini de yanınaalarak, eşkiya Bozak Ağa'nın peşinedüşer. Halkın da yardımı ile bu halkdüşmanı Bozak Ağa'yı bulur ceza-landırır. Fakat kardeşi Mamo da ça-tışmada ölür...

Lakin eşkiyalar bitmez. Asıl eş-kiya, Antep'i işgal eden, halkı aşağı-layan yedi düvelin bir parçası olanFransız emperyalizmidir.

5 Kasım 1919'da Antep'i Fransızlarişgal eder. Onlardan önce Antep'i İn-gilizler işgal etmiş, daha sonra biranlaşma ile Fransızlara devretmişler-dir...

Kurtuluş savaşının zaferi ve Ana-dolu'nun işgalden kurtuluşu, Kürt veTürk halklarının omuz omuza savaş-masıyla birlikte başarıldı demek yanlışolmayacaktır. Kürt ulusundan olanKarayılan bunun en somut gösterge-sidir. Tıpkı Anadolu'nun başka yerle-rinde olduğu gibi...

Zira, bir aşiret önderi olan Kara-yılan, istese gelen işgalcilerle pekala

iyi geçinebilir, işbirlikçilik ve uşaklıkyapabilirdi. Yani tıpkı bu gün iktidardabulunup da emperyalizme uşaklık ya-panlar gibi davranabilirdi. Fakat o,vatanın işgal edilmesine sessiz kal-mamış, elde silah, halkla birlikte enönde savaşmıştır. Antep'in kurtuluşu,onun ve onun gibi yiğit olan MehmetSait (Şahinbey) ve Antep halkının sa-yesinde olmuştur.

Karayılan, Antep'in işgalinin hemensonrasında, Antep'te bulunan ve Kur-tuluş savaşına hazırlanan yerel güçlerlebağ kurar. Ve direnişe katılacağını bil-dirir. Coşkuyla karşılanan bu bildirimsonucunda, Karayılan hızla müfrezesinitoplar. Ve bin bir zorlukla kardeşi Ma-mo'nun getirdiği silahları kuşanıp, ElifKöyü’nün sırtlarına doğru 1919'un Ara-lık ayında çıkar.

Daha sonra, Antep-Maraş yoluüzerinde kimi yerlerde konaklar Ka-rayılan ve müfrezesi. Ki bu sıradahaber gelir. Fransız askerlerden oluşanbir kol ve erzak dolu nakliye araçla-rıyla Antep'e doğru gelmektedir.

20 Ocak 1920’de, Antep-Maraşyolu üzerinde Fransız askerleriningeçeceği şoseye pusu kurar Karayılan.Yoğun bir kar yağışı altında, üzerlerinedolan bir tabaka kara aldırmadan,gözleri silahlarını doğrultukları bi-razdan geçecek olan düşman silüet-lerinin üzerindedir.

Çok geçmeden yola girer işgalciasker. Heyacanlıdır Karayılan. Düş-mana ilk kurşunu sıkacak olmanınheyecanına, vatanın bir an önce ba-ğımsızlığa kavuşmasına duyduğu he-yecana karışmıştır. Ama soğukkanlı,eli tetiğinde beklemekteydi.

Düşman yaklaşınca bir düdük sesiduyulacak, böylelikle tüm müfrezeişgalciye kinlerini kusacaktır. Bu dü-dük zafere giden yolun pusulasıdır.Lakin düdük düşman yaklaşmış ol-masına rağmen çalmaz. Karayılandüdüğü en uygun anında çalmayı,düşmanın toparlanmadan bozgunauğramasını hesaplar

Bu Halk, Bu Vatan Bi̇zi̇m! Kahrolsun Faşi̇zm Kahrolsun Emperyali̇zm!

Dünden Bugüne Anadolu'daDünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK İSYANLARI

HALK KAHRAMANLARIHALK KAHRAMANLARI

Zali̇mler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe İsyanlarda Sürecek!

"... Siperi bir gül fidanıydıonun / Gül fidanı dibinde

yatıyordu ki yüzü koyun ak birtaşın ardından / Kara bir yılançıkardı kafasını / Derisi ışıl ışıl/gözleri ateşten al / dili çataldı /

Birden bir kurşun gelip kafasınıaldı / Hayvan devrildi kaldı /

Karayılan / Karayılan olmadanönce / Karayılan’ın encamınıgörünce / haykırdı avaz avaz /

ömrünün ilk düşüncesini / "ibretal, deli gönlüm / demir sandıktada saklansan bulur seni / ak taş

ardında karayılanı bulan ölüm..."/ Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp /bir tarla sıçanı kadar korkak olan

/ fırlayıp atlayınca ileri / birdehşet aldı Anteplileri / seğirttilerpeşine / Gavuru tepelerde yediler/ Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp /

bir tarla sıçanı kadar korkakolan: ‘Karayılan’ dediler..."

(Nazim Hikmet)

336

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Antep'te İşgalciye GeçitVermeyen Karayılan

Page 37: Yürüyüs 318

Sonunda işgalci askerler ve tepe-lere kadar yüklü dolu araçlar uygunyere, pusunun menziline gelirler. VeKarayılan o anda düdüğü çalmayabaşlar. Düdük gökyüzünü yırtarcasınaöter. Bu sesle "Bu topraklar bizim,öyle elinizi, kolunuzu sallaya sallayagelemezsiniz, defolun!" çığlığı yük-selir sanki.

Karayılan ve müfrezesi, düşmanıateş yağmuruna tutmaya başlar. İş-galci askerler sağa-sola koşup, neyapacağını şaşırır.

Çatışma epeyce zaman sürer. So-nunda birçok işgalci Fransız askeriöldürülmüş, bir o kadar da esir alın-mıştır. Esirlere hiçbir şekilde eziyetedilmez. Ki bu, Karayılan'ın özelemridir. Erzaklar, zaten Fransızlarınhalka uyguladıkları ambargo nede-

niyle zor durumda olan çevre köyleredağıtılır. Silah ve cephanelere el ko-nulup, düşmana karşı kullanılmayıbekleyen gizli yerlerde muhafazaedilir.

Böylelikle düşmana ilk kurşunusıkmış, büyük bir başarı elde etmiştirKarayılan ve müfrezesi.

Hiç şüphesiz Karayılan'ın An-tep'teki kahramanlıkları saymaklabitmez. Karayılan Antep'in bir diğerkahramanı olan Mehmet Sait’in (Şa-hin Bey) şehit düştüğü Elmalı Köp-rüsü'nde düşmanla girilen çatışmadada vardır. Ki sonunda yine düşmanaçok kurşun sıkmıştır.

Elbette Karayılan'ı Karayılan ya-pan da budur zaten.

Anadolu halkı, Anadolu’nun dünde, bugün de düşman çizmesi altında

ezilmesine göz yummamıştır. Em-peryalizm, bugün işbirlikçi oligarşiyardımıyla rahatlıkla, pervasızcavatan topraklarımızı çiğnese de, üs-leriyle topraklarımızı doldursa da,ömürleri fazla uzun değildir. Çünkü,Anadolu'da Karayılanlar hiç bitmez.Kızıldere'de Mahirler'den bu güne,her Cepheli'nin yüreğinde, bilincindeözlemle beklenen Bağımsız, Demo-kratik ve Sosyalist Türkiye yatmaktave bunun için mücadele etmektedir.

"Karayılan der ki harbe oturak

Kilis yollarından kelle getirek

Nerde düşman varsa orda bitirek

Vurun Antep'liler namus günü-dür

Vurun Kürd uşağı namus gü-nüdür..."

(Antep halk türküsü)

Dev-Genç; sadece Anadolu'dakigençliğin değil, yurtdışındaki Türki-ye'li gençliğin de temsilcisiydi. Ku-rultaylar iradiliği ve öğreticiliği sağ-lıyordu. Hazırlıklar tamamlandı. 28Ağustos '93'te Almanya'nın Duisburgkentinde biraraya geldi Dev-Genç'liler.1. Avrupa Dev-Genç Kurultayı'na130 delege katıldı. Delegeler Avru-pa'nın birçok ülke ve kentinden geli-yorlardı. Önemini bilerek katılıyor-lardı Kurultay'a. Her açıdan ileri biradım olacaktı. Kurultay'da esas olarakAvrupa'daki ülkemiz gençliğinin so-runları ve gençlik örgütlenmesininsorunları tartışıldı.

«Yıllardır ülkemizden uzakta ya-şayan, dilini konuşamayan ulusal de-ğerlerine uzak, Avrupa'nın yoz-koz-mopolit kültürü içerisinde eritilmekistenen bir gençlikle karşı karşıyayız.Her şeyiyle bu gençlik bizim gençli-ğimiz düşüncesiyle hareket etmelive halkını, ülkesini seven, bu uğurdafedakarca mücadele eden bir gençlikyaratmalıyız.»

Avrupa Dev-Genç'in hedefi buydu.

Kurultay sonunda hedefleri doğrul-tusunda ortak kararlara vardılar;

- Avrupa'da merkezi bir Dev-GençBürosu'nun kurulması.

- Bulunulan bütün alanlarda Dev-Genç Komiteleri'nin kurulması vebunlara işlerlik kazandırılması.

- Her birimin kendine ait bir prog-

ram ve rapor hazırlaması.

- Merkezi bir Dev-Genç Bülteni''ninçıkarılması.

- Avrupa'da ciddi bir sorun olanyabancı düşmanlığı ve neonazilerekarşı Mücadele Komiteleri'nin ku-rulması.

- Değişik ülkelerin gençlik örgüt-leriyle ilişkilerinin geliştirilip sürek-liliğinin sağlanması.

- Tüm okullarda geniş gençlik ça-lışmalarının örgütlenmesi.

- Sosyalist Küba ile dostluk vedayanışmanın geliştirilmesi, ilaç kam-

panyasının düzenlenmesi.

- Eğitim çalışmaları ve GençlikKampı'nın hayata geçirilmesi. Yurt-dışındaki gençliğimiz kendi ülkesin-den koparılarak dejenerasyona veyozluğa mahkum edilmişti. Onlarıbu yozluktan koparıp alacak olankendi ülkelerinde süren savaşa dahaaktif katılımlarıydı.

Sadece bir değil, ikinci ve üçüncükuşaklar bu koşullarda yetişiyordu.Gençlik kendi ülke toprağına, kül-türüne, geleneklerine yabancılaştı-rılıyordu. Kendi gelecekleri demekolan kurtuluş savaşının dışına itili-yorlardı. İki kültür arasında savrulangençlik, ulusal değerlere, kendi özkültürleri ve ahlaklarından uzak biryaşama mecbur kılınıyordu. Kurultay,bütün bu sorunların çözümünde olum-luluk olduğu gibi alınan kararlar;halkların mücadelesi ile gençliği bü-tünleştirecek kararlardı.

Avrupa’da insanlarımıza yöneliksaldırılar cinayetlere varan ırkçılıkladevam ediyor hala. Ve bu saldırılarakarşı örgütlenme ihtiyacı da kendisinidayatmaya devam ediyor. Türkiye’deve Avrupa’da gençlik, devrim mü-cadelesinin aktif ve dinamik bir kesimiolarak örgütlenmesini güçlendirecekve gençliğin canlı gücünü hareketegeçirecektir.

GÜNÜMÜZÜ AYDINLATAN

AVRUPA'DA DEV-GENÇKURULTAYI

37

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 38: Yürüyüs 318

338

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

13 Mayıs tarihli Milliyet’te“Castro Düzenbazdı, Che VahşetiSeverdi” başlıklı bir yazı yayınlandı.Emperyalistler ve işbirlikçileri, HuberMatos Benitez adlı bir dönekle ya-pılan röportajla Fidel’e, Che'ye, dev-rime saldırıyor. Burjuva basın da ha-inleri, dönekleri bulup onlar aracılı-ğıyla sosyalizme, devrim önderlerinesaldırıyor.

Milliyet soruyor, “Castro nasılbiriydi?” diye, hain dönek HuberMatos cevap veriyor;

"Castro düzenbazdı, gücünü kul-lanmaktan zevk alıyordu. O kadarakıllı biriydi ki, Holywood aktörle-rinin kabiliyeti onun aktörlüğününyanında sıfır kalırdı. Dünya tarihindeonun kadar maskara biri henüz çık-madı. Hayatımda karşılaştığım enkötü huylu ve sapık kişiydi. Amaşunu size söyleyebilirim; Castro hemKüba’dan hem de Kübalılardan nefretediyor. Ama kendisini öyle pazarladıki kendini Küba halkına “Her şeyiKüba için yapan kral” olarak gös-terdi. Nerdeyse yarım yüzyıldırKüba’ya verdiği zararlar o kadarbüyük ki düşündükçe içim sızlıyorüzülüyorum.

Che Guevara nasıl biriydi?

İyi, cesur bir savaşçıydı ama ma-ceraperestti. En kötü yanı vahşetisevmesiydi. Binlerce idamın nedenidir.Yazılarını okuduğunuzda onun birdevrimci ruha sahip olmadığını gö-rürsünüz. Kendisi Arjantin’den ge-liyordu ve Marksistti. Che’nin takıntısısansasyonel bir şeyler yaratmaktı.

Küba’ya ilişkin hayaliniz nedir?

En büyük isteğim Küba’ya de-mokrasinin gelmesi. Hükümet Kü-ba’da her şeyi altüst etti. Ülkeye bü-yük hasar verdi. Toplumun yapısıbozuldu, töreler hiçe sayıldı. Küba’yıyeniden görmeyi çok istiyorum. Ancako zaman huzur bulacağım. " diyor.

Efendilerine yaranmak için hertürlü hakareti yapıyor. Başka türlüsüolamazdı zaten; bütün hainler, dö-nekler geçmişlerine küfür etmeden,

geçmişlerini inkar etmeden kendi-lerini efendilerine kabul ettiremez-ler.

Küba’ya, Amerika’nın Irak’a,Libya’ya götürdüğü gibi bir ‘de-mokrasi’ götürmenin hayalindeler.

Küba; 52 yıldır kuşatmalar al-tında sosyalizmi savunuyor, 52 yıl-dır dünya halklarına emperyalizmeboyun eğmemeyi öğretiyor. Halentüm dünya halklarının umudu ol-maya sosyalizmin bayrağını em-peryalizmin karşısında dalgalan-dırmaya devam ediyor.

Küba, emperyalizmin tüm am-bargolarına rağmen kendi halkınıneğitim, sağlık, konut, ihtiyaçlarınıçözen dünyadaki tek ülkedir.

Küba, halkına sağladığı olanaklarTürkiye gibi yeni sömürge bir ülkeile değil, dünyanın en zengin em-peryalist ülkeleriyle bile kıyasladı-ğında arada dünyalar kadar fark var-dır. Tüm dünyanın ambargosuna, sı-nırlı kıt olanaklarına rağmen açlarınolmadığı sayılı ülkelerden birisidir.Eğitimde, sağlıkta, konutta, suç oran-larının düşüklüğünde birinci sıradadır.Bunlar sosyalizmin tartışılmaz üs-tünlüğü ve sosyalizmin kazanımla-rıdır. Dünyanın en umutlu, en mutluhalkının yaşadığı ülkedir Küba...

Emperyalistler ve işbirlikçileri dezulüm ve sömürülerinin olmadığıtek bir toprak parçası bırakmamakiçin, her fırsatta Küba'ya saldırmayadevam ediyor. Devrimci önderlerekara çalıp, alçakça iftiralarıyla sal-dırıyor.

Bu tür döneklerin, hainlerin ifti-ralarıyla Fidel’i, Che’yi, sosyalizmikaralamaya, gerçekleri karartmayagüçleri yetmez.

Çünkü, dünyada kendi halkı ta-rafından en çok sevilen liderdir Fi-del’dir. Kendi halkı içinde korumasızdolaşan liderdir. Döneklerin efendileriise arkasında koruma ordusuyla do-laşıyor! Çünkü korkuyorlar! Fidelkadar cesaretleri yok. Çünkü, Fidelgibi halkın içinde değiller. Halklara

zulum edip sömürdükleri için halk-ların öfkesinden korkuyorlar!

Fidel Castro "emperyalizme teslimolmaktansa adayı batırırız" kararlı-lığını, "ya sosyalizm, ya ölüm" slo-ganının bu topraklarda ete kemiğebüründüren bir önderdir. Halkınınönderidir Fidel.

Che Guevara’nın gücü uzlaşma-manın, direnişin, enternasyonalizminve yeni insanın sembolü olmasındangeliyor. Emperyalist katillerin onuöldürmelerine, mezarsız bırakmala-rına, içini boşaltmaya çalışmalarınarağmen, hala, alnı kızıl yıldızlı be-resiyle, halk kurtuluş savaşlarınınönderi olmayı sürdürüyor.

İşte bu yüzden Küba, önderleriylehalkın yaşam düzeniyle emperyalistleriçin “kötü” örnektir. Bu yüzden deemperyalizmin saldırıları onun üze-rine olmuştur ve devam ediyor. Fakatçabaları boşunadır.

Emperyalist efendiler! “Castrodüzenbazmış, Che vahşeti severmiş”...Kendinizle karıştırıyorsunuz herhalde.Düzenbazlığı da vahşeti de sizdengördük. Dünya halklarına çektirdi-ğiniz acıları unuttuk mu sanıyorsu-nuz? Merak etmeyin, hesabı ağır ola-cak sizin için!

Ey hainler, dönekler!

Siz hiç merak etmeyin! O dillerinizemperyalist efendilerinize yaranmakiçin iftiralar kusuyorsa da bu kadarrahat olmayın! Halkların önderlerine,sosyalizme uzanan diller birgün mut-laka kopmaya mahkumdur!

Hainlerin Döneklerin YaranmayaÇalıştığı Emperyalist Sistemdir!

Page 39: Yürüyüs 318

1894-1906 yılları arasında Fran-sa’da süren Dreyfus Davası, Fransızaydını Emile Zola’nın da bir aydınıngörevlerini hatırlatmasıyla önemlibir komplo davası olmuştur.

Alfred Dreyfus, Yahudi, zenginbir dokuma fabrikatörünün oğludur.Deniz subayı olarak orduya girer,yüzbaşı olur.

Fransız Milli Savunma BakanlığıHaber Alma Servisi, Paris’teki Almanaskeri ataşesi Schwartzkoppen’inodasındaki çöp sepetinde, Fransa or-dusuna ait askeri bilgilerin yer aldığıbir mektup bulur. Haber Alma Servisi,hakkında hiçbir delil olmamasınarağmen bir Yahudi olan Dreyfus’ucasusluk ve vatana ihanetle suçlar.Suçlamaların sebebi olan deliller,belgeler Dreyfus’a gösterilmez. Delilyokluğuna yapılan itirazlara rağmenDreyfus’a ömür boyu hapis cezasıverilir ve Fransız Guyanası açıkla-rındaki Şeytan Adası'na gönderilir.

Dreyfus’un suçu Yahudi olmak-tır.

Ordu, ajanın kim olduğunu bul-mayı prestij meselesi yapmış ve delilolmamasına rağmen kendisine aradığısuçluyu bulmuştur.

Bir komployla tutuklanan Dreyfus,1906 yılına kadar Şeytan Adası’ndatutulur.

Bu sırada gerçek ajan bulunur.Haber Alma Servisi’nin yeni şefiBinbaşı Picquart, aynı Alman ateşeninMacar asıllı olan Esterhazy isimliFransız subayına gönderdiği mesajıbulur. Yapılan araştırma ile Ester-hazy’nin el yazısının, çöp sepetindençıkan nottaki yazı ile aynı olduğuanlaşılır. Delilin kesinliğine rağmenyargılama başlatılmaz.

Faşizmin olduğu yerde adaletyoktur. Yalan, dolan, iftira, komplo,hukuksuzluk vardır.

Bu sırada Dreyfus’un kardeşi, bukomployu açığa çıkartmak için mü-cadele başlatmıştır. Esterhazy, Mat-hieu Dreyfus’un şikayeti ile Harp

Divanı’na çıkar. Ancak mahke-me Esterhazy’i beraat ettirir.

Komplo açıktır… Düzmecesenaryolarla tutuklanan Dreyfushapiste yatarken; asıl suçlu, or-dunun ve mahkemenin yaptığıadaletsizliği, hukuksuzluğu giz-lemek amacıyla serbest bırakılır.Dreyfus’u halkın gözünde suçluilan etmek kolaydır, çünkü obir Yahudi’dir. Ama Esterhazy’iöyle değildir.

Dreyfus Davası ilericilerlegericiler arasında bir savaşa dö-nüşür. Bu savaşta bir aydın olanEmile Zola’nın çabaları çokönemlidir. Zola, krallık rejimine karşıçıkmış, sosyalist teorinin etkisindekalmış bir yazardır.

Zola, devlet başkanına Dreyfus’unsuçsuzluğunu ispatlamak için ve onusuçlayanların oyunlarını, sahte bel-gelerini ortaya koyan 'Suçluyorum'başlıklı açık bir mektup yazdı. Bumektubunda Zola, orduyu eleştiriyor,askeri mahkemeyi suçlu olduğunubildiği halde Esterhazy'i beraat et-tirmekle suçluyordu. Bütün bu olaylarboyunca ülke, Dreyfus'u savunanlarve ona karşı olanlar olarak ikiye ay-rıldı. Dreyfusçular'a karşı çıkanlarmonarşi yanlısı muhafazakarlardı.Emile Zola, "...suikastlar, hükümetdüşüşleri, düellolar, intiharlar, darbepalanları ve girişimleri sizin işinizdir,bu kirli işlerinize Dreyfus’u alet edi-yorsunuz, Yahudiyse casustur, casussapekala devletler arası savaş çıkart-maya çalışan bir terörist olabilir. Vs,vs... anlatıyorsunuz. Doğru değil.Bizim bayrağımız neden bütün Av-rupa başkentlerinin yolunu ezberebilir, neden sadece Fransa’da kalmaz?Bu bayrak işgale giderken hep Drey-fus mu vardı?.. Yok! Almanya ileyüzyıldır savaşıyorsunuz, ikiyüz dö-nümlük üzerinde mısır püskülü bileyetişmeyecek bir tarla için mi busavaş sizce? Bahane aramayın..." di-yerek, ayrıntıları değerlendirmeyedevam eder. Toplam yedi açık mektup

yazar. Zola’nın bu çabası, yıllarcahukukçuları bir sürü davada çokçameşgul ediyor ve sadece Fransız ka-muoyunu ikiye bölüyor. Tüm Avru-payı etkiliyor ve bunun ötesinde mes-lektaşları, arkadaşları, aileleri bölü-yordu.

Zola’nın çabaları ile dava halkaduyurulur. Ve geniş bir kesimin des-teği sağlanır. Ağustos 1898’de, Drey-fus aleyhindeki tek belgenin sahteolduğu açığa çıkartılır. Sahte belgeyidüzenleyen Haber Alma Servisi’nebağlı Henry adında bir albaydır. Sahtedelil yaratarak ordunun şerefini kur-tarmak istediğini söyleyen bu albay,itirafından sonra intihar eder.

Cezanın yeniden gözden geçiril-mesi için yapılan geniş kampanya,cumhuriyetçilerle kralcılar arasındazorlu bir mücadeleye neden oldu.Dreyfus 1906'da delillerin sahte ol-duğu ortaya çıkınca Fransız YüksekMahkemesi tarafından beraat ettirildive orduya dönerek şeref madalyasıaldı.

Dreyfus olayı 12 yıl boyuncaFransız toplumunu derinden etkiledi.O güne kadar çok az kullanılan "ay-dın" kavramı genel bir yaygınlık ka-zandı ve Dreyfusçular'ı nitelemekiçin kullanıldı. Emile Zola “İTHAMEDİYORUM (SUÇLUYORUM)”isimli bildirisinde şöyle diyordu:

Suçsuz Yere 12 Yıl Hapis Yatan Dreyfus ve Bir Aydın NasılOlmalıdır Sorusuna Cevap Olan Emile Zola Günümüze Sesleniyor!

“Gerçeğe Güvenerek Zaferi Bekliyoruz”

339

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 40: Yürüyüs 318

“Fransa, sağduyulu olmalıdır. Tümdünyaya açık olmalıdır. Gerçeğin veadaletin ne olduğunu tespit etmeksadece devletin tekelinde değildir.Düşünen herkes gerçeği ve adaletiarayabilir ve savunabilir, tartışabilir,sorgulayabilir. Yalanlardan ya da yarıdoğrulardan medet ummayın! Taktiksöylemlerden çıkın. Gerçek ve sahtedelillerin ayrıştırılmasını istiyoruz.Zaten bir çok şeyi gizli tutuyorsunuz,bildiğimiz kadarının ayrıştırılmasınıistiyoruz bu bize yeter.”

Zola, yayınladığı bu bildiri -açıkmektup- nedeniyle bir yıl hapis ve 3bin franklık para cezasına çarptırıldı.Dreyfusçular’ın söylemleri "bağımsızyargıya müdahale" olarak değerlen-dirildi. Toplumun, devletin ve ordu-nun bütülüğüne bir saldırı olarak gö-rüldü. Emile Zola İngiltere sürgü-nünden sonra Fransa'ya döndüğünde,vicdanlara seslenen sosyalist, vic-danlara yön veren sosyalist olarakFransız toplumuna maloldu. Kutsalolanın devlet değil EMEK, GERÇEKve ADALET olduğunu söyledi ve

bu isimlerle kitaplar yayınladı. O si-yasi-hukuki-toplumsal olarak faaliyetegeçmemiz gerekir demiş ve kararverdikten sonra herkesi doğru dav-ranmaya çağırmış ve en başta daKENDİNİ ORTAYA KOYARAKdesteklemişti Dreyfus’u. Tarihçilerve sosyal bilimciler tarafından, Drey-fus Davası vesilesiyle yaşanan cum-huriyetçiler ve kralcılar arasındakimücadele, Fransız Cumhuriyeti’ninsol restorasyonu olarak değerlendirilir.Dreyfus’un tahliyesi, affı ve belgelerinsahteliğinin ortaya çıkması 12 yılalmıştır. Sadece Fransa’da değil birçok ülkede tartışılmıştır.

Bu 12 yıl boyunca;

- Sosyalizm tartışılmıştır

- Vicdan tartışılmıştır

- Sağduyu tartışılmıştır

- Kirli iktidar ilişkileri ve sömür-gecilik tartışılmıştır

- Yahudilik tartışılmıştır

- Almanya-Fransa arasındaki savaştartışılmıştır

- Halkın kullanılan ulusal duy-guları tartışılmıştır...

Ve tek başına bir adam çıkmış veİKTİDARI SUÇLAMIŞ, Cumhur-başkanı’na hitaben açık mektup yaz-mış, SUÇLUYORUM sizi demiştir.“Her şeyi biliyorsunuz; tüm delillersahte, bilmiyorsanız öğrenin, tümdeliller sahte. Evet o kafeye gitmiştirDreyfus, bu doğru. Ama o kafede ogün o saatte 19 insan, 14’ü askerolan 19 insan daha vardır. O zamanhepsi suçludur...” demiştir.

Bugün AKP’nin polisi yargısı ne-redeyse bütün siyasi davalarda sahtedeliller yaratarak, koplolar kuraraksitediği kişiyi gözaltına alıp tutuklu-yor. Onyıllarca hapis yatırıyor. An-kara’da tutuklanan Halk CaphelilerAKP’nin komplolarıyla aylardır tut-saklar. Bugün de Zola’nın cesaretiyle,yalanları reddetme gücüyle komplo-lara karşı savaşmalıyız. Bir tek kişide kalınsa gerçekler savunulacak,adaletin er ya da geç gerçekleşmesisağlanacaktır

Halk Cephesi'nin, Kürt halkına yönelikbaskılara karşı Kürt halkıyla dayanışmakamacıyla başlattığı kampanya çerçevesindekuşlama ve yazılamalar yapıldı.

17 Mayıs günü Bağcılar Yenimahal-le’de, Esenler Tepe Meydanı'nda ve Ye-nibosna Zafer Mahallesi'nde “YaşasınTürk Ve Kürt Halklarımızın Özgürlük VeSosyalizm Mücadelesi", "Kürt HalkınaYönelik Tecrite Son Verin", "Kürt HalkınaÖzgürlük” yazılı kuşlamalar yapıldı.

21 Mayıs günü İkitelli Atatürk Ma-hallesi'nde “Yaşasın Kürt Ve Türk Halk-larının Özgür-lük Ve Sosya-lizm Mücade-lesi", "Kürdis-tan Kürt Halk-lar ın ınd ı r" ,"Kürt HalkınaÖzgürlük” ya-zılamaları ya-pıldı.

Ankara’da Halk Cepheliler, başlattıkları “Türkiye’de Hukuk Yokmu? Adalet İstiyoruz!” kampanyasının ilk eylemini 22 Mayıs günüAnkara Adliyesi önünde yaptılar. Ankara Emniyeti’nin 24 Mart 2012tarihinde Ankara Haklar Derneği, İdilcan Kültür Merkezi ile HüseyingaziKültür ve Araştırma Derneği'ne yaptığı baskınların ardından hazırladığıkomplolara karşı başlatılan kampanyanın bu ilk eylemine 20 kişi katıl-dı.

Emel Keleş, Umut Şener, Semiha Eyilik, İlhan Kaya, HasanKarapınar ve Hakan Yılmaz’ın kurmaca bir senaryo ile tutuklandığınıbelirten Halk Cepheliler, “ABD işbirlikçisi AKP'nin; halk düşmanı, iş-kenceci, katil, hırsız, ahlaksız, faşist, komplocu polisinin yalanlarına

karşı gerçekleri savunmayadevam edeceğiz!” dediler.

Açıklamanın ardındanyarım saatlik oturma eylemiyapan Halk Cepheliler, Yük-sel Caddesi’ne yürüyerekbildiri dağıttılar. Yüksel Cad-desi’nde atılan sloganlar veyapılan konuşmalarla kom-plocu Ankara Emniyeti teş-hir edildi.

Ankara Emniyeti’nin Komplolarına,Yalanlarına Bu Halkın Onurlu Evlatları

Devrimcileri Teslim Etmeyeceğiz!

Kürt Halkına YönelikTecrite Son Verin

40

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 41: Yürüyüs 318

441

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Kürt Milliyetçi Hareket oligarşiyleuzlaşmacı politikalarını eleştirdiğimiziçin, 25 Aralık 2004’de Yunanistan’ınLavrion Mülteci Kampındaki saldı-rılarından beri sürekli saldırıyor.

Oligarşinin tecrit saldırılarına karşıölüm orucu direnişi sürerken Yuna-nistan’da ölüm orucu gazilerimizesaldırdılar.

Gazi Mahallesi’nde, Alibeyköy’de,Okmeydanı’nda, Çayan’da, 1 MayısMahallesi’nde, Sarıgazi’de, Gülsu-yu’nda derneklerimize, silahlarla,molotoflarla, sopalarla saldırdılar,insanlarımızı yaraladılar, dernekle-rimizin camlarını kırdılar, talan ettiler,şehit resimlerini yırttılar. Dernek bü-rolarını yaktılar. Tüp gazı açıp binayıhavaya uçurmak istediler. İzmir’deCanan Kulaksız Alternatif ŞenliğindeGrup Yorum konserinde sahneyi işgaledip dağıttılar...

Oligarşiyle hep “diyalog”tan bah-seden Kürt milliyetçi hareket uzlaş-macı politikalarını eleştirdiğimiz için,devrimcilere saldırıyı politika halinegetirdiler. Saldırıp sustururum diyor-lar. “Eleştirmeyin” diyorlar.

Eleştiri, devrimci bir yöntemdir.Dost güçler arasında ideolojik mü-cadelenin eleştiriden başka yolu yok-tur.

25 Aralık 2004 Lavrion’daki sal-dırıdan bugüne kadar Kürt milliyetçihareketden devrimcilere saldırmaktanvaz geçmelerini istedik.

Bu yöntem devrimci bir yöntemdeğildir. Bu saldırılar sadece düş-manın işine yarar. Düşmanın hertürlü provokasyonuna zemin hazırlar.Nitekim geçmişte hep öyle olmuştur.Düşman sol içi çatışmaları kullanarak

provokasyonlar yaratmış, Yüzlercekişinin öldürüldüğü katliamları ger-çekleştirmiştir.

Bugüne kadar Kürt milliyetçi ha-reketin hiçbir saldırısına şiddetle ce-vap vermedik. Sorunu hep görüş-melerle çözmeye çalıştık. Çözümiçin gittiğimizde kiminde hiç muhatapbulamadık, kiminde; “bizim bilgimizyok” dediler, kiminde “kitlemize ha-kim olamıyoruz, irade dışı gelişentasvip etmediğimiz olaylardır” dediler.Kiminde özeleştiri verip özür dilediler.Kiminde bir taraftan özür dilerkenaynı zamanda “siz de eleştirmeyin”diyerek saldırıları meşrulaştırmayaçalıştılar. Tehditlere devam ettiler.

“Özür” ve “Özeleştiri” Eleştiriye Yasak Koymak İçin Yapılmaz

Devrimciler arasında şiddet kul-lanmanın hiçbir gerekçesi olamaz.Silahlı, sopalı, molotoflu saldırılaragerekçe bulmak saldırıları meşrulaş-tırmaktır. Yapılan özeleştirilerin, özür-lerin hiçbir anlamı yoktur. Kürt mil-liyetçi hareket “özür” ve “özeleştiri”yide eleştiriyi yasaklamanın politikasıhaline getirdi.

En son 17 Nisan 2012’de Nurte-pe-Çayan Mahallesi’nde önce 6 kişiellerinde sopa, silah ve torpil “BijiSerok Apo” “Her yer Kürdistan”,“şerefsiz cepheliler”, “Çayan Cep-he’ye mezar olacak”, “Çayan’daCepheyi bitireceğiz”, “Cephe şaşırmasabrımızı taşırma” diye sloganlaratarak Nurtepe Haklar Derneği'ninönüne geldiler. Derneğin önündesilah ve torpil patlatarak Dernek bi-

nasının ön ve arkasındaki duvarlara“PKK” yazılamaları yaptılar. “Ça-yan’da sizi bitireceğiz” diyerek Nur-tepe Haklar Derneği'nde bulunanlarasaldırdılar. Dernektekiler saldırangrubun yüzündeki maskeleri çıkar-tığında saldırganların Nurtepe ma-hallesinde oturan BDP’liler olduğuortaya çıktı. Yüzlerinin açılmasıylapanikleyen saldırganları dernek ça-lışanları ve mahalle halkı mahalledenkovdu. Bu saldırının üzerinden 10dakika geçmeden 50-60 kişilik BDP’libir grup ellerinde sopa, silah ve torpilatarak Haklar derneğine saldırdı. Sal-dırıyı engellemek için konuşmayagiden 6 dernek çalışanı sopalarlaağır şekilde yaralandı. Daha fazlainsanın yaralanması Cepheliler’inkurduğu barikat ve mahalle halkınınsahiplenmesiyle engellendi.

Saldırının hemen ertesi günü so-runun konuşarak çözümü için BDPİl Başkanı Asiye Kolçak ile görü-şüldü.

Yapılan görüşmede “bu saldırılarınilk kez yapılmadığı, Türkiye'nin dörtbir tarafında sayısız derneğimizinkendilerini BDP'li, PKK'li veya Apo-cu Gençlik olarak ifade eden kişilercebasıldığı, sayısız insanımızın silahlarlayaralandığı, dernek binalarımızın tah-rip edildiği, yakıldığı, bugüne kadarölüm olmamasının tamamiyle şanseseri olduğu, bu durumun artık bizimaçımızdan tahammül edilemez halegeldiği, kesinlikle ilk şiddet kullananınbiz olmadığımız ve olmayacağımızanlatıldı. Eğer yine saldırı olursaaynı şekilde kendimizi savunma te-melinde karşılık vermekle yetinece-ğimizi, bu olayların artık son bulması

Kürt Milliyetçi HareketHalk Cephesine Saldırmaktan ve

Tehditlerden Vazgeçmelidir!Dost Güçler Arasında Eleştiri Devrimci Bir Yöntemdir!Uzlaşmacı Politikalarınızı Eleştirmeye Devam Edeceğiz!

İdeolojik Mücadelenin Başka Yolu Yoktur!

Page 42: Yürüyüs 318

442

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

gerektiği ve bunu ya-pacak olanın da BDPolduğu” söylendi.

Çayan'daki ilk sal-dırıda yüzlerindekimaske ve puşileri indi-rilen 6 kişinin kimlik-lerinin arkadaşlarımıztarafından tespit edildiğisöylendi ve saldırgan-ların kimlikleri bildirildi.

Asiye Kolçak herzaman olduğu gibi bil-dik tavırlar sergiledi.“Sol güçler arasında mücadeleninideolojik mücadele olduğunu, olmasıgerektiğini, şiddeti kesinlikle tasvipetmediklerini, yapılan saldırıyı biryapıya yüklemenin yanlış olacağını,kendilerinin büyük bir halk hareketiolduğunu ve mahalledeki gençlerinörgütlü insanları olmadığını, fevribir davranış olarak görülmesi ge-rektiğini, örgütlü bir saldırı olama-yacağını, halklar arasında düşmanlığıyaratmak isteyen güçler tarafındanörgütlenmiş bir saldırı olabileceğini,bunu yapanların yani provokatörlerinkendi içlerinde de olabileceğini, biz-den de çıkabileceğini, gençleri kontroletmenin bazen imkansız olduğunu...”

Kolçak’ın bu söyledikleri doğrudeğildir. Sorunun çözümüne hizmetedecek bakış açısı değildir. Yıllardıraynı şeyleri söylüyorlar. “Fevri dav-ranışlar, örgütlü bir saldırı değil, düş-manlık yaratmak isteyen güçler, pro-vokatörlerin işi...” vs...

BDP’liler bu tarzı burjuva med-yadaki açıklamalarında burjuvaziyekarşı kullanıyor. Aynı tarzı devrim-cilere karşı kullanması bu saldırılarıüslendiği anlamına gelir. Çünkü bur-juvaziye karşı kullandığı bu yön-temleri yıllardır bize karaşı da yapı-yorlar.

“Fevri davranışlar, örgütlü birsaldırı değil, düşmanlık yaratmakisteyen güçler, provokatörlerinişi...vs” bunlar doğru değildir. Butür açıklamaları gidin burjuvaziyeanlatın.

BDP kitlesi ülkemizdeki en ör-gütlü kitlelerden birisidir. İstediklerizaman binlerce kişiyi sokağa çıkartıp

istemedikleri zaman da tek bir in-sanlarını sokağa çıkartmadığını bili-yoruz. “Kürt” kelimesini duyuncabile ağzından kan damlayan faşistMHP Diyarbakır’da miting yaparkentek bir kişi sokağa çıkıp protestobile yapmamıştır. Bırakın bu “Fevridavranışlar, örgütlü bir saldırı değil”masallarını...

Bize yapılan saldırıların hiçbirisikendiliğinden olan saldırılar değildir.Merkezi olarak örgütlenen saldı-rılardır.

‘Hassasiyet’iniz Devrimcilere Karşı; Faşistlere, Fethullahçılara, Hizbullahçılara Değil

Yapılan görüşmelerde BDP İl Baş-kanı Asiye Kolçak’da saldırılara ge-rekçe aramıştır. Kolçak, “Kürt hal-kının hassasiyetlerine karşı bir şeylersöyleyince halkı zaptetmek de müm-kün olamıyor” diyor.

Tarihimiz boyunca Kürt milliyetçiharekete karşı yönelttiğimiz hiçbireleştiride tek bir kelime hakaret,yoktur. “Kürt halkının hassasiyet-leri”ni zedeleyecek tek bir söz yoktur.Çıkartın gösterin. Tüm eleştirilerimizpolitik eleştirilerdir. Kürt milliyetçihareketi devrimci çizgiye çağıraneleştirilerdir.

12 Eylül öncesinde ve sonrasında80’li yılların sonuna kadar birçoksol hareketin PKK’yi oligarşinin di-liyle “Apocular” diye küçümserken,silahlı eylemlerini “terör” diye de-ğerlendirirken, biz; ilerici, ulusal birhareket olarak ilk sahiplenen olduk.

Ancak hiçbir zaman milliyetçiçizgisini, yanlış politikalarınıeleştirmemezlik de yapmadık.

Oligarşi linç saldırılarınıhep ‘vatandaş hassasiyeti’diye meşrulaştırmaya çalıştı.BDP’de aynı şeyi yapıyor:“Kürt halkının hassasiyeti”diyor. Ve bunu devrimcileresaldırının gerekçesi yapıyor.

Faşistler, dinciler, Fethul-lahçılar, AKP’liler her türlühakareti yapıyorlar. Onlara kar-şı sesinizi çıkartmıyorsunuz.

Devrimcilere Kürdistan’da siyasetyasağı koyuyorsunuz. Standlarına,imza masalarına saldırıyorsunuz.Buna karşılık AKP Kürdistan’ın hertarafında örgütleniyor, FethullahçılarKürdistan’da örgütleniyor, Hizbullah90’lı yıllar boyunca Kürt halkındanbinlerce kişiyi katletti, şimdi Diyar-bakır’da 500 bin kişilik gösteri yo-pıyor ve sizin onlara sesiniz çıkmıyor.

Ama devrimciler sizi eleştirincebirden hassaslaşıveriyorsunuz ve sal-dırıyorunuz.

NEDEN?

Çünkü biz, “Kürt halkının ka-tilleriyle uzlaşmayın” diyoruz.“Kürt halkının katilleri Kürt so-rununu çözemez” diyoruz. “Ame-rika, Kürt sorununu çözemez” di-yoruz.

“Emperyalizm tüm dünya hak-larının katilidir. Kürdistandakikatliamlardan başta Amerika ol-mak üzere tüm emperyalistler desorumludur” diyoruz.

Bakın Roboski’ye; Amerika “is-tihbaratı biz sağladık” diyor. OligarşiAmerika’nın istihbarat bilgileriylekatlediyor.

Biz de diyoruz ki; Kürt sorunu-nun çözümü Amerika’da değildir,Türkiye halklarıyla birlikte, ortakdüşmana karşı mücadelededir, dev-rimdedir...

Bunlar sizin hangi hassasiyetle-rinize dokunuyor? Bunlarda hakaretnerde?

“Kürt halkının ve tüm dünya hak-larının katili Amerika Kürt sorununuçözemez” demek hakaret mi? “Kürt

Page 43: Yürüyüs 318

443

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

halkını katleden, gerillalarıkimyasal silahlarla yakan,Köyleri bombalayan, mezar-lıkları yakan, binlerce geril-layı toplu mezarlara gömenoligarşiyle uzlaşmayın” de-mek hakaret mi?

Hayır, bu güne kadar yaz-dığımız yazıların hiç birisindehakaret yoktur.

Yazılarımızda KürtMilliyetçi HareketinUzlaşmacı PolitikalarıDesteklenmediği İçin BizeSaldırılmaktadır!

BDP İl Başkanı Asiye Kolçaksaldıranların isimlerini aldıktan sonra“mahallede soruşturma başlatacak-larını, kendi arkadaşlarını da din-leyeceklerini ve soruşturma sonu-cunu en kısa zamanda bildirecek-lerini, meselenin çözülemez bir me-sele olmadığını, gençlere sakin ol-malarını söylemek gerektiğini, olayınbüyütülmemesi gerektiğini” söyledi.

Mesele hiç de basit bir meseledeğildir. Silahlarla, torpillerle, sopalımaskeli adamlarınız derneğimizi ba-sıyor: Siz “olayın büyütülmemesigerektiğini” söylüyorsunuz. Aynı so-rumsuzluk içinde biz de olsak oradabirilerinin ölmemesi tesadüf olacaktır.

“Biz Özür Diledik Siz de Eleştirmeyin”

19 Nisan’da BDP İl Başkanı AsiyeKolçak ile yapılan görüşmenin ar-kasından 24 Nisan’da Nurtepe’deBDP’liler ile ikinci bir toplantı dahayapıldı. Bu toplantıda BDP’liler,“derneğin basılmasını ve yapılansaldırıyı onaylamadıklarını, Ça-yan'daki arkadaşlarıyla konuştuk-larını, sadece Kağıthane ilçe baş-kanlığında değil, bulundukları heryerde eğitim çalışması başlattıklarını,böylesi konularda, bir daha yaşan-maması için insanlarını eğittikle-rini” söylediler. Bu konunun da eği-tim amaçlı ilçe başkanlığında değer-lendirileceğini ifade ettiler.

Bu özür’ün üzerinden çok geç-meden Kürt milliyetçi hareket yinetehditlere başladı.

BDP’yi Uyarıyoruz: Saldırı ve Tehditlerden Vazgeçin!

Kağıthane ilçe Başkan YardımcısıHalk Cepheliler’i arayarak görüşmekistediğini söyledi. BDP ilçe başka-nının müteahhitlik bürosunda görü-şüldü.

Orada bize, “Yürüyüş dergisindeçıkan yazılarla ilgili konuşmak iste-diklerini, Çayan'da Temel Haklar Der-neği’ne gittiklerini özür yazısı bekle-diklerini ama bir hafta geçtiği haldeözür yazısı da yayınlanmadığını, bukonuda kendilerine haber verilmediğini,yazılardan dolayı Apocu Gençlik'ğinçok rahatsız olduğunu, kendilerininartık söyleyecekleri söz kalmadığını,gençleri zor zaptettiklerini, bundansonra olacaklardan kendilerinin so-rumlu olmayacağını” söylediler.

Bu, konuşmak değil, mafyavariyapılan bir tehdittir.

Orada da bu kendilerine söylendi:Tehdit mi ediyorsunuz, ne yapacak-sınız, derneğimize mi saldıracaksınız,insanlarımızı mı döveceksiniz, öl-dürecek misiniz ne yapacaksınız?

BDP’liler Bizim Ne Yazıp Yazmayacağımıza, Nasıl EleştiripEleştirmeyeceğimize de Karışmak İstiyor

Kürt milliyetçi hareket reformiz-

min, oportünizmin ne ya-zıp ne yazmayacağını, na-sıl bir politika yapıp yap-mayacağını belirleyebilir.Kendi politikalarına tabikılabilir. Ama devrimci-lere bunu yapamaz. Neyapıp, ne yapmayacağı-mızı, ne yazıp yazama-yacağımızı belirleyemez-ler. Bizi uzlaşmacı poli-tikalarına yedekleyemez-ler.

BDP’lilere yapılan gö-rüşmede “bizi tehdit mi ediyorsunuz”diye sorduğumuzda verdikleri cevapşöyle: “Yok biz yapmayız. Tasvip deetmeyiz. Biz kravatlı siyasetçileriz.Ama siz bizim kırmızı çizgilerimizedokunuyorsunuz, kutsalımıza do-kunuyorsunuz, biz böylesi yazılargörmek istemiyoruz, sizden rica edi-yoruz böyle yazılar yazmayın birdaha, bu yazılar için de özür dileyinkapansın bu mesele” .

BDP’liler bugüne kadarki yapılansaldırılarda “bizim bilgimiz yok” di-yorlardı. Bu sefer açıktan tehditettiler. “Biz yapmayız. Tasvip de et-meyiz. Biz kravatlı siyasetçileriz”diyorlar fakat son dernek baskınındao kravatların çıkartılıp karmaskele-rinin takılarak basıldığına tanık olduk.

Yapılan görüşmede biz düşünce-lerimizi ifade ederken de BDP’lilertehditlerini sürdürdüler.

“Önderimizi eleştirmeyin, bizitek tek eleştirebilirsiniz, birebir yüz-yüze eleştirebilirsiniz ama yayın or-ganlarında tüm dünyaya duyurma-yın. Size kaç defa geldik ama yaz-maya devam ediyorsunuz, artık genç-lerimizi engellemekte zorlanıyoruz,bu iş bizi aşar” diyor.

Ne yapacaksınız? Kravatları çı-kartıp yine kar maskelerini mi taka-caksınız?

Sizin “kırmızı çizgi” dediğiniz,oligarşiyle uzlaşma politikalarınızıeleştirmemizdir. Bahsi geçen yazıdabizim tarafımızdan önderinize söy-lenmiş tek bir kelime hakaret yoktur.Yazı içinde Önderinizle ilgili geçenbölümlerin hepsi bize ait değil, ön-

Page 44: Yürüyüs 318

derinizin kendi sözleridir.

Siz önderinizin kendi sözlerindenmi rahatsız oluyorsunuz. O sözlerde yine sizin kendi yayınlarınızdanalınmıştır.

Ne yapmamızı istiyorsunuz? Sizieleştirmeyelim mi? Reformistler,oportünistler gibi size biat mı edelim,Onu mu istiyorsunuz?

Bu ideolojik mücadeledir, katı-lırsınız ya da katılmazsınız. Siz decevabınızı yayın organlarınızda ve-rirsiniz. Siz dediniz diye, rahatsızoluyorsunuz diye ideolojik mücade-leden vazgeçmeyiz. Biz dostlarımızıeleştiririz.

BDP’liler İtiraf Etmiştir. Bütün Saldırılar Merkezi Olarak Yapılmaktadır

Kürt milliyetçi hareketin kurum-larımıza yönelik saldırılarından sonraBDP’liler hep kendilerini ilgilendir-mediğini söylemişlerdir. Örgütsüzkesimlerin kendiliğinden tepkisi ol-duğunu söylemişlerdir. Ancak bu gö-rüşmelerden anlaşılmaktadır ki mer-kezi olarak planlanmaktadır. Nitekimbizi tehdit eden Kağıthane ilçe teş-kilatından görevli kişiler de “Bizimilçemiz de bir Selahattin Demirtaşda bir” diyerek bunu itiraf etmiştir.

BDP’liler Halk Cephesi’ni Tehdit Etmekten Vazgeçmelidir!

Bütün bu tehditlerin gerekçesiYürüyüş’ün 315. sayısında BDP’ninAmerikan ziyaretini eleştiren “KürtHalkının Kaderi Washington’da De-ğil Anadolu İhtilalindedir!” başlıklıyazımızdır.

BDP’nin Amerikan ziyaretini eleş-tirdiğimiz için özür dileyin diyorlar.BDP’liler bu yoldan vazgeçmelidirler.Devrimcileri tehdit ederek düşünce-lerimizi söylemekten vaz geçirecek-lerini sanıyorlarsa yanılıyorlar.

Kağıthane ilçe Başkanlığı’nın teh-ditleri üzerine tekrar 16 Mayıs’taBDP İl Başkanı Asiye Kolçak ilegörüşüldü.

Yapılan görüşmede Kolçak’ın gö-rüşleri tam da Kürt milliyetçi hare-ketin bakış açısını yansıtmaktadır.Kendileri sol’a ilişkin her türlü ha-kareti, küçümsemeyi, aşağılamayıyaparlar. Herkese akıl verirler. Amabizi eleştirmeyin derler. Kendilerineyönelen siyasi bir eleştiriye saldırılarlacevap verirler.

Kolçak’ın bakış açısı Kürt milli-yetçi hareketin saldırı gerekçesinintemelini oluşturmaktadır.

Bundan dolayı da iddia ediyoruzki, bize yönelik gerçekleştirilen sal-dırıların tümü merkezi olarak plan-lanan örgütlü saldırılardır.

İşte Kolçak’ın sözleri: “Yazınıniçeriğini bilmiyorum ama benim, yö-neticilerimizin, halkın düşüncesibize kimse akıl vermemelidir. Elbettetehdit vs. doğru değildir. Küllerindendoğmuş bir halk hareketiyiz, çok ba-direler atlattık, herkes bize saldırıyor,AKP, Amerika saldırıyor. Bu durumvarken bizim hakkımızda açıktan birşeyler yapılması doğru değil, bu ol-maz. Solun kendi ilacı olsa kendikeline sürer. Birçok sorun var Tür-kiye’de. Yoksuluk, eğitim, sağlık...Sol bunlarla ilgili ne yapılacaksayapsın. Amerika ile görüşürüz. Ame-rika dünyanın jandarması değil mi?Devlet başkanları gidip el etek sür-müyorlar mı? Böyle bir gerçeklikvar dünyada. Amerika’nın dünya ha-kimi, böyle bir durumu var. Amerikakürt sorununu Talabani’den, Barza-ni’den, AKP’den öğreneceğine bizdenöğrensin” diyor.

Birincisi; dergideki eleştiri yazı-mızın içeriği sizin hiçbir şekildetehdit etmenizi, saldırmanızı meşru-laştırmaz. Sizin politikalarınızı eleş-tiriyoruz diye özür dilenmez. Eleştiridevrimci, dost güçler arasında yapılanideolojik mücadele yöntemidir.

Kürt milliyetçi hareketin yaptığı,eleştiriden kaçmaktır.

İkincisi; İdeolojik mücadele, eleş-tiri “akıl vermek” değildir. Akıl ve-remez diyen Kolçak kendisi akıl ve-riyor. “Kürt sorunu bizim işimiz, sizgidin açlık, yoksulluk, eğitim, sağlıksorunlarıyla ilgilenin” diyor. Sol’ungörev alanını belirliyor.

Üçüncüsü; Kürt milliyetçi hare-ketin her şeyi kendi merkezindegören anlayışı. Solu aşağılıyor.“Sol’un kendi ilacı olsa kendi kelinesürer” diyor. İstiyorlarki devrimcilersadece kendilerine tabi olsunlar.Kendi dışlarındaki hiçbir gelişmeyigörmüyorlar.

Dördüncüsü; BDP’liler dost vedüşmanı iyi ayırsınlar. Amerika’sı,AKP’si saldırırken devrimciler herzaman hep Kürt halkının yanındaolmuştur. Emperyalizmin ve oligar-şinin saldırılarına karşı çıkmıştır.Devrimcilerin söylediği Kürt halkının,‘Türkiye halklarının katilleriyle uz-laşmayın’dır. Halkları katledenlerhalkların sorununu çözemez diyoruz.Amerika’nın dünyanın jandarmasıolmasını meşru görmüyoruz. Ame-rika’ya kimse dünyanın jandarmasıolma hakkını vermedi. Kürt halkınıkatletme hakkını vermedi. Biz, top-raklarımızın dünya haklarını katlet-mek için üs olarak kullanılmasını is-temiyoruz. Ve bunun için 70’lerdenberi Amerika’ya ve işbirlikçi ikti-darlara karşı savaşıyoruz. Bu uğurdabedeller ödüyoruz.

Beşincisi; Amerika’ya gidip eletek öpenler Amerika’nın işbirlikçi-leri, uşaklarıdır. Meclisteki oligarşinintüm partileri Amerika’nın uşağıdır.Biz BDP’yi onlarla aynı kefeye koy-muyoruz. Halkın saflarında görüyo-ruz.

BDP Eş Başkanı Selahattin De-mirtaş “Bütün partilere dünyayı gez-mek helal de bize mi haram” diyor.Demirtaş’ın “dünya”dan kastı Ame-rika’dır. Oligarşinin işbirlikçi parti-leriyle kendini kıyaslayan Demirtaş’ıelbette eleştireceğiz.

İl Başkanı Asiye Kolçak da “Dev-let başkanları gidip Amerika’ya eletek sürmüyorlar mı” diyor.

Evet 1950’lerden beri Türkiye’yiyöneten tüm başbakanları, Ameri-ka’ya gidip el etek öpmeden, Ame-rika’nın icazetini almadan iktidar ol-mamışlardır.

Biz Amerika’ya el etek sürdükleriiçin oligarşinin yöneticilerine Ame-rika’nın işbirlikçileri, uşakları diyoruz.Onun için işbirlikçi oligarşiye karşı

444

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 45: Yürüyüs 318

Bugüne kadar demokratik ku-rumlarımız Kürt milliyetçi harekettarafından silahlarla, molotoflarla,defalarca basıldı. Derneklerimizyakıldı. İnsanlarımız öldüresiyedövüldü. Bugüne kadar kurumlarımı-za yönelik düşmanın bile yapmadığısaldırılarla karşılaştık. Tüpgaz açılıp,dernek binası havaya uçurulmayaçalışıldı.

Bunlar devrimciler, dost güçlerarasında sebep ne olursa olsun aslayaşanmaması gereken saldırılardır.Hiç kimse bu saldırılara gerekçe bu-larak meşrulaştıramaz.

BDP’liler bugüne kadar bütünsaldırıların kendi dışlarında olduğunusöylemiştir. Ancak bu kez açıkçaBDP’liler tarafından tehdit edildik.

BDP’lilerin TehditleriHala Sürmektedir

Devrimciler, dost güçler arasındaeleştiri ideolojik mücadelenin te-melidir. Eleştiriye “özür” istemektehdittir. Yapılan bir eleştiride, yazıda,haberde yanlış bir bilgi varsa dü-zeltme istenir. Eğer yapılan eleştirileri

doğru bulmuyorsanız kendi yayınorganlarınızda cevap verirsiniz.

Acak BDP’LİLER HALK CEP-HESİ’Nİ YÜRÜYÜŞ DERGİSİ’N-DE YAZILAN BİR ELEŞTİRİ YA-ZISINDAN DOLAYI AÇIKÇATEHDİT ETMEKTEDİR!

Biz biliyoruz ki, bu tehditler teh-ditle de kalmayıp fiili saldırıyadönüşecektir.

Halk Cephesi olarak asla tahri-klere, provokasyonlara gelmeyeceğiz.Provokasyonlara izin vermeyeceğiz.

Tehditler ne boyutta olursa olsunasla saldıran taraf olmayacağız.

Ancak kurumlarımıza, insan-larımıza fiili bir saldırı olması du-rumunda her türlü araçla kendimizisavunacağız.

Olabilecek Her ŞeydenBDP Sorumlu Olacaktır

BDP’nin tehditleri konusundaHalkların Demokratik Kongresi Bi-leşenlerini sorumluluk almayaçağırıyoruz. Hiç kimse BDP’nin butehditleri kaşısında sessiz kalamaz.Bizi ilgilendirmez diyemez.

BDP’nin tehditleri günlerdirsürüyor. Anlık gelişen bir durumyok. BDP’liler açık açık tehdit ediy-orlar.

Bu tehditler sonucunda gelen birsaldırıdan HDK içinde yer alan tümsiyasi yapılar da sorumluluklarınıyerine getirmedikleri için sorumluolacaklardır.

HDK dışındaki tüm devrimci,sosyalist yapılara sorumluluk almayaçağırıyoruz!

BDP’nin bu saldırı ve tehditlerimahkum edilmediği sürece saldırılarsürecektir.

Kürt milliyetçi hareket, devrim-cilere karşı pervasızca saldırılarınıSol’un tavırsızlığından almaktadır.Sol tavırsız kaldığı sürece Kürt mil-liyetçi hareket kendilerine tabi ol-mayan herkese siyaset yasağınavaran yasaklar koyacak ve saldırıgerekçesi yapacaktır.

Devrimci, demokratik yapılar busaldırılar karşısında tavırsız kalma-malı tehdit ve saldırıları mahkumetmelidir.

Halk Cephesi

savaşıyoruz. Onun için ne AKP, nede oligarşinin her hangi bir partisiKürt sorununu çözemez diyoruz.

Onun için Kürt sorununun çözü-münün de, Türkiye’de yaşayan tümhalkların kurtuluşunun da işbirlikçioligarşinin iktidarının yıkılarak em-peryalistlerin ükemizden kovulmasıiçin mücadele ediyoruz.

Kürt milliyetçi hareketine eleşti-rilerimizin temeli budur. Bu dostçabir eleştiridir. Türk, Kürt, Laz, Çer-kez... Ülkemizde yaşayan tüm mil-liyetlerden, tüm inançlardan, halklarınkurtuluşu için işbirlikçi oligarşi veemperyalizmle uzlaşmayı değil, halk-ların birlikte savaşmasını savunuyo-ruz.

Halkları kurtuluşa götürecek tekyolun bu olduğunu söylüyoruz. Tümeleştirilerimiz bu temeldedir.

Peki siz ne demek istiyorsunuz?Biz de mi “el etek öpmek istiyoruz”demek istiyor? Kendinizi işbirlikçipartilerle kıyaslamalayın. Biz onuniçin eleştiriyoruz.

Ancak bu eleştirilerimizi Kürtmilliyetçi hareket, politikalarınınönünde engel olarak görüyor. Onuniçin tehdit ediyor. “Hakaret, Kürthalkının hassasiyetler” söylemlerihepsi bahanedir.

BDP’yi tekrar tekrar uyarıyoruz:Eleştiri dost güçler arasında yapılanideolojik mücadeledir. Tehditlerle,kurumlarımıza yönelik saldırılarla

eleştirileri önleyeceğinizi sanıyorsanızyanılıyorsunuz.

Kürt HalkımızaSesleniyoruz;Hiç bir koşulda provokasyonlara gel-meyiniz. Halk Cephesi; Kürt, Türk,Laz, Çarkez, Arap... Anadolu top-raklarında yaşayan tüm halkların kur-tuluşu için mücadele etmektedir...Çözüm ne oligarşiyle uzlaşmakta,ne Amerika’dadır. Çözüm halklarındüşmanı Amerika ve işbirlikçi oli-garşiye karşı savaşmaktadır. Çözümhalkların kendi iktidarındadır. Biztüm halkların dostuyuz. Halkın ikti-darı için savaşıyoruz.

BDP’yi, HDK’yı ve Devrimci, Sol, Sosyalist Yapıları Sorumlu Olmaya Çağırıyoruz!

445

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 46: Yürüyüs 318

446

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

15 Mayıs'ta başlayan Canan Ku-laksız Alternatif Öğrenci Şenliği 16Mayıs'ta da coşkuyla devam etti. GrupYorum şarkıları eşliğinde, Boran veTavır yayınları ile Yar Yayınları'naait kitapların, tutsak ürünlerinin bu-lunduğu ve takı atölyesinin ürünlerininsergilendiği masalar açıldı.

Okul içinde, davulla ve sesli çağ-rılarla toplu duyuruya çıkıldı. Şenliğin16 Mayıs’a ait günlük programınınbulunduğu el kitapları okul içinde ye-mekhane, kafe ve yollarda dağıtıldı.

Konservatuvar bölümü öğrencisiVolkan isimli bir öğrenci gitar eşliğindekavalla küçük bir konser verdi. Ar-dından atölye çalışmaları başladı. Ebrusanatı, takı yapımı, karikatür ve tiyatroatölyeleri hazırdı. Öğrencilerin atöl-yelere ilgisi yoğundu. Atölyelerde ya-pılan el ürünleri sergilendi.

Denizli Edebiyat Dostları Toplu-luğu "İçerdekiler" adlı tiyatro oyununuoynadı. Tiyatro gösterisinin ardından

“Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?” konulupanele geçildi. Panele konuşmacı ola-rak ÇHD Genel Başkanı Av. SelçukKozağaçlı, Dokuz Eylül ÜniversitesiFizik Bölümü Araştırma GörevlisiÜmit Akıncı ve Ege Gençlik Derne-ği'nden Eylem Mahanda katıldı. Koz-ağaçlı eğitim sisteminin her dönemdeoligarşinin isteğine göre şekillendiğinive bugün 4+4+4 sistemine tekelleriçin daha karlı olacağı için geçildiğinianlattı.

Akıncı, üniversitelerdeki dönüşü-mü içeren Bologna Süreci'ni anlattı.Mahanda ise kapitalist eğitim siste-minin paralı olduğundan ve gençliğidüşünmekten uzak, bireyci bir halegetirdiğinden bahsetti. Buna karşı ge-lenlerinse sadece parasız eğitim istediğiiçin tutuklanabildiğini, Ferhat ve Ber-na, Gülşah ve Meral örneklerindenbahsederek anlattı. Tek çözüm yolununbirleşip örgütlenmekten geçtiğini söy-ledi. Panel öncesi alanın etrafı “Parasız

Eğitim Sınavsız Gelecek Hakkımız!İstiyoruz, Alacağız!” ve “Gülşah veMeral Serbest Bırakılsın!” afişleriyledonatıldı.

3. günün akşam konseri progra-mında Murat Sincer vardı. Sincer,deyişler ve halk türküleri söyledi. Ar-dından sahneye Grup Günışığı çıktı.Çekilen halayların ardından konsersona erdi.

Şenliğin 4. günü olan 17 Mayıs’ta,Edebiyat Fakültesi çevresindeki ka-felerde, 1 No’lu yemekhanede, Ya-bancı Diller Yüksekokulu çevresi vesınıflarda, Bornova KYK önünde 12kişilik ekiple günlük programın du-yurusu yapıldı.

Şenlik programı atölyelerle başladı.Ardından “Ülkemizde Düşünce Öz-gürlüğü ve Sanatın Yeri” konulupanele geçildi. Panele konuşmacı ola-rak tiyatrocu Orhan Alkaya, yazarMetin Yeğin, TAYAD Başkanı Av.Behiç Aşçı ile TAYAD’dan Ahmet

Canan’ı Ölümsüzleştirmekİçin Daha Çok Çalışacak,

Daha Çok Örgütleneceğiz!

Page 47: Yürüyüs 318

447

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Kulaksız katıldı. Orhan Alkaya, şehir tiyatrolarının

özelleştirilmek istenmesiyle ilgili ko-nuşarak, sanatın alınıp satılan bir metahaline getirildiğini ve bunun düşünceözgürlüğü önünde büyük engel oldu-ğunu söyledi. Metin Yeğin de “Birülkede düşünce özgürlüğü var mı yokmu diye tartışmak için bir panel ya-pılıyorsa zaten düşünce özgürlüğününvarlığından bahsedemeyiz.” dedi. Be-hiç Aşçı tutuklu öğrencilerden bahsetti.Paneli dinleyen öğrencilere “Sizinyaşınızda birçok öğrencinin avukat-lığını yapıyorum. Bazıları sadece dü-şüncelerini dile getirdiği için yıllarönce öğrenciyken tutuklandı, şimdibenimle yaşıt ve tutuklular. Her nesilbunu yaşarken düşünce özgürlüğündenbahsedebilir miyiz?” dedi. Ahmet Ku-laksız ise Canan’ın ölüm orucuna baş-lama kararını verdiğinde bu konuyuçok düşündüğünü babalık duygularıylaonun yaşamasını istediğinde onun dü-şüncelerine ne kadar saygı duyduğunusorguladığını söyledi. Düşünce öz-gürlüğünün aynı zamanda düşündük-lerini dünyayı değiştirmek için hare-kete geçirmek olduğundan bahsetti.Öğrencilerin sorduğu sorularla devameden panele 100 kişi katıldı.

Panelin bitiminden sonra direniştekiSavranoğlu ve Billur Tuz işçileri di-renişlerini öğrencilere anlattı. Alanda“Savranoğlu İşçisi Yalnız Değildir!”,“Billur Tuz İşçisi Yalnız Değildir!”,“İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!” slo-ganları atıldı. İşçilerle grev halayı ku-ruldu.

4. günün konser sanatçısı Yapıcı-ların Türküsü müzik grubu idi.

18 Mayıs'ta İzmir'de 6 Bin Canan'dık

Ege Üniversitesi'ndeki 8. AlternatifCanan Kulaksız Alternatif ÖğrenciŞenliği'nin son günü, binlerin toplandığıGrup Yorum konserinin coşkusuylasona erdi. Sabahtan itibaren Yorumkonserinin duyurusuna başlandı. Yorumkonserinin bilgilerini içeren 20 ozalitkampüs içine ve çevresine asıldı. 18Mayıs'ın günlük programını içeren1000 el ilanı dağıtıldı. Yorum konseriningerçekleşeceği Ege Üniversitesi törenalanı hazırlandı.

Her gün olduğu gibi yine atölyeleraçıldı. Konser saati yaklaşırken, stantmalzemeleri de şenlik alanına taşındı.Hava gün boyu yağmurlu olmasınakarşın insanlar konser için kapıda er-kenden beklemeye başladı. Saat 19.00civarı kapıların açılmasıyla, binlercekişi konser alanına akın etti. Sahneyeönce Grup Kaçkar çıktı. Söylediği Ka-radeniz türküleriyle kitleyi coşturdu.Grup Kaçkar'ın ardından, sosyalizminkızıl bayrağını taşıyan tek tipler sah-nenin iki yanındaki yerini aldı. Kitletek tipleri alkışlarla karşıladı.

Ardından Ege Gençlik Derneğiadına Mert Toka bir açılış konuşmasıyaptı. Konuşmada 4 gündür sürenşenlikte kolektif yaşayışıyla ve di-sipliniyle Dev-Genç'lilerin alternatifşenliğin yanında alternatif bir yaşamtarzını da öğrencilere gösterdiğinisöyledi. Parasız eğitim isteyen, de-mokratik bir ülke isteyen öğrencilerintutuklandığını bu zulme karşı gençliğintek çözümünün Dev-Genç saflarındamücadele etmek olduğunu söyledi."Şimdi, önderlerimizin, şehidimizingörüntüleri; kızıl bayraklarımızın al-tında sizlere sesleniyoruz. Faşizminpervasızca saldırdığı, baskınların, göz-altı ve tutuklamaların her geçen günarttığı bir ortamda, ‘YOLUMUZ ÇA-YANLAR’IN YOLUDUR’ diyoruz."dedi.

Ardından sahneye Canan ve ZehraKulaksız'ın babası Ahmet Kulaksızgeldi. 18 Mayıs'ta şehit düşen devrimciönder İbrahim Kaypakkaya'yı selam-layarak başladı konuşmasına. AhmetKulaksız'ın her cümlesi yoğun alkışve sloganlarla karşılandı binler tara-fından. Canan'dan bahsettikçe, "CananKulaksız Ölümsüzdür" sloganı alanınher yanından atılmaya başladı. AhmetKulaksız da bu coşku selini yaratan,Canan'ın adına yaraşır bu şenliği dü-zenleyen Dev-Genç'lilere teşekkür et-tiğini söyledi. Adları Canan ve Zehraolan iki kız çocuğu sahneye geldiğinde.“İki evladını kaybetmiş bir babayım.Bunun üstesinden gelmek kolay ol-madı. Bu gücü bana veren Canan'ımınyoldaşlarıdır. Bu iki kız kardeşten bi-rinin adı Canan, diğerininki Zehra.Hayat da budur işte." dedi. AhmetKulaksız'ın küçük Canan ve Zehra'dan

bahsettiği anlarda kitlenin alkışlarıuzun süre devam etti. Evet, hayatyeni Canan ve Zehra'ların mücadele-siyle devam ediyordu. Alanda sık sık“Canan Kulaksız Ölümsüzdür”, “Dev-rim Şehitleri Ölümsüzdür”, “MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”,“Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede”,“Mahirden Dayıya Sürüyor Bu Kavga”sloganları atıldı.

Ahmet Kulaksız'ın ardından sunucuNazım Hikmet'in Güneşi İçenler’inTürküsü şiirinden bir bölüm okudu veGrup Yorum'u sahneye çağırdı. Adıanons edildiğinde binlerce kişi alkışlarlakarşıladı Yorum'u. Grup Yorum üyelerialandaki "Paylaştıkça Canan CananÇoğalıyoruz" pankartına dikkat çektive “Bugün bu konserde toplanan bin-lerce Canan'ız” dedi.

Konser başlamış, tribünler ve alantamamen dolmuştu. Ancak insanlarhala gelmeye devam ediyordu. Bazısıkalabalıktan yer bulamayarak geri dö-nerken; büyük çoğunluğu ise şenlikalanının dışından katıldı coşkuya.

Grup Yorum, sevilen şarkılarını-marşlarını seslendirdi. Kürt halkınınüzerindeki baskılardan bahsederek Her-ne Peş marşını da okudular. Dahasonra Suriye'deki emperyalist saldır-ganlığa karşı Suriye halkının yanındaolduklarından; Hatay'da tüm engelle-melere ve tutuklama terörüne karşın30 bin kişilik bir Suriye halkıyla da-yanışma konseri verdiklerinden bah-sederek, Arap halkının mücadelesinianlatan Ween El Malayeen şarkısınısöylediler. Ulaş'a Ağıt, Şarkışla, Kı-zıldere ile devrimci önderler anıldı.Ardından Reşo-Keçe Kurdan-DağlaraGel ile kitle halaylarla coştu. Konser,Cemo, Haklıyız Kazanacağız ve ÇavBella söylenerek sona erdi.

Yorum, konserin bitimindeki ko-nuşmasında Grup Yorum konserlerininsadece bir konser olmadığını, konserinbitiminde insanların devrime olaninancının arttığını ve konseri dinleyenherkesin alandan umutla ayrıldığınısöyledi.

Konseri alanda 6000 kişi izledi.Konserin bitiminde herkes bu seneningeçen seneden çok daha kalabalık ol-duğunu ve seneye bu alanın yetme-yeceğini söyleyerek ayrıldı.

Page 48: Yürüyüs 318

448

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

17 Mayıs Perşembe günü Malat-ya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeMehmet Ali Aslan’ın davası görül-meye başlandı. Sendikal faaliyetleriiçinde ekonomik, demokratik faali-yetleri “örgüt suçu” sayan mahkemeMehmet Ali Aslan’ın tutukluluğunundevamına karar verdi.

Bir sonraki duruşma tarihi 28 Ha-ziran 2012 tarihine ertelendi. Duruş-ma saat 10.00’da Malatya Adliye-si’nde yapılacak. Kamu EmekçileriCephesi olarak yine orada olacak,meşruluğumuzu savunup AKP’ninoyunlarını bozacağız.

Mehmet Ali Aslan, ekim ayındanbu yana Adıyaman E Tipi Hapishane-si’nde tutuklu bulunuyor. İstanbul’dakievinden gece yarısı işkenceyle gözal-tına alınan Aslan, hakim karşısınaancak 7 ay sonra çıkarıldı. Üstelik dene ile suçlandığını son ana kadar öğ-renemeden. Aslında devlet MehmetAli Aslan’ı “Önce tutuklayalım, nasılolsa bir suç uydururuz” anlayışı ile ay-lardır özgürlüğünden mahrum bırak-tıktan sonra iddianameyi hazırlamıştır.

Mehmet Ali Aslan Ne İleSuçlanıyor?

1- Eğitim-Sen Dersim Şube Baş-kanlığı ve KESK Dönem Sözcülü-ğü’nü yürüttüğü dönemlerde KESK’eyapılan baskınları kınayan basın açık-lamalarını yapması ve gözaltına alı-nan KESK’li üye ve yöneticilerin ser-best bırakılmasını talep etmek.

2- “Zorunlu Din Dersleri Kal-dırılsın. Her Türden AsimilasyonaSon!” talebi ile Dersim’de bulunanhemen hemen tüm Demokratik KitleÖrgütü, siyasi partiler ve belediye baş-kanlarının katılımı ile düzenlenenmitinge katılmak.

3- Eğitim-Sen Dersim Şubesi Yö-netim Kurulu Üyeleri ile sendika şu-besinde, şube yönetim kurulu top-lantısı hakkında telefon görüşmeleriyapmak. Anlaşılan bir sendika yöne-ticisi olarak bir başka yönetici ile te-

lefonda görüşmek yasak. Sendikadagörüşmek yasak. Sendikanın sorun-larını görüşmek, toplantı yapmak,konuşmak suç.

4- Toplu mezarların açılmasıve cenazelerin ailelerine teslim edil-mesi talebi ile yapılan eylemleredestek vermek.

Bilindiği gibi Hüsnü Yıldız, 14 yılönce katledilen kardeşinin içinde bu-lunduğu toplu mezarın açılması vecenazelerin kendilerine verilmesi içinDersim’de kurduğu çadırda 66 gün bo-yunca ölüm orucu direnişini sürdürdü.Sonuç olarak Adalet Bakanlığı’nın ta-limatı, Malatya Özel Yetkili Savcısı’nınkatılımı ile toplu mezar açılmış, cena-zeler ailelerine teslim edilmişti.

5- Basın açıklaması yapılacağıbilgisini vermek için basını aramak.Bu da “Örgütsel faaliyetleri düzen-leme” olarak değerlendiriliyor. Basınaçıklaması suç değilken açıklamanınhaberini vermek suç sayılıyor.

6- İddianamelerin olmazsa olmazıGrup Yorum konserleri. 17 Nisan2011’de Bakırköy’de yapılan “Ba-ğımsız Türkiye” konserine katılmak. 10Mayıs 2011’de Grup Yorum’a yönelikyapılan baskını protesto etmek için dü-zenlenen basın açıklamasına katılmak.10 Temmuz 2011’de Dersim’de dü-zenlenen konsere destek vermek.

7- Kızıldere anmasına katılmak.Yine binlerce kişiyle yıllardır yapılananma birileri için suç sayılıyor. OysaMehmet Ali Aslan, çok istediği haldeKızıldere’ye gidemediğini ifadeediyor. Yani gitmediği bir etkinliktenbile suçlanıyor.

8- 8 Mart Dünya Emekçi Kadın-lar Günü eylemine katılmak. Dahadoğrusu katılmamak. Şöyle ki; ilkdefa 2011’deki 8 Mart etkinliği’neokulda olması gerektiği için katıla-mayan, sadece etkinlik başlamadanönce uğrayıp okula dönen MehmetAli Aslan, eyleme katılanları yön-lendirmekle suçlanıyor.

9- 1 Mayıs 2011 Taksim kutla-

malarına katılmak. Milyona varan ki-şinin katıldığı bir miting iddianame-de suç olarak sayılıyor. Bu, TaksimAlanı’nı işçilere açmak zorunda kalaniktidarın intikam alma isteğidir.

10- Tüm bunların yanında arka-daşlarının davasını takip etmek, mezarziyaretlerinde bulunmak gibi hiçbirisitek tek suç olmayan iddialarla suçla-nıyor Mehmet Ali Aslan.

İddianameye bakıldığında AKP’ninpolisiyle, yargısıyla halka ve emekçi-lere karşı düşmanlığı açıkça görüle-biliyor.

KESK DavayıSahiplenmelidir!

Mehmet Ali öğretmenin davasıüzerine atılı suçlar göz önünde bulun-durulduğunda sendikalar ve sendikalmücadele verenler açısından özellikledikkate değer olmalıdır. Bir sendikanınyöneticisinin; sendikasında yönetim ku-rulu üyeleri ile toplantı yapması, sen-dikasının düzenlediği etkinliklere ka-tılması, sendikasının basın açıklamalarıve eylemlerine katılması, sendikasınınbaskına uğramasını protesto etmesi, tu-tuklu sendikalı arkadaşlarının davala-rını takip etmesi ayrı ayrı suç sayılıyor.Böylesi bir yaklaşım sendikaları ta-mamen işlevsiz hale getirmek isteme-yi, kendi sorunlarına ve üyelerine bilesahip çıkmayı engellenmeyi amaçlıyor.Sendikal faaliyeti suç haline getiren buiddianame her bir sendika yöneticisi veüyesi için açık tehdit niteliğindedir.

Eğitim-Sen ve KESK, son günekadar davayı görmezden gelen birtutum içinde oldu. Bu tutum KESK’intutuklu üyeleri için şimdiye kadarkipolitikasızlığından ayrı düşünülmezkuşkusuz. Fakat bu politika değişmekzorundadır. Artık sendikanın eylem-lerine katılmak, sendikaya yapılanbaskınları kınamak bile suç sayılırhale gelmiştir. Sendikalarımızın üze-rindeki baskılar ancak tutuklu üyele-rimizi sahiplenerek, onlarla dayanış-ma örgütlenerek kırılabilir.

Mehmet Ali ÖğretmenSerbest Bırakılsın!

Devrimci MemurHareketi

Page 49: Yürüyüs 318

Günlerdir Alman veTürkiye basını, Alman-ya'da yerel seçimleri ya-zıyor. 2 sayı önce Parti-lerin seçim kampanyala-rından bahsetmiştik.

Kuzey Ren Westfalyeseçimlerinin sonucuCDU'ya oy atan seçmen sayısı-nın azaldığını gösteriyor.

İşte bu noktada burjuva basınve bazı aydınlar Merkel'in bu dü-şüşünden memnun. Türkiye'yekarşı Avrupa Birliği konusundatakındığı tavır nedeniyle, Türki-ye basını Merkel'in düşüşündenmemnun. Avrupa'daki insanları-mız da Merkel'in bu düşüşündençok memnun.

Cezasını buldu şeklinde de-ğerlendiriliyor.

Hayır, Merkel cezasını böylebulamaz.

Bir MERKEL GİDER,BAŞKA BİR MERKEL GE-LİR…

Çözüm SPD mi, Sol Partimi, Yeşiller mi? Hiçbiri değil!

Bütün anti demokratik yasa-lar, bütün hak gaspları Merkel önce-si iktidar döneminde başlamıştır.Hartz4 yasası SPD'nin. Yeni yaban-cılar yasasının hazırlıkları da yine on-ların iktidarında yapılmıştır.

Yabancılık soruları ilk SPD Ye-şiller iktidarı döneminde yapılmıştır.

O ZAMAN NE SPD, NE CDU,NE YEŞİLLER HİÇ BİRİNDENUMUTLU DEĞİLİZ, GÜVEN-MİYORUZ.

Peki kime güveneceğiz? Pekiumutlarımızı nasıl ayakta tutacağız?Umutsuz yaşanır mı? Evet yaşanmaz.

KENDİMİZE GÜVENECE-ĞİZ, HALKA GÜVENECEĞİZ.

Örgütlülüğün gücüne inanacakve güveneceğiz.

İlk önce bu güven devrimcilerdebaşlayacak. Kendine ve 3.5 milyoninsanımıza güveneceğiz.

Bu halkın, eğer inanırsa sana,eğer görürse kendi gücünü, onunönünde hiçbir engelin olmayacağına

inanacağız.

Güveneceğiz ama halka. Halkınkendine olan güvenini yerine getire-ceğiz. İnandığında nasıl yanlış adım-lar atıyorsa, doğruları da atacaktır.Halkımız ahlaklı ve onurludur; dü-şünceleri temizdir. İnandığı için Jet-Pa, Kombassan, Deniz Feneri gibikan emici kurumlara milyonlarca pa-rasını kaptırmıştır.

İnandığında ne Alman devletininsöyledikleri, ne yazılanlar onu çok il-gilendirmez. Evet sonuç halkın eme-ği, alınterinin yok olması oldu. Evetyanlış yere inandı ama inandığındakimse önünde duramadı.

Eğer doğruyu gösterirsen, emek-lerini oralara vermez. Neden oralaraveriyor? Çünkü Alman devletininhiçbir kurumuna güvenmiyor. Türki-ye bankalarına güvenmiyor. Türkiyelibankalar onların bilgilerini Almandevletine ispiyonladı. Irkçılığa karşıkonser anlatımları bize neyi gösteri-yor. Halkımız kendine güvensiz ve

umutsuz. Umudu halaSPD'de, ya da Türkiyeli busoyguncularda arıyor.

O zaman umudun ken-di örgütlenmesinde oldu-ğunu anlatacağız insanla-rımıza. Irkçılığa karşı mü-cadele ederek bu saldırıla-

rın son bulacağını anlatacağız.Umut örgütlenmekte.

Grup Yorum'un “IrkçılığaKarşı Tek Ses Konseri" halkı-mıza, “Hiç de az değilmişiz”dedirtecek. “Benim gibi öfkeliinsanlarımız varmış. Benimgibi örgütlülüğe inanan in-sanlar varmış” dedirtecek.

Konser hedefi 10 bin. Amasadece Almanya'da 2 milyonTürkiyeli yaşıyor.

Evet bu hedef küçük değildir.Ama 2 MİLYONUN YAŞA-DIĞI BİR YERE GÖRE KÜ-ÇÜKTÜR. Biz o, milyonları ör-gütleyecek gücü ve güveni duy-malıyız kendimizde. İlk öncehalkı örgütleme gücüne bizinanacağız.

Bizim dışımızda insanları-mızın sorunları için kimse mü-

cadele etmez. Bunun için yıllarca ha-pishanelerde yatmayı, bedel öde-meyi göze almaz. Onların alınteri-ne kimse bizim gibi değer vermez.

BİZ İNANACAĞIZ VE GÜ-VENECEĞİZ HALKIMIZA.UMUT OLACAĞIZ. BU KON-SER HALKA OLAN İNANCIMI-ZIN, GÜVENİMİZİN SONUCU-NU GÖSTERECEK.

Biz halka gidersek, onlara müca-dele etmenin önemini anlattığımızda,halkımızın nasıl sahiplendiğini göre-ceğiz. Emek ve inatla çalıştığında her-şey başarılır.

Belki bugün inanmaz, belki gü-venemez bize. Ama biz ısrarlı vekararlı olduğumuzda yarın inanacakve güvenecek. Çünkü tek kurtuluşuörgütlü mücadelede. Ama ısrarla gi-deceğiz ve anlatacağız.

HALKA İNANIRSAK, GÜVE-NİRSEK, değil 10 binleri yüz binle-ri getireceğimiz konserlerin, yürü-

AVRUPA’dakiBİZ

UMUT CDU'DA, SPD’DE,YEŞİLLERDE DEĞİL!

UMUT ÖRGÜTLENMEKTE

Bir hafta kaldı konsere. İki kişi gibi çalışmalıyız. İki kişi gibi konuşmalı, İki kişi kadar yürümeliyiz. Daha fazla emek ve azim ile

çalışmalıyız.

Faşizme olan öfkemiz kadaremek harcamalı ve koşmalıyız.

Yürümek değil, koşmak. Mazaret değil, iş. Amalar, olmazlar yok.

Olurlar olacak hayatımızda.

Halka güven ve umut olacak.

49

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 50: Yürüyüs 318

yüşlerin hayallerini kuracağız.

Halka inanmayan aslında kendineinanmıyordur, güvenmiyordur. Hal-kı güçsüz ve korkak gören, kendisigüçsüz ve korkaktır.

Yüz binler diyoruz. Bu hedefimi-ze hayal ürünü diyen kendi ufkunu da-raltmıştır. Kendisi küçük dünyasındahalktan kopuk yaşıyordur.

BİZ HALKIMIZA İNANIYO-RUZ. Kendi demokratik hakları içinmücadele edeceğine inanıyoruz. Ço-cuklarının diri diri yakılmasının he-sabını soracağına inanıyoruz. Çünkükendimize inanıyoruz. Kendimizeinanıyoruz her şeyin emek ve sabır-la olacağını biliyoruz.

Sadece emek, sabır ve doğru ça-lışma tarzı ile başaracağız bunu. Tek

tek kapı kapı çalışarak. 10 kişi biletsatıyorsa bunu her hafta artırarakbaşaracağız. Kolektivizmin gücünühayata geçirerek başaracağız. Bizhalkımızı ne SPD'nin ne CDU'nun eli-ne bırakmayacağız.

NPD ve Naziler, onlar sonuçtur.Asıl ırkçı ve anti demokratik yasala-rın mimarı SPD, CDU gibi partiler-dir. Tabii bunların yapılmasını isteyentekellerdir.

Biz gerçekleri anlatacağız halkı-mıza. Asıl katillerimizin kimler ol-duğunu göstereceğiz. Biz emeğimiz-le ve alınterimizle yaşıyoruz amabunun sonucunu diri diri yakılarak,katledilerek alıyoruz.

Bu konser tek başına müzik din-lediğimiz bir yer olmayacak, bu kon-

ser ırkçıların, asıl katillerinin kim ol-duğunu bilenlerin bir araya geldiği birkonser olacak. Bu konser emeğine sa-hip çıkanların bir araya geldiği, ör-gütlülüğün gücüne inananların birlikteolduğu bir konser olacak.

İşte biz bu rakamları çoğaltacağız.Devrimcilere ve sonuç olarak GER-ÇEĞE olan inancı arttıracağız.

Bir hafta kaldı konsere. İki kişigibi çalışmalıyız. İki kişi gibi ko-nuşmalı, iki kişi kadar yürümeliyiz.Daha fazla emek ve azim ile çalış-malıyız. Faşizme olan öfkemiz kadaremek harcamalı ve koşmalıyız. Yü-rümek değil, koşmak. Mazaret değil,iş. Amalar, olmazlar yok. Olurlarolacak hayatımızda. Halka güven veumut olacak.

Bilet satmak için İslamcılara gittim. Camiye ve işyerlerindeki tarikatçılara gittim. Onlara konserin ama-cını anlattım. Devrimcilerin ırkçılığa karşı olduğunubile bilmiyorlar. En basitinden, Büyük Birlik Partisi’nituttuğunu ve milliyetçi olduğunu söyleyen bir memu-run çocuğunun anlattığı “55 yaşına kadar dini ibade-tin yanında, komünistlere küfür etmenin de farzolduğunu” düşünüyormuş. 1990'lardaki Almanya'dakiçalışma şartlarıyla, şimdiki çalışma şartlarını örnekler-le anlattığımda, küfür ettiği komünistlerin yaşamımız-daki değişiklik üzerinden örnek verdiğimde düşüncele-rinde tereddüt etti ve şaşkınlığını belirtti. İki bilet aldıve konsere kendi arabasıyla geleceğini söyledi.İnsanlara ulaştığımızda düşüncelerimizi anlattığımızda,emek verdiğimizde insanları etkileyebileceğimizi, iste-diğimiz sonucu alabileceğimizi düşünüyorum.

***Merkezi tren istasyonu (Hauptbahnhof) çevresinde

afişleme ve esnaflara bilet satışı yapıyorduk. Sıraylaişyerlerine girip konuştuğumuzda ilk üç esnaf dükkan-larına afiş yapıştırmamıza izin verdi. Yaptırmış ama bizsahibi değiliz, paramız yok diye bilet almamıştı. Birazmoralimiz bozulur gibi oldu. Girdiğimiz dördüncüesnaf sahibinin birkaç saat sonra geleceğini, o zamanuğramamızı söylediler. Biz başka yerlerde afişimiziastıktan sonra tekrar adı geçen dükkana gittik. İşyerisahibinin gelip gittiğini belirttiler. Biz de kendilerineırkçılık sorununu anlattık. Irkçılık sorununun esnaflarınsorunu olmadığını, hepimizi ilgilendirdiğini, ırkçılıklailgili konser yapacağımızı belirterek, Grup Yorum kon-

serini anlattık. Madem yine geldiniz, ırkçılıkla ilgilide yapıyorsunuz, bir bilet de ben alıp sizinle daya-nışma göstermiş olayım diyerek, bir bilet aldı veparasını verdi. Evet biz uğraştığımızda, çaba sarfetti-ğimizde insanların dikkatini, ilgisini mutlaka anlattıkla-rımıza çevirir ve sonuçta alırız.

*** Bilet satmak için çıkmıştık. Bir lokantadaki kadın

çalışana neden geldiğimizi anlattık. Bizimle ilgilenme-di. Biz anlatmakta ısrar ettik. Konserin önemini ve ırk-çılığı anlatmaya devam ettik. Israrlı anlatımlarımız kar-şısında gülümseyerek nereli olduğumuzu sordu. Pesedip gitmememizin ve ısrarla derdimizi anlatmamızınhoşuna gittiğini söyledi. Hemen çay ikram etti, kendiside gelip bizimle oturup sohbet etti ve iki bilet aldı.Israrımız ve kararlılığımız karşısında sonuç alabilelece-ğimizi gördük.

*** İsviçre'de şimdiye kadar 340 bilet satıldı. İsviçre’ye

500 bilet getirdiğimizde bir arkadaş, "İsviçre’de konserolsa neyse, bu kadar bileti uzaktaki bir konser için sata-mayız" demişti. Bu arkadaşın sözüne diğerleri de fazlakarşı çıkmamıştı. 500 bilet birkaç kişinin üzerine kal-saydı, satılamazdı ama birçok insan görev alınca nasılsatıldığını gördük. Bunlar insanlarda güven de yarattı.Mesela bir arkadaş otobüsü dolduramamaktan sözetmişti. Şimdi 80 kişilik otobüsün yetemeyebileceğinidüşünüyoruz. Kısacası, tam olarak komite şeklindeolmasa bile bu konuda atılan adımlar ile bu sonucualdık.

50

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Başarının Sırrı: Israr ve Kararlılık AVRUPA’da Hayatın Öğrettikleri

Page 51: Yürüyüs 318

Av ru pa’da

Almanya’nın Bensheim şehrinde Alevi Kültür Mer-kezi’nde 19 Mayıs çarşamba günü Grup Yorum’la söy-leşi düzenlendi. Coşkuyla izlenen sinevizyon gösterimininardından söyleşiye geçildi.

Grup Yorum üyeleri, konserlerinin anlamını, Bakır-köy konserinin nasıl örgütlendiğini anlattılar. Anlatılan-lar, yüz binleri toplamanın nasıl bir hayalden gerçekli-ğe dönüştüğünü, büyük hedefler koymanın ve o hedef-lere ulaşmanın mümkün olduğunu gösteriyordu. 150 ki-şinin katıldığı söyleşi Grup Yorum şarkılarının hep bir-likte söylenmesiyle sona erdi.

16 Mayıs günü de Düsseldorf Alevi Kültür Merke-zi’nde Grup Yorum'la söyleşi yapıldı.

Sinevizyon görüntüleriyle başlayan söyleşide GrupYorum üyeleri, "Bu konseri ırkçılığa karşı bir ilk adımolarak görmeli ve bunu Grup Yorum öncülüğünde sen-dikaların ve DKÖ’lerin de katıldığı ırkçılığa karşı ulus-lararası halk festivallerine dönüştürebilmeliyiz" dediler.

Yapılan sohbetlerden sonra 120 kişinin katıldığısöyleşi coşkulu bir şekilde bitirildi.

Almanya’nın Duisburg şehrinde Aile ve Gençlik Der-neği girişimi, 20 Mayıs günü yeni yerinin açılışını yap-tı. Grup Yorum'un da katıldığı açılışa toplam 40 kişi ka-tıldı. Açılış, devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuy-la başladı. Daha sonra girişim adına bir temsilci söz ala-rak dernekle ilgili konuşma yaptı. Derneğin sahiplenilmesigerektiği ve kitle çalışması yapılmadan, programlı çalış-ma yapmadan etkisiz kalınacağı anlatıldı. Daha sonra sözüGrup Yorum aldı.

Grup adına konuşan Ali Aracı, Türkiye’de 15 Nisantarihinde yapılan “Bağımsız Türkiye On'ların Türküsü”konserinin sponsorlarla, holdinglerle yapılmadığını, halk-la beraber yapıldığını ve halkın gücünün halka gidilme-den görülemeyeceğini, amaçlanan hedeflere ulaşılama-yacağını belirtti.

Aile ve Gençlik Derneği'nin adresi: Meiderich(47137) Baustr. 17- Duisburg

19 Mayıs günü, Hollanda'nın Den Haag şehrinde Su-riye’deki emperyalist saldırılara karşı bir eylem yapıldı.

Eylemde yapılan açıklamada, Suriye'de her türlü em-peryalist müdahaleye karşı olunduğu, emperyalist sal-dırılara karşı sessiz kalınmaması, dost görünen işbirlikçidüşmanlara karşı olunması gerektiği anlatıldı. Halk Cep-heliler eyleme, “Katil Amerika Suriye'den Defol” pan-kartıyla katıldılar. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı eylematılan sloganlarla ve söylenen marşlarla sona erdi.

Emperyalizmin Böl Parçala SistemineKarşı Halklar Sessiz Kalmıyor

Katil AmerikaSuriye’den Defol

Derneklerimizi Sahiplenelim,Sahiplendirmeye Çalışalım

Grup Yorum KonserleriYoğun Bir Emeğin Meyvesidir

Hollanda'nın Haarlem şehrinde 17 Mayıs'ta 2. İhsanGürz Futbol Turnuvası yapıldı. 2 Temmuz 2011 tarihindeHollanda'nın Beverwijk şehrinde polis tarafından iş-kenceyle öldürülen İhsan Gürz anısına Hollanda Ana-dolu Gençlik tarafından düzenlenen turnuvaya 24 takımkatıldı. 2. turnuvanın yapıldığı salonda İhsan Gürz'ün fo-toğraflarının olduğu, “Polis Karakolunda Ölüm, GerçeklerAçıklansın” “Katiller Açıklansın, Cezalandırılsın” “Irk-çılığa Karşı Örgütlenelim, Birlikte Mücadele Edelim”pankartları asıldı.

Anadolu Gençlik Hollanda, turnuvaya bir takımla ka-tıldı. Turnuvada ayrıca bildiri dağıtılarak, katılan insanlarlasonraki süreçte neler yapılabileceği üzerine konuşuldu. 2Haziran’da Almanya’nın Düsseldorf şehrinde yapılacakGrup Yorum konserinin afişleri asıldı, el ilanları dağıtıldı.

Yaklaşık 300 kişinin katıldığı turnuva, kupaların ve-rilmesi ardından sona erdi.

Hollanda

Hollanda

Irkçılığa Karşı ÖrgütlenelimBirlikte Mücadele Edelim

51

27 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 318

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

Page 52: Yürüyüs 318

Anadolu Federasyonu çalışanları,Almanya’nın Köln şehrinde KeupsCaddesi’nde her cuma kurdukları stan-tı açmaya devam ediyorlar. 4-11-18Mayıs günlerinde pankartları, imzametinleri ve bildirileriyle yerlerini al-dılar. Çağrı metni yüksek sesle okun-du; “16 Haziran miting meydanı bizimkendi kültürümüz ile yaşayacağımızacevap olsun. O gün kendi türkülerimi-zi çalalım yüksek sesle. Ege, Karade-niz, Doğu, İç Anadolu, Türkiye’nin dörtbir yanından halaylarımızı, horonları-mızı, çiftetellilerimizi oynayalım” de-nildi.

Irkçılığa Karşı Tek ÇözümÖrgütlenmektir

2 Haziran'da Düsseldorf'ta yapıla-cak olan "Irkçılığa Karşı Tek Ses TekYürek" konserinin çalışmaları artan birheyecan ve hızla devam ediyor

Avrupa'nın birçok ülkesinde, ırkçı-lığa karşı olan, Grup Yorum dinleyen,devrimci-demokrat yüzlerce insan veonlarca demokratik kitle örgütü bukonserin gönüllü örgütleyicileri oldu-lar.

Açılan stantlar, sokak satışları, bin-lerce afiş ve onbinlerce el ilanı dağıtı-mı, Grup Yorum üyelerinin katıldığısöyleşiler ve onlarca farklı çalışma,"Konseri duymayan kalmayacak" şia-rıyla devam ediyor.

Yüzlerce sokağa ve binlerce Tür-kiyeli esnafa "Irkçılığa Karşı Tek Ses,Tek Yürek" Grup Yorum konseri afiş-leri yapıştırılıp el ilanı dağıtıldı.

Konsere dair bazı rakamlar;30'u Almanya'dan olmak üzere 56

Avrupa şehrinden 80'in üzerinde üc-retsiz otobüs kaldırılacak.

90 resmi bilet satış noktası var.7 Alevi Kültür Merkezi'nde ve

bir üniversitede söyleşi düzen-lendi.

20 bin afiş asıldı.200 bin el ilanı dağıtıldı.

www.grupyorumkonseri.co.ccadresindeki internet sayfasına gün-lük ortalama 50 ziyaretçi oluyor.

Yüzlerce genç - yaşlı, çocukgönüllü çalışma yürütüyor.

Çalışmalara ait bu rakamlar hergün artmaya devam ediyor.

Devlet eliyle beslenen ırkçılığakarşı örgütlü mücadelenin ürünü olacakolan bu konserde, on bin yürekten"Irkçılığa Hayır" sloganı ve halklarakarşı yürütülen saldırılara tepki yük-selecek.

Almanya'nın Hamburg şehrindeGrup Yorum çalışmaları devam ediyor.Grup Yorum dinleyicileri Bergedorf,Nettelburg, Altona, Wilhelmsburg,Harburg, Horner Rennbahn semtle-rinde ve Lübeck sehrinde esnafı dola-şarak Avrupa’da yaşadığımız ırkçılığıanlatıp, konser afişlerini astılar, bildi-ri dağıttılar, konser bileti dağıtımı yap-tılar.

Dammtor ve Harburg’da üniversi-te içine afis asılıp, bildiri dağıtıldı.Hamburg’taki yöre derneklerindenolan Karabağ'lılar Derneği ve EleleDerneği ziyaret edilip konsere çağrı ya-pıldı.

16 Mayıs'ta Levrekursen’de 100 ci-varında el ilanı dağıtıldı, 30 afiş asıl-dı.

17 Mayıs'ta Köln'ün Eherfeld sem-tinde, insanlarımızın yaşadığı bir ma-hallede evler kap kapı dolaşılarak ça-lışma yapıldı. 5 Yorum dinleyicisi,

Grup Yorum baskılı tişörtleriyleyaptıkları çalışmada, 120 ev do-laşarak 150 el ilanı dağıttılar, 20afiş astılar.

18 Mayıs'ta Köln'ün Mülhe-im Wieneplatz'da Anadolu Genç-lik ve Yorum dinleyicileri seslikonuşmalar eşliğinde konsereve yürüyüşe çağrıda bulundular.2 saat süren çalışma boyunca200’ün üzerinde el ilanı insanla-

ra ulaştırıldı.20 Mayıs'ta Köln'ün Nippes sem-

tinde 48 afiş asıldı, 102 evin posta ku-tusuna konser el ilanı bırakıldı.

18 Mayıs'ta Almanya’nın Hagenşehrinde 100 adet afişleme yapıldı, elilanı dağıtıldı.

19 Mayıs'ta Dortmund’ta 4 tane dü-ğün salonunda bildiri ve afiş dağıtımıyapıldı.

20 Mayıs'ta Dortmund Halk Kül-türevi'nde Gurp Yorum'la söyleşi ya-pıldı.

İngiltere19 Mayıs'ta Londra'nın Edmonton

alışveriş merkezi önünde 9 kişinin ka-tıldığı çalışmaya, Halkın Sesi TV'nin si-tesinden stant saatlerini öğrenip gelenbir kadın da katıldı. 3 saat boyunca elilanları dağıttı. Kendisinin de konseregeleceğini söyleyen kadın komşuları-na dağıtmak için el ilanı aldı. Evininpenceresine asacağını söyleyerek afişde aldı.

Ayrıca Grup Yorum’un, “DünyaHalkları Kardeştir” şarkısı siyahi bir ai-lenin dikkatini çekti ve sözlerini öğ-renmek istediler. "Afrika bir gün özgürolacak" cümlesini sevdiklerini söyleyip,bir kaç dakika dans ettiler. Türkiyeli ol-mayan halkların da dikkatinden kaç-mayan konser çalışmasını, ırkçılığakarşı olduğu için tebrik edenler oldu.

20 Mayıs günü de Haringey, Tot-tenham ve Enfield’de esnaflara el ilan-ları dağıtıldı ve kahve konuşmalarıyapıldı.

Ayrıca Halk Cephesi ve AnadoluGençlik, İngiltere’de yerel yayın yapanbir radyo programına katılıp konser ça-lışması anlatıldı.

Irkçılığa Karşı Sessiz Kalmamak İçin 16 Haziran’daTek Ses Tek Yürek Olalım!

Almanya

Londra

552

Yürüyüş

27 Mayıs2012

Sayı: 318

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

Page 53: Yürüyüs 318

Mizah Mazlumun Zalimdenİntikam Alma Aracıdır

Page 54: Yürüyüs 318

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

2 Haziran - 8 Haziran

Murat’ın ön plana çıkan en büyük özellikleri çalış-kanlığı, inatçı ve kararlı, özverili yapısıydı. Kabına sığ-maz bir enerjisi vardı. Özellikle teknik ve pratik yönü ol-dukça gelişkin bir yoldaşımızdı. Elektronik konusunda-ki yeteneklerini, projelerini sürekli harekete aktararak, yenielektronik sistemler ve patlayıcılar geliştirip, gerek üs-lerin güvenliğine, gerekse eylemlere yönelik çalışmalaryapardı. Bildiklerini aktarmak, öğretmek için çırpınırdı.

Bunun yanında büyük bir öğretme ve kendini ge-liştirme isteği vardı. Kendisine bir şey anlatılırken büyükbir merakla öğrenme isteğiyle dinlerdi. Bu özellikleriy-le kısa sürede kendini geliştirip, sevdirmişti. Hepimiz onuçalışkanlığı, özverisi, kendine olan güveni ve cesaretiy-le tanımıştık. Birliklerdeki (SDB) kısa sürecine rağmenbu atılganlığı ve kararlılığı ile birçok eylemde yer aldı.16-17 Nisan operasyonunu öğrendiğimiz zaman düşmana

olan kini gözlerinden taşıyordu. Ondaki sınıf kinini,yoldaşlarına olan sevgisini anlamak için gözlerinebakmak yeterliydi. Sizleri, yoldaşlarımı çok sevi-yorum diyerek harekete, yoldaşlarına olan bağlılığınıher fırsatta ortaya koyardı.

İlk kurumlaştığımız sırada eşya almak için ye-terli paramızın olmadığını öğrendiği zaman bir gün-de bütün ilişkilerini dolaşarak ihtiyacımız olan eş-yaların bir çoğunu temin edip gelmişti. Yanında kal-dığı aile ilişkileri tarafından da bu dürüstlüğü, ahla-

kıyla sevilen, sayılan bir kişiydi.Henüz birliğimize yeni katıldığı süreçte sokak gö-

rüşmeleriyle ilişkimizi sürdürüyorduk. Benden başka bir-lik üyelerini tanımıyordu. (...) Birlikte gittiğimiz ilk ey-lemde düşmandan hesap sormaya başlamış olmaktan duy-duğu coşkuyu hala hatırlıyorum.

Evde birlikte kurumlaştığımız bayan arkadaşa Kürt-çe öğretmeye çalışır, üs boşaltma ile ilgili sohbetlerimizdehep bayan arkadaşa “Abla sen boş ver, bana bir şey olur-sa evi boşaltmana gerek yok, ağzımdan bir kelime bilealamazlar” diye takılırdı. Eylem sonrası yakalandığındada bunu en iyi şekilde kanıtladı. Biz de o alındıktan son-ra bunun aksini hiç düşünmedik.

Murat Gül halkını, yoldaşlarını, hareketini, tered-dütsüz hayatını verebilecek kadar çok seviyordu.

“Hiçbir ilişki kolay kazanılmaz”Sadık Mamati

Murat Gül’ü bir yoldaşı anlatıyor; “Abla Sen Boş Ver, Bana Bir Şey Olursa

Evi Boşaltmana Gerek Yok, Ağzımdan Bir Kelime Bile Alamazlar”

Murat Gül, Erzincan doğumludur.1989’da İstanbul Gaziosmanpaşa bölge-sinde örgütlü çalışma için de yer aldı. 2Mayıs 1992’de tutsak düştü. Tutsaklığına19 Şubat 1993’te bir özgürlük eylemiyleson verdi. Ankara Sincan’da bir evde iki

yoldaşıyla birlikteyken polis tarafındankuşatıldılar. Çatışarak iki yoldaşının kuşatmayı yarma-sını sağladı. 5 Haziran 1993’te geleneklerimize yeni birhalka ekleyerek ölümsüzleşti.

Murat GÜL

Amerika’nın Yugoslav-ya halkına saldırısını pro-testo etmek için 4 Haziran1999’da ABD İstanbulBaşkonsolosluğu’na karşıdüzenlenen bir eylem sıra-

sında anti-emperyalist gele-neğin sürdürücüsü olarak şehit düştüler.

Sadık Mamati, 1974 Rize doğumludur. Tutsaklıklaryaşadı. Her tutsaklık sonrası hiçbir kaygı taşımadan mü-cadeleye devam etti. İstanbul’da Topkapı Bölge sorum-luluğu yaptı. Daha sonra ise silahlı biriklerde görev aldı.

Selçuk Akgün, 1958 Erzurum doğumludur. Adli birolay nedeniyle 5 yıl tutuklu kaldı. 1993’te hapishane-den firar etti. Bu dönemde devrimci hareketle ilişki kur-du. Kırda mücadele etmek, halkın umudu için silah ku-şanmak istiyordu. İstanbul’da silahlı birliklerde görev-lendirildi.

Sadık MAMATİ Selçuk AKGÜN

Metin Türker, Bulgaristan doğumludur.1978 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’yegöç etti. 15 yıllık mücadele hayatının 8 yılı-nı hapishanede geçiren Metin Türker, gör-düğü işkencelerden kaynaklanan rahatsız-lıkları uzun tutsaklık yıllarında tedavi edile-

mediği için 5 Haziran 1993 yaşamını yitirdi.Metin TÜRKER

Nazım Hikmet, OrhanKemal ve Ahmet Arif, ka-lemlerini emekçi halkın, işçisınıfının hizmetine verensanatçılardı. Yazdıkları tümeserlerinde, halkı aydınlat-mayı amaçladılar; emekçi-

leri sosyalizm mücadelesine çağırdılar.Bunun bedeli ülkemizde baskılar, zulüm-lerdi. Bunun bilincindeydiler. Bu bilinçlehareket ettiler. Ve baskıların, saldırılarınhedefi oldular. Yaşamları sürgünlerde, ha-pislerde, yokluk, yoksulluk içinde geçti.Buna rağmen yazdıklarından, düşüncele-

rinden vazgeçmediler. Kalemlerini burjuvaziye teslimetmediler. Arkalarında onurlu bir tarih ve halkı aydınlat-maya devam edecek eserler bırakarak ölümsüzleştiler.

Orhan KEMAL

Ahmet ARİF

Nazım HİKMET

Anıları Mirasımız