Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
YUNAN MEGALO IDEASI VE BATI ANADOLU.NUN DÜŞMAN iŞGALiNDEN KURTULMASlNDA DiN ADAMLARI
Doç. Dr. Ali SARIKOYUNCU Diyanet işi. Bşk. Disiplin ve Değerlendirme Şb. Md.
irinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti, beraber harbe girdiği devletler · mağlup
olunca, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütakeresini imzalamak zorunda kalmıştı. Bu mütareke sonrasında, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar memleketin çeşitli bölgelerini işgal ederken, Paris'te yaptıkları anlaşmayla başta İzmir olmak üzere Batı Anadolu'nun önemli bir bölümünü Yunanlılara vermişlerdi. Maksat "hasta adam" teşhisi koydukları Osmanlı İmparatorluğu topraklannı paylaşmak ve böylece Anadolu'daki Türk hakimiyetine son vermekti_.
Böyle bir dönemde Türk milletinin ruhunda ve benliğinde mevcut olan direnme gücünü ateşleyen hocalar, müftüler, din adamlan Milli Mücadele fikrinin doğuşunda önemli bir faktör olmuşlardır. Pek çok din adamı, cami kürsülerinde, meydanlarda düzenlenen mitinglerde, kurdukları ve içerisinde bulundukları cerniyetlerde, hatta cephelerde halka rehberlik etmişlerdir. Ayrıca bu uğurda hiç çekinmeden mallarını sarfedenler ol-
d uğu gibi, bir kısmı da şehit olmuştur.
Hemen belirtelim ki, böyle kısa bir çalışmada onlann Batı Anadolu'daki tüm hizmetlerinden söz etmemiz imkansızdır. Bu yüzden biz, bunlar arasında örneklemeyle bir kaçını seçtik. Ayrıca onlann sözkonusu çalışmainndan da özetle bahsedeceğiz. Ancak ·daha önce kısaca Yunan ·Megalo ideası'ndan söz edelim.
1. YUNANİSTAN'IN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ EMELLERİ
1830 yılında Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını kazanan Yunanistan'ın
bir türlü tatmin edilmeyen özellikle Anadolu'ya yönelik istekleri vardır. Onların bu politikalannın sebebi; bir ayağı Asya'da bir ayağı Avrupa'da olan büyük Yunanİstanı kurn:ıa gibi tarihi bir ideale sahip olmalarıdır. Megalo İdea, (Büyük fikir, Büyük Mefkfire) olarak bilinen bu ideale göre Yunanistan'ın sınırları doğuda; Anadolu ortalarından, kuzeyde; Karadeniz'in Kırım'ı da içine alan kuzey kısımlarından ve Karpat dağlan ile Tuna nehrine kadar uzanıyordu. Batı ve Gü-
31
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
ney sınırları ise, Adriyatik ve Akdeniz'den geçiyordu (1). Tabi! hayal edilen bu büyük Yunanistan'ın başkenti de İstanbul olacaktı C2)
Megalo İdea'nın gerçekleşmesi ise, şu şekilde olacaktı: "Önce Yunanistan'ı bağımsızlığına kavuşturmak; sonra da İyonya Adaları (Yedi ada)'nı almak; Teselya ve Epir'i ele geçirmek; Girit Adası ve Onki Adalar ve Kıbrıs Adası'nı Anadolu'nun Sakarya'ya kadar olan kesimini(İstanbul dahil) elde etmek ve nihayet Karadeniz kıyılarını da zabtederek Pontus Rum Devleti'ni ihya etmek."(3)
Bu hedeflerden ilkini, 1830 yılında Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını kazanarak elde eden Yunanistan, Daha sonraki günler ve yıllarda da diğer hedeflerini sırasıyla gerçekleştirmeye başladı. Bu cümleden olarak 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Yunanistan, Rusya'ya yaptığı yardımın karşılığı olarak Teselya Sancağını elde etti. Balkan Savaşı (1912) sonrasında Yunanistan, Selanik'i topraklarına katınayı başardı.
Kırk gün süren ikinci Balkan savaşında da; Kavala, Serez, Yanya, Manastır,
Limni, Midilli ve Sakız Adaları ile birlikte İşkodra'yı da alarak Yunanistan bir hayli büyüdü. Bu arada Yunanistan, 29 Eylül 1913'te Girit'i kendisine bağlamayı başardı C4).
Kalan hedeflerini gerçekleştirmek
için her siyasi bulırandan faydalanmasını bilen Yunanistan için I. Dünya Savaşı iyi bir fırsattı. Bu fırsatın değerini bilen Başbakan Venizelos, İtilaf güçleri yanında Yunanistan'ı ll Haziran 1917'de savaşa soktu. Başka bir ifadeyle Yunanistan da, Şark Meselesi'nin (5) halli konusunda aktif görev alıyordu C6)
Bu şekilde Yunanistan, itilaf devletleri yanında savaşa girmenin karşılığı
32
olarak daha önce hayal etmiş oldukları toprakları kazanacaktı. (7)
Zaten Yunan Başbakanı ülkesini savaşa sokarak vaadedilen tazminatı hak kazanmıştı. Nitekim İzmir ve çevresinde İtilaf devletlerinin emniyet ve selametlerini tehdit eden hiçbir şey olmamasına rağmen Mondros Mütarekesinin 7. maddesi gereğince 15 Mayıs 1919'da silahlı Yunan kuvvetleri İzmir'e çıkarıldı. (S)
(1) Yunanistan'ın bu sınırları aynı zamanda Etrıiki Eterya adlı cemiyetin de ilk kurucularından olan Şair Rhigas tarafından resimfenerek bastırılıp dağıtılmıştır. (Yusuf Akçura, Osmanlı Devleti'nin Dağılma Devri, Isı. 1940, s.19).
(2) Tarih Konuşuyor, Sayı: ı, s.71. (3) M. Süreyya Şahin, "Rum Ortodoks Patrikha
nesi" Türk-Yunan Ilişkileri ve Ayasofya Meselesi, lstanbul1990, s.22.
(4) M.S.Şahin, agm, 31-32. (5) Avrupa Devletleri Türklerin Anadoluya ayak
basışlarından itibaren, Türkleri Anadoludan atmak ve yok etmek için her fırsatı değerlendirmişlerdir. Batı'nın Türklere karşı süregelen bu tutum ve davranışları daha sonra "Şark Meselesi" olark adlandırılacak ve aynı zamanda da yeni bir şekil ve mana kazanacaktır. Örneğin, Osmanlı Imparatorluğunda başgösteren çöküş belirtilerinin başlamasıylaViyana Kongresi (1815) esnasında Çar Alexdndre tarafından ilk olarak kullanılanŞark Meselesi, Avrupalılar nazarında Osmanlının mirasının paylaşılması halini alacaktır. Yüzyıllara göre değişik hedefler gösteren bu politika, XIX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünün korunması, ikinci yarısında Türklerin Avrupadaki topraklarının bölüşülmesi anlamında kullanılmıştır (Enver Ziya Karai, Osmanlı Tarihi c. V Ankara, 1947, s. 207-208). Günümüzde ise, Şark Meselesi, Türkleri Anadolu'dan sürmek başka bir ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölüp parçalamak anlamına kullanılmaktadır. Bu konuda daha fazla bilgi için bkz., Ali Sarıkoyuncu, "Şark Meselesi ve Tarihsel Gelişimi" Askeri Tarih Bülteni, Sayı: 36 (Şubat 1994), s. 1-22.
(6) Türk istikl al Harbi, c. 2/1, s.13 (7) Yunanistan: Oniki Ada, Kıbrıs, Batı Anadolu
nun Kuzey kıyılarını ve Trakya'yı istiyordu (8) Selahattin Salışık, Tarih Boyunca Türk
Yunan ilişkileri ve Etniki Eterya, lstanbul-1968, 273. Ayrıca bu konuda daha fazla bilgi için bkz.Yuluğ Tekin Kurat,"Batılı Kaynakların lşığı Altında lzmir'in lşgali Sorunu"VIl,Türk Tarih Kongresi (5,29 Eylül 1970), Ankara 1973, c. 2 s.842-853
DiVAN ET iLMi DERGi • EKiM - KASIM - ARAliK 1994 • Ci LT: 30 • SA YI : 4
İzmir'e ayak hastıklan ilk gün, yirmisi Subay olmak üzere şehrin ileri gelen bazı kişilerini şehit eden Yunanlılar (9), hemen sonraki günlerde de bu cinayetlerini devam ettirerek pek çok masum kişiyi öldürdüler. Türk evlerine hücüm ile ırz ve mal tecavüzlerine kalkıştılar. ll Eylül'de yangın çıkardılar.
Daha sonra ayru zulümler Aydın, Nazilli, Menemen, Bergama, Eskişehir, Bursa Kütahya, Uşak ve Bilecik'te de görülmüştür. (lO) Bu arada Manisa ve çevresi halkı da Yunan zulmü ile karşılaştılar. Zira Yunanlı]ar, 26 Mayıs 1919-8 Eylül 1922 arası 3 yıl 3 ay 12 gün süreyle Manisa ve çevresini işgal ettiler. Büyük Taarruzla son ve kati darbe indirildİkten sonra 1922 4 Eylül'ün de Kırkağaç, Soma ve Akhisar, 8 Eylül'ünde de Manisa işgalden kurtanlmıştır. Bu arada 9 Eylül 1922'de de düşman İzmir'den denize dökülmüştür. (ll)
Dolayısıyla Yunanistan'ın Anadolu üzerindeki istek ve emelleri, Atatürk'ün önderliğinde silaha sanlan babalanmız, dedelerimiz tarafından önlemniştir. B unun la birlikte Megalo idea uğruna asırlarca · pusuda beklemesini bilen Rumlara, 27 Kasım 1919'da Paris yakınlarındaki Nevily'de yapılan bir anlaşma ile Batı Trakya ikram edildi. Aynca bilindiği
üzere 1944 Ekim'inde Almanlar geri çekilirken Oniki Adayı Türkiye'ye bıralemayı teklif etmişlerse de, teklifilgililerce kabule değer bulunmadığından reddedilmiştir (12) 2. Dünya Savaşı sonrası İtalyanlar yenildiği için sahipsiz kalan Adalar'a Yunanistan salJip çıktı. Müttefikler 1947'de Paris'te yapılan bir diğer andiaşma ile adalan Yunanistan'a devrettiler 0 3)
Böylece Oniki Adayı'da elde eden Yunanistan, gözünü Anadolu'ya-İzrnir'e İstanbul'a ve Kıbns'a çevirmiştir. Başka
bir ifadeyle Yunanistan, Megalo rdea'nm son perdesini gerçekleştirmek için bugüne kadar olduğu gibi yine uygun bir zaman kollamaktadır.
Bu şekilde Yunanistan'ın Türkiye üzerindeki istek ve emellerini özetledikten sonra, din adamlannın Batı Anadolu'nun düşman işgalinden kurtanlışındaki hizmetlerine geçelim.
n. DiRENME FİKRİNİN DOGUŞUNDA DİN ADAMLAR!
A. Din Adamlarının İzmir'e Çağrılması
Milli Mücadele'de din adamlannın
sahneye çıkışlan, 17 Mart 1919 tarihine kadar götürülebilir. Gerçi bu tarihten önce de din adamlannın öncülüğünde yer yer mahalli kurtuluş örgütleri kurulmuştu. Örneğin 14 Şubat 1919 tarihinde İzmir'de kurulan Cemiyet-i İlmiye. Bu derneği vatansever din adamlan kurmuşlardır. Manisa Müftüsü Alim Efendi'nin teşebbüsü ile, bu örgütün Manisa Şubesi de "Cemiyet-i İslamiyye" adıyla meydana getirilmiştir. Kazalarda da müftüler, bu derneğin başkanı olmuşlardır. Örneğin Kula'da 4 Mart 1919 günü, Kula Müftüsü Mehmet Rasih Efendi'nin başkanlığında İstihlas-ı Vatan Cemiyetl kurulmuştur. Amacını, "Bundan böyle mukaddes ve aziz vatanımızın emniyet ve müdMfası uğrunda"çalışmak şeklinde açıklayan bu cerniyette, KuIa'dan Mütfü Mehmet Rasih Efendi'den başka şu kişiler de görev alıruştır:
(9) Harp Tarihi Vesikalar Dergisi, Ankara-1961, Sayı: 37, Vesika: 37.
(10) Bu konuda bilgi için Bkz. izmir Fecayii (Basım yeri ve yılı yok); Matbuat Müdürüyeti Umumiyesi, Anadollu'da Yunan Zulmü ve Vahşeti, Ankara, 1338;
(11) Yurt Ansiklopedisi Manisa Mad. s. 5543-5546.
(12) M.S.Şahin, agm, s.32. (13) S. Salışık, age, s. 179-180.
33_-
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
Eşraftan Gülmezziide İbrahim Ağa, Palanduzzade Mehmet Şevket, İshakzade Ahmet ve Hoca Raşit Efendilerle, Kurşunlu Camii Müderrisi Mehmet Şükrü Efendi'dir. Hoca Raşit Efendi, Kula delcgesi olarak Alaşehir kongresinde de bulunmuştur. Ayrıca, Kula'da Cemiyet-i İslamiye'nin de şubesi açılmıştır. Bu örgütte de şu kişiler görev almıştır: Müftü Mehmet Rasih Efendi, (muhtemelen onun yerine daha sonra müftü olan) Müflü Hakkı Yiğit, Hakim Ahmet Hulusİ, Avukat Haşim Gür, İsmail Çubukçu, Girilli Osman, Saraçalioğlu Ali, Mehmet Ali Dedenin Emin, Yahyazade Süleyman ve Kerim Tosun'dur.< 14)
Öte yandan Kırkağaç'ta İstibias-ı Vatan Cemiyeti Şubesi Müftü Ahmet Hulusİ başkanlığın~a kurulduğu gibi, Turgutlu'da Müdafaa-i Hukuki Osmaniye Cemiyeti örgütlenmiştir. Sema'da da din adamlarından oluşan Tenvir ve İrşat kurulu oluşturulmuştur (IS)_
17 Mart 19 19 tarihi, kurtuluş için Batı Anadolu'daki din adamlarının biraraya geliş tarihidir. İtilaf dev Jetleri 1919 yılının Şubat'ında Paris'te bir araya geldiler. Sevr'in bir nevi ön denemesi niteliğinde olan Paris Konferansı'nda Yunanistan'a, Balıkesir, Aydın ve İzmir vilayetleri vaat edilmişti.
Bu haber Türk halkını çok müteessir etmişti. Türk'ün "Ebed-müddet" devletinin, hürriyet ve bağımsızlığının sonu olamayacağına iman etmiş Türk çocukları bu üzücü vaziyet karşısında çare arar, tedbir düşünür durumda idiler. İşte böyle bir anda, İzmir Valisi ve 17. Kolordu Komutanı Nurettin Paşa'nın da desteğiyle, İzmir'de Müdafaa-i Hukuku Osmaniye Cemiyeti'nin önderliğinde bir toplantı yapılması kararlaştınldı. 17 Mart 1919 günü yapılan kongreye; İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Manisa, Ba-
34
lıkesir ve ilçelerinden 37 Belediye Başkanı, 37 Müftü olmak üzere toplam 165
· delege katıldı (! 6). Bu kongreye katılan din adamlarından isimlerini tesbit edebildiklerimiz şunlardır:
Balıkesir'den: Müftü Hacı Ahmet Efendi, Müderris Hasan Basrı CANTAY, Edremit Müftüsü Cemal Efendi, Burhaniye Müftüsü Ahmet Efendi, Balya Müftüsü Hüseyin Efendi, Ulemadan Ahmet Efendi, Gönen Müftüsü Şevket Efendi 07), Bandınna Müftüsü Abdürrahim Efendi (lS)_
Manisa ve İzmir'den: Muhtemelen şu isimler katılmıştır: Manisa Müftüsü Alim Efendi, Kula Müftüsü Mehmet Rasih Efendi, Turgutlu Müftüsü Hasan Basri Efendi, Salihli Müftüsü Mehmet Lütfi Efendi, Kırkağaç Müftüsü Ahmet Hulusİ, İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi, Tire Müftüsü Sunullah Efendi (19).
(14) Teoman Ergül- Kurtuluş Savaşında Manisa (1919 -1922), izmir 1919, 3.25.
(15) T. Ergül, age, gös. yer. (16) Zeki SARUHAN, Kurtuluş Savaşı Günlü
ğü; Öğretmen Dünyası Yayını, Ankara 1984 s. 174.
(17) Müftü Şevket Efendi, Gönen ve Çevresinde Kuva-yı Milliye'yi örgütlediği için 1920 Nisanında Anzavur'un adamları tarafından şehit edilmiştir. (Kemal Özer, Kurtuuluş Savaşında Gönen, Balıkesir. 1964,s.24).
(18) Aydın Ayhan, "izmir'in işgali Sırasında Balıkesir" Milli Mücadele'de Balıkesir, istanbul 1986, s.49.
(19) Bu kişiler Manisa ve çevresinde Milli Mücadele'nin önde gelen isimleridir. Bu Konuda Bkz. Teoman Ergül, Kurtuluş Savaşında Manisa, izmir 1991; ilhan Tekeli - Selim ilkin, Ege'de Sivil Direnişten Kurtuluş Savaşı'na Geçerken Uşak Heyet-i Merkeziyesi ve ibrahim (Tahtakılıç) Bey; Nurdağan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı Başlarken, istanbul1970; Cemal Kutay, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimarları, Ankara, s.53.
DiYANEf iLMi DERGi • EKiM- KASIM- ARALIK 1994 • CiLT: 30 • SAYI: 4
Muğla'dan: Müftü Hacı Hamzazade Mehmet Zeki Efendi <20\
Denizle'den: Müftü Ahmet Hulusİ Efendi, Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi, Sarayköy Müftüsü Ahmet Şükrü
Efendi, Müderris Hacı Halilzade İsmail Efendi, Buldan Müftüsü Salih Efendizade Mehmet Efendi, Tavas Müftüsü Cennetzade Tahir Efendi <21 ).
Kongrenin çalışması üç gün sürdü. Kongrenin çalışmaları dışındaki saatlerde, kongreye katılanlar gruplar halinde Vali Nurettin Paşa'yı ziyaret ettiler. Nu, rettİn Paşa kongre delegelerine, memleketlerine döndüklerinde Yunan işgali
halinde halkı direnişe hazırlamalarını
telkin ediyordu. B u ziyaretlerden birisinde Denizli Müftüsü Ahmet Hulus Efendi;
"Paşa hazretleri ... sizin vatanperverliğiniz, emsilliniz Türk kumandan ve zabitleri gibi mücerreb ve miisellemdir. Tarihimiz bu muhteşem hakikatin ispatlarıyla doludur. Fakat ben zannediyorum ki, İstanbul'daki Hükümet, müttefiklerin arzularının
baricine çıkamaz. Sizin buradaki faaliyetleriniz ve şahsiyetleriniz onları
rahatsız edecektir. Sizi başka yere nakledecekler, hatta terfi ettireceklerdir. Bu takdirde istirham ederim. İstanbul'a gitmeyiniz.Denizli'ye geliniz, bizler lüzumhı herşeyi temine amadeyiz. Y eterki, başımızda sizin gibi tecrübe ve mevkii itimad telkin eden bir kumandan bulunsun"<22).
Kısa süre sonra Nurettin Paşa görevinden alınmıştır. Yerine Kambur takına adiyla tamnan İzzet Bey Valiliğe, Kolordu Komutanlığına da Ali Nadir Paşa atandı <23).
Görüldüğü üzere, Müftü Ahmet Hulusİ Efendi, daha 1919 Mart'ında mem-
leketİn akıbetini görerek müdafaa tertibatı düşünmüş ve kumandan olarak ta Nurettin Paşa'yı Denizli'ye davet etmiştir.
Henüz daha kongre devam etmekte iken Denizli'de hemen istenilen teşkilatı kuracağını açıklayan Müftü Ahmet Hulusİ Efendi İzmir dönüşünde yoğun bir teşkilatianma çalışmasına girmıştır.
Yaklaşan tehlikenin büyüklüğünü ve vehametini halka anlatmak üzere Denizli yöresinin bütün kasaba ve köylerini dolaşmıştır. <24)
Ahmet Hulusİ Efendi'nin bu çalışmalarını, dönemin Denizli Mutasarrıfı Faik Bey (Öztrak) şöyle anlatınaktadır:
"Gazeteler üzerinde sansür vardı. İstanbul Hükümeti, Mondros Mütakeresi hükümlerini uygulamak için kararlı ve duyarlı idi. Büyük bir baskı altında bulunan padişah da, bu siyaseti onaylıyordu. Özellikle İzzet Paşa Hükümeti'nin istifasından ve iktidara Tevfik Paşa'nın gelmesinden sonra, bu konuda her gün sürekli olarak buyruklar alıyorduk. Bunlarda,
·çok açık olarak, mütareke hükümlerinin uygulanmasını engelleyecek dav
·. ranış ve hazırlıklara asla izin verilmemesi bildiriliyordu.
1919 Mart sonlarında, yani işgalden 50 gün kadar önce, İzmir'de toplanan kongreye Denizli Sancağı adına katılan Heyet-i Milliye Başkanı Ahmet Hulusİ Efendi, dönüşünde, be-
(20) Ünal Türkeş, Kurtuluş Savaşında Muğla, ist.1973, s.157.
(21) Tarhan Toker, Kuva-yı Milliye ve Milli Mücadele' de Denizli, Denizli 1983, s. 23
(22) C. Kutay, age, s. 41.
(23) Lütfü Müftüler, ·Milli Mücadele'de Denizli Heyet-i Milliyesi, Balıkesir 1974, s.4.
(24) i. Tekeli-S.ilkin, age s. 68-69.
35
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO IDEASI
nimle nzun ve çoğu gizli pek çok görüşme yaptı ve Denizli Sancağı kazalarından Acıpayam, Buldan, Sarayköy, Tavas, Çal'da, özellikle müftüler ve müderrislerle eşrafın önderlik ettiği kurullar oluşturduğunu söyledi. Artık kaçınılmaz olan Yunan işgali
karşısında, neler yapılması gerektiğinin şimdiden düşünülmesini, gerekli önlenılerin alınmasım önerdi ... Yapılması gereken, vatamn bağımsızlığı ve · onurunun zorunlu kıldığı şeylerdi. Bilimsel yeterliliği ve ahlakı ile sancağın her tarafında sevilen ve sayılan bir adamdı. Her yandan olnmlu haberler geliyordu. Ahmet Hulusİ Efendi, zor koşullar altında göreve çağırdığı kişileri, yetki ve özelliklerini çok iyi belirleyerek saptaı:ıuş ve atamıştı. O sayılı günlerin bendeki en derin izlenimi budur. "(25)
Belirtildiği üzere, Ahmet Hulusİ
Efendi, İzmir'de alınan kararlar doğrultusunda Denizli ve çevresinde halkı bilinçlendirmeye, mücadele fikrini aşıla
maya çalışmıştır. İleriki izahlarımızda da anlaşılacağı üzere, bunda da başarılı olmuştur.
Ege bölgesindeki diğer din görevlileri de benzer çalışmalar içerisinde bulunuyorlardı.
B. İzmir'in İşgaline Gösterilen Tepkiler ve Verilen Cihad Fetvaları
1. Denizli Müftüsü Ahmet Hulusİ Efendi.
14/15 Mayıs gecesi sabaha doğru, Yunan askerleri İzmir nhtıınına ayak basmaya başladıklan an İzmir Redd-i İlhak Heyeti ve Belediyesi yurduı:ı her tarafına olduğu gibi Denizli'ye de Yunan işgalinin başladığını gösteren telgrafını göndennişti <26).
Denizli Mutasarnfı Faik Bey (daha
36
sonra İçişleri Bakanı da olan Faik Öztrak) bu acı haberi öğrenir öğrenmez,
Müftü Ahmet Hulusİ Efendi'yi Askerlik Şubesi Başkanı Tevfik Bey'i, Belediye Başkanı Hacı Tevfik Bey'i ve eşraftan bazı şahısları da yanına çağırarak, İzmir'den gelen telgrafı okudu. Mutasarrıf ve beraberindekiler, işgal haberini Dahiliye · Nezareti'ne bildirdiler <27>. Daha sonra bu heyet, halkı korku ve telaşa düşürmemek ve İzmir'de olup bitenleri haber vermek üzere belediye binası önünde bir miting tertibine karar verdi. Bu mitingin düzenlenmesi görevini de Müftü Ahmet Hulusİ üstlendi <28>.
Mitingten haberdar edilen Denizli halkı, 15 Mayıs 1919 gününün ilk saatlerinde belediye binasının bulundğu
Bayram yerinde toplandı. Ahmet Hulusİ Efendi, İzmir'in işgalinden dört saat sonra, başka bir ifadeyle Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışından dört gün önce düzenlediği bu ınitingte düşmana karşı savaşmanın dini bir görev olduğunu ilan etıniştir. O, bu tarih! konuşmasında şöyle diyordu:
"Mulıterem Deniziilileri Bugün sa~
balım erken saatlerinde !zmir, Yunanlılar tarafindan işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ilıanettir, vatana karşı irtikab edilecek cürümlerin Allah ve tarih önünde affı imkansız. günahtır. Cilıad tam manasıyla teşekkül etmiş dinf farfze
{25) Yurt Ansiklopedisi, C. 3. s.2141 {26) Bu telgrafın tam metni için bkz .. , Türk is
tiklal Harbi Cilt: 2/1, Ankara 1963, s. 63. {27) Saqi Borak, Dahiiye Nezareti'ne çekilen
telgrafın Müftü Ahmet Hulusi Efendi tarafından çekildiğini belirtmektedir. Bu telgrafın tam metni için bkz.,. Sadi Borak, •sarıklı bir Mücahit "Hayat Tarih Mecmuassı, Sayı: 9 {Ekim 1968), s.12.
{28) Nuri Köstüklü, Milli Mücadele'de Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları, Ankara 1990, s. 69.
DIYANET iLMi DERGi • EKiM· KASIM· ARALIK 1994 • Ci lT: 30 • SAYI: 4
olarak karşımızdadır. Hemşelırilerim,
karşımıza çıkarılan dünkil teb'anuz Yunan'a biz mağlup olmadık. Onlar öteki diişmanlarımızm vasıtasıdır. Yunan 'm bir Türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne manaya geldiğini, fzmir'de şu bir kaç saat içinde iltikap edilen cinayetler gösteriyor. Silalımuz olmayabilir, topsuz tiifeksiz sapan taşları ile de düşmanın karşısma çıkacağız. fstiklal aşkı, vatan sevgisi, !ıaysiyet şuurumuz ile kalbimizdeki iman ile mücadelemizin sommda zaferi kazanacağız. Bu uğurda
canmı verenler şehit, kalanlar gazidir. Bu mutlak olarak cilıad-ı mukaddestir. Sizlere vatamnızı düşmana teslim etmenin çaresiz olduğunu söyleyenler, düşman esareti altmda olanlardır. Onlar idare ve kararlarına sahip değildirler. Bu vaziyette anlamı emri ve fetvası aklen ve şer'an caiz, makbul ve muteber değildir. Meşru olan; münhasıran vatan müdafası ve istiklal uğruna cilıatdır.
Korkmaymız ... Meyus olmaymız ... Bu livay-ı lıamd'in altmda toplanmız ve mücadeleye /ıazırlammz... Miiftiiniiz olarak C/HAD-I MUKADDES FETVASI ilan ve tebliğ ediyorum ... Elinizde hiçbir silalımız olmasa dahi üçer taş alarak düşman Uzerine atmak suretiyle mutlaka fiili mukabelede bulımunuz ... "<29J.
Bu düşündürücü ve heyacanlı konuşınayla insan seli dalgalanıyar ve "Kahrolsun düşman" avazeleri gök gürültüsü gibi belediye meydanından taşıyor,
dalga dalga etrafa yayılıyordu. Nitekim İzmir'in işgalinden dört saat gibi kısa bir süre sonra düzenlenen bu mitingin çevre il ve ilçelerde fevkalade tesiri olmuştur. Bunu daha sonraları Aydın mebusu olarak TBMM'nde hizmet veren Dr. Mazhar Bey (Germen) şöyle belirtmektedir.:
"İşte Denizli'de Müftü Ahmet Hulusİ Efendi'nin rehberlik ettiği miting
haberi ve onu takiben Müftü Efendi'nin imzasını taşıyan telgraf bu saatlerde Aydm'a geldi. Ben HEYET-İ MİLLİYE tabirini ilk def bu telgrafta gördüm. Hükümet doktoru idim. Mutasarrıf olmadığı için bu makama da vekalet eden 57 nci fırka kumandanı Miralay (Aibay) Şefik Bey'in davet ettiği şahsiyetler arasmda bulunuyordum. Kumandan, Müftü Efendi'nin telgrafının metnini bizzat okuyarak mealen şu şekilde vaziyeti açıkladı.
Dedi ki:
Denizli Müftüsü, tutulacak en sağlam, vatanseverce yolu bize göstermektedir. Ben asker olarak elimdeki bütün imkanlarla vatanımı korumak için namus ve şeref andı içtim. Fakat bunu, Denizli'deki hareketi örnek olarak yapmak akıl ve mantık gereğidir"<30).
Ahmet Hulusİ Efendi'nin konuşmasının tesiri Denizli'nin İlçelerinde de etkili oldu. Nitekim ilçelerde ardarda mitingler yapılmaya, protestolar çekilmeye başlandı. Bu cümleden olarak 16 Mayıs Cuma günü Tavas, Acıpayam ve Saray-
, köy ilçelerinde, 17 Mayıs Cumartesi · Günü ise Çal İlçesinde mitingler düzen. lenmiş ve işgali protesto telgrafları çe-kilmiştir.
Diğer taraftan, Müftü Ahmet Hulusİ Efendi ilk fiili savunma teşkilatını kuranlardandır. Denizli Kuvayı Milliyesi adını alan bu teşkilatın sevk ve idaresi için yakından ilgilenmiştir.
10 Haziran 1919'da faaliyete geçen Denizli Heyet-i Milliyesi küçük bir devlet şeklinde 'idi. Müftü Efendi'nin başkanlığını yaptığı bu teşkilat, iş bölü-
(29) Ali SARIKOYUNCU "Milli Mücadele'de Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi", Diyanet Dergisi, c. 27, Sayı: 4, s. 245-246.
(30) C. Kutay, age, s.53.
37
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
mü esasına göre altı şubeye aynlrnıştı.
Hiçbir dış emir ve yardıma bel bağlamaksızın girişilen bu vatan rnüdafaası gayreti, Erzurum Kongresinin açılış günü olan 23 Temmuz 1919 tarihinden 43 gün önce kurulmuştu <31). Bu cemiyet, kuruluşundan itibaren, cepheye gönüllü celbinde ve yardım gönderilmesinde <32)
üzerine düşeni fazlasıyla yapmış <33),
çevre il ve ilçelerde örgütlenrneyi teşvik etmiştir. Aynı zamanda bu cemiyetin Milli Mücadele azminin oluşmasında
önemli katkısı olmuştur. Bu cümleden olmak üzere cemiyet bir beyanname yayınladı. 10.6.1919 tarihini taşıyan bu beyannamede; Yunan işgalinin haksız olduğu ve bunların Anadolu'da yaptıkları zulümler ifade edildikten sonra şöyle
deniyordu:
"Yarın Yunanlıların murdar ayakları altında inieye inleye ölmekteuse bugün ya mertçesine ölmeye, yahut şeretle yaşamaya azıneden ve bugünkü çalışmayı din ve namus meselesi bilen kardeşlerimiz son defa olarak mali ve bedeni her fedakarlıkta bulunmak, zengin ve fakir herkes bu dini meselede kendisini alakadar addetmeli seyirci vaziyetinde kalmamaIı... Kaybedilecek zaman olmadığını düşünerek hareket etmeliyiz... Allalı
yardımcımızdır" <34).
Müftü Efendi 1919'da 58 yaşında olmasına rağmen, önce Dinar'a, daha sonra da Afyonkarahisar'a geçerek buralarda, hem milli örgütler kurulmasını temin etmiş, hem de Kuva-yı Milliye için silah ve cephane ternin etmiştir. Bu arada sivil kıyafet taşıyan subayları da vazifeye çağırıyordu. Müftü Efendi'den Ona her türlü yardım için söz veren· Afyonkarahisar'daki 23. Fırka Kumandanı Ömer Lütfi Bey." ... Başında sarık, kafasında vatan muhabbeti ve İstiklal haysiyeti
38
ileri yaşı ve mesleğine rağmen hepimize numune olan bu mübarek din adamını minnet ve hürmetle teşyi" ettiğini belirterek söz etmektedir. <35)
Müftü Ahmet Hülüsi Efendi'nin gerek Denizli'de ve gerekse çevresinde yaptığı Kuva-ı Milliye lehinde çalışmaları, İstanbul hükümetinin dikkatinin bu yöreye çevfilmesine neden olmuştur. Bu arada Müftü Efendi'nin çalışmalarından yerli Rumlar da rahatsızlık duyuyorlardı. Hatta Rumlar; "Nasıl olsa Denizli Yunan kuvvetlerinin eline geçecek. O zaman sarığını başına dolayıp cesedini Denizli sokaklarında gezdiririz" diyerek tehdit ediyorlardı. Öte yandan da İstanbul hükümeti, 21 Temmuz 1919 tarihli telgrafıyla Kuva-ı Milliye'nin dağı-
(31) L.Müftüler, age., s.11.
(32) Cepheye gönderilen yardımiara bir örnek olmak üzere, Genelkurmay Askeri Tarih Stratejik ve Etüt Başkanlığı'nda bulduğumuz belgelerden Ağustos 1919'nu içerenler sunuyoruz:
4.8.1919'da bir subay kamutasında Denizli Bölüğü.
5.8.1919'da silah ve cephane ile birlikte gönüllü.
9.8.1919'da 105 silah, 4 sıhhiye eri ve 3 subay.
11.8.1919'da 30 sandık cephane ile 1 sandık bomba.
13.8.1919'da Eratla birlikte 80 ve 116 olmak üzere toplam 196 sandık cephane.
18.8.1919'da 40 topçu eri.
19.8.1919'da Yedek Subaylar.
21.8.1919'da Yıldırım Bölüğüne ait beygir ve katı rlar Denizli'den Cepheye (Köşk'e) sevkedilmiştir.(ATASE.·, KL:426;D:5,Fh:20,26,52,81, 106.,113,129,174 ,210,223).
(33) Maraş Savunmasına maddi destek sağlamak üzere de Maraşa 400 TL. gönderilmiştir. (T.Toker, a.g.e., s.88)
(34) N. Köstüklü, a.g.e s.83.
(35) C. Kutay, a.g.e. 5.54.
DiYANET iLMi DERGi • EKiM- KASIM- ARALIK 1994 • CiLT: 30 • SAYI: 4
tılması hususundaki talimatını <36> yineledi (37).
İstanbul Hükümete talimatının uygulanmasını Denizli Mutasarrıflıoı'ndan 1::>
beklerken, aksine "Kuva-yı Milliyenin düşman tecavüzüne karşı koymaktan başka bir gayesi olmayan bir ıİıeşrı1 müdafaa teşkilatı olduğundan dağıtılmasının değil, desteklenmesinin gerektiğini, esasen hükümet kuvvetinin onu dağıtmaya da muktedir olamıyacağı" hususları 7 Ağustos 1919 tarih ve 25886/29 sayılı yazısıyla cevap olarak bildirildi. Ayrıca mutasarrıflık Denizli· Heyet-i Milliyesi'nin bu konudaki cevabı yazısını da kendi yazılan ekinde Dahiliye nezaretine gönderdi <38>.
Denizli Müftüsü Ahmet Hulusİ Efendi Heyeti Milliye başkanı olarak, İstanbul Hükümetine ulaştırılmak üzere Denizli Mutasarrıflığı'na hitaben yazdığı 5 Ağustos 1919 tarihli yazısında; Yunanhların işledikleri cinayetleri ve İstanbul Hükümeti'nin bu cinayetler karşısında ilgisiz kaldığını bu sebeple vatanlarını ve canlarını kurtarmak için mücadele verdiklerini. bu mücadeleden de vazgeçmelerinin sozkonusu olmadığını sert bir dille bildirmekteydi. Bu yazı aynı zamanda Denizli Heyet-i Milliyesi'nin özellikle başkanı Ahmet Hulusİ Efendi'nin Milli Mücadele'deki hizmetlerini ele özetler mahiyettedir. Bu bakımdan onu sadeleştiriimiş şekliyle sunmayı uygun bulduk.
Bu tarihi cevap şu cümlelerle başlıyordu:
"Denizli Milli Heyeti, milli hareketlerin kaldınlmasma ve dağıtılmasma
dair mutasarrıflık makamımzdan vaki olan bildiriye aşağıdaki cevabı sunmakla iftihar kazamr;
Iii/af devletlerinin hiç de haklı olma-
yarak mütareke anlaşmasma dayanıp verdikleri nota ile İzmir Şehri ve kalelerinin yunan askeri tarafmdan işgal edileceğinin bildirilmesinden sonra, işgal
sırasmda İtilaf devletleri temsilcilerinin gözleri önünde Yunanlılarm yaptıkları cinayetler ve zulümler ne soru/muş ve ne de men edilmiş olmadığı gibi, bu cinayet hareketleri zavallı İsliim alıali üzerinde korku ve ürkiintii varatılması kaseliyle şiddetlendirifmiş ~e çoğaltllmış ve bir taraftan Yunanlıların bir başarı/an şeklinde örtiilmiiş ve gizlenmiş olduğu gibi, aym facialar ve zulümler İzmir civarına ve köylerine yayılarak buralarda da savaş salınelerini ve engizisyon zulümlerini pek feride bırakacak zulüm ve cinayetler meydana getirilmiş ve yapılmıştı. Bütün Avrupa'ya yabancı temsilcilere, lıiikümetimize, basma ve viiveylalara rağmen, İzmir şehri kaleleriyle sımrlandırılmış olan işgal yetkisini Yunanlılar kendiliklerinden genişleterek Aydm civanna kadar geldikleri ve lıiikümetce lıalkm hayat hakkım karıımak için hiç bir mukavemet ve miidafada bulunulmadığı bir sırada, Aydm ahaZisi ve !ıem hükümete siyasi etkilerle haksızlıkları ve zulümii durdurtmağa
zaman kazanmak, hem de müslümanları imha etmeği bir siyasi düstur edinen Yunanlı/ara fırsat vermeyerek haksız kan dökülmesine engel olmak düşüncesiyle vekarla ve temkin/e Yunanlılan karşılamış/arsa da, milliyet/erin kendi !ıak ve kaderlerine sahip ve insanlığa zararlı
{36) istanbul Hükümeti, Haziran 1919'da Vali ve Mutasa~r.ıfl_ara gönderdiği talimatla; milli ordu leşkılının yasaklandığını bildirerek, buna uymayaniara pek insafsız davranılmasını gerekirse, istanbul Divan-ı Örfiye gönderil~ mesini emretmişti (ATASE Arş, KL: 243,D: 16, Fh:84).
(37) A.Sarıkoyuncu, a.g.m., s. 280. (38) Mithat Sertoğlu, "Milli Mücadelemizde Kah
raman Denizli", BTID, Sayı: 6, s. 3-4.
39
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
her türlü teşebbüsleri men edecek Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti)'nin kurulmasına uğraştıkları bir zamanda, Aydın'lıların bu akıllıca hareketleri Yunanlıların anılması bile haşyet doğuran lıunharca ve vahşice faaliyetlerin bir gün bile durdurulup geri bırakmağa sebep olmamış ve sonunda bütün şehrin · yakılmasıyle binlerce halkın ve çocuk ve kadınlarm öldürüldüğünil ve kocalarıyla kardeşlerinin ve babalarının gözleri önünde kaduı ve kızlarm namuslarma saldınldığmı ve kadmlarm memelerinin kesilmek ve tenasal uzuvlarma konulnıak suretiyle insanlık tarihinin hiç kayrd etmediği aşağılık ve rezaletin iftihar ve gururla yapıldığmr görmüşlerdir. Aydm'da cereyan eden bu lıwılıarca ve valışice hareketler Nazilli ilçesine de uzatılmış ve Nazilli'de !zer gün bir çok facialara sa/me olmakefa bulumnuş iken insanlığı ebeddiyen titreten bu hareketlerin ne itilaf devletlerinden ve ne de bizzat şu zavallı müslümanların haklanmn koruyucu olan hükümetiniz tarafindan men' edilenıediğini gören ve bir kaç gün sonra kendilerinin de aynı akibete maruz kalacağım ve Yunanlı larm önlerinde hiç bir engel olucu kuvvet görmeyince zulüm ve fecaat dairelerini daha da ilerilere ve hatta Eğridir bölgesine kadar genişletecekleri, buralara gelen özel Yunan memur ve delegelerinden ve buralarda Yunanlılar lehine yaprlan gösterilerden anlayan Denizli İslam alıalisi, sadece hayatımızı ırzımızı, namusumuzu, dinimizi korumak maksadıyla ve hükümetin durımı ve zaman dolayısıyle yapmasmda aciz gösterdiği vazifelerin yerine getirilmesi gayretiyle silahlarımıza sarılmağa ve Yunan vahşet ve fecaati altmda ölmekten ise, çarpışa çarpışa hayatımızı sona erdirmeğe karar verdik ve bu kararımızla binlerce
40
müsliiman halkm kopup gelmekte olduğunu ve onların da aynı esas lıaklarınm korunması gayretiyle çalışmakta bulunduklarını anladık. Bu gün halk, biitün kuvvet ve gayretleriyle bu husus için çalışmakta ve kanlarını ve paralarını bu yolda feda etmektedir. Milli H eyetimizin takip ettiği gaye, hiç bir devletin ve milletin hakimiyetini kabul etmiyerek ancak kendi al bayrağımız altmda Osmanlı hakimiyetinde kabııak ve bu gün, ne sebepten olursa olsun, hükümetin sağlayamadığı halkm yaşama lıakkmı ve milli ve dini namusu ,korunıaktadrr. Bu giin Anadolu'yu işgal etmekteolan devletlerden bazılan ve mesela İtalyan'lar işgalleri altmda olan alıalinin ı rz ve namuslanna, lıayatlarına ve başka şeylerine saldımuyarak kendilerine yumuşaklıkla muamele etmekte oldukları ve bulundukları yerlerden Denizli ve civarına kadar gelmeleri için davet edilmeleri kafi olduğu lıakkmda bazı tavsiyeZere de muttali olduğunuz halde bunların hiç birisine kulak asmadığımız gibi, Iziikilmetin emniyeti ve emam altmda bulıman hıristiyan alıalinin hayat ve namuslarınlll korwınıasma her vakitten fazla gayret ediyor ve hıristiyanlar vesilesiyle Iziikiimetin başma bir gaile çıkarımamağa her zamandan çok çalışıyoruz. Yunanlılarm, işgalleri altmda bulunan yerlerdeki müslüman halka her türlü cefa ve zulmü reva görmesinin tesiriyle bilhassa Yunanlılar aleyhine yapılmakta olan bu hareketin öbür d~vletler lıakkmda yapılmanıası ve içerilerde bulunan hıristiyan unsuru hiç bir surette saldmya maruz bırakılmadığı gibi livamz içinde emniyet ve aşayisi ihlal edici her hangi bir olaym meydana gelmemiş olması ve liva aşayişinin umumi harbden evvelki halinden daha iyi bir durumda bulunması iddiamızm doğruluğuna ve lıare-
DiYANET iLMi DERGi • EKiM - KASIM - ARALIK 1994 • CiLT: 30 • SA YI : 4
ket/erimizin samimiyeline kesin bir delildir. Bugün bizler, sadece yaşama /ıaklanmızm savunulması maksamdıyla yaptığımız bu hareketlerin meşru ve insanlığm açık bir hakkı olduğuna inanmış bulunuyoruz. Bu hareketlerin tesiriyle düşman Denizli livasma gelenzemiş olduğu gibi, akıp gelen gönüllülerin ve hakiki inanış salıiplerinin hücümiindan korkarak umduklarını elde edemeden Nazilli kasabasmdan kaÇinağa mecbur olmuştur. Düşman, Aydm ovasmda·- !zmir ve Manisa livalamıda yaptıklarından vazgeçi/se bile elli dokuz tane köyü ve koskoca Aydm kasabasım yakıp binlerce müsliiman halkı kati ve imha ederken, binlerce kadımn ırzmı ayaklar altına alır, çocuklarım öldürüp ve memelerini kesiip avret yerlerine sokarken; bu facia ve zulümterin tesiriyle ovaları, kasaba/arı, dağları çifyavrusu gibi kaçışan kolları kmk, başı tüysüz, sakat ve ihtiyar, kadm, çoluk çocuk, yersiz yw1-suz felakete uğramışlar doldururken, çok yazıktır ki bu matenze uğramış Jıalkmfacialaruıı görüp kaydedecek ne bir memur, ne yaralarmı saracak bir doktor ve ne de kw1anlnuş bir kaç namus ve hayati kurtaracak asker gelmedi. Milli heyetimiz tarafindan mutasarrıflık makamma yapılan miiracaata ve Bakanlıklarla Başbakanlığa yağdırılan
feryad ve yardım isteme/ere derin ve hazin sükutlarla karşılık verildi. Hayat ve varlık/arım korumak içinbir çok vasıfları bulunan kimselerden, izzet-i nefis ve namusu muhafaza ile hayatı taşıma ve tanımayı bağ edinmiş insanlar arasmda herkesten çok bu kutsal şeylere bağlı ve bu ıığurda hayatı küçük görmeği yol edinmiş Türkler, bu haller karşısında pek tabii olarak nefislerini muhafaza ve lıaklarmı miidafaaya koyuldular. Kediyi bile arslan haline getiren olayları kay-
deden insanlık tarihi, kaderlerini tevekkiil ile bekleyen Türklerin Yunan zuliim ve aşağılığı karşısmda ateşten bir lıiddet ve eeladet parçası kesildiklerini kaydederse çok mudur? Bizler, bu faciaları incelemeğe memur olarak buraya gelen yabancı temsilcilerin, feryad, zulümden şikayet ve yardım istemelerine kulağmı tıkamış ve mübarek memleketleriyle adeta alakasım kesmiş görünen hükümet karşısmda izzet-i nefsini, yaşama hakkmı ve hürriyetini idrak etmiş ve kutsal tamdığı şeyler tecavüze uğramış bir milletin yapacağı da, böyle silaha sarılarak düşmanını gebertmektir, diyerek takdir ve öğmelerine uğrarken ve yukarıda arz olımduğu gibi, bazı yabancı lıiikümetlerin akşama ve sahip çıkmaları görülmekte iken., yine başları yükseltmek ve vatamn namusnu kurumak için her türiii fedakarlığa göze alan bu necip kütlenin emelleri ve hareketleri, hiikiimetbı isteğine aykırı görüliiyor, Ne işgal bölgesinin sımrmı tayin, ne zulüm ve facilar silsilesini durdurma ve ne de yağma, çapul, imha ve yok ederek Osmanlı vilayetinin işgal eden düşman kuvvetlerini koğmağa ve uzaklaştırmağa muvaffak olanuyan hükümetin "Siyasi teşebbüslerde bulunduk, milli hareket ve teşebbüslerden vazgeçiniz; yerlere yatmız, düşman biraz daha öldürüp saldırsm gelsin" demekten başka nasıl yorumlanabilir.? Hayır Beyefendiler ... Biz Osmanlıyız, Osmanlı kalacağız. Biz, lıükiinıetin kanımiarına itiatlı idik, yine iraatlı kalacağız. Biz bunu, gerek makamımza ve gerekse Başbakanlık makamma vaki' olan pek çok maruzatınıızla bildirdik ve isbat ettik. Ve bilhassa şunu da arz ederiz ki, bu hareketlerimiz particilik gibi hasis duyguların pek üstünde ve sadece milli hayatm ve dini namusun muhafazası gayesi içindir. Biz, hiç bir
41
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
pa11iyi tanumyoruz ve ancak vatam, vatan evladuu, padişalıı (yani devleti) emel/erin gayesi biliyoruz. Fakat başımıza getirilenfelaket ve musibetten kurtulmasmı lıiikiimet siyaset dediği kör ve nankör miidafaa aletinden değil, vefalı
silahmuzdan ve azmimizden bekliyoruz. Hükümet, iki buçuk aydanberi siyasi teşebbüslerden de hiç bir netice umulmamaktadtr. Eğer hükümet, siyasi gayesi İslamlll yok edilmesi olan Yunanlılarm vilayetimizden fiilen çtkarıldrığmı siyasi teşebbiislerle gösterirse ve bu surette müslüman lıalka yapılmakta olan zulüm ve facialara bir son verdirirse, hareketleri Izemen durdururuz. Aksi takdirde, Yunan zuliim ve va!zşeti altmda ölmektense, çarptşa çmpzşa !zayatzmzzt feda etmeği ve bu suretle başanya ulaştzğmıız lıalde kendi hükümetimizin kanımlarıyla kendi /ıaklarımzzda koğuş
tunnada bulwımasma boyun eğmeği cana minnet bilmekte olduğumuzu arz ederiz"J39l
İstanbul Hükümeti, Kuva-yı Milliye'nin dağılmasını beklerken, aksine milli harekatın Denizli'de daha da gelişmesi ve özellikle Müftü Efendi'nin sert cevabından dolayı telaşa kapıldı. Bunun üzerine Damat Ferit, daha etkin bir tavır takınmak gereğini duydu. Jandarma Genel Komutanı Ali Kemal Paşa'yı durumu yerinde incelemesi ve gerekli önlemler alması için yöreye gönderdi (40).
Ancak İstanbul Hükümeti'nin Denizli Kuva-yı Milliyesini engelleme teşebbüsü bu defa da sonuçsuz kalmış oluyordu. Zira, yöredeki milli harekatın fiili lideri Ahmet Hulusi Efendi'yi çalışmalrından vazgeçirmek üzere Denizli'ye gönderilen Ali Kemal Paşa, onu bu konuda ikna edememiş fakat kendisi ikna olunmuştur (41)
Bütün bu girişim ve baskılarından
42
bir sonuç alamayan İstanbul hükümetleri özellikle 5 Nisan 1920'de 4. defa iş başına gelen Damat Ferit hükümeti, Ahmet Hulusİ Efendi'yi görevinden alma teşebbüsünde dahi bulunmuştur (42). Bu arada İstanbul hükümetine bağlı bazı memurlar da Ahmet Hulusİ Efendi'nin
. çalışmalarını engellemeye yönelik Faaliyetler sergilemişlerdir. Mesela;
Tavas Kaymakamı M. Ali Bey bunlardan birisidir. O, Müftü Efendi'nin Tavas'ta kaldığı süre (7 Temmuz - 3 Ağustos 1920) müddetince onu gözetim altında bulundurmuş ve ayrıca PTT ile yaptı-
(39) M. Sertoğlu; agm. s.5-7.
(40) Ali Kemal Paşa'nın istanbul Hükümetince Denizi'ye gönderJimesi Müftü Ahmet Hulusi Efendi ile görüşmesi hakkında bilgi için bkz. A. Sarıkoyuncu, "Milli Mücadele'de Denizli Müftüsü ... ", s.284-288.
(41) Nitekim Ali Kemal Paşa, Nazilli'den Sadaret Makamı ile Dahiliye Nezareti'ne gönderdiği 28 Ağustos 1919 tarihli telgrafında, yöredeki Kuva-yı Milliye sayesinde, Yunanlıların Aydın gerisine sürüldüklerini belirttikten sonra şunları bildirmektedir.
"Bunların (Kuva-yı Milliyecilerin) mallarını canlarını ve vatanlarını muhafaza için; pek kati bir surette ittihad ve ittifak eylemiş olup, başka hiç bir kötü emellerinin bulunmadığını temin eylerim .... Bunların gayesi Yunanlıların istilasına, zulmüne karşı memleketlerini ve mallarını müdafaa etmek ve bir can kurtarmak ... tecavüz edilen ırz ve namuslarını muhafaza etmek kaygusundan ibarettir". Ayrıca Ali Kemal Paşa, istanbul Hükümetinin bunlara yardımcı olacağı yerde, kötü muamele de bulunulmasını tenkit etmektedir. (ATASE Arş., Kl:-426, D:5 (1), !h: 259}.
(42) 22 Ağustos 1920'de Fetva Makamı'ndan Meşihat Makamı'na yazılan yazıda, Müftü Ahmet Hulusi Efendi'nin görevi dışında, Denizli livasında Kuvayı Milliye'nin hareketlerine silahlı olarak iştirak ettiği ve ayrıca meydana gelen zulum ve cinayetierin tertip ve teşvikçisi olduğu belirtilerek bu sebeple; görevinden alınması ve bu konudaki tebligat işleminin yürütülmesi istenilmektedir. (A.Sarıkoyuncu, agm, s.238).
DiVAN ET iLMi DERGi • EKiM- KASIM- ARALIK 1994 • ci LT: 30 • SAYI: 4
ğı haberleşmesine sansür uygulamıştır
(43)_ Yine Nazilli Posta memurlan; Müftü Ahmet Hulusİ Efendi'nin, görüşmelerini engelleme cihetine gitmişlerdir. 30-31 Haziran 1919 gecesi, Müftü Efendi, Denizli gönüllülerinin başında gönderdiği Komiser Harndi Bey'den Aydın'ın geri alındığını bildiren bir tel alır. Derhal Aydın'la haberleşmeye giren Ahmet Hulusİ Efendi, haberleşmenin Nazilli'den sık sık kesilmesi üzerine konuşmayı
sağlıklı yürüternemiştir <44l-
İstanbul hükümetini destekleyen Hürriyet ve İtiHif Partisi mensuplannın da tutum ve davranışları Müftü Efendi'nin çalışmalarını menfi yönde etkilemiştir. HüıTiyet ve İtiliifçılann "Asker kaçıyor, 5- I O silahlı ile memleket savunulmaz" gibi propagandalan sebebiyle halk milli harekete karşı özellikle ilk günlerde bir süre pasif davranmıştır (45)_
Bu arada İtilaf devletleri temsilcileri de Müftü Ahmet Hulusİ Efendi'nin çalışmalrını engelleme girişiminde bulunmuşlardır. Bu amaçla, Temmuz 1919'da bir İngiliz Subayı Denizli'ye gönderilmiştir <46l.
Bütün bu engelleme girişimlerine
rağmen Müftü Ahmet Hulusİ Efendi, Milli Mücadele için son derece önemli hizmetlerde bulunmuştur. Zira, daha işin başında Ahmet Hulusİ Efendi, 15 Mayıs günkü mitingte halka; "Fetva veriyorum ... İşgal edilen memleket halkının silaba sarılması farz-ı ayındır" dediği vakit, halk müftü efendi'nin etrafında
hemen birleşmişti. Halkla bütünleşen
Ahmet Hulusİ Efendi daha sonraki günlerde de başarılı hizmetler vermiştir.
57'nci Tümen Komutanı Albay M.Şefik AKER, Müftü Efendi'nin bu hizmetlerinden, " •.. N azilli'nin düşman istilasına uğramasından sonra ileri gi-
dememesi ve hatta bu kasabayı bir müddet tahliye etmesi Ahmet Hulusİ Efendi'nin gayret ve rehberliği ile başlıyan Milli hareketin kuvvete inkılap ederek ileri harekete geçmesi ile mümkün olabildi." (47) diyerek takdirle söz etmektedir.
Ahmet Hulusİ efendi Dürrizade'nin fetvasına karşı, Anadolu Üleması tarafından hazırlanan fetvayı Nisan 1920'de imzalıyarak <48l, 15 Mayıs 1919'da De-
(43) Tavas'ta bulunduğu sırada Müftü Efendi'nin yanında bulunan oğlu Lütfi Bey, Kaymakam Ali Rıza bey tarafından uygulanan sansürden şöyle söz etmektedir:
"Yarangümede bulunduğum günlerde Mustafa Kemal Paşa'dan Müftü Efendi'ye şifre gelmişti. Bunun dahiliye'nin şiiresiyle açılacak kaydı vardı .. Fakat yukarıda bahsettiğim Kaymakam Ali Rıza açılmıyor diye atlattı. Muhteviyatının ne olduğunuu bilmemekle beraber Demirci hadisesine ait olmasını tahmin ediyorum. Yalnız Serlevhası" Gazi-i muhterem Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi'den ibaretti (L. Müftüler, a.g.e,s.31 ).
( 44) Bu engellerneyi ortadan kaldı rm ak için, Müftü Efendi; güvendiği adamlarından istipli Mehmet, Ahmet Çavuş, Uzun ibrahim Efendiler'le Öğretmen Hayrettin, Komiser ibrahim, Müfettiş Cavit Beyleri 2 Temmuz 1919'da Nazilli'ye göndermiştir. {T.Toker, a.g.e, s.47).Ayrıca, durumdan haberdar olan Mustafa Kemal Paşa'da Harbiye Nezareti nezdinde girişimde bulunmuştur. Bu konuda bkz., ATASE Arş., Kl:12, D:74, fh:98.
{45) Denizli Askerlik Şubesi Başkanı Tevfik Bey'in; 57.Tümen Komunatlığı'na gönderdiği 22-23 Mayıs 1919 tarihli telgrafında; "Denizli halkının ileri gelenlerinin müdalaa-i hukuk ve fiili harekata girmekten çekindikleri bildirilmektedir (AT ASE rş. Kl:401, D:3, Fh: 75) Ayrıca, Harbiye Nezaretince ll. Ord u Müfettişfiği'ne yazılan 22.7.1919 tarihli bir yazıda da; bazı kişilerin Denizli ve çevresindeki Kuva-yı Milliye'den şikayetçi oldukları belirtilmektedir. (ATASE Arş .• KI. 243, D:44, Fh:25)
(46) ATASE Arş. KL:14, D:91, Fh: 17. Bu konuda daha fazla bilgi için bkz, A. Sarıkoyuncu agm. s.289-290 ·
(47) C.Kutay, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin ... s.61. (48) Anadolu Uleması tarafından hazırlanan fet
vayı Ahmet H ulus i Efendi, 153 Müftü ve Müderris arasında 4'ncü olarak imzalamıştır.
43 .(-
DOÇ .DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
nizli halkı için verdiği ilk cihat fetvasını, böylece bütün Türk Milletine duyurmuş oluyordu. Bu yüzden, "Garp cephesi Nasıl Kuruldu?" adlı eserin yazan, Rahmi Apak'ın da tesbit ettiği gibi "Yalnız Denizliler değil, bütün Türk Milleti Ahmet Hulusİ Efendi ile iftihar edecektir. "(49)
2. Diğer Müftü ve Din Adamları
Denizli-Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi'de İlçesinde ve çevresinde halkın milli harekete katılmalan için çalışmalarda bulunan din adamlannın ilklerindendir. O, 17 Mayıs 1919 günü Çal halkını Çarşı Camii'nde toplayarak onlara düşman istilasına karşı seyirci kalınmamasını, silahla mukavemet edilmesinin gerekli olduğunu anlatmıştır. Daha sonraki günlerde de aynı camide yapılan toplantılarla halkı düşmana direnme konusunda bilinçlendirmeye ve teşkilatlandırmaya çalışmıştır. B u amaçla, maddi ve manevi yönden nüfuz sahibi olanlarla toplantılar yapmıştır. Böyle bir toplantılarda; "Allahımız bir, peygamberimiz bir, kitabımız bir, vatanımız bir olduğuna göre muhafazasına mecburuz. Mukaddesatımızı müdafaa için Allah'm ve Peygamber'in emirlerine uymak gereklidir. Çöken Saray Saltanatının yerine milletin kalbindeki iman nuru bir kat daha pariarnıştır ve daha da Allah'ın yardımı muhakkaktır." şeklinde yürekleri ürpertici bir konuşma yapmıştı. Burada hazır bulunanlar bu tavsiyeye uyacaklannı beyan etmişlerdi. Bunun üzerine, Müftü Ahmet İzzet Efendi onlardan bir de irnzalı senet almıştır. 15 Temmuz 1919'da Çal halkından yinni kişinin imzaladığı senette; Efendim! Batada muhavrer esami sahipleri (yukarıda isimleri yazılı olanlar), cümlemiz dininıizi vatammızı,
namusumuzu vikaye için size iştirak
etmeye söz veriyoruz. Buna dair her ne emir olursa ifasma amadeyiz." (50) ifadeler kullanılmıştır.
Çal Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin de kurucularından olan Ahmet İzzet Efendi, Çal ve çevresinden topladığı
100 gönüllü ile Aydın-Köşk cephesinde düşmanla çarpışmıştır (50. Müftü Efendi, Milli Mücadele esnasında sadece bedenen değil, binlerce li.ralık servetini vatan savunması uğrunda harcayan bir din adamı dır.
Müftü Ahmet İzzet Efendi, zaferdensonra, anılan hizmetlerinden dolayı,
hem Kırmızı, hem de Beyaz şeritli madalyalarla teltif edilmiştir (52).
İzmir'in işgali üzerine 16 Mayıs 1919 günü Denizli-Sarayköy'de de işgali tel'in mitingi düzenlenıniştir. Bu mitingte İlçe Müftüsü Ahmet Şükrü Efendi (53). yüksekte bulunan kuyu kapağının üstüne çıkarak halka. "İzmir'in kafir Yunanlılar tarafından işgal edildiğini,
bu kafirlerin bulunduğ yerde namaz kılmamayacağını ve kılınmasının caiz olmadığım belirterek düşmana karşı konmasım istenıiştir."(54)
Aynı şekilde Acıpayam Müftüsü Hasan Efendi (Tokcan) (55) ile Tavas Müftüsü Cennetzade Tahir Efendi de ilçeleri halkını Milli Mücadele lehinde bilinçlendirınişlerdir. Müftü Hasan Efendi, çevresine topladığı gönüllülerden oluş-
(49) R.Apak, age s.90.
(50) Orhan Vural, "istiki<i.l Savaşında Müftülerin Hizmetleri" Sebilürreşat Cilt:1 ,. Sayı: 12, S.185-187
(51) A. Sarıkoyuhcu, agm, s. 256. _
(52) Sebilürreşat, Cilt: 6, Sayı: 139, s. 223-224.
(53) Ahmet Şükrü Efendi, TBMM'nde ı. dönem Aydın Milletvekili olarak ta görev yapmıştır.
(54) T.Toker, age, s. 32.
(55) Müftü Hasan Efendi, ayna zamanda TBMM 1. Dönem Milletvekillerimizdendir.
DiYANET iLMi DERGi • EKiM - KASIM - ARALIK 1994 • Ci LT: 30 • SA YI : 4
turduğu Acıpayam Müfrezesiyle Astdın Cephesinde düşmanla çarpışmıştır < o)_
Aydın halkının direnişe katılmasını sağlamakta zorluk çeken 57. Tümen Komutanı Albay Şefık Bey, Muğla'nın Bozöyüklü bucağından Hatip Hacı Süleyman Efendi'yi Çine'ye davet etti. Daha önce Muğla'daki örgütlenmede rol almış olan Hacı Süleyman Efendi 12 Haziran 1919'da Çine'ye geldi. Buranın ileri gelenleriyle görüşerek, aynı gün Çine Heyet-i Milliyesinin kurulmasını sağladı {57)
Üçüncü Cumhurbaşkanımız merhum Celal Bayar Bey, Bozüyüklü Hacı Süleyman Efendi ve hizmetlerinden şöyle söz eder:
" ... Hacı Süleyman Efendi iri yarı, gösterişli, gür ve erkek sesli, pervasız bir din adamıydı. Gördüğü herhangi bir haksızlığa karşı koymaktan zevk duyardı. Heyet işe başlayıp memleketin umumi vaziyetini görüşürken Müftü Efendi (Çine Müftüsü):
Yalnız Ynnanlılarla kalsak kolay, fakat müttefikleri de var, ve kuvvetli"
Mütalaasını ileri sürmüştü... Hacı Süleyman Efendi samimi bir eda, fakat şiddetli bir Iisanla Müftüye cevap verdi:
"Hoca hoca! İngiliz, Fransız kim olursa olsun meınleketimizi kurtarmaya çalışacağız. İcap ederse hepimiz şerefimizle öleceğiz" diye bağırdı.
"Bundan sonra heyet ciddi bir aziınle milli vazifesine sarıldı. ianeler toplantı. Gönüllü kaydedildi. Bunların ailelerine para yardımı yapıldı. Silahlandırılan yüz kişilik ilk kafıle Menderes Köprüsü'ne, Yunanlıların karşısına sevk olundu."<58)
Aynca, Aydın'ın merkezinde yine milli ordu falıri müftüsü olarak cephelerde hizmet yapan Aydın I. Dönem TBMM üyelerinden Esat İleri ile Nazilli'de Müderris Hacı Süleyman Efendi'nin önemli hizmetleri olmuştur. İzmir I. Dönem Milletvekili de seçilen Hacı
Süleyman Efendi'nin Demirci Mehmet Efe'nin Milli Mücadele lehinde hizmete katılmasında etkili olmuştur <59).
Öte yandan Yunan işgali öncesinde İzmir'de düzenlenen mitingte de İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi, vatan sevgisinin imandan olduğunu, İzmir'in asırlardır ezan sesleri yükselen semalannda kulakları tırmalayan çan seslerine katlanmaktansa şerefle ölerek şehadet şerbetini içmenin daha iyi olacağını açıklayarak konuşmasını şu sözlerle bitiriyordu:
''Kardeşlerim... Ciğerlerinizde bir soluk nefes kaldıkça, daınarlarınızda bir daınla kan kaldıkça, anavatanınızı düşmaniara teslim etmeyeceğinize Kur'an-ı Kerim'e el basarak benimle birlikte yemin edin .. "<60)
Rahmetullah Efendi, İzmir Valisi İzzet Bey'in Yunan işgaline karşı çıkılmaması emri üzerine de <60;
"Vali Bey ... b.u sakalım kanımla kızarabilir, ama bu alına Yunan alçığını sükônetle selaınlamış olmanın karasım sürerek Huzur-u İlahiye çıkaınam" diye haykınnıştır <62). Bu arada Müftü Efendi, toplantıyı terketmiştir <63).
İşte bu suretle Yunan işgaline ilk isyan bayrağını çeken Rahmetullah Efen-
(56) A. Sarıkoyuncu, agm, s.247-256. (57) Celal Bayar, Ben de Yazdım,_ Cilt: 6, s.
1959. iTekeli-s. ilkin, age, s.138-139 (58) C.Bayar, age, Cil!: 6,s.1959-1960. (59) Hacı Süleyman Efendi hakkında daha fazla
bilgi için bkz, Sedi Barak, Hacı Süleyman Efendi Istanbul, 1947.
(60) Ali Sarıkoyuncu, "Milli Mücadele'de Afyon Müftüsü Hüseyin (Bayık) Efendi" 3.Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu,Afyon 1994,s.74.
(61) "Vali izzet Bey ... işgal sırasında yapılacak taşkınlıkların memlekete zarar vereceğini, sükunetin korunmasının gerekli olduğunu bildirdi" (I.Tekeli-S.ilkin, age, s. 71 ).
(62) A.Sarıkoyuncu, "Milli Mücadele'de Afyon Müftüsü .. ." gös.yer.
(63) I.Tekeli-S.ilkin, age. s.71.
45
DOÇ.DR. Ali SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
di, işgalden sonra da hizmetlerine devam etmiştir. Yunan işgalini tüm dünyaya duyurmak için çalışmıştır. İzmir'in işgalinden sonra, çalışmalarını gizli olarak sürdürmüştür. <64>.
Manisa'da da Manisa Müftüsü Alim Efendi, Cemiyet-i İslamiyye adıyla bir · örgüt kurarak faaliyete geçmiştir. İzmir'in işgalinden sonra Müftü Alim Efendi Kırkağaç Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, Burhaniye Müftüsü Mehmet Muhip Efendi, Edremit Müftüsü Hafız Cemal Ef.::ndi, Tire Müftüsü Sunuilah Efendi Yunan işgalini din açısından değerlendiren bir fetva vermişlerdir. Bu fetvada, Yunan işgali ve zulmünün haksızfığı belirtildİkten sonra, buna karşı fiili mukavemetin yani cihat yapmanın farz olduğu açıklanıyordu. Ayrıca fetvada;
Yunanlılarla birlikte Damat Ferit hükümetinin tel'in edildiği de vurgulanmıştır. Bundan dolayıdır ki, fetvayı veren din adamları Yunan makamları ve hem de İstanbul hükümeti tarafından idama mahkum edilmişiirdir <65> ..
Manisa Müftüsü Alim Hoca. Manisa'nın işgalinden sonra bir süre Manisa'da kalmış. Manisa'daki faaliyetlerinin Yunanlıları rahatsız etmesi ve yukarıda sözü geçen fetva dolayısıyla idama mahkum edilmesi üzerine Balıkesir'e geçerek Redd-i İlhak Kurulu'nda faydalı çalışmalar yapmıştır. 4. Balıkesir Kongeresine delege olarak kabul edilmiş
Hey'eti Merkeziye'nin fahri üyesi ünvanı verilmiştir.
Alim Efendi, Kurtuluş Savaşı'ndaki bu onurlu davranışları kadar, musikişinaslığı ile de ün kazanmış bir kişiliğe sahiptir"<66l.
46
Rahmetullah ve Alim Efendilerden başka Batı Anadolu'da; Balıkesir Müftüsü Hacı Ahmet Efendi, I. Dönem TBMM üyelerinden Müderris Abdulgafur Efendi, Hasan Basri Efendi (Çantay) <67>, Edremit Müftüsü Cemal Efendi, Balya Müftüsü Hüseyin Efendi, Gönen Müftüsü Şevket Efendi, Bandırma Müftüsü Abdurrahman Efendi, Burhaniye Müftüsü Mehmet Muhip, Havran Müftüsü Hakkı Efendi, Tire Müftüsü Sunullah, Uşak Müftüsü Ali Rıza, Uşak Sabık Müftüsü İbrahim Efendi (Tahtakılıç)<68J, Eşme Müftüsü Nazif Efendi (69), Turgutlu Müftüsü Hasan Basri Efendi, Salihli Sabık Müftüsü Mehmet Lütfi Efendi, Manisa Müftüsü Alim Efendi'nin görevden alınması üzerine yerine müftü olan Abdülhamit Efendi, Kırkağaç Müftüsü Hacı Rifat Efendi gibi isimler çalışmalarda bulunmuşlardır. Hacı Rifat
(64) Bu yüzden olacak ki, Manisa Müftüsü Alim Efendi'nin hazırladığı fetvayı likren katıldığı halde imzalamamıştır (T.Ergül, age. s.25).
(65) T.Ergül, age gös.yer. (66) T.Ergül, age, s.25. Ayrıca Alim Elendi hak
kında b\!gi için bkz., M. Çağatay Uluçay, Manisa Unlüleri. Manisa 1946. s.44: Bertuğ Selami, "Manisalı Alim Efendi ve Klasik Türk Musikisindeki Yeri" Mesir Konferansları, 1983, Manisa Turizm Derneği Yayınları No: 4, s.7-21.
(67) Hasan Basri Hoca, halkı Milli Mücadele lehinde bilinçlendirmek için bir de gazete çıkarmıştır. Ses adını verdiği gazetesinde işgallere karşı konulması konusunda yazılar yazmıştır.
(68) 1908 yıllalrında Uşak Müftülüğü görevini yürüten ibrahim Tahtakılıç'ın Milli Mücadele'deki hizmetleri için bkz. i.Tekeli-S.ilkin, age., s.365-381.
(69) Müftü Nazif Efendi, muntazam ordu haline getirilinceye kadar Kuva-yi Milliye' de çalışmıştır. Eşme ve çevresinde Kuwa-yı Milliye'yi örgütlerniştir. Bundan dolayı,. "Kuva-yı Milliye karşıtı ve Milli Mücadele'nin tanınmış düşmanlarından Eşmeli Madanoğlu Mustafa'nın kız kardeşinin oğlu Kamil Güvenda tarafından Müftü Elendi (siyasi husumet sebebiyet) şehit edilmiştir." (C.Bayar, aga, c.a, s. 2460) .
DiY ANET iLMi DERGi • EKiM - KASIM - ARALIK 1994 • Ci LT: 30 • SA YI : 4
Efendi, Ayvalık cephesinde fiilen savaşa katılmış ve düşmana esir düşmüştür. Cephede düşmanla çarpışırken esir düşen bir diğer isim de, Manisa Müderrislerinden Hacı Hilmi Efendi'dir. Bu iki din adamı, Atina'da uzun süre esaret hayatı yaşamışlardır (70). Bu arada Milli Mücadele lehindeki çalışınalarından dolayı
Bilecik Müftüsü Mehmet Nuri Efendi de 1921 Nisan'ında Yunan askerlerince şehit edilmiştir (70.
Öte yandan üçüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar Batı Anadolu halkını Milli Mücadele lehinde bilinçlendiımek için yaptığı çalışmalarında Galip Hoca takına adını kullanmıştır. Celal Bayar Hatıratında bundan şöyle söz etmektedir:
"Samimi dostumuz kitaplardan da mahrum idik. Çocukken okulda ezberlettikleri, hatta tecvit üzere tilavet edilmesını bildiğim Kur'an'ın bazı
sfirelerini, kendi kendime okurdum.
Bir gün bana Edip (Tire ve Ödemiş bölgesi Jandarma Komutanı):
~ Yine okusana
dedi. Sebebini sordum.
"Fadime Kadın'ın (Celal Bayar'ın
Ödemiş Kahrat Köyünde misafir kaldığı evin hanımı) hoşlandığım söyledi. Evinde Kur'an okunduğu için bereket ve meynıenet hasıl olacaktı. İyi kalpli kadının yanında itibarmuz artmıştı.
Bir gün Deştcban Paşa ile Ödemiş'e doğru yolculuk ediyordum. Yanımıza
bir köylü sokuldu. Ben ilerledim. İkisini yalnız bıraktım. Deşteban, bana yetiştiği zaman, aralanndaki görüşmeyi anlattı.
Hatırımda kaldığı gibi kaydediyorum; köylü beni sormuş:
-Bu kim?
- Efenin ınİsafiri
- Zeybek elbisesini yeni giymiş veya hapishaneden yeni çıkmış olmalı ...
-Neden bildin?
- Görmüyormusun, baldırları gün görmemiş, bembeyaz!
- Kendisi kasaptır. Aydın'dan yeni geldi. Efe'den hayvan satın alacak.
Paşa Deşteban'ın bana naklettiği bu konuşma, gözümü açtı. Ne de olsa lisanırnla, beyaz baldınmla, hatta kafamla zeybek elbisesinin içine sığamıyacağınu anlarnış oldum. Kadının Kur'an'dan hoşlanması yanında, bu vak'a da bende hoca kıyafetine girmek fıkrini uyandırdı. Lügat manası rehberim olur ümidiyle kendime "Galip" takma adını seçtim. İlk fırsatta hoca kıyafetine girekce-tim ... "<72)
" ... Gideceğirniz yeni muhitte, yeni kıyafetle görünecektim. İlk düşüncemi yerine getirecektim: "Galip Hoca" olacaktım. Arkadaşlar bana, Kahrat'da "İlyas Efendi" diye hitap ederlerdi. Yer değiştirdikçe başka isim almak fazla bir emniyet tedbiri olabilirdi. Ben de bu mülaza ile ve -evvelce söylediğim gibilügat manasını da göz önünde tutarak bu yeni rnüstear (takrna) adımı seçmiştim" (73)
Bundan sonra Celal Bayar Milli Mücadele lchindeki çalışmalarını Galip Hoca olarak devarn etmiş, bu isimle ünlenmiştir.
Buraya kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere din adamlarının da yol gösterınesi, önderlik yapması sonunda halk düşmana karşı silaha sarılnuştır.
(70) A.Sarıkouyuncu; Milli Mücadele'de Afyon Müftüsü ... ,s.7 4.
(71) Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Sayı: 36, Belge No:12.
(72) Celal Bayar, Ben de Yazdım C;6, 8.1753-1754.
(73) Celal Bayar age. C.6, s.1846.
47
DOÇ.DR. Ali SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
ID· BATI ANADOLU'DAN MÜDAFAA-İ HUKUK CEMiYETLERİNDE GÖREV ALAN DİN AD.Al\<1-LARI
Müdafaa-i Hukuk, bir milletin yaşama hakkının mücadelesini simgeler.
Müdafaa-i Hukuk, Türk Milletinin ben vanm, binlerce yıllık birtarihin ve bu topraklann sahibiyim diyen sesin bütün dünyaya duyurulmasıdır. Müdı;ıfaa-i Hukuk, hakları, hürriyetleri, namusları ve tarihleri ellerinden alınmak istenen bir toplumun mücadele azmi ve kararlılığıdır. Müdafaa-i Hukuk hak ve hürriyetleri için bir araya gelenlerin, sırasında canlarını ortaya koyduklan mücadele şuurudur. Nihayet Müdafaa-i Hukuk, yeni bir devletin doğuşunun kaynağıdır. Türk'ün dünyaya kendisini savaş alanlarından barış masalannda tanıttığı güçtür, imandır.
Müdafaa-i Hukuk teşkilatları başlangıçta yereldir. Bu kuruluşlann "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında t;)planmalarıyla bütün vatanın kurtuluşu ve milli bir devletin kuruluşu amaçlanmıştır. Başlangıçta
belki sadece Yunan işgaline, Ermeni saldırılarına, Fransız, İngiliz ve İtalyanlara karşı başlayan mücadele Sivas Kongresinden (4- ll Eylül 1919) sonra bütününe yönelmiştir.
Müdafaa-i Hukukun ve bu ana fikir etrafında meydana gelen teşkilatların askeri güçle birlikte hareketi de gene Sivas Kongresi sıralannda gerçekleştirilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de, bu teşkilatların üzerine bina edil-
. ti (74) nuş r.
Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin lı..'Urluşu ve faaliyetlerinde, din görevlileri de görev almışlardır. Ancak hemen belirtelim ki, Milli Mücadele'nin diğer sahalarında olduğu gibi, Müdafaa-i Hu-
48
lı..llk Cemiyetleri konusunda da din görevlileri ilk sırada yer almışlar. İstisnasız, hiç bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yoktur ki, üyeleri arasında bir din görevlisi bulunmasın. Bunlardan isimlerini tesbit edebildiklerimizi sunuyoruz.
Denizli:Müftü Ahmet Hulusi Efen di Başağazade Yusuf, Müftüzade Kazım, Harnarncı Şeyh Mustafa, Tat Osmanoğlu Emin, Tavaslızade Mustafa, Küçükağazade Ali, Doktor Kazım, Dalarnanlızade Şükrü Bey ve Efendiler <75).
Acıpayam:Müftü Hasan Efendi, Mehmet Arif Efendi, Mehmet Kamil Bey, Kızılhisarlı Hasan Efendi (76)
Çal:Müftü Ahmet İzzet Efendi, Necip Bey, Hacı Mahmut efendi, Emin Bey, Şakir Ağa, Belediye başkanı Hacı Mehmet Ağa, Derviş
Efendi, Damat oğlu Abdullah Efendi, Osman Efendi, izzet Efen· di, Abdurrahman Ağa, Sadık Efendi, Bekir Ağa oğlu Mustafa ve Rıza Efendiler. Hacı Mustafa oğlu Tevfik, Hacı Mehmet Oğlu Zekeriya, ArapzHade Ahmet, İbrahim Çavuş, Ahmet Çavuşoğlu Hüseyin, Mehmet Ağa oğlu Derviş (77).
Buldan:Müftü Salih Efendizade Mehmet, Hacı Mollazade Necip, Kara Yusufzade Hacı Mehmet Efendi, Çopur Süleyman Efe ve Güneyli Kolağası Mehmet Efe. <78)
Çardak:Rıza Bey. <79)
Çivrii:Çorbacıoğlu Hasan Ağa. <80)
{74) BTTD Sayı: 19 {Eylül1986), 5.8.
{75) M.Akif Tüfenk, Milli Mücadele'de Denizli, lzmir, 1949, 5.12; A.Gökbel, age 5.177.
{76) T.Toker, age, 5.41.
{77) T.Toker, age, 5.182.
{78) T.Toker age, 5.41.
{79) ATASE Arş.; KI: 796, 0:34, Fh:8.
{80) K.Mı5ıroğlu, age.5.194.
DiYANET iLMi DERGi • EKiM· KASIM- ARALIK 1994 • CiLT: 30 • SAYI: 4
Sarayköy:Müftü Ahmet Şükrü
Efendi, Belediye Başkanı Hacı Salihzade Halil, Müderris Hacı Halilzade İsmail Efendiler. <81 )
Tavas:Müftü Cennetzade Tahir Efendi, Belediye Başkanı Gerdekzade Hacı İsmail, Katırcızade Abdullah ve Şeyh Alizade Kemalettin Efendiler ve Müderris (Öğretmen) Mehmet Ale Bey. <82)
Nazilli:Giritli İsmail Hakkı (Akde niz), Avukat Ömer, Hoca Hacı Süleyman, Mollaoğlu Hasan, Palamutçu İbrahim Tiiccardan Ali Haydar, Müftü Salih ve Sultanoğlu Sadık
Bey ve Efendiler. <83)
Çine:lVIüftü Ahmet Zühtü Efendi, Kadıköyiii Mustafa Efendi, Bözüklü Hacı Süleyman Efendi, Belediye Başkanı Hidayet Efendi <84>.
Ödemiş:Refik Şevket (İnce) Bey, Harnit Şevket (İnce) Bey, Eczası Tevfik Bey, Dr. Mustafa Bey, Hakkı Paşaoğlu Fahri Bey, Müftü Hacı Hüseyin Efendi, Müderris Mustafa ve Hacı Mümtaz efendiler <85>.
Koçarlı:Hacı Yunuszade Mehmet, Cihanoğlu Mustafa, Hafız Tevfik, Hacı Halil İbrahim Efendiler <86>.
Bayındır:Müftü Hacı Hasan Efen di (87).
Manisa:Bahri (Santepe) Bey baş
kanlığında kurulmuştur <88>. Akhisar: Reşat Bey, Emin Ali Bey,
Dramalı Hacı Şevket Bey, Manisa Müftüsü Alim Efendi, kemerliziide Mehmet Hulusi Bey, Kayalızade
Mehmet Ağa, Müderriszade Süleyman Efendi, Müftüzade Hasan
·Efendi <89>. Alaşehir:Kadı Mehmet Münif
Efendi, Müftü, Belediye Reisi Galip, Kuşakçızade Raşit, Hacı Musazade Eyüp, Hasağası Ömer gibi Alaşehir'in ileri gelenlerince kurulması muhtemeldir <90>.
Kula:Keleşzade Mehmet Ağa (Kele
şoğlu), Keleşzade Hakkı Ağa (Keleşoğlu), Palanduzzade Mehmet Şevki Efendi (Palanduz), Buruşukzade Halil Efendi (Taner) ve Müftüzade Sofi Hakkı Hoca'dır <91>. AyrıcaKula Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nde Avukat Abdurrahman Çil, Mehmet Gidişoğlu ve İsmail Tanıl da görev almıştır <92)
Kırkağaç:Hacl Halil Efendi, Hacı
Süleyman Efendi, Mehmet Efendi, Ali oğlu Celiil Efendi, Rıza Efendi, Sükrü Efendi, Ahmet Efendi, N azmi Efendi ve FesçiMehmet Efendi <93l.
Gölmarmar:Hafız Osmanoğlu Ha fız Tahir (Barutçuoğlu) Efendi, Hafız Kamil Efendi, İbrahim Efendi, Ayanoğlu Mustafa Çavuş, Seyfi oğlu Ali Efendi, Halil Efendi, Ömer Çavuş, Çoban Hasan, Kadri Liitfi Hoca oğlu Şaldr Efendilerler, Osman Ağa <94>.
Gülbene:İshakzade Ahmet Bey, Hil mi Bey, Hakkı Bey, Ali Ağa, Eşref Efendi, Lütfi, Muharrem, Seyfi ve Hafız İsmail Efendiler (95)
(81) L.Müftüler, age, s.3; M.A.Tüfenk, age.s.6. (82) T.Toker, age; s.42. (83) .Asal Gökbel, Milli Mücadele'de Aydın
Coşkun Matbaası, Aydın 1964, s.172. (84) G.Bayar, age, Cil!: 6,s.1959. (85) C.Bayar, age, Cil!: 6. s.1752. (86) C.Bayar, age, Cjlt:6, s.1931. (87) C.Bayar, age, Cilt:6,s.1844. (88) Diğer üyeler tesbit edilememiştir (T.Ergül,
age, s.25) (89) Kazım Özalp, Milli Mücadele (1919-1922),
Cilt:1, TTK yayan ı, Ankara, 1988, s.136, Türkmen Parlak, Akhisar Müdataa-i Hukuk Cemiyeti'nin Hafız Mehmet Sait'in başkanlığında kurulduğunu belirtmektedir (Türkmen Parlak, işgalden Kurtuluşa izmir 1982, s.458).
(90) T.Ergül, age, s.64. (91) C.Bayar, age, c. 8, s.2463-2464. (92) A.N.Öztürk, age, s.137.
(93) K.Özalp, age, c.l, s.136. (94) H.M.Çarıklı, age, s.35-36. (95) K.Özalp, age, c.l, s.136.
49
DOÇ.DR. Ali SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
50
Salihli:Zahid Molla, Şabanzade
Ali, Tomaslızade Ali Rıza, Refikzade Hasan Refik, Hacı İsmail ağazade, Hacı Mustafa, Pazarcıkoğlu Süleyman Faik, Osmanağazade Münir <96).
Soma:Hacı Raşit Efendi, Osman Efendi, Bakırlı Hafız Hüseyin Efendi, Tırhalalı Osman Ağa, Giritli · Hüseyin Efendi <97). Aynca Muallirn Ali Rıza, Davavekili Mehmet Efendi de göre almıştır. (98)
Balıkesir:Mehrnet Vehbi (Bolak), Hulusİ Bey (Zorbalı), Keçeci Hafız Bey (Belediye Başkanı), Hacım Muhiddin Bey (Çarıklı), Rasirn Bey (İslam ağazade, çoğan), Sabri Bey (Maarif Müdürü-Sözener), Mehmet Bey (Kocabıyıkzade), Hoca Abdülgafur Efendi (lşıtan), Şükrü Bey (Yırcalı), Osman Bey (Gönenli), İbrahim Bey (Basribey-zade), Hacı B aha Bey, Laz Hacı Mustafa Efendi (Kangal), Mustafa Efendi (Harnarncı-zade), halil Efendi (Yağcılarlı), Nuri Efendi (Kunduracı), Mehmet Efendi (Beypazarlı), Hacı Hafız Efendi (Arabacızade) Müderris Halil efendi, Müderris Hasan Basri (Çantay), Sabri Bey (Tireli-zade) Şevki Efendi (Tüfekçi), imamzade Hacı Rifat Efendi, Yzb. Atasan Rıza Bey, Ali Galip Efendi, Alırnet Naci Efendi, Süleyman Efendi (Barutçu-zade)Ahrnet Ekrem Efendi (kiper), Mustafa Nazım Efendi (Erdem), Hacı Karnile Hanım, Zeynep Hanım, Ali Sufiri Bey. (99)
Balya:Mustafa Çavuş Alaettin Efen di, Yürük Ali Ağa, Kara 1e(}h Efendi ve Kara Mehmet Efendi ( 0 ) .
Biga:Müftü Harndi Efendi, Hacı
Zati Efendi, Mehmet ağa, Hüseyin Bey, Dizman Mehmet ağa (I Ol).
Burhaniye:Hoca Şükrü Efendi, Müftü Mehmet Efendi, Çakırağazade Hakkı Bey, Ahmet Şakir Efendi, Rüsurna memurlanndan Ahmet En-
ver Efendi, Emin Hüseyinzade Hafız Mustafa Efendi (lDı).
Gönen:Ernekli Binbaşı Hasan Bey, Müftü Şevket Efendi, Belediye Başkanı Hüseyin Çavuş, Kalayet oğlu
Hacı Ahmet Ağa, Hacı Mecidin Lütfi, Burunoğlu Hafız Halil, Salih Efendi, Hafız Kazım Efendi, Uncu Ali Ağa, Avukat İbrahim Bey, Tabak Hacı Hasan Efendi, Çerpeşli Hakkı Efendi (I03)
Havran:Hasan Karnil Bey, Fahri Bey, Hatipzade Ali Efendi, Hecinoğlu Hüseyin Efendi, Muharrem Bey, Hocazade Abdurrahirn Bey, Fevzi Bey, Seyit Bey, Kızılkeçili
Fevzi Bey, Hamarnzade Süleyman Efendi, Hacı Bey <104).
İvrindi:Mehrnet Bey ve Harnit Bey (105)
Uşak:İbrahim (Tahtakılıç) Bey, Müftü Ali Rıza Efendi ve Bacakoğlu Mustafa (I06).
Eşme:Müftü NazifEfendi 0°7).
AFYON:Müftü Hüseyin Efendi, Müderris Şükrü Efendi, Müderris Nebil Efendi, Turunçzade Yusuf Bey, turunçzade İsmail Bey, Ethernzade Hacı Hüseyin Bey, Akos-
(96) M.Goloğlu, age, s.305. (97) K.Özalp, age, c.l, s.136. (98) T.Ergül, age, s.54. (99) Aydın Ayhan, Milli Mücadele'de Balıkesir,
s.64-65. (100) K.Özalp, age, c.l, s.135. (101) Zühtü Güven Anzavur isyanı, istanbul,
1948, s.48-49; !.Tekeli, S.ilkin, age,. s.230. (102) K.Özalp, age,c.l,s.135. (103) K.Özer, age, s.41. (104) K.Özalp, age, C.l,s. 135. 1 05) K.Özalp, age, C.l, s.136. (106) T.Ergül, age, s.71. Ayrıca lsmail Sofuoğlu,
Bekir Yılancıoğlu, Mehmet Hacimli Ali Hamzaoğlu, Osman Seyfi Kalemoğlu'da Uşak Müdataa-i Hukuk Gerniyeti'nde görev almışlardır (Uşak il Yıllığı 1967, s.64).
(1 07) Diğer isimler tesbit edilememiştir.
DiYANET iLMi DERGi • EKiM- KASIM- ARALIK 1994 • Ci lT: 30 • SAYI: 4
manzade Hacı Hüseyin Efendi, Sarıhacı Alizade Hacı Mehmet Efendi (108)
Muğla:Zorbazade Ragıp Bey, Dr. Cemi! Şerif Baydur, Müftü Hacı
Hamzazade Mehmet Zeki Efendi, Hacı Kadızade Hafız Sabri Efendi, Zorbazzade Emin Kamil Bey, Serezlizade Memiş Efendi, Selimzade İsmail Efendi, M es tan Efendi, SerficeIi Reşit Bey, Bozöyüklü Hacı Süleyman Efendi(I09).
Bodrum:Resulzade Hacı Halil Efen di, Müftü Yusuf Ziya Efendi, İsmail A<>ao<>Iu Hasan (ll O) o o
Datça:Kamil Efendi, Cazim Ağa, Hacı Rüştü Efendi, Emrullah Efendi, M. C avit Efendi. Ol!)
Fethiye:Çeşmeli Osman Bey, Kamil Şıkman, Salih Zeki Pekin, Dr. Vasfı Bey, Hilmi Döğerli, Hoca Süleyman Efendi Cl IZ)
Köyceğiz:Tavaslıoğlu Hacı Osman, Tahirağaoğla Osman Ağa, Tevfik Bey, Müftü Ali Rıza Efendi, Şükrü İlhan, Harndi İlha, Cemi! Efe, Ethem, Selahi ve Tev
.. fik (1 13).
Marmaris:Binbaşı, Edip, Hafız Kamil, Hafız Mehmet Dede Rıfkı Efendiler, Av. Saitoğlu Münir ve Harndi Y .. ak(l14) UZ .
Milas:Feyzullah Ağa, Müftü M. Rüştü Efendi, Kara Hafız,'Rifat, Gazi ve O. Zeki Beyler (1 IS).
Ula:Hamza Hayati Bey, Bahattin Ağa, Hacı Halil Ağa, Hacı Hasanoğlu
Şükrü Efendi ve Şükrü Efe (116).
Yatağan:Fehmi Ağa, Müderris İb rahim Efendi, Hoca Mehmet Ali Efendi, Abit Hoca, Fettah Hoca ve Nurnan Azam Efendi 017).
IV. BALUKESİR VE ALAŞEHİR KONGRELERİNDE DİNADAMLARI
Daha önce çeşitli vesilelerle ifade edildiği üzere Anadolu'nun her yerinde
mahalli mukavemet örgütleri kurlumuştur. Örneğin, Cemiyet-i İslamiyye, İstİhlas-ı Vatan, Redd-i İlhak, Müdafaa-i Hukuk-i Osmaniye gibi çeşitli isimler altında, müftü, rnüderris, vaiz ve eşraf tarafından kurulan bu cemiyederin faaliyetlerini birleştirmek için girişimlerde
bulunulduğunu görüyoruz: Mesela; Doğu Vilayetleri için Erzurum Kongresi, Batı vilayetleri için de Balıkesir Kongreleri. Bunlardan başka, daha geniş çapta olmak üzere, Ege bölgesi'nde Alaşehir Kongresi, tüm Türkiye'yi kucaklayan Sivas Kongresi. Bu çalışmalar sözü edilen teşebbüslerin en önemlileridir.
Kuzey Batı Anadolu'da "Kuva-yı
Milliye'yi organize edenler; 26-30 Ternmuz 1919 tarihleri arasında Balıkesir'de bir araya gelmişlerdir. Bu kongre; 13-27 Eylül1919, 19-29 Kasım 1919 ve 10-23 Mart 1920 tarihlerinde olmak üzere üç defa daha toplanmıştır (llS).
26-30 Temmuz 1919 tarihleri arasında yapılan kongreye, 18 kaza ve nahiyenin temsilcilerinden oluşan 48 kişi katılmıştır. İ. Tekeli- S.İlkin, kongreye katılan delegelerin, 3'ünün sivil - asker bü
. rokrat, 5'inin din adamı - müderris, 40'ınında eşraftan olduğunu belirtınekte
dirler O 19). Ancak delegelerin meslek gruplanna göre yapılan bu sayısal ayırma tam gerçeği yansıtınamaktadır. Mus-
(1 08) A.Sarıkoyuncu,. "Milli Mücadele'de Afyon Müftüsü ... s. 7 4-76.
(109) ü. Türkeş, age, s.256- 257.
{110) ü. Türkeş, age, s.266.
(111) Ü. Türkeş, age, s.269. (112) ü. Türkeş, age, s.271.
(113) ü. Türkeş, age, s.277 - 278.
(114) ü. Türkeş, age, s.283. (115) Ü. Türkeş, age, s.287.
(116) ü. Türkeş, age, s.292.
(117) ü. Tükeş, age, s. 295. (118) i. Tekeli- S. ilkin, age, s.117 ··237.
(119) ı. Tekeli- S.İikin, a.g.e, s.171.
51
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
tafa Çalışkan'ın da tesbit ettiği gibi delegelerin %27'sini mahalli rnüftü ve rnüderrisler teşkil ediyordu.
Kongreye katılıruş olan rnüftü ve rnüderrislerin isimleri ile temsil ettikleri il ilçe ve nalliyeler aşağıda gösterilmiştir.
1. Keçecizfide Hafız Mehmet Emin Efen di Balıkesir
2. Arahacızade Hacı Hafız Mehmet Efen di B alıkesir
3. Beypazarlızfide Hafız Mehmet Efendi Balıkesir
4. Keşkekzade Hacı Behattin Efendi - Ba lıkesir
5. Müftü Hoca Mehmet Bey- Burhaniye
6. Soma Müfti-i Sabıkı Osman Efendi -S oma
7. Soma Müftüsü İsmail Hakkı Efendi -S oma
8. Müderris Hüseyin Efendi - Kırkağaç
9. Müderris İbrahim Efendi - Fart N ahi yesi
IO.Hafız ArifEfendi- Kepsut Nahiyesi
I l.Abdulgafur Efendi - Giresun N ahiyesi
12.Hafız Mehmet Efendi - Şamlı Nahiyesi
13.Hafız Harnit Efendi - İvrindi Nahiye-si" (120).
10- 23 Mart 1920 tarihinde yapılan V. Balıkesir kongresine din adamlarının sayısı daha da artmıştır. Kongreye katılan 64 delegenin yarısına yakını Müftü, Vaiz, Müderris, İmam- Hatip ve MüezzinKayyımlardan oluşmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır.
Müftü Alim Efendi, Hacı Mustafa Efendi, Rifat Efendi, Arahacıoğlu Mehmet Efendi, Keçeci Hafız Emin Efendi Hacı Hafız Zade Mehmet Efendi, Osman Efendi Zade Mehmet Efendi, Azazade Mustafa Efendi, Hafız Nurnan Efendi Hafız Mehmet Efendi, Hafız
52
Mustafa Efendi, Hafız İsmail Efendi, Hasan Tahsin Efendi, Hafız Rıfat Efendi, Ali Rıza Efendi, Salim Efendi Hoca Ali Efendi'dir 0 21 ).
Ege bölgesinde 16-25 Ağustos 1919 tarihleri arasında yapılan bir diğer kongre, Alaşehir Kongresi'dir. Bu kongreye katılan delegeler; Denizli, Aydın, İzmir, Saruhan (Manisa) Balıkesir, Afyon ve Uşak'ın yanısıra 21 ilçeyi de temsil ediyorlardı. Bu bakırndan bu kongrenin, Balıkesir kongresine nazaran etki sahası daha genişti., Başka bir ifadeyle, bu kongre, Batı Anadoludaki direnişi bütünleştirrne görevini üstlerrmesi yönünden önemliydi. "Alaşehir Kongresi örgütlenmeyle ilgili diğer kararları yanında Alaşehir, Salihli-Kula, Demirci, Eşme, Uşak ve Ödemiş kazalarıyla bunlara daha sonra eklenecek diğer yörelerdeki direniş hareketlerini "bir saha itibariyle ve bunların muhqssalası" olarak Heyet-i Merkeziye diye bir üst örgütlenmeye tabi kılıruştır." <122).
Salihli ve Bozdoğan Cephelerinin dayanağı olan bu kongreye açılışında 34 üye katılınıştır. Kongre kapandığında
ise kararları imzalayanların sayısı 45'dir. (123)
Alaşehir Kongresi'ne katılan delegelerin %19 veya 20'sini Müftü ve rnüderrislerin teşkil edildiğini belirten M. Çalışkan, bunların isimleriyle temsil ettikleri il ve ilçeleri şöyle belirtmektedir:
(120)Mustafa Çalışkan, Kurtuluş Savaşı Sırasında Din Faktörü, A.ÜTiTE. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1990, s.122. Kongreye katılan delegelerin isimlerinin tamamı için bkz. H.M.Çarıklı, age, s.118~120.
(121) Kongreye katılanların tamamı için bkz. Rahmi Apak, istiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, TTK. Yayını Ankara, 1990, s.117-118.
(122) i.Tekeli-S.ilkin, age s.184-186.
(123) i.Tekeli- S.ilkin, a.g.e. s.370.
DiYANET iLMi DERGi • EKiM- KASIM- ARALIK 1994 • CiLT: 30 • SAYI: 4
1. Müftüzade Abdülgafur Efendi Balıkesir
2. Müftü Ahmet Şükrü Efendi Sarayköy/ Denizli
3. Müdenis İbrahim Ethem Bey Ödemiş/İzmir
4. Müdeniszade Süleyman Sami Efendi Akhisar/Manisa
5. Müderris Serdarzade Mustafa Efendi Demirci/Manisa
6. Müfti-i Sabık Mehmet LüttEfendi Salihli/Manisa
7. Kadı Zahid Molla Salihli/Manisa
8. Müfti-i Sabık İsmail Hakkı Efendi Selendi/Manisa
9. Müftü Hacı Nazıf Efendi Eşme/Uşak (124)_
M. Çalışkan'ın tesbitinde eksiklikler vardır. Örneğin Kula delegesi Tosun Efendizade Raşit Efendi bir din görevlisidir. Öte yandan, Uşak delegesi, İbrahim Bey (Tahtakılıç), 1908 yıllarında
Uşak Müftülüğü görevini yürütmüş bir din adamıdır. İbrahim Bey, Kongre Heyet-i Merkeziyesi başkanı olarak önemli hizmetlerde bulunmuştur. Örneğin, Uşak'tan oluşturduğu Uşak Hücüm Taburunu, Salihli'ye göndermesi" 1 Mart 1920'de teşkil edilen taburun" ... teşkilinde bütün teçhizat Uşak halkı tarafından temin edilmiş, elbiseleri Uşak şayak fabrikalarından alınan kumaşlardan diktirilmiştir. Bütün bu işler İbrahim Bey'in tükenmez enerjisiyle meydana gelmiştir ... u{l25)_
: Yukarıda isimlerini verdiğiniz din adamları anılan kongrelerin bütün toplantılarına katılmışlardır. Bu arada kongre başkanlıkianna önergeler vermişler ve yaptıkları teklifterin kabülü için mücadelede bulunmuşlardır. Örneğin, Alaşehir Kongresi'nde Salihli delegesi Müftü Mehmet Lütfi Efendi'nin "İhracatın memnuiyeti hakkındaki
karar da fevaidden ziyade mazarrat tevlit ediyor. Salihli'de yalnız bak!ayı müsaade ettik, diğerlerini men ettik. Pek büyük mazarrat husule geldi Kuva-yı Milliye'nin iaşesinin temini için köylülerden para isteniyor, hal şu ki köylüler parayı ancak zahirelerinin furuhtıyle temin edebilirler" şeklindeki önergesi uygun görülerek, Balıkesir kongresi'nde alınan kararın tersine, zahire ihraemın serbest bırakılması sağlanmıştır 0 26>.
Ayrıca Balıkesir ve Alaşehir Kongrelerinin toplanması için Batı Anadolu'daki çalışmalai-ı yürüten Hacım Muhittin Çarıklı'nın her gittiği yerde mahalli müftü, vaiz ve müderrislerden bilgi aldığı ve bunların yardımlarını istediği,
böylece de yukarıda isimleri geçen din adamlarının bu kongrelere katılmalarını temin ettiği, 16 Mayıs 1919 - 28 Eylül 1920 tarihleri arasında o'nun günü gününe tuttuğu notlardan, özellikle 17 Haziran - 25 Temmuz 1919 tarihleri arasındaki bilgilerden anlaşılmaktadır 0 27>.
Balıkesir ve Alaşehir kongreleri · "Yunan tecavüzatma karşı mürlafaat · ve mücadelatı tevhid (birleştirmek) ve tesbit etmek üzere" toplanmışlar ve çalışmalarını, Harekat-ı Milliye ve Reddi İlhak adı altında sürdürınüşlerdir. Bu arada kongrelerin maksar ve gayesinin, "Vatanın kurtarılması için her türlü fedakarlığa katlanarak Yunanlıların vatandan atılması" olduğu açıkça vur-
(124)
(125)
(126) (127)
M.Çalışkan, a.g.e, s.123. Ayrıca Alaşehir Kongresine katılan delegelerin tamamı için bkz., H.M.Çarıklı, a.g.e, s.205-206. i.Tekeli- S. ilkin, a.g.e, s.366-374. Ayrıca bkz. ibrahim Bey'in Milli Mücadele'deki hizmetleri için, i.Tekeli-S.ilkin, a.g.e, 5.3654-381. H.M.Çarıklı, age, s.179. Bu konuda bkz., H.M.Çarıklı, age, s.13-111.
53 ··"'
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
gulanmıştır 0 28). Öte yandan kongreler, boşlukta kalan devlete sahip çıkmışlardır.
Bütün bunlar hatırlandığında, din adamlarının ne denli önemli hizmetlerde bulundukları kendiliğinden anlaşılacak
tır.
V. ANADOLU ULEMASI FETVASI
Nisan 1920'de Türk Milli Mücadelesi için zor günler yaşanıyordu. İç ve dış ihanet, -elele vererek Anadolu'da bir kardeş kavgası çıkartmak suretiyle Türk'ü Türk'e kırdırtmak istiyorlardı.
Ülkenin işgalden kurtulabiimiş köşeleri ayrı görüşlerin kavga sahnesi haline gelmişti.
Şeyhulislam Darrizade Abdullah Efendi'nin fetvası ve Bab-ı Ali'nin beyannameleri ile aldatılan halk yer yer vatan kurtarıcılarının önüne dikilmişti.
Anadolu'nun muhtelif yerlerinde ayaklanmalar başgöstermişti. Bu tahlikeli isyan hareketleri Ankara'nın yakınlarına kadar sirayet etmişti 0 29). Milli hareketin başarısızlığı dahi söz konusu olabilirdi. Öyle ki eldeki Kuva-yı Milliye ve Milli Mücadele taraftarı askeri birliklerden bir firarların başladığı görülmektedir. 56. Tümen Koı:nutanı Bekir Sami Beyin ankara'ya ilettiği şu sözleri, meselenin vehametini göstermesi bakımından ilginçtir. "Eğer bu gece alelacele, Ankara vasaire baş müftüleri ve Ulama-i mehure-i İslamiye'( den) mukabil fetvalar alınmazsa Bursa vilayetinde pek ziyade kesb-i vehamet etmesi muhtemeldir." (BO) diyordu.
1. Fetvanın Hazırlanışı
Bu üzücü gelişmeler, İstanbul'un fetvasına karşı en önemli tedbrin: mukabil fetvaların yHyınlanması ile alınacağı
gerçeğini ortaya koymuştu. Başta Mus-
54
tafa Kemal olmak üzere, milli hareketin ileri gelenleri; "Padişah ve halife dahil esirdir. Makam-ı hilafet ve saltanatın tabiisi (kurtarılması) lazımdır. ıı(l31) Bu noktayı nazardan hareketle; düşman elinde esir olan halifenin zor ve baskı kullanılarak böyle bir fetvanın yayınlattırıldığı, haliyle de bu fetvadaki hükümlerio geçersiz olduğu hususu üzerinde durdular. Ankara'da, bu ana fikirle, bir fetva yayınlanması çalışmalarına başladı. Neticede, Ankara Müftüsü ve aynı zamanda Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti-başkanı da olan M. Rifat Efendi başkanlığında, Ankara'da bulunan beş
müftü, dokuz müderris ve medrese müdürü ile altı kişilik ilmiye sınıfından müteşekkil toplam yirmi kişilik bir grup da bir fetva hazırladı 0 32).
Anadolu'daki Milli Hareketin meşru olduğu, padişah ve halife'nin dahi esir bulunduğu, düşman elinde esir olan HaIife'ye zor ve baskı kullanılarak fetva yayınlatıldığı, haliyle bu fetvadaki hükümlerio geçersiz olduğu hususlarının dile getirildiği bu fetva da 19-22 Nisan 1920 tarihlerinde Öğüt, İrade-i Milli ye,- Açıksöz gibi Milli Mücadele yanlısı gazeteerde yayınlandı.
Bu fetva 16 Nisan 1920'de Heyet-i Temsiliye Başkanlığınca Anadolu'ya gönderilerek bütün müftülüklere tebliğ
edildi ve bunu her müftünün onaması talep edildi (!33). Sonunda fetva, Anadolu'nun değişik yerlerindeki 153 müftü ve
(128) Bkz, Kongre kararları, H.M.Çarıklı, age, s.112-115, 205-208.
(129) Nutuk, Cil!: ll,s. 303. (130) Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 35,
Vesika, 875 (131) Yunus Nadi, Birinci BMM'nin Açılışı ve ils
yanlar, istanbul 1955, s.39. (132)Bayram Sakallı, Ankara ve Çevresinde
Milli Haraketler, Ankara 1988, s.1 02-103. (133)Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyanname
leri, Ankara, 1964, s.298.
DiYANET iLMi DERGi • EKiM- KASIM- ARALIK 1994 • CilT: 30 • SAYI: 4
din adamı tarafından tasdik edildi034).
2. Fetvayı imzalayan Din Adamla-rı
Ananolu fetvasını Batı Anadolu'dan imzalay anlar;
Denizli Müftüsü: Ahmet Hulusİ,
Çal Müftüsü: Ahmet İzzet, Sarayköy Müftüsü: Ahmet Şükrü. Acıpayam
Müftüsü Vekli: Hikmet Hulusİ, Müderris, Abdullah ve Süleyman, Aydın'dan: Müderris Şükrü, Bozdoğan
Müftüsü: Hasan Tahir, Çine Müftüsü: Ahmet Züftü, Karacasu Müftüsü: Mustafa Hulusİ, Demirci Müftüsü: İbrahim Hakkı, Balıkesir'den: Kadı Mehmet Şükrü, Malya Müftüszü: Hüseyin, Afyon'dan: Müderris Mehmet Şükrü,
Uşak Müftüsü: Ali Rıza, Eşme Müftüsü: Nazif, Kütahya Müftüsü: Fevzi, Gediz Müftüsü: Süleyman, Simav Müftüsü: Mehmet Akif, Eskişehir Müftüsü: Mehmet Salih, Sivrihisar Müftüsü: Mehmet Niyazi Efendiler'dir. (BS).
Böylece İstanbul fetvasının milli hareket için arzettiği büyük tahtike önemli ölçüde hertaraf edilmiş ve isyanlar bastırılmıştır. Müftü ve Ulemanın " ... Bervechi bala (yukarıdaki) fetva-yı Şerife Şer'i Şerife muvafıktır" sözleri Şeyhülislam Dürrüzade Abdullah efendi'nin fetvasını hükümsüz kılmış ve Anadolu'daki birliği pekiştirmiştir. Başka bir ifadeyle, İstanbul hükümetinin dini içerikli saldırısına aynıyla cevap verilmiş oluyordu. Bu arada İstanbul'un Milli Mücadele aleyhindeki son kozu elinden alınmıştır.
VI. DEMİR VE ÇELİK ALAYLAR
Milli Mücadele'de din adamları ellerinde silah, beldelerini de korumuşlardır. Isparta'da Hafız İbrahim Efendi DEMİRALAY, Afyon Karahisarda Hoca Şükrü Efendi ÇELİKALAY adlarında
gönüllülerden alaylar teşkil etmişlerdir.
Ali Fuat Paşa· bu kuvvetlerden Şöyle sözeder: "Anadolu'nun muayyen bir kısmını elde tutabilmenin ilk şartı, başında olduğum 20. kolordu'nun sahası icinde olan Isparta-AfyonkarahisarEskişehir hattını elde muhafaza edebilmekti. Eskşehir'de İngilizler vardı. Eğer Isparta ve . Afyon'u ~ uhafaza edebiise idik, Eskişehir'deki Ingilizleri atmak mümkündü. Isparta ve Afyon'da milli kuvvetleri teşkil edebilme faaliyetimize lüzum kalmadı: Bu iki şehrimizde, iki din adamı, başı Sarıklı iki mücahit başa geçmişler ve milli kuvvetleri tecrübeli kumandan kiyaset ve basireti ile teşkilatlandırmışlar ve ilk anda yadırganacak bir kararla kumandayı da bizzat ellerine almışlardı. Isparta'da Hafız İbrahim Efendi, Afyonkarahisar'da Hoca İsmail Şükrü Efendi ... "cı 36)
Şükrü Hoca, TBMM Üyesi sıfatıyla Ankara'ya geldiği zaman öncelikle M us-
(134) Anadolu Fetvasını imzalayan (M.üft9 ve: • Müderrislerin isimleri için bkz., Hakımıyel-ı . Milliye, 5 Mayıs 1936, No:27.
(1;35) Hakimiyet-i Milliye, 5 Mayıs 1336, No:27, · Ayrıca tamamı içni bkz., EK:I.
Manisa Vilayetinde işgal edilmemiş pek çok kasaba bulunmasına karşın sadece Oemirci Müftüsü fetvayı imzalamıştır. Bunun nedeni, Milli Mücadele'nin ilk gün.lerinde kimi din adamlarının kurtulu,şu Istanbul'da görmesidir. Nitekim Kazım Ozalp hatıralarında bu durumu " ... (1919) Mayısının 19. günü Manisa'da kaldım. 20. günü tekrar Sandırmaya hareket ettim. Trende hamiyetli bir kimse olan Müftü Alım Efendi ile bir kaç sarıklı hoca da vardı. Bunlar,. memleketin maruz bulunduğu tehlike hakkında istanbul'daki makamlara bilgi vererek ricalarda bulunmak ve oralardan talimat isternek üzere seçilen bir heyet teşkil ediyorlardı. Akhisar, kırkağaç, Soma ve Balıkesir'den de aynı maksatla seçilmiş olan heyeller de bu trene. bindiler .. ." sözleriyle açıklamaktadır (K.Özalp, age, c.l, s.13).
(136) Cemal Kutay, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimarları, s.210.
. {- 55 .
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
tafa Kemal Paşa'nın yanına gitmiştir.
Paşa, kendisine; Nerede kaldın Hocam?, dört gözle seni bekliyorduk" demiştir. bunun üzerine Şükrü Hoca da, Afyon'daki çalışmalarını anlatarak, Paşa'ya oradaki düşmanın durumu ve yapılması gereken işler hakkında bilgi ver- , miştir. B u sırada, Mustafa Kemal Paşa, tekrar; "Varolunuz Hocam. Sizin gibi din alimlerinin bu hususta millete önayak olmanız, memleketin ve dinin muhafazası için elzemdir. Afyon'da nasıl çahştığınızı, evlerde, camilerde, köylerde halkı düşmana karşı mukav~ vemete nasıl hazırladığınızı işittim.
Memleket ve din oğrundaki bu mücadeleniz şayanı takdirdir. Çok memnun oldum Hocam: Yine sizin gibi bir din alimi olan arkadaşmız Nebil Delışeti Efendi'nin (I. Dönem TBMM Afyonkarahisar Meb'usu) mesaisini de takdir ederim" diyerek hocalann özelIikle Şükrü Hocanın Milli Mücadele'deki hizmetlerini belirtmiştir C137>.
Yunan ordulan durmadan ilerliyorlardı. Alaşehir elden çıkmıştı. Yunan işgalinin genişlediği bu günlerde konu TBMM'nde gündeme gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa'nın da hazır bulundukları Meclis toplantısında hararetle tartışılmıştır {BS). Bu arada Şükrü Hoca'da görüşlerini açıklamıştır. O uzunca olan konuşmasının bir bölümünde konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getiriyordu:
" ... Bu gün benim memleketim istilaya maruzdur. Düşman şimendiferle üç saatlik bir mesafededir. Fakat ben meyus değilim. Beni meyus edecek diğer mahallerin sukutudur. Bu gün Uşak sukut edecek, yarın Karahisar, Bir memleket yanarken diğerinin seyirci kalması islamiyete şindir. Efendiler bu gün yapılacak bir vazife vardır. Öyle nazariyat
56
peşinde koşulacak zaman değildir. Bundan evvel bizim kölemiz olan ve nüfusu bir buçuk milyondan ibaret bulunan hain bir Yunan bu gün yükselsin de, yüz yüz elli bin kuvvetle hücüm etsin de bu kadar kuvveti mağlup etsin. Bu islamiyetle kabili tevfik değildir. Bu gün Millet Meclisi şu derde deva bulmak için toplanmıştır. Biz de onun için buraya geldik. Bunun çaresi umum Anadolu kuvvetlerini tevhit etmek, cihadı mukaddes ilan etmektedir. Bu gün ben mukadderatımızı elinde tutan kimselerin sui idaresini bilmekle beraber onlardan müşteki değilim; onların iskatı taraftarı
değilim. Gördüğüm yolsuzlukar karşısında ve düşman taarruzuna karşı buradaki lakayitlikler-beni eritiyor. Rica ederim. itiraf etmeliyiz azillerin, nasıpların sırası değildir. Millet kendini kuvvetli göstermeli (dir) ... u( 139)
Meclis'teki bu tartışmalar esnasında Erkan-ı Harbiyei Umumi Reisi (Genelkurmay Başkanı) Fevzi Paşa, Şükrü Hoca'ya; "Hocam vaziyet tehlikededir ... Bir cephe kurabilmek için bize beş ay zaman lazım" demesi üzerine de Şükrü Hoca kendisine yeteri miktarda at ve silah verimesi halinde düşmanı beş ay oyalamak yerine dokuz ay durdurabileceğini bildirmiştir 0 40).
Bundan sonraki gelişmeleri Şükrü Hoca şöyle anlatır:
" ... Paşa bu tekliften memnun kalır. "Ne kadar silah ve cephane varsa derhal bana teslim edilmesi için An-
(137) Sebilürreşad, cilt:2, sayı: 46, s.334. (138) TBMM'nde yapılan müzakere ve Tartışma
lar için bkz. T.BMM Gizli Celse Zabıtları Türkiye iş Bankası Yayını, Ank. 1985, Ci11:1, s.38-7 4.
(139) Şükrü Hoca'nın konuşmasının tamamı için bkz., TBMM Gizli celse Zabıtları c.l, s.58-62.
{140) Sebilürreşad, Cilt:2, Sayı: 46, s.334.
DiYANET iLMi DERGi • EKiM- KASIM- ARALIK 1994 • CiLT: 30 • SAYI: 4
kara silah deposuna emir verdiler 0 4 0. Depoya gittim. Ne göreyim: 14 adet martinden muaddel tek ateşli bekçi silahlarından başka silah yok. Bunları
aldım. Kırka ibiağını istedim. Ankara Koloru Kumandını ve Vali Vekili Nuri Beyin bunu bulacağını ümid ediyordum. Maalesef buna imkan olmadığını söyledi ... Resmi makamlardan ümid kesilince Allaha dayanarak bir çare düşündüm. Hemen bir gün içinde bir asker elbisesi diktirdim. Başımdaki sarığı muhafaza ederek bir asker elbisesini giydim. Hacı Bayram Camünde cuma namazından sonra kürsüye çıktım... "Ey cemaati müslimin! dedim. Kapıları kapayınız. Hiçbirinizcamiden dışarı çıkmasın. Sizinle görüşecek mühim meseleler var!"dedim ... coştum, söyledim. Evde duvarlarda asılı duran harb silahlarının boşuna asılı kalırsa ev sahibine lanet edeceğini anlattım. Memleket ve din tehlikede kalırsa yedisinden yetmişine kadar bütün Müslümanların cihadla mükellef olduğunu anlattım. Mustafa Kemal Paşa'nın teminatını söyledim. Cemaat ağladı. Ben ağladım. Nihayet arkamdaki ilmiye cübbesini çıkararak asker elbisesiyle başımda sarık olarak kürsüde ayağa kalktım. "Ey cemaati müsIimin! dedim. İşte ben asker kıyafetine girdim cepheye gidiyorum. Menıleket ve din kurtuluncaya kadar cephelerde düşmanla çarpışacağım. Mendeketi dinini seven benim e gelsin" dedim ... Herkes sağa sola koştu. O gün akşama kadar 700 silah, 600 mücahid, 120 at toplarnıştı. .. Ben miktarı kafi silahşör mücahidlerle Ankara'dan ayrıldım ... Afyon'a gelir gelmez düşman bir taarruz daha yapmış. Uşak'a girmişti. Acele cepheye koştum "Uşak Cephesine" İzzettin Bey kumanda ediyordu ... Ben hemen o tarafta bir müdafaa hattı tesis ettim." (142)_
Demiralay'ın varlığı, İtalyanların Isparta ve çevresinde barınamamasım sağlamıştır. Çelikalay da Dumlupınar'da
Yunan ileri harekatını dokuz ay durdurarak ordumuzun hazırlanmasını temin etıniştir. Şükrü Hoca, cephede alayının başında ve cephe gerisinde de camilerde va'z ederek Afyon halkının Milli Mücadele lehinde bilinçlenmesinde de hizmet vernıiştir. 0 43)
Hafız İbrahim ve Hoca Şükrü efendiler'den başka çalışma alanımıza giren bölgede, kimi din adamları da gönüllülerden oluşturdukları müfrezelerini komuta etmişlerdir. Örneğin, daha önce de belirtildiği gibi Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi bunlardan birisidir. Müftü Ahmet İzzet Efendi, Çal (Denizli) ve çevresinden oluşturduğu 100 kişilik
müfrezesini Aydın-Köşk cephesinde komuta etmiştir. Yine Salihli-Bozdoğan
Cephesinde Kadı Zahit Molla, Bakırlı
Hüseyin Hafız, Kırkağaç Müftüsü Mehmet Rifat de Kuva-yı Milliye komutanlıkları yapmışlardır. bunlardan Müftü Mehmet Rıfat Efendi düşmanla çarpışırken esir düşmüş ve Atina'da uzun süre esaret hayatı yaşamıştır. 0 44)
(.141) Genelkurmay Başkanlığı Arşivi (ATASE)'nde rastladığımız bir belge, Hoca Şükrü Efendi'nin bildirdiklerini teyid etmektedir. 6 Temmuz 1920 tarihini taşıyan bu belge, Müdalaa-i Milliye Vekili Fevzi Paşa imzasıyla Ankara Komutanlığına ve Garp Cephesi Komutanlığına verilmiş bir talimattır. Anılan yazıda; Afyon Karahisar Meb'usu Hoca Şükrü Efendi'nin makamlarına müracaat ederek "Ankara ve civarından başlamak üzere Afyon Karahisar'a varıncaya kadar güzergahda kendi at ve silahlarıyla celp ve cem edeceği gönüllülerin kumandasını deruhte ederek cihada iştirak edeceğini ve gidip geçeceği yerlerden birçok din kardaşlarıda birlikte götüreceğini de bildirmiştir." denilerek, Hoca Şükrü Efendi'ye yardımcı olunması istenilmektedir (ATASE Arş.KI: 556, 0:8, Fh:3-1 ).
(142} i. Tekeli -S.ilkin age., s.337-338. (143} A.Sarıkoyuncu "Milli Mücadele'de Afyon
Müftüsü Hüseyin (Bayık} Efendi.." s.76-77. (144) A.Sarıkoyuncu "Milli Mücadele'de Din
Adamları ... " s.13.
57
DOÇ .DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
Bir diğer müfreze komutanı da Celal Bayar'ın, " ... iri vücutlu, başında kocaman sarığı, muntazam kesilmiş sakah, elinde bir İngiliz filintası, belinde fişenkliklerle İngiliz atı üzerinde çok heybetli görünüyordu. Yanında silahlı beş muhafız vardır" diye tanımladığı Eşme Müftüsü Hacı Nafiz Efendi'dir. (145)
Özetle Milli Mücadele'de din adamları ellerinde silah beldelerini de korumuşlardır.
Bu bölümü, Mustafa Kemal Paşa'nın Demiralay Komutanı Hafız İbrahim'e gönderdiği 14.8.1336/1920 tarihli telgrafıyla bitirelim:
"12. Kolordu Kumandanlığı Vasıtasıyla Isparta Milli Demiralay Kumandanı Meb'us İbrahim Bey' e
Isparta Livasının Mürlafaa-i vatan hususunda gösterdiği fedekarlık teşekküre şayandır. Bütün alay zevatı ve kendisine Büyük Millet Meclisinin takdirlerini ve teşekkürlerini takdim ederim.
Büyük Millet Meclisi
Reisi Mustafa Kemal" 0 46>
SONUÇ
Avrupa, Bizas topraklarının AlparsIan tarafından fethedimesini daha sonra da Türkleştirilmesini ve müslümanlaştırılmasını bir türlü içine sindirememiştir. Bunun için Batı, Anadolu'yu geri almak, tekrar hirıstiyan ypmak üzere yıllarca
planlar yapmış 0 47>, mücadeleler vermiştir. Nihayet 9 asır süren bir mücadelenin sonunda, Anadolu'ya girmeyi başarabilnıişlerdir. 30 Ekim 1918 sonrasında, Anayurdumuz, Anadolumuz, İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların ve Yunanlıların işgaline uğrarnıştır. Bu emperyalistler inamyorlardı ki, uzun yıllar
58
devam ede savaşlar sonunda yorgun ve fakir düşen Türk Milleti, bu istilaya karşı duramaz ve Türk toprakları da kolaylıkla paylaşılırdı. Fakat bunun böyle olmadığı kısa zamanda anlaşılacaktı. Başka bir ifadeyle, Mustafa Kemal Paşa'nın "Milli İntibah" diye tanımladığı Türk Milleti'ndeki uyanış, işgalci güçleri büyük bir hayal kırıklığına uğratacaktı.
Böyle bir dönemde milletin ruhunda ve benliğinde mevcut olan direnme gücünü ateşleyen, hocalar, müftüler, din adamları Milli Mücadele fikrinin doğuşunda önemli bir faktör olmuşlardır.
Bilindiği üzere Milli Mücadele'nin ilk günlerinde halk Mustafa Kemal Paşa'nın da belirttiği gibi "hakiki vaziyeti anlamanuşlardı. Fikirlerde karışıklık vardı. Dimağlar adeta durgun bir haldeydi ... "048) Böyle bir anda pek çok din adamı Cami kürsülerinde, meydanlarda düzenlenen _mtinglerde;
"Milletin şerefi, haysiyeti, hürriyeti, İstikiali hakikaten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtıılmak icabederse vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Hiç bir şahıs ve makamın mecudiyeti kalmamıştır. Tek kurtııluş çaresi, halkın
doğrudan doğruya hakimiyeti ele alması ve iradesini kullanmasıdır" diye-
(145) C. Bayar, age Cilt: 8, s.2460 (146) ATASE Arş. KI: 557, 0:27, Fh:34. Isparta
Meb'usu Demiralay Kumandanı Hafız ibrahim de TBMM Başkanlığına çektiği 28.8.1336/1920 tarihli cevabı telgrafında; "Büyük Miııet meclisinin iltifatına memleketim namına arz-ı teşekkürü lütfen kabul buyurunuz" denilmektedir (ATASE Arş.KI: 557, 0:27, Fh:108). .
(147) Bu konuda bkz., T.G.Djuvara, Cent Projet de Partage de la Turguie, Paris 1884. Bu eserin büyük bir kısmını, Yakup üstün, Türkiye'yi Parçalama Planları (Türkiye Diyanet Vakfı Yayını Ankara 1993) adı altında tercüme edilmiştir.
(148) Tarih Dünyası Mecmuası, Sayı:? (15 Haziran 1965).
DiYANET iLMi DERGi • EKiM- KASIM- ARALIK 1994 • CiLT: 30 • SAYI: 4
rek Mustafa Kemal'in ifadesiyle "hakikatı halka izah ettiler ... Bu yolu gösteren vaaz ve ... (nasihatlerden) sonra herkes çalışmaya başladı"049>.
Öte yandan İstiklal Savaşımızın kazanılmasında, cephe gerisinin organize edilip mukavemet teşkilatları kurulmasında, halkın cepheye teşvik edilmesinde yine din adamları ön saflarda yer almışlardır. Örneğin Ahmet Hulusİ Efendi, 15 Mayıs 1919 günü düzenlediği mitingte Denizli halkına; "Fetva veriyorum... işgal edilen memeket halkının silaha sarılması farz-ı ayındır" dediğinde, herkes Müftü Efendi'nin etrafında birleşmişti. Halkla bütünleşen Ahmet Hulusİ Efendi, Denizli ve çevresinde etkili olmuş ve metinde de belirtildiği üzere daha sonraki günlerde Milli Mücadele için önem arzeden hizmetlerde bulunmuştur. Müftü Efendi'nin anılan başarısında başta Denizli Mutasarrıfı Faik Bey (Öztrak) olmak üzere diğer asker ve sivil yöneticierin destek ve yardımlarını da unutmamak gerekir. Nitekim Yunanlıların İzmir'e asker çıkardığını öğrenen Denizli Mutasarrıfı Faik Bey; Askerlik Şubesi Başkanı Tevfik Bey'i, Müftü Ahmet Hulusİ Efendi'yi, Belediye Başkanı Haı Tevfik Bey'i ve eşraftan bazı kimsseleri yanına çağırarak hemen durumu görüşüp bir miting tertiplerneye karar vermişlerdir. Ayrıca Mitingin Mütfü Ahmet Hulusİ Efendi'nin Sorumluluğıında düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. Bu arada kendilerinin de Müftü Efendi'ye yardımcı ve destek olacaklarını bildirmişlerdir. Daha sonraki günlerde de adı geçen kişiler, çalışmalarında Müftü Ahmet Hulusİ Efendi'ye yardımcı olmuşlardır 0 50>.
Milli Mücadele'nin ilk günlerinde milli harekat lehinde Denizli MutasarrıfIığı yöneticileri arasında görülen bu bir-
lik ve beraberliği, çalışma alanı olarak seçtiğimiz bölgenin tamamında rastlamak mümkün değildir. Bu durumun bir sonucu olarak, İzmir'in işgali ile birlikte yurdın pek çok yerinde tezahür eden mücadele ve müdafaa hazırlaklarını Manisa ve çevresinde beklenilen seviyede göremeyiz. Böyle olmasının nedeni vardır. Ama bizce en büyük nedeni, idarecilerin tutumudur. Başta Saruhan (Manisa) Mutasarrıfı Giritli Hüsnü Bey, "Sadrazam Damat Ferit Paşa'nın adamı olup, milli direnişin tamamİyle aleyhinde idi ... Hüsnü Bey aynı zamanda bir Yunan dostu idi. Öyle ki, bu Yunan dostluğunu kendisinde çok kuvvetli bulan Manisalılar onu Hüsnüyadis olarak adlandırmışlardır" 0 50. Bu arada Jandarma Komutanı Fehmi bey de Mutasarrıf
Hüsnü Bey'in yanında yer almıştır. <152)
Celal Bayar, hatıratında Hüsnü ve Fehmi Beyler'den şöyle söz eder:
"Bu şahıs (Hüsnü Bey), livada Türk devletini temsil ettiğini unutmuş gibi idi. Kozmopolit Valinin (İzmir Valisi İzzet Bey) bütün gayr-i milli emirlerini canla başla yerine getirmeye çalışır, adeta işgal kuvvetlerinin temsilcisi imiş ~ibi bir tavır takınırdı. .. Hüsnü Bey'i Izmir'den tanırdım ve itiraf edeyim ... bir insanın-fetret zamanında da olsa- bu kadar değişeceği bende hayret yaratmıştı. Manisa'nın Jandarma kuvvetleri de, mutasarrıfın düşüncesine uygun bir zihniyeti temssil ediyordu. Buranın, İsmini Fehnıi Bey olarak hatırladığın Jandarma Kumandanı, Rumeli'den gelen subaylar-
(149) Tarih Dünyası Mecmuası, gös.yer. . (150) Bu konuda bilgi için bkz., Lütfi Müftüler, Mıl-
li Mücadele'de Denizli Heyet-i Milliyesi, Balıkesir, 1947; Tarhan Toker, Kuva-yı Milliye ve Milli Mücadele'de Denizli, Denizli 1983.
(151) Kamil Su, Manisa Yöresinde işgal Acıları, Ankara 1972, s.3.
(152) T,Ergül, age, s.39.
59
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
dandı. Her İzmir'e gelişinde beni görür, milli meselelerden, inkilaplardan, Makedonya macaralarından bahsederdi. Mütareke'den sonraki gelişimde, İzmir'deki Jandarma arkadaşlarından hemen hepsinin bir işgal vukuunda mukavemet taraflısı olduklarını düşünerek, kendisinin de aynı fikirde olacağını tahmin ederek biraz fazla açıldım ve kendisini milli davaya kazanmak istedim. Sapsarı kesilmişti. Adeta üzerime saidıracak gibi bir hal almıştı"0 53>.
İlçe Kaymakamları da Hüsnü ve Fehmi Bey'lerden farklı bir düşüncede değillerdi. Örneğin Salihli Kaymakamı Tahsin Bey bunlardan birisidir. 12 Haziran 1919'da Salihli Mevki Kumandanlığı görevine başlayan Yüzbaşı Rasim Bey, 13 Haziran 1919'da Albay Bekir Sami Bey'e çektiği telgrafın son paragrafında, Tahsin bey'den "Zito Venizelos diye bir Rum hanesinde sarhoş olarak bağıran, korkak kaymakam ... " şeklinde söz etmektedir 0 54>. Yüzbaşı Rasim Bey, ayrıca anılan telgrafta; "Kaymakam'ın Salihli'den uzaklaştırılması durumunda burada (Salihli'den) iki yüz kişilik muntazam ve silahlı bir bölüğün teşkil edileceğini" bildirmekteydi (155)_
Neticede 20 Mayıs 1919 günü Yunan işgaline karşı konulmaması hususunda bir bildiri 0 56) de yayınlanan Mutasarrıf Hüsnü Bey, 26 Mayıs 1919 günü Manisaya gelen düşman birliklerini Ekmek ve Tuz ile karşılar. Böylece Teaman Ergül'ün de belirttikleri gibi "daha önce Yayaköy Nahiye Müdürü olan Manisa'nın gençlerinden Bahri (Sarıtepe) Bey, Müftü Alim Efendi gibi direniş yanldarına karşın Manisa büyük bir utanç içinde Yunanlılara tek kurşun atmadan teslim olmustur" (157) • .
B u utancın en önemli nedeni, -
60
Yukarıda da dile getirildiği gibi- Mutasarrıf Hüsnü ve Jandarma Kumandanı Fehmi Beyler'in tutumlarıdır. Bu kişi
ler,-Milli Mücadele'nin ilk günlerinde yöre din adamlarının vatanın kurtuluşunu İstanbul'da görmelerinden de istifade ederek- "vatansever Manisalıları birbirine düşürmeyi ve sindinneyi başarmışlardır" 0 58>. Bununla birlikte yörede milli faaliyetler gecikmedi. Başka bir ifadeyle, din adamlarının kurtuluşun İstanbul yerine, Ankara'da olduğunu görmeleri, anlamaları pek uzun sürmedi. Denizli'de Ahmet Hulusİ Efendi'nin milli harekat için yaptığı önderliği burada da yine din adamları üstlendi .. Onlar metinde de belirtildiği üzere, Balıkesir ve Alaşehir
Kongrelerinde şehir ve kasabalarını temsil ettiler, Bu arada Şükrü Hoca (Çelikalay) başta olmak üzere pek çok din adamı ellerinde silah beldelerini de savundular. Ayrıca din adamları Mürlafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin kuruluş ve faaliyetlerinde de görev almışlardır. Hiç bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yoktur ki, üyeleri arasında bir din adamı bulunmasın. Bunlardan- Batı Anadolu'dakilerin isimlerini tesbit edebildiklerimizi sunduk.
Buraya kadar yazılanlar Özetlenirse, ilk direniş fetvasını veren ve örgütünü kuran Denizli Müftüsü Ahmet Hulusİ
(153) C.Bayar, age c. 8.s.2476-77. (154) Bekir Sami Arşivi, D:l, 8.143. (155) Aynı Belge. (156) " ... Şu işgal dolayısıyla meydana gelen
milli gealeyanın itilaf devletlerinin kararlarının uygulanmasına karşı koyar şeklinde fiili bir harekete çevrj.Jmesi, meşru milli hakların bozulması sonucu vereceğinden, vatani ve milli yarariara karşı bir hal ve haraket meydana getirmeyerek, halk arasındaki mevcut sessizlik ve dostluğun devamı hususunda gayret gösterilmesi ilan olunur (T. Ergül, age, s.35)
(157) T.Ergül, age, s.39. (158) T.Ergül, age, s.39.
DiYANET iLMi DERGi • EKiM· KASIM· ARALIK 1994 • CiLT: 30 • SAYI :4
Efendi'den, "Bu alına Yunan alçağını sokunetle selamlamış olmanın karasını sürerek Huzur-u İlahiye Çıkamam"diye haykıran İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi'ye vatan müdafaasında şehit düşen Gönen Müftüsü Şevki ve Bilecik Müftüsü Mehmet Nuri Efendiler ve daha niceleri Mustafa Kemal'in "Ya istiklal ya ölüm" parolası etrafında birleşmişlerdir. Ordu yokken meydana getirilmiştir. Çoluğuyla çocuğuyla,
kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bütün hir millet vazifeye koşmuştur. Öyle ki, kadınlanmız cephelere menni taşımış, çocuklanmız yetişkinlerin yanısıra
vuruşmalara katılmıştır. Kısaca, Türk Milleti, İstiklal marşımızın "Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda" mısra
sında ifadesini bulan bir mücadele vermiştir.
26 Ağustos 1071 'de Türk Milleti, Al· parslan'ın iradesinde Malazgirt'te kendisine yeni bir Anayurt'un kapılarını açmış, tarihin seyrini değiştirmişti. 30 Ağustos 1922'de yine aynı millet, "Ordular ilk hedefmiz Akdenizdir. İleri" emrini veren Mustafa Kemal Paşa'nın
öncülüğündeki taarruzu ile, yeniden benliğine kavuşmuştur. 1922'nin 1 Eylül'ünde Uşak'a giren Türk ordusu, 3 Eylül'de Selendi'yi 4 Eylül'de Kula'yı, 5 Eylül'de Sarıgöl, Alaşehir ve Salihli'yi, 7 Eylül'de Ahmetli, Turgutlu ve Akhisar'ı, 8 Eylül'de Manisa'yı, 9 Eylül'de de düşmanı İzmir'den denize dökerek Batı Anadolu'yu dolayısıyla tüm yurdu kurtarmıştır <159). Böylece Türk ve Dünya tarihinin akışına bir defa daha istikamet verilmiştir. Bu bakımdan, Milli Mücadele yalnız Yunanlılarakarşı değil; işgalci, emperyalist bütün Batı dünyasına karşı kazınılmıştır. Başka bir deyişle, Türk Milleti Atatürk'ün önderliğinde, Sevr'i tarihin çöplüğüne atarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Böylece Hınsti-
yanlık dünyasının, Türkleri Anadolu'dan atıııak" gayesi zorlu bir mücadelenin sonunda engellenmiştir.
İşte bu zorlu mücadele'de din adamlarının önemli hizmetleri olmuştur. Bu arada Yunan Megalo İdeası karşısında millet olarak müteyakkız olunulmasının gereğini de işaret ederek, konumuzu Mustafa Kemal Paşa'nın sözleriyle biti-relim: ·
"Sarıklı din adamlarının, imam ve müezzilerin, kürsü vaizlerinin, medrese hocalarının, tekke mensuplarımn Milli Mücadele'deki hizmetlerini şükranla yad etmeyi bir vazife bilirim. Bunlar dini mefküreler sevki ile Milli mücadele'nin muvaffakiyetine can ve gönülden çalışmışlar, kavlen ve fıilen ellerinden gelenleri yapmışlardır. Bu çetin yılların hatıraları anlatmakla, yazmakla bitıııez. Milli Mücadele yıllarında vatana hizmet eden din adamlarını ölmüşse rahmetle, yaşıyorsa selametle anarun"060).
ANKARA FETV ASI'f•H İMZALAY ANLARIN LiSTESi: Davet eden Ankara Müftüsü Mehmet Rif'at Bursa Müftüsü Ahmed Harndi Eskişehir Müftüsü Mehmed Salih Kütahya Müftüsü Fevzi Denizli Müftüsü Ahmed Hulusİ Diyarbakır Müftüsü Elhac İbrahim Taşköprü Müftüsü Mehmed Emin inebolu Müftüsü Ahmed Harndi Daday Müftüsü Rüşdü Araç Müftüsü Haşan Tahsin B ün yan Müftüsü Ihrahim Hakkı yenişehir Müftüsü Hüseyin Hüsnü Ispir Müftüsü Ahmed İskilip Müftüsü İsmail Hizan Müftüsü Mustafa Sım Gemlik Müftüsü Ahmed Vasfi Kirmastı Müftüsü Osman Tortum Müftüsü Elhac Ali Bilecik Müftüsü Mehmet Nuri Gümüşhane Müftüsü Mehmed Fevzi Sinop Müftüsü Salih Samsun Müftü vekili Bahri Tokat Müftüsü Elhac Ömer Çerkeş Müftüsü Mustafa
(159) T.Ergül age, s.296-355. (160) Sami Ateş, Atatürk Anadolu'ya Geçince,
2. baskı, Ankara 1991, s.142.
61
DOÇ.DR. ALi SARIKOYUNCU • YUNAN MEGALO iDEASI
Ayancık Müftüsü isınal i Hakkı Boyabat Müftüsü Ahmet Şükrü Tosya Müftüsü Bahaeddin Tirebolu Müftüsü Ahmed Necmeddin inegöl Müftüsü Fehmi Narman Müftüsü isınail Hakkı Akdağ Müftüsü Mehmed Edib Urfa Müftüsü Hasan Maçka Müftüsü Kamil Mihalıççık Müftüsü Abdülgafur Söğüt Müftüsü Mustafa Gümüşhacıköy Müftüsü Ali Rıza Yusufeli Müftüsü Ahmed Hınıs Müftüsü Şeyh Banaeddin Diyadin Müftüsü Ömer Orhaneli Müftüsü Yusuf Ziya Erbaa Müftüsü Abdullah Fehmi Bayburt Müftüsü Fahrediin B ün yan Müftüsü Mehmet Tevfik Devrek Müftüsü Abdullah Sabri Mudanya Müftüsü Mehmed Niyazi Karacasu Müftüsü Mustafa Hulusi Demirci Müftüsü İbrahim Hakkı Kayseri Müftüsü Nuh Bağçe Müftüsü Abdülmecid Acıpayam Müftü Vekili Hikmet Hulusİ Müderlisinden Abdullah Müderlisinden Hacı Süleyman Çal Müftüsü Ahmet İzzet Beyazid Müftüsü Abdülhadi Sivrihisar Müftüsü Mehmed Ali Niyazi Lice Müftüsü Ahmed Yozgat Müftüsü Mehmet Hulusi Bağazlıyan Müftüsü Abdullah Havza Müftüsü İsmail Siverek Müftüsü Osman Haymana Müftü Vekili Ahmed Vehbi Bozdoğan Müftüsü Hasan Tahir Simav Müftüsü Mehmet Akif Gediz Müftüsü Süleyman Viranşehir Müftüsü lbrahim Maraş Müftüsü Hacı Ahmed incesu Müftüsü Mahmud Uşak Müftü vekili Ali Rıza Diyarbekir-Sivan Müftüsü Abdurrahman Van Müftüsü Rıza Dal ya Müftüsü Hüseyin Niksar Müftüsü Mustafa Fehmi Müderlisinden Halil Çine'den Milli Ordu Müftüsü Gümülcineli Esad Çine Müftüsü Ahmet Zühdü Meclis-i Mili azasından Isparta Müfti-i Sabıkı Hüseyin Hüsnü Karahisar-ı Sahib Mebusu, Müderris Mehmed Şükrü Isparta Mebusu Ulemadan Hafız Hakkı Silifke Mebusu kuzattan Hacı Ali Bursa Mebusu, Karacabey Müfti-i Sabıkı Mustafa Fehmi Kayseri mMebusu, Müfti-i Sabık Ahmed Remzi Ankara Ulemasından, Kocabey medresesi Müderrisi:Beynamlı Elhac mustafa Molla Büyük Medreresi Müderrisi: İsmail Sariyye Medresesi Müderiisi Mehmed Şevki Zeynelabidin Medresesi Müderrisi: Hamza Sarı Kadın Medresesi Müderrisi: Tevfik Bayazid Dersiamlanndan:Rıf'at Bursa Ulemasından, Reisü'l Müderrisin: Hacı Yusuf
62
Mumd-ı Sani Medresesi Müderrisi: Elhac Sadık Hüseyin Çelebi Medresesi Müderrisi: Mehmed Kamil Giridi Ahmed Paşa medresesi Müderrisi: Süleyman Vehbi V aiz Medresesi Müderiisi Hafız Hakkı i vaz Paşa medresesi Müderiisi Sadık Sivas Mebusu, Ulemadan Mustafa Taki Karahisar-ı Sahib Mebusu Ulemadan Nebil Kırşehir Mebusu Müfti-i Sabık Müfid Bursa Mebus, Ulemadan Abdullah Servet Kayseri Mebusu Ulemadan: Mehmed Alim Hacı Baymm Medresesi Müderiisi Müstevvit: Hacı Süleyman Şahabiye Medresesi Müderrisi: Sadullah Haneka medresesi müderiisi Ahmet Şefik Yeşil Ahi medresesi müderrisi: Abidin Zincirli medresesi müderiisi Abdullah Hilmi Reisa'l-kurra Hüseyin Hilmi Ş ursa Müfti-i Sabıkı ve Çelebi Sultan Medr. Müd. ümerKamil Cami-i Kebir mahallesi şey hi: Elhac Ahmed Efendi Çendik medresesi müder.: Mehmed Emin Bayezid Paşa medresesi müderrisi: Abdulkadir Mehmet V ani medresesi müderrisi: Mehmet Sabit Mektebi Sultani ulum-ı Diniye Muallimi Celaleddin Müderrisinden ve Medrese Muallimlerinden Mustafa Rif'at Kurşunluzade Medresesi Müderrisi: Ali Rıza Tarafiye Medresesi Müderrisi:Aii Osman Ulemadan Tayfur Kazan Diemasından Elhac Yahya Fazı! Abdurrahman Medresesi Müdür: Ramazan Dar-ı Mezkür Muallimlerinden Ahmed Müderrisiden, Muallim Mehmed Naci Müderrisenden:Mehmed Müderlisinden Abdülaziz Müderlisinden Hafız Hüseyin Müderlisinden Muallim Ahmed Harndi Müderlisinden Muallim Ahmed Rüştü Mut Müftu-i Sabıkı Mustafa Kasım Hamzabey Medresesi Müderiisi Abdurrahman Zühdü Gümüşhane ulemasından Azmi Hapsman Ulemasından Osman Nuri Balıkesir Kadısı Mehmed Şükrü Dersiam ve Medrese Mullimlerinden: Mehmed Hayati Darü'l-hilafeti'I-aliyye Medresesi Bursa Şubesi müdürü: Abdullah Ulemadan Darü'l-hilafeti'l-aliyye Abdurrahman Medresesi Muallimlerinden: Hafız Mahmud Dar-ı Mezkur Muallimlerinden Hafız Kemal Dersiamdan İlyas Müderrisinden:Mehmed Müderrisinden: Abdülaziz Müderrisinhden Hafız Hüseyin Darrul-hilafeti'l-aliyye Medresesi Muallimlerinden: Elhac Ziya · Esatizade-i u lemadan ve .Meşayih-i Sa'diyye'den Erzurumlu Isınail Hakkı Burhaniye müfti-i sabıkı: Hoca Mehmed Müderlisinden Mahmed ~üşdü Gümüşhane ulemasından Imam Musafa Hapsman Diemasından Osman Şemseddin Balıkesir Kadı-i Siıbıkı Alim.