54
İÇİNDEKİLER 1.Bölüm...............Kitap Eleştirisi Alıntılar kısmı “dini prensiplerin terk edilmemesi gerektiği”.......................... 8 “dinin etkinliğinin azaltılıp”..................................................... 8 “aydınlanma sürecini başarabilen bireyler Tanrı iddiasını reddetmeye başlarlar.”.......................................................... 10 “ateist kafa yorup araştırma yapmış ve bilinçli bir şekilde Tanrı kavramına inanmamayı seçmiş kişilerdir”............................. 11 “Doğa kanunları, gözlemleri tasvir etme girişimimizden başka bir şey değildir”........................................................... 11 “kaza sonucu oluşması en muhtemel türde bir evrendir. Gözlediğimiz düzenin bir akıllı tasarımcıya işaret ettiği söylenemez."......................................................................... 12 “evrenin tamamını dolaşmaya gerek kalmadan var olmayacağını söyleyebiliriz."”................................................ 18 “Çeşitliliğin bu kadar fazla olduğu bir evrende ise buna uygun ortamlar şurada veya burada mevcut olacaktır."................... 19 “Kuralları değiştirip, sistemi tekrar kendi haline bıraktığınızda, bu sefer başka bir denge durumu oluşur. Yeni kurallara, yeni duruma göre. Belli bir denge durumuna ve o duruma uygun olarak meydana gelmiş oluşumlara bakarak, bunun altında tasarım aramak, meseleyi tersinden görmektir."............................................. 21 “bu 'düşünce biçimi' ile savaşılması gerektiği kanısındayım”.................... 23 “İlgili ayet ve hadislerin doğru tercümesi, Ay'ın iki parçaya bölünüp, Hira Dağı'nın iki tarafına düştüğünü ima eder. Yani buna göre Ay, Hira Dağı'ndan daha küçüktür. Dünya'ya düşmüş, ama kimseyi incitmemiştir”..................... 24 “"çünkü İnternet'teki ateizm tartışmaları konusunda tecrübemiz çoktur. İnternetin ilk yıllarından beri bu konuların tartışıldığı belli başlı ortamları bilen ve takip eden biriyim çünkü.Ateistforum'dan ne kişiler geldi geçti şimdiye kadar ".. 35 “"Ve bunu eski bir inançlı olarak söylerim. Gençken ben de inanırdım. Benim ateist oluşum üniversite yıllarıma rastlar. Kendimi ise ne o zamanlarda ne de şu anda akıl ve mantık açısından sorunu olan biri olarak görmemişimdir. Dolayısıyla, inancın zeka, akıl ve mantık ile ilgisi olmadığını birinci elden dahi söyleyebilecek biriyim. O zamanlar daha az zeki değildim. Mantığımda bir kusur yoktu. Daha akılsız da değildim."....... 35 1

Ateizmi anlamak kitabinin i̇c yuzu

Embed Size (px)

Citation preview

İÇİNDEKİLER

1.Bölüm...............Kitap EleştirisiAlıntılar kısmı“dini prensiplerin terk edilmemesi gerektiği”.......................... 8“dinin etkinliğinin azaltılıp”..................................................... 8“aydınlanma sürecini başarabilen bireyler Tanrı iddiasınıreddetmeye başlarlar.”.......................................................... 10“ateist kafa yorup araştırma yapmış ve bilinçli bir şekilde Tanrıkavramına inanmamayı seçmiş kişilerdir”............................. 11“Doğa kanunları, gözlemleri tasvir etme girişimimizdenbaşka bir şey değildir”........................................................... 11“kaza sonucu oluşması en muhtemel türde bir evrendir. Gözlediğimiz düzenin bir akıllı tasarımcıya işaret ettiği söylenemez."......................................................................... 12“evrenin tamamını dolaşmaya gerek kalmadan varolmayacağını söyleyebiliriz."”................................................ 18“Çeşitliliğin bu kadar fazla olduğu bir evrende ise buna uygunortamlar şurada veya burada mevcut olacaktır."................... 19“Kuralları değiştirip, sistemi tekrar kendi halinebıraktığınızda, bu sefer başka bir denge durumu oluşur.Yeni kurallara, yeni duruma göre. Belli bir denge durumuna ve o duruma uygun olarak meydana gelmiş oluşumlara bakarak, bunun altında tasarım aramak, meseleyi tersinden görmektir."............................................. 21“bu 'düşünce biçimi' ile savaşılması gerektiği kanısındayım”.................... 23“İlgili ayet ve hadislerin doğru tercümesi, Ay'ın iki parçayabölünüp, Hira Dağı'nın iki tarafına düştüğünü ima eder.Yani buna göre Ay, Hira Dağı'ndan daha küçüktür.Dünya'ya düşmüş, ama kimseyi incitmemiştir”..................... 24“"çünkü İnternet'teki ateizm tartışmaları konusunda tecrübemiz çoktur. İnternetin ilk yıllarından beri bu konuların tartışıldığı belli başlı ortamları bilen ve takip eden biriyimçünkü.Ateistforum'dan ne kişiler geldi geçti şimdiye kadar "..35“"Ve bunu eski bir inançlı olarak söylerim. Gençken ben deinanırdım. Benim ateist oluşum üniversite yıllarıma rastlar.Kendimi ise ne o zamanlarda ne de şu anda akıl ve mantıkaçısından sorunu olan biri olarak görmemişimdir. Dolayısıyla, inancın zeka, akıl ve mantık ile ilgisi olmadığını birinci elden dahisöyleyebilecek biriyim. O zamanlar daha az zeki değildim.Mantığımda bir kusur yoktu. Daha akılsız da değildim."....... 35

1

2.Bölüm

İslamda kusur gibi gözüken konular 38

Eğer eksiksiz bir Kuran olsaydı 40

Peygamber Efendimiz neden bu kadar değerli 41

Kader 43

Bu Eşitsizlik Neden 47

SubhanAllah 50

Sonsöz 53

2

Önsöz

Bu kitap;

Daha sonradan eski bir inanan olduğunu öğrendiğim takma

isim sahibi Aydın Türk’ün yazdığı Ateizmi Anlamak kitabına adeta

bir anti kitap şeklinde yazılmıştır fakat bu anti anlayışın içerisinde

diğer kitapta olduğu gibi bir inanışın kesinlikle yok edilmesi

gerektiği veyahut etkisinin azaltılması gerektiği gibi işlerle

uğraşılmamaktadır.

Yazılış amacı, diğer kitabın satır aralarından içindeki

tuhaflığı ortaya koymak, ateizmin kime ne zararı olabilir deyip

Müslüman yoğunluğu belli olan ülkemizde ateizm propagandası

yapan, ateizmi yaymaya çalışan, anlaşılması vede öğretilmesi

gereken bir şey olduğunu savunan bu kitabın yazarının ruh halini

az sonra görüleceği üzere okuyuculara sunmaktır yoksa yazılış

amacı Allah’ın varlığını ispatlamaya çalışmak yada ateistleri

saçma sapan insanlar olarak göstermek değildir kullanılan

tepkisel dil ateistlere değil kitabadır.

Potansiyel açıdan birer Müslüman adayı olan ateistlere

akıllı bir Müslümanın da tepkisel yaklaşmaması mantıklı bir

hareket olacaktır.Tepkisel yaklaşanların nedeni ise kendilerinde

bu değiştirebilme yetisini bulamadıklarından dolayıdır.

Bu kitap bir e-kitap olarak tasarlanmıştır vede diğer kitabın

içinde açılmış her başlığa karşı bir anti başlık açma ihtiyacı

hissetmemiştir, bununsa nedenleri aşağıda sıralanmıştır.

1-Kitapta kullanılan pek çok teknikten biri "asıl soru"

aldatmacasıdır ki buna kitabın ufak ufak açılan başlıklarının

çoğunun altında rastlayabilirsiniz yani yazan çokça karşılaştığını

ifade ettiği hemen hemen her türlü soruyu başlık haline getirip

adeta onlara bir cevap veriyormuş gibi uzun uzun paragraflar

yazarken bu paragrafların 3. 4. cümlelerinde "bu değilde asıl soru

şudur” şeklinde konuyu çevirip, başka şeylerin cevabını verme

işine girişerek adeta çalıştığı yerlerden takılıp her şeyin bir

çözümü var ve hepsine vakıfım havası oluşturmaktadır.

3

2-Kullanılan bir diğer teknikse, kişinin modelini saydığı

bütün arabaların sanki uzmanıymış, çoğunla gezmiş vede hepsi

hakkında ayrıntılı bilgiye sahipmişcesine bir ortamda onlardan

kısa kısa bahsetmesidir.Doğru yanlış söylenmiş her şeyi kitaba

koyup altına da 2 satır yazı yazınca "biz ne yaptığımızı biliyoruz ,

bunlar duymadığımız , bilmediğimiz şeyler değil ” edasıyla her

şeye açıklık getirdiğini sanmaktadır.

3-Ayrıca suçluluk psikolojisinden olan çok konuşma

durumuna kitapta oldukça rastlanmaktadır.Kişi bu çok konuşma

esnasında suçluya atfedilen bütün suçları da konuşmasına

yedirerek eğer başarabilirse bahsettiği bütün konularda da

suçsuz olduğunu ispatlamış bir görüntü oluşturabilir.

4-Bir diğer aldatmaca da "olumsuzun olumsuzu” yla olumlu

düşüncesini oluşturmak, bu çok daha etkili bir yöntemdir vede

karşı tarafta ne yaptığını biliyor hissi uyandırır mesela :"bana bak

beni güçsüz sanma" ile "bana bak beni güçlü san” teknik te aynı

manadadır fakat ilk cümlenin verdiği his diğerinkinden çok daha

kuvvetlidir, ayrıca diğer cümle karşı tarafta gülünç bir his bile

uyandırabilir.

5-Ayrıca kitap evrim konusunda "kalabalık gözüksün”

mantığıyla ansiklopedik alıntılarla gereksiz yere uzatılmıştır.

6-Kitaptaki her başlığa karşı anti bir başlık açılmamasının

diğer bir nedenide; başlıkları bir kenara bırakın aynı konuların

kitapta dön dolaş defalarca tekrar edilmesidir.

7-Ve son olarak ancak felsefe kitaplarında

rastlayabileceğimiz vede sokaktaki insan açısından okulda

gösterilen mantık dersleri kadar saçma olan (hayat acıdır,

biberde acıdır o zaman hayat biberdir türünden) tarihi nitelikteki

ve günümüz insanı açısından "abi sen iyimisin” mantığıyla

karşılanacak “Tanrı’nın var olduğuna İnananların Öne Sürdüğü

Argümanlar “ kısmında , o ana kadar anlattığı şeyleri sırf "batı

felsefesi olsun , zengin dursun ” diye tekrar anlattığının farkında

olmaması.

4

İnananların içinde bulundukları durumları anlatabilmek içinbir üslup geliştirdiklerini yerercesine ortaya koyarak kendikitabında aksini ispatlamaya kalkışırken bir üslup ortayakoyduğunu farkında olmamak yazandan beklenen nitelikteçelişkilerden biridir. Ayrıca yokluğuna inanmak için yokluğunukanıtlamaya gerek yoktur düşüncesini savunarak yokluğununinanılabilir ama ispatlanamaz bir şey olduğunu ortaya koymuşolarak bu kitapta ne yapmaya çalıştığı da muammadır.

1.Bölüm..

Giriş..

İnsan nasıl ki Allah’ın yokluğu inancında iken bu duruma aitçeşitli hislere sahip ise Allah’ın varlığını hissettiği andan itibarendedaha farklı hislere sahip olmaktadır.

Bir ateist gözüyle bakacak olursak , Allah’ın varlığındakihislere sahip olmadıkları için inananların sahip oldukları inançlaalakalı olarak ortaya koydukları yaşam biçimi hakkında çokmantıklı konuşmayacakları malumdur ve dolayısıyla yokluğunupekiştirmek adına çeşitli deliller ortaya koyacaklardırlar.

bunu bir örnekle açıklayalım ,

Mesela:

Ortada 2 taraf var , örneğin futbol olsun.Birtakım yendiği

zaman, karşı takımın taraftarlarının sevinmesini bekleyemeyiz

çünkü karşı takımın taraftarları bu takıma ait olan; sevinç, üzüntü

gibi duygulara sahip değildirler.Ama beklenen bir şey vardır ki

ortada olan şeyin adı futboldur vede kişi karşı tarafın sevincini de,

üzüntüsünü de hissetmese de anlayabilir ve ona mantıksız

gözlerle bakmaz.

5

Özet olarak bu kitapta bu yapılmamıştır.

Az çok bu konularda araştırma yapmış bir kişiyseniz bukitabın ateizmi objektif olarak ortaya koymaktan ziyade satanizmdili ve argümanlarıyla; ilahın olmadığını ortaya koymaktan ziyadeonun göndermiş olduğu kitaptan sürekli alıntılar yaparak ateizmadı altında başka işlerle uğraştığını görebilirsiniz çünkü normaldeinanmıyor olmak insanlara anlatılması ve hatta yazanında dediğigibi öğretilmesi gereken bir şey değildir kaldı ki bu konu hakkındabir kitap yazılmış olsun, kitap ancak şu şekliye mantıklıgözükecektir ki mesela ateizm deyip Kuran ayetleriyleuğraşmamak vede laikliği savunup inanmayışlığın yayılmasıgerektiğini savunmamak.

Fakat akıllı bir ateistten beklenen şudur :

- Ben bir ateistim, inanmıyorum ama bu dünyada inananlar varhemde oldukça fazla sayıda var demek ki bu işin içinde bir şeyvar çünkü ben bu kadar akıllıyım da bu kadar insan mıakılsız ?

Ortada böyle bir durum varken gerçek bir ateistin yapmasıgerken şey güneşi balçıkla sıvamak için balçık oluşturmak yerinegüneşe de, aya da değer vermek olacaktır.Çünkü karşısındakikesimin yaptığı onu kabul etmekken onun kalkıp ta sizsaçmalıyorsunuz yaklaşımı göstermesi en basit tabirle çocukçakalır.

Bir kişi, diğeri için Allah’ın yokluğuyla alakalı hislerinekarşılık onun bu durumunu makul görüyorsa, bu kitaptakullanılacak dil içinde bir ateistin buna karşın , demek ki budaAllah’ın varlığı hisleriyle yazılmış bir kitaptır diyebilmesininbeklenmesi gayet doğal olucaktır.Zaten özünde ateizm Allah’ınyokluğuna inanmak demektir fakat bu kitaba bakacak olursanızeğer, yapmaya çalıştığı şey daha ziyade İslamiyetin açıklarınıbulma derdine girişmektir.Aslında özünde ateizmin bir kitaba daihtiyacı yoktur.Bu Kitap ta nadiren satanizm vurgusununyapılmasının nedeni de budur çünkü bu inanmıyor oluşunkitaplaştırılması en çok satanizmde görülmektedir.

Kitab olarak nitelendirilmiş vede kaynağı genelde ateistforum olan bu yazılara karşı bende yazanın yaptığı gibi toplamabir şekilde aynı siteden kendime ait yazılardan alıntılar yaparak2.Bölüm de cevap verme yoluna gitmeyi en uygun yol olarakgörüyorum çünkü burada ortaya konulan konular zaten uzun süre

6

tartışma konusu olmuş vede karşılıklı olarak sürdürülmüştür vemadem hepsi bir araya getiriliyorsa buna verilecek en mantıklıcevapta aynı yolla olmalıdır.Herşeyi baştan düşünmeye gerekyoktur.Burda göze çarpan en önemli husus farklı 2 taraftan birininbu yazılara karşı bakış açısı çok belirli olmasına rağmen bu kitabıkale alıp okumuş olması vede bunlara bir cevap niteliğinde yazılarbulmuş olmasına rağmen karşı tarafın bunu yapmaktazorlanacağı hissini taşımasıdır çünkü yazılarına yapılan negatifyorumlar hakkında kendini en büyük savunabilme yöntemi "senkitabı okumamışsın ki" olmuştur.

Kitaptan alıntılarla başlıyoruz :

Kendini ateist olarak tanımlayanlarla kendini "ben Allah’ainanmıyorum" cümlesiyle tanımlayanlar arasında büyük farkvardır.

Gerçek bir ateist;

-Allah’a inanan bu kadar insan oluşunun farkına varır,

-İnanmak adına çeşitli sorular sorar ve mantıklı cevaplar ararvede bu esnada bilgilenir.

-Cevaplar onu tatmin etmediği zaman kendini ateist olaraktanımlar ve artık burada görevi biter.

-Buna rağmen bir şeyler yapmaya devam ediyorsa bilinki o ateist

değildir.

-Ayrıca ben Allah’a inanmıyorum diyen kişi bu kadar bilgi birikim

sahibi de değildir.

Mesela kitaptan ufak alıntılar yaparak başlayalım...

Alıntı..

"İnancın asıl kökeni akıl, mantık ve bilim olmadığından, bunlarkullanılarak insanlar inançlarından vaz geçirilemez. İnanç dahaçok sosyal, psikolojik ve duygusal bir konudur. Dolayısıyla da

7

dini inanç tan kurtuluş bu faktörlerle ilgilidir"

Görüldüğü gibi kitabın ateizmi savunmaktan öte olanamacı satırlar arasında "yapılamaz ama çaresi budur" vede"istemem ama yan cebime koy" dercesine ortayakonmakatadır.Ayırca kitap bunu ateizmin çeşitleri adı altına pozitifateizm başlığı altında yapılabilir olarak nitelendirip kitabınsonunda da “bizim kime ne zararımız var” diyerek bulunduğuülkenin gerçekleriyle çok fazla alakalı olmadığını da ortayakoymuştur.

Kitap Türkiye' de ki laikliğin yanlışlığını savunarak şu cümlelere

başlangıçta yer veriyor:

Alıntı.."Özellikle laikliğin Türkiye için önemi tartışılmaz. Fakat laik

aydınların ve laiklik propagandası yapan kesimin genel eğilimidini inancı ve İslam dinini eleştirmemek, tam tersi İslam'ın en iyi,en yüce, en doğru din olduğunu söylemek, fakat buna rağmeninsanlardan laikliği benimsemelerini talep etmektir fakat aklıbaşında bir inançlı birey için bu söylemde bir terslik, biranlamsızlık var. Bu dinin söyledikleri doğruysa, bu dinin emrettiğihükümleri, prensipleri neden devlet yönetiminden, hukuktan,eğitimden vs çıkarsınlar? Neden sadece manevi dünyalarınahapsetsinler? Öbür tarafın söyledikleri, yani dinci propagandayapanların argümanları daha mantıklı oluyor o zaman. Onlardiyorlar ki 'Bu din Allah katından geldi, insanlar hata yapar amaAllah yapmaz'.O halde buradan çıkan doğal ve mantıklı sonuç,dini prensiplerin terk edilmemesi gerektiği, devlet yönetimi,hukuk, eğitim dahil hayatımızın her yönünü bu prensiplere dayalıolarak düzenlememiz gerektiğidir."

Bu yazıya cevap olarak söylenebilir ki, laik yönetimdevletin her inanca saygı duyması demektir ama Türklerin bir dinivardır vede bu çok köklü bir gelenektir.

Ayrıca ateizmi anlamak adıyla yazılan bir kitapta ki gizli amacınne olduğu da yazanın aşağıda ki cümlelerinin içine gizlenmiştir.

Alıntı..

"ama en azından dinin etkinliğinin azaltılıp laikliğin tamanlamıyla benimsenmesini istiyorsak, bu söylemdeki eksiklikleridürüst anlatımlarla tamamlamalıyız."

Ayrıca size kitaptan sunacağım bazı cümlelerle yazanıniçinde bulunduğu, gerçeklerle pek örtüşmeyen durumları ortaya

8

koymasıyla ruh durumunun nasıl bir halde olduğunu sunacağım.

Mesela :

Alıntı..

"Kendileri gibi yaşayan, saygın meslekleri olan, yasalara saygılı,ahlaklı, çoluk çocuk yetiştiren vs kişilerin ateist olabileceğinihayal bile edemez çoğu kişi."

Yazan Türkiye de ateist olmanın zorluklarındanbahsederken söylediği doğru sözlerinin arasına bu gibi bazı bazıcümleleri de yerleştirerek adeta sanki bunlarında doğru olmaihtimali varmış gibi bir durum oluşturmaktadır kitapta da bunu bolbol yapmaktadır.Ayrıca yukarıdaki durumdaki, gariplik anlatımabile gerek duymadan ortadadır.Ama illede söylemek gerekirsesanki bilinenin dışında bunun inanılmaz bir misli derecede dahaateist olduğunu ifade etmeye çalışıyor..

Alınıtı...

"bu kitap ve içeriği önemli. Ateizmin ne olduğu, nasıl anlaşılmasıgerektiği, ateistlerin nasıl insanlar olduğu, neye inandıkları ya dainanmadıkları, bunu neye dayanarak yaptıkları vs açıkçaanlatılması ve öğretilmesi gereken konulardır."

Yukarıdaki alıntıda ki gariplik ateistlerin durumunda sankibir kapalılık varmış gibi bir sürü şeyin açıkça anlatılması hatta vehatta öğretilmesi gerektiğinin savunulmasıdır.Kişi aslında dinieğitimin zorunluluk olmamasını savunduktan sonra öz laikliğisavunup ardından da ateizmin öğretilmesi gerektiğini savunarakhem kendiyle çelişmeye başlamaktadır hemde aslında bir ateistolmadığını da ortaya koymaktadır, ateist demek dinsiz demektirbunun açıkça anlatılmasına , öğretilmesine gerek yoktur , kime"dinsiz kişi deyince ne anlıyorsunuz" deseniz, konunun bu kadarkapalı olmadığını görürsünüz.

Ayrıca yazanın ruh durumunu da çeşitli alıntılarla ortaya

koyacaktım mesela bir Örnek :

Alıntı..

"Bu yüzden ben, bizi, yani benim gibileri böyle düşünmeye itenve pek çoğu günümüz toplumunun çağdaş bireylerinin çoktanulaşmış olması gereken bilimsel birikimden temel alandüşünceleri olduğu gibi, net, dobra dobra, çekinmeden,yumuşatmadan, ama aynı zamanda da saygı sınırları

9

çerçevesinde ve insanların inançlarını incitmeden ve kendilerinehakaret de etmeden sunmaya çalışacağım.Bunu yaparkenateizm teriminden korkup çekinmeyeceğim. Bu terimden uzakdurmak yerine, terimin taşıdığı önyargılar ve yanlış anlamalarlasavaşmaya çalışacağım."

Cümle o kadar uzunki ne yapmaya çalışacağıanlaşılmıyor , bunu sokakta, kafede birine kursanız " iyimisin "cevabını alabilirsiniz.

Terimden korkup çekinmeyecekmiş , yanlış anlamlarlasavaşmaya çalışacakmış.Sanki bir çizgi filimde hayalikahramanlarla savaşıyor...

Başka bir örnek :

Alıntı..

"Burada en önemli faktör işin fikirsel yönünün değil, psikolojik vetoplumsal baskıların sebep olduğu duygusal yönünün aşılmasıdır.Bu aydınlanma sürecini başarabilen bireyler Tanrı iddiasınıreddetmeye başlarlar. 'Ateist' sıfatını kendine yakıştırmayapsikolojik olarak hazır hale geldiklerinde ise kendilerine 'ateist'demeye başlarlar."

Yukarıdaki alıntıda sanki herkesin gözü önünde sürekligerçekleşen bir olayın nasıl olduğunun o klasik hali anlatılır gibibir tarz kullanılmıştır vede daha öncede belirttiğim gibi inanışlarınsosyolojik ve psikolojik etkileriyle alakalı bir kaç doğru sözsöyleyip aralarına serpiştirdiği cümlelerle sanki adeta onlarındaöyle olduklarının kanıtını sunarmış gibi bir üslup kullanmıştır:

örneğin yukarıdaki alıntının içinde :

"Bu aydınlanma sürecini başarabilen bireyler Tanrı iddiasınıreddetmeye başlarlar"

cümlesi geçiyor.

Burada hem durumun sanki hep sürekli bu şekildegerçekleştiği hissi oluşturulmaya çalışılmış hemde ateistolmayanların aydınlanma sürecinde karanlıkta kalan insanlarolduğu ortaya konulmuştur, buradaki durum tek kelimeyleaçıklanabilir "hastalık".

Aslında bu durum kitabın bundan sonraki kısımlarında daha dafazla karşımıza

10

çıkmaktadır.

Alıntı..

"Yani kendilerini ateist olarak nitelendiren insanlar genellikle bukonuda kafa yorup araştırma yapmış ve bilinçli bir şekilde Tanrıkavramına inanmamayı seçmiş kişilerdir dünyaya kızgın olduğuiçin veya Tanrı'dan nefret ettiği için ateist olmak ise sanılanınaksine çoğu ateist için geçerli değildir."

Yukarıdaki alıntıda ateistleri bilinçli bir şekilde bu konudakafa yormuş insanlar olarak nitelendirilmiş vede bu durumunbozulmaması içinde , hayattan hoşlanmayan , keyif almayan ,hınçlı , bahtsız , çaresiz konumdaki insanların ateizmi seçmeolasılığının olmadığı devrik bir usluple anlatılarak sanki öyleymişhissi oluşturulmaya çalışılmıştır.

Bakın yazan evrende özel bir düzen olmadığını nasıl ispatlıyor ....(!)

Alıntı...

"Düzenden kastedilen belli doğa kanunlarına uyulması ise, budoğa kanunları değiştiğinde, yeni kanunlara göre başka birdüzen ortaya çıkacak demektir.Yani asıl soru neden evrendedoğa kanunları vardır sorusudur.Evren neden kaotik değildir,belli kurallara uyar sorusudur.Bunu anlamak için önce 'doğakanunu' teriminin kaynağındaki önyargıyı anlamamız gerekiyor.Nevton mekanik ve yer çekimini geliştirdiğinde 'Tanrı tarafındandoğaya yerleştirilmiş kanun' fikri Newton'un tüm düşüncebiçimine yerleşmişti (içinde yetiştiği kültür tarafından empozeedilmişti). Bugün bile medyada ve popüler kültürde bilim birbakıma 'Tanrı'nın düşüncelerini anlamak biçimindeyorumlanmaktadır. Dolayısıyla 'kanun sözcüğünün içindebarındırdığı 'bilinçli biri tarafından icat edilen kural' kavramı,bilimi ve doğa kanunlarını algılayışımızda insanların zihnineyerleşmiştir. Halbuki doğa kanunlarının koyulan kurallarla ilgisiyoktur. Doğa kanunları dediğimiz şeyler duyularımız vecihazlarımızla yaptığımız gözlemleri basit ve ekonomik olaraktasvir etme girişimimizden başka bir şey değildir.Fakat budüzen ve doğa kanunu adını verdiğimiz kuralların pek çoğununaslında doğada gözlediğimiz ve normalde sözünü dahietmediğimiz basitlik ve homojenlikleri ifade ettiğini bugün yavaşyavaş anlamaya başlıyoruz. Örneğin, enerji, momentum veaçısal momentumun korunumu yasalarının aslında uzay vezamanın homojenliğinin birer ifadesi olduğu anlaşılmıştır. Uzaydaözel bir nokta olmaması, hepsinin birbirine denk olmasımomentum korunumu yasası olarak karşımıza çıkmaktadır.Zamanda özel bir nokta olmaması ise enerji korunumu yasasıolarak.Homojen bir evren, ki akla gelebilecek evrenlerin en

11

basitidir, kaza sonucu oluşması en muhtemel türde birevrendir. Bu tür bir evrende pek çok 'korunum' yasaları otomatikolarak oluşacaktır.Dolayısıyla, gözlediğimiz düzenin bir akıllıtasarımcıya işaret ettiği söylenemez."

Şimdi yavaş yavaş nasıl bir ruh halinde olduğunu dayazılarından ufak ufak alıntılar yaparak ortaya koyalım.

Doğa kanunları değişince yeni düzen kendiliğindenotomatik oluşur la başlamış yazısına , yani diyor ki hava sıcaklığıbirden 50 derece artarsa toplamda 70-80 derece sıcaktayaşamaya vücudumuz kendini otomatik olarak adapte edecektir.Buradaki hayal gücünü size bırakıyorum.

İşte yazan hakkında içinde bulunduğu durumuanlayabilmemiz açısından ilk imtihanı...

Alıntı...

"Halbuki doğa kanunlarının koyulan kurallarla ilgisi yoktur. Doğakanunları dediğimiz şeyler duyularımız ve cihazlarımızlayaptığımız gözlemleri basit ve ekonomik olarak tasvir etmegirişimimizden başka bir şey değildir."

şimdi yukarıdaki alıntıyı bir inceleyelim ...

Öncelikle doğa kanunlarının oluyor olmasının nedenionlara atfedilmiş kurallar olduğu için değildir diyerek ortadadoğaya ait kanunların olduğunu kabul etmiş oluyor (farkındaolduğunu umuyorum)

ve can alıcı nokta :

Doğa kanunları aslında duyularımız ve cihazlarımızla ortayaçıkan şeyleri tasvir etme girişimi miz miş !

Cümleyi özetleyecek olursak kanunlar bize ait girişimdir.Herhalde buradaki durum olsa olsa birinin hiç bir zamanaçıklayamayacağı bir şeyi açıklamaya kalkıştığında yaşadığıheyecandan ne dediğini bilememesi olabilir.

Bu kısımdan itibaren artık işin amatörlüğü de ortayaçıkmaktadır.Çünkü hemen hemen en önemli diyebileceğimizkonulardan birini anlatım bozukluğuyla izah etmeye kalkışmak ,bileti çok pahalı bir konserde ses tesisatının bozuk çıkması gibi birşey.

( Anlatım bozukluğu yapmamış olsaydı , kanunların bize

12

ait girişimlerin bir sonucu olduğunu ifade etmesi gerekirdi kaldıkikanunlar bize ait girişimlerin sonucu da değildir.!

Ayrıca kitabın başında bu gibi söylemleri olumsuz birteknikle söylediğinden bahsetmiştim ki burada da bunarastlayabilirsiniz)

“....tasvir etme girişimimizden başka bir şey değildir."

çünkü cümleyi olmusuz değilde olumlu kursa şöyle olucak....

“Doğa kanunları ; gözlemleri tasvir etme girişimimizdir."(ne kadarsaçma dimi)

O zaman “bunun böyle olduğunu nerden biliyorsun?” sorusunungelme ihtimali yüksek olurdu...)

.......

Oradaki hatayı biz gidericek olursak eğer , kişi şunu demekistiyor

Aslında doğada kafasına göre işleyen bir düzen var bizdekalkıp onu d=m/v gibi ifadelere sıkıştırarak sanki ortada bir kanunolduğunu ispatlamış oluyoruz ama d=m/v yi koyan biziz yoksaöyle bir şey yok, demek istiyor.

Fakat bilmiyor ki biz mevcut durumu formülleştirmesek tedurum yine aynı vede öyle kafasına göre değil.Mesela havadakioksijen oranının diğer gazlara oranını bilmediğimizi düşünelim,hani yazana göre o kanunlar aslında bizim çıkarımımızdı, pekiçıkarmayalım o zaman, sadece değiştirelim vede 3 kat arttıralımbakalım ne olacak ? , belli bir merkez kaç kuvveti var vede bukural gezegenler arasında farklı formüllerle hesaplanıyor,

Bende diyorum ki o işlere hiç girişmeyelim sadece Güneşiolduğundan 2 kat daha yaklaştıralım dünyaya, acaba göktaşlarının dünya atmosferinde yanarak kaybolmaları vede bununsayesinde yerleşim yerlerinde hayatın uzun süre devam ediyorolması yazanın dediği gibi

"cihazlarımızla yaptığımız gözlemleri basit ve ekonomik olaraktasvir etme girişimi" midir ?

Buradaki akli hatayı görebiliyor musunuz ?(devrik vede olumsuzdan olumluya giden tarzda cümleler kurmakonusunda başarılı olan yazan nasıl oldu da burada ne dediğini

13

bilemedi)

Alıntı...

"Fakat bu düzen ve doğa kanunu adını verdiğimiz kuralların pekçoğunun aslında doğada gözlediğimiz ve normalde sözünü dahietmediğimiz basitlik ve homojenlikleri ifade ettiğini bugün yavaşyavaş anlamaya başlıyoruz. Örneğin, enerji, momentum veaçısal momentumun korunumu yasalarının aslında uzay vezamanın homojenliğinin birer ifadesi olduğu anlaşılmıştır. Uzaydaözel bir nokta olmaması, hepsinin birbirine denk olmasımomentum korunumu yasası olarak karşımıza çıkmaktadır.Zamanda özel bir nokta olmaması ise enerji korunumu yasasıolarak.Homojen bir evren, ki akla gelebilecek evrenlerin enbasitidir, kaza sonucu oluşması en muhtemel türde birevrendir. Bu tür bir evrende pek çok 'korunum' yasaları otomatikolarak oluşacaktır.Dolayısıyla, gözlediğimiz düzenin bir akıllıtasarımcıya işaret ettiği söylenemez.Canlılığın ortaya çıkışı dapek çok kişiye arkasında bilinç olan bir olay gibi gözükse debugün bilimde bunun bir illüzyon olduğu git gide daha açık birbiçimde ortaya çıkmaktadır.Bir resim ressamsız olmaz, bir toplu iğne bile ustasız olmaz, buevren nasıl sahipsiz olur türü iddialar, bu konuda inançlı kesiminçocukluktan beri maruz kaldıkları şartlanmaların ürünüdür vegünlük hayatta karmaşık düzeneklerin insan yapısı olmasının,insanın kendisinin ve tüm evrenin de bilinçli bir tasarım ürünüolduğu anlamına geleceğini düşünmekten kaynaklanır. Tamamenşartlanmış ve çeşitli gizli kabullere dayalı bir düşünce tarzıdırbu.Ayrıca, evrenin tasarlanmış olduğu düşünülse bile bucevaptan çok soru yaratacaktır. O zaman o tasarımcının kökeniniaçıklamak icap edecektir çünkü. Eğer bu dünya ve evren,tasarlandıklarını bize düşündürecek düzeyde düzen ve amaçdolu ise, onları tasarlayan varlık daha da yüksek bir düzen veamaç gerektirir demektir bu ve aynı düşünce çizgisi gereği ovarlığın da tasarımcısını aramak gerekir o zaman.Dolayısıyla,düzen, amaç ve tasarım argümanları insanı bir yeregötürmez.Sonuçta tasarlanmamış bir şeye dayandırılmakzorundadır her şey. Bu tasarlanmamış şeyin Tanrı'nın kendisiveya evrenin kendisi olması arasında ise prensip olarak farkyoktur. Bu yüzden Tanrı gibi açıklamaları gereksiz yerekarmaşıklaştıracak ek bir faktöre ihtiyaç yoktur. Tanrı'sızaçıklama daha sade ve daha basittir. Bilimde açıklamabilinmeyenleri arttıran değil azaltan şeylere denir. Tanrı diye birkavramı işin içine katmak, bilinmeyenleri azaltmaz, arttırır.Çünkü bu sefer sadece Tanrı'nın evreni nasıl yarattığını değil,aynı zamanda Tanrı'nın nasıl oluştuğunu (ya da kökenini),Tanrı'nın nasıl bir şey olduğunu, bilinen evren ile nasıl iletişimegeçtiğini vs de açıklamak gerekmektedir. Dolayısıyla Tanrı iyi biraçıklama değildir. Tanrı'sız bir açıklama daha iyi, dahabilimseldir."

14

Şimdi size çokça yapılan bir aldatmaca dan bahsedeceğim.

Yukarıdaki alıntıdan kısa bir alıntı yapıyorum :

"Homojen bir evren, ki akla gelebilecek evrenlerin en basitidir,kaza sonucu oluşması en muhtemel türde bir evrendir. Bu tür birevrende pek çok 'korunum' yasaları otomatik olarakoluşacaktır.Dolayısıyla, gözlediğimiz düzenin bir akıllıtasarımcıya işaret ettiği söylenemez."

Son cümle Allah’ın olmadığını iddia eden bir cümle fakatalıntıya bakacak olursak çok karmaşık vede muhtemelenyazanında hakim olmadığı konular sanki, "yani bildiğiniz üzere buişler böyledir" uslubuyle yazılmış fakat orada anlatılan nedir diyebaktığımızda kişinin yokluğunu ispatlamaya kalkıştığından dahaçok varlığını öğrenmesi gereken şeylerin olduğu belli.Ayrıcaöğrendiği anda çeşitli evren tiplerinin oluşabileceğini kabullenmişolur ki bu bile başlı başına bir kanunlar bütünüdür.Doğakanunlarını biz uydurduk deyip ardından homojen bir evren aklagelebilecek ilk evren türüdür demek çelişkide sınır tanımıyorumdemektir.

Özet olarak çok ayrıntılı konularda çeşitli bilgileri “google”layıp ardından sonuç olarak buraya ulaşırız dediğinizde hangikonu olursa olsun genelde aynı sonucu alırsınız.Önemli olankişinin bildiği konularda konuşmasıdır yoksa bir dediğiyle ötekiniyerle bir eder kendini de rezil eder.

Şimdi bir alıntıyla daha bir yorum yapmak istiyorum :

"Bir resim ressamsız olmaz, bir toplu iğne bile ustasız olmaz, buevren nasıl sahipsiz olur türü iddialar, bu konuda inançlı kesiminçocukluktan beri maruz kaldıkları şartlanmaların ürünüdür vegünlük hayatta karmaşık düzeneklerin insan yapısı olmasının,insanın kendisinin ve tüm evrenin de bilinçli bir tasarım ürünüolduğu anlamına geleceğini düşünmekten kaynaklanır"

Demek istiyor ki , her şeyin bir sahibi vardır hissi doğuştanbize öğretildiği için bizde vardır halbuki bize kimse bundanbahsetmese bu dünyanın sahipsiz olduğunu anlamamız gayetdoğal olacaktır. Kişi alenen dünyanın %85 ini oluşturan bir kesimiçin çocukluktan beri maruz kaldıkları şartlanmadan bahsediyorbana kalsa geri kalan %15 in maruz kaldıklarına bakardım,aslında bu bir öneri.

Devamında :

15

Alıntı..

"Dolayısıyla Tanrı iyi bir açıklama değildir. Tanrı'sız bir açıklamadaha iyi, daha bilimseldir"

Demiş fakat şunu belirtmeliyim ki Allah’ın varlığıyla alakalı olarakbilgi sahibi olan kişiler ledünni (dünya ötesi) ilme sahip Allah’ıngörevli kıldığı kimselerdir.Onlarda bunu alenen söylemezlerdolayısıyla Müslümanları yada inananları kitapta belirtildiği üzre"Tanrının, nedenler zincirinin sonsuzluğu problemi" ni çözmüşkişiler olarak görmek yanlış bir düşüncedir.Bu ilme sahipolmaksızın bunu açıklamaya kalkışmak kişiyi ya şirke götürüryada devreleri yakabilir.Dolayısıyla ben bu konuda sorulmuş olansorulara, daha sonradan cevap vermiş olduğum için rahatsızlıkduyduğum cevaplarımı sizlerle paylaşacağım ve açıklaması zorolan bu konuları da forumdan yazımlarımla size 2.bölümdeanlatmaya çalışacağım.

İnanış...

Şimdi öncelikle inanışla alakalı basit bir giriş yapalım...

Kişi herhangi bir ilahi dine kendini yakın hissettiği andavede kendini daha sonraki hayatında o dinle tanımlamayabaşladığında bir ateistin sandığı gibi,

Allah vede yaratılış hakkında çok ayrıntılı bilgilere sahip olmuyor.

Peki buna rağmen nasıl oluyorda kişi kendini örneğin Müslümanolarak tanımlıyor ?

Ateistlerin burada en büyük tepki verdikleri kısım , bunundoğuştan bir zorlama olması aksi taktirde zorlama olmasa ortadaböyle bir şeyin olmayacağı iddiası.

Aslında ortada birbirinden farklı 2 ruh durumu var ve kişibu diğer ruh durumunda Allah’ın nasıl bir şey olduğu hissinitaşımıyor daha ziyade ondan gelen bir huzur var ve onuhissediyor, bir sahibi olduğunu hissediyor hatta sevildiğinihissediyor hatta ve hatta değişik farklı tespihlerin; yani Allah'ıöven sıfatların yahut birebir onun isimlerinin veyahut bazı ayet veduaların birbirinden farklı hisler ve tatlar verdiğini hissediyor, buyalan değil vede dolayısıyla bazı soruların cevabını bulamasa bilebağlılığını yitirmiyor çünkü bu bağlılık akli bir bağlılık değil.

16

Kitapta bilimin dinle bağdaşmadığı söyleniyor, bilim ispatadayalıdır , Allah’ın varlığını ispatlayamazsınız ancak varlığınıhissedersiniz.

“madem ispatlayamıyorsunuz o zaman varlığını bilmediğiniz şeyenasıl inanıyorsunuz?’

Sorusuna verilecek cevap :

Kişi öncelikle varlığından bi haber olduğu yaratıcısının varolduğunu hissetmeye başlar vede bu öyle kuvvetli bir histir ki kişigünaha düştüğü vakit tekrar aynı hissi yakalayabilmek içingecesini gündüzünü tövbeyle geçirebilir.

Dünyanın %80 civarının bu durumunu psikolojik bir yanılgıolarak açıklamaya çalışmak pek akıl işi olmasa gerek.Ne yaniinsanlara hiçliğin verdiği pozitif bir enerjimi var ?Ama nedensegeri kalan %20 lik dilim in o huzuru yakalayabilmek adınayaptıkları şeyler, içlerinde satanistlerinde olduğunudüşündüğümüz zaman hiçliğin insana olsa olsa negatif enerjiverdiğinin adeta ispatı niteliğindedir.

Yani özet olarak Allah inancı kişiyi kalpte sarar , akıl daoraya ulaşmanın yollarından biridir ama aklen hiç bir şekildeAllah’ı aramayan bir insanda kalben Allah’ı bulabilir.

Alıntı...

"Bir şeyin var olmadığını kabul etmek için, var olmadığınıkanıtlamak şart değildir."

Var olmadığını kanıtlayamadığınız bir şeyin var olmadığınıkabul ederek onun var olmadığını kimseye ispatlayamazsınızaynı şekilde var olduğu kanıtlanamadan var olduğu kabul edilenAllah’ın var olduğunun ispatlanamaması gibi..fakat kitap Allah’ınvar olmadığını ispatlamayla çalışırken yukarıdaki söyleminleaslında kendi kendine bile ispatlayamadığını vedeispatlayamayacağını ortaya koyduğunun farkında değildir.

Bir örnekle açıklayalım:

Herhangi bir yerde silahlı bir olaya karışıyorsunuz vedepolis herkesi toplayıp karakola götürüyor, ortada bir ölü var vedesize de olayın zanlısı gözüyle bakıyorlar.

Eğer ki o kişiyi sizin öldürmediğinizi kanıtlayamazsanız okişiyi sizin öldürmediğinizi de ispatlayamamış olursunuz

17

dolayısıyla siz o kişiyi öldürmediğinizi kabul etseniz dahi artıkinsanların gözünde bir katil olma ihtimaliniz hayli yüksekolucaktır.Bu şekilde yıllarca içerde yatanlar olduğunu çok iyibiliyoruz.

Eğer ki ispatlamaya gerek yoktur düşüncesi savunulacaksakitap komple havada kalacaktır çünkü o zaman bir MüslümandanAllah’ın varlığını ispatlamaya gerek yok cevabını alması gayetbeklenmesi gereken bir durum olacaktır çünkü çıkarımdan kişininkatil olmadığının sadece kendisi tarafından bilinmesinin yeterliolduğu görülüyor o zaman bir Müslümanda da "Allah bana ispatlıoda bana yeter" cümlesi bir ateist için mantıklı olmak zorundakalıyor.

Gelelim evrenle alakalı bazı alıntılara :

"Dolayısıyla, eğer uygun gerekçelerimiz varsa, en azındanhayatlarımıza karışan ve kitap, Peygamber gönderen birTanrı'nın var olmadığını teorik olarak söylemekmümkündür.Ayrıca, evrensel bazı prensipler olduğundan,örneğin mantık ilkeleri gibi, bunlarla çelişen, örneğin tanımındabile paradokslar olan bir varlığın da, evrenin tamamınıdolaşmaya gerek kalmadan var olmayacağını söyleyebiliriz."

Şimdi yukarıdaki alıntıyı bir önce kiyle birleştirelim...

Olmadığını kanıtlayamadığın bir şeyin olmadığınısöylersen, olduğu yönündeki iddiaları çürütememiş olursun,sonuç boş iş.Devamında ise evrene ait zaten belli prensipler vartamamını gezmeye ne gerek var gibi bir cümle kurulmuş ki bilimlafını sürekli tekrar eden bir kitabın; bilimle alakalı olarakgösterdiği bu tavır, bilim lafını laf olsun diye tekrar ettiği hissiniuyandırıyor.

Kitapta kullanılan “asıl soru” aldatmacasına bir örnek :

Alıntı..

"Hayat mevcut doğa yasalarının zorunlu bir sonucudur. Şartlarınuygun olduğu bir ortamda, evrendeki mevcut fizik ve kimyayasaları hayata yol açacaktır. Çeşitliliğin bu kadar fazla olduğu birevrende ise buna uygun ortamlar şurada veya burada mevcutolacaktır. Asıl soru, evren neden böyle yasalara sahiptirsorusudur. (Yani bazı yerlerde hayatın oluşumuna yol açanyasalar). Bunun ise cevabı verilemez. Çünkü kimsenin elinde busorunun cevabını vermeye yetecek kadar veri yoktur.Verilebilecek tüm cevaplar spekülasyon olmaya mahkumdur.Fakat spekülasyon da olsa, bir cevap vermeye kalkarsak, bununbir olası cevabı, yaşamın altında bir tür zeka arayan bir cevap

18

olabilir elbette. Bu ihtimal dışı değildir. Fakat gerek bu zekanın neolduğu, neye benzediği, kaç tane olduğu, tek mi, yoksa birdenfazla mı, ya da büyük bir uygarlığın sahip olduğu kolektif zeka mıolduğu, gerekse, özgür olup olmadığı, koşullara bağlı olupolmadığı, gücünün neye yetip yetmeyeceği, fiziksel olupolmadığı ve gibi noktaların hiçbiri bilinemez."

Yukarıdaki kısım her şey tesadüfle açıklanabilir mibaşlığıyla açılmış olmasına rağmen senin sorun değil benimsorum mantığıyla(nasıl bir akılsa) evren neden böyle yasalarasahiptir sorusuna cevap vermekle uğraşmaktadır fakat kitabaşöyle bir göz gezdirdiğinizde sanırsınız ki yazan bütün bukonulara ateizmin cevaplarını vermektedir halbuki 2 cümle sonrakonu "abi 42 numara siyah spor ayakkabı kalmamış sana 35numara kösele vereyim" e dönüşmektedir.

Kitabın tümüne birden saçma sapan demek yerine nekadar saçma sapan olduğunu göstermek, daha mantıklı birhareket olacaktır çünkü yazanın en büyük kozlarından biridebunların hepsini uzun uzadıya yazıp birbirine karıştırırsamsanırım hiç kimse işin içinden çıkamaz yanılgısınadüşmesidir.

Gelelim içeriğe : başlık ,

"her şey tesadüfle açıklanabilir mi ? "

İçinde geçen bir cümlede şu:

"Çeşitliliğin bu kadar fazla olduğu bir evrende ise buna uygunortamlar şurada veya burada mevcut olacaktır."

Daha önceki satırlarda belirttiğim gibi sürekli bilim bilimdiyen bir kitabın bilimi tamda açıklamaya muhtaç olduğu anlarda"şurada veya burada mevcut olacaktır" diyerek açıklamayakalkışmasının gözlerden kaçacağının sanılması yazanındagözlerden kaçak yaşadığının açık bir delilidir, bilim , şurada veyaburada şeklinde izah edilemez.

Şimdi sizi yazanın keşke bunu da yapmasaydım diyeceğibir hatasıyla daha baş başa bırakıyorum : mesela

Ben diyorum:

Allah vardır , ezeli ebedi yoktur, onu yaratan yoktur, ancak

19

yaratıcıdır, hiç bir güç onun gibi değildir.

-Soru : Açıklar mısın ?-Cevabım : Açıklanamaz.-Soru : Neden ?-Cevabım : Çünkü elimde yeterli veri yok.

Şimdi buna benzer bir durum karşısında yazanın ne yaptığına birbakalım,

Alıntı..

"asıl soru, evren neden böyle yasalara sahiptir sorusudur.Bunun ise cevabı verilemez. Çünkü kimsenin elinde bu sorununcevabını vermeye yetecek kadar veri yoktur"

Burada ki durumu anlayabilme yaşına eriştiği andanitibaren bir ilkokul çocuğuna okutursanız "ne yani kendi düştüğüçelişkiye başkaları düştüğü zaman saymıyo mu ?"diyecektir.Ayrıca "Hayat mevcut doğa yasalarının zorunlu birsonucudur", diyerek veri eksikliğinden dolayı cevabınıveremeyeceği konuda olan hakimiyetini gözler önünesermektedir.

Yazanın şu anda ortaya koyacağım hatasıyla ,ispatlamaya çalıştığı şeyin ateizm mi yoksa kendi ruh durumu muolduğu sorusu akla gelebilir :

Yine bir başlık atılmış ve de yukarıda belirttiğim tekniklerleolayın gerçek yüzü hakkında bilgiler veriliyor gibi bir durumoluşturulmuş ama sanki okunmasın diye.

Neden mi ?

Başlık :

"Evrendeki hassas dengeyi nasıl açıklarsınız. ?"

Alıntı...

"Evrenin o derece hassas bir dengede olduğu doğru değildir.Daha doğrusu, o dengeler, kendilerinin oluşması için bir ayaryapıldığının göstergesi değildir. Herhangi bir süreç, mevcut doğayasalarına göre eninde sonunda belli bir denge durumuoluşturur. Kuralları değiştirip, sistemi tekrar kendi halinebıraktığınızda, bu sefer başka bir denge durumu oluşur.

20

Yeni kurallara, yeni duruma göre. Belli bir denge durumuna ve oduruma uygun olarak meydana gelmiş oluşumlara bakarak,bunun altında tasarım aramak, meseleyi tersinden görmektir."

Şimdi yukarıdaki alıntıyı inceleyelim...

Aşırı derece de bilimsel bir konu. vede içinde geçen bircümle "eninde sonunda belli bir denge durumu oluşturur" enindesonunda ne kadar bir zamana denk geliyor ? ayrıca denmiş ki"Kuralları değiştirip, sistemi tekrar kendi haline bıraktığınızda,bu sefer başka bir denge durumu oluşur" sanki Windows kuruyor,olaya çok hakim.Evreni şöyle bir karıştırıp sopayı çıkardığımızdayenisi hoooop karşımızdaaa , neden ? çünkü daha önce bir çokkere denenmişte ondan.Ve geldik buradan yapılması gerekenbilimsel çıkarıma:her şeyi bozsam bile kendiliğinden düzeldiğinigördüğüme göre Allah’ın olması imkansızdır.Yani kendi kurduğukurallarla kendi sonucuna varıp Allah’ın olmadığını ispatladığınısanıyor.

Ben yazana evini habire dağıtmasını öneriyorum çünkükoskoca evren kendiliğinden toparlandığına göre minnacık odatoparlanmayacak değildir herhalde.

Alıntı...

"Agnostisizm karşısında ateizmin tercih edilmesi için iki gerekçesunulabilir. Birincisi, mevcut Tanrı tanımlarının bazıları varolmadığı gösterilebilecek, yani yokluğu kanıtlanabilecekTanrılardır. Örneğin kutsal kitaplardaki Tanrı var olamaz. Fakatçoğu inançlı kutsal kitabına yabancı olduğu için, ya da diğerleride orada anlatılan Tanrı'yı görmezden gelip daha soyut, dahafelsefi ve reddedilmesi daha zor Tanrı tanımlarını benimsedikleriiçin, kutsal kitaplardaki Tanrı'yla uğraşmak yeterli değil. Başkatür, daha felsefi Tanrı tanımlarının ise bir kısmının yine varolmadığı gösterilebilir"

Yukarıda yine sanki bilimsel bir açıklama yapılıyormuşcasına "Örneğin kutsal kitaplardaki Tanrı var olamaz" cümlesikullanılmış “örneğin” lafıyla olay "neden olamaz ?" durumundankurtarılmaya çalışılmıştır.İnananlar soyut vede reddedilmesi zortanrı tanımını benimsiyor diyor bizde çıkıp inanmayanlarreddedilmesi zor bir Allah yoktur iddiasını benimsemiştirler desekbu bir kaynak mı teşkil edicek.Ben bir Müslümanım ve hiçte öyle ;bir Rabbim olsun ki kolay reddedebileyim diyen biriylekarşılaşmadım.Kafa karışıklığında son nokta, sanki adeta şunudemek istiyor: kişi reddedilmesi kolay olan bir ilah edinse yahut

21

ona hata olarak atfedilen şeyleri kapamaya çalışmasa.Tamamdakişi gerçekten Allah’ı bulmuşsa onu reddetmeye kalkışmaz kivede onun verdiği huzurla tabiki sevdiğine gösterdiği özenigösterecektir.

Ayrıca yukarıdaki kısmın son cümlesiyle de ateizmin agnostizmeolan üstünlüğü perçinleştirilmektedir(!).

Alıntı...

"daha felsefi Tanrı tanımlarının ise bir kısmının yine var olmadığıgösterilebilir"

Bu cümleden anlıyoruz ki agnostizm ateizme göre tıraştır.(!)

Yazan kişi hakkında artık yardım mı etsem yermeyedevam mı etsem duygusu taşımaya başladım ama şu sayfalarkitabın başları gibi ne yapabilirim devam :

İşte bir konu ve cevabı :

Alıntı ...

"Tanrı'nın varlığına dair kanıt olmamasını anlayabilirim, amaTanrı'nın yokluğu kanıtlanmadan, ateizm Tanrı'nın olmadığınıneye dayanarak söyleyebiliyor? Vampirlere neden inanmazsınız?Ya da kurt adamlara? Veya UFO'ların insan kaçırıp üzerindedeney yaptıklarına? Ya da görünmez insanların etraftayaşadığına? Bu ve benzeri akla gelebilecek sonsuz sayıdadayanaksız hayal vardır. Bunların tümü için varsayılan tavır'ret'tir."

Allah’ın kıyaslandığı şeylere bakar mısınız : vampir , kurt adam,ufo ?

Demek istiyor ki nası ki bir ufonun yada vampirin yokluğuispatlanamadığı halde yok olduklarına inanılıyorsa , ateizmde deAllah’a bakış açısı budur.Peki onların var olduklarını şu andahisseden biri var mı ? ufodan geçtim şu anda halihazırdavampirlerle kurt adamlarla iletişimde olanlar var mı ? e o zamankural burada çöküyor çünkü yokluğundan bahsedilen buörneklerin varlığından bahsetmekte muamma ! yani yokluklarınainanıyorum , kanıtı da yok denilen örneklerin varlıklarına dairortada ne var ki olay , Allah’ın yokluğuna inanıyorum amakanıtlamak zorunda değilimle eş tutulsun yani burada Allah’ınvarlığıyla kurt adamların varlığı eş tutulmaktadır vede bu kitabındaha önceki satırlarında da rastladığımız şekilde sanki bu durumfark edilmeyecekmiş gibi bir durumla izah edilmeye çalışılmıştır.

22

Aslında burada kullanılan karma karışık , çok imgeli sankiçok bilimsel miş gibi duran ama biraz derine inildiğinde aslındahiç bir şey anlatmayan bu uslup benim ilk defa karşılaştığım birtarz değildir.

Yeni bir başlık daha:

Alıntı..

"Din ile alıp veremediğiniz ne?Benim din ile ilgili kişisel olarak eleştirdiğim nokta, ne

ibadetler, ne inançlar, ne de masum görünen herhangi bir şey.Ben inançlının mentalitesiyle ilgiliyim. Problem yaratan faktörün'düşünce biçimi' olduğu, dinsel inancın ister istemez içindetaşıdığı ve farkında olmadan önerdiği bu 'düşünce biçimi'ninbilimsellik karşıtlığına yol açtığı ve bu yüzden de bu 'düşüncebiçimi' ile savaşılması gerektiği kanısındayım."

Başlığa bakınca cevap olarak sanıyorsunuz ki "Yoo benimdin ile alıp veremediğim ne olacak" diyecek, ama alıntınınsonunda şunu diyor " bu düşünce biçimi ile savaşılması gerektiğikanısındayım."

Savaşıyor çünkü Allah’ın yaratma eylemi dediğimiz andaonun bilimle açıklamaya çalıştığı bütün sistemçöküyormuş.Yukardaki alıntılarında bilimi nasıl açıkladığınıgördük arkadaşın.Burada çok büyük bir problem yok , çoğu bilimadamında görülen tavrı sergiliyor aslında , yani bilimsel ateisttipiyle karşı karşıyayız burada.

Kitap artık ortalarına yaklaştıkça nedense kendini süreklitekrar etmeye başlamıştır.İşin enteresan tarafı sonuna kadardabu süreklilik devam ediyor, ne gerek varsa ? Bazı konular var kikitapta en az 4 defa sorulmuş ve cevaplanmış , tutarsızca .!Ayrıca konu bulunamayan kısımlarda dinle bilim çarpıştırılmışvede dinin bilimsel olmadığı ortaya konularak inanılmasının daakla yatmayacağı izah edilmeye çalışılmıştır.

.......

Birisi gelip hiç tanımadığınız birini, onu size anlata anlatasevdirebilir mi ? Süper bir insan olduğunu ortaya koymasının neönemi vardır ki ?Zaten birbirini seven insanlar da; birbirlerindesıfır hata buldukları için birbirlerini sevmezler. Kitabın neredeyseyarıya yakınında böyle bir durum var ve“akla yatmıyor o zamandin geçersizdir” demeye çalışıyor ama hiç bunu demeyeçalışmasın bile çünkü Allah’ın varlığını kendinize ispatlayarakMüslüman olmuyorsunuz sadece bunu hissediyorsunuz.

23

Başka insanlara ispatlayacağınız şeyde Allah’ın başı,sonu, nerde olduğu, nasıl olduğu gibi bilgiler değildir ve bunlarınbilinmiyor olması ortada bir çelişki varmış hissini doğurabilir amakişi aslında bilmediği , görmediği yok olduğunu bildiği bir şeyeinanıyor değildir çünkü Allah’ın varlığını hissetmek diye bir his varsevgi gibi ve kişi Allah’ın onu sevdiğini hissettikten sonra kalkıp tavar mıdır yok mudur araştırmasına zaten girişmiyor girişmezde.

Bir ateist bu hissi bilmediği için Allah’a inananların kendisigibi olduğunu sanmaktadır. Mevcut durum, "aşksız geçen günömürden sayılmaz” cümlesiyle anlatılabilecek derecede farklı 2ruh durumundan oluşmaktadır ki adeta biri diğerine göre yokhükmündedir ve aşk kavramınında dinde çok fazla kullanılıyorolmasından cümle, durumu ortaya koymak açısından gayetbaşarılı bir örnek olacaktır.

Kişinin ruh durumunu kitabından yapılan alıntılarla ortayakoymaya devam edelim.

Alıntı...

"Peygamber Muhammed Ay'ı ikiye bölmüş müdür?

İlgili ayet ve hadislerin doğru tercümesi, Ay'ın iki parçayabölünüp, Hira Dağı'nın iki tarafına düştüğünü ima eder. Yanibuna göre Ay, Hira Dağı'ndan daha küçüktür. Dünya'ya düşmüş,ama kimseyi incitmemiştir. Ayrıca aynı kaynaklara göre Mekkelilerbuna tanıklık etmişler, fakat buna rağmen iman etmemişlerdir. Bukonuda astronomik deliller olduğu da dincilerin uydurmasıdır.Ay ikiye yarılıp dünyaya çarpsa, dünya üzerindeki yaşam sonaererdi. Yani bu iddia doğru değildir."

Bu konuyu bilip te burada yazıldığı gibi bilen kaç kişi var ?Yada başka bir deyişle Ateizmle insanlara doğruyu yanlışıgösterecek insanın böyle bir hata yapıyor olması normalde kişiyio işten alıkoyması gerekir ama burada adeta deli cesaretiylegerçeklerden kopulduğu anda konulara kendi yorumunugetirmekle "olay zaten mantıksız buda olsa olsa böyleolmuştur”anlayışını katarak konu açıklanmaya çalışılmaktadır,bilen kişiler bunun böyle olmadığını bilir , amatör ötesi .

Sanki kitap aslında gizliden bir şeyi açıklamaktan ziyadekafaları karıştırmak vede sinir bozmak maksadıyla yazılmışgibidir çünkü olay tutarsızlıktan bilgisizliğe doğru ilerlemektedir.

24

Ayrıca Kuran’daki kelime tekrarlarıyla alakalı olarakmealden yapılan araştırmanın sözünü dahi etmesi , yokluğunuvarlığındaki tezatlarla süslemeye çalıştığı konu hakkında sahipolduğu bilgisininde çok tabanlı ve kökenli olmadığının ispatıdırçünkü Allah yoktur deyip hafız gibi Kuran’dan sayfalarca ayetsunma durumuna kitabın ilerki bölümlerinde kendinikaptıracaktır.Aslında en harbi tavır "oraya bakmam bile çünkü obir ilahi kitap değildir” olmalıdır.

Nerdeyse artık olay " zaten bütün ateistler bu çelişkileri

yaşıyor kardeş , sende benimkini görmeyi veriver, ayrıca çok

meal tefsir falan dedim ama arapça da bilmem, kusura

bakmayasın kardeş " durumuna dönüşmektedir.Hadi sen bir

ateistsin , arapça bilmeni beklemiyorum zaten ama senin yaptığın

bence ruh yoktur deyip ruh sağlığı uzmanından yarın için numara

almaya benziyor.Tabi , kitabında felsefede sınır tanımamışsın

ama benim amacım bu değil sadece sana kendini gösteriyorum .

Kitapta Kuran’daki çelişkilerden bahsederken yapılanmecazi anlatımlarında bir hata olduğu ileri sürülmektedir yadaAllah’ın böyle bir anlatma üslubunun olamayacağından.Ama mecaz vardır , mecaza örnek Ayetler:

"Çocukları ihtiyarlatan o gün " ( Müzzemmil:17) :Yani Kıyametgünü..., "yüzünüzü mescid-i Haram'a çevirin " ( Bakara: 149) : Sadeceyüz değil, tüm vücut, "Nefes almaya başlayan sabaha"( Tekvir: 18 ) Yani ufuktan güneşin doğuşu sırasında yaydığıışık"Onlara elim bir azap müjdele " ( İnşikak: 24 ) :Aslındamüjde burada zıt anlamı ile kullanılmıştır...Bazen kesin olacağı bildirilen hükümler "mazi" - geçmişzaman- sıgası yerine istikbal - gelecek sıgası ile kullanılır: "Sura üflendi."( Yasin: 51 ), "İki eli kurudu da" ( Tebbet: 1) ." Şehre sor " ( Yusuf: 82 ): şehir halkına sor" Dünya hayatı , tıpkı gökten indirdiğimiz bir suya benzer "( Kehf: 45 ) :Yani dünya hayatı süratle geçer." O , katımızda bulunan ana kitaptır " ( Zuhruf: 4 ) : Yani asılkitaptır.

25

" Onlara şefkat kanatlarını ger" ( Hicr: 88 ) : yani merhametgöster." Ölü iken kendisini dirilttiğimiz " ( En'am: 122 ) : Yanidelalette iken hidayet verdiğimiz..." Topluca Allah'ın ipine yapışın " ( Ali İmran:103 ) : Allah'ıgüven , teslimiyet, Kur'an'a uymak..." Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler"(Bakara:18):Günümüzün deyimi ile üç maymunuoynayanlar.Bilerek Hak'kı inkar edenler." Beyaz iplik, siyah iplikten ayırt edilene dek ..."( Bakara:187 ) :yani gündüzün beyazlığı, Tan vakti ..." Elini boynuna bağlama (cimrilik yapma) ve hepsini açıpsaçma (israf etme)": ( İsra:29 )" Allah'ın iki elide açıktır " (Maide: 64) : Allah cömerttir ( Aynıanlamda hadis : "Allah'ın sağ eli doludur." ( Buhari: 9/150) )

Kitaptan bir alıntı...

"Tanrı'nın gerçekten var olup olmadığı, ne olduğu ve nasılolduğu bilinmeden bu açıklamanın yapılamayacak olmasıdır.Yani bu açıklamayı yapan kişi, Tanrı'nın hem var olduğundanhem de niteliklerinin neler olduğundan emin olmalıdır ki Tanrıhakkında bize o bilgileri versin. Yani bunları söyleyebilmesi için,bir kişinin zaten baştan Tanrı'yı görüp bilmesi ve algılamasıgerekmektedir. Ve daha önemlisi Tanrı'nın bilinebilir olmasıgerekmektedir. Fakat kişi zaten Tanrı'yı açıklarken bilinemezdiye açıkladığı için kendi içinde bir çelişkiye düşmektedir. Yaniaslında 'Ben bilinemez bir şeyi biliyorum' demiş olmaktadır.Hiçkimsenin, Tanrı'nın nasıl olduğunu, neye benzediğini ve varolup var olmadığını bilmeden, Tanrı'yla ilgili herhangi bir söylevvermesi mümkün değildir."

Bu kişi bir söylemde bulunmuş ama Dünyanın %80civarında ki bir kısmının Allah’ı görmüş olması gerektiğini deiddia ettiğinin farkında değil yok eğer ki bunu da iddia etmemişoluyorsa o zaman geriye kalan %20 nin o %80 den daha akıllıolduğunu iddia etmiş olur sonrada bunu kitabın bir kısmında “çokolan doğru mudur” diye başlık açıp içindede hayır cevabınıverdiği anda çok olanın doğru olmadığını da ispatlamış olurçünkü nedense yazar evde ekmek olmasa “evde ekmek varmıdır” diye başlık açıp altında var diyerek ekmek almaktankurtulmaya muktedir gözükmektedir çünkü onun var demesiyle

26

evde ekmek olmaması mümkün bile gözükmemektedir.

Kitabın devamında Kuran’dan bazı ayetler sunularakçelişkiler ve hatalar olduğu savunulmaktadır kadın hakları, miras,cariyeler vs gibi.

Mirasla ilgili olarak atfedilen hataya ait cevabım

Varsayalım ki, bir adam öldü, geride 162 bin liralık birmiras ve üç kız evlat, bir ana, bir baba ve eşini bıraktı. Bu seferde yukarıdaki ayetlere göre miras paylaşımı şöyle olacaktır:Üç kızevlada mirasın 2/3’ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8kalacaktır.Bu durumda oranları toplayalım:2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8=27/24= 1, 125.Bu sefer de oran 1 ’den büyük çıktı. Eğer paylarıoranında, yani kızlara (162 * 2/3) 108 bin, ana ve babaya toplam54 bin, karısına da 20.25 bin verirsek toplamı 182.25 bin ediyor.Halbuki elimizde 162 bin var. 20.25 bin liralık eksiğimiz oldu.(Karısına verilen 1/8 fazlalık gibi duruyor) Bu parayı neredenbulup vereceğiz?

Cevap :

Allah nisa suresi 11. ve 12. ayetlerde bi durumdanbahsettiğinde geride kalanlar için;Bahsettiği durumdan geriyekalan miktarın paylaşılacağını ifade etmiştir mesela: öleninçocuğu varsa, anne ve babanın payları teker teker 6 da 1 dirdemiştir (burda gizli mana; geri kalanlar da çocuklar arasındapaylaşılacaktır demektir)Fakat daha öncesinde çocuklararasındaki paydan bahsederken, anne ve babadan bahsetmediğiiçin anne ve babanın olmadığı bir durumda, çocuklar arasındakipaydan bahsediyor demektir genelde yapılan hata bu iksinitoplamak olmuştur , yani evvelde geçen durumda anne baba,bahsi geçmediğinden payları sıfırdır aslında ama; genel toplama,1/6 + 1/6 şeklinde dahil edilip 1 in üstünde bir değereulaşılmaktadır sonrasında geçen;anne, baba payında kidurumlara da(1/6), yukarıdaki çocukların(2/3) payları eklenemezçünkü o paylar anne, baba yokken ki çocukların hak ettikleripaylardır, daha sonra bahsi geçecektir çünkü anne bababahsinin..

O çok meşhur örnek olan:

"Bir adam ölür ve geride bir anne, bir baba, üç kız evlat ve bir deeş bırakır.Miras nasıl paylaşılacak?”. Bu örneği ortaya atan kişiler

27

çözümü de (!) kendileri verirler: "1/6 + 1/6 + 2/3 + 1/8 = 1, 125”.Yani oran 1, 0 dan büyük, o halde Kuran'da matematik hatasıvar!

Bu örnekte ki 2/3 ün buraya dahil edilmesi yanlıştır, çünkübunla ilgili hükümde bahsi geçen sadece erkek ve kız kardeşlerdiranne, baba olduğuna dair hüküm daha sonra geçmektedir çünküayet açık olarak mirası, kız ve erkek arasın bölüştürmekle başlarve derki erkeğin payı kızın payının 2 katıdır İkiden fazla kadıniseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır, (yani gerisi erkeğindirdemek istiyor)(gizli mana şudur ki, anne ve baba payı olmadanmiras bölüştürülmüş olur ve tam olur) devamında eğer çocukvarsa, anne ve babanın payları 1/6 dır der, fakat evveldebahsedilenlerde çocuklardılar aslında anlıyoruz ki buradan;evveldeki durumların içine anne, baba bahsikatılmamıştır...buradan kasıt anne, baba varsa payları budur(1/6dır) gerisi çocuklar arasında pay edilir demektir yani 1/6 yla 2/3 ütoplayamazsınız, 2/3 artık hükümsüzdür , çünkü 2/3 paranıntamamı üzerinden bir değerlendirmedir ama artık paranın tamamı,içinden 1/6 çıkarılarak bozulmuştur 2/3; anne ve baba yokkengeçerli olup, olmaları durumunda; anne baba paylarını alır, kalanıda kıza kalır

kız için geçerli formül (x-((x/6)+x(x/6)+(x/8))) tür oda 13x/24 eder,kızın payı 2/3 değil 13/24 tür.

Mirasta diğer yöntemlerle dağıtıldığı taktirde de bir hataoluşmamaktadır , bunun yapılmasının nedeni :

Ayetlerde paranın dağıtılması konusunda tam olarakbelirtilmeyen husulardan dolayı kapalı bir şekildeaçıklanmasıdır.çünkü ordan yapılması gereken çıkarımların hepsialenen yazılmış olsaydı bu gün bu artan paraların kimlerin elindene şekilde kullanılacağının bilgisi olmamasına rağmen o paralarınelden çıkmasına karşı gelmek dinden çıkmak demek olucaktı.

Aslında artan paranın din yolunda kullanılacağı , fakirfukaraya veyahut dinle alakalı herhangi bir işte sarf edileceğibellidir fakat gün geçtikçe güvenilecek insan bulmaktazorlanılmasından dolayı bu paranın bu işlere dağıtılacağındannasıl emin olabiliriz hatta ve hatta yardım bahanesiyle alınıpbaşka işlerde kullanılmayacağından ?

Dolayısıyla nerede ne şekilde sarf edileceği belli olmayanparanın çar çur olmasından ziyade hak sahiplerine verilmesi(reddiye) daha mantıklıdır.

İşte bu kapalı anlatımdan dolayı herkesin yaptığımatematik hatasına bir çözüm getirilmeye çalışılmış, dağıtmak

28

için eldeki paradan daha fazla paraya ihtiyaç duyulduğusanıldığında herkesin payından eşit oranda azaltmayaparak(avliye) tekrar dağıtım sağlanmıştır.

Ama aslında yukarıda açıkladığım gibi paranın yetmemesi diye birşey yoktur.

Cariyeler, şahitlik, mirasta eş tutulmama konuları hakkındacevabım:

Cariyeler hakkında ise şu söylenebilir ;

Savaşta ölen erkeklerin kadınları direk olarak boştakalacağı için onları savunma durumu oluşmuştur fakat oluşmasımuhtemel sapkınlıkların önüne nasıl geçilecektir ? Eğer ki eşleriolmayan bu kadınlar sahipsiz bir şekilde ortada kalırsalar ortayadaha büyük namus davalarının çıkacağı vede bunun toplumubirbirine düşüreceği görülmemektedir mi ? Dolayısıyla bukadınları sahiplenmek hem oluşması muhtemel bu durumuortadan kaldırmak hemde savaşta karşı taraf olup Müslümanolmayan bu kadınlara dinin tebliği açısından en mantıklı yololacaktır.

Ayrıca kökeni İslamiyetten önce olan bu olayı keser atargibi ortadan kaldırmak yerine bunu sosyolojiye hakim tavırlarlagerçekleştirmek olayı savunuyor olmanın değil insanların vehayatın farkında olmanın göstergesidir.

İslamiyette kadına şahitlik vede miras konusunda negatifayrımcılık yapılmasının nedeni ise:

Çünkü;

İslamiyete uyulmasının zorunluluk olduğu ülkelerde kadınbaskı altındadır giyimi kuşamı, rahat bir şekilde gezebilmesi,araba kullanabilmesi gibi bir çok konuda kısıtlamalarla karşıkarşıyadır .Sürekli baskı altında olan kimseler akli melekelerini obaskıyı görmeyen insanlar gibi rahat kullanamazlar çünkü o kişisürekli hata yaptım mı- yapıyor muyum kaygısıyla yaşadığı içinartık objektif düşünebilme yeteneğini sürdürmekte zorlanabilir işte2 kadın şahit istenmesinin nedeni ; kadının içinde bulunduğu budurumdan dolayıdır.

Kadına bir aşağılama değil toplumun farkında olmaktır.

Para konusuna gelince , sonuçta bir evin maddiimkanlarının karşılanmasının yükünün neredeyse tamamı erkeğinomuzlarındadır ayrıca kadın evlendiği takdirde eşi tarafından bellibir gelire de sahip olacaktır.

29

Kitap bundan sonra tekrar ateizm deizm vesaire nedir denbaşlayarak olayı baştan anlatmaya başlıyor fakat bunu yapmaklahata yaptığının farkında değil çünkü bu şekilde her kendinitekrarlayışında sanki bir öncekileri yanlışmış hissiniuyandırdığının farkında bile değil.

Kitap bundan sonra konuyu Türkiye ve İslamiyet ten dünyave teizm noktasına taşıyarak pozitif ve negatif yanlarıyla konuyuirdelemeye devam edip klasik olarak pozitif olduğu öne sürülenyanları çürütme çabasını sürdürüyor.

Bundan sonraki söylemlerde dünyevi bakış açısı hakimolduğu için savunucuları da genelde filozoflar oluyor ve konukişileri ilgilendiren boyutundan çıkıp bir kaynak niteliği taşımayadoğru ilerliyor ve devamında da kanyak olma niteliğinisürdürürcesine uzunca bir alıntıyla evrim teorisini ansiklopedikolarak açıklama yoluna gidiyor vede değişik bir teknikle son sözkısmında yeni yeni başlıklar açarak adeta " gördünüz müanlattığım her şey doğruydu ”hissi vede hevesiyle sanki çokbüyük bir şeyi bitirmişliğinin ardından gelen tarzda yaşananmutlulukla cümleler kurmaktadır.

Mesela :

"Dini inanç toplumsal bir hezeyan mıdır?Dini inanç ile toplum psikolojisinin daha başka yönleri arasındabenzerlikler bulunmakta, ki bu bence şaşırtıcı değil.Birbelgeselde ilginç bir deney izledim. Bir grup üniversite öğrencisinibir odaya toplayıp, 20 dolarlık bir banknotu açık arttırmayaçıkardılar..."

Yukarıdaki alıntıda bu "bence şaşırtıcı değil’’ derken "okadar şey söyledik herhalde çıkıp ta artık bence şaşırtıcı değildiyorsak e yani muhakkak ki öyledir "demeye çalışıyor adeta.Farkındaysanız yazan artık o enteresan dili bir kenara bırakıpnormale dönmüş ve gerçek hayattan örneklerde vermeyebaşlamıştır.

240 sayfanın sonunda hala din ile toplumsal psikolojiarasında bir bağ olduğunu sanmaktadır ama aldanmaktadırçünkü bunun için ne bu kadar uzun uzadıya çene çalmaya gerekvardır nede bu kadar kafa şişirmeye .Çünkü din ile toplumsal

30

psikoloji arasında bir bağ zaten vardır , aldandığı kısımtoplumları etkileyen olayların toplumsal psikolojiden bağımısızolabileceğini sanmasıdır. Fakat bu oran dünya nüfusununyaklaşık %85 i civarındaysa psikolojik faktörlerin dışında bir şeymuhakkak ki var demektir.

Kişinin , beni rahat bırakın ben aklım başıma gelince neyeinanıp neye inanmamam gerektiğine karar veririm demesi,sürtünmesiz ortamda aynı yükseklikten bırakılan biri ötekindendaha ağır cisimden hangisi daha önce yere düşer demeyebenziyor. Her cismin bir sürtünme katsayısı olduğu gibi herülkenin de laikliğe bakışı tabiki aynı olmayacaktır.Sen öz laikliğisavunuyorsun ve arıyorsun ama kitabında ateizminpropagandasını yapmaya kalkışarak gene "kafam herhaldekumun içindedir” tekniğiyle saklanarak kimsenin senigörmeyeceğini falan mı sanıyorsun?

Kitabın sonlarına doğru beyninde oluşan "Din artık yok olupgitmeli? çünkü o kadar şey anlattıktan sonra muhtemelen öyleolması gerekir’ düşüncesinden de sonra hiç bir şeyindeğişmediğini gördüğü anda yaşadığı hayal kırıklığını gene kenditekniğinle yani:

"Din neden yok olup gitmedi?" başlığı açarak gidermeyeçalıştığını görüyoruz.

Anlatımdaki ukalalıktan ortaya çıkan tek şey: Sinir..

Yani "din neden hala var " gibi bir soru sorulmuyor ,birine kızdığımız anda söylediğimiz sözlerden biri olan " yok ol ”cümlesiyle yazan ruh durumunu ortaya koymuştur.

Artık içeriği ne kadar önemli siz düşünün.

Mesela :

Alıntı..

"Her dinin mensubu için başka bir dine ait ilkel inançlarınsaçmalığı ve ilkelliği aşikardır.İnsanlar sadece kendi yetiştikleri dinin ilkel inançları konusundakör oluyorlar. Çünkü işin o kısmını umursamıyorlar"

Gördünüz mü ne demek istediğimi...

31

Yazanda önceki nezaketten, anlayıştan eser kalmamış , alıntıda

geçen kelimeler

şunlar: “ilkel, saçmalık, kör olmak, umursamamak. ...!”

Ama bakın yazan kitabı yazarken kitabın başlarında nasıl bir sözvermişti :

Alıntı..

"Bu yüzden ben, bizi, yani benim gibileri böyle düşünmeye itenve pek çoğu günümüz toplumunun çağdaş bireylerinin çoktanulaşmış olması gereken bilimsel birikimden temel alandüşünceleri olduğugibi, net, dobra dobra, çekinmeden, yumuşatmadan, ama aynızamanda da saygı sınırları çerçevesinde ve insanlarıninançlarını incitmeden ve kendilerine hakaret de etmedensunmaya çalışacağım.

Bunu yaparken ateizm teriminden korkup çekinmeyeceğim. Buterimden uzak durmak yerine, terimin taşıdığı ön yargılar veyanlış anlamalarla savaşmaya çalışacağım."

Yorumu sizlere bırakıyorum...

Sanki yazan beni dinlercesine bir konu daha açmış işte bu :

“İman konusunda fikir değiştirmek”

Aynen yukarıda anlattığım ruh durumu geçerli.O kadarpsikolojik baskıydı, sosyolojiydi nin ardından en iyisi bende oyoldan gideyim tekniğini uygulamaktadır.

Alınıtı...

"ateist forumdaki çeşitli başlıkları inceleyip, dinlerin insan yapısıolduğunu görmek kolaydır"

Kendisi o kadar uzun uzadıya, tekrar tekrar anlattı vedesonunda kararsızlığa düştü ki artık bunun ne kadar kolayolduğunu kendini de bir kenara koyarak ortaya koyuyor

Müslüman oranı malum olan ülkemiz için arkadaşımız

32

oldukça sosyolojik bir tespitte bulunmuş. Zaten bu kavramdansürekli bahsediyor olması konuya olan hakimiyetinden dolayı.

Büyük bir buluşa imza atmış olan yazan bunu sürekli

söylemekten kaçınmıyor işte :

Alıntı..

"Her şeyden önce anlaşılması gereken temel konu benceinancın kökeninin zihinsel eylemler ve muhakemeler değil,sosyal ve psikolojik faktörler olduğudur"

Katılmamak elde değil...!Kitabın sonunda “her şeydenönce” diyerek te sanki hiç bir şey yapmamış izlenimi uyandırıyor.

Alıntı...

"bence daha önemli yolu ise, Tanrı denen kavramın biraçıklayıcılığı olmadığını, bu kavramın içi boş ve sadecepsikolojik kaygılara hitap eden bir açıklama olduğunu anlamaktır."

Son söz deyiz ama habire yeni konular açılmaya devamediyor , yazan bu kitap yazma işin çok sevmiş bırakamıyor.Artıkyazan da çelişkiler, bilgi eksiklikleri, megalomanik hallerolduğunun farkına vardık Gizli bir lider edasıyla yazıyı kalemealdığı gözlerden kaçmıyor.

Ve işte yeni bir haliyle daha karşı karşıyayız.

Yeni başlık:

Alıntı...

"Ateizmin fikirsel ve kültürel yönü"

"Özellikle genç ateistlerin pek çoğunun rahatça ateist olduklarınıbile çevrelerine açıklayamadığı düşünülürse, genç ya da yaşlı,bu toplumda pek çok oruç tutan, bayram namazına giden, imamnikahı yaptıran, katıldıkları cenazelerde fatiha okuyan vs ateistdoludur."

Artık kişi etrafındaki insanlar hakkında hezeyanlara sahiptir

33

hatta ve hatta iç dünyalarımda görebilmektedir ,uzmanlıklarından biride kimsenin kimseye açıklamadığı hallerdir.

Ayrıca "o kadar kitap yazdık bir etkisi olmuştur herhalde”mantığıyla yukarıdaki alıntıyı "ateist doludur" şeklinde bitirerekkendine pay çıkarmaya çalışmaktadır.

Şu anda kitabı bitirmiş bulunmaktayım ve söyleyebileceğimilk şey eski bir inanan olduğunu öğrendiğim bu arkadaşımızınburada gösterdiği tavır la yine eski bir inanan olan turan dursunun zamanında gösterdiği tavır arasında pek bir fark olmadığıdırİslam inanışında mürted olarak bahsi geçen konudur vede İslaminanışını reddeden kişi manasına gelir.(inandıktan sonrainancından vazgeçen)

Klasik olarak şunu söylemem gerekir ki;

Bir mürted bir ateistten daha farklıdır, buna yazımın enbaşında değinmiştim.Mürted olan kişi aslında hiç bir zamanİslamiyetten çıkamaz vede hayatı boyunca bunun için çabagösterir, yazanında bu kitapta aynen turan dursun undayazılarında yaptığı gibi ne kadar büyük bir çaba gösterdiğini kitabıokuduysanız görmüşsünüzdür amaçları aslında geçmişlerineyapışmış olan o Müslümanı silmektir vede ateist olanlarasesleniyorum ki mürted olanları hiç bir zaman ateist olarakgörmeyin çünkü aynı tavrı bir daha sergileyebilir.

Bir ateiste saygı duyarım fakat mürtede asla çünkü oelindeki büyük bir nimeti itmiştir vede sizi bir ateist gibi asladinlemez, dedikleriniz ona gitmez çünkü onlar ateistler gibiboşlukta değildirler, bir kişide Allah inancı oluştuktan sonra bunukaybetmesi durumunda , kavga ettiği arkadaşının bütün sırlarınıanlatırmışcasına tavır takınması yerine sessizliğe çekilmesi vedeateist olacaksa bile bunu iç dünyasında yaşaması çok aklıbaşında bir hareket olucaktır.Zaten yazanın yazılarındaki uslubebaktığımız zaman ne kadar kendisinde olmadığı, karşılaştığı herşeyi tanımlayarak sanki hepsini aşmış olduğu hissiniuyandırmaya çalışmış olduğu malumdur, ayrıca yaşını başınaalmış olduğunu düşündüğüm bu kişinin yazılarında ,

Şu aşağıdaki cümleleri kurmaması gerekir:

34

"çünkü İnternet'teki ateizm tartışmaları konusunda tecrübemizçoktur. İnternetin ilk yıllarından beri bu konuların tartışıldığı bellibaşlı ortamları bilen ve takip eden biriyimçünkü.Ateistforum'dan ne kişiler geldi geçti şimdiye kadar "

Hani derler ya bırak seni başkaları övsün, arkadaş tarzıyla“ başkaları yok ki ” izlenimi uyandırmaktadır.

Ayrıca aşağıdaki alıntısıyla da sadece şunu diyeyim , halineüzülüyorum :

"Ve bunu eski bir inançlı olarak söylerim. Gençken ben deinanırdım. Benim ateist oluşum üniversite yıllarıma rastlar.Kendimi ise ne o zamanlarda ne de şu anda akıl ve mantıkaçısından sorunu olan biri olarak görmemişimdir. Dolayısıyla,inancın zeka, akıl ve mantık ile ilgisi olmadığını birinci elden dahisöyleyebilecek biriyim. O zamanlar daha az zeki değildim.Mantığımda bir kusur yoktu. Daha akılsız da değildim."

Yukarıda ki alıntıda beni üzen şeyin ne olduğunu sizebırakıyorum...

Bir mürted neden hiç bir zaman ateist olamaz biliyormusunuz çünkü Allah’ın varlığı hissini üzerinde taşımıştır.Kişininkitabı bitiriş bölümünde adeta haykırırcasına yaptığı yorumdagizli manalar vardır ve onlar şunlardır.

Yazının bitişinde ateistler için sıraladığı beklentilerinçoğunu bir ateist sıralamaz çünkü mürtedliğin dışında, kızmasınama bu arkadaşta biraz saflık var.

çünkü ;

Kolay kolay bir insan kendini yukarıdaki alıntıdaki gibi“lisede daha az zeki değildim" yada "Kendimi ne üniversitezamanlarda ne de şu anda akıl ve mantık açısından sorunu olanbiri olarak görmemişimdir" şeklinde tanımlamaz

Ayrıca ateistlerin genelde toplumda:

"ya en ufak bir ahlaki kaygı duymayan bir sosyopat ve bir toplumdüşmanıdır, kendisinden her şey beklenir. Ya da aklı ve mantığıolmayan, düşünmeyi bilmeyen bir tuhaf yaratıktır. Ya da özentisebebiyle dini inancı ve Tanrı'yı reddeden, çok basit ve kolayargümanlarla alt edilebilecek, yüzü sivilceli bir gençtir."

35

Olarak biliniyor olması hissini taşımasına rağmen ateistleriçin özgürlük iddiasında bulunması bir çelişkidir şimdi diyecektir kiben onlardan değilim fakat toplumun genel bir bakış açısıolduktan sonra vede sende buna vakıf olduktan sonra sen böylebir toplumda ateistlere nasıl bir özgürlük talep ediyorsun ?benolan biteni yazayım belki biri çıkarda kale alır hem bu sayedetedavi olmuş olurum mu gayesindesin ?

Mürtedler(önceden inanıp daha sonra inkar eden) dinhakkında bilgili oldukları için öz ateistleri de rahatsız ederlermesela Kuran’dan çokça delil sunarlar gerçek bir ateist bunu aslayapmaz, eline bile almaz çünkü değer vermez bu durumlarkitabın içinde de çok açık bir şekilde zaten ortada dır ve olayahakim kişiler tarafından neyin ne olduğu görülür.Bizim kimseyezararımız yok deyip ardından İslamiyetin etkisinin azalmasıgerektiğini vede ateizmin insanlara anlatılması gerektiğinisavunmak birbiriyle çelişen bir durumdur ki arkadaşa bu konudaartık izin verilmeli vede bu konunda yaptığı hatalar görmezdengelinmelidir.

İnsanlar tabiki rahatsız olacaktır, sen kalkıp çoluğunuçocuğunu yıllarca belli bir eğitimi verebilmek için hayatını ortayakoymuş insanların hayatlarını, onların çocuklarının hayatlarınıdeğiştirmeye çalışarak bozma iddiasını taşı sonrada bizim nezararımız var ki bize bunu yapıyorlar edebiyatı yap.Kalkıptadiyeceksin ki "e bize din empoze edilirken suç olmuyordu bizinsanlara ateizmi anlattığımızda mı suç oluyor" evet.Neredeyaşadığına bakmadan hareket edersen ne yaptığını bilemezsin.

Normalde ateistlerde olan tutum şudur: dini konularkonuşulan yerden uzaklaşırlar yahut inanmıyor olmalarını bağırabağıra anlatma ihtiyacı hissetmezler, bunu yayma kaygısıtaşımazlar, Allah’a inanmadıkları için anlaşılmadıkları kaygısınıtaşımazlar , bu gibi problemleri sanki canını sıkıyor muşcasınaanlatmazlar.Bir ateist bir inananın yanında kolay kolay ezikdurumda hissetmez kendini, çünkü umursamayışlarından dolayıolayları bertaraf edebilme potansiyelleri yüksektir.Ama kitabıyazanda bu durumların aksi olan bütün tavırlar vardır.

36

Ayrıca yazanın kitabında belirttiği gibi daha ahlaklıdırlardaha üst düzeydirler falan filan vesaire durumlarda kendisininonlardan olmayışını ortaya koyar çünkü ateistlerin yaşamtarzlarında, dinde günah olarak kabul edilen şeyler günah olarakkabul edilmediği için kalkıp ta Amerikayı yeniden keşfetmeyeihtiyaç yoktur.

Kitabı bel altından vurarak bitirmeye kalkışmakta pek hoşolmamış doğrusu.Zamanında Allah Hz. İbrahim'e de oğlunu kesdiye emretmişti, eğer ki o anda buna mani olmasaydı Hz.İbrahim'de katil olmuş olacaktı fakat öyle olmuş olsa o zamanherkesin gözünde katil sanılacak Hz. İbrahim'i biz ne diyebilecektik ? Allah’ın verdiği bir emri yerine getiren Peygamber işteHz.Muhammed' te Allah’ın verdiği emri yerine getirmiştir ayrıca odönemde bu emir sadece Hz.Muhammed'e değil tümMüslümanlara dır sonra her zamanki gibi kafanıtoparlayamayarak (hatta Kendini akıl ve mantık açısından sorunluolan biri olarak tanımlamadığını belirtme ihtiyacı duyan birşekilde.)

denmiş ki :

"Bu kişinin Muhammed'e 'O bir pedofili dir demesi bir hakaretmidir? "

cevap : evet

Çünkü pedofili kişin kendini çocuklarla ilişki konusunda

engelleyememesidir.Fakat buradaki durum direkt olarak Allah’ın

emridir vede tüm İslam aleminedir , konu nereye gidecek o

zaman farkında mısın ?

Yaş konusundaki sınırlama bir alt sınırlamadır fakat

islamiyetin daha ilk yıllarında bile bu sınır çok düşük olarak

görülmüştür ve kız çocuklarının büyümesi beklenmiştir , zamanla

bu alt yaş sınırının gittikçe yükselmesinin nedeni ise islamın ilk

yayıldığı yıllarda o zamanın tabiriyle “küçük kız” lar şu anda islam

aleminin mübarek anneleridir vede haklarında herhangi hiç bir söz

, söylenti vede buna benzer negatif bir yorum yapılmaması gerekir

ki oradan gelecek nesilde o annelerimizin kaderi gibi tertermiz

olsun, işte bu yüzden islamın ilk yıllarıyla birlikte çok ciddi şekilde

uygulanan bu kural artık günümüzde dahada esnek hale gelmiştir.

37

Bilim bilim deyip sığ sığ düşünmekle hiç bir şeye çarebulunmaz, hayatı anlatan şeyler tanımlar değil, tanımları koymakabiliyeti olan insanlardır, kalkıp ta bu durumun tıpta başkakarşılığı yok o zaman ona bu şekilde hitap etmek mümkünolamayacağı için bu durum bir hakaret değildir demek: hayatıinsanlar için değil tanımlar için yaşamaya kalkışmak demek olur.

Kitabın bundan sonraki bölümünde yazanında çelişkiyedüştüğü konuları kendi anlatımımla sizlere sunuyorum.

2.Bölüm...

İslamda kusur gibi gözüken konulara ilişkin yazım :

Allah’ın en sevdiği kulunun hayatının zorluğuna bakarakİslam ülkelerindeki hayatın neden zor olduğunu anlayabilirizçünkü bu dünyada zorluk aslında Allah açısından birödüldür.Ayrıca zorluk kurallara uymuyor olmanın bir sonucu daolabilir.

Bilimde ve teknolojide ilerlemiş ülkeler de refah seviyesiyüksektir fakat Allah ; inananlarına bunu sonsuz hayatındayaşatmak istediğin için bu dünyada çok fazla yaşatmaz.

Peygamberimizin hayatında kusurlar olduğunu iddia edenler içindenilebilir ki;

O öyle bir ümmetin Peygamberidir ki tamamen onlar gibiolmalıdır bana sorulsa ne gibi hatalar yapmıştır, benceyapmamıştır, Müslümanlıkta birbirinin ayıbını örtmek diye bir şeyvardır.

Kuran’da hatalar olduğunu iddia edenler için denilebilir ki;

Çelişki Kuran’da değil zamanla İslamdan kopma yolunda

ilerleyen ülkeler için İslamın uyarlanmasında.

38

Bunu bir örnekle açıklayalım :

mesela ;

Bir gün italya biz Müslümanlığa geçiyoruz ama kadınlarabaş örtüsü takma hakkını tanımıyoruz dese Kuranla çelişkili birİslam olurdu.O zaman dan yüz yıllar sonra gelen bir italyan daKuran’da hata var diyebilirdi.O zaman mevcut italyan dinalimlerinden biri, biz x mehzebindeniz x mezhebine görekapanmaktan kasıt, düşüncelerini gereksiz yere yaymamak veonları kapatmak diye bilirdi.

Kıyametin kopma nedenlerinden biride aslında İslamınbozularak yayılacak olması.bunlar doğru işler değil fakat; koca birülkenin inancı bir baş örtüsüne kalacaksa getirisi götürüsündençok olacağı için taviz verilmek zorunda kalınıyor fakat Kuran bubozunmayı savunmadığı için bu değişimlere yer vermiyor, içindeayet olarak barındırmıyor, bunu istemiyor dolayısıyla Kuran dışıuygulamalar mecburen mezhep yoluyla legalleştiriliyor böyleyapılmayacak olsa ufak bir nedenden dolayı büyük getiriler büyükbir kayıp haline dönüşecektir ama Kuran’da geçmiyor olmalarıaslında gidişatın pekte hayırlı olduğunu göstermiyor çünkü bubozunum, bir gün, inananları içi boş inananlara dönüştürecekvede Allah’ın gözünde değer görmeyen bir dünya için sonunbaşlangıcı , bunlar haliyle zor konular çünkü başka bir açıdan daİslamı dejenere eden Allah’ın kendisi olacaktır kaderiyle...

Ayrıca İslam 4 temel den oluşur

1-Kitap

2-Sünnet

3-İcmai ümmet

4-Kıyası fukaha

Her birinin kusursuz olması demek bir diğerinin değerini

39

azaltacaktır.Bu 4 temel ; İslamın yorumlanmasındakarşılaşacaklarımız hakkında Peygamberimizin tavsiyesidir ve deaz önce söylediğim gibi mesela Kuran’ın kusuruz olması birsonraki madde olan sünnete olan ihtiyacı ortadan kaldırır yahuther şeyin Sünnetle çözülüyor olması bir sonraki madde olan veortak karar manasına gelen Müslümanların çoğunluğunun birkonunda aynı davranması durumunda doğru yolda olduklarıdurumunu ortadan kaldıracaktır.ayrıca kusursuz olan Allah tanbaşka olamayacağına göre yaratılanlardaki kusur, kusursuzluğunsadece ona ait olduğunun bir ispatıdır.

Eğer eksiksiz bir Kuran olsaydı..

-Peygamberimiz bu kadar değerli olmazdı.

-Sahabe bu kadar değerli olmazdı.

-Taabiin(sahabeleri gören) bu kadar değerli olmazdı.

-Kimse, onların, konuları nasıl çözdüğünü umursamazdı bile.

-Mezhepler ortaya çıkmazdı, Türkiye'de bir kadınla

tokalaştığınızda abdest almanız gerekirdi mesela.

-Her zamanı açıklamak zorunda kalırdı ki , bu gelecekten habervermek manasını taşırdı vede o zaman bir büyü kitabı olurdu.

-Ümmetin içinde ki din adamlarının, camideki hocaların pekte birhükmü kalmazdı, önemsizleşirdiler, camiler İslam adına birtoplanma yeri olmaktan yavaş yavaş çıkardı halbuki bunlarbütünlüğü bir arada tutan kişiler ama kimse onları kale almaz,"Kuran’da yazıyor" zaten derlerdi, birlik duygusu azalırdı.Allah bueksikliklerle birliği sağlıyor farkındaysanız...

-Bir baba oğluna dini anlattığında vede nasıl yaşamasıgerektiğinden bahsettiğin de "gerek yok baba Kuran’da yazıyor"cevabını alırdı ve ailevi açıdan da bir kopukluk duygusu gelişirdi

-Kimse kimsenin sözünü dinlemez, Allah’ın dini düşünülmez birhale gelirdi, insanlar robot gibi namaz kılıp susardılar çünkükimsenin kimseyle dini konuda bir şey paylaşmasına gerekkalmazdı.

40

-Herkesin kendini bir alim bir hoca, bir müftü, Müctehid, kutup,Gavs, mehdi gibi ünvanlarla tanımlamaları ihtimali çok yüksekolurdu çünkü bilinmeyen diye bir şey kalmamış olurdu.Dolayısıylaherkesin böyle büyük ünvanlardan faydalanıp insanları etkilemeve liderlik hayallerine kapılma ihtimali durumu oluşurdu.

Bütün bu durumlar “O” nu anlatacak olan Peygamberimizi değerlikılmıştır.

Peygamber Efendimiz neden bu kadar değerli ?

-İslam onun sahip olduğu değerle yayıldı.

-Allah sevgiyi, olduğu halde kalbe göndererek değilde, seçtiği bir

kuluyla kalplerden kalplere dağıtarak yayıyor.

-Eğer ki direk kalplere indirseydi, kuralları da kalplere indirebilirdiKuran’a gerek kalmadan..

-Sözleri Allah katında değer taşımayan, çözüm olarak kabulgörmeyen bir Peygamberi , düşmanları bile kale almazdı.

-Allah, bir şeyi gösteriyor kullarına; "ben bir kulumu çokseviyorum sizde onu sevin ki bende sizi seveyim".

-Allah Peygamberimizin sözlerini çözüm kabul ederek onusevdiğini gösteriyor vede sevgiyi yayıyor aslında

-Peygamberin sözlerinin Allah katında değerli olmadığını görenHalk ta bencil bir Allah varlığı duygusu oluşurdu.

-İslam, yaşanan bir yaşam biçimini ortaya koymaktadır, budaonun sadece Kuran’la yayılmayıp, neden resul iletamamlandığına bir delildir.

-Kusursuz bir Peygamber olsaydı ona uyacak olan ümmetindekusursuz olması gerekirdi fakat bizler kusursuz değiliz en büyükkusurlarımızdan biride küçük çocuklarla küçük olmamızdır , bizimona olan sevgimizi gerçekten anlamasını isteyip, kendimizi onun

41

yerine koyup, onun gibi davrandığımızda aslında yaşımıza görekusurlu davranırız işte bu kusuru sırf biz kendimiz ortaya koyarız,onun mertebesine inip ona bir şeyler verebilmek için yoksakocaman adam edasıyla çocuğu korkutmaktan başka bir işeyaramayız , toplantıdan çıkmış banka müdürü edasıyla çocuklakonuşursan büyük ihtimalle o senle konuşmaz, kaçar gider ,Buradaki söz konusu bütün kusurlar gerçek kusurlar değildirler,nasıl ki amaç çocuğa kendini sevdirmek, ona bir şey öğretmek iseaynı amaçtır işte güdülen.Allah’ın hep insan gibi olduğundanbahsedilir ayetlerinde, Allah bunları söylemiş olamaz, bu kadarda ayrıntıya girmiş olamaz denir.Sen bir çocuğun kalbine girmeyibiliyorsun da, Allah senin kalbine girmeyi bilmiyor mu sanıyorsunyoksa çok yukarılarda, çok soyut, çok ulaşılmaz bir Allah olgusuoluştursaydı bu gün "Allah Aşkına" diye bir tabir kullanmıyorolurduk

-Vede son olarak diyebiliriz ki :

-Peygamberimizin değersiz olması diye bir şeyden bahsedilemez,

çünkü her şey onun hürmetine yaratılmıştır...(onun nurundan)

(Peygamber efendimiz sahabesine "benim nurum siz güçyettirebilesiniz diye size azaltılmıştır” buyurmuştur.)

Şimdi size eşitsizlik gibi görünen konularda aslında eşitliliğinsonuç değil çıkış noktasıyla nasıl sağlandığına dair bir örnekvermek istiyorum.

Mesela :

Allah bir kuluna 100 tl dier kuluna 50 tl vermiş olsun bunlar buparalarını yardım uğruna harcadılar diyelim sanki biri ötekinigeçmiş gibi görünebilir

Fakat Allah 1.kuluna mesela yüzde 60 kader tayin ettiysediğer kuluna yüzde 20 kader tayin etmiş olabilir hayatı"kader+irade” şeklinde düşünecek olursak eğer.

42

o zaman kaderden geriye kalan oran kendi iradeleri olacağı için,

ilk kişi %40 istekle diğer kişi %80 istekle bu yardımlarınıgerçekleştirmiş olacaklardır.(sonuçta hepimiz aynı işi yaparkenbile farklı heveslere sahip insanlarız) o zaman;

1.kişi için Allah katında ki yardım miktarı=100*((100-60)/100)=40 tl2.kişi için Allah katında ki yardım miktarı=50*((100-20)/100) = 40 tl

Görünürde zenginlere ayrıcalık yapmış gibi bir durumortaya çıkabilir ama Allah’ın neyi nasıl eşitleyeceğini bilemeyiz ,burada çok olarak verilen para değil düşünebilme , saygı,güzellik, ilim, teknoloji vs.de olabilir , zahiri eşitsizliğealdanmamak gerekir, batini olanda saklı olabilir gerçek olan...

En önemli soru :

"Allah’ın olduğunu ispatla...”.

Aslında bu yetki birilerinin elinde olmuş olsaydı, onu bütündünya ya yayardılar Haklı olduğunuz noktaya geldik işte.Nedençekilen bu düşsel azaplar...insanlık bunu bulabilseydi hinduizmeulaşmazdı herhalde deliller , kanıtlar her yerde ama arkeologolmadan taşın toprağın önemi neyse size de Allah o.Malesef buarkeoloji eğitimini de Allah veriyor.Senden beklediği sınavıkazanacakmış gibi hazırlanman sadece tabi bide arkeolojiyazman lazım ilk tercihinde bu yüzden ucu bucağı gelmeyen, birtürlü bitmeyen, inancı yerler bir etmeye çalıştığınız yazılara hakvermemek mümkün değil çünkü kazananlarda oluşan sevinçsayesinde kazanılmadığı zaman yaşanılan duygunun ne hazin birşey olduğu biliniyor o duyguda böyle yazdırır ancak insana...

Kader..

Kader de Allah’ın bizim adımıza herhangi bir şeyibilmemesinden söz edilemez.Atomlarımızın içindeki proton venötronların sayısını bilen değil onları yaratanın ne zaman neyidüşüneceğimizden haberdar olmaması gibi bir durum söz konusudahi olamaz insan aklı Allah’ı algılayamadığı için ya çokdüşünmediği için yada kişi herkesi kendi gibi bilir atasözünden

43

kasıt Allah’ı da kendi gibi sandığı için ona basit durumlar atfederhalbuki aklı yaratanın akıldan bir haber olması gibi bir durum sözkonusu dahi olamaz insan bunun benzerlerini yaşadığı hayattagöremeye kalksa zaten basit doğru cevaplara ulaşır.

Mesela :

İyi bir programcı yazdığı programın kodunu ve nerede neşekilde Kullanılacağını ne zaman ne gibi bir durumda neye nasıtepki vereceğini bilemez desen yanlış bir şey söylemiş olursun ,düşünme eylemini güzel bir gezide güzel görüntüler görüp hoşnutolan bir insan ruh haliyle değilde hayatta birbirine benzer bir sürüdurumu karşılaştırıp ve eşleştirerek yapmalıyız yoksa o güzelgezide güzel görüntülere maruz kalan beyin aslında çok fazla şeydüşünmüyordur sadece keyif alıyordur.Dolayısıyla böyle birbeyinle sorulan sorularında hangisinin mantıklı hangisininmantıksız olduğunda bile haberi yoktur, küçük bir çocuğun önünegelen her şeyi merak etmesi gibidir.

Peki madem Allah her şeyi tayin ettiyse biz neyin savaşınıveriyoruz kaderimi değiştireceğiz diye soracak olursanız evetinsan kendi kaderini tayin edebilir.Peki bu bazılarının dediği gibi

Allah’ın her şeyi bilir oluşunun bir sonu olmuyor mu?

Kader Allah’ın indindeki en yüksek mertebe değildir kikaderin değişmesi Allah’ın bilgilerini değiştirmiş olsun, Allahsenin kaderini değiştireceğini de biliyor, yani aslında Allah’ınkişinin yapacağı her şeyi bilmesinin adı kader değil, Allah’ınkendi bir özelliğidir, kader Allah’ı kısıtlamıyor, Allah kadermertebesindeki bir yazının gelişiminin bu şekilde olmasını isteyipdaha üst bir mertebede zaten her şeyi bilmektedir dolayısıylaAllah’ın koyduğu yaşam düzeni kader ve iradeyi cüz'îyeçerçevesinde gerçekleşmiş olup kişinin istediğini yapabilmehürriyetini Allah kuluna vermiştir vede kendinde de bu hakkı saklıtutmaktadır eğer ki kaderden daha üst bir mertebede bir yaşamkılsaydı belki otaman değiştiremeyeceğimiz bir hayatımız olurduama bunun adı kader değil Allah’ın bilgisidir ve tabiki o değişmeznitekim dini kaynaklarda mübarek gün ve gecelerde Allah’ın ;kişinin rızkını belirlediğini söylemesi ve bununda kişinin bu

44

zamanlarda Allah’a olan yaklaşımında bir etken olması onuntabiriyle kaderin kişinin elinde olduğunun göstergesidir

Açık bir şekilde söylemem gerekirse..

-Kaderde her şey yazılıdır dan kasıt ; her şeyin önceden tayinedilmiş olduğudur fakat;-Kader değişebilir. (yani kişide özgürlük vardır)-Kaderin değişmesi Allah’ın yanlış bir öngörüdebulunduğunun ispatı değildir.-Çünkü kaderin değişecek olduğunun bilgisi de Allah’tamevcuttur.-Ama kader mertebesinde ki bir yazıda olayların bu şekildegerçekleşmesini istemiştir.-Bütün bunlarda; daha üst bir mertebede bilgi olarakmevcuttur.

Kalplerin mühürlenmesi konusuna gelince...

Bunu önceden söylüyor çünkü kendi hallerine bıraktığıkullarının yine keyiflerine, zevklerine sefalarına düşüp tecehennemi hakkettiklerini görmüştür ve zaten olacak olanısöylemektedir Allah.Başka bir açıdan bakacak olursak eğerinsanların acı çekecek olduğunu söylüyor Allah, çünkü acınınolmadığı tek evren kendi zamandan ve mekandan münezzeholduğu evrendir, bu açıdan da bakıldığında biz o evrendeyaşamadığımız sürece acıyla muhakkak ki karşılaşacağımızgerekçesiyle Allah bunu önceden söylemektedir. dolayısıyla Allahherkese İslamiyeti nasip etmiyor ama sen şu andan kaderibilmediğin için o kişi benim deyip te bana İslamiyet nasip değilmişdeme lüksüne sahip değilsin.

Bunun bir haksızlık olup olmadığı konusuna gelince kimseMüslüman olsa bile cehennemde geçireceği sürenin ne kadarolduğunun bilincinde değildir aynı şeklide Müslüman olmayan birinsanda cehennemde şu kadar süre kalır diye bir zamanhesaplama formülü yoktur burada Müslüman olmayanlarahaksızlık yapılmış gibi gözükmesine rağmen şu anda Türkiye'de

45

farz olmasına rağmen namaz kılmayan bir sürü insan vardır vedeMüslüman olmasına rağmen içki içen vede bilinen diğer günahlarıişleyen, halbuki Müslüman olmaları bu durumda onlar için birşans değil daha da kötü bir duruma dönüşmektedir çünküyapmaları gereken şeyler onlara bildirildikleri haldeyapmamaktadırlar (sen yanıma gel dediğinde gelmeyen insanamı kızarsın yoksa bunu söylemediğin birine mi)Mesela birMüslümanın vesvese şeklinde aklına gelen kötü düşüncelergünah sayılmazken mübarek topraklarda vesveseden bile uzakdurabilecek bir saflıkta kalple orada bulunmalıdır yoksa aklınagelenlerde günah hanesine yazılmaktadır bu durumda onlarınaslında çok şanslı olmadıklarımda gösteriyor.

Sen nasıl ki bir yerde amir olup görevlendirmediğin birinsanı sorgulamaya kalkışmazsan yada kısmen görevli olan birineaz ceza vermeye kalkışırsan Allah’ta kaderinde Müslümanlığıyazmadığı, İslamla bilgilendirmeyeceğini haber verdiği kullarınakarşı bir Müslümana gösterdiği şekilde hesap sorgulamaylasorgulama işlemine girişmeyecektir dolayısıyla günah bakımındakimin daha önde olduğunun kesin bir ispatı bile yoktur aslındavede dini kaynaklarda namazlarını kalben kılmayanMüslümanların bile cennette kalp acısı çekeceklerindenbahsedilmiştir . Bu durum da onların öteki dünyada bile ayrıcalıklıolmayacaklarının bir ispatı niteliğindedir ayrıca öteki hayatkonusunda çok fazla bilgi verilmemiş olup Müslümanolmayanların cennete giremeyeceğinden bahsedilmiştir ama bunuMüslümanların girdiği cennet olarak düşünecek sek eğer onlarıbile cezalarını tamamladıktan sora dünyada işlediği iyiliklerininkarşılığını göreceği bir mekana koyabilir , belki bu mekanıcehennemin içindede kılabilir sonuç olarak Allah onları 2.hayattamüjdelememiştir çünkü o zaman şu anda sahip oldukları inançtanvazgeçmemelerine neden olurdu bu durum...

Hepimizin cevabını bulmakta zorlandığımız en büyüksorulardan biride eşitlik konusudur çünkü Allah’ın kulları arasındaayrım yapması kolay kolay kabul edilebilecek bir durum değildir,peki gerçekten Allah kulları arasında ayrım yapıyor mu, acababunun altında bir şey olabilir mi diyorsanız işte size bu konuyla

46

ilgili yazım.

Bu Eşitsizlik Neden ...

Farkındaysanız, ilahi dinler dünyanın bütün topraklarınayayılmış durumda değildir .bu durum, orada bulunanlaraçısından bir eşitsizlik oluşturur...buradan çıkıp ta, birinin ateist olduğunu ortaya koyması gayetmantıklı bir harekettir..Çünkü şunu diyor olabilir:"4 dinden geçtimde neden bütün dünyaya değil ?" peki böyle bir soruya nasıl bircevap vermeliyiz , budizmi icat etmek zorunda olanlara bir din migeldi de acaba inkar ettiler yada taoizm, hinduizm..

Ortada bir eşitsizlik var gibi görünüyor, bu durumdaYaradan adına görünen önemli çelişkilerden biri inanmakisteyenlerde genelde hakim olan görüş:"eğer inanılması gerekenbir şey varsa içinde çelişki olmayacak vede her kese hitap etmişolacak" ama Allah bunu yapmıyor...bir açından bakacak olursakAllah kendini gizliyor.... bunların hepsinin altında bir şey saklıaslında...

Durumu biraz açıklamaya çalışayım...

Bizim annemize olan sevgimiz; Annemizin bize olansevgisini ispatlamış olmasına dayanmıyor.Dayak yerken bileanne diye ağlayan çocuklar da biliyoruz.Biz annemizden,babamızdan bizden geleceğimizde oturacağımız evi almasınıbeklemiyoruz yada aldıkları taktirde onları gerçek bir ebeveynyerine koyacak durumda değiliz, işin aslı biz annemizi, babamızıneden sevdiğimizi bilmiyoruz, çünkü gerçek sevgi nedeniolmayan sevgidir...

Allah’ın kendini gizlemesinde, eşit olmamasının altında bir nedensaklı...

Çünkü;

Olamaz...

Allah’ın eşitliği bozduğu ilk an, kainatı yaratmak için

47

kendinden ayırdığı “nur”u yarattığı andı , bu durumda bile kendisiile o “nur” arasında bir eşitsizlik başlamıştı. bu durum gelecekadına yaşanacak bütün eşitsizliklerin çıkış noktası...

O “nur”un yaratıldığı anda bizlerden biri çıkıp ta "Allah’ım sen eşit

değilsin" dese haklıydı.

Çünkü Allah kendine eşit bir şey yaratamaz...

Dolayısıyla yaratılan her şeyin ona dönmedikçe eşit olmasıimkansızdır. Burada bazı ateistlerde bir miktar sevinç duygusuoluşabilir."aha yaratamıyo yaşadık... "

Allah’ın kendine eşit olanı , ancak onun mekan ve zamanınüstünde olan evrende olması gerekir fakat yaratılmanın başladığıanda zamanın üstünde bir evren değil altında bir evrende kalır oyaratılan. Biz onlara melekler diyoruz...

Bir ateist mantığıyla - Allah bir benzerine ol emrini vermişolsa bile zamanlı evrenin bir ilahı olurdu , buda onun bir sonuolduğunu gösterir.Yani Allah bir gün ortadan kaldırabileceği birilah yaratabilir sadece, ateistler çok isterse.

Biri çıkıp ta “nur” ve sen farklısınız Allah’ım sen dahagüçlüsün demese de; bunu “nur” söyleseydi aynısınısöylerdi.Diğer bir hisside “nur”un sahibinden ayrılmakla yaşadığıgaripliktir ve buda, bu gün dünyadaki garip hallerin temelidir,çıkış noktasıdır.Bir işin başlangıcına hakim olan hissin o işingeneline hakim olduğuyla çok defa karşılaşmışsınızdır en bilindikörnek olan : hayata ağlanarak başlanıp(doğum) sürekli mutlulukpeşinde koşmak...

Mesela:

Neden dünyada açlık var fakirlik, hırsızlık, vs..

Allah neden bu gibi duygularla dünyayı donatmıştır ?Allah’ın kendinden ayırıp ta kainatı yarattığı “nur”da da bu hisvardı çünkü, sahibinden ayrı olmanın verdiği hüzün, dünyada kihüzün dür...Allah’ın yarattıkları tam olarak ona dönmedikçe buhüznü hep taşır melek olsun insan olsun.

48

Neden mi böyle yapıyor...?

Çünkü eşitlik olması için;

Yani...

-Dünyadaki herkesin mutlu olması ,

-Herkesin Müslüman olması vs..

Evet, eşitlik olması durumu insanlıktan önce bir ana gidermesela melekler le başlardı vede insan yaratılmadan da biterdi ...her şeyi bir birbirine eşit insan , dünyada ki 1 tane insandır çünküfarklı insanlar birbirine hiç bir zaman eşit olamazlar. meselanasıl ?

-Allah’ım o benden daha güzel, -Allah’ım benden daha yakışıklı, -Benden daha zengin, -Benden daha inançlı, -Benden daha uzun, -Benden daha iyi yerde yaşıyor, -Benden daha güçlü, -Benden daha insancıl vs.

Kişi "Allah’ım eşit ol ve bu eşitsizlikleri ortadan kaldır..." derdi.Burada

Beklenen Allah’ın eşit bir kainat yaratmasıdır fakat;meleklerle insanlar eşit değildir ki o zaman biri birbirine dönüşmekzorunda.Hadi melekleri silelim kainattan eşitlik olsun.Farklı protonve nötronlara sahip çekirdeği olan atomları ne yapıcaz ? onları daeşitleyip big bang’a mi dönsek acaba?

Evet yaptığımız bu beyin fırtınasında Allah'ta eşit olmaadına bir şeyler başladı ama ortada insan kalmadı o zaman bigbang enerjisine gidelim , muhtemelen o enerji Allah’ın yarattığı enbüyük enerji olmasa gerek bir eşitlik talebinde bulunacaktır.

Şunu diyebilir:

49

“Allah’ım benden bir kainat yaratmamı bekliyorsun ama senin

kadar güçlü değilim muhtemelen yapamayacağım , bana eşit bir

Allah olduğunu göster ve gücünü benle eşitle yada benden

mantıklı bir kainat oluşturmamı bekleme eşit davranmıyorsun

sen...”

Yani anlatılmak istenen şey şu dur ki Allah aslında oanda bile eşit değil.... Çünkü eşit olduğu durum için zamandenilen bir kavram yok ta o yüzden...

Siz bir hükumet başkanı olun vede hiç şikayet gelmesin,Bir okul müdürü olun vede herkes eşit eğitim alsın, Bir baba olunvede hiç bir çocuğunuzun bir birinden farklı bir anı olmasın, Birbelediye başkanı olun hep sevilin ömrünüz başkanlıkta geçsin,Bir takım kurun vede sizi sevmeyen hiç bir taraftar kalmasın.İyiolmak ayrı bir şeydir, aklen, birine yaptığımı herkese yapıcamdemekte..Belki ben insan olarak bunu başaramayabilirim amaAllah başarmalıydı diyebilirsiniz, çok haklısınız...Afrikada bir deribir kemik kalmış insanları, çocukları görünce insan bunudemeden edemiyor...

Peki eşitsizlik gibi görünen bu durum Allah’ın eşitolmadığının ispatı mıdır ?

Allah’ın “Sübhan” sıfatı burada kafaları karıştırmıyor mu; birmanada Allah eşittir de demektir çünkü “Sübhan” , temelde 2manası vardır;

1-Allah kusursuzdur.2-Allah’ım seni tesbih ederim. (seni anarım, seni söylerim, heryerde senin kusursuzluğun var bunu söylerim)

1.maddeden Allah’ın eşit olması gerektiği çıkartılıyor.

Peki Allah neden eşit değil o zaman?

Çünkü eşitsizliği üzerine kurulan bütün düşünceler dünyahayatı içinde ondan.Fakat hayat dünyayla kısıtlı değil, kendiyarattığı eşitsizlikleri büyük ölçüde giderecek kullarınınoluşturduğu eşitsizlikler se "kader - iradeyi cüz'îye” birlikteliğindene kadar değer taşıyorsa o kadar miktarda ceza ilecezalandırılacak, pozitif manada da bu böyledir, çok zengin biri

50

olarak yaptığınız bir iyilik, takdiri ilahide olabilir.

Allah yarattığı bütün hayat içinde sübhan(eşit, kusursuz)dır,tek biri için değil.Dünyada eşitsizlik gibi görünen bir çok şeyinaslında bizim bilmediğimiz alemlerde çok farklı karşılıklarıolabilir.Bir annenin evladına tokat atması onu sevmediğinigöstermez, sevgi kusurlu değildir, belki seven, sevilenlerolabilir.Allah nasıl ki yaratılmışların yavrularına bir tatlılıkvermişse, insaniyeti de o tatlılıkla birlikte içlerine vermiştir.

Son olarak:

Bir Budist büyük ihtimalle İslamiyeti bulamayacaktır amaaradığı insanlığı daima içinde bulacaktır ve kendisinikötülüklerden alıkoyan şeyde o insanlığı olacaktır...

Allah ta aslında bunu değerlendiriyor diyebiliriz kısacası...

Onun kaderini, ataları gibi, o topraklarda can veren birbudist olarak kılmışsa eğer; karşısına çıktığı zaman, İslamıngereklilikleriyle onu sorgulamayacaktır yada bu konuyla alakalıolarak vereceği ceza bir Müslümana vereceği cezadan çok çok azolacaktır bunun sebebi de o budistin, dinler üzerinde araştırmayapma hakkı varken bunu yapmamış olması olabilir yani Allah,ona din indirmemekle bir eşitsizlik yapmıyor aslında.Eşityaratılması mümkün olmayan bir evren de, eşit olmayan kullarınauygun şekilde cezalar, mükafatlar vererek eşitliği sağlıyor.

Bu budist Türkiye'de olsaydı İslamla her gün çok kere karşıkarşıya olacağı için onu görmezden gelişi de zor olacaktı vesorumluluğu arttığı için alacağı cezada artacaktı.Eğerki Allah onaMüslüman olması için, içinde bir meyil yaratmışsa vede sırf inatuğruna yada keyfine öyle davranıyorsa işte o zaman ona tanıdığıfarklılığı ortadan kaldıracak ve bir Müslümanın namaz kılmadığıandaki cezasını ona da verecektir , hatta inatla münafıklığa gittiğiiçin cezası daha da arttırılacaktır... burada akla şöyle bir sorugelebilir:

O zaman bir Müslüman da italya ya gitse, orada Hristiyan

51

çok diye vede onların inanışlarına uymadığı için günahkarsayılmaz mı

Yani sorulan soru şu :

“kim demiş bu inanışların en doğrusu İslamdır diye... ”

bunu söyleyen Müslümanlaradır.

Allah onu herkese nasip etmediği için herkesin onu endoğru olarak kabul etmesi zaten mümkün değildir.

Diğer gelecek bir soru ise:

"peki Müslüman olmayan onun en doğru olduğunu anlayamazmı?"

olacak tabiki...

Burada görev Müslümanlara düşmektedir işte bukendiliğinden anlaşılacak bir şey olsa Allah Peygamberimizigöndermezdi... Dolayısıyla bir ateistin bir Müslüman üzerindehakkı vardır, ve işte Müslümanlar da o sorumlulukların farkındaoldukları için çaba gösterirler bu ortak bir yoldur ve hoş görüüzerine kuruludur hüküm kalpte geçerlidir, kırılarak geçersizkılınan bir kalpte hükümde geçerli olmaz.

Sonuç olarak İslamın doğruluğunu ortaya koysak bile onuyaşatması var kimseyi de bir şey yaşamaya zorlayamayacağımıziçin İslamla birlikte başka bir derdimizin, beklentimizin, hissimizinolduğu ortada,

Buda belki kalplerin Allah’la olmasının verdiği mutluluk tur...

52

Sonsöz

Bir taraftan bakınca öteki taraf haksız fakat öteki taraftanbakınca bu seferde onların öteki tarafı olan bu taraf haksız...Hak nedir ?-Gerçek , doğru , aitlik ?Belki burada bir sorun vardır...Hayatta bu taraftar tutum hep var ve acaba biz gerçektenyaptığımız seçimlerde hakkımı seçiyoruz yoksa kendimiziiçinde bulduğumuz gurubun doğrularını savunmaya mıitiyoruz ?Yani iyi polis - kötü polis ten kötü olan , gerçekten kötü duygularıbarındıran birisimi ?Hiç sanmıyorum...Önce bir şapkayı öne koyalım...Bir ön değerlendirme...Bilmediğimiz vede kolay kolay bilemeyeceğimiz şeylerdenbiride sağlıklıyken hastalığın nasıl bir şey olduğudur...İşte bu bilinmezlik içinde karşı takımın elini sıkmayı değildekurşun sıkmayı makul görmüşüz...! Aydınlanma istiyor tabibu durum haliyle kolay değil e tabi birazda mutluluktan alır,azaltıcı etkisi vardır...Kendine sakladığın enerjiyi empati uğruna karşı tarafaharcamak her baba yiğidin harcı değildir... Bunun dışındaTaraftarlığın sosyolojik , psikolojik , gıcıklık olsun diye ,kolaylık olsun diye gibi seçenekleri de var tabi...Sağa göre sol,sola göre de sağ mantıksız...Benim fikrimse; bu hayatta oluşmuş , gelişmiş vede çevretoplamış bütün fikir ve akımlar konuşulmaya vedeğerlendirmeye değer konulardır çünkü en başında Yaratıcıonlara bir ortam sunmuştur ben aksini yapamam...Yaratıcı demişken ateist ağırlıklı ortamda birden “oda kim ki ?”gibi bir tepkiyle karşılaşmamakmümkün değil doğrusuCevabıysa:Ben de bilmiyorum...Ama inanmak zorundayım...Çünkü aksini yaptığım zaman işlerim yolunda gitmiyor , ayrıcakimi kimi zamanlarda da varlığından bihaber olduğum buYaratıcının var olduğuna dair hisler de kalbimde oluşuyor..Ben uydurmuyorum bu hisleri...Ama hiç kale almadığım zamanları hatırlıyorum da ozaman bana Yaratıcı dediklerinde ki tavırlarımabakıyorum da , o zaman ki ben le şimdi ki ben aynıdeğilim...O zaman ki ben dövüş sanatlarını bilmeden Bruce Lee dekimmiş çıksın da karşıma alsın boyunun ölçüsünü diyecekkafada biriymişim....O yüzden inanmayan birine Allah’ı anlatmanın ne demekolduğunu bilen biriyim....

53

Hani sevgilin olmazda aşıkları görürsün deniz kenarında ,konuşmalarımda duyarsın bazen , toplasan toplasan doğrudürüst anlamlı bir şey çıkmaz ya , İşte aşkın farklı bir dili , dünyası , iletişim biçimi olduğu gibi vesen onu hiç yaşamamışsan bunu hiç anlamayan gözlerle onlarıgördüğün gibi görürsün O zamanki hallerimi hatırlıyorum daçok sorular vardı...Çelişkiler, haksızlıklar...Bütün bunların dışında Allah’ın olduğunu da hissetmiyordum...Fakat yoktur deyip te arkamı dönüp yatmadım...Oldurmayaçalıştım...Çok fazla şey anlatmadan diyebilirim ki , o zamanlargülerek baktığım şeyler şu an öyle gülünç gelmiyor bana...Vede ayrıca diyebilirim ki Allah’ı ararken yaptığım şeylerinneredeyse tamama yakını şirkmiş....Yani oturup ta buradan Allah şunu yapabilir mi, yapamaz mı,yapmalı deyince...Gün geliyor sen çok fazla oluyorsun ama durumuna da giriyorinsan...En doğrusu kocaman bir kainatta senin ne kadar hacme sahipolduğunu iyice bilmek,

O zaman kime kafa tuttuğunu anlarsın...

Selametle...

54